okuma nedİr - marmara Üniversitesimimoza.marmara.edu.tr/~masici/danismanlik/beyhan... · web...
TRANSCRIPT
T.C.Marmara Üniversitesi
Eğitim Bilimleri EnstitüsüSınıf Öğretmenliği Ana Bilim Dalı
OKUMA ZORLUKLARINI GİDERMEDE BİREYSELLEŞTİRİLMİŞ ÖĞRETİM MATERYALLERİNİN ETKİLİLİĞİ
Yüksek Lisans Tezi
BEYHAN KARAHÜSEYİNOĞLU
İstanbul - 2002
T.C.Marmara Üniversitesi
Eğitim Bilimleri EnstitüsüSınıf Öğretmenliği Ana Bilim Dalı
OKUMA ZORLUKLARINI GİDERMEDE BİREYSELLEŞTİRİLMİŞ ÖĞRETİM MATERYALLERİNİN ETKİLİLİĞİ
Yüksek Lisans Tezi
Danışman : Yard. Doç. Dr. Murat AŞICI
BEYHAN KARAHÜSEYİNOĞLU
İstanbul - 2002
ÖNSÖZ
Eğitim - öğretim faaliyetlerinin temelinde bulunan ve yaşamı anlama araçlarımızdan biri
olan okuma matbaanın bulunuşundan, hatta yazıdan bile önce başlamıştır. Dilin kendisinden
önce başladığı bile söylenebilmektedir. Günümüzde artık öğrenmek, anlamak, enformasyon
almak, deneyimlerimizi paylaşmak, günlük dertlerden uzaklaşmak, rahatlamak, hatta
inançlarımızı pekiştirmek için okuyoruz.
Okuma, basılı sembollerin zihinde işlenerek anlam kazanmasını, yeni bilgilerin
işlenmesini ve değerlendirilmesini sağlayan bir araçtır. Okumak, sadece bir öğretim şekli
değil, işitmek ve görmek ne ise onun gibi tecrübenin şekillerinden biri olarak görülmeye
başlanmıştır.
İlkokulun ilk yıllarından başlayarak ömür boyunca kullanılan en etkili beceri ve bilgi
kazanma aracıdır. Okuma çocukların değişik yaşlarda olgunlaştırdıkları bir etkinliktir.
Dolayısıyla, ilkokulu bitiren her çocuk aynı yetkinlikte okuyamaz. Neredeyse her düzeydeki
çoğu kişinin okuma becerilerini geliştirmeye ihtiyacı vardır. Sürekli ve düzenli bir okuma ile
anlama, kavrama, yorumlama, yargılama yetenekleri geliştirmektedir ki bu nitelikler
günümüzde daha da önem kazanmaktadır.
Öğrencilerin eğitimleri esnasında her sınıf düzeyinde okuma hataları gösterdikleri
belirlenmiştir. Üçüncü ve dördüncü sınıf öğrencilerinde sesli okuma da en fazla parmakla
sürme, okuduğu yeri kaybetme, okurken telaşlı olma ve dik oturmama davranışları, kelime ve
heceleri yineleme, yanlış okuma hataları görülmektedir.
Bu araştırmada, bireyselleştirilmiş öğretim materyallerinin okuma hatalarını azaltmadaki
etkileri incelenmiştir. Araştırmamızın sonuçlarının öğretmenlere uygulamada etkin çözüm
yolları sunması beklenmektedir. Bu sayede öğrencilerin okuma hatalarını azaltarak, anlama ve
kavrama becerilerini de geliştirmeleri düşünülmektedir.
Araştırmamın her safhasında fikir ve destekleriyle yanımda olan tez danışmanım Sayın
Yard. Doç. Dr. Murat AŞICI’ya, yöntem, uygulama ve istatistiki sonuçların elde
edilmesindeki yardımlarından dolayı hocam Sayın Oktay AYDIN’a, uygulama çalışmalarımın
işleyişinde yardımlarından dolayı Fatih İlköğretim Okulu müdürü Sayın Hüseyin AY başta
olmak üzere diğer idareci ve öğretmen personeline, araştırma süresince bana yardımcı olan
her zaman manevi destekleriyle yanımda bulunan tüm arkadaşlarıma ve aileme teşekkürlerimi
sunarım.
ÖZET
Okuma, gözlerin ve ses organlarının çeşili hareketlerinden ve zihnin anlamı kavrama
çabasından oluşan karmaşık bir etkinliktir. Bütün derslerin okumayı gerektirdiği göz önünde
bulundurulursa, iyi okuma ve anlama becerilerinin başarı üstündeki etkisi de açıktır.Sesli
okumada ise kelimeleri kusursuz, doğru, doğal bir biçimde konuşur gibi okumak temeldir.
Yapılan bazı araştırmalara göre, ilkokul sınıfları düzeyinde sesli okumada pek çok
hatalar ve bireysel ayrılıklar olduğu belirlenmiştir.
Bunları sınıflandırmak gerekirse:
1. Söyleme Hataları (Söyleyememe)
2. Okunan Sözcüğü Yeniden Okumak (Düzeltme)
3. Parçaya Eklemeler Yapma (Ekleme)
4. Bazı Sözcükleri Atlama (Atlama)
5. Parmakla Sürme-Okuduğu Yeri Kaybetme (Tazebay, 1995)
Böyle düşünüldüğünde, öğretimin bireyselleştirilmesi öğrenciler arasındaki farklılıkları
göz önüne almak bakımından gerekli olduğu kadar bir okulda bütün derslerde çocukları
yormadan yetiştirici yollardan sürekli ve gerçek bir çalışma ile başarı kazandırmak
bakımından da etkili ve önemlidir.
Araştırma 2001/2002 eğitim-öğretim yılı ve ilköğretim okulu 3. sınıf öğrencileri ile
sesli okumada güçlük çeken öğrencilerle ve okuma hatalarıyla sınırlıdır.
Araştırma deneme modeli ile yapılmıştır.
Gerekli deney ve kontrol grupları belirlendikten sonra üzerinde çalışmalar yapılarak
geliştirilmiş bireyselleştirilmiş öğretim materyalleri ve çalışma fişleri deney grubuna
uygulanmıştır. Deney grubunun bireyselleştirilmiş öğretim materyalleriyle ve fişlerle
çalışmasından sonra kontrol gruplarıyla karşılaştırılması yapılmıştır. Deney grubunun
materyallerle çalışmasından sonra okuma hatalarındaki azalma düzeyine kontrol gruplarıyla
karşılaştırılmalı olarak bakılmıştır.
Uygulama sonunda deney grubu ile okuma hataları gösteren kontrol grubu 1 arasındaki
farka bakılarak, anlamlı bir farklılık bulunmuştur. Yine deney grubu ile okuma hataları
göstermeyen kontrol grubu 2 arasında anlamlı bir farklılık çıkmamıştır. Farklılaşmalar
incelenirken cinsiyet değişkeni de dikkate alınmıştır. Uygulanan “t” testleri ile yapılacak
karşılaştırmalarda grupların aritmetik ortalama, frekans ve yüzdelerine de bakılmmıştır.
SUMMARY
Efficiency of Personalized Education Materials to RemoveReading Problems
Reading is a complicated act which done by some various moves of eyes and voice
organs ; and also by interpretation of the meaning. Considering that in any lesson reading is
needed, it becomes clear that well reading and interpretation have crucial effects on success.
In reading aloud, basic thing is to read words accuratly, fluently and in a natural way.
According to some researches; in primary level there are many mistakes and personal
differences done while reading aloud.
To classfiy those:
1.Mistakes in saying ( not to be able to say)
2.Reread a word previously read (Correction)
3.Adding something to text (Adding)
4.Omitting some words (Omitting)
5.Following with finger – Losing his place (Tazebay,1995)
Accordingly personalized education is necesssary not only to consider the differences
among students but also it is effective and important to educate students continuously and
with a real study without being exhausted in a school.
Research is limited with 2001/2002 education period, third grade students, and students
having problems while reading aloud and their reading mistakes.
Research is done by test model.
After the experiment group has worked with personalized education materials and study
cards, a comparison has been applied between experiment and the control groups. Reduce
appeared on experiment group`s mistakes after studying with the materials are compared with
the control group`s mistakes.
After applying a logical difference has been noticed and found by comparing
experiment group to control group 1. A logical difference has not been noticed as a result of
comparison experiment group to control group 2. While analyzing those differences, sex
factor has been put into account, too. In comparisons, arithmetic averages, frequencies and
percentages have been considered by applying “t” tests.
İÇİNDEKİLER
TABLO LİSTESİ Sayfa
Tablo I: Grupların Öntest-Sontest Puanları Arasındaki Farklarla İlgili Aritmetik ...........
Ortalama ve Standart Sapmalar
Tablo II: Deney Grubunun Öntest-Sontest Puanları Arasındaki Farklarla İlgili ..............
Aritmetik Ortalama ve Standart Sapmalar
Tablo III: Kontrol Grubu 1’in Öntest-Sontest Puanları Arasındaki Farklarla İlgili .........
Aritmetik Ortalama ve Standart Sapmalar
Tablo IV: Kontrol Grubu 2’nin Öntest-Sontest Puanları Arasındaki Farklarla İlgili ........
Aritmetik Ortalama ve Standart Sapmalar
Tablo 1: Deney Grubu-Kontrol Grubunun (1-2 no.lu grupların) “Metni Okuma Süresi”.....
Açısından Karşılaştırması
Tablo 2: Deney Grubu-Kontrol Grubunun (1-2 no.lu grupların) “Dakikada Kelime ..............
Okuma Sayısı” Açısından Karşılaştırması
Tablo 3: Deney Grubu-Kontrol Grubunun (1-2 no.lu grupların) “Kelime Atlama Sayısı” .......
Açısından Karşılaştırması
Tablo 4: Deney Grubu-Kontrol Grubunun (1-2 no.lu grupların) “Hece Atlama Sayısı” ..........
Açısından Karşılaştırması
Tablo 5: Deney Grubu-Kontrol Grubunun (1-2 no.lu grupların) “Satır Atlama Sayısı” ............
Açısından Karşılaştırması
Tablo 6: Deney Grubu-Kontrol Grubunun (1-2 no.lu grupların) “Geri Dönüş Sayısı” .............
Açısından Karşılaştırması
Tablo 7: Deney Grubu-Kontrol Grubunun (1-2 no.lu grupların) “Kelime Tekrarı Sayısı” .........
Açısından Karşılaştırması
Tablo 8: Deney Grubu-Kontrol Grubunun (1-2 no.lu grupların) “Hece Tekrarı Sayısı” .............
Açısından Karşılaştırması
Tablo 9: Deney Grubu-Kontrol Grubunun (1-2 no.lu grupların) “Fazla Kelime Okuma ............
Sayısı” Açısından Karşılaştırması
Tablo 10: Deney Grubu-Kontrol Grubunun (1-2 no.lu grupların) “Fazla Hece Okuma .............
Sayısı” Açısından Karşılaştırması
Sayfa
Tablo 11: Deney Grubu-Kontrol Grubunun (1-2 no.lu grupların) “Eksik Kelime ..............
Okuma Sayısı” Açısından Karşılaştırması
Tablo 12: Deney Grubu-Kontrol Grubunun (1-2 no.lu grupların) “Eksik Hece Okuma ............
Sayısı” Açısından Karşılaştırması
Tablo 13: Deney Grubu-Kontrol Grubunun (1-3 no.lu grupların) “Metin Okuma Süresi” .........
Açısından Karşılaştırması
Tablo 14: Deney Grubu-Kontrol Grubunun (1-3 no.lu grupların) “Dakikada Kelime ..............
Okuma Sayısı” Açısından Karşılaştırması
Tablo 15: Deney Grubu-Kontrol Grubunun (1-3 no.lu grupların) “Kelime Atlama .................
Sayısı” Açısından Karşılaştırması
Tablo 16: Deney Grubu-Kontrol Grubunun (1-3 no.lu grupların) “Hece Atlama ..................
Sayısı” Açısından Karşılaştırması
Tablo 17: Deney Grubu-Kontrol Grubunun (1-3 no.lu grupların) “Satır Atlama Sayısı” .........
Açısından Karşılaştırması
Tablo 18: Deney Grubu-Kontrol Grubunun (1-3 no.lu grupların) “Geri Dönüş Sayısı” ...........
Açısından Karşılaştırması
Tablo 19: Deney Grubu-Kontrol Grubunun (1-3 no.lu grupların) “Kelime Tekrarı Sayısı” .......
Açısından Karşılaştırması
Tablo 20: Deney Grubu-Kontrol Grubunun (1-3 no.lu grupların) “Hece Tekrarı Sayısı” ...........
Açısından Karşılaştırması
Tablo 21: Deney Grubu-Kontrol Grubunun (1-3 no.lu grupların) “Fazla Kelime Okuma ..........
Sayısı” Açısından Karşılaştırması
Tablo 22: Deney Grubu-Kontrol Grubunun (1-3 no.lu grupların) “Fazla Hece Okuma .............
Sayısı” Açısından Karşılaştırması
Tablo 23: Deney Grubu-Kontrol Grubunun (1-3 no.lu grupların) “Eksik Kelime Okuma .........
Sayısı” Açısından Karşılaştırması
Sayfa
Tablo 24: Deney Grubu-Kontrol Grubunun (1-3 no.lu grupların) “Eksik Hece ............
Okuma Sayısı” Açısından Karşılaştırması
Tablo 25: Tüm Örneklemin Cinsiyete Göre Frekans ve Yüzde Dağılımı .......................
Tablo 26: Deney ve Kontrol Gruplarının Cinsiyete Göre Frekans ve Yüzde Dağılımı ......
Tablo 27: Erkek Alt Grubunda Deney-Kontrol Grubu (1-2 kod no.lu) Karşılaştırması......
Tablo 28: Kız Alt Grubunda Deney-Kontrol Grubu (1-2 kod no.lu) Karşılaştırması……
Tablo 29: Erkek Alt Grubunda Deney-Kontrol Grubu (1-3 kod no.lu) Karşılaştırması…..
Tablo 30: Kız Alt Grubunda Deney-Kontrol Grubu (1-3 kod no.lu) Karşılaştırması……….
BÖLÜM I. OKUMA
1.1. Okuma Nedir?
Okuma görünmez, zihinsel bir süreç olduğundan, onu tarif etmek çabaları boşa çıkmaya
mahkum olmuştur. Eğitimciler bunun yerine iyi okumayı sağlayan becerilerin neler olduğunu
anlayıp açıklamaya çalışmışlardır. Okuma süreci incelendiğinde bu becerilerin her durumda
aynı olmadığı görülmüştür. Okumayı öğrenme aşamasında sesleri, harfleri ve sözcükleri
tanımaya başlarız. Daha sonra sözcük gruplarını tanımayı ve gruplardan anlam çıkarmayı
öğreniriz. Bu becerileri rahatça kullanır hale geldikten sonra da akıcı okuma süreci başlar.
Bir başka yönüyle okuma, çocukların değişik yaşlarda olgunluğa eriştikleri bir etkinliktir.
Dolayısıyla, ilkokulu bitiren her çocuk aynı yetkinlikte okuyamaz. Neredeyse her düzeydeki
çoğu kişinin okuma becerilerini geliştirmeye ihtiyacı vardır. (Bennett-Blaha, 1993, s.39)
Okuma, ilköğretimin ilk yıllarından başlayarak ömür boyunca kullanılan en etkili beceri ve
bilgi kazanma aracıdır. Sürekli ve düzenli bir okuma ile anlama, kavrama, yorumlama,
yargılama yetenekleri gelişmektedir ki bu nitelikler günümüzde daha da önem kazanmaktadır.
Okuma, basılı sembollerin zihinde anlam kazanmasını, yeni bilgilerin işlenmesini ve
değerlendirilmesini sağlayan bir araçtır. Okuma uzmanları, değişik anlamlar yüklemişlerdir
okuma sözcüğüne. Bunlardan biri de şudur: “Basılı sözcükleri duyu organları yoluyla
algılayıp bunları anlamlandırma, kavrama ve yorumlamaya dayanan zihinsel bir etkinliktir.”
(Özdemir, 1987, s.127)
Okuma işleminde esas amaç, işaretlerden fikirlere süratle geçmeyi sağlamaktır. Şu halde
okuma işleminde iki aşama vardır.
a- Duyu organları ile basılı harflerin, kelimelerin veya sayıların tanınması, birbirinden
ayırd edilmesi: Göz etkinliği.
b- Beyin etkinliği ile bu görüntülerle konuşulan dilin duyma uyarıcıları arasında çağrışım
yapması: Beyin etkinliği (Ruşen, 1995, s.22)
Okumak, sadece bir öğretim şekli değil de, işitmek ve görmek ne ise onun gibi tecrübenin
şekillerinden biri olarak dile getirilmeye başlanmıştır. O zamandan beri, iyi okumanın sadece
kelimeleri tanımak ve fikirleri kavramak değil, aynı zamanda onları zihinde düzenleyip,
aralarındaki ilişkileri ve zihni manayı çıkarmak olduğu anlaşılmıştır. Okuyucunun
fikirlerinden faydalanabilmesi için, okuduğunu düşünmesi, onun değerini ölçüp ifade edilen
düşüncenin ve sonuçların itibarını takdir etmesi gerekir. Okuduğu şeyleri halletmek ve
hareketlerine istikamet vermekte kendisine yardım edebilmesi için, bu şekilde kazandığı
bilgileri uygulamayı da öğrenmelidir. (Yüzbaşıoğlu, 1975, s.67-68)
Okumanın bir başka tanımı da; sözcüklerin, duyu organları yoluyla algılanıp,
anlamlandırılması, kavranması ve yorumlanmasına dayanan zihinsel bir etkinliktir. Yine,
okumayı uzmanlar, “yazılı bir metni gözle izleyip anlamını kavramak, gerekirse
seslendirmek” olarak tanımlamaktadır. (Sezer, 1991, s.77)
Göğüş’e göre ise;
“Bildiğimiz bir sözcüğün zihnimizde, kendi biçimiyle ilgili görsel bir imgesi vardır. Göz,
sözcüğü görür görmez, bu imge ile tanır. Görsel imge; zihnin daha önce kazandığı anlam
imgesini uyandırır; böylece anlam kavranmış, algılanmış olur. Sözcüğün zihinde bir de
devinimsel imgesi vardır; zihin ve örgenler bunu, sözcüğü söyleyerek kazanmışlardır. Eğer
sözcüğü sesli okumak istersek zihin, seslendirme öğelerini işletir.” (Göğüş, 1978, s.62-63)
“Bu üç işlem- tanıma, anlama ve seslendirme birbirini tamamlamış olur. (Kavcar, 1995, s.41)”
1.2. Okumanın Nitelikleri
Okuma etkinliği, yazıdaki duygu ve düşüncelerin korunması, çözümlenmesi ve
değerlendirilmesi gibi fizyolojik, zihinsel ve ruhsal yönleri bulunan karmaşık bir süreçtir.
Görme, anımsama, seslendirme ve değerlendirme gibi girişik eylemleri içeren bu etkinliğin
genel nitelikleri şöyle özetlenebilir:
1. Okuma bir iletişim sürecidir.
2. Okuma bir algılama sürecidir.
3. Okuma bir öğrenme sürecidir.
4. Okuma bilişsel-duyuşsal ve devinişsel boyutlu bir gelişim sürecidir.
1.2.1.Okuma Bir İletişim Sürecidir
Yazar, duygu ve düşünce evreninde oluşturduğu anlam birikimini, dil dediğimiz
simgeler aracılığı ile işaretlere dönüştürür ve metin olarak okura sunar. Okur bu işaretleri
önce görür gerekirse seslendirir ve anlamlarını kavrar. Metin ile okur arasındaki bu
etkileşimde, yazarın kafasındaki anlam, okura aktarılmış olur. Bu bağlamda düşünüldüğünde,
okuma, yazarla okur arasında doğan bir iletişim sürecidir. Bireylerin yazarla bulundukları
iletişim sürecinde kendilerine aktarılmak istenenleri iyi anlayabilmeleri için sözcük, cümle ve
paragraf düzeyindeki bilgi ve becerilerini geliştirmeye gereksinimleri vardır.
1.2.2. Okuma Bir Algılama Sürecidir
Algı, organizmaya ulaşan duyumların örgütlenerek yorumlanması sürecidir. Anlamı
doğru ve çabuk kavrayarak algılamak, okuma etkinliğinin temel amacıdır. Bireyin, okuma
sürecinde iletişime girdiği yazılı sayfa bir belirtiler yığınıdır; zihin, bu karşısında ne demek
istediğini kavramaya, ilgilerini bulmaya ve bir sonuca varmaya çağrılmaktadır. (Göğüş, 1978,
s.71)
Okuma, görme ve seslendirmenin ötesinde, düşünsel bir çabayı gerektiren etkinliktir; bir
düşünme sürecidir ve anlamlandırmayı gerektirir. Bu bağlamda okuma bir algılama sürecidir.
Düşünceyi oluşturan ve biçimlendiren bir araç olan dil, okuma sürecine kavrama sürecini de
katar.
1.2.3.Okuma Bir Öğrenme Sürecidir
Öğrenme ve bilgilendirmenin en temel yollarından biri de okumadır. Öğrencilerin,
okuduklarını ve dinlediklerini tam ve doğru olarak anlaması; anladıklarını, düşünüp
tasarladıklarını söz ve yazıyla etkili biçimde anlatması, büyük ölçüde sözcük dağarcıklarının
zenginliğine, bu dağarcığın zenginliği de okuma etkinliğine bağlanabilir. Okuma ve söz
dağarcığı öğrenmenin genel ön koşullarının başında yer almaktadır.
1.2.4. Okuma Bilişsel, Duyuşsal ve Devinişsel Boyutlu Bir Gelişim Sürecidir
Okunan bir metindeki anlam evreninin algılanması dil ve düşünce etkileşimini gerektirir.
Anlamaya dayalı bir okuma eylemi insan bilincini oluşturan ve geliştiren bir süreçtir.
Bireyleri çeşitli duygu, düşünce ve eylem biçimleriyle karşılaştırmaktadır.
Okuma, bireylerin kişiliğini, değerlerini, ilgisini etkiler. Hoşgörü ve içgüdü kazanma,
özdeşim kurma ve arınma gibi duyuşsal boyutlu davranışlar kazandırır.
Sesli ve sessiz okumada; gözün, beynin ve konuşma organlarının devinişsel boyutlu
gelişim süreçleri mevcuttur. (Sever, 1997, s.13)
Okuma, görme, anlama ve bellek olmak üzere üç çalışmayla ilişkilidir. Okuma için her üç
yeteneğin de birlikte çalışması gerekmektedir.
1.3.Okumanın Fiziki Yönü
Okuma bir cümlenin anlamını kavrama olarak tanımlanmaktayken giderek bu
tanım, alanını genişlemiştir. Yazılı simgelerin zihinsel işlemlerle beyne yüklenmesi yani
okumayla elde edilen bilgilerin belleğe kaydedilmesi olarak da karşımıza çıkan boyutları
olmuştur. Okumanın fiziksel ve anlamsal boyutları birbiriyle yakından ilişkilidir. Birbirini
tamamlayıcı unsurlardan biri olan okumanın fiziki yönü görme yetenekleri ile ilgilidir.
Bunlar, göz hareketleri, göz duruşları, görme yelpazesi, görme yeteneği, kelimeyi tanıma,
geri dönüş hareketleri, göz-ses genişliği ve gözleri dinlendirme başlıkları altında ele
alınmaktadır.
1.3.1. Göz Hareketleri: Sesli ve sessiz olarak yapılan okumada göz, bir satırda üç dört
kez durup bir sözcük grubunu tanıyıp kavramakta ve sonra satır üzerinde başka bir
noktaya sıçramaktadır. Satır bitinceye kadar bu sıçrama ve duraklamalara devam
etmektedir. Yani göz, satırın bir parçasını görmek için durmakta ve sıçrayarak ikinci bir
parçasına geçmekte, okumayı bu sıra ile sürdürmektedir. Kelimeler gözlerin durduğu
anlarda görülmekte ve ağ tabakası yardımıyla birleştirilmektedir. Daha sonra birleştirilen
görüntüler bağlantılı olarak canlandırılmaktadır. Göz bundan sonra doğruya yakın bir eğri
çizerek diğer satıra geçmektedir.
1.3.2. Göz Duruşları: Göz, okumak için bazı duruşlar yapmaktadır. Saptama noktaları
olarak adlandırılan bu göz duruşları, ortalama 15 salise sürmekte ve kelime ile harflerin
üzerinde yoğunlaşmaktadır.
1.3.3. Görme Yelpazesi: Gözün bir duruşta gördüğü alana “görme yelpazesi”
denilmektedir. İyi bir okur satır üzerindeki her duruşunda 15-25 harflik bir genişlik
kavramaktadır. Yavaş bir okurda bu genişlik 6 harfe kadar düşmektedir. Görme
yelpazesinin geniş olması, bir satırı ortalama 3 göz duruşu ile okumayı gerektirmektedir.
Dar olması ise, bir satırda 3’ten fazla göz duruşunu gerektirmektedir. Göz satır üzerinde
ne kadar geniş bir yer görürse, ne kadar az duruş ve geri dönüşler yaparsa o kadar hızlı
okumaktadır. Bunun yanı sıra yazı güçlüğü, satır uzunluğu, okuma amacı, yaş ve olgunluk
duruş sürelerini belirleyici unsurları oluşturmaktadır. Burda sözcük dağarcığının
yetersizliği en önemli geri dönüş nedeni olarak gösterilmektedir. Bu nedenle görme
yelpazesi genişletilerek daha hızlı okuma sağlanmaktadır.
1.3.4. Görme Yeteneği: Okuma, gözün net görmesiyle gerçekleştirilmektedir. Çocuklarda
ortalama 7-8 yaşlarında görme netleşmektedir. Okumada görme yeteneği önemli bir faktör
olarak karşımıza çıkmaktadır.
1.3.5. Kelime Tanıma: Göz, okuma sırasında her kelimenin biçimini bir bütün olarak
tanımakta ve giderek kelimeyi anlatmak istediği nesne ile birleştirmektedir. Özetle, göz,
kelimelerin yazılış biçimlerini bir bütün olarak tanımakta ve onu taşıdığı anlamla
birleştirmektedir. Bu durum okumayı kolaylaştırmaktadır. (Güneş, 1993 s.64)
1.3.6. Geri Dönüş Hareketleri: Okuma sırasında göz bir kelime ya da cümleyi daha iyi
görebilmek ya da doğrulamak için geri dönüş hareketleri yapmaktadır. Geri dönüşler, aynı
cümleleri defalarca okumakla enerji kaybına ve okuma düzeninin bozulmasına neden
olmaktadır. Geriye dönen göz satırda kaldığı yeri buluncaya kadar çalışır durur.
Araştırmalara göre, ilkokul öğrencileri 100 kelimelik bir parçanın 70 kelimesini, lise
öğrencileri ise 50 kelimesini, üniversite öğrencileri ise 35 kelimesini iki kez okumaktadır.
Geri dönüşler, cümle ya da paragraf okunup bitirildikten sonra yapılmalı, cümle ya da
paragraf içinde geri dönüşler yapılmamalıdır. (Güneş, 1993, s. 149-157)
1.3.7. Göz-Ses Genişliği: Gözün kelimeyi saptadığı an ile onun sesli okunması arasındaki
süreye göz-ses genişliği denilmektedir. Bir kelimenin tanınması ile sesli okunması
arasında geçen süre yani göz-ses genişliği kelimenin okunma hızını ve anlaşılmasını
etkilemektedir. Bu genişlik fazla ise okuma ve anlama güçleşmektedir. Bu nedenle göz-
ses genişliğini azaltacak çalışmalara ağırlık verilmelidir. (Lievry, 1996, s.26)
1.3.8. Gözleri Dinlendirme: Okumada göz çok çalışmaktadır. Okuma-yazma
çalışmalarında yetişkin ve çocuklar cümleleri okuyup-yazabilmek için büyük enerji
harcamaktadırlar. Okumada verimli sonuçlar alabilmek için göz kaslarını güçlendirmek ve
gözlerin daha az yorulmasını sağlamak gerekmektedir. Bunun için göz cimnastiği
yapılmalıdır. Yani satırların ilk ve son kelimelerine bakılarak gözlerin soldan sağa ve
sağdan sola hızlı bir şekilde gidip-gelmesi sağlanmalıdır. (Güneş, 1997, s.53)
1.4. Okuma – Anlama İlişkisi
İçinde bulunduğumuz bilgi çağına uyum sağlayabilmek ve yaşam boyu öğrenmeyi
sürdürebilmek için en önemli çalışmalardan birisi de okuma ve anlama eğitimidir. Okuma ve
anlama bütün disiplinlerin öğretilmesinde anahtar durumunda bulunmakta ve bireyin
gelişmesini sağlamaktadır.
Eskiden okunan bir yazıyı anlayabilmek için kelimelerin anlamını bilmenin yeterli olduğu
sanılıyordu. Bu yüzden kelimelerin anlamı üzerinde duruluyor ve onun doğru öğretilmesine
çalışılıyordu. Gelişmeler, sadece kelimenin anlamını doğru bilmenin anlama için yeterli
olmadığını, aynı zamanda anlama, kavrama, zihinde düzenleme, aralarında ilişki kurma ve
değerlendirme yapmanın da zorunlu olduğunu ortaya çıkarmıştır.
Anlama, okul öncesi dönemde dinleme yoluyla, okuma yazma öğrendikten sonra ise
genellikle okuma yoluyla geliştirilmektedir. Bu nedenle, okuma eğitimiyle birlikte anlama
eğitimi üzerinde de önemle durulması gerekmektedir.(Güneş, 1997, s.59)
Anlama, yazının anlamını bulma, onlar üzerine düşünme, nedenlerini araştırma, sonuçlar
çıkarma ve değerlendirme biçimidir. Anlama süresi ile ilgili her açıklama; anlamı bulma,
kavrama ve değerlendirme aşamalarını kapsamaktadır. (Feitelson, 1976)
Akşit Göktürk okuma sözcüğünün üç temel anlamsal boyutu üzerinde durmuştur. Birincisi
“bireyin, kağıt üzerindeki bir takım imleri birbirine çatarak sesbirimler, sözcükler, sözcük
dizileri, anlamlar çıkarabilmesi, kendi demek istediklerini de o imler aracılığı ile kağıt üzerine
dökebilme becerisi.” Buna temel okuma becerisi denmektedir.
Temel okuma becerisinin ikinci boyutu da bu alışkanlığın oluşmasıdır.
Üçüncü boyut ise okuma alışkanlığına düşünceyi, duyarlılığı geliştirici eleştirel bir
yönelme kazandırmadır.
Geçmişten günümüze eğitim-öğretim faaliyetlerinin izlencelerinde okuma etkinliklerine
ağırlık verilmiştir. Bunu nedenlerinden biri de; okuma eyleminin anlamayı sağlayıcı bir araç
konumunda olmasıdır. Okuma, anlama gücünü geliştirmesi sebebiyle de düşünce zenginliği
yaratmakta ve insan kişiliğinin oluşumuna yardımcı olmaktadır.
1.5. Okumayı Oluşturan Öğeler
Okuma zihinsel bir etkinliktir. Okurun gerçekleştirdiği bir eylem ya da edimdir. Bu edim
ya da eylemin gerçekleşmesi kimi öğelerin varlığını gerektirir. Okuma süreci içinde bir
bütünlük gösteren, birbiriyle bağıntılı bu ana öğeler şunlardır:
1.5.1. Metin
Metin, okumaya konu olan, anlatımsal bir bütünlüğü bulunan sözcelerin oluşturduğu
somut bir varlıktır. Okuma eyleminin gerçekleşmesi bu somut varlığı gerekli kılmaktadır.
Her metin, günlük kullandığımız doğal dilin içinde üretilmektedir. Doğal dil terimi şöyle
tanımlanmaktadır: “Yapay dillere karşıt olarak, bütün insan türüne özgü, sesli, çift eklemli
bildirişim ve anlatım araçlarının ortak adı.” Doğal dil, bütün öteki dillerin temelini
oluşturmaktadır. Be nedenle nesnelerle gösterdikleri anlamları büyük ölçüde bellidir. Bu
belirlilik metinlerin türlendirilmesine sebep olmuştur.
Bunun sonucu olarak da; dilin çok yönlü ya da çok boyutlu bir kullanımdan yoksun
olduğu bilimsel ve öğretici nitelikli metinler belirlenmiştir. Okur bu metinlerden aldığı
bilgileri yaşamında da kullanabilmektedir. Bunun içindir ki bilimsel ve öğretici nitelikteki
metinlere “kullanmalık metinler” de denilmiştir. Bilimsel ve öğretici nitelikteki metinlerin iç
donanımı, okurun bilgi dağarcığını zenginleştirme, gerçek yaşamda kullanarak yararlı
olabileceği bilgileri iletme amacına göre düzenlenmiştir.
Sözcük ve ses değerleri tümceleştirilerek düzenlenen bir metin türü olarak da yazınsal
ve kurmacasal nitelikli metinler karşımıza çıkmaktadır. Bu metinlerin niteliğini belirleyen,
iletişim konumu ve biçimidir. Yazınsal metinlerin okura sundukları gerçek dünyayla
örtüşmemektedir. Yazınsallığın asıl ölçüsü de budur. Yazınsal ve kurmacasal nitelikli
metinlerin iletisi, bilgisi, dokusu açık değil, örtüktür. Bu metinler, tek boyutlu bir nitelik
taşımamaktadır.
Bütünüyle gerçek söyleme, gündelik dile yaslanan ara ya da geçiş türünden metinlerde
bulunmaktadır. Dil yapıları zaman zaman duygusal ve coşkusal bir özellik taşımaktadır.
Sözcükler çekirdek anlamlarının ötesinde bir takım yan anlamlarla kullanılmış, abartma ve
karşılaştırılmalara yer verilmiştir.
1.5.2. Amaç
Bütün okuma eylemleri belli bir amaca yöneliktir. Günlük hayatta insanlar eğlenme,
yorgunluk atma, bilgilenme gibi değişik nedenlerle okuma eylemini gerçekleştirmektedir.
Amaç, okunacak metni ve okuma yöntemini belirlemede önemli bir paya sahiptir. Her metin
türüne göre farklı bir okuma çabası gerektirmektedir. Okuma yöntemini oluşturan da bu
okuma edimi içindeki amaçtır.
1.5.3. Yazar
Okuma eylemi gibi yazma da bir tür iletişim etkinliğidir. İletişimin süreci içerisinde yazar
iki uçtan birini oluşturmaktadır. Bir yanda okurlar, bir yanda da belli bir iletinin göndericisi
olan yazarlar bulunmaktadır. Metinlerdeki iletinin de, iletişimin de doğası yazarın kendisi için
çizdiği amaca bağlıdır.
1.5.4. Okur
Her yazı gerçekte belirli bir okur kesimine göre düzenlenmektedir. Bu okur kesimi, yazı
ve yapıtın dokusuna, yazılış ve yaratılış amacına, düzenleniş biçimine göre değişmektedir.
Okur, iletişimsel bir etkinlik olarak tanımladığımız okuma eyleminin gerçekleşmesinde
temel öğelerden biridir.(Özdemir, 1987, s.31)
Okunan metnin içeriği, türü ne olursa olsun, basılı ve yazılı bir sayfaya bakarak iletişim
süreci içine giren, o sayfayı alımlamaya çalışan herkes “okur” olarak nitelendirilmektedir.
Okurun, okuduğu metnin türüne göre göstereceği çaba ve içinde bulunacağı iletişim boyutu
farklılaşmaktadır.
1.6. Okuma İlke ve Kuralları
Günümüzde en belirgin ve hızlı öğrenme araçlarından biri olarak karşımıza okuma
çıkmaktadır. Özellikle okuldaki öğrenmeler büyük ölçüde okumaya dayanmaktadır.
Öğrencilerin okul yaşamlarındaki çalışmaları çoğunlukla yazılı metinlerden oluşan gereçlerle
yapılmaktadır. Okuma yeteneğinin düşüklüğü, derslerdeki başarısızlığın nedeni olmaktadır.
Oysaki doğru ve anlamlı okuma, yeterli bir çaba ile herkesin kazanabileceği bir alışkanlıktır.
Okumada verimi artırmak, “okunan yazılardan isteneni kısa bir zaman ve enerji
harcayarak elde etmektir”. Bu nedenle, okuma tekniklerini bilmek, kişiye okuduğunu anlama
ve okuma araçlarını seçme yeteneği kazandırmaktadır. Yanı sıra anlatım gücünü ve sözcük
dağarcığını geliştirmekte, zamandan ve harcanan enerjiden arttırım yapma imkanı
sağlamaktadır. Yargılama ve değerlendirme yapmayı kapsayan normal bir okuma, (düzgülü
okuma) öğrenci için dakikada ortalama 180-220 sözcüğü; hızlı bir okuma ise 400-500
sözcüğü kapsamaktadır. Yapılan araştırmalar göstermektedir ki; okuma hızı
arttırılabilmektedir. Kolay olmamakla birlikte iyi bir uğraş ve çalışmayla düşük okuma hızı iki
katına çıkarılabilmektedir. Öncelikle okuma hızını düşüren olumsuz alışkanlıklardan kurtulup
yeni alışkanlıklar kazanarak işe başlanmalıdır.
Etkili bir okuma için aşağıdaki ilke ve kuralların bilinmesi gerekmektedir.
1.6.1. Okunacak Metni Tanıma
Okumadan önce; okunacak metin üzerinde genel bir tarama yaparak parçanın planını,
ana noktalarını bulmak okuma sırasında anlamayı kolaylaştırmaktadır.
Metnin başlıklarına göz gezdirmek, ilgili resim, harita ve çizelgeleri incelemek, metindeki
belirteçleri (siyah başlıkları, tırnak içine alınan tanımları vb.) gözden geçirmek okunacak
metin hakkında düşünce vermektedir.
1.6.2. Yeni Sözcüklerin Anlamını Öğrenme
Okumanın kesintisiz ve anlaşılır olması okuyanın sözcük bilgisiyle yakından ilgilidir.
Yeterli olmayan sözcük dağarcığı, okumayı ve okunan metnin anlaşılır olmasını
güçleştirmektedir. Hızlı okuma ile sözcük bilgisi arasında doğru bir orantı vardır. Sözcük
dağarcığı ne kadar geniş olursa metin içindeki yeni sözcükleri kavramak da o kadar kolay
olmaktadır.
Yeni sözcüklerin anlamını öğrenmek kadar, yazım kurallarını gözeterek, sözcükleri
anlamlarına uygun olarak doğru okumak ve birbirine benzeyen sözcükleri karıştırmamak da
okunanı anlamak için önemlidir.
1.6.3. Okumada Ana Düşünceyi Saptama
Okuma, sözcükler için değil; düşünceyi saptama amacıyla yapılmalıdır. Öğrenciler kimi
zaman yalnızca sözcük okuma çabası içine girmektedirler. Bu gereksiz çabayı aşmak için; bir
bakışta düşünceyi kavramaya yetecek sayıda sözcük okumaya çalışmak gerekmektedir.
Okumada amaç, okunanı anlamaktır. Bunun için konuya kendini vermek gerekmektedir.
Yine okunan metinle ilgili okuyucunun kafasında soruların olması ana düşüncenin
bulunmasını kolaylaştırmaktadır.
1.6.4. Geriye Dönük Yinelemeli Okumadan Kaçınma
Yinelemeli okuma gözlerin sürekli geriye kaymasına ve okuma esnasında geriye
dönüşlere yol açmaktadır. Okumada beklenen verimi düşürdüğünden kaçınılması
gerekmektedir. Özelikle konsantrasyon yetersizliği ve dikkat eksikliği yinelemeli okumaya
sebep olmaktadır. Bu hatayı aşmak için anlaşılmayan kelimeyi yeniden okumak yerine ileriki
açıklamalar içinde kelimeyi daha iyi anlamak için okuma sürdürülmelidir.
1.6.5. Göz Yorgunluğunu Giderme
Okuma esnasında çevredeki olumsuz etkiler en aza indirilmelidir.
Okuma sırasında gözler çabuk yorulmaktadır. Bundan sakınmak için;
- Uygun ışık altında okuma yapılmalıdır.
- Görme yorgunluğu hissedildiğinde daha kolay bir konuya geçilmelidir.
- Sık aralarla gözler dinlendirilebilir.
- Okumanın rahatsızlık yarattığı durumlarda okuma sürdürülmemelidir. Bu koşullarda
yapılan okumanın hiçbir yararı olmayacaktır.
- Okurken duyulan göz ve baş ağrısı ileri bir rahatsızlık durumu yarattığında bir göz
hekimine başvurmakta yarar vardır.
1.6.6. Gözün Görme Sınırlarını Geliştirme
Okumada sözcükler gözle izlenmeli, parmak ya da kalem kullanılmamalı, beden ve baş
oynatılmamalıdır. Gözle izlemede gözün görme sınırları vardır ve iyi bir okuma için bu
sınırların genişletilmesi gerekmektedir. Başın hareketini gerektirmeden yapılacak okuma için
gözlerle başın birlikte sayfanın tam ortasını içerecek biçimde tutulması gerekmektedir. Ayrıca
metin ile göz arasındaki uzaklıkta görme sınırlarının etkinliği için uygun mesafede olmalıdır.
(Yaklaşık 30cm. dolayında)
1.6.7. Okuma Hızını Düzenleme
Okuma hızı, yazarın okuyucuya iletmek ve anlatmak istediği düşünceleri olduğu gibi
görme ve anlamadaki hızdır. Okuma hızını metne göre düzenlemek, anlamayı ve zamandan
yararlanmayı sağlamaktadır.
Alıştırmalarla okuma hızı arttırılabilmektedir. Bunun için örneğin 5-6 sözcüklük bir dergi
ya da gazete sütununun tam ortasına bakarak ve sütundaki her satırın ilk ve son sözcüklerini
okuyarak; satır atlamadan, soldan sağa sıçramalarla çabuk gözden geçirme alışkanlığı
kazanılabilir.
1.6.8. Değişik Okuma Tekniklerinden Yararlanabilme
Bir yazıyı okumada izlenen yol, hız ve metnin ne kadarının okunacağını belirleyen
temel öğe okuma amacıdır. Okuyucunun yazıyı “niçin okuduğu” yolundaki kanısı onun
okuma tekniğini belirleyen başlıca etkendir. Bunun yanı sıra yazının uzunluğu, yazım dili,
anlaşılabilirlik düzeyi, okuyucu için gereklilik derecesi ve zamansal sınırlılıklarla konuya
ilişkin bilgi düzeyi gibi değişkenler de teknik için belirleyici unsurlardır.
1.6.9. Sistemsiz Okumadan Sakınma
Okuma ile ilgili yapılan çeşitli araştırmalar insanların okuma gücünün ancak %20-40
kadarını kullandıklarını göstermektedir. Bunların çoğunun da sistemsiz ve verimsiz bir okuma
içinde oldukları görülmektedir.
İnsanın kendini vermeden, rüya görür gibi, ilgi ve dikkatini okuduğu metin üzerinde
yoğunlaştırmadan yaptığı okumaya “sistemsiz okuma” denmektedir. Bireyin okumaya ilişkin
edindiği kötü alışkanlıkların bir sonucu olarak gelişmektedir.
Okuma amaçlı bir etkinliktir. Bu yüzden okumadaki amacın belirli ilgi ve ihtiyaçları
karşılamaya dönük olduğu unutulmamalı; bunun içinde okumayı etkili kılan ilke ve kurallar
çok iyi bilinmeli, göz önünde tutulmalıdır.
1.7. Okumada Genel Ölçütler Okumayı öğrenme süreci tamamlandıktan sonra, okuma yeteneğinin belirli bir düzeye
ulaştırılma çabaları gelmektedir. Çocuklara bu amaca yönelik uygulamalar, okul programı
içinde yer alan Türkçe ve diğer derslerde yapılmaktadır. Okuma becerisinin istenilen
düzeyde olabilmesi için, bu beceriye etki eden faktörlerin bilinmesi ve uygun
düzenlemelerle ele alınması gerekmektedir.
1.7.1. Metin Güçlüğü: Okuma yeteneğini geliştirmede engel teşkil eden unsurlardan biri
okunacak metnin öğrenciye güç gelmesidir. Metnin güç olması çocuğun okuma yeteneğinin
gelişimini zorlamaktadır. Aynı şekilde fazla kolay metinlerde ilgiyi çekmemektedir. Bu
nedenle metinlerin güçlük düzeyi çocuk seviyelerine göre seçilmelidir. Metin güçlüğü iki açı
altında toplanarak ele alınmıştır.
1.7.1.1. Biçim açısından güçlük: Metinde kullanılan kelime ve cümlelerin uzunluğu, kelime
sıklığı, zor kelimeler, yeni kelimeler, kelimelerdeki hece ve harf sayısının fazlalığı, cümledeki
kelime sayısının fazlalığı vb.
1.7.1.2. İçerik açısından güçlük: Metinde yer alan içeriğin okuyucunun eğitim düzeyinin
üstünde olması, içeriğin karışık yerleştirilmesi, basitten zora doğru bir gidişin olmaması,
yazarın dilinin açık ve anlaşılır olmaması vb. (Bamberger, 1975, s.30)
1.7.2. İlgi Düzeyi: Okuma becerisinin geliştirilmesindeki önemli faktörlerden biri de ilgi
düzeyidir. İlgi düzeyinin belirlenmesi, saptanması oldukça zordur. İlgi çeken bir metin kolay
okunmaktadır. Çocuklar için seçilecek metinler de, ilgi düzeyleri ve ilgi düzeylerinin farklılığı
göz önünde tutulmalıdır. Burda ilgi düzeylerinin farklılığı, çocukların dil gelişim düzeylerine,
zekalarına ve ailelerinin sosyo-ekonomik durumlarına bağlılık göstermektedir.
1.7.3. Materyal Uzunluğu: Çocuğun okuma yeteneğinin geliştirilmesinde verilen okuma
materyalinin uzunluğu da önemli bir etkendir. Okunan metnin kelime sayısı, cümle sayısı,
cümlelerdeki kelime sayıları ile kelimelerdeki hece ve harf sayıları ayrı ayrı önem
taşımaktadır.
1.7.3.1. Metin uzunluğu: Çocuğun okuma hızını artırması ve giderek yeteneğini
geliştirebilmesi için metnin belirli bir uzunlukta olması gerekmektedir. Okuma hızı metin
içerisinde de her yerde aynı değildir. Metnin başında çocuk okumaya hazırlanmakta ve metnin
diline uyum sağlamaya, düşünce zincirini yakalamaya çalışmaktadır. Bu aşamadan sonra
okuma hızı belirli bir düzeye ulaşmaktadır ve dikkat dağılıncaya ya da göz yoruluncaya kadar
sabit kalmaktadır. Bu süre öğrenciden öğrenciye bireysel farklılıklar göstermektedir. Bundan
dolayı çocuklara okumaları için verilecek metinler düzeylerine uygun olmalıdır. Mc
Cullough’ un yaptığı ve ülkemize uyarlanan araştırmalara göre;
İlkokul birinci sınıf için ortalama 200 kelime
İlkokul ikinci sınıf için ortalama 250 kelime
İlkokul üçüncü sınıf için ortalama 300 kelime
İlkokul dördüncü sınıf için ortalama 400 kelime
İlkokul beşinci sınıf için ortalama 500 kelime olmalıdır.
1.7.3.2. Cümlenin uzunluğu: Hızlı okunması ve anlaşılması bakımından cümlelerdeki kelime
sayısı belirli bir sıra içinde artırılmalıdır. Okumanın ilk yılları için hazırlanmış kitaplarda,
cümlede yer alan ortalama kelime sayısı beşi geçmemelidir. İlkokul ikinci sınıf için bu sayı 8,
üçüncü sınıf için 9, dördüncü sınıf için 10, beşinci sınıf için ise 11 olmalıdır.(Mc Cullough,
1976, s.168)
Kitaplardaki satırlar da olabildiğince kısa tutulmalı ve her satır tek düşünce biçiminden
oluşmalıdır. Satır aralıkları ve metnin bölünme biçimleri de okuma yeteneğini etkilemektedir.
(Bamberger, 1975, s.27)
1.7.3.3. Kelimenin uzunluğu: Okuma yeteneğini geliştirmek açısından kelimelerdeki hece ve
harf sayısı da önemlidir. Başlangıçta kullanılan kelimeler tek heceli olmalı, giderek 2,3 ve
dört heceli kelimeler verilmelidir. Hecelerdeki harf sayısı ise birden başlayarak 2,3 ve 4
olarak artırılmalıdır. Kelimelerdeki harf sayısı da başlangıçta 2-4’lü iken giderek 8-9’lu
kelimelere geçilmelidir.
1.7.4. Cinsiyet Durumu: Yapılan araştırmalar cinsiyetin okuma yeteneği üzerinde etkili
olduğunu ortaya koymuştur. Araştırmalar kız öğrencilerin, erkek öğrencilere oranla daha iyi
okuduklarını ve bu farklılığında dil yeteneklerinin erken gelişmesinden kaynaklandığını
belirtmektedir.
1.7.5. Sosyo-Ekonomik Durum: Sosyo ekonomik durum düştükçe okumada güçlükler
başlamakta, yükseldikçe de okuma yeteneği gelişmektedir. (Güneş, 1997, s.235)
1.7.6. Okuma Hızı:Her öğrenci aynı hızda okumamaktadır. Okuma hızını geliştirmek için
bir göz duruşunda daha fazla kelime görmek, sürekli okumak, kelime hazinesini
zenginleştirmek, belleği geliştirmek ve hızlı okuma tekniklerini uygulamak gerekmektedir.
Okuma hızının ölçülmesi konusunda günümüze kadar çeşitli çalışmalar yapılmış ve
önemli gelişmeler elde edilmiştir. Richaudeau yöntemine göre okunan metinlerdeki her harf
sayılmakta ve saniyede okunan harf sayısına bölünmektedir. Böylece saatte, dakikada ve
saniyede okunan harf sayısı bulunmaktadır. Bu yöntem, okuma hızının ölçülmesi açısından
idealdir. Ancak harflerin tek tek sayılması gibi pratik kullanımda güçlüklere de sahiptir.
Richaudeau yöntemi, özellikle her harfin okunduğu ve okunan her harfin yazıldığı Türkçe için
ideal bir ölçü olmaktadır. Bu yöntem ülkemizde de kullanılmaktadır.
Sesli Okuma Hızı: Sesli okuma, okuma-yazma öğretimi ve okuma yeteneğinin geliştirilmesi
çalışmalarında özellikle ilk yıllarda büyük önem taşımaktadır. Yazılı işaretleri seslendirme,
okuma becerisi kazandırma ve çocuğun doğru okumasını geliştirme açısından iyi bir
yöntemdir. Sessiz okumaya geçmenin de bir alt basamağıdır. Sesli okuma, okuma hızını ve
anlamayı düşürdüğü için ilkokul üçüncü sınıftan itibaren giderek azaltılmalıdır.
Sesli okumada gözün kelimeyi saptadığı an ile onun sesli okunması arasında 4 kat daha
fazla zaman geçmektedir. Alain Lieury’in, deneysel çalışmalarına göre; göz, ekrana yansıtılan
bir kelimeyi 10 salise içinde tanımakta ve onu 40 salise içinde sese dökmektedir. (Lieury;
1996, s.26) Burada bir saniyede en fazla 4 kelimenin sesli olarak okunabileceği ortaya
çıkmaktadır. Bir dakikada ise 4x60=240 kelime (en çok) okunabilmektedir.
Lieury’in deneysel çalışmaları ile uygulamaları sonucu, Türkçe’ de en hızlı okuyucunun
dakikada sesli olarak 240 kelime okuyabileceği ortaya çıkmıştır. Bu en üst sınırdan hareketle
ilköğretim için sesli okuma hızı şöyle belirlenmiştir.
Sesli Okuma Hızı
Düzey Süre Okunan Kelime Sayısı
İlköğretim 1.sınıf 1 dakika 60 kelime
İlköğretim 2.sınıf 1 dakika 80 kelime
İlköğretim 3.sınıf 1 dakika 100 kelime
İlköğretim 4.sınıf 1 dakika 120 kelime
İlköğretim 5.sınıf 1 dakika 140 kelime
İlköğretim 6.sınıf 1 dakika 160 kelime
İlköğretim 7.sınıf 1 dakika 180 kelime
İlköğretim 8.sınıf 1 dakika 200 kelime
Lise 1.sınıf 1 dakika 220 kelime
Lise 2.sınıf 1 dakika 240 kelime
1.8. Okumanın Yararları
Okuma, günlük yaşantımızda kullanmak zorunda kaldığımız pek çok bilgiyi çabuk anlama
ve yanıtlama yeteneğimizi; verimliliğimizi arttırarak bize zaman kazandırmaktadır. Hayal
kırıklığı gibi olumsuz duygulardan uzaklaştırarak; başkalarıyla olan ilişkilerimizi
güçlendirmekte ve iş yapma perspektifimizi geliştirmektedir.
Okuduğumuz sürece gelişebiliriz. Bu gelişim beraberinde pek çok yetiyi getirmektedir.
Örneğin araştırma gücü, daha hızlı ve çabuk algılama, anlama becerileri gibi. Gelişim süreci
içinde nedenini anladığımız, kendimizle ilişki kurabildiğimiz şeyleri daha iyi ve çabuk
öğreniriz. Bazı şeyleri neden yaptığımızı bilip ilgili örneklerle destekleyerek açıklayabilirsek
öğrenmemizde o kadar başarılı olacaktır. Herkes okuyabilir ama herzaman daha etkili olma
gereksinimi duymalıyız. Etkili okuma beraberinde daha etkin çalışma ve öğrenme yetisi
getirmektedir. Günümüzde etkili okuma tekniği arzudan öte yaşamsal bir beceri
konumundadır.
Okuma yeteneği kişinin özsaygısını arttıran bir unsurdur. Herkesin anlama ve okuma
potansiyeli bulunduğundan daha üst düzeylere çıkılabilir.
Zihnimiz ne kadar büyük resmi algılarsa o kadar hızlı ve etkili okur. Beynin okuma
esnasında ilerleyeceği yol:
Sözcük → deyim → cümle → paragraf → sayfa olmalıdır.
Daha gelişmiş bir okuma için; beyinden okuma, gözleri kaydırma ve doğru şekilde kullanma,
büyük şeyleri görme, sözcüklerin yarısını okuma ve de beyni zihinsel faaliyetlerle kullanma
gerekmektedir. (Ferah, 1996, s.85)
Öğrenme için en önemli, hızlı ve etkin araçlarından biri olan okuma işlevinin etkili
gerçekleşmesi için çeşitli okuma tekniklerinin uygulanmasını gerektirmektedir. Doğru
uygulamalarla gerçekleştirilen etkili okuma ile öğrenme arasında sıkı bir ilişki mevcuttur.
Okunduğunda anlaşılamayan metinler, konuya toplanmakta zorlanılan dikkat, gereksiz
yapılan hareketler, okuma hızı gibi faktörler öğrenme üzerinde etkilidir.
Okuma, öğrenmenin başlıca araçlarındandır. Bilgi düzeyi arttırmanın yanı sıra yeni, geniş
düşünce alanları da yaratarak genel kültürün gelişmesini sağlamaktadır. Genel anlamda
okuma; “bir konuyu öğrenmek için, yazıya geçirilmiş bir metne bakarak bunu sessizce
çözümleyip anlama ya da aynı zamanda seslere çevirme” işidir. Yaşamın her aşaması, her
dönemi, her seviyesi insan için okumayı gerektirmektedir.(Uluğ, 1996, s.31)
Okumada yalnız ilgi ve istek yeterli olmamaktadır. Bunların yanı sıra okuma teknikleride
gerekmektedir. Kişilerin pek çoğu okuma esnasında dudak kıpırdatarak, gereksiz hareketler
yaparak, farklı şeyler düşünerek, kendini vermeyerek etkili okumanın gücünü azaltmaktadır.
Doğru ve etkili okuma herkesin kazanabileceği bir alışkanlıktır. Verimli bir okumadan
kişi; kısa zamanda az enerji ile istenileni, gerekeni almalıdır. Bunu başarabilmesi için
uygulayacağı teknikler kişiye öncelikle okuduğunu anlama yeteneğini kazandırır. Kişiyi
okuma araçlarını seçebilir duruma getirir. Anlatım gücü ve sözcük dağarcığı gelişen birey
zaman ve enerjiden arttırma yapar. Neyi, ne zaman, nasıl okuyacağını bilmek temelde gelir.
Bildiklerini görme-işitme hareketi, algılama ve zihnin kavrama çabasına dökme süreçleri bu
temeli geliştirip, güçlendirmektedir.
1.9. Sesli Okuma
Sesli okuma, yazıyı görme, kelimeleri seslendirme ve anlamı kavrama edimi olarak
nitelendirilmektedir. Göz yazıyı görünce tanımakta ses organlarıyla kelimeleri
seslendirmekte, seslendirdiği bu kelimeleri kulakla işitmekte ve belleğe göndermektedir.
Sesli okuma eyleminde genel olarak altı tür işlevden söz edilmektedir.
1. Gözün görme sınırı içerisindeki sözcüklerin gözün ağ tabakası üzerine yansıması,
2. Sinirlerin bu yansımaları beyne iletmesi,
3. Beyinde bu sinir çıkımına anlam veren çağrışımların uyarılması,
4. Sinir akımının beyinden devinimsel dil merkezlerine iletilmesi,
5. Sinir akımlarının devinimsel dil merkezinden dil, dudak, kulak gibi organlara ve ses
oluşturan boğaz ve ağız kaslarına geçmesi,
6. Dil kaslarının çalışmaya başlaması ve sözcüklerin söylenmesi.(konuşma)
Eskiden okuma yalnızca sesli olarak yapılmaktaydı. Zamanla yapılan bir çok
araştırmalarda, sesli okumanın, okuma hızını yavaşlattığı ve anlamayı güçleştirdiği ortaya
çıkmıştır. Richaudeau yaptığı araştırmalarda, sesli okumanın sessiz okumaya göre dört kat
fazla zaman aldığını saptamıştır. (Güneş, 1993, s.49) Alein Lieury ise yaptığı deneysel
araştırmalarda, gözün bir kelimeyi 10 salise içinde tanıdığını, onu sesli okumak içinse 40
salise harcadığını belirtmektedir. (Lieury, 1996, s.26)
Şekil 1’de görüldüğü gibi sesli okumada göz gördüğü bir yazıyı seslendirerek kulağa,
oradan da belleğe göndermektedir. Bu süreç fazla zaman almaktadır.
Sesli okuma, başkalarının dinleyerek öğrenmeleri için yapılan okumadır. Bu okumada en
önemli öğe, okumanın dinleyicilerin anlayabileceği, duyabileceği bir ton ve akıcılıkta
olmasıdır.
Sesli okuma temelde anlamın doğru aktarılmasını gerektirmektedir. Bu yüzden sesli
okuma; sözcüklerin hatasız, doğru ve doğal biçimleriyle söylenmesini, sesin uyumlu olmasını,
konuşur gibi okumayı ve okunan metnin okuyucu tarafından anlaşılır olmasını zorunlu
kılmaktadır. İyi bir sesli okumada; dinleyiciler okucuyunun, okumadan ziyade konuştuğunu
söyleyebilmelidirler. Sesli okumanın, konuşma doğallığına yaklaştırılması okumanın etkisini
arttırmaktadır. Şu da bilinen bir unsurdur ki; konusu bilinen metinler bilinmeyenlerden daha
hatasız ve konuşmaya yakın okunabilmektedir.
Başarılı bir sesli okumanın bağlı olduğu kriterleri sıralarsak:
- Metnin tümce yapısı
- Anlatım özelliği
- Yazım kuralları
- Sözcüklerin şiveye uygun söylenmesi
- Ayrı seslerin aynı ses gibi söylenmemesi
- Sözcüklerin sesinin sonradan gelen sözcüklerin seslerine karıştırılmadan, tek tek, net,
açık ve aşıntısız söylenmesi
- Hızlı okumadan kaçınılması
- Sesin metindeki olayların özelliklerine göre ayarlanarak anlamın dinleyicilere
sezdirilmesi önemlidir.
İyi bir sesli okuma için bu kriterlere dikkat edilmelidir.
Yine doğru bir sesli okuma eyleminde bu kriterler doğrultusunda yapılabilecekler ifade
edilebilmektedir.
1. Konunun özelliğine göre sesin yüksekliğinde, şiddetinde, uzamında (uzayıp
gitmesinde) ve kalitesinde değişiklik yapılır.
2. Sözcükler doğru ve açık bir biçimde söylenir.
3. Sözcükler, tümce içinde uygun bir biçimde kümelendirilir.
4. Mantıksal ve duygusal anlamın anlaşılmasına önem verilir.
5. Gerekli beden ve yüz hareketleri yapılır. (Baymur, 1949, s.86)
Burada sesli okumanın en can alıcı kriteri olarak söyleyiş biçiminin belirginleştiği
görülmektedir.
Sesli okumada ses tonunun da önemli bir yeri bulunmaktadır. Gereğinden fazla yüksek ya
da alçak olması anlamı etkileyip azaltmaktadır. Fazla yüksek olması dinleyicileri rahatsız
edebilmekte; fazla alçak olması duymak için daha çok dikkat harcanmasına neden olarak
anlamayı güçleştirmektedir.
1.9.1. Sesli Okumanın Yöntemi
Sesli okuma, özellikle ilkokulun ilk üç sınıfında büyük önem taşımaktadır. Çocuğa okuma
becerisini kazandırmakta sesli okumanın yeri büyüktür. Yazılı işaretleri seslendirebildiğini ve
anlamını bildiğini anlayan bir öğrencinin çalışmalarında kendine olan güveni artmaktadır.
Sesli okuma öğrencinin okuma durumunu anlamaya yardım eden bir “tanıma” (teşhis)
aracıdır. İyi okuma parçaları çocuğu ve dinleyenleri düşünsel etkinliğe yönelttiği gibi
dinleyiciler üzerinde de hoş etkiler bırakır. Sesli okuma, ancak bu sayılan amaçlara yöneldiği
oranda değer taşır. (Binbaşıoğlu, 1983, s.135)
Sesli okuma rastgele yapılabilecek bir eylem değildir. “Okuma doğal bir biçimde
yapılabildiği oranda değerlidir”. (Binbaşıoğlu, 1983, s.136) Bunun için öğrencilerin önceden
sesli okuma için hazırlanmaları gerekmektedir. Yani öğrenciler önce parçayı kendi
kendilerine okumuş olmalıdırlar. Bunun yanı sıra:
1. Okurken yaptığı hatalardan dolayı, öğrencinin sözü sık sık kesilmemelidir. Ancak,
anlam değişikliğine yol açabilecek olanlar düzeltilmelidir.
2. Yanlış söyleyişler üzerinde fazla durulmadan, doğru olan, kısaca söylenip
geçilmelidir.
3. Okumada “noktalama işaretlerine göre okuma” her zaman esas doğru değildir. Bu
işaretlerin asıl görevleri, sözcük ve sözcük kümelerinin arasında “anlam” a etki
yapabilecek ilişkileri göstermektedir.
4. Örnek olarak öğretmenin okumasının yararlı olduğu doğrudur; fakat bu öğrencinin de
“tıpkı öğretmen gibi” okuyacağı anlamına gelmemektedir. Öğrenci okuma yeteneğinin
gelişmesinde kendi yaratıcılığını da göstermelidir.
5. Sesli okumada önemli olan “konuşur gibi okuma” dır.
6. Bir yazının iyi bir biçimde okunup okunmadığı hakkında bir yargıya varabilmek için
şu noktaların göz önünde tutulması gerekmektedir.
a) Okuyanın iyi bir biçimde durup durmadığı
b) Kitabın uygun bir biçimde tutulup tutulmadığı
c) Arada sırada dinleyenlere bakılıp bakılmadığı
d) Konuşur gibi okunup okunmadığı
e) Sözcüklerin açık olarak söylenip söylenmediği
f) Sözcüklerin doğru söylenip söylenmediği
g) Sesin iyi kullanılıp kullanılmadığı
1.10. Okuma Hataları
Eğitim-öğretim yaşantılarının hemen hemen her alanında ve döneminde öğrencilerin
birçoğunda okuma hataları gözlemlenmektedir. Nedenleri bireysel olarak farklılaşan, değişik
şekillerde ortaya çıkan bu hatalar öğrencilerin tüm okul hayatlarını ve yaşamlarını olumsuz
yönde etkilemektedir. Bu hatalı okumalar tüm derslere ve ilerki öğrenmelere ket
vurabilmektedir. Öğrencilerin gösterdikleri okuma hataları dolayısıyla öğrenme ve anlama
becerilerinin de gelişimini engellemektedir
Üçüncü ve dördüncü sınıf öğrencilerinde sesli okuma yaparken en fazla parmakla
sürme, okuduğu yeri kaybetme, okurken telaşlı olma ve dik oturmama davranışları
gözlenmiştir. Sesli okuma yaparken üçüncü ve dördüncü sınıf öğrencilerinde en çok kelimeyi
yineleme ve kelimeyi yanlış okuma hataları bulunmuştur. Bu durum da okuma-anlama
başarısını olumsuz etkilemektedir. (Tazebay, 1995) Belki de bu problemler daha önceki
okuma alışkanlıklarına bağlıdır. Daha önceden aşılamayan güçlükler, ileriki yıllarda da
okuma davranışları olarak devam etmekte ve görüldüğü üzere, okuma-anlama başarısında
etkili olmaktadır.
Hayatımızda bu kadar önemli bir alana sahip olan okuma eylemini incelerken ele
aldığımız tüm özelliklerinin yanı sıra olumsuzluklarını da göz ardı etmemeliyiz.
Tanımlanabilen sorunların çözümlenebildiği gerçeğiyle; temel öğrenme aracımız olan
okumanın, hataları üzerinde önemle durulmalıdır. Belirgin olarak gözlemlenebilen ve
müdahele edilebilen sesli okuma zorlukları belli başlıklar altında toplanmaktadır.
1.10.1. Söyleme (telaffuz) Hataları
Öğrencilerde ortaya çıkan söyleme hatalarında, çocuğun içinde bulunduğu çevrenin
etkisinin büyük olduğu gözlemlenmektedir. Öğrenci, söylediği sözün yanlışlığına inandığı
zaman bundan vazgeçebilmektedir. Bu nedenle, çocuğun konuşmasını, bir ölçüde, denetim
altına almak gerekmektedir. Bu hata türünü gösteren çocuklara hata yaptıkça, kızmadan
doğrusunu söylemeliyiz. Bir anda bütün hataları düzeltmek doğru değildir. Bu, zamanla
olacak bir iştir. Bu noktada öğretmenlerin bireysel ilgileri ve çalışmaları devreye girmektedir.
Öğrencileri, onların sosyo-ekonomik ve ailevi durumlarını göz önünde bulundurmaları
gerekmektedir. Düzenli ve sürekli okuma etkinlikleriyle aşılabilen bir hata türü olarak
değerlendirilmektedir.
1.10.2. Okunan Sözcüğü Yeniden Okumak
Normal okumalarda ortalama olarak göz her hareketinde 3 sözcük okumaktadır. Bu
alıştırmalarla ve egzersizlerle yükseltilebilen ve bir bakışta tüm cümle hatta paragrafı
görmeye kadar ilerletilebilen bir beceridir.
Okuma esnasında gözleri sürekli kaydırmak pek çok kişi açısından önemli bir problemdir.
Kötü okuyucuların göz hareketleri yavaştır. Tek bir göz hareketiyle ne kadar çok bilgi
alınabilirse o kadar hızlı okuma yapılabilmektedir. Daha çok şey görebilmek, içten sesli
okumaya, geri dönüp tekrar bakmaya ve yararlı olmayan göz hareketlerine son vermektedir.
Göz “seyirme” denilen ritmik kıpırdanmalar yapmaktadır. Gözler okurken bilgiyi
“kavramak” için durur ya da sabitlenirler. Yetişkin bireylerin gözleri saniyede 3-4 kez
sabitleşmektedir. Göz kasları olması gerekenden altı kat daha kuvvetlidir. Doğru göz
alıştırmalarıyla bu güç daha da etkili bir okur olmaya katkıda bulunmaktadır.
Gözlerin ne kadar çok bilgiyi alabildiğinin farkında olmamız gerekmektedir.
Uzun bir sözcüğün tek tek harfleri üzerine yoğunlaşmak okuma sırasında o sözcüğün
anlamını hatta tüm cümlenin anlamını kaybettirebilir. Görünüşte anlamsız olan bilgi
parçalarını zihnimizde tutabilme yeteneğimiz ancak çok kısa bir zaman süresi için
mümkündür. Bu tür bilgiler kısa süreli bellekte depolanmaktadır.
Küçük harfli sözcükler okuma işleminin başlangıcında önemlidir. Bunlar daha fazla ipucu
verirler. İzlenecek düzen: harf→ sözcük→ sözcük grubu → büyük resim ya da kavram
olmalıdır.
Bu gözlerin her defasında daha hacimli bir bilgi parçasını almaya gereksinimi olduğunu
göstermektedir.
Geriye dönüp tekrar okumanın kötü bir alışkanlık olduğunu bilmemiz gerekmektedir.
Bunu kavradığımız andan itibaren gözlerimizin artık geri dönüşlere, emin olmayıp
gördüklerine yeni bir şeyler eklemeye gereksinimi kalmaz.
Bu noktada okuyacağımız şeye önce baştan sona göz gezdirmek oldukça faydalıdır.
Okuma esnasında bir sözcük ya da kavramı anlamak için ilk geçtiği yerde zorlanabiliriz.
Buna rağmen okumaya devam edip anlamın metnin bütünlüğü içinden ortaya çıktığını
görebiliriz.
Geriye dönüp tekrar okuma hatasının engeli için metinleri sol üstten okumaya başlamak ve
okurken parmakla satırları soldan sağa takip etmek yararlıdır.
Geriye dönüp tekrar okumadan kurtulmaya yardımcı olacak kuralları maddelersek;
1. Genel bir resmi anlamak için ilk önce metni göz gezdirerek okumak.
2. Başa dönmeden önce paragrafı ve sayfayı sonuna kadar okumayı beklemek.
3. Cümle ortasında asla durmamak.
4. Kavrama yeteneğinizin iyi olduğuna inanmak.
5. Parmakla takip etmek.
Bazı bireyler konuşmadaki gibi sözcükleri gruplayarak okuma alışkanlığı edinmişlerdir.
Sözcükleri gruplamak okumayı kolaylaştırıcı bir olaydır. Tek başlarına bir anlam taşımayan
sözcükler gruplanarak iyi bir kavrayışla daha hızlı okunabilmektedirler.
İçten sesli okuma; okuma hızını düşürmektedir. Tabiki; gürültülü ortamlarda konsantre
olmak, şiir ya da üsluplu metinleri hakkıyla okumak, ezber yapmak, konuşma pravolarında
ritm tutturmak için içten bilinçli sesli okuma yapılmaktadır.
Geriye dönüp tekrar okuma kimi zaman, belirli sözcüklerde ortaya çıkmaktadır. Bu
durumda, bu sözcükler bir yere yazılarak, çocuğa, bu sözcüklerin geçtiği bir parça bulunarak
okutturulabilir. Kimi zaman da çocuk, parçayı çabucak okuyup bitirmek zorunda kaldığı için
bu yola başvurmaktadır. Bu zamanda da, çocuğa okumak için acele etmemesi gerektiği
söylenerek, bir parçayı okumak için belirli bir zaman verilmemelidir. Bu biçim okuma, tümce
yönteminin uygulanmadığı, harf yönteminin uygulandığı okulların çocuklarında sık
görülmektedir. Böyle bir durumla ilk sınıfta karşılaşılırsa, yöntem değiştirilerek “tümce
yöntemi” ne dönülmelidir. İleri sınıflarda karşılaşırsa çocuğa daima sağ ilerisine bakması ve
geriye hiç dönmemesi gerektiği bildirilebilir.
1.10.3. Parçaya Eklemeler Yapma ve Bazı Sözcükleri Atlama
Sesli okumada yine en çok rastlanan hata türlerinden biri olarak da karşımıza ekleme ve
atlama hataları çıkmaktadır. Nedenleri ele alındığında karşılaşılan sonuçlar şunlardır.
1. Okunan parça çocuğun ilgisini uyandırmamakta ve çocuk bundan bir an önce
kurtulabilmek için bu yönteme başvurabilmektedir.
2. Yazının puntosu küçük olabilir. Küçük puntolu yazılar da çocuğu sıkar, ve çocuk aynı
yola başvurur.
3. Dize aralıklarının az olması da zorlukların ortaya çıkmasında etken unsur teşkil
etmektedir.
4. Çocuğun psikolojik durumunun normal olmaması okumasını etkilemektedir.
Psikolojik durumu çeşitli nedenlerle normal olmayan bir kimse çaba harcamayı
gerektiren okumaya kendini veremez ve doğru bir okuma becerisi gösteremez. Bu
durum çocuğun rehberliğe gereksinimi olduğunun bir belirtisi olabilmektedir.
(Binbaşıoğlu, 1983, s.140)
1.10.4. Okuma Hızının Olumsuzluğu
Bir bireyin yeteneğinde 1 dakikada 900 ve üzerinde sözcük okuyabilme olgusu vardır.
Fakat bu bilgiye rağmen okuma hızı pek çok insanda 1 dakikada 150 ile 200 sözcük arasında
sınırlı kalmaktadır. Bunun ilk nedenlerini yıllardır süregelen okuma alışkanlıkları
oluşturmaktadır.
Okuma hızını kesintiye uğratan bir başka engel de okunan sözcükleri geri dönüp yeniden
okumaktır.
Okuma hızını etkileyen dört olumsuz temel öğe saptanmıştır.
1. Seslendirerek ya da dudakları kıpırdatarak uygulanan okuma şekli.
2. Gözlerin sözcük kümeleri ya da satır üzerinde durması yerine her sözcük üzerinde
durması.
3. Anlayamama kaygısıyla okunan sözcükleri geriye dönüp bir kez daha okuma.
4. Gereksinim ve amaç saptanmadan uygulanan pasif okuma.
Ayrıca okuma hızını yavaşlatan başka olumsuzluklarda vardır. Okuma işlemi
uygulanırken tanıdık olmayan ya da anlamı bilinmeyen sözcüklerle karşılaşıldığında o sözcük
üzerinde durup düşünme hatalı bir davranış olmaktadır. Tanıdık olmayan ya da anlamı
bilinmeyen sözcüklerin altı çizilip okuma sürdürülebilinir. Okuma işlemi tamamlandığında,
sözlükten anlamları öğrenilip çizilen sözcüklerin altına yazılabilinir. Okuma parçası bir kez
daha okuduğunda; anlamı bilinmeyen sözcüklerin anlamlı bir cümle içinde geçtiğinde
öğrenilmesinin daha kolay olduğu görülmektedir.
Okuma hızını olumsuz etkileyen sebepler araştırıldığında ortaya dört temel öğenin
çıktığı görülmektedir. Bunlardan biri seslendirerek ya da dudakları kıpırdatarak uygulanan
okuma işlemidir. En genel okuma sorunlarından birisidir. Bunun başlıca nedeni, okumayı
seslendirerek ya da duyduklarını taklit ederek öğrenmekten kaynaklanmaktadır.
Çocukluğun ilk yıllarında duyuların yardımıyla varlıklar tanınmaya başlanır.
Görme
Duyma
Varlık Dokunma
Tatma
Koklama
Aile bireylerinin ilgisiyle, sevgisiyle de bilinç düzeyi arttırılabilmektedir. Artan bilinç
düzeyinin getirisi olarak da bu dünya ve varlıklar kavramaya başlanır.
Görme
Duyma
Varlık Dokunma Görüntü + Anlama
Tatma
Koklama
Gelinen bu kavrama noktasında bireylerin nasıl olduğu, neler yaptığı anlamlandırılmaya
başlanır. En çok kullandığımız iki duygu, görme ve duymadır. Bireylerin pek çoğu kendi
dillerini sürekli işittikleri ve konuştukları için, okuma işleminde de bu iki duygusunu
kullanmaktadır.
At: yazıdaki varlık + görme + duyma + atın görüntüsü = anlama
a) Seslendirerek öğrenme yöntemi.
b) Görerek seslendirme yöntemi.
Okuma ile ses: Bir sözcüğü anlamlandırdıktan sonra düşüncelerinizde selendirirsiniz.
At: yazıdaki varlık + görme + seslendirme + duyma + görüntü = anlama
Okuma ile görme: Bir sözcüğü anlamlandırmadan önce düşüncelerinizde onun
görüntüsünü canlandırırsınız.
At: yazıdaki varlık + görme + görüntü = anlama
Gözlerin sözcük kümeleri ya da satır üzerinde durması yerine her sözcük üzerinde
durması da okuma hızını ve verimini olumsuz yönde etkilemektedir. Okuma işleminde gözün
hareketleri sanıldığı gibi düz bir çizgi biçiminde değil sıçramalar (fiksasyonlar) şeklindedir.
Her sıçrama ½ ile ¼ saniye arasında gerçekleşmektedir.
Anlayamama kaygısıyla okunan sözcükleri geri dönüp bir kez daha okuma da (geri
sıçramalar ya da görsel gezintiler) olumsuz getiriler sunmaktadır. Okuma işleminde okuma
hızını yavaşlatan en önemli olumsuz öğelerden biri de bir sözcüğü denetlemek için geri dönüp
bir kez daha okumaktır.
Bir okuma parçası, güç ve karmaşık yazılmışsa, yeni sözcükler, alışılmamış terimler
içeriyorsa ve anlamı bilinmeyen sözcükler çoğunluktaysa, sıkıntı veren bir yavaşlıkta okuma
anlamayı güçleştirecek geri dönüşleri zorunlu kılacaktır. Yazılanları yavaş ve sözcükler
biçiminde okuyan birey, düşünceleri anlamlı bir bütün olarak görmeyecek, anlayamama
kaygısıyla geri dönüp okudukları sözcükleri bir kez daha denetleyecektir. Bunlar olurken
birey unutma şekilleri de yaşayacaktır.
Bu unutmaların temel nedenlerine göz atılması yaralı olacaktır. Okuma işleminde en
önemli öğe anlamadır, öğrenmede de aynı öğe etkendir. Anlayış ise kısa süreli belleğin
darlığında kaybolmaktadır. Sözcükler biçiminde ve çok yavaş okunduğunda uzun bir
cümlenin ikinci bölümüne geçmeden birinci bölümünün unutulması gibi.
Dikkat edilen herşey belleğe işlenmektedir. Sorun anımsama değil unutmadır. Unutma ise
kısa süreli bellekle ilgili değildir. Kısa süreli bellekteki bilgiler, kısa bir süre korunur ancak
uzun süreli belleğe geçirilmek istenen bilgilerde olmaktadır. Uzun süreli bellek, kısa süreli
bellekten daha farklı ve daha geniştir. Uzun süreli belleğe çevreden alınan kültür, inançlar,
bilgiler, yineleyerek yaşanan olaylardan edinilen deneyimler geçmektedir. Bunlar bireysel
çabalarla değil, kendiliğinden oluşmaktadırlar.
Kısa süreli bellekte belli bir genişlik vardır, bu genişlik 6-7 sözcüğü aşamaz. Oysa uzun
süreli belleğin bitmez tükenmez bir genişliği vardır. Kaydolan bilgilerin kaybolması gibi bir
kaygı duyulmamaktadır. Uzun süreli belleğe bir bilginin kaydedilmesinde ortaya çıkan bazı
engeller bulunmaktadır. Kısa süreli bellekte en önemli öğe sürekli ve düzenli yinelemeler
yapmaktır.
Kısa süreli bellek ile uzun süreli bellek arasındaki en önemli farklardan biri de uzun süreli
bellekte bilginin düzenlenmesi, yeniden yapılandırılmasıdır. Uzun süreli bellekteki bilgiler
belli bir düzene bir amaca yöneliktir. Kısa süreli belleği ise birbiriyle ilintili olmayan çeşitli
terimler, bilgiler oluşturmaktadır.
Anımsamanın en önemli anahtarı, bellekteki bilgileri bir düzen içinde oluşturabilmektir.
Kısa süreli bellek ile uzun süreli bellek arasındaki fark kavranabilirse, bilgilerin uzun süreli
belleğe nasıl zor ve yavaş kaydedildiği anlaşılır.
Bir okuma parçası tümüyle ya da genel olarak anlaşılamadıysa genellikle her okunan
sözcük en ince ayrıntısına kadar uzun süreli belleğe kaydedilmeye çalışılmıştır. Oysa bir
okuma parçasının ana hatları; uzun süreli belleğe, ayrıntılar da kısa süreli belleğe kaydedilirse
böyle bir sorunla karşılaşılmaz.
1.10.5. Gereksinim ve amaç saptamadan uygulanan pasif okuma:
Davranışlarımızın bir çoğu bir amaca yöneliktir. Bir işe başlanması, sürdürülmesi ve
sonuçlandırılmasını sağlayan belirlenmiş bir amaçtır. Her yazılan da bir amaç doğrultusunda
yazılmaktadır. Okurken bir amaç olursa tüm süreç yerli yerine oturur.
Okuma bir amaca yönelik olmadığı durumlarda okumanın yararı olmayacaktır.
Amacımızın ilk adımı okuma parçasını neden okuduğumuzu bilmektir. Bir amaç olmadığı
durumlarda yalnızca sözcükleri okuyan pasif bir okuyucu olmaktan öteye gidemeyiz.
1.10.6. Okuma Hızını Etkileyen Diğer Öğeler:
1.10.6.1. Yazının Yapısı
Yazarın izlediği yol, kullandığı sözcükler, düşüncelerini sunuş biçimi okuma
hızını etkileyen öbür öğelerdir. Okuma eylemini yapan kişi, yazarla bir iletişim sürecine
girmektedir. Kişi bu süreçte yazarın dilini ve üslubunu kendine yakın veya uzak bulabilir.
Yazarın yazdıklarının nitelik ve biçim özellikleri, bireylerin okumaya olan ilgilerini,
okuma biçimlerini ve hızlarını etkilemektedir.
1.10.6.2. Okuyucunun Yapısı
Tıpkı yazar ve onun yansıması olan yazılarının yapısı gibi okuyucunun da bazı
özellikleri okumaya etki etmektedir. Sözcük dağarcığının zenginliği, algılama yeteneği,
okuma parçasıyla uyum, konuyla ilgili bilgi birikimi okuma hızı üzerinde önemli bir rol
oynar. (Kayalan, 1997, s.50)
Yazar ve okuyucunun özelliklerinden kaynaklanan okuma hatalarını maddeler halinde
belirlemek istersek;
1. Harfleri okurken birbirine karıştırma hataları görülmektedir. En çok karıştırılan harfler
şunlardır: “z,s” (kaz yerine kas), “r,l” (arı yerine alı), “z,ş”, “k,ş”, “g,y”, “b,ğ”, “f,t,v”
(fare yerine tare), “c,j”
2. Sert sessizli hecelerde okuma hataları görülmektedir. (do-to)
3. Yumuşak sessizli hecelerde okuma hataları görülür. (be-de)
4. Kelimeleri yanlış okuma hataları yapılmaktadır. “yalnış – yanlış”, “yanlız – yalnız”,
“herkez – herkes”, “körpü – köprü”, “torpak – toprak”
5. Cümleleri okuma hataları görülür. “Cmil byram gldi.”
6. Özelikle başta, ortada ve sondaki aynı sesli kelimeleri atlayarak okuma yapıldığı
görülen hatalar arasındadır. “araba – arba”, “tavuk – tavık”, “sabuncu – sabıncı”
7. Sessiz harfleri okuma hataları ve telaffuz hataları mevcuttur. “ekpres – ekisperes”,
“pasaport – pastport”
8. Cümleleri kelimelere ayıramama da okuma hatalarıdır. “Sunaipatla”, “Bayrakas”
9. Sessiz harfleri yardımcı seslerle okuma oldukça sık görülen bir hatadır. “Kalem –
kaleme”, “Cumhuriyet – cumhuriyete”
10. Çocukların normal işitmelerine rağmen dilin seslerini ayırmada zorluk çektikleri
görülmektedir. (Güneş, 1997, s.97)
BÖLÜM II. BİREYSELLEŞTİRİLMİŞ ÖĞRETİM 2.1. Bireyselleştirilmiş Öğretim Nedir?
Bireyselleştirilmiş öğretim öğrencilerin ihtiyaçlarına uygun olarak öğretimi
bireyselleştirmeyi amaçlamaktadır. Öğrencinin gelişimi ve eğitim olanaklarından
yararlanmada eşitlik ilkesinin uygulanması açısından önemli bir yaklaşımdır. Çocuğun
kişiliğine saygı, özelliklerini belirtmeye engel olan nedenleri ortadan kaldırmak isteği, güdücü
bir disiplinden özgürlüğe götüren bir anlayıştır. Çocuğu kendi yeteneğine göre yetiştirmek,
onun genel bilgisini yükselterek kendisi için en uygun alanda gelişmesini sağlamak yöntemin
başlıca değerlerindendir. Bireysel eğitimin gerçek anlamda uygulanabilmesi için öğrencinin
kendi ilgi ve yeteneğine uygun dersleri seçmesine olanak sağlayan bir eğitim programı
düzenlenmesi gereklidir. Öğrenci çeşitli alanlarda kapasitesini geliştirebilmelidir. (Ed Moon
& Mayes 1994). (Ülgen, 1995, s.15)
Sınıfta, öğretimde çok öğenin vurgulanması esastır. Öğrenci, öğretim sürecinin
merkezindedir ve öğretmen öğrenciyi destekleyen ve öğrenmeyi kolaylaştıran roldedir. Bu
yaklaşımda, her öğrencinin gelişim temposuna ve öğrenme gücüne göre çalışmalar
uyulacağından sınıfta öğrenci sayısının az olması, esnek standartların uygulanması, vakit
çizelgelerinin esneklik taşıması önem taşımaktadır.
Öğretimin bireyselleştirilmesinde öğrencileri birbirlerine göre değil, fakat kendilerine göre
değerlendirmek gerekmektedir.
Bu yaklaşımda okul uğraşları zenginleşmekte, öğrenciler zeka, sosyo-ekonomik durum vb.
yönlerden gruplanmamakta böylece öğretime beşeri bir unsur getirilmektedir. Böyle bir
ortamda disiplin olayları azalmakta, öğrenci yeteneklerinin son hadde kadar geliştirilmesi,
çalışmaların derinleştirilmesi olanakları doğmaktadır. Öğretimde bireysel nitelikler
gözönünde bulundurulduğu zaman, yavaş öğrenen öğrencilerin cesaretleri kırılmakta, üstün
yetenekli öğrencilere ise bıkkınlık gelmektedir. Böylece her birey, kendi yetenekleri
ölçüsünde girişimde bulunmaya ve yaratıcılığa yöneltilmektedir.
Bütün bu ideal yanlarına rağmen, uygulamada programların tam anlamıyla
bireyselleştirilmesi olanaksız görülmektedir. Zira bireyselleştirilen programlarda standart
sağlanması güç olacaktır. (Varış, s.151)
Bireysel öğretimi gerektiren nedenlerin neler olduğunu incelediğimizde karşımıza
insanların ortak ve farklı yönleri çıkmaktadır. Bütün insanların bir düşünme, hissetme ve
hareket sistemleri vardır. Ancak bu sistemlerin kapasitesi, işleyişi ve eğilimler bireyden bireye
fark etmektedir.
Eğitim psikologlarının görüşlerine göre, öğrencilerin gelişim özellikleri, zeka düzeyleri
ve alanları, bilme biçimleri, öğrenme biçimleri, öğrenme becerileri, yaratıcılıkları, tutumları,
güdülenmişlik düzeyleri ve ben kavramı gibi kişilik özellikleri, onları birbirinden ayırır ve
öğrenmelerini etkiler. Bu nedenle öğrencilerin bireysel özellikleri öğretmenleri yakından
ilgilendirir.(Ülgen, 1995, s.13)
Çocuklarda bilgileri kazanma yeteneği çocuktan çocuğa değişir. Eğitimin esaslı
unsurlarını kazanmak için gereken süre, çocuğa göre değişir. Ortak düzeltmeler faydalı
değildir; çünkü yanlışlar, şaşırmalar, duraksamalar her çocukta başkadır. Çalışma hızının her
çocukta farklı oluşu ve ortak düzeltmelerin faydasızlığı, her çocuğa göre ayrı bir öğretim
uygulamak gerektiğini kabul etmemize yeter nedenlerdir.
Çocuklara, dilediklerini serbestçe ifade etmek için zaman ve fırsat verilmelidir. Onlara,
kendilerini ilgilendiren özel etkinliklere nefeslerini vakfetmek imkanı verilmelidir.
Öğretmen çocuğu verimli bir şekilde çalıştırabilmek için “ilgilerini” öğrenip bunlardan
faydalanmalıdır. Çocuğa çalışma ve yaratma fırsatı, özgürlük ve teşebbüs olanağı verilmelidir.
Bunun yanı sıra sosyal etkinliklerde bulunmak imkanı hazırlanmalıdır. Bireysel çalışma
ile tasarruf edilen zamanın büyük bir kısmı çocukların ortak çalışmaları için fırsatlar
yaratmaya ayrılmalıdır. Öğrenciler sosyalliğin basit şekillerini denemeli ve topluma ait
etkinlik içinde rolünü yerine getirme fırsatı elde etmelidirler. (Hesapçıoğlu, 1994, s.135)
2.2. Bireyselleştirme Yönteminin Nitelikleri
2.2.1. Öğrencilerin Daha İyi Tanınması
Bireysel çalışmaların denetimi ve düzeltilmesi, öğretmene çocukların gerçek düzeyi
üzerinde bilgi vermektedir. Öğretmen her öğrenciyi kendi iç yapısında tanıma ve izleme
fırsatı bulabilmektedir. Sınıf genelinden özel olan bireye inebilen öğretmen, bu sayede uygun
çalışma düzenlemelerine gidebilmektedir.
2.2.2. Çalışma Hızında Özgürlük, Çalışma Konusunun Seçilebilmesi, Konunun Çocuğa
Göre Ayarlanması
Çocuklar özgür çalışmanın sağladığı bütün kolaylıkların değerini anlayabilmekte ve
çalışmalarını kendileri düzenlemeyi sevmektedirler. Çalışmada zaman özgürlüğü bilginin
benimsenmesini sağlayan koşullardan biridir. Verilen çalışmaları kendi düzenleyip, seçip
yapmaya çalışan öğrenciler; hem bundan zevk alıcaklar hem de kendilerini değerli ve özel
hissedeceklerdir. Bu öğretim yöntemi; bizi, öğrencilerin kavrayabilecekleri kadar bilgi
vermeye, anlayabilecekleri düzeyde kalmaya zorlamaktadır. Çalışmaların çocuklara göre
ayarlanması, sınıfta bir çalışma düzeni yaratmaktadır. Bu düzende beraberinde başarıyı
getirmektedir.
2.2.3. Çalışma Niteliği
Zihin çalıştıkça öğretilen şeyler bellekte sağlam ve sürekli olarak yaşamaktadır. Oysa
takrirle yapılan derste dalgınlar ve zayıf zekalılar devamlı bir dikkat harcayamamaktadırlar.
Öğretmenin sözleri, onları sürekli ilgilendirmez, başlangıçta dikkatli olurlar ama dikkatleri
hemen dağılıverir. Çalışma materyallerinde ise dikkat dağılınca, tekrar okuyarak konunun
akışını izlemek, birbirini zincirlemek olanağı bulunmaktadır. Konu üzerinde yetersiz
kalındığında gerekli geri dönüşlerde bireyselleştirilmiş öğretim materyallerinin sunduğu
kolaylıklar çoktur.
2.2.4. Uygulamadaki Yararlılık
Öğretimin bireyselleştirilmesi, sadece öğrenciler arasındaki farkları gözönüne almak
bakımından gerekli değildir; fakat bir okulda, bütün derslerde, bütün sınıfları bir biçimde
çalıştırmak, çocukları yormadan, yetiştirici yollardan, sürekli ve gerçek bir çalışma ile okul
yıllarının sonuna ve sınavlara kadar götürmek, sınavlarda başarı kazanmak bakımından da
etkilidir. Üstelik bu başarı ilerki yaşamda da etkili ve sürekli olacak niteliktedir.
2.3. Bireyselleştirilmiş Öğretimin Uygulanması
Yöntemin uygulanabilmesi için öncelikle bazı ön koşullar yerine getirilmelidir.
Öğrencilere, işlerini kendilerine göre düzenlemek ve çalışma özgürlüğü vermek için yetecek
kadar bir zaman ayrılmalıdır. Bu süre belirlemesinden sonra öğretmenin bireysel çalışma için
gerekli olan materyalleri hazırlaması gereklidir. Bu hazırlık çalışması da öğretmenin bir ön
çalışma yapmasını gerekli kılmaktadır. İyi bir kişisel kültüre, soru sorabilmek, öğrencinin
ilgisini çekebilmek sanatına, gerekli belgeleri ve kaynakları toplamak yetilerine ve çabalarına
gereksinim duyan bir çalışmadır. Tabi öğrencilerin de kendi kendine çalışma becerisi
hakkında bilgilendirilmeleri ve deneyimler kazanmalarının sağlanması uygulamalar öncesinde
yapılacaklardandır.
2.3.1. Çalışma Materyalleri
Öğrenciye verilen çalışma materyalleri, onu iyi bir çalışmaya yöneltmelidir. Öğrenci,
verilecek araçlarla gözlem yapmaya, incelemeye, elle çalışıp ufak işler meydana getirmeye,
bilgiyi benimsemeye de yöneltilmelidir. Materyaller, öğrenciyi etkinliğe götürürse, onun
zekasını işletirse, ona hareket, aramak, yaratmak fırsatını verirse amacına ermiş sayılmaktadır.
Bu kendi kendine çalışma materyal ve malzemelerinin niteliklerini oluşturan bazı özellikler
vardır.
2.3.1.1. Öğrencilere Konuyu Tanıtmak:
Derslerde bir gözlemin hatırlatılmasıyla, ortak bir anı ile çalışmalara başlamak sıradan
metodlardan daha etkili olmaktadır. Amaç, daima çocukları ilgilendirecek bir noktadan
haretek ettirmek ve olayları, kuralları kendilerine buldurmaktır. Çocuk, konu ile ilgilenirse,
araştırmayı sevecek ve bu ilgi de kafa ve el işledikçe canlı kalacaktır. Çalışmalarını
uygulamaya dökebilen çocuk kalıcı öğrenmeler yaşamış olacaktır.
2.3.1.2. Kaynak Kitaplar ve Doküman Vermek:
Öğrencilere verilecek çalışma konuları bölümlere ayrılmalıdır. Çeşitli kitaplardaki
resimler, şekiller birbirini tamamlar; kitapların çeşitli olması bu bakımdan faydalıdır. Sınıflara
verilecek en iyi şekil, çeşitli köşeler meydana getirmektir. Söz gelişi, coğrafyaya ayrılmış bir
köşede atlaslar, kitaplar, koleysiyonlar konulmuş bir masa, inceleme ve ölçme bakımından
kolaylık olsun diye alçağa asılmış bir duvar haritası, kroki alıştırmaları yapmak için bir kara
tahta ve ödevlerini hazırlamaya gelenlerin oturmaları için bir kaç sıra bulundurulabilir.
Böylece öğrenciler bireyleştirilmiş konular için gerek duydukları çalışma araçları ve
kaynakları çevresinde toplanabileceklerdir. Araç, gereç ve kaynakların kullanılmasını
sağlamak için çocuğu, bir resmi inceleme ya da bir yazıyı dikkatle okumaya zorlayan bir kaç
soru sormak yeterlidir.
2.3.1.3. Fişlerde İşlenecek Konunun Ana Bölümlerini Belirtmek:
Çalışma materyallerinde, örnekler vererek işlenecek konular, olaylar
aydınlatılmalıdır. Konuya ilgi uyandıracak bir başlangıçtan sonra, öğretilecek şey açıkça
yazılmalı, belirtilmelidir. Eğer malzemeler basılıyorsa, asıl amacı bildiren tümceler, siyah ya
da italik gibi değişik harflerle de dizilebilir.
2.3.1.4. Çocuklarda Çalışma İsteği Uynadırmak:
Materyaller, öğrretmenin rasyonel davranmak isteğini karşılarken, bir taraftan da
çocuğun istediğimiz çabayı gösterebilmesi için ilgi duyarak çalışmasını da sağlamalıdır. O
halde öğrenciyi işe isteklendirmek gerekmektedir. Kesmek, bükmek, model yapmak gibi her
türlü el çalışmaları fırsatı kaçırılmamalıdır. Amerika Birleşik Devletleri’ nin genişliği üzerine
bilgi vermenin en iyi yolu, onu Türkiye ile karşılaştırmak olacaktır. Fakat Amerika’ nın
Türkiye’ den on defa büyük olduğunu söylemek, bu farkı iyi canlandırmaz. İki devletin
sınırlarını ince bir karton üzerine çizdirip kestirmeli, onları karşılaştırmalı ve yanyana
yapıştırılmalı. İşte bu çalışma, çocuğun kafasında bir iz bırakır ve eğer arkasından da iki
ülkenin yüzölçümünü gösteren sayılar verilip Amerika topraklarının, Türkiye’ nin kaç katı
olduğu sorulursa, zaten bunu kestirmeye çalışmış olan çocuğu, yapacağı işin sonucu
ilgilendirmektedir. Bu oranı hiç mi unutmayacaktır. Belki birkaç gün sonra unutacaktır, fakat
önemi yoktur; çocuk hatırlayacaktır ki Amerika Birleşik Devletleri Türkiye’ den büyüktür.
Zaten kazandırılacak asıl kavram da budur.
2.3.1.5. Öğrenileni Özetlemek:
“Öğrenme iştahı” nı uyandırmak için konuyu iyi sunmak, bilgi kaynakları, başvurma
kitapları vermek, konunun önemli noktalarını belirtmek, çocuklarda çalışma isteği
uyandırmak bir kendi kendine çalışma materyalinin etkili ve başarılı olmasını sağlayan temel
yönlerdir. Takrirle olsun ya da farklı çalışma yollarıyla olsun, bütün durumlarda öğretileni
özetleyip tekrar gözönüne koymak vazgeçilmez bir iştir. Yapılanları baştan başlayarak gözden
geçirmek ve elde edilen sonuçları bir araya getirmek gereği daha çok kendini göstermektedir.
Önemli noktaları içine alan, bütün yönleri anlatabileceği kanısını veren bir özet. İşte
öğrenilmesi gereken budur. Öğrenci terimler, olaylar, tarihler, kurallar gibi önemli ayrıntılar
hakkında düzenlenmiş bir soru listesi üzerinde çalıştırılabilir.
2.3.2. Çalışma Materyallerinin Uygulanması
Sınıf İçin Hazırlanmış Çok Anlamlı Bir Sözcük Çalışma Materyali:
Sözlükte bir sözcük arayıp, sözcüğün bir çok anlamı olduğundan dolayı, hangi
anlama geldiğini bulmakta güçlük çekmişizdir. Uygun anlamı seçmek için yazıda komşu
sözcüklere bakmak ve bazen bütün cümleyi okumak gerekmektedir.
Örnek “açık” sözcüğü:
1- Aşağıdaki cümleler içinde, açık sözcüğünün anlamını bulmaya çalışınız.
a) teneffüslerde dershane pencereleri açık kalmalıdır.
b) Sıcak memleketlerde yazın açıkta yatarlar
c) Yazın açık renk giysiler giyilir.
d) Okuduğumuz hikayenin dili pek açıktı.
e) Babamın çalıştığı dairede açık yerler var.
f) Bizim bütün işlerimiz açıktır, isteyene anlatabiliriz.
g) Kereste fabrikası muhasebecisinin hesaplarında açık görüldü.
h) Trabzon açıklarında bir vapur battı.
i) Yiyeceklerin üstünü açık bırakmayınız.
j) Bugün hava açık.
2- Aşağıda “açık” sözcüğünün cümlelerde incelediğiniz anlamlarından bazılarına
anlamca karşıt olabilecek sözcükler verilmiştir. Koyu, kapalı, örtülü, gizli, içerde,
karışık, bulutlu, tamam. Birinci cümleden başlayarak açık sözcüğünün anlamına karşıt
olabilecek sözcükleri seçiniz ve cümleleri karşıt anlamlı sözcüklerle yazınız. Örnek:
Bugün hava açık.-Bugün hava bulutlu.
Ek çalışma: Sözlükte açık sözcüğüne anlamca yakın olan sözcükler bulabilirsiniz. Duru,
aydınlık, boş, meydanda, dışarı, eksiklik, anlaşılır, berrak...Cümleleri baştan tekrar ele
alarak bu sözcükleri, “açık” sözcüğünün hangi anlamı yerine kullanılabileceğinizi
araştırın. Babamın çalıştığı dairede açık yerler var - ...boş yerler var.
BÖLÜM III. OKUMA ZORLUKLARININ GİDERİLMESİNDE
BİREYSELLEŞTİRİLMİŞ ÖĞRETİM MATERYALLERİNİN
ETKİLİLİĞİ
3.1. PROBLEM DURUMU
İnsan, doğduğu andan itibaren yaşadığı çevreyi anlamaya, kendini tanımaya,
çevresinde olup bitenleri yorumlamaya, toplum içindeki yerini belirlemeye çalışır.
Toplumda var olan bilgileri, davranış biçimlerini, inanç, öğreti ve kurumları anlamaya,
uygulamaya ve aktarmaya çaba gösterir. Tüm bu çabalarını gerçekleştirebildiği temel
dayanağı dilin; eylemlerinden biri okumadır.
Okuma, gözlerin ve ses organlarının çeşitli hareketlerinden ve zihnin anlamı kavrama
çabasından oluşan karmaşık bir etkinliktir. Kelime biçimlerinin anlamlarıyla beraber
kavranmasını kapsar. Okumanın her derste önemli bir yeri vardır. Öğrenme de büyük
ölçüde okumaya dayanır. Bütün derslerin okumayı gerektirdiği göz önünde
bulundurulursa, iyi okuma ve anlama becerilerinin başarı üstündeki etkisi de açıktır.
Okuma, insanın dünyasını genişleten, kişiliğini biçimlendiren, onu başkalarına bağlayan
önemli bir beceridir. İlköğretim okulu programımızda, okuma eyleminin yapısı, etkinliği
ve esaslarına geniş bir yer ayırmış, önem vermiştir. Önce konuşmalara dikkat çekmeyle
başlayan, sonra yazmayla devam eden ve taklit ederek konuşur gibi okuymayla süregiden
çalışmaları açıklamıştır. Okuma diğer bütün etkinliklerle özünde etkileşim içindedir.
Henri Delacroix okuma öğrenmeyi iki aşamalı bir dizge sayar. Birinci aşama sesli
okumadır: Yazı-ses-düşünce. İkinci aşama sessiz okumadır: Yazı-düşünce. Bir metnin
duyulabilecek ve zevkle dinlenebilecek yükseklikte bir sesle okunması “Sesli Okuma”
olarak tanımlanabilir. (Köksal, 1999, s.3) Sesli okuma, gözle algılanıp zihinle kavranan
sözcük ya da sözcük kümelerinin konuşma organlarının yardımı ile söylenmesidir.
Sesli okuma, öğrencilerin okumayı öğrenmesine, okuma düzeylerinin öğretmen
tarafından tanınmasına, dinleme alışkanlığı kazanılmasına hizmet eder ve bu nedenlerle
okuma öğretiminde önemli bir yere sahiptir. İlköğretimin ilk üç sınıfında sesli okumaya
sessiz okumadan daha çok zaman ayrılır. “Sessiz okuma becerisi sesli okumadan sonra
kazanılır.” (Göğüş, 68-69) Bu bize sesli okumanın önemini bir kez daha açıkıça
belirtmektedir. Bu ilk sınıflarda okumadan önce anlamayı sağlamak esastır. Sesli okuma
becerisinin kazandırılması öncelikli öneme sahiptir.
Sesli okumada, kelimeleri kusursuz, doğru, doğal bir biçimde konuşur gibi okumak
temeldir. Yapılan test ve araştırmalardan çıkan ölçülere göre, bir dakikada ortalama olarak
ikinci sınıf öğrencisi 86, üçüncü sınıf öğrencisi 116, dördüncü sınıf öğrencisi 155, beşinci
sınıf öğrencisi 177 sözcük okuyabilmelidir.
Yine ilköğretim okulu programımız, “Öğrencilere boş zamanlarında kitaplardan
yararlanma alışkanlığı kazandırılmalı, ihtiyaç duydukları kitapları ve konuları arayıp
bulma yolları kendilerine öğretilmelidir. Bu konuda herşeyden önce onların okuma
eğilimlerinin saptanması gerekir. Kimi çocuklar basit serüven kitaplarından kimileri
masallardan, resimli hikayelerden hoşlanırlar: kimileri ise resimli dergileri karıştırmakla ve
rastgele okumalarla yetişirler.” şeklinde sesli okumanın yapılabileceği bireye özgü türlere
değinmiştir.Görüldüğü gibi okuyucunun bireysel tarzı, okuma hızı ve yeteneği
okumasınıda etkilemektedir. Eğitim-öğretimimiz içinde yer alan her çocuğun ilgi, istek ve
kabiliyetleri, temelleri farklı ve özeldir. Her çocuk kendi yeteneğine göre yetiştirilmek,
bilgi alanında yükseltilmek, kendisi için en uygun alanda gelişmek hakkına sahiptir.
Sınıf içinde pratik çalışmalara uygun ve çocukların çalışma hızlarının farklılık gösterdiği
konulardan biri olan okumada da bireyselleşmeye gidilmesi oldukca yararlıdır. Bu noktada
karşımıza çıkan bireyselleştirilmiş öğretim; çocuğun kişiliğine saygı, özelliklerini
belirtmesine engel nedenleri ortadan kaldırmak isteği olan, güdücü bir disiplinden
özgürlüğe götüren bir anlayış olarak kendine yer edinir. Şu bilinebilinir bir gerçektir; bir
sınıfta iyi okuyan çocuklar, henüz heceleyenlerin ya da okuma kusurları, hataları olanların
okumalarını izleyerek hiçbir fayda elde edemiyeceklerdir.
Yapılan bazı araştırmalara göre; ilkokul sınıfları düzeyinde sesli okuma pek çok hatalar
ve bireysel ayrılıklar olduğu belirlenmiştir. (Eripek, 1988)
Bunları sınıflandırmak gerekirse:
1.Söyleme Hataları (Söyleyememe)
2.Okunan Sözcüğü Yeniden Okumak (Düzeltme)
3.Parçaya Eklemeler Yapma (Ekleme)
4.Bazı Sözcükleri Atlama (Atlama)
5.Parmakla Sürme-Okuduğu Yeri Kaybetme(Tazebay,1995)
şeklinde belirtebiliriz.
İlköğretimin çeşitli kademelerinde bu hataları, gösteren çocuklar; geliştiremedikleri
sesli okuma becerilerini tüm eğitim-öğretim hayatları boyunca ve gündelik yaşamlarında
tam anlamıyla uygulayamazlar. Gelişmeyen bir sesli okuma becerisi ise çocuğun diğer
beceri alanlarını olumsuz yönde etkilemekte ve okumayı geliştirmesine ket vurmaktadır.
Tam anlamıyla kazanılmamış bir sesli okuma becerisi takibinde sessiz okumaya
geçilmesini engellemekte ve anlama yetisini zayıflatmakta düşünce düzeyinin
yükselmesine mani olmaktadır.
Öğrencilerin okuduklarını değerlendirmeleri, tadına varmaları, yaratıcı bir biçimde
okumaları, okuduklarından duygusal izlenimler edinmeleri, geliştirilmeleri tam anlamıyla
kazanılmış bir sesli okuma becerisine bağlıdır.
Burda da ön planda öğretim becerileri kazandırmayı amaçlayan bireyselleştirilmiş
öğretimin ve onun bireye özel hazırlanan materyellerinin etkinliği devreye girmektedir.
Öğretimin bireyselleştirilmesi öğrenciler arasındaki farklılıkları göz önüne almak
bakımından gerekli olduğu kadar bir okulda bütün derslere çocukları yormadan yetiştirici
yollardan sürekli ve gerçek bir çalışma ile başarı kazandırmak bakımından da etkili ve
önemlidir.
Bu başarıya gidilmesinde bireyselleştirilmiş öğretim materyellerinin yani çalışma
fişlerinin yeri büyüktür. Öğrenci için yazılan ve çalışmaların kılavuzu olan bu fişler onu
gözlem yapmaya, incelemeye, çalışmaya, bir iş meydana getirmeye, bilgiyi benimsemeye
yöneltmektedir. Fişler yoluyla çocuk önce kendi probleminin farkına kendi varacaktır. Fiş,
öğrenciyi etkinliğe götürürse, onun zekasını işletirse ona hareket, aramak, yaratmak, zevk
almak (oyunlar vasıtasıyla) fırsatını verirse amacına ulaşmış olur. Bu amaca ererken de
çocukların bireysel ilgi noktalarından hareket etmek ve olayları, kuralları kendilerine
buldurmak temeldir. Çocuk ancak konu ile ilgilenmişse, araştırmayı sever ve bu ilgi de
kafa ve el işledikce canlı kalır.
Sonuç olarak: eğitim-öğretim süreci içerisinde çeşitli kademelerdeki öğrencilerde
farklı sesli okuma hataları bulunmaktadır. Bu hatalar imkan ve koşullar dahilinde
iyleştirilememekte ve süregelirliğini devam ettirmektedir. Bu noktada en uygun
yöntemlerden biri olan bireyselleştirilmiş öğretimin ve onun materyellerinin etkinliği
ortaya çıkmaktadır.
Bu çalışmada bireye ve gösterdiği hata türüne göre düzenlenen, geliştirilen bireysel
çalışma fişlerinin ve geliştirilen öğretim metaryellerinin: okuma hatalarını gidermedeki,
azaltmadaki etkililiği araştırılmıştır.
3.2. ARAŞTIRMANIN AMACI Bu araştırmayla, bütün dersler için çeşitli şekillerde ortaya çıkan okuma hatalarının
giderilmesinde uygulanabilecek bireyselleştirilmiş öğretim materyallerinin etkinliği,
kullanım alanı ve başarısı belirlenmeye çalışılmıştır.
1.Okuma hatalarını gidermek bireysel öğretim ile mümkün mü?
2.Çocukların okurken sözcükleri atlama hataları verilen bireyselleştirilmiş öğretim fişleri
ile giderilebilir mi?
3.Çocukların okurken söyleme hataları yapmaları bireyselleştirilmiş öğretim materyelleri
ile giderilebilir mi?
4.Öğrencilerin sesli okuma yaparken okunan parçaya eklemeler yapmaları geliştirilen
materyallerle önlenebilir mi?
5.Çocukların sesli okuma yaparken okunan sözcükleri yeniden okuyarak gereksiz
düzeltmeler yapmaları bireyselleştirilmiş öğretim fişleri ile giderilebilir mi?
6.Öğrencilerin sesli okumada parmakla sürme, okuduğu yeri kaybetme gibi kendini
gösteren hataları bireysel çalışma fişleriyle ortadan kaldırabilir mi?
7.Bireyselleştirilmiş öğretim materyalleri ile öğrencilerin sesli okumadaki hızları
arttırılabilir mi?
3.3. ARAŞTIRMANIN ÖNEMİ
Araşitırma ile toplanacak verilerle:
1.Öğretmenlerin 2. ve 3. sınıfta sesli okuma becerilerini geliştirme çalışmaları sırasında
problemli öğrenciler için bu materyalleri kullanması beklenir.
2.Öğrenme ortamlarında her öğrencinin kendi özelliklerine ve ilgilerine göre zorlanmadan
ve zevk alarak yetişebilmesi, gelişebilmesi ve okuma hatalarını giderebilmesi
beklenmektedir.
3.Öğretmene sınıf içinde, uygulamada ve zamanda büyük kolaylıklar sağlaması
beklenmektedir.
4.Okuma hatalarının giderilmesi ve iyileştirilmesi için öğretmenlere etkin bir çözüm aracı
kullanımı sağlanması beklenmektedir.
3.4. SINIRLILIKLAR
1.Araştırma 2001/2002 eğitim-öğretim yılı ve ilköğretim okulu 3. sınıf öğrencileri ile sesli
okumada güçlük çeken öğrencilerle ve okuma hatalarıyla,
2.Okuma hatalarını belirlemek için seçilecek metin ve gözlem formları
ile,
3.Okuma hatalarını belirlemede başvurularak temel belirleyici kabul edilecek sınıf
öğretmenlerinin gözlemleri ile,
4.Araştırma, örneklemin temsil ettiği evrenle, sınırlıdır.
3.5. TANIMLAR
Bireyselleştirme: Bir kimseyi başkasından ayıran özelliklerin, öğrenme ve olgunlaşma
yoluyla geliştirilmesi, ferdileştirme.
Bireyselleştirilmiş öğretim: Zekaları arasında nitelik ve nicelik bakımından ayrılıklar
bulunan aynı yaşlardaki öğrencilerin her birine kendi istidat ve yetenekleri ölçüsünde
ilerleme imkanı veren bir öğretim şekli.
Bireyselleştirilmiş öğretim materyali: Bireyselleştirilmiş öğretimin uygulanabilmesi için
gerekli olan, kendi kendine çalışmayı, denemeyi, zihinsel ve bedensel işlevleri gerektiren,
öğretmen tarafından hazırlanan gereçlerin genel adı.
Okuma: Bir yazıyı oluşturan simgesel imleri seslendirmek ya da o isimlerin belirttiği
düşünceleri anlamak eylemidir. Okuma, bir yazıyı, sözcükleri, cümleleri, noktalama
işaretleri ve öteki öğeleriyle görme algılama ve kavrama sürecidir.
Sesli okuma: Bir metni duyulabilicek ve zevkle dinlenebilecek yükseklikte bir sesle
okunmasıdır.(Köksal,1999,s.3). Sesli okumanın bir başka tanımı da şöyledir: Sesli okuma,
gözle algılanıp zihinle kavranan sözcük ya da sözcük kümelerinin konuşma organları
yardımı ile söylenmesidir.
Çalışma fişleri: Bireysel çalışmanın temel gerecidir. Öğrenci için hazırlanan fişler
çalışmaların başlıca kılavuzudur. Fiş, öğrenciyi etkinliğe götüren hareket, uygulama,
yaratma, problem çözme imkanı veren gereçtir.
Okuma hataları: Bir yazıyı sesli okurken; yazıyı oluşturan kelime ve cümleleri:
eklemeler yaparak, atlamalar yaparak, düzeltmeler yaparak, söyleyemeyerek, parmakla iz
sürerek okuma şeklinde ortaya çıkan yanlış durumlardır.
3.6. YÖNTEM
3.6.1. ARAŞTIRMANIN MODELİ
Araştırma deneme modeli ile yapılmıştır. Seçilen öğrencilerin tümünün sesli
okuma düzeylerine bakılarak; sesli okuma hataları gösteren öğrenciler tek tek belirlenmiş ve
bunlardan bir grup oluşturulmuştur. Gerekli deney ve kontrol grupları belirlendikten sonra
üzerinde çalışmalar yapılarak geliştirilmiş bireyselleştirilmiş öğretim materyalleri deney
grubuna uygulanmıştır. Uygulamadan önce sınıf öğretmenlerine gerekli bilgi verilerek,
rehberlikleri için izleyecekleri yol anlatılmıştır. Kontrollü koşullarda deney ve kontrol
grupları ile sistemli çalışmalar yapılarak sonuçlar izlenmiştir.
Deney grubunun bireyselleştirilmiş öğretim materyalleriyle çalışmasından sonra
kontrol gruplarıyla karşılaştırılması yapılarak; deney grubunun materyallerle çalışmasından
sonra okuma hatalarındaki azalma düzeyine kontrol gruplarıyla karşılaştırılmalı olarak
bakılmıştır.
3.6.2. EVREN VE ÖRNEKLEM Araştırma, bireyselleştirilmiş öğretim materyallerinin okuma hatalarını azaltmasını
belirlemeye yöneliktir. Araştırmanın evrenini Sultanbeyli ilçesinden yansız atama ile seçilen
beş ilköğretim okulu ve bu okullardaki 3. sınıf öğrencileri ( yüzelli öğrenci )- öğretmenleri ile
sınırlıdır.
3.6.3. VERİLERİN TOPLANMASI VE ÇÖZÜMLENMESİ Araştırmada belirlenen sesli okuma metni yansız atama ile seçilen 3. sınıf
öğrencilerine okutturulmuştur ve sesli okuma hataları gösteren çocuklar tek tek belirlenmiştir.
Oluşturulan okuma hatalarından belirnen oranda hatayı (en az üçten fazla yineleme) gösteren
öğrencilerden deney grubu oluşturulmuştur. Yine aynı şekilde okuma hatalarını gösteren ve
göstermeyen öğrencilerden oluşan iki kontrol grubu daha belirlenmiştir. Okuma hatalarının
giderilmesi ve azaltılması için uygulanacak bireyselleştirilmiş öğretim materyalleri geliştirilip
düzenlenmiştir. Materyaller hakkında gerekli bilgi ve rehberlik yolları sınıf öğretmenlerine
verilmiştir.
Belirlenen deney ve kontrol gruplarına uygulanan öntestten (seçilen metnin gözlem
formları denetiminde okutturulması) sonra deney grubu sınıf öğretmenleri rehberliğinde bu
materyallerle çalıştırılmıştır. Okuma hataları gösteren kontrol grubu 1 ve hata göstermeyen
kontrol grubu 2 ise serbest bırakılmış normal çalışmalarına devam etmişlerdir. Yeterli süre
sonunda gruplara sontest (seçilmiş metnin gözlem formları denetiminde okutturulması)
uygulanmıştır. Uygulama sonunda deney grubu ile okuma hataları gösteren kontrol grubu 1
arasındaki farka bakılmıştır. Yine deney grubu ile okuma hataları göstermeyen kontrol gurubu
2 arasındaki farlılığa bakılmıştır. Farklılaşmalar incelenirken cinsiyet değişkeni de dikkate
alınmıştır. Uygulanan “t” testleri ile yapılan karşılaştırmalarda grupların aritmetik ortalama,
frekans ve yüzdelerine de bakılmıştır.
BÖLÜM IV. BULGULAR VE YORUMLAR
4.1. BULGU VE YORUMLAR
Tablo: I
Grupların Öntest-Sontest Puanları Arasındaki Farklarla İlgili
Aritmetik Ortalama ve Standart Sapmalar
n x ss ot1-st1 150 -,4653 ,8831 st2-ot2 150 2,7000 3,1892 ot3-st3 150 1,333E-02 ,2002 ot4-st4 150 ,1267 ,5471 ot5-st5 150 1,333E-02 ,2835 ot6-st6 150 ,4667 1,0144 ot7-st7 150 -2,0000E-02 ,1405 ot8-st8 150 -,1333 ,3957 ot9-st9 150 ,2400 ,9740 ot10-st10 150 -,1133 ,4102 ot11-st11 150 ,2133 ,7008 ot12-st12 150 -2,0000E-02 ,4252 ot13-st13 150 ,4400 1,1020 ot14-st14 150 6,667E-03 ,3754 ot15-st15 150 ,6733 1,3879 ot16-st16 150 -1,0000E-01 ,3799 ot17-st17 150 ,0000 ,2591 ot18-st18 150 6,667E-03 ,4706 ot19-st19 150 3,333E-02 ,2935 ot20-st20 150 ,1933 ,8568 ot21-st21 150 -8,6667E-02 ,3051 ot22-st22 150 6,667E-03 ,2716 ot23-st23 150 -6,2450E-18 ,2007 ot24-st24 150 8,000E-02 ,7987 ot25-st25 150 ,1000 ,3427 ot26-st26 150 ,4000 1,2478
Tablo: II
Deney Grubunun Öntest-Sontest Puanları Arasındaki Farklarla İlgili
Aritmetik Ortalama ve Standart Sapmalar
Deney Grubu n X ss
ot1-st1 50 -,5906 ,5506 st2-ot2 50 3,6000 2,3990 ot3-st3 50 6,000E-02 ,3136 ot4-st4 50 ,3600 ,8751 ot5-st5 50 2,000E-02 ,3188 ot6-st6 50 1,1800 1,3045 ot7-st7 50 ,0000 ,0000 ot8-st8 50 -,2800 ,4536 ot9-st9 50 ,7200 1,3407 ot10-st10 50 -,2200 ,4185 ot11-st11 50 ,4800 ,7624 ot12-st12 50 -2,0000E-02 ,2466 ot13-st13 50 1,1200 1,3346 ot14-st14 50 2,000E-02 ,1414 ot15-st15 50 1,8000 1,1952 ot16-st16 50 -,3400 ,4785 ot17-st17 50 -2,0000E-02 ,1414 ot18-st18 50 1,000E-01 ,3642 ot19-st19 50 2,000E-02 ,2466 ot20-st20 50 ,5800 ,9495 ot21-st21 50 -2,0000E-02 ,1414 ot22-st22 50 6,000E-02 ,3136 ot23-st23 50 -4,0000E-02 ,1979 ot24-st24 50 ,4400 ,9293 ot25-st25 50 2,000E-02 ,1414 ot26-st26 50 1,3000 1,5017
Tablo: III
Kontrol Grubu 1’in Öntest-Sontest Puanları Arasındaki Farklarla İlgili
Aritmetik Ortalama ve Standart Sapmalar
Kontrol Grubu 1 n X ss
ot1-st1 50 -,6884 ,3801 st2-ot2 50 4,2800 3,6086 ot3-st3 50 -2,0000E-02 ,1414 ot4-st4 50 2,000E-02 ,1414 ot5-st5 50 2,000E-02 ,3774 ot6-st6 50 ,1400 ,6392 ot7-st7 50 -6,0000E-02 ,2399 ot8-st8 50 -,1200 ,4352 ot9-st9 50 ,1800 ,5602 ot10-st10 50 -,1200 ,5584 ot11-st11 50 ,2800 ,7570 ot12-st12 50 -2,0000E-02 ,6543 ot13-st13 50 ,2400 ,8935 ot14-st14 50 2,000E-02 ,6224 ot15-st15 50 ,3400 1,2554 ot16-st16 50 -4,0000E-02 ,1979 ot17-st17 50 2,000E-02 ,4281 ot18-st18 50 -6,0000E-02 ,6824 ot19-st19 50 8,000E-02 ,4445 ot20-st20 50 4,000E-02 ,7814 ot21-st21 50 -,2600 ,4431 ot22-st22 50 -4,3021E-18 ,2020 ot23-st23 50 4,000E-02 ,2828 ot24-st24 50 -4,0000E-02 ,2828 ot25-st25 50 ,2800 ,5360 ot26-st26 50 -,2200 ,8640
Tablo: IV
Kontrol Grubu 2’nin Öntest-Sontest Puanları Arasındaki Farklarla İlgili
Aritmetik Ortalama ve Standart Sapmalar
Kontrol Grubu 2 n X ss
ot1-st1 50 -,1170 1,3165 st2-ot2 50 ,2200 1,5817 ot3-st3 50 ,0000 ,0000 ot4-st4 50 ,0000 ,2020 ot5-st5 50 ,0000 ,0000 ot6-st6 50 8,000E-02 ,4882 ot7-st7 50 ,0000 ,0000 ot8-st8 50 -1,1102E-17 ,2020 ot9-st3 50 -,1800 ,5956 ot10-st10 50 ,0000 ,0000 ot11-st11 50 -,1200 ,3854 ot12-st12 50 -2,0000E-02 ,2466 ot13-st13 50 -4,0000E-02 ,6047 ot14-st14 50 -2,0000E-02 ,1414 ot15-st15 50 -,1200 ,8953 ot16-st16 50 8,000E-02 ,2740 ot17-st17 50 ,0000 ,0000 ot18-st18 50 -2,0000E-02 ,2466 ot19-st19 50 ,0000 ,0000 ot20-st20 50 -4,0000E-02 ,6987 ot21-st21 50 2,000E-02 ,1414 ot22-st22 50 -4,0000E-02 ,2828 ot23-st23 50 ,0000 ,0000 ot24-st24 50 -,1600 ,8889 ot25-st25 50 ,0000 ,0000 ot26-st26 50 ,1200 ,6590
4.2. TÜM GRUP İÇİN KARŞILAŞTIRMALAR
4.2.1. Deney Grubu-Kontrol Grubu (1-2 no.lu grupların) Karşılaştırması
Tablo 1: Deney Grubu-Kontrol Grubunun (1-2 no.lu grupların) “Metni Okuma
Süresi” Açısından Karşılaştırması
Gruplar n x ss t sd p F1 deney grubu1 50 -,5906 ,5506 1,034 98 ,304 kontrol grubu 1 50 -,6884 ,3801
Tablo 1’e göre; ilköğretim 3. sınıf öğrencilerinin “metin okuma süre” lerinde
bireyselleştirilmiş öğretim materyalleri ile çalışan deney grubu lehine anlamlı bir farklılık
bulunamamıştır.
Buna göre deney grubundaki öğrencilerin materyallerle çalışmalarından sonra metin
okuma sürelerinde; hata gösteren kontrol grubu 1’e göre belirgin bir değişiklik
göstermedikleri ortaya çıkmıştır. Araştırmamızın amaçları belirlenirken hata türleri üzerinde
durulduğundan; metin okuma süresini geliştirme amaçlı çalışma düzenlenmemiştir. Ancak
materyallerin dolaylı yollardan bu becerinin gelişimine katkıda bulunmakta olduğu
öğretmenlerin gözlemleri dahilinde söylenebilmektedir. Bilinmelidir ki; azalan okuma hataları
okumanın gelişmesi ve hızlanması demektir.
Tablo 2: Deney Grubu-Kontrol Grubunun (1-2 no.lu grupların) “Dakikada
Kelime Okuma Sayısı” Açısından Karşılaştırması
Gruplar n x ss t sd p F2 deney grubu1 50 3,6000 2,3990 -1,110 98 ,270 kontrol grubu 1 50 4,2800 3,6086
Tablo 2’ye göre; ilköğretim 3. sınıf öğrencilerinin “dakikada kelime okuma sayı”
larında deney grubu lehine anlamlı bir farklılık çıkmamıştır.
Buna göre deney grubumuz dakikada kelime okuma sayısı açısından hata gösteren
kontrol grubu 1’e göre belirgin bir değişiklik göstermemiştir. Bilinmektedir ki; okuma hızını
kesintiye uğratan etkenlerin başında sesli okuma hatalarından biri olan sözcükleri geri dönüp
yeniden okumak gelmektedir. Tablo 1’le de ilişkili olarak; bulunan sonuç, okuma hataları
azaldıktan sonra doğal olarak gelişicek bir sonuçtur.
Tablo 3: Deney Grubu-Kontrol Grubunun (1-2 no.lu grupların) “Kelime
Atlama Sayısı” Açısından Karşılaştırması
Gruplar n x ss t sd p F4 deney grubu1 50 ,3600 ,8751 2,712 98 ,008 kontrol grubu 1 50 0,02000 ,1414
Tablo 3’e göre; ilköğretim öğrencilerinin “kelime atlama” hata sayılarında,
bireyselleştirilmiş öğretim materyalleri ile çalışan deney grubu lehinde .01 düzeyinde anlamlı
farklılık bulunmuştur.
Genellikle çocukların bir satırda 6-7 kez göz sıçraması yaptığı bilinmektedir.
Okumanın oluşumunun temelinde olan bu sıçramalar; gözün bütünü görme çabasının bir
sonucudur. Özellikle geliştirilemeyen yetersiz göz hareketleri sonucu ortaya çıkan bir hata
türü olan kelime atlamada dikkat eksikliği, ilgi azlığı gibi unsurlarında etkisi bulunmaktadır.
Deney grubumuzun çalıştığı materyallerimizin bu sıçramaları geliştirici ve geliştirirken dikkat
ve ilgi çekici olmasına çalışılmışdır. Öğrenciler çalışırken eksik, fazla, yeri değişmiş
kelimeleri bularak; satır başı ve sonlarına dikkat ederek okuyarak; kelimeleri ayırarak,
birleştirerek en önemlisi de kendi kendilerine eğlenerek çalışma fırsatı bulmuşlardır.
Tablo 4: Deney Grubu-Kontrol Grubunun (1-2 no.lu grupların) “Hece Atlama
Sayısı” Açısından Karşılaştırması
Gruplar n x ss t sd p F6 deney grubu1 50 1,1800 1,3045 5,062 98 ,000 kontrol grubu 1 50 ,1400 ,6392
Tablo 4’e göre; ilköğretim 3. sınıf öğrencilerinin okuma hatalarından “hece atlama”
sayılarında bireyselleştirilmiş öğretim materyalleri ile çalışma uygulanan deney grubu lehine
.01 düzeyinde anlamlı farklılık saptanmıştır.
Buna göre deney grubundaki öğrencilerin materyallerle çalıştıktan sonra hece atlama
hata sayılarında azalma görülmüştür. Heceleme görsel bir yetenek olduğundan beraberinde
sözcüklerin tümünü görme becerisini de geliştirmektedir. Araştırmamızda uygulanan; öğrenci
dikkatini heceye yoğunlaştıran, öğrenciyi etkin kılan, uğraştıran, düşündüren çalışma
materyalleri etkili sonuç vermiştir.
Tablo 5: Deney Grubu-Kontrol Grubunun (1-2 no.lu grupların) “Satır Atlama
Sayısı” Açısından Karşılaştırması
Gruplar n x ss t sd p F9 deney grubu1 50 ,7200 1,3407 2,628 98 ,010 kontrol grubu 1 50 ,1800 ,5602 Tablo 5’e göre; ilköğretim 3. sınıf öğrencilerinin “satır atlama” hatalarında
bireyselleştirilmiş öğretim materyalleriyle çalışılan deney grubu lehine .01 düzeyinde anlamlı
farklılık belirlenmiştir.
Bu sonuca göre deney grubu öğrencilerinde çalışma sonunda satır atlama
hatalarında azalma görülmüştür. Bireyselleştirilmiş öğretim materyallerimizdeki satırlar
olabildiğince kısa tutulmuş, satır aralıkları belirginleştirilmiştir. Öğrencilerin bir satırda
ortalama 6-7 sıçrama yaptığı bilinmektedir. Bu sıçrama düzeyleri göz önünde tutularak her
satır tek düşünce biçiminden oluşturulmaya çalışılmış, cümledeki kelime sayılarının 9’u, hece
sayılarının 4’ü ve harf sayılarının da 9’u geçmeyecek şekilde olmasına dikkat edilmiştir.
Tablo 6: Deney Grubu-Kontrol Grubunun (1-2 no.lu grupların) “Geri Dönüş
Sayısı” Açısından Karşılaştırması
Gruplar n x ss t sd p F11 deney grubu1 50 ,4800 ,7624 1,316 98 ,191 kontrol grubu 1 50 ,2800 ,7570
Tablo 6’ya göre; ilköğretim 3. sınıf öğrencilerinin sesli okuma yaparken “geri
dönüş” hatalarında bireyselleştirilmiş öğretim materyalleriyle çalışan deney grubu lehine
anlamlı bir farklılık bulunamamıştır.
Buna göre deney grubumuzdaki öğrencilerin geri dönüşlerinde hata gösteren
kontrol grubuna göre anlamlı bir azalma görülmemektedir.
Tablo 7: Deney Grubu-Kontrol Grubunun (1-2 no.lu grupların) “Kelime Tekrarı
Sayısı” Açısından Karşılaştırması
Gruplar n x ss t sd p F13 deney grubu1 50 1,1200 1,3346 3,874 98 ,000 kontrol grubu 1 50 ,2400 ,8935
Tablo 7’ye göre; ilköğretim 3. sınıf öğrencilerinin “kelime tekrarı” hatalarında
bireyselleştirilmiş öğretim materyalleri ile çalışan deney grubu lehine .01 düzeyinde anlamlı
farklılık bulunmuştur.
Deney grubundaki öğrenciler çalışma sonunda kelime tekrarlama hatasını kontrol
grubuna göre daha az göstermektedirler. Okuma esnasında yapılan tekrarlar verimi
düşürmektedir. Özellikle dikkat eksikliği ve konsantrasyon yetersizliği nedeniyle oluşan
tekrarlar, uygun göz hareketleri alışkanlıklarının kazandırılmasıyla giderilebilmektedir. Deney
grubuna verdiğimiz mateyaller öğrencileri kelimeler üzerinde çalıştırmakta onların dikkatini
çekerek incelemeye sevk etmektedir. Öğrencilere kazandırılması gereken bir beceride,
anlaşılamayan kelimeleri yeniden okumak yerine ileriki açıklamalar içinde kelimeyi daha iyi
anlamak için okumayı sürdürme alışkanlığı olmalıdır.
Tablo 8: Deney Grubu-Kontrol Grubunun (1-2 no.lu grupların) “Hece Tekrarı
Sayısı” Açısından Karşılaştırması
Gruplar n x ss t sd p F15 deney grubu1 50 1,8000 1,1952 5,956 98 ,000 kontrol grubu 1 50 ,3400 1,2554
Tablo 8’e göre; ilköğretim 3. sınıf öğrencilerinin okuma hatalarından “hece tekrarı”
sayılarında bireyselleştirilmiş öğretim materyalleri ile çalışan deney grubu lehine .01
düzeyinde anlamlı farklılık bulunmuştur.
Buna göre deney grubu öğrencileri bireyselleştirilmiş öğretim materyalleri ile
çalışmalarından sonra hece tekrarlama hatalarında kontrol grubu 1’e göre azalma
göstermişlerdir. Okurken hecelerde takılan ve geri dönerek tekrarlar yapan öğrencilerin bir
bakışta bütünü görme becerilerinde bir eksiklik bulunmaktadır. Tek bir göz hareketiyle ne
kadar çok bilgi alınabilirse, ne kadar çok şey görülebilirse o kadar hızlı okunabilinir ve yararlı
olmayan göz hareketlerine son verilebilir.
Tablo 9: Deney Grubu-Kontrol Grubunun (1-2 no.lu grupların) “Fazla Kelime Okuma
Sayısı” Açısından Karşılaştırması
Gruplar n X ss t sd p F18 deney grubu1 50 ,1000 ,3642 1,463 98 ,147 kontrol grubu 1 50 0,06000 ,6824
Tablo 9’a göre, ilköğretim 3. sınıf öğrencilerinin “fazla kelime okuma” hata
sayılarında bireyselleştirilmiş öğretim materyalleri ile çalışan deney grubumuz lehine
anlamlı bir farklılık bulunamamıştır.
Öğretmen gözlemleri sonucunda da belirtilebilen, fazla kelime okuma hataları
genellikle heyecanlı ve dikkat eksikliği olan çocuklarda ortaya çıkmaktadır. Bu öğrenciler
okuduklarından bir an önce kurtulabilmek için hızlı okuma yoluna gitmekte ve bu da onları
fazla kelime okumaya götürebilmektedir. İlgisini çekmeyen ya da düzeye uygun olmayan
metinler karşısında dikkat eksikliği olan öğrenciler topluluk önünde ve öğretmen
gözetiminde sesli okuma yaparken bu hata türünü sergilemektedirler. Deney grubumuz
lehine anlamlı bir istatistiki sonuç bulunamamakla birlikte yalnız başına ve istediği şekilde
çalışma imkanı bulan bu öğrencilerin fazla kelime okuma hatalarını azaltabilecekleri
söylenebilmektedir. Bireysel çalışma heyecanı azaltmakta ve kısıtlamaları ortadan
kaldırmaktadır.
Tablo 10: Deney Grubu-Kontrol Grubunun (1-2 no.lu grupların) “Fazla Hece
Okuma Sayısı” Açısından Karşılaştırması
Gruplar n X ss t sd p F20 deney grubu1 50 ,5800 ,9495 3,105 98 ,002 kontrol grubu 1 50 0,04000 ,7814
Tablo 10’a göre; ilköğretim 3. sınıf öğrencilerinin “fazla hece okuma” hata
sayılarında bireyselleştirilmiş öğretim materyalleri ile çalışan deney grubumuz lehine .01
düzeyinde anlamlı farklılık bulunmuştur.
Tam anlamıyla kazanılamamış bir okuma becerisinin doğurduğu olumsuz
sonuçlardan biri de fazla hece okumadır. Kelimelerin fazla okunmasında olduğu gibi,
hecelerin fazla okunmasında da sebepler benzerdir. Bu benzer sebeplerin yanı sıra öğrenciler
uygun olmayan göz sıçramaları nedeniyle de bu yola başvurabilmektedirler. Özellikle kelime
sonlarına sesli harfler ekleyerek fazladan hece oluşturma gözlemlenmektedir. Materyallerimiz
deney grubu öğrencilerini hecelere ve kelime sonundaki heceler üzerine yoğunlaştırarak
çalışma imkanı sağlamıştır. Öğrenciler heceleri ayırmak, birleştirmek, hareketli materyallerde
takip etmek, okumak, bulmak gibi eylemlerle iç içe olmuşlardır. Bu eylemlerin getirisi olarak
da fazla hece okuma hata sayılarında azalma olmuştur.
Tablo 11: Deney Grubu-Kontrol Grubunun (1-2 no.lu grupların) “Eksik Kelime
Okuma Sayısı” Açısından Karşılaştırması
Gruplar n x ss t sd P F24 deney grubu1 50 ,4400 ,9293 3,494 98 ,001 kontrol grubu 1 50 0,04000 ,2828
Tablo 11’e göre; ilköğretim 3. sınıf öğrencilerinin “eksik kelime okuma” hatalarında
deney grubu lehine .01 düzeyinde anlamlı farklılık gözlemlenmiştir.
Bu sonuca göre bireyselleştirilmiş öğretim materyalleri sesli okuma da kelime
atlamayı azaltmaktadır. Gereğinden uzun cümlelerin olduğu metinlerde daha çok ortaya çıkan
bir hata türüdür. Fazla kelimeler öğrencilerin sıkılmasına sebep olmakta ve okuma esnasında
öğrenciyi bazı kelimeleri okumama yoluna götürmektedir. Bir an önce okuduğunu bitirmek
isteyen öğrenci hızlı ama anlamadan okuma yoluna yönelmektedir. Gereğinden uzun bir dize
öğrencilerin göz sıçramalarına uygun olmamaktadır. İlkokul 3. sınıf için cümlede yer alan
kelime sayısı 9’u geçmemelidir. Kelime dağarcığında bulunmayan yeni ya da çok heceli
kelimeler de eksik okumaya yol açabilmektedir. Bu faktörler dikkate alınarak düzenlenen
materyallerimiz deney grubumuz için etkili sonuçlar doğurmuştur.
Tablo 12: Deney Grubu-Kontrol Grubunun (1-2 no.lu grupların) “Eksik Hece
Okuma Sayısı” Açısından Karşılaştırması
Gruplar n x ss t sd p F26 deney grubu1 50 1,3000 1,5017 6,204 98 ,000 kontrol grubu 1 50 -,2200 ,8640
Tablo 12’ye göre; ilköğretim 3. sınıf öğrencilerinin “eksik hece okuma hatası”
sayılarında bireyselleştirilmiş öğretim materyalleri ile çalışan deney grubu lehine .01
düzeyinde anlamlı farklılık saptanmıştır.
Deney grubu, okuma hataları gösteren kontrol grubu 1‘e göre eksik hece okuma
sayısında azalma göstermiştir. İlköğretim 3. sınıf öğrencilerinin özellikle başta ortada ve
sonda kelimeleri ve heceleri atlayarak yaptıkları okuma hataları mevcuttur. Çocukların ilgi
düzeylerine uygun olmayan, yazım kurallarına uymayan yazılar, onları bir an önce bu yazıdan
kurtulma çabasına itmektedir. Bu çaba da eksik okuma hataları doğurmaktadır.
Materyallerimiz bu hata türünde de deney grubumuz lehine sonuçlar vermiştir. Özellikle
hecelerin üzerine öğrenci dikkatini çekerek eksik okumayı engelleyici çalışmalar
bulunmaktadır. Okumada gözün sıçramalar yaparak hareket ettiği bilinmektedir.
Materyallerimiz öğrencilerin bu sıçrama düzeylerini gereği gibi düzenleyici, hız kazandırıcı
ve de geriye dönük yinelemeli okumayı azaltıcı olmuştur.
4.2.2. Deney Grubu-Kontrol Grubu (1-3 no.lu grupların) Karşılaştırması
Tablo 13: Deney Grubu-Kontrol Grubunun (1-3 no.lu grupların) “Metin
Okuma Süresi” Açısından Karşılaştırması
Gruplar n x Ss t sd p F1 deney grubu1 50 -,5906 ,5506 -2,347 98 ,021 kontrol grubu 2 50 -,1170 1,3165
Tablo 13’e göre; ilköğretim 3. sınıf öğrencilerinin “metin okuma süre” lerinde
bireyselleştirilmiş öğretim materyalleri ile çalışan deney grubu lehine .01 düzeyinde anlamlı
bir farklılık belirlenmiştir.
Buna göre deney grubu öğrencileri materyallerle çalıştıktan sonra metin okuma
sürelerinde olumlu gelişmeler göstermişlerdir. Okuma hata seviyeleri düşük olan kontrol
grubu 2’ye göre metin okuma sürelerinde anlamlı farklılık görülmüştür. Bireysel olarak
çalışabilen, zorlanmayan, istediği gibi çalışmasını yönlendirebilen deney grubu öğrencileri
kendi içlerinde başarılı olmuşlardır.
Tablo 14: Deney Grubu-Kontrol Grubunun (1-3 no.lu grupların) “Dakikada Kelime
Okuma Sayısı” Açısından Karşılaştırması
Gruplar n x ss t sd p F2 deney grubu1 50 3,6000 2,3990 8,318 98 ,000 kontrol grubu 2 50 ,2200 1,5817
Tablo 14’e göre; ilköğretim 3. sınıf öğrencilerinin “dakikada kelime okuma sayı”
larında deney grubu lehine .01 düzeyinde anlamlı bir farlılık bulunmuştur.
Deney grubu öğrencileri verilen süre ve yapılan çalışmalar sonucunda metin okuma
sürelerinde gösterdikleri ilerleme gibi dolayısıyla dakikada kelime okuma sayılarında da bir
ilerleme göstermişlerdir. Grubun ilerleme göstermesinde karşılaştırıldığı grubun hata seviyesi
az olan kontrol grubu 2 olması dikkat çekicidir. Öğrenciler hata azaltmayı amaçlayan bireysel
çalışmaları sonucunda okuma hızlarında ileri düzeyde başarı sergilemişlerdir.
Tablo 15: Deney Grubu-Kontrol Grubunun (1-3 no.lu grupların) “Kelime Atlama
Sayısı” Açısından Karşılaştırması
Gruplar n x ss t sd P F4 deney grubu1 50 ,3600 ,8751 2,835 98 ,006 kontrol grubu 2 50 ,0000 ,2020
Tablo 15’e göre; ilköğretim 3. sınıf öğrencilerinin “kelime atlama” hata sayılarında
bireyselleştirilmiş öğretim materyalleri ile çalışan deney grubu lehine .01 düzeyinde anlamlı
farklılık belirlenmiştir.
Buna göre deney grubu öğrencileri uygulamalar sonucunda hata göstermeyen kontrol
grubuna oranla hata gösterme oranında azalma göstermiştir.
Tablo 16: Deney Grubu-Kontrol Grubunun (1-3 no.lu grupların) “Hece Atlama Sayısı”
Açısından Karşılaştırması
Gruplar n x ss t sd P F6 deney grubu1 50 1,1800 1,3045 5,584 98 ,000 kontrol grubu 2 50 0,08000 ,4882
Tablo 16’ya göre; ilköğretim 3. sınıf öğrencilerinin “hece atlama” hatalarında
bireyselleştirilmiş öğretim materyalleri ile çalışan deney grubumuz lehine anlamlı bir farklılık
gözlemlenmiştir.
Deney grubu öğrencileri çalışma sonucunda normal seyirde çalışmış olan kontrol
grubu 2’ye göre hece atlamayı azaltmıştır. Hecelere dikkat çeken, öğrenciyi hecelerle
uğraştıran, oynatan materyallerimiz başarı sağlayıcı birer araç olmuşlardır.
Tablo 17: Deney Grubu-Kontrol Grubunun (1-3 no.lu grupların) “Satır Atlama
Sayısı” Açısından Karşılaştırması
Gruplar n x ss t sd P F9 deney grubu1 50 ,7200 1,3407 4,338 98 ,000 kontrol grubu 2 50 -,1800 ,5956
Tablo 17’ye göre; ilköğretim 3. sınıf öğrencilerinin “satır atlama” hata sayılarında
bireyselleştirilmiş öğretim materyalleriyle çalışan deney grubu lehine .01 düzeyinde anlamlı
farklılık saptanmıştır.
Bu sonuca göre deney grubu öğrencilerimizin satır atlama hatalarında kontrol grubu
2’ye oranla anlamlı azalmalar belirlenmiştir. Öğrencilerin çalışmalarını yürütürken öğretmen
gözlemleri dahilinde söylenebilmektedir ki; parmakla takibi daha çok kullanmışlardır. Bu da
onların satır atlama hatalarını göstermelerini azaltmıştır.
Tablo 18: Deney Grubu-Kontrol Grubunun (1-3 no.lu grupların) “Geri Dönüş Sayısı”
Açısından Karşılaştırması
Gruplar n x ss t sd P F11 deney grubu1 50 ,4800 ,7624 4,966 98 ,000 kontrol grubu 2 50 -,1200 ,3854
Tablo 18, göstermektedir ki; ilköğretim 3. sınıf öğrencilerinin sesli okumada “geri
dönüş” hata sayılarında bireyselleştirilmiş öğretim materyalleri ile çalışan deney grubu
lehine .01 düzeyinde anlamlı farklılık saptanmıştır.
Buna göre deney grubu öğrencilerimizde materyallerle çalışmaları sonucunda geri
dönüş hatalarında azalma gözlenmiştir. Yine bu bize çalışmalarla ve göz egzersizleriyle
okuma esnasındaki sıçramaların geliştirilebildiğini göstermektedir. Çocukların metin ve yazı
öğelerini bir bütün olarak algılama eğilimleri unutulmamalıdır. Daha çok şey görebilmek geri
dönüp tekrar okumaları azaltmaktadır.
Tablo 19: Deney Grubu-Kontrol Grubunun (1-3 no.lu grupların) “Kelime Tekrarı
Sayısı” Açısından Karşılaştırması
Gruplar n x ss t sd P F13 deney grubu1 50 1,1200 1,3346 5,598 98 ,000 kontrol grubu 2 50 0,04000 ,6047
Tablo 19’a göre; ilköğretim 3. sınıf öğrencilerinin “kelime tekrarı” hata sayılarında
deney grubu lehine .01 düzeyinde anlamlı farklılık gözlemlenmiştir.
Deney grubu öğrencilerimiz bireyselleştirilmiş öğretim materyalleri ile çalıştıktan
sonra kelime tekrarlarında azalma göstermişlerdir. Öğrenciler doğru okuduklarına emin
olduklarında, okumalarına güvendiklerinde geri dönüşleri ve tekrarları azaltmaktadırlar.
Çocukların okumakta zorlandıkları kelime dağarcıklarında yer almayan gereğinden fazla
heceye sahip kelimelerin olduğu metinlerde daha çok ortaya çıkabilen bir hata türüdür. Deney
grubu öğrencilerimiz okuma hızını yavaşlatan, zaman ve enerji kaybettirerek can sıkan bu
hata türünü göstermede azalmalar kaydetmiştir.
Tablo 20: Deney Grubu-Kontrol Grubunun (1-3 no.lu grupların) “Hece Tekrarı
Sayısı” Açısından Karşılaştırması
Gruplar n x ss t sd p F15 deney grubu1 50 1,8000 1,1952 9,091 98 ,000 kontrol grubu 2 50 -,1200 ,8953
Tablo 20’ye göre; ilköğretim 3. sınıf öğrencilerinin “hece tekrarı” hatalarında deney
grubu lehine .01 düzeyinde anlamlı farklılık bulunmuştur.
Deney grubu öğrencilerinde çalışma sonunda okuma hataları göstermeyen kontrol
grubu 2’ye göre hece tekrarlarında anlamlı bir azalma gözlenmiştir. Geri dönüşlerin
azalmasının bir sonucu olarak öğrencilerin hece tekrarları da azalmıştır. Göz okuduğundan
emin olmayı benimsemiş olarak satırın sonuna gitmeyi öğrenmiştir. Öğrenciler doğru
okuduklarından emin olmasalar bile okumaya devam etmeleri gerektiğini bilmektedirler.
Metin içinde diğer cümlelerin gelişinden anlamlandıramadıkları kelimeleri bulmaya
yönlendirilmişlerdir. Cümle sonlarında zor gelen, okunmadan geçilen heceler üzerine oyun
tarzında çalışmalar düzenlenerek öğrencilerin dikkatleri çekilmiştir. Materyaller analiz ve
sentez becerilerini de içinde barınmaktadır. Heceleri parçalayan yeniden bir araya getirip
düzenleyen öğrenciler sınırlamalar olmadan bu çalışmaların tadını çıkarabilmişlerdir.
Tablo 21: Deney Grubu-Kontrol Grubunun (1-3 no.lu grupların) “Fazla Kelime Okuma
Sayısı” Açısından Karşılaştırması
Gruplar n x ss t sd p F18 deney grubu1 50 ,1000 ,3642 1,929 98 ,057 kontrol grubu 2 50 0,02000 ,2466
Tablo 21’e göre; ilköğretim 3. sınıf öğrencilerinin “fazla kelime okuma” hatalarında
bireyselleştirilmiş öğretim materyalleri ile çalışan deney grubu lehine .01 düzeyinde anlamlı
farklılık bulunmuştur.
Bu sonuç dahilinde söylenebilmektedir ki; öğrenciler bireysel olarak çalıştıklarında
fazla kelime okuma yoluna gitmemektedirler. Kendi çalışma tarzlarına uygun şekilde ve hızda
materyallerle uğraşan deney grubu öğrencilerinde gözlemlenen fazla kelime okuma
hatalarında azalma olurken, kontrol grubu 2’de bu yönde olumlu bir gelişme olmamıştır.
Tablo 22: Deney Grubu-Kontrol Grubunun (1-3 no.lu grupların) “Fazla Hece Okuma
Sayısı” Açısından Karşılaştırması
Gruplar n x ss t sd p F20 deney grubu1 50 ,5800 ,9495 3,719 98 ,000 kontrol grubu 2 50 0,04000 ,6987
Tablo 22’ye göre ilköğretim 3. sınıf öğrencilerinin ”fazla hece okuma” hata
sayılarında deney grubu lehine .01 düzeyinde anlamlı bir farklılık belirlenmiştir.
Normal seyirdeki çalışmalarını sürdüren kontrol grubu 2’ye oranla bu olumlu
gelişmeleri sergileyen deney grubumuzdaki öğrenciler; özellikle kelimelerin son hecelerini
eklemeli okumayı azaltmışlardır.
Tablo 23: Deney Grubu-Kontrol Grubunun (1-3 no.lu grupların) “Eksik Kelime
Okuma Sayısı” Açısından Karşılaştırması
Gruplar n x ss t sd p F24 deney grubu1 50 ,4400 ,9293 3,299 98 ,001 kontrol grubu 2 50 -,1600 ,8889
Tablo 23’e göre; ilköğretim 3. sınıf öğrencilerinin “eksik kelime okuma” hatalarında
bireyselleştirilmiş öğretim materyalleriyle çalışan deney grubu lehine .01 düzeyinde anlamlı
farklılık saptanmıştır.
Görülmektedir ki; bireyselleştirilmiş öğretim materyalleri ile çalışan deney
grubumuzda çalışma sonunda eksik okuma hatalarında da azalma olmuştur. Deney grubu
öğrencileri dikkat ve ilgi çeken noktaları bulunan çalışmalarda kelimeleri eksiksiz ve bir
bütün olarak görmeyi öğrenmişlerdir.
Tablo 24: Deney Grubu-Kontrol Grubunun (1-3 no.lu grupların) “Eksik Hece Okuma
Sayısı” Açısından Karşılaştırması
Gruplar n x ss t sd p F26 deney grubu1 50 1,3000 1,5017 5,088 98 ,000 kontrol grubu 2 50 ,1200 ,6590
Tablo 24’e göre; sesli okumada gösterilen “eksik hece okuma” hatalarında
bireyselleştirilmiş öğretim materyalleri ile çalışan ilköğretim 3. sınıf deney grubu öğrencileri
lehine .01 düzeyinde anlamlı farklılık bulunmuştur.
Deney grubu öğrencilerinin çalışma sonunda sesli okumada daha sakin oldukları
gözlemlenmiştir. Bunun bir getirisi olarak okuma hızları düzenli ve eksik hece okuma
seviyeleri düşük olmuştur. Kelimeleri bütün olarak görmeye ve sonlarına dikkat etmeye
başlamışlardır.
4.2.3. Cinsiyet Alt Gruplarında Karşılaştırmalar
Tablo 25: Tüm Örneklemin Cinsiyete Göre Frekans ve Yüzde Dağılımı
F % Erkek 77 51,3 Kız 73 48,7 Toplam 150 100,0
Tablo 26: Deney ve Kontrol Gruplarının Cinsiyete Göre Frekans ve Yüzde
Dağılımı
Gruplar Cinsiyet F %
deney grubu1Erkek 30 60,0Kız 20 40,0Toplam 50 100,0
kontrol grubu 1 Erkek 25 50,0Kız 25 50,0Toplam 50 100,0
kontrol grubu 2 Erkek 22 44,0Kız 28 56,0Toplam 50 100,0
4.2.3.1. Deney Grubu-Kontrol Grubu (1-2 no.lu grupların) Karşılaştırması
Tablo 27: Erkek Alt Grubunda Deney-Kontrol Grubu (1-2 kod no.lu) Karşılaştırması
Gruplar n x ss t sd p F1 deney grubu1 30 -,5083 ,6487 ,731 53 ,468 kontrol grubu 1 25 -,6168 ,3936
Gruplar n x ss t sd p F2 deney grubu1 30 3,7333 2,4766 -,253 53 ,801
kontrol grubu 1 25 3,9600 4,0874
Gruplar n x ss t sd p F3 deney grubu1 30 6,667E-02 ,3651 ,911 53 ,366 kontrol grubu 1 25 ,0000 ,0000
Gruplar n x ss t sd p F4 deney grubu1 30 ,2000 ,7611 1,312 53 ,195 kontrol grubu 1 25 ,0000 ,0000
Gruplar n x ss t sd p F5 deney grubu1 30 6,667E-02 ,3651 -,129 53 ,898 kontrol grubu 1 25 8,000E-02 ,4000
Gruplar n x ss t sd p F6 deney grubu1 30 1,0000 1,3391 3,095 53 ,003 kontrol grubu 1 25 0,08000 ,7024
Gruplar n x ss t sd p F7 deney grubu1 30 ,0000 ,0000 1,098 53 ,277 kontrol grubu 1 25 -4,0000E-02 ,2000
Gruplar n x ss t sd p F8 deney grubu1 30 -,2000 ,4068 -,376 53 ,708 kontrol grubu 1 25 -,1600 ,3742
Gruplar n x ss t sd p F9 deney grubu1 30 ,5333 ,7303 1,680 53 ,099 kontrol grubu 1 25 ,2400 ,5228
Gruplar n x ss t sd p F10 deney grubu1 30 -,2333 ,4302 -,814 53 ,419 kontrol grubu 1 25 -,1200 ,6000
Gruplar n x ss t sd p F11 deney grubu1 30 ,5333 ,7761 ,446 53 ,657 kontrol grubu 1 25 ,4400 ,7681
Gruplar n x ss t sd p F12 deney grubu1 30 ,0000 ,2626 ,000 53 1,000 kontrol grubu 1 25 ,0000 ,6455
Gruplar n x ss t sd p F13 deney grubu1 30 1,0333 1,5196 2,588 53 ,012 kontrol grubu 1 25 ,1600 ,8000
Gruplar n x ss t sd p F14 deney grubu1 30 3,333E-02 ,1826 -1,180 53 ,243 kontrol grubu 1 25 ,1600 ,5538
Gruplar n x ss t sd p F15 deney grubu1 30 2,0000 1,3131 4,815 53 ,000 kontrol grubu 1 25 ,2400 1,3928
Gruplar n x ss t sd p F16 deney grubu1 30 -,3667 ,4901 -3,119 53 ,003 kontrol grubu 1 25 0,04000 ,2000
Gruplar n x ss t sd p F17 deney grubu1 30 ,0000 ,0000 1,098 53 ,277 kontrol grubu 1 25 -8,0000E-02 ,4000
Gruplar n x ss t sd p F18 deney grubu1 30 ,0000 ,0000 -,686 53 ,496 kontrol grubu 1 25 8,000E-02 ,6403
Gruplar n x ss t sd p F19 deney grubu1 30 ,0000 ,2626 -,890 53 ,378 kontrol grubu 1 25 8,000E-02 ,4000
Gruplar n x ss t sd p F20 deney grubu1 30 ,6000 ,9322 2,376 53 ,021 kontrol grubu 1 25 0,04000 ,7895
Gruplar n x ss t sd p F21 deney grubu1 30 0,03333 ,1826 3,735 53 ,000 kontrol grubu 1 25 -,4000 ,5000
Gruplar n x ss t sd p F22 deney grubu1 30 3,333E-02 ,1826 ,911 53 ,366 kontrol grubu 1 25 ,0000 ,0000
Gruplar n x ss t sd p F23 deney grubu1 30 -3,3333E-02 ,1826 -1,420 53 ,161 kontrol grubu 1 25 4,000E-02 ,2000
Gruplar n x ss t sd p F24 deney grubu1 30 ,3000 ,7497 2,200 53 ,032 kontrol grubu 1 25 0,04000 ,2000
Gruplar n x ss t sd p F25 deney grubu1 30 ,0000 ,0000 -2,205 53 ,032
kontrol grubu 1 25 ,2400 ,5972
Gruplar n x ss t sd p F26 deney grubu1 30 1,3333 1,7087 3,954 53 ,000 kontrol grubu 1 25 -,2000 1,0000
Erkek alt grubunda deney ve kontrol gruplarımız karşılaştırıldığında; deney grubu erkek
öğrencileri lehine .01 düzeyinde anlamlı sonuçlar elde edilmiştir. Deney grubu erkek
öğrencileri sesli okumada “hece atlama” ve “satır atlama” hatalarında kontrol grubu 1’e gore
azalma göstermişlerdir. (F6 – F9)
Deney grubu erkek öğrencileri bireyselleştirilmiş öğretim materyalleri ile
çalışmalarından sonra sesli okumada “kelime tekrarı” ve “hece tekrarı” hatalarında azalma
göstermişlerdir. (F13 – F15)
Deney grubu erkek öğrencilerimizin sesli okumada azalma gösterdikleri hata türlerinden
biri de “fazla hece okuma” hatasıdır. (F20)
Materyallerle çalışan deney grubu erkek öğrencilerimiz çalışma süreci sonunda okuma
esnasında “okuduğu yeri kaybetme” hatasında da olumlu gelişmeler göstermişlerdir. (F16)
Deney grubu öğrencileri sesli okumada gösterilen “eksik hece okuma” ve “eksik kelime
okuma” hatalarında da kontrol grubu 1’e gore anlamlı gelişmeler göstermişlerdir. (F24 – F25
– F26)
Yine deney grubu öğrencilerimizin çalışma sonunda sesleri çıkarmakta ve söylemekte
kontrol grubuna gore daha az zorlandıkları gözlemlenmiştir. (F21)
Sonuçlar dahilinde söylenebilmektedir ki; bireyselleştirilmiş öğretim materyalleri ile
çalışan deney grubu erkek öğrencileri çalışma sonunda sesli okumadaki en temel ve sık
görülen okuma hatalarını göstermede azalmalar sergilemişlerdir. Hata gösteren kontrol grubu
1’e oranla deney grubumuz sesli okuma yaparken hece-satır atlama, hece-kelime tekrarlama,
fazla hece okuma, okuduğu yeri kaybetme, eksik hece-kelime okuma ve sesleri çıkaramama
söyleyememe hatalarını daha az göstermişlerdir.
Diğer hata türlerimizin sonuçlarında deney grubu erkek öğrencileri lehine anlamlı bir
sonuç bulunamamıştır.
Tablo 28: Kız Alt Grubunda Deney-Kontrol Grubu (1-2 kod no.lu) Karşılaştırması
Gruplar n x ss t sd p F1 deney grubu1 20 -,7140 ,3356 ,439 43 ,663 kontrol grubu 1 25 -,7600 ,3597
Gruplar n x ss t sd p F2 deney grubu1 20 3,4000 2,3261 -1,434 43 ,159 kontrol grubu 1 25 4,6000 3,1091
Gruplar n x ss t sd p F3 deney grubu1 20 5,000E-02 ,2236 1,423 43 ,162 kontrol grubu 1 25 -4,0000E-02 ,2000
Gruplar n x ss t sd p F4 deney grubu1 20 ,6000 ,9947 2,754 43 ,009 kontrol grubu 1 25 0,04000 ,2000
Gruplar n x ss t sd p F5 deney grubu1 20 -5,0000E-02 ,2236 -,111 43 ,912 kontrol grubu 1 25 -4,0000E-02 ,3512
Gruplar n x ss t sd p F6 deney grubu1 20 1,4500 1,2344 4,495 43 ,000 kontrol grubu 1 25 ,2000 ,5774
Gruplar n x ss t sd p F7 deney grubu1 20 ,0000 ,0000 1,289 43 ,204 kontrol grubu 1 25 -8,0000E-02 ,2769
Gruplar n x ss t sd p F8 deney grubu1 20 -,4000 ,5026 -2,144 43 ,038 kontrol grubu 1 25 0,08000 ,4933
Gruplar n x ss t sd p F9 deney grubu1 20 1,0000 1,9194 2,169 43 ,036 kontrol grubu 1 25 ,1200 ,6000
Gruplar n x ss t sd p F10 deney grubu1 20 -,2000 ,4104 -,557 43 ,580 kontrol grubu 1 25 -,1200 ,5260
Gruplar n x ss t sd p F11 deney grubu1 20 ,4000 ,7539 1,264 43 ,213 kontrol grubu 1 25 ,1200 ,7257
Gruplar n x ss t sd p F12 deney grubu1 20 -5,0000E-02 ,2236 -,063 43 ,950 kontrol grubu 1 25 -4,0000E-02 ,6758
Gruplar n x ss t sd p F13 deney grubu1 20 1,2500 1,0195 3,093 43 ,003 kontrol grubu 1 25 ,3200 ,9883
Gruplar n x ss t sd p F14 deney grubu1 20 ,0000 ,0000 ,804 43 ,426 kontrol grubu 1 25 -,1200 ,6658
Gruplar n x ss t sd p F15 deney grubu1 20 1,5000 ,9459 3,374 43 ,002 kontrol grubu 1 25 ,4400 1,1210
Gruplar n x ss t sd p F16 deney grubu1 20 -,3000 ,4702 -2,502 43 ,016 kontrol grubu 1 25 0,04000 ,2000
Gruplar n x ss t sd p F17 deney grubu1 20 -5,0000E-02 ,2236 -1,572 43 ,123 kontrol grubu 1 25 ,1200 ,4397
Gruplar n x ss t sd p F18 deney grubu1 20 ,2500 ,5501 2,335 43 ,024 kontrol grubu 1 25 -,2000 ,7071
Gruplar n x ss t sd p F19 deney grubu1 20 5,000E-02 ,2236 -,252 43 ,803 kontrol grubu 1 25 8,000E-02 ,4933
Gruplar n x ss t sd p F20 deney grubu1 20 ,5500 ,9987 1,914 43 ,062 kontrol grubu 1 25 0,04000 ,7895
Gruplar n x ss t sd p F21 deney grubu1 20 ,0000 ,0000 1,614 43 ,114 kontrol grubu 1 25 -,1200 ,3317
Gruplar n x ss t sd p F22 deney grubu1 20 ,1000 ,4472 ,908 43 ,369 kontrol grubu 1 25 ,0000 ,2887
Gruplar n x ss t sd p F23 deney grubu1 20 -5,0000E-02 ,2236 -,995 43 ,325 kontrol grubu 1 25 4,000E-02 ,3512
Gruplar n x ss t sd p F24 deney grubu1 20 ,6500 1,1367 2,876 43 ,006 kontrol grubu 1 25 0,04000 ,3512
Gruplar n x ss t sd p F25 deney grubu1 20 0,05000 ,2236 -2,335 43 ,024 kontrol grubu 1 25 ,3200 ,4761
Gruplar n x ss t sd p F26 deney grubu1 20 1,2500 1,1642 5,262 43 ,000 kontrol grubu 1 25 -,2400 ,7234
Araştırmamızda kız alt gruplarımız için deney ve kontrol grubu 1 arasında sesli
okumada hata gösterme düzeylerine bakılmıştır. Deney grubu kız öğrencilerimiz lehine .01
düzeyinde anlamlı sonuçlar bulunmuştur.
Deney grubu kız öğrencileri bireyselleştirilmiş öğretim materyalleri ile
çalışmalarından sonra sesli okumada “hece atlama”, “kelime atlama” ve “satır atlama”
hatalarında kontrol grubu 1’e gore azalmalar göstermişlerdir. (F4 - F6 – F8 – F9)
Deney grubu kız öğrencilerimiz kontrol grubu 1 kız öğrencilerine gore “hece
tekrarlama” ve “kelime tekrarlama” hata sayılarında olumlu azalmalar kaydetmişlerdir.
(F13 – F15)
Bireyselleştirilmiş öğretim materyalleri ile çalışan deney grubu kız öğrencilerimiz
“fazla hece okuma” ve “fazla kelime okuma” hata sayılarında kontrol grubu 1’e gore
düşüşler sergilemişlerdir. (F18 – F20)
Kontrol grubu 1’e gore deney grubu kız öğrencilerimiz bireyselleştirilmiş öğretim
materyalleri ile çalışmaları sonucunda “eksik hece okuma” ve “eksik kelime okuma”
hatalarını sesli okumada daha az yapmışlardır. (F24 – F25 – F26)
Son olarak deney grubu kız öğrencileri sesli okumada “okuduğu yeri kaybetme” hata
sayısında kontrol grubu 1’e gore anlamlı farklılıklar göstermişlerdir. (F16)
Deney grubu kız ve erkek alt gruplarının sesli okuma hatalarını göstermedeki
azalmalarına karşılaştırılmalı olarak bakarsak karşımıza büyük farklılıklar çıkmamaktadır.
Kız öğrencilerle erkek öğrencilerin hemen hemen aynı düzeylerde ilerlemeler kaydettiği
söylenebilmektedir. Deney grubu kız öğrencileri erkek öğrencilerden farklı olarak “kelime
atlama” hatalarında ve “fazla kelime okuma” hata sayılarında azalmalar ortaya
koymuşlardır. Kız öğrenciler materyallerle çalıştıktan sonra kelimelerde daha başarılı
olmuşlardır. Yapılan bazı araştırmalar kız öğrencilerin sözel alan kabiliyetlerinin erkek
öğrencilerden daha yüksek olduğunu belirtmiştir. Deney grubu kız öğrencileri kelimeleri
bir bütün olarak görmekte ve daha dikkatli okumakta erkek öğrencilerden iyi olmuşlardır.
Deney grubu erkek öğrencileri ise kız öğrencilerden farklı olarak sesleri çıkarmakta
ve söylemekte olumlu ilerlemeler kaydetmişlerdir. Bu da onların çalışma sonunda dil
kaslarını daha iyi kullanmayı öğrendiklerini, sesleri çıkarmada daha başarılı olduklarını
göstermektedir.
4.2.3.2. Deney Grubu-Kontrol Grubu (1-3 no.lu grupların) Karşılaştırması
Tablo 29: Erkek Alt Grubunda Deney-Kontrol Grubu (1-3 kod no.lu) Karşılaştırması
Gruplar n x ss t sd p F1 deney grubu1 30 -,5083 ,6487 -1,309 50 ,196 kontrol grubu 2 22 -,1341 1,3739
Gruplar n x ss t sd p F2 deney grubu1 30 3,7333 2,4766 5,523 50 ,000 kontrol grubu 2 22 ,3182 1,7563
Gruplar n x ss t sd p F3 deney grubu1 30 6,667E-02 ,3651 ,854 50 ,397 kontrol grubu 2 22 ,0000 ,0000
Gruplar n x ss t sd p F4 deney grubu1 30 ,2000 ,7611 1,467 50 ,149 kontrol grubu 2 22 -4,5455E-02 ,2132
Gruplar n x ss t sd p F5 deney grubu1 30 6,667E-02 ,3651 ,854 50 ,397 kontrol grubu 2 22 ,0000 ,0000
Gruplar n x ss t sd p F6 deney grubu1 30 1,0000 1,3391 3,308 50 ,002 kontrol grubu 2 22 ,0000 ,5345
Gruplar n x ss t sd p F7 deney grubu1 30 ,0000 ,0000 kontrol grubu 2 22 ,0000 ,0000
Gruplar n x ss t sd p F8 deney grubu1 30 -,2000 ,4068 -1,623 50 ,111 kontrol grubu 2 22 -4,5455E-02 ,2132
Gruplar n x ss t sd p F9 deney grubu1 30 ,5333 ,7303 3,079 50 ,003 kontrol grubu 2 22 0,04545 ,5755
Gruplar n x ss t sd p F10 deney grubu1 30 -,2333 ,4302 -2,537 50 ,014 kontrol grubu 2 22 ,0000 ,0000
Gruplar n x ss t sd p F11 deney grubu1 30 ,5333 ,7761 3,592 50 ,001 kontrol grubu 2 22 -,1364 ,4676
Gruplar n x ss t sd p F12 deney grubu1 30 ,0000 ,2626 ,000 50 1,000 kontrol grubu 2 22 ,0000 ,3086
Gruplar n x ss t sd p F13 deney grubu1 30 1,0333 1,5196 3,119 50 ,003 kontrol grubu 2 22 0,04545 ,6530
Gruplar n x ss t sd p F14 deney grubu1 30 3,333E-02 ,1826 1,432 50 ,158 kontrol grubu 2 22 -4,5455E-02 ,2132
Gruplar n x ss t sd p F15 deney grubu1 30 2,0000 1,3131 6,730 50 ,000 kontrol grubu 2 22 -,2727 1,0320
Gruplar n x ss t sd p F16 deney grubu1 30 -,3667 ,4901 -3,889 50 ,000 kontrol grubu 2 22 0,0909 ,2942
Gruplar n x ss t sd p F17 deney grubu1 30 ,0000 ,0000 kontrol grubu 2 22 ,0000 ,0000
Gruplar n x ss t sd p F18 deney grubu1 30 ,0000 ,0000 -1,172 50 ,247 kontrol grubu 2 22 4,545E-02 ,2132
Gruplar n x ss t sd p F19 deney grubu1 30 ,0000 ,2626 ,000 50 1,000 kontrol grubu 2 22 ,0000 ,0000
Gruplar n x ss t sd p F20 deney grubu1 30 ,6000 ,9322 3,029 50 ,004 kontrol grubu 2 22 0,09090 ,6102
Gruplar n x ss t sd p F21 deney grubu1 30 -3,3333E-02 ,1826 -,854 50 ,397 kontrol grubu 2 22 ,0000 ,0000
Gruplar n x ss t sd p F22 deney grubu1 30 3,333E-02 ,1826 ,854 50 ,397 kontrol grubu 2 22 ,0000 ,0000
Gruplar n x ss t sd p F23 deney grubu1 30 -3,3333E-02 ,1826 -,854 50 ,397 kontrol grubu 2 22 ,0000 ,0000
Gruplar n x ss t sd p F24 deney grubu1 30 ,3000 ,7497 1,677 50 ,100 kontrol grubu 2 22 ,0000 ,4364
Gruplar n x ss t sd p F25 deney grubu1 30 ,0000 ,0000 kontrol grubu 2 22 ,0000 ,0000
Gruplar n x ss t sd p F26 deney grubu1 30 1,3333 1,7087 3,284 50 kontrol grubu 2 22 4,545E-02 ,7854
Araştırmamızın sonucunda 3. sınıf deney grubu erkek öğrencilerimiz lehine .01
düzeyinde anlamlı farklılıklar belirlenmiştir. Deney grubu erkek öğrencilerinin çalışmamız
sonunda “dakikada kelime okuma” sayılarında kontrol grubu 2 erkek öğrencilerine oranla
olumlu gelişmeler gösterdikleri belirlenmiştir. (F2)
Deney grubu erkek öğrencileri bireyselleştirilmiş öğretim materyalleriyle çalıştıktan
sonra “hece atlama” hata sayılarında kontrol grubu 2’ye göre anlamlı farklılıklar
göstermişlerdir. (F6)
Erkek alt grubu öğrencileri çalışmalar sonucunda “satır atlama” hatalarında kontrol
grubu 2 erkek öğrencilerine göre azalmalar sergilemişlerdir. (F9)
Yine deney grubundaki öğrencilerimiz sesli okumada kontrol grubu 2 öğrencilerine
göre daha az “geri dönüş” hataları yapmışlardır. (F10 – F11)
Araştırmamızın sonuçlarından biri de göstermektedir ki; deney grubu erkek
öğrencilerinin bireyselleştirilmiş öğretim materyalleri ile çalıştıktan sonra “hece tekrarı” ve
“kelime tekrarı” hatalarını gösterme sayılarında kontrol grubuna göre anlamlı azalmalar
olmuştur. (F13 – F15)
Deney grubundaki erkek öğrenciler sesli okuma yaparken “okuduğu yeri kaybetme”
hatalarını da kontrol grubu 2’ye göre daha az göstermişlerdir. (F16)
Deney grubu erkek öğrencileri hata gösterme düzeyleri düşük olan kontrol grubu
2’ye göre “fazla hece okuma” hatalarında olumlu farklılıklar ortaya koymuşlardır. (F20)
Görülebilmektedir ki; bireyselleştirilmiş öğretim materyalleri ile yapılan çalışmalar
sonucunda deney grubu erkek öğrencilerinin kontrol grubu 2’ nin erkek öğrencilerine göre
sesli okumada ortaya çıkan çeşitli okuma hatalarında anlamlı farklılıklar bulunmuştur.
Tablo 30: Kız Alt Grubunda Deney-Kontrol Grubu (1-3 kod no.lu) Karşılaştırması
Gruplar n x ss t sd p F1 deney grubu1 20 -,7140 ,3356 -2,054 46 ,046 kontrol grubu 2 28 -,1036 1,2949
Gruplar n x ss t sd p F2 deney grubu1 20 3,4000 2,3261 5,961 46 ,000 kontrol grubu 2 28 ,1429 1,4584
Gruplar n x ss t sd p F3 deney grubu1 20 5,000E-02 ,2236 1,188 46 ,241 kontrol grubu 2 28 ,0000 ,0000
Gruplar n x ss t sd p F4 deney grubu1 20 ,6000 ,9947 2,940 46 ,005 kontrol grubu 2 28 0,0357 ,1890
Gruplar n x ss t sd p F5 deney grubu1 20 -5,0000E-02 ,2236 -1,188 46 ,241 kontrol grubu 2 28 ,0000 ,0000
Gruplar n x ss t sd p F6 deney grubu1 20 1,4500 1,2344 5,165 46 ,000 kontrol grubu 2 28 ,1429 ,4484
Gruplar n x ss t sd p F7 deney grubu1 20 ,0000 ,0000 kontrol grubu 2 28 ,0000 ,0000
Gruplar n x ss t sd p F8 deney grubu1 20 -,4000 ,5026 -4,204 46 ,000 kontrol grubu 2 28 0,0357 ,1890
Gruplar n x ss t sd p F9 deney grubu1 20 1,0000 1,9194 3,336 46 ,002 kontrol grubu 2 28 -,2857 ,5998
Gruplar n x ss t sd p F10 deney grubu1 20 -,2000 ,4104 -2,590 46 ,013 kontrol grubu 2 28 ,0000 ,0000
Gruplar n x ss t sd p F11 deney grubu1 20 ,4000 ,7539 3,200 46 ,002 kontrol grubu 2 28 -,1071 ,3150
Gruplar n x ss t sd p F12 deney grubu1 20 -5,0000E-02 ,2236 -,239 46 ,812 kontrol grubu 2 28 -3,5714E-02 ,1890
Gruplar n x ss t sd p F13 deney grubu1 20 1,2500 1,0195 5,558 46 ,000 kontrol grubu 2 28 0,03571 ,5762
Gruplar n x ss t sd p F14 deney grubu1 20 ,0000 ,0000 kontrol grubu 2 28 ,0000 ,0000
Gruplar n x ss t sd p F15 deney grubu1 20 1,5000 ,9459 6,049 46 ,000 kontrol grubu 2 28 ,0000 ,7698
Gruplar n x ss t sd p F16 deney grubu1 20 -,3000 ,4702 -3,496 46 ,001 kontrol grubu 2 28 0,0714 ,2623
Gruplar n x ss t sd p F17 deney grubu1 20 -5,0000E-02 ,2236 -1,188 46 ,241 kontrol grubu 2 28 ,0000 ,0000
Gruplar n x ss t sd p F18 deney grubu1 20 ,2500 ,5501 2,700 46 ,010 kontrol grubu 2 28 0,07142 ,2623
Gruplar n x ss t sd p F19 deney grubu1 20 5,000E-02 ,2236 1,188 46 ,241 kontrol grubu 2 28 ,0000 ,0000
Gruplar n X ss t sd p F20 deney grubu1 20 ,5500 ,9987 2,155 46 ,036 kontrol grubu 2 28 ,0000 ,7698
Gruplar n x ss t sd p F21 deney grubu1 20 ,0000 ,0000 -,843 46 ,404 kontrol grubu 2 28 3,571E-02 ,1890
Gruplar n X ss t sd p F22 deney grubu1 20 ,1000 ,4472 1,435 46 ,158 kontrol grubu 2 28 -7,1429E-02 ,3780
Gruplar n x ss t sd p F23 deney grubu1 20 -5,0000E-02 ,2236 -1,188 46 ,241 kontrol grubu 2 28 ,0000 ,0000
Gruplar n x ss t sd p F24 deney grubu1 20 ,6500 1,1367 2,840 46 ,007 kontrol grubu 2 28 -,2857 1,1174
Gruplar n x ss t sd p F25 deney grubu1 20 5,000E-02 ,2236 1,188 46 ,241 kontrol grubu 2 28 ,0000 ,0000
Gruplar n x ss t sd p F26 deney grubu1 20 1,2500 1,1642 4,266 46 ,000 kontrol grubu 2 28 ,1786 ,5480
BÖLÜM VI. SONUÇ VE ÖNERİLER
ÖĞRENCİLERİN GÖRÜŞLERİ
Öğretmen dersi takrir ediyorsa, bütün başlar ziyaretçiye döner, eğer herkes kendi kendine
çalışıyorsa birçok öğrenciler (dikkatlerini bir ödev üzerinde toplamış) olduklarından içeri
girenle ilgilenmezler.
BAZI İTİRAZLAR
Bireysel öğretimin sakıncaları, öğrencilerin tercih edilmeleri, egoizme düşmeleri, bir grupa
bağlanmak, iyi konuşmak için gerekli bir örnek olan öğretmen takririnden yoksun
kalmalarıdır.
Fiş ise ancak çalışmayı hazırlayabilir; önemli güçlükleri gösterebilir ve bir plan verebilir.
Fiş diyorlar, yapılacak işe rehber olur; fakat incelenecek konuyu açmaz, sadece kaynakların
yerini gösterir. Ve fişte şu eksikliği görüyorlar. “Çocuklar kitabın esiri oluyor.”
KAYNAKÇA
1. BİNBAŞIOĞLU, Cavit. Özel Öğretim Metodları, Binbaşıoğlu
Yayınevi, Ankara, 1983
2. BİNBAŞIOĞLU, Cavit. Özel Öğretim Yöntemleri, Binbaşıoğlu
Yayınevi, 6. Basım, Ankara, 1988
3. BLAHA, Barbara A. – BENNETT, J. Michael. Yeni Okuma
Teknikleri, Çeviren:Doğan Şahiner, Kişisel Gelişim ve Yönetim Dizisi, 1993
4. ÇELİK, Ahmet. – DURGUT, Ahmet. Alıştırmalı Güzel Türkçem 1-2-
3, Illustrationen Lemke-Pricken Team
5. DEMİREL, Özcan. İlköğretim Okullarında Türkçe Öğretimi, Milli
Eğitim Basımevi, İstanbul, 1994
6. DEMİREL, Özcan. Öğretme Sanatı, Pegem Yayıncılık, 1999
7. Eğitim Malzemelerini Hazırlamada Yazarın El Kitabı, Çeviren:Ahmet
Akgün - Faruk İrfaner – Sabahat Tura – Resan Taşçıoğlu, Eğitim Bakanlığı Basılı
Eğitim Malzemeleri Hazırlama Merkezi, Ankara, 1962
8. FERAH, Aysel. “İlkokuma-Yazma Öğretiminde Görsel Algılama ve
Zekanın Yeri”, Marmara Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Sınıf Öğretmenliği
Ana Bilim Dalı, Yüksek Lisans Tezi, İstanbul, 1996
9. FREİRE, Paulo - MACEDO, Donaldo. Okuryazarlık, Çeviren:Serap
Ayhan, İmge Kitapevi Yayınları, 1998
10. GÖĞÜŞ, Beşir. Türkçe ve Yazın Eğitimi, Gül Yayınevi, Ankara, 1978
11. GÜNEŞ, Firdevs. Okuma-Yazma Öğretimi ve Beyin Teknolojisi, Ocak
Yayınları, Ankara, 1997
12. HESAPÇIOĞLU, Muhsin. Öğretim İlke ve Yöntemleri, 4. Baskı, Beta
Yayınları, İstanbul, 1994
13. KAYALAN, Meriç. Etkili ve Hızlı Okuma Sanatı, Alfa Yayıncılık,
Temmuz, 1997
14. KOCAOLUK, Fatma - Mehmet Şükrü. İlköğretim Okulu Programı,
Kocaoluk Yayıncılık, 31. Baskı, 1999-2000
15. NEILL, A.S. Bir Eğitim Mucizesi, Çeviren:Güler Dikmen Nalbantoğlu,
Baki Kitapevi, 1996
16. ÖZDEMİR, Emin. Okuma Sanatı, İnkılap Kitapevi, 1997
17. ÖZDEMİR, Emin. Türkçe Öğretimi Kılavuzu, İnkılap Kitapevi,
İstanbul, 1987
18. ÖZTUNÇ, Selda. “Okuma Kavramları Testinin Türk Çocuklarına
Uygulanması”, Yüksek Lisans Tezi, İstanbul, 1994.
19. ÖZSOY, Yahya. Okuma Yetersizliği, Eskişehir Üniversitesi Eğitim
Fakültesi Dergisi, Cilt:1, Sayı:2, 1986
20. SERTER, Nur. 21. Yüzyıla Doğru İnsan Merkezli Eğitim, Sarmal
Yayınevi, Nisan, 1997
21. SEVER, Sedat. Türkçe Öğretimi ve Tam Öğrenme, Anı Yayıncılık,
Ankara, 1997
22. TAN, Niyazi. Oyunlarla İlkokuma Yazma Öğretimi, Milli Eğitim
Basımevi, İstanbul, 1998
23. TOWNSEND, Roz. Okuma Zenginliği, Çeviren:Tayfur Keskin, Sistem
Yayıncılık, 1999
24. TÜRKKAN, Reha Oğuz. Anlayarak Çok Hızlı Okuma ve Photo
Reading, Alfa Basım, 1998
25. ULUĞ, Feyzi. Okulda Başarı, Remzi Kitapevi, 5. Basım, 1996
26. ÜLGEN, Gülten. Eğitim Psikolojisi, Birey ve Öğrenme, Bilim
Yayınları, Ankara, 1995
27. VARIŞ, Fatma. Eğitimde Program Geliştirme, Alkım Yayınları
28. VERLAG, Önel. Yaşayan Dilimiz Türkçe 1-2-3, Çalışma Kitabı,
Çeviren:Bilge Atay – Mete Atay
29. VERLAG, Önel. Resimli Dilbilgisi 1-2-3, İmla – Yazım,
Çeviren:Gönül Özgül
EKLER
SEN HERKESİ SEV
Barış, özene bezene Türkiye haritası çizmeye koyulmuştu.Annesi “Kolay gelsin”, diyerek karşısına oturdu. O sırada Barış, Ege kıyılarını çiziyordu. Bir an eli kaydı. Kalemin ucuyla üç burnu birleştirip, tek bir çıkıntı durumuna getirdi. Annesi telaşla atıldı: _ Dikkat et oğlum! Kalemin ucuyla yok ettiğin üç burun, yüzyıllardır uğruna kan dökülüp can verilerek, yurt edinilmiş topraklardır. Haritadaki tek noktalık toprağın bile değeri büyüktür. Bunu gözden kaçırmamalısın. Barış, bu bölümü gerçeğe uygun biçimde yeniden çizdi. Sonra kalemi bıraktı: Harita üzerinde konuşurken, öğretmen de ülkemizden hep topraklarımız diye söz eder. Geçen gün Kurtuluş Savaşı’ ndan söz ediliyordu. “İngilizler, Fransızlar, İtalyanlar, Yunanlılar ülkemizin topraklarını aldılar. Bize sadece, Ankara ve çevresinde bir avuç toprak bıraktılar”, dedi. Annesi, üzüntüyle içini çekerek Barış’ın sözünü kesti: _ Atatürk’ün önderliğinde uluşça el ele vermeseydik, bu işin üstesinden gelemezdik. Ancak birbirini seven insanlar birlik olabilir, dedi. _ Öğretmenim de böyle söylüyor.Eğer insanlar birbirini severlerse savaş yapmazlar. Güçlerini birleştirerek, doğanın yıkıcı güçlerine, açlığa ve hastalıklara karşı kendilerini korurlar. Böylece insanlar daha mutlu yaşarlar. Barış bir an durup, annesinin yüzüne baktı: _ Anne, böyle birşey olabilir mi? Yer yüzünde birbirlerinin dillerini, törelerini bilmeyen; yani birbirlerini tanımayan insanlar var. Bunlar birbirlerini nasıl severler? Bu yolla savaşların önüne nasıl geçilebilir? Pek aklım ermedi.
_ Bir ülkedeki insanlar birbirlerini sevmeyi öğrenmişlerse, onlar komşu ülkelerin insanlarını da seveceklerdir. Böylece yeryüzü, birbirini seven insanlarla dolacaktır. Gülten DAYIOĞLU
SINIFI:ÖĞRENCİNİN ADI : ÖĞRENCİNİN SOYADI:
OKUMA HATA TÜRLERİ
HATA SAYISI
HATA ORANI
BAHÇE İŞLERİ
Sonbahar başlarındaydı. Zehra kadın birgün çocuklara: - Yarın bahçeyi bozacağız, dedi.
Çocuklar, günlerdir üzüntü ile bu haberi bekliyorlardı. İçlerisızlayarak birbirlerine baktılar. Bunu gören Zehra kadın: - Siz bahçeden pek hoşlandınız. Ama bir yağmur yağarsa fasulyelertoptan çürür, diye onları avutmaya çalıştı. Hasan’la Fadiş bunu doğrubuldular.
Ertesi gün erkenden bahçeye gittiler. Fasulyeleri kökleri ilebirlikte sökmeye giriştiler. Sökülen kökleri öbek öbek yığıyorlardı. Bu iş bitince sıra soğan çıkarmaya geldi. Bazı soğanlar kolayca sökülüyor, bazıları için çapa kullanmak gerekiyordu. Fadiş, bir türlü çapa kullanmayı beceremiyordu. Teyzesi: ‘ Soğanları çıkarırken çapayla yaralanırsınız, o soğan kışa dayanmaz, çürür.’ diyordu. Oysa Fadiş’ in çapayla çıkardığı bütün soğanlar yaralanıyordu. Zehra kadın bunu görünce, Hasan’ la ona, bu işi bırakmalarını söyledi. Vakit öğleyi bulmuştu. Kök sökmekten kızarıp, topraklanan ellerini yıkadılar. Bu sırada Fadiş, avuçlarının yandığını hissetti. Ellerinin bazı yerleri de su toplamıştı. O, kendisine verilen her işi canla başla yapardı. O gün, belki de teyzesi kadar kök sökmüştü. Hasan ise pek isteksizdi. Fadiş’ in yarısı kadar bile kök sökmemişti. Öğle azıklarını istekle yediler. Çıkınlarını kaldırıp yeniden işe koyuldular. Patateslerin çıkartılması da zordu. Onların da yaralanmaması gerekiyordu. Zehra kadın, bu işi yaparken çocuklar mısır köklerini sökmeye başladılar. O gün, ancak bu kadar iş yapabildiler. Eve vardıkları zaman karınlarını doyurup hemen yattılar. Yatar yatmaz da uykuya daldılar.
Gülten Dayıoğlu
ÖN – TEST
1. Öğrencinin metni okuma süresi nedir?………………………………………………..
2. Dakikada kaç kelime okudu?…………………………………………………………..
3. Metni okurken kelime atladı mı? E ٱ H ٱ
4. Kaç kelime atladı? ٱٱٱٱٱٱٱٱٱٱ ………
5. Metni okurken hece atladı mı? E ٱ H ٱ
6. Kaç hece atladı? ٱٱٱٱٱٱٱٱٱٱ ………
7. Okurken parmakla takip ediyor mu? E ٱ H ٱ
8. Okuma esnasında satır atladı mı? E ٱ H ٱ
9. Kaç kere satır atladı mı? ٱٱٱٱٱٱٱٱٱٱ ………
10. Okurken geri dönüş yaptı mı? E ٱ H ٱ
11. Kaç kere geri dönüş yaptı? ……… ٱٱٱٱٱٱٱٱٱٱ
12. Metni okurken kelimeleri tekrarladı mı? E ٱ H ٱ
13. Kaç kelimeyi tekrar okudu? ٱٱٱٱٱٱٱٱٱٱ ………
14. Metni okurken heceleri tekrarladı mı? E ٱ H ٱ
15. Kaç heceyi tekrar okudu? ٱٱٱٱٱٱٱٱٱٱ ………
16. Metni okurken okuduğu yeri kaybetti mi? E ٱ H ٱ
17. Fazla kelime okuma hatası yaptı mı? E ٱ H ٱ
18. Kaç kere fazla kelime hatası yaptı? ٱٱٱٱٱٱٱٱٱٱ ………
19. Fazla hece okuma hatası yaptı mı? E ٱ H ٱ
20. Kaç kez fazla hece okuma hatası yağtı? ٱٱٱٱٱٱٱٱٱٱ ………
21. Öğrencinin okurken söylemekte zorlandığı, çıkaramadığı ses var mı? E ٱ H ٱ
22. Metni okurken öğrenci gereksiz hareketler yapıyor mu? E ٱ H ٱ
23. Eksik kelime okuma hatası yaptı mı? E ٱ H ٱ
24. Kaç kez eksik kelime okudu? ٱٱٱٱٱٱٱٱٱٱ ……...
25. Eksik hece okuma hatası yaptı mı? E ٱ H ٱ
26. Kaç kez eksik hece okudu? ٱٱٱٱٱٱٱٱٱٱ ………
SON – TEST
1. Öğrencinin metni okuma süresi nedir?………………………………………………..
2. Dakikada kaç kelime okudu?…………………………………………………………..
3. Metni okurken kelime atladı mı? E ٱ H ٱ
4. Kaç kelime atladı? ٱٱٱٱٱٱٱٱٱٱ ………
5. Metni okurken hece atladı mı? E ٱ H ٱ
6. Kaç hece atladı? ٱٱٱٱٱٱٱٱٱٱ ………
7. Okurken parmakla takip ediyor mu? E ٱ H ٱ
8. Okuma esnasında satır atladı mı? E ٱ H ٱ
9. Kaç kere satır atladı mı? ٱٱٱٱٱٱٱٱٱٱ ………
10. Okurken geri dönüş yaptı mı? E ٱ H ٱ
11. Kaç kere geri dönüş yaptı? ……… ٱٱٱٱٱٱٱٱٱٱ
12. Metni okurken kelimeleri tekrarladı mı? E ٱ H ٱ
13. Kaç kelimeyi tekrar okudu? ٱٱٱٱٱٱٱٱٱٱ ………
14. Metni okurken heceleri tekrarladı mı? E ٱ H ٱ
15. Kaç heceyi tekrar okudu? ٱٱٱٱٱٱٱٱٱٱ ………
16. Metni okurken okuduğu yeri kaybetti mi? E ٱ H ٱ
17. Fazla kelime okuma hatası yaptı mı? E ٱ H ٱ
18. Kaç kere fazla kelime hatası yaptı? ٱٱٱٱٱٱٱٱٱٱ ………
19. Fazla hece okuma hatası yaptı mı? E ٱ H ٱ
20. Kaç kez fazla hece okuma hatası yağtı? ٱٱٱٱٱٱٱٱٱٱ ………
21. Öğrencinin okurken söylemekte zorlandığı, çıkaramadığı ses var mı? E ٱ H ٱ
22. Metni okurken öğrenci gereksiz hareketler yapıyor mu? E ٱ H ٱ
23. Eksik kelime okuma hatası yaptı mı? E ٱ H ٱ
24. Kaç kez eksik kelime okudu? ٱٱٱٱٱٱٱٱٱٱ ……...
25. Eksik hece okuma hatası yaptı mı? E ٱ H ٱ
26. Kaç kez eksik hece okudu? ٱٱٱٱٱٱٱٱٱٱ ………
OKUMA MATERYALLERİNİ DEĞERLENDİRME ÖLÇÜTLERİ
Değerlendirme Konusu Alfabe 1.Sın 2.Sın 3.Sın 4.Sın 5.Sın
Kitaptaki Sayfa Sayısı 82 88 120 152 176 208
Kitapta Kullanılan KelimeSayısı (7/8'i resim, 1/8'iyazı olmak üzere) 490 1558 10206 15711 20300 28095
Sayfadaki Kelime Sayısı(resimsiz sayfalarda) 22 50 126 171 200 231
Satırların Uzunluğu (cm) 10 10 10 10 10 10
Baskı Karakteri (Puntobüyüklüğü) 36 36 24 18 16 14
Sayfadaki Satır Sayısı 8 9 18 19 20 21
Satırdaki Kelime Sayısı 5 5 8 9 10 11
Hikayedeki (konu, metin) 24 125 375 450 525 800
Kelime Sayısı 87 400 500 600 875 1000
Kitaptaki Temel YeniKelime Sayısı 59 118 255 393 508 702
Kitaptaki DeğişikKelimelerin Sayısı 59 117 432 835 1333 2035
Sayfadaki Yeni KelimeSayısı 1,2 2,5 3,1 3,7 4,4 5,1
Kitaptaki Yeni KelimelerinTekrar Sayısı 5 5 5 5 5 5
Kitaptaki Hikaye kısa 8 8 21 24 24 28(konu,Metin)SayısıUzun - - 1 1 1 1
Kısa Hikayelerin SayfaSayısı 4 4 3 3 3 4
Uzun Hikayelerin SayfaSayısı 7 7 4 4 5 5
Uzun hikayelerdeki (konu,metin) Kelime Sayısı - - 1260 1795 2450 2232
Kitaptaki Bölüm Sayısı 3 3 5 7 7 7
Bölümdeki Hikaye Sayısı 2 2 3 3 3 3
Hikayelerin Toplam SayfaSayısı 51 46 78 105 117 119
Alıştırma Sayfa Sayısı 21 28 24 22 25 29
Test Sayfa Sayısı 6 8 6 8 8 8
Dilbilgisi Sayfa Sayısı - - 3 4 5 6
Sözlük Sayfa Sayısı - - - 2 10 15
İçindekiler Sayfa Sayısı 2 2 2 2 2 2