marksist bakis - 27. sayı

46
arksist B ak s Yýl: 7 - Sayý: 27 Fiyatý: 3 TL M Bütün Dünyanýn Ýþçileri Birleþin! www.bolsevik.org * Cumhuriyet: Birincisi-Ýkincisi, Hangisi? * Kapitalist Üretimin Deðiþen Çehresi ve Ýþçi Sýnýfý * Kürt Ulusal Hareketinin Üç Ayaðý * Arap Baharý Tartýþmalarý Bitmiþtir Mýsýr’da Müslüman Kardeþler Kitlelerin Hedefinde! DEVRÝMÝ TAMAMLAMAK

Upload: marksist-bakis

Post on 07-Apr-2016

248 views

Category:

Documents


1 download

DESCRIPTION

 

TRANSCRIPT

Page 1: Marksist Bakis - 27. Sayı

arksist BBak sYýl: 7 - Sayý: 27 Fiyatý: 3 TL

MB ü t ü n D ü n y a n ý n Ý þ ç i l e r i B i r l e þ i n !

www.bolsevik.org

* Cumhuriyet:

Birincisi-Ýkincisi,

Hangisi?

* Kapitalist Üretimin

Deðiþen Çehresi ve

Ýþçi Sýnýfý

* Kürt Ulusal

Hareketinin Üç Ayaðý

* Arap Baharý

Tartýþmalarý Bitmiþtir

Mýsýr ’da Müslüman Kardeþler

Kit le lerin Hedef inde!

DEVRÝMÝTAMAMLAMAK

Page 2: Marksist Bakis - 27. Sayı

Ya Barbarlýk Ya Sosyalizm: Tüm toplumsal ve ekonomik hayatýnbir avuç kapitalistin çýkarlarý doðrultusunda þekillendiði kapitalistsistem varlýðýný, ancak savaþlarla sürdürmektedir. Ýþsizlik, açlýk,yoksulluk, savaþlar ve doðanýn tahribatýnýn sorumlusu kapitalizm veonun içkin özellikleri olan kar hýrsý ve rekabettir. Kapitalizmdebütün zenginliði iþçiler yaratýr. Bu zenginliðin çoðunluðunihtiyaçlarý için kullanýlabilmesi ancak iþçi sýnýfýnýn kolektif olarakbütün zenginliðe, üretim araçlarýna el koymasýyla, üretimi vedaðýtýmý kontrol etmesiyle yani proletarya diktatörlüðü ilemümkündür. Aþaðýdan Sosyalizm: Sosyalizm, ancak tüm ezilenlerin ve yok-sullarýn desteðini alarak onlara öncülük eden iþçi sýnýfýnýn kitlesel,doðrudan, militan mücadelesiyle; iþçi sýnýfýnýn kendi eylemleriylemümkündür. Sosyalizm, küçük bir azýnlýðýn kendini kitleler yerineikame etmesiyle kurulamaz. Sosyalizm ancak iþçi konseyleriaracýlýðýyla aþaðýdan yukarýya örgütlenen bir iþçi iktidarý ile gerçek-leþtirebilir. Bunun dýþýndaki kestirmeci, maceracý, tepeden inmeciher yol kaçýnýlmaz olarak bir azýnlýk iktidarýyla, kapitalizmlesonuçlanýr. Marks’ýn dediði gibi iþçi sýnýfýnýn kurtuluþu kendi eseriolacaktýr. Sosyal Devrim: Bu düzenin kurumlarý iþçi sýnýfýna karþý kapitalist-leri korumak için vardýr. Bu kurumlar iþçi sýnýfý tarafýndan ele geçi-rilip kullanýlmaz. Mevcut sistem iyileþtirmeler yapýlarak, yanireformlarla düzeltilemez. Sosyalizm parlamento aracýlýðýyla gerçek-leþemez. Bir sosyal devrim zorunludur.Yurtseverlik deðil Enternasyonalizm: Bütün dünya iþçilerikardeþtir. Ýþçilerin vataný yoktur. Küresel bir sistem olan kapita-lizmin tarihin çöp tenekesine atýlabilmesi için iþçi sýnýfýnýn ulus-lararasý birliði zorunludur. Marks bu yüzden bütün dünyanýn iþçileribirleþin çaðrýsý yapmýþtýr. Ulus içindeki bütün sýnýfsal ayrýmlarýperdeleyen yurtsever ideoloji ise iþçi sýnýfýný uluslararasý düzeydeböler, bize kapitalizmin çizdiði ulusal sýnýrlarý benimsememiziöðütler. Özünde iþçi sýnýfýný mevcut sisteme eklemleyen bu ideolojiyönetici sýnýflarýn en büyük silahýdýr.

Tek Ülkede Sosyalizm Mümkün Deðildir: Kapitalizm dünyaölçeðinde bir sistemdir. Bunun alternatifi olan sosyalizm de ancakdünya ölçeðinde gerçekleþebilir. Tek ülkede sosyalizmin olama-yacaðýný görmek için Marksist olmaya bile gerek yoktur. Dolayýsýylaherhangi bir ülkede gerçekleþebilecek baþarýlý bir devrimin kaderi(dolayýsýyla tüm insanlýðýn kaderi), devrimin diðer ülkelere sýçra-masýna baðlýdýr. Bu mümkündür, çünkü kapitalizmin krizleri küre-sel, devrimler seridir. Ulusal Sorun: Devrimci Marksistler ezilen halklarýn kendi kaderinitayin hakkýný savunur, ezilen halkýn politik temsilcisine ulusalsorunla ilgili konularda devlet karþýsýnda koþulsuz eleþtirel destekverir. Devrimci Marksistler her türlü etnik ve dini azýnlýðýnüzerindeki baskýlara karþý çýkar, onlarýn örgütlenme hakkýný savunur.Cinsiyetçilik: Yaþadýðýmýz sistem kadýnlarý ezmektedir. Kapitalizm,kadýnlarý iþyerinde ucuz iþ gücü olarak, aile içinde ise yeni kuþakiþçi sýnýfýnýn bedavaya yetiþtirilmesinde ve ev iþlerinin bedavahalledilmesinde kullanmaktadýr. Bu durum kadýnlarýn hayatýn heralanýnda geri planda kalýp ezilmesine yol açmaktadýr. DevrimciMarksistler her yerde cinsiyetçiliðe karþý mücadele edip, kadýnlarýnher alandaki eþitliðini savunurlar. Devrimci Marksistler insanlarýncinsel tercihleri nedenleriyle ezilmelerine, eþcinsellerin aþaðýlan-masýna karþý mücadele ederler.Devrimci Parti: Ýþçi sýnýfýnýn kendiliðinden mücadelelerinin bir iþçidevletiyle sonuçlanabilmesi için devrimci parti zorunludur. Bu partiiþçi sýnýfýnýn en ileri devrimci unsurlarýný bünyesinde toplar, onlarýnsýnýf içerisindeki daðýnýk etkisini merkezileþtirir, onlarý koordineeder ve aktif siyasi hayata ve sýnýf mücadelesine müdahale eder. Buparti tüm iþçi sýnýfýna öðretir ve ondan öðrenir. Ýþçi sýnýfý içinde köksalmýþ, kitlesel bir devrimci iþçi partisinin sýnýf mücadelesinin kritikanlarýnda ve özellikle devrimci durumlarda var olmasý devriminbaþarýya ulaþmasý için çok hayatidir, bu yüzden böyle bir partiyi inþaetmek ertelenemeyecek bir görevdir.Devrimci Görev: Bu ilkelere katýlan herkesi Marksist BakýþDergisi faaliyetlerini büyütmeye çaðýrýyoruz..

TEMEL ÝLKELERÝMÝZ

Cumhuriyet: Birincisi -Ýkincisi, Hangisi? ...................2Kapitalist Üretimin Deðiþen Çehresi ve Ýþçi Sýnýfý ...................8Kürt Ulusal Hareketinin Üç Ayaðý ..................15 Arap Baharý Tartýþmalarý Bitmiþtir ...................22Türkiye Tarihinden Notlar: Demokrat Parti Üzerine ...................28AKP'nin Yeni Sloganý: "Ýnþaat Ya Resulallah!" ..................33Bu Bahar Ýþçi Baharý: 1989-91 ..................39

Ýçindekiler

MARKSIST BAKISÜç Aylýk Politik Dergi

Yýl: 7 Sayý: 27 Aralýk 2012

Sahibi ve Sorumlu Yazý Ýþleri Müdürü: Ayþe ÞensözYayýn Ýdare Adresi: Bayýndýr-2 Sok. No: 45/7

Kýzýlay/ANKARA Tel: 0 312 480 95 60Baský: Yön Matbaacýlýk - Davutpaþa Cad. Güven Sanayi Sitesi B Blok

1.Kat No: 366 Topkapý, Ýstanbul Tel: 0-212-544 66 34 Yayýn Türü: Yaygýn süreli, üç aylýk

Ýletiþim Ýçin:[email protected]

www.bolsevik.orgBüro: Bayýndýr-2 Sok. No: 45/7

Kýzýlay/ANKARA

Page 3: Marksist Bakis - 27. Sayı

22

MARKSÝST BAKIÞ

Kuruluþunun 90. yýlýna girilirken TürkiyeCumhuriyeti'nin mimarý Kemalist askeri ve sivilbürokratik odaklarýn devlet aygýtýndan temizlenmesüreci, büyük ölçüde tamamlanmýþ durumda.

Kemalist tasfiyeden arta kalan, tamamen muhalefetedüþmüþ her renkten ulusalcý, bu süreci birincicumhuriyetin tasfiyesi ve ikinci cumhuriyete geçiþolarak deðerlendiriyor. Ýkinci cumhuriyete nefret,birinci cumhuriyete özlem var. Bizler için durum, budeðil tabi. Sormadan edemiyoruz: Kel ölür sýrmasaçlý olur, kör ölür badem gözlü olur misali, "birin-ci" cumhuriyetin nesine üzülelim? Diðer taraftan "ikinci" cumhuriyetin ve kurucusuAKP'nin nereden peyda olduðunu da sorgulamakgerekmez mi? Bunlar birdenbire, gökten zembilleinmedi ki. Bugün gelinen noktanýn tarihsel bir

sürecin ürünü olduðu atlanamaz. Örneðin TSK'ninyaptýðý 12 Eylül darbesi deðil midir Ýslamcýlara çaðatlatan? O halde uzun uzun yýllar askerden medetummanýn anlamý neydi? Ya da bugün "TSK þöyleyýpratýlýyor, böyle yýpratýlýyor" diye veryansýn

etmenin alemi ne?Kemalizmin yoðun tesiri ile þekillenen Türkiyesolu, 1960'lý yýllar boyunca ikinci kurtuluþsavaþýndan dem vurmuþtu. Þimdi de ikincicumhuriyet tantanasý bir kesim solun ana günde-mi olmuþ durumda. Dikkat edilecek olursa ikidurumda da TSK, belirleyici ve ilerici bir güçolarak görülüyor(du). Tabi TSK'nýn yanýndaüniversiteler, yüksek yargý ve yüksekbürokrasinin diðer elementlerini de TSK'nýn yolarkadaþlarý olarak anmak gerekir. Bunlar da ileri-ciydi…Geçmiþle bugün arasýnda sonuç bakýmýndan damutlak bir benzerlik bulunuyor: Ýki durumda daTSK kendisine bel baðlayanlarý hayal kýrýklýðýnauðratmýþtýr. TSK, 12 Mart 1971'de ikinci kurtuluþ

savaþý yerine "sýnýf hareketini ezme savaþý"ný baþlat-týðýnda H.Kývýlcýmlý, "ordu kýlýcýný attý" diyehayýflanýyordu. Ayný TSK, AKP karþýsýnda dakýlýcýný atacak ve kendisine bel baðlayanlarý bir kezdaha ahlar vahlar içerisinde hayal kýrýklýðýnasevkedecekti. Hayal kýrýklýðýna uðrayanlarýn durumu ilk seferindetrajediyse ikinci seferinde daha çok komediyi andýr-maktadýr. Bir NATO örgütü olan, dolayýsýyla ipleriokyanus ötesinde bulunan bir örgütten ne bek-lenebilirdi ki? O halde TSK'nýn bünyesindeki üstrütbeli bir sürü askerin þimdilerde hapislerde

Cumhuriyet:Birincisi - Ýkincisi

Hangisi?

Page 4: Marksist Bakis - 27. Sayı

olmasýný nasýl yorumlayacaðýz, öyle ya bunlarNATO subaylarýydý? Aslýnda cevap basit: Sonkullanma tarihleri geçince defterleri dürüldü,onlar da kýllarýný kýpýrtamadý. Ayný TSK, yine NATO güdümüyle 28 Þubat'ta"baþka türlü" Ýslamcýlar olan Erbakancýlarý tas-fiye edip AKP'nin önünü açtýðýnda ulusalcý sol-cular tarafýndan destekleniyordu. Tabi ki osýralarda AKP'nin önünün açýldýðýnýn farkýnda

deðillerdi.Oysa hatýr-l a n a c a kolursa osýrada sola ç ý s ý n d a ndönemin enbüyük fýr-satlarýndanbiri hazýr ven a z ý r d ý .M e h m e tAðar gibi-l e r i n i nö n d e r l i kettiði derind e v l e ty a p ý l a n -m a s ý n ýp r o t e s t oh a r e k e t i

(Susurluk' taki kazadansonra baþlamýþtý) bu anlam-da büyük bir fýrsattý, amazamanla Erbakan'a karþý birharekete dönüþtürülmüþ ve28 Þubat sürecineevriltilmiþti. Devlet karþýtýiçerik taþýyan kitlesel birhareket generallerin dizinindibinde sonlanmýþtý.Neticede 12 Eylül'de askerpostalý altýnda ezilen eskidevrimci kuþaðýn büyükbölümünü generalleridesteklemeye iten (halen dedurum farksýz deðil) þeyneydi? Tabii ki Ýslamcýlaþma tehdi-ti. Bu tehdit algýlamasýnýgeçerli kýlan muhafazakar-laþma eðilimleri de mevcutolunca yaþam tarzlarýüzerinden þekillenen politik

tercihler insanlarýn zihnine yapýþýp kalýyor ve

adeta þuurlarý kapatýyordu. Sonuç olarak gene-rallere kurtarýcý gözüyle bakýlabiliyordu,1990'larda da 2000'lerde de durum buydu. ÝlkerBaþbuðlar, Teoman Komanlar, HurþitTolonlar… Veli Küçük gibi daha "net" isimlerinbahsini yapmaya gerek yok. Örneðin alýn sizeTeoman Koman: 12 Eylül darbesinin tuðgene-rali, MÝT'te müsteþar, JÝTEM'in kurucularýn-dan, Hizbullah'ýn hamilerinden… ÞenerEruygur: NATO Koleji mezunu olan bu su-bayýmýz, Akýn Birdal'ý kurþun yaðmuruna tutanve 4.5 yýl hapis yatan Semih Tufan Günaltay'ýnkurduðu Ulusal Birlik Hareketi Platformu'nunAnkara temsilciliði yapýyor, bundan sonra da neyapýyor biliyor musunuz: ADD Baþkanlýðý. Birçok eski devrimci, sosyal demokrat veAlevi'nin böyle bir profil karþýsýnda yüzlerininburuþacaðý muhakkak. Ama Ýslamcýlar geliyorpaniði bu kesimleri generaller ve ulusalcýlarýnkucaðýna itti. Peki neticede bu neye yaradý?Çýrpýndýkça bataklýða saplanan biri gibi, dahasert ulusalcý tutumlar takýndýkça AKP'yi ve ne-ticede o çok ürktükleri muhafazakarlaþma eði-limini güçlendirdiler. Çünkü yaþam tarzlarýpolitikasý lehine sýnýf politikasýndan, emekçiler-den kopuldukça geniþ emekçi yýðýnlarý yaþamtarzlarý üzerinden tercih yapmaya zorlayarakAKP'nin kucaðýna itmiþ oldular. Oysa AKP,ancak tabanýný oluþturan emekçi yýðýnlarýnAKP'den koparýlmasý ile zayýflatýlabilir. Bununiçin de yaþam biçimci, laikçi, milliyetçisöylemler terk edilmeli; sýnýf söylemi öneçýkarýlmalý, ibre sola ve solun soluna yön-lendirilmelidir. Ama her ne kadar askerdenmedet umacak hal kalmadý ise de merkez üssüorta sýnýf elitizmi olan ulusalcý dar kafalýlýk,kendisini solda ifade eden emekçileri çýkmazsokaklara sürüklemeye devam ediyor. Oysadevletten, askerden, milliyetçilikten, elitizmdenkopulmadýkça sol zayýflamaya devam eder.solun boþalttýðý alanlarý da AKP ve diðer Ýslam-cýlar dolduruverir. Bu nokta AKP'den kurtu-luþun yolunu iþaret etmektedir. GelgelelimAKP'ye karþý mücadele edilirken sýnýf mücade-lesi yerine hala yaþam biçimi ayrýþmalarýnýkörüklemek isteyen kesimler bulunmaktadýr.Bu yüzden toplumsal muhalefetin enerjisiniburjuva devlete yedekleyen ve de çýkmazasürükleyen ulusalcýlarý da dönem dönem hedeftahtasýna oturtmak gerekir. Bu çerçevede o çokyaygarasý yapýlan ikinci cumhuriyet tartýþ-malarýný deðinelim ve birincisinden ikincisineburjuva cumhuriyetin evrimi ve devamlýlýðýnadair bazý notlar çýkaralým:

33

MARKSÝST BAKIÞ

CCuummhhuurriiyyeett ttaarriihhiinnddeeöözzlleenneecceekk bbiirr þþeeyy vvaarrssaaoo ddaa 6600''llaarrýýnn vvee 7700''lleerriinnddeevvrriimmccii aattýýllýýmmýýddýýrr.. YYookkssaaMMuussttaaffaa KKeemmaall iillee CCeellaallBBaayyaarr yyaa ddaa ÝÝssmmeett ÝÝnnöönnüüiillee AAddnnaann MMeennddeerreessaarraassýýnnddaa ddüüþþüünnüüllddüüððüükkaaddaarr bbiirr ffaarrkk yyookkttuurr..OOyyssaa MMuussttaaffaa SSuupphhii iilleeMMuussttaaffaa KKeemmaall aarraassýýnnddaaddaaððllaarr kkaaddaarr ffaarrkkbbuulluunnmmaakkttaaddýýrr.. 11996600''llaarrvvee 7700''lleerrddee ssýýnnýýff hhaarreekkeettiittüümm ççeelliiþþkkii vvee eekkssiikklliikklleerriinneerraaððmmeenn,, MMuussttaaffaa SSuupphhii''nniinnbbaaþþýýnnýý ççeekkttiiððii eemmeekkççiilleerriinniissyyaannýýnnýý tteemmssiill eettmmeekktteeddiirr..

Page 5: Marksist Bakis - 27. Sayı

12 Eylül Etkisi

12 Eylül darbesinin Ýslamcýlarý nasýl ihya ettiðinikimse inkar edemez. Bunu uzun uzadýya izahetmeye gerek yok. Sýnýf hareketinin ezilmesi,halkýn örgütlülüðünün daðýtýlmasý, sosyalist-lerin marjinalleþtirilmesii en çok sýrtý sýva-zlanan Ýslamcýlar'ýn iþine geldi. 12 Eylül son-rasý þekillenen klasik düzen partilerininçözülüþü, 10 yýl içerisinde bir vaka halinegelince ortaya çýkan boþluðu Ýslamcýlarýndoldurmasý kaçýnýlmazdý. Kent yok-sullarýnýn tepkiselliði Erbakan'a yaraya-caktý. 1990'larýn ikinci yarýsýnda ise sýraÝslamcýlarýn ehlileþtirilmesine geliyordu.Bu iþi de emperyalist kapitalist sistemadýna TSK, 28 Þubat süreciyleüstlenecekti. Böylelikle mülk sahibisýnýflarýn ve bu arada ABD'nin arayýpda bulamayacaðý seçimle iktidaragelen bir partner ortaya çýkmýþ oluyor-du: AKP. Bunu da kolay kolayyedirmeyecekler doðal olarak.Mutlak anlamda bir dönüm noktasýolan 12 Eylül iþçi sýnýfýna karþýyapýlmýþtý. 1960'lý ve 70'li yýllar sýnýfhareketinin altýn dönemiydi. Bu yüz-den 12 Eylül'e gelindiðinde egemensýnýflar domuz topu gibi birleþmiþvaziyetteydiler ve darbeyi ayaktaalkýþlýyorlardý. Öyleyse cumhuriyetmeselesinin bir de sýnýf boyutu var.Hesaba katýlmadan geçerli hiçbirdeðerlendirmenin yapýlamayacaðýsýnýf meselesinin de bir evveliyatý var.Daha doðrudan söylersek emekçi düþ-manlýðý 12 Eylül ya da 12 Mart'tabaþlamadý. Biraz eskiye uzanalým;birinci cumhuriyetin asrý saadetine veöncüllerine kadar, ve kimi tespitlerdebulunalým.

Kemalizm, Modenleþmeci

Geleneðin Bir Devamýdýr,

Baþlangýç Noktasý Deðildir

Ýlk olarak Kemalist kadrolarýn Ýttihatçýlarve Jön Türkler'den padiþah 2.Mahmud'akadar uzanan bir modernleþmeci geçmiþindevamcýlarý olduðu tespitini yapmakgerekir. Buna göre Osmanlý Ýmparatorluðubüyük güçler karþýsýnda hýzla gerilemekte vedaðýlmaktadýr. Çare Batý uygarlýðýný yakala-mak için modernleþmektir. Zamanla Osmanlýegemen sýnýfýnýn bir kanadý sahipleri olduklarýdevleti kurtarmak için laikleþmenin de önemli birparçasý olduðu modenleþmeci bir proje için uzun yýl-

lar mücadele yürüttüler. Birinci Dünya Savaþý veardýndan yaþanan Yunan iþgali bu süreklilik

içerisinde Mustafa Kemal önderliðinde birkopuþu mümkün kýldý ve bu sayedecumhuriyete geçildi.

Ýttahatçýlar'dan Kemalistlere

Hedef Milli Burjuvazi

Yaratmaktý

Paris Komünü ve Ekim Devrimi'ninyaþandýðý, devrimci iþçi hareketlerininbelirleyici olduðu bir tarihsel dönemdeKemalist kadrolar ve öncülleri, neihtilalci ne de reformcu "sosyalizmin"bir versiyonuna bulaþmýþtýr.Kendileri de yönetici sýnýfýn parçasýolan devletlu modernleþmeciler,emekçilere hitap eden bir politiksöylemi asla tahayyületmemiþlerdir. Ýttihatçýlarýn Türk veMüslüman müteþebbis bir sýnýfyaratma hedefini CHP tek partiyönetimi hayata geçirecektir.Türkiye'nin en zengini Koç ailesi,birinci cumhuriyet tarafýndanAnkara'daki iflas etmiþ bakkaldükkanýndan füze hýzýyla yük-seltilmiþtir. Bu süreçte iþçi veköylülerden sömürülenler vegayri-müslümlerden zorla alýnan-lar yerli sermaye sýnýfýnýn oluþu-muna yönlendirilmiþtir. Bu yað-madan CHP vasýtasýyla yerli ser-maye ile iþ yapan uluslararasýtekeller de paylarýna düþenialmýþlardýr. Birinci Cumhuriyet Toprak

Aðalarý ve Aþiretlerle Ýyi

Geçinmiþtir

Kemalist rejim toprak reformunayeltenmemiþtir. Büyük toprak sahip-leri ve onunla el ele olan ticari burju-vazi, köylünün alýnteri üzerindenbüyük vurgunlar yapmýþtýr. "CHP'nintoprak reformu yapacaðý ama toprakaðalarýnýn ve daha sonra DP'yi kuracak

olan CHP içerisindeki bazý kesimlerinbuna izin vermediði" iddiasý bir mittir.

Bunun en iyi kanýtý 1950'deki seçimlerdir.Bu seçimlerde CHP'nin DP'yi geçebildiði

tek bölge aþiret ve aðalarýn mutlak belir-leyici olduðu doðudaki Kürt illeridir. CHP

tek parti iktidarý, "sen beni taný, ben seni bile-yim" mantýðýyla Kürt illerindeki aþiret aðalarý

ile iþbirliðine gitmiþtir.

44

MARKSÝST BAKIÞ

CCuummhhuurriiyyeettiinnççookk bbüüyyüükk

ççooððuunnlluukk iiççiinnhhaayyaallii oollaannkkaazzaannýýmmllaarrýý

ççeerrççeevveessiinnddee yyüürrüüttüüllee--cceekk bbiirr mmüüccaaddeellee,,ssýýnnýýff mmüüccaaddeelleessiinnii

bbaallttaallaammaakkttaaddýýrr.. ZZiirraattoopplluummssaall aayyrrýýþþmmaayyýýssýýnnýýff üüzzeerriinnddeenn ddeeððiill

mmuuhhaaffaazzaakkaarr--llaaiikk ggiibbiiyyaaþþaamm ttaarrzzllaarrýý vvee

kkiimmlliikklleerr üüzzeerriinnddeenn iinnþþaaeeddeerr.. BBuu ddaa AAKKPP''yyii

ggüüççlleennddiirrmmeekktteenn bbaaþþkkaa iiþþeeyyaarraammaazz.. ZZiirraa AAKKPP''yyee ooyy

vveerreennlleerriinn bbüüyyüükk kkýýssmmýýmmuuhhaaffaazzaakkaarr yyookkssuull

hhaallkkttaann oolluuþþmmaakkttaaddýýrr..EEððeerr eelliissiittiisstt llaaiikkççiilliikk

ppoolliittiikkaassýýnnddaa ýýssrraarreeddeerrsseenniizz bbuu mmiillyyoonnllaarrýý

AAKKPP''nniinn kkuuccaaððýýnnaaiitteerrssiinniizz.. EEððeerr ssýýnnýýff

mmüüccaaddeelleessiinniikköörrüükklleerrsseenniizzAAKKPP''yyii kkööþþeeyyeessýýkkýýþþttýýrrýýrrssýýnnýýzz..

Page 6: Marksist Bakis - 27. Sayı

Birinci Cumhuriyet Ýþçi Sýnýfýna

ve Komünistlere Ölümüne

Düþmandýr

Emekçi sýnýf hareketine düþmanlýkKemalist rejimin önceli Ýttihatçýlarýn datemel özelliði idi. 1908 Devrimi'ndensonra iktidara gelen Ýttihatçýlarýn yaptýðýilk iþ grev dalgasýný ezmek olmuþtur.Mustafa Suphi ve 14 yoldaþýný katleden-ler de Mustafa Kemal'in ekibindendir.Yeni kurulan cumhuriyette isesendikalarýn kuruluþu 1950'lara kadarmümkün olmamýþtýr. Ýlk 1 Mayýslar iseancak 1970'lerde kutlanabilmiþtir. NazýmHikmet ve yoldaþlarý, Kemalizmin zin-danlarýnda on yýllar boyunca çürümeyemahkum edilmiþtir. Sabahattin Ali, CHPiktidarýnca öldürülmüþtür. Her 1 Mayýsöncesi komünistlere yönelik sürek avlarýbaþlatýlmýþtýr.

Tek Etnisite Üzerinden Tarif

Edilen "Türk"iye Cumhuriyeti

Ýttihatçýlardan Kemalizm'e geçen temelnitelik milliyetçiliktir. Bu süreç boyuncaErmeniler yok edilmiþ, Rumlar etnik te-mizliðe uðratýlmýþ, Türkiye'de kalan azsayýdaki gayriMüslim de varlýk vergisi(1942-43), 6-7 Eylül Olaylarý (1956) veKýbrýs meselelerinde (1964 ve 74) ülke-den çýkarýlmýþtýr. Müslüman Kürtlerindurumu da asimilasyon ile halledilebilirsanýlmýþtýr. Kürtlere "siz Türk'sünüz, daðTürkü'sünüz" denmiþtir. Ýnkara dayalý buKürt politikasý Kürtler tarafýndan red-dedildiðinde de bu sefer de imhayayönelinmiþtir. 1920'lerin baþýndan1930'larýn sonuna kadar bir sürü Kürtisyaný kanla bastýrýldýktan sonraCumhuriyet Kürtleri bir 30 yýllýðýna sus-turmuþ olsa da durum ilk fýrsatta(1960'larýn sonundan itibaren) deðiþecek-tir. Sonuçta, Kürt isyaný ve bölünmekorkusu, baþýnda kim olursa olsungeçmiþten günümüze TürkiyeCumhuriyet'inin en büyük sorunu olmuþ-tur. Kürtlerin inkarý, olmadý imhasý üze-rine kurulu bir cumhuriyetin bu "belayý"yaþamasý þaþýrtýcý mýdýr? Her sabah Kürtçocuklarýna "Türk'üm, Doðruyum…"baðýrttýrýrsanýz fevkalade bir Kürt soru-nunuz olmasý þaþýrtýcý olmamalýdýr. Alýnsize Ýttihatçýlar'dan, Kemalistler'e veoradan AKP'ye müthiþ bir devamlýlýkdaha.

Tepeden Ýnme Modernlik Bu

Kadar Olur

Osmanlý'dan Cumhuriyete uzanan mo-dernlik serüvenine gelince. Bunun ayýrtedici özelliði tepeden inme ve otoriterolmasýdýr. Modernleþmeci reformlar birdevlet projesi olarak elitist bir tondayukarýdan dayatýldýðý için halk tarafýndankayýtsýzlýkla ya da sessiz bir dirençlekarþýlanmýþtýr. Tepedenin tersi olanaþaðýndanlýðýn mümkün olmasý içinemekçilerin sürece aktif katýlýmýnýnolmasý gerekir. Diðer taraftan emekçilerinpolitik açýdan aktifleþmesi ancak iþ için,aþ için, gelecek için verilen sýnýf esaslý birmücadele içerisinde mümkün olabilir.Yani emekçiler için aydýnlanma, en baþtakendi sömürücülerine karþý verilecek birmücadele sürecinde mümkün olabilir. Buda burjuva cumhuriyetin en çok korktuðuve engellemek için her þeyi yaptýðý þeydir.Mustafa Suphiler bunun içinkatledilmiþlerdir. Gerçekten de gerekEkim Devrimi'nin Anadolu'da yarattýðýsempati, Mustafa Suphi'lerin kýsa zaman-da gördüðü ilgi ve gerekse de Rusya'dakiiþçi iktidarýnýn öncülüðünde dünyasosyalist devriminin ete kemiðe bürün-mesi, Ýstanbul'da ve Anadolu'da bir iþçi veköylü þuralarý hareketinin ortaya çýkýþýnýiþaret etmekteydi. Bu noktada dar kafalýyaklaþým, Kemalizmi benimseyemeyenbir halkýn komünist harekete katiyenkatýlmayacaðýnda ýsrar eder. Emekçi düþ-maný bir rejimin tepeden kumanda ede-ceði soðuk, elitist bir modernleþme ham-lesinin halk arasýnda tutmamasýndaþaþýlacak bir þey yoktur. Ama halkýn öztalepleriyle mücadele yürütüldüðünde,ekmek kavgasýnda ve hazýr Kafkasya veRusya'da Müslümanlar coþkuylaBolþevizmi benimsemiþken emekçilerinkomünizmi pekala heyecanla karþýlaya-caðýnda þüphe yoktur. Kaldý ki sosyalistajitasyonun ilk defa mümkün hale geldiði1960'larda ayný halk koþa koþa sosyalist-lerin saflarýna katýlmýþtýr. 1960'lar ve70'lerin öyküsü bu deðil midir? NeticedeKemalist reformlarý benimseyenler, yeniyetme burjuvalar dýþýnda, devletteçalýþan, eðitimli, kentli, ince bir orta sýnýfkatman içerisinden çýkmýþtýr. Köylerdeyaþayan Aleviler de cumhuriyetin SünniÝslamý resmi devlet dini seçmesine rað-men yeni rejimin destekçisi olmuþlardýr.

55

Modernleþmecireformlar bir devlet

projesi olarakelitist bir tonda

yukarýdandayatýldýðý içinhalk tarafýndan

kayýtsýzlýkla ya dasessiz bir dirençlekarþýlanmýþtýr.Tepedenin tersiolan aþaðýndan-lýðýn mümkün

olmasý için emekçi-lerin sürece aktif

katýlýmýnýn olmasýgerekir. Diðer

taraftan emekçi-lerin politik açýdanaktifleþmesi ancak

iþ için, aþ için,gelecek için verilen

sýnýf esaslý birmücadele içerisindemümkün olabilir.

Yani emekçiler içinaydýnlanma, en

baþta kendisömürücülerine

karþý verilecek birmücadele sürecindemümkün olabilir.

Bu da burjuvacumhuriyetin ençok korktuðu ve

engellemek için herþeyi yaptýðý þeydir.

MARKSÝST BAKIÞ

Page 7: Marksist Bakis - 27. Sayı

Ama büyük çoðunluk reform sürecine yabancýkalmýþtýr. Sonuçta halkýn örgütsüzlüðüne,

pasifliðine ve sinmiþliðinedayanan otoriter elitist mo-dernleþme projesinin güdükkalmasýnda þaþýlacak birdurum yoktur.

NATO Safýný Birinci

Cumhuriyet Seçmiþtir

Cumhuriyetin karakteribaþýndan beri burjuva olaraksaplanmýþtýr. Bu yüzden demülk sahipleri lehine emekçidüþmanlýðý, bu rejimin karak-teri olmuþtur. Ýkinci DünyaSavaþý sonrasýndaki ulus-lararasý konjonktürde Ýnönüyönetimindeki Türkiye'ninABD tarafýný seçmesindeþaþýlacak bir þey yoktur.Akabinde de NATO'yagirilmiþtir. Çok partili hayatda uluslararasý baskýlarýn birürünü olarak þekillenmiþtir.CHP içerisinden kopan libe-ral kesimler DP'yi kurmuþ veiktidara gelmiþlerdir. Çokpartili hayata geçiþ nasýlsürecin bir getirisiyse serbestseçimlerden DP'nin zaferleçýkmasý da ayný sürecin doðalbir sonucudur. Bu noktadakimilerinin yaptýðý gibi ÝsmetÝnönü'yü günah keçisi ilanetmeye gerek yok. Neticededaha sonraki DP sürecine li-derlik eden Celal Bayar,Mustafa Kemal'in hasadamýdýr. Hatta MustafaKemal hayatýnýn son döne-minde statükocu Ýnönü'yügeriye çekmiþ, liberal CelalBayar'ý öne çýkarmýþtýr.Sonuç olarak burjuvacumhuriyet, sýnýf doðasýgereði, mecburen NATOtrenine atlamak zorundadýr.Ýkinci Dünya Savaþý son-rasýnda küresel kapitalizmedaha fazla entegre olanTürkiye için NATO'nun belir-leyiciliði muhakkak ki dahaçok olacaktýr. DP de esasýnda

CHP'nin bir ürünüdür.

Birincisinden Ýkincisine

Devamlýlýðýn Sarsýldýðý 20 Yýl

Kurulduðu günden bugüne burjuvacumhuriyetin emekçi düþmanlýðý, Kürtler vediðer ezilen kesimler üzerindeki baskýlar,NATO ve Batý yanlýlýðý gibi esas konulardakararlý bir devamlýlýðý vardýr. AKP dönemindede bu devamlýlýkta bir farklýlýk yoktur. 90 yýl-lýk bu mazideki asýl sarsýntýlý dönem 1960-80yýllarý arasýnda yaþanmýþtýr. Bu dönemi farklýkýlan iþçi, köylü ve gençliðin devrimciuyanýþýdýr. Devrimci uyanýþ neye isyanetmiþtir peki? Sömürü düzenine, ABDemperyalizmine ve Kürtlerin ezilmesine…Yani devrimci uyanýþ, cumhuriyetin üzerinekurulduðu burjuva temelleri hedeflemiþtir. Buyüzden de TSK, TÜSÝAD, ABD ve müttefik-leri ile faþist ve Ýslami hareket topyekündevrimci hareket karþýsýnda birleþmiþlerdir.Kitlelerdeki devrimcileþme karþýsýndamanevra yaparak Ecevit yönetiminde solakayan CHP'nin de kitle hareketini düzen sýnýr-larý içerisinde tutmak gibi bir misyonununolduðunu unutmamak gerekir. Neticede 12Eylül'de emekçilerin ve gençliðin devrimciuyanýþý, esas olarak da devrimci hareketeönderlik eden kesimlerin yetersizliði yüzün-den yenildi. Böylelikle burjuva cumhuriyet,sýnýf hareketini ezerek önemli bir virajý dön-müþ oldu. Kýsacasý cumhuriyet tarihindeözlenecek bir þey varsa o da 60'larýn ve70'lerin devrimci atýlýmýdýr. Yoksa MustafaKemal ile Celal Bayar ya da Ýsmet Ýnönü ileAdnan Menderes arasýnda düþünüldüðü kadarbir fark yoktur. Oysa Mustafa Suphi ileMustafa Kemal arasýnda daðlar kadar farkbulunmaktadýr. 1960'lar ve 70'lerde sýnýfhareketi tüm çeliþki ve eksikliklerine raðmen,Mustafa Suphi'nin baþýný çektiði emekçilerinisyanýný temsil etmektedir. Sömürü Düzeni AKP ile Baþlamadý

AKP ile Bitmeyecektir!

12 Eylül iþçi sýnýfýnýn ezilmesini ve neo-liberalizm karþýsýnda savunmasýz býrakýl-masýný, Özal'ý ve nihayetinde de AKP'yi getir-miþtir. 12 Eylül stratejisinin yanýsýra, sosyalisthareketin ve örgütlü iþçi sýnýfý muhalefetininyok edilmesinin ardýndan yoksul mahallelersiyasal Ýslam'ýn geliþmesinin mekaný olmuþtur.28 Þubat müdahalesiyle de siyasal Ýslamehlileþtirilmiþ ve emperyalist kapitalizme tamuyumlu, azgýn piyasacý AKP dizayn edilmiþtir.Soðuk Savaþ'ýn bitiminden beri tasfiyesi gün-demde olan TSK önderliðindeki milliyetçi

66

Kurulduðu günden bugüneburjuva cumhuriyetinemekçi düþmanlýðý, Kürtlerve diðer ezilen kesimlerüzerindeki baskýlar, NATOve Batý yanlýlýðý gibi esaskonularda kararlý birdevamlýlýðý vardýr. AKPdöneminde de bu devam-lýlýkta bir farklýlýk yoktur.90 yýllýk bu mazideki asýlsarsýntýlý dönem 1960-80yýllarý arasýnda yaþan-mýþtýr. Bu dönemi farklýkýlan iþçi, köylü vegençliðin devrimciuyanýþýdýr. Devrimci uyanýþneye isyan etmiþtir peki?Sömürü düzenine, ABDemperyalizmine veKürtlerin ezilmesine… Yanidevrimci uyanýþ,cumhuriyetin üzerinekurulduðu burjuva temel-leri hedeflemiþtir. Bu yüz-den de TSK, TÜSÝAD, ABDve müttefikleri ile faþist veÝslami hareket topyekündevrimci hareket karþýsýn-da birleþmiþlerdir. Neticede12 Eylül'de emekçilerin vegençliðin devrimci uyanýþý,esas olarak da devrimciharekete önderlik eden kes-imlerin yetersizliði yüzün-den yenildi. Böylelikle bur-juva cumhuriyet, sýnýfhareketini ezerek önemlibir virajý dönmüþ oldu.

MARKSÝST BAKIÞ

Page 8: Marksist Bakis - 27. Sayı

bürokratik odaklarýn daðýtýlmasý iþini de AKP baþara-caktýr. Bu çerçevede AKP'ye karþý çýkýlacaksa bununiçeriðini 12 Eylül'ün hedefaldýklarý temelinde belir-lememiz gerekir. YaniAKP'ye karþý örülecek olanmücadelenin merkezinisýnýf merkezli politlikalaro l u þ t u r m a l ý d ý r .Cumhuriyetin çok büyükçoðunluk için hayali olankazanýmlarý çerçevesindeyürütülecek bir mücadele,sýnýf mücadelesini baltala-maktadýr. Zira toplumsalayrýþmayý sýnýf üzerindendeðil muhafazakar-laik gibiyaþam tarzlarýve kimliklerüze r indeninþa eder.Bu daA K P ' y ig ü ç l e n -dirmektenbaþka iþey a r a m a z .Z i r aAKP'ye oyverenlerinb ü y ü kk ý s m ýmuhafaza-kar yoksulh a l k t a no l u þ m a k -tadýr. Eðere l i s i t i s tl a i k ç i l i kpolitikasýn-da ýsrare d e r s e n i zbu milyon-l a r ýA K P ' n i nk u c a ð ý n ai t e r s i n i z .Eðer sýnýfmücadelesi-ni körük-lerseniz AKP'yiköþeye sýkýþtýrýrsýnýz. Gelgelelim konunun hayatiönemdeki diðer bir yanýný da asla unutmamak gerekir:AKP giderse mesele bitecek midir? Tabi ki hayýr.Sömürü düzeni AKP ile kurulmadý, ondan sonra da

devam edecektir. Bu yüzden salt AKP karþýtlýðý emekçisýnýflarý kesmeyecektir. Sýnýf mücadelesinin yük-

seltilmesi yoluylaA K P ' n i ndevrilmesi buaçýdan da önem-lidir, zira AKP'yiyýkmayý baþara-cak olan bir sýnýfhareketi, çokbüyük birö z g ü v e nkazanacak ve bunoktada durmakistemeyecektir.Emperyalist kapi-talizmin vurucugücü durumundaolan AKP'nin

komünistler ve iþçi hareketi açýsýndan hedef alýnmasý,güncel bir aciliyet taþýmaktadýr. Ama ulusalcýlarýnhayalini kurduðu "AKP'siz (burjuva) cumhuriyet" düþ-leri ile emekçilerin hiçbir iþi olamaz. Kýsacasý birincicumhuriyeti ve cumhuriyetin kazanýmlarýný yok ettilertüründen sýzlanmalar çöpe atýlmalýdýr. Sonuç olarakbirinci ya da ikinci gibi sýralamalar yerine cumhuriyetinsýnýf karakterini ifade eden burjuva cumhuriyet taným-lamasý çok daha yerindedir ve ufuk açýcýdýr.

Veli U. Arslan

77

MARKSÝST BAKIÞ

Emperyalist kapitalizminvurucu gücü durumundaolan AKP'nin komünistlerve iþçi hareketi açýsýndanhedef alýnmasý, güncel biraciliyet taþýmaktadýr. Amaulusalcýlarýn hayalinikurduðu "AKP'siz (burjuva)cumhuriyet" düþleri ileemekçilerin hiçbir iþiolamaz. Kýsacasý birincicumhuriyeti vecumhuriyetin kazanýmlarýnýyok ettiler türündensýzlanmalar çöpeatýlmalýdýr. Sonuç olarakbirinci ya da ikinci gibisýralamalar yerinecumhuriyetin sýnýfkarakterini ifade edenburjuva cumhuriyettanýmlamasý çok dahayerindedir ve ufuk açýcýdýr.

TKP‘nin

açýklamasý

Page 9: Marksist Bakis - 27. Sayı

88

MARKSÝST BAKIÞ

Post-endüstriyel toplum, post-kapitalisttoplum… Deðiþen ekonomik, toplumsalyaþama dair bu tanýmlamalarýn listesiniuzatmak mümkün. Peki, öncesi ve sonrasýnda temel olarakfarký yaratan ne? Bu tanýmlamalarýn sahip-lerine göre baþlýca deðiþim, mal üretimin-den hizmet sektörüne geçilmesi (yaniimalat sanayinin etkinliðini, merkezipozisyonunu kaybetmesi). Post-endüstriyeltoplum kavramýný lügatýmýza sokan DanielBell'e göre, "Endüstri sonrasý toplumlarda esasönemli nokta eðitim, saðlýk, sosyal hizmetlergibi insani hizmetler; bilgisayar, sistem analiziile bilimsel araþtýrma ve geliþtirme gibi meslekihizmetler alanýnda yoðunlaþmaktadýr." (Bell,s.126-129, 128) Ýster endüstriyel toplum diye nitelensin isterkapitalizm, bu bakýþ açýsýna göre -ki oldukça dayaygýn ve etkili- imalat sanayi aleyhine hizmetsektöründeki geniþleme, "mavi yakalý" (ya dakol) iþçilerin aleyhine "beyaz yakalýlarýn"(ya dakafa iþçilerinin) artýþý, yapýsal bir dönüþümün(hatta kapitalizmin ötesinde) emareleri olarakokunmaktadýr. Gerçekten durum öyle mi? Sanayisizleþme ilemi karþý karþýyayýz? Kapitalist üretimin ürünümetalar sadece sanayi üretimi sonucunda ortayaçýkan somutlaþmýþ mallar mý? Kapitalist üretimiliþkileri sadece bunu mu ifade ediyor?Hizmetler altýnda toplanan geniþ sektörlerinhepsi, kapitalist üretim süreci açýsýndan ayný

nitelikte mi? Busorularý cevap-landýrmak içinMarks'ýn kapitalistüretim sürecinözgün niteliðiniortaya koymasýnaolanak verenüretken emekk a v r a m ýç e r ç e v e s i n d ekonunun inceleme-sine baþlayalým.

Üretken ve

Üretken

Olmayan Emek

Marks'ýn Smith'tendevraldýðý üretkenemek kavramý, kapi-talizmin üzerindeyükseldiði özgün

"Maddi nesneler üretiminindýþýnda kalan bir alandan

örnek alýrsak, bir öðretmen,öðrencilerin kafalarý üzerindeemek harcamasýnýn yaný sýra,

eðer okul sahibini zengin-leþtirmek için de eþek gibi

çalýþýyorsa, üretken bir emekçisayýlýr. Okul sahibinin,

sermayesini, sosis fabrikasýyerine öðretim fabrikasýnayatýrmýþ olmasý hiçbir þeyi

deðiþtirmez."(Marks, K-I: 520)

KKaappiittaalliisstt ÜÜrreettiimmiinnDDeeððiiþþeenn ÇÇeehhrreessiivvee ÝÝþþççii SSýýnnýýffýý

Page 10: Marksist Bakis - 27. Sayı

emek biçimini ifade etmesi anlamýndaoldukça önem taþýr: "Üretken emek, kapitalist üretim süre-ci içinde emek-gücünün aldýðý biçiminve tarzýn ve tüm iliþkinin kýsa adýdýr.Ancak onu emeðin öteki türlerindenayýrt etmek, çok büyük önem taþýmak-tadýr; çünkü bu ayrým, tüm kapitalistüretim tarzýnýn ve sermayenin ken-disinin de üzerinde temellendiðiemeðin özgül biçimini ifade eder. Dolayýsýyla üretken emek -kapitalistüretim sistemi içinde- iþvereni içinartý-deðer üreten ya da emeðin nesnelkoþullarýný sermayeye ve onlarýnsahibini de kapitaliste dönüþtürenemektir; yani kendi ürününü sermayeolarak üreten emektir." (Marks, 1998,s.371) "Kapitalist üretimin dolaysýz amacý veasýl ürünü artýk deðer"dir diyen Marksaçýsýndan kapitalizmin incelen-mesinde, bu artýk-deðerin tek üreticisiolan üretken emek, merkezi önemdedurmaktadýr. Sermaye birikiminedönüþtürülecek artý-deðerin üreticisiolan üretken emek ile üretkenolmayan emeðin ayrýmý; sermayebirikiminin seyrini; kapitalist krizlerianlamak açýsýndan da temeldir. Marks için üretken emek tanýmlamasý-na giriþmeden önce bu konuda

Marks'a öncüllük eden ve bugün de yanlýþkavramlaþtýrmalara (üretken olmayan emeðihizmet üreten emek olarak nitelemesi baðlamýn-da) neden olan Smith'in tanýmlarýný ele alarakbaþlayalým. Tanýmlamalar diyoruz, çünkü AdamSmith üretken emek için iki tanýmlama getiriyor.Marks tarafýndan en büyük bilimsel baþarýlarýn-dan biri olarak övülen ilk tanýmlamaya göreüretken emek sermaye ile doðrudan deðiþilenemek; üretken olmayan emek gelirle deðiþilenemek (yani üretimin büyümesine katkýda bulun-mayan ve üretimin bir bölümünü de aldýðý ücret-le tüketen emek) olarak deðerlendiriliyor.Marks'ýn hatalý olarak gördüðü, Smith'in ikincitanýmlamasý ise üretken emeði maddi bir ürünyaratan emek; üretken olmayan emeði ise birhizmet üreten emek olarak niteliyor. Marks, Smith'in birinci tanýmýndan yola çýkýponu ilerleterek üretken emekle ilgili þu deðer-lendirmeye ulaþýyor: "…doðrudan doðruya üre-tim süreci içinde sermayenin deðerlenmesi içintüketilen emek üreticidir." (Marks, 2010, s.800);"Kapitalist bir toplumda emek, artý-deðer ürettiðisürece üretkendir." (Marks, 1998, s.371)Dolayýsýyla üretken olmayan emek, artý-deðerüretmeyen emek olarak ifadeleniyor: "Ne zamanemek, canlý etmen olarak deðiþir sermayeninyerine geçmek ve kapitalist üretim sürecinekatýþtýrýlmak için deðil, kullaným deðeri olarak,hizmet olarak tüketilmek için satýn alýnýrsa emeküretici emek, ücretli iþçi de üretici iþçideðildir."(Marks, 2010, s.802)

99

MARKSÝST BAKIÞ

SSaannaayyiinniinn iissttiihh--ddaammddaakkii ppaayyýýnnýýnnaazzaallmmaassýý ssaannaayyiissiizz--lleeþþmmee aannllaammýýnnaaggeellmmeemmeekktteeddiirr.. BBiirrddüünnyyaa ssiisstteemmii oollaannkkaappiittaalliizzmmiinn ddüünnyyaaççaappýýnnddaakkii eeððiilliimmii bbuuyyöönnddee ddeeððiillddiirr;;ggeelliiþþmmiiþþ BBaattýýllýý üüllkkee--lleerrddee iimmaallaatt ssaannaayyiiyyaattýýrrýýmmllaarrýýnnddaa ggeerr--iilleemmee,, bbaaþþkkaa üüllkkee--lleerrddee ((HHiinnddiissttaann vveeAAssyyaa öörrnneekklleerriinnddeeoolldduuððuu ggiibbii)) bbiirr yyüükk--sseellmmeeyyllee bbiirrlliikkttee ggiitt--mmeekktteeddiirr.. KKaallddýý kkiiggeelliiþþmmiiþþ üüllkkeelleerrddeeüürreettiimm tteekknnoolloojjii--lleerriinnddeekkii ggeelliiþþmmeelleerr,,iissttiihhddaamm aazzaallssaa ddaaaayynnýý ççaappttaa üürreettiimmyyaappýýllmmaassýýnnaa iimmkkâânnvveerrmmeekktteeddiirr.. ÜÜrree--ttiimmddee ssüürreekklliiddöönnüüþþüümm yyaarraattaannkkaappiittaalliisstt ssiisstteemm,,üürreettkkeenn ((ddeeððeerryyaarraattaann)) ssaannaayyii--lleerriinn yyaannýýnnaa yyeennii--lleerriinnii eekklleemmiiþþ;;ggiiddeerreekkggeenniiþþlleeyyeenn hhiizzmmeettsseekkttöörrüünnüünnöönneemmllii bbiirrbbööllüümmüü,, ppiiyyaassaaiiççiinn üürreettiilleenn,, aallýýnnýýrrssaattýýllýýrr mmeettaallaarrhhaalliinnee ddöönnüüþþeennhhiizzmmeettlleerriinn vvaarr--llýýððýýnnddaa ((hhiizzmmeett--lleerriinn ppaazzaarrllaannddýýððýýkkooþþuullllaarrddaa)) aarrttýý--ddeeððeerr üürreetteenn sseekk--ttöörrlleerriinn ppaarrççaassýýoollmmuuþþttuurr..

Page 11: Marksist Bakis - 27. Sayı

Üretken olmayan emekle ilgili Marks'ýn alýntýsý,emeðin ürününün bir hizmette somutlanmasýndançok, emeðin; kendisinin bir hizmet olarak satýnalýnmasýndan, kapitalist üretim sürecinde deðilbireysel hizmet olarak kullanýlmasýndan,deðiþim deðeri yaratma aracý deðil hizmetsunarak bir kullaným-deðeri olduðundanbahsetmekte. Marks'ýn üretken olmayanemeði üzerinden tariflediði bu emek biçi-mi, Smith'in ya da Marks'ýn yaþadýðýdönemlerde yaygýn bir emek türünü, eviçi hizmette çalýþan iþçiyi tarifliyor ki buþekilde çalýþan iþçiler sanayi iþçilerindenbile kalabalýk: "Fabrikalar hakkýndaki en son (1861 yada 1862) rapora göre, BirleþikKrallýk'ta böyle tanýmlanan fabrikalar-da istihdam edilen toplam insan sayýsý(yöneticiler dahil) sadece 777.534iken, sadece Ýngiltere'deki kadýnhizmetçilerin sayýsý 1 milyona ulaþýy-ordu." (aktaran Braverman, s. 333)"Amerika Birleþik Devletleri'nde1820'de yapýlan ilk mesleki sayýmagöre, ev içi ve kiþisel hizmetlerdekiistihdam imalat, madencilik,balýkçýlýk ve kerestecilik sanayilerininbirleþik istihdamýnýn dörtte üçübüyüklüðündeydi; 1870'de bile sözkonusu istihdam tarým dýþý istihdamýnyarýsýndan daha az deðildi."(Braverman, s.332)Harry Braverman'ýn haklý olarakbelirttiði gibi bu dönemde kapita-listler, hizmet emeðini sermaye birik-tirirken deðil, karlarýný harcarken isti-hdam etmekteydi. Ancak bugün, gerekSmith'in gerekse Marks'ýn yaþadýðýdönemden farklý olarak, hizmet emeðikapitalist üretime dâhil edilmiþ durum-da. Hizmetler sadece karlarý harcarkenistihdam edilmiyor; kapitalist hizmetüretimi söz konusu. Geniþ hizmet sek-törü sadece sanayide üretilen artý-deðerinortakçýsý deðil; aksine bu sektörün önem-li bir bölümü artý-deðer yaratan üretimalanlarýný oluþturuyor. Marks da aslýnda,kendi döneminde bir nüve halinde olan,hizmet alanýnýn bu yanýna atýf yapmýþ;deðiþen üretim sürecinde hizmet emeðininfarklý bir nitelik kazanabileceðine -üretkenemek olarak artý-deðer ortaya koyabileceðine-vurgu yapmýþtý: "Maddi nesneler üretiminin dýþýnda kalan biralandan örnek alýrsak, bir öðretmen, öðrencilerin

kafalarý üzerinde emek harcamasýnýn yaný sýra, eðerokul sahibini zenginleþtirmek için de eþek gibi

çalýþýyorsa, üretken bir emekçi sayýlýr. Okulsahibinin, sermayesini, sosis fabrikasý yerineöðretim fabrikasýna yatýrmýþ olmasý hiçbirþeyi deðiþtirmez. Demek oluyor ki, üretkenemekçi kavramý, yalnýzca, iþ ile yararlý etkiarasýndaki, emekçi ile emek ürünü arasýn-daki bir iliþkiyi anlatmakla kalmýyor, aynýzamanda tarihsel geliþmeden doðan veiþçiye, doðrudan doðruya artý-deðeryaratma aracý damgasý vuran özgül birtoplumsal üretim iliþkisini de anlatýyor."(Marks, K-I: 520)Üretim sürecinin geniþlemesi ile birlik-te geniþleyen gerek dolaþým alanýgerekse artan bireysel ihtiyaçlarýnsonucunda büyük bir hizmet sektörübugün karþýmýzda duruyor. Ama bugeniþ hizmet sektörü, kapitalist üretimiliþkileri açýsýndan hepsi ayný þekildedeðerlendirilemeyecek çeþitli alt sek-törlerin bir bütününü ifade ediyor;böyle tarifleniyor. Bu alanlardanbazýlarý artý-deðer üretiminin parçasýolurken diðerleri üretken sektörlerdeyaratýlan artý-deðerin ortakçýsýniteliðine sahipler. Dolayýsýyla önce-likle kapitalist üretim sürecini ve buçerçevede hizmet sektörünü elealmak, bugün kapitalizmin aldýðýbiçimi anlamak için gerekli.Kapitalist Üretim Süreci ve

Hizmet Sektörü

Kapitalist üretimin hakiki tezahürü;P-M…Ü…M'-P' (Para-Meta… Üre-tim… Meta'-Para') biçimindedir. Buüretim sürecinde sermayenin tamdöngüsü üç uðrakta gerçekleþir; para-sermayenin üretici-sermayeye, üretici-sermayenin meta-sermayesine ve meta-sermayenin para-sermayeye dönüþümüþeklinde. Sadece, üretim aþamasýnadenk düþen ikinci uðrakta artý-deðerüretilirken; üretken olmayan birinci veüçüncü aþama para ile meta (p-m ya da

m-p) arasýnda bir biçim deðiþikliðindenbaþkasýna tekabül etmez. Bu uðraklar

dolaþým alanlarýdýr ve deðer ya da artý-deðerüretmezler; sadece dolaþým alanýnýn kapita-

list üretim sürecinin vazgeçilmez bir parçasýolmasý nedeniyle üretken sermaye aþamasýnda

yaratýlan artý-deðerden pay alýrlar. Marks'ýntanýmladýðý gibi maden, tarým, imalat ve ulaþtýrma

sanayi maddi üretimin alanlarý olarak artý-deðer üre-

1100

MARKSÝST BAKIÞ

1800’liyýllarda

kapitalistler,hizmet emeðinisermaye birik-

tirirken deðil, kar-larýný harcarken

istihdam etmekteydi.Ancak bugün, gerek

Smith'in gerekseMarks'ýn yaþadýðý

dönemden farklý olarak,hizmet emeði kapitalistüretime dâhil edilmiþdurumda. Hizmetler

sadece karlarý harcarkenistihdam edilmiyor;

kapitalist hizmet üretimisöz konusu. Geniþ hizmetsektörü sadece sanayide

üretilen artý-deðerinortakçýsý deðil; aksinebu sektörün önemli bir

bölümü artý-deðeryaratan üretim

alanlarýný oluþturuyor.Hatta özelleþtirmeuygulamalarýyla

devletin elindeki eðitim,saðlýk gibi hizmetlerinpiyasaya açýlmasýyla

bu alanlarda yeniartý-deðer üretensektörler arasýnda

yerlerinialmaktadýr.

Page 12: Marksist Bakis - 27. Sayı

timinin gerçekleþtiricileri iken (ki artý-deðer üreticileri bunlarla sýnýrlý deðildir,ileri bölümlerde göreceðimiz gibi)dolaþým alanýnda faaliyet gösteren ticarive finansal sermaye deðer yaratmazlar,üretilen artý-deðere ortak olurlar. Marks'ýn Kapital'de detaylýca açýkladýðýbu kapitalist üretim süreci, üretim aþa-masý kadar dolaþýmý (ticari ve finansalsermayenin faaliyet gösterdiði) da içerir.Bu gerçek, kapitalizmin ilk ortayaçýkýþýndan beri böyledir ve Markstarafýndan Kapital'de sermayenin tamdolaþýmý, bu süreçte ticari ve finansalsermayenin iþlevi tahlil edilmiþtir.Ticari-finans sermaye, kapitalist üretimsürecinin bir parçasýdýr; kendindenmenkul faaliyet alanlarý deðil. Demekisteriz ki dolaþým olmadan üretim; üre-tim olmadan da dolaþým olmaz.Sermayenin tam dolaþýmýnda üretim vedolaþým birbirlerinden ayrýlamaz. Üretimsürecinde artý-deðer üretilmezse dolaþýmalanýnda da bu artý-deðer paylaþýlamaz.Bu baðlamda, finansal ve ticari ser-mayenin faaliyetlerinin geniþlemesi,üretken sermaye aþamasýnýngeniþlemesinin bir ürünüdür.Gelgelelim sanayisizleþme konusuna. Bukonudaki deðerlendirmeler tartýþmayaaçýktýr. Öncelikle sanayi üretimi ciddioranda bir küçülme içinde deðildir; heleki kapitalizmin bir dünya sistemi olduðugöz önüne alýnarak dünya çapýnda birdeðerlendirme yapýlýrsa bu iddianýngeçersizliði daha belirginleþir (bakýnýzilk tablo, geliþmiþ ülkeler dýþýnda imalatsanayinin payý artmaktadýr). Kaldý kisanayi istihdamýnda azalma da doðrudansanayisizleþmeyi ifade etmez. Üretimteknolojilerindeki, otomasyon sistem-lerindeki geliþmeler çerçevesinde emekverimliliðindeki artýþ istihdamýazaltýrken üretimi artýrabilir. Dolayýsýylasanayi üretiminin merkezi rolü zayýfla-maz.Marks, Komünist Manifesto'da kapita-lizmin duraðan bir sistem olmadýðýný,üretimde dönüþümleri beraberindegetirdiðine vurgu yapar:"Burjuvazi üretim araçlarýný vedolayýsýyla üretim iliþkilerini ve toplum-sal iliþkileri sürekli devrimcileþtirmedenvar olamaz… Burjuvalar dönemini tümötekilerden ayýrt eden nitelikler vardýr:

üretimde sürekli dönüþüm, tüm toplum-sal kesimlerin kesintisiz sarsýntýyauðratýlmasý, sürekli çalkantý ve güvensi-zlik." (Marks, 2006, s.34) Kapitalizmin dinamik bir sistemolduðundan geliþimi boyunca kimisanayi dallarý etkinliðini kaybederkenkimi yeni sanayiler(turizm, eðlence gibihizmet üretimi ya da enerji) geliþmekte-dir. Kapitalizm daha önce sadece kul-laným deðeri olan unsurlarý (hizmetlergibi) meta üretimine katmýþtýr. ÖrneðinMarks, yaþadýðý dönemde hizmetlerinpazarlandýðý bir topluma tanýklýketmemiþtir(nüveleri var olsa da). Bu türbir ekonomide hizmetler, kapitalist üre-tim iliþkilerine dâhil edilmemiþti, metaüretiminin (kullaným deðerine sahipdeðiþim-deðerleri üretimi) parçasý deðil-di. Hizmet emeði, sermaye üretirkendeðil karlar harcanýrken kullanýlýyordu. Oysa günümüzde, hizmet sektörününmeta üretimine dâhil edilmesiyle ser-mayenin önemli bir deðerlenme alanýhaline gelmiþtir. Geniþ bir alaný kapsarþekilde tanýmlanan hizmet sektörü üstbaþlýðý altýnda yer alan alt sektörlerin birkýsmý dolaþým alanýnýn, diðerleri ise üre-tim alanýnýn parçasý olmaktadýr.Dolayýsýyla hizmet sektöründe metaüretmeyen alt sektörler bulunduðu gibiönemli miktarda, meta üretiminin,dolayýsýyla artý-deðer üretiminin gerçek-leþtiði alt sektörler bulunmaktadýr.Hizmet sektörü, genellikle þu alt sektör-leri içerecek þekilde tanýmlanmaktadýr:Bilgi ve biliþim; finans ve sigorta iþlem-leri; gayrimenkul faaliyetleri; mesleki,bilimsel ve teknik faaliyetler; idari vedestek hizmetleri; kamu yönetimi vesavunma, zorunlu sosyal güvenlik;eðitim; insan saðlýðý ve sosyal hizmetfaaliyetleri; kültür, sanat, eðlence, din-lence ve spor; diðer hizmet faaliyetleri.Bu sektörlerden devlet tarafýndangerçekleþtirilen genel kamuhizmetleri(idari ve adli); iç ve dýþ güven-lik faaliyetleri ile kamu sektörüne baðlýrefah hizmetleri(eðitim, saðlýk, sosyalgüvenlik gibi) ve finans sermaye ileticari sermayenin faaliyet alaný banka,sigorta ve mortgage þirketleri, toptan veperakende ticaret (reklâmcýlýðýn da dâhilolduðu) alaný hizmet sektörünün artý-deðer üretmeyen kollarýdýr. Bunlar

1111

Ticari-finanssermaye, kapitalist

üretim sürecinin birparçasýdýr; kendin-den menkul faaliyet

alanlarý deðil.Dolaþým olmadan

üretim; üretimolmadan da dolaþýmolmaz. Sermayenintam dolaþýmýndaüretim ve dolaþým

birbirlerindenayrýlamaz. Üretimsürecinde artý-deðerüretilmezse dolaþým

alanýnda da bu artý-deðer paylaþýlamaz.

Maden, tarým, imalatve ulaþtýrma sanayi

maddi üretiminalanlarý olarak artý-

deðer üretiminingerçekleþtiricileri

iken dolaþým alanýn-da faaliyet gösteren

ticari ve finansal ser-maye deðer yarat-

mazlar, üretilen artý-deðere ortak olurlar.Finansal ve ticari

sermayenin faaliyet-lerinin geniþlemesi,

üretken sermayeaþamasýnýn

geniþlemesinin birürünüdür.

MARKSÝST BAKIÞ

Page 13: Marksist Bakis - 27. Sayı

d o l a þ ý malanýndadýr yada toplumsald ü z e n i nyeniden üre-timine hizmete d e r l e r .Bunlar dýþýn-da kalanhizmet sek-törünün alts e k t ö r l e r i- t u r i z m ,eðlence, din-lence gibih i z m e tfaaliyetleri ileMarks tarafýn-dan doðrudanü r e t i ms ü r e c i n i nparçasý olarakt a n ý m l a n a nu l a þ t ý r m a -d e ð i þ i mdeðeri (meta)ü r e t i l e nüretken sek-törlerdir. Kibu sektörlerin

ekonomide geniþ yer tutan hizmet sektörü için-deki paylarý büyüktür. Kýsaca toparlarsak, sanayinin istihdamdakipayýnýn azalmasý sanayisizleþme anlamýnagelmemektedir. Bir dünya sistemi olan kapita-lizmin dünya çapýndaki eðilimi bu yöndedeðildir; geliþmiþ Batýlý ülkelerde imalat sanayiyatýrýmlarýnda gerileme, baþka ülkelerde(Hindistan ve Asya örneklerinde olduðu gibi) biryükselmeyle birlikte gitmektedir. Kaldý kigeliþmiþ ülkelerde üretim teknolojilerindekigeliþmeler, istihdam azalsa da ayný çapta üretimyapýlmasýna imkân vermektedir. Üretimde sürek-li dönüþüm yaratan kapitalist sistem, üretken(deðer yaratan) sanayilerin yanýna yenilerinieklemiþ; giderek geniþleyen hizmet sektörününönemli bir bölümü, piyasa için üretilen, alýnýrsatýlýr metalar haline dönüþen hizmetlerin var-lýðýnda (hizmetlerin pazarlandýðý koþullarda)artý-deðer üreten sektörlerin parçasý olmuþtur.Hatta özelleþtirme uygulamalarýyla devletin elin-deki eðitim, saðlýk gibi hizmetlerin piyasayaaçýlmasýyla bu alanlarda yeni artý-deðer üretensektörler arasýnda yerlerini almaktadýr.Dolayýsýyla sanayi denilince aklýmýza imalat,enerji, ulaþtýrma, tarým, madencilik kadar hizmetüretimi de gelmeli ve bunlarýn hepsi artý-deðerüreten (kapitalizme özgü üretimin geliþtiði) alan-lar olarak görülmelidir.

1122

Bugün kapitalist ekonominin önemli birparçasý haline gelmiþ hizmet sektörü,kapitalist üretim iliþkilerinden ayrý birþekilleniþe, iþleyiþe ve güdülere sahipdeðil; kapitalist üretimin bütün alanlarýkapsayan geniþlemesinin bir ürünündenbaþka bir þey deðil. Geniþ hizmet sek-törü baþlýðý altýnda üretim sürecininçeþitli uðraklarý gerçekleþmekte.Hizmet sektörünün alt kollarý olanturizm, eðlence, saðlýk-eðitim (piyasayaaçýlmýþlarsa) gibi hizmet alanlarýndaçalýþanlar artý deðer yaratan üretkenemekçilerden baþkasý deðiller. Kýsacasýhizmet sektörü denildiðinde; kapitalizmdýþý, ötesi -ne denirse- bir sektörledeðil, pazara yönelik üretim yapan(hizmet þeklinde, alýnýr satýlýr metaüreten) ve dolayýsýyla Marks'ýn ifade-siyle genelleþmiþ meta ekonomisi olankapitalizmin, tam da bu nedenle önemlibir yerinde duran bir sektörle karþýkarþýya olduðumuzu unutmamakgerekiyor.

MARKSÝST BAKIÞ

Diðer hizmetler

Sanayi

Ýnþaat

Tarým, ormancýlýk ve balýkçýlýk

Daðýtým iþi, otel ve restoranlar, ulaþtýrma , bilgi ve iletiþim

Page 14: Marksist Bakis - 27. Sayı

Ýþçi Sýnýfýndaki Deðiþim

Ýþçi sýnýfý üzerine tartýþmalar da en az kapitalistekonominin deðiþen biçimine yönelik tartýþmalarkadar hararetli. Kapitalizme özgün üretim iliþki-lerini kavramamýþ entelektüeller ya da bilinçliolarak bu yönde propaganda yürütenler, hizmetsektörün artan alanýný yeni bir toplumsal düzeninemareleri sayýyorlar. Bu baðlamda da gerekMarks'ýn devrimci fikirleri gerekse onun kapita-list sisteme yönelik çözümlemeleri artýk(!) geçer-siz kabul ediliyor, ne de olsa artýk farklý birdüzenle karþý karþýyayýz! Ýþçi sýnýfý da bu propa-gandadan payýný alýyor haliyle. Ýþçi sýnýfýnýimalat sanayinde çalýþan kol iþçileri-maviyakalýlarla bir tutan anlayýþ çerçevesinde sanayi-sizleþmenin hüküm sürdüðüne inanýlan koþullar-da iþçi sýnýfý da zayýflayan, etkisizleþen vetoplumsal aðýrlýðýný kaybeden bir kesim olarakresmediliyor. Geliþen sektörlerde (hizmet gibi)çalýþan kesimler topyekûn orta sýnýflarýn içinesokulurken hizmet sektöründe çalýþan, kafaemekçisi ya da beyaz yakalý sayýlan iþçiler deüretken olmayan çalýþanlar (artý-deðerüretmediði tespitiyle) olarak niteleniyor. Ýþçi sýnýfýnýn kapitalist üretimin deðiþençehresindeki konumlarýný ele almak sýnýfmücadelesinin ve dolayýsýyla devrimci potan-siyelleri kavramak adýna olmazsa olmaz. Önce-likle yazýnýn baþlangýç kýsmýnda belirttiðimizbazý temel deðerlendirmeleri sýnýf tartýþmalarýnýiçerecek þekilde tekrar edelim. Bugün kapitalistekonominin önemli bir parçasý haline gelmiþhizmet sektörü, kapitalist üretim iliþkilerindenayrý bir þekil-leniþe, iþleyiþeve güdüleresahip deðil;kapitalist üre-timin bütünalanlarý kap-sayan geniþ-lemesinin birü r ü n ü n d e nbaþka bir þeydeðil. Geniþhizmet sektörübaþlýðý altýndaüretim sürecininçeþitli uðraklarýgerçekleþmekte.Hizmet sek-törünün alt kollarý olan turizm, eðlence, saðlýk-eðitim (piyasaya açýlmýþlarsa) gibi hizmet alan-larýnda çalýþanlar artý deðer yaratan üretkenemekçilerden baþkasý deðiller. Kýsacasý hizmet

sektörü denildiðinde; kapitalizm dýþý, ötesi -nedenirse- bir sektörle deðil, pazara yönelik üretimyapan (hizmet þeklinde, alýnýr satýlýr meta üreten)ve dolayýsýyla Marks'ýn ifadesiyle genelleþmiþmeta ekonomisi olan kapitalizmin, tam da bu

nedenle önemli bir yerinde duran bir sektörlekarþý karþýya olduðumuzu unutmamak gerekiyor.Gelelim hizmet sektörü çalýþanlarýn sýnýfsal ko-numlarýnýn belirlenmesine. Öncelikle belirtmek

1133

MARKSÝST BAKIÞ

Hizmet alanýndaçalýþan herkes kafaemekçisi-beyaz yakalýolarak tarifleniyor; ancak kol emeðiyle çalýþan hizmet iþçileri(hastane iþçileri, liman iþçileri, çöpçüler, posta iþçileri ya dakamyon-otobüs-taksi þoförleri gibi) dikkate deðer sayýda.Dolayýsýyla kol iþçilerinin azalmasýndan bahsedenler bu iþçi-leri sadece sanayide çalýþanlara indirgeyerek bu sonucaulaþýyorlar ve resmin tamamýný görmüyorlar.Sanayi denilince aklýmýza imalat, enerji, ulaþtýrma, tarým,madencilik kadar hizmet üretimi de gelmeli ve bunlarýn hepsiartý-deðer üreten (kapitalizme özgü üretimin geliþtiði) alan-lar olarak görülmelidir.

Page 15: Marksist Bakis - 27. Sayı

gerekiyor ki hizmet alanýnda çalýþan herkes kafaemekçisi-beyaz yakalý olarak tarifleniyor; ancakkol emeðiyle çalýþan hizmet iþçileri (hastane iþçi-leri, liman iþçileri, çöpçüler, posta iþçileri ya dakamyon-otobüs-taksi þoförleri gibi) dikkatedeðer sayýda. Dolayýsýyla kol iþçilerinin azal-masýndan bahsedenler bu iþçileri sadecesanayide çalýþanlara indirgeyerek bu sonu-ca ulaþýyorlar ve resmin tamamýný görmü-yorlar.Kapitalizmin son yüzyýlda geçirdiðideðiþimler çalýþan nüfus içinde kafaemekçilerinin-beyaz yakalý olarak nite-lenen ücretli çalýþanlarýn sayýsýný büyükoranda artýrdý. Marks'ýn yaþadýðýdönemde hizmet sektörü büyük orandaev iþlerinde çalýþan hizmetçilerle sýnýr-lýydý; büro çalýþanlarý ise çok küçükbir azýnlýktý:"Amerika Birleþik Devletleri'nde1870 nüfus sayýmý, kýrtasiyecilikleilgili iþlerde çalýþan sadece 82.000kiþi ya da 'kazançlý iþçilerin'tümünün yüzde 1'inin onda altýsýkadar insan saptamýþtý. BüyükBritanya'da, 1851 nüfus sayýmý yak-laþýk 70.000 ile 80.000 büro iþçisi yada kazançlý meslek sahiplerininyüzde 1'inin onda sekizi kadar büroiþçisi saptamýþtý."(Braverman,s.277)Bu az sayýda çalýþan, patronla yakýnbir iliþkiye sahipti ve ayrýcalýklý birpozisyona sahipti. Ancak büroiþlerinin alaný giderek geniþlemiþ; busüreçte büro iþlerinin bölünmesi vebasitleþmesiyle büro çalýþanlarý davasýfsýzlaþmaya baþlamýþtýr. Büroiþçilerinin sayýsý gün be gün artarkenbu çalýþanlarýn çoðunluðu, neredeyse,Braverman'ýn ifadeleriyle "kol emeðidýþýnda hiçbir þeyin yapýlmadýðý bürokategorileri"nde çalýþýr hale gelmiþtir.Býrakýn 150 yýl önceki ayrýcalýklarý, kali-fiye bir mavi yakalýdan bile daha düþükkoþullara gerileyen büro emekçileri iþçisýnýfý içindeki aðýrlýðý oldukça artmýþtýr: "1961 sayýmýna göre, Britanya'da mesleksahibi nüfusun neredeyse yüzde 13'ünü oluþ-turan yaklaþýk 3 milyon büro çalýþaný vardý.Amerika Birleþik Devletleri'nde ise 1970'debüro iþi sýnýflandýrmasý, kazanç getiren mesleksahiplerinin neredeyse yüzde 18'ini oluþturan 14milyonu aþkýn iþçiye ulaþtý." (Braverman, s.277)Kapitalist sistem, Marks'ýn Komünist Manifesto'da

öngördüðü rotada ilerlerken geçmiþin ayrýcalýklýbeyaz yakalýlarý iþçi sýnýfýnýn içine katýlýrken

halen beyaz yakalýlarýn daha vasýflý kesimlerinioluþturanlar da her geçen gün ayný kaderedoðru ilerlemektedir:"(Kapitalizm)Doktoru da, hukukçuyu da,rahibi de, þairi de, iktisatçýyý da, kendiücretli emekçisi haline getirmiþtir.”(Marks, 2006, s.33)

Güneþ Gümüþ

Kaynakça1- Bell, D. (1999). The Coming ofPost-Industrial Society: A Venturein Social Forecasting. New York:Basic Books. 2- Braverman, Harry (2008) Emekve Tekelci Sermaye. Ýstanbul:Kalkedon.3- Callinicos, A. Harman, C.(1994) Deðiþen Ýþçi Sýnýfý.Ýstanbul: Z Yayýnlarý. 4- Marks, K. Engels, F. (2006)Komünist Manifesto. Ýstanbul:Mephisto.5- Marks, K. (1998) Artý-DeðerTeorileri - Birinci Kitap. Ankara:Sol Yayýnlarý. 6- Marks, K. (2010) Ek -Yayýmlanmamýþ 6. Bölüm: DolaysýzÜretim Sürecinin Sonuçlarý. Kapital- Birinci Cilt. Ýstanbul: Yordam.

1144

MARKSÝST BAKIÞ

MMaarrkkss,,KKoommüünniisstt

MMaanniiffeessttoo''ddaakkaappiittaalliizzmmiinn

dduurraaððaann bbiirr ssiisstteemmoollmmaaddýýððýýnnýý,, üürreettiimmddee

ddöönnüüþþüümmlleerriibbeerraabbeerriinnddee ggeettiirrddiiððiinnee

vvuurrgguu yyaappaarr::""BBuurrjjuuvvaazzii üürreettiimm

aarraaççllaarrýýnnýý vvee ddoollaayyýýssýýyyllaaüürreettiimm iilliiþþkkiilleerriinnii vvee

ttoopplluummssaall iilliiþþkkiilleerrii ssüürreekklliiddeevvrriimmcciilleeþþttiirrmmeeddeenn vvaarr

oollaammaazz…… BBuurrjjuuvvaallaarr ddöönneemmiinniittüümm öötteekkiilleerrddeenn aayyýýrrtt eeddeennnniitteelliikklleerr vvaarrddýýrr:: üürreettiimmddee

ssüürreekkllii ddöönnüüþþüümm,, ttüümmttoopplluummssaall kkeessiimmlleerriinnkkeessiinnttiissiizz ssaarrssýýnnttýýyyaauuððrraattýýllmmaassýý,, ssüürreekkllii

ççaallkkaannttýý vvee ggüüvveennssiizzlliikk....””((MMaarrkkss,, 22000066,, ss..3344))

KKaappiittaalliizzmmiinn ddiinnaammiikk bbiirrssiisstteemm oolldduuððuunnddaann ggeelliiþþiimmiibbooyyuunnccaa kkiimmii ssaannaayyii ddaallllaarrýýeettkkiinnlliiððiinnii kkaayybbeeddeerrkkeenn kkiimmii

yyeennii ssaannaayyiilleerr((ttuurriizzmm,,eeððlleennccee ggiibbii hhiizzmmeett üürreettiimmiiyyaa ddaa eenneerrjjii)) ggeelliiþþmmeekktteeddiirr..

KKaappiittaalliizzmm ddaahhaa öönncceessaaddeeccee kkuullllaannýýmm ddeeððeerrii

oollaann uunnssuurrllaarrýý((hhiizzmmeettlleerr ggiibbii))mmeettaa üürreettiimmiinnee

kkaattmmýýþþttýýrr..

Page 16: Marksist Bakis - 27. Sayı

1155

MARKSÝST BAKIÞ

Kürt sorununda kritik bir aþama daha geride kaldý.PKK'nin Suriye'deki geliþmelerden ilhamla baþlat-týðý Þemdinli-Yüksekova bölgesindeki alanhakimiyeti denemesi ve 68 gün süren açlýk greviylebirlikte sýcak bir yaz ve sonbahar geride býrakýldý.Marksist Bakýþ dergisinin geçtiðimiz sayýsýnda Kürtulusal davasýnýn tarihi bir süreçle karþý karþýyaolduðu üzerine gözlemlerimizi aktarmýþtýk. Özellik-le PKK'nin kardeþ örgütü PYD ve YPG'nin Kamýþlýgibi Suriyeli Kürtlerin yoðun olarak yaþadýðý bölgel-erde özerkliðe doðru adým atmasý, Kürt meselesininuluslararasý alanda daha fazla tartýþýlýr hale gele-ceðinin bir göstergesiydi ve öyle de oldu. Öte yandanbu sürecin Türkiye'de de Kürt ulusal hareketine birmoral ve motivasyon kaynaðý olacaðý açýk bir gerçekti. Nitekimcezaevlerinde yaþanan açlýk grevleri direniþi Kürt ulusal hareketininbu moral üstünlüðünün gerçekliðini kanýtladý. Ne var ki acý gerçek,yani savaþýn halen sürüyor olmasý gerçeði kendisini bütün aðýrlýðýy-la hissettirmeye devam ediyor. Yeni süreçte AKP iktidarý da nebaskýcý ve savaþ yanlýsý tutumundan ne de býrakalým Kürt ulusalhareketini, Kürt sorununun bile gerçekliðini tanýmamaktanvazgeçmiþ görünüyor. Dolayýsýyla belki de Marksist Bakýþ'ýn bir son-raki sayýsýnda da bu savaþýn yarattýðý gündemi tartýþmaya devam ede-ceðiz. Ancak, son iki ayda geliþen süreçleri ayrýntýlý bir incelemeyetabi tutmanýn gerekliliði karþýmýzda durmaya devam ediyor.

Açlýk Grevleri: Kürt Hareketinin Kadro Baþarýsý

Ekim ve Kasým aylarý hepimizin yakýndan takip ettiði üzere, açlýkgrevlerinin belirlediði gündemle geçti. 12 Eylül'de baþlayan açlýkgrevleri, direniþe katýlanlarýn bedenlerindeki yýkým kendisini hisset-tirmeye baþladýkça kamuoyunu daha fazla harekete geçirmeyebaþladý ve 2000'lerin baþýndaki cezaevi direniþinin ardýndandemokratik, sol kamuoyu yeniden cezaevleri meselesiyle yaþamaya

Kürt UlusalHareketininÜç Ayaðý

KKüürrtt ssoorruunnuunnddaa kkrriittiikk bbiirr aaþþaammaaddaahhaa ggeerriiddee kkaallddýý.. PPKKKK''nniinn

SSuurriiyyee''ddeekkii ggeelliiþþmmeelleerrddeenn iillhhaammllaabbaaþþllaattttýýððýý ÞÞeemmddiinnllii--YYüükksseekkoovvaa

bbööllggeessiinnddeekkii aallaann hhaakkiimmiiyyeettiiddeenneemmeessii vvee 6688 ggüünn ssüürreenn aaççllýýkk

ggrreevviiyyllee bbiirrlliikkttee ssýýccaakk bbiirr yyaazz vveessoonnbbaahhaarr ggeerriiddee bbýýrraakkýýllddýý..

Page 17: Marksist Bakis - 27. Sayı

baþladýlar. Ancak bu kez temelden bir farklýlýðýn sözkonusu olduðunu belirtelim. Genelde cezaevlerindeyaþanan açlýk grevlerinde temel mesele bugüne dekcezaevleri koþullarý üzerine olurken, bu kez Kürthalkýnýn temel talepleri açlýk grevi direniþçileriningündemindeydi. Talepler Kürtçe'nin eðitim,mahkemeler gibi kamusal alanlarda, bir halkýnanadili olmasý sebebiyle serbestliðinin tanýnmasý,Abdullah Öcalan üzerinde yaklaþýk bir yýldýr uygu-lanan tecritin kaldýrýlmasý ve ev hapsine alýnmasý,ayrýca devletin müzakere sürecini yeniden baþlat-masý üzerine kuruluydu.Peki, gelinen noktada açlýk grevlerinin biti-rilmesinin ardýndan bugüne kadar bu taleplerin nekadarýnýn karþýlandýðý üzerinde duralým. Özelliklebinlerce Kürt siyasetçinin KCK operasyonlarýylacezaevlerine atýlmasýnýn ardýndan gündeme gelenanadilde savunma hakký verildi! Ancak AKP'ninyaptýðý düzenleme içler acýsý: Anadilde savunmahakký yargýlanan kiþiye sadece iddianamenin okun-masý ve esas hakkýndaki savunmasýný yaparken,hakimin izin verdiði ve yargýlanan kiþinin tercüman

ücretini ödediðikoþullarda tanýný-yor. EzgiBaþaran'ýn çokyerinde bir þekildetanýmladýðý gibiverilen hakgüvercinin önüneatýlan plastik mýsýrtanesine benziyor.Yemeye çalýþanýndiþini kýracak cins-ten. Öte taraftanA b d u l l a hÖ c a l a n ' ý nüzerindeki tecritinve açlýk grevinintaleplerinden birisiolan Öcalan'ýn evhapsine alýn-masýnýn þimdilikTürkiye egemensýnýflarýnýn ve ikti-darýn gündemindeyer bulamadýðýný,önümüzdeki üçyýllýk seçim döne-m e c idüþünüldüðündebulamayacaðýný daö n g ö r e b i l i r i z .Dolayýsýyla açlýkgrevlerinden çýkýþ-

ta AKP'nin göster ama verme politikasýnýn geçerliolduðu görünmektedir. Bu açýdan bakýldýðýndaaçlýk grevleri harekete geçirdiði potansiyelinimkanlarýný kazanýma dönüþtürme konusunda çokgeri bir noktada kalmýþtýr. Açlýk grevlerinin ardýn-dan AKP'nin hem tutuklama teröründe hem geril-laya yönelik operasyonlarýnda hem de BDP mil-letvekillerinin dokunulmazlýðýna yönelik saldýrýlar-da görüldüðü üzere baský noktasýnda geri adýmatmadýðý görülmektedir.AKP bu yönüyle açlýk grevlerinin ardýndan kendisi-ni þanslý görebilir. Ancak AKP'nin daha büyük birþansý Öcalan'ýn açlýk grevlerini, hem de ölümlereartýk belki de saatler kala, en kritik safhada bitirmeçaðrýsý yapmýþ olmasýdýr. Açlýk grevlerindeyaþanacak olasý ölümler Türkiye'de onarýlmasý zorbir toplumsal kutuplaþmanýn önünü açabilirdi kibunun örneklerinin Bursa gibi milliyetçiliðin vefaþist unsurlarýn güçlü olduðu yerlerde yaþandýðýnýbelirtelim. Öte taraftan Batý'da Kürt halkýna yönelikdüþmanlýk, Kürt bölgelerinde de Kürt halkýnýnölümlere karþý yükselteceði öfkenin AKP'yi nasýlbir mengene içine alacaðý, o çokça övülen istikrarsöylemlerinin nasýl kýrýlgan bir toplumsal zemineyaslandýðý tüm çýplaklýðýyla ortaya serilebilirdi. Buvarsayým, Kürt sorunu bu haliyle el deðmedenbýrakýldýðý müddetçe iktidarda kim olursun olsunbir sopa olarak baþýnýn üzerinde dönmeye devamedecektir. AKP ise virajýn ucundaki uçurumu gör-müþ olmasýna raðmen, yeni süreçte BDP mil-letvekillerinin dokunulmazlýklarýna gözünü dikmiþdurumdadýr. Böylesi bir durumda da yaþanacak eniyimser senaryonun yukarýda bahsettiðimiz durumgibi olacaðý tartýþma götürmez bir gerçektir.Açlýk grevlerinde Kürt hareketinin asýl kazanýmýnadönecek olursak… Kürt tutsaklarýn açlýk greviTürkiye tarihinde yaþanmýþ tek örnek olmasa bile,katýlýmýn geniþliðiyle baþarýlý bir örnek olarak tari-he geçmiþtir. Açlýk grevlerinde bugüne kadar hemen fazla þehidin verildiði hem de en geniþ katýlým-larýn yaþandýðý ülke olmakta herhalde Türkiye'ninbir kaderi olsa gerek. Açlýk grevleri tarihinde böyle-si bir örnek 1923 Ekim'inde iç savaþýn bitiþininardýndan IRA üyeleri tarafýndan, Baðýmsýz ÝrlandaCumhuriyeti hapishanelerinde, 8000 kiþininkatýlýmýyla gerçekleþtirilmiþti. Türkiye'deki örnek-teyse Kürt ulusal hareketine yakýn kaynaklar açlýkgrevlerine katýlým sayýsýný 10 bin sayýsýna kadartelaffuz etmekteler. Bu istatistiksel bir konununötesinde Kürt ulusal hareketinin kadro gücünü deaçýða vurmaktadýr. Kürt ulusal hareketi Kürt böl-gelerinde ve Ýstanbul gibi metropollerde yaþayanmilyonlarca kiþilik bir toplumsal tabana, daðdasavaþan binlerce gerillaya sahip bir hareketti.Ancak AKP'nin Kürt siyasal aktivistlerine yönelik

1166

MARKSÝST BAKIÞ

Kürt tutsaklarýn açlýk greviTürkiye tarihinde yaþanmýþtek örnek olmasa bile,katýlýmýn geniþliðiylebaþarýlý bir örnek olaraktarihe geçmiþtir. Kürt ulusalhareketine yakýn kaynaklaraçlýk grevlerine katýlýmsayýsýný 10 bin sayýsýnakadar telaffuz etmekteler.Bu istatistiksel bir konununötesinde Kürt ulusal hareke-tinin kadro gücünü de açýðavurmaktadýr. Kürt ulusalhareketi Kürt bölgelerindeve Ýstanbul gibi metropol-lerde yaþayan milyonlarcakiþilik bir toplumsal tabana,daðda savaþan binlerce ge-rillaya sahip bir hareketti.Ancak AKP'nin Kürt siyasalaktivistlerine yönelik diz-ginsiz tutuklama terörünün,savaþta yeni bir cephe açtý-ðýný herhalde açlýk grevi ön-cesinde kimse düþünmezdi.

Page 18: Marksist Bakis - 27. Sayı

dizginsiz tutuklama terörünün, savaþta yeni bircephe açtýðýný herhalde açlýk grevi öncesinde kimsedüþünmezdi. Öte taraftan açlýk grevinde ölümün vic-danlarda yarattýðý kanama hem Türk hem de Kürtkamuoyunda daha önce Kürt sorununda çemberindýþýnda kalmayý yeðleyen önemli bir kesimi desürecin içerisine çekti.Öte taraftan yukarýda bahsini ettiðimiz üç bileþiminKürt ulusal hareketine pratik bir esneklik getirdiðinide vurgulamak gerek. Siyasetçi, gerilla ve sýradan birKürt vatandaþýn bileþimi ulusal harekete önemli biravantaj saðlamaktadýr. Siyasetçilerle birliktedemokratik kamuoyuna hitap etme, gerektiðinde veözellikle seçim süreçlerinde bu kamuoyunu þemsiyealtýna toplama þansý Kürt hareketi tarafýndan sýkçakullanýldý. HDK ve Çatý Partisi gibi giriþimler, Kürtulusal hareketinin arkasýndaki milyonlarca kiþiliktoplumsal taban düþünüldüðünde özellikle solhareket açýsýndan da bir çekim merkezi yarattý.Ayrýca bu kitlenin bileþimindeki ideolojik heterojen-lik mücadelenin yöntemlerine de dönem dönem yan-sýmaktadýr. Bir yanda daha laik yönelimli BDPkadrolarý sivil Cuma namazlarý gibi muhafazakarKürt kamuoyunu iþin içine sokacak pratikleriyaratýrken, diðer taraftan bu kadrolar açlýk grev-leriyle baðlý olduklarý hareketin gücünü yansýta-bilmektedirler. Bu denklemde PKK'nin silahlý gücüde Kürt ulusal hareketinin taþýyýcý unsuru ve hattasigortasý olarak hareket içerisindeki belirleyicigücünü korumaktadýr.

Kürt Ulusal Hareketi'ni Koruyan

Coðrafya ve Demografik Yapý

Kürt ulusal hareketinin somut kitle gücünden vebunun pratiðe yansýmasýndan bahsettik. Kürt hareke-tinin bir diðer önemli avantajýna daha eðilmekgerekiyor. Bu da Kürt hareketinin bulunduðucoðrafyanýn baskýcý bir güce karþý mücadele yürütenbir toplumsal hareket için büyük olanaklar tanýyorolmasýdýr.Bilindiði gibi PKK ilk ortaya çýkýþ sürecinde her nekadar Türkiye topraklarýna dayansa da 12 Eylülaskeri darbesinin hemen öncesinde Öcalan'ýn daðkadrolarýný Bekaa Vadisi'ne çekmesinden günümüzekadar, silahlý hareket fiziki varlýðýný Türkiye toprak-larý dýþýnda korumuþ ve geliþtirmiþtir. O dönemdeatýlan bu adým ayný zamanda henüz kýsýtlý bir örgütlügüce sahip ulusal hareketin, darbenin yýkýcý etkisin-den korunmasýný saðlamýþtý.Ayrýca Ortadoðu'da 20. yüzyýlda güçlü devrimcihareketlerin ve Filistin örneðindeki gibi ulusal kurtu-luþ hareketlerin yarattýðý gelenek sadece Kürt ulusalhareketine deðil, dünyanýn birçok farklý noktasýndangerilla hareketlerine, silahlý devrimci unsurlaraönemli bir eðitim üssü ve barýnacak alan yaratmýþtý.Hareketin 30 yýllýk sürecinde de elbette bu coðrafi

konumlanýþýn olumlu etkisi oldukça fazladýr. Sadececoðrafi açýdan düþünsek bile daðlýk Kürtcoðrafyasýnýn, Kürt ulusal hareketini Sri Lanka'daTamil Kaplanlarý'nýn baþýna gelen temizliktenkoruduðunu belirtmek gerek. Bir gerilla hareketi içinbundan daha uygun bir iklim düþünülemezdi.Öte yandan Kürt halkýnýn Ortadoðu coðrafyasýndaönemli bir nüfusu kapladýðýný da unutmamak gerek-mektedir. Yaklaþýk 30 milyonluk nüfusuyla Kürthalký Ortadoðu coðrafyasýnda birçok dengeyisarsabilecek bir potansiyele sahiptir. Bugüne kadarne Filistin, ne Sri Lanka ne de Çeçenistan gibi ülke-lerdeki ulusal hareket-lerin böyle bir nüfuspotansiyeline hitap ede-bilme þansý vardý. Ancakbu devasa nüfusa raðmengeçmiþinde þimdiyekadar bir bütün olarakuluslaþma gibi bir þanshiçbir zaman Kürt halký-na tanýnmamýþ, kaderleriOrtadoðu'nun yenidenþekilleniþinde her birparçasýnda ayrý birbaskýyla karþýlaþacaklarýdört parçaya bölünmekolmuþtur. Türkiye'deKürtler bugüne kadar neyaþadýlarsa, Ýran, Irak veSuriye'de de benzerikoþullarda yaþamayaterk edilmiþlerdir. BugünKürt sorunun ulus-lararasýlaþmasýnýn, Kürtulusal hareketinin debölgede önemli bir aktörhaline gelmesininarkasýnda yatan sebep-lerden belki de en önem-lisi budur.Son on yýllýk süreçte iseKürt halký açýsýndanbölgede tarihsel fýrsatlarayaða geldi ve hala busüreç devam ediyor.Öncelikle Kuzey Irak'taKürdistan yönetimi artýkresmi bir devlet statüsüelde etme yolunda önem-li bir adým attý. 1946'dakýsa süreli Mahabad KürtCumhuriyeti deneyi-minin ardýndan Kürthalký ilk kez bir

1177

MARKSÝST BAKIÞ

GGeeççttiiððiimmiizz ggüünnlleerrddeeTTaayyyyiipp EErrddooððaann PPKKKK

öönnddeerr kkaaddrroossuunnuunn ssiillaahhbbýýrraakkmmaassýý hhaalliinnddee AAvvrruuppaaüüllkkeelleerriinnee ggiiddeebbiilleecceeððiinnii

aaççýýkkllaammýýþþ,, MMuurraattKKaarraayyýýllaann''ddaa bbuunnaa cceevvaappoollaarraakk ""BBuuggüünn OOrrttaaddooððuuççookk kkaarrýýþþýýkk,, bbiizz nniiyyee ssiillaahh

bbýýrraakkaallýýmm?? BBiizz nnee iiççiinn ssiillaahhaallddýýkk?? BBuuggüünn nniiyyee

bbýýrraakkaallýýmm?? BBuuggüünn SSuurriiyyeeKKüürrttlleerrii öönncceeddeenn yyaaþþaannaann--

llaarrýý ttaahhmmiinn eettmmeeyyiipp,,ssiillaahhllaannmmaayyýýpp ssaavvuunnmmaa

ggüüccüünnüü kkuurrmmaassaayyddýýppeerriiþþaann oolluurrllaarrddýý.. BBööyyllee bbiirr

dduurruummddaa bbiizz nniiyyee ssiillaahhbbýýrraakkaallýýmm??"" aaççýýkkllaammaassýýnnddaa

bbuulluunnmmuuþþttuu.. BBuu cceevvaappaassllýýnnddaa,, KKüürrtt uulluussaallhhaarreekkeettii aaççýýssýýnnddaannmmeesseelleenniinn aarrttýýkk bbiirr

TTüürrkkiiyyee mmeesseelleessii oollmmaakkttaannççýýkkýýþþýýnnýýnn vvee ççöözzüümmüünnddee

ssaaddeeccee TTüürrkkiiyyee''yylleemmüümmkküünn oollmmaaddýýððýý

ggöörrüüþþüünnee vvaarrýýllddýýððýýnnýýnnbbiirr ggöösstteerrggeessiiddiirr..

Page 19: Marksist Bakis - 27. Sayı

parçasýnda resmi bir kimliðe kavuþuyordu.Daha yakýn süreçte ise Suriyeli Kürtlerinözerkliðe doðru adým attýklarýný biliyoruz.Suriye'de yaþanan iç savaþta çözülenrejimin boþalttýðý Kamýþlý, Derik, Ýdlibgibi Kürt kentleri hýzlý bir þekilde PKK'yeyakýn Kürt örgütleri tarafýndan hegemonyaaltýna alýndý.Þimdi dönüp sormak gerekiyor: Kürtçocuklarý her sabah Erbil'deki okullarýnda"Hey düþman, Kürt ulusu dili ile yaþýyor,bayraðý asla inmez." diye marþ söylerken,Türkiye'deki Kürtler anadillerinin, kimlik-lerinin, varlýklarýnýn tekrar tekrar inkarlakarþýlaþtýðý ve baskýyla sindirilmeyeçalýþýldýðý bir ülkeye ne kadar tahammüledebilirler? Böyle bir ortamda Kürt halký-na karþý AKP'nin kullandýðý havuç-sopapolitikasýnýn uzun vadede toplumu birayrýþtýrmaya götüreceði, Kürt halkýnýnkendi soydaþlarýna yüzünü daha fazladöneceði açýktýr.Diðer taraftan bölgede etnik çatýþmalarý,mezhepsel çekiþmeleri göz önüne alalým.Son olarak Suriye'de yaþanan iç savaþ,özellikle Ýslamcý hareketlerin diðer bütünetnik ve dini unsurlara yönelik saldýrgan-lýðýn yarattýðý tehdidi Kürt hareketi oku-maya baþlamýþtýr. Hatta bizzat bu saldýr-ganlýðýn hedefinde yer almaya baþladýdesek daha doðru olacaktýr. Kasým ayýsonunda özellikle Halep'i düþürmek içinbaþlattýðý saldýrýlar baþarýsýz olan ÖzgürSuriye Ordusu, bu kez silahlarý Kürtleredoðrultmuþtu. Kurban Bayramý sýrasýndaÖSO'nun Halep'in Kürt Mahallesi olanEþrefiye'ye saldýrýsýnda PYD ile isyancýlararasýnda çatýþma çýkarken, Kasým sonundaResulayn'da Serekaniye Halk Meclisibaþkaný öldürülmüþtü. Serekaniye'de ElKaide'ye baðlý Nusra Cephesi'nin esiraldýðý Kürtleri kurþuna diziþ görüntüleriinternette yayýnlanmýþtý.Bu örnekler çoðaltýlabilir. Asýl meselemizTürkiye cephesinde Kürt sorunu ile ilgiliyaþanan geliþmelere dair bir sonuç çýkara-bilmek. Geçtiðimiz günlerde TayyipErdoðan PKK önder kadrosunun silahbýrakmasý halinde Avrupa ülkelerine gide-bileceðini açýklamýþ, Murat Karayýlan'dabuna cevap olarak "Bugün Ortadoðu çokkarýþýk, biz niye silah býrakalým? Biz neiçin silah aldýk? Bugün niye býrakalým?Bugün Suriye Kürtleri önceden yaþanan-larý tahmin etmeyip, silahlanmayýp savun-

ma gücünü kur-masaydý periþanolurlardý. Böylebir durumda bizniye silahbýrakalým?" açýk-lamasýnda bulun-muþtu. Bu cevapaslýnda, Kürtulusal hareketiaçýsýndan mese-lenin artýk birTürkiye meselesio l m a k t a nçýkýþýnýn veçözümünde sadeceTürkiye'yle mümkün olmadýðý görüþünevarýldýðýnýn bir göstergesidir.AKP iktidarý bu noktada kendi kazdýðýkuyuya düþtü diyebiliriz. Kuzey Irak'takiKürt varlýðý bir nebzeye kadar Türkiyeegemen sýnýflarýný rahatsýz etmiyordu.Barzani ve Talabani hem geçmiþlerindeTürkiye'ye olan yakýnlýklarý (Ýki Kürt liderde uzun yýllar Saddam rejimindenkaçarken Türkiye pasaportuyla hareketetmiþlerdi.) ve bölgenin yeniden þekillen-mesinde oynadýklarý uysal rolle Türkiyeegemen sýnýflarý cep-hesinde birer mütte-fike dönüþmüþlerdi. Bunun karþýlýðýnda daÖzerk Kürt Yönetimi'yle önemli birsiyasal ve ekonomik iliþki geliþtirildi.Ancak Suriye Kürtleri AKP'nin Ortadoðuve özelde Suriye'ye yönelik planlarýndacan sýkýcý bir yara açmýþlardýr. BatýKürdistan'daki aktörlerin PKK'ye yakýn-lýklarý meseleyi daha yakýcý hale getirmek-tedir. Suriye'deki çatýþma derinleþtiði vebu kývýlcýmýn böl-geye yayýlma ihtimaliortada durduðu müddetçe AKP'nin PKK'yitasfiye etme çabalarýnýn kuru bir hayaldenöteye gitmeyeceði ortaya çýkmýþtýr. ZatenKarayýlan'ýn daha fazla silahlanacaklarýnadair açýklamalarý da bunu doðrular nitelik-tedir.Ortadoðu'da hiçbir etnik ve dini unsurKürt halký kadar yaygýn bir örgütlülüðesahip deðildir. Dolayýsýyla KürtlerOrtadoðu coðrafyasýnda yeni bir alternatifarayan unsurlar için önemli bir müttefikolacaktýr. Ortadoðu'daki kriz derinleþtikçebunu daha net gözlemleme þansýna sahipolacaðýz. Ancak bugünlerde Baðdat yöne-timinin PKK liderleri ile görüþtüðününortaya çýkmasý Kürt hareketinin örgütlü

1188

Kürtler Ortadoðucoðrafyasýnda yenibir alternatifarayan unsurlariçin önemli birmüttefik olacaktýr.Ortadoðu'daki krizderinleþtikçe bunudaha net gözlem-leme þansýna sahipolacaðýz. AncakbugünlerdeBaðdat yöneti-minin PKK liderleriile görüþtüðününortaya çýkmasýKürt hareketininörgütlü gücününhareket alanýyaratmak isteyenher burjuva unsuriçin önemlibir fýrsatoluþturduðunugöstermektedir.

MARKSÝST BAKIÞ

Page 20: Marksist Bakis - 27. Sayı

gücünün hareket alaný yaratmak isteyen her burjuvaunsur için önemli bir fýrsat oluþturduðunu göstermekte-dir. Kürt ulusal hareketi geçmiþte böylesi ittifaklarý gerekSuriye'deki Esad rejimiyle gerekse dönem dönem Ýran'lagerçekleþtirmiþti. Türkiye ile arasý açýlan Maliki de PKKile Türkiye'ye karþý dönemsel bir ittifaka giriþirse buþaþýrtýcý olmayacaktýr.Elbette emperyalist güçlerin bölgeyinasýl bir þekilleniþe sokacaklarý dasüreçte belirleyici olacaktýr. Ancak buyönde her ne olursa olsun Kürtlerdikkate alýnmasý gereken bir aktör ola-caklardýr. Geçtiðimiz aylarda, Özaldöneminde ABD'nin TürkiyeBüyükelçisi olan ve o dönem devletinÖcalan'la yürüttüðü görüþmelerde deetkisi olan Morton Abramowitz"Suriyeli Kürtlerin 'özerksi bir yapý'y-la ortaya çýkmalarý dýþ baskýlara biryenisini ekledi. Erbil ile Baðdatgiderek uzaklaþýyor ve muhtemelenbu Irak'ýn bölünmesiyle sonuçlanacak.Türkiye'nin Kürtleri, Suriye'deki olay-lardan etkilenecek, Irak'ýn bölünmesidurumunda ise daha da fazla et-kilenecekler." (The National Interest,20 Eylül 2012) sözleriyle Kürt sorunuAKP'nin aþil topuðuna mý dönüþüyortartýþmalarýnda bir sayfa açmýþtý. Buyaklaþým ABD'nin de KürtlereTürkiye'nin baktýðý gibi bakmadýðýnaiþaret etmektedir ve özellikle Suriye,olursa da Esad rejimi yýkýlýrsa,yeniden þekillendirilirken Kürtlerönemli bir aktör olarak kendilerinigöstereceklerdir.

Kürt Hareketi ve Öcalan'ýn

Konumu

Kürt ulusal hareketi tartýþma konusuyapýldýðýnda artýk þu durum sugötürmez bir gerçek ki Öcalan hareketiçin kendi kiþisel varlýðýnýn ötesindebir anlam ifade ediyor. Kürt halkýÖcalan konusunda büyük bir has-sasiyete sahip ve ulusal hareketteÖcalan'ýn Ýmralý'dan gönderdiðimesajlarý þimdiye kadar dikkatealmaya devam etti. Son olarak açlýk grev-lerinde de bunun bir örneðini gördük. Herkesin kolaykolay geri dönüþün mümkün olmadýðýný düþündüðü biranda Öcalan'ýn çaðrýsý binlerce tutuklunun açlýk grevinibitirmesine neden oldu.Öcalan yaklaþýk 12 yýldýr Ýmralý'da cezaevinde tutuluyor.Bu süreç boyunca Kürt ulusal hareketinin talepler düzle-minde üzerinde önemle durduðu noktalardan birisi de

Öcalan'ýn durumunun ne olacaðýdýr. Kürt halkýnýn hereyleminde, Kürt siyasetçilerin her konuþmasýnda,Kandil'den verilen her mesajda bunu görebiliyoruz.Temmuz 2005-Mayýs 2006 tarihleri arasýnda yaklaþýk 3milyon 243 bin kiþi "Öcalan siyasi irademdir" diye imzavermiþti. Üstelik bu imzalarýn yaklaþýk 1 milyon kadarý

Türkiye sýnýrlarý dýþýndaki Kürtcoðrafyasýndan toplanmýþtý. BugündeÖcalan'ýn özellikle Suriye Kürtleriaçýsýndan da önemli bir siyasal figürolduðunu belirtmek gerek.Öte taraftan Kandil içinde Öcalantartýþýlmaz otoritesini koruyor vedevlete müzakerelerin birinci derece-den muhatabý olarak gösteriliyor.Murat Karayýlan geçtiðimiz Haziranayýnda kendisiyle röportaja gelen AvniÖzgürel'e yaptýðý "Bazý baþka dost-larýn da ziyaret talepleri oldu.Konuþmamýzýn pek uygun olmadýðýnýsöyleyerek geri çevirdik.. Genelde butür dönemlerde biz fazla öyle basýnlaçok yakýn iliþkide olmuyoruz ama siziuygun görmemizin nedeni açýkçabelirtirsek sizin deðerlendirmenizkonuya iliþkin deðerlendirmelerinizinekseninde önderliðinizin yani BaþkanApo'nun olmasýdýr. Bu husus bizimiçin önemli. Çünkü esasýnda yanigerçekten sorunun çözümünde BaþkanApo'nun durumu gerçekten belirleyi-cidir." açýklamasýyla bu mesajý açýk birþekilde iletmiþti. Buradan da anlaþýla-caðý üzere Kürt ulusal hareketi açýsýn-dan Öcalan'ýn dahil edilmediði veyaonun onay vermediði bir çözüm planýmümkün görünmemektedir.AKP açýsýndan Kürt ulusal hareketiylebir uzlaþma saðlanacaksa bununÖcalan ile gerçekleþtirileceði, yalnýzcabelirsizliði koruyan etkenin bununzamanýnýn olduðu son açlýk grev-lerinde iyice açýða vurmuþtur. AKPKürt ulusal hareketinin siyasi alandakiyüzü BDP'ye alerjiyle yaklaþmakta veBDP'yi bir muhatap olarak görmeme

konusunda özel bir tavýr geliþtirmekte-dir. Zaten KCK operasyonlarýyla fiili

olarak BDP çalýþamaz hale getirilmek istenmiþtir.PKK liderliði ile görüþmek ise Oslo görüþmelerininsýzdýrýlmasý ve bu olayýn MÝT Müsteþarý Hakan Fidanüzerinden Tayyip Erdoðan'a karþý bir kampanyayadönüþmesinin ardýndan ihtimal dahilinde gözükmemekte-dir. Ancak AKP iktidarý bütün seçenekleri devredençýkarmak istememektedir. Bu noktada Öcalan AKP

1199

Bahsini ettiðimiz üçbileþimin Kürt ulusalhareketine pratik bir

esneklik getirdiðini devurgulamak gerek.Siyasetçi, gerilla ve

sýradan bir Kürtvatandaþýn bileþimi

ulusal harekete önemlibir avantaj saðlamak-

tadýr. Siyasetçilerle birlik-te demokratik kamuoyu-

na hitap etme, gerek-tiðinde ve özellikle seçim

süreçlerinde bukamuoyunu þemsiye altý-

na toplama þansý Kürthareketi tarafýndan sýkça

kullanýldý. HDK ve ÇatýPartisi gibi giriþimler,

Kürt ulusal hareketininarkasýndaki milyonlarcakiþilik toplumsal taban

düþünüldüðünde özelliklesol hareket açýsýndan dabir çekim merkezi yarattý.

Bu denklemde PKK'ninsilahlý gücü de Kürt

ulusal hareketinin taþýyýcýunsuru ve hatta sigortasýolarak hareket içerisinde-

ki belirleyici gücünükorumaktadýr.

MARKSÝST BAKIÞ

Page 21: Marksist Bakis - 27. Sayı

açýsýndan görüþülebilecek en makul muhatapolarak öne çýkmaktadýr. Hüseyin Çelik'ten,Sadullah Ergin'e, Bülent Arýnç'a kadar birçokbakan Öcalan'la görüþmenin normal olduðunu

d i l eget i r i rken,A K P ' y ey a k ý nmedyada daÖ c a l a n ' aakil adamy a k l a þ ý m ýgözlemlen-mektedir. Bud u r u m u nt e m e l i n d eÖ c a l a n ' ý nKürt soru-nunda vago-nun raydanç ý k m a s ý n ý

e n g e l l e m e y edönük adýmlarýyatmaktadýr. Sonaçlýk grevlerideneyiminde deÖ c a l a n ' ý nç a ð r ý s ý y l aeylemin biti-rilmesi ve olasýbir çatýþmasürecinin durdu-rulmasý AKP'yioldukça rahatlat-mýþtýr.AKP iseÖcalan'ýn buiþaretini nezaman okuyacakve adým atacaktýrb i l e m i y o r u z .Malum 2013-2014-2015 AKPaçýsýndan çokkritik bir döne-meç. Yerelseçimler, TayyipE r d o ð a n ' ý nb a þ k a n l ý khesaplarý ve

2023'e kadar aksamadan ulaþma isteði AKP'yibüyük olasýlýkla Kürt sorunun çözümünde adýmatma, Öcalan'la görüþme gibi gözünü diktiðimilliyetçi oylardan uzaklaþtýracak hamlelerdenkaçýnmaya itecektir.

Kürt Sorununun Çözümü Nasýl

Mümkün?

Bugüne kadar Kürt sorununun çözümüne dairegemen sýnýflar katýndan birçok farklý öneri yük-seldi; Kürt ulusal hareketinden de yine ayný þe-kilde çözümün nasýl mümkün olacaðýna dairçaðrýlar yükseldi. Özal zamanýndan beri egemensýnýflar öyle ya da böyle bu sorunun silahlýmücadele boyutu dýþýnda çözümü noktasýndabirtakým çözüm önerilerine sahipler. Yýllarýniþkencecisi Mehmet Aðar bile Kürtlerin daðdasilahla gezeceklerine, düz ovada siyaset yap-maya çaðrýlmalarý gerektiðini ifade etmiþti.Ulusal sorunlarýn çözümüne dair fikir oluþturanInternational Crisis Group (ICG) Eylül ayýndaTürkiye ve PKK üzerine hazýrladýðý raporda,daha önce TÜSÝAD eksenli liberal sermayetarafýndan da dile getirilen önerilere paralel birþekilde sorunun çözümünde dört temel noktayadeðinmiþti: "BÝR: Seçim barajý düþürülecek.ÝKÝ: Anadilde eðitim hakký verilecek. ÜÇ:Anayasada eþit vatandaþlýk tanýmýna halelgetiren maddeler temizlenecek. DÖRT: Yerelyönetimler güçlendirilecek." (Aktaran EzgiBaþaran, 27 Eylül). Bu dört madde Kürt soru-nunda çözüme dair bir ýþýk yaratacak olsa daartýk meselenin ulaþtýðý boyutlarý göz önünealdýðýmýzda yeterli olmayacaðýný rahatlýklagörebiliriz.Özellikle son süreçte Ortadoðu'daki çatýþmalargöz önüne alýndýðýnda PKK'nin bir sigortaolarak silahý elden düþürmeyeceðini söylenen-lerden çýkarabiliyoruz. Türkiye egemensýnýflarýnýn da PKK'nin tasfiye edilmedençözüm yolunda adým atmayacaðýný þimdiyekadarki deneyimlerden görebiliyoruz. Kürthareketi cephesinden çözüm için olmazsa olmazolarak gösterilen Öcalan'ýn özgürlüðü fikrininuzun vadede bile egemen sýnýflar tarafýndan cid-diye alýnmayabileceði de ayrý bir gerçek.Diyelim bütün bunlar gerçekleþti: Kürtçe þarkýsöyleyen iþçileri bile lince kalkýþan Türkiye'ninbatýsýnýn çözüme ikna edilmesi baþlý baþýna birsorun olacak.Dolayýsýyla bütün deðiþkenler Kürt sorunununkýsa ve orta vadede düzen sýnýrlarý içinde birçözümünün büyük sýkýntýlarla karþý karþýyaolduðunu göstermektedir. Genlerinde milliyetçi-muhafazakar bir dünya görüþü taþýyan AKPistese bile Kürt sorununun çözümünde kendibaðcýðýna basýp düþen çocuk gibi yarý yoldadüþmeye mahkum olacaktýr.MHP'yi zaten tartýþma konusu yapmýyoruz, Kürtsorununun çözümü MHP için Kürt halkýnýnkanýnýn ne kadar döküldüðüyle alakalý bir konu.

2200

KKüürrtt uulluussaall hhaarreekkeettii aaççýýssýýnnddaannÖÖccaallaann''ýýnn ddaahhiill eeddiillmmeeddiiððii vveeyyaaoonnuunn oonnaayy vveerrmmeeddiiððii bbiirr ççöözzüümmppllaannýý mmüümmkküünn ggöörrüünnmmeemmeekktteeddiirr..AAKKPP aaççýýssýýnnddaann KKüürrtt uulluussaallhhaarreekkeettiiyyllee bbiirr uuzzllaaþþmmaassaaððllaannaaccaakkssaa bbuunnuunn ÖÖccaallaann iilleeggeerrççeekklleeþþttiirriilleecceeððii,, yyaallnnýýzzccaabbeelliirrssiizzlliiððii kkoorruuyyaann eettkkeenniinn bbuunnuunnzzaammaannýýnnýýnn oolldduuððuu ssoonn aaççllýýkkggrreevvlleerriinnddee iiyyiiccee aaççýýððaa vvuurrmmuuþþttuurr..MMaalluumm 22001133--22001144--22001155 AAKKPPaaççýýssýýnnddaann ççookk kkrriittiikk bbiirr ddöönneemmeeçç..YYeerreell sseeççiimmlleerr,, TTaayyyyiipp EErrddooððaann''ýýnnbbaaþþkkaannllýýkk hheessaappllaarrýý vvee 22002233''eekkaaddaarr aakkssaammaaddaann uullaaþþmmaa iisstteeððiiAAKKPP''yyii bbüüyyüükk oollaassýýllýýkkllaa KKüürrttssoorruunnuunn ççöözzüümmüünnddee aaddýýmm aattmmaa,,ÖÖccaallaann''llaa ggöörrüüþþmmee ggiibbii ggöözzüünnüüddiikkttiiððii mmiilllliiyyeettççii ooyyllaarrddaannuuzzaakkllaaþþttýýrraaccaakk hhaammlleelleerrddeennkkaaççýýnnmmaayyaa iitteecceekkttiirr..

MARKSÝST BAKIÞ

Page 22: Marksist Bakis - 27. Sayı

Düzenin önemli bir sac ayaðý olan CHP cep-hesinde ise özellikle Kýlýçdaroðlu'nun bütünçeliþkileri mesele Kürt sorunu olduðunda adetapaçasýndan akmaktadýr. AKP CHP'ye Kürtsorunu konusunda her yüklendiðinde,

Kýlýçdaroðlu'nun hýzýnýalamayýp baþlangýçnoktasýna bile geri dön-mesine neden olmak-tadýr. Deniz Baykalzamanýnda kimseninzaten CHP'den Kürtsorununun çözümükonusunda bir beklen-tisi yoktu. Ancak diðerbütün konularda olduðugibi kamuoyununKýlýçdaroðlu'dan Kürtsorunu konusundaDeniz Baykal'dan dahaöte bir beklentisi sözkonusuydu. Partidekideðiþim rüzgarlarýSezgin Tanrýkulu,Hüseyin Aygün gibiisimlerle birlikte par-latýlýyordu. Ancak 90yýllýk CHP'nin gen-lerindeki devletçi-milliyetçi kimliðinsilinmeyeceði çokgeçmeden Kýlýçdaroðlukonusunda yanýlsamayasahip olanlarýn gözüneçarptý. MuharremÝncelerin, HalukKoçlarýn etkili olduðu

bir CHP'nin parlamentoda Kürt sorunun tartýþýl-masý halinde kimsenin gözünde bir alternatifolarak parlamayacaðý, klasik milliyetçi-þovenreflekslerin devreye gireceði açýktýr.

Sonuç Olarak

Kürt hareketinin kadro gücünden, coðrafi veuluslararasý konumlanýþýnýn avantajlarýna,kendi halký cephesinden tartýþýlmaz bir otori-teye sahip liderliðe sahip oluþuna ve Kürt soru-nunun çözüm imkanlarýna deðindik.Ortadoðu'daki iklim sertleþirken Kürt halkýnýnbölgede önemli bir güç olarak ön plana çýkacaðýbüyük kabul gören bir öngörü. Bu Kürt halkýnýnkendi kaderini belirlemesi açýsýndan önemli biravantaj.Ancak sosyalistler açýsýndan tartýþýlmasý gerekbaþka meselelerde bulunmaktadýr. Devrimcihareket açlýk grevleri sürecinde gerçekleþtirdiðigüçlü dayanýþmayý, Kürt halkýnýn ihtiyaç duy-duðu, baský altýnda kaldýðý her zaman eksiketmemelidir. Enternasyonalist olmanýn temelkoþulu budur. Öte yandan Türk kamuoyunuKürt halkýnýn üzerindeki baskýlara karþýharekete geçirme noktasýnda açlýk grevlerisürecinde görüldüðü üzere sol hareketin önemlibir odak olduðu gözden kaçmamalýdýr.Devrimci Marksistler ulusal sorunlarýnçözümünde dayanýþma çizgisine ek olarak ulus-larýn kendi kaderini tayin hakkýna sonuna kadarsahip çýkarken, en nihai noktada ulusal sorun-larýn çözümünün ancak sosyalist bir dünya ilehalklar arasýndaki her türlü ulusal ayrýmlarýnkaldýrýlmasýyla mümkün olduðunu dile getirme-lidirler.

Emre Güntekin

2211

MARKSÝST BAKIÞ

DDeevvrriimmccii hhaarreekkeett aaççllýýkk ggrreevv--lleerrii ssüürreecciinnddee ggeerrççeekklleeþþttiirrddiiððiiggüüççllüü ddaayyaannýýþþmmaayyýý,, KKüürrtthhaallkkýýnnýýnn iihhttiiyyaaçç dduuyydduuððuu,,bbaasskkýý aallttýýnnddaa kkaallddýýððýý hheerrzzaammaann eekkssiikk eettmmeemmeelliiddiirr..EEnntteerrnnaassyyoonnaalliisstt oollmmaannýýnntteemmeell kkooþþuulluu bbuudduurr.. ÖÖttee yyaann--ddaann TTüürrkk kkaammuuooyyuunnuu KKüürrtthhaallkkýýnnýýnn üüzzeerriinnddeekkii bbaasskkýýllaarraakkaarrþþýý hhaarreekkeettee ggeeççiirrmmee nnookk--ttaassýýnnddaa aaççllýýkk ggrreevvlleerrii ssüürreecciinnddeeggöörrüüllddüüððüü üüzzeerree ssooll hhaarreekkeettiinnöönneemmllii bbiirr ooddaakk oolldduuððuu ggöözzddeennkkaaççmmaammaallýýddýýrr.. DDeevvrriimmcciiMMaarrkkssiissttlleerr uulluussaall ssoorruunnllaarrýýnnççöözzüümmüünnddee ddaayyaannýýþþmmaa ççiizzggii--ssiinnee eekk oollaarraakk uulluussllaarrýýnn kkeennddiikkaaddeerriinnii ttaayyiinn hhaakkkkýýnnaa ssoonnuunnaakkaaddaarr ssaahhiipp ççýýkkaarrkkeenn,, eenn nniihhaaiinnookkttaaddaa uulluussaall ssoorruunnllaarrýýnnççöözzüümmüünnüünn aannccaakk ssoossyyaalliisstt bbiirrddüünnyyaa iillee hhaallkkllaarr aarraassýýnnddaakkiihheerr ttüürrllüü uulluussaall aayyrrýýmmllaarrýýnnkkaallddýýrrýýllmmaassýýyyllaa mmüümmkküünnoolldduuððuunnuu ddiillee ggeettiirrmmeelliiddiirrlleerr..

Page 23: Marksist Bakis - 27. Sayı

2222

MARKSÝST BAKIÞ

Arap BaharýTartýþmalarý

Bitmiþtir"Arap Baharý Aldatmacasý" adlý TKP tandanslý bir kitap raflardakiyerini henüz almýþtý… "Arap Baharý Kan Tazeliyor mu?" baþlýklýmakale (www.bolsevik.org- Veli Umut Arslan) henüz 17 Ekim'deyayýnlanmýþtý... Bir kitabýn bu kadar kýsa sürede hayat tarafýndan yanlýþlanmasý vegülünç duruma düþmesi çok rastladýðýmýz bir durum deðil.Devrimler hýzý ve derinliðiyle yamuk olan ne varsa foyasýný ortayaçýkarýverir. Arap Baharý'ný bir aldatmaca olarak anlatan Alper Birdalve Yiðit Günay bunu pek hesap edememiþ belli ki. Bolsevik.org'da çýkan analize gelince… Mýsýr ve Tunus'ta emekçi-lerin ve gençliðin öfkesinin tekerrür edeceði ve bu sefer hedefteMüslüman Kardeþler'in olacaðý sürece yakýndan bakýldýðýnda orta-daydý. Bolsevik.org'da çýkan Arap Baharý'nýn temel dinamiklerini deaçýklayan bu analiz, olaylar tarafýndan doðrulanmýþ bulunuyor. Yeni kuþaktan milyonlarca genç emekçinin hareketini ABD komp-losu olarak görmek, göstermek ve kendi umutsuzluðunu etrafa yay-mak, ne yazýk ki TKP'ye has bir kusur deðil. Bu bakýþ açýsý

Türkiye'de fazlasýyla egemen. Bunda alt sýnýf radikalizmine herzaman þüpheyle bakýp her durumda dinci kokusu arayan Kemalistreflekslerin payý büyük. Bunun dýþýnda ABD ve ortaklarýnýn Libya veSuriye'ye saldýrmalarýnýn en baþta gelen hedeflerinden bir tanesi deArap Baharý'ný gözden düþürmek ve komplo görüntüsü yaratmaktý.Bu emperyalist hamlenin en azýndan Türkiye'de tuttuðunu söyleye-biliriz. Ama Kasým ayýnýn sonlarýnda Mýsýr tekrar patladý. Aslýnda 17Ekim'de bolsevik.org'da çýkan yazýnýn gösterdiði gibi Mýsýr zatendurulmamýþtý, Tunus da öyle. Tunus'un Silyana kentinde sendikalarýnöncülüðünde yoksulluk ve iþsizliði protesto gösterileri bütün kentinpolisi þehirden kovmasýyla sonuçlanýyor ve durum günler boyu buþekilde devam ediyor…

Tahrir Yeniden

Mýsýr'da Mübarek'i deviren emekçi ve gençlik hareketi þimdilerdeMursi'nin tahtýný sallandýrýyor. Mursi'nin iktidara gelmesinin üstün-

"Arap Baharý Aldatmacasý" adlýTKP tandanslý bir kitap raflar-daki yerini henüz almýþtý… ... Birkitabýn bu kadar kýsa süredehayat tarafýndan yanlýþlanmasýve gülünç duruma düþmesi çokrastladýðýmýz bir durum deðil.Devrimler hýzý ve derinliðiyleyamuk olan ne varsa foyasýnýortaya çýkarýverir. ArapBaharý'ný bir aldatmaca olarakanlatan yazarlar bunu pekhesap edememiþ belli ki.

Page 24: Marksist Bakis - 27. Sayı

den 5 ay bile geçmedi daha.Eylemlerdeki ana tema, "yeni firavunMursi'yi istemiyoruz". HaftalardýrKahire, Ýskenderiye, Suveyþ, Port Saidgibi kentlerde gençlik Mursi'nin polisgücüyle kýyasýya çatýþýyor. GaberSalah adýnda bir genç polis kurþun-larýyla vurularak katledildi. Buölümün ardýndan gençlik kuþaðýndanyeni bedenler topraða düþtüler, düþ-meye devam ediyorlar. Olaylar, geçtiðimiz yýl iktidardakiaskeri konsey tarafýndan örgütlenen ve40'tan fazla kiþinin yaþamýný yitirdiðiMohamed Mahmud Meydanýkatliamýnýn yýl dönümünde alevlendi.Ardýndan 22 Kasým'da Mursi kendi-sine geniþ yetkiler tanýyan bir karar-name yayýnladý. Buna göre koyduðuyasalar ve aldýðý kararlar geri çevrile-meyecek, Müslüman Kardeþler'inkontrolündeki meclisin çýkardýðýkanunlar da yargýsal denetimden uzakkalacaktý. Bu kararlar Mübarek'te bileolmayan yetkileri Mursi'ye tanýyordu.Bunun dýþýnda basýn üzerinde baskýlaryoðunlaþýyor, basýn da bunu protestoediyordu. Mübarek'i deviren kitle hareketinin öncephesinde savaþan güçler, karþýdevrimci tehlikenin farkýna vararakkitlesel eylem çaðrýlarýnda bulundularve bu çaðrýlarý kitlelerden karþýlýkbuldu. 27 Kasým'daki eylemlere Mýsýrgenelinde yüz binlerce kiþi katýldý.Müslüman Kardeþler'in gerçek yüzüçok geçmeden ortaya çýkmýþ durumda.Hatýrlanacak olursa MüslümanKardeþler, Mübarek'i deviren eylem-lere baþlangýçta katýlmamýþ, dahasonra sürecin dýþýna itilmemek adýnaeylemlere kerhen dahil olduklarýndada mücadele fýrtýnasýnýn hýzýnýyavaþlatmaya çalýþmýþlardý. Mübareksonrasýnda ise yönetimi devralanaskeri cunta, ABD ve MüslümanKardeþler yaptýklarý kirli gizli anlaþ-malarla Mýsýr'ýn kaderini kendi çýkar-larý temelinde çizmeye çalýþmýþlardý.Ýþte bu dengeler alt üst oluyor. Ýki yýlýnardýndan herkesin aklýnda "ikincidevrim geliyor mu" sorusu var. Bir haftadan beri aralýksýz bir þekildesokaklarda çatýþan gençlerin temel

motivasyonu devrimi tamamlamak. Buperspektifle Mursi ve MüslümanKardeþler hedef alýnýyor ve sloganyeni firavun Mursi'ye dönüyor. Geçenyýl askeri cuntanýn yaptýðý katliamýnyýl dönümünde düzenlenen anmanýnyapýldýðý yerin giriþine asýlan koca-man "Müslüman Kardeþler giremez!"pankartý her þeyi izah ediyor aslýnda(Dailynews). Ýþte bu noktada polisdevreye giriyor ve eylemcilere müda-halelerde bulunuyor. Mübarek'ideviren eylemlerin baþlamasýndaönemli rolü olan 6 Nisan Hareketiüyesi Gaber Salah öldürülüyor veölümler Salah ile bitmiyor. Mýsýr'ýn en yaygýn örgütlenmesi olanMüslüman Kardeþler'in Mursi'yedestek için otobüsler ayarlayarak kýr-sal kesimden devþirdiði kalabalýklarise Mursi karþýtlarýnýn yanýndaoldukça ufak kalýyor. Göstericileri özellikle kýzdýran birgeliþme de Mursi'nin kendisiniolaðanüstü yetkilerle donatmakistemesi. Bunu diktatörlüðün geridönüþü olarak algýlayan kitlelerMüslüman Kardeþler'in devrimi aðýz-larýndan düþürmemesinden özelliklenefret ediyorlar. Neticede Süveyþ,Mahalla, Damanhour, Ýsmailiye vePort Said'de MK'nin siyasi kanadýHürriyet ve Adalet Partisi (HAP) ofis-leri yakýldý. Ýskenderiye ve dahabirçok noktada muhalifler HAP'ýnofisini bastýlar… Tepkiler o kadar sertve yaygýndý ki Mursi kitleleri yatýþtýr-mak için kendisinde toplanan yetki-lerin geçici olduðunu duyurmakzorunda kaldý. Ama bu da eylemleriyatýþtýramadý.

Eylemleri Destekleyen

Örgütler

Eylemleri 30'dan fazla örgüt destek-lese de öncülüðü 6 Nisan Hareketi,Birleþik Sosyalist Halk Partisi veTroçkizm iddialý DevrimciSosyalistler gibi radikal gençlikörgütleri yapýyor. Söz konusu gençlikörgütlerinin ve genel olarak da eylem-leri sürükleyen en ateþli kesimlerintabanýný gelecekten daha iyi biryaþam beklentisi olan sýnýf merkezlisorunlardan ötürü radikalleþen genç-

2233

MMýýssýýrr kkaappiittaalliissttddüüzzeenniinniinn nnee eekkoonnoommiikknnee ssoossyyaall nnee ddee ppoolliittiikk

aaççýýllaarrddaann ööððrreennccii,, iiþþççii vveeiiþþssiizzlleerrddeenn oolluuþþaann ggeenniiþþ,,kkeennttllii ggeennççlliikk yyýýððýýnnllaarrýýnnýýttaattmmiinn eettmmeessii oollaannaakkllýýddeeððiill.. BBuunnddaann ööttüürrüüeeyylleemmsseell vvee ffiikkiirrsseell

rraaddiikkaalliizzmm,, aaddeettaa kkaaççýýnnýýll--mmaazz ssoonnuuçç oollaarraakk oorrttaayyaa

ççýýkkýýyyoorr.. MMüüssllüümmaannKKaarrddeeþþlleerr,, SSeelleeffiilleerr ggiibbii

ÝÝssllaammccýý ggüüççlleerriinn bbuu ggeennççlliikkkkeessiimmlleerriinnii kkuuccaakkllaammaassýý

mmüümmkküünn ddeeððiill..KKaappiittaalliissttlleeþþmmiiþþ,, eemmppeerr--yyaalliissttlleerrllee iiççllii ddýýþþllýý oollmmuuþþ

bbuu uunnssuurrllaarrýýnn ggeennççlliiððeessuunnaabbiilleecceeððii hhiiççbbiirr þþeeyyyyookk.. HHaattttaa vvee hhaattttaa

MMüüssllüümmaann KKaarrddeeþþlleerr''iinnbbüürroollaarrýý hheeddeeff aallýýnnddýýððýýnnddaa

ppoolliiss kkoorruummaa iiþþlleevviinniiüüssttlleenniiyyoorrkkeenn eellii ssiillaahhllýýSSeelleeffii ççeetteelleerr þþookk ggüüççlleerrii

oollaarraakk ççaattýýþþmmaallaarraaggiirriiyyoorr.. ÖÖnnüümmüüzzddeekkii

ssüürreeççttee ddeevvrriimmccii ggeennççlliiððeeyyöönneelleenn bbüüyyüükk bbaasskkýý vveekkaattlliiaammllaarrýýnn yyaaþþaannmmaassýý

hhiiçç þþaaþþýýrrttýýccýýoollmmaayyaaccaakkllaarr..

MARKSÝST BAKIÞ

Page 25: Marksist Bakis - 27. Sayı

lik kesimleri oluþturuyor. Mýsýr kapitalistdüzeninin ne ekonomik ne sosyal ne de politikaçýlardan öðrenci, iþçi ve iþsizlerden oluþan geniþ,kentli gençlik yýðýnlarýný tatmin etmesi olanaklýdeðil. Bundan ötürü eylemsel ve fikirselradikalizm, adeta kaçýnýlmaz sonuç olarak ortayaçýkýyor. Müslüman Kardeþler, Selefiler gibiÝslamcý güçlerin bu gençlik kesimlerini kucakla-masý mümkün deðil. Kapitalistleþmiþ, emperya-listlerle içli dýþlý olmuþ bu unsurlarýn gençliðesunabileceði hiçbir þey yok. Hatta ve hattaMüslüman Kardeþler'in bürolarý hedef alýndýðýndapolis koruma iþlevini üstleniyorken eli silahlýSelefi çeteler þok güçleri olarak çatýþmalaragiriyor. Önümüzdeki süreçte devrimci gençliðeyönelen büyük baský ve katliamlarýn yaþanmasýhiç þaþýrtýcý olmayacak. Bunun dýþýnda Wafd ve Kifaye gibi liberalunsurlar ile cumhurbaþkanlýðý seçimlerindeyýldýzý parlayan Hamdun Sabbahi gibi solNasýrcýlar da eylemleri destekliyorlar. Açýk kiMýsýr genelinde tanýnmalarýnýn avantajýnýeylemlerde görünerek kullanmak istemekteler.Bunlardan birisi de Mübarek döneminde 25 yýluslu uslu oturmuþ olan Batý yanlýsý El-Baradey. Bu noktada önemli bir durumun altýný çizmekgerekir: Mýsýr'lý sosyalistler liberallerle aralarý-na saðlam bir mesafe koymalýdýrlar. Özgürlükdavasý ekmek davasýndan ayrýlamaz. Ne MK nede Baradey gibi liberaller Mýsýr halkýnýn çokbüyük çoðunluðunu oluþturan emekçi halkýnsorunlarýný çözemez. Mübarek'in devrilmesininüzerinden 2 yýl geçtiði halde Mýsýr'daki hiçbirtemel sorun çözülebilmiþ deðildir. Ýþsizlik yük-seliyor, hayat pahalýlýðý artýyor, yaygýn kent yok-sulluðu olduðu gibi duruyor, kalabalýk yoksulmahalleler dökülüyor…

"Devrimi Tamamlama"nýn Altý

Doldurulmalýdýr

Kaldý ki gerek MK gerekse de liberaller yoksulhalka daha fazla yoksulluk anlamýna gelen neo-liberalizmden baþkasýný öneriyor deðiller.Dolayýsýyla o çok konuþulan "devrimi tamamla-ma"nýn altý doldurulmalýdýr. Bu noktada Troçkizmiddialý Devrimci Sosyalistler grubuna deðinmekgerekir. Bahsini ettiðimiz yeni gençlik kuþaðýnýntemsilcisi olan gençlik örgütlenmelerinin politikolarak en solda olaný, belki de bu örgüt.Gelgelelim DS de kitlelerdeki genel kafa karýþýk-lýðýndan muaf deðil. Daha 5 ay önceki cumhur-baþkanlýðý seçimlerinin ikinci turunda Mursi'yidesteklemiþlerdi. Onlara göre "reformcu" Mursiile faþist Þefik arasýnda bir fark vardý ve bu farkagöre davranmak gerekirdi (Socialist Worker May

28). Biz de Marksist Bakýþ sayfalarýnda grubun butavrýný mahkum etmiþtik. Hatta DS liderliðineyazdýðýmýz eleþtirel mektubu da dergimizdeyayýnlamýþtýk. Zaman içerisinde DS, geniþ yýðýn-lar gibi MK karþýsýndaki tavrýný baþtan aþaðýdeðiþtirmiþ durumda. Þimdilerde Mursi ileMübarek'i madolyonun iki yüzü olarak anlatýyor-lar. Dikkat edilecek olursa diðer gençlik örgütleride (örneðin 6 Nisan Hareketi) benzer tutumlaralmýþlardý. Baþta anlattýðýmýz Gabar Salah'ýndurumu gibi. Burada asýl vurgulanmasý gerekenDS'nin MK karþýsýndaki bu tutum deðiþikliðinin

altýný doldurmakz o r u n d aolduðudur. Bu daaslýnda, þu sýralarçok popüler olan"devrimi tamamla-mak"tan neanlaþýldýðýnýn netolarak izahe d i l m e s i d i r .Devrimin tamam-lanmasý sadece vesadece iþçisýnýfýnýn iktidarýalmasý ilemümkün olabilir.DS ve diðerdevrimcilik iddia-sýndaki sol grup-lar, en baþta Mýsýriçin sosyalistdevrim hedefiniönüne koymalýdýr.Sýnýf merkezli slo-

2244

Türkiye ABD'nin kýrbacý olarakSuriye ve Irak üzerinde þakla-maktadýr. Kürecik'e yerleþtirilenfüze kalkanýn hedefinde Ýranbulunmaktadýr. Türkiye'ninABD'nin güdümünde çevreülkelerle savaþa giriþmesi duru-munda içeride demokratik hak-lar üzerindeki baskýlarýn dahada þiddetleneceði açýktýr.Türkiyeli devrimcilerin göreviise kendi ülkesinin giriþtiðiemperyalist saldýrganlýkkarþýsýnda bu tarz müdahalelerinyenilgisini istemektir. Ayný þe-kilde bu müdahaleye yeþil ýþýkyakan sözde solcular emperya-lizmin ekmeðine yað sürdüklerigibi kendi ülkesinin emperyalistemellerini destekleyerekþovenist yayýlmacý bir tutumtakýnmaktadýrlar.

MARKSÝST BAKIÞ

Page 26: Marksist Bakis - 27. Sayı

ganlarý yükseltmek, devrime antikapitalist bir içerikve önderlik kazandýrmak için mücadele vermekgerekir. Oysa DS, Mursi eleþtirilerinde Mursi'yiulusal birliði parçalayýcý þekilde davranmaklaitham ediyor. (http://www. socialistworker.co.uk/art.php?id=30081) Ulusal birliksöyleminin sýnýf söyleminin tam tersiolduðu, Marksizm'in abecesine vakýf olanbir taze devrimci için bile ortada olduðun-dan biz de DS'nin kafa karýþýklýðýnýnsürdüðü sonucuna ulaþabiliriz.

Örgütlü Ýþçi Sýnýfý Ayakta

Ýþçi sýnýfý zaten teyakkuz halindedir. Ýþçisýnýfýnýn en örgütlü olduðu Mahalla gibikentler Mursi karþýtý hareketin en güçlüolduðu bölgelerdir. Mübarek döne-minde sadece 4 olan baðýmsýz sendikasayýsý þimdilerde 800'e ulaþmýþtýr. Birsürü kritik sektörde yaz boyu devameden grev dalgasý sürmektedir.Örgütlü iþçi sýnýfýnýn merkezi Mahallakentinde iþçiler Mursi'ye karþý politikdayanýþma grevlerine gitmektedirler.Mahallalý bir tekstil iþçisinin MýsýrGazetesi Al-Masry Al-Youm'a þuyorumu yapýyor: "DevrimMahalla'daki iþçilere hiçbir þeygetirmedi. Burada iþçiler devrimi birkez daha baþtan yapýyorlar. Budevrim iþçilerin devrimi olacak."(aktaran socialistworker.org) Mursi yönetimi de bir yandan baðým-sýz sendikalarýn kuruluþunu zor-laþtýran hamleler yapmaya çalýþýrkendiðer yandan da Mübarek dönemininana sendikasý olan Mýsýr SendikalarFederasyonu'nu güçlendirmeye gayretediyor. Ne de olsa sendikal bürokra-sisinin tepesinde artýk MK'liler var.Mursi iþçi hareketini yavaþlatmak içinkoþtururken uluslararasý finans kapitalde Mursi yönetiminin hepten tepe taklakolmamasý için kesenin aðzýný açmýþdurumdalar. 4.8 milyar dolarlýk bir krediyeni Mýsýr yönetimini ferahlatmakamacýný güdüyor. Zaten Finacial Times daMursi yönetiminin istikrar kazanmasýnaBatý'nýn ne kadar önem verdiðine iþaretediyor. Tabii bir de bu borcun geri dönüþümüvar. MK'den emekçi halka yönelik kesintipaketlerini hayata sokmalarý isteniyor. Evvelaenerji alanýnda uygulanan sübvansiyonlar ortavadede kaldýrýlacak. Bu geniþ sübvansiyonlarhalkýn ýsýnma, toplu taþýma gibi ihtiyaçlarýný karþýla-

mada büyük önem taþýyor. Kesinti paketleri bir yanaMursi yönetiminin kredi aldýðý uluslararasý kanal-

lara baðýmlýlýðý artýyor. Bu da Mursi'yi Ýsrail vb.hassas konularda söz dinlemek açýsýndan dahauysal hale getirecektir.

Sýkýþan MK Manevra Yapýyor -

Referandum

Kendisine karþý yönelen çok büyük kitlehareketi karþýsýnda köþeye sýkýþan,taraftarlarýný sokaða dökerek kendisinealan açmaya çalýþan Mursi yönetimi,tartýþmalý kararlarýný 15 Aralýk'tareferanduma götürme kararý aldý. Bu, ilketapta akýllýca bir hamle gibi gözükü-yor. Ýlk olarak, MK, Mýsýr'ýn en yaygýnörgütlenme aðýna sahip ve en zenginpartisi konumunda. Ýkinci olarakMursi, arkasýna ABD'nin desteðinialacaðý gibi Selefiler de sola karþý ra-kibi MK'ye tam destek veriyor.Üçüncüsü MK, 85 milyonluk Mýsýr'ýnçoðunluðunu oluþturan kýrsal nüfusunpolitik süreçlerin uzaðýnda olmasýnave geleneksel olarak güçlü olanmuhafazakar dokuya güveniyor.Böylelikle hayýr cephesini ateistlik"suçlamasý" üzerinden vurmayýdüþünüyor. Dördüncüsü süregidenkargaþa ve belirsizlik ortamýndanyorulan küçük burjuva kesimlerindüzen ve otorite lehine oy kullanarakevet'i tercih edeceðini hesaplýyor.Beþincisi hayýr cephesinin net birprogram ve örgütsel ifadesinin olma-masýnýn karþý cepheyi hem kampanyahem de ideolojik içerik açýsýndanzayýflatacaðýný düþünüyor. Altýncýsý,Mursi, hayýr kampýnda yer alacak olanMübarek artýklarýný sürekli gündemegetirmek suretiyle, devrimden yanapozlar takýnmayý hesaplýyor. Böyleliklebizdeki "yetmez ama evet" türünden biryarýlma yaratarak karþýtlarýný bölmeyi vefikirsel olarak etkisiz hale getirmeyiamaçlýyor. Bunun dýþýnda bir de referan-duma hile karýþtýrýlmasý ihtimali var ki bu

yönde bir kanaat geliþirse MüslümanKardeþler meþruiyetini tümden kaybedecek

ve büyük ayaklanmalar daha da þiddetli þe-kilde patlak verecektir.

Gelgelelim evdeki hesap çarþýya uyar mý bilin-mez. Ne de olsa cumhurbaþkanlýðýnýn ikinci

turunda Mursi %50 oy oranýný kýl payý aþa-bilmiþti. Referandumdan hayýr oyu çýkmasý duru-

2255

DDeemmookk--rraattiikk

ddeevvrriimmiinnkkaazzaannýýmmllaarrýýnnýýnnaannccaakk vvee aannccaakkddeevvrriimmiinn ssüürreekk--

lliilleeþþmmeessii iillee yyaannii iiþþççiissýýnnýýffýýnnýýnn ttoopplluummuunneezziilleenn ddiiððeerr kkeessiimm--

lleerriinniinn öönnccüüssüü oollaarraakkpprroolleetteerr ddeevvrriimmllee ggeerrççeeððee

ddöönnüüþþeebbiilleecceeððii ggeerrççeeððiiggeellmmeekktteeddiirr.. MMýýssýýrr''ddaakkiiffýýrrssaattllaarr aannccaakk vvee aannccaakk

bbuu pprrooggrraamm tteemmeelliinnddeehhaarreekkeett eeddeenn ssaaððllaamm bbiirröörrggüütt mmeekkaanniizzmmaassýý iillee

ddeeððeerrlleennddiirriilleebbiilliirr..HHaarreekkeett hhaalliinnddeekkii,, ssoollaakkaayyaann ggeennççlliikk vvee eemmeekkççiikkeessiimmlleerriinnddeenn bbeesslleennee--bbiilleenn,, hhaarreekkeettee kkaattýýllaann

uunnssuurrllaarrllaa ddaahhaa ddaaggüüççllüü vvee eettkkiillii bbiirr hhaallee

ggeelleebbiilleenn bbiirr aayyggýýttýýnn((ddeevvrriimmccii ppaarrttiinniinn))ggeerreekklliilliiððii yyaakkýýccýý

bbiirr bbiiççiimmddeeöönnüümmüüzzddeedduurrmmaakk--

ttaa..

MARKSÝST BAKIÞ

Page 27: Marksist Bakis - 27. Sayı

munda Mursi genel seçimlerin yenilenmesiniisteyeceðini duyurmuþ durumda. Bu ihtimalingerçekleþmesi kitle hareketi açýsýndan mutlakzafer anlamýna gelecektir. Ama referandum-dan evet oyunun çýkmasý durumunda da ortave uzun vadede kitle hareketi açýsýndan durumçok iyimser. Yeni bir gençlik kuþaðý ölümüneMK ile savaþmýþ ve bunu onlarý sallayacakraddeye dek ulaþtýrmýþtýr. Bunun geri dönüþüolmaz, söz konusu olan tarihi bir kýrýlmadýr.Serbest piyasacý, otoriter bir iktidar karþýsýndagençlik durmayacaktýr. Arap Baharý, açtýðýkanallardan Mýsýr'da (ve bu arada Tunus'ta da)sola - sosyalizme kan katmaya devam edecek-tir. Tarihi Geliþmelerin Özet Sonuçlarý:

1)Müslüman Kardeþler'i darmadaðýn eden sonsüreç bir kez daha göstermiþtir ki 2 yýldýrMýsýr'ý altüst eden eylemlerin arkasýndasaðlam bir dinamik bulunmaktadýr. Ýþte adýnaArap Baharý denen þey de bu dinamiktir. Budinamiðin gücü sýnýfsal meselelerin tetiklediðiyeni bir gençlik kuþaðýnýn enerjisindengelmektedir. Mýsýr ve Tunus'ta yaþananlarbudur. Arap Baharý'ný Müslüman Kardeþler'iiktidara geçirmek için yapýlmýþ bir ABD kom-plosu olarak sunanlarýn iddialarý iflas etmiþtir.Zira þimdilerde Mübarek'i deviren kalabalýklarMursi'yi devirmek için kanlarýný dökmekte-dirler. Ayný gençlik örgütleri Ýsrail saldýrýsýkarþýsýnda Gazze'ye gitmekteler ve Mursi'yiÝsrail'e karþý kaypak davranmakla ithametmektedirler. Sýnýfsal sorunlarýn politizeettiði gençlik kuþaðý, Müslüman Kardeþler ileköprüleri kesin olarak atmýþtýr ve artýk herzamankinden daha çok emperyalizminhedefindedir. 2)Eylemlerin motor gücünü net bir programýolmasa da laik ve sol-sosyalist eðilimli güçleroluþturmaktadýr. Bu güçlerin net bir prog-ramýýnýn olmadýðý ortadadýr. Örneðin soneylemlerde öldürülen 6 Nisan Hareketi üyesiGaber Salah, Mursi'nin seçilmesini kutlayan-lar arasýndaydý, çünkü o aþamada askeri cun-tanýn adayýnýn kaybetmesini herþeyden dahaönemli görüyordu. Ama MüslümanKardeþler'i kýsa zamanda hedeflemektegecikmedi. Sosyal medyada Mursi karþýtýpopüler bir sayfanýn editörlüðünü üstlendi.Ölmeden önce sosyal medyada paylaþtýðýnotta "eðer dönmezsem isteðim, halkýn devri-mi tamamlamasýdýr" yazýyordu. Programkonusunda büyük bir kafa karýþýklýðýyaþandýðý kesin, ama ibre soldan yana kayýyor.

Nitekim eylemlerde kýzýl renk giderek dahafazla gözükür hale gelmiþtir. Ýþçi sýnýfýnýn enradikal kesimlerinin bulunduðu Mahalla gibibölgeler, Mursi karþýtý eylemlerin en güçlü

olduðu yerlerdurumundadýr. 3) MüslümanK a r d e þ l e r ' i nMýsýr'da geniþgençlik kesim-leri tarafýndanölümüne hedefalýnmasý siyasalÝslam'ýn Ýran'-dan sonrayaþadýðý enbüyük hezimetiifade etmekte-dir. SiyasalÝ s l a m ' ý nmerkezini oluþ-turan Ýran'daateist bir kuþaky e t i þ m i þ t i r .Siyasal Ýslamneredeyse halk-týn tamamýt a r a f ý n d a nrededdilmekte-dir. Þimdilerde de siyasal Ýslam'ýn bir diðerönderi olan Müslüman Kardeþler geniþ genç-lik yýðýnlarý tarafýndan hedef alýnmaktadýr. Bu,tarihi önemde bir geliþmedir; çünkü siyasalÝslam, önümüzdeki dönemde gelecekten bek-lentisi olan gençlik kuþaklarý için bütün can-lýlýðýný yitirmiþ, El Kaide ve Selefi yapýlarýnaðýrlýk kazandýðý, emperyalizmin kullanýmýn-

2266

ÝÝþþççii ssýýnnýýffýý zzaatteenn tteeyyaakkkkuuzzhhaalliinnddeeddiirr.. ÝÝþþççii ssýýnnýýffýýnnýýnn eennöörrggüüttllüü oolldduuððuu MMaahhaallllaa ggiibbiikkeennttlleerr MMuurrssii kkaarrþþýýttýý hhaarreekkeettiinn eennggüüççllüü oolldduuððuu bbööllggeelleerrddiirr..MMüübbaarreekk ddöönneemmiinnddee ssaaddeeccee 44oollaann bbaaððýýmmssýýzz sseennddiikkaa ssaayyýýssýýþþiimmddii--lleerrddee 880000''ee uullaaþþmmýýþþttýýrr.. BBiirrssüürrüü kkrriittiikk sseekkttöörrddee yyaazz bbooyyuuddeevvaamm eeddeenn ggrreevv ddaallggaassýýssüürrmmeekktteeddiirr.. ÖÖrrggüüttllüü iiþþççii ssýýnnýýffýýnnýýnnmmeerrkkeezzii MMaahhaallllaa kkeennttiinnddee iiþþççiilleerrMMuurrssii''yyee kkaarrþþýý ppoolliittiikk ddaayyaannýýþþmmaaggrreevvlleerriinnee ggiittmmeekktteeddiirrlleerr..MMaahhaallllaallýý bbiirr tteekkssttiill iiþþççiissiinniinn MMýýssýýrrGGaazzeetteessii AAll--MMaassrryy AAll--YYoouumm''aa þþuuyyoorruummuu yyaappýýyyoorr:: ""DDeevvrriimmMMaahhaallllaa''ddaakkii iiþþççiilleerree hhiiççbbiirr þþeeyyggeettiirrmmeeddii.. BBuurraaddaa iiþþççiilleerr ddeevvrriimmiibbiirr kkeezz ddaahhaa bbaaþþttaann yyaappýýyyoorrllaarr..BBuu ddeevvrriimm iiþþççiilleerriinn ddeevvrriimmii oollaa--ccaakk.."" ((aakkttaarraannssoocciiaalliissttwwoorrkkeerr..oorrgg))

MARKSÝST BAKIÞ

Page 28: Marksist Bakis - 27. Sayı

da olan, mutlak gerici bir güç görünümünü alacaktýr. Tamamen kapita-listleþmiþ, emperyalizmle beraber çalýþan siyasal Ýslamcý aktörler, bütünetik deðerlerini yitirmiþ olarak geleceklerini kaybetmiþlerdir. Ancakharamzade ve firavunlar olarak ayakta kalabilirler. Müslüman ülkelerdekitoplumsal muhalefet, eðer sekter kimliksel gýrtlaklaþmalara katýlmayacak-sa, yüzünü týpký Mýsýr'da ve Ýran'da olduðu gibi sola çevirmek zorundadýr.Tarihsel bir an olarak etik ve moral üstünlük, 30 yýl sonra yeniden sosya-lizme geçmektedir. 3)Sosyal medyada görüleceði gibi Mýsýr gençlik kuþaðý içerisinde sosya-list görüþlere sempati duyan kesimlerin sayýsý hýzla artmaktadýr. Bu,Ortadoðu çapýnda gerçekleþecek sürekli devrime önderlik eden Bolþevikbir geleneðin ortaya çýkmasý için muazzam olanaklar anlamýna gelmekte-dir. Bizler de mutlak mertebede Mýsýr'daki bu umut verici geliþmelerin rüz-garlarýný Türkiye'ye taþýmalýyýz. Zira Türkiye solunun geniþ kesimleriulusal darkafalýlýk ve Kemalizm tesiriyle sürece tamamen yabancý olarak,salt seçimlerden sonra Müslüman Kardeþler iktidara geldi diye, Arapuyanýþýný komplo olarak lanse etti ve halen de ediyor. Bu yüzden bu etkininkýrýlmasý büyük önem taþýyor. 4)Diðer taraftan Ortadoðu'daki süreçler biribirinden farklý dinamikler içer-mektedir. Gençlik ve sýnýf hareketinin yaþandýðý Mýsýr ve Tunus'u bir tarafaABD'nin önderliðindeki etnik-dinsel-aþiretsel boðazlaþmalarýn yaþandýðýSuriye ve Libya'yý diðer tarafa koymak gerekir. Birinci durum geleceðeçok büyük ilerici miraslar býrakacakken ikinci durum halklar arasýndaonulmaz yaralar açacaktýr. 5)Bütün bu süreçlerden çýkarýlmasý gereken en önemli sonuçlarýn baþýndademokratik devrimin kazanýmlarýnýn ancak ve ancak devriminsüreklileþmesi ile yani iþçi sýnýfýnýn toplumun ezilen diðer kesimlerininöncüsü olarak proleter devrimle gerçeðe dönüþebileceði gerçeði gelmekte-dir. Mýsýr'daki fýrsatlar ancak ve ancak bu program temelinde hareket edensaðlam bir örgüt mekanizmasý ile deðerlendirilebilir. Hareket halindeki,sola kayan gençlik ve emekçi kesimlerinden beslenebilen, harekete katýlanunsurlarla daha da güçlü ve etkili bir hale gelebilen bir aygýtýn (devrimcipartinin) gerekliliði yakýcý bir biçimde önümüzde durmakta.

2277

MARKSÝST BAKIÞMüslüman

Kardeþler'in Mýsýr'dageniþ gençlik kesimleritarafýndan ölümüne hedefalýnmasý siyasal Ýslam'ýnÝran'dan sonra yaþadýðý enbüyük hezimeti ifade etmek-tedir. Siyasal Ýslam'ýnmerkezini oluþturan Ýran'daateist bir kuþak yetiþmiþtir.Siyasal Ýslam neredeysehalktýn tamamý tarafýndanrededdilmektedir. Þimdile-r-de de siyasal Ýslam'ýn birdiðer önderi olan MüslümanKardeþler geniþ gençlikyýðýnlarý tarafýndan hedefalýnmaktadýr. Bu, tarihiönemde bir geliþmedir;çünkü siyasal Ýslam,önümüzdeki dönemde gele-cekten beklentisi olan genç-lik kuþaklarý için bütün can-lýlýðýný yitirmiþ, El Kaide veSelefi yapýlarýn aðýrlýkkazandýðý, emperyalizminkullanýmýn da olan, mutlakgerici bir güç görünümünüalacaktýr. Tamamen kapita-listleþmiþ, emperyalizmleberaber çalýþan siyasalÝslamcý aktörler, bütün etikdeðerlerini yitirmiþ olarakgeleceklerini kaybetmiþ-lerdir. Ancak haramzade vefiravunlar olarak ayaktakalabilirler. Müslümanülkelerdeki toplumsalmuhalefet, eðer sekter kim-liksel gýrtlaklaþmalara katýl-mayacaksa, yüzünü týpkýMýsýr'da ve Ýran'da olduðugibi sola çevirmek zorun-dadýr. Tarihsel bir an olaraketik ve moral üstünlük, 30yýl sonra yeniden sosyalizme

geçmektedir.

Page 29: Marksist Bakis - 27. Sayı

2288

MARKSÝST BAKIÞ

AKP iktidarý ile popülerleþen demokrasi tartýþ-malarý sürecinde Adnan Menderes, Turgut Özalgibi ülke tarihinin en azýlý iþçi sýnýfý düþmanlarýdemokrasi yýldýzý olarak pazarlandý. Ýslamcý,saðcý basýn baþta olmak üzere burjuva medyanýnepey ilgisini çeker bir konu oldu Özal veMenderes. Ýktidarýn ve sað-muhafazakâr basýnýnMenderes ve Özal övgülerini her yerde duyup,okuyabiliyoruz. DP iktidarýnýn darbe ile devrilme-si ve Menderes'le birlikte iki bakanýnýn darbeninardýndan idam edilmeleri, Özal'ýn ölümününardýnda, onun "demokrat"lýðýndan kaynaklý þaibeliellerin aranmasý bu tartýþmalara destek saðladý.Özel olarak DP dönemi üzerine yoðunlaþýrsak busüreçte demokrasiden bahsetmek mümkün mü?Bu soruyu yanýtlayabilmek amacýyla DemokratParti'yi ve o dönemi, çeþitli tarihsel dönemler altýn-da, iç ve dýþ dinamiklerin ekseninde inceleyeceðiz.Burada DP iktidarý döneminde yaþanan olaylarý tekerteker ele almak yöntemsel olarak çok doðru olmadýðýgibi mümkün de deðil. Ancak yazýda dönem ve partiile ilgili yorum yapabilme adýna yaþanan belli baþlýolaylarý vurgulamak gereði hissedilmiþtir.

Çok Partili Sisteme Geçiþ

Ýkinci Dünya Savaþý'nda tarafsýz kalan Türkiye,savaþýn bitiminde ABD, Ýngiltere bloðunun zaferininve anti-Sovyetik dýþ politik yönelimlerinin etkisi ileBatý bloðunun etkisi altýna girdi. (SSCB ve ABDsavaþ sýrasýnda ayný blokta yer alsalar da savaþtan ikisüper güç olarak çýkan bu devletler çok kýsa birzamanda Soðuk Savaþ adý verilen emperyalist birhegemonya mücadelesine giriþeceklerdi.) Hem bu

yönelimin etkisi ile hem de içerideki sýnýflarýn(ticaret burjuvazisi ile sanayi burjuvazisinin) itti-fakýnýn çatýrdamasý nedeniyle CHP yönetimindebaþka bir partiye alan açýlmasý ihtiyacý hissedildi.Çünkü artýk tek parti diktatörlükleri "özgür dünya"Batý tarafýndan SSCB ve Doðu Bloku'nun totaliteryapýsýnýn teþhir edilmesinin bir aracýydý. Çok partilirejimler, seçimler kapitalist demokrasinin nimetleriolarak pazarlanýyordu. Bu nedenle Türkiye'de deartýk tek parti rejiminin yürürlüðünün Batý açýsýndanbir gereði kalmamýþtý. Sosyal devrim rüzgârlarýnýnda kesildiði süreçte biraz normalleþme emperyalistkapitalist sistem açýsýndan tolare edilebilirdi.CHP'de zaten bu rüzgarýn karþýsýnda duracak birinsiyatife sahip deðildi. Batý'ya entegrasyon "muasýrmedeniyetler seviyesi"ne ulaþma gayesi altýnda zatenCHP'nin de programýnýn bir parçasýydý.Cumhurbaþkaný Ýsmet Ýnönü, 1 Kasým 1945'de

Türkiye Tarihinden Notlar:

Demokrat PartiÜzerine

Page 30: Marksist Bakis - 27. Sayı

meclisin açýlýþýnda yaptýðý konuþmada 'demokrasi-lerin' faþizm üzerindeki zaferini hatýrlattý veTürkiye'deki sistemin baþlýca kusurunun bir muhale-fet partisinin eksikliði olduðunu belirtti(1).Bir süredir partide muhalefet yapan Celal Bayarkanadý bu iþ için uygun görünüyordu. Ýnönü CHP'sibu muhalefeti, kafasýnda Serbest Cumhuriyet Fýrkasýgibi tasarlamýþtý. Muhalefet partisi, halkýn huzur-suzluðunu ve olasý bir kalkýþmasýný önlemek adýnabir emniyet sübabý olarak düþünülmüþtü. Ayrýcaparti, Ýnönü'nün konuþmasýnda da belirttiði gibi yal-nýzca bir 'muhalefet' partisi olacaktý. ÝnönüCHP'sinin hesap edemediði þey ise kurduðu otoriterrejimin ve köylünün üzerine basarak oluþturduðuekonominin halkta yarattýðý huzursuzluktu. Bu mem-nuniyetsizlik daha sonrasýnda Demokrat Parti'nin ilkseçimlerde adeta bir oy patlamasý yapmasýna nedenolacaktý.Demokrat Parti, Celal Bayar ve Adnan Menderesgibi CHP kökenli politikacýlarýn önderliðinde kurul-du. Ýlk baþlarda söylemlerinde devlet bürokrasisinihedef alýp liberal propaganda yapan DP sonrasýndasöylemlerinin hedefini CHP'ye kaydýrdý. Ülkedekisorunlarýn nedenini de CHP'ye baðladý.Bu liberalleþmeden CHP'nin de nasibini aldýðýsöylenebilir. Tüzüðünde büyük deðiþikliklere gidenCHP ebedi parti baþkanlýðýný kaldýrdý ve partibaþkanlýðý için 4 yýlda bir seçim yapýlmasýnýöngördü. Tabi ki bu hamlelerin arkasýnda yatan enbüyük neden yukarýda belirttiðimiz uluslararasýdenklemler ve Türkiye'nin ABD-Avrupa bloðunauyarlanma çabasýdýr.1945-1950 arasý önemli geliþmelere sahne olmuþsada burada belirtilmesi gereken en önemli olay DP'ninkatýldýðý ilk seçim olan 1946 seçimleridir. DP, kuru-luþundan kýsa bir süre sonra büyük bir örgütsel atýlýmgerçekleþtirerek Türkiye'nin birçok yerinde teþkilat-landý ve birçok üye kazandý. 1947'de gerçekleþmesigereken seçimlerin erken tarihte yapýlmasýnýn enönemli nedeni CHP'nin DP'deki büyüme potansiyeli-ni görüp buna daha fazla fýrsat vermemek isteme-sidir. 21 Temmuz 1946'da tek dereceli olarak yapýlanseçimlerde; DP, 465 milletvekilliði için 273 adaygösterdi. Açýk oy gizli sayým tekniði gibi komedi biryöntemle yapýlan bu seçimlerde CHP hile yaparakseçimleri kazanmýþ ve mecliste çoðunluðu eldeetmiþtir.Bundan sonra ise Demokrat Parti çok sert birmuhalefet yaparak CHP'nin seçimlerin demokratik-leþtirilmesi yolunda adým atmasýný saðladý.Cumhurbaþkanlýðý'nýn yayýnladýðý 12 TemmuzBeyannamesi sayesinde CHP ile DP arasýnda uzlaþ-ma saðlandý. YSK kuruldu ve seçimler yargýçgüvencesi altýna alýndý. Bu siyasi kararlar ise iki

tarafta farklý geliþmelere yol açtý. CHP'nin libe-ralleþme yönündeki hamlelerinden rahatsýz olanunsurlar daha fazla seslerini yükseltmeye baþladýlar.DP içerisinde de 12 Temmuz Beyannamesi'nin ardýn-dan yönetimin CHP ile uzlaþmasýný eleþtiren bir gruppartiden ayrýldý ve Millet Partisi'ni kurdu. (Buradafarklý partilerin kurulmasýný anlatýrken þunu dabelirtmekte yarar var: Farklý partilerin kurulma izin-leri sol partiler için geçerli deðildi. TKP'lilerin legalbir parti kurulma giriþimlerine izin verilmedi ve par-tililer bu dönemde yoðun baský ve tutuklamalaramaruz kaldýlar)Demokrat Parti Ýktidarýnýn Ýlk Dönemi

1 9 5 0 ' d eyapýlan seçim-l e r d eD e m o k r a tParti ezici birç o ð u n l u k l aiktidara geldi.-Bu noktadaC H P ' l isiyasetçilerinbaþarýsýz ham-lelerini de vur-g u l a m a kg e r e k i r .K e n d i l e r i n eçok fazlagüvenen vebüyük bir

öngörüsüzlükle hareket eden CHP seçimleri þöyledüzenlemiþti: Bir ilde en çok oy alan parti o ilinmeclisteki bütün sandalyelerini alýyordu- Tabi kiDP'nin iktidara gelmesinin çeþitli nedenleri var.Yukarýda da belirttiðimiz gibi aslýnda kurulan yeni

2299

MARKSÝST BAKIÞ

DDPP''nniinn 11995544 ssoonnrraassýýnnddaa kkaallaannppoolliittiikkaallaarrýý ddeevvaamm eettttiirrddiiððiinnii,, ttaammaamm--llaaddýýððýýnnýý yyaa ddaa oo ppoolliittiikk yyöönneelliimmlleerriihhýýzzllaannddýýrrddýýððýýnnýý ssööyylleemmiiþþttiikk ((ddýýþþppoolliittiikkaaddaakkii yyöönneelliimm,, lliibbeerraalllleeþþmmee,, kkööyyeennssttiittüülleerriinniinn kkaappaattýýllmmaassýý vvss..)).. BBuuaannllaammddaa DDPP,, bbuurrjjuuvvaa ccuummhhuurriiyyeettiinnmmaannttýýkkssaall ssoonnuuççllaarrýýnnddaann bbiirriissiiddiirr.. DDPP,,ttýýppkkýý hheerr ffýýrrssaattttaa ggeelleenneeððiinnii oonnddaannddeevvrraallddýýððýýnnýý ssööyylleeyyeenn AAKKPP vvee AANNAAPP ggiibbiiüüllkkeeddeekkii bbuurrjjuuvvaa ggeelliiþþiimmiinn bbiirr üürrüünnüüddüürr..

Page 31: Marksist Bakis - 27. Sayı

parti CHP'nin baskýlarýna karþý büyük bir alternatif halinegelmiþti. DP desteðinin büyük bir bölümünü o günlerdenüfusun çoðunluðunu oluþturan köylerden alýyordu.Toprak aðalarý ve küçük toprak sahibi köylüler DP'nin enönemli oy depolarýydý. Yine DP'nin iktidarýnýn ilk döne-minde liberal aydýnlar ve üniversiteler gibi kentçevrelerinden de önemli destekler görüyordu.DP ilk yýllarýnda savaþ sonrasý ekonomik görevdaðýlýmýnda tarýmsal ve hammadde yoðun üretim görevi-ni alan Türkiye'nin bu ihtiyacý saðla-masýna öncelik verdi. Tarýmsal ürünfiyatlarýnýn yüksek seyretmesi veTürkiye'de görece bir ürün bolluðu-nun olmasý köylünün ekonomikolarak rahatlamasýný saðladý.(Ancak belirtmek gerekir ki plansýzyapýlan bu tarýmsal üretim dahasonra DP'nin baþýna büyük belaaçacaktý.) Bu dönemde milli gelir% 40 oranýnda artmýþtýr. Boþ arazi-ler tarýma açýlmýþ, makineleþmesaðlanmýþ ve köylüye bol ödünçpara daðýtýlmýþtýr(2). Bütün bu poli-tikalardan en çok etkilenen ve ençok varsýllaþan sýnýf ise ticaret bur-juvazisi olmuþtur.DP Döneminde Dýþ Politika

O dönem Türkiye'ye de ekonomikyardým saðlayan Marshall Planý'nýnhedeflerinden biri Türkiye'yi dünyaticaretine açmaktý. Türkiye açýsýn-dan da bu Avrupa'nýn gýda ve ham-madde saðlayýcýsý haline gelmesidemekti. Bu hamlelerin dekuþkusuz CHP'nin son dönemindenitibaren gerçekleþtiðini ve 1950'densonra hýzlandýðý söylenebilir.Türkiye'ye üretim için verilen roldetarýmsal üretimin desteklenmesibüyük oranda ABD eliyle olmuþtur.Bu dönemde traktör sayýsý 10binden 40 bine çýkmýþ, bu traktör-lerin çoðu ABD'den getirilmiþti(3).Bu dönemde askeri olarak da Batý bloðuna entegrasyon-da önemli geliþmeler yaþandý. Gelecekte Türkiye'de degüçlü bir biçimde hissedilecek olan anti-Amerikancýhareketin de kökenlerini oluþturacak hamleler yapýldý.Ýncirlik Üssü bu dönemde kuruldu, Kore'ye NATO veABD için asker gönderildi.Türkiye, DP iktidarýnýn ikinci döneminde ise Batý bloðu-na daha da eklemlendi. Deyim yerindeyse ultra Batýcý birpozisyon aldý. Batý bloðunun tüm çýkarlarýný destekledi.Bu dönemde Kýbrýs'ta Ýngiltere'yi destekledi. 1954'ten

itibaren Cezayir sorununun BM gündemine alýnmamasýiçin oy verdi. 1956 Süveyþ bunalýmýnda Ýngiltere veFransa'nýn yanýnda yer aldý vd.Ekonomik olarak da bu dönemde Batý ile tam bir bütün-leþme yaþandý. 1954 yýlýnda 'Yabancý Sermayeyi Teþvik'yasasý çýkarýldý. Dýþ borç alýmý önceki dönemleri katladý.Tüm bunlarýn Sovyet tehdidinden korkan ve savaþ son-rasý dönemde oluþan güç dengelerinde Türkiye'nin Batýbloðuna yanaþmasý ve 1950'den sonra baþlayan libe-

ralleþme ile birlikte bu bloða entegreolmasý nedeniyle gerçekleþtiðinisöylemek mümkün.

DP ve Otoriterlik

Demokrat Parti'nin tek partili döne-min baskýcý anlayýþýna doðan birtepkinin ürünü olan halk desteði ileseçildiðini ve bu dönemde liberalaydýnlardan da önemli bir destekaldýðýný söylemiþtik. DP iktidarageldiði ilk yýl bir af yasasý çýkar-mýþtý. Bu bir kýsmi genel aftý. Oanda Nazým Hikmet gibi birçokTKP dava tutsaðý salýverilmiþti.Ancak bu yanýltýcý bir görüntüoluþturmasýn. DP iktidarý, Türkiyetarihinin en anti-komünist iktidar-larýndan biridir. 1951 yýlýndaTKP'ye yapýlan bir operasyon ilebirçoðu afta býrakýlanlar olmaküzere pek çok TKP'li tutuklan-mýþtýr.DP, 1953 yýlýnda kendisindenayrýlarak kurulmuþ olan MilletPartisi'ni 'Atatürk devrimlerininaleyhinde' olduklarý gerekçesi ilekapattý. Ayný yýl CHP'nin mal var-lýðýna (genel merkez ve Ulusgazetesi dâhil) el koydu. Bu nokta-da yapýlan bütün yorumlar DP'ninmuhalefete karþý tahammül-süzlüðünde birleþiyor. CHP döne-

minde iyice içi boþaltýlmýþ olan KöyEnstitüleri kapatýldý. Seçimleri Kýrþehir'de CHP'ninkazanmasý nedeniyle 20 Temmuz 1954'te Kýrþehir ilçeyapýlarak Nevþehir'e baðlandý. Demokrat Parti'nin yalnýz-ca adýnýn demokrat olduðunu ve burjuva demokrasisininilkelerini bile hiçe saydýðýný bu uygulamalardan görmekmümkün.DP'ye liberal aydýnlarýn ve kentlerin de ilk dönemdedestek verdiðini söylemiþtik. Ýþlerin DP için iyi gitmesiile 1954 seçimlerinde 1950'ye göre büyük zaferle çýktýlarancak 1957'deki gerilemeyi de DP'ye karþý yükselmeyebaþlayan tepkinin bir baþlangýcý olarak ele alabiliriz. CHPbu dönemde 1954-57 döneminde 31 olan milletvekili

3300

MARKSÝST BAKIÞ

Demokrat Parti'nin tekpartili dönemin baskýcý

anlayýþýna doðan bir tep-kinin ürünü olan halk

desteði ile seçildiðini vebu dönemde liberal aydýn-

lardan da önemli birdestek almýþtýr. DP ikti-dara geldiði ilk yýl bir afyasasý çýkarmýþtý. Bu birkýsmi genel aftý. O andaNazým Hikmet gibi birçokTKP dava tutsaðý salýve-rilmiþti. Ancak bu, yanýl-týcý bir görüntü oluþtur-

masýn. DP iktidarý,Türkiye tarihinin en anti-komünist iktidarlarýndanbiridir. 1951 yýlýnda TKP'ye yapýlan bir operasyonile birçoðu afta býrakýlan-lar olmak üzere pek çokTKP'li tutuklanmýþtýr.

Page 32: Marksist Bakis - 27. Sayı

sayýsýný, yaklaþýk altý kat arttýrarak, 178'e çýkarmýþtýr.Tahkikat Komisyonu ve Yükselen

Toplumsal Muhalefet

Demokrat Parti'nin otoriter eðilimleri arttýkça ona karþýolan öfke de büyüyordu. DP'nin ilk döneminde onadestek veren üniversite desteðini çoktan çekmiþti.Dönemin SBF dekaný Fehmi Yavuz bu durumu anýlarýn-da þöyle anlatýyor:"Demokrat Parti iktidarý1954'den sonra halkýn, özellik-le aydýn kesimin sevgisini,sempatisini saygýsýný adýmadým yitirmeye baþladý. Eþimve iki çocuðumla 1953-55 yýl-larýnda Londra'da idim.Sonradan gelenlerle bukonuyu ara sýra tartýþýyorduk.Ben Demokrat Parti iktidarýn-dan hâlâ bir þeyler bek-lenebileceði görüþünüsavunuyordum. Yeni gelenlerise, "Ýþler çok deðiþti. Seninbýraktýðýn Demokrat Partihýzla gerilemektedir." diyor-lardý. Yurda döndükten sonra, bu görüþte olanlara ben dekatýldým."(4)Kuþkusuz Fehmi Yavuz tekil bir örnek deðil, DP ülkede-ki aydýnlarýn ve akademisyenlerin desteðini büyük oran-da yitirmiþti. Bunun daha sonra DP'ye karþý üniver-sitelerin yürüteceði muhalefette önemli etkisi olacaktý.DP'nin otoriterleþme eðilimlerine birçok örnek verdik;ancak 1957-1960 arasý yaptýðý uygulamalar tam anlamýy-la akýl dýþý. 18 Nisan 1960'ta 15 üyeli Meclis komisyonukuruldu. DP Meclis Grubunun bir bildiri yayýmlamasýn-dan sonra kurulan bu komisyon muhalefet ve basýnýnfaaliyetlerinin tahkik edilmesi için kuruldu. Komisyonsadece Demokrat Partili milletvekillerinden oluþmaktay-dý. Bu komisyon 27 Mayýs'a kadar muhalefetin ve basýnýneylemlerini soruþturdu. Bu kuþkusuz herkesin büyük tep-kisini çekti. Büyük öðrenci eylemlerinin baþlamasýnaneden oldu.28-29 Nisan'da öðrenciler DP'nin baskýcý uygulamalarýnatepki olarak Siyasal Bilgiler ve Hukuk Fakülteleri'ndeeylemler düzenlediler "Menderes istifa!", "KahrolsunDiktatörlük!" gibi sloganlar atarak, Baþbakan Menderes'iistifaya çaðýrdýlar. 5 Mayýs günü yine Ankara-KýzýlayMeydaný'nda düzenlenen ve 555-K parolasýyla anýlaneylemler de çok kitlesel olmuþtu. Bu gösterileri, 14Mayýs'ta aralarýnda subaylarýn da bulunduðu onbin kiþilikbaþka bir gösteri izlemiþtir. Tüm bunlar darbecilerin veonu destekleyenlerin 27 Mayýs darbesini meþrulaþtýr-masýna zemin hazýrladý.

27 Mayýs Darbesi

Yukarýda olaylarý kabaca ve belli baþlý sýraladýðýmýz þe-kilde DP'nin uygulamalarý muhalefette bir askeri darbebeklentisine neden olmuþtu. Ancak 27 Mayýs darbesiniordunun DP'nin baskýcý uygulamalarýna karþý yaptýðýnýsöylemek doðru olmaz. Öncelikle uluslararasý konjoktürüve iþin sýnýfsal boyutunu gözden kaçýrmamak gerek. DPiktidarý döneminde onlarý zora sokan ekonomik kriz,

DP'nin plansýz bir þe-kilde desteklediðiticaret burjuvazisininve köylülüðün sýkýntýya

girmesinen e d e no l d u .Plansýz birþ e k i l d et a r ý m aa ç ý l a na r a z i l e rerozyonunh ý z l a n -m a s ý n ak a t k ý d abulundu. Ayrýca tarýmsal ürün fiyatlarýnýn yüksek,Türkiye'de üretimin bol olduðu dönem geride kalmýþ iþlertersine dönmüþtü.1954'ten sonra enflasyonda hýzlý bir artýþ gözlenmeyebaþlamýþtý. 4 Aðustos 1958 tarihinde alýnan ekonomikstabilizasyon kararlarý ile Amerikan Dolarý'nýn deðeri 3TL'den, 9 TL'ye yükseltilerek TC tarihinde görülmemiþbir devalüasyona gidildiDP'nin esas olarak büyük toprak ve ticaret burjuvazisinindesteðini aldýðýný söylesek de sanayi burjuvazisiningeliþimine de fýrsat tanýmýþtýr. Ancak hem ekonomikistikrarsýzlýk hem de bu yüzden DP'nin 1958 yýlýndansonra sanayi burjuvazisinin yeni atýlýmlar yapmak adýnaönünün açýlmasý taleplerini karþýlayacak durumda olma-masý nedeniyle sanayi burjuvazisi ile aralarýnda büyük birkarþýtlýk doðmuþtur. DP'nin bu dönemde tarýmýn süb-vanse edilmesi için ayrýlan büyük fonlarý sanayi teþvikineayýrmamasý, sanayi burjuvazisi ile büyük toprak ve

3311

MARKSÝST BAKIÞ

DP'nin otoriter-leþme eðilimlerinebirçok örnekverdik; ancak1957-1960 arasýyaptýðý uygulama-lar tam anlamýylaakýl dýþý. 18 Nisan1960'ta 15 üyeliMeclis komisyonukuruldu. DP Meclis

Grubunun bir bildiri yayýmla-masýndan sonra kurulan bukomisyon muhalefet ve basýnýnfaaliyetlerinin tahkik edilmesiiçin kuruldu. Komisyon sadeceDemokrat Partili milletvekille-rinden oluþmaktaydý. Bu komis-yon 27 Mayýs'a kadar muhale-fetin ve basýnýn eylemlerinisoruþturdu.

Page 33: Marksist Bakis - 27. Sayı

ticaret burjuvazisi arasýnda bir karþýtlýkdoðurmuþtur. 27 Mayýs müdahalesinide esas olarak buradan okumak gerekir.Kuþkusuz burada uluslararasý dinamik-leri atlamamak gerekir. 1958'den sonraAdnan Menderes Almanya'dan veRusya'dan gelen yardým taleplerinesýcak bakýyordu. Menderes'in Moskovaziyareti gündeme alýnýyordu (darbeolmasaydý bu ziyaret gerçekleþecekti).Dolayýsýyla Batý bloðunun bu darbeyiisteyenlerden olduðunu söylemekgerekiyor.

Sonuç

Yukarýda birçok kez DP'nin 1954 son-rasýnda kalan politikalarý devamettirdiðini, tamamladýðýný ya da o poli-tik yönelimleri hýzlandýrdýðýnýsöylemiþtik (dýþ politikadaki yönelim,liberalleþme, köy enstitülerinin kapatýl-masý vs.). Bu anlamda DP, burjuvacumhuriyetin mantýksal sonuçlarýndanbirisidir.Demokrat Parti iktidarýnýn burjuvacumhuriyetin mantýðýnýn bir ürünüolduðunun en somut örneði ise 6-7Eylül olaylarýdýr. Ulus devlet kurmaprojesi ve sermayenin yerlileþtirilmesiiçin Ýttihat ve Terakki'den o dönemekadar gelen gayrimüslim unsurlarýn tas-fiyesi ve sermayelerine el konuluponlarýn yerli sermayeye peþkeþ çekilmeeyleminin son halkasý 6-7 Eylül olay-larýdýr. Bu olaylar hem Kýbrýs konusun-da Türkiye'nin eli-nin güçlendirilmesihem de Türkiye'de kalan songayriMüslimlerin tasfiyesi amacýylagerçekleþmiþ ve devletin bizzat rolaldýðý bulunduðu olaylardý.DP, týpký her fýrsatta geleneðini ondandevraldýðýný söyleyen AKP ve ANAPgibi ülkedeki burjuva geliþimin birürünüdür. Burjuva geliþim yönündekieðilimlerin aðýrlýk merkezi bu iktidar-larda farklýlaþsa da bu partiler, asýlolarak sermayenin çýkarlarýný ve onungeliþimini savunan burjuva devletininbu politikasýnýn radikal uygulayýcýlarýolarak tarihteki yerlerini almýþlardýr.Geçmiþte 'merkez sað' olarakadlandýrýlan bu partilerin uluslararasýdenklemlerde bulunduklarý konum veemekçiler üzerinde uyguladýðý baskýlar-la liberal ekonominin radikal uygu-

layýcýlarý olma bakýmýndan büyük ben-zerlikleri söz konusudur. (AKP'ningelenek olarak siyasal Ýslam'ýn içindengelmesi itibari ile bu partilerden farklýolarak muhafazakâr bir çizgiyi de tem-sil ettiði söylenebilir ancak gerekTayyip Erdoðan'ýn ya da basýnýnsöylemlerinde gerekse demokrasininyýldýzlarý* gibi çýkýþlarda onun asýlreferansýnýn liberal uygulamalarý itibariile de bu partiler olduðu görülecektir.)

Serkan Üstün

*Hatýrlanacaðý gibi Türkiye'nin heryerinde reklam panolarýna'demokrasinin yýldýzlarý' sloganý ileTayyip Erdoðan, Turgut Özal ve AdnanMenderes'in resimleri konmuþtu.

(1): Feroz Ahmad, Modern Türkiye'ninOluþumu, s.125(2): Cem Eroðul, Anatüzeye Giriþ,s.275,(3):Baskýn Oran, Türk Dýþ PolitikasýCilt 1, s.488.(4): Aktaran Serdar Þahinkaya, Mülkiyedergisi - 267.

3322

DP'nin esas olarakbüyük toprak veticaret burju-vazisinin desteðinialdýðýný söylesek desanayi burju-vazisinin geliþiminede fýrsat tanýmýþtýr.Ancak hem ekonomikistikrarsýzlýk hem debu yüzden DP'nin1958 yýlýndan sonrasanayi burju-vazisinin yeniatýlýmlar yapmakadýna önününaçýlmasý taleplerinikarþýlayacakdurumda olmamasýnedeniyle sanayiburjuvazisi ilearalarýnda büyük birkarþýtlýk doðmuþtur.DP'nin bu dönemdetarýmýn sübvanseedilmesi için ayrýlanbüyük fonlarý sanayiteþvikine ayýrma-masý, sanayi burju-vazisi ile büyüktoprak ve ticaretburjuvazisi arasýndabir karþýtlýk doður-muþtur. 27 Mayýsmüdahalesini de esasolarak buradanokumak gerekir.

MARKSÝST BAKIÞ

Page 34: Marksist Bakis - 27. Sayı

3333

MARKSÝST BAKIÞ

Her gün televizyon, gazete, radyo, internet ve bilumum kitle iletiþim aracý vesilesiyle en çok maruzkaldýðýmýz reklamlar bir süredir konut reklamlarý.

"Sizi saraylarda yaþatacaðýz", "Binlerce insan bu þekilde evsahibi oldu. 40 bin TL'den baþlayan fiyatlarla daire sahibiolun.", "Herkes havuzlu, güzel bir ev hak ediyor.", "10.000peþin daire senin." Baþýmýzý bir yana çeviriyoruz, bir zamanlargecekondu ya da bahçeli müstakil evlerin olduðu yerlerde artýkonlarca katlý apartmanlar yükseliyor. Öte yanda konut kredi-lerinin ne kadar ay taksitle, ne kadar faiz ile "kaçýrýlmayacak fýr-satlar" yarattýðýnýn bilgisine hâsýl olduðumuz bir baþka reklamile yüz yüze geliyoruz. Büyük þehirlerde her daim bir yenisiyapýlmakta olan alýþveriþ merkezleri ile çevrelenmiþ durum-dayýz. Televizyonda, toplusundan villasýna konut pazarlayanreklamlar yýkýmlara direnen gecekondu sahipleri haberlerininarasýnda yayýnlanýyor.

Peki, konut sektörünün bu kuþatmasý neden þimdi gerçekleþi-yor? Neden bir zamanlar gecekondular ile ucuza mal edilen

barýnma ihtiyacý artýk rezidanslar ile doyurulmayaçalýþýlýyor?

Þehirleri bu kadar hýzlý deðiþtiren þey nedir?

Bu yazýda yukarýdaki sorulara cevap vermeden öncekentler, konutlaþma ve bunun Türkiye'deki seyri üzerinebir þeyler söylemekte fayda var.

Kapitalizmin Tarihinde Kentleþme

ve Konut Sorunu

Kapitalizmin ortaya çýkýþý sadece üretim iliþkilerini deðil,bütün bir dünyanýn yaþam pratiklerini içine alan köklü birdeðiþim demekti. Yerleþik yaþam düzeninin çok hýzlý birkentleþme ve proleterleþme sürecine girdiði 19.yyAvrupa'sýnda ortaya çýkan en büyük sorunlardan birisibarýnma sorunu idi. Üretim havzalarýnýn etrafýnda küme-

AKP'nin Yeni Sloganý:

"ÝnþaatYa Resulallah!"

Page 35: Marksist Bakis - 27. Sayı

lenen yeni proletarya büyük bir yoksulluðun içindekývranýrken hayatta kalmak için en önemli sorunlarýndanbirisini konut sorunu oluþturuyordu. Engels, Ýngiltere ÝþçiSýnýfýnýn Durumu adlý kitabýnda uzun uzun bu içler acýsýdurumun sebeplerini ortaya koyarken proletaryanýnbarýnma sorununu anlatýrken Amerikan iþçilerinin konutsorununa dair þu çarpýcý aktarýmý yapar;

"Kansas City'de, ya da yakýnýnda, her biri yaklaþýkolarak üç oda içeren, hâlâ çölde bulunan bazý sefil, küçüktahta kulübeler gördük; arsa bedeli 600 dolardý ve ancako küçük evin büyüklüðündeydi; kulübenin bedeli de birikinci 600 dolardý, yani birlikte, kentten bir saat uzaklýk-ta, çamurlu bir çöl içindeki o küçük sefil þey için 4.800mark." Bu yolla iþçilerin bu meskenleri almak için dahiaðýr ipotek borçlarý altýna girmeleri gerekmekte veböylece iþverenlerin açýkça kölesi haline gelmektedirler.Evlerine baðlýdýrlar, uzak-laþamazlar ve kendilerinesunulan çalýþma koþullarýne olursa olsun tahammületmek zorundadýrlar."

Kýsacasý, kapitalist sistemkonut sorunu üzerindeninanýlmaz bir kar peþinedüþmüþtü. Bir emekçininhayatýný devam ettirebile-ceði bir çatýya sahip olmazorunluluðundan hareketeden sermaye için bu kozukar kapýsýna dönüþtürmekçok uzun zaman almadý.

Türkiye'de Kentler

ve Sermaye Birikimi

Türkiye sermaye sýnýfýnýn geliþi-mini incelerken kentlerin de geliþi-mini incelemiþ oluyoruz bir baký-ma. Cumhuriyetin ilk yýllarýndabüyük bir köylü ülkesi olanTürkiye'nin ilerleyen dönemlerdedevletin burjuva sýnýfý palazlandýr-ma giriþimleri neticesinde yoksulköylülüðün proleterleþmek içinkentlerin yolunu tutuþuna tanýklýkettik. 1940'lý yýllardan itibaren kýr-dan kente göç hýzlanmýþtý. Bu ta-rihten sonra köyden kendi konut-larýný býrakarak kentlere gelen veuzun süre de iþsizlikle boðuþan emekçilerin konut sorunuçok yakýcý bir hal almakta idi. Bu soruna üretilen çözümde boþ bulunan herhangi bir araziye yapýlan gecekondu-lar oldu. 1960 ve 70'li yýllarda da hýzlý bir þekilde devameden göç dalgasý konut sorunu ayný þekilde çözmeyedevam etti. Ýstanbul, Ýzmir, Ankara gibi büyük kentlerde

yoðun göç gecekondu kümelerinin özellikle sanayi alan-larýný da merkezine alacak þekilde þiþmesi gerçekleþti.Ýstatistiksel olarak ifade edecek olursak 1980'leregelindiðinde, hýzla sanayileþen kentlerden Ýzmir'in%50'si, Ankara'nýn %70'i, Ýstanbul'un ise %55'i gecekon-dularda yaþamaya baþlamýþtý.

Emekçilerin konut sorunlarýna hýzlý bir þekilde cevapveren gecekondulaþma, emekçilerin kira vermeksizinbarýnmalarýna olanak saðlýyor ve böylece ücretlerindüþük tutulmasý için kapitalistlere de avantaj saðlýyordu.Öte yandan ne devletin ne de sermayenin yatýrýmý olmak-sýzýn konut sorunu halledilmiþ oluyor; o günün gözdesektörü olan sanayide düþük ücretle çalýþacak kitlelerinbarýnma sorunu da çözülüyordu. Milyonlarca emekçininçok saðlýksýz koþullarda barýnmasýna sebep verengecekondu biçimi barýnma, yoksullarýn varoþlarda ayrý

bir kültürel að yaratmalarýdolayýsýyla da yalnýzcabir konut deðil bir sosyalform þeklini aldý.

1970'li yýllara kadaremekçilerin kendi kul-lanýmlarý için yapýlanderme çatma gecekondu-lar, zaman içerisindekiralama ve satma gibiticari faaliyetin konusuhaline geldi. Yani artýkgecekondularýn da birpiyasa fiyatý vardý.Ücretsiz barýnma özellik-le Ankara ve Ýstanbul'un

belli kesimlerindekigecekondu mahalleleri içingiderek ortadan kalkmayabaþladý. Ayný tarihlerde kamu yada özel kiþilere ait olan arazileriiþgal edip gecekondu yapanarazi mafyasýnýn ortaya çýkmasý,gecekondu ve gecekondulaþ-manýn ilk dönemlerindeki þek-linden artýk uzaklaþmasý anlamý-na geliyordu.

Hükümetler, bu saðlýksýzyapýlarý hem rant iliþkileridolayýsýyla hem de politik çýkaramacýyla seçim propagandasýmalzemesi haline getirip dönem

dönem ruhsatlandýrdýlar. Hatta 80'lerde artýk gecekondumahalleleri devletin elektrik, su, temizlik gibi yerelhizmetlerinin götürüldüðü yerel yerleþim birimleri olarakyeniden þekillendirilmiþti. Emekçilerin büyük çoðun-luðunun gecekondularda yaþadýðý bir toplumda barýnma

3344

MARKSÝST BAKIÞ

Emekçilerin konut sorunlarýna

hýzlý bir þekilde cevap veren

gecekondulaþma, emekçilerin

kira vermeksizin barýnmalarýna

olanak saðlýyor ve böylece ücret-

lerin düþük tutulmasý için kapi-

talistlere de avantaj saðlýyordu.

Öte yandan ne devletin ne de

sermayenin yatýrýmý olmaksýzýn

konut sorunu halledilmiþ oluyor;

o günün gözde sektörü olan

sanayide düþük ücretle çalýþacak

kitlelerin barýnma sorunu da

çözülüyordu.

Page 36: Marksist Bakis - 27. Sayı

koþullarýný düzeltmek yerine oy kazanmak amacýy-la, var olan gecekondulara zaten bir hak olan su gibien temel hizmeti götürmek "lütfunda" bulunmak daburjuva siyasete yakýþýr.

AKP Kentlerde Neyi Dönüþtürüyor?

2008 krizinin tetikleyicisi olan mortgage kredi-lerindekiiflas ileA B D ' d epatlayank r e d ib a l o n u

dünya ekonomisinisarmýþtý. Türkiye'debu süreçte ekonomikkrizin teðet geçtiðiyalaný þiþirilirken, biryandan da dünyanýnen büyük ikinciinþaat sektörüy a r a t ý l ý y o r d u .Dünyanýn en büyük225 inþaat firmasýsýralamasý içine 2012yýlý itibari ile 33 Türkfirmasý girdi(1).

AKP hükümetininbüyüme ve istikrarsloganý üzerine kuru-lu ekonomi politikasý,yabancý sermayeyeyüksek faiz

getirisiyle büyük fýrsat-lar yaratarak buradan gelecek sýcak paraylaekonomiyi canlý tutmak üzerine temellenmiþkenartan cari açýk bu politikanýn yumuþak karný duru-munda. Azalan büyüme rakamlarýna karþýlýkbüyüyen cari açýk AKP hükümetini zorlasa dabüyüme odaklý politikalarýna devam etmek tekseçeneði haline gelmiþ durumda.

Büyüme stratejisinin tam göbeðinde bulunan inþaatsektörü TOKÝ'nin baþbakanlýða doðrudan baðlan-masý ile birlikte yalnýzca toplu konut yapan deðil,kenti yeni rant alanlarý haline dönüþtüren bir

hüviyete dönüþtü. TOKÝ'nin zaten kamuya ait arazi-leri hiçbir masrafa girmeksizin sermayeye ihaleleryoluyla daðýtmasý da bu iþin bir yönü. Diðer yönüile TOKÝ, gecekondu mahalleleri ya da depremedayanýksýz yapýlarý yýkým kararýný içeren Afet RiskiAltýndaki Alanlarýn Dönüþtürülmesi Kanunu ve 2Bkanunu ile elde ettiði yeni arazileri de inþaat sek-

törünün emrine sunuyor. Görüldüðügibi TOKÝ'nin vasfý sadece kentleridönüþtürmek ve yeniden inþa etmekdeðil, sýfýrdan rant alaný yaratarak sek-töre devasa fýrsatlar yaratmak.

Altýndaki Alanlarýn DönüþtürülmesiKanunu ile beklenen büyük Ýstanbuldepremi için hazýrlýk yapýldýðý görün-tüsünün arkasýnda milyonlarca konu-tun deprem için riskli ilan edilmesi veyýkýlmasý çerçevesinde yeni konutlarýnsatýþýnýn önünün açýlmasý yatýyor.AKP hükümeti bu iþi o kadar pervasýz-ca yapýyor ki büyümesi zorunlu olan

inþaat sektörünün konutlarý satmasý içinadeta insanlara zor kullanýyor. Yasa ile hasarlý ya daçürük binalarýn bina sahiplerine yýktýrýp yenisiniinþaat þirketlerine yaptýrmanýn önünü açarken;onlarca dairenin birkaçý arsa sahibine verilecek vegeri kalanlarýn tamamý müteahhidin kasasýný doldu-racak. Binasýný yýkmayan maliklerin binalarý dadevlet tarafýndan yýkýlýrken tüm masraflarý maliklerödemek zorunda býrakýlýyor.

Kentsel dönüþüm projeleri de gecekondu mahal-lelerinin çok büyük bir kýsmýný gecekondu sahiple-rine hiçbir hak tanýmaksýzýn yýktýrmak ve yerinebüyük siteler inþa etmek amacýndadýr. Kentseldönüþüm projesinin bu kadar kararlý bir þekildeyürütülmesinin asýl sebebi ise yazýmýzýn en baþýndaanlattýðýmýz sürecin sonunda iki büyük fýrsatýn doð-muþ olmasý; birincisi o dönem þehrin dýþýnda kalmýþolan gecekondu alanlarýnýn þehirlerin büyümesi veþehir merkezlerinin sermayenin tüketim alanlarýnadönüþmesi sonucu çok deðerlenmesi. Ýstanbul'unbuna benzer pek çok örneði var. Sulukule,Dolapdere, Tarlabaþý gibi mahalle ve semtler artýkzenginlerin mahallelerine komþudur ve arsa deðer-leri inanýlmaz artmýþtýr. Önceden gecekondu sahip-leri ile müteahhitlerin anlaþmasý ile yýkým ve yapýmgerçekleþtirilirken artýk TOKÝ karar çýkartarak tümbölgeyi tek seferde yýkmak ve yeniden inþa etmekgörevini yerine getiriyor. Yoksul mahalle sakin-lerinin evlerinden sürülmesi ve barýnma sorunu ileyüzüstü býrakýlmasý kentsel dönüþümün gerçekyüzüdür. Ýkinci sebep ise Tarlabaþý örneðindeolduðu gibi Ýstanbul Taksim'e komþu bir mahalledeyoksul Romanlarýn, Kürtlerin ve Türklerin birarada

3355

MARKSÝST BAKIÞ

Kentseldönüþümprojeleri degecekondumahallelerininçok büyük birkýsmýnýgecekondusahiplerine hiçbir haktanýmaksýzýn yýktýrmak veyerine büyük siteler inþaetmek amacýndadýr. Kentseldönüþüm projesinin bukadar kararlý bir þekildeyürütülmesinin asýl sebebiise sürecin sonunda ikibüyük fýrsatýn doðmuþolmasý; birincisi o dönemþehrin dýþýnda kalmýþ olangecekondu alanlarýnýnþehirlerin büyümesi ve þehirmerkezlerinin sermayenintüketim alanlarýnadönüþmesi sonucu çok

deðerlenmesi.

Page 37: Marksist Bakis - 27. Sayı

yaþamasý, varoþun dokusunu Taksim'ingöbeðine sokmasýdýr. Taksim gibi lüks,eðlence ve elit bir tabaka ile anýlanmerkezin yoksullara bu kadar yakýnolmasý zengin kesimin elit yaþantýlarýnazeval getirdiði gibi, bu "aþaðý kültür"denizole olmak isteklerinin bir tezahürünügöstermektedir. Yoksullar, zengin semt-lerin yüksek deðerli arazilerinden bir birþehirlerin uzak noktalarýna sürülmektedir.Bunlar dýþýnda propagandasý yapýlan dahasaðlýklý ve güvenli konutlar yaratmakiddialarý da tamamen kandýrmacadýr.

Bu durumu sermayedarlar da inkâr etmi-yorlar. TÜGÝAD Ankara Baþkaný BarýþAydýn "… kentsel dönüþüm projeleriaslýnda çok büyük bir þans. Türkiye'yimodern görünüme kavuþturacaðý gibiafetlerden koruyacak, insanca yaþama fýr-satý sunacak kentsel dönüþüm ülkeyi þan-tiye alanýna çevirip çarkýn dönmesinisaðlayacak."(2) diyerek inþaat sektörünündevlet eliyle adýna resmen zor alým vesatým denebilecek sürece öncülük etmesigerekliliðini iþaret ediyor.

Prof. Dr. Ýlhan Tekeli'nin ifade ettiðiüzere;

"1960'lý yýllarda Türkiye planlýekonomiye girdiðinde, konut harcamalarýbir yatýrým konusu olarak ele alýnýyordu.Ülkenin kalkýnmasýnda kapital en önemlikýt faktör olarak görülüyordu. Türkiye dezaten düþük olan kapital birikimi içindeyatýrýmlarýný olabildiðince sanayiye ayýr-maya çalýþýyordu. Bu durumdaTürkiye'nin hýzlý sanayileþmesinin yoluþehirleþmeye ve konuta ayrýlan kapitalinen aza indirilmesi gerekiyordu.(…)Günümüzde ise konuta bir yatýrýmolmaktan çok tüketimi çoðaltýlarakekonomiyi canlandýrmakta yararlanýla-bilecek bir dayanýklý tüketim malý olarakyaklaþýlýyordu. Genellikle konutun 135farklý sektörle iliþkisi olduðu söylenerek,ekonominin krize düþtüðü dönemlerdeekonomiyi canlandýrmak için konut har-camalarýnýn artýrýlmasý teþvik edilmekte-dir."(3)

AKP Hükümeti ve Ýnþaat

Sektörü: Bir Büyüme Hikâyesi

Küresel sermaye için bir çekim merkezihaline gelmiþ olsa da Türkiye'de inþaatsektöründe Türkiyeli sermaye ilk sýrayý

alýyor. 1950- 1970 arasý sanayiye yatýrýmyapan birçok sermaye grubu AKP'niniþaret ettiði yoldanbüyümeyi tercih etti.Yapý ve inþaat sek-törüne yönelen bu þir-ketler GayrimenkulYatýrým Ortaklýðý(GYO) ya da müteah-hitlik þirketlerikurarak TOKÝ'ninbenzersiz fýrsatlarýn-dan faydalanmanýnpeþine düþtü.G Y O ' l a r , " g a y r i -menkullere, gayri-menkule dayalý pro-jelere ve gayrimenkule dayalý sermayepiyasasý araçlarýna yatýrým yapmaksuretiyle faaliyet gösteren özel bir portföyyönetim þirketi" olarak tanýnýyorlar vekonut yapmaktan ziyade bu iþin finans-man kýsmýný ellerinde tutuyorlar. Sayýlarý2012 Kasým itibariyle 24 olan GYO'larýndeðerleri de 14 milyar TL'yi buluyor.GYO aktiflerinin üçte biri ise tek baþýnaTOKÝ iþtiraki Emlak Konut'a ait. Ýkincien büyük GYO ise Torunlar GYO(Ankara'daki Ankamall AVM'nin veÝstanbul'daki milyonlarca dolarlýk yeniMall of Ýstanbul gibi yatýrýmlarýn sahibi).Listeye Kiler'in de dâhil olduðunugörürken hemen hemen bütün isimlerinAKP ile yakýn iliþkileri içinde olduðunusöylemek kimseyi þaþýrtmayacaktýr(4).

Bu þirketler ayrýca müteahhit firmalarý ilede iþ bölümü yapýyorlar. Dolayýsýylaortaklýk paylarý ile yerli ve yabancý ser-mayeden finansman saðlayan GYO'larAðaoðlu, GAP, Varyap gibi büyükmüteahhitlik firmalarýyla çalýþarak konutsektörünü tamamlýyorlar. Arsalarý, zatenArsa Ofisi de denetimine verilmiþ olanTOKÝ saðlýyor. Aðaoðlu gibi uzun yýl-lardýr geleneksel yollarla sektörde kalmýþmüteahhitlik þirketleri de þu sýralar altýnçaðýný yaþýyor. Zorlu, Doðuþ, Ýþ, Afken,Akmerkez, Alarko, TSKB, Eczacýbaþý,Nurol, Vakýf ise bu dönemde inþaat sek-töründe önde giden diðer þirketler.

AKP hükümeti önümüzdeki 20 yýlda 7milyon konut yapmayý yani yýlda 350 binkonut üretmeyi önüne hedef olarakkoydu. Ekonominin büyüme merkezini

3366

BBüüyyüümmee ssttrraattee--jjiissiinniinn ttaamm ggööbbeeððiinnddee

bbuulluunnaann iinnþþaaaatt sseekkttöörrüüTTOOKKÝÝ''nniinn bbaaþþbbaakkaannllýýððaaddooððrruuddaann bbaaððllaannmmaassýý iilleebbiirrlliikkttee yyaallnnýýzzccaa ttoopplluu

kkoonnuutt yyaappaann ddeeððiill,, kkeennttiiyyeennii rraanntt aallaannllaarrýý hhaalliinneeddöönnüüþþttüürreenn bbiirr hhüüvviiyyeettee

ddöönnüüþþttüü.. TTOOKKÝÝ''nniinnzzaatteenn kkaammuuyyaa aaiitt

aarraazziilleerrii hhiiççbbiirr mmaassrraaffaaggiirrmmeekkssiizziinn sseerrmmaayyeeyyeeiihhaalleelleerr yyoolluuyyllaa ddaaððýýtt--

mmaassýý ddaa bbuu iiþþiinn bbiirryyöönnüü.. DDiiððeerr yyöönnüü iillee

TTOOKKÝÝ,, ggeecceekkoonndduummaahhaalllleelleerrii yyaa ddaa ddeepprree--mmee ddaayyaannýýkkssýýzz yyaappýýllaarrýýyyýýkkýýmm kkaarraarrýýnnýý iiççeerreennAAffeett RRiisskkii AAllttýýnnddaakkii

AAllaannllaarrýýnn DDöönnüüþþ--ttüürrüüllmmeessii KKaannuunnuu vvee22BB kkaannuunnuu iillee eellddee

eettttiiððii yyeennii aarraazziilleerrii ddeeiinnþþaaaatt sseekkttöörrüünnüünneemmrriinnee ssuunnuuyyoorr..

MARKSÝST BAKIÞ

Page 38: Marksist Bakis - 27. Sayı

konut sektörüne odaklayan AKP hükümeti için devamlýyýkmak, yapmak, yapmak ve tekrar yapmak bu yüzdençok önemli. Çünkü ülkenin en büyük sermayedarlarýdevasa yatýrýmlarý ile ülke inþaat sermayesini dünyanýnen büyük ikinci sektörü konumuna getirdiyse artýk oyatýrýmlar geri çekilemez konuma gelmiþ demektir. AKPiçin çok önemli olan istikrar ve büyümeyi tuttur-mak ve 2023 hedeflerine odaklanmak oldukçaönemli. Dolayýsýyla inþaat sektörü ne pahasý-na olursa olsun üretmek zorunda. Aksi haldegiderek büyüyen cari açýk büyümenin dur-masý ile karþý konulamayacak bir güçolarak ülkeyi ciddi bir krize sokabilir.

Peki, sektör üretmeye devam etse debu taktik ne kadar devam edebilir?Ýnþaat sektörü AKP'nin hesaplarýnýkurtarýr mý?

Elbette bu kadar üretim varken buhesaplarýn tutmasý için tüketimgerekli. Tüketim ise tamamen içpazara yönelik. Yani üretilen bin-lerce konutun ülke içinden alýcýbulmasý þart. Ancak konut rakam-larý durumun pek iyiye gitmediði-ni gösteriyor. Tüketim rakamlarýile ruhsat-satýþ arasýndaki farkýngiderek arttýðýný gösteriyor:"…arz ile satýþ arasýndaki farkýn2010'da 559 bini, 2011'de 227 binibulduðunu görüyoruz. 2012'nin ilkyarýsýnda da ruhsat ile satýþlararasýnda 150 bin fark var.Yýlsonunda fark, 300 bine ulaþa-bilir. Elde, birikimli satýlýk konutstoku ile ilgili bir veri yok. Firmalarsaldýrganca reklamlara yükleniyorlar.Bu da bir sýkýþmýþlýðýn ifadesi."(5)

Ortalama alým gücü zaten oldukçadüþük olan ülkede bu noktada konutkredileri devreye sokulmaya çalýþýlsa daaçýk büyüdükçe tehlike de büyüyor demek-tir.

Bu veriler tek baþýna bir kriz göstergesi elbetteolamaz. Bunu söylemek için de çok erken; ancakþiþtikçe þiþen, yeni yatýrýmlar için de þimdilik cazibemerkezi haline gelmiþ olan inþaat sektörü için artýk ülkeekonomisinin tüm dengesini alt üst edebilecek bir güçoldu demek yanlýþ olmaz. Yapý malzemeleri üretimindeOrtadoðu ülkeleri içinde en üst sýrada bulunan inþaat sek-törü yapý, kredi ve yatýrým aðý ile devasa bir pazar veAKP hükümetinin geleceði bu pazarý ayakta tutup tutma-masýyla yakýndan iliþkili. Bu nedenle acýmasýz bir þekildekentsel dönüþüm uygulanmaya tam gaz devam ediliyor.

Ýstanbul'un birçok varoþu yerle bir edilmiþ durumda.Yoksul emekçilerin bu piyasa denklemleri içinde elbettehiçbir ehemmiyeti yok. Önemli olan sermayenin iktidarý,siyasi çýkarlar ve kar (bir not olarak belirtmekte faydavar: HES projeleri de bu atýlýmýn bir parçasý; hemsanayinin enerji ihtiyacýna cevap veriyor hem de doðanýn

bin bir güzelliðini katletme pahasýna çok büyük biryatýrým olan baraj inþaatlarýnda milyon dolarlarý

piyasaya kazandýrýyor).

Öte yandan AKP hükümeti bu süreci depolitik hegemonyasýný pekiþtirecek þe-kilde yönetmeye çalýþýyor. Tayyip, TOKÝtemel atma ve anahtar teslim törenle-rine bizzat kendisi katýlýyor. Hatta birilke imza atarak Ýstanbul'da yýkým-larýn bile canlý yayýnlarda törenleþti-rilmesi iþin siyasi düzeyde ne boyut-larda kullanýldýðýný gösterdi.

Ýnþaat Sektöründe

Ýnsanlarýn Güvenliði

Kimin Ellerinde?

Bu dönemin yýldýzý parlayan vebelki de gelmiþ geçmiþ engörmemiþ burjuvasý Ali Aðaoðlu.Kendisi babadan müteahhit. Birtelevizyon programýnda öncedendeniz kumundan, hurdacýdanaldýklarý demirlerden bina yaptýk-larýný ancak artýk akýllandýklarýnýsöylerken kentsel dönüþümlerindünyada emsali olmayan bir projeolduðunu, herkesin en iyi evlerdeoturmayý hak ettiðini söyleyerekpes dedirtiyor. Kendi yaptýðý kalite-siz binalardan insanlarý artýk kurtar-

mak isteyen Aðaoðlu bakýnýz buarzusunu nasýl dile getiriyor; "1998

depreminden önceki yapýlarýn %70'ikalitesiz, depreme dayanýklý deðil, otu-

rulmaz. Bu baðlamda; Ýstanbul'un%70'ini arsa olarak görüyorum!" Aðaoðlu,

beklenmekte olan büyük Ýstanbul depremi-nin halkta haklý olarak yarattýðý korkuyu her

fýrsatta fiþekleyerek konut satýþýný arttýrmayý birtaktik olarak edinmiþ durumda; böylece de karýný

katlamanýn peþinde. Kendisinin sahip olduðu arazilerintoplam deðeri 2 milyar dolarýn çok üstünde. Küresel malikrizin ilk yýlýnda ise 300 milyon dolarlýk araziyi doðru-dan satýn almýþtý(6). Hesaplarý AKP hükümetinin poli-tikalarýyla çok iyi uyuþan bu doymak bilmez ser-mayedarýn sermayesini daha da büyüteceðinden þüphe-miz yok.

Madalyonun bir diðer yüzünde de lüks konutlar var.

3377

MARKSÝST BAKIÞ

Ýnþaatsektörü AKP'nin

hesaplarýnýkurtarýr mý? Elbette

bu kadar üretim varkenbu hesaplarýn tutmasýiçin tüketim gerekli.

Tüketim ise tamamen içpazara yönelik. Yani

üretilen binlerce konutunülke içinden alýcý bulmasý

þart. Ancak konut rakamlarýdurumun pek iyiye

gitmediðini gösteriyor.Tüketim rakamlarý ileruhsat-satýþ arasýndakifarkýn giderek arttýðýný

gösteriyor. Ortalama alýmgücü zaten oldukça düþükolan ülkede bu noktadakonut kredileri devreye

sokulmaya çalýþýlsada açýk büyüdükçe

tehlike debüyüyordemektir.

Page 39: Marksist Bakis - 27. Sayı

Aðaoðlu gibi büyük yatýrýmlara imzasýný atanyatýrýmcýlarýn, yatýrýmlarýnýn ciddi bir kýsmýný ortave üst sýnýflara hitap eden lüks konutlara yaptýðýnýsöylemek gerek. Þehir merkezlerinden uzakta kuru-

lan uydu kentlerinsayýsýnýn her geçengün artmasýna paralelolarak bu konutlarasahip olmak için mil-yonlarca lira gereki-yor. Neredeyse hergazetede bu lüks villave sitelerin reklamlarývar. Akýllara bu kadarlüks konut kime satýla-cak; satýlmadýðýtakdirde yaratacaðýkrizin üstesinden nasýlgelinecek gibi sorulargeliyor.

Sonuç

Türkiye sermayesiartýk gecekondularatahammül edememek-te ve bu konutlarý dametalaþtýrarak bubüyük gecekonduülkesini betonarmeolarak yeniden inþaetmeyi istemektedir.AKP hükümeti TOKÝmarifetiyle neredeysebütün kamu binalarý vearsalarý sermayeninhizmetine maliyetsizsokmasý ile dünyaekonomisinin sonderece kýrýlgan olduðubu dönemde Türkiyesermaye sýnýfýna çokbüyük kar fýrsatlarýsunmaktadýr. Bu fýrsat-lar ile kendi iktidarýnýda saðlamlaþtýrmayaçalýþmaktadýr. Ancakkonut tüketiminintehlikeye giriyorolmasý nedeniyledünyada Çin'den sonraikinci olan Türkiyeinþaat sektörü, sektöre

yeni giren ve yatýrým yapan yerli-yabancý burjuvayýdara sokacaða benziyor. Türkiye ekonomisinin li-deri olan inþaat sektörünün krize girmesi binlerce

taþeron þirketin, finans kuruluþunun, yatýrýmcýnýn,müteahhitlik firmalarýnýn ve yapý malzemeleriüreticilerinin krize girmesi demek. Giderekbüyüyen cari açýðýn daha da tehlikeli hale gelmesidemek. AKP hükümeti bunu çok iyi bildiðindendurmaksýzýn duble yollar, HES'ler, hastaneler,okullar, konutlar ve köprüler inþa ettiriyor. Afetyasasý ile milyonlarca emekçinin evini yýkýlmasýzorunlu olarak ilan edip yýkým fa-turasýný bileonlara kesiyor, yenisi için faizsiz kredi vaat ediyor.

Marksistler elbette saðlýksýz, derme çatma evlerdeyaþamayý savunmazlar. Gecekondularýn ve çürükinþa edilen binalarýn insanca yaþamaktan çok uzak-ta koþullar sunduðu doðrudur. Ancak yukarýda uzunuzun anlattýðýmýz süreç de insanca yaþama projesideðil; sermayeyi ayakta tutma projesi. Kentseldönüþüm hiç þüphesiz gereklidir ancak AKPhükümetinin dönüþtürdüðü þey emekçilerin saðlýk-sýz barýnma koþullarý deðil, sermaye için karkapýlarýdýr.

Van depreminden sonra bile doðru düzgün tek birkonteynýr kent bile yaptýrmayan, depremzedelerinçadýrlardan hiçbir yer göstermeksizin çýkmalarýnýisteyen AKP hükümetinin niyeti yeni inþaat baron-larý yaratarak hem ulusal hem uluslararasý düzeydehedeflerini yerine getirmektir. Kentleri daha yaþa-nabilir bir hale sokmak deðil. Bunu yapabilecekolan da zaten ne bugün ne gelecekte sosyalistlerdenbaþkasý olamaz.

Ekin Akçay

1. 2012 yýlý Türkiye'nin En büyük ÝnþaatFrimalarý:http://www.aykutozdemir.com.tr/insaat/2012-yili-turkiyenin-en-buyuk-insaat-firmalari.htm

2. Patronlar Gözünü Kentsel Dönüþüme Çevirdi:http://www.hurriyetemlak.com/patronlar_gozunu_kentsel_donusume_cevirdi/emlak-yasam-sektor-den-haberler/2xu5Hcg6FaY=/vyxiVsSgpfM=

3.aktaran;Mustafa Sönmez,Krize Karþý Ýnþaat':Nereye Kadar ?(1):http://mustafasonmez.net/?p=2471

4. Mustafa Sönmez ,AKP Rejiminin ÝnþaatBaronlarý: http://mustafasonmez.net/?p=2520

5. Mustafa Sönmez, Ýnþaat Balonu Ne ZamanPatlar:http://mustafasonmez.net/?p=2524

6. Aðaoðlu'ndan Ýstanbul'a On Otel:http://www.ntvmsnbc.com/id/25031949

3388

MARKSÝST BAKIÞ

MMaarrkkssiissttlleerr eellbbeettttee ssaaððllýýkk--ssýýzz,, ddeerrmmee ççaattmmaa eevvlleerrddeeyyaaþþaammaayyýý ssaavvuunnmmaazzllaarr..GGeecceekkoonndduullaarrýýnn vvee ççüürrüükkiinnþþaa eeddiilleenn bbiinnaallaarrýýnn iinnssaannccaayyaaþþaammaakkttaann ççookk uuzzaakkttaakkooþþuullllaarr ssuunndduuððuu ddooððrruudduurr..AAnnccaakk yyuukkaarrýýddaa uuzzuunn uuzzuunnaannllaattttýýððýýmmýýzz ssüürreeçç ddee iinnssaannccaayyaaþþaammaa pprroojjeessii ddeeððiill;;sseerrmmaayyeeyyii aayyaakkttaa ttuuttmmaapprroojjeessii.. KKeennttsseell ddöönnüüþþüümm hhiiççþþüüpphheessiizz ggeerreekklliiddiirr aannccaakkAAKKPP hhüükküümmeettiinniinnddöönnüüþþttüürrddüüððüü þþeeyy eemmeekkççii--lleerriinn ssaaððllýýkkssýýzz bbaarrýýnnmmaakkooþþuullllaarrýý ddeeððiill,, sseerrmmaayyee iiççiinnkkaarr kkaappýýllaarrýýddýýrr.. VVaann ddeepprree--mmiinnddeenn ssoonnrraa bbiillee ddooððrruuddüüzzggüünn tteekk bbiirr kkoonntteeyynnýýrrkkeenntt bbiillee yyaappttýýrrmmaayyaann,,ddeepprreemmzzeeddeelleerriinn ççaaddýýrrllaarrddaannhhiiççbbiirr yyeerr ggöösstteerrmmeekkssiizziinnççýýkkmmaallaarrýýnnýý iisstteeyyeenn AAKKPPhhüükküümmeettiinniinn nniiyyeettii yyeenniiiinnþþaaaatt bbaarroonnllaarrýý yyaarraattaarraakkhheemm uulluussaall hheemm uulluussllaarraarraassýýddüüzzeeyyddee hheeddeefflleerriinnii yyeerriinneeggeettiirrmmeekkttiirr.. KKeennttlleerrii ddaahhaayyaaþþaannaabbiilliirr bbiirr hhaallee ssookkmmaakkddeeððiill.. BBuunnuu yyaappaabbiilleecceekk oollaannddaa zzaatteenn nnee bbuuggüünn nneeggeelleecceekkttee ssoossyyaalliissttlleerrddeennbbaaþþkkaassýý oollaammaazz..

Page 40: Marksist Bakis - 27. Sayı

3399

MARKSÝST BAKIÞ

1960'larda tüm dünyada yayýlan devrimci dalga,Türkiye'de de karþýlýðýný iþçi ve öðrenci hareket-leri çerçevesinde bulmuþtur. 1960'lý yýllarýn ikinciyarýsýndaki bu atýlýmý 12 Mart darbesi engelleye-

memiþ, sýnýf hareketinin canlýlýðý 1970'lerde tümTürkiye'yi etkisi altýna almýþtýr. Çoðu bu süreçiçinde ortaya çýkan birçok sol örgütün 1970'li yýl-lar boyunca on binlerce militaný olmuþtur. Ama neyazýk ki bu sol örgütlerin sýnýf mücadelesinidevrime taþýyacak ne programlarý ne de bunauygun örgütlenmeleri mevcuttu. Büyük sermaye,arkasýnda ABD, tetikçileri ülkücü faþistler ve hertürden yapýlanmasýyla burjuva devlet karþýsýndasosyalist sol, bunlarý alt edecek gerekli niteliklere

sahip deðildi. Sosyalist solda müthiþ bir týkan-manýn kendisini gösterdiði son birkaç yýlýn ardýn-dan 12 Eylül darbesi baðýra baðýra gelmiþ vedevrimci mücadele adýna korkunç bir yenilgi

yaþanmýþtýr. Egemen sýnýf, askeri diktatörlüðü,deyim yerindeyse, tereyaðýndan kýl çeker gibihayata geçirmiþtir. 12 Eylül ile Türkiye tarihiaçýsýndan tarihi bir kýrýlma yaþanmýþtýr. 12 Eylül darbesinin yaptýðý ilk þey, grevleriyasaklamak, iþçi hareketinin en azýndan yakýnve orta vadede politikleþmesinin önüne set çek-mek, iþçilerin bir sýnýf olarak kitlesel birmücadele örgütlemesini engellemekti. Bununyanýnda darbeyle birlikte iþçi sýnýfýnýn özellikle70'lerde kazandýðý birçok hak, burjuvazi tarafýn-dan gasp edilmiþti. Sýnýf mücadelesinin keskin-liði içerisinde, grevlerle sarsýlan Türkiye burju-va sýnýfý, 12 Eylül darbesinin baþarýsý karþýsýndarahat bir nefes almýþtýr. 12 Eylül darbesine karþýbir direniþ gösteremeyen Türkiye solu ise birdaha o güçlü konumunun yanýna yaklaþamadý.Bu yenilgi, ayný zamanda, iþçi sýnýfý ve diðeryoksul kesimlerin yenilgisiydi.

12 Eylül'ün demir yumruðu altýnda 1984 yýlýnakadar hiçbir grev olmamýþtýr. 1984 yýlýnda, yal-nýzca 4 grev olmuþ ve ardýndan 1986 yýlýna kadargrevler tamamen kesintiye uðramýþtýr(1). Bununanlamý, iþçi sýnýfýnýn neoliberal piyasa vahþetikarþýsýnda savunmasýz durumda olduðudur. Özel-likle 1980'li yýllar tüm dünyada ve Türkiye' deneoliberal politikalarýn reel hayatta somut bir þe-kilde karþýlýk bulduðu dönemlerdir. Dünya çapýn-da iþçi hareketinin belinin kýrýldýðý 1980'li yýllar,

Bu BaharÝþçi Baharý:

1989-91

Page 41: Marksist Bakis - 27. Sayı

ayný zamanda kapitalizmin fikirsel hegemonyasýnýn tavanyaptýðý yýllardý. Ýlk kez bir ABD baþkaný -Ronald Reagan-Ýngiliz Parlamentosuna hitap ediyor ve "Marksizm veLeninizmin çok yakýnda tarihin çöplüðüne terk edileceði-ni" ilan ediyordu(2). SSCB'nin çatýrdamasý 1980'lerin ikinci yarýsýnda açýkçahissediliyordu. Bu durum, sol hareket içinde de 'elvedaproleterya' söylemlerini yaygýnlaþtýrdý. Yaþanan yenilgiideolojik bir hesaplaþmayý beraberinde getiriyor, ama buhesaplaþmada dümen saða kýrýlýyordu. Stalinizmin karþýdevrimci pratik ve teorileri, Marksizme ve Leninizmemal ediliyordu. Postmodernizmin solu kucakladýðý birdönemin kapýsý aralanýyordu.Zaten, Stalin dönemi ile bir-likte, yalnýzca otoriter kalkýn-macý bir polis devletinedönüþen SSCB'nin de fiiliolarak çöküþü, kitlelernezdinde 'sosyalizmin' sorgu-lanmasýný beraberinde getir-miþti. SSCB'nin, Çin'in,Arnavutluk'un, Yugoslavyave diðerlerinin sosyalistrejimler olduðuna inanankitleler ve sol örgütlerdemoral çöküntüsü inanýlmazboyutlardaydý. Ýdeolojikhesaplaþmada dümen solakýrýlsaydý, Stalinizmineleþtirisi devrimci biçimdeverilseydi, 4.Enternasyonal'eulaþýlacak ve 20.yy doðrubiçimde anlaþýlacaktý ama butarz bir eleþtiri çok ama çokzayýf kaldý. Hem fiziksel, hem de ideolo-jik yenilgi, neo-liberalizminönünü açmaktaydý. Ancak,ABD'nin öncülük ettiði,Türkiye'de Özal'ýn,Ýngiltere'de Thatcher'in tem-silciliðini yaptýðý ekonomik politikalarý, zaman içerisindeemekçi kitlelerde tepkiselliði adým adým yükseltecektir.Yüksek enflasyon, tavan yapan yolsuzluklar, yaygýn iþ-sizlik, yoðun göç ve bunun etrafýnda çýð gibi büyüyenkent yoksulluðu Özal'ýn yýldýzýnýn yavaþ yavaþ sönmesiniberaberinde getirecektir. Bu süreç, bir yandan da ser-mayenin tekelleþme sürecidir. Türkiye'de Özal'ýn temsilettiði siyasal ve ekonomik yönelimler ABD çizgisindey-di. Darbe sonrasýnýn baþbakaný, neoliberalizmin yýlmazsavunucusu Özal, Dünya Bankasý'nda görev almýþ birisim olarak uluslararasý kapitalizmin gözde adamý konu-mundaydý. 1970'li yýllarda Sabancý Holding bünyesindegenel koordinatörlük yapmýþ, MSP'den milletvekili adayý

olmuþ ama kazanamamýþtý. Ýslami arka planý da 12 Eylülsonrasýnýn muhafazakarlaþtýrma projesi için Özal'a tamolarak uymaktaydý. 24 Ocak 1980'de ABD'nin adamýolarak Demirel hükümetinin koordinatörlüðüne getirilsede sýnýf hareketinin direniþi ile bunlarý hayata geçirmekmümkün deðildi. Gerekli ortamý darbe saðlayacaktý(3).1989 bahar eylemleri, esas olarak, 24 Ocak kararlarý veardýndan 12 Eylül darbesiyle iþçi hareketinin sendikalhaklarýnýn elinden alýnmasý sonrasýnda ortaya çýkmýþtýr.12 Eylül ile birlikte toplu sözleþmeler askýya alýnmýþ,grevler yasaklanmýþtý. Sendikalarýn herhangi bir sözhakký yoktu. Tüm ülkeleri yakýndan ilgilendirmeye

baþlayan sermayenin küreselserbest dolaþýmý olgusu,endüstri iliþkileri sistemini'yapýlandýrmaya' baþlamýþtý.Bu yapýlandýrma iseemekçilere, esnek çalýþmakoþullarýný, güvencesiz çalýþ-mayý beraberinde getirmiþ,ayný zamanda küresel reka-bete dayalý bu sistemde, reka-bet arttýkça maliyetlerdüþürülmeye çalýþýlmýþtýr.Elbette ki kapitalist sistemde,bunun en iyi yolu, iþçininemeðinin deðerinindüþürülmesidir. Zaten bubaðlamda, neo-liberalizmin,ekonomik ve beraberindegelen siyasal politikalarýnýnsendikacýlýðýn temel görev-lerine saldýrmaksýzýn hayatageçirilmesi düþünülemez.Yine ayný döneme bakýldýðýn-da, sendikal haklarýn tanýn-madýðý sistem olan taþeron-laþma hýz kazanmayabaþlamýþtýr. 82 anayasasýnda,sendikalarla ilgili son dereceayrýntýlý hükümlere yer ve-

rilmiþtir. Sendikalarýn, siyasi herhangi bir amaçgütmesinin önüne geçilmiþ, siyasi kurumlarla eylemortaklýðý dahi yasaklanmýþtýr. Egemen sýnýf, eylemleringideceði noktayý bildiðinden 'sendikalarýn sýnýfsal baskýaracý olamayacaðýný' dahi dillendirmiþtir. Ancak, dahaönemli bir nokta vardý ki; o da iþçilerin asýl kazanýmlarýnýelde ettiði, en güçlü silahlarý olan grev hakkýnýn yasaklan-masýydý.Toplu sözleþmelerin yapýlmasý, bir çok yönden imkansýzhale getirilirken, grev hakkýnýn yalnýzca 'çýkar grevi'olarak, yani yapýlan toplu sözleþmelerin ihlali olursa, kul-lanýlabileceði belirtiliyordu. Toplu iþ sözleþmelerinin de,fabrikada ayný iþ kolunda çalýþan kiþilerin sayýsýna getiri-

4400

MARKSÝST BAKIÞ

8899 BBaahhaarrýý''nnýýnn iillkk ssiinnyyaalllleerriinnii,, 1122 KKaassýýmm11998866''ddaa ggrreevvee ççýýkkaann NNEETTAAÞÞ ((NNoorrtthheerrnnEElleekkttrriikk MMaallzzeemmeelleerrii FFaabbrriikkaassýý)) iiþþççiilleerrii

vveerrddii.. ÝÝþþççiilleerriinn ttoopplluu ssöözzlleeþþmmeelleerriinniinniippttaalliiyyllee bbiirrlliikkttee,, üüçç bbiinnii ggeeççkkiinn iiþþççii,, 9933ggüünnllüükk ggrreevvee ççýýkkttýý.. GGrreevv bbüüyyüükk oorraannddaa

kkaazzaannýýmmllaa ssoonnuuççllaannýýnnccaa,, ddiiððeerr iiþþ kkoollllaarrýýnn--ddaakkii iiþþççiilleerree ddee uummuutt ttaaþþýýddýý.. KKaazzllýýççeeþþmmee''ddeeddeerrii ffaabbrriikkaallaarrýý iiþþççiilleerrii ggrreevv kkýýrrýýccýýllaarraa tteeppkkii

oollaarraakk bbiirr mmiittiinngg ddüüzzeennlleeddii,, ggrreevvlleerriinniinnssoonnuuccuu,, ttaalleepp eettttiikklleerrii hhaakkllaarrýýnn vveerriillmmeessii vvee

%%220000''üü ggeeççkkiinn zzaamm kkaazzaannýýmmýýyyllaa ssoonnuuçç--llaannddýý.. BBuu ssüürreeççttee,, DDeerrbbyy,, MMiiggrrooss,, ddeemmiirryyooll--llaarrýý iiþþççiilleerrii ggrreevviinniinn aarrddýýnnddaann,, ggrreevv ddaallggaassýýggiiddeerreekk bbüüyyüüyyeerreekk 11998899''llaarraa ggeelliinnddii.. MMaarrttaayyýýnnddaa yyaarrýýmm mmiillyyoonn kkaammuu iiþþççiissiinniinn ttoopplluu

ssöözzlleeþþmmeelleerrii ttýýkkaannddýýððýýnnddaa,, ÖÖzzaall ''lliibbeerraallkkuurraallllaarraa'' ssaaddýýkk kkaallmmaakk aaddýýnnaa,, zzaamm aarrttýýþþýýnnýývvee ççaallýýþþmmaa kkooþþuullllaarrýýnnddaa ggeerrççeekklleeþþmmeessii iissttee--nneenn rreeffoorrmmllaarrýý oonnaayyllaammaayyýýnnccaa,, bbuu kkeezz üüllkkee

ççaappýýnnddaa yyaayyggýýnnllaaþþaann eeyylleemmlleerr bbaaþþllaaddýý..

Page 42: Marksist Bakis - 27. Sayı

len baraj ile yapýldýðýný hesaba katarsak,çýkar grevlerinden söz etmek de gerçekçideðildi. Bunun yanýnda, asýl yankýuyandýrabilecek alanlarda (eðitim, saðlýk,ulaþým gibi) eylem yapýlmasý koþulsuz birþekilde yasaklanmýþtý(4).Ýþçi hareketini engellemek için, bir yan-dan iþçi önderleri tutuklanýyor, diðer yan-dan da Kenan Evren, iþçilerin ücretlerine%70 oranýnda zam yapýlacaðýný duyuru-yordu. Ancak bunlar iþçi sýnýfýný pasifizeetmeye yetecek vaatler deðildi, günbegüngelen zamlarla iþçi sýnýfý sarsýlýyor, diðeryandan kazanýlmýþ haklarýn önüne setçekildiðinin de farkýna varýyordu. 89Baharý'nýn ilk sinyallerini, 12 Kasým1986'da greve çýkan NETAÞ (NorthernElektrik Malzemeleri Fabrikasý) iþçileriverdi. Ýþçilerin toplu sözleþmelerininiptaliyle birlikte, üç bini geçkin iþçi, 93günlük greve çýktý. Grev büyük orandakazanýmla sonuçlanýnca, diðer iþ kollarýn-daki iþçilere de umut taþýdý.Kazlýçeþme'de deri fabrikalarý iþçilerigrev kýrýcýlara tepki olarak bir mitingdüzenledi, grevlerinin sonucu, talep ettik-leri haklarýn verilmesi ve %200'ü geçkinzam kazanýmýyla sonuçlandý. Bu süreçte,Derby, Migros, demiryollarý iþçilerigrevinin ardýndan, grev dalgasý giderekbüyüyerek 1989'lara gelindi. Mart ayýndayarým milyon kamu iþçisinin toplusözleþmeleri týkandýðýnda, Özal 'liberalkurallara' sadýk kalmak adýna, zam artýþýnýve çalýþma koþullarýnda gerçekleþmesiistenen reformlarý onaylamayýnca, bu kezülke çapýnda yaygýnlaþan eylemlerbaþladý. Bu süreçte TÜRK-ÝÞ pasif direniþilan ederek, iþçilere 'evlere dönün' çaðrýsýyapmaktan geri durmadý. Ýþçiler, birçokeylemde sendikal bürokrasinin önünegeçiyor, eylem istikametini radikal birþekilde deðiþtiriyor ve fabrikalarý önün-den geçerek diðer iþçileri de dýþarý çýk-maya davet ediyordu. Özellikle, Mart ayýsonundaki tersane direniþlerinde(Taþkýzak, Haliç ve Camialtý Tersaneleri),gerek atýlan sloganlar, gerek E-5 karayoluiþgali, polisle karþý karþýya geliþ vekomutlara uymadan birbirlerine kenetle-nen iþçilerin direniþe devam etmesiyleoldukça radikal bir tablo oluþmuþtu.Eylemler, teker teker farklý amaçlar içinörgütlenen eylemler olmaktan çýkýp iþcinayetlerine karþý, çalýþma koþullarýnýn

iyileþtirilmesine dair temel talepler içerenbir hale bürünüyordu(5).12 Nisan'da Cibali Sigara, MecidiyeköyLikör, Bomonti Bira, Paþabahçe Raký,TEKEL Genel Müdürlüðü, VergisizSatýþlar iþyerlerinden 15 binin üzerindeiþçi ayný saatlerde viziteye çýktý. CevizliTEKEL fabrikasýnda çalýþan 8 bin iþçiKartal SSK Hastanesine kadar 4 kilomet-re yürüdüler. 24 bin çelik iþçisi 3 ayboyunca her iþ günü yaptýklarý iþ yavaþlat-ma, vizite, yürüyüþ, sakal býrakma, yemekve servis boykotu eylemlerinin ardýndan 4Mayýs'ta greve gittiler. Yine Mayýs ayýnda1500 karayolu iþçisi, toplu boþanmadavasý, çocuklarýný satýlýða çýkarma gibidikkat çekici eylemlerle protestolarýnýsürdürdüler. Ayný zamanda askeridikimevlerinde çalýþan iþçiler de yolkesme eylemleriyle polisle defalarca karþýkarþýya geldiler. Yine, o dönemdekimücadele ile kurulan Sendika YürütmeKomisyonu ile bugünkü KESK'in temel-lerinin atýldýðýný söyleyebiliriz. Ýþçihareketinin daha da ileriye gideceðinibilen ve en baþta zamlarý kabul etmeyenÖzal, iþçilere %140 zam öneriyordu. 1989Bahar eylemlilikleri, birdenbire kesilenbir süreç olarak kalmadý. Zonguldakmaden iþçilerinin büyük yürüyüþünekadar yankýsýný sürdürdüðünü söylemekyanlýþ olmaz. 1990 yýlýnda, toplu iþsözleþmelerinde belirtilen maaþa itirazeden iþçiler, Genel Maden Ýþ'e hükümetlegörüþmesi için baský uyguluyorlardý.Ancak bu görüþmede, sendikanýnönerdiði rakama, hükümetten 'mümkündeðil' yanýtý geldiðinde, Genel Maden Ýþkurultayýnda, 30 Kasým'da greve çýkmakararý alýndý. Meseleye, maden ocak-larýnýn kapatýlma kararý sorunu da ekle-nince, grev daha kapsamlý hale getirildi vebölge halký greve davet edildi. 30Kasým'da baþlayan grevin ilerleyen gün-lerinde, katýlým sayýsý 100 bini buluyordu.Türk-Ýþ Genel Baþkaný Þevket Yýlmazortalarda görünmezken, Genel Maden ÝþBaþkaný Þemsi Denizer, greve iþçilerdentam destek alarak, sürecin savunucusuolarak baþlamýþtý. Grevin büyüdüðünügören Denizer, bu saatten sonra iþçilere'aralarýndaki provakatörlerin uzaklaþtýrýl-masý gerektiðini' söylüyor ve yürüyüþündurdurulmasýný talep ediyordu. Busüreçte, Türkiye gündemini Körfez krizi

4411

MARKSÝST BAKIÞ

11998899 yyýýllýýnnddaabbaaþþllaayyaann,, BBaahhaarr

EEyylleemmlliilliikklleerrii ssüürreecciinneesseennddiikkaallýý--sseennddiikkaassýýzz

11,,55 mmiillyyoonn iiþþççii kkaattýýllddýý..KKaammuu iiþþççiilleerrii,, ddiiððeerr

iiþþççiilleerrii ddee ppeeþþlleerriinnddeennssüürrüükklleemmiiþþ,, bbuu ssüürreeççttee

eeyylleemm hhaallkkaassýýnnýýggeenniiþþlleettmmiiþþlleerrddii..

BBaahhaarrEEyylleemmlliilliikklleerriinnddee

bbuulluunnmmuuþþ iiþþççiilleerriinn ddeeaannllaattýýllaarrýýnnaa ggöörree,,

iiþþççiilleerr sseennddiikkaannýýnn ggrreevvkkýýrrýýccýý,, eeyylleemmlliilliikklleerriinnöönnüünnee ggeeççeenn rroolllleerriinnii

aannllaaddýýkkllaarrýýnnddaann,,kkeennddii aarraallaarrýýnnddaa

kkoommiitteelleerrii kkuurraarraakk vveettaabbaann bbaassýýnnccýýyyllaa

sseennddiikkaayyýý hhaarreekkeetteeggeeççmmeekk zzoorruunnddaa

bbýýrraakkaarraakk uuyygguullaammaayyaaggeeççiirriiyyoorrllaarr,,

sseennddiikkaannýýnn ggeerrii ddöönnüünnddeeddiiððii nnookkttaaddaa öönnccee--ddeenn kkeennddii aallddýýkkllaarrýýkkaarraarrllaarrýý uuyygguulluuyyoorr,,bbiirr aannllaammddaa sseennddiikkaaiiççiinnddeekkii bbüürrookkrraattiikk

iilliiþþkkiilleerrii eezziippggeeççiiyyoorrllaarrddýý..

Page 43: Marksist Bakis - 27. Sayı

iþgal ediyordu ve olasý bir savaþ nedeniile grevin ertelenmesi tartýþýlýyordu.Ýlerleyen dönemlerde, 4 Ocak'ta genelgrevi kararýna kadar giden iradeyekarþý, Bakanlar Kurulu defalarca tehditmesajlarý yolluyordu. Nitekim, yürüyüþbüyük bir kitlesellikle, her türlü barika-ta ve tehdite raðmen baþladý veMengen'e kadar geçilen illerdeki iþçi-lerle yapýlan dayanýþmayla büyüdü.Mengen'de ise, sendika bürokrasisi(Þemsi Denizer aracýlýðýyla) artýk, açýkaçýk iþçilere 'geri dönün' çaðrýsý yap-maktaydý. Ýþçilerden, en atýlganlarý, enönde savaþanlarý gözaltýna alýndý. Ýþçil-er, provakatif eylem yapmamak için(!)herhangi bir tepki vermedi. ÞemsiDenizer'in çeþitli görüþmeleri sonunda,eylem hýzlýca bitirildi ve iþçilerZonguldak'a apar topar geri gönderildi.Madenciler ve Zonguldak halký üzüleüzüle evlerine döndüler ama daha biryýl geçmeden en aðýr fatura iþçilerekesildi. Tam 213 iþçi 3 Mart 1992'dekigrizu patlamasýnda can verecekti. 16 Ocak'a gelindiðinde, ABD ile Irakarasýnda, Körfez savaþý baþlamýþtý vehükümet, 25 Ocak'ta 'milli güvenlik'nedeniyle tüm grevleri 2 ay ertelediðiniduyurdu. Böylece, farklý iþ kollarýndabirçok iþçiyi kapsayan grevler fiiliolarak bitirilmiþti(6). Bu, 89 Baharý'nýnbittiðini iþaret ediyordu.Sonuç itibariyle, 1989 yýlýnda baþlayan,Bahar Eylemlilikleri sürecinesendikalý- sendikasýz 1,5 milyon iþçikatýldý. Kamu iþçileri, diðer iþçileri depeþlerinden sürüklemiþ, bu süreçteeylem halkasýný geniþletmiþlerdi. BaharEylemliliklerinde bulunmuþ iþçilerin deanlatýlarýna göre, iþçiler sendikanýngrev kýrýcý, eylemliliklerin önüne geçenrollerini anladýklarýndan, kendiaralarýnda komiteleri kurarak ve tabanbasýncýyla sendikayý harekete geçmekzorunda býrakarak uygulamaya geçiri-yorlar, sendikanýn geri dönün dediðinoktada önceden kendi aldýklarý karar-larý uyguluyor, bir anlamda sendikaiçindeki bürokratik iliþkileri ezip geçi-yorlardý. Dikkat edilmesi gereken birbaþka nokta da iþçilerin dillendirdiðizam taleplerinin kapitalizme yönelenbir tür tehdit olduðudur, ne de olsa ka-

pitalizm kar maksimizasyonunadayanan bir sistemdir. Ayrýca iþçilerinher kazanýmý, geri kalan iþçilere örnekyaratarak noeliberal projeyi hükümsüzkýlma potansiyeline sahiptir. Bu neden-le, ücret artýþýna, çalýþma koþullarýnýniyileþtirilmesine vs. yönelik bir talep,ekonomik olduðu kadar politiktir de.Tarih sahnesinde defalarcakarþýlaþtýðýmýz gibi, 1989 BaharEylemliliklerinde de, iþçilerinekonomik taleplerle yola çýktýðýnýgörüyoruz. Ancak, ekonomik taleplerlebaþlayan mücadele, bir süre sonra poli-tik taleplerin de duyulduðu birhareketlenmeye dönüþüyor. Örneðin 89Baharý'nýn Özal'ýn iþini bitirdiðini,böylelikle de kapitalistlerin politikyaþamdaki hegemonik durumunun,burjuva partilerin çok parçalýlýðý ne-ticesinde daðýldýðýný söyleyebiliriz.1989 Mart'ýndaki yerel seçimlerdeÖzal'ýn ANAP'ýnýn oylarý %35'lerden%21'e düþmüþ, 1991'deki genel seçim-lerde de ANAP iktidardan düþmüþtür. Ayný zamanda, önünde baþka birseçenek bulunmayan iþçi sýnýfýnýn, solve yoksuldan yana bir retorik kullananSHP'ye yöneldiðine de tanýklýk edi-yoruz. Kürt hareketinin temsilcileri,sendika liderleri, sosyalist olduðunuiddia eden birçok kiþi SHP listelerindenmeclise girdiler. Özgürlük, demokrasi,insan haklarýnýn koruyuculuðunuyapacaðýný söyleyen ve sosyal refahvaat eden SHP, DYP ile kurduðu koa-lisyon sürecinde gerçekte neo-liberalizme sadýk kalarak emekçi kitle-lerde büyük bir hayal kýrýklýðý yarattý.SHP'nin iþçinin, emekçinin,sömürülenin, yoksulun dostu olmadýðýkýsa bir süre içinde anlaþýldý ancakSHP'nin solundaki parti ve örgütlerde12 Eylül sonrasý içerisine düþtüklerimarjinallikten çýkamamýþlardý. Burjuvadevletin baskýsý bir yana bu örgütlen-melerin yeni sorunlar karþýsýnda dadonanýmlý olmadýklarýný görüyoruz. 1990'larýn baþýnda örgütlü iþçi hareketigeri çekilmiþti. SHP'nin ne sosyaladaletin ne de özgürlüklerinsavunucusu olamayacaðý açýða çýk-mýþtý. Sosyalist solun ise bu boþluðudoldurmasý mümkün deðildi. Neticede

4422

Ýþçilerin herkazanýmý, geri kalan

iþçilere örnek yarataraknoeliberal projeyi

hükümsüz kýlma potan-siyeline sahiptir. Bu

nedenle, ücret artýþýna,çalýþma koþullarýnýniyileþtirilmesine vs.yönelik bir talep,

ekonomik olduðu kadarpolitiktir de. Tarih

sahnesinde defalarcakarþýlaþtýðýmýz gibi,

1989 BaharEylemliliklerinde de,iþçilerin ekonomik

taleplerle yola çýktýðýnýgörüyoruz. Ancak,

ekonomik taleplerlebaþlayan mücadele, birsüre sonra politik talep-lerin de duyulduðu bir

hareketlenmeyedönüþüyor. Örneðin

89 Baharý'nýn Özal'ýniþini bitirdiðini, böyle-likle de kapitalistlerin

politik yaþamdakihegemonik durumunun,

burjuva partilerin çokparçalýlýðý neticesindedaðýldýðýný söyleyebili-riz. 1989 Mart'ýndaki

yerel seçimlerde Özal'ýnANAP'ýnýn oylarý

%35'lerden %21'edüþmüþ, 1991'dekigenel seçimlerde deANAP iktidardan

düþmüþtür.

MARKSÝST BAKIÞ

Page 44: Marksist Bakis - 27. Sayı

neoliberal azgýn saldýrýlar karþýsýnda giderekbüyüyen kent yoksullarý, yüzlerini sol jargonu Ýsla-mi söylemle birleþtiren Ýslamcý Erbakan'a dönüyor-lardý. Bu yükseliþ, sýnýf hareketi ve solun hiçbir þeykazanamayacaðý laik-antilaik bölünmesiniberaberinde getirecekti. Kürt hareketinin PKKönderliðinde gerçekleþirdiði büyük atýlým, burjuvadevleti topyekün bir saldýrýya sevk etmiþ ve 1990'lýyýllarýn büyük kýsmý düþük yoðunluklu bir iç savaþve yoðun katliam ve iþkencelerle geçmiþti(7).1989 Baharý sonrasýnda, TÜRK-ÝÞ yönetiminde çokönemli kadro deðiþiklikleri meydana geldi. 900'eyakýn sendikacý, tabanýn basýncýna dayanamadý,yerlerini genellikle daha muhalif sendikacýlarabýraktýlar. Daha önce de söz ettiðimiz gibi, bumuhalif sendikacýlarýn da sendikal bürokrasiiçerisinde, gideceði nokta sýnýrlýydý. Yine, Türk-Ýþ,1990'dan itibaren 1Mayýs'ý kutlamakararý alacaktý. 12 Eylül karan-lýðýný daðýtan 89Baharý, iþçi sýnýfýeylemleri açýsýn-dan, greve çýkan

iþçi sayýsý ya dagrevde kaybedilengün sayýsý gibisayýsal verileranlamýnda, rekor-larý ifade eder.Ancak belirtmekgerekir ki iþçisýnýfýnýn bu eylem-sel süreci politikradikallik anlamýn-da 12 Eylülöncesinin çok

gerisindedir. Sola doðru kayma yaþansa da bukayýþtan esas olarak SHP yararlanmýþtýr. 12 Eylülsonrasýnda gerek örgütsel gerek ideolojik bir dizibüyük problemle karþý karþýya olan sol hareketinörgütlü iþçi hareketine nüfuz etmesi pek mümkün

olmadý. Ýþçi hareketine soldan tesir edecek anlamlýmüdahalelerde bulunan devrimci güçlerin varolmayýþý 89 Baharý'nýn 1991'den sonra sönümlen-mesinin birinci nedeni oldu. Bu sönümleniþ bir yan-dan da neoliberalizmin belkemiði olanözelleþtirmelerin önünün açýlmasýna izin verdi.Böylelikle 89 Baharý'nýn motor gücü olan kamusektöründe çalýþan iþçiler ve tabi ki örgütleri büyükoranda tasfiye edildiler. Ýlerleyen yýllarda sendikalarküçüldükçe küçüldü ve bürokratik kabuða dönüþtü.Bunun yerini taþeronlaþtýrma, esnek ve güvencesizçalýþtýrma aldý. Sonlarýna gelinse de bu süreç devametmektedir. Neticede 89 Baharý örgütlü iþçi sýnýfýadýna önemli kazanýmlar anlamýna gelmiþse de bukazanýmlar zaman içerisinde adým adým biti-rilmiþtir. Örneðin TEKEL iþçileri 89 Baharýsayesinde büyük ekonomik kazanýmlar elde

etmiþlerdi, ama TEKEL'inözelleþtirilmesinin ardýndan4-C çalýþma statüsünü ka-bule zorlandýlar. Büyükkavgalar vererek Türkiyesýnýf mücadelesinin sondönemdeki en parlakdireniþini sergileseler deyenilmekten kurtula-madýlar. 1989 Bahar eylemlilik-lerinde iþçiler 'hükümet isti-fa', 'iþçiler birleþin, iktidarayerleþin', 'genel grev geneldireniþ' sloganlarýnýatarken; mücadeleyi 12Eylül'ün hesabýný sormayayöneltmek, ekonomik talep-lerin darlýðýndan çýkmayý

bir politika olarak benimsemek açýsýndan devrimciöncünün oynamasý gereken en önemli rollerdenbiriydi. Grevlerin genelleþtirilmesi, ülke çapýndayaygýnlaþtýrýlmasý ve süresizleþtirilmesi, yinedevrime giden yolu örmek için konulacak en iyieylem planlarýndan biridir. Ýþçi önderleri ile devrim-ci partinin baðlantýsýnýn saðlanmasý ve komitelerinoluþturulmasý, üretimin durdurulmasý veörgütlenebilmesi için atýlacak adýmlardandýr. Dahaönce de söz ettiðimiz gibi, Türkiye solunun çeþitlieksikliklerinden, yalpalamalarýndan, kitle hareketiile baðlantý kuramamalarýndan kaynaklý olarak, 12Eylül Darbesi'nin de getirdiði ortam dolayýsýyla,1989 Ýþçi Baharý eylemlilikleri önderliksizkalmýþtýr. Tarihte önderliksiz kalan bir çokhareketin, devrim noktasýna geldiði durumlardadahi, kaybedildiðine tanýklýk ettik þimdiye kadar.1989 iþçi hareketi de kendiliðinden bir hareket

4433

MARKSÝST BAKIÞ

1122 EEyyllüüll kkaarraannllýýððýýnnýýddaaððýýttaann 8899 BBaahhaarrýý,,iiþþççii ssýýnnýýffýý eeyylleemmlleerriiaaççýýssýýnnddaann,, ggrreevveeççýýkkaann iiþþççii ssaayyýýssýý yyaaddaa ggrreevvddee kkaayybbeeddiilleennggüünn ssaayyýýssýý ggiibbii ssaayyýýssaallvveerriilleerr aannllaammýýnnddaa,,rreekkoorrllaarrýý iiffaaddee eeddeerr.. AAnnccaakkbbeelliirrttmmeekk ggeerreekkiirr kkii iiþþççiissýýnnýýffýýnnýýnn bbuu eeyylleemmsseell ssüürreecciippoolliittiikk rraaddiikkaalllliikk aannllaammýýnnddaa1122 EEyyllüüll öönncceessiinniinn ççookkggeerriissiinnddeeddiirr.. SSoollaa ddooððrruukkaayymmaa yyaaþþaannssaa ddaa bbuukkaayyýýþþttaann eessaass oollaarraakk SSHHPPyyaarraarrllaannmmýýþþttýýrr..

Page 45: Marksist Bakis - 27. Sayı

olarak, kendi misyonunun karþýlýðýný, birçokhakký, iþçi sýnýfýnýn týrnaklarýyla kazýyarak almasýsonucuyla fazlasýyla yerine getirmiþtir.Sendikacýlar deðiþse dahi, sendikacýlýðýn belirlisýnýrlarý vardýr ve sol sendikacýlar bu sýnýrlara

vardýklarý noktada, hareketiileriye itmeye yönelik deðil,geriye çekmeye yönelikhamlelerde bulunmuþlardýr.1989 iþçi hareketinin geriyeçekilmesi, ayný zamandaTürkiye'de neo-liberal poli-tikalarýn kolaylýkla uygula-maya sokulabileceði birzemin yaratmýþtýr.K a p i t a l i s t l e r ,özelleþtirmelere hýzkazandýrmýþ, sermayesýnýfýnýn politikalarýnýemekçilere dayatmýþ ve busayede kesin bir zafere imzaatmýþlardýr. Geçmiþteyapýlan hatalarýn, ideolojikve eylemlilikler açýsýndaneleþtirisini verebilmek;gerek Türkiye, gerek dünyadevrimleri tarihini tarihselmateryalizm ýþýðýnda tekraryorumlamak, bugün sosya-lizm davasýný savunan herörgütün boynunun borcu olarakkalacaktýr.

Dilan Baycan

Kaynakça:(1) Seyfettinoðlu,Ümit. Mert, Mehmet. Duman,Damla. Türkiye'de Grevler ve Ýþsizlik. AkdenizÜniversitesi.(2) http://www.gunceltarih.org/2011/10/modern-zamanlarn-uc-atls-reagan.html.(3) Bilen, Mahmut. Es, Muharrem. Gelir DaðýlýmýSorunu ve Çözümünde Yeni Arayýþlar. Yönetimve Siyasette Etik Sempozyumu, 1998, Adapazarý.(4) Özerkmen, Necmettin. 'Geçmiþten GünümüzeTürkiye'de Anayasa ve Yasalarda SendikalHaklarýn Düzenlenmesi ve Getirilen Kýsýtlamalar'

A.Ü. DTCF dergisi. 2003.(5) 'Hatýrla! 1989 BaharEylemleri' belgeseli.(6) Sevkuthan, N.Karakaþ. Eylem Günlüðü-Zonguldak Maden Grevive Yürüyüþü. MetisYayýnlarý. 1992.(7) Mutlu, Yüksel.'Türkiye Ýþçi Sýnýfý veKürtler'. dersimpost.com

4444

MARKSÝST BAKIÞ

1989 iþçihareketi dekendiliðindenbir hareketolarak, kendi

misyonunun karþýlýðýný,birçok hakký, iþçi sýnýfýnýntýrnaklarýyla kazýyarakalmasý sonucuyla fazlasýylayerine getirmiþtir.Sendikacýlar deðiþse dahi,sendikacýlýðýn belirlisýnýrlarý vardýr ve solsendikacýlar bu sýnýrlaravardýklarý noktada, hareketiileriye itmeye yönelik deðil,geriye çekmeye yönelikhamlelerde bulunmuþlardýr.1989 iþçi hareketinin geriyeçekilmesi, ayný zamandaTürkiye'de neoliberalpolitikalarýn kolaylýklauygulamaya sokulabileceði

bir zemin yaratmýþtýr.

Page 46: Marksist Bakis - 27. Sayı

Açlýk Grevleri Sona Erdi!Kürt Halkýna

Saldýrýlar Durmuyor!