İngİlİz medyasinda mÜslÜman gÖÇmenler İmaji...aratırma, temmuz 2005’te londra’da...

72
İNGİLİZ MEDYASINDA MÜSLÜMAN GÖÇMENLER İMAJI Hazırlayan Mehmet Nedim ASLAN Uzmanlık Tezi Aralık 2012 ANKARA

Upload: others

Post on 05-Oct-2020

5 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: İNGİLİZ MEDYASINDA MÜSLÜMAN GÖÇMENLER İMAJI...Aratırma, Temmuz 2005’te Londra’da gerçekletirilen bombalama olayları nedeniyle göçmenlere ilikin medyada yer alan haberlerdeki

i

İNGİLİZ MEDYASINDA MÜSLÜMAN

GÖÇMENLER İMAJI

Hazırlayan

Mehmet Nedim ASLAN

Uzmanlık Tezi

Aralık 2012

ANKARA

Page 2: İNGİLİZ MEDYASINDA MÜSLÜMAN GÖÇMENLER İMAJI...Aratırma, Temmuz 2005’te Londra’da gerçekletirilen bombalama olayları nedeniyle göçmenlere ilikin medyada yer alan haberlerdeki

ii

İNGİLİZ MEDYASINDA MÜSLÜMAN GÖÇMENLER İMAJI

T.C

BAŞBAKANLIK

Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı

Uzmanlık Tezi

Mehmet Nedim ASLAN

Tez Yöneticisi:

Doç. Dr. Şaban KARDAŞ

Aralık 2012

ANKARA

Page 3: İNGİLİZ MEDYASINDA MÜSLÜMAN GÖÇMENLER İMAJI...Aratırma, Temmuz 2005’te Londra’da gerçekletirilen bombalama olayları nedeniyle göçmenlere ilikin medyada yer alan haberlerdeki

iii

Mehmet Nedim ASLAN tarafından hazırlanan İNGİLİZ MEDYASINDA

MÜSLÜMAN GÖÇMENLER İMAJI adlı bu tezin uzmanlık tezi olarak uygun olduğunu

onaylarım.

Doç. Dr. Şaban KARDAŞ

Tez Yöneticisi

Page 4: İNGİLİZ MEDYASINDA MÜSLÜMAN GÖÇMENLER İMAJI...Aratırma, Temmuz 2005’te Londra’da gerçekletirilen bombalama olayları nedeniyle göçmenlere ilikin medyada yer alan haberlerdeki

iv

Tez içindeki bütün bilgilerin etik davranış ve akademik kurallar çerçevesinde

elde edilerek sunulduğunu, ayrıca tez yazım kurallarına uygun olarak hazırlanan bu

çalışmada her türlü kaynağa eksiksiz atıf yapıldığını bildiririm.

________________________________________

Mehmet Nedim ASLAN

Page 5: İNGİLİZ MEDYASINDA MÜSLÜMAN GÖÇMENLER İMAJI...Aratırma, Temmuz 2005’te Londra’da gerçekletirilen bombalama olayları nedeniyle göçmenlere ilikin medyada yer alan haberlerdeki

v

ÖZET

İNGİLİZ MEDYASINDA MÜSLÜMAN GÖÇMENLER İMAJI

2 milyona yakın Müslüman göçmenin yaşadığı İngiltere’de, Müslüman

göçmenlere ilişkin haberler İngiliz yazılı ve görsel medyasının en önde gelen konuları

arasında yer almaktadır. Müslüman göçmenlerin İngiliz toplumundan farklı olan kültürel

ve sosyal yapısı, günlük medya metinlerinde farklı şekillerde karşımıza çıkmakta ve

medyanın eliyle bir Müslüman imajı çizilmektedir. Bu bağlamda söz konusu çalışmada,

İngiliz yazılı basının Müslüman göçmenleri yansıtma biçimi 2005 yılının ikinci altı aylık

dönemi (Haziran-Aralık) esas alınarak incelenmiştir.

Çalışmanın temel amacı, 11 Eylül saldırılarından sonra Batı medyasının iç ve dış

haberler servisinin en önemli haber konusu olan Müslümanların, 7 Temmuz 2005

tarihinde Londra’da gerçekleştirilen bombalı saldırılarından sonra İngiliz yazılı

basınında nasıl temsil edildiğinin analizinin yapılmasıdır. Burada, İngiliz yazılı basınının

Müslüman göçmenlere ilişkin kullandığı dilin, önemli ölçüde İslamofobik ve ayrımcı

olduğu incelenmektedir.

Çalışmada 2005 yılının ikinci altı aylık döneminin seçilmesinde, 7 Temmuz

2005’te Londra’da gerçekleştirilen bombalı saldırılardan sonra medyada Müslüman

göçmenlere dair yapılan haberlerdeki artış ve haber metinlerine ulaşılabilirliği, kolaylığı

etkili olmuştur.

Page 6: İNGİLİZ MEDYASINDA MÜSLÜMAN GÖÇMENLER İMAJI...Aratırma, Temmuz 2005’te Londra’da gerçekletirilen bombalama olayları nedeniyle göçmenlere ilikin medyada yer alan haberlerdeki

vi

Bu çalışmada sağ ve sol tandanslı ciddi gazetelerin Müslüman göçmenleri nasıl

resmettiğinin ortaya çıkması amaçlandığından The Daily Telegraph ve The Guardian

gazeteleri inceleme için ele alınmıştır. Bu gazetelerden elde edilen haberler ve makaleler

‘7 Temmuz Saldırıları, Terör ve Radikalizm’, ‘Britanya Müslümanlar Konseyi’ ‘Namus

Cinayetleri ve Zorla Evlilik’ ve “Göç” şeklinde dört ayrı kategoride ele alınmıştır.

Anahtar Kelimeler: İngiliz yazılı basını, terörist, radikalizm, zorla evlilikler,

namus cinayetleri, Müslüman göçmenler, Britanya Müslümanlar Konseyi

Page 7: İNGİLİZ MEDYASINDA MÜSLÜMAN GÖÇMENLER İMAJI...Aratırma, Temmuz 2005’te Londra’da gerçekletirilen bombalama olayları nedeniyle göçmenlere ilikin medyada yer alan haberlerdeki

vii

ABSTRACT

THE IMAGE OF MUSLIM IMMIGRANTS IN THE BRITISH MEDIA

In the United Kingdom, where around 2 million Muslims live, Muslim

immigrants are one of the most discussed issues in the British media. The media takes

advantage of social and culturel differences of Muslims from the British society and

portrays an image of Muslims. In this regards, this study analyses the various

constructions and representations of Muslims circulating in the press in the United

Kingdom. It draws upon news items on domestic issues concerning Muslims, generated

from a six month monitoring period of the British press (June 2005-December 2005),

specifically The Daily Telegraph and The Guardian.

The study argues that the language used for the Muslims in the British press is

racist, Islamophobic and discriminatory.

Key Words: British press migration, Muslims, terrorist, radicalizm, forced

marriages, honor killing, Muslim Council of Britain

Page 8: İNGİLİZ MEDYASINDA MÜSLÜMAN GÖÇMENLER İMAJI...Aratırma, Temmuz 2005’te Londra’da gerçekletirilen bombalama olayları nedeniyle göçmenlere ilikin medyada yer alan haberlerdeki

viii

Adil Bir Dünya İsteyen Tüm Göçmenlere….

Page 9: İNGİLİZ MEDYASINDA MÜSLÜMAN GÖÇMENLER İMAJI...Aratırma, Temmuz 2005’te Londra’da gerçekletirilen bombalama olayları nedeniyle göçmenlere ilikin medyada yer alan haberlerdeki

ix

TEŞEKKÜR

Çalışmalarım boyunca değerli yardım ve katkılarıyla beni yönlendiren kıymetli

hocam Doç. Dr. Şaban Kardaş’a teşekkürü bir borç bilirim. Ayrıca tez aşamasında

benden hiçbir desteğini esirgemeyen ve teknik yardımlarından bolca yararlandığım başta

Kaan Çetinkaya olmak üzere, Ekrem Karakoç, Süleyman Güven, Muhlis Kaçar, Çağlar

Şakı, Zeki Çelik, Emre Oruç ve Hüseyin Gündoğar’a ayrıca teşekkür ederim.

Page 10: İNGİLİZ MEDYASINDA MÜSLÜMAN GÖÇMENLER İMAJI...Aratırma, Temmuz 2005’te Londra’da gerçekletirilen bombalama olayları nedeniyle göçmenlere ilikin medyada yer alan haberlerdeki

x

TABLOLAR LİSTESİ

Tablo 1 : Müslüman Nüfusun Etnik Dağılımı.................................................................. 20

Tablo 2 : Ele alınan konulardaki haber sayısı .................................................................. 28

Tablo 3 : Müslüman göçmenlere yönelik haberlerin değerlendirilmesi .......................... 28

Page 11: İNGİLİZ MEDYASINDA MÜSLÜMAN GÖÇMENLER İMAJI...Aratırma, Temmuz 2005’te Londra’da gerçekletirilen bombalama olayları nedeniyle göçmenlere ilikin medyada yer alan haberlerdeki

1

İÇİNDEKİLER

ÖZET ........................................................................................................................... v

ABSTRACT .............................................................................................................. vii

TEŞEKKÜR .............................................................................................................. ix

İÇİNDEKİLER .......................................................................................................... 1

1. BÖLÜM GİRİŞ .............................................................................................. 2

1.1 Medya ................................................................................................. 3

1.1.1 Medyada Irkçılık ................................................................................ 5

1.1.2 Medya ve Müslümanlar...................................................................... 7

1.2 Metodoloji: Eleştirel Söylem Çözümlemesi ..................................... 10

2. BÖLÜM İNGİLİZ YAZILI BASINI VE MÜSLÜMAN GÖÇMENLER15

2.1 İngiliz Basınının Müslümanlara Bakışı ............................................ 17

2.2 İngiltere’de Müslüman Göçmenler................................................... 19

2.2.1 Müslüman Nüfusun Etnik Dağılımı ................................................. 20

3. BÖLÜM ÖRNEK KONULAR VE İNGİLTERE YAZILI

MEDYASINDA MÜSLÜMAN GÖÇMENLERİN YANSITILMA BİÇİMİ ..... 26

3.1 Müslümanların yanlı temsil edilmesi: Temel Konular ..................... 27

3.1.1 7 Temmuz Saldırıları, Terör ve Radikalizm ..................................... 29

3.1.2 Britanya Müslümanlar Konseyi ........................................................ 36

3.1.3 Namus Cinayetleri ve Zorla Evlilikler ............................................. 42

3.1.4 Göç ................................................................................................... 46

4. BÖLÜM SONUÇ .......................................................................................... 51

KAYNAKÇA ............................................................................................................ 57

Page 12: İNGİLİZ MEDYASINDA MÜSLÜMAN GÖÇMENLER İMAJI...Aratırma, Temmuz 2005’te Londra’da gerçekletirilen bombalama olayları nedeniyle göçmenlere ilikin medyada yer alan haberlerdeki

2

1. BÖLÜM

GİRİŞ

Medyanın İslamiyet ve Müslümanlarla ilgili yayınları 11 Eylül 2001’de

gerçekleştirilen ikiz kule saldırıları ve sonrasındaki 2004 Madrid ve 2005 Londra

tren bombalamalarıyla birlikte büyük bir artış göstermiştir. Bu saldırılar nedeniyle

Müslümanlar, medya tarafından günah keçisi ilan edilmişlerdir. Medya tarafından

Müslümanlarla ilgili haberlerde kullanılan dil, saldırgan ifadelerle birlikte önyargılar

içermektedir. Bu saldırgan ve nefret içeren dil hemen hemen bütün Batı ülkeleri

medyası için geçerlidir. Müslümanlara ilişkin olumlu ve pozitif gelişmelere ülke

basınında ya hiç yer verilmemekte ya da çok az ve küçük haberlerle yer

verilmekteyken, söz konusu bu durum, olumsuz gelişmeler esnasında tam tersine

dönmektedir.

Bu çalışmada da, önemli bir Müslüman azınlığın yaşadığı İngiltere’deki yazılı

basının Müslüman göçmenleri nasıl temsil ettiği ve bu göçmenlerin nasıl

resmedildiği ele alınacaktır. Araştırmanın temel argümanları şöyledir: İngiliz yazılı

basını Müslümanları negatif bir şekilde resmetmekte ve kullandığı haber diliyle dini

ve ırksal ayrımcılık yapmaktadır. Müslümanlarla ilgili pozitif gelişmeler ya

haberlerde yer almamakta ya da çok az ve küçük bir şekilde yer almaktadır. Benzer

içerikli haber konularında Müslümanlara ilişkin “negatif vurgu” daha sık yer alırken,

İngilizler için negatif vurgulardan kaçınılmaktadır. Haber metinlerinde

Müslümanlara ilişkin yayınlanan haberlerde, İngiltere’deki sorunların sebebinin

Müslümanlar olduğu mesajı verilmektedir.

Page 13: İNGİLİZ MEDYASINDA MÜSLÜMAN GÖÇMENLER İMAJI...Aratırma, Temmuz 2005’te Londra’da gerçekletirilen bombalama olayları nedeniyle göçmenlere ilikin medyada yer alan haberlerdeki

3

Bu inceleme aşağıda kısaca özeti verilen teorik çalışmaların eşliğinde ve

ampirik verilerin ışığında incelenecektir. Çalışmada ele alınacak gazete ve yayınların

Haziran-Aralık 2005 dönemi arasındaki 6 aylık yayınları esas alınacaktır. Bu

araştırmada söz konusu dönemde The Guardian ve The Daily Telegraph

gazetelerinde Müslümanlarla ilgili yayınlanmış haber ve yorumlar incelenecektir.

Araştırma, Temmuz 2005’te Londra’da gerçekleştirilen bombalama olayları

nedeniyle göçmenlere ilişkin medyada yer alan haberlerdeki artışa binaen 2005 yılı

ve 6 aylık süreyle sınırlı tutulmuştur.

Çalışmada, İngiltere medyasında Müslümanların nasıl resmedildiğine ilişkin

yazılı basında yayınlanan haber ve makaleler incelenerek, İngiliz yazılı basınının

Müslüman göçmenlere karşı bakışı ortaya konacaktır.

Bu bölümde çalışmanın teorik arka planı ve dayandırılacağı eleştirel söylem

çözümlemesi hakkında bilgi verilecektir. Çalışmanın ikinci bölümünde İngiliz yazılı

basını ve İngiltere’de yaşayan Müslüman göçmenler ele alınacaktır. Üçüncü bölümde

ise ele alınan gazetelerden seçilen dönemde Müslüman göçmenlerle ilgili

yayınlanmış haberler analiz edilecektir. Sonuç bölümünde araştırmanın genel

değerlendirmesi yapılacaktır.

1.1 Medya

20. yüzyılda teknolojik gelişmeler ve bu gelişmelere bağlı olarak gelişen

medya ve iletişim araçları, insanlar arasındaki bilgi akışında önemli bir yer

tutmaktadır. Haber kaynağı olarak görülen medya araçları, yayınladığı haber ve

yorumlarda kullandığı dil ve söylemle ‘iyi’yi kötü, ‘kötü’yü iyi gösterebilme gücüne

sahiptir.

Page 14: İNGİLİZ MEDYASINDA MÜSLÜMAN GÖÇMENLER İMAJI...Aratırma, Temmuz 2005’te Londra’da gerçekletirilen bombalama olayları nedeniyle göçmenlere ilikin medyada yer alan haberlerdeki

4

Günümüzde medya güncel konular hakkında insanları bilgilendirme

konusunda önemli bir güce ve role sahiptir. Medya; sadece bilgi ve fikir transfer

eden bir araç olarak değil, aynı zamanda gerçekliğin çeşitli versiyonlarının

sunulmasını sağlayan ve düşünceleri şekillendiren bir araç olarak da görülmektedir

(Gurevitch ve diğerleri, 1995). Devran’ın belirttiği gibi, Batılı medya söylemi dahil

Batı söyleminde oluşturulan gerçeklik, diğerleri tarafından mutlak bir gerçeklik

olarak görülmektedir (Devran, 2007).

Yazılı basından elektronik kaynaklara kadar çeşitlilik göstermesine ve sahip

olduğu güç ve yarattığı etkinin farklı olmasına rağmen medya, bilgi ve haberin

gerçek taşıyıcısı olmasında ve gerçekliğin oluşmasında en önemli araçtır. Bununla

birlikte, söylemlerin oluşumunda ve azınlık gruplarını ilgilendiren konuların

anlaşılmasında ve tanımlanmasında merkezi bir pozisyonda yer almaktadır (Cottle,

2000).

Azınlık konumundaki göçmen gruplarının medyada nasıl temsil edildiği

noktasında, çoğunluk durumundaki toplumun bu gruplarla ilgili düşüncelerinin

şekillenmesinde önemli bir faktör olan medya, bir yandan azınlıkların sesini

marjinalleştirerek görmezden gelirken, öte yandan azınlıklarla ilgili yayınlarında

negatif bir portre çizmektedir (Campbell, 1995). Benzer şekilde, van Dijk (2000) da,

medya söylemlerinin insanların bilgi, tavır ve ideolojilerinin temel kaynağı olduğunu

söylemektedir. Bu söylem; özellikle azınlık gruplarıyla ilgili olduğunda,

okuyucuların bu gruplarla ilgili olarak çok az bilgiye sahip olduğu gerçeği karşısında

medyanın bu gruplarla ilgili olarak tek veri merkezi olması medyayı daha da önemli

kılmaktadır.

Medyadaki hakim söylemi belirleyen en önemli faktörün, medyanın sahip

olduğu ideoloji ve fikirdir. Gazetelerin ideolojileri ve fikirleri genelde kişisel

Page 15: İNGİLİZ MEDYASINDA MÜSLÜMAN GÖÇMENLER İMAJI...Aratırma, Temmuz 2005’te Londra’da gerçekletirilen bombalama olayları nedeniyle göçmenlere ilikin medyada yer alan haberlerdeki

5

değildir; tam tersine sosyal, kurumsal ve siyasidir (van Dijk, 2000) Burada,

medyanın ve özelde gazetelerin yayınladıkları haberlerde kullandıkları dil, gazetenin

kurumsal olarak sahip olduğu fikir ve ideolojiden bağımsız değildir. Dolayısıyla bir

haberin ne şekilde sunulduğu, hangi başlığın ve ifadelerin kullanıldığı, hangi

fotoğrafların yayınlandığı gazetenin aynı zamanda yayınladığı habere karşı duruşunu

ortaya koymaktadır. Bu duruş, gazetenin sahip olduğu ideolojik değerlerin de

görülebilmesini sağlamaktadır.

1.1.1 Medyada Irkçılık

Çağdaş toplumların ırkçılığın eskiye ait bir konsept olduğunu düşünmelerinin

temelinde kolonyal dönemde ortaya çıkan ayrımcı uygulamalar yatmaktadır. Mesela,

İngiliz halkı da artık beyazların üstünlüğüne inanmamakta ve prensipte sosyal adaleti

desteklemektedir (Runnymede Trust, 2000). Ancak azınlıkların günlük yaşamındaki

tecrübeleri gösteriyor ki, İngiliz halkı ve kurumları hala belli bir üstünlük

duygusu/psikolojisi içerisinde bulunmaktadır. Medyanın etnik azınlıklarla ilgili

olarak kullandığı dil ve oluşturduğu söylem, çoğu zaman gizli bir ırkçılık

barındırmaktadır (van Dijk, 1991).

Irkçılık, yabancı düşmanlığı ve anti-Semitizm’in hala yaygın olduğu

İngiltere’de, 11 Eylül saldırıları ile 2004 Madrid ve 2005 Londra bombalamaları ile

birlikte bu eğilimler daha da yaygınlaşmıştır. Saldırılardan sonra medyanın ırkçı ve

ayrımcı yaklaşımlara karşı bir pozisyon alacağı umudu oluşmuştur. Ancak van Dijk

(1991), Poole (2002) ve Richardson (2006)’ın çalışmaları, beklenenin tam tersine,

medyanın hali hazırdaki ırkçı ve ayrımcılığı geliştirdiği söylemlerle desteklediğini

ortaya koymuştur.

Page 16: İNGİLİZ MEDYASINDA MÜSLÜMAN GÖÇMENLER İMAJI...Aratırma, Temmuz 2005’te Londra’da gerçekletirilen bombalama olayları nedeniyle göçmenlere ilikin medyada yer alan haberlerdeki

6

Medya’daki ırkçılığı anlamak için medyadaki haber başlıklarının nasıl

verildiğine, haber konularının nasıl seçildiğine ve medyada ‘öteki’nin nasıl inşa

edildiğine bakmak gerekmektedir. Medyada ırkçılık kısaca iki başlık altında

incelenecektir: Haber başlıkları ve haber konuları.

1.1.1.1 Haber Başlıkları

Bell, verilen mesajın okuyucuyu etkilemesi amacıyla kullanılan başlığın çok

önemli olduğuna dikkat çekmekte ve haber başlıklarını “haber retoriğinin bir parçası

olarak okuyucuyu cezbetmek” olarak tanımlamaktadır (Bell 1991, 189). Başlıklar

özellikle iki ayrı işlev taşımaktadır: Semantik işlev ve pragmatik işlev. Semantik

işlev haber metniyle ilgiliyken, pragmatik işlev ise metnin sunulduğu okuyucuyla

ilgilidir. Kısacası, haber başlıkları sadece haberin özetini vermez, aynı zamanda

okuyucunun duygusal cevaplar vermesini amaçlar ve bu şekilde okuyucu üzerinde

nüfuz eder.

van Dijk, etnik ilişkilere ilişkin haber başlıklarının nadiren pozitif, ara sıra

nötr ve genelde ise negatif olduğunu belirtmekte ve bu başlıklarda kullanılan

sözcüklerin dramatik ve saldırgan olduğunu söylemektedir (van Dijk 1991, 69)

Özellikle tabloid gazetelerindeki başlıklar, ‘ırksal vurgu’ yaptıkları sebebiyle sık sık

eleştirilmektedir. Richardson (2007, 205) “bize ait olanda” pozitif kelimeler

kullanılırken, “onlara ait olanda” negatif kelimelerin kullanılmasına dikkat

çekmektedir.

Van Dijk, gazete okuyucularının haber metinlerinin başlıklarını kullanarak

mesajı anlamlandırmaya çalıştığını ve taraflı bir başlığın okuyucuya nüfuz

edebileceğini belirtmektedir (van Dijk 1991, 73). Mesela İngiltere’de geri kalmış

bölgeler gazetelerde negatif olarak yansıtılırken, bu bölgelerde Müslüman

Page 17: İNGİLİZ MEDYASINDA MÜSLÜMAN GÖÇMENLER İMAJI...Aratırma, Temmuz 2005’te Londra’da gerçekletirilen bombalama olayları nedeniyle göçmenlere ilikin medyada yer alan haberlerdeki

7

göçmenlerin neden olduğu problemlere geniş şekilde verilmektedir. Bu da, İngiliz

Müslümanlarına karşı var olan ön yargıların artmasına ve bu grubun ‘öteki’ olarak

görülmesine neden olmaktadır.

1.1.1.2 Haber konuları

Gazetelerin göçmenlerle ilgili haber ve makalelerinde yer alan konuların

veriliş şekli, ırkçı önyargıları arttırmaktadır. Van Dijk, haber yapıcıların haberin

psikolojik ve sosyolojik boyutlarını yansıtan bir dil kullandığını ifade etmektedir

(van Dijk 1991, 7). Göçmenlerle ilgili yayınlanan haberler, bu yüzden, ırksal

çoğunluğun azınlık durumundakilere yönelik endişe ve önyargılarını arttıran bir etnik

konsensüs sağlamaktadır. Poole’un yaptığı araştırmada sağ tandanslı tabloid

gazetelerinin ırksal ilişkileri, çoğunluktaki İngilizler ile azınlıktaki Asyalı göçmenler

arasında yaşanan bir “ırk savaşı” olarak verdiğini ortaya koymuştur. Poole’un

araştırmasına göre medyada Müslüman azınlıkla ilgili haberler şu dört temel mesaj

üzerine dayanmaktadır:

1-Müslümanlar, İngiltere’nin ulusal güvenliğine tehdit oluşturmaktadır. 2-Müslümanlar, İngilizlerin

temel değerlerine tehdit oluşturmaktadır. 3-Müslümanlar ile çoğunluk toplumu arasında kültürel

farklılıklar var. Bu farklılıklar kişisel ilişkilerde gerginlikler ortaya çıkarmaktadır.4-Müslümanlar, artan

bir şekilde kamusal alanda varlıklarını hissettirmektedir. (Poole, 2002, 84)

1.1.2 Medya ve Müslümanlar

11 Eylül 2001 saldırılarının ardından medyada İslam ve Müslümanlarla ilgili

yer alan haber ve yorumlar, farklı din ve etnisiteye bağlı toplulukların kamuoyunda

nasıl resmedildiğine ilişkin önemli bilimsel çalışmalara da konu olmuştur.

20. yüzyılın özellikle son çeyreğinde İslam dünyası Batı dünyasından

uzaklaşmıştır. Batı’nın izlediği dış politika ve Ortadoğu ve diğer Müslüman

bölgelerindeki müdahaleler İslam dünyasında Batı’ya karşı bir öfke meydana

Page 18: İNGİLİZ MEDYASINDA MÜSLÜMAN GÖÇMENLER İMAJI...Aratırma, Temmuz 2005’te Londra’da gerçekletirilen bombalama olayları nedeniyle göçmenlere ilikin medyada yer alan haberlerdeki

8

getirmiştir. İslam dünyasıyla ilgili çalışmalar yapmış olanların büyük bölümü

Müslümanların Batı’ya karşı olan öfkesinin sebebi olarak Müslüman coğrafyadaki

fakirlik ve hali hazırda kırılgan bir siyasi iklime sahip bölgenin modernizmle birlikte

yaşadığı sıkıntıları göstermektedir (Taylor, 2006).

Batı’ya karşı öfkenin doruğa ulaştığı olay New York’ta İkiz Kulelere karşı 11

Eylül 2001’de gerçekleştirilen saldırılar olmuştur. ABD’ye karşı gerçekleştirilen bu

saldırılar, Batı medeniyetine karşı yapılmış bir saldırı olarak algılanmıştır.

Saldırıların ardından doğal olarak Batı medyasında İslam dünyası ve Müslümanlarla

ilgili çoğu yanlış ve önyargılardan oluşan haber ve yorumlar artarak devam etmiştir.

1.1.2.1 Haberlerde Müslümanların ‘Öteki’ Olarak İnşası

Medyada dini, etnik, kültürel azınlık gruplarıyla ilgili yayınlanan haberlerde

dilin kullanım biçimi, ötekileştirme kavramını önemli kılmaktadır. Medyada muhalif

hareketlerin, yabancıların ve azınlıkların temsili, araştırmacıların başlıca ilgi

konularından birisi olmuştur. Gazete haberleri planında ötekileştirme, belirli bir

grubun, kurumun veya bunların özdeşleştiği değerlerin ya da bunların sembolü

durumundaki bir kişinin, olağan eleştiriyi aşan bir şekilde negatif özelliklerle

yüklenmesi olarak tanımlanmaktadır (Bezirgan Arar & Bilgin, 2009, 138).

Ötekileştirme, kimliklerin toplumsal süreçlerin sonunda ortaya çıkmış, inşa edilmiş, kurulmuş

karakterlerini görmezden gelerek, bir toplumsal gruba ait farklı bir özelliğin, sadece bu gruba özgü, bu

grubun tüm üyelerince paylaşılan, doğal, içkin, kalıcı, değişmez bir öz teşkil ettiği iddiasını tartışılmaz

bir gerçek olarak kabul eder (Yılmaz, 2010, 2).

Batı’da Müslümanların ötekileştirilmesi özellikle 11 Eylül 2001

saldırılarından sonra İslam’ın “yabancı”, “öteki” olarak tanımlanmasıyla başlamıştır.

Khan’ın (2000) belirttiği üzere, İngiltere’de yaşayan Müslümanlar “Batı değerlerine

zıt değerlere sahip yabancı bir azınlık” olarak görülmektedir. Pintak (2006, 188)

Page 19: İNGİLİZ MEDYASINDA MÜSLÜMAN GÖÇMENLER İMAJI...Aratırma, Temmuz 2005’te Londra’da gerçekletirilen bombalama olayları nedeniyle göçmenlere ilikin medyada yer alan haberlerdeki

9

Müslümanların ötekileştirilmesinde üç temel kaynağın olduğunu belirtmekte ve

bunların kişisel önyargılar, hükümet politikaları ve basın haberleri olduğunu ifade

etmektedir. Özellikle İngiliz tabloid basınında İslam ve Müslümanlar “ayrı”, “aşağı”

ya da “düşman” şeklinde temsil edilmektedir. Adli vakalarda olayın faili Müslüman

bir göçmen ise, gazeteler failin dini kimliğini özellikle vurgulamaktadır. Mesela,

failinin Müslüman olduğu bir cinayet olayında tabloid gazetelerinde “Müslüman

koca, karısını öldürdü!” ya da “Müslüman koca, kızını öldürdü!” şeklindeki

ifadelerle, karısını ya da kızını öldürebilecek kimsenin ancak bir Müslüman

olabileceği mesajı verilerek “öteki” inşa edilmektedir. Oysa benzer olaylarda

medyada hiçbir zaman “Hıristiyan koca karısını öldürdü!” şeklinde ifadeler yer

almamaktadır.

1.1.2.2 11 Eylül Saldırıları ve Medyada İslamofobya

Medyada 11 Eylül İkiz Kule saldırılarından sonra İslam ve Müslüman

karşıtlığı giderek artmıştır ve bu karşıtlık İslamofobik bir nitelik kazanmıştır.

Runnymede Trust (1997, 5) İslamofobya’yı “İslam ve Müslümanlardan nefret etmek

ve korkmak” olarak tanımlamaktadır. 11 Eylül saldırılarından sonra Müslüman, Sih

ve diğer Arap ve Asyalı halklara İngiltere’de saldırılar dört kat artmıştır (McGhee

2005, 102). İslamofobya’nın kendisi 11 Eylül saldırılarıyla direk bağlantılı olmasa

da, bu olay İslamofobik saldırıların artmasına sebep olmuştur. 11 Eylül

saldırılarından hemen sonra medyada, saldırganların Müslüman olduğu ve bu yüzden

İslam ve terörizm arasında bağ olduğuna dair sayısız haber ve makale yayınlanmıştır.

Mesela, saldırıların hemen ardından The Sun gazetesinde Müslümanlara atıfta

bulunan haber ve makalelerin sayısında bir yılda yüzde 658 artış olmuştur (Whitaker

2002, 3). Bu dönemde İngiltere’de yaşayan Müslümanlara karşı sadece fiziki ve

sözlü saldırılarda değil, aynı zamanda İngiliz ırkçı gruplarının mobilize olmasında da

Page 20: İNGİLİZ MEDYASINDA MÜSLÜMAN GÖÇMENLER İMAJI...Aratırma, Temmuz 2005’te Londra’da gerçekletirilen bombalama olayları nedeniyle göçmenlere ilikin medyada yer alan haberlerdeki

10

büyük artış meydana gelmiştir (McGee 2005, 103). Runneymede Trust (2002), 11

Eylül saldırılarının ardından yayınladığı raporda, Müslüman karşıtı önyargıların çok

hızlı bir şekilde arttığını ve Müslüman karşıtlığının tanımlanması için Yahudi

karşıtlığı için kullanılan ‘Anti-Semitizm’ gibi bir kelimeye ihtiyaç duyulduğunu

belirtmiştir.

Medyada Müslüman figürü sıklıkla İslam ve Batı değerlerinin karşılaştırıldığı

oryantalist bir bakış açısıyla oluşturulmaktadır. Said’e (1981) göre, oryantalist

söylem, egemen ekonomik, sosyal, kültürel ve siyasi güçlerin tutarlılığı olmayan

uygulamalar yoluyla oluşturulan ‘bilgi’ ve ‘doğrularla’ dinlerin, ırkların, kültürlerin

ve sınıfların temsil edildiği bir düşünce sistemidir. Mcfie (2002), oryantalizmin

önemli bir yönünün Batı tarafından ‘öteki’nin, barbar, despot ve aşağı olarak

oluşturulması olduğunu belirtmektedir. Oryantalist mantık, “İslam ve Batı”,

“Müslüman ve Batılı” arasında bir ayrım yapar (Richardson 2004, 113). Bu ayrımın

en sık görüldüğü alan ise medyadır. Olumsuz niteleme ve tiplemelerde kişi, grup,

organizasyon ya da ülkenin ‘Müslüman’ kimliği öne çıkarılarak, Batı’nın üstünlüğü

yeniden üretilmektedir.

1.2 Metodoloji: Eleştirel Söylem Çözümlemesi

Çalışmamızda eleştirel söylem çözümlemesi kullanılacaktır. Bu yöntemin

seçilme nedeni eleştirel söylem çözümlemesinin hem belli konular hakkındaki,

özellikle çalışmamız açısından önem arz eden “siyasal söylem” yapılarını ortaya

çıkarmaya müsait olması hem de sosyal fenomenleri eleştirel bir bakış açısıyla

çözümlemeye imkân vermesidir (Ergeç, 2010, 10) Ayrıca eleştirel söylem

çözümlemesi araştırmacılarının belli başlı çalışma alanları arasında siyasi

söylemler, ideoloji, iktidar, ırkçılık ve kimlikle ilgili söylem yapılarının

Page 21: İNGİLİZ MEDYASINDA MÜSLÜMAN GÖÇMENLER İMAJI...Aratırma, Temmuz 2005’te Londra’da gerçekletirilen bombalama olayları nedeniyle göçmenlere ilikin medyada yer alan haberlerdeki

11

çözümlemesi geldiğinden konumuz açısından yararlı bir çözümleme yöntemi olarak

görülmüştür.

Sosyal bilim çalışmalarında toplumsal iktidar ilişkilerinin nasıl kurulduğu,

korunduğu, devam ettirildiği ve gelişen şartlara uygun olarak yeniden üretildiği ile

ilgili olarak ekonomik yapının yanında kültürel, politik ve ideolojik yapının

işleyişinin rolü 1960’ların sonu ve 1970’li yılların başlarından itibaren giderek

vurgulanmaya başlanmış, 1980’lerle birlikte ise eleştirel söylem çözümlemesi

kapitalist toplumlarda sınıf, cinsiyet, ırk, etnisite vb. hakimiyet yapılarının kurulma,

sürdürülme ve yeniden üretilme mekanizmalarını anlama ve dönüştürmeyle ilgili

eleştirel ve politik tavır alışın adı olmuştur. “…Dil kullanımıyla ifade edilen, işaret

edilen, kurulan, meşrulaştırılan ve sürdürülen toplumsal eşitsizlikleri ve güç

ilişkilerini eleştirel bir tarzda soruşturan; bu soruşturmayı gerçekleştirirken yazılı

veya sözlü metinlere bir soruşturma nesnesi olarak odaklanan, ancak bir yandan da

bir metnin üretimine yol açan toplumsal süreç ve yapılar ile sosyal/tarihsel özneler

olarak kişilerin veya grupların metinlerle etkileşimleri boyunca anlam yarattıkları

toplumsal süreç ve yapıları da teorileştiren, nihai hedefi yalnızca bilimsel olmayıp

aynı zamanda toplumsal ve politik değişim de yaratmak olan bir söylem

çözümlemesi yaklaşımı” (Dursun, 2007, 335) olarak tanımlanan eleştirel söylem

çözümlemesi, söylemsel eklemlenmeleri toplumsal dünyayı anlamlı olarak kuran

hareket olarak görmektedir.

Van Dijk, söylem ve sosyal yapı arasındaki ilişkiye yönelik çalışmaların

sınırsız olduğunu vurgulamaktadır. Irkçılık ya da ayrımcılığın diğer biçimlerinde dil

kullanımı ve söylem, dili kullananların sosyal konumu, amaçları ve genel zihinsel

modelleri ile doğrudan ilgilidir. Bu noktada Van Dijk, söylemin sadece biçim,

anlam ve zihinsel süreç olarak ele alınamayacağını, bunların yanı sıra sosyal

Page 22: İNGİLİZ MEDYASINDA MÜSLÜMAN GÖÇMENLER İMAJI...Aratırma, Temmuz 2005’te Londra’da gerçekletirilen bombalama olayları nedeniyle göçmenlere ilikin medyada yer alan haberlerdeki

12

etkileşimin karmaşık yapıları ve hiyerarşik işleyişi ve bunların bağlam, toplum ve

kültür içindeki işlevlerinin de üzerinde durulması gerektiğini belirtmektedir. Van

Dijk’ın yaklaşımından da anlaşılabileceği gibi eleştirel söylem çözümlemesinin

üzerinde yoğunlaştığı ve çözümlediği en önemli çalışma alanlarından biri de

toplumsal olarak kullanılan dildir. Farklı söylemler, dil kullanımı üzerinde iktidar

elde etmek, dildeki anlamları belli iktidar yapılarının kurulması, devam ettirilmesi

ve yeniden üretilmesine göre sabitleyebilmek için sürekli bir mücadele içindedirler.

Eleştirel söylem çözümlemesi; metin ve konuşmalardaki güç, hegemonya, sosyal ve cinsiyet

eşitsizliği, ırkçılık gibi sosyal konular üzerine yoğunlaşırken, dil, söylem olarak çözümlenir. Buna

göre dil, diğerleriyle diyalektik olarak ilişki kuran toplumsal sürecin bir öğesidir. Eleştirel söylem

çözümlemesi, eleştirel toplumsal bilimlerle aynı ilgi alanını paylaşır ve metinleri maddi üretimin ve

toplumsal yaşamın yeniden üretim momenti olarak ele alır. Metinlerdeki toplumsal çalışmayı,

maddeci toplumsal eleştirinin ana odağı olarak çözümlemektedir (Fairclough, Graham 2010, 12 ).

Örgütlenmiş güç ilişkilerinin dil kullanımıyla meşrulaştırılması, ESÇ1 için

temel bir meseledir. Bu meseleyi ele alırken ESÇ, sorgulama nesnesi olarak sadece

yazılı ve sözlü metinlere odaklanmaz. Bir söylemin baştan sona eleştirisi, bir

metnin üretimine kaynaklık eden ve içinde bireylerin veya grupların tarihsel ve

toplumsal özneler olarak bu metinlerle etkileşimleri boyunca anlam yarattıkları

toplumsal süreçlerin ve yapının da kuramlaştırılmasını gerektirmektedir. Çünkü

ESÇ, toplumsal kültürel yapılar ve süreçler ile metinler arasında bağlantı kurmaya

ilişkin bir yaklaşımdır. Bu nedenle ESÇ yaklaşımında birbirinden ayrılamaz üç

kavram merkezi bir yer tutar: “İktidar, tarih ve ideoloji kavramları” (Wodak 2001).

Bu kavramlarla bağlantılı olarak söylemi belli bir toplumsal bağlama ve tarihe

yerleşmiş toplumsal süreçlerle etkileşim halinde ortaya çıkan bir fenomen olarak

gören eleştirel söylem çözümlemesi, “her söylemin, güçlü olan grupların

1 Eleştirel Söylem Çözümlemesi

Page 23: İNGİLİZ MEDYASINDA MÜSLÜMAN GÖÇMENLER İMAJI...Aratırma, Temmuz 2005’te Londra’da gerçekletirilen bombalama olayları nedeniyle göçmenlere ilikin medyada yer alan haberlerdeki

13

ideolojilerince meşrulaştırılan hakimiyet yapılarını sağlama almak amacıyla tarihsel

olarak yani belirli bir yerde, zamanda üretildiğini ve yorumlandığını öne

çıkarmaktadır. Güçlü grupların ideolojileriyle meşrulaştırılan, zamana ve mekâna

yerleşik belli başlı hâkimiyet yapıları, ESÇ’ye göre temelde ırk, cinsiyet, sınıf, din

ve kültürel farklılıklara dayalıdır. Hâkimiyet yapılarına direnme, ESÇ tarafından

durağan söylem pratiklerinin ve bu pratiklerle ilgili uzlaşımların yaratıcı bir

biçimde kırılması olarak görülür. Cinsiyet meseleleri, ırkçılık sorunu, kimlikle ilgili

medya söylemleri bu anlamda çok önemli sorgulama konularıdır” (Dursun 2007,

335).

Yukarıdaki açıklamalar ışığında bu çalışmada İngiliz medyasında

Müslüman göçmenlere karşı yazılı basında var olduğu düşünülen İslamofobik ve

ayrımcı söylemin analiz edilmesi amaçlanmaktadır. Bu amaçla çalışmada söylemin

birçok yapıları arasından amacımıza uygun olarak durum tanımlaması, aktörler,

tutarlılık, (ön)varsayımlar, metaforlar, insancıllaşma ve karşılaştırmalar gibi

anlamın birçok yönünü ortaya koyan pek çok konuda kullanılan söylem yapıları

kullanılacaktır. Söylem çözümlemesi temelde çok alanlı bir yapıdır. Çalışmamızda

bu çok alanlı yapı dikkate alınarak bir çözümleme yapılmaya çalışılacaktır.

Herhangi bir kişi, grup, siyasal organizasyon veya siyasetçinin ve medyanın

söylemi toplumsal, politik, kültürel ve tarihi yönleri, iktidarı kurmaları, yeniden

üretmeleri veya iktidara karşı muhalefetteki rolleri söylemi etkilemektedir. Ayrıca

söylemin, bir kişinin, grubun veya organizasyonun kimliği, tarihi geçmişi,

toplumdaki yeri, ilgileri ve amaçları, diğer kişi, grup ve organizasyonlarla olan

ilişkileri, yeniden üretimleri ve doğal ortamları gibi karakteristik özellikleriyle

ilişkili olan toplumsal olarak paylaşılan inançlardan oluşan ideolojinin etkisi altında

olduğu da açıktır. Örnek olarak seçtiğimiz gazeteler birbirlerinden dünya görüşleri

Page 24: İNGİLİZ MEDYASINDA MÜSLÜMAN GÖÇMENLER İMAJI...Aratırma, Temmuz 2005’te Londra’da gerçekletirilen bombalama olayları nedeniyle göçmenlere ilikin medyada yer alan haberlerdeki

14

ve sahip oldukları ideolojiler açısından da ayrılan, birbirlerinden farklı ideolojileri

benimseyen siyasi araçlar olduklarından söz konusu konulardaki söylemleri de

farklıdır. İdeolojiler toplumdaki çeşitli grupların birbirinden ayrılmasının nedeni

olduğundan ve bir grup tarafından paylaşılan inançların temel toplumsal

temsillerini oluşturduğundan söz konusu gazetelerin sahip oldukları ideolojiler de

çalışmanın ilgi alanına girmektedir. “Van Dijk’a göre bir toplumsal grup tarafından

paylaşılan ideoloji, bireylerin konuşmalarını ve oluşturdukları metinleri

etkilemektedir” (Ergeç, 2010, 15) Ancak çalışmada ideolojiler temel referans

çerçevesi olarak alınmamış, yalnızca sahip olunan ideolojinin de söylemsel

kuruluşlara ve yeniden üretimine katkıda bulunduğu göz önüne alınmaya

çalışılmıştır.

Genel olarak Müslüman göçmenlerle ilgili medya söylemine bakıldığında

kendini olumlu sunma, kendi değerlerini ön plana çıkarma ve üstünlüğünü

vurgulama, ötekiler/diğerleri hakkında ise olumsuz bir tavır alma ile

karşılaşmaktayız ki van Dijk’ın (2003) da belirttiği gibi bu, “olumlu kendini sunma-

olumsuz ötekini sunma” stratejisine uygun bir söylemsel yapıdır. Bu çalışmada da

“olumlu kendini sunma-olumsuz ötekini sunma” stratejisi çerçevesinde çözümleme

yapılacaktır.

Çalışmamızda, araştırma için seçilen gazetelere internet üzerinden

erişilmiştir. İncelenen dönemde yayınlanan haberlerin seçimi kategori oluşturmada

da etkili olmuştur.

Sonraki bölümde, İngiliz yazılı basının kısa tarihçesiyle başlanacak ve bu

basının Müslümanlara bakış açısına ve İngiltere’de yaşayan Müslüman göçmenlere

değinilecektir.

Page 25: İNGİLİZ MEDYASINDA MÜSLÜMAN GÖÇMENLER İMAJI...Aratırma, Temmuz 2005’te Londra’da gerçekletirilen bombalama olayları nedeniyle göçmenlere ilikin medyada yer alan haberlerdeki

15

2. BÖLÜM

İNGİLİZ YAZILI BASINI VE MÜSLÜMAN GÖÇMENLER

İngiltere’de 17. Yüzyılda gazete basımı sıkı bir şekilde devlet tarafından

kontrol edilmiştir. Devletin sıkı kontrolü nedeniyle İngilizce ilk gazete Joris Veseler

tarafından 1620 yılında Amsterdam’da basılmıştır. Ancak sonrasında devlet

kontrolünün gevşemesiyle birlikte Londra ve Manchester kentlerinde gazeteler

yayınlanmaya başlamıştır. 1720 yılına gelindiğinde sadece Londra’da 12 olmak

üzere İngiltere’de toplam 36 gazete basılmaktaydı ve Londra’da basılan ilk gazete ise

Daily Courant olmuştur (Williams, 2010).

19. yüzyıl, İngiltere’de yazılı basının tavan yaptığı bir dönemdir. Sadece

Londra’da 52 farklı gazete basılmıştır. Manchester gibi büyük kentlerde bugün

İngiltere’nin en önemli gazetelerinden The Guardian, Manchester Guardian olarak

1821 yılında basılmaya başlanmıştır. The Guardian’dan önce ise 1788 yılında The

Times gazetesi yayına başlamış ve 19. yüzyılın en etkili gazetesi olmuştur (Lake,

1984).

19. yüzyılın sonlarına doğru, İngiliz gazeteleri ilk kez yazılı haberlerin

üretimi ve dağıtımı üzerine bir vakıf kurmuştur. Gazeteler, siyasi ve parlamenter

sistem çalışmalarının kontrol edilmesine imkân veren bir mekanizmayı sağlayan

etken olarak kabul edilmişlerdir. Reklâm satışlarından elde edilen gelir, diğer

gazetelerin de gelişmesine yol açan daha yüksek düzeyde bir sermayeyi patlarcasına

bu endüstriye pompalamıştır. Daha sonraki gelişmeler basının politik partilerle

doğrudan ilişkilerden kurtulmasına imkân sağlamış ve endüstri haber dağıtımı

Page 26: İNGİLİZ MEDYASINDA MÜSLÜMAN GÖÇMENLER İMAJI...Aratırma, Temmuz 2005’te Londra’da gerçekletirilen bombalama olayları nedeniyle göçmenlere ilikin medyada yer alan haberlerdeki

16

amacıyla haberler üretmiştir. Ancak bununla birlikte girişimsel hareketliliğin içinde

gazete satışlarından kazançlar elde etmiştir (Curran, 1988). 19. yüzyılın sonunda,

politik eğilimli gazeteler ortaya çıkmıştır. Örneğin, Daily Mail (1896), Daily Express

(1900) ve Daily Mirror (1903) hemen hemen aynı zamanda yayına çıkarılmışlardır

ve bugün de hala yayınlarına devam etmektedirler.

Gazete basım ve dağıtım maliyetlerinin yüksek olması nedeniyle dünyada

olduğu gibi İngiltere’de de zaman içerisinde gazeteler büyük medya şirketlerinin

kontrolüne geçmişlerdir. Bunun en iyi örneğini Rupert Murdoch’ın sahip olduğu

News Corporation International oluşturmaktadır. İngiltere’nin en çok satan gazetesi

olan The Sun ile birlikte en eski gazetelerden biri olan The Times, Murdoch’ın sahip

olduğu İngiltere’deki gazetelerden sadece ikisidir. Murdoch’ın sahip olduğu News of

the World ise ünlülerin dinleme skandalına adı karıştığı için kapatılmıştır.

Murdoch’ın sahip oduğu The Sun ve The Times gibi popülist ve merkez sağ

gazetelerin yanı sıra ülkenin diğer önemli gazeteleri ise muhafazakâr-sağ kesime

hitap eden The Daily Telegraph ve The Daily Mail gazeteleri ile liberal-sol kesime

hitap eden The Guardian, The Daily Mirror ve The Independent’dır.

Siyasi ve ideolojik olarak kendisini önceden konumlandırmış olan İngiliz

gazetelerinin, dini ve etnik azınlıklara bakış açısında da farklılıklar bulunmaktadır.

Örneğin, göçmenlik konusunun tartışıldığı dönemlerde bu tartışmanın ülkede

yaşayan 2 milyon Müslüman üzerinden yapılması dikkat çekmektedir. Ancak çoğu

zaman solda ya da sağda bulunan gazetelerin Müslüman göçmenlere yönelik

çoğunlukla negatif yayınına karşılık, sol ve liberal yayın yapan gazeteler kısmen

diğerlerinden ayrılarak Müslüman göçmenlerin sesine kulak vermektedir.

Page 27: İNGİLİZ MEDYASINDA MÜSLÜMAN GÖÇMENLER İMAJI...Aratırma, Temmuz 2005’te Londra’da gerçekletirilen bombalama olayları nedeniyle göçmenlere ilikin medyada yer alan haberlerdeki

17

2.1 İngiliz Basınının Müslümanlara Bakışı

İngiltere’de Müslümanlar ve İslam, İngiliz basınında özellikle Salman Rüşdi

olayı, 2005 Londra bombalamaları, 2011 isyanları, Orta Doğudaki sorunlar ve teröre

karşı küresel savaş gibi olaylar sonucunda en fazla gündem konularından biri

olmuştur. Çok kültürlülük, suç, eğitim ve dini okullar, göç ve burka nedeniyle

baskıya maruz kalan Müslüman kadınlar etrafında yapılan haberler neticesinde

Müslümanlar halk tarafından birçok olayda ayıplanma ve aşağılanmaya maruz

kalmışlardır (Sian, Law, Sayyid). İngiltere’deki birçok Müslüman akademisyen, grup

ve aktivist de bu konuda İngiltere medyasında yer tuttuğu şekilde çizilen olumsuz,

haksız ve ayırımcı tavrın gittikçe yerleşen bir hal aldığından endişe ettiklerini ve bu

durumun doğal olarak İngiliz toplumunun merkezinde ‘Müslüman bir suçlu

tabakanın yer aldığı bir korku atmosferi oluşturduğunu ifade etmişlerdir (Poole,

Richardson, van Dijk).

Elizabeth Poole’a (2004) göre İngiltere medyasında Müslümanlar konusu,

içselleştirme ve dışsallaştırma etrafında işlenegelmiştir. Poole’a göre, toplumda

giderek artan Müslüman görüntüsü ve varlığı, ‘Müslüman’ kimliğinin ‘İngiliz’

tanımından çıkartılması ile sonuçlanan bir ‘ulusal kimlik krizi’ doğurmuştur:

İngiltere’de Müslümanların, Müslüman olmayanların gözünde gittikçe daha görünür olması,

Müslümanları aynı kefeye koyup yargılayan küresel rüzgarın da etkisiyle bir tehdit ortamı oluşmasına

yol açtı. İngiltere’deki bu ideolojik tehdit, Müslümanların baskı altında olmasına uygun bir ortam

hazırlamaktadır (Poole 2004, 22).

İngiliz basınında Müslümanlar ve İslam’la ilgili negatif haberlerin neden ve

nasıl kullanıldığına dair Gazeteci Richard Peppiatt Cihan Haber Ajansına şöyle

demiştir: "Göçmenlere ve özellikle de Müslümanlara yönelik fabrikasyon haberler

yapmamız istenirdi. 'Müslümanlar ülke güvenliğini tehdit ediyor' veya 'Göçmenler

Page 28: İNGİLİZ MEDYASINDA MÜSLÜMAN GÖÇMENLER İMAJI...Aratırma, Temmuz 2005’te Londra’da gerçekletirilen bombalama olayları nedeniyle göçmenlere ilikin medyada yer alan haberlerdeki

18

ülkeyi ele geçiriyor' şeklinde kurgulu haberler yapmamız talep edilirdi" (Cihan Haber

Ajansı, 5 Şubat 2012).

İngiliz basınının Müslüman göçmenlere karşı nasıl bir bakış açısına sahip

olduğuna ilişkin olarak Peppiat şu çarpıcı ifadeleri kullanmaktadır:

Editörler haberlerde ülkeye kaç Müslüman göçmenin geldiğine vurgu yapmamızı isterlerdi. Fakat hiçbir

zaman ne kadar göçmen ülkeden çıkmış buna yer vermezlerdi. Bazı zamanlarda ülkeden çıkan göçmen

sayısı gelen sayısından daha fazla olmasına rağmen bu gözden kaçırılırdı, çünkü bu durum 'göçmenleri

kötü gösterme' kurgusuna ters düşüyordu. Göçmenlere yönelik ne bir adilane bakış açısı, ne de onların

daha iyi yaşam standardına kavuşmasını göz önünde bulundurma vardı. Amaçlanan tek şey, karalama

haberlerle göçmenleri kötü göstermekti. Bir olay olduğunda kesinlikle birileri günah keçisi seçilmek

zorundadır (Cihan Haber Ajansı, 5 Şubat 2012).

İngiltere’nin son yıllarda uygulamaya koyduğu kontrollü göç politikası

nedeniyle Müslümanların İngiltere’ye göçü giderek azalmasına rağmen, işçi olarak

İngiltere’ye göç etmiş Müslümanlardan farklı olarak ikinci ve üçüncü kuşak

Müslümanların siyasi ve sosyal mecralarda daha fazla görünmesi nedeniyle, İngiliz

basınında Müslüman göçmenlerle ilgili negatif yayınlar artmaktadır. Müslümanların

doğum oranının İngiliz ulusundan fazla olmasından kaynaklanan nüfus artışı da

Müslümanların günah keçisi ilan edilmesinde bir diğer sebep olarak görülmektedir.

Ancak basın ülkede doğmuş Müslümanları yeni göç etmiş olarak tanımlayamayacağı

için, bireysel vakalar üzerinden Müslümanlara karşı bir kampanya yürüterek ülkenin

göç nedeniyle hızlı bir şekilde Müslümanlaştığını iddia etmekte ve bunun tehlikeli

olduğunu ifade etmektedir. Müslüman nüfusun tehlike arz ettiğine dair haberler

özellikle tabloid ve sağ basında sıkça yer almaktadır.2

2 Müslüman nüfusun İngiltere ve Batı için tehlike oluşturduğuna ilişkin olarak The Daily Telegraph’ta

yayınlanan “Muslim Europe: the demographic time bomb transforming our continent” (8/8/2009), A

fifth of European Union will be Muslim by 2050’ (29/7/2010) ve The Daily Mail’de yer alan “Will

Britain convert to Islam?” (2/11/2003) haberleri örnek verilebilir.

Page 29: İNGİLİZ MEDYASINDA MÜSLÜMAN GÖÇMENLER İMAJI...Aratırma, Temmuz 2005’te Londra’da gerçekletirilen bombalama olayları nedeniyle göçmenlere ilikin medyada yer alan haberlerdeki

19

2.2 İngiltere’de Müslüman Göçmenler

İngiltere’de İslam, Hristiyanlıktan sonra gelen en büyük ikinci dindir. Ülkede

İslam’ın varlığı fiili olarak 1707 yılında kabul edilmesine rağmen yasal olarak 1812

tarihinde tanınmıştır. İngiltere’de göçmen nüfus arasında doğum oranı en yüksek

grubu Müslümanlar oluşturmaktadır. Müslüman nüfusun artışına katkı sağlayan bir

diğer unsur ise sonradan Müslüman olanların sayısındaki artıştır. 2010 yılında

düşünce araştırma kuruluşu Faith Matters tarafından yapılan çalışmaya göre, ülkede

şimdiye kadar 100 bin kişinin İslam’a geçtiği ve her yıl 5 bin 200 kişinin Müslüman

olduğu belirlenmiştir (Faith Matters, 2010).

Dünyanın en fazla göç alan ülkelerinden biri olan İngiltere, küreselleşmeyle

birlikte artan göçün en önemli merkezlerinden biri olmuştur. Kaynaklar, İngiltere’de

300 yıl önce 6 Müslümanın varlığından bahsetmektedir. Ülkeye ilk yerleşen

Müslümanların da Lübnanlı tüccarlar ile Yemen ve Somalili denizciler olduğu ifade

edilmektedir. İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra İngiliz Deniz Kuvvetleri’nde çalışan

Güney Asyalı Müslümanlar İngiltere’de kalmıştır (Poole, 2001). Bu Müslümanların

büyük bölümü kırsal kesimlerden, özellikle Pakistan’ın Azad Keşmir bölgesi ile

Bangladeş’in Silet bölgesinin doğusundan gelmişlerdir. Bu göçmenler daha çok

İngiltere’nin kuzeyindeki sanayi kentlerine yerleşmiş ve demir-çelik ve tekstil

sanayiinde çalışmıştır. Ancak, bugün istatistikler Müslümanların yüzde 60’ının

başkent Londra ve çevresinde yaşadığını göstermektedir. 1951 yılında İngiltere,

Galler, İskoçya ve Kuzey İrlanda’dan oluşan Birleşik Krallık’ta yaşayan

Müslümanlar 23 bin kişiden oluşmaktayken, bu rakam 1971’de aile birleşimleriyle

birlikte artmış ve 369 bine çıkmıştır. 1970’lerde İngiltere Hindistan’ın Gujarat

eyaleti ile Ortadoğu, Doğu ile Kuzey Afrika’dan da göç almaya başlamıştır. Son 20

Page 30: İNGİLİZ MEDYASINDA MÜSLÜMAN GÖÇMENLER İMAJI...Aratırma, Temmuz 2005’te Londra’da gerçekletirilen bombalama olayları nedeniyle göçmenlere ilikin medyada yer alan haberlerdeki

20

yılda ise iç savaşlar nedeniyle Somali, Bosna, Kosova’dan da göçmenler İngiltere’ye

gelmişlerdir (Runnymede Trust, 1997).

İngiltere’de 1962 ve 1971 yıllarında çıkarılan ve göçü zorlaştıran göçmenlik

kanunları nedeniyle ülkeye olan göç yavaşlamıştır. Bu nedenle bugün İngiltere’de

yaşayan Müslümanların önemli bir bölümü bu ülkede doğmuş ikinci, üçüncü ve

dördüncü kuşaktan oluşmaktadır. İngiltere’de yaşayan Müslümanların yüzde 60’ı 25

yaşın altındayken, beyazların ise sadece yüzde 32’si bu yaş grubundadır. Bu da

Müslüman nüfusun çok genç olduğunu göstermektedir. İngiltere İstatistik

Bürosu’nun 2001 verilerine göre İngiltere ve Galler’de, 1,54 milyon, İskoçya’da ise

40 bin Müslüman yaşamaktadır. Runnymede Trust’ın 1997’de yaptığı araştırmaya

göre 2020 yılında Birleşik Krallık’ta Müslüman nüfusun iki milyon olacağı tahmin

edilmektedir (Runnymede Trust, 1997). Ancak İngiltere merkezli bazı sivil toplum

kuruluşları ülkede yaşayan Müslümanların sayısının halihazırda 2 milyonu geçtiğini

ifade etmektedir.

2.2.1 Müslüman Nüfusun Etnik Dağılımı

2001 yılı nüfus sayımına göre İngiltere’deki Müslümanların büyük bir bölümü

Güney Asya bölgesinden gelmektedir. Bu bölgeden Müslümanların büyük çoğunluğu

ise Pakistan kökenlidir.

Tablo 1 : Müslüman Nüfusun Etnik Dağılımı

Etnik Grup Oranı

Pakistanlılar %43

Bangladeşliler %17

Hindistanlılar %9

Siyahlar %6

Beyaz İngilizler %4

Diğerleri %21

Page 31: İNGİLİZ MEDYASINDA MÜSLÜMAN GÖÇMENLER İMAJI...Aratırma, Temmuz 2005’te Londra’da gerçekletirilen bombalama olayları nedeniyle göçmenlere ilikin medyada yer alan haberlerdeki

21

Ulusal İstatistik Bürosu’nun (2001) verilerine göre, İngiltere’de yaşayan

Müslümanların yüzde 74’ü çoğunlu Pakistanlı olmak üzere Asyalıdır. Müslümanların

yüzde 46’sı İngiltere’de dünyaya gelirken, geriye kalan kısmı ise sonradan ülkeye

gelmiştir. İstatistik Bürosu’nun dikkat çeken verilerinden biri ise Müslümanların

genç bir nüfusa sahip olmasıdır. Buna göre, yüzde 34’ü 16 yaşın altında olan

Müslümanların üçte birinden fazlası 5 kişilik, dörtte biri ise üç ya da daha fazla

kişiden oluşan ailelere sahiptir. Okul çağındaki (5-16 yaş arası) Müslüman

çocukların sayısının 371 bin olduğu belirlenen İstatistik Bürosu’nun araştırmasında,

İngiltere’de eğitim gören genç Müslümanların yüzde 31’i hiçbir diploma ya da

sertifika almadan okulu bitirmektedir. İngiltere genelindeki oran ise yüzde 15’tir.

Müslüman ailelerin yüzde 52’sinin kendilerine ait bir evi bulunmadığı ülkede, yüzde

28’i yerel otoritelerin sağladığı evlerde yaşamaktadır. İslam Toplumları Öğrencileri

Federasyonu’nun (2005) araştırmasına göre, Müslümanların büyük bölümü

yoksulluk sınırının altında yaşamaktadır. Buna göre, Bangladeşli ve Pakistanlı

çocukların dörtte üçü (yüzde 73) yoksulluk sınırının altındaki evlerde yaşamaktadır.

Hapishane nüfusunun yüzde 10’unun Müslümanlardan oluştuğu İngiltere’de,

Müslüman mahkumların üçte ikisi 18-30 yaşları arasındadır.

2.2.1.1 Güney Asya Müslümanları (Pakistan, Hindistan, Bangladeş)

İngiltere’de yaşayan Müslüman nüfusun yaklaşık yüzde 74’ü Güney Asya

kökenlidir. Tarihsel olarak, İngiltere’deki Güney Asya Müslüman nüfusunun

çoğunluğu, iş arayan ve kazançlarını biriktirerek hemen ardından memleketlerine

dönmeyi uman ekonomik göçmenler olarak gelmişlerdir (Dayha, 1974, Anwar,

1979). Devletin 1962 ve 1968’deki kesin göç düzenlemeleri nedeniyle,

Müslüman yerleşmesi daha çok aile tabanlı olmuş, kadınlar, çocuklar ve nişanlılar

Page 32: İNGİLİZ MEDYASINDA MÜSLÜMAN GÖÇMENLER İMAJI...Aratırma, Temmuz 2005’te Londra’da gerçekletirilen bombalama olayları nedeniyle göçmenlere ilikin medyada yer alan haberlerdeki

22

Hindistan’dan gelen yeni yolcular olmuşlardır (Modood, 1991, 85‐96). Bununla

beraber yerleşim daha öncekilerdeki gibi spesifik olarak, Müslüman göçmenlerin

çalışmakta uzlaştığı ve kendi konumlarındaki beyaz İngiliz vatandaşların yapmak

istediği asıl işler olmayan üretim ve tekstil endüstrilerinin bulunduğu endüstri

merkezlerinde olmuştur (Castles and Kosack, 1973; Layton-Henry, 1984). İşgücü

piyasasındaki ırkçılığın ve ayrımcılığın bir sonucu olarak, Müslüman toplumun çok

azı sosyo‐ekonomik statüde yönetim kadrosuna ya da profesyonel konuma

yükselebilmiştir (Nielson, 1984; Brown, 2000). Önyargının dramatik olarak işgücü

piyasasındaki ilerlemelerini engellediği bazı Hindistanlılar (Doğu Afrika ve Asya

Müslümanları da dâhil) kendileri işveren konumuna geçerek ve tanınmalarını

sağlayarak ekonomik avantajlarını yükseltmeyi başarabilmişlerdir. Bu az sayıdakiler,

girişimci aktiviteleri ile İngiliz ekonomisine değerli bir katkı yapmaktadırlar

(Srinivasan, 1995). Güney Asya Müslümanlarının en büyük oranda yaşadığı

şehirlerin iç kısımları, onların fakirleşme ve yabancılaşmayı yaşadıkları yerlerdir.

İngiltere’deki Güney Asya Müslümanları sıklıkla, genişlemiş aile bağlarından oluşan

yapılarla yerel topluma eklemlenmektedir (Lewis, 1994).

Müslüman nüfusun çoğunluğunu oluşturan Güney Asya Müslümanları, buna

paralel olarak sivil toplum alanında ve siyasi alanda diğer Müslüman gruplara göre

daha aktif durumdadır. İngiltere’nin en büyük Müslüman çatı kuruluşu olan Britanya

Müslümanlar Konseyi (Muslim Council of Britain), Güney Asyalı Müslümanların

öncülüğünde kurulmuş ve Müslümanların sosyal, siyasi ve ekonomik haklarını

savunan önemli bir kuruluştur. 2010 yılında yapılan genel seçimlerde İngiltere Avam

Kamarası’na seçilen 8 Müslüman milletvekilinden 7’si Güney Asya’dan İngiltere’ye

göç etmiş Müslümanlardan oluşmaktadır.

Page 33: İNGİLİZ MEDYASINDA MÜSLÜMAN GÖÇMENLER İMAJI...Aratırma, Temmuz 2005’te Londra’da gerçekletirilen bombalama olayları nedeniyle göçmenlere ilikin medyada yer alan haberlerdeki

23

2.2.1.2 Arap Müslümanlar (Ortadoğu ve Kuzey Afrika)

İngiliz Araplar Ulusal Derneği’nin (The National Association of British Arabs)

tahmini verilerine göre İngiltere’de farklı ülkelerden göç etmiş 500 bin civarında

Arap kökenli yaşamaktadır.

Arapların İngiltere’ye göçü, 19. yüzyılda Lascars olarak tanımlanan Yemenli

denizcilerin İngiliz gemileriyle geldikleri ülkede denizcilik sektöründe çalışmasıyla

başlamıştır. 1945 yılından sonra, özellikle Filistin, Mısır ve Sudan’dan gelenler,

İngiltere’deki Arap toplumunu oluşturmuştur. 1960’lar ve 90’larda da Irak, Mısır,

Sudan, Cezayir, Somali ve Körfez ülkelerinden gelen insanlar, siyasi ve ekonomik

nedenlerle ülkelerini terk ederek İngiltere’ye yerleşmişlerdir.

Londra, diğer Müslüman azınlık grupları için olduğu gibi Arap göçmenler için

de bir merkez olarak kabul edilmektedir. Sadece Londra’da 300 bin civarında Arap

kökenli göçmen yaşamakta ve Londra’yı Manchester, Birmingham, Glasgow ve

Cardif takip etmektedir. Büyük çoğunluğunu Müslümanların oluşturduğu Arap

göçmenler arasında sayıları az da olsa Hıristiyan Araplar da bulunmaktadır.

Günümüzde Suudi Arabistan ve Körfez ülkelerinden gelen Arap göçmenlerin büyük

oranı, sosyo-ekonomik açıdan diğer Müslüman göçmen topluluklardan daha iyi

durumdadır. Kuzey Afrika ve diğer Ortadoğu ülkelerinden gelen göçmenler ise

sosyo-ekonomik olarak daha altta yer almaktadır. Suudi Arabistan ve diğer Körfez

ülkelerinden İngiltere’ye yerleşmiş göçmenlerin çoğunluğu petrol zengini ailelerden

gelirken, diğer ülkelerden gelen göçmenlerin büyük bölümü siyasi ve ekonomik

nedenlerle göç eden topluluklardan oluşmaktadır.

İngiliz Araplar Ulusal Derneği’nin 2002 yılında Irksal Eşitlik Komisyonu’na

gönderdiği mektupta, İngiltere’de yaşayan Araplara karşı medyada, eğlence

Page 34: İNGİLİZ MEDYASINDA MÜSLÜMAN GÖÇMENLER İMAJI...Aratırma, Temmuz 2005’te Londra’da gerçekletirilen bombalama olayları nedeniyle göçmenlere ilikin medyada yer alan haberlerdeki

24

endüstrisinde ve siyasi arenada ırkçı ve ayrımcı bir tutum takınıldığı ve Arapların

nefret söylemiyle karşı karşıya kaldığı belirtilmiştir. Arapların medyada nasıl

aşağılandıklarına The Daily Star gazetesinin “Arap süprüntülerce katledildi” ve The

Sun gazetesinin “Arap domuzlar İngiltere dışına” haberleri örnek olarak verilmiştir

(Jalili, 2002).

2.2.1.3 Türkler

İngiltere’ye Türk toplumundan ilk toplu göçler 1945-55 yılları arasında

Kıbrıs’tan olmuştur. Türkiye’den İngiltere’ye göçler ise 1960’lı yılların sonlarından

itibaren başlamış ve bu göçler daha çok ekonomik temelli iken, 1980’ler ve 90’lı

yılların başında ise daha çok siyasi nedenlerle Türkiye’den İngiltere’ye göçler

olmuştur. 2001 yılında yapılmış nüfus sayımında 39 bin 357 Müslüman Türkiye’de,

17 bin 915 Müslüman ise Kıbrıs’ta doğduğunu ifade etmiştir. Bu rakamlara

İngiltere’de doğmuş Müslüman Türkler dahil değildir. Gerek KKTC gerekse

Türkiye’den göç etmiş Türklerin büyük bölümü başkent Londra ve çevresinde

yaşamaktadır. Özellikle Londra’nın kuzey bölgelerinde ‘Türk Mahallesi’

diyebileceğimiz bölgeler bulunmaktadır. Londra’nın dışında Türklerin küçük bir

bölümü Birmingham, Hertfordshire, Luton, Manchester, Sheffield ve East

Midlands’ta yaşamaktadır. Küçükcan (2005), Kıbrıslı Türklerle birlikte İngiltere’de

yaşayan Türklerin 300 bin civarında olduğunu belirtmektedir.

İngiltere’ye göç etmiş Türklerin büyük bir bölümü ekonomik ve sosyal olarak

alt gelir gruplarından gelmektedir. Büyük çoğunluğunun ekonomik nedenlerle göç

ettiği İngiltere’deki Türklerin yine büyük çoğunluğu devletten yardım almaktadır.

Londra Çalışma Müşavirliği’nin 2009 raporuna göre, işsizlik nedeniyle devletten

yardım alan Türkler aynı zamanda herhangi bir nitelik istemeyen kaçak işlerde

çalışmaktadır.

Page 35: İNGİLİZ MEDYASINDA MÜSLÜMAN GÖÇMENLER İMAJI...Aratırma, Temmuz 2005’te Londra’da gerçekletirilen bombalama olayları nedeniyle göçmenlere ilikin medyada yer alan haberlerdeki

25

İngiltere’de yaşayan Türkler de, diğer Müslüman grupların yaşadığı birçok

sorunla karşı karşıya kalmıştır. Siyasi ve medya söylemlerinde, özellikle de

Türkiye’nin AB üyeliğine atıfta bulunularak Müslüman Türklere karşı karalayıcı

ifadeler ve yayınlar kullanılabilmektedir. İngiliz parlamentosunda 2011 yılında

İçişleri Komisyonu’nun (2011) “Implications for the Justice and Home Affairs area

of the accession of Turkey to the European Union” başlıklı 10. raporunda,

Türkiye’nin AB’ye üye olması halinde illegal göçmenliğin artabileceği belirtilmiştir.

Bu rapora atıfta bulunan ve ırkçı söylemleriyle bilinen İngiliz Ulusal Parti lideri Nick

Griffin de, Türkiye’nin AB’ye üye olması halinde milyonlarca Müslüman Türk ve

çevre ülkelerden göçmenlerin İngiltere’ye akın edeceğini iddia etmiştir (bnp.org.uk,

2/8/2011).

Page 36: İNGİLİZ MEDYASINDA MÜSLÜMAN GÖÇMENLER İMAJI...Aratırma, Temmuz 2005’te Londra’da gerçekletirilen bombalama olayları nedeniyle göçmenlere ilikin medyada yer alan haberlerdeki

26

3. BÖLÜM

ÖRNEK KONULAR VE İNGİLTERE YAZILI MEDYASINDA

MÜSLÜMAN GÖÇMENLERİN YANSITILMA BİÇİMİ

Bu bölümde örnek alınan gazetelerden Müslümanlarla ilgili haberlerin

analizleri yapılarak, söz konusu gazetelerin kullandığı ifadelerle kamuoyuna nasıl bir

Müslüman imajı sunduğu ve hangi mesajları verdiği incelenmiştir. Daha önce de

ifade edildiği gibi, İngiliz basınının solunda yer alan The Guardian ile sağında

bulunan The Daily Telegraph gazetelerinden seçilen haberlerin başlık ve içerik

ifadeleriyle, İngiliz yazılı basınında Müslüman imajının ne şekilde yansıtıldığı daha

iyi ortaya çıkacağı düşünülmektedir. Bu bölümde, ‘7 Temmuz Saldırıları, Terör ve

Radikalizm’, ‘Britanya Müslümanlar Konseyi’, ‘Namus Cinayetleri ve Zorla

Evlilikler’ ile ‘Göç’ konularında yayınlanmış gazete haberleri incelenecektir. Bu

haberlerin incelenmesi öncesinde değerlendirmeye alınan iki gazeteyle ilgili bilgiler

verilecektir.

The Guardian Gazetesi

The Guardian, Guardian Media Group bünyesindeki bir İngiliz gazetesidir.

1821'de ilk kez kurulan gazetenin adı 1959 yılına kadar “The Manchester Guardian”

olarak kalmıştır. Gazete 1964 yılından beri Londra merkezli çalışmaktadır. Yapılan

anketlere göre politik açıdan özellikle sol kanada yakın okurlarca takip edilen

gazetedeki makalelerin çoğunluğunun liberal ile sol kanat arası değişen politik bakış

açılarını taşıdığı öne sürülmüştür. Gazete, British Press Awards (İngiliz Basım

Ödülleri) tarafından 1999 ve 2006 yıllarında National Newspaper of the Year (Yılın

Page 37: İNGİLİZ MEDYASINDA MÜSLÜMAN GÖÇMENLER İMAJI...Aratırma, Temmuz 2005’te Londra’da gerçekletirilen bombalama olayları nedeniyle göçmenlere ilikin medyada yer alan haberlerdeki

27

Ulusal Gazetesi) seçilmiştir. Gazetenin “Guardian Unlimited” isimli web sitesi de

birçok ödül kazanmıştır.

The Daily Telegraph Gazetesi

The Daily Telegraph, işadamları ve ikiz kardeşler David Rowat Barclay ve

Frederick Hugh Barclay’ın sahip olduğu The Telegraph Group bünyesinde İngiltere

sağının en önemli gazetesidir. İlk olarak 1855 yılında yayımlanmaya başlanan

gazete, siyaseten Muhafazakar Parti’yi desteklemektedir. Yapılan araştırmaya göre

okuyucularının yüzde 61’inin Muhafazakar Parti’yi desteklediği The Daily

Telegraph, İngiliz aristokrasisinin de gazetesi olarak bilinmektedir. 2010 yılında

milletvekillerinin harcama skandalına ilişkin haberleri dolayısıyla “Yılın Gazetesi”

seçilen The Daily Telegraph, İngiltere’nin göçmen politikalarına muhalefetiyle de

tanınmaktadır.

3.1 Müslümanların yanlı temsil edilmesi: Temel Konular

Bu çalışma, Müslümanların İngiliz medyasında 2005 yılının 6 aylık (Haziran-

Aralık) periyodunda yer alış biçimiyle ilgili bir analiz sunacaktır. İncelenen gazeteler

The Daily Telegrap ve The Guardian’dır. Bahse konu gazete seçimleri, normal

boyutlarda yayın yapan ve biri sol diğeri sağ tandanslı olan gazeteler arasından konu

hakkında bilgi toplama ve karşılaştırma imkanı vermiştir.

Bahse konu 2 gazetede, Müslüman göçmenlerle ilgili inceleme konusu olan

dört ayrı kategoriyle ilgili haberlerin ne şekilde yansıtıldığı, haber dilinin

saldırganlığı ya da hoşgörü derecesi, anahtar kelimeler etrafında değerlendirilmiştir.

Page 38: İNGİLİZ MEDYASINDA MÜSLÜMAN GÖÇMENLER İMAJI...Aratırma, Temmuz 2005’te Londra’da gerçekletirilen bombalama olayları nedeniyle göçmenlere ilikin medyada yer alan haberlerdeki

28

Bu doğrultuda, kategorilere ayrılan haberler şu konu başlıkları etrafında

değerlendirilmiştir.

7 Temmuz Saldırıları, Terör ve Radikalizm

Britanya Müslümanlar Konseyi

Namus Cinayetleri ve Zorla Evlilikler

Göç

Ele alınan gazetelerden The Guardian’dan 11, The Daily Telegraph’tan ise 8

haber incelenmiştir. The Guardian gazetesinden alınan 11 haberden 5’i Müslümanlar

hakkında olumsuz ve düşmanca bulunurken, 6’sı ise daha dengeli ve nötr kalmıştır.

The Daily Telegraph’tan alınan 8 haberin tamamı ise Müslümanlar hakkında

olumsuz ve düşmanca olduğu saptanmıştır.

Tablo 2 : Ele alınan konulardaki haber sayısı

Konular The Guardian The Daily Telegraph

7 Temmuz 2005 Saldırıları, Terör ve

Radikalizm

6 3

Britanya Müslümanlar Konseyi 2 2

Namus Cinayetleri ve Zorla Evlilikler 2 1

Göç 1 2

Tablo 3 : Müslüman göçmenlere yönelik haberlerin değerlendirilmesi

The Guardian The Daily Telegraph

Olumsuz 5 8

Olumlu 0 0

Nötr 6 0

Page 39: İNGİLİZ MEDYASINDA MÜSLÜMAN GÖÇMENLER İMAJI...Aratırma, Temmuz 2005’te Londra’da gerçekletirilen bombalama olayları nedeniyle göçmenlere ilikin medyada yer alan haberlerdeki

29

3.1.1 7 Temmuz Saldırıları, Terör ve Radikalizm

Bahse konu tarih aralığında (Haziran-Aralık 2005) İngiltere’de “terör ve

radikalizm” medya tarafından en fazla gündeme getirilen ve ele alınan konu olarak

göze çarpmaktadır. 7 Temmuz 2005 Londra tren bombalamalarından hemen sonra

Müslümanların basın gündeminin merkezi odak noktası olması bu anlamda şaşırtıcı

değildir.

Bu konuyla ilgili olarak ilk olarak The Guardian gazetesinden seçilen

haberler incelenmiştir. “Gazeteler Londonistan’dan Amerika’ya tehdit uyarısı yaptı”

başlığıyla ve Amerikan gazetelerine dayandırarak verdiği haberde The Guardian,

“Londra’nın olası teröristler için bir geçiş yolu” olduğunu yazmıştır (The Guardian,

12/07/2005). Müslümanların özgürlükleri istismar ettiği ve açık bir şekilde cihat

vaazları verdiği belirtilen haberin devamında şu ifadeler kullanılmıştır:

Üç yıldan beri, New York Times, Los Angeles Times, San Jose Mercury News, Boston Globe ve Wall

Street Journal dahil ülkenin her tarafındaki gazetelerin birinci sayfalarındaki makaleler Londra’nın

küresel güvenliği tehdit eden İslami radikalizmin yuvası olduğunu yazmaktadır (The Guardian,

12/07/2005).

7 Temmuz saldırılarından birkaç gün sonra yayınladığı bu haberle The

Guardian gazetesi, kendisinin vermek istediği mesajı Amerikan gazeteleri üzerinden

vermektedir. Gazetenin vermek istediği mesaj çok açık: Londra radikal

Müslümanların bir merkezi haline gelmiştir ve bu da ülkeyi tehdit etmektedir.

Haberde ayrıca, Amerikan gazetelerinin Londra’nın radikal İslamcıların kolayca

hareket edebildiği bir terör yuvası olduğuna dair gazete başlıklarına da yer

verilmektedir. Gazetenin başlıkta kullandığı ‘Londonistan’ ifadesi, başta Pakistan

olmak üzere Müslüman ülkelere göndermede bulunmaktadır. Haber, 7 Temmuz

saldırılarının da Londra’da gerçekleştirilmiş olmasından dolayı Amerikan

gazetelerinin bu konudaki yorumlarının haklı olduğunu ima etmektedir. Haberde,

Page 40: İNGİLİZ MEDYASINDA MÜSLÜMAN GÖÇMENLER İMAJI...Aratırma, Temmuz 2005’te Londra’da gerçekletirilen bombalama olayları nedeniyle göçmenlere ilikin medyada yer alan haberlerdeki

30

kullanılan ‘fanatik’, ‘terör yuvası’ gibi İslamofobik çağrışımlar yapan ifadelerle

İngiltere ve başkenti Londra’da yaşayan tüm Müslümanlar töhmet altında

bırakılmaktadır. Gazetenin, Amerikan gazetelerine dayandırarak yayınladığı bu

haberle, güya dışarıdan bir gözle bakmaya çalıştığı imajı vermiş olsa da, haberde

karşı görüşlere yer verilmemiştir.

7 Temmuz saldırılarıyla ilgili olarak The Guardian’da yayınlanan bir diğer

haberde ise saldırganlardan Jermaine Lindsay’ın saldırıların planlayıcısı olduğu ifade

edilmektedir. “Jamaika doğumlu Müslüman dönme diğer bombacı arkadaşlarını

koordine etti” başlığıyla verilen haberde, Müslüman olduktan sonra ismini Abdullah

Shaheed Jamal olarak değiştiren 19 yaşındaki Lindsay’in 53 kişinin hayatını

kaybettiği saldırılarda koordinasyonu sağladığı belirtilmektedir. (The Guardian,

16/07/2005)

Londra dışından gelen diğer saldırganların Jamal ile buluştuğu ve bombaların

arabasında saklandığı ifade edilen haberde, Jamal’ın Jamaika’da doğduğu bilgisi de

verilmektedir. Jamal’ın Müslüman olmadan önce kilise okuluna da gittiği belirtilen

The Guardian gazetesinin haberinde, Jamal’ın kilisenin ilkokulundayken çok başarılı

ve zeki bir çocuk olduğuna dair tanıdıklarının ifadelerine yer verilmiştir. Haber

başlığında kullanılan “Jamaika doğumlu Müslüman dönme” ifadesiyle sonradan

Müslüman olanların daha çok radikal olduğuna dair görüşlere örtülü olarak

gönderme yapılmaktadır. Nitekim haberde Jamal’ın saldırganları koordine eden kişi

olarak belirtilmesi ve Jamal’ın sık sık camiye gittiğine dair ifadeler de bu mesajı

desteklemektedir. Haber, Jamal’in Müslüman olmadan önce kilise okuluna gittiği ve

bu dönemden arkadaşlarının kendisi hakkında sarf ettiği övücü ifadelerle de dolaylı

bir din karşılaştırması yapmıştır. Gazete bu haliyle şu mesajı vermektedir: Kilise

okuluna giderken başarılı ve zeki bir kişiliğe sahip olan Hıristiyan Lindsey,

Page 41: İNGİLİZ MEDYASINDA MÜSLÜMAN GÖÇMENLER İMAJI...Aratırma, Temmuz 2005’te Londra’da gerçekletirilen bombalama olayları nedeniyle göçmenlere ilikin medyada yer alan haberlerdeki

31

Müslüman olduktan sonra radikal ve masum insanları öldürebilecek Jamal’a

dönüşmüştür. Hıristiyanlık Lindsey’in şahsında burada barış ve başarıyı temsil

ederken, İslam ise Jamal’ın şahsında şiddeti temsil etmektedir.

The Guardian gazetesi, 7 Temmuz bombacısı Jermain Lindsley ve Amerikan

gazeteleri üzerinden Müslümanlara yönelik kullanılan İslamofobik ve karalayıcı

ifadeler içeren haberlerine karşın, olaylara daha dengeli ve eleştirel yaklaşan haberler

de yayınlanmıştır. “İşgalin Bedeli” (08/07/2005), “Terörizme karşı mücadele askeri

yöntemlerle kazanılamaz” (08/07/2005), “Şiddeti sonlandırmanın tek yolu diyalog”

(27/07/2005) ve “Galloway, Blair ve Bush’un ellerinde kan olduğunu söylüyor”

(05/08/2005) başlıklarıyla yayınlanmış haber ve makalelerde 7 Temmuz

saldırılarının sebepleri arasında, İngiltere’nin de dahil olduğu Müslüman ülkelerin

işgal edilmesi ve bu işgaller sonucu binlerce Müslümanın öldürülmesinin yer aldığı

ifade edilmektedir. İngiliz solunun önemli isimlerinden Pakistan asıllı Tarık Ali’nin

The Guardian’da yayınlanan “İşgalin Bedeli” başlıklı makalesinde İngiliz

hükümetinin kamuoyunun karşı çıkmasına rağmen Afganistan ve Irak işgallerine

dahil olduğu ve bu işgaller sonucu sayısız insanın işkenceden geçirildiği ve

öldürüldüğü ifade edilmiştir (The Guardian, 8/07/2005).

Makalede, Batılı devletlerin ve Müslüman ülkelerdeki yöneticilerin

Müslümanlara yönelik işkence ve öldürmelere sessiz kalmasına rağmen Müslüman

gençlerin sessiz kalmadığı ve Londra’daki saldırıların da bunun bir sonucu olduğu

kaydedilmektedir. Makalede, dönemin Londra Belediye Başkanı Ken Livingstone’un

Başbakan Tony Blair’e Irak’ın işgal edilmesi halinde ülkenin güvenliğinin tehlikeye

gireceğine dair uyarıda bulunduğu da hatırlatılarak, 7 Temmuz saldırılarının

arkasında yatan nedenler sorgulanmıştır. Makale bu haliyle, Müslümanları tümden

suçlu ilan etmek yerine, onları radikalizme iten sebeplerin sorumlusunun İngiliz ve

Page 42: İNGİLİZ MEDYASINDA MÜSLÜMAN GÖÇMENLER İMAJI...Aratırma, Temmuz 2005’te Londra’da gerçekletirilen bombalama olayları nedeniyle göçmenlere ilikin medyada yer alan haberlerdeki

32

diğer Batılı hükümetlerin politikaları olduğu mesajını vermektedir. Bu haliyle

makale daha önce incelenen ve İslamofobik çağrışımlar yapan ifadelerin kullanıldığı

diğer iki habere göre eleştirel bir bakış açısı geliştirmiştir.

Gazetenin “Teröre karşı mücadele askeri yöntemlerle kazanılamaz” ve

“Şiddeti sonlandırmanın tek yolu diyalog” başlıklarıyla yayınlanan makalelerinde de

saldırılardan dolayı İslam’ın sorumlu tutulamayacağı ifade edilirken, Batılı ülkelerin

Irak’ın Felluce, Bosna Hersek’in Srebrenica kentlerinde Müslümanların ‘Hıristiyan’

birliklerce katledilmesine sessiz kaldığı kaydedilmektedir (The Guardian,

08/07/2005, 27/07/2005).

İngiltere’nin Afganistan ve Irak işgallerine karşı en fazla muhalefet eden

İngiliz milletvekili George Galloway ile ilgili haberinde de The Guardian,

Galloway’in Londra saldırılarının asıl sebebinin Afganistan ve Irak’ı işgal eden Bush

ve Blair hükümetleri olduğuna dair ifadelerini yayınlamıştır (5/08/2005).

Haberde, Galloway’in Londra’daki yıkımın sebebinin Afganistan ve Irak’ta

toplu katliam gerçekleştiren Blair olduğunu söylediği ifade edilirken, Muhafazakar

Parti’nin önde gelen isimlerinden Liam Fox’un Galloway’i kınayan görüşlerine de

yer verilmiştir. Haberde Fox, Galloway’in teröristleri ‘şehit’ olarak tanımladığını

iddia etmiştir.

İncelenen son dört haber ve makalelerde de The Guardian, saldırılardan

dolayı İslam ve Müslümanları suçlamaktan kaçınmış ve eleştirel ve dengeli bir dil

kullanmıştır. Ancak The Guardian’ın, Amerikan gazetelerinin Londra’nın İslami

terör yuvası olduğuna dair haberlerini konu edindiği haberinde (12/07/2005) karşı bir

görüşe yer vermemesine rağmen, Galloway’in görüşlerini konu edindiği haberinde

karşı görüşe yer vermesi ilginçtir. Burada Müslümanların eleştiri konusu olduğu ilk

haberde Müslümanların argümanlarına yer verilmezken, İngiliz devletinin eleştiri

Page 43: İNGİLİZ MEDYASINDA MÜSLÜMAN GÖÇMENLER İMAJI...Aratırma, Temmuz 2005’te Londra’da gerçekletirilen bombalama olayları nedeniyle göçmenlere ilikin medyada yer alan haberlerdeki

33

konusu olduğu ikinci haberde, Liam Fox’un açıklamalarıyla İngiliz devletinin

argümanlarına yer verilmesi dikkat çekicidir.

7 Temmuz saldırıları, terör ve radikalizm konusunda incelenen haberlerden

biri de İngiliz sağının en önemli gazetesi The Daily Telegraph gazetesinde

yayınlanmıştır. “Teröre karşı en iyi savunma saldırmaktır” başlığıyla yayınlanan

makalede, George Galloway’in The Guardian’da yayınlanan ve Londra saldırılarının

asıl sebebinin Irak’ın işgali olduğuna dair ifadeleri eleştirilmiştir (The Daily

Telegraph, 10/07/2005).

Makalede, The Guardian’ın saldırıların sebeplerinin Afganistan ve Irak

işgallerinden aranması gerektiğine dair eleştirel söyleminden ziyade, terörün

sebeplerinin açıklanamayacağı ifade edilirken, terörizme karşı yumuşak olunmaması

tavsiyesinde bulunulmaktadır. Saldırganların El Kaide üyesi olup olmamasının

önemli olmadığı, istihbarat servislerince saldırganların Afganistan’da El Kaide

kamplarında eğitim gördüğü iddia edilen makalede, bu kişilerin Batı demokrasisi ve

özgürlüğünden nefret ettiği belirtilmektedir. Makalede, Afganistan ve Irak işgallerine

değinilirken, bu işgallerin sebep olduğu yıkımlarla ilgili herhangi bir bilgi

verilmeksizin, sözümona İslamcıların Batı’dan hiçbir neden ortada yokken nefret

ettiği ima edilmektedir.

Usame Bin Ladin ve taraftarlarının savunduğu İslam’ın Vahhabi versiyonuna karşı bir politika

bulunmamaktadır. Gerçek şu ki, bizler terörizmin sebeplerini açıklayamayız. Çünkü kimse onların ne olduklarını,

neden toplu katliam yaptıklarını ve onların nasıl engelleneceğini bilmiyor. Sahip olduğumuz tek savunma, terörist

organizasyonların içine girerek onları yok etmek: tespit etmek, yakalamak, teröristleri ve liderlerini hapse

atmak… Manchester’daki evinde zehir bulunan ve polis memuru Stephen Oake’yi bıçaklayarak öldüren zehir

teröristi Kamel Bourgass İngiltere’de yasa dışı bulunuyordu. Göçmen kanunları basitçe gerektiği gibi

uygulanmıyor (The Daily Telegraph, 10/07/2005).

Page 44: İNGİLİZ MEDYASINDA MÜSLÜMAN GÖÇMENLER İMAJI...Aratırma, Temmuz 2005’te Londra’da gerçekletirilen bombalama olayları nedeniyle göçmenlere ilikin medyada yer alan haberlerdeki

34

Makaledeki bu ifadelerle verilmek istenen mesaj açık: Biz Batılılar özgür ve

toleranslı bir kültüre sahibiz, ancak Müslümanlar Ortaçağ’dan kalma baskıcı bir

şeriat düzeni getirmek ve ortada hiçbir sebep yokken insanları öldürmek

istemektedirler. Makale bu haliyle Müslümanların dini ve kültürel değerlerini

aşağılayarak Müslümanlara tolerans tanınamayacağını ima etmektedir.

The Daily Telegraph gazetesinde Londra saldırılarından 5 gün sonra

yayımlanan makale bir önceki makaleden daha sert ve İslamofobik bir dile sahiptir.

“İslam terörizm virüsünün kaynağı” başlığıyla yayınlanan makalede, İslam ve

terörizmin birbirinden ayırt edilemeyeceği, terörizmi besleyen asıl kaynağın İslam

olduğuna dair İslamofobik ve şoven bir dil kullanılmıştır (The Daily Telegraph,

12/07/2012).

Makalenin girişinde Londra’daki St Pancras kilisesi papazı Paul Hawkings’in

“Bu saldırıları gerçekleştiren insanlar ister yanlış Hıristiyanlık olsun isterse yanlış

İslam olsun, yanlış bir dinin kurbanlarıdır” sözleriyle alay edilirken, İngilizlerin bu

tanımlamayı yutmayacağı ifade edilmektedir. Yazar makalede, terörizm ve İslam’ın

birbirinden ayırt edilmesi gerektiği argümanlarının yanlış olduğunu belirtirken,

dünyanın çeşitli yerlerinde meydana gelen terör hadiselerinin temelinde İslam

olduğunu yazmaktadır. Yazar, bununla birlikte terörizme karşı mücadelede,

teröristlerin her fırsatta öldürülmesi gerektiği, İngiliz cami ve diğer derneklerin Suudi

parası almasının önüne geçilmesi gibi öneriler de sunmaktadır. Makalede ‘fanatik’,

‘İslam ve terör’ gibi ifadeler sıkça kullanılırken, İslam’ın terörizmi beslediği

argümanından yola çıkılarak her Müslümanın potansiyel terörist olduğu ima

edilmektedir. Bu haliyle makale, kullandığı şoven ve ötekileştirici dille İslam ve

Müslüman karşıtlığını beslemektedir. “Batı özgürlüğüne karşı İslami düşünceli

polisleri desteklediğimiz için utanç duymalıyız” şeklindeki ifadeler makalenin

Page 45: İNGİLİZ MEDYASINDA MÜSLÜMAN GÖÇMENLER İMAJI...Aratırma, Temmuz 2005’te Londra’da gerçekletirilen bombalama olayları nedeniyle göçmenlere ilikin medyada yer alan haberlerdeki

35

ayrımcı, İslamofobik dilini daha açık bir şekilde ele vermektedir (The Daily

Telegraph, 12/07/2005).

Makale bir kez daha ‘biz’ ve ‘öteki’ çerçevesinde ve kimin İngiliz ulusuna ait

olduğu kimin olmadığı söylemiyle yapılandırılmıştır. İslam dini ve Müslüman figürü

açık bir şekilde İngiltere’nin caddelerini ve Batı’yı tehdit eden ‘dışarıdan gelmiş’ ve

‘öteki’ olarak inşa edilmektedir. Bu İslamofobik dille, Müslümanların İngiltere ve

Batıya ait olmadığı mesajı verilmektedir.

The Daily Telegraph’ın kamuoyu araştırma şirketi YouGov’un bir

araştırmasını yayınladığı haberin başlığı ise medyanın vermek istediği mesajın

başlıkla okuyucuyu nasıl yanılttığına dair bir örnek sunmaktadır. “Her dört

Müslümandan biri teröristlere sempati duyuyor” başlığıyla yayınlanan haberde,

İngiliz Müslümanlarının Londra saldırılarını nasıl değerlendirdiğine ilişkin YouGov

şirketinin yaptığı araştırmayı yayınlamıştır (The Daily Telegraph, 23/05/2005).

İçeriğini okumayıp da başlığına göz atan bir okuyucunun başlıktan “İngiliz

Müslümanlarının dörtte biri terör saldırılarını destekliyor” anlamı çıkarabileceği

şekilde dizayn edilmiş haberde araştırmaya katılan Müslümanların yüzde 88’inin

saldırıları onaylamadığı görülmektedir. Haberin devamında şu ifadeler

kullanılmaktadır: “Eğer bu bulgular doğruysa 100 binden fazla İngiliz Müslüman bu

ülkeye hiçbir şekilde sadakat duymuyor demektir. İngiltere’ye sadakat duymayan

erkeklerin oranı kadınlardan üç kat daha fazla” (The Daily Telegraph, 23/05/2005).

Haberde sıkça kullanılmış olan ‘sadakat’ ifadesi ile, Müslümanların

İngiltere’ye sadakat duymadığına dair okuyucuya mesajlar verilmektedir.

Araştırmaya katılanların sadece yüzde 6’sının saldırıları meşru gördüğü ifade edilen

haberde bu oranın 100 bin kişiye tekabül ettiği belirtilmiştir. İstatistiki verilere

Page 46: İNGİLİZ MEDYASINDA MÜSLÜMAN GÖÇMENLER İMAJI...Aratırma, Temmuz 2005’te Londra’da gerçekletirilen bombalama olayları nedeniyle göçmenlere ilikin medyada yer alan haberlerdeki

36

başvuran gazete, saldırıları onaylayan en az 100 bin Müslüman olduğunu ve bunların

da potansiyel terörist olabileceğini ima etmektedir. Haber, okuyucuya araştırmanın

526 kişi arasında yapıldığı bilgisini de vermektedir. Ancak saldırıların hemen

ardından gerçekleştirilen ve terörizm gibi hassas bir konuda 526 kişiyle yapılmış

araştırmadan 100 bin potansiyel terörist çıkaran gazete, Müslümanları ve İslam dinini

ötekileştirmektedir. Bunu yaparken de istatistiki verilere başvurarak vermek istediği

mesaja gerçeklik kazandırmaktadır.

Analiz edilen iki gazetenin de Müslümanları terörizmle ilişkilendiren

kurgularının İslamofobik ve negatif olduğu açıkça görülmektedir. Bu konularla ilgili

olarak The Daily Telegraph ayrımcı ve şoven bir dil kullanırken, The Guardian

gazetesi ise dolaylı bir şekilde Müslümanları terörizmle ilişkilendirmektedir. The

Guardian gazetesi, Londra saldırılarına ilişkin olarak The Daily Telegraph’tan farklı

olarak eleştirel seslere de yer vererek görece daha dengeli ve tarafsız bir yayın

politikası izlemiştir.

3.1.2 Britanya Müslümanlar Konseyi

Britanya Müslümanlar Konseyi (Muslim Council of Britain) ya da kısa MCB

olan İngiltere’nin en büyük Müslüman sivil toplum kuruluşu, 7 Temmuz

saldırılarından sonra basında öne çıkan haber konularından biri olmuştur. Londra

saldırılarıyla ilişkilendirilerek haber konusu olmasına rağmen MCB’nin ayrı bir

kategoride incelenmesi, bu organizasyonun İngiltere’nin Müslüman azınlığının

büyük bir bölümünü temsil etmesinden kaynaklanmaktadır. Bu konuyla ilgili olarak

ilk haber Pazar günleri The Observer adıyla yayınlanan The Guardian gazetesinden

alınmıştır. “İngiltere’nin ılımlı Müslüman grubunun radikal bağlantıları” başlığıyla

verilen haberde, MCB’nin hükümet ve Dışişleri Bakanlığı tarafından önem

Page 47: İNGİLİZ MEDYASINDA MÜSLÜMAN GÖÇMENLER İMAJI...Aratırma, Temmuz 2005’te Londra’da gerçekletirilen bombalama olayları nedeniyle göçmenlere ilikin medyada yer alan haberlerdeki

37

verilmesine ve övülmesine rağmen, karşıtlarının MCB ile ilgili farklı ve rahatsız bir

hikayeye sahip olduğu belirtilmiştir (The Observer, 14/08/2005).

Haberde, İngiltere’de resmi olarak ılımlı İslam’ın yüzü olarak bilinen

MCB’nin Londra saldırılarını kınamasının hükümet tarafından desteklendiği ve

organizasyonun Genel Sekreteri Iqbal Sacranie’ye yakınlarda şövalye unvanı

verildiği hatırlatılan haberde, gazetenin kendisinin yaptığı bir araştırmaya göre

MCB’nin ılımlı olmaktan ziyade köklerinin Pakistan’daki radikal muhafazakarlığa

dayandığı ifade edilmektedir. Haberin devamında MCB’nin hükümet üzerinde

nüfuza sahip olduğu ve kendisini Müslümanların tek temsilcisi olarak görmesinin

gerçekte ılımlı İngiliz Müslüman seslerini kıstığı ifade edilerek, organizasyonun

Pakistan’a şeriat getirmek isteyen radikal parti olarak bilinen Cemaati İslami ile

ilişkili olduğu iddia edilmektedir. Haber, bu iddiasını desteklemek amacıyla da

MCB’nin yan organizasyonları olduğu belirtilen Leicester kentindeki İslam Vakfı ve

Birmingham’daki Hadis Cemaati’nin Pakistan Cemaati İslam’ın önemli isimlerinden

Khurshid Ahmad tarafından kurulduğunu belirtmektedir.

Baştan sona İslamofobik bir dilin hakim olduğu haberde, ılımlı ve radikal

İslam’a ilişkin bir tanımlama da yapılmazken, MCB’nin Pakistan’ın Cemaati İslam

Partisi’yle hangi görüşleri paylaştığına dair herhangi bir bilgi de verilmemektedir.

MCB’yi Cemaati İslam ile ilişkilendirirken, MCB’nin faaliyetlerinden ziyade

Cemaati İslam’ın Pakistan’daki faaliyetlerinden örnekler verilen haberle, MCB’nin

de İngiltere’de benzer taleplerde bulunabileceği imasında bulunulmaktadır.

“Pakistan’daki Cemaati İslam taraftarları, kamusal alanda kadın fotoğraflarının yer

aldığı reklamlara karşı protestoda bulunmuşlardır” örneği üzerinden hem MCB’yi

hem de Cemaati İslam’ı ‘radikal’ olarak gösteren haber, Pakistan’daki partinin

Page 48: İNGİLİZ MEDYASINDA MÜSLÜMAN GÖÇMENLER İMAJI...Aratırma, Temmuz 2005’te Londra’da gerçekletirilen bombalama olayları nedeniyle göçmenlere ilikin medyada yer alan haberlerdeki

38

kurucusu olan Mevdudi’nin sert bir şekilde feminizme karşı olduğunu da

belirtmektedir. Haberin devamında şöyle denilmektedir:

MCB yetkilileri bu öğretilerden uzak dursa da, organizasyonda neden hiç kadın yer almadığına dair

eleştiriler almışlardır. Geçtiğimiz hafta Salman Rüşdi The Times gazetesindeki bir makalede

Sacranie’nin Şeytan Ayetlerine sert bir şekilde karşı çıktığını ve bu yüzden Sacranie’nin ılımlı olarak

nitelendirilemeyeceğini yazdı” (The Observer, 14/08/2005).

Pakistan’daki bir partinin kurucusunun feminizme karşı olmasından dolayı

gazetenin hem Cemaati İslam hem de MCB’yi ‘radikal’ olarak nitelendirmesi

İslamofobik ve oryantalist bir düşüncenin dışa vurumudur. Zira, birçok Batı

ülkesinde feminizme karşı olan ana akım parti ve siyasetçi iktidarda yer almaktadır.

Gazete bu makaleyle MCB ve temsil ettiği Müslüman azınlığı karalarken, öte yandan

Müslüman ve diğer kadınları bu organizasyona karşı yönlendirmede bulunmaktadır.

Gazete, Mevdudi’yi feminizme karşı olduğu için marjinal bir figür olarak göstererek,

İslam ve Müslüman kültürüne uzak, inanç ve kültürel değerleri hiçe sayan, Avrupa

merkezli bir bakış açısı ortaya koymaktadır. MCB’yi Cemaati İslam’la

ilişkilendirdiği bu haberinde gazete, iddiasını güçlendirmek amacıyla da MCB

yetkililerinden Inayat Bunglawala’nın Mevdudi’ye karşı derin bir saygı duyduğu ve

onun önemli bir Müslüman düşünür olduğuna dair sözlerine yer vermektedir.

MCB ile ilgili bir diğer haber ise The Daily Telegraph gazetesinden

alınmıştır. “Bombacıyı öven Müslümana Radikalizmle Mücadele İşi” başlığıyla

yayınlanan haberde MCB’nin Basın Sözcüsü olan ve Yahudi karşıtı olmakla

suçlanan Inayat Bunglawala’ya hükümet tarafından Londra saldırılarından sonra

radikalizmle mücadele işi verildiği belirtilmektedir. (The Daily Telegraph,

21/8/2005)

Page 49: İNGİLİZ MEDYASINDA MÜSLÜMAN GÖÇMENLER İMAJI...Aratırma, Temmuz 2005’te Londra’da gerçekletirilen bombalama olayları nedeniyle göçmenlere ilikin medyada yer alan haberlerdeki

39

Bunglawala’nın geçmişte İngiliz medyasının Siyonistler tarafından kontrol

edildiğini söylediği belirtilen haberde, böyle bir kişiye radikalizmle mücadele işinin

verilmesi eleştirilmektedir. Haberde, 1993 yılında Bunglawala’nın kör imam Şeyh

Ömer Abdul Rahman’ı cesur olarak tanımladığı ve bu sözlerinden bir ay önce

Rahman’ın Dünya Ticaret Merkezi’ni bombaladığı, 11 Eylül saldırılarından sonra ise

Usame Bin Ladin’i “özgürlük savaşçısı’ olarak tanımladığı ifade edilmektedir.

Haberde Bunglawala’nın “Bu sözlerimi 12-13 yıl önce yaptım. Hepimiz itiraz

edilebilir görüşlere sahip olabiliriz ancak bunlar zamanla değişir. O zaman

savunduğum görüşlerimi bugün savunmuyorum” şeklindeki sözlerine yer verse de,

haber kurgusu Bunglawala’nın ve onun nezdinde Müslümanların asla

değişemeyeceği ve radikalizme meyilli olduğu üzerine oluşturulmuştur.

Bunglawala’nın hedef alındığı haberin devamında ise bir diğer MCB yetkilisi

olan Iqbal Sacranie’nin İsrail tarafından öldürülen HAMAS liderlerinden Şeyh

Ahmet Yasin için Londra Merkez Camii’nde düzenlenen anma törenine katıldığı

ifade edilirken, Sacranie’nin Filistinli terörist grubu HAMAS’ı, ‘özgürlük savaşçısı’

olarak tanımladığı ifade edilmektedir. Filistin işgaline karşı halkını koruyan

HAMAS’ı terörist olarak nitelendiren haberde, Sacranie’nin HAMAS’ı neden

özgürlük savaşçısı olarak gördüğüne dair herhangi bir görüşünü de yayınlamamıştır.

Bunglawala ve Sacranie üzerinden İngiliz Müslüman toplumunu Yahudi karşıtı

gösteren haber aslında İslam ve Müslüman karşıtı, şoven ve ötekileştiricidir. İngiliz

Müslüman toplumunun temsilcileri, Filistin’deki haksızlıklara karşı demokratik

hakları olan düşüncelerini dile getirdikleri için bir anlamda gazete tarafından hedef

gösterilmektedir.

MCB ile ilgili The Daily Telegraph’ta yayınlanan bir başka haber ise MCB

yetkilisi Iqbal Sacranie’nin de aralarında bulunduğu komitenin Filistin, Çeçenistan

Page 50: İNGİLİZ MEDYASINDA MÜSLÜMAN GÖÇMENLER İMAJI...Aratırma, Temmuz 2005’te Londra’da gerçekletirilen bombalama olayları nedeniyle göçmenlere ilikin medyada yer alan haberlerdeki

40

ve Bosna’da yaşananların da soykırım olarak tanınması gerektiğine dair sözlerine

ilişkindir. Gazete, haberin başlığında kullandığı ifadelerle okuyucuya Sacranie’nin

Yahudi soykırımını inkar ettiği intibaını vermektedir. “Müslüman liderler Yahudi

Soykırımını Anma Günü’nün kaldırılmasını istiyor” başlığıyla verilen haberin

içeriğine bakıldığında ise Sacranie’nin Yahudi Soykırım Günü’nün kaldırılmasını

değil, bu güne Filistin, Çeçenistan, Bosna ve diğer yerlerde yaşanan soykırımların da

dahil edilmesini istediği görülmektedir (The Daily Telegraph, 12/09/2005).

Haberin devamında hükümetin kendisine danışmanlık yapması için

görevlendirdiği ve aralarında Müslümanların da bulunduğu komitenin her yıl

Londra’da 27 Ocak’ta yapılan Yahudi Soykırımını Anma Günü etkinliğinin Soykırım

Günü şeklinde değiştirilmesini istediği belirtilirken, “kendi inançlarındaki Filistin,

Çeçenya ve Bosna’daki cinayetlerin de bu gün içinde tanınmasını istiyor” ifadeleri

kullanılmaktadır (The Daily Telegraph, 12/09/2005).

İslamofobik ve şoven bir anlayışla çerçevelenmiş haberde kullanılan ‘kendi

inançlarından olan cinayetleri’ ifadesiyle Müslüman ülkelerde meydana gelmiş

soykırımlar basite indirgenmiştir. Haberin devamında ise gazete kendisinin vermek

istediği mesajı Yahudi gruplar üzerinden vererek, bu grupların Müslümanlardan

gelen bu fikrin Yahudi Soykırımı’nı değersizleştirmeye çalıştığını söylediklerini

ifade etmektedir. Bir yandan ‘Müslüman ülkelerdeki cinayetler’ ibaresiyle oralarda

yaşanmış soykırımları değersizleştirirken, Yahudi gruplarının ‘Müslüman liderlerin

önerisi Yahudi soykırımını değersizleştirmektedir’ ifadesi ironik bir durum olarak

ortaya çıkmaktadır.

The Daily Telegraph’ta Müslümanlara karşı işlenen soykırımların anılması

talebinin “Yahudi soykırımını inkar” şeklinde lanse edilmesine karşılık, The

Page 51: İNGİLİZ MEDYASINDA MÜSLÜMAN GÖÇMENLER İMAJI...Aratırma, Temmuz 2005’te Londra’da gerçekletirilen bombalama olayları nedeniyle göçmenlere ilikin medyada yer alan haberlerdeki

41

Guardian’da yayınlanan bir makale daha dengeli ve Müslümanların tam olarak

taleplerinin ne olduğunu ortaya koyması açısından dikkat çekmektedir. “Yahudi

Soykırımını Anma Günü çok dışlayıcı” başlığıyla verilen makalede MCB

liderlerinden Iqbal Sacranie’nin kaleme aldığı makale yayınlanmıştır (The Guardian,

20/09/2012).

Makalede yazar, 1999 yılında İçişleri Bakanlığı’nın Ulusal Yahudi

Soykırımı’nı Anma Günü önerisi için MCB ve diğer inanç temelli organizasyonlara

bir öneride bulunduğunu belirterek, MCB’nin buna cevaben Naziler tarafından

Yahudilere karşı işlenen soykırımı en sert şekilde kınadığını “Hiç tereddüt etmeden

ve tüm kalbimizle insanlığa karşı işlenmiş bir suç olan Yahudi soykırımının

unutulmaması için Başbakan’ın kararlılığını destekliyoruz” ifadelerini kullandıklarını

ifade etmiştir (The Guardian, 20/09/2012).

Müslüman toplumu temsil eden organizasyon olan MCB’nin başındaki en

yetkili isim olan Sacranie’nin bu ifadelerine rağmen bir önceki Daily Telegraph’ın

haberinde Müslümanların Yahudilere karşı işlenmiş soykırımı kınadığına dair

ifadeler yer almamıştır. Sacranie ayrıca, Yahudi soykırımından sonra dünyanın ‘bir

daha asla’ demesine rağmen, Vietnam, Kamboçya, Ruanda, Bosna, Çeçenistan ve

son dönemde Darfur’da aynı barbarlığı gördüklerini ifade etmiş ve bu yüzden tüm bu

soykırımları da içine alan bir anma gününün düzenlenmesi talebini yazmıştır.

Makalede Sacranie, İngiliz basınında bu taleplerinin ‘Yahudi karşıtı’ şeklinde lanse

edildiğinden de şikayet etmiştir. The Guardian Müslümanların taleplerinin ne olduğu

konusuna açıklık getirmesi açısından bu makaleyle, Daily Telegraph tarafından

Müslümanlara karşı geliştirilen önyargılardan, dinsel vurgulardan ve çarpıtmadan

kaçınarak daha tarafsız ve dahil edici bir duruş sergilemiştir.

Page 52: İNGİLİZ MEDYASINDA MÜSLÜMAN GÖÇMENLER İMAJI...Aratırma, Temmuz 2005’te Londra’da gerçekletirilen bombalama olayları nedeniyle göçmenlere ilikin medyada yer alan haberlerdeki

42

Analiz edilen iki gazeteden The Daily Telegraph’ın, MCB ile ilgili

yayınladığı haberlerdeki kurgunun İslamofobik ve negatif olduğu açıkça

görülmektedir. The Daily Telegraph Müslümanları Yahudi karşıtı, radikal ve

İngiltere’ye karşı sadakatsiz olarak temsil etmiştir. The Guardian gazetesi ise MCB

konusunda az da olsa The Daily Telegraph’tan ayrılmaktadır. Gazetenin Pazar günü

baskısı olan The Observer, The Daily Telegraph’tan daha öte şoven ve dinsel ayrım

yapan bir dil kullanırken, Yahudi soykırımıyla ilgili makalesinde Müslümanların

taleplerini birinci ağızdan yayınlayarak daha dengeli ve tarafsız bir dil kullanmıştır.

The Guardian burada MCB aleyhine geliştirdiği ‘radikal gruplarla bağlantılı’

haberiyle Avrupa merkezli ve İslamofobik bir duruş sergilemiştir.

3.1.3 Namus Cinayetleri ve Zorla Evlilikler

7 Temmuz saldırıları, Müslüman göçmenlerle ilgili en fazla haberleştirilen

konu olmasına rağmen, İngiliz basınında ‘honour killing’ denilen namus cinayetleri

ve ‘forced marriage’ diye tanımlanan zorla evlilik de incelenen dönemde az da olsa

yer bulmuştur. Ancak, bu konunun sık sık basın tarafından Müslümanları ve İslam

dinini aşağılamak amacıyla istismar edilmesi nedeniyle incelenmesi önem

taşımaktadır. Namus cinayetleriyle ilgili incelenen haber hem The Guardian hem de

The Daily Telegraph gazetesinde yayınlanmıştır. The Guardian’ın “Baba ve oğulları

namus cinayetinden suçlu bulundu” (The Guardian, 5/11/2005) başlığıyla yayınladığı

haberi The Daily Telegraph “Baba ve oğulları namus cinayeti suçlusu” (The Daily

Telegraph, 4/11/2005) başlığıyla vermiştir. The Guardian’da biraz daha detaylı ele

alınan haber, kızı Manna Begum ile yaşadığı ilişki sonrası kızının hamile kalması

nedeniyle baba Chomer Ali’nin azmettirmesiyle oğulları Mohammed Mujibar

Rahman ve Mamnoor Rahman’ın İranlı mühendislik öğrencisi Arash Ghorbani-

Zarin’i öldürmesiyle ilgili mahkemede görülen davayla ilgilidir. The Guardian

Page 53: İNGİLİZ MEDYASINDA MÜSLÜMAN GÖÇMENLER İMAJI...Aratırma, Temmuz 2005’te Londra’da gerçekletirilen bombalama olayları nedeniyle göçmenlere ilikin medyada yer alan haberlerdeki

43

gazetesinde konuyla ilgili haberde, Zarin’i öldürdükleri için garsonluk yapan baba

Chomer Ali ve oğulları için ömür boyu hapis cezası istendiği belirtilirken, babanın

kızını görücü usulüyle başka biriyle evlendirmek istediği, kızının ise buna karşı

çıktığı, Zarin’le yaşadığı ilişki sonrası hamile kaldığı ve sonrasında Zarin’in

öldürüldüğü ifade edilmektedir (The Guardian, 5/11/2005).

Haberde öldürülen Zarin için ‘İranlı Müslüman öğrenci’ ifadesini kullanan

The Guardian Gazetesi, cinayetin ailenin şerefini korumak için işlendiğini

belirtmiştir. Haberin devamında Zarin’den hamile kalan Manna Begum için ise ‘zeki,

bağımsız ve akıllı’ ifadesini kullanan gazete, babasını ise ‘geleneksel Müslüman’

olarak tanımlamıştır. Bu tanımlamanın hemen ardından ise babasının itirazlarına

rağmen kızının Zarin ile ilişkisini sürdürdüğünü yazan The Guardian, geri kalmış

İslam ve Müslümanların akla ve özgürlüğe karşı olduğu mesajını vermektedir.

Gazete ayrıca öldürülen Zarin’in Müslüman olduğu öldürenlerin ise Bangladeş

kökenli olduğu bilgisini vererek, dinsel ve kültürel göndermelerde bulunmakta ve bu

tür olayların dini kültürel kimlikten kaynaklandığını ima etmektedir. Zira, İngiliz

vatandaşı olan cinayet zanlılarının etnik kimliğinin belirtilmesiyle böyle bir cinayeti

gerçekleştirenlerin İngiliz vatandaşı olsa da İngiliz kabul edilemeyeceği mesajı

verilerek, dinsel ve kültürel bir ötekileştirmede bulunulmuştur.

Aynı olayı haberleştiren The Daily Telegraph gazetesi ise The Guardian

kadar olayla ilgili detaylı bilgi vermemesine rağmen, cinayetin baba ve oğulları

tarafından ailenin namusunu korumak için gerçekleştirildiği bilgisini verirken, The

Guardian’da olduğu gibi cinayete kurban giden Zarin ve cinayeti gerçekleştirenlerin

etnik ve dini kimliklerini satır aralarına koymuştur. The Guardian’dan farklı olarak

cinayeti gerçekleştirenler için bunların İngiliz vatandaşı olduğu bilgisinin

çıkarılabileceği ‘Bangladeş kökenli’ yerine ‘Bangladeşli’ ifadesini kullanarak,

Page 54: İNGİLİZ MEDYASINDA MÜSLÜMAN GÖÇMENLER İMAJI...Aratırma, Temmuz 2005’te Londra’da gerçekletirilen bombalama olayları nedeniyle göçmenlere ilikin medyada yer alan haberlerdeki

44

cinayet zanlılarını hem kültürel hem dinsel hem de teknik olarak İngiltere ve İngiliz

kültürüne ait olamayacağı mesajını vermektedir.

Hem The Guardian hem de The Daily Telegraph’ın Müslüman kimlikli

şahıslarla ilişkili bir cinayet olayında dinsel ve kültürel kimlikleri öne çıkarması

oryantalist bir bakış açısının tezahürüdür. Babasının itirazlarına rağmen ilişkisini

sürdüren Begum ve cinayete kurban giden erkek arkadaşı Zarin’in şahsında İngiliz ve

Batı kültürü özgür ve medeni olarak gösterilirken, cinayeti gerçekleştiren Begum’un

babası ve kardeşlerinin şahsında İslam ve Bangladeş kültürü bir kez daha mahkum

edilmektedir.

Bu tür haberlerde Müslümanların dini ve etnik kimliği öne çıkarılırken,

uyuşturucu çetelerinin sıkça karıştığı cinayet ya da benzeri adli vakalarda suçlu ve

kurbanın Hıristiyan ve İngiliz olduğu ve uyuşturucu vakalarının kültürel ve dinsel bir

nitelik olduğuna dair bilgi ve mesaj şimdiye kadar ne The Guardian ne The Daily

Telegraph ne de diğer İngiliz gazetelerinde yer almamıştır.

Namus cinayetleriyle birlikte incelenen bir diğer konu ise zorla evlilikler

konusudur. Bu konu da İngiliz medyasını sürekli meşgul etmesine rağmen incelenen

dönemde 7 Temmuz saldırılarının gölgesinde kalmıştır. Bu konuyla ilgili haber The

Guardian gazetesinden alınmıştır. ‘Kurtarıcılar’ başlığıyla yayınlanan haberde,

aileleri tarafından İngiltere’den Pakistan’a gönderilerek zorla evlendirilmeye

çalışılan kızların İslamabad’daki İngiliz Büyükelçiliği’nde bununla ilgili kurulan

birim tarafından kurtarılma hikayeleri anlatılmaktadır (The Guardian, 9/12/2005).

Haberin başlığından itibaren yayınlanan yazıda, evlenmek istemedikleri halde

aileleri tarafından Pakistan’da evlendirilmek istenen kızlar üzerinden dini ve kültürel

bir yargılama yapılırken, İngiliz Büyükelçiliği’nin etnik kimliğine bakmaksızın kendi

Page 55: İNGİLİZ MEDYASINDA MÜSLÜMAN GÖÇMENLER İMAJI...Aratırma, Temmuz 2005’te Londra’da gerçekletirilen bombalama olayları nedeniyle göçmenlere ilikin medyada yer alan haberlerdeki

45

vatandaşları için katlandığı fedakarlıklar övülmektedir. Haberde, güvenlik

gerekçesiyle isimleri değiştirilerek verilen Yasmin Rehman ve Ayesha Bari isimli iki

kadının adeta mahkum edilen İslam ve Pakistan kültüründen kurtarılış öyküsü Batı

medeniyetinin üstünlüğü bakış açısıyla verilmektedir. “Kültürler ve ailelerinin

baskısı arasında kalmış yüzlerce İngiliz vatandaşı Pakistanlı kadın her yıl Pakistan’da

zorla evlilik tuzağına düşürülüyor” ifadelerindeki kavramlar, haberin söylemini

ortaya koymaktadır. Zira, burada ailelerin baskısından kastedilen Pakistan kültürüdür

ve baskıcı olarak tanımlanmıştır. Açıkça belirtilmese de kastedilen diğer kültür ve

mesaj özgürlükçü İngiliz kültürüdür. İngiltere’nin evlilik yoluyla İngiltere’ye göç

edenlerin sayısını azaltmaya yönelik politikaları haberin içeriğinde hiç yer almazken,

haberde kadınları kurtarmakla görevli İngiliz timinin insani yönü resmedilmektedir.

Zira İngiltere’nin bu işi tamamen insani amaçlarla yaptığı ve önemli olanın İngiliz

vatandaşlarının nerede olursa olsun güvenliğini sağlamak olduğu mesajı

verilmektedir. Ancak, haberin yayınlanmasından 1 yıl önce dönemin Başbakanı Tony

Blair’in “İngiltere’de çalışmak, okumak ya da İngiliz vatandaşlarıyla evlenmek

isteyenler, kendi kendilerini destekleyebilecek imkanlara sahip olmalılar” şeklindeki

ifadeleri, İngiltere’nin evlilik ya da başka nedenlerle İngiltere’ye göç eden insanlara

tamamen ekonomik baktığını göstermektedir (The Guardian, 27/04/2004).

Haberin devamında, zorla evlilikten kurtarılan Rehman ve Bari’nin şu anda

işsizlik fonundan aldıkları destekle belediye evlerinde ikamet ettikleri bilgisi de

verilmektedir. İngiltere’de belediye evleri ve işsizlik fonu gibi konular tartışılırken,

daha çok göçmenlerle ilişkilendirildiğinden, burada ailelerinin değerlerini reddedip

özgürlükçü İngiliz kültürünü benimsemiş olsalar da İngiliz devletinin şefkat

göstererek kurtardığı kadınların devlete bağımlı yaşaması bir ironi oluşturmaktadır.

İngiltere’deki ayrımcı uygulamalardan dolayı ekonomik olarak toplumun en alt

Page 56: İNGİLİZ MEDYASINDA MÜSLÜMAN GÖÇMENLER İMAJI...Aratırma, Temmuz 2005’te Londra’da gerçekletirilen bombalama olayları nedeniyle göçmenlere ilikin medyada yer alan haberlerdeki

46

tabakasını oluşturan göçmen kökenlilerin adeta belediye evlerine hapsedilmesine

değinmemesi ise haberin bir diğer amacının çoğunluk kültürünün üstünlüğünü ortaya

koyabilmek için kendini yeniden üretme ihtiyacı olarak değerlendirilmektedir.

Bu çalışmada incelenen gazetelerdeki namus cinayetleri ve zorla evlilik

konusunun İngiliz basınında, dini ve kültürel açıdan ele alındığı ve İslam ve özelikle

Müslüman göçmenlerin en fazla geldiği yer olan Pakistan ve diğer Güney Asya ülke

kültürlerinin adeta mahkum edildiği bir alan olarak göze çarpmaktadır. İngiliz

basının solunda ve sağında yer alan The Guardian ve The Daily Telegraph

gazetelerinden her ikisi de bu konulara aynı ideolojik düzlemden bakmakta ve adeta

çoğunluk kültürünün üstünlüğünün ispatı için bu tür haberlerle hakim kültürü

yeniden üretmektedir. Zorla evlilik ve buna bağlı olarak ortaya çıkan suçlar,

göçmenlerle ilişkilendirilerek, önyargılı ve üstten gören bir dil kullanılmaktadır.

3.1.4 Göç

Göç konusu İngiltere medyasını her zaman meşgul etmiş bir konu olarak

kalmıştır. Avrupa’nın en fazla göç alan ülkelerinden biri olan İngiltere’de, özellikle

genel seçimler öncesinde siyasi partilerin ve medyanın en çok istismar ettiği ve

genellikle muhalefetin iktidarı ‘illegal göçe izin vermekle’, basının ise siyasetçileri

‘göçe göz yumduğu’ suçlaması şeklinde ortaya çıkmaktadır. Burada ele alınan

gazetelerden The Daily Telegraph’dan iki haber incelenmiştir. ‘Brick Lane çetesi

İngiltere’ye yüzlerce illegal göçmen getirdi’ başlığıyla verilen ilk haberde,

Londra’nın Brick Lane bölgesinde geleneksel Güney Asya yemeği olarak bilinen

köri restoran sahiplerinin de dahil olduğu göçmen şebekesinin The Daily Telegraph

tarafından deşifre edildiği belirtilmektedir (The Daily Telegraph, 26/06/2012).

Page 57: İNGİLİZ MEDYASINDA MÜSLÜMAN GÖÇMENLER İMAJI...Aratırma, Temmuz 2005’te Londra’da gerçekletirilen bombalama olayları nedeniyle göçmenlere ilikin medyada yer alan haberlerdeki

47

Haberde, köri restoranlarında çalıştırılmak üzere getirilen Bangladeşlilerin

çalıştırıldıktan sonra kovulduğu ve bunların ülkede illegal bir şekilde kaldığı

belirtilerek, bu aşamaya gelene kadar İngiltere’ye gelen kişilerin çeteye 8 bin Sterlin

ödediği, bu durumun da göçmenlik yasalarının istismar edilerek yapıldığı ifade

edilmektedir. Hükümetin istismar edilen 12 aylık kontratlı iş vizesini kaldırarak

yerine getirdiği 5 yıllık vize uygulamasının da istismar edildiğini belirten gazete,

görüştüğü restoran sahiplerinden bazılarının bu durumu göçmenlik bürosuna

bildirdiği ve kimsenin ilgilenmediği bilgisini de vererek, İçişleri Bakanlığı’nın

göçmenliğe bakan memurlarının işlerini iyi yapamadığını ifade etmektedir.

Hükümete göçmenlik yasaları konusunda baskı yapmak ve kamuoyu

oluşturmak amacıyla yayınlandığı gözlerden kaçmayan haber, korku ve endişe

salarak İngiliz toplumunu adeta göçmenlere karşı kışkırtmaktadır. Zira haberde eski

bir diplomat da olan ve göçmenlik karşıtlığıyla bilinen Göçmenlik İzleme kuruluşu

direktörü Andrew Green’in “göçmenlik yetkililerinin daha sıkı kontroller yapmasının

zamanı geldi de geçti. Bangladeşlilere çalışma izni verirken, buradaki

Bangladeşlilerin yüzde 25’inin işsiz olmasına şaşırıyorum” sözlerine yer vermektedir

(The Daily Telegraph, 26/06/2012).

Haberde bazı restoran sahiplerinin görüşlerine yer verilmesi ise haberi

desteklemeye yöneliktir. Göçmen karşıtı kuruluşun görüşlerine yer verilmesine

rağmen, göçmenlerin kurmuş olduğu kuruluşlardan herhangi bir görüş alınmaması

ise haberin taraflı olduğunu göstermektedir.

The Daily Telegraph’ın sonraki aylarda yayınladığı bir haber ise incelenen bir

önceki haberde olduğu gibi İngiliz toplumuna korku aşılarken siyasetçilere de baskı

yapmaktadır. “İngiltere şimdi 4,3 milyon göçmene ev sahipliği yapıyor” başlığıyla

Page 58: İNGİLİZ MEDYASINDA MÜSLÜMAN GÖÇMENLER İMAJI...Aratırma, Temmuz 2005’te Londra’da gerçekletirilen bombalama olayları nedeniyle göçmenlere ilikin medyada yer alan haberlerdeki

48

verilen haberde, 2001 nüfus sayımına göre ülke dışında doğmuş 4,3 milyondan fazla

insanın İngiltere’de yaşadığını ve bu rakamın 1991 yılına göre 1 milyon, 30 yıl

öncesine göre ise 2 milyon arttığı belirtilmektedir (The Daily Telegraph,

08/09/2005).

Haberin devamında Londra’da her dört kişiden biri ve bazı bölgelerde ise her

iki kişiden birinin yurtdışında doğduğu bilgisi verilmektedir. İngiltere’nin

Birmingham ve Leicester kentleri dahil bazı kentlerde göçmen nüfusun toplam

nüfusun yüzde 30’unu oluşturdu ifade edilen haber, göçmenlerin hangi etnik gruptan

olduğunu açıktan yazmasa da, Pakistan ve Hindistan’dan gelen Müslüman nüfusla

özdeşleşmiş Birmingham ve Leicester kentlerinin zikredilmesi, okuyucuya bu

kentlerde Müslüman nüfusun hızla arttığı ve bunun korkulması gereken bir durum

olduğu mesajını vermektedir.

Haberde ayrıca, bir önceki haberde olduğu gibi göçmenlik karşıtı Göçmenlik

İzleme kuruluşundan Andrew Green’in “Halk, yabancı göçmenliğin yılda çeyrek

milyon arttığını bilseydi büyük bir şaşkınlık geçirirdi. Bilmediklerimiz ise bunların

dışında” şeklindeki sözlerine yer verilerek, kamuoyuna bu durumun ne derece

tehlikeli olduğu mesajı verilmektedir (The Daily Telegraph, 08/09/2005).

Haberin devamında Bangladeş, İran, Hong Kong, Somali ve Angola’dan

gelen göçmenlerin ekonomik performanslarının iyi olmadığı, buna karşılık Yeni

Zelanda ve Filipinler’den gelen göçmenlerin istihdam konusunda sıkıntı

yaşamadıkları da belirtilmektedir. Bu haliyle haber, göçmenleri tamamen ekonomik

temelli görürken, siyasi, sosyal ve kültürel alanda kattıkları değerleri görmezden

gelmektedir.

Page 59: İNGİLİZ MEDYASINDA MÜSLÜMAN GÖÇMENLER İMAJI...Aratırma, Temmuz 2005’te Londra’da gerçekletirilen bombalama olayları nedeniyle göçmenlere ilikin medyada yer alan haberlerdeki

49

The Daily Telegraph’ın toplumda korku ve endişe oluşturmaya yönelik

haberinin aksine The Guardian gazetesinde aynı gün yayınlanan haber ise

İngiltere’deki göçmen nüfusla ilgili farklı bir bakış açısı ortaya koymuştur. ‘Birleşik

Krallık’ın Göçmenlik Haritası Sürpriz Yaptı’ başlığıyla verilen haber, The Daily

Telegraph’ın yaymaya çalıştığı İslam ve Müslüman göçmen korkusunu gidermeye

yönelik karşı-hegemonik bir söyleme sahip görünmektedir (The Guardian,

08/09/2005).

Kamu Politikaları Araştırma Merkezi Enstitüsü’nün bir çalışmasına

dayanılarak verilen haberde, İngiltere’de Bangladeşli göçmenlerden daha fazla

Amerikalı göçmen yaşadığı belirtilmektedir. Haber, The Daily Telegraph’ın

kullandığı korku dilinin yerine daha dengeli ve tarafsız bir dil kullanmıştır. 1991’den

2001’e kadar ülkedeki göçmen nüfusun 1.1 milyon arttığını belirten gazete, The

Daily Telegraph’ın Müslüman nüfusu hedef alan yayınına karşılık, en fazla

göçmenin İrlanda’dan geldiğini de belirten The Guardian gazetesi, The Daily

Telegraph’ın aksine göçmen nüfusun Londra’yı dünya kenti yaptığını ve Göçmenlik

Bakanı Tony McNulty’nin İngiltere’yi göçmenlerin bastığına dair eleştirilere verdiği

“Her yıl 150 bin göçmen İngiltere’ye geliyor. Ancak burada görünen resim çok

karışık. Çünkü insanlar sürekli gelip gidiyor” şeklindeki ifadelerine yer vermektedir

(The Guardian, 08/09/2005).

The Guardian, ayrıca İçişleri Bakanlığı ve İngiltere İşçi Sendikaları

Kongresi’nin ortak bir açıklama yaparak göçmen nüfusun ekonomiye yaptığı katkıyı

ifade ettikleri bilgisini de okuyucusuyla paylaşmaktadır.

Göç konusu, İngiliz basının en önemli haber yayınları arasında yer almaktadır.

Tabloid basının sürekli gündeme getirdiği göçmenlik konusu, itibarlı gazeteler

Page 60: İNGİLİZ MEDYASINDA MÜSLÜMAN GÖÇMENLER İMAJI...Aratırma, Temmuz 2005’te Londra’da gerçekletirilen bombalama olayları nedeniyle göçmenlere ilikin medyada yer alan haberlerdeki

50

tarafından da sıkça ele alınmaktadır. Burada ele aldığımız gazetelerden The Daily

Telegraph gazetesi, konuyu etnik düşmanlığı körükleyen olumsuz bir çerçevede ele

almaktadır. The Guardian ise incelenen haberde konuyu daha eleştirel ve dengeli bir

yaklaşımla ele almıştır. Genel olarak göç ile ilgili haberlerde göçmenlerin

İngiltere’nin kaynakları üzerinde yük olduğu vurgusu yapılırken, bu durumdan

çalışan İngiliz halkının zarar gördüğü mesajı verilmektedir.

Page 61: İNGİLİZ MEDYASINDA MÜSLÜMAN GÖÇMENLER İMAJI...Aratırma, Temmuz 2005’te Londra’da gerçekletirilen bombalama olayları nedeniyle göçmenlere ilikin medyada yer alan haberlerdeki

51

4. BÖLÜM

SONUÇ

Bu çalışmada Müslüman göçmenleri ilgilendiren konularla ilgili olarak

yapılan analizler neticesinde ele alınan gazetelerdeki haberlerin büyük bölümünün

yanlı bir tarzda yapıldığı, çok azının ise tarafsız olduğu ortaya çıkmıştır. Buna ek

olarak yapılan haberlerde azınlıkların seslerinin temsil edilmesi konusunda

haberlerin yine büyük bölümünde azınlık temsilcisinin görüşlerinin alınmadığı da

görülmüştür. Haberlerin incelenmesi neticesinde Müslümanların medyada yer alış

biçimlerinde çoğunlukla negatif bir üslubun takınıldığı ve buna karşılık

Müslümanların görüşlerine çok az yer verildiği görülmektedir.

Gazeteler, Müslümanlarla ilgili haberlerini Avrupa merkezci ve oryantalist bir

bakış açısıyla ele almaktadır. İncelenen haberlerde, Müslüman göçmenlerin

İngiltere’ye sosyal, kültürel, ekonomik ve siyasi anlamdaki katkıları neredeyse hiç

yer almazken, olumsuz bireysel vakalar üzerinden tüm Müslümanlar adeta mahkum

edilerek ötekileştirilmektedir. Müslümanların İngiltere’nin siyasi, sosyal ve

ekonomik hayatına ilişkin görüşlerinin görmezden gelindiği İngiliz basınında,

Müslümanların söz hakkı olmadığı konusunda fiili bir konsensüs görülmektedir.

Müslüman göçmenlerin görüşlerinin yer verildiği haberler ise daha çok, suçlandıkları

olaylarda yer almaktadır. Ancak bu görüşlere yer verilirken bile olumsuz bir şekilde

sunulmaktadır.

İngiliz basınının Müslümanlarla ilgili haberlerinde gözlemlenen bir diğer

husus ise, sol ya da sağ basının bu konudaki üslup ve haberin veriliş biçimindeki

Page 62: İNGİLİZ MEDYASINDA MÜSLÜMAN GÖÇMENLER İMAJI...Aratırma, Temmuz 2005’te Londra’da gerçekletirilen bombalama olayları nedeniyle göçmenlere ilikin medyada yer alan haberlerdeki

52

farklılığıdır. Ancak bu farklılık her zaman geçerli olmamaktadır. Zira, Müslüman

göçmenlere daha ılımlı yaklaştığı düşünülebilecek olan The Guardian gazetesi de

çoğu zaman, bazen daha şiddetli bir şekilde, The Daily Telegraph ve sağda

konumlanmış diğer gazeteler kadar Müslüman göçmenleri problemlerin kaynağı ve

yük olarak gören yayınlar yapabilmektedir. Ancak, The Guardian İngiltere’deki diğer

gazetelerle kıyaslandığında görece daha dengeli ve tarafsız bir dil de

kullanabilmektedir.

İngiltere’de yazılı basının Müslüman göçmenlere yönelik bakışını ortaya

koymak için incelenen dört temadan yola çıkılarak yapılan incelemede, 7 Temmuz

saldırıları, terör ve radikalizm ile ilgili olarak hem The Guardian hem de The Daily

Telegraph gazetelerinde ‘biz ve onlar’ mantığıyla Müslümanların İngiliz ulusunun

dışında, olumsuz ve öteki olarak görüldüğü anlaşılmaktadır. Temsiller genellikle

düşmanca ve güçlü bir şekilde İslamofobik olmasıyla göze çarpmaktadır. ‘Fanatik’,

‘terörist’, ‘radikal’ gibi kelimelerin sıklıkla kullanılması Müslümanların düşman

olduğuna dair bir imajın oluşmasına katkıda bulunmaktadır. Bu olumsuz imaj

incelenen gazetelerdeki haberler aracılığıyla gittikçe yayılmaktadır. Müslümanların

bu şekilde temsiline ilişkin olarak Poole şu eleştiriyi getirmektedir:

Birleşik Krallık’taki Müslümanların basındaki imajları, teorinin iddia ettiği ayırt edilmemiş küresel

saldırganlık imajına artık daha yakın. Daha kalıcı bir çerçeveyle, sorunların çözümünü tehlikeye atan

radikal bir Müslümanlığı işaret ediyor. Bu gelişmeler insanların gözündeki Müslüman imajını belirliyor

ve dolayısıyla bu insanlar dünya çapındaki Müslümanların ancak sert sosyal politikalar ile

yönetilebileceklerine inanıyorlar (Poole and Richardson 2010, 102).

Gazetelerde Müslümanlara karşı aşağılayıcı ve karalayıcı iddialar, toplumda

Müslümanlara ve beraber yaşadıkları göçmenlere karşı bir tepki oluşmasına neden

olmaktadır. Gazetelerdeki haberlerden anlaşılacağı üzere, Müslümanları homojen

Page 63: İNGİLİZ MEDYASINDA MÜSLÜMAN GÖÇMENLER İMAJI...Aratırma, Temmuz 2005’te Londra’da gerçekletirilen bombalama olayları nedeniyle göçmenlere ilikin medyada yer alan haberlerdeki

53

gösterme çabası bulunmaktadır. İncelenen gazetelerden The Guardian, The Daily

Telegraph’ın aksine bazen daha tarafsız bir dil kullanmaktadır.

Britanya Müslümanlar Konseyi (MCB) ile ilgili konulara ilişkin haberler,

hem The Daily Telegraph hem de The Guardian’da olumsuz bir şekilde

yansıtılmıştır. İngiltere’deki Müslüman toplumun büyük bir bölümünün sözcüsü olan

MCB’nin kadınlara karşı ve radikal bir grup olduğu üzerinde her iki gazetede de fikir

birliği mevcuttur. Burada MCB’nin nezdinde mahkum edilen ise ülkede yaşayan

Müslümanlardır.

Günlük gazeteler, zorla evlilik ve namus cinayetleri konularındaki

yayınlarında İslamofobik ve ayrımcı ifadeleri rahatlıkla kullanabilmektedir. Zorla

evlilikler, basmakalıpların ve indirgemeci kültürel taslakların sunumuna açık olan

her iki gazete de, bu konulardaki haberlerinde birçok kez İslam’ı ve Müslüman

kültürü suçlu gibi aksettirmiştir. Bu iki gazete, Müslümanları ulusal çoğunluktan

ayırmak için onları gerici, baskıcı ve ilkel olarak ima ederken, ulusal çoğunluğu

özgür, liberal ve modern olarak sunan oryantalist bir bakış açısı geliştirmiştir.

Göç ile ilgili haberlerde ise sağ tandanslı The Daily Telegraph daha şiddetli

bir anti-Müslüman vurgusu içerisindeyken, The Guardian, Telegraph’ın aksine karşı

hegemonik bir söylem geliştirmiştir. Bu açıdan bakıldığında, göç ile ilgili haberlerde

The Guardian daha kapsayıcı ve dengeli yayın yapmıştır.

Genel olarak incelenen gazetelerin çoğunluğunda yer alan haberlerin

içeriğinde kullanılan dil, Müslüman karşıtlığının hâkim olduğunu göstermektedir.

Gazeteler, Müslümanları temelli sorunlu ve Batı’nın düşmanı olarak addeden ve

Page 64: İNGİLİZ MEDYASINDA MÜSLÜMAN GÖÇMENLER İMAJI...Aratırma, Temmuz 2005’te Londra’da gerçekletirilen bombalama olayları nedeniyle göçmenlere ilikin medyada yer alan haberlerdeki

54

giderek genişleyen kamusal, toplumsal ve siyasal söylemlerin yansıması olarak

görmektedir.

İngiltere’de medyanın Müslüman göçmenlere yönelik bakışını en iyi

Gazeteci Richard Peppiatt özetlemiştir. Peppiatt (2012) , çalıştığı gazetelerdeki

editörlerin, Müslüman göçmenlerle ilgili haberler yapmasını istediğini, özellikle 11

Eylül 2001 New York ve 7 Temmuz 2005 Londra terör saldırılarından sonra başta

tabloid gazetelerinde olmak üzere, Müslümanların "kötü insanlar" şeklinde

gösterilmesine yönelik bir kampanya başlatıldığını belirtmiştir (Zaman, 6/2/2012)

Peppiatt, İngiliz parlamentosunda, İngiliz gazetelerinin ilişkili olduğu

telekulak soruşturmasına ilişkin oluşturulan Leveson Komisyonu'na verdiği ifade de

“Müslümanları karalamak için editörler bizden ‘Müslümanlar ülkenin güvenliği için

büyük tehdit.. Ülkeyi ele geçiriyorlar!’ gibi ‘düzmece haberler’ yapmamızı istemişti”

ifadelerini kullanmıştır. (Leveson Inquiry, 29/09/11)

11 Eylül İkiz Kule saldırıları ve akabindeki saldırılardan sonra

akademisyenler, siyasi aktörler ve etnik azınlık aktivistlerinin de arasında bulunduğu

pek çok temsilci medyada Müslümanların olumsuz bir şekilde temsil edildiği

konusunda görüşlerini dile getirdiler. Bu çalışma da, Müslümanların olumsuz bir

şekilde temsil edildiğine dair görüşlere paralel olarak 11 Eylül olaylarının üzerinden

geçen zamana rağmen maalesef olumsuz bakış açısının sürdüğünü ve

“Müslümanların terörizmle ilişkilendirilmesinin somutlaştırıldığını” göstermektedir

(Poole and Richardson 2010, 95).

Müslüman ülkelerden Batı’ya ve özelde İngiltere’ye doğru toplu göçler

durmasına rağmen, doğum yoluyla artan Müslüman nüfus siyasi, sosyal, ekonomik

ve kültürel alanlarda egemen kültür değerlerine karşı kendi kimliğini koruyacak ve

Page 65: İNGİLİZ MEDYASINDA MÜSLÜMAN GÖÇMENLER İMAJI...Aratırma, Temmuz 2005’te Londra’da gerçekletirilen bombalama olayları nedeniyle göçmenlere ilikin medyada yer alan haberlerdeki

55

yaşatacak hak taleplerinde bulunmaktadır. Bu hak taleplerinden dolayı Müslümanlar

İngiliz basını tarafından çoğu zaman ‘sorun çıkaran topluluk’ şeklinde

tanımlanmakta ve Müslümanların entegre olamadıkları iddia edilmektedir. Birçok

Batı ülkesinde olduğu gibi İngiltere’de son yıllarda siyaset ve medya söylemlerinde

vuku bulan İslam ve Müslüman karşıtlığı, aşırı sağcı grup ve partilere olan desteğin

de artmasına neden olmaktadır. Örneğin, İngiliz Ulusal Partisi (BNP) ile Birleşik

Krallık Bağımsızlık Partisi (UKIP) gibi partiler ile İngiliz Savunma Ligi (EDL) gibi

aşırı sağcı ve ırkçı grupların İslam ve Müslüman karşıtlığı medyada da destek

bulmakta ve bu da Muhafazakar ve İşçi Partisi gibi kitle partilerinin göçle ilgili

politikalarının daha sert olmasına etki edebilmektedir. Bu durum Müslüman ve diğer

göçmenler açısından bir tehlike arz ettiği gibi avantajları da bulunmaktadır. Zira, bu

durum Müslümanların demokratik kural ve kaideler içerisinde politik bir bilince

sahip olmasının ve oyunun kurallarına uyarak talep ettikleri haklarını elde

edebilmelerinin de yolunu da açabilir. 11 Eylül 2001 ikiz kule ve 7 Temmuz 2005

Londra tren saldırılarından sonra, İngiltere’de Müslümanlara karşı oluşan tepkiler,

onların sivil toplum ve siyasette daha fazla örgütlenmesine yol açmıştır. Örneğin İşçi

Partili Ken Livingstone’ın Londra Belediye Başkanlığı seçimlerinde Müslümanların

desteğiyle 2000-2008 yılları arasında belediye başkanı seçilmesi, Müslüman ve diğer

göçmenlerle uzak durmuş olan Muhafazakar Parti’nin de dikkatini çekmiş ve Boris

Johnson hem söylemlerinde hem de eylemlerinde Müslümanlarla iyi ilişkiler

kurmuştur. Müslümanlarla iyi ilişkiler kurması sayesinde kendisine siyasi destek

toplamayı başaran Johnson, 2008’den sonra Muhafazakar Parti’den belediye başkanı

seçilebilmiştir. Aynı durum genel seçimlerde ortaya çıkmıştır. 2010 yılında yapılan

genel seçimlerde Muhafazakar Parti, tarihinde ilk defa parlamentoya Müslüman

milletvekillerini taşımıştır. Muhafazakar Parti’den Sajid Javid ve Rehman Chisti’nin

Page 66: İNGİLİZ MEDYASINDA MÜSLÜMAN GÖÇMENLER İMAJI...Aratırma, Temmuz 2005’te Londra’da gerçekletirilen bombalama olayları nedeniyle göçmenlere ilikin medyada yer alan haberlerdeki

56

yanı sıra İşçi Partisi’nden de 6 Müslüman milletvekili parlamentoya girmiştir. Sivil

toplum alanında ise Britanya Müslüman Konseyi, İngiltere’nin Irak ve Afganistan’la

ilgili dış politikalarına karşı olduğu için uzun yıllar görmezden gelinmesine rağmen,

duruşundan taviz vermediği halde İngiliz hükümeti tarafından yeniden Müslümanlar

ve diğer konularla ilgili başvurulan, sözü dinlenen bir organizasyon olmayı

başarmıştır. Bu örnekler, İngiltere’de Müslümanlara karşı medya ve siyasette

geliştirilen ayrımcı söylem ve uygulamalara rağmen, Müslümanların bu söylem ve

uygulamalara karşı örgütlü bir şekilde hareket etmesinin etkililiğini ortaya

koymaktadır.

Müslümanların basında önyargılı olarak temsil edildiğini inceleyen bu

çalışmanın benzerinin Müslüman göçmenlerin yoğun olduğu Avrupa ülkelerinde

yapılması, buradaki bulguların ne ölçüde tekrarlandığını ve İslamofobinin artmasında

medyanın rolünü daha açık biçimde ortaya koyacaktır.

Page 67: İNGİLİZ MEDYASINDA MÜSLÜMAN GÖÇMENLER İMAJI...Aratırma, Temmuz 2005’te Londra’da gerçekletirilen bombalama olayları nedeniyle göçmenlere ilikin medyada yer alan haberlerdeki

57

KAYNAKÇA

Al Jalili, Ismail, 2002, Concerns of the Arab Community in the UK: A letter

submitted to the Commission for Racial Equality, www.naba.org.uk

Al Jalili, İsmail, 2004, Arab Population in the UK: Study for consideration of

inclusion of ‘Arab’ as an ethnic group on future census returns, National Association

of British Arabs.

Anwar, M. 1979, The Myth of Return: Pakistanis in Britain. London: Heinemann.

Anwar, M. 1994, Muslims in Britain: Demographic and Social Characteristics.

Journal Institute of Muslim Minority Affairs, 14, 124.

Anwar, M. 1996, British Pakistanis: Demographic, Social and Economic Position.

Warwick: University of Warwick, Centre for Research in Ethnic Relations.

Brice, M.A Kevin, 2010, A Minority Within a Minority: A Report on Converts to

Islam in the United Kingdom, Faith Matters.

Brown, M. 2000, Religion and Economic Activity in the South Asian Population.

Ethnic and Racial Studies, 23, 1035–1061.

Cohen, S. 1972, Folk Devils and Moral Panics: The Creation of the Mods and

Rockers. London: University Paperbacks.

Commission on the Future of Multi-Ethnic Britain, 2000, Runnymede Trust,

Curran, J. 1988, Whig Press History as Political Myth. J. Curren & J. Seaton (Edited

by), Power Without Responsibility(7–10). London: University Paperbacks.

Page 68: İNGİLİZ MEDYASINDA MÜSLÜMAN GÖÇMENLER İMAJI...Aratırma, Temmuz 2005’te Londra’da gerçekletirilen bombalama olayları nedeniyle göçmenlere ilikin medyada yer alan haberlerdeki

58

Dayha, B. 1974, The Nature of Pakistani Ethnicity in Industrial Cities in Britain. A.

Cohen (Edited by), Urban Ethnicity (77–118). London: Tavistock.

Devran, Y. 2007, The Portrayel of Turkey in the British Media: Orientalism

Resurfaced, Insight Turkey, Volume 9, number 4, 101-115,

Dursun, Ç. 2007, Eleştirel Söylem Çözümlemesi, Felsefe Ansiklopedisi (içinde), Ed:

Ahmet Cevizci, Cilt 5, Ebabil Yayınları, 1. Baskı, 335-342

Ergeç, N. E. 2010, Medya Alanında Söylem; Önemi, özellikleri ve uygulaması,

Pegem Akademi, 1. Baskı, Ankara, 10-19

Fairclough, N. Graham, P. 2010, Marx as Critical Discourse Analyst: the genesis of a

critical method and its relevance to the critique of global capital Estudios de

Sociolnguistica 3.1, pages 185-229. Akt: N.E.Ergeç, Medya Alanında Söylem;

Önemi, özellikleri ve uygulaması, Pegem Akademi, 1. Baskı, Ankara, 12.

Focus on Religion, 2011, Office for National Statistics.

Islamophobia: a Challenge for us All, 1997, Runnymede Trust

Küçükcan, Talip, 2004, "The making of Turkish-Muslim diaspora in Britain:

religious collective identity in a multicultural public sphere", Journal of Minority

Muslim Affairs, 24 (2): 243–258

Lake, Brian, 1984, British Newspapers: A History and Guide

Layton‐Henry, Z. 1984, The Politics of Race in Britain. London: George Allen and

Unwin.

Lewis, P. 1994, Islamic Britain. London: IB Taurus.

Page 69: İNGİLİZ MEDYASINDA MÜSLÜMAN GÖÇMENLER İMAJI...Aratırma, Temmuz 2005’te Londra’da gerçekletirilen bombalama olayları nedeniyle göçmenlere ilikin medyada yer alan haberlerdeki

59

Macfie, A.L., 2002, Orientalism, Great Britain: Longman.

Modood, T. 1991, The Indian Economic Success: A Challenge to Race Relations

Assumptions. New Community, 17, 85–96.

Nielson, J. 1984, Muslim Immigration and settlement, Research Papers on Muslims

in Europe.

Poole, E. 2009, Reporting Islam, Media representations of British Muslims, I. B.

Tauris: London

Poole, E. and Richardson, J. E. 2010, Muslims and the News Media, I.B. Tauris:

London

Richardson, J. E. 2004, (Mis)Representing Islam: The racism and rhetoric of British

broadsheet newspapers, John Benjamins Publishing Company: Amsterdam

Said, E. 1981, Orientalism: Western Conceptions of the Orient. London: Routledge

& Kegan Paul.

Said, E. 1981, Covering Islam: How the Media and the Experts Determine How We

See the Rest of the World. London: Rougledge and Kegan Paul.

Sian, Katy & Law, Ian & Sayyid, S, 2012, The Media and Muslims in the UK Centre

for Ethnicity and Racism Studies, University of Leeds, March 2012, s. 230

Van Dijk, T. (1991) Racism and the Press, Routledge: London

Van Dijk, T. (1993). Elite Discourse and Racism. London: Sage.

Van Dijk, T. 2003, Söylem ve İdeoloji: Çok Alanlı Bir Yaklaşım (Çev:N. Ateş) Ed:

Barış Çoban; Söylem ve İdeoloji (içinde), Su Yayınları, Birinci Basım, 13-112.

Page 70: İNGİLİZ MEDYASINDA MÜSLÜMAN GÖÇMENLER İMAJI...Aratırma, Temmuz 2005’te Londra’da gerçekletirilen bombalama olayları nedeniyle göçmenlere ilikin medyada yer alan haberlerdeki

60

Williams, Kevin, 2010, Read All About It: A History of the British Newspaper

Wodak R. Dijk, T.V. 2000, Racism At The Top. Parlaimentary Discourses on Ethnic

Issues in Six Europen States. Klagenfurt, Austria: Dava Verlag. Akt: N.E.Ergeç,

Medya Alanında Söylem; Önemi, özellikleri ve uygulaması, Pegem Akademi, 1.

Baskı, 19.

Wodak, R. 2007, “What CDA is about: Summary of Its History, İmportant Concepts

and Its Developments”, Methods of Critical Discourse Analysis (eds. R. Wodak-M.

Meyer), London, Sage Publications, 2001, ss. 1-13. Akt: Ç. Dursun, “Eleştirel

Söylem Çözümlemesi”, Felsefe Ansiklopedisi (içinde), Ed: Ahmet Cevizci, Cilt 5,

Ebabil Yayınları, 1. Baskı, 341-342.

İNTERNET

Ali, Tarık, 2005, The Price of Occupation, www.guardian.co.uk, (Erişim tarihi:19

Aralık 2012)

Attack is the best defence against terror, 2005, www.telegraph.co.uk, (Erişim

tarihi:19 Aralık 2012)

Bright, Martin, 2005, Radical links of UK's 'moderate' Muslim group,

www.guardian.co.uk, (Erişim tarihi: 19 Aralık 2012)

Cook, Robin, 2005, The struggle against terrorism cannot be won by military means,

www.guardian.co.uk, (Erişim tarihi:19 Aralık 2012)

Father and sons guilty of honour killing, 2005, www.telegraph.co.uk, (Erişim tarihi:

20 Aralık 2012)

Page 71: İNGİLİZ MEDYASINDA MÜSLÜMAN GÖÇMENLER İMAJI...Aratırma, Temmuz 2005’te Londra’da gerçekletirilen bombalama olayları nedeniyle göçmenlere ilikin medyada yer alan haberlerdeki

61

Full text: Blair’s migration speech, 2004, www.guardian.co.uk, (Erişim tarihi: 24

Aralık 2012)

Galloway says Blair and Bush ‘have blood on their hands’, 2005,

www.guardian.co.uk, (Erişim tarihi: 19 Aralık 2012)

Gilan, Audrey, 2005, Father and sons found guilty of honour killing,

www.guardian.co.uk, (Erişim tarihi: 20 Aralık 2012)

Gillan, A.&Cobain, I.&Muir H. 2005, Jamaican-born convert to Islam 'coordinated

fellow bombers', www.guardian.co.uk, (Erişim Tarihi: 19 Aralık 2012)

Glover, Jonathan, Dialogue is the only way to end this cycle of violence,

www.guardian.co.uk, (Erişim tarihi: 19 Aralık 2012)

Helm, Toby, 2005, Holocaust Day must be scrapped, say Muslim leaders,

www.telegraph.co.uk, (Erişim tarihi: 20 Aralık 2012)

Implications for the Justice and Home Affairs area of the accession of Turkey to the

European Union, 2011, www.publications.parliament.uk , (Erişim tarihi: 20 Aralık

2012)

İngiliz gazeteciden itiraf: Editörler, Müslümanları karalamak için siparişle haber

yaptırdılar, www.zaman.com.tr, (Erişim tarihi: 20 Aralık 2012)

Johnston, Philip, 2005, Britain now home to 4.3m migrants, www.telegraph.co.uk,

(Erişim tarihi: 20 Aralık 2012)

King, Antony, 2005, One in four Muslims sympathises with motives of terrorists,

www.telegraph.co.uk, (Erişim tarihi:19 Aralık 2012)

Leveson Inquiry, 2011, 29 Ekim 2011 Oturumu, www.levesoninquiry.org.uk

Page 72: İNGİLİZ MEDYASINDA MÜSLÜMAN GÖÇMENLER İMAJI...Aratırma, Temmuz 2005’te Londra’da gerçekletirilen bombalama olayları nedeniyle göçmenlere ilikin medyada yer alan haberlerdeki

62

MPs repeat Nick Griffin’s warning of Turkish immigration invasion, 2011,

www.bnp.org.uk, (Erişim tarihi: 20 Aralık 2012)

Palmer, Alasdair, 2005, Top job fighting extremism for Muslim who praised bomber,

www.telegraph.co.uk, (Erişim tarihi: 20 Aralık 2012)

Sacranie, Iqbal, 2005, Holocaust Memorial day is too exclusive,

www.guardian.co.uk, (Erişim tarihi: 20 Aralık 2012)

Steyn, Mark, 2005, Islam does incubate terrorism, www.telegraph.co.uk, (Erişim

tarihi:19 Aralık 2012)

Tahir, Tariq, 2005, Brick Lane scam brought 'hundreds of illegal immigrants into

Britain', www.telegraph.co.uk, (Erişim tarihi: 20 Aralık 2012)

Travis, Alan, 2005, Migrant map of UK reveals surprises, www.guardian.co.uk,

(Erişim tarihi: 20 Aralık 2012)

Walsh, Declan, 2005, The Rescuers, www.guardian.co.uk, (Erişim tarihi: 20 Aralık

2012)

World Association of Newspapers, wan-press.org

Yılmaz, Hakan, 2010, “Biz”lik, “Öteki”lik, Ötekileştirme ve Ayrımcılık:

Kamuoyundaki Algılar ve Eğilimler, www.hakanyilmaz.info

Young, Garry, 2005, Newspapers warn of threat to America from 'Londonistan'

www.guardian.co.uk, (Erişim tarihi: 19.12.2012)