kültür sanat - corekardeş”, “vanya dayı” gibi Çehov o- yunlarınm yanı sıra samuel...

1
19 '3 ¿ lo o kültür sanat 19 Eylül 2002 Perşembe SI-yıllık oyunculuk 1926 yılında doğan Şükran Güngör, 1940 lı yıllarda, Denizli Halkevi’nde a- matör olarak tiyatroya başladı. Tiyatro için İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakül- tesindeki eğitimini yanda bırakan Gün- gör, profesyonel oyunculuğa 1951 yı- lında Muhsin Ertuğrul un kurmuş ol- duğu Küçük Sahne’de John Stein- beck’in “Fareler ve İnsanlar”adlı yapı- tıyla adım attı. 1954 yılında Ankara Devlet Tiyatrosu’nda 3 yıl, Muhsin Er- tuğnıl yönetiminde Karaca Tiyatro- su’nda 1 yıl oyunculuk yaptı. Ankara Devlet Tiyatrosu’nda sahnelenen John Osborne’nun "ÖJke’l si ise Şükran Gün- gör’ü eşi Yıldız Kenter ile buluşturdu. 196ı yılında Kent Oyuncuları'na ka- tılan Şükran Güngör, “Martı” , “ÜçKız- kardeş” , “Vanya Dayı” gibi Çehov o- yunlarınm yanı sıra Samuel Beckett’in başyapıtlanndan “Godot’yu Bekler- ken”de, Brecht’in de “Üç Kuruşluk O- pera” , “DilencilerKralı”adlı oyunlarda rol aldı. “Kim Korkar Hain Kurttan?” , “Küçük Devlet' gibi oyunları da yönet- ti. “NihavendiMucize ”adlı filmde de rol alan Güngör, 2000 yılında Zeki Ök- ten’in yönettiği "Güle Güle”filmindeki rolüyle 37. Antalya Film Şenliği nde En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu ödülü- nü, 2001’de de “Büyük Adam Küçük Aşk” filmiyle “En İyi Erkek Oyuncu” ö- dülünü kazandı. [Şükran ’ Güngör ; eşi Yıldız Kenter ile Martı”da. Şükran Güngör’ü 15 Eylül’de kaybettik. Usta sanatçı ölümünden bir gün sonra, TRTl’de “Canım Kocacım” ile ekrana geldi. Aslında hiç gitmemişti. abul etmek gerekir ki, yeni kuşak, özellikle de büyük ölçeğe vurulduğunda, Şükran Güngör u “Herkes Kendi Evinde”(Semih Kap- lanoğlu), “Güle Güle” (Zeki Ökten) ve “Büyük Adam Küçük Aşk”(Handan İpek- çi) gibi son dönem filmlerdeki rolleriyle ta- mdı, sevdi. Onun Kenter Tiyatrosu’nun kuniculanndan, hem oyunculanndan hem de yönetmenlerinden olduğunu bilmeden. Bu arada, yine kabul etmek gerekir ki, gündüz ölüm haberini okuduğunuz bir o- yuncuyu, gece ekranda yeni dizisinde izle- mek hiç de kolay değil. Dizi komedi - ma- cera sınıfına girse de, kolay değil. Evet. Elbette matrak, dizideki karı - kocanın üç kere boşanıp, birbirinden ko- pamaması, adamın bir türlü, bir baltaya sap olmaması filan... Ya da aklına estikçe ortadan kaybolması, gönüllü itfaiyecilik yapması... Ne var ki, olmuyor, bir türlü kendinizi kaptıramıyorsunuz. A, diyorsu- nuz, Şükran Güngör’ün burada bakışları nasıl da hüzünlü, a, şurada da sesi nasıl kırık. Ya da, nasıl da yorgun adımlarla yürümüş orada. Ama sonra, sahneler aktıkça, Şükran Güngör ve ölüm haberi silinmeye koyulu- yor. Çelil Bey, sizi kavrayıveriyor. Çan’ın (Mehmet Ali Alabora) dedesi, Cem’in (rek- lamlardaki çook çalışmam lazım, çoook di- yen velet) büyük dedesi, Banu’nun (Sa- nem Çelik) büyük kayınpederi ve ailenin büyük annesinin (beyazperdenin eski ama önemli oyunculanndan Nurhan Nur) sa- bık eşi Beylerbeyli Çelil Bey (Şükran Gün- gör). Görünürde katı, sert, taviz vermez, huysuz Çelil Bey. Ve yönetmen Erden Kıral. İşte, o noktada merhaba Çelil Bey diyorsunuz, merhaba. Sadece sekiz bölüm- de yer alsanız da, biz sizi izleyeceğiz. Tıp- kı vakti zamanında (1975’de) milleti ekran başına bağlayan, Halit Refiğ’in Halid Zi- ya Uşakhgil’in romanından uyarladığı “Aşk-ı Memnu nun yeniden gösterimini nasıl izlediysek, yine izleyeceğiz. Hiç kuşkunuz olmasın! Şükran Güngör, “Canını Kocacım" dizisinin yalnızca sekiz bölümünde rol atabildi. Taha Toros Arşivi

Upload: others

Post on 14-Feb-2020

5 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: kültür sanat - COREkardeş”, “Vanya Dayı” gibi Çehov o- yunlarınm yanı sıra Samuel Beckett’in başyapıtlanndan “Godot’yu Bekler- ken”de, Brecht’in de “Üç

19 '3 ¿ l o o

kültür sanat19 Eylül 2002 Perşembe

SI-yıllık oyunculuk

1926 yılında doğan Şükran Güngör, 1940 lı yıllarda, Denizli Halkevi’nde a- matör olarak tiyatroya başladı. Tiyatro için İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakül­tesindeki eğitimini yanda bırakan Gün­gör, profesyonel oyunculuğa 1951 yı­lında Muhsin Ertuğrul un kurmuş ol­duğu Küçük Sahne’de John Stein- beck’in “Fareler ve İnsanlar” adlı yapı­tıyla adım attı. 1954 yılında Ankara Devlet Tiyatrosu’nda 3 yıl, Muhsin Er- tuğnıl yönetiminde Karaca Tiyatro­su ’nda 1 yıl oyunculuk yaptı. Ankara Devlet Tiyatrosu’nda sahnelenen John Osborne’nun "ÖJke’lsi ise Şükran Gün­gör’ü eşi Yıldız Kenter ile buluşturdu.

196ı yılında Kent Oyuncuları'na ka­tılan Şükran Güngör, “Martı”, “ÜçKız- kardeş”, “Vanya Dayı” gibi Çehov o- yunlarınm yanı sıra Samuel Beckett’in başyapıtlanndan “Godot’yu Bekler- ken”de, Brecht’in de “Üç Kuruşluk O- pera”, “DilencilerKralı”adlı oyunlarda rol aldı. “Kim Korkar Hain Kurttan?”, “Küçük Devlet' gibi oyunları da yönet­ti. “NihavendiMucize ” adlı filmde de rol

alan Güngör, 2000 yılında Zeki Ök- ten’in yönettiği "Güle Güle” filmindeki rolüyle 37. Antalya Film Şenliği ndeEn İyi Yardımcı Erkek Oyuncu ödülü­nü, 2001’de de “Büyük Adam Küçük Aşk”filmiyle “En İyi Erkek Oyuncu” ö- dülünü kazandı.

[Şükran ’ Güngör; eşi

Yıldız Kenter ile M artı”d a .

Şükran Güngör’ü 15 Eylül’de kaybettik. Usta sanatçı ölümünden bir gün sonra, TRTl’de “Canım Kocacım” ile ekrana geldi. Aslında hiç gitmemişti.

abul etmek gerekir ki, yeni kuşak, özellikle de büyük ölçeğe vurulduğunda, Şükran Güngör u “Herkes Kendi Evinde” (Semih Kap-

lanoğlu), “Güle Güle” (Zeki Ökten) ve “Büyük Adam Küçük Aşk” (Handan İpek­çi) gibi son dönem filmlerdeki rolleriyle ta­mdı, sevdi. Onun Kenter Tiyatrosu’nun kuniculanndan, hem oyunculanndan hem de yönetmenlerinden olduğunu bilmeden.

Bu arada, yine kabul etmek gerekir ki, gündüz ölüm haberini okuduğunuz bir o- yuncuyu, gece ekranda yeni dizisinde izle­mek hiç de kolay değil. Dizi komedi - ma­cera sınıfına girse de, kolay değil.

Evet. Elbette matrak, dizideki karı - kocanın üç kere boşanıp, birbirinden ko- pamaması, adamın bir türlü, bir baltaya sap olmaması filan... Ya da aklına estikçe ortadan kaybolması, gönüllü itfaiyecilik yapması... Ne var ki, olmuyor, bir türlü kendinizi kaptıramıyorsunuz. A, diyorsu­nuz, Şükran Güngör’ün burada bakışları nasıl da hüzünlü, a, şurada da sesi nasıl kırık. Ya da, nasıl da yorgun adımlarla yürümüş orada.

Ama sonra, sahneler aktıkça, Şükran Güngör ve ölüm haberi silinmeye koyulu­yor. Çelil Bey, sizi kavrayıveriyor. Çan’ın (Mehmet Ali Alabora) dedesi, Cem’in (rek­lamlardaki çook çalışmam lazım, çoook di­

yen velet) büyük dedesi, Banu’nun (Sa­nem Çelik) büyük kayınpederi ve ailenin büyük annesinin (beyazperdenin eski ama önemli oyunculanndan Nurhan Nur) sa­bık eşi Beylerbeyli Çelil Bey (Şükran Gün­gör). Görünürde katı, sert, taviz vermez, huysuz Çelil Bey. Ve yönetmen Erden Kıral. İşte, o noktada merhaba Çelil Bey diyorsunuz, merhaba. Sadece sekiz bölüm­de yer alsanız da, biz sizi izleyeceğiz. Tıp­kı vakti zamanında (1975’de) milleti ekran başına bağlayan, Halit Refiğ’in Halid Zi­ya Uşakhgil’in romanından uyarladığı “Aşk-ı Memnu nun yeniden gösterimini nasıl izlediysek, yine izleyeceğiz.

Hiç kuşkunuz olmasın!

Şükran Güngör,“CanınıKocacım"dizisininyalnızca sekizbölümünderol atabildi.

Taha Toros Arşivi