İnternette gözler ihaleye çevrildi · bunu sadece gelir paylaşımı olarak yapıyor" dedi....
TRANSCRIPT
İnternette gözler ihaleye çevrildi
• Türk Telekom (TT) A.Ş. tarafından
açılan Internet omurgasına ilişkin
TURNET ihalesinde teklif verme süresi
28 Eylül 1995 tarihinde sona erdi.
İhaleye 4'ü konsorsiyum olmak üzere 5
kuruluşun teklif verdiği öğrenildi. Türk
Telekom'un TURNET ihalesine teklif
verdiği öğrenilen kuruluş ve
konsorsiyumlar şunlar:
IBM, Sprint-ODTÜ-SatKo, Nurol-
Likom-MCI, ITT-Lazer Ex ve Netaş-
TÜBÎTAK-HP.
• TT Genel Müdürü Cengiz Bulut,
Bilişim'95 Etkinlikleri süresince
yayınlanan BT/haber Bilişim'95 Günlük
Gazetesi'ne verdiği demeçte ise,
Internet'de yaşanan sorunların Ocak
1996 tarihine kadar çözüleceğini
söyledi. Bulut, "İhale sonrasında
TURNET şebekesi, Internet'in
altyapısını oluşturacak. TT, VSAT
örneğinde olduğu gibi bu şebekenin
işletmecisi olacak. Bunu sadece gelir
paylaşımı olarak yapıyor" dedi.
• Öte yandan açılan ihalede,
şartname gereği ihaleyi kazanan şirket
altyapıyı oluşturmak için TT'den hatları
satın alacak ve cirosunun en az yüzde
40'ını TT'ye verecek. Ankara'da
konuşulan bir diğer konu ise, hükümet
krizi nedeniyle ihalenin oldukça geç
sonuçlanabileceği. TT'nin 30-40
günden önce ihaleyi
sonuçlandırmayacağı da yapılan
yorumlar arasında yer alıyor.
(Ayrıntılı haber sayfa 3'de)
Arena, OEM
pazarındaki
suskunluğunu
bozuyor Arena, OEM pazarına tekrar
iddialı bir giriş yapıyor. Şirket,
özellikle büyük miktarda mon
taj yapmayan, küçük çaplı bilgi
sayar şirketlerini hedefleyerek
OEM ürünleri pazarına da ağır
lığını koyma hazırlığı içinde.
(Ayrıntılı haber sayfa 9da)
TBD-NESZT
Anlaşması Bilişim'95 Etkinlikleri sırasında
Türk BT sektörü açısından oldukça
önem taşıyan bir iyi niyet anlaşma
sı imzalandı. Etkinliklere Macaris
tan'dan katılan John Von Neumann
Bilgisayar Derneği (NESZT) Başka
nı Gyözö Kovacs ile Türkiye Bili
şim Derneği (TBD) Başkanı Dr. Ali
Arifoğlu, iki derneğin ileride işbirli
ği yapması için 30 Eylül 1995 günü
bir iyi niyet mektubu imzaladılar.
(Ayrıntılı haber sayfa 3 'de)
"CA Türkiye, Avrupa'da 1 numara olacak"
Computer Associates (CA) Tür
kiye'de ofis açtığından bu yana ya
pılanmasını sürdürüyor. 1 Ekim
1995 tarihi itibarıyla şirketin Satış
ve Pazarlama Müdürlüğü görevine
CA Portekiz'den bir yönetici atan
dı. Daha önce CA Portekiz'deki
tüm operasyondan sorumlu olan
Rangel de Lima, CA Türkiye'nin
Türkiye genelinde Satış ve Pazarla
ma Müdürlüğü görevini yürütecek.
Rangel de Lima, "Yalnızca Türki
ye'de değil, Avrupa'da da CA Tür
kiye'yi kendi alanında lider konu
ma getirmeyi hedefliyoruz. Dünya
nın Microsoft'tan sonra ikinci bü
yük yazılım şirketi olan CA, sistem
yönetimi konusunda ise 1 numara.
O halde Türkiye'de de aynı
konumda olmalı" diyor.
(Ayrıntılı haber sayfa 6'da)
7 aylık ithalat umut veriyor; ama... 1995'in 7 aylık ithalat rakamları açıklandı. DİE verilerine göre, bu yılın
ilk 7 ayında toplam 315 milyon 766 bin dolarlık BT ithalatı yapıldı. Yedi
aylık ithalatta başta yazılım olmak üzere tüm kalemlerde bir önceki yılın
aynı dönemine göre artış yaşandı. En fazla artış görülen kalem ise, yazı
lım. 1995'in ilk 7 ayında bir önceki yılın aynı dönemine göre yazılım it
halatı yüzde 148.6 artış gösterdi. 7 aylık toplam BT ithalatı ise bir önceki
yılın aynı dönemine göre yaklaşık yüzde 63 arttı. 7 aylık ithalat verileri ol
dukça iyimser bir tablo çizerken, özellikle hükümet krizi nedeniyle son
üç ay konusunda BT sektöründe bir tedirginlik hakim.
(Ayrıntılı haber sayfa 4 'de)
Onat Menzilcioğlu
Büyük oynamayı öğrenmek A s l ı n d a
yaşamın sır
rı, kendi gü
cünün farkı
na varmak, gücünü doğru kullan
mak, hep bir adım sonrasını iste
mek; kısacası büyük oynamayı
öğrenmek.
Onat Menzilcioğlu da onlardan
biri. Öğrenim için gittiği ABD'de
üç arkadaşıyla bir şirket kurdu
ğunda, o şirketin bugün Ameri
ka'nın en hızlı büyüyen 4 şirketin
den biri olacağı kimin aklına ge
lirdi?
(Sayfa 18-19)
h a b e r 2 9-15 Ekim 1995. Sayı: 37
Bilişim' 95 herkesi buluşturdu... 27 Eylül-1 Ekim 1995 ta
rihleri arasında İnterp-
ro A.Ş'nin organizasyo
nuyla İstanbul'un 4 ayrı me
kanında yapılan Bilişim'95
yine kullanıcısıyla, akade-
misyeniyle, üreticisiyle, san
cısıyla her kesimden insan
ları biraraya getirdi. Etkinlik
ler çerçevesinde düzenlenen
TBD 12. Bilişim Kurultayı, 2.
Tübisad Bilgisayar Fuarı ve
PC Show'95'i, Türkiye'nin
çeşitli yerlerinden gelenler
ve yurtdışından konuklar iz
ledi.
5 günlük bir maratonun
sonucunda etkinlik; daha
fazla katılımcı, daha zengin
bir program, daha doyurucu
bir içerik, daha paylaşımcı
bir ruh halinde gerçekleşti.
Türkiye bilgi teknolojisinin
gündemi, Türkiye'nin bilgi
sayar haftasında oluştu, şe
killendi. Etkinliklerde yoğun
olarak iletişim ve Internet
konuları gündeme geldi. Bil
diriler, eğitim ve uygulama
seminerleri, çalışma grupla
rından oluşan dört günlük
yoğun programda konuşu
lan konular, bütün bir yıl
boyunca sektörün günde
minde olacak, tartışılacak.
Bilişim'95 Etkinlikleri bu yıl
pek çok yabancı konuğu da
ağırladı.
Microsoft'un lise öğrenci
lerine yönelik yaptığı Win-
dows'95 tanıtımı ve IBM'in
OS/2 Warp tanıtım şovunu
Noyan & Noyan eşliğinde
sunması etkinliklere farklı
bir boyut getirdi. Bu arada
katılımcılar, SüperOnline,
Olivetti'nin Avrupa'da az sa
yıda olan evlere yönelik
PC'si, Exper'in Power PC'li
modelleri, Macintosh taklit
leri, AT&T'nin tüm dünya ile
aynı anda duyurduğu En
terprise sunucu sistemleri gi
bi Türkiye'nin gündemine
ilk kez giren konular hak
kında bilgi aldılar.
Bilişim'95'in Kurultay bö
lümü, 30 Eylül'de AT&T Tür
kiye'nin kapanış oturumuyla
sona erdi. AT&T, bilgi ve ile
tişim şireketi misyonuna uy
gun olarak tüm bilişimcileri
biraraya getirdi ve onları
2005 yılının ofisine götürdü.
Oturumun bir bölümünde
Bell Laboratuvarları'ndan
A.S. Krishnakumar, '2010 yı
lında iletişim teknolojisi ve
hizmetleri' başlıklı bir ko
nuşma yaptı. Son olarak Bi
lişim'95 Yürütme Kurulu
Başkanı Tuncer Üney, Bili
şim'95 Etkinlikleri'nin kısa
bir değerlendirmesini yaptı.
Çalışma gruplarından kısa kısa... Çalışma gruplarından kısa kısa.
Kalite için standart gerekli: Doç. Dr. Levent Mollamustafa-
oğlu'nun yönettiği 'Yazılım Kalitesi Nasıl Artırılabilir?' konulu ça
lışma grubunda akademisyenler ve sanayi çevreleri, yazılım kali
tesinin ne şekilde artırılabileceğinden çok 'yazılımda kalite ne-
dir?'i tartıştılar. Yazılım kalitesini artırma konusunda ortada sihir
li bir formül olmadığını söyleyen Mollamustafaoğlu, kaliteyi
önemsemenin, kaliteli yazılım geliştirmede kullanılabilecek stan
dartların olduğunu bilip kullanmanın gerekliliğine değindi.
-- Türk kültürü ve yeniden yapılanma: Bilişim'95 Etkinlikleri
nin son iki çalışma grubundan biri olan Türk Kültürü ve Yeniden
Yapılanma'yı MBS Bilgisayar Genel Müdürü Muhsin Doğrular yö
netti. Dört bölümden oluşan çalışma grubunda yeniden yapılan
manın tanımı, yeniden yapılanma yöntemleri, yeniden yapılanma
yöntemlerinde kültürler arasındaki farklar ve Türk kültüründe ye
niden yapılanma konuları tartışıldı.
Gümrük Birliği için BT bilinci şart: "Gümrük Birliği'nin
Bilişim Sektörüne Yansımaları" başlıklı çalışma grubunda, Güm
rük Müsteşar Yardımcısı Edip Aktaş, gümrüklerde görev yapan
memurların bilgi teknolojilerini tanımadığını, bu nedenle özellik
le yazılım ihracatı başta olmak üzere BT alanında ithalat ve ihra
catta sorunlar yaşandığını belirtti. Aktaş, "Gümrük Birliği arifesin
de 10 bin gümrük memuruna cips ile çip'in farkını öğretmeye ça
lışıyoruz. Gümrük Birliği yeni bir sektörel terbiye, bir kültür ge
rektiriyor. Ne yazık ki gerek bakanlıkta, gerekse gümrüklerde ça
lışan arkadaşlanmız arasında yabancı dil bilen, bilgi teknolojisini
tanıyanların oranı son derece az. Bu sorunları çözmemiz gereki
yor" dedi.
-- Kamuda bilişim personelinin sorunları: Bilişim'95 Etkinlik
leri'nin son çalışma gruplarından "2000'e Beş Kala Bilişim Perso
neli Statüsü", kamu bilişim personelinin yaşadıkları sorunlar, bu
sorunların çözümü ve çözüm için yapılması gerekenler konula
rının tartışıldığı bir ortam oldu. Kamuda çalışan bilişimcilerin sa
yısının Kamu İktisadi Teşekkülleri (KİT) de dahil olmak üzere
yaklaşık 22 bin olduğu öğrenildi. Kamuda bilişimcilerin; 657 Sa
yılı Devlet Personel Yasası, Sözleşmeli Personel (4/B'ye göre) ve
Kadro Karşılığı Sözleşmeli olmak üzere üç ayrı kadroda çalıştırıl
dığı belirtildi.
-- Sağlık Bakanlığı Projeleri tartışıldı: Sağlık Bakanlığı Proje
leri ve Sağlık Bilgi Sistemleri, konulu çalışma Grubu'nu ODTÜ
Öğretim Üyesi ve Sağlık Bakanlığı Projeleri Yöneticisi Prof. Dr.
Semih Bilgen yönetti. Toplantıda, ülkemiz gündeminde bulunan
sağlık reformunda BT'nin yeri konusunda da ilgililer arasında gö
rüş alışverişi yapıldı. Yönetim bilgi sistemleri ve tıbbi bilgi sistem
leri olmak üzere iki ayrı projeden oluşan ve yaklaşık 20 milyon
dolara mal olması beklenen Sağlık Bakanlığı projelerinin 2001 yı
lına kadar büyük bir kısmının tamamlanması hedefleniyor.
-- POS sektöründe yeterince danışmanlık hizmeti yok: "Tür
kiye'de Perakende Otomasyon Sistemleri ve Stardartları", konulu
çalışma grubunda POS'un sorunları tartışıldı. Porcan Genel Müdü
rü Şevki Çan'ın başkanlık ettiği çalışma grubunun açılışında, oto
matik tanıma/veri toplama (OT/VT) endüstri standartlarını belirle
mek için kurulan bir kuruluş olan AIM'in Türkiye kolu AIM Tür-
kiye/MENA tanıtıldı ve faaliyetleri hakkında kısaca bilgi verildi.
Tartışmada ağırlıklı olarak standartlar üzerinde durulurken, bu ko
nuda danışman şirketlerden de fazla bilgi alınamadığı belirtildi.
-- Bilişim Master Planı nda 25 yıl çok uzun: TÜBİTAK, TU
BA ve TTGV tarafından hazırlanan Bilişim Master Planı, Bilişim'95
Etkinlikleri'nde bir çalışma grubunda tartışıldı. Plan, Türkiye'nin
bilgi altyapısıyla ilgili olarak 25 yılda 120 milyar dolar para harca
nacağını öngörüyor. "Bilişim Master Planı Teşvikler ve Tedbirler"
konulu çalışma grubunda, son derece hızlı değişen bilgi teknolo
jisi alanında 25 yıllığına bir master plan yapılmasının doğru olma
dığı vurgulandı. Bilişim master planlarının daha kısa süreli - ör
neğin 2'şer yıllık- yapılması gerektiği konusunda görüş birliğine
varıldı.
-- Üniversite ile özel sektör Internet için tartıştı: Bilişim 95'de
Internet bir kez daha tartışıldı. Boğaziçi Üniversitesi'nden Doç.
Dr. Ufuk Çağlayan'nın yönettiği, "Türkiye'de Internet" konulu Ça
lışma Grubu üniversite ile özel sektörü karşı karşıya getirdi. Ol
dukça fazla kişinin büyük bir dikkatle izlediği toplantı, Internet'le
ilgili politikalar, stratejiler ve planlardan daha çok tarafların birbi
rini suçlamasıyla geçti. TR-NET ve Ulusal Bilgisayar Ağları Grubu
adına konuşan Dr. Attila Özgit, Internet konusunda devlet süb
vansiyonunun ilk dönemde yüzde 100 olmasından yana oldukla-
nnı ve kâr amacı gütmediklerini söyledi. Özel sektör ise üniver
sitenin Internet konusunu Türkiye'de iyi bir yere getirdiğini, an
cak artık bayrağın özel sektöre devredilmesi gerektiği üzerinde
durdu.
-- Dış kaynak kullanımı: Bilgi teknolojisinde dış kaynak kul
lanımı (outsourcing) hem kullanıcı hem de şirketler bazında tar
tışıldı. Trio Çözümevi Yönetici Ortağı Sinan Oymacı'nın yönettiği,
"Dış Kaynak Kullanımı" konulu Çalışma Grubu'nda ortak görüş,
ana rekabet alanlarının dışında birçok konuda dış kaynak kulla
nımı yoluna gidebileceği yönündeydi. Dış kaynak kullanımının
verimlilik ekseninde değerlendirilmesi gerektiği de belirtildi.
BT'de dış kaynak kullanılacak alanlar arasında ise şunlar sayıldı:
Analiz ve rapor, dağıtım hizmetleri, proje yönetimi, kodlama sis
temi ve eğitim hizmetleri.
-- CASE metodolojisi: Uygulama yazılımı geliştirmede CASE
araçlarının ve CASE metodolojisinin tartışıldığı çalışma grubuna I-
Bimsa Bilgi Temeli ve Uygulama Destek Müdürü Nuray Akmeriç
başkanlık etti. Katılımın yoğun olduğu çalışma grubu toplantısın
da ilk olarak konuşmacılar CASE'in tanımı ve yapısı hakkında ka
tılımcılara bilgi verdi. Çalışma grubunda katılımcılar, konuşmacı
lara daha çok CASE ve metodoloji tanımlamaları konusunda so
rular sordu.
-- Açık sistem, yazılımda pek geçerli değil: Bilişim'95 Etkinlik
leri'nin ilk gününde Naryaz Bilgisayar Genel Müdürü Ataman Yıl-
dırım'ın başkanlığında 'Açık Sistemlerin Türkiye'deki Gelişimi'
konulu bir çalışma grubu yapıldı. Çalışma grubunun temel konu
lan, açık sistemlerin UNIX ile gelişmesi, standartlar, UNIX ve
NT'nin geleceği, açık sisteme nasıl ve neden geçildiği, TRUUG
(Açık Sistem Kullanıcıları Derneği) çalışmaları gibi başlıkları içe
riyordu. Tartışmacılar, bugün artık donanımda bağımlılığın yüzde
100 aşıldığı, buna karşılık yazılımda bağımlılığın hala sürdüğü ka
nısında birleştiler.
-- TBV, sorun çok çözüm yok: Bilişim'95 Etkinlikleri'nin TBD
12. Bilişim Kurultayı'nın son günü yapılan "Türkiye Bilişim Vak-
fı-Bilgi ve İletişim Teknolojileri Kullanarak Devletin Yeniden Ya
pılandırılması" başlıklı çalışma grubunda, önce sorunlar ortaya
konuldu. Çalışma Grubu'nun başkanlığını yapan Türkiye Bilişim
Vakfı (TBV) Başkanı Faruk Eczacıbaşı, bu çalışma grubundan
TBV'nin ilgileneceği projeler üretilmesini amaçladıklarını; bu ne
denle sorunların belirlenmesinden sonra somut çözümler ve bu
çözümlere ulaşacak projeler üretilmesini istedi. Çalışma grubuna
katılanlar, sorunların belirlenmesinde son derece üretkendiler.
Sorunların çözümündeki üretkenlik ise yeterli değildi.
Yazılımda Önkestirim Yöntemleri: Bilişim'95 Etkinlikle
ri'nin oldukça ilgi çeken bir başka çalışma grubu ise, Prof. Dr. Ay
dın Köksal'ın yönettiği "Yazılımda Önkestirim Yöntemleri" idi.
Yazılım projelerinde maliyet ve zaman hesaplamasına yönelik de
ğişik yöntemlerin ele alındığı çalışma grubunda, her kuruluşun
kendine özgü bir yönteminin olduğu sonucu ortaya çıktı.
9-15 Ekim 1995. Sayı: 37 h a b e r 3
Internet'te gözler ihaleye çevrildi
GÜNEŞ KAZDAĞLI
Türk T e l e k o m ( T T )
A.Ş. tarafından açılan
T U R N E T iha les inde
son başvuru tarihi 28 Eylül
1 9 9 5 idi. İ h a l e y e I B M ,
Sprint-ODTÜ-SatKo, Nurol-
Likom-MCI (MCI'ın gruba ta
şıyıcı firma olarak dahil ol
duğu öğrenildi), ITT-Lazer
E x v e Netaş-TÜBİTAK-
HP'nin teklif verdiği öğrenil
di. TÜBİTAK' ın ihaleye geç
tiğimiz aylarda Bilvak altın
da kurulan ve yüzde 40 his
seye sahip olduğu TR-NET
iletişim A.Ş. olarak değil, bu
güne kadar Internet hizmeti
v e r e n E n f o r m a s y o n D a i r e
Başkanlığı öncülüğünde gir
diği bildirildi.
iha le şar tnamesi gereği
k a z a n a n şirket/şirketler,
TURNET altyapısını oluştu
racak. B u n u n için de T T ' d e n
hatları satın alacak ve yıllık
cirosunun en az yüzde 40' ını
TT 'ye verecek, ihalenin so
n u c u n d a T T ' y e v e r i l e c e k
yüzdenin etkili olacağı da
yapılan yorumlar arasında
yer alıyor.
TT G e n e l Müdürü Cengiz
Bulut ise Bil iş im'95 Günlük
Gazetes i 'ne verdiği d e m e ç t e
Internet 'te yaşanan sorunla
rın O c a k 1996 tarihine kadar
çözüleceğini söyledi. Bulut,
T U R N E T şebekes i olarak ad
landırılan altyapının oluştu
rulması için açtıkları ihalenin
sonuçlanmasını bekledikle
rini belirterek, " B u ihale so
nuçlandıktan sonra gerekli
altyapı kurulacak. O n d a n
sonra servis sağlayıcı o l m a k
isteyen ya da bugün bu hiz
meti veren kuruluşların bize
müracaat etmelerini isteye
ceğ iz . Y a ş a n a n sorunlar
1996 yılının O c a k ayında ç ö
zülmüş olacak" dedi.
TT G e n e l Müdürü Cengiz
Bulut, ihaleyi kazanan kuru
luşun Internet' in altyapısını
oluşturacağını, Türk T e l e -
k o m ' u n ise VSAT örneğinde
olduğu gibi bu ş e b e k e n i n iş
letmecisi olacağını belirterek
şunları söyledi:
"TT, bunu gelir paylaşımı
olarak yapıyor. Dolayısıyla,
yatırım yükünü hafifletmiş
oluyor, ihaleyi kazanan grup
sadece yatırımı yapacak. Ser
vis sağlayıcının gelip başvu
racağı adres yine biziz, işlet
mecisi de, sahibi de Türk T e
lekom; diğerleri belli bir ge
lir payı a lmak üzere buraya
katılıyorlar. B u n u n karşılı
ğında da yatırım yapıyorlar."
Ö t e y a n d a n Ankara 'da
T U R N E T ihalesiyle ilgili ola
rak konuşulan bir diğer ko
nu ise TT G e n e l Müdürü
Cengiz Bulut 'un öngörüleri
nin tam tersi yönünde. B u
lut, ihalenin sonuçlanmas ı
ve Internet sorununun ç ö
zülmesi için O c a k 1996'ya
tarih verirken, p e k ç o k ilgili
ihalenin 30-40 günden ö n c e
sonuçlanamayacağı yorumu
nu yapıyor. Ö t e yandan, An
kara 'da yaşanan h ü k ü m e t
krizinin de ihalenin sonuç
lanmasını gecikt ireceği bir
başka yorum. Ankara kulis
lerinde dolaşan söylentiler
d e n bir diğeri ise, ihaleyi ka
zanacak gruba ilişkin. Inter
net ihalesinin TT'nin özelleş
tirilmesi ile bağlantısının ol
duğu s ö y l e n e n yorumda,
T T ' y e talip olan kuruluşların
T U R N E T ihalesine de teklif
verdiği ve bu kuruluşların
şansının yüksek olduğu ileri
sürülüyor.
TBD-NESZT Anlaşması
Bilişim'95 Etkinlikleri sıra
sında Türk BT sektörü
açısından oldukça ö n e m ta
şıyan bir iyiniyet anlaşması
imzalandı. Etkinliklere Ma
car i s tan 'dan katı lan J o h n
V o n N e u m a n n Bi lg isayar
D e r n e ğ i ( N E S Z T ) B a ş k a n ı
G y ö z ö Kovacs ile Türkiye
Bilişim Derneği ( T B D ) B a ş
kanı Dr. Ali Arifoğlu, iki der
neğin ileride işbirliği yapma
sı için 30 Eylül 1995 günü
bir iyiniyet mektubu imzala
dılar. Söz konusu mektupta
iki derneğin ve üyelerinin,
BT ve bilimsel organizas
yonlarda sıkı işbirliği ve bil
gi alışverişi yapması konu
sunda iyi niyet bildirildi.
Mektupta ayrıca T B D üyele
rinin, NESZT' in Macaris
tan'da düzenlediği COMP-
FAIR'96 fuarı ve N E S Z T
kongresine, NESZT üyeleri
nin de Bil iş im'96 Etkinlikle
rine katılımında karşılıklı ko
laylığın sağ lanması k o n u
sunda da niyet belirtildi.
T B D Başkanı Dr. Ali Ari
foğlu, T B D ' n i n 1996 'da 25 .
yılı dolduracağını ve bu ne
denle 25. yıl etkinlikleri çer
çeves inde uluslararası plat
formlara ç ıkmak istediklerini
belirterek, "Benzer i uluslara
rası kuruluşlarla sürekli bir
işbirliği sağlama amacında
yız" dedi.
Bu iyiniyet mektubunu en
kısa sürede Y ö n e t i m Kuru-
lu 'nda görüştükten sonra,
bir prensip anlaşmasına ç e
vireceklerini vurgulayan Ari
foğlu, ayrıca İngiltere Bilgi
sayar Derneği (British Com
puter Society) ile de iletişim
kurduklarını, ancak henüz
bir iyiniyet mektubu imzala
madıklarını dile getirdi.
Teknoparklar
TINAZ TİTİZ
T eknopark, endüstri parkı, teknopolis, bilim
parkı, teknoloji merkezi gibi adlandırmala
rın hepsi ayrıntı düzeyinde farklı olsa da felsefe
olarak aynı amaca yöneliktir: Bilim, teknoloji
ve girişimciliği, güzel bir yaşam çevresi içinde
bir araya getirmek.
Teknopark kavramının ülkemizde gündeme
geldiği tarihten bu yana birkaç küçük tekno
park kuruldu, epey de sözü edildi. Hatta en son
çevre teknoparkı gibi, ne olduğu pek belli ol
mayan bir park kurulacağı bile belli bir coşku
anında söyleniverdi.
Adı ne olursa olsun bu tür alan lar, üniver
site ya da araştırma kurumları ile fiziki bağlantı
halinde, onların imkanlarından (kütüphane, bil
gisayar, laboratuvar, donanım parkı, uzman vb)
kolayca yararlanabilen yerlerdir.
Buralarda kendilerine yer gösterilen girişim
ciler, bu imkanları kullanarak, bilimden tekno
loji ve onu da girişimcilikle birleştirerek iş ya
ratırlar. Yaratılan bu iş lerden sağlanan kârlar
dönerek bu alan ların gelişmesine yol açar.
Bugün dünya devi durumuna gelmiş birçok
kuruluş, üniversite kampusları içinde oluşturul
muş baraka-parkların içinde serpilip gelişmiştir.
İşin ikinci boyutu, hemen hemen bütün
dünyada kentlerin yoğun yaşam baskısından,
her tür kirlilikten bunalan insanların ve özellik
le de uzman nitelikli insanların, kentlerden
kaçmak istemesi ama gidecekleri yerlerde de
kentlerin bazı konforlarını arar olmalarıdır.
Hastanesi, çocuğunu gönderebileceği iyi bir
okulu, geniş spor ve rekreasyon alanları gibi
konfora sahip ama şehirden uzak alanlar,
2 0 0 0 ' l i yılların yeni yerleşim-sanayi bölgesi
modelini oluşturacaktır.
Dünyada bu trendin farkına varanlar sanıl
dığından çok daha fazladır. Okyanusun orta
sındaki cennet gibi yüzlerce ada, bu tür
alan lar için biçilmiş kaftandır. Girişimciler
şimdi dünyanın dörtbir yanını bu gözlerle ince
lemekte, uygun yerlerde teknopark ya da tek-
nopolisler geliştirmeye çalışmaktadırlar.
Bu eğilim, küreselleşme denilen eğilimle de
son derece uyumludur. Sermayenin milliyetinin
kalmadığı günümüzde, bir yerden sermaye, bir
yerden uzmanlık, bir yerden toprak biraraya
gelmekte, üretilen (genellikle hi-tech) ürünler
de tüm dünyaya pazarlanmaktadır.
Bu gelişmeler karşısında hala yöresine kü
çük sanayi sitesi yaptırarak oto tamircilerini (ve
seçimlerde de oylarını) biraraya toplamak eğili
minde olan politikacımız ve onlardan pek farkı
bulunmayan dinozor bürokratlarımızın biraz
olsun gözlerini açmaları iyi olacaktır.
1983 yılında toplam turistik yatak sayısı
7 0 . 0 0 0 olan Türkiye'nin -ki o tarihte yalnız Ro
dos adasında 7 0 . 0 0 0 yatak vardı- bugünkü du
ruma gelişi, ne denli eleştirilecek yanları da bu
lunsa, kamu arazilerinin devlet eliyle turizm gi
rişimcilerine tahsisi yoluyla olmuştur. Tahsisler
de yolsuzluklar olmuşsa o, metodun yanlışlığı
nı değil insanların ahlaksızlığını gösterir.
Bugün aynı atılımı, 3 0 0 yıldır bir türlü ev-
lendiremediğimiz bilim, teknoloji ve girişimci
liği biraraya getirmek amacıyla yapmalıyız.
Devletin elinde bulunan ve korunamadığı için
mafyanın gelişmesine yarayan arazilerin uygun
nitelikte olanlarını TÜBİTAK eliyle teknopolis-
ler, teknoparklar vb alanların geliştirilmesi için
birer "asset" olarak ortaya koyabilir ve bunları
geliştirebilecek olan girişimcileri çağırabiliriz.
Belirli bir şartname uyarınca, çeşitli fikirlerin
serbest rekabetine açılacak olan bu alanlar üze
rinde söz konusu evlendirme işini yapacak
yerli ve yabancı girişimciler çıkacaktır.
Turizm arazilerinin tahsisinde, küçük küçük
alanların onlarca turizm girişimcisine tahsisin
de Turizm Bakanlığı çeşitli baskılar altında kal
mıştır. Bu bir gerçektir. Diğer yandan, çok sayı
da küçük parsele inşa edilen birbiriyle uyum
suz turistik tesisler, doğanın bir yamalı bohçaya
dönmesine de yol açmıştır.
Ve nihayet, bu küçük parseller için olduk
olmadık para sahibi olan herkes bakanlığın ka
pısına üşüşmüş, bir bölümü de işi beceremeye
ceğini anlayınca bürokratlara rüşvet önermeye
kadar işi götürmüştür.
Kamu arazilerinin teknoparklara tahsisinde,
bu deneyimden yararlanmak gerekir. Bu defa,
küçük alanları TÜBİTAK eliyle teknoloji giri
şimcilerine tahsis etmek yerine, çok büyük
alanları konsorsiyum lara tahsis etmek, onun
ise üçüncü şahıslara -belirli bir genel şartname
uyarınca- irtifak hakkı tesis etmesi yolu seçil
melidir.
T O B B tarafından hazırlandığını duyduğu
muz bir kanun tasarısı (!) Teknoloji Bölgeleri
ile ilgili düzenlemeleri içeriyormuş.
Küçük sanayi sitelerinden daha ileri geçe
memiş bir yaklaşımın bütün izlerini taşıyan bu
taslağı irdeleyince, bir yanlışın yapılmak üzere
olduğu düşüncesiyle bu yazıyı kaleme aldım.
Kamu arazilerinin büyük parçalar halinde
konsorsiyumlara tahsisi ve onun da daha kü
çük girişimcilere tahsis modelinin ayrıntıları
üzerinde burada durmayacağım. Ama ilgili
lerden ilgilenen olursa turizm için hazırlan
mış bulunan modeli kendilerine tevdi ede
rim.
Kamunun elindeki başa dert olmuş alanları
bir anda işe yarar hale getirmek mümkündür.
Hem devletin herhangi bir yatırım yapmasına
gerek kalmadan.
4 h a b e r 9-15 Ekim 1995. Sayı: 37
Kurultayın ardından
M. SİNAN OYMACI Trio Çözümevi Yönetici Ortağı
Bilişim Kurultayı'nın a r d ı n d a n izlenim
lerimi yazarak, bazı konulara değin
mek istiyorum.
Öncel ik le, çok başarılı bir organizas
yondu. Emeği geçen herkesi kutlamak ge
rekiyor. Katılımcıların mutluluğu, bilgi tek
nolojisi sektörüne verilen destek, her tür
lü yorgunluğun üstesinden gelecektir.
Kurultayın ve fuarın gerçekleştirildiği
mekan çok güzeldi. Önümüzdeki seneler
de daha da güzele gidileceği konusundaki
görüşlerimiz bir kere daha perçinlendi.
Özel l ikle bildirilerin sunulduğu yer ile,
tanıtım seminerleri ve fuar alanı arasında
ulaşım olanağının sağlanması çok olum
luydu. İstendiği anda, her mekana kolayca
ulaşabiliyorduk.
G e ç e n seneki kurultay izlenimlerimde,
"Günlük gazetelerimizden birisinin bilgi
sayar sektörü ile ilgili haberleri verdiği gü
nün kurultayın başladığı güne denk gelme
si, gazeteyi bir Bilişim Kurultayı özel sayı
sı haline getirmişti." şeklinde yazmıştım.
Bu sene sanki çok olağanmış gibi, daha
çok yayın organında yer almasına karşın,
şaşırmadım.
T B D Türkiye Bilişim Derneği, TÜBİSAD
Türkiye Bilgi İşlem Hizmetleri Derneği ve
organizasyonda çok emek harcayan In-
terpro A.Ş.'ye teşekkürlerimizi iletmek ge
rektiğini düşünüyorum. Özellikle, Interpro
çalışanları arılar gibiydiler, her salonda,
her köşede rastlamanız olasıydı.
Dikkatimi çeken bir konuya değinme
den geçemeyeceğ im;
Sanki kurultay, yıllar ilerledikçe, daha
çok şirket ve ürünlerin ön plana çıktığı bir
tanıtım organizasyonuna dönüşüyor. G e ç
tiğimiz senelerde bildiriler, gerçekleştirilen
örnek çalışmalar daha ilginçti. Bu sene de,
tabii ki bunlar mevcuttu.
Y ine de, tanıtım seminerleri programına
bir göz attığınızda, bildirilerin dışında da
izlemeniz gereken toplantılar olduğunu si
ze hatırlatan, başka programlara katılma
nızı engelleyen bir güç ile karşı karşıya
kaldığınızı zannedebilirdiniz.
Bu sene ilgimi çeken bir başka olay,
kendi bakış açımdan değerlendirdiğimde,
özellikle SuperOnLine'ın sağladığı Internet
erişimi, elde edilen sürate şapka çıkarma
mı gerektiriyor.
Belirtildiğine göre, son kullanıcıların
kendi mekanlarından aynı hızda Inter-
net'e erişmeleri de mümkün olacak. Bu
durumda yeterinden fazla kullanıcı bula
caklarını tahmin ediyorum. En azından
pek çok kişiye, Internet'e erişmenin, üste
lik grafik olarak, yavaş olmayacağını gös
terdiler.
Benim, "Sabır, İnat ve Umut" tezimin
doğruluğu galiba kanıtlanmak üzere.
Fuar ve PC Show kısmı için söylenecek
lere gelirsek; bu sene şirketler daha profes
yonellerdi. Standlar özenle hazırlanmış,
tanıtım malzemeleri titizlikle seçilmişti.
Daha büyük bir mekanı bile doldurabile
cekleri izlenimi veriyorlardı.
Diğer yorumları da önümüzdeki hafta
ya bırakalım.
* * * * *
Sinema sezonu başladı. İlerleyen gün
lerde birbirinden ilginç filmler vizyona
girmek üzere. Bu sıralarda izlediklerim
arasında, "Casper" ve "BraveHeart", iki il
ginç film. "Casper"'da, sevimli hayaletin
yaptıklarını izlerken, "BraveHeart"'ta, ül
kesinin özgür olmasını isteyen kahrama
nın öyküsü anlatılıyor. İki film de izlenme
ye değer. Ancak, "BraveHeart ' ın üç saat
ten uzun bir film olduğunu belirtmeliyim
ki, izlemek için z a m a n a ihtiyacınız oldu
ğunu bilerek yola çıkın.
* * * * *
Kurultay'daki "Outsourcing-Dış Kaynak
Kullanımı" konulu çalışma grubundan
notları, bir sonraki yazımda aktaracağım.
Çok ilginç konular görüşüldü. Katılan her
kese, buradan tekrar teşekkür ediyorum.
* * * * *
Fletcher Knebel'den bir alıntı ile yazıyı
noktalamak istiyorum; "Günlük hayatı
mızda, boş zamanlarımızda neyle uğraşa
lım diye düşünmeye gerek kalmamıştır.
Ulaşımın modern metodları sayesinde bü
tün bu zamanı işe gelip giderken kullan
maktayız."
İletişim adresi:
E-mail: [email protected]
7 aylık ithalat umut
veriyor; ama...
1995'in 7 aylık ithalat ra
kamları açıklandı. DİE
verilerine göre, bu yılın
ilk 7 ayında toplam 315 mil
yon 766 bin dolarlık BT itha
latı yapıldı. Bu rakam bir ön
ceki yılın aynı dönemine gö
re yüzde 63 artış ifade edi
yor. 1995'in 7 aylık BT itha
latı, 1993'ün aynı dönemine
göre de yüzde 14 artmış du
rumda.
7 aylık toplam BT ithala
tında tüm kalemlerde bir ön
ceki yılın aynı dönemine gö
re artış görülüyor. Özellikle
yazılım ithalatı geçen yılın
aynı dönemine göre yüzde
148.6 artış göstermiş durum
da. Yazılımdan sonra en faz
la artış görülen kalem ise
yüzde 73.4 ile yedek parça.
ATM ve modem dışında tüm
kalemlerdeki ithalat 1993'ün
aynı dönemine göre de artış
gösteriyor. ATM ve modem
de ise 1993'ün aynı dönemi
ne göre düşüş var.
Yazıcı ithalatındaki artış
yedinci ayda da devam edi
yor. Bu yılın ilk 7 ayında ya
zıcı ithalatında geçen yıla
oranla yaklaşık yüzde 80 ar
tış görülüyor. Yazıcı ithala
tındaki artışta daha önceki
ithalat haberlerimizde de be
lirttiğimiz gibi lazer yazıcı
kalemi etken oluyor. 7 aylık
lazer yazıcı ithalatı bir önce
ki yıla göre yüzde 1,157 ora
nında artış gösteriyor.
7 aylık BT ithalatı göster
geleri oldukça olumlu bir
tablo çizerken, şu anda tüm
gözler son üç aya çevrilmiş
durumda. Özellikle yaşanan
hükümet krizi ve önümüz
deki döneme ilişkin politik
ve ekonomik belirsizlikler
BT sektörünü de olumsuz
etkiliyor. Eylül sonu Ekim
başı itibarıyla piyasalarda
(fuarlara rağmen) bir dur
gunluk gözleniyor.
Belirsizliğin devam etmesi
ya da ekonomik/politik
alanda herhangi bir olum
suzluk 1995 yılına ait tablo-
lan bir anda değiştirebilir.
Kısaca, BT sektörünün gözü
ve kulağı şu sıralar Anka
ra'da...
1995'in ilk 7 aylık ithalat rakamları açıklandı. 7
ayda toplam 315 milyon 766 bin dolarlık BT
ithalatı yapıldı. İthalat verilerinin oldukça olumlu
bir tablo çizmesine karşın, özellikle hükümet
krizi nedeniyle şimdi gözler son üç ayda...
6 h a b e r 9-15 Ekim 1995- Sayı: 37
Bilişim sektörünün sesi NEZİH KULEYİN
SEMOR A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı
Bilişim'95 geçtiğimiz hafta tüm sektörün
birlikteliği olarak İstanbul'da gerçekleşti.
Gerçekleşti yerine daha birçok başka kav
ram da kullanılabilir. Örneğin 'Bilişim'95
birlikteliği kutlandı' denilebileceği gibi 'Bili
şim'95 şöleni yapıldı" da denilebilir. Etkinli
ğimizin büyüklüğü, görkemi ve sosyal etki
sinin boyutları konusunda söylenecek bir
çok kelimenin olması gerçekten çok güzel.
Her etkinlik hakkında şüphesiz birçok şey
söylenebilir, fakat bizim aklımıza önce hep
iyi şeyler geliyor.
Bilişim'95 aynı zamanda sektörümüzün
mesajlarını ilgili kamu kurum ve kuruluşla
rına aktardığı geniş bir platform görevini de
üstlenmişti. Bu görevin gereği gibi yerine
getirildiğine inanıyorum. Her ne kadar sa
bah ve akşam televizyon kuşaklarında geç
miş yıllara göre daha az yer almışsak da, bu
azlığa rağmen rastladığım herkes bana et
kinlik ile ilgili herhangi bir haberi duyduğu
nu belirtti. Ayrıca çok sevindirici bir sonuç
da aldığımıza inanmaktayım. Yine rastladık
larımız, sektör olarak kamu ve basının ilgi
sinden şikayetçi olduğumuzu duyduklarını
ve bu olumsuz durumdan kurtulmak amacı
ile seneye daha değişik yöntemler planladı
ğımızı öğrenmişlerdi.
Bilişim'95 etkinlikleri içerisinde erişilme
yen herhangi bir toplum kesimi kalmış mıdır
sorusunu irdelememiz gerekmektedir. Mic
rosoft yaptığı büyük atak ile lise öğrencileri
ile büyük buluşmasını gerçekleştirdi. Inter
net, Bilişim'95'in bir ana teması olmamakla
birlikte zorunlu olarak kongrenin ana konu
su olmayı başardı. Bu başarıda kamu Inter-
net'çilerinin, Internet'in özelleşmesi için ça
lışanlarına karşı gerçekleştirdikleri savunma
taktiklerinin önemi büyüktü. Bu taktiklerin
Çanakkale savunmasından sonra harp tarihi
kitaplarında taktik dersi olarak okutulması
nın önerildiğini de yakın çevremizden öğ
renmiş bulunuyoruz.
Internet konusunda ek olarak bazı şeyle
rin daha net anlaşılması gerektiği görüşünü
taşımaktayız. Internet'in başlangıçta kamu
yatırımı olarak ele alınması ve kullanımının
yaygınlaştırılması gerçeğini reddetmek doğ
ru bir görüş değildir. Anlaşılmaz olan bu gö
rüşü savunanların nasıl olup da savunma
yapar durumuna düşürüldükleridir.
Bu arkadaşlarımız Devletin Internet'e
yaptığı yatırımı yetersiz bulmakta ve bu ya
tırımın arttırılmasını ya da en az diğer ülke
lerdeki orana kadar yükseltilmesini savun
maktadırlar. Diğer görüş ise yapılan Internet
yatırımının yeterli olduğunu bundan sonra
Internet'i kullanmak isteyenlerin bu işi ya
pacak şirketler ile anlaşması gerektiğini sa
vunmaktadır. Şaşırtıcı olan odur ki, savun
ma durumunda olması gerekenler saldırı
durumundadır. Sektörümüz her zaman ol
duğu gibi bu sorunu da görüşmeler ve man
tıklı orta noktalar bularak çözecektir. Fakat
bir başka yanlış görüşün koridorlarda dolaş
tığını görmeden edemedik. O görüş de In
ternet'in Alaaddin'in sihirli lambası olduğu
ve bu lambanın ışığının tüm dünyayı aydın
latacak kadar güçlü olduğu görüşünü savu
nuyordu ki, bu görüşe gecenin ve güneşin
itiraz ettiğine dair ciddi duyumlarımız da ol
du. Bizim duyumlarımız ne olursa olsun
Noyan&Noyan'ın Internet gösterisinin Ce
mal Reşit Rey Konser Salonu'na güneşten
düşen bir parça olduğuna kimsenin itirazı
olmasa gerek.
T B D 12. Bilişim Kurultayı içerik olarak
gerçek anlamda bir bilgi ziyafetiydi. ODTÜ
Bilgisayar Mühendisliği Bölümü'nden Dr.
Attila Özgit'in eğitim semineri olarak sun
duğu Bilgisayar Mimarisi ve Başarımı ile
Hoca Ahmet Yesevi Üniversitesi'nden Dr.
Yalçın Özkan'ın sunduğu Karar Destek Sis
temleri ve Uygulamaları adlı eğitim
seminerleri izleyenler açısından büyük
yarar sağlayan sunuşlardı. Teker teker tüm
bildiriler hakkında görüş bildirmek için
yerimiz şüphesiz yetersiz fakat bildirilerin
düzeyi ve ilginin büyüklüğü sonunda tüm
katılımcıları acaba paralel oturumları azalt-
sak mı noktasına götürdüğü de bir gerçek.
Bina iyi yükseliyor.
"CA Türkiye, Avrupa'da
1 numara olacak"
Computer Associates
(CA) Türkiye'ye, 1
Ekim 1995 tarihi iti
barıyla Satış ve Pazarlama
Müdürlüğü görevine CA
Portekiz'den bir yönetici
atandı. Daha önce CA Porte
kiz'deki tüm operasyondan
sorumlu olan Rangel de Li
ma, CA Türkiye'nin Türkiye
genelinde Satış ve Pazarla
ma Müdürlüğü görevini yü
rütecek.
Rangel de Lima, CA'nın
Türkiye'deki aktivitelerinde
Türk yönetici yerine neden
yurtdışından bir yönetici
atandığı konusunda şöyle
bir açıklama yaptı: "Bugün,
33 ülkede CA'nın kendi ku
ruluşu var. CA Türkiye'nin
de diğer ülkelerdeki kuru
luşlarıyla bütünleşmesini is
tiyoruz. CA'nın özel çözüm
lerini bu entegrasyon ve
know-how ile birlikte Türki
ye pazarına sunma düşünce
sindeyiz. Ben de bu amaca
ulaşmak için buradayım."
CA Türkiye'deki bütünleş
me operasyonunu daha da
hızlandıracak olan De Lima,
şirketin tüm işletme politika
sını Türkiye'de de yerleştir
mek ve iyileştirmek amacın
da. De Lima ile CA'nın dün
ya ve Türkiye politikaları
üzerine konuştuk. Rangel de
Lima, "Biz, müşterilerimizin
işlerini emanet ettikleri
ürünler geliştiriyoruz" der
ken, CA'nın iş dünyasına
yönelik ana bilgisayarlardan
masaüstüne kadar yazılımla
rı olduğuna dikkat çekti. Şir
ket, dünyada downsizing'e
(sistem küçültme) yönelme
nin hızla arttığı bir dönemde
hâlâ ana bilgisayar sistemle
rine büyük önem verdiğini
açıklıyor. Bugün kullanıcıla
rın kesintiye tahammülü ol
mayan sistemlere halen ge
reksinimi olduğu, dolayısıyla
bu noktadaki misyonlarını
devam ettirecekleri belirtili
yor. "Ana bilgisayarların de
ğişen rolünü üstlenen kuru
luş, CA'nın yazılımları ola
cak" diyen Lima, söz konusu
rolü Türkiye'de de sürdüre
ceklerini sözlerine ekliyor.
CA'nın Türkiye pazarın
daki müşterilerinin hemen
hepsi ana bilgisayar kullanı
cıları. Şirketin hedefi, Türki
ye'deki ana bilgisayar kulla
nıcılarına doğrudan hizmet
vermek. Buna karşılık açık
sistemler, ortaboy UNIX sis
tem çözümlerini ise çözüm
ortakları aracılığıyla pazarla
mayı planlıyor. Şu anda Tür
kiye genelinde 10 iş ortağıy
la çalışan CA Türkiye, gele
cekte bu sayıyı ve verilen
çözümün kalitesini artırmayı
amaçlıyor. Türkiye'de de
sistem küçültme projelerinin
olacağını hatırlatan Lima,
CA'nın da bu yüzden Türki
ye'de olduğunu ve kullanıcı
ların açık sistemlere geçişine
yardımcı olacaklarını vurgu
luyor.
Rangel de Lima'nın, CA
Türkiye için hedefleri çok
agresif. CA Türkiye'yi Avru
pa'da kendi alanında bir nu
mara yapma amacı taşıdıkla
rını belirten Lima, "Benim
üstlendiğim misyon bu. Yal
nızca Türkiye'de değil, Av
rupa'da da CA Türkiye'yi
kendi alanında lider konu
ma getirmeyi hedefliyoruz.
Dünyanın Microsoft'tan son
ra ikinci büyük yazılım şir
keti olan CA, sistem yöneti
mi konusunda ana bilgisa
yarlardan masaüstüne kadar
geniş bir spektrumda hizmet
veriyor. Oysa Microsoft'un
rolü masaüstünde başlar ve
biter. O yüzden sistem yö
netimi konusunda CA bir
numara. O halde Türkiye'de
de 1 numara olması gerek.
CA Türkiye Avrupa'da da 1
numara olabilir, niye olma
sın?" diyor.
9-15 Ekim 1995. Sayı: 37
Kovacs: "Çalışmalarımız
engellendi" ALTUĞ ÖZGENLİK
Bilişim'95 Etkinl ik ler i 'ne
"1957 Yıl ından Bu Y a n a
Macaristan ve D o ğ u Av-
rupa'daki Bilişim Teknoloj i leri
Alanındaki Gel işmeler" başlıklı
bir k o n u ş m a yapmak için ge len
G y ö z ö Kovacs ile konuşması
sonrasında bir söyleşi yaptık.
Bilişim'95 Etkinliklerini nasıl
buldunuz?
Kovacs: Mükemmel . Doğrusu,
böyle büyük bir organizasyon
beklemiyordum. Kongre ve fu
arlar oldukça güzel. Buraya gel
m e d e n ö n c e Türkiye 'deki B T
sektörü hakkında ç o k fazla bil
gim yoktu. Ancak gördüklerim
beni oldukça tatmin etti. Özel
likle fuarları ç o k beğendim. Bir
ç o k şirketin sergi alanını ziyaret
ettim ve ilgi çekic i uygulama ve
ürünler gördüm.
Doğu Avrupa ülkelerinde BT
alanında yapılan birçok bulusun,
eski Sovyetler Birliği tarafından
çalındığını söylediniz. Sizin bası
nızdan böyle bir olay geçti mi?
Kovacs: Evet. Bir keres inde
b e n i m üniversitem ve Sovyet
Hükümeti arasında bir anlaşma
yapılmıştı. B e n yaklaşık üç haf
ta süreyle Moskova 'da kalacak
ve Moskava'daki bir enstitüde
bel lekler üzerine bir araştırma
yapacaktım. Oraya gittim ve bir
ote le yerleştim. Herşey ç o k iyi
gidiyordu. Yani çay, kahve ve
y e m e k için gerekli ödemeler i
yaptılar. B e n de hergün enstitü
ye gidip g e ç saatlere kadar
Drum bel lekler üzerinde çalışı
yordum. B a z e n günlerce ora
dan ç ıkmadan çalıştığım olu
yordu. Yanlış hatırlamıyorsam,
üç hafta sonra tekrar enstitüye
gittiğimde kapıdaki b e k ç i de
ğişmişti. D a h a doğrusu bir as
k e r vardı. O n a burada çalıştığı
mı ve adımın G y ö z ö Kovacs ol
duğunu söyledim ve çıkartıp
pasaportumu gösterdim. İçeriye
sordu ve bana dönerek: 'Seni
tanımıyorlar ve bu adda birinin
burada hiç çalışmadığını söylü
yorlar' dedi. O n a binayı işaret
ederek: 'Herşeyim orada, ister
seniz bakın, çantam, notlarım,
eşyalarım, herşey. ' Ama beni
dinlemediler. Belki de birkaç
saat ö n c e bu kapıdan çıkmış
tım, a m a ertesi gün hiçbir şey
yoktu.
Peki siz bu durum karsısında ne
yaptınız?
Kovacs: H e m e n ote l ime dö
nüp şefimi aradım. O da bana,
fazla soru sormadan h e m e n Bu
dapeşte 'ye geri d ö n m e m i ve
bunları unutmamı söyledi. Yıl
lar sonra o günkü şefim ile yine
karşılaştım ve o b a n a herşeyi
anlattı. Çal ışmalar ıma Sovyet
ordusu ve gizli servis el koy
muş. ( G ü l e r e k ) . D o ğ r u s u o
günlerde Moskova 'dan bir şap
ka almıştım. Hani şu Ruslar'ın
m e ş h u r şapkalar ından. O n u
içer ide b ı rakt ığ ıma
da ç o k üzülmüştüm.
Ç ü n k ü ç o k paha
lıydı.
Macaristan 'daki
Sovyet işgalinden son
ra Batıya kaçan bilim
adamları için de aynı
durum geçerli miydi?
Kovacs: Tabii . Ora
da, b e n i m biraz ö n c e
başımdan g e ç e n olay
kadar olmasa da ba
yağı olaylar yaşandı.
Macaristan ve D o ğ u
B l o k u ü l k e l e r i n d e n
Batı 'ya kaçan b i rçok
bilim adamının çalış
maları Batı l ı bi l im
adamlarına mal edil
di. Onların adını bi le bi len yok.
Ayrıca tüm dünyada bilgisayar
teknolojisi ve bilgisayar tarihi
deni l ince h e p Batı 'nın bilgisa
yar teknolojisi ve bilgisayar tari
hi anlaşıldı. B u n c a yıl içinde
Doğu Bloku 'nda olup bitenler
den herkes habersizdi.
Şu anda neler yapıyorsunuz?
Kovacs: J o h n von N e u m a n n
Computer Society 'nin Başkanı
yım. Burada özell ikle yazılım ve
donanım üzerinde çalışıyoruz.
Ayrıca bir de VGA Monitör ga
zetesinde editör ve muhabirim.
D ü n y a n ı n çeşitli yer ler indeki
toplant ı ve organizasyonlara
katılıyorum.
Bu arada Türkiye ve Macaris
tan arasında bilgi teknolojileri
alanında işbirliği y a p m a k için
bazı girişimlerde bulunmayı dü
şünüyorum. Burada ç o k iyi kar
şılandım ve BT sektörünüzü ya
kından tanıma fırsatı buldum.
Ayrıca fuarlarda da b i rçok şir
keti tanıma fırsatı buldum. Böy
le bir çal ışma ve işbirliği iki ül
ke için de yararlı olacaktır.
8 h a b e r 9-15 Ekim 1995. Sayı: 37
"Tüketicinin Korunması Hesabı"nın kullanım yerleri
Tüketicinin Korunması Hak
kında Kanunun 29. maddesi
uyarınca T.C. Merkez Ban
kası nezdinde açılan hesapta biri
ken paraların bölüştürülmesine ve
kullanımına ilişkin yöntemleri be
lirlemek amacıyla hazırlanan yö
netmelik, 23 Eylül 1995 tarihli Res
mi Gazete'de yayımlandı. Yönet
melikte, yeni kurulacak ve serma
yeleri 100 milyon lira ve daha yu
karı olan anonim ve limited şirket
statüsündeki ortaklıkların sermaye
lerinin ve bu statüdeki tüm ortak
lıkların sermaye artırımı yapması
halinde de artırılan sermayelerin
binde ikisinin T.C. Merkez Bankası
nezdinde açılan "Sanayi ve Ticaret
Bakanlığı Tüketicinin Korunması
Hesabı"nda toplandığı hatırlatıla
rak, söz konusu paraların bu hesa
ba geçtiği tarihte ödenmiş sayılaca
ğı belirtildi. 23 Şubat 1995 tarihli ve
4077 sayılı Tüketicinin Korunması
Hakkında Kanunun 29 ve 31. mad
delerine dayanılarak hazırlanan yö
netmelikte ayrıca, hesapta biriken
paranın yüzde 5'inin her iki aylık
dönemin son işgünü, Merkez Say
manlık Müdürlüğünün talebi üzeri
ne Maliye Bakanlığı tarafından Ba
kanlık Bütçesinin Tüketicinin ve
Rekabetin Korunması Hizmetleri
tertibine özel gelir ve ödenek kay
dedildiği, kalan yüzde 95'in ise Re
kabet Kurumunun bildireceği ban
ka hesabına transfer edildiği belir
tildi. Yönetmelikte Tüketici Konse
yi, Tüketici Sorunları Hakem He
yetleri ve Reklam Kurulu'nun ku
ruluş ve çalışmaları ile tüketicinin
korunmasına ilişkin sair harcama
lar için Bakanlık Bütçesi'ne özel
gelir ve ödenek kaydedilen parala
rın kullanılacağı yerlerden -BT sek
törünü ilgilendireceğini düşündü
ğümüz- bazıları ise şöyle sıralandı:
Bilgisayar uygulamalarını ger
çekleştirmek amacıyla donanım,
yazılım ve diğer birimlerin satın
alınması, kiralanması, bakım, ona
rım ve bu sistemlerin kurulması sı
rasında yapılması gereken her tür
lü harcamalar, her çeşit makine,
araç, gereçlerin satın alınması,
bunların ulaştırma ve taşıma gider
leri, yurtiçinde eleman yetiştirilme-
siyle ilgili yapılacak harcamalar,
teknik inceleme ve araştırma gider
leri, basılı kağıt, yayınlar ve basın
yayın organlarına yapılacak öde
meler ile uygulamaya ilişkin her
türlü harcamalar ve kırtasiye gider
leri, posta, telefon, teleks, faks ve
benzeri masraflar ile hat kiralama
sına ilişkin harcamalar, anonim ve
limited şirket statüsündeki ortaklık
ların kuruluş veya sermaye artırı
mından vazgeçmesi halinde iadesi
ne ilişkin ödemeler.
Maliye Bakanlığı ile Sayıştay'ın
görüşü alınarak hazırlanan yönet
melik, 23 Eylül 1995 tarihinden
itibaren yürürlükte bulunuyor.
Karma, herkese
satış yapmayacak
Karma Bilgisayar, 4 Ekim 1995
tarihinde yaptığı bir basın toplantısı
ile satış organizasyonunda değişik
lik yaptığını açıkladı. Buna göre,
Karma Bilgisayar kendisinden alım
yapacak kuruluşların sayısını sınır
ladı.
Karma Bilgisayar Genel Müdürü
Yusuf Biton, 1995 yılı içinde 1,400
kuruluşa satış yaptıklarını; ancak
bunların 300'ünün toplam cironun
yüzde 95'ini oluşturduğu belirterek,
"Bizim ilkemiz 'daha iyi hizmet'.
Ancak bu kadar çok kuruluşa hiz
met verdiğimizde daha da iyiye
ulaşmamız güçleşiyor. Ayrıca, yılda
bir kez Karma'dan alış veriş yapan
kuruluşa da aynı emek ve zamanı
harcıyoruz. Bu nedenle Kanna'dan
yaptıkları alımlara göre, şu anda
300 kuruluş belirledik ve bundan
sonra doğrudan bu kuruluşlara sa
tış yapacağız" dedi. Bu kuruluşlarla
bir sözleşme imzalayacaklarını be
lirten Biton, yılbaşına kadar bu sa
yının daha da azalabileceğini de
açıkladı.
Yusuf Biton, Karma Bilgisayar'ın
bu kararının sonucunda bu alanda
yeni bir pazar açılacağını da vurgu
luyor. Karma'nın müşteri sayısını sı
nırlaması sonucu diğer kuruluşlara
gerek Karma'dan alım yapan, ge
rekse doğrudan ithalat yöntemini
izleyen kuruluşlar olabilir. Nitekim,
yine Karma Grubu şirketlerinden
Arena yetkilileri, çalışma alanlarını
bu noktada da geliştirdiklerini açık
lıyorlar. Bu konuya ilişkin ayrıntılı
haber sayfa 9'da yer alıyor.
Öte yandan, Karma Bilgisayar
1995'in ilk 8 ayında 25 milyon do
lar ciro yaptı. Yetkililer, bu yılki he-
deflerinin 40-45 milyon dolar oldu
ğunu ve bu hedefe kolaylıkla
ulaşabileceklerini belirtiyor
9-15 Ekim 1995. Sayı: 37 h a b e r 9
Arena, OEM pazarındaki suskunluğunu bozuyor NURAY ÖZKAN
Karma Şirketler Grubu
içinde bir dağıtım şir
keti olan Arena, PC,
yazılım, yazıcı ürün grubu
nun yanında OEM pazarında
da agresif bir rol üstlenmek
için kollan sıvadı. Bugüne
kadar OEM olarak adlandırı
lan disk, bellek, ekran, ka
sa, klavye, anakart ve diğer
kartlar konusunda suskun
kalan Arena, artık strateji
değiştiriyor. OEM ürünleri
konusunda genellikle Kar-
ma'yı izleyen, fazla rekabet
çi olmayan bir tutum takı
nan şirket, pazarda bu ko
nudaki boşluğu doldurma
amacında.
Arena Genel Müdürü İzi
Kohen, OEM stratejilerini
şöyle açıkladı: "OEM paza
rında Karma'nın olması ne
deniyle bugüne kadar pek
sesimizi çıkarmadık, Kar-
ma'yı izledik, Karma'nın
pazarını bozmamaya çalış
tık. Bugünden sonra artık
biz de ürünlerimizle, fiyat
politikamızla bu pazarda
varız. Ancak hareketimiz
Karma'ya karşı değil, biz
kardeş şirketiz. Ama pazar
daki boşluğu ciddi bir şekil
de doldurmayı amaçlıyo
ruz. Karma ile pazarımız
ayrı olacak."
1994 yılının Eylül ayında
OEM konusunda bir atak
yaptıklarını hatırlatan Ko
hen, kriz nedeniyle bu ata
ğı sürdüremediklerini, ama
şimdi daha sağlam ve güçlü
bir kaynakla pazara girdik
lerini açıkladı.
Kohen, OEM konusunda
daha çok küçük çaplı mon
taj yapan şirketlere hitap
edeceklerini söyleyerek,
pazardaki boşluğu şöyle
açıkladı: "Karma küçük şir
ketlere etkin bir şekilde hi
tap edemiyordu. Küçük şir
ketler Karma'dan çekiniyor,
ayrıca Karma'nın küçük iş
letmelere hizmet verecek
gücü, yapısı, personeli yok.
Oysa Arena'da var. Karma
sadece büyük çaplı şirketle
re mal verebilirken Kar
ma'nın müşterileri de kü
çük çaplı bayilere ürün ve
riyordu. Şimdi doğrudan
biz onlara mal vereceğiz."
Bu noktada her iki şirke
tin de pazarı farklılaşıyor.
Karma sadece büyük çapta
montaj yapan şirketleri he
deflerken, Arena da küçük
boyutta iş yapan şirketlere
ürün verecek. Arena, OEM
konusunda Karma'dan
ürün alıp satabileceği gibi
ucuz fiyat verebilmek için
gerekirse ithalat da yapa
cak.
Arena'nın OEM pazarın
daki yeni stratejisi, özellikle
ara şirketlere satış yapan di
ğer dağıtıcı şirketleri etkile
yecek gibi görünüyor. Çün
kü Arena, piyasada rekabete
açık fiyatlarla ürün satma he
definde.
Ciro olarak Karma'yı 1996
yılında geçebileceklerini tah
min ettiğini söyleyen İzi Ko
hen, OEM pazarındaki plan
larının burada olumlu bir
faktör olabileceğini söyledi.
1995 yılında Interpro Pazar
Araştırma Merkezi'nin İlk
1 0 0 Bilgisayar Şirketi sırala
masında 6'ncılığı hedefleyen
Arena'nın 1 9 9 6 yılı ciro he
defi, 60 milyon dolar.
1996'daki OEM ciro hedefi
ise 18-20 milyon dolar.
Arena, bu arada kendi
içinde bir yeniden yapılan
maya da gitti. Arena'da bu
güne kadar ürün grupları
bazında yapılanan satış ör
gütünün yapısı değişiyor.
Şirket satış örgütünü uzman
lık dallarına göre 3 ayrı bö
lüme ayırıyor. Bunlar; Bayi
Kanalı Satış Müdürlüğü, Pe
rakende Kanalı Satış Müdür
lüğü ve Yetkili Satıcılar Ka
nalı Satış Müdürlüğü. Bayi
Kanalı Müdürlüğü'nü Han
dan Üstündağ, Perakende
Kanalı Satış Müdürlüğü'nü
ise Ercan Aydın yürütecek.
Perakende Kanalı içine Met
ro, Vakkorama gibi mağaza
lar ve bilgisayar dükkanları
giriyor. Yetkili Satıcılar Ka
nalı Müdürlüğü ise yıl so
nunda kurulacak.
Bu arada Arena, HP bayi
toplanıtısını 20-22 Ekim 1995
tarihleri arasında yapıyor. İlk
Compaq bayi toplantısını ise
Kasım ayında düzenliyor.
10 d ü n y a d a n 9-15 Ekim 1995. Sayı: 37
Philips'in yeni atılımları Derleyen: AMİL KUNT
Daha beş yıl önce Philips
Electronics'in başkanı Jan
D. Timmer şirketin zararla
rını kapatmak için birçok çözüm
yolu ararken, pek çok kimse yan
iletken bölümünü kapatması yo
lunda kendisine baskı yapıyordu.
İşlerini kendi bildiği doğrultuda
sessizce yürüten Timmer ise, sürek
li zarar eden bu yan kuruluşun ge
leceğine güvenerek Philips'in baş
ka fabrikalarını satmak ya da kapat
mak yolunu seçti. Timmer'in bu tu
tumu şimdi çok olumlu sonuçlar
veriyor. Geçtiğimiz Temmuz ayında
Philips'in ilk altı aylık kazancının
1994 yılına göre iki kat artarak 856
milyon dolara ulaştığı ve işletme
kârında yarı iletkenlerin yüzde 60
oranında payı olduğu açıklandı.
Yonga alanında bu gelişme ile
39 milyar dolar değerindeki Philips
şimdi hayatta kalma çabasından çı
karak stratejik büyüme aşamasına
geçmiş bulunuyor. Philips'in yonga
işindeki bu yeni güçle tüm satışları
nın yüzde 35'ini oluşturan tüketici
elektronik alanın büyük bir ivme
kazandığı görülüyor. Timmer ayrı
ca yazılım işinde güçlenerek gele
cekte çokluortam pazarlarında da
rekabete hazırlanırken 2000'li yıllar
içinde kablolu TV, film ve yazılım
bulunan yeni medya işlerinden Phi
lips'in gelirinin yüzde 25 düzeyinde
olmasını hedef almış bulunuyor.
Diğer taraftan şirketin zarar eden
bölümlerinin satışı da sürüyor.
Bunların başında Philips'in teleko
münikasyon işinin AT&T'ye satışı
geliyor.
Medya, telekomünikasyon ve
bilgisayarların birbirleriyle kaynaş-
masıyla oluşan yeni teknolojilerde
Philips'in söz sahibi olacak bir şir
ket kimliğine kavuşmasında en bü
yük rolü yarı iletkenlerin oynayaca
ğına kesin gözle bakılıyor. Birçok
pazar araştırmacısına göre yarı ilet
ken piyasasındaki şimdiye kadar
gözlenen iniş ve çıkışlar artık sü
rekli bir büyüme sürecine girmiş
bulunuyor. 1984 yılında yarı ilet
kenler, elektronik piyasasının yüz
de 6'sı iken, bugün bu oran yüzde
23'e ulaştı. Yongalar, tüketici elekt
ronik ve çokluortamın en önemli
öğesi olup, Philips de bu alanda
giderek güçlü bir konuma geliyor.
Çokluortam işinde Philips dona
nıma, yazılıma, dağıtıma yaptığı ya
tırımlarla yonga işini büyütürken,
aynı zamanda etkileşimli televiz
yondan ileri video özellikleri taşı
yan ve PC'lerle uyumlu kompakt
müzik disk teknolojisine kadar bir
çok yenilik üzerinde çalışmalarını
sürdürüyor. Kaliforniya'daki Philips
Trimedia bölümü videokonferansı
çok daha ucuzlatacak yeni kuşak
bir yongayı geliştirme çalışmasının
son aşamasına gelmiş bulunuyor.
Timmer'in önemli bir projesi de
Philips'! bir kutu üreticisi kimliğin
den çıkarıp kişileri yazılım ve dona
nım satın almaya iten oyun, etkile
şimli kitaplar ve diğer ürünler çıka
ran bir şirket yapmak. Etkileşimli
kompakt disk (CD-İ) işinde sınırlı
yazılım nedeniyle başarılı olama
yan Philips, şimdi özellikle çoklu
ortam dünyasında belirli bir konu
ma gelmek amacıyla büyük bir ya
zılım kuruluşunu satın almak üzere
piyasaya çıkmış bulunuyor.
Öte yandan Dört Nikah ve Bir
Cenaze gibi başarılı filmlerde yer
alan Poly Gram adlı bir müzik alt
kuruluşuna sahip olan Philips, bu
kuruluşun film etkinlilerinin geliri
nin toplam gelirleri içindeki payını
bugünkü yüzde 13 düzeyinden
yüzde 25'e çıkarmaya çalışıyor. 10
bin saatlik bir programa sahip olan
Los Angeles'teki International Tele
vision adlı bir film ve TV kütüpha
nesini satın alan Philips, ayrıca
Denver'daki United International
Holdingle ortaklığa giderek Avru
pa'nın en büyük özel kablolu TV
şirketi olmayı amaçlıyor. Bu yeni
girişimlerin Philips'e ne zaman ka
zanç sağlayacağı henüz belli değil.
Poly Gram, müzik işinde kâr eder
ken filmde bir o kadar zarar ediyor.
Diğer projeler arasında şimdi BMW
otomobillerinin en pahalı modelle
rine takılan yonga sistemli oto navi-
gasyon projesi henüz kârlı olarak
gözükmüyor. Yeni bir medya ürü
nü olan sayısal video diskleri için
bir standart oluşturma projesinde
Philips-Sony işbirliğine en büyük
rekabet ise Hollywood'un destekle
diği Toshiba'dan geliyor.
Bütün bu sorunlara karşın Phi
lips şimdi yatırım yapacak kadar
sağlıklı bir şirket durumunda. Yan
iletken üretimi için 2000 yılma ka
dar yılda 650 milyon dolar yatırım
gerçekleştirmeyi planlayan Philips
bu alanda küresel 11. sıradan 7. sı
raya çıkmaya çalışıyor.
9-15 Ekim 1995. Sayı: 37 d ü n y a d a n 11
Sun, SAP R/3
çözümünü genişletti Sun Microsystems tarafından yapı
lan açıklamada, SAP R/3 uygulama
paketi için geliştirilen ikili uyumlu
SPARC/Solaris bilgisayar ağı bilgi iş
lem çözümünün, anabilgisayar dönü
şüm mühendisliği projelerinin gerek
sinimlerini karşılayacak şekilde geniş-
letildiği duyuruldu. SAP'nin istem
ci/sunucu mimarisi için geliştirilen çö
zümünün, Cray Superserver veritaba-
m sunucusu ile çalışacak şekilde ye
nilendiğinin belirtildiği açıklamada,
R/3 uygulama modüllerinin Sun Sparc
sunucu sistemleri üzerinde çalıştığı
söylendi. Sun Microsystems, SAP R/3
veritabanı sunucu çözümünün dağıtı
mı için Cray Research ve Amdahl şir
ketleri ile anlaşma imzaladı. Anlaşma
ile Sun ve Cray, Sun'ın Sparc/Solaris
mimarisi ve SAP R/3 performansına
göre ayarlanmış sunucu dizilerini
Sun/ SAP Competence Center'ında
satmak üzere anlaştılar. Amdahl ise,
kendi markası altında tümleşik
Sparc/Solaris sisteminin pazarlama,
satış ve destek hizmetlerini verecek.
BioTechnica,
bioteknoloji fuarı ya
pılıyor Biyoteknoloji alanında Avrupa'nın
en büyük fuan olan BioTechnica, Al
manya'nın Hannover kentinde 10-12
Ekim 1995 tarihleri arasında gerçek
leştiriliyor. Avrupa'da Biyoteknoloji
alanında çalışan bilgisayarlı hassas
donanım ve yazılım üreticilerinin de
büyük ilgi gösterdiği fuar tam anla
mıyla bir uzmanlık fuarı olarak nite
lendiriliyor. İki gün boyunca devam
edecek olan fuarda biyoteknoloji ve
yan endüstrileriyle ilgili yeni ürün ve
çözümler sergileniyor.
Olivetti,
sermaye artıracak Olivetti'de geçtiğimiz günlerde Car
lo De Benedetti başkanlığında yapılan
yönetim kurulu toplantısında, şirketin
sermayesinin 2,257 milyon Liret'e artı
rılması önerildi. 25 Ekim 1995 tarihin
de yapılacak olan diğer hisse sahiple
rinin genel toplantısında görüşülmek
üzere yapılan bu öneride, sermaye ar
tırımının 1995 yılı sonuna kadar ger
çekleştirilmesi öngörülüyor. Öneri ka
bul edilirse bu şimdiye kadar Olivet-
ti'nin en büyük sermaye artınını ola
cak. Olivetti tarafından yapılan açıkla
malarda bu sermaye artırımının arka
sında yatan nedenlerin, Olivetti'nin
bilgi ve iletişim şirketi olmasını hızlan
dırmak ve güçlendirmek olduğu belir
tiliyor. Olivetti şu anda var olan ana
faaliyeüerini uzmanlaştırmak amacıy
la, PC ve Ofis Ürünleri bölümlerini 1
Ocak 1996'dan itibaren ayrı bir şirket
haline getirecek. Sistem ve Servis Bö-
lümü'nün kontrolü şirket merkezinde
kalacak, Telemedia ve Omnitel ayrıca
bu bölüme rapor verecek. Bu yeni ya
pıda şirketler, bütün araştırma, geliş
tirme, üretim ve dağıtım gibi işlerini
bağımsız olarak yapacak.
HP, Convex i satın aldı 21 Eylül 1995 tarihinde yapılan bir açıklamayla HP, süper bilgisayar üretici Convex şirketini
satın aldığını duyurdu. Yaklaşık 150 milyon dolara gerçekleşen bu satın alma sonrasında Con
vex, HP'ye bağlı bir bölüm olarak Convex Teknoloji Merkezi adı altında varlığını sürdürecek. 850
çalışanı olan Convex şirketi, petrol arama, hava tahmini ve otomotiv endüstrilerinde kullanılan
yüksek performanslı ve kolay kullanımlı süper bilgisayarlar sunan bir şirket.
Bu arada HP, Hızlı Ethernet (Fast Ethernet) ürünleri pazarında da büyük bir atak yaptığını
açıkladı. HP, 100VG ürün ailesi ile yüksek hızlı hub pazarmda oldukça iyi bir konumda bulunu
yor. HP'nin 1995'in ikinci çeyreğinde, ilk çeyreğe göre bu ürünlerdeki satışları yüzde 60 oranın
da artış göstererek 40 bin 800 bağlantı birimi sevkiyatıyla yüksek hızlı hub satışlarının yüzde
43'ünü gerçekleştirdi. HP'nin 100VG ağ kartı satışları ise ilk çeyreğe göre yüzde 145 oranında ar
tarak 6l bin 200'e ulaşmış bulunuyor. Ayrıca HP, 100VG ağ kartlarını çıkardığı geçen yıldan bu
yana yaklaşık 100 binin üzerinde kart satışı gerçekleştirmiş.
Digital'dan satıcılarına
Saab kampanyası Digital, Pentium masaüstü ve sunucu PC
sistemlerini satan toptancı ve yetkili satıcıları
arasında bir yarışma düzenliyor. Digital, 1995
yılı sonu itibariyle en yüksek PC satışı ger
çekleştiren toptancı ve yetkili satıcısına son
model Saab 900 Convertible hediye ederek
ödüllendiriyor. Türkiye'deki Digital PC top
tancı ve yetkili satıcılarının da katılacağı bu
yarışma sonrasında, iki adet Saab 900 Con-
vertible'dan biri en başarılı Digital toptantıcı-
sına, diğeri de Digital PC yetkili satıcısına he
diye edilecek.
9-15 Ekim 1995. Sayı: 37 s e k t ö r 15
Lever'den SAP R/3
kutlaması Lever, Elida Kozmetik ve Lever En
düstriyel Türkiye, SAP R/3'ü 1995 yı
lının Ağustos ayından bu yana malze
me yönetimi ve üretim planlaması
konularında kullanmaya başlamasını
İstanbul Plaza Otel'de düzenlediği bir
kokteylle kutladı. 28 Eylül 1995 tari
hinde düzenlenen kokteyle Lever,
Elida Kozmetik ve Lever Endüstriyel
Türkiye Yönetim Kurulu Başkanı Ok
tay Özinci, Ticaret Direktörü Tunç
Özerman, Elida Kozmetik Genel Mü
dürü Babür Çelebi, SAP Türkiye Ge
nel Müdürü Behçet Yanmaz ve IBM
Türk Genel Müdür Yardımcısı Hüsnü
Paçacıoğlu katıldı. Proje önceliklerini
SAP R/3 malzeme ve üretim yönetimi
modüllerine verdiklerini açıklayan
Tunç Özerman, Ağustos 1995 başın
dan beri bu iki modülü fiilen kulla
nan Türkiye'de ilk şirket olduklarını
belirtti. Lever, Elida Kozmetik ve Le
ver Endüstriyel Türkiye, 2000 yılına
kadar IBM Türk'ün desteğiyle tüm
SAP R/3 modüllerini kullanıma geçir
meyi planladığını da açıkladı. Öte
yandan IBM Türk, SAP R/3'ü seçen
müşterilerine 1995 yılı başında kur
duğu IBM-SAP Destek Merkezi aracı
lığıyla projenin tüm aşamalarında
destek vermeye devam ediyor.
Aygaz'ın Yönetim
Bilgi Sistemi
Datasel'den
Koç Holding kuruluşlarından Ay-
gaz, satışa yönelik Yönetim Bilgi Sis
temi (MİS) projesini Datasel ile ger
çekleştirme kararı verdi. Datasel Ya
zılım Satış Yöneticisi ve MİS projesi
nin de sorumlusu olan Erdoğan Yıl
maz, Microsoft Back Office ürünleri
ile gerçekleştirilecek olan Aygaz MİS
projesinin şu anda kullanıcı test çalış
malarının yürütülmekte olduğunu be
lirterek şöyle dedi: "Türkiye genelin
de dağılmış 7 yerel alan ağ bağlantı
sından oluşacak olan uzak alan ağla
rında uygulamaya alınacak sistem
stok, çek ve senetler, fatura ve irsali
ye, sipariş-satış, teminatlar, tahsilat ve
ödemeler alt sistemlerinden oluşu
yor."
Netsoft, Soyo'nun
Türkiye dağıtıcısı Netsoft, Soyo Technology şirke
tinin Türkiye dağıtıcısı olması nede
niyle 29 Eylül 1995 tarihinde, kendi
yerinde bir kokteyl verdi. Kokteylde
Soyo Technology şirketi ile Netsoft
arasında, Netsoft'un Soyo Türkiye
dağıtıcısı olmasını içeren bir anlaşma
imzalandı. Hollanda, Almanya, Ame
rika ve Kore'de şubeleri, Tayvan ve
Hongkong'da da 2 fabrikası bulunan
Soyo Technology şirketi böylece Tür
kiye'de ilk kez faaliyet göstermeye
başladı. 1985 yılında Almanya'da ku
rulan Microsoft DSP dağıtım ortağı
ve SPEA şubesi dağıtımcılarından
olan Soyo, aylık ortalama 185 bin ci
varında anakart üretiyor.
İhlas, Acer'in yeni ürünü OOBE'yi tanıttı Acer'in Türkiye dağıtıcılarından
olan Ihlas Bilgi işlem, Acer'in evlere
ve özellikle çocuklara yönelik olan
OOBE ürününü, İstanbul Hilton
Oteli Balo Salonu'nda 3 Ekim 1995
tarihinde verdiği bir resepsiyonla ta
nıttı. Resepsiyonda konuşan İhlas
Bilgi işlem Genel Müdürü Murat Ak-
giray, OOBE (Out-Of-Box-Experien-
ce) ürününün, çekindiği, korktuğu
kendine uzak bulduğu için bugüne
kadar bilgisayarla tanışamayanlar
düşünülerek tasarlanmış akılcı ve
pratik bir sistem olduğunu söyledi.
OOBE'yi alıp evine götüren bir kişi
nin 15 dakika gibi kısa bir sürede
kimseden yardım görmeden cihazı
kurabileceğini belirten Akgiray, kul
lanıcıyla sesli ve Türkçe olarak diya
log kuran bilgisayarını zorlanmadan
kavranabileceğini söyledi.
Özel bir ambalajlama ve montaj
sistemi olan ve "Akıllı Kutu" sloga
nıyla tanıtılan OOBE bilgisayarları
nın içinde Ihlas Bilgi Işlem'in hazır
ladığı Acer Asistan adında bir menü
sistemi bulunuyor.
Acer Asistan, Türkçe ve sesli ola
rak kullanıcıyla diyalog kuruyor ve
farenin nasıl kullanılacağından baş
layarak bilgisayarı kolayca kullana
bilmek için yardımcı oluyor. Kutu
nun kapağını açtıktan sonra çalıştı
rana kadar geçecek tüm aşamalar
anlaşılır bir şekilde resmedilmiş ko
mutlar ve etiketlenmiş ambalajlarla
adım adım anlatılıyor. 3 ayrı konfi-
gürasyona sahip olan ve konfigüras-
yonlarının içinde çeşitli OOBE CD
yazılımları da bulunan OOBE mo
dellerinin fiyatları 55 milyon TL'den
başlıyor.
9-15 Ekim 1995- Sayı: 37 s e k t ö r 17
Ebos'dan dershane
otomasyonu 1991 yılından bu yana bilgisayar
pazarlaması, yazılım, teknik bakım ve
onarım alanlarında faaliyet gösteren
Ebos Elektronik Bilgisayar Otomas
yon Sistemleri Ltd. Şti., yeni ürünü
olan dershane otomasyon programını
pazara sunuyor. Optik okuyucu ile
tam uyumlu çalışan, DOS, Novell ve
tüm yerel alan ağları çoklu işlem sis
temlerinde çalışabilen Ebos Dershane
Otomasyon Programı'nın yapabildiği
işlemlerden bazıları şöyle: Öğrenciye
ait tüm sicil bilgilerin girişi (kayıt ka
bul), öğrenci ya da veliye ait senetle
rin bilgisayarda düzenlenip yazıcıdan
basılması, öğrencinin devamsızlığının
takibi, veliye mektup yazılması, senet
listeleri, sınav değerlendirme, zengin
listeleme (öğrenci numarasına göre,
öğrenci adına göre, öğrenci puan tür
lerine göre gibi). ÖSS, ÖYS, Anadolu
ve Fen Liseleri sınav değerlendirmesi
için kullanılan bu yazılımının ücreti,
1000 dolar.
(Ebos/0322-454 78 81)
Ufotek'ten kampanya Fujitsu'nun Türkiye dağıtıcısı Ufo-
tek Bilgisayar A.Ş., Fujitsu VM4 Win
(4 ppm, 300-900 dpi) GDI-lazer yazı
cılarda kampanya başlattı. Kasım so
nu itibariyle Windows'95 sürücülü
olarak sunulacak olan 1 yıl garanti
kapsamlı ve Windows çalışma ortam
lı VM4 Win Lazer yazıcıların kampan
ya fiyatı, 425 dolar. Kampanya 200
yazıcı bitene kadar sürecek.
KartSis ve Destek
Bilgisayar taşındı Kart Sistemleri İthalat & İhracat
Ltd. ve Destek Bilgisayar, yeni ofisi
ne taşınması nedeniyle 3 Ekim 1995
günü yeni yerinde bir kokteyl verdi.
275 19 77 olan telefon numarası de
ğişmeyen KartSis ve Destek Bilgisa
yarın yeni adresi şöyle:
Büyükdere Caddesi Akabe İş Merkezi
No: 78-80/202 Gayrettepe/İSTANBUL
Biltur adres değiştirdi Us Robotics'in Türkiye temsilcisi
olan Biltur İletişim ve Bilgisayar A.Ş.,
yeni adresinde hizmet vermeye baş
ladı. Bilturün yeni adres ve telefonu
şöyle: Vatan Caddesi 2. Ortadoğu İş
Merkezi Kat: 3 Çağtayan/İSTANBUL
Tel: 0212- 29602 19
Peritus taşındı Peritus Otomasyon Sistemleri adre
sini değiştirdi. Peritusün yeni adres
ve telefonu şöyle: Bağdat Caddesi
No: 187 B Blok Daire-3 Selamiçeş-
me/lSTANBUL
Tel.-0216- 357 08 86
3. boyut taşındı Yaklaşık 4 yıldır Zincirlikuyu-
Levaztra sitesinde hizmet veren 3-
Boyut Eğirim Ltd. taşındı. 3. Boyutun
yeni adres ve telefonu şöyle: Nail Bey
Sokak No:33 Kadıköy,'İSTANBUL
Tel: 0216- 414 55 40
Brainware, ChiefFi tanıttı Brainware, Türkiye temsilcisi olduğu
Maintenance Automation Corporati-
on'ın Windows ortamında fabrika ba
kım yönetimi yazılımı Chieff i, 26 Eylül
1995 tarihinde, İstanbul Conrad Otel'de
düzenlediği bir toplantıyla tanıttı. Chieff
sayesinde, bakım işlerinin kimler tara
fından, ne zaman, ne şekilde, ne kadar
sürede, ne güvenlik önlemleri alınarak,
ne tür yedek parça/malzeme kullanıla
rak, hangi önceliğe göre yapılacağı
planlandıktan sonra, aynı verilerin ger
çekleşen değerleri programa girilebili-
yor. Böylece, planlamayla gerçekleşen
arasındaki fark çeşitli istatistiki metod-
larla, raporlar ve grafikler halinde görü-
. lebiliyor. Brainware Genel Müdürü
Ümit Süray, Chieff programının DOS
uyarlamasının Türkçeleştirildiğini, Win
dows uyarlamasının ise Türkçeleştiril-
me aşamasında olduğunu ve iki ay için
de tamamlanacağını söyledi. Şu ana ka
dar 12 şirketin programlarını satın aldı
ğını ve 2 şirketin de kiraladığını belirten
Süray, 30'dan fazla şirketle de görüşme
halinde olduklarını söyledi. Süray,
amaçlarının şirketlerin yazılımlarını da
ha iyi tanıyarak yararlarını görebilmele
ri ve kullanım kolaylıklarını hissedebil-
meleri olduğunu dile getirdi.
WOPAR, IBM ve ODTÜ
işbirliğiyle gerçekleştirildi
IBM ve Ortadoğu Teknik
Üniversitesi (ODTÜ) tarafın
dan düzenlenen "Paralel Bilgi
işlem Konulu Çalışma Grubu"
(kısa adıyla WOPAR), 18-22
Eylül 1995 tarihleri arasında
ODTÜ'de gerçekleşti. Akade
mik dünyadan, bankalardan
ve PTT'den katılımlarla dü
zenlenen çalışma grubunda,
ülkemize davetli olarak gelen
yabancı konukların yanı sıra,
paralel bilgi işlem konusunda
eğitici ve teknik bilgi veren
bölümlere de yer verildi. IBM
ve ODTÜ yetkilileri, paralel
bilgi işlem ile ilgili olarak tek
niklerin ve fikirlerin, araştır
macılar, endüstri pratisyenleri
ve akademisyenler tarafından
tartışılmasını amaçlayan bu
çalışmanın verimli sonuçlandı
ğını ve bu tür etkinliklerin
önümüzdeki yıllarda da deği
şik konularda sürmesi amacın
da olduklarını belirttiler.
i n s a n l a r 18 9-15 Ekim 1995. Sayı: 37
Onat Menzilcioğlu
Büyük oynamayı öğrenmek Aslında yaşamın sini, kendi gücünün farkına varmak,
gücünü doğru kullanmak, hep bir adım sonrasını istemek;
kısacası büyük oynamayı öğrenmek. Onat Menzilcioğlu da
onlardan biri. Öğrenim için gittiği ABD'de üç arkadaşıyla
bir şirket kurup telekomünikasyonda kullanılan ATM
teknolojisini bilgisayar ağlarına uygulayacağı ve o şirketin
bugün Amerika'nın en hızlı büyüyen 4 şirketinden biri
olacağı kimin aklına gelirdi. Ama O gücünü doğru kullandı,
büyük oynadı ve kazandı. Kazanmasına rağmen durmuyor,
teknolojiyi sürekli geliştirmek için hep inceliyor, araştınyor.
Çünkü zor olanın zirveye çıkmak değil, zirvede kalmak
NURAY ÖZKAN
Amerika çoğu kimse için fır
satlar ülkesi olarak tanımla
nır. Ülkesinde aradığını bu
lamayan birinin en tatlı düşlerin
den biridir Amerika'ya gidip orada
zengin olmak. Zaman zaman gaze
telerde bu türden yaşam öyküleri
yayınlanır. Las Vegas kumarhane
lerinin önünde çektirilen güleryüz-
lü fotoğrafların altyazılarında, ce
binde sadece uçak parasıyla Ame
rika'ya kapağı atıp trilyoner olan
maceraperestlerin ibret verici öy
külerine yer verilir.
Aslında hiç bir şey göründüğü
kadar kolay değildir. Birtakım şey
ler yetmemeye başlar ve arayış ka
pıyı çalıyorsa, insanın kabuğunu
yırtıp daha geniş ufuklara açılma
çabası saygıyla karşılanmalıdır.
Çünkü bu arayış, bir adım daha
ileri gitmenin, büyük düşünmenin
başlangıcıdır.
Bu noktada yaşam öyküleri çok
çeşitli. Kimi sadece para kazan
mak amacındadır, kimi de kaliteli
bir eğitim alma, dolayısıyla gelece
ğini güven altına alma düşüncesin
de.
Onat Menzilcioğu, ikinci yolu
seçenlerden. Çocukluğundan bu
yana hep parlak bir öğrenim haya
tı oluyor. İzmir doğumlu olduğu
için İzmir Koleji'nde okuyor. Daha
sonra Ankara Fen Lisesi'ne gidiyor.
"Kolej ve Fen Lisesi sınavlarına iyi
derece ile girmiştim. Lise son sınıf
ta ABD'ye gittim. Orada gördüm
ki, benim yaşımdaki öğrencilere
göre gerek bilgi gerekse olgunluk
olarak daha iyi durumdayım. Ken
dime güvenim daha da arttı" diyor.
Parlak bir öğrenim hayatı
Tabii ki o zamanlar şirket kura
cağını, hele hele ileri bir teknoloji
nin öncüsü olacağını hiç mi hiç
düşünmemiş. "Ancak teknik bir
dalda çalışırsam başarılı olacağımı
görmüştüm. Elektroniğe merakım
vardı, ülkeme geri döndüm ve
ODTÜ Elektronik bölümüne gir
dim. Okulu bitirdiğim yıllarda bil
gisayarın adı yeni yeni duyuluyor
du. Lisans üstü eğitimi için bilgisa
yarı seçtim. Doktora yapmak için
de ABD'ye gittim." Menzilcioğlu,
ABD'de 1-2 yıl araştırma görevlisi
olarak çalışıyor. Girişimcilik ruhu
da o zaman şekillenmeye başlıyor.
Aynı dönemde FORE Systems'ı
kurmak fikri ortaya çıkıyor.
Francois, Onat, Robert, Eric
Buraya kadar herşey doğal süre
cinde seyrediyor. Sonrası ise tıpkı
hızlı çekim film kareleri gibi, çabu
cak gelişiyor. 1980 yılında doktora
için geldiği ABD'de 10 yıl sonra 3
arkadaşıyla birlikte şirket kuruyor.
Ancak bu şirket bildiğimiz şirket
lerden değil, ileri teknoloji ürünle
ri üretiyor ve satıyor. Üstelik bu
ileri teknolojiyi keşfedenler de FO
RE Systems'ın ortakları. Daha önce
sadece telefon kablolarında mev
cut olan ATM sistemini fiber optik
kablo üzerinden bilgisayar ağları
na taşıyorlar. Yani dünya üzerinde
bir teknolojik ilk'i gerçekleştiriyor
lar. Teknolojik ilk, bir anda keşfe-
olduğunu biliyor.
dilmiyor. Zorlukla, sıkıntıyla geçen
günler, aylar, yıllar... Sürekli de
ney, deney deney...
ATM, başlangıçta uzak alan -
sonradan yerel alan ağları üzerin
de başarıyla uygulanmaya başlanı
yor-, bilgisayar ağları (WAN) üze
rinde, aynı fiber optik kablo üze
rinden hem veri, hem de ses ve
görüntüyü aynı anda taşıyan bir
teknoloji olarak gelişiyor. Bu ileri
görüşlülüğün kahramanları; İsviç
reli Francois, Türk Onat, ingiliz
Robert, Amerikalı Eric; kısacası
FORE. Menszilcioğlu, o yılları şöy
le anlatıyor:
"1987 yılında ATM teknolojisi
nin telefon santrallerinde kullanıl
dığını ve telefon şirketleri tarafın
dan düşünüldüğünü öğrendim.
Onun üzerine bu konunun araştır
masını yapmaya başladık. Bu tek
nolojinin bilgisayarlara çok yatkın
olabileceğini düşündük ve 1990
yılında bir cesaretle şirket kurduk.
Hepimiz 25 biner dolar koyarak
FORE'u kurduk. Ama sermayemiz
yeterli değildi. Kaynak aramaya
başladık. Çok cesur bir atılımla
Amerikan Deniz Kuvvetleri'ne baş
vurduk. Deniz Kuvvetleri'nin böy
le bir teknolojiye gereksinim duy
duğunu öğrenmiştik. Onlara ATM'İ
anlattık, önce bize inanmakta te
reddüt ettiler. Sonra 1 milyon do
lar para vererek 1 yıl sonra çözüm
le birlikte gelmemizi istediler.
"Dünyanın başka bir ülkesinde
böyle bir şey olabileceğini sanmı
yorum. Çok zor şartlar altında, çok
uzun saatler boyunca çalıştık. 90
günün sonunda ATM adaptörünü
piyasaya çıkardık.
"O zaman hiç bir satış elemanı
mız, pazarlama birimimiz de yok
tu. Hiç bir şeyimiz yoktu, herşeyi
kendimiz yapıyorduk, ilk satışları
mızı telefon ve Internet aracılığı ile
yaptık. Konferans yaptığımız sıra
larda gelen kişilere anlatarak ürün
lerimizi sattık. Internet'te ilk müş
terimiz Northern Telecom oldu.
Satış gerçekleşirken ne onlar ne de
biz, birbirimizin yüzünü bile gör
medik. Daha sonra ATM kulaktan
kulağa yayıldı. Çok başarılı olduk.
Olayın teknik kısmını geliştirmek
bir yana, şirketi bu durumuna ge
tirmek çok zamanımızı ve emeği
mizi aldı."
Onat Menzilcioğlu'nun ABD'ye
gideceği, dünya çapında kabul gö
recek bir teknolojinin öncüsü ola
cağı hiç aklına gelmiş miydi? Yanı
tı, "Hem evet, hem hayır." oluyor.
"Gerek yeteneğim, gerek hırsım
dolayısıyla iyi bir yerlere geleceği
mi düşünüyordum. Ama bu kadar
başarılı bir şirket kuracağımızı ve
bu noktaya kısa zamanda gelece
ğimizi hiç tahmin etmiyordum."
Zirve, yeni bir başlangıç
Bulunduğu noktanın başlangıç
olduğunun farkında. Aslında sü
rekli gelişmenin söz konusu oldu
ğu yerde hep bir başlangıç vardır.
Bu gerçeği hiç unutmuyor
Onat Menzilcioğlu. "Biz bu
ürünleri çıkardık, artık bu ürünleri
satalım biraz rahat edelim diye bir
düşüncemiz olamaz. Her zaman
daha iyisini, daha ucuzunu, daha
gelişmiş ürünleri ortaya koymak
için çalışıyoruz. Bunun için araştır-
9-15 Ekim 1995 • Sayı: 37 i n s a n l a r 19
ma-geliştirme çalışmalarına eski
sinden çok eğiliyoruz. Şu anda ge
lirimizin yaklaşık yüzde 20'sini
araştırma geliştirmeye ayırıyoruz"
diyor.
'Yurtdışında gösterilen ilgi her
hangi bir ülke insanından farklı
mı, farksız mı' diye soruyorum.
Menzilcioğlu, ABD'de Türk olma
sının hiç yadırganmadığını, ama
Avrupa'da genellikle yabancılara -
hele bir de Türk olursa- tereddütle
yaklaşıldığını söylüyor. Bununla il
gili ilginç bir tepki de almış. Al
manya'ya FORE Systems'ın Başka
nı olarak gittiğinde karşılarında bir
Türk görmeleri onları hayrete dü
şürmüş. "İnanamayıp, 'Herhalde
ABD'de doğup büyüdüz' diye sor
dular. 20 yaşımda ABD'ye gittiğimi
söyleyince hayli şaşırdılar" diyor.
Korkuları da var Menzilcioğ-
lu'nun. Geldiği noktanın oldukça
sorumluluk gerektirdiğinin bilin
cinde. En çok da FORE Systems
için borsada yatırım yapmış bin
lerce kişinin malvarlığından so
rumlu hissediyor kendini. O yüz
den başarılı çizgiyi sürekli devam
ettirmenin zorunluluğu dikiliveri-
yor karşısına. Ardından, hızlı bü
yüyen bir şirketi doğru yönde bü
yütmenin güçlüğünden dem vuru
yor. 1 yıl öncesini bugünden plan
lamaya başlamanın çok önemli ol
duğunu hatırlatıyor. O'na göre
doğru yönde büyümenin kriterleri
nin ne olduğunu merak ediyorum.
"Doğru büyümede öncelik, şir
ketteki elemanlardır. Aldığınız ele
manları çok iyi seçmek zorundası
nız. Elemanlar da şirketle birlikte
büyüyebilecek kapasitede olmalı.
Bugün aldığınız kişi aynı işi birkaç
yıl rutin olarak yapacak biriyse be
nim işime yaramaz. Şirketle birlik
te onun da büyüyebilmesi lazım.
İleride kendine rakip veya köstek
olacak şirketlerden de uzak dur
mak gerekiyor. O yüzden deyim
yerindeyse büyük oynamayı öğ
renmelisiniz."
Bilgi toplumu için
bilgi otoyolu
Onat Menzilcioğlu'nun günde
minde bilgi toplumu da var. O'na
göre bilgi toplumu 'aletlerle' ol
maz. Önce insanların bilgili olma
sının gerekliliğini ortaya koyuyor:
"Bugün kurduğumuz bilgisayar
lar, iletişim ağları gibi teknolojiler
bilgi alışverişini kolaylaştıracak
araçlar. Asıl olan bilgi üretmek ve
bunu paylaşmayı istemek. Bugün
Internet, dünyayı geliştiren bir
akım. Internet'in gelişmesine ba
karsanız ABD'de Savunma Bakan
lığı tarafından başlatılan bir ağ or
tamı olarak gelişti. Bu ağın herkes
tarafından kullanılmasına izin ver
diler. Ben üniversitede iken bu ağ
larda 'porno resim taşınsın mı, ta
şınmasın mı?' diye tartışma yapılı
yordu. 'Taşınsın' diyenler kazandı.
Bilgisayar ağlarını her noktaya dö
şemeden önce, bilgiyi herkesin
kullanımına açacak kafa yapısının
olması gerek."
Rekabet ortamında bilgiyi zama
nında ve doğru elde etmenin karar
vermeyi kolaylaştırdığını söyleyen
Menzilcioğlu, Türkiye'nin dünya
pazarlarında oynayabilmesi için
bir an önce bilgiye erişim meka
nizmasını iyileştirmesi gerektiğini
dile getiriyor.
Onat Menzilcioğlu'nun Türki
ye'deki bilgi teknolojisi kullanıcıla
rına ve satıcı şirketlere anlamlı bir
mesajı var:
"Türkiye eskisine göre bugün
iyi bir konumda. Ancak gittiğim
pek çok ülkeyle karşılaştırdığımda
hâlâ küçük düşüncelerin geçerli
olduğunu görüyorum. Ufak adım
lar atıp çabuk tarafından bir yerle
re ulaşmak her zaman tercih edi
len bir yöntem olmuştur bizde.
Ancak teknolojik yatırım, uzun va
deli düşünüp cesur adımlar atmayı
gerektiriyor. Bir yerde uzungörüş-
lülük lazım. Biz önce bilgisayarları
alalım, sonra iletişimi kuralım de
mekle olmaz. Ülkede yeni yollar
yapmazsanız ticareti nasıl geliştire
ceksiniz? Bu da aynı şey. Bilgi top
lumu olmak istiyorsunuz ama, yol
larını döşemezseniz olamazsınız.
Bütün dünya bilgi otoyolundan
(information superhighway) söz
ediyor. Türkiye'de bu bakış henüz
yok."
Internet'in gelişmesine bakarsanız ABD'de Savunma
Bakanlığı tarafından başlatılan bir ağ ortamı olarak gelişti.
Bu ağın herkes tarafından kullanılmasına izin verdiler.
Ben üniversitede iken bu ağlarda 'porno resim taşınsın mı,
taşınmasın mı?' diye tartışma yapılıyordu. 'Taşınsın' diyenler
kazandı. Bilgisayar ağlarını her noktaya döşemeden önce,
bilgiyi herkesin kullanımına açacak kafa yapısının
olması gerek."
20 i n s a n k a y n a k l a r ı 9-15 Ekim 1995. Sayı: 37
22 m e s a i s o n r a s ı 9-15 Ekim 1995.Sayı: 37
FORMAT. ALTUĞ ÖZGENLİK
Merhaba, işte yine hayat normale
döndü. Zaten kış da geldi ve yine bad'lik
krizlerine girmeme az kaldı. Havalar
soğumaya başladı ve ben feci şekilde hasta
oldum. Sadece hasta olsam iyi. Daha da
kötüsü hastalığı tüm şirkete bulaştırmış
olmam. Ofiste sızlanıp duran, kırmızı
burunlu insanlar görmek artık beni pek
şaşırtmıyor.
Geçtiğimiz günlerde Bilişim'95 sona
erdi. Ben tüm etkinlikler boyunca şiddetli
grip nedeniyle bitmiş bir şekilde çevrede
gezindim durdum. Bir de günlük gazete
vardı. Sanırım etkinliklere katılan birçok
Format'çı, etkinlikler boyunca gazete
sayesinde Format'sız kalmadı. Hastayım
diye gezemedim sanmayın. Çünkü daha
önce belirttiğim gibi çok ilginç fotoğraflar
çektim (bu arada birisi de benim sıkıcı bir
çalışma grubunda uyurken fotoğrafımı
çekmiş). Bilişim'95'te çektiğim
fotoğraflardan bir sergi açmak sanırım fena
bir fikir değil. Neyse bu kadar Bilişim '95
konuşmak yeter. Zaten bu yıl da Bilgi
Toplumu olamadık. O yüzden çok sinirli
ve üzgünüm. Zaten Aydın Boysan neden
Bilgi Toplumu olamadığımızı tek cümle ile
açıklamıştı: "Bu kalabalıkta olmaz!"
Genellikle gece uyumadan önce garip
şeyler düşünürüm. Daha doğrusu
uyumadan önce beynim oldukça yaratıcı
ve hızlı çalışır. Ama bu düşündüklerimi bir
yere not etmediğim için, genelde sabaha
hiç bir şey kalmaz. Sanırım daha önceki
Format'larda bundan söz etmiştim. Geçen
gece ise uyumadan önce kafam Mad Max'e
takıldı. Sanırım Mad Max'i bilirsiniz. Yani
şu Mel Gibson'm oynadığı ve bilim-kurgu
sinemasının klasikleri arasında kendine yer
bulan acayip film. Hemen belirtmek isterim
ki acayip kelimesini kötü anlamda
kullanmadım. Çünkü ben o filmi bir hayli
severim. Dün gece de uzun süre film
üzerinde düşündüm ve tüm seriyi
gözümün önünde canlandırmaya çalıştım.
Herkese bu metodu tavsiye ediyorum,
çünkü bu metodla filmi tekrar seyredip
üstünde yorum yapabiliyorsunuz. Filmi
tekrar incelediğimde Mel Gibson'ın hakkını
arayan biri olduğu kanısına vardım. Mad
Max'e de güzel bir Türkçe karşılık buldum:
"Kafayı Yemiş Max". Eğer izlemediyseniz
Mad Max'i hepinize tavsiye ediyorum.
Mutlaka bulun ve seyredin. Mad Max'in
özellikle ilk bölümü binbir zorluk ve
parasızlıkla çekilmiş. Yanlış
hatırlamıyorsam, Cem bir keresinde Mad
Max'i yaratan ve filmi yöneten Avustralyalı
bir adamla tanışmıştı. Zaten filmin çok
büyük özveri ile çekildiğini bana Cem
anlatmıştı. O kadar sınırlı bir bütçe ile,
filmdeki özel efektleri nasıl yapabilmişler,
doğrusu pek anlayamadım.
Bu arada önümüzdeki hafta büyük
olasılıkla tatilde olacağım. O yüzden, 38.
sayı Format'ını da şimdiden yazacağım. Bu
sefer gerçekten tatile çıkacağım. Yani en
azından öyle umuyorum. Tamamen boş ve
amaçsızca şeylerle uğraşmak istiyorum.
Örneğin, güney sahillerine gidebilirsem ve
hava iyi olursa tüm gün sadece manzarası
güzel bir yerde oturup, çevreyi
seyredeceğim. Belki de sadece şarkı
söyleyip, oyun oynarım. Yani bir şekilde
bilgisayarımı yanımda götürmek ya da bir
haftalığına ödünç bir notebook bulmak
zorundayım. En kötü olasılık ise evde
oturmak. O zaman sabahtan akşama kadar
oyun oynar, gitar çalar ve uyurum. Ama
tatile girmeden bayağı yüklü bir şekilde
çalışacağım sanırım.
Bu arada organizasyon bölümümüzde
part-time çalışan ilker adında bir
arkadaşım, bana ilginç bir puzzle hikayesi
anlattı. İlker ve birkaç arkadaşı, doğum
günü için yakın bir arkadaşlarına hediye
olarak 2 bin parçalık bir puzzle almışlar.
Puzzle'ı tamamlayıp öyle vermeyi
düşünmüşler ve sabaha kadar biter diye
yemek masasının başında çalışmaya
başlamışlar. Yalnız ufak bir hesap hatası ile
tahminlerinde iki hafta yanılmışlar. İki
haftalık bir gecikme ile puzzle'ı
arkadaşlarına hediye etmişler. Nasıl mı?
Hepsini bir kağıt üstüne yapıştırarak.
Doğrusu çok ilginç bir fikir.
Size haftaya kadar hoşçakalın diyorum,
ama en erken iki hafta sonra size canlı
yayından seslenebileceğim.
Hoşçakalın.
Timur Selçuk'tan bilişimcilere barış mesajı Bilişim'95'in ilk akşamı
(27 Eylül 1995) Timur
Selçuk ve İstanbul
Oda Orkestrası, Escort Com-
puter'in sponsorluğunda Ce
mal Reşit Rey Konser Salo-
nu'nda bir konser verdi. Ti
mur Selçuk, konserinde bili
şimcilere barış mesajı verdi.
Bu gecenin bilimle sanatın
buluştuğu bir gece olduğu
nu söyleyen Selçuk, "Ancak
çok önemli bir eksiğimiz
var. Dünyanın her yerindeki
bilgisayarcı dostlarımız, barış
ve hoşgörü içeren bir prog
ram yapamadılar" dedi.
Konserinin hemen ardından
Timur Selçuk'la bilgi tekno
lojisi ve müzik üzerine kü
çük bir söyleşi yaptık. Sel
çuk, bu gece bilişim sektö
rüyle birlikte olduklarını be
lirterek orkestrasının bu
konserde de diğer konserle
rinde olduğu gibi akıllı ve
duyarlı insanlara seslendiği
ni söyledi. BT sektörüyle
ilişkisinin evinde kullandığı
müzik çoğaltma aletleriyle,
bilgisayar, yazıcı ve prog
ramlarla başladığını belirten
Selçuk, aşağı yukarı iki yıldır
bütün programları takip etti
ğini dile getirdi. Notaların
hazırlanması, çoğaltılması ve
orkestra çalmadan önce ha
taları saptayabilmek için ev
de hazırlanan müziklerin
sentetik seslerle dinlenilme
sinde bilgisayarı kullandığım
belirten Selçuk, kolaylık sağ
laması bakımından bilgisa
yarı giderek kendisine daha
yakın hissettiğini söyledi.
Bilgisayara önceleri biraz
mesafeli baktığını söyleyen
Selçuk, "Fakat sonra baktım
ki, işimi gerçekten kolaylaş
tırıyor. Artık bana soğuk gel
miyor, tam tersine insan ma
kineye hükmettiği zaman
çok yararlı" dedi. Bilgisayar
larla çalışan besteciler oldu
ğunu, fakat kendisinin o
tarzda çalışmadığını vurgula
yan Selçuk, şöyle dedi:
"Eğer besteci bu teknolo
jiyi iyi biliyorsa, aklını ve du
yarlılığını makineye hükme
derek bize yansıtıyorsa çok
güzel. Ama, sadece bilgisini
duyarlılık harici kullanıyorsa
o zaman makine ona hük
mediyor demektir. O halde
çıkan sonuç ileriye dönük
tehlikeli bir sonuçtur. Çünkü
insan makineye hükmetme-
lidir."
Zafer Re-Call'in
Bilişim'95 etkinlikleri kapsamında ikincisi düzenle
nen Halıcı-midi'95 bilgisayarlı beste yarışmasına ilgi
bu yıl da fazlaydı. 69 eserin katıldığı ön elemeden
finale kalan 12 yarışmacı, oldukça çekişmeli ve başarılı bir
yarışma çıkardı. Birinciliği geçen yıl olduğu gibi bu yıl da
Hakan Özer kazandı. Re-Call adlı bestesiyle birinciliğe la
yık görülen Özer, iki yıl üst üste birinci olması nedeniyle
aynı yarışmaya artık katılamayacak. Hakan Özer'le yarış
ma sonrası bir söyleşi yaptık. Özer, 5 yılı profesyonel ol
mak üzere 7 yıldır müzikle uğraştığını belirterek, bilgisa
yarla birlikteliğinin ise 10 yıldır sürdüğünü söyledi. Beste
lerini yaparken önceden çok fazla plan yapmadığını, bir
anda ortaya çıkardığını belirten Özer, "Bu besteyi hazırlar
ken de 'Böyle bir yarışma var, ona parça hazırlayayım' di
ye yapmadım. Bu beste, yeni çıkaracağım albümümden
bir parça" dedi. Bilgisayarla yapılan müziğe bazı çevrele
rin sıcak bakmaması konusundaki görüşlerini sorduğu
muz Hakan Özer şunları söyledi:
"Bilgisayarı bir enstrüman olarak görmek lazım. Onu da
kullanan var. Onun başındaki insan çok önemli. Bilgisa
yarı ne derece kullanabiliyor, ne kadar hissedebiliyor. Ta
bi ki canlı müziğin vermiş olduğu o tını, o haz bilgisayar
la belki yakalanamıyor, ama inanın istenilse onu da
yakalayabilirler."