ktsa siiren saltanat*...elli dort y mda, ince, yakt tkl1, bildigi kadanyla da saghkl1 bir adamdt....
TRANSCRIPT
*
John Steinbeck Ktsa Siiren
Saltanat*
Turkc;esi: Belkts Di�budak
*seL
KISA SUREN SALTANAT*
}OHN STEINBECK, babas1 Prusya, annesi ise irlanda gi:i .. meni rrgat bir ailenin ._ocugu olarak, 1902 yilmda California'run Salinas kentinde dogdu. �ocukluk ve ilk gen'<lik yillan boyunca okul di�mdaki zamaruru Salinas Vadisi'ndeki ._iftliklerde ._ah�?arak ge'<irdi. Eserlerinin '<ogunda da mekan olarak buray1 se .. ti. Erken ya�larda yazar olmaya karar veren Steinbeck, 1919'da girdigi Stanford Universitesi'nde yalruzca yazarhgma katkis1 olacagrm dii�iindiigii derslere kabld1. Ogrenimini siirdiirdiigii alh yll boyunca tezgahtarhk, 1rgathk, rnarangozluk, laboranthk, boyaCihk, kapicillk gibi pek ._ok i�te '<all�tl. Steinbeck'in ilk rornanlanndan ba�layarak ernek .. ilerin ya�am ko�ullarrm ve ili�kilerini ba�anyla yansitabilmesinde bu ya�am deneyirni etkili oldu. Universiteyi buaktiktan sonra New York' a giderek gazetecilik yapmayt denedi ancak yazllannm biiyiik k.isrnrm yaymlatmap ba�aramayarak Califomia'ya di:indii. ilk romaru Altm Kupa (1929) fazla ilgi gi:irmedi. Yazarhk yetenegi 1935 JI!mda Yukarz Mahalle'nin yaymlanrnas1nm ardmdan dikkat '<ekti. Bu eserini her biri hirer klasik sayilan Bitmeyen I<tlvga (1936), Fareler ve jnsanlar (1937) ve Pulitzer Odiilii kazanan Gazap Uziimleri (1939) takip etti. Kitaplannda i�'<i srmfmm giindelik ili�kilerini, ya�am ko�ullanru ve miicadelelerini, di:inerninin ve '<agrrmzm en temel toplurnsal rneselelerini tiim insani ayrmblanyla resrnetti. Sardalye Sokagz, Cennetin Dogusu, Al Midilli ve daha pek ._ok ba�yaptt veren yazar 1962 y1lmda edebiyata katkilarmdan dolay1 Nobel Edebiyat Odiilii ile onurlandmld1. Eserleri edebi degerleri kadar giincellikleriyle de i:ivgii alan ve bir .. ogu sinernaya da uyarlanan Steinbeck, 1968 yllmda i:ildii.
*sEL YAYINCILIK I ROMAN
*SEL YAYINCILIK Piyerloti Cad. I I I 3 <;emberlita� - istanbul Tel. (0212) 516 96 85
http://www.selyayincilik.com E-mail: [email protected]
SATIS - DAGITIM: <;atalc;:e�me Sokak, No: 19, Giri� Kat Cagaloglu - istanbul E-mail: [email protected] Tel. (0212) 522 96 72 Faks: (0212) 516 97 26
*SEL YAYINCILIK: 692
ISBN 978-975-570-711-2
KISA SUREN SALTANAT John Steinbeck Roman
Tiirk�t Beli<Js Di�budak
Ozgiin Adr. The Short Reign of Pippin IV
©John Steinbeck, 1957
© Mclntosh & Otis ve AnatoliaUt Telif Haklan Ajans1 aracli1�a Sel Yaymcli1k, 2015
Gene/ Y aym Yonetmeni: irfan Sanc1 Editor: Ban� Cezar Kapok tDsanm ve teknik hOZJrltk: Giilay Tun�
8irind Baskr. �ubat 20 I 5
ikind Basi<J: Eyliil 20 16
Bask1 ve Cilt: Yaylac1k Matbaas1 Fatih Sanayi Sitesi, 121197-203
Topkap1-istanbul, 567 80 03
Sertifika No: I 193 I
John Stein beck
Ktsa Siiren Saltanat
Tiirk�esi: Belk1s Di�budak
Roman
Ktz karde�im Esther' e ...
* .. * * ... �"";,. * ** 8 * *':""' .. * * * *
* * jf *
* * *" .... -':If � */�::_
"' * =*'
Paris'te Marigny Caddesi'nin bir numarah evi kocaman, dort ko�e, koyu renk, saygm goriintimlti bir evdir. Bu ev Marigny'nin Gabriel Caddesi'yle birle�tigi ko�ede, Champs Elysees' den klsa bir blok ilerde, Fransa Cumhurba�karu'run oturdugu Elysee Saray1'run da tarn kar�I kaldmmmda bulunmaktadu. Evin, tizeri cam <;ardakh bir de avlusu vard1r. Bu avlunun obtir ucunda, bir zamanlar ahularm, arabaCI odalarmm bulundugu ince uzun bir bina daha goze <;arpar. Bu binanm alt katmda ah1rlar eski zarif halleri, oymah mermer yalaklan ve oluklanyla hala durmaktadir, ama tistteki ti<; kat, sevimli, i<; a<;ICI bir ev haline getirilmi�tir. Paris'in gobeginde �irin bir yuva. Bu evin ikinci kahndan a<;Ilan
7
geni�, camh kapdardan, avlunun iki binayt birbirine baglayan camstz terasma r;Ikdabilmektedir.
Bir numarah evin, yarundaki ahmyla birlikte, St. John �ovalyeleri'nin Paris karargalu olarak yapt!nu� oldugu soylenirse de, bugiin orada oturan mal sahibi soylu bir Franstz ailesidir. Ahm, avlunun kullarum hakkmt ve binalan birbirine baglayan terasrn da yansllli, birka� yt!dan beri Bay Pippin Amulf Heristal'le ailesine kiralamt� bulunmaktadtrlar. Bay Pippin' in ailesi, kans1 Marie ile klzt Clotilde'den olu�maktadtr. Bay Heristal ahtr binastru kiraladlktan klsa bir sure sonra soylu ev sahibini ziyaret ederek aradaki terasm kendine dii�en yan tarafma yirmi be� santimlik aynah teleskopunun standtru kurmak i�in izin istemi�ti. izin verildikten sonra, Bay Heristal kirastru hep vaktinde odediginden, iki aile arasmdaki ili�ki, avluda kar�da�hklan zaman reslrii bir;imde selamla�malanyla strurlanmt�h. Avlu sokaktan yiiksek demir parmakltklarla aynhyordu. Heristal'le ev sahibinin ortak bir de kaptast vardt. Her zaman astk surath gezen bu ta�rah, on yt!dtr Paris'te oturdugu halde hala burayt benimsemeyi reddediyordu. Bay Heristal'in goksel hobisi hep geceleri ve sessizlik i�inde yiiriitiildiigiinden ev sahibinin pek bir �ikayeti yoktu. Ama astronomi tutkusunu, giirtiltiisii yok diye, diger hobilerden daha yiizeysel bir tutku sanmak hata olur.
Bay Heristal'in geliri bir Franstz ir;in, benzer tiirdeki gelirler arasmda en kusursuzlanndan saythrdt. Loire Vadisi'nde, Auxerre yaklnlannda, doguya bakan yamar;lardaki baglardan gelen bir gelirdi. Asmalar sabah giine�inin yararlanru ahyor, ogleden sonra giine�inin zehrinden korunmu� oluyorlardt. Bu avantajlar, ora topragtrun bereketi ve son derece uygun tststyla birle�ince, ortaya bahar r;ir;ekleri gibi kokan bir �arap r;tklyordu. Bu �arap gerr;i ta�trup nakledilmeye pek iyi dayanmtyordu, ama buna da gerek yoktu, r;iinkii merakldan onu tatmak ir;in kalklp ta oralara kadar giden tiplerdi. Arazi kiir;iik olmakla birlikte bir zamanlar dev bir servet saydan geni� doniimlerin en iyi parr;astydt. Ostelik orayt ekip bir;en kiracdann i�lerindeki tecriibe ve ustahklan arhk
B
sihir diizeyine ul�nu�h. KiralariiU da ku�aktan ku�aga, diizenli olarak odeyen insanlard1. Bay Heristal'in geliri pek alum �alum bir �ey olmamakla birlikte en azmdan diizenliydi. Ona Marigny Caddesi bir numararun ah1rmda rahat bir hayat siirmek, se\me tiyatro, konser ve balelere gitmek, saygm bir kuliibe ve ii� de bilimsel demege iiye olmak, ihtiya\ duydugu kitaplan sahn almak, Paris'in Sekizinci Mahallesi iizerindeki inarulmaz gokyiiziinii saygm bir amatOriin meraktyla gozlemek gibi olanaklar taruyordu.
Aslmda Bay Heristal' e en \Ok sevecegi hayah se\me hakkt tarunnu� olsa, 19 .... $ubah'nda siirmekte oldugu bu hayah, pek fazla degi�iklik yapmaks1zm, oldugu gibi tarif ederdi herhalde. Elli dort y�mda, ince, yakt�tkl1, bildigi kadanyla da saghkl1 bir adamdt. Yani demek istedigim, saghgt o kadar iyiydi ki, kendisi bu konunun farkmda bile degildi.
Kans1 Marie iyi bir kadm, iyi bir ev idarecisiydi. Kendi niifuz alarum bilir, hep o alarun i\inde kahrd1. Etine dolgun, ho� bir goriiniimii vardt. $artlar degi�ik olsa, kii�k ama kaliteli restoranlardan birinin ban arkasma pek yakt�1rd1. Kendi s1rufmdan nice Frans1z kad1ru gibi ziyankarhktan ve inan\s1zhktan nefret eder, hele de bu ikincisini, yararh semavi malzemenin israft olarak goriirdii. Kocasma kar�1, onu anlamaya \ah�maks1zm hayranhk duyardt. Aralanndaki dostluk, ihtirash a�klarm insarun huzurunu bozdugu evliliklerde pek rastlanmayan bir dostluktu. Ona gore kendisine dii�en gorev, kocas1 ve ktz1 i\in iyi, temiz, ekonomik bir yuva yaratmak, kendi karacigerinin elinden geldigi kadar suyuna gitmek, cennette kendisine �arth olarak aynlm1� miilkiin de manevi taksitlerini odemekti. Bu faaliyetler onun biitiin vaktini ahyordu. Duygusal ta�ktnhklanru, aras1ra A�\1 Rose'la ettigi kavgalar, bir de �arap\1 ve bakkalla yaphg1 o sonu gelmez sava�lar emip yak ediyordu. $arap\1yla bakkal hilekar domuzlardt. Hele ydm baz1 mevsimlerinde, "bunak develer" bile olabiliyorlardt. Madamm en yaktn arkada�1 ve belki de tek s1rda�1, Rahibe Hyacinthe idi. S1ras1 gelince ondan epey soz edecegiz.
9
Bay Heristal sapma kadar Frans1z oglu Frans1zd1. Mesela FransiZlarm ille de Frans1zca konu�mas1 gerektigine, bir ba�ka dil ogrenmenin ziippelik olduguna inanmazd1. Almanca, italyanca ve ingilizce bilirdi. Progresif Caz' a olgun ve bilimsel bir ilgi duyar, Punch dergisindeki karikatiirlere bayilrrd1. ingilizlere keskin insanlar olduklan ic;in, giillere, atlara ve birtaktm davraru�lara tutkun olduklan i9n hayranbk duyardr.
"ingiliz denilen adam bir bombadrr," derdi. "Ama fitili gizli bir bombadrr." Sonra da eklerdi : "insanm ingilizlerle ilgili yapabilecegi tiim genellemeler, giin gelir, yanh� 9kar." Bunun arkasmdan, "Amerikahlardan ne kadar farklrlar!" diye bitirirdi sozlerini.
Cole Porter'i, Ludwig Bemelmans't bilir, severdi. Birka� yil oncesine kadar Harmonica Rascals' m yiizde altnu�rm tarurd1. Bir keresinde Louis Armstrong'la el srkt�m1�, ona Cher Mai'tre Satchmo diye hitap etmi�ti. Biiyiik usta bu soze, "You frogs ape me,"* diye kar�rhk vermi�ti.
Heristal'lerin evi fazla liiks olmamakla birlikte rahath; Pippin ile Madam' m iyi FransiZlar olarak siirmeyi tercih ettikleri mutlu, ama hesaph hayata yetecek aile gelirine gore dikkatle ayarlanmr�h. Mosyo'niin tek liiksii, sahn aldrgt astronomi gere�leri oluyordu. Amat6r diizeyin epey iistiindeki teleskopuna, titremesini onlemeye yetecek agrrhk ve stabilizasyona sahip bir kaide sahn alrru�, onu diinyanm donii� etkisini telafi edecek mekanizmalarla donatrru�ti. Pippin'in �ektigi gokyiizii fotograflarmdan baztlan Match dergisinde yaytmlanmt�ti. Hakktydt da. <::iinkii 1951 yrhnda diinyaya yakla�an ve Elysee KuyrukluyildlZl diye bilinen ytldtzt ilk goren insan olarak astronomi diinyasmda sayg1 uyandtrmr� biriydi. California' da oturan J apon amator Waiter Haschi de o kuyrukluyildlZl ayru anda bildirmi�ti. Ke�fin prestijini o da payla�1yordu. Haschi ile Heristal hala diizenli arahklarla mek-
* Kelime anlam1, "Siz kurbagalar beni maymunluyorsunuz," gibi goriinmesine ragmen, "Bitiyorum siz Frans1zlara!" gibi bir anlam ta�1yor (Kurbaga = Frans1z).
10
tupla�Iyorlar, fotograflarrm, tekniklerini birbirininkiyle kar�tla�hnyorlardt.
Normal zamanda Pippin her iyi ve ilgili vatanda� gibi dort tane giinliik gazete okurdu. Pek siyasi meraklan olan bir insan saytlmazdt. Yalruzca tiim hiikiimetlere giivensizlik duyacak kadar ilgiliydi bu konularla. Ozellikle de o anda iktidarda bulunan hiikiimete. Ama bu da onun bireysel niteligi olmaktan �ok, FranSIZ olmasmdan kaynaklanan bir durumdu.
Heristal ailesine Tann bir tek evlat vermi�ti. Clotilde yirmi ya�mda, cevval, ha�an, giizel ve tombul bir klzdt. Ge�mi�i epey ilgin�ti. Erken ya�Iannda, aklma gelen her �eye kar�1 ba�kaldumt�h. On dort ya�mdayken Clotilde doktor olmak istiyordu. On be�ine geldiginde Elveda Hayat adh bir roman yazrm�, bu roman �ok satrm�, filmi bile �ekilmi�ti. Edebi ve sinematografik ba�ans1 sonucu Clotilde Amerika gezisine �1klm�, Fransa'ya blucin, spar pabu� ve erkek gomlegi giymi� olarak donmii�tii. Bu moda bir anda milyonlarca gen� arasmda yay1hvermi�, birka� yll boyunca "Les Jeannes Bleues" ad1yla siiriip gitmi�, anne babalara tarifi imkanstz acllar �ektirmi�ti. Les Jeannes Bleues'lerin, varolu��lardan bile �ap�al goriiniimlii oldugu soylenmekteydi. Jitterbug danst yaparken yiizlerindeki o ciddi ifadeyle o deli hareketlerin kan�1m1, nice Frans1z babarun kafasmt s1klh yumruklanna dayamasma yol a�mi�h.
Clotilde sanattan dogruca politikaya ge�ti. On alh bu�k ya�mdayken Komiinistlere katlldt, Citroen fabrikas1 oniinde arahkSIZ altrm� iki saat grev gozciiliigu yaparak hala egale edilmemi� rekorunu klrdt. Peder Mechant'la taru�mas1, a�agt srmflarla olan bu ili�kisi stralannda yer aldt. Bu kii<;iik Pediment papaz1 onu o kadar etkiledi ki, Clotilde rahibe olmay1, hayatlru sessizlige, kara ekmege ve yoksullann ayak baklmma adamay1 ciddi ciddi dii�iinmeye ba�lad1. 0 manastln ayaklar azizesi St. Hannah kurmu�tu.
14 �ubat giinii Heristal'lerin ailesini �ok etkileyen bir goksel olay yer aldt. Ekinoks oncesi bir meteor yagmuru, beklenmedik
. 11
bir anda kendini gosterdi. Pippin t§tl t§tl goklere kar�1 ytldmm luziyla �ah§b, film iistiine film c;ekti . . . am a daha �arap mahzenindeki karanhk odasma girmeden biliyordu kamerasmm bu u��an, ate�li fiizeleri net bi�imde �ekecek luza sahip olmad1gmt. Filmin banyosunu bitirdiginde korkulanrun hakh oldugunu anladt. Alc;ak sesle lanetler okuyarak optik malzeme sa tan bii yiik magazaya kadar yiiriidii, miidiiriyetle konu�tu, bilgisine giivendigi birka� arkada�ma telefon etti. Sonra isteksiz ad1mlarla tekrar Marigny Caddesi bir numaraya dondii. Kafas1 o kadar me§guldii ki, Elysee Sarayt'run kap1smdan pml pml gogiis z1rhlan, klrmlZl tiiylii migferleriyle atlan iizerinde �tkmakta olan Cumhuriyet Muhaftz Kltas1'ru bile fark etmedi.
Madam, A§c;t Rose'la yaphg1 tarb�marun sonuna yakla�1rken Pippin de merdivenlerden pklyordu. Kans1 mutfaktan hole adlmmt atbgmda, hafif klzarmlg yiiziinde zafer kazanrm§ gibi bir ifade vardt. Rose'un mmlhb yakmmalan hol boyunca onun adimlanru izledi.
Salonda Madam kocasma, "Peynir orada dururken pencereyi kapamlg," diye anlath. "Bir kilodan fazla peynir biitiin gece bogulmu� havastzhktan. Ne diyor, biliyor musun? U§iiyormu§! Kendi rahah iQ.n koca peyniri bogmug gitmi§. Arbk hizmeh;ilere giivenilmez oldu."
"insan bazen kendini zor durumlarda buluyor," dedi Mosyo. "Zor, ha? insan kendine agc;t diyen bu siipriintiilerle ugra�mak
zorunda kabrsa elbette zor .. . " "Madam, meteor aklru devam ediyor. Arhk onaylandt da. Yeni
bir kamera almak zorunda oldugum ortaya <;tkh." Paranm harcanmast kesinlikle Madamm sorumluluk alarun
daydt. Madam sessizdi ama, Mosyo onun daralan gozlerinden ve yava��a yiikselip kal<;alanna dayanan ellerinden tehlikeyi hissetti.
Tedirgin bir sesle, "insan karar vermek zorunda," dedi. "Kimsenin su<;u degil. Bir baklma emir goklerden geliyor denilebilir."
Madamm sesi <;elik gibiydi. "Peki, bu kamerarun fiyab, Mosyo?"
12
Heristal'in soyledigi fiyat kadmm saglam ciissesini, ic;inde bir patlama olmu� gibi sarsh. Ama ayru anda kendini saldm ic;in gerekli demir disiplin alhna almay1 ba�ard1.
"Daha gec;en ay, Mosyo, yeni bir ... neydi o ald1g1m1Z? Film masraflan zaten biitc;eyi mahvedecek kadar c;ok. Size gec;enlerde Auxerre'den gelen mektubu habrlatabilir miyim, Mosyo? F1c;uann yenilenmesi gerektigini ve masrafm yans1n1 bizim odememizi soylemiyorlar rmyd1?"
"Madam!" diye bag1rd1 Heristal. "Meteor yagmurunu ben c;a-gumadrm."
"Auxerre' deki figlan da ben c;iiriitmedim." "Ba�ka c;arem yok, Madam!" Kadm giderek biiyiiyiip mazgalh bir kule kadar heybetli hale
geldi. C::evresinde ki�isel bir flrtma gibi karanhklar doneniyordu. "Mosyo bu evin efendisidir," dedi. "Eger Mosyo meteorlarm,
ailesini iflasa siiriiklemesine izin vermek niyetindeyse, ben kim oluyorum da yaklruyorum? Gidip Rose'dan oziir dilemem gerek. Film iizerindeki 1�1k beneklerinin yanmda, bir kilo peynirin laf1 rn1 olur? insan meteorlan yiyebilir mi Mosyo? Gecenin nemli sogugundan korunmak ic;in onlan giyebilir mi? Bu degerli meteorlardan �arap f1c;Is1 yaprnak miimkiin mii? Mosyo, bu karan size b1raklyorum." Sessiz ama iirkiitiicii ad1mlarla odadan c;tkh.
Pippin Heristal'in ic;inde ofkeyle panik sava�a tutu�mu�tu. Carnh kapllann d1�mda, su gec;irmez klhf1 ic;inde duran teleskopunu gordii. Sonunda sava�1 ofke kazand1. Sert ad1mlarla merdivenlerden indi, �apkas1ru ba�ma gec;irip bir tokatla bashrd1, portmantodan bastonunu, rnasarun iizerinden Clotilde'in evrak c;antaslru aldl. Gurur ve ru�tmla avluyu gec;ti, kaplClrun demir kap1y1 ac;mas1ru bekledi. Bir anhk bir zaafla doniip arkaya bakh, Madamm mutfak penceresinden kendisini seyretmekte oldugunu, Rose'un da, agz1 mutlu mutlu giilerken ka�lanm c;atmaya c;ah�tlg1ru gordii.
Pippin Heristal, "Ben Charles Amca'y1 gormeye gidiyorum," deyip demir kap1y1 arkasmdan c;arph.
13
Charles Martel'in kii<;iik ama karh bir sanat galerisi ve antikaa diikldru vardr. Seine Soka8J.'ndaki bu diikkan lo� ve cana yakm bir yerdi. Duvarlardaki resimlere t:;:ok yah�an hafif bir 1�tk verilmi�, genel hava tahrik edici bir hale getirilmi�ti. Gert:;:ek Renoir olduklan konusunda garanti veremedigi imzastz resimler satar, aynca kristal, yaldtz, <;:in porseleni mallar da satar, ama bunlarm eski ve soylu Frans1z ailelerine ait oldugu konusunda giivence verebilirdi.
Galerinin arka tarafmdaki krrmlZl kadife perdenin gerisinde, Paris' in en rahat ve en iyi gizlenmi� bekar evlerinden biri bulunmaktaydi. Ku�tiiyii kadife yashklarla yumu�ahlrm� koltuklara oturmak bir zevkti. Yaldtzh tahtadan yatagt Napolyonik sanatm bir zaferiydi. Ba�ucuyla ayakucu yiikselip klvnhyor, Viking'lerin ejderha gemilerini hahrlabyordu. Giindiizleri soluk bir yatak ortiisiiyle yashklar, yata� giizel bir divana t:;:eviriyordu. Davetkar ve sinsi giinahlarm, golgesini ta�tyan bir goriiniim. Ye�il abajurlu lambalar odaya ancak giizellikleri gosterecek, kusurlan saklayacak kadar 1�tk yaymaktayd1. Yemek pi�irmek it:;:in kullandigt gazoca�yla bir lavabo, <;:in paravanmm arkasmda sakl1ydi. Paravan ydlarm etkisiyle inci gibi parlak bir siyahla, erimi� tereyag1 gibi bir krem rengine donii�mii�tii. Kiitiiphanede deri ve yaldtz ciltler duruyor, gaze davetkar goriiniiyor, ama insaru "ille de beni oku" diye zorlam1yordu.
Charles her zaman c;:apkm bir erkek olagelmi�ti. Nazik ama dediginden �a�mayan, kusursuz davranan, kusursuz giyinen biriydi. $imdi ya�n altm1�larm sonlanna yakla�makta oldugu halde harumefendilere hala hayranl1k duyuyor, davraru�lanyla da her kadmi hmefendile�tiriyordu ... tabii onlar olmamakta direninceye kadar. Artlk it:;:giidiileri uykuyu �ovalyelige tercih ettigi halde, standardlarffil oylesine yiiksek tutmaktaydi ki, sec;:kin gene;: bayanlar bir aperitif almak iizere kadife perdenin arkasma davet edildiklerinde tath iirpertiler ge9riyorlardi. Charles'in elinden geldigi kadanyla da, pek hayal kmkl1gma ugrarmyorlard1. Diikkanm arka tarafmdan, binalar arasmdaki ge9de at:;:dan kiit:;:Uk bir kap1 da vard1.. Ufaokh, ama konuklanna giiven vermeye yetiyordu.
14
Soylu bir soyadmm ya da yarasa dolu bir �atonun sahibi, bir gtiniinii Auteuil' de dinlenerek ge�irmek, ya da kiirk yakah paltosunu yeni ba�tan astarlatmak istiyorsa, �atonun balo salonundaki kristal avizeyi, ya da bir zamanlar kralm metresine ait olan sedef kakmah masay1 Charlie Amca'mn galerisine gotiirmekten daha kolay bir yol bulamazdr. Mii�terilerinden se�kin bir grup, Charles Martel'i biraz s1kl�hnrlarsa ortaya gen;ek bir antika �karabilecegini de bilirlerdi. Sinema yapimCISl Willie Chitling, Palm Springs' deki <;iftlik evine, Vieilleculotte �atosu' nun mobilyalan, duvar panelleri ve on ii�cii yiizylldan kalma mihrab1yla komple bir bar yaphrmi�h. Charles aym zamanda makul �artlarla bor� para da verirdi. Fransa'nm on iki ba�ta gelen soylusundan dokuzunun ki�isel senetlerini elinde tuttugu soylenirdi.
Charles Martel, Pippin Amulf Her is tal' in hem amcas1, hem de arkada�1ydr. Kendi alam olan sanat ve antikalann d1�ma 9klp, yegeninin hemen hemen kusursuz koleksiyonuna Bix Beiderbecke plaklan bulurdu. Bunlara ek olarak yegeninin gerek ruhsal, gerekse diinyasal sorunlannda dam�manligim yapard1.
Bay Heristal, Seine Sokagr'ndaki galeriye ylldmm gibi dalarken Charles onun taksiyle geldigini hemen fark etti. Demek durum ciddiydi.
Charles yegenine eliyle kadife perdenin arkasrm i�aret etti, ya�hca bir turist kadma, pek de i�ine yarayacak bir �ey olmayan Louis-Quinze makyaj kutusunu satma i�ini de <;abucak bitirdi. Pazarhgr sona erdirmek i�in fiyah dii�iirecegi yerde, birden yiikseltivermi�ti. Kadm o zaman kutuyu hemen almas1 gerektigini, yoksa hi<; alamayacagrm anlad1. Charles egilip selamlayarak mii�teriyi yolcu etti, on kap1y1 kapad1, iizerine de "Tadilat Dolayrsiyla Kapahdir" diye bir levha ash. Sonra kendisi de kadife perdenin obiir yamna ge�, orada dola�1p durmakta olan yegenini selamlad1.
"Camn s1kkln, yavrum," dedi. "Otur �uraya, otur haydi. Sana bir yudum konyak vereyim de sinirlerini yah�hrsm."
"<::ok ofkeliyim," dedi Pippin. Oturmad1 ama konyag1 kabul etti.
15
"Marie mi?" diye sordu Charlie Amca. "Yoksa Clotilde mi?" "Marie." "Para meselesi mi?" "Para meselesi," dedi Pippin. "Ne kadar?" "Ben bor� almaya gelmedim." "0 halde �ikayete geldin, oyle mi?" "Ttpahp oyle. $ikayete geldim." "iyi bir fikir, insam baskidan kurtanr. Evine daha keyifli do
nersin. Tek kelimeyle, daha iyi bir koca olursun. �ikayetini a�mak istiyor musun?"
Pippin, "Hesapta olmayan bir meteor yagmuru diinyamn atmosferine giriverdi," diye anlattl. "Benim kameram buna hi� de yeterli... �ey ... bana yeni bir kamera gerek."
"Kamera pahah ve Marie de gerekli olduguna inanrmyor, oyle "?" ffil.
"Durumu -;ok iyi anhyorsun. Yiiziine o giicenik ifadeyi tala.m-yor . . . 0 lanet olas1, kinlm1� ifadeyi! 0<; almayt planhyor."
"Kamerayt satm aldm mt?" "Heniiz almadrm." "Ama karanm verdin." "Anla beni amcactgtm, bu mevsimde meteor yagmurlarma
rastlamak <;ok ender bir durumdur. Yukarlarda neler oldugunu kim nereden bilebilir? Unutma ki Elysee Kuyrukluyddtztru ilk rapor eden bendim. Akaderni bana takdimame verdi. Ftsdhlara gore uzak gelecekte belki Akademi iiyeligine bile se<;ilebilirmi�im."
"Tebrikler, yavrum. Ne biiyiik onur! Ger<;i ben kendim gokleri oyle ihtirasla seyreden biri degilim ama, tiim ihtiraslart, kaynagt ne olursa olsun desteklerim. Evet, �ikayetine ba�la, sevgili yegenim. �imdi, ben Marie'yim, sen de sensin. ilk once, gelirinin kendi miilkiinden geldigi, onun drahomasmdan gelmedigi noktasmdan ba�layahm rru?"
"Elbette." "0 topraklar tarihin ba�langtcmdan beri senin ailenin mahydt."
16
"Sal Franklan dogudan gelip buralan i�gal ettiginden beri." "Ashna bakthrsa senin yamac;lardaki o baglann bir kralhgm
kalmhs1." "Bir imparatorlugun." "Sen o kadar eski, o kadar soylu bir aileden geliyorsun ki, za
ten senin olan unvanlan kullarup kendini bu yeni fulama soylulara hahrlatmaya tenezziil bile etmiyorsun."
"<;ok giizel ifade ediyorsun, Charlie Amca. Hem tek istedigim de yeni bir kamera."
"Tamam i�te," dedi Charles. "$imdi kendini daha iyi hissediyor musun?"
"Gerc;ekten de ediyorum." "izin ver, sana kamerarun parasrm vereyim, yavrum. Azar
azar odersin. Marie kiic;iik rakamlardan iirkmez ... onu korkutan, aklrm kan�bran, biiyiik masraflard1r."
"Ben bore; almaya gelmedim." "istemedin de. Teklif eden benim. Kameray1 ahrsm. Marie'ye
de, almamaya karar verdigini soylersin. Marie kameralan birbirinden ay1rt edebilir mi?"
"Elbette ki edemez. Ama o zaman evdeki forsumu dii�iirmii� olmaz m1y1m?"
"Tarn tersine yavrum. Onu suc;lu duruma sokmu� olursun. Onun yerine birc;ok ufak tefek �eyler alman ic;in seni zorlamaya ba�lar. Boylelikle borcunu da kolayhkla odersin."
"Senin neden hie; evlenmedigine hep �a�m1�1mdu." "Ben ba�kalanru mutlu gormeyi tercih ediyorum. $imdi...
c;eki ne kadarhk yazmam1 istersin?"
Bay Heristal demir kap1y1 c;arp1p Gabriel Caddesi'ndeki taksi duragma dogru uc;tugunda, Madam biitiin o soguk ve korkunc; zaferine ragmen sarsdd1, bir giivensizlik duydu ... i�te boyle zamanlarda arkada�1 Rahibe Hyacinthe'i ziyaret etmek adetiydi. Manasbr, Parte de Vincennes' den pek de uzak saydmazd1 ... Bois' den goriilebilecek yerde, kocaman, alc;ak, pek muntazam bir
17
binaydt. Madam elbisesini degi�tirdi, el <;antastyla siyah ah�veri� <;antasrm aldt, metroya bindi.
Rahibe Hyacinthe onun <;ocukluk arkada�tydt. Aym okula gitmi�lerdi. Giizel <;ocuktu Suzanne Lescault. Ger<;ek �arktctlara ozgii ince bir sesi, dogal bir dans yetenegi vardt. Turn okul miisamere ve tiyatrolanrun ytldtztydt. Zamanla orman cininden periler krali<;eligine, oradan Pierrette rollerine yiikseldi, ondan sonra da ii<; ytl boyunca Jeanne d' Arc roliine c;tktp ba�rahibenin gogsiinii kabarth. �arktya da, dansa da kabiliyeti olmayan Marie, bu yetenekli arkada�ma hayranltk duyuyor, her nastlsa onun ba�anlarmda kendi paymm da bulunduguna inaruyordu.
Normal ko�ullarda Suzanne evlenir, istidatlanru da, giizel viicudunu da emekliye aymrdt. Ama Credit Lyonnais bankasmda yer alan �aibeli bir muamele, ardmdan da o bankarun memurlarmdan olan babasmm kendini oldiirmesi, Suzanne't hasta bir anneyle, ciice gibi bir erkek karde�le ba� ba�a btrakh, onu hayatta kendi yolunu kendi bulmaya zorladt. Gen<; ktza stk stk "Sen sahneye <;tkmahsm" denmesi, ancak o zaman anlam kazandt goziinde. Annesinin goziindeyse daha da biiyiik onem kazandt.
Comedie Fran<;aise kadrosunda bo� yer yoktu. Adtru yazdtlar, beklemesini soylediler. Ama beklerken Suzanne bir yandan Folies Bergere' de c;ah�h. Sesi, zerafeti, dimdik, nefis gogsii hemen begenildi, bunlardan yararlarulmaya ba�land1. Annesinin profesyonel hastahgt ve erkek karde�inin sonu gelmez egitimi, sonunda c;ocugun bir motosiklet kazasmda hayahru yitirmesi noktasma vardt. Bu yeni durumda, daimi ve dolgun iicretli bir i�i yiiksek sanahn giivensizligi ugruna btrakmak Suzanne' a ekonomik ac;tdan aktlCI bir davraru� gibi goriinmedi.
Ytllar boyunca Folies'nin sahnesine zerafet kath. Yalruzca o giizel, <;tplak ktzlar arasmda sahneye c;tkmakla kalmadt, sozlii, �arkth, dansh roller de aldt. Annesi yirmi ytl siiren anla�Ilmaz ve yaktnma dolu hastahgmm sonunda, hic;bir araz gostermeksizin oldii. 0 zamana kadar Suzanne yalruz sahne sanat<;tst degil, ayru zamanda bale ogretmeni olmu�tu.
18
<;ok yorgundu. Gogsii haia dikti arna, tabanlan dii�mii�tii. Aslmda olduk<;a namuslu bir hayat siirmii�tii <;ogu Franstz kadiiU gibi. Gen;ekten de, barnba�ka hikayeler duymaya alwrm� Amerikah gen<; erkeklere belki Frans1zlann pek ahlak11 olduklanru duymak bir hayal kmkligt getirebilir. Tabii bu ahlak, Amerikan ta�ra kentlerinin sosyete kuliipleri standardlanna gore bir ahlakbr.
Suzanne arhk ayaklariiU dinlendirmek istiyordu. Gereginden fazla tarudtgma inandt� bir hayab terk etti, uygun bir ah�brma siiresini ge<;irdikten soma Rahibe Hyacinthe adtyla manasbra girdi. Bol bol oturmayt gerektiren bir dii�iinme mezhebiydi girdigi.
Hyacinthe rahibe olarak <;evresine oyle bir huzur ve inan<; sapyordu ki, manasbrm <;i<;egi oldu .. Bilgileri ve ge<;mi� hayab onun gen<; rahibelerin dertleri konusunda hem ho�goriilii, hem de biiyiik ol\fide yardrmci kihyordu.
Her iki hayabrun tiim yillan boyunca eski okul arkada�I Marie ile yakinh� ve temasiiU da siirdiirmii�tii. Ziyaretler arasmda bile, ayrmbh, dert doken mektuplar yazarlard1 birbirlerine. Bu mektuplarda �ikayetler ve yemek tarifleri yer ahrd1. Marie kabiliyetli (�imdi de kutsal) arkada�ma tap1yordu. Kamera konusunda da onu ziyarete gitmesi son derecede dogald1.
Vincennes yakinlarmdaki manasbrm diizenli ve rahat do�enmi� kabul salonunda Marie, "Ak11m ba�1mdan gidecek," diye soze ba�lad1. "<;ogu konularda Mosyo tahmin edemeyecegin kadar anlayi�hdtr. Ama o ad1 batas1 ydd1zlar soz konusu oldu mu, paralan su gibi savurmaya ba�lar."
Rahibe Hyacinthe ona giiliimsedi. "Niye dovmiiyorsun onu?" diye sordu tath tath.
"Pardon? Ha, anltyorum, �aka yaptyorsun. Ama inan bana, bu ciddi bir konu. Auxerre' deki h<;Ilar ... "
"Sofraruzda yiyecek bulunuyor mu, Marie? Kiraruz odenmi� mi? Elektriginizi kesmediler ya ?"
"Bu bir prensip meselesi, aynca emsal yaratmakla da ilgisi var," dedi Marie kabla�arak.
19
"Sevgili dostum," diye kar�1hk verdi rahibe, "sen benden ogiit almaya ID1 geldin, yoksa bana yakmmaya m1?"
"Ogiit almaya tabii. Ben asla yakmmam." "Elbette," dedi Rahibe Hyacinthe. Sonra yumu�actk sesiyle de
vam etti. "Birc;ok insan ogut ver der ama, pek az1 bunu ger�ekten ister, hic;biri de ogiidii tutmaz. Ama yine de sana ogut verecegim."
"Liitfen ver," dedi Marie mesafeli bir sesle. "Bak, Marie. .. ben meslegimde pek �ok erkekle temas ettim.
Erkekler hakkmda baz1 genellemeler yapabilecek durumday1m. Birincisi, erkekler c;ocuk gibidir. Bazen de �1mank c;ocuk gibidir."
"0 noktada sana kahhyorum." "Gerc;ek anlamda biiyiiyenler de c;ekilmez olurlar, Marie.
�iinkii erkekler ya c;ocuktur, ya da ihtiyardrr ... ikisinin arasmda ba�ka bir �ey yoktur. Ama o c;ocuksu manhkstzhklannda ve sorumsuzluklarmda bazen bir biiyiikliik, bir yiicelik vard1r. Liitfen yanh� anlama, kadmlann c;ogunun erkeklerden daha zeki oldugunu bilmiyor degilim, ama kadmlar biiyiir, kadmlar gerc;ekleri kabullenmeyi ogrenir ... ve kadmlar yiicelige pek az ula�1r. Yeni meslegimde ozlemini c;ektigim birkac; �eyden biri de erkeklerin sac;mahg1d1r. En azmdan, c;eli�ki ve renk yarahr."
Marie, "Bir kuyrukluydd1z ke�fetmi�ti," diye anlatt1. "Akademi ona taltif belgesi yollad1. Ama bu yeni kamera i�i... c;ok oluyor arhk."
et."
"Tekrar soruyorum ... ogiidiimii istiyor musun?" "Elbette." "0 halde ona kameray1 satm almas1m soyle ... almas1 ic;in 1srar
"Ama ben tutumumu c;oktan belli ettim. Saygtslm kaybederim oyle yaparsam."
"Tarn tersine," dedi Rahibe Hyacinthe. "Bu masraft yapmas1m tavsiye edersen, hatta onu daha c;ok harcamaya te�vik edersen, belki de kendisi istemeyecektir paradan 9kmay1. 0 zaman, s1rf sana kar�1 gelmek ic;in inat edecegi yerde, belki gerc;ekleri tekrar gozden gec;irmek isteyecektir. <::ok garip yarallklardu bu erkek milleti."
20
"Sana birka.; mendil getirdim," dedi Marie. "Ah, ne giizel §eyler bunlar, Marie! Senin parmaklannda
deha var. Gozlerin nasd dayaruyor bu minik nakt�lara?" "Gozlerim her zaman saglam olagelmi�tir!" Madam, Marigny Caddesi bir numaraya dondiigiinde, salo
nun c;ifte cam kapdartru a.;Ik buldu. Kocast dt�arda teleskopunun pml pml minik aygttlanyla me�guldii.
"Dii�iindiim de," dedi Madam. "0 kamerayt alman gerek diye karar verdim."
"Hmmm ?" dedi Pippin. "Belki Akademiye sec;ilmeni saglayabilir." Kocast bu sefer, "<;ok naziksin," dedi. "Ama ben de dii§iin
diim. Onemli �eyleri daha ba�a almak gerekir. Haytr, elimdekiyle yetinecegim."
"Senden rica ediyorum." "Haytr." "Emrediyorum." "Sevgilim, bu evde aile reisinin kim oldugunu liitfen unutma
yahm. Amerikahlar gibi evlerimizde tavuklann gtdaklamasma izin vermeyelim."
"Beni bagt�la," dedi Marie. "Onemi yok Madam. �imdi artik bu gece ic;in haztrlanmam
gerek. Meteor yagmuru devam ediyor, sevgilim. Yddtzlar bizim sorunlanrmza ilgi gostermez."
Dst kattan madeni bir �angtrh duyuldu. Bay Heristal kaygtyla yukanya dogru bakh. "Clotilde'in evde oldugunu bilmiyordum."
Madam, "Holde duran bakrr masa," diye a\tkladt. "Durmadan Clotilde' e .;arptyor. Onu ba�ka bir yere koymam gerek."
"Liitfen Clotilde'in tara.;aya .;tkmasma izin verme, Marie. Teleskopum da iizerine atlayabilir ktzm."
Clotilde merdivenlerden salma salma indi. Elbisesi biraz dar gelmeye ba�lamt�b. Mahzun kii.;iik bir kiirk, kendi kuyrugunu vah�ice tsmr durumda omuzlannda yatmaktaydt.
21
Madam ona, "D1�anya m1 c;llayorsun, carum?" diye sordu. "Evet, Maman. Bir film denemem var." "Yine mi?" Clotilde, "Y onetmen test filmi c;ekecegiz dedi mi, c;ekecegiz
demektir," diye kar�1hk verdi. Mosyo koruma tedbiri olarak teleskopunun oniine dogru yii
riidii. Klz kap1dan c;Ikarken e�ige talahp tOkezledi. "Bir yonetmenin mi var?" diye sordu baba. "Ragamuffin Prenses filmi il;in rol dagthyorlar. Filmde bir ok
siiz klz var ve ... " "Ve sonradan kendisinin aslmda prenses oldugunu anhyor.
Bir Amerikan romaru." "Okudunuz mu?" "HaJir yavrum, ama biliyorum." "Amerikan romaru oldugunu nereden bildiniz?" "Birinci nedeni belki de Amerikahlann prenseslere abartmah
bir ilgi duymasmdan. ikincisi de, Kiilkedisi hikayelerine tutkun olmasmdan."
"Kiilkedisi mi?" "Okusan iyi edersin carum," dedi babas1. "Prensi Gregory Peck oynayacak." "Elbet oynayacakhr," dedi Mosyo. "Eger bu roman Frans1z
romaru olsa, prensesin sonunda farlana varacagt �ey ... Dikkatli ol, yavrum ... liitfen teleskopa yakla�ma. Bu geceki gosteri ic;in ayarlad1m onu."
Klz merdivenlerden siiziiliip indikten, kap1dan avluya c;Ikhktan sonra, bahc;enin demir kap1s1 onun da ardmdan kapand1. 0 zaman Madam, "Kitap yazd1gt zamanlar daha memnundum, saruyorum," dedi. "Evde daha uzun siire kahyordu. iyi bir aileden gelme, dogru diiriist bir delikanl1 bulsa sevinecegim."
"Once prenses olmas1 �art," dedi kocas1. "Herkes ic;in �arthr." "Onunla alay etmen dogru degil." "Belki de alay etmiyorumdur. 0 tiir riiyalan hahrhyorum.
Son derece gerc;ektir o riiyalar."
22
"<::ok sevimlisin, Mosyo." "Garip �ekilde heyecanh ve memnunum, Marie. Bir koca haf
ta boyunca beni hep ... " parmaklanru hafifc;e kaldrrd1, " ... yukarlardaki dostlanm eglendirecek."
"Biitiin gece uyaruk kahp biitiin giin uyuyacaksm." "0 kesin," dedi Mosyo Heristal.
19 .... Fransast'run olaylan, benzersizliklerinden otiirii degil de, ka9ffilmazhklanndan otiirii incelenmeye deger. Tarih okumak insana kehanet yetenegi vermese de, ihtimal9zgilerini ortaya koyar.
Frans1z hiikiimetlerinin giivenoyu alamamak yiiziinden dii�mesi hic;bir zaman pek bir yenilik saydmaz. Ba�ka iilkelerde istikrars1zhk say1lan bu durum Fransa' da bir tiir istikrar haline gelmi�tir. Lord Cotten'in dedigi gibi, "Fransa'da anar�i incele incele bir reaksiyon haline gelmi�tir." Ayru Lord daha soma da, "Bir Frans1z ic;in istikrar dayarulmaz bir istibdathr," demi�tir. Ne yaz1k ki, Lord Cotten'i anlayacak duygusal yetenege sahip pek az insan vard1r.
Son FransiZ krizi ve ikinci krizi konusunda milyonlarca ate�li ve partizan kelimeler yazdmi�hr. $imdi bize olaylan bir tarihc;inin sogukkanl1 ve degerlendirici goziiyle taramak kalmaktadu.
12 $ubat 19 .... giinii Mosyo Rumorgue, Monaco konusunda giivenoyu isteme durumuna dii�tiigunde, kendisinin sonucu onceden bildigini hemen hemen herkes kabul etmektedir. Hatta c;evresindekilerin pek c;ogu onun arhk ba�bakanliktan kurtulmaYI ozledigine inanmaktayddar. Mosyo Rumorgue ortarun iki derece sagmdaki Proto- Komiinist Parti'nin ba�karu olmarun yam sua, psikobotani dahnda degerli bir uzmand1. Ba�bakanligi kabul etmek ic;in, Juan les Pins' deki arazisinde uzun ydlardan beri siirdiirmekte oldugu "bitkilerin aCI duymas1" deneylerini yanda b1rakmak zorunda kalrm�h. Mosyo Rumorgue'un Hortikiiltiir Akademisi'nde verdigi tebligin bastmlmasiyla ortaya c;1kan Kzrmzzz Yoncada isteri Egilim ve Belirtileri adh kitablnl pek az insan bilirdi. Ele�tirmenlerin bazdan bir hayli ileri gitmi�, adamm an-
23
lathgt yoncadan bile daha deli oldugunu ileri siirmii�lerdi, ama onun bu ele�tirmenlere kar�1 kazandtgt akademik zafer belki de parti liderliginden ve Fransa ba�bakanhgmdan sogumasmda etken olmu� olabilir. Sava? Yoluyla Ban� adh dergi, Proto- Komiinistlere kar�1 olmasma ragmen, herhalde Bay Rumorgue'un soziinii dogru yaytmlamt�b: "Yoncarun tiim kusurlanna ragmen, yine de onunla duygusal ili�ki kurmak Fransa halkmm se<;ilmi� temsilcileriyle kurmaktan daha kolaydtr."
Rumorgue Hiikiimetini ba�anstzhga ugratan sorun ilgin<; olmakla birlikte, ulusal <;apta biiyiik onemi oldugu iddia edilemezdi. <::ogu kimse, o sua Monaco sorunu patlak vermeseydi, onun yerine ba�ka bir �ey olacagma inanmaktaydt. Mosyo Rumorgue bu i§ten �erefiyle kurtuldu, bir sonraki kitabt olan "Zerzevatlarda Kahbmsal $izofreni"yi sessiz sakin yazmaya koyuldu. Bu kitap birtaktm Mendel Kanunlanna dayaruyordu.
Ne olursa olsun, Fransa kendini hiikiimetsiz bulmu�tu. Cumhurba�karu Sonnet, Htristiyan Ateist'Ierden hiikiimet kurmalanru istedigi zaman, onlar kendi aralannda bile anla�amamt�lardt. Ayru �ekilde, Sosyalistler de bir destek bulamadtlar. Htristiyan Komiinistler, Vergi Vermeyenler Birligi'nin destegine ragmen ba�anstz oldular. Mosyo Sonnet i�te bundan sonra tiim parti liderlerini Elysee Sarayt'ndaki o tarihi toplanhya <;agtrdt.
0 zamarun partilerinin bir listesini vermek yararh olacakttr, <;iinkii aradan ge<;en zamanda baztlan yok olmu�, yerlerine yenileri kurulmu�tur. Cumhurba�karu'run davetine kahlan gruplar a�agtda giic;lerine gore degil, yalruzca "orta"ya, yani "merkez"e gore cografi durumlan dikkate ahnarak sxralanmt§br. Elysee Sarayt'nda toplananlar �unlardt:
24
Muhafazakar Devrimciler Devrimci Muhafazakarlar Kralcdar Sag Merkezciler Sol Merkezciler Htristiyan Ateistler
Huistiyan Htristiyanlar Hlfistiyan Komiinistler Proto - Komiinistler Neo - Komi.inistler Sosyalistler ve Komiinistler Komtinistler de kendi aralannda a�agtdaki gruplara aynlmt�lardt: Stalinist'ler Tro<;kist'ler Kru�<;evnik'ler Bulganinien'ler Miicadele ii<; giin boyunca devam etti. Liderler balo salonunun
brokar kanepelerinde uyudular, Cumhurba�kam'mn ikram ettigi peynir, ekmek ve Cezayir �arabtyla ya�addar. Bir faaliyet ve karga�ahkttr gidiyordu. Elysee balo salonunun yalmz duvarlan aynalarla kaph olmakla kalmaz, tavamnda da aynalar vardtr. Bu yiizden orada sanki kirk iki parti lideri degil de, binlerce parti lideri varmt� gibi goriiniiyordu. Her havaya kalkan yumruk elli yumruk oluyor, kab ayna yiizeylerinden yanktlanan sesler de <;evreye biiyiik kalabahklann sesini yaytyordu.
Oii�en Ba�bakan ve Proto - Komiinistlerin lideri M6sy6 Rumorgue, e�inin yolladtgt bir telgraf iizerine toplanhyt terk edip Juan les Pins'e dondii. Kanstrun soyledigine gore, liderin "Kaygth" admt takhgt Polonya - <;in melezi bir tohum fide veriyordu.
Yedinci giiniin sonunda konferans ha.Ia hh;bir sonuca varamamt�h. Cumhurba�kam Sonnet, Elysee Sarayt'run banyosunu delegelerin hizmetine a<;h, fakat kirli <;ama�trlarmdan sorumluluk alamayacagtru a<;tkladi.
i�in ciddiligi, sonunda Paris bastruna da yanstmaya ba�lad1. Alligator adh mizah dergisi, �u anki durumun devamh hale getirilmesini 6neriyor, sebep olarak da, parti liderleri tedaviilden <;ekildiginden beri hi<;bir ulusal krizin ba�gostermemi� olduguna i�aret ediyordu.
25
Biiyi.ik tarihi kararlar, genellikle ufaak, w;an nedenlerden kaynaklarur. ikinci hafta ilerlerken nispeten bi.iyi.ik<;e siyasi partilerin liderleri seslerini <;�karmaya ba�laddar, sesler once yi.ikseldi soma sertle�ti, sonra bogukla�h ve en sonunda da kayboldu.
i�te Kralc! Parti'nin liderlerinden kurulan kii<;iik grubun si::iz almas1 bu zamana rastlad1. Kurulabilecek yeni hi.ikiimetlerin hi�birine kablma urnutlan olmadigt i<;in �imdiye kadar konu�ma falan yapmam1�lardi. Bu yiizden de sesleri heniiz klSllmarm�b. Sekiz gi.inli.ik toplanhlann karga�asmdan sonra, Kralcrlann bu sakinligi bir �eli�ki olu�turdugundan, patlama gibi etki yaph.
Kont de Terrefranque kiirsiiye dogru yiiriidi.i, mikrofonun ba�ma ge<;ti, Muhafazakar Devrimcilerden Bay Triflet'in ate�li, ama klSlk sesli konu�masmdan hemen sonra konu�maya ba�lad1.
Mi::isyi::i le Kont dum, canl1 bir sesle, Kralo gruplarm gii�lerini birle�tirmi� olduklanru duyurdu. Kendisi Merovenj Hanedaru' na esastan ve degi�mez bir bagla bagh oldugu halde, Bourbon'larla anla�maya karar vermi�ti. Bunun nedeni, kendisinin ad1m ald1g1 hanedana sevgisinin azalmasmdan degil, Merovenj Si.ilalesinin direkt ahvad1 olan bir prens bulunamamasmdand1. Bu nedenle topluluga Di.ik des Troisfronts'u tarutmak istiyordu. Di.ikiin teklifini yalruzca i::iteki Kralc1 partiler degil, Fransa'run zeki insanlan da destekleyecekti.
Diik des Troisfronts, birka<; ku�aktan beri ailesinin ba� karakteristigini olu�turan yank damak nedeniyle normal zamanlarda halk oni.ine pek <;Ikanlmazdi, ama bu sefer kiirsi.iye geldi, si::izlerinin yalmz duyulmasrm degil, anla�Ilmasrm bile saglamayt ba�ard1.
"Fransa �u anda bir di::irt yol agzmda bulunuyor," dedi. "Pis, a�gozli.i ve yeteneksizlerin y1rbk pubk bayrag1 albnda Fransa diinyarun �anl1 lideri olmaktan �Ikh, i<;i kin dolu, durmadan dudu eden, ii<;iincii srmf bir gii� durumuna di.i�ti.i, bir yandan ingiltere'yle Amerika'nm, bir yandan da Komiserlerin �izmelerini ba�ans1zca yalamaya <;ah�Ir duruma geldi," dedi.
26
Mosyo le Dilk biltiin bunlan soyleyebilmi� almasma kendi de a kadar �a�ud1 ki, hemen yerine aturdu, esas kanuya henilz gelmemi� aldugunu digerleri ana hahrlatmak zarunda kalddar. Ama bir kere hahrlahld1ktan sanra a biiyiik bir zerafetle tekrar ayaga kalkh, Fransa'run cumhuriyet kiilleri arasmdan yeni ba�tan bir anka ku�u gibi yilkselip diinyaya 1�Ik sa<;mas1 i<;in kralhk rejiminin tekrar ilan edilmesini onerdi, daha dagrusu emretti. Sozlerini gozya�lan i<;inde bitirdi, derhal salandan 9kh, saraym kap1smdaki Cumhuriyet Muhaflzlan'na, "Yenildim! Yenildim!" diye bagudt. Oysa herkesin de bildigi gibi, hi<; de yenilmemi�ti.
Dtik des Traisfronts'un sozleri parti liderlerini �aka ugrahp sessizlige stirilkledi. Her biri kendi kahb1 i<;inde danmu� gibi gortindii. Neden sanra, flsdda�malar, kanu�malar ba�lad1. Parti liderleri kiimeler halinde taplandilar, amuzlanrun tizerinden arkalanna baka baka al<;ak sesle kanu�tular.
Kamiinist blakun fiili lideri alan Mosyo Deuxclaches, d1� goriinti�te yalruzca partinin Kiiltiir i�Ieri Sarumlusu gibi miitevaz1 bir gorevde aldugu halde, des Traisfrants'un onerisinin onemini ilk kavrayan insan aldu.
Mosyo Deuxclaches'un istegi iizerine Kamiinist grup bala salanundan <;Ikh, cumhurba�karurun banyasunda yeniden taplandl. Ama bu naktada bir pratakal zarlugu <;1kh. Ortada iki yetkili, iki de aturacak yer vard1. Mosyo Dauxpied partinin sekreteri alarak goztikmekle birlikte, ktiltiir i�leri sarumlusu alan Mosyo Deuxclaches'un ger<;ek dizginleri elinde tuttugunu herkes biliyardu. Bu durumda, hangisinin tuvalete, hangisinin bideye aturaca� sarunu <;Ikh. Boyle bir sarun taplanhy1 sansuza kadar engelleyebilirdi, ama a sua Mosyo Gustave Harmanie artaya abhp i�i idare etti. "Evet, ger<;i Kamtinist Parti Kamiinist Parti' dir ama, Fransa da Fransa' du," dedi.
Mosyo Deuxclaches <;enesini sinirli sinirli s1vazladi, bideye yiiriiytip yerini alarak tarihi karanru verdi. Fakat ilerde <;Ikabilecek kamplikasyanlar a<;Ismdan, bu zahiri sapmarun yalruzca
27
mahalli �artlarla sm1rb oldugunu vurgulad1. Almanya Partisi'nin boyle bir durumda kendini, oteki se�enegi yeglemek zorunda hissedebilecegini soyledi. Bu karanmn alk.t�lanmast ona devam etme cesaretini verdi.
Mosyo Deuxcloches dii�iincelerini �oyle savundu. "Komiinist Parti'nin dogal i�levi devrimdir," dedi. Devrimi kolayla�hracak her tiirlii degi�iklik, partinin �tkarlanna, inkar kabul etmeyecek bi�imde uygun demekti. Fransa politikast bir anar�i durumundaydt. Anar�iye kar�1 devrim �ok zordu, zira diyalektik olarak egitilmemi� olan kamuoyunun zihninde devrim demek anar�i demekti. Bilgisiz ki�iler, anar�inin yerine anar�iyi ge�irmekte herhangi bir hikmet goremeyeceklerdi. Beri yandan, diye devam etti sozlerine, kralhk rejimi devrim i�in dogal bir rruknahs gibiydi ve bu ger�ek, tarihe bak.tld1gmda da onaylanabilirdi. Bu nedenle Fransa kralhgmm yeniden ilan edilmesi Komiinistlerin yaranna olacakh. 0 zaman ayaklanna bir depar destegi bulacaklardt ve devrim de ger�ekten luzlandmlmt� olacakh.
Mosyo Deuxcloches, parti sekreterine, dt�anya haber stzdtnlmayacagma dair giivence verdi. Fransa partisi bu konuda oy kullanmayacaktt. Ancak kral tacnu giydikten soma, Fransa'mn bo� vaatlerle ve emperyalist basktlarla kandmldtgtm a�tklama zamam gelecekti. Bu arada devrime yonelik somut �ah�malara devam edilebilirdi.
Mosyo Douxpied birka� saniye dii�iindiikten soma ayaga kalktt, Mosyo Deuxcloches'un elini i�tiyakla stktl. Bu hareket, aym gorii�te olmamn basit ve simgesel bir i�aretiydi. Oteki ii.yeler de derhal onu izlediler. Yalmzca delegelerden bir tanesi, Komiinistlerin �ekimser kalmast halinde Sosyalistlerin Huistiyan Ateistlerle ve Proto - Komiinistlerle gii� birligine gidip hareketi engelleyebileceklerine dikkati �ekti.
Mosyo Deuxcloches, "0 halde bunu yapmalanna engel olmahytz," dedi. "Eger Sosyalistler kendiliklerinden dii�iinemiyorlarsa bile, kralhgm Komiinistleri kontrol alttnda tutabilecegi onlara hahrlahlabilir ."
28
Bu soz biiyiik alla� toplad1, delegeler tekrar balo salonuna dondiiler.
Bu arada diger parti liderleri de gruplar halinde toplanblar yapmaktaydt. Bir kere Sosyalistlerin kendilerine bir �eyler habrlablmasma ihtiya�lan yoktu. Kral'm Komiinistleri kontrol albnda tutacagm1 zaten biliyorlard1. 0 engel de boylece ortadan kalkbktan soma, Sosyalistler arbk kendi benimsedikleri a�amah degi�im yolunda rahat�a ilerleyebilirlerdi.
Htristiyan Ateistlerin kendi aralarmda vardlklan karara gore, partilerin �u andaki dagmtk durumuyla ve bundan ortaya �1kan karga�ahkla kar�da�bnldtgmda, her tiirlii karma�lk11ktan uzak olan kilisenin epey ilerleme kaydettigi ortadaydt. Oysa Kralhk, Militant Kilise'nin dogal dii�mamyd1. Hallan destekledigi bir kralhgm, Roma manevralarma ne kadar ba�anyla kar�1 koyabildigi, ingiltere omeginde rahat.;a gozlemlenebilirdi.
Htristiyan Htristiyanlar ise, kraliyet ailesinin her zaman, tarh�ma gotiirmez bi�imde Katolik oldugu, soylular talammm, ozellikle eski rejimden gelenlerin de �imdiye kadar o yoldan aynlmadtklanna gore, hayalleri ger�ekle�tikten soma hi� aynlmayacaklan gorii�iinii benimsiyordu.
Sol Merkezciler biiyiik bir gii� olu�turmaktayddar. Hele de Sag Merkezcilerle aralarmda ortak noktalar bulabiliyorlarsa. Bu partiler ikisi bir arada, Yiiz Aile diye bilinen grubu temsil etmekteydiler, ama ikinci Diinya Sava�1'ndan ve Amerikan Ekonomik Yard1m1'ndan soma belki onlara iki Yiiz Aile demek daha uygun dii�erdi. Bu iki parti yalmz maden ve imalat sanayilerini degil, aym zamanda bankaCihgt, sigortacthgt, emlak9hg1 da temsil etmekteydiler. Aralarmdaki tek fark Sol Merkezcilerin, Amerikan �irketlerinin uygulad1g1 bi�imde bir emeklilik ve hbbi yardlffi diizeni istemesi, Sag Merkezcilerin ise bunu istememesiydi. Kralhgm ilam konusunda iki parti hemen hemen amnda anla�mayt ba�arddar, �iinkii kral kesinlikle hem Sosyalistleri, hem de Komiinistleri durdurabilir, boylelikle zam taleplerine, �ah�ma saatlerinin lasalhlmas1 taleplerine de son verebilirdi.
29
Vergi Vermeyenler Birligi'nin vard1g1 sonuca gore, kraliyet rejimi Sag Merkezcilerden de, Sol Merkezcilerden de vergi alacakh. Bu zaten bu grubun varolu� nedeniydi. Dii?iim1len kraliyet rejiminin soylulardan vergi toplamayacagmm farkmdaydllar, ama onlarm zaten pek kti�iik bir grup olu�turdugunu, tistelik iflas dtizeyinde paras1z oldugunu one siirerek, Kralcllarm vergiden muaf olmasmm onemli bir �ey degi�tirmeyecegme karar verdiler.
Siyasal partiler arasmda, yakm tarihte benzeri goriilmemi� bir yon birligi olu?maya ba�hyordu. Her grup kralhg1 degi?ik nedenlerle, kendi yararma gordtigii nedenlerle desteklemekteydi. Komtinistler, ilk kararlanna uygun olarak, as1k surath bir sessizlik i�ine gomtilmii?lerdi.
Tarh?ma Frans1z basmmda alevlendi. Basm da bu arada, artan tirajlar nedeniyle, konuyu kamuoyu goztinde canl1 tutmakta kendi a9smdan yararlar gormekteydi. Le Figaro birinci sayfadaki bawaz1smda, tilkenin sembolti, bir terzi olacag1 yerde, anh i?anl1 bir kral olursa, Fransa'nm �erefinin ve gururunun daha �ok ytikselebilecegini savundu. Parisliler genelde degi�?iklik getiren onerileri her zaman tutarlard1. Lokantacrlar, terziler, otelciler gibi demeklere gelince, onlara gore de Amerikahlar kralhklardan <;ok ho�landigi i<;in, yalruzca artacak turizmi dii?iinmek bile yeterdi bu teklifi desteklemeye. �ift�iler, kusal yore halklan ve koyliiler ba�?taki hiiktimete her an kar�1 olduklanndan, iyi olsun, kotti olsun, her ttirlii degi�?ikligi zaten istemekteydiler. Hevesliler Millet Meclisi'nde derhal oylamaya ge<;ilmesi i�in baski yapmaya ba?ladllar.
Fransa'nm Kralcllan, daha dogrusu eskiden kralhk olup da sonradan ba�ka rejime donmii�? her tilkenin kralcrlan, ama<;lanndan asla vazge<;mezler. E�?yarun tabiahndan, hatta belki soylulugun o zafer kazanml? i?OValye tutumundan ottirti, giiniin birinde eski giinlerin geri donecegi, bol parah, kibar davraru�larla dolu alhn <;agm1 geri getirecegi yolundaki umutlanndan vazge�mez, ge<;emezler. i�te o zaman i?eref ve diiriistltigtin devri yeni ba�tan ba�layacak, krala baghhk, hizmet ve sayg1 yeniden canlanacakhr.
30
Hizmet edenlerle koyhiler o zaman korunacak, savunulacak, bu kapka<;«;� diinyaya oyle kendi ba�larma sahverilmeyeceklerdir. insan o zaman, bugiinkii sald1rgan ve a�gozlii durumuyla degil, ge<;mi�teki �an �erefi ile tarunacakhr. Majeste Kral, soylu ailelerin kibar <;ocuklarmm ba�mda alicenap bir hiinkar gibi hiikiim siirecektir. Kral dogru diiriist aileleri �efkatle yonlendirecek, hatalanru diizeltecek, kendilerini devreye sokmaya kalkanlar, ya da kurallan degi�tirmek isteyenlere sert sitemlerde bulunacak, onlan cezaland1racakhr. Kibar beyler o zaman bayanlara kibar davranacaklar, bayanlar da onlara giizel goriinecek, zarif davranacaklardu. Bunlara inanmayanm soylular arasmda yeri yoktur.
Kralcdar, Cumhuriyet'in damarlannda bir pmh gibiydi. KralCl Parti ger<;i kalabahk ve zengin olmad18J i<;in pek sesini de ��karamazdl ama, SlffiSlkJ oriilmii�;?, birbirine ihtirasla bagh bir gruptu. Dyeleri arasmda <;Ikabilecek anla�mazhklar hep sosyal nitelikli, ya da eski onur kavramlanyla ilgili olup, her an �1t diye klnlmaya haz1r o onuru korumaya doniiktii.
Millet Meclisi, kraliyete donii�;?ii giderek artan bir heves ve destekle tarh�1rken, Kralalar kendi aralannda bir toplanhya <;ekildiler. Toplanh yeri, bir zamanlar C.::ek Sosyal Jimnastik Salonu ve Hitabet Kuliibii olarak kullarulan, sonra Sovyetler Birligi'yle vanlan Anschluss'u takiben terk edilen yerdi.
Kimse bir gii�liik beklemiyordu. Bourbon Hanedarunda hak iddia eden biri haz1rd1. Haklan kabul edilmekte, zaten kendisi de bu mevkie uyacak bi<;imde egitilip yeti�;?tirilmi� bulunmaktayd1. Bereket versin bu toplanhya davet edilmemi�;?ti. 0 sua orada bulunanlar �;?Unlard1:
V ercingetorian'lar Merovingian'lar Carolingian'lar Capetian'lar Burgundian'lar Orleanist'ler Bourbon'lar
31
Bonapartist'ler ve iki de �ok ki.i.;iik grup: Angevin'ler (Bunlan ingiltere' nin destekledigi rivayet edil
mekteydi) Sezaryen'ler (Bunlar da Julius'un soyundan geldiklerini iddia
ediyor, egri armalanru gururla ta�Iyorlardl.) Bourbon'lar imparatorlar gibi yi.iriiyor, saga sola minik Bo
urbon gi.iliici.ikleri dagihyorlardi. Bu gi.ili.iciikler krallarm sarho�ken kullandlklan gi.ili.iciiklere benziyordu. Ama aday olarak Kont de Paris'yi ileri siirdi.ikleri zaman klyamet koptu.
Bonapartist'ler, gozleri donmii� durumda yerlerinden fuladilar. Btiyi.ik dedesi mare�al asasm1 srrt .;antasmda ta�Iffil� olan Kont de Jour, "Bourbon mu?" diye bagud1. "Neden Bourbon? Napoleon'un kutsal kam tiikendi mi? Ostelik de Orlean'la mi.i�terek, ha? Baylar, biz Bourbon'larla Orleans'lann golgesi alhnda m1 ya�ayacag1z? Fransa kralhgmm devrilmesine �anak tu tan o iki aileye mi tahammi.il etmek zorunda kalacag1z? Bizler neden ... ?"
"Hayu!" diye hayklrd1 Angevin'ler. Bazilarma sanki konu�malarmda ingiliz aksaru varm1� gibi geldi.
"Merovenj'ler olsun, daha iyi!" diye bir .;1ghk koptu Capetian'lardan.
Sava� bir gun ve bir gece boyunca devarn etti, bu arada soylu sesler klsilmaya, soylu ytirekler gtimbtir giimbiir �arpmaya ba�ladl. Btitiin aristokrat partizanlar arasmda bir tek Merovenj'ler sakin, sessiz, tela�s1z, memnun, hemen hemen i.;leri ge.;mi� haldeydi.
ikinci gi.in oglene dogru, duyduklan yorgunluk hepsine, Kralcrlann bir kral se�ekteki ba�ans1zhgmm da tipki cumhuriyet.;ilerin bir hiiki.imet kurmaktaki ba�ans1zhgma denk di.izeyde oldugunu belirtir durumdayd1. Gece bir ara, birini yollay1p birka.; kih.; getirtmi�ler, Kurallar'1 etkinlik.le ge.;erli kilmaya ugra�ml�lardl. i.;lerinde �erefinin korunmu� oldugunu karutlayacak yara veya �izik almam1� kimse kalmam!�tl. Yalruzca tembel Merovenj'ler saglam ve yaras1zd1.
32
21 �ubat 19 . . . . giinu saat 10.37'de ya�h Childeric de Saone yava��a ayaga kalktt, o tozlu Merovenj sesiyle konu�rnaya ba�lad1 (yine de, hala �1kabilen tek tiik sesten birinin onunki oldugunu kabul etmek gerekti).
"Soylu dostlanm," diye ba�laru sozlerine. "Bildiginiz gibi ben, sizlerin varhguuz1 kabul etmeyen bir hanedan soyuna mensubum."
Bourbon'lardan biri yorgun bir hareketle i�inde kili�lann durdugu �emsiyelige dogru egilirken Childeric elini havaya kaldmp onu durdurdu.
"Yapmaym, saym Marki," dedi. "Benim krallanmm hep dermanslzhktan yok oldugu tarih kaptlannda yaz1hdu. Biz Merovenjler taCl isterniyoruz. Dolaps1yla belki de hakemlik gorevini iistlenmek, daru�manhk yapmak bize dii�er." Solgun solgun giiliimsedi.
"Bize oyle geliyor ki, Curnhuriyet ylllan bu topluluk iizerine de izlerini kaz1m1�. Efendiler, sizler bpkl daha da az nitelikli bir toplumun se�ilmi� temsilcileri kadar �llgmca hareket ediyorsunuz, iistelik onlardaki tahammiil sizlerde yok. Bereket versin bu kapah bir toplanh oluyor da kimseler bizleri goremiyor."
Topluluga su�lu bir sessizlik �oktii. Childeric sozlerine devam ederken soylular ba�lanru utan�la egdiler.
"Benim dedelerimin giiniinde bu saltanat konulan daha soylu yontemlerle �ozumlenirdi," dedi. "Zehirlerle, han�erlerle, ya da cellatlarm h1zh ve merhametli elleriyle. Oysa �imdi kendimizi oylara teslim ettik. Pekala, bari bunu soylular gibi kullanahm. En �ok oy alabilen kazansm."
Childeric sustu, bastonunun topuzunu vida gibi �evirip ��kardl, bir zamanlar bastonun i�ine saklanan b1�agm yuvasma konmu� konyaktan bir yudum i�ti. <::ok nazik bir sesle,
"Sozumii kesmeye hazu olan var m1?" diye sordu. "Pekala, devam ediyorum. A9k�a goriiniiyor ki Bourbon'lar, Orleans'lar, Burgundy'ler, hatta gen� Capet'ler bile ancak eski irnha yontemleriyle hiikiim siirebilirler. Bu nedenle ben daha gerilere gitmeyi oneriyorum. Anjou soyuna gelince . . . " i�aretparmag1yla, ortapar-
33
magnu Churchill' e laytk bir zafer i�areti yapanru� gibi a<;tJ. ama, yoniinii dosdogru kar�nya <;evirdi, o zaman da i§iaretin anlam1 degi�ti.
Burgundy ayaga f1rlad1, "Kim? Siz?" diye bag1rmaya niyetlendiyse de, kasilm1� bogazmdan ses daha <;ok, "Kuuum? Suuuz?" �eklinde <;1ktJ..
"Haytr," dedi Childeric. "Ben daha sonra gelen k.rallanm gibi ya�ay1p sorunlan onlann <;ozdiigii gibi <;ozmeyi tercih ederim. Ben Fransa tahtr i<;in Charlemagne' m kutsal karuru teklif ediyorum."
Bourbon gi:ik giirlemesini andmr bir ftslitJ.yla, "Deli misin?" diye patladt. "0 soy kayboldu."
Childeric al<;ak sesle, "Haytr, olmad1," dedi. "Habrlayacakstruzdir, soylu beyler sizin atalanruz heniiz koyun giiderken, ikinci Pippin Heristal hale£ konusuna ili�kin Sal gelenegini hi<;e say1p biitiin topraklanru oglu Charles' a b1rak.mi�b . . . sonradan <;eki<; ad1ru alan Charles' a."
"Ne olmu� yani?" diye sordu Bourbon. "$imdiki duruma etkisi yok ki!"
"Charles Martel kanahyla yok, o dogru. Ama hatJ.rlarsamz Charles gayrime�ru bir <;ocuktu. Belki bu yiizden ikinci Pippin' in iki de me�ru oglu oldugunu unutuyorsunuz. Onlan kendisi gormezden geldi ama, ger<;egi degi�tirmeye giicii ya da kudreti yeter miydi?"
"Bugiin Paris'te Pippin Arnulf Heristal adh bir adam ya�1yor. Sevimli bir adam. Amator bir gokbilimci. Amcas1 Charles Martel de Seine Sokagl'nda kii<;iik bir galerinin sahibi. Ailenin me�ru kolundan gelme olduguna gore, aslmda Charles Martel adm1 kullanmas1 biraz yersiz."
"Ama bunu karutlayabilirler mi?" "Karutlayabilirler," dedi Childeric soylulara tatl1 bir sesle.
"Pippin benim eski bir dostumdur. Zeki adamd1r. <;ek hesab1ma o bakar. Ona mabeyinci ba�1 derim. Pek aman aman bir �aka saydmaz ama, giileriz ikimiz. Pippin, Heristal ve Arnulf dev servetlerinden son geriye kalan iki bagm geliriyle ge<;inir. Soylu efendi-
34
ler, ben sizlere Charlemagne soyundan Majeste Pippin Heristal'in tact altmda birle;>memizi onermekten onur duyuyorum."
Zar arhk atdmt�h. Ger<;i ftsdda�malar devam etti gitti, ama a�amm yorgun saatleri gelip <;athgmda bir ba;>ka ihtimal i.izerinde anla;>manm mi.imki.in olmayacagt ortaya <;tkh.
Sonunda soylular uzla;>hlar. Hatta "Ya;>asm Kral!" diye bile bagtrmaya c;ah;>tdar. Onun �erefine kadeh kaldtrmayt ba�arddar, soma da adtru ve soy sicilini Millet Meclisi'nin toplanmakta oldugu kata kadar ta;>tddar. Orada bu sozler bi.iyi.ik bir rahatlama duygusu ve btiyi.ik bir hevesle kar�dandt, c;tinki.i Franstz ulusunun nispeten zeki olan temsilcileri 1789 tarihinin pek o kadar da eski bir tat:fu olmadtgtrun farkma varmt;> bulunuyorlardt. Oysa Heristal' dan . . . ya da Charlemagne' dan kim nefret edebilirdi?
Normal zamanda Mosyo Heristal htiki.imetin c;ah;>malanru ve siyasal olaylan izlerdi. Ama meteor aktrurun heyecaru, yeni kamerarun ba�anh ve girift performanstyla birle;>ince onu geceleri tarac;ada, sabahlan da ;>arap mahzenindeki karanhk odada tutuyordu. Yorgun, ama mutluydu. Gi.indi.iz de uyuyup bir sonraki a�am ic;in enerji topluyordu.
Fransa Cumhuriyeti'nin oylamayla kaldmhp yeniden Fransa Kralhgt'run ilan edilmi� oldugunu tilkede, hatta belki de dtinyada bilmeyen tek ki;>i Mosyo Heristal' di. Bu durumda elbette ki, kendisinin IV. Pippin olarak oybirligiyle yeni Fransa Krah olarak sec;ildiginden de haberi yoktu. Bu adm begenilmesinin nedeni, Charles Martel'in 768 ydmda olen oglu Ktsa Pippin' in Ill. Pippin olarak kabul edilmi� olmastydt.
Gorevlendirilen komite, Fransa halktrun istegini bildirmek i.izere bir zafer edastyla Marigny Caddesi bir numaraya geldiginde, saat sabahm dokuzuydu. Mosyo Heristal strhnda bordo robdo�ambnyla c;ah;>ma odasmda Amerikan kahvesi ic;iyor, yatmaya hazrrlaruyordu.
Onlan nezaketle dinlerken, burnunun i.izerine mandal gibi tutturulan kulpsuz gozli.igtinti c;tkardt, ktzarmt;> gozlerini ovala-
35
dt. Once tiim bitkinligine ragmen bu haberi komik buldu, ama i�in ciddi oldugunu anladtgmda derin bir goka ugradt. Sag elinin i�aretparmag1yla gozli.igi.i tekrar burnuna oturttu, eyer i.izerine yerlegtirir gibi yerle�tirdi.
"Baylar," dedi, "sizler bir �aka yaptyorsunuz ve . . . ifademi mazur goriirseniz, pek de hog bir gaka degil."
Onun inanmamas1, komite i.iyelerinin 1sranru arthrd1. Yeniden gi.i� kazanan sesleriyle bagngttlar. Fransa'run gi.ivenligi ve gelecegi i�in tahh derhal kabul etmesi gerektigini soylediler.
Bu kargagarun arasmda, Pippin koltugunda arkasma yaslandt, mavi damarh elini alruna kaldud1, sanki bu ger�ekd1g1 sahneyi silmeye �ahgh.
"insan bazen hayalinde bir geyler canlandmr," dedi. "Ozellikle de yorgun oldugu zamanlar. Umanm gozlerimi a�hg1m zaman burada olmazstruz, baylar. 0 zaman karacigerim i�in bir ila� yutanm."
"Ama Majesteleri ... "
Pippin'in gozleri bir anda a�tld1. "Ya, demek oyle," dedi. "Ki.i�i.ik bir umuttu. Bu Majeste sozi.i beni tedirgin ediyor. Demek bana tatstz bir gaka yapmadigiruza inanmam gerekiyor . . . yo, gaka yapacak tiplere benzemiyorsunuz ... ama eger deli degilseniz, bu gi.ili.in� teklifi yapma yetkisini kimden aldtruz?"
Sag Merkezcilerin temsilcisi Mosyo Flosse, sesine nutuk atlyormug gibi bir ton vererek, "Fransa yeni bir hi.iki.imet kurmap imkans1z buldu, hagmetmeap," dedi. "Birka� ytldan beri hi.iki.imetler kendilerine bir politika se�ikleri anda di.igi.iyorlardt."
"Biliyorum," dedi Pippin. "Belki de bizi korkutan, politikalar." Mosyo Flosse devam etti. "Fransa'run partiler ve gruplar i.isti.i
bir devamhhga ihtiyact var. ingiltere' de partiler degigebilir, ama kralhgm �izdigi si.irekli bir yon yine de kahct oluyor. Fransa da sahipti bir zamanlar ayru geye. Ama onu kaybetti. Biz bunun yine saglanabilecegine inaruyoruz, Majesteleri."
Pippin al�ak sesle, "ingiltere krallan at yartglarma giderken hangi gapkayt giymek gerektigi konusunda onemli ve kesin ka-
36
radar verirler," dedi. . . "Ama hi<; akhruza geldi mi, dostlanm, ingilizler hiiki.imetlerini <;ok sever, vakitlerinin <;ogunu onu kutlamakla, alki�lamakla ge<;irirler, oysa Franstzlar iktidardaki her hi.iki.imetten otomatik olarak nefret ederler. Ben de aym tutum i<;indeyimdir. Bu Franstzlann hiikiimet anlayt�1d1r. Bu konuda daha kapsamh bilgi edininceye kadar, dogrusu yabp uyumay1 tercih ederdim. Ama sizler bu . . . plaruruzm ne bi.iyiik zorluklarla kar�tla�acagrm hi<; dii�iindi.iniiz mii? Fransa epey bir zamandan beri cumhuriyetle yonetiliyor. Turn kurulur;;lan cumhuriyet<;i, dii�iincesi bile cumhuriyet<;i. Galiba yatsam iyi olacak. Bu delegasyonu kimin yolladtgtru bana hala soylemediniz."
Mosyo Flosse, "Senato ve Franstz Meclisi yalruzca Majestelerinin kabuliinii bekliyor," diye bag1rd1. "Bizi buraya Fransa'run temsilcileri gonderdi."
"Komiinistler kralhga oy verecekler mi?" diye sordu Heristal yumur;;ak bir sesle.
"Muhalefet etmeyecekler, Efendimiz. Onu garanti ediyorlar." "Peki, ya Fransa halki? Ellerinde brmlk ve <;atallarla Paris'e
saldtrdtklanm, benimle bereket versin akraba olmayan bir hanedan si.ilalesinin de ellerinden kurtulamadtgtm habrhyor gibiyim."
SenatOr Veauvache (Sosyalist) ayaga kalkb. 1948 ytlmda bir ri.i�veti reddederek ti.im ulusun dikkatini kendi i.izerinde toplayan Veauvache' dt bu. 0 stralar ona Oi.iriist Jean diye ad takilrmr;;b. 0 ad1 biiyiik bir tevazuyla ha.Ia da ta�tyordu. Mosyo Veauvache <;ok ciddi bir sesle, "Bir kamuoyu yoklamasma gore Fransa halki arkaruzda tek adam gibi birle�ecek," dedi.
Oi.iriist Jean, "Onun onemi yok," diye kar�thk verdi. "Amerika' da, nabtz yoklamalanmn anavataru olan yerde, hi<; kimse bu hakaretamiz soruyu sorabilir mi?"
"Ozi.ir dilerim," dedi Pippin. "Herhalde <;ok uykulu ve yorgun oldugumdan, kafam karmakar1�1k oldugundan soyledim. Eskisi kadar gen<; de saytlmam ... "
"Poff!" dedi Mosyo Flosse iltifat dolu bir sesle.
37
"Aynca ben �eylerle rne�guld iim ... " Eliyle yukanlan gosterdi. "Ben me�gulken Madam beni haber ve havadislerle pek rahatstz etmez. Anltyorsunuzdur, baylar, beni gafil avladtnlZ."
Mosyo Flosse, "Reims' de tac; giyrnelisiniz," diye bagtrdt. Gozlerinden burcu burcu heyecan tiitiiyordu. "Eski gelenekleri korumahytz. Fransa'run size ihtiyac1 var, Efendirniz. Biiyiik soyunuzun saglayacagt giivenligi halkuuzdan esirgeyecek misiniz?"
"Soyurn mu?" "Siz direkt olarak 11. Pippin'in soyundan gelmiyor rnusu
nuz?" "Ha! Demek mesele buymu�! Ama o zamandan beri o kadar
c;ok hanedanlar gelip ge� ki .. . " "Ama soyunuzu inkar etmiyorsunuz, degil mi?" "Nasd inkar edebilirim? Bu konu kayttlarda var." "Bizi red mi ediyorsunuz?" "<::ok sar;rna," dedi Pippin. "Bir cumhuriyetin kafasma koy
dugu bir �eyi ben nasd onleyebilirim ... arnact kendini yok etmek bile olsa! Ben upuzun bir kopegin upuzun kuyrugunun kmk ucuyurn. Ben istesem, o kopegi sallayabilir miyim?"
"Fransa'run size ihtiyact ... " "Benim de uykuya ihtiyactm var baylar. Liitfen arhk beni yal
ruz btrakm. Birka� saat sonra uyandtgtrnda in�allah sizin bir riiya oldugunuzu anlanm."
Heristal, basmda "Tarihi Uyku" diye arulan uykusunu uyurken, Sorbonne ogrencileri "Ya�asm Kral!" diye bagtrarak Champs Elysee' de yiiriiyii�e ge�tiler. i�lerinden dordii Eyfel Kulesi'ne hrmandt, antik bir kraliyet flamastru ta tepeye diktiler. Flama orada dort riizgara uyup zaferle dalgalanmaya ba�lad1.
Vatanda�lar sokaklara dokiildiiler, heyecan i�inde �arktlar soyleyip dans etmeye koyuldular.
Seine nehrinin yukan tarafmdaki kooperatif depolanndan ��kanlan �arap flr;tlan yollarda yuvarlanarak yiiriitiildii, ko�e ba�lannda dogrultulup a�tld1.
Moda tanrtlan �izirn sehpalanrun ba�ma ko�tular.
38
Schiaparelli bir saat i«;inde "Reve Royale" adh bir parfi.im lanse etti.
L'Espece, Cormoran, Paris Minuit, L'Era ve Monde Dieu'ni.in ozel baskdan rotatiflerden «;tkh, piyasada kapt�ddt.
Charlemagne'm armas1 biiyi.iliiymi.i� gibi di.ikkan vitrinlerinde beliriverdi.
Amerikan bi.iyiikel«;isi hi.ikiimetinden aldtgt talimat uyannca kutlayabilecegi birini bo� yere arad1 durdu.
Dalga Paris'ten ta�h, yogun halkalar halinde ta�raya yayddt, her yerde kamp ate�leri yakllmaya, bayraklar dalgalanmaya ba�ladt.
Biitiin bunlar olurken kral hep uyuyordu. Ama Madam her saat ba�1 ki:i�edeki gazeteciye bir sefer yapmakta, yeni c;:tkan gazeteleri ahp onun masasma list i.iste dizmekteydi.
Paris c;:evresindeki uc;:aksavar bataryalan gecenin iki buc;:ugunda krah selamlamak i.izere top ah�lanna ba�lamasa, Pippin belki bi.itiin gece ve ertesi gi.in boyunca uyuyacakh. Ah�lar suasmda di:irt vatanda� i:ilmi.i�, otuz ikisi de yaralanmt�h. Bu otuz iki yarah, hastanedeki yataklarmdan sadakatlerini ve heyecanlanru belirten ac;:tklamalar yaphlar.
Uc;:aksavarlann ate�e ba�lamas1 Pippin'i uyand1rd1. ilk aklma gelen di.i�i.ince, "Galiba Clotilde eve di:ini.iyor," demek oldu. Nereye c;:arpm1�b acaba klz bu sefer?
ikinci bir ab� onun dirsegi i.izerinde dogrulmasma yol ac;:h. Sol eli c;:evreyi yokluyor, ba�ucu 1�1gtrun di.igmesini anyordu. "Marie!" diye seslendi. "Marie! Neydi o ses?"
Madam kap1y1 ac;:h. Kollan, kucag1 gazete doluydu. "Krah selamhyorlar," dedi. "L'Espece'in dedigine gore yi.iz bir pare top ahlacakm1�."
"Ulu Tannm!" dedi Pippin. "Ben de Clotilde geldi sandtm." Kolundaki saate bakh, sonra sesini toplara ragmen duyurabilmek ic;:in yi.ikseltti. "Saat i.ic;:e c;:eyrek var. Clotilde nerede?"
Madam soguk bir sesle, "Prenses motosikletine bindi, tebaas1ru Versailles' a gi:itiiri.iyor," dedi. "Orada bahc;:edeki ftskiyeleri ac;:acak."
39
Pippin, "Demek riiya degilmi§!!" dedi. "Baymduhl< Bakam bunu duyarsa . . . burnuma giyotin kokulan geliyor. Marie, bu insanlar bu sa�mahgt ciddiye ahyorlar galiba. Charles Amca'yla konu�mak istiyorum."
�afak sokmek iizereyken, amca yegen Seine Sokagt'ndaki galerinin arkasmda kar�1 kar§ltyaydtlar.
Pippin, Charles Martel'in diikkamnda uzun siire kepenklerc vurmu§l, sonunda ya�h adam strtmda geceligi, ba§imda takkesiyle, uykudan homur homur homurdanarak kap1y1 aralaytp ona bakmt�tl. Bir siireyi daha homurdanarak, sabah kakaosunu hazulayarak, pantolonunu ayagma <;ekerek ge�irdikten sonra, Charlie Amca maroken koltuguna yerle§!ti, lambamn ye§lil abajurunu ayarladt, gozliik camlanm sildi, kendini i§!e haztrlad1.
"Sakin olmayt ogrenmen gerek Pippin," dedi. "Ydlardtr hep sana sakin olmaru ogiitler dururum. �u senin . . . kuyrukluyddtzlarm i<;in <;tkageldigin zaman da, btrak yddtzlar bir fincan kakaoyu beklesin demi�tim sana. Clotilde'in ba�t, atl� talim yerinde jandarmalarla ufak <;apta derde girdigi zaman da sakin ol dememi§l miydim? Sonunda da i§!ler tathya baglanmt§lh, unuttun mu? Sen klzm ath kanncadan ate§! ederken patlathgt birka<; ampuliin parastru odedin, Clotilde de hayattrun hikayesini bir Amerikan dergisine sath. Sakin ol, Pippin, sakin ol! Tek ogiidiim bu."
"Ama halk <;tldmyor, Char lie Amca." "Hayu, yavrum, o kuramdan vazge<;. Franstzlar eger bir <;1-
karlan yoksa asla <;ddtrmazlar. �imdi sen diyorsun ki, o temsilci heyet her partinin adamlarmdan olu�uyordu ve geldiklerinde Fransa'mn geleceginden soz ettiler."
"Fransamn istikrarh bir hiikiimeti olmah diyorlar." "Hmmmm," dedi Char lie Amca. "En son isteyecekleri �ey bu
dur gibi gelirdi bana hep. Belki de partiler ortak bir yonii ayn ayn nedenlerle se<;mi§!lerdir, Pippin. Evet, oyle olmah. Ve sen de, benim zavalh yavrum, Amerikahlann piyon dedigi role se<;ildin."
40
"Ne yapabilirim, Charlie Amca? Nastl kurtulabilirim bu ... bu piyonluktan?"
Charlie Amca bir si.ire gozli.igi.iyle dizkapagma ttp bp vurdu, hap�iitrdl, dirseginin dibindeki ocakta duran maliirapadan kendine bir fincan daha kakao ald1, sonra ba�iilnl agu ag1r iki yana sallad1.
"Bana zaman tamr, beni sakin b1raklrsan, belki bu iliiin siyasal dayanaklanm anlayabilirim. Ama li>U anda senin i<;in hi<;bir kurtulu�ii yolu goremiyorum. Meger ki gururla banyona <;ekilesin, s1cak suya girip iki bilegini kesesin . . . "
"Kral olmak istemiyorum ben!" "Eger intihar holiiuna gitmiyorsa, sevgili yavrum, seni avun
durabilecek bir di.i�iii.ince daha var. Nasdsa yaklnda suikast giri-9imleri ba9layacakhr. Kim bilir, belki i<;lerinden bir tanesi ba9anh da olabilir."
"Hay1r diyemez miyim, Charlie Amca? Hay1r, hay1r, hay1r, hay1r! Neden diyemeyeyim?"
Charlie Amca i<;ini <;ekti. "$u anda akl1ma iki neden geliyor. Daha sonra ba�iika nedenler de gelir. Birincisi, Fransa'mn sana ihtiyae1 oldugunu soyleyeceklerdir. Ne burada, ne ba�iika i.ilkelerde, bu soze kar91 koyabilen kimseye rastlanm19 degildir. Ya9h, hasta, budala, yorgun, mi.istehzi, kurnaz, hatta yurdunun gelecegi i<;in tehlikeli bir adama bile gidip, vatammn sana, yalmz sana ihtiyac1 var deseler, ki.irsi.iye sedyeyle talii1mp yeminini etmeye de, camm vermeye de raz1 olur. Yo, senin i<;in hi<;bir kurtulu9 yolu goremiyorum. Eger Fransa'mn sana ihtiyae1 var derlerse iliiin bitik demektir. in�iiallah Fransa'mn da iliii bitik degildir diye dua edebilirsin ancak!"
"Ama belki . . . " "Bak, gordi.in mi.i, daha liiimdiden yakay1 ele vermiliisin," dedi
Charlie Amca. "ikinci neden daha sinsi bir liieydir ama, birincisinden daha az gi.i<;li.i degildir. 0 da aristokrasinin say1sal gi.ici.idi.ir. Our, bunu sana a9klayay1m.
41
. . . Aristokrasinin en biiyuk rahathk ve liiks i<;inde lireyebilecegi ortam, demokratik ve cumhuriyet<;i rejimlerdir. Kralhk rejimi albnda aristokratlar elenir, kontrol edilir, hatta �u ya da bu nedenle tasfiye bile edilirken, cumhuriyet ortammda soylular tav�an gibi lirerler. Beri yandan �ag1 struflar sanki birdenbire klsirla�IVerir. Bunun en iyi omegini Amerika' da bulabilirsin. Orada bir soylunun torunu olmayan tek insana rastlayamayacagm gibi, biiyi.ik bir reisin soyundan gelmemi� tek Klzllderili'ye de rastlayamazsm. Cumhuriyet Fransas1'nda da, pek o kadar olmamakla birlikte, aristokratlar inarulmaz bir c;ogalma yetenegi g6stermi�tir.
$imdi bunlarm hepsinin senin iizerine ii�li�mesi tlpkl. serc;elerin... yo, bu benzetmeyi tamamlamak istemiyorum. Senden <::irkin Louis'nin zamanmdan bu yana goriilmemi� imtiyazlar isteyeceklerdir, sevgili yavrum. Ama o kadarla da kalmayacak, para da isteyecek!erdir."
Pippin sefil bir sesle, "Ne yapacagtm, Charlie Amca?" diye inledi. "Neden bir iki ku�ak daha bekleyemediler? Ailenin bir ba�ka kolu daha yok mu ki . . . "
"Haytr, yok," dedi Charlie Amca. "Olsa bile, yalruzca birinci nedenin Madam ve Clotilde'le birle�mesi seni si.iriiklemeye yeter. Hem bir �ey daha var. Her Frans1z erkegi senin tahta <;Ikmana kar�1 bile olsa, her Frans1z kad1ru seni saltanata dogru itecektir. Man� Denizinin kar�1 klytsma ac; gozlerle baklp ingiltere hanedaruru kii<;iimseyerek, ona ic;in ic;in imrenerek az m1 ydlar gec;irdiler? Pippin, yavrum, senin i�in bitik," dedi Charles. "Sen kraliyetin piyonusun. Bence tek yapabilecegin, durumu iyice inceleyip ic;inden ho�una gidebilecek bir iki �ey bulmak. $imdi arhk beni bagt�lamaru rica edecegim. Elinde lie; imzas1z Renoir'la bir mii�teri geliyor."
Pippin, "Neyse, kendimi pek de yalruz hissetmiyorum," dedi. "Senin de unvanlanru almak zorunda oldugunu bilince ... "
Charlie Amca, "Uc; kere kirletilmi� bir isim!" diye patlad1. "Ben onu unutmu�tum bile!"
42
Pippin gozleri kam�m1� durumda galeriden aynld1. <;evresini hi<; gormeden Seine' in yukansma dogru, sol kly1 boyunca ilerledi, Notre-Dame'm, antrepolann, �arap depolanmn oniinden ge<;ti, kopriileri a�h, fabrikalan ge<;ti, Bercy'ye vanncaya kadar hi<; <;evresine bakmad1.
Bu uzun gezisi boyunca belki de zihni, laboratuvarda labirente brrakllm1� bir fare gibi kurtulu� yollan arapp duruyor olabilirdi. <;e�itli yollan, ge<;itleri, delikleri yoklam1�, her birinin sonunda bumunu bir tel orgiiye <;arpml� olabilirdi. Ger<;ek ortadayd1. Krald1 kendisi .. . ve hi<;bir kurtulu� yoktu.
Bercy' de sendeleyen ad1mlarla bir kahveye girdi, kii<;iik, mermer bir masaya oturdu, yan tarafta oynanan domino oyununa gormeyen gozlerle bakh, saat heniiz ogleni bulmam1� oldugu halde kendine bir Pemod 1smarlad1. Oniine konan i<;kiyi o kadar <;abuk bitirip yenisini soyledi ki, domino oynayanlar onu turist samp, kulland1klan dile dikkat etmeye <;ah�hlar.
D <;tincii Pemod' sunu i<;erken Pippin' in, "Pekala oyleyse," dedigi duyuldu. i<;kisini bitirip elini sallayarak bir yenisini istedi, kadeh oniine kondugunda, egilip ona dogru konu�tu.
"Demek bir kral istiyorsunuz, dostlanm! Ama bunun tehlikeletini de dii�iindiiniiz mii? Nasd bir �ey yaratmakta oldugunuzu biliyor musunuz?" Domino oynayanlara dondii. "Benimle �erefe kadeh kald1rma onurunu bah�eder misiniz?" diye sordu.
Ciddi ciddi kabul ettiler. Bir Amerikah olarak, adamm dogrusu <;ok giizel Frans1zca konu�tugunu dii�iiniiyorlardt.
i<;kiler gelince Pippin kadehini kald1rd1. "Kral istiyorlar! Krahn �erefine i<;iyorum! Ya�asm Kral!" i<;kiyi dikip bitirdi. "Pekala, dostlanm," dedi. "Arad1klan krah bulmalan pek miimkiin. Oysa bu onlann diinyada isteyecekleri en son �ey. Evet, sonunda bir kral bulacaklar kar�dannda." Masadan kalkh, kaptya dogru ilerledi. Ad1mlarmm yava� ve azametli oldugu dikkat <;ekti.
43
Kralhgt yeniden canlandtrmak pek goriindiigii kadar kolay bir i�? degildir. Bir kere, ne ti.ir bir kralhk istendigi sorunu vardu. Pippin me�?ruti bir kralhgt kuvvetle tercih ediyordu. Yalruzca kalben liberal bir insan oldugu i<;in degil, mutlaki kralhgm sorumlulugu �ok fazla oldugu i�in de b6yle dii�?iiniiyordu. Kendini, baganya ulagmak i�in gerekli ti.im �abalan gosteremeyecek kadar tembel, ti.im kusurlann su�unu iistlenemeyecek kadar da korkak buluyordu.
Pippin'in istegi iizerine, gerekli siireci saptamak amaCiyla olu�?turulan tiim parti temsilcilerinden kurulu heyet, pek temkinli davranmaktaydt. Kral daha toplantmm ilk ba�?mda, pek can stkt-
44
a bir sorunu ortaya ath. Amerikan hiikiimeti bu degi�iklige ne diyecekti ve acaba Amerika Dt§>i§>leri Bakanhgt yeni Kralhga da Cumhuriyete yaphgt yardtmlan siirdiirmek isteyecek miydi?
Hem Sag, hem Sol Merkezcileri temsil etmekte olan Mosyo Flosse bu tiir ku�kulan bertaraf etmeyi ba9ard1. "Liberal hiikiimetlere kar§>I giivensizlik gostermek, daha sorumlu davraru9h saydtklan nispeten otoriter hiikiimetleri desteklemek Amerikan dt� politikasrrun temel ilkelerindendir," dedi.
Mosyo Flosse omek olarak Veneziiella, Portekiz, Suudi Arabistan, Urdiin, Mtstr, ispanya ve Monaco'yu gostererek Amerikahlarm bu garipligini karutlamaya �ah�h. Hatta daha bile ileri gitti, SSCB Halk Cumhuriyetlerinin, Polonya, <::ekoslovakya, Bulgaristan, <::in ve Kuzey Kore'nin de ge�i§>te diktatorliikleri ve mutlaki kralhklan demokrasilere, se<;imle gelmi9 hiikiimetlere tercih etmi9 olduklanm soyledi.
Bu tercihlerin nedenlerini anlamak pek kolay degildir, diyordu Mosyo Flosse. Hatta anlamak belki utan<; verici bile olabilir. Ama boy le bir tercihin tarihsel bir ger<;ek oldugunu bilmek yeterlidir. Sozlerine devamla, Amerika a<;�smdan aynca Fransa tahhna kar�I duygusal bazt baglann da soz konusu oldugunu ekledi.
"Amerika somiirgeleri bagtmstzhk sava§>lanm tek ba9lanna verirken, askerleriyle, paralanyla, sava� malzemesiyle onlann yardtmma ko9an kimdi? Kim okyanuslan a91p Amerikan ordulannda <;arp19maya ko§>tu? Halktan insanlar mt? Haytr, soylular!"
Mosyo Flosse'un onerisine gore krahn ilk resmi adtffil, Fransa'yt komiinizm kar91smda daha gii<;lii k.dmak amactyla Amerik.a' dan yardtm istemek, ayru zamanda diinya ban91m saglayabilmek. amaoyla da komiinist iilk.elerden ona e�degerde bir yardtm istemek. olmahydt.
Gerek Amerika Birle§>ik. Devletleri'nin, gerek.se Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birligi'nin bu talebe olumlu ve hevesli cevaplar vermeleri, Mosyo Flosse'un durumu iyi degerlendirdigini ortaya k.oydu. Amerik.an Kongresi yalmz istenenden fazla para vermekle kalmam19, aynca okul <;ocuklanndan toplanan Lafa-
45
yette Fonu sayesinde Versailles Sara}'l'ndaki kral dairesinin yeniden onanmma da ba�lanabilmi�ti.
ilk heyecan patlamasmdan sonra, devlet memurlan arasmda bir kayg1 ba�gosterdi. Postacdar, miifetti�ler, ordular halindeki ki.i�iik memurlar, umumi hela bakicdan, ulusal arut bekc;ileri, giimriik muayene gorevlileri, mi.ifetti� miifetti�leri ... bunlann hepsi, durumu ikinci kere di.i�iindi.iklerinde kendi ya�am �artlannm gerileyeceginden korkmaya ba�lad1lar. Fakat kral ya}'lmladlgl gene! bir bildiriyle statiikoyu donduracagm1 ac;1klaymca, hem herkes rahatlad1, hem de bu odiinden yararlananlar arasmda krala kar�1 co�kun bir baghhk dogdu.
Bu arada Ulusal Amtlar Bakaru krala iic; yi.iz bin frankl1k bir fatura \lkardl. Bu masraf, Prenses Clotilde'in yalruzca Versailles'daki flskiyeleri ac;makla kalmay1p, ti.im projektor 1�1klanm da iki gece boyunca yakm1� olmasmdan kaynaklamyordu. Fatura once Prensese sunuldugunda, o elinin �ahane bir hareketiyle konuyu bir kenara iter gibi yapffil�h.
Pippin, Cambon Sokag1'ndaki Chase Bankas1'nda bulunan hesabmda yalruzca yi.iz yirmi bin frank paras1 bulundugunu kamtlayabildi. Ama Amerika' dan gelen ilk bor\, konuyu herkesi mutlu edecek bic;imde c;ozi.imlemeyi saglad1.
Kralhg1 kurmak gerc;i zor ve karma�1k bir i�ti ama, Krahn Reims' de tac; giyme toreninin zorluklan onu bile bast1rd1. Soylularm cumhuriyet ortammda c;ogalmasma ili�kin tahminlerinde Charles hakl1 \lkml�h. Soylular yalmzca akillara s1gmayacak kadar c;ogalmakla da kalmaffil�lard1. Ostelik tac; giyme tOreninin nasd olmas1 gerektigi konusunda da bir ti.irlii fikir birligine varamqorlardl. Bu i�in eski geleneksel bir bic;imde yap1lacag1m hepsi kabul ediyordu, ama hangi eski gelenege gore?
Konuya hayati ilgi gosteren gruplar, tac; giyme toreninin yaza kadar ertelenmesini istiyorlard1. Bi.iyi.ik terzilere saray elbiseleri ic;in sipari�ler akmaktayd1. Seramik sanayiinin, i.izerinde yalruz-
46
ea kraliyet armas1 degil, ayru zamanda kralla krali<;enin profilleri bulunan milyonlarca fincan, tabak, ktil tablas1 ve plaka yap1p hazirlamasi gerekiyordu. Y azm yeni bir turist akum da gelecekti. Bu akim, giri�imi karh hale getirmeye tek ba�ma bile yeterdi zaten.
Daha once hi<; akla gelmemi� konular hayati onem kazanmaya ba�lad1. Yeni atanm1� protokol gorevlileri, kral muhafizlan, ozel oda ve dairelerde hizmet edecek soylular, nedimeler ortahkta ftr doniiyor, "Kraliyet Tarihi"nin yazdmakta oldugu odalarda sabahlara kadar 1�1klar yaruyordu.
Miizeler talan edilip ath arabalar, kostiimler, bayraklar arand1. Kiitiiphanelerin alb iistiine geldi. Olkedeki madeni ve kag1t paralann degi�tirilmesi gerekti. Arma ve z1rh resimleri sayesinde i�siz ressam kalmad1. Soylular oyle bir faaliyet i<;indeydiler ki, her bir �ilt elden ge<;ip yenileniyordu. Sola kavisli armadan oybirligiyle vazge<;ildi. Onu kullanmak, ya�ayanlarm tutumuna bezdirici bir tekdiizelik getirecek, oltilerin onuru i<;in de al<;albcr olacakb.
Omiirlerinin yan siiresinde i�siz kalan ath araba yapimcdan, yan bunak emekliliklerinden siiriiklene <;ekile hayata dondiirtildtiler, devlet arabalanrun siisii piisiiyle, yaylarmm takilmasiyla ugra�maya zorlanddar.
Z1rh<;Ilar el zuhlanrun, dizliklerin, maske ve migferlerin parlauhp yaglanmasim yeni ba�tan ogrenmek zorunda kalddar, zira gen<;lerin <;ogu torene, hava nasd olursa olsun, z1rhlar i<;inde kablmak istiyordu.
Naylon sanayii her fabrikaya bir ek vardiya ekledi, kadife ve giive yemez taklit kiirk taleplerini kar�damaya <;ah�h.
Tacm kendisi de sorun yarahyordu. Ortada ta<; yoktu. Ama Van Cleef, Arpels, Harry Winston ve Tiffany tiim imkanlanru birle�tirdiler, sanat<;Ilar1ru bir araya getirdiler, degerli ta�lanru ortaya <;Ikarddar ve yakla�1k bir metreye yakin yiikseklikteki tacr yaratmaya koyuldular. Tacm iizerinde o kadar <;ok miicevher vard1 ki, tahbn arka taraftna bir yaslanma destegi yapmak �art oldu. Aksi halde tacrn ag1rhg1 kralm boynunu kiracakb. Ta<; dart papaz taraftndan ta�md1, tOrenden sonra yeniden dagihldt, ta�lan
47
birer hirer aynhp on iki milyon dolarhk bir karla sahldt, taCI yaratan firmalara da kraliyet armasini te�hir etme hakktyla "Fransa Krah'run Ta<; YaptmCilan" unvaruru ta�Ima hakki bah�edildi.
Devlet i�lerinin, mali konulann, uluslararast ili�kilerin ve protokohin dt�mda, cumhuriyetten kralhga doni.i� ic;in daha binlerce kiic;i.ik aynnb gerekliydi. Bunlar pekala madan vatanda�lann goziinden ka<;abilirdi.
Paris'te bir anda, unutulmu� ve kaybolmu� sanatlann okullan ac;Ildt: Yiiriime okullan, (bastonlu ya da bastonsuz), selam verme okullan, reverans okullan, el opme okullan, yelpaze sallama okullan, davraru� okullan, �eref okullan. Eskrim hocalan smiflanru epey kalabahkla�mi� buldular. Namludan doldurulan pi�tovun kullarurru konusunda diinyarun son yetkilisi saydan ya�h General Victor Gonzel, elli kadar gene; saray gorevlisine her giin ders vermek zorunda kaldtgtru gordii.
Pippin biitlin bu haztrhklan kaygt ve ku�kuyla izlemektey-di. Eli baltah bir muhaftz birligi kurulmastru 6nermeye gelen heyet yiiziinden Pippin bir ay tutulmastru kac;trmi� bulunuyordu. Geleneksel saray ciicelerinin patirtisi onu sonunda Charlie Amca'run galerisine kac;maya zorlad1.
"Folies Bergere bir yan�ma ac;tyor," diye yakmdt amcasma. "Bir Kral Metresi sec;ecekler, Charlie Amca. Genc;ligimde, boyle �eylerin benden beklendigine inandtgtm zamanlarda, bu milli gelenege ben de uydum. <::ok pahah olmasma, bir sure sonra insana can sxktcx gelmesine ragmen. Ama �imdi ... diinyarun her iilkesinden adaylar geldigini duymu� muydun? Yapamam, Charlie Amca. Marie bile zorluyor beni. Lanet olsun, Charlie Amca, sen hie; o ktzlarm aralarmda nasd konu�tuklanru duydun mu?"
Charlie Amca, "Ben bu i�ten tiirlii usullerle kac;mayx ba�ardtm," dedi. "Sevgili c;ocugum, bazx konularda kraliyet yetkini kullanmayx ba�arabilirsin, ama eger bir Fransa Krah'run, halkiru c;e�itli liiksleriyle, cazip giivenilmezligiyle ne�elendirecek bir metresi olmadan i�i idare edebilecegini dii�iiniiyorsan fena halde yaruhyorsun."
48
11 Ama kral metresleri her zaman milletin ba�m1 belaya sokmu�lardu."
11Elbette, yavrum. Elbette . . . o da i�in bir pan;as1. Yoksa gokbilim merakm tiim oranlama duygulanm ve tarih bilgilerini sildi mi senin?"
11Kendime bir papaz bulurum!" dedi Pippin rursla. 11Yapacagim bu sonunda! Bir yerlerden kendime bir Mazarin ya da bir Richelieu bulurum, i�leri ona b1rakmm."
11 Adma lay1k bir papaz-ba�bakanm da metres konusunda son derece sert davranacag1m goreceksin," dedi Charles Amca. 11Kendin dti�tin de bak ... Elbisesiz sokaga �1krm� gibi olursun. Frans1z milleti buna asla tahammtil edemez."
11Kendi ozel hayahma bile hakklm yok," diye Slzlandl Pippin. 11Daha ta� bile giymedim, �imdiden bir anhk huzurum kalmad1. Aynca senin de soyundan gelen gorevleri pek ciddiye almadigmi soylemem gerek. Bana gelen bir rapora gore bir tavan aras1 dolu imzas1z Boucher bulmu�sun."
11insan ya�amak zorunda," dedi amcas1. 11 Ama seni terk ettigimi sanma. Hep senin adma dti�tintiyorum. Pippin bak, beni dikkatle dinlemeni istiyorum. Amerika'da gorevinin getirdigi beklentileri kendi pkarlanyla �eli�kili bulan bir ba� yonetici ilgin� ve pratik bir �oztim yolu bulmu�. Gorevine ya da partisinin i�lerine ait ttim ayrmtdan, btiytik reklam �irketlerinden birine devretmi�.
Bu ttir �irketler �ok say1da eleman �ah�hnyorlar ve . . . neydi onun ad1. .. bir know-how birikimleri var. Bu sayede halkla ili�kileri, te�kilat i�lerini, muhaberah, basm btiltenlerini ve atamalan yapabiliyorlar. Eger boyle bir �irket, bir cumhurba�kammn, bir siyasal partinin pazarlamasm1 yapabiliyorsa, bir krah neden pazarlayamasm? istihbaratlanm bir dti�tinsene! D1� ili�kilerde se�ecekleri politika, ilgisini kaybetmi� eski bir memurun beyninden kaynaklanan bir �ey olmayacak. Kar�1 tarafla mtimktin olan en karh i�i yapabilmeye yonelik olacak. Edecegi kar, gosterecegi �efk.ate ve bilgelige bagh olan bir acentahktan daha �efkatli, daha bilge davranabilecek kimse var m1d1r? Eger boy le bir ili�ki-
49
yi kurabilirsen, o zaman teleskopunun ba�ma donebilirsin, Pippin. Reklarn �irketi hem her �eyi ayarlar, hem de basma verecegi raporlann en uygun bi�imde ve gerektigi zamanlarda .;tkmasmi saglar. Hatta metresinin ihtiya<;:lanru bile onlar kar�dayabilirler."
"ideal bir �ey galiba," dedi Pippin. ''0 kadarla bile kalrruyor, <;:ocugum. Televizyonda konu�ma
yapmak gibi basit bir konuyu ele alahm. Fransa Krah olarak televizyonda da goziikmen gerekecegini tahmin ediyorum."
"Ne yaparlar?" "Diyelim ki bir ba�kan, konu�ma yapacak. Hi�bir �ey �ansa
btrakilmtyor. Konu�ma, telaffuz, heyecan uzmanlan ona provalar yaptmyorlar. <::ekicilik konusundaki ustahgtru her tiirlii ku�kunun iistiinde karutlamt� biri ona 'ko<;:'luk yaptyor."
"Marilyn Monroe gibi mi .. . " "Eh, onun gibi bir �ey. Ama i� o kadarla da bitmiyor. Adarrun
makyajrm Westmore Brothers kurulu�u iistleniyor. Meslegin en iyileri. Adam yalruzca konu�makla kalmtyor. Hem de hi<;: kalrmyor. Bir sahne amiri var. Sahne haztrlaruyor. 0 konuda da provalar yapthyor. Olay �ahane bir doruga yiikseliyor. Eger adam yalruzca konu�uyor olsa, belki soyledikleri samimi �eyler olabilirdi, ama samimi gibi goziikmezdi. Bu son derece onemlidir, �iinkii konu�an o konu�mayt kendisi yazmamt�br, anhyorsun, degil rni? Acentahk yazrm�br. Yogun gorevleri bazen ba�karun provaya girmeden once o yaztyt okumasma bile olanak vermez. Acaba diyorum .. . "
"Acaba ne?" "Senin kopegin var mt?" "Marie'nin bir kedisi var." "Neyse, ziyaru yok. Belki Fransa' da o kadar onemi olmaz." "Sence o acentahklardan biri bu i�i ahr mt, Charlie Amca?"
diye sordu Pippin hevesle. "Onlar a�tsmdan ... deger mi?" "Ben belli etmeden birka� sondaj yapaytm, yavrum. Sormak
tan bir zarar gelmez. Ba�ka bazt i�ler kadar karh olmasa bile, belki saygm bir miiessese Fransa Krah'ru temsil etmeyi prestij
50
a<;�smdan c;ekici bulabilir. Buna miiessese itiban diyorlar galiba. Soranm, Pippin. Umut etmekten ba�ka yapllacak bir �ey yok."
"Biitiin kalbimle umut ediyorum," dedi kral. Paris'te ilkbahar her zaman giizel olurdu. Kralhkla ve Fran
stzhkla ilgili tiim mallann yapnru ic;in fabrikalar gece vardiyalan da c;ah�brmak zorunda kahyorlard1. Herkesin kendini pek iyi ve pek giiven ic;inde hissetmesi, iicretlerde yapdan indirimi hakh gosterdi.
Tahmin edilebilecegi gibi Madam da kendi durumundaki degi�ikligi gerc;ekc;i ve enerjik bir bic;imde kabullendi. Onun ac;Ismdan bu i� bir evden bir eve ta�mmaya benziyordu. Daha biiyiik c;apta tabii. . . ama sorunlar ayruyd1. Madam listeler yapb. Kocastrun sorumluluklanm yeterince ciddiye almad1gmdan yakmd1.
"Evin ic;inde gezinip duruyorsun," dedi ona. "Oysa yapdacak binlerce i� oldugunu kim baksa gorebilir."
"Biliyorum." Pippin'in bunu soylerken kullandtgt ses tonu, Madamm c;ok iyi tarudtgi bir ses tonuydu. Soyleneni dinlemedigi zamanlar kullan1rdi o sesi.
"Oturup okuyorsun." "Biliyorum hayabm." "Boyle bir zamanda, neymi� o okudugun onemli �ey?" "Efendim ?" "Ne okuyorsun diyorum." "Tarih." "Tarih mi? Boyle bir zamanda rm?" "Kendi ailemin tarihini ve bizden sonraki baz1 ailelerin tarih
lerini gozden gec;iriyorum." Madam e�i bir sesle, "Bana oyle geliyor ki, Fransa Krallan
o yeteneksizliklerine ragmen yine de karh «;Ikmi�lar bu i�ten," dedi. "Baz1 istisnalar var tabii."
"Ben de o istisnalan dii�iiniiyorum, hayabm. Onalbnci Louis'yi dii�iiniiyorum, iyi bir insand1. Niyetleri olsun, ic;giidiileri olsun, hep iyiydi."
"Belki de budalanm biriydi," dedi Marie.
51
"Belki oyleydi. Ama ayru aileden olmamamiza ragmen, onu yine de anlayabiliyorum. Bir balama ben de onun gibiyim. Hatalanru nerelerde yapbgiiU gormeye t;ah�Iyorum. Ayru tuzaga dii�meyi hi<; istemem."
"Sen burada boyle hayal kurarken, lazm1 da hi<; dii�iiniiyor musun?"
"Bu sefer ne yapti?" diye sordu Pippin.
Clotilde'in oldukt;a hareketli bir ya�am siirdi.igii inkar edilemezdi. On be� ya�mdayken, Elveda Hayatlm adh "bestseller" 1 yazm1�, «;agumzm en i.inli.i, en faal beyinleri ona ilgi gostermi�, kur yaprm�ti. Reductionist'ler, Ressurectionist'ler, Protonist'ler, Non-E:xistantialist'ler ve Quantumist'ler tarafmdan alla�lanrm�, kitabiiUn ti.irii nedeniyle ylizlerce ruh hekimi onun bilin«;alhm incelemeye goni.illi.i olmu�tu. Cafe de Trois Puces' de kendi 6zel masas1 vard1. Orada kendisini gormeye gelenlerle konu�ur, din, felsefe, politika ve estetik konulanndaki sorulan biiyiik bir a«;Iksozliiliikle cevaplandmrd1. ikinci romanma da o masada ba�larm�h. Ama onu bitirememi�ti. Ad1, "Oliilerin ilkbahari'' olacakh. Hayranlan Clotildeizm diye bir ekol kurmu�lar, soma o ekol kilise tarafmdan aforoz edilmi�, altm1� sekiz yeni yetmenin Zafer Aruh iizerinden atlayarak gosteri�li bi«;imde intihar etmesine neden olmu�tu.
Clotilde'in politikaya ve siyasete bundan sonraki bula�mas1, Bois de Boulogne' da bir beyaz bogayla sembolik evliligi oldu. Ut; ya�h Akademi iiyesini yaralad1g1 ve kendisinin de sag kal«;asmdan bir laht; yaras1 ald1g1 onur «;ah�malan epey yorumlara yol a«;U. Dstelik bunlann hepsi, laz daha yirmi ya�ma gelmeden oldu. Souffrance' a yazd1g1 bir makalede, kariyerinin kendisine «;ocukluk hrsab. tarumad1�ru a«;Ikliyordu.
Derken oyle bir ya�a geldi ki, ogleden sonralanm sinemalarda, �amlanru da Gregory Peck'in giizel niteliklerini tarh�hg1 topluluklarda ge«;irmeye ba�lad1. Tabii yalmz Gregory Peck'in degil, Tab Hunter'in, Marlon Brando'nun, Frank Sinatra'run ni-
52
teliklerini de. Marilyn Monroe ona gore fazla !agar, Lollobrigida ise tarn bir stgtrdl. Rorna'ya gitti, Sava;; ve Barz;;'m ii<;, Quo Vadis'in iki yorurnunda rol ald1, ama aldtgt ele�tiriler onu oyle bir depresyona itti ki, dogrusu bu prenseslik tarn zamarunda yeti�rni� oldu. Bu alanda rekabet pek o kadar stkt degildi.
Clotilde kendini, hi<; degilse zarnirler a<;tsmdan, <;ogul dii�iinmeye ba�larnt�h. "Milletirniz", "Mevkiimiz", "Gorevlerimiz" diye konu�up duruyordu. Prenses olarak ilk i�i Versailles'daki ftskiyeleri a<;mak olrnu�, bunun pe�inden, kendisine <;ok sevirnli gelen, aynca tarihte omekleri de goriilrnii� olan yeni bir plaru uygulamaya giri�ti. Versailles' a pek yakm yerde kii<;tik bir alan aymp oraya "Le Petit Round-Up" adtru verdi. Burada kii<;tik <;iftlik evleri, alurlar, arnbarlar, sarnanhklar bulunacakh. Damgalarna demirleri her an u<;lan ate�te, haztr bekleyecek, Arnerika rnidillileri durmadan engellerden atlayacaklardt. Le Petit RoundUp' a Roy Rogers, Alan Ladd, Hoot Gibson ve o gii<;lii - sessiz Gary Cooper geleceklerdi. Kendilerini evlerindeyrni� gibi rahat hissedeceklerdi Le Petit Round-Up' da. Clotilde deri etegi, siyah bluzuyla orada dola�acak, rninik kadehlerde keskin i<;kilerin servisini yapacakh. Eger silahh <;ah�malar olursa (bunca ihtirash ve ate�li erkek bir araya gelir de, olrnaz olur muydu zaten), o zaman prenses soylu eliyle yaralan sarmak, sogukkanhhgtyla o sessiz aalan rahatlatmak tizere haztr bulunacakb. Clotilde'in gelecekle ilgili planlarmdan yalmzca bir tanesiydi bu.
Eski oyuncak aytsnu yatarken koynuna almaya i�te bu arada ba�lad1. Tod Johnson'a <;dgmlar gibi a�tk olrnast da yine bu zamana rastlad1.
Clotilde onu ilk defa, gen<; George de Marine'le (yani Kont de Marine' le) Les Ambassadeurs' e gittigi zaman gormii�tii. George on yedi ya�mda bir aylakh. Tab Hunter'in o sua Paris'te bulundugundan Clotilde'in haberi oldugunu da bal gibi biliyordu. Aym hayranlar kuliibiiniin iiyesi oldugundan, o a�am bir ara Tab Hunter'in Les Ambassadeurs'e ugrayacagtm da Clotilde kadar iyi biliyordu.
53
Tod Johnson dans pistinin kar�tsmdaki uzun masalardan birinde, Clotilde'in yarunda oturuyordu. Clotilde onu fark edince solugu luzlandt, seyrettik�e kalbi ilgi dolu vuru�lara ba�ladt ve sonunda, kemanlann giimbiirtiisii arasmda gen� adama dogru egilip "Amerikah mtsrmz?" diye sordu.
"Elbette." "0 halde dikkatli olmaruz gerek. Garsonlara yeter dernedik�e
size �arnpanya a�tp dururlar." "Te�ekkiir ederim," dedi Tod. "Yapblar zaten. Siz Franstz rnt-
siniZ?" "Elbette." "Franstzlarm buraya pek geldigini sanmazdtm," dedi Tod. George rnasarun altmdan Clotilde'in ayak bilegine stki bir
tekme patlath, kizm yiizii acryla kizardt. Tod, "Sizce bir sakincast yoksa kendirni tarutabilir rniyirn?"
dedi " Adtrn Tod Johnson." Clotilde, "Bu i�leri Amerika' da nasd yaphgmtzt biliyorurn,"
diye kar�thk verdi. "Ben Arnerika' da bulundurn. Size Kont de Marine'i takdim edebilir rniyirn?" George dondii, "$imdi de senin beni takdirn etrnen gerek," dedi. "Boy le yaptyorlar onlar."
George gozlerini kurnaz kurnaz kish, dengeli bir sesle, "Matmaze} Clotilde Heristal," dedi.
Tod, "Bu isrni hattrlar gibiyirn," diye kar�dtk verdi. "Artist misiniz?"
Clotilde k.irpiklerini indirdi. "Hayu rnosyo. Yalruzca herkes ne kadar artistse ben de o kadar artistirn."
George sesine, hakarete en yakin sandtgt tonu vererek, "Mosyo acaba Franstzca biliyorlar mt?" diye sordu.
"Universitede ogrendigirn kadar," dedi Tod. "Soru sorrnastru biliyorurn da, cevaplan pek anlayamtyorurn. Arna ogreniyorurn. Birka� hafta oncek.i gibi her �ey birbirine kan�rntyor arttk."
"Paris'te bir siire kalacak rntstruz?" "Pek bir plarurn yok. $arnpanya tsrnarlarnama izin verir rni
siniz?"
54
"Gerektiginde onlara durmalanru soyleyecekseniz, evet. Arjantinlinin biriymi�siniz gibi sizi kandtrmalarma izin vermeniz dogru olmaz."
i�te boyle ba�lam1�h.
Tod Johnson ideal bir Amerikan genciydi. Uzun boylu, kaba sa<;h, mavi gozlii, iyi giyimli, ge<;erli standardlara gore iyi egitim alm1�, davraru�lan kibar, konu�mas1 al<;ak sesliydi. Ailesi apsmdan da bir o kadar �ansh saphrd1. Babas1 H.W Johnson, Petaluma - Kalifomiya'da Yumurta Krah olarak tammrd1. Soylentilere gore iki yiiz otuz milyon beyaz tavugun sahibiydi. �ans1 daha da vurgulayan �ey. H.W.'nin eskiden yoksul bir insan olmas1, bu tavuk kralhgtm kendi <;abalanyla kurmu� olmastydt.
Tod Johnson'un <;ok zengin olmakla birlikte soyluluk meselesine pek onem vermedigi ilerde zaten anla�dacakbr. Avrupa'da bir alb ay kadar kurtlanm doktiikten sonra Petaluma'ya doniip tavuk<;Uluk i�ine tabandan ba�lamas1, sonunda doruga kadar yiikselip i�i devralmas1 bekleniyordu.
Clotilde' e babastm ve tavuk imparatorlugunu ancak birka<; bulu�madan sonra soz konusu etti. 0 zamana kadar Clotilde'in duydugu a�k aklm1 oylesine ba�mdan alm1�h ki, o ona kendi ailesiyle ilgili haberleri anlatmayt unuttu. Romanc1 Clotilde, Ger�ek<;i Clotilde, Komiinist Clotilde, Prenses Clotilde bir an i<;in yoktu ortada. Yirmi ya�ma vard1ktan sonra, on be� ya�ma yakl�an bir a�k ya�1yordu. Durmadan i<; ge<;iriyor, midesinde gaz varm1� gibi bir yumru hissediyordu. Oyle dalgm, oyle avareydi ki, Madam ona eski kocakan tedavilerinden birini uygulad1, ruh hekimi <;aguacag1 yerde, bir garip ila<; i�irip onu yataga dii�iirdii. Clotilde'in viicudu bu tedaviye ragmen sag kalma miicadelesi verirken zihni de ne isterse yapmak iizere bo� kalm1� oldu. Boy le bir durumda zihin <;ok ba�anh olur. A�kl yine devam etti, ama hi<; degilse solumasmm normale dondiigiinii gordii.
19 . . . . yd1, Amerikan reklamCihgmda biiyiik bir yddu. BBD&O o s1rada bir yandan Amerikan Anayasas1'mn yeniden kaleme
55
ahnrnas1 i�iyle me�gulken bir yandan da yeni model tombazh bir golfmobilin pazarlamas1ru iistlenmi�ti.
Riker, Dunlap, Hodgson ve Fellow belki Franstzlann i�ini sonbaharda iistlenmeye raz1 olurlardt, ama di�leri biiyi.iten Nudent adh ilaa pazarlamaya c;ah�an kilit elemanlanru o i�ten alamtyorlardt.
Merchison Associates, transatlantik boru hatbyla ugra�Iyordu. Basmda o hattan "Tapal" diye soz edilmekteydi. Suudi Arabistan'dan New Jersey'e kadar, yirmi dart inr; r;apmda borulann do�enmesiyle ilgiliydi. Her elli milde bir, yi.izen pompalama istasyonlan da yapdmaktaydt. Bu i� belki o kadar da zor olmazdt ama, zorla�masma yol ar;an, Demokrat Senator Banger'in durmadan sorular sormas1, ozel bir �irkete ait i�te neden ordu ve donanma elemanlanrun r;ah�bnldtgml bilmek istemesiydi. Merchison Associates, ilkbahar ve yazm bi.iyi.ik klsm1 boyunca Washington'da ugra�b durdu. Eger bu bi.iyi.ik acentahklardan herhangi biri Fransa Krah'run i�ini kabul edecek imkaru bulabilse, tar; giyme toreni belki r;ok daha pi.iri.izsiiz gidebilirdi.
Kim yonetecekti tiim tiyatroyu, tiim debdebe ve �atafab ve 15 Temmuz'da Reims'de yaptlacak tac; giyme tOrenini? Gazetelerdeki haberler milyonlarca kelimeye vanyordu. Tiraj1 yirmi bini a�an her gazetede sayfa boyunda renkli resimler ilave olarak verilmekteydi.
New York Daily News'un ba� sayfasmdaki man�etin her harfi on santim boyundaydt:
KURBAGALAR PiP' e TAc; GiYDiRiYOR diye yazmt�lardt. Amerika'da her ko�e yazan, her yorumcu merakla beklemek
teydi. Conrad Hilton bu ii.rsattan yararlarup Versailles - Hilton'un
ac;dt�Iru yapb. Fransa' daki her aristokrabn hay at hikayesi pe�in pe�in sabhr
oldu.
56
Louella Parsons'un birinci sayfadaki <;en;eveli yaz1smm ba�hgi �oyleydi,
CLOTILDE HOLLYWOOD' A GELECEK Mi? Okuyucu, Reims ve Paris'teki o biiytik giiniin hikayesini og
renmek i<;in gazetelerin eski niishalanna bakabilir. Kapdanna kadar hkhm hkhm dolu olan katedral, sahcdann <;Ighklan, seramik standlan, minyatiir kraliyet arabalan, meydandaki halkm birbirini ezi�i, Reims yolunda trafigin hkaru�1, Fransa bisiklet yan�I fini�inde bile rastlanmam1� c;aptayd1. Bir �irket s1rf minyatiir giyotinler satarak bir servet kazand1.
Tac; giyme toreninin kendisi de, diizensizligin zaferi oldu. Arabalan c;ekecek at bulunmam1� oldugu son anda anla�lld1. A<;1g1 Paris mezbahalan kapath, ama yapbklan bu jest Paris'in baz1 mahallelerini tic; giin boyunca etsiz birakh. Fransa giizeli, Jeanne d' Arc kihgmda tahhn tarn yarunda duruyordu. Bir elinde bayrak, obiir elinde <;ekilmi� kihcx vard1. Sonunda sxcaktan ve ta�1d1gx z1rhm agirhgmdan dii�tip bayddx. Tarn kraliyet yemini edilirken, mutfakta kap kacak devrilmesini andxran bir sesle �angir �ungur devrildi. Ama alb tane gorevli hemen onu dogrultup Gotik stitunlardan birine yasladdar, kiz orada a�amm gee; saatlerine kadar unutuldu kald1.
Komtinistler sirf ah�kanhk etkisiyle katedralin duvarlanna boyayla, "Napoleon, evine don," diye yazddar, ama gerek tarihsel bilgi, gerekse nezaket a<;Ismdan kusurlu bulunan bu hareketi de herkes ho� gordti.
Ta<; giyme tOreni sabah saat on birde son buldu. Ondan sonra kalabahk, Concorde Meydaru'yla, Zafer Aruh arasmda yer alacak ge<;it torenini gormek tizere son hxzla Paris' e donmeye c;ah�b. Ge<;it tOreni, programa gore saat ikide ba�layacakh. Oysa be�te ba�layabildi.
Champs Elysee'ye bakan tiim pencerelerdeki yerler sablmx�, bitmi�ti. Kaldmmda ayakta durulabilecek bir yerin fiyah be� bin franga kadar ytikseliyordu. Seyyar merdiveni olanlar, o yaz tatillerini bir hafta ya da daha fazla uzatma olanagxru buldular.
57
Ge�it toreni, hem ge9TI-i�i, hem bugiinii simgelemek iizere kurnazca hazrrlanrm�b. Once biiyiik soylulara ait arabalar, albn yapraklarla, meleklerle siislii olarak ge-;ti. Arkasmdan traktorlerin �ektigi agtr toplar belirdi. Onlan �apkalannda tiiylerle, at srrbnda gelen ok<;ular izledi, pe�lerinden gogiisleri zuhh siivariler, soma agrr tanklar ve diger silahlar, daha arkadan komple zrrhh ve silahh Gen� Soylular gegi. Para�iit birlikleri onlarm ardmdaydt. Ellerinde makineli tiifekleri, krahn bakanlanna onciiliik ediyorlardt. Bakanlar resmi kthklart olan ciibbelerini giymi�lerdi. Onlann ardmdan yakalan dantelli, dizlerine kadar pantolonlu, ipek <;oraph, topuklu pabu�lu (iizerleri tokalt) silah�orler sokiin etti. Kdt�larmt baston gibi kullanarak pek gorkemli adunlarla ge-;tiler.
Sonunda kralm arabast belirdi. Dordiincii Pippin, mor kadifelerden ve ermine kiirklerden olu�mu� rahatstz bir ytgma benziyordu. Y anmda krali<;esi de ona denk kiirkler i«;inde, izleyicilerin alki�lanru kabul etti, tshk ve yuha seslerini de ayru nezaketle kar�Iladt.
Marigny Caddesi'nin Champs Elysee ile kav�ak yapbgt yerde <;Ilgm bir kar�1t gorii�lii pistoluyla krala bir el ate� etti. Ni�an alabilmek i�in periskopunu kullanmi�, kalabahgm ba�lan iizerinden hedefini ayarlamt�h. Kraliyet atlanndan birini oldiirdii. Geri birlikten bir silah�or, gruptan kahramanca aynldt, ahn ko�umlanru kesti, onun yerine kendini ko�tu, araba ilerledi.
Adt Raoul de Potoir olan bu silah�ora hizmetinden otiirii omiir boyu ayhk baglandt.
Ge�it devam ediyordu. Bandolar, biiyiikel<;iler, <;e�itli mesleklerin temsilcileri, sava� gazileri, naylondan dikilmi� koylii elbiseleri i�inde koyliiler, parti ve sadtk hiziplerin liderleri ...
Sonunda kralm arabast Zafer Arub'na vardtgt zaman, Concorde Meydaru <;evresindeki sokaklar hala ge�ide kablmak i�in stra bekleyen gruplarla doluydu. Ama biitiin bunlar zaten kayttlara ge�mi� olup, o e�siz gazete yazdannda da bulunmaktadtr.
Krahn arabas1 Zafer Aruh oniinde durdugunda, Krali�e Marie, krala bir �ey soylemek iizere dondii ve onun yerinde olmadt-
58
gmt gordii. Giysilerini kabarbp dikle�tirmi�, kendisi kalabahgm arasmda goriinmeden stvt�rnt�h.
"i�te bu harika," dedi krali«;e. "Ornriirnde bu kadar utandtgtIDI bilmiyorurn. Gazeteler ne diyecek? Biitiin diinyarun rnaskaraSl olacaksm. ingilizler ne diyecek? Yoo, ben biliyorurn. Hi�bir �ey demeyecekler ama . . . bakacaklar. Kendi krali«;elerinin on ii«; saat boyunca nasd �eye bile gitrneden oturdugunu, ayakta durdugunu, ayakta durup sonra oturdugunu habrhyor olacaklar. Bunu gozlerinden okuyacaksm ... Pippin, o sa«;rna sapan carnr silmekten vazge�sene arhk."
"Sus," dedi Pippin al«;ak sesle. "Pardon?" "Affedildin hayahm, ama sus." "Seni anlayamtyorum," diye bagud1 Marie. "Bana sus derne
hakkmr nereden ahyorsun? Kendini kim saruyorsun sen?" "Ben krahrn," dedi Pippin. Bu Marie'nin aklma gelrnerni�ti.
"Ne komik!" dedi Pippin. "Ger«;ekten de krahm, biliyorsun." Bu oyle apa«;tk bir ger«;ekti ki, Marie ona �a�km gozlerle bakmaktan ba�ka bir �ey yapamad1.
"Evet, Efendirniz," dedi. Pippin oziir dileyen bir sesle, "Kral olmarun ba�langtcr kolay
degil, sevgilim," dedi.
Kral, Charles Martel'in odasmda bir ileri, bir geri dola�1p duruyordu.
"Telefona cevap verrniyorsun," diye yakmdt. "Mektuplara da aldm� etrniyorsun. Napoleon biistiiniin orada ii«; tane a«;Ilmamt� mektup gordiim. Bu durumu nasd a«;tklayacaksm, bayrrn?"
"Benimle oyle kral gibi konu�ma," dedi Charlie Amca tedirgin bir sesle. "Sokaga bile �rkmaya cesaret ederniyorurn. Ta«; giyme tOreninden beri kepenklerirni a«;rnadtrn."
"Ama torene de katdmadm," dedi kral. "Kablmaya cesaret edemedim. Umutsuzluk i«;indeyim. Eski
soylulann «;ocuklan beni senin casusun saytyor. Onlara dogru-
59
yu soyleyebildigim i<;in memnunum .. . yani seni goremedigimi. Di.ikkarurrun oni.inde her gun kuyruk olu�uyor. Seni izlediler mi buraya gelirken?"
"izlemek mi? Refakat�ilerimle geldim," dedi kral. "Bir haftadu tek ba�1ma kalamadtm. Uykudan uyarugiml bile seyrediyorlar. Giyinirken yard1m ediyorlar. Yatak odamm i<;indeler. Neredeyse banyoma bile giriyorlar. Ben yumurtam1 lararken dudaklan geriliyor. Kagtgtml kaldudtgtm zaman, gozleriyle ka�1g1 agztma kadar izliyorlar. Sen de kendini mutsuz say1yorsun . . . "
"Ama sen onlarm mahsm," dedi Char lie Am ea. "Sevgili yegenim, sen halklrun bir uzanbs1sm. Senin ki�iligin lizerinde inkar edilemeyecek baz1 haklan var."
Pippin, "Buna nas1l raz1 oldum, anlayamtyorum," diye soylendi. "Ben Versailles' a ta�mmak istemedim. Bana hi<; sormadllar. Ta�1dllar kendiliklerinden. Oras1 pek soguk ve cereyanh, Charlie Amca. Yataklar korkun�. Yerler g1C1rd1yor. Nedir o kanghrdtgm senin ?"
"Martini," dedi Charlie Amca. "Clotilde'in bir gen<; arkadagmdan ogrendim. Amerikah. Agzma ald1gmda tadt once feci geliyor, ama sonradan lezzetli olmaya ba�hyor. Morfinin hipnotik niteliklerinden var bunda da biraz. Bir dene! Buzlarm seni korkutmasma izin verme."
"Korkun<; bir gey," dedi kral. Bir yandan da kadehini dikip bo�alth. "Bir tane daha ver, olur mu?" Dudaklanru yalad1. "Krallann konuklan oldugunu unutmu�tum. Yerle�ik konuklan yani, iki yuz soylu, Versailles' da benimle birlikte oturuyor."
"Eh, onlan banndumaya yetecek yerin var." "Yer var ama ba�ka hi<;bir �ey yok. Hollerde, yerlerde yahyor
lar. lsmmak amaCiyla mobilyalan klnp �ominede yaklyorlar." "Agustosta mt?" "Versailles cehennemde bile soguk olur," dedi kral. "Soyle
sene, ne var bunun i<;inde? Cinin tadtru ahyorum ama, ba�ka ne var?"
60
"Vermut. Bir damlaCik vermut. Bu kadar lezzetli gelmeye ba�ladt mt, fazla igin demektir. Bu seferkini azar azar yudumla, efendimiz. <::ok sinirlisin, evladtm."
"Sinirli mi? Ne diye olmayacakrru�nm? Charlie Amca, eminim ki Fransa'run bir yerlerinde giivenilebilecek aristokratlar da olmah, ama benim konuklanmm arasmda yok. i:;; zaten ac;tga c;tkh arhk. Kopriilerin altmdan gegi, kovuklara stzdt, metro tel6rgiilerinden bile gec;ti. <::evremi sarmt:;; bulunan bu insanlara, eger soylu dogmamt:;; olsalar, serseri denirdi. Ama pek gorkemli serseriler bunlar. Bahc;elerde burunlan havada, kibirli kibirli dola:;;tyorlar. Dudaklanru dantellere siliyorlar. Corneille'in kitaplarmdan ahnma kelimelerle konu�uyorlar. Diiriist degiller, Charlie Amca. <::ahyorlar."
"Nastl c;ahyorlar yani?" "AmcaCigtm, on millik alan i<;inde ellerinden kurtulan ne bir
tavuk kiimesi, ne bir tav�an kuliibesi kaldt. <::iftc;iler yakmdtkc;a konuklanm giiliimsiiyor, Printemps magazasmdan a:;;trdtklan dantel mendilleri c;tkanp salhyorlar. 0 konuda da :;;ikayetler ahyorum. Paris'teki her biiyiik magaza, reyonlanru korumak ic;in Soylu Kontrol diye giivenlik servisi kurdu. Korkuyorum Charlie Amca. Koyliiler brpanlanru bilemeye ba:;;lamt:;; diyorlar."
"Belki de tahb modernize etmen gerekir, sevgili yegenim. Belki kesin bir tutuma biiriinmen gerekir. Eminim anhyorsundur, suadan insanlar ic;in basit hustzhk olan �ey, soylular ic;in eski zamanlardan kalma bir hakbr. Bir tane daha ic;men dogru mu acaba? Rengin bir hayli pembele:;;ti."
"Neydi adt bunun?" "Martini." "italyan rot?" "Degil," dedi Charlie Amca. "Pippin, gitmeni istemiyorum,
ama seni uyarmak da borcum. Clotilde az sonra yeni arkada�rm getirecek. �u arka kaptyt ashnda kendi huzurum ic;in ac;tk tutuyorum. Eger kimse gormeden gitmek istiyorsan . . . "
61
"Hangi arkada�tymtii;> bu?" "Arnerikalt bir arkada�t. Belki resimlerden baztlanna ilgi gos
terir diye dii�iindiirn." "Charlie Amca!" "Insan ya�amak zorunda, sevgili yegenim. Bana kraliyet ma
a�t falan baglanmadt. Oyle rnaa�lar var mt sahiden?" "Bildigim kadanyla yok," dedi kral. "Yeni Amerikan kredisi
var, ama Ozel Daru�ma Konseyi tek kuru�unu kullandtrmtyor. Biliyorsun, Daru�ma Konseyi son cumhuriyet hiikiimeti zamamndakinden pek de farkh degil."
"Neden farkb olsun?" dedi Charlie Amca. "Uyeleri aym ya! Neyse, dedigim gibi arka kapt bir ara ge<;ite a<;�hyor."
"Bu Amerikah' yt kaztklamak ic;in mevkiini rni kullanacaksm? Charlie Amca, bu soylu bir hareket mi sence?"
"Ashna bakarsan soylu bir hareket," dedi Charles Martel. "Bunu biz icat ettik. Ben numara yapmtyorum. Resimlerden birini begenirse, satm ahr. Ben yalmzca, bu resmi Boucher yapmt� olabilir, diyorum. Gerc;ekten de olabilir. Her ii;>ey miimkiin."
"Arna sen krahn amcastsm! Stradan bir insam kandtrmak, iistelik de Amerikah stradan bir insam kandtrmak ttpkt . . . ttpkt konmu� ku�a ate� etrneye benziyor. Ingilizlere sorsan pek aytplarlardt."
"Ingilizler soylulugu karhhkla bagda�ttrmak i«;in kendilerine gore baii;>ka yontemler icat etrni� durumdalar. Onlarm tecriibeleri bizimkinden daha taze. Ama biz de ogrenecegiz. Bu arada .. . zengin bir Amerikah iizerinde birka� egzersiz yapmanm ne zaran var?"
"Zengin mi?" "Amerikahlann tabirince kusacak kadar parast var. Babast
Petaluma denilen bir vilayette Yumurta Krah'ymt�." "Neyse bari . . . a�agt stmflardan �ahyor saytlmazsm." "Elbette, yavrum. Amerika' da insan ancak parast yoksa a�agt
smtflardan saytlu." "Charlie Amca, eger �u bilmemnelerden bir kadeh daha ha
ztrlamak niyetindeysen, ben de kahp bu Yumurta Prensi'ni goreyim diyorum. Clotilde bu arkada�hk konusunda ciddi mi?"
62
"Umanm oyledir," dedi Charlie Amca. "Oglarun babast H.W. Johnson, yani kral, iki yiiz otuz milyon tavugun sahibiymi�."
"Ulu Tannm!" dedi Pippin. "Neyse, <;:ok �iikiir ki Clotilde ingilizlerin bir prensesinin dii�tiigu hataya dii�iip de gonliinii halktan birine kaphrmtyor. Te�ekkiir ederim, Charlie Amca. Biliyor musun, sen bu i�i iyice ogrenmeye ba�ladm. Bu kadeh ilkinden <;:ok daha iyi."
Aslmda Tod Johnson da tarihin ilk Charles Martel'inden daha soylu dogmu� degildi. 1932 ydmda Johnson'lann Petaluma - California' daki bakkaliye diikkfuu, biiyiik krizin diirtmesiyle sessiz sedastz varhktan yokluga kaymt� gitmi�ti. 1933 ytlmda H.W. Johnson, yani Tod'un babast, devletin maa� dagtthgt i�sizler listesine yazdmt�, bir yol in�aahna yollanmt�h.
H.W. Johnson, bakkal diikkarurun kaybmdan otiirii Ba�kan Hoover'i hi<;:bir zaman su<;:lamadt. Ama Ba�kan Roosevelt'i de, kendisine karruru doyuracak parayt sagladtgt i<;:in asla affetmedi.
Yardtm te�kilah, buzdolabt yoklugu nedeniyle millete canh tavuk dagttmaya ba�laymca, Bay Johnson tavuklan yemeden once bir siire besleme adetini edindi. Bu ku�lann bunca salakltklarma ragmen yine de evin biti�igindeki ktrhk yerde kendilerine besin bulabilmeleri, i<;:inde bir hayranhk uyandmyordu.
Yol in�aahnda <;:ah�bgt iki yd boyunca Hank Johnson hep tavuklan dii�iindii durdu. Biiyiikannesi oliip ona ii<;: bin dolar btrakmca ilk i� olarak on bin tane civciv aldt. Bu ilk giri�imin biiyiik ktsmt, ibiklerini karartan ve tiiylerini doken bir hastahktan oldiiyse de, Johnson pes edenlerden degildi. Onun ilgisini <;:ekmek zordu ama, ilgisi bir kere <;:ekildikten sonra da Nuh diyor, peygamber demiyordu. Tanm Bakanhgt'na mektup yaztp tavuk<;:uluk kitaplanndan istedi, oradan bu konunun ekonomisini iyice ogrendi. Hastaltklan adamaktlh tarudtktan ba�ka, insarun elli bin tavugu olmadtktan sonra tavuk beslemenin bir liiks oldugunu ogrendi. Ancak elli bin tavukla ba�a ba� noktasma varabiliyordu insan. Yiiz bin olursa, ufak bir kar elde etmek miimkiindii. Yanm milyonun
63
iistii, yava� yava� insarun bir yerlere varabilmesini saglayabilirdi. Bay Johnson'un organizasyon planlanna deginmeye gerek
bile yok. Birka� kom�usundan ve tiim akrabalanndan toplad1g1 yatmmlardan olu�uyordu organizasyonu. Bu insanlan, ilk parti iki yiiz bin civciv ic;in para yahrmaya ikna etrni�ti. Yanm milyon tavugu olup kan garantilendikten soma, insanlara paralanru bir kih;iik kar pay1 ve bir de te�ekkiirle geri verdi. Ondan sonra H.W. Johnson artik kendi i�inin sahibi oldu.
Tod ii� yagmdayken, ilk bir milyon tavuk, tel kafes tabanh hiicrelerinde resmi gec;it halindeydi. H.W., o aralar devletten artlk yemleri satm ahyor, hem orduya, hem donanmaya yumurta ve klzartrnahk pilic; sahyordu.
Tod, Petaluma devlet okullannda yeti�ti. Lisedeyken 4H kuliibiine katdd1, tavuklarla ilgili pek �ok �ey ogrendi. Huylanru, hastahklanru, davraru� egilimlerini.. . Bu arada aptalhklanndan, kokularmdan ve pisliklerinden otiirii onlardan nefret etmeyi de ogrendi.
Liseden mezun olduktan sonra, aile servetini olu�turmakta olan bu mendebur ku�lara daha fazla ilgi gostermek zorunda kalmad1. H.W. Johnson o s1ralarda arhk bir fabrika olmu� �lkml�h. Ta�Iy1c1 banttan soslu klzarm1� pili�ler ve milyonlarca yumurtalar aklp aklp geliyordu. Johnson'un yazmanesi kokudan da, tavuklardan da uzak bir yerdeydi. Johnson'larm evi, sosyal kuliibiin ote yanmda, giizel bir tepenin yamacmda, saray yavrusu bir yerdi. Adamm enerjisi ve dehas1 arhk tavuk cinsleriyle degil rakamlarla me�guldii. Birim diye kulland1klan bir tek tavuk degil, elli bin tavuktu. Kurulu� anonim �irkete donii�tiiriildii. Hisse sahipleri, H.W. Johnson, Bayan H.W. Johnson, Tod Johnson ve gen� Bay an Hazel Johnso.p' du. Giizel gen� klz, arka arkaya ii� kere Petaluma Panaymnda Yumurta Giizeli se�ilmi�ti.
Arhk ailenin kendini Amerikan usuliinde bir hanedan siilalesi haline getirme zamaru gelmi�ti.
Tod, Princeton Oniversitesi'ne girdiginde, stok sertifikalan yiiz milyon tavuk gostermekteydi. Ama i� konusunun yalruzca
64
tavuklar oldugunu sarunak da hata olurdu. Johnson A.$. ayru zamanda yem, tel kafes, kulw;ka makineleri, sogutma tesisleri gibi, kii�k giri�imcileri iflasa siiriiklemek i�in sabn abnmasl gerekli tiim malzemeyi de sabyordu.
H.W. Johnson, Yumurta Krab unvaruru zerafetle ta�1maktayd1. i� hayabrun ger�ek devlerinden biriydi. Eski bakkal diikkaruru satm ald1, mi.ize haline getirdi. $iddet gosterdigi tek konu, Demokratik Parti'ye duydugu nefretti. Bunda da yerden goge kadar hak11yd1. Onun d1�mda, iyiyiirekli, comert bir insand1. ileri gorii�liiydii. Malikanesinin .;ayrrlannda tavusku�lan dola�1rd1. Beyaz ordeklerin yiizmesi i�in bir de havuz vard1.
Tod bu arada dort iiniversiteye dab� �1kl� yapb. Giizel giyinmeyi ogrenmek i�in Princeton, aksanm1 diizeltmek i�in Harvard, davraru� ogrenmek i�in Yale, gorgii kurallan i�in de Virginia Oniversitesi. Sonunda hayata haz1rlanm1� olarak diinyaya «;lkhgmda, tek eksigi sanat egitimiyle yabanCl iilke gezileriydi. Birincisini New York' da edindi. Progresif caz zevki orada geli�ti. Fransa kralhg1run dirilme zamaruna rastlayan "Biiyiik Tur"u da ikinci eksikligini giderdi.
Clotilde'le arkada�hg1, Paris'in izbe magaralara benzer kuliiplerinde mantar hlZlyla biiyiidi.i, kaldmm kahvelerinde bpkl pencere saksdanndaki sardunyalar gibi boy ath. Clotilde bu soluk renkli bitkiye gozii gibi baklyor, bir yanda Otel George V' den, diger yanda Fouquets' den uzaga dal budak salmamaslna dikkat ediyordu. Bu s1rurlar arasmda, Tod'un giydigi Brooks Brothers klyafetleri pek yadrrganm1yordu. Prenses de buralarda Frans1zlara rastlapp utanmaktan korkmuyordu.
Seriiven yava� yava� ihtiras oraruru arthrd1. Bir giin Select'te otururlarken Tod bakl�lanru onun memelerinden zorlukla aylnp gozlerine bakmap ba�ard1, boguk bir sesle, "Yavrum, sen bir i�im susun," dedi.
Clotilde bunun ilaru a�k demek oldugunu duygulanyla biliyordu. Sonradan dolgun viicudunu bir boy aynas1run kar�1smda incelerken, "Ben bir i.;im suyum," diye tekrarlaill.
65
Clotilde yeni arkad�Inl Charlie Amca'ya ilerdeki muhtemel koca adayt olarak takdim etti, Charlie Amca da onu ilerdeki muhtemel bir mii�teri olarak kabul etti.
Tod'a, "Belki ilgilenirsiniz, bir yerde bazt tablolar bulundugu-nu duydum," dedi, "i�gal suasmda saklamak h;in gommii�ler . . . "
"Amca ... liitfen!" diye onun soziinii kesti Clotilde. Tod da, "Ben resimden pek anlamam efendim." dedi. Charles Martel mutlu bir sesle, "Belki ogrenirsiniz," diye kar
�Ihk verdi, sonra Chase Bankas1'run Paris �ubesi'yle telefonla konu�up Clotilde'e, "Bu gene; adamdan ho�landtm," diye gorii�iinii a\tkladl. "Bir havast var. Onu bana yine getir."
Prenses, "Ama ona resim satmayacagma soz ver," diye yalvard1. Biiyiik amcast o zaman, "Sevgili yavrum," dedi, "saga sola bir
taklm ihtiyath sorular sordum. Bu genci s1rf zengin diye sanattan ve giizellikten mahrum b1rakmak hakkaniyete s1gar m1? iki yiiz otuz milyon tavugun ne demek oldugunu sen kendin bir dii�iinsene! Her tavuk ortalama yirmi santim uzunlugunda olsa, hepsi bir araya gelince . . . dur bakay1m ... kirk alb milyon metre eder. Yani kuk alh bin kilometre. Tavuklar pe�pe�e sua olsa, ekvator c;evresini turlar da ikinci tura bile ba�larlar ... Goziiniin oniine getir bir kere!"
"Ne diye dola�smlar diinyay1?" diye sordu Clotilde. Charlie Amca, "Efendim, anlayamad1m!" dedi. "Ha! Arkada
�ma soyle de bana martini yapmas1ru bir kere daha gostersin. Bir yerinde bir hata yap1yorum."
Clotilde, Galerie Martel'in arka odasmda babasm1 goriince pek �a�1rd1 ama, kendini toparlay1p, "Efendimiz, size Bay Tod Johnson'u tamtmak istiyorum," demeyi ba�ard1. "Bay Tod Johnsan, bu benim babam .. . " Hafif\e klzanp ekledi. "Kral."
Tod hemen, "Tam�hg1m1za memnun oldum, Mister Kral," dedi.
66
Charlie Amca nezaketle, "Mister degil, yalmzca kral," dedi. "Efendim?" diye sordu Tod.
"Kendileri Mister Kral degil. Kendileri Le Roi." "Dalga gegniyorsunuz ya!" dedi Tod. Charlie Amca, "<;ok demokratttr," diye ekledi. Tod, "Ben de Demokrat Partiye oy verdim," dedi. "Bizim
mo ... yani babam bilse beni Oldiiriir. 0 tarn anlanuyla Taft'«;�.du." Pippin ilk defa olarak konu�tu. "Liitfen yaruhyorsam diizel
tin, ama Bay Taft olmemi� miydi?" Tod, "Bu babarm hi� etkilemez," dedi. "�u bilmeceyi kafamda
iyice bir �ozmek istiyorum. Ne tiir kral demek istiyorsunuz siz?" Pippin, "Anlayamad1m," dedi. "Yani demek istiyorum ki . . . �ey, babama Yumurta Krah der
ler. Benny Goodman ise Swing Krahd1r, falan filan ... " Pippin birden, "Benny Goodman'1 tarur m1s1ruz?" diye bag1r
d1. "Eh, pek saydmaz ama, bir seferinde klametine kulag1mm za
nru patlatacak kadar yakm oturmu�tum." "Ne zevk!" dedi kral. "Bende Camegie Hall konserinden alm
ma bir plak var." Tod, "Ben kendim de progresif caz1 tercih ederim," dedi. "Hakkmlz da var. Yarahc1 ve giizel bir miiziktir. Ama sizin de
kabul etmeniz gerekir, Bay Yumurta, Goodman arhk bir klasiktir. Hele de havas1ru buldugu zaman ... "
"Hey!" dedi Tod. "Bu konu�maruz dogrusu bir ... " Pippin klkrr klklr giildii. "Krala m1 yakl�mtyor yoksa kurba
gaya mt?" "V ay caruna!" diye patlad1 Tod. "Benimle dalga ge�miyorsu
nuz ya, efendim?" "Ben Fransa Krahytm," dedi kral. "Bu meslegi ben kendim
se�medim." "<;ok Fransa Krahsmtz!" "<::ok degilim!" "Boyle konu�mas1ru nereden ogrendiniz, efendim?" "Birka� yd boyunca Downbeat dergisine abone oldum," dedi
Pippin.
67
"Eh, o zaman oldu." Tod, Clotilde' e dondii. "Yavrum, babana bittim. George' dan daha George yahu!"
Charlie Amca hafif�e bogaztru temizledi. "Belki de Mosyo Tod soziinii ettigim resimlerden birka�tru gormek ister. Goriinii-1?e gore Fransa'run i�gali strasmda bunlan saklamt1?lar. iki tanesi Boucher'ye atfediliyor."
"Nastl atfediliyor yani?" diye sordu Tod. "imzah degiller mi?" "Yo, degiller. Ama pek �ok gostergeler var. Renkler, fm;a tek
nigi. .." Tod, "A�tk konu�aytm, efendim," dedi. "Babama bir armagan
alaytm diye dii�iiniiyordum. Aslmda ben aile i�inden bir siire daha ayn kalmak niyetindeyim. Ona bir yem uzatmak istemi�tim. Ger�ekten giizel bir �ey ahrsam, kaydtragt yaglamaya yaran olur diye ge9rmi�tim i�imden ... ho� pek kolay degildir babamt kandrrmak. .. Ne pe1?inde oldugumu hemen anlayacakbr. Ama belki anlamamazhktan gelir, yutmu� goriiniir. Eger aldabldtgtru zaten biliyorsa, o zaman pek aguma gitmez."
"Bu tablolar ... " diye ba1?ladt Charlie Amca. "Siz Boucher diyorsunuz. Sanat derslerinden Boucher'yi biraz
ctk habrhyorum. Diyelim ki imzastz bir Boucher aldtm. Ne olur, biliyor musunuz? Babam bir uzman getirtir. Baythr uzmanlara. Ya Boucher sahte 9karsa? 0 zaman ne duruma dii�erim, tahmin edebiliyor musunuz? Kendi babarna kaztk atrm� saydmaz mtytm?"
"Ama altmda bir imza olsa sorununuzu �ozer miydi?" "Eh, yarduru olurdu. Ama yine de kesin degil. Babam hi� kiil
yutmaz." "Belki de ba1?ka bir 1?ey arasak daha iyi ederiz," dedi Charlie
Amca. "Ben imzah bir Matisse'i nerede bulacagtmtzt biliyorum. Hem de �ok giizel bir Matisse. Sonra Rouault'nun �ok giizel bir 'Tete de Femme't var ... belki de Pasquin'leri gormek istersiniz. Bunlar ilerde �ok biiyiik deger kazanacak."
"Her �eyi gormek isterim," dedi Tod. "Bugsy bana martini haztrlarken bir hata yapbgmtzl soyledi."
"Ayru tatta olmuyorlar."
68
"Yeterince sogutuyor musunuz? Bir keresinde Mac Kriendler bana, iyi martini soguk martinidir demi�ti. Durun, ben size bir tane haztrlayaynn. Siz de i«;er miydiniz, efendim?"
"Te�ekkiir ederim. Sizinle babamz krah da konu�mak istiyor-dum."
"Yumurta Krah." "Evet, oyle. Uzun zamandan beri mi o pozisyonda?" "Ekonomik krizden beri. 0 zaman tepetakla olmu�. Ben dog-
madan once." "Kralhgtm adnn adnn rru icat etmi�?" "Oyle de diyebilirsiniz, efendim. 0 dalda hi� rakibi yoktur." "Kontrol babaruzm elinde mi?" "$ey, ashnda anonim �irket. Ama hisseler elinizde olduktan
soma aym kaptya «;tktyor." "Gen<; dostum, umanm yakmda beni ziyarete gelirsiniz. Bu
kralhk meselesini sizinle konu�mak isterdim." "Nerede oturuyorsunuz, efendim? Bugsy bana hi<; soyleme
di. Utamyor sandtm." "Belki de utamyordur," dedi kral. "Ben Versailles Sarayt'nda
oturuyorum." "V ay anastru!" dedi Tod. "Eh, babam bir duysun da bunu ... "
69
Yaz mevsimi, sanki krahn donii�iinii kutluyormu�c;asma Fransa' da pek yumu�ak gec;ti ... hava thkh ama, steak degildi. Serindi ama, soguk degildi.
Yagmurlar bag c;ic;eklerinin polenlerini degi� toku� edip tomurcuklanmasrm beklediler, ancak ondan sonra yumu�ak bir nem, biiyiimeyi desteklemeye ba�ladt. Toprak �eker, thk hava dol veriyordu. Daha bir tek iiziim olgunla�madan herkes farkmdaydt k.i, eger doga biiyiik bir kalle�lik etmezse bu ytl nefis bir bagbozumu olacak, �imdiki genc;ler ya�lanana kadar hep habrlanacak.
Bugdaylar da dolgun dolgun, sapsan ba�aklar verdi. Tereyaglar inantlmaz bir lezzetteydi. Bunun da nedeni, hayvanla-
70
nn yedigi kaliteli otlara dayamyordu. Mantarlar birbiri iizerine y1gdmaya ba�laddar. Kazlar mutlu mutlu hkmddar, hkmdllar, sonunda karacigerlerini patlatacak hale geldiler. <::ift<;iler yine iistlerine diigeni yap1p yakmmay1 siirdiirdiiler, ama bu sefer yakmmalarmda bile ne�eli bir hava vard1.
Y abanc1 iilkelerden turistler akm akm geldi. Her biri zengin, her biri anlay1ghyd1. Sonunda, ister inamn ister inanmaym, ama hamallann bile yiizleri giildii. Taksi goforleri ka�lanm keyifle <;atar oldular, i<;lerinden bir ikisinin, "Belki de mahvolmam1z bu yd degildir," dedikleri duyuldu. Herhalde bunu soylemig olduklanm kabullenmek istemeyeceklerdir.
Peki, ya Ozel Dam�ma Konseyi'ne saglam bi<;imde kok salffilg olan siyasal gruplar? Onlann bile giizel duygularla dolu bir doneme girdigi a<;1kt1. H1ristiyan Huistiyanlar kiliseleri dopdolu goriirken, Huistiyan Ateistler bombo� goriiyorlard1.
Sosyalistler Fransa i<;in bir anayasa yazma igini mutlu mutlu siirdiirdiiler.
Komiinistler birbirlerine parti kademelerinde yer alan bir degi�ikligi anlatmakla megguldiiler. Goriiniige gore bu degigiklikle liderlik halkln eline b1rakllm1g oluyordu. Bu durum, ilerde a<;lklanacak ve somiiriilecek bir kurnazhkh. Bunun yam sua Kremlin' deki kolektif liderlik de yalmz Fransa tahbm tebrik etmekle kalmam1g, aynca tumturakl1 bir de kredi vermi�ti.
Alexis Kroupoff, Pravda gazetesine yazd1g1 bir yaz1da, Lenin'in giiniin birinde Frans1zlann boyle yapacagrm onceden bilmig oldugunu, bunu nihai sosyalizasyona dogru olumlu bir ad1m saym1g oldugunu her tiirlii kugkunun iizerinde karutlad1. Bu a9klama, Frans1z Komiinistlerine yalmzca kralhga tahammiil etmek degil, onu desteklemek mecburiyetini de getirdi.
Vergi Vermeyenler Dernegi zevkinden u<;uyordu. Amerikan ve Rus kredileri vergi toplamay1 tiimiiyle gereksiz hale getirmigti. Birka<; kotiimser, giiniin birinde bunlarm aCl odenecegini soyledilerse de, herkes onlara "felaket habercisi kahinler" deyip giildii, tiim Frans1z bas1runda karikatiirleri <;1kh.
71
FranSlZ Rotary Kuliibii oyle biiyiidii ki, kendi ba�ma bir siyasal parti kadar gii<; ve etkinlik kazand1.
Ev sahipleri, kira tavarunda bir arbrmaya ek olarak, hiikiimet yard1m1 da almak iizere bir plan haztrladllar.
Sag ve Sol Merkezciler gelecege bakbk<;a oyle biiyiik giiven duyuyorlardt ki, fiyatlann arhp iicretlerin dii�iiriilmesini goniil rahathgtyla teklif ettiler, hi�bir gosteri yiiriiyii�ii patlak vermedi. Bunu goren pek <;ok ki�i, arhk Komiinistlerin di�lerinin dokiilmii� olduguna karar verdiler.
Bu kadar istikrarh bir hiikiimete verilecek Amerikan yardtmmm smm olamazd1. Amerikahlar paralan hi� yakmmadan verdiler. Bu dolar aklm1, Portekiz, ispanya ve italya' daki krakl partilerin de gii� kazanmasma yol a<;h.
ingiltere e�i e�i baklp duruyordu. Versailles'da soylular dort bin isim i�eren bir �eref listesi ha
zulamamn mutlu kavgalanm ederken, gizli bir komite kuruldu, Fransa topraklanru eski (ve haklt) sahiplerine iade etmek i<;in planlar hazulamaya ba�lad1.
Marie' nin <;ok er ken farklna vard1g1 gibi, herkesin dilinde kral �oyle �oyle, kral boyle boyle laflan dola�1p duruyor, krali<;enin ba�ma gelenlere hi<; kimse aldm� etmiyordu. Krali<;e olmak kolay i� degildi, ama insan bunu erkeklere imkans1z anlatamazdt. Marie'nin nedimeleri yok degildi elbette. Ama onlardan birine bir i� buyur da, gor bak ne oluyor! Ortahkta yeterince hizmetkar yoktu. Olanlar devlet memuruydu. Bunlar bir toz bezini sallamak i<;in bile bir saat tarh�tyor, sonra da atamalanm yapan Ozel Dam�ma Konseyi'ne �ikayette bulunuyorlardt.
Versailles denilen o dev toz kovastm bir an goz oniine getirmek yeterdi. insanoglu nasll temiz tutabilirdi orayt? Holler, merdivenler, avizeler, ko�e bucak, her taraf toz topluyordu. Sarayda oteden beri di�e dokunur bir su tesisah olmarm�h. Ama bah<;edeki flskiyeli havuzlara ve bahklann bulundugu golciiklere milyonlarca boru do�enrrii�ti.
72
Mutfaklar, kral dairesine kilometrelerce uzaktaydt. Modern bir hizmetkann, iizeri kapakl1 bir tepsiyi mutfaktan kral dairesine kadar ta�Imas1ru dii�iinebiliyor musunuz? Kral, yemeklerini buyiik yemek salonlannda yiyemiyordu. Yemeye kalksa, iki yiiz konugu olurdu masasmda. Oysa kral ailesi zar zor ge<;inebiliyordu. Kraliyet paralanru bolii�ilirurken hi<; kimsenin aklma krali<;e gelmemi�ti. Zavalh krali<;e sabahtan a�ama kadar ko�turuyor, yine de ev i�lerini bitiremiyordu. Burarun luksu bile yeterdi kendini bilen bir Frans1z ev kadrmru deli etmeye . . .
Builin bunlar yetmiyormu� gibi, bir de burada oturan soylulann durumu vard1. Durmadan egilip reveranslar yapmalan, kasdmalan Marie'yi tiksindiriyordu. ikide bir onun fikrini soruyor, ama soylediklerini hi<; dinlemiyorlard1. bzellikle de krali<;e onlardan, odadan <;Ikarken 1�1klan liitfen sondurmelerini en nazik bi<;imde istedigi zamanlarda, kirli <;amar;nrlanru ortahga atmamalanru, banyodan <;Ikarken kuveti silmelerini rica ettigi zamanlarda, hi<; dinlemez oluyorlard1. Ama kotUlukler bu kadarla da kalm1yordu. Krali<;e mobilyalan par<;alay1p �ominelerde yakmaya son vermelerini, oturaklanm bah<;eye bo�altmaktan vazge<;melerini istedigi zaman da duymamazhktan geldiler. Marie bu ilir insanlann kendi benliklerini nasd kabullenebildiklerini, ozsaygdanru nasd koruyabildiklerini bir turlu anlayam1yordu.
Kral dinliyor muydu sanki onun dertlerini? Ne kral ama! Gokbilimcilik oynad1g1 zamandan beter olmu�, bulutlann iizerindeydi o!
Clotilde de annesine hi<; yard1mc1 olmuyordu. A�1kt1 Clotilde. iyi yeti�mi� bir FranSlZ aile klZl gibi a�lk degil, Sorbonne' da okuyan �ap�al bir Amerikah klz gibi a�1kh. Hem Clotilde artlk oyle kibirli, ya da oyle unutkan olmu�tu ki, ne yatag1ru topluyor, ne de i<; <;ama�1rlanru y1klyordu.
En koilisu, Marie'nin konu�acak kimsesi yoktu. Kimseye �ikayet edemiyor, kimseyle dedikodu edemiyordu.
Ku�kusuz her kad1run, kadm olma baskllanndan kurtulu� valfl olarak aras1ra bir ba�ka kadma ihtiyaCI vard1. Erkeklere ta-
73
runan kii.;tik veya biiyiik hayvan ave1hgt, boks ringleri .;evresinde sualarup cinayet seyretm.e gibi bo�almalar, kadmlara tanman haklar arasmda yoktu. Soyutlugun gizli diinyasma ka.;mak da yasaklanmt�tl kadmlara. Kiliseye gidip giinah pkarmak gerilimin biraztru alabilirdi, ama o da yetmiyordu bazen.
Marie bir ba�ka kadma stgmma ihtiyacllli duyuyordu. Sagduyusu nedimelerine ve o dayarulmaz soylulara kar�t isyan ediyordu. Kralic;e oldugu ic;in, Marigny Sokagl'ndayken dostu olan kadmlardan .;ekiniyor, onlann bundan yararlanarak niifuz kullarup kocalanna .;tkar saglayacagmdan emin bulunuyordu.
Krali.;e Marie dii�iindii, ta�mdt, sonunda eski okul arkada�t Suzanne Lescault'yu hahrladt.
Rahibe Hyacinthe bir kralic;e ic;in kusursuz dosttu. Bagh bulundugu mezhep, arastra bir iki kurah degi�tirip bir rahibeyi manasnrdan dt�an salmayt ayarlayabilirdi. Hele de bu i�ten mezhebe saglanacak yararlara, sevgili krali.;enin emin ellerde bulundugunu bilme mutlulugu da eklenince. Rahibe Hyacinthe, Versailles' a ta�mdt, kameriyelere ve bahklt havuzlara bakan �irin bir odaya yerle�ti. Odast kral dairesinden birka.; adrm uzaktayd1.
Rahibe Hyacinthe'in Fransa huzur ve giivenligine ne kadar katklda bulundugu belki de hi.;bir zaman bilinmeyecektir. i�te bir omek:
Kralic;e kaptyt sooca kapattl, iki yumrugunu kal.;alanna dayadt, oyle sert soludu ki, burun deliklerinin kenarlan bembeyaz kesildi. "Suzanne, �u pis Dii�es P.'ye arbk bir dakika daha dayanamayacagtm. Agzmdan yalruz hakaretler c;tkan, c;ekilmez mahluk! Bana ne dedi, biliyor musun?"
"Sakin ol, Marie," dedi Rahibe Hyacinthe. "Sakin ol, carum." "Ne demek sakin ol? Ben ona tahammiil etmek zorunda ... " "Elbette degilsin, cantm. Bana bir sigara uzatsana." "Ne yapacagtm ben?" diye bagtrdt kralic;e. Rahibe Hyacinthe sigarayt bir firketenin arasma soo�tlrdt, par
maklanrun sararmastru onlemeye .;ah�h, dudaklanru tshk c;alar gibi toplaytp dumanlan iifledi.
74
"Di.i�ese sor bakahm, Gogi' den haber ahyor muymu�!" "Kimden?" "Gogi' den," dedi Rahibe Hyacinthe. "Tel cambaztydt. �ok ya
kt�tkh, ama biraz sinirliydi. Sanat9-larm c;ogu gibi." "Hah!" dedi Marie. "Anhyorum. Peki, yapanm! 0 zaman ba
kahm ne hale gelecek c;ektirilmi� surab!" "0 yara izlerini mi demek istiyorsun, cantm? Hayrr, yiizii c;ek
tirilmi� degil. Hatta tersine, sarkmt� demek daha dogru. Gogi pek sinirliydi c;i.inki.i."
Marie kaptya dogru fuladtgmda gozleri pm! pm! parhyordu. Duvarlan boyah koca salonlan hirer hirer tararken alc;ak sesle kendine, "Sevgili Di.i�es, son zamanlarda Gogi' den haber aldtgtruz var rm?" diye rmnldarup duruyordu.
i�te bir ba�ka ornek: "Suzanne, kral arbk bu metres konusunda can stkmaya ba�la
dt. Ozel Dant�ma Konseyi bana ba�vurdu. Acaba sen kralla konu�abilir miydin bu konuda?"
"Tarn ona gore metresi buldum ben," dedi Rahibe Hyacinthe. "Bizim ba�rahibenin yegeni .. . sessiz, terbiyeli, biraz tombul ama, c;ok gi.izel nakt� i�ler, Marie. Sana yararh olabilir."
"Kral istemez. Konu�maz bile o konuyu." "Gormesi gerekmez ki," dedi Rahibe Hyacinthe. "Hatta gor
memesi daha bile iyi olur." Bir ornek daha. "Clotilde konusunda ne yapacag1m1 bilemiyorum. Hem sakar,
hem aylak. Elbiselerini bile toplamaz oldu. �ok bencil. �ok da dikkatsiz."
"Bizim manashrda da bu sorunla arastra kar�tla�mz, cantm. Ozellikle de diger ic;giidiileri dinle kan�hran gene; ktzlarda."
"Ne yaparstruz peki?" "Sakin sakin yantna yana�tp burnuna bir yumruk patlatmak
en iyi yoldur." "0 neye yarar?" "Dikkatini c;eker," dedi Rahibe Hyacinthe.
75
Krali�e eski arkada�nru yamna ald1gma hi<;bir zaman pi�man olmadt. Saraydaki soylular da, gormezden gelemeyecekleri, alaya alamayacaklan bir kuvvetin, bir demir etkinin varhg1ru hissedip tedirgin olmaya ba�lad1lar.
Rahibe Hyacinthe'in dogum gi.iniinde Marie ona armagan olarak Paris'in en iyi ayak bakim uzmaruru tuttu. Her gi.in gelip ayak baklm1 yapacakb Suzanne' a. Marie kocaman bir paravan ISmarladi. Levhasmda ik.i delik vard1. Suzanne oradan ayaklanru <;lkarabilecekti.
"Onsuz ne yapard1m, bilemiyorum," dedi krali<;e. "Ne?" diye sordu kral. Pippin uzun si.ire �oktan kurtulamad1. Deh�et dolu bir sesle
kendi kendine, "Krahm ama, kral ne demek bildigim yok," deyip duruyordu. Atalannm hikayelerini okuyup durmaktayd1. "Ama onlar kral olmay1 kendileri istemi�ler," diyordu. "<::ogu istemi� hi� degilse. Baztlan ek olarak daha b�ka �eyler de olmak istemi�ler. i�te benim sorunum burada. Ah, ben de kendime bir ama�, ilahi bir hedef bulabilsem!"
Tekrar amcas1ru ziyarete gitti. "Benimle akraba olmamay1 ter-cih ederdin desem, dogru soylemi� olur muydum?"
Charlie Arnca, "<::ok fazla almgansm," dedi. "Bunu soylemek kolay." "Biliyorum .. Soyledigim il;in de iizgi.iniim. Ben senin sad1k
kulunum." "Peki, ya bir isyan olursa?" "Sadakat mi istiyorsun, yoksa ger�egi mi?" "Bilmem ... her ikisini de herhalde." Charlie Amca, "Senden saklamaya gerek yok," diye ba�lad1
soze. "Amcan olu�umdan oti.iri.i i�lerim �ok arfu. Durumum bayagi iyi. Hele de turistlerle olan i�lerim."
"Demek senin sadakatin paraya bagh. Zarar etsen bana ihanet eder miydin?"
Charlie Amca paravamn arka tarafma ge�ip bir �i�e konyak �1kard1. "Su katay1m m1?" diye sordu.
76
"Konyak iyi cins mi?" "Suyla ic;meni tavsiye ederim . . . Evet, gelelim konumuza. Ba
kiyorum sen ta�lan birer birer kaldmp albndaki bocekleri gormek istiyorsun. insan her zaman fazileti umut eder ... uygulama zamaru gelip �atana kadar. Ben de olene kadar senin yarunda olmayt umuyorum. Ama, dii.�marun kazanacag1 kesinle�meden bir iki dakika once o tarafa ge�me ftrsahrun da bana tarunacagm1 umanm."
"<;ok dii.rii.stsii.n, amcactgtm." "Bana esas derdinin ne oldugunu soyleyecek misin?" Pippin sulu konyagtru yudumlad1. Gii.vensiz bir sesle, "Kra
lm i�levi yonetmektir," dedi. "Yonetmek i�in insarun gii.cii. olmast gerekir. Gii.ce sahip olmak i�in de, o insarun gii.cii. elde etmesi, kopanp almas1 �arthr . . . "
"Devam et, yavrum." "Bana tacr zorla kabul ettiren adamlar hi�bir �eyden vazge�
meye niyetli degiller." "Haa! Baklyorum ogrenmeye ba�hyorsun. Ger�eklerden kor
kanlann ku�kuculuguna bii.rii.nii.yorsun. Kendini donmeyen bir tekerlek gibi, �i�ek a�mayan bir bitki gibi gorii.yorsun."
"Evet, oyle bir �ey. Gii.cii. olmayan bir kral, kendi i�inde �eli�kili bir terimdir. Gii.cii. olan bir kralsa, bir felaket demektir."
"Ozii.r dilerim," dedi Charlie Amca. "Peynirlerin ii.zerinde yine fareler oyna�maya ba�ladt." Dii.kkfuun on tarafma dogru ilerledi. Pippin az sonra onun sesini duydu. "Evet, -;ok gii.zel. Bence bu tablo kimin, size bir soylesem .. . ama yoo, soyleyemem. Bilmiyorum demem gerekir. $uradaki frr�a �ah�masma bakln. Kompozisyon nasll co�kun, gorii.yor musunuz? Ya suje, ya klhgt. .. Hangisi? $u mu? 0 hi�bir �ey degil. Bir �atonun bodrumundan getirilen bir ytgm sii.prii.ntii.nii.n arasmda geldi. Henii.z incelemedim. Herhalde satabilirim size ... ama akllhca bir hareket yapm1� olur musunuz? Sizden iki yii.z bin frank istemem gerekecek. Onu temizlettirip incelettirmem o kadara mal olur. Bir kere daha dii.�ii.nii.n! Bakm, �u da bir Rouault. Ku�ku yok. .. " Bir sure
77
al.;ak sesli mmlhlar duyuldu, sonunda Charlie Amca'run sesi, "Tozunu almama izin vermeyecek misiniz?" dedi. "Soyliiyorum size, heniiz incelemedim bile."
Birka.; dakika sonra ellerini ovu�turarak geri dondii. "Senin adma utaruyorum," dedi kral. Charles Martel ko�ede duran kirli, .;er.;evesiz tuvallere yonel
di. "Onun yerine bir yenisini koymahpm," dedi. "Cesaretlerini kumak i.;in elimden geleni yap1yorum. Beni kandtrdiklanru saruyorlar. Bunu bilmesem, belki kendimi daha da kotii hissederdim." Tozlu tabloyu diik.kfuun on tarafma ta�1d1. "Aa, ho� geldin, Clotilde," dedi. "Baban da burada." Sonra seslendi. "Clotilde'le Yumurta Prensi geldiler."
0\ii birlikte kap1ya as1h kirmiZI kadife perdeden ge.;ip i\eriye girerlerken havaya ince bir toz bulutu yayild1.
"iyi ak§amlar, efendim," dedi Tod. "Bay Martel bana i�i ogretiyor. Dallas'ta, Cincinnati' de ve Beverly Hills' de galeriler a\acagiz."
"Ay1p ona!" dedi kral. Charlie Amca soze ba�lad1. "Cesaretlerini kirmak i.;in elimden
geleni yap1yorum, ama onlar isti .. . " "Ne kumazhk," diye onun soziinii kesti kral. "Peki onlara kim istetiyor bunu?" Tod, "Bence biraz haks1zhk ediyorsunuz, efendim," dedi. "Ti
caretin birinci i�levi talebi yaratmak, ikincisi de onu tatmin etmektir. insanlara buna ihtiyac1ruz var denmeseydi, bir siirii �ey hi\ yapilm� olurdu ... ila.;lar, makyaj malzemeleri, deodorantlar .. . bir dii�iinsenize! Otomobilin ziyankarhk oldugunu, gereksiz oldugunu soyleyebilir misiniz? insanlan hi.; ihtiya.;lan olmayan bir ula�Im i\in bor\ alhna soktugunu iddia edebilir misiniz? Otomobil isteyen insanlara bunu asla soyleyemezsiniz. Dogru oldugunu onlar da, siz de bilseniz bile, yine de soyleyemezsiniz."
Pippin, "Bir yerde smm \izmek �art." dedi. "Sayg1deger amcam size Mona Lisa'run neden \ahnd1grm anlath rm?"
"Our bir dakika, sevgili yegenim!"
78
Pippin bagrrd1. 11 Anlatmaya ba�larken genellikle ;;oyle der: 'isim veremem ama, duyduguma gore ... ' Duyduguna goreymi�, hah!"
/IBen o olayt hic;bir zaman anlayamallli;>tmdrr/' dedi Tod. 11Mona Lisa, Louvre' dan c;ahru:ru�b, degil mi? Sonra, aradan bir yll gec;ince yine oraya iade edildi. Yani sizce sahtesini mi iade ettiler?"
11Yoo, asla/' dedi kral. 11Louvre'daki tablo gerc;ektir." Clotilde, ��i� konu�maya mecbur muyuz?" diye atdd1. 11Dur, Bugsy, bunu dinlemek istiyorum." Krat /IHaydi, amcactgtm/' dedi. 11Hikaye senin hikayen. Se
nin ... "
11Hareketi onayladtguru soyleyemem/' dedi Charles Martel. 11 Ama diiriist insanlara bir zarar vermedigi de kesin."
Clotilde, 110££, anlat da bitsin bari/' diye abld1. /IDogrusu isim veremem ama, duyduguma gore Mona Lisa ...
kaytpken, tarn sekiz tane Mona Lisa c;ok zengin adamlara sablrm�." /INerede?" 11Eh, nerelerde zenginler varsa orada . . . Brezilya' da, Arjantin de,
Teksas'da, New York'ta, Hollywood'da ... " 11 Ama orijinalini neden iade ettiler?/1 "Anllyorsunuzdur ... bir kere resim iade edilince, arbk �eyi ...
hus1z1 aramaya son verildi.11 "Ha!11 dedi Tod. "Peki, ya sahteleri sabn alanlar?" Charlie Amca bagt;;laytcr bir sesle, "insan c;ahnm1� bir �aheseri
sabn ahyorsa sue; i�liyordur," dedi. "Gerc;i aldlklan hazineyi saklamak zorunda kahyorlar ama, goriinii�e gore bunu ba�arabilecek insanlar oluyorlar. Eger sabn aldlktan soma, hazinenin bir . . . nasd diyelim .. . bir kopya oldugunu anlarlarsa, bu adamlar bu konuyu agtzlarma almtyorlar. Duyduguma gore, namussuzlugu isteyerek kabullenen adamlar varrm�. Ama santyorum, hic;biri kendisinin budala oldugunu kabullenmeye yana�maz dersem hata etmi� saydmam."
Tod giildii. "Yani eger onlar diiriist insanlar olsaydt ... " "Tamam i�te/' dedi Charlie Amca. "0 halde neden kral kar�1 bu i�e?"
79
"0 duygusaldu." Tod, krala dondii. Pippin agtr agtr konu�maya ba�lad1. "Bana kahrsa biitiin in
sanlar, ilgi gostermedikleri alanlarda diiriisttiirler. ilgi gosterdikleri alanlarda da �ogu insanlar hassasbrlar. Benim inanctma gore baz1 kimseler, ilgilerine ragmen diiriisttiirler. Bu durumda insanlann zaytf noktalanru araytp bulmak ve somiirrnek igren� bir hareket."
Tod, "Kral olmak size biraz zor gelmeyecek mi, efendim?" diye sordu.
Clotilde act bir sesle, "Zor gelmeye bar;;lad1 bile," dedi. "Her r;;eyin iizerine �Ikmak istiyor. Her tiirlii insani zaytfhgm. Ailesinin de oyle olmastru istiyor. Herkes iyi olsun diyor ... oysa insanlar iyi degildir."
Pippin, "0 noktada dur, kiic;iik harum!" dedi. "Bunu soylemene izin veremem, insanlar iyidir ... olabildikleri siirece tabii. Herkes ister iyi olmayt. i�te iyi olmalanru zorlar;;hrmaya ya da imkanstzlar;;brmaya bu yiizden kar�tytm."
Charlie Amca o� almak istercesine, "Onlar gelmeden once gii<;ten, iktidardan konur;;uyordun," dedi. "Dogru habrhyorsam, giicii olmayan bir krahn hadtm bir insana benzedigini soyliiyordun. Eger bu ger�ekten dogruysa, sevgili yegenim, o zaman birisi 9ksa da, giic; insaru yozlar;;tmr, mutlak gii� ise mutlak yozla�tmr dese, ne derdin?"
"Giic; yozlar;;hrmaz," dedi Pippin. "Korku yozla�bnr. Belki giicii kaybetme korkusu."
"Ama giic; bir yandan da diger insanlarda o giiciin sahibine karr;;t bir korku uyandmnaz rru? Sonra, giic; oldugu zaman, onu kaybetme korkusu olmayabilir mi? 0 korku yozlar;;maya yol a�maz mt? Biri olmadan otekine nastl sahip, olabilirsin?"
"Ah, Tannm!" dedi Pippin. "Ke�ke bunun cevabtru bilebilseydim."
Charlie Amca bir hamleye daha girir;;ti. "Eger giicii eline gec;irirsen, seni kral yapanlar sana kar�1 dorunezler mi?"
80
Kral iki kolunu havaya afu. "Bir de bana sakin ol diyordun! Sana gore bunlar yalmzca fikir. Oysa bana .. . ben onlan yiyorum, onlan giyiyorum, onlan soluyorum, riiyamda onlan goriiyorum. Charlie Amca, bunlar benim i�in zihin oyunlan degil. Bir 1shrap bu bana."
"Zavalh yavrum," dedi Charlie Amca. "Seni iizmek istemedim. Our! Bir �i�e daha �1karay1m. Bu sefer su katmadan i�."
Tod, Krahn brendisini yudumlay1�1m seyretti. i�tik<;e yiiziine pembe bir siikunet yay1hyordu. Ellerinin titremesi durdu, dudaklan hareketsizle�ti, kaslan gev�eyip kendilerini kadife koltugun kucaklay1�ma teslim ettiler.
"Te�ekkiir ederim," dedi Charlie Amca'ya. "Bu pek giizel bir konyak."
"Olmas1 da gerekir. Gent Antla�mas1 imzaland1gmdan beri o �i�ede bekliyor. Biraz daha ister misin? $u s1radan insanlara ikram etmiyorum, goriiyorsundur."
Tod Johnson, Clotilde'in elini kendi iki eli arasma ahp tuttu. Tedirgin bir sesle, "Olduk<;a kaygll1ylm, efendim," dedi. "Bi
liyorsunuz, k1Zlruzla <;1klyoruz. Ondan ho�laruyorum. Normal �artlarda olsa, hi<; tereddiit etm ... yani... geri durmazdrm. Ama . . . anhyorsunuzdur efendim, sizden de ho�lamyorum ve . . . �ey . . . size sormak istedim ... "
Pippin ona giiliimsedi. "Te�ekkiir ederim," dedi. "Sarunm kral olmanm en zor yanlanndan biri, kimsenin kraldan ho�lanmay1, onu sevmeyi goze alamamas1 . . . krahn da kimseyi sevecek cesareti gosterememesi. Clotilde prenses oldugu i�in kaygllaruyorsun, degil mi?"
"$ey, evet. . . ingiltere' de bu yiizden ba�lanna gelenleri de biliyorsunuzdur. Onu incitmek istemiyorum, beri yandan ... ben ... ben de incinmek istemiyorum."
Clotilde ofkeyle soze kan�h. "Toddy, sen kendini toz etmeye kap1 m1 yap1yorsun?"
Tod giildii. "Clotilde Amerikan argosu ogrenmek i<;in Berlitz kursuna yazlld1. Bana kahrsa ogretmenleri de bu i�i pek bilemiyor. Yani benim ka<;maya haz1rlandlglm1 soylemeye <;ah�1yor."
81
"Elveda demeye haztrhk," diye soze kahldt Char lie Amca da. Kral nazik bir sesle, "Hazularuyor musunuz sahiden?" diye
sordu. "i9te benim bilemedigim de o. Efendim, size sormak istedi
gim bir �ey var: Ben biraz okuyordum da . . . Fransa krallan her zaman Salik yasalara uymu�lar, degil mi? 0 yasalar da kadmlann tahta 9-kamayacagmt soyli.iyor. Bu dogru, degil mi? Bu nedenle, soylu kadmlann kimlerle evlendigi, devletin apsmdan pek de onemli degil .. . yaruhyor muyum?"
Pippin bu sozleri onaylarcasma ba�1ru salladt. "Dogru okumu�sun. Bir noktaya kadar, dogru bunlar. Ama yaruldtgtn bir ktstm da var. 0 ktsmm Salik yasalarla falan ilgisi yok. Biiyiik siilalelerin kadmlan her zaman diger bi.iyiik siilaleler i�in rruknabs olarak kullarulrru�hr. Arazileriyle, servetleriyle, unvanlanyla birlikte."
Tod, "�irketlerin birle�mesinde katalizor gibi," dedi. Charlie Amca soze kan�h. "Salik yasalar ashnda birer yasa
degildir. Bize Almanlardan ge�mi� bir gelenek, bir tOredir. Aldtn� etrne onlara."
Pippin, "Amcaagtm, senin tarifine gore bizim atalanmtz da Alman," dedi. "Heristal'ler, Arnulf'lar." Tekrar Tod'a dondii. "Gene; dostum, veliaht konusundaki kararm ne olacagtru bilemem. Clotilde benim tek evladtm. Veliaht edinmek ugruna kanmt bo�ayamam, kanm ise arhk c;oktan gec;k. .. Anhyorsundur. Belki de kamu basktst Clotilde'i krallar yeti�tirmek ic;in kullanma yolunu zorla kabul ettirebilir . .Adetler, 6zellikle de anlamstz adetler genelde yasalardan daha giic;liidiir. Bu i�in sonucu belli olana kadar �u toz olma meselesini erteleyebilir misin? Hem bana ac;tklasana, bu toz, barut tozundan 6tiirii mii, yoksa ilac; tozu anlammda mt?"
"<::arptlaytm ki bilmiyorum," dedi Tod. "Argonun anlamtru ara�hrmaya kalkanlar onu kullanamayan kimseler olur hep. Yani sizce bir siire daha buralarda oyalanaytm, oyle mi?" ·
"Evet, oyle," dedi k.ral. "Bilirsin, giizel soylu kadmlann ikinci bir i�levi de aileye para getirmektir."
82
"Eger Petaluma'y1 demek istiyorsaruz, umut yok," dedi Tod. "Ben babam1 taruyorsam, vakif maktf kurar, baglar o serveti."
Charlie Amca, "Ama babarun o i�e sahip olmaktan gelen iinii yeter seni iyi bir talip sayd1rmaya," dedi. "Frans1zlar en «;ok, budala durumuna dii�mekten nefret ederler. Zengin bir erkekle evlenmek, ne tiir kusur ve sakmcalan olursa olsun, Fransa' da hi�bir zaman budalahk saydmami�tir.
"Anhyorum. Beni koruyorsunuz. Sag olun. Aileden biri gibi hissetmemi saghyorsunuz . . . hi� degilse bir siire i�in, i�te soruyu zaten bu yiizden sordum. Biliyorum, kralsiruz, benden de ya�hsiruz, ama kralhkta pek fazla tecriibeniz yok. Elinizde tuttugunuz �ey pek harika bir �ey ama, eger kozunuzu iyi oynamazsaruz suratiruza patlayabilir."
"Ge«;mi�te de oldu," dedi Pippin. "Aradan pek de uzun zaman ge«;medi."
"Sizinle o konuda konu�mak isterdim, efendim .. . madem arhk ben de ... ailenin 9fak bir iiyesi say1hyorum."
Clotilde bagirdi. "<::Ilgmhk! Politika! Delisiniz siz! Ben patlak olacagim!"
Tod kisaca giildii. "Belki de hakki var," dedi. "Bir soz vardrr, Amerikahlar i�yerlerinde seksten konu�ur, yatak odalannda i�ten konu�ur derler. Onu keman «;ahnan bir yere, yemege gotiirecegim. Ama sizinle de konu�mak istiyorum."
"Memnun olurum," dedi Pippin. "Versailles' a gelir misin?" "Geldim oraya. Ama oras1 yana�ma dolu. Size bir �ey diyeyim
mi, efendim .. . Siz benim Otel George Cinq' deki siiitime gelsenize!" Kral bu sefer, "Gorevimin sakincalanndan biri de istedigim
yere gidemeyi�im," dedi. "Saray miidiiriyetine haber vermem gerek. Sonra gizli polise, elaltmdan gazetelere duyurmak gerek. Siiitinizi ararlar, kar�I kaldmmdaki binalarm damlarma gozciiler yerle�tirirler. Kral olmak pek de o kadar eglenceli bir �ey degildir."
"George Cinq'de oyle olmaz," dedi Tod. "Oraya ydlardrr bir tek Frans1z ad1rmru atmami�. Hem zaten Ava Gardner'le H.S.H. Kelly kahyor �u s1ra orada. Hi«; itiraz edilecek bir yer degil. Belki
83
de bir Fransa Krah i<;in Fransa strurlan ic;indek.i en iyi saklanrna yeri orast."
"Belk.i de," dedi Pippin. "Klhk degi�tirrneyi bile dii�iindiirn." "Tannrn!" diye inledi Charlie Arnca, "Hie; becerernezsin. Ak
torliige en ufak kabiliyetin bile yoktur."
Kralic;e sandalyesini Rahibe Hyacinthe'in oturdugu koltuga biraz daha yakla�trrd1.
"Sana Pippin biraz dalgmdtr diye hep soylerni�irndir. Teleskopunun b�mdayken de oyleydi. Arna �irndi dururnu daha beter. Odanm i«;inde dola�tyor, ellerini arkasmda kenetliyor, kendi kendine nunldaruyor. Ben bir �ey soylersern duyrnuyor. <;ok da rnutsuz. Kafasmda bir �y var. Ke�ke onunla konu�san, Suzanne. Erkeklere c;ok etkili olursun ... diyorlar."
"Diyorlar, ha?" dedi Rahibe Hyacinthe. "Arna belk.i gerektigi kadar etkili olarntyorurndur. Ne diyecegirn ki ona?"
"Derdi neyrni�, ogren .. :" "Belki de kral olrnaktan rahatstz oluyordur." "Sa<;rna," dedi Marie. "Herkes ister kral olrnay1." Marie bir ara kocasm1 Rahibe Hyacinthe'in odasma getirrneyi
ba�ardt. "Bu benirn eski arkada�trn," dedi, sonra kumazca, "Ah! Ben bir �ey unutrnu�urn. Bana bir dak.ika izin verin," deyip odadan c;tkh.
Kral, rahibeye sak.in bakt�larla baktl. "Liitfen oturunuz. Efendirniz." "Kiliseye �� gorevlerirni pek yaprm� sayurnarn," dedi kral.
"<;ocuklugurndan beri ... " diye ekledi sonra da. "Ben de yaprnadtrn diyebilirirn. Yirrni ytl rniizikal �ovlarda
c;ah�tlrn." "Zaten yiiziiniiz a�ina gelrni�ti." "Bu klhkta rm? iltifat ediyorsunuz, Mosyo. Yiiziirne c;ok az
insan bakardt." Pippin kibar davranrnaya <;ah�h. "0 halde dernek bazt inarul
rnaz giizellikler de . . . "
84
11Bu giysilerin albnda, oyle mi? Te�ekkiir ederim. Madamla okul arkada�l}'lZ. Belki benden Matmazel Lescault diye soz ettigini duymu�sunuzdur. Herhalde meslegimden soz etmemi�tir. Marie onaylamad1gi �eylere var olma hakkl tarumayan �ansh insanlardan biridir. Onun bu yetenegine imreniyorum."
11E�im bir�ok baklmdan iistiin bir kadmd1r, ama kumazhk yonii pek yoktur. Ger�i niyetinin ne oldugunu her zaman anlayamam, ama bir �eyler planlad1gmt hemen sezerim."
Suzanne ba�m1 arkaya yaslaytp gozlerini yumdu. 11Sizi neden buraya getirip buakhgrm merak ediyorsunuz," dedi.
IISanmm merak ettigim o." 11Sizin rahats1z, tedirgin bir haliniz oldugunu hissediyor." 11Sik slk rahats1z olurum, tedirginlik ise benim huyumdur.
Bunlar onu bugiine kadar pek kaygdandtrmarru�h. Miicadele �aresi olarak yemek soslanm, enfes lezzetli tathlan kullarurdt."
110nlar tipik ev kadrm ila�landtr. Umanm sizi de tedavi etmi�tir ... ya da en azmdan, siz ona tedavi etti demi�sinizdir."
11Umanm buna �aba gostermi�imdir, Rahibe." ���ok sevimlisiniz, Mosyo. $imdi neden bu kadar tedirgin ol
dugunuzu bana soyleyebilir misiniz? Biraz �evirip Marie'ye soyleyebilecegim bir �ey olsun. Sizi �ok merak ediyor."
Kral, "Size yardtm edebilsem ederdim," dedi. 11 Ama nedenlerin pek �ogunu ben kendim de bilmiyorum. Kral olmay1 ben istemedim. Beni �ahdan bogiirtlen kopanr gibi alddar, daha once pek �ok emsalin gelip ge�tigi, �ogunun kotii, hepsinin ba�ansxz oldugu bir mevkie getirip oturttular."
11 Ama siz b6giirtlen gibi oturup da ne olacaksa olsun diyemiyorsunuz, oyle rni?"
"Ha}'lr," dedi kral. "insanoglunun bahtstzhgt, yapbgrm iyi yapmak istemesidir. Hi� yapmak istemedikleri �yleri bile. Belki inanmayacaksrmz ama, ben bir zamanlar iyi dans etmek istemi�tim. Giiliin� bir �eydi."
"Hata yapmaktan m1 korkuyorsunuz?"
85
"Rahibe, benim yolumun tabaru, yapdm1� hatalarla do�eli. Krallarm en iyileri bile ba�ans1z olmu�tur."
"Sizin i�in i.izgi.ini.im." "Yo, i.izi.ilmeyin. Amcam bana, bileklerimi kesmek gibi bir se�e
negim oldugunu soylemi�ti. Ben bu se�enekten yararlanmad1m." Rahibe Hyacinthe, "Baz1 krallar bi.itiin i�lerini ba�kalannm el
lerine teslim ediyor," dedi. "Ba�bakanlara, konseylere, bir ekibe .. . kendileri de eglenmelerine baklyorlar."
"Saruyorum bunu arbk umudu kestikten soma yaptyorlar. Krahn iizerinde, kral olmas1 i�in c;ok agu bir baski vardrr. Kral olmarun amaa yonetmektir. Yonetmenin amac1 da, kralhgm refahnu arthrmakbr."
"Bu bir tuzak," dedi Rahibe Hyacinthe. "Ti.im diger faziletler gibi bu da tuzak. Fazilet soz konusu oldu mu, insanm kendi kendine kar�1 di.iri.ist davranmas1 hi� de kolay degildir, Mosyo. iki tiir fazilet vardtr. Biri ihtirash tutkular, 6teki de basit bir huzur istegidir. Bu ikincisi, kimseyi i.izmemekten, kimseyi derde ugratmamaktan gelir."
"<;ok di.i�iincelisiniz, Rahibe," dedi kral. Rahibe Hyacinthe onun gozlerindeki panlhyt gori.ince, dikkatini kendi i.izerinde toplamay1 ba�arm1� oldugunu anlad1.
"Ben kendim de bu sorundan kurtulmu:;; biri degilim," dedi. "Yirmi yd sahnelerde «;Iplak gori.iniip yalmz erkeklerin zihinlerinde (umanm) hayaller uyandudtktan soma manashra girdigim zaman, kendime kutsal ic;giidiiler yaki�brmak pek kolay olurdu ... bunu tiirli.i yollarla soylemek de miimkiin. Ama ben ashnda yorgundum ve bunun farkmdayd1m."
"<;ok diiriistsiiniiz." "Bilemem. Bir�ok i�giidiilerimin pek de saf olmad1gtm kabul
lendikten soma kendi i�imde baz1 iyilikler, anlay1�h davraru�lar buldum .. . onlara kendim bile kusur bulam1yorum. Ama bunlar temeldeki o tembelligin iiri.inleri. Agtrhg1m1 ayaklanma vermekten kurtulup bir kenara oturmay1 ba:;;ard1g1m anda, arbk fazilet konusuna bile dertlenmekten kurtuldum."
86
"Peki ya ibadet torenleri? Ayaga kalkmalar, diz c;okmeler, sihirli dinsel formiilleri yiiksek sesle soylemeler?"
"Bir siire sonra insana solumak gibi dogal geliyor. Yapmast yapmamaktan daha kolay."
Kral ayaga kalkh, dirseklerini ka�tdt, koltugunun c;evresinde bir tur ath, tekrar oturdu.
"Biiyiik bir stc;rama saytltr herhalde," dedi. "Giinahkarhktan . . . azizelige."
Rahibe Hyacinthe giildii. "insarun kendi ic;indeki giinaht aymp izole etmesi zor," diye bir gozlemde bulundu. "Ba�kalanndakini gormek kolay, ama kendimizde olunca, giinahlar hep bir ihtiyac; temeline ya da iyi niyet temeline oturur. Liitfen bu soziimii Marie'ye soylemeyin."
"Efendim? Yo! Herhalde soylemek akhmdan bile gec;mez." "Marie bir zevcedir ... o ba�ka bir �ey." "Bana kar�t c;ok iyidir," dedi kral. Rahibe Hyacinthe ona �a�km gozlerle bakh. "Umanm bunu ne
zaket olsun diye soyliiyorsunuzdur, gerc;ek degildir," dedi. "Ne demek istediginizi anlayamadtm." "Kadmlarda iyilik, anlayt�hhk yoktur," diye kar�thk verdi rahibe.
"Sevgi vardtr ama o zaten oznel bir �eydir. Ben de evlenmi� olsam, belki kendimi bunun tersine inandmrdtm." Gozlerini ktstp krala bakh. "Omriiniizde kar�tla�hgtruz en iyi olay nedir, Efendimiz?"
"$ey ... neden ?" "Eger bana onu soylerseniz belki ben de size neyin eksikligini
c;ektiginizi, neye ozlem duydugunuzu soyleyebilirim." "$ey, san1yorum .. . saruycirum reflekt6riimde kuyrukluytldtzt
goriip, onu ilk goren insamn ben oldugumu anladtgtm zamandt. ic;im . . . ic;im bir hu�u duygusuyla dolmu�tu."
"Sizi kral yapmaya haklan yok," dedi rahibe. "Krallar yalmzca eski hatalan tekrarlarlar ve eger bunu onceden biliyorlarsa ... �imdi anhyorum, Efendimiz .. . ama size yardtm edemem. Bileklerinizi kesmemi�siniz. $imdi de arttk gee; kalmt�stmz. Bir kuyrukluytldtz. Evet, anhyorum ... "
87
"Sizden ho�landun, Rahibe," dedi kral. "Arasua ziyaretinize gelmeme izin verir misiniz?"
"Eger niyetinizin yalruzca entelektiiel oldugundan emin olabilirsem ... "
"Ama, Rahibe . . . " "Emin olabilirsem hemen reddederim," dedi Rahibe Hyacint
he. Kahkahas1 kulislerdeki kadm kahkahalanru habrlath, "iyi bir insanstruz. Efendimiz. iyi erkekler kadmlan, bpkl peynirin fareleri <;ektigi gibi c;eker."
Krahn sutmdaki en biiyi.ik yi.iklerden biri hic;bir zaman yalruz kalamamastydt. Her zaman izleniyor, gozleniyor, korunuyor, gozler iistiinde oluyordu. Harun Re�it gibi tebdil gezmeyi bile dii�iinmii�tii. Bazen kendini odasma kilitliyor, c;evresindeki insanlann gozlerinden ve seslerinden kurtulmaya c;ah�qordu.
Tarn bu Siralarda, raslanh eseri bir ke�ifte bulundu. Kralic;e onun <;ah�ma odastru temizlemek geregini duymu�, siipiiriip toz almcaya kadar onu dt�anya yollamt�b. Pippin'in subnda fitilli kadife bir ceket vardt. Dirsekleri biraz tirfillenmi�ti. Flanel pantolonu i.itii istiyordu. Ayaklarmda espadriller vard1. Evrak c;antasma birka<; kagtt koydu, i�ini bitirmek i.izere bah<;eye <;tkb. Bahkh havuzlardan birinin ba�mda otururken bir bah<;tvan yanma yakla�h.
"Burada oturmak yasakhr, Mosyo," dedi. Kral kalklp bi.iyi.ik merdivenlerden birinin golge bir tarafma
oturdu. Arunda bir jandarma yarunda bitip dirsegine dokundu. "Ziyaret saatleri ikiyle be� aras1d1r, Mosyo. Liitfen kap1 giri�i
ne gidip rehberin gelmesini bekleyin." Pippin ona �a�kln gozlerle bakb. Kagttlanru topladt, ana ka
ptya ilerledi. Orada, rehberli tur bileti i<;in gereken parayt yabrdt. Vitrindeki kartpostallardan satin ald1, kalabahkla birlikte, kadife kordonlarla koruma altma ahnm1� salonlan gezdi, dola�h.
Dola�trken kar�tlanna hizmetkarlar, soylular, bakanlar <;Iklyordu ama, bir tanesi bile bu kadife ceketli, espadrilli adama
88
bakmad1. Bir ara krali<;e tela�h ad1mlarla yam ba�mdan ge<;ti, onu gormedi... turist kalabahg1 krali<;enin ardmdan bako.
Pippin sevin<; i<;inde, turistlerin pe�is1ra ana kap1ya dondii, Paris' e giden turist otobiisiine bindi. Y iiregi hafiflemi�ti. Bir den erne i<;in Champs Elysee' de bir yukan, bir a�ag1 yiiriidii, kimse ona dikkat etmedi.
Select' de bir masaya oturdu, bir Pemod ve biraz su 1smarlad1, gelip ge<;enleri seyretti, turistlerin konu�malarma kulak kabarth. Ozgiirliik i<;inden kabanyor, bir <;ift kanat gibi biiyiiyordu iizerinde.
Life dergisinin bir muhabiriyle kraliyet aleyhtan bir tarh�maya giri�ip kendini eglendirdi. Muhabir, "Herhalde kral heniiz Komiinistlerin tiimiinii temizleyemedi," dedi.
Pippin alayla giildii, adamdan bir sigara odiin<; ald1, sonra kalklp Champs Elysee'de biraz daha yiiriidii, Fouquet'nin oniinden ge<;ti, George Cinq Caddesi' ne sa ph, Prens de Galles Oteli' ni ge<;ti, Otel George Cinq'in kap1Slna yakla�h. Lobiye girdiginde bir gorevli onu durdurdu.
"Bir �ey mi istediniz?" "Bay Tod Johnson'u gormek istiyorum." "Bir �ey teslim etmeye mi geldiniz? Liitfen emaneti resepsiyo
na . . . " "Evrak <;antas1ru getirdim," dedi Pippin. "Kendi eline teslim
etmem i<;in talimat btrakh." Gorevli, "Concierge'le konu�ursaruz," diye ba�lad1, birden
gozleri espadrillere taklld1. "Liitfen Bay Tod Johnson'un odasma telefon edin, Mosyo. Bay
Krahn geldigini, Charlie Amca'run galerisinden <;antap getirdigini soyleyin."
Tod, Pippin'i siiitinin kap1smda kar�dad1, ku�ku i<;indeki go-revliye bah�i� verdi, krahn omzunu hp1�larken,
"V ay caruna!" dedi. "Harika bir �ey, degil mi? Ama i<;eri girerken zorluk <;ektim." Tod, "Bir arkada�1m soylemi�ti," dedi, "insan saklanmak iste-
di mi, iyi bir lokantada garson olarak i�e girmeliymi�. Kimse gar-
89
sonun yiiziine bakmaz. Otursaruza, efendim. Size bir i�,;ki ikram edebilir miyim?"
"Bir . . . neydi o . . . mar ... mart ... ?" "Martini mi?" "Tamam, martini," dedi kral sevin�,;le. "Biliyor musun, turistin
biri neredeyse beni tutuklatbracakh." "Sizi aramayacaklar mt, efendim?" "Umanm arayacaklardu," dedi kral. "Ama burada aramak
akillarma gelmez. Sen kendin soyledin buraya Franstzlar gelmez diye ... Bak, bu senin haztrladtgm, amcarrunk.ilerden <;ok daha lezzetli, dostum."
"Belki de insanlar ne gormeyi bekliyorlarsa onu goriiyorlar. Ba�n a<;tk, keli goziiken bir k.ral beklemiyorlar. Sizin de akhruza gelmi� miydi, bu efendim ?"
"Yoo, bu bir rastlanb. Marie benim kii<;iik �,;ah�ma odasm1 temizlemek istiyordu. Bah�,;tvan da havuz ba�mda oturmama izin vermedi."
"Bunu hakaret saymadlntz ya?" "Nastl hakaret yani? Omriimde bu kadar mutlu olmamt�hm." "Eh, bazt Hollywood ytldtzlan da kara gozliikler takar, �apka-
lanru ka�lanna egerler, sonra onlan taruyan �,;tkmazsa pek canlan stkilu. Sonra bizim iilkemizdeki ii�,; en biiyiik derginin sahibi olan adam var. Reklamdan nefret eder, ama ne hik.metse ha bire resmi <;ekilir. Babarru ele aim ... "
Pippin onun soziinii kesti. "Seninle babaru konu�mak istiyordum," dedi.
"Ondan bu sabah uzun bir mektup aldtm. Bugsy ile dola�mamt ho� gormiiyor. Yani prensesle."
"Gormiiyor mu?" "Haytr. <::ok ziippedir babam. Kendi kendini yeti�tirmi� bir
adamdtr. Kendi kendini yeti�tirenlerden daha ziippe insan bulunmaz. Bir tek yaradaruna sayg1s1 vardtr. ik.inci ku�ak biraz daha rahatlar . . . demokratla�1r bile.
90
Babamm mektubu komikti. Buralarda neler olup bittigini merak ediyor. Size bir haber iletmemi istiyor. Ona gore, epey �anslmz varm1�. Tabii eger kozlanmz1 iyi oynarsamz. Ama iyi oynayabileceginize inanm1yor."
"Buraya gelip bana ogiit verir mi dersin?" "Yoo, gelmez!" dedi Tod. "Ziippedir, dedim ya. Belki daha
sonra, ele�tirmeye gelir. Yatmmlan var burada." Tod, kralm bardaglill doldurdu.
"Seni gormeye geldim, �iinkii birka� soru sormak istiyorum. Babamn ba�lang1�ta tavuklan kendi besledigi dogru mu?"
"Tabii besledi. Hem nefret eder tavuklardan." "En biiyiik �irketlerinizin ba�lanmn �ogu, hep en alt diizeyden
ba�lam1� diyorlar, o da dogru mu? Hatmmda kald1gma gore . . . " "Tabii! Knudsen demirciydi. Ben Fairless ta�ocagmda �ah�m1�
galiba. Size istediginiz kadar sayabilirim . . . Charlie Wilson ... dolu var!"
"Demek i�lerinin her diizeyini tamyorlar ... " "Dogru," dedi Tod. "Ama bence bu, onlan demokrat insan
yapmaya yaram1yor. Tarn tersi oluyor." "Amerika'y1 hi� anlayam1yorum," dedi kral. "Biz de anlayam1yoruz efendim. Bir baklma bizim iki hiikii
metimiz var. Birbiri iizerine binmi� iki hiikiimet. Biri se�imle gelen hiikiimetimiz. Ya Demokrathr, ya Cumhuriyet�idir, fark etmez. Sonra bir de anonim �irket hiikiimeti vard1r."
"Ge�inebiliyor mu bu hiikiimetler." "Bazen," dedi Tod, "ben kendim de anlayam1yorum. Bakln,
se�imle gelen hiikiimet demokratm1� gibi numara yapar ama ashnda otokratik bir hiikiimettir. Anonim �irket hiikiimetleri otokratikmi� gibi goriinmeye �abalarlar, durmadan herkesi sosyalist diye su�larlar. Sosyalizmden nefret ederler."
"Ben de oyle duydum," dedi Pippin. "i�te komiklik orada, efendim. Amerika' da bir biiyiik �irketi
ele alm. Diyelim ki General Motors'u, Du Pont'u ya da US Steel'i.
91
En korktuklan �ey sosyalizmdir, ama kendileri de sosyalist devletler gibidir."
Kral birden dogrulup dimdik oturdu. "Nasil yani?" diye sordu. "Eh, �oyle bakm, efendim. Bunlann �ah�an elemanlar ve aile
leri i�in sagbk bakmu ve hbbi yarduru, kaza sigortas1, emekli maa�lan, iicretli tatilleri, hatta tatil yerleri vard1r. Son zamanlarda bir yllhk garantili iicreti de sagladdar. i��i temsilcileri her konuda soz sahibidir. Fabrika binasmm ne renge boyanacaS� konusunda bile. Aslmda bunlar oyle sosyalisttir ki, SSCB'yi bile giiliin� gosterebilirler. Dev �irketlerimizin yarunda, ABO Hiikiimeti mutlaki monar�i gibi kahr. ABO Hiikiimeti General Motors'un yaphgmm onda birini yapmaya kalkl�sa, General Motors hemen silahh isyana kalkard1. i�te �eli�ki burada, efendim."
Pippin ba�m1 iki yana sallad1. Ayaga kalkb, pencereye yiiriidii, aga�h caddeye bakh. "Biitiin bunlan neden yaphklanm a�lklayabilir misin?" diye sordu.
Tod Johnson upuzun bir kan�hrma kabma goz karanyla cin koydu, i�ine birka� damla vermut damlatb, buzlan ahp �alkalamaya koyuldu.
"i�te o hem en garip, hem de en manhkl1 yamd1r i�in," dedi, "i�ine limon kabugu atmam1 ister misiniz, efendim ?"
"Evet, liitfen. Ama neden?" "Bunu iyi yiirekliliklerinden yapm1yorlar, efendim. Ama i�le
rinden bazilan, o yolla daha �ok mal iiretebileceklerini, daha �ok mal satabileceklerini anladllar. Eskiden sava�1r dururlard1 c;ah�anlarla. 0 pahahya pathyor. Hastalanan i�c;iler de pahahya pathyor. Tavuklara vitamin, bahkyag1, mineral yutturmak, onlan 1hk, kuru yerde, mutlu tutmak babamm ho�una m1 gidiyor san1yorsunuz? Oaha neler! Ama tavuklar oyle olunca daha �ok yumurta yumurtluyor. C::abuk olmad1 tabii bu i�ler. Sonuna gelmi� de degil. Ama diinyada tek i�leyebilen sosyalizmin, diinyamn en otokratik sisteminden �1kmas1 garip degil mi, efendim? Babam bOy le konu�tugumu duysa parmaklanmdan �ivilerdi beni. Kararlan kendi verdigini samyor."
92
"Peki kim veriyor, Tod?" "Ko�ullar ve basktlar. Bask.tlann ak.tnhsma uymasa, babam
ticarete bile attlmazd1." Yeni haztrlad1g1 martiniyi yava�<;a iki bardaga payla�ttrdt.
"Bir sandvi<; tsmarlayacagtm, efendim. Bunlan i<;erken bir �ey yemezseniz oldiiriir sizi."
Kral i<;kisini yudumladt. "Bu degi�iklikler kolay olmad1 ha?" "Kolay olur mu! Yiizytl kadar zaman ald1, diinya kadar mii
cadele oldu, baz1s1 da hala siiriiyor." Tod yava�<;a giildii. "Biliyor musunuz, efendim, saruyorum babam bu i�e el atmak i<;in heveslenmeye ba�lad1. Bana dokuz sayfahk mektup yazm1�, sayfalann <;ogu size sormam1 istedigi sorularla dolu. Babamm soru sormast demek, emir vermesi demektir."
Kral riiyadaym1� gibi bir sesle, "Belki de sorulan duymadan once o sandvi<;i yesem daha iyi olur," dedi. "�eyle nastl ge<;iniyorsunuz . . . ne diyordun sen ona . . . Bugsy ile?"
"Bazen oyle, bazen boy le efendim. Ondan <;ok ho�laruyorum, ama arastra bana hanedanhk taslamaya kalktl m1, kt<;ma bir tekme patlatmak geliyor i<;imden."
"�ok erken olgunla�tl," dedi Pippin. "On sekiz ya�ma vardtgmda, birka<; hayatl birden ya�aytp bitirmi�ti."
"Mesele orada i�te. On dort, on be� ya�mdayken dogru diiriist bir ergenlik ge<;irmemi�, �imdi geri tepiyor. �ocukluktan Bayan Astor'luga st<;nyor, soma geri st<;nyor; bir oyle, bir boyle oluyor."
Pippin biraz boguk bir sesle, "Ben esas olarak bilim adamtytm, bilim adamlan da gozlemci olur, ya da olmahdtr," dedi. "Bak, delikanh, bilim adammm sanat<;l, yarabc1 yaru, hipotezlere egilimlidir. Ben Clotilde'i ve arkada�lanru seyrederken bir olgunluk hipotezi buldum." Hafif dumanh kafayla kelimeleri tane tane soyliiyordu. "Bu i<;kiler amma kuvvetli," dedi.
"Kuvvetli olduklanndan degil, yaptlan itibanyla gaddar onlar," diye kar�tl1k verdi Tod. "Bak.tn Kral, ben de oyle konu�ur oldum. Neymi� bu sizin olgunluk meselesi?"
93
Pippin' in gozleri kapanrru�b. Onlan birazctk aralad1, kafasm1 iki yana, sanki kulaklan su doluymu� gibi sallad1. "insan fetiisi.i ba� a�ag1 dogar," dedi ciddi ciddi. "Ama <;ocugun dogduktan hemen soma dogruldugu yalandu. <::ocuklarm ve gen<;lerin bacaklanna, dinlenme halinde olduklan zaman bak, anlarsm. Ayaklar hemen her zaman kafadan yiiksektedir. Ne kadar ugra�1rlarsa ugra�smlar, bi.iyi.ime donemindeki oglan <;:ocuklar, hele de klz <;ocuklar asla ayaklanm a�ag1da tutamazlar. Fetiis pozisyonu baskmdu. Ayaklann yeri kendi dogal mekanlan olarak kabul edebilmesi i<;:in aradan on sekiz yirmi yd ge<;:mesi �artbr. Bence olgunlugu ayakla yer arasmdaki ili�kiye bakarak yargllayabilirsin. Benim hipotezim bu."
Tod gi.ildi.i. "Benim bir klz karde�im var," diye ba�laru. Kral birden ayaga kalkb. "Liitfen ... " dedi, "li.itfen beni �eye
gotiir . . . "
Tod yerinden ftrlay1p onun kolunu tuttu. "Bu taraftan, efendim," dedi. "Durun, size yard1m edeyim. $urada ki.i<;iik bir basamak var, dikkatli olun."
$afak sokerken kral, Tod'un odasmdaki iki yataktan birinde uyand1. <::evresine baklnd1, yaklnan bir sesle, "Ou suis-je?"* dedi.
"Bir �eyiniz yok, Kral," diye seslendi Tod obi.ir yataktan. "Nasll hissediyorsunuz kendinizi?"
"Hissetmek mi? $ey . . . iyi. . . iyi hissediyorum." "Size bol aspirin ve B1 tabletleri yutturdum. Bazen �amdan
kalmahgl onler." Kral dogrulup oturdu. "Ulu Tannm! Marie! Polisleri salm1�hr
ortaya!" "Tela�lanmaym," dedi Tod. "Ben Bugsy'ye telefon ettim." "Ne dedin ona?" "Sizin sarho� oldugunuzu soyledim." "Ama ya Marie ?"
* N eredeyim ben?
94
11Kaygtlanmaym, efendim. Prenses anneleri Majesteye sizin bakanlanmzla �ok gizli bir toplanbda oldugunuzu haber verdi.. . uluslararasl onemi olan bir konuda."
11 Akilh �ocuksun," dedi kral. "Seni bakan yapmahymt�Im." Tod, "Benim yeterince derdim var," diye kar�Il1k verdi. "Siz
hi� Bloody Mary i�tiniz mi?" IINedir o?" "Fransa'da admt degi�tirmek zorunda kaldtlar. Burada sizin
hi� Krali�e Mary'niz olmadt. Bu yiizden o isim sanki dine ayktnymt� gibi geliyor insana. Burada ana Marie Blessee diyorlar."
11Yarah Marie mi yani?" dedi kral. 11Neymi� o?" 110 i�i bana buaktn, efendim. 0 bir panzehirdir. Kan nakline
pek yaktn bir �ey say1hr." Telefona uzand1. "Louis? Tod Johnson, ici. Quatre Maries Blessees, s 'il vous plaft. Vite. Oui... quatre. Tres bien. Merci bien."*
"Franstzcan korkun�," dedi kral. "Farkmdaytm. Louis buraya dort tane yarah ktz yollama
ya kalkarsa hi� �a�mam." Sonra tedirgin bir sesle, 11Siz de New York'ta dil gii�liigii �ekebilirsiniz efendim," dedi.
11 Ama ben ingilizce biliyorum." 110nlar bilmez," dedi Tod. Kalktp kap1ya yiiriidii, Bloody
Mary'lerin tepsisini ald1. Saat dokuz oldugunda kral kendine gelmi�ti. Daha bile formdaydt.
IIGeri donmem gerek," dedi. "Eldeki fusattan sonuna kadar yararlamn, efendim. Bir daha
hi� �tkamayabilirsiniz." 11 Ama sen Charles Amcam' dan sakm kendini," dedi Pippin.
11Bazen amcam pek de o kadar ... " 11Evet, hakltsimz ... ama, biliyor musunuz efendim, bana bir
tek resim bile satamad1. Direni�im onun ho�una gidiyor. Beni takdir ediyor. Babamm sorulanm dinleyecek kadar saglam hissediyor musunuz kendinizi?"
* Louis? Ben Tod Johnson. Dort Bloody Mary liitfen. C::abuk. Evet... dort. C::ok iyi. Te�ekkur ederim.
95
Kral i<;ini <;ekti. "Herhalde. Ke�ke �u tahb bir siire unutabilseydim. Anonim �irket olmay1 tercih ederdim. Senin biitiin pijamalann boy le ipek midir, dostum?"
"Y o, size giydirdiklerim, benim sosyal pijamalanm. Ashnda ti�ort giyip yatanm. insana yapt�maz. Babam diyor ki, her �eyi aymp aymp dokiimiinii yapmahynu�srmz. Satacak neyiniz var, onu kim satm alacak, paralan var m1?"
"Satmak m1 ?" "Elbette . . . bakm, biz yumurta, tavuk ve ilgili malzeme sab
yoruz." "Hiikiimet ne satabilir? Hiikiimet hiikiimettir!" "Elbette, biliyorum, ama bir �ey satmak zorunda ... yoksa hii
kiimete falan ihtiya<; olmazdt." Kral ka�lanru <;atb. "Bunu hi<; boyle dii�iinmemi�tim. Eh, bel
ki ban?, diizen . . . belki ilerleme, kalklnma, mutluluk." "Bu yaman bir ticaret," dedi Tod. "�imdi babarmn bilmek is
tedigi, bunu yapabilecek sermayeniz ve te�kilatrmz var m1?" "Tahbm var." Tod bu sefer, "Bana kahrsa tahbn baz1 aktifleri var ama, baz1
pasifleri, yiikiimliiliikleri de var," dedi. "Sizin saraydaki o yana?ma bedavacdan ele alahm. Onlardan kurtulmantz �art. Yoksa k:anmz1 yer bitirirler."
"Ama onlar soylular, tahbn temelleri onlar." "Daha <;ok temeldeki beyaz kanncalara benziyorlar. Bir ye
dek fonunuz varsa belki onlan maa�la emekliye aytrabilirsiniz. Kesin olan bir tek �ey var ... <;ah�hramazsrmz onlan."
"Yo, asla!" "Bunlar ilk ba�ta nastl soylu oldular?" "Tahta yaphklan hizmetlerle," dedi kral. "Kimi manevi, kimi
askeri, kimi parasal hizmetler." "i?te ... gordiiniiz mii? Hi<; budala degilmi? o eskiler. �imdi
manevi klstm <;oziimlenmi� durumda, askeri kls1m sizin elinizden <;1km1� durumda, ama parasal klsm1 kullanabilirsiniz."
"Soylulann pek <;ogu <;e�itli olumsuz ko�ullar sonucunda ... "
96
"Meteliksiz kaldtlar," diye onun sozilnii tamarnladt Tod. "0 halde onlan arbk \aytra salahm, tarlaya yeni tohum ekelim."
"Anlayamadtm." "Bakm, kral, isterseniz Texas'ta, Beverly Hills' de soyluluk un
vanlanru istediginiz fiyata satabilirim. Oyle insanlar taruyorum ki, bir soyluluk patentine son dolarlanru yahrmaya haztrdtrlar."
"Bu dogru bir �ey olmaz." "Ne demek dogru? Bu adamlar da boyle kazanmt� soylulu
gu. ingilizler hala yaptyor. insanm Lordlar Kamarast'nda koltuk kazanmast il;in fabrika sahibi olmast �art degil, ama yardtmt olmuyor diyemezler."
"Dostum, biz bir gelenekten soz ediyoruz." Tod mmldandt. "Dallas Diikahgt. .. valla on milyarder birden
dii�er pe�ine. Belki kapah zarf usuliiyle teklif ahnm. Bir tek sorun var, belki Fort Worth Lord'u kalktp Dallas Diikii'ne sava� a\abilir. Yahu, harika bir �ey bu! Kadmlann birbirine kii\iimseyen bakt�larla bakhgtru goriir gibi oluyorum. $imdi birbirini a�agtlamak i\in tek silahlan petrol kuyulanyla hava tertibah."
"$aka ediyorsun, dostum." "Size oyle geliyor! i\senize! Kral... birer tane daha tsmarlaya
ytm. Bunlar insana martini gibi kalle�lik etmez." "Sen ... yani, kahvaltt etmeyecek miyiz?" "Kahvaltt bunlann i\inde ... saghklt domates suyu bu. i\ine
koyduklan Worcestershire sosunda da karaciger i:izii var." "Eh, o zaman . . . " dedi kral. "Ne diyorsunuz �imdi? Haberi elalhndan sessizce stzdmnz.
Hisse senetlerinde yaptldtgt gibi. Kibar bi\imde." "Sizde vatanda�larm unvan ta�tmasmt yasaklayan yasalar
var saruyorum." "Bo� verin onu. Eger o petrolciilerle stgtrctlar vergi yasalan
ru, belediye hizmet yasalanru bile egip biikebiliyorlarsa, herhalde ufaCt.k. bir unvan yasagt kanunundan kurtulmak riizgar gelir onlara. Olumlu oy veren her milletvekiline bir �i:ivalyelik vaat edebiliriz. Ama biiyiik unvanlar paralarm geldigi tarafa gider."
97
"Ben birka<; Teksash tarudtm," dedi kral. "Bana �ok demokrat insanlar gibi geldi. Hatta genellikle kendilerini ta�ra �ocugu diye taruhyorlar ."
"Evet, oyledir Kral. Ama o ta�ra \Ocuklarmm �ogu zaman yanm milyon donii.m topragt, ii<; u�ag1, bir yah, Cannes' da da bir villast olur. Ho�, biz bu i�i Texas'a hapsetmek zorunda da degiliz. Los Angeles'i dii�iinsenize! 0 bittikten sonra Brezilya var, Arjantin var . . . alammtz stmrstz."
"Bu i� bana biraz amcamt hattrlahyor." "Eh . . . onunla da konu�mu�tum bu konuyu. Bu i�te �ok para
var, Kral. Ben her �eyi ayarlayabilirim." Kral o kadar uzun siire sessiz kald1 k.i, Tod ona kaygtyla bakh.
"Yine mi fenala�hruz, efendim ?" Pippin dosdogru kar�tsma baktyordu. Gozleri yan kapahyd1,
ama �enesi dik, duru�u heybetliydi. "Bir krahn amactmn, halktrun refaht oldugunu unutuyorsun,
dostum. Tii.m halktmn refaru!" "Biliyorum," dedi Tod. "Ama babamm dedigi gibi, insarun
sermayesi ve te�kilah olmas1 gerek. Size bu oyunu oynayanlar bo�una yapmt� olamazlar. Er ge� ya onlarla kap1�mak ya da onlara kahlmak zorunda kalacakstruz."
"Peki basit dii.riistliik, basit manhk diye bir �ey yok mu?" "0 hi�bir zaman ba�anh olmadt," dedi Tod. "Size kendi tari
hinizi hattrlatmak ger\i bana dii�mez ama, baktn Ondordii.ncii. Louis mii.srifin biriydi. Milletin kamm kuruttu. Durmadan dinlenmeden sava�lar yaph hep. Hazineyi tiiketti, bir ku�ak genci dii.nyadan sildi. Ama ona Giine� Kral dendi, herkes ona tapb . . . hem de Fransa iki seksen serilmi�ken.
Arkadan Onalbnct Louis geldi. 0 basit ve diiriist bir adamd1. Verim uzmanlan getirtti. Kongreler, toplantdar diizenledi, dinlemeye, anlamaya ugra�h. Her �eyi denedi ve .. . " Tod elini gtrtlagtnm oniinden ge�irdi.
Pippin' in ba�t gogsiine sarkrru�h. Hiiziinlii bir sesle, "Ne diye kral yaphlar beni!" dedi.
98
"Uzgiiniim. Sarunm pek fazla yardtmtm olmad1. Ama insan kendine bir taht buldu mu, bir sure sonra onu kullarunak ister Cant."
"Ben huzur istiyorum ... bir de ... teleskopumu istiyorum." "Kullanmak isteyeceksiniz ama," dedi Tod. "Herkes ister.
Bakm, size kar;n hi� de konuksever davranmadtm. Gelin ikimiz egleruneye <;tkahm, bakahm oteki insanlar nasd ya�tyor!"
"Benim donmem gerek." "Ama bir daha ka�amayabilirsiniz. Hem insanlanmzla yakm
hk kurmak goreviniz sizin." "Eh, o tiirlii dii�iiniince ... " "Ben size giyecek bir �eyler veririm," dedi Tod. "Kimse taru-
yamaz sizi." "Clotilde'e telefon etmek istiyor musun?" "Haytr, ikimiz azahm bu gece." Gecenin ii� bu�gunda Muhaftz Tegmen Emile de Samothra
ce, Versailles'm kaptsmda nobetteydi. Birden kaptrun dt�mdaki bir pahrhdan irkildi. Alacakaranhkta, birbirine tutunmu� kaptya dogru yiiriiyen, bir yandan da her biri ayn bir �arkt soyleyen iki adam gordii.
"Allons, enfants de la Patrie All the livelong day. Le jour de gloire est arrive And the monkey wrapped his tail around the flagpole. Baa! Baa! Baa!"
Tegmen de Samothrace onlan durdurup askerlerine seslendigi strada, iki sarho� �emsiyeleriyle tegmenin iizerine saldmp, "Bastille' e!" diye naralar atmaya ba�laddar.
Tegmenin raporunda �unlar yazthydt: "Bu adamlardan biri Petaluma veliahh oldugunu iddia ediyor, oteki durmadan 'Baa! Baa! Baa!' diye mmldarunayt siirdiiriiyordu. ikisini de sorguya �ekilmek iizere saray komutamna teslim ettim."
99
Ertesi gece tegmen goreve geldiginde, yazrugr raporun dosyadan 9kanlm11? oldugunu gtirdii. Yerine konan notta �?Unlar yazthydt: "Saat ii<;: otuz ve durum normal." Notun altmda komutarun imzast goriiniiyordu.
Tegmen Samothrace o �arkmm sozlerini kafasmdan bir tiirlii silip atamadt. "Baa! Baa! Baa!"
LOO
Bu arada Fransa i:iylesine ban�, refah ve kar i<;inde yiiziiyordu ki, gazeteler bu di:ineme Platin <;ag demeye ba�laddar. New York Daily, Pippin'e "Atomik Kral" diye ad takm1�h. Reader's Digest, diger dergilerden ald1g1 ii<; yaz1y1 yay1mlad1. Biri Saturday Evening Post' dan "Kralhgm Yeniden Gi:izden Ge<;irilmesi", biri Ladies' Home fournal'dan "$imdiki Zaman Harika," biri de American Legion Monthly' den "Komiinizme kar�1 bir Kral" ba�hgrm ta�1yan yaz1yd1.
Citroen piyasaya yeni bir model <;1kard1. Christian Dior, R modasrm lanse etti. Montesquieu' den bu
yana bellerin bu kadar yukan ahnd1g1, gi:igiislerin bu kadar s1klld1g1 goriilmemi�ti.
101
italyan modacdan klskam;hklanndan, R modasuun gogiisleri guatr gibi gosterdigini ileri siirdiiler. italya'ya her zaman sadtk kalm1� olan Gina Lollobrigida Hollywood' a giderken Idlewild' a indiginde, yolda dtgan bakmayt reddettigini soyledi. Ama Fransa'ya yoneltilen bu ele�tirilerin �ogu, Platin <::ag' a kar�1 duyulan imrenmelerden kaynaklaruyordu.
ingiltere her §eyi i�ine atb ve bekledi. Sovyet Satm Alma Ajanst dort tanker dolusu Franstz parfii
mii tSmarladt. Amerika' da heyecan son haddine vardt. Bonwit Teller, bir ka
hn tamamma "Kraliyet Kah" adtru verdi. Liitufk.ar bir sonbahar Fransa' ya dogru thk thk siiziildii, Seine
boyunca yukan dogru kaytp Loire't yaladt, Dordogne' a yaytldt, Jura'ya hrmandt, Alpler'e toslad1. Yaman bir bugday rekoltesi vardt. Uziimler thk, tombul ve mutluydu. Mantarlar bile CO§kundu ... Kapkara, dopdolgun, kaya gibi topraktan ft�klnp duruyorlardt. Kuzeydeki otlaklarda inekler, memeleri kaymak dolu, sahruyor, elma iiriinii ilk defa olarak, gerek miktar, gerek kalite baktmmdan ingilizlerin baytldtgt §ampanyayt saglayacak diizeyde bulunuyordu.
Tarihin hi�bir c;agmda turistler bu kadar eliac;tk ve miitevazt, Franstzlar bu kadar mutlu ve aksi olmarru§lardt.
Uluslararas1 iligkiler karde§lik diizeyine yiikseldi. Muhafazakar koyliilerin c;ogu fitilli kadife pantolonlar satm alrruglardt. Bordeaux' nun ktrrruzt umaklart garap preslerinden bogahp bogahp akh. Koyunlar peynir yaptlmaya haztr siitler verdiler.
Tatil mevsimi bitince partiler ve altpartiler Paris'te toplarup, kastm aymda oya sunulacak Pippin Kanunlan'ru hazulamak iizere �ah�maya koyuldular.
Huistiyan Ateistler, kiliseye gidi§lerden eglence vergisi aimmast maddesini onerdiler. Htristiyan Htristiyanlar buna kar§thk papaz ayinlerine kahlmayt zorunlu kllan bir onerge taslagt haztrladtlar.
Sag ve Sol Merkezciler kolkola gezinip duruyorlard1.
102
Komiinistlerle Sosyalistler, yolda rastladtklannda �apkalanru c;tkanp birbirini selamlamaya ba�ladtlar.
Mosyo Deuxcloches, Kiiltiir Gorevlisi olarak goziikm.esine ragmen Franstz Komiinist Partisi'nin gerc;ek lideri olarak, tiim diger partilerin dii�iincelerine terciiman oldu. Gizli bir toplanbda, kumazca dii�iiniilmii� birtaktm tuzaklan ve pusulan ac;tkladt. Bu durumda kral ne yaparsa yapsm, sonuc; mutlaka ba�anstzltk olacakb.
Fransa �ansmm dorugundaydt. Bunu herkes kabul ediyordu. Turistler liiks otellerin bahc;elerinde, c;ic;ek tarhlan arasmda yabp uyuyorlardt.
Durum boyleyken insan eyliil ortalarmda ufukta beliren o minik bulutu nastl ac;tklayabilir, onun yava� yava� karanp ekim aymm ilk haftalannda c;evreye yaytlt�llli, kastm yakla�trken tepelerine bir ftrbna gibi c;okii�iinii neye yorumlayabilir ki?
Tarihsel olaylan, olup bittikten soma tarihc;i goziiyle ac;tklamak adettendir. iktisatc;t kendi ac;tklamastru iktisatta, politikaa politikada, doktor da polenlerde ya da parazitlerde bulur. Tarihc;ilerin pek azt sebepleri insanlann duygulannda aradt. Amerika' da da, en biiyiik ban� ve refah c;aglanrun en biiyiik tedirginlik ve ho�nutsuzluk c;aglan oldugu bir gen;ek degil midir? Fransa'run bu bolluk haftalan strasmda da, tiim smtflar arasmda bir tedirginlik, bir sinirlilik, bir korku dola�hgt inkar edilebilir mi?
Eger bu manhkstz goriiniiyorsa, hatta inarulmaz goriiniiyorsa, giinliik giine�lik bir giinde insanlann birbirine, "Herhalde yann yagmur yagar," dedigini habrlaym. Soguk, yagt�h kt� mevsiminde, insanlann c;ogunun nastl steak, kavurucu, kuru bir yaz bekledigini dii�iiniin. �iftc;inin bereketli mahsuliine baktp baktp, "Herhalde sablmaz, elimde kahr," diye kaygtlandtgmt bilmeyen var mtdtr?
Bence tarihc;ilerin bu konuyu daha fazla incelemeleri gereksiz. iyi talihe giivensizlik, insarun yaptsmda vardtr. Kotii zamanlarda, kendimizi korumakla me�guliizdiir. 0 konuda tedbirlerimiz haztrdtr. Bizim tiiriimiizde canhlann c;aresiz kaldtgt durum,
103
iyi talihtir. Once �a�rrhr, sonra korkutur, sonra ktzdmr, sonunda da mahveder bizi. Okuma yazma bilmeyen biiyiik bir beyzbolcu temel inanctmtzt �u sozlerle ifade etmi�ti.
"Hayatta her �ey yediye be� aleyhimizedir." Ettigi kan saymaya oturan �ift�i, toptancmm kendini ne ka
dar kaztkladtgmt merak etmeye vakit buluyordu. Perakendeci de, toptanct arkastru doner donmez al�ak sesle lanetler okumaya ba�hyordu.
Ku�ku atmosferi bireysel di.izeyde ba�ladt, ama oyle kalmadt. Omegin ABO D1� ili�kiler Komisyonu, Ruslann dort tanker Franstz parfiimii aldtgtru duyunca gizli polisten numuneler istedi, onlan uzman bilim adamlanna teslim etti, Quatre-Vingt Fleur' de veya L'Eau d'Eau' da zararh nitelikler, patlaytct, zehirleyici ya da hipnotize edici bir �eyler bulunup bulunmadtgmt ara�ttrdt.
Beri yandan Rus operasyon gorevlileri de, Paris' in oyuncak�t diikkanlarma sevk edilen plastik helikopterlerin dizayn <;ah�malannt incelettirdiler.
Bir grup Franstz izci ogrencinin egitim strasmda, dart i.ilkenin gizli orgi.itleri tarafmdan fotograflan �ekildi, degerlendirilmek iizere vatana yollandt.
En <;ok kiiplere binen, magarabilimciler oldu. En derin magaralann dibinde bile tek ba�lanna, gozden uzak kalamadtklanru fark etmi�lerdi.
Fransa'ya kar�t duyulan ku�kular tiim diinyada artmaya ba�ladt. Fransa'run i�inde de sinir patlamalan yer ahyordu. Liiksemburg ordusuna sekiz asker daha eklenmesi iizerine Quai d'Orsay' da hemen acil bir toplanh di.izenlendi.
Ta�rada oturanlar gozlerini Paris'e dikmi�, sinirli bir beklenti i<;indeydiler. Paris'te ise, ta�ra halkmm tedirginle�mekte oldugu kulaktan kulaga ftstldaruyordu.
Silahh soygunlar arth, gen�lerin i�ledigi su<;lar ar�a yi.ikseldi. 17 Eyliilde polis, ile Saint - Louis' deki bir bodrum kabnda go
miilmii� birtaktm Komiinist silahlan bulunca Fransa'yt bir kor-
104
kudur sard1. Belki de polis, a9klamalarmda yeterli bilgi vermemi�ti. Bu silahlarm 1871 Komiinu strasmda gomuliip saklandtglm, eski model tiifeklerle sungiilerin yalruz demode olmakla kalmaytp, ustelik pas i�inde olduklanm soylememi�lerdi bir kere.
Bulut yakla�tr, giderek karanrken ... kral ne alemdeydi peki?
Genellikle herkesin kahld1gt gorii�, ta� giyme toreninden klsa bir sure sonra krahn degi�meye ba�ladtgt yolundayd1. Bu beklenebilecek bir �eydi zaten. Ya da en azmdan, ku�kulamlabilecek bir �eydi.
Bir benzehne yapahm. Diyelim elimizde bir av taz1s1 var. Pointer cinsinden olsun. Binlerce yddan beri ave1hk i�in se�ilmi�, oyle egitilmi�, oyle geli�mi� bir kopek. Diyelim ki, morganatik bir evlilik ve bundan dogan kan kan�1m1 sonunda elimize o soydan bir yavru ge9yor ve her nastlsa kendini Paris' in ev hayvanlan satan dukkanlanndan birinin vitrininde buluyor. Sahn ahmp kentteki apartmanlardan birine gotiiriiluyor, gunde iki kere 9kanhp tasmayla dola�hnhyor, otomobil lastiklerini, �op tenekelerini, yangm sondurme aletlerini kokluyor. Burnu parfume, benzine, toz kokusuna ah�tyor. Tunaklan duzenli arahklarla kesiliyor, teni �am kokulu sabunlarla ytkaruyor, yedigi yemek bir konserve kutusundan �tklyor.
Bu kopek buyiirken belki apartmamn kap1smdan gazeteyi ahp getirmeye, soylendigi zaman oturmaya, yahnaya, tokala�maya, yalvarmaya egitiliyor, efendisinin terliklerini getiriyor. Ordovr tepsisinden uzak durmayt ogreniyor, idrar torbasrm kontrol ehneyi ogreniyor. Omriinde ku� olarak yalruzca guvercinleri, bir de sokaklardaki tela�h ser�eleri goriiyor, a�k olarak yalmzca yolda yanmdan ge�en Pekinois'nm alayh bakl�lanm tamyor.
$imdi diyelim ki buyuk ve yuce bir soydan gelen bu kopek omrunun gen� �agmda klrsal bir yere piknige gotiiriiliiyor. Ku�uk bir derenin yamnda sevimli bir �aytra. Kumlara, karmcalara, sofra ortiisunun u�lanm u�urup duran ruzgara kar�1 yer alan sava� suasmda diyelim ki bizim kopek bir sure unutuluyor.
105
Gidip akan suyun serinligini kokluyor, dere boyunca yiiriiyor, i\ine mikrop dezenfekte ilacr kan�tmlmamt� olan bu sudan biraz i\iyor. Gogsiine ta eski zamanlardan kalma duygular doluyor. Patika boyunca ilerliyor, yapraklan, kahverengi aga\ govdelerini, otlan kokluyor. Bir tav�anm izi iizerinde durakltyor. Diriltici bir riizgfu- tenini gtdtkltyor.
Birden benligini bir heyecan sanyor. Kendinden ge\er gibi oluyor, dopdolu hissediyor kendini, sanki bir am geri geliyor. Bum una, hi\ tarumadtgt halde, hahrlar gibi oldugu bir koku geliyor. Kopek iirperiyor, agzmdan inler gibi bir ses \tktyor, sonra o sihirli etkinin kaynagma dogru birka\ giivensiz adtm ahyor.
Derken hipnotize edici bir gii\ sartyor onu. Suh biraz kamburla�tyor, ince kuyrugu kamt� gibi geriliyor. Bir ayagt otekini izlemeye ba�hyor. Ba�1 ileri dogru uzaruyor, sonunda burnu, omurgast ve kuyrugu tek \izgi haline geliyor. Sag on ayagt hafif yiikseliyor, kopek oldugu yerde donuyor. Soluk bile almtyor. Viicudu bir pusula ibresi gibi, ya da \ahlarm alhndaki blldtrcm yuvasma ni�an almm1� bir tiifegin namlusu gibi . . .
19 . . . . ydmm �ubat aymda yumu�ak huylu, meraklt yarahh�h bir adam, Marigny Caddesi'ndeki kii\iik bir evde klZlyla, iyi huylu kanstyla, balkonu ve teleskopuyla, yagmur lastikleri, �emsiyesi ve evrak \antastyla sakin bir hayat siirmekteydi. Di�\isi vardt, sigortast vardt, Credit Lyonnais'de bir hesabt, Auxerre'de bir bagt vardt. . .
Birdenbire, hi\bir uyanda bulunulmakstzm bu adam almmt�, kral yapllrru�h. Kral karu ta�tmayanlanmtz nereden bilebilir Reims' de kraliyet tact ba�ma konurken ona neler oldugunu? Paris acaba krahn gozi.ine de, amator gokbilimcinin goziine goziiktiigii gibi mi goriiniir? "Fransa" kelimesi bir kralm kulagma nasll gelir? "Halk" sozii nasll gelir bir kralm kulagma?
Eski \aglardan kalma mekanizmalar harekete ge\ffiemi� olsa �a�mak gerekirdi. Belki de kral neler olup bittigini anlayamamt�h. Belki o da, av taztsi gibi, unutulmu� bir i\giidiiye cevap veriyordu. inka.r edilemeyecek bir ger\ek vardu . . . kraliyet kral yarahr.
106
Bir kere kral olduktan soma yalruzdt arbk. A ynhru� ve yapayalruzdt. Kral olmarun bir geregiydi bu. Monar�i, sonunda bir kral yarabnt§h.
Charlie Amca Versailles Sarayt'na bir tek kere, �ocuklugunda, siyah onliigii ve beyaz yakastyla, stmf arkada§lan arasmda getirilmi�, koca hollerde, yatak odalannda, balo salonlannda, mahzenlerde dola�tmhp o ulusal amh tarumt�, bunu egitim bakarurun emirleri i.izerine yapmt�h.
0 gezi strasmda Charles bu saraya kar�I bir nefret ve korku duygusu edinmi�, bundan hi�bir zaman tarn anlamtyla kurtulamarm§h. <::atlaytp iizerinden boyanmt� kaplamalan, gtcrrdayan parkeleri, kadife kordonlan, buz gibi, ceryanh holleri bir tiir ka.bus olarak habrhyordu.
Bu nedenle, Charlie Arnca kral dairesine ziyarete gelince kral �ok �a§trdt. Hele konugunun yarunda Tod Johnson'un bulundugunu goriince �a�kmhgt daha da artb.
Charles boyah odarun dort yarunda gozlerini gezdirdi. Biizi.ili.ip �ekmi� yer tahtalan bashk�a actyla haykmyorlardt. Pencereye bir battaniye asdmt�, serin sonbahar ri.izgarlanrun it;eriye girmesi onlenmeye t;ah§dmt�h. Koca �ominede bir odun ate§i yaruyordu. Yaldtzh saatler mermer masalann i.izerinde duruyor, sert arkah sandalyeler, hpkt Charles'm eskiden habrladtgt gibi duvar diplerine stralanmt� bekliyordu.
Charlie Amca, "Seninle konu§mam gerek, yavrum," dedi. Tod ahldt. "Paris Herald Tribune'da bir metresiniz oldugunu
okudum, efendim. Art Buchwald yazmt�b." Kral ka�lanru kaldtrdt. Charlie Amca �abucak, "Tod'a i�imi ogretiyorum," dedi. "Be
verly Hills' de bir �ube a�acak." Tod, "Ora halktna her istediginizi satabilirsiniz, yeter ki fiyah
yi.iksek olsun," diye anlatb. "Metresinizi nerede oturtuyorsunuz, efendim?"
107
11Bazt degi�iklikler yaphm," diye kar�Illk verdi kral. 11 Ama metres konusunda odiin vermek zorunda kaldnn. Kamuoyunun duygulan fazla gi.ic;liiydii. iyi huylu, ho� bir kadmm1� diyorlar. i�ini iyi ba�anyormu�."
11Diyorlar rm dediniz, efendim? Onu gormediniz mi?" 11Hayu," dedi kral. "Gormedim. Krali\e bugiinlerde, faz
la gecikmeden onu bir �am ic;kisine davet etmem gerektigini soyliiyor. Herkesin dedigine gore \Ok ho� bir kadmrru�. iyi giyiniyormu�. Derlitoplu, sevimliymi�. Bunlar hep formalite ama, bu meslekte formaliteler c;ok onemli oluyor. Hele de insarun bir plaru varsa."
11 Aha!" dedi Char lie Amca. "Plan. i�te ben de bundan korkuyordum. Geli�imin nedeni bu."
Kral yumu�actk bir sesle, "Ne demek istiyorsun?" diye sordu. "Dinle, yavrum. Sen strlann gizli mi kahyor saruyorsun? Bii
tiin Paris, biitiin Fransa biliyor." "Neyi biliyor?" "Sevgili yegenim. Sen i�\i tulumu giyip takma btytk takmak
la kthgtru degi�tirebilecegini mi saruyordun? Citroen fabrikasma i�\i olmak i\in ba�vurdugunda, biitiin gun kaptda kuyruga girip i�\ilerle \ene c;aldtgmda, ger\ekten kimsenin seni tarumadtgma mt inandm? Sol ktymm eski binalan oniinde, baymdtrhk miifetti�i pozunda dola�tp duvarlara hk bk vurmakla, drenaj deliklerine bakmakla, herkes seni sahiden miifetti� mi sandt sence?"
"�ok �a�trdtm." dedi kral. "Kafamda kasket, gogsiimde rozet de vardt."
Charlie Amca, "Hem o kadarla da kalmtyor," diye bagrrdt. "$arap uzmaru pozlarma biiriiniip baglan da dola�mt�sm. Haldeki kabztmallan \tldtrtmt�sm sorulannla." Onun taklidini yapb. "Havu\lara ka\ para veriyorsunuz? Ka\a sabyorsunuz? Toptanct c;iftc;iden ka\a ahyor? Sonra i�c;ilere ne kira verdiklerini, ne iicret aldtklanru, sendikaya ne kadar aidat odediklerini sormu�, yanodeme olarak ne aldtklanru falan bilmek istemi�sin. Ayda ortalama yiyecege ve kiraya ne kadar harcadtklanru bile sormu�-
108
sun. Saruyorum orada kendini L'Humanite'nin bir muhabiri olarak taruhru�sm."
"Basm karbm da vard1," dedi kral. Charlie Amca, "Niyetin nedir senin, Pippin?" diye sordu.
"Bak, seni uyanyorum! Halk <;ok biiyiik tedirginlik i<;inde." Kral odada biraz gezinrneye <;ah�b, ama sonunda parkelerin
g10rbst onu durdurdu. Kulpsuz gozliigiinii bumunun iizerinden ahp sol elinin i�aretparmagma ata biner gibi oturttu.
"Ogrenrneye <;ah�ayordum. Yapdacak o kadar <;ok �ey var ki! Paris'teki kirahk binalarm yiizde yirmisinin saghk ve giivenlik a<;tsmdan tehlike yaratbg1ru biliyor muydun Charlie Amca? Montmartre' da bir aile daha ge<;en hafta tavandan dii�en stvarun albnda ezilip olmekten zor kurtuldu. Toptanctrun sablan bir kilo havucun fiyabndan yiizde otuz, perakendecinin de yiizde kirk ald1gtru biliyor muydun? Bu durumda o havu<;lan biiyiitiip yeti�tiren <;ift<;inin eline ka<; kuru� kaldtgtrun farkmda mtsm?"
"Our!" diye bagrrdt Charlie Amca. "0 nokta da dur! Sen ate�le oynuyorsun. Sokaklara yeni ba�tan barikatlar kurulmas1n1 m1 istiyorsun? Paris alevlere mi gomiilsiin istiyorsun? Polis komiserlerinin saytstru azaltabilecegini sanmana sebep neydi?"
"Onda dokuzu hi<;bir �ey yapmtyor, bo� dola�tyordu," dedi kral.
Charlie Amca, "Ah, yavrum, ah benim zavalh, �a�kln <;ocugum!" diye inledi. "Sen de o eski tuzaga m1 dii�eceksin yoksa? ingilizlere baksana! $imdiki Windsor Diikii kralken bir tek kere bir komiir madenine inrni�ti. Olaym yaratbgt �ok yalruz parlamentoda sorulara yol a<;makla kalmadt, neredeyse ba�bakana giivenoyu kaybettiriyordu. Pippin, evladtm, sevgili yavrum, sana bu i�lerden vazge<;meni emrediyorum!"
Kral oradaki kii<;iik bir sandalyeye oturdu, sandalye bir anda taht oluverdi.
"Ben kral olmay1 kendim istemedim," dedi. "Ama krahm ve Fransa'run sevgili, bereketli, verimli topraklanru bencil hizipler tarafmdan par<;alarur, a<;gozlii tiiccarlar tarafmdan soyulur, siya-
109
sal partiler tarafmdan aldahhr durumda goriiyorum. insanm yeterince paras1 varsa, vergi vermekten kurtulmas1 i<;in alb yi.iz <;are bulundugunu goriiyorum. Kira narlu bulunan bolgelerde kiray1 yi.ikseltmenin de altml§l be§l yolu var. Fransa'run zenginlikleri, bir esasa gore payla§lb.nlacagi yerde talan ediliyor. Herkes herkesi soyuyor, sonunda <;alacak bir §ley bile kalm1yor. Y eni binalar yapllnuyor. Eskileri yllalacak hale geliyor. Aga<; kurtlan bi.iri.imi.i§l bu camm memleketi."
"Pippin, kes arb.k!" "Ben krahm, Charlie Amca. Li.itfen bunu unutmaym. Hi.iki.i
metteki kan�lkl1klann ho� goriilmekle kalmay1p neden ozellikle te§lvik edildigini artlk biliyorum. Ogrendim. Kafas1 kan�nu� bir halk a<;lk se<;ik isteklerde bulunamaz.
FranslZ i�<;i ve koyli.ileri hi.iki.imetten soz ederken ne diyorlar, biliyor musun? Onlar diyorlar hep. Onlar bunu yap1yor, onlar �unu yap1yor, onlar, onlar, onlar. Apayn, isimsiz, tarifsiz, dolayisiyla saldmlara ba8J.�lk bir kavram. Adamlann ofkesi homurdanmaya doni.i�iip siniyor. Varolmayan bir �eyden nasll evrim yaratabilirsiniz?
Bir de entelekti.ielleri, aydlnlar1, o kurumu� zihinleri di.i�i.ini.in. Ge<;mi§lte yazarlannuz Fransa'run adm1 ti.im di.inyaya oyarak, daglayarak kaz1dllar. $imdi ne yaphklanm biliyor musun? Sefalet i<;inde bi.izi.ilmi.i� oturuyor, bir umutsuzluk felsefesi geli�tiriyorlar. Ressamlar bu arada, bir iki istisna hari<;, duygusuzlugun ve klskan<; anar§'inin resmini yapmaktalar."
Charlie Arnca brokar koltuklardan birinin kenanna ili�ti, ba§llffi avuc;lanna ald1, cenaze ag1h;Ilan gibi bir o yana, bir bu yana sallanrnaya ba�lad1.
Tod Johnson §lOffiinenin oni.inde durmU§l Slrtrm lSltmaktaydl. Al<;ak sesle sordu. "Bunu degi�tirecek sermayeniz ve te�kilatmlz var m1?"
"Hi<;bir �eyi yok," diye inledi Char lie Amca "Bir tek adanu, bir tek kuru�u yok."
"TaC1m var," dedi Pippin.
110
"Seni daragacma yollarlar. Giyotini kimse hattrlanuyor sanma. Daha ba�lamadan b�ansiZhga ugruyorsun. Yok edecekler seni onlar."
"Bak, o kelimeyi sen kendin de kullaruyorsun," dedi Pippin. "Onlar, onlar, isimsiz bir onlar! Bana oyle geliyor ki . . . ba�aramayacagml bilse bile bir kral... ugra�mahdu."
"Yaruhyorsun, yavrum. Oyle degil. Nice kral yan gelip oturdu ve." "inanm1yorum," dedi kral. "Bence ugra�tllar. Haklannda ne
soylenirse soylensin, ugra�tllar. Ugra�rm� olmahlar. Her biri ugra�rm� olmah."
"Bir sava�a ne dersin?" diye hahrlath Charlie. Kral kOOr klkrr giildii. "Hep benim sagbgtmt dii�iindiigunii bi
liyordum amcaetgtm," dedi. Charles Martel, "Yiirii Tod," dedi. "Kurtulahm buradan." Pippin, "Ben Tod'la konu�mak istiyorum," deyiverdi. "iyi
geceler, sevgili amcactgtm. $u ko�edeki merdivenden inersen soylularla pek kar�tla�mazsm. Bah<;eden yava�<;a ge<;. Kaptdaki kraliyet muhaii.zma bir sigara ver!"
Charles gittikten sonra Pippin penceredeki battaniyenin ucunu kaldmp dt�anya bakh. Buz gibi geceyi kurbaga sesleri dolduruyor, havuzlardaki bahklarm �tptrhlan geliyordu. Zavalh amcasmm patika boyunca uzakla�masmt seyretti. Ya�bca bir soylu onu dirseginden tutmu�, kulagma ciddi ciddi, Gotik harflerle yazllmt� sozler anlahyordu.
Kral i<;ini <;ekti, battaniyenin ucunu btrakh, Tod'a dondii. "Ne kotiimser bir insan!" dedi. "Hi<; evlenmedi, biliyor muydun? Bir kadmt evlenebilecek kadar tarudtgt anda aklmm ba�ma geldigini soylerdi."
"Tarn i� beceren tipte bir adam," dedi Tod. "Ama, biliyor musunuz, i�ini geni�letmeyi ashnda istemiyor. Ona ek zahmet ve sorun <;tkarmayacagtma garanti vermek zorunda kaldtm."
Kral pencereden gelen sogugu kesmek i<;in battaniyenin ucunu basttrdt. "Pervazlar <;ekmi�,'' dedi. "Marie battaniyeyi asmamdan nefret ediyor ama ... ben ii�iiyorum."
111
"Plastik tahta kullansaruza. Bir tiir macun gibi siiriiliiyor." Pippin, "Eski bir binaya modern onanm," diye gozlemde bu
lundu. "i�te sana biraz kal deyi�imin nedenlerinden biri de buydu. Belki o giinki.i konu�malanmtz konusunda bellegim biraz sisli olabilir."
"Ama efendim ... " "<::ok tath bir sohbetti, bana da yararh oldu. Saruyorum bana
Amerikan �irketleri konusunda bir soylev <;ektin." "Benim de o konuda fazla bilgim yok, efendim. Ama, biliyor
sunuz, ailemiz bir �irket bizim. Bu durumda dogal olarak ... " "Anhyorum. $imdi... sizin hiiki.imet bic;iminiz bir demokrasi.
Yani bir kuvvetler aynhgt sistemi. Bu dogru, degil mi?" "Dogru efendim," dedi Tod. "Ve o yapmm i<;inde, bi.iyiik �irketleriniz var. Onlar da bir ba
k.tma hiikiimet gibi bir yaptya sahip. 0 da dogru degil mi?" "Siz benden luzh gidiyorsunuz, efendim. Ama sarunm o da
dogru. Kafaruz1 epey yormu�sunuz." "Te�ekkiir ederim. Sanmm oyle yaphm. Peki ... �irketleriniz
de, hiikiimette bulunmayan bir tiir esneklik bulundugunu da soyleyebilir miyiz? Yani, bir �irkette politika degi�iklikleri yonetim kurulu ba�karurun emriyle c;abuk ve etkin bic;imde gerc;ekle�tirilemez mi? Hissedarlara daru�tlmadan uygulanamaz mt? Eger bu emir hissedarlann iyiligi ve yaran ic;inse?"
Tod hiikiimdara dii�iinceli gozlerle bakh. "Sozii nereye getirmek istediginizi anhyorum, efendim."
"Bu i�in formaliteleri nastldu?" "Yonetim kurulu ba�karu olsantz, kral olmaktan daha fazla
ilerleme kaydedeceginize mi inaruyorsunuz? "Belki de ba�ka noktaya yol ac;acak bir soru soruyorum." "$ey, bir dii�iineyim, efendim. Eger soz konusu olan �ey bii
yiik bir degi�iklikse, yonetim kurulu ba�karu konuyu kurul iiyelerine sunar, onlar kabul ederlerse emir uygularur. Eger kurulda gorii� aynhklan oy beraberligine yol ac;arsa, o zaman hissedarlarm gorii�iinii almak zorunda kahrlar."
112
"0 halde umut yok o i�te," dedi kral. "Ben iki ki�inin bile kabul etmesini saglayamam."
"Bakm efendim, yonetim kurulundaki her iiye bir miktar hisseyi vekaleten temsil eder. Bir konu 9-kh mt, yonetim kurulu iiyeleri hissedarlarm vekili olarak oy kullamrlar. En «;ok hisseyi temsil eden kontrolii eline ge«;irir. Sonra, eger konu sendikalan ilgilendiriyorsa onlara da dam�mak zorunlugu vardtr."
"Ooo . . . hooo! iyi ve yararh oldugu a<;tk<;a goziiken bir program i«;in bile mi?"
"Evet efendim. Hatta ... ozellikle oyle zamanlarda . . . diyebilirsiniz."
Kral i<;ini «;ekti. "Anla�tlan �irketler de hiikiimetlerden pek farklt degil."
"Eh, biraz farklt. Hisselerin nastl dagdmt� olduguna bagh. Bizim �irketin tiim hisseleri hep aile iiyelerinin elinde. Hani Amerika' da unvan satmaktan soz etmi�tik, hahrhyor musunuz?"
"Sislerin arasmdan birazCik hahrhyor gibiyim." "0 i�te bir servet var," diye bagtrdt Tod. "Bakm, o zaman bu
veka.let i�ini de «;oziimlersiniz, efendim. Bu i�i bana btraksamza! Ufactk bir �ovalyelik kar�thgmda yiiz bin dolar alabilirim. Diikahklan samnm istedigim fiyata okuturum."
Kral bir elini havaya kaldtrdt. Tod, "Bir dakika, gerisini de dinleyin," dedi. "Sah� akti
ne, vekaletin sizin uhdenizde kalacagtm madde olarak koyabilirim. Bu i� hisse sah�mdan bile iyi olur. Neiman - Marcus'u takanm i�in pe�ine. Miss Rheingold'un, Oskar odiillerinin ve Aquacade'in toplammdan daha biiyiik bir i� olur."
"Buna sermayeyi sulandtrmak denmez mi?" diye sordu kral. "Yoo, haytr!" diye bagtrdt Tod. "Ondan «;ok daha iyi bir �ey.
Sermaye arhmt gibi, ikinci finansman gibi bir �ey. Belki yaptmcthgtm Billy Rose iistlenir. Biiyiik bir i� «;evirmeye can ahyor bugiinlerde."
Kralm ba�1, omuzlarmm arasma iyice gomiilmii�tii. Urperdi. Sonra hafif<;e giildii. "Ben, Fransa Krah Dordiincii Pippin olarak
113
ancak zengin bir gene; turistle, bir de eskiden varyete dansozii olan bir ya�h rahibeyle konu�abiliyorum," dedi.
Tod sordu. "Charlie Amca'mn dedigi dogru mu, efendim? Klhk degi�tirerek halk arasmda Inl dola�bruz?"
"Bir hataydt o," dedi kral. "Sana geldigim zaman beni kimse gormemi�ti. Kasketler, btytklar, rozetler bir hataydt."
"Neden yaptmlz bunu, efendim?" "Fransa hakkmda bir �eyler bilmek iyi olur diye dii�iindiim.
Hava nasll serinledi, farkmda mtsm?" "Evet, biraz. Herkes tiirlii tiirlii �eyler soyliiyor." "Biliyorum," dedi kral. "Kulagtma geldi." "Beni iizen bir tek §ley var. Babam ... " "Hasta m!?" "Hasta da diyebilirsiniz. Diikliik hummasma tutuldu. Bunun
ona olacagt hi<; akla gelir miydi?" "Belki de o biraz hepimizde var, Tod." "Ama anlamtyorsunuz . . . benim babam ... " "Belki anhyorum ... biraz," dedi kral.
Sonbahar giinleri klsahrken kraldan istenen ozel toplanhlarm sayllan da giderek arhyordu. Pippin, dert dinleme salonunda, ba§lka bir kral i<;in yapllml§l masanm ba�mda oturuyor, kendisine sorunlanru anlatan iki ii<; ki�ilik gruplann �ikayetlerini dinliyordu. Her gelen delegasyon, krahn kendilerinden yana oldugundan emindi. Hi<;bir zaman kimse tek ba�ma gelmiyordu. Pippin' in aklma, bunlann herhalde birbirine giivenmedigi geldi. Kar�1sma gelen temsilcilerin her birinin yiireginde Fransa'run iyiligi yabyordu ama, belli ki Fransa'run iyiligi, oncelikle temsil ettikleri grubun (ya da bireyin) yararma, <;tkarma baghydt.
Kral boyle boyle, Fransa'run durumunu iyice ogrendi, ne planlann yapdmakta oldugunu anladt. Sosyalistler kendisine Komiinistligin yasadtgl ilan edilmesi gerektigini karutlarken sessizce dinliyor, Merkezciler agagt struflann refahtrun ancak iilke-
114
deki mali omurgarun gii<;lenmesinden sonra saglanabilecegini kesinlikle ortaya koyarken, yine sessizce dinliyordu.
Dine taraftar ve dine kar�a olanlar srrayla gelip tarb�ma gottirmeyecek gen;eklerini karutladtlar.
Kral sessizce dinledi. Sonunda umutsuzluga kapddt. Pippin'in zihni stk srk Marigny Caddesi'ndeki kii�iik balko
nunun arulanna srgrruyordu. Karanhk, sessiz geceyi, yava� yava� �ekillenen "nebula"yt hissediyor, gorebiliyordu.
Dt� goriinii�ii sakin ve dost�aydr. Arasua ba�tru salhyor, kar�rsmdakiler bunu, kralm kendileriyle ayru fikirde olduguna yorumluyorlardt. Oysa bu hareket krahn hiikiimet ve kralhk kavramlanru giderek daha iyi anhyor olmasmdan kaynaklaruyordu.
Yalruzhgtru kabulleniyordu, ama bir �oziim, bir kurtulu� bulma istegini gemleyemiyor, onu da hi�bir yerde bulamryordu.
Partizanlarm buakhgt yerden, biiyiikel�iler devrahyordu i�i. 0 boyah odada otururken Pippin diger iilkelerin Fransa'yr kullanma konusundaki tertipli, devlet adam1 goriiniimlii ihtiraslanru nezaketle dinledi. Her birinin kendine gore bir amacr vardt. Kral yine ba�tru salladt, gri bir umutsuzluk ruhunu sis gibi sardr.
15 Kasrm'da, Anayasa Konvansiyonu'nda temsil edilecek �e�itli partiler kraldan 5 Arahk'ta bir a9h� toplanhst istediler. Kral incelik gosterip kabul etti, gerekli emir �tkanldr.
A�amlan Pippin, eskiden gokyiizii notlanru aldrgr �izgili okul defterlerine birtaktm notlar almakla vakit ge�iriyordu.
Madam Marie ona bakhk�a �ok kaygdanmaktaydr. "Oyle dalgm, oyle uzaklarda ki," dedi Rahibe Hyacinthe'e. "Eski dalgmhgma da benzemiyor. Dun bana, krali�e olmaktan ho�larup ho�lanmadrgrmr sordu . . . ho�lanmak!"
"Sen ne dedin?" dedi rahibe. "Dogrusunu soyledim. Bu konuyu hi� bu a�tdan dii�iinme
dim, dedim. Ben her giin, o giiniin gerektirdiklerini yapryorum." "Peki, krali�e olmamaktan memnun muydun?" "Belki o daha kolaydr," dedi krali�e. "Ama pek de farklt de
gildi. Bir evi temiz tutmak, dogru diiriist yonetmek her yerde
115
ayrudtr. Kocalar da kocadtr . . . ister kral, ister gokbilimci olsunlar. Ama bana kahrsa Mosyo -;ok kederli."
Sabahlar sogudu, ogle gi.ine�leri cesaret verir oldu. Kestane aga�larmdan yapraklar doki.ilmeye ba�ladt, �op�ler siipiirgeleriyle durmadan -;ah�tr oldular.
Kral yine eski k.thgma dondi.i, kendisi oldu. Fitilli kadife ceketini, espadrillerini giydi, etrafta motosikletiyle dola�ma huyunu edindi. iki kere di.igtiikten sonra, k.tyafetine bir de migfer ekledi.
Bir giin motosikletine binip Gambais kasabasma yoneldi. Burast Neuville $atosu'nun i.inlii harabeleriyle tarururdt. Pippin yarunda getirdigi ogle yemegini �atonun �evresini dola�an su dolu hendegin ba�mda yedi. Bir yandan, ya�hca bir adamm elindeki dart di�li bah�e hrmlgtyla �amurlu suyu yoklaya yoklaya bir �eyler arayt�rm seyrediyordu.
Adamm hrmtgt sert ve agrr bir cisme degdi, onu kaldmp suyun i�inden �tkardt, ktytya aldt. Ozerini kiif kaplamt� bir Pan bi.istiiydii cisim. Ba�mda boynuzlan, boynunda �i�eklerden gerdanhgt vardt. Ya�h adam bi.istii kaldmp oradaki granit kaidenin i.izerine koymaya ugra�trken kral yerinden kalkh, ona yardtma gitti, ikisi birlikte agtr heykeli kaidesine yerle�tirmeyi ba�ardtlar, sonra geri �ekilip biistii si.izdiiler. Bir yandan ye�il, kaygan parmaklarrm pantolonlanna silip duruyorlardt.
ihtiyar adam, "Yi.iziinii biraz daha doguya dondi.irmek ho�uma gidiyor," dedi. Yardrmla�arak �evirdiler. Pippin mendilini gkardt, kabuk tutmu� Pan'm surahru sildi, sonunda demir dudaklar, sinsi, �ehvet dolu gozler ortaya �tkb.
"Bu nastl girdi o hendege?" diye sordu kral. "Birisi itivermi�. Hep yaparlar. Bazen ytlda iki ii� kere yapar
lar." "Ama neden ?" ihtiyar omuzlanru kaldtrdt, ellerini iki yana a�b. "Kim bilir?"
dedi. "Bazt insanlar, �unu bunu hendege atan tiirden insanlardrr. Zor i�tir de, haa! insanlann baztlan bulduklarrm hendege atan tiplerdir. $u taraftaki kaideleri goriiyor musunuz? Birinde bir mer-
116
mer vazo, birinde elinde deniz kabugu tu tan bir bebek, birinde de bir Leda vard1. Onlar da suyun i9nde bir yerlerde."
"Acaba neden yaptyorlar ... klzgmhklarrndan rm dersin?" "Kim bilir? Ama yaptyorlar ... gece sessizce geliyorlar buraya." "Sen de her seferinde sudan 9-kartyor musun?" "Bu ytl ge\ kaldtm. <::ok i�im vard1. Romatizmalartm da her
bath." "Heykelleri kaidelere zincirle baglasana." ihtiyar sabula anlath. "0 zaman kaideleri de suya atarlar. Kai-
deyi \lkarabilecegimden pek de emin degilim." Kral yumu�ak bir sesle, "Sen buranm sahibi misin?" diye sordu. "Yoo, degilim. �u yakmda oturuyorum." "0 zaman neden \lkartyorsun bunlan sudan?" ihtiyar �a�1rm1� goriindii, bir cevap bulmaya \ah�tl. "�ey . . . bilmem! Herhalde baz1 insanlar da bulduk.lanm sudan
kurtaran tipler oluyor. Hep bunu yaptyorlar. Herhalde ben de o tiptenim."
Kral ye�il, kaygan Pan' a bakh. ihtiyar \aresizlik i<;inde, "Galiba insanlar degi�ik �eyler yapt
yor," dedi, sonra yeni ke�fetmi� gibi ekledi. IIHerhalde i�ler boyle bOyle yapthyor.11
11iyi i�ler mi, kotii i�ler mi?11 diye sordu kral. 11Bilemiyorum,11 dedi ihtiyar \aresizlik i<;inde. IIYalmzca in
sanlar var .. . yalmzca insanlann ne yaphgt var.11
Kral stk stk Rahibe Hyacinthe'i ziyarete gidiyor, bazen ona al\ak sesle o giiniin olaylartm anlahyor, bazen sessiz oturuyordu. Ge\irdigi tecriibeler Marie'ninkilerden farkl1 ve saytca daha bol olan rahibe de, ne zaman \ene <;alacagtm, ne zaman tedavi edici bir sessizlige gomiilecegini bilen bir insand1.
Bir keresinde krala, 11 Acaba bizim ba�rahibe, bir tek konu hari\, kralm metresi gorevini iistlendigimi bilse ne derdi," diye sordu. 11 Aslmda metresinizi gormeniz �art, Efendimiz. Zavalh kendini dt�anya itilmi� gibi hissediyordur. Sizin metresiniz ol-
117
mak i<;in kendi ruhuna kar�1 bir mticadele verrnek zorunda kald1, �irndi o rnticadelesinin bo�a gittigini anhyor. Degil ba�tan pkarmak, onunla konu�madrmz bile."
"Daha sonra," dedi kral. "Belki bir sure soma .;aya davet ederim .. . neydi ad1 kadmm?"
Gambais' den donli�iinde kral, hie; haber verrneden Rahibe Hyacinthe'i ziyarete gitti ve onu sabah masajtmn ortasmda buldu. Tek gorebildigi, paravarun deliklerinden d1�an uzanan iki pembe ayakh.
"Masajc1 i�i hemen hernen bitiriyor, Efendimiz," diyen sesi duyuldu paravanm gerisinden.
Usta rnasajc1 egilip selarn verdi, soma i�ine devam etti. Pembe parrnaklan ovalar, al<;alrn1� taban kavislerini s1karken bir yandan o�aylCl sevgi sesleri <;Ikanyordu.
"Bir geli�me goriiyorum," dedi profesyonel bir sesle. Sonra krala dondii. "Baktmz, Efendimiz . . . bir ay once insan taban kavisinin alhna incecik bir kagidi bile kayduamazd1. �imdi ise kavisin yiiksekligini, bu konulan bilmeyen bir goz bile fark edebiliyor."
Rahibe Hyacinthe, "Sakm ayaklanm1 kullanma istegimi geri getirecek kadar iyile�tirrne," diye ktikredi.
Adam donuk bir sesle, "0 yalruz kendi ayaklanru dii�iiniiyor, bense meslegimi ve iiniimii de dii�iinmek zorunday1m," diye yakmdi.
Masajci gittikten soma paravan katlarup kaldmldi, Rahibe Hyacinthe, "Biliyor musunuz, bu kokmu� �i�ko ayaklanmi ger<;ekten iyile�tiriyor, benirn de odiirn kopuyor," dedi.
Kral, "insan isterse bunu sir olarak saklayabilir, Rahibe," diye avuttu onu.
"Yiiziiniiz biraz pembe, Efendimiz. Giine�te rni kaldrmz?" "Motosikletimle dola�tyordum." 0 giildii. "Giine� Kral'm boyle bir �ey yap1�1 goziirniin oniine
geliyor," dedi. "Zarnan <;ok degi�ti herhalde ... motosiklet! Bakanlanruz da eminim limuzin arabalannm beygir giicii konusunda kavgaya tutu�uyorlard1r."
118
"Nereden bildiniz?" "Baz1 �eyler bilinir, Efendimiz. Nasil ki sizin bir sorununuz
oldugunu, bunun ciddi bir sorun oldugunu, bana onun c;oztimti i<;in yardtm istemeye geldiginizi de biliyorum."
"\=ok akdhstmz," dedi kral. "Ama tahanlanm dti�meden once varyeteden aynlmayt bile
cek kadar da akdh degilim." "Ama bir kere aynldJ.k.tan sonra, Cennete dogru <;ok biiyiik bir
adtm athmz." "Pek tathstmz, Mosyo. Ama belki de Cennete yaktnltgtm ba�
ka bir �eyin yan iiriiniidtir. Adtm yerine tokezleme demek belki daha yerinde olur. Sorununuzu anlatmaya haztr rmstmz?"
"Once sorunun ne oldugunu aymp tammam gerek. Samyorum birtaktm sorular sorarak yansttabilirim size. insan ne yapmahdrr?"
"Bu pek de yeni bir soru sayilmaz," dedi rahibe giiliimseyerek. "Cevabt da genellikle, insan kendisi neyse onu yapar, �eklinde verilir. ilk adtm, o insamn ne oldugunu anlamakhr. Bu belirlendikten sonra, ne yapacag. konusunda pek fazla sec;me �ans1 yoktur."
Pippin, "insan ba�kalanm o kadar kolay tantyabiliyor ki," dedi.
Rahibe Hyacinthe anlatmaya ba�ladt. "Madamla birlikte devam ettigimiz o gtizel okuldan aynhp Folies' de yerimi aldtgtm zaman beni rahatstz eden �ey masumiyetimi kaybetmekti. Sonra farkma vardtm ki, sorun kaybetmekte degil, kaybetmenin zamamm tayin etmekte. Ben o zamant yanlt� tayin ettim, sonu<;ta da masumiyetimi birka<; seferde kaybettim. Sonradan arhk onemi kalmadt. Ama tabii ben sahnedeki bir siirii 9plak ktzdan biriydim ... Kral degildim."
"$u anda ben de kendimi pek <;tplak hissediyorum," dedi kral. "Elbette ediyorsunuzdur. Ah�mak uzun zaman ister, bir<;ok
hatalar yapdmast gereklidir. Ama, biliyor musunuz, birka<; yd ge<;tikten sonra ben kendimi giyinik oldugum zamanlarda, <;tplakken oldugumdan daha 9plak hissetmeye ba�ladrm."
119
Pippin birdenbire, "Rahibe, bana zaman tarunrmyor," dedi. "Biliyorum. Uzgiiniim." "Ne yapacagun ben?" "Ne yapmaruz gerektigini bilemem, Efendimiz. Ama sarunm
ne yapacagm1z1 biliyorum." "i<;inde bulundugum ikilemi biliyor musunuz?" "Ancak insarun kendine bakarken ic;ine dii�tiigii korliik engel
olur onu gormeye. Y apacagrmz1 yapacaksrmz." "ihtiyar da oyle demi�ti. Ama o yalruzca heykelleri c;amurdan
c;lkanyordu. Eger yaruhyorsam, bundan aCI c;ekenler olacakhr ... Marie, Clotilde, hatta Fransa bile. Eger iyi bir hareketten bir patlama dogarsa, o zaman ne dersiniz, Rahibe ?"
Rahibe, "0 zaman o iyi �ey pek akdhca degilmi� derim. Ama bu kotii oldugu anlamma gelmez. Bana oyle geliyor ki insanlan ileriye gotiiren ad1mlar hep iyi hareketlerin patlamasmdan olu�mu� ... Tabii bu arada pek c;ok ki�i yaralanm1�, olmii�, fakir dii�mii� ama, iyiligin biraz1 yine de kalm1�. Ke�ke ... " Duraklad1. "Neden saklayay1m? Ke�ke �u anda bu giysiyi giyiyor olmasayd1m."
"Neden, Rahibe?" "Size bir insarun bir insana verebilecegi tek tiik teselliden bi
rini sunabilirdim." "Te�ekkiir ederim, Rahibe." "Suzanne' a te�ekkiir edin, Hyacinthe' e degil. inanmaruz1 is
tiyorum, Efendimiz, bir zamanlar Suzanne ne ayaklan ic;in, ne de ruhu ic;in korku duyard1. Suzanne' da gereken cesaret vard1. . . Gereken sevgi de vard1."
Sabahm erken saatinde Pippin motosikletine atlay1p Gambais yoluna koyuldu. Cebine bir �i�e �arap sokmu�tu.
Motosikleti yolun yan tarafma park etti, yabanla�m1� parkta yiiriimeye ba�lad1. Burnuna klrag1 kokusu geliyordu. Yiiriirken kl�a haz1r yabangiillerinin c;ahlanndan birkac; turuncu yaprak kopardl. Deli bir riizgar, agac;lardan rengi koyulmu�, klvnlmaya ba�larm� yapraklan kopard1, onun ba�ma, omuzlarma doktii.
120
0 sxrada zaytf bir �tghk i�itti. Ses ilerden geliyordu. Su dolu hendegin tarafmdan. Htzh adtmlarla ilerledi, ormarun bitimine vanp bakh. iriyan ii� gen�, bir yandan giilii�iiyor, bir yandan ihtiyar adamla oynar gibi giire�iyorlard1. Pan biistiinii kucaklarma alm1�, hendege yakla�maya �ah�maktayddar. ihtiyar da onlann ceket kollanru <;aresizlik i<;inde �eki�tiriyor, kiifiirler savuruyordu.
Pippin fxrlaytp ko�maya ba�lad1, bir anda kendini karga�arun ortasmda buldu. Gii�lii gen<;ler bu sefer ofke i<;indeki krala dondiiler. Az sonra birlikte yerlerde debeleniyor, yuvarlaruyor, tlrmahyor, doviii'iiyorlardt. Derken kara biist yuvarlandt, suyun i<;ine diii>tii. Ama kavga hala siiriip gidiyordu. Sonunda gen�lerden biri kanlar i<;indeki krah suyun altma bast1rd1, oylece tuttu . .Kral miicadeleyi kesti. 0 zaman delikanhlar korkup, sulan damlaya damlaya ka<;tllar, panik i<;inde, ormarun karanhklarma dahp goriinmez oldular.
Pippin yava� yava� kendine geldi. ihtiyar atlapp onun ba�lru, gogsiinii sudan �1karm1�h.
"Bir i'eyim yok galiba," dedi kral. "Pek yok gibi goriinmiiyorsunuz! Ah, bu gen<; serseriler. Ta
runm onlan. Ailelerine soyleyecegim. Karakola bildirecegim." "Ben haz1r tslanmt�ken suda i>U vazoyu, Leda'yt, eli kabuklu
bebegi de arayaytm bari." "Sakm boyle bir �eye kalkl�maym. Vazoyu daha diin \Ikar
dtm. Sizi �imdi benim eve gotiiriiyorum. Kurur, tstrursmtz. Yanm i'i�e de konyagrm var."
Pippin kaygan yamaca dogru tlrmandt. Tlpkl Pan biistii gibi onun da iistii ba�1 ye�il bir \amurla kaphyd1. Bir gozii morarmt�, yanlan dudagmdan ince bir \izgi halinde kan stztyordu.
Ormarun kenanna saklanmt� bir kuliibede arkadai>l ate�i yaktl, onun elbiselerini <;�karmasma yardrm etti, bir kova steak su ve bir siingerle onu iyice ytkadt, sonra ytrtlk putlk, ama temiz bezlerle kuruladt.
121
"Yaban kedileriyle dovi.igmi.i�e benziyorsunuz," dedi. "Aim, gundan bir yudum ic;in. $u battaniyeye de sarmm. Elbiselerinizi sobarun iizerine asanm."
Pippin elini siingerle�mig fitilli kadife ceketinin cebine daldtnp �arap gi�esini c;tkardt. "Sana bir hediye getirdim," dedi.
ihtiyar �igeyi ahp bir kol uzakhgmda tuttu, gozlerini ktsarak etiketine bakb.
"Yahu bu ... bu ... vaftiz �arab1 saythr ... diigiin �arabt saydu. Bu mantan a911aya laytk bir gi.in goriir mi.iyiim, bilemiyorum."
"Sa<;ma," dedi Pippin. "A<; onu. i<;mene yardtmct olurum." "Saat daha dokuz bile olmadt." "Ac; haydi," dedi kral. Battaniyeyi omuzlanna dogru <;ekti. ihtiyar �i�enin mantanm ktyamtyormu� gibi c;ekti. "Bana boy-
le bir garap getirmek de nereden akhruza geldi ?" "Belki de sudan bir �eyler kurtaranlan kutlamak ic;in." "Ha! Heykelleri mi yani . . . " "Ya da beni, ic; haydi, i<;." ihtiyar �arabt tadtp dudaklanru �aptrdatb. "Boy le bir �arap ... "
dedi c;aresizlik i<;inde. Nefis lezzetin birazmm ic;eriye kac;acagmdan korkuyormu� gibi, dudaklanru gomleginin koluyla sildi.
Pippin, "Diin gece, sana sonnak istedigim bir �ey geldi aklt-ma," dedi. "Kral hakktnda ne di.i�iiniiyorsun?"
"Hangi kral?" "Kral i�te. Dordiinci.i Pippin ... Fransa Krah." "Ha, o mu!" Sonra birden ku�kuyla, "Ne pe�indesiniz siz?"
dedi. "Gece yans1 o da nereden akhruza geldi?" "Merak ettim i�te. Bir soru yalruzca... Dert c;tkaracak degil.
Kim dert <;tkarabilir zaten sana?" "Hie; belli olmaz," dedi ihtiyar. "Bardagmt doldur da soyle bana. Ne dii�iiniiyorsun onun
hakktnda ?" "Ben burarun, Gambais'nin dtgmdaki politikadan anlamam.
Krah ne bilirim ben? Kral i�te o da herhalde. Kimi kraldu, kimi de kral degildir . . . Bir tek. .. "
122
"Bir tek ne?" "$ey, aslmda arbk kral yok. Krallar hpkt o eski, ev kadar ko
caman kertenkeleler gibi. Bittiler. Yok oldular. Soyu �ey ... " "Soyu mu tiikendi?" "Tamam i�te, soylan tiikendi. Sanki yer kalmad1 arhk onla
ra." "Ama Fransa'run bir krah var." "0 sartki �ocuklar i�in bir oyuncak gibi," dedi ihtiyar. "Noel
Baba gibi bir �ey. Vard1r ama, insan biiyiiyiip belli bir ya�a geldikten sonra inanmaz arhk ona. Bir .. . riiya gibi bir �ey."
"ilerde yine krallar gelecegine inaruyor musun?" "Nereden bileyim? Ne diye sorup duruyorsunuz bana? Akra
basl filan rmsrmz yoksa?" Sobarun yukartsmda asd1 duran elbiseleri inceledi. "Degilsiniz," dedi.
"Kar�ma ger�ek bir kral 9ksa, riiya falan olmasa, anlar rmy-dm?"
"Sarunm." "Nereden anlardm?" "V alla, athlanyla uzaklardan kopar gelirdi... ya da bir pahrh
Qkar, kral bir siirii insaru ast1nrd1. .. ya da belki, '<;ok kotiiliik yaplhyor, ben bunlan diizeltecegim,' derdi. . ." Sesi soner gibi oldu. "Yo, galiba bunlarm hi�biri o soruya cevap degil. Boy le �eyler yapan bir�ok zengin adam biliyorum, hi�biri de kral degil. Sarunm insanm emin olmas1 i�in bir tek yol var."
"Ne?" "Onu gotiiriir, kafasrm giyotinle keserlerse, o zaman ger�ek
ten kral oldugundan emin olabilir insan. Herhalde emin olur." Pippin ayaga kalkh, buharlan tiiten nemli giysilerini sobamn
yukansmdaki iplerden ald1. "Daha kurumaddar." "Biliyorum ... ama gitmem gerek." "Beni birilerine �ikayet falan m1 edeceksin?" "Haytr," dedi kral. "Sen benim soruma cevap verdin. Dste
lik. .. Tann �ahidim olsun, yapacag1m da! insan kendi soyunun
123
tiikenmesine raz1 olamaz. Belki pek iyi beceremeyecegirn arna, yapacagtrn yine de."
"Neden soz ediyorsun sen? 0 kadar da �arap i.;medin." Pippin yap1� yapt§> elbiselerini giydi. "Sana yine �arap yolla
nm," dedi. "Bor.;luyum onu sana." "Neye kaq;thk?" "Soyledin ya! insanm giyotinlenmek i.;in, giyotine laytk ola
cak bir �ey yapmas1 gerek. Giyotin, ya da <;armm, ya rurstzm kaderidir ya da . . . Te�ekkiir ederim, sudan e�ya kurtararum benim."
Kral kuliibeden <;�ktl, luzh adtmlarla ormanda ilerledi, motorunu sakladtgt yere geldi.
Saraym kral dairesinde krali.;e cilah bit masayt lirnon yagtyla parlahyordu.
"Bardaklan masarun uzerine buakmamah diye ka.; kere soyleyecegirn ben?"
Kral kollanru sanp onu kendine yaslad1. "Ne yaptyorsun, Pippin . . . Smlstklarnsm! Pippin, �u surahna
bak ... Goziin! Ne yaphn sen?" "Kaldmma takdtp bahkh havuza yuvarlandtrn." "Oniine bakmayt oldum bittim ogrenemedin gitti. Pippin!
Our, birisi gelebilir iistiimiize ... Mosyo . . . kapdart vurrnadan giriyorlar odalara."
124
Tiirn bakanlarm, ternsilcilerin, soylularm ve bilirn adarnlanrun anla�hgt bir nokta vardr. Konvansiyonun a<;dt� toreni <;ok gorkemli olrnahydr. Yeni unvan alanlarm pek <;ogu heniiz kostiirnlerini, tiiylerini, �apkalarmt, rnadalyalanru, ni�anlanru ve kordonlanru kirnseye gosterme olanag1 bularnarru�lard1. Kraldan a<;�h�a gelrnesi, klsa, zarif bir konu�rna yaprnas1 istendi. Kendisine birka<; omek konu�rna taslagt yolland1. Bunlann hepsi ingiliz kraliyet ailesinin o tedbirli duygulart esas ahnarak haztrlanrru�h.
Fransa Krah halklrun sevgi ve destegini kabul edecek, halkma ve Fransa Kralhgt'na duydugu sevgiden soz edecek, �anlt ge<;rni�e
125
deginerek �anl1 bir gelecek beklendigini a«;tklayacakb. Ondan sonra kral .;ekilmeli, anayasarun, daha dogrusu Pippin kanununun hazulanmaslill delegelere btrakmahydt.
Pippin teklifi kabul etti, ama ktyafetlerle ilgili tartt�malar ve .;a�malar iki saat siirdii. Komite kalabahktt. Kral toplanhda herkesin oturmastru istiyordu. Uyeler ise ayakta durmakta direniyorlardt. Dstelik iki ya�hca iiyenin ba�lannda �apkalan da vard1. Dedelerine kral huzurunda �apkah durma hakkt Birinci Fran.;ois tarafmdan verilmi�ti.
Dordiincii Pippin e�i bir sesle, "Baylar, ben bu yakla�an a«;�h�m amacrm, bir anayasa haz1rlamak, s1radan insanlann hayahndaki s1radan olaylan diizenleyecek bir yasalar biitiinii olu�turmakhr saruyordum. Bu olay1, Giiney Amerikah milyonerlerin Venedik'te diizenledigi ktyafet balolanna .;evirmenin ne geregi var? Neden giiniimiiziin ciddi ktyafetlerini giymiyoruz?" diye sordu.
Bir Sosyalistle bir soylu, mikrofonu ele get;irmek i.;in miicadele verdiler, sonunda Sosyalist kazand1. 0 da Diiriist Jean Veduvache'dan ba�kas1 degildi. Arbk ad1 Kont des Quatre Chats olmu�tu. Mosyo le Kontun tiim komite adma konu�makta oldugu, hepsinin duygulanna terciiman oldugu, sallanan ba�lardan anla�tlmaktaydi.
"Majesteleri," dedi, "yasanm hi.;bir stradan yam yoktur. Tersine, yasa mistik bir konudur ve .;ogu zihinlerde dinle pek yaktndan ilgilidir. Kutsal yasalarla me�gul olanlar, kostiim giymeyi gerekli bulduguna gore, medeni kanunlarla ugra�anlar i.;in de ayru �ey ge.;erlidir. Efendimiz unutmasmlar ki yargi«;lanmtz ciibbe ve takke giyerek duru�ma ba�kanhgt yaparlar. ingiliz yargt.;larlill hahrlaym . . . Onlar hava ne kadar steak olursa olsun ciibbe ve peruka giymekle kalm1yor, iistelik yakalarma .;i.;ekler de taktyorlar. Bu gelenek, bir zamanlar insanlann kokulanru bashrmak i.;in yerle�mi� olmakla birlikte, daha az kokulu .;aglar gelince de terk edilmemi�tir. Diinyarun en inkar edilmez demokrasisini ya�ayan Amerika' da bile, Efendimiz, hiikiimet iiyelerinin tOren kthg1 giymesi yasak oldugu halde, ba�karun koca iilkede
126
en kthkstz gezen adam olmas1 beklendigi halde, duyduguma gore orada bile suadan halk tabakalan bu konunun ozlemini �ekmekte, gizli demeklere girmekte, orada tac;larla, kaftanlarla, ermine kiirklerle dola�maktaymi�lar. Bu t6renlerde kullandlklan ilkc;agdan kalma dil, agtzlarmdan c;lkan sozlerin anlam1ru anlamasalar bile onlara bir ag1rba�hhk duygusu, bir selamete ula�ma duygusu getirmekteymi�.
"Hay1r, Majesteleri, s1radan halk, suadanhg1 istememekle kalm1yor, yasakl1yor bile.
Sizden Louis Philippe'i, Burjuva Kral diye bilinen krahmlZl hahrlamaruz1 rica edeyim. Kendisi normal kthkta sokaklarda dola�maya cesaret eden, iistelik elinde bir de �emsiye ta�1yan bir adamd1. Sonunda �ileden �1kan halk onu Fransa' dan siirgiin etti.
En son olarak da, Efendimiz, unutmaym ki Fransa'run en sec;kin kimseleri o salonda topland1gmda, e�leri de galerileri doldurmu� olacaklar. Kendilerine yeni tuvaletler, tac;lar ald1 hepsi. Bunlan giyme hakktrun ellerinden almmasma raz1 olmazlar. Bunlar belki kii�iik �eylermi� gibi goriinebilir, ama ashnda �ok biiyiik ve c;ok onemlidirler. Ve eger bir topluluga kral iki diigmeli taktm elbiseyle, boynunda Sulka bir kravatla, elinde bir evrak c;antas1yla gelirse, dogacak tepki benim tiiylerimi iirpertmeye yetiyor. Bence boy le bir kral, kahkahalar arasmda kralhgmdan olur."
Komite iiyeleri tek bir ki�i gibi durmadan ba�lanru salhyorlar-dl. Diiriist Jean sozlerini bitirince iiyeler alkt�lamaya koyuldular.
Onun ardmdan mikrofona say gm bir Akademi iiyesi c;1kh. Ad1 ve bilgeligi tiim diinyada parola sayllan biriydi.
"Saym Kont'un sozlerini desteklemek istiyorum ama, konuyu bir adrm daha ileriye gotiirmeyi de istiyorum," dedi. "Majesteleri her istediklerini yapabilirler ama, bir tek �ey haric;. Kral kendisini giiliinc; duruma dii�iiremez. Sonunda onu mahvedebilecek tek �ey budur. Genc;ligimde Efendimiz, �ok bilge bir ki�inin 6grencisi olma mutluluguna eri�tim. Kendisi ayru zamanda son derecede anlay1�h bir kimseydi. Bir giin bana �oyle dedi...: 'Eger diinyarun en biiyiik zekas1, kendisinden sonra gelen elli biiyiik zekfuun
127
6niine 9ktp onemli bir sorunu, diinyanm oliim kalmuyla ilgili bir sorunu onlarla tartt�mak zorunda kalsa ve eger o en zeki adam, me�guliyetinden 6tiirii pantolonunun diigmelerini iliklemeyi unutmu� olsa, kar�tsmdaki elli en zeki adamm onun dediklerini duymayacaklan bir yana, kahkahalanru bile tutamayacaklan kesindir demi�ti."
Kral kulpsuz gozliigiinii yine i�aretparmagt iizerinde ta�Imaktaydt.
"Baylar," dedi. "Ben sorun yaratmak istemiyorum. Sizlerin veya e�lerinizin yeni gardroplanruzt sergilemenize engel olmak niyetinde de degilim. Ama tac; giyme toreninde onca giysinin altmda kendimi palya<;:o gibi hissettim. Herhalde oyle de goziikmii� olmahytm."
"Hapr Majesteleri," dediler koro halinde. "Her neyse, oyle pi�tim ki, soluk bile alamaz oldum." Kont des Quatre Chats tekrar elini kaldudt. "Franstz mare�ali iiniformastyla gelseniz yeter Efendimiz,"
dedi. "Ama ben mare�al degilim." "Efendimiz, kral kendisini hangi goreve tayin etmek isterse
odur." "Ama benim oyle bir iiniformam yok." "Miizeler var, Efendimiz. Herhalde Invalides size bir mare�al
iiniformast bulabilir." Kral bir an sessiz kaldt, sonunda konu�tu. "Baylar, eger bunu
kabul edersem, Versailles' dan oraya ath arabayla degil de, otomobille gelmeme izin verir misiniz? 0 arabanm ne kadar rahatstz bir �ey oldugunu bilemezsiniz."
Ftsdda�malar oldu, sonunda kabul edildi. Diiriist Jean tekrar soz aldt. "Efendimiz, eger konu�maruzt yaparken . . . yalruzca konu�maruzt yaparken, mor kraliyet pelerininin omuzlarmiza konmasma izin verirseniz, biz sadtk hizmetkarlanruzt c;ok memnun edeceksiniz."
128
"Ah, Tannm!" dedi Pippin. "Pekala, kabul ediyorum. Ama yalruzca konu�marru yaparken."
Oturuma boylece son verildi.
4 Arahk giinti ogleden sonra, Versailles Sarayt tela�h soylularla kayna�tyordu. Kimi Ia.yafetini prova ediyor, kimi la.salhyor, kimi uzabyor, kimi yarruyor, strtlarmda iiniformalanyla aynalarm oniinden ge«;iyorlard1. Kral bu arada strtmda fitilli kadife ceketi, ba�mda migferiyle kaptdaki nobet«;i kuliibesine dogru yiiriidii, muhaftzlarm komutaru olan yiizba�tya goz la.rpb. Bu adamla bir dostluk geli�tirmi�lerdi aralannda. Adama bir paket Lucky Strikes sigarast uzath.
Pippin yiizba�trun, Gizli Polis te�kilahndan sorumlu bakamn hizmetinde bulundugunu biliyordu. Yiizba�I buna ek olarak Sosyalist Parti'nin, ingiltere Biiyiikel«;iligi'nin, Peru Sahn Alma Ajanst'run hesabma da «;ah�maktaydt. Charonne'da, Bulvar Voltaire'e yakm yerde bir pastanenin de yan yartya ortagtydt. Yiizba�t Pasmouches, hizmetinde «;ah�hgt herkese, obiirleri hakkmda bilgi verirdi. Ama krah ger«;ekten seviyordu. Lucky Strikes sigaralanm da ger«;ekten seviyordu.
"Bu taraftan, Mosyo," dedi, migferli, gozliiklii Pippin'i nobet«;i kuliibesine soktu. Motosiklet orada bir brandamn altmda yabyordu. "Charonne' dan ge«;ecek misiniz, Mosyo?" diye sordu.
"Herhalde ge�e de bilirim," dedi kral. "Pasmouches Pastanesi'ne, kanma bir not gotiirebilir misi
niz?" "Memnuniyetle. Ger«;i yolumu epey uzatacak ama . . . " Kral
notu cebine koyarken, "Tabii eger bir �ey soran olursa ... " dedi. "Ben hi«;bir �ey gormedim, Mosyo," diye kar�Iltk verdi hemen
yiizba�I. "Saym bakan bile sorsa, hi�bir �ey gormedim." Kral pedala bir tekme ath, motosiklete bindi. "Yiizba�I, �izme
nizin i�inde ger�ek bir mare�al asast saklt oldugu her halinizden belli," dedi.
129
"<::ok liitufk.arstruZ, Mosyo." Yolu gen;ekten c;ok uzayacakh, ama gtine�li, tath bir giindti.
Tarn gezilecek, Versailles'm giirtilttilti sa<;mahgmdan uzak kahnacak bir giin. Kral notu Madam Pasmouches' a verdi, Madam da ona bir fincan kahveyle birkac; potifur ikram etti.
Kar�thklt iltifatlar edildikten sonra kral c;dgm trafigin arasmdan Bastille Meydaruna dogru ilerledi, Rue de Rivoli' den yddmm gibi gec;ti, Pont Neuf'ti a�h, Seine Sokagt'na saph.
Charles Martel'in kepenkleri de, kap1s1 da kapahydt. Pippin kap1y1 yumruklad1 ama ic;erden hie; ses gelmedi. Pippin hafif yana c;ekildi, sabula bekledi, kapt birazok aralarur aralanmaz hemen ayagmm bumunu saglam bi<;imde araya soktu.
Char lie Amca yakmmaya ba�lad1. "insaru efendi gibi rahat bt-rakmazlar ki!"
"inanmtyorum," dedi Pippin. "Off! Gir ic;eri! Ne istiyorsun?" Kral karanhk diikkana girdiginde duvarlann bombo� oldu
gunu, ortahkta kocaman tahta sandtklar durdugunu, e�yalann i<;lerine doldurulmu�, kapaklarmm <;ivilenmesini beklediklerini gordti.
"Yolculuga rm c;tklyorsun, amcactgtm?" "Evet." "Bana buyur, otur demeyecek misin? Neden klzgmsm bana?" "Buyur oyleyse. Koltuklar kalkb. Sandtgm birine oturmak zo-
rundasm." "Kac;ryor musun?" "Sana gtivenmiyorum," dedi Charlie. "Ben ikiyle ikiyi top
lamastru bilirim. Sen bir i�lere kalkl�acaksm. Ve kaybedeceksin, yavrum. Senin budalahgm yi.iziinden ben ne diye kaybedeyim?"
"Senden ogtit almaya geldim." "istiyorsan veririm. Git, dogru dtiri.ist kralhk yap, burnunu
ticarete, hi.iktimete, istenmeyen yerlere sokmaya kalkl�ma. Sana ogi.idtim bu i�te. Eger bu ogi.idi.i tutacaksan soyle, sandlklan bo�altayrm."
130
"Bana bir zamanlar, piyon rohine 9kbn demi�tin. Y ani kullarulabildigi kadar kullarulan, soma kaybedildiginde iiziintii yaratmayan biri."
"Herhalde oyle. Ama bir piyon, hiikiimetin i�ini yapmaya kalkl�usa, o zaman o piyon budalarun biridir."
Pippin sandtklardan birinin kenanna ili�ti. "Bana bir kadeh brendi verir misin?"
"Brandy yok." "$u gordiigiim �i�e nedir?" "0 mark." "Eh, o halde biraz mark i.;eyim. Herhalde .;ok korkuyor olma
hsm, amcacrgtm. Nezaketini kaybettigine gore ... " "Korkuyorum. Ve senin i«;in de korkuyorum." "Kral ancak bir kare one, bir kare arkaya, bir kare saga, bir
kare sola, ya da bir kare «;apraz yiiriiyebilir. Ama piyon yalruzca ileriye gider. Te�ekkiir ederim, Charlie Amca. Sen de benimle bir kadeh i.;mez misin? Saghgtma i«;mek istemiyor musun? Bu su«;lu sadakatsizligin bend en nefret ettirmek zorunda m1 seni ?"
Charlie Amca derin derin i«;ini «;ekti. "Utaruyorum," dedi sonunda. "Ama utancrm bana yolumu sapbracak degil. Bir siire i«;in Amerika'ya gidiyorum ... durum sakinle�ene kadar. Senin tarn ne yapmak niyetinde oldugunu bilmiyorum ama, felaket bir �ey olacagtru biliyorum. Ne var ki bir konuda hakhsm. Nezaketsizlige oziir yoktur. Bagt�la beni!"
"Neler hissettigini anhyorum. Ama ben bu konuyu enine boyuna dii�iindiim, amca. Kral dedigin, «;agdt�I bir varhkbr. Kral aslmda varolan bir �ey bile degildir."
"Nedir «;aresi?" "Yalruzca birka.; basit oneride bulunmak. Kendi gozlemleri
me dayanan oneriler." "Giyotinle kafaru kesecekler. Onlar oneri istemiyor ki!" "i�te o da ogrendigim �eylerden bir tanesi. Bir kral, giyotine
laytk olmah. Hem belki onerilerimin bir ikisi tutar bile." "Kendini kurban edenlerden her zaman nefret etmi�imdir."
131
Pippin i�kisinden bir yudum ahp iirperdi. "Ben kendimi kurban etmiyorum, Charlie Amca. Kendini kurban eden insan, bir �ey feda edip, kar�thgmda istedigi bir �eyi alan insandtr. Ben ihtirasb degilim."
"Nesin o halde? Muzurun biri misin?" "Belki. Belki de yalruzca merakh bir insarum. Cesur olmadt
gtm kesin." "Seni tarndtgtrm sarurdtm. Marie ne olacak? Clotilde ne ola
cak? Onlan hi<; dii�iinmiiyor musun?" "i�te seni gormeye bu yiizden geldim. Onlara bakmaru istiyo
rum .. . yani .. . durum gerektirirse." "Ya sen?" "Ben tiyatromsu bir i�e kalkt�tyorum. C::ag ve gorev bunu ge
rektiriyor. Kendimi korumasrm bilirim." "Bu i�i yann yapmayt rru planhyorsun?"
"Evet. Madamla Clotilde'i yarm sen davet edersen minnet duyanm. Belki onlan bir geziye gotiirebilirsin. Belki gen� Bay Johnson da sana yardtmct olur. Onun otomobili de var. Loire'da bir hafta sonu. Sancerre'de nefis bir han var. Herhalde biliyorsundur."
"Biliyorum." "Y a par mtsm ?" Charlie Amca birka� saniye boyunca rezil kiifiirler savurdu. "Demek yapacaksm," dedi kral. "Bir tuzak bu! Akrabaytz diye bana istedigini yaptrrmaya
hakktn var saruyorsun, igren� bir �antaj bu." "Anla�hk o halde!" dedi Pippin. "Te�ekkiir ederim, Charlie
Amca. Sorun beklemiyorum. Ve ashnda tabii beklemedigim i�in sorun bekliyorum." Sandtktan kalkh.
"Bir i�ki daha i�!" dedi Charlie Amca. "Saruyorum bir iki damla brendi de var."
Kral, "Beni �ok mutlu ettin," dedi ona. "Biliyordum sana giivenebilecegimi."
132
"Allah kahretsin!" Versailles Saray1'nm yanm mil kadar uzagmda Pippin moto
sikletini yoldan ormana dogru �evirdi, dii�mii� yapraklann arasma yahrd1, tistiinii orttii, soma yapraklar u�masm diye onlann da iizerine iki dti�mii� dal koydu. Kendisi ormandan <;�kip yiiriiyerek yoluna devam etti.
Kap1da ytizba�1ya, "Notunuzu verdim," dedi. "Madam, merak etmesin dedi. Sizin Ars et Fils' e telefon etmenizi istiyor. Geleceginiz zamaru onlara soyleyeceksiniz, Madam onlardan ogrenecek. Yaphg1 pastalar �ok lezzetliydi, onu da soyleyeyim."
"Te�ekktirler, Mosyo. Motorunuz nerede?" Kral omuzlanru kaldud1. "Kii�k bir kaza ge<;irdim. Tamir
ediliyor. iyiytirekli bir turist beni buraya kadar getirdi. Elbette onu bu kap1ya getirmek istemedim <;iinkti ... "
"Anl1yorum, Mosyo. Bize soru soran da olmad1." "Herhalde herkes kendi i�leriyle me�gul," dedi kral. 0 �am sofrada krali�e, "Charles Amcan, Clotilde'le beni
Sancerre' e davet etti," diye anlath. "Bence zaman hi� uygun deg ... " "Tarn tersine, hayatlm. Ben konvansiyonda me�gul olacag1m.
Sizlerin de bir tatile ihtiyaCiruz var. Sen �ok uzun sure, yorucu bi<;imde <;ah�hn."
"Ama bir milyon i� beni..." "Laf aramtzda sevgilim, Clotilde'i birka<; gtinliigiine Paris' ten
uzakla�hrmak iyi olur gibime geliyor. Politik bir hareket . . . biliyorsun, gazetecilere �ok fazla �ey soyliiyor. Sancerre'e, oyle mi? Hahrladtgima gore ufaCik, sevimli bir kasabayd1. Nefis baglan vardu. $arab1 enfestir. Bulabilirseniz."
"Bir dii�tintiriim," dedi krali<;e. "Kafam o kadar me�gul ki! Pippin, sana �u ara soylemek dogru mu bilmem ama ... emlak komisyoncusu Marigny Caddesi bir numaranm kontrabru feshetmeyi kesinlikle reddediyor. Kontrat kontrathr, hangi htiktimet gelirse gelsin, bu degi�mez diyor."
"Belki daha soma biz kendimiz bir ba�kasma kiralanz orayt." "Bir dert daha i�te," dedi krali�e. "Kiracdar nasddu, bilirsin.
133
Dstelik annemin rnobilyalanrun da c;ogu ha.Ia orada." "Senin bir tatile ihtiyacm var, carum. <;ok fazla sorumluluk
yi.iklendin." "Yarurna ne almah, bilerniyorum ki!" "Yalruzca otomobil yolculugunda gerekecek �eyler ve bir de
steak bir manto. Bu mevsimde nehir boyu hayli serin olabilir. Ke�ke ben de sizinle gelebilseydim."
Kralic;e ona di.i�iinceli gozlerle bakh. "Seni �u sua yalruz btrakmayt carum istemiyor."
Pippin onun elini tuttu, avcunu yukan <;evirip opti.i. "En uygun zaman," dedi. "Konvansiyon beni <;ok me�gul edecek. Beni goremeyeceksin bile."
"Belki de hakhsm. Etrafta insaru btkbracak kadar fazla konu�ma ve politika var. Bu soylulardan usandtm, hayahrn. Politikadan da usandtm. Bazen diyorum ki, ke�ke hiUa o kiic;i.ik allir evimizde oturuyor olsaydtk. <::ok terniz bir mahalleydi orast. Arna kaptct c;ekilrnez bir �eydi."
"Biliyorurn," dedi kral. "Ama ne beklenir Alsashlardan?" "i�te mesele o! Alsashlar ... ta�rahlar! Yalruz kendi kaparuk ha
yatlanru dii�iiniirler. Ta�rahlar! Kiirk mantornu alayrm mt dersin?"
"Bence alsan iyi edersin," dedi kral.
134
Pippin Kanunlan'ru haztrlamak iizere kurulan konvansiyonun ac;tlt� torenine ait fotograflan herkes gormii�tiir. Diinyarun her gazete ve dergisi bunlardan en az bir tanesini yaytmlamt� bulunmaktadtr. Yanm daire bic;iminde stralanmt� oturma yerlerinde merasim kthgma girmi� delegeler, hitabet kiirsiisii, sonra toplanhya ba�kanhk edecek Ba�bakarun oturacagt taht benzeri yiiksek ba�kanhk koltugu!
Fotograflar her tiir tOren kthgt giymi� delegelerin yiizlerindeki hevesli ifadeyi de gostermektedir. Galeriler siislii bayanlarla dolup ta�maktadtr. Onlar da kostiimler ve tac;lar ic;indedir. Kaptlardaki nobetc;iler ytrtmac;h kaftanlar giymi�, ellerinde mtzraklar ta�tmaktadtr. Salondaki ytgm ytgm evrak, daglar kadar ic;tihat ve diger belgeler, fotograflarda goziikmemektedir. Bunlar delegelerin ayaklan dibindeki kutu ve c;antalar ic;indedir. 0 belgelere her parti, kendini yiicelterek Fransa'yt nastl kurtaracagtru herkese kabul ettirecek silahlar goziiyle bakmaktadtr.
Delegeler 5 Arahk giinii saat iic;te toplanmt�h. Krahn yapacagt ac;dt� konu�masmdan soma toplanbrun ertesi giine btrakdmast iizerinde anla�maya vanlmt� bulunmaktaydt. Kral daha sonraki toplanttlara davet edilmedigi gibi zaten onun gelmesini isteyen de yoktu. i� sonuna erdirildigi zaman kanunlann altma imzastru basacagmt, tercihan okumadan basacagmt umuyorlardt.
135
Kralhgm tekrar ilan edilmesini ilk teklif edenin Diik de Troisfronts oldugu herhalde hab.rlardadu. Bu nedenle krah onun takdim etmesi �ok yerinde bulunmu�tu. Yank damagma ragmen.
Saat 3.15' te Ba�bakan kraliyet tokmagm1 havaya kaldtrdt. Aslmda bu tokmak, Charles Martel' e adm1 veren tokmagm tahtadan yaptlmt� bir kopyastyill.
Tokmak soylu bi9mde ii� kere indi, platformun sag tarafmdaki mtzraklt nobet�iler i�eri dogru bir adtm ahp �ifte kapdan a�blar, silahlanru kaldmp selam durdular.
Diik de Troisfronts salona girdi. Uzerinde oyle �ok madalya ve ni;;an vard1 ki, siiriingenlerin pul pul derisine benziyordu. Kii�iik taCirun aynlmaz bir par�as1 olan ufaCik perukas1 ona �ok uyaruk bir ifade vermekteydi. Tav�an gibi. Kiirsiiye yiiriidii, �evresine panik i�inde bakmdt. Kraliyet Miizik Akademisi'nden Mosyo Poitin degnegiyle ii� kere yere vurdu, alh trompet�i, alh�ar kadem boyundaki borulanru kaldmp koca salonu sarsan bir ses 9kardtlar.
Diik de Troisfronts soluk almaya �abaladt. "Haylag, size Hgansa Hgahru tahdin ediyorun," dedi.
Galeriden Dii�es'in alkt�a ba�ladtgt duyuldu. Borucular tekrar bir yaygara koparddar. Mtzrakhlar kapdart bir kere daha a�h ... ve Pippin goriindi.i. Hi�bir muhayyile onda ne askeri goriini.im, ne de gorkem bu-
lurdu. Mare�al i.iniformas1 bir hata olmu�tu. Bir tiyatro kosti.imciisiinden odiin� ahnan bu i.iniformarun krala biiyi.ik geldigi de son anda anla�dmt�h. Ceketi strtmdan, yukardan a�agt bir dizi �engelli igneyle daralhhp i.izerine oturtulmu�tu ama, pantolonun ag1 konusunda yapdabilecek bir �ey yoktu. Belini ta gogsi.ine kadar �ektikleri halde agt hala iki dizinin arasmda sallarup duruyordu. Mor kadife pelerinin yakasmda ermine ki.irk vardt. Eteklerini iki vale ta�tyordu. Ellerinden geleni yaphlar. Kral ki.irsi.iye vanp dondi.igi.inde eteklerin iki ucunu onde kavu�turup pantolonu saklamaya �ah�hlar. Kral mor katlann arasmdan yi.ikselmi� bir zambaga benzedi.
136
Konu�masmm notlanru kiirsiiniin iizerine koydu. Eller gogsiine dogru gitti, koca yildtzlarm, madalyalann arasmda tela�la arandt durdu. Gozliigii yerinde yoktu. Ceketinin arkast ignelenirken onu kurdelesiyle hirlikte hir masarun iizerine htrakhgtru hahrladt. Pajlardan hirine hir �eyler soyledi, delikanh ftrlaytp koilarken noheb;inin mtzragmt elinden dii�iirdii.
Bu arada $ef Poitin, elli yilhk tiyatro tecriihesine dayanarak trompetc;ilere bir iilaret c;akh, alhst birden "i�te tilki" adh av ezgisini tutturdular. Ezginin ktvrakhgt diiz ses <;tkaran bu miizik aletini epey zorluyordu.
Bu parlak miizik yorumu devam ederken vale geri dondii, gozliigii krala uzatb. Pippin sayfalarm iizerine egildi. Yaztlar ufactk harflerle, bir matematikc;iye yaktiltr diizenli hir yaztyla yazdmtilh.
Pippin ac;til yaztsrm bpkt yazt okur gihi okudu. Sesi hie; yiikselip alc;alrmyordu. Soylemek istedigi noktalan, albru <;izmeden, vurgulamadan, hirer hirer ortaya seriyordu.
ilk ciimleye hi<; kimse kusur hulamazdt. "Saym soylulanm, ve milletim ... Karumtzm verdigi hak ve aynca sec;imin verdigi yetkiyle
Fransa Krah olan hiz, Pippin, bu vatana Tann tarafmdan zengin hir toprak, uygun hir iklim hahiledilmiil olduguna ve halktrun da hailka pek c;ok halklardan daha fazla zeka ve yetenege sahip olduguna inaruyoruz ... "
Bu noktada bir alktil koptu, Pippin' in h�tru kaldmp hakmastna yol ac;tt, gozliigiinii humunun iizerinden aldt ve kagttta okudugu yeri kaybetti.
Giiriiltii dinince gozliigii tekrar humuna yerleiltirdi, minik yaztlarm iizerine egildi.
"Durun bakaytm ... M-mmm, hah hurada. Zeka ve yetenege sahip olduguna inaruyoruz. Tact giydigimiz zaman milleti, zenginliklerini, hailanstzhklanru ve potansiyelini inceledik. Yalruzca haztrlanmt� istatistiklere egilmedik, halktn arasma, kral olarak degil, onlann diizeyinde biri olarak kanilhk . . . "
137
Durakladt, ba?mt kaldudt, sohbet edermi? gibi konu?tu. "Belki bu bazilanruza romantik bir hareket gibi geliyordur ama, ba?ka nastl ogrenebilirdim, onu sormak isterim size."
Tekrar yaztlanna dondii. Topluluga belli belirsiz bir tedirginlik yaytld1. 0 ders verir gibi okumaya devam etti. "Anladtk ki, milleti
mizin elindeki gii<;:, iiriin, konfor, kar ve imkanlar bugiinkiinden <;:ok daha geni� bir dagtltrm hak etmektedir."
Sag ve Sol Merkezciler kaygtyla birbirlerine bakttlar. "Halktmtzm refah ve huzur i<;:inde ya?amast, bir zamanlar
diinyaya I?Ik sa<;:an Franstz dehasmm tekrar dirilmesi i<;:in bazt degi�iklikler, programlar ve srmrlamalar gerektigine inanmaktaytz."
Sayfayt <;:evirmek iizere durakladtgmda birka<;: kii<;:iik alkt? ba�langtct duyuldu. Delegeler kitaplanrun ve <;:antalanrun arasmda kalan ayaklanru sabtrstzhk i<;:inde ktptrdatttlar. Pippin devam etti.
"Fransa halkt bir kral yaratrm�br. Yonetmek bir krahn yalruz ozelligi degil, ayru zamanda gorevidir. Cumhurba?kam oneride bulunur ama, kral emreder ... aksi halde kraliyet anlamstzdtr ve kralhk yoktur.
Bu nedenle, haztrlamakta oldugunuz yasalarda a�agtdaki noktalarm mutlaka bulunmasrm emrediyoruz . . . "
Ve bombayt patlafu. Birinci madde vergilerle ilgiliydi. Vergiler miirnkiin oldugu
kadar dii?iik diizeyde tutulacak ve herkesten toplanacaktt. ikinci madde iicretler konusuydu. Ucretler ka.rla oranlana
cak, ge<;:inme endeksine gore yiikselip al<;:alacaktt. Fiyatlar . . . spekiilasyona kar�I stkt bi<;:imde kontrol edilecekti. Konut... mevcut konutlar tslah edilecek, yenilerin yaptmma
giri�ilecek, kalite kontrolleri ve kira kontrolleri uygulanacakh. Be?inci boliim hiikiimetin, i?levlerini en az masraf ve perso
nelle yiiriitebilecek bi<;:imde yeniden te?kilatlandmlmasrm istiyordu.
138
Alhnct bOliim sosyal sigorta ve emekli maa�larmm geregine i�aret etmekteydi.
Yedincisi, biiyiik arazi holdinglerinin pan;alanmasrm ve ahl kalan topraklann verime yoneltilmesini istemekteydi.
"Uc; biiyiik ilkeye ben bir dordiinciisiinii eklemek istiyorum," dedi. "Bundan boyle Franstzlarm slogaru, 'Hiirriyet, E�itlik, Karde�lik ve Fusat' olacakbr."
Kral, ba�1 hala egik durumda, alkt�lan bekledi. Hie; alkt� duyulmaymca ba�m1 kaldmp kar�tsmda afallarru� oturan kalabahga bakb. Delegeler deh�et ic;inde, hipnotize olmu� gibiydiler. Krala cam gibi gozlerle baktyorlardt. Soluk bile almtyorlardt goriinii� gore.
Dordiincii Pippin bu noktada egilip onlan selamlamayt, sonra gururlu adtmlarla, alkt�lar arasmda salondan c;tkmayt planlarru�h. Oysa kar�lSlnda aCI dolu sessizlikten ba�ka bir �ey yoktu. Giiriiltii etseler, itiraz etseler, bunu anlayabilirdi. Yuhalara bile hazulamt�h kendini. Ama sessizlik onu �a�trtb, akltm kan�hrdt. Gozliigiinii bumunun iizerinden aldt, i�aretparmagma takb.
Tedirgin bir sesle, "Soyledigim her kelimeyi, anlamrm bilerek soyledim," dedi. "Fransa'yt gerc;ekten gordiim. Oc; ku�ak boyunca iic; istiladan ve iki i�galden kurtulmu�, sapasaglam ve ozgiir olarak ortaya c;tkml� olan Fransa'yt. Size ac;tkc;a soyliiyorum. Dii�marun bize yapamadtgrm biz kendi kendimize yaptyoruz. Ac;gozlii, yooc1 c;ocuklar gibi, dogumgiinii pastas1n1 kap1�1p yerlere fulabyoruz."
Birden o da ktzdt ... buz gibi bir ofke kapladt ic;ini. "Ben kral olmayt kendim istemedim," dedi boguk bir sesle.
"Olmayaytm diye yalvardtm. Siz ashnda kral istemiyordunuz. Bir piyon istiyordunuz."
Kendini tutamaytp bagtrdt. "Ama kendinize bir kral sec;tiniz ... Tann size bir kral verdi... ya da kocaman bir �aka yapb."
Delegeler bogazlartru temizlediler, gozliiklerini c;tkanp sildiler. "Krallarm zamanrmn gec;tigini ben de sizin kadar biliyorum,"
dedi o alc;ak sesle. "Krallarm soyu tiikenmi�, yerlerini artlk yo-
139
netim kurulu ba§kanlan almt§hr. Ben size, gerekli st«;ramayt yapmaruz i�in yardtmct olmaya �ah§hm, �i.inkii bu halinizle ne osunuz, ne de bu ... �imdi sizi �ah�malanruzla ha§ ba�a btrakJ.yorum. Emirlerimi ilettim ... ama onlara uysaruz da, uymasaruz da, giizel milletimize laytk olmaya �ab�m."
Kral hafif�e egildi, kaptya dogru yi.iriimek iizere dondii. Ama agzt a�tk valelerden biri, ermine yakab mor pelerinin etegine basrm�h. Pelerin krahn omuzlanndan kaydt, yere dii�tii, ceketin strtindaki bir dizi c;engelli igneyle krahn iki dizi arasmda sallanan pantolon agt ortaya c;tkh.
C::ocuklarda olsun, yeti�kinlerde olsun, gerilim ancak iki yolla rahatlar. Biri giilmek, digeri aglamaktir. ikisi de ayru kolayhkla ba�lar. C::engelli igneler bunu saglamaya yetti.
On stralardan ba�layan bir ktktrdama, ba�ka taraflara da yayddt, isterik kahkahalara donii§tii. Delegeler onlerindeki delegelerin strhru yumruklaya yumruklaya giili.iyor, bagmyor, tikaruyor, gozlerindeki ya�lan siliyorlardt. Bu yolla, kralm konu�masmm yaratttgt �ok duygusundan da kendi derin su�luluk duygulanndan da kurtuldular.
Pippin kahkahalart kapah kapdarm ardmdan bile duyabiliyordu. $alvar gibi pantolonu �tkartp bir sandalyenin arkasma ash, ince c;izgili lacivert elbisesini giyip siyah ipek kravatmt bagladt.
Arka kaptlann birinden yava��a �h, binarun �evresinden dola�b, mermer on giri�te bekle�en kalabahgm arasma kan�h. Herkes birbirine, "Nedir bu giiriiltii?" diye soruyordu. "Neler oluyor i�erde?"
Kral, heyecan i9ndeki halktn arasmdan aynldt. Bir sure sokaklarda dola�h, vitrinlere bakh. Miizik aletleri satan bir diikkandan kii�iik bir agiZ armonikast sahn aldt, onu avcunda saklayarak, arastra bir iki akor �alarak yiiriimesini siirdiirdii. Seine ktytst boyunca ilerledi, kuru ekmekleri yem olarak kullarup bahk tutanlan seyretti.
Bundan sonra, giinler iyice ktsalmaya ba�ladtgmdan, bir Versailles otobiisiine binip bilet aldt, evine dondii. Bombo� kraliyet dairesinde bir odadan bir odaya dola�b.
140
l�tk.lan yakh, bir sandalyeyi bah�eye bakan pencerenin oniine �ekti. Armonikayt cebinden .;tkardi, <;ekingen �ekingen denedi. Bir saatin sonunda gam �almastru ogrenmi�, ikinci saatin sonunda ise, biraz yava� da olsa, "Aupres de ma blonde, qu'il fait bon, fait bon, fait bon," �arklSlm �alabilmeye ba�lamt�h.
Karanltkta kendi kendine otururken giiliimsedi. Saray <;ok sessizdi. "Frere ]acques"t ba�tan sonra, dogru, fakat yava� <;aldt. Bahk.lt havuzlardan �tptrh sesleri geliyordu.
Bu arada okyanusa�m telgraf ve telsizler, a�m trafigin yiikii alhnda ezilmekteydi.
Koyu renk elbiseler giymi� adamlar el<;iliklere ko�tular. Ozel ve gizli teller i�lemeye ba�ladt. Washington' da Dt�i�leri Bakanhgt, Fransa'mn ABD'deki tiim alacaklanm dondurdu.
Liiksemburg, seferberlik ilan etti. Monaco, simrlanru kapadt, askerleri tiifeklerinin namlulanna
takhklan <;i<;ekleri <;tkardtlar. San Fransisco Korfezi'nde bir Sovyet denizalbst goriildii. On Sovyet destroyerinden olu�an bir filo, bir Amerikan deni
zalhstru Finlandiya Korfezi'nde kovaladt. isve�'le isvi�re tarafstzhklanm ilan ederken savunma tedbir
leri aldtlar. ingiltere sevin<;le hmldaytp mmldamyordu. Kraliyet ailesinin
gelenege uyarak ingiltere'ye iltica edebilecegini a.;tkladt. Paris'in altt iistiine geliyordu. Sorbonne ogrencileri Eyfel
Kulesi'ne brmamp kraliyet bayragtm indirdiler, ii<; renkli bayragt <;ekip riizgarda dalgalandtrdtlar.
Suze-sous-Cure' de, ba�lannda polis miidiiriiniin bulundugu bir kalabahk, belediye binastru yakb. Buna kar�tltk olmak iizere yine aym halk belediye ba�karurun pe�ine dii�iip polis karakolunu da yakh.
Normandiya' da Falaise' de biitiin yabanctlar top lamp gi:izalttna almdt.
Le Puy' de, tepelerde kamp ate�leri yala.ldt.
141
Marsilya edepli edepli ayaklandr, se�ici bir yagma uygulandr. Papa arabuluculuk yapmayr teklif etti. Paris'te jandarmalar, ayaklananlann polisin telorgiilerini kul
lanarak barikatlar kurmalarma yardrm ettiler. Yukan Seine'deki antrepolar basddr, �arap fr.;Ilan kaldmm
larda yuvarlandr. Partizanlar heves, heyecan ve isyan i9nde kiikriiyorlardr. Sag
Merkezciler, iizerinde "BASTILLE'E" diye yazrh panolan daha miirekkebi kurumadan ashlar.
Amerikan Biiyiikel�isi ihtilali kmad1. Kremlin, <::in, Dogu Bloku iilkeleri ve Mtstr, Fransa Halk
Cumhuriyeti'nin kahraman halkma kutlama telgraflan .;ektiler. Versailles' daki karanhk ve sessiz odada Pippin, Memphis
Blues'u �almaya ugra�rrken, elindeki miizik aletinde diyez ve bemol notalaruun bulurunadtgrm fark etti. Bu sefer "Home on the Range"i denedi. 0 �arkrda diyeze, bemole gerek yoktu. <::abasma oyle gomiilmii�tii ki, kaptya yava��a vuruldugunu hi.; duyamadt.
Rahibe Hyacinthe kaptyr a«;tt, i.;eriye baktt, kralm siluetini pencerenin oniinde gordii. Kaduun al.;ak sesle giilii�ii krahn �arkryt kesmesine, doniip ona bakmasma yol a.;tt. Rahibe boyah duvann oniinde kocaman, kara bir ku� gibi goriiniiyordu.
"insanm ikinci bir meslegi olmasr iyidir," dedi. Kral sarsak sarsak ayaga kalktt, armonikanm nemini avcuna
sildi. "Geldiginizi duymatru�hm, Rahibe." "Evet, .;ok me�guldiiniiz, Efendimiz." Pippin biraz donuk bir sesle, "insan bazen sa«;ma �eyler yapt
yor," diyebildi. "Belki de sa.;ma degil, Efendimiz. Zihin denilen �ey, garip
saklanma yerleri arar kendine. Sizin burada oldugunuzu bilmiyordum. Hemen hemen ba�ka hi«; kimse kalmadt."
"Nereye gittiler, Rahibe?" "Bazdan canlanru kurtarmak i.;in ka«;ttlar, ama .;ogu Paris' e,
havai fi�ekleri seyretmeye gitti. l�tk bocekleri nastl .;ekerse, hare-
142
ket de bunlan oyle �ekiyor. Ben de gidiyorum, Efendimiz. Ba�rahibem geri donmemi emretti. Korkanm klsa saltanabruz sona erdi, Efendimiz. Fransa'run bir isyan i�inde bulundugunu duydum."
Pippin, "Bunu dii�iinmeye haztr degildim," dedi. "Herhalde ba�anstzhga ugradtm."
"Bilemiyorum," diye kar�tltk verdi rahibe. "Konvansiyonda yapbgtruz konu�mayt okudum. Cesur sozler hepsi, Efendimiz. Evet, herhalde ba�anstzhga ugradtruZ. Ki�i olarak. Ama acaba sozleriniz de ba�anstzhga ugradt nn? Boyle bir b�anstzhga siiriiklenen birini daha habrhyorum . . . bugiin hepimiz onun soyledigi sozlere gore ya�tyoruz." Elindeki kii�iik boh�ayt masaya, kralm yaruna btrakb. "Size bir hediye, Efendimiz. En eski tebdil klhgt."
"N edir o ?" "Benim giysilerimden biri. Rahibe entarisi. Geleneksel ka�t�
yolu. Baldtranotuna ya da �armtha gerek g6remiyorum dogrusu."
Pippin, "Durum o kadar mt kotii?" diye sordu. "0 kadar mt ofkeliler?"
"Bilemiyorum. Yanh�lanru yiizlerine vurdunuz. Sizi bagt�lamalan �ok zor olur. Sozleriniz gelecekteki her hiikiimete diken olacak. Hayalet gibi kovalayacakstruz onlan. Belki de bunu hissediyorlardt."
"Marie'yi bulmak istiyorum," dedi Pippin. "Belki buraya gelir diye dii�iinmii�tiim."
"Belki gelir ... ya da belki donmeyi ba�aramaz. Duyduguma gore Paris karmakan�tkmt�. Paris'teki eglenceden usarunca, belki, isyancrlar buraya gelirler. Eger gitmek niyetindeyseniz hence bu gece gitmeniz iyi olur."
"Marie olmadan mt? Clotilde olmadan mt?" "Bence onlar sizin kadar tehlikede degiller, Efendimiz. $u en
tariyi giyerseniz benimle gelebilirsiniz. Strun giivenle ge�ebileceginiz zamana kadar manastmmtz sizi saklar."
"Ben strun ge�mek istemiyorum, Rahibe. Oldiirmek isteyecekleri kadar onemli biri oldugumu ger�ekten sanmtyorum."
143
"Majeste," dedi rahibe, "belki de birbirlerinden korkuyorlardrr. Her grup, digerlerinin sizi destekleyeceginden korkuyor olabilir."
Kral, "Buna inanamam," dedi. "Kralhk bir efsaneydi . . . gen;ek degildi. Hele kral? Ulusal bir �akadan ba�ka neydi ki? Krallrgr bir cinayetle onurlandrracaklanru sanmryorum."
"Bilemiyorum." Sesi gi.ivensizdi. "Ger�ekten bilemiyorum." Pippin, "Ka�arsam, ya da ka<;maya kalla�usam, kendime 61-
di.iriilecek kadar onem vermi� olurum," diye anlatmaya <;ah�h. "Acaba Onalbncr Louis ka�maya kalla�masaydr ne olurdu diye srk srk di.i�iinmii�i.imdiir. <::oop tek ba�ma, yaruna muhaflz falan almadan Jeu de Paume'a yiiriiseydi..."
"Cesursunuz, Efendimiz." "Hayrr, Rahibe, cesur degilim. Belki budalayrm, ama cesur
degilim. Kurban edilmek istemiyorum. Kendi kii�iik evimi, kanmt, teleskopumu istiyorum ... ba�ka hi<;bir �ey istedigim yok. Eger beni kral olmaya zorlamasalardr, ben de kral olmak i�in �abalamak zorunda kalmazdrm. Bir dizi psikolojik kaza bunlar."
"Ke�ke giivende oldugunuzdan emin olabilsem. Ama benim gitmem gerek, Mosyo. 0 adam ayaklanmr iyile�tirdi, biliyor musunuz? Belki onu hi<; affetmem. Benimle gelmiyor musunuz?"
"Hayrr, sor." "Elinizi verin banal" Rahibe Hyacinthe egilip krahn elini optii. "Allahatsmarladtk,
Majeste." Kral ba�rm kaldmp bakhgmda o gitmi�ti. Oyle sessiz gitmi�ti
ki, parkeler bile itiraz edememi�ti. Pippin avcunda hala srcak duran armonikayr agzma gotiirdii,
yava� yava� do-re-mi-fa-sol-la diye �aldr, si'yi atladr. Tekrar ba�tan aldr, hatasrm diizeltti, yeni bir do ile noktaladt.
Yuvarlak merdivenden bah<;eye indi. A yak sesleri <;alallarda pek yiiksek �rlayordu. Anakaprya dogru yiiriirken orada nobet�i falan goremedi. 0 strada bir kibrit alevi parladr, kral bir tek mu-
144
ha&zm yere oturmu�, srrhru kuliibenin duvarma dayamt�, tiifegini de yaruna koymu� oldugunu gordii. Ona yakla�h.
"Y alruz rmsm ?" "Hepsi Paris'e gittiler," diye yakmdt adam. "Hakkaniyete
uyar rm? Neden ben se�ildim kalmak i.;in? Neden bana emrettiler kal diye? Sicilimde ne kadar iyi bir asker oldugum kaytth."
"Bir Lucky Strike ister misin?" "Sizde var rm?" "Paket sende kalsm." Nobet�i ku�kuyla ayaga kalkb. "Kimsiniz siz?" "Ben krahrn." "Bagt�laym, Efendimiz, sizi taruyamadtm. Oziir dilerim." "Neler oluyor Paris'te?" "i�te mesele orada. Bilmiyorum. Biiyi.ik �eyler oluyor. Ayak
lanmalar varm1� diyorlar. Belki yagmalar da vardtr ... ben de buraya �akthyor, hepsini ka�myorum."
"Adil bir durum degil," dedi Pippin. "Neden sen de gitmiyor-sun?"
"Yoo, onu yapamam. Sava� Divaru'na verirler beni. Dstelik ailem de var. Onlan di.i�i.inmem gerek. Yi.izba�I emretti ... "
Pippin, "Benim riitbemin yiizba�mmkinden yi.iksek olduguna inaruyor musun?" diye sordu.
"Elbette, Efendimiz." "0 halde seni gorevinden affediyorum." "Yalruz sozle olmaz ki! Ne karut var elimde?" "Bir fenerin var nu?" "Elbette, Efendimiz." "V er onu bana." Pippin kuli.ibeye girdi, oradaki kagttlan ve
kalemi on tine �ekti. "Adm nedir?" diye sordu. "Vautin. <::avu� Vautin, Efendimiz." Pippin kagtda yazmaya ba�ladt. "<::avu� Vautin bu belgeyle
gorevinden affolunmu� olup, iki hafta si.ireyle izinlidir, iznine ... " "Saat ka�?" diye sordu �avu�a.
145
"On ikiyi yirmi gec;iyor, Efendimiz." Pippin devam etti, "iznine saat 12.20' de ba§>larru�br." Tarihi
afu, alhru da, "IV. Pippin, Fransa Krah, Tiim Silahh Kuvvetler Ba§>komutaru," diye imzaladt. Emri de, feneri de adama uzatti.
<::avu§> Vautin feneri kagtda tuttu, yaztlan dikkatle okudu. "Buna kim kusur bulabilir, dii§>i.inemiyorum, Efendimiz. Ama
kaptyt kim bekleyecek?" "Ben goz kulak olurum." "Siz ayaklanmalan gormeye gitmek istemiyor musunuz,
Efendimiz?" ''Pek hevesli degilim," dedi Pippin. Askerin bisikletine atlaytp mutlu mutlu uzakla§>mastru sey
retti, sonra yere oturup strbru kuli.ibenin duvanna dayadt. Gece olduk<;a serindi ama ytldtzlar <;ok parlakh. Her taraf de
rin bir sessizlik i<;indeydi. Y oldan hi<; otomobil falan ge<;miyordu. Ta uzaklarda, Paris' in I§>tklan gokyi.izi.ini.i aydmlatmaktaydt. Arkada koca saray karanhklara gomiilmi.i�ti.i. Pippin i<;inden, en az elli ytldtr bu kadar sessiz bir gece ge<;memi�ti, diye di.i�i.indi.i.
0 strada uzaktan bir motor sesi duyuldu, arkasmdan htzla yakla§>an bir otomobilin farlan gozi.ikti.i. Kaptya vannca frenlerini glCirdatarak durdu. Osti.i a<;tk bir Buick'ti. Farlar yerde oturmakta olan Pippin' in gi:izlerini aldt.
Tod Johnson arabadan ftrladt, motoru kapatmadan, <;ah§>tr durumda btrakb. "<;abuk olun, efendim. Hemen binin."
Clotilde arabadan, "<;abuk ol, baba!" diye seslendi. Tod, "Arabada benim elbiselerden birini giyersiniz," dedi.
"$afak si:ikmeden Man� ktytsma varmz." Pippin yava�<;a ayaga kalkb. "Ne yapmak niyetindesiniz?" "Man§>' I ge<;ip ingiltere'ye ka<;maya <;ah�acagtz." "Durum o kadar koti.i mi.i?" "Ah, bilmiyorsunuz, efendim. Paris bir ker;;meke�. Tahttan
indirildiniz, efendim. Herkes Cumhuriyet, Cumhuriyet diye bagmyor. Albmda Amerikan arabast olmasa, ge<;irmezlerdi bizi."
"Madam nerede?" diye sordu Pippin.
146
"Bilmiyorum, efendim. Charlie Amca'yla gitrnesi gerekiyordu, ama sonradan kayboldu."
"Peki, Charlie Amca nerede?" "0 giineye gitti. Portekiz' e ge�meye �ah§acak. Haydi, gelin,
efendim! <;abuk olun!" "Sen tehlikede degilsin ki!" dedi Pippin. "Ne oldu boy le?" Tod, "Dediklerimi dinlemediniz," dedi. "Ne pararuz vardt, ne
de vekaletleriniz. Hissedarlanruz bile yoktu." Pippin arabaya dogru yiiriidii. "Sen iyi misin, Clotilde?" "Saruyorum." "Nereye gideceksin?" "Hollywood' a," dedi ktz. "Ben artistim, unuttun mu?" "Unutmu�tum." Pippin, Tod'a dondii. "Sen ona iyi bakarsm,
degil mi?" "Elbette ... ama binin, haydi! Hi�bir §ey i�in kaygllanmaym.
Belki tavuk�tlluk i�ini ogrenmek istersiniz. Dergilere yazx da yazabilirsiniz. Hepsi yazxyorlar. Ama �imdi ka�maruz gerek, efendim. Gelin, bir �i�e de brendi var burada. Bir i�ki i�in."
Pippin �i�eden bir yudum aldx, soma birden giildii. Tod, "Uziilmeyin," dedi. "Ge9ririz sizi ingiltere'ye." "Uziilmiiyorum," dedi Pippin Heristal. "Akltma Julius Ca-
esar geldi de. 0 da kalkt�mt�b ayru �eye bir kere. Be� lejyonla Vercingetorix'i ku�attl. Galya'ya ban� getirdi."
"Belki de Galya ban� istemiyor," dedi Tod. Kral bir an sessiz kaldt, sonra konu§tU. "Dogrusu o galiba.
Demek belki de bart�I getiren Caesar degildi. Belki Galya'yt ancak Galyahlar ban�a kavu�turabilir."
"Ne olur, acele et baba," dedi Clotilde. "Sen durumu bilmiyorsun."
Kral, "Ona goz kulak ol," dedi. "Bir insan bir insana ne kadar goz kulak olabilirse tabii."
"Haydi, gelin, efendim." "Hayu, ben gelmiyorum. Sarunm ktsa bir sure sonra beni
unuturlar."
147
"Sizi oldiiriirler, efendim." "Hi<; sannuyorum," dedi kral. "Gen;ekten sarumyorum. Hem
zaten, Marie'yi de buakamam. Nereye gitmi� olabilir acaba? Charlie Amca'run yarunda olmadigtndan emin misiniz?"
"Kesinlikle. Onu en son Sancerre' de gordiik. Sepetini koluna takml�, ah�veri�e �ooyordu. Binmeyecek misiniz?"
"Bu herhalde benim kral olarak son emrim," dedi Pippin. "Siz Man�' a dogru gidin. Limanda Clotilde'le ikinizi ingiltere'ye gotii.recek bir tekne bulmaya �ah�m. Emirleri aldm, Tod. iyi uygula."
"Ama ... " "Emir emirdir," dedi kral. "Yerine getirmekle bana kar�1 son
nezaketini gaster." Uzakla�an Buick' e bakti, sonra fitilli kadife ceketiyle rnigferi
ni bulmak iizere agtr adtmlarla saraya dogru yiiriidii.
Delegeler hemen o gece bir Ulusal Meclis kurdular, Cumhuriyeti ilan ettiler. D� renkli bayrak tiim resmi binalann tepesinde dalgalanmaya ba�ladt.
Jandarma birlikleri harekete ge�ip yagmalan durdurdu. Bankalar ge«;:ici bir sure i«;:in kapah kaldt.
Mosyo Sonnet co�kun alkt�lar arasmda, Mosyo Magot'ya bir koalisyon hiikiimeti kurma gorevini verdi. Kralm tahttan indirildigi ve yasad1�1 ilan edildigi a«;:Iklandt.
Mosyo Magot birka«;: saat i«;:inde hiikiimeti kurmayt ba�ard1. Kurulan koalisyon hiikiimetinin ertesi yd 3 $ubata kadar gorevde kald1g1 habrlardad1r.
Bois de Boulogne' de motosikletin benzini bitti, Pippin onu bir agaca dayay1p b1rakb, yoluna yayan devam etti. Champs Ely see' den Marigny Caddesi' ne sapbgmda �afak sokiiyordu.
Karanhklar arasmdan bir jandarma belirdi, onu durdurmak iizere yakla�h.
"Kimliginiz, Mosyo ?"
148
Pippin ci.izdaruru �lkard1, karbru uzatb. J andarma karh inceledi. "Pippin Heristal. Aa, sizi tarudtm, Mosyo. Bir numarada oturuyordunuz."
"Evet, oyle," dedi Pippin. Jandarma, "Ortahk kayruyor, baskmlar yagmalar yapthyor,"
diye anlath. "Sizi o migferle taruyamadtm. Seyahatte miydiniz, Mosyo?"
"Evet. Epey uzun bir seyahat." Jandarma selam �akh. "�imdi durum sakinle�ti arhk," dedi. "Bir sigara ahr mtydmtz?" "Te�ekkiir ederim. Ah! Lucky Strike'mt�!" "Paket sizde kalsm," dedi Pippin. Sonra goz ktrph. "Ben dt�
iilkelerdeydim de . . . " Jandarma gi.ili.imsedi. "Anhyorum, Mosyo." Paketi gocugu
nun i� cebine yerle�tirdi. Pippin bah<;e kaptstru uzun uzun �almak zorunda kaldt. Ne
den sonra kaplCl, mahmur gozleriyle, aksi aksi ortaya �1kh, demir kaptyt a�mak iizere yakla�h.
"Amma da eve donme saati," diye mmldand1. Pippin onun eline bir kagtt para tutu�turdu. "Strasbourg' dan
buraya yol epey uzun," dedi. "Strasbourg' dan m1 geliyorsunuz?" "Nancy'de mola verdim." "Ben de Luneville'liyim. Nastl bizim oralan?" "<::ok iyi mahsul aldtlar. Kazlar besili ve saghklt goriini.iyor.
Duyduguma gore �arap da .. . " "Duydum, ben de duydum. Ama Luneville se�imleri nastl
gitti, onu biliyor musunuz? Onemli olan o astl. Baktn, eski belediye ba�karu . . . " Yumrugunu Pippin'e uzata uzata anlahyordu. "Bir degi�iklik yapmarun zamaru geldi. Bunu herkes hissediyor. Tek istemeyen . . . " Yumrugunu tekrar stkh.
Pippin, "Bizim kaptyt a�maruzt rica ehnek zorundaytm," dedi. "Anahtarlanm ... "
149
"Ama Madam evde. Kaptyt �alm, yeter. Geldiginde evi de amma degi�tirdi. Onu ta�1, bunu ta�t . .. bir ru�tm! Gelelim Luneville' deki iktidar partisine ... "
Pippin hemen, "iyi geceler, Mosyo," dedi. "Bunlan ba�ka bir zaman dinlerim. Nancy' den buras1 yorucu bir yol."
A vluyu ge�, ahtr binasmm kaptsma yakla�h. Ba�mdan migferini �Ikanp sa<;lanru parrnaklanyla tarar gibi yaph . . . neden sonra parmaglill kaptrun fildi�i ziline bash.
LSO
John Ste i nbeck, bu yega ne siyasi h icvinde Frans1z
Devri mi 'n i adeta ters yUz ediyor. C u m h u riyetin surekl i
olarak krize gi rmesinden b1kan Fra ns1z lar, c;:ozUmU
kad i m kra l l a n n soyundan gelen amator astronom
Pippin Herista l 'i kral i lan etmekte b u l u rl a r. Yen i kral
ve a i l esi bir anda magazi n bas 1n 1 , sa ray gorevl i leri,
yag mac1 soylu l a r ve d id i?iP d u ra n siyasetc;:i ler a ra s 1 nda
kah r. Fransa Kra h IV. Pippin ken d is inden neler
beklend i g i n i a n l amaya c;:a l 1� 1 rken ka ns1 Maria, kafa s 1 n 1
Versa i l les S a rayl'n m temizl ig ine ta k m 1 �, Hol lywood
yl ld 1z lanyla eglenen k1z1 Cloti lde ise gon iUnu Amerika h
Yum urta Prensi 'ne ka pt1rm 1?t 1 r.
Steinbeck, kral iyet a i lesi ve c;:evres indeki renk l i
ka ra kterlerin macera l a n Uzerinden Fransa, Amerika,
demokrasi ve siyasi kuru m l a r i le b i r l ikte bUyUk �i rketler
ve kapita l izm i n ele�ti r is ine usta h kla g i ri� iyor.
ISBN: 978-975-570-71 1 -2
1111 1 1 1111111 111 1 1 1 11 1 1 11 111 1 1 9 789755 707 1 1 2
1 3 TL » selyayincil ik f selyayin l!ll selyayincil ik w w w . s e l y a y i n c i l i k . c o m