osmanlı medreseleriisamveri.org/pdfdrg/d277808/2019/2019_furataz.pdf122 · osmanli medreselerİ:...
TRANSCRIPT
Osmanlı Medreseleri Eğitim~ Yönetim ve Finans
Editörler: Fuat Aydın-Mahmut Zengin
Kübra C ev h erli-Yunus Kaymaz
Mahya Yayıncılık 80
. "Osmanlı Medreseleri: Eğitim, Yönetim ve Finans"
Yayına Hazulayanlar · Fuat Aydın-Mahmut Zengin-Kübra Cevherli-Yunus Kaymaz
Kapak Tasannu 1 Sayfa Düzeni [email protected]
. Baskı 1 Cilt Step Ajans Rek.. Matbaacılık Tan. ve Org. Ltd. Şti.
Göztepe Mah. Bosna Cad. No:ll Bağalar/İstanbul Sertifika No: 12266 T (0212) 446 88 46
1. Baskı, İstanbul, Nisan 2019
ISBN 978-605-5222-71-0
© Mahya Yayıncılık, 2018 Tanıtım için yapılacak kısa alıntılar dışında
yayıncının yazılı izni olmaksızın çoğaltılamaz.
Mahya Yayıncılık ve Eğitim Hizmetleri San. Tic. A.Ş. Karagümrük Mah. Adnan Menderes Blv. No: 76/29 Fatih/İstanbul
Sertifika Nq: 40658 T: (0212) 531 25 25
[email protected] twitter.com/mahyayayincilik
Giriş
KLASiK DÖNEM OSMANLI MEDRESELERİNDE
TEDRİS USULÜ
Ayşe Zişan Furaf
Osmanlı Medreseleri, gerek klasik dönem Osmanlı eğitim sisteminin temel unsurlan gerekse modernleşme dönemindeki eğitimde ıslahat fikrinin odak noktası olarak geniş bir alanyazma konu olmuştur. Medreseler i.lın.iye teşkilatının bir parçası olarak; kurumsal yapılan, hukuki statüleri, müderrisleri ve özellikle de çalıları altında sürdürülen ilmi faaliyetler açısından detaylı şekilde ele alınmışhr.ııı Bununla beraber çalışmaların ekseriyetinin Salın ve Süleymaniye Medreselerini temel alarak konuya yaklaşması; döneme ilişkin tasvir yapabilmeyi kolaylaştınnası açisından bir zorunluluk olarak görülebilirse de, med,reselerin ke~dileriJte özgün yapılar yerine Salın ve Süleymaniye şablonuna uygun bir şekilde kurgulanmış birimler olarak tanımlanmasıyla sonuçlanmışhr. Bu durum ise beraberinde tüm medreselerde geçerli tek bir eğitim biçimi olması gerektiği düşüncesini ortaya çıkarm*tadır. Oysa ki medreselerin vakıf hukuku ÇerÇevesinde yapılandırılmış kurumlar olması, hanilerinin medreselerin yapılandırma biçiminden okutulan ilimlere, müdenislerinin özelliklerinden hangi usull~rle öğretimin gerçekleşeceğine dair pek çok husus konusunda söz sahibi olab~esi anlamına gelmiştir. Bir diğer ifade ile medrese hanilerinin şahsiyet ve eğitim konusundaki düşünce biçimleri (örn. hangi ilimlerin okutulması.nı:n faydalı olacağına dair k~aatlerinin) medreselerde çeşitlenmenin, belki de ekolleşmenin ortaya çıkabilmesine imkan tanımış olmalıdır. Osmanlı eğitimine, özellikle de klasik dönem Osmanlı eğitim anlayışına dair günümüzde ulaşılabilen sınırlı sayıdaki tarihi kaynağın detaylı yorumlama biçimlerine ihtiyaç duyan bir yapıya sahip olması, söz konusu farklılaşm~ alanyazında f!le alınamaması sonuc.unu doğurmuştur. Bu çalışma çerçevesinde ele aldığınuziedris usulü konusu da benzer bir kaderi paylaşmışhr.
Tedris usulüne ilişkin bilgi bu,lunabilecek kaynakların kemiyet açısın-
* İstanbul Üniversitesi İlahiyat Fakültesi, Doç. Dr.,[email protected]
[1] Krş. Mefail Hızlı, "Anadolu'da Osmanlı Medreseleri: Bir İcmal", Türkiye Araştırmaları Literattir Dergisi, 2/4 (2004): 371-409.
122 · OSMANLI MEDRESELERİ: Eğitim, Yönetim ve Finans
dan sırurlılığı, konuya dair yapılan çalışmaların daha fazla bilgi edinilebilen konulara yönelmesine neden olmuş; tedris usulüne değinen metinlerin ise tekrara düşmesine yol açmıştır. Mevcut metinlerin büyük bir bölümünün ise daha geniş bir çerçeveden hareketle medrese sistemini ele alırken okurun konuya ilişkin genel tabioyu canlandırabilmesine yardımcı olmak maksadıyla konuya da temas etmesi, bu eserler üzerinden yapılan genellernelerin alanyazma hakim olması anlamına gelmiştirPl Bu noktada İslam geleneğinde müderris-talebe ilişkilerini konu alan eseriere dair değerlendirmeler önemli bir istisna oluşturmaktadırPl Söz konusu metinlerde müderris ve talebeleriİı. sorumlulukları, uymaları gereken kurallar vs. detaylı bir şekilde tanımlaruyarsa da, bu metinler yapılan gereği olandan ziyade olması gerekeni yansıttıklarından ötürü medreselerde fiili olarak tedrise dair yer alan uygulamaları aydınlatma hususunda yetersiz kalmaktadır. Yine de konuya dair yapılan çalı:şmaların azlığının tek nedeninin, kaynakların kemiyetçe yetersizliği olduğunu iddia etmek hatalı olacaktır.
· Mevcut kaynakların tedris usulünden bahsederken muğlak ifadelere yer vermesi~ araştırmacıların konunun keyfiyetine dair karşılaşbğı temel sonıplar arasındadır. Nitekim metinlerin sıklıkla medreselerdeki tedrisin "mu ta d olduğu şe)iliyle", · "adet-i kadime üzere" gerçekleştirileceğini/gerç~kleştirilmesi gerektiğini zikretmesi konuyu ele alan araştırmaların bir kısırdöngü içerisine girmesine neden olmaktadır.l4l Konunun ele alıruşına dair tüm bu zorluklarla beraber Osmanlı medres~lerinin sadece eğitim sisteminin bir parçasıru oluşturan yapılardan ibaret olarak tanımlanmasırun; bu kurumlarda sürdürülen eğitim sürecinin ve bu sürecin uygulayıcılarırun bir bağlamı;lan kopuk unsurlar olarak tasvir edilinesinin Osmanlı eğiti.m mekarıizmasının işleyişini anlayabilmede yetersiz kalacağı açı.khr. Söz konusu eğitim kurumlarının ev sahipliği ettiği canlı ilmi çevreyi tanımlamada katkı sağlayabilecek en önemli husus ise kuşkusuz medreselerde tedrisin hangi usul çerçevesinde yürütüldüğürııü anlayabilmektir. Bu bağlamda çalışma,
[2] Bu esei'lerin başında alana dair İsmail Hakkı Uzunçarşılı'ru.n Osmanlı Devletinin ilmiye Teşkilatı isimli efsanevi çalışması gelmektedir. Eser, konuya ilmiye teşkilatının yapısını ortaya koyma gayesinden hareketle yaklaşhğından medreselerde sürdürülen tedrisin usu-
. lüne ilişkin farklı bölümlerde genel değerlendirmeler yapılmasıyla yetinilmiştir. Benzer şekilde Cahit Baltacı'nın XV.-XVI. Yiizıpllarda Osmmılı Medreseleri isimli eserinde konunun tedris ve tatil günleri ile eğitim ve öğretim metodu isimli iki başlık alhnda kısaca değerlendirilmesiyle yetinilmiştir.
[3] Söz konusu mencleri.p eğitim ve din eğitimi teorisi açısından genel bir değerlendirmesi \çin bkz. Tosun ve Kızılabdullah, "Education and Religious Education in the Islarnic Education Classics", Isiamisc/ıe Tlıeologie ıınd Religionspaedegogik, Islamisclıe Bildwıg als Erzie/ıımg zur Eııtfaltımg des Selbst, haz. Mizrap Poiat, Cemal Tosun, (Frankfurt am Main: Peter Lang, 2010), 33-65.
[4] Bu konuda bir değerlendirme için bkz. Fahri Unan, "Osmanlılarda Medrese Eğitimi", Yeni Tiirkiye (Osmanlı Özel Sayısı ll) 32 (2000): 695. ·
Klasik Dönem Osmanlı Medreselerinde Tedris Usulii · 123
aşağıda ifade edilen ve tedris usulünün farklı boyutlarına ışık tutan üç temel soruya yanıt aramaya gayret gösterecektir:
1. Eğitim ortamıru şekillendiren temel prensipler nelerdi? 2. Tedriste zaman ve mekan düzenlemesi nasıl yapılmaktaydı? 3. Tedriste hangi teknikler kullarulmaktaydı? Osmanlı topraklarındaki medreseler, İznik'te Sultan Orhan Medrese
si'nin kurulması Osmanlı eğitiminin kurumsallaşma tarihi açısından milat kabul edildiği takdirde,l51 1924 yılında kapatılmaianna kadar geçen süreç içerisinde çok sayıda değişim geçirmiştir. Kuşkusuz tüm bu süreci tek bir çalıŞma çerçevesinde ele almak mümkün değild.ii. Bu nedenle çalışma, Osmanlı ilmiye teşkilatının temel formunu kaza_ndığı XV. ve XVI. yüzyıllar üzerinde duracak; gerekli görüldüğü durumlarda ise diğer dönemlere atıfta bulunmakla yetinecektir.
Osmanlı klasik döneminde benimsenen tedris usulünün incelenmesini amaçlayan bu çalışınarım suurlılıklarırun belirlenmesinde alanyazının yukanda zikredilen kemiyet ve key.fiyetçe suurlılığı, ne yazık ki, başat .bir rol üstlenmiştir. Konu, Osmanlı medreselerinde yürütülen eğitim-öğretim faaliyetlerine ilişkin biriricil kaynaklardan hareketle ele a~ş; [61 çalışınarım odak noktasuu mümkün olduğunca uygulama örneklerinin oluşturmasına gayret gösterilmiştir. Bu nedenle de müderrislerin hayatiarına dair anekclotları içermesi hasebiyle tabakat kitapları ve bunlar arasında da Taşköprülü-zade Ahmed Efendi'nin (ö.965/1580) Orhan Gazi doneminden Kanuni döneminin sonuna kadar Osmanlı müderrislerinin hayatlarını ele aldığı Şekaik-i Nu'maniye isimli eseri temel kaynak olarak kullarulmışbr. Böylelikle Osmanlı klasik dönemi medreselerindeki eğitim ortamırun zihinlerde canlandırılabilmesi ve Osmanlı eğitimin~ dair yapılan çalışmalarda nispeten geri planda kalmış bir alanın aydınlatılması ümit edilmiştir.
ı. Temel Prensipler
Klasik dönem Osmanlı medreselerinde sürdürülen eğitim faaliyetleri- . nin üzerine inşa edildiği prensipleri tarumlamak, sistemin yapısuu aniayabilmeye katkı sağlamasından ötürü önem arz etmektedir. Medreselerin
[S] Ekmeleddin ihsa.noglu, "Osmanlı Eğitim ve Bilim Müesseseleri", Osmanlı Devleti Medeniyeti Tarihi, haz. Ekmeleddin İhsanoğlu, (İstanbul: IRCICA, 1998), 235.
[6] Konuya dair birincil kaynaklar arasında ilk akla gelenl!!r kuşkusuz medreseler ve daha genel bir ifadeyle ilmiye teşkilahna dair resmi evraklar çerçevesinde ele alınabilecek olan vakfiyeler ve kanunnamelerdir. Talim ve tedrise yönelik eserler ile sonraki ·dönemlerde yazılan ısiahat layiliaları da bu çerçevede değerlendirilebiür. Ancak bunlardan birinci grubun ideali tasvir ederken gerçek durumu tasvirde yetersiz kalması ve ikincisinin ise medrese kurumu içerisinde gerçekte meydana gelen olaylardan ziyade medreselere dair algılardan hareketle konuyu alan metinler olduğundan ötürü müstakil çalışmalara konu edinilrnek üzere bu metnin dışında bıralalmışbr.
124 · OSMANLI MEDRESELERİ: Eğitim, Yönetim ve Finans
idari yapılarından işleyişlerine kadar çok sayıda prensibi dile getirmek mümkünse de çalışmanın slllll'ları çerçevesinde sürdürülen tedris faaliyetleriyle doğrudan ilişkili olduğu düşünülen üç temel prensip üzerinde durulmasına karar verilmiştir. Birbirleriyle yakından ilişkili olan bu prensipler; müderris merkezlilik, halka sistemi ve metin okuma kültürüdür.
1. Müderris Merkezlilik
İslam eğitiminin temel unsurları arasında sayılan müderrisler/1Himlerin vazifeleri; sadece vakfi.yelerde şart koşulan hususlar la sınırlı değil okutulan metinlecin seçilmesi, talebelecin medreseye kabulü, talebelecin durumlarının takibi gibi tedris sürecinin her aşamasıyla doğrudan ilişkili idi. İslam eğitim anlayışında müderrislerin üstlendikleri bu belirleyici rol, kökenierini aslen İslami ilimierin gelişiminde bulmaktadır.!71 Hz. Peygamber'in vefatının akabinde sahabenin İslam coğrafyasına yayılması, ilim tahsil etmek isteyenler için uzun yolculukların başlaması anlamına gelmiştir.ısı Makcl!.si'nin tespitlerine göre, ilim ile şöhret bulan şahsiyetlerin etrafında zaman içerisinde ilim halkaları oluşmaya başlamış; ilim halkalarına katılan ·talebelerin konaklama ihtiyaçları ise medrese-han komplekslerini oluşturmaya başlayarak İslam eğitim faaliyetlerinin kurumsallaşmasında etkili olmuştur.l91 tslam coğrafyasında eğitim, aşamalı bir şekilde medrese kurumunun çatısı altına yerieşirken alimlerin etrafında şekillenen halkalar da, bir sonraki başlıkta ele alınacağı üzere, medresede varlığını sürdürmüşlerdir.
Klasik dönem Osmanlı medreselerinde sürdürülen tedris faaliyetlerinde müderrisin belirleyiciliği, Taşköprülü-zade'nin kendi hayat hikayesinden açık bir şekilde görülmektedir.U01 T~şköprülü-zade müderrislik vazifesinde bulunduğu medreselerde farklı metinler takip etmiş; yeri geldiğinde aynı seviyedeki medreselerde dahi farklı derslere yer verebilmiştir. Örneğin 40 akçeli medreselerden Üsküp İshak Bey Medresesi'nde 936/1529 tarihleri arasında müderrislik yaparken Belagatten Seyyid Şerif'in Şerhu'l-Miftah'ıru Beyan bölümünden kitabın sonuna kadar, Usul-i fıkıhtan et-Tavzih'in
[7] Muhammed Şevki Aydın, "İslam Eğitim Geleneğinde Öğretnienlik", Erciyes Gniversitesi İl alıiyat Fnkilltesi Dergisi, 11 (2001): 64.
[8} Söz konusu yolculukların hadis ilminin gelişimindeki rolü çok sayıda akademik çalışmaya konu olmuştur. Bkz. Habil Nazlıgill, "Sebep ve Sonuçlarıyla Hadis Yolculukları (er-Rıhle fi Talebn-Hadis)", Hikmet Yurdıı, 6/11 (2013): 13-37.
[9} George Makdisi, Tlıe Rise of Colleges: Instihıtioııs of Lennıiııg iıı Islam nııd tlıe West (Edinburgh: Edinburgh University Press, 1981), 27-32.
[lO] Taşköprülü-zadenin tedris hayatı ile ilişkili olarak bkz. Taşköprülü-z§,de İsamu'd-din Ebu'l-hayr Ahmed Efendi, eş-Şektlilm'n-Nu'mtitıiye fi ulemtli'd-Devleti'l-Osmaniye, haz. Ahmed Subhi Furat, (İstanbul: İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Basımevi, 1985), 556-560.
Klasik Dönem Osmanlı Medreselerinde Tedris Usulü · 125
tamamını, Fıkıhtan Sadrüşşeri'a'run Şerhu'l-Vikayesi'nin Kitab-ı Bey'den sonuna kadarki bölümünü ve Seyyid Şerif'in Feraiz Şerhi'ni, Hadisten ise Begavi'nin Mesabih'ini ve Ramazan ayında ise es-Sagaru'nin (ö.650/1253) Meşarik'ini okutmuştur. 942/153S'te müderrislik vazifesiyle görevlendirildiği aynı seviyedeki İstanbul Kalenderhane Medresesi'nde ise farklı bir yol takip etmiştir. Belagattan Seyyid Şerif'in Şerh-i Miftah'mm bazı bölümlerini, Üsküp'te okutmadığı Kelamdan Şerh-i Mevakifin vücub ve imkan bahsinden a'raz bahsine kadarki bölümünü, Fıkıhtan Sadrüşşerfa'run Şerhu'İ-Vikfıyesi'nden ve Hadisten ise Kitabu'l-Mesabih'in başından buyu' kitabına kadarki bölümünü okutmuştur. Anlaşıldığı üzere aynı derecedeki medreselerde -bilmediğimiz bir derece farklılığı söz konusu değil ise- farklı dersleri akutmak mümkün idi. Taşköprülü-zade'nin bu kararmm arkasında yatan nedenleri şu andaki bilgilerimizle net bir şekilde ortaya koymak mümkün değildir. Ancak, talebelerin seviyesi, daha önceki bilgileri ve/veya şahsi kanaatleri gıbi hususlar bu değişikliğin gerçekleşmesinde etkili olmuş olmalıdır.
Medreselerin ortaya çıkışıyla birlikte ders halklarmm kurumsal bir yapı kazanmasına karşın temel ögelerinin halen müderris olduğuna işaret eden diğer bir husus, icazetnarrielerin hoca silsilelerini aktanr biçi..rrlde kurgulanmış olmasıdır.ıııı İcazetname, basit if~desiyle, bir talebenin ilim edindiği kaynağı gösterir belgedir. İlim tahsil edilen Füderris, talebesinin söz konusu ilmi hakkıyla edindiğine kanaat getirdiği takdirde talebesine kendisinden okuduğunu bildirir bir. metin vermektedir. ilim tahsilleri boyunca talebelerin en önemli referansı olan icazetnameler farklı medreselere kabul ed.ilıhe~erini sağlamanın ötesinde bir anlam içermekteydi.ıuı Nitekim talebenin hacasından aldığı icazetname, sadece oı:tun yetkinliğirıi değil aynı zamanda da ilmi ekolünü göstermesi nedeniyle önem arz etmekteydi.ll31 X. yüzyıldan itibaren İslam coğrafyasının farklı bölgelerinde eğitim kurumsallaşmıŞsa da1141 söz konusu icazetlerin kurum tarafından değil de ders okunan alim tarafından verilmeye devam etmesi ilgi çekicidir.ıısı
Klasik dönem Osmarılı medreselerinde sürdürülen bu anlayış, Osmanlı topraklarında ilerleyen yıllarda Bab.lı tarzda eğitim veren kurumların yaygırılaşmasıyla değişmiştir. Tanzimat döneminden itibaren devletin
[ll] Hüseyin Atay, "Fatih- Süleymaniye Medreseleri Ders Programlan ve İcazet-nameler", Vakıflar Dergisi, 13 (1981): 188.
[12] Bkz. Koçi BeıJ Risnlesi, haz. Ali Kemal Ak.siit (İstanbul: Vakit Matbaası, 1939), 34.
[13] Uzunçarşılı, Osmanlı Devletinin İlmiye Teşkilatı, 75.
[14] Nebi Bozkurt, "Medrese", Tilrk Diyanet Vakfı İslmıı Ansiklopedisi (İstanbul: Türkiye Diy_anet Vakfı, 2003), 28: 324. ·
[15] İcazetin bireysel, diplomarun ise kurumsal yapısı klasik dö~em İslam ve Bab egitim algıları arasındaki temel farkı oluşturmaktadır. Bkz. George Makdisi, "Madrasa and University in the Middle Ages", Studin Islamica, 32 (1970): 260. ·
126 . OSMANLI MEDRESELERİ: Eğitim, Yönetim ve Finans
okuilaşma sürecini yönlendirici politikalar geliştirmeye başlaması, eğitimin kurum merkezli bir yapıya dönüşmesinde etkili olmuştur. Bu durum da ilim naklinin müderris aracılığıyla gerçekleştiği algısının yerine talebenin kurumlardan ilim tahsil edeceği algısının alması anlamına gelmiştir. Tedris usulü anlamında ise bu değişimin etkisi, kuşkusuz, müderrislerin tedris sürecinde takip edecekle:d usulün merkezi bir şekilde tanımlanması ve denetlenmesi ile görülmüştür.
2. Halka Sistemi
İslami ilimierin tahsilinin gerçekleştiği ortam, ilim öğrenmek isteyenlerin erken dönemlerden itibaren, cami ve mescitlerde öncelikle Hz. P~ygamber, ardından şöhret bulan ilimler etrafında halka şeklinde oturarak ilim tahsil etmeleri nedeniyle "ders halkası" adını almıştır.1161 İslam tarihinin ilk sistematik eğitim girişimleri olarak kabul edilebilecek olan bu teşekküllerin ilerleyen yüzyıllarda da önemini kaybetmeden sürdürüldüğü anlaşılmaktadır. Camilerdeki ders halkalarının zaman içerisinde genişlemesi, mezhep ayrılıklarının oluşmaya başlaması ve halkaların sert tartİşmalara sahne olmaya başlaması vb. nedenlerden ötürü eğitim faaliyetlerinin sürdürülebilmesine özel bir mekan arayışını ortaya çıkarmasına karşın}l7J medreselerde tek bir müderris etrafında şekillenen tedrisi sembolize eden halka sisteminin devam ettiği anlaşılmaktadır.l181
Tedrisin ders halkası biçiminde şekillenmesi aslen pek çok pratik nedene sahiptir. Halka sisteminde talebelerin müderrisin etrafuıda halka şeklinde oturarak dersi t~p etmeleri; talebelerin dikkatinin da~amasını, müderrisi kolaylıkla takip edebilmesini _ve tartışmalara iştirak edebilmesini saglamaktadır. Müderris bu şekilde dersine katılanlarla birebir etkileşim içerisine girebilmekte ve süreci daha rahat bir şekilde yürütebilmektedir. Bu durum ayru zamanda .talebelerin dersi takip ve imla etmelerini; derse mubahase ve müzake~e ile iştirak edebilmelerini kolaylaştırmaktadır. Bununla beraber ders halkalarında hiyerarşiye özen gösterilmesi ve ancak derslerde başarı saglayan talebenin ön safiara geÇebilmesi1191 tedris esnasında müderrisin degerlendirmesirıin yanı sıra talebe tarafından yapılan öz degerlendirmenin de süreklilik arz ettigini göstermektedir.
(16] Şakir Gözüto"k, İslam'ın Altın Çağında İlim (İstanbul: Nesil, 2012), 322.
(17] Ahmed Çelebi, İslam'da Eğitim-Öğretim Tarilıi, tre. Ali Yardım (İstanbul: Damla, 1983), 108
(18] Hasan Akgündüz, Klasik Dönem Osmanlı Medrese Sistemi, Amaç, Yapı, İşfeyiş (İstanbul: Ulusal, 1997); 412.
[19) Çelebi, İslam'da Eğitim-Öğretim Tarihi, 382-387; Gözütok, İslam'ın Altın Çağmda İlim, 322.
Klasik Dönem Osmanlı Medreselerinde Tedris Usulü • 127
. 3. Metin Okuma
Medrese eğitiminin üzerine kurulu olduğu temel prensipler arasında sayılabilecek diğer bir husus da ilim tahsilinin metin üzerinden sürdürülmesidir. Nitekim tabakat eserleri ve ilerleyen yüzyıllarda konuya dair_ yazılan eserler, klasik dönem Osmanlı medreselerinde okutulan ilimleri kullanılan metinlerin isimleri üzerinden tanımlamaktadır. Okutulan metinlerfu çok büyük bir bölümü şöhret sahibi eserler olduğundan çoğunlukla metnin hangi ilme dair olduğunu dahi zikretmeye gerek duyulmamaktadır. Bu durum müdenislik imtihanlarına ilişkin bir kayıtta açık bir şekilde görülmektedir.l20l Örneğin 935/1528-29 tarihinde düzenlenen Sahn Medreselerine yönelik müderı:isl.U< imtihanında adayiara et-Telvlh'in ikinci rüknü olap Ta' n-ı Ravi bahsinden, el-Hidaye'nin Riba babından ve Şerh-i Mevakıfın altıncı maksadı olan İ'timad konularından sorul,muştur.ıııı Müellifl.eri veya hangi ilimiere ilişkin yazıldıkları zikredilmeden belirtilen bu metinlerden el-Telvlh, aslen Saadeddin et-Teftazaru'nin (ö. 792/1390) usul-i fıkh alanındaki esericlir.ıııı el-Hidaye, ünlü alim el-Merginaru'nin (ö. 593/1~92) Hanefi fıkhına dair kaleme aldığı eser olup Osmanlı medreselerinde fıkıh alanında okutulan temelmetinler arasında bulunmaktadır. Şerh-i Mevôkıfise Kelam metni olup Adududdin el-İci'nin (ö. 756/1355) el-Mevakıfisimli meşhur ese
.rine Seyyid Şerif Cürcani'nin (ö. 816/1413) yazdığı şerhtir. Metin merkezlilik, ilerleyen yıllardaı Osmclnlı eğitimine dair hazırl<!Jlan
layihalarda özellikle eleştirilen hususlar arasında sayılacaksa da)23l konuya dönemin ilmi· üretim anlayışı açısından bakıldığında farklı bir anlam yüklenmelidir. İslam jlini geleneği, temel kitaplara ş_erh ve haşiyeler yazılarak oluşmuş; konuya dair yazılan eserlerin açıklamaları ve gerektiği durumlarda eleştirileri anlamına gelen şerh ve haşiyeler metinlerin genişlemesini ve zenginleşmesini beraberinde_getirmiştir.l24l Müderrisler temel metinleri
[20] Konuya dair detaylı bilgi için bkz. Furat, "Fetih .Sonrasında Osmanlı Egitim Anlayışının Şekillenişi: Klasik Dönem Müderrislik İmtihanlan", Osmanlı'da İlim ve Fikir Dünya-· sı: Alimler, Müesseseler ve Fii..Ti Eserler, İstanbul'un Fethinden Sül~ymaniye Medreselerinin Kuruluşuna Kadar, editörler Ömler Mahir Alper-Mustakim Ana, Istanbul: Klasik Yayınları, 2015, 11-31.
[21] Taşköprülü-zade, eş-Şekaikıı'n-Nıı'mtiniye, X/40, 480-481.
[22] Metin, Sadrüşşeria Ubeydullah el-Mahbubi el-Buhari'nin (ö.747/1346) Tenki/ı el-usıil adlı eserine yazdığı et-Tavzilı fi Hall-i Gavnizıı't-Tenk1lı isimli şerhe Teftazani tarafınd~ yazılan el-Telvi/ı i/ii Keşfi Hakiiiki't-Teııkilı isimli şerh/haşiyedir. Rudolph Sellheim, Materialien zıır A~abisclıen Literatıırgesclıiclıte, (Wies-baden: 1976), I: 122.
[23] Medreselerde okutulan derslerin klasik dönemden i~baren revaç bulan metinlerden ibaret kaldığı söz konusu laymalarda zikredilen temel hususlar arasındadır. Bkz. Zeki Salih Zengin, "Osmarılı Medreselerindeki Gerilemenin Sebep ve Sonuçları Üzerine Bir Değerlendirme", Vakıflar Dergisi, 26 (1997): 403.
[24] İsmail Kara, İlim Bilmez Tari/ı Hatırlamaz, Şer/ı ve Haşiye Meselesine Dair Birkaç Not (İstanbul: Dergah, 2014), 28-57. ·
128 • OSMANLI MEDRESELERİ: Eğitim, Yönetim ve Finans
dönemJ-erinde şöhret bulan şerh ve haşiyeler üzerinden okutınaktan geri kalmamışlar dır.
Metinlerin tedris sürecinde ne şekilde kullanıldığı hus~suna gelince ise ders halkaları içerisinde canlı bir tablonun var olduğu anlaşılmaktadır. Müderrisler, derse konu edilecek 'metni esas alarak konuya ilişkin açıklamalar yapar; talebeler bu esnada metnin imlasıila girişirler ve akabinde konuya ilişkin müzakere yapılırdı. Müderrisin dersi bitirmesinden sonra mufd, tekrarda bulunur ve talebelerin anlayamadıkları hususlara ilişkin sorularıru yanıtlamaya girişirdi.!251 Böyle bir metin m~rkezli eğitim ortarnının mevcudiyeti, kuşkusuz söz konusu metinlerin belirleyiciliğine ilişkin bir takım soruları beraberinde getirmektedir. Bunlar arasında ikisi konumuz açısından özel önem ihtiva etmektedir: Oku.tulan metin (1) kim tarafından ve (2) hangi esas/lar çerçevesinde seçilmektedir?
Medreselerin vakfiyeleri, konuya dair diğer metin}.er arasında, bu sorulardan ilkinin muhtemel yanıtiarına ilişkin ipucu vermektedirP6! Vakfiye kayıtlan her ne kadar konuya dair detaylı bilgi sağlamakta yetersiz kalıyorsa da medresenin bamsinin kurduğu yapının içerisinde istediği ilimlerin/eserlerin okurulmasında söz sahibi olabileceğini göstermesi açısından önemlidir. Örneğin ünlü Salın Medreselerinin vakfiyesinde müderrisin görevleri tanımlanırken nakli ve akll ilimlerde maharetli olmasının talep edilmesi, bu medreselerde hem nakli hem de akll ilimierin akutulduğuna işaret etmektedir.r211 Beı:ızer bir durum, ilim tarikine ilişkin yayınlanan kanunnamelerde de ·görülmektedir: Bunlar arasında özellikle Kanun-i Talebe-i him özellikle zikredilmelidir.!281 Kanunname, içerisinde Sultan'ın medreselerde okutulmasını şart koştu~ metinlerin zikredilmesi Sultan'ın tedris içeriğini belirleyici bir rol üstlendiğine işaret .etmesi açısından özel bir öneme sahiptir.!291 Her ne kadar söz konusu kanunnamenin tarihi ile ilgili farklı görüşler bulunuyarsa da)3°1 XVI. yüzyıldan itibaren yayınlanan kanunnamelerde tale]Jelerin millazernet öncesinde okumaları gereken
[25] M. Hanefi Palabıyık, Zeynep Çelik, Esra Katırcı, "Medrese Eğitimi ve Çağdaş Eğitimde Eğitim Anlayışuun Mukayesesi", Medı·ese ve İlahiyat Kavşağmda İsliimi İlimler (Uluslararası Sempozyıım), II (2013): 28-34.
[26] Şükran Fazlıoğlu, "Osmanlı Medrese Müfredatına Dair Çalışmalar: Nereden Nereye?", Türkiye Araştırmaları Literatür Dergisi, 6:12 (2008): 597.
[27] Fati/ı Mehmet ll Vakfiyeleri (Ankara: Vakıflar Um um Müdürlüğü Neşriyab, 1938), 246-247.
[28] Kanunnamenin farklı nüshalarına ilişkin bir değerlendirme için Yasemin Beyazıt, "XVI. Yüzyıl Osmanlı İl.ıniyye Kanılnnameleri ve Medrese Eğitimi", Belleten, 78/28,3 (2014}: 958-960.
[29] "Kanunname-i Ehl-i İlim", Osmanlı Knııımnameleri ve Hııkııki Tahlil/eri, ıv, haz. Ahmet · Akgündüz (İstanbul: Fey Vakfı Yayınları, 1992), 662-664.
[30] Beyazıt, "XVI. Yüzyıl Osmanlı hmiyye Kanfrnnameleri ve Medrese Eğitimi", 960.
Klasik Dönem Osmanlı Medreseleri~de Tedris Usulü • 129
temel metinlere, ve hatta talebelerin bu metinleri en az okumaları gereken süreye özellikle işaret edilmesi, Sultan'ın tedris sürecinin sağlıklı bir şekilde sürdürülmesine yönelik kaygılarım gösterirken· tedrisin içeriğinin takibine yönelik canlı .ilgisini de kanıtlar niteliktedir. Asıl önemli olan hı~sus da, tedris içeriğinin talebelerin ilmiye tariline intisaplan durumunda ihtiyaç duyacaklan alanlar hakkında müktesebat edinmelerine yönelik şekiliendirildiğini göstermektedir.
. II. Zaman ve Mekan ilişkisi
Zaman ve mekan ilişkisinin tasviri, eğitimin gerçekleştiği ortamı zihinlerde canlandırabilmenin temel yolları arasındadır. Bu çalışmada eğitim sürecinin düzenlenmesi çerçevesinde ele alınan zaman ve mekan ilişkisi; tedris süresi, tedrisin zamanı ve tedrisin mekanı olmak üzere üç temel başlık altında incelenecektir.
1. Tedris Süresi
Osmanlı eğitim anlayışının müderrisin bir metirt üzerinden tedris faaliyetlerini sürdürmesine dayalı olması, tedris süresinin talebenin öğrenme hızına bağlı olarak değişebilmesi anlamına gelmiştir.1311 Tedris süresinin talebeye göre belirlenmesi, medreselerdeki eğjtimin mahiyeti açısından da önemli hususlara işaret etmektedir. Nitekim böyle bir ortam, oluşturulan ders halkalarının bugünkü anlayışla bir sıruf ortamından ziyade soyut bir grup tanımlamasına işaret ettiği anlamına gelmektedir: Müderrisin ders halkasında bulunan talebeye ilim tahsilincieki iİ~rlemesine dayalı olarak icazet vermesi,· talebenin kapasitesinin ve yeteneklerinin dikkate alındığı bir zaman düzenlemesi doğ-rultusunda tedris faaliyetlerinin gerçekleştirildiğine işaret etmektedir. Tabakat kitaplarında alimlerin t~ebelik hayatlarına ilişkin verilen bilgiler, bu kanıyı doğrular niteliktedir.132l
Alimierin talebelik hayatiarına ilişkin verilen bilgiler arasında _ilgi çekici detaylara sahip örneklerden bir tanesi, Amasyalı Muhaşşi Sinan Efendi'ye (ö. 989/1578) aittir. Meşhur Şekaik zeyillerinden Nevizade Atal'nin (ö. 1045/1635) Hadaiku'l-Hakaik fi Tekmiletu'ş-Şekaik isimli eserinde hayati hakkında detaylı bilgi sunduğu Sinan Efendi, ilk olarak şehr_i olan Amasya'da Küçü!-< Ağa Medresesi müderrisi olan Emirkulu Şemseddin Efendi'den ders almış, ardından 5 sene kadar Hüseyniye müderrisi Taşköprülü Muslihiddin Efendi'den istifade etmiş, hocası 919/1513 yılında Bursa Sultaniyesine geçtiğinde ise onunla beraber gitmiştir. Ardından Sahn Müderrisi Muhyiddin
[31] Ünan, "Osmanhlarda Medrese Eğitimi'~ 696.
[32] Konu hakkında detaylı bilgi için bkz. Ayşe Zişan Furat, XV. ve XVI. YÜZ1JIIlarda Osm~nlı Medreselerinde Eğitim (Salın ve Siileymaııiye Medreseleri Dönemi), (Konya: 2009), 65-71, 118-121.
130 . OSMANLI MEDRESELERİ: E~tim, 'fönetim ve Finans
el-Fenari'nin kabul ettiği Sinan Efendi, burada yedi yıl ilim tahsil ettikten sonra yine Sahn müderrisi Gürz Seydi Efendi'ye (ö. 923/1517), sonrasında ise 924/1518 yılında Müftü Ali Efendi'ye intisap etmiştir. 927/1521 yılına gelindiğinde Sultan Süleyman Han'ın hocası Hayreddin Efendi.'nin toplu millazernet vermesiyle mülazım olmuşturt331. Tüm bu notlar bir bütün olarak değerlendirildiğinde mülazım olduğunda Sinan Efendi 34 yaşında bulunmaktadır.
İkinci örnek olan Ebulmeyamin Mustafa Efendi (ö. 1015/1606) ise 953/ 1546'da dünyaya gelmiş; farklı aJ.imlerden ilim tahsil ettikten sonra Paşa Hocası Mahmud Efendi'nin Sabn müdertisi iken hizmetine girmiş; Mahmud Efendi 976/1568'de Kahlle kadılığına terfi ettiğinde jse Esmahan Sultan müdertisi Abdulgani Efendi'nin cemiyetine dahil olmuş; ardından ise Ebussuud Efendi'nin (ö. 982/1574) derslerine katılarak ondan mülazım olmuştur.l341 Kendine has özelliklere sahip olan bu iki örnek talebe ve müderris arasındaki ilişkinin farklı biçimlerde gerçekleşebileceğini göstermesi açısından önem arz etmektedir.
İlerleyen yıllarda medreselerde talebelerio en az ders okuma sürelerine ilişkin bazı standartların geliştirildiği anlaşılmaktadır. Tedrise dair yolsuzlukların engellenmesine yönelik girişimler arasında kabul edilebilecek bu kanunnamelerde Sahn medreselerine geçmeden önce okuması gereken minimum süreye dair kuralların yanı sıra müderrislerin talebelere seçilen metinlerio tarnanuru okutmaları, metinlerio bir bölümünü okutınakla yetinmemeleri vb. hususlar da şart koşulmuştur.1351 Örneğİ!\ Kanuni Sultan Süleyman döneminde 944/1538'de yayınlanan bir kanunnarnede söz konusu zaman beş sene olarak tanı.mlanmıştır.l361 983/1576 yılında yayınlanan bir kanunnarnede talebelerio Haşiye-i tecrid medreselerinde en az bir yıl, Otuzlu medreselerde altı ay, Kırklı medreselerde üç ay, Eliili hariç medreselerinde beş ay, Ellili dahil medreselerinde beş ay ve Sahn medreselerinde altı ay geçirmeleri gerektiği ifade edilmektedirP7J 1006 (1597/98) yılında yayınlanan bir kanunnarnede ise bu süreler kısaltılnuş; taleb e leri n mezun olmadan önce Yirmi, Yirmi beş ve Otuz akçeli medreselerde en az üç 3 ay, Hariç medreselerde beş ay, bu şekilde iki üç medreseye hareket ettikten sonra, Dahil medreselerde en az altı ay okuyup toplamda en az iki
[33] Nevizade Ata i, Hndliikıı'l-lıakliik fi tekmileti'ş-Şekliik (İstanbul 1268), 248-249.
[34] Atai, Hadliikıı'l-Hnkliik fi tekmileti'ş-Şekliik, 511-13.
(35] Furat, XV. ve XVI. Yiizyıllnrdn Osmanlı Medreselerinde Eğitim, 81.
[36] Bkz. Veliyüddin Efendi Kütüphanesi, 1970, 123 ab. (Aktaran: Uzunçarşılı, Osmanlı Devletinin ilmiye Teşkilatı, 16.)
[37) Ahmed Refik, Onımcıı Asr-ı Hicride İstanbul Hayatı (İstanbul: Matbaa-i Orhaniye, 1333), 50-51.
Klasik Dönem Osmanlı Medreselerinde Tedris Usulü • 131
yılı tamamlamadan Sahn medreselerine geç~emeleri şart koşu1muştu.l381
2. Tedrisin Zamanı
Medreselerde hangi günlerde ders okutulacağına ilişkin düzenleme döneme göre farklılıklar göstermiştir. Osmanlı medreselerinde tedris günlerinin düzenlenmesine ilişkin ilk uygulamalara dair Taşköprülü-zade'nin Molla · Fenari'nin (ö. 834/1431) hayalını zikrederken düştüğü not bilgi vericidir. Taşköprülü-zade, dönemde talebenin salı ve cuma günleri tatil yapbğıru bildi.J;mekte, Molla Fenari'nin ise bu günlere Pazartesi gününü ilave ettiğini belirtmektedii. Tatil günlerinin sayısının arbnlmasırun temel nedeni, buradaki ifadelere göre, talebenin dönemin önemli şahsiyetlerinden olan Teftazani'nin (ö.792/1390) eserlerinin nüshalarını istinsah etmede zamana· ihtiyaç duymalarıdır.l391 Nitekim Fatih Külliyesinin vakfiyesine bakıldığında tedrise ilişkin bir adetin oluşturulduğu anlaşılmaktadır. Vakfiyede müderrislerin vazifeleri bildirilirken mutad olan tatil günleri dışındaki her gün medreseye gelmelerinin şart koşulmasıyla yetinildiğinden anlaşıldığı üzere genel bir uygulama biçimi yerleşmiş durumdaydı.140J Dersler sabah ve ikindi olmak üzere iki farklı zaman diliminde sürdürülür; sabah ele alınan konunun tekrarı ikindi dersinde yapılırdı.1411 Talebe muhtemelen tedris günleri dışında kalan zamaru ise dersleri tektar etmek, metirıleri istinsah etmek ya da şahsi ihtiyaçlarıru gidermek için kullarurdı. .
Talebenin tedris günlerine ilişkin olarak oluşturulan bu düzenin klasik dönemin ardından da devam ettiği anlaşılmaktadır. Bununla beraber, konuya dair farklı kayıtların da bulunduğu anlaŞılmaktadır. Örneğin Taşköprülü-zade, Molla Muhammed b. Beşir'in (ö. ?) cuma ve bayram günleri dışında her gün ders oJ<uttuğu ifade etmektedir.l421 Buradan anlaşılan da İslam eğitiminin müderris odaklı yapısı tedris günlerinin belirlenmesinde de etkili olduğudur.
Gün içerisinde tedris edilen ders adetine bakıldığında da benzer bir durumun söz konusu olduğu anlaşılmakt~dır. XV. yüzyılda medreselerde günde dört adet ders ok utuluyor iken bu durum XVI. yüzyıla gelindiğinde beşe çıkarılmıştır. Nitekim Taşköprülü-zade, Efdal-zade'nin (ö. 908/1502-3) hayabndan bahsederken konakladığı köy ile medrese arasında uzun mesafe olmasına karşın haftada dört gün medreseye gittiğini ve bu günlerde
[38] Uzunçarşılı, Osmanlı Devletinin İlıniye Teşkilatı, 244-246'da Kanunnamenin tercümesine yer verilmiştir.
[39] Taşköprülü-zade, eş-Şekrtiku'n-Nu'mıiniye, 4/1, 27-28.
[40] Fatih Mehmet II Vakjiyeleri, 246-247.
[41] Unan, "Osmanhlarda Medrese Eğitimi", 695.
"[42) Taşköprillü-zade, eş-Şekıiiku'n-Nıı'mıiniye, 6/4, 81
132 OSMANLI MEDRESELERİ: Eğitim, Yönetim ve Finans
de yoğun bir ihtimam içerisinde dört ders okuttuğunu ifade etmesi dikkat çekmektedirJ43l Bununla beraber söz konusu adet, yukarıda da ifade edildiği üzere, Kanuni Sultan Süleyman'ın emriyle değişınişi günde okutulan ders sayısı beşe çıkarılıruştır. I4Al
3. Tedrisin Mekaru
Medreselerde sürdürülen eğitime dair akıllara gelen temel sorular arasında, kuşkusuz, medrese mevcutları bulunmaktadır. Her ne kadar ilerleyen yıllarda, özellikle XVIII. yüzyıldan itibarert talebe sayılarınçla artış gözlemleniyorsa da)45l klasik dönemde söz konusu mevcudu belirlemede medreselerin hanilerinin isteklerinin ön planda olduğu anlaşılmaktadır. Vak.fiyelerde talebelerin vazifeleri belirlenirken medresedeki talebe mevcuduna dair de bilgi verilmektedir. Genel bir ifadeyle talebe sayısının medreselerdeki oda sayısıyla uyumlu bir şekilde olduğu ve bu sayının klasik dönemde 15 ila 20 arasında değiştiği anlaşılmaktadİr.!~
Medreseler klasik dönem eğitiminin sürdürüldüğü temel kurumlarsa da eğitim faaliyetlerinin bazı durumlarda medrese dışına da taştığı görülmektedir. istisnai hadiseler olarak değerlendirilebilecek bu durumlar ilginç anekdotlarla ilişkili olduğundan dolayı kı'saca da olsa zikretmekte fayda vardır. Örneğin Molla Karabill (ö. 929/1522-23) karşılaştığı sakatlık neticesinde medreseye gidemediğinden ötürü talebelerine yatağında ders okutmuş}47J Molla İzari (ö. 901/1495-96) ise ta,til günlerini talebeleriyle geçirerek bu günlerde medrese dışında gezintiler yaparak ya da sohbetler düzenleyerek eğitim faaliyetlerini sürdürmüştür.148l Bu örneklerin dışında medrese dışı sistemli eğitim faaliyetlerinin başında ise, ileride üzerinde durulacak olan, cer gelmekte~.
III. Tedriste Metod
Klasik dönem Osmanlı medreselerinde müderrislerin hangi yöntemler-. le tedris yaptıklarına dair Çalışİnalara yakından bakıldığında takrir, ezber,
[43] Taşköprülü·zılde, eş-Şekiiiktt'n-Nıı'miiniye, 7/18, 182.
[44] Hasan Beyzade, Tari/ı, Topkapı Sarayı Emanet Haznesi, nr. 1434, 345b (Aktaran: Bal tacı, XV.-XVI. Yüzyıllarda Osmanlı Medreseleri, 128). Taşköprülü-zade ders adetine dair de bazı istisnai örnekler vermektedir. Bu konuda uç bir örnek olarak görülebilecekSe de Taşköprülü-zade'nin günde yirnüden fazla ders verdiği durumların olduğunu zikrettiği Molla Alauddin Yetim (ö. 920/1514-15} zikre değerdir. Bkz. Taşköprülü-zılde, eş-Şekiiiktl'n-Nıı'mii-niye, 8/10, 237-238. '
[45] Yaşar Sankaya, Medreseler ve lyfadernleşme (İstanbul: iz, 1997), 90-91.
[46] Baltacı, XV.-XVI. YiizıJlllarda Osmanlı Medrese/eri, ~15.
[47] Taşköprülü-zade, eş-Şekiiikıı'ıı-Nıı'miiııiye, S/20, 301.
[48] Taşköprülü-zade, eş-Şekiiikıı'n-Nu'miiniye! 8/10, 284.
Klasik Dönem Osmanlı Medreselerinde Tedris Usulü · 133
imla, soru-cevap ve tarhşma vb. metotların sıklıkla zikredildiği görülmektedir.H91 Bu metinlerin büyük bir bölümü, medresede oluşturulan tedris ortanuru müderrisin bir metni [kelime anlanuyla] okuması, talebenin okunan metni imla etmesi ve sorularını müderrise veya dersin ardından yaphğı tekrar esnasında mui'de yönlendirmesi şeklinde kurgulamaktadır. · .A!-anyazını tekrara düşmernek gayesiyle çalışmanın bu bölümünde bahsedilen tekniklerin zikredilmesinden ziyade tedris usulünün temel esaslarını oluşturan hususlar ele alınacaktır.
1. Müdenisin Belirleyiciliği
İslam eğitiminin, giriş bölümünde izah edilen müderris merkezli yapısı, müderrisin, ~tra6.nda oluşan tedris ortamında hangi usullerin kullanılacağı konusunda da nihai belirleyici olması anlamına gelmektedir. Nitekim tabakat kitaplarında müderrislerin tedriste birbirlerinden çok farklı metotları·
benimsediklerine ve farklı metotları uyguladıklarına dair örnekler bul~maktadır. Bu örnekler arasında çarpıcı olanlar arasında Molla Musannifek (ö. 875/1470) ve Molla İzari (ö. 901/1495-96) zikre değerdir. Nitekim seri yazıriasıyla şöhret bulan Molla Musannifek'in bu alışkartlığının tedris metoduna da yansıdığı anlaşılmaktadır. Yazı yazma aracılığıyla tedris faaliyetlerini sürdüren Mollanın talebeleri sorularını ona yazarak verirler, kendisi de yazı yoluyla açıklama yaparak soruyu sahiplerine iade ederdi.ısoı Molla İzari ise çok daha farklı bir tedris metodu belirlemişti. Derslerinde sadece iki veya üç sahr okumayı alışkanlık haline getiren Molla İz~i; bu metni okurken tüm sarf, nahv, mearu, beyan, mantık, usul-i fıkıh ve münazara ilminin kurallarım uygulayarak talebelerin zihinlerine takılah tüm soruları açıkladığından şümullü bir şekilde konuyu aydınlatmayı usul edinmişti. ısıı
2. Mui'din tekran
Klasik dönem Osmanlı medreselerinin temel unsurlarından bir tanesi olan mui'dler, basit izahıyla talebelerin ileri gelenleri arasından seçilen müderı·is yardımcıları idi.l521 Tarihçesi Hz. Peygamber döneminde Abdullah b. Revaha'ya (ö. 8/629) kadar takip edilebilen mui'dlik müessesesi,l531 Os.marılı
[49] Müderrislerin kullandığı tedris tekniklerine ilişkin değerlendirme için krş. Akgündüz, Klasik Döııem Osmanlı Medrese Sistemi, 412-417.
[50] Taşköprülü-zade, eş-Şekiiiku'ıı-Nu'miiniye, 7/13, 166.
[51] Taşköprülü-zade, eş-Şekfliku'n-Nu'miiııiye, 8/10, 229.
[52] M. Zeki Pakalın, Osmaıılı Tari/ı Deyimleri ve Terimleri Sözliiğii, II (İstanbul: MEB, 1946), 573.
[53] es-Sakkar, "Muid", Türk Diymıet Vakfı İslam Aıısiklopedisi (İstanbul: Türkiye Diyanet Vakfı, 2006), 31: 86.
134 . OSMANLI MEDRESELERİ: Eğitim, Yönetim ve Finans
döneminde de Önemini yitirmemiştir. Temel vazifeleri müderrislerin işledikleri konuyu ders bittikten sonra talebeye tekrar etmek ve talebenin konuyu daha iyi aniayabilmesi için sorularına yanıt vermek olan milldlerin özellikleri ve vazifeleri vakfiyelerde ayrı bir bahis olarak zikredilmesi bu durumu destekler niteliktedir.I541 Atama kayıtlarında sıklıkla milldlikten mülazım yapılanların zikredilmesi,l551 ilmiye tarikinde milld olmanın müderrislik vazifesinin öncesinde talebenin olgunlaşması ve kendi ders halkasını oluşturmadan tecrübe edinebilmesi için işlevsel bir fonksiyonunun bulunduğunu göstermektedir.
Mufdin ders akabinde yapbğı tekrarın mahiyeti, iki farklı açıdan değerlendirilmelidir. İlk olarak muıö, derste ele alınan bahsi tekrarlayarak konunun açıklığa kavuşmasını amaçlardı. Böyle bir tekrar kendine has kavramsal çerçeveye sahip kelam, fıkıh, hadis ve tefsir gibi alanlar için özel bir öneme sahipti. Böylelikle talebeler milld arac.ılığıyla ders esnasında yaptıkları imiayı kontrol etme imkanına sahip olurlardı. İkinci olarak ise talebeler ders sonrasında zihinllerinde beliren sorular üzerine tartışırlar ve bu da okudukları metni kavramalarını sağlardı.l56l
3. Tedrici metod
Osmanlı klasik dönem medreselerinin hiyerarşik biçimde yapılandırılması Yıldırım Bayezid dönemindım itibaren şekillenmeye başlamıştır.!571
Söz konusu hiyerarşi, sadece müderrislere günlük tahsis·edilen akçe miktarının medrese seviyesine bağlı bir şekilde yÜkselmesine, diğer bir ifade ile ilmiye teşkilatındaki atamalara değil aynı zamanda da müderrisin okuttuğu ilme ve dolayısıyla da metne işaret etmekteydi. Talebe, bu sistemin içerisinde ilk olarak yakın çevresindeki bir alimden temel dersleri alır, ardından hocasının tavsiyesi doğrultusun~a yakınlarda bulunan düşük seviyeli bir medreseye devam ederdi. Müderrisinden aldığı icazet belgesiyle ilim tahsilini devam ettirmek için daha ileri seviyedeki bir medresedeki müderrisin halkasına katılan talebe, bu usul üz~rine en üst seviyedeki medreseye kadar ilerlerdi. Millazernet sonrasında müderris olarak atandığında da benzer bir hiyerarŞinin içerisinde en düşük seviyeli medreselerden başlayarak en yüksek seviyedeki medreselere ulaşırdı. Kadılık talep etmesi durumunda
[54) Örn. Salın-~ Sernan medreselerindek.i' milldlerin özellikleri vaktiyede açıklanmış ve · muid olarak vazifelendirilecek kişinin şahsi özelliklerinin ardından eğitim ve öğretime ilişkin becerilere sahip olmasına işaret edilmiştir. Fati/ı Melımet II Vakftyeleri, 247 ..
[55] Yasemin Beyazıt, Osmanlı ilmiyye Mesleğiııde İstihdam (XVI. Yüzyıl) (Ankara: TTK, 2014), 52-63.
[56) Ziya Kazıcı, İslam Müesseseleri Tarilıi (İstanbul: Kayıhan, 1991), 266-267.
[57] İhsanoğlu, "Osmanlı Eğitim ve Bilim Müesseseleri", 238.
Klasik Dönem Osmanlı Medreselerinde Tedris Usulil • 135
ise benzer bir yapıyı kadı mansıpları arasında takip ederdi. Talebe tüm bu basamakları takip ettiği takdirde ilmiye teşkilatının en üst seviyesi olan Şeyhülislamlık makamına kadar yükselebilirdi.l581
Medreseler arasındaki bu ilişki, müderrislerin derslerde takip ettikleri usule de yansımıştır. Talebeler ilk medreselerde sarf, nahiv ve manlık gibi al~.t ilimleri ağırlıklı okuduktan sorıra daha yüksek seviyeli medreselerde bunlara kelam, usul-i fıkh, bkıh, hadis ve tefsir metinleri ilave edilecektil Söz kom,ısu tedrici usul sadece ilimlerde değil her ilim dalında okutulan metinler için de geçerlidir. Okutulan ders ve metinler genellikle muhtasardan mufassala ve birbirini devam niteliğindedir. Konunım daha açık bir şekilde anlaşılabilmesinde bkıh tedrisinde kullandığı metot aydınlahcı olacakm.l591
Taşkoprülü-zade, öncelikle yirmili Haşiye-i Tecrid medreseleri arasında bulıman Dimetoka Oruç Pa~a Medresesi'nde Seyyid Şerif'in Feraiz Şerhi'nil601 okutmuştur. Otuzlu İstanbul Hacı Hasan Medresesi'nde müderrislik yaparken ise Sadrüşşeri'a es-Sani'nin (ö. 747/1346) Vikaye isimli eseri.İti.n başından Kitab-ı Bey'ine kadarını Kırklı Üsküp İshak Bey Medresesi'nde ise Peraiz Şerhi ile beraber Vikaye'nin Kitab-ı Bey'inden sonuna kadarını okutmuştur. Ellili İstanbul Koca Mustafa Paşa Medresesi'nde müderiislik yaparken Hidaye'ye geçerek metnin Zek§t bölümüne kadar, ardından aynı seviyedeki Edirne Üç Şerefeli Medresede Zekat'tan Hac bölümünün sonıma kadar akutması da benzer bir uygulamadır. İlgi çekici nokta, Taşköprülü-zade'nin Sahn Medreselerinde iki defa _!lyrı zamanlarda (sırasıyla 946/1539 ve 954/1547) müderrislik yaparken Hidaye'nin farklı bölümlerini okutmasıdır. İlk müderrisliğinde nikah bölümünden bu yu' kitabının sonuna kadarını ikincisinde ise şuf'a bölümünden sonıma kadarını okutmuştur. Bu arada 951/1544 yılında Altmışlı II. Bayezid Medresesi'nde ise huyu' kitabından şufa'ya kadarki bölümünü akutması zihinlerde konuya dair farklı soruların uyanmasına neden olmaktadır. Ancak bınılardan öncelik
[58] Ahmed Shahab ve Nenad Filipovic. "The Sultan' s Syllabus: A Ctirriculum for the Ottoman Imperial medreses Preseribed in a ferman of Qana.nr I Süleyman, Dated 973 (1565}", Shıdia Islamica, 98:99 (2004):184-185. Söz konusu hiyerarşik ilerlemenin genel b!J tasviri için bkz. Richard Repp, "Some Observations on the Development of the Ottoman Learned Hierarchy", Sc/ıolars, Saiııts aııd Sıifis, Muslim Religioııs Iııstitutioııs since 1500, haz. Nik.hi R. Reddiec (California: University of California Press 1972), 17-32; "Fatih Sultan Mehmed'in Teşkilat Kanunnamesi (Kanunname-i Al-i Osman)", Osmaıılı Kaıııımıameleri ve Hııkuki Talılilleri, I, haz. Ahmet Akgündüz (İstanbul: Fey Vakh Yayınları, 1990), 318
[59) Konuya dair daha detaylı değerlendirme için bkz. Furat, Osmaıılı Medreseleriııde Egitim, 72-80, 121-122.
[60] Şerlı-i Femiz: es-Secavendi'nm (ö. 596/1200) İslam miras hukuku üzerine eseri olan el-Fernizii's-Sirnciyye'nin şerhidir. Krş. Ferhat Koca, "ei-Feraizü'ş-Şiraciyye", Türk Diynııet Vakfı İslam Aıısiklopedisi (İstanbul: Türkiye Diyanet Vakfı, 2006), 12: 367-368.
136 • OSMANLI MEDRESELERİ: Eğitim, Yönetim ~e Finans
arz eden ve Taşköprülü-zade'nin bu uygulamalarının şahsi tercihini mi yoksa genel bir durumu mu yansıtbğıdır. Bu zor soruyu eli.ı::iUzde bulunan kaynaklarla yanıtlamak zordur.1611 Bununla beraber tarihi kaynaklarda söz konusu metinlerin medreselerde okutulduğunun bildirilmesi, en azından okutulan metin ile ilişkili olarak bazı genel kabullerin bulunduğunu göstermektedir.f621 Konuya ilişkin yanıtlanması gereken diğer bir soru; Taşköprütü-zade'nin -aynı metni farklı medreselerde devam ederek okuttuğu dikkate alındığında- ders halkasındaki öğrencilerin farklı medreselerde müderrislerini takip edip etmedikleridir. Bu soruya tatminkar sayılabilecek bir cevap vermek ancak yeni bir takım bilgilere ulaştığımız takdirde mümkün olacaktır. ·
Metin seçimine dair önemli bir husus ise Şerh-i Ferliiz dışındaki metinlerin Hidaye'ye dayanmasıdır. Hanefi fıkhının en muteber metinlerinden bir tanesi sayılan el-Hidaye'nin kendisi de aslen bir_ şerhtir. Burhaneddin el-Merginaru'nin (ö. 593/1192) Ebu Hanife'nin (150/767) öğrencisi Muhammed b. Hasan eş-Şeybaru'nin (İ89/805) el-Cami es-Sağ'ir'ine dayanarak yazdığı Kitab Bidliyet el-Mubtedi isimli eserine yazdığı Kifayet el-Muntelıi isimli büyük şerhinin kullanım zorluğunu göz ön~de tutarak kısaltıp hazırladığı küçük şerhi el-Hidaye'dir.1631 El-Vikliye ise Burhanüşşer!a Mahmud b. Sadrüş-şeria'nın (ö. 672/1274) el-Hidliye'den hazırladığı bir seçmedir.1641 Tarunu Sadrüşşeria es-Sam (ö. 747/1346) ise bu metne bir şerh yazmıştır. Taşköprülü-zade anlaşıldığı üzere öncelikle Vikaye ve şerhini okutmuş; ancak ardından Hidliye'ye geçmiştir. Bu durum da Taşköprülü-zade'nin halkasında bulunan talebelerin seviyelerini göz önünde tutarak böyle bir tercih yapabileceğini akla getirmektedir.
4. Tartışma: Mübahase, Müzakere, Münazara
Osmanlı medreselerindeki tedris~ sadece müderrisin bilgi aktarmasından ibaret olmadığı, t~ebenin yönelttiği sorularla aktif bir şekilde ders halkasına iştirak ettiği anlaşılmaktadır. Daha önce de üzerinde durulduğu gibi ders halkalarının talebelerin zihinlerine takılan soruları yöneltebilecekleri bir . şekilde oluşturulması ve milldin dersin ardından talebelerin
(61] Medreselerde okutulan derslerin yapılandınlmasma yönelik bir değerienctirme için bkz. Ekmeleiidin İhsanoğlu, "Fatih Külliyesi Medreseleri Ne DeğildP Tarih Yazıalığı Bak.ınun~an TenkiJ ve Değerlendirme Denemesi", Osmanlılar ve Bilim, Kaynaklar Işığmda Bir Keşif(Istanbul: Etkileşim; 2007): 37-78.
[62] Krş. Baltacı, XV.-XVI. Yüzyıllarda Osmanlı Medrese/eri, 120-135.
[63] Krş. Cengiz Kallek, "el-Hidaye", Türkiye Diyanet "vakfı İslam Ansiklopedisi, Türk Diyaııet Vakfı İslam Aıısiklopedisi (İstanbul: Türkiye Diyanet Vakfı, 1998), 18: 471-473.
[64] Murteza Bedir, "Vikayetü'r-RMiye", Türkiye Diynııet Vakfı İslam Ansiklopedisi Tiirk Diyanet Vakfı İslam Aıısiklopedisi (İstapbul: Türkiye Diyanet Vakfı, 2013), 43: 106-108.
Klasik Dönem Osmanlı Medreselerinde Tedris Usulü • 137
metni kavrarnalarına fayda sağlayacak tekrarları üstlenmeleri medresede sürdürülen tedris faaliyetlerinin tekdüze olniaktan uzak bir şekilde yapılandırıldığını göstermektedir. Vakfiyelerde talebelerin özelliklerinden bahsederken okutulan metinleri değerlendirecek, tartışacak, ele alırken sorularını yönlendirebileceklerden talebelerin seçilmesinin vurgulanması bu hususu destekler niteliktedir. Örneğin Fatih Sultan Mehmed, vakfiyesinde talebelerin özellikleri arasında, medresenin müderrisinin huzurunda çeşitli ilimlerde mübahase ve muhatebeye yetenekll olmalarını özellikle belirtm~ktedir)651 Burada zikredilen mub~ase ile bir konuyu ele alarak müzakere etmek muhatebe ile ise müzakere edilen konuyu karşılıklı konuşmalarla geliştirmek kastedilmektedir. Taşköprülü-zade'nin ise talebelerin bazı durumlarda müderrisleri zor durumda bırakacak denli sorular sorduğunu ifade etmesil661 ders halkalarında özgür bir tartışma ortamının oluşturulduğunu göstermektedir.
Tedris sırasında oluşturulan tartışma ortamının bir kademe ilerisi, tedris dışında müderrisler arasında yapılan münazaralardır. Taşköprülü-zaderun anlatış tarzına bak.ıl:ırsa Sultanlar tarafından teşvik edilen münazaralar; Sultan'ın da içinde bulunduğu geniş bir izleyici kesimi tarafından ta?p edilmiş ve münazaradan galibiyet ile ayrılmak önemli bir prestij meselesi olarak gö·rülmüştür. Osmanlı klasik dönemi münazar~arının en meşhurları arasında kuşkusuz Molla Hoca-zade'nin (ö. 893/1488) m-q.nçı.zaraları bclunmaktadır. Ulema arasındaki ilişkileri de yansıtması açısından özellikle ilgi çekici olan bu münazaralardari bir tanesinde, Molla Zeyrek'in (ö. 903/1497-98), Seyyid Şerif'ten (ö. 816/1413) üstün olduğunu iddia et:İİıesi üzerine Fatih Sultan Mehmed, münazaralardaki galibiyeti ile tanınan Molla Hoca-zade'yi huzuruna çağırmış; Molla Hoca-zade yaptığı münazarada bu seferde de galip gelmiştir. (67] Hoca-zade'nin münazara konusundaki hırsın:ı da zikreden Taşköprülü-zade, bir münazarada Molla Hayali (ö. 875/1470?) tarafından yenilmesinden sonra Molla Hayali vefat edene kadar yatakta uyuyamadığını bildirmektedir. Hoca-zade ancak Molla Hayali'nin vefatından sonra sırtüstü uyuyabilmiştir.l681 Taşköprülü-zacie'rıin zikrettiği ·bazı münazaralar çok daha elim bir şekilde neticelenmiştir. Örneğin ll. Bayezid, Molla Alaeddin
[65) Fatifı Mehmet II Vakfiyeleri, s. 247. Benzer bir ibare Süleymaniye Külliyesinin Vakfiyesinde de geçmektedir. Siileymaııiye Vakfiyesi, Haz. Kemal Edib Kürkçüoğlu (Ankara: Vakıflar Umum Müdürlüğü Neşriyatı, 1962), 33.
[66] Örneğin Taşköprülü-zade'nin ifadelerine bakılırsa talebeler, ilk dersini verirken Molla Mehmet Şah Fenarizade'ye (ö.839/1435-36) çok sayıda soru yönlendirmişler; hatta bunlar arasında bir tanesi Molla'yı çok z.orlamıştır. Bkz. Taşköprülü-zade, eş-Şekaiku'n-Nıı'mtiııiye, 4/7,.33.
[67) Taşköprülü-zade, eş-Şekiiikıı'ıı-Nıı'mtiııiye, 4/4, 126.
[68) Taşköprülü-zade, eş-Şektiikıı'n-Nıı'mtirıiye, 8/5, 139.
138 · OSMANLı MEDRESELERİ: Eğitim, Yönetim ve Finans
el-Arabi (ö. 901/1496), Hatib-zade (ö. 901/1496) ve bazı ulemayı toplayarak münazara etmelerini istemiştir. Münazara esnasında ortaya çıkan görüşler Sultan'ın hoşuna gitmeyince ulema Sultan'ın hışnuna uğrayabilmiştir.1691
5. Teoriden pratiğe
Klasik dönem Osmanlı ilmiye teşkilatının omurgasını oluşturan müderrislik ve kadılık mansıplarına atanabilmesi bir şahsın medrese eğitiminden geçmesi ve medrese müderrislerinden ic§zet alması gerekli idi. Her iki mansıbın da halkla yakından ilişkili olması, medresede sürdürülen tedris faaliyetlerinin bu durum dikkate alınarak şek.illenmesini sağlamıştır. Cer adı- verilen medrese talebesinin üç aylar döneminde farklı bölgelere giderek gittiği yerde Kur'an okuyup vaaz ve nasihatte bulunması, medrese dışındaki tedris faaliyetlerinin başında gelmektedir.1701
Medresede edindiği bilgilerin cer geleneği say~sinde pratiğini yapma fırsatına sahip olan talebe, halkla bir araya gelerek irşad vazifesini yerine getirir; ayru zamanda da müderris veya kadı olarak atanmadan bu vazuelere ilişkin tecrübe edinirdi. Böylelikle bir taraftan medresede teorisini öğrendiği bilgiyi pratik hayatc;t yansıtabilir, ilerleyen yıllarda vazife alacakları sosyokültürel çevreleri tanıyabilirlerdi.(711
Sonuç
Eğitimin başarılı olması, eğitim sisteminin kurumsal düzeyde sorunsuz işlemesinin yanı sıra eğitimin içeriği ve talebeye bu içeriği öğretme usulünün tutarlı bir şekilde yürütülmesi ile ilişkilidir. Söz konusu usul ise öğretme fiilinin nasıl gerçekleştiğinin öt~sinde öğietim prensiplerini, zaman ve mekan düzenlemesini de içine alan geniş bir kapsama sahiptir.
· Tarihi metinler konuya ilişkin olarak bir takım ifadeler kullanınakla ve ilim ehli.nin hayatına dair bazı anekdotlara yer vermekle yetiniyorlarsa da bu ipuçlarından h~eketle bir çerçeve çizmek mümkün olmaktadır. Nitekim Osmanlı klasik dönem medreseleri yakından incelendiğinde söz konusu usulün İslam ilim geleneğinin devamı niteliğinde olduğu ve müderrisin ilmi müktesebatıru talebesine aktarması üzerine kurulu olduğu anlaşılmaktadır. Tedris sürecinde özellikle müderrisler belirleyici olmuşlar; her alimin ilme bakış açısı, tedriste kullandığı metot üzerinde de etkili olmuştur. Bununla beraber Osmanlı tedris usulüne· ilişkin olarak göze çarpan temel husus, Cumhuriyet dönemi eğitim literatüründe genellikle tasvir edildiği şekliyle tekdüze, ezbere ve tekrara dayalı olmaktan
[69] Taşköprülü-zade, eş-Şekfiiku'ıı-Nu'miiniye, 7/7, 147.
[70] İpşirli, "Cer", 388-389.
[71] Akgündüz, Klnsik Döııem Osmnnlı Medrese Sistemi, 423.
Klasik Dönem Osmanlı Medreselerinde Tedris Usulii • 139
uzak; canlı ve aktif bir eğitim ortamı oluşturduğudur. Bununla beraber Osmanlı medrese sistemi ve dolayısıyla da ilmiye teşkilatı önemli sorunlarla karşılaşmaya başlamıştır.
XVL yüzyıldan itibaren ilmiye hiyerarşisinin bozulması, iltimasa dayalı ataınaların sistematik bir yapı kazanması, talebe sayısının artması neticesinde mezunların atanamamas~, istihdam sorununun çözillebilmesi için atama sürelerinin kısaltılması vb. pek çok husus sistemin işlerliğinin ciddi anlamda değerlendirilmesini gerektirmiştir. Söz konusu sorunlar sadece sistemin kurumsal yüzü ile ilişkili değil ~ynı zamanda da medrese eğitiminin içeriği ve usulüne ilişkin sorulan da gündeme getirmiştir. Bunların başında da tedriste takip edilen metinlerin tekrara düşmesi, konuların gerçek hayattan kopuk soyut bir şekle bürünmesi, zaınarun gerekliliklerine uyum sağlayamaınası, metin ezberinin ön plana çıkması gibi hususlar gelmektedir. Bu sorunlan aşmak için girişilen ısiahat çabaları neticesinde Osmanlı topraklarında sadece Avrupai tarzda eğitim kurumlarının kurulmasıyla yetinilınemiş, medreselerde de Avrupai tarzda eğitim usulü giderek yaygınlaşmıştır. Zaman içerisinde ders halkaları sınıf sistemine, müderris merkezli metin okuma merkezi .müfredata, icazetler diplamaya dönüşmüştür. Her iki sistemin de içerisinde geliştikieri ilmi kültürün özelliklerini yansıtan farklı esaslar üzerine kurulu olması adaptasyon sürecinin zorlanarak gerçekleşmesine neden olmuştur. Umut ediyoruz ki ilerleyen yıllarda yapılacak araştırmalar söz konusu sistemlerin temel prensipleri ve etkinlikleri konusunda daha detaylı kanılara ulaşılmasıri.ı sağlayacaktır.
KAYNAKÇA
ALTIN AY, Ahmed Refik, On uncu Asr-ı Hicride İstanbul Hayatı, İstanbul: Matbaa-i Orhaniye, 1333.
AKGÜNDÜZ, Hasan, Klasik Dönem Osmanlı Medrese Sistemi, Amaç, Yapı, İşleyiş, İstanbul: Ulusal, 1997.
AKGÜNDÜZ, Ahmet, Osmanlı Kanunnameleri ve Hukuki Talılilleri, 9 Cilt, İstanbul: Fey Vakfı Yayınl·an, 1990-1996.
ATA!, Nev'izade, Hadıiiku'l-hakôik fi tekmileti'ş-Şekôik, İstanbul: Matbaa-i Amire, 1268.
ATAY, Hüseyin, "Fatih-Süleymaniye Medreseleri Ders Programlan velcazet-nameler'', Vakıflar Dergisi, 13 (1981): 171-235.
AYDIN, Muhammed Şevld, "İslam Eğitim Geleneğinde Öğretmenlik", Erciyes Oniversitesi halıiyat Fakültesi Dergisi, ll (2001): 59-74.
BALTAO, Cahit, XV.-XVI. Yüzyıllarda Osmanlı Medreseleri, İstanbul: İFAV, 2005.
BEDİR, Murteza, "Vıka.yetü'r-Rivaye", Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, 18: · 106-108, Ankara: TDV Yayınları, 2013.
140 . OSMANLI MEDRESELERİ: Eğitim, Yönetim ve Finans
BEYAZIT, Yasemin, "XVI. Yüzyıl Osmanlı İlmiyye Kanfuuıfuneleri ve Medrese Egitlmi", Belleten, 78/283 (2014): 955-992.
BEYAZIT, Yasemin, Osmanlı hmiyye Mesle@nde İsti/ıdnın (XVI. Yüzyıl), Ankara: TTI<, 2014.
BOZKURT, Nebi, "Medrese", DİA, XXVIll, 323-327.
ÇELEBİ, Ahmed, İslam'da Eğitim-öğretim Tarihi, çev. Ali Yardım, İstanbul: Damla, 1983. .
ES-SAI<l<AR, Sami, "Mwd", Türkiye Diyanet Vakfı İslOm Ansiklopedisi, 31: 86-87, An. kara: TDV Yayınlan, 2006.
Fatih Mehmet ll Vakjiyeleri, Ankara: Vakıflar Umum Müdürlüğü Neşriyatı, 1938.
FAZLIOCLU, Şükran, "Osmanlı Medrese Müfredatına Dair Çalışmalar: Nereden Nereye?", Türkiye Araştırmalan Literatür Dergisi, 6/12 (2008): 593-610.
FURAT, Ayşe Zişan, "Fetih Sonrasında Osmanlı Egitim Anlayışının Şekillenişi: Klasik Dönem Müderrislik İmtihanlan", Osmanlı'da him ve Fikir Dünyası, ·İstaııbııl'ım Fethinden Siileıjlnnniye Medreselerinin Kuruluşıma Kndar; haz. Ömer Mahir Alper, Mustakim Ana, 11-31, İstanbul: Klasik, 2015.
FURAT, Ayşe Zişan, XV. ve XVI. Yüzyıllarda Osmanlı Medreselerinde Eğitim (Saim ve SiileıJmnniye Medresele-li Dönemi), Konya: 2009.
GÖZÜTOK, Şakir, İslam'ın Altın çaiında him, İstanbul: Nesil, 2012.
HIZLI, Mefail, "Anadolu'da Osmanlı Medreseleri: Bir İcınal", Türkiye Araştırmaları Literatür Dergisi, 2/4 (2004): 371-409.
İHSANOCLU, Ekmeleddin, "Fatih Külliyesi Medreseleri Ne Değildi? Tarih Yazıalığı Bakınundan Tenkit v~ Değerlendirme Denemesi", Osmanlılar ve Bilim, Knynnklar Işığıııdn Bir Keşif, İstanbul: Etkileşim, 2007, 37-78.
İHSANOCLU, Ekmeleddin, "Osmanlı Eğitim ve Bilim Müesseseleri", Osmaıılı Devleti Medeniyeti Tarihi, haz. Ekmeleddin İhsanoglu, 223-361, İstanbul: IRQCA, 1998.
İPŞİRLİ, Mehmet, "C er", Türkiye D iyaııet Vakfı İsitim Ansiklopedisi, 7: 388-389, Ankara: TDV Yayınlan, 1993.
KALLEK, Cengiz, "el-Hidaye", Türkiye Diyanet Vakfı İsitim Ansiklopedisi, 18:471-473. Ankara: TDV Yayınlan, İ998.
KARA, İsmail, him Bilmez Tarih Hatırlamaz, Şerh ve Haşiye Meselesine Dair Birkaç Not, İstanbul: Dergah, 2011.
KAZIQ, Ziya, İslam Müesseseleri Tarilıi, İstanbul: Kayıhan, 1991.
KOCA, Ferhat, "el-Feraizü'ş-Şiraciyye", Türkiye Diy[lnet Vakfı İsliim Ansiklopedisi, 12: 367-368. Ankara: TDV Yayınlan, 1995. ·
Koçi Betj Risalesi, haz. Ali Kemal A.ksüt, İstanbul, Vakit Matbaası, 1939.
MAKDISI, George, "Madrasa and University in the Middle Ages", Studia Islnmicn, 32 (1970): 255-264.
MAKDISI, George, The Rise of Colleges: Institııtions of Leaming in Islam and the West, Edinburgh: Edinburgh University Press, 1981.
Klasik Dönem Osmanlı Medreselerinde Tedris Usulü · 141
NAZLIGÜL, Habil, "S~bep ve Sonuçlarıyla Hadis Yolculuklan (er-Rlhle fi Tale. bi'l-Hadis)", Hikmet Yurdu, 6/11 (2013): 13-37.
PAI<ALIN, M. Zeki, Osmanlı Tarih Deı;imleri ve Terimleri Sözlüğii, İstanbul: :tv:lEB, 1946.
PALABIYIK, M. Hanefi-Zeynep Çelik-Esra Kabro, "Medrese Eğitimi ve Çağdaş Eğitimde Eğitim Anlayışuun Mukayesesi", Medrese ve İlalıiyat K.tıvşağmda İslam! İlimler (Uluslararası SempOZ1Jıtm), II (2013): 17-43.
REPP, Richard, "Şome Observations on the Development of the Ottoman Learned Hierarchy'', Scholars, Saints and Sujis, Muslim Religious Instihıtions since 1500, haz. Nikhi R. Reddiec, 17-32, Califomia: University of Califomia Press, 1972.
SARIKAYA, Yaşar, Medreseler ve Modernleşme, İstanbul: İz, 1997.
SELLHEIM, Rudolph, MaterialieiZ zur Arabisclıen Literahırgeschichte, Wies-baden: Franz Steiner Verlag, 1976.
SHAHAB Ahmed-Nenad Filipovic, "The Sultan's Syllabus: A Curriculum for the Ottoman Imperial medreses Preseribed ina ferman of Qanü.ıüi Süleyman, Dated 973 (1565)", Shıdia Islamica, 98/99 (2004): 183-218.
SiileıJmaniye Vakjiyesi, haz. Kemal Edib Kürkçüoğlu, Ankara: Vakıflar Umum Mü-dürlüğü Neşriyatı, 1962. ·
TAŞKÖPRÜLÜ-ZADE, İsamu'd-din Ebu'l-hayr Ahmed Efendi, eş-Şekfiiku'n-Nu'maniye fi ulemai'd-Devleti'l-Osmaniye, haz. Ahmed Subhi Furat, İstanbul: İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Basımevi, 1985.
TOSUN, Cemal-Yıldız Kızılabdullah, "Educationrand Religious Education in the Islami c Education Oassics", Islamisclıe Tlıeologie. ımd.Religionspaedegogik, Islaıiıische Bildımg als Erziehuııg zur E1Ztfalhmg.des Selbst, haz. Mizrap Polat ve <:;emal Tosun, 33-65, Frankfurt am Main: Peter Lang, 2010.
UNAN, Fahri, "Osmanlılarda Medrese Eğitimi", Yeni Tiirkiye (Osmanlı Özel Sayısı Il), 32 (2000): 685-697.
UZUNÇARŞILI, İsmail Hakkı, Osmanlı Devletinin İlmiye Teşkilatı, Ankara: Türk Tarih Kurumu Basımevi, 1988.
ZENGİN, Zeki Salih, "Osmanlı Medreselerindeki Gerilemenin Sebep ve Sonuçlan Üzerine Bir Değerlendirme", Vakıflar Dergisi, 26 (1997): 401-409.