künye...İstanbul, 2020 baskı kaliteli eğitim yayınları yayın kurulu ve grafik servisi...

80

Upload: others

Post on 31-Dec-2020

13 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: Künye...İstanbul, 2020 Baskı Kaliteli Eğitim Yayınları Yayın Kurulu ve Grafik Servisi Hazırlayan Kocasinan Merkez Mah. Kuşçu Sok. No.: 19/A Bahçelievler / İSTANBUL Tel:
Page 2: Künye...İstanbul, 2020 Baskı Kaliteli Eğitim Yayınları Yayın Kurulu ve Grafik Servisi Hazırlayan Kocasinan Merkez Mah. Kuşçu Sok. No.: 19/A Bahçelievler / İSTANBUL Tel:

Künye

4. Sınıf Keyifle Okuyorum-Anlıyorum kitabının tüm basım ve yayın hakları Kaliteli Eğitim Yayınları Bas. Yay. Tic. Ltd. Ş’ine aittir.

Kısmen de olsa alıntı yapılamaz. Metin, soru, şekil ve grafikler yayınevinin izni

olmaksızın elektronik, mekanik, fotokopi ya da herhangi bir kayıt sistemi ile çoğaltılamaz,

yayınlanamaz.

ISBN: 978-605-2170-49-6

Sertifika No.: 34158

Copyright

Uygun Basınİstanbul, 2020

Baskı

Kaliteli Eğitim Yayınları Yayın Kurulu ve

Grafik Servisi

Hazırlayan

Kocasinan Merkez Mah. Kuşçu Sok. No.: 19/ABahçelievler / İSTANBUL

Tel: 0212 515 05 00Fax: 0212 515 05 00

www.kaliteliegitimyayinlari.com.tr

Kaliteli Eğitim Yayınları

Page 3: Künye...İstanbul, 2020 Baskı Kaliteli Eğitim Yayınları Yayın Kurulu ve Grafik Servisi Hazırlayan Kocasinan Merkez Mah. Kuşçu Sok. No.: 19/A Bahçelievler / İSTANBUL Tel:

34. SINIF

Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak; Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak. O benim milletimin yıldızıdır, parlayacak; O benimdir, o benim milletimindir ancak.

Çatma, kurban olayım, çehreni ey nazlı hilâl!Kahraman ırkıma bir gül! Ne bu şiddet, bu celâl?Sana olmaz dökülen kanlarımız sonra helâl.Hakkıdır Hakk’a tapan milletimin istiklâl.

Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım.Hangi çılgın bana zincir vuracakmış? Şaşarım!Kükremiş sel gibiyim, bendimi çiğner, aşarım.Yırtarım dağları, enginlere sığmam, taşarım.

Garbın âfâkını sarmışsa çelik zırhlı duvar, Benim iman dolu göğsüm gibi serhaddim var.Ulusun, korkma! Nasıl böyle bir imanı boğar,Medeniyyet dediğin tek dişi kalmış canavar?

Arkadaş, yurduma alçakları uğratma sakın;Siper et gövdeni, dursun bu hayâsızca akın.Doğacaktır sana va’dettiği günler Hakk’ın;Kim bilir, belki yarın, belki yarından da yakın

Bastığın yerleri toprak diyerek geçme, tanı:Düşün altındaki binlerce kefensiz yatanı.Sen şehit oğlusun, incitme, yazıktır, atanı:Verme, dünyaları alsan da bu cennet vatanı.

Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda?Şüheda fışkıracak toprağı sıksan, şüheda!Cânı, cânânı, bütün varımı alsın da Huda,Etmesin tek vatanımdan beni dünyada cüda.

Ruhumun senden İlâhî, şudur ancak emeli:Değmesin mabedimin göğsüne nâmahrem eli.Bu ezanlar -ki şehadetleri dinin temeli- Ebedî yurdumun üstünde benim inlemeli.

O zaman vecd ile bin secde eder -varsa- taşım,Her cerîhamdan İlâhî, boşanıp kanlı yaşım,Fışkırır ruh-ı mücerret gibi yerden na’şım;O zaman yükselerek arşa değer belki başım.

Dalgalan sen de şafaklar gibi ey şanlı hilâl!Olsun artık dökülen kanlarımın hepsi helâl.Ebediyyen sana yok, ırkıma yok izmihlâl;Hakkıdır hür yaşamış bayrağımın hürriyyet; Hakkıdır Hakk’a tapan milletimin istiklâl!

Mehmet Âkif Ersoy

İSTİKLÂL MARŞIKorkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak; Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak. O benim milletimin yıldızıdır, parlayacak; O benimdir, o benim milletimindir ancak.

Çatma, kurban olayım, çehreni ey nazlı hilâl!Kahraman ırkıma bir gül! Ne bu şiddet, bu celâl?

İstiklal Marşı

Page 4: Künye...İstanbul, 2020 Baskı Kaliteli Eğitim Yayınları Yayın Kurulu ve Grafik Servisi Hazırlayan Kocasinan Merkez Mah. Kuşçu Sok. No.: 19/A Bahçelievler / İSTANBUL Tel:

4 KALİTELİ EĞİTİM YAYINLARI

İÇİNDEKİLER

Üç Arkadaş ................................................... 5

Yan Ormana Yolculuk ................................7

Fidan ................................................................9

Varyer Aile .................................................. 11

Ustaların Dayanışması ...............................13

Eskimeyen Dostluklar .................................15

Çatı ................................................................17

Müjdeli Haber .............................................19

Güvenmek ..................................................21

Ne İşe Yarar? ............................................23

Kırmızı Toka ................................................25

Papağan Neco ............................................ 27

Paylaşmak Ne Güzel Şey ........................29

Doğum Günü ..............................................31

En Güzel Manzara ..................................33

Saygılı İnsanlar Ülkesi ..............................35

Boş Sandalye ..............................................37

Ustalık Belgem ...........................................39

Şakacı Kartal ...............................................41

Aile Olabilmek ...........................................43

Dükkân Camındaki Bayrak .....................45

Yaramaz Kuzey ..........................................47

İyi Bayramlar ..............................................49

Analar Gurur Dolu...................................51

Mangala ......................................................53

Nasıl Konuşmalıyız? ...................................55

Un Değirmeni............................................. 57

Çerkez’in Kahvesi .......................................59

Yüz Yıl Önce Doğan Güneş ...................61

Limon Ağacı ................................................63

Türk Hamamları ........................................65

Sevgi Şairi ....................................................67

Sürpriz Gezi ...............................................69

Kiraz Kırmızısı ...............................................71

Vatan............................................................ 73

Hayat Ağacı ................................................ 75

Yurt ...............................................................77

Cevap Anahtarı ......................................... 79

Page 5: Künye...İstanbul, 2020 Baskı Kaliteli Eğitim Yayınları Yayın Kurulu ve Grafik Servisi Hazırlayan Kocasinan Merkez Mah. Kuşçu Sok. No.: 19/A Bahçelievler / İSTANBUL Tel:

54. SINIF

Üç arkadaş Sümbüllerin evinin bahçesinde toplandılar. Nergis’in elindeki kutu el işi kâğıtlarıyla süslenmişti. Kutuyu masanın üzerine koydu. Kutuda üç zarf vardı. Lale, Ner-gis’in yine ne işler çevirdiği merak ediyordu. Merakla sordu:

– Nergis, aklından ne geçiyor? Nedir o getirdiklerin?

Nergis, çok duyarlı bir kızdı. Arkadaşlarıyla oynadıkları oyunların bilgilendirici olma-sını çok severdi. Arkadaşlarını daha fazla meraklandırmak istemedi:

– Arkadaşlar, bu zarfta ahlak kuralları yazıyor. Her birimiz birer zarf çekeğiz. Çek-tiğimiz zarftaki görevi yerine getireceğiz, dedi.

Sümbül, Nergis’in bu teklifini çok beğenmişti:

– İlk zarfı ben çekmek istiyorum, dedi.

Üç arkadaş birer zarf çekti. Zarftaki numara sırasına göre hareket edeceklerdi.

Bir numaralı zarfı Lale çekmişti. Zarfta “Yaşlılara yardım edelim.” yazıyordu. Lale’nin görevi belli olmuştu. Birlikte sokağa çıktılar. Lale, yaşlı bir teyzenin karşıdan karşıya geç-mesine yardım etti. Zühtü dedenin poşetlerini taşıdı.

İki numaralı zarfı Sümbül çekmişti. Zarfta “Kimsesizleri sevindirelim.” yazıyordu. Süm-bül önce ne yapabileceğini düşündü. Annesine:

– Anne, kumbaramdaki parayla oyuncak alıp semtimizdeki sevgievine gidelim mi, diye sordu.

Annesi, kızının başını okşadı:

– Çok güzel olur, dedi.

Sümbül ve annesi oyuncaklar alıp sevgievine gittiler. Çocuklarla oyunlar oynadılar.

Son zarf Nergis’e kalmıştı. Zarfta “Çevremizi temiz tu-talım.” yazıyordu. Nergis, çev-re ile ilgili afişler hazırladı. Bu afişleri sokaklarına astı.

Üç arkadaş, gün sonunda bir araya geldiler. Birbirleri-ne yaptıklarını anlattılar. Üçü de çok mutluydu. Huzur içinde evlerine gittiler.

ÜÇ ARKADAŞ

Page 6: Künye...İstanbul, 2020 Baskı Kaliteli Eğitim Yayınları Yayın Kurulu ve Grafik Servisi Hazırlayan Kocasinan Merkez Mah. Kuşçu Sok. No.: 19/A Bahçelievler / İSTANBUL Tel:

6 KALİTELİ EĞİTİM YAYINLARI

ANLIYORUM YORUMLUYORUM

Ahlak kuralları yazılı kurallar mıdır? Bu kuralları uygulamazsak ne olur? Yazalım.

Metinde Nergis’in hazırladığı zarflar-dan birini siz hazırlamış olsaydınız içine hangi kuralı yazardınız? Nedenleriyle yazalım.

Ahlak kurallarına uygun davranmamak toplumda hangi sorunlara neden olur? Kısaca yazalım.

1. Nergis’in getirdiği kutunun içinde ne varmış?

A) El işi kâğıtları B) Ahlak kurallarının yazılı olduğu zarf-

lar C) Arkadaşlarının isimlerinin yazılı ol-

duğu kartlar D) Ahlak kurallarıyla ilgili afişler

2. Bir numaralı zarfta yazan cümle hangi ahlak kuralıyla ilgiliymiş?

A) Büyüklere karşı saygılı olma B) İhtiyacı olanlara yardımcı olma C) Yaşlılara yardım etme D) Temizlik kurallarına uyma

3. Sümbül, kimsesizleri sevindirmek için hangisini yapmıştır?

A) Sokakta oynayan çocuklara çikolata alıp vermiştir.

B) Huzurevindeki yaşlılarla sohbet et-miştir.

C) Sevgievindeki çocuklara oyuncak alıp onları ziyaret etmiştir.

D) Çocuk Esirgeme Kurumuna gidip çocuklara oyun oynamıştır.

4. Nergis, çektiği zarfta yazan kuralı uy-gulamak için ne yapmıştır?

A) Bir çocuk yuvasına gidip çocuklarla vakit geçirmiştir.

B) Okul bahçesindeki çöpleri toplayıp çöp kutusuna atmıştır.

C) Yaşlı bir teyzenin karşıya geçmesine yardım etmiştir.

D) Çevre temizliği ile ilgili afişler ha-zırlayıp sokağa asmıştır.

Page 7: Künye...İstanbul, 2020 Baskı Kaliteli Eğitim Yayınları Yayın Kurulu ve Grafik Servisi Hazırlayan Kocasinan Merkez Mah. Kuşçu Sok. No.: 19/A Bahçelievler / İSTANBUL Tel:

74. SINIF

YAN ORMANA YOLCULUK

Ayı Bob kendi ormanından çok sıkılmış. Yan ormandaki halasının yanına gitmeye karar vermiş. Bu kararını açıklamak için arkadaşlarını evine davet etmiş.

Ayı Bob:

– Arkadaşlar, sizleri çok seviyorum. Ama bir süre halamın yanına gideceğim. Sizleri de çok özleyeceğim, demiş.

Kurt Jack:

– Neden gidiyorsun? Sana karşı bir kusurumuz mu oldu, demiş.

Ayı Bob:

– Uzun zamandır halamı görmedim. Ayrıca biraz da sıkıldım. Yoksa sizleri çok sevi-yorum, demiş.

Maymun Tom:

– Seni çok seviyoruz, çabuk gel, demiş.

Ayı Bob, arkadaşlarıyla vedalaşmış. Yola koyulmuş. Birkaç gün sonra yan ormana girmiş. Bir tilkiyle karşılaşmış.

Ayı Bob:

– Tilki kardeş, seni rahatsız ediyorum. Ayı Niki’nin evini biliyor musun, diye sormuş.

Tilki, burnu havada böbürlenerek:

– Evini kendin bul, beni ilgilendirmez, demiş.

Ayı Bob tilkinin bu tavrına çok şaşırmış. Bir süre sonra bir tavşanla karşılaşmış. Aynı soruyu ona da sormuş.

Tavşan hiç oralı bile olmamış. Ağzının ucuyla:

– Ben nereden bileyim, demiş.

Ayı Bob, bu ormandaki hayvanlara şaşıp kalmış. Kendi çabalarıyla halasının evini bulmuş. Halasına sarılmış. Gördüklerini anlatmış. Halası:

– Bob, buradakiler kendilerini çok beğenirler. Her şeyin en iyisini yaptıklarını zanne-derler. Birbirlerini hiç sevmezler, demiş.

Ayı Bob, arkadaşlarını düşünmüş. Hepsi birbirinden alçak gönüllüymüş. Mesleklerinde çok iyi olsalar da asla böbürlenmezlermiş. Alçak gönüllü olmak ormanlarının en önemli özelliğiymiş.

Page 8: Künye...İstanbul, 2020 Baskı Kaliteli Eğitim Yayınları Yayın Kurulu ve Grafik Servisi Hazırlayan Kocasinan Merkez Mah. Kuşçu Sok. No.: 19/A Bahçelievler / İSTANBUL Tel:

8 KALİTELİ EĞİTİM YAYINLARI

ANLIYORUM YORUMLUYORUM

“Ağaç meyvesi olunca başını aşağı sa-lar.” atasözünden anladıklarımızı yaza-lım.

Alçak gönüllü insanların özellikleri ne-lerdir? Düşünüp yazalım.

Kendini başkalarından üstün gören ve bunu her fırsatta dile getiren birine karşı neler hisseder, bu kişiye nasıl davranırsınız? Yazalım.

1. Ayı Bob, neden yan ormandaki halası-nın yanına gitmeye karar vermiş?

A) Halası hasta olduğu için B) Yaşadığı ormandan sıkıldığı için C) Kendi ormanında yiyecek bulamadı-

ğı için D) Arkadaşlarıyla kavga ettiği için

2. Hangisi Ayı Bob’un kendi ormanındaki arkadaşlarıdır?

A) Aslan ve maymun B) Tavşan ve tilki C) Kurt ve maymun D) Tilki ve kurt

3. Ayı Bob, halasının yaşadığı ormanda neye şaşırmış?

A) Ormandaki hayvanların onunla ar-kadaş olmak istemesine

B) Ormandaki hayvanların ona karşı kibirli davranmalarına

C) Ormandaki hayvanların ondan kaç-malarına

D) Ormandaki hayvanların halasının evini bilmemesine

4. Ayı Bob, halasının ormanındayken ken-di ormanındaki arkadaşlarının hangi özelliğini düşünmüş?

A) Alçak gönüllü olmalarını B) Mesleklerinde başarılı olmalarını C) Açıkgöz olmalarını D) Sevecen olmalarını

Page 9: Künye...İstanbul, 2020 Baskı Kaliteli Eğitim Yayınları Yayın Kurulu ve Grafik Servisi Hazırlayan Kocasinan Merkez Mah. Kuşçu Sok. No.: 19/A Bahçelievler / İSTANBUL Tel:

94. SINIF

Kırk yıl önceydi. Piknikçilerin bıraktığı sönmemiş bir ateş, ormanı yok etmişti. Yüzlerce yıllık çınar ağaçları yok olmuştu. Ormandaki canlılarının evleri olan güzelim ağaçlar küle dönmüştü.

Orman korucusu Osman, günlerce uyumamıştı. Çok üzülüyordu. O, yanan ormanın korucusuydu. Bu nedenle yangından kendisini sorumlu tutuyordu.

O gün Osman kendi kendine bir söz verdi. Bu orman eskisinden de güzel olacaktı.

Ormanın yanmasının üzerinden kırk yıl geçmişti. Korucu Osman, Yeni Belen Or-manı’ndaki kulübesinden çıktı. Saçları ağarmıştı. Yüzündeki kırışıklar artmıştı. Eskisi gibi dağları, bayırları aşamıyordu. Arkasına döndü. Derin bir nefes çekti:

– Osman, gitme vakti geldi artık, dedi.

Gözlerinden birkaç damla yaş aktı. Ömrü burada geçmişti.

Kırk yıl önceki yangın dün gibi aklındaydı. Şimdi ormana baktığında yangından eser kalmamıştı.

Gecesini gündüze katmıştı. Yanan ağaçları tek tek kesmişti. Toprağı yeniden can-landırmıştı. Yurdun dört bir köşesinden ağaç fideleri getirmişti. Yıllar geçtikçe kararan orman, yeşilin her tonunu yeniden kazanmıştı.

Her adımda geçmişi aklına geliyordu. Ağaçlar sanki ona veda ediyordu. Yuvasından çıkan tavşan, çalıların arkasındaki ceylan ardından yürüyordu.

Osman sözünü tutmuştu. Azmi sayesinde orman eskisinden de güzel olmuştu.

Yola yaklaştıkça sesler duymaya başladı. İleride bü-yük bir kalabalığın olduğunu gördü. Kalabalıktan biri:

– Geliyor, geliyor, dedi.

Korucu Osman’ı veda gününde çalışma arkadaşla-rı yalnız bırakmamıştı. O, bu ormanın kahramanıydı. Al-kışlar eşliğinde arkadaşları-nın arasından geçti. Hepsiyle

vedalaştı. Aracına doğruna ilerlerken arkasından biri:

– Osman amca, fidanı unuttun, dedi.

Osman, fidanını aldı; evinin bahçesine dikmek üzere arabasına binip yola koyuldu.

FİDAN

Page 10: Künye...İstanbul, 2020 Baskı Kaliteli Eğitim Yayınları Yayın Kurulu ve Grafik Servisi Hazırlayan Kocasinan Merkez Mah. Kuşçu Sok. No.: 19/A Bahçelievler / İSTANBUL Tel:

10 KALİTELİ EĞİTİM YAYINLARI

ANLIYORUM YORUMLUYORUM

Orman yangınlarının sonuçları neler-dir? Araştırıp yazalım.

“Azim, on dokuz kez kaybedip yirminci-de başarıya ulaşmaktır.” sözünden an-ladıklarımızı yazalım.

Yaptığı bir işle ilgili umutsuzluğa düşen birine hangi önerilerde bulunursunuz? Yazalım.

1. Ormanda çıkan yangının sebebi aşağı-dakilerden hangisidir?

A) Ormana yıldırım düşmesi B) Piknik yapanların söndürmediği ateş C) Ormana atılan sönmemiş kibrit D) Havanın aşırı sıcak olması

2. Hangisi Osman’ın kırk yıl sonraki hâliyle ilgili anlatılanlardan değildir?

A) Eskisi kadar güçlü olmaması B) Yüzündeki kırışıklıkların artması C) Saçlarının beyazlaması D) Kilosunun artması

3. Korucu Osman, yanan ormanı eski hâ-line getirmek için hangisini yapmamış-tır?

A) Çevre kuruluşlarından yardım iste-mek

B) Yanan ağaçları kesmek C) Farklı yerlerden ağaç fideleri ge-

tirmek D) Toprağı canlandırmak

4. Korucu Osman’ı ormandaki son çalışma gününde yalnız bırakmayanlar kimler-dir?

A) Ormandaki hayvanlar B) Piknik yapan insanlar C) Çalışma arkadaşları D) Ailesi ve akrabaları

Page 11: Künye...İstanbul, 2020 Baskı Kaliteli Eğitim Yayınları Yayın Kurulu ve Grafik Servisi Hazırlayan Kocasinan Merkez Mah. Kuşçu Sok. No.: 19/A Bahçelievler / İSTANBUL Tel:

114. SINIF

Varyemez amca, içi altın dolu bir havuzda yürüyordu. Her yerde değerli eşyalar vardı. Parası çoktu ama yeğenlerine hiç para vermiyordu.

Görkem, izlediği bu çizgi filmden çok etkilenmişti. Evlerinde böyle bir havuz var mıy-dı? Bilmiyordu. Babası salonda kitap okuyordu. Sessizce babasının yanına oturdu. Onu kolundan çekiştirdi. Babası gözlüğünün üzerinden bakarak:

– Efendim oğlum, dedi.Görkem, muzip bir bakışla:– Baba, bizim para havuzumuz nerede, diye sordu.Görkem’in babası öyle bir kahkaha attı ki annesi mutfaktan seslendi:– Hayırdır, yine neye gülüyorsunuz?Babası:– Gel, gel, bak oğlun ne soru-

yor, dedi.Görkem, çok utanmıştı. Sordu-

ğu soru çok mu garipti? Soruyu bir de annesine sordu.

Annesi önce gülümsedi, sonra:– Oğlum, bizim öyle bir para

havuzumuz yok, dedi.Görkem:– Peki, anne, biz parayı ne ya-

pıyoruz, diye sordu bu kez.Pınar Hanım, oğluna parayı ne yaptıklarını nasıl anlatabileceğini düşündü. Sonra

Görkem’e dönerek:– Oğlum, izlediğin filmdeki Varyemez amca cimri biri. Yani kazandığı parayı kimseyle

paylaşmaz. Biz ise kazandığımız parayı başkalarıyla paylaşmayı çok severiz, dedi.Görkem:– Anne, Varyemez amca cimri ise biz ne oluyoruz, diye sordu.Annesi bir an düşündü. Sözlerini toparlamaya çalıştı:– Oğlum, bunu insan kendisine söyleyemez. Ama öğrenmelisin. Biz cömert oluyoruz,

dedi.Görkem, sevinmişti. Havuz dolusu paraları yoktu. Zaten Varyemez amcayı hiç sev-

memişti. İyi ki onun gibi değillerdi. Var olanı başkalarıyla paylaşmak çok hoşuna gitmişti.

VARYER AİLE

Page 12: Künye...İstanbul, 2020 Baskı Kaliteli Eğitim Yayınları Yayın Kurulu ve Grafik Servisi Hazırlayan Kocasinan Merkez Mah. Kuşçu Sok. No.: 19/A Bahçelievler / İSTANBUL Tel:

12 KALİTELİ EĞİTİM YAYINLARI

ANLIYORUM YORUMLUYORUM

Cimri olmakla tutumlu olmak arasın-daki fark nedir? Düşünüp yazalım.

“Parası ucuz olanın kendisi kıymetli olur.” atasözünden anladıklarımızı ya-zalım.

Cömertlik sadece para ile mi ilgilidir? Başka hangi konularda cömert olunur? Düşünüp yazalım.

1. Görkem, izlediği çizgi filmdeki karakte-rin hangi özelliğinden etkilenmişti?

A) Zenginliğinden B) Cömertliğinden C) Yalnızlığından D) Temiz kalpliliğinden

2. Görkem, babasına para havuzlarının nerede olduğunu sorduğunda babası ne yaptı?

A) Bu sorunun çok ayıp olduğunu söy-ledi.

B) Annesini çağırdı. C) Kahkahalarla güldü. D) Görkem’e çok kızdı.

3. Pınar Hanım, oğluna Varyemez am-cadan farklı olan hangi davranışlarını anlattı?

A) Kazandıkları parayı havuzda değil, kasada sakladıklarını

B) Kazandıkları parayı başkalarıyla pay-laştıklarını

C) Kazandıkları paranın bir kısmını bi-riktirdiklerini

D) Kazandıklarını parayı yeğenlerine verdiklerini

4. Annesi, Görkem’i insanın neyi kendi-sine söylememesi gerektiği konusunda uyardı?

A) Cimri olduğunu B) Yardımsever olduğunu C) Zengin olduğunu D) Cömert olduğunu

Page 13: Künye...İstanbul, 2020 Baskı Kaliteli Eğitim Yayınları Yayın Kurulu ve Grafik Servisi Hazırlayan Kocasinan Merkez Mah. Kuşçu Sok. No.: 19/A Bahçelievler / İSTANBUL Tel:

134. SINIF

Öğlen vakti bir anda hava kararmıştı. Kara bulutlar gökyüzünü kaplamıştı. Şimşekler çakıyor, sert rüzgârlar esiyordu.

Melih Usta, dükkânının kapısına çıktı. Gökyüzüne baktı. Bir saat önce pırıl pırıl olan hava şimdi kapkaranlıktı. Kendi hayatı gibi... Bir yıl önce güllük gülistanlık olan hayatı şu an çorak toprak gibiydi.

Dükkânı için aldığı borcu ödeyememişti. İşleri de eskisi gibi değildi. Günlerdir yüzü gülmüyordu. Çaresizlik çok kötüydü.

Melih Usta, dükkânına girdi. Tamir ettiği arabanın kaputunu açtı. Tam bu sırada içeriye Özgür Usta girdi:

– Usta, günlerdir neredesin? Yüzünü gören cen-netlik, dedi.

Melih Usta, kimseyi görmemek için elinden ge-leni yapıyordu. Ne diyeceğini bilemedi. Elini üstü-püye sildi:

– Buralardayım, ustam. İş güç, görüşemedik, dedi.

Özgür Usta, her şeyin farkındaydı. Kendisi de bir zamanlar zor duruma düşmüştü. Arkadaşları sayesinde tekrar ayağa kalkabilmişti.

Özgür Usta, lafa nasıl gireceğini bilemedi. Melih Usta’ya dönerek:

– Sıcak bir çayın yok mu, diye sordu.

Dükkânın bir köşesinde iki usta oturdular. Özgür Usta, konuşmaya devam etti:

– Melih, biz aynı meslekten ekmek yiyoruz. Bugün sen zor durumdasın, yarın ben zor durumda olabilirim. Birbirimizle dayanışma içerisinde olmazsak ayağa kalkabilir miyiz, dedi.

Melih Usta duygulanmıştı. Arkadaşına sımsıkı sarıldı. Özgür Usta lafı uzatmadı:

– Biz senin borcunu kapattık, dedi.

Melih Usta, duyduklarına inanamamıştı. Hiçbir şey söyleyemedi. Sadece gülümseye-bildi. Bu arada hava açmıştı. Güneş yüzünü göstermişti. Özgür Usta ayağa kalktı. Tam kapıdan çıkarken:

– Haydi Melih, işinin başına, dedi.

USTALARIN DAYANIŞMASI

Melih Usta, dükkânına girdi. Tamir ettiği arabanın kaputunu açtı. Tam bu sırada içeriye Özgür Usta girdi:

Melih Usta, dükkânına girdi. Tamir ettiği arabanın kaputunu açtı. Tam bu sırada içeriye Özgür Usta girdi:

Melih Usta, dükkânına girdi. Tamir ettiği arabanın

– Usta, günlerdir neredesin? Yüzünü gören cen-

Melih Usta, kimseyi görmemek için elinden ge-

– Buralardayım, ustam. İş güç, görüşemedik,

Özgür Usta, her şeyin farkındaydı. Kendisi de bir zamanlar zor duruma düşmüştü. Arkadaşları sayesinde

Özgür Usta, lafa nasıl gireceğini bilemedi. Melih

gülmüyordu. Çaresizlik çok kötüydü.

kaputunu açtı. Tam bu sırada içeriye Özgür Usta girdi:

netlik, dedi.

zamanlar zor duruma düşmüştü. Arkadaşları sayesinde tekrar ayağa kalkabilmişti.

Page 14: Künye...İstanbul, 2020 Baskı Kaliteli Eğitim Yayınları Yayın Kurulu ve Grafik Servisi Hazırlayan Kocasinan Merkez Mah. Kuşçu Sok. No.: 19/A Bahçelievler / İSTANBUL Tel:

14 KALİTELİ EĞİTİM YAYINLARI

ANLIYORUM YORUMLUYORUM

Dayanışmanın toplum yaşamındaki öne-mini açıklayıp yazalım.

“Baş başa vermeyince taş yerinden kalkmaz.” atasözünden anladıklarımızı yazalım.

Okuldaki hangi etkinliklerde arkadaşla-rımızla dayanışma içinde oluruz? Dü-şünüp yazalım.

1. Melih Usta’nın kendini çaresiz hisset-mesinin sebebi neydi?

A) Dükkânının kirasını ödeyememesi B) Dükkânına hiç müşteri gelmemesi C) Dükkânı için aldığı borcu ödeyeme-

mesi D) Dükkânından çıkmak zorunda ol-

ması

2. Melih Usta’nın mesleği nedir?

A) Araba tamircisi B) Marangoz C) Terzi D) Tuhafiyeci

3. Hangisi, Özgür Usta’nın arkadaşına söylediklerinden değildir?

A) Aynı meslekten para kazandıkları B) Kendisinin de çok borcu olduğu C) İleride kendisinin de zor durumda

olabileceği D) Dayanışma içinde olmaları gerektiği

4. Melih Usta, arkadaşlarının borcunu kapattıklarını öğrenince ne yaptı?

A) En kısa zamanda geri ödeyeceğini söyledi.

B) Hiçbir şey söylemeden gülümsedi. C) Bunu neden yaptıklarını sordu. D) İşini yapmaya devam etti.

Page 15: Künye...İstanbul, 2020 Baskı Kaliteli Eğitim Yayınları Yayın Kurulu ve Grafik Servisi Hazırlayan Kocasinan Merkez Mah. Kuşçu Sok. No.: 19/A Bahçelievler / İSTANBUL Tel:

154. SINIF

Birlikte ne güzel günler geçirmişlerdi! Güneşin ilk ışıklarıyla evlerinden çıkarlardı. Sokaklar, bahçeler, her yer onlarındı.

Bugün Rıfat amcanın bahçesinde bulaşacaklardı. Bütün ekip bir araya gelmişti. Bir önceki gün kararlaştırdıkları gibi herkes malzemeleri getirmişti. Şerif getirilenleri tek tek kontrol etti. Bir şey hariç her şey tamamdı. Kerem heyecanla:

– Kadife yok, dedi.Kadife, ekibin olmazsa olmazıydı. Hasan, Kadife’yi getirememişti. Bu yüzden arkadaş-

larına mahcup olmuştu. Utanarak:– Babam, ormana odun getirmeye gidecekmiş. Kadife’yi de yanına alacağı için onu

getiremedim, dedi.Ekip, Kadife olmadan yola çıktı. Bahçelerden, bağlardan geçiyorlardı. Kucakları çeşitli

meyvelerle dolup taşıyordu. Sonunda piknik yapacakları Yumurta Tepe’ye varmışlardı. Şehnaz, Mehtap’a dönerek:

– Şu ağacın altına soframızı kuralım, dedi.Şehnaz ile Mehtap sofrayla uğraşırken erkekler önce hamakları kurdular, sonra

pınardan su getirmeye gittiler. Sofra kurulmuştu. Ama pınardan gelen kimse olmamıştı. Mehtap korkmaya başladı. Şehnaz’a:

– Nerede kaldı bunlar? Şimdiye kadar gelmeleri la-zımdı, dedi.

Pınara giderken Mustafa’nın ayağı kaymıştı. Tepeden yuvarlanıp bataklığa düşmüş, ayağı burkulmuştu. Arka-daşları Mustafa’yı çamurdan çıkarıp elini, yüzünü yıka-mışlardı. Mustafa yürüyemediği için sırayla sırtlarında taşıyorlardı. Güç bela Mustafa’yı kızların yanına taşıdılar. Kızlar çok korkmuştu. Mustafa:

– Üzülmeyin, bir şeyim yok. Hadi, pikniğimizi yapa-lım, dedi.

Yemeklerini yerken Mustafa’yı köye nasıl taşıyacakla-rını düşündüler. Kadife de yanlarında değildi.

Şerif, arkadaşlarına: – Dallardan bir sedye yapalım. Tepeden Mustafa’yı

kaydıralım, dedi. Bütün ekip, işe koyuldu. Güzel bir sedye yaptılar. Mustafa’yı sedyeye aldılar. Akşama

doğru köye vardılar.Bu ve bunun gibi birçok anı yıllar sonra birbirlerine anlatacakları anılara karışacaktı.

Dostluk eskimezdi çünkü.

ESKİMEYEN DOSTLUKLAR

Page 16: Künye...İstanbul, 2020 Baskı Kaliteli Eğitim Yayınları Yayın Kurulu ve Grafik Servisi Hazırlayan Kocasinan Merkez Mah. Kuşçu Sok. No.: 19/A Bahçelievler / İSTANBUL Tel:

16 KALİTELİ EĞİTİM YAYINLARI

ANLIYORUM YORUMLUYORUM

“Dost, kara günde belli olur.” atasö-zünden anladıklarımızı yazalım.

“Arkadaş” ile “dost” arasındaki farkı dü-şünüp yazalım.

Çok fazla arkadaşınız olmasını mı yoksa çok iyi birkaç dostunuzun olmasını mı istersiniz? Nedenleriyle yazalım.

1. Metinde “Kadife” diye söz edilen aşa-ğıdakilerden hangisi olabilir?

A) Bir kedi B) Bir eşek C) Bir tavşan D) Bir kuş

2. Hangisi eski dostların Yumurta Tepe’de yaptıkları arasında sayılmamıştır?

A) Ağacın altına sofra kurmak B) Ağaçlardan meyve toplamak C) Pınardan su getirmek D) Hamak kurmak

3. Mustafa’nın ayağı kaydığında arkadaş-ları onu piknik yerine nasıl getirmişler-dir?

A) Yoldan çevirdikleri bir arabaya bin-direrek

B) Ambulans çağırarak C) Sırayla sırtlarında taşıyarak D) Omuzlarına alarak

4. Şerif, Mustafa’yı köye götürmek için nasıl bir öneride bulunmuş?

A) Köydeki tanıdıklarından yardım iste-mek

B) Dallardan sedye yapıp bu sedyeyi tepeden kaydırmak

C) Otlardan yatak yapıp bu yatağı te-peden itmek

D) Köydeki sağlık ocağından sedye ge-tirmek

Page 17: Künye...İstanbul, 2020 Baskı Kaliteli Eğitim Yayınları Yayın Kurulu ve Grafik Servisi Hazırlayan Kocasinan Merkez Mah. Kuşçu Sok. No.: 19/A Bahçelievler / İSTANBUL Tel:

174. SINIF

Ertan, çatıdan aşağıdakilere bağırdı:

– Hayri, Nuri, Fikri!

Kimse onun sesini duymuyordu. “Hani bana yardım edeceklerdi?” diyordu kendi ken-dine. Ertan, çatıda bir o tarafa, bir bu tarafa yürümeye başladı. Yeniden seslendi:

– Hayri, Nuri, Fikri! Neredesiniz yahu?

Ertan, ümitsizce çatı direklerinin birine yaslandı. Söz vermişlerdi. Geleceklerdi. Ge-lirlerdi de. “Acaba başlarına bir iş mi geldi?” diye düşündü. Ertan, aşağıya inmeye karar verdi. Merdivenleri üçer beşer atlayarak bahçeye indi. Bahçede kimse yoktu. Bahçenin dışında Zikri’yi gördü. Kardeşlerinin yerini bilse bilse o bilirdi. Yanına gitti:

– Zikri, ağabeylerin nerede, diye sordu.

Zikri, Ertan ağabeyine şaşkın şaşkın baktı:

– Senin yanına geleceklerdi, dedi.

Ertan, arkadaşlarının başlarına bir şey geldiğini düşündü. Onları aramaya karar verdi. Tam bu sırada üç kardeş bahçe kapısından içeri girdiler. Ertan, yarı kızgın, yarı mutlu sordu:

– Üç kafadar, neredesiniz? Aklıma gelmeyen kalmadı, dedi.

Hayri, kardeşlerine baktı. Gülümseyerek:

– Ertan, onca eşyayı çatıdan nasıl indirmeyi düşünüyordun, diye sordu.

Ertan, hiç düşünmeden:

– Merdivenlerden, dedi.

Üç kardeş kahkahalarla gülmeye başladılar. Fikri kendini toparladıktan sonra söze girdi:

– Biz, Fırtına Nakliyat ile anlaştık. Fırtına Mehmet, birkaç saat sonra buraya gelecek, dedi.

Fırtına Mehmet, ekibiyle bahçeye geldi. Eşya asansörünü kurdu. Dört arkadaş çatıdaki eşyala-rı asansöre yerleştirdiler. Fırtına Nakliyat’ın ele-manları da kamyona eşyaları yerleştirdiler. Bir çatı dolusu eşya bir saat içerisinde aşağıya inmişti. Ertan, arkadaşlarına sarıldı. Onlara dönerek:

– İyi ki varsınız, dedi.

ÇATI

Page 18: Künye...İstanbul, 2020 Baskı Kaliteli Eğitim Yayınları Yayın Kurulu ve Grafik Servisi Hazırlayan Kocasinan Merkez Mah. Kuşçu Sok. No.: 19/A Bahçelievler / İSTANBUL Tel:

18 KALİTELİ EĞİTİM YAYINLARI

ANLIYORUM YORUMLUYORUM

Birine yardım ettiğinizde ne hissedersi-niz? Yazalım.

“Birlikten kuvvet doğar.” atasözünden anladıklarımızı yazalım.

Bir işi tek başına yapamadığınızda baş-kalarından yardım isteriz. Birinden yar-dım isterken nelere dikkat etmeliyiz? Yazalım.

1. Ertan, çatıda ne yapıyordu?

A) Çatıdaki eşyalarını indirmeleri için yardım edecek arkadaşlarını bekli-yordu.

B) Kaybettiği arkadaşlarını yüksekten bakarak bulmaya çalışıyordu.

C) Çatıdaki eşyalarını kolilere yerleşti-riyordu.

D) Arkadaşlarının eşyalarını taşımala-rına yardım ediyordu.

2. Ertan, bahçeye gördüğü Zikri’ye ne sor-du?

A) Kardeşleriyle nereye gittiğini B) Kardeşlerinin ne zaman geleceğini C) Kendisine yardım edip etmeyeceğini D) Kardeşlerinin nerede olduğunu

3. Hayri, Nuri ve Fikri’nin gülmelerine se-bep olan Ertan’ın hangi düşüncesiydi?

A) Çatıdan inmek için merdivenleri kul-lanmak

B) Çatıdan inmek için asansör kurmak C) Çatıdaki eşyaları merdivenlerden

indirmek D) Çatıdaki eşyaları camdan aşağı atmak

4. Ertan’ın eşyalarının kısa sürede aşağıya inmesinin sebebi hangisidir?

A) Mahalledeki gençlerin yardım et-meleri

B) Arkadaşlarının nakliye firması ile anlaşmaları

C) Fırtına Mehmet’in eşyaları kolayca taşıması

D) Apartmandaki herkesin bir eşyanın ucundan tutması

Page 19: Künye...İstanbul, 2020 Baskı Kaliteli Eğitim Yayınları Yayın Kurulu ve Grafik Servisi Hazırlayan Kocasinan Merkez Mah. Kuşçu Sok. No.: 19/A Bahçelievler / İSTANBUL Tel:

194. SINIF

Merhaba, ben Selçuk. Dürüstlük konusunda bir hikâye yazmam gerekiyor. Yazdığım hikâyeyle yarışmaya katılacağım. Bu hikâyeyi birlikte yazalım mı? Şule, bir fikrin var sanırım. Sen olsan dü-rüstlüğü nasıl anlatırdın?

Şule:– Selçuk, benim babam pazarlarda meyve satar. Meyve-

lerin bozulmuş olanlarını seçip ayırır. Tezgâhında asla bozuk ürün olmaz. Bunu bilen müşterileri de sürekli babamdan alışveriş eder. Bence babamı anlatabilirsin.

Selçuk:– Çok haklısın Şule. Hakkı amca bu hikâyenin konusu olabilir. Birol, sen olsan hikâyende nelere değinirdin?Birol:– Selçuk, dürüstlüğün ne anlama geldiğini yazardım. Dürüstlük; doğru olmak, özü

sözü bir olmak demektir. Bana sorarsan hikâyende bunun üzerinde durabilirsin.Selçuk:– Birol, katkıların için teşekkür ederim.

Gülsüm, sen bu konuda ne düşünü-yorsun?

Gülsüm:– Verdiği sözü tutan birini anlatırdım.

Bir de bunun karşısında söz verip verdiği sözü tutmayan birinden söz ederdim.

Selçuk:– Evet, çok güzel olur. Böylece hikâ-

yemi okuyan dürüstlüğü daha iyi anlar.Son olarak Ümit, senden de fikirlerini alabilir miyim?Ümit:– Doğruları söyleyen birini hikâyemin kahramanı yapardım. Kahramanımın başına

kötü olaylar gelse bile doğrulardan asla şaşmazdı.Selçuk:– Ümit, bu kahramana kesinlikle yer vereceğim.Hepinize teşekkür ederim. Verdiğiniz fikirlerin hepsine yer vereceğim.Şimdi kâğıdı, kalemi elime aldım. Hikâyemi yazmaya başlıyorum. Bana şans dileyin.

Yarışmada hikâyem dereceye girerse haber veririm.Arkadaşlar, nasılsınız? Ben geldim. Size müjdeli haberi vermeden gidemezdim. Hikâ-

yem birinci oldu. Çok mutluyum. Bunu birlikte başardık. İyi ki varsınız!

MÜJDELİ HABER

Merhaba, ben Selçuk. Dürüstlük konusunda bir hikâye yazmam gerekiyor. Yazdığım hikâyeyle yarışmaya katılacağım. Bu hikâyeyi birlikte yazalım mı? Şule, bir fikrin var sanırım. Sen olsan dü-

ürün olmaz. Bunu bilen müşterileri de sürekli babamdan alışveriş

– Çok haklısın Şule. Hakkı amca bu hikâyenin konusu olabilir.

Page 20: Künye...İstanbul, 2020 Baskı Kaliteli Eğitim Yayınları Yayın Kurulu ve Grafik Servisi Hazırlayan Kocasinan Merkez Mah. Kuşçu Sok. No.: 19/A Bahçelievler / İSTANBUL Tel:

20 KALİTELİ EĞİTİM YAYINLARI

ANLIYORUM YORUMLUYORUM

Siz Selçuk’a hikâyesi için hangi öneride bulunurdunuz? Nedenleriyle yazalım.

Dürüstlüğün arkadaşlık ilişkilerindeki önemini kısaca yazalım.

“Dürüst insan söyledikleriyle yaptıkları-nın birbirini tutmamasından utanç du-yar.” sözünden anladıklarımızı yazalım.

1. Şule, Selçuk’a dürüstlüğü nasıl anlatmış?

A) Babasının pazardaki müşterilerine para üstünü tam verdiğini söyleye-rek

B) Pazarcı olan babasının müşterileri-ne bozuk meyve satmadığını söyle-yerek

C) Pazarda meyve satan babasının mey-veleri ucuza sattığını söyleyerek

D) Pazardan meyve alan babasının meyvelerin çürüklerini ayırdığını söyleyerek

2. Selçuk’un hangi arkadaşı Selçuk’a dü-rüstlüğün tanımını yapmıştır?

A) Gülsüm B) Birol C) Ümit D) Şule

3. Gülsüm, Selçuk’a hikâyesinde hangi karşıt durumdan söz edebileceğini söy-lemiş?

A) Verdiği sözü tutan ve tutmayan B) Yalan söyleyen ve söylemeyen C) Yardım eden ve etmeyen D) Görevlerini yapan ve yapmayan

4. Selçuk, arkadaşlarına neyi birlikte ba-şardıklarını söylemiştir?

A) Dürüst olmayı B) Yarışmada hikâyesinin birinci olma-

sını C) İnsanlara dürüstlüğün önemini an-

latabilmesini D) Hikâyesinin sınıf panosuna asılması-

Page 21: Künye...İstanbul, 2020 Baskı Kaliteli Eğitim Yayınları Yayın Kurulu ve Grafik Servisi Hazırlayan Kocasinan Merkez Mah. Kuşçu Sok. No.: 19/A Bahçelievler / İSTANBUL Tel:

214. SINIF

Funda, telaşlıydı. Dudaklarını ısırıyordu. Gözlerini tavana dikiyor, dalıp gidiyordu. Birileriyle konuşmalıydı. İçini dökmeliydi. Aklına Öznur geldi. Ona güvenebilirdi. Hemen Öznur’u aradı. Telefonda Öznur’un sesini duymak bile ona iyi gelmişti. Funda ile Öznur bir saat sonra sahilde buluşmaya karar verdiler.

Hafiften yağmur çiseliyordu. Sahile vuran dalgaların sesi çok hoştu. Funda, bankta arkadaşını beklemeye başladı. Öznur, biraz geç kalmıştı. Koştura koştura Funda’nın yanı-na gitti. Funda arkadaşını görünce ayağa kalktı. Yüz yüze geldiklerinde Öznur:

– Funda, hayırdır, telefonda sesin çok kötüydü, dedi.

Funda, tedirgin bakışlarla:

– Öznur, sana güvenebilir miyim, diye sordu.

Arkadaşlar bu hayatta ne için vardı ki? İnsanlar birbirine güvenmeseydi yaşamak zor olmaz mıydı? Öznur, arkadaşına güven veren bir sıcaklıkla:

– Canım arkadaşım, elbette güvenebilirsin, dedi.

İki arkadaş, sahil kenarında bir kafede otur-dular. Sıcacık bir çayın eşliğinde sohbet etmeye başladılar. Sohbet koyulaştıkça Funda rahatlı-yordu. İnsan, güven duygusunun olduğu yerde huzur doluyordu.

Öznur, yağmur altında yürümek güzel olur, diye düşündü. Arkadaşına:

– Biraz yürüyelim mi? Hem açılırız hem de konuşmaya devam ederiz, dedi.

Funda arkadaşının koluna girdi. Aynı şem-siyenin altında yürüyorlardı. Funda arkadaşının omzuna başını yasladı:

– Öznur, kaç gündür yüzüm gülmüyordu. İyi ki varsın, dedi.

Arkadaşının bu sözleri duymak Öznur’u gururlandırmıştı.

Öznur:

– Bana güvendiğin için çok mutlu oldum, dedi.

Sahilde bir süre daha yürüdüler. Sonra vedalaştılar.

Funda güvenebileceği bir dostu olduğu için huzurluydu. Öznur ise kendisine güve-nildiği için mutluydu. Güvenmek, güvenilir olmak ne güzel bir duyguydu.

GÜVENMEK

Page 22: Künye...İstanbul, 2020 Baskı Kaliteli Eğitim Yayınları Yayın Kurulu ve Grafik Servisi Hazırlayan Kocasinan Merkez Mah. Kuşçu Sok. No.: 19/A Bahçelievler / İSTANBUL Tel:

22 KALİTELİ EĞİTİM YAYINLARI

ANLIYORUM YORUMLUYORUM

Hayatta en güvendiğiniz kişi kimdir? Nedenleriyle yazalım.

“Güven gözyaşı gibidir, gözden düştü mü bir daha geri gelmez.” sözünden anladıklarımızı yazalım.

Güveninizi sarsan birine karşı neler hissedersiniz? Bir örnekle anlatalım.

1. Funda, konuşmak için neden arkadaşı Öznur’u aradı?

A) Öznur, güvendiği bir arkadaşı ol-duğu için

B) Öznur, evlerine yakın bir yerde oturduğu için

C) Öznur, Funda’nın sırlarını bildiği için

D) Öznur, Funda’nın çocukluk arkadaşı olduğu için

2. Funda ile Öznur nerede sohbet etti-ler?

A) Deniz kenarındaki kayaların üzerin-de

B) Öznurların evinin bahçesinde C) Sahildeki bir kafede D) Kıyıdaki bir balık lokantasında

3. Öznur’u, arkadaşı Funda’nın hangi sözü gururlandırdı?

A) İyi ki doğdun! B) Biraz yürüyelim mi? C) Sana güvenebilir miyim? D) İyi ki varsın!

4. Hangisi, Funda ile Öznur’un birlikte oldukları süre içinde yaşadıkları duygu-lardan değildir?

A) Mutluluk B) Gurur C) Güven D) Heyecan

Page 23: Künye...İstanbul, 2020 Baskı Kaliteli Eğitim Yayınları Yayın Kurulu ve Grafik Servisi Hazırlayan Kocasinan Merkez Mah. Kuşçu Sok. No.: 19/A Bahçelievler / İSTANBUL Tel:

234. SINIF

Mehmet’in elinde bir avuç buğday vardı. Avucu küçücüktü. Buğday da hâliyle azdı. Bir avuç buğday ne işe yarardı ki?

Mehmet, elini açtı. Birazcık havaya kaldırdı. Öylece durdu. Bir süre sonra iki küçük serçe eline kondu. Mi-nik serçeler Mehmet’in avucundaki buğdayları yemeye başladı.

Mehmet, her gün aynı saatlerde bir avuç buğ-dayla orada olurdu. Kuşlar bu nedenle Mehmet’e

alışkındı. O küçücük avuç, serçeler için kocaman bir tahıl ambarıydı.

Gülay, çöp tenekelerinin yanına konulan ekmekleri toplardı. Küçüktü. Bir poşet dolusu ekmeği ancak kaldırabiliyordu. Bir poşet dolusu ekmek ne işe yarardı ki?

Gülay, topladığı ekmekleri suyla ıslatırdı. Islattığı ekmekleri bir ağacın altına dökerdi. Etraftaki kuşlar, bu ekmekle doyardı. Bazen de ekmekleri yuvalarındaki yavrularına götürürlerdi. Gülay’ın topladığı ekmekler kuş yuvaları için büyük bir nimetti.

Birkan sokakta, okulda karşılaştığı insanlara gülen gözlerle ba-kardı. Onlarla selamlaşırdı. Yüzlerce insanın içerisinde sadece Birkan’ın gülümsemesi ne işe yarardı ki?

Birkan’ın gülen gözlerini gören mutsuzluklarını unuturdu. Sıca-cık sesiyle verdiği selam, kalplere dokunurdu. Birkan’ın çevresindekiler için onu görmek, neşelenmek demekti.

İnci, her köşe başına bir kap su, bir kap yemek koyardı. Sokaklara konulan bir kap su, bir kap yemek ne işe yarardı ki?

Sokak hayvanları İnci’yi görünce onun etrafını sarardı. Kaplardaki yi-yecekler onlar için çok değerliydi.

Her iyilik işe yarardı. Çünkü iyi-lik yağmur damlasıydı. Bir damlacık, milyonlarca damlacıkla birleşince okyanus olurdu.

NE İŞE YARAR?

cık sesiyle verdiği selam, kalplere dokunurdu. Birkan’ın çevresindekiler için onu görmek,

İnci, her köşe başına bir kap su, bir kap yemek koyardı. Sokaklara konulan bir kap su, bir kap yemek

Sokak hayvanları İnci’yi görünce onun etrafını sarardı. Kaplardaki yi-yecekler onlar için çok değerliydi.

Her iyilik işe yarardı. Çünkü iyi-lik yağmur damlasıydı. Bir damlacık, milyonlarca damlacıkla birleşince

durdu. Bir süre sonra iki küçük serçe eline kondu. Mi-

ambarıydı.

Gülay, çöp tenekelerinin yanına konulan ekmekleri toplardı. Küçüktü. Bir poşet dolusu ekmeği ancak kaldırabiliyordu. Bir poşet

Gülay, topladığı ekmekleri suyla ıslatırdı. Islattığı ekmekleri bir ağacın altına dökerdi. Etraftaki kuşlar, bu ekmekle doyardı. Bazen

Birkan sokakta, okulda karşılaştığı insanlara gülen gözlerle ba-kardı. Onlarla selamlaşırdı. Yüzlerce insanın içerisinde sadece Birkan’ın

Birkan’ın gülen gözlerini gören mutsuzluklarını unuturdu. Sıca-

Page 24: Künye...İstanbul, 2020 Baskı Kaliteli Eğitim Yayınları Yayın Kurulu ve Grafik Servisi Hazırlayan Kocasinan Merkez Mah. Kuşçu Sok. No.: 19/A Bahçelievler / İSTANBUL Tel:

24 KALİTELİ EĞİTİM YAYINLARI

ANLIYORUM YORUMLUYORUM

En son kime, hangi iyiliği yaptığımızı ve bu iyiliği yaptığımızda neler hissettiği-mizi düşünüp yazalım.

Metinde geçen “Bir damlacık, milyon-larca damlacıkla birleşince okyanus olurdu.” sözüyle anlatılmak istenen ne-dir?

“İyilik, insanları birbirine bağlayan al-tın zincirdir.” sözünden anladıklarımızı yazalım.

1. Mehmet, elindeki buğdayı ne yapıyor-muş?

A) Tavuklara atıyormuş. B) Serçeleri besliyormuş. C) Tahıl ambarına koyuyormuş. D) Kuşları kovalamak için kullanıyor-

muş.

2. Gülay’ın ağacın altına döktüğü ıslak ek-mekleri yavrularına götürenler hangi hayvanlarmış?

A) Kediler B) Sincaplar C) Karıncalar D) Kuşlar

3. Birkan’ın çevresindekilere neşe saçması-nın sebebi neymiş?

A) Onlara mutluluk veren hikâyeler anlatması

B) Onlarla gülümseyerek selamlaşması C) Onlara öğrendiği fıkraları anlat-

ması D) Onlara sarılıp hâl ve hatırlarını

sorması

4. İnci, sokak hayvanları için hangi iyiliği yapıyormuş?

A) Onlar için marketten en iyi mama-ları alıyormuş.

B) Kulübeler yapıp ağaçların altına yerleştiriyormuş.

C) Köşe başlarına su ve yemek koyu-yormuş.

D) Hasta olanları veterinere götürüp tedavi ettiriyormuş.

Page 25: Künye...İstanbul, 2020 Baskı Kaliteli Eğitim Yayınları Yayın Kurulu ve Grafik Servisi Hazırlayan Kocasinan Merkez Mah. Kuşçu Sok. No.: 19/A Bahçelievler / İSTANBUL Tel:

254. SINIF

Sırt sırta verdiler. İkisinin elinde de kitap vardı. Kaçamak bakışlarla birbirlerine bakı-yorlardı. Hare, kitabını masaya bıraktı. Sare’nin okuduğu kitaptaki resimlere bakıyordu. Sare, Hare’nin sıkıldığını anlamıştı. O da kitabını kapattı. Hare’ye:

– Bahçede oynayalım mı, diye sordu.

Hare’nin beklediği de buydu. Sare’nin elinden tuttu:

– Haydi, gidelim, dedi.

Bahçeye çıktılar. Oynamaya başladılar. Karşı komşuları Seher de onlara katıldı. Seher, Sare ile Hare’nin isimlerini karıştırıyordu. İki kardeş bu duruma alışkındı. Çünkü sadece Seher değil, birçok arkadaşı onları ayırt etmekte zorlanıyordu. İkiz olmak böyle bir şeydi. Seher, ikizlere:

– Ay, ne yapayım! Karıştırıyorum işte, dedi.

Hare ile Sare birbirlerinin aynadaki yansımaları gibiydiler. Her yerde gözler ikizlerin üzerinde olurdu. Sarı uzun saçlı, yeşil gözlü, tombik yanaklı, aynı kıyafetli bu iki kızı gören herkes:

– A, ne kadar tatlılar, diyerek şaşkınlıkları gizleyemezlerdi.

Sare, Seher’in kardeşiyle kendisini ka-rıştırmaması için bir çözüm bulmuştu. Ko-şarak eve gitti. Elinde kırmızı bir tokayla geri geldi. Tokayı Hare’nin saçına taktı. Seher’e dönerek:

– Seher, artık bizi karıştırmazsın. Kır-mızı tokalı olan Hare, saçında toka olma-yan ise Sare yani benim, dedi.

Hare, Sare’nin kendisine sormadan saçına tokayı takmasına sinir oldu. Hare, kırmızı rengi hiç sevmezdi. Kardeşine:

– Sare, bu davranışın çok yanlış. Be-nim kırmızıyı sevmediğimi biliyorsun. Ne-den bana sormadan tokayı bana takıyorsun, dedi.

Hare, haklıydı. Ona sormalıydı. Kardeşinden özür diledi. Hare’nin saçından tokayı çı-kardı. Kendi saçına taktı. Seher, eve gitmek için arkadaşlarından izin istedi.

İnsanlar ikiz olsalar bile ilgileri, yetenekleri, istekleri, beğenileri birbirlerinden farklı olabiliyordu. Farklılıklara saygılı olmak ise herkesin yapması gereken bir davranıştı.

KIRMIZI TOKA

Page 26: Künye...İstanbul, 2020 Baskı Kaliteli Eğitim Yayınları Yayın Kurulu ve Grafik Servisi Hazırlayan Kocasinan Merkez Mah. Kuşçu Sok. No.: 19/A Bahçelievler / İSTANBUL Tel:

26 KALİTELİ EĞİTİM YAYINLARI

ANLIYORUM YORUMLUYORUM

Size tıpatıp benzeyen bir ikiziniz olması-nı ister miydiniz? Nedenleriyle yazalım.

“Beş parmağın beşi bir olmaz.” atasö-zünden anladıklarımızı yazalım.

En yakın arkadaşınızla benzer ve farklı yönleriniz nelerdir? Düşünüp yazalım.

1. Seher, Hare ile Sare’nin isimlerini ne-den karıştırıyormuş?

A) İsimleri birbirine benzediği için B) İkiz oldukları için C) Aralarında az yaş farkı olduğu için D) İkisi de sarı uzun saçlı olduğu için

2. Hare ile Sare’yi görenlerin yaşadıkları duygu neydi?

A) Şaşkınlık B) Sevinç C) Korku D) Heyecan

3. Sare, Seher’in kardeşiyle kendisini ka-rıştırmaması için hangi çözümü buldu?

A) Kendi yakasına kırmızı çiçek takmak B) Hare’nin cebine kırmızı mendil koy-

mak C) Kendi koluna kırmızı çiçek çizmek D) Hare’nin saçına kırmızı toka takmak

4. Sare, davranışından dolayı Hare’ye kı-zınca Hare ne yaptı?

A) Kardeşinden özür diledi. B) Kardeşine kızmaması gerektiğini söy-

ledi. C) Kardeşiyle küsüp eve gitti. D) Kardeşine sarılıp ağladı.

Page 27: Künye...İstanbul, 2020 Baskı Kaliteli Eğitim Yayınları Yayın Kurulu ve Grafik Servisi Hazırlayan Kocasinan Merkez Mah. Kuşçu Sok. No.: 19/A Bahçelievler / İSTANBUL Tel:

274. SINIF

Papağan Neco, çok mutsuzdu. Eskisi gibi konuşmuyordu. Fıstıkları kırıp yemeği çok severdi, onu da yapmıyordu. Evin penceresinden ağaçtaki kuşlara bakıp gagasını kanat-larının arasına alıyordu.

Recai, Papağan Neco ile büyümüştü. Eve gelişini hatırlıyordu. Minicikti. Yeşilli kırmızılı tüyleri yeni yeni çıkıyordu. Ürkekti. Kafesinin bir köşesinde öylece duruyordu. Bu küçücük papağanın bir adı olmalıydı. Recai:

– Neco olsun, adı deyince evdekiler “Olsun!” demişlerdi.

Yıllar içerisinde Recai ile Neco birbirlerine sımsıkı bağlanmışlardı. Papağan Neco, Recai’yi görünce:

– Recai mi geldi? A, nerede? Yaşasın, fıstığımı getirdi, derdi.

Recai, çok üzülüyordu. Nesi vardı? Şen şakrak Neco’ya ne olmuştu? Hasta mıydı? Ertesi gün Recai, Papağan Neco’yu veterinere götürdü. Veteriner, Neco’nun çok sağlıklı olduğunu söyledi. Gagasına, tırnaklarına bakım yaptı. Papağan Neco, eve giderken dışarıdaki kuşlara bakıyordu. Sonra başını Recai’ye çevirdi:

– Recai, dedi.

Günlerdir ilk kez gagasından bir kelime çıkmıştı. Re-cai çok mutlu oldu. Kafesi yere koydu. Papağan Ne-co’ya baktı. Göz göze geldiler:

– Neco, neyin var? Neden bana söylemiyor-sun, diye sordu.

Neco, Recai’nin gözlerinin içine bakıp, “Kanatlanıp uçmak, bana benzeyen kuşlarla olmak istiyorum.” demeyi çok isterdi ama diyemezdi.

Yol boyunca sessizce yürüdüler. Eve girdiklerinde Recai, kafesin kapısını açtı. Papağan Neco, hemen pencereye gitti. Ağaçtaki kuşları izlemeye başladı. Recai, Neco’nun ağaçtaki kuşlara bak-tığını fark etti. İşte o an anladı: Neco özgür olmak istiyordu.

Recai’nin kalbi sızladı. Recai pence-reyi açtı. Papağan Neco’yu eline aldı. Son kez öptü. Sonra onu gökyüzüne doğru salıverdi.

PAPAĞAN NECO

– Recai mi geldi? A, nerede? Yaşasın, fıstığımı getirdi,

Recai, çok üzülüyordu. Nesi vardı? Şen şakrak Neco’ya ne olmuştu? Hasta mıydı? Ertesi gün Recai, Papağan Neco’yu veterinere götürdü. Veteriner, Neco’nun çok sağlıklı olduğunu söyledi. Gagasına, tırnaklarına bakım yaptı. Papağan Neco, eve giderken dışarıdaki kuşlara bakıyordu. Sonra başını Recai’ye çevirdi:

Günlerdir ilk kez gagasından bir kelime çıkmıştı. Re-cai çok mutlu oldu. Kafesi yere koydu. Papağan Ne-

Page 28: Künye...İstanbul, 2020 Baskı Kaliteli Eğitim Yayınları Yayın Kurulu ve Grafik Servisi Hazırlayan Kocasinan Merkez Mah. Kuşçu Sok. No.: 19/A Bahçelievler / İSTANBUL Tel:

28 KALİTELİ EĞİTİM YAYINLARI

ANLIYORUM YORUMLUYORUM

“Özgürlük” deyince aklınıza neler geli-yor? Düşünüp yazalım.

“Özgürlük ekmekten tatlı, güneşten güzeldir.” sözünden anladıklarımızı ya-zalım.

Hayvanat bahçesindeki hayvanlara ba-kınca neler hissediyorsunuz? Nedenle-riyle yazalım.

1. Hangisi papağan Neco’nun özellikleri arasında sayılmamıştır?

A) Yeşilli kırmızılı tüyleri olması B) Fıstık yemeyi sevmesi C) Konuşması D) Takla atması

2. Recai, Neco’yu neden veterinere gö-türmüş?

A) Eskisi gibi neşeli ve hareketli olma-dığı için

B) Tırnakları kırıldığı için C) Tüylerini yolduğu için D) Bahçeye çıkıp üşüttüğü için

3. Recai, Neco’nun ne yapmasından dolayı çok mutlu olmuştu?

A) Eskisi gibi neşelenmesinden B) Adını söylemesinden C) Kanatlanıp uçmasından D) Kafesinden çıkmasından

4. Recai, Neco’nun özgür olmak istediğini nasıl anladı?

A) Neco yol boyunca hiç konuşmadı-ğında

B) Neco, kafesinden kaçıp ağaca kon-duğunda

C) Neco, “Bana benzeyen kuşlarla ol-mak istiyorum.” dediğinde

D) Neco’nun ağaçtaki kuşlara baktığını fark ettiğinde

Page 29: Künye...İstanbul, 2020 Baskı Kaliteli Eğitim Yayınları Yayın Kurulu ve Grafik Servisi Hazırlayan Kocasinan Merkez Mah. Kuşçu Sok. No.: 19/A Bahçelievler / İSTANBUL Tel:

294. SINIF

Selen günlerdir postacının yo-lunu gözlüyordu. Ama postacı bir türlü gelmiyordu. Birkaç gün sonra postacıyı pencereden görünce koşa-rak kapıyı açtı.

Postacı:

– Selen, beklediğin mektup geldi, dedi.

Selen’in elleri titriyordu. Zarfı açması için annesine ver-di. Annesi zarfı açtı. Postacı da me-rakla sonucu bekliyordu. Annesinin sesi titredi:

– Kızım, kazanmışsın, dedi.

Selen havalara uçuyordu. Annesine sarıldı. Sonra postacıya:

– Kazandım, Ali amca, emeklerimin ödülünü aldım, dedi.

Postacı, bahçeden çıkarken düşünüyordu da mesleği ne kadar garipti. Komşuları se-vincini, hüznünü ilk onunla paylaşıyorlardı. Çantasında daha çok mektup vardı. Onları da sahiplerine ulaştırmak için yüzündeki gülümsemeyle motosikletine bindi.

Postacı evden ayrılırken Selen, telefonla sevdiklerini arayıp onlara mutlu haberi ve-riyordu. Mutluluk ne güzel şeydi! Paylaştıkça daha güzel oluyordu.

Selen, beş yaşından beri piyano çalıyordu. Gelecek sene Avusturya’da piyano eğitimi almak için sınava girmişti. Bu sınava yüzlerce çocuk katılmıştı. Selen sınavı kazanan beş çocuktan biriydi.

Bu güzel haberi duyanlar Selenlere geliyorlardı. Gecenin geç saatlerine kadar eve gelen giden eksik olmadı. Herkes mutluluktan payına düşeni almak istiyordu.

Selen’in çok vakti yoktu. İki hafta sonra Avusturya’da olması gerekiyordu. Babasıyla gerekli işlemleri yapıyorlardı. Bu arada Selen, sevdiklerine bir sürpriz yapmak istiyordu. Bir salon tuttu. Davetiyeler hazırladı. Postacı Ali amca gönüllü olarak davetiyeleri da-ğıttı. Her şey hazırdı.

Salon, Selen’i sevenlerle doluydu. Selen, konserini sevenleri için verdi. Konser sonun-da herkes onu ayakta alkışladı.

Mutluluğu paylaşmak gibi vedaları da paylaşmak güzeldi.

PAYLAŞMAK NE GÜZEL ŞEY

Selen günlerdir postacının yo-lunu gözlüyordu. Ama postacı bir türlü gelmiyordu. Birkaç gün sonra postacıyı pencereden görünce koşa-

di. Annesi zarfı açtı. Postacı da me-rakla sonucu bekliyordu. Annesinin

Page 30: Künye...İstanbul, 2020 Baskı Kaliteli Eğitim Yayınları Yayın Kurulu ve Grafik Servisi Hazırlayan Kocasinan Merkez Mah. Kuşçu Sok. No.: 19/A Bahçelievler / İSTANBUL Tel:

30 KALİTELİ EĞİTİM YAYINLARI

ANLIYORUM YORUMLUYORUM

“Paylaşılan bir sevinç iki kat olur, pay-laşılan bir acı yarıya iner.” sözünden anladıklarımızı yazalım.

Paylaştıkça çoğalan bir duyguyu yaşa-mımızdan bir örnekle anlatıp yazalım.

Mutlu bir haber aldığınızda bunu ilk olarak kiminle paylaşmak istersiniz? Nedenleriyle yazalım.

1. Postacı, Selen’in beklediği mektubu ge-tirdiğinde Selen ilk olarak ne yaptı?

A) Postacıya emeklerinin karşılığını al-dığını söyledi.

B) Mektubu, zarfını açması için anne-sine verdi.

C) Annesine sarıldı. D) Mektubu alıp odasına gitti.

2. Selen’e gelen mektupta aşağıdakilerden hangisi vardı?

A) Avusturya’daki teyzesinin yanında kalması için gerekli izin

B) Piyano eğitimi almak için başvurdu-ğu bursun sonucu

C) Yurt dışında piyano eğitimi almak için girdiği sınavın sonucu

D) Yurt dışına çıkabilmesi için başvur-duğu pasaport

3. Selen, sevdikleri için hangi sürprizi yaptı?

A) Evinde onlara piyano çaldı. B) Konser vermek için bir salon tuttu. C) Bir restoranda onlarla yemek yedi. D) Bir eğlence yeri kiraladı.

4. Selen’in hazırladığı davetiyeleri kim da-ğıttı?

A) Babası B) Annesi C) Arkadaşı D) Postacı

Page 31: Künye...İstanbul, 2020 Baskı Kaliteli Eğitim Yayınları Yayın Kurulu ve Grafik Servisi Hazırlayan Kocasinan Merkez Mah. Kuşçu Sok. No.: 19/A Bahçelievler / İSTANBUL Tel:

314. SINIF

Doğum günüme üç gün kaldı. Beni unuttular mı acaba? Yoksa doğum günümü kutlamayacak-lar mı? Biricik kızlarını sevmi-yorlar mı? Seviyorlardır. Sev-mez olurlar mı? En iyisi ben

anneme bir sorayım:

– Anne, bende bir farklılık görüyor musun? Sence de boyum uzamamış mı?

Annem, elindeki işi bıraktı. Bana cevap verdi:

– Ecem, bence sende hiçbir değişiklik yok, ayrıca boyun da aynı, dedi.

Tamam, bu sefer kesin doğum günümü unuttular. İnanamıyorum, kızları hiç umur-larında değil. Geçen yıl annem, bir hafta öncesinden telaşa düşmüştü. Şimdi neden böyleydi? Babam özel günleri hiç atlamaz. Bir de şansımı babamda deneyeyim:

– Babacığım, bugün okulda boyumuzu ölçtüler. Geçen yıla göre beş santim uzamışım.

Babam okuduğu gazeteyi masanın üzerine koydu:

– Kızım, bir yanlışlık olmalı. Bence ge-çen yıla göre aynı boydasın, dedi.

Artık hiç ümidim kalmadı. Unutuldum. Unutulmak çok kö-tüymüş. Şu üç gün nasıl geçe-cek? Nasıl sabredeceğim? Bilemi-yorum.

Doğum günümü kendi kendime mi kut-lasam? O da olmaz ki! En iyisi ben sabırla bekleyeyim. Belki bir sürprizleri vardır. Evet! Kesin bir şeyler düşünüyorlardır. Sabretmek ne kadar zor!

Koskoca iki gün geçti. Yarın benim doğum günüm ama evdekilerin umurunda değil. Doğum günü süsleri bile asılmadı. Sabah olsun bakalım. Umarım bir sürprizle karşıla-şırım.

Takvim yaprağında 7 Mart yazıyor. Bugün benim doğum günüm. Ama ortada hiçbir şey yok. Sürpriz de yok. A! Durun, durun! Annem sesleniyor. Hikâyenin sonunu merak mı ettiniz? Siz de çok sabırsızsınız. Şu güzel günü geçireyim. Anlatırım.

DOĞUM GÜNÜ

– Babacığım, bugün okulda boyumuzu ölçtüler. Geçen yıla göre beş

– Kızım, bir yanlışlık olmalı. Bence ge-

Doğum günümü kendi kendime mi kut-lasam? O da olmaz ki! En iyisi ben sabırla

Doğum günüme üç gün kaldı. Beni unuttular mı acaba? Yoksa

anneme bir sorayım:

– Anne, bende bir farklılık görüyor musun? Sence de boyum uzamamış mı?

Page 32: Künye...İstanbul, 2020 Baskı Kaliteli Eğitim Yayınları Yayın Kurulu ve Grafik Servisi Hazırlayan Kocasinan Merkez Mah. Kuşçu Sok. No.: 19/A Bahçelievler / İSTANBUL Tel:

32 KALİTELİ EĞİTİM YAYINLARI

ANLIYORUM YORUMLUYORUM

“Sevinç kapısının anahtarı, sabırdır.” sö-zünden anladıklarımızı yazalım.

Sürprizlerden hoşlanır mısınız? Size na-sıl bir sürpriz yapılsa çok mutlu olur-sunuz? Yazalım.

Sabırsızlık, yaşamımızda hangi olumsuz durumlara neden olabilir? Düşünüp yazalım.

1. Ecem, neden anne ve babasının onu sevip sevmediklerini sorgulamıştır?

A) Doğum gününü unuttuklarını dü-şündüğü için

B) Doğum gününde ona hediye alma-dıkları için

C) Doğum gününde evde olmadıkları için

D) Doğum gününe arkadaşlarını ça-ğırmasına izin vermedikleri için

2. Ecem, anne ve babasına doğum gü-nünü hatırlatmak için hangi özelliğinin değiştiğinden söz etmiştir?

A) Kilosunun B) Boyunun C) Saçlarının D) Ayaklarının

3. Ecem, hangisini yapmak konusunda sı-kıntı çekiyormuş?

A) Susmak B) Sabretmek C) Unutmak D) Güvenmek

4. Metnin sonunda aşağıdakilerden han-gisi gerçekleşmiş olabilir?

A) Anne ve babası Ecem için sürpriz bir doğum günü partisi hazırlamış-lardır.

B) Ecem ve arkadaşları okulda doğum gününü kutlamışlardır.

C) Ecem, anne ve babasına küsmüştür. D) Ecem, annesine pasta yapmasını söy-

lemiştir.

Page 33: Künye...İstanbul, 2020 Baskı Kaliteli Eğitim Yayınları Yayın Kurulu ve Grafik Servisi Hazırlayan Kocasinan Merkez Mah. Kuşçu Sok. No.: 19/A Bahçelievler / İSTANBUL Tel:

334. SINIF

Haktan ile Sertan sırt çantalarını hazırladılar. Kaya tırmanışı için gerekli bütün mal-zemeleri aldılar. Artık her şey tamamdı. Yarın yola çıkacaklardı. Haktan, yanında köpeği Karabey’i de getirecekti.

Aylardır planladıkları yolculuk başlıyordu. İlk durakları Antalya’daki Geyikbayırı idi. Yemyeşil ovadaki zorlu bir kaya tırmanışından sonra dağcılar muhteşem deniz manza-rasıyla karşılaşıyorlardı.

Bütün eşyaları kamyonetlerine yüklediler. İzmir’den sahil yolu ile Antalya’ya yolculuk başlamıştı. Yurdun bütün güzellikleri yol üzerinde onlarla bulaşacaktı. Kamp yerlerinde mola vererek iki günde Geyikbayırı’na geldiler. Bir gün sonra tırmanış başlayacaktı.

Haktan ile Sertan ekipmanlarını çıkardılar. Kaya üzerinde bir çıkış planı yaptılar. Çıkış planı tırmanış için çok önemliydi. Acil bir durumda yardım ekipleri dağcıları bu plana göre arıyorlardı. Her şey hazırdı. Karabey, kampta onları bekleyecekti.

Haktan ile Sertan plana göre birbirlerine bağlı tırmanmaya başladılar. Karabey, onlar çıkarken sürekli onları takip ediyordu. Deniz seviyesinden üç yüz metre kadar yu-karıdaydılar. Haktan’ın halatı bir anda koptu. Sertan elli metre kadar aşağıda asılı kaldı. Karabey, koşmaya başladı. Yukarıya çıkacak bir patika aradı. Uzun uğraşlar sonucunda Haktan’ın olduğu yere vardı. Haktan, ayağa kalkamıyordu. Karabey Haktan’ın baş ucunda beklemeye başladı. Sahibi zor durumdaydı. Onu yalnız bırakamazdı.

Yardım ekipleri önce Sertan’ı kurtardılar. Haktan’ın olduğu yere geldiklerinde Kara-bey’i Haktan’ın baş ucunda buldular. Karabey, hastaneye kadar onunla gitti. O hastane-den çıkana kadar hastanenin bahçesinden ayrılmadı.

Günler sonra Haktan hastaneden çıkıyordu. Karabey, Haktan’ı görünce öyle bir koştu ki! Sahibine sadakatle bağlı Karabey’in Haktan’a kavuşması görülebilecek en güzel man-zaraydı.

EN GÜZEL MANZARA

Page 34: Künye...İstanbul, 2020 Baskı Kaliteli Eğitim Yayınları Yayın Kurulu ve Grafik Servisi Hazırlayan Kocasinan Merkez Mah. Kuşçu Sok. No.: 19/A Bahçelievler / İSTANBUL Tel:

34 KALİTELİ EĞİTİM YAYINLARI

ANLIYORUM YORUMLUYORUM

Birine karşı sevgi, saygı ile yakınlık duy-ma ve göstermeye sadakat denir. Size göre sadakat nedir?

Sizi her durumda koruyup kollayan bi-rinden hangi davranışları beklemezsi-niz? Düşünüp yazalım.

Köpekler için neden “sadık” nitelemesi yapılır? Araştırıp yazalım.

1. Hangisi Haktan ile Sertan’ın Geyikbayı-rı’na varmadan önce yaptıkları arasın-da sayılmamıştır?

A) Gerekli malzemeleri almaları B) Sırt çantalarını hazırlamaları C) Eşyaları kamyonete yüklemeleri D) Çıkış planı yapmaları

2. Hakan ile Sertan’ı kampta bekleyecek olan aşağıdakilerden hangisidir?

A) Eşekleri Karakaçan B) Atları Karayele C) Köpekleri Karabey D) Kedileri Karatüy

3. Sertan’ın tırmanış sırasında elli metre kadar aşağıda asılı kalmasının sebebi nedir?

A) Haktan’ın halatının kopması B) Deniz seviyesinden yukarıda olma-

ları C) Patikanın dar olması D) Ayağının kayması

4. Metinde “en güzel manzara” diye an-latılan nedir?

A) Dağın zirvesinden görünenler B) İzmir’den Antalya’ya giden yol C) Kayanın tepesinden görünen deniz D) Karabey’in Haktan’ı görünce koşması

Page 35: Künye...İstanbul, 2020 Baskı Kaliteli Eğitim Yayınları Yayın Kurulu ve Grafik Servisi Hazırlayan Kocasinan Merkez Mah. Kuşçu Sok. No.: 19/A Bahçelievler / İSTANBUL Tel:

354. SINIF

Otobüs durağına yaklaşınca Gülbeyaz’ın annesi:

– Kızım, çok geç kaldık, dedi.

Gülbeyaz’ın elinden sımsıkı tuttu. Hızlı hızlı yürümeye başladılar. Otobüs, duraktaydı. İnsanlar sıra ile otobüse biniyordu. Sıradakilerden biri Gülbeyaz ve annesinin en arkada olduğunu görünce:

– Sıranın arkasındaki ablamıza müsaade edelim de otobüse binsin, dedi.

Sabahın soğuğunda yarı uykulu insanlar sıranın arkasına dönüp baktılar. Herkes Gülbeyaz ve annesine otobüse binmesi için nazik bir şekilde yer açtı. Gülbeyaz’ın annesi otobüse binene kadar sıradaki herkese tek tek teşekkür etti.

Otobüse bindiklerinde koltukların hepsinin dolu olduğunu gördüler. Cam kenarında bir yere sıkışıverdiler. Ön kol-tuklarda oturan iki genç oturdukları yer-den kalktılar:

– Ablacığım, gel buraya otur, ayakta kalma, dediler.

Gülbeyaz’ın annesi mahcup bir sesle:

– Çok teşekkür ederim, sizler ayakta kalacaksınız. Kusurumuza bakmayın, dedi.

Gençlerden biri:

– Ablacığım, olur mu öyle şey, siz iki cansınız, dedi.

Gülbeyaz’ın annesi oturduğunda derin nefes aldı. Çok yorulmuştu. Bu güzel insanlar olmasıydı ne yapardı? Bir saatlik hastane yolu bitmek bilmezdi. Gülbeyaz, bu sırada başını annesinin omzuna yasladı, annesine:

– Anne, ben çok yoruldum, kardeşim de yorulmuş mudur, diye sordu.

Annesi, Gülbeyaz’ın saçlarını okşadı. Elini tutup karnına götürerek:

– Kardeşin burada çok rahat, dedi.

Gülbeyaz, çantasından kitabını çıkardı; okumaya başladı. Kitabını bitirmesine birkaç sayfa kalmıştı. Annesine:

– Anne, okuduğum kitap otobüsteki ağabeyleri ve ablaları anlatıyor, dedi.

Gülbeyaz’ın annesi kitabı kızının elinden aldı. Kitabın adını okuyunca kızına hak verdi. Kitabın adı “Saygılı İnsanlar Ülkesi” idi.

SAYGILI İNSANLAR ÜLKESİ

Page 36: Künye...İstanbul, 2020 Baskı Kaliteli Eğitim Yayınları Yayın Kurulu ve Grafik Servisi Hazırlayan Kocasinan Merkez Mah. Kuşçu Sok. No.: 19/A Bahçelievler / İSTANBUL Tel:

36 KALİTELİ EĞİTİM YAYINLARI

ANLIYORUM YORUMLUYORUM

Toplu taşıma araçlarında kimlere yar-dımcı olmalıyız? Nedenleriyle yazalım.

Saygılı olmanın toplum yaşamındaki önemini kısaca açıklayalım.

“Saygılı İnsanlar Ülkesi”nde kimler ya-şayamaz? Bir örnekle anlatalım.

1. Gülbeyaz ve annesine otobüs sırasında öncelik tanınmasının sebebi nedir?

A) Gülbeyaz’ın annesinin yaşlı olması B) Gülbeyaz’ın annesinin hamile olması C) Gülbeyaz’ın yürüme engelli olması D) Gülbeyaz’ın çok küçük olması

2. Gülbeyaz ve annesine kimler yer ver-di?

A) Ön koltuklarda oturan iki yaşlı B) Orta koltuklarda oturan iki kadın C) Ön koltuklarda oturan iki genç D) Arka koltuklarda oturan iki çocuk

3. Gülbeyaz ile annesi nereye gidiyorlar-dı?

A) Postaneye B) Eve C) Okula D) Hastaneye

4. Gülbeyaz’ın okuduğu kitapta hangisi anlatılıyor olabilir?

A) Saygılı insanların yaşadığı bir ülke-de gerçekleşen olaylar

B) Sevgi dolu insanların bir arada ya-şamaları

C) Saygısız bir çocuğun başına gelen olumsuzluklar

D) Hoşgörülü insanların yaşadığı bir ülkedeki olaylar

Page 37: Künye...İstanbul, 2020 Baskı Kaliteli Eğitim Yayınları Yayın Kurulu ve Grafik Servisi Hazırlayan Kocasinan Merkez Mah. Kuşçu Sok. No.: 19/A Bahçelievler / İSTANBUL Tel:

374. SINIF

Bugün evde bir bayram havası var. Almanya’dan ağabeyim geliyor. Annem, mut-fakta ağabeyimin en sevdiği yemekleri hazırlıyor. Babam sürekli saate bakıyor. Ben de odamı düzenliyorum. O gittiğinde ne kadar çok sevinmiştim oda bana kaldı diye! Şimdi ise gelse ve bir daha gitmese, diyorum.

Herkes telaşlı. Ablamlar da eve gelmek üzere. Ağabeyim bir hafta öncesinden ab-lamdan bakla dolması istemiş. Ablam dün anneme:

– Anne, bir kazan bakla dolması yaptım, diyordu.

Zil çalıyor. Ben bir kapıyı açayım. Ablamlar gelmiş. Yeğenlerim odama doğru gidi-yorlar. Odam için tehlike çanları çalıyor:

– Abla, çocuklarına baksana, odamı yeni temizledim.

Ablam, yine aynı ablam. İyi ki yeğenlerime kızdım. Neymiş efendim, benim odam hep dağınıkmış. Dağıtsalar ne olurmuş! Odayı tekrar o toplarmış. Ama benim ağabeyim Al-manya’dan geliyor. Odam temiz olmalı. Odamın kapısını kilitleyeyim de tedbirimi alayım.

Odamı güven altına aldım. Bir mutfağa bakayım. Ooo, her yer yemeklerle dolmuş! Ablam yine kötü kötü bakarak soruyor:

– Odayı kilitledin, değil mi?

Allah’tan annem var:

– Suzan, Haluk’u rahat bırak. Bugün onun da ağabeyi geliyor, diyor.

Bu arada babam evden çıkmış. Tam anneme nereye gittiğini soracakken zil çalı-yor. Babam bakkala mı gitti acaba? Ben bir kapıya bakayım. Gözlerime inanamıyorum. Ağabeyim gelmiş. Dilim tutul-du. Konuşamıyorum. Annem ne ara mutfaktan geldi? Hangi ara sarıldılar? Annem ağlıyor mu? Ablamın hâli ne öyle? Titriyor mu?

Ağabeyim, salona geçer-ken evde bir bayram havası vardı. Kimse kendine geleme-mişti. Özlemle geçen zorlu beş yıl sona ermişti. Yemek masamızdaki boş sandalyenin sahibi sonunda aramızdaydı.

BOŞ SANDALYE

Page 38: Künye...İstanbul, 2020 Baskı Kaliteli Eğitim Yayınları Yayın Kurulu ve Grafik Servisi Hazırlayan Kocasinan Merkez Mah. Kuşçu Sok. No.: 19/A Bahçelievler / İSTANBUL Tel:

38 KALİTELİ EĞİTİM YAYINLARI

ANLIYORUM YORUMLUYORUM

Çok sevdiğiniz birinden uzun süre ayrı kalmak zorunda kalsanız neler hisse-dersiniz? Düşünüp yazalım.

“Sıla özlemi” sözünden anladıklarımızı yazalım.

“Sıla” ve “gurbet” zıt anlamlı sözcükler-dir. Buna göre “gurbet” ne demektir? Bir örnekle anlatıp yazalım.

1. Hangisi Haluk’un ağabeyi geleceği için evde yapılan hazırlıklardandır?

A) Annenin oğlu için yemek yapması B) Haluk’un salonu düzenlemesi C) Ablanın temizlik yapması D) Babanın camdan bakması

2. Haluk’un yeğenleri odasına girince ab-lası ne yapmıştır?

A) Çocuklarına kızmıştır. B) Dağıtırlarsa yine toplayacağını söy-

lemiştir. C) Haluk’a çocuklarına kızdığı için da-

rılmıştır. D) Çocuklarını salona götürmüştür.

3. Haluk, ablasından kendisi için hangi ye-meği yapmasını istemiştir?

A) Zeytinyağlı dolma B) Lahana dolması C) Bakla dolması D) Kabak çiçeği dolması

4. Hangisi Haluk’un ağabeyi eve geldiğin-de yaşananlar arasında sayılmamıştır?

A) Haluk’un heyecandan konuşamaması B) Annesi ile oğlunun sarılmaları C) Ablasının titremesi D) Babasının ağlaması

Page 39: Künye...İstanbul, 2020 Baskı Kaliteli Eğitim Yayınları Yayın Kurulu ve Grafik Servisi Hazırlayan Kocasinan Merkez Mah. Kuşçu Sok. No.: 19/A Bahçelievler / İSTANBUL Tel:

394. SINIF

O günü hiç unutamıyorum. Annem, bozulan radyoyu Ramazan amcaya götürmemi istedi. Ramazan amcanın tamirhanesine koşarak gittim. Tamirhanenin kapısı açıktı. İçeri girip yüksek bir sesle:

– Ramazan amca, içeride misin, diye sordum.

Ramazan amca:

– Göktuğ, buradayım, sesime doğru gel, dedi.

Tamirhanenin arkasına doğru ilerlerken duvarlardaki uçak resimleri dikkatimi çekti. Dolapların içerisinde de birçok uçak maketi vardı. İlerledikçe gözlerim bu muhteşem uçak maketlerinde kalıyordu.

Tamirhanenin arkasını hiç görmemiştim. Burası büyükçe bir odaydı. Odanın duvar-larında aletler asılıydı. Odanın ortasında geniş, büyük bir masa vardı. Ramazan amca masada bir maket uçağın kanadını takıyordu. Bana:

– Göktuğ, radyoyu şuraya koy, bana yardıma gel, dedi.

Ramazan amcayla o uçağın kanadını birlikte taktık. Tamirhaneden çıkarken:

– Boş vakitlerinde bana yardım eder misin, diye sordu.

Ramazan amcanın çırağı olmuş-tum. Okuldan gelip derslerimi yap-tıktan sonra boş zamanlarımda model uçak yapmaya başlamıştım. Rama-zan amca, bütün deneyimlerini bana aktarıyordu. Yıllar geçtik-çe çok farklı modellerde uçaklar yapmaya başlamıştım.

Bir gün Ramazan amca elinde bir model uçakla çıkageldi. Çok eski olduğu her hâlinden belliydi. Ramazan amca:

– Göktuğ, bu seninle ilk yaptığımız uçak, bu artık senin, dedi.

On yıl önce birlikte kanadını tak-tığımız uçağı, ustalık belgem olarak bana hediye etmişti.

Şimdi, benim ne yaptığımı mı merak ediyorsunuz? Yurdun dört bir köşesinde ustalık belgemin hikâyesini çocuklara anlatıyorum. Ustama olan vefa borcumu yeni model uçak sevdalıları bularak ödüyorum.

USTALIK BELGEM

Ramazan amcanın çırağı olmuş-tum. Okuldan gelip derslerimi yap-tıktan sonra boş zamanlarımda model uçak yapmaya başlamıştım. Rama-

Bir gün Ramazan amca elinde bir model uçakla çıkageldi. Çok eski olduğu her hâlinden belliydi. Ramazan amca:

– Göktuğ, bu seninle ilk yaptığımız

On yıl önce birlikte kanadını tak-tığımız uçağı, ustalık belgem olarak

Page 40: Künye...İstanbul, 2020 Baskı Kaliteli Eğitim Yayınları Yayın Kurulu ve Grafik Servisi Hazırlayan Kocasinan Merkez Mah. Kuşçu Sok. No.: 19/A Bahçelievler / İSTANBUL Tel:

40 KALİTELİ EĞİTİM YAYINLARI

ANLIYORUM YORUMLUYORUM

Görev ve meslek dışında severek ya-pılan, dinlendirici, oyalayıcı uğraşlara hobi denir. Sizin hobileriniz nelerdir? Yazalım.

Başkalarının deneyimlerinden faydala-narak başarılı olduğumuz bir işi anlatıp yazalım.

Bir işi en alt basamağından başlayarak öğrenmek neden önemlidir? Düşünüp yazalım.

1. Annesi, Göktuğ’u neden Ramazan am-caya göndermiştir?

A) Maket yapmayı öğrenmesi için B) Bozulan radyonun onarılması için C) Boş zamanlarını değerlendirmesi için D) Tamirciliği meslek edinmesi için

2. Hangisi Ramazan amcanın tamirhane-sinin arka kısmıyla ilgili anlatılanlardan değildir?

A) Küçük, şirin bir odadır. B) Duvarlarda aletler asılıdır. C) Ortasında büyük bir masa vardır. D) Dolapların içinde uçak maketleri

vardır.

3. Ramazan amca, Göktuğ’a ne hediye etmiştir?

A) Kanadı kırık bir uçak maketi B) Daha önce hiç görmediği farklı bir

maket C) Birlikte yaptıkları ilk model uçak D) Birlikte bindikleri ilk uçağın maketi

4. Göktuğ, Ramazan amcaya olan vefa borcunu nasıl ödüyormuş?

A) Ustalık belgesini çocuklara göste-rerek

B) Uçak mühendisliği bölümünde oku-yarak

C) Ramazan ustaya maddi yardımda bulunarak

D) Model uçağa meraklı yeni çocuklar bularak

Page 41: Künye...İstanbul, 2020 Baskı Kaliteli Eğitim Yayınları Yayın Kurulu ve Grafik Servisi Hazırlayan Kocasinan Merkez Mah. Kuşçu Sok. No.: 19/A Bahçelievler / İSTANBUL Tel:

414. SINIF

Kartal, şakacı bir çocuktu. Şakalaşmayı çok severdi. Bazen yaptığı şakalar, arkadaşla-rının canını acıtırdı. Arkadaşları ona kızdığında:

– Ne var bunda, altı üstü bir şaka, derdi.

Kartal, kendisini Şirinler çizgi filmindeki Şakacı Şirin’e benzetirdi. Her gece arkadaşları-na yapacağı şakaları düşünürdü. Sabah uyandığında mutlaka yeni fikirlerle okula giderdi. Kartal’ın yaklaştığını gören arkadaşları “Yine aklında ne var acaba?” diye düşünürlerdi.

Kışları Kartalların şehrine kar çok fazla yağardı. Kartal’ın en meşhur şakalarından biri, arkadaşlarını kara düşürmekti. Kartal’ın en yakın arkadaşı Bulut, ona bu konuda yardım ederdi. Kara düşürmek istediği arkadaşının arkasına Bulut diz üstü çöker, Kartal da arkadaşını iterek kara düşürürdü. Okul bahçesinde bu tehlikeli şakayı yapmayı çok severdi.

Yılmaz, potanın altında arkadaşlarıyla konuşurken Kartal bu kötü şakayı ona da yaptı. Yılmaz, düşer düşmez:

– Kolum, kolum kırıldı, diye bağırdı.

Kartal ve Bulut, Yılmaz’ın şaka yaptığını zannediyorlardı. Yılmaz, ayağa kalkamayın-ca arkadaşları nöbetçi öğretmenlerini çağırdılar. Gelen ambulansla Yılmaz’ı hastaneye götürdüler. Yılmaz, Kartal’ın ceza alacağını bildiği için öğretmenlerine ayağının kaydığını, bu yüzden düştüğünü söyledi. Hastanede Yılmaz’ın omzunu alçıya aldılar. Yılmaz, iki ay boyunca bu şekilde kalacaktı.

Kartal’ın kalbi sızlıyordu. Arkadaşının kendisini korumak için yaptığı şakayı öğretmen-lere söylememesi sürekli aklına geliyordu. Eskisi gibi şakalar yapmıyordu arkadaşlarına. Yılmaz’ın okula gelmemesi onu çok üzüyordu. Vicdanı hiç rahat de-ğildi.

Bir gün dayanamadı, her şeyi öğretmenine anlatmaya karar ver-di. Öğretmeni, Kartal’ın hâlinden çok pişman olduğunu anlamıştı. Okul çıkışı birlik-te Yılmazların evi-ne gittiler. Yılmaz, Kartal’ı görünce gü-lümseyerek:

– Alçının üzeri-ne imzanı atmak is-ter misin, dedi.

ŞAKACI KARTAL

çok pişman olduğunu anlamıştı.

Page 42: Künye...İstanbul, 2020 Baskı Kaliteli Eğitim Yayınları Yayın Kurulu ve Grafik Servisi Hazırlayan Kocasinan Merkez Mah. Kuşçu Sok. No.: 19/A Bahçelievler / İSTANBUL Tel:

42 KALİTELİ EĞİTİM YAYINLARI

ANLIYORUM YORUMLUYORUM

Arkadaşlarımıza şaka yaparken nelere dikkat etmemiz gerektiğini yazalım.

Bir arkadaşınıza istemeden zarar verdi-ğinizde bunu telafi etmek için neler ya-parsınız? Bir örnekle anlatıp yazalım.

Kişinin kendi davranışları hakkında ken-dini yargılamasına vicdan denir. Vic-danlı olmak insana neler kazandırır? Yazalım.

1. Kartal’ın arkadaşlarına yaptığı şakaların olumsuz yanı hangisidir?

A) Arkadaşlarını güldürmesi B) Arkadaşlarının canını yakması C) Arkadaşlarını sevindirmesi D) Arkadaşlarını ağlatması

2. Kartal’ın en ünlü şakası hangisidir?

A) Arkadaşlarını kara gömmek B) Arkadaşlarına kar topu atmak C) Arkadaşlarını kara düşürmek D) Arkadaşlarının ağzına kar sokmak

3. Yılmaz, neden Kartal’ın kendisini dü-şürdüğünü öğretmenlerine söylemedi?

A) Kartal’ın ceza almasını istemediği için

B) Kartal’dan intikam almak için C) Kartal’ın üzülmesini istemediği için D) O da daha önce Kartal’ı düşürdüğü

için

4. Kartal, öğretmenine Yılmaz’ı kendisinin düşürdüğünü söyleyince öğretmeni ne yaptı?

A) Kartal’ı cezalandırdı. B) Kartal’ı affetti ve birlikte Yılmazlara

gittiler. C) Kartal’ın arkadaşlarına şaka yapmayı

yasakladı. D) Kartal’ı kara düşürüp yaptığını an-

lamasını sağladı.

Page 43: Künye...İstanbul, 2020 Baskı Kaliteli Eğitim Yayınları Yayın Kurulu ve Grafik Servisi Hazırlayan Kocasinan Merkez Mah. Kuşçu Sok. No.: 19/A Bahçelievler / İSTANBUL Tel:

434. SINIF

– Baba, salıncağı daha hızlı sallar mısın? Bak, görüyor musun? Ellerimle bulutları tutuyorum.

– Evet oğlum, görüyorum.Sizler de eminim babanızla bu konuşmaları yapmışsınızdır. Parkta oynadıktan sonra:– Babacığım, çok acıktım. Yemek yemeye gidelim mi?– Tabii ki oğlum, köfte yiyelim mi?– Olur, babacığım.Baba oğul birlikte yemek ne kadar güzeldir değil mi? Yemekten sonra eve giderken

yolda şakalaşmak da çok hoştur. Evin kapısında anneniz ile karşılaşınca:– Anneciğim, bugün çok eğlendim, dersiniz.– Öyle mi? Babanla neler yaptınız, diye sorar

anneniz.– Parka gittik, birlikte yemek

yedik, eve gelene kadar da şa-kalaştık, diye yanıtlarsınız anne-nizi.

– Hım, ne güzel, ben de sana ıspanaklı börek yapmış-tım, der anneniz.

Eve girdikten sonra odaya bakarsınız. Kardeşiniz odada değildir. Kardeşinizi merak edersiniz. Annenize:

– Anne, kardeşim nerede, diye sorarsınız.– Oğlum, sessiz ol lütfen! Kardeşin uyuyor, der anneniz.Sıcacıktır yuvanız. Babanız, anneniz ve kardeşinizle... Gece rüyanızda hep o mutlu

aileyi görürsünüz. Sabah uyandığınızda kahvaltı masasında birlikte olmak ne güzeldir! Anneniz sofrayı

toplarken babanız ona yardım eder. Bir telaşla evden çıkarsınız. Anneniz ve kardeşiniz evde kalır. Ama akşam yine o sıcacık yuvada bir araya gelirsiniz.

Akşam evde kardeşinizle resim yapmışsınızdır. O bembeyaz kâğıda bir ev çizersiniz. Bahçenizde ağaçlar olur. Bir ırmak vardır evinizin yanında. Resmin tam ortasında el ele tutuşmuş ailenizi çizersiniz.

Resimde anneniz, babanız, siz ve kardeşiniz olur. Adlarını yazmazsınız. Bu öyküde olduğu gibi. Çünkü önemli olan isimler değildir, önemli olan aile olabilmektir.

AİLE OLABİLMEK

– Öyle mi? Babanla neler yaptınız, diye sorar

– Parka gittik, birlikte yemek yedik, eve gelene kadar da şa-kalaştık, diye yanıtlarsınız anne-

Page 44: Künye...İstanbul, 2020 Baskı Kaliteli Eğitim Yayınları Yayın Kurulu ve Grafik Servisi Hazırlayan Kocasinan Merkez Mah. Kuşçu Sok. No.: 19/A Bahçelievler / İSTANBUL Tel:

44 KALİTELİ EĞİTİM YAYINLARI

ANLIYORUM YORUMLUYORUM

Aileniz sizin için ne ifade etmektedir? Düşünüp yazalım.

Ailemizle geçirdiğimiz en güzel günü düşünüp aşağıya yazalım.

Bir ailede olması gereken en önemli değerler nelerdir? Yazalım.

1. Hangisi babamızla yaptığımız söylenen konuşmalar arasında sayılmamıştır?

A) Bugün çok eğlendim. B) Yemek yemeğe gidelim mi? C) Salıncağı daha hızlı sallar mısın? D) Olur, babacığım.

2. Annemiz, babamızla ne yaptığımızı sor-duğunda hangi yanıtı vermeyiz?

A) Birlikte yemek yedik. B) Parka gittik. C) Yolda şakalaştık. D) Balık tuttuk.

3. Annemize kardeşimizin nerede olduğu-nu sorduğumuzda annemiz bizi hangi konuda uyarır?

A) Sakin olmamız B) Uslu olmamız C) Sessiz olmamız D) Güçlü olmamız

4. Kardeşimizle yaptığımız resme aile bi-reylerimizin adını yazmamızın sebebi nedir?

A) Aile bireylerimizin isimlerinin uzun olması

B) İsimlerden çok aile olabilmenin önemli olması

C) İsim yazmanın resmin güzelliğini bozması

D) Resmimizin gizemli olmasını isteme-miz

Page 45: Künye...İstanbul, 2020 Baskı Kaliteli Eğitim Yayınları Yayın Kurulu ve Grafik Servisi Hazırlayan Kocasinan Merkez Mah. Kuşçu Sok. No.: 19/A Bahçelievler / İSTANBUL Tel:

454. SINIF

Alp, ailesiyle Fransa’da yaşıyordu. Ülkesinden uzaklarda olmak çok zordu. Sokaktaki insanlarla aynı dili konuşamıyordu. Her yerde Fransız bayrakları vardı.

Alp, Fransız bayrağını gördüğünde:

– Keşke Türkiye’de olsaydım. Şimdi göklerde benim al bayrağım dalgalanıyor olurdu, derdi.

Fransa’da kendi ailesi gibi binlerce Türk, gurbetçi olarak yaşıyordu. Onlar da Alp gibi düşünüyorlardı. İnsan kendi yurdundan uzakta olunca vatanının, bayrağının kıymetini daha iyi anlıyordu.

Alp, Paris sokaklarında gezinirken bir dükkânın camında Türk bayrağını gördü. Gözlerine inanamadı. Kalbi küt küt atmaya başladı. Burası bir Türk’e ait değildi. Dükkâna girdi. Tezgâhta yaşlı bir Fransız vardı. Alp, ona Fran-sızca camekânda asılı olan Türk bay-rağını sordu. Fransız tezgâhtar Alp’e dönerek:

– Ben Türkçe biliyorum, dedi.

Alp, çok şaşırmıştı. Fransız tezgâh-tar, Alp’in heyecanını çok iyi anlıyordu. Çünkü Türklerin bayraklarına olan sev-dasını Çanakkale Savaşı’nda görmüştü.

Alp heyecanla tekrar sordu:

– Türk bayrağı neden dükkânınızın camında?

Fransız tezgâhtarın gözleri yaşardı:

– Çanakkale Savaşı’nda yüzbaşı olarak görevliydim. Askerlerimle savaşırken yara-landım. Türk askerleri yaralılarını savaş alanından alırken beni gördüler. Bana zarar vereceklerini sanıyordum ama onlar beni de diğer yaralılarla hastaneye götürdüler. Kolumdan yaralanmıştım. Beni tedavi ettiler. Savaş esiri olarak görmediler. Bu bayrak kaldığım hastanede asılıydı. Oradan aldım. İki yıl Çanakkale’de yaşadıktan sonra ülkeme döndüm. Bu dükkânı açtım. Türklere olan borcumu da bu şerefli bayrağı dükkânımın camına asarak gösteriyorum, dedi.

Alp, gururluydu. Dükkândan çıkarken bayrağına yöneldi. Onu öptü, alnına götürdü. Bu yabancı topraklarda vatan kokusunu içine çekmek kadar güzel ne olabilirdi!

DÜKKÂN CAMINDAKİ BAYRAK

tar, Alp’in heyecanını çok iyi anlıyordu. Çünkü Türklerin bayraklarına olan sev-dasını Çanakkale Savaşı’nda görmüştü.

camında?

Fransız tezgâhtarın gözleri yaşardı:

Page 46: Künye...İstanbul, 2020 Baskı Kaliteli Eğitim Yayınları Yayın Kurulu ve Grafik Servisi Hazırlayan Kocasinan Merkez Mah. Kuşçu Sok. No.: 19/A Bahçelievler / İSTANBUL Tel:

46 KALİTELİ EĞİTİM YAYINLARI

ANLIYORUM YORUMLUYORUM

Bayrağımızı gökyüzünde dalgalanırken gördüğümüzde neler hissettiğimizi ya-zalım.

Bayrağımız bağımsızlığımızın sembolü-dür. Diğer bağımsızlık sembollerimiz nelerdir? Yazalım.

Metindeki Fransız tezgâhtarın anlattık-ları Türk milletinin hangi özellikleri ile ilgilidir? Yazalım.

1. Alp’e göre insan yurdunun ve bayrağı-nın değerini ne zaman anlıyormuş?

A) Vatanının bağımsızlığı tehlikeye dü-şünce

B) Vatanından uzakta olunca C) Vatanı ile ilgili güzel sözler duyun-

ca D) Millî bayramlarda bayrağımız dal-

galanınca

2. Alp’in gezerken bir dükkânın camında Türk bayrağı görüp şaşırmasının asıl sebebi nedir?

A) Dükkân sahibinin Türkleri çok sev-mesi

B) Dükkân sahibinin Türk olması C) Dükkân sahibinin Türkçe bilmesi D) Dükkân sahibinin Türk olmaması

3. Fransız tezgâhtar Çanakkale Sava-şı’nda yaralanınca Türk askerleri ne yapmışlar?

A) Onu savaş esiri olarak almışlar. B) Onu da diğer yararlılarla hastane-

ye götürmüşler. C) Onu ülkemizde yaşamaya zorla-

mışlar. D) Onu ülkesi hakkında bilgi vermesi

için karargâha götürmüşler.

4. Alp, dükkândan çıkarken ne yapmıştır?

A) Fransız tezgâhtara teşekkür etmiş-tir.

B) Dükkânın camındaki bayrağı almıştır. C) Fransız tezgâhtara bayrak hediye

etmiştir. D) Bayrağı öpüp alnına götürmüştür.

Page 47: Künye...İstanbul, 2020 Baskı Kaliteli Eğitim Yayınları Yayın Kurulu ve Grafik Servisi Hazırlayan Kocasinan Merkez Mah. Kuşçu Sok. No.: 19/A Bahçelievler / İSTANBUL Tel:

474. SINIF

Kuzey, yaramaz bir çocuktu. Nerede bir yaramazlık yapılsa Kuzey’den bilinirdi. Kuzey bundan çok rahatsızdı. Büyükler her şeye yaramazlık gözüyle bakıyorlardı. Kuzey merak-lıydı. Yaparak, gözlemleyerek öğreniyordu. Yaramaz değil, araştırmacı bir çocuktu.

Büyükler hiç mi küçük olmamıştı? Sürekli ona “Çok yaramazsın.” demeleri garibine gidiyordu. Neden yaramazdı? Bunu ona hiç kimse sormuyordu.

Kuzey, günlerdir ortalıkta yoktu. Mahalleli, “Mutlaka yine bir şeyler planlıyordur.” diye düşünüyordu.

Kuzey ise belgeselde izlediği roketi yapabilmek için evlerinin bodrumunda çalışıyordu. Kartondan bir roket yapmıştı. Roketin içerisine bakkaldan aldığı kız kaçıranları koymuştu. Roketi hazırdı. Roketini ertesi gün evlerinin yanındaki arsada deneyecekti.

Öğlene doğru Kuzey, roketiyle arsaya geldi. Son hazırlıklarını yapmaya başladı. O sırada sokaktan geçen biri arsaya doğru yöneldi. Kuzey, gelen adamı tanımıyordu. İçinden “Kesin beni engellemek isteyecek.” diyordu. Adam, Kuzey’e:

– Roketin çok güzel olmuş, dedi.

Kuzey ilk defa bir büyüğünden övücü bir söz duymuştu. Teşekkür etti. Adam:

– Roketin nasıl havalanacak? Yakıtın ne, diye sordu.

Kuzey:

– İçine kız kaçıran koydum, dedi.

Adam çok etkilenmişti:

– Bakkaldan aldığın bu tür patlayıcılar çok zararlıdır. Biliyorsun değil mi, dedi.

Kuzey, bir büyükle daha önce hiç bu kadar uzun konuşmamıştı. Adama:

– Biliyorum ama önlemimi aldım, dedi.

Gizemli adam Kuzey’i roketi ateşle-memesi için ikna etti. Ona karşılaşabile-ceği tehlikeleri anlattı. “Yaramazlık ya-pıyorsun.” diyerek kızmamıştı. Onu tebrik etmişti. En önemlisi ona örnek olmuştu. Kuzey gizemli adama dönerek:

– Keşke büyüklerimiz sizin gibi biz kü-çüklere örnek olsalar, dedi.

YARAMAZ KUZEY

kadar uzun konuşmamıştı. Adama:

dedi.

pıyorsun.” diyerek kızmamıştı. Onu tebrik etmişti. En önemlisi ona örnek olmuştu. Kuzey gizemli adama dönerek:

çüklere örnek olsalar, dedi.4. SINIF

Adam çok etkilenmişti:

– Bakkaldan aldığın bu tür patlayıcılar çok zararlıdır. Biliyorsun değil mi, dedi.

Page 48: Künye...İstanbul, 2020 Baskı Kaliteli Eğitim Yayınları Yayın Kurulu ve Grafik Servisi Hazırlayan Kocasinan Merkez Mah. Kuşçu Sok. No.: 19/A Bahçelievler / İSTANBUL Tel:

48 KALİTELİ EĞİTİM YAYINLARI

ANLIYORUM YORUMLUYORUM

Büyüklerimizin bazen bizi anlamak ye-rine yargıladıklarını düşündüğünüz oldu mu? Bir örnekle anlatıp yazalım.

Metinde Kuzey’in öğrenme yöntemi deneme ve gözlemlemedir. Siz hangi yöntemle daha kolay öğreniyorsunuz? Düşünüp yazalım.

“Çocukların nasihatten çok, iyi örneğe ihtiyaçları vardır.” sözünden anladıkla-rımızı yazalım.

1. Kuzey’in büyüklerle ilgili rahatsızlık duyduğu konu nedir?

A) Yaptığı her yaramazlıktan sonra cezalandırılması

B) Çocuk olarak yaramazlık yapma hakkının olduğunu düşünmesi

C) Araştırmacılığını yaramazlık olarak görmeleri

D) Yaramazlığı yüzünden ona kötü davranmaları

2. Kuzey, roket yapmak için nerede ça-lışmalar yaptı?

A) Evlerinin bodrum katında B) Evlerinin çatısında C) Evlerinin bahçesinde D) Evlerinin önünde

3. Kuzey’in roketini uçurmak için gittiği boş arsaya gelen adam Kuzey’i hani konuda ikna etti?

A) Bir daha roket yapmaması B) Roketini başka bir yerde ateşlemesi C) Bakkaldan patlayıcı almaması D) Yaptığı roketi ateşlememesi

4. Hangisi, Kuzey’in gizemli adamla ilgili olumlu düşüncelerinden değildir?

A) Ona kızmaması B) Onu tebrik etmesi C) Onu ailesine şikâyet etmesi D) Ona örnek olması

Page 49: Künye...İstanbul, 2020 Baskı Kaliteli Eğitim Yayınları Yayın Kurulu ve Grafik Servisi Hazırlayan Kocasinan Merkez Mah. Kuşçu Sok. No.: 19/A Bahçelievler / İSTANBUL Tel:

494. SINIF

Bugün arife yani bayramdan önceki gün. Her yerde bir telaş var. Annemler kaç gündür evi temizliyorlar. Nenemler, tandırda ekmek pişiriyorlar. Annem, babama:

– Bayram şekerini, kahveyi, her şeyi aldın mı, diye soruyor.Babam:– Aldım, aldım, her şeyi aldım, diye cevap veriyor.Bir taraftan da çocuklar, evimize geliyorlar. Ağızlarında bir mâni:“Memecimin havasıMadelerin tavasıGökten rahmetYerden bereketAmin amin bir gilik.” (Sivas yöresi)Halam, mâni söyleyen çocukların oklavasına giliklerini takıyor. Gilik, susamsız, sert ve

tuzsuz simide yöremizde verilen ad.Dedem:– Haydi İsmail, hazırlan, kurban pazarına gidiyoruz, diyor.Çok heyecanlıyım, beni ilk kez kurban pazarına götürüyorlar. Amcam:– İsmail’in seçtiği kurbanı alacağız, diyor. Çok mutlu oluyorum.Sonunda bayram yerine varıyoruz. Burası çok kalabalık, çadırlarda kurbanlıklar var.

Kurban satıcıları ile alıcılar pazarlık yapıyorlar. Elleri bir havaya kalkıyor, bir aşağı iniyor. Sonra bir ses yükseliyor:

– Hayırlı olsun, Allah kabul etsin!Pazarın her yerini geziyoruz. Dedemler, birkaç çadırda

kurbanlık beğendiler. Ama hâlâ geziyoruz. Amcam:– Şu çadıra da bakalım, diyor.Çadırdaki bembeyaz bir kurbanlık dikkatimi çekiyor. Kocaman!

Ben ancak kurbanlığın karnına yetişebiliyordum:– Amca, bu çok güzel, bu kurbanlığı alalım mı?Amcam, dedem ve babam kendi aralarında konu-

şuyorlar. Sanırım onlar da beğendiler. Satıcı ile hum-malı bir pazarlığa tutuşuyorlar. Satıcı:

– Var, hayrını gör, diyor.Babam bana bakıp diyor ki:– İsmail, bak, beğendiğin kurbanı aldık.Kurbanlığımızı alıp evimize geliyoruz. Ben çok yoruldum. Yarın

bayram. Erkenden uyuyayım. Unuttum zannettiniz değil mi? Hepinize iyi bayramlar!

İYİ BAYRAMLAR

Çadırdaki bembeyaz bir kurbanlık dikkatimi çekiyor. Kocaman! Çadırdaki bembeyaz bir kurbanlık dikkatimi çekiyor. Kocaman!

– Amca, bu çok güzel, bu kurbanlığı alalım mı?Amcam, dedem ve babam kendi aralarında konu-

şuyorlar. Sanırım onlar da beğendiler. Satıcı ile hum-

Çadırdaki bembeyaz bir kurbanlık dikkatimi çekiyor. Kocaman!

Page 50: Künye...İstanbul, 2020 Baskı Kaliteli Eğitim Yayınları Yayın Kurulu ve Grafik Servisi Hazırlayan Kocasinan Merkez Mah. Kuşçu Sok. No.: 19/A Bahçelievler / İSTANBUL Tel:

50 KALİTELİ EĞİTİM YAYINLARI

ANLIYORUM YORUMLUYORUM

Dinî bayramların toplumda paylaşma ve dayanışmaya etkisini bir örnekle an-latıp yazalım.

Mâni, bir halk şiiridir. Bildiğimiz ya da büyüklerimizden öğreneceğimiz bir mâ-niyi aşağıya yazalım.

Dinî bayramlarda evinizde hangi ha-zırlıklar yapılır? Bu bayramlarda neler hissedersiniz? Yazalım.

1. Hangisi İsmail’in yaşadığı yerdeki bay-ram hazırlıkları arasında sayılmamıştır?

A) İkramlıklar alınması B) Evlerin temizlenmesi C) Tandırda ekmek pişirilmesi D) Çocuklara bayramlık alınması

2. İsmail neden heyecanlıdır?

A) İlk kez mâni söyleyeceği için B) Bayram yerinde eğleneceği için C) Dedesiyle kurban pazarına gideceği

için D) Kurban pazarında satış yapacağı için

3. İsmail, bayram yerinde hangisini göz-lemliyor?

A) Kurban için pazarlık yapan alıcı ve satıcıları

B) Kurban yerinde olması gerekenden az kişi bulunması

C) Kurban için pazarlık yapanların kavga etmesi

D) Kurban fiyatlarının çok pahalı ol-ması

4. İsmail’in beğendiği kurbanın özelliği ne-dir?

A) Çok hareketli olması B) Çok büyük olması C) Çok güzel bakması D) Çok sevimli olması

Page 51: Künye...İstanbul, 2020 Baskı Kaliteli Eğitim Yayınları Yayın Kurulu ve Grafik Servisi Hazırlayan Kocasinan Merkez Mah. Kuşçu Sok. No.: 19/A Bahçelievler / İSTANBUL Tel:

514. SINIF

Köy meydanında büyük bir hazırlık vardı. Köy kahvesindeki bütün masa ve sandalyeler köy meydanına getirildi. Direklere seyyar lambalar asıldı. Davulcular ve zurnacılar köye geldi. Köy, artık hazırdı.

Fatmaların evinde ise hem hüzün hem de büyük bir gurur yaşanıyordu. Ağabeyi askere gidiyordu. Fatma, ağabeyinin çantasını hazırlayan annesinin ağladığını gördü. Annesi neden ağlıyordu? Ağabeyi sadece askere gidiyordu. Fatma merakla:

– Anne, neden ağlıyorsun, diye sordu.Fatma’nın annesi daha önce üç oğlunu askere göndermişti. Barış, askere gidecek olan

son oğluydu. Gözlerindeki yaşı sildi. Kızının saçlarını okşadı. Sesi titreyerek:– Ağlamıyorum, kızım! Bir ana, oğlunu askere gönderirken ağlar mı, dedi.Bu sırada komşunun oğlu geldi. Nefes nefese kalmıştı. Kendini biraz toparladıktan sonra:– Halime ana, köy meydanında her şey hazır, herkes sizi bekliyor, dedi.Halime ana, oğlunun valizine son kez baktı. Eksik bir şey yoktu. Evdekilerle köy mey-

danına doğru yola koyuldular. Köy meydanında davullar, zurnalar çalmaya başlamıştı. Barış ile askere gidecek de-

likanlılar, meydanda halaylar çekiyorlardı. Bir süre sonra kına türküsü eşliğinde kınayı yakacak köy kadınları meydana geldiler. Meydanın ortasındaki delikanlıların ellerine kına yaktılar.

Delikanlıları askere götürecek otobüs korna çalarak köy meydanına geldi. Kınalı kuzular, analarına sarıldılar. Analar, evlatlarına son öğütlerini verdiler. Halime ana, koynundan çıkardığı al bayrağı oğlunun omuzlarına astı. Sonra oğluna:

– Oğul, elindeki kına bayrağın rengidir. Omzundaki bayrak senin şerefindir. Ben seni vatanıma bağışlıyorum, dedi.

Anaların gözünde yaş, yüreğinde gurur vardı.

ANALAR GURUR DOLU

Page 52: Künye...İstanbul, 2020 Baskı Kaliteli Eğitim Yayınları Yayın Kurulu ve Grafik Servisi Hazırlayan Kocasinan Merkez Mah. Kuşçu Sok. No.: 19/A Bahçelievler / İSTANBUL Tel:

52 KALİTELİ EĞİTİM YAYINLARI

ANLIYORUM YORUMLUYORUM

Asker uğurlama geleneklerimizdendir. Geleneklerin toplum yaşamındaki öne-mini anlatıp yazalım.

Bildiğimiz bir Türk geleneğini ve bu geleneğin nasıl uygulandığını yazalım.

Geleneklerimize sahip çıkmak ve onları gelecek nesillere aktarmak için neler yapılabilir? Düşünüp yazalım.

1. Hangisi asker uğurlama için köy mey-danında yapılan hazırlıklar arasında sayılmamıştır?

A) Davulcuların ve zurnacıların köye gelmesi

B) Köy kahvesindeki masa ve sandal-yelerin meydana getirilmesi

C) Direklere lambalar asılması D) Evlere Türk bayrakları asılması

2. Fatmaların evinde niçin hem hüzün hem de gurur yaşanıyormuş?

A) Fatma evleneceği için B) Ağabeyi askere gideceği için C) Almanya’dan ağabeyi geldiği için D) Ağabeyi güzel bir üniversite kazan-

dığı için

3. Askere gidecek delikanlılar köy meyda-nında ne yapıyorlardı?

A) Birbirlerine kına yakıyorlardı. B) Birlikte halay çekiyorlardı. C) Birbirlerine sarılıp ağlıyorlardı. D) Aileleriyle şakalaşıyorlardı.

4. Halime ana, oğlunun omuzlarına ne astı?

A) Yemenisini B) Bayrağımızı C) Havlusunu D) Koynundan çıkardığı mendili

Page 53: Künye...İstanbul, 2020 Baskı Kaliteli Eğitim Yayınları Yayın Kurulu ve Grafik Servisi Hazırlayan Kocasinan Merkez Mah. Kuşçu Sok. No.: 19/A Bahçelievler / İSTANBUL Tel:

534. SINIF

Oğuz, soğuktan buz tutmuş camdan içeri baktı. Dedesi, Elvan amcayla karşılıklı oturmuş, bir oyun oynuyordu. Kahvenin kapısını açtı, içeri girdi. İçeriden gelen sıcak, buz tutmuş bedenini kendine getirdi. Kahvedekiler de dedesinin oynadığı oyunu oynuyorlardı. Dedesi, torununu görünce:

– Gel, Oğuz. Elvan amcanı nasıl yeniyorum, gör, dedi.

Oğuz, bir tabure çekti. Dedesinin yanına oturdu. Oy-nanan oyunu ilk kez görüyordu. Merak içerisinde dedesine sordu:

– Dede, oynadığınız oyun nedir, dedi.

Dedesi, torununa döndü:

– Mangala, dedi.

Oğuz, oyunu çözmeye çalışıyordu. Masada siyah taşlar vardı. Siyah taşlar, dikdört-gen bir tahtaya koyuluyordu. Tahtanın yüzünde karşılıklı altışar oyuk vardı. Oyukların yanında tahtanın uzunluğunda bir oyuk daha bulunuyordu. Oğuz, dedesine tahtadaki şekillerin ne anlama geldiğini sordu. Dedesi:

– Oğlum, bu tahtadaki yan yana oyuklara ev denir. Şu uzunlamasına olan oyuk ise haznedir, dedi.

Dedesi ile Elvan amca oyunlarına devam ettiler. Oğuz bu elde dedesinin oyunu nasıl oynadığına dikkat kesildi. Dedesi evlere dörder taş koydu. Sonra bu taşları alarak evle-re teker teker bıraktı. Hazneye geldiğinde elinde kalan bir taşı hazneye bıraktı. Haz-neye taşı bırakan kişi, tekrar oyun oynama hakkı kazanıyordu. Hazneden sonra elinde taş kalan rakibinin evine taşları birer tane bırakıyordu. Rakip evde taş bırakıldıktan sonra evdeki taş çift olursa oradaki taşlar karşı tarafa geçiriliyordu. Oyun sonunda kimin haznesinde taş fazla olursa oyunu o kazanıyordu.

Oğuz, mangala oyununu an-lamıştı. Bu arada dedesi kahkaha atarak:

– Elvan, bükemediğin eli öpe-ceksin, diyerek Oğuz’la kahveden çıktı.

MANGALA

– Gel, Oğuz. Elvan amcanı nasıl yeniyorum, gör, dedi.

Oğuz, bir tabure çekti. Dedesinin yanına oturdu. Oy-nanan oyunu ilk kez görüyordu. Merak içerisinde

Page 54: Künye...İstanbul, 2020 Baskı Kaliteli Eğitim Yayınları Yayın Kurulu ve Grafik Servisi Hazırlayan Kocasinan Merkez Mah. Kuşçu Sok. No.: 19/A Bahçelievler / İSTANBUL Tel:

54 KALİTELİ EĞİTİM YAYINLARI

ANLIYORUM YORUMLUYORUM

Mangala geleneksel oyunlarımızdandır. Geleneksel oyunlarımızdan birini öğre-nip nasıl oynandığını aşağıya yazalım.

“Bükemediğin eli öpeceksin.” sözünden anladıklarımızı yazalım.

Büyüklerimizin çocukken oynadıkları oyunlarla bugünkü oyunları karşılaştır-dığımızda neler söyleyebiliriz? Yazalım.

1. Hangisi, mangala oyunu ile ilgili te-rimlerden biri değildir?

A) Hazne B) Ev C) Taş D) Zar

2. Oğuz, dedesinin arkadaşıyla oynadığı oyunu öğrenmek için hangisini yapmış-tır?

A) Mangala ile ilgili bir kitap okumuş-tur.

B) Dedesi ile arkadaşının oyununu dik-katle izlemiştir.

C) Mangala ile ilgili bir video izlemiştir. D) İnternetten araştırma yapmıştır.

3. Oğuz’un dedesi mangala oyununda ilk olarak hangisini yapmıştır?

A) Taşları alıp evlere teker teker bı-rakmıştır.

B) Elinde kalan taşı hazneye bırakmış-tır.

C) Evlere dörder taş koymuştur. D) Evdeki taşları karşı tarafa geçirmiş-

tir.

4. Mangala oyununu kazanmak için ne olması gerekiyordu?

A) Oyuncunun evinde bütün taşların olması

B) Oyuncunun haznesinde diğer oyuncudan daha az taş olması

C) Oyuncunun haznesinde hiç taş kal-maması

D) Oyuncunun haznesinde diğer oyun-cudan daha fazla taş olması

Page 55: Künye...İstanbul, 2020 Baskı Kaliteli Eğitim Yayınları Yayın Kurulu ve Grafik Servisi Hazırlayan Kocasinan Merkez Mah. Kuşçu Sok. No.: 19/A Bahçelievler / İSTANBUL Tel:

554. SINIF

Melek Öğretmen derste öğrencilerine insan ilişkilerinden söz edecekti. Bu konuyu nasıl anlatabileceğini düşünüyordu. Beyaz fon kâğıdına çeşitli resimler çizdi ve resimlerin altına cümleler yazdı. Derste bu resimlerle bir oyun oynamayı düşünüyordu.

Ders zili çalınca Melek Öğretmen her zamanki gibi gülerek içeri girdi. Elleri doluydu. Öğrenciler meraklanmışlardı. Nuran, parmağını kaldırıp söz istedi:

– Öğretmenim, getirdiklerinizi çok merak ettim, dedi.Melek Öğretmen, Nuran’ın yanına gitti:– Birazdan hepiniz ne olduğunu öğreneceksiniz, dedi.Melek Öğretmen, tahtaya doğru ilerledi. Getirdiği resimlerden birini kaldırdı. Sınıfa

doğru dönerek:– Çocuklar, sizlerle bir oyun oynayacağız. Bu oyunumuzda sizlere bir resim göste-

receğim. Siz de bu resimlere bakıp cümleleri okuyacaksınız, dedi.Melek Öğretmen, resmi kaldırdı. İlk cümleyi Adil okudu. Adil:– Sandalyeden kalk, dedi.Melek Öğretmen:– Bu cümledeki yanlış olan ne olabilir,

diye sordu.Serdal:– Öğretmenim, ben bu cümleyi duy-

sam kalkmazdım, dedi.Melek Öğretmen, Serdal’a neden san-

dalyeden kalkmayacağını sordu. Serdal:– Bu hitap çok kaba. Bana “Sandalyeden kalkar mısın?” deseydi kalkardım, dedi.İkinci cümleyi Selver okumak istedi. Selver:– Sen kimsin, dedi.Melek Öğretmen:– Peki, bu cümlede bir eksiklik var mı, diye sordu.Selver:– Öğretmenim, cümle “Siz kimsiniz?” olmalıydı, dedi.Melek Öğretmen:– Haklısın Selver, insanlarla konuşurken çok dikkatli olmalıyız, dedi.Ensar:– Anne, suuu, dedi. “Su” kelimesini o kadar çok uzattı ki sınıftaki herkes güldü. Ders zilinin çalması

yaklaşıyordu. Melek Öğretmen, çocukların gülümsemesini görünce mutlu oldu. Çünkü çocuklarının insan ilişkilerinde karşılıklı konuşmaların önemini kavradıklarını düşünüyordu.

NASIL KONUŞMALIYIZ?

Page 56: Künye...İstanbul, 2020 Baskı Kaliteli Eğitim Yayınları Yayın Kurulu ve Grafik Servisi Hazırlayan Kocasinan Merkez Mah. Kuşçu Sok. No.: 19/A Bahçelievler / İSTANBUL Tel:

56 KALİTELİ EĞİTİM YAYINLARI

ANLIYORUM YORUMLUYORUM

Biriyle konuşurken karşınızdaki kişi yü-zünüze bakmazsa ne hisseder, nasıl davranırsınız? Yazalım.

Konuşmalarımızda kaba sözcükler kul-lanmak insanlarla ilişkilerimizde hangi sorunlara neden olur? Düşünüp ya-zalım.

Biri konuşurken hangi davranışlarda bulunmak konuşan kişinin dikkatinin da-ğılmasına neden olur? Yazalım.

1. Melek Öğretmen öğrencilerine ders anlatmak için hangi yöntemi seçmiştir?

A) Kâğıtlara resimler çizip resimlerin altına cümleler yazmayı

B) Kâğıtlara cümleler yazıp cümlelerle ilgili işaretler çizmeyi

C) Kâğıtlara uyarı sözcükleri yazıp uyarılarla ilgili semboller çizme-yi

D) Kâğıtlara resimler çizip çocuklardan resimleri boyamalarını istemeyi

2. Adil, okuduğu cümlede istenen işi ne-den yapmayacağını söyledi?

A) Yapılması istenen iş zor olduğu için B) İsteme şeklini kaba bulduğu için C) Ayağa kalkmaya üşendiği için D) İstenen işi yapmak istemediği için

3. Selver, okuduğu cümledeki eksikliğin nasıl düzeltileceğini söyledi?

A) “Sen” yerine “ben”, “kimsin” yerine “kimim” denerek

B) “Sen” yerine “siz”, “kimsin” yerine “kimsiniz” denerek

C) “Sen” yerine “biz”, “kimsin” yerine “kimiz” denerek

D) “Sen” yerine “onlar”, “kimsin” yerine “kimler” denerek

4. Melek Öğretmen, çocukların gülüm-semesini görünce neden mutlu oldu?

A) Çocuklarla güzel vakit geçirdiği için B) Çocuklar birbirleriyle iyi anlaştığı

için C) Çocuklara konuşma kurallarını öğ-

retebildiği için D) Çocuklar kendisini çok sevdiği için

Page 57: Künye...İstanbul, 2020 Baskı Kaliteli Eğitim Yayınları Yayın Kurulu ve Grafik Servisi Hazırlayan Kocasinan Merkez Mah. Kuşçu Sok. No.: 19/A Bahçelievler / İSTANBUL Tel:

574. SINIF

Hasat mevsimi yaklaşıyordu. Köylüler, bu yılın çok bereketli olduğunu söylüyorlardı. Mithat amca hazırlıklı olması gerektiğini düşünüyordu. Çünkü harmanını kaldıran köylü-lerin buğday dolu çuvallarla buraya geleceklerini umuyordu.

Mithat amca köyden uzakta, bir dere kenarında yaşıyordu. Burası hem evi hem de iş yeriydi. Mithat amca, neler yapacağını düşünerek evine geldi. Evde onu Hüsniye teyze karşıladı. Bu ıssız yerde sadece ikisi kalmıştı. Çocukları evlenip yuvalarını şehre kurmuş-lardı. Hüsniye teyze, Mithat amcanın telaşını görünce sordu:

– Mithat, neler duydun köyde, diye sordu.

Mithat amca, Hüsniye teyzeye köyde duyduk-larını anlattı. “Çok işimiz var.” diyordu. Hüsniye teyze:

– Mithat, o eskidendi. Şimdi köylüler buğ-daylarını un fabrikalarına götürüyorlar, dedi.

Mithat amca, köylülerin buğdaylarını buraya getirme-yeceklerini biliyordu. Ama bu değirmen, dedelerinden mi-rastı. Bu mirası gücü yettiği kadar yaşatmalıydı.

Ertesi gün Mithat amca ve eşi hazırlıklara başladılar. Önce değirmeni besleyen dereyi kontrol ettiler. Su yolunu onardılar. Değirmenin çar-kını tamir ettiler. Değirmen-deki elekleri, taşları güzelce temizlediler. Değirmene gelen yolu düzenlediler. Değirmenin önündeki alanı genişlettiler. Karı koca günler sonra her şeyi hazır hâle getirdiler.

Mithat amca, köylülerin gelmesini beklemeye başladı. Ama köylüler, değirmene gel-mek yerine buğdaylarını fabrikaya götürüyorlardı. Yıllar önce dolup taşan değirmenin boş hâlini görmek onu çok üzüyordu.

Günler sonra bir araç değirmenin önünde durdu. Mithat amca, heyecanla değir-menden çıktı. Gelen buğday dolu bir traktör değildi. Gelenler bir televizyon kanalının ekibiydi. Anadolu’da kalan son un değirmeninin belgeselini çekeceklerdi. Mithat amcanın gözleri doldu. En azından kendisinden sonraki nesiller burada bir değirmen olduğunu bilecekti.

UN DEĞİRMENİ

– Mithat, neler duydun köyde, diye sordu.

Mithat amca, Hüsniye teyzeye köyde duyduk-larını anlattı. “Çok işimiz var.” diyordu. Hüsniye

– Mithat, o eskidendi. Şimdi köylüler buğ-daylarını un fabrikalarına götürüyorlar, daylarını un fabrikalarına götürüyorlar,

Mithat amca, köylülerin buğdaylarını buraya getirme-yeceklerini biliyordu. Ama bu değirmen, dedelerinden mi-rastı. Bu mirası gücü yettiği

Ertesi gün Mithat amca ve eşi hazırlıklara başladılar. Önce değirmeni besleyen dereyi kontrol ettiler. Su yolunu onardılar. Değirmenin çar-kını tamir ettiler. Değirmen-

daylarını un fabrikalarına götürüyorlar,

Page 58: Künye...İstanbul, 2020 Baskı Kaliteli Eğitim Yayınları Yayın Kurulu ve Grafik Servisi Hazırlayan Kocasinan Merkez Mah. Kuşçu Sok. No.: 19/A Bahçelievler / İSTANBUL Tel:

58 KALİTELİ EĞİTİM YAYINLARI

ANLIYORUM YORUMLUYORUM

Metinde anlatılan değirmen, kültürel miras ögelerimizdendir. Kültürel miras ögelerimizden birini seçip kısaca anla-talım.

Kültürel mirasımızı korumak ve gelecek nesillere aktarmak için neler yapılabi-lir? Yazalım.

Metinde, kültürel ögelerimizi tanıtmak için belgesel çekildiğinden söz edilmiştir. Siz bunun için hangi yolu seçerdiniz? Nedenleriyle yazalım.

1. Mithat amca neden hazırlıklı olması gerektiğini düşünüyordu?

A) Köylülerin buğday dolu çuvallarla onu ziyaret edeceklerini umduğundan

B) Köylülerin buğdaylarını öğütmek için değirmenine geleceklerini san-dığından

C) Köylülerin harman kaldırmak için kendisinden yardım isteyeceklerini bildiğinden

D) Köylüler her yıl hasat zamanı de-ğirmenini ziyaret ettiklerinden

2. Hangisi, Mithat amca ve eşinin yaşa-dıkları yerin özelliklerinden değildir?

A) Köyden uzaktadır. B) Dere kenarındandır. C) Ev ve iş yeri olarak kullanılmaktadır. D) Bahçe içinde ve iki katlıdır.

3. Mithat amca ve eşi, köylülerin gelece-ğini düşünerek hangi hazırlığı yapma-mışlardır?

A) Değirmenin çarkını tamir etmek B) Değirmeni temizlemek C) Değirmene su yolu yapmak D) Değirmenin önündeki alanı genişlet-

mek

4. Köylüler, neden eskisi gibi değirmene gelmiyorlarmış?

A) Buğdaylarını kendi değirmenlerinde öğüttükleri için

B) Yeteri kadar buğday hasadı yapa-madıkları için

C) Buğdaylarını fabrikaya götürdükleri için

D) Buğdaylarını şehre götürüp sattık-ları için

Page 59: Künye...İstanbul, 2020 Baskı Kaliteli Eğitim Yayınları Yayın Kurulu ve Grafik Servisi Hazırlayan Kocasinan Merkez Mah. Kuşçu Sok. No.: 19/A Bahçelievler / İSTANBUL Tel:

594. SINIF

Gazeteci Akif, Türk kahvesiyle meşhur mekânları gazetesindeki köşesinde yazmak istiyordu. Sohbetlerin vazgeçilmezi olan kahve, kültürümüzde çok önemliydi.

Gazeteci Akif, araştırmalarına tarihî kitaplarla başladı. Okuduğu kitaplardan notlar aldı. Sonra günümüz teknolojisine başvurdu. İnternetten gezginlerin paylaşımlarına baktı. Türk kahvesi ile ilgili bilimsel araştırmaları inceledi. Aylar süren çalışmaları sonucunda birçok mekân tespit etti.

Gazeteci Akif, gazetesindeki köşesinde yazacağı mekânları yerinde görecekti. Yolcu-luğuna Sivas’taki Çerkez’in Kahvesi ile başlayacaktı. Bu kültürel yolculuk onun için çok önemliydi. Bütün hazırlıklarını tamamladı. İlk durağına doğru yola çıktı.

Akif’i gazeteci arkadaşı Mesut karşıladı. Mesut, onu ayağının tozuyla Çerkez’in Kah-vesi’ne götürdü.

Çerkez’in Kahvesi, Paşa Camisi’nin arkasındaydı. Kapısından içeri girer girmez kahve-nin o müthiş kokusu sizi karşılıyordu. Etrafınıza baktığınızda sanki tarihe yolculuk yapıyor gibiydiniz. Duvarlarda tarihî eşyalar ve fotoğraflar bulunuyordu.

Gazeteci Akif, arkadaşıyla bir masaya oturdu. Kahvenin işletmecisi yanlarına geldi. Ömer Bey, garsonların birine kahve getirmelerini söyledi. Gazeteci Akif, kahvenin su-numuna hayran kalmıştı. Kahvenin kıvamı, telvesi çok güzeldi. Gazeteci Akif, damağında kalan bu lezzetle Ömer Bey’e mekânın hikâyesini sordu. Ömer Bey:

– Burası babamdan kaldı. Bu mekânın yetmiş yıllık bir mazisi var, dedi.

Gazeteci Akif, bu eşsiz tadın sırrını sordu. Ömer Bey:

– Kahveyi çekirdek hâlinde aldığını, kendisinin kavu-rup çektiğini söyledi. Kahveyi pişiren ustaların bile kah-venin sırrını bilmediğini de ekledi.

Gazeteci Akif, kahve kokulu bu mekânda olmaktan ve kahve içmekten çok mutluydu. Damağında kalan ta-dın kırk yıllık hatırı vardı. Kahveden çıkarken köşesinde yazacağı yazı kafasında artık hazırdı.

ÇERKEZ’İN KAHVESİ

Page 60: Künye...İstanbul, 2020 Baskı Kaliteli Eğitim Yayınları Yayın Kurulu ve Grafik Servisi Hazırlayan Kocasinan Merkez Mah. Kuşçu Sok. No.: 19/A Bahçelievler / İSTANBUL Tel:

60 KALİTELİ EĞİTİM YAYINLARI

ANLIYORUM YORUMLUYORUM

Bugüne kadar gezip gördüğünüz me-kânlar arasında sizi en çok etkileyen hangisidir? Nedenleriyle yazalım.

“Bir fincan kahvenin kırk yıl hatırı var-dır.” sözünden anladıklarımızı yazalım.

Tarihî mekânları gezmek o dönemde yaşayan insanlarla ilgili hangi konular-da bilgi sahibi olmamızı sağlar? Düşü-nüp yazalım.

1. Hangisi, Gazeteci Arif’in meşhur me-kânlarla ilgili araştırma yapmak için kullandığı yöntemlerden değildir?

A) Tarihî kitapları okuyup not almak B) İnternetten gezginlerin paylaşımla-

rına bakmak C) Aile büyükleriyle röportaj yapmak D) Bilimsel araştırmaları incelemek

2. Çerkez’in Kahvesi hangi ilimizdedir?

A) Sivas B) Ankara C) Erzurum D) Samsun

3. Çerkez’in Kahvesi ile ilgili olarak han-gisi doğru değildir?

A) Duvarlarında tarihî fotoğraflar var-dır.

B) Paşa Camisi’nin arkasındadır. C) Tarihî eşyalar satılmaktadır. D) İçerisi mis gibi kahve kokmaktadır.

4. Ömer Bey’in kahvesi neden bu kadar lezzetliymiş?

A) Çekirdek olarak aldığı kahveyi ken-disi kavurup çektiği için

B) Kahvenin içine damla sakızı eklediği için

C) Kahveyi soğuk su ile pişirdiği için D) Kahveyi özel bir değirmende öğü-

tüp kavurduğu için

Page 61: Künye...İstanbul, 2020 Baskı Kaliteli Eğitim Yayınları Yayın Kurulu ve Grafik Servisi Hazırlayan Kocasinan Merkez Mah. Kuşçu Sok. No.: 19/A Bahçelievler / İSTANBUL Tel:

614. SINIF

Sahilde büyük bir kalabalık toplanmıştı. Burası Mustafa Kemal’in Samsun’a ayak bastığı yerdi. Bir asır önce Mustafa Kemal ve arkadaşları Kurtuluş Savaşı’nı burada başlatmışlardı.

Ata ise on yıl önce bugün doğmuştu. Ailesi bu anlamlı günde ona Ata ismini koy-muşlardı. Ata’nın doğum günü her yıl büyük bir coşkuyla kutlanıyordu. Ata arkadaşlarına:

– Benim doğum günümü bütün ülke kutluyor, derdi.

Ata, bu yılki doğum gününü Mustafa Kemal’in Samsun’a ayak bastığı yerde kutlamak istiyordu. Ailesine bu isteğini söyledi. Bu, çok güzel bir fikirdi. Ama o gün orada büyük bir kalabalık olacaktı. Ata’nın babası:

– Oğlum, çok güzel bir fikir ama Valilikten izin almamız gerekir, dedi.

Ata:

– Baba, yarın Valilike gidip Vali’den izin alsak olur mu, diye sordu.

Babası Ata’nın ısrarcı olduğunu çok iyi biliyordu:

– Tamam, okuldan sonra gide-riz, dedi.

Ata ile babası okuldan sonra valiliğe gittiler. Valilik çalışanları, Ata ve babasını 19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı programından sorumlu Vali Yar-dımcısı’na yönlendirdiler. Ata, isteğini Vali Yardımcısı’na söyledi. Vali Yar-dımcısı, Ata’yı yanına çağırdı:

– Ata, bu fikrini biraz daha ge-nişletelim. 19 Mayıs günü senin gibi doğum günü olan yüz çocukla doğum gününü kutlayalım, dedi.

Ata, Vali Yardımcısı’nın bu teklifi karşısında çok mutlu oldu.

Sahildeki program sona doğru yaklaşıyordu. Kalabalığın ortasına kocaman bir doğum günü pastası getirildi. Sunucu bugün doğan yüz çocuğu sahneye davet etti. Ata ve Vali doğum günü pastasını kestiler. Yüz yıl önce doğan güneş, çocukların gülücüklerinden geleceğe yansıyordu.

YÜZ YIL ÖNCE DOĞAN GÜNEŞ

– Baba, yarın Valilike gidip Vali’den izin

Babası Ata’nın ısrarcı olduğunu çok iyi

– Tamam, okuldan sonra gide-

Ata ile babası okuldan sonra valiliğe gittiler. Valilik çalışanları, Ata ve babasını 19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı programından sorumlu Vali Yar-dımcısı’na yönlendirdiler. Ata, isteğini Vali Yardımcısı’na söyledi. Vali Yar-

– Ata, bu fikrini biraz daha ge-

Page 62: Künye...İstanbul, 2020 Baskı Kaliteli Eğitim Yayınları Yayın Kurulu ve Grafik Servisi Hazırlayan Kocasinan Merkez Mah. Kuşçu Sok. No.: 19/A Bahçelievler / İSTANBUL Tel:

62 KALİTELİ EĞİTİM YAYINLARI

ANLIYORUM YORUMLUYORUM

Milletimiz için önemli olan hangi özel günde doğmak ve doğum gününüzü nerede kutlamak isterdiniz? Nedenle-riyle yazalım.

Millî bayramlarımızla ilgili etkinliklerde neler hissettiğimizi yazalım.

19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı’nın daha etkili kutlanması için önerileriniz nelerdir? Yazalım.

1. Ata, neden arkadaşlarına doğum gü-nünü bütün ülkenin kutladığını söyle-miştir?

A) Doğum günü yılbaşına denk geldiği için

B) Doğum günü bir millî bayramla aynı güne denk geldiği için

C) Doğum günü cumhuriyetin ilan edildiği güne denk geldiği için

D) Doğum gününde ailesi gazeteye kutlama mesajı gönderdiği için

2. Ata’nın babası, Ata’nın doğum günü-nün Samsun’da kutlanması için hangi kurumdan izin almaları gerektiğini söy-ledi?

A) Belediye Başkanlığı B) Türkiye Büyük Millet Meclisi C) Kaymakamlık D) Valilik

3. Vali Yardımcısı Ata’ya hangi teklifte bulundu?

A) Atatürk’ün Samsun’a ayak bastığı yerde doğum gününü kutlamak

B) Ata ile aynı günde doğan yüz ço-cukla doğum gününü kutlamak

C) Doğum gününe yüz arkadaşını da-vet etmek

D) Doğum günü kutlamalarını canlı yayında göstermek

4. “Yüz yıl önce doğan güneş” sözüyle anlatılmak istenen nedir?

A) Cumhuriyet B) Atatürk’ün Samsun’a çıkışı C) Türkiye Büyük Millet Meclisi D) Demokrasi

Page 63: Künye...İstanbul, 2020 Baskı Kaliteli Eğitim Yayınları Yayın Kurulu ve Grafik Servisi Hazırlayan Kocasinan Merkez Mah. Kuşçu Sok. No.: 19/A Bahçelievler / İSTANBUL Tel:

634. SINIF

Hülya limon bahçelerini görünce arabadan indi. Bir anda limon ağaçlarının arasında kayboldu. Hayatında ilk kez limon ağacı görüyordu çünkü yaşadığı şehirde limon ağacı yoktu.

Hülya, merakla yeşil meyvelere bakıyordu. Ağacın altında limon top-layan bir teyze:

– Sana limon vermemi ister misin, diye sordu.

Hülya şaşırmıştı. Teyzeye:– Limon sarı olur, bu meyve yeşil,

dedi.Teyze, birkaç tane limonla Hül-

ya’nın yanına geldi. Limonları Hülya’ya verirken:

– Limon dalında yeşildir, sonradan sararır, dedi.

Hülya, teyzenin verdiği limonları alarak bahçeden koşarak çıktı. Annesi bahçedekilere teşekkür etti.

Hülya’nın teyzesi onları Kız Kalesi’nde bekliyordu. Erdemli tabelaları yerini Silifke ta-belalarına bırakıyordu. Babası, Hülya’ya:

– Bak kızım, burası Kız Kalesi, dedi. Hülya, masmavi denizin ortasındaki kaleyi görünce:– Baba, oraya gidelim mi, diye sordu.Bu arada teyzesi de yanlarına gelmişti. Teyzesi:– Haydi gidelim, dedi.Hep birlikte Kız Kalesi’ne gittiler. Tekne ile yaptıkları yolculuk Hülya’nın çok hoşuna

gitti. Tekne gezisinden sonra Hülya, sahilde kumla oynadı, denize girdi. Akşam güneşin batışını izlemek çok eğlenceliydi. Hülya yorulmuştu. Bir güne çok şey sığdırmıştı.

Ertesi sabah, eniştesi Hülyaları Narlıkuyu’ya götürdü. Ailece denize karşı serpme köy kahvaltısı yaptılar. Narlıkuyu’dan Cennet ve Cehennem Mağaraları’na gittiler. Akşama doğru Susanoğlu’nda denize girdiler.

Günler burada çok çabuk geçiyordu. Hülya her gün bu şehrin farklı bir güzelliğini görüyordu. Ama tatil bitiyordu. Hülya çok üzülüyordu. Teyzesi:

– Gelecek yaz yine buradasın, diye onu teselli etti.Dönüş yolunda Hülya’nın aklında tatilde yaptığı şeyler, gezdiği yerler ve tadı dama-

ğında kalan Mersin tantunisi vardı.

LİMON AĞACI

Page 64: Künye...İstanbul, 2020 Baskı Kaliteli Eğitim Yayınları Yayın Kurulu ve Grafik Servisi Hazırlayan Kocasinan Merkez Mah. Kuşçu Sok. No.: 19/A Bahçelievler / İSTANBUL Tel:

64 KALİTELİ EĞİTİM YAYINLARI

ANLIYORUM YORUMLUYORUM

Ülkemizde gördüğünüz veya görmek istediğiniz en güzel şehrin hangisi ol-duğunu düşünüyorsunuz? Nedenleriyle yazalım.

Şehrinize ilk kez gelen birine şehrinizin hangi özelliklerini tanıtmak istersiniz? Düşünüp yazalım.

Ülkemizin her bölgesinde farklı kültürel özelliklere rastlanmasının sebebi nedir? Yazalım.

1. Hülya’yı limon bahçesinde şaşırtan ne-dir?

A) Dalından koparılan limonun sarı değil, yeşil olması

B) Limonun tadının ekşi olmaması C) Ağaçtaki limonların çok küçük ol-

ması D) Limon toplama işinin zor olması

2. Hangisi Hülya’nın Mersin’de gezdiği yerlerden değildir?

A) Susanoğlu B) Narlıkuyu C) Cennet ve Cehennem mağaraları D) Kız Kulesi

3. Hülya için sahilde hangisini izlemek eğ-lenceliydi?

A) Denize giren insanları B) Kumla oynayan çocukları C) Güneşin batışını D) Tekne gezisi yapanları

4. Hülya’nın Mersin tatiliyle ilgili olarak hangisi söylenemez?

A) Bol bol denize girmiştir. B) Mersin’in ünlü yemeklerini tatmıştır. C) Doğal güzellikleri görmüştür. D) Akrabalarını ziyaret etmiştir.

Page 65: Künye...İstanbul, 2020 Baskı Kaliteli Eğitim Yayınları Yayın Kurulu ve Grafik Servisi Hazırlayan Kocasinan Merkez Mah. Kuşçu Sok. No.: 19/A Bahçelievler / İSTANBUL Tel:

654. SINIF

Gürbüz ve arkadaşları hamama gideceklerdi. Beril, arkadaşlarının planını duyunca şaşırdı. Bu zamanda herkesin evinde banyo vardı. Hamam da nereden çıkmıştı? Merakla:

– Evinizde sular mı kesik? Yoksa banyonuzda tadilat mı var, diye sordu.

Gürbüz, arkadaşının bu sözlerine gülümsedi. Hamam, kültürümü-zün önemli parçalarından biriydi. Avrupalı gezginler, yurdumuza geldiklerinde gördükleri hamamları kendi ülkelerine taşımışlardı. Atalarımız, şehirleri kurarken hamamları o şehrin merkezine yer-leştirmişlerdi. Gürbüz, Beril’e:

– Beril, sen hiç hamama gitmedin mi, diye sorunca Beril:

– Elbette gittim, dedi.

Gürbüz, arkadaşına tekrar sordu:

– Evinizde sular mı kesikti?

Beril:

– Hayır, halamın kızının gelin hama-mına gitmiştik, dedi.

Eskiden düğünlerden önce hamama gidilirdi. Hamamlarda eğlenceler düzenlenirdi. Geçmişten gelen bu kültür, şimdi de de-vam ettiriliyordu. Gürbüz:

– Beril, demek ki hamama banyo tadilatta ya da sular kesik diye gidilmiyormuş, dedi.

Beril, aslında arkadaşlarının bu davranışına hayran kalmıştı. Çünkü tarihî hamam-larımızı bilen çok az insan kalmıştı. Geçmişten günümüze birçok kültürel değerimiz kay-boluyordu. Gürbüz, bunun farkındaydı. Yaşadığı şehirde eskiden yüzlerce hamam vardı. Şimdi ise sadece birkaç tane hamam ayakta kalabilmişti. Birçoğu harabe durumdaydı. Bazılarının sadece kalıntısı kalmıştı. Bazılarının da yerine koca koca apartmanlar dikilmişti.

Gürbüz ve arkadaşları bu ay Kumacık Hamamı’na gideceklerdi. Bu hamam 1495 yılında yapılmıştı. Türk hamam mimarisinin önemli bir örneğiydi. Türk hamam-larında üç bölüm oluyordu: soğukluk, ılıklık ve sıcaklık.

Gürbüz ve arkadaşları hamamın keyfini doyasıya çıkardılar. Gecenin sonunda Yeşilırmak’ın güzelliğine ba-karak evlerine gittiler.

Amasya’ya yolunuz düşerse Kumacık Hamamı’na uğ-ramayı unutmayın, olur mu?

TÜRK HAMAMLARI

Gürbüz, arkadaşının bu sözlerine gülümsedi. Hamam, kültürümü-zün önemli parçalarından biriydi. Avrupalı gezginler, yurdumuza geldiklerinde gördükleri hamamları kendi ülkelerine taşımışlardı. Atalarımız, şehirleri kurarken hamamları o şehrin merkezine yer-

– Beril, sen hiç hamama gitmedin mi, diye sorunca Beril:

Page 66: Künye...İstanbul, 2020 Baskı Kaliteli Eğitim Yayınları Yayın Kurulu ve Grafik Servisi Hazırlayan Kocasinan Merkez Mah. Kuşçu Sok. No.: 19/A Bahçelievler / İSTANBUL Tel:

66 KALİTELİ EĞİTİM YAYINLARI

ANLIYORUM YORUMLUYORUM

“Hamam” denince aklınıza neler geli-yor? Hamamda neler olur? Yazalım.

Sarnıç nedir? Eskiden sarnıçlar hangi amaçla kullanılırdı? Araştırıp yazalım.

Günümüzde tatil köyleri ve lüks otel-lerin hemen hepsinde Türk hamamı olmasının sebebi sizce ne olabilir? Dü-şünüp yazalım.

1. Gürbüz ile arkadaşlarının hamama gi-deceğini öğrenen Beril neden şaşırmış-tır?

A) Banyolarındaki tadilat hâlâ bitme-diği için

B) Evlerinde banyo olduğu hâlde ha-mama gidecekleri için

C) Yaşadıkları yerde hamam olduğunu bilmediği için

D) Hamam, yaşadıkları yere uzakta ol-duğu için

2. Beril, Gürbüz’e daha önce hangi amaç-la hamama gittiğini söyledi?

A) Banyoları tadilatta olduğu için B) Kuzeninin gelin hamamına katılmak

için C) Evlerinde sular kesik olduğu için D) Annesi istediği için

3. Hangisi günümüzde hamamların du-rumuyla ilgili anlatılanlardan değildir?

A) Bazılarından geriye kalıntılar kal-mıştır.

B) Çoğu harabe hâldedir. C) Birkaçı kafe olarak kullanılmaktadır. D) Kimilerinin yerine binalar yapılmıştır.

4. “Gürbüz ve arkadaşlarının gittikleri ha-mam ......” cümlesi hangisiyle tamamla-namaz?

A) Amasya’dadır. B) 3 bölümden oluşur. C) Eski bir tarihi vardır. D) Suyunu ırmaktan alır.

Page 67: Künye...İstanbul, 2020 Baskı Kaliteli Eğitim Yayınları Yayın Kurulu ve Grafik Servisi Hazırlayan Kocasinan Merkez Mah. Kuşçu Sok. No.: 19/A Bahçelievler / İSTANBUL Tel:

674. SINIF

“İlim ilim bilmektir,İlim kendin bilmektir.Sen kendin bilmezsinYa nice okumaktır.”

***

Pelin, yolda yürürken panodaki bu şiiri okudu. Şiir çok hoşuna gitti. Ama şiirde ney-den söz edildiğini anlayamadı. Çantasından not defterini çıkarıp şiiri yazdı. Eve gidene kadar şiiri tekrar etti. Şiirin anlamını çok merak ediyordu.

Pelin, evden içeri girer girmez odasına gitti. İnternetini açtı. Arama motoruna şiiri yazdı. Şiirin şairi Yunus Emre idi. Önüne birçok sayfa çıktı. Bu arada odaya nenesi girdi. Nenesi, Pelin’in omuzlarına elini koydu:

– Benim meraklı meleğim yine ne araştırıyor, diye sordu.

Pelin, nenesine:

– Neneciğim, eve gelirken panoda bu şiiri gördüm. Çok hoşuma gitti. Şimdi bu şiirin anlamını ve şairini araştırıyo-rum, dedi.

Pelin’in nenesi şiiri ve şairi görünce:

– Meleğim, Yunus Emre sevgi şairidir. Anadolu’nun duygularını şiirlerinde yazmıştır. O bizlere alçak gönüllü olmayı, paylaşmayı, sevgiyi, yardımlaşmayı Anadolu Türkçesi ile anlatır, dedi.

Pelin, nenesini dinlerken bir yandan da internette karşısına çıkan bilgileri oku-yordu. Yunus Emre 1200’lü yıllarda Anado-lu’da yaşamıştı. Nerede doğduğu bilinmiyor-du. Anadolu’yu gezen bir dervişti. Şiirlerinde Anadolu insanını anlatıyordu. Mezarı Eskişehir’deydi.

Pelin panoda yazan şiirin anlamını da bulmuştu. Nenesine:

– Nene, şiirin anlamını da buldum, dedi.

Yunus Emre şiirinde ilim sahibi olmanın tek başına yeterli olmadığını söylüyordu. İlim sahibi olan kişinin kendisini de bilmesi gerekir, diyordu. Yani insan, alçak gönüllü olmalıydı.

Pelin ile nenesi odadan ayrılırken Pelin’in aklında sevgi şairi Yunus Emre vardı.

SEVGİ ŞAİRİ

– Neneciğim, eve gelirken panoda bu şiiri gördüm. Çok hoşuma gitti. Şimdi bu şiirin anlamını ve şairini araştırıyo-

– Meleğim, Yunus Emre sevgi şairidir. Anadolu’nun duygularını şiirlerinde yazmıştır. O bizlere alçak gönüllü olmayı, paylaşmayı,

Page 68: Künye...İstanbul, 2020 Baskı Kaliteli Eğitim Yayınları Yayın Kurulu ve Grafik Servisi Hazırlayan Kocasinan Merkez Mah. Kuşçu Sok. No.: 19/A Bahçelievler / İSTANBUL Tel:

68 KALİTELİ EĞİTİM YAYINLARI

ANLIYORUM YORUMLUYORUM

Yunus Emre’nin “Hiç hata yapmayan insan hiçbir şey yapmayan insandır. Ve hayatta en büyük hata kendini hata-sız sanmaktır.” sözünden anladıklarımızı yazalım.

Yunus Emre’nin “sevgi şairi” olarak anılmasının sebebi nedir? Araştırıp ya-zalım.

Bugüne kadar okuduğunuz şiirler içinde sizi en çok etkileyen hangisidir? Neden-leriyle yazalım.

1. Pelin, panoda okuduğu şiiri neden not defterine yazmıştır?

A) Şiiri çok beğendiği için B) Şiirde anlatılanları anlamadığı için C) Şiiri okuldaki arkadaşlarına okumak

için D) Şiirin şairini araştırmak için

2. Hangisi nenesinin Pelin’e Yunus Emre ile ilgili anlattıklarından değildir?

A) Şiirlerini Anadolu Türkçesi ile yaz-dığı

B) Sevgi şairi olduğu C) Şiirlerinde yiğitlerden söz ettiği D) Anadolu’nun duygularını şiirlerinde

anlattığı

3. Yunus Emre’nin şiirlerini okuyup be-nimseyen birinin hangi özelliğe sahip olması beklenmez?

A) Yardımseverlik B) Paylaşımcılık C) Sevecenlik D) Bencillik

4. Pelin’in okuduğu şiirde Yunus Emre neyi öğütlemektedir?

A) Bilim sahibi olmayı B) Alçak gönüllü olmayı C) Cömert olmayı D) Cesur olmayı

Page 69: Künye...İstanbul, 2020 Baskı Kaliteli Eğitim Yayınları Yayın Kurulu ve Grafik Servisi Hazırlayan Kocasinan Merkez Mah. Kuşçu Sok. No.: 19/A Bahçelievler / İSTANBUL Tel:

694. SINIF

Burçin, İzmir’de yaşayan ve uzun zamandır görmediği arkadaşını görmeye gidecekti. Ona geleceğini söylememişti çünkü Burçin sürpriz yapmayı severdi.

Burçin, Adnan Menderes Havalimanı’na indi. Şehre yolcu taşıyan otobüslerden birine bindi. Otobüs, yolcuları Konak Meydanı’nda indirdi. Burçin, önce sahil kenarına gitti. Kör-fezin serin rüzgârında biraz serinledi. Sonra meydana geri döndü. Meydanda mimarisi çok güzel büyük bir saat kulesi vardı. Biraz dinlendikten sonra arkadaşı Sina’yı görüntülü olarak aradı. Burçin, Sina’ya önce saat kulesini gösterdi. Sina:

– Sen İzmir’de misin yoksa, diye bağırdı.

Burçin:

– Nereden çıkardın? Sen nerelerdesin, dedi.

Sina:

– Burçin, orası Saat Kulesi değil mi, diye sordu.

Bu arada Sina, Kızlar Ağası Hanı’nda kah-ve içiyordu. Kahveyi bıraktı. Hızlı bir şekilde Ko-nak Meydanı’na yürümeye başladı. İki tarihî eser arası çok yakındı.

Burçin:

– Evet, burası Saat Kulesi, dedi.

Sina bu arada Konak Meydanı’na gelmişti. Saat Kulesi’ne vardığında Burçin ile Sina bir anda karşı karşıya geldiler. Birbirlerine sımsıkı sarıldılar.

Burçin:

– Bu Saat Kulesi çok güzelmiş. Haydi, bana kulenin tarihini anlat, dedi.

Sina:

– Saat Kulesi 1901 yılında 2. Abdülhamit Han’ın tahta çıkışının 25. yıl dönümü için yaptırılmış. Saati 1974 depreminden sonra değiştirilmiş. Yapıldığı tarihteki saati ise Alman İmparatoru hediye etmiş, dedi.

Burçin, arkadaşının bu tarihî eser bilgisine hayran kaldı:

– Sina, benden sonra sanat tarihi mi okudun, diye sordu.

Sina gülümseyerek:

– Sen beni bir de Kızlar Ağası Hanı’nı anlatırken gör, dedi.

İki arkadaş, sarmaş dolaş kahve içmeye Kızlar Ağası Hanı’na gittiler.

SÜRPRİZ GEZİ

Page 70: Künye...İstanbul, 2020 Baskı Kaliteli Eğitim Yayınları Yayın Kurulu ve Grafik Servisi Hazırlayan Kocasinan Merkez Mah. Kuşçu Sok. No.: 19/A Bahçelievler / İSTANBUL Tel:

70 KALİTELİ EĞİTİM YAYINLARI

ANLIYORUM YORUMLUYORUM

Tarihî eserlerimizle ilgili bilgi edinmek için neler yapabiliriz? Düşünüp yazalım.

Bugüne kadar gördüğümüz ya da hak-kında bilgi edindiğimiz bir tarihî eserle ilgili bildiklerimizi yazalım.

Ülkemizin tarihî eserler bakımından zengin bir ülke olmasının nedenini araştırıp yazalım.

1. Burçin, İzmir’e gidince ilk olarak ne yap-mıştır?

A) Sahilde gezmiştir. B) Saat Kulesi’ne gitmiştir. C) Bir handa kahve içmiştir. D) Meydanda arkadaşını aramıştır.

2. Sina, Burçin’in İzmir’de olduğunu nasıl anlamıştır?

A) Burçin aradığında havaalanında ya-pılan anonsu duyunca

B) Burçin görüntülü konuşma sırasın-da Saat Kulesi’ni gösterince

C) Burçin Konak Meydanı’ndan görün-tülü arama yapınca

D) Burçin arkadaşına Saat Kulesi’nde olduğunu söyleyince

3. Hangisi Sina’nın Burçin’e Saat Kulesi ile ilgili anlattıklarından değildir?

A) Hangi tarihte yapıldığı B) Hangi amaçla yaptırıldığı C) Saatinin ne zaman değiştirildiği D) Eski saatinin kime hediye edildiği

4. Sina ile Burçin, Saat Kulesi’nden sonra nereye gitmişlerdir?

A) Konak Meydanı’na B) Kızlar Ağası Hanı’na C) Adnan Menderes Havalimanı’na D) İzmir Körfezi’ne

Page 71: Künye...İstanbul, 2020 Baskı Kaliteli Eğitim Yayınları Yayın Kurulu ve Grafik Servisi Hazırlayan Kocasinan Merkez Mah. Kuşçu Sok. No.: 19/A Bahçelievler / İSTANBUL Tel:

714. SINIF

Duru, koşarak Eylüllere gitti. Eylül, bahçede kiraz topluyordu. Duru’yu görünce ağaçtan indi. Eli, yüzü kiraz kırmızısı olmuştu. Duru, Eylül’e bakıp:

– Yanakların ne güzel olmuş! Ellerin de ona uymuş, dedi.Eylül, bahçedeki çeşmede elini, yüzünü yıkadı. Arkadaşına:– Duru, pek bir heyecanlı geldin. Sanırım bana söyleyeceklerin var, dedi.Duru, sepetteki kirazlardan biraz aldı. Eylül’e:– Tatları da çok güzelmiş, dedi.Eylül, Duru’nun her şeye bu şekilde gizem katmasını sevmiyordu. Duru:– Aklındakini bana söyler misin, dedi.Duru, güzel Türkçemizdeki yazım yanlışları ile ilgili bir ödev hazırlayacaktı. Eylül’ün

Türkçe dersi çok iyiydi. Duru:– Eylül, bana şu cümlelerdeki yazım yanlışlarını bulmamda yardım eder misin, diye sordu.Eylül, arkadaşının bu isteğine çok sevindi. Duru’ya:– Elbette, yardım ederim, dedi. Eylül ile Duru bahçedeki masaya oturdular. Duru çantasından etkinlik kitabını çıkardı.

Birlikte ödev yapmaya başladılar.Duru ilk cümleyi okudu:– Herkez, candarmaya çarşanba günü gi-

decek.Eylül:– Herkez değil, herkes dedi.Duru:– Candarma kelimesi de yanlış yazılmış, jan-

darma olmalı, dedi.Eylül:– Çarşanba kelimesi de öyle. Çarşamba ke-

limenin doğru yazımı, dedi.Duru bir cümle daha okudu:– Tenefüste Ceren’in kipriği gözüne kaçtı.Eylül:– Duru, bu cümledeki yazım yanlışlarını sen bulur musun, dedi.Duru:– Bu cümlede iki kelime yanlış yazılmış, dedi. Tenefüs kelimesi teneffüs olacak, kiprik

de kirpik olacak, dedi.Eylül ve Duru, ödevin sonunda çok mutlu oldular. Eylül’ün annesinin getirdiği kiraz-

ları yemeye başladılar.

KİRAZ KIRMIZISI

Page 72: Künye...İstanbul, 2020 Baskı Kaliteli Eğitim Yayınları Yayın Kurulu ve Grafik Servisi Hazırlayan Kocasinan Merkez Mah. Kuşçu Sok. No.: 19/A Bahçelievler / İSTANBUL Tel:

72 KALİTELİ EĞİTİM YAYINLARI

ANLIYORUM YORUMLUYORUM

Dilimizdeki sözcüklerin doğru yazımını bulmak için hangi kaynaktan, nasıl ya-rarlanırız? Yazalım.

Dilimizi doğru konuşmak ve yazmak ne-den önemlidir? Düşünüp yazalım.

Dilimizi yabancı sözcüklerin etkisinden korumak için neler yapılabilir? Araştırıp yazalım.

1. Duru, Eylül’e neden yanaklarının çok güzel olduğunu söylemiş?

A) Yanakları kirazdan boyandığı için B) Yanakları sıcaktan kızardığı için C) Yanakları ağzında kiraz olduğun-

dan şiştiği için D) Yanakları tombul olduğu için

2. Duru, arkadaşından hangi konuda yar-dım istedi?

A) Etkinlik kitabındaki soruları çözmesi B) Etkinlik kitabında verilen cümleler-

deki yazım yanlışlarını bulması C) Matematik ödevini yapması D) Yazdığı cümlelerdeki noktalama yan-

lışlarını bulması

3. Hangisi Duru’nun doğru yazımını söy-lediği sözcüklerden değildir?

A) teneffüs B) jandarma C) perşembe D) herkes

4. Eylül’ün doğru yazımını söylediği son sözcüğün anlamı nedir?

A) Göz kapağının kenarındaki kıllar B) Gözlerin üzerinde çizgi oluşturan

kısa kıllar C) Gözün ışığa gire büyüyüp küçülen

kısmı D) Gözü örten koruyucu organ

Page 73: Künye...İstanbul, 2020 Baskı Kaliteli Eğitim Yayınları Yayın Kurulu ve Grafik Servisi Hazırlayan Kocasinan Merkez Mah. Kuşçu Sok. No.: 19/A Bahçelievler / İSTANBUL Tel:

734. SINIF

Ay yıldızlı bayrağım göklerde,

Dalgalanır ilden ile,

Huzur, mutluluk dört yanda,

Vatan sevgisi her yerde.

Bağında, bahçesinde güller açan,

Oyun oynayan çocukları neşe saçan,

Ana kucağında özgürce uyuyan,

Can vatan, canan vatan.

Askeri, polisi görevde,

Öğretmeni öğrencileriyle derste,

Doktorları hastalarının derdinde,

Vatan sevdası her yerde.

Korunmalı, kollanmalı,

Uğruna destanlar yazılmalı,

Bucak bucak gezilmeli

Can vatan, canan vatan.

VATAN

Page 74: Künye...İstanbul, 2020 Baskı Kaliteli Eğitim Yayınları Yayın Kurulu ve Grafik Servisi Hazırlayan Kocasinan Merkez Mah. Kuşçu Sok. No.: 19/A Bahçelievler / İSTANBUL Tel:

74 KALİTELİ EĞİTİM YAYINLARI

ANLIYORUM YORUMLUYORUM

“İnsan vatanını sever çünkü ....................” cümlesini kendi cümlelerimizle tamam-layalım.

Vatan, üzerinde yaşadığımız toprak parçasıdır. Vatanımıza karşı sorumlu-luklarımız nelerdir? Düşünüp yazalım.

“Vatan” sözcüğüyle bir akrostiş yazalım.

V A T A N

1. Şiirin ilk dörtlüğünde hangisinden söz edilmemiştir?

A) Bayrağımızın şehirlerimizde dalga-landığından

B) Yurdumuzun her yerinde huzur ve mutluluk olduğundan

C) Vatanımızın dört yanında çocukla-rın neşe saçtığından

D) Yurdumuzun her yerinde vatanını seven insanlar olduğundan

2. Şiirin ikinci dörtlüğünde hangi kavra-mın üzerinde durulmuştur?

A) Barış B) Hürriyet C) Saygı D) Çalışkanlık

3. Şiirde hangi mesleğin nerede olduğun-dan bahsedilmiştir?

A) Polis Nöbette B) Doktor Eğitimde C) Asker İzinde D) Öğretmen Sınıfta

4. Hangisi şiirin son dörtlüğünde istenen-lerden değildir?

A) Vatanımızın uğruna destanlar yaz-mak

B) Vatanımızı gezip dolaşmak C) Vatanımızı koruyup kollamak D) Vatanımızı herkese tanıtmak

Page 75: Künye...İstanbul, 2020 Baskı Kaliteli Eğitim Yayınları Yayın Kurulu ve Grafik Servisi Hazırlayan Kocasinan Merkez Mah. Kuşçu Sok. No.: 19/A Bahçelievler / İSTANBUL Tel:

754. SINIF

Davut, bahçeden içeri girdi. Pencereleri naylonla kaplı, giriş kapısı derme çatma tahtalarla yapılmış eve doğru ilerledi. Kapının önünde eski, yırtılmış ayakkabılar gördü. Kapıya vurdu. İçeriye doğru:

– Kimse yok mu, diye seslendi.

Uzun boylu, zayıf, üstünde eski giysiler olan bir kız kapıya çıktı. Gelen adamdan çekinerek:

– Siz kimsiniz, diye sordu.

Davut elindeki kutuları kapının köşesine bırak-tıktan sonra:

– Ben Davut. Hayat Ağacı Derneğinden geliyorum, dedi.

Hayat Ağacı Derneği kültürümüzün önemli değerlerinden vakıf kültürünü yaşatıyor-du. Yardıma ihtiyaç duyan, hastası olan, derdine derman bulamayan kim varsa onun yanında oluyordu.

Davut’un sesini duyan iki küçük çocuk da ablalarının yanına geldiler. İkisinin de aya-ğında çorap yoktu. Üstlerindeki giysiler hem eskiydi hem de onlara göre değildi.

Ablaları çocuklara:

– Annemin yanına gidin, dedi.

Davut:

– Anneniz hasta mı, diye sordu.

Kız çekinerek:

– Evet, dedi.

Davut, izin isteyerek içeri girdi. Burası iki odacıktı. Evin tuvaleti bahçedeydi. Eski kanepenin üzerinde çocukların annesi yatıyordu. Çocuklar bir minderin üzerinde oturu-yorlardı. Davut:

– Anneni hastaneye, sizleri de derneğimize götürelim, dedi.

Kız, ne söyleyeceğini bilemedi. Kafasını “olur” der gibi salladı.

Davut eve ambulans çağırdı ve çocukların annelerini ambulansla hastaneye götür-dü. Davut sonra ablalarını ve çocukları alıp derneğe gitti. Derneğin içinde kocaman bir mağaza vardı. Buradan çocuklar istedikleri kıyafetleri aldılar.

Akşama doğru çocuklar güzel kıyafetleriyle annelerini ziyarete gittiler. Herkesin yüzü gülüyordu. Şu dünyada yüzlerin gülmesini sağlamaktan daha güzel bir şey yoktu.

HAYAT AĞACI

Davut, bahçeden içeri girdi. Pencereleri naylonla kaplı, giriş kapısı derme çatma tahtalarla yapılmış eve doğru ilerledi. Kapının önünde eski, yırtılmış

Uzun boylu, zayıf, üstünde eski giysiler olan bir kız

Davut elindeki kutuları kapının köşesine bırak-

Page 76: Künye...İstanbul, 2020 Baskı Kaliteli Eğitim Yayınları Yayın Kurulu ve Grafik Servisi Hazırlayan Kocasinan Merkez Mah. Kuşçu Sok. No.: 19/A Bahçelievler / İSTANBUL Tel:

76 KALİTELİ EĞİTİM YAYINLARI

ANLIYORUM YORUMLUYORUM

İhtiyaç sahiplerine yardım eden der-neklerden birini seçip bu dernekle ilgili araştırma yapalım. Araştırma sonuçla-rımızı yazalım.

“Vakıf kültürü” denince aklımıza gelen-leri yazalım.

En son kime, nasıl yardım ettiğimizi yazalım.

1. Davut bahçeden içeri girdiğinde nasıl bir evle karşılaştı?

A) Tahtadan yapılmış iki katlı bir ev B) Bahçe içinde, şirin bir ev C) Derme çatma yapılmış bir ev D) Prefabrik bir ev

2. Hayat Ağacı Derneği kimlere yardım ediyordu?

A) İhtiyaç sahiplerine ve hastalara B) Eğitim almak isteyen kız çocuklarına C) Çevre konusunda çalışmak isteyen-

lere D) Ülkemize göç eden insanlara

3. Hangisi Davut’un evden içeri girince gördüklerinden değildir?

A) Kanepede yatan hasta anne B) Minderin üzerinde oturan çocuklar C) Televizyon izleyen abla D) İki küçük oda

4. Çocuklar dernekte ne yaptılar?

A) Hasta annelerini tedavi ettirdiler. B) Yeni kıyafetler alıp giydiler. C) Sobanın yanında ısındılar. D) Çizgi film izlediler.

Page 77: Künye...İstanbul, 2020 Baskı Kaliteli Eğitim Yayınları Yayın Kurulu ve Grafik Servisi Hazırlayan Kocasinan Merkez Mah. Kuşçu Sok. No.: 19/A Bahçelievler / İSTANBUL Tel:

774. SINIF

Zühre, teneffüste öğretmenler odasına doğru koştu. Kapı açıktı ama öğretmeni oda-da yoktu. Mahmut Öğretmen saçları arkadan örgülü, masmavi gözlü bu kızı görünce aralarında şöyle bir konuşma geçti:

– Hangi sınıfta okuyorsun?Zühre:– 4-A sınıfındayım.Mahmut Öğretmen:– Öğretmenini mi arıyorsun?Zühre:– Evet, öğretmenime bir soru sormalıyım.Mahmut Öğretmen:– Bana sorabilirsin.Zühre:– Sorduğum soruyu siz bilebilir misiniz?Öğretmenler odasındaki herkes gülmeye başladı. Zühre’ye göre bütün soruları kendi

öğretmeni bilirdi. Zühre:– Yurt ne demek, diye sordu.Mahmut Öğretmen:– Hım, soru çok zormuş. Bu soruyu Birsen Öğretmen’e soralım, dedi. Birsen Öğretmen:– Yurt, yaşadığımız toprak parçasıdır, dedi.Zühre:– Yurt sadece toprak parçası mıdır, diye sordu.Ceren Öğretmen masadan kalktı, sohbete katıldı. Zühre’ye:– Hayır, toprağı yurt hâline getirenler onun üzerinde yaşayan insanlardır, dedi.Öğretmen odasındaki öğretmenler, Zühre’nin sorularının bittiğini düşündüler. Ama Zühre:– İnsanlar ne yapar ki o toprak yurt olur, diye sormaya devam etti.Tam bu sırada zil çaldı. Zühre’nin öğretmeni, öğretmenler odasına girdi. Bütün öğ-

retmenler Zühre ile konuşuyorlardı. Zühre’nin öğretmeni arkadaşlarına:– Prensesimle tanıştınız mı, dedi.Arkadaşları, Yusuf Öğretmen’e:– Evet, tanıştık, dediler.Zühre, öğretmeniyle sınıfa giderken cevabını alamadığı soruyu tekrar sordu:– Öğretmenim, insanlar ne yapar ki o toprak yurt olur, dedi.Öğretmeni:– İnsan, sevgiyle toprağına bağlanırsa yurdunun taşına, toprağına sahip çıkarsa o

toprak yurt olur, dedi.Zühre:– Anladım, öğretmenim, dedi. Ders zili çalarken Zühre ile öğretmeni sınıfa girdiler.

YURT

Page 78: Künye...İstanbul, 2020 Baskı Kaliteli Eğitim Yayınları Yayın Kurulu ve Grafik Servisi Hazırlayan Kocasinan Merkez Mah. Kuşçu Sok. No.: 19/A Bahçelievler / İSTANBUL Tel:

78 KALİTELİ EĞİTİM YAYINLARI

ANLIYORUM YORUMLUYORUM

“Yurt ne demektir?” sorusuna siz nasıl yanıt verirdiniz? Yazalım.

Size göre bir toprağı yurt yapan nedir? Düşünüp yazalım.

Yurdumuza sahip çıkmak için bize dü-şen görev ve sorumluluklar nelerdir? Yazalım.

1. Zühre, öğretmenine soracağı soruyu neden diğer öğretmenlere sordu?

A) Öğretmeni öğretmenler odasında olmadığı için

B) Sorusuyla ilgili farklı yanıtlar duy-mak için

C) Sorusunu hangi öğretmenin bilip bilmediğini öğrenmek için

D) Öğretmeni sınıfta olmadığı için

2. Ceren Öğretmen, Zühre’nin hangi so-rusuna cevap verdi?

A) İnsanlar ne yapar ki o toprak yurt olur?

B) Yurt ne demektir? C) Yurt sadece toprak parçası mıdır? D) Yurdumuza karşı görevlerimize ne-

lerdir?

3. Zühre’nin öğretmeninin adı nedir?

A) Mahmut B) Yusuf C) Birsen D) Yunus

4. Zühre’nin öğretmenine göre bir topra-ğın yurt olması için ne gereklidir?

A) İnsanın toprağına bağlanıp sahip çık-ması

B) İnsanın yurdu için durmaksızın ça-lışması

C) İnsanın yurdunun her yerini karış karış gezmesi

D) İnsanın toprağını ekip biçmesi

Page 79: Künye...İstanbul, 2020 Baskı Kaliteli Eğitim Yayınları Yayın Kurulu ve Grafik Servisi Hazırlayan Kocasinan Merkez Mah. Kuşçu Sok. No.: 19/A Bahçelievler / İSTANBUL Tel:

794. SINIF

Cevap Anahtarı

ÜÇ ARKADAŞ

1. B 2. C3. C 4. D

YAN ORMANA YOLCULUK

1. B 2. C3. B 4. A

FİDAN

1. B 2. D3. A 4. C

VARYER AİLE

1. A 2. C3. B 4. D

USTALARIN DAYANIŞMASI

1. C 2. A3. B 4. B

ESKİMEYEN DOSTLUKLAR

1. B 2. B3. C 4. B

NE İŞE YARAR?

1. B 2. D3. B 4. C

KIRMIZI TOKA

1. B 2. A3. D 4. A

PAPAĞAN NECO

1. D 2. A3. B 4. D

ÇATI

1. A 2. D3. C 4. B

GÜVENMEK

1. A 2. C3. D 4. D

PAYLAŞMAK NE GÜZEL ŞEY

1. B 2. C3. B 4. D

DOĞUM GÜNÜ

1. A 2. B3. B 4. A

EN GÜZEL MANZARA

1. D 2. C3. A 4. D

SAYGILI İNSANLAR ÜLKESİ

1. B 2. C3. D 4. A

BOŞ SANDALYE

1. A 2. B3. C 4. D

USTALIK BELGEM

1. B 2. A3. C 4. D

ŞAKACI KARTAL

1. B 2. C3. A 4. B

AİLE OLABİLMEK

1. A 2. D3. C 4. B

DÜKKÂN CAMINDAKİ BAYRAK

1. B 2. D3. B 4. D

MÜJDELİ HABER

1. B 2. B3. A 4. B

Page 80: Künye...İstanbul, 2020 Baskı Kaliteli Eğitim Yayınları Yayın Kurulu ve Grafik Servisi Hazırlayan Kocasinan Merkez Mah. Kuşçu Sok. No.: 19/A Bahçelievler / İSTANBUL Tel:

80 KALİTELİ EĞİTİM YAYINLARI

Cevap Anahtarı

YARAMAZ KUZEY

1. C 2. A3. D 4. C

İYİ BAYRAMLAR

1. D 2. C3. A 4. B

ANALAR GURUR DOLU

1. D 2. B3. B 4. B

ÇERKEZ’İN KAHVESİ

1. C 2. A3. C 4. A

YÜZ YIL ÖNCE DOĞAN GÜNEŞ

1. B 2. D3. B 4. B

LİMON AĞACI

1. A 2. D3. C 4. D

MANGALA

1. D 2. B3. C 4. D

NASIL KONUŞMALIYIZ?

1. A 2. B3. B 4. C

UN DEĞİRMENİ

1. B 2. D3. C 4. C

SEVGİ ŞAİRİ

1. B 2. C3. D 4. B

SÜRPRİZ GEZİ

1. A 2. B3. D 4. B

KİRAZ KIRMIZISI

1. A 2. B3. C 4. A

VATAN

1. C 2. B3. D 4. D

HAYAT AĞACI

1. C 2. A3. C 4. B

YURT

1. A 2. C3. B 4. A

TÜRK HAMAMLARI

1. B 2. B3. C 4. D