İnternette gözler ihaleye çevrildi · bunu sadece gelir paylaşımı olarak yapıyor" dedi....

24
İnternette gözler ihaleye çevrildi • Türk Telekom (TT) A.Ş. tarafından açılan Internet omurgasına ilişkin TURNET ihalesinde teklif verme süresi 28 Eylül 1995 tarihinde sona erdi. İhaleye 4'ü konsorsiyum olmak üzere 5 kuruluşun teklif verdiği öğrenildi. Türk Telekom'un TURNET ihalesine teklif verdiği öğrenilen kuruluş ve konsorsiyumlar şunlar: IBM, Sprint-ODTÜ-SatKo, Nurol- Likom-MCI, ITT-Lazer Ex ve Netaş- TÜBÎTAK-HP. • TT Genel Müdürü Cengiz Bulut, Bilişim'95 Etkinlikleri süresince yayınlanan BT/haber Bilişim'95 Günlük Gazetesi'ne verdiği demeçte ise, Internet'de yaşanan sorunların Ocak 1996 tarihine kadar çözüleceğini söyledi. Bulut, "İhale sonrasında TURNET şebekesi, Internet'in altyapısını oluşturacak. TT, VSAT örneğinde olduğu gibi bu şebekenin işletmecisi olacak. Bunu sadece gelir paylaşımı olarak yapıyor" dedi. • Öte yandan açılan ihalede, şartname gereği ihaleyi kazanan şirket altyapıyı oluşturmak için TT'den hatları satın alacak ve cirosunun en az yüzde 40'ını TT'ye verecek. Ankara'da konuşulan bir diğer konu ise, hükümet krizi nedeniyle ihalenin oldukça geç sonuçlanabileceği. TT'nin 30-40 günden önce ihaleyi sonuçlandırmayacağı da yapılan yorumlar arasında yer alıyor. (Ayrıntılı haber sayfa 3'de) Arena, OEM pazarındaki suskunluğunu bozuyor Arena, OEM pazarına tekrar iddialı bir giriş yapıyor. Şirket, özellikle büyük miktarda mon- taj yapmayan, küçük çaplı bilgi- sayar şirketlerini hedefleyerek OEM ürünleri pazarına da ağır- lığını koyma hazırlığı içinde. (Ayrıntılı haber sayfa 9da) TBD-NESZT Anlaşması Bilişim'95 Etkinlikleri sırasında Türk BT sektörü açısından oldukça önem taşıyan bir iyi niyet anlaşma- sı imzalandı. Etkinliklere Macaris- tan'dan katılan John Von Neumann Bilgisayar Derneği (NESZT) Başka- nı Gyözö Kovacs ile Türkiye Bili- şim Derneği (TBD) Başkanı Dr. Ali Arifoğlu, iki derneğin ileride işbirli- ği yapması için 30 Eylül 1995 günü bir iyi niyet mektubu imzaladılar. (Ayrıntılı haber sayfa 3 'de) "CA Türkiye, Avrupa'da 1 numara olacak" Computer Associates (CA) Tür- kiye'de ofis açtığından bu yana ya- pılanmasını sürdürüyor. 1 Ekim 1995 tarihi itibarıyla şirketin Satış ve Pazarlama Müdürlüğü görevine CA Portekiz'den bir yönetici atan- dı. Daha önce CA Portekiz'deki tüm operasyondan sorumlu olan Rangel de Lima, CA Türkiye'nin Türkiye genelinde Satış ve Pazarla- ma Müdürlüğü görevini yürütecek. Rangel de Lima, "Yalnızca Türki- ye'de değil, Avrupa'da da CA Tür- kiye'yi kendi alanında lider konu- ma getirmeyi hedefliyoruz. Dünya- nın Microsoft'tan sonra ikinci bü- yük yazılım şirketi olan CA, sistem yönetimi konusunda ise 1 numara. O halde Türkiye'de de aynı konumda olmalı" diyor. (Ayrıntılı haber sayfa 6'da) 7 aylık ithalat umut veriyor; ama... 1995'in 7 aylık ithalat rakamları açıklandı. DİE verilerine göre, bu yılın ilk 7 ayında toplam 315 milyon 766 bin dolarlık BT ithalatı yapıldı. Yedi aylık ithalatta başta yazılım olmak üzere tüm kalemlerde bir önceki yılın aynı dönemine göre artış yaşandı. En fazla artış görülen kalem ise, yazı- lım. 1995'in ilk 7 ayında bir önceki yılın aynı dönemine göre yazılım it- halatı yüzde 148.6 artış gösterdi. 7 aylık toplam BT ithalatı ise bir önceki yılın aynı dönemine göre yaklaşık yüzde 63 arttı. 7 aylık ithalat verileri ol- dukça iyimser bir tablo çizerken, özellikle hükümet krizi nedeniyle son üç ay konusunda BT sektöründe bir tedirginlik hakim. (Ayrıntılı haber sayfa 4 'de) Onat Menzilcioğlu Büyük oynamayı öğrenmek Aslında yaşamın sır- rı, kendi gü- cünün farkı- na varmak, gücünü doğru kullan- mak, hep bir adım sonrasını iste- mek; kısacası büyük oynamayı öğrenmek. Onat Menzilcioğlu da onlardan biri. Öğrenim için gittiği ABD'de üç arkadaşıyla bir şirket kurdu- ğunda, o şirketin bugün Ameri- ka'nın en hızlı büyüyen 4 şirketin- den biri olacağı kimin aklına ge- lirdi? (Sayfa 18-19)

Upload: others

Post on 07-Jun-2020

2 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: İnternette gözler ihaleye çevrildi · Bunu sadece gelir paylaşımı olarak yapıyor" dedi. • Öte yandan açılan ihalede, şartname gereği ihaleyi kazanan şirket altyapıyı

İnternette gözler ihaleye çevrildi

• Türk Telekom (TT) A.Ş. tarafından

açılan Internet omurgasına ilişkin

TURNET ihalesinde teklif verme süresi

28 Eylül 1995 tarihinde sona erdi.

İhaleye 4'ü konsorsiyum olmak üzere 5

kuruluşun teklif verdiği öğrenildi. Türk

Telekom'un TURNET ihalesine teklif

verdiği öğrenilen kuruluş ve

konsorsiyumlar şunlar:

IBM, Sprint-ODTÜ-SatKo, Nurol-

Likom-MCI, ITT-Lazer Ex ve Netaş-

TÜBÎTAK-HP.

• TT Genel Müdürü Cengiz Bulut,

Bilişim'95 Etkinlikleri süresince

yayınlanan BT/haber Bilişim'95 Günlük

Gazetesi'ne verdiği demeçte ise,

Internet'de yaşanan sorunların Ocak

1996 tarihine kadar çözüleceğini

söyledi. Bulut, "İhale sonrasında

TURNET şebekesi, Internet'in

altyapısını oluşturacak. TT, VSAT

örneğinde olduğu gibi bu şebekenin

işletmecisi olacak. Bunu sadece gelir

paylaşımı olarak yapıyor" dedi.

• Öte yandan açılan ihalede,

şartname gereği ihaleyi kazanan şirket

altyapıyı oluşturmak için TT'den hatları

satın alacak ve cirosunun en az yüzde

40'ını TT'ye verecek. Ankara'da

konuşulan bir diğer konu ise, hükümet

krizi nedeniyle ihalenin oldukça geç

sonuçlanabileceği. TT'nin 30-40

günden önce ihaleyi

sonuçlandırmayacağı da yapılan

yorumlar arasında yer alıyor.

(Ayrıntılı haber sayfa 3'de)

Arena, OEM

pazarındaki

suskunluğunu

bozuyor Arena, OEM pazarına tekrar

iddialı bir giriş yapıyor. Şirket,

özellikle büyük miktarda mon­

taj yapmayan, küçük çaplı bilgi­

sayar şirketlerini hedefleyerek

OEM ürünleri pazarına da ağır­

lığını koyma hazırlığı içinde.

(Ayrıntılı haber sayfa 9da)

TBD-NESZT

Anlaşması Bilişim'95 Etkinlikleri sırasında

Türk BT sektörü açısından oldukça

önem taşıyan bir iyi niyet anlaşma­

sı imzalandı. Etkinliklere Macaris­

tan'dan katılan John Von Neumann

Bilgisayar Derneği (NESZT) Başka­

nı Gyözö Kovacs ile Türkiye Bili­

şim Derneği (TBD) Başkanı Dr. Ali

Arifoğlu, iki derneğin ileride işbirli­

ği yapması için 30 Eylül 1995 günü

bir iyi niyet mektubu imzaladılar.

(Ayrıntılı haber sayfa 3 'de)

"CA Türkiye, Avrupa'da 1 numara olacak"

Computer Associates (CA) Tür­

kiye'de ofis açtığından bu yana ya­

pılanmasını sürdürüyor. 1 Ekim

1995 tarihi itibarıyla şirketin Satış

ve Pazarlama Müdürlüğü görevine

CA Portekiz'den bir yönetici atan­

dı. Daha önce CA Portekiz'deki

tüm operasyondan sorumlu olan

Rangel de Lima, CA Türkiye'nin

Türkiye genelinde Satış ve Pazarla­

ma Müdürlüğü görevini yürütecek.

Rangel de Lima, "Yalnızca Türki­

ye'de değil, Avrupa'da da CA Tür­

kiye'yi kendi alanında lider konu­

ma getirmeyi hedefliyoruz. Dünya­

nın Microsoft'tan sonra ikinci bü­

yük yazılım şirketi olan CA, sistem

yönetimi konusunda ise 1 numara.

O halde Türkiye'de de aynı

konumda olmalı" diyor.

(Ayrıntılı haber sayfa 6'da)

7 aylık ithalat umut veriyor; ama... 1995'in 7 aylık ithalat rakamları açıklandı. DİE verilerine göre, bu yılın

ilk 7 ayında toplam 315 milyon 766 bin dolarlık BT ithalatı yapıldı. Yedi

aylık ithalatta başta yazılım olmak üzere tüm kalemlerde bir önceki yılın

aynı dönemine göre artış yaşandı. En fazla artış görülen kalem ise, yazı­

lım. 1995'in ilk 7 ayında bir önceki yılın aynı dönemine göre yazılım it­

halatı yüzde 148.6 artış gösterdi. 7 aylık toplam BT ithalatı ise bir önceki

yılın aynı dönemine göre yaklaşık yüzde 63 arttı. 7 aylık ithalat verileri ol­

dukça iyimser bir tablo çizerken, özellikle hükümet krizi nedeniyle son

üç ay konusunda BT sektöründe bir tedirginlik hakim.

(Ayrıntılı haber sayfa 4 'de)

Onat Menzilcioğlu

Büyük oynamayı öğrenmek A s l ı n d a

yaşamın sır­

rı, kendi gü­

cünün farkı­

na varmak, gücünü doğru kullan­

mak, hep bir adım sonrasını iste­

mek; kısacası büyük oynamayı

öğrenmek.

Onat Menzilcioğlu da onlardan

biri. Öğrenim için gittiği ABD'de

üç arkadaşıyla bir şirket kurdu­

ğunda, o şirketin bugün Ameri­

ka'nın en hızlı büyüyen 4 şirketin­

den biri olacağı kimin aklına ge­

lirdi?

(Sayfa 18-19)

Page 2: İnternette gözler ihaleye çevrildi · Bunu sadece gelir paylaşımı olarak yapıyor" dedi. • Öte yandan açılan ihalede, şartname gereği ihaleyi kazanan şirket altyapıyı

h a b e r 2 9-15 Ekim 1995. Sayı: 37

Bilişim' 95 herkesi buluşturdu... 27 Eylül-1 Ekim 1995 ta­

rihleri arasında İnterp-

ro A.Ş'nin organizasyo­

nuyla İstanbul'un 4 ayrı me­

kanında yapılan Bilişim'95

yine kullanıcısıyla, akade-

misyeniyle, üreticisiyle, san­

cısıyla her kesimden insan­

ları biraraya getirdi. Etkinlik­

ler çerçevesinde düzenlenen

TBD 12. Bilişim Kurultayı, 2.

Tübisad Bilgisayar Fuarı ve

PC Show'95'i, Türkiye'nin

çeşitli yerlerinden gelenler

ve yurtdışından konuklar iz­

ledi.

5 günlük bir maratonun

sonucunda etkinlik; daha

fazla katılımcı, daha zengin

bir program, daha doyurucu

bir içerik, daha paylaşımcı

bir ruh halinde gerçekleşti.

Türkiye bilgi teknolojisinin

gündemi, Türkiye'nin bilgi­

sayar haftasında oluştu, şe­

killendi. Etkinliklerde yoğun

olarak iletişim ve Internet

konuları gündeme geldi. Bil­

diriler, eğitim ve uygulama

seminerleri, çalışma grupla­

rından oluşan dört günlük

yoğun programda konuşu­

lan konular, bütün bir yıl

boyunca sektörün günde­

minde olacak, tartışılacak.

Bilişim'95 Etkinlikleri bu yıl

pek çok yabancı konuğu da

ağırladı.

Microsoft'un lise öğrenci­

lerine yönelik yaptığı Win-

dows'95 tanıtımı ve IBM'in

OS/2 Warp tanıtım şovunu

Noyan & Noyan eşliğinde

sunması etkinliklere farklı

bir boyut getirdi. Bu arada

katılımcılar, SüperOnline,

Olivetti'nin Avrupa'da az sa­

yıda olan evlere yönelik

PC'si, Exper'in Power PC'li

modelleri, Macintosh taklit­

leri, AT&T'nin tüm dünya ile

aynı anda duyurduğu En­

terprise sunucu sistemleri gi­

bi Türkiye'nin gündemine

ilk kez giren konular hak­

kında bilgi aldılar.

Bilişim'95'in Kurultay bö­

lümü, 30 Eylül'de AT&T Tür­

kiye'nin kapanış oturumuyla

sona erdi. AT&T, bilgi ve ile­

tişim şireketi misyonuna uy­

gun olarak tüm bilişimcileri

biraraya getirdi ve onları

2005 yılının ofisine götürdü.

Oturumun bir bölümünde

Bell Laboratuvarları'ndan

A.S. Krishnakumar, '2010 yı­

lında iletişim teknolojisi ve

hizmetleri' başlıklı bir ko­

nuşma yaptı. Son olarak Bi­

lişim'95 Yürütme Kurulu

Başkanı Tuncer Üney, Bili­

şim'95 Etkinlikleri'nin kısa

bir değerlendirmesini yaptı.

Çalışma gruplarından kısa kısa... Çalışma gruplarından kısa kısa.

Kalite için standart gerekli: Doç. Dr. Levent Mollamustafa-

oğlu'nun yönettiği 'Yazılım Kalitesi Nasıl Artırılabilir?' konulu ça­

lışma grubunda akademisyenler ve sanayi çevreleri, yazılım kali­

tesinin ne şekilde artırılabileceğinden çok 'yazılımda kalite ne-

dir?'i tartıştılar. Yazılım kalitesini artırma konusunda ortada sihir­

li bir formül olmadığını söyleyen Mollamustafaoğlu, kaliteyi

önemsemenin, kaliteli yazılım geliştirmede kullanılabilecek stan­

dartların olduğunu bilip kullanmanın gerekliliğine değindi.

-- Türk kültürü ve yeniden yapılanma: Bilişim'95 Etkinlikleri­

nin son iki çalışma grubundan biri olan Türk Kültürü ve Yeniden

Yapılanma'yı MBS Bilgisayar Genel Müdürü Muhsin Doğrular yö­

netti. Dört bölümden oluşan çalışma grubunda yeniden yapılan­

manın tanımı, yeniden yapılanma yöntemleri, yeniden yapılanma

yöntemlerinde kültürler arasındaki farklar ve Türk kültüründe ye­

niden yapılanma konuları tartışıldı.

Gümrük Birliği için BT bilinci şart: "Gümrük Birliği'nin

Bilişim Sektörüne Yansımaları" başlıklı çalışma grubunda, Güm­

rük Müsteşar Yardımcısı Edip Aktaş, gümrüklerde görev yapan

memurların bilgi teknolojilerini tanımadığını, bu nedenle özellik­

le yazılım ihracatı başta olmak üzere BT alanında ithalat ve ihra­

catta sorunlar yaşandığını belirtti. Aktaş, "Gümrük Birliği arifesin­

de 10 bin gümrük memuruna cips ile çip'in farkını öğretmeye ça­

lışıyoruz. Gümrük Birliği yeni bir sektörel terbiye, bir kültür ge­

rektiriyor. Ne yazık ki gerek bakanlıkta, gerekse gümrüklerde ça­

lışan arkadaşlanmız arasında yabancı dil bilen, bilgi teknolojisini

tanıyanların oranı son derece az. Bu sorunları çözmemiz gereki­

yor" dedi.

-- Kamuda bilişim personelinin sorunları: Bilişim'95 Etkinlik­

leri'nin son çalışma gruplarından "2000'e Beş Kala Bilişim Perso­

neli Statüsü", kamu bilişim personelinin yaşadıkları sorunlar, bu

sorunların çözümü ve çözüm için yapılması gerekenler konula­

rının tartışıldığı bir ortam oldu. Kamuda çalışan bilişimcilerin sa­

yısının Kamu İktisadi Teşekkülleri (KİT) de dahil olmak üzere

yaklaşık 22 bin olduğu öğrenildi. Kamuda bilişimcilerin; 657 Sa­

yılı Devlet Personel Yasası, Sözleşmeli Personel (4/B'ye göre) ve

Kadro Karşılığı Sözleşmeli olmak üzere üç ayrı kadroda çalıştırıl­

dığı belirtildi.

-- Sağlık Bakanlığı Projeleri tartışıldı: Sağlık Bakanlığı Proje­

leri ve Sağlık Bilgi Sistemleri, konulu çalışma Grubu'nu ODTÜ

Öğretim Üyesi ve Sağlık Bakanlığı Projeleri Yöneticisi Prof. Dr.

Semih Bilgen yönetti. Toplantıda, ülkemiz gündeminde bulunan

sağlık reformunda BT'nin yeri konusunda da ilgililer arasında gö­

rüş alışverişi yapıldı. Yönetim bilgi sistemleri ve tıbbi bilgi sistem­

leri olmak üzere iki ayrı projeden oluşan ve yaklaşık 20 milyon

dolara mal olması beklenen Sağlık Bakanlığı projelerinin 2001 yı­

lına kadar büyük bir kısmının tamamlanması hedefleniyor.

-- POS sektöründe yeterince danışmanlık hizmeti yok: "Tür­

kiye'de Perakende Otomasyon Sistemleri ve Stardartları", konulu

çalışma grubunda POS'un sorunları tartışıldı. Porcan Genel Müdü­

rü Şevki Çan'ın başkanlık ettiği çalışma grubunun açılışında, oto­

matik tanıma/veri toplama (OT/VT) endüstri standartlarını belirle­

mek için kurulan bir kuruluş olan AIM'in Türkiye kolu AIM Tür-

kiye/MENA tanıtıldı ve faaliyetleri hakkında kısaca bilgi verildi.

Tartışmada ağırlıklı olarak standartlar üzerinde durulurken, bu ko­

nuda danışman şirketlerden de fazla bilgi alınamadığı belirtildi.

-- Bilişim Master Planı nda 25 yıl çok uzun: TÜBİTAK, TU­

BA ve TTGV tarafından hazırlanan Bilişim Master Planı, Bilişim'95

Etkinlikleri'nde bir çalışma grubunda tartışıldı. Plan, Türkiye'nin

bilgi altyapısıyla ilgili olarak 25 yılda 120 milyar dolar para harca­

nacağını öngörüyor. "Bilişim Master Planı Teşvikler ve Tedbirler"

konulu çalışma grubunda, son derece hızlı değişen bilgi teknolo­

jisi alanında 25 yıllığına bir master plan yapılmasının doğru olma­

dığı vurgulandı. Bilişim master planlarının daha kısa süreli - ör­

neğin 2'şer yıllık- yapılması gerektiği konusunda görüş birliğine

varıldı.

-- Üniversite ile özel sektör Internet için tartıştı: Bilişim 95'de

Internet bir kez daha tartışıldı. Boğaziçi Üniversitesi'nden Doç.

Dr. Ufuk Çağlayan'nın yönettiği, "Türkiye'de Internet" konulu Ça­

lışma Grubu üniversite ile özel sektörü karşı karşıya getirdi. Ol­

dukça fazla kişinin büyük bir dikkatle izlediği toplantı, Internet'le

ilgili politikalar, stratejiler ve planlardan daha çok tarafların birbi­

rini suçlamasıyla geçti. TR-NET ve Ulusal Bilgisayar Ağları Grubu

adına konuşan Dr. Attila Özgit, Internet konusunda devlet süb­

vansiyonunun ilk dönemde yüzde 100 olmasından yana oldukla-

nnı ve kâr amacı gütmediklerini söyledi. Özel sektör ise üniver­

sitenin Internet konusunu Türkiye'de iyi bir yere getirdiğini, an­

cak artık bayrağın özel sektöre devredilmesi gerektiği üzerinde

durdu.

-- Dış kaynak kullanımı: Bilgi teknolojisinde dış kaynak kul­

lanımı (outsourcing) hem kullanıcı hem de şirketler bazında tar­

tışıldı. Trio Çözümevi Yönetici Ortağı Sinan Oymacı'nın yönettiği,

"Dış Kaynak Kullanımı" konulu Çalışma Grubu'nda ortak görüş,

ana rekabet alanlarının dışında birçok konuda dış kaynak kulla­

nımı yoluna gidebileceği yönündeydi. Dış kaynak kullanımının

verimlilik ekseninde değerlendirilmesi gerektiği de belirtildi.

BT'de dış kaynak kullanılacak alanlar arasında ise şunlar sayıldı:

Analiz ve rapor, dağıtım hizmetleri, proje yönetimi, kodlama sis­

temi ve eğitim hizmetleri.

-- CASE metodolojisi: Uygulama yazılımı geliştirmede CASE

araçlarının ve CASE metodolojisinin tartışıldığı çalışma grubuna I-

Bimsa Bilgi Temeli ve Uygulama Destek Müdürü Nuray Akmeriç

başkanlık etti. Katılımın yoğun olduğu çalışma grubu toplantısın­

da ilk olarak konuşmacılar CASE'in tanımı ve yapısı hakkında ka­

tılımcılara bilgi verdi. Çalışma grubunda katılımcılar, konuşmacı­

lara daha çok CASE ve metodoloji tanımlamaları konusunda so­

rular sordu.

-- Açık sistem, yazılımda pek geçerli değil: Bilişim'95 Etkinlik­

leri'nin ilk gününde Naryaz Bilgisayar Genel Müdürü Ataman Yıl-

dırım'ın başkanlığında 'Açık Sistemlerin Türkiye'deki Gelişimi'

konulu bir çalışma grubu yapıldı. Çalışma grubunun temel konu­

lan, açık sistemlerin UNIX ile gelişmesi, standartlar, UNIX ve

NT'nin geleceği, açık sisteme nasıl ve neden geçildiği, TRUUG

(Açık Sistem Kullanıcıları Derneği) çalışmaları gibi başlıkları içe­

riyordu. Tartışmacılar, bugün artık donanımda bağımlılığın yüzde

100 aşıldığı, buna karşılık yazılımda bağımlılığın hala sürdüğü ka­

nısında birleştiler.

-- TBV, sorun çok çözüm yok: Bilişim'95 Etkinlikleri'nin TBD

12. Bilişim Kurultayı'nın son günü yapılan "Türkiye Bilişim Vak-

fı-Bilgi ve İletişim Teknolojileri Kullanarak Devletin Yeniden Ya­

pılandırılması" başlıklı çalışma grubunda, önce sorunlar ortaya

konuldu. Çalışma Grubu'nun başkanlığını yapan Türkiye Bilişim

Vakfı (TBV) Başkanı Faruk Eczacıbaşı, bu çalışma grubundan

TBV'nin ilgileneceği projeler üretilmesini amaçladıklarını; bu ne­

denle sorunların belirlenmesinden sonra somut çözümler ve bu

çözümlere ulaşacak projeler üretilmesini istedi. Çalışma grubuna

katılanlar, sorunların belirlenmesinde son derece üretkendiler.

Sorunların çözümündeki üretkenlik ise yeterli değildi.

Yazılımda Önkestirim Yöntemleri: Bilişim'95 Etkinlikle­

ri'nin oldukça ilgi çeken bir başka çalışma grubu ise, Prof. Dr. Ay­

dın Köksal'ın yönettiği "Yazılımda Önkestirim Yöntemleri" idi.

Yazılım projelerinde maliyet ve zaman hesaplamasına yönelik de­

ğişik yöntemlerin ele alındığı çalışma grubunda, her kuruluşun

kendine özgü bir yönteminin olduğu sonucu ortaya çıktı.

Page 3: İnternette gözler ihaleye çevrildi · Bunu sadece gelir paylaşımı olarak yapıyor" dedi. • Öte yandan açılan ihalede, şartname gereği ihaleyi kazanan şirket altyapıyı

9-15 Ekim 1995. Sayı: 37 h a b e r 3

Internet'te gözler ihaleye çevrildi

GÜNEŞ KAZDAĞLI

Türk T e l e k o m ( T T )

A.Ş. tarafından açılan

T U R N E T iha les inde

son başvuru tarihi 28 Eylül

1 9 9 5 idi. İ h a l e y e I B M ,

Sprint-ODTÜ-SatKo, Nurol-

Likom-MCI (MCI'ın gruba ta­

şıyıcı firma olarak dahil ol­

duğu öğrenildi), ITT-Lazer

E x v e Netaş-TÜBİTAK-

HP'nin teklif verdiği öğrenil­

di. TÜBİTAK' ın ihaleye geç­

tiğimiz aylarda Bilvak altın­

da kurulan ve yüzde 40 his­

seye sahip olduğu TR-NET

iletişim A.Ş. olarak değil, bu­

güne kadar Internet hizmeti

v e r e n E n f o r m a s y o n D a i r e

Başkanlığı öncülüğünde gir­

diği bildirildi.

iha le şar tnamesi gereği

k a z a n a n şirket/şirketler,

TURNET altyapısını oluştu­

racak. B u n u n için de T T ' d e n

hatları satın alacak ve yıllık

cirosunun en az yüzde 40' ını

TT 'ye verecek, ihalenin so­

n u c u n d a T T ' y e v e r i l e c e k

yüzdenin etkili olacağı da

yapılan yorumlar arasında

yer alıyor.

TT G e n e l Müdürü Cengiz

Bulut ise Bil iş im'95 Günlük

Gazetes i 'ne verdiği d e m e ç t e

Internet 'te yaşanan sorunla­

rın O c a k 1996 tarihine kadar

çözüleceğini söyledi. Bulut,

T U R N E T şebekes i olarak ad­

landırılan altyapının oluştu­

rulması için açtıkları ihalenin

sonuçlanmasını bekledikle­

rini belirterek, " B u ihale so­

nuçlandıktan sonra gerekli

altyapı kurulacak. O n d a n

sonra servis sağlayıcı o l m a k

isteyen ya da bugün bu hiz­

meti veren kuruluşların bize

müracaat etmelerini isteye­

ceğ iz . Y a ş a n a n sorunlar

1996 yılının O c a k ayında ç ö ­

zülmüş olacak" dedi.

TT G e n e l Müdürü Cengiz

Bulut, ihaleyi kazanan kuru­

luşun Internet' in altyapısını

oluşturacağını, Türk T e l e -

k o m ' u n ise VSAT örneğinde

olduğu gibi bu ş e b e k e n i n iş­

letmecisi olacağını belirterek

şunları söyledi:

"TT, bunu gelir paylaşımı

olarak yapıyor. Dolayısıyla,

yatırım yükünü hafifletmiş

oluyor, ihaleyi kazanan grup

sadece yatırımı yapacak. Ser­

vis sağlayıcının gelip başvu­

racağı adres yine biziz, işlet­

mecisi de, sahibi de Türk T e ­

lekom; diğerleri belli bir ge­

lir payı a lmak üzere buraya

katılıyorlar. B u n u n karşılı­

ğında da yatırım yapıyorlar."

Ö t e y a n d a n Ankara 'da

T U R N E T ihalesiyle ilgili ola­

rak konuşulan bir diğer ko­

nu ise TT G e n e l Müdürü

Cengiz Bulut 'un öngörüleri­

nin tam tersi yönünde. B u ­

lut, ihalenin sonuçlanmas ı

ve Internet sorununun ç ö ­

zülmesi için O c a k 1996'ya

tarih verirken, p e k ç o k ilgili

ihalenin 30-40 günden ö n c e

sonuçlanamayacağı yorumu­

nu yapıyor. Ö t e yandan, An­

kara 'da yaşanan h ü k ü m e t

krizinin de ihalenin sonuç­

lanmasını gecikt ireceği bir

başka yorum. Ankara kulis­

lerinde dolaşan söylentiler­

d e n bir diğeri ise, ihaleyi ka­

zanacak gruba ilişkin. Inter­

net ihalesinin TT'nin özelleş­

tirilmesi ile bağlantısının ol­

duğu s ö y l e n e n yorumda,

T T ' y e talip olan kuruluşların

T U R N E T ihalesine de teklif

verdiği ve bu kuruluşların

şansının yüksek olduğu ileri

sürülüyor.

TBD-NESZT Anlaşması

Bilişim'95 Etkinlikleri sıra­

sında Türk BT sektörü

açısından oldukça ö n e m ta­

şıyan bir iyiniyet anlaşması

imzalandı. Etkinliklere Ma­

car i s tan 'dan katı lan J o h n

V o n N e u m a n n Bi lg isayar

D e r n e ğ i ( N E S Z T ) B a ş k a n ı

G y ö z ö Kovacs ile Türkiye

Bilişim Derneği ( T B D ) B a ş ­

kanı Dr. Ali Arifoğlu, iki der­

neğin ileride işbirliği yapma­

sı için 30 Eylül 1995 günü

bir iyiniyet mektubu imzala­

dılar. Söz konusu mektupta

iki derneğin ve üyelerinin,

BT ve bilimsel organizas­

yonlarda sıkı işbirliği ve bil­

gi alışverişi yapması konu­

sunda iyi niyet bildirildi.

Mektupta ayrıca T B D üyele­

rinin, NESZT' in Macaris­

tan'da düzenlediği COMP-

FAIR'96 fuarı ve N E S Z T

kongresine, NESZT üyeleri­

nin de Bil iş im'96 Etkinlikle­

rine katılımında karşılıklı ko­

laylığın sağ lanması k o n u ­

sunda da niyet belirtildi.

T B D Başkanı Dr. Ali Ari­

foğlu, T B D ' n i n 1996 'da 25 .

yılı dolduracağını ve bu ne­

denle 25. yıl etkinlikleri çer­

çeves inde uluslararası plat­

formlara ç ıkmak istediklerini

belirterek, "Benzer i uluslara­

rası kuruluşlarla sürekli bir

işbirliği sağlama amacında­

yız" dedi.

Bu iyiniyet mektubunu en

kısa sürede Y ö n e t i m Kuru-

lu 'nda görüştükten sonra,

bir prensip anlaşmasına ç e ­

vireceklerini vurgulayan Ari­

foğlu, ayrıca İngiltere Bilgi­

sayar Derneği (British Com­

puter Society) ile de iletişim

kurduklarını, ancak henüz

bir iyiniyet mektubu imzala­

madıklarını dile getirdi.

Teknoparklar

TINAZ TİTİZ

T eknopark, endüstri parkı, teknopolis, bilim

parkı, teknoloji merkezi gibi adlandırmala­

rın hepsi ayrıntı düzeyinde farklı olsa da felsefe

olarak aynı amaca yöneliktir: Bilim, teknoloji

ve girişimciliği, güzel bir yaşam çevresi içinde

bir araya getirmek.

Teknopark kavramının ülkemizde gündeme

geldiği tarihten bu yana birkaç küçük tekno­

park kuruldu, epey de sözü edildi. Hatta en son

çevre teknoparkı gibi, ne olduğu pek belli ol­

mayan bir park kurulacağı bile belli bir coşku

anında söyleniverdi.

Adı ne olursa olsun bu tür alan lar, üniver­

site ya da araştırma kurumları ile fiziki bağlantı

halinde, onların imkanlarından (kütüphane, bil­

gisayar, laboratuvar, donanım parkı, uzman vb)

kolayca yararlanabilen yerlerdir.

Buralarda kendilerine yer gösterilen girişim­

ciler, bu imkanları kullanarak, bilimden tekno­

loji ve onu da girişimcilikle birleştirerek iş ya­

ratırlar. Yaratılan bu iş lerden sağlanan kârlar

dönerek bu alan ların gelişmesine yol açar.

Bugün dünya devi durumuna gelmiş birçok

kuruluş, üniversite kampusları içinde oluşturul­

muş baraka-parkların içinde serpilip gelişmiştir.

İşin ikinci boyutu, hemen hemen bütün

dünyada kentlerin yoğun yaşam baskısından,

her tür kirlilikten bunalan insanların ve özellik­

le de uzman nitelikli insanların, kentlerden

kaçmak istemesi ama gidecekleri yerlerde de

kentlerin bazı konforlarını arar olmalarıdır.

Hastanesi, çocuğunu gönderebileceği iyi bir

okulu, geniş spor ve rekreasyon alanları gibi

konfora sahip ama şehirden uzak alanlar,

2 0 0 0 ' l i yılların yeni yerleşim-sanayi bölgesi

modelini oluşturacaktır.

Dünyada bu trendin farkına varanlar sanıl­

dığından çok daha fazladır. Okyanusun orta­

sındaki cennet gibi yüzlerce ada, bu tür

alan lar için biçilmiş kaftandır. Girişimciler

şimdi dünyanın dörtbir yanını bu gözlerle ince­

lemekte, uygun yerlerde teknopark ya da tek-

nopolisler geliştirmeye çalışmaktadırlar.

Bu eğilim, küreselleşme denilen eğilimle de

son derece uyumludur. Sermayenin milliyetinin

kalmadığı günümüzde, bir yerden sermaye, bir

yerden uzmanlık, bir yerden toprak biraraya

gelmekte, üretilen (genellikle hi-tech) ürünler

de tüm dünyaya pazarlanmaktadır.

Bu gelişmeler karşısında hala yöresine kü­

çük sanayi sitesi yaptırarak oto tamircilerini (ve

seçimlerde de oylarını) biraraya toplamak eğili­

minde olan politikacımız ve onlardan pek farkı

bulunmayan dinozor bürokratlarımızın biraz

olsun gözlerini açmaları iyi olacaktır.

1983 yılında toplam turistik yatak sayısı

7 0 . 0 0 0 olan Türkiye'nin -ki o tarihte yalnız Ro­

dos adasında 7 0 . 0 0 0 yatak vardı- bugünkü du­

ruma gelişi, ne denli eleştirilecek yanları da bu­

lunsa, kamu arazilerinin devlet eliyle turizm gi­

rişimcilerine tahsisi yoluyla olmuştur. Tahsisler­

de yolsuzluklar olmuşsa o, metodun yanlışlığı­

nı değil insanların ahlaksızlığını gösterir.

Bugün aynı atılımı, 3 0 0 yıldır bir türlü ev-

lendiremediğimiz bilim, teknoloji ve girişimci­

liği biraraya getirmek amacıyla yapmalıyız.

Devletin elinde bulunan ve korunamadığı için

mafyanın gelişmesine yarayan arazilerin uygun

nitelikte olanlarını TÜBİTAK eliyle teknopolis-

ler, teknoparklar vb alanların geliştirilmesi için

birer "asset" olarak ortaya koyabilir ve bunları

geliştirebilecek olan girişimcileri çağırabiliriz.

Belirli bir şartname uyarınca, çeşitli fikirlerin

serbest rekabetine açılacak olan bu alanlar üze­

rinde söz konusu evlendirme işini yapacak

yerli ve yabancı girişimciler çıkacaktır.

Turizm arazilerinin tahsisinde, küçük küçük

alanların onlarca turizm girişimcisine tahsisin­

de Turizm Bakanlığı çeşitli baskılar altında kal­

mıştır. Bu bir gerçektir. Diğer yandan, çok sayı­

da küçük parsele inşa edilen birbiriyle uyum­

suz turistik tesisler, doğanın bir yamalı bohçaya

dönmesine de yol açmıştır.

Ve nihayet, bu küçük parseller için olduk

olmadık para sahibi olan herkes bakanlığın ka­

pısına üşüşmüş, bir bölümü de işi beceremeye­

ceğini anlayınca bürokratlara rüşvet önermeye

kadar işi götürmüştür.

Kamu arazilerinin teknoparklara tahsisinde,

bu deneyimden yararlanmak gerekir. Bu defa,

küçük alanları TÜBİTAK eliyle teknoloji giri­

şimcilerine tahsis etmek yerine, çok büyük

alanları konsorsiyum lara tahsis etmek, onun

ise üçüncü şahıslara -belirli bir genel şartname

uyarınca- irtifak hakkı tesis etmesi yolu seçil­

melidir.

T O B B tarafından hazırlandığını duyduğu­

muz bir kanun tasarısı (!) Teknoloji Bölgeleri

ile ilgili düzenlemeleri içeriyormuş.

Küçük sanayi sitelerinden daha ileri geçe­

memiş bir yaklaşımın bütün izlerini taşıyan bu

taslağı irdeleyince, bir yanlışın yapılmak üzere

olduğu düşüncesiyle bu yazıyı kaleme aldım.

Kamu arazilerinin büyük parçalar halinde

konsorsiyumlara tahsisi ve onun da daha kü­

çük girişimcilere tahsis modelinin ayrıntıları

üzerinde burada durmayacağım. Ama ilgili­

lerden ilgilenen olursa turizm için hazırlan­

mış bulunan modeli kendilerine tevdi ede­

rim.

Kamunun elindeki başa dert olmuş alanları

bir anda işe yarar hale getirmek mümkündür.

Hem devletin herhangi bir yatırım yapmasına

gerek kalmadan.

Page 4: İnternette gözler ihaleye çevrildi · Bunu sadece gelir paylaşımı olarak yapıyor" dedi. • Öte yandan açılan ihalede, şartname gereği ihaleyi kazanan şirket altyapıyı

4 h a b e r 9-15 Ekim 1995. Sayı: 37

Kurultayın ardından

M. SİNAN OYMACI Trio Çözümevi Yönetici Ortağı

Bilişim Kurultayı'nın a r d ı n d a n izlenim­

lerimi yazarak, bazı konulara değin­

mek istiyorum.

Öncel ik le, çok başarılı bir organizas­

yondu. Emeği geçen herkesi kutlamak ge­

rekiyor. Katılımcıların mutluluğu, bilgi tek­

nolojisi sektörüne verilen destek, her tür­

lü yorgunluğun üstesinden gelecektir.

Kurultayın ve fuarın gerçekleştirildiği

mekan çok güzeldi. Önümüzdeki seneler­

de daha da güzele gidileceği konusundaki

görüşlerimiz bir kere daha perçinlendi.

Özel l ikle bildirilerin sunulduğu yer ile,

tanıtım seminerleri ve fuar alanı arasında

ulaşım olanağının sağlanması çok olum­

luydu. İstendiği anda, her mekana kolayca

ulaşabiliyorduk.

G e ç e n seneki kurultay izlenimlerimde,

"Günlük gazetelerimizden birisinin bilgi­

sayar sektörü ile ilgili haberleri verdiği gü­

nün kurultayın başladığı güne denk gelme­

si, gazeteyi bir Bilişim Kurultayı özel sayı­

sı haline getirmişti." şeklinde yazmıştım.

Bu sene sanki çok olağanmış gibi, daha

çok yayın organında yer almasına karşın,

şaşırmadım.

T B D Türkiye Bilişim Derneği, TÜBİSAD

Türkiye Bilgi İşlem Hizmetleri Derneği ve

organizasyonda çok emek harcayan In-

terpro A.Ş.'ye teşekkürlerimizi iletmek ge­

rektiğini düşünüyorum. Özellikle, Interpro

çalışanları arılar gibiydiler, her salonda,

her köşede rastlamanız olasıydı.

Dikkatimi çeken bir konuya değinme­

den geçemeyeceğ im;

Sanki kurultay, yıllar ilerledikçe, daha

çok şirket ve ürünlerin ön plana çıktığı bir

tanıtım organizasyonuna dönüşüyor. G e ç ­

tiğimiz senelerde bildiriler, gerçekleştirilen

örnek çalışmalar daha ilginçti. Bu sene de,

tabii ki bunlar mevcuttu.

Y ine de, tanıtım seminerleri programına

bir göz attığınızda, bildirilerin dışında da

izlemeniz gereken toplantılar olduğunu si­

ze hatırlatan, başka programlara katılma­

nızı engelleyen bir güç ile karşı karşıya

kaldığınızı zannedebilirdiniz.

Bu sene ilgimi çeken bir başka olay,

kendi bakış açımdan değerlendirdiğimde,

özellikle SuperOnLine'ın sağladığı Internet

erişimi, elde edilen sürate şapka çıkarma­

mı gerektiriyor.

Belirtildiğine göre, son kullanıcıların

kendi mekanlarından aynı hızda Inter-

net'e erişmeleri de mümkün olacak. Bu

durumda yeterinden fazla kullanıcı bula­

caklarını tahmin ediyorum. En azından

pek çok kişiye, Internet'e erişmenin, üste­

lik grafik olarak, yavaş olmayacağını gös­

terdiler.

Benim, "Sabır, İnat ve Umut" tezimin

doğruluğu galiba kanıtlanmak üzere.

Fuar ve PC Show kısmı için söylenecek­

lere gelirsek; bu sene şirketler daha profes­

yonellerdi. Standlar özenle hazırlanmış,

tanıtım malzemeleri titizlikle seçilmişti.

Daha büyük bir mekanı bile doldurabile­

cekleri izlenimi veriyorlardı.

Diğer yorumları da önümüzdeki hafta­

ya bırakalım.

* * * * *

Sinema sezonu başladı. İlerleyen gün­

lerde birbirinden ilginç filmler vizyona

girmek üzere. Bu sıralarda izlediklerim

arasında, "Casper" ve "BraveHeart", iki il­

ginç film. "Casper"'da, sevimli hayaletin

yaptıklarını izlerken, "BraveHeart"'ta, ül­

kesinin özgür olmasını isteyen kahrama­

nın öyküsü anlatılıyor. İki film de izlenme­

ye değer. Ancak, "BraveHeart ' ın üç saat­

ten uzun bir film olduğunu belirtmeliyim

ki, izlemek için z a m a n a ihtiyacınız oldu­

ğunu bilerek yola çıkın.

* * * * *

Kurultay'daki "Outsourcing-Dış Kaynak

Kullanımı" konulu çalışma grubundan

notları, bir sonraki yazımda aktaracağım.

Çok ilginç konular görüşüldü. Katılan her­

kese, buradan tekrar teşekkür ediyorum.

* * * * *

Fletcher Knebel'den bir alıntı ile yazıyı

noktalamak istiyorum; "Günlük hayatı­

mızda, boş zamanlarımızda neyle uğraşa­

lım diye düşünmeye gerek kalmamıştır.

Ulaşımın modern metodları sayesinde bü­

tün bu zamanı işe gelip giderken kullan­

maktayız."

İletişim adresi:

E-mail: [email protected]

7 aylık ithalat umut

veriyor; ama...

1995'in 7 aylık ithalat ra­

kamları açıklandı. DİE

verilerine göre, bu yılın

ilk 7 ayında toplam 315 mil­

yon 766 bin dolarlık BT itha­

latı yapıldı. Bu rakam bir ön­

ceki yılın aynı dönemine gö­

re yüzde 63 artış ifade edi­

yor. 1995'in 7 aylık BT itha­

latı, 1993'ün aynı dönemine

göre de yüzde 14 artmış du­

rumda.

7 aylık toplam BT ithala­

tında tüm kalemlerde bir ön­

ceki yılın aynı dönemine gö­

re artış görülüyor. Özellikle

yazılım ithalatı geçen yılın

aynı dönemine göre yüzde

148.6 artış göstermiş durum­

da. Yazılımdan sonra en faz­

la artış görülen kalem ise

yüzde 73.4 ile yedek parça.

ATM ve modem dışında tüm

kalemlerdeki ithalat 1993'ün

aynı dönemine göre de artış

gösteriyor. ATM ve modem

de ise 1993'ün aynı dönemi­

ne göre düşüş var.

Yazıcı ithalatındaki artış

yedinci ayda da devam edi­

yor. Bu yılın ilk 7 ayında ya­

zıcı ithalatında geçen yıla

oranla yaklaşık yüzde 80 ar­

tış görülüyor. Yazıcı ithala­

tındaki artışta daha önceki

ithalat haberlerimizde de be­

lirttiğimiz gibi lazer yazıcı

kalemi etken oluyor. 7 aylık

lazer yazıcı ithalatı bir önce­

ki yıla göre yüzde 1,157 ora­

nında artış gösteriyor.

7 aylık BT ithalatı göster­

geleri oldukça olumlu bir

tablo çizerken, şu anda tüm

gözler son üç aya çevrilmiş

durumda. Özellikle yaşanan

hükümet krizi ve önümüz­

deki döneme ilişkin politik

ve ekonomik belirsizlikler

BT sektörünü de olumsuz

etkiliyor. Eylül sonu Ekim

başı itibarıyla piyasalarda

(fuarlara rağmen) bir dur­

gunluk gözleniyor.

Belirsizliğin devam etmesi

ya da ekonomik/politik

alanda herhangi bir olum­

suzluk 1995 yılına ait tablo-

lan bir anda değiştirebilir.

Kısaca, BT sektörünün gözü

ve kulağı şu sıralar Anka­

ra'da...

1995'in ilk 7 aylık ithalat rakamları açıklandı. 7

ayda toplam 315 milyon 766 bin dolarlık BT

ithalatı yapıldı. İthalat verilerinin oldukça olumlu

bir tablo çizmesine karşın, özellikle hükümet

krizi nedeniyle şimdi gözler son üç ayda...

Page 5: İnternette gözler ihaleye çevrildi · Bunu sadece gelir paylaşımı olarak yapıyor" dedi. • Öte yandan açılan ihalede, şartname gereği ihaleyi kazanan şirket altyapıyı
Page 6: İnternette gözler ihaleye çevrildi · Bunu sadece gelir paylaşımı olarak yapıyor" dedi. • Öte yandan açılan ihalede, şartname gereği ihaleyi kazanan şirket altyapıyı

6 h a b e r 9-15 Ekim 1995- Sayı: 37

Bilişim sektörünün sesi NEZİH KULEYİN

SEMOR A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı

Bilişim'95 geçtiğimiz hafta tüm sektörün

birlikteliği olarak İstanbul'da gerçekleşti.

Gerçekleşti yerine daha birçok başka kav­

ram da kullanılabilir. Örneğin 'Bilişim'95

birlikteliği kutlandı' denilebileceği gibi 'Bili­

şim'95 şöleni yapıldı" da denilebilir. Etkinli­

ğimizin büyüklüğü, görkemi ve sosyal etki­

sinin boyutları konusunda söylenecek bir­

çok kelimenin olması gerçekten çok güzel.

Her etkinlik hakkında şüphesiz birçok şey

söylenebilir, fakat bizim aklımıza önce hep

iyi şeyler geliyor.

Bilişim'95 aynı zamanda sektörümüzün

mesajlarını ilgili kamu kurum ve kuruluşla­

rına aktardığı geniş bir platform görevini de

üstlenmişti. Bu görevin gereği gibi yerine

getirildiğine inanıyorum. Her ne kadar sa­

bah ve akşam televizyon kuşaklarında geç­

miş yıllara göre daha az yer almışsak da, bu

azlığa rağmen rastladığım herkes bana et­

kinlik ile ilgili herhangi bir haberi duyduğu­

nu belirtti. Ayrıca çok sevindirici bir sonuç

da aldığımıza inanmaktayım. Yine rastladık­

larımız, sektör olarak kamu ve basının ilgi­

sinden şikayetçi olduğumuzu duyduklarını

ve bu olumsuz durumdan kurtulmak amacı

ile seneye daha değişik yöntemler planladı­

ğımızı öğrenmişlerdi.

Bilişim'95 etkinlikleri içerisinde erişilme­

yen herhangi bir toplum kesimi kalmış mıdır

sorusunu irdelememiz gerekmektedir. Mic­

rosoft yaptığı büyük atak ile lise öğrencileri

ile büyük buluşmasını gerçekleştirdi. Inter­

net, Bilişim'95'in bir ana teması olmamakla

birlikte zorunlu olarak kongrenin ana konu­

su olmayı başardı. Bu başarıda kamu Inter-

net'çilerinin, Internet'in özelleşmesi için ça­

lışanlarına karşı gerçekleştirdikleri savunma

taktiklerinin önemi büyüktü. Bu taktiklerin

Çanakkale savunmasından sonra harp tarihi

kitaplarında taktik dersi olarak okutulması­

nın önerildiğini de yakın çevremizden öğ­

renmiş bulunuyoruz.

Internet konusunda ek olarak bazı şeyle­

rin daha net anlaşılması gerektiği görüşünü

taşımaktayız. Internet'in başlangıçta kamu

yatırımı olarak ele alınması ve kullanımının

yaygınlaştırılması gerçeğini reddetmek doğ­

ru bir görüş değildir. Anlaşılmaz olan bu gö­

rüşü savunanların nasıl olup da savunma

yapar durumuna düşürüldükleridir.

Bu arkadaşlarımız Devletin Internet'e

yaptığı yatırımı yetersiz bulmakta ve bu ya­

tırımın arttırılmasını ya da en az diğer ülke­

lerdeki orana kadar yükseltilmesini savun­

maktadırlar. Diğer görüş ise yapılan Internet

yatırımının yeterli olduğunu bundan sonra

Internet'i kullanmak isteyenlerin bu işi ya­

pacak şirketler ile anlaşması gerektiğini sa­

vunmaktadır. Şaşırtıcı olan odur ki, savun­

ma durumunda olması gerekenler saldırı

durumundadır. Sektörümüz her zaman ol­

duğu gibi bu sorunu da görüşmeler ve man­

tıklı orta noktalar bularak çözecektir. Fakat

bir başka yanlış görüşün koridorlarda dolaş­

tığını görmeden edemedik. O görüş de In­

ternet'in Alaaddin'in sihirli lambası olduğu

ve bu lambanın ışığının tüm dünyayı aydın­

latacak kadar güçlü olduğu görüşünü savu­

nuyordu ki, bu görüşe gecenin ve güneşin

itiraz ettiğine dair ciddi duyumlarımız da ol­

du. Bizim duyumlarımız ne olursa olsun

Noyan&Noyan'ın Internet gösterisinin Ce­

mal Reşit Rey Konser Salonu'na güneşten

düşen bir parça olduğuna kimsenin itirazı

olmasa gerek.

T B D 12. Bilişim Kurultayı içerik olarak

gerçek anlamda bir bilgi ziyafetiydi. ODTÜ

Bilgisayar Mühendisliği Bölümü'nden Dr.

Attila Özgit'in eğitim semineri olarak sun­

duğu Bilgisayar Mimarisi ve Başarımı ile

Hoca Ahmet Yesevi Üniversitesi'nden Dr.

Yalçın Özkan'ın sunduğu Karar Destek Sis­

temleri ve Uygulamaları adlı eğitim

seminerleri izleyenler açısından büyük

yarar sağlayan sunuşlardı. Teker teker tüm

bildiriler hakkında görüş bildirmek için

yerimiz şüphesiz yetersiz fakat bildirilerin

düzeyi ve ilginin büyüklüğü sonunda tüm

katılımcıları acaba paralel oturumları azalt-

sak mı noktasına götürdüğü de bir gerçek.

Bina iyi yükseliyor.

"CA Türkiye, Avrupa'da

1 numara olacak"

Computer Associates

(CA) Türkiye'ye, 1

Ekim 1995 tarihi iti­

barıyla Satış ve Pazarlama

Müdürlüğü görevine CA

Portekiz'den bir yönetici

atandı. Daha önce CA Porte­

kiz'deki tüm operasyondan

sorumlu olan Rangel de Li­

ma, CA Türkiye'nin Türkiye

genelinde Satış ve Pazarla­

ma Müdürlüğü görevini yü­

rütecek.

Rangel de Lima, CA'nın

Türkiye'deki aktivitelerinde

Türk yönetici yerine neden

yurtdışından bir yönetici

atandığı konusunda şöyle

bir açıklama yaptı: "Bugün,

33 ülkede CA'nın kendi ku­

ruluşu var. CA Türkiye'nin

de diğer ülkelerdeki kuru­

luşlarıyla bütünleşmesini is­

tiyoruz. CA'nın özel çözüm­

lerini bu entegrasyon ve

know-how ile birlikte Türki­

ye pazarına sunma düşünce­

sindeyiz. Ben de bu amaca

ulaşmak için buradayım."

CA Türkiye'deki bütünleş­

me operasyonunu daha da

hızlandıracak olan De Lima,

şirketin tüm işletme politika­

sını Türkiye'de de yerleştir­

mek ve iyileştirmek amacın­

da. De Lima ile CA'nın dün­

ya ve Türkiye politikaları

üzerine konuştuk. Rangel de

Lima, "Biz, müşterilerimizin

işlerini emanet ettikleri

ürünler geliştiriyoruz" der­

ken, CA'nın iş dünyasına

yönelik ana bilgisayarlardan

masaüstüne kadar yazılımla­

rı olduğuna dikkat çekti. Şir­

ket, dünyada downsizing'e

(sistem küçültme) yönelme­

nin hızla arttığı bir dönemde

hâlâ ana bilgisayar sistemle­

rine büyük önem verdiğini

açıklıyor. Bugün kullanıcıla­

rın kesintiye tahammülü ol­

mayan sistemlere halen ge­

reksinimi olduğu, dolayısıyla

bu noktadaki misyonlarını

devam ettirecekleri belirtili­

yor. "Ana bilgisayarların de­

ğişen rolünü üstlenen kuru­

luş, CA'nın yazılımları ola­

cak" diyen Lima, söz konusu

rolü Türkiye'de de sürdüre­

ceklerini sözlerine ekliyor.

CA'nın Türkiye pazarın­

daki müşterilerinin hemen

hepsi ana bilgisayar kullanı­

cıları. Şirketin hedefi, Türki­

ye'deki ana bilgisayar kulla­

nıcılarına doğrudan hizmet

vermek. Buna karşılık açık

sistemler, ortaboy UNIX sis­

tem çözümlerini ise çözüm

ortakları aracılığıyla pazarla­

mayı planlıyor. Şu anda Tür­

kiye genelinde 10 iş ortağıy­

la çalışan CA Türkiye, gele­

cekte bu sayıyı ve verilen

çözümün kalitesini artırmayı

amaçlıyor. Türkiye'de de

sistem küçültme projelerinin

olacağını hatırlatan Lima,

CA'nın da bu yüzden Türki­

ye'de olduğunu ve kullanıcı­

ların açık sistemlere geçişine

yardımcı olacaklarını vurgu­

luyor.

Rangel de Lima'nın, CA

Türkiye için hedefleri çok

agresif. CA Türkiye'yi Avru­

pa'da kendi alanında bir nu­

mara yapma amacı taşıdıkla­

rını belirten Lima, "Benim

üstlendiğim misyon bu. Yal­

nızca Türkiye'de değil, Av­

rupa'da da CA Türkiye'yi

kendi alanında lider konu­

ma getirmeyi hedefliyoruz.

Dünyanın Microsoft'tan son­

ra ikinci büyük yazılım şir­

keti olan CA, sistem yöneti­

mi konusunda ana bilgisa­

yarlardan masaüstüne kadar

geniş bir spektrumda hizmet

veriyor. Oysa Microsoft'un

rolü masaüstünde başlar ve

biter. O yüzden sistem yö­

netimi konusunda CA bir

numara. O halde Türkiye'de

de 1 numara olması gerek.

CA Türkiye Avrupa'da da 1

numara olabilir, niye olma­

sın?" diyor.

Page 7: İnternette gözler ihaleye çevrildi · Bunu sadece gelir paylaşımı olarak yapıyor" dedi. • Öte yandan açılan ihalede, şartname gereği ihaleyi kazanan şirket altyapıyı

9-15 Ekim 1995. Sayı: 37

Kovacs: "Çalışmalarımız

engellendi" ALTUĞ ÖZGENLİK

Bilişim'95 Etkinl ik ler i 'ne

"1957 Yıl ından Bu Y a n a

Macaristan ve D o ğ u Av-

rupa'daki Bilişim Teknoloj i leri

Alanındaki Gel işmeler" başlıklı

bir k o n u ş m a yapmak için ge len

G y ö z ö Kovacs ile konuşması

sonrasında bir söyleşi yaptık.

Bilişim'95 Etkinliklerini nasıl

buldunuz?

Kovacs: Mükemmel . Doğrusu,

böyle büyük bir organizasyon

beklemiyordum. Kongre ve fu­

arlar oldukça güzel. Buraya gel­

m e d e n ö n c e Türkiye 'deki B T

sektörü hakkında ç o k fazla bil­

gim yoktu. Ancak gördüklerim

beni oldukça tatmin etti. Özel­

likle fuarları ç o k beğendim. Bir­

ç o k şirketin sergi alanını ziyaret

ettim ve ilgi çekic i uygulama ve

ürünler gördüm.

Doğu Avrupa ülkelerinde BT

alanında yapılan birçok bulusun,

eski Sovyetler Birliği tarafından

çalındığını söylediniz. Sizin bası­

nızdan böyle bir olay geçti mi?

Kovacs: Evet. Bir keres inde

b e n i m üniversitem ve Sovyet

Hükümeti arasında bir anlaşma

yapılmıştı. B e n yaklaşık üç haf­

ta süreyle Moskova 'da kalacak

ve Moskava'daki bir enstitüde

bel lekler üzerine bir araştırma

yapacaktım. Oraya gittim ve bir

ote le yerleştim. Herşey ç o k iyi

gidiyordu. Yani çay, kahve ve

y e m e k için gerekli ödemeler i

yaptılar. B e n de hergün enstitü­

ye gidip g e ç saatlere kadar

Drum bel lekler üzerinde çalışı­

yordum. B a z e n günlerce ora­

dan ç ıkmadan çalıştığım olu­

yordu. Yanlış hatırlamıyorsam,

üç hafta sonra tekrar enstitüye

gittiğimde kapıdaki b e k ç i de­

ğişmişti. D a h a doğrusu bir as­

k e r vardı. O n a burada çalıştığı­

mı ve adımın G y ö z ö Kovacs ol­

duğunu söyledim ve çıkartıp

pasaportumu gösterdim. İçeriye

sordu ve bana dönerek: 'Seni

tanımıyorlar ve bu adda birinin

burada hiç çalışmadığını söylü­

yorlar' dedi. O n a binayı işaret

ederek: 'Herşeyim orada, ister­

seniz bakın, çantam, notlarım,

eşyalarım, herşey. ' Ama beni

dinlemediler. Belki de birkaç

saat ö n c e bu kapıdan çıkmış­

tım, a m a ertesi gün hiçbir şey

yoktu.

Peki siz bu durum karsısında ne

yaptınız?

Kovacs: H e m e n ote l ime dö­

nüp şefimi aradım. O da bana,

fazla soru sormadan h e m e n Bu­

dapeşte 'ye geri d ö n m e m i ve

bunları unutmamı söyledi. Yıl­

lar sonra o günkü şefim ile yine

karşılaştım ve o b a n a herşeyi

anlattı. Çal ışmalar ıma Sovyet

ordusu ve gizli servis el koy­

muş. ( G ü l e r e k ) . D o ğ r u s u o

günlerde Moskova 'dan bir şap­

ka almıştım. Hani şu Ruslar'ın

m e ş h u r şapkalar ından. O n u

içer ide b ı rakt ığ ıma

da ç o k üzülmüştüm.

Ç ü n k ü ç o k paha­

lıydı.

Macaristan 'daki

Sovyet işgalinden son­

ra Batıya kaçan bilim

adamları için de aynı

durum geçerli miydi?

Kovacs: Tabii . Ora­

da, b e n i m biraz ö n c e

başımdan g e ç e n olay

kadar olmasa da ba­

yağı olaylar yaşandı.

Macaristan ve D o ğ u

B l o k u ü l k e l e r i n d e n

Batı 'ya kaçan b i rçok

bilim adamının çalış­

maları Batı l ı bi l im

adamlarına mal edil­

di. Onların adını bi le bi len yok.

Ayrıca tüm dünyada bilgisayar

teknolojisi ve bilgisayar tarihi

deni l ince h e p Batı 'nın bilgisa­

yar teknolojisi ve bilgisayar tari­

hi anlaşıldı. B u n c a yıl içinde

Doğu Bloku 'nda olup bitenler­

den herkes habersizdi.

Şu anda neler yapıyorsunuz?

Kovacs: J o h n von N e u m a n n

Computer Society 'nin Başkanı­

yım. Burada özell ikle yazılım ve

donanım üzerinde çalışıyoruz.

Ayrıca bir de VGA Monitör ga­

zetesinde editör ve muhabirim.

D ü n y a n ı n çeşitli yer ler indeki

toplant ı ve organizasyonlara

katılıyorum.

Bu arada Türkiye ve Macaris­

tan arasında bilgi teknolojileri

alanında işbirliği y a p m a k için

bazı girişimlerde bulunmayı dü­

şünüyorum. Burada ç o k iyi kar­

şılandım ve BT sektörünüzü ya­

kından tanıma fırsatı buldum.

Ayrıca fuarlarda da b i rçok şir­

keti tanıma fırsatı buldum. Böy­

le bir çal ışma ve işbirliği iki ül­

ke için de yararlı olacaktır.

Page 8: İnternette gözler ihaleye çevrildi · Bunu sadece gelir paylaşımı olarak yapıyor" dedi. • Öte yandan açılan ihalede, şartname gereği ihaleyi kazanan şirket altyapıyı

8 h a b e r 9-15 Ekim 1995. Sayı: 37

"Tüketicinin Korunması Hesabı"nın kullanım yerleri

Tüketicinin Korunması Hak­

kında Kanunun 29. maddesi

uyarınca T.C. Merkez Ban­

kası nezdinde açılan hesapta biri­

ken paraların bölüştürülmesine ve

kullanımına ilişkin yöntemleri be­

lirlemek amacıyla hazırlanan yö­

netmelik, 23 Eylül 1995 tarihli Res­

mi Gazete'de yayımlandı. Yönet­

melikte, yeni kurulacak ve serma­

yeleri 100 milyon lira ve daha yu­

karı olan anonim ve limited şirket

statüsündeki ortaklıkların sermaye­

lerinin ve bu statüdeki tüm ortak­

lıkların sermaye artırımı yapması

halinde de artırılan sermayelerin

binde ikisinin T.C. Merkez Bankası

nezdinde açılan "Sanayi ve Ticaret

Bakanlığı Tüketicinin Korunması

Hesabı"nda toplandığı hatırlatıla­

rak, söz konusu paraların bu hesa­

ba geçtiği tarihte ödenmiş sayılaca­

ğı belirtildi. 23 Şubat 1995 tarihli ve

4077 sayılı Tüketicinin Korunması

Hakkında Kanunun 29 ve 31. mad­

delerine dayanılarak hazırlanan yö­

netmelikte ayrıca, hesapta biriken

paranın yüzde 5'inin her iki aylık

dönemin son işgünü, Merkez Say­

manlık Müdürlüğünün talebi üzeri­

ne Maliye Bakanlığı tarafından Ba­

kanlık Bütçesinin Tüketicinin ve

Rekabetin Korunması Hizmetleri

tertibine özel gelir ve ödenek kay­

dedildiği, kalan yüzde 95'in ise Re­

kabet Kurumunun bildireceği ban­

ka hesabına transfer edildiği belir­

tildi. Yönetmelikte Tüketici Konse­

yi, Tüketici Sorunları Hakem He­

yetleri ve Reklam Kurulu'nun ku­

ruluş ve çalışmaları ile tüketicinin

korunmasına ilişkin sair harcama­

lar için Bakanlık Bütçesi'ne özel

gelir ve ödenek kaydedilen parala­

rın kullanılacağı yerlerden -BT sek­

törünü ilgilendireceğini düşündü­

ğümüz- bazıları ise şöyle sıralandı:

Bilgisayar uygulamalarını ger­

çekleştirmek amacıyla donanım,

yazılım ve diğer birimlerin satın

alınması, kiralanması, bakım, ona­

rım ve bu sistemlerin kurulması sı­

rasında yapılması gereken her tür­

lü harcamalar, her çeşit makine,

araç, gereçlerin satın alınması,

bunların ulaştırma ve taşıma gider­

leri, yurtiçinde eleman yetiştirilme-

siyle ilgili yapılacak harcamalar,

teknik inceleme ve araştırma gider­

leri, basılı kağıt, yayınlar ve basın

yayın organlarına yapılacak öde­

meler ile uygulamaya ilişkin her

türlü harcamalar ve kırtasiye gider­

leri, posta, telefon, teleks, faks ve

benzeri masraflar ile hat kiralama­

sına ilişkin harcamalar, anonim ve

limited şirket statüsündeki ortaklık­

ların kuruluş veya sermaye artırı­

mından vazgeçmesi halinde iadesi­

ne ilişkin ödemeler.

Maliye Bakanlığı ile Sayıştay'ın

görüşü alınarak hazırlanan yönet­

melik, 23 Eylül 1995 tarihinden

itibaren yürürlükte bulunuyor.

Karma, herkese

satış yapmayacak

Karma Bilgisayar, 4 Ekim 1995

tarihinde yaptığı bir basın toplantısı

ile satış organizasyonunda değişik­

lik yaptığını açıkladı. Buna göre,

Karma Bilgisayar kendisinden alım

yapacak kuruluşların sayısını sınır­

ladı.

Karma Bilgisayar Genel Müdürü

Yusuf Biton, 1995 yılı içinde 1,400

kuruluşa satış yaptıklarını; ancak

bunların 300'ünün toplam cironun

yüzde 95'ini oluşturduğu belirterek,

"Bizim ilkemiz 'daha iyi hizmet'.

Ancak bu kadar çok kuruluşa hiz­

met verdiğimizde daha da iyiye

ulaşmamız güçleşiyor. Ayrıca, yılda

bir kez Karma'dan alış veriş yapan

kuruluşa da aynı emek ve zamanı

harcıyoruz. Bu nedenle Kanna'dan

yaptıkları alımlara göre, şu anda

300 kuruluş belirledik ve bundan

sonra doğrudan bu kuruluşlara sa­

tış yapacağız" dedi. Bu kuruluşlarla

bir sözleşme imzalayacaklarını be­

lirten Biton, yılbaşına kadar bu sa­

yının daha da azalabileceğini de

açıkladı.

Yusuf Biton, Karma Bilgisayar'ın

bu kararının sonucunda bu alanda

yeni bir pazar açılacağını da vurgu­

luyor. Karma'nın müşteri sayısını sı­

nırlaması sonucu diğer kuruluşlara

gerek Karma'dan alım yapan, ge­

rekse doğrudan ithalat yöntemini

izleyen kuruluşlar olabilir. Nitekim,

yine Karma Grubu şirketlerinden

Arena yetkilileri, çalışma alanlarını

bu noktada da geliştirdiklerini açık­

lıyorlar. Bu konuya ilişkin ayrıntılı

haber sayfa 9'da yer alıyor.

Öte yandan, Karma Bilgisayar

1995'in ilk 8 ayında 25 milyon do­

lar ciro yaptı. Yetkililer, bu yılki he-

deflerinin 40-45 milyon dolar oldu­

ğunu ve bu hedefe kolaylıkla

ulaşabileceklerini belirtiyor

Page 9: İnternette gözler ihaleye çevrildi · Bunu sadece gelir paylaşımı olarak yapıyor" dedi. • Öte yandan açılan ihalede, şartname gereği ihaleyi kazanan şirket altyapıyı

9-15 Ekim 1995. Sayı: 37 h a b e r 9

Arena, OEM pazarındaki suskunluğunu bozuyor NURAY ÖZKAN

Karma Şirketler Grubu

içinde bir dağıtım şir­

keti olan Arena, PC,

yazılım, yazıcı ürün grubu­

nun yanında OEM pazarında

da agresif bir rol üstlenmek

için kollan sıvadı. Bugüne

kadar OEM olarak adlandırı­

lan disk, bellek, ekran, ka­

sa, klavye, anakart ve diğer

kartlar konusunda suskun

kalan Arena, artık strateji

değiştiriyor. OEM ürünleri

konusunda genellikle Kar-

ma'yı izleyen, fazla rekabet­

çi olmayan bir tutum takı­

nan şirket, pazarda bu ko­

nudaki boşluğu doldurma

amacında.

Arena Genel Müdürü İzi

Kohen, OEM stratejilerini

şöyle açıkladı: "OEM paza­

rında Karma'nın olması ne­

deniyle bugüne kadar pek

sesimizi çıkarmadık, Kar-

ma'yı izledik, Karma'nın

pazarını bozmamaya çalış­

tık. Bugünden sonra artık

biz de ürünlerimizle, fiyat

politikamızla bu pazarda

varız. Ancak hareketimiz

Karma'ya karşı değil, biz

kardeş şirketiz. Ama pazar­

daki boşluğu ciddi bir şekil­

de doldurmayı amaçlıyo­

ruz. Karma ile pazarımız

ayrı olacak."

1994 yılının Eylül ayında

OEM konusunda bir atak

yaptıklarını hatırlatan Ko­

hen, kriz nedeniyle bu ata­

ğı sürdüremediklerini, ama

şimdi daha sağlam ve güçlü

bir kaynakla pazara girdik­

lerini açıkladı.

Kohen, OEM konusunda

daha çok küçük çaplı mon­

taj yapan şirketlere hitap

edeceklerini söyleyerek,

pazardaki boşluğu şöyle

açıkladı: "Karma küçük şir­

ketlere etkin bir şekilde hi­

tap edemiyordu. Küçük şir­

ketler Karma'dan çekiniyor,

ayrıca Karma'nın küçük iş­

letmelere hizmet verecek

gücü, yapısı, personeli yok.

Oysa Arena'da var. Karma

sadece büyük çaplı şirketle­

re mal verebilirken Kar­

ma'nın müşterileri de kü­

çük çaplı bayilere ürün ve­

riyordu. Şimdi doğrudan

biz onlara mal vereceğiz."

Bu noktada her iki şirke­

tin de pazarı farklılaşıyor.

Karma sadece büyük çapta

montaj yapan şirketleri he­

deflerken, Arena da küçük

boyutta iş yapan şirketlere

ürün verecek. Arena, OEM

konusunda Karma'dan

ürün alıp satabileceği gibi

ucuz fiyat verebilmek için

gerekirse ithalat da yapa­

cak.

Arena'nın OEM pazarın­

daki yeni stratejisi, özellikle

ara şirketlere satış yapan di­

ğer dağıtıcı şirketleri etkile­

yecek gibi görünüyor. Çün­

kü Arena, piyasada rekabete

açık fiyatlarla ürün satma he­

definde.

Ciro olarak Karma'yı 1996

yılında geçebileceklerini tah­

min ettiğini söyleyen İzi Ko­

hen, OEM pazarındaki plan­

larının burada olumlu bir

faktör olabileceğini söyledi.

1995 yılında Interpro Pazar

Araştırma Merkezi'nin İlk

1 0 0 Bilgisayar Şirketi sırala­

masında 6'ncılığı hedefleyen

Arena'nın 1 9 9 6 yılı ciro he­

defi, 60 milyon dolar.

1996'daki OEM ciro hedefi

ise 18-20 milyon dolar.

Arena, bu arada kendi

içinde bir yeniden yapılan­

maya da gitti. Arena'da bu­

güne kadar ürün grupları

bazında yapılanan satış ör­

gütünün yapısı değişiyor.

Şirket satış örgütünü uzman­

lık dallarına göre 3 ayrı bö­

lüme ayırıyor. Bunlar; Bayi

Kanalı Satış Müdürlüğü, Pe­

rakende Kanalı Satış Müdür­

lüğü ve Yetkili Satıcılar Ka­

nalı Satış Müdürlüğü. Bayi

Kanalı Müdürlüğü'nü Han­

dan Üstündağ, Perakende

Kanalı Satış Müdürlüğü'nü

ise Ercan Aydın yürütecek.

Perakende Kanalı içine Met­

ro, Vakkorama gibi mağaza­

lar ve bilgisayar dükkanları

giriyor. Yetkili Satıcılar Ka­

nalı Müdürlüğü ise yıl so­

nunda kurulacak.

Bu arada Arena, HP bayi

toplanıtısını 20-22 Ekim 1995

tarihleri arasında yapıyor. İlk

Compaq bayi toplantısını ise

Kasım ayında düzenliyor.

Page 10: İnternette gözler ihaleye çevrildi · Bunu sadece gelir paylaşımı olarak yapıyor" dedi. • Öte yandan açılan ihalede, şartname gereği ihaleyi kazanan şirket altyapıyı

10 d ü n y a d a n 9-15 Ekim 1995. Sayı: 37

Philips'in yeni atılımları Derleyen: AMİL KUNT

Daha beş yıl önce Philips

Electronics'in başkanı Jan

D. Timmer şirketin zararla­

rını kapatmak için birçok çözüm

yolu ararken, pek çok kimse yan

iletken bölümünü kapatması yo­

lunda kendisine baskı yapıyordu.

İşlerini kendi bildiği doğrultuda

sessizce yürüten Timmer ise, sürek­

li zarar eden bu yan kuruluşun ge­

leceğine güvenerek Philips'in baş­

ka fabrikalarını satmak ya da kapat­

mak yolunu seçti. Timmer'in bu tu­

tumu şimdi çok olumlu sonuçlar

veriyor. Geçtiğimiz Temmuz ayında

Philips'in ilk altı aylık kazancının

1994 yılına göre iki kat artarak 856

milyon dolara ulaştığı ve işletme

kârında yarı iletkenlerin yüzde 60

oranında payı olduğu açıklandı.

Yonga alanında bu gelişme ile

39 milyar dolar değerindeki Philips

şimdi hayatta kalma çabasından çı­

karak stratejik büyüme aşamasına

geçmiş bulunuyor. Philips'in yonga

işindeki bu yeni güçle tüm satışları­

nın yüzde 35'ini oluşturan tüketici

elektronik alanın büyük bir ivme

kazandığı görülüyor. Timmer ayrı­

ca yazılım işinde güçlenerek gele­

cekte çokluortam pazarlarında da

rekabete hazırlanırken 2000'li yıllar

içinde kablolu TV, film ve yazılım

bulunan yeni medya işlerinden Phi­

lips'in gelirinin yüzde 25 düzeyinde

olmasını hedef almış bulunuyor.

Diğer taraftan şirketin zarar eden

bölümlerinin satışı da sürüyor.

Bunların başında Philips'in teleko­

münikasyon işinin AT&T'ye satışı

geliyor.

Medya, telekomünikasyon ve

bilgisayarların birbirleriyle kaynaş-

masıyla oluşan yeni teknolojilerde

Philips'in söz sahibi olacak bir şir­

ket kimliğine kavuşmasında en bü­

yük rolü yarı iletkenlerin oynayaca­

ğına kesin gözle bakılıyor. Birçok

pazar araştırmacısına göre yarı ilet­

ken piyasasındaki şimdiye kadar

gözlenen iniş ve çıkışlar artık sü­

rekli bir büyüme sürecine girmiş

bulunuyor. 1984 yılında yarı ilet­

kenler, elektronik piyasasının yüz­

de 6'sı iken, bugün bu oran yüzde

23'e ulaştı. Yongalar, tüketici elekt­

ronik ve çokluortamın en önemli

öğesi olup, Philips de bu alanda

giderek güçlü bir konuma geliyor.

Çokluortam işinde Philips dona­

nıma, yazılıma, dağıtıma yaptığı ya­

tırımlarla yonga işini büyütürken,

aynı zamanda etkileşimli televiz­

yondan ileri video özellikleri taşı­

yan ve PC'lerle uyumlu kompakt

müzik disk teknolojisine kadar bir­

çok yenilik üzerinde çalışmalarını

sürdürüyor. Kaliforniya'daki Philips

Trimedia bölümü videokonferansı

çok daha ucuzlatacak yeni kuşak

bir yongayı geliştirme çalışmasının

son aşamasına gelmiş bulunuyor.

Timmer'in önemli bir projesi de

Philips'! bir kutu üreticisi kimliğin­

den çıkarıp kişileri yazılım ve dona­

nım satın almaya iten oyun, etkile­

şimli kitaplar ve diğer ürünler çıka­

ran bir şirket yapmak. Etkileşimli

kompakt disk (CD-İ) işinde sınırlı

yazılım nedeniyle başarılı olama­

yan Philips, şimdi özellikle çoklu­

ortam dünyasında belirli bir konu­

ma gelmek amacıyla büyük bir ya­

zılım kuruluşunu satın almak üzere

piyasaya çıkmış bulunuyor.

Öte yandan Dört Nikah ve Bir

Cenaze gibi başarılı filmlerde yer

alan Poly Gram adlı bir müzik alt

kuruluşuna sahip olan Philips, bu

kuruluşun film etkinlilerinin geliri­

nin toplam gelirleri içindeki payını

bugünkü yüzde 13 düzeyinden

yüzde 25'e çıkarmaya çalışıyor. 10

bin saatlik bir programa sahip olan

Los Angeles'teki International Tele­

vision adlı bir film ve TV kütüpha­

nesini satın alan Philips, ayrıca

Denver'daki United International

Holdingle ortaklığa giderek Avru­

pa'nın en büyük özel kablolu TV

şirketi olmayı amaçlıyor. Bu yeni

girişimlerin Philips'e ne zaman ka­

zanç sağlayacağı henüz belli değil.

Poly Gram, müzik işinde kâr eder­

ken filmde bir o kadar zarar ediyor.

Diğer projeler arasında şimdi BMW

otomobillerinin en pahalı modelle­

rine takılan yonga sistemli oto navi-

gasyon projesi henüz kârlı olarak

gözükmüyor. Yeni bir medya ürü­

nü olan sayısal video diskleri için

bir standart oluşturma projesinde

Philips-Sony işbirliğine en büyük

rekabet ise Hollywood'un destekle­

diği Toshiba'dan geliyor.

Bütün bu sorunlara karşın Phi­

lips şimdi yatırım yapacak kadar

sağlıklı bir şirket durumunda. Yan

iletken üretimi için 2000 yılma ka­

dar yılda 650 milyon dolar yatırım

gerçekleştirmeyi planlayan Philips

bu alanda küresel 11. sıradan 7. sı­

raya çıkmaya çalışıyor.

Page 11: İnternette gözler ihaleye çevrildi · Bunu sadece gelir paylaşımı olarak yapıyor" dedi. • Öte yandan açılan ihalede, şartname gereği ihaleyi kazanan şirket altyapıyı

9-15 Ekim 1995. Sayı: 37 d ü n y a d a n 11

Sun, SAP R/3

çözümünü genişletti Sun Microsystems tarafından yapı­

lan açıklamada, SAP R/3 uygulama

paketi için geliştirilen ikili uyumlu

SPARC/Solaris bilgisayar ağı bilgi iş­

lem çözümünün, anabilgisayar dönü­

şüm mühendisliği projelerinin gerek­

sinimlerini karşılayacak şekilde geniş-

letildiği duyuruldu. SAP'nin istem­

ci/sunucu mimarisi için geliştirilen çö­

zümünün, Cray Superserver veritaba-

m sunucusu ile çalışacak şekilde ye­

nilendiğinin belirtildiği açıklamada,

R/3 uygulama modüllerinin Sun Sparc

sunucu sistemleri üzerinde çalıştığı

söylendi. Sun Microsystems, SAP R/3

veritabanı sunucu çözümünün dağıtı­

mı için Cray Research ve Amdahl şir­

ketleri ile anlaşma imzaladı. Anlaşma

ile Sun ve Cray, Sun'ın Sparc/Solaris

mimarisi ve SAP R/3 performansına

göre ayarlanmış sunucu dizilerini

Sun/ SAP Competence Center'ında

satmak üzere anlaştılar. Amdahl ise,

kendi markası altında tümleşik

Sparc/Solaris sisteminin pazarlama,

satış ve destek hizmetlerini verecek.

BioTechnica,

bioteknoloji fuarı ya­

pılıyor Biyoteknoloji alanında Avrupa'nın

en büyük fuan olan BioTechnica, Al­

manya'nın Hannover kentinde 10-12

Ekim 1995 tarihleri arasında gerçek­

leştiriliyor. Avrupa'da Biyoteknoloji

alanında çalışan bilgisayarlı hassas

donanım ve yazılım üreticilerinin de

büyük ilgi gösterdiği fuar tam anla­

mıyla bir uzmanlık fuarı olarak nite­

lendiriliyor. İki gün boyunca devam

edecek olan fuarda biyoteknoloji ve

yan endüstrileriyle ilgili yeni ürün ve

çözümler sergileniyor.

Olivetti,

sermaye artıracak Olivetti'de geçtiğimiz günlerde Car­

lo De Benedetti başkanlığında yapılan

yönetim kurulu toplantısında, şirketin

sermayesinin 2,257 milyon Liret'e artı­

rılması önerildi. 25 Ekim 1995 tarihin­

de yapılacak olan diğer hisse sahiple­

rinin genel toplantısında görüşülmek

üzere yapılan bu öneride, sermaye ar­

tırımının 1995 yılı sonuna kadar ger­

çekleştirilmesi öngörülüyor. Öneri ka­

bul edilirse bu şimdiye kadar Olivet-

ti'nin en büyük sermaye artınını ola­

cak. Olivetti tarafından yapılan açıkla­

malarda bu sermaye artırımının arka­

sında yatan nedenlerin, Olivetti'nin

bilgi ve iletişim şirketi olmasını hızlan­

dırmak ve güçlendirmek olduğu belir­

tiliyor. Olivetti şu anda var olan ana

faaliyeüerini uzmanlaştırmak amacıy­

la, PC ve Ofis Ürünleri bölümlerini 1

Ocak 1996'dan itibaren ayrı bir şirket

haline getirecek. Sistem ve Servis Bö-

lümü'nün kontrolü şirket merkezinde

kalacak, Telemedia ve Omnitel ayrıca

bu bölüme rapor verecek. Bu yeni ya­

pıda şirketler, bütün araştırma, geliş­

tirme, üretim ve dağıtım gibi işlerini

bağımsız olarak yapacak.

HP, Convex i satın aldı 21 Eylül 1995 tarihinde yapılan bir açıklamayla HP, süper bilgisayar üretici Convex şirketini

satın aldığını duyurdu. Yaklaşık 150 milyon dolara gerçekleşen bu satın alma sonrasında Con­

vex, HP'ye bağlı bir bölüm olarak Convex Teknoloji Merkezi adı altında varlığını sürdürecek. 850

çalışanı olan Convex şirketi, petrol arama, hava tahmini ve otomotiv endüstrilerinde kullanılan

yüksek performanslı ve kolay kullanımlı süper bilgisayarlar sunan bir şirket.

Bu arada HP, Hızlı Ethernet (Fast Ethernet) ürünleri pazarında da büyük bir atak yaptığını

açıkladı. HP, 100VG ürün ailesi ile yüksek hızlı hub pazarmda oldukça iyi bir konumda bulunu­

yor. HP'nin 1995'in ikinci çeyreğinde, ilk çeyreğe göre bu ürünlerdeki satışları yüzde 60 oranın­

da artış göstererek 40 bin 800 bağlantı birimi sevkiyatıyla yüksek hızlı hub satışlarının yüzde

43'ünü gerçekleştirdi. HP'nin 100VG ağ kartı satışları ise ilk çeyreğe göre yüzde 145 oranında ar­

tarak 6l bin 200'e ulaşmış bulunuyor. Ayrıca HP, 100VG ağ kartlarını çıkardığı geçen yıldan bu

yana yaklaşık 100 binin üzerinde kart satışı gerçekleştirmiş.

Digital'dan satıcılarına

Saab kampanyası Digital, Pentium masaüstü ve sunucu PC

sistemlerini satan toptancı ve yetkili satıcıları

arasında bir yarışma düzenliyor. Digital, 1995

yılı sonu itibariyle en yüksek PC satışı ger­

çekleştiren toptancı ve yetkili satıcısına son

model Saab 900 Convertible hediye ederek

ödüllendiriyor. Türkiye'deki Digital PC top­

tancı ve yetkili satıcılarının da katılacağı bu

yarışma sonrasında, iki adet Saab 900 Con-

vertible'dan biri en başarılı Digital toptantıcı-

sına, diğeri de Digital PC yetkili satıcısına he­

diye edilecek.

Page 12: İnternette gözler ihaleye çevrildi · Bunu sadece gelir paylaşımı olarak yapıyor" dedi. • Öte yandan açılan ihalede, şartname gereği ihaleyi kazanan şirket altyapıyı
Page 13: İnternette gözler ihaleye çevrildi · Bunu sadece gelir paylaşımı olarak yapıyor" dedi. • Öte yandan açılan ihalede, şartname gereği ihaleyi kazanan şirket altyapıyı
Page 14: İnternette gözler ihaleye çevrildi · Bunu sadece gelir paylaşımı olarak yapıyor" dedi. • Öte yandan açılan ihalede, şartname gereği ihaleyi kazanan şirket altyapıyı
Page 15: İnternette gözler ihaleye çevrildi · Bunu sadece gelir paylaşımı olarak yapıyor" dedi. • Öte yandan açılan ihalede, şartname gereği ihaleyi kazanan şirket altyapıyı

9-15 Ekim 1995. Sayı: 37 s e k t ö r 15

Lever'den SAP R/3

kutlaması Lever, Elida Kozmetik ve Lever En­

düstriyel Türkiye, SAP R/3'ü 1995 yı­

lının Ağustos ayından bu yana malze­

me yönetimi ve üretim planlaması

konularında kullanmaya başlamasını

İstanbul Plaza Otel'de düzenlediği bir

kokteylle kutladı. 28 Eylül 1995 tari­

hinde düzenlenen kokteyle Lever,

Elida Kozmetik ve Lever Endüstriyel

Türkiye Yönetim Kurulu Başkanı Ok­

tay Özinci, Ticaret Direktörü Tunç

Özerman, Elida Kozmetik Genel Mü­

dürü Babür Çelebi, SAP Türkiye Ge­

nel Müdürü Behçet Yanmaz ve IBM

Türk Genel Müdür Yardımcısı Hüsnü

Paçacıoğlu katıldı. Proje önceliklerini

SAP R/3 malzeme ve üretim yönetimi

modüllerine verdiklerini açıklayan

Tunç Özerman, Ağustos 1995 başın­

dan beri bu iki modülü fiilen kulla­

nan Türkiye'de ilk şirket olduklarını

belirtti. Lever, Elida Kozmetik ve Le­

ver Endüstriyel Türkiye, 2000 yılına

kadar IBM Türk'ün desteğiyle tüm

SAP R/3 modüllerini kullanıma geçir­

meyi planladığını da açıkladı. Öte

yandan IBM Türk, SAP R/3'ü seçen

müşterilerine 1995 yılı başında kur­

duğu IBM-SAP Destek Merkezi aracı­

lığıyla projenin tüm aşamalarında

destek vermeye devam ediyor.

Aygaz'ın Yönetim

Bilgi Sistemi

Datasel'den

Koç Holding kuruluşlarından Ay-

gaz, satışa yönelik Yönetim Bilgi Sis­

temi (MİS) projesini Datasel ile ger­

çekleştirme kararı verdi. Datasel Ya­

zılım Satış Yöneticisi ve MİS projesi­

nin de sorumlusu olan Erdoğan Yıl­

maz, Microsoft Back Office ürünleri

ile gerçekleştirilecek olan Aygaz MİS

projesinin şu anda kullanıcı test çalış­

malarının yürütülmekte olduğunu be­

lirterek şöyle dedi: "Türkiye genelin­

de dağılmış 7 yerel alan ağ bağlantı­

sından oluşacak olan uzak alan ağla­

rında uygulamaya alınacak sistem

stok, çek ve senetler, fatura ve irsali­

ye, sipariş-satış, teminatlar, tahsilat ve

ödemeler alt sistemlerinden oluşu­

yor."

Netsoft, Soyo'nun

Türkiye dağıtıcısı Netsoft, Soyo Technology şirke­

tinin Türkiye dağıtıcısı olması nede­

niyle 29 Eylül 1995 tarihinde, kendi

yerinde bir kokteyl verdi. Kokteylde

Soyo Technology şirketi ile Netsoft

arasında, Netsoft'un Soyo Türkiye

dağıtıcısı olmasını içeren bir anlaşma

imzalandı. Hollanda, Almanya, Ame­

rika ve Kore'de şubeleri, Tayvan ve

Hongkong'da da 2 fabrikası bulunan

Soyo Technology şirketi böylece Tür­

kiye'de ilk kez faaliyet göstermeye

başladı. 1985 yılında Almanya'da ku­

rulan Microsoft DSP dağıtım ortağı

ve SPEA şubesi dağıtımcılarından

olan Soyo, aylık ortalama 185 bin ci­

varında anakart üretiyor.

İhlas, Acer'in yeni ürünü OOBE'yi tanıttı Acer'in Türkiye dağıtıcılarından

olan Ihlas Bilgi işlem, Acer'in evlere

ve özellikle çocuklara yönelik olan

OOBE ürününü, İstanbul Hilton

Oteli Balo Salonu'nda 3 Ekim 1995

tarihinde verdiği bir resepsiyonla ta­

nıttı. Resepsiyonda konuşan İhlas

Bilgi işlem Genel Müdürü Murat Ak-

giray, OOBE (Out-Of-Box-Experien-

ce) ürününün, çekindiği, korktuğu

kendine uzak bulduğu için bugüne

kadar bilgisayarla tanışamayanlar

düşünülerek tasarlanmış akılcı ve

pratik bir sistem olduğunu söyledi.

OOBE'yi alıp evine götüren bir kişi­

nin 15 dakika gibi kısa bir sürede

kimseden yardım görmeden cihazı

kurabileceğini belirten Akgiray, kul­

lanıcıyla sesli ve Türkçe olarak diya­

log kuran bilgisayarını zorlanmadan

kavranabileceğini söyledi.

Özel bir ambalajlama ve montaj

sistemi olan ve "Akıllı Kutu" sloga­

nıyla tanıtılan OOBE bilgisayarları­

nın içinde Ihlas Bilgi Işlem'in hazır­

ladığı Acer Asistan adında bir menü

sistemi bulunuyor.

Acer Asistan, Türkçe ve sesli ola­

rak kullanıcıyla diyalog kuruyor ve

farenin nasıl kullanılacağından baş­

layarak bilgisayarı kolayca kullana­

bilmek için yardımcı oluyor. Kutu­

nun kapağını açtıktan sonra çalıştı­

rana kadar geçecek tüm aşamalar

anlaşılır bir şekilde resmedilmiş ko­

mutlar ve etiketlenmiş ambalajlarla

adım adım anlatılıyor. 3 ayrı konfi-

gürasyona sahip olan ve konfigüras-

yonlarının içinde çeşitli OOBE CD

yazılımları da bulunan OOBE mo­

dellerinin fiyatları 55 milyon TL'den

başlıyor.

Page 16: İnternette gözler ihaleye çevrildi · Bunu sadece gelir paylaşımı olarak yapıyor" dedi. • Öte yandan açılan ihalede, şartname gereği ihaleyi kazanan şirket altyapıyı
Page 17: İnternette gözler ihaleye çevrildi · Bunu sadece gelir paylaşımı olarak yapıyor" dedi. • Öte yandan açılan ihalede, şartname gereği ihaleyi kazanan şirket altyapıyı

9-15 Ekim 1995- Sayı: 37 s e k t ö r 17

Ebos'dan dershane

otomasyonu 1991 yılından bu yana bilgisayar

pazarlaması, yazılım, teknik bakım ve

onarım alanlarında faaliyet gösteren

Ebos Elektronik Bilgisayar Otomas­

yon Sistemleri Ltd. Şti., yeni ürünü

olan dershane otomasyon programını

pazara sunuyor. Optik okuyucu ile

tam uyumlu çalışan, DOS, Novell ve

tüm yerel alan ağları çoklu işlem sis­

temlerinde çalışabilen Ebos Dershane

Otomasyon Programı'nın yapabildiği

işlemlerden bazıları şöyle: Öğrenciye

ait tüm sicil bilgilerin girişi (kayıt ka­

bul), öğrenci ya da veliye ait senetle­

rin bilgisayarda düzenlenip yazıcıdan

basılması, öğrencinin devamsızlığının

takibi, veliye mektup yazılması, senet

listeleri, sınav değerlendirme, zengin

listeleme (öğrenci numarasına göre,

öğrenci adına göre, öğrenci puan tür­

lerine göre gibi). ÖSS, ÖYS, Anadolu

ve Fen Liseleri sınav değerlendirmesi

için kullanılan bu yazılımının ücreti,

1000 dolar.

(Ebos/0322-454 78 81)

Ufotek'ten kampanya Fujitsu'nun Türkiye dağıtıcısı Ufo-

tek Bilgisayar A.Ş., Fujitsu VM4 Win

(4 ppm, 300-900 dpi) GDI-lazer yazı­

cılarda kampanya başlattı. Kasım so­

nu itibariyle Windows'95 sürücülü

olarak sunulacak olan 1 yıl garanti

kapsamlı ve Windows çalışma ortam­

lı VM4 Win Lazer yazıcıların kampan­

ya fiyatı, 425 dolar. Kampanya 200

yazıcı bitene kadar sürecek.

KartSis ve Destek

Bilgisayar taşındı Kart Sistemleri İthalat & İhracat

Ltd. ve Destek Bilgisayar, yeni ofisi­

ne taşınması nedeniyle 3 Ekim 1995

günü yeni yerinde bir kokteyl verdi.

275 19 77 olan telefon numarası de­

ğişmeyen KartSis ve Destek Bilgisa­

yarın yeni adresi şöyle:

Büyükdere Caddesi Akabe İş Merkezi

No: 78-80/202 Gayrettepe/İSTANBUL

Biltur adres değiştirdi Us Robotics'in Türkiye temsilcisi

olan Biltur İletişim ve Bilgisayar A.Ş.,

yeni adresinde hizmet vermeye baş­

ladı. Bilturün yeni adres ve telefonu

şöyle: Vatan Caddesi 2. Ortadoğu İş

Merkezi Kat: 3 Çağtayan/İSTANBUL

Tel: 0212- 29602 19

Peritus taşındı Peritus Otomasyon Sistemleri adre­

sini değiştirdi. Peritusün yeni adres

ve telefonu şöyle: Bağdat Caddesi

No: 187 B Blok Daire-3 Selamiçeş-

me/lSTANBUL

Tel.-0216- 357 08 86

3. boyut taşındı Yaklaşık 4 yıldır Zincirlikuyu-

Levaztra sitesinde hizmet veren 3-

Boyut Eğirim Ltd. taşındı. 3. Boyutun

yeni adres ve telefonu şöyle: Nail Bey

Sokak No:33 Kadıköy,'İSTANBUL

Tel: 0216- 414 55 40

Brainware, ChiefFi tanıttı Brainware, Türkiye temsilcisi olduğu

Maintenance Automation Corporati-

on'ın Windows ortamında fabrika ba­

kım yönetimi yazılımı Chieff i, 26 Eylül

1995 tarihinde, İstanbul Conrad Otel'de

düzenlediği bir toplantıyla tanıttı. Chieff

sayesinde, bakım işlerinin kimler tara­

fından, ne zaman, ne şekilde, ne kadar

sürede, ne güvenlik önlemleri alınarak,

ne tür yedek parça/malzeme kullanıla­

rak, hangi önceliğe göre yapılacağı

planlandıktan sonra, aynı verilerin ger­

çekleşen değerleri programa girilebili-

yor. Böylece, planlamayla gerçekleşen

arasındaki fark çeşitli istatistiki metod-

larla, raporlar ve grafikler halinde görü-

. lebiliyor. Brainware Genel Müdürü

Ümit Süray, Chieff programının DOS

uyarlamasının Türkçeleştirildiğini, Win­

dows uyarlamasının ise Türkçeleştiril-

me aşamasında olduğunu ve iki ay için­

de tamamlanacağını söyledi. Şu ana ka­

dar 12 şirketin programlarını satın aldı­

ğını ve 2 şirketin de kiraladığını belirten

Süray, 30'dan fazla şirketle de görüşme

halinde olduklarını söyledi. Süray,

amaçlarının şirketlerin yazılımlarını da­

ha iyi tanıyarak yararlarını görebilmele­

ri ve kullanım kolaylıklarını hissedebil-

meleri olduğunu dile getirdi.

WOPAR, IBM ve ODTÜ

işbirliğiyle gerçekleştirildi

IBM ve Ortadoğu Teknik

Üniversitesi (ODTÜ) tarafın­

dan düzenlenen "Paralel Bilgi

işlem Konulu Çalışma Grubu"

(kısa adıyla WOPAR), 18-22

Eylül 1995 tarihleri arasında

ODTÜ'de gerçekleşti. Akade­

mik dünyadan, bankalardan

ve PTT'den katılımlarla dü­

zenlenen çalışma grubunda,

ülkemize davetli olarak gelen

yabancı konukların yanı sıra,

paralel bilgi işlem konusunda

eğitici ve teknik bilgi veren

bölümlere de yer verildi. IBM

ve ODTÜ yetkilileri, paralel

bilgi işlem ile ilgili olarak tek­

niklerin ve fikirlerin, araştır­

macılar, endüstri pratisyenleri

ve akademisyenler tarafından

tartışılmasını amaçlayan bu

çalışmanın verimli sonuçlandı­

ğını ve bu tür etkinliklerin

önümüzdeki yıllarda da deği­

şik konularda sürmesi amacın­

da olduklarını belirttiler.

Page 18: İnternette gözler ihaleye çevrildi · Bunu sadece gelir paylaşımı olarak yapıyor" dedi. • Öte yandan açılan ihalede, şartname gereği ihaleyi kazanan şirket altyapıyı

i n s a n l a r 18 9-15 Ekim 1995. Sayı: 37

Onat Menzilcioğlu

Büyük oynamayı öğrenmek Aslında yaşamın sini, kendi gücünün farkına varmak,

gücünü doğru kullanmak, hep bir adım sonrasını istemek;

kısacası büyük oynamayı öğrenmek. Onat Menzilcioğlu da

onlardan biri. Öğrenim için gittiği ABD'de üç arkadaşıyla

bir şirket kurup telekomünikasyonda kullanılan ATM

teknolojisini bilgisayar ağlarına uygulayacağı ve o şirketin

bugün Amerika'nın en hızlı büyüyen 4 şirketinden biri

olacağı kimin aklına gelirdi. Ama O gücünü doğru kullandı,

büyük oynadı ve kazandı. Kazanmasına rağmen durmuyor,

teknolojiyi sürekli geliştirmek için hep inceliyor, araştınyor.

Çünkü zor olanın zirveye çıkmak değil, zirvede kalmak

NURAY ÖZKAN

Amerika çoğu kimse için fır­

satlar ülkesi olarak tanımla­

nır. Ülkesinde aradığını bu­

lamayan birinin en tatlı düşlerin­

den biridir Amerika'ya gidip orada

zengin olmak. Zaman zaman gaze­

telerde bu türden yaşam öyküleri

yayınlanır. Las Vegas kumarhane­

lerinin önünde çektirilen güleryüz-

lü fotoğrafların altyazılarında, ce­

binde sadece uçak parasıyla Ame­

rika'ya kapağı atıp trilyoner olan

maceraperestlerin ibret verici öy­

külerine yer verilir.

Aslında hiç bir şey göründüğü

kadar kolay değildir. Birtakım şey­

ler yetmemeye başlar ve arayış ka­

pıyı çalıyorsa, insanın kabuğunu

yırtıp daha geniş ufuklara açılma

çabası saygıyla karşılanmalıdır.

Çünkü bu arayış, bir adım daha

ileri gitmenin, büyük düşünmenin

başlangıcıdır.

Bu noktada yaşam öyküleri çok

çeşitli. Kimi sadece para kazan­

mak amacındadır, kimi de kaliteli

bir eğitim alma, dolayısıyla gelece­

ğini güven altına alma düşüncesin­

de.

Onat Menzilcioğu, ikinci yolu

seçenlerden. Çocukluğundan bu

yana hep parlak bir öğrenim haya­

tı oluyor. İzmir doğumlu olduğu

için İzmir Koleji'nde okuyor. Daha

sonra Ankara Fen Lisesi'ne gidiyor.

"Kolej ve Fen Lisesi sınavlarına iyi

derece ile girmiştim. Lise son sınıf­

ta ABD'ye gittim. Orada gördüm

ki, benim yaşımdaki öğrencilere

göre gerek bilgi gerekse olgunluk

olarak daha iyi durumdayım. Ken­

dime güvenim daha da arttı" diyor.

Parlak bir öğrenim hayatı

Tabii ki o zamanlar şirket kura­

cağını, hele hele ileri bir teknoloji­

nin öncüsü olacağını hiç mi hiç

düşünmemiş. "Ancak teknik bir

dalda çalışırsam başarılı olacağımı

görmüştüm. Elektroniğe merakım

vardı, ülkeme geri döndüm ve

ODTÜ Elektronik bölümüne gir­

dim. Okulu bitirdiğim yıllarda bil­

gisayarın adı yeni yeni duyuluyor­

du. Lisans üstü eğitimi için bilgisa­

yarı seçtim. Doktora yapmak için

de ABD'ye gittim." Menzilcioğlu,

ABD'de 1-2 yıl araştırma görevlisi

olarak çalışıyor. Girişimcilik ruhu

da o zaman şekillenmeye başlıyor.

Aynı dönemde FORE Systems'ı

kurmak fikri ortaya çıkıyor.

Francois, Onat, Robert, Eric

Buraya kadar herşey doğal süre­

cinde seyrediyor. Sonrası ise tıpkı

hızlı çekim film kareleri gibi, çabu­

cak gelişiyor. 1980 yılında doktora

için geldiği ABD'de 10 yıl sonra 3

arkadaşıyla birlikte şirket kuruyor.

Ancak bu şirket bildiğimiz şirket­

lerden değil, ileri teknoloji ürünle­

ri üretiyor ve satıyor. Üstelik bu

ileri teknolojiyi keşfedenler de FO­

RE Systems'ın ortakları. Daha önce

sadece telefon kablolarında mev­

cut olan ATM sistemini fiber optik

kablo üzerinden bilgisayar ağları­

na taşıyorlar. Yani dünya üzerinde

bir teknolojik ilk'i gerçekleştiriyor­

lar. Teknolojik ilk, bir anda keşfe-

olduğunu biliyor.

dilmiyor. Zorlukla, sıkıntıyla geçen

günler, aylar, yıllar... Sürekli de­

ney, deney deney...

ATM, başlangıçta uzak alan -

sonradan yerel alan ağları üzerin­

de başarıyla uygulanmaya başlanı­

yor-, bilgisayar ağları (WAN) üze­

rinde, aynı fiber optik kablo üze­

rinden hem veri, hem de ses ve

görüntüyü aynı anda taşıyan bir

teknoloji olarak gelişiyor. Bu ileri

görüşlülüğün kahramanları; İsviç­

reli Francois, Türk Onat, ingiliz

Robert, Amerikalı Eric; kısacası

FORE. Menszilcioğlu, o yılları şöy­

le anlatıyor:

"1987 yılında ATM teknolojisi­

nin telefon santrallerinde kullanıl­

dığını ve telefon şirketleri tarafın­

dan düşünüldüğünü öğrendim.

Onun üzerine bu konunun araştır­

masını yapmaya başladık. Bu tek­

nolojinin bilgisayarlara çok yatkın

olabileceğini düşündük ve 1990

yılında bir cesaretle şirket kurduk.

Hepimiz 25 biner dolar koyarak

FORE'u kurduk. Ama sermayemiz

yeterli değildi. Kaynak aramaya

başladık. Çok cesur bir atılımla

Amerikan Deniz Kuvvetleri'ne baş­

vurduk. Deniz Kuvvetleri'nin böy­

le bir teknolojiye gereksinim duy­

duğunu öğrenmiştik. Onlara ATM'İ

anlattık, önce bize inanmakta te­

reddüt ettiler. Sonra 1 milyon do­

lar para vererek 1 yıl sonra çözüm­

le birlikte gelmemizi istediler.

"Dünyanın başka bir ülkesinde

böyle bir şey olabileceğini sanmı­

yorum. Çok zor şartlar altında, çok

uzun saatler boyunca çalıştık. 90

günün sonunda ATM adaptörünü

piyasaya çıkardık.

"O zaman hiç bir satış elemanı­

mız, pazarlama birimimiz de yok­

tu. Hiç bir şeyimiz yoktu, herşeyi

kendimiz yapıyorduk, ilk satışları­

mızı telefon ve Internet aracılığı ile

yaptık. Konferans yaptığımız sıra­

larda gelen kişilere anlatarak ürün­

lerimizi sattık. Internet'te ilk müş­

terimiz Northern Telecom oldu.

Satış gerçekleşirken ne onlar ne de

biz, birbirimizin yüzünü bile gör­

medik. Daha sonra ATM kulaktan

kulağa yayıldı. Çok başarılı olduk.

Olayın teknik kısmını geliştirmek

bir yana, şirketi bu durumuna ge­

tirmek çok zamanımızı ve emeği­

mizi aldı."

Onat Menzilcioğlu'nun ABD'ye

gideceği, dünya çapında kabul gö­

recek bir teknolojinin öncüsü ola­

cağı hiç aklına gelmiş miydi? Yanı­

tı, "Hem evet, hem hayır." oluyor.

"Gerek yeteneğim, gerek hırsım

dolayısıyla iyi bir yerlere geleceği­

mi düşünüyordum. Ama bu kadar

başarılı bir şirket kuracağımızı ve

bu noktaya kısa zamanda gelece­

ğimizi hiç tahmin etmiyordum."

Zirve, yeni bir başlangıç

Bulunduğu noktanın başlangıç

olduğunun farkında. Aslında sü­

rekli gelişmenin söz konusu oldu­

ğu yerde hep bir başlangıç vardır.

Bu gerçeği hiç unutmuyor

Onat Menzilcioğlu. "Biz bu

ürünleri çıkardık, artık bu ürünleri

satalım biraz rahat edelim diye bir

düşüncemiz olamaz. Her zaman

daha iyisini, daha ucuzunu, daha

gelişmiş ürünleri ortaya koymak

için çalışıyoruz. Bunun için araştır-

Page 19: İnternette gözler ihaleye çevrildi · Bunu sadece gelir paylaşımı olarak yapıyor" dedi. • Öte yandan açılan ihalede, şartname gereği ihaleyi kazanan şirket altyapıyı

9-15 Ekim 1995 • Sayı: 37 i n s a n l a r 19

ma-geliştirme çalışmalarına eski­

sinden çok eğiliyoruz. Şu anda ge­

lirimizin yaklaşık yüzde 20'sini

araştırma geliştirmeye ayırıyoruz"

diyor.

'Yurtdışında gösterilen ilgi her­

hangi bir ülke insanından farklı

mı, farksız mı' diye soruyorum.

Menzilcioğlu, ABD'de Türk olma­

sının hiç yadırganmadığını, ama

Avrupa'da genellikle yabancılara -

hele bir de Türk olursa- tereddütle

yaklaşıldığını söylüyor. Bununla il­

gili ilginç bir tepki de almış. Al­

manya'ya FORE Systems'ın Başka­

nı olarak gittiğinde karşılarında bir

Türk görmeleri onları hayrete dü­

şürmüş. "İnanamayıp, 'Herhalde

ABD'de doğup büyüdüz' diye sor­

dular. 20 yaşımda ABD'ye gittiğimi

söyleyince hayli şaşırdılar" diyor.

Korkuları da var Menzilcioğ-

lu'nun. Geldiği noktanın oldukça

sorumluluk gerektirdiğinin bilin­

cinde. En çok da FORE Systems

için borsada yatırım yapmış bin­

lerce kişinin malvarlığından so­

rumlu hissediyor kendini. O yüz­

den başarılı çizgiyi sürekli devam

ettirmenin zorunluluğu dikiliveri-

yor karşısına. Ardından, hızlı bü­

yüyen bir şirketi doğru yönde bü­

yütmenin güçlüğünden dem vuru­

yor. 1 yıl öncesini bugünden plan­

lamaya başlamanın çok önemli ol­

duğunu hatırlatıyor. O'na göre

doğru yönde büyümenin kriterleri­

nin ne olduğunu merak ediyorum.

"Doğru büyümede öncelik, şir­

ketteki elemanlardır. Aldığınız ele­

manları çok iyi seçmek zorundası­

nız. Elemanlar da şirketle birlikte

büyüyebilecek kapasitede olmalı.

Bugün aldığınız kişi aynı işi birkaç

yıl rutin olarak yapacak biriyse be­

nim işime yaramaz. Şirketle birlik­

te onun da büyüyebilmesi lazım.

İleride kendine rakip veya köstek

olacak şirketlerden de uzak dur­

mak gerekiyor. O yüzden deyim

yerindeyse büyük oynamayı öğ­

renmelisiniz."

Bilgi toplumu için

bilgi otoyolu

Onat Menzilcioğlu'nun günde­

minde bilgi toplumu da var. O'na

göre bilgi toplumu 'aletlerle' ol­

maz. Önce insanların bilgili olma­

sının gerekliliğini ortaya koyuyor:

"Bugün kurduğumuz bilgisayar­

lar, iletişim ağları gibi teknolojiler

bilgi alışverişini kolaylaştıracak

araçlar. Asıl olan bilgi üretmek ve

bunu paylaşmayı istemek. Bugün

Internet, dünyayı geliştiren bir

akım. Internet'in gelişmesine ba­

karsanız ABD'de Savunma Bakan­

lığı tarafından başlatılan bir ağ or­

tamı olarak gelişti. Bu ağın herkes

tarafından kullanılmasına izin ver­

diler. Ben üniversitede iken bu ağ­

larda 'porno resim taşınsın mı, ta­

şınmasın mı?' diye tartışma yapılı­

yordu. 'Taşınsın' diyenler kazandı.

Bilgisayar ağlarını her noktaya dö­

şemeden önce, bilgiyi herkesin

kullanımına açacak kafa yapısının

olması gerek."

Rekabet ortamında bilgiyi zama­

nında ve doğru elde etmenin karar

vermeyi kolaylaştırdığını söyleyen

Menzilcioğlu, Türkiye'nin dünya

pazarlarında oynayabilmesi için

bir an önce bilgiye erişim meka­

nizmasını iyileştirmesi gerektiğini

dile getiriyor.

Onat Menzilcioğlu'nun Türki­

ye'deki bilgi teknolojisi kullanıcıla­

rına ve satıcı şirketlere anlamlı bir

mesajı var:

"Türkiye eskisine göre bugün

iyi bir konumda. Ancak gittiğim

pek çok ülkeyle karşılaştırdığımda

hâlâ küçük düşüncelerin geçerli

olduğunu görüyorum. Ufak adım­

lar atıp çabuk tarafından bir yerle­

re ulaşmak her zaman tercih edi­

len bir yöntem olmuştur bizde.

Ancak teknolojik yatırım, uzun va­

deli düşünüp cesur adımlar atmayı

gerektiriyor. Bir yerde uzungörüş-

lülük lazım. Biz önce bilgisayarları

alalım, sonra iletişimi kuralım de­

mekle olmaz. Ülkede yeni yollar

yapmazsanız ticareti nasıl geliştire­

ceksiniz? Bu da aynı şey. Bilgi top­

lumu olmak istiyorsunuz ama, yol­

larını döşemezseniz olamazsınız.

Bütün dünya bilgi otoyolundan

(information superhighway) söz

ediyor. Türkiye'de bu bakış henüz

yok."

Internet'in gelişmesine bakarsanız ABD'de Savunma

Bakanlığı tarafından başlatılan bir ağ ortamı olarak gelişti.

Bu ağın herkes tarafından kullanılmasına izin verdiler.

Ben üniversitede iken bu ağlarda 'porno resim taşınsın mı,

taşınmasın mı?' diye tartışma yapılıyordu. 'Taşınsın' diyenler

kazandı. Bilgisayar ağlarını her noktaya döşemeden önce,

bilgiyi herkesin kullanımına açacak kafa yapısının

olması gerek."

Page 20: İnternette gözler ihaleye çevrildi · Bunu sadece gelir paylaşımı olarak yapıyor" dedi. • Öte yandan açılan ihalede, şartname gereği ihaleyi kazanan şirket altyapıyı

20 i n s a n k a y n a k l a r ı 9-15 Ekim 1995. Sayı: 37

Page 21: İnternette gözler ihaleye çevrildi · Bunu sadece gelir paylaşımı olarak yapıyor" dedi. • Öte yandan açılan ihalede, şartname gereği ihaleyi kazanan şirket altyapıyı
Page 22: İnternette gözler ihaleye çevrildi · Bunu sadece gelir paylaşımı olarak yapıyor" dedi. • Öte yandan açılan ihalede, şartname gereği ihaleyi kazanan şirket altyapıyı

22 m e s a i s o n r a s ı 9-15 Ekim 1995.Sayı: 37

FORMAT. ALTUĞ ÖZGENLİK

Merhaba, işte yine hayat normale

döndü. Zaten kış da geldi ve yine bad'lik

krizlerine girmeme az kaldı. Havalar

soğumaya başladı ve ben feci şekilde hasta

oldum. Sadece hasta olsam iyi. Daha da

kötüsü hastalığı tüm şirkete bulaştırmış

olmam. Ofiste sızlanıp duran, kırmızı

burunlu insanlar görmek artık beni pek

şaşırtmıyor.

Geçtiğimiz günlerde Bilişim'95 sona

erdi. Ben tüm etkinlikler boyunca şiddetli

grip nedeniyle bitmiş bir şekilde çevrede

gezindim durdum. Bir de günlük gazete

vardı. Sanırım etkinliklere katılan birçok

Format'çı, etkinlikler boyunca gazete

sayesinde Format'sız kalmadı. Hastayım

diye gezemedim sanmayın. Çünkü daha

önce belirttiğim gibi çok ilginç fotoğraflar

çektim (bu arada birisi de benim sıkıcı bir

çalışma grubunda uyurken fotoğrafımı

çekmiş). Bilişim'95'te çektiğim

fotoğraflardan bir sergi açmak sanırım fena

bir fikir değil. Neyse bu kadar Bilişim '95

konuşmak yeter. Zaten bu yıl da Bilgi

Toplumu olamadık. O yüzden çok sinirli

ve üzgünüm. Zaten Aydın Boysan neden

Bilgi Toplumu olamadığımızı tek cümle ile

açıklamıştı: "Bu kalabalıkta olmaz!"

Genellikle gece uyumadan önce garip

şeyler düşünürüm. Daha doğrusu

uyumadan önce beynim oldukça yaratıcı

ve hızlı çalışır. Ama bu düşündüklerimi bir

yere not etmediğim için, genelde sabaha

hiç bir şey kalmaz. Sanırım daha önceki

Format'larda bundan söz etmiştim. Geçen

gece ise uyumadan önce kafam Mad Max'e

takıldı. Sanırım Mad Max'i bilirsiniz. Yani

şu Mel Gibson'm oynadığı ve bilim-kurgu

sinemasının klasikleri arasında kendine yer

bulan acayip film. Hemen belirtmek isterim

ki acayip kelimesini kötü anlamda

kullanmadım. Çünkü ben o filmi bir hayli

severim. Dün gece de uzun süre film

üzerinde düşündüm ve tüm seriyi

gözümün önünde canlandırmaya çalıştım.

Herkese bu metodu tavsiye ediyorum,

çünkü bu metodla filmi tekrar seyredip

üstünde yorum yapabiliyorsunuz. Filmi

tekrar incelediğimde Mel Gibson'ın hakkını

arayan biri olduğu kanısına vardım. Mad

Max'e de güzel bir Türkçe karşılık buldum:

"Kafayı Yemiş Max". Eğer izlemediyseniz

Mad Max'i hepinize tavsiye ediyorum.

Mutlaka bulun ve seyredin. Mad Max'in

özellikle ilk bölümü binbir zorluk ve

parasızlıkla çekilmiş. Yanlış

hatırlamıyorsam, Cem bir keresinde Mad

Max'i yaratan ve filmi yöneten Avustralyalı

bir adamla tanışmıştı. Zaten filmin çok

büyük özveri ile çekildiğini bana Cem

anlatmıştı. O kadar sınırlı bir bütçe ile,

filmdeki özel efektleri nasıl yapabilmişler,

doğrusu pek anlayamadım.

Bu arada önümüzdeki hafta büyük

olasılıkla tatilde olacağım. O yüzden, 38.

sayı Format'ını da şimdiden yazacağım. Bu

sefer gerçekten tatile çıkacağım. Yani en

azından öyle umuyorum. Tamamen boş ve

amaçsızca şeylerle uğraşmak istiyorum.

Örneğin, güney sahillerine gidebilirsem ve

hava iyi olursa tüm gün sadece manzarası

güzel bir yerde oturup, çevreyi

seyredeceğim. Belki de sadece şarkı

söyleyip, oyun oynarım. Yani bir şekilde

bilgisayarımı yanımda götürmek ya da bir

haftalığına ödünç bir notebook bulmak

zorundayım. En kötü olasılık ise evde

oturmak. O zaman sabahtan akşama kadar

oyun oynar, gitar çalar ve uyurum. Ama

tatile girmeden bayağı yüklü bir şekilde

çalışacağım sanırım.

Bu arada organizasyon bölümümüzde

part-time çalışan ilker adında bir

arkadaşım, bana ilginç bir puzzle hikayesi

anlattı. İlker ve birkaç arkadaşı, doğum

günü için yakın bir arkadaşlarına hediye

olarak 2 bin parçalık bir puzzle almışlar.

Puzzle'ı tamamlayıp öyle vermeyi

düşünmüşler ve sabaha kadar biter diye

yemek masasının başında çalışmaya

başlamışlar. Yalnız ufak bir hesap hatası ile

tahminlerinde iki hafta yanılmışlar. İki

haftalık bir gecikme ile puzzle'ı

arkadaşlarına hediye etmişler. Nasıl mı?

Hepsini bir kağıt üstüne yapıştırarak.

Doğrusu çok ilginç bir fikir.

Size haftaya kadar hoşçakalın diyorum,

ama en erken iki hafta sonra size canlı

yayından seslenebileceğim.

Hoşçakalın.

Page 23: İnternette gözler ihaleye çevrildi · Bunu sadece gelir paylaşımı olarak yapıyor" dedi. • Öte yandan açılan ihalede, şartname gereği ihaleyi kazanan şirket altyapıyı
Page 24: İnternette gözler ihaleye çevrildi · Bunu sadece gelir paylaşımı olarak yapıyor" dedi. • Öte yandan açılan ihalede, şartname gereği ihaleyi kazanan şirket altyapıyı

Timur Selçuk'tan bilişimcilere barış mesajı Bilişim'95'in ilk akşamı

(27 Eylül 1995) Timur

Selçuk ve İstanbul

Oda Orkestrası, Escort Com-

puter'in sponsorluğunda Ce­

mal Reşit Rey Konser Salo-

nu'nda bir konser verdi. Ti­

mur Selçuk, konserinde bili­

şimcilere barış mesajı verdi.

Bu gecenin bilimle sanatın

buluştuğu bir gece olduğu­

nu söyleyen Selçuk, "Ancak

çok önemli bir eksiğimiz

var. Dünyanın her yerindeki

bilgisayarcı dostlarımız, barış

ve hoşgörü içeren bir prog­

ram yapamadılar" dedi.

Konserinin hemen ardından

Timur Selçuk'la bilgi tekno­

lojisi ve müzik üzerine kü­

çük bir söyleşi yaptık. Sel­

çuk, bu gece bilişim sektö­

rüyle birlikte olduklarını be­

lirterek orkestrasının bu

konserde de diğer konserle­

rinde olduğu gibi akıllı ve

duyarlı insanlara seslendiği­

ni söyledi. BT sektörüyle

ilişkisinin evinde kullandığı

müzik çoğaltma aletleriyle,

bilgisayar, yazıcı ve prog­

ramlarla başladığını belirten

Selçuk, aşağı yukarı iki yıldır

bütün programları takip etti­

ğini dile getirdi. Notaların

hazırlanması, çoğaltılması ve

orkestra çalmadan önce ha­

taları saptayabilmek için ev­

de hazırlanan müziklerin

sentetik seslerle dinlenilme­

sinde bilgisayarı kullandığım

belirten Selçuk, kolaylık sağ­

laması bakımından bilgisa­

yarı giderek kendisine daha

yakın hissettiğini söyledi.

Bilgisayara önceleri biraz

mesafeli baktığını söyleyen

Selçuk, "Fakat sonra baktım

ki, işimi gerçekten kolaylaş­

tırıyor. Artık bana soğuk gel­

miyor, tam tersine insan ma­

kineye hükmettiği zaman

çok yararlı" dedi. Bilgisayar­

larla çalışan besteciler oldu­

ğunu, fakat kendisinin o

tarzda çalışmadığını vurgula­

yan Selçuk, şöyle dedi:

"Eğer besteci bu teknolo­

jiyi iyi biliyorsa, aklını ve du­

yarlılığını makineye hükme­

derek bize yansıtıyorsa çok

güzel. Ama, sadece bilgisini

duyarlılık harici kullanıyorsa

o zaman makine ona hük­

mediyor demektir. O halde

çıkan sonuç ileriye dönük

tehlikeli bir sonuçtur. Çünkü

insan makineye hükmetme-

lidir."

Zafer Re-Call'in

Bilişim'95 etkinlikleri kapsamında ikincisi düzenle­

nen Halıcı-midi'95 bilgisayarlı beste yarışmasına ilgi

bu yıl da fazlaydı. 69 eserin katıldığı ön elemeden

finale kalan 12 yarışmacı, oldukça çekişmeli ve başarılı bir

yarışma çıkardı. Birinciliği geçen yıl olduğu gibi bu yıl da

Hakan Özer kazandı. Re-Call adlı bestesiyle birinciliğe la­

yık görülen Özer, iki yıl üst üste birinci olması nedeniyle

aynı yarışmaya artık katılamayacak. Hakan Özer'le yarış­

ma sonrası bir söyleşi yaptık. Özer, 5 yılı profesyonel ol­

mak üzere 7 yıldır müzikle uğraştığını belirterek, bilgisa­

yarla birlikteliğinin ise 10 yıldır sürdüğünü söyledi. Beste­

lerini yaparken önceden çok fazla plan yapmadığını, bir

anda ortaya çıkardığını belirten Özer, "Bu besteyi hazırlar­

ken de 'Böyle bir yarışma var, ona parça hazırlayayım' di­

ye yapmadım. Bu beste, yeni çıkaracağım albümümden

bir parça" dedi. Bilgisayarla yapılan müziğe bazı çevrele­

rin sıcak bakmaması konusundaki görüşlerini sorduğu­

muz Hakan Özer şunları söyledi:

"Bilgisayarı bir enstrüman olarak görmek lazım. Onu da

kullanan var. Onun başındaki insan çok önemli. Bilgisa­

yarı ne derece kullanabiliyor, ne kadar hissedebiliyor. Ta­

bi ki canlı müziğin vermiş olduğu o tını, o haz bilgisayar­

la belki yakalanamıyor, ama inanın istenilse onu da

yakalayabilirler."