odamizdan - ormuh · danışmanlık hizmet alımı ihalelerinin genellikle mevzuata uygun...

48

Upload: others

Post on 17-Jun-2020

30 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: ODAMIZDAN - Ormuh · Danışmanlık hizmet alımı ihalelerinin genellikle mevzuata uygun olmadığı, 5531 sayılı Kanunun 4’üncü ve 5’inci maddelerinde sayılan ve danışmanlık
Page 2: ODAMIZDAN - Ormuh · Danışmanlık hizmet alımı ihalelerinin genellikle mevzuata uygun olmadığı, 5531 sayılı Kanunun 4’üncü ve 5’inci maddelerinde sayılan ve danışmanlık

ODAMIZDAN6

2

İÇİN

DE

KİL

ER

21Dr. Said DAĞDAŞ

Mehmet İŞÇİ

13Emre GÖKSU

18 Dr. Münevver ARSLAN

Yrd. Doc. Dr. Neslihan ERDOĞAN

Prof. Dr. Osman KETENOĞLU

Ali KÜÇÜKAYDIN

Prof. Dr. Devlet TOKSOY

Okan ÇANÇİN

ORMAN MÜHENDİSLİĞİ ORMAN ENDÜSTRİ MÜHENDİSLİĞİ

AĞAÇ İŞLERİ ENDÜSTRİ MÜHENDİSLİĞİ

Sevda ERGİZ

Hüseyin AYTAÇ

Serkan ERİKGENOĞLU

Ali İzzet BAŞER

Fatih SARAÇ

Emre TOPBAŞ

Prof. Dr. Ender MAKİNACI

Prof. Dr. Erol BURDURLU

Prof. Dr. Mustafa AVCI

Prof. Dr. Özden GÖRÜCÜ

Prof. Dr. Selman KARAYILMAZLAR

Prof. Dr. Semra ÇOLAK

Prof. Dr. Sezgin AYAN

Page 3: ODAMIZDAN - Ormuh · Danışmanlık hizmet alımı ihalelerinin genellikle mevzuata uygun olmadığı, 5531 sayılı Kanunun 4’üncü ve 5’inci maddelerinde sayılan ve danışmanlık

Geçtiğimiz üç aylık dönem içinde, Oda Genel Merkezimizce yürütülen çalışmalardan bazılarını dergimizin bu sayısında bulabilirsiniz. Özellikle Ankara’da genel merkez binasında açı-lışını yaptığımız çok amaçlı salondaki panel ve sonuçları, ülkemizde orman-cılıktaki örgütlenme ve personel politi-kası açısından hem günümüze hem de geleceğe ışık tutacak mahiyettedir. Oda Genel Merkez Binasında açılışı yapılan çok amaçlı salon başta meslektaşları-mızın olmak üzere toplantı, panel, ni-kah vb. ihtiyaçları karşılamak amacıyla hizmete açılmış bulunmaktadır.

Bu sayımızda da meslektaşlarımızın değerli yazılarıyla dergimiz dolu bir içe-rikle karşınıza çıkarken özellikle orman-cılık örgütünde çalışan ya da emekli olan meslektaşlarımızın deneyimlerine yeteri kadar ulaşamadığımızı oysa bu tecrübelerin başta genç meslektaşları-mız olmak üzere hepimiz için paha bi-çilmez değere sahip olduğuna inandı-ğımızı tekrarlamak istiyoruz.

Dergimizin yayına hazırlandığı dö-nemde yaşadığımız “21 Mart Dünya Ormancılık Günü”nü, dergimiz elinize ulaştığında kutlayacağımız “23 Nisan Milli Egemenlik ve Çocuk Bayramı” ile “19 Mayıs Atatürk’ü Anma Gençlik ve Spor Bayramımızı” kutlarız.

Siz değerli okurlarımızın dergimizin bir sonraki sayısında paylaşmak üzere katkılarınızı beklediğimizi hatırlatıyor ve saygılar sunuyoruz.

1

YAY

IN K

UR

ULU

ND

AN

27Abdulkadir Eroğlu

32Nurettin ATEŞ

40Yakup Kalaylı

24 Burhanettin Seçgin

28Ergin Dumlu

36 Halim Şahin

44Orman Mühendisliği Dergisi

Yayın Kurulu

Page 4: ODAMIZDAN - Ormuh · Danışmanlık hizmet alımı ihalelerinin genellikle mevzuata uygun olmadığı, 5531 sayılı Kanunun 4’üncü ve 5’inci maddelerinde sayılan ve danışmanlık

Saygıdeğer Meslektaşlarımız,

Dergimizin 2013 yılına ait ilk sayısında başyazımızı orman teşkilatını ve ormancılık mesleğini

temelden ilgilendiren konular ile ilgili olarak yapılan mevzuat çalışmalarına ayırdık. Bu bağlamda

siz değerli meslektaşlarımızla taslak çalışması yapılan Orman Genel Müdürlüğü Teknik Personel

Atama Yönetmeliği, Ormancılık Karantina, İnspektör ve Fümigasyon Yönetmeliği, Orman Yetiştirme

Materyalleri Piyasasında Yetkilendirme, Denetleme ve Orman Bitki Pasaportu Yönetmeliği ile

Tabiatı ve Biyolojik Çeşitliliği Koruma Kanunu Tasarısı hakkında Oda olarak görüşlerimizi paylaşmak

istiyoruz. Ayrıca son günlerde yapılmaya başlanan Danışmalık Hizmet Alımlarının 5531 sayılı

Meslek Yasası ve 4734 Sayılı Kamu İhale Kanununa göre kısaca değerlendirmek istiyoruz.

Hepimizin bildiği gibi orman teşkilatında özel yaşantısından özveride bulunarak fedakarca

çalışan meslektaşlarımızın içerisinde bulunduğumuz mevsim itibariyle iş yoğunluğu daha da

artmış bulunmaktadır. 2013 yılı programlarının gerçekleştirilmesi için oda olarak arzuladığımız

bir seviyede olmamakla birlikte 4734 sayılı Kanunun hizmet tanımı içinde yer alan danışmanlık

hizmeti alımları için ihaleler yapılmaya başlanmıştır. Ancak ihale ilanlarına bakıldığında, Meslek

Yasamızın yürürlüğe girdiği 2006 yılından itibaren hukuki zeminde de kurumsallaşmaya başlayan

ve ciddi adımlar atılarak kurulmaya çalışılan bir sistemin -şimdilik iyi niyetlerinden şüphe etmesek

de bilgi eksikliğinden kaynaklandığını düşünmekteyiz- çökertilmeye çalışıldığı görülmektedir.

Danışmanlık hizmet alımı ihalelerinin genellikle mevzuata uygun olmadığı, 5531 sayılı Kanunun

4’üncü ve 5’inci maddelerinde sayılan ve danışmanlık hizmeti olan mesleki konulardaki mühendislik

hizmetlerine yönelik satın alınacak hizmetin ihale dokümanında tanımı yapılarak (işin miktarı, yeri,

sınırı vb.) bizzat serbest ormancılık büro ve şirketlerinden satın alınması gerekirken, adeta idarenin

bürolarında devlet memuru statüsüne benzer şekilde mesaiye bağlı olarak çalışan ve Kamu İhale

Tebliğinin 69 uncu maddesindeki uyarıların hiç dikkate alınmadan “Mühendis Alımı” ihalelerinin

yapıldığı görülmüştür.

Bu durumun bazı kesimler tarafından, işsiz meslektaşlarımıza iş vermek amacıyla yapıldığı

ifade edilerek masumlaştırmaya ve su götürür hale getirilmeye çalışılsa da, 5531 ve 4734 sayılı

Kanunların ruhuna ters düşmektedir. Halbuki ihaleler Meslek Yasamıza ve ilgili yönetmeliklere

uygun olarak yapılarak sistem tam anlamıyla işletilse, özel sektördeki tüm meslektaşlarımızın

işlendirileceği, orman teşkilatımızdaki iş yoğunluğu altında fedakarca çalışan meslektaşlarımızın

rahatlayacağı ve ormanlarımızın kazanacağı aşikardır. Nitekim konu ile ilgili olarak Orman Genel

Müdürlüğü yetkilileri ile Oda Genel Başkanımız bizzat görüşmüş ve durum kendilerine izah

edilmiştir. Yetkililer konuya son derece duyarlı yaklaşmışlar, mevzuata uygun olmayan ihaleler

durdurularak yeniden yapılması için bölge müdürlüklerine gerekli talimatlar verilmiştir. Orman

Genel Müdürlüğü tarafından konu ile ilgili olarak ikinci bir talimat için hazırlıklarının yapıldığı da

bilinmektedir. Oda olarak, orman teşkilatı yetkililerinden Danışmalık Hizmet Alımları ihalelerinin

5531 sayılı Meslek Yasası ve 4734 Sayılı Kamu İhale Kanununa uygun olarak yapılmasını, danışmanlık

hizmet sunucuları olan serbest ormancılık büro ve şirketlerinin de bu konuda daha duyarlı olmalarını

beklemekteyiz. Bu hususta her türlü teknik desteğe hazır olduğumuzun bilinmesini isteriz.

ORMAN MÜHENDİSLİĞİ OCAK/ŞUBAT/MART 20132

BA

ŞY

AZ

I

Page 5: ODAMIZDAN - Ormuh · Danışmanlık hizmet alımı ihalelerinin genellikle mevzuata uygun olmadığı, 5531 sayılı Kanunun 4’üncü ve 5’inci maddelerinde sayılan ve danışmanlık

Saygıdeğer Meslektaşlarımız,

Ülke kamuoyunda büyük yankı uyandıracağını tahmin ettiğimiz “Tabiatı ve Biyolojik Çeşitliliği

Koruma Kanunu Tasarısı” çalışmaları tamamlanarak 2012 yılı içerisinde TBMM Başkanlığı’na

gönderilmişti. Tasarının önümüzdeki günlerde Genel Kurul’da görüşmelere açılacağını tahmin

etmekteyiz. Meselenin özüne inebilmek için ilk etapta böyle bir kanuna neden ihtiyaç duyulduğu

sorusuna cevap aramak gerekmektedir. Böyle bir soruya; “ülkemizde tabiatın ve biyolojik çeşitliliğin

korunması amacına hizmet eden çok sayıda hukuki ve idari düzenlemenin olduğu, bu durumunda

biyolojik çeşitliliğin sürdürebilir korunmasında karmaşaya sebebiyet verdiği ve mevzuatın

uygulanmasından sorumlu kurumlar arasında yönetim boşluğu ve yetki çatışmasının olduğu,

tüm bunların önüne geçebilmek için korunan alanların idare mesuliyetinin yalnız bir kuruma

verilmesi için böyle bir kanun tasarısının hazırlandığı” söylenebilir. Hatta mevcut kanunların,

koruma alanlarının belirlenmesindeki kriterlerin ve statü tanımlarının net ve yeterince anlaşılır

olmamasından dolayı yeni bir kanuna ihtiyaç duyulduğu da söylenebilir. Gerekçeler doğruda

olabilir. Ancak kanun tasarısının incelenmesinde yukarıdaki gerekçelerin çok uzağında kalındığı

görülmektedir. Kanun tasarısı ile tabiatın, tabii değerlerin ve biyolojik çeşitliliğin korunmasının

yanı sıra, sürdürülebilir kullanımına da yer verilmiştir. Yani, sadece bu alanların korunması değil,

kullanımı da amaç olarak belirlenmiştir. Asıl amacın, bu alanların korunması değil, kullanıma

açılması olduğu açık olarak görülmektedir. Halbuki, asıl amaç bu alanların korunması, geliştirilmesi

ve yönetimi olmalıdır. Bu nedenle Orman Mühendisleri Odası olarak kanun tasarısına bu haliyle

karşı olduğumuzun bilinmesini isteriz. Kanun tasarısı ile ilgili olarak hazırlamış olduğumuz rapor

önümüzdeki günlerde Odamız internet sayfasından sizlerle paylaşılacaktır.

Saygıdeğer Meslektaşlarımız,

Geçtiğimiz sayının başyazısında; Orman Genel Müdürlüğü’nün yeni yönetiminden Teknik

Personel Atama Yönetmeliğinin hakkaniyete ve liyakate dayalı olacak şekilde yeniden

düzenlenmesi, atamalarda bu hususa azami derecede uyulması istenmiş ve bu konuda gerekli

desteği vereceğimizi belirtmiştik. Daha sonra Yönetim Kurulumuzun Sayın Orman Genel

Müdürünü ziyaretinde bu talebimiz yinelenmişti. Gelinen noktada, yeni bir personel atama

yönetmeliği hazırlanmaya başlanmış, yönetmelik taslağı hakkında Odamız, sivil toplum örgütleri

ve sendikalardan görüşler alınmıştır. Oda olarak, personel atama yönetmeliği taslağına son şekli

verilirken Odamız görüşlerinin dikkate alınması temenni etmekteyiz. Yönetmeliğin ehliyet, liyakat,

kariyer ve alt kademelerde belli süre çalışma yapma kriterlerine uyularak, atamaların hakkaniyet

ölçülerinde yapılacak şekilde düzenlenmesini beklemekteyiz.

2013 OCAK/ŞUBAT/MART ORMAN MÜHENDİSLİĞİ 3

Page 6: ODAMIZDAN - Ormuh · Danışmanlık hizmet alımı ihalelerinin genellikle mevzuata uygun olmadığı, 5531 sayılı Kanunun 4’üncü ve 5’inci maddelerinde sayılan ve danışmanlık

Saygıdeğer Meslektaşlarımız,

Orman bitkisi, orman bitkisel ürünü ve ahşap ambalaj malzemelerinin ithalat ve ihracatındaki

ormancılık karantinası hizmetleri, orman yetiştirme materyallerinin üretim ve piyasa denetimi,

orman bitkisi pasaportu (nakli) konularındaki yetkiler; 5531 sayılı Meslek Yetki Yasamıza ve bu

husustaki Danıştay kararlarına göre, orman idaresinde ormancılıkta zararlılarla mücadelenin

başlatıldığı yıllardan itibaren, mesleki faaliyet konularıyla sınırlı olmak üzere, Orman Mühendisleri

ile Orman Endüstri Mühendislerine aittir. Bu konulara dair ithalat ve ihracattaki hizmetler, Devlet

adına Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığınca yürütülmekte iken; 3234 sayılı OGM Teşkilat ve

Görevleri Hakkında Kanunda değişiklik yapan ve 4/7/2011 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan

29/6/2011 tarih ve 645 sayılı KHK ile Orman Genel Müdürlüğüne verilmiştir. 3234 sayılı Kanunun amir

hükümlerinin uygulanabilmesi için, Orman Zararlılarıyla Mücadele Daire Başkanlığında bekletilen

“Ormancılık Karantina, İnspektör ve Fümigasyon Yönetmeliği” taslağı ile Orman Fidanlık

ve Tohum İşleri Daire Başkanlığında bekletilen “Orman Yetiştirme Materyalleri Piyasasında

Yetkilendirme, Denetleme ve Orman Bitki Pasaportu Yönetmeliği” taslakları acilen yürürlüğe

konulması gerekmektedir. Anılan yönetmeliklerin çıkarılması konusunda, Orman ve Su İşleri

Bakanlığı ile Orman Genel Müdürlüğü’nün en üst yetkilileri kararlılıklarını ifade etmelerine rağmen;

ne yazık ki, Kanunun amir hükümleri göz ardı edilmekte, ilgili Dairelerde anlaşılmaz nedenlerle

bürokratik engellemeler çıkarılmakta, mesleki haklarımızın ihlal edilmesine göz yumulmakta,

hatta orman mühendislerine ait olan özel orman fidanlıklarında bile ziraat mühendisi veya

peyzaj mimarı çalıştırılmasına sebebiyet verilmektedir. Bu konuda ayrıntılı bir yazı bu sayıda yer

almaktadır. Bu gayri kanuni harekete son verilmeli, 5531 sayılı Kanunla kazanılmış ve Danıştay

kararlarıyla da tescil edilmiş mesleki hak ve yetkilerimizin ihlaline neden olunmaması için adı

geçen yönetmelikler mutlaka yürürlüğe konulmalıdır.

Saygıdeğer Meslektaşlarımız,

Ülkemiz ormanlarının yaklaşık %16 sı su üretimi için hidrolik fonksiyonlu ormanlar olarak

ayrılmıştır. Bu ormanların işletilmesindeki asıl amacın, su havzalarındaki ormanlarda, orman

mühendislerince yapılacak teknik faaliyetleriyle su kaynaklarının geliştirilmesi, nitelikli ve yüksek

debili su üretiminin yapılmasıdır. Zira Orman Mühendisleri, 5531 sayılı Kanunun 4 üncü maddesi

1 inci fıkrası (a) bendi 11 inci alt bendinde “11) Orman içi su kaynaklarının geliştirilmesi, etüt,

envanter, plânlama ve projelendirme çalışmalarını yapmak.” ormanlık alanlarda su kaynaklarının

geliştirilmesi mesleki faaliyet konuları arasında yer almaktadır. Orman Genel Müdürlüğü, 3234

sayılı Kanunun 11/A maddesine göre “a) Su havzalarında kaliteli ve azami miktarda su elde

etmek, erozyonu önlemek, sel, çığ ve taşkınları kontrol altına almak, toprak, su ve bitki dengesini

korumak amacıyla ilgili birimlerle işbirliği halinde ve katılımcı anlayış çerçevesinde hazırlanan

entegre havza ıslahı ana planının gerektirdiği iş ve işlemleri yapmak veya yaptırmak,” su havzalarında

kaliteli ve azami miktarda su elde etmekle görevlendirilmiştir. Bu hizmetler bünyesinde çalışan

Orman Mühendislerince gerçekleştirilmektedir. Nitekim ülkemizde içilebilecek nitelikteki

kaliteli suyun %80 i ormanlık alanlardan üretilmektedir. Ancak Orman ve Su İşleri Bakanlığınca

ORMAN MÜHENDİSLİĞİ OCAK/ŞUBAT/MART 20134

BA

ŞY

AZ

I

Page 7: ODAMIZDAN - Ormuh · Danışmanlık hizmet alımı ihalelerinin genellikle mevzuata uygun olmadığı, 5531 sayılı Kanunun 4’üncü ve 5’inci maddelerinde sayılan ve danışmanlık

21-23/Mart/2013 tarihleri arasında yapılan “1. Ormancılık ve Su Şurası”nda, su kaynaklarının

geliştirilmesi konusunun incelendiği “Su kaynaklarının geliştirilmesi” çalışma gurubu ile “Havza

Yönetimi ve Su Bilgi Sistemi” çalışma grubunda, Orman Mühendislerinin üst örgütü olan Orman

Mühendisleri Odası ile bu alanda Devlet adına görevli olan Orman Genel Müdürlüğüne ve Orman

Fakültelerine yer verilmemiş, suyun membaından ziyade mansabına yönelik çalışmalar yapan

sonuç odaklı mühendislik disiplinleri ile buna alanda görev yapan kurumlara yer verilmiştir. Bu

çalışma raporlarının şura da tartışılması sırasında, her iki çalışma grubuna Odamızdan üye alınması

yönündeki girişimlerimiz karşılık bulmamış ve sonuçsuz kalmıştır. Böylece, Sayın Bakan Prof. Dr.

Veysel EROĞLU’nun “Orman varise su ve su varise hayat vardır” sloganı, 21-23/03/2013 tarihleri

arasında gerçekleştirilen “1. Ormancılık ve Su Şurası” da karşılığını tam olarak bulamamıştır.

Oda olarak şu an itibariyle ümit ederiz ki; Bakanlıkta bekleyen Su Kanunu taslağında, Orman ve Su

İşleri Bakanlığı adı ile mütenasip şekilde, su kaynaklarının membada geliştirilmesinde ormancılık

konularına dair düzenlemelere yer verilmesini beklemekteyiz. Bu hususta Oda olarak teknik destek

vermeye her zaman hazır olduğumuzu bir kez daha belirtiriz.

Saygıdeğer Meslektaşlarımız,

Bilindiği üzere Rixos Premium-Belek Otelin yapımı-işletmesi ve devri ile ilgili olarak Odamız,

Türkiye Ormancılar Derneği ve üst kullanıcı olarak EKOPARK Turizm İnşaat Sanayi ve Ticaret A.Ş.

arasında 2004 yılında sözleşme imzalanmıştı. Söz konusu sözleşmeye göre yılın belli dönemlerinde

değişmekle birlikte Haziran, Temmuz, Ağustos ve Eylül aylarında 350-400 geceleme hakkımız

bulunmaktadır. Buda bir aileyi ortalama dört kişi kabul edersek ve her ailenin beş gece yararlandığı

göz önünde bulundurulursa otelden ayda ortalama 15-20 aile yararlanabilmektedir.

Ancak aylık ortalama 15-20 ailenin yararlanabileceği bir yere 250-300 müracaat olmaktadır.

Balayı çiftlerine öncelik tanımaya çalıştığımız ve otel yönetimi ile şuan itibariyle yaşanan hukuki

süreç (sözleşmeden doğan haklarımıza yönelik Ekopark yönetiminin ihlallerine karşı açılan dava)

nedeniyle yararlanma miktarından kesinlikle taviz verilmemesi de göz önünde bulundurulduğu

takdirde durumun ne kadar vahim olduğu bütün çıplaklığı ile ortaya çıkmaktadır. Bu nedenle siz

meslektaşlarımızdan biraz daha hoşgörü beklemekteyiz. Durumu meslek kamuoyunun ve özellikle

daha önce otelden yararlanan meslektaşlarımızın takdirlerine sunuyoruz.

Saygılarımızla………..

Yönetim Kurulu

2013 OCAK/ŞUBAT/MART ORMAN MÜHENDİSLİĞİ 5

Page 8: ODAMIZDAN - Ormuh · Danışmanlık hizmet alımı ihalelerinin genellikle mevzuata uygun olmadığı, 5531 sayılı Kanunun 4’üncü ve 5’inci maddelerinde sayılan ve danışmanlık

Geçmişten Günümüze Ormancılıkta Yapılanma ve Personel Politikası

Konulu Panel Gerçekleştirildi

Orman Mühendisleri Odası Genel Merkezi tarafın-dan, 20 Mart günü “Geç-

mişten Günümüze Ormancılıkta Yapılanma ve Personel Politikası” konulu panel düzenlendi.

Geçmişten günümüze orman-cılıktaki yapılanmalar irdelenerek; yaşadığımız hızlı yapısal değişim-lerin nedenlerinin, bu hızlı yapısal değişimlerde orman idaresinde uygulanan personel politikaları-nın etkilerinin neler olabileceği gibi sorulara yanıt bulabilmek amacıyla, Orman Mühendisle-ri Odası Genel Merkezi’nde dü-zenlenen panele; Prof Dr. Turgay Ergun, Prof. Dr. Cantürk Gümüş, Emekli Müsteşar Yardımcısı Eşref Girgin, Emekli Genel Müdür Hüs-rev Özkara konuşmacı olarak ka-tılmışlardır.

Paneli, emekli rektör Prof. Dr. Ramazan Özen yönetti.

Panel öncesi bir konuşma ya-parak, konuklara hoş geldiniz di-yen Genel Başkan Ali Küçükaydın, Dünya Ormancılık Günü vesilesiy-le düzenlenen panelin, Ormancı-lık ve Su Şurası öncesinde anlamlı olacağına inandığını belirtti.

Panele katılan ormancı sivil örgütlerin yöneticileri; ORKOOP Başkanı Cafer Yüksel, Türkiye Or-mancılar Derneği Genel Sekreteri Hüseyin Çetin, Tarım Orman İş Sendikası Genel Başkanı Şükrü Durmuş söz alarak, ormancılık haftasında ormancılığımızda ya-şananlara değinmişlerdir.

İlk panelist KTÜ Orman Fa-kültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Cantürk Gümüş, TÜRKİYE’DE ORMANCILIK ETKİNLİKLERİNİN ÖRGÜTLENMESİ VE GÜNCEL SO-RUNLAR konulu bildirisini sundu. Bildirisine ormancılığımızın ta-rihçesiyle başlayan Gümüş, tarih boyunca devletin ormancılığa bakışını özetleyerek günümüzde-ki ormancılığa bakış ile karşılaş-tırmasını yaptı. Ormancılık etkin-liklerinin tarihsel gelişimini an-latırken son dönemlerde sadece ormancılık faaliyeti ile görevlenen Orman Bakanlıklarından sonra, günümüzde kısa aralıklarla açılıp kapanan orman bakanlıklarına

ve ilişkilendikleri çevre, şehircilik ve su konularıyla bağlantılarını anlattı. Kamuda ormancılık örgüt-lenmesinin küçültülmesi amacıy-la çıkılan yolda gelinen noktanın çok karmaşık, kalabalık, daha da büyük bir biçim aldığına deği-nen Gümüş, açılıp kapanmalar ile bugün Bakanlık bünyesinde 170 müşavir ve 100 araştırmacının iş-lendirilmeden bekletildiğini üzü-lerek gördüklerini söyledi. Açılıp kapanmalar ile ülke ekonomisi-nin yaşadığı büyük israfa dikkat çekerek; yıllarca ormancılık çalış-malarına emek vermiş beyinlerin, Ormancılık ve Su Şurası’na davet edilmemesinin de düşündürü-cü olduğunu söyledi. Uzmanlığa dayalı olmayan atamalardan ve

ORMAN MÜHENDİSLİĞİ OCAK/ŞUBAT/MART 20136

OD

AM

IZD

AN

Prof. Dr. Ramazan Özen

Prof. Dr. Cantürk Gümüş

Page 9: ODAMIZDAN - Ormuh · Danışmanlık hizmet alımı ihalelerinin genellikle mevzuata uygun olmadığı, 5531 sayılı Kanunun 4’üncü ve 5’inci maddelerinde sayılan ve danışmanlık

oluşturulan karmaşık yapıdan, gereksiz şişirilen kadrolardan, bir-biri içerisine girmiş görevlerden baheden Gümüş, önerilerini sıra-layarak konuşmasını tamamladı.

İkinci konuşmacı olarak söz alan, Emekli Müsteşar Yardımcısı ve Odamızın AR-GE Başkanı Eşref Girgin özetle; “Orman Mühendis-leri Odası, kuruluşundan bu yana ormancılığın ve üyelerinin sorunla-rıyla devamlı ilgilenmiştir. Bu bağ-lamda, ormancılıkta yapılanma ve personel konularında da zaman zaman görüşlerini içeren raporlar düzenleyerek, siyasi erk ve idari makamlarla paylaşılmasını sağla-mıştır.

Ormancılığın yer aldığı bakan-lıkların çok sık değişikliğe uğra-ması, personel politikasını da etki-lemiştir. Çevre ve Orman Bakanlı-ğının kurulmasından başlayarak, Kanuna eklenen geçici maddelerle mevcut üst düzey idareci kadro-ları tasfiye edilmeye başlanmıştır. Daha alt düzeydeki idareci kadro-ları ise; ehliyet, liyakat, kariyer ve alt kademelerde muayyen süre ça-lışma zorunluluğu getiren atama yönetmeliklerinin yürürlükten kal-dırılmasıyla, görevlerinden alınmış ve yerlerine 657 sayılı Yasaya aykırı olarak düzenlenen yönetmelik de-ğişiklikleriyle atamalar yapılarak kadrolaşmaya gidilmiştir.

Orman Mühendisleri Odası; Çevre ve Orman Bakanlığının ku-rulması aşamasından başlayarak, her bakanlık yapılanması haber-leriyle beraber siyasi erk ve orman idaresine görüşlerini içeren rapor-lar sunmuş, 657 sayılı Yasaya aykırı olarak personel atama yönetmelik-lerinde yapılan düzenlemelerin ip-tali için Danıştay’da davalar açmış ve yürürlüklerinin durdurulmasını sağlamıştır. Ancak, Orman Genel Müdürlüğü yanlış düzenlemeleri düzeltme yerine, devamlı yeni yan-lış düzenlemeler yaparak haksız personel atamalarını sürdürmüş-tür.” dedi.

Üçüncü olarak söz alan Milli Parklar ve Av Yaban Hayatı ve OR-KÖY Genel Müdürlükleri yapmış Hüsrev Özkara; her yıl 21 Mart’ı halkımızla birlikte “Dünya Orman-cılık Günü” olarak kutladığımızı, mesleğimizin ilgi alanındaki faa-liyetlerden, yaptıklarımızın ve ya-pamadıklarımızın bir muhasebe-sini de bu günde ortaya koyduğu-muzu anımsatarak sözlerine baş-ladı. Özetle “Gerçekten de orman-cılıkta 174 yıllık köklü bir kurumun ülkemizde olması gereken yeri, biz TOD olarak değerlendirdiğimizde, ormanlarımız ve ormancılığımızın hiçte hak ettiğimiz bir noktada ol-madığını düşünüyoruz.

Ormanları sadece üretim yerleri olarak görmek çok sıradan bir bakış

açısıdır. Buradan hareketle, orman-larımızın ülkemizin milli gelirinin ancak % 1,8 oluşturduğunu düşün-mek, tarımın % 28’ini kapsadığını ifade etmek haksızlıktır.

Meslektaşlarımızın büyük bir özverisiyle, ülkemiz yüzölçümünün %27’sini teşkil eden 21,7 milyon ha. orman alanında yürütülen orman-cılık faaliyetlerinin yanında orman içi ve bitişiğinde yaşayan 1960 ’lı yıllarda ülke nüfusunun %20’sini teşkil eden köylümüzün kalkınma-sında, avcılık ve yaban hayatı faa-liyetlerinin yürütülmesinde, ülke-mizdeki doğa koruma alanlarının hayata geçirilmesi ve yönetiminde başat rol oynanmış, çok önemli gö-revler yürütülmüştür. Halen de aynı sorumlulukları devam etmektedir.

Bu konulardan av ve yaban ha-yatında 1937 yılında çıkarılan 3167 sayılı Kara Avcılığı Kanunu, yine 1956 yılında çıkarılan 6831 sayılı Orman Kanununun 25. maddesin-de yapılan düzenleme ile Milli Park-lar ilanı ve yine 1983 yılında çıkarı-lan 2873 sayılı Milli Parklar Kanunu ile bu görevler orman teşkilatlarına verilmiştir. Bu konuları teşkilatımı-za kazandırmış meslek büyükleri-mizi, ormancı abilerimizi sahip ol-dukları geniş vizyonlarından dolayı kutluyor ve saygıyla anıyoruz.

Orman Bakanlığı birkaç kez ku-rulmuş, fakat doğru yapılanmadığı ve kurumsallaşamadığı için de ka-patılmak durumunda kalınmıştır. Yukarda kısaca sıralamaya çalıştı-ğımız konu başlıkları; ormancılık, doğa koruma, milli parklar ve ben-zeri korunan alanlar, rekreasyon alanları, orman içi su ürünleri, eko-turizm ile avcılık ve yaban hayatı ile odun dışı ürünler ülkemiz için son derece önemli konulardır. Mutlaka bu faaliyetlerin sürdürülebilmesi için orman fakültelerinde de karşı-lığı olmak zorundadır. Kısaca özet-lemeye çalıştığımız konular multi disipliner çalışmayı gerektirir. İyi bir eğitim şarttır. Orman fakültele-rinin bugünkü düştüğü durumdan çıkarılması, iş olanakları çeşitlendi-

2013 OCAK/ŞUBAT/MART ORMAN MÜHENDİSLİĞİ 7

Eşref Girgin

Hüsrev Özkara

Page 10: ODAMIZDAN - Ormuh · Danışmanlık hizmet alımı ihalelerinin genellikle mevzuata uygun olmadığı, 5531 sayılı Kanunun 4’üncü ve 5’inci maddelerinde sayılan ve danışmanlık

rilmiş ve karşılığı olan bir ormancılık mesleğinin hayata geçirilmesi artık bir zorunluluktur.

Sonuç olarak; yeni anayasa ça-lışmalarının yapıldığı bu süreçte, bir taraftan ormanlarımızı, orman içi ve bitişiğinde yaşayan köylülerimizi korurken, diğer taraftan neredeyse ülkemizin bütününde, farklı konular-daki faaliyetlerinin etkin bir şekilde yürütülebilmesi için, Orman Bakanlı-ğının yeniden kurulmasının önemini vurgulamak ve anlatmak zorunda-yız. Bu bir lütuf değil zorunluluktur. Yukarda sıraladığımız faaliyetlerin düzenli ve planlı bir şekilde yerine ge-tirilmesi durumunda; hem istihdam olanakları yaratılacak, hem de doğal varlıklarımızın korunması ve geliş-tirilmesi yanında bunlardan fayda-lanılabilecektir. Bütün bu gelişmeler bizlere Orman Bakanlığı’nın yeniden kurulmasını işaret etmektedir.” dedi.

Son olarak Prof.Dr. M. Turgay ERGUN “ORMANCILIĞIN DEVLE-TİN KURUMSAL YAPISI İÇİNDEKİ KONUMU” başlıklı bildirisini sundu. Konuşmasına 2002 yılında Orman Bakanlığı’nın TODAİE’den istediği norm kadro ve yeniden yapılan-ma araştırmasının, bir Proje Grubu kurularak 8 aylık bir çalışma so-nucunda rapor haline getirilerek önerilerle birlikte Bakanlık yöne-timine sunulduğundan bahseden Ergun; Bakanlık bünyesi içinde de

araştırmacılarla birlikte çalışmak üzere paralel bir proje grubu oluşturulduğunu,proje çerçeve-sinde, Orman Bakanlığı ve Orman Genel Müdürlüğü’nde ayrı ayrı çalışıldığını. Bakanlık bünyesin-de havza yönetimini temel alan kimi önemli değişiklikler öngö-rüldüğünü, norm kadroların da bu öneriler doğrultusunda be-lirlendiğini hatırlattı. Daha sonra Havza Yönetimi ve Matriks Ör-gütlenmeden bahseden Prof. Dr. M. Turgay Ergun; Önerilen yapıdan beklenen genel yararları şu şekilde sıraladı;

Bakanlık ana hizmet birimleri işlevlerini bütünleşik ve ger-çek anlamda havza bazında planlama ve uygulama olana-ğına kavuşacaklardır,Taşradaki çok başlı yönetim

görüntüsünün ortadan kalk-ması ile eşgüdüm sorunları enaza inecektir,İnsan kaynakları dahil olmak üzere her türlü kaynağın ge-reksinmelere göre esnek kul-lanımı sağlanacaktır,Matriks örgüt yapısı, bilgi teknolojilerine dayalı bilgi sis-temlerinin oluşumuna olanak sağlayacaktır. Böylece, bilgi teknolojisinin sağladığı ileti-şim olanakları büyük ölçüde kullanılabilecektir.Ülkemizde de gelişmiş ülke-lerde olduğu gibi, ormancılık konusunda değişen çevresel ve kurumsal koşullara uyum sağlamak kolaylaşacaktır.Matriks örgüt, Bakanlığın bü-rokratik yapısına hızlı hareket yeteneği kazandıracaktır.Uzmanlık ve yetki devri esası-na göre çalışma yapılacağın-dan ormancılığın etkinlik ko-nularının gerektirdiği yenilik-lere uygun yaratıcı yetenekler ortaya çıkabilecektir.Ergun son olarak, “Çevre ve

Şehircilik Bakanlığı’nın Tabiat Varlıklarını Koruma konusunda-ki görevlerinin önemli bir kesi-mi havza yönetiminin ilgi alanı içinde düşünülebileceğini, bu görevlerin havza yönetimi ko-nusunda önemli sorumluluklar üstlenmiş bulunan Orman ve Su İşleri Bakanlığı ile bu Bakanlığın bağlı kuruluşu olan Orman Genel Müdürlüğü’nün görev alanı için-de düşünülmesinin doğru ola-cağını” söyleyerek konuşmasını tamamladı.

Panelistlere teşekkür ederek genel bir değerlendirmede bu-lunan panel yöneticisi Prof. Dr. Ramazan Özen, panele katılan meslektaşlarımızın sorularını pa-nelistlere yönelterek, bildirilerin daha da genişlemesine imkan verdi. Daha sonra yapılan katkılar ile panel tamamlandı.

ORMAN MÜHENDİSLİĞİ OCAK/ŞUBAT/MART 20138

OD

AM

IZD

AN

Prof.Dr. M. Turgay ERGUN

Page 11: ODAMIZDAN - Ormuh · Danışmanlık hizmet alımı ihalelerinin genellikle mevzuata uygun olmadığı, 5531 sayılı Kanunun 4’üncü ve 5’inci maddelerinde sayılan ve danışmanlık

Türkiye Büyük Millet Meclisi; ormanların geleceği, ormancılığın geliştirilmesine yönelik olarak hükü-metin gönderdiği kanun tasarısını, 29/6/2006 tarihli 122. Oturumunda, AB uyum sürecini de dikkate alarak, 5531 sayılı “Orman Mühendisliği, Or-man Endüstri Mühendisliği ve Ağaç İşleri Endüstri Mühendisliği Hakkın-da Kanun” nu, temel kanun olarak oybirliğiyle kabul ederek yasalaş-tırmıştır. Böylece, Kanunun isminde yer alan üç mühendislik disiplininin; mesleki faaliyet konuları ile bu ko-nulara ilişkin mesleki hak, yetki ve sorumlulukları belirlenmiş, yasal gü-venceye alınmış, AB müktesebatına göre serbest dolaşmanın ön şartı olarak karşılıklı tanınma esasına da-yanan düzenlenmiş meslekler statü-süne kavuşturulmuştur.

5531 sayılı Kanunda, yazının konusu olan ormancılık karantina hizmetleri, orman yetiştirme ma-teryallerinin üretim, denetim, serti-fikasyon, bitki pasaportu, orman za-rarlılarıyla mücadele vb. konularda, mesleki faaliyet konularıyla sınırlı ol-mak üzere, bu mühendislerin yetkili oldukları belirtilmiştir.

Orman bitkisi ve bitkisel ürünle-rindeki bu hizmetler, Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığınca yürütül-mekte iken; 3234 sayılı Orman Ge-nel Müdürlüğü Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunda, 29/6/2011 tarih ve 645 sayılı KHK ile yapılan deği-şiklikle Orman Genel Müdürlüğü’ne verilmiştir. Orman Genel Müdür-lüğünce, Kanun hükümlerinin uy-

gulanmasına yönelik hazırlanan iki adet yönetmelik taslağının yürür-lüğe konulması, Bakanlık ve Ge-nel Müdürlük en üst düzey yet-kililerince uygun bulunmasına rağmen bir türlü sağlanamamıştır. Böylece, Kanunun yürürlüğe girdiği 4/7/2011 tarihinden bu yana yakla-şık iki yıl geçmesine rağmen, Kanu-nun amir hükümlerine rağmen uy-gulamaya konulmamış, bu neden-le, orman mühendisliği ile orman endüstri mühendisliğinin mesleki hakları, yetkisi olamayan mühen-dislik disiplinlerince kullanılmaya devam edilmektedir. Bu bağlamda, sahibi orman mühendisi olan özel orman fidanlıklarında dahi, Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığınca ziraat mühendisi veya peyzaj mi-marı istihdam edilmesi için baskılar yapılmaktadır.

Bu yazı, kamuoyunun bilgilendi-rilmesi, bürokratik engellemeler ne-deniyle Orman Zararlılarıyla Müca-dele Daire Başkanlığında bekletilen “Ormancılık Karantina, İnspektör ve Fümigasyon Yönetmeliği” tas-lağı ile Orman Fidanlık ve Tohum İşleri Daire Başkanlığında bekletilen “Orman Yetiştirme Materyalleri Piyasasında Yetkilendirme, Denet-leme ve Orman Bitki Pasaportu Yö-netmeliği” taslağının, mesleki hak-larımızın daha çok ihlâl edilmemesi için Resmi Gazete’de yayımlanması gerektiğinin, Orman ve Su İşleri Ba-kanlığı ve Orman Genel Müdürlüğü yetkililerine açık mektup olarak du-yurulması ve meslek kamuoyuyla

paylaşılması amacıyla hazırlanmış-tır.

I- 5531 SAYILI “ORMAN MÜ-HENDİSLİĞİ, ORMAN ENDÜSTRİ MÜHENDİSLİĞİ VE AĞAÇ İŞLERİ EN-DÜSTRİ MÜHENDİSLİĞİ HAKKINDA KANUN” VE İKİNCİL MEVZUATIN-DA, ORMANCILIK KARANTİNASI, ORMAN YETİŞTİRME MATERYAL-LERİ VE BİTKİ PASAPORTU KONU-LARI

5531 sayılı “Orman Mühendis-liği, Orman Endüstri Mühendisliği ve Ağaç İşleri Endüstri Mühendis-liği Hakkında Kanun”un Madde 4/1(a)-4, 5, 6 ve 15 alt bentlerin-de; “4) Orman ağaç, ağaççık ve flora-sına ait tohum üretimi ile aşılama fa-aliyetlerini yürütmek, 5) Orman ağaç ve ağaççıklarına ait tohum ve ağaç ıslah faaliyetlerini yürütmek, 6) Or-man fidanlıkları kurma, yönetme, iş-letme, orman fidanı ve bitkisi nakli, standardizasyonu ve sertifikalan-dırılması faaliyetlerini yürütmek, 15) Orman yangınları ve zararlı-larıyla mücadele, orman yolları ile orman yangın emniyet yolu ve şerit-leri plânlamasını, etüdünü, yapımını, bakımını ve kontrolünü yapmak.”, bu konulara ilişkin hak ve yetkileri dü-zenleyen 5531 S.K.Madde 5/1de; “…plân ve projeler hazırlamaya ve uygulamaya, standardizasyon ça-lışmaları yapmaya, sertifikalandır-maya, kalite kontrolü yapmaya, stok kontrolü yapmaya, denetim yapmaya, muayene yapmaya,… or-mancılık karantina ve rehberlik hiz-metlerini yürütmeye,…” göre, orman

2013 OCAK/ŞUBAT/MART ORMAN MÜHENDİSLİĞİ 9

ORMANCILIK KARANTİNASI, ORMAN YETİŞTİRME MATERYALLERİ VE BİTKİ PASAPORTUNA İLİŞKİN

ORMAN MÜHENDİSLİĞİ VE ORMAN ENDÜSTRİ MÜHENDİSLİĞİ

MESLEKİ HAKLARI İHLAL EDİLMEKTEDİR

Eşref GİRGİN

Orman Yük. Müh. & İşletmeci

OMO ARGE Komisyonu Başkanı

Page 12: ODAMIZDAN - Ormuh · Danışmanlık hizmet alımı ihalelerinin genellikle mevzuata uygun olmadığı, 5531 sayılı Kanunun 4’üncü ve 5’inci maddelerinde sayılan ve danışmanlık

zararlılarıyla mücadele ile orman bitkisi ve bitkisel ürünlerinin ithalat ve ihracatındaki karantina hizmet-lerini yapmaya Orman Mühendis-leri ile Orman Endüstri Mühendis-leri yetkilidir.

5531 sayılı Kanunun 8 inci mad-desine göre hazırlanıp 24/7/2009 tarih ve 27298 sayılı Resmi Gazete-de yayımlanan “Orman Mühendis-liği, Orman Endüstri Mühendisliği ve Ağaç İşleri Endüstri Mühendis-liği Serbest Yeminli Meslek Men-supları Tüzüğü” nün Madde 6/(v) maddesinde; “Ormancılık karan-tina hizmetleri: Ormancılık, orman endüstrisi ve ağaç işleri endüstrisi alanında yapılan ihracat ve ithala-tın 15/5/1957 tarih ve 6968 sayılı Zirai Mücadele ve Zirai Karantina Kanunu hükümlerine göre fümi-gasyon ve karantina hizmetlerini yürütmektir.” karantina ve fümigas-yon konularındaki mesleki haklar belirlenmiştir.

Her iki mühendislik disiplinin-den oluşan serbest meslek men-suplarının, 5531 sayılı Kanuna daya-narak çıkarılan, 10/10/2009 tarih ve 27372 sayılı Resmi Gazetede yayım-lanan “Orman, Orman Endüstri ve Ağaç İşleri Endüstri Mühendisleri ile Serbest Meslek Bürolarının Ça-lışma Alanlarına Dair Yönetmelik” in, “orman zararlılarıyla mücadele” başlıklı 54 üncü ve “orman karanti-na hizmetlerini yürütmek” başlıklı 104 üncü maddelerinde, karantina hizmetlerinin orman mühendisi ile orman endüstri mühendislerine ait olduğu düzenlenmiştir.

Buna göre; “MADDE 54 – (1) Bi-yotik  ve  abiyotik  orijinli orman zararlılarıyla, teknik, biyolojik ve kimyasal yöntemlerle mücadele ve önleme çalışmalarına esas olmak üze-re; etüt, planlama ve projelendirme çalışmalarının yapılması, mücadele projelerinin uygulanması ile biyolojik mücadeleye gerekli olan böceklerin üretilmesi, mücadele ekiplerinin yö-netilmesi ve kontrollerinin yapılması işleri gerçekleştirilir.” ve “MADDE 104 – (1) Ormancılık, orman endüstrisi ve ağaç işleri endüstrisi alanında yapılan ithal orman bitkisi ve orman bitkisel

ürünleri üzerinde karantina ve  fü-migasyon  hizmetleri yürütülür. Bu hizmetler yürütülürken 15/5/1957 ta-rihli ve 6968 sayılı Zirai Mücadele ve Zirai Karantina Kanunu hükümlerine uyulur.”ifade edilmektedir.

Aynı yönetmeliğin 26 ıncı, 27 inci ve 28 inci maddelerinde fidan üretimi, fidan nakli (Bitki pasapor-tu), standardizasyon konularına dair düzenlemeler yapılmıştır. Orman fidanı ve bitkisi nakline (Bitki pasa-portuna) ilişkin 27 inci maddesinde “MADDE 27 – (1) Gerçek ve tüzel kişi-lere ait orman fidanlıklarında üretilen orman ağaç, ağaççık ve florasına ait fidanlar, Türkiye orman ağaç ve ağaç-çıkları tohum bölgelendirilmesine uy-gun olarak belgelendirilir. Bunların naklinin sağlanması için önlemler alınır ve nakliye belgesi kesilir.” de-nilmektedir.

5531 sayılı Kanun ile ikincil mev-zuatında; orman bitkisi ve bitkisel ürünlerin ithalat ve ihracattaki ka-rantina hizmetleri ile orman yetiştir-me materyallerinin üretim, denetim ve orman bitkilerinin nakline ilişkin (bitki pasaportu) konularda,  orman mühendisleri ile orman endüstri mühendislerinin yetkili oldukları açık biçimde hüküm altına alınmış-tır.    

II- 3234 SAYILI “ORMAN GENEL MÜDÜRLÜĞÜ TEŞKİLAT VE GÖREV-LERİ HAKKINDA KANUN HÜKMÜN-DE KARARNAMENİN DEĞİŞTİRİLE-REK KABULÜ HAKKINDA KANUN” DA, ORMANCILIK KARANTİNASI, ORMAN YETİŞTİRME MATERYAL-LERİ VE BİTKİ PASAPORTU KONU-LARI

Orman Genel Müdürlüğü; 3234 sayılı Kanun uyarınca, orman bitkisi ve bitkisel ürünlerinin ithalat ve ih-racatındaki karantina hizmetleri ile orman yetiştirme materyallerinin üretimi, piyasa denetimi, sertifikas-yonu, bitki nakli (bitki pasaportu) konularında yetkilendirilmiştir. Böylece Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığınca yürütülen, orman bit-kisi ve bitkisel ürünlerinin ithalat ve ihracatındaki kontrol hizmetler ile bitki pasaportuna ilişkin hizmetle-

rin, İngiltere’de olduğu gibi Orman Genel Müdürlüğünce yapılması hü-küm altına alınmıştır. Buna göre;

3234 sayılı Kanunun, Orman Ge-nel Müdürlüğünün görevlerine dair “MADDE 2 – (Değişik: 29/6/2011-KHK-645/30 md.) a) Orman kay-naklarını; … muhtelif zararlıları ile mücadele etmek ve ettirmek, ormancılık karantina hizmetleri-ni yürütmek, …”, e) Orman ağaç, ağaççık ve florasına ait bitki tür-lerinin tohum ve fidanlarını üret-mek, ürettirmek, aşılama faaliyetleri-ni yapmak, devamlı veya geçici fidan-lıklar kurmak, işletmek, gerektiğinde kapatmak,”

Orman Zararlılarıyla Müca-dele Dairesi Başkanlığının görev-lerine dair “MADDE 7- (Değişik: 29/6/2011-KHK-645/30 md.) a) Or-manları usulsüz müdahalelerden ko-rumak, ormanlarda tahribata yol açan hastalık ve her çeşit orman zararlılarıyla mücadele etmek veya ettirmek, ormanların sağlı-ğının korunması ve orman zarar-lılarının yayılmasını önlemek için karantina tedbirleri almak, zarar-lılarla mücadele etmek amacıyla laboratuvarlar kurmak veya kur-durmak,”

Fidanlık ve Tohum İşleri Daire-si Başkanlığının görevlerine dair “MADDE 14/B- (Ek: 29/6/2011-KHK-645/30 md.) a) Orman ağaç, ağaççık ve florasına ait tohum ve fidanları üretmek, ürettirmek, ge-rektiğinde üretimle ilgili maddeleri ithal ve ihraç etmek, ağaç ve tohum ıslahını yapmak, ç) Orman bitki ve flora türlerine ilişkin olarak genetik kaynakların kaydı, bitki pasaportu, sertifikasyonu, ticareti ve piyasa denetimiyle ilgili iş ve işlemlerini yapmak veya yaptırmak, ilgili mev-zuat çerçevesinde ihracat ve itha-lat işlemlerini yürütmek,” düzen-lenmiştir.

Orman idaresince, 3234 sayılı Kanunda yer alan ormancılık ka-rantinası, orman yetiştirme mater-yallerinin üretimi, piyasa denetimi, bitki pasaportu (nakli) konularının uygulamaya aktarılabilmesi için, yönetmeliklerin çıkarılması gerek-

ORMAN MÜHENDİSLİĞİ OCAK/ŞUBAT/MART 201310

OD

AM

IZD

AN

Page 13: ODAMIZDAN - Ormuh · Danışmanlık hizmet alımı ihalelerinin genellikle mevzuata uygun olmadığı, 5531 sayılı Kanunun 4’üncü ve 5’inci maddelerinde sayılan ve danışmanlık

mektedir. Ormancılık karantinası konularında “Orman Zararlılarıyla Mücadele Daire Başkanlığı”, orman yetiştirme materyallerinin üretimi, piyasa denetimi, bitki pasaportu (nakli) konularında “Orman Fidanlık ve Tohum İşleri Daire Başkanlığı” yö-netmeliklerin çıkarılmasında yetkili birimlerdir. Her iki daire başkanlı-ğı yönetmeliklerin hazırlanmasına hızla başlamışlar, ancak bilinmeyen engellemeler nedeniyle sonuçlan-dırmada duraksamışlardır.

Yönetmeliklerin çıkarılması hu-susu, Orman ve Su İşleri Bakanlığı ile Orman Genel Müdürlüğü’nün en üst yetkililerince uygun olduğu ifade edilmesine rağmen; Orman Zararlılarıyla Mücadele Daire Baş-kanlığında bekleyen “Ormancılık Karantina, İnspektör ve Fümigas-yon Yönetmeliği” taslağı ile Orman Fidanlık ve Tohum İşleri Daire Baş-kanlığında bekleyen “Orman Ye-tiştirme Materyalleri Piyasasında Yetkilendirme, Denetleme ve Or-man Bitki Pasaportu Yönetmeliği” taslakları bir türlü Resmi Gazete’de yayımlanamamış, Kanunun amir hükümlerine rağmen, bu hizmetle-re ilişkin yetkiler başka bir bakanlık-ça yürütülmeye devam edilmekte, orman mühendisliği mesleki hakla-rı da mevzuata aykırı olarak başka mühendislik disiplinlerce kullanıl-maya devam edilmektedir.

III- DANIŞTAY KARARLARINDA ORMAN ZARARLIARIYLA MÜCA-DELE, ORMANCILIK KARANTİNA-SI, İNSPEKTÖR VE FÜMİGASYON KONULARI

Karantina hizmetleri, tüm Dünya’da uzmanlığa dayalı olarak yetkilendirilmiş inspektörler tara-fından yapılmaktadır. Bu bağlamda, orman bitki ve bitkisel ürünlerine ilişkin karantina hizmetleri ile ahşap ambalaj malzemelerinde FAO’un belirlediği İSPM-15 standartlarına uygunluk kontrollerine dair işaret-lemeler, orman mühendisleri ile or-man endüstri mühendislerine ait bir görevdir. Türkiye’deki orman bitkisi ve bitkisel ürünlere ait karantina hiz-metleri, bugüne kadar Gıda-Tarım

ve Hayvancılık Bakanlığı tarafından Ziraat Mühendislerine yaptırılmakta idi.

Odamız, ormancılık mesleki faa-liyet konuları ile bu konulara ilişkin mesleki hak ve yetkilerin 5531 sayılı Kanuna göre orman mühendisi ve orman endüstri mühendislerince kullanılması gerektiğini belirterek, Gıda-Tarım ve Hayvancılık Bakan-lığınca yürürlüğe konulan ikincil mevzuat düzenlemelerinin yürüt-mesinin durdurulması ve iptali için Danıştay’da davalar açmıştır. Dava-lar sonunda, Orman Mühendisliği ve Orman Endüstri Mühendisliği di-siplinlerinin kazanılmış mesleki hak-larının korunmasına yönelik olarak aşağıda belirtilen önemli kararlar alınmıştır.

a) Ormancılık, orman en-düstrisi ve ağaç işleri endüstrisi alanında yapılan ihracat ve itha-lattaki fümigasyon ve karantina hizmetlerindeki yetki, orman mühendisleri ile orman endüstri mühendislerine ait odluna hük-medilmiştir.

Ziraat Mühendisleri Odası; ye-minli meslek mensupları tüzüğü-nün 6/(v) maddesindeki “Madde 6/(v): Ormancılık karantina hizmet-leri: Ormancılık, orman endüstrisi ve ağaç işleri endüstrisi alanın-da yapılan ihracat ve ithalatın 15/5/1957 tarih ve 6968 sayılı Zi-rai Mücadele ve Zirai Karantina Kanunu hükümlerine göre fümi-gasyon ve karantina hizmetlerini yürütmektir.” düzenlemenin, Ziraat Mühendislerinin görev alanına mü-dahale edildiğinden bahisle iptali için, Danıştay 8. Dairesinde Başba-kanlık, Orman ve Su İşleri Bakanlı-ğı aleyhine dava açmış ve Odamız davalı idareler yanında davaya mü-dahil olmuştur. Yargılama sonunda, 25/4/2012 tarih ve E:2009/8234, K:2012/1891 sayılı kararla dava ret edilmiştir. Bu kararda;

“… Yukarıda yer verilen mev-zuatın birlikte değerlendirilme-sinden; ziraat mühendislerinin çalışma alanlarının esas itibariyle tarım arazileri ve tarım bitkileri

olup, biyolojik özellikleri orman bitkileri, orman ürünleri ve ahşap ambalaj materyalleri olanlar ise 5531 sayılı Kanunda sayıldığı üze-re orman, orman endüstri ve ağaç işleri endüstri mühendislerinin gö-rev alanına girmektedir.

Bu açıklamalar karşısında, 5531 sayılı Yasa ile belirlenen asli görevlerinden bağımsız düşü-nülemeyecek olan bu görevlerin kapsadığı orman bitkileri, orman ürünleri ve ahşap ambalaj ma-teryalleri ile ilgili alanda yapılan ihracat ve ithalattaki özel uzman-lık gerektiren fümigasyon ve ka-rantina hizmetlerinin yürütülmesi görevinin de orman mühendisliği, orman endüstri mühendisliği ve ağaç işleri endüstri mühendisliği serbest yeminli meslek mensup-larına tanınmış hak ve yetkiler kapsamında belirlenmesine ilişkin dava konusu tüzük maddesinde hukuka aykırılık görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle davanın red-dine…25/4/2012 gününde esastan oy birliğiyle, vekalet ücreti yönünden oy çokluğu ile karar verildi.” denilerek istem istem ret edilmiştir.

b) Orman bitkisi ve bitkisel ürünlerinin ithalat ve ihracatın-daki karantina hizmetleri orman mühendisi ve orman endüstri mühendisi unvanlı inspektörlere ait olduğuna hükmedilmiştir.

Odamız, orman bitkisi ve bitki-sel ürünlerinin ihracat ve ithalatın-daki karantina kontrollerini yapan inspektörlerin, orman mühendisi ile orman endüstri mühendisleri olması gerekirken; 22/1/2009 tarih-li ve 27118 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan “Zirai Karantina İns-pektör Yönetmeliği” ile ziraat mü-hendislerine veren ilgili maddelerin yürürlüğünün durdurulması ve ip-tali için Danıştay 2. Dairesinde dava açmıştır. Yargılama sonunda, Zirai Karantina İnspektör Yönetmeliğinin, inspektörlerin yalnızca ziraat mü-hendislerinden olmasını düzenle-yen Yönetmeliğin 5 inci maddesi 1. fıkrasının (c), (ç) ve )d) bentle-rinin yürütmesi 28/9/2009 tarih

2013 OCAK/ŞUBAT/MART ORMAN MÜHENDİSLİĞİ 11

Page 14: ODAMIZDAN - Ormuh · Danışmanlık hizmet alımı ihalelerinin genellikle mevzuata uygun olmadığı, 5531 sayılı Kanunun 4’üncü ve 5’inci maddelerinde sayılan ve danışmanlık

ve E:2009/1321 kararla durdurul-muştur. Bu kararda şöyle denilmek-tedir.

“… Yukarıda yer verilen mevzu-atın birlikte değerlendirilmesinden; ziraat mühendislerinin çalışma alanlarının esas itibariyle tarım arazileri ve tarım bitkileri olduğu, dava konusu inspektörlük görev alanının ise tarım bitkileri yanında orman bitkileri, orman ürünleri ve ahşap ambalaj materyallerini de kapsadığı; bu konularında yuka-rıda anılan 5531 sayılı Kanun’da sayıldığı üzere, orman mühendis-lerinin görev alanına girdiği göz önünde bulundurulduğunda, ins-pektör adayı olabilecekler arasın-da orman mühendislerine de yer verilmesi gerekirken sadece zira-at mühendislerine dava konusu madde hükümlerinde yer verilmiş olmasında kamu yararı ve hizmet gereklerine uyarlılık görülmemiş-tir…. Açıklanan nedenlerle, Zirai Ka-rantian İnspektör Yönetmeliğinin 5. Maddesinin 1. Fıkrasının (c), (ç) ve (d) bentleri yönünden … yürütmenin durdurulması isteminin kabulüne 28/9/2009 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.”

c) Ahşap ambalaj malzeme-lerinin FAO nun belirlediği İSPM-15 standartlarına uygunluğunun işaretlenmesinde yetki orman endüstri mühendislerine ait oldu-ğuna hükmedilmiştir.

Odamız; ahşap ambalaj mal-zemelerinin ihracat, ithalat ve yurt içindeki nakillerinde zararlıların ya-yılmasını önlemek amacıyla, FAO nun belirlediği İSPM-15 standartla-rına uygunluğunu kontrol eden ins-pektör ya da denetim elemanının, yalnızca ziraat mühendislerinden oluşmasını düzenleyen ve mesleki haklarımızı ihlal eden “Bitki Sağlığı Önlemlerine Yönelik Ahşap Am-balaj Malzemelerinin İşaretlen-mesi Hakkında Yönetmelik” in 4 üncü, 21 inci ve 22 inci maddelerinin yürütmesinin durdurulması ve iptali için Danıştay 10. Dairesinde dava aç-mıştır. Yargılama sonunda talebimiz haklı bulunarak dava konusu Yönet-meliğin 4 üncü, 21 inci ve 22 inci

maddeleri Danıştay 10. Dairesinin 17/11/2009 tarihli E:2006/4831, K:2009/9557 sayılı kararıyla iptal edilmiştir. Bu kararda;

“… Bu durumda, ahşap ambalaj malzemeleri ile zararlı organiz-maların yayılmasını önlemek için kullanılacak olan işaretleme standar-dının oluşturulmasına ilişkin usul ve esasları belirleme konusunda yayım-lana dava konusu Yönetmelik kap-samında, hastalık ve Zaralılarla mücadele için öngörülen ısı ile kurut-ma, fümigasyon ve fırında kurutma yöntemlerini kullanacak olan işlet-meleri denetleme yetkisinin, ziraat mühendisleri ile birlikte 5531 sayılı Yasanın 4/(b) maddesi uyarınca bu konuda uzman olan orman en-düstri mühendislerine de verilmesi ve Yönetmelikte bu yönde düzenleme yapılması gerekirken, denetim yet-kisini sadece ziraat mühendisle-rine veren Yönetmelik hükümleri ile yetkili komisyonda davacı odaya temsil yetkisi verilmemesine ilişkin Yönetmeliğin 22. Maddesinde huku-ka ve kamu yararına uyarlık bulun-mamaktadır….” denilerek yukarıda belirtilen ilgili madde hükümleri ip-tal edilmiştir. Böylece ahşap ambalaj malzemelerinin FAO standartlarına uygunluk denetlemesinin orman endüstri mühendislerine ait ol-duğu mahkeme kararıyla da tespit edilmiştir.

IV- 5596 SAYILI “VETERİNER HİZMETLERİ, BİTKİ SAĞLIĞI, GIDA VE YEM KANUNU”

Odamızın yaptığı girişimler so-nucunda; 5596 sayılı “Veteriner Hizmetleri, Bitki Sağlığı, Gıda ve Yem Kanunu”nun, TBMM Tarım-Orman ve Köyişleri Komisyonunda yapılan görüşmeler sırasında, or-man bitki ve bitkisel ürünlerinin ithalat kontrolünü yapacak olan disiplinleri belirleyen 31 inci mad-desinin eki olan EK:2 sayılı cetvele orman mühendisleri ile orman endüstri mühendisleri eklenmiştir.

Böylece, orman bitkisi ve bitki-sel ürünleri ile ahşap ambalaj mal-zemelerinin, 5996 sayılı Veteriner Hizmetleri, Bitki Sağlığı, Gıda ve Yem Kanununa göre ithalatındaki

karantina hizmetlerinin orman mü-hendisi ile orman endüstri mühen-dislerinin yetkisinde olduğu hüküm altına alınmıştır. Yukarıda anılan Da-nıştay kararlarında bu Kanuna atıfta bulunulmuştur.

SONUÇ OLARAK; yukarıya çıka-rılan Kanun hükümleri, Yönetmelik maddeleri ve Danıştay kararları bir-likte değerlendirildiğinde;

Orman Genel Müdürlüğü, 3234 sayılı Kanun uyarınca, orman bitkisi ve bitkisel ürünleri ile ahşap ambalaj malzemelerinin karantina hizmetle-ri, bitki pasaportu hizmetleri, orman yetiştirme materyallerinin üretimi, piyasa denetimi vb. konularda yet-kili olduğu çok açık biçimde görül-mektedir. Ormancılık karantinası ve bitki pasaportu hizmetlerini yürüte-cek olan inspektörlerin, orman mü-hendisi ile orman endüstri mühen-disleri olduğu 5531 sayılı Kanun ve Danıştay kararları ile sabittir.

Bu aşamada, anılan hizmetlerin yapılabilmesi için, yeni bir Kanun maddesi düzenlenmesine ihtiyaç yoktur. Kanunlar emredici hukuk kuralları manzumesi olup, uygulan-mak için yürürlüğe konulmaktadır. Ancak yaklaşık 22 aydır yürürlükte olan 3234 sayılı Kanunun 2 inci 7 inci ve 14/B inci madde hükümleri, bürokratik engellemeler nedeniyle uygulamaya aktarılamamakta ve yönetmelikler yürürlüğe konulama-maktadır. Bu nedenle, orman mü-hendisliği ve orman endüstri mü-hendisliği mesleki haklarının başka disiplinlerce ihlal edilmesine neden olunmaktadır.

Bürokratik engellemeler nede-niyle, Orman Zararlılarıyla Mücadele Daire Başkanlığında bekletilen “Or-mancılık Karantina, İnspektör ve Fümigasyon Yönetmeliği” taslağı ile Orman Fidanlık ve Tohum İşleri Daire Başkanlığında bekletilen “Orman Yetiştirme Materyalleri Piyasasında Yetkilendirme, Denet-leme ve Orman Bitki Pasaportu Yö-netmeliği” taslakları, acilen Resmi Gazete’de yayınlanmalı ve kanuna aykırı uygulamalara artık bir son ve-rilmelidir.

ORMAN MÜHENDİSLİĞİ OCAK/ŞUBAT/MART 201312

OD

AM

IZD

AN

Page 15: ODAMIZDAN - Ormuh · Danışmanlık hizmet alımı ihalelerinin genellikle mevzuata uygun olmadığı, 5531 sayılı Kanunun 4’üncü ve 5’inci maddelerinde sayılan ve danışmanlık

1. GİRİŞ Küreselleşen dünyada orta-

ya çıkan değişim ve rekabet baş

döndürücü bir hızla devam eder-

ken, bir işletmenin bu rekabetten

başarılı olarak çıkabilmesi için en

az iki temel noktada diğer işlet-

melere üstünlük sağlaması ge-

rekmektedir. Bunlardan birincisi

yönetim süreci içerisinde en iyi

kararları alabilmek ve örgüt ola-

naklarını bir araya getirip belirli

amaçlara ulaşmak için koordine

etmektir. Diğeri ise bu amaç ya

da amaçlara en az zaman ve mali-

yetle ulaşabilmektir (Barak 1999).

İşletme faaliyetlerinin ya da pro-

jelerin en kısa zamanda ve en az

maliyetle tamamlanması çağdaş

işletme yönetiminin başta gelen

amaçları arasında yer almaktadır.

Bu anlayışla proje planlama ve

programlama teknikleri konusun-

da bilimsel anlamda ilk çalışmalar

19. yüzyılın başlarında yapılmıştır.

Günümüze kadar devam eden

bilimsel çalışmalar sonucunda

çağdaş proje planlama teknikleri

ortaya çıkmıştır. Bunlardan şebe-

ke analiz yöntemleri kapsamında

bulunan “Kritik Yol Metodu (Criti-

cal Path Method-CPM)” ve “Proje

Değerlendirme ve Gözden Ge-

çirme Tekniği (Program Evaluati-

on and Review Technique-PERT)”

yöneylem araştırması ve sistem

analizi bilim dallarının etkisi ile şe-

beke analiz tekniklerinin temelini

oluşturmuşlardır.

2. ŞEBEKE (NETWORK) ANALİZİ YAKLAŞIMIProjeyi oluşturan faaliyetler

ve bu faaliyetler arasındaki iliş-

kileri gösteren şemaya şebeke

adı verilir. Şebeke diyagramı,

projenin hangi işlerden meydana

geldiğini, işler arasındaki öncelik

sırasını ve projenin başlangıç ile

bitiş olaylarını gösterir. Şebeke

diyagramlarında her faaliyet için,

bu faaliyetin öncesinde tamam-

lanmış olması gereken faaliyetler

ile bu faaliyetin tamamlanmasının

ardından icra edilecek faaliyetleri

kolayca görmek mümkündür (Ka-

radeniz 2007). Şebeke (network)

analizi birçok çözüm yöntemine

sahip olan optimizasyon amaçlı

matematiksel programlama tek-

niğidir. Bu analiz sayesinde, bir-

leşen noktalara veya düğümlere

sahip olan hatlar veya kanallar

sisteminde optimum veya en et-

kili yol bulunmaya çalışılmakta-

dır. Yani bir projeyi faaliyetlere ve

olaylara ayıran, faaliyetler arasın-

daki mantıksal ilişkiyi saptayan,

faaliyetlerin süresini ve maliyetini

hesaplayan ve böylece projenin

süresinin ve maliyetinin minimum

yapılmasına ve kontrolünün sağ-

lanmasına olanak veren analizdir

(Daşdemir 2005).

Şebeke analiz yöntemleri

arasında en çok bilinen ve tercih

edilen iki yöntem CPM ve PERT

tir. Bu iki yöntem ana hatlarıyla

birbirinin aynısı olsa da uygula-

ma alanları bakımından CPM ve

PERT’in farklılık gösterdiği öne sü-

rülmektedir (Halaç 2001). PERT’in

çok fazla belirsizliğe sahip olan

araştırma ve geliştirme projeleri-

ne daha uygun olduğu, CPM’in ise

süre ve maliyetlerin tahmin edi-

lebildiği projelerde daha faydalı

olduğu düşünülse de bu farklar

son zamanlarda gitgide azalmış,

hatta ortadan kalkmıştır (Martino

2013 OCAK/ŞUBAT/MART ORMAN MÜHENDİSLİĞİ 13

ŞEBEKE (NETWORK) ANALİZ TEKNİKLERİNİN ORMANCILIK FAALİYETLERİNDE UYGULAMA ALANLARI

Emre GÖKSUEge Ormancılık Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü

Özet

Bu çalışmada şebeke analiz tekniklerinden en yaygın olarak kullanılan CPM/PERT tekniğinin anlamı,

önemi, yararları ve ormancılık faaliyetlerinde kullanılabileceği alanlar üzerinde durulmuştur. Ayrıca söz

konusu tekniklerin ülkemiz ormancılığındaki uygulama örnekleri ayrı ayrı incelenerek değerlendirilmiştir.

Mevcut ve olası kullanım alanları ortaya konularak, bu alanda çalışacak olan proje yöneticilerine yardımcı

olunmaya çalışılmıştır.

Anahtar Kelimeler: proje yönetimi ve planlaması, şebeke analizi, CPM/PERT tekniği, çok boyutlu karar

verme

UZ

MA

N S

AH

AS

I

Page 16: ODAMIZDAN - Ormuh · Danışmanlık hizmet alımı ihalelerinin genellikle mevzuata uygun olmadığı, 5531 sayılı Kanunun 4’üncü ve 5’inci maddelerinde sayılan ve danışmanlık

1965). Faaliyet sürelerini, en erken

ve en geç tamamlanma zamanla-

rını, kritik yolu ve kukla faaliyetini

gösteren CPM/PERT şebekesi ör-

neği Şekil 1’de gösterilmiştir.

3. CPM/PERT TEKNİĞİNİN GENEL ÖZELLİKLERİCPM’in temel prensibi proje-

nin kritik yolunun belirlenerek,

faaliyetlerin bu kritik yol üzerin-

den yürütülmesidir. Dolayısıyla

projenin geleceğiyle ilgili kararlar

verebilmek ve projeyi daha iyi yö-

netebilmek için ilk olarak kritik yo-

lun tespit edilmesi gerekir (Kara-

deniz 2007). Kritik yol üzerindeki

faaliyetlere yoğunlaşarak bu faali-

yetlere önlemler alınması ve pro-

jenin gecikmeden tamamlanması

amaçlanır. Kritik yol üzerinde yer

alan faaliyetlere atanan kaynak-

ları bilerek ve izleyerek, projenin

bitiş tarihini etkileyen görevler ve

projenin zamanında bitirilip bitiri-

lemeyeceği belirlenebilir (URL-1,

2009).

Projenin zamanında bitiril-

mesi ve eldeki kaynakların plan-

lanması için kullanılan çağdaş

planlama ve kontrol yöntemleri

arasında en önemlilerinden biri

olan PERT; üretimdeki gecikmele-

ri, takılmaları ve çeşitli çalışmaları

en düşük düzeye indiren, işin bü-

tününün çeşitli parçalarını eş gü-

den ve eş zamanlayan, projelerin

tamamlanmasını hızlandıran bir

yöntemdir (Demir ve Gümüşoğlu

1994). Eğer faaliyet süreleri belli

olmayan faaliyetler kritik yörün-

ge üzerinde ise, artık yatırımın

tamamlanma süresinin bile tayi-

ni mümkün değildir. Bu hallerde

yatırımların planlanması PERT

tekniği ile yapılmalıdır. Çünkü bu

teknikte belirsiz süreler, olasılıklar

hesabına göre hesaplanabilmek-

te ayrıca düğüm noktaları ile yatı-

rımın toplam süresinin programa

göre yüzde kaç olasılıkla tamam-

lanabileceği de bulunabilmekte-

dir. PERT tekniği, süreleri tam bili-

nemeyen faaliyetlerin programda

göz önüne alınmasını sağladığın-

dan CPM’e nazaran daha geniştir

(Çetmeli 1982). Bunun dışında;

şebeke diyagramının oluşturul-

ması, kritik yolun hesaplanması

ve projenin toplam süresinin be-

lirlenmesi iki yöntem için de ay-

nıdır. Bu yüzden bazı kaynaklarda

bu iki yöntem CPM/PERT adı ile de

anılmaktadır.

4. CPM/PERT TEKNİĞİNİN YARARLARICPM/PERT tekniğinin yararları

aşağıdaki şekilde maddeler halin-

de özetlenebilir:

1. Bu teknik uygulama aşama-

sında kesin uyulması gereken kri-

tik faaliyetleri ve bunların sürele-

rini ortaya koymaktadır. Kritik fa-

aliyetlerin saptanması sonucunda

önemli olan bir grup faaliyete dik-

kat çekmekte, böylece daha etkin

bir planlama ve denetime olanak

sağlamış olmaktadır (Barak 1999).

2. Bu tekniğe göre çizilen şe-

beke, faaliyetlerin sırasını açık bir

şekilde göstermekle kullanıcının

görsel olarak projeyi izlemesini

sağlamaktadır. Faaliyetler arasın-

daki karmaşık ilişkiler oldukça

ORMAN MÜHENDİSLİĞİ OCAK/ŞUBAT/MART 201314

UZ

MA

N S

AH

AS

I

Şekil 1. Faaliyet sürelerini, en erken ve en geç tamamlanma zamanlarını, kritik yolu ve kukla faaliyetini gösteren örnek

CPM/PERT şebeke diyagramı (Çetmeli 1982).

Page 17: ODAMIZDAN - Ormuh · Danışmanlık hizmet alımı ihalelerinin genellikle mevzuata uygun olmadığı, 5531 sayılı Kanunun 4’üncü ve 5’inci maddelerinde sayılan ve danışmanlık

basit ve açık biçimde gösterildiği

için proje, planlamayı yapanların

dışındaki kimselere de kolayca

açıklanabilir.

3. Bir ya da daha fazla proje-

nin aynı anda ve istenen ayrıntıda

planlama ve denetiminin yapıl-

masına olanak sağlar. Çok değişik

konu ve kapsamda proje CPM/

PERT tekniği ile planlanabilir. Aynı

zamanda esnek bir teknik olup

tüm projede uygulanabileceği

gibi, projenin belirli bir kısmında

da bu teknikten yararlanılabilinir.

4. Bu tekniğin bilgisayarda

uygulanabilme imkânına sahip

olması çok karmaşık ve çok büyük

projelerde etkin bir şekilde kulla-

nılmasını sağlamaktadır (Demir

ve Gümüşoğlu 1994).

5. CPM/PERT maliyet analizi

ile değişik proje bitirme tarihle-

rine ilişkin toplam proje maliyet-

leri hesaplanıp, en düşük toplam

maliyetli proje planı seçilerek kay-

nakların etkin ve verimli bir şekil-

de kullanılması sağlanabilir.

6. Projenin uygulanması sı-

rasında güncelleştirmeye önem

verilerek projenin zamanında

gerçekleştirilebilmesi için planda

ortaya çıkacak aksaklıkları görme

imkanı verir. Böylece proje yöneti-

minden sorumlu kimselerin aksa-

yan noktaları düzeltici yönde ka-

rarlar almasını sağlar (Barak 1999).

7. CPM/PERT ile yöneticiler bir

projenin toplam tamamlanma ve

bitiş süresini kolaylıkla hesapla-

yabilmektedir. Temel amaç; proje

planlama ve kontrolünü kolay-

laştırmak, projede yer alan boş

zamanları tespit ederek ortadan

kaldırmak ve projeyi önceden

planlanan zamanda bitirmeye ça-

lışmaktır (Tekin 1993).

8. Yöneticinin sorumlu olduğu

alanlarda, faaliyetlere doğru bir

yön vermesi ve zamanında doğru

karar alabilmesi için gerekli bilgiyi

zamanında alması gereklidir. Bu

amaçla bilgilerin elde edilmesi ve

geliştirilebilmesinde sistematik

bir yol takip eden CPM/PERT tek-

niği, yönetimin geliştirilmesinde

önemli bir rol oynar (Gülerman

1970).

9. CPM/PERT tekniği, kullanı-

cısının vereceği kararlar üzerinde

etkisi olabilecek bütün faktörler

ve düşüncelerle ilgili bilgileri sağ-

lamaya yarar. Karar vermede çok

yararlı ve yardımcı bir araçtır (Le-

vin ve Kirkpatrick 1973).

10. CPM/PERT, proje yöne-

ticisinin, proje planlama, prog-

ramlama ve kontrol işleminde,

öncelikli olarak hangi faaliyetlerin

yapılacağını belirler. CPM/PERT ile

projedeki faaliyetlerin en erken

başlama ve en geç bitiş süreleri-

nin bilinmesi sağlanır. Projenin

bitirilmesi için gerekli toplam süre

belirlenir. Bu da bazı gereksiz faa-

liyetlerin projeden çıkarılmasına

ve maliyetlerde tasarruflar sağlan-

masına imkan sağlar (Barak 1999).

Sağladığı bu yararlardan dola-

yı CPM/PERT tekniği özellikle faa-

liyetleri arasında karmaşık ilişkileri

olan, personel planlaması ve za-

man kısıtı önemli olan projelerde

etkin bir planlama, uygulama ve

kontrol imkanı sağlayıp, takım ça-

lışmasına ihtiyaç duyulan ve çok

sayıda veri gerektiren projelerde

de önemli rol oynayacaktır.

5. CPM/PERT TEKNİĞİNİN ORMANCILIKTA KULLANIM ALANLARIAskeri projelerde kullanılmak

üzere geliştirilen CPM/PERT tek-

niği artık işletmecilikte ve hemen

hemen her alanda kullanılabilir

bir teknik haline gelmiştir. Günü-

müzde imalattan inşaata, reklam-

dan araştırma geliştirmeye kadar

birçok alanda kullanılmaktadır.

Özellikle orman kaynaklarının

planlanmasında ve yönetiminde

çok boyutlu karar verme metot-

larından yararlanılmaktadır. Bu

tekniklerden biri olan CPM/PERT

tekniği ile ormancılıkta pek çok

iş akışını zaman ve maliyet açısın-

dan planlamak mümkündür.

CPM/PERT tekniğinin or-

mancılık faaliyetlerinde kulla-

nılabileceği alanlar şunlardır:

1. Orman amenajman planla-

rının düzenlenmesinde,

2. Orman envanter çalışmala-

rının yapılmasında,

3. Ağaçlandırma projelerinin

gerçekleştirilmesinde,

4. Orman köylerine verilen

kredilere ilişkin proje kontrol ve

denetiminde,

5. Çeşitli yol ve diğer transport

tesis ve taşıtlarının proje uygula-

malarında,

6. Hizmet binası, fabrika, atöl-

ye ve garaj gibi çeşitli inşaatların

yapımında,

7. Ulusal park çalışmalarının

uygulanmasında,

8. Fidanlık faaliyetlerinin plan-

lanması çalışmalarında,

9. Yangın ekonomisinin de-

ğerlendirme sisteminin oluşturul-

masında,

10. Silvikültür planlarının ya-

pımında ve silvikültürel faaliyetle-

rin uygulanmasında,

11. Tali ürün planlarının yapıl-

masında,

12. Ekoturizm planlarının

yapımında ve plan içeriğindeki

çeşitli faaliyetlerin tamamlanma

zamanlarının belirlenmesinde,

13. Orman işletmelerinde

odun hammaddesi üretiminin

zaman ve maliyet açısından plan-

lanmasında kullanılmaktadır.

Ormancılık faaliyetlerinde kul-

lanılan CPM/PERT tekniği ile ilgili

ülkemizde öne çıkan çalışmalar

ise aşağıda verilmiştir.

Eraslan (1971), orman ame-

najman planı yapmak amacı ile

ormanda yapılan envanter çalış-

malarının ve bu envanterle ilgili

2013 OCAK/ŞUBAT/MART ORMAN MÜHENDİSLİĞİ 15

Page 18: ODAMIZDAN - Ormuh · Danışmanlık hizmet alımı ihalelerinin genellikle mevzuata uygun olmadığı, 5531 sayılı Kanunun 4’üncü ve 5’inci maddelerinde sayılan ve danışmanlık

olarak büroda yapılan değerlen-

dirmelerin amaç, zaman, eleman,

mekan ve ödenek faktörlerine

göre düzenlenmesinde ve denet-

lenmesinde bu metotlardan ya-

rarlanılabileceğini söylemektedir.

Sun (1972), CPM ve PERT’in or-

mancılığın hemen hemen bütün

faaliyetlerinde kullanılabileceğini

ifade etmiş ve geniş sahada ya-

pılan orman envanterine ilişkin

işlemlerin yürütülmesi sırasında

gerekli zamanın hesaplanmasına

dair bir örneği bu amaçla vermiş-

tir. 754 günde tamamlanacağı he-

saplanan projede orman envan-

ter çalışmasında uygulanacak te-

mel faaliyetleri belirleyerek 1’den

42’ye kadar numaralandırmış ve

faaliyetler arası ilişkileri saptamış

ayrıca her bir faaliyetin tamam-

lanması için gerekli olan zamanla-

rı belirleyerek projenin kritik yolu-

nu oluşturup şebeke diyagramını

çizmiştir.

Kalıpsız (1973), ormancılık

problemlerini gözetilen gayeye

göre değişik çözümlerden en el-

verişlisini seçmek ya da tesadüfi

etkiler karşısında en büyük ka-

zancı veya en az kaybı sağlayacak

çözümü bulmak için çeşitli ma-

tematik metotlarından faydalan-

mak, bununla birlikte aynı hedefe

yönelen çeşitli faaliyetleri planla-

mak üzere iş şebeke analizini kul-

lanma ihtiyacı duyulduğunu ifade

etmektedir.

Akesen (1977), ülkemizde ulu-

sal park kuruluş projelerinin uygu-

lanmasında yapılan planlama ha-

talarından bahsetmiştir. Planlama

hatalarının; kuruluş çalışmalarının

tasarlanan sürede bitirilmeme-

sine, dolayısıyla gereksiz para ve

zaman kaybına yol açtığı, bunun

yanı sıra ulusal park içinde toplu-

ma sunulan hizmetlerin amaçla-

nan düzeyin çok altında olmasına

ve yeni sorunların ortaya çıkma-

sına neden olduğu belirtilmiştir.

Ülkemizdeki park çalışmalarında

ortaya çıkan planlama, yöneltme

ve denetleme eksiklikleri ile bun-

ların oluşturduğu sorunların bir

an önce giderilebilmesi için PERT

yönteminden ulusal park projele-

rinin tüm aşamalarında yararlan-

ma yoluna gidilmesinin olumlu

sonuçlar vereceğini bir örnekle

göstermiştir.

Asan (1981) çalışmasında, or-

man amenajman planlarının yapı-

mında CPM/PERT tekniğinin kul-

lanışını örnek şebeke diyagramı

üzerinde açıklamıştır. Buna göre;

sırasıyla amenajman planı yap-

mak için gerekli olan faaliyetler

ve aralarındaki ilişkiler belirlen-

miş, faaliyetlerin zaman sınırları

tespit edilmiş, şebeke diyagramı

oluşturularak kritik yol yardımıyla

proje süresi 313 gün olarak he-

saplanmıştır. Böylece CPM/PERT

tekniğinin orman amenajman

planlarının yapımında kullanıl-

ması sayesinde 87 günlük zaman

tasarrufunun sağlanabileceği ön-

görülmüştür.

Erkan (1988) tarafından PERT

tekniğinin orman fidanlıklarında

uygulanabilirliği ele alınmış, fi-

dan üretim süreci PERT – zaman

uygulama planı çerçevesinde an-

latılmıştır. Fidan üretim sürecinin

bir modelle temsil edilmesi ve

ilgili yöneticilere yol göstermesi

açısından PERT tekniğinin diğer

ormancılık faaliyetlerinde oldu-

ğu gibi orman fidanlıklarında da

kullanılabileceği bir örnekle gös-

terilmiştir. 76 faaliyetten oluşan

projenin en erken 617 günde biti-

rileceğini, gerektiği takdirde pro-

jenin başlangıcından herhangi bir

yerine kadar yapılacak işlerin iste-

nilen bir tarihte bitme olasılığının

hesaplanabileceğini belirtmiştir.

Ayrıca projenin tamamlanması

bakımından önem arz eden kritik

yol tayin edilerek şebeke diyag-

ramı çizilmiş ve proje uygulayıcı-

sının kaynakları etkin bir şekilde

kullanması sağlanmıştır.

Göksu (2010) ise, devlet orman

işletmelerinde odun hammadde-

si üretiminin PERT tekniği ile plan-

lanmasını incelemiştir. Araştırma

alanında üretime verilmek üzere

damgalanan toplam 166 adet ve

1.066,186 m3 göknar ve kayın ağa-

cı bir proje olarak kabul edilmiştir.

Araştırmada, üretime esas eta-

nın belirlenmesinden başlayarak

ürünün son depoya nakli ve satı-

şa hazır hale getirilmesine kadar

geçen süreçte çeşitli aşamalardan

oluşan odun hammaddesi üretim

faaliyetlerinin hiyerarşik yapısı be-

lirlenmiştir. Daha sonra faaliyetler

arası ilişkiler ortaya konulmuş, her

bir aşamadaki faaliyetlere ilişkin

zamanlar ölçülerek, beklenen

tamamlanma zamanlarına bağ-

lı olarak maliyetler ve izlenmesi

gereken kritik yol tayin edilip şe-

beke diyagramı çizilmiştir. Buna

göre projenin 97,50+4,76 günde

bitirileceği saptanmış ve normal

üretim çalışmalarına göre projede

12 günlük bir tasarruf sağlanaca-

ğı öngörülmüştür. Ayrıca OGM

verilerine göre hesaplanan birim

üretim maliyetlerinin, araştırma

alanında yapılan ölçümlere göre

hesaplanan birim üretim mali-

yetlerinden; göknar’da 4,42 TL/

m3 (-%7,0) ve kayında 3,18 TL/m3

(-%4,1) olmak üzere daha düşük

olduğu saptanmıştır. Dolayısıyla

odun hammaddesi üretim proje-

si kapsamında orman köylüsüne

toplamda (-%6,5) daha az ödeme

yapıldığı ve bu tür farklılıkların

ortaya çıkmaması için yöresel ko-

şullara göre maliyet hesaplarının

yapılması gerektiği sonucuna var-

mıştır.

6. SONUÇ Proje planlanması alanında

şebeke analizine dayalı yöntem-

ler önemli bir yer teşkil etmekte-

dirler. Şebeke analizinde, proje

bir bütün olarak ele alınmakta,

faaliyetlerin bu bütünlük içindeki

ORMAN MÜHENDİSLİĞİ OCAK/ŞUBAT/MART 201316

UZ

MA

N S

AH

AS

I

Page 19: ODAMIZDAN - Ormuh · Danışmanlık hizmet alımı ihalelerinin genellikle mevzuata uygun olmadığı, 5531 sayılı Kanunun 4’üncü ve 5’inci maddelerinde sayılan ve danışmanlık

karşılıklı ilişkileri ortaya konularak

büyük ölçekli projelerin güncel

tekniklerle planlanması müm-

kün olmaktadır. Hızlı bir şekilde

kalkınabilmek, gelişmiş ülkeler

düzeyine çıkabilmek ve onlarla

rekabet edebilmek için projelerin

en kısa sürede ve en az maliyetle

gerçekleştirilmeleri gerekmekte-

dir. Bu nedenle çağdaş planlama

tekniklerinden ve bu tekniklerin

uygulanabildiği teknolojilerden

yararlanmak kaçınılmaz bir zorun-

luluktur. Bu çalışma şebeke (net-

work) analizine dayalı teknikler-

den CPM/PERT tekniğinin mevcut

ve olası kullanım alanları ortaya

konularak bu alanlarda çalışacak-

lara yol göstermek amacıyla ele

alınmıştır.

Son yıllarda bilgisayar kullanı-

mının artmasıyla birlikte, orman-

cılık araştırmalarında bu teknik-

lerin yaygın olarak kullanılmaya

başladığı anlaşılmaktadır. Sür-

dürülebilir kalkınma amaçlarına

ulaşmada ormancılığın hemen

her alanında olduğu gibi, özellikle

orman kaynaklarının planlanması

ve yönetimi sürecinde çok bo-

yutlu karar verme tekniklerinden

yararlanmak büyük önem arz et-

mektedir. Özellikle orman kaynak-

larının planlanması ve yönetimi

çok boyutlu bir yapı göstermekte-

dir. Dolayısıyla çok boyutlu karar

verme teknikleri orman kaynakla-

rının yapısına uygun düşmekte ve

bu tekniklerin kullanımıyla orman

kaynakları yönetiminde daha an-

lamlı kararlar ve çözüm önerileri

oluşturulabilmektedir. Ayrıca bu

tekniklere orman kaynaklarının iş-

levsel bölümlenmesi ve bunların

işletim amaçlarının saptanması

gibi sosyo-ekonomik konuların

yanı sıra biyolojik, ekolojik, teknik

ve yönetsel alanlarda karar ver-

mede ve bilimsel yasa koymada

yaygın olarak başvurulmaktadır.

Böylece kısıtlı olan orman kaynak-

larından topluma en fazla mal ve

hizmet sunmanın ve dolayısıyla

toplumsal refahı artırmanın yolu

çok boyutlu karar verme teknikle-

rinin kullanılmasıyla mümkündür

(Daşdemir ve Güngör 2002).

KAYNAKLARAkesen A (1977) PERT Yöntemi-

nin Ulusal Park Kuruluş Çalışmaların-

da Uygulanması. İÜ Orman Fakültesi

Dergisi, Seri B, 27 (2): 146-165.

Anderson E B ve Hales R S (1986)

Critical path method applied to rese-

arch project planning: Fire Economics

Evaluation System (FEES). Pacific So-

uthwest Forest and Range Experi-

ment Station, Forest Service, US De-

partment of Agriculture, 12 p.

Asan Ü (1981) Kritik Yörünge

Metodu (CPM) ile Programları Değer-

lendirme ve Gözden Geçirme Tekniği

(PERT)’nin Tanıtılması ve Amenajman

Planı Yapımında Kullanılması. İÜ Or-

man Fakültesi Dergisi, Seri B, 31 (2):

221-241.

Barak O (1999) Büyük Ölçekli

Projelerde Planlama ve PERT Tekniği

Uygulaması. Yüksek Lisans Tezi (ya-

yınlanmamış), GÜ Sosyal Bilimler Ens-

titüsü, İşletme Anabilim Dalı, Ankara,

231 s.

Çetmeli E (1982) Yatırımların

Planlanmasında Kritik Yörünge (CPM)

ve PERT Metotları. Teknik Kitaplar Ya-

yınevi, İstanbul, 160 s.

Daşdemir İ ve Güngör E (2002)

Çok Boyutlu Karar Verme Metotları

ve Ormancılıkta Uygulama Alanları.

ZKÜ Bartın Orman Fakültesi Dergisi,

4(4): 1-16.

Daşdemir İ (2005) Orman Mü-

hendisliği İçin Planlama ve Proje

Değerlendirme. ZKÜ Bartın Orman

Fakültesi Yayınları, Üniversite Yayın

No:30, Fakülte Yayın No:16, Bartın,

168 s.

Demir H ve Gümüşoğlu Ş (1994)

Üretim İşlemler Yönetimi. 4. Baskı,

Beta Basım Yayım, İstanbul, 756 s.

Eraslan İ (1971) Orman Amenaj-

manı Ders Kitabı. İÜ Orman Fakültesi

Yayınları No: 169, Kurtulmuş Matbaa-

sı, İstanbul, 488s.

Erkan N (1988) Bir Orman Fidan-

lığındaki Faaliyetlerin PERT Metodu

İle Planlanması. Yüksek Lisans Tezi

(yayınlanmamış), İÜ Fen Bilimleri Ens-

titüsü, Orman Mühendisliği Anabilim

Dalı, İstanbul, 70 s.

Göksu E (2010) Devlet Orman

İşletmelerinde Odun Hammaddesi

Üretiminin PERT Tekniği İle Planlan-

ması (Ardıç Orman İşletme Şefliği

Örneği). Yüksek Lisans Tezi (yayınlan-

mamış), BÜ Fen Bilimleri Enstitüsü,

Orman Mühendisliği Anabilim Dalı,

Bartın, 117 s.

Gülerman A (1970) PERT/Maliyet

Tekniği İşletmelerde Bir Yönetim Aracı

Olarak Kullanılması. Ankara İktisadi ve

Ticari İlimler Akademisi Yayınları, Ya-

yın No:37, Ankara, 147 s.

Halaç O (2001) Kantitatif Karar

Verme Teknikleri (Yöneylem Araş-

tırması). 5. Baskı, Alfa Basım Yayım

Dağıtım, Alfa Yayınları No: 222, Dizi

No:023, İstanbul, 580 s.

Karadeniz C Ö (2007) PERT-CPM

ile Proje Planlama, Değerlendirme ve

Bir İşletme Uygulaması. Yüksek Lisans

Tezi (yayınlanmamış), MÜ Sosyal Bi-

limler Enstitüsü, Ekonometri Anabi-

lim Dalı, İstanbul, 86s.

Kalıpsız A (1973) Ormancılıkta

Matematiksel Modeller ve Yöneylem

Araştırmaları. İÜ Orman Fakültesi Der-

gisi, Seri B 23(1).

Levin R I ve Kirkpatrick C A

(1973) PERT ve CPM ile Planlama ve

Denetim, ODTÜ İdari Bilimler Fakülte-

si, 2. Baskı, Yayın No: 12, Ongun Kar-

deşler Matbaası, Ankara, 225 s.

Martino R L (1965) Proje İdaresi

ve Kontrolü: Cilt 1 Kritik Yolun Bulun-

ması. (Çev. C. Cahit Yalgın), Ankara,

144 s.

Sun O (1972) Ormancılık Çalışma-

larında Yürütülecek Projelere İlişkin

Birbirini İzleyen İşlem Akımlarının Dü-

zenlenmesi Ve Değerlendirme Yön-

temleri. Ormancılık Araştırma Enstitü-

sü Dergisi 18 (2): 39-56.

Tekin M (1993) Kantitatif Karar

Verme Teknikleri. Arı Ofset Matbaacı-

lık, Konya, 270 s.

URL-1 (2009) http://office.

microsoft.com/tr-tr/project-help/

HP001040434.aspx, Microsoft, Kritik

Yol Hakkında, 25 Haziran 2009.

2013 OCAK/ŞUBAT/MART ORMAN MÜHENDİSLİĞİ 17

Page 20: ODAMIZDAN - Ormuh · Danışmanlık hizmet alımı ihalelerinin genellikle mevzuata uygun olmadığı, 5531 sayılı Kanunun 4’üncü ve 5’inci maddelerinde sayılan ve danışmanlık

Karışık Ormanlar1-Fagus orientalis-Abies nor-

manniana subsp. bornmuelleria-na orman topluluğu: Alanın büyük bir kısmında, daha çok kuzeydoğu, kuzeybatı, doğu ve güneydoğu ba-kılarda, genellikle granit ve kireçta-şı üzerinde ayrıca kireç çimentolu breş ve kalkşist üzerinde, Doğu kayınının içinde tek tek veya bazen gruplar halinde Uludağ göknarının (A. nordmanniana subsp. bornmu-elleriana) karışıma girdiği bu karışık ormanlar, 950-1600 metreler arasın-da yer almaktadır. Toprak tipi boz esmer ve pseudogleyli boz esmer orman toprağı olup toprak kumlu balçık, kumlu killi balçık, kumlu kil ve killi balçık türündedir. pH 4,5 ile 5 arasında değişmekle birlikte bazı alanlarda 7’ye kadar çıkmaktadır. Bu alanlarda özellikle 1500 m’den sonra az da olsa Uludağ göknarının Doğu kayınına göre hakim olduğu yerler mevcuttur. Göknarın Doğu kayınına göre daha yoğun oldu-ğu alanlar, araştırma ormanının en yüksek noktası olan Keçikıran Yay-lası (1615 m) ve Keçikıran T. (1650 m) mevkiilerinde bulunmaktadır. Kayın-göknar karışımı alanlarda yer yer 1000-1400 metreler arasında kuzey ve ara yönlerinde mor çiçekli orman gülünün hakim olduğu bir çalı katı da bulunur. Yine çalı katın-da küçük alanda kireçtaşı anaka-yalar üzerinde L. officinalis de yer almaktadır. Ot katında önemli oran-da bulunan türler, Festuca drymeja, Cardamine impatiens var. pectina-ta, Galium odoratum, Rubus hirtus,

Trachystemon orientalis, Dryopteris flix-mas, Galium rotundifolium, Ca-lamintha grandiflora, Circium hypo-leicum, Euphorbia amygdaloides var. amygdaloides (sütlüot, zerena) ve Geranium robertianum (dağ ıtırı)’dur.

2-Fagus orientalis-Pinus sylvestris-Rhododendron ponti-cum subsp. ponticum orman top-luluğu: Toprağın A

el horizonundaki

pH 4,33 olup, toprak şiddetli asidik karakterdedir. Toprak türü kumlu balçık ve kumlu killi balçıktır. Kayın ve sarıçamın hemen hemen eşit oranlarda karışım oluşturduğu ve alt tabakada mor çiçekli orman gü-lünün hakim olduğu bu topluluk, podzolik-boz esmer orman toprağı üzerinde yer almaktadır. Alanın batı kısımlarında, 1050-1250 metreler arasında sınırlı alanlarda ender rast-lanan bir fizyonomi göstermektedir. Orman gülü bu toplulukta çalı katı-nın egemen türü olup, örtüş oranı %90 ile %100 arasında değişmek-tedir.

3-Fagus orientalis-Abies nor-manniana subsp. bornmuelleri-ana-Pinus sylvestris-Pinus nigra subsp. nigra var. caramanica orman topluluğu: Araştırma or-manının doğu kısmında kayın ve göknar karışık ormanlarına 1150-1600 metreler arasında daha çok granit, bazen kireçtaşı, breş ve ri-yolit anakayalar üzerinde, güney, batı ve güneyin ara yönlerindeki bakılarda gelişim göstermektedir. Toprak türü kumlu balçık-kumlu kil-

li balçıktır, şiddetli asidik reaksiyona sahip (pH 4,6) olup toprak tipi boz esmer orman toprağıdır. Karaçam ve sarıçamın genel olarak batı ve güney bakılarda eşlik ettiği alan-lar da bulunmaktadır. Bu topluluk Kayın’a göre daha kurak ortamlar-da yer almaktadır. Bu çam türleri, karışım oluşturduğu bitki toplulu-ğunun en üst tabakasındaki ağaç katını oluşturmaktadır. Yer yer Q. petraea subsp. iberica ağaç katına eşlik eder. Bu orman toplumunda F. drymeja, Pyrola chlorantha, Lathyrus laxiflorus subsp. laxiflorus, Genista lydia var. lydia (Manisa katırtırnağı) Galium paschale, ve Rubus hirtus ot katına önemli derecede eşlik eden türlerdir. Kayın ve Kayın-Göknar ormanlarında görülen türlerden R. ponticum subsp. ponticum ve Lau-rocerasus officinalis çalı katında bu toplulukta bulunmaz. Çalı katında sık rastlanmamakla birlikte Vaccini-um arctostaphyllos bulunmaktadır.

4-Quercus petraea subsp. ibe-rica-Pinus nigra subsp. nigra var. caramanica ormanı: Doğu kayı-nının aksine daha kurak bakılarda (güney bakılar), çoğunlukla kapalı-lığı seyrek, tepe çatısı yer yer bozuk, düşük artıma ve gövde kalitesine sahip Q. petraea subsp. iberica’nın (sapsız meşe) hakim olduğu ve münferit olarak karaçamın karışıma girdiği topluluklar güney, batı ve doğu bakılar ile bunların ara yönle-rinde, 850-1300 metreler arasında, granit ve riyolit anakayalar üzerinde yer almaktadır. Toprak pH’sı 5 ile 5,7

ORMAN MÜHENDİSLİĞİ OCAK/ŞUBAT/MART 201318

UZ

MA

N S

AH

AS

I

Yaylacık Araştırma Ormanı Vejetasyonunun Floristik ve Bazı Toprak Özellikleri*

Dr. Münevver ARSLANOrman Toprak ve Ekoloji Araştırmaları

Enstitüsü Müdürlüğü

Yrd. Doc. Dr. Neslihan ERDOĞANMehmet Akif Ersoy Üniversitesi

Fen-Edebiyat Fakültesi

Prof. Dr. Osman KETENOĞLUAnkara Üniversitesi

Fen Fakültesi

BÖLÜM-2

BİR ÖNCEKİ SAYIDAN DEVAM* Yazının birinci bölümü Yıl 49, 10-11-12’ci sayıdadır.

Page 21: ODAMIZDAN - Ormuh · Danışmanlık hizmet alımı ihalelerinin genellikle mevzuata uygun olmadığı, 5531 sayılı Kanunun 4’üncü ve 5’inci maddelerinde sayılan ve danışmanlık

arasında değişmekte, orta derece-de asit reaksiyona sahiptir. Toprak tipi solgun esmer ve boz esmer orman toprağı tipindedir. Toprak kumlu balçık, balçıklı kum ve kumlu killi balçık türlerindedir. Bu toplu-luğun yayılış gösterdiği alanlarda, meyilin fazla olduğu yamaçlarda, toprak erozyonu mevcuttur. Güney bakılar diğer bakılara göre daha faz-la güneş almaktadır. Bu alanlardaki topluluğun bozuk yapıda oluşu se-bebiyle toprak üzerine gelen güneş ışınlarını çok fazla engelleyemedi-ğinden, güneşin toprak üzerindeki kurutucu etkisi daha fazla olmak-tadır. Dolayısıyla bu alanlarda yarı nemli ve yarı kurak ortamlarda ye-tişen türler daha çok yer almaktadır. Bu ormanın çalı katının karakteristik türü Erica arborea’dır. Avrupa-Sibir-ya kökenli Sorbus torminalis (akça-ağaç yapraklı üvez), Chamaecytisus pygmaesus, Dianthus giganteus, Brachypodium pinnatum, Genista lydia var. lydia, Dorycnium graecum, Galium paschale, Anthemis tinc-toria var. discoidea (sarı papatya), Clinipodium vulgare subsp. vulgare (yaygın yabani fesleğen), Festuca heterophylla (alaca yapraklı yumak), Dactylis glomerata subsp. hispanica (domuz ayrığı) ve Rubus canescens var. glabratus ot katında önemli de-recede yer alan taksonlardır. Eğimin dik olduğu ve aynı zamanda seyrek bir bitki örtüsünün olduğu bu alan-lar haricinde meyilin az olduğu ve toprak erozyonun olmadığı özellik-le kayın ormanlarına geçiş alanla-rında, düzgün gövdelere ve kapalı-lığın %75-80’e ulaştığı meşcerelere de rastlanır.

Anthemis tinctoria var. discoidea Dianthus giganteus Dactylis glome-rata subsp. hispanica

SONUÇLARZohary (1973)’e göre araştırma

ormanı Avrupa-Sibirya flora bölge-sinin Öksin alanı içinde yer almakta olup Öksin alanını üç sektöre ayır-mıştır. Buna göre araştırma orma-nının Karadeniz’e dönük yamaçları

Eu-Euxine (Öksin) kesimini büyük oranda temsil eden F. orientalis orman toplumları oluşturmakta-dır. Güneye bakan yamaçları ise Sub-Euxine (Orta Öksin) kesimde yer almakta ve Zohary (1973)’nin belirttiği gibi klimaks orman top-luluklarından biri olan Q. petraeae subsp. iberica (sapsız meşe) orman-ları ile temsil edilmektedir. Akman (1995)’a göre ise Karadeniz öncesi bölgede yer almaktadır. Akman (1999) Karadeniz bölgesi içerisinde yer yer kısa bir yaz kuraklığı devresi-nin bulunduğu alanların Akdeniz ve Oseyanik Biyoiklim tiplerine ayrıldı-ğını ve Karadeniz öncesi bölgede ikinci bir bölgenin daha olduğunu belirtmektedir. Bu nedenle bu böl-gelerin alt seviyelerinin Akdeniz’li, üst seviyelerinin ise Oseyanik bi-yoiklim karakteri göstermekte ol-duğunu ve dolayısıyla bir geçiş bölgesi olarak kabul edilebileceğini belirtmektedir. Kuzey bakılarda ha-kim bitki örtüsü Doğu kayını olup, bu alanlar Karadeniz’den gelen nemli hava kütlelerine maruzdur. Araştırma ormanında oldukça iyi gelişen ormanların bulunması bu havzanın çevresinde bulunan me-teroloji istasyonları verilerine göre daha fazla yağış aldığının bir gös-tergesidir. Dolayısıyla 1000 m için hesaplanan değerler alanın bitki örtüsüyle uyum göstermektedir. Bu sonuçlara göre 700 ile 1650 metre-ler arasındaki araştırma ormanının yer aldığı havzanın iklimsel açıdan denizel iklimin etkisi altında bulun-duğu oldukça açıktır.

Araştırma ormanı, dağ katında Avrupa-Sibirya flora bölgesinin Ök-sin alanının karakteristik bitki örtü-sünü (Doğu kayını, Uludağ göknarı, sarıçam) oluşturan fanerofitlerin hakim olduğu iyi gelişim gösteren (gölgeli bakılarda) ormanlara sa-hiptir. Özellikle kuzey bakıda ka-yın, kayın-göknar ormanları içinde münferit veya küçük topluluklar halinde yayılış gösteren ve iyi geli-şim gösteren sapsız meşe ve Ana-dolu karaçamı güney bakıda yer

alan aynı türlerin karışık ormanları bozuk yapıda ve meşelerin genel olarak tepeleri göçmüş veya kuru-maya başlamıştır. Dolayısıyla asıl öksin kuşaktan yağışın biraz daha azaldığı meşe ve karaçamın yer al-dığı orta öksin kuşağa geçiş alanın-da yer almaktadır. Ayrıca bu alanda çoğunlukla üst toprak tabakasının erozyonun bir sonucu olarak aşın-dığı görülmektedir. Bu sahalarda topraktaki taş ve çakıl oranı fazla ve toprak türü de kumlu balçık olup aşınması daha da kolaylaşmaktadır. Hassas ekosistemleri oluşturan bu tür sahalarda, gelecekte yapılacak müdahalelerde dikkatli olunması gerekir. Daha önce orta öksin ku-şakta oldukça iyi yağış alan (yıllık yağış 1371 mm) Karabük-Büyükdüz Araştırma Ormanı’nda tanımlanan E. Arborea (boylu funda)’lı sapsız meşe-Anadolu karaçamı ormanı iyi ve orta bir gelişme göstermesine (Mayer ve Aksoy 1998, Aksoy 1978) rağmen, erozyonun olduğu aynı orman tipi örüldüğü, yıllık yağış miktarı biraz daha düşük olan (en yakın istasyon değerleri 621-764 mm ve enterpole 1117 mm) Yay-lacık Araştırma Ormanı’nda iyi bir gelişim göstermez. Kayın ve kayının diğer türlerle karışım oluşturduğu ormanlar ile gürgen-kayacık ve sa-rıçam-Anadolu karaçamı ormanla-rının ot katını çoğunlukla geofit ve hemikriptofitler oluşturmaktadır. Oysa bu hayat formlarının oranları daha kurak yetişme ortamına sahip güney bakıdaki sapsız meşe-Ana-dolu karaçamı ormanında azalırken tek yıllık terofitlerin oranı artmakta-dır.

Alanın büyük bir bölümünde kuzey bakılarda granit anakaya ile riyolit anakayada yayılış göste-ren kayının saf olarak bulunduğu alanlar ile kayının diğer türlerle (yapraklı ve iğne yapraklı) karışım oluşturduğu alanların toprak reak-siyonu genel olarak şiddetli asit ile orta derecede asittir (pH 4,3-5,5). Güney bakılarda yayılış gösteren sapsız meşe-karaçam ormanları,

2013 OCAK/ŞUBAT/MART ORMAN MÜHENDİSLİĞİ 19

Page 22: ODAMIZDAN - Ormuh · Danışmanlık hizmet alımı ihalelerinin genellikle mevzuata uygun olmadığı, 5531 sayılı Kanunun 4’üncü ve 5’inci maddelerinde sayılan ve danışmanlık

granit ve riyolit anakayalar üzerinde gelişmekte ve toprak orta derecede asit reaksiyona sahiptir. Kireçtaşı anakaya üzerinde yayılış gösteren gürgen-kayacık toplulukları ile ka-yının diğer yapraklı türlerle karışım oluşturduğu topluluklarda pH 6,7 civarındadır. Alanın doğu bakısın-da, kireç çimentolu breş ve kireç-taşı anakayalar üzerinde yer alan sarıçam ve Anadolu karaçamının toprak reaksiyonu (pH 7,2) nötre ya-kındır. Alandaki hakim toprak tipleri boz esmer orman toprağı ile solgun esmer orman toprağıdır.

Kayın ve kayının karışım oluş-turduğu orman toplulukları birçok araştırıcılar tarafından araştırma or-manına yakın bölgelerde çalışılmış [Akman ve ark. (1979), Quezel ve ark. (1980), Akman ve ark. (1983), Mayer ve Aksoy (1998), Yurdakulol ve ark. (2002), Türe ve ark. (2005)] ve genel olarak bitki tür çeşitliliği %50’ye varan oranlarda birbirine benzer bulunmuştur. Ancak yüksel-ti, anakaya, bakı ve özellikle iklimsel özelliklere göre farklı bitki türleri ile birbirlerinden ayrıldıkları görül-mektedir. Sarıçam-Anadolu kara-

çamı topluluğu ise sub-öksin (orta öksin) kuşakta yer alan karaçam ve sarıçam ormanlarından (Quezel ve ark. (1980), Akman ve ark. (1983), Mayer ve Aksoy (1998) daha nem-li yetişme ortamı koşullarının ve Avrupa-Sibirya flora bölgesine ait türlerin fazla olması ile ayrılır. Daha önce batı Karadeniz ve Marma-ra bölgelerinde belirlenen Sapsız meşe-Anadolu karaçamı ormanla-rı [Quezel ve ark. (1980), Yaltırık ve ark. (1983), Mayer ve Aksoy (1998), Özel (1999), Yurdakulol ve ark. (2002)] önemli ölçüde yayılış gös-teren türlerin en azından bir veya daha fazla sayıda farklı türlerin ol-masıyla ayrılmaktadır. Araştırma ormanında tanımlanan gürgen-ka-yacık ve kayın-sarıçam-mor çiçekli orman gülü sınırlı yayılış alanlarına sahip olsa bile daha önce yapılan çalışmalarda böyle bir orman top-luluğu tanımlanmamıştır. Sonuç olarak aynı orman topluluklarının

hakim bitki örtüsü aynı fizyonomi-ye sahip olsa da her bölgede yük-selti, bakı, anakaya ve iklim şartla-rına göre farklı yetişme ortamlarına sahiptir. Dolayısı ile aynı bölgede tür çeşitliliği açısından büyük oran-da benzerlik göstermesine rağmen türlerin örtme oranı ve bulunma yüzdesine göre ve farklı bitki türle-rinin olup olmaması ile bu orman tipleri birbirinden ayrılmaktadır.

TEŞEKKÜRBu makale Anakara Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Biyoloji Anabilim Dalı’nda doktora tezi olarak hazırlanan ve Orman ve Su İşleri Bakanlığı İç Anadolu Ormancılık Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü’nün araştırma projesi (Yaylacık Araştırma Ormanının Bitki sosyolo-jisi Yönünden İncelenmesi) olarak destekle-nen çalışmanın bir kısmıdır.

KAYNAKLARAnonim 2001. Yaylacık Araştırma Ormanı Şefliği Amenajman Planı (2001-2010). O.G.M. Orman İdaresi ve Planlama Dairesi Başkanlı-ğı, Ankara, 226 s.Akman, Y., Barbero, M. and Quezel, P. 1979b. Contribution à’l’étude de la Végétation Forestiére d’Anatolie Méditerranéenne. Phytocoenologia 5(3), Stuttgart, pp. 277-346.Akman, Y., Yurdakulol, E. and Aydoğdu, M. 1983. A Phytosociological Research on the Vegetation of the Bolu Mountain. Communi-cations, Facuté des Sciences de I’Université d’Ankara, Série: C, Tome: 1, Ankara, pp. 87-104Akman, Y. 1995. Türkiye Orman Vejetasyonu. A.Ü. Fen Fak., Botanik Anabilim Dalı, Ankara, 450 s.Akman, Y. 1999. İklim ve Biyoiklim (Biyoiklim Metodları ve Türkiye İklimleri). Kariyer Mat-baacılık, Ankara, 350 s.Aksoy, H. 1978. Karabük Büyükdüz Araştırma Ormanındaki Orman Toplumları ve Bunların Silvikültürel Özellikleri Üzerine Araştırmalar. İ.Ü. Orman Fakültesi Yayınları, İ.Ü. Yayın No: 2332, Orman Fakültesi Yayın No: 237, İstan-bul, 136 s.Arslan, M. 2010. Yaylacık araştırma ormanı-nın bitki sosyolojisi yönünden incelenmesi. İç Anadolu Ormancılık Araştırma Enstitüsü, Teknik Bülten No. 288, Ankara, 140 s. Erinç, S. 1984. Klimatoloji ve Metodları. İ.Ü. Yayın No: 3278, Deniz Bilimleri ve Coğrafya Enst. Yayın No: 2, İstanbul.Mayer, H. ve Aksoy, H. 1998. Türkiye Orman-ları. Batı Karadeniz Ormancılık Araştırma Müdürlüğü, Muhtelif Yayın No: 1, ISSN: 975-7829-56-0, Abant İzzet Baysal Üniversitesi Basımevi, Bolu, 291 s.Özel, N. 1999. Kaz Dağları Orman Vejetas-yonu Üzerine Fitososyolojik ve Fitoekolojik Araştırmalar, Orman Bakanlığı Yayın No: 077, Ege Ormancılık Araştırma Müdürlü-ğü Yayın No: 15, Teknik Bülten No: 11, İzmir, 117 s.Türe, C., Tokur, S. and Ketenoğlu, O. 2005. Contributions to the Syntaxonomy and Eco-logy of the Forest and Shrub Vegetation in Bithynia, Northwestern Anatolia, Turkey. Phyton, Volume: 45, Fasc. 1, Austria, pp. 81-115.Quezel, P., Barbero, M. and Akman, Y. 1980. Contribution À’l’étude de la Végétation Forestiére D’anatolie Septentrionale. Phyto-coenologia 8 (3/4), Stuttgrat, pp. 365-519.Yaltırık, F., Akman, Y. and Ketenoğlu, O. 1983. Aphytosociological Research in the Belgrad Forest. Communications, Facuté des Scien-ces de I’Université d’Ankara, Série: C, Tome: 1, Ankara, s. 1-9.Yurdakulol, E., Demirörs, M. and Yıldız, A. 2002. A Phytosociological Study the Vegeta-tion of the Devrekâni-İnebolu-Abana Area (Kastamonu-Turkey). Israel Journal of Plant Sciences Vol. 50, Israel, pp. 293-311.Zohary, M. 1973. Geobotanical Foundatitons of the Middle East. Vol: 1-2, Stuttgrad, 739 p.

ORMAN MÜHENDİSLİĞİ OCAK/ŞUBAT/MART 201320

UZ

MA

N S

AH

AS

I

Calamintha grandiflora

Euphorbia amygdaloides var

amygdaloides

Anthemis tinctoria var. discoidea

Dianthus giganteus

Page 23: ODAMIZDAN - Ormuh · Danışmanlık hizmet alımı ihalelerinin genellikle mevzuata uygun olmadığı, 5531 sayılı Kanunun 4’üncü ve 5’inci maddelerinde sayılan ve danışmanlık

1.4- Toros Sedirinin, İlmî ve

Halk Diline Yerleşmiş Bazı Adlan-

dırmaları

Türkçe’de, Toros Sediri için yö-

relere göre farklı adlandırmalar

yapılmıştır. Halk arasında doğal

olarak Toroslarda, Toros sediri için

yaygın olarak “Katran” adlandır-

ması kullanılır (Atay, 1982; Kaya-

cık, 1965, s. 175; Dağdaş ve ark.,

1997). Erbaa-Çatalan’da ise Toros

Sedirine “Kökmer ardıcı” denildiği-

ne dair bilgi verilmektedir (Varol,

1965, s. 57). Toros Sediri, yukarıda

belirtilen çeşitli adlandırmala-

rın yanında Kahramanmaraş ve

Adana-Feke dolaylarında Katran

sözcüğünün yanısıra “Kamalak”

olarak da adlandırılmaktadır.

Denizli’nin Acıpayam, Tavas ve

Beyağaç ilçeleri ile Muğla-Köyce-

ğiz, Dalaman ve Fethiye civarında

doğal Toros Sediri ormanlarının

bulunduğu Bozdağ, Babadağı

(Dağdaş ve ark., 1997), Çaldağı ve

Çiçekbaba (Sandras) dağ silsileleri

üzerindeki yerleşim yerlerinde ise

Toros Sedirine “Andız” denilmek-

tedir.

1953 yılında hazırlanan bir

kaynakta, Lübnan Sediri (Gök-

men, 1953; s. 197-230) tanım-

laması kullanılmıştır. Son yıllara

kadar Toros Sediri için ormancılık

bilim dallarında hazırlanan yayın-

larda, Lübnan Sediri kullanımı de-

vam edegelmiştir. Ancak, Lübnan

Sediri kullanımının hatalı olduğu

görüşündeyiz. Zaten 1965 yılında

yayımlanan bir sistematik kita-

bında da, “… bu türün esas yayılış

sahası Güney Anadolu’da, Toroslar

üzerinde bulunduğuna göre, kendi-

sine <Toros Sediri> denilmesi daha

yerinde olur…” şeklindeki açıkla-

ma ile (Kayacak, 1965, s. 175), bi-

zim yeniden önerdiğimiz doğru

kullanıma yer verilmiştir. Lübnan

Sediri yerine, son dönemde ha-

zırlanan yayınlarda çoğunlukla

ve özenle Toros Sediri tanımı kul-

lanılmaya başlanmıştır. Ancak

halen Lübnan Sediri kullanımını

sürdüren meslekdaşlarımızın ya-

yınlarına da rastlanmaktadır. Bu

ve benzeri gerekçelerle ormancı-

lık bilimleri ve uygulamalarında

hizmet üreten meslekdaşların ta-

mamı tarafından Türkçe ve yaban-

cı dilde hazırlanacak yayınlarda

Toros Sediri (İngilizce adlandırma

olarak ise Taurus Cedar veya Tur-

kish Cedar) tanımlamasının kulla-

nılmasını yeniden öneriyoruz.

İngilizcede ise, “Flora of Turkey

and Its East Aegean Islands” adlı

eserde olduğu gibi, doğru bir ad-

landırma ile “Turkish Cedar” olarak

Türk Sediri adlandırması kullanıl-

mıştır (Davis, 1965, s. 71).

1.5- Yayılış Sahasına En Ya-

kın Meteoroloji İstasyonlarının

İklim Özellikleri

Yeni doğal yayılış sahasına en

yakın meteoroloji istasyonlarına

ait iklim değerleri Tablo 3’de ve-

rilmiştir.

Özellikle Dirmil Meteoroloji İs-

tasyonundan alınan yağış verileri

(Anonim, 1974, s. 621), yörenin or-

talama yağış ve sıcaklık özellikleri

konusunda en yakın tahminleri

vermektedir. Dirmil’de ölçülen or-

talama yağışın 946 mm’si Aralık-

Nisan döneminde gerçekleşmek-

tedir. Çameli ilçesi verileri de, yöre

ortalamasını tahminde dikkate

alınması gereken bir diğer önemli

istasyonun verileridir.

3- SONUÇ VE BAZI ÖNERİLER

- Çiçekbaba Zirvesine uzanan

Büyükkızıl ve Küçükkızıl Tepelerin

güneye ve güneydoğuya bakan

yamaçlarında doğal olarak yayılış

gösteren Karaçamla karışık - “ne-

redeyse mezarlıkta kalan bir avuç

ağaç topluluğuna benzeyen”- To-

ros Sediri meşcereleri; hem “dik

ve sarp yamaçlarda yayılış göster-

mesi”, hem de “ulaşım ve nakliyat

zorluğu” gibi güçlükler sebebiyle

bugüne kadar Künardağı’nda

tutunabilmiştir. Toros Sedirinin

Çiçekbaba üzerindeki bu yayılışı,

sadece özellikle iki bölmedeki sı-

nırlı yayılışı ile mutlaka koruma-

ya alınmalıdır. Zaten saha esasen

doğal bir koruma kuşağında yer

almaktadır denilebilir. Hem ulaşı-

mı zor, hem de emval çıkarmanın

maliyeti yüksektir.

- Koruma statusü ise, yayılış

sahası özel nitelikler taşıdığı için

Orman Genel Müdürlüğü tarafın-

dan “Gen Koruma Ormanı”, “Tabiat

Ormanı” ya da OGM-UNDP işbirli-

ği ile 2013-2017 döneminde yürü-

tülecek ortak proje kapsamında

“Yüksek Koruma Değerine Sahip

Orman” olarak tefrik edilerek ha-

yata geçirilmelidir.

2013 OCAK/ŞUBAT/MART ORMAN MÜHENDİSLİĞİ 21

Toros Sedirinin (Cedrus libani A. Rich.) Ülkemizin En Batısında, Muğla-Köyceğiz’de

Yeni Tesbit Edilen Yayılış Alanı - I*

Dr. Said DAĞDAŞİç Anadolu Ormancılık Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü

Mehmet İŞÇİKöyceğiz Orman İşletme Müdürlüğü

BÖLÜM-2

UZ

MA

N S

AH

AS

I

* Yazının birinci bölümü Yıl 49, 10-11-12’ci sayıdadır. BİR ÖNCEKİ SAYIDAN DEVAM

Page 24: ODAMIZDAN - Ormuh · Danışmanlık hizmet alımı ihalelerinin genellikle mevzuata uygun olmadığı, 5531 sayılı Kanunun 4’üncü ve 5’inci maddelerinde sayılan ve danışmanlık

ORMAN MÜHENDİSLİĞİ OCAK/ŞUBAT/MART 201322

UZ

MA

N S

AH

AS

I

rıca fakülte öğrencilerine tanıtımı

yapılmalıdır.

- Açık alanlarda ve yaşlı birey-

lerin tepe tacı altında yerleşen

gençlik kümelerinda gençlik ba-

kımı tedbirleri uygulanmalıdır.

Meşcerede kalmasına gerek du-

yulmayacak düzeyde çok yaşlı

ve işlevini tamamlamış, tepeleri

kırık, kuru, devrik, gövdeleri yaralı

fertler de meşcereden çıkarılabi-

lir. Özellikle haşmetli görünüşleri,

mavimsi iğne yaprak yoğunluğu

ile dikkat çeken muhteşem fertler,

koordinatları ile tesbit edilmeli ve

korunmalıdır.

- Son yıllarda başarıyla sür-

dürülen kıl keçisi otlatmacılığını

sınırlandırma/yasaklama ve yöre

halkını ahır hayvancılığına ve

benzeri alternatif modern geçim

kaynaklarına (Boydak, 1996, s. 65)

yönlendirme projelerine kesinti-

siz ve planlı olarak devam edilme-

lidir. Not: Son beş-altı yıl boyunca,

yörede yapılan koruma çalışmaları

sadece Sedirde değil Karaçamda

da başarılı gençlik öbeklerinin olu-

şumunu hızlandırmıştır.

- Farklı yörelerde Künardağı

orijinli tohum plantasyonları ger-

çekleştirilmeli ve düzenli biçimde

bu yeni yayılışı

Karaçam Orman

İşletme Şefliği

Planına işlenme-

lidir.

- Karaçam ile

karışık meşcere-

ler oluşturduğu

için, Karaçam ve

Otmanlar Orman

İşletme Şeflikleri-

nin bozuk ve yaşlı

Karaçam meş-

cerelerinde de,

sadece buradaki

(Künardağı’ndaki)

doğal meşcere-

lerinden tohum

takviyesi yoluyla

“Karpelli Sedir

Tohumu Ekimi”

(KSTE) yöntemi

ile ve/veya, fidan-

lıkta yetiştirilecek

fidanlarla genç-

leştirme yapılmalı

ve Toros Sedirinin

yöredeki yayılışı genişletilmelidir.

- OGM-Silvikültür ve Ağaç-

landırma Daire Başkanlıklarının

işbirliği ile, hizmet içi eğitimlerde

sahanın meslekdaşlarımıza ve ay-

- Dördüncü Yenileme Planı ha-

zırlanacak olan Köyceğiz-Karaçam

Orman Amenajman Planında, To-

ros Sedirinin mutlaka yer aldığı

meşcere tipi tanımlamaları dik-

katle yapılmalı ve Toros Sedirinin

Şekil 1: Karaçam Orman İşletme Şefliğinin 3. Yenileme

Orman Amenajman Planında 30 ve 31 Numaralı Bölmeler

Meteoroloji

İstasyonu AdıRakım (m)

Ort. Yağış

(mm)

Ortalama

Sıcaklık (oC)

En Sıcak Ay

Ort. (oC)

En Soğuk Ay

Ort. (oC)Enlem Boylam

Acıpayam-

Kelekçi810 667,6 37023” 29029”

Acıpayam 941 533.1 12.723.8

(Temmuz)2.2 (Ocak) 37025” 29020”

Kale 1060 816,4 37026” 28050”

Gölhisar 1100 634,9 12.023.4

(Temmuz)2.4 (Ocak) 37008” 29032”

Altınyayla

(Dirmil)1238 1275,9 37000” 29032”

Çameli 1310 885,023.8

(Temmuz)2.2 (Ocak) 37004” 29020”

Köyceğiz-

Künardağı1400-1620 370 05’ 280 54’

Tablo 3: Yeni Yayılış Sahasına Yakın ve İklim Özellikleri En Uygun Konumdaki Meteoroloji İstasyonlarının Verileri

Page 25: ODAMIZDAN - Ormuh · Danışmanlık hizmet alımı ihalelerinin genellikle mevzuata uygun olmadığı, 5531 sayılı Kanunun 4’üncü ve 5’inci maddelerinde sayılan ve danışmanlık

kayıtlara geçirilmelidir.

- Ormancılık bilimleri başta

olmak üzere doğa bilimleri açı-

sından, hem estetik açıdan, hem

de kültür değerleri ve yöre tarihi

açısından anlamlı bir yayılış saha-

sı olan Künardağı yayılışı, bilimsel

yayınlara konu edilmeli, bu yayılış

botanik ile silvikültürün biyolojik

esasları ve tekniklerini işleyen bi-

lim ve eğitim kitaplarına aktarıl-

malıdır.

- Benzer önerilerden bazıla-

rına aynı zamanda, “Doğal Toros

Sediri Ormanlarının Korunması”

başlığı altında yer verilmiştir (Boy-

dak, 1996, s. 63-66).

Teşekkür: Görevlendirme ve

arazi faaliyetlerindeki katkıların-

dan dolayı Dış İlişkiler, Eğitim ve

Araştırma Dairesi Başkanlığına ve

Köyceğiz Orman İşletme Müdür-

lüğüne teşekkür ederiz. Arazide

çok değerli katkılarını gördüğü-

müz Otmanlar Toplu Koruma

Merkezinde görevli orman mu-

hafaza memurlarına ve orman iş-

çisi çalışanlara, bilhassa Karaçam

köyü-Kırık Mahalleden, “Bir gece

tavşan derisi bile katlanır!” diyerek

bir günlük yorgunluğa katlanan

Nuray Kaplan’a ve Otmanlar Kö-

yünden Ahmed Salih Karakurt’a

çok teşekkür ediyoruz.

4- KAYNAKÇAACATAY, A., 1951: “Bozdağ Sedirleri

ve Doğu Kızılağacı Hakkında Bazı Tesbit ve

Müşahedeler”, İ. Ü. Orman Fakültesi Dergi-

si - Seri A, Cilt: 1, Sayı: 2, s. 87-96.

ANONİM, 1974: Ortalama ve Ekstrem

Kıymetler Meteoroloji Bülteni. T. C. Gıda-

Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, Devlet

Meteoroloji İşleri Genel Müdürlüğü, Baş-

bakanlık Basımevi, Ankara, 675 s.

ANONİM, 1988: Amasya Orman Böl-

ge Müdürlüğü, Erbaa Orman İşletme Mü-

dürlüğü, Çatalan Orman İşletme Şefliği

Amenajman Planı, I. Yenileme, Planın Uy-

gulama Süresi. 10 Yıl (1988-1997), Planın

Tatbiki Uygundur Tarihi: 06/06/1988, 280 s.

ANONİM, 1989: “Kadirli, Dalaman ve

Bigadiç Orman İşletme Müdürlüklerine

bağlı Şefliklerin Kurulması” başlıklı Bakan

Oluru. İki sayfa, 13.08.1989.

ANONİM, 1994: Sedir El Kitabı Dizisi.

Orm. Araş. Enst., Muh. Y. Serisi, Nu: 66, Si-

nem Ofset, Ankara, 336 s.

ANONİM, 1998: Hızlı Gelişen Türler-

le Yapılan Ağaçlandırma Çalışmalarının

Değerlendirilmesi ve Yapılacak Çalışma-

lar, Workshop, (8-9 Aralık 1998-Ankara),

Orman Bakanlığı Yayın Dairesi Başkanlığı

Yayın Nu: 083, s. 114-130, 375 s.

ANONİM, 1999: Muğla Orman Bölge

Müdürlüğü, Köyceğiz Orman İşletme Mü-

dürlüğü, Karaçam Orman İşletme Şefliği

Orman Amenajman Planı. 3. Yenileme, Pla-

nın Uygulama Süresi. 10 Yıl (2000-2009).

ANONİM, 2000: Denizli Orman Bölge

Müdürlüğü, Tavas Orman İşletme Müdür-

lüğü, Konak Orman İşletme Şefliği Ame-

najman Planı, II. Yenileme.

ANONİM, 2001a: Sekizinci Beş Yıllık

Kalkınma Planı. Ormancılık Özel İhtisas Ko-

misyonu Raporu, DPT Yayın Nu.: 2531, ÖİK:

547, Ankara, 539 s.

ANONİM, 2001b: Denizli Orman Böl-

ge Müdürlüğü, Eskere Orman İşletme

Müdürlüğü, Eşenler Orman İşletme Şefliği

Orman Amenajman Planı, III. Yenileme, s.

31-33, 272 s + Ekli Haritalar.

ANONİM, 2012: Denizli Orman Böl-

ge Müdürlüğü, Acıpayam Orman İşletme

Müdürlüğü, Bozdağ Orman İşletme Şefliği

Fonksiyonel Orman Amenajman Planı, IV.

Yenileme, 467 s + Ekli Haritalar.

ATALAY, İ., 1987: Sedir (Cedrus libani

A. Rich.) Ormanlarının Yayılış Gösterdiği

Alanlar ve Yakın Çevresinin Ekolojik Özel-

likleri ile Sedir Tohum Transfer Rejiyonla-

ması. TÜBİTAK- Tarım ve Ormancılım Araş-

tırma Grubu, Proje No: TOAG/571, Orman

Genel Müdürlüğü , İzmir, 191 s.

ATALAY, İ., 1990: Regioning of Seed

Transfer of Cedar (Cedrus libani A. Rich.) in

Turkey. Uluslararası Sedir Sempozyumu.

Orm. Arşt. Enst., Muhtelif Yayınlar Serisi,

Nu.: 59, Ankara, s.166-179.

ATALAY, İ., 2002: Türkiye’nin Ekolojik

Bölgeleri (Ecoregions of Turkey). Orman

Bakanlığı Yayın Nu.: 163, 1. Baskı, Meta Ba-

sımevi, İzmir, 266 s.

ATALAY, İ., 2008: Ekosistem Ekolojisi

ve Coğrafyası-II.Cilt. META Basım Matb.

Hizmetleri, İzmir, 824 s.

BOYDAK, M., 1996: Toros Sedirinin

(Cedrus libani A. Rich.) Ekolojisi, Silvikültü-

rü ve Doğal Ormanlarının Korunması (Eco-

logy and Silviculture of Cedar of Lebanon

(Cedrus libani A. Rich.) and Conservation of

Its Natural Forests). Orman Bakanlığı Yayın

Nu.: 012, Lazer Ofset Matbaa Tes., Ankara,

78 s.

CEVİZLİ, O., 1994: Niksar ve Erbaa Or-

man İşletmelerindeki Sedir Meşcerelerinin

Bünye Kuruluşları ve Silvikültürel İhtiyaçla-

rı. İ. Ü. Fen Bilimleri Enstitüsü Yüksek Lisans

Tezi, (Basılmamış).

DAĞDAŞ, S., GENÇ, A., DOĞAN,

B., CENGİZ, Y., KESKİN, S., ÖRTEL, E. ve

UĞURLU, S., 1997: Türkiye’de Sedir (Cedrus

libani A. Rich.) Orijin Denemelerinin İlk So-

nuçları. İç Anadolu Ormancılık Araştırma

Enstitüsü Yayınları, Teknik Bülten Serisi,

Nu: 271, Ankara, 128 s.

DAVIS, P. H., 1965: Flora of Turkey and

Its East Aegean Islands, Edinburg Univer-

sity Press, Printed in Great Britain, Volume

1, England, Edinburg, s. 69-71, 567 s.

GÖKMEN, H., 1953: Gymnosperm’ler

(Çıplak Tohumlular). T. C. Tarım Vekaleti,

Orman Umum Müd. Yayınlarından, Yayın

Sıra Nu.: 143, Seri Nu.: 22, Sanat Basımevi,

Ankara, 325 s. + Ekli harita.

GÜNAY, T., 1990: Afyon-Emirdağ Yu-

karı Çaykışla Vadisinde Stebe Geçiş Kuşa-

ğında Yeni Tesbit Edilen Bir Sedir (Cedrus

libani A. Rich.) Kalıntı Meşceresi ve Ekolojik

Özellikleri, Uluslararası Sedir Sempozyu-

mu (22-27 Ekim 1990, Antalya), Ormancılık

Araştırma Enstitüsü, Muhtelif Yayınlar Seri-

si No: 59, s. 53-63, Ankara, 992 s.

KAYACIK, H., 1965: Orman ve Park

Ağaçlarının Özel Sistematiği (Gymnosper-

mae -Açık Tohumlular) - I. İstanbul Üniver-

sitesi Orman Fakültesi Yayınları, İ.Ü. Yayın

Nu.: 1105, O. F. Yayın Nu.: 98, I.Cilt, Kutul-

muş Matbaası, İstanbul, 390 s.

MAYER, H., 1981: “Vegetationskund-

liche Klassifikation von Waldökoysyste-

men (Orman Ekosistemlerinin Vejetasyon

Bilgisi Açısından Sınıflandırılması)”, Orman

Ekosistemi Sempozyumu, 10-15/11/1980,

İstanbul, 113-124, 164 s.

PANETSOS, K. P., SCALTSOYIAN-

NES, A. ve TSAKTSIRA, M., 1993: Genetic

Variation in Allozymes of Cedrus libani A.

Rich. and Cedrus atlantica Manetti, Actes

du Seminaire International sur le Cedre

de l’Atlas, Ifrane (Maroc), 7-11 Juin 1993,

2, 420-434.

SAVAŞ, K., 1946: Antalya İşletmesi

Ormanlarından bazı notlar ve Karadeniz

ardı mıntıkasında Sedir meşcereleri. Akın

Matbaası, Ankara, 32 s.

SELÇUK, H., 1962: Erbaa-Çatalan Se-

dir Ormanı Rejiyonal Kesiti ve Yeni Bir Sedir

Ormanımız. Orman Mühendisliği Dergisi,

4, s. 3-7, Ankara.

VAROL, M., 1965: Erbaa-Çatalan ve

Niksar-Akıncıköy Sedir Meşcereleri ve Alın-

ması Gerekli Silvikültürel Tedbirler Hakkın-

da Bazı Tavsiyeler. OAE Dergisi, Ankara,

Cilt:11, Sayı:2, Dergi Nu.:22, s.50-63, 93 s.

VIDAKOVIĆ, M., 1991: CONIFERS

morphology and variation. (Translated by

Maja Šoljan), Second Edition, Grafiki Za-

vod Hrvatske, 754 s.

2013 OCAK/ŞUBAT/MART ORMAN MÜHENDİSLİĞİ 23

Page 26: ODAMIZDAN - Ormuh · Danışmanlık hizmet alımı ihalelerinin genellikle mevzuata uygun olmadığı, 5531 sayılı Kanunun 4’üncü ve 5’inci maddelerinde sayılan ve danışmanlık

Bilindiği üzere; <ORMAN MÜ-HENDİSLİĞİMİZİN> sebebi hikmeti SİLVİKÜLTÜR VE ORMAN AMENAJ-MANI nosyonumuza sahip olma-mızdan ileri gelmektedir.

Bu ortaya koyduğumuz iki bi-lim dalı <ORMAN İŞLETMECİLİĞİN-DE AMAÇTIR.> Fakültemizde eği-timini aldığımız diğer konular ise (yol yapımı, koruma, kadastro vs.) amaca yönelik destekleyici hizmet dallarıdır.

Yine bilindiği üzere 180 yılı aşan bir süreyi geride bırakan ormancılı-ğımız, pilot çalışmalar sürecini ya-şamadan ve daha önemlisi hiçbir ana ağaç türümüzün tabii genç-leştirilmesine ilişkin araştırmaların bulunmadığı dikkate alınmadan, ülkemiz genelinde 1963 yılında YAŞ SINIFLARI METODUNA GÖRE ORMAN AMENAJMANI PLANLA-MALARINA geçilmiştir.

Söz konusu planlamalar ile ana ağaç türlerimizin olgunlaşma yaş-larında çok daha kısa <İDARE SÜ-RELERİ> ile işletilmeleri amaçlana-rak (bunun altında yatan nedenin de ÜRETİMİ ARTIRMAK olduğuna inanıyorum) amenajman planları düzenlenmiştir.

Ortaya konulan bu planlar ile her yıl aşağı yukarı 70.000 hektar prodüktif ormanın yenilenmesi yani GENÇLEŞTİRİLMESİ öngörül-müştür.

Daha açık bir ifade ile; her sene 70 bin hektarlık prodüktif orman servetinin, yıllık üretim programı olarak hedeflenmesidir.

Yine düzenlenen orman ame-najman planlarında, gençleştirme çalışmalarında tabii gençlik iki sene içinde alınamaz ise, tıraşlama

yapılarak suni gençleştirileceği ön-görülmüştür.Daha açık bir ifade ile bu planlamalarda hiçbir silvikültü-rel anlayış dikkate alınmamıştır.

Böylesine silvikültürel icapla-rı dikkate almayan, rijit şablonal ilkelere sahip orman amenajman planları ile Türk ormancısı, tabirimi mazur görün, <AFALLAMAYA-BO-CALAMAYA> başlamıştı. Üretimin baskısıyla da gençleştirme uygu-lamaları hızla suni gençleştirmeye kaymaya yönelmişti.

Diğer önemli bir hususda; ülke-mizde çok yaygın bir biçimde hü-küm süren daha ziyade EROZYON KONTROLÜ ve bununla birlikte bozuk ormanların ağaçlandırılma-sı çalışmalarının yapılabilmesi için 1969 yılında kurulan AĞAÇLAN-DIRMA GENEL MÜDÜRLÜĞÜ’ ne suni gençleştirme faaliyetlerinin kaydırılması öngörülmüştür. Diğer bir deyişle ne yazık ki AGM ana amaçlarının dışında işlendirilmeye başlamıştır.

Öyle inanıyordum ki; pek çok sağduyulu meslektaşım bu gidişat-tan fazlasıyla rahatsızlık duymaya başlamıştı. Çünkü DOĞAL ORMAN KURULUŞLARIMIZ yapay tekdüze ormanlar haline dönüşmeye baş-lamıştı.

Yine savaş zonundaki ormanlar ile yine muhafaza niteliği taşıyan ormanlar amenajman planlarında salt üretim ormanları olarak müta-laa edilerek, gençleştirilmeleri ön-görülmüştü. Açıkçası, dev sahalar halinde TOPLU ÜRETİM adı altında yapılan bu tıraşlamaların yaygın-laşması üzerine, haklı olarak pek çok yöreden orman içi köylerimizin sert tepkileri yayılmaya başlamıştı.

Ne yazık ki; acı bir gerçek bazı orman işletmecilerimiz çok kestik-leri ve çok sattıkları ile övünmeye başlamışlardı.

Çünkü o dönemdeki orman işletmeciliği anlayışına göre, fazla yol yapmaya gerek duymadan or-talaması 40-70 hektarlar düzeyin-deki bir prodüktif ormanın bir yıl içinde TOPLUCA TIRAŞLANARAK ÜRETİLMESİ,

Müteakip yıllarda da aynı saha-nın devamının yine aynı anlayış-la üretime sokulması,ÇOK ACI Kİ; EKONOMİK ORMAN İŞLETMECİLİĞİ ÇALIŞMASI olarak mütalaa edili-yordu.

Tabirimi mazur görün, DEV ORMAN SAHALARININ YIL VE YIL TIRAŞLANMA SURETİYLE BİRBİR-LERİNE EKLENMESİYLE ORMAN EKOSİSTEMİNİN NE DERECE ŞOKA SOKULDUĞU AKLA BİLE GETİRİLE-MİYORDU.

Hiç unutmam bu dönemlerde Fakültemizin Orman Hasılatı ho-cası Prof. Dr. Abdülkadir KALIPSIZ hocam; 5-10 hektarlık bir prodük-tif ormanın tıraşlanmasına neden olan bir işletmecinin günahı ve ve-balinin <fakir gariban köylümüzün çoluk çocuğunu ısıtmak amacıyla bir merkep yükü odunu kesmiş olmasıyla> asla asla mukayese edilemez ifadesinde bulunmuştu. Gariban vatandaşımız mahkeme-lerde süründürülüyor, ceza alması sağlanıyordu.

Ben de 1970 li yılların ilk yarısın-da Boyabat’ ta Orman İşletme Mü-dürü olarak görevde bulunmakta, tabir yerinde ise tıraşlama kesim-lerine direnmekteydim.Çok önemli bir anımı hatırlıyorum; 1975 yılının

ORMAN MÜHENDİSLİĞİ OCAK/ŞUBAT/MART 201324

ÜY

EL

ER

İMİZ

DE

N

ÜLKEMİZ ORMANCILIĞINDA SİLVİKÜLTÜRÜN YERİ VE GELİŞİMİ

Burhanettin Seçgin*

Orman Yüksek Mühendisi

*Silvikültür Dairesi Başkanlığından Emekli

Page 27: ODAMIZDAN - Ormuh · Danışmanlık hizmet alımı ihalelerinin genellikle mevzuata uygun olmadığı, 5531 sayılı Kanunun 4’üncü ve 5’inci maddelerinde sayılan ve danışmanlık

Mayıs ayı idi. Bölge Müdürlüğü-müz olan Kastamonu’ya Orman Bakanı merhum Turan KAPANLI ile Orman Genel Müdürü merhum Ca-vit DİNÇEL, Müsteşar Turan UĞUR ve AGM-ORKÖY-ORÜS Genel Mü-dürleri bir heyet halinde gelerek biz işletmecilerle birlikte bir top-lantı yapmışlardı.

Bu toplantıda çeşitli ormancılık konuları gündem edilmişti. Ben de toplantının sonlarına doğru cesa-retimi toparlayarak söz istemiştim. Bana tanınan söz üzerine, ormanla-rımızın geleceği üzerindeki endişe ve görüşlerimi söylemek istediğimi belirttim.

Yaş sınıfları metoduna göre düzenlenen orman amenajmanı planları ile hedeflenen gençleştir-me uygulamalarının, tıraşlama ke-simlerine yönlendirilmesi ile doğal orman formlarının tekdüze yapay ormanlar haline döneceği ve ge-lecekleri açısından hiçbir zaman stabil ormanlar olarak görülemiye-ceğini, sözkonusu yaş sınıfları me-toduna göre düzenlenen orman amenajman planlarının hiç bir pi-lot çalışmaya dayandırılmadığı ve özellikle ana ağaç türleri itibariyle tabii gençleştirilmelerine ilişkin hiçbir araştırmamızın bulunmadı-ğı, daha önemlisi ve açıkçası yapı-lan planlamaların hiçbir silvikültü-rel icabı yani silvikültürel anlayışları dikkate almadığı, böylesine büyük eksiklikleri içeren planların yön-lendirmelerin sanırım sebebinin, teşkilatımızın ne merkezinde ne de taşrasında SİLVİKÜLTÜRE dair hiç-bir kuruluş ve birimimizin bulun-madığından ileri geldiğidir.

Açıkçası, orman mühendisliği nosyonumuzun sebebi hikmeti olan SİLVİKÜLTÜR’ün; 1970 li yıl-ların ortasına gelinmiş olmasına rağmen ne yazık ki LİTERATÜRLE-RİN yani BİLİM KİTAPLARININ he-nüz dışına çıkamamış olduğu ve süratle MERKEZDE gerekli birimin kurulması ile işletmelerde de SİL-VİKÜLTÜR MÜHENDİSLİKLERİNİN oluşturulması gerektiği görüşünde olduğumu,

Bu birimlerin oluşturulması üzerine ORMAN EKOSİSTEMLERİ

ve EKOLOJİK anlayışları geliştirecek eğitimlerle birlikte bir taraftan da ARAŞTIRMALARIN sürdürülmesi-nin uygun olacağını acizane görüş-lerim olarak belirtmiştim.

Bu toplantının sanırım 3-4 ay sonrası idi. Merkezde Amenajman Dairesi bünyesinde SİLVİKÜLTÜR FEN HEYETİ MÜDÜRLÜĞÜ’ nün kurulmuş olduğunu, Muğla teşki-latında da çok değerli meslektaşım Mehmet YAKA’ nın Silvikültür Mü-hendisi olarak atandığını öğren-miştim.

Kısa bir süre sonra da Genel Müdür merhum Cavit DİNÇEL’ in emriyle ben de Orman İşletme Müdürlüğünden alınarak Amenaj-man Dairesi bünyesinde kurulmuş bulunan SİLVİKÜLTÜR FEN HEYETİ MÜDÜRLÜĞÜ’ ne atanmıştım. 1977 yılında da Bölge Müdürlükleri bün-yesinde Silvikültür Şube Müdürlük-lerinin kuruluşu sağlandı.

Sözkonusu Daire Başkanlığı bünyesinde 1981 yılına kadar bü-yük bir mücadelede bulunarak yılmadan silvikültürün icaplarını ortaya koymaya çalıştım.

1977 yılında da genç meşcere bakımları açısından SIKLIK BAKIM-LARI ile BOZUK BALTALIKLARIN İMAR-İSLAHI yoluyla (bugünkü güncelleşen tabiri ile REHABİLİTE çalışmaları) iyileştirme çalışmaları-nı programlamaya ve yaygınlaştır-maya başlamıştım.

Burada saygı içinde ruhunu şad edeceğim HOCALARIN HOCASI Prof. Dr. Merhum Fikret SAATÇİOĞ-LU hocamdan da büyük destekler aldığımı, çeşitli silvikültür ekskür-siyonlarıyle bizlere cesaret vererek ışık tuttuğundan onu anmadan ge-çemiyeceğim.

Yine en önemlisi, Merhum Ho-camın kayın ormanlarının tıraşla-narak, ibreli ormanlara dönüştürül-mesine karşı mücadeleme de yö-neticilerle görüşerek büyük destek verdiğini ve daha da güçlendiğimi burada belirtmek isterim.

Nihayet, bu sıkıntılı mücadele dönemimdeki durumu çok iyi an-layan Orman Genel Müdürü mer-hum Musa KESİCİ 1981 yılında SİL-VİKÜLTÜR DAİRE BAŞKANLIĞI’ nın

kurulmasını sağladı. Benim pozis-yonumu da Daire Başkan Yardımcı-lığına çıkartarak verdiği vekaleten görevle de şube müdürlüklerinin oluşturulmasını talimatladı. İnanın önce taşrada sonra merkezde can-dan özveri ile çalışacak meslektaş-lar bulmakta çok zorluklar çektim. Açıkçası güçlenemiyordum.Mer-hum Musa KESİCİ’ nin 1982 yılında emekli olmasıyla BAŞKANLIĞA kısa sürelerle atamalar oldu.Sanırım kadro almaları sebebiyle gerçek-leşti bunlar, nitekim kısa süre sonra da emekli oldular.

1984 yılına gelindiğinde, Ağaç-landırma Genel Müdürlüğü ka-patılarak OGM nin içine alındı. Bu birleşme sonucunda Silvikültür Daire Başkanlığı AĞAÇLANDIRMA ve SİLVİKÜLTÜR DAİRE BAŞKANLIĞI haline dönüştü. Ben de yardımcı pozisyonunda görevi sürdürdüm. Taşrada da Silvikültür Şube Müdür-lükleri Ağaçlandırma ve Silvikültür Şube Müdürlüğüne dönüştü.

İnanın 1980 li yıllar boyunca taşrada çok yoğun silvikültür semi-nerleri sürdürülerek meslektaşların silvikültüre motivasyonu peyder-pey artırılmaya başlandı.

Böylesine yoğun şekilde sürdü-rülen eğitimlerin yanı sıra olumlu tabii gençleştirme ve orman ba-kımları (genç meşcere bakımları) objeleri ortaya çıkmaya ve büyük bir gayretle de bu güzel örnek ça-lışmalar yaygınlaştırmaya başlatıl-mıştı.

1991 yılına gelindiğin-de de AĞAÇLANDIRMA GENEL MÜDÜRLÜĞÜ’nün tekrar kurulu-şu sağlanarak SİLVİKÜLTÜR DAİRE BAŞKANLIĞI yine müstakiliyetini kazanmıştı. Ben de Daire Başkanı olarak görevlendirilmemle birlikte dört adet şube müdürlüğümüze de layık, özveri ile çalışacak mes-lektaşlarımın atanması ile SİLVİKÜL-TÜR DAİRESİ çok daha randımanlı çalışacak bir yapıya kavuşmuştu.

1970 li yılların ikinci yarısından itibaren silvikültürel çalışmalar açı-sından temayüz etmeye başlamış olan Muğla’da Mehmet YAKA ile (kızılçamın tabii gençleştirilmesi, genç meşcere bakımları üzerine)

2013 OCAK/ŞUBAT/MART ORMAN MÜHENDİSLİĞİ 25

Page 28: ODAMIZDAN - Ormuh · Danışmanlık hizmet alımı ihalelerinin genellikle mevzuata uygun olmadığı, 5531 sayılı Kanunun 4’üncü ve 5’inci maddelerinde sayılan ve danışmanlık

ORMAN MÜHENDİSLİĞİ OCAK/ŞUBAT/MART 201326

ÜY

EL

ER

İMİZ

DE

N

bakımların yapılması, yine bazı bölümlerinin de tohum ekimi veya dikimlerle desteklenmesi suretiyle tamamlanması, yani silvikültür li-teratürümüzdeki ifadesi ile İMAR-ISLAH edilmeleri, diğer bir deyişle son 20 yılı aşkın bir süredir kullanı-lan ifadesi ile REHABİLİTE edilme-leri,

Yapraklı türlerimize ait yarı degrade ve sürgün kökenli orman-larda da KORUYA TAHVİL amaçlı ça-lışmaların yapılması,

Çok bozuk yapraklı (öncelikle meşede ve kayında) orman alanla-rında da canlandırma kesimleri ile ağırlıklı olarak kök sürgünlerinden oluşacak bireylerin kazanılması su-retiyle KORUYA TAHVİLE dönüşme-ye uygun tabloların yaratılması,

Bu çalışmalar sürdürülür iken de ana ağaç türlerimiz itibariyle farklı ekolojik yörelerde olgunlaş-mış meşcereler içinde 2-4 hektarlık tabii gençleştirme modellerinin yaratılması amacıyla araştırmalara geçilmesi vb,

AYNI ŞEYİ BEN DE SÖYLEYEREK KEŞKE….1963 te 20 yıllık bir süreç için böyle bir planlamaya SİLVİKÜL-TÜR ile birlikte gidilseydi de….. di-yorum.

İnanıyorum ki böylesine bir temkinle yumuşak bir geçiş süreci yaşanarak ormanlarımızın çok çok daha yararına olacak şekilde bir evre geçirmiş olurduk.

AÇIKÇASI; 40 yıla varan meslek hayatımın 25 yılı, yani 20.ci yüzyılın son çeyreği sürecinde tabirimi ma-zur görün tamamen SİLVİKÜLTÜR SEVDALISI olarak daima aktif şekil-de geçtiğinden,

Yine saygı ile andığım Prof.Dr. merhum Fikret SAATÇİOĞLU ve Prof.Dr. Tolgay ODABAŞI hoca-larımız başta olmak üzere SİLVİ-KÜLTÜR ‘ün kurulmasında önemli kararlar alan Genel Müdürlerimizi yadetmekle birlikte, ilk silvikültür neferleri sayılan birkaç meslekta-şımın hatırlanması amacı ile SİL-VİKÜLTÜRÜN GELİŞİMİNİ kaleme almayı bir borç-görev saydığımı belirterek tüm meslektaşlarıma ba-şarılar, esenlikler dilerim.

DİR. SİLVİKÜLTÜR; TABİATIN AKIŞI-

NA- SEYRİNE YARDIMCI OLABİLME SANATIDIR-BİLİMİDİR.

NİTEKİM; 1990 LI YILLARIN BA-ŞINDAN BU YANA CAMİAMIZDA DOĞAYA YAKIN ORMAN İŞLETME-CİLİĞİ ANLAYIŞININ YAYGINLAŞ-MAKTA OLDUĞUNU GÖRÜYORUZ.

Hepimizin bildiği üzere;SON YİRMİ YILDAN BU YANA

DÜNYA GÜNDEMİNE OTURAN <KÜRESEL İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ- KÜ-RESEL ISINMA DİKKATE ALINDIĞIN-DA, TABİAT ORMANLARI İLE TABİİ GENÇLEŞTİRMELERLE ELDE EDİ-LEN ORMANLARIN NE DERECEDE DEĞERLİ- STABİLİTESİ YÜKSEK OL-DUKLARI DAHA İYİ ANLAŞILMAK-TADIR.

Burada yeri gelmişken ÜLKE-MİZ ORMAN İŞLETMECİLİĞİ AÇI-SINDAN vurgulamadan geçemiye-ceğim çok önemli bir …….KEŞKE ……yi ortaya koymakta yarar gö-rüyorum.

Şöyle ki; 1963 yılında başlatılan YAŞ SINIFLARI METODUNA GÖRE ORMAN AMENAJMAN PLANLARI-NIN düzenlenmesi yerine;

Bana göre; çok yoğun bir şe-kilde orman yollarının yapılması hedeflenmekle birlikte 20 yıllık bir süreci kapsayacak şekilde tüm pro-düktif ormanların TEMİZLEME KE-SİMLERİ ile öncelikle <kuru-koğuk-çürük> ten arındırılması. Bununla birlikte gerçek SİLVİKÜLTÜREL BA-KIMLARININ yapılması.

Özellikle ve öncelikle de GENÇ MEŞCERE BAKIMLARI ile KORUYA TAHVİL AMAÇLI SİLVİKÜLTÜREL MÜDAHELELERDE bulunulması, bu genç meşcere bakımları ile koruya tahvil uygulamalarının 5-7 yıllık pe-riyotlarla en azından 3-4 evre sür-dürülmesi,

Yine 0.1-0.4 kapalılığa sahip uygun ormanlarda da yerine göre tabii gençliklerin alınması amacıy-la (TOPRAK İŞLEME VE DİRİ ÖRTÜ TEMİZLİĞİ vb) tedbirlerin alınması, hiç acele etmeden en azından 3-4 bol tohum yılının geçmesine sabır-la imkan verilmesi,

Yerine göre kabul edilebilecek alt tabaka bireylerine silvikültürel

yine Mersin Orman Bölge Müdür-lüğünde Şevket AYHAN meslekta-şım (kızılçamın gençleştirilmesi ile Toroslarda sedir tohumunun ekimi yoluyla sedirde tabii gençliklerin alınması üzerine, silvikültürel ça-lışmalar ile ilgili başarılı örnekler yaratmaları üzerine) SİLVİKÜLTÜRE GÖNÜL VERMİŞ MESLEKTAŞLAR olarak öne çıkmışlardır.

Böylesine güçlenmeye çalış-tığımız 1990 lı yıllar boyunca da yine fakültemizin silvikültür bölüm başkanı Prof. Dr. Merhum Tolgay ODABAŞI hocamız da pek çok eği-timimizde bulunarak bizlere ışık tutmasıyla birlikte, işletmecilerimiz de daha büyük bir şevkle ve heye-canla SİLVİKÜLTÜRE YÖNELMEYE başladı. Ruhu şad olsun Hocamı-zın…

Öyle inanıyorum ki 2000 li yılla-ra yaklaşıldığında pek çok silvikül-türel sorun çözülmüştü. Yeni genç meslektaşlarım bu ortaya konulan silvikültürel bilgiler ile ve daha önemlisi yaygın şekilde bulunan Silvikültürel objeler‘in varlığı ile çok şanslıydılar.

Yıllarca ifade etmeye çalıştığım gibi <SİLVİKÜLTÜR UYGULAMALA-RIN SONUCU ÜRETİMDİR> Üretim HEDEF DEĞİL SONUÇTUR. SİLVİ-KÜLTÜREL UYGULAMALAR, AMAÇ-TIR.

ÇAĞDAŞ ORMAN İŞLETMECİ-LİĞİNDE; SİLVİKÜLTÜR ORMANIN BEYNİDİR, AMENAJMAN İSE KALBİ ROLÜNDEDİR.

Her ikisinin de uyum içinde bir-likte sağlıklı çalıştığı oranda çağdaş orman işletmeciliği sürdürülür. Di-ğer bir ifade ile; ÇAĞDAŞ ORMAN İŞLETMECİLİĞİNDE ORMANIN EKO-LOJİK-EKONOMİK VE SOSYOLOJİK DEĞERLERİ EN ÜST DÜZEYDE TU-TULUR.

Orman İşletme Şefinin elinde-ki DAMGASI, ressamın FIRÇASINA eşdeğerdir. Şöyle ki; işletme şefi elindeki damgası ile ormanda ya-pacağı bilinçli müdahelelerle ışık oyunları ile orman ekosistemine artı değer katabilmelidir.

SİLVİKÜLTÜRDE HÜNER; DOĞA-DAN NE KADAR SAPABİLİNECEĞİ-NİN ÇOK İYİ TAKDİR EDİLEBİLMESİ-

Page 29: ODAMIZDAN - Ormuh · Danışmanlık hizmet alımı ihalelerinin genellikle mevzuata uygun olmadığı, 5531 sayılı Kanunun 4’üncü ve 5’inci maddelerinde sayılan ve danışmanlık

Orman Mühendisleri Odası Dergisi Temmuz - Ağustos - Ey-lül 2012 sayısında sevgili Faruk Çebi’nin makalesini okuyunca, ormancılığın yönetim sorunu ko-nusu ile ilgili düşüncelerimi be-lirtmek istedim. Tabii makalesinin başlığı daha geneldi ama içeriği tamamen yönetimin eleştirisi ve iyi yönetilemediğimiz, daha iyi bir yönetim ile yarattığı katma değerin 10 katı fazla katma değer yaratılabileceği ve ormanların çok daha kısa sürede imar ve ihya edi-lebileceği şeklinde özetlenebilir. Çok doğru, bizim de görüşlerine katıldığımız bir tespitti.

Bu konuya Facebookta üye-si olduğum celebi grubunun bir yazısı ile başlamak istiyorum. Keş-ke başka yayın imkanları olsa da herkes bu incelemeyi okuyabilse. Kendilerinden izin almadım ama burada grubun isminden bahse-derek yazıyı herkesin de okuması için alıyorum.

İki psikiyatri uzmanı, 10 yıl kadar önce bir teori ortaya atmış şöyle ki ;

“Cehalet, gerçek bilginin aksi-ne, bireyin kendine olan güvenini artırır.”

Ve bunun üzerine bir araştır-ma başlatıldı. Fizyolojik ve zihin-sel alanda yapılan çeşitli uygula-maların sonucunda şu bulgulara ulaşıldı:

Niteliksiz insanlar ne ölçüde niteliksiz olduklarını fark ede-mezler.Niteliksiz insanlar, niteliklerini abartma eğilimindedir.Niteliksiz insanlar, gerçekten nitelikli insanların niteliklerini görüp anlamaktan da acizdir-ler.

Eğer nitelikleri, belli bir eği-timle artırılırsa, aynı niteliksiz insanlar, niteliksizliklerinin far-kına varmaya başlarlar.Cornell Üniversitesi’ndeki öğ-

renciler arasında bir test yapıldı ve klasik “Nasıl geçti?” sorusuna öğrencilerden yanıtlar istendi...

Soruların yüzde 10’una bile yanıt veremeyenlerin “kendileri-ne güvenleri” müthişti. Onların “testin yüzde 60’ına doğru yanıt verdiklerini” düşündükleri; hatta “iyi günlerinde olmaları halinde yüzde 70 başarıya bile ulaşabile-ceklerine inandıkları” ortaya çıktı.

Soruların yüzde 90’ından faz-lasını doğru yanıtlayanlar ise “en alçakgönüllü” deneklerdi; sorula-rın yüzde 70’ ine doğru yanıt ver-diklerini düşünüyorlardı.

Tüm bu sonuçlar bir ara-ya getirildi ve Dunning-Kruger Sendromu’nun metni yazıldı:

“İşinde çok iyi olduğuna” yü-rekten inanan ‘yetersiz’ kişi, ken-dini ve yaptıklarını övmekten, her işte öne çıkmaktan ve aslında ya-pamayacağı işlere talip olmaktan hiçbir rahatsızlık duymaz! Aksine her şeyin hakkı olduğunu düşü-nür!

Ancak bu ‘cahillik ve haddini bilmeme’ karışımı mesleki açıdan müthiş bir itici güç oluşturur.

‘Eksiler’ kariyer açısından ‘artı-ya’ dönüşür.

Sonuçta, ‘kifayetsiz muhteris-ler’ her zaman ve her yerde daha hızlı yükselirler…

Bu arada, gerçekten bilgili ve yetenekli insanlar çalışma haya-tında ‘fazla alçakgönüllü’ davrana-rak öne çıkmaz, yüksek görevlere kendiliklerinden talip olmaz, kıy-metlerinin bilinmesini beklerler...

Tabii beklerken kırılır, kendilerini daha da geriye çekerler... Muhte-melen üstleri tarafından da ‘ihtiras eksikliği’ ile suçlanırlar...”

N’olur fazla mütevazi olma-yın!...

“Siz de çevrenize şöyle bir ba-kın” diyeceğim ama eminim bu satırları okurken bile aklınızdan bir dolu yüz, bir dolu isim geçti...

Bence Dunning ile Kruger’in, bu çalışmalarıyla 2000’de, Nobel yerine Harvard Üniversitesi’nin Ig Nobel’ini alma nedeni “cahil olma-malarıydı”.

Gönlümün nobelini bu ikiliye vererek yazımı Bertrand Russel’in bir sözüyle bitiriyorum:

“Dünyanın sorunu, akıllılar hep kuşku içindeyken aptalların küstahça kendilerinden emin ol-malarıdır.”

Kifayetsiz muhterisler bizim ormancılık camiamızda her göre-ve talipler ve her göreve de ge-tiriliyorlar. İhtiyaca göre anında yönetmelikler değişerek, insan-lar daha şefliğe başlamışken ge-nel müdür yardımcısı gibi en üst yön verici göreve talip olabiliyor, şeflikten bölge müdürü gibi en önemli aktif görevlere atanabili-yorlar.

Bu yönetimle sanırım, arazi kiraya verme geliri bir müddet sonra odun gelirlerini geçecektir. Ormancılık sektörü ormancılığın dışında gösterişi güzel olan her şeyle ilgilenmektedir.

Gönlümüz, ormancılığın sevi-ye kaybetmeden en üst düzeye tırmanmasındadır. Bunun için önerilerimizi başka bir yazıya bı-rakıp bu güzel çalışmayı sizlerle paylaşmak istedim umarım fayda-lı olur.

2013 OCAK/ŞUBAT/MART ORMAN MÜHENDİSLİĞİ 27

Abdulkadir Eroğlu

Or. Yük. Müh

CEHALET

Page 30: ODAMIZDAN - Ormuh · Danışmanlık hizmet alımı ihalelerinin genellikle mevzuata uygun olmadığı, 5531 sayılı Kanunun 4’üncü ve 5’inci maddelerinde sayılan ve danışmanlık

22 yıl önce gerçekleşen büyük

bir orman yangını sonrasındaki ilk

dört yıllık uygulama ve gelişme-

leri kaleme almış, ama bir türlü

yaşama geçirememiştim. Emekli

olunca eski defterler karıştırıla-

biyormuş ki! Bu yazımım temel

kaynaklarını arşivimden buldum;

Derleyip genç meslektaşlarıma

aktarayım, umarım yararlı olurum

dedim. Zira anılan olay üzerinden

22 yıl geçmiş olup bu süreç içer-

sinde serilerin amenajman plan-

ları yenilenmiş, yoğun emeklerle

yepyeni orman formları ortaya

çıkarılmıştır. Ayrıca ormanın bu

günkü aktüel durumu ve aradaki

18 yıllık uygulama sürecinde bu

yazım sonrası irdelenilip değer-

lendirileceği ve de kaleme alı-

narak yazımın tamamlanacağını

umuyorum.

Mesleğimizdeki -ki özellikle,-

teknik uygulamalarda uzun yıllar

yap boz yap ve deneme yanılma

yöntemleri öyle veya böyle pahal-

lıya mal olmuştur. (Ekstrem yerler-

de önce tabii gençleştirme yap-

maya çalış, ardı başarısızlık.. Sonra

bir traşlama kesimi ve yapraklı

ormanlara ibreli tür değişimi!! Ne

kadar doğru ise?)

Uzun süreçlerde elde edilen

uygulama bilgi birikimleri, teknik

elemanların yoğun ve gereksiz

yer değişimleri sonrası farklı or-

man ekosistemlerinde çalışma

koşulları, kazanılan bilgilerin bir

şekilde aktarılmaması ve kaybı,

ortak hafıza eksikliği ile zaman

zaman zorluklarla elde edinilen

kazanımların da unutulmasına yol

açmıştır.

Netice olarak fedakar meslek-

taşlarımızın; hepimizin uzun yıllar

boyunca etkin gayretlerle elde

ettiğimiz başarılı uygulamaları

ve bunları kaleme almama ve or-

mancılık camiası ile paylaşmama,

kısaca yazıya aktarmama alışkan-

lığımızın hala devam etmekte

olduğunu üzüntü ile gözlemli-

yorum. Umuyorum ki artık kişisel

anılar yanı sıra uygulayıcıların bu

tür yazıları da yer alsın.

24 Temmuz 1990 tarihinde,

Edremit Orman İşletme Müdür-

lüğü Burhaniye serisinde, dikkat-

sizlik sonucu çıkan orman yan-

gını, saatte 70-80 km hızla esen

rüzgar ile bir saat gibi bir sürede

100 ha. lık orman ve ziraat alanını

etkisi altına almış ve daha sonra

yangın Ayvalık serisine sıçramış;

100 saat süren etkin müdahaleler

sonucunda, her iki seride toplam

1967 ha. alanın tamamen yanma-

sından sonra söndürülebilinmiş-

tir.

Amenejman planlarında bu

1967, 5 ha. orman alanın 1327 ha.

rı prodüktif, 640 ha ise çok bozuk

ORMAN MÜHENDİSLİĞİ OCAK/ŞUBAT/MART 201328

ÜY

EL

ER

İMİZ

DE

N

ORADAYDIM ...Ayvalık-Burhaniye Serisi Yangını Sonrası Ormanlaştırma Çalışmaları

Ergin Dumlu

Orman Yük. Müh.

Serisi Kızılçam Ha. Karaçam Ha. Toplam Ha.

Burhaniye 715.5 359.0 1007.5

Ayvalık 634.0 209.0 897.0

Toplam 1399.0 568.5 1967.5

Tablo 1: Her iki seride yanan orman alanlarının ağaç türleri dökümü

Resim 2-Büyük emekleri yadsınmaz fedakar Ali Haydar Çelik tablo karşışında dalmış gitmiş.

Page 31: ODAMIZDAN - Ormuh · Danışmanlık hizmet alımı ihalelerinin genellikle mevzuata uygun olmadığı, 5531 sayılı Kanunun 4’üncü ve 5’inci maddelerinde sayılan ve danışmanlık

koru olarak tavsif edilmiştir.

Bu anlamda; 1990 Burhaniye

orman yangını, 1945 Dursunbey

orman yangını sonrası Balıkesir

Orman Bölge Müdürlüğünün,

alan olarak en büyük yangınıdır.

İçersinde Akdeniz ekosis-

temine özgü orman formlarını

bulunduran bu yanık alanlarda;

günümüzde yeniden ormanlaştır-

ma, yenileme, onarım çalışmaları

olarak gündemde olan rehabili-

tasyon büyük bir proje konusu

olarak düşünülebilinir. Yerli taşları

yerli yerine oturtmak gibi!!

Yangının olduğu tarihte, Balı-

kesir Orman Bölge Müdürlüğün-

de Silvikültür Mühendisi ve de Ed-

remit İşletmesinin de denetimcisi

olarak görev yapıyordum ve yan-

gın sırasında orada idim.

Bu yazının içeriği, 1992 yılında

Balıkesirde Silvikültür Sube Mü-

dürlüğünü kurup ve şube müdü-

rü olarak geçirdiğim 1994 yılına

kadar olan 4 yıllık süreci kapsar.

Yazdığım bilgiler o yıllar-

daki bilgi, belge ve yerinde

yaptığım,meslektaşlarım ile pay-

laştığım gözlemlere dayanılarak

1994 yılında kaleme alınmıştır. Ya-

zımda olabilecek eksik veya yanlış

bilgilerin de bu uzun sürece bağ-

lanmasını dileyerek ana temaya

geçiyorum.

Yangının ilk şoku atlatıldıktan

sonra; Bölge ve İşletme Müdürlü-

lüğü yetkili elemanların katılımı

ile arazide bilfiil gerçekleştirilen

bir dizi detaylı incelemeler sonu-

cunda yanık alanlarda gerçekleş-

tirilecek tüm iş ve işlemler bölme

bölme belirlenmiş ve bütün bun-

lar bir çalışma takvimine bağlan-

mıştır.

Ana teması, bu çalışma tak-

viminde belirlenmiş olan çalış-

malara dayalı ön etüt raporuna

bağlanmış, ardından da gerekli

plan değişiklikleri yapılarak onay-

latılmıştır.

Ön etüt raporuna ilişkin ça-

lışmalar açısından ise üretim ça-

lışmaları yanı sıra gençleştirme

çalışmalarının öncelikle üretim

gerektirmeyen gençlik ve kültür

bakım alanlarından başlatılması

ön görülmüştür.

Diğer taraftan gerek üretimi

gerekse gençleştirme çalışmaları-

nı sürdürebilmek amacı ile de; her

iki seride 39+0 km yeni yol, 15+0

km traktör yolu,19+0 km büyük

onarım,12+0 km üst yapı ve 5+0

km de sanat yapımı gerçekleştiril-

miştir.

Tüm bu çalışmalar sonucu Ay-

valık serisinde 68 bin m3. Burhani-

ye Serisinde 47 bin m3 olmak üze-

re 113 bin m3.D.G.H.dan 97 bin m3

yapacak 100 bin m3 yakacak ve lif-

yonga üretimi sağlanarak ivedilik-

le sahalar boşaltılmış; çalışmalara

hazır hale getirilmiştir..

YENİDEN ORMANLAŞTIRMA ÇALIŞMALARI;Önceliklerin belirlenmesi ile

gençlik ve kültür alanlarının suni

gençleştirme, prodüktif alanlarda

“Kızılçam (Çz) ağacının” biyolojisi

nedeni ile yangın kültürü metodu

ile tabii olarak gençleştirilmesi ön

görülmüştür. (Bu arada “Çz alanla-

rının” bir bölümün de fıstık çamı

(Çt) ile tür değişikleri uygulama-

sı yapılmıştır.) Diğer taraftan da

özellikle karaçam (Çk) alanlarında

bol tohum yılı belirlenmesi nede-

ni ile yan tohumlamadan yararla-

namayı düşünerek bu alanlarda

tabii gençleştirme konusu olmuş-

tur.

SUNİ GENÇLEŞTİRME ÇALIŞMALARI;Çalışmalara özellikle gençlik

ve kültür alanlarından başlamak

üzere; 150-200 kişilik,3 büyük ya-

bancı işçi grupları ile 12 Eylül 1990

tarihinde işletme ağaçlandırma

şefliğince öncelikle örtü temizliği

ardından yağişlar sonrası toprak

işlemesine başlanılmıştır.

Her iki serinin genellikle mik-

ro ve makro topografik yapı, son

derecede yoğun taşlılık, elverişsiz

toprak yapısı vs. ha daki teras yo-

ğunluğunu ve şeklini etkilemiş. Çz

ve Çk alanlarında yoğunluk 2000

metreye kadar inmiştir. Bu ne-

denle sürekli terasın mümkün ve

yeterli olmadığı yerlerde ocak ve

kesik teras yapımı ile yetinilmiştir.

29-30 Kasım 1990 Tarihlerinde

2 gün süren sürekli ve yoğun ya-

ğışlar yer yer afet halini almış ani

2013 OCAK/ŞUBAT/MART ORMAN MÜHENDİSLİĞİ 29

Resim 3-Önde İşletme Müdürü Ahmet Ergin Arkada Burhaniye Şefi Mustafa Demirel yakın incelemede.

Page 32: ODAMIZDAN - Ormuh · Danışmanlık hizmet alımı ihalelerinin genellikle mevzuata uygun olmadığı, 5531 sayılı Kanunun 4’üncü ve 5’inci maddelerinde sayılan ve danışmanlık

ORMAN MÜHENDİSLİĞİ OCAK/ŞUBAT/MART 201330

ÜY

EL

ER

İMİZ

DE

N

aktüel durum göz önüne alınarak

tabii gençleştirme işlemleri kap-

samına alınmış ve 256.5. ha. ola-

rak gerçekleştirilmiştir.

Başlangıçta, Burhaniye Seri-

sinde 26.5 ha. olan tabii gençleş-

tirme çalışmaları, bozuk ve suni

gençleştirme alanlarında sonba-

harda görülen kızılcam gençlik-

leri uyarıcı olmuş ve bu sahalar-

da tabii gençleştirme koşullarını

hazırlayalım ki beklemede diye

adladırdığımız bu alanlarda ilk

bahar çimlenmelerini izleyelim

değerlendirmeyi sonbaharda ya-

palım dedik. Nitekim bu bekleme

sahalarında 1991 yılında yeterli

gençlik elde edildi.

Çimlenme sonrası değerlen-

dirmeler deneme sahası usulüne

göre gerçekleştirildi. Ayvalık seri-

sinde 256.5 ha. Çz sahasında ba-

şarı %100 iyi olarak tavsif edilirken

Burhaniye serisindeki 415.0 ha.

daki değerlendirmeler ise %41 iyi,

%51 i orta ve %15 i de zayıf olarak

değerlendirilmiştir. Başarı yüzde-

sinin düşük olduğu yerler ağır ya-

nık geçirmiş, sürütmede mineral

toprak açığa çıkarılmış, rampalar,

taşlık kayalık bölümlerdir. Bu ev-

rede bu tür sahalarda yapılması

gerekenlerin gözlem defterine

yazılması yetkililere iletilmiştir.

Anılan sahalarda gençlik bakı-

mı kapsamında tohum takviyesi

ve fidan dikimi tavsiye edilmiş ve

uygulanmıştır.

KARAÇAM TABİİ GENÇLEŞTİRME ÇALIŞMALARI;Karaçam tabii gençleştirme

çalışması sadece Ayvalık serisinde

gerçekleştirilmiştir.

Özellikle karaçam alanları son

derecede bozuk mikro topograf-

ya, taş yoğunluğu ve granit blok-

ları fidan dikimini imkansız hale

getiriyor idi. Yanık alan bitişiği saf

karaçam meşçeresi olup yapılan

Çıplak fidanlar ile dikim mevsi-

minin geçmiş olması artı tüm tüp-

lü fidan rezervininde kullanılmış

olması nedeni ile kurumuş olan Çf

fidanlarının yan ve aralarına her

noktada 2 adet olmak üzere yak-

laşık 75 ha.lık alanda 100 Kg fıstık

çam tohumu ekilmiştir. Ekilen bu

alanlardaki ilk çimlenmelerde za-

yiat olmamış Temmuz 1991 tarihi

itibarı ile kök sistemini geliştirmiş,

güçlü sürgünleri ile son derece

sağlıklı fidanlar gözlemlenmiştir.

Sonuç olarak plandaki 1327 ha.lık

prodüktif alanın %76 sı suni ola-

rak gerçekleşmiştir.

TABİİ GENÇLEŞTİRME ÇALIŞMALARI :Ön etüt raporu ile 1991 yılında

Ayvalık serisi kızılçam işletme sını-

fında 201.5 ha., Burhaniye serisin-

de ise kizılçam işletme sınıfında

26.5 ha. karaçam işletme sınıfda

ise 113.0 ha. tabii gençleştirme

olarak toplam 341.0 ha. alanda

tabii gençleştirme çalışması ön

görülmüştü.

KIZILÇAM TABİİ GENÇLEŞTİRME ÇALIŞMALARI:Her iki işletme sınıfındaki

prodüktif Çz alanlarında kızılçam

ağacının biyolojisi nedeni ile yan-

gın kültürü uygulamasına geçildi,

yetersiz noktalara tohum takvi-

yesi sonrası genelde malçlama

işlemleri yapılarak 15 Şubat 1991

tarihine kadar sahalardan çıkma

çalışmaları başlatıldı ve çıkıldı.

Ayvalık serisinde bu çalışma-

lara uygun suni gençleştirme

alanları ve orman içi açıklıklarında

yağışlar yüzeysel akışı hızlandır-

mış, teras mihverleri yer yer pat-

lamış, yırtılmış kullanılamaz hale

gelmiştir.

Bu alanlarda 7 Aralık1990 ta-

rihinde (375 ha. Alan) iyileştirme

çalışmaları için birim zaman ana-

lizleri yapılmış neticede Ayvalık

serisinde 4.6 ha. iş günü, Burhani-

ye serisinde ise 5.2 Ha iş günü he-

saplanmış ve ardından iyileştirme

çalışmaları dikim işlemleri ile bir-

likte sürdürülmüştür

Çalışmalar zaman zaman ge-

rek Bölge Müdürlüğü gereksede

İşletme Müdürlüğünce gerçekleş-

tirilen tatbikat ve yönlendirmeler-

le ve de sürekli kontrol ve dene-

tim altında tutulmuş gerekli yol

haritaları revize edilmiştir.

Kasım1990 tarihinden itibaren

alanlarda özellikle tüplü fidan kul-

lanılmasına özen gösterilmiş, an-

cak kötü arazi koşulları, uzun ula-

şım nedeni ile zorluk çekilmiştir.

1990 yılı sonunda her iki seri-

de 394.5 ha alanda dikim işlemleri

gerçekleştirilmiştir. Ancak devam

eden çalışmalar yanı sıra Ocak

1991 tarihinde yine yoğun don

olayları 2 kez daha tekrarlanmıştır.

Diğer yönden toprağın işlenmeye

elverişli olduğu yerlerde, toprak

işleme faaliyetleri Haziran ayına

kadar devam etmiştir. Bu arada

Aralık 1990 ve Ocak 1991 tarih-

lerinde gerçekleşen don olayları

etkisi özellikle Çf dikimlerinde

görülmüş, fidanların tepe sür-

günlerinde kuruma ve kızarmalar

oluşmuştur. Bu olay muhtelif bakı,

yükseklik ve de dikim zamanla-

rına göre değişiklik göstermiş,

ancak sonrası dikimlerde bu olay

görülmemiştir.

Serisi Suni Genç. Ha. O.İ.A Ha. Toplam Ha.

Ayvalık 542.5 80.0 622.5

Burhaniye 477.5 - 477.5

TOPLAM 994.5 80.0 1100.0

Tablo 2 : Seriler itibari ile yapılan Dikim Alanları

Page 33: ODAMIZDAN - Ormuh · Danışmanlık hizmet alımı ihalelerinin genellikle mevzuata uygun olmadığı, 5531 sayılı Kanunun 4’üncü ve 5’inci maddelerinde sayılan ve danışmanlık

gözlemler sonucunda Çk da bol

tohum yılı belirlenmiş olup yanık

alan bu meşçerenin etkili, tohum-

lama mesafesini kapsıyordu.

Çk tabii gençleştirme alanlar-

daki değerlendirmeler şöyle idi :

Fazla zarar görmemiş olan

karaçam fertlerini saha içersinde

tohum ağacı olarak bırakmak.

Dökülecek tohumlarından, kom-

şu karaçam meşçerelerinden yan

tohumlama ile bir nevi etek şeridi

traşlama metodundan yararlan-

ma düşünülmüş ve uygulanmıştır.

Diğer taraftan, yoğun blok taşlı-

lığın nerede ise gençleştirmeyi

imkansız hale getirdiği alt bölüm-

lerde, yan tohumlamaya ek olarak

yöre orijinli tohum takviyeleri ya-

pılmıştır.

Bu alanlarda kullanılacak olan

tohumlar, pomarsol forte+alimine

tozu ile ilaçlanmış ve ayrıca ekim

noktalarının üzerine de malçlama

yapılmıştır.

1990 ve 1991 yılı programları

ile 195.5 ha alanda karaçam tabii

gençleştirme çalışmaları çimlen-

me öncesi mart ayında tamam-

lanmıştır.

1991 yılında yapılan deneme

sahası başarı durumu:

195.5 Ha. sahanın 140 ha. %72

ile iyi, 25 ha. Rı %13 ile orta ve 29

Ha. ise zayıf olarak değerlendiril-

miştir. Netice olarak her iki seride

1327 ha. olarak belirtilen prodük-

tif yanık alanın %34.66 sı tabii ola-

rak gerçekleşmiştir.

Ve iki seride ilk yıldan itibaren

gerçekleştirilen gençlik ve kül-

tür bakımları ile hem sahadaki

fertler korunmuş; artı, boşluklar

doldurulmuştur. Bu anlamda ta-

bii gençlik elde edimiş sahalarda

1992 yılında 867 ha. sahada genç-

lik bakımı proğramlanmış, bu sa-

hanın 178 ha. da %10 tamamlama

yapılmış,528.0 Ha. alanda ise Böl-

ge Müdürlüğünde ilk kez aralık

mesafe verme çalışması gerçek-

leştirilmiştir. (1,25x1,25) diğer

yandan özellikle Burhaniye Seri-

sinde büyük alanlarda yayılan son

derecede tahripkar verbasyum

(sığır kuyruğu) ile etkin mücadele

yapılmıştır.

Sonuç olarak : Her iki seride,

22 Temmuz 1990 Tarihinden itiba-

ren bir yıl içersinde toprağı gençli-

ğinden mahrum etmiyerek ve tek

bir vejatasyon kaybı yaratılmaya-

rak 1967 ha.lık yanık alanın 1100

ha.rı suni gençleştirme +80.0 ha ı

O.İ. ağaçlama olarak, 867.5 ha. ı da

tabii olarak gerçekleşleştirilmiştir.

Kızılçam ağacının gençleşti-

rimesinde yangın kültürü bu tür

olaylarda özellikle kendi yayılım

mıntıkalarında her zaman ilk dü-

şünülüp uygulanabilir bir metot-

tur. Önemli olan uzun yıllar boyu

elde edilen bilgi birikimi ile aktüel

durumların iyi değerlendirilmesi

ve pratiğin alana sağlıklı aktarıla-

bilmesidir.

Böylesine büyük bir orman

yangın sonrası başarılı olabilmek

için; ilgili tüm kurum elemanları

ile sağlıklı karar mekanizmasının

oluşturulması, ortak akıl ve ortak

bilgi ile organize olabilmeyi, ol-

mazsa olmaz yerel koşulları, artı

olarak ekosistemi iyi okumayı ve

uygulamaya temel esas olması

amacı ile uygun proje üretmeyi,

zamanı en uygun şekilde kullan-

mayı, tüm uygulama evresinde

gelişmeleri sürekli izlemeyi, olu-

şabilecek aksaklıkları süratle ve

doğru giderecek esnekliğe sahip

olmayı, paylaşmayı bilmeyi kısa-

cası iyi bir teknik elemanlara yanı

sıra iyi bir çalışma ekibine sahip

olmayı gerektirmektedir.

Tümü ile bilginin, gayret, iyi-

niyet ve fedakarca ve birlikte ça-

lışmaların ürünü olan bu orman-

cılık çalışmasının günümüz tüm

orman çalışanlarına ve gelecek

kuşaklara bilgi aktarımı sağlaya-

cağına, uygulamalarına güven ve-

receğine inanıyor ve burada eme-

ği geçen yetkili, yetkisiz herkese, o

güzel insanlara sonsuz teşekkür-

lerimi sunuyorum. Saygılarımla.

2013 OCAK/ŞUBAT/MART ORMAN MÜHENDİSLİĞİ 31

Resim 9- Verbasyum temizliği çalışma koşulları çoğu yerde böyle idi.Hanımlar ha gayret!

Page 34: ODAMIZDAN - Ormuh · Danışmanlık hizmet alımı ihalelerinin genellikle mevzuata uygun olmadığı, 5531 sayılı Kanunun 4’üncü ve 5’inci maddelerinde sayılan ve danışmanlık

Ağaçlandırma programlarının yüksek seviyelerde seyretmesinden dolayı son yıllarda ağaçlandırma amaçlı arazi temininde zorluklar ya-şanmakta, potansiyel ağaçlandırma sahaları yüksek alanlardan da tespit edilme durumunda kalınmaktadır. Doğal orman ve ağaç sınırı antro-pojen etkilerle çok belirgin şekilde değiştirilerek aşağıya itilmiş olup bu sınır üzerindeki yapılacak yüksek alan ağaçlandırmalarında başarılı olunabilmesi için biyotik ve abiyotik etkenler, mekanik zararlar ve yetişme ortamı koşullarının irdelenerek ça-lışmalardaki teknik esaslarının buna göre ortaya konması gerekmektedir.

Orman sınırı altında orman, ya-şama savaşı verir ve çok genel ola-rak ormanlar bu varolma sınırında antropojen kökenli aşırı yüklenmeler sonucunda afetlere eğimli bir tepki gösterir, bu nedenle alçak alanlar-la karşılaştırıldığında yüksek dağ ormanları doğal gelişimin dışında hemen hemen hiç yönlendirilemez veya çok az yönlendirilebilir. Yüksek dağ ormanı orman yetiştirmesine uygun ve uygun olmayan yetişme or-tamlarının yan yana bulunmasından oluşan bir mozaik yapısındadır. Yük-sek alan ağaçlandırmalarının başarısı üzerinde biyotik ve abiyotik etkenler, mekanik zararlar ve ekstrem yetişme ortamı koşulları etkilidir. Çalışmala-rımızda başarıya ulaşılabilmesi için küçük yetişme ortamı mozaiği ya-nında röliyefle bağlantılı mikro iklim koşullarıda çok önemlidir. Bu bakım-dan yüksek alan ağaçlandırmala-rında yetişme muhiti şartlarını iyi değerlendirmek, iklim ekstremlerini yumuşatmak, erozyonu, çığ ve he-yelanı önlemek, tohum temininden

fidan üretimine, dikimden bakıma kadar çok dikkatli ve itinalı çalışmak zorundayız.

Ormana Sınır Çeken FaktörlerYükselti Basamakları ve Oluşma NedenleriOrmanın Tabii SınırlarıDağ (Alp) SınırlarıDağ Orman SınırıDağ Ağaç SınırıDağ Kötürüm Ağaç SınırıKuzey Kutup (Polar) SınırlarıKutup Orman SınırıKutup Ağaç SınırıBozkır (Step) SınırlarıBozkır Orman SınırıBozkır Ağaç SınırıYükselti Basamakları ve Oluş-

ma NedenleriBitkilerin ve bitki toplumlarının

iklimsel farklılaşmalara göre dikey yönde sıralanması yükselti basamak-ları olarak adlandırılır.

Normal şartlarda dağlarda yuka-rılara çıkıldıkça,

Sıcaklık azalır. Yağış genellikle artar. Doğu Kara-deniz Bölgesinde görüldüğü gibi, yağışın azaldığı istisna alanlar da vardır. Rüzgar hızı artar. Işınım artar. Karın kalış süresi uzar. Gelişme dönemi kısalır. Her basamak karakteristik özel-likleriyle diğerinden ayrılabildiği gibi, kısa mesafelerde birden faz-la basamak iç içe geçmiş halde de bulunabilir. Bir yükselti basamağını karakte-rize eden bitki toplumları, uygun lokal iklim koşulları sayesinde komşu yükselti basamaklarında karşımıza çıkabilir.

Bakı, jeomorfolojik durum ve lo-kal iklim farklılıkları basamak olu-şumunda etkilidir. Aynı vadinin güney ve kuzey ba-kıları, aynı yükseltide, iki farklı yükselti basamağına sahip olabi-lir. Yükselti basamakları, güney ba-kılarda, kuzey bakılara göre çok daha yükseklere çıkabilir. Nemsizlik sorunu yaşanmayan ye-tişme ortamlarında (örneğin Orta Avrupa’da-Doğu Karadeniz’de), yükselti basamaklarının oluşumu, yağıştan daha çok sıcaklık duru-muna bağlıdır. Toprak besin elementi içeriğinde-ki farklılıklar, vejetasyonun dikey-den çok yatay yönde değişmesi-ne neden olur. Yükselti basamaklarının sıralanışı, kültür alanlarının dikey dağılımı-na çoğu kez uyar: Nival-subnival: Çorak topraklar, kıraç arazilerAlpin-subalpin: YaylalarMontan: Çayırlar, otlaklarSubmontan: Tarlalar, otlaklar, yerleşim alanlarıKolin: Tarlalar, bahçeler, bağlar, yerleşim alanlarıOrmana Sınır Çeken FaktörlerYeryüzünde ormana sınır çeken

birinci derecede önemli faktörlerSıcaklık ve Nem yetersizliğidir. Ancak ormanaEkstrem edafik (toprak) ve diğer klimatik (iklim) faktörler de sınır çekebilir. Fakat, Duygulu topraklar (tuzlu toprak-lar, kum ve çakıl tabakaları, turba-

ORMAN MÜHENDİSLİĞİ OCAK/ŞUBAT/MART 201332

ÜY

EL

ER

İMİZ

DE

N

YÜKSEK ALAN (ALP REJYONU) SAHALARDA

AĞAÇLANDIRMA ESASLARI

Nurettin ATEŞ

Orman Yük. Müh.

Page 35: ODAMIZDAN - Ormuh · Danışmanlık hizmet alımı ihalelerinin genellikle mevzuata uygun olmadığı, 5531 sayılı Kanunun 4’üncü ve 5’inci maddelerinde sayılan ve danışmanlık

lıklar vs.) ile Şiddetli ve sürekli rüzgâr etme-ni, bitkilerde biçimsel değişimle-re neden olmakla birlikte, ikinci derecede önemlidir. Ormanın Tabii SınırlarıBuna göre, Dünya üzerindeki

ormanlarda 3 doğal sınır mevcuttur: Dağ (alp) orman sınırıKutup (polar) orman sınırıBozkır (step) orman sınırıDoğada orman birdenbire kesil-

mez genelde bir geçiş söz konusu-dur.

Dağ, kutupve bozkır orman sı-nırlarına doğru ilerlediğimizde

Önce, ormanın kapalılığı orta-dan kaybolur; fakat, ağaçlar nor-mal habituslarını korumaktadır. Daha sonra, kapalılık kaybolur (serbest durum) ve ağaçların boyları normale göre kısalmaya başlar (bozkır ağaç sınırında bu olguya bazen rastlanır !). Ardından, normal habitusu-nu (ağaç formunu kaybetmiş, ağaççık haline dönüşmüş hatta çalılaşmış; koşullara göre özel şekiller almış) türlerle karşılaşılır (step ağaç sınırından sonra bu olguya rastlanmaz !). Nihai vejetasyon tipi olarak: dağlarda otsu taksonlar, yo-sun ve likenlerden kurulu alpin tundra vejetasyonu, kuzey kutbunda aralarında çayır, otsu taksonlar ve liken sahaları bulunan alçak çalı formasyonu arktik tundra vejetasyonu, bozkırda ilkbaharda yeşillenen; kışın, yazın ve sonbaharda ku-rumuş otlardan ibaret bozkır ot vejetasyonu karşımıza çıkarOrmanın Dağ SınırlarıDağlarda yükseklere çıkıldıkça,

sıcaklıktaki azalma ve zor yetişme ortamı şartları nedeniyle oluşan 3 sınırla karılaşırız:

Dağ orman sınırıDağ ağaç sınırıDağ kötürüm ağaç sınırıDağ orman sınırıDoğal koşullar altında, ormanın,

kapalılığı kaybolmadan (en azın-dan doğal gençleştirme koşulla-rının devam ettiği ışıklı kapalılık seviyesinde) çıkabildiği son rakı-ma denir. Dağ ağaç sınırıKapalılığın kaybolduğu (serbest durum), herhangi bir dayanışma-nın olmadığı ve ağaçların, asgari düzeyde de olsa (5 m) boylarını koruyarak ulaşabildikleri rakıma denir. Dağ kötürüm ağaç sınırıAğaç formundaki türlerin, 5 m’nin altına düşen boyları ile ağaççık ve hatta çalı halini alarak; zor koşul-lar nedeniyle, normal habitusları bozulmuş bir halde ulaşabildikle-ri rakıma denir. Dağ orman sınırlarındaki ağaçlar,

şu olumsuz iklim ve toprak faktörleri nedeniyle yaşama mücadelesi ver-mektedir:

Toprağın kimyasal ayrışmasında karşılaşılan güçlüklerTaşlılık ve kayalıkMoloz birikintileriHeyelan, feyezan ve erozyonKar, buz, şiddetli soğukŞiddetli rüzgarlar ve fırtınalarYoğun ışıkFizyolojik kuraklıkMücadele ve geçiş zonlarının en önemlisi dağ ağaç sınırıdır. Dağ ağaç sınırı tohumun olgun-laşabilme sınırı olarak da isimlen-dirilir. Savaş zonu ise, dağ orman sınırı ile dağ ağaç sınırı arasında kalan kısımdır.

2013 OCAK/ŞUBAT/MART ORMAN MÜHENDİSLİĞİ 33

İç Anadolu Bölgesi Sedir-Ardıç Ormanlarında Antropojen Orman Tahribatı

İç Anadolu Bölgesi Toros Sediri Ormanlarında Dağ Orman Sınırı

Page 36: ODAMIZDAN - Ormuh · Danışmanlık hizmet alımı ihalelerinin genellikle mevzuata uygun olmadığı, 5531 sayılı Kanunun 4’üncü ve 5’inci maddelerinde sayılan ve danışmanlık

ORMAN MÜHENDİSLİĞİ OCAK/ŞUBAT/MART 201334

ÜY

EL

ER

İMİZ

DE

N

Ormanın kutup (polar ya da ku-zey) sınırı

Kutup (polar) orman sınırı: Yatay yönde ormanın gevşekleşen ka-palılığını muhafaza ederek ulaşa-bildiği sınıra denir. Kutup (polar) ağaç sınırı: Kutup orman sınırından başlayarak, ya-tay yönde, birbiriyle bağlantısı olmayan ağaçların, boylarını ko-ruyarak ulaştığı sınırdır. Kutup orman sınırı ile kutup ağaç sınırı arasındaki mesafe çoğun-lukla 1, 0 -1, 5 enlem derecesidir. Kutup ağaç sınırından sonra ağaçlar yerini arktik tundra veje-tasyonuna bırakır. Kutup orman sınırında ağırlıklı olarak Picea, Betula, Pinus silvest-ris ve Larix taksonları bulunurOrmanın Bozkır SınırlarıNemdeki azalmaya bağlı olarak ortaya çıkar. Bozkırlarda ağaç vardır. Ancak orman kuruluşunda değildir. Zira, kapalılık kaybolmuştur. Orman toplumundan bozkıra

doğru ilerlerken karşımıza sırasıylaBozkır orman sınırı veBozkır ağaç sınırı çıkar. Bozkır kötürüm ağaç sınırı görül-mezBozkır orman sınırı ile bozkır ağaç sınırı arasındaki bitki toplumuna orman bozkırı denir. Türkiye’de bozkırlar İç Anadolu, Güney-doğu Anadolu, Doğu Ana-dolu ve bir miktar da Trakya’da görülür. Ülkemizde dağlarda olduğu gibi bozkırlarda da doğal bozkır ağaç sınırları insan eliyle yok edilmiştir. Bu nedenle, Doğal ve yapay orman step sınır-ları ile stepler arasında antropo-jen bozkır sahaları mevcuttur. Nitekim, İç Anadolu’daki bozkırların saha-larının % 50’si antropojen bozkır-dır. Türkiye’de step orman sınırına en çok yaklaşan asli orman ağacı türlerimiz Anadolu karaçamı ve ardıç türleridir. Karaçamdan sonra çoğu zaman

Hatta dağ orman sınırı bile özgün yerinde değildir. Antropojen etkiler halen devam etmektedir. Dağ orman ve ağaç sınırı kuzeye doğru rakım olarak aşağılara dü-şer. Himalayalar’da (Enlem derecesi = 30-40°) dağ orman sınırı 3500 m iken, kuzey kutbuna doğru teorik olarak 0. 00 m’ye iner. Yetişme ortamını etkileyen iklim tipi de (deniz veya kara iklimi) ormanın dağ sınırlarının oluşu-munu belirleyen temel faktörler-dendir. Dağ orman sınırı, deniz iklimi etkisindeki ortamlarda, karasal iklimin yaşandığı ortamlara göre daha düşüktür. Örneğin Doğu Karadeniz Bölgesi’nde 2100 m civarında iken, Doğu Anadolu Bölgesi’nde 2800-2900 m, İç Anadolu Bölgesi’nde 2600 m’lere kadar yükselir. Temel etmen, yaz aylarında yaşa-nan sıcak ve güneşli günlerin sü-resi ve sıcaklıkta ulaşılan yüksek seviyelere bağlı olarak gelişme döneminin uzamasıdır. Türkiye’de Orman sınırıAkdeniz’de 2100-2200 mEge’de 1900-2000 mDoğu Karadeniz’de 2000-2050 m Doğu Anadolu’da 2800-2900 mİç Anadolu’da 1900- 2600 mMarmara’da 2000-2050 mTürkiye’de en üst dağ orman

sınırında hangi ağaç cinsi nerede karşımıza çıkar?

Nemrut Dağı’nda 2800-2900 m rakımlarda Betula(huş)Türkiye’de dağ orman sınırında hangi orman ağacı türleri karşı-mıza çıkar?Betulaspp. (huşlar), Pinussilvest-ris (sarıçam), P. Nigra (Anadolu karaçamı), Populus tremula (tit-rek kavak), Picea orientalis (Doğu ladini), Abiesspp. (göknarlar), Cedrus libani (Toros sediri), Juni-perusspp. (ardıçlar), Quercusspp (meşeler) Fagusorientalis (Doğu kayını)

Bu iki sınır arasındaki yükselti far-kı 100-150 m kadardır. Dağ ağaç sınırı Türkiye’de pek gö-rülmez. Savaş zonu yukarıda yaylacılık fa-aliyetleri ile kaldırılmıştır.

İç Anadolu Bölgesi Sarıçam Ormanlarında

Dağ Orman Sınırı (İmirzağa-Sarız)

Dağ Ağaç Sınırı ve Alpin Vejetasyon

Aladağlar-Yahyalı-KAYSERİ

Dağ Ağaç Sınırına Doğru

Biçimsel Bozulmalar- Hoduldağı -NEVŞEHİR

Page 37: ODAMIZDAN - Ormuh · Danışmanlık hizmet alımı ihalelerinin genellikle mevzuata uygun olmadığı, 5531 sayılı Kanunun 4’üncü ve 5’inci maddelerinde sayılan ve danışmanlık

çalılaşmış meşeler, özellikle Qu-ercus cerris, Q. pubescens, Q. infectoria; Cistus(Laden), Pa-liurus spina christi(Kara çalı), Creatagus(Yemişen) gibi çalı tür-leri görülür. Yüksek alan sahaların ağaçlan-

dırmalarında aşağıdaki hususlara uyulmalı:

1. Projelendirme: İklim ve top-rak yapısından kaynaklanan prob-lemleri izole etmek için, yetişme mühiti faktörleri detaylı incelenerek etüt edilmeli, projelerde doğal ve-jetasyonun olduğu gibi korunması önerilmelidir. Ayrıca çok büyük blok sahalar yerine ağaçlandırmaya uy-gun küçük yetişme ortamı sahaları esas alınmalı, tür değişikliği düşünül-memelidir. İklim ekstreleri ile birlikte erken ve geç donlar tespit edilmeli, tekerrürleri bulunmalıdır. Bu sahalar genellikle çok meyilli olduğundan kolayca yıkanabilen, hareketli, taşlı ve sığ topraklara sahiptir. Bu nedenle mevcut yapıya en uygun toprak işle-me metodunun projede belirtilmesi gerekir.

2. Tohum: Klimatik olarak farklı özelliklere sahip farklı yükselti basa-maklarının, özellikle ağaçlandırma-larda dikkate alınması zorunlu olup özellikle başlangıçta orijine çok dik-kat etmek gerekir. Tohumun orijini ile dikim yeri arasındaki yükselti fark-lılığı en fazla 200-300 metre kadar, yükselti farklılığı yüksek alanlarda 100 metrenin üzerinde olmamalıdır. Fidan üretimi için iyi form ve nitelik-lere sahip tohum kaynaklarından to-hum toplanması gerekmektedir. Aksi halde fidanlar, erken uyanma ve geç odunlaşmadan dolayı erken ve geç donlardan zarar görür.

3. Fidan Üretimi ve Nakli: Al-çak rakımlı fidanlıklarda üretilen fi-danlar erken uyandığından, yukarı dağlık mıntıkadaki sahada kar varken veya ulaşım yolları karla kaplı iken bu fidanların sahaya nakli ve saklanması problem olmaktadır. Fidan sökümü ile dikim arasındaki sürenin kısalığı oranında başarısı artmaktadır. Fidan-ların uyanmadan dikim sahasına nak-

li bu açıdan önemlidir. Alçak rakımlı fidanlıklarda yetiştirilmiş fidanlar ku-raklığa ve dona duyarlıdırlar. Özellikle çıplak köklü fidanlarda yüksek oran-da fidan kayıplarına neden olacağın-dan yüksek alan ağaçlandırmalarında çok az kullanılmalı, Fidanlık ile dikim arasındaki yükselti farkı 500 metre-den fazla olmamalı, artan yükseltiyle birlikte vejetasyon periyodu kısalaca-ğından, en azından klimatik ve mor-folojik nedenlerden yüksek alanlar içerisindaki çok küçük geçici fidan-lıklarda fidan üretimi veya şaşırtma fidanların iklime adapte olması ve başarılı sonuç alınması açısından ge-reklidir. İlkbaharda sürmenin başlan-gıcından önce sökülen çıplak köklü fidanlar yosunlu balyalarda en fazla bir hafta, soğuk hava deposunda 4-6 hafta, kar gömüsü veya toprak gö-müsünde en fazla 3 hafta saklanabilir.

4. Çıplak Don: Donmus top-raklarda buz olusumu nedeniyle topragın hacminin genislemesi so-nucunda fideciklerin veya fidanlarin, normal toprak yuzeyinden yukarı kaldirilmalari, don olayi gectikten sonra, toprak yerine oturunca, kök-lerin acikta kalmasi olayıdır. Çıplak don olayı daha çok güney yamaçlar-da olmaktadır. Kuzey kısımlar karla örtülü olduğu için bu örtü toprağın donmasını önlemekte, en azından sık sık çözülmesini engellemektedir. Çıplak dona karşı teraslar çalı, çırtı, ot vb. ile örtülmeli toprak siperlenmeli özellikle fidanın etrafında malçlama yapılmalıdır. Donma ve çözülme olayı toprağın 30-40 cm. derinliğinde ger-çekleştiğinden, toprak derin işlenme-li, çıplak köklü fidanlar için ilkbahar dikimi tercih edilmeli, kışa girmeden kapilariteyi kırmak için çapa yapıla-rak donma olayı önlenmeye çalışıl-malıdır. Yüksek alan sahalarda traşla-ma kesimleri don boşlukları ve don kanalları meydana getireceğinden traşlamadan kaçınılmalı ve mevcut ormanın siperinden yararlanılmalıdır.

5. İşçi Planlaması: Yüksek alan sahalarda dikim mevsimi çok kısadır. O bakımdan dikim işinin mutlaka toprağın tavında olduğu zamanda

çok işçi ile kısa zamanda bitirlmeli-dir. Toprak tavında değilken çamurlu haldeyken erken yapılan veya geç dikimler başarılı olmamaktadır. Er-ken yapılan dikimlerde fidan kökleri çamurun etkisiyle birleşerek tek kök halini almakta, geç dikimlerde ise kısa süre sonra kurak mevsime girildi-ğinden başarı şansı azalmaktadır.

6. Otlatma ve Koruma: Yüksek alan ağaçalandırma sahaları mera ve yaylaların bitişiğinden olduğundan yoğun bir otlatma baskısı altındadır. Onun için korumanın mutlak surette en iyi şekilde yapılması gerekir.

Yukarıda sayılan nedenlerle yüksek alanlarda bitkiler için yaşam koşulları sürekli olarak kötü olup, bununla bağlantılı olarakta ağaç-landırmalar zordur. Toprağın rüzgar veya su ile taşınması doğal olarak ormanlaşmayı ve ağaçlandırmayı bü-yük ölçüde zorlaştırır veya bütünüyle ortadan kaldırır. Toprağı siperleyen kapalı vejetasyon örtüsü her türlü etkiye karşı en iyi korumayı yaptığı için, dağlık alanlarda, örneğin eroz-yon alanlarının yeşillendirilmesi çok önemli bir ağaçlandırma amacıdır. Bu nedenle saha seçiminde çok dikkatli davranılmalı, mevcut meşçerelerin gençleştirilmesinde de aynı dikkat ve itina gösterilmelidir. Çalışmala-ra iç taksimat şebekesi sahaya tam aplike edildikten ve ulaşım yolları yapıldıktan sonra başlanılmalıdır. Yüksek dağ sınırında bulunan or-manların korunması, devamlılığının sağlanması, koruyucu ağaçlandırma yapılması önemlidir. Bu ormanlar işletme ormanından çok muhafaza ormanı niteliğinde planlanmalı, do-ğal olarak gençleştirilen ormanlarda zararların sıklığının ve büyüklüğünün yapay olarak oluşturulmuş orman-lardan çok daha az olması, yönetim süresinin daha fazla olması avantaj-larından dolayı doğal geçleştirmeye uygun yapı olması durumunda yapay gençleştirme doğal gençleştirmenin tamamlanması olarak düşünülmeli ve yapay gençleştirmede de doğal gençleşme taklit edilmelidir.

2013 OCAK/ŞUBAT/MART ORMAN MÜHENDİSLİĞİ 35

Page 38: ODAMIZDAN - Ormuh · Danışmanlık hizmet alımı ihalelerinin genellikle mevzuata uygun olmadığı, 5531 sayılı Kanunun 4’üncü ve 5’inci maddelerinde sayılan ve danışmanlık

Yıl 1977, İlkbahar ayları. O za-

manlar Orman Bakanlığı ve Milli

Parklar ve Avcılık Genel Müdürlü-

ğü kuruluşunun var olduğu yıllar.

Milli Parklar ve Avcılık Genel Mü-

dürlüğünün Ankara’da inşa halin-

deki Kocatepe camisinin karşısın-

daki binasında odamda çalışırken

bir telefon geldi.

Telefondaki kişi; Edirne cezae-

vinde bir geyik olduğunu, geyiğin

Bulgaristan tarafından Türkiye

tarafına doğru koşarken tellere

takıldığını bu durumu gören sınır-

daki nöbetçi askerlerin geyiği kur-

tardıklarını, geyikte elektronik bir

cihaz olması, casusluk ihtimaline

karşı Edirne cezaevine gözlem için

koyduklarını, ancak bir aya yakın

zamandır yapılan yem v.s. masrafı

olduğunu, hiçbir kamu kuruluşu-

nun yardımcı olmadığını, diğer

bütün kuruluşları aradığını, ’’geyik

bizi ilgilendirmez ‘’cevabı aldığını,

en sonunda ilgili kuruluşun Milli

Parklar ve Avcılık olduğunu öğre-

nince bizi aradığını söyledi.

Ben de: geyiği tarif ettirerek Er-

kek bir Alageyik olduğunu yetkili

amirlerime durumu anlatacağımı

söyledim. Telefonunu adresini

aldım. Merak ve ilgisine teşekkür

ederek telefonu kapadım.

Ertesi gün Avcılık konusunun

bu günlere disiplinli çağdaş hale

gelmesinde büyük katkıları olan

rahmetli Sabit Tarhan‘a durumu

anlattım. O da Milli Parklar ve Av-

cılık konusunun duayen isimle-

rinden Genel Müdür Yardımcılığı

da yapmış olan o zaman ki Daire

Başkanı Rahmetli Nihat Turan‘a

anlatmamız gerektiğini söyledi.

Beraber durumu ona anlattık. Ni-

hat bey bu konuda bir projesi ol-

duğunu bunu gerçekleştirmenin

tam zamanı olduğunu belirtti ve

Sabit Beye dönerek:

‘’Derhal Edirne’ye gidiyor-

sun. O geyiği İstanbul’a

oradan da uçakla Antalya

ya Düzlerçamı’na getiriyor-

sun. Halim Bey sende doğru

Antalya’ya Düzlerçamına gidi-

yorsun. Madem bu Alageyik

erkekmiş, bir dişi yakalayıp

Düzlerçamı’nda Geyik üretim

istasyonu kuralım ‘’…dedi.

Hemen görev kağıtları için

işlemlere başladık. Bu aşamada

diğer daire müdürlerinin haberi

oldu. Etüt Envanter ile ilgili Şube-

deki bir meslektaş abimiz bu işe

karşı çıktı.

Yok dedi. Ben Bulgar tohumu

bir geyiğe bizim geyikleri tes-

lim etmem. Nesil bozulur. v. s

bir çok mahzur ortaya sürdü.

Bunun üzerine biyologlar, Jeo-

loglar, mimarlar, Tübitak gibi o

zaman ki ilgili kuruluşlar tem-

silcileri, Veteriner ‘ler…ne var-

sa ‘’geniş katılımlı’’ bir toplantı

yapıldı.

Karşı çıkanlar o zamana göre

Bulgaristan, Rusya Demir Perde ‘

olduğundan kurgu filmleri hatır-

latan mahzurlar ileri sürüyorlardı.

Demir Perde ülkelerinin belki de

Geyiği bilerek bize gönderdikleri-

ni, bizim geyiklerin nesillerini bo-

zacaklarını, hatta o geyik etinden

yiyen diğer hayvanlarında etkile-

neceğini, hatta bunu yiyen insan-

ların bile çeşitli nesil bozuklukları-

na uğrayacağını, yok olacağımızı

öne sürüyorlardı.

Toplantıda en genç ben oldu-

ORMAN MÜHENDİSLİĞİ OCAK/ŞUBAT/MART 201336

ÜY

EL

ER

İMİZ

DE

N

Geyik MUHABBETİ*

Halim Şahin

Orman Yük. Müh.

*Geyik Muhabbeti deyimi nereden geliyor: RESNELİ NİYAZİ HATIRATI- Ord. Prof. İsmail Hakkı Uzunçarşılı - Örgün Yayınevi

Page 39: ODAMIZDAN - Ormuh · Danışmanlık hizmet alımı ihalelerinin genellikle mevzuata uygun olmadığı, 5531 sayılı Kanunun 4’üncü ve 5’inci maddelerinde sayılan ve danışmanlık

ğumdan, ben hep dinliyor, önüm-

deki ajandaya not alıyormuş gibi

yapıyordum… İçimden neler söy-

lemek geliyordu ama... Daha yeni

olduğumdan bana söz düşmüyor-

du.

Ara sıra çay geliyordu. Bu esna-

da ben fikirlerimi sağ ve solumda

oturanlara ancak söyleyebiliyor-

dum. Benim yanımda oturanlar

ikna oluyordu. Toplantı uzadı dur-

du. En sonun da Meslek Büyüğü

dediğimiz bir abimiz bu projeye

karşı çıkanları:

Zaten geyikler tabiatta birbiri-

ni bulur, Bulgaristan dan gelen

bu geyik belki de oraya bizim

taraftan gitti de geri dönerken

tele takıldı. arada duvar yok ki.

nereden bilebiliriz. Casusluk

aleti varsa da bir tane daha

takıp gönderirler. ne olacak

yani… Diyerek ikna etti. Top-

lantı epeyce uzadı. Çünkü o

zaman; Demir Perde ülkeleri

diye bir kavram vardı Sovyet

Rusya denince akla hemen

casusluk, dinleme, şüphe ge-

liyordu.

Sabit Tarhan Bey 1.85 boyla-

rında, iri yarı, halterde dereceleri

olan en azgın geyiği, Ayı’yı bile

elleriyle zabt edebilecek biriydi.

Nur inde yatsın. Sabit Bey geyiği

Edirne den İstanbul’a bayıltarak

getiriyor. O yıllarda hayvanları

bayıltarak yapılan nakil işlerinde;

verilecek bayıltıcı cins ve mikta-

rını en iyi bilen nadir kişilerden

biri idi. Hava alanında tam uçağa

yükleyecekken geyiği koyduğu

tahta kafes uçağın kargo kapısın-

dan sığmıyor. Edirne’ye giderken

uçağın kapı ölçüsünü almış ona

göre kafes yapmış (o tür işleri ken-

di yapardı). ama gidecek uçağın

tipi değişince, dediğine göre ka-

fes sığmıyor. Kendi yaptığı kafesi

kesip küçültürken geyik uyanıyor.

bu ara geçen zamanı, uçağın ro-

tarını hesap edip ona göre bayıl-

tıcı ilaç vermediğinden uyanan

Geyik kafasını sağa sola vurmaya

başlıyor. Yorulup tekrar bayılınca

intihar ettiği sanılıyor. (ilaç miktarı

kilo ve hayvanın cinsine göre iyi

ayarlanmazsa hayvan ölüyor.)

Tekrar İlaç verilerek uçağa

konan Alageyik, Antalya Düzler-

çamına getirilerek şimdiki Geyik

Üretme İstasyonuna ilk geyik ola-

rak kondu…

Ben de daha evvel dişi alage-

yik yakalamak için gerekli keşifler,

köylülerle temaslar yapıyordum.

Ankara’dan verilen sıfır kilometre

CC5 tabir edilen jeep’e projektör-

ler taktırdım. Antalya Av ve Yaban

Hayatı Müdürü bu konuda çok

hizmetleri, emekleri olan Rahmet-

li Avcı Süleyman Lakaplı Süley-

man Karakaya ‘idi. Dişi geyiği ne-

rede nasıl hangi yöntemlerle ya-

kalayacağımızın planlarını yaptık.

O yıllarda narkotik tüfekle bayıltıp

geyik yakalama işi ülkemizde ilk

defa yapılıyor, şimdiki gibi belge-

seller televizyonda yayınlanmadı-

ğı için hiç kimsenin bu konuda bir

bilgisi yoktu. Elimizde 40 metre

menzilli uyuşturucu iğne atabilen

tüfeğimiz, CC5 jeepimiz ile Sabit

Tarhan Bey ve ben dişi Alageyik

yakalamak için sabahlara kadar

Düzlerçamı Ormanlarında dolaş-

tık durduk. Gece projektörler ile

geyiklerle beraber çeşitli hayvan-

2013 OCAK/ŞUBAT/MART ORMAN MÜHENDİSLİĞİ 37

Page 40: ODAMIZDAN - Ormuh · Danışmanlık hizmet alımı ihalelerinin genellikle mevzuata uygun olmadığı, 5531 sayılı Kanunun 4’üncü ve 5’inci maddelerinde sayılan ve danışmanlık

ORMAN MÜHENDİSLİĞİ OCAK/ŞUBAT/MART 201338

ÜY

EL

ER

İMİZ

DE

N

Konsoloslukları dolaşmaya başla-

dım. Kanada Konsolosluğuna gi-

dince bana bir film izlettirerek bu

işi nasıl yaptıklarını, geyikleri nasıl

yakaladıklarını anlattılar.

Kanadalılar o zaman, ormana

bin metre uzunluğunda 3 metre

yükseklikte ağ ördürüp gererek,

geyikleri kovalıyorlar ve balık gibi

ağa takılan geyikleri yakalıyorlar-

mış. Antalya Av ve Yaban Hayatı

Müdürü Süleyman Karakaya ağı

ördürmeye başladı. Artık yakala-

yacağımıza kanaat getirmiş, bu

konuda inancımız çok yükselmiş-

ti. Bir aydır hep hüsranla sonuçla-

nan teşebbüsler yapmıştık. Heye-

candan yerimizde duramıyor ,her

gün ağı ören kişiye gidip, kaç met-

re oldu diye bakıyorduk. Daha bin

metre olmadan, takriben üç yüz

metre civarındayken Sabit Tarhan

Bey heyecanını yenemeyip hadi

ağı gerelim deneyelim dedi.

Ağı ormana gerdik. Ağın uçla-

rındaki ağaçlara bağlanan ipler ve

geyikleri ağa yönlendirecek ilave

gerilen uzun iplere renkli kağıt-

lar asılı şekilde bağlanıyor, iplerin

ucu da büyük ağaçlara bağlanı-

yordu. Ağdan sonra sağlı sollu en

az yüz metre daha alan kazanılı-

yor, üç yüz metrelik ağ dört yüz

metre gibi oluyordu. Sağ tarafı

ağaca bağladık. Renkli kağıt işini

de o zaman çocukların ilkokul-

dayken defter kapladıkları kırmızı

ve mavi defter kaplama kağıtla-

rı ile çözdük. İp hem alttan hem

üstten ağaca bağlandı. Elli metre

renkli kağıtlar takılı devam ettik-

ten sonra ağ gerildi. Ağ dan sonra

sol baştaki ip uzatılırken orman

bitti. boşluğa denk geldi. Ya tekrar

söküp baştan başlayıp ormanın

daha içerisinden başlayacaktık

ağı germeye. Ya da böyle kalacak,

boşluktaki bir taşa yola uzatıp ipi

bir taşın altına sıkıştıracaktık. Ağ

zaten kamyonla taşınıyordu. Çok

ağırdı. Zar zor gerilmişti.

çarlarken bu çukurlara düşmesini

sağlıyacaktık.

Civar köylülerden yevmiye

ile tuttuğumuz işçiler, tespit et-

tiğimiz yollar üzerine çukurları

kazmaya başladı. Ancak yaşlı bir

amca gelerek kazılan toprakları

çukura yakın yere koyarsanız, ko-

kudan anlar, gelmez, her küreği

ayrı ayrı çuval, branda veya batta-

niyelere sarıp uzak bir yere atarsa-

nız anlamazlar dedi… Böylece her

küreği battaniyeye sarıp uzak bir

yere dökerek 6 tane 3-4 metre de-

rinliğinde çukur kazdırdık. Üzerle-

rini ince dallar, yapraklar ile örtüp

kamufle ettik. Kokunun kaybol-

ması için etrafta ki pınarlardan su

taşıtıp etrafı sulattık. Bütün köylü-

leri toplayarak, ormanın öbür ba-

şından itibaren çukurlara doğru

çeşitli aletler teneke, davul çala-

rak Geyikleri korkutup çukurlara

düşürme operasyonuna başladık.

Ancak netice gene hüsran. Bir

köpek ve bir köylü çukura kazara

düştü. onları çukurdan çıkardık.

Bu arada benim aklıma şöyle

bir şey geldi. Bu Eskimolar, veya

hayvanat bahçeleri geyikleri ya-

kalayıp evcilleştirmiyormuydu?

Hatta kızaklarını bile geyiklere

çektiriyor. Acaba nasıl yakalıyor-

lardı?. Ben hemen Ankara ‘ya bu

işi öğrenmek için konu ile ilgili

ların parıldayan gözlerini görüyor,

ancak değil narkotik tüfekle vur-

mak, yanına bile yaklaşamadan

adeta uçarak gözden kayboluyor-

lardı.

Etrafdan köylülerden, her rast-

ladığımız kişiden bir bilgi alıp tat-

bik ediyorduk. Ama nafile yakala-

mak mümkün değildi. Görüştü-

ğümüz bir köylü bize bu mevsim-

de yakalayamazsınız, sonbaharda

gelin daha kolay yakalarsınız dedi.

Bizde geri Ankara’ya döndük.

Sonbaharda tekrar Antalya’ya

geldiğimizde, öğrendiğimiz bü-

tün usulleri denedik; su başların-

da, ağaç tepelerinde, bazı yerlere

yiyecek koyarak gece gündüz

bekleyerek yakalamayı denedik

ama nafile. Mübarek sanki uçu-

yor, bir anda görme ile görmeme

arasında kaybolup gidiyordu. O

kadar hızlıydı ki görüp görmedi-

ğimizden bile emin olamıyorduk.

Literatürü karıştırmayı da ih-

mal etmedik. Bir kitapta geyikle-

rin hep aynı yoldan gidip geldiği,

korkup kaçtıkları zaman da hep

aynı yolları kullandıkları yazılıydı.

Hemen bir plan yaptık. Geyik-

lerin izlerinden bu yolları tespit

edecek, bu yollar üzerine derin

hendekler, çukurlar kazıp sürek

avı şeklinde onları korkutarak ka-

Page 41: ODAMIZDAN - Ormuh · Danışmanlık hizmet alımı ihalelerinin genellikle mevzuata uygun olmadığı, 5531 sayılı Kanunun 4’üncü ve 5’inci maddelerinde sayılan ve danışmanlık

Birisi: -yahu geyik yolun vira-

jını nereden bilecek, o koşarken

düz koşar, virajı dolaşmaz ağın

içine girer dedi. Bütün herkes de

ağı tekrar toplayıp sermek zah-

metli ve zaman alıcı olduğundan

kabullendi.

Ağın öbür ucu yola uzatıldı.

Büyük bir kayaya bağlandı.

Ormanın öbür başından köy-

lüler, işçiler, başlarında Süleyman

Karakaya idaresinde; ellerinde ne

buldularsa teneke, davul çalarak,

bağırarak gürültü yaparak orman-

daki muhtemel geyikleri korkutu-

yor, ağa doğru kaçarak o panikle

ağa takılıp yakalanmasını sağla-

maya çalışıyorlardı.

Bizde ağı görecek şekilde, yük-

sek bir tepede;Nihat Turan, Sabit

Tarhan ve ben Karargah Heyeti

gibi ellerimizde dürbünler, muzaf-

fer bir komutan edasıyla olacakla-

rı izliyorduk.

Nihayet beklenen an geldi. Bir

tane ala geyik koşarak geldi koş-

tukça sola doğru kaydı, Koştukça

kaydı ve sol taraftan ipin olduğu

yerden, yolunda virajını aynen

araba gibi alarak ne ağa yaka-

landı, ne ipten ne renkli kağıttan

korkmayarak, yolu aynen araba

gibi kat ederek karşı taraftaki or-

manın içine daldı ve gözden kay-

boldu…

Azmin elinden hiçbir şey kur-

tulmaz. Biz bir kere yakalamaya

niyet etmiştik. Ağı ören kişiye gö-

türdük bin metreye tamamlattık.

demek ki bunun bir hesabı kitabı

varmış. İkinci denememizde ağ

bin metre olunca ve ormanın da

en kuytu yerine gerince bir tane

alageyik yakaladık. Hem de dişi.

Veteriner muayene etti. Hastalık-

sız temiz. Hamile değil…

Yakaladığımız dişi alageyiği

Edirne’den gelen erkek geyiğin

yanına koyduk.

O akşam yediğimiz yemek

Antalya’da yediğimiz en mutlu ye-

mekti. Uyku da en rahatı.

Ertesi günü, bizim Edirne’den

gelen erkek geyiği yılan sokup öl-

dürmesin mi? Çok üzüldük, sevin-

cimiz kursağımızda kaldı. Ancak,

daha sonra veteriner tarafından

hamile olmadığı söylenen dişi ge-

yiğin hamile olduğunu öğrenince

çok sevindik. Bir geyiğin bir daki-

kada on yedi defa çiftleşebilece-

ğini öğrendik. Bunca emeğimizin

uykusuz gecelerimizin çabaları-

mızın bunun için olduğunu boşa

gitmediğini anladık. Yavru doğdu.

Daha sonra yavruyu görmeye

ve başka yakalanan alageyiklerin

istasyona konulma törenlerine

katılmaya Antalya Düzlerçamı’na

Geyik Üretme İstasyonuna gittim.

Şu anda Düzlerçamı’nda bulunan

alageyiklerin atalarının hikayesi

aynen böyle…

Daha sonraki yıllarda, 2003

yılında ben Şanlıurfa’da Güneydo-

ğu Anadolu Bakanlık Bölge Mü-

dür Yardımcısı iken Antalya’dan

araştırma yapmak üzere gelen

heyetteki araştırmacılardan biri-

sine ben bu hikayeyi anlatınca;

bana bu hikayeyi mutlaka yazma-

mı, çünkü kendisinin Antalya’daki

alageyikleri araştırdığını, bazıla-

rında ırk olarak değişik bulgulara

rastladığını, bunu nedenini şimdi

anladığını söyledi…

2013 OCAK/ŞUBAT/MART ORMAN MÜHENDİSLİĞİ 39

Page 42: ODAMIZDAN - Ormuh · Danışmanlık hizmet alımı ihalelerinin genellikle mevzuata uygun olmadığı, 5531 sayılı Kanunun 4’üncü ve 5’inci maddelerinde sayılan ve danışmanlık

Orman Teşkilatında görev ya-pan mühendisler arasında; sabah mesai başlamadan önce araziye çıkmak, günün verimli geçmesi açısından zaman zaman tercih edilmektedir. Aksi takdirde ma-sanızın üzerinde imzalanmak için gözünüzün içine bakan evraklar ve bir müşkülünü halletmek için karşı koltukta oturup kendisiy-le ilgilenmenizi sabırla bekleyen vatandaş arasında sıkışıp, uzun süre bürodan çıkamamanız veya o günkü arazi programınızı iptal etmeniz yüksek olasılıktır.

Neyse, yukarıda betimlediğim durumlara maruz kalmamak için şoföre sabah mesai başlamadan araziye çıkacağımızı üstüne, basa basa söylediğimi hatırlayıp, sa-bah mahmurluğunu üzerimden atmak için derin derin nefes alıp vermeye devam ederken, rengine artık aşina olduğum gri renkli pi-kap yolun başında göründü.

Bugün ormancı ile birlikte, yakın zamanda uygulamasına başlayacağımız rehabilitasyon projesini gezecektik. Rehabili-tasyon projesi, hepimizin bildiği gibi bir iyileştirme projesidir. Yani, bir şekilde bozulmuş ve normal şartlarda kendi kendine iyileşme-si mümkün görülmeyen bozuk ormanların çeşitli müdahalelerle verimli orman haline dönüştürül-mesidir. Bu projeden de beklenti-miz bu yönde idi. Ancak projenin yapım aşamasında başka bir gö-revle il dışında bulunduğumdan dolayı sahayı görmemiştim. İyi bir gözlem hem sahayı tanımamızı hem de projede bir aksaklık varsa daha işin başında tespit etmemizi sağlayacaktı.

İl merkezinden iyice uzaklaşıp şehirlerarası yolun birkaç misa-firinden biri olduğumuzda, saat sabah yediyi gösteriyordu. Fazla bir zaman geçmeden ilçede otu-

ran ormancıyı da alıp yola devam ettik. İlçenin çıkışında yer alan ve seyrek biçimde konuşlanmış evle-rin arasında bulunan boş alanda, muhtemelen annesinin ısrarları sonucu zoraki yataktan kalkmış küçük çocukların yarı kapalı göz-leriyle göz kulak olduğu inekler otluyordu. Evlerin sonunda ise dağa doğru tırmanan toprak şose, bize gideceğimiz istikameti gös-terircesine gözbebeklerimizde yerini almıştı. Bu yoldan en son ne zaman geçtiğimi hatırlama-ya çalıştım. Galiba on yıl kadar olmuştur. Bu bölgenin, merkeze oldukça uzak olması ve herhangi bir ağaçlandırma çalışmamızın olmaması sebebiyle bir daha da gitmemiştim. Hatırladığım birkaç detay; içinde 50-60 haneli bir köy barındıran dar ve dik yamaçlardan müteşekkil bir vadi, ileride biraz genişleyip tabanında küçük bir ovanın yer aldığı konkav bir ya-pıya dönüşüyordu. Çanak şeklin-deki bu arazi parçasının üç tarafı yüksek dağlarla çevrili, batı tarafı ise vadiye açılıyordu. Bu ova civar köylerin yaylası konumunda imiş. Gördüğüm kadarıyla küçük ovada hemen hemen hiç ev yoktu. Yayla sakinleri yazın çadır kurup, çadır-ların etrafındaki verimli arazide sebze yetiştiriyorlar, kış yaklaşınca çadırları söküp tekrar köye veya il-çeye dönüyorlarmış. O yıl ilk defa buraya geldiğimde, domateslerin büyüklüğünü ve fasulyelerin gü-zelliğini gördüğümde, hayretimi gizleyemediğimi hatırlıyorum. Hatta yaşlı bir amcanın, kendi tar-lasında yetiştirdiği sebzelerle, ge-linine hazırlattığı köy usulü öğle

ORMAN MÜHENDİSLİĞİ OCAK/ŞUBAT/MART 201340

ÜY

EL

ER

İMİZ

DE

N

ORADA BİR KÖY VAR UZAKTA...

Yakup Kalaylı

Orman Mühendisi

Page 43: ODAMIZDAN - Ormuh · Danışmanlık hizmet alımı ihalelerinin genellikle mevzuata uygun olmadığı, 5531 sayılı Kanunun 4’üncü ve 5’inci maddelerinde sayılan ve danışmanlık

yemeğini yedikten sonra yemeğin lezzeti uzun süre damağımda kal-mış ve amcaya tekrar tekrar teşek-kür etme gereği duymuştum.

Geçmişte kalan bu anıları düşünürken, arabamız az önce gördüğüm yokuşu tırmanmaya başlamıştı. Biraz ileride yol düz-leşmişti ancak, yine de toprak yolun bütün negatif özelliklerine sahipti. İkide bir başımızı tavana çarpacak şekilde zıplamamıza se-bep olan taşlardan dolayı oldukça rahatsız bir yolculuk yapıyorduk. Şoförümüz arabanın her zıplayı-şında mahcup bir şekilde kafasını sallıyor, büyük zıplayışlarımızda ise özür dilercesine problemin sebebini izah etmeye çalışıyor-du. Ormancının söylediğine göre yolda üç aydır yol genişletme ça-lışmaları devam ediyormuş. Ni-tekim biraz sonra orman yoluyla köy yolunun birleştiği yere gelin-ce yolun gerçekten genişlemiş ve düzeltilmiş olduğunu gördüm. Bu şekilde yarım saat ilerledikten sonra yolculuğumuz iş makineleri tarafından kesildi. İki adet ekska-vatör, yolu tamamen kapatmış kazı yapıyorlardı. Operatörler res-mi aracı görünce, rica etmemize gerek bırakmadan kazıyı bırakıp yolu açmaya başladılar. Yaklaşık yarım saat bekledikten sonra yol açıldı ve operatörleri elimizle se-lamlayıp yola devam ettik. Evet, gerçekten isabetli bir yol çalışma-sına başlanmış burada. Çünkü yo-lun ilerisi hakikaten berbattı. Hat-ta az önce içinden geçtiğimiz ve normalde vatandaşlar tarafından pek kullanılmayan orman yolun-dan pek farkı yok gibiydi. Halbuki ileride, büyük olmasa bile bir köy vardı ve bu köylerin sakinlerinin bu yolu kullanmaktan başka şans-ları yoktu. Son zamanlarda köy-lere yapılan yatırımların arttığını biliyordum ama, merkeze oldukça uzak ve arazi yapısından dolayı yüksek bir meblağa mal olacağı belli olan bu arazide yapılan ça-

lışmaları takdir etmemek kabil değildi.

Zahmetli bir yolculuktan sonra proje sahasına ulaştık. Evet hatır-ladım! Az ilerideki ağacın altında yaşlı amcanın ikram ettiği yemeği yemiştik. Karşı dağlar ise o zaman bana güvensiz ve hırçın gelse de şimdi daha bir güvenli ve uysaldı sanki. Kış bitiminin bütün emare-leri ağaçlara yansımıştı. Üzerlerin-de kar yoktu lakin, hala çıplaktılar. Yaprağını dökmeyen ibreli türler (çam, sedir) ise, meşelerin izin ver-mesinden dolayı çok uzaklardan dahi seçiliyorlardı. Demek ki saha-nın yüksek kısımlarında ibreli tür-ler, alt kısımlarında ise daha çok yapraklı türler bulunuyordu.

Köye yakın olan sahalar, yer yer erozyona uğramış açık arazi-lerden ve aşırı otlatmadan dolayı

deforme olmuş seyrek çalıların toprak yüzeyini örttüğü yarı açık arazilerden oluşuyordu. Bir saa-te yakın bir arazi taramasından sonra projenin bu kısmı kafamız-da şekillenmişti. Evet, bu kısım-larda toprak işlemesi ve erozyon kontrol çalışması yapılacak yerler mevcuttu. Ufuktaki yüksek dağ-lara kadar uzanan ormanlarda ise yapılacak pek bir şey yokmuş gibi görünüyordu. Üst rakımlarda yer alan ibreli türlerden oluşan ormanlar yemyeşil ve sağlıklı bir şekilde karşımızda duruyorlardı. Alt rakımlarda yer alan ve çoğun-lukla meşe türünden oluşan or-manlar ise yaprağını dökmüş olsa da beyazımsı-gri renkten oluşan görüntüsüyle tüm vadiyi ve ya-maçları kaplamış görünüyordu. O halde; merkeze bu kadar uzak

2013 OCAK/ŞUBAT/MART ORMAN MÜHENDİSLİĞİ 41

Page 44: ODAMIZDAN - Ormuh · Danışmanlık hizmet alımı ihalelerinin genellikle mevzuata uygun olmadığı, 5531 sayılı Kanunun 4’üncü ve 5’inci maddelerinde sayılan ve danışmanlık

ORMAN MÜHENDİSLİĞİ OCAK/ŞUBAT/MART 201342

ÜY

EL

ER

İMİZ

DE

N

“ Şefim bu ormanlar hep bu halde. Hem bizim köyün çobanları hem de yaylaya çıkan civar köylerin ço-banları bu ağaçları bu hale getir-miş. Gördüğünüz gibi hayvanlara yedirmek için ağaçların dallarını almışlar, gövdeleri ise olduğu gibi yerde yatıyor. Ben muhtar olarak halkı uyarsam da tek başıma bu işin üstesinden gelemem, o yüz-den buraların projeye alınması için uğraş verdim. İnşallah Devlet artık buralara el atar da şu manza-ralar ortadan kalkar.”

Gerçekten de her adımda yarı-sı kesilmiş veya komple budanmış bir ağaçla karşılaşıyorduk. Ayakta kalan ağaçları ise, katliamdan kur-tulan ancak o korku ömür boyu belleğinden çıkmayan insanlara benzettim. Yaşıyorlardı ama ya-şam enerjileri kaybolmuştu sanki. Korkunun verdiği solgunluk tüm dallarına yansımıştı. Geldiğimizi görünce sanki teşekkür ettiklerini duydum gizlice. O an kararımı-zı çoktan vermiştik. Ölenler için yapacak bir şey yoktu belki ama kalan ağaçların tedavisi için pek çok şey yapılabilirdi. Bir an önce çalışmalara başlanmalı ve bura-sı, sadece uzaktan bakınca değil içine girince de insana huzur ve-ren sağlıklı bireylerden oluşan bir ormana dönüştürülmeliydi. Yerel halkın ise ormanlar hususunda bilinçlendirilmesi gerekiyordu. Ancak ikisi bir arada yapıldığında buradaki ormanların devamlılığı sağlanabilirdi.

Vakit akşama yaklaşmıştı. Gü-neş hemen hemen gözden kay-bolmak üzere iken, saha tarama-sını büyük oranda tamamlamış-tık. Dönüşte tekrar köye uğrayıp muhtarın çayını içtikten sonra sabah geldiğimiz istikamete doğ-ru yola koyulduk. Yorucu bir gün geçirsek de, sanırım yorulduğu-muza değmişti. Orada bir köy vardı uzakta, ama gidip görmek gerekiyormuş…

de korunacaktı. 8-10 yıl sonra ise kontrollü olmak kaydıyla sahaya tekrar hayvanlarını sokabilecek-lerdi. Orman Teşkilatının vereceği çok düşük faizli ve geri ödemesi uzun bir sürece yayılan ORKÖY kredileri de ikna çabamızın mutlu sona ulaşmasında önemli bir işlev görüyordu.

Yanıldım! Muhtar büyük bir içtenlikle hoş geldiniz dedikten sonra, “inşallah projeye başlıyor-sunuz şefim” dedi. Ardından da bu havzanın projeye alınması için ne kadar uğraştığını uzun uzun anlattı. Güzel! Demek ki proje uy-gulaması esnasında çok fazla sos-yal problemle karşılaşmayacaktık.

Muhabbet dar bir patikada sıra düzeni halinde yürürken de-vam etti. Bu arada uzaktan gördü-ğüm yapraklı ormanlara ulaşmak üzereydik. Ormana ulaşıp birkaç yüz metre gittikten sonra ise sağda solda yarısı kesilmiş veya dallarının çoğunluğu budanmış ağaçlar karşıladı bizi. Bu kadar büyük bir havzada birkaç zayiat olması normal diye düşünürken, kesilmiş, yıkılmış ağaçların sayısı artmaya başladı. Noluyoruz de-meye kalmadan, meşeler arasında kendine yer bulmaya çalışan kara-çamın, hemen hemen tek bir dalı kalmamacasına budandığına şa-hit olduk. Biraz daha ilerledikten sonra, göz alıcı güzelliğiyle ruh-lara taptaze bir bahar sunan gü-zelim sedir ağaçlarının bile buda-madan nasibini aldığını görünce iyice ümitsizliğe kapıldım. Birkaç keçinin beslenmesi için koca koca ağaçların kesilmesi, dallarının hiç kalmamacasına budanması nasıl bir anlayış ya Rabbi diye kendi kendime söylenirken muhtara göz ucuyla baktım. Ancak muhtar-da herhangi bir bozulma emaresi yoktu. Aksine belki haklı çıkmış olmanın gururu yansımıştı göz-lerine. Nitekim biraz ilerledikten sonra, beklediğim sözleri söyledi:

bir noktada bulunan ve ulaşımı oldukça meşakkatli olan bu ara-zide, bir miktar toprak işlemesi ve erozyon çalışması yapmak için, bunun gibi orta büyüklükte sayı-labilecek bir projeye başlamak ne kadar mantıklıydı acaba? Gördü-ğüm kadarıyla bu civarda yaşayan insanlar, köye çok yakın orman arazilerini hariç tutarsak, genel-likle ormanları korumuşlardı. En azından bulunduğum mevkiden böyle görünüyordu. Sanki kamu gücü buraları yerli haktan daha mı iyi koruyacaktı ? O nedenle, ak-şama kadar sürecek arazi taraması sonucunda belki projede bazı re-vizyonlar ortaya çıkabilecekti. Bu duygularla sahayı gezmeye de-vam ettik.

Biz araziyi gezerken orta yaş-larda hafif tombulca bir köylünün bize doğru geldiğini gördük. Or-mancı, gelen şahsın köy muhtarı olduğunu söyledi. İlk aklıma ge-len şey muhtarın ağaçlandırma çalışmasına karşı çıkacağı idi. Hatta muhtar gelinceye kadar itiraz halinde söyleyeceğim söz-leri şöyle bir aklımdan geçirdim. Bu bizim için alışılmış bir durum olduğu için muhtara söyleyece-ğim şeyler aşağı yukarı belli idi. Çoğu projeye köylüler önce kar-şı çıkmışlar ancak, birkaç saatlik ikna çabamız sonucu genellikle mütebessim bir şekilde evlerine dönmüşlerdi. Yaptığımız şey ise kısaca söylemek gerekirse işi sa-hiplendirmekti. Zaten proje ya-pılırken köylerdeki hayvancılık durumu göz önünde bulunduru-larak köye asgari düzeyde yetecek kadar tampon saha bırakılıyordu. Proje uygulamasında öngörülen bütün işler ise öncelikle köylülere yaptırılacaktı. Böylelikle köy sa-kinleri, küçükbaş hayvancılıktan kaybettiğinin daha fazlasını bu faaliyetlerde çalışarak kazanacak-tı. Üstelik saha biyolojik bağım-sızlığını kazanıncaya kadar köy muhtarlığınca ücreti mukabilin-

Page 45: ODAMIZDAN - Ormuh · Danışmanlık hizmet alımı ihalelerinin genellikle mevzuata uygun olmadığı, 5531 sayılı Kanunun 4’üncü ve 5’inci maddelerinde sayılan ve danışmanlık

Belen Belediye Başkanlığı ve

Orman Mühendisleri Odası Doğu

Akdeniz Şubesinin birlikte düzen-

lediği Türkiye Tabiatı Koruma Der-

neği Hatay Şubesi, Subaşı Kuş Göz-

lem Topluluğu ve Türkiye Bilimsel

Kültürel ve Stratejik Araştırmalar

Merkezi’nin (TÜBİKAM) destek-

lediği “Süzülen Göçmen Kuşlar

Gözlem Günü” bir festival hava-

sında Belen’de kutlandı.

Her yıl geleneksel olarak yapı-

lan etkinliğe katkı verenlerin ya-

nında, yöre halkı, Mustafa Kemal

Üniversitesi Öğretim Üyeleri, sivil

toplum örgütlerinin yöneticileri ve

öğrenciler katıldı.

Etkinliğe katılan, Orman Mü-

hendisleri Odası Genel Başkanı

Ali Küçükaydın kış aylarını Afri-

ka veya sıcak iklimli enlemlerde

geçiren göçmen kuşlar bahar ile

birlikte üremek için Türkiye’ye ve

Avrupa’ya göç etmektedir. İklim

koşullarının kuşlar için kötüleştiği

sonbahar aylarında ise yeniden

güneye doğru dönüş yaptıklarını

belirterek, Belen’in Türkiye’nin en

önemli göç boğazı konumunda

olduğunu ifade etti. Belen üzerin-

den, ilkbahar döneminde 185 bin,

sonbahar döneminde ise 315 bin

olmak üzere yılda toplam yaklaşık

yarım milyon süzülen kuşun göç

ettiğini ifade etti. Küçükaydın, göç-

men kuş gözlem günü ile kuşların

yaşam alanlarının yok edilmesi ve

usulsüz avlanmaları konularında

kamuoyunu bilgilendirmek ve dik-

katlerini bu noktalara çekmenin

amaçlandığını hatırlattı.

Kuş Gözlemcileri Subaşı Kuş

Gözlem Topluluğu Başkanı Uzm.

Dr Ali Atahan liderliğinde gün bo-

yunca 3560 leylek, 25 küçük orman

kartalı, 26 şahin, 8 yılan kartalı, 35

karaleylek, 3 kara çaylak, 15 ak pe-

likan ve 8 atmaca sayımı yapıldı.

Belen İlçesi İlköğretim Okulları

öğrencileri arasında düzenlenen

resim yarışmasında derece alan

öğrencilere ödülleri verildi ve folk-

lor gösterileri ile etkinlik son bul-

du.

AMENAJMANCILARSON 50 YIL İÇİN TOPLANIYORLAR

Hocamız Prof. Dr. İsmail Eraslan anısına uluslararası sempozyum gerçekleştirilecek.

HA

BE

RL

ER

GÖÇMEN KUŞLAR GÖZLEM GÜNÜ’NDE BELEN’DEYDİK

2013 OCAK/ŞUBAT/MART ORMAN MÜHENDİSLİĞİ 43

Page 46: ODAMIZDAN - Ormuh · Danışmanlık hizmet alımı ihalelerinin genellikle mevzuata uygun olmadığı, 5531 sayılı Kanunun 4’üncü ve 5’inci maddelerinde sayılan ve danışmanlık

MUHLİS PAMUK 24/01/2013, ADNAN AYDIN 09/02/2013

ERGUN ERSÖZ 14/03/2013 , M. ZEKİ DİLER 18/03/2013,

YUSUF ZİYAETTİN GÜNAY 15/04/2013

tarihlerinde aramızdan ayrılmışlardır.

Kendilerine rahmet, ailelerine ve meslektaşlarımıza başsağlığı dileriz.

TMMOB Orman Mühendisleri Odası Genel Merkez Yönetimi

ORMAN MÜHENDİSLİĞİ OCAK/ŞUBAT/MART 201344

HA

BE

RL

ER

21 MART DÜNYA ORMANCILIK GÜNÜ

‘’ÜRETİM-PAZARLAMA’’ 1. KADEME MESLEKİ TEKNİK GELİŞTİRME EĞİTİMİ GERÇEKLEŞTİRİLDİ

Geçen bunca yıla dönüp baktı-

ğımızda ormancıların 21 Mart tari-

hinde tüm yurtta hareketlendiğini

pek kolay anımsarız. Kitaplığımızda

ise o yıllardan kalma bir yayın anıla-

rı çok daha netleştiriyor. Broşürün

girişinde yazılanlar ise; “Dünyanın

en önemli tabii kaynaklarından biri

olan ormanlara gereken ehemmi-

yetin verilmediğini gören Avrupa Ta-

rım Federasyonu (CEA) kuzey yarım

küresinde ilkbaharın güney yarım

küresinde de sonbaharın başlangıç

günü olan 21 Mart’ı 1971 yılında

ORMANCILIK GÜNÜ olarak kabul

etmiş ve Gıda Tarım Organizasyonu

(FAO) kanalı ile bunun bütün dünya

milletlerine tavsiye edilmesini sağ-

lamıştır.” Broşürde yazanlar tabi ki

ilginç değil. Çünkü bugüne kadar

her 21 Mart da duyduklarımız, oku-

duklarımız.

Yaklaşık çeyrek asır sonra Bir-

leşmiş Milletler 2010 yılını ULUS-

LARARASI ORMAN YILI ilan ediyor.

2011 yılında New York da 9uncusu

düzenlenen BM Orman Forumun-

da ise gündem edilen konulardan

biride Uluslararası Ormancılık Gü-

nünün resmiyete kavuşturulması.

Konunun takibini de Birleşmiş Mil-

letler Gıda ve Tarım Teşkilatı üstle-

niyor. Toplantıda yer alan meslek-

taşlarımız Ankara’ya dönüşte bir

yazı ile durumu bildiriyorlar. Or-

man Genel Müdürlüğü Eğitim Dai-

resi Başkanlığı Dışişleri Bakanlığına

Haziran 2011 tarihli yazısı ile Roma

da yapılacak FAO Konsey toplantı-

sında 21 Mart’ın “Dünya Ormancı-

lık Günü” olarak ilan edilmesi iste-

ğinde bulunuyor. Türkiye’nin resmi

teklifi ile 2011 yılında FAO Genel

Konseyinde kabul gören öneri

onaylanıyor ve süreç başlatılıyor.

Bugün 21 Mart evrensel kabul

ile Dünya Ormancılık Günü. 2010

yılında başlayan ve 2011 yılında

sonuçlanan sürece emeği geçen

meslektaşlarımıza sonsuz teşek-

kürler.

nen 1. Kademe Mesleki Teknik Geliştirme Eğitimi

04-06 Nisan 2013 tarihleri arasında Odamız Genel

Merkezinde gerçekleştirildi.

Üyelerimizden gelen taleplar doğrultusunda

5531 sayılı Meslek Yetki Yasamız yürürlüge girmeden

önce mezun olmuş meslektaşlarımız için düzenle-

VEFAT

Page 47: ODAMIZDAN - Ormuh · Danışmanlık hizmet alımı ihalelerinin genellikle mevzuata uygun olmadığı, 5531 sayılı Kanunun 4’üncü ve 5’inci maddelerinde sayılan ve danışmanlık

2013 OCAK/ŞUBAT/MART ORMAN MÜHENDİSLİĞİ 45

ÜYELERİMİZE DUYURU

Orman Mühendisleri Odası Genel Merkezi Online İşlem Merkezimiz

hizmet vermeye başlamıştır.

Online işlem merkezimiz ile;

Oda üyelik başvuru ve kayıt işlemleri

Proje ön başvuru ve vize işlemleri

Seminer başvuruları ve talepleri

Aidat bilgileri ve işlemleri

Otel başvuruları

Orman Mühendisleri Odası Genel Merkezi Genel Ağ Sayfası üzer-

inden anında yapılabilmektedir.

Online İşlem Merkezine giriş yapabilmek için odamızın genel ağ

sayfasında (www.ormuh.org.tr) Online İşlem Merkezi butonunu kul-

lanarak açılan sayfada Kullanıcı Adı(Üye Numaranız) ve şifrenizi girerek

işlem yapabilirsiniz.

Şifremi Bilmiyorum butonu ile açılan sayfada TC Kimlik No, Baba Adı

ve Doğum Yılınızı girerek şifrenizi öğrenebilirsiniz.

Page 48: ODAMIZDAN - Ormuh · Danışmanlık hizmet alımı ihalelerinin genellikle mevzuata uygun olmadığı, 5531 sayılı Kanunun 4’üncü ve 5’inci maddelerinde sayılan ve danışmanlık

TMMOB

ORMAN MÜHENDİSLERİ ODASI