Ön sayfa sayfa 01 siyah mavi sari · 2018-09-21 · Ön sayfa sayfa 01 siyah mavi sari fİyat: 5tl...

8
SAYFA 01 SIYAH MAVI SARI ÖN SAYFA FİYAT: 5TL TARİH: HAZİRAN 2017 1.YIL ‘’engelli olup da ya ben bir yerlere geldim’’ dü- şüncesi ha- kim olmamış Ahmet Uğur Baran ile çok güzel bir söy- leşi yaptık. Röportajın tüm detayları sayfa 6’da.. Diyarbakır’ın Sur ilçesinde bulunan Ulu Camii ve çevresinde yanında taşıdığı MP4 çalar ile Kur’an-ı Kerim dinleyen 83 yaşındaki görme engelli Mehmet Erdoğan, bu şekilde hayata tutunmaya çalışıyor. Hayat hikâyesini anlatan Erdoğan, 5 yıl önce görme duyusunu kaybettiğini söyledi. Kalp gözüyle hayata bakan Erdoğan, kurtuluşun Kur’an-ı Ke- rim’in yolundan gitmekle olduğunu belirtti. Erdoğan, “Gözlerim yok. Gözlerim olsaydı bu kadar zorluk çekmezdim. Onu da Allah benden almış. O böyle yapmışsa Müslümanlar ve benim için daha hayırlıdır. Çok şükür, ben şikâyet etmiyorum. 5 yıldır gözlerimi kaybettim. Doktor doktor gezdim, gözlerimin bir daha göremeyeceğimi söylediler. Ben Kur’an-ı Kerim dinleyerek hayata tutunuyorum. Allah’ın ve Kur’an’ın yardımıyla ayaktayım. Cennet ve cehennem bellidir. Sen bu dünyada tencerene ne koysan iyidir. Hazır cennet kimseye yoktur. Cennet ve cehennem önümüzdedir. Allah bizi kötülüklerden muhafaza etsin.” dedi. “Kur’an yolundan gidersen sonsuz cennete erişirsin” Hak ve hakikat yolunun apaçık belli olduğunu dile getiren Erdoğan, şunları söyledi: “Kur’an yolunda gitmeyen hayattan, hiçbir şeyden istifade etmez. Doğru olan Kur’an’ın yolundan gitmektir. Eğer Kur’an yolundan gidersen sonsuz cennete erişirsin. Kur’an’ın yolu da bellidir. Allah, Peygamber ve burada şehit olan sahabelerin sayesinde şu anda ayaktayız. Bütün Türkiye bu sahabelerin hürmetine ayaktadır. Kur’an yolu, Allah yolu kaybolmaz. Allah doğruları göstermiştir. Biri sana ‘Binadan atla.’ derse atlamazsın çünkü zarar göreceğini bilirsin. Onun için doğru yol, yanlış yol bellidir.” “Diyarbakır ahlaki ve terbiye yönünden eskiden çok iyiydi” Diyarbakır’ın eski halini aradığını ifade eden Erdoğan, “Diyarbakır bo- zuldu. Onunla beraber Türkiye de bozuldu. Allah’ın rahmeti olmazsa şu anki mevcut durum da olmazdı. Kullara kalırsak durumumuz daha kötüye gider. Diyarbakır insanı eskiden çok iyiydi, merhametliydi, aralarında kötü olanlar da vardı fakat Diyarbakır ahlaki ve terbiye yönünden eskiden çok iyiydi. Şimdi ise açıklık çoğalmış ve aile ilişkililerinde durum iyi değil. Al- lah’ın bereketi surların üzerine olsun ama surlarımız elimizden gitti. Allah muhafaza etsin müminlerin iyiliği sayesinde burada yaşıyoruz. Yoksa her şey elden gitmiş olacaktı.” şeklinde konuştu. Son olarak Erdoğan, “Önceden surların dışında ev yoktu. Surların dışında sadece tren garı vardı. Oraya gider, bilet keserdik. Tren garajının binası dışında surların dışarısında yapı yoktu. Daha sonra surların dışına yapılar yayıldı. Eskiden âlimler Diyarbakır’da çoktu. Âlim vardı âlem gibiydi. Bugün ise insanların gözü paradadır. Allah bizi muhafaza etsin. İnsanla- rımız değişti. Kim Allah’ın yolunda gider, namazını kılarsa birinci odur.” ifadelerini kullandı İzmir’in kalbi Konak Engelliler Haf- tası’nda anlamlı bir etkinliğe daha ev sahipliği yaptı. ‘Spor yapmak hakkı- mız’ diyen İzmir Görme Engelliler Gençlik ve Spor Kulübü Derneği ile Konak Belediyesi el ele vererek, görme engellilerin de bisiklet sürme keyfini yaşayabileceğini gözler önüne serdi. ‘Bisikletini Al Da Gel Aramızda Yok Engel’ adıyla bu yıl ilki düzenlenen etkinlikte görme engelliler, ‘Bisiklet özgürlüktür, tandem dostluktur’ diyerek yüzlerce bisiklet sevdalısıyla aynı anda pedal çevirdi. Gündoğdu Meydanı’ndan başlayan tura beş görme engelli sporcu Konak Belediyesi’nin armağan ettiği beş tandem bisiklete binerek katıldı. SAYFA 3’TE Uluslararası statüye sahip büyük bir organizasyon ile dijital erişebilirlik projesini Rusya’da gerçekleştirdi.Görme Engelli Sanatçı Metin Şentürk başkanlığında gerçekleşen organizasyon 75 ülkenin 300 üyesi ile 5. genel kurulu yapıldı. Digital Erişebilirlik konusu tartışılıp çözüm önerileri sunuldu.Akıllı cep telefonlarını engellilere özgü tasarlanmış yazılımlar ve yardımcı parçalar ile iletişimin yanı sıra, engelli bireylerin hayatını kolaylaştıran araçlar haline getirmek amacıyla DEV - Dünya Engelliler Vakfı bilimsel alt yapıya dayanan bir projeye imza atıyor. Dünya Engelliler Birliği Başkan Yardımcısı Sayın Necdet Öztürk’ün moderatörlüğünde Evrensel Standartların 7 temel ilkesi esas alınarak, engellilerin hayat kalitelerini arttırmak ve eşitlikçi bir yaklaşımla kapsayıcı ve yaygın uygulamalarla topluma dahil olmaları amaçlanan bu bilimsel alt yapı destekli proje için 1-4 Aralık 2016 Engelsiz Yaşam Fuarında, 51 gönüllü üniversite öğrencisi İstanbul Gelişim Üniversitesinden Yrd. Doç. Dr. Gülşah Kınalı öncülüğünde engelli bireylere dijital erişebilirlik anketi sorularını yönelttiler. Hacettepe Üniversitesinden Yrd. Doç. Dr. Fatma Doğanay işaret dili konusunda , Yıldız Teknik Üniversitesinden Ar. Gör. Dr. Ömer Bilen istatistik konusunda, Araştırmacı Elif Gamze Bozo ‘’Home Office’’ projesiyle istihdam konusunda, Yazar Ayça Akın ‘’Sosyal Medyada Erişebilirlik’’ konusunu ve Psikolog Oğuzhan Abakay psikoloji konusunda ‘’Dijital Erişebilirlikte Psikolojik Normlar’’ konusunda sunumlarıyla bilimsel destek verdiler. WDU E-MOBILITY kapsayıcı ve yenilikçi yazılım projesi muhtelif nitelikli akademik disiplinler ile ayrıca, İstanbul Görme Engelliler Spor Kulübü gibi ilgili kuruluşların katkılarıyla yürütülmektedir.4TE Tekirdağ’da yaşanabilecek muhtemel bir afet öncesinde, fiziksel bakım- dan engeli bulunan vatandaşlara ve ailelerine doğal afet bilinci ve afetlere karşı dirençli hale getirmek amacıyla yürütülen “Engelli Afet Farkındalık Eğitimi” projesi devam ediyor. Afet ve Acil Durum (AFAD) İl Müdürlüğü ta- rafından Üçüncüsünü gerçekleştirilen afet farkındalık eğitimi, Süleymanpaşa Belediye Başkanlığı Gençlik merkezin- de düzenlendi. Eğitime Süleymanpaşa ilçesinde ikamet eden engelli vatan- daşlar ile Süleymanpaşa Belediye Başkanlığı Engelli Koordinasyon Merkezi (SEKOMER), Aile ve Sosyal Politikalar İl Müdürlüğü, İl Sağlık Müdürlüğü, Namık Kemal Üniversitesi, Türkiye Sakatlar Derneği Tekirdağ Şubesi ve Engelsiz Yaşam Derneği temsilcileri katılım sağladı. Zihinsel Yetersiz Ço- cukları Yetiştirme ve Koruma Vakfı (ZİÇEV) Tekirdağ Şubesi, Trakya Kalkınma Ajansı, İl Milli Eğitim Müdürlüğü ve Süleymanpaşa Belediye- si’nin işbirliğiyle, ‘Bizim Gözümüzle Görmek İster misiniz?’ sloganıyla düzenlenen etkinlik kap- samında fotoğraf sergisi açıldı. Proje çerçevesinde açılan fotoğraf atölyesin- de yaklaşık 6 ay boyunca fotoğrafçılık eğitimi alan zihinsel engelli bireylerin Türkiye’nin birçok farklı ilinden çektikleri fotoğ- raflar Tekirdağlıların be- ğenisine sunuldu.Merkez Süleymanpaşa ilçesinde bulunan Tekira AVM’de düzenlenen sergi açılışı- na, Tekirdağ Valisi Enver Salihoğlu, Süleymanpaşa Belediye Başkanı Ekrem Eşkinat, ZİÇEV Tekir- dağ Şubesi yetkilileri, engelli bireylerin aileleri ve Tekirdağlı vatandaşlar katıldı.SAYFA 4’TE Engelsiz Bakış Gazetesi ailesi olarak sizlerden aldığımız güç ve destek ile birçok engellinin hayatına dokunup daha umutla tutunmaları- na yardımcı oluyoruz. Gazetemiz siz duyarlı okuyucularımız ve takipçilerimizin desteğiyle her gün daha çok büyüyerek engellilerimiz ve sizlerin arasında köprü vazifesi görmeye de- vam ediyor ve edecek. 8’DE

Upload: others

Post on 28-May-2020

1 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

SAYFA 01 SIYAH MAVI SARIÖN SAYFA

FİYAT: 5TL TARİH: HAZİRAN 2017

1.YIL ‘’engelli olup da ya ben bir yerlere geldim’’ dü-şüncesi ha-kim olmamış Ahmet Uğur Baran ile çok güzel bir söy-leşi yaptık. Röportajın tüm detayları

sayfa 6’da..

Diyarbakır’ın Sur ilçesinde bulunan Ulu Camii ve çevresinde yanında taşıdığı MP4 çalar ile Kur’an-ı Kerim dinleyen 83 yaşındaki görme engelli

Mehmet Erdoğan, bu şekilde hayata tutunmaya çalışıyor.

Hayat hikâyesini anlatan Erdoğan, 5 yıl önce görme duyusunu kaybettiğini söyledi. Kalp gözüyle hayata bakan Erdoğan, kurtuluşun Kur’an-ı Ke-

rim’in yolundan gitmekle olduğunu belirtti.

Erdoğan, “Gözlerim yok. Gözlerim olsaydı bu kadar zorluk çekmezdim. Onu da Allah benden almış. O böyle yapmışsa Müslümanlar ve benim

için daha hayırlıdır. Çok şükür, ben şikâyet etmiyorum. 5 yıldır gözlerimi kaybettim. Doktor doktor gezdim, gözlerimin bir daha göremeyeceğimi

söylediler. Ben Kur’an-ı Kerim dinleyerek hayata tutunuyorum. Allah’ın ve Kur’an’ın yardımıyla ayaktayım. Cennet ve cehennem bellidir. Sen bu dünyada tencerene ne koysan iyidir. Hazır cennet kimseye yoktur. Cennet

ve cehennem önümüzdedir. Allah bizi kötülüklerden muhafaza etsin.” dedi.

“Kur’an yolundan gidersen sonsuz cennete erişirsin”

Hak ve hakikat yolunun apaçık belli olduğunu dile getiren Erdoğan, şunları söyledi: “Kur’an yolunda gitmeyen hayattan, hiçbir şeyden istifade etmez. Doğru olan Kur’an’ın yolundan gitmektir. Eğer Kur’an yolundan gidersen

sonsuz cennete erişirsin. Kur’an’ın yolu da bellidir. Allah, Peygamber ve burada şehit olan sahabelerin sayesinde şu anda ayaktayız. Bütün Türkiye bu sahabelerin hürmetine ayaktadır. Kur’an yolu, Allah yolu kaybolmaz.

Allah doğruları göstermiştir. Biri sana ‘Binadan atla.’ derse atlamazsın çünkü zarar göreceğini bilirsin. Onun için doğru yol, yanlış yol bellidir.”

“Diyarbakır ahlaki ve terbiye yönünden eskiden çok iyiydi”

Diyarbakır’ın eski halini aradığını ifade eden Erdoğan, “Diyarbakır bo-zuldu. Onunla beraber Türkiye de bozuldu. Allah’ın rahmeti olmazsa şu

anki mevcut durum da olmazdı. Kullara kalırsak durumumuz daha kötüye gider. Diyarbakır insanı eskiden çok iyiydi, merhametliydi, aralarında kötü

olanlar da vardı fakat Diyarbakır ahlaki ve terbiye yönünden eskiden çok iyiydi. Şimdi ise açıklık çoğalmış ve aile ilişkililerinde durum iyi değil. Al-lah’ın bereketi surların üzerine olsun ama surlarımız elimizden gitti. Allah muhafaza etsin müminlerin iyiliği sayesinde burada yaşıyoruz. Yoksa her

şey elden gitmiş olacaktı.” şeklinde konuştu.

Son olarak Erdoğan, “Önceden surların dışında ev yoktu. Surların dışında sadece tren garı vardı. Oraya gider, bilet keserdik. Tren garajının binası

dışında surların dışarısında yapı yoktu. Daha sonra surların dışına yapılar yayıldı. Eskiden âlimler Diyarbakır’da çoktu. Âlim vardı âlem gibiydi.

Bugün ise insanların gözü paradadır. Allah bizi muhafaza etsin. İnsanla-rımız değişti. Kim Allah’ın yolunda gider, namazını kılarsa birinci odur.”

ifadelerini kullandı

İzmir’in kalbi Konak Engelliler Haf-tası’nda anlamlı bir etkinliğe daha ev sahipliği yaptı. ‘Spor yapmak hakkı-mız’ diyen İzmir Görme Engelliler Gençlik ve Spor Kulübü Derneği ile Konak Belediyesi el ele vererek, görme engellilerin de bisiklet sürme keyfini yaşayabileceğini gözler önüne serdi. ‘Bisikletini Al Da Gel Aramızda Yok Engel’ adıyla bu yıl ilki düzenlenen etkinlikte görme engelliler, ‘Bisiklet özgürlüktür, tandem dostluktur’ diyerek yüzlerce bisiklet sevdalısıyla aynı anda pedal çevirdi. Gündoğdu Meydanı’ndan başlayan tura beş görme engelli sporcu Konak Belediyesi’nin armağan ettiği beş tandem bisiklete binerek katıldı.SAYFA 3’TE

Uluslararası statüye sahip büyük bir organizasyon ile dijital erişebilirlik projesini Rusya’da gerçekleştirdi.Görme Engelli Sanatçı Metin Şentürk başkanlığında gerçekleşen organizasyon 75 ülkenin 300 üyesi ile 5. genel kurulu yapıldı.Digital Erişebilirlik konusu tartışılıp

çözüm önerileri sunuldu.Akıllı cep telefonlarını engellilere özgü tasarlanmış yazılımlar ve yardımcı parçalar ile iletişimin yanı sıra, engelli bireylerin hayatını kolaylaştıran araçlar haline getirmek amacıyla DEV - Dünya Engelliler Vakfı bilimsel alt yapıya dayanan bir projeye imza atıyor. Dünya Engelliler Birliği Başkan Yardımcısı Sayın Necdet Öztürk’ün moderatörlüğünde Evrensel Standartların 7 temel ilkesi esas alınarak, engellilerin hayat kalitelerini arttırmak ve eşitlikçi bir yaklaşımla kapsayıcı ve yaygın uygulamalarla topluma dahil olmaları amaçlanan bu bilimsel alt yapı destekli proje için 1-4 Aralık 2016 Engelsiz Yaşam Fuarında, 51 gönüllü üniversite öğrencisi İstanbul Gelişim Üniversitesinden Yrd. Doç. Dr. Gülşah Kınalı öncülüğünde engelli bireylere dijital erişebilirlik

anketi sorularını yönelttiler. Hacettepe Üniversitesinden Yrd. Doç. Dr. Fatma Doğanay işaret dili konusunda , Yıldız Teknik Üniversitesinden Ar. Gör. Dr. Ömer Bilen istatistik konusunda, Araştırmacı Elif Gamze Bozo ‘’Home Office’’ projesiyle istihdam konusunda, Yazar Ayça Akın ‘’Sosyal Medyada Erişebilirlik’’ konusunu

ve Psikolog Oğuzhan Abakay psikoloji konusunda ‘’Dijital Erişebilirlikte Psikolojik Normlar’’ konusunda sunumlarıyla bilimsel destek verdiler. WDU E-MOBILITY kapsayıcı ve yenilikçi yazılım projesi muhtelif nitelikli akademik disiplinler ile ayrıca, İstanbul Görme Engelliler Spor Kulübü gibi ilgili kuruluşların katkılarıyla yürütülmektedir.4TE

Tekirdağ’da yaşanabilecek muhtemel bir afet öncesinde, fiziksel bakım-dan engeli bulunan vatandaşlara ve ailelerine doğal afet bilinci ve afetlere karşı dirençli hale getirmek amacıyla yürütülen “Engelli Afet Farkındalık Eğitimi” projesi devam ediyor. Afet ve Acil Durum (AFAD) İl Müdürlüğü ta-rafından Üçüncüsünü gerçekleştirilen afet farkındalık eğitimi, Süleymanpaşa Belediye Başkanlığı Gençlik merkezin-de düzenlendi. Eğitime Süleymanpaşa ilçesinde ikamet eden engelli vatan-daşlar ile Süleymanpaşa Belediye Başkanlığı Engelli Koordinasyon Merkezi (SEKOMER), Aile ve Sosyal Politikalar İl Müdürlüğü, İl Sağlık Müdürlüğü, Namık Kemal Üniversitesi, Türkiye Sakatlar Derneği Tekirdağ Şubesi ve Engelsiz Yaşam Derneği temsilcileri katılım sağladı.

Zihinsel Yetersiz Ço-cukları Yetiştirme ve Koruma Vakfı (ZİÇEV) Tekirdağ Şubesi, Trakya Kalkınma Ajansı, İl Milli Eğitim Müdürlüğü ve Süleymanpaşa Belediye-si’nin işbirliğiyle, ‘Bizim Gözümüzle Görmek İster misiniz?’ sloganıyla düzenlenen etkinlik kap-

samında fotoğraf sergisi açıldı. Proje çerçevesinde açılan fotoğraf atölyesin-de yaklaşık 6 ay boyunca fotoğrafçılık eğitimi alan zihinsel engelli bireylerin Türkiye’nin birçok farklı ilinden çektikleri fotoğ-raflar Tekirdağlıların be-ğenisine sunuldu.Merkez Süleymanpaşa ilçesinde

bulunan Tekira AVM’de düzenlenen sergi açılışı-na, Tekirdağ Valisi Enver Salihoğlu, Süleymanpaşa Belediye Başkanı Ekrem Eşkinat, ZİÇEV Tekir-dağ Şubesi yetkilileri, engelli bireylerin aileleri ve Tekirdağlı vatandaşlar katıldı.SAYFA 4’TE

Engelsiz Bakış Gazetesi ailesi olarak sizlerden aldığımız güç ve destek ile birçok engellinin hayatına dokunup daha umutla tutunmaları-na yardımcı oluyoruz. Gazetemiz siz duyarlı okuyucularımız ve takipçilerimizin desteğiyle her gün daha çok büyüyerek engellilerimiz ve sizlerin arasında köprü vazifesi görmeye de-vam ediyor ve edecek. 8’DE

SIYAH MAVI KIRMIZISARI

HAZİRAN 2017www.engelsizbakis.com

SAYFA 02

02

ÇOCUĞA MEKTUPAğlayarak gelmiş,Gelişinle bizi sevindirmiştinNereye geldiğini anlamadan..Önce ağlayıp, sonra gülmeyi öğrenmiştin.Küçücük gözlerin vardı, minicik ellerin Mis gibi ana sütü kokan tenine dokunmaya kıyamazdımHalende kıyamam sanaHoş geldin demiştik iki göz odamıza Hoş geldin dünyamıza..Önce emekledin, sonra yürümeyi öğrettikDoya doya sevdikSevmeyi öğrettikKarşılıksız sevmeği..Evet evet, ne iyi ettin aramıza katılmaklaHoş geldin yavrum hoş geldin dünyamızaHoş geldin.

Biliyorum, çoğunlukla istediğin şeyleri vereme-dim sanaMaddiyattan yana Bazı isteklerini de kendimin engellediğimi itiraf etmeliyim dostçaHak etmeyi öğrenmeni istedimYoklukta var olabilmeyiElindekilerinin değerini bilmeyiDüşünce kalkmayı Mümkünse ayakta kalmayıBazı şeyleri de olduğu gibi kabullenmeyi..

Önce emekledin,Sonra yürümeyi öğrettik demiştim ya,Birde yalan söylememeğiBirde haksızlığa karşı durabilmeyiBir de zalim önünde eğilmemeyiBir de kardeşçe sevebilmeyiBir de sevgi önünde eğilmeyiBir de..Elini çabuk tut, otobüsü kaçıracaksın.Demek artık yaşam denilen muammada tek başı-na mücadele edeceksin öyle mi?Bak yavrum, her insan bir gün yalnızdır zatenHani bir çift kuş yuva kurar, sonra aşklarının meyvesi yavrularına uçmayı öğretirÖğrendiğinde de salıverirlermiş gökyüzüne, özgürce uçsun diye.Yavru kuş uçar ve bir daha da dönmezmiş geriyeO da bir başka yuva kurarVe uçmayı öğretirmiş aşkının meyvesineSonrada salıverirmiş gökyüzüneUçsun diye uçabildiği kadar özgürce

Git yavrum Gönlünce uç Alabildiğince masmavi gökyüzü Dağlar denizler koca bir yaşam seni bekliyorUç yavrumUç uçabildiğin kadarNeyse daha fazla bekleme, annen dışarıda bek-liyorAğlıyordur sanırım.Anla işte o bir anaElini öpmeyi sakın unutmaBirde sık sık mektup yazHoşça kal..Şehirli Ozan

Kars’ta Dolunay Derneği’nin engelli üyeleri, katıldıkları bir programdan çıkarken birbirlerine verdikleri destekle rampayı indi. Dolunay Derneği’nin engelli üyeleri Dur-baba Satılmış, Ergün Doğrukartal ve Engin Aktaş, Spor ve Sergi Sarayı’nda engelli-ler için düzenlenen bir etkinliğe katıldı. Etkinliğin sonunda salondan çıkan Dur-baba Satılmış akülü aracıyla bir lokomotif gibi Ergün Doğrukar-tal ve Engin Aktaş’ın tekerlekli sandalyele-rini çekti.

Tokat’ta akü-lü tekerlekli

sandalye hediye edi-

len bedensel engelli 35 yaşındaki Fatih Ses-

li’nin yaşa-dığı sevinç objektiflere

yansıdı.

Türkiye Sakatlar Derneği Tokat Şubesi tarafından alınan akülü tekerlekli sandalye aracı bedensel engelli 35 yaşındaki Fatih Sesli’ye hediye edildi. Engelsiz Yaşam Parkına anne ve babasının yardımı ile tekerlekli sandalye ile gelen Fatih Sesli, akülü bir tekerlekli sandalyeye kavuşmanın mutluluğunu yaşadı. Parkta yeni tekerlekli aracı ile deneme sürüşü yapan Sesli, büyük bir sevinç yaşadı. Sakatlar Derneği Tokat Şubesi Başkanı Ali Aras, Ramazan Ayının ilk gününde engelli bir bireyi sevindir-menin mutluluğunu yaşadıklarını söyledi. Akülü tekerlekli sandalyenin derneğe bağlı iktisadi işletme tarafından alındığını ifade eden Başkan Aras, “Elimizden gelen deste-ği engelli kardeşlerimize vermeye çalışı-yoruz. Yapılan bu tür desteklerden maddi talebimiz bulunmamaktadır. Tamamen

bağış olarak veriliyor. İhtiyacı olan engelli kardeşlerimiz derneğimize başvurabilir” dedi.Tokat Belediyesinden emekli 3 çocuk

babası Lütfi Sesli, en kü-çük oğlu Fatih Sesli’nin do-ğuştan engelli olduğunu ifade ederek, “Oğlumun önceden tekerlekli san-dalyesi vardı. Ama akülü bir tekerlekli sandalyeye ihtiyacımız vardı. Baş-

kanımızın destekleri ile bu sorunumuz giderilmiş oldu. Teşekkür ediyoruz” diye konuştu.

Altı Nokta Körler Der-neği Diyarbakır Şubesi üyesi görme engelli 40 kadın, Eğil ilçesini gez-me fırsatı buldu.

Diyarbakır’ın Yenişehir İlçe Kaymakamlığı’nın organizesi ile düzenle-nen etkinliğe Altı Nokta Körler Derneği Diyarba-

kır Şube Başkanı Akif Karakaş ile 40 görme engelli kadın katıldı. Sabah erken saatlerinde ilçeye doğru yol alan kadınlar, peygamber kabirlerini ziyaret edip tekne turuna katıldı.Etkinlikle ilgili bilgi veren Karakaş, Yeni-şehir Kaymakamlığı

tarafından düzenlenen geziye 40 görme engelli bayanın katıldığını söy-

ledi. Karakaş, “Yaklaşık 40 kadın geziye katıldı. Peygamber kabirleri

ziyaret edildi, tekne turu yapıldı. Bize sağladığı bu imkandan dolayı

Yenişehir kaymakamlığı-mıza teşekkür ediyoruz” dedi.

Bayraklı Belediyesi İzmir’in en bü-yük engelliler merkezini Osmangazi Mahallesi’nde hizmete açtı. Merkezin açılışında konuşan Bayraklı Belediye Başkanı Hasan Karabağ, “Belediye binamız yapılır yapılmaz bu binayı engellilerimize tahsis edeceğiz dedik.

Bir söz verdik. Bu sözümüzü yerine getirdik” dedi.Sosyal belediyecilik kapsamında engellilere yönelik hayata geçirdiği projelerle adından söz etti-ren Bayraklı Belediyesi, bir ilke daha imza atarak bin 706 metrekare kulla-nılabilen kapalı alanı bulunan, kentin

en büyük engelliler merkezi projesi-nin açılışını gerçekleştirdi. Altınyol üzerindeki yeni hizmet binasının tamamlanmasıyla Osmangazi hizmet binasını engelliler için ayıran Bayrak-lı Belediyesi, binada geniş çaplı bir tadilat çalışması yürüttü.

Merhaba,

Engelsiz Bakış Gazetesi okurları, gazetemiz abone-leri, beni tanıyacaklardır mutlaka. Bende deneyimlerimi, karşılaştığımız iyi ve kötü tecrübeleri yazıya döküp sizlerle paylaşmaya çalışa-cağım. Bugün bir mutlu-luk daha yaşadık çalışma arkadaşlarımızla. 8 yaşın-daki Şanlıurfa Birecik te oturan bir kızımıza ihtiya-cı doğrultusunda yürüteci-ni ulaştırdık. Temennimiz en kısa zamanda faydasını görüp iyileşme sürecinin hızlanması. Küçük kızımız gibi daha niceleri var sırada bekleyen inanın. Biz gazete olarak naçizane kendi gücümüzün yetti-

ğince ve destekçilerimizin sayesinde az ya da çok bir şeyler yapmaya yüzleri güldürmeye çalışıyoruz. Yeri geliyor köprü vazifesi görüyoruz. Doğru kişileri doğru adreslerle buluş-turmanın mutluluğunu defalarca yaşıyoruz. Bu mutluluğumuza ortak olmanız için de mümkün olduğunca paylaşmaya da çalışıyoruz.

Gazetenin her köşesinde emeğimiz var. Fark edili-yordur da sanırım. İşimizi ciddiye alıyoruz. Çalış-malarımızın sonucunda güzel işler ve gülen yüzler bırakıyoruz. Emin olun ki doğru adres-tesiniz.

SIYAH MAVI KIRMIZISARI

HAZİRAN 2017 www.engelsizbakis.com

SAYFA 03

03

Başbakanlık İletişim Merkezi (BİMER) ..............................150Alo Büyükşehir / Zabıta / Belediye .....................................153Çalışma ve Sosyal Güvenlik İletişim Merkez ......................170Aile, Kadın, Çocuk, Öz.ve Sosyal Hiz. Dan. Hattı...............183Sağlık Bakanlığı iletişim Merkezi (SABİM) ......................184Türkiye Sakatlar Konfederasyonu....................................... (312) 232 51 11 Engelliler Konfederasyonu.................................................. (312) 231 82 43 Görme Engelliler Federasyonu ............................................(312) 231 07 06 Türkiye Körler Federasyonu ................................................(312) 231 82 43Türkiye Ortopedik Özürlüler Federasyonu...........................(212) 635 94 82 Zihinsel Özürlüler Federasyonu........................................... (312) 362 48 84Zihinsel Engelliler Federasyonu.......................................... (312) 251 45 45 Türkiye işitme Engelliler Milli Federasyonu........................(212) 588 72 23İşitme Engelliler Federasyonu .............................................(212) 211 14 61 Birleşik Sakatlar Federasyonu .............................................(212) 631 44 00

İzmir’in kalbi Konak Engelliler Haftası’nda anlamlı bir etkinliğe daha ev sahipliği yaptı. ‘Spor yapmak hakkımız’ diyen İzmir Görme Engelliler Gençlik ve Spor Kulübü Derneği ile Konak Belediyesi el ele vererek, görme engellilerin de bisiklet sürme keyfini yaşayabileceğini gözler önüne serdi. ‘Bisikletini Al Da Gel Aramızda Yok Engel’ adıyla bu yıl ilki düzenlenen etkinlikte görme engelliler, ‘Bisiklet özgür-lüktür, tandem dostluktur’ diye-rek yüzlerce bisiklet sevdalısıyla aynı anda pedal çevirdi. Gündoğ-du Meydanı’ndan başlayan tura beş görme engelli sporcu Konak Belediyesi’nin armağan ettiği beş tandem bisiklete binerek katıldı.

BİSİKLET SÜRMENİN KEYFİNİ YAŞADILAR

Başlama işaretini Konak Bele-diye Başkanı Sema Pekdaş’ın verdiği bisiklet turuna Aktif Pedal, Bisikletli Kültür Turları, BUGEP, Çarşamba Akşamı Bi-sikletlileri, Ege Pedal, Eş Pedal, İzmir Bisikletli Kadınlar, Otizmli Çocuk Gönülleri Derneği, Pedal 35, Pedalhane, Pedalperest Kadınlar, Perşembe Akşamı Bisikletlileri, Süslü Kadınlar gibi farklı gruplardan yaklaşık 500 bisiklet sevdalısı katıldı. Görme engelliler tandem adı verilen özel bisikletleri kullanarak bi-

siklet sürme hayallerini gerçeğe dönüştürdü. Yüzlerce bisikletiyle aynı anda pedal çeviren görme engelliler spor yapmaya hiçbir şeyin engel olamayacağını gös-termiş oldu.

GÜNDOĞDU’DANCUMHURİYET’E

İzmirlilerin denizle buluştuğu en güzel noktalardan biri olan Kordon’daki bisiklet yolunu kul-lanarak Cumhuriyet Meydanı’na gelen bisikletlilerin turu renkli görüntülere sahne oldu. Cum-huriyet Meydanı’nda son bulan etkinliğe İzmir’in 30 ilçesinden, farklı yaş ve meslek grupların-dan 500’e yakın bisiklet sev-dalısı katıldı. Anlamlı etkinliğe katılanların kimi çocuğuyla kimi

de eşiyle birlikte pedal çevirdi. Katılımcılar arasında görme engellilerin dışında bedensel engelliler de vardı. Engelleri nedeniyle ayaklarıyla değil özel tasarım bisikletler sayesinde elle-rini kullanarak pedal çeviren be-densel engelli bisiklet sürücüleri görme engelli dostlarına destek için tura katıldıklarını söyledi. İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin kentliler için başlattığı kiralık bisiklet hizmeti ‘BİSİM’ ile tura katılanların çokluğu da dikkat çekti.

ÇAĞDAŞ UYGARLIĞIN ULAŞIM ARACI

Cumhuriyet Meydanı’nda sona eren turun ardından düzenlenen törende konuşan Konak Belediye

Başkanı Sema Pekdaş bu yıl il-kini gerçekleştirdikleri etkinliğin bir farkındalık çabası olduğunu söyledi. Engellerin ortadan kalk-tığı bir yaşam dileyen Başkan Pekdaş, “Çağdaş insan; spor ya-pan, kentini ve çevresini koruyan insandır. Kent ve çevre bilinci de karbon salınımını azaltmakla doğru orantılıdır. Dolayısıyla çağdaş bir ulaşım olan bisikletin yaygınlaştırılması gerekir. Bu konuda yoğun çabanız var, bu nedenle de sizi takdir edip, te-şekkürlerimizi sunuyoruz” dedi. Her insanın bir engelli adayı ol-duğunu vurgulayan Pekdaş, “Biz engellerimizle yaşamın her ala-nında var olmak durumundayız. Görme engellilerin bu çabasını takdir ediyoruz. Bizimle olduğu-nuz için de sizlere çok teşekkür ediyoruz. İzmir için, Türkiye için, aydınlık bir gelecek için bu birliktelikleri çoğalmak görevi-miz. Hep birlikte güzel ve özgür bir Türkiye için bu pedalları çevireceğimize de inanıyorum” diye konuştu. “Spor yapmak hakkımız” diyen İzmir Görme Engelliler Gençlik ve Spor Kulübü Derneği Başkanı İbrahim Ulaş Ergin kendilerine destek veren Başkan Pekdaş’a teşekkür etti. Dernek Başkanı Ergin tören sonunda tüm katılımcılar adına Pekdaş’a çiçek ve günün anısına plaket armağan etti.

Görme Engelliler Okulu kapatılmasın diye bir ailenin seslerini duyurmak için change.org da başlattığı kampanyasında

“Gelibolu’daki Yahya Çavuş Görme Engelliler ilkokulu ve ortaokulu kapanmasın... Trakya, Balıkesir, Çanakkale bölgesindeki görme engelli çocuklarımızın eğitim gördüğü okulumuz kapatılma tehlikesinde.

Biz aileler olarak çocuklarımızın eğitimi için farklı illerden gelerek, her şeyimizi, işimizi, evimizi, düzenimizi bırakarak sırf çocuklarımız özel eğitimlerini alabilsin diye geldik Gelibolu’ya. Hep onların yanında ve sonuna kadar destekçileri olacağız...

Zor olan hayatlarını daha da zorlaştırmak yerine ellerinden tutup

onları okuyup öğrenebilecekleri en üst seviyeye getirmek bizim milletçe görevimiz... Siz de bize destek olun ki çocuklarımızla

çıktığımız bu yolda devam edebilelim” diyerek destek arıyor. Ailenin çağrısını duyup seslerine ses katmak isterseniz

change.org ziyaret edip sizlerde destek olabilirsiniz…

Herkese Merhabalar… Her ay Engelsiz Bakış Gazetesinde bu güzel köşede yazılarımla sizlerle olacağımı geçen sayımızda dile getirmiştim. Her ay bir engellimizin hayat hikayesinden yola çıkarak hazırladığım yazımda bu ay THOMAS EDİSON ‘a ve bir engellinin annesine yazdığı mektuba yer vereceğim. Bu iki yazı da da insan hayatında anne rolünün ne kadar önemli olduğunu kanıtlar nitelikte….. Ünlü bilim adamı THOMAS EDİSON da disleksi rahatsızlığı vardır. Disleksi: Okuma, yazma, akıl yürütme, dinleme, konuşma ve matematiksel becerilerin kazanılmasında kendini gösteren öğrenme bozukluğudur. Thomas Alva Edison MİLAN Ohio’ da doğdu. Yedi kardeştir ve en küçüğü Thomas Edison dur. 7 yaşındayken ailesi ile birlikte Michigan’ da ki Port Huron’ a yerleşti ve ilköğretime burada başladı. Fakat başladıktan yaklaşık dört ay sonra okuldan uzaklaştırıldı. İşte Thomas Edison ‘un muhteşem hikayesi burada başlıyor.‘’ Thomas Edison bir gün okuldan eve geldiğinde annesine bir kağıt verdi ve ‘ Bu kağıdı öğretmenim verdi ve sadece sana vermemi tembihledi ‘ dedi. Annesi kağıdı gözyaşları içinde oğluna sesli olarak okudu. ‘ Oğlunuz bir dahi. Bu okul onun için çok küçük ve onu eğitecek yeterlilikte öğretmenimiz yok. Lütfen onu kendiniz eğitin. ‘’Aradan uzun yıllar geçtikten sonra Thomas Edison ‘un annesi vefat ettiğinde, o artık yüzyılın en büyük bilim adamlarından biriydi ve bir gün eski aile eşyalarını karıştırırken birden bir çekmecenin köşesinde katlı halde bir kağıt buldu ve alıp açtı. Kağıttta ‘’ Oğlunuz şaşkın (akıl hastası) bir çocuktur. Artık kendisinin okulumuza gelmesine izin vermiyoruz…….’’ Yazılıydı. Edison saatlerce ağladıktan sonra günlüğe şu satırları yazdı: THOMAS ALVA EDİSON KAHRAMAN BİR ANNE TARAFINDAN, YÜZYILIN DAHİSİ HALİNE GETİRİLMİŞ ‘’ŞAŞKIN’’ BİR ÇOCUKTU. …… VE şimdi de bir engellinin kendi ağzıyla annesine yazdığı mektubu paylaşacağım.MERHABA ANNE … NASILSIN? Ben iyiyim doğmama çok az bir süre kaldı. Ama sana söylemem gereken bir şey var. Kimilerine göre bazı eksiklerle geleceğim… ‘’özürlü’’ diyecekler bana… Ama ben kimseden ‘’özür’’ dilemeyeceğim anne… Senin dışında… Senden şimdiden özür dilerim… Beklentilerinin hepsine cevap veremeyeceğim için.. Komşumuz çocuklarını benimle oynatmak istemediği zaman boynunu eğeceğin için… ‘’ Bana doğru düzgün bir evlat bile veremedin,’’ sesini duyarsan bir gün… Kulağındaki her yankısı için… Mağaza mağaza dolaşıp bisiklet seçmenin tatlı heyecanı yerine, Tekerlekli sandalye almanın burukluğunu sana yaşatacağım için… Çağrılmayacağımız her aile toplantısı, bayram kutlaması, piknik için… Ya da çağrılacağın ama benim yüzümden gidemeyeceğin her toplaşma, her düzenlenen kadınlar günü için… ÖZÜR DİLERİM ANNE… Bacaklarım güçsüz olabilir tırmanamayabilirim merdivenleri… Sakın beni taşımaya kalkma anne! Tamam engelleri birlikte aşalım yine… Ama sen elimden tutma! Bana yardım etmek istiyorsan yukarı çık ve bana ‘’gel’’ de! Çıkamadığım için ağlayabilirim belki de.. Ama sen ağlat beni anne! Ağlasam da daha çok merdiven çıkarmalısın bana… Yoksa asla güçlenemem… Kulaklarım iyi işitmeyebilir… Konuşmaya başlamam biraz zaman alabilir belki… Ama sen sakın suskunluğa bürünme anne! Daha çok konuşmalısın benimle! Daha çok şarkı söylemeli, daha çok kitap okumalısın bana! Yoksa asla konuşamam… Belki bazı takıntılarım, ısrarlarım olabilir geldiğimde… N’olur bana hayır de anne! Bana acıdığın ve beni mutlu etmek için, istediğim her şeyi yapma hatasına sakın düşme! Lütfen ağlat beni anne! Şimdi beni ağlat ki ilerde birlikte ağlamayalım… Yoksa asla ayakta duramam… Belki etrafındaki insanlardan biraz farklı bir yüzüm olabilir doğduğumda… Çok iyi görünmeyebilirim belki… Ama sen yine güzel güzel bak bana anne! Öyle bak ki bende aynaya baktığımda karşımda güzel bir yüz görebileyim… Yoksa asla kendime gülümseyerek bakamam… Bir şeyleri hemen kavrayamayabilir, çabucak anlamayabilirim belki…. Ama sen yine anlat bana anne! Defalarca anlat! Benden sakın VAZGEÇME! Yoksa asla öğrenemem… Son bir şey daha; Lütfen bu satırları okurken ağlama! Çünkü ben yazarken inan hiç ağlamadım ANNE! BİR ENGELLİNİN AĞZINDAN YAZILAN BU GÜZEL CÜMLELER ASLINDA ÇOK ŞEYLER ANLATIYOR. Her iki hikayede de ailenin, annenin ne kadar önemli olduğunu, toplum baskısının ne kadar fazla etkili olduğunu, ebeveynlerin ve toplumun gerçekten bilinçlendirilmesi gerektiğini gözler önüne seriyor. Bir nebze olsun birilerine ulaşabiliyor ve bakış açılarını biraz olsun değiştirebiliyorsak ne mutlu bizlere…. Saygılarımla…

SIYAH MAVI KIRMIZISARI

HAZİRAN 2017www.engelsizbakis.com04

SAYFA 04

http://enablingthefuture.org/2016/12/05/enablingturkey/

Uluslararası statüye sahip büyük bir organizasyon ile dijital erişebilirlik projesini Rusya’da gerçekleştirdi.Görme Engelli Sanatçı Metin Şentürk başkanlığında gerçekleşen organizasyon 75 ülkenin 300 üyesi ile 5. genel kurulu yapıldı.Digital Erişebilirlik konusu tartışılıp çözüm önerileri sunuldu.Akıllı cep telefonlarını engellilere özgü tasarlanmış yazılımlar ve yardımcı parçalar ile iletişimin yanı sıra, engelli bireylerin hayatını kolaylaştıran araçlar haline getirmek amacıyla DEV - Dünya Engelliler Vakfı bilimsel alt yapıya dayanan bir projeye imza atıyor. Dünya Engelliler Birliği Başkan Yardımcısı Sayın Necdet Öztürk’ün moderatörlüğünde Evrensel Standartların 7 temel ilkesi esas alınarak, engellilerin hayat kalitelerini arttırmak ve eşitlikçi bir yaklaşımla kapsayıcı ve yaygın uygulamalarla

topluma dahil olmaları amaçlanan bu

bilimsel alt yapı destekli proje için 1-4

Aralık 2016 Engelsiz Yaşam Fuarında,

51 gönüllü üniversite öğrencisi İstanbul

Gelişim Üniversitesinden Yrd. Doç.

Dr. Gülşah Kınalı öncülüğünde engelli

bireylere dijital erişebilirlik anketi sorularını yönelttiler. Hacettepe Üniversitesinden Yrd. Doç. Dr. Fatma Doğanay işaret dili konusunda , Yıldız Teknik Üniversitesinden Ar. Gör. Dr. Ömer Bilen istatistik konusunda, Araştırmacı Elif Gamze Bozo ‘’Home Office’’ projesiyle istihdam konusunda, Yazar Ayça Akın ‘’Sosyal Medyada Erişebilirlik’’ konusunu ve Psikolog Oğuzhan Abakay psikoloji konusunda ‘’Dijital Erişebilirlikte Psikolojik Normlar’’ konusunda sunumlarıyla bilimsel destek verdiler. WDU E-MOBILITY kapsayıcı ve yenilikçi yazılım projesi muhtelif nitelikli akademik disiplinler ile ayrıca, İstanbul Görme Engelliler Spor Kulübü gibi ilgili kuruluşların katkılarıyla yürütülmektedir. Çalışmaların sonuçları 20-21 Mayıs 5. Genel Kurulda Moskova da sunuldu.

Fotoğrafçılık eğitimi alan zihinsel engelli bireyler, Türkiye’nin farklı illerinden çektikleri fotoğrafları Tekira AVM’de açılan sergide vatandaşların beğenisine sundu.Zihinsel Yetersiz Ço-cukları Yetiştirme ve Koruma Vakfı (ZİÇEV) Tekirdağ Şube-si, Trakya Kalkınma Ajansı, İl Milli Eğitim Müdürlüğü ve Süleymanpaşa Beledi-yesi’nin işbirliğiyle, ‘Bizim Gözümüzle Görmek İster misiniz?’ sloganıyla düzen-lenen etkinlik kapsamında fotoğraf sergisi açıldı. Proje çerçevesinde açılan fotoğraf atölyesinde yaklaşık 6 ay boyunca fotoğrafçılık eğitimi alan zihinsel engelli bireyle-rin Türkiye’nin birçok farklı ilinden çektikleri fotoğraflar Tekirdağlıların beğenisine sunuldu.Merkez Süleyman-paşa ilçesinde bulunan Teki-ra AVM’de düzenlenen sergi açılışına, Tekirdağ Valisi Enver Salihoğlu, Süleyman-paşa Belediye Başkanı Ek-rem Eşkinat, ZİÇEV Tekirdağ Şubesi yetkilileri, engelli bireylerin aileleri ve Tekir-dağlı vatandaşlar katıldı. İstanbul, Bursa Nevşehir,

Karabük, Eskişehir, Edirne ve Tekirdağ başta olmak üzere Türkiye’nin birçok ilinden çekilen ve birbirinden güzel fotoğrafların oluşturduğu serginden elde edilecek gelir, engelli bireylerin ih-tiyaçları için kullanılacak. Sergide, tabloların yanı sıra ZİÇEV atölyelerinde bardak-lara basılan fotoğraflar da büyük ilgi gördü.“KAFALARIMIZ ENGELLİ OLMADIĞI SÜRECE BÖYLE GÜZEL İŞLER ÇIKAR” Açılışın ardından açıklama-larda bulunan Tekirdağ Valisi Enver Salihoğlu, “Çocukla-rımız, çok emek vermişler. Yani, hani kafalar engelli olmasın denen bir söz var ya, kafalarımız engelli ol-madığı sürece böyle güzel işler çıkar. Öğretmenlerimiz, hocalarımız özel olarak ilgilendiler çocuklarımızla. Engelsiz bir kişiye göre, biraz daha emek verdiler. İşte böyle muhteşem eserler ortaya çıktı. Çocuklarımızı yetiştiren hocalarımıza te-şekkür ederim. Böyle hayırlı işler yapmak hakikaten çok güzel” dedi.

6 engelli İstanbul’un Fethi anısına dalış yaptı. Balıkesir’in Ayvalık ilçesinde 16 engelli genç İstanbul’un fethi için dalış yaptı. Balıkesir Büyükşehir Belediyesi İtfaiye Daire Başkanlığı, Karesi Belediyesi ve bazı şirketler ile Ayvalık Prodivers Dalış Kulübü işbirliğiyle Karaada açıkla-

rında gerçekleşen etkinlikte, görme ve bedensel engelli 16 dalgıç, su altında “Fatih Sultan Mehmet’in torunlarıyız” yazılı pankart açtı.Uluslararası engelliler dalış eğitmeni Kubilay Kılıç nezaretinde gerçekleşen etkinlikte 13’ü Balıkesir Görme Engelliler Gençlik ve Spor Derneği üyesi, 3’ü bedensel

13’ü görme engelli 16 kişi dalış yaptı.Dünya engelli dalış rekortmeni ortopedik engelli sporcu Cem Esmeray açıklama-da, “Engelli arkadaşları ile ilgili çalışmalarımız bulunmakta. Bu günde bu faaliyetler çerçevesin-de görme engelli arkadaşlarımız ile beraber su altına ineceğiz. Su altında malumunuz bu gün

29 Mayıs. Bu gün İstanbul’un fethinin anısına bir dalış faali-yeti gerçekleştireceğiz. Görme engelli arkadaşlarımda her ne kadar görmeseler de hissederek yaşayabildiklerini, engelli kişile-rinde ekstrem spor yapabildiğini ve yapabileceğini bu gün bir kez daha ispatlamış olacağız.”dedi.

Yeşilyurt Kent Konseyi ile Ahkam Prodüksiyonu-nun işbirliğiyle engelli vatandaşlara yönelik top-lumda farkındalık oluşturmak adına düzenlenen “Farkında Mısın, Farkındalık Şenlikleri” renkli görüntülere sahne oldu.

Yeşilyurt Belediyesi Açık Hava Sahnesinde ger-çekleşen “Farkında Mısın, Farkındalık Şenlikleri” Yeşilyurt Kent Konseyi Genel Sekreteri Necati Çobanoğlu, Yeşilyurt Belediyesi Basın Yayın ve Halkla İlişkiler Müdürü, Yeşilyurt Çevre Koruma Kontrol Müdürü engelli vatandaşlar, veliler ve gençler katıldı. Yeşilyurt Kent Konseyi Genel Sekreteri Necati Çobanoğlu yaptığı konuşma-da, toplumda engelli vatandaşlara bakış açısının daha iyi bir düzeyde olması için bu tür etkinlik-leri desteklediklerini ifade etti. Mustafa İnan’ı engellilere yönelik yaptığı duyarlı faaliyetlerden dolayı tebrik ederek kutlayan Necati Çobanoğlu, “Mustafa İnan kardeşimiz genç yaşına rağmen bu tür etkinliklerin hayata geçmesi için çok yoğun bir mücadele ortaya koyuyor. Kendisini ve arkadaşla-rını tebrik ediyorum. Kent Konseyi olarak engelli vatandaşlarımızın toplumda hak ettikleri değeri görebilmeleri, insanlar tarafından daha fazla fark edilmelerini sağlamak adına projeler üretiyoruz ve bunları vatandaşlarımızla buluşturuyoruz. Engelli kardeşlerimizin yaşam şartlarını, içinde bulunduk-ları şartları ve durumları hepimizin yakından bil-memizde faydalar var. Engellilere karşı davranış seçimlerimizi, yapılacak hizmetlerimizi onların içindeki bulundukları şartlara göre ayarlamamız gerekmektedir. Engel aslında zihinlerdedir. Engel-li kardeşlerimize destek olmak hepimizin insani görevidir, onlara biz engel olmayalım. Engellilerin farkında olalım” dedi.

Yeşilyurt Kent Konseyinin engelli vatandaşlara hitap edecek kalıcı hizmetlerde bulunduğunu dile getiren Necati Çobanoğlu, “Yeşilyurt Belediyesi ile İnönü Üniversitesi işbirliği, İnönü Üniversitesi Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu (BESYO) ile Yeşilyurt Kent Konseyi desteğiyle “Özel Gereksi-nimli Çocuk ve Gençlere Ev Ortamında Fiziksel Etkinlikler” projesini ilçemizde uyguluyoruz. Ye-şilyurt Belediyesine kayıtlı ve proje kapsamında belirlenen farklı adreslerde ikamet etmekte olan 5 ile 17 yaş aralığındaki özel gereksinimli çocuk ve gençlerimize yönelik proje kapsamında, İnönü Üniversitesi Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu Engellilerde Egzersiz ve Spor Eğitimi Bölümü son sınıf öğrencileri ile akademik personeller, belirle-nen evlerde haftada iki gün birer saat rekreasyon, beden eğitimi, planlı egzersiz ve oyun fiziksel etkinlik çalışmaları gerçekleştiriyor. Altı ay süre-cek projenin uygulama safhasındaki tüm masraf-lar Yeşilyurt Belediyesi tarafından karşılanıyor. Engelli kardeşlerimizin sosyal hayata katılmaları, spor yapmaları, engeli olmayan vatandaşlar gibi aynı şartlarda hayat sürmeleri için çalışmalarımıza devam edeceğiz” dedi.Gençler engellere karşı engelsiz bir dünya için mesaj verdi

Kütahya’nın Çavdarhisar ilçesinde engellere yönelik etkinlik düzenlendi.Kütahya’nın Çavdarhisar ilçesi Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı Müdürlüğün-ce “Engelleri Sporla Aşıyo-ruz”adı altında düzenlenen etkinlikte Kütahya Altınokta Körler Derneği, Türkiye Sakatlar Derneği Kütahya Şubesi, Kütahya Engelliler Yardımlaşma Derneği üyeleri ve Çavdarhisar’da bulunan engelli vatandaşlar keyifli dakikalar geçirdi.Etkinlikte Çavdarhisar’da yaşayan engel-li vatandaşların bocce oyunu gösterisi ayakta alkışlandı.Kütahya Umut Engelliler Spor Kulübü üyelerinin basketbol maçı igiyle izlendi.Daha sonra Kütahya Altı Nokta Körler

Derneği Başkanı İsmail Barış ve Süleyman Şahin’in türkü-leri eşliğinde salonu dolduran engelli vatandaşlar gönüllerin-ce eğlendiler.Etknliği düzen-leyen Çavdarhisar Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı personeli Latif Keleş, “Amacımız Engelli kardeşle-rimizin farkındalığını ortaya çıkarmaktı.Onlara hayatın her alanında başarılı olabilecek-

lerini hatırlatmaktı.Hepimizin birer engelli adayı olduğu gerçeğini topluma göstermekti.Katılan tüm herkese sonsuz teşekkürler” dedi.Program sonunda tüm katılımcılara Kaymakam Kadir Yurdagül, Çavdarhisar Belediye Başka-nı Halil Başer, daire amirleri tarafından tarafından günün anısına plaket verildi.

SIYAH MAVI KIRMIZISARI

HAZİRAN 2017 www.engelsizbakis.com 05

SAYFA 05

SIYAH MAVI KIRMIZISARI

ARALIK 2016 www.engelsizbaskis.com

SAYFA 6 SIYAH MAVI KIRMIZISARI

KASIM 20166 SELÇUK HABER

Konak Meydanı’ndaki etkinliğe, İl Sağlık Mü-dürü Ayhan İzzettinoğlu, il müdür yardımcıları ve palyatif bakım ekipleri katıldı. İzmir’deki palyatif bakım çalışmaları hakkında bilgiler veren Dr. İzzet-tinoğlu, “Palyatif bakım, Dünya Sağlık Örgütü tara-fından, yaşamı tehdit eden kronik hastalıklara bağlı ortaya çıkan problemlerle karşılaşılan hasta ve ailede; ağrı ve diğer problemlerin, erken tanınması ve gideril-mesi ile fiziksel, psikolojik, sosyal ve manevi gerek-sinimlerin karşılanması yoluyla ağrının önlenmesi ve hafifletilmesine yönelik uygulamaların yer aldığı ve yaşam kalitesini geliş-tirmenin amaçlandığı bir yaklaşım olarak tanımlan-mıştır. İl Sağlık Müdürlüğü olarak, 2013 yılından bu yana aralarında üniversite-ler, Kamu Hastaneleri Genel Sekreterlikleri, Halk Sağlığı Müdürlüğü, Müftülük gibi bir çok kamu kurumunun da bulunduğu 11 kurum-

la bir proje yürütüyoruz. Sadece sağlık bakımından değil aileye de destek söz konusu. Hasta yakınları, hastayla nasıl ilgilenecekle-rini öğrenilirse kendilerini daha az baskı altında hisse-decekler ve hastalarına daha iyi bakım sağlayacaktır. Biz bu kapsamda, 2 modül oluşturduk. Birincisi sağlık personeline yönelik bakım eğitim programları, ikincisi de akrabalara yönelik eği-tim programları. Kişilerin talep etmesi durumunda, evinde palyatif bakım hastası olanlara eğitimler verildi. Ayrıca bununla ilgi-

li eğitim kitabı hazırladık. Çalışmalarımızın ardından şunu gördük, hastalar kendi ev ortamlarında hizmeti aldığında daha çok destek-lendiğini hissediyor” dedi. 914 HASTA TESPİT EDİLDİ Hastalara ev ortamında nasıl bakılacağı ile ilgili bir organizasyon oluşturduk-larını ve geçen yıl geçen yıl Palyatİzmir adında, 112 komutası gibi bir koordinas-yon merkezi kurduklarını belirten Dr. İzzettinoğlu, “Bu merkezimin numarası 441 0 246. Bugüne kadar yaklaşık bin 626 hasta

koordinasyon merkezimize başvurmuş, bunun 914’ü palyatif hastası olarak tespit edildi. Çünkü bize başvuran her hastaya bir ölçek uyguluyoruz. Bizim sistemimizde aynı gün has-talara geri dönüş yapıyoruz. 914 hastadan 3’ü manevi destek istemiş, bu hastala-rımıza Müftülük tarafından görevlendirilen yetkilileri yönlendirdik. 205 hasta yakınına yerinde eğitim verdik. 207 hastaya da ağır engelli olması nedeniyle maddi imkanı olmadığı için Aile ve Sosyal Politikalar İl Müdürlüğü’ne bildirile-rek maddi destek almaları sağlanmıştır. Amacımız insanların yaşamlarına gün katmak değil, daha kaliteli bir hayata sahip olmala-rı için günlerine yaşam katmak. Kanser ve kronik hastalarının azalmasını istiyoruz, bu yönde bakan-lığımız da koruyucu sağlık hizmetleri kapsamında bir çok çalışma yapıyor” diye konuştu.

İzmir İl Sağlık Müdürlüğü, Dünya Palyatif Bakım Günü etkinlikleri kapsamında, İl Sağlık Müdürü Ayhan İzzettinoğlu Konak Meydanı’nda, kentte görev yapan palyatif bakım ekipleriyle basın açıkla-ması düzenledi. Amaçlarının farkındalık yaratmak olduğunu söyleyen Dr. İzzettinoğlu, palyatif bakım için geçen yıl kurulan koordinasyon merkezine bin 626 hasta başvurduğunu bunlardan uygun koşulları taşıyan 914 hastaya hizmet verildiğini belirtti.

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) 2015 yılı verilerine göre İzmir’in yaşlılık bakamından Türkiye orta-lamasının üzerinde olduğuna dikkat çeken İzzettinoğlu, “Türkiye ortala-masına göre İzmir biraz daha yaşlı bir kent. Türkiye ortalaması yüzde 8.2 iken İzmir ortalaması yüzde 10 olarak belirlenmiş. Ve yaşlılıkta kronik hastalıklarla kanserlerin arttığını görüyoruz. Dünya Sağ-lık Örgütü verilerine göre en çok öldüren hastalıkların başında kalp damar hastalıkları, ikinci sırada da kanser hastalıkları geliyor. İzmir’de de aynı tablo mevcut. Bu bakımdan da palyatif bakım önemli bir proje” dedi.

Balıkesir Büyükşehir Belediyesi, 15 Tem-muz Demokrasi Şehitlerini anmak için Ayvalık’ta dalış etkinliği düzenleyecek. Be-densel engelli dünya dalış rekortmeni Cem Esmeray, Balıkesir Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Edip Uğur’u ziyaret ederek bilgi verdi. Dalışta Esmeray su altında, “Darbeyi ve terörü kınıyoruz! Ülkemize sa-hip çıkıyoruz! Şehitlerimizi saygı ve rahmet ile anıyoruz! ...241…” yazılı Türk bayraklı pankart açacak. 22 metrede bedensel engelli

dünya dalış rekortmeni olan Esmeray, “15 Temmuz demokrasi şehitlerini anmak için böyle bir etkinlik düzenlenecek olması beni mutlu etti. Ayvalık’ta 19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı kutlamaları kapsamında yine dalacağım. Bu dalışımızda 29 metreye ine-rek çift dünya rekoru kırmayı amaçlıyoruz” diye konuştu. Başkan Uğur, bedensel engelli dünya rekortmenine yapacağı dalış öncesi başarılar diledi.

Çanakkale’de geçirdiği trafik kazasının ardından ayaklarını kullanamaz hale gelen ve 5 yıl önce bilek güreşi sporuna başlayan Çanakkale Sakatlar Derneği Başkanı Burunlular, yaptığı yazılı açıklamada, kazan-dığı şampiyonluğu şehitlere armağan ettiğini söyledi.

Şampiyonaya 72 ülke ve bin 400 sporcu katıldığını be-lirten Burunlular, “Dünya Şampiyonası’nda ağır sıklet kategorisinde 11 sporcu vardı. Bu sporcular arasın-dan dünya birincisi oldu-ğum için çok mutluyum. Bulgaristan’daki büyükel-çilik yetkililerine teşekkür

ederim, bana çok destekleri oldu.” ifadesini kullandı.Sofya’dan dünya şampiyonu olarak Türkiye’ye dönen Ümit Burunlular’ı havaala-nında ailesi, arkadaşları ile Engelli Engelsiz Spor Ku-lübü Başkanı Kadir Yavaş karşıladı.

05

SAYFA 05

KASIM 2016 3

SIYAH MAVI KIRMIZISARISAYFA 3

KASIM 2016 Yıl:1 Sayı:1

BASILDIĞI YER:Star Medya Yayıncılık A.Ş.Eski Betontaş tes. İçi Gaziemir tren istasyonu karşısı

Gaziemir/İZMİR 0 232 251 76 32Baskı Tarihi : 11 EKİM 2016 SALI

Engelsiz Bakış’ta yayımlanan haber, fotoğraf ve veriler izinsiz alınamaz, kaynak gösterilmeden kullanılamaz.

Her türlü ilan, reklam, haber ihbarlarınız, eleştiri

ve yorumlarınızı BİZİMLE PAYLAŞIN

Elektronik posta: [email protected]

Telefon numarası:

0 232 480 00 33

HABER, REKLAM, İLAN, ABONELİK VE BAYİİLİKLER İÇİN

BİZE ULAŞIN.

0 543 404 40 33

[email protected]

ANZER Balı, Rize’nin İkizdere Yayla-sında yaklaşık 500 çeşit çiçekten elde edilen dünyada benzeri olmayan bir bal çeşididir. Bölgede endemik bitki örtüsünün kaliteyi arttırdığı tespit edil-miştir. 1800 metreden yukarı çıkıldıkça çeşitlenen bitki örtüsü balın kalitesini kuşkusuz ki etkilemektedir. Haziran-A-ğustos ayları arasında çalışan arıların yaptığı balların hasadı Ağustos ayı sonlarına doğru yapılır, iklim koşul-larına göre hasat alınamayan yıllar da olmaktadır.Bölgede hiç ağaç yoktur, bu sebeple Anzer Balına çiçek balı denilmek-tedir. Yetişen ballarda çiçeklerin bölgelerine has değişik renklerde polenleri bulunur ki bu unsur An-zer Balı’nın olmazsa olmazıdır. Anzer Balının sağım işlemi 40 C’de yapılmaktadır, aksi taktirde bal özelliğini kaybetmektedir. Anzer Balı ilaç olarak kullanıldığı gibi Osmanlı döneminde kuvvet macunu olarak da kullanılmıştır. Son zamanlarda ise kanı yeni-leyip temizlediği ve kanser hücrelerini yok ettiği konusunda testler yapılmaktadır.Anzer Poleni, çiçeklerin erkek organlarınca üretilen ve dişi organın döllen-mesini sağla-yan cinsiyeti erkek olan çiçek tozudur, vitamin ve mineral açısından çok zengindir ve aynı zamanda aminoasit, B-C-D-E vitaminleri, doğal

hormonlar, enzim, koenzim, pigment, karbonhidrat ve fermenler içermekte-dir. Bu nedenle kıymetli bir doğal besin maddesidir. Anzer Balını yemekten iki saat önce sabah ve akşam 1 yemek kaşığı kada-rını ılık suyla karıştırarak almak en uygunudur. Uzmanlar balın yanında, 1 kilogram bal için yarım kilogram poleni karıştırarak kullanımını da önermektedir.

ANZER BALININ FAYDALARI NELERDIR?

Ağrı kesici görevi görür, yaralarının iyileşme sürecini hızlandırır, akciğer hastalıklarına iyi gelir, bağışıklık siste-mini düzenler, bağırsak hastalıklarında kullanılır. Büyüme, felç, sinir ve beyin hastalıklarında, cilt bozukluklarında, cinsel gücün artmasında, damar sert-liğinde, gözlerin güçlenmesinde, halsiz-lik, hazımsızlık, kasların güçlenmesi, kısırlık, mide, ülser hastalıklarında,

metabolizma düzenlen-mesinde, sedef, saç dö-

külmesi, hepatit B-C, sarılık gibi hasta-lıkların tedavisinde kullanılmaktadır.

Çocuğunuzun ateşi nedeniyle bir gece kendi-nizi acilde bulmuş olabilirsiniz. Bu pek çok ebeveynin başına gelir. Ama sorun sadece ateşten ibaret olmayabilir. Doktorla görüşen ebeveynler belki de o güne kadar hiç adını duymadıkları bir hastalıkla karşılaşılırlar. Özellikle 10 yaş altı çocuklarda görülen bu hastalık; el-ayak-ağız hastalığıdır. Yüksek ateş, bademcikte kızarıklık, ağız içinde aft ve ciltte döküntü halinde kendini gösteren el-ayak-ağız hastalığı, çocukların el, ayak ve bileklerinin neredeyse tamamını kırmızıya boyar. İleri günlerde ciltte görülen döküntüler minik içi sıvı dolu kabarcıklara dönüşür. Pü-tür pütür olan bu kırmızı döküntüler, kasık-larda, kalçada, dizlerin arkasında ve genital bölgede de görülebilir.

El-ayak-ağız hastalığı bulaşıcı mı?

Enterovirüs ailesinden coxsacki virüsünün yol açtığı el-ayak-ağız hastalığı, özellikle yaz aylarında ve sonbabarda salgına dönüşebilir. Ancak rahatsızlık, gribal enfeksiyonlarla karıştırılabilir ve yanlış teşhis koyulabilir. Çocukların yanı sıra yetişkinlerde de görülen

el-ayak-ağız hastalığı bulaşıcıdır. Solunum yoluyla, tükürükle, yakın temasla ve dışkı yo-luyla bulaşabilir. Bu nedenle anne ve babalara büyük görev düşer. Çocuklarına ellerini sık sık yıkama alışkanlığı kazandırmaları gerekir.

Tedavisi mümkün mü?Su çiçeğini andıran ama su çiçeğinden daha küçük boyutta olan döküntülerle hastalı-ğın ortaya çıkardığı tablo, anne ve babaları endişeye sevk eder. El ve ayak içleri, parmak aralarının yanı sıra ayak tabanlarını da dona-tan içi sıvı dolu kırmızı kabarcıklar hem ağrı, sızı hem kaşıntıya neden olur. Halsizlik ve kırıklığa kulak ve boğaz ağrısı da eşlik eder.Ağız içindeki aftlar ve bademcikte kızarık-lık ise yemek yemeyi işkence haline getirir. Viral bir enfeksiyon olduğu için hastalığın tedavisinde antibiyotiğin yeri yoktur. Özel bir tedavisi olmadığı gibi ilacı ve aşısı da yok. Kaşıntıyı azaltması için spreyler ve çeşitli losyonlar verilebilir. Hastalık bir hafta 10 gün içinde kendiliğinden geçerken, el ve ayaklar-da sıvı dolu kırmızı kabarcıklar kuruyarak ye-rini lekeye bırakabilir, o da zamanla kaybolur.

El-ayak-ağız hastalığına karşı en etkili yöntem; hijyendir. Ellerin sık sık yıkanma-sı, kirli ellerin ağza ve yüze sürülmemesi çok büyük önem taşır. Bulaşıcı olduğundan el-ayak-ağız hastalığına yakalanan kişiler-den uzak durulması gerekir. Ortamı sık sık havalandırarak içeri temiz hava girmesini sağlamak da şart. Okul ve kreşlerde ortam

yüzeyleri dezenfekte edilmeli. Gerekli hijyen ve temizlik kurallarına uyulması durumunda el-ayak-ağız hastalığı riski azalır. İştahsızlık ve halsizliğe neden olan el-ayak-ağız hastalı-ğı sırasında çocuklara çorba, yoğurt ve ağız içi yaraları azdırmayacak türden yiyecekler verilebilir. Su tüketiminin de ihmal edilme-mesi gerekir.

Günümüzde kanser türlerinin her biri hızlı bir artış gös-termekte bunlardan birisi de Kolerektal (Bağırsak) Kanseri. Çeşitli kalıtsal veya çevresel etkilerden oluşabilen bir kanser türü olmasının yanısıra kanser hastalığına yakalanmanızın en büyük sebebi siz de olabilir-siniz. Ağız ve diş sağlığına dikkat edilmedikçe, ağızdan köken alan bir bakteri türü olan F.Nuclea-tum bağışıklık sistemindeki koruyucu hüc-releri öldürerek ya da etkisiz hale getirerek kolonile-şerek kan yoluyla bağırsağa gelipyumuşak dokuda yaşam alanı buluyor ve bağırsağın do-ğal flora ortamını bozup vücut

direncini düşürerek anormal seviyelerde çoğalma gösterip kanserleşiyor. Kimi hastalarda bu bakteri türünün henüz be-lirtisi olmayan kanser türlerini de tetiklediği araştırmalarla kanıtlanmıştır.

ANNE ADAYLARI DİK-KAT!F. Nukleatum bakterisinin

zararları yalnızca kanser olmamakla birlikte

gebe olan kadınlar için de büyük bir tehdit oluşturuyor. Ağız ve diş sağlığına

dikkat etmeyen anne adaylarında kolonileş-

me, yaşama imkanı bulan bakteri kan yolu ile rahime kadar ulaşabiliyor ve erken doğumlara hatta düşüklere sebep olabiliyor.

BAKTERİNİN SEBEP OLDUĞU KANSERİN

TEDAVİSİ MÜMKÜN MÜ?Son zamanlarda bu bakteri tü-rünün kanser yanılgısı oluştur-ması ve kanserleştirici etkisinin kanıtlanmasının dışında tedavi yöntemleri için de araştırmalar sürmekte ve bazı araştırmalar da sonuca ulaşmış durumda, bakteriye dair tanı yöntemleri bulunmuş, tedaviye yönelik büyük bir adım atılmıştır. Şu an faal olarak kullanılan tedavi yöntemlerinden biri denetimli ve düzenli antibiyotik kulla-nımı, bir diğeri ise bağırsağın doğal ihtiyacı olan ve bakteri sebebiyle kaybedilmiş flora ortamını yeniden oluşturan, düzenleyen flora-probiyotik takviyesi.

YIL:1 SAYI: 2 ARALIK 2016

Baskı tarihi : 2 ARALIK 2016

Engelli ve başkalarının bakımına muhtaç olanlara SGK dışında Başbakanlık Vakıflar Genel Müdürlüğü de aylık bağlıyor. Bu durumdaki kişilerin form dol-durup, raporla birlikte müracaat etmesi yeterli. Belge getirildiği takdirde toplu ödemenin olduğu ve eğitim yardımını kapsayan aylık 582 lira için başvuru adresi ve şartları neler. Detaylar haberimizde...

MUHTAÇLARA AYLIK BAĞLIYOR‘Vakıflar Genel Müdürlüğü’, Başbakanlığa bağlı bir genel müdürlük. Bu kurum, yüzde 40 ve üzeri engelli olup da sosyal güvencesi bulunmayan engelliler, yaşlılar ile anne veya babası olmayan muhtaç çocuklara aylık bağlıyor.

FORMU DOLDURMAK YETERLİYani, aylık için tek adres SGK değil. Muhtaç aylığı için başvuru formu dol-durmak yeterli. Sağlık sorunu olanlardan sağlık kurulu raporu isteniyor. Bu belgeler ikamet edilen yerdeki Vakıflar Bölge Müdürlüğü’ne teslim edilecek.

HER KASIMDA YOKLAMABaşvurular şahsen, posta yoluyla veya genel müdürlüğün internet sitesi (vgm.gov.tr) üzerinden yapılabiliyor. 2016 yılında muhtaç engelliler ile yetim çocuk-ların her birine aylık 583 lira ödeniyor.

BELGE GETİRİLİRSE TOPTAN ÖDEMEAylık almaya başlayanlar her yıl Kasım’da bölge müdürlüklerine ‘yoklama bel-gesi’ vermek zorunda. Yoklama belgesini vermeyenlerin aylıkları dondurulur. Belge, üç ay içerisinde getirilirse aylıklar toptan ödenir.

EĞİTİM YARDIMI DA VARAilelerinin maddi durumu yeterli olmayan ilköğretim ve ortaöğretim öğrencile-rine eğitim yardımı da yapılıyor. Muhtaçlık aylığı alanlar ile kamunun koruması altına alınan veya burs alan öğrencilere bu yardım yapılmıyor.Başvurular, öğ-retim yılı kayıtlarının başladığı tarihten itibaren 1 ay içinde bölge müdürlükleri-ne yapılıyor. Başvuru için öğrenci belgesi ile istenilen formu doldurmak yeterl

ŞARTLAR NE?

Muhtaçlık aylığı için müracaat edecek kişinin sosyal güven-

cesi olmayacak.Herhangi bir gelir veya aylığı

bulunmayacak.Mahkeme kararı veya kanunla

bakım altına alınmamış olacak.

Gelir getirici taşınır ve taşın-maz malı (ev, ticari taksi gibi) olmayacak. Geliri olanları ise

aylık geliri 556 lirayı aşma-yacak.

Aynı aileden sadece bir kişiye aylık bağlanabiliyor.

İzmir Ekonomi Üniversitesi Güzel Sanatlar ve Tasarım

Fakültesi Endüstriyel Tasarım Bölümü öğrencisi Tuğçe Çe-

limli’nin tasarladığı ve “Circle” adını verdiği beşikle, teker-

lekli sandalyede yaşamlarını sürdüren anneler, bebeklerinin

bakımını daha kolay yapabi-lecek.

İzmir Ekonomi Üniversitesinden yapılan açıklamaya göre, “Circle” adı verilen beşik, annenin tekerlekli sandalyede bebeğin gereksinimlerini daha kolay karşılaması ve malzeme-lere daha kolay ulaşması için tasar-landı. Beşiğin annenin bütün ihtiyaç duyduğu malzemeleri bir arada ve el altında bulmasını sağladığı belirtildi.Çelimli’nin tasarımı, Türkiye Mobilya Sanayicileri Derneği tarafından bu

yıl 12. kez gerçekleştirilen “Ulusal Ev Mobilyaları Tasarım Yarışma-sı”nda Engelliler için Ev Mobilyası kategorisinde birinci oldu. Çelimli, tasarladığı mobilyada, işlevselliğin ön plana çıktığını belirterek, “En-gelli bireylerin kullanımına yönelik mobilya tasarımları fazla bulunmu-yor. Engelli annelerin bebeklerinin ihtiyaçlarını daha hızlı ve kolay karşılamalarını amaçladım. Tasarı-

mımın boyu, oturma hizasında ve dönerli raflardan oluşuyor. Böylelikle anne istediği malzemeyi kolayca alabiliyor. Yatağın boyu oturma me-safesinde böylece anne bebeğine rahatlıkla ulaşabiliyor. Korumalıklar ve yatak dönebiliyor. Yan taraf-lardaki raflar da dönebilir şekilde yapıldı. Mobilyanın fonksiyonları engelli anneler için özel hazırlandı.” ifadelerini kullandı.

KOCAELİ Üniversitesi Kartepe Atçılık Meslek Yüksek Okulu’nda engelli çocukla-ra vücut dengesi, gövde kontrolü ve ritmik yürümede önemli rol oynayan ‘at ile terapi’ yöntemiyle tedavi uygulanıyor. 2006 yılın-da başlanan at ile tedavi yöntemiyle şu ana kadar yaklaşık 2 bin 500 çocuğun tedavi gördüğü belirtildi.

Kocaeli Üniversitesi Fiziksel Tıp ve Reha-bilitasyon Anabilim Dalı ile Kartepe Atçılık Meslek Yüksek Okulu’nun ortak gerçek-leştirdiği ‘at ile terapi’ yöntemiyle engelli çocuklara tedavi uygulanıyor. At ile terapi gören çocuklar bindikleri atın ritmine göre vücut dengesi, gövde kontrolü ve ritmik

yürümede gelişme sağlıyor. 2002 yılında kurulan Atçılık Meslek Yüksekokulu’nda 2006 yılında başlayan atlı terapi yöntemiyle bugüne kadar yaklaşık 2 bin 500 çocuk tedavi gördü. Kocaeli Üniversitesi Kartepe Atçılık Meslek Yüksek Okulu Müdürü Yrd.Doç.Dr. Erdener Balıkçı, çocuklara uygula-nan at ile terapi (Hippoterapi) yönteminin çok iyi sonuçlar verdiğini belirterek, “Tür-kiye’nin dört bir yanından gelen hastaların dışında Türkmenistan, Özbekistan, Alman-ya, Avusturya gibi çeşitli ülkelerden de gelen hastalarımız bulunuyor. At ile terapi Türkiye’de yeni bir konu. Burası üniversite bazında at ile terapi uygulanan tek yerdir. Bizim en önemli kriterimiz mutlaka bir

hekimin at ile terapiye uygunluk onayı ver-mesidir. Burada fizyoterapi eşliğinde tedavi yapılıyor. Otistik, spastik, serebral palsi, görme, duyma ve konuşma bozuklukların-da bu tedaviler uygulanıyor. 10 seanstan oluşuyor tedaviler. Onun dışında hastanın gelişimi ve tedaviye uygunluğuna göre ba-zen 1 yıl, bazen 2 yıl sürebiliyor ama bunun sonucundaki gelişmeler gerçekten pozitif ve olumlu oluyor” dedi. Amasra’dan ço-cuğunu at ile tedavi olması için getirdiğini belirten İlyas Aşan ise, “Çocuğum serebral palsi hastası ve vücudunda denge kaybı var. Yaklaşık 10 gündür terapi alıyoruz. İlk 3 günden itibaren değişiklik görmeye başla-dık. Bilinci açılmaya başladı atla iletişim halinde olduğu için. At üzerindeki hareket-lerden dolayı kendisini dik tutmaya çalışıp denge sağlıyor. Güzel sonuçlar alacağımızı düşünüyorum” diye konuştu. - İzmitkocaeli

Balıkesir’in Burhaniye ilçesinde, Türkiye Sakatlar Derneği Burhaniye Şubesi’nin Cumhuriyet Meydanında açtığı satış standı ilgi gördü. Dernek üyelerinin evlerinde yaptıkları el emeği ürünleri değerlendirdiklerini anlatan Şube Başkanı Gürsel Vardar, yapılan giysi bağışlarının da ihtiyaç sahipleri-ne ulaştırıldığını söyledi.Türkiye Sakatlar Derneği Burhaniye Şubesi’ne üye olan engelli vatandaşla-rın yaz aylarında Ören meydanında aç-tığı stantlar ilgi görürken, ilk kez açılan kış standı da rağbet gördü. Hediyelik eşyalar, salça ve reçel gibi yiyecekler-

le çocuk giysilerinin sergilendiği stant ilgi gördü. Cumhuriyet Meydanındaki standın kış boyunca açık kalacağını anlatan Türkiye Sakatlar Derneği Bur-haniye Şube Başkanı Gürsel Vardar,” İlçemizde engelli vatandaşlarımıza yar-dımcı olabilmek için çalışıyoruz. Açılan kurslarda beceri sahibi olan vatandaş-larımızın el emeği göz nuru eserlerini yaz boyu Ören’de satıyoruz. Şimdi de, belediye bize böyle bir imkan sağladı. Burada, üyelerimizin el emeği göz nuru ürünlerini pazarlıyoruz. Ayrıca, bize getirilen giysileri de ihtiyaç sahiplerine ulaştırıyoruz” dedi. -

0 232 483 06 00

0 544 869 06 00

YIL:2 SAYI: 8 HAZİRAN 2017

0 232 483 06 00

0 544 869 06 00

Baskı tarihi :2 HAZİRAN 2017

Bir bacağı protez olan 3 yaşındaki kızları Özge’nin, yürüyemediği için sokakta oynayan çocuklara bakıp ağlaması bir babanın yüreğini sızlattı. Maddi imkan-sızlıklar nedeniyle fizik tedaviye gideme-diği için yürümeyi öğrenemeyen kızı için ne yapabileceğini düşünen alüminyum doğrama ustası baba Ali İhsan Yıldırım, evde bir düzenek icat ederek kızına yürümeyi öğretmeye çalışıyor. Mucit babanın 150 TL’ye kurduğu düzenekte minik Özge’nin yapmayı en sevdiği hareket, tek bacağıyla düzenek saye-sinde defalarca dönebilmesi.Antalya’da alüminyum doğrama ustası 39 yaşındaki Ali İhsan Yıldırım, bir bacağı protez olan kızı 3 yaşındaki Özge’yi fizik tedaviye götüremediği için 150 liraya mal ettiği düzenekle yürümeyi öğretiyor. Evinin tavanına asılı düzenekle adım atan minik Özge’nin en sevdiği hareket ise, tek bacağıyla düzenek sayesinde defalarca dönebilmesi.Antalya’nın Kepez İlçesinde alüminyum doğrama ustası Ali İhsan Yıldırım ve eşi 35 yaşındaki İlknur Yıldı-rım’ın ‘Özge’ adını verdikleri bebekleri, 1 Ocak 2014 tarihinde 6.5 aylık olarak Akdeniz Üniversitesi Hastanesi’nde dünyaya geldi. Prematüre bebek, yeterli kuvöz olmadığı için bir özel hastaneye sevk edildi. Bu hastanede damar yolu henüz iyi olmadığı için bebeğe iğne yapmak amacıyla sol dizinin altına kate-ter takıldı. Bu işlemden sonra kuvözde kalırken sol bacağında morarma görülen ve kangren teşhisiyle tekrar doğduğu hastaneye yönlendirilen minik Özge’nin 13 günlükken sol bacağı, dizinin altında kesildi.

YANLIŞ İĞNE NEDENİYLE KESİLDİ İDDİASI

Baba Ali İhsan Yıldırım, Özge’nin yanlış iğne nedeniyle bacağının kesildiğini iddia ederek hukuk mücadelesi başlattı. Bu sırada hastanedeki görevlilerle tartı-şan Yıldırım, stajyer hekimi tartakladığı gerekçesiyle 1 ay cezaevinde kaldı. Cezaevinden çıktıktan sonra hukuk mücadelesine devam eden Yıldırım, “Özge’nin yanlış iğne nedeniyle bacağı-

nın kesildiğini tespit ettik. Fakat ‘Genetik hastalığı vardı’ diyerek bizi kandırmaya çalıştılar. Yaptırdığımız tahlillerde de genetik bir hastalığımız olmadığı ortaya çıktı’ dedi.

SONUÇ ALAMADIYanlış iğne nedeniyle damar yırtılması sonucu bacağın kangren olduğu iddia-sıyla savcılığa suç duyurusunda bulunan Ali İhsan Yıldırım, bu mücadelesinden de sonuç alamadı. Savcılık suç unsuru görmediği için dava açamadığını ak-taran Yıldırım, Sağlık Bakanlığı, Adalet Bakanlığı ve diğer yetkili kurumlardan net cevap alamadığını söyledi. Ali İhsan Yıldırım, “Çocuğumuz sağlıklı dünyaya geldi ama kuvözde kalması gerekiyordu. Hastanede kuvöz yoktu, devlet kendi hastanesine kuvöz alamıyor mu? Sonra başka bir özel hastaneye gönderildi. Çocuğum resmen satıldı ve satıldığı yerde bacağı katledildi. Hukuka gittik, hukuk suçluları korudu. Kısacası satıldı, katledildi ve örtbas edildi’ diye konuştu

YÜRÜMEK İSTEYEN KIZININ AĞLAMASINA DAYANAMADI

Kızının sokaktaki çocuklara balkondan baktığını ve ağlayarak onları izlediğini dile getiren baba Yıldırım, Özge’nin oy-namak ve yürümek istediğini söyledi. Kızının protez bacağıyla yürümeyi öğ-renmesi için gitmesi gereken fizik tedavi merkezlerine yeterli parası olmadığı için götüremediğini kaydeden Yıldırım, 150 lira maliyetle alüminyum ve ipten bir düzenek yaptı. Evin antresinin tavanına alüminyumdan düzenek yapan Yıldırım, uzun bir ip marifetiyle Özge’yi bu düze-neğe bağlıyor. Önce kızının elini tutarak yürüten Yıldırım, daha sonra karşısına geçerek Özge’nin kendisine doğru gel-mesini istiyor. Her akşam işten gelen babasıyla 2 saat bu düzenekle yürüyen Özge, tek bacağıyla ayakta durarak etrafında da dönebiliyor. Baba Yıldırım, Özge’nin bu sistem sayesinde adım atmayı başardığını belirterek, “Kızım düşmediğini görünce mutluluktan hava-ya uçuyor’ dedi.

Dünyanın dört bir yanında omurilik felcine yönelik araştırmaları desteklemek amacıyla düzenlenen “Wings for Life World Run”ın, Türkiye ayağı İzmir Büyükşehir Belediye-si’nin katkılarıyla İzmir’de yapıldı. Dünya genelinde 24 ülkede 34 resmi lokasyonda aynı anda başlayan yarışın İzmir’deki startı, Kültürpark Lozan Kapısı’ndan verildi. 6 bin yarışmacı, sırasıyla Liman, Altınyol ve Karşıyaka bölgelerinden geçerek Menemen istikametine koştu. Dünya genelinde 150 binden fazla koşucu-nun katıldığı yarışta İzmir, yardımseverlik konusundaki duyarlılığını yine gösterdi. “Koşamayanlar için koşuyoruz” sloganıyla her yarışmacının bağışta bulunduğu Wings For Life Run’ın bu yılki organizasyonunda, tıpkı geçen yıl olduğu gibi yine İzmir Bü-

yükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu da vardı. Başkan Kocaoğlu, yarış Türkiye Omurilik Felçlileri Derneği Başkanı Rama-zan Baş ile birlikte katıldı. İzmir›den dünyaya anlamlı mesaj Omurilik zedelenmeleri için tedavi yöntem-leri geliştirebilmek, yatağa ve tekerlekli sandalyeye bağımlı yaşayan milyonlarca insana umut ışığı olabilmek amacıyla bilim-sel araştırmalara kaynak sunan yarış önce-sinde bir açıklama yapan Büyükşehir Bele-diye Başkanı Aziz Kocaoğlu, “Dünyanın en önemli yardım organizasyonlarından birine destek olmaktan mutluyuz. Bu koşu, İzmir gibi yaşayan ve yaşanılacak bir şehre çok yakışıyor. Umarım kentimizden topladığımız bağışlarla bir derde derman oluruz” dedi.

Teşekkürler İzmir

Dünyanın yardım amaçlı en büyük spor etkinlikle-rinden biri olan “Wings for Life World Run”ın Türkiye ayağına ev sahipliği yapan İzmir, tarihi günlerinden birini daha yaşadı. Omurilik felcinin tedavisine yönelik araştırmalara kaynak yaratmak için düzenlenen koşuya 6 bin kişi katıldı. “Koşamayanlar için koşuyoruz” sloganıyla düzenlenen yarışa katılanlar arasında yer alan Başkan Aziz Kocaoğlu, “Umarız bir derde derman oluruz” dedi.

İzmir’ in Buca ilçesine bağlı bin nüfuslu Karaca-ağaç Köyü’nde organik tarım uygulaması yapı-lıyor. Kadın üreticiler Pazar günü kurulan Pazar yerinde yetiştirdikleri organik ürünleri satışa sunuyor. Pazara girdiği-nizde tamamen bayanların yaptığı ürünler karşınıza çıkıyor. Ayrıca Karacaa-ğaç Köyü her sene Neşeli Otlar Şenliği düzenliyor. Üretilen otlar Pazar da satışa sunuluyor.Bir ara denk gelmeniz hatta bizzat gidip ziyaret etmeniz dile-ğiyle….

Engelli minik Zilan’ın yürüme egzersizi yaptığı ayakkabı çalındıAdana’da doğum sırasında beynine oksijen gitmediği için yürüyemeyen 3.5 yaşındaki Zilan Serinyürek’in yürüme egzersizi yaptığı 50 liralık ayakkabısı mi-safirliğe gittikleri evde çalındı.Anne Emre Serinyürek: “Kızım doğuştan yürüme engelli fizik tedaviye götürerek biraz ayağa kaldırdık”“Ayakkabıyı çalan kadına bir şey söylemek istemiyorum inşallah bir gün yaptığının ne kadar yanlış oldu-ğunun farkına varır”

Tarım işlerinde çalışan Zinhar ve ev kadını olan Emre Serinyürek 10 yıl önce hayatlarını birleştirdi. Bu evlilikten çiftin Zilan ismini verdiği bir çocukları dünyaya geldi. Ancak Zilan, doğum sıra-sında beynine oksijen gitmediği için yürüme yeteneğini kaybetti. Kollarını da kullanamayan minik Zilan’ı ailesi hastaneye götürerek fizik tedaviye başlattı. Ancak

aradan 3.5 yıl geçmesine rağmen Zilan’da iyileşme oldu ancak kendi kendine yürüyemiyor.Zilan’ın doktorları hastanenin dışında da Zilan’ın yürüme eg-zersizleri yapması gerektiğini söyledi. Ancak anne Serin-yürek çocuğuna bir türlü evde egzer-siz yaptıramadı. Annesi, Zilan’ın ablasına bir gün ayakkabı aldı, bu ayakkabıyı gören Zilan aynısından kendisi de istedi. Anne ayakkabıcıya giderek 50 liraya bu ayakkabıyı aldı. Zilan ayakkabıyı çok sevdiği için giyip sürekli yürümeye başladı. Bu durum anneyi çok sevindirdi. Ancak bir hafta sonra annenin çocuğuyla birlikte gezmeye gittiği yerde Zilan’ın ayakkabısı bir kadın tarafından çalındı. O günden bu yana Zilan yürüme

egzersizlerini durdurdu. Çok sevdiği ayakkabısı olmadığı için yürümüyor.“Ayakkabının çalınması bizi çok üzdü”Kızına uygulanan fizik teda-vi sayesinde şu anda elinden tutunca yürüyebildiğini anlatan anne Serinyürek, “Ama kendi başına yürüyemiyor. 2,5 yıldır fizik tedavi görüyor. Doktorumuz elinden gelen her şeyi yapıyor ama henüz yürüyemedi. Tedavi sürecinde ilerleme oldu mesela daha dik durmaya ve emekleme-ye başladı. Özel bir ayakkabısı var parmak üzerinde yürüdüğü için. Doktor bilgisi dahilinde düz basabilmesi için topuk destekli özel ayakkabı yaptırdık. 2 aydır kullanıyoruz inşallah faydasını

göreceğiz, doktor-lar yürüyeceğini söylüyor” dedi.Doktorların çocuğun evde de yürüme egzersizi yapması gerekti-ğini söylediğine dikkat çeken Serinyürek şunları kaydetti: “Ancak evde kızımı bir türlü yürütemedik. Yürümeye heves-

lenmesi için mağazadan ayakka-bı aldım. Zilan ayakkabıyı çok sevdi ve giydirip gezdirmemi çok istiyordu. Bir gün gezmeye gittik oradan bir kadın alıp gitmiş ayakkabısını. Böyle bir şeye tenezzül etmesi bizi hakikaten üzdü. Kızım ağladı sızladı ama

inşallah aynısını bulursam tekrar alacağım. Yürümeye heveslen-mesi bizim için çok önemli o ayakkabıyı da özellikle istiyor inşallah buluruz. Ayakkabıyı çalan kişiye söyleyecek bir şey bulamıyorum. Kendi yaptığının ne kadar yanlış bir şey olduğunu inşallah bir gün anlar. 50 liralık bir ayakkabıydı çok pahalı bir şey değildi ama benim kızımın o ayakkabıyı çok istemesi ve heveslenmesi önemliydi birkaç hafta giymeden çalındı zaten.

“Doktor evde de sürekli yürüme egzersizi yapma-sını istedi ancak yapmıyordu bir ayakkabı gördü 50 liraya aldım onu çok sevdiği için yürüyor-du ancak o da çalındı”

İmtiyaz Sahibi Özgün Gazetecilik ve Yay.

San. ve Tic. Şti. AdınaGenel Yayın Yönetmeni Sorumlusu

Yazı İşleri MüdürüMine SUERİ

YÖNETİM YERİFevzipaşa Mahallesi 846 Sk. No:51

Katipzade Vakıf İşhanı no:27 Konak/İZMİRTelefon Numarası: 0 232 483 06 00

GSM: 0 533 689 22 33

BASILDIĞI YER:Star Medya Yayıncılık A.Ş.Eski Betontaş tes. İçi Gaziemir tren istasyonu

karşısıGaziemir/İZMİR 0 232 251 76 32

Baskı Tarihi : 2 Haziran 2017

Engelsiz Bakış’ta yayımlanan haber, fotoğraf ve veriler

izinsiz alınamaz, kaynak gösterilmeden kullanılamaz.

Her türlü ilan, reklam, haberihbarlarınız, eleştiri

ve yorumlarınızıBİZİMLE PAYLAŞIN

Elektronik posta:[email protected]

SIYAH MAVI KIRMIZISARI

HAZİRAN 2017www.engelsizbakis.com06

SAYFA 06

NERMİN ÇAKIR : Ahmet Uğur Baran bey siyasi kimliğinizi bir tarafa koyarak ‘’engelli olup da ya ben bir yerlere geldim’’ dü-şüncesi hakim olmamış. Engelliyi en iyi anlayacak kişi olarak siz engellilerin yanında olmaya, koor-dinasyon başkanı olarak engellilere destek vermeye, kendi yaşadığınız zorlukları göz önüne alarak bu amaç uğrunda yol almaya, proje-ler üretmeye, bire bir engellilerle görüşmeye ve dertlerine yardımcı olmaya çabalıyorsunuz.

Öncelikle sizi tanımak istiyoruz kendinizden biraz bahseder misi-niz?Ahmet Uğur Baran: Ben 1982 Diyarbakır doğumluyum. Uzun zamandan beri İzmir’de yaşıyorum. İşim, ailem, bütün yaşantım İzmir’de. Esnaf bir aile-den geliyorum. Yaklaşık 40 yıldır kemeraltında esnaflık yapan bir ailenin çocuğuyum . Kemeraltı-nın terbiyesini aldım, şadırvanın suyunu içtim ve kemeraltından ayrılıp , kemeraltından bağımsız bir iş yaptığımda afallamış ve bo-calamıştım. Kendi işyerimi, ofisi bırakıp Kemeraltı’ na gidiyordum, kopamadım. Kemeraltı’ nda da hâlâ işyerimiz var. Eşim ve annem gi-diyor orada vakit geçiriyorlar. Biz burada inşaat işiyle uğraşıyoruz.

Dokuz Eylül Üniversitesi İngilizce İşletme mezunuyum. Uzun zaman-dan beri de aktif siyasetin içinde-yim. Lise yıllarında başlamıştı siyaset. MHP’de siyasete başladık. Lisede lise başkanlığı, üniversitede de üniversite başkanlığı yaptım. Ülkü ocaklarında biz 3 arkadaş, kendi cep harçlıklarımızla 3 ülkü ocağı kurduk. Şimdi partide bize Akkurt derler. Tabii ki Cumhur-başkanımız ve partimizin kurucusu Sayın Recep Tayyip Erdoğan’a o günden beri beslediğimiz bir sevgi vardı. Olduğunuz yerde doğru işler yapıyorsanız sizi gerçekten sahip-leniyorlar. Yaptıklarınızla anılıyor-sunuz ve anılmaya da devam edi-yorsunuz. Adalet Kalkınma Partisi içinde ben Karşıyaka İlçe Başkanlı-ğı’nda göreve başladım. İlçe Engel-liler Koordinasyon Merkezi Baş-kanı olarak başladım. Orada çok içten kendimizi vererek çalıştık. Burada kendimizi siyasete bu kadar vermemizin sebebi, doğuştan gelen engelimizin farkında olduğumuz-dan kaynaklanıyor. Çünkü bakıyor-sunuz benim 2 çocuğum var. Ben düşünüyorum acaba bir gün maddi sıkıntıya girsem, çocuklarıma bunu ne derece yansıtırım? Elimden geldiğince yansıtmamaya çalışırım. Belki hissettirmem bile ama benim ailemin yaşadığı sorunu bana his-settirmeme şansı yoktu, çünkü so-runun ta kendisi bendim. O yüzden, sorunun ta kendisi benken de buna vakıf olmama ihtimalimiz hiç yok. Şimdi hem sorunun ta kendisisiniz, hem sorunun içindesiniz, hem de sorunun çözüm yolundasınız. Yani her yerde varsınız. Ya kilitsiniz ya da anahtar. Şimdi geçmişteki Tür-kiye’ye baktığınızda engelli olmak, şunu iddialı konuşuyorum ki bun-dan 15 yıl önce Türkiye Cumhuri-yeti’nde de bir serçe parmağınız bile yoksa engelliydiniz; hayatınız çok zordu. Bugünün Türkiye’sinde öyle değil.

Mine Sueri: Siyasete lise yıl-larında başladığınızı söylediniz. Yaşadığınız zorluklar mı sizi siya-sete itti?Ahmet Uğur Baran: Bu sorunlar yardımcı bir aparatla çözülecek sorunlar değil. Bir robotu alalım soğan doğrayalım belki bir çözüm bir rende alalım havucu bıçakla kesmekten kurtaralım. Ama bir engelliyi asansörü olmayan bir apartmandan, asansörü olan bir apartmana taşımadan kurtaramaz-sınız. Yani yabancı aparatlarla çözülecek sorunlar değil. O yüzden nasıl çözebilirsiniz, siyaset ile çö-zebilirsiniz. Çocukluğumdan beri bir idealimdi. Ben ya siyasetçi ola-caktım ya oyuncu olacaktım bir uç da olacaktım.

Nermin Çakır: Oyunculuk yönünüz de var mı?Ahmet Uğur Baran: Var. Bu şekilde deneyimlerim de oldu. Türkiye’nin Yıldızları ve Popstar yarışmasına da katıldım.

Nermin Çakır: Ne yapmıştınız şarkı mı söylediniz? Sesiniz de güzel o zaman?Ahmet Uğur Baran: Sesim çok gü-zel değil aslında hani örnek diyoruz ya farkındalık yaratabilmek. Bizim işimiz farkındalık.

Nermin Çakır: Bir gününüz nasıl geçer?Ahmet Uğur Baran: Ben güne çok erken saatte başlayıp çok geç bitiren bir insanım. Günümü nasıl geçirdiğim o günün gidişatına da bağlı aslında. Sabah bir telefon trafiğim başlar, vatandaşın beni nereye çektiğine de bağlı. Genel-likle sabahtan ofisime işyerime geliyorum. Arkadaşlarla toplantı yapıyoruz. İl başkanlığına partiye geçiyorum dışarıda bir programım

yoksa eğer oraya gelen vatandaş-larla ilgilenmek istiyorum. Çünkü vatandaş orada sizi görmek istiyor. Partiye gelen vatandaşların sorun-ları hep şöyle. Size artık son nokta olarak geliyorlar. O yüzden vatan-daşlarla ilgilenmeyi çok seviyorum. Ekibimdeki arkadaşlarımı yerime refakatçi olarak çok fazla bırakmı-yorum. Onun dışında çocuklarıma zaman ayırmaya çalışıyorum. Şunu hep söylerim “Ben bu hayatta en çok baba olmayı sevdim.” Evladı olanlara, hayırlı iyi bireyler olarak yetiştirmeleri için hep dua ederim. Çocuklarıma vakit ayırmayı onlarla zaman geçirmeyi çok seviyorum. Çok geç vakit bile olsa, 5 dakika bile olsa onlara zaman ayırmaya çalışıyorum. Çünkü şöyle arka

dönüp baktığım zaman, siyasi yol-da yürürken kendi özelimde çok şey kaçırıyordum. Bunun cidden farkındayım. Cumhurbaşkanımız da söylüyor ya “çocuklarımın bü-yüdüğünü göremedim”. Gerçekten doğru söylüyor, göremiyoruz. Ama seçim yapmak zorundayız. Ya tarihe geçip iz bırakacağız ya da sabah 9’da işine gidip akşam 5’te işinden evine giden bir insan olacağız. Bunun seçimini yapmak zorundayız. Ben zor olanı seçtim. Ben istiyorum ki benim arkamdan gelen engelli vatandaş benim çekti-ğim sıkıntıyı çekmesin, en azından desin ki “Böyle de bir şey yapılmış bu dönem de Allah razı olsun” diyebilsinler. Hepimiz faniyiz; çocuklarıma şunu dedirtebilmeyi istiyorum, mal bırakırsınız mülk bı-rakırsınız para bırakırsınız ya bun-lar boştur. Bir gün yerler , çıkarlar işin içinden ya da bir şey olur batı-rırlar ya da daha da üstüne koyarlar neyse. Artık kendi seçenekleri ama kendileri de kazanabilirler. Ama bir gün şunu demelerini istiyorum, bunun için uğraşıyorum. “Bizim bir babamız vardı, engelliydi ama aslanlar gibi de bunları yaptı” böy-le bir miras bırakmak istiyorum çocuklarıma. Çocuklarım olmadan önce’’ ben ne yapmak istiyorum’’ diyorum. Anneme, bak ’’ ben en-gelli çocuğumu böyle yetiştirdim’’ dedirtmek istiyordum. Çocuklarım olduktan sonra tabi fikrim değişti. Ben kendimi sürekli sorgulayan biriyim. Sorgulamazsanız yenile-nemiyorsunuz. Geçen gün hatta bir psikolog arkadaşımla oturup çay içtik sohbet ettik. Bana dedi ki, ‘’ nerdesin şu an? ne yapıyorsun? aynaya baktığın zaman Ahmet Uğur Baran ne görüyorsun ‘’ dedi. Ahmet Uğur Baran bir evinim noktasında, bulunduğu noktada da patinaja başladı. Ahmet Uğur Ba-ran’ın artık yeni cümlelere ihtiyacı var, yeni fikirlere ihtiyacı var. O yüzden şu anda Ahmet Baran bir evinim noktasında. Ya evineceğim ya da tarihe gömüleceğim. Şu anda iki yol var.

Nermin Çakır: Hem iş adamı kimliğiniz var, hem de siyasi kim-liğiniz var. Yaptığınız işin en sevdi-ğiniz tarafları nelerdir?Ahmet Uğur Baran: Partide bir işim yok. Parti benim aşkım, parti benim sevdam. Eşim ile şakayla konuşuruz hep şöyle der,’’ ya ben senin önünde dursam sen beni bo-şarsın,’’ ki boşarım da yaparım da. Eşimle şakayla karışık takılırız ara-da sağ olsun o da çok anlayışlıdır bu konularda. Beni; çıktığım yolda hep desteklemiştir. Hiçbir zaman bana dememiştir ki sen bu işlere çok vakit harcıyorsun çok para harcıyorsun. Hep bu işlerde sana nasıl fayda sağlayabilirim diye dü-şünmüştür. Bu konuda Allah ondan bin kere razı olsun, çok şanslıyım çok iyi bir eşim var. Yaptığım işte bana her zaman destek oluyor, hiç-bir zaman köstek olmuyor. Yolumu açmak için elinden gelen her şeyi yapıyor. Çocuk yetiştiriyor, iş ya-pıyoruz.Nermin Çakır: Kendinizi ye-tiştirirken etrafınızdan rol model aldığınız bir isim var mıdır?Ahmet Uğur Baran: Recep Tay-yip Erdoğan. Referandum öncesi katıldığım bir canlı yayında bana, ‘’muhalefetin size sorduğu bir soru var’’ dediler. “Nedir” dedim “Er-doğan’dan sonra ne olacak” dedi-ler. “Ben gelebilirim’’dedim. ‘’Ne demek istiyorsun’’ dediler, “Ben gelebilirim Ayşe gelebilir Ahmet gelebilir.’’ AKP’de siyaset yapan herkes bir gün Recep Tayyip Erdo-ğan olmak için uğraşır.Şunu yapmadım “ben bunun gibi olayım”. Gönlüme göre uydurmam lazım diye düşündüm. O yüzden çevremde toparladığım çok rol model var. Huyu güzelmiş, bunun bu sözü güzelmiş, bakışı güzelmiş diye harmanladığım bir kişiliğe sahibim. Ben annemi örnek aldım.

Kişiliğimin bir demografik yapısı var benim.

Nermin Çakır: Önümüzdeki 1 yıl içersinde gerçekleştirmek istediği-niz projeler nelerdir?Ahmet Uğur Baran: Bununla ala-kalı düşündüğüm biriktirdiğim çok fazla şey var. “Ben şunu yapmak istiyorum” o gibi isteğim yok. Ben ne olmak isterim, ben milletvekili olmak istiyorum. İşte bu sorunuza o zaman cevap verebilirim.

Nermin Çakır: Engelli koordi-nasyon başkanı olarak bu zamana kadar ne gibi çalışmalara imza attınız?Ahmet Uğur Baran : Engelli koor-dinasyon merkezinde İzmir gene-linde engelli vatandaşlarımızla bire bir temas etmeye çalıştık, çok fazla ev ziyaretleri yaptık. Türkiye gene-linde bazı aksaklıkları gidermeye çalıştık bu konuda da vakıf olduk, başarılı olduk. Otizm farkındalık günleri ve down farkındalık gün-leri yaptık. Bedensel engelli, zi-hinsel engelli arkadaşlarla bir arada bulunup aileleriyle içinde bulun-dukları durumu nasıl aşabilecekleri , bu aşım noktasında bizim ne gibi katkılarımız olabiliceğini ortaya çıkardık. Biz genelde bu burokratik engellerin aşım noktasında faydalı olmaya çalıştık. Şunu anlattık ‘’ba-kın biz burada varız’’ ve TÜRKİYE CUMHURİYETİ tarihinde ilk defa bir partinin içinde engelli koordi-nasyon merkezi var ve engelliler karşılarında il başkanı bazında bir muhatap bulabiliyorlar.

Nermin Çakır : Engelli hayatında hedefleriniz nelerdir? Neyi başar-mayı çok istiyorsunuz?Ahmet Uğur Baran: Esas benim başarmak istediğim konu : Engel-sizlerin beynindeki bu güne kadar oluşmuş engelli portresini değiştir-mek istiyorum . En büyük hedefim bu çünkü hepinizin beyninde bir engelli portresi var, ben bunu yıl-larca yaşadım. Şu an değil, siyasi kimliğimin olmadığı zamanlarda geçmişte, beni yolda gören engel-siz bir vatandaşın aklına ilk gelen ‘’ acaba bir yardımım dokunabilir miydi? ‘’ Hep bir acıma. Ben artık engelliye güçlü bir portre çizmek istiyorum.Nermin Çakır : Ahmet Uğur Ba-ran’ ın hayatındaki en önemli kri-ter nedir?Ahmet Uğur Baran : Hiç böyle soru geleceğini düşünmemiştim şaşırdım açıkçası. Benim tek bir kriterim yok. Tek bir kriterim ol-saydı bu kadar çok işte olamazdım. Bir kriter dile getirmem gerekiyor-sa o da şudur: Yürüdüğüm yolda, bulunduğum konumda en doğru işi ortaya çıkarabilmek. Ben hep şunu başarmaya çalıştım. Kimse beni sevmek zorunda değil nefret de edebilir benden, hiç beni kanı da almaya bilir ama benim arkamdan kötü bir insan diyemez. Benim kri-terim bu. Benim arkamdan insanlar şunu diyebilmeli. Bu adam da işte bunu yaptı.

Nermin Çakır : Engelli haya-tında, hem sosyal hem de siyasi açıdan içindesiniz ve biliyorum ki neredeyse çalınmayan kapı bırak-mamışsınız. Bu açıdan değerlen-dirirsek engellilerin toplum içinde yaşadığı en belirgin sorun nedir? Ahmet Uğur Baran : Geçmişten bu güne kadar engellilerin hayatlarını kolaylaştırmak dışında, anlık çö-züm isteklerinden vazgeçiremedik engelliyi. Biz, kendimde dahil ol-mak üzere geçmişime bakıyorum. Gençlik dönemime bakıyorum, siyasi bir muhattab gördüğümde ondan ne isterdim? Kendimi sor-guluyorum. Bundan 20 25 yıl önce lise yıllarımda o gün bir vekil veya belediye başkanı gördüğümde ne isterdim? Bir gün eski Belediye Başkanı İhsan Alyanak ‘ın sanırım şoforü ya da korumasıydı çok net hatırlamıyorum denk geldik. Sizi ‘’belediye başkanımızla telefonla görüştüreceğim söz veriyorum ‘’ dedi. ‘’ Tamam görüştür’’ dedim. Sene 94- 95 yılları akülü tekerlekli sandalyemi yeni almıştık. Evim Atakent de. Atakent ‘den Kar-şıyaka çarşıya sandalyemle gidi-yorum. Çünkü böyle otobüs yok, engellilerin kullanabileceği bir toplu taşım aracı yok. Kendi ken-dimede diyorum ki ‘’bak ne güzel akülü tekerlekli sandalyem var, kendi kendime rahat rahat gidiyo-rum’’ dedim ama kaldırımı kullana-mıyorum; yolun kenarından gidi-yorum, kaldırıma çıkamıyorsunuz . Neyse o görüşmenin ardından 5 -10 gün sonra aKşam saatinde bir telefon geldi . ‘’Başkan. Ahmet ile görüşmek istiyor’’ dendi. Aldım telefonu ‘’Nasılsın? İyi misin? ‘’ ‘’İyiyim.’’ ‘’ Bir sorunun var mı? ’’ dedi. ‘’ Yok ‘’ dedim. ‘’Ulaşım-da sorun yaşıyor musun? ‘’ dedi. ‘’Hayır, rahat rahat gidip geliyorum ‘’ dedim. Öyle bir alıştırılmışız ki OTOBÜSE BİNEMEMENİN DOĞAL BİR ŞEY OLDUĞUNU düşünüyorum. ‘’İyi tamam’’ dedi kapattı. Birkaç gün sonra başkan ile konuşturan kişi ile tekrar kar-şılaştık. Bana ‘’ niye demiyorsun Karşıyaka’ dan buraya tekerlekli

sandalye ile gidip geldiğini.’’ ‘’ Abi gidip gelebiliyorum ben, sorun yok’’ dedim. Anlatabildim mi? Bize hayal kurmayı öğretmemişler . Bir gün böyle bir otobüsün İzmir de çalışabileceğini hayal etmemi-şim ki hiçbir zaman böyle bir şey yok hayallerimde. Ben hep şunu hayal etmişim, seneler sonra kim-sede olmayan bir akülü tekerlekli sandalye sahibi olmuşum ve artık şunu hayal ediyorum acaba daha yeni bir modeli çıkar mı? Elimde olanı hayal ediyorum çünkü gör-memiştik, yoktu. O kadar büyük sıkıntılardan o günlere gelinmiş ki olmayınca ne yapıyorsunuz? Bir şeyler talep edemiyorsunuz. Ben engelli arkadaşlarıma hep şunu söylüyorum. ‘’ Arkadaşlar talepkar olun çünkü benden talep etmezse-niz ya da bir belediye başkanından talep etmezseniz, biz sizin neye ihtiyacınız olduğunu bilemeyiz’’ Görebildiğimiz kadarını bilebiliriz ya da yaşadığımız kadarını bile-biliriz. Siyaset bana şunu öğretti. Engelliliği yaşayan biri olarak ben engelliliğe vakıf biri değilmişim. Bana bunu öğretti, düşünün ki bunu da yaşayan birisiyim.

Nermin Çakır: Altına kesinlikle imza atarım dediğiniz ya da inandı-ğınız söz nedir?Ahmet Uğur Baran: Ben çok fazla söze inanmıyorum; sözler havada kalıyor. Ben söze değil icraata ba-karım diye bir söz vardır ya.Nermin Çakır : Çok güzel bir cevap oldu.

Nermin Çakır: Engellilerimiz sağlık kurulu raporu alırken sizde aynı şekilde, yaşadığı zorluk konu-sunda çözüm planınız var mıdır?

Ahmet Uğur Baran: Bununla ala-kalı sağlık bakanlığımızla ve aile sosyal politikalar bakanlığı ile gö-rüşmeler sağlıyoruz. Şimdi burada sorun varmış gibi aksettiriliyor aslında. Olması gereken prosedür bu aslında.Mine Sueri: Şöyle bir şey yapı-lamaz mı? Bir havuz oluşturulsa, raporlar 2 senede bir değişiyor. Süresiz olanlar da var ama yıpran-dığında işlem görmüyor onun için tekrar müracaat ediliyor. Engelli olduğu belli çok mucizeler de gerçekleşmeyecek, bunlar için yapılabilecek bir şey yok mu? Bir tıkla yapılabilecek. Mutlaka sağlık raporu isteniyor.Ahmet Uğur Baran : Güzel söylü-yorsunuz da bu noktaya nasıl geldi-ğini düşündünüz mü? Yani neden böyle bir sistem getirildiğini? Neydi ne oldu biz böyle bir sisteme geldik. Bundan birkaç ay önce bir çete çökertildi. Rapor çetesi engelli olmayana engelli raporu çıkartıyor. Şimdi bir engellinin rapor süresi doldu rapor yenilemesi gerekiyor ve öyle bir engelli hayal edin ki var, çok tanık olduğum bu şekil-de sadece rapor almak için evin den çıkan engelli düşünün bunun dışında hiç dışarı çıkmayan. Bu bedensel engelli yi ortapediye sok-tum bitti . Adamın akciğeri rahatsız sağlık kurulu alacağı zaman mu-ayene de ortaya çıkıyor. Dahiliye de ki olan rahatsızlığını nereden bileceğim, adam çıkmıyor evden dışarıya. Sene de bir gün çıkıyor. Emin olun doktorun vatandaşı görmesi faydalı bu konuda. Ben bu sistemden rahatsız değilim rahat-sızlık varmış gibi görünüyor. Benim kendi öz teyzem Suriyelile-re hastaneyi ücretsiz yaptınız diyor. Yapmayalım da ne yapalım adam-lar toplu bir şekilde yaşıyor salgın hastalığı nasıl engelliyeceksin, nasıl olacak.

Nermin Çakır : Bir röportaj esnasında kullandığınız güzel bir cümle var. ‘’Tribünden konuşması kolay, maç içerisinde çözüm nok-tasında konuşabilmek önemli .’’ Engellilerimize getirdiğiniz çözüm noktaları nelerdir?

Ahmet Uğur Baran: Bana göre en önemlisi, engelli kamu personeli seçme sınavı. Bu güne kadar doğ-ru işler yaptık, ama yaptığımız en doğru ve en isabetli iş bu oldu. Normal bir şekilde üniversite sınavına girmiş birisi olarak konu-şuyorum. Normal bir şekilde kpss sınavına girmiş bir engelli olarak konuşuyorum. Benim yıllardır söylediğim bir cümle vardır. Bir gün bunu başaracağım ve engellile-re bu hakkı verdirteceğim. Engelli vatandaşlarımıza üniversiteye sınavsız geçiş hakkı vermek istiyo-rum. Siyasete girişte ki ilk yapmak istediğim şey buydu, çünkü ben şuna inanıyorum:Bir engellinin üniversite okuması, bir engelsizin üniversite okumasın-dan daha önemlidir bence. Engel-liyi okutabilmeniz lazım. Eğitim düzeyini yükseltebilmeniz lazım ki talep edebilsinler. Nasıl olacak bu: bedensel engelliye diyeceksiniz ki raporunda yüzde altmış ve üzeri engelli durumuna sahip olan diye-ceksiniz ve bütün görme engelliler diyeceksiniz . Engellilerin yaşadığı illerin, üniversitelerin, akla mantığa yatkın olduğu bölümlerinden bir yıl intibak yılı şartıyla sınavsız ge-

çiş hakkı verilecek. Mesela engel-linin bir tanesi dedi ki ‘’ben iktisat okumak istiyorum’’ dedi. Tamam kaydını yapalım ama bir yıl inti-bak. Nedir intibak: Birinci sınıfta göreceğin derslerden üç tanesini bu intibak yılında göreceksin,bu üç sınavı verebilirsen buyur birinci sınıf dan devam et, senin sınavın bu. Veremezsen kusura bakma üni-versite sınavında şansını denemeye devam et. Bunun projesi bu ve ben bunu başaracağım.

Nermin Çakır: Yine sizin gü-zel bir sözünüz “engellilerimize çıkın dışarıya yerel yönetimler göremedikleri bir şey için hizmet yürütemezler.” Engellilerimiz neler yapmalı?Ahmet Uğur Baran: Engelliler şunu yapmalı. Örneğin vergi dairesinde bir işi var, orası da merdivenli. Gitmeyeyim en iyisi deme bunu yapma. Git o merdivenin altına bağır çağır hepsini dışarıya çıkar. Talep et. Biz üniversitedeyken ar-kadaşlarımızla sosyal sorumluluk projesi yaptık. Kendi yaşadığımız semtlerde, bir arada olmamız şart değil , birbirimizden bağımsız dedik ki, girişi engelliye uygun olmayan kafeteryada çay kahve iç-miyoruz. Tamam mı tamam. Nasıl yapacağız. Öncelikle kafeye giriyo-ruz oturuyoruz. Garsona siparişten önce “engelliye uygun girişiniz var mı?” diye soruyoruz. Yok cevabını alırsak o restoranın ya da kafenin yetkilisini çağırıp “senin böyle bir girişin olmadığı için oturmaktan vazgeçtik” deyip kalkıp gidiyoruz. Biz bununla İzmir’de çok fazla yerin girişine rampa yaptırdık. Bu bir hareket. Nermin Çakır: Sesinizi duyur-madan nasıl icraata dökersiniz!!Ahmet Uğur Baran: Tabi ki o yüz-den talep etmek lazım . Farkında olmak lazım. Vicdanlı olmamız lazım. Vatandaş olarak da haya-tımızı kolaylaştırmak lazım. Me-sela arabamızı park ederken daha dikkatli olmamız lazım. Denetim mekanizmasından ziyade kendi içsel denetimimizi yürütebiliyor olmamız lazım. Şunu demeliyiz ben buraya park etmeyeyim. Benim iki dakikalık işim var deme. O yüzden talep etmek önemli. SO-KAĞA ÇIKMASI LAZIM, TALEP ETMESİ LAZIM.

Nermin Çakır: Sizi en çok kız-dıran şey nedir?Ahmet Uğur Baran: Ben kolay kolay kızan bir insan değilim. Kızsam da çok çabuk dile getiren insan değilim ama Büyükşehir Belediye Başkanımız Sayın Aziz Kocaoğlu’nun bir cümlesi var, ona çok kızmıştım. Basında da dile getirmiştim zaten. Biliyorsunuz ki hükümet yaşlılarımıza ve engelli-lerimize kart verdi, ücretsiz biniş kartı. Onunla alakalı şöyle bir cüm-le kurmuştu; “Yahu adam manzara izlemek için otobüse biniyor” çok kızmıştım çok aşırı tepki vermiş-tim. Hatta basından arkadaşlar fikrimi sorduğunda tek bir cümle söylemiştim; “Otobüse binerken Aziz Kocaoğlu’na mı soracağız” demiştim. Ben şuna çok kızıyorum. Benim hayattaki felsefem şu; bir hayvanda dahi olsa haksızlığa da-yanamıyorum. Bu haksızlık noktası benim kaldırabileceğim bir nokta değil. Yapmamaya çalışıyorum, elimden geldiğince dikkat etmeye çalışıyorum, çevreme de dikkat ettirmeye çalışıyorum. Bir hayvan ile başka bir hayvan arasında bile haksızlık gördüğümde dayanamı-yorum ve çok kızıyorum. En çok kızdığım şey haksızlık, haksızlığa uğratılmak.

Nermin Çakır: Bu işe girdiği-nizde amaçlarınız nelerdi, ne kada-rını gerçekleştirebildiniz?Ahmet Uğur Baran: Siyasete gir-memdeki amaç, benden sonraki gelecek nesil benim çektiklerimi çekmesin isterim. Bu yaşa zor geldik. Hepimiz evlatlarımızın iyi olmasını isteriz, uzun ömürlü, sağlıklı olmasını isteriz. Ben bir annenin duasından çok etkilen-miştim, ağlamıştım, kendime ge-lememiştim.”İnşallah yavrumdan önce ölmem, o benden önce ölür” demişti. Anneler bir daha böyle dualar etmesin diye de ben böyle bir işe girdim. Tüm engelleri kal-dırabilir miyim? Hayır kaldıramam ama en azından bir anneye bir daha böyle bir dua ettirmem diye düşünüyorum.

Nermin Çakır: Bu iş de yaşa-dığınız en kötü anı ve en güzel anı anlatabilir misiniz?Ahmet Uğur Baran: En kötü an. Ben zor durumda kalmamıştım, karşımdakinin zor durumundan dolayı kötü bir an yaşamıştım. Bir eve gittim. İl Başkanlığına atandığımın ilk yıllarıydı. Daha duygusallığı bitiremediğim yıllardı. Oturduk sohbet ettik birazcık. Ev ev demeye bin şahit isteyen bir yerdi. İçerden öyle bir koku geli-yor ki, yani tarif edebileceğim bir koku değil. Allah’ım bir şey var bu evde biri ölmüş diyorum. Ev sahibi teyzeye dedim ki, ”teyze içeride kim var?” ‘’ oğlum benim çocuk-larım var,’’ diye karşılık verdi. ‘’ Bakabilir miyim,’’ dedim “Tabi” dedi. İçeriye geçtim kapıyı açtım, gördüğüm manzaradan sonra gö-zümden yaşlar dökülmeye başladı, nutkum tutuldu. İki tane et parçası. Konuşabileceğim hiçbir şey yok. Konuşamıyorum. Kadına baktım, gazetelere baktım. ‘’ Bez alamı-

yorum ne yapayım,’’ dedi.’’ Bu saatten sonra nasıl yaşayabilirim’’ dedim kendi kendime, ‘’nasıl eve gidip o sıcak yatağa girebilirim, ye-mek yiyebilirim ‘’ diye düşündüm. Yaşadığım en kötü an oydu, benim için kırılma noktasıydı. Ve ben dedim ki doğru bir iş yapıyorum şu anda. Bu iş de benim param da gitsin, canım da gitsin, sağlığım da gitsin, hiç önemli değil ama benim burada bunu başarmam lazım. Ben o gün dedim ki ‘’ evet ben başarılı olacağım, ben insanlar için bir şey-ler yapacağım.’’ Benim yaşadığım en kötü an oydu, hiç unutamıyo-rum. Daha sonra kaymakamlık vs.. durumu düzelttik ama ya git-meseydim? Ya denk gelmeseydim. Ne olacaktı.Mine Sueri: Müracat etmemişler mi?Ahmet Uğur Baran: Çıkamıyor ki evden, iki tane zihinsel ve bedensel engelli çocuk, yüzer kilo olmuşlar zaten ekmek yemekten. Yani en kötü an buydu. En güzel an da şu: Eğlenceli bir andı o. 7 Haziran se-çimlerinde milletvekili aday adayı-yım. Kemalpaşa’da bir huzurevine ziyarete gittim. Hem yaşlı hem de engelli bakım tesisi. Orada ki en-gelli arkadaşları ziyaret edeceğim. Odalara tek tek giriyorum çıkıyo-rum . Selamlaşıyoruz, konuşuyo-ruz. Arkamdan bir bağırış duyu-yorum “getirin onu buraya çağırın onu buraya” diye. Nasıl bağırıyor parçalayacak kendini. Gidelim bir bakalım ne yapmışız. Gittim bir baktım’’ teyze ne yapıyorsun ‘’ dedim; “Senin yüzünden düştüm buralara” parçalayacak kendini çıktım güldüm. ‘’Teşekkür ettim toparlamışsınız teyzeyi’’ diye. Tabi teyze ile benim hikayem nasıl? Hatay Üçyol da ziyaret yapıyoruz. Ziyaretimizi bitirdik. Yolda İlçe Başkanımızla giderken bir koku geldi burnuma bende koku alırım yani, ya bu sokakta bir şey kokuyor mahalle başkanı ‘’başkanım bu mahallede çöp ev var ‘’dedi. ‘’ne çöp evi çöp ev mi kaldı?’’ Hadi bir bakalım aaa bir girdik 3 kız kardeş hiç evlenmemişler hayatlarında, çöpün içerisinde kalmışlar. Neyse zabıtayı çağırdık. Aile ve Sosyal Politikaları çağırdık, boşalttırdık, bunları kuruma yerleştirdik. O gün-den beri düzenlerini bozdum diye bana hırslanmışlar. Çok mutlu ol-dum o zaman, bağrışa maruz kalın-ca. O gün çok mutlu olmuştum işte o gün birinin hayatına dokunduk.Nermin Çakır: Okumaktan zevk aldığınız ,takipçisi olduğunuz bir köşe yazarı ve ya yazar var mıdır?Ahmet Uğur Baran: Ben kitap okumayı çok seviyorum, okuyorum da. Hani demiştim ya bir evinim noktasındayım diye. Şimdi bir kitap yazmak istiyorum, öyle bir projem var ama daha çerçevesini çizemedim. Çerçevesi o kadar geniş ki bir yeri daralttığımda diğer yerin hakkını yemiş gibi hissediyorum. Ben siyaset tarihini okumayı seviyorum. Siyasetin için-de olduğum için okuyorum belki, hiç düşünmemiştim ama o günleri bilmezsem ileriye dönük bir şey yapamam ki. Mesela şu an da 1945 sonrası çok partili sisteme geçişi ,o dönemleri okuyorum. Geçen kitap fuarına gittim orada biraz kitap aldım kendime. Arabam kitap doldu tek tek okuyacağım. Mesela şu anda Abdülhamit Kurt-larla Dans ı okuyorum. Geçenlerde aldığım değer verdiğim bir kitap Paradigmanın Çöküşü diye onu aldım elime, şöyle bir göz gezdir-dim. Ya dedim ’’ konuştuğumuz şeyleri yazmışlar’’ şu an konuştu-ğumuz şeyleri yazmişlar. Kapattım keşke buna başlasaymışım ilk önce dedim ; kenara koydum. Düzenli olarak takip ettiğim köşe yazarı yok. Bütün köşe yazarlarını okuyo-rum. Bize karşı olanı da okuyorum bizimle olanı da ki arada ki farkı göreyim. Kitaplarda da net, şunu seviyorum diyebileceğim yazar yok ama merak ettiğim konuyla alaka-lı yazarı öğrenip onun kitaplarını alıyorum. Görüşünün ne olduğunu çok da fazla düşünmüyorum, araş-tırmıyorum. Evet böyle bir kitap yazmış. Kitabı bitirdikten sonra düşüncesini araştırıyorum. Bu sefer karşıt düşüncedeki bir yazarın aynı şekilde yazmış olduğu kitabı alıp okuyorum. Sentezi bu şekilde çı-karmaya çalışıyorum.Nermin Çakır : Röportajımız maalesef burada sona erdi; bizlere söylemek istediğiniz son bir şeyler var mıdır?Ahmet Uğur Baran: Evet son ola-rak, son cümleniz nedir? Derseniz anlatayım. Ayvalık da Geleneksel Engelli Şenliği diye bir şenlik ya-pıyorlar. Eşim benim Ayvalık lı. O gün oradaydık tesadüf denk geldik. O sırada televizyon kanalından bir tanesi bana mikrofon uzattı. ‘’Engellilerle ilgili ne söylemek istersiniz ‘’dedi. Ben yarım saat falan peşlerinde dolaştım ‘diğer engellilere ne sordular ne cevap veriyorlar’ diye engelliler hep ser-zenişte; işte şunu yapamıyoruz, bunu yapamıyoruz gibi. Ben hep engelliliğin uç noktalarını görmeye çalıştım hani dedim ya Belediye Başkanına sorunum yok diye, hal-buki bir sürü sorunum vardı. Ben hep engelliliğin uç noktalarını görmeye çalıştım ve aklıma bir şey geldi orada bir cümle halinde de çıktı ağzımdan dedi ki ‘engelliler hakkında ne düşünüyorsunuz? ‘ ‘şimdi dedim bir farklı pencereden baktıracağım engelliye,’ ‘nedir’ dedi. ‘Hiç düşündünüz mü dünya üzerinde karşı cinsin eline bile do-kunamadan ölen engelliler var hiç düşündünüz mü? ‘ son cümlemde bu; hiç düşündünüz mü?...

SIYAH MAVI KIRMIZISARI

HAZİRAN 2017 www.engelsizbakis.com 07

SAYFA 07

Doğuştan ayaklarını kullanamayan İngiliz Rosa Spencer, Muğla’nın Fethiye ilçesinde yamaç paraşütüyle uçuş gerçekleştirdi.Yamaç paraşütüyle uçuş yapma hayali için yakınlarıyla ilçeye gelen doğuştan bedensel engelli 19 yaşındaki Spencer, yamaç paraşütü pilotu Mustafa Kemal Öztürk ile tandem (ikili) uçuş için Ölüdeniz Mahallesi’n-deki Babadağ’a çıktı. Diğer pilotların da yardımıyla hazırlıklarını tamamlayan ikili, bin 700 metrelik pistten uçuşunu gerçekleştirdi. Yaklaşık 30 dakika gökyüzünden Ölüdeniz manzarasını izleyen Rosa Spencer ve Öztürk, Bel-cekız Plajı’ndaki piste indi.Uçuş, pilot Öztürk tarafından aksiyon kamerasıyla kaydedildi. Gökyüzünde kaydedilen görüntülerde, Mustafa Kemal Öztürk’ün paraşütün kontrolünü Spencer’a verdiği görülüyor. İngiliz gencin, Öztürk’ün yönlendirmesiyle gökyüzünde aksiyon hareketleri gerçekleştirdiği de görün-tülere yansıyor.Rosa Spencer, gaze-tecilere yaptığı açıklamada, uçuşunun çok iyi olduğunu ve gökyüzünde harika zaman geçirdiğini dile getirdi.Daha önce ailesi yamaç paraşütü yaptığı için kendisinin de uçmak istediğini anlatan Spencer, “Ölüdeniz’in inanılmaz bir manzarası var. Daha önce hiç böyle bir yer görmemiştim. Ülkemde de bütün arkadaşlarıma yamaç paraşütü yapmalarını tavsiye edeceğim.” dedi.Pilot Öztürk ise yamaç paraşütünü hiç bacağı olmayan kişilerin de rahatlıkla yapabileceğini ifade etti.Yamaç para-şütünün sanıldığı kadar “tehlikeli” bir

spor olmadığını vurgulayan Mustafa Kemal Öztürk, şunları kaydetti: “Doğru havada, doğru önlemlerle yapıyorsanız bu sporun herhangi bir riski yok. Engelli İngiliz, uçuştan önce havada yapmak istediklerini bana anlatmıştı. Gökyüzün-de akrobasi hareketleri yaptı. Yeryüzün-de yapamadıklarını gökyüzünde yaptı. Onun bir hayalinin gerçekleşmesine vesile olduğum için çok mutluyum.”

Görme Engelliler Yüzme Milli Takımı, eylül ayında Meksika’da gerçekleştirilecek dünya şampiyonasına madalya hedefiyle hazır-lanıyor.Ordu Durugöl Olimpik Yüzme Havuzu’nda kampa giren milli takım kafilesinde, minik, yıldız, genç ve büyükler kategorisinde erkek ve bayanlarda 28 sporcu yer alıyor. 5 antrenörün katıldığı kamp, 10 gün sürecek.Milli Takımlar Teknik Direktörü Mahmut Karakollukçu, AA muhabirine yaptığı açıklamada, şu anda 3 sporcularının dünya kotasını geçerek eylül ayında yapılacak dünya şampiyonasına katılma hakkı elde ettiğini belirtti.Amaçlarının bu sayıyı temmuz ayında Almanya’da yapılacak kota yarışmasında 8’e çıkarmak olduğunu dile getiren Karakollukçu, bunun için ellerinden geleni yaptıklarını söyledi.Karakollukçu, 10 gün sürecek kamp sonunda sporculardan istedikleri verimi almayı bekledik-lerini ifade ederek, “Bütün sporcularımız azimleriyle bizleri mutlu ediyor. Antrenörlerimizin özverili çalışmalarıyla tüm sporcularımız eksiklerini gidermeye gayret ediyor.” dedi.Dünya şampiyonasını çok önemsediklerini vurgulayan Karakollukçu, “Çünkü burada elde edeceğimiz başarıyla 2020 olimpiyatlarındaki kota sayılarımız belli olacak. Bunun için umutlu olduğumuz genç sporcularımız var. Özellikle genç sporcularımız bunun bilinciyle büyük çaba sarf ediyor. Hepsinin motivasyonu üst düzeyde.” diye konuştu.Karakollukçu, kendilerinin de göreve yeni başladığını ancak kısa, orta ve uzun vadeli hedefleri belirlediklerini kaydederek, “Farklı sistemler kullanarak sporcularımızı hazırlıyoruz. Sporcularımıza bilimsel açıdan da yaklaşmaya çalışıyoruz. Kendilerine farklı test-leri uyguluyoruz. Eğer bu kamplardan istediğimiz sonucu alırsak hedeflerimize adım adım ulaşacağımızı düşünüyoruz.”

FATİH VAN BEYAZIT DURMAZ

ÇETİN ASLANMEHMET ŞİMŞEK

AHMET KAHYAÜMİT LAÇİN

GÖKHAN ASLANOĞLUBAKIRCILAR TOYOTA PLAZA

SÜLEYMAN AYAZMEHMET TEVFİK ÖZKAN

ÜMİT KAYABÜLENT BERBERGİLLİ

SONGÜL YALÇINNAZMİYE CANAN ZENGİNÖZGE NİHAL HATİPOĞLU

FATMA UZUNEKİN CİHAN

HASAN HÜSEYİN YARIMDÜNYAHÜSEYİN TOPTAŞLEYLA TAŞDELENTOLGA BAYKALBURAK LEVENT

YUNUS ÖZDENİZ RIDVAN USTA

ARTUN ÖZKAYA FERDA ÖNEY

MEVLÜT KAYADOĞAN MERTFATMA ÖNDERSALİH ÖZBEKERDAL KÜÇÜKMURAT YAMAN

MİNE CANUĞUR YILMAZ

SONGÜL DEMİRTAŞŞABAN MACİTMURAT KARAHARUN GÜLERSERKAN KIRCA

RAMAZAN AYDINMUSTAFA SEÇKİNGÖKHAN TATARCEMAL PAMUKMEHMET ÖZERERKAN ŞENGÜL

ŞERAFETTİN İSPALIHATİCE VE TUNAHAN SÜRÜCÜ

İZZETTİN SÜRÜCÜ

FERİDUN İŞÇİAHMET KENAN YILMAZ

ADİL GEÇERMEVLÜT BİRKANIM

LİVA PROJESİNAN ŞENER

JALE EYÜPAGİLGÜROL BÜTÜNONUR ERTAŞSELİM ÖZHANAZİZ ÇEÇEN

ERDAL TOKSOYÜNAL DALARGÜZİN TUGA

HACER ÇATALOĞLUKADİR KAPLANSİNAN DOĞAN

MURAT BAYSALBİLGİN KÖMÜRCÜ

DİLEK KUTLUEMRAH ÇALAPKULU

OYA GÜNEŞLİEYÜP POLAT

ŞEKERPINAR MAHALLESİ MUHTARLIĞIHALİL ÖZCAN

ZEYNEP SATICIHAKAN KESER

YEMENULLAH YÜKSEKHASAN BAŞARSALİH AKTAŞERDEM AYDINMURAT KESKİN

SERVET BAŞKAYAALİ KILIÇ

CEYHAN ACARİBRAHİM KARALARMUSTAFA ÇINAR

GÜRKAN İPEKNESLİHAN ÇETİNKAYA

CELAL KİPBURAK ŞENGÜLRECEP CEYLAN

AHMET ŞENEKİN CİHAN

ÜMRAN ÇOLAKATİLLA TEKİNEROL AYKUT

TAMER ÖNGÖRONUR KÖSEBALABANTUĞBA KAHRAMAN

ÖZMENT VURALMEHMET AKİF AVCITOLGA ALACAKAPI ZEYNEP HOCAOĞLUŞENAY SÖYLEMEZ

EMİNE AKKURTİSA İLHAN

ALİ TANYELİÖZGÜR METİN YEŞİL JTİ KARAMAN AİLESİ

BÜLENT AYKUTELİHANDAN TUZ

BAYKAL HANCIOĞLU MURAT YELKENRECEP ILIPINAR

ONUR TANMUHAMMET TURAN

ZUHAL BİLİRSELÇUK BİLGİ

MEHMET ULUKAYAOKTAY ALKAN

MURAT SEYHANBEYZA ÖZEL

HATİCE KAPLAN

EDA ÇELİKKURBAN SALMANLI

DURSUN ALİ KARABAŞAKHALİL GÜNDEŞHÜSEYİN ÇELİKİSMAİL AKAR

AKIN HARMANGÜLDEN ESRA EROĞLUSERHAT ŞAMİLOĞLU

HATİCE İSPİRLİADNAN BARAN

ORHAN MURAT DOĞANSEDA DAŞİKTUĞBA ÖCAL

MEHMET SEYİT ALKUŞERTUĞRUL TURAN TUĞRUL BATMAZCEM YÜCELGEN

BESİM KÖŞKEROĞLUSERDAR YEMİŞÇİGÖKHAN GÖKMEN

YUSUF SARIMEHMET ÖZLER YASEMİN ADALI

NURETTİN YILDIRIMMUHAMMET ALİ BAYBOSTANCI

İBRAHİM DEMİRELMÜSLÜM TEKSÖZ

SELİM KIVANÇCEVDET ONAYLI

ALİ KORAY ERDENAYHAN BİNBİR

İBRAHİM KURNAZFATİH ÇETİN

KUTLAY YILDIZHASAN HÜSEYİN KÖROĞLU

SİNAN ŞENOLEMİNE DİNÇNESİM URUT

ZÜBEYİR ÇAKIRŞANAL TRAKTÖR METİN ŞANAL

ZEKİ PETROL ZEKİ UÇARYAKUP DEMİREL

MUTLU DOĞALGAZDİLEK KESKİN

CELAL KİPTÜLAY ERGE

MURAT ÇELİK

HEDEF DÜNYA ŞAMPİYONASI

KAYSERİ’de merkez Kocasinan Mustafa Kemal Atatürk Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi öğrencisi kas hastası (serebral palsi) 18 yaşındaki Umay Ülkü Murat, mezuniyet sevinci yaşadı.Geçen 4 yıl boyunca okula annesi Çiğdem

Murat ile gidip gelen okulun 12-C Muhase-be Bölümü öğrencisi Umay Ülkü, arkadaş-ları ile birlikte kep ve cübbe giydi. Okulda düzenlenen mezuniyet töreninde diplo-masını almaya çağrılan ilk öğrenci olan Umay Ülkü, sahneye annesi ile çıktı. Okul Müdürü Osman Tuncer ve öğretmenlerine plaket veren engelli öğrenci, “Hocam beni her zaman desteklediniz. Size çok teşek-kür ederim hayatınız boyunca hep mutlu olun inşallah” dedi. Okul Müdürü Tuncer ise, “23 yıllık eğitimcilik hayatımda Milli Eğitim Bakanı’ndan, kaymakamlardan, müdürlerden ve öğrencilerden ödül aldım. Ancak en anlamlı ödülüm, Umay Ülkü’nün verdiği bu plaket oldu. Öğrencimize çok teşekkür ediyorum” diye konuştu.

Diplomasını aldıktan sonra arkadaşlarıyla birlikte kep fırlatan Umay Ülkü, mutlu ve heyecanlı olduğunu belirterek, “Herke-se çok çok teşekkür ederim” dedi. Anne Çiğdem Murat ise kızının mezun olmasının kendilerini çok sevindirdiğini kaydederek, “Dört yıldır okula kızımla birlikte gidip geldik. Artık, adeta birlikte mezun olduk. Çok mutluyum ve gururluyum” diye konuştu. Arkadaşları da Umay Ülkü’yü kutladı.

SIYAH MAVI KIRMIZISARISAYFA 08

Mine SUERİ

Merhaba,Sevgili okurlarım,Bizlere, gazetemize, yapmış olduğumuz güzel işlerde bizlere destek olan güzel insanlar,Lütfen önyargılarımızı bir kenara bırakıp karşımızdakine öyle bakalım, yargılamadan, eleştirmeden yapalım bunu. Şimdi bu nereden çıktı diyeceksiniz… Gün içerisinde o kadar farklı, bir o kadar şaşırtıcı olaylarla karşılaşıyoruz ki, az da olsa değinmek istedim. Bugün bir arkadaşımız yanıma gelip bana, görüşme gerçekleştirdiği bir destek-çimizin kendisine “siz dalgamı geçiyorsunuz? Sandalye gönderdiğiniz kişinin fotoğraflarında evinde plazma Tv olduğunu gördüm, plazması olan birinin ihtiyacı yoktur” gibi bir kaç söz sarf ettiğinden bahsetti. Sizlere şunu sormak istiyorum. Neden bir engeli olan kişinin ya da ailesinde engelli olan kişilerin çok müşkül ya da düşkün olmasını bekliyoruz ya da öyle görmek istiyoruz. Engelli bir çocuğa sahip olmanın ne demek olduğunu anlamanız açısından bir durup düşünmenizi ve empati yapmanızı istiyorum. Ömrünüz yettiği kadar engelli çocuğunuza bakacak ve sonrasında bana bir şey olursa evladım ne olacak endişesiyle yaşadığınızı düşünün. Ben bu durumu bizzat engelliler ve aileleri ile yaşadım ve fazlasıyla em-pati yaptım. Çevrenizde hiç engelli var mı? Varsa tek bir günü onlarla geçirin, bir güncük fazla değil. İnanın onları çok daha iyi anlayacak ve her şeyinizi vermeye hazır olacaksınız. Bir başka bize ulaşan bir destekçimiz de Akülü Sandalye alıp vermek istediğini söyledi. Fakat bir şartı vardı. O şart, vereceği kişi ya okuyor olacak, okula giderken kullanacak, ya da çalışan biri olacak işe giderken kullanacak ve yaşı küçük olacak v.s. v.s. v.s. bu örnekleri inanın çoğaltabiliriz. Evet tuttuğumuz kayıtlarımız var hangi ilde, ilçede, kimin neye ihtiyacı var ona göre yaşına aciliyet durumuna göre gönderim yapıyoruz. Gönderdikle-rimizin hiç biri okumuyor ve çalışamıyor. Çünkü onları o kadar görmezden gelmişiz , kendi hallerine bırakmışız ki, kaderlerine terk edilmiş bir şekilde kapatıyorlar kendile-rini evlerine. Cam kemik hastası bir arkadaşımla sohbet ederken şöyle demişti “ eğitimini tamamlamış, diksiyonu düzgün, giyimine özen gösteren bir tanıdığın var mı ? engelli kadrosu için personel arıyoruz “ diye soruyorlar bana. Bir çoğumuzun bildiği ya da bilmediği sebeplerden dolayı ne okuyorlar ne de çalışıyorlar. Tabii istisnalar var mutlaka kendisini engelli ya da hasta olarak tanımlama-yan ve bir çoğumuzun engelimiz olmamasına rağmen yapamayacağı işleri başarıyorlar. Örnek teşkil etmesi ve ilham vermesi amacıyla her sayımızda yer vermeye çalı-şıyoruz kendilerine. Bizler ve destekçilerimiz, okurlarımız elimizden geleni yapıyoruz. Tek bir engelli vatandaşımız bile topluma geri dönse, illa ki çalışmasına gerek Yok, sandalyesi ile dolaşmaya çıksa, hayatını kolaylaştıracak küçük bir dokunuş bile yapabilsek bizlere yeter. Belki işi-miz zor ancak bizi uğraşmamız gereken olaylardan çok, önyargılı insanlar yoruyor. Bir yardım yapılıyorsa şayet, bir destek veriliyorsa, elimi taşın altına ben de koyaca-ğım diyorsa bir insan, karşısındakinin yaşına, cinsiyetine, okuryazarlığına, ırkına bakmaz; hayatını nasıl daha da güzelleştirebilirim diye yollar aramaya bakar. Daha güzel “insanlarla” karşılaşmanız dileğiyle...Sevgiyle Kalın…..

İlla kibarakadamı yaşamalı?

Engelsiz Bakış Gazetesi ailesi olarak sizler-den aldığımız güç ve destek ile birçok engelli-nin hayatına dokunup daha umutla tutunmala-rına yardımcı oluyoruz. Gazetemiz siz duyarlı okuyucularımız ve takipçilerimizin desteğiyle her gün daha çok büyüyerek engellilerimiz ve sizlerin arasında köprü vazifesi görmeye devam ediyor ve edecek. Ekibimiz her gün eksilmeyen aynı hassasiyetle, yoğun mesai harcayarak, İmtiyaz Sahibimiz Mine SUERİ ile birlikte elinden gelenin en iyisini yapma-ya çalışarak, bize ulaşan onlarca engellinin taleplerini karşılamaya, öncelik vermeye bir nebze olsun sıkıntılarını azaltmak adına çalı-şıyoruz. Onların mutluluğu bizim yolumuzda umut kaynağımız oluyor. Öncelikle Engelsiz Bakış Gazetesini satın alan destekçilerimi-ze, Gazetemizin Genel Müdürümüz Hülya ÖZDEMİR’e, Sorumlu Müdürümüz Nermin ÇAKIR’a ve ekip arkadaşlarımız Merve Nur ÇELEBİ, Melek TIRPAN’na teşekkür ederiz. Çıkmış olduğumuz bu yolda bitmeyen destek-lerinizi arkamızda hissettiğimiz sürece umutla yüreklere dokunmaya devam edeceğiz…

Hatay Iskenderun’a da sandalyemiz ulaşmıştır. Gönderilen sandalyelerimizin teslimatından hiç bir kargo ücreti vs. alınmamaktadır.

Bir sandalyemiz daha sahibine ulaştı. Kilis

Musabeyli ye ulaşan sandalyemiz %90 engelli

16 yaşındaki Aslı kızımıza ulaştırıldı. Sağlıklı

günlerde kullanması dileğiyle.

İzmir Karşıyaka ya Selen kızımıza da san-dalyesini arkadaşlarımız Merve Nur ÇELE-Bİ ve Melek TIRPAN teslim ettiler.

İzmir Karabağlar A Vesile teyzemize de

kullanabileceği özelliklere sahip sandalyesi

ulaştırıldı...

İstanbul Kağıthane’ ye 6 yaşindaki evladı-mız Miran’a da sandalyesini ulaştırmanın mutluluğunu yaşıyoruz.....

Van İpekyolu’ na Özlem’e de sandalyesini ulaştırdık...

Engellilere yönelik hibe im-kanları hakkında bilgilendirme toplantısı düzenlendi. Toplan-tıda engellilerin kendi işini kurmaları için hazırlanacak proje hakkında bilgilendirme ve proje yazma eğitimi ile AB Hibe Programları bilgilendir-me eğitimi verildi.

Çalışma ve İş Kurumu İl Müdürlüğü, Ticaret ve Sanayi Odası Başkanlığı, Altı Nokta Körler Derneği Bingöl Şubesi ve Bingöl Engelliler Kültür Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği işbirliğinde, Engelli ve eski hükümlü çalıştırmayan işverenlerden tahsil edilen idari para cezaları fonundan engellilerin mesleki eğitim ve rehabilitasyonu ile işe ve işye-rine uyumlarının sağlanması ve kendi işini kurmaları için hazırlanacak proje hakkında bilgilendirme ve proje yazma eğitimi ile AB Hibe Prog-ramları bilgilendirme eğitimi

verildi.

Eğitime Altı Nokta Körler Derneği Bingöl Şubesi ve Bin-göl Engelliler Kültür Yardım-laşma ve Dayanışma Derneği üyesi engelliler katıldı.

36 BİN LİRA HİBE İMKÂNI

İŞKUR adına sunum yapan İŞKUR Şube Müdürü Ercan Gön, İŞKUR’un Engellilerin kendi işini kurmalarına yönelik projeler hakkında bilgi verdi. Proje kapsamında 36.000 TL’ye kadar geri ödemesiz hibe desteği verileceğini ifade eden Gön, bu miktarın en fazla 2.000 TL’sinin kuruluş işlem-leri desteği, en fazla 4.000 TL’sinin işletme giderleri des-teği, en fazla 30.000 TL’sinin kuruluş desteği (makine, teç-hizat, yazılım, donanım, ofis malzemesi) gibi maliyetlerden oluştuğunu belirtti. Proje teklif

dosyasında hangi belgelerin olması gerektiğinin de anlatıl-dığı eğitimde kurulacak işin konusu ile ilgili mesleki belge ile girişimcilik sertifikasının zorunlu olduğu da belirtildi. Eğitimde ayrıca bu kapsam-daki proje yazma eğitimi de verilerek engellilerin kendi işini kurmaları teşvik edildi.

Etkinlikte ayrıca Bingöl Üni-versitesinde akademik perso-nel olarak görev yapan Uzman Semra Çamuka tarafından engellilere yönelik AB destekli projeler hakkında bilgi verildi.

Eğitim sonrasında Altı Nokta Körler Derneği Bingöl Şubesi Başkanı Mücahid Korkutata ve Bingöl Engelliler Kültür Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği Başkanı Bahattin Tüz tarafından projeler hakkında eğitim veren Ercan Gön ve Semra Çamuka’ya teşekkürle-rini iletti.

Şanlıurfa Birecik’e 8 yaşındaki Hira

kızımıza da ihtiyacı doğrultusunda

YÜRÜTEÇ gönderilmiştir. Temenni-

miz en kısa zamanda faydasını görüp

iyileşme sürecinin hızlanmasıdır..jpeg