mtso haber sayı 300

8
CMYK M ersin Ticaret ve Sanayi Oda- sı’nın (MTSO), Milli Eğitim İl Müdürlüğü işbirliğiyle hazırladığı proje çerçevesinde okul bahçesi- ne kışlık sebze eken Yahya Günsür Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi öğrencileri toprağa dokunmanın he- yecanını yaşadı. Hedef, proje kapsa- mında gençleri erken yaşta ekolojik tarımla tanıştırmak, doğal gıda tü- ketimi ile ilgili duyarlılığı, toprağın önemi ve kalıntı konusundaki far- kındalığı artırmak. Türkiye geneline yayılması planlanan projenin ikinci ayağında benzer bir uygulama Ka- zanlı İlköğretim Okulu’nda gerçek - leştirilecek. ‘Çiſtçiliğe Başladık’, ‘Kendin Ye- tiştir Kendi Ye’ sloganlarıyla yola çıkılan projenin sponsorları Ekol Fide ile Ekotar Kontrol ve Sertifi- kasyon Kuruluşu oldu. Kış bitkile- rinin dikiminin ardından Ekotar Sertifikeri Mehmet Eryılmaz okul- da gerçekleştireceği bir seminer ile öğrencilere ekolojik tarım uy- gulamaları hakkında bilgi verecek. Ekolojik tarımda bitki besleme, sulama yöntemlerini anlatarak, ekolojik tarımın önemine deği- necek. Lise öğrencilerinin marul, karnabahar ve kara lahana gibi kış sebzelerini okul bahçesine dikme- si etkinliğe, MTSO, Milli Eğitim İl Müdürlüğü, Tarım İl Müdürlüğü, belediye ve okul yetkilileri katıldı. İlk sebzeler ise projenin oluşumuna öncülük eden Remziye Günay Eryıl- maz anısına dikildi.’ YAYIN ADI VE SAYFA NO Türkiye, iç piyasayı canlandırmaya odaklanacak Süs Bitkileri Üreticileri Birliği Genel Kurulu yapıldı İçeriden dışarı fotoğraf köprüsü Tüm üyelerimizin ve Mersinlilerin yeni yılı kutlu olsun Akaryakıtçılar fiyat metodolojisinden şikayetçi > 7’de > 7’de > 5’te > 8’ de > 5’te > 5’te > 6’da Hasan ENGİN 14 No’lu İnşaat ve Emlak Komitesi Başkanı Kentsel dönüşüm ekonomiyi canlandırır Eşref AKDOĞAN 10 No’lu Akaryakıt, LPG, Madeni Yağ ve Enerji Meslek Komitesi Başkanı Mersin, 94 yaşında >4’te >5’te > 2’de “Sadece levha sektörüne yönelik üretim kerestecilik sektörünü bitirir” Terör mağduru nakliyeci destek bekliyor Çalışma süreleri değişiyor > 3’te Daralan dünya ekonomisinde hızla büyüyen pazar: HİNDİSTAN Bölgede kombine taşımacılık gelişecek Sanayileşme adına büyük adımlar atılacak Yeni Sanayi Devrimine hazır mıyız? Endüstri 4,0 geliyor… > 3’te Şerafettin AŞUT MTSO Yönetim Kurulu Başkanı >2,’de > 2’de www.mtso.org.tr | YIL: 18 | SAYI: 300 | 3-16 OCAK 2016 Öğrenciler toprağa dokundu Şehirleşmenin getirdiği betonlaşma tüm kentleri olumsuz etkiliyor. Doğallıktan uzaklaşan üretim yöntemleri ise bir diğer sorun. Tarımdaki bilinçsiz uygulamaların sıkıntılarını ortadan kaldırmak, yeni neslin erken yaşta toprakla tanışmasını sağlayıp doğa sevgisini aşılamak adına ‘Okullarda Ekolojik Tarımın Yaygınlaştırılması’ Projesi hayata geçirildi. M ersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) 10 No’lu Akaryakıt, LPG, Madeni Yağ ve Enerji Meslek Komitesi, Enerji Piyasası Denetleme Kurulu’nun (EPDK) kararı ile pompa fiyatlarını oluşturan metodolojiden şikayetçi. Türkiye’de fiyatlar belirle- nirken Kuzey Batı Avrupa’nın değil, Akdeniz (CIF-MED) piyasasının ör- nek alınması isteniyor. MTSO 10 No’lu Komite Başkanı Eşref Akdoğan, Komite çalışmaları hak - kında bilgi vererek sektöre ilişkin değerlendirmeler yaptı. Komite bün- yesinde akaryakıt istasyon bayileri, LPG ve madeni yağ satışı yapan fir- maların yer aldığını anlatan Akdo- ğan, 500’ün üzerinde üyeleri bulun- duğunu söyledi. Mersin’in akaryakıt sektöründe Türkiye’nin önde gelen illeri arasında yer aldığını dile ge- tiren Akdoğan, nüfus oranına göre istasyon sayısına bakıldığında Mer- sin’in ilçeleriyle birlikte Türkiye’de Konya’dan sonra ikinci sırada yer aldığını anlattı. T üm Türkiye’de olduğu gibi Mer- sin’de de 2015’in ekonomik açı- dan sıkıntılı geçtiğini kaydeden Mer- sin Ticaret ve Sanayi Odası 14 No’lu İnşaat ve Emlak Komitesi Başkanı Hasan Engin, 2016’da Mersin ekono- misini canlandırabilecek en önemli sektörün inşaat olduğunu ve kentsel dönüşümle piyasalara hareket gele- bileceğini söyledi. Bölgede yaşanan karışıklıklar nede- niyle ihracatın sıkıntıya girdiğine, tarım sektöründe önemli kayıplar yaşandığına dikkat çeken Engin, ekonomiye hareketi getirecek en önemli sektörün inşaat olabileceğini bildirdi. Hükümetin de gelecek yıl için ekonomiyi iç piyasa ile canlan- dırmaya odaklandığını ifade eden Engin, Mersin’in de bu dönemde kentsel dönüşüme ağırlık vermesi gerektiğini anlattı. Komite çalışmaları hakkında bilgi veren Hasan Engin, ardından sektöre ilişkin değerlendirmeler yaptı. Komite bünyesinde müteahhitler, kooperatifler ve emlakçıların bulun- duğunu bildiren Engin, üye sayıları- nın 1700’e yaklaştığını söyledi. H indistan, ekonomik açıdan en uç noktaların bir arada yaşan- dığı ülkelerden biri. Kırsalda dün- yanın en kötü insani gelişim indeks- lerinin bazılarına sahip olduğu gibi çok sayıda yüksek nitelikli işgücüne ve birkaç tane uluslararası endüst - riyel gruba da sahip. Ekonomisinde orta sınıfın en zekilerini çalıştıran modern ve küresel rekabet gücüne sahip, bilgiye dayalı hizmetler sektö- rünü de çoğunlukla az eğitimli işgü- cünün çalıştığı ve rekoltesi yağışlara bağlı tarım sektörünü de görmek mümkün. Ticari açıdan bakıldığında 1,3 milyara yaklaşan nüfusuyla Hin- distan’da her ne kadar yoksul kesim önemli bir yer tutsa da ülke, yoksul değil, satın alma gücüne sahip 200- 300 milyon tüketicinin yaşadığı önemli bir pazar olarak değerlendiri- lebilir. Fortune Dergisi’nin analizine göre 2016’da Hindistan büyümenin kralı olacak. Uluslararası Para Fonu (IMF) da Hindistan ekonomisinin bu yıl yüzde 7,3 ile Çin’den daha hızlı büyümesini bekliyor. Ekonomi ve İş Dünyası Araştırma Merkezi’nin ha- zırladığı bir rapora göre ise 2 trilyon doları geçen ekonomik büyüklüğü ile Hindistan’ın 2030’da GSYH’sinin 10 trilyon 133 milyar dolara çıkması ve dünyanın 3’üncü büyük ekono- misi haline geleceği tahmin ediliyor. T CDD Yenice Lojistik Merkezi ilk etabı tamamlandı. Planlanan takvime göre 2017’de ikinci etabın da sona ermesinin ardından kara ve denizyolu taşımasında güçlü olan Çukurova Bölgesi, demiryo- lu taşımasındaki ağırlığını da ar- tırarak kombine taşımacılığında önemli bir avantaj elde edecek. Mersin Ticaret ve Sanayi Odası Yö- netim Kurulu Üyeleri, ilgili Meslek Komitesi Üyeleri, Deniz Ticaret Oda- sı, Mersin Ticaret Borsası ve Mersin Limanı yetkilileri TCDD Yenice Lojis- tik Merkezi’ni ziyaret ederek yatırım- ların son durumuyla ilgili bilgi aldı. Çalışmaların devam ettiği sahada incelemeler yapan ekibe bilgi veren TCDD 6. Bölge Müdür Yardımcısı Oğuz Saygılı, 415 bin metrekare alan üzerine kurulan merkez tamamlan- dığında yıllık 1 milyon ton taşıma yapmasının beklendiğini söyledi. Kurulan merkezin bölge için önemi- ne değinen Saygılı şu bilgileri verdi: “Yenice Lojistik Merkezi; Mersin Tar- sus Organize Sanayi Bölgesi, Mersin Limanı, Adana OSB ve diğer çevre il- lerden gelen yüklerin tek merkezden dağıtımını sağlamak amacıyla bölge- sel anlamda demiryolu yük taşıma- cılığı için oldukça önem taşıyor. Pro- jenin ilk etabı tamamlandı ve ikinci etap ihale çalışmaları devam ediyor.” Tarihin ilk güzellik yarışması ve Üç Güzeller > 5’te M TOSB Yönetimi; yeni yılda kent - te sanayinin gelişmesi adına ça- lışmalarını sürdürüyor. Bir taraſtan yeni organize sanayi bölgesi kurma çalışmaları devam ederken diğer taraſtan sanayici mevcut OSB’nin otoban bağlantısının gerçekleştiril- mesini istiyor. 2016’da MTOSB’nin gelişeceğini, daha güçlü bir altyapı- ya kavuşacağını umut ettiklerini an- latan MTOSB Yönetim Kurulu Baş- kanı Sabri Tekli, “Şartlar ne olursa olsun küçülmeden yana değiliz, sa- nayicimize yeni pazarlar, iş sahaları açmak için yönetim kurulu olarak çalışmalarımız sürecek” dedi. Kent ekonomisini canlandırmak istihdam istatistiklerini yukarı çekmek adına sanayicinin ihtiyaç duyduğu rahat çalışma zeminini hazırlama mü- cadelesi verdiklerine dikkat çeken Tekli, “Mersin’in gelişimi açısından sanayinin gelişmesi şart” dedi. 200 firmanın yatırım için yer tale- binde bulunduğunu hatırlatan Tekli, yeni yılda, yeni yatırım alanlarının oluşturulması yönündeki çalışmala- ra ağırlık vereceklerini söyledi. M ersin, tarihte ilk yerini M.Ö. 8. yüzyılda alıyor. Kilikya olarak adlandırılan Mersin’in bu ilk ismini, Asurî yazıtları üzerinde öğreniyoruz. Yumuktepe ve Gözlükule’de yapılan kazılar, Mersin’in Neolatik dönem- den bu yana yerleşim yeri olduğunu ortaya koyuyor. Antik Yunan dö- neminde, şehrin adı Zephyriondu. Antik kaynaklara göre şehirde tica- ret yapılıyordu. Daha sonra Kilikya, Roma eyaletinin bir parçası haline geldi. 1517’de, Osmanlı İmparatorlu- ğu’na katıldı. Amerika İç Savaşı sıra- sında, Çukurova bölgesinde üretilen pamuk, önemli bir ticaret malı ha- line geldi. Bölgede üretilen pamuk deniz yoluyla Mersin’den ihraç edil- di. 1866’da Mersin genişledi ve şehir önemli bir ticaret merkezi oldu. Bunun üzerine 18 Aralık 1886’da Mersin’in önde gelen tüccarları bir araya gelerek, ‘Mersin Ticaret Mecli- si’ adıyla, bugünkü Mersin Ticaret ve Sanayi Odası’nı kurdu.

Upload: mersin-tso

Post on 25-Jul-2016

237 views

Category:

Documents


7 download

DESCRIPTION

Mersin Ticaret ve Sanayi Odası Haber Gazetesi Yıl: 18 Sayı: 300 / 3 - 16 Ocak 2016

TRANSCRIPT

Page 1: MTSO Haber Sayı 300

CMYK

Mersin Ticaret ve Sanayi Oda-sı’nın (MTSO), Milli Eğitim İl

Müdürlüğü işbirliğiyle hazırladığı proje çerçevesinde okul bahçesi-ne kışlık sebze eken Yahya Günsür Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi öğrencileri toprağa dokunmanın he-yecanını yaşadı. Hedef, proje kapsa-mında gençleri erken yaşta ekolojik tarımla tanıştırmak, doğal gıda tü-

ketimi ile ilgili duyarlılığı, toprağın önemi ve kalıntı konusundaki far-kındalığı artırmak. Türkiye geneline yayılması planlanan projenin ikinci ayağında benzer bir uygulama Ka-zanlı İlköğretim Okulu’nda gerçek-leştirilecek.

‘Çiftçiliğe Başladık’, ‘Kendin Ye-tiştir Kendi Ye’ sloganlarıyla yola

çıkılan projenin sponsorları Ekol Fide ile Ekotar Kontrol ve Sertifi-kasyon Kuruluşu oldu. Kış bitkile-rinin dikiminin ardından Ekotar Sertifikeri Mehmet Eryılmaz okul-da gerçekleştireceği bir seminer ile öğrencilere ekolojik tarım uy-gulamaları hakkında bilgi verecek. Ekolojik tarımda bitki besleme, sulama yöntemlerini anlatarak,

ekolojik tarımın önemine deği-necek. Lise öğrencilerinin marul, karnabahar ve kara lahana gibi kış sebzelerini okul bahçesine dikme-si etkinliğe, MTSO, Milli Eğitim İl Müdürlüğü, Tarım İl Müdürlüğü, belediye ve okul yetkilileri katıldı. İlk sebzeler ise projenin oluşumuna öncülük eden Remziye Günay Eryıl-maz anısına dikildi.’

YAYIN ADI VE SAYFA NO

Türkiye, iç piyasayı canlandırmaya odaklanacak

Süs Bitkileri Üreticileri Birliği Genel Kurulu yapıldı

İçeriden dışarı fotoğraf köprüsü

Tüm üyelerimizin ve Mersinlilerin yeni yılı kutlu olsun

Akaryakıtçılar fiyat metodolojisinden şikayetçi

> 7’de

> 7’de

> 5’te

> 8’ de

> 5’te

> 5’te

> 6’da

Hasan ENGİN14 No’lu İnşaat ve Emlak Komitesi Başkanı

Kentsel dönüşüm ekonomiyi canlandırır

Eşref AKDOĞAN10 No’lu Akaryakıt, LPG, Madeni Yağ ve Enerji Meslek Komitesi Başkanı

Mersin, 94 yaşında

>4’te >5’te > 2’de

“Sadece levha sektörüne yönelik üretim kerestecilik sektörünü bitirir”

Terör mağduru nakliyeci destek bekliyor

Çalışma süreleri değişiyor

> 3’te

Daralan dünya ekonomisinde hızla büyüyen pazar: HİNDİSTAN

Bölgede kombine taşımacılık gelişecek

Sanayileşme adına büyük adımlar atılacak

www.mtso.org.tr | YIL: 17 | SAYI: 298 | 6-19 ARALIK 2015> 3’te

Yeni Sanayi Devrimine hazır mıyız?Endüstri 4,0 geliyor…

> 3’te

Şerafettin AŞUTMTSO Yönetim Kurulu Başkanı

>2,’de > 2’de

www.mtso.org.tr | YIL: 18 | SAYI: 300 | 3-16 OCAK 2016

Öğrenciler toprağa dokundu Şehirleşmenin getirdiği betonlaşma tüm kentleri olumsuz etkiliyor. Doğallıktan uzaklaşan üretim yöntemleri ise bir diğer sorun. Tarımdaki bilinçsiz uygulamaların sıkıntılarını ortadan kaldırmak, yeni neslin erken yaşta toprakla tanışmasını sağlayıp doğa sevgisini aşılamak adına ‘Okullarda Ekolojik Tarımın Yaygınlaştırılması’ Projesi hayata geçirildi.

Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) 10 No’lu Akaryakıt,

LPG, Madeni Yağ ve Enerji Meslek Komitesi, Enerji Piyasası Denetleme Kurulu’nun (EPDK) kararı ile pompa fiyatlarını oluşturan metodolojiden şikayetçi. Türkiye’de fiyatlar belirle-nirken Kuzey Batı Avrupa’nın değil, Akdeniz (CIF-MED) piyasasının ör-nek alınması isteniyor.

MTSO 10 No’lu Komite Başkanı Eşref Akdoğan, Komite çalışmaları hak-kında bilgi vererek sektöre ilişkin

değerlendirmeler yaptı. Komite bün-yesinde akaryakıt istasyon bayileri, LPG ve madeni yağ satışı yapan fir-maların yer aldığını anlatan Akdo-ğan, 500’ün üzerinde üyeleri bulun-duğunu söyledi. Mersin’in akaryakıt sektöründe Türkiye’nin önde gelen illeri arasında yer aldığını dile ge-tiren Akdoğan, nüfus oranına göre istasyon sayısına bakıldığında Mer-sin’in ilçeleriyle birlikte Türkiye’de Konya’dan sonra ikinci sırada yer aldığını anlattı.

Tüm Türkiye’de olduğu gibi Mer-sin’de de 2015’in ekonomik açı-

dan sıkıntılı geçtiğini kaydeden Mer-sin Ticaret ve Sanayi Odası 14 No’lu İnşaat ve Emlak Komitesi Başkanı Hasan Engin, 2016’da Mersin ekono-misini canlandırabilecek en önemli sektörün inşaat olduğunu ve kentsel dönüşümle piyasalara hareket gele-bileceğini söyledi.

Bölgede yaşanan karışıklıklar nede-niyle ihracatın sıkıntıya girdiğine, tarım sektöründe önemli kayıplar yaşandığına dikkat çeken Engin, ekonomiye hareketi getirecek en

önemli sektörün inşaat olabileceğini bildirdi. Hükümetin de gelecek yıl için ekonomiyi iç piyasa ile canlan-dırmaya odaklandığını ifade eden Engin, Mersin’in de bu dönemde kentsel dönüşüme ağırlık vermesi gerektiğini anlattı.

Komite çalışmaları hakkında bilgi veren Hasan Engin, ardından sektöre ilişkin değerlendirmeler yaptı.

Komite bünyesinde müteahhitler, kooperatifler ve emlakçıların bulun-duğunu bildiren Engin, üye sayıları-nın 1700’e yaklaştığını söyledi.

Hindistan, ekonomik açıdan en uç noktaların bir arada yaşan-

dığı ülkelerden biri. Kırsalda dün-yanın en kötü insani gelişim indeks-lerinin bazılarına sahip olduğu gibi çok sayıda yüksek nitelikli işgücüne ve birkaç tane uluslararası endüst-riyel gruba da sahip. Ekonomisinde orta sınıfın en zekilerini çalıştıran modern ve küresel rekabet gücüne sahip, bilgiye dayalı hizmetler sektö-rünü de çoğunlukla az eğitimli işgü-cünün çalıştığı ve rekoltesi yağışlara bağlı tarım sektörünü de görmek mümkün. Ticari açıdan bakıldığında 1,3 milyara yaklaşan nüfusuyla Hin-distan’da her ne kadar yoksul kesim

önemli bir yer tutsa da ülke, yoksul değil, satın alma gücüne sahip 200-300 milyon tüketicinin yaşadığı önemli bir pazar olarak değerlendiri-lebilir. Fortune Dergisi’nin analizine göre 2016’da Hindistan büyümenin kralı olacak. Uluslararası Para Fonu (IMF) da Hindistan ekonomisinin bu yıl yüzde 7,3 ile Çin’den daha hızlı büyümesini bekliyor. Ekonomi ve İş Dünyası Araştırma Merkezi’nin ha-zırladığı bir rapora göre ise 2 trilyon doları geçen ekonomik büyüklüğü ile Hindistan’ın 2030’da GSYH’sinin 10 trilyon 133 milyar dolara çıkması ve dünyanın 3’üncü büyük ekono-misi haline geleceği tahmin ediliyor.

TCDD Yenice Lojistik Merkezi ilk etabı tamamlandı. Planlanan

takvime göre 2017’de ikinci etabın da sona ermesinin ardından kara ve denizyolu taşımasında güçlü olan Çukurova Bölgesi, demiryo-lu taşımasındaki ağırlığını da ar-tırarak kombine taşımacılığında önemli bir avantaj elde edecek. Mersin Ticaret ve Sanayi Odası Yö-netim Kurulu Üyeleri, ilgili Meslek Komitesi Üyeleri, Deniz Ticaret Oda-sı, Mersin Ticaret Borsası ve Mersin Limanı yetkilileri TCDD Yenice Lojis-tik Merkezi’ni ziyaret ederek yatırım-ların son durumuyla ilgili bilgi aldı. Çalışmaların devam ettiği sahada incelemeler yapan ekibe bilgi veren

TCDD 6. Bölge Müdür Yardımcısı Oğuz Saygılı, 415 bin metrekare alan üzerine kurulan merkez tamamlan-dığında yıllık 1 milyon ton taşıma yapmasının beklendiğini söyledi. Kurulan merkezin bölge için önemi-ne değinen Saygılı şu bilgileri verdi: “Yenice Lojistik Merkezi; Mersin Tar-sus Organize Sanayi Bölgesi, Mersin Limanı, Adana OSB ve diğer çevre il-lerden gelen yüklerin tek merkezden dağıtımını sağlamak amacıyla bölge-sel anlamda demiryolu yük taşıma-cılığı için oldukça önem taşıyor. Pro-jenin ilk etabı tamamlandı ve ikinci etap ihale çalışmaları devam ediyor.”

Tarihin ilk güzellik yarışması ve Üç Güzeller

> 5’te

MTOSB Yönetimi; yeni yılda kent-te sanayinin gelişmesi adına ça-

lışmalarını sürdürüyor. Bir taraftan yeni organize sanayi bölgesi kurma çalışmaları devam ederken diğer taraftan sanayici mevcut OSB’nin otoban bağlantısının gerçekleştiril-mesini istiyor. 2016’da MTOSB’nin gelişeceğini, daha güçlü bir altyapı-ya kavuşacağını umut ettiklerini an-latan MTOSB Yönetim Kurulu Baş-kanı Sabri Tekli, “Şartlar ne olursa olsun küçülmeden yana değiliz, sa-nayicimize yeni pazarlar, iş sahaları açmak için yönetim kurulu olarak

çalışmalarımız sürecek” dedi. Kent ekonomisini canlandırmak istihdam istatistiklerini yukarı çekmek adına sanayicinin ihtiyaç duyduğu rahat çalışma zeminini hazırlama mü-cadelesi verdiklerine dikkat çeken Tekli, “Mersin’in gelişimi açısından sanayinin gelişmesi şart” dedi.

200 firmanın yatırım için yer tale-binde bulunduğunu hatırlatan Tekli, yeni yılda, yeni yatırım alanlarının oluşturulması yönündeki çalışmala-ra ağırlık vereceklerini söyledi.

Mersin, tarihte ilk yerini M.Ö. 8. yüzyılda alıyor. Kilikya olarak

adlandırılan Mersin’in bu ilk ismini, Asurî yazıtları üzerinde öğreniyoruz. Yumuktepe ve Gözlükule’de yapılan kazılar, Mersin’in Neolatik dönem-den bu yana yerleşim yeri olduğunu ortaya koyuyor. Antik Yunan dö-neminde, şehrin adı Zephyriondu. Antik kaynaklara göre şehirde tica-ret yapılıyordu. Daha sonra Kilikya, Roma eyaletinin bir parçası haline geldi. 1517’de, Osmanlı İmparatorlu-

ğu’na katıldı. Amerika İç Savaşı sıra-sında, Çukurova bölgesinde üretilen pamuk, önemli bir ticaret malı ha-line geldi. Bölgede üretilen pamuk deniz yoluyla Mersin’den ihraç edil-di. 1866’da Mersin genişledi ve şehir önemli bir ticaret merkezi oldu.

Bunun üzerine 18 Aralık 1886’da Mersin’in önde gelen tüccarları bir araya gelerek, ‘Mersin Ticaret Mecli-si’ adıyla, bugünkü Mersin Ticaret ve Sanayi Odası’nı kurdu.

Page 2: MTSO Haber Sayı 300

CMYKYAYIN ADI VE SAYFA NO

2 YIL: 18 | SAYI: 300 |3-16 OCAK 2016 | www.mtso.org.tr

MERSİN TİCARET VE SANAYİ ODASI’NDAN

ÜYELERE DUYURU

5174 Sayılı Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği ile Odalar ve Borsalar Kanunu’nun 24 ve 25. Maddelerine göre yıllık aidat ve munzam aidat Haziran ve Ekim ayları içinde iki eşit taksitte ödenmektedir. Süresi içinde öden-meyen aidat ve munzam aidatlara 6183 sayılı Amme Alacakları Tahsili Usulü Hakkında Kanun gereğince ay-lık %1,40 oranında gecikme cezası uygulanmaktadır.

Vadesi geçen aidat-munzam aidatlar Oda veznelerimize T.İş Bankası, Garanti Bankası ve Yapı Kredi Bankası kre-

di kartları ile 6 taksitte ödenebilir.

Ayrıca Odamız web sayfasından (www.mtso.org.tr.) ve www.vatandas.mtso.org.tr adresinden Garanti Bankası

kredi kartı ile 6 taksitte ödenebilmektedir.

Sayın üyelerimize duyurulur.

Turkuvaz Matbaa Yayıncılık A.Ş.Ceyhan Yolu Üzeri 5.km

Yüreğir / ADANA0322 346 30 93

Atatürk Caddesi MTSO Hizmet BinasıKat: 2-3-4 / MERSİN

Derya GÜLEÇMüzeyyen AŞKAR

Şerafettin AŞUT

Tel: 0324 238 95 00 ( 10 Hat )238 56 56 ( 3 Hat ) - 238 98 00

A. Kadir DÖLEK

“Dışarıdan İçeri, İçeriden Dışarı Fotoğraf Köprüsü” isimli fotoğ-

raf sergisi, Türkiye’nin değişik illerinde yer alan 30 cezaevinden 55 tutsağı ve 55 fotoğraf sanatçı-sını bir araya getirdi. Mersin Tica-ret ve Sanayi Odası (MTSO) Sanat Galerisi’nde açılışı gerçekleşen sergiye, sanatseverler yoğun ilgi gösterdi.

Mahpusların sesini fotoğrafların diliyle dışarıdaki insanlara du-yurmak amacıyla 55 fotoğraf sa-natçısı, 55 mahpusla buluşarak, “Dışarıdan İçeri, İçeriden Dışarı Fotoğraf Köprüsü” isimli bir ser-giye imza attı. Görülmüştür ekibi ile Redfotoğraf Grubunun işbirli-ğinde açılışı gerçekleşen sergide, 55 eser yer alıyor. Amaç, kolektif bir fotoğraf projesi olarak düzen-lenen sergide, mahpusların sesini fotoğrafların diliyle dışarıdaki in-sanlara duyurmak.

Grup adına açıklama yapan, eski bir mahpus ve yazar olan Adil Okay, Redfotoğraf Grubu ile bir-likte bir proje yürüttüklerini ve bu projeyle dışarıdaki insanların

içerideki insanlarla iletişim ha-linde kalmalarını sağlamak iste-diklerini söyledi. Projeye 2015 Temmuz ayında başladıklarını ve 6 ay sonunda bu fotoğraf sergisini açmayı başardıklarının aktaran Okay, Redfotoğraf Grubu’ndan 55 fotoğraf sanatçısının çektiği fotoğrafları, 55 tutsağa yollayarak yorumlamalarını istediklerini an-lattı. Bugün hapishanelerde 173 bin mahpusun olduğuna dikkat çeken Okay; “Yıllardan beri mah-puslarla yazışıyoruz. Gün geçtikçe sayımız arttı ve Görülmüştür Eki-bini kurduk. Hapishanede mek-tupların üzerlerinde görülmüştür mührü yer alır, bizim adımız da oradan geliyor. Tüm fotoğrafçıla-rımız bu işi gönüllü olarak yapı-yorlar. Ben Mersin’de yaşadığım için ilk sergimizi burada açmak istedik” diyerek serginin ilerle-yen dönemlerde başka illerde de açmayı planladıklarını anlattı.

7 Ocak 2016 tarihine kadar açık kalacak olan sergi hafta içi 18.00’e kadar, Cumartesi günleri ise 10.00 ile 17.00 saatleri arasın-da ziyaret edilebilir.

İçeriden dışarı fotoğraf köprüsü

Mersin Ekonomi Platformu (MEP) Dönem Başkanı Akdeniz

Girişimcileri Proje Derneği (AGİP) Başkanı Hanife Körünoğlu oldu.

Körünoğlu Yönetim Kurulu Üyeleri Armağan Öner, Yalçın Darıcı, Öz-can Deniz ve Sadık Özkan ile birlik-te Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) Yönetim Kurulu Başkanı Şe-

rafettin Aşut’u ziyaret etti. Kent so-runlarının çözümü için önümüzdeki süreçte gerçekleştirilecek lobi faa-liyetlerinin konuşulduğu görüşme sonrasında kısa bir açıklama yapan yeni MEP Başkanı Körünoğlu, “Bi-zim kurulma amacımız kentimizde-ki lobi çalışmalarını güçlendirmek” dedi. 6 aylık görev süresinde ekono-mi dışındaki alanlara odaklanmak istediğine de değinen Körünoğlu,

özellikle yenilenebilir enerji konu-sundaki çalışmalara ağırlık verece-ğini anlattı. Kentte birçok kişinin güneş enerjisi panelleriyle enerji üretimine başladığını bildiren Körü-noğlu, “Bunun dışındaki alternatif enerji kaynaklarını araştırıp baş-kanlığım döneminde yatırımları bu alanlara yönlendirmek istiyorum. Enerji sektörünün çok önemli oldu-ğuna inanıyorum” diye konuştu.

MEP’in yeni başkanı Hanife Körünoğlu

Gıda Tarım ve Hayvancılık Ba-kanlığı’nın ilgili kuruluşu olan

Tarım ve Kırsal Kalkınmayı Destek-leme Kurumu (TKDK), destekleri tüm hızıyla sürüyor. 2016’nın ilk çeyreğinde gerçekleştirilecek destek programları açıklandı.

Türkiye Odalar ve Borsalar Birli-ği’nden (TOBB) yapılan yazılı açık-lama ile AB’nin Katılım Öncesi Mali Yardım Aracı olan IPA’nın Kırsal Kalkınma Bileşeni kapsamında 2014-2020 döneminde uygulana-cak yatırımlara ilişkin birinci baş-vuru ilanının 18 Aralık 2015’te ya-yımladığı hatırlatıldı. Söz konusu ilan, program kapsamında yatırım

yapmak isteyen işletmelere yönelik proje başvuruları ile ilgili.

Proje Çağrısı, rehber, programa baş-vuru için doldurulması gerekli do-kümanlar, finansal destek miktar-ları ve TKDK İl Koordinatörlükleri iletişim bilgileri TKDK’nın internet sitesinde (www.tkdk.gov.tr) yer alı-yor.

Program; Afyonkarahisar, Ağrı Ak-saray, Amasya, Ankara, Ardahan; Aydın, Balıkesir; Burdur, Bursa, Çanakkale, Çankırı, Çorum, De-nizli, Diyarbakır, elazı, Erzincan, Erzurum, Giresun, Hatay, Isparta, Kahramanmaraş, Karaman, Kars,

Kastamonu, Konya, Kütahya, Mani-sa, Mardin, Mersin, Muş, Malatya, Nevşehir, Ordu, Samsun, Şanlıurfa, Sivas, Tokat, Trabzon, Van, Uşak ve Yozgat ilerinde uygulanacak.

“Yatırımlarda eş finansman şartı aranıyor”

Yapılan açıklamada projelerin fi-nansal desteklenme oranlarının yüzde 50-70 arasında olduğu ifade edildi. Ayrıca başvuru sahiplerinin eş finansmanı da gerekiyor. Bu çer-çevede başvuru sahipleri TKDK ile protokol imzalamış bankalar ya da tarım kredi kooperatiflerinden kre-di alabilecek.

Ayrıca Kredi Garanti Fonu temi-natlarından yararlanabilmeleri de mümkün. Daha detaylı bilgi için, TKDK tarafından anlaşma yapılan bankalar ve kurumlar ile ilgili bil-

giye TKDK web sayfası ve TKDK İl Koordinatörlüklerinden ulaşılabilir.

Gelecek yıl destek başvurusu yapıla-bilecek yatırım başlıkları ve başvu-ru tarihleri ise şöyle:

Tarımsal İşletmelerin Fiziki Varlık-larına Yönelik Yatırımlar tedbiri için 20 Ocak 2016 – 26 Şubat 2016

Tarım ve Balıkçılık ürünlerinin iş-lenmesi ve pazarlanması ile ilgili Fiziki Varlıklara Yönelik Yatırımlar tedbiri için 29 Şubat 2016 – 25 Mart 2016.

Çiftlik Faaliyetlerinin Çeşitlendiril-mesi ve İş Geliştirme tedbirleri için 28 Mart 2016 – 22 Nisan 2016.

Başvuruların yatırımın uygulanaca-ğı ilde bulun TKDK il Koordinatör-lüklerine yapılması gerekmektedir.

TKDK destekleri hız kesmiyor

Mersin İli, Tarsus, Akdeniz, Yeni-şehir, Mezitli, Erdemli, Silifke İl-

çeleri Süs Bitkileri Üreticileri Birliği Genel Kurulu yapıldı.

Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) tarafından dış mekan süs bitkileri sektörüne yönelik yürütü-len projele faaliyetlerinde bir araya gelen, sonrasında da üretici birli-ği kuruluşunu gerçekleştiren süs bitkisi üreticisi 18 firma, MTSO’da

gerçekleştirdikleri Genel Kurul top-lantısında yeni yönetim kurulu ve denetim kurulunu seçti.

Kurucu Başkan ve yeni dönem yö-netim kurulu üyesi Okan Mehmet Takan yaptığı konuşmalarda başta MTSO Başkanı Şerafettin Aşut’a ve birliğin kurulmasında emeği geçen tüm kurum ve kuruluşlara sektöre yönelik destekleri için teşekkür etti. Sektörün gelişimi için böyle bir bir-

liğin kurulmasının önemli bir baş-langıç olduğunu kaydeden Takan, önümüzdeki süreçte önceliği üye sa-yısını artırmaya vereceklerini anlat-tı. Birlikte yer alan üyelerin oy kulla-nımının ardından, Mersin İli, Tarsus, Akdeniz, Yenişehir, Mezitli, Erdemli, Silifke İlçeleri Süs Bitkileri Üretici-leri Birliği Yönetim Kurulu Üyeleri Hasan Ruhi Koçak, Okan Mehmet Takan, Ahmet Özdemir, Okşan Aydın olarak belirlendi.

Süs Bitkileri Üreticileri Birliği Genel Kurulu yapıldı

e-tebligat uygulaması başlıyorGelir İdaresi Başkanlığı’ndan

yapılan açıklama ile mükellef-lere yönelik bildirim ve tebligatla-rın elektronik yolla, hızlı ve etkin yapılmasını sağlayacak e-tebligat

uygulamasının 1 Nisan 2016’dan itibaren başlatılacağı bildirildi.

Buna göre mükelleflerin herhangi bir cezai müeyyide ile karşılaş-

maması için 1 Nisan 2016 tari-hinden önce “Elektronik Tebligat Talep Bildirimi”nde bulunması ve “Elektronik Tebligat Adresi” edin-meleri gerekmektedir.

İş Güvenliği uzmanları, işyeri he-kimleri ve diğer sağlık personeli

Görev, Yetki, Sorumluluk ve Eğitim-leri Hakkında Yönetmeliğin 12’nci maddesinde belirtilen çalışma sü-relerine ilişkin hüküm aynı Yönet-meliğin Geçici 7 ve 8’nci maddesi gereğince Ocak ayından itibaren yü-rürlüğe girdi. İSG-KATİP programın-da görevlendirmeleri tanımlanan ve görevine devam etmekte olan kişi-lere ait sözleşmeler hakkında yeni çalışma sürelerine uygun olarak söz-leşmelerini yeniden tanımlamaları gerekmektedir. İlgili kişi ve kurum-ların mağdur olmaması adına bahsi

geçen tarihlerde gerekli uyumlaştır-malarını yaparak mevzuatta belir-tilen çalışma sürelerini gözetmeleri önem arz etmektedir.

Çalışan başına çalışma süreleri az tehlikeli sınıfta çalışan başına 5 dakika olan süre 10 dakikaya, teh-likeli sınıfta 10 dakika olan süre 20 dakikaya, çok tehlikeli sınıfta ise 15 dakika olan süre 40 dakika ola-rak düzenlenmiştir. Bu doğrultuda görevlendirilecek İSG Profesyonel-lerinin 5510 sayılı Kanunu’na göre sigortalılık bildirimlerinin yapılması gerekmektedir.

Mersin Ticaret ve Sanayi Odası ile Eğitim ve Kalkınma Vakfı

(EKAV) işbirliğinde, 08-09 Ocak 2016 tarihlerinde MTSO 4. kat Top-lantı Salonu’nda ‘Yüksekte Güvenli Çalışma Eğitimi’ verilecektir. Eği-time katılmak isteyenlerin [email protected] mail adresine iletişim bilgilerini göndermeleri gerekmek-tedir.

Eğitim ücreti 25 TL olup ilk gün te-orik bilgiler ikinci gün uygulamalı çalışmalar yaptırılacaktır. Yeni yö-netmeliğe göre iş sağlığı ve güvenliği eğitimlerinin alınması zorunlu hale getirilmiş olup eğitim sonrası ölçme ve değerlendirme yapılarak başarılı olanlara ilgili yönetmelik ile geçerli olan ‘Katılımcı Belgesi’ düzenlene-cektir.

Anadolu Üniversitesi ile Ça-lışma ve Sosyal Güvenlik Ba-

kanlığı arasında 9 Ekim 2015’te ‘İşyerlerinde İşveren veya İş-veren Vekili Tarafından Yürü-tülecek İş Sağlığı ve Güvenliği Hizmetleri Eğitim, Sınav ve Bel-gelendirme İşbirliği Protokolü’ imzalandı.

Anadolu Üniversitesince yürü-tülen bu sertifika programıyla, ondan az çalışanı bulunan ve az tehlikeli sınıfta yer alan işyer-lerindeki işveren veya işveren vekillerine iş sağlığı ve güven-liği hizmetlerinin sunumuna ilişkin eğitim verilmesi ve bu eğitimin sertifikalandırılması amaçlanıyor. 15 Ocak 2016’ya kadar kayıtlar devam edecek.

İşveren ve İşveren Vekili İçin İş Sağlığı ve Güvenliği Hizmetleri e-Sertifika Programı 29.06.2015 tarih ve 29401 Sayılı Resmi Ga-zete’de yayınlanarak yürürlüğe giren “İşyerinde İşveren veya İşveren Vekili Tarafından Yürü-tülecek İş Sağlığı ve Güvenliği Hizmetlerine İlişkin” Yönetme-liğe dayanıyor. Söz konusu Yö-netmelikle; ondan az çalışanı bulunan ve az tehlikeli sınıfta yer alan işyerlerinde, işe giriş ve periyodik muayeneler hariç iş sağlığı ve güvenliği hizmetlerinin işveren veya işveren vekili tara-fından yürütülebilmesine ilişkin usul ve esaslar düzenleniyor. Detaylı bilgiye www.esertifika.anadolu.edu.tr adresi duyurular bölümünden ulaşılabilir.

Çalışma süreleri değişiyor Yüksekte güvenli

çalışma eğitimi verilecek

10’dan az çalışanı olan işverenlerin sertifika programı başlıyor

Page 3: MTSO Haber Sayı 300

CMYKYAYIN ADI VE SAYFA NO

3 YIL: 18 | SAYI: 300 |3-16 OCAK 2016 | www.mtso.org.tr

Mersin, Doğu Akdeniz’de, pal-miyelerin gölgesinde 321 kilo-

metrelik sahiliyle bir liman kentidir. İlk yerleşim tarihi Neolitik döneme kadar uzanan Mersin’de, Kalkolitik, Hitit, Roma, Bizans ve Osmanlı uy-garlıklarından kalma birçok arkeo-lojik ve tarihi eser bulunmaktadır. Çeşitli ören ve doğal güzellikleriyle de cazibe merkezi haline gelen Mer-sin, özellikle tarihe meraklı olanla-rın yoğun uğradığı yerlerden biridir. Geçmişten günümüze birçok me-deniyete evsahipliği yapan Mersin, aynı zamanda birçok ilki de bünye-sinde barındırır. Tıpkı, Üç Güzeller Mozaiği’nde olduğu gibi. Efsanelere

göre yeryüzünün ilk güzellik yarış-ması IV. Yüzyılda Roma Dönemi’nde Mersin’de yapılmış. Öyle ki bu gü-zellik yarışması hakkında bilgilere; Silifke’nin Narlıkuyu beldesinde bulunan, Roma Dönemine ait bir hamamda yer alan mozaikten ulaşı-yoruz. Mozaiğin üzerinde; yöre halkı tarafından adlandırılmış, Üç Güzel-ler olarak bilinen Antik Dönem’in baş tanrısı Zeus’un kızları; Aglaia, Euphrosyne ve Thalia’nın resimleri var. Günümüzde bu Üç Güzeller’e, Narlıkuyu merkezde bulunan Moza-ik Müzesi ev sahipliği yapıyor. Mer-sin Ticaret ve Sanayi Odası olarak kentle özdeş bu mozaiğin replikasını

Mersin’e gelen misafirlerimize hedi-ye ediyoruz.

Silifke merkezine yakınlığı ve ulaşım kolaylığıyla Narlıkuyu’ya gelen tu-ristlerin en gözde ziyaret yerlerinden biri olan Üç Güzeller’i, siz de tatil programınıza eklemeyi unutmayın.

Üç Güzellerin tarihi

Roma İmparatorluğu döneminde Porto Calamie olarak bilinen Narlı-kuyu’da IV. yüzyıldan kalan küçük bir bina öreni var. Bu bina IV. yüz-yılda İstanbul adalarında vali oldu-ğu anlaşılan Korykos’lu Poimenios tarafından yaptırılan bir hamam ve vaftizhanedir. Hamamın suyu Cen-net obruğundan gelir. Binanın giri-şindeki küçük kitabede;

“Ey konuk dost! Bu mucizeli suyu kimin bulduğunu, saklı kaynağını kimin gün ışığına çıkardığını merak ediyorsan, bil ki o, imparatorların dostu ve Kutsal Adalar’ın dürüst yö-neticisi Poimenios’tur” yazıyor.

Burada, kastedilen imparatorlar 378-408 yılları arasında Doğu Roma imparatoru olan imparator olan Ar-cadius ile 384-423 yılları arasında Batı Roma imparatoru olan Hono-

rius’tur. Kitabeden aynı zamanda her iki imparatorla da dost olmuş Poimenos’un imparatorluk içinde önemli bir konumda olduğu anlaşıl-maktadır. Hamamın sanatsal değeri yüksek taban mozaiğinde, Cennet’in üç hurisi olarak ta bilinen Zeus kız-ları Aglaia, Euphrosyne ve Thalia çıplak olarak kumru ve keklikler arasında dans ederken görülmekte. Yöre halkı bu sebepten, mozaiğe Üç güzeller mozaiği adını vermiş. Be-timlenen mitolojik öykü Homeros döneminden beri biliniyor. Mitolo-jiye göre, Akdeniz’in köpüklerinden doğan Afrodit burada üç güzelin de katıldığı bir törenle vaftiz edilmiş.

Üç Güzellerin hikayesi

Romalı komutan Poimeinos’un yap-tırdığı hamamın zemininde görülen mozaikler, fazlasıyla ilgi çekicidir ve özellikle üç güzeller birçok sanat eserine konu olmuştur. Efsanelere

göre Üç Güzellerin hikayesi ise şöyle:

“Peleus’la Thetis’in, Olympos’ta kut-lanan bir düğününe Fesatlık Tanrı-çası Eris davet edilmemiş. Düğüne fesatlık karıştırmak isteyen Eris, dü-ğüne davetsiz gelip masanın ortası-na altın bir elma atıvermiş. Elmanın üzerinde ‘en güzele’ yazıyormuş. Bü-tün kadınlar ‘elma benim, bana ya-kışır’ diyerek elmayı sahiplenmeye çalışmış. Bunun üzerine en güzeli, Tanrılar Tanrısı Zeus seçsin demiş-ler. Ama Zeus elmayı karısı Tanrıça Hera’ya verse, diğer Tanrıçalar kı-yameti koparacaklar, başka Tanrı-çalara verse bu sefer de karısı orta-lığı kaldıracak. Zeus bu işi başından savmak için Kaz Dağları’nın yakışıklı çobanı Paris’i, elmayı en güzele ver-mesi için görevlendirmiş. Güzeller arsından en güzel 3 kişi seçmişler. Zeus’un karısı Hera, Akıl Tanrıçası Atena, Güzellik ve Sevgi Tanrıçası Venüs. Bu üç Tanrıça, yakışıklı çoba-

nın karşısına çıkmışlar.

Tanrıçalar akıllarına gelen va-atlerle çobanı etkilemeye başla-mışlar. Atena; ün, şan vaat etmiş. Hera; zenginlik ve kuvvet. Venüs ise, dünyanın en güzel kızını vaat etmiş. Atena ve Hera en güzel elbiselerini giyip, en süslü mücevherlerini tak-mışlar. Venüs ise ‘güzellik örtü iste-mez’ diyerek bunların hiçbirini yap-mamış. Paris’te, bunun üzerinde ‘en güzele’ yazan altın elmayı Venüs’e vermiş.

Nasıl gidilir?

Narlıkuyu, Mersin’in 65 km güney batısındadır. Mersin’i Antalya’ya bağlayan devlet karayolu (D 400) üzerinde olup Erdemli’ye 27,5 ve Si-lifke’ye de 20 km uzaklıktadır.

Çerkez Sokak No:7 Narlıkuyu, Silif-ke-Mersin

Şerafettin AŞUTMTSO Yönetim Kurulu Başkanı

Tarihin ilk güzellik yarışması ve Üç Güzeller

Bu gün 3 Ocak 2016; tüm Mersin-lilerin, Mersin iş dünyasının yeni

yılını kutluyorum. Ülke ve kent ola-rak her sıkıntımıza rağmen yeni bir yılın coşkusu, yeni bir yılın verdiği umutlar az da olsa kara bulutları dağıtıyor. Çünkü umut var olan en büyük gücümüz. Maddi değerleri-ni yitirenler bir şeyini yitirmiş olur ama umudunu yitirenler her şeyi-ni yitirir. Bu anlamda yeni bir yılın başlangıcıyla tüm Mersin iş dünyası olarak, Türk milleti olarak geçmişin olumsuzluklarını artık bir kenara bı-rakıp hedeflerimize tekrar odaklan-malıyız. Bizleri ayrıştıran basit ay-rımcılıları bir kenara koyup, bizleri bir arada yaşatan, bizleri birleştiren değerleri yüceltmeliyiz. Bu anlamda 2016’nın barışın, adaletin, demok-rasinin, evrensel insan haklarının, özgürlüklerin, ekonomik refahın ko-nuşulduğu bir yıl olmasını diliyoruz. Özellikle çevremizdeki acıların bitti-ği bir yıl olmasını diliyoruz.

Mersin iş dünyası olarak üzerimize düşen her konuda sorumluluk al-maktan kaçmayacağımızı, ülkemi-zin refahı, huzuru adına her çabayı göstereceğimizi bir kez daha vurgu-lamak istiyorum. Bu anlamda “ va-tanını en çok seven görevini en iyi yapandır” anlayışı ile Mersin Ticaret ve Sanayi Odası olarak, Mersin iş dünyası olarak kentimizin yatırım-ları konusunda gerek vizyon koyma gerekse icra kurumlarını yönlendir-me ve harekete geçirme görevleri-mizi her zamanki kararlılığımızla devam ettireceğiz.

MTSO yatırımların takipçisi olacak

Mersin Ticaret ve Sanayi Odası ola-rak ilk görevimiz olan üyelerimize kaliteli ve hızlı hizmet vermek için modern bir hizmet binası projemiz devam etmektedir. Arsamızı aldık ve projelerimizin hazırladık. Şu an yatırım planlamalarının hazırlığı içindeyiz. Amacımız Mersin Ticaret ve Sanayi Odasına, Mersin iş dün-yasına yakışan bir hizmet binasını hayata geçirmek olacaktır. MTSO

olarak üyelerimize hizmet verme-nin dışında ikinci önemli görevimiz kentimizin sanayi ve ticaret yatırım-larını belirlemek ve hayata geçiril-mesini sağlamaktır. Bu noktada ken-timiz ekonomisinin, ihracatının ve istihdamının en önemli merkezleri olan Organize Sanayi Bölgelerimi-zin sayısını çoğaltmak yasal görevi-mizdir. Bu yasal görevi MTSO olarak Mersin-TARSUS Organize Sanayi Bölgesi’nin kuruluşunda kullanmış-tık. Bundan sonra da Valiliğimizle ve yerel yönetimlerimizle birlikte ken-tin yeni OSB’lerini oluşturmak için inisiyatif almaya devam edeceğiz.

Tarım-Gıda kentimizin en önemli sektörüdür. Dünyanın yüzyılın or-tası gelmeden 9 milyar nüfusa ula-şacağı tahmin ediliyor. Bu da tarım ve gıdanın artık daha da stratejik bir alan, hatta bir güvenlik sorunu olacağını gösteriyor. Ancak, tarım-da bir zamanlar kendine yeten bir ülke olan Türkiye bu gün buğday ithal eden konumdadır. Nüfusu her geçen gün artan Türkiye’nin tarım alanında yüksek teknolojiyi kullan-ması hayati bir konudur. Bu anlam-da Mersin olarak uzun süredir plan-ladığımız ve üzerinde çalıştığımız Tarım Teknoparkı ve Tarım İhtisas Organize Sanayi Bölgesi projelerimiz kararlılıkla devam edecektir. Çünkü bu konu sadece Mersin’in değil, ül-kemizin geleceğidir, güvenliğidir. Bu noktada hem bu işin içinde ola-cak olan kent dinamiklerinin, hem yerel kamu dinamiklerinin hem de ilgili Bakanlıkların bu konuyu bir kente yapılacak olan basit bir yatı-rımın ötesinde görmesini ve bunun bürokrasinin kurbanı olmasına izin vermemesini bekliyoruz.

Kent dinamiklerinin çabalarının dışında kamunun desteğini bekle-diğimiz projelerimizin de takipçisi olacağız. Bunların başında Çukuro-va Uluslararası Bölgesel Havalimanı projesidir. Özellikle kamu yatırımla-rında tüm Mersinliler siyasi parti ay-rımı yapılmadan tüm vekillerimizin ortak hareket etmesini beklemek-tedir. Çukurova Havalimanı demek

sadece Mersin’in değil tüm Çukuro-va’nın, tüm bölgenin turizmden sa-nayiye, katma değerli tarım ürünle-rinde çiçekçilik gibi yeni sektörlere kadar ihracatın artması demektir. Bu yatırımın yavaşlatılması aslında ülkenin hedeflerinin yavaşlatılması-dır. Ulaşımla ilgili yol ve otoyol ya-tırımları; liman-otoban bağlantıları, OSB- otoban bağlantıları, D-400 yo-lunun genişletilmesi Mersin’in bek-lediği öncelikleridir. MTSO olarak bu alt yapı yatırımlarının takipçisi olacağız.

Hava ve karayolu yatırımları dışında Mersin için en hayati ulaşım sektörü elbette deniz ile ilgili yatırımlardır. Bu noktada küresel deniz ticareti artık konteyner taşımacılığına dön-düğü için Mersin Konteyner Limanı yatırımı mutlaka hızlanmalıdır. Bu kentimizin lojistikte bölgesel ve kü-resel rekabeti için bir zorunluluktur. Ülkemizin lojistik hedefleri için bir zorunluluktur. Mersin özelinde ba-kıldığında ise Taşucu-Seka limanı-nın özelleşmesi ve daha da önemlisi ticari bir liman olarak devam etmesi kentimizin lojistik gücü için hayati-dir.

MTSO olarak 2016’da takibine de-vam edeceğimizi diğer önemli bir yatırım ise Turizm Bölgeleri proje-sidir. Kentimizin doğu ve batısında tüm bu projelerinin takipçisi olaca-ğız. Özellikle Tarsus- Kazanlı sahi şe-ridinin turizm konseptinin yeniden belirlenmesi vizyonu adına yeni açı-lımlar yapacağımızı ifade etmek iste-rim. Mersin turistleri bir tatil köyüne istifleyen ve kente katkısı olmayan bir kitle turizmini, fabrikasyon bir turizm hedeflememektedir. Bu ko-nuda vizyonumuz açıktır. Kentimi-zin tarihi değerlerini ( tarihi eserler ve ören yerlerimizi), doğal değerleri-ni (yaylalar vs.),kültürel değerlerini ( inanç merkezler vs.) ve yükselen bir turizm alanı olan ve Mersin mutfa-ğını kullanabileceğimiz gastronomi turizmini öne çıkarmak önceliğimi-zidir. Bunu da yolu alternatif turiz-mi harekete geçirmektir. Mersin’in çevresel sorunlara rağmen başarı ile

yürüttü kurvaziyer turizmi bunların başındadır. Ortak kullanım alanları olan butik oteller kavramı bazı böl-gelerde yeni açılımlarımız olacaktır. Elbette projelerimiz ve takipçisi ola-cağımız yatırımlar bunlarla sınırlı değil ama bunlar Mersin’in her alan-da dönüşümünü tetikleyecek olan domino taşlarıdır. Mersin iş dünyası yeni bir yılın umudu ile bu değerleri Mersin’e kazandıracaktır.

Geleceğin kapısı: Endüstri 4.0

Kendi içimizdeki sorunlara odakla-nırken dünyayı, küresel ekonomik ve bilimsel gelişmeleri ve bu geliş-melerin ekonomi üzerindeki dö-nüştürücü etkisini es geçmemeliyiz. Aksi takdirde rekabeti yakalayama-yız. Bilgi ve bilim o kadar hızlı geli-şiyor ki, bunu iyi kullanan ülkelere bunu ekonomik dönüşümleri için kullanıyorlar. Bizler ise çoğu zaman takip eden ve üretmekten çok kulla-nan durumuna kalıyoruz, sadece pa-zar oluyoruz. Ancak, bunları yapan olmalıyız. Bilgi bize bu gücü sağlıyor.

Bu anlamda sanayide bir küresel bil-gi dönüşümü yaşanıyor. Geleneksel sanayi olan imalat sanayi bilgisayar-laşan ve gittikçe internetin entegras-yonu ile yeni bir yöne gidiyor. Birinci sanayi devrimi su ve buhar gücüne dayanıyordu. Yani, mekanik bir dev-rimdi. Dünya ekonomisinde yepyeni bir devrim yarattı. Gemiler ve trenler kıtaları kısa sürede aşar hale geldi, üretimde makineler kullanıldı.

İkinci Sanayi devrimi ise elektriğin icadı ve kullanılması ile geldi. Elekt-rik sanayiye entegre edildi. Sonuç yeni bir ekonomi ve sanayi devri-mi. Üçüncü sanayi devrimi belki de Türkiye’de en çok Mersin Ticaret ve Sanayi Odamızın gündeme ge-tirdiği bir konuydu. Otomasyonun dijital ile entegrasyonu bu devrimin özüydü. Hala bunu yaşıyoruz, buna geçmeye çalışıyoruz. Biz bu üçüncü sanayi devrimine adapte olmaya ça-lışırken, gelişmiş ülkeler Dördüncü Sanayi Devrimini gerçekleştiriyor. Ve biz yine seyrediyoruz. Artık sey-

reden değil yapan olmalıyız. Dör-düncü sanayi devrimi , yani bilinen adıyla ENDÜSTRİ 4.0; her alanda bilgisayarlaşma ve yüksek teknolo-jinin, bilgi-iletişim teknolojilerinin , internetin imalat sanayine entegre olmasıdır.

Endüstri 4.0’a giden yol:

Üretimde ve otomasyonda yüksek teknolojinin ve elektroniğin kulla-nılması

Tüm ürünlerin tasarım sürecinde entegrasyon ve optimizasyon

Siber-fiziksel sitemlerin optimizas-yonu

ABD’de bu anlamda bir oluşum var: “Akıllı Liderlik Koalisyonu”. Bu olu-şum yeni bir üretim geleceği üzerin-de çalışıyor. Bu oluşumda; imalat uygulayıcıları, tedarikçiler,teknoloji şirketleri, üniversiteler, kamu ku-rumları,laboratuarlar, STK’lar var. Amaç; ortak alt yapı oluşturmak ve Ar-Ge faaliyetlerinde bulunma ve imalat sanayinde paydaşları sağla-mak.

Neden Endüstri 4.0?

Siber-fiziksel sistemler, Bulut bi-lişim gibi modern bilgi ve iletişim teknolojileri imalat sektöründe verimliliği, kalite ve esnekliği sağ-lamak için üretim sistemlerine en-tegre ediliyor. Sonuç: REKABET… Tüm bunların temeli yeni bir eğitim modeli ve yeni bir eğitim eko siste-midir. Dünya sanayisi ve ekonomi-si yeni bir devrimin eşiğinde. Alt yapı sorunlarımıza odaklanırken bu yeni devrimi kaçırmamalıyız. ABD’de uygulanan bu koalisyon ve yeni oluşum bize bir rol- mo-del olabilir. Bir araya gelmeli ve Mersin olarak sadece alt yapı de-ğil, bu vizyonu konuşmalıyız. Yeni yılda yapacak çok iş var yani. Yeter ki bilgiye önem verelim, yeter ki bir araya gelelim. Bu duygularla, sağlık ve huzur dolu bir 2016 diliyo-ruz.

Yeni Sanayi Devrimine hazır mıyız?Endüstri 4,0 geliyor…

Page 4: MTSO Haber Sayı 300

CMYKYAYIN ADI VE SAYFA NO

Habur Sınır Kapısı’nın kapanması sonrasında yaşanan sıkıntıların

ardından Mersin Ticaret ve Sanayi Odası 19 No’lu Yurtiçi Yük ve Eşya Taşımacılığı Meslek Komitesi olağa-nüstü toplandı.

Toplantıda Komite Başkanı Orhan Kemal Yüksel, Başkan Yardımcısı Muazzez Araç, Komite ve Yönetim Kurulu Üyesi Ufuk Maya, Meclis Üyesi Nihat Irmak, Meclis Üyesi Vural Zafer Emirel, Komite Üyesi Zeki Rasim Özdere ile UND Yöne-tim Kurulu Üyesi Ercan Arslan bir araya geldi. Görüşmeler sonunda Habur’da yaşanan gelişmelerin milli güvenlik meselesi olduğu bilinciyle

hareket ettiklerine değinen sektör temsilcileri ancak ekonomik açıdan yaşanan sıkıntıların da gün geçtikçe arttığına değinerek hükümetten bir-takım kolaylıklar beklediklerini söy-ledi. Sektör adına söz alan 19 No’lu Meslek Komitesi Meclis Üyesi Nihat Irmak, nakliyecilerin SGK, Motorlu Taşıtlar Vergisi (MTV) gibi ödemele-rinin kriz bitene kadar alınmaması, sektörün finans kuruluşlarına olan borçlarının ise ertelenmesi talebin-de bulundu.

Habur Sınır Kapısı’nın 14 Aralık 2015’ten bu yana kapalı olduğunu hatırlatan Irmak, bu durumun ne zamana kadar süreceğini ise kesti-

remediklerine değindi. Bu durumun nakliye sektörünü ve ihracatçıları önümüzdeki dönemlerde telafisi mümkün olmayan ekonomik be-lirsizliklere sürüklediğini kayde-den Irmak, “Bu sıkıntının sürmesi halinde ülkemizden transit olarak yapılan taşımalar da başka ülkelere kayacaktır. Böylece transit ticarette de büyük maddi kayıplar yaşanacak ve pazarımız kaybolacaktır” değer-lendirmesi yaptı. Şimdiden transit taşımaların büyük bir bölümünün Um Kasr Limanı’na yönlendirildiği-ni açıklayan Irmak, şunları söyledi:

“Habur Sınır Kapısı dış yatırımcılar için güvenirliğini yitirmiştir. Türkiye

üzerinden yükünü transit gönderen şirketler artık Habur Sınır Kapısı’na tam olarak güvenemeyeceklerini ve alternatif güzergah bulundurmak zorunda olduklarını beyan etmekte-dir. Yılda ortalama 600 bin tek yön-lü sefer yapılan bir sınır kapısının bir günde kapatılmasına karar veril-di. Bu nedenle taşıması devam eden, transit işlemi bitmiş yüklü araçların yanı sıra yaklaşık 12 bin aracımız soğuk kış şartlarında Irak’ta mahsur kalmıştır ve yurda girememektedir. Alınan bu karar ile yüklü frigorifik araçlar ile taşıması gerçekleştirilen ürünler bozulma noktasına gelmiş-tir. Mevcut ürün hasarlarının zarar-ları mücbir sebep olmasından dolayı CMR sigortaları tarafından karşıla-mamaktadır. Oluşan zararların terör kapsamına alınıp zararın devlet ta-

rafından ödenmesi için yetkililerin bir an önce gerekli adımları atması gerekmektedir.”

“Irak’a tüm taşımalarımız durdu”

Irak’a taşıma yapan nakliyecilerin tüm taşımalarının 14 Aralık 2015 sonrası durduğunu bildiren Nihat Irmak, yüklü araçların yollarda-ki parklarda, gümrük idarelerinde veya boş olarak Irak’ta bulunan sa-halarda beklediğini söyledi.

Şu anda Habur Gümrük Müdür-lüğü’ne ait sahalarda bulunan ve Irak’ta yükünü boşaltıp Türkiye’ye giriş yapmak için bekleyen araçların acilen Türkiye girişlerinin sağlan-ması gerektiğini vurgulayan Irmak, “Zira Silopi’den geçen İpekyolu civa-

rında olaylara rastlanmamaktadır. Aynı şekilde Cizre’de de çevre yolu kullanılarak bu araçların, askeri konvoy refakatinde bölgeden çıkış-ları sağlanabilir görüşündeyiz” dedi.

Rusya ve Suriye taşımalarının bit-mesi, Irak kapısının da kapanma-sının nakliye sektörünü bitme nok-tasına getirdiğini kaydeden Nihat Irmak, yaşanan olumsuzlukların üst üste geldiğini ve bu kadar kısa süre-de nakliyecilerin potansiyeline yanıt verebilecek alternatif pazar buluna-mayacağını söyledi.

Bu nedenle nakliyecilerin ödemele-rinde kolaylıklar beklediklerini dile getiren Irmak, bu sayede sektörün mağduriyetinin hafifletilebileceğini sözlerine ekledi.

TCDD Yenice Lojistik Merkezi ilk etabı tamamlandı. Planlanan

takvime göre 2017’de ikinci etabın da sona ermesinin ardından kara ve denizyolu taşımasında güçlü olan Çukurova Bölgesi, demiryo-lu taşımasındaki ağırlığını da ar-tırarak kombine taşımacılığında önemli bir avantaj elde edecek. Mersin Ticaret ve Sanayi Odası Yö-netim Kurulu Üyeleri, ilgili Meslek Komitesi Üyeleri, Deniz Ticaret Oda-sı, Mersin Ticaret Borsası ve Mersin Limanı yetkilileri TCDD Yenice Lojis-tik Merkezi’ni ziyaret ederek yatırım-ların son durumuyla ilgili bilgi aldı. Çalışmaların devam ettiği sahada incelemeler yapan ekibe bilgi veren TCDD 6. Bölge Müdür Yardımcısı Oğuz Saygılı, 415 bin metrekare alan üzerine kurulan merkez tamamlan-dığında yıllık 1 milyon ton taşıma yapmasının beklendiğini söyledi. Kurulan merkezin bölge için önemi-ne değinen Saygılı şu bilgileri verdi: “Yenice Lojistik Merkezi; Mersin Tar-sus Organize Sanayi Bölgesi, Mersin

Limanı, Adana OSB ve diğer çevre il-lerden gelen yüklerin tek merkezden dağıtımını sağlamak amacıyla bölge-sel anlamda demiryolu yük taşıma-cılığı için oldukça önem taşıyor. Pro-jenin ilk etabı tamamlandı ve ikinci etap ihale çalışmaları devam ediyor.” İlk etabın yaklaşık 30 milyon TL’lik yatırımla gerçekleştirildiği bilgisini veren Saygılı, bu kapsamda 12 bin metrekare kapalı alanda lokomotif bakım binası oluşturulduğunu söy-ledi. 23bin 800metrekare alanda konteyner sahası yapıldığını anlatan Saygılı, 12 bin 300 metrekare yükle-me rampası, 4 bin metre ihata duva-rı, 1 adet yüksek su deposu ile 1 adet de elektronik vagon kantarı yapımı-nın tamamlandığını söyledi.

“İkinci etap ihale 2016 ortasında” İkinci etabın yapım ihalesi için ça-lışmaların sürdüğünü bildiren Oğuz Saygılı, 2016 yılı ortalarında ihaleyi gerçekleştirmek istediklerini anlattı. İkinci aşamada karayolu bağlantıla-

rının da gerçekleştirileceğine deği-nen Saygılı, karayolu bağlantısıyla ilgili kamulaştırma planlarının ha-zırlandığını, yakın zamanda işlemle-rin başlayacağını söyledi.

Normal sürecin devam etmesi halinde 2017 yılı Haziran ayın-da yatırımları tamamlamayı dü-şündüklerini dile getiren Saygı-lı, ikinci etabın da yaklaşık 45 milyon TL’ye mal olacağını ve ilave yatırımlarla merkezin toplam yatı-rım maliyetinin 100 milyon TL’ye ulaşmasını beklediklerini anlattı. İkinci etapta 50 bin 300 metrekare alana konteyner stok sahası yapı-lacağını kaydeden Saygılı, 12 bin metrekarenin ise beton saha olarak planlandığını söyledi. 2 adet otoma-tik madde boşaltma çukuru alanı ya-pılacağını açıklayan Saygılı, “2 adet vinç yolu, her biri 750 metrekare olan 3 adet gümrüklü eşya ambarı, sosyal tesis binası, hizmet binası, trafik ve tesisler binası, lojistik mü-dürlüğü, otopark, mekanik atölye

binası, lojistik merkez içi servis yol-ları gibi imalatlar yapılacaktır” dedi. Yenice Lojistik Merkezi’ne D-400 karayolundan erişim ile ilgili olarak TCK 5. Bölge Müdürlüğü ve Mersin Büyükşehir Belediye Başkanlığı ile beraber ortak bir çalışma yürütüldü-ğünü de anlatan Saygılı, bu alanda-ki çalışmaların da hızla sürdüğünü söyledi.

“Biriktirme değil, elleçleme yapacağız”

Merkez tamamlandığında limanın hitap ettiği bölgelere hizmet verile-ceğini anlatan Oğuz Saygılı, “Mersin Limanı’na gelen yükleri burada va-gonların üzerine alıp Orta Asya’ya kadar götürebileceğiz” diye konuş-tu. Gümrüklü sahalarda yükleme

ve boşaltma işlemleri gerçekleştiri-leceğini anlatan Saygılı, “Burada bi-riktirme değil elleçleme yapacağız. Firmalar kendisine uygun bir stok sahası bulacak ve lojistik merkezde yalnızca elleçleme işlemi gerçekleş-tirecek” dedi. Lojistik Merkez içinde kiralama yapılmayacağına da dikkat çeken Saygılı, TCDD’nin işletici ola-cağını söyledi.

Bölgede kombine taşımacılık gelişecek

Mersin Ticaret ve Sanayi Oda-sı Yönetim Kurulu Başka-

nı Şerafettin Aşut, kentin düş-man işgalinden kurtuluşunun 94. yılı dolayısıyla yayımladı-ğı mesajında şunları kaydetti: “Mustafa Kemal Atatürk önderli-ğinde Türk Milletinin yaptığı ba-ğımsızlık mücadelesinde İlimizin kurtuluşunun haklı gururunu yaşıyoruz. Türk ulusunun tüm im-kansızlıklara rağmen bağımsızlığı için verdiği mücadelenin adıdır Kurtuluş Savaşı. 3 Ocak ise Mersin olarak düşman işgalinden kurtulu-şumuzun tarihidir. Mersin olarak, kurtuluş günümüz, şenliklerimiz ve yaptığımız çalışmalar kurtuluş-

tan bu yana süregelen birlik ve be-raberlik ruhumuzun yansımasıdır. 90 yıl önce tüm kent nasıl kurtuluş için mücadele ettiyse, bugün de aynı yüksek ruhla kentimizin ge-lişmesi için ortak amaç etrafında buluşmuştur. Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk, “Mersinliler Mer-sin’e sahip çıkınız” diyerek, ortak amacımızı özetlemiştir. Mersinli olmak sadece somut bir kavramla değil, gönül bağıyla kentimiz için üretmektir. Mersinli olmak hoşgö-rüyle, cumhuriyet ve demokrasi değerlerine bağlılıkla geleceğe yü-rümek demektir. 94 yıl önce birlik ve beraberlik içinde düşmanı Mer-sin’den atan Mersinliler, bugün de

aynı birlik ve beraberlik ruhuyla, Mersin sevgisiyle kentimizi daha mutlu daha zengin daha ileri düze-ye taşıyacaktır. Biz kendimize de, kentimize de güveniyoruz.

Bu duygu ve düşüncelerle, bağım-sızlık yolunda mücadele eden Mer-sin’in düşman işgalinden kurtuldu-ğu bu büyük günü kutluyor, bizlere bugünü hediye eden, başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve yakın si-lah arkadaşları olmak üzere vatan topraklarının düşman işgalinden kurtarılması yolunda canlarını feda eden şehitlerimizi, Mersinli büyüklerimizi rahmet ve minnetle anıyoruz”.

3 Ocak, Mersin’in

birlik ruhunun

simgesidir

Mersin, tarihte ilk yerini M.Ö. 8. yüzyılda alıyor. Kilikya olarak

adlandırılan Mersin’in bu ilk ismini, Asurî yazıtları üzerinde öğreniyoruz.

Yumuktepe ve Gözlükule’de yapılan kazılar, Mersin’in Neolatik dönem-den bu yana yerleşim yeri olduğunu ortaya koyuyor. Antik Yunan dö-

neminde, şehrin adı Zephyriondu. Antik kaynaklara göre şehirde tica-ret yapılıyordu. Daha sonra Kilikya, Roma eyaletinin bir parçası haline

geldi. 1517’de, Osmanlı İmparatorlu-ğu’na katıldı. Amerika İç Savaşı sıra-sında, Çukurova bölgesinde üretilen pamuk, önemli bir ticaret malı ha-line geldi. Bölgede üretilen pamuk deniz yoluyla Mersin’den ihraç edil-di. 1866’da Mersin genişledi ve şe-hir önemli bir ticaret merkezi oldu. Bunun üzerine 18 Aralık 1886’da Mersin’in önde gelen tüccarları bir araya gelerek, ‘Mersin Ticaret Mec-lisi’ adıyla, bugünkü Mersin Ticaret ve Sanayi Odası’nı kurdu. 1918’de Mersin, Fransız ve İngiliz askerleri tarafından işgal edildi.

Mustafa Kemal önderliğinde Milli Mücadeleye katılan Mersin, 3 Ocak 1922’de düşman işgalinden kurtul-du. 1924 yılında da Mersin, il yapıl-dı.

3 Ocak 1922; Mersin’in kurtuluşu

1918 ve 1923 tarihlerini kapsayan Millî Mücadele Dönemi, Türk tarihi-nin en karanlık dönemlerindendir. Bu dönemde bir taraftan emperya-lizme karşı siyasal bağımsızlık mü-cadelesi verilirken, diğer taraftan Osmanlı Devleti’nin otoritesini yitir-mesiyle oluşan iktidar boşluğu dol-durulmaya çalışılır. 30 Ekim 1918 tarihli Mondros Ateşkes Antlaşması sonrası 17 Aralık 1918’de İngilizler tarafından işgal edilen Mersin, daha sonra Fransızlara terk edilir. Bu du-rum üzerine Çavuşlu Köyü’nden Hıdıroğlu Ali Efendi, Yanparlı Hüse-yin, Mezitlili Emin Efendi ve Gökçil İsa gibi yerel eşraf, din adamı, yerel yönetici ve askerlerden oluşan ve

merkezi Gözne yaylası olan bir Mü-dafaa-i Hukuk Cemiyeti kurularak, Mersinli milli müdafaa güçlerinin işgallere karşı daha örgütlü mücade-lesi sağlanır. 1918’de başlayan işgal, 20 Ekim 1921’de imzalanan Ankara Antlaşması ile sona erer ve Fransa Çukurova’yı boşaltır. Böylece bölge-de düşman işgali sona ererek, esaret altındaki yerler kurtarılmıştır. Bölge-nin Türk askerine devir-teslimi ise 3 Ocak 1922’de sona ermiştir. Güney cephesinde yaşanan, sayıca ve silah bakımından üstün Fransızlara karşı oluşturulan bu milli mücadelenin başlatılması Mustafa Kemal’in des-teğiyle mümkün olmuştur. Mustafa Kemal Atatürk’ün “Mersinliler, Mer-sin’e sahip çıkınız” sözü, Mersinliler için bir rehber olmuş ve olmaya da devam edecektir.

Mersin, 94 yaşında4 YIL: 18 | SAYI: 300 |3-16 OCAK 2016 | www.mtso.org.tr

Terör mağduru nakliyeci destek bekliyor

Page 5: MTSO Haber Sayı 300

CMYKYAYIN ADI VE SAYFA NO

5 YIL: 18 | SAYI: 300 |3-16 OCAK 2016 | www.mtso.org.tr

Orman Genel Müdürlüğü’nün po-litikalarını değerlendiren Mersin

Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) 34 No’lu Ağaç ve Orman Ürünleri Mes-lek Komitesi Başkanı Tarık Ciğer, levha sektörüne yönelik üretimin arttığını söyledi. Son dönemlerde sektörde politikaların değiştiğine dikkat çeken Ciğer, “Sadece levha sektörüne yönelik üretim keresteci-lik sektörünü bitirir” değerlendirme-sini yaptı.

34 No’lu Ağaç ve Orman Ürünleri

Meslek Komitesi toplantı. Toplantıya Başkan Ciğer’in yanı sıra Meclis Üye-si ve Başkan Yardımcısı Kamil Kur-tuluş ile Komite Üyeleri Sinan Acari-le Veli Doğan Yalçın katıldı. Toplantı sonrasında yaptığı değerlendirmede Türkiye’nin tam bir orman ülkesi ol-duğunu kaydeden Tarık Ciğer, ülke-nin yaklaşık yüzde 25’inin ormanlık alandan oluştuğunu ifade etti. Or-man Genel Müdürlüğü’nün (OGM) son dönemlerde levha sektörüne yö-nelik üretim planladığını anlatan Ci-ğer, bu kapsamda 5 yıl önce 1 milyon

metreküp olan odun hammaddesi üretiminin bugün 8 milyon metre-küpü geçtiğine işaret etti. Levha sek-törüne hammadde üretmeye daha fazla yönelim olduğunu bildiren Ciğer, levha sektörünün de kereste-ciliğin ihtiyacı olan hammaddelere odaklandığını vurguladı.

Şuan ihalelerde kerestelik tomruklar satın alınarak cips haline dönüştü-rüldüğünü anlatan Ciğer, bunlardan levha üretildiğine değinerek şunları söyledi:

“Sadece levha ürünlerinin üretildiği bir orman ürünleri sanayisine doğru gidiyoruz. Bu kadar kıymetli ağaçla-rın bu sektörde kullanılması doğru değil. Bu uygulama ile kerestecilik sektörü büyük zarara uğrayabilir. Keresteleri artık yurtdışından ithal edip kullanmak durumunda kala-cağız. Bu bir tercihtir. Kerestecilik, emek yoğun çalışan ve istihdamı yüksek olan bir sektör. Dolayısıyla işsizliğin konuşulduğu ülkemizde bu sektörün koruma altına alınması gerekiyor. Aksi takdirde unutulan meslekler grubuna girebilir. Ancak kerestecilik sektörü biterse burada istihdam edilen ve eğitim düzeyi yüksek olmayan birçok işçiyi farklı mesleklere yönlendirmek kolay ola-mayacaktır.”

Levha sektörünün otomasyona da-yalı, yüksek teknolojili makinelerle donanımlı fabrikalardan oluştuğunu belirten Ciğer, günlük bin metreküp-lük levha üreten tesislerde çalışan insan sayısı ile günlük bin metreküp kereste üreten sektördeki çalışan sa-yısı arasında bire 100 fark olduğunu vurguladı. Ciğer, artan hammadde fiyatları ve işgücü maliyetleri ile bir-likte sektördeki birçok firmanın Tür-kiye’deki üretimlerini durdurarak yurtdışında yatırım yapabileceğini söyledi.

“OGM, tomruk üretimini artırmalı”

Çevre ülkelerden önceki yıllarda tomruk olarak hammadde ithalatı

yapıldığını vurgulayan Ciğer, birçok Avrupa ülkesi ve Rusya’nın tomruk ihracatını yasakladığını, son olarak Ukrayna’nın da 2016’da tomruk ih-racatını durduracağını dile getirdi.

Ciğer, bu nedenle tomruk tedariki-nin sadece yurtiçinden yapılabile-ceğini kaydederken, “Orman Genel Müdürlüğü’nün bu yıl ki üretimi 18 milyon metreküp ancak Türkiye’nin ihtiyacı 27 milyon metreküp civarın-da.

Önümüzdeki dönemde açığın büyü-mesi söz konusu olacak. Gelecek yıl-larda tomruk üretiminin artırılması gerekiyor. Orman Genel Müdürlüğü de bunu yapabilecek kapasitede” diye konuştu.

“Sadece levha sektörüne yönelik üretim kerestecilik sektörünü bitirir”

Dünya piyasalarında yaşanan daralma nedeniyle 2016’da ih-

racatta istenen performansın çizil-mesinin mümkün olmadığını dile getiren New York Üniversitesi Tür-kiye Araştırmaları Enstitüsü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ümit Akçay, hüküme-tin iç piyasayı canlandırma yönünde politika takip ettiğini söyledi. Tüm dünya ekonomilerinin zor bir yıl ile karşı karşıya olduğunu ifade eden Akçay, bu dönemde hükümetlerin yılı kurtarma mücadelesi vereceğini dile getirdi.

Mersin Ticaret ve Sanayi Odası’nda ABD Merkez Bankası FED’in faiz ar-tırım kararının piyasalara etkisini anlatan Ümit Akçay, ilk olarak dün-yada yaşanan ekonomik gelişmeleri özetleyip ardından Türkiye’nin attığı adımlar hakkında bilgi verdi.

Tüm dünyada krizin 2008’de Ame-rika’da başladığını ardından Avrupa ve sonrasında da gelişmekte olan

ülkelere sıçradığını hatırlatan Ümit Akçay, bugün gelinen noktada halen Avrupa’da krizin sürdüğünü söyledi. Türkiye’nin ise en büyük ihraç pa-zarının Avrupa olduğunu kaydeden Akçay, alternatif pazarlar olarak Irak ve Rusya’nın bulunduğunu ancak bu pazarlarda da gerek petrol fiyatları-nın düşük olması nedeniyle yaşanan ekonomik sıkıntılar gerekse siyasi sıkıntılar nedeniyle ihracatın kolay olmayacağını anlattı. Bu şartlarda Türkiye’nin sağlayacağını açıkladığı kredi ve desteklerle iç piyasayı can-landırma yolunu tercih ettiğini belir-ten Akçay, “Kısa sürede alternatif dış pazar bulunabilmesi mümkün değil. Mevcut ekonomik durum harcama artırıcı, 2006’yı kurtarmaya yönelik bir program” değerlendirmesi yaptı.

“Türkiye Çin’den sonra en fazla borçlanan ikinci ülke”

Avrupa ülkelerinin halen batma-ma mücadelesi verdiğini kaydeden

Ümit Akçay şunları söyledi:

“Geçtiğimiz 4-5 yılda Amerikan ekonomisinin canlandırılması adı-na toplamda piyasalara 2,5 trilyon dolar para sürüldü. Ancak ABD’de faizlerin sıfıra yakın olması nede-niyle para Amerika’da kalmadı ve değerlendirilmesi için bizim gibi ül-kelere geldi. 2008 – 2009 sonrası bize gelen paralarla krizin bize teğet geçtiğini söyleyebildik. Banka kredi-lerinin milli gelire oranı Türkiye’de 2000’lerin başında oldukça düşük-ken şu anda benzer ülkeler arasın-da oldukça yüksek. Yüzde 80’lere yaklaştı. Yoğun bir kredi artışı var. Özellikle Amerika’daki miktarsal ge-nişleme programlarının uygulandığı dönemlerde yükselen piyasalarda yurtdışından borçlanma daha da hızlandı. 2007 – 2014 yılları ara-sındaki borçlanma artışının ülkeler arası dağılımına bakıldığında Türki-ye’nin Çin’den sonra en fazla ve en hızlı borçlanan ikinci ülke olduğu

görülür.”

“Çin’deki yavaşlama dünya ticaretini olumsuz etkiliyor”

Dünya ekonomisindeki sıkıntılar de-ğerlendirildiğinde bir diğer önemli risk kaynağı olarak Çin’deki ekono-mik yavaşlamanın gösterilebilece-ğini kaydeden Ümit Akçay, Çin’de dikkat çekici bir ekonomik daralma yaşandığını söyledi. Çin’in dünyanın ikinci büyük ekonomisi ve önemli emtiaların en büyük tüketicisi ol-ması nedeniyle ekonomisinin yavaş-lamasının büyük bir sıkıntı olarak görüldüğünü kaydeden Akçay şu bilgileri verdi:

“Çin’deki yavaşlama, dünya ticare-tindeki yavaşlamayı da beraberinde getiriyor. Çin’in yüzde 10-15 ban-dından yüzde 5-10 bandında bü-yümesi dünya ekonomisi için yeni bir durum. Amerika’nın kendisini yeniden ayarlaması gerekiyor. Bir-den olmasa da bu, ülkelerin ekono-milerini sarsacak bir gelişme. Çin ve Hindistan dışında tüm ülkelerin ekonomik büyümeleri tempo kaybe-diyor. 2012’den itibaren Türkiye’de de büyüme rakamları benzer seyre-diyor. Yüzde 3-4 civarında ve bu yıl da yüzde 3’ün biraz üzerinde eko-nomik büyüme bekleniyor. Yaşanan gelişmeler bize önümüzdeki yıl için de pek parlak bir tablonun ortada ol-madığına işaret ediyor.”

“Kriz tekrarlanmayacak diye bir şey yok”

Amerika’da krizin patlak vermesine neden olan mekanizmaların aynen yerinde durduğuna değinen Ümit

Akçay, bu nedenle krizin tekrarlan-mayacağına dair bir kanıt bulunma-dığını söyledi. FED’in önlem olarak şimdiden faiz artırdığını ve 2016’da ise 4 artış daha yapacağını ilan et-tiğini hatırlatan Akçay, ancak bunu gerçekleştirmesinin önünde bir ta-kım sorunlar bulunduğunu belirtti. Böyle bir artışın garanti olmamasını düşündürecek 3 temel sebep bulun-duğunu kaydeden Akçay şu bilgileri verdi:

“Amerika’da sanayi üretimi gerili-yor. Bu durumda faiz artırımı büyük bir ekonomik sıkıntı oluşturabilir. İkincisi Amerika’daki bankacılık, fi-nans sisteminde yaşanan sıkıntılar. FED faiz artışı gerçekleşmeden önce Amerika’da 3 tane önemli finansal kurum battı. Son olarak Amerika’da halen deflasyonist baskının sürme-si. Bu gelişmeler tersine dönmediği sürece faiz artışının sürmesi zor gö-züküyor.”

“2016 çok parlak değil”

Türkiye ekonomisini de değerlen-diren Ümit Akçay, Türkiye Merkez Bankası’nın faizleri değiştirmeme kararı bulunduğunu söyledi. Mer-kez Bankası’nın faizleri artırsa da sabit tutsa da 2016 için ekonomik büyümeye olumsuz yansıyacağının

düşünülebileceğini kaydeden Akçay şu açıklamaları yaptı:

“Faiz artışı yapmamayı sürdürürse bu kez karşımıza döviz tarafından bir baskı çıkacak. Döviz fiyatı TL karşısında artacak ve bunun bize iki yansıması olacak. Biri enflasyon. İthalat kanalıyla enflasyon artmaya devam edecek. İkincisi yurtdışından dövizle borçlanan firmaların borçla-rını çevirmede yaşayabileceği sıkın-tı. Her iki seçenek de gelecek yıl için çok parlak değil.”

Bu durumda hükümetin açıkladığı eylem planını değerlendiren Akçay sözlerini şöyle tamamladı:

“Hükümet asgari ücretten çeşitli ke-simlere kredi verilmesine kadar en azından 2016’daki ekonomik daral-manın yaşanmaması için tedbirler aldı. Bunun 2 önemli dayanağı var. İlki petrol fiyatları bu şekilde olduğu sürece bizim cari açık da enflasyon da olumlu etkilenecek. İkincisi de bütçe. Bütçede halen kamu harca-malarını artırmak için manevra ala-nı var.

Bu iki konuya dayanarak ekonomi yönetimi önümüzdeki yıl için duru-mu kurtarmaya çalışıyor. Ama yine de sıkışık bir yıl olacak.”

Türkiye, iç piyasayı canlandırmaya odaklanacak

Mersin Ticaret ve Sanayi Oda-sı’nın (MTSO), Milli Eğitim İl

Müdürlüğü işbirliğiyle hazırladığı ‘Okullarda Ekolojik Tarımın Yaygın-laştırılması’ Projesi Yahya Günsür Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi bahçesine kış bitkilerinin dikilme-siyle başladı. Toplumun genç yaşta ekolojik tarımla tanışmasının he-

deflendiği projenin önümüzdeki süreçte Türkiye geneline yayılması hedefleniyor.

‘Çiftçiliğe Başladık’, ‘Kendin Yetiştir Kendi Ye’ sloganlarıyla yola çıkı-lan projenin sponsorları Ekol Fide ile Ekotar Kontrol ve Sertifikasyon Kuruluşu oldu. Lise öğrencilerin

marul, karnabahar ve kara lahana gibi kış sebzelerini okul bahçesi-ne dikmesi etkinliğe, MTSO, Milli Eğitim İl Müdürlüğü, Tarım İl Mü-dürlüğü, belediye ve okul yetkilile-ri katıldı. İlk sebzeler ise projenin oluşumuna öncülük eden Remziye Günay Eryılmaz anısına dikildi. Törende konuşma yapan MTSO Yö-

netim Kurulu Üyesi Enis Hekimoğ-lu, örnek bir proje başlattıklarını ve Türkiye geneline yaymak istedikle-rini söyledi. Hekimoğlu, projede, do-ğal ve yerel değerlerle Anadolu’nun doğasında var olan ekolojik tarımın; okullarda tarımsal uygulama, eğitim ve bilgilendirme çalışmalarıyla yay-gınlaştırılmasını hedeflediklerini anlattı. Ayrıca, öğrenciler arasında şehir yaşamı dolayısıyla tercih edil-meyen tarım sektörüne yönelme isteğinin uyandırılması bekledikle-rine de değinen Hekimoğlu, doğal gıda tüketimi ile ilgili duyarlılığın sağlanması, toprağın önemi ve ka-lıntı konusunda farkındalık oluş-turulmasını istediklerini söyledi. Çocukların ilköğretim çağında eko-lojik tarımla tanışmasını istedikleri-ni kaydeden Hekimoğlu, bu sayede doğayı, toprağı, çevreyi korumanın önemini fark eden bilinçli bir nesil yetişebileceğine işaret etti. Kent-leşmenin arttığı bölgelerde yeşilin yerini binaların aldığına değinen

Hekimoğlu, “Gençlerimizin de bu olumsuz tablonun farkına varması-nı, kaldırımların, yolların etrafında bitkilerin varlığını korumasını isti-yoruz. Akdeniz havzasında her yerin yeşil olmasını, gençlerimizin gele-cekte doğanın korunduğu güzel bir kentte yaşamasını istiyoruz” dedi.

Milli Eğitim İl Müdür Yardım-cısı Serbülent Sevdi ise ko-nuşmasında şunları söyledi: “Mersin, Çukurova gibi bereketin bol olduğu yerlerde böyle anlamlı bir projede MTSO ve Milli Eğitimin ortak projesinde bir araya geldik. Önümüzdeki süreçte de toprakla doğayla iç içe bir ömür geçirmemizi temenni ediyorum.”

Eryılmaz: “Eşimin anısını yaşatacağız”

Ekotar Kontrol ve Sertifikasyon Kuru-luşu Sahibi Vahap Eryılmaz ise proje ile eşinin anısını yaşatmak istediğini

söyledi. Kısa bir süre önce eşi Rem-ziye Eryılmaz’ı kaybettiğini dile geti-ren Vahap Eryılmaz, şöyle konuştu: “Eşim ekolojik tarım bilincinin ül-kemizde yaygınlaştırılması adına büyük mücadele verdi. Bu bilincin çocuk yaşta oluşabileceği düşün-cesiyle ilköğretim okullarından iti-baren çocukların ekolojik tarımla tanışmasını arzu ediyordu. Girişim-leri bugün sonuç verdi ancak kendi-si artık aramızda yok. En büyük iste-ğim bu projenin başarıya ulaşması, Türkiye genelinde yaygınlaşması ve eşimin anısını yaşatabilmek.” Kış bitkilerinin dikiminin ardından Ekotar Sertifikeri Mehmet Eryıl-maz okulda vereceği bir seminer ile öğrencilere ekolojik tarım uy-gulamaları hakkında bilgi verecek. Ekolojik tarımda bitki besleme, su-lama yöntemlerini anlatarak, eko-lojik tarımın önemine değinecek. Projenin ikinci ayağında ise benzer bir uygulama Kazanlı İlköğretim Okulu’nda gerçekleştirilecek.

Öğrenciler, ekolojik tarımla tanıştı

Ümit AKÇAYDoç. Dr.

Page 6: MTSO Haber Sayı 300

CMYKYAYIN ADI VE SAYFA NO

6 YIL: 18 | SAYI: 300 |3-16 OCAK 2016 | www.mtso.org.tr

Hindistan, ekonomik açıdan en uç noktaların bir arada yaşan-

dığı ülkelerden biri. Kırsalda dün-yanın en kötü insani gelişim indeks-lerinin bazılarına sahip olduğu gibi çok sayıda yüksek nitelikli işgücüne ve birkaç tane uluslararası endüst-riyel gruba da sahip. Ekonomisinde orta sınıfın en zekilerini çalıştıran modern ve küresel rekabet gücüne sahip, bilgiye dayalı hizmetler sektö-rünü de çoğunlukla az eğitimli işgü-cünün çalıştığı ve rekoltesi yağışlara bağlı tarım sektörünü de görmek mümkün. Ticari açıdan bakıldığında 1,3 milyara yaklaşan nüfusuyla Hin-distan’da her ne kadar yoksul kesim önemli bir yer tutsa da ülke, yoksul değil, satın alma gücüne sahip 200-300 milyon tüketicinin yaşadığı önemli bir pazar olarak değerlendiri-lebilir. Fortune Dergisi’nin analizine göre 2016’da Hindistan büyümenin kralı olacak. Uluslararası Para Fonu (IMF) da Hindistan ekonomisinin bu yıl yüzde 7,3 ile Çin’den daha hızlı büyümesini bekliyor. Ekonomi ve İş Dünyası Araştırma Merkezi’nin ha-

zırladığı bir rapora göre ise 2 trilyon doları geçen ekonomik büyüklüğü ile Hindistan’ın 2030’da GSYH’sinin 10 trilyon 133 milyar dolara çıkması ve dünyanın 3’üncü büyük ekono-misi haline geleceği tahmin ediliyor.

Ülkede imalat sektörü geleneksel olarak kalitesiz mallar nedeniyle ye-tersiz olmasına rağmen, bu durum son yıllarda değişmeye başladı. Hiz-metler sektöründeki güçlü büyüme sonucunda sektörün GSYİH içinde payı 2012’de yüzde 56,3 olarak ger-çekleşirken, tarım sektörünün payı yüzde 17,5, sanayinin payı ise yüz-de 26,2 oldu. Henüz net rakamlar açıklanmasa da 2015 sonunda bu oranların hizmet sektörü için yüzde 58,9, sanayi için yüzde 24,5 ve tarım için yüzde 16,6 olması bekleniyor. Son yıllarda ekonominin tarıma ba-ğımlılığı azalmış olsa da GSYİH’de-ki dalgalanmalar hala yıllık muson yağmurlarının sonuçlarına bağlı. Toprak sahiplerinin çoğunluğu ge-çinecek kadar tarım yapabiliyor ve çoğu çiftçi ailesi yoksulluk sınırının altında yaşam sürüyor.

2015’in hedef ülkesiydi

Hindistan Ekonomi Bakanlığı ta-rafından 2014-2015 dönemi hedef ülkeleri arasında gösterilmişti. Tür-kiye ile Hindistan arasındaki ticaret hacminde gözle görülür artışa rağ-men ticaret dengesi halen Türkiye aleyhine sonuçlanıyor. Türkiye’nin Hindistan’a ihraç ettiği ürünlerin başında mermer, traverten, kireçli taşlar, yağlı tohumlar ve meyveler gelirken ithal ettiği ürünler arasında petrol yağları, sentetik iplikler, kara-yolu taşıtları için aksam ve aksesu-arlar geliyor.

İlaç sanayi hammaddesinde potansiyel pazar

Hindistan’ı yoksul bir ülke olarak değil, ciddi bir satın alma gücüne sahip 200-300 milyon tüketicinin yaşadığı, istikrarlı bir makro ekono-mik yapıya sahip ve gümrük vergi-leri ile miktar kısıtlamalarının her geçen gün azaldığı bir pazar olarak

görmeli.

Özellikle ilaç sanayisinde oldukça ileri olan Hindistan, ilaç sanayisi hammaddelerinde de potansiyel bir pazar. Nüfus özellikleri nedeniyle de zeytinyağı, sert kabuklu meyveler, kuru meyveler başta olmak üzere gıda ürünlerinde büyük potansiyel taşıyor. Hindistan’da sağlıklı yaşam için zeytinyağı kullanımı ise giderek yaygınlaşıyor.

İnşaat – müteahhitlik sektörü de Türkiye ile Hindistan arasında ça-lışmaların sürdüğü önemli sektör-lerden biri. Türk müteahhitler ilk olarak 2001’de bir otoyol ihalesini alarak Hindistan’da çalışmaya başla-dı. O yıldan bu yana çeşitli ihalelere giren Türk müteahhitler kimi zaman Hintli firmalarla ortaklıklar kurarak çalışmalarını sürdürdü. Birçok fir-manın Hindistan’da temsilcilikleri ya da ofisi bulunuyor. Bu durum çe-şitli mal gruplarında ihracat artışını da beraberinde getiriyor.

Hindistan’da altyapı yapımı gele-neksel olarak kamu sektörünün görev alanında. Ancak özellikle son yıllarda altyapıya olan büyük talep ve kalitenin iyileştirilmesi ihtiyacı özel sektörün ve yabancı sermaye-nin de katılımını teşvik etti. Bu ne-denle Türk özel sektörü için bu alan da önemli.

Salça ve meyve suları, bisküvi, şe-kerleme, çikolata, makarna, zeytin-yağı, kuru ve sert kabuklu meyveler; incir, kayısı, fındık, özelikle kadın ve erkek takım elbiseleri başta olmak üzere konfeksiyon ürünleri, makine halısı, cam eşya, seramik, fayans, banyo takımları başta olmak üzere inşaat malzemeleri, otomotiv parça-ları, ev mobilyaları, altın mücevhe-rat, tekstil makineleri, tekstil kimya-salları, kağıt peçete ve havlu ihracat potansiyeli yüksek ürünler arasında sayılabilir.

Hindistan’da yatırım yapılabilecek sektörler

Hindistan’da yatırım yapılabilecek sektörlere bakıldığında ise tarım-sal ürün ve gıda işleme, mobilya, tekstil ve konfeksiyon, deri işleme, konfeksiyon ve ayakkabı, halı, inşa-at malzemeleri, tekstil kimyasalları, otomotiv yan sanayi, cam eşya, ku-yumculuk, turizm ve otelcilik geldiği görülüyor. Türk firmalarının Hint yatırımlarından aldığı pay oldukça düşük olmasına karşın, son yıllarda artış yönünde bir eğilim gözleniyor. Türkiye Yatırım Destek ve Tanıtım Ajansı’nın verilerine göre Türkiye’de toplam 154 adet Hint ortaklı firma faaliyet gösteriyor.

Türkiye KEOA’nın imzalanmasını bekliyor

Türkiye ile Hindistan arasında ile Serbest Ticaret Anlaşması’nın imza-lanması amacıyla, 2 Ocak 2008’de Dışişleri Bakanlığı aracılığı ile giri-şimler başlatıldı. Hindistan makam-ları ile yapılan görüşmeler sonucun-da Türkiye ile Hindistan arasında mal ticareti bakımından serbest ti-caret alanı kurulmasını öngören

Kapsamlı Ekonomik Ortaklık Anlaş-ması’nın (KEOA) imzalanmasına ka-rar verildi. Bu konudaki çalışmalar devam ediyor.

İki ülke arasında imzalanacak KEOA, hali hazırda Türkiye’nin ihracat po-tansiyelinin yüksek olduğu ürün-lerde yüzde 5 ile yüzde 35 arasında değişen gümrük vergisi indirimi ve pazara giriş engellerinin azalması-nı sağlayacak. Ayrıca hâlihazırda Türkiye’nin ithalat rejiminde GSP rejiminden faydalanmakta olan Hindistan’a sunulan tek taraflı taviz imkânı bu ülkeyle imzalanacak STA sayesinde karşılıklı hale getirilecek. Bu sayede mevcut durumda Türkiye aleyhine seyreden ikili ticaret daha dengeli bir yapıya kavuşabilecek.

Hindistan, önemli bir ticaret ortağı

Hindistan ile imzalanacak STA, bil-gi teknolojileri alanında işbirliğinin oluşturulması ve geliştirilmesine de katkı sağlayacak. Ayrıca pamuk,

kömür, petrol, demir cevheri, ferro alyaj, tekstil elyaflarında dünyanın önemli üreticilerinden biri olan Hindistan, Türkiye’nin Girdi Teda-rik Stratejisi açısından da önemli bir ülke. Hindistan, Türkiye için olduğu kadar AB için de önemli bir ticaret ortağı.

Hindistan’la ticarette yaşanan sorunlar

1-Gümrük vergileri yüksektir.

2-Hindistan’da taşımacılık için kul-lanılan konteynerlere ağırlık kısıtla-ması getirilmiştir.

3-Türkiye menşeli hidrojen peroksi-te ton başına 23,173 dolar damping vergisi uygulanmaktadır.

4-Ayrıca, 10 Şubat 2012’den bu yana ülkemiz ve Rusya Federasyo-nu menşeli “Soda Külü” (2836.20 Gümrük Tarife Pozisyonlu) ithala-tına yönelik olarak bir anti-dam-ping soruşturması yürütülmektedir. 5-Gümrük prosedürleri şeffaflıktan uzaktır. İthalat işlemlerinde ihtiyari gümrük değerleme kriterleri uygu-lanır.

6-Hindistan, yenilebilir sıvı yağlar için gayri resmi bir referans fiyatı belirleme politikası uygular. Sık sık değişen referans fiyatı nedeniyle bu ürünlerin gümrük vergileri net bir şekilde bilinememektedir.

7-İki ülke bankacılık sistemleri ara-sında işbirliği olmaması, Türk ban-kalarından alınan teminat mektup-larının kabul edilmemesi, muhabir banka bulunmasında sıkıntı çekil-mesi ve aracı bankalar ile yapılan ticari işlemlerin pahalı olması diğer önemli sorunlardır. Bunun yanı sıra, Hindistan bankalarından gelen ak-reditiflerin çok fazla ayrıntı içerdiği ve işlem sürelerinin çok uzun oldu-ğu söylenmektedir.

8-Türkiye-Hindistan arası ticari sevkiyatların sorunlu gerçekleşebil-diği ve navlun bedellerinin yüksek olduğu belirtilmektedir. Ayrıca Kal-

küta Limanı’ndaki yoğunluğun nav-lun bedelini artırmakta ve ihracatı olumsuz etkilemekte olduğu belir-tilmiştir.

9-Ortak bir başka şikayet konusu da Hindistan’da bürokrasinin çok yavaş işliyor olmasıdır. Hint kamu teşkila-tına ek olarak Hint özel sektörünün de iş takibinde ve geri dönüşlerde ağır davranabildiği ve müşterilere verilen hizmette bundan kaynakla-nan aksamalar ve gecikmeler yaşan-dığı belirtilmiştir. Ayrıca yabancılara çalışma izni alınmasında da sürenin uzun olduğu dile getirilmiştir.

10-Çin’de olduğu gibi Hindistan’da da korsan üretim yaygındır.

Coğrafi konum

Hindistan güney Asya’da yer alıyor. Güneyinde Hint Okyanusu, batısın-da Pakistan, kuzeyinde Çin, Bhutan ve Nepal, doğusunda ise Bangladeş ve Myanmar ile komşu. Yüzölçümü bakımından dünyanın yedinci bü-yük devleti. Hindistan’ın güneyinde tropikal muson iklimi hakimken ku-zeyinde ılıman bir iklim yaşanıyor. Hindistan’ın güney ve orta kesimleri platolardan oluşurken batısında çöl-ler, kuzeyinde ise Himalaya Dağları yer alıyor.

Hindistan Cumhuriyeti’nin yönetim şekli Federal Cumhuriyet olup 28 eyalet ve 7 birlik bölgesinden oluşur.

Nüfusu 1,3 milyara yaklaşan Hin-distan’da doğum hızının düşeceğine dair iyimser beklentilere rağmen 2025’te 1,4 milyara ulaşacağı tah-min ediliyor. Kırsal kesimde yaşama oranı diğer gelişen Asya ülkelerine göre oldukça yüksek. Halkın yüzde 60’ı nüfusu 5000’i geçmeyen yerle-şim yerlerinde yaşıyor. Buna karşın şehirlere göç hızla artıyor. Hindis-tan’da her yıl yaklaşık 10 milyon kişi işgücüne katılıyor. Bu durum hükü-metin eğitimin kalite ve miktarını artırmak için yatırım yapması gerek-liliğini gösteriyor.

Doğal kaynaklar ve çevre

Hindistan doğal kaynaklar bakımın-dan çok zengin bir ülke değil. Dünya yüzeyinin yüzde 2,4’ünü kaplaması-na rağmen, dünya nüfusunun yüzde 17’sini barındırır. Bu yüzden doğal kaynak ihtiyacı da oldukça fazla. Hindistan’daki en önemli madenler kömür, demir ve boksittir. Petrol ve gazın büyük çoğunluğu ithal edilir. Büyük coğrafi ve iklimsel farklılıklar bölgeler arasında gelir dağılımı ve ekonomik gelişmişlik farklılıkları-nın sebepleridir. Gelişmiş ülkelerin tersine bir durum olarak çalışan nüfusun yüzde 60’ı tarım sektörün-de istihdam edilir. Göç artmasına rağmen hala sınırlıdır ve Hintlilerin büyük çoğunluğunun geçimi topra-ğa bağlıdır. Ekilebilir arazinin yüzde 40’ı sulanabilir durumdadır ve geri-ye kalan arazilerde tarımsal üretim

yıllık muson yağmurlarına bağımlı-dır. 

Sinema endüstrisi

Hindistan’ın film fabrikaları ola-rak nitelenen  Mumbai  (eski adıy-la  Bombay),  Chennai, Kalkata, Bengalore  ve  Hyderabad  dünyanın en büyük ulusal sinema endüst-risinin merkezleridir. Bu kentler içinde elbette Mumbai’nin yeri baş-ka.  Mumbai  sadece Hindistan sine-ma endüstrisinin bir kenti değil aynı zamanda  Bollywood  sineması adı verilen popüler Hint sinemasının da doğum yeri. Genelde Hint sine-ma endüstrisi, özelde  Bollywood, son yıllarda hem akademik camiada hem de global film endüstrisinde git-tikçe artan bir ilgiyle takip ediliyor. Geçtiğimiz yıllarda Batı endüstrileri ya da akademisyenler tarafından üzerinde düşünülmeye değer görül-meyen Hint filmleri, şimdi kitaplara, araştırmalara konu oluyor ve önemli festivallerde yer alıyor. İstanbul Film Festivali de geçen yılki programında 

Bollywood  sinemasına özel bir yer ayırmıştı.  Bollywood  sinemasına değinmeden önce Hindistan’da en az  Bollywoodkadar önemli olan bölgesel sinema endüstrilerine ve bu endüstriden beslenen yeni Hint sinemasına değinmek gerekir.  Yeni Hint Sineması ve Bölgesel Sinema Endüstrisi  Hindistan’da her yıl bi-nin üzerinde konulu uzun metrajlı filmin yanında dokuz yüz civarında kısa film çekilir. Bir milyarlık Hin-distan’da günde on beş milyon Hint-li sinemaya gider. Yılda bini geçen uzun metrajlı filmlerin iki yüz kada-rı  Mumbai  merkezli film stüdyoları tarafından çekilir

Ticareti etkileyen kültürel faktörler

İş görüşmelerinde, ilk tanışmada kartvizit mutlaka bulunmalı. Kart-vizitin herhangi bir Hint diline ter-cüme edilmesine gerek olmayıp, İngilizce olması yeterlidir. İş ilişki-lerinde bir Hintli aracı kullanmak faydalı olabilir. Toplantılarda Hintli bir meslektaşı götürmek ya da Hint bürokrasisini çok iyi bilen birinin ücret karşılığı istihdam edilerek bü-rokrasideki işleri takibinin sağlan-ması fayda getirir.

Hindistan’da dışarıdan gelen bilgi ve yeni kavramlar hakim olan dini inanış ve sosyal yapı ile çelişmediği sürece kabul görür. Kast sistemi Hint toplumunu etkileyen faktörlerin ba-şında gelir. Hindistan’daki iş hacmi-nin büyük çoğunluğu aile kaynaklı olup aile şirketlerinde kardeşlerle görüşme yapılmış olsa da en son ka-rarı ailenin en büyüğü verir.

Hindistan’da her şey tartışılabilir. En uygun ve gerçekçi fiyata ulaşa-bilmek için farklı sınıflardan birçok firmayla görüşmek yararlı olabilir. Hindistan orta düzeyde kolektif bir

kültüre sahip olup, kişilerin karar-larının aile, grup ve sosyal yapı ile çelişmemesine özen gösterilir. Kuv-vetli ve birbirini tutan bir sosyal ya-pıya sahip oldukları için, hayat hak-kında fazla endişelenmezler çünkü toplumdaki herkes kendi yerini ve çalışma koşullarını kabul eder.

Çalışanlar organizasyonda önemli bir rol oynar. Hint hiyerarşisinde pat-ron olan kişi otorite bakımından en üst düzeyde kabul edilir. Talimatla-rın uygulanmasında ve sonuçlarının tam olarak kimin sorumluluğunda olması gerektiğini başlangıçta belirt-mekte fayda vardır. Çalışanlara, tali-matlar ve açıklamalar yazılı olarak verilmeli ve sizin adınıza dağıtımı-nın yapılması sağlanmalıdır. Bu sa-yede bilgilendirmenin yapıldığı bir kez daha teyit edilmiş ve kendilerine reddetme ihtimali verilmemiş olur.

Bu kültürde üniversite mezuniye-tine ve derecesine büyük saygı gös-terilir. Hintliler doğrudan “hayır” demekten hoşlanmaz. “Hayır” keli-mesi Hindistan’da yanlış anlamlara çekilebileceği için kaçamak cevaplar nezaket kuralları içinde hoş karşıla-nır. Eğer bir davet alırsanız “Hayır, yapamam” gibi doğrudan cevaplar yerine “Deneyeceğim” veya “Baka-lım” gibi belirsiz cevaplar verilmesi daha uygun düşmektedir.

Şirkette patron konumunda iseniz, varlığınıza çok önem verilecek ve gö-rüşmeler de en üst seviyede devam edecektir. Hindistan’daki katı iş kül-türünden dolayı ast olan bir kişi an-cak ast olan personelle görüşebilir.

Hindistan’a gidecek Türk vatandaş-larının, Hindistan’a giriş yaparken geçerli bir pasaport taşımaları ve ikamet ettikleri ülkedeki Hindistan temsilciliklerinden vize almış olma-ları gerekir.

Vizeler; turist, iş, öğrenci, transit vi-zesi olarak alınabilir. Turizm amaçlı ziyaretler için genellikle 3 ya da 6 ay süreli vize verilir. Verilecek vi-zenin geçerlilik süresi Hindistan’a varıldığında değil veriliş tarihinden itibaren başlar. Seyahat planlarınızı buna göre yapmanızda yarar vardır.

Ticari amaçla ziyaret yapmak iste-yenler, Hindistan diplomatik temsil-ciliklerinden bir yıl geçerliliği olan ve birden çok giriş yapabilecekleri toplam 120 günlük ticari vize alabi-lir.

Ticari gezilerde Hintli firmalardan davetiye gerekir. Bu davetiyede Hin-distan’da ne kadar kalınacağı, ne tür iş yapılacağı belirtilmelidir.

Yerel saat

Hindistan’da yaz saati uygulaması yoktur. Türkiye’den yazın 2,5, kışın ise 3,5 saat ileridedir.

Kaynak: Ekonomi Bakanlığı

Daralan dünya ekonomisinde hızla büyüyen pazar: HİNDİSTAN

Page 7: MTSO Haber Sayı 300

CMYKYAYIN ADI VE SAYFA NO

7 YIL: 18 | SAYI: 300 |3-16 OCAK 2016 | www.mtso.org.tr

Eşref AKDOĞAN

Tüm Türkiye’de olduğu gibi Mer-sin’de de 2015’in ekonomik açı-

dan sıkıntılı geçtiğini kaydeden Mer-sin Ticaret ve Sanayi Odası 14 No’lu İnşaat ve Emlak Komitesi Başkanı Hasan Engin, 2016’da Mersin ekono-misini canlandırabilecek en önemli sektörün inşaat olduğunu ve kentsel dönüşümle piyasalara hareket gele-bileceğini söyledi.

Bölgede yaşanan karışıklıklar nede-niyle ihracatın sıkıntıya girdiğine, tarım sektöründe önemli kayıplar yaşandığına dikkat çeken Engin, ekonomiye hareketi getirecek en önemli sektörün inşaat olabileceğini bildirdi. Hükümetin de gelecek yıl için ekonomiyi iç piyasa ile canlan-dırmaya odaklandığını ifade eden Engin, Mersin’in de bu dönemde kentsel dönüşüme ağırlık vermesi gerektiğini anlattı.

Komite çalışmaları hakkında bilgi veren Hasan Engin, ardından sek-töre ilişkin değerlendirmeler yaptı. Komite bünyesinde müteahhitler, kooperatifler ve emlakçıların bulun-duğunu bildiren Engin, üye sayıları-nın 1700’e yaklaştığını söyledi.

Meslek Komiteleri arasındaki en bü-yük gruplardan biri olduklarını ve 4 meclis üyesi ile temsil edildiklerini anlatan Engin, “Mersin’i ayakta tutan önemli sektörlerden birisiyiz. Aynı zamanda Oda’mızın lokomotifi ol-duğumuzu söyleyebilirim. Mobilya-cısından mermercisine, betoncudan parkeciye kadar 250-300 sektörü ha-reketlendiriyoruz” değerlendirmesi yaptı. Ancak sektörde bazı sıkıntı-lar yaşandığına değinen Ha-san Engin, şunları söyledi: “Mersin’de inşaat sektörü oldukça hareketli. Türkiye ortalamasının

üzerinde olduğu söylenebilir. Bu ge-lişme şehir dışındaki yatırımcıların da dikkatini çekiyor ve dışarıdan gelen bazı büyük firmalar taşeron marifetiyle iş yapıyorlar. Çalışma sonunda verilen çekler ya da yapılan sözleşmeler ise zaman zaman ticaret hukukuna uymuyor. Bu tür sıkıntılar için bir şekilde önlem alınması ge-rektiğini düşünüyorum”.

“Son 3 aydır hareket başladı”

Mersin’de yılın ilk yarısının durağan geçmesine rağmen son 3 aydır inşaat sektöründe hareketlenmenin başla-dığını anlatan Hasan Engin, bunda akaryakıt fiyatlarının 50 doların altına inmesinin, çimento ve demir fiyatlarının yüzde 30’a yakın düşme-sinin önemli rolü olduğunu bildirdi. Maliyetlerin azalmasıyla birlikte in-şaata yönelimin arttığını kaydeden Engin, “Devlet de bu işe el attı.

TOKİ’lerle inşaat sektörünü ve pi-yasayı canlandırdı. Özel sektörde de finansal güce sahip olanlar inşa-at sektörüne yöneldi” dedi. Ancak maddi durumu iyi olan herkesin bu sektöre adım atmasının doğru olmadığına da dikkat çeken En-gin, şu değerlendirmeleri yaptı: “Bugün birçok sektörde faaliyet gös-terebilmek için önemli eğitimlerden geçiyorsunuz ve belli sertifikaları al-dıktan sonra işyeri açabiliyorsunuz.

Oysa finansal gücü olan herkes in-şaat alanına yönelebiliyor. İnşaat alanında yeterli finansal güce sahip olan kişilerin işe başlama izninin be-lirli eğitim ve programlardan geçtik-ten sonra verilmesi gerekmektedir.

Bu uygulamalar ile inşaatlardaki iş ve can güvenliği, paralelinde de ka-

lite artırılıp standart oluşturulabilir.”

“Kentin imar sıkıntısı çözümlenmeli”

Mersin’in inşaat sektöründeki bir diğer önemli sorunu imarda yaşa-dığına değinen Hasan Engin, imarlı arazi sayısının çok azalması nede-niyle kentin içinde arsa fiyatlarının ve paralelinde de konut fiyatlarının ciddi ölçüde arttığını bildirdi. Bölge-de konut dışı kentsel alanların imara açılması gerektiğini vurgulayan En-gin, “Kentin kuzeyindeki tarım dışı alanların ve Mersin Erdemli Otoban Yolu’nun güney kısımlarının kentsel gelişme alanı olarak imara açılması-nı bekliyoruz” diye konuştu.

“Örnek dönüşüm alanları oluştu-rulabilir”

2016’da inşaat sektörü için yapıl-ması gereken bir diğer çalışmanın kentsel dönüşüm olduğunu ifade eden Hasan Engin, bu dönüşüme Bahçe ya da Barış Mahallesi’nden başlanabileceğini dile getirdi. Bu sayede kentin varoşları ve dış böl-gelerdeki mahallelerin kentsel dö-nüşüme inancının artabileceğine işaret eden Engin şunları söyledi: “Kentsel dönüşümde doğru bir baş-langıç çok önemli. Eğer bahsedilen mahallelerin cazibesi artırılırsa, gecekondular yerine güvenli yapı-lar, görsel donatılar oluşturulursa, bölgeye oyun parkları, otoparklar, AVM’ler, hastaneler, eğitim kurum-ları getirilirse herkes bu bölgede ya-şamak isteyecektir. Mevcut durumda bölgede metruk binaların yoğun ol-ması nedeniyle cazibesi yok. Ancak örnek çalışmalara imza atılabilir. Bu diğer bölgeler için de tetikleyici olup kent ekonomisinin canlandı-

rılması adına önem taşıyacaktır”. Kentsel dönüşümün parsel bazında değil ada bazında yapılmasının bu nedenle önem taşıdığını vurgulayan Engin, “Ada bazında bir dönüşümle yalnızca binalarda değil tüm çevrede dönüşüm sağlanabilir” dedi.

“Asgari ücret artışı sektörü zorlayabilir”

Asgari ücret artışına da değinen Ha-san Engin, inşaat sektörünün vasıfsız işgücünün istihdamını sağladığını ve emek yoğun bir sektör olduğu-nu hatırlattı. Ücretlerin önemli bir bölümünün asgari ücret üzerinden ödendiğini kaydeden Engin, bu alan-daki artışların işvereni büyük ölçüde zorlayacağını söyledi. Asgari ücrette destekleme oranının Engin, bu ora-nın en az yüzde 50 olması gerekti-ğini anlattı. Aksi halde oluşan yükü işverenin karşılamakta zorlanacağı-nı ve işsizlik oranlarının artacağını dile getiren Engin, bu durumun hü-kümetin üzerinde daha ciddi bir yük oluşturabileceğine dikkat çekti.

“Hükümetin yatırım sözlerinin gerçekleşmesini bekliyoruz”

Mersin için hükümet tarafından veri-len bazı sözler olduğunu da hatırla-tan Hasan Engin, 2016’da bu yatırım vaatlerinin yerine getirilmesini bek-lediklerini söyledi.

Bu yatırımların hayat bulmasının bölge cazibesini artıracağını ve yeni yatırımları da beraberinde getirece-ğini kaydeden Engin, Kahramanma-raş, Gaziantep, Mardin gibi bölgele-rin işadamlarının Mersin’e daha çok yatırım yapmasını ve paralelinde inşaat sektörünün de hareketlenme-sini beklediklerini söyledi.

Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) 10 No’lu Akaryakıt,

LPG, Madeni Yağ ve Enerji Meslek Komitesi, Enerji Piyasası Denetleme Kurulu’nun (EPDK) kararı ile pompa fiyatlarını oluşturan metodolojiden şikayetçi. Türkiye’de fiyatlar belirle-nirken Kuzey Batı Avrupa’nın değil, Akdeniz (CIF-MED) piyasasının ör-nek alınması isteniyor.

MTSO 10 No’lu Komite Başkanı Eş-ref Akdoğan, Komite çalışmaları hakkında bilgi vererek sektöre iliş-kin değerlendirmeler yaptı. Komite bünyesinde akaryakıt istasyon bayi-leri, LPG ve madeni yağ satışı yapan firmaların yer aldığını anlatan Akdo-ğan, 500’ün üzerinde üyeleri bulun-duğunu söyledi. Mersin’in akaryakıt sektöründe Türkiye’nin önde gelen illeri arasında yer aldığını dile ge-tiren Akdoğan, nüfus oranına göre istasyon sayısına bakıldığında Mer-sin’in ilçeleriyle birlikte Türkiye’de Konya’dan sonra ikinci sırada yer aldığını anlattı. Bu kadar yoğun pet-rol istasyonu kurulmasının sebebini ise bir liman kenti olan Mersin’de 20’ye yakın ana dağıtım şirketinin tesisinin bulunmasıyla açıkladı. Akaryakıt sektörünün ülke eko-nomisinde çok önemli bir yer taşıdığına dikkat çeken Eş-ref Akdoğan, şöyle konuştu: “Sektörümüz çözüm odaklı tüm uygulamaları özveri ve uyumla yerine getirmektedir. Sektörümüz ülkemize ve Mersin’e hem milli ekonomiye katkısıyla hem de ver-diği hizmetin kalitesiyle kendisini ispatladığı gibi başka hiçbir sektör-de görülmeyen tam bir şeffaflıkla kar marjına ilişkin bilgileri kamu-oyu ile paylaşan bir sektördür.”

Ülke ekonomisi için böylesine önemli bir sektör olmalarına rağmen bir takım önemli sorunlarla müca-dele etmek durumunda kaldıklarını anlatan Akdoğan, özellikle geçen yıldan bu yana uygulanan fiyat po-litikalarına dikkat çekti.

“Fiyat belirlenirken Akdeniz baz alınmalı”

6 Kasım 2014 tarihinde EPDK Kararı ile akaryakıt fiyatlarının oluşumuna ve takibine ilişkin yeni bir metodo-lojinin yürürlüğe girdiğini hatırlatan Eşref Akdoğan, bu metodolojinin sektörde ciddi sorunlar oluşturduğu-nu söyledi. Yeni uygulama doğrultu-sunda pompa fiyatları belirlenirken Birleşik Krallık, İtalya, Fransa ve Al-manya’nın dahil olduğu Kuzey Batı Avrupa’nın (CIF-NW) baz alındığını kaydeden Akdoğan, oysa ülke şart-ları gözetildiğinde bunun doğru ol-madığını ve Türkiye’de kullanılması gereken fiyatların Akdeniz Piyasası (CIF MED) olması gerektiğini anlattı. Avrupa’da bayilik sisteminin pek fazla bulunmadığına, ana dağıtıcıla-rın istasyon kurduğuna, bu nedenle de maliyetlerin Türkiye’ye oranla oldukça düşük olduğuna değinen Eşref Akdoğan şu bilgileri verdi: “Türkiye’deki uygulamalar doğrul-tusunda işçilik, kredi kartı komis-yonu, ulusal stok, teminat mektubu, ulusal marker, otomasyon, yazar kasa, iş sağlığı ve güvenliği, EPDK gelir payı, ÖTV finansmanı, sorumlu müdür, veresiye satış, promosyon gibi uygulamalar maliyeti artırmak-tadır. Oysa Kuzey Batı Avrupa’da bu tür uygulamalar bulunmamak-tadır. Avrupa’da enflasyon oranı yüzde 1’in altındayken Türkiye’de

yüzde 9 ve üzeridir. Yine kredi kar-tı satış maliyeti Avrupa’da sıfırken Türkiye’de yüzde 1,25’tir. İstihdam giderleri de birbirinden oldukça farklı. Kuzey Batı Avrupa’daki dört ülkenin toplam istihdamı 165 bin kişiyken Türkiye’deki istihdam 250 bin kişi civarında. İstihdam mali-yetleri düşünüldüğünde Türkiye’de-ki yük daha da iyi anlaşılacaktır. Konuya çalışma metodu açısından da bakılabilir. Avrupa’da yüzde 70 istasyon self servis olarak hizmet vermektedir. Oysa Türkiye’de bu uygulama henüz bulunmamaktadır. Aynı şekilde Avrupa’da istasyonlar gece ve haftasonları kapanırken Türkiye’de 7 gün 24 saat hizmet ve-rilmektedir.”

“Türkiye ile Avrupa arasında ciddi yapısal farklar bulunmakta”

Avrupa’daki bayi ve istasyonların kaçakçıyla, hileli akaryakıt satan kişilerle rekabet etmediğini kayde-den Eşref Akdoğan, Türkiye’deki bayilerin ise mali yüklerinin yanı sıra illegal piyasayla rekabet etmek durumunda kaldığını da anlattı. Ku-zey Avrupa ülkeleriyle Türkiye’deki akaryakıt istasyonları arasında çok büyük yapısal farklar bulunduğunu vurgulayan Akdoğan, bu alanda ya-şanan sıkıntıların somut örneklerle ortaya konması adına bir araştırma başlattıklarını ve ortaya çıkacak so-nucu raporlayacaklarını söyledi. Bu amaçla Komite olarak Münih, Berlin ve Hannover Ticaret Ataşeleriyle ir-tibata geçerek Almanya’da ilgili ku-rumlarla temas kurmak yönündeki isteklerini paylaştıklarını anlatan Akdoğan, sektörde faaliyet gösteren

akaryakıt dağıtım şirketleri ile bilgi alışverişinde bulunmak ve istasyon ziyareti yapmak istediklerini söyle-di. Tüm ataşeliklerden olumlu yanıt-lar aldıklarını kaydeden Akdoğan, “Konuyu Oda’mız yönetimiyle de paylaştık. Gelecek yıl MTSO önderli-ğinde yetkili bir personel ve Komite temsilcilerimizle birlikte araştırma yapmak üzere Almanya’ya gitmeyi planlıyoruz” dedi.

“Asgari ücrette devlet desteği önemli”

Asgari ücretin 1300 TL’ye yükselme-sinin sektöre etkilerini de değerlen-diren Eşref Akdoğan, “Bu yükselişe Asgari Geçim İndirimi’nin dahil olup olmaması da büyük önem taşıyor. Bekar bir çalışan ile dört çocuklu bir çalışanın eline geçen ücret arasında 222 TL fark var. Yani Asgari Geçim İndirimi’nin bu rakama dahil olup olmaması önemli” değerlendirme-sini yaptı. Bu ücretin tüm yıl geçerli olup olmayacağını merak ettikleri-ni de kaydeden Akdoğan, Temmuz 2016’da bir değişim olup olmayaca-ğını henüz bilemediklerini söyledi. Mersin’de 340 istasyonun faaliyette olduğunu ve her istasyonda ortala-ma 15 kişinin istihdam edildiğini açıklayan Akdoğan, şöyle konuştu: “Sektörümüz, yaklaşık 5 bin aileye direk, 20 bin kişiye ise aş vermek-tedir. Sağlık, eğitim vermektedir. Her istasyon istihdamını yüzde 10 daraltacak olsa 2 bin kişinin aş, sağ-lık, eğitim sorunu oluşacaktır. Sek-tör temsilcileri olarak asgari ücretin 1.300 TL olmasını istiyor ve destek-liyoruz ancak vergi yükünü paylaş-mada devletimizin bize desteklerini de esirgememesini bekliyoruz.”

Kentsel dönüşüm ekonomiyi canlandırır

Kentsel dönüşümde doğru başlangıç çok önemli. Dönüşüm parsel bazında değil ada bazında yapılırsa sonuç alınabilir. Dönüşüm yapılan alana katmadeğer sağlanabilir.

Akaryakıtçılar, fiyat metodolojisinden şikayetçi

Geçen yıl EPDK kararı ile akaryakıt fiyatlarının oluşumuna ve takibine ilişkin oluşan metodolojiyi doğru bulmuyoruz. Türkiye’de fiyatlar belirlenirken Kuzey Batı Avrupa değil, Akdeniz piyasası örnek alınmalı.

14 No’lu İnşaat ve Emlak Komitesi Başkanı

10 No’lu Akaryakıt, LPG, Madeni Yağ ve Enerji Meslek Komitesi Başkanı

Hasan ENGİN

Page 8: MTSO Haber Sayı 300

CMYKYAYIN ADI VE SAYFA NO

8 YIL: 18 | SAYI: 300 |3-16 OCAK 2016 | www.mtso.org.tr

Mesai Dışı: 0324 325 86 05Tel: 0324 231 25 25

MTOSB Yönetimi; yeni yılda kent-te sanayinin gelişmesi adına ça-

lışmalarını sürdürüyor. Bir taraftan yeni organize sanayi bölgesi kurma çalışmaları devam ederken diğer taraftan sanayici mevcut OSB’nin otoban bağlantısının gerçekleştiril-mesini istiyor. 2016’da MTOSB’nin gelişeceğini, daha güçlü bir altya-pıya kavuşacağını umut ettiklerini anlatan MTOSB Yönetim Kurulu Baş-kanı Sabri Tekli, “Şartlar ne olursa olsun küçülmeden yana değiliz, sa-nayicimize yeni pazarlar, iş sahaları açmak için yönetim kurulu olarak çalışmalarımız sürecek” dedi. Kent ekonomisini canlandırmak istihdam istatistiklerini yukarı çekmek adına sanayicinin ihtiyaç duyduğu rahat çalışma zeminini hazırlama mü-cadelesi verdiklerine dikkat çeken Tekli, “Mersin’in gelişimi açısından sanayinin gelişmesi şart” dedi. 200 firmanın yatırım için yer talebinde bulunduğunu hatırlatan Tekli, yeni yılda, yeni yatırım alanlarının oluş-turulması yönündeki çalışmalara ağırlık vereceklerini söyledi.

Yılın ilk röportajını MTOSB Yöne-tim Kurulu Başkanı Sabri Tekli ile gerçekleştirdik. MTOSB’nin mevcut durumu, kurulacak yeni OSB’ler, eğitime yönelik çalışmaları ve 2016 yılına dair beklentilerini Tekli şöyle anlattı:

MTSO: OSB hakkında bilgi verir misiniz? Kaç metrekare alan üze-rine kurulu kaç firma aktif, han-gi sektörlerde faaliyet gösteriyor kaç kişiye istihdam sağlanıyor vs?

1. Bölgemizde 194 Sanayi parseli üzerinde 170 işletme yer almaktadır. Bu işletmelerden 138 firma üretim, 17 firma inşaat, 4 firma proje aşama-sında olup, 11 firma da üretimi dur-durmuştur. Bölgede ağırlıklı sektör olarak: demir ve çelik sanayi, gıda sanayi, kimya sanayi, plastik sanayi, çimento yapı malzemeleri, makine sanayi ve cam sanayi bulunmakta-dır.

2. Bölge olarak adlandırdığımız Ge-lişme Alanımız; Mersin Tarsus or-ganize sanayi bölgesinin 3 km batı-sında yer almakta ve Türkiye’nin en büyük limanına ve serbest bölgeye yakın olması itibari ile sanayiciye büyük avantaj sağlamaktadır.

2006 yılı sonu uygulama imar plan-larının onaylanması ile 278 hektar arazi üzerinde 5000 m2 ile 202.000 m2 arasında 39 adet sanayi parseli oluşturulmuş olup, tüm parsel tah-sisleri tamamlanmıştır.

Gelişme alanında 39 sanayi parseli üzerinde 36 işletme yer almaktadır. Bu işletmelerden 23 firma üretim, 11 firma inşaat ve 2 firma proje aşama-sındadır.

Her iki bölgemizde toplam direk is-tihdamımız yaklaşık 12 bin kişidir.

MTSO: Nasıl bir yılı geride bırakı-yoruz? 2015 nasıl geçti? 2016 yılı beklentileriniz nedir?

2015’i normal bir yıl olarak değer-lendirmek aslında imkansız. Tam manasıyla bir seçim yılı olarak geçti. Piyasalardaki dengesizlikler sanayi-cileri yakından ilgilendiriyordu. Bir yılda 2 genel seçim yaşadık ve bu güvensizlik ortamı ister istemez ül-kemizi etkiledi.

Fakat tüm bu olumsuz şartlara rağ-men sanayicilerimiz yatırımda hız kesmedi. MTOSB 2. Bölge olarak adlandırılan genişleme alanımızda açılan yeni tesislerimiz ile birlikte Mersin’in istihdam sorununa da bir nebze de olsa çare getirmeye çalış-tık. Biz yatırımcılarımıza bu anlam-da müteşekkiriz.

MTOSB Yönetim Kurulu ve Bölge Müdürlüğümüz ise yoğun bir tem-poda çalışmalarını sürdürdü. İran’a uygulanan ambargonun kalkma-sının ardından 15. TehranIndustry International Exhibition Fuarı’na 40 sanayicimiz ile birlikte katıldık. MTOSB’nin 20. Yılını görkemli bir şekilde kutladık; MTOSB Özel Mes-lek Lisemizdeki öğrenci sayımızı arttırarak kalifiye eleman yetiştirme anlamında çalışmalarımıza hız kat-tık.

2016 yılında da MTOSB’nin gelişe-ceğini, daha güçlü bir yapıya kavu-şacağını umut ediyoruz. Biz şartlar ne olursa olsun hiç bir zaman kü-çülmekten yana değiliz; sanayicile-rimize yeni pazarlar, yeni iş sahaları açmak için yönetim kurulu olarak çalışmalarımız sürecek. Hem Mersin ekonomisi anlamında, hem de istih-dam anlamında istatistikleri yukarı

çekmek için sanayicilerimize gerekli zemini hazırlayarak daha rahat bir ortamda çalışmalarını sağlayacağız.

MTSO: MTOSB içerisinde gerçek-leştirilen eğitim çalışmaları hak-kında bilgi verir misiniz?

MTOSB Meslek Lisesi 2011 -2012 eğitim öğretim yılında Gıda Tekno-lojileri, Elektrik Elektronik, Makine Teknolojileri, Metal Teknolojileri ve Mobilya ve İç Mekan Tasarımı bölü-mü olmak üzere 5 bölüm ile hizmete girdi. Ardından 2013-2014 eğitim

öğretim yılında özelleştirilerek Özel Şişecam Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi adıyla eğitim ve öğretime de-vam etti.

Öğrencilerimizden hiç bir maddi beklenti içerisine girmeden eğitimi-miz sürüyor. Öğrencilerimizin ye-mek, servis, kıyafet ve mesleki ders kitabı ihtiyaçları okulumuz tarafın-dan ücretsiz olarak karşılanmak-ta. Lisemiz, Türkiye’de bir ilk olan, devletimizin ve OSB’nin işbirliğiyle eğitime kazandırdığı bir okuldur. Gelişen Türkiye’ye katkı sağlayan, genç, dinamik, çalışkan öğretmen kadrosuna sahip, ücretsiz ulaşım ve yemek imkânı sağlayan, temiz ve fe-rah sınıflarda eğitim imkânı sunan, akıllı tahtaları sayesinde sınıflarda eğlenerek öğrenmeyi ilke edinen bir eğitim kurumu.

Elektrik, metal, makine ve mobilya

alanlarının her biri için, öğrencileri-mizin motor becerilerini geliştirmek ve mesleki alandaki bilgilerini uygu-lamak amacıyla uygulama sınıfları vardır. Gıda alanı ve kimya, fizik, biyoloji branşları için de son tekno-lojiyle donanmış laboratuarlarımız mevcut.

Okulumuz gerek eğitim alanındaki başarılarıyla gerek bilimsel alanda-ki başarılarıyla gerek sosyal aktivi-teleriyle çok yönlü bir okul özelliği taşımakta. Okulumuzun en büyük avantajı ise Organize Sanayi Bölgesi

içinde yer alması. Çünkü öğrenciler 9. sınıftan itibaren yaptıkları fabrika gezileri sayesinde seçecekleri bö-lümlerle ilgili bilgi sahibi olarak, böl-geyi tanıma imkanı bulmakta. 11 ve 12. sınıf öğrencilerimiz ise stajlarını bölgedeki fabrikalarda yaptıkları için teknolojik gelişmeleri yakından takip etmektedir. 10. sınıflar kendi alanlarıyla ilgili eğitici gözlemler yaparak gelişmeleri yakından takip etmekte. Okulumuzda bu yıl 37 öğ-retmen ve toplamda 475 öğrencisi bulunuyor.

Öğrenci sayımızın bu kadar artma-sında en büyük etken hayırsever Şişecam kurumumuz tarafından ya-pılan ve MTOSB’ye devredilen okul binamızdır. Şişecam ailesine de bu-radan eğitime verdikleri bu destek-ten dolayı teşekkür ediyorum

MTSO: MTOSB’ye yurtiçi ve yurt-

dışından gelen yatırım taleple-ri hakkında bilgi verir misiniz? Özellikle hangi sektörlerden ta-lepler geliyor?

Bize her sektörden yerli ve yabancı yatırımcıdan talep var. Fakat artık mevcut kapasite yeterli değil. Mer-sin’in acilen 3, 4 ve hatta 5. organize sanayi bölgelerini hayata geçirmesi gerekmektedir. Şu an yaklaşık 200 civarında firma bizden yer beklen-tisi içerisinde. Bunun bilinciyle 3. OSB alanı için Bakanlığımıza başvu-rumuzu yaptık ve süreç hızla devam

ediyor.

Mersin’in gelişimi açısından sanayi-nin gelişmesi şart. Bize yapılan baş-vuruları değerlendirmek istiyoruz; fakat şu an tahsis edecek arsamız kalmadı. Bundan dolayı da genişle-memiz gerekiyor. Mersin yapı olarak 3. ve 4. organize sanayi bölgesini kaldırabilecek bir bölge. Kentin di-ğer illere göre lojistik üstünlüğü ol-duğu ortada. Biz kent olarak birlik ve beraberlik zeminini sağladığımız sürece Mersin’in önünde kimse du-ramaz. MTSO: Yatırımlardan Sorum-lu Başbakan Yardımcısı Lütfi Elvan yeni bir OSB kurulması konusuna olumlu baktı. Bu konuda yürütülen çalışmalar hakkında bilgi verir mi-siniz?Sayın Başbakan Yardımcımız Lütfi Elvan’ın Mersin milletvekili olması kent adına büyük önem ta-şıyan bir konu. Mersin bunu çok iyi değerlendirmeli. Sayın Başbakan Yardımcımız ile yaptığımız görüş-melerde bize bazı konularda destek olacağının sözünü verdi. Bizim en önemli isteğimiz MTOSB’nin otoba-na bağlanması; bu konunun 2016 yılında nihai karara bağlanmasını umut ediyoruz.

Çalışmalarımızı Sayın Valimizin Başkanlığında yürütüyoruz, şu an 2. Organize Sanayi Bölgesi olarak ad-

landırılan genişleme alanımız gibi, 3. Organize Sanayi Bölgesi’nin ku-rulma çalışmaları devam ediyor. Bu konuda Lütfi Bey’in desteklerini de almak bizlere güç veriyor.

Mersin Valimiz Sayın Özdemir Çaka-cak ve Mersin Büyükşehir Belediye Başkanımız Sayın Burhanettin Ko-camaz’ın destekleri ayrıca Müteşeb-bis Heyetimizde bulunan Tarsus Be-lediyemiz, Mersin Ticaret ve Sanayi Odamız, Tarsus Ticaret ve Sanayi Odamız ve MESİAD’dan da büyük destek alıyoruz.

Bu birliktelikle Mersin de 2016 yılın-da sanayileşme adına büyük adım-lar atılacağına inancım tam.

MTSO: Üniversite sanayi işbirliği konusunda neler söyleyeceksi-niz? Mersin’de bu alandaki çalış-malar yeterli mi? Neler yapılabi-lir?

Ben üniversiteye her konferansa git-tiğimde oradaki çocuklarımıza şunu soruyorum; ‘Siz kaç kez OSB’ye ge-lerek fabrikaları incelediniz?’ Bence bu konu çok önemli; mezun olduk-tan sonra kullanacağı makineleri ta-nımayan bir nesil yetişiyor.

Bu öğrencilerin, bizim meslek lise-sinde uyguladığımız yöntem ile or-ganize sanayi bölgelerinin içerisinde yetişmesi gerekiyor.

Bu konuda da meslek yüksek okulla-rının Organize Sanayi Bölgeleri içeri-sinde kurulması ile ilgili fikir ve öne-rilerimiz var. Önümüzdeki süreçte bu konuyla ilgili de çalışmalarımız devam edecek.

MTSO: Kişisel olarak yapmaktan zevk aldığınız uğraşlar hakkında bilgi verir misiniz?

Ailemle birlikte zaman geçirmek.

Sanayileşme adına büyük adımlar atılacak

Mersin Tarsus Organize Sanayi Bölgesi’ne yatırım talepleri arttı. Yaklaşık 200 firmayatırım için yer arıyor yeni yılda bölgede yeni yatırım alanları oluşturulması için çalışmalar başladı. Yatırımlardan Sorumlu Başbakan Yardımcısı Lütfi Elvan’ın da desteğini arkasına alan sanayiciler 2016’da kentte sanayileşmenin hızlanmasını bekliyor.

MTSOB Yönetim Kurulu BaşkanıSabri TEKLİ