mollaarap alimi, vaiz. · 2020. 9. 1. · vaaz vermeye devam etti ve Üsküp'te on yıl...

2
MOLLAARAP L MOLLAARAP (ö. 938/1531) alimi, vaiz. _j Muhyiddin Mehmed, Ömer olup Mehmed Molla ve Molla Arap ll. Bayezid devri Alaeddin Ara- bi Efendi de Molla Arap için Arap Vaiz diye ondan edilir. Maveraünnehir ve Sa'ded- din et-Teftazani'nin talebelerinden olan dedesi Hamza b. vaz ailesiyle birlikte An- takya'ya göç ve Molla Arap burada dünyaya tarihi da bir bulunmamakla birlikte vefa- bilgisinden hareketle 868 ( 1464) söylenebilir. Kerim'i ve ten ile Kenzü'd- ezberleyen Molla Arap, Antak- ya'da ile Hüseyin (Hasan) ve Ahmed'den Arapça ya- usul ve dersleri tan sonra Hasankeyf, Diyarbekir ve Teb- riz'de tahsilini ilerletti; özellikle Tebrizli Molla Mezid'den birkaç ders Teb- riz Halep'te vaaz, ders ve ile Arap ve Acem Kudüs ve Mek- ke'de bir müddet gördü, bu ara- da hac vazifesini yerine getirdi. Daha son- ra Kahire'ye geçerek Celaleddin es-Süyü- ti'den icazet Burada kaleme eserini dinleyip sohbetlerine Sultan takdim etti. kendisine olan sev- gisi izin kaydedilir. Molla Arap, son- ra 903 (1497-98) ülkesine göç ederek Bursa'ya Burada bir müddet vaaz verip teveccühünü giderek va- azi orada devam etti. ll. Bayezid onun dinleyip sohbetlerine ka- ve kendisine ihsanlarda Molla Arap da eserlerini sul- tana ithaf Kaynaklarda, IL Baye- zid'in sefere giderken Molla da be- raberinde Mora daki müstahkem mevkilerden biri olan Modon Kalesi'nin fethinde kaleye ilk gi- ren gaziler Molla da bu- belirtilir. bir müddet va- devam eden Molla Arap ailesiyle 240 Molla Arap Camii- Bursa birlikte tekrar Halep'e gitti ve orada naib Bey'in teveccühünü köprizade ve göre sekiz, Mecdi'ye göre üç ikamet et- Halep'te hadis ve tefsir dersleri ver- di, sürdürdü. Memlük Kansu Gavri'ye gönder- elçinin maiyetindekilerden biri Molla Halep Ulucamii'nde ve aleyhine çekip onu öldürmek istediyse de bu Halepliler öldürüldü; siyasi bir krize sebep olan Molla Arap da Bey'in emri üzerine ülke- sine döndü ibnü'l-Hanbell, Illi, s. 233-234 ). Molla Arap, Yavuz Sultan Selim'i uyararak sefer düzenlemeye etti ve bu amaç- la ii bir eser kaleme Sefer ya- bulundu ve askerlere cihadla ilgili vaazlar verdi. Yavuz Sultan Selim, mail'i bozguna Tebriz'e de Molla Arap bu va- devam etti. Memlük Devleti'nin ortadan üzerine tekrar Ha- lep'e gelerek sürdürdü. Bura- da, kendilerine eman vermesi sebebiyle elle- rinden söylemeye (a.g.e., lll!, s. 234). Daha sonra Rumeli'ye geçen Molla Arap vaaz vermeye devam etti ve Üsküp'te on boyunca tefsir okuttu. 932 ( 1526) Kanuni Sultan Süleyman'la birlikte Macaristan seferine Sefer Bursa'ya Um ur Bey mahallesin- de büyük bir caminin da tamamlayamadan 4 Muharrem 938 (18 1531) tarihinde vefat etti ve caminin haziresine defnedildi. Vefatma Mevlana "Erdi Mevlana Arab i'zaz ile ile tarih Tefsir ve hadis ilimlerine vukufu ile ta- Molla güçlü bir ezber kabili- yeti ve sahih hadislerin tama- ezbere nakl edilir. Va- bildiklerini fikirlere, özellikle ve Erdebiliyye (Safeviyye) taifesine kar- ve bid'atlarla mücadele belirtilir. Bu sebeple Erdebiliyye taifesi- nin mescidlerinde MollaArap'a da lanet nakledilir. da sema ve raks aleyhine ya- pan ve Halvetiyye camilerde sema Molla Arap (Muhyl-i s: 224; Ata!, s. 359). raks ve hak- kaleme bir mektubu bul'daki Halvetiyye mensupianna gönder- Cemaled- din Karamani (Cemal Halife) bu mek- tuba cevap vererek raks ve ehli olan kimselere helal ve caiz söy- (Mecdl, s. 373) . Molla Arap, Bed- reddin es-Süyüfl bilgisizlikle da beli, Süyüfl'nin sözünün muteber olma- lll!, s. 236). Molla kimya ilmine derin vuku- fu halde bunu kaydedilir. Geçimini ticaretre sultan ve emirlerin teveccühe ve ihsanlara kendi ka- herhangi bir iltifat et- birçok Arapzade olarak dan Muhyiddin Muhammed (ö. 969/ 562) ve Abdürraüf . 009/1600- 60 yerlerde ve her ikisi de ilmi eserler kaleme müesseseleri de kuran Molla Arap, Rumeli'de süre içinde Sa- raybosna'da bir cami ile mescid, Üsküp'te

Upload: others

Post on 23-Jan-2021

4 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: MOLLAARAP alimi, vaiz. · 2020. 9. 1. · vaaz vermeye devam etti ve Üsküp'te on yıl boyunca tefsir okuttu. 932 ( 1526) yı lında Kanuni Sultan Süleyman'la birlikte Macaristan

MOLLAARAP

L

MOLLAARAP (ö. 938/1531)

Osmanlı alimi, vaiz. _j

Asıl adı Muhyiddin Mehmed, babasının adı Ömer olup Mehmed Molla ve Molla Arap lakabıyla meşhurdur. ll. Bayezid devri şeyhülislamiarından Alaeddin Ara­bi Efendi de Molla Arap lakabıyla tanın­dığı için Arap V aiz diye ondan ayırt edilir. Maveraünnehir ulemasından ve Sa'ded­din et-Teftazani'nin talebelerinden olan dedesi Hamza b. İ vaz ailesiyle birlikte An­takya'ya göç etmiş ve Molla Arap burada dünyaya gelmiştir. Doğum tarihi hakkın­da bir kayıt bulunmamakla birlikte vefa­tında yetmiş yaşında olduğu bilgisinden hareketle 868 ( 1464) yılı civarında doğ­duğu söylenebilir.

Küçükyaşta Kur'an-ı Kerim'i ve kıraat­ten eş-Şfıtıbiyye ile fıkıhtan Kenzü'd­de]:rii'i]:r'ı ezberleyen Molla Arap, Antak­ya'da babası ile amcaları Şeyh Hüseyin (Hasan) ve Şeyh Ahmed'den Arapça ya­nında fıkıh, usul ve kıraat dersleri aldık­tan sonra Hasankeyf, Diyarbekir ve Teb­riz'de tahsilini ilerletti; özellikle Tebrizli Molla Mezid'den birkaç yıl ders aldı . Teb­riz dönüşünde Halep'te verdiği vaaz, ders ve fetvaları ile Arap ve Acem diyarında şöhret kazandı. Ardından Kudüs ve Mek­ke'de bir müddet öğrenim gördü, bu ara­da hac vazifesini yerine getirdi. Daha son­ra Kahire'ye geçerek Celaleddin es-Süyü­ti'den icazet aldı. Burada kaleme aldığı en-Nihfıye adlı eserini vaazlarını dinleyip sohbetlerine katılan Sultan Kayıtbay'a takdim etti. Sultanın, kendisine olan sev­gisi dolayısıyla Mısır'dan ayrılmasına izin vermediği kaydedilir.

Molla Arap, Kayıtbay'ın vefatından son­ra 903 (1497-98) yılında Osmanlı ülkesine göç ederek Bursa'ya yerleşti. Burada bir müddet vaaz verip halkın teveccühünü kazandı, ardından İstanbul'a giderek va­azi arına orada devam etti. ll. Bayezid onun vaazlarını dinleyip sohbetlerine ka­tılmış ve kendisine ihsanlarda bulunmuş, Molla Arap da yazdığı bazı eserlerini sul­tana ithaf etmiştir. Kaynaklarda, IL Baye­zid'in sefere giderken Molla Arap'ı da be­raberinde götürdüğü, Mora yarımadasın­daki müstahkem mevkilerden biri olan Modon Kalesi'nin fethinde kaleye ilk gi­ren gaziler arasında Molla Arap'ın da bu­lunduğu belirtilir.

İstanbul'a dönüşünde bir müddet va­azlarına devam eden Molla Arap ailesiyle

240

Molla Arap Camii­

Bursa

birlikte tekrar Halep'e gitti ve orada naib Hayır Bey'in teveccühünü kazandı. Taş­köprizade ve İsmail Beliğ'e göre sekiz, Mecdi'ye göre üç yıl civarında ikamet et­tiği Halep'te hadis ve tefsir dersleri ver­di, vaazlarını sürdürdü. Şah İsmail'in Memlük Sultanı Kansu Gavri'ye gönder­diği elçinin maiyetindekilerden biri Molla Arap'ın Halep Ulucamii'nde Şah İsmail ve Şiiler aleyhine yaptığı vaazı duyduğunda kılıcını çekip onu öldürmek istediyse de bu kişi Halepliler tarafından öldürüldü; siyasi bir krize sebep olan Molla Arap da Hayır Bey'in emri üzerine Osmanlı ülke­sine döndü (Radıyyüddin ibnü'l-Hanbell, Illi, s. 233-234 ). Molla Arap, Yavuz Sultan Selim'i kızılbaşiara karşı uyararak İran'a sefer düzenlemeye teşvik etti ve bu amaç­la es-Sedfıd ii fazli'l-cihfıd adlı bir eser kaleme aldı. Sefer esnasında sultanın ya­nında bulundu ve askerlere cihadla ilgili vaazlar verdi. Yavuz Sultan Selim, Şah İs­mail'i bozguna uğratıp Tebriz'e girdiğin­de Molla Arap bu şehirde Şia karşıtı va­azlarına devam etti. Memlük Devleti'nin ortadan kaldırılması üzerine tekrar Ha­lep'e gelerek vaazlarını sürdürdü. Bura­da, sultanın kendilerine eman vermesi sebebiyle artık Şiiler'in mallarının elle­rinden alınamayacağını söylemeye baş­ladı (a.g.e., lll!, s. 234).

Daha sonra Rumeli'ye geçen Molla Arap vaaz vermeye devam etti ve Üsküp'te on yıl boyunca tefsir okuttu. 932 ( 1526) yı­lında Kanuni Sultan Süleyman'la birlikte Macaristan seferine katıldı. Sefer dönüşü Bursa'ya yerleşti. Um ur Bey mahallesin­de büyük bir caminin inşasını başlattıysa da tamamlayamadan 4 Muharrem 938 ( 18 Ağustos 1531) tarihinde vefat etti ve caminin haziresine defnedildi. Vefatma Mevlana Kanöı, "Erdi Mevlana Arab i'zaz ile mevlasına" mısraı ile tarih düşürmüştür.

Tefsir ve hadis ilimlerine vukufu ile ta­nınan Molla Arap'ın güçlü bir ezber kabili­yeti bulunduğu ve sahih hadislerin tama­mına yakınını ezbere bildiği nakl edilir. Va­azlarında doğru bildiklerini pervasızca söylediği, halkı sapkın fikirlere, özellikle Şia ve Erdebiliyye (Safeviyye) taifesine kar­şı uyardığı ve bid'atlarla mücadele ettiği belirtilir. Bu sebeple Erdebiliyye taifesi­nin mescidlerinde MollaArap'a da lanet edildiği nakledilir. İstanbul'daki vaazların­da sema ve raks aleyhine konuşmalar ya­pan ve Halvetiyye tarikatı mensuplarının camilerde sema yapmasına karşı çıkan Molla Arap (Muhyl-i Gülşenl, s: 224; Ata!, s. 359). raks ve devranın haramlığı hak­kında kaleme aldığı bir mektubu İstan­bul'daki Halvetiyye mensupianna gönder­miştir. Tarikatın şeyhlerinden Cemaled­din İshak Karamani (Cemal Halife) bu mek­tuba cevap vererek raks ve devranın ehli olan kimselere helal ve caiz olduğunu söy­lemiştir (Mecdl, s. 373) . Molla Arap, Bed­reddin es-Süyüfl tarafından bilgisizlikle suçlanmışsa da Radıyyüddin İbnü'I-Han­beli, Süyüfl'nin sözünün muteber olma­dığını belirtmiştir (Dürrü'l-J:ıabeb, lll!, s. 236).

Molla Arap'ın kimya ilmine derin vuku­fu bulunduğu halde bunu kullanmadığı kaydedilir. Geçimini ticaretre sağlamış. sultan ve emirlerin gösterdiği teveccühe ve gönderdiği ihsanlara rağmen kendi ka­zancı dışında herhangi bir şeye iltifat et­memiştir. Ayrıca birçok öğrenci yetiştir­miş, Arapzade olarak tanınan oğulların­dan Muhyiddin Muhammed (ö. 969/ ı 562) ve Abdürraüf (ö . ı 009/1600- ı 60 ı) çeşitli yerlerde kadılıkyapmış ve her ikisi de ilmi eserler kaleme almıştır.

Hayır müesseseleri de kuran Molla Arap, Rumeli'de kaldığı süre içinde Sa­raybosna'da bir cami ile mescid, Üsküp'te

Page 2: MOLLAARAP alimi, vaiz. · 2020. 9. 1. · vaaz vermeye devam etti ve Üsküp'te on yıl boyunca tefsir okuttu. 932 ( 1526) yı lında Kanuni Sultan Süleyman'la birlikte Macaristan

de bir mescid yaptırmıştır. Bursa'da inşa ettirdiği Molla Arap Camii , XVIII. yüzyıl sonlarına kadar faaliyet göstermişse de civarındaki yerleşimin dağılması yüzün­den harap kalmıştır. 1271 'teki depremi­nin ardından Vali Ahmed Vefik Paşa ta­rafından etrafına Tatar muhacirleri yer­leştirilerek tamir edilip ibadete açılmıştır (Beliğ , naşirin notu, s. I 95- I 96) . Bugün merkez Yıldırım ilçesinde kendi adıyla anı­lan mahallede bulunan ve aslının dokuz kubbeli olduğu belirtilen yapı 1953 yılın­da iki kubbeli olarak yeniden inşa edil­miştir.

Eserleri. 1. Teh~ibü'ş-Şemô'il ii men J:ıaşşa'llö.hu bi-ekmeli'l-feZô'il. Tirmi­zi'nin Şemô'ilü 'n-nebi'sinin ihtisar edi­lip yeniden düzenlenmesiyle meydana ge­len eser Sultan ll. Bayezid'e ith af edilmiş­tir (Süleymaniye Ktp., Laleli , nr. ı 547) z. el-Makö.şıd ii fezô'ili'l-mesôcid. ll. Ba­yezid 'e ithaf edilen kitap yedi bölümden oluşmaktadır (Süleymaniye Ktp., Ayasof­ya, nr. 344 7) . 3. Erba'une ]J.adişen. Yine ll. Bayezid'e ithaf edilen ve çeşitli konu­larda kırk hadis içeren eserde bunlarla ilgili bazı ayet! ere ve hikayelere de yer ve­rilmiştir(Süleymaniye Ktp., Esad Efendi, nr. 431 ). 4. Erba'une ]J.adişen. Yukarıda­ki eserin devamında yer alan ve girişinde bu esere atıfta bulunulan bu kırk hadis risalesinde ezberlenmesi kolay, veciz, biri tekrar olmak üzere kırk iki hadis bir ara­ya getirilmiştir. s. es-Sedôd ii fazli'l­cihôd (Süleymaniye Ktp ., Ayasofya, nr. 1985)

Kaynaklarda Molla Arap'ın Sultan Ka­yıtbay'a takdim ettiği , fürCı-i fıkıhtan Dü­rer ve gurer'in meselelerini kapsayan en-Nihôye, Hidô.yetü'l-'ibôd ilô sebi- . li'r-reşôd ile Mevlidü'n-nebi adlı eser­leri yanında özellikle kimyaya dair çok sa­yıda risalesinin bulunduğu da kaydedilir. Brockelmann'ın Risôle ii mes'eleti'l-cebr

ve'l-kader adıyla (GAL Suppl., ll, 642)

ona nisbet ettiği eser ( Ragı b Pa şa K tp .. nr. 1459). Şeyhülislam Alaeddin Arabl'ye ait olup Fatih Sultan Mehmed dönemin­de tartışma konusu yapılan Sadrüşşeria ' ­

nın et-Tavzi]J. adlı kitabındaki hüsün ve kubuh meselesine dair mukaddemat-ı er­baa üzerine yazılmış bir haşiyedir.

BİBLİYOGRAFYA :

Taşköprizade, eş-Şe~a'i~. s. 413-416; Radıy­yüddin İbnü'I-Hanbell. Dürrü ' 1-(ıabeb f1 tarfl]i a'yani fjaleb ( n şr. Mahmud H amed ei -Fahuri­Yahya Zekeri yya Abba re ı. Dımaşk 1973, 11/1, s. 31 , 50-51 , 165-168, 233-236 ; Mecdl, Şekaik Tercümesi, s. 373, 411-415; Muhyi-i Gülşeni. Menakıb, s . 224; Atai. Zeyl-i Şekaik, s. 26-28, 359, 442; Keşfü ';;-;;unun, ı, 515, 864; ll, 982, 1060, 1363, 1989, 2031; Beliğ. Güldes te, naşi· ri n notu , s. 193-196; İbnü'I-Gazzi, Dfuanü ' / -İs· lam ( nşr. Seyyid Kesrevi Ha san ). Beyrut 1411 / 1990, IV, 14 7; Sicill-i Osman i, IV, 1 ll; Brockel­mann. GAL, ll , 431; Supp/. , 11, 642 ; Hediyye­tü ' l·'arif1n , ı , 51 O; ll , 234; Zirikli. el·A'lam, VII , 208 ; Kehhale. Mu'cemü 'l-mü'ellif1n , Xl, 81-82; Hasan Turyan. Bursa Euliyaları ue Tarihi Eser· leri, Bursa 1982, s. 311-312; Kazım Baykal , B ur· sa ue Anıt/arı , İstanbul 1982, s. 130-131; Kamil ei-Gazzi. /'lehrü '? -?e h eb [i tarfl]i fjaleb ( nş r.

Mah mud Fa huri- Şevk i Şa a s). Dımaşk 1412/ 1992, lll , 188-189; Bursa Ansiklopedisi, İstan· bul 2002 , lll , 1172. Iii TAHSİN ÖZCA N

ı MOLLA CAMI

ı

L (bk. CAMI, Abdurrahman) .

_j

ı MOLLA CAMI

ı

( --="~ 51.. )

İbnü'I-Hacib'in Arap gramerine dair

ei -Kiifiye'sine Abdurrahman- ı Cami'nin (ö. 898/ 1492)

ei-Fevtndü 'i -iiya'iyye adıyla yazdığı , ancak daha çok şarihin lakabıyla tanınan şerh

L (bk. el-KAFİYE) .

Molla Cezeri'nin kabrinin b ulunduğ u

Cizre'deki Kırmı zı Medrese

_j

L

MOLLA CEZERI

MOLLA CEZERi Şeyh Ahmed b. Muhammed ei-Cezer!

(ö. 1050/ 1640)

Mutasawıf ve şair. _j

X. (XVI.) yüzyılın ikinci yarısında Cizre'­de doğduğu tahmin edilmektedir. VI (XII) veya IX. (XV.) yüzyıl gibi daha erken dö­nemlerde yaşadığı ileri sürülmüşse de eserinde Cizre Beyliği Emlri lll. Şeref Han ' ı (ö . 1027/1618) zikretmesi, Fakih-i Tayran'ın onunla 1 031'de (ı 622) müşaa­

rede bulunması (Sadini. s. 45-46, 220) ve Şeyh Ahmed-i Hani'nin (ö. ı ı ı 9/ 1 707 ) ken­disine atıfta bulunması (Mem ü Zin, s. 16)

bu görüşlerin yanlışlığını kanıtlamakta­dır. Şiirlerinde kendi adını Ahmed olarak yazmış. divanının bazı yazma nüshaları­nın başında babasının adı Muhammed şeklinde kaydedilmiştir. Genellikle "mol­la" kelimesinin karşılığı olan "Mela", ba­zan da "aşk ve sevgi okiarının hedefi" an­lamındaki "Nişanl" mahlaslarını kullan­mış , fakat daha çok Molla Cezerl (Mela-yi Cizlri) diye şöhret bulmuştur.

Ana dili Kürtçe'nin bütün lehçelerinden başka Arapça, Farsça ve Türkçe bilen Mol­la Cezerl'nin çeşitli şehirleri ve müslüman toplulukların ı zikretmesi ve bazı fıkıh eserlerine atıfta bulunması onun medre­se kültürüne de sahip bulunduğunu gös­terir. Fakih-i Tayran 'ın Cezerl'nin ölümü üzerine yazdığ ı bir beytin (Sa dini, s. ı 9, ı 49 ı ebced hesabıyla 1 050 ( 1640) yılını vermesi (Ma c Kenzie, s. I 28- I 29; Herekol Azizan. sy. 3311941 J, s. 812) onun vefat tarihini ortaya çıkarmaktadır. Kabri. ders verdiği Cizre'deki Kırmızı Medrese'nin alt katında olup ziyaretgah haline gelmiştir.

Molla Cezerl'ye dair bu bilgiler, hakkın­da şiirler yazdığı Cizre beyinin ll. Şeref mi (Emir Şere f b. Bedr) yoksa lll. Şeref mi (Emi r Şeref b. Abd al) olduğu konusun­daki karışıkl ığa da ( Yaş ı n. s. I I 8- ı 20) açık­

lık getirmektedir. Cezerl'nin 1505 yılında Cizre'yi Akkoyunlular'dan alan ll. Şeref'i görmüş olması mümkün değildir. Bu se­beple onun "ey şehinşah-ı muazzam" diye hitap ettiği emlrin 1 005'te ( 1597) hayat­ta bulunan (Şeref Han, s. 166) lll. Şeref olduğu anlaşılmaktadır.

Bazı kaynaklarda Molla Cezerl'nin öğ­rencisi olarak Fakih-i Tayran'ın adı geç­mekteyse de birbirlerini tanıyan bu iki zat arasında hocalık-talebelik münase­betinin bulunduğuna dair kesin bilgi yok­tur. Hakkari yöresinde doğup E ruh ve Ciz­re medreselerinde yetişen ve asıl adı Mu-

241