kameralar, dinlemeler, sizi korkularınızdan kurtaramayacak!yuruyus.biz/pdf/pdf/264.pdf23 ni san...

54
‘Tufan’ AKP tarafından F Tiplerinde sürdürülüyor! F Tiplerindeki tecrit zulmünü görmezden gelerek, 19 Aralık’ı anlamak ve tartışmak mümkün değildir! 17 Nisan’da Bakırköy’deyiz; Büyük Halk Korosu’nda bir ses, halkın bağımsızlık halayında bir omuzuz! Hepimiz büyük bir umuduz! Halk korkusu sizi paranoyak yapacak Telefonları, Evleri, Dernekleri, Mahalleleri, Şehirleri Dinliyorlar! Birbirlerini Dinliyorlar! 73 Milyon Halkı Dinliyorlar! Kameralar, Dinlemeler, Sizi Korkularınızdan Kurtaramayacak! Tufan Bora Atmaca 19 Aralık Oligarşinin Planlı Katliamıdır! www.yuruyus.com [email protected] [email protected] Haftalık Dergi / Sayı: 264 17 Nisan 2011 Fiyatı: 1 TL (kdv dahil) www.yuruyus.com

Upload: others

Post on 05-Feb-2020

3 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: Kameralar, Dinlemeler, Sizi Korkularınızdan Kurtaramayacak!yuruyus.biz/pdf/pdf/264.pdf23 Ni san 1993’des tan bulİ Mal te pe’de ku şa tıl dı ğı üs te di re - ne rek şe

‘Tufan’ AKP tarafından F Tiplerinde sürdürülüyor!

F Tiplerindeki tecrit zulmünü görmezden gelerek, 19 Aralık’ı anlamak ve tartışmak mümkün değildir!

17 Nisan’da Bakırköy’deyiz; Büyük Halk Korosu’nda bir ses,

halkın bağımsızlık halayında bir omuzuz! Hepimiz büyük bir umuduz!

Halk korkusu sizi paranoyak yapacak

Telefonları, Evleri, Dernekleri, Mahalleleri, Şehirleri Dinliyorlar! Birbirlerini Dinliyorlar!

73 Milyon Halkı Dinliyorlar!

Kameralar, Dinlemeler, Sizi Korkularınızdan Kurtaramayacak!

Tufan Bora

Atmaca

19 Aralık Oligarşinin

Planlı Katliamıdır!

www.yuruyus.com

[email protected]

info

@yu

ruyu

s.com

Haftalık Dergi / Sayı: 26417 Nisan 2011

Fiyatı: 1 TL (kdv dahil)

ww

w.y

uru

yu

s.c

om

Page 2: Kameralar, Dinlemeler, Sizi Korkularınızdan Kurtaramayacak!yuruyus.biz/pdf/pdf/264.pdf23 Ni san 1993’des tan bulİ Mal te pe’de ku şa tıl dı ğı üs te di re - ne rek şe

Sahibi: Halit GüdenoğluSorumlu Yazıişleri Müdürü: Eda ARIAdres: Katip Mustafa Çelebi Mah.Billurcu Sok. No: 20 / 2 Beyoğlu/İSTANBUL

Ofset Hazırlık: Ozan Yayıncılık

Adres: Gülbahar Mah. Cemal SahirSok. Kral Apt. 7/1 B Blok No: 17Daire: 6 Mecidiyeköy / İSTANBULTel: (0-212) 216 41 78

Faks: (0-212) 216 41 79

Yurtdışı Büro: Vakıf EFSANE

Pieter de Hoochstr. 303021 CS Rotterdam/Nederland

ISSN: 1305-7944

Baskı: Ezgi Matbaacılık-SanayiCad. Altay Sok. No: 10Çobançeşme / Yenibosna / İST.Tel: (0-212) 452 23 02

Dağıtım: Turkuvaz DağıtımPazarlama San. ve Tic. A.Ş.Tel: (0-216) 585 90 00

Avrupa: 4 EuroAlmanya: 4 EuroFransa: 4 Euroİsviçre: 6 Frank

Hollanda: 4 Euroİngiltere: £ 3Belçika: 4 EuroAvusturya: 4 Euro

www.yuruyus.com [email protected]ık Süreli Yerel Yayın

Siyasi Dergi Fiyatı: 1 TL

Kaan Ünsal, HalitGüdenoğlu, Naciye Yavuz,Musa Kurt, Cihan Gün,

Remzi Uçucu, Mehmet AliUğurlu’ya

ÖZGÜRLÜK

Yürüyüş çalışanlarına veiki devrimciye

1000 Kitap 1000 Mektup

Kadın Devrimci Sanatçı,

Ölüm Orucu Direnişçisi

YURDU İÇİN ÖLMESİNİ

BİLEN: İDİL

Kitabın adı: İDİLBasım Tarihi: Mart 2011Yayınevi: Tavır YayınlarıDerleyen: Ümit İlterSayfa Sayısı: 374

Komiteler, 1 Mayıs pikniğini, 1 Mayıs

Alanı’na yürüyüşümüzün başlangıcına

dönüştürelim. 1 Mayıs’ın görkemini,

o gün oradan yaratmaya başlayalım.

“Tufan, Boran, Atmaca...” başka ne-yiniz var? Ne yapabilirsiniz? Sabahın kö-ründe yüzlerce ölüm mangası, dayanmışkadınlar koğuşunun kapısına. EllerindeAmerikan malı silahlar, başlarında gazmaskesi, üzerlerindeki giysilerle insan dı-şında her şeye benziyorlar. “Teslimolun” diyorlar. Yüzlerce katilin teslimalmak istedikleri iki aydır ölüm orucun-da olan iki devrimci tutsak...

Açıklayın; bu operasyona ne ad verdiniz?Kaç ay öncesinden plan yaptınız? Ölüm oru-cundaki iki devrimci kadın tutsağı teslim al-

mak için nasıl bir tatbikat yaptınız?

İki tutsak; Fatma Hülya Tum-gan ve siper yoldaşı Hatice Yürekli.Ölüm mangaları barikatları aştı. Şimdi ikikadın tutsakla karşı karşıyalar. Zavallı-lar... “Teslim olun” diyorlar fakat dedik-lerine de pişman oluyorlar. İki kadın dev-rimci tutsağın karşısında tam bir zaval-lılık durumu. Hadi teslim alın bakayım!

“Olduğunuz yerde kalın” diyor FatmaHülya: Elinde benzin bidonu ve bir çak-mak. “Gelmeyin kendimizi yakarız”.Çaresiz... Oldukları yerde kalıyor ölümmangaları. Hülya devam ediyor; “Gelme-yin yakarız, yoldaşlarımızı bırakın...”

Katil sürüleri çaresiz. Onları teslimalacak bir gücün olmadığını öğrenecek-

ler. Yapacak-ları bir şeyyok. Azgıncasaldırıyorlar.Ve Ulucanlarhap i shane -si’nde kadın-lar koğuşu ay-dınlanıyor.

***

Ölüm Mangaları iki kadın tutsağıancak yaralı olarak ele geçirebildiler.

Fatma Hülya Tumgan kaldırıldığıNumune Hastanesi’nde Büyük Direniş’in191. gününde şehit düştü. Katiller Hül-ya’yı teslim almak için her yola başvur-dular. Teslim olan onlar oldu.

Yitirdiklerimiz

Si vaslı’y dı. 1980’le rin ikin ci ya rı sın da genç lik mü ca -de le si ne ka tıl dı. İYÖ-DER ku ru cu la rın dan dı. Dev-Genç’te mi lis ko mu tan lı ğı yap tı. 1993’de ira di ola rakyurt dı şı na çı ka rıl dı. Bu ra da da çe şit li gö rev ler üst len -di. Son dö nem çe şit li ek sik lik le ri ne de niy le ör güt seliliş ki si ke sil miş ti. Ama o par ti siz, yol daş sız, mü ca de -le siz ya şa ya maz dı. Son gö re vi ni, ken di si be lir le di vebir fe da ey le miy le 23 Ni san 2001’de ölüm süz leş ti.

Bağımsızlık Demokrasi Sosyalizm Mücadelesinde

“Ölüm Orucu her gün, her saat bilerek, isteyerek ölümeyürüyebilme kararlılığıdır” Fatma Hülya Tumgan

Anıları MirasımızOnları nasıl teslim alacaksınız?

5 Mart 1968 Sam sun Ve zir köp rü İl çe si do -ğum lu. 19 Ma yıs Üni ver si te si’ndey kenDev-Genç li ol du. Üni ver si te yi bi ti rip bir sü -re öğ ret men lik yap tı. Son ra Mü ca de le der gi -si tem sil ci si ola rak ça lış ma ya baş la dı. Bir

çok kez gö zal tı na alın dı, iki kez tu tuk lan dı.1994’ten be ri tut sak tı. Ulu can lar Ha pis ha -ne si’nde öz gür tut sak la rın tem sil ci siy di. 19

Ara lık kat li amın da zul mü dur dur mak için en öne çı kanfe da sa vaş çı la rın dan bi ri ol du. 28 Ni san 2001’de ölümoru cu di re niş çi si ola rak ölüm süz leş ti.

1955Ma lat -ya do -ğum lu.Dev -rim ciha re -ke tin

ka rar lı bir mi li ta nıola rak an ti-fa şistmü ca de le için de ye -ral dı. 28 Ni san1980’de Ma lat yaTaş te pe’de fa şist le -rin kur du ğu bir pu suso nu cu kat le dil di.

Fat ma Hül yaTUM GAN

“Ka -ra kol -lar da -ki İş -ken ceVe Ta -riş Di -re ni -

şin de ki Po lis Bas kı -sı na Kar şı” sür dü -rü len kam pan ya’da,An ka ra Na to Yo -lu'nda ya pı lan birgös te ri sı ra sın da, 23Ni san 1980’de kat -le dil di. Şe hit düş tü -ğün de 18 ya şın day -dı.

Yu sufTO PAL LAR

Er zin can do ğum lu.As ke ri fa ali yet ler deve ma hal le ler de gö -rev ler al dı. 1990atı lı mıy la oluş tu ru -lan ilk as ke ri ör güt -len me ler de bu lun -du. Tut sak lık lar ya -

şa dı. 23 Ni san 1993’de İs tan bulMal te pe’de ku şa tıl dı ğı üs te di re -ne rek şe hit düş tü.

İb ra himYAL ÇIN

Ha sanKA RA GÖZ

24 Ni san1977’de İs -tan bul’da Ga -la ta sa ray Mü -hen dis likYük sek Oku -lu çı kı şın da

fa şist le rin kur du ğu bir pu -su da vu ru la rak kat le dil di.Dev-Genç saf la rın da çe şit ligö rev ler üst len di.

Çiğ dem YIL DIR

Ka zı mGÜL BAĞ

10 Ekim 1972 Der sim Ova cık-Buz lu te pekö yü do ğum lu. Kar de şi nin tut sak düş me siso nu cu, devrimcileri da ha ya kın dan ta nı dı.De mok ra tik mü ca de le için de ye ral dı, EgeTA YAD’lıy dı. 19 Ara lık kat lia mı son ra sın dadı şa rı da ölüm oru cu na baş la dı. 25 Ni san2001’de dı şa rı da ki ölüm oru cu nun dördün-cü şe hi di ola rak ölüm süz leş ti.

22 Şu bat 1972 Ga zi an tepdo ğum lu. Ga zi an tep Üni -ver si te si MYO İn şa at bö lü -mü öğ ren ci siy ken TÖ DEF,DEV-GENÇ ça lış ma la rı naka tıl dı. 1990’da 6 Ka sımYÖK boy ko tu ça lış ma la -rın dan do la yı tu tuk lan dı.

1991'de tah li ye ol du. Ay nı yıl, il le gal ör -güt len me de ye ral dı. 16-17 Ni san ope ras -yo nun da tu tuk lan dı. 2001'de tah li ye ol -du . 2003 Eki min de 3. kez tut sak düş tü.12. Ölüm Oru cu Eki bi’n de kı zıl ban dı nıku şan dı. Di re ni şi nin iler le yen gün le rin detah li ye edil di. Di re ni şi ni dı şa rı da, Şiş lidi re niş evin de sür dür dü. 27 Ni san2006’da di re ni şin 122. ve de di ği gi bi sonşe hi di ola rak ölüm süz leş ti.

Er do ğanGÜ LER

Fat maKO YU PI NAR

11 Ha zi ran 1976 İs -tan bul do ğum lu. As -len To kat lı’ydı.İmam lık ya pı yor du.Ga zi kat li amı nın ar -dın dan mü ca de le yeka tıl dı. Tut sak düş tü -ğün de Es ki şe hir ta -

but lu ğu na sev ke dil di. Es ki şe -hir’de di re niş için de yer al dı. Di -re niş son ra sı Üm ra ni ye Ha pis ha -ne si’ne gön de ril di. F Ti pi sal dı rı sıgün de me gel di ğin de ölüm oru cu2. ekip te ye r a ldı. 25 Ni san2001’de Edir ne F Ti pinde şe hit

düş tü.

Se datKA RA KURT

23 Nisan - 29 Nisan

Çıktı!Tel: (0-212) 251 94 35

Page 3: Kameralar, Dinlemeler, Sizi Korkularınızdan Kurtaramayacak!yuruyus.biz/pdf/pdf/264.pdf23 Ni san 1993’des tan bulİ Mal te pe’de ku şa tıl dı ğı üs te di re - ne rek şe

İ ç i n d e k i l e r24 1 Mayıs’ı çatışa çatışa

kazandık! (Bölüm 2)

26 Devrimci 1 Mayıs Platformu7. yılında 1 Mayıs Alanı’na

çağırıyor26 Nasıl Bir Yaşam:

1 Mayıs pikniği

27 Tarihi yeniden yazamazsınız...

28 ‘Burada, büyük bir tarihinyazıldığı yerdeydik’

30 Umudumuzun mimarıumudumuzun mimarları

32 Özgür bir halk, bağımsız bir

vatan için umudu büyüttüler

34 Devrimci Okul:İrade savaşı

37 Gençlik Federasyonu’ndan:Tekellerin değil, halkın hiz-metinde üniversiteler...

38 Gençlik’ten haberler

39 Gençliğin Gündeminden:Gerçek iş hayatı değil...

40 Boğaziçi Halk Bilim Topluluğuile röportaj

4 Beyinlerimizi dinleyemezgözlerimizi bağlayamazsınız

6 Oligarşi nasıl dinliyor,

neden dinliyor?

8 Savaşan Kelimeler: Sıkıntı

9 Havada faşizmin helikopterleri,yerde barikatlarımız

11 Filistin’deki İsrail katliamını

haber yapmayan burjuva basın

12 Şehitlerimizi andık

umudu selamladık

16 19 Aralık, oligarşinin

planlanmış katliamıdır

18 AKP, Tufan’ı sürdürüyor

20 Yalanlarla savaşımız, o planların

yapıldığı ilk günden başladı

21 Savaşımız Bağımsız Türkiye için(Bölüm 5)

41 Öğretmenimiz: Komitelerhalka inanmanın,halka güvenmenin, kendinegüvenmenin ölçüsüdür...

42 Cepheli halk ilişkilerinde

seven, sayan, örgütleyendir

43 Bakırköy halk konserinden

1 Mayıs Alanı’na

44 "Bakırköy Pazar Alanı’nıBağımsızlık Meydanı’na

Çevirmeye Gidiyoruz!"

46 Haberler

47 Devrimci Memur Hareketi:Örgütsüzleştirme saldırısına

karşı örgütlenmede ısrar

48 Emek haberleri

49 CHP nedir? Ne değildir?Faşist adaylarla solculuk

50 Halkları altedemezsiniz

51 Avrupa’da Yürüyüş

52 Avrupa’daki Biz: Irkçılık

insanlık suçudur

53 Yeni değinmeler

54 Yitirdiklerimiz

Ülkemizde Gençlik

73 milyonhalkı dinliyorlar

"Bağımsız Türkiye"Halk Konseri

1 Mayıs’taTaksim’de

Halk CephesiSaflarındaBirleşelim!

Bağımsız Türkiye” DüşünüGerçeğe Çevireceğiz…

19 Aralık’ıUnutmayacağız!

Page 4: Kameralar, Dinlemeler, Sizi Korkularınızdan Kurtaramayacak!yuruyus.biz/pdf/pdf/264.pdf23 Ni san 1993’des tan bulİ Mal te pe’de ku şa tıl dı ğı üs te di re - ne rek şe

Oligarşi, NATO’nun ikinci bü-yük ordusuna sahip olmakla

övünüyor. Yüz binlerce polisi var,MİT’i var, JİTEM’i var, kontrgerillasıvar... Ama yetmiyor, işbirlikçileremuhbirlere ihtiyaç duyuyor. O dayetmiyor; telefonları dinliyor, elek-tronik postaları takip ediyor, ortamdinlemesi yapıyor, bir mahalleyi,bölgeyi, şehri ve hatta 73 milyonu din-liyor. Yetmiyor; yollara, köprülere,çarşılara, meydanlara, okullara, fab-rikalara, sokaklara, caddelere kame-ralar kurup bütün şehri izliyor. Dev-rimci, demokrat, ilerici dernekleri,sendikaları gizli kameralarla, nöbet-leşe kesintisiz 24 saat nöbet tutan po-lislerle gözetliyor...

Yetmiyor; daha bir çok araca,yönteme başvuruyor. Hiçbirisi

oligarşinin sorununu çözmüyor. İz-lemeler, dinlemeler, fişlemeler, oli-garşinin halka karşı açtığı savaşın par-çalarıdır. Ve aynı zamanda bütünbunlar, oligarşinin halk korkusu-dur. Bu korkudur ki, oligarşiye yenibaskı araçları ihtiyacı duyuruyor.

Bu yoğun izleme, dinlemeyle amaç-ları; aynı zamanda 73 milyon

halkın tümünde, “dinleniyorum, iz-leniyorum” düşüncesi oluşturarak birparanoya hali yaratmaktır.

Bunlarla halkın mücadelesini en-gelleyemezsiniz. Halkın çocuk-

larıyla, halkın savaşıyla başa çıka-mazsınız. Devrimciler asla çözümsüzolamaz. Çözüm halktadır. Halkıngeleneklerinde, halkın yaşamınıniçindedir.

Mobeseler, ortam dinlemeleri,kameralar devrimci mücadele

içinde devrimcilerin iradesi, ısrarı, ka-rarlılığı ve halkın yaratıcılığıyla boşaçıkartılacaktır.

Hiçbir teknoloji devrimcileriniradesinin önüne geçemez. Hiç-

bir teknoloji, halkın sınırsız yaratı-cılığıyla baş edemez.

Bu devasa dinleme mekanizmaları,önce yüzlerle, binlerle, şimdi on

binlerle ifade edilen kameralar, em-peryalistler ve oligarşik devletleringücünün değil, güçsüzlüğünün ifa-desidir. Bu alanda yapılan büyük ya-tırımlar, oluşturulan devasa kurum-laşmalar, emperyalist ve oligarşik dev-letlerin halktan korkularının ifadesidir.

Örneğin son 50 yıla bakın: Sınıf-lar savaşı, emperyalizmle halk-

lar arasındaki savaş, kıran kırana sü-rerken emperyalistler her vesileyle busavaşları bastırdıklarını, ezdiklerinisöylerlerken pratikte ise bunun tersi-ne, sürekli devleti güçlendirmiş, iç sa-vaşa göre silahlanmış ve halka yönelikizleme, takip yöntemlerini sıkılaştır-mışlardır. Çünkü söyledikleri ger-çek değildir. Çünkü halkların müca-delesi bitirilememiştir.

Son 20 yıla bakın: Bunu daha çar-pıcı bir şekilde göreceksiniz.

“Sosyalizm öldü, devrimler bitti, ta-rihin sonu geldi” sözlerini en fazlaettikleri dönemde sosyalizme, dev-rimci mücadeleye, devrimci örgütle-re karşı en fazla ve en üst düzeyde ön-lem aldıkları dönemdir. Bakın Avru-pa’ya: Dünyaya demokrasi dersi ver-meye kalkışırlar. Yüzyıllardır dünyahalklarının kanını emen, dünyayı kangölüne çeviren onlardır. Dünya halk-larının kanını emenler, kendi ülkele-rinde halklara kısmen burjuva de-mokratik hakları tanımak ve kısmi bir

refah sağlamak zorunda kalmışlardır.Ama bugün emperyalistlerin halk-lardan korkuları sömürüleriyle aynıoranda büyümektedir. Emperyalistlerve işbirlikçileri dünyanın hiçbir ye-rinde kendilerini güvende hissetme-mektedirler. Bu nedenle, “TerörleMücadele” adı altında yeni yeni ya-salar çıkartıldı. Gözaltı süreleri uza-tıldı. Bir çok emperyalist ülkede üstüörtülü bir şekilde polise halkı katlet-me hakkı tanındı. Daha önce “suç” sa-yılmayan eylemler “suç” kapsamınasokuldu. Durmadan kendi keyfiyet-lerini artıran yasalar çıkartıyorlar.

Bütün bunlar emperyalistlerin veişbirlikçi iktidarların halklardan

korkusudur. Asıl paranoyak olanemperyalistler ve işbirlikçi iktidar-lardır. Halk her yerdedir ve onlar hal-kın bulunduğu hiçbir yerde kendile-rini güvende hissetmemektedirler.

Egemenlerin ekonomik, teknik,askeri gücü ne olursa olsun as-

lolan halkın mücadelesidir. Direniş-lerdir. Emperyalistlerin, işbirlikçi ik-tidarların sürekli yeni yeni “önlem”arayışına girmesi, halkların mücade-lesi karşısındaki çaresizlikleridir. Zu-lümleri büyüdükçe korkuları da bü-yüyor. Mevcut baskı araçlarının halk-ları kontrol altına almakta yetersiz kal-dığı noktada yeni baskı araçlarına ih-tiyaç duymaktadırlar.

Evet, bugün düşman çok gelişmiş,ve bizlerin normal koşullar al-

tında ulaşamayacağımız teknolojikaraçlara sahiptir. Fakat bunların hiç-birinin halkların gücü karşısındahükmü yoktur.

Düşmanın hiçbir yöntemi aşılmazdeğildir. Elbette, düşmanın mü-

cadelemizin önüne çıkarttığı hertürlü engeli aşmak için yöntemler ge-liştirmek zorundayız. Şunu aklı-mızdan çıkartmayalım; düşmanınaşılmayacak hiçbir engeli yoktur.Halkların tarihi bunu doğrulamak-

Bütün bunlaremperyalistlerin ve

işbirlikçi iktidarların halklardankorkusudur. Asıl paranoyakolan emperyalistler ve işbirlikçiiktidarlardır. Halk her yerdedirve onlar halkın bulunduğuhiçbir yerde kendilerinigüvende hissetmemektedirler.

Beyinlerimizi dinleyemez gözlerimizi bağlayamazsınız!

Dinlemeler oligarşik devletin halktan korkusudur

Yürüyüş

10 Nisan2011

4

Yürüyüş

17 Nisan2011

Sayı: 264

Page 5: Kameralar, Dinlemeler, Sizi Korkularınızdan Kurtaramayacak!yuruyus.biz/pdf/pdf/264.pdf23 Ni san 1993’des tan bulİ Mal te pe’de ku şa tıl dı ğı üs te di re - ne rek şe

tadır. Ki, kendi tarihimiz de bunun ör-nekleriyle doludur. Aşılmaz denilenengeller aşılmış, ülkemizin “en gü-venlikli” diye bilinen yerlerine giril-miştir. Bunların öyle “komplo teo-risyenleri”nin ipe sapa gelmez uy-durma teorileriyle de hiçbir ilgisiyoktur. Öyle açılmaz kapıları açan si-hirli anahtarlarımız da yoktur. Engüçlü silahımız, “en güvenlikli” de-nilen kapıları açan anahtarımız halk-tır. Emperyalizmin hiçbir teknoloji-sinin önlem alamayacağı, engelleye-meyeceği bir güçtür halk. Yöntemhalktadır. Karşımıza çıkartılan her en-geli halkla aşacağız.

Emperyalizm şunu yapmak isti-yor: Halkları örgütsüzleştirmek ve

tek tek bireyler haline getirdiği insan-ları denetlenebilir, izlenebilir, yön-lendirilebilir hale getirmek. Halkta,devrimcilerde “bu kadar denetime,önlemlere rağmen eylem yapılamaz,mücadele edilemez, hiçbir şey yapı-lamaz” düşüncesini hakim kılmak...Bu, beyinlerin teslim alınmasıdır.Devrimcilerin beyni teslim alınamaz.

Sömürücü egemen sınıflar sahip ol-dukları teknolojik araçlarla halk-

ları denetim altında tutabileceklerineçok inanmışlar. Teknolojileriyle, pa-ralarıyla ve emirlerinde çalıştırdıkla-rı “uzman”larıyla bunu yapabile-ceklerine kendilerini çok inandır-mışlar. Bu kof bir inançtır. Egemen-lerin teknolojik gücü halkların yara-tıcı gücü karşısında zavallıdır.

Emperyalistlerin ve işbirlikçi ikti-darların, halkların mücadelesini

engellemek için Çin’den Vietnam’a,Rusya’dan Küba’ya, Filistin’denIrak’a ve ülkemize kadar başvurduğuyöntemleri bir hatırlayalım: Amerika,Irak’ta dünyanın “en ileri” teknoloji-sini kullanıyor. Uydularla, insanlarınyatak odalarına kadar gözetlenebildiğisöylenerek halkın, buna karşı dire-nebilecek hiçbir gücünün olmadığı,olamayacağı inancını yaymaya çalı-şıyorlar. Afganistan’da insanları ma-ğara ve sığınaklarda bulan “akıllı”bombaları vardı Amerika’nın. Dün-yanın en ileri teknolojisi halkın en“geri”, en “ilkel” silahları karşısındaçaresiz. İşgal altında, düşman dene-

timinin en yoğun olduğu yerlerde dahihalklar her türlü engeli aşmanın yo-lunu bulmuştur. ABD, Vietnam’dahalkın gerillaya desteğini engelle-mek için binlerce “stratejik köy”oluşturup yüz binlerce köylüyü bu-ralarda tel örgüler içine hapsetmiştir.Ancak Vietnam köylüsü tel örgüleriçinde de örgütlenmesini sürdürmüşve gerillaya her türlü desteği sağla-mıştır. Bir ülke işgal altında da olsa, orada güçlü olan halktır. Örgütlü ol-duğunda kontrol, denetim halkın elin-dedir. Çocuğuyla, yaşlısıyla, kadınıylaerkeğiyle, taşıyla, toprağıyla, hay-vanlarıyla, canlı cansız tüm varlıklarhalkın savaşında bir silahtır. Bazen birçocuk, bazen bir yaşlı, bazen bir çar-şaf, bazen düşmanın kendi giysisi en-gelleri aşmak için bir araçtır.

Paranoyak olan egemenlerdir. Em-peryalistlerdir. Paranoyak olan

işbirlikçi iktidarlardır. Onları para-noyak yapan halktan korkularıdır.

“Beş ülkede eşgüdümlü ope-rasyon! Şu kadar ilde, şu

kadar dernek, şu kadar ev aynı andabasıldı. Havadan takip eden heli-kopterler göz açtırmadı. Şu kadar bas-kında şu kadar örgüt üyesi gözaltınaalındı...” Sonra? Baskınlarla, gözal-tılarla, tutuklamalarla halkı tüketebi-lir misiniz? Yaratabilecekleri korku bukadardı. En geri halk kesimlerinisindirmek ve etkisizleştirmek isti-yorlardı ama direnişlerimiz bu oyun-ları da bozuyor.

Oligarşinin saldırılarını boşa çı-kartmak da, korkularını büyüt-

mek de bizim elimizde. Bu ülke bi-zim, Amerikan uşaklarının değil. Şe-hirler, köyler, kasabalar, mahalleler bi-

zim; işbirlikçi AKP’nin polisinin de-ğil. Yüzlerce binlerce polisle, pan-zerlerle, zırhlı araçlarla, helikopterlerlemahallelerimizi basabilirler. Sıkıyö-netim ilan edip mahallelerimiz işgaledilebilir. Ancak bize rağmen ma-hallelerimizde işgali sürdüremezler.Bize rağmen halkı sindiremezler.Gazi Mahallesi’nde tepede helikop-derler dolanırken aşağıda barikat kur-manın önemi tam da buradadır. “Dev-rimci mücadele ve savaşta, son tah-lilde tayin edici faktör, insan ve si-yasi çizgidir, tayin edici güç de halkkitleleridir” diyor Vietnam devrimi-nin ustalarından Giap. Halk kitlelerinedayanan bir savaşın önünde oligarşi-nin takiplerinin, dinlemelerinin de birhükmü olmayacaktır.

Evet, düşman 73 milyon halkıdinliyor, izliyor, bir olay oldu-

ğunda kamera görüntüleri ve telefondinlemelerinden, elektronik posta ta-kibinden bir olay hakkındaki gerek-li olan bilgilerin büyük çoğunluğunaulaşabiliyor. Polisin, istihbaratınınyüzde 90’ı bunlara dayanmaktadır.CIA, istihbaratının yüzde 98’nin te-lefon dinleme ve elektronik posta ta-kibinden olduğunu söylüyor. Polisin73 milyon halkın tamamının tele-fonlarını denlediği ya da kayıt altınaaldığını herkes söylüyor. O zamandünyayı yeniden keşfetmeye gerekyok. Bu halkların güçsüzlüğünün de-ğil, emperyalizmin gücünün ne kadarkof olduğunun göstergesidir.

Oligarşinin elde ettiği bilgilerinyüzde doksanı dinlemelere mi

dayanıyor? O zaman oligarşinin kul-landığı araçları kullanmayacağız.Bizler oligarşinin teknolojisine mah-kum değiliz. Onların kullandığı araç-larla haberleşmek zorunda değiliz.Gerekirse en geri, en ilkel haberleş-me tekniklerine geri dönebiliriz. Evet,gerekirse duman kullanırız haber-leşmek için. Gerekirse kilometreler-ce yolu yürüyerek gideriz. Kadınlar,çocuklar, yaşlılar, canlı, cansız her şeyhaberleşmek için bir araca dönüşebilir.Yaratıcılığımızla oligarşinin kullandığıaraçların dışında onlarca yeni araç bu-luruz. Asıl güçsüz olan oligarşidir.Güç halktadır.

En güçlü silahımız,“en güvenlikli” denilen

kapıları açan anahtarımızhalktır. Emperyalizminhiçbir teknolojisininönlem alamayacağı,engelleyemeyeceği bir güçtürhalk. Yöntem halktadır.Karşımıza çıkartılanher engeli halkla aşacağız.

Yürüyüş17 Nisan

201110 Nisan

2011

Yürüyüş

Sayı: 263

17 Nisan2011

5

Yürüyüş

Sayı: 264

Page 6: Kameralar, Dinlemeler, Sizi Korkularınızdan Kurtaramayacak!yuruyus.biz/pdf/pdf/264.pdf23 Ni san 1993’des tan bulİ Mal te pe’de ku şa tıl dı ğı üs te di re - ne rek şe

Oligarşi ülkedeki yoksulların, aç-ların, “bir lokma” ya muhtaç olan-ların, okula gidemeyenlerin, işsizle-rin bilinmesini istemez. Bu temelsorunların üstünü kapatırken, kendi-sine her zaman övünecek şeyler bu-lur.

Mesela; ordusu, polisi, MİT’i ileövünür. “En son teknolojiye sahip ol-duklarını” ballandıra ballandıra an-latıp dururlar. Bunun için programlaryaparlar.

Gerçekte ise ordusu da, polisi de,MİT’i de halka karşı örgütlenmiş, bu-

nun için donatılmışlardır. O sözünü et-tikleri “ en son teknoloji” ise bilinen,gizlisi saklısı olmayan, dinleme ve ta-kip için kullanılan teknolojilerdir.

Amerika’dan, İngiltere’den, Al-manya’dan ve emperyalizmin maşa-sı İsrail’den milyon dolarlar ödenerekalınan dinleme, takip cihazları, ka-meralar, insansız uçaklar, istihbaratmalzemeleridir söz konusu olan

Oligarşi, 70 milyon halkı dinle-mek, fişlemek, denetim altında tutmakiçin teknolojiyi halka ve düzene kar-

şı mücadele eden devrimcilere karşıkullanmaktadır.

Oligarşi halka düşmandırOligarşi halka düşman, bir avuç iş-

birlikçinin sömürü ve talan üzerinekurulu düzenini sürdürebilmek içinhalka on yıllardır faşist terör uygula-maktadır.

Esasen düzenlerinin temelini, halk-tan duyulan korku ve halka düşman-lık oluşturmaktadır. Onun için bir çır-pıda, “gecekondulardan gelip gırt-lağımızı kesecekler” diyebilmekte-dirler.

O nedenle on yıllardır yoksul hal-kı, insanları ve köyleri, mahalleleri si-yasal eğilimlerine, inançlarına, mil-liyetlerine göre kategorilere ayırıp fiş-liyorlar.

Anadolu’nun en ücra köylerineokul ve öğretmen, sağlık kuruluşu,doktor göndermeyen devlet, jandar-ma göndermiş, yüzlerce jandarmakarakolu kurmuştur. Bu karakollar“güvenliği sağlamak” için değil;halka karşı kullanılmak için kurul-muştur. Karakolların herbiri onlarcaköyü fişlemiştir.

On yıllarca “komünizm tehlike-sine karşı” mücadele etmek adına ile-riciler, aydınlar, sosyalistler, dev-rimciler fişlenmiş, takip edilmiş,

halktan tecrit edilmişlerdir.

Oligarşinin polis örgütleri, düze-ne karşı çıkan, iktidarın politikaları-nı eleştiren aydınları, yazarları, ileri-cileri ailesi ile birlikte açlığa da mah-kum etmiştir. İş verdirtmemiş, çalış-tıkları yerlerden baskı yaparak attır-mıştır.

Bu yıllarda daha çok takip yönte-mini uygulayan polis, fişlediği ay-dınları, yazarları, ilericileri, sendika-cıları, bilinçli emekçileri düzmece da-valar açtırırak tutuklatma ve sindirmeyolu izlemiştir.

Emperyalistlerin ülkemizi yenisömürge haline getirip üsleri, CIAajanları, NATO’su ile ülkemize iyiceyerleşmesine paralel olarak, ordu vepolis örgütleri de faşistleştirilmiş,ilericilerin, sosyalistlerin üzerine gön-derilmiştir. Bu yıllar giderek yaygınbiçimde fişlemeler gündeme getiril-miştir.

Özel Harp örgütlenmesi adı altındakontrgerilla örgütlenmeleri yaratılmış,CIA’nın taktikleri ile halka karşı sa-vaş yürütülmüştür. CIA'nın öğrettiğipasifikasyon taktiklerini halkın fiş-lenmesinde kullanarak, halkın devletekarşı tutumuna göre planlamalar yap-tılar.

Nitekim ülkeyi açık bir toplamakampına çeviren faşist cunta, fişlenen

73 milyon halkı dinliyorlar!Oligarşi nasıl dinliyor? Neden dinliyor?

Bir saatin, bir kalemin, bir çakmağın, bir anahtarlığın...içlerine de yerleştirseniz “teknoloji harikası” dinleme

cihazlarınızı, hiçbiri köhne düzeninizi sonsuza dek kurtaramaz!

Dinlemeler faşizmin yasalarına uygun!

İçişleri Bakanı Osman Güneş,Emniyet İstihbarat Dairesi’nin Yar-gıtay'ın kararına aykırı biçimdedinleme yaptığı yönündeki bir ha-berle ilgili olarak;

“... Ama şunu ifade edebilirim,yapılan dinlemelerin tamamı ya-salara uygun, ilgili mahkemeleri-mizce verilen yetkiye dayanmak-tadır. “ (Habertürk, 1 Nisan 2011)

Dinlemeler, polis takibi, kom-plolar... halka ve devrimcilere yö-nelik her tür saldırı faşizmin yasa-larına uygundur. Yasalar tasta-mam bunlar için vardır!

Yürüyüş

10 Nisan2011

6

Yürüyüş

17 Nisan2011

Sayı: 264

Page 7: Kameralar, Dinlemeler, Sizi Korkularınızdan Kurtaramayacak!yuruyus.biz/pdf/pdf/264.pdf23 Ni san 1993’des tan bulİ Mal te pe’de ku şa tıl dı ğı üs te di re - ne rek şe

ve “devlete karşı” olduğu söylenenköyleri, mahalleleri, kentleri, okulları,fabrikaları faşist terör ile ezmeye ça-lıştı.

Sadece 12 Eylül 1980’deki faşistcunta, 1 milyon 683 bin kişiyi fişle-di. Cuntanın fişlemeleri ve MİT ra-porları bu konuda oligarşinin ölçüsünüde göstermektedir.

12 Eylül yıllarında fişlenen ya datutsak olan bir kişinin ailesi de po-tansiyel olarak düşman kategorisindegörülerek cezalandırılmış, meselaonlara devlet kuruluşlarında iş veril-memiştir. Bu anlayış esas olarak bu-gün de geçerlidir.

Tüm şehirleri dinliyorlarÜlkemizde 1990’lı yıllarda oli-

garşiye ciddi darbeler vuran devrim-ci mücadelenin ve Kürt yurtseverhareketinin mücadelesinin yüksel-mesi ile oligarşi de emperyalizmindesteğinde yeni adımlar attı.

Bu yıllardan başlayarak, emper-yalist ülkelerden ve İsrail’den yeni sa-tın alınan teknolojiler ile birlikte te-lefon dinleme, takip konusundaki

yöntemlerini geliştirdiler.

Mücadele korkusu ile hareketeden oligarşi teknolojiyi de mücade-lenin karşısına çıkardı. AKP iktidarıdöneminde ise bu yöndeki saldırıla-rı alabildiğine yaygınlaştırıldı.

Özellikle Amerika’daki İkiz Ku-lelerin 2001 yılında İslamcılar tara-fından vurulmasını gerekçe yapıphalklara saldıran emperyalistlerintavrı AKP’yi cesaretlendirdi.

Öte yandan kendi iktidarını koru-mak gerekçesiyle bu saldırıları yay-gınlaştırdı. Hatta oligarşi içi çatışmada da bu yöntemleri kullandılar.

AKP Grup Başkanvekili Musta-fa Elitaş, gazetecilerin AKP iktidarıdönemindeki telefon dinlemelerinin-yaygınlığına ilişkin bir sorusuna,“Bizim iktidarımız teknolojiyle ba-rışık olduğu için, teknolojik gelişmeçok ileri seviyede oldu” diye pişkin-ce bir cevap veriyor, telefon dinle-melerini kabul ediyordu.

Telefon dinlemelerin yaygınlaştı-rılması, kameraların hızla yayılması,internetin izlenmesi, fişlemelerin sis-temli bir biçimde sürdürülmesi ikti-darın halka yönelik saldırılarının so-mut bir biçimidir.

Halkı potansiyel suçlu, halkı po-tansiyel düşman olarak gören iktidar,adeta iktidarını güçlendirmeye, hal-kı kuşatmaya çalışmaktadır.

Halka karşı izledikleri politikala-rın, açlığın, sömürünün kendilerinenasıl döneceğini düşünerek, halkınüzerindeki cendere sıkılmaktadır.

Halk, 24 saat izlenmektedir. Evler,işyerleri, evlerin içleri, dernekler,sendikalar, partiler, yayın organları kı-saca akla gelecek her yer dinlen-mekte, kameralar ile takip edilmek-tedir.

Korku ve düşmanlık öyle bir nok-taya gelmiştir ki, iktidar Avrupa em-peryalistlerinin fonları ile Batmanşehrine yaptırdığı Afet KoordinasyonMerkezi’ni bile bütün Batman halkınıdinlemek için kullanmıştır.

“Sokak lambalarına takılan din-leme cihazı ve özel sensörlerle her-kesi dinliyorlarmış! Avrupa HibeKredisi ile Türkiye genelinde 2 mil-

yar dolarlık bütçe ile ve Batman'a ay-rılan 2 milyon dolarlık bütçe ile ya-pılan Afet Koordinasyon ve AcilDurum Yönetim Merkezi... “ (Bat-man Postası Gazetesi, 7 Mart 2011)

Oligarşinin korkusu bir paranoyahalini almıştır. Koca bir şehri dinle-mek için alt yapı oluşturmuştur. 24saat boyunca bir şehrin tüm telefon-ları dinlenecektir.

Kuşkusuz bu istisna değildir. Ni-tekim MİT’in Türkiye genelinde bel-li dönemlerde 73 milyon halkın tele-fonlarını aynı sürelerde dinlediği or-taya çıktı.Yine Genelkurmay Baş-kanlığı’nın, polisin, JİTEM’in, MİT’inayrı ayrı telefon dinlemeleri yaptığı-nı herkes biliyor.

Kaldı ki, telefonlarının dinlen-mesi için illa da politik görüşler ta-şımak, iktidara karşı mücadele etmekde gerekmemektedir. Zira oligarşiartık tüm halkın telefonlarını dinlet-mektedir.

Elbette devrimcilerin, ilericilerin,telefonları dinlenmeye, polis kame-raları ile demokratik kitle örgütleri,dernekler takip edilmeye devam edil-mektedir. Bu tür dinleme ve takiplersonucunda düzmece davalar açıl-makta, cezalar verilmektedir.

Mücadelenin gelişmesi karşısındaoligarşi de yargı dahil her şeyi halkakarşı kullanmaya devam etmektedir.

Özellikle oligarşi, şehir merkez-lerinde denetiminlerini artırmış, po-lisin PDA (Personel Digital Assis-tant) adı verilen cep bilgisayarındanGenel Bilgi Taraması (GBT) uygu-

Korkunun sonu yok!Tüm şehirleri dinliyorlar! Tüm

kasabaları, tüm köyleri dinliyorlar.Tüm mahalleleri, tüm sokakları,tüm evleri dinliyorlar.

Dernekleri, sendikaları, demok-ratik kitle örgütlerini, sosyalist der-gileri on yıllardır dinliyorlar.

Peki ya sonra? Sonu nereye gi-der bunun? Tüm şehirleri, tümkasabaları, tüm mahalleleri, tümsokakları dinlediniz?

Mücadeleyi önleyebildiniz mi?

Bu korkunuz neden?...

Hangi suçlarınız için korkuyor-sunuz? Halka karşı hangi suçları iş-lediniz ki bu kadar korkuyor, heryeri dinliyor, her sokağa kameratakmaya çalışıyorsunuz?

Her sokağı, her kayanın dibiniizlesenizde, sonuç alamazsınız.Halkın olduğu her sokak, her kayasizin korkunuz olmaya devam ede-cek. Korkunuzu büyüteceğiz...

Oligarşi dinleme cihazları ileövünebilir! Ama bir devlet bu

cihazlarla ayakta kalabileceğini,halkı yenebileceğini düşünüyorsa

yanılıyor...

Yürüyüş17 Nisan

2011

Sayı: 264

10 Nisan2011

Yürüyüş

Sayı: 263

17 Nisan2011

7

Yürüyüş

Sayı: 264

Page 8: Kameralar, Dinlemeler, Sizi Korkularınızdan Kurtaramayacak!yuruyus.biz/pdf/pdf/264.pdf23 Ni san 1993’des tan bulİ Mal te pe’de ku şa tıl dı ğı üs te di re - ne rek şe

laması, baskının bir başka biçimi ol-muştur.

GBT uygulaması mahalle giriş-lerinde, kahvelerde, sokaklarda, he-men her yerde kolayca yapılmakta veyaygınlaştırılmaktadır. GBT oligar-şinin halkı fişlemesinin adıdır.

Dinleyen, kitlelerikorkuyla teslim almakisteyen emperyalizmdir

Kuşkusuz 73 milyon halkın, bir-birlerinin, şehirlerin, iktidara karşı mü-cadele eden ilericilerin, sosyalistlerin,devrimcilerin dinlenmesinin, takipedilmelerinin, kameraların tek ne-deni AKP değildir.

Halka yönelik bu saldırılar AKP ileyaygınlaşıp, yoğunlaşmış günümüz-de ise AKP ile en üst düzeye çıkmış-tır. AKP halka bu yöntemlerle sal-dırmakta sınır tanımamıştır. Fakatbu da AKP’nin kendi kafasının ürü-nü değildir. Son 10 yılda dünya ça-

pında emperyalistler bu tür bir saldı-rı dalgasını gündeme taşımışlardır.

“Terörizmle mücadele” adınaemperyalistler hem kendi halklarınahemde dünya halklarına karşı savaşaçmışlardır. Özellikle 2001’ den son-ra dünya çapında halka karşı savaşstratejisi olarak gündeme gelmiştir.Nitekim AKP’nin sürdürdüğü politi-ka bunun sonucudur aynı zamanda.

Halklara yönelik saldırının başınıhem hukuki düzeyde, hem fiilenABD ve İngiliz emperyalistleri çek-miş, diğerleri de onu takip etmiştir.Bugün gerek Amerika gerek AB’deher türlü dinleme, izleme, komplo içinhukuki alt yapı tamamlanmış, yasalbir hale getirilmiştir.

Burjuva demokrasisi kendi ya-sallığı içinde bunun teorisini oluş-turmuş, halka yönelik saldırıları ya-sal hale getirmişlerdir. Nitekim bun-lara dayanarak izleme, dinleme, takipkolaylıkla yapılmaktadır.

Alman emperyalizmi, halkın oy-

larıyla parlamentoya gelen, yasal birparti olan “Sol Parti”nin milletvekil-lerini izlemekte, telefonlarını dinle-mektedir. Yine yasalara dayanarak,demokratik haklar bir çırpıda kulla-nılmaz hale getirilmektedir.

Emperyalistler en son teknolojilerikullansalar da bu halktan duydukla-rı korkuyu azaltmıyor. Bu; halklarınmücadelelerini yok edememelerininsonucudur.

Zira, emperyalist ülkelerde debinlerce emekçi hak gasplarına kar-şı taleplerini dile getirmekte, bu em-peryalistleri daha çok korkutmaktadır.Ayrıca Afganistan ve Irak örnekleriemperyalist teknolojinin halklarınhaklı mücadelelerini engelleyeme-diklerini gösteren en iyi örnektir.

Sıkıntı kelimesi eski bir kelimedir,ama son zamanlarda eski anlamındanve kullanımından farklı olarak yerliyersiz sıklıkla kullanılmaya başla-nan bir kelimedir.

Mesela bir konuda bir itiraz. bir so-run olmadığını belirtirken, bunun ye-rine “sıkıntı yok” deniyor. Veya tersi,“burada bir sıkıntı var” deniyor. Baş-ka bir ifadede kelime karşımıza “bu,sıkıntıya yol açar” şeklinde çıkıyor.

“Sıkıntı olur” denildiğinde, buifadeden ne tür bir sorunla karşı kar-şıya olduğunuzu anlayamazsınız. Size“Bu, sıkıntıya yol açar” denilirse,neye yol açacağını bilemezsiniz.

Sıkıntı doğru bir ifade değildir.

Bir devrimcinin en güçlü silahı, el-leri, beyni, bedeni ve dilidir. Bunlarıniçinde özellikle beynimiz ve dilimiz engüçlü silahlarımızdır.

Dil, düşünceyi söyler. Doğru dü-şüneceğiz ki, doğru konuşalım.

Felsefe bize doğru düşünmeyi öğ-retir. Materyalizm ve diyalektik yön-tem, maddi, nesnel, somut düşünme-yi öğretir ve bu yöntem, bu somutluk,bizim en büyük silahımızdır. Bu silahsadece doğru düşünmeyi değil, doğ-ru davranmayı da öğretir bize.

Felsefe bize her sorunun çözü-münü de içinde barındırdığını öğretir.Yani sorunun adını koymak, çözümünde ilk adımıdır.

Sıkıntı ne demek? Sıkıntı konuyumuğlaklaştırır, bulanıklaştırır, genel-leştirir. Anlaşılmaz hale sokar.

İdealist bir söylemdir, sorunlarıçözmez, çünkü sorunun adını koymaz,niteliğini belirtmez... karartır, saptırır,gizler, dolayısıyla çözümsüz hale ge-tirir.

Çatışma, kavga, saldırı, direnişgibi durumu tarif eden kelimelerinhepsinin yerine “gerginlik” kelimesinikullanmak da buna benzer bir du-rumdur.

“Eylem sırasında gerginlik çıktı”denildiğinde aslında ne çıktığını kesinolarak anlayamazsınız değil mi? Amabu bilinçli bir muğlaklaştırmadır. Di-yelim ki “saldırı var” derseniz, o za-man arkasından peki direndiniz mi so-rusu gelecektir. Ama “Gerginlik” kim-seye özel bir görev yüklemeyecekbir kavramdır.

Sıkıntı, bir bunalım ifadesidir. Kar-şı karşıya olunan sorunu belirsizleş-tirdiği için çözüm açısından kimin neyapması gerektiğini de göstermeyenbir kelimedir.

Oysa devrimciler, materyalist fel-sefe ile düşünür ve bunun ilkelerinegöre, her sorunun nasıl çözüleceğinibilirler. Çünkü bilirler ki, dünya mad-didir ve dünyanın tüm yasaları bili-nebilir. O zaman her sorun anlaşılır veçözülebilir.

Bunalım yok, çözüm var. Buna-lım idealist, çözüm devrimcidir.

SavaşanKelimeler

Sıkıntı

Yürüyüş

10 Nisan2011

8

Yürüyüş

17 Nisan2011

Mah

ir H

üsey

in U

laş

Kur

tulu

şa K

adar

Sav

Sayı: 264

Page 9: Kameralar, Dinlemeler, Sizi Korkularınızdan Kurtaramayacak!yuruyus.biz/pdf/pdf/264.pdf23 Ni san 1993’des tan bulİ Mal te pe’de ku şa tıl dı ğı üs te di re - ne rek şe

İşte güçlülük ve haklılık bir kezdaha karşı karşıya geldi Gazi Ma-hallesi’nde.

Son 3 aya bakın. 1 Mayıs Ma-hallesi, Sarıgazi, Çayan, Okmey-danı ve Gazi Mahallesi...

Yoksul emekçi mahallelerinde gü-cünü gösteriyor devlet. Onlarca ev ba-

sıyor, onlarca gözaltı ve tutuklama ilesonuçlanan bir güç gösterisi.

Onlar, helikopterleri ile tepemizdedönerken, biz ona aldırmadan bari-katlarımızı kuruyor ve haksızlığa kar-şı direniyoruz. Kim güçlü gerçek-ten? Bizim korkusuzluğumuz gücü-nü, haklılığından alıyor ve biliyouz ki,asıl güçlü olan, haklı olandır. Hak-lı olan biziz. Demir çelik yığınındanyapılma silahlarından, helikopterle-rinden, tanklarından aldıkları gücegüvenerek mahallelerimizi, evlerimi-zi basanların korkusu çok büyük. Bukorkuyu büyüteceğiz. Örgütleneceğiz.Daha çok örgütleneceğiz.

Gazi’ye saldırıOligarşinin İstanbul’daki yoksul

halkın oturduğu mahallere saldırısı sü-rüyor. Sarıgazi ile başlattıkları heli-kopter eşliğindeki saldırılarını 1 Ma-yıs Mahallesi’ne saldırarak devam et-tirdiler.

Okmeydanı’nı, Çayan Mahal-lesi’ni sürekli abluka altında tutarak,saldırarak halkı yıldırmaya çalışı-yorlar. Oligarşi, yoksul halkın otur-duğu, devrimcilerin halkla bütünleş-tiği mahallelere saldırarak, onlarca in-sanı gözaltına alıp, düzmece iddialarlatutuklayarak devrimci örgütlülükleridağıtmaya ve yoksul halkın yıkımla-ra karşı gelişecek direnişini zayıflat-maya çalışmaktadır.

Yine, yoksul halkın devrimciler-le birlikte mahallelerinde fuhuşa,uyuşturucuya, hırsızlığa izin verme-

mesi karşısında bu saldırılar ile ma-hallelere fuhuşu, kumarı, uyuşturu-cuyu sokmaya, yozlaştırmanın pi-yonlarına cesaret vermeye çalışıyor.

Oligarşi, bu amaçla 9 Nisan’datüm Gazi halkı uykudayken, gece03.30’da helikopter eşliğinde, yüz-lerce kiralık katili, ağır silahları vezırhlı araçlarıyla Gazi Mahallesi’nebaskın düzenledi.

Gazi halkı, halk düşmanları ile ilkkez karşılaşmıyor. Gazi halkı, bugü-ne kadar onlarca saldırı ile karşılaş-tı. Katliamlar yaşadı. Ancak hiçbir sal-dırı Gazi halkını teslim almaya yet-medi.

Gazi halkı, Gazi Özgürlükler Der-neği’ni ve mahalledeki ev baskınla-rını öğrendikten sonra direnişe geçe-rek, dernek yakınlarına barikat ku-rarak, katil polisin Gazi’den çekil-mesini istedi.

Gazi Özgürlükler Derneği katil sü-rüleri tarafından talan edilirken Gazihalkı barikatlarda AKP’nin katil sü-rülerine karşı koyuyordu.

Gazi Mahallesi’ndeHelikopterlerle Baskın

Gazi Mahallesi'nde 9 Nisan saba-hı saat 03:30'da Gazi ÖzgürlüklerDerneği ve birçok ev basıldı. Heli-kopter ve binlerce çevik polis ve özelharekat timleriyle yapılan baskında 23kişi gözaltına alındı.

Ogün Öztürk, Musa Keskin, Yu-suf Doğan, Emre Timuçin, BayramGüler, Erkan Şahin, İbrahim Akın,

Gazi Mahallesi’ne helikopterli saldırı: Gazi halkı saldırıya barikatlar ve direnişle karşı koydu

Havada Faşizmin Helikopteri, Yerde Barikatlarımız

� Oligarşi yoksulhalkın oturduğumahallelere saldırıyor

� 9 Nisan’dakisaldırıya Gazi halkıbarikatlar ve direnişlekarşı koydu

� Mahkeme,“Esrar satanları,fuhuş yapanları,hırsızlık yapanlarıcezalandırdılar”gerekçesiyledevrimcileritutukladı.

Yürüyüş17 Nisan

2011

Sayı: 264

10 Nisan2011

Yürüyüş

Sayı: 263

17 Nisan2011

Yürüyüş

Sayı: 264

9

Page 10: Kameralar, Dinlemeler, Sizi Korkularınızdan Kurtaramayacak!yuruyus.biz/pdf/pdf/264.pdf23 Ni san 1993’des tan bulİ Mal te pe’de ku şa tıl dı ğı üs te di re - ne rek şe

Hüseyin Ördek, Mehmet Yücetepe,Ulaş Alkan, Ali Asker Durgun, Ali Ek-ber Durgun, Songül Coşkun, Ali Kar-tal, Özden Yılmaz, Özgür Erdoğan,Burçin Çetin, İsmail Bilgili, NadirÇınar, Metin Sel, İnan Düzgün, Os-man Beyazkaya, Yoldaş Aydoğan

Gazi Özgürlükler Derneği’nin deiçinde olduğu 16 adrese baskın yapanpolis, bakına gittiği evlerde ev sa-hiplerinin kapıları açmama tavrı üze-rine ellerinde ölüm listeleri olduğunusöyleyerek halka gözdağı verdi.

Bir derneği basmaya helikopter-lerle, binlerce polis ve el koyacakla-rı eşyaları taşımak için kamyonlarlageliyorlar. Bu baskına Gazi Halkı di-renerek cevap veriyor. Halk barikat-lar kuruyor, direniyor; derneklerini,mücadelelerini sahipleniyorlar. Polisise plastik mermi ve biber gazlarıy-la saldırıyor halkın üzerine.

9 Nisan günü saat 16:00’da baskınıprotesto etmek isteyen Gazi HalkCephesi bir yürüyüş düzenledi. Eylemsaati Gazi Özgürlükler Derneği önün-de bir araya gelen 200 kişi “Baskılar,Gözaltılar, Tutuklamalar Bizi Yıldı-ramaz” pankartını açarak cemevinedoğru yürüyüşe geçtiler. Yürüyüş es-nasında Gazi Marşı söylenirken sıksık “Mahir, Hüseyin, Ulaş kurtuluşakadar savaş” “Kahrolsun faşizm ya-şasın mücadelemiz” “Bedel ödedikbedel ödeteceğiz” “Yaşasın devrim-ci dayanışma” sloganları atıldı.

Gazi Cemevi önünde son bulanyürüyüşün ardından bir basın açıkla-ması okundu.

Metni okuyan Ferhat Aktaş: “Gök-te helikopterler gecenin bir yarısındaalçaktan uçuş yaparak halk üzerindepsikolojik baskı yaratmaya çalışı-yor. Peki neden yapıyor AKP iktida-rı bunları? Gazi, bizim kanlarımızıakıttığımız, bedeller ödediğimiz veemeğimizle kurduğumuz bir mahal-ledir, devrimcilerin mahallesidir veöyle kalacaktır. Bu baskınlarla bizle-ri yıldıramayacaklar” dedi. Eylemsloganlarla sona erdi.

Gazi’de Cepheliler’in eylemiGazi Mahallesi’nde Cepheliler

tarafından, aynı gün baskını protesto

amaçlı bir korsan eylem yapıldı. Ey-lemde yolu trafiğe kapatan Cepheli-ler, barikatlar kurarak molotoflarlayolu ateşe verdiler.

Polis saldırıyor,mahkemeler tutukluyor!Baskılar Gazi halkınıyıldır amaz

9 Nisan'da AKP polisinin heli-kopterle ve yüzlerce çevik kuvvetleyaptığı Gazi Mahallesi’ndeki bas-kında gözaltına alınanlar 11 Nisan’daBakırköy Adliyesi’nde savcılığa çı-kartıldı. Savcılığa çıkartılanlar ara-sından 5 kişi serbest bırakıldı.

Beşiktaş 11. Ağır Ceza Mahke-mesi ise 1 kişiyi serbest bırakırkenÖzlem Yılmaz, Özgür Erdoğan, Meh-met Yücetepe, Ulaş Alkan, Emre Tu-muçin, Ali Asker Durgun tutuklandı.

12 Nisan Salı günü de geriye ka-lan 11 kişi mahkemeye çıkarıldı. 3kişi serbest bırakılırken, Yoldaş Ay-doğan, Ali Ekber Durgun, Nadir Çı-nar, Musa Keskin, İsmail Bilgili,Hüseyin Ördek, Bayram Güler, AliKartal tutuklandı.

Gazi’de YaşananPolis Terörü ve TutuklamalarProtesto Edildi

Adana: Halk Cephesi İnönüParkı’nda yaptığı eylemle Gazi Ma-hallesinde yapılan baskınları protes-to etti. 9 Nisan Cumartesi günü bas-kınların haberinin alınmasının ardın-dan saat 13.00’te yapılan eylemde “İs-tanbul Gazi Mahallesi’nde Dernek veev Baskınları… Gözaltılar ve Baskı-lar Bizi Yıldıramaz-Halk Cephesi”pankartı açıldı.

Eylem boyunca “Baskılar BiziYıldıramaz, Halkız Haklıyız Kaza-nacağız, Kahrolsun Faşizm YaşasınMücadelemiz, Gözaltılar Serbest Bı-rakılsın” sloganları atılarak baskınlarteşhir edildi. Eyleme devrimci ku-rumlar destek verdi.

Hatay: Ulus alanında 11 Nisan pa-zartesi günü saat:14.00’da Halk Cep-hesi tarafından yapılan eylemde “Bas-kılar, Gözaltılar, Tutuklamalar Bizi

Yıldıramaz / Halk Cephesi” pankar-tının açıldı. Açıklamada, “BaskılarBizi Yıldıramaz, Kahrolsun FaşizmYaşasın Mücadelemiz, Mahir Hüse-yin Ulaş Kurtuluşa Kadar Savaş”sloganları atıldı.

Açıklamada, AKP’nin polisininaylardır yoksul gecekondu mahalle-lerine yönelik baskınlar, kuşatmalargerçekleştirdiği ancak oligarşinin sal-dırıları, operasyonları, tutuklamala-rının örgütlenme mücadelesine engelolamayacağı anlatıldı.

Halkın Hukuk Bürosu: Avukat-lar tarafından 13 Nisan günü yazılı biraçıklama yapılarak Gazi ÖzgürlüklerDerneği’ne yapılan saldırı protestoedildi.

Açıklamada Gazi’nin yoksul ge-cekondularında doğan gençlerin bubaskınla hapishanelere gönnderildiğiifade edilerek; bazı yayın organlarındaoperasyonun gerekçesinin Gazi Cem-evi yetkililerine baskı yapıldığı şek-linde yer aldığı ancak bunun bizzatCemevi yetkilileri tarafından yapılanaçıklama ile yalanlandığı anlatıldı.

Açıklamanın devamında ise şuifadelere yer verildi: “Elbette halkınhaber ve yorumları öğrenmeye hak-kı vardır. Ancak bir istihbarat bilgisinihaber başlığı yapan gazete nasıl olurda cemevi açıklamasını görmezdengelir. İstihbarat birimleri ile el ele hal-ka karşı psikolojik savaş yürüten ba-sın yayın organları bilirler ki bu tip ha-berler halka değil halkın birlik için-de olmasını istemeyen iktidarın işineyaramaktadır.

Bu haberleri yapan ve yayınlayanbasın mensuplarını, haberlerini açık-lamalarımız doğrultusunda düzelt-meye çağırıyoruz.”

Gazi Kültür Vakfı BaşkanıVeli Gülsoy’dan açıklama

Gazi Kültür Vakfı Başkanı VeliGülsoy, bir televizyonun ana haberprogramındaki bir haberi hatırlatarak,emniyet güçlerinin Gazi Mahalle-si'nde düzenlediği operasyonlarınkendileriyle asla bir ilgisinin olma-dığını söyledi.

Yürüyüş

10 Nisan2011

10

Yürüyüş

17 Nisan2011

Sayı: 264

Page 11: Kameralar, Dinlemeler, Sizi Korkularınızdan Kurtaramayacak!yuruyus.biz/pdf/pdf/264.pdf23 Ni san 1993’des tan bulİ Mal te pe’de ku şa tıl dı ğı üs te di re - ne rek şe

“Gözaltına alınan vatandaşları-mızın hiçbir zaman cemevimize za-rarı ve baskısı olmamıştır. Aksinecemevimizi savunan dostlarımızdır”diyen Gülsoy, yapılan operasyonlar-la kendilerinin ilişkilendirilmesineüzüldüklerini ifade etti.

“Gerekçeleri buysamahallemizdeki bütün evleribasmaları gerekecek!”

Koçgiri Platformu Gazi’deki po-lis baskını ile ilgili 11 Nisan’da biraçıklama yaparak hem baskını hem debu baskında gözaltına alınan üyeleriMusa Keskin’in tutuklanmasını pro-testo etti.

Açıklamaya “Gazi bizimdir, hal-kındır.” sözleriyle başlayan Platform,“İşte tam da bundandır ki; her dönem

baskılar, gözaltılar ve tutuklamalarlahalkın mücadelesini sindirmeye dö-nük operasyonlara maruz kalmakta-dır.”dedi. Gazi'nin direnişlerle veödenen bedellerle örülen kimliğinin,Alevi inancına mensup halkın yo-ğunlukla yaşadığı bir mahalle olma-sının egemenleri rahatsız ettiği ifadeedildiği açıklamada şöyle denildi:

“AKP iktidarının polisi halk düş-manlığında görevini yerine getirmiş-tir. Operasyonda yasal bir dernek iledevrimci demokrat kimlikleriyle bi-linen insanlarımızın evleri basılmış,baskın yapılan evlerde aileler üzerindebaskı kurulmuş, arama adı altında eş-yalar altüst edilmiştir.

Yaptığı asılsız haberlerle AKP'ninmedyası da polisten geri kalmadığınıispat etmektedir. 12 Mart Gazi şehit-lerinin anmasının gerçekleştiği gün

karakolda katillerle aynı sofraya otu-ranların anlayışını mahkum eden sadecegözaltına alınan 24 kişi değil, genç-yaş-lı Gazi halkının kendisidir.

Gerekçeleri buysa mahallemizdeçat kapı bütün evleri basmaları gere-kecektir. Helikopterli polis operas-yonunda Koçgiri Platformu sözcüle-rinden Musa Kesgin arkadaşımız dagözaltına alınmıştır. Mahallemizde herkesimden insanın saygı duyduğu,inançsal, kültürel ve yöresel çalış-malarıyla doğal bir kitle önderi olanarkadaşımızın gözaltına alınması bi-zim açımızdan Koçgiri Alevi kimli-ğine dönük bir saldırıdır.

Koçgirililer olarak Musa arkada-şımızın 'zalimlere karşı mazlumlardanyana' olan onurlu pratiğini sahiple-niyor, yanında olduğumuzu belirti-yoruz”

İsrail, 7 Nisan’dan başlayarak Gaz-ze’ye saldırmış ve 3 gün içinde 18 Fi-listinli’yi katletmişti. İsrail katliamınagerekçe olarak Hamas’ın İsrail’e yö-nelik roketlerini gösterdi yine.

Bugüne kadar İsrail, neredeysetüm katliamlarında Filistin halkınınhaklı direnişini gerekçe gösterip, sal-dırdı, katletti ve katliamlarına meş-ruluk kazandırmaya çalıştı.

İsrail, aylardır kuşatma altındatuttuğu, ambargo uyguladığı ve yok-luklar içinde yaşattğı Gazze halkınıbu kez roketlerle, bombalarla katlet-ti. Neredeyse tüm dünyanın gözüönünde 3 gün boyunca Filistin’deyeni bir katliam daha gerçekleştirdi.

3 gün süren ve 18 Filistinlininkatledildiği katliam ve süren saldırı-lar burjuva basın ve televizyonlar ta-rafından adeta yok sayıldı. Neredey-se bu konuda tek bir haber yapılma-dı.

Öyle ki, İsrail roketleri ve İsrailbombaları Gazze’ye düşerken burju-va basın ve televizyonlar Filistin hal-kının acılarına, yeni şehitlerine ka-

yıtsızdır.

AKP iktidarı yüzsüzce Filistin-den, Gazze halkından söz ederken birkez daha iki yüzlülüğü görüldü. AKPiktidarı Filistin halkının acılarına ka-yıtsızdır. Filistin halkının gerçek dos-tu devrimcilerdir. Filistin halkı kat-ledilirken Akdeniz Halk Cepheliler,Adana’da, Hatay’da, Mersin’de Fi-listin halkıyla dayanışma için sokak-lardaydı.

Emperyalist yalanlar,İsrail siyonizmini aklayamaz

Birleşmiş Milletler, İsrail siyo-nizminin Gazze’ye yönelik saldırıla-rında 1600 Filistinliyi katledip, 5 binFilistinliyi yaralaması ile ilgili biraraştırma için Richard Goldstone’yigörevlendirmişti.

Güney Afrika’nın beyazlarındanolan Goldstone, emekli bir savcıolarak, 13 Eylül 2009'da 575 sayfa-lık raporunu yayınlamış ve İsrail’isuçlamıştı.

İsrail'in Gazze’de 1600 Filistin-

liyi katletmek ve Gazze'ye yönelik hertürlü silahı kullanarak “insanlığakarşı savaş suçu işlediğini” söylemişve raporunu BM İnsan Hakları Kon-seyi'ne sunmuştu.

Konsey, ABD ve diğer bazı em-peryalist ülkelerin karşı çıkmasınarağmen bu raporu kabul etmişti.

Geçen hafta Goldstone “Şimdibildiklerimi o zaman bilseydim rapordaha farklı olurdu” diyerek, tarihigerçekleri inkar etti.

İsrail siyonizmini sevindiren buyalan kuşkusuz tarihi gerçekleri de-ğiştiremez. Emperyalistlerin ne ayakoyunları ne yalanları ne de İsrail si-yonizminin sevinci Gazze katliamınıunutturamaz. Gazze katliamının so-rumlusu emperyalistler ve İsrail si-yonizmidir.

Filistin’deki İsrail katliamınıhaber yapmayan burjuva basın Yürüyüş

17 Nisan2011

Sayı: 264

10 Nisan2011

Yürüyüş

Sayı: 263

17 Nisan2011

11

Yürüyüş

Sayı: 264

Page 12: Kameralar, Dinlemeler, Sizi Korkularınızdan Kurtaramayacak!yuruyus.biz/pdf/pdf/264.pdf23 Ni san 1993’des tan bulİ Mal te pe’de ku şa tıl dı ğı üs te di re - ne rek şe

� Devrim şehitleri içinkah şehit yoldaşlarımızınmezarları başındaydık;kah yürüyüşlerde... kızılbayraklarımız, sloganlarımız vemeşalelerimiz ile yürüdük

� Umudun adınıduvarlara nakşettik...Panellerde, anmalarda onlarıandık, onlardan öğrendik, onlarınyoluda yürümek için and içtik...

� Elazığ, Bursa, Gemlik,Malatya, Ankara, Adana, Dersim,Hatay, Mersin, İstanbul...Her yere şehitlerimizin veumudun adını taşıdık...

1 Mayıs: 9 Nisan günü 1 Ma-yıs Mahallesi’nde, Halk Cephesitarafından devrim şehitleri için me-şaleli yürüyüş yapıldı. Eski karakoldurağından başlayan yürüyüşte “Kı-zıldere Son Değil Savaş Sürüyor,Mahir’den Dayı’ya Sürüyor BuKavga, Mahir Hüseyin Ulaş Kurtu-luşa Kadar Savaş, Bedel ÖdedikBedel Ödeteceğiz” sloganları atıldı.Sloganlarla birlikte, “Kızıldere’denbu güne 41 yıldır ödenen tüm be-dellere rağmen bağımsızlık demok-rasi sosyalizm mücadelesi sürüyor.

Onlar 41 yıldır sahte solculuklaçıkar peşinde koşarak değil, ülke-mizin ve halkımızın özgürlüğü içinhayatları pahasına mücadele ettiler.

Umudun adını duvarlara kanlarıylayazdılar. Bugün onları anmak onla-rı sahiplenmek hepimizin boynununborcudur.” denilerek 1 Mayıs halkıda yürüyüşe davet edildi.

Yürüyüş, 30 Ağustos İlköğre-tim Okulu’nun önünde yapılan açık-lamayla sona erdi.

Avcılar: 3 Nisan’da AvcılarAnka Kültür Merkezi’nde 30 Mart-17 Nisan anması yapıldı. Anmayadevrim şehitleri için saygı duru-şuyla başlandı. “Bu Tarih Bizim”isimli sinevizyon gösteriminin ya-pıldığı anma 2 saat sürdü.

Zeytinburnu: İstanbul'da, 7Nisan gecesi, Zeytinburnu ÇırpıcıMahallesi’nde 30 Mart-17 Nisandevrim şehitleri anması dolayısıylayazılamalar yapıldı.

Nurtepe: 30 Mart-17 NisanDevrim Şehitlerini Anma Ve Umu-dun Kuruluşunu Kutlama Günleridolayısıyla, 9 Nisan akşamı ÇayanMahallesi’nde bir yürüyüş düzen-lendi.

Devrim şehitlerini anmak içinHüseyin Aksoy Parkı’nda toplananHalk Cepheliler ve Çayan halkı,“Kızıldere Son Değil, Savaş Sürü-yor” ve tüm şehitlerin isimlerinin yeraldığı, “Halkımız Ve Vatanımız İçinŞehit Düştüler” yazılı pankartlarınarkasında, ellerinde kızıl flamalar vedövizlerle yürüyüşe başladılar.

100 kişinin katıldığı Çayan Ma-

hallesi, Sokullu Caddesi ve Nurte-pe Mahallesi sokaklarında “MahirHüseyin Ulaş Kurtuluşa Kadar Sa-vaş!”, “Şehitlerimize Devrim Sö-zümüz Var!”, “Halkız Haklıyız Ka-zanacağız!” sloganlarıyla yürüdüler.Dilan Kafe’nin önüne kadar sürenyürüyüş açıklamanın ardından sonaerdi.

Bağcılar: 9 Nisan günü Bağ-cılar Yenimahalle’de yürüyüş ya-pıldı.

Yürüyüşten önce mahallede hal-ka çağrı yapıldı.

Yenimahalle Ebru Sokak’tanbaşlayan yürüyüşte halka 30 Mart’taKızıldere’de şehit düşen Mahir Ça-yan ve yoldaşları anlatıldı. GaziMahallesi’ndeki operasyon ve bas-kınlarla devrimcilerin hala bedelödemeye devam ettiğinin anlatıldı-ğı yürüyüş Barbaros fırınının önünekadar sürdü. Burada açıklamayıokuyan Güven Güzeller, “Kızıldere,bize kuşatmalar altında nasıl dire-nileceğini göstermenin ötesinde,Türkiye devriminin yolunu göster-miştir. Bu yolda ilerlemeye devamedeceğiz"dedi. Eyleme 70 kişi ka-tıldı.

***

9 Nisan gecesi İstanbul, Bağcı-lar Yenimahalle’de Cepheliler, Kı-zıldere’nin son olmadığını savaşın

Şehitlerimizi AndıkUmudu Selamladık!

Yürüyüş

10 Nisan2011

12

Yürüyüş

17 Nisan2011

Sayı: 264

Page 13: Kameralar, Dinlemeler, Sizi Korkularınızdan Kurtaramayacak!yuruyus.biz/pdf/pdf/264.pdf23 Ni san 1993’des tan bulİ Mal te pe’de ku şa tıl dı ğı üs te di re - ne rek şe

Cepheliydiler, umudu büyütendiler, umudunkendisiydiler.

Düzen yasaklamıştı onların patisini ve cephesi-ni. Ama onların beyinlerinde ve yüreklerinde oyasaklara yer yoktu. Onlar için dünyanın en özgür,en meşru örgütlenmeleriydiler onlar. Partinin kuru-luşunu kutladıkları bu günlerde, bunu herkese gös-termeliydiler.

Kuşandılar maskelerini, Cephe pankartlarınıalıp çıktılar sokağa.

10 Nisan günü saat 18:30’da Cepheliler tarafın-dan Okmeydanı Mahmut Şevket PaşaMahallesi’nde şehitlerimizi anmak, partiyi selam-lamak için bir eylem yapıldı. Sibel Yalçın Parkı’nınalt sokağından kızıl maskelerle, ‘’30 Mart–17Nisan Şehitlerimizi Anıyor Parti-CephemiziSelamlıyoruz – CEPHE’’ yazılı pankartla ve Partive Cephe adının yazılı olduğu bayraklarıyla yürü-yüşe başlayan Cepheliler, sağlık ocağı önüne gel-

diklerinde barikatkurup yolu molotof-larla ateşe vererekDHKP-C’nin kurulu-

şu ve devrim şehitleriiçin bir açıklama yaptılar.

Açıklamadan sonra havai fişekleri ateşleyenCepheliler, pankartlarını dükkanların kepenklerineasarak kısa bir yürüyüş yaptılar.

Bu bölgede karşılarına çıkan ‘’akrep’’ adı veri-len zırhlı polis aracı ateşe verildi. Bu arada diğerzırhlı araçların mahalleye girmesiyle molotoflarla,sapanlarla ve taşlarla çatışmaya başlayanCepheliler, 3 zırhlı aracı da yakarak tahrip ettiler. 1saat süren çatışma Cepheliler tarafından iradi ola-rak bitirildi.

Bahçelievler’de Cephe Eylemi8 Nisan Cuma akşamı saat: 21.00’de Cepheliler,

Bahçelievler Zafer Mahallesi Pazar Alanı’nda birgösteri düzenlediler.

Cepheliler yolu molotoflarla keserek “Titre oli-garşi Parti Cephe geliyor, Kızıldere son değil savaşsürüyor, Umudun adı DHKP-C” sloganları eşliğin-de yaptıkları konuşmalarla, Kızıldere’den bugüneşehitlerimizin dökülen her damla kanının hesabınınsorulacağı vurgulandı.

Eylem sırasında polis Cepheliler’in bulunduğutarafa doğru harekete geçmiş, ancak Cephelilerpolise molotof atarak polisin saldırı girişimini püs-kürtmüşlerdir. Polis eylemden sonra mahalleyiadeta abluka altına almış, bomba imha uzmanlarıçağırarak pankarta bağlı paketi patlatmıştır.

Umudu Cephe’yleBüyütüyoruz!

Yürüyüş17 Nisan

2011

Sayı: 264

10 Nisan2011

Yürüyüş

Sayı: 263

17 Nisan2011

13

Yürüyüş

Sayı: 264

OKMEYDANI

BAHÇELİEVLER

Page 14: Kameralar, Dinlemeler, Sizi Korkularınızdan Kurtaramayacak!yuruyus.biz/pdf/pdf/264.pdf23 Ni san 1993’des tan bulİ Mal te pe’de ku şa tıl dı ğı üs te di re - ne rek şe

sürdüğünü duvarlara yazdılar.

Küçükarmutlu’da anmaBektaş Ailesi ve Devrimci Alevi

Komitesi, 10 Nisan tarihinde polistarafından katledilen Mustafa Bek-taş ve Muharrem Karakuş nezdindetüm devrim şehitleri için Küçükar-mutlu Cemevi’nde yemek verdi.

Bağımsızlık, demokrasi ve sos-yalizm mücadelesinde şehit düşenhalk kurtuluş savaşçıları için birdakikalık saygı duruşu ile başlayanprogramda, saygı duruşunun ardın-dan Mustafa Bektaş ve MuharremKarakuş’un hayatları anlatıldı.

Ardından Mustafa Bektaş’ın ab-lası Zeynep Yıldırım konuştu. Yıl-dırım; Mustafa Bektaş’ın halkınınkurtuluşu için savaştığını ve şehitdüştüğünü belirtti.

Yıldırım’dan sonra TAYAD Baş-kanı Behiç Aşçı söz alarak, “düzenindayattığı yoz, bireyci, bencil kültürkarşısında, devrim şehitlerinin, halkındeğerlerini yaşattığını” söyledi.

Konuşmaların ardından yemekverildi. Anma sırasında “Kahra-manlar Ölmez Halk Yenilmez, Dev-rim Şehitleri Ölümsüzdür” slogan-ları atıldı. Yemeğe yaklaşık 200

kişi katıldı.

Adana: “Devrim şehitleriölümsüzdür”

Adana’da Halk Cepheliler veGüven Keskin’in ailesi tarafından 9Mart günü 30 Mart-17 Nisan şehit-lerini anma haftası dolayısıyla 1992yılında Adana’da polis kurşunla-rıyla katledilen Güven Keskin’inmezarı başında anma yapıldı.

Saygı duruşu ile başlayan anmaGüven Keskin ve tüm devrim şe-hitlerini anlatan konuşma ile devametti. Konuşmanın ardından GüvenKeskin’in sevdiği türkülerden olan“Apo Fatih Hasan Haydar’ın Tür-küsü” söylendi “Bize Ölüm Yok”marşı ile devam edilen anma; “Gü-ven Keskin Ölümsüzdür, Devrim Şe-hitleri Ölümsüzdür, Bize Ölüm Yok”sloganları atılarak bitirildi.

Anmadan sonra mezara bırakı-lan Güven Keskin’in fotoğrafını vekızıl flamaları almak için yönelenpolis Güven Keskin’in ailesinin veHalk Cepheliler’in sahiplenmesin-den sonra oradan ayrılmak zorundakaldı.

TAYAD'lı Aileler ŞehitleriAndı

TAYAD'lı Aileler, 9 Nisan günüdevrim şehitlerini anma programıyaptılar. Sinevizyon gösterimininyapıldığı anmada aileler şehitlerle il-gili anılarını anlattılar. Anma Kı-zıldere türküsünün hep birlikte söy-lenmesiyle sona erdi.

***TAYAD'lı Aileler, 9 Nisan günü

şehitleri anma haftasında Gazi Me-zarlığı’ndaki Muharrem Karakuşile Mustafa Bektaş'ın mezarlarını zi-yaret ederek bir anma yaptılar. Aynıgün Karacaahmet Mezarlığı'na gidenTAYAD'lılar saygı duruşunda şe-hitlerin anılarını yaşatacaklarını dilegetirdiler.

Dersim: Dersim’de devrimşehitleri için mezarları başında biranma yapıldı.

11 Nisan günü Asri Mezarlık’ta

bulunan şehit mezarları başına gidenHalk Cepheliler mezarlık girişindekortej oluşturarak yürüyüş düzenle-diler. “Kızıldere Son Değil SavaşSürüyor” pankartını taşıyan Cephelilerşehit mezarlarına kadar sloganlarlayürüdü. Yürüyüş ve anma boyunca“Devrim Şehitleri Ölümsüzdür, Kı-zıldere Son Değil Savaş Sürüyor,Şehitlerimize Devrim Sözümüz Var,Mahir’den Dayı’ya Sürüyor Bu Kav-ga, Kahramanlar Ölmez Halk Yenil-mez” sloganları atıldı.

***

Dersim de 10 Nisan günü 30Mart 17 devrim şehitleri için anmadüzenlendi. Şehit ailelerinin de ka-tıldığı anmada Kızıldere’den bu-güne verilen mücadele ve yaratılankahramanlıklar anlatıldı. Sinevizyongösterimiyle devam eden anma tür-küler ve marşların söylenmesinin ar-dından sona erdi.

Antakya: Antakya’da ErdinçArslan’ın mezarında anma yapıldı.Samandağ’ın Tekebaşı beldesinde 10Nisan günü Halk Cepheliler ve Er-dinç Arslan’ın ailesi “Devrim Şe-hitleri Ölümsüzdür” pankartını aça-rak mezara kadar yürüyüş yaptılar.Yürüyüş sırasında “Mahir’den Da-yı’ya Sürüyor Bu Kavga, KızıldereSon Değil Savaş Sürüyor, ErdinçArslan Ölümsüzdür, Devrim Şehit-leri Ölümsüzdür, Mahir HüseyinUlaş Kurtuluşa Kadar Savaş” slo-ganları atıldı.

Mezar başında Erdinç Arslan’ınabisi Güney Arslan devrim şehitle-rini ve Erdinç’i anlatan bir konuşmayaptı. Daha sonra Erdinç Arslan’ınyazdığı bir şiir okundu. “Bize ÖlümYok” ve “Heyde tenruh el cephe”marşlarının söylendiği anma atılansloganlarla sona erdi.

Mersin: 30 Mart-17 Nisandevrim şehitlerini anma günleri ne-deniyle Mersin’de devrim şehitleri-nin aileleri ziyaret edildi. Akdenizbelediyesine bağlı Kazanlı kasaba-sında bulunan Bedi Cengiz’in mezarıziyaret edildi. Anma “Bize Ölüm

Yürüyüş

10 Nisan2011

14

Yürüyüş

17 Nisan2011

Sayı: 264

ADANA

DERSİM

Page 15: Kameralar, Dinlemeler, Sizi Korkularınızdan Kurtaramayacak!yuruyus.biz/pdf/pdf/264.pdf23 Ni san 1993’des tan bulİ Mal te pe’de ku şa tıl dı ğı üs te di re - ne rek şe

Yok” marşının okunmasının ardın-dan sona erdi.

Antalya: 30 Mart-17 NisanŞehitleri anma, umudumuzun yıl-dönümünü kutlamak için Antal-ya’da program düzenlendi. 10 Nisangünü düzenlenen anma ve kutlama-da 41 yıllık tarih anlatıldı.

Elazığ: 30 Mart-17 Nisan Dev-rim Şehitlerini anma haftası kapsa-mında program yapıldı. ProgramdaKızıldere’yi görenler kendi yaşadı-ğı duyguları kısaca aktarırken ar-dından 30 Mart 1972’den bu yanaTürkiye devrim tarihinde yaşananönemli olayların anlatıldığı çalışmasıyapıldı.

Ardından 40 yıllık mücadele ta-rihimizdeki en önemli olayların an-latıldığı slayt gösterimi yapıldı.Slayt gösteriminden sonra anmasona erdi.

***

Elazığ Halk Cephesi tarafından11 Nisan günü Elazığ merkezdeolan Gülmez Mezarlığı’nda şehit

mezarları ziyaret edildi. Mezarlarakaranfiller bırakılan anmada saygıduruşu yapıldı. Anma söylenenmarşların ardından sona erdi.

Malatya: 9 Nisan günü 30Mart-17 Nisan devrim şehitlerinianma ve umudun kuruluşunu kutla-ma günleri çerçevesinde bir programdüzenlendi. Programda 40 yıllık ta-rihimizi analatan bir konuşma ve ar-dından sinevizyon gösterimi yapıl-dı.

10 Nisan günü ise Cemal GürselMezarlığı’nda Mehmet Büçkün veAyhan Pektaş’ın mezarları ziyaretedildi. Anmada şehitlerin hayatlarıanlatıldıktan sonra söylenen marş-larla sona erdi.

***Paşaköşkü, Ataköy ve Hacı

Abdi Mahalleleri’nde 30 Mart-17Nisan devrim şehitlerini anma veumudun kuruluşunu kutlama haf-tası dolayısıyla yazılamalar yapıl-dı.

Bursa: 10 Nisan günü, SemraBaşyiğit Halk Sahnesi’nde, anma-

kutlama programı gerçekleştirildi.Saygı duruşuyla başlayan programyapılan konuşma ile devam etti.Türküler ve marşlarla devam edenprogram çekilen halaylarla sonaerdi.

Bursa-Gemlik: Gemlik’teHalk Cephesi 9 Nisan günü birprogram düzenledi. Program saygıduruşuyla başladı. Ardından metinokundu. Şiirler sonrası slayt göste-rimi yapıldı. Son olarak Grup Ya-rın’ın söylediği marşlar ve türkülerleprogram sona erdi.

Ankara: 30 Mart-17 NisanDevrim Şehitlerini Anma ve Umu-dun Kuruluşunu Kutlama Günlerikapsamında Ankara Halk Cephesibir program düzenledi. 10 Nisangünü Dikmen'de yapılan program şe-hitler için verilen yemekle başladı.

Yemeğin ardından, Dev- Genç'li-ler tarafından hazırlanan tiyatro oy-nandı. Oyundan sonra Kızıldere'denbugüne tarihin önemli kesitlerin-den derlenen bir kurgu, şiirler ve tür-küler eşliğinde izlendi.

Ayhan ÇarkınCezalandırılsın

TAYAD'lı Aileler, 8 Nisan günüSultanahmet Parkı'nda yaptıklarıeylemle, katil Ayhan Çarkın'ın ce-zalandırılmasını istediler.

Ayhan Çarkın'ın itiraflarda bu-lunduklarını belirten aileler adınaaçıklama yapan Nagehan Kurt, Ay-han Çarkın ve diğer tüm infazcıla-rın cezalandırılmadan adalet ara-yışlarının bitmeyeceğini belirtti.

“Ayhan Çarkın ve Tüm Katli-amcılar Cezalandırılsın” pankar-tının açıldığı eylemde “Ayhan Çar-kın Cezalandırılsın, EvlatlarımızınKatilleri Cezalandırılsın, Adaletİstiyoruz, Anaların Öfkesi KatilleriBoğacak” sloganları atıldı. Açık-lamanın ardından suç duyurusun-da bulunan ailelerin dilekçelerinisavcı almayarak dilekçelerin DGMsavcısına verilmesi gerektiğinisöyledi.

Mecidiyeköy'deİmza Masası

TAYAD'lı Aileler her cuma ve cu-martesi günü tecritin kaldırılması ta-lebiyle açtıkları imza masasını 8 Ni-san günü de açtılar. “HapishanelerdeTecrit ve İşkence Sürüyor. SohbetHakkı Uygulansın" pankartının asıl-dığı masada tutsakların sesi anlatıldı.

İki saat süren masada imzalartoplanırken bildiri dağıtımı da ya-pıldı.

9 Nisan günü TAYAD'lı AilelerMecidiyeköy Metrobüs çıkışında,hapishanelerdeki tecritle ilgili pan-kartlarını ve Grup Yorum konserpankartını açtılar.

Tecritin kalkması için imza top-larken,“Tecrit Can Almaya DevamEdiyor. Siz Neredesiniz?” yazılı bil-dirilerini dağıttılar. Bunun yanında,bildiri dağıtan arkadaşların hapisha-nelerdeki tecriti anlatmalarından et-kilenerek imza atanlar da oldu.

TAYAD'lı Aileler’inİnternet SitesiTekrar Yayında

Teknik nedenlerle bir süredir kapalıolan TAYAD'lı Aileler’in internet site-si www.tayad.org tekrar yayında.

Siteden TAYAD'lı Aileler faaliyet-lerini, eylemlerini takip edebilirsiniz.

Adana: Hastatutsaklar ölümeterk edilemez!

Adana’da 9 Mart’ta hapishane-lerdeki tecritin kaldırılması ve hastatutsakların serbest bırakılması içineylem yapıldı.

Eylemde F Tipi hapishanelerdetecritin giderek yoğunlaştırıldığı, tut-saklara gece yarısı baskınları yapıla-rak, işkence yapıldığı ve hasta tut-sakların bilinçli olarak ölüme terkedildiği belirtildi.

Yürüyüş17 Nisan

2011

Sayı: 264

10 Nisan2011

Yürüyüş

Sayı: 263

17 Nisan2011

15

Yürüyüş

Sayı: 264

Page 16: Kameralar, Dinlemeler, Sizi Korkularınızdan Kurtaramayacak!yuruyus.biz/pdf/pdf/264.pdf23 Ni san 1993’des tan bulİ Mal te pe’de ku şa tıl dı ğı üs te di re - ne rek şe

2000 yılının 19-22 Aralık günle-rinde gerçekleşen Türkiye tarihinin enbüyük hapishaneler katliamına dairyeni belgeler açığa çıkmaya devamediyor; zaten dosyalarda varolan bel-geler deyim yerindeyse ortaya çıkıyor.

Bu gerçekler elbette, “Tufan”adlı katliam belgesiyle ortaya çıkmışgerçekler değildir. Devletin tüm ku-rumları, tüm burjuva medya, 19 Ara-lık katliamını sahiplenmiş ve ger-çekleri örtbas etmiştir. Biz ise bunakarşı, oligarşinin yalanlarını daha ilkgünden tek tek açıkladık. Şimdi herşey bizim söylediklerimizi kanıtlıyor.

Tufan’ın ardından ortaya çıkan“Bora” ve “Atmaca” adlı planlar dagösteriyor ki, oligarşi 19 Aralık’ta birkatliam kararı almıştır ve onu uy-gulamıştır.

Biz bunu 19 Aralık’ın arifesindesöyledik; inanmayanlar, şimdi tarihedönüp, belgelere bakıp tekrar dü-şünmelidirler. Neden devrimcileredeğil devlete inandık?

Bora ve AtmacaBayrampaşa Hapishanesi’ne 19

Aralık’ta düzenlenen operasyonunemrinin aylar önce verildiği ve ope-rasyon planının da “Tufan” adını ta-şıdığı, geçtiğimiz günlerde Bayram-paşa Katliamı Davası’nın görüldüğümahkemeye gönderilen jandarmabelgelerinde açığa çıkmıştı.

Geçen hafta, bu kez 19 Aralık’taÜmraniye Hapishanesi’nde gerçek-leştirilen katliama dair iki yeni belgedaha açığa çıktı.

Ümraniye Hapishanesi için ha-zırlanan iki plan vardı: “Atmaca” ve“Bora”.

Planlar, Bayrampaşa Hapishane-si katliam planında da olduğu gibi Jan-darma Bölge Komutanı TuğgeneralEngin Hoş imzalı.

Operasyonların isimleri 15 Aralık2000 tarihli Özel Müdahale Pla-nı’nda Atmaca, 18 Aralık tarihli İh-timalat Müdahale Planı’nda ise Boraolarak belirlenmiş.

Bora ve Atmaca’daprovokasyon, işkence ve katliam talimatları

Planlar, esas olarak BayrampaşaHapishanesi katliamı için hazırlanan“Tufan” planıyla büyük ölçüde ben-zer. Ancak bu planlarda farklı olarakşu iki nokta dikkati çekiyor.

Birincisi; planlarda, “operasyo-nun yapılmasını sağlamak için bazıinfaz koruma memurlarının gönüllüolarak rehin olabilecekleri” varsa-yılıyor. Açık bir provokasyon plan-lanıyor yani.

İkincisi, planda şu talimat var:

“Teslim alınanlara ‘acil sor-gu’ yapılarak istihbari bilgi eldeedilecek”

Bunun anlamı çok açık elbette. Ni-tekim, 19 Aralık’ta özellikle Bay-rampaşa ve Ümraniye hapishanele-rinde “esir alınan” tutsaklar işkence-

lerden geçirildiler.

Yine planın başka maddelerinde“tavanlar ve duvarların delinmesin-den sonra gaz bombası atılacağı...Kesici ve delici alet kullanılması du-rumunda misli ile karşılık verilece-ği...” belirlenmiş.

Dört aşamaya ayrılan planın ilkaşamasında ayrıca “operasyona ka-tılacak askerlerin 'özel silah' olarakadlandırılan silahların kullanımı içineğitilmesi” öngörülüyor. Nedir bu“özel silahlar”? Bilindiği gibi, 19Aralık katliamında halen ne olduğuaçığa çıkmayan kimyasallar ve ordudayaygın olarak bulunmayan özel kur-şunları olan silahlar kullanılmıştı.Benzeri bir hazırlığın Ümraniye içinde yapıldığı anlaşılıyor.

Bir katliam saldırısının tüm un-surları var kısacası.

Çanakkale Katliamı’nın Resmi Tutanağı, Katliamcıları Gösteriyor

“Tufan” adlı belgenin açığa çık-masının ardından dönemin AdaletBakanı Hikmet Sami Türk’ten İçişleriBakanı Sadettin Tantan’a kadar, yet-kililer, “Jandarmanın ‘tufan’ planın-dan bizim haberimiz yoktu” şeklindeaçıklamalar yaptılar.

Yine yalandı.

Gerçek, bu kez Çanakkale Hapis-hanesi’ndeki 19 Aralık katliamı da-vasının belgeleri arasından çıktı.

Çanakkale Hapishanesi 19 AralıkKatliamı Davası’nın dosyasından çı-kan belge, operasyonun ‘Adalet ve İç-işleri bakanlıklarının koordineli is-tişaresi’ sonucunda kararlaştırıldı-ğını gösteriyor. Karar, saldırıdan 10saat önce Ankara’dan Çanakkale’yetebliğ ediliyor.

Çanakkale Jandarma Komutan-lığı’nda 18 Aralık 2000’de saat

Bu tablo, kendiliğindenolmadı. Bu tablo, psikopat

bir katil tarafındanyaratılmadı. 6 kadın,

devletin kararıyla, planlıprogramlı bir şekilde diridiri yakıldı! Oligarşikdevlet işte budur!

Yürüyüş

10 Nisan2011

16

Yürüyüş

17 Nisan2011

Sayı: 264

Page 17: Kameralar, Dinlemeler, Sizi Korkularınızdan Kurtaramayacak!yuruyus.biz/pdf/pdf/264.pdf23 Ni san 1993’des tan bulİ Mal te pe’de ku şa tıl dı ğı üs te di re - ne rek şe

20:30’da bir tutanak tutuluyor.

Tutanakta şunlar belirtiliyor: “Çanakkale E Tipi Kapalı Ceza-

evi’nde barındırılan terör suçluları-nın F Tipi cezaevlerine sevki engel-lemek için, uzun süredir sürdürdük-leri açlık grevini ölüm orucuna çevi-rerek bugüne kadar ısrarlı şekilde de-vam ettikleri, ölüm orucunun sağlık-ları yönünden tehlikeli boyuta ulaş-tığından Adalet ve İçişleri bakanlı-ğının koordineli yaptıkları istişare so-nucunda 19 Aralık 2000 günü saat:05.00 sularında cezaevine jandar-madan yardım istenerek girilip İçiş-leri Bakanlığı’nın 14 Aralık 2000 günve ... sayılı emri gereğince operasyoniçin ... karar verildiğini bildirmişler-dir.”

Karar, 18 Aralık 2000 günsaat:19.00 sıralarında J.Gn.K.lığı HrkBşk.nı makam odasından Çanakkaleİl Jandarma Komutanlığı emniyetli te-lefonu aranarak bildiriliyor. Kararı bil-direnlerin adı da var tutanakta:

Adalet Bakanlığı Müsteşarı İhsanErbaş, Ceza ve Tevkifevleri GenelMüdürüAli Suat Ertosun, Hrk. Bşk.Tümgeneral Osman Özbek. (Akta-ran, 11 Nisan 2011, Radikal)

Ümraniye’ye Operasyon Bildirimi Adalet ve İçişleriBakanlığı’ndan

Gerçek, peşpeşe resmi belgelerdensökün ediyor. Geçen hafta açığa çıkanbir diğer belge, Ümraniye Hapisha-

nesi’ne operasyon

için yapılan bildirimin tutanağıydı.

Ümraniye Savcısı Kemal Çap-raz, bakanlıktan gelen telefon üzeri-ne, müdahale izni verdiğini kayıt al-tına almış. “Tufan planı”nın ve bu bil-dirimin açığa çıkması üzerine Ceza veTevkifevleri Genel Müdürü Ali SuatErtosun ve Jandarma Genel Komu-tanlığı (JGK) Harekât Dairesi BaşkanıOsman Özbek de konuşarak “mü-dahalenin devletin ortak kararıolduğunu ve bir plan dahilinde ya-pıldığını” belirttiler.

Başka türlüsü zaten mümkün de-ğildi.

Sorun, devlet otoritesini kabul ettirmektir

Katliam Davası Dosyasına yeni gi-ren bir diğer belge ise geçen hafta, 9Nisan tarihli Star gazetesinde yayın-landı.

Belge, Jandarma ve Valiliğin, 5 ki-şinin katledildiği Ümraniye Hapis-hanesi’nde operasyonun “en az zararlasona erdirildiği” görüşünde olduğu-nu gösteriyor. Hatırlanırsa, AdaletBakanı H. Sami Türk de, 19 Ara-lık’tan sonra 28 tutsağın katledilmişolmasını yeterli görmemiş, “Benimtahminimin altında bir zaiyattır.Çok daha fazla, bunun bir kaç katıolabilir diye öngörüyorduk.” de-mişti.

Katilamdan sonra tutsak yakınla-rı tarafından Ümraniye Başsavcılı-ğı’na yapılan suç duyuruları üzerine,

İstanbul Valiliği, 12 Ekim2002 tarihli bir talimatla, “ope-rasyona ilişkin iddiaları ince-lemek üzere” Jandarma Al-bay Emrullah Çuhadar’ı gö-revlendirmiş.

Çuhadar’ın hazırladığı veVali Erol Çakır’ın onayladı-ğı soruşturma sonuç belgele-rinde,

Ümraniye Hapishane-si’ndeki operasyonda “yasalmevzuata uyulduğu ve so-rumlular hakkında idari so-ruşturma açılmasına gerekolmadığına” karar verilmiş.

Belgede neden soruşturma açıl-masına gerek olmadığı, şöyle gerek-çelendiriliyor:

- Ümraniye Cezaevine gerçekleş-tirilen operasyonda jandarma per-soneli kimsenin zarar görmemesiiçin gerekli tedbiri almıştır.

- Azami özen gösterildiği haldeteslim ol çağrısına ateşli silahlarlakarşılık verilmiştir. Defalarca ikazedildikleri halde isyancılar ateş et-meye devam etmiştir... [bunun] üze-rine güvenlik güçleri kanunun verdi-ği hak ve yetkiyle silah kullanmıştır.Meydana gelen yangınlar bile mah-kumlar tarafından çıkartılmış ve en azzararla isyan sona erdirilmiştir.”

Bu rapor, katliamın nasıl devlet ka-tında onaylandığı ve aklanmaya ça-lışıldığının yüzlerce belgesinden bi-ridir. Raporun önemli bölümlerin-den biri de, operasyonun amacının“devlet otoritesini cezaevinde ye-niden kurmak” olarak belirtilmesi-dir. Gerçeğin özeti budur.

Tufan, Bora, Atmacadevlet gerçeğidir

Bu planların önemi, devleti tanı-mayan, devletin bu infazları, işken-celeri, katliamları, kaybetmeleri ya-pamayacağını düşünen; bunları hepdevlet içine sızmış çeşitli grupların,kliklerin yapmış olabileceğini düşü-nenlere, DEVLET GERÇEĞİNİ gös-teriyor olmasındadır.

Ülkemizin aydınları! Demo-kratik Kitle Örgütleri’nin yöneti-cileri! Şimdi dönüp kendinize sor-malısınız. Neden devrimcilere de-ğil, oligarşinin yalanlarına inandı-nız?..

Devrimcilere güvensizliğiniz,gerçekte kendinize güvensizliğiniz-dir... Sizin kendi meşruluğunuza inan-mamanızdır...

Bize değil, devlete inandığınıziçin devlet katliam planları ve hazır-lıklarını yaparken, bize “direnişi bı-rakın” çağrıları yaptınız? “Bırakın”çağrılarını nasıl yaptınız, sormalısınızkendinize... Devleti tanımayanlar,devletin politikalarına karşı doğrupolitikalar da üretemezler...

Yoksul Gecekondu halkı

Bizi açlığa, yoksulluğa işsizliğe mah-kum ediyorlar. Gecekondularımızıbaşımıza yıkıp bizi şehrin dışlarına sür-mek istiyorlar. Sonra seçimden seçimeoy verip susmamızı istiyorlar. Mahallelerimizde terör estiriyorlar. Hayır susmayalım!1 Mayıs’ta Halk Cephesi saflarındagücümüzü birleştirelim ve taleplerimizihaykıralım...

Yürüyüş17 Nisan

2011

Sayı: 264

10 Nisan2011

Yürüyüş

Sayı: 263

17 Nisan2011

17

Yürüyüş

Sayı: 264

Page 18: Kameralar, Dinlemeler, Sizi Korkularınızdan Kurtaramayacak!yuruyus.biz/pdf/pdf/264.pdf23 Ni san 1993’des tan bulİ Mal te pe’de ku şa tıl dı ğı üs te di re - ne rek şe

Türkiye hapishane-ler tarihinde hapisha-nelerdeki ölümlerin sa-yısı, hiçbir zaman bukadar yüksek olma-mıştır. Gelmiş geçmişhiçbir adalet bakanınınsuç dosyasında bu ka-dar çok ölüm yoktur.

Tufan, Bora, At-maca... Hiç kuşku yokki başka hapishaneleriçin yaptıkları katliamplanları da açığa çıka-caktır.

Bu operasyonlarınasıl amacı, “ya düşün-ce değişikliği yaölüm”dür.

AKP, bu politikayı, OLDUĞUGİBİ itirazsız kabul etmiş ve uygu-lamaya devam etmektedir.

AKP o günden bu yana bu politi-kayı sürdürendir. TAYAD’lılar, bu-ünlerde F Tipi hapishanelerdeki tec-rite karış sürdürdükleri kampanyadabir pankart açıyorlar: “Hapishane-lerde 10 Yılda 1758 ölüm”. Bu pan-kart her şeyi anlatıyor.

Bu “kesintisizliği” bizzat AKPkendisi ifade etmiştir. AKP henüz yeniiktidar koltuğuna oturmuşken, eskiAdalet Bakanı H. Sami Türk, bir rö-portajda şöyle diyordu.

“Önceleri iktidarın her şeyinieleştiriyoruz, ama bir şeyi çok iyi yap-tılar... Hapishanelerde önemli işlerbaşarmışlardır...”

DSP-MHP-ANAP hükümetininher şeyini eleştiren AKP bir tek ko-nuda, “57. Hükümetin çok iyi bir işyaptığını” söylüyordu. O bir konu veo “iş” belliydi. Konu hapishanelerdive yapılan iş, 19-22 Aralık katliamıylaF Tipi hapishanelerin açılmasıydı.

“Bu konuda geçmiş uygulamalaraynen devam eder. Bu konuda en ufakbir tereddüte yer yoktur” (Bkz. Tür-kiye Gazetesi, 2 Aralık 2002)

Bu sözler hiç kuşku yok ki, 19Aralık katliamına açık bir onaydı.

Sami Türk, bu anlayışına paralel

olarak, “başarılan” bu işi sürdürm-üştür.

*

Tufan, devrimci düşünceleri yo-ketmek içindir.

Tayyip Erdoğanlar, tüm yakınçevreleri, iflah olmaz birer anti-ko-münisttirler.

Bayrampaşa’da diri diri yakan-lar, devrimci düşünceye ne kadardüşmansa, AKP de en az onlar ka-dar düşmandır.

AKP’nin hapishane-lerde “Tufan”ı sürdür-mesinin bir başka kanı-tı 1758’e ulaşan ölü sa-yısıdır. 19 Ocak 2011 iti-barıyla AKP’nin hapis-hanelerdeki katliamınınbilançosu budur.

Ve burada asıl önem-li olan şudur ki, bu ka-dar ölü sayısına rağ-men, AKP yönetimi, ha-pishanelerde hiçbir so-run, olumsuzluk gör-memektedir.

Görmemekte ve buanlamda da sessiz kat-liamı sürdürmektedir.

*

Tufan, Bora, Atma-ca... üzerine tartışmalar sürerken,Kandıra F Tipi’nde işkenceler...hasta tutsakların katledilmesi... FTipi hapishaneler arasında ve hücre-ler arasında sürgünler devam edi-yor. Tecrit devam ettiriliyor.

Erdoğan, “Bizim dönemimizdehapishanelerde kimse ölmedi” diye-bilir mi? Engin Çeber’in katledil-mesini nasıl açıklayacaklar?

*

1758 ölüm!

Büyük direnişte ölenlerin sayı-sının 122’ye yükselmesinin sorum-luluğu...

Tecritte ısrar!

İşte AKP’nin hapishaneler po-litikasının özeti budur.

*

Ve durum buyken,

Tufan’ı, Boran’ı, Atmaca’yı kı-nayanlar, eleştirenler, AKP’yi deeleştirmek ve kınamak zorunda-dırlar. Bunu yapmamak, tutarsızlık-tır. 19-22 Aralık katliamının hesabı-nı oligarşi içi manevraların malzemesiyapmaktır. Buna kimsenin hakkı yok-tur. Bu, 19-22 Aralık’ta katledilenle-re saygısızlıktır. Zulme, ‘Tufanlar’agerçekten karşı çıkanlar, generallereve hapishanelere aynı biçimde karşıçıkmak durumundadırlar.

� 19-22 Aralık’ta 28 tutsak katledildiSon on yılda katledilen tutsak sayısı:1758

� 19 Aralık’ta tecriti uygulayabilmek için katletmişlerdi. AKP, 9 yıldır tecriti sürdürüyor

� ‘Tufan’ devrimci düşünceyi yoketmek istiyorduAKP de tecrit hücreleriyle aynı amaç peşindedir

AKP ‘Tufan’ı sürdürüyor

AKP’liler, o zamanneredeydiler, neyapmışlardı, nedemişlerdi veya nasılsusmuşlardı?..

Kuşku yok ki bu sorunun ceva-bı son derece çarpıcıdır.

Bugün keskin bir biçimde 12Eylül karşıtı geçinen AKP yöneti-cileri içinde zamanında 12 Eylül’edirenen hemen hiç kimse yoktur.

Tıpkı içlerinde 19-22 Aralıkkatliamına karşı direnen kimse ol-madığı gibi.

Evet, tam tersine, o gün de,sonrasında da AKP emperyaliz-min ve oligarşinin hapishanelerpolitikasına tam destek vermiştir.

Yürüyüş

10 Nisan2011

18

Yürüyüş

17 Nisan2011

Sayı: 264

Page 19: Kameralar, Dinlemeler, Sizi Korkularınızdan Kurtaramayacak!yuruyus.biz/pdf/pdf/264.pdf23 Ni san 1993’des tan bulİ Mal te pe’de ku şa tıl dı ğı üs te di re - ne rek şe

Burjuva Basın Yayın, 19 Aralık’takiİşbirlikçilik Suçunu İşlemeye Devam Ediyor

Burjuva basın yayın organları,oligarşi içi çatışmada AKP’ye hizmeteden, katliamı gerçekleştiren ordumensuplarına vuran haberler yapıyor.Ancak, AKP’nin hapishaneler kat-liamının sürdürücüsü olduğu konu-sunda yine tek bir satır yazmıyorlar.

Burjuva basın yayın, 19-22 Ara-lık hapishaneler katliamına ve son-rasında devam eden tecrit katlia-mına çanak tutmuştur. Bu artıktartışılmaz bir gerçektir. İktidar kat-liamdan sonra ağır bir sansür uygu-lamış, düzenin basın yayın organlarıda bu sansürü adeta gönüllü uygula-mışlardır.

Gazeteci Cüneyt Özdemir, 11 Ni-san günkü Radikal’deki yazısındabakın nasıl bir örnek anlatıyor:

“‘Hayata Dönüş’ operasyonu yenidentartışılınca aklıma geldi. O günlerdeöldürülen insanlara bizim ekiptenEmiyra ‘direnişçi’ dediği için eko-nomik kriz bahanesiyle tüm ekip iştenatılmıştı. Ben de destek için istifa et-miştim. 6 ay işsiz kalmıştık.”

Tecrit zulmü ve direnişe karşısansür işte böyle yıllarca devam etti-rildi. Peki bugün ne yapılıyor?

Burjuva basın yayın 10 yıl sonrabelge yayınlıyor. Askere vuruş yap-mak, iktidarla bir çatışmaya girmedenkatliamı yazmak kolay. Hele ki bu ya-zılanlar oligarşi içi çatışmada bir ta-rafın işine yarıyorsa, haberi manşetetaşımaktan çekinmiyorlar. Bugün kat-liama ilişkin yazdıkları yazılar orta-ya yeni çıkan gerçekler değildir. Kat-

liamdan günler öncesinden katliamazemin hazırlayan yayınlar yaptılar.Katliam sonrasında katliamı meşru-laştıran yayınlar yaptılar. “Sahteoruç kanlı iftar” manşetlerini, “Ken-di arkadaşlarını yaktılar” manşet-lerini atan da aynı burjuva basın ya-yındır.

Bugün yaptıkları haberlerle 19Aralık dönemindeki suçlarını akla-maya çalışıyorlar, fakat diğer yandanbugünkü tecrit zulmünü de gizleme-ye devam ederek halka karşı yeni suç-lar işliyorlar.

Onlar için açık ki esas olan, med-ya holdinglerinin çıkarlarıdır. Bu-gün de iktidardan tek bir ihale ala-mayacaklarını düşünseler, yine tek birgerçeği yazmazlar.

TAYAD: Tutsaklarısahiplenelim

TAYAD'lı Aileler, 12 Nisan’daCevahir İş Merkezi önünde yap-tıkları eylemde tutsakları sahiple-nelim çağrısı yaptılar.

"Hapishanelerde On Yılda1758 Ölüm! Tecrit Can AlmayaDevam Ediyor! Siz Neredesiniz?"pankartının açıldığı eylemde "İk-tidar uyguladığı ağır sansürle ha-

pishaneleri halktan gizliyor. Ha-pishanelerdeki işkenceleri halk-tan gizliyor. Gerçeği göremeyenhalk tepki gösteremiyor" denildi.

"Sohbet Hakkı Uygulansın,Tecrite Son, Adalet İstiyoruz" slo-ganlarının atıldığı eylemde: "Ha-pishaneler birer işkence merkezi-dir. Buralarda tutsaklara sürekli iş-kence yapılır. Hapishanelerdekitutsakların sesi soluğu bizleriz.Sizlersiniz. Bu nedenle tutsaklarınsesine kulak verin, TAYAD'LI Aİ-LELERİN sesine kulak verin vebizi dinleyin.

Hapishanelerdeki tecrite, iş-kencelere sessiz kalmayın. Sesverin. Seslerimiz birleşsin ve tec-riti kıralım" sözlerine yer verildi.Açıklamanın ardından 10 dakika-lık oturma eylemi yapıldı.

İzmir Kırıklar F Tipi TecritÖldürür Dayanışma Yaşatır

İzmir’de Kırıklar F Tipi Hapishane-si’nde ve Bergama M Tipi Hapishanesi’ndeyaşanan hak gaspları ve verilen iletişim ce-zaları ile ilgili Tecrite Karşı Mücadele Plat-formu bir eylem düzenledi. 8 Nisan’da Ke-meraltı girişinde yapılan eylemde “Tecritİşkencedir, Tecrite Son! Tecrit Öldürür Da-yanışma Yaşatır, Hasta Tutsaklar SerbestBırakılsın!, Hapishanelerde Keygi Uy-gulamalara Son!, Devrimci Tutsaklar Onu-rumuzdur” sloganları atıldı.

Yürüyüş17 Nisan

2011

Sayı: 264

10 Nisan2011

Yürüyüş

Sayı: 263

17 Nisan2011

19

Yürüyüş

Sayı: 264

Page 20: Kameralar, Dinlemeler, Sizi Korkularınızdan Kurtaramayacak!yuruyus.biz/pdf/pdf/264.pdf23 Ni san 1993’des tan bulİ Mal te pe’de ku şa tıl dı ğı üs te di re - ne rek şe

Yalanlarla gerçeğin savaşı, oli-garşinin F Tipi hapishaneleri günde-me getirmesi kadar eskidir. Tecrit hüc-relerine karşı mücadele, başındanitibaren aynı zamanda yalana karşımücadele olarak şekillenmiştir.

Bu mücadele, 19 Aralık sabahın-da gaz bombalarının atılmaya başla-dığı andan itibaren daha da yoğunla-şarak sürdü.

Bugün, 19 Aralık katliamına iliş-kin açığa çıkan Tufan, Bora, Atmacaplanları; adı, numarası bilinmese deo günden görülen gerçeklerdi.

19 Aralık sabahında başlayan kat-liam, 22 Aralık’ta sona erdi.

23 Aralık’ta Haklar Ve Özgürlük-ler Platformu, “Yalanlar -23 Aralık”başlıklı ilk açıklamasını yayınladı.

Bunu “Yalanlar -24 Aralık”, “Ya-lanlar -25 Aralık” başlıklı açıklama-lar takip etti. 29 Aralık’ta, 30 Aralık’tahala devam ediyordu yalanlara dairaçıklamalar. Her bir açıklamada 10-15 yalana yer vermek zorunda kalı-nıyordu.

Yalanlar, yalanlar...23 Aralık tarihli “Yalanlar!” açık-

lamasında 14 adet yalana yer veril-mişti. Onlardan bazıları şöyleydi:

YALAN 1 - Ölüm Orucu ve AçlıkGrevi Sona Erdi

YALAN 2 - Ercan Kartal ve ŞadiÖzpolat açlık grevini bıraktı.

YALAN 3 - Ecevit, “Böyleliklebütün Türkiye'de ölüm eylemi ortadankalkmış oluyor.”

YALAN 5 - On Yıldır Girilemi-yordu...

YALAN 6 - “Besleniyorlarmış...”

YALAN 8 - Tantan’ın Yalanları;“Azami dikkat gösterdik... Bundandolayı kayıp çok az oldu...”

YALAN 13 - “Ör-güt baskısı”

YALAN 14 - “Kur-tarma” Yalanı; “Ölümorucundakileri örgü-tün elinden ve ölümdenkurtarmak için bugünhapishanelere müda-hale ettik”

Amaç, hep açıktıOperasyonun adının

“Tufan” olarak konuldu-ğu bugün ortaya çıkıyor;ama o muhteva o gündensöylenmişti. O yalanlarınortasında gerçek 19 Ara-lık’tan sadece dört günsonra itiraf edilmişti:

“F Tipi uygulamasıyla terör ülkegündeminden çıkarılacaktır.”

Bu sözleri, 23 Aralık’ta, İçişleri veJandarma Komutanlığı adına düzen-lenen basın birifinginde konuşanKurmay Albay Ali Aydın söylemişti.

Amaç, çok açık itiraf edilmiştir.

Sorun bir hapishane sorunu de-ğildi; sorun hapishanelerin mimarisisorunu değildi.

Bunu bir tek aydınlar, bir tek re-formist kesim anlamıyordu. Devletde, devrimciler de bunun bilincin-deydi ve savaş bu noktada sürüyor-du.

Biz tam yedi yıl, hücrelerin kaçmetrekare olacağının kavgasını ver-medik. Biz emperyalizmin ve oli-garşinin teslim alma politikasına, dü-şüncelerimizi yoketmeye and içmişbir saldırganlığa karşı direniyorduk.

Yine yalanlar ve yine gerçeğin yılmayan savaşı

24 Aralık tarihli Haklar Ve Öz-

gürlükler Platformu açıklaması, tam12 adet yalana yer veriyor. Birincimadde, şunu söylüyor: Gerçek... 6BAYAN TUTUKLUYU YAKIP,ONLAR CAN VERİRKEN, KAR-ŞILARINDA GÜLEN ÖLÜMMANGALARININ KAHKAHA-LARIDIR.

Henüz 19 Aralık’ın üzerindendört gün geçmiştir, devlet katliamınıinkar etmektedir ama biz gerçeği ya-zıyoruz. Ve 11 yıl sonra her şey bizikanıtlıyor.

Haklar Ve Özgürlükler Platfor-mu’nun 25 Aralık tarihli açıklama-sı, 7 yalanı içeriyor. 29 Aralık tarih-li açıklama ise, biri “direnişin bittiği!”olmak üzere, iki yalan karşısındagerçeği söylüyor.

Gerçekle yalanın savaşı sürüyor-du ve o günlerde devrimcilerin açık-lamaları hep şu iki sözle bitiyordu:

GERÇEĞİN HÜKMÜSÜRÜYOR!

GERÇEĞI HİÇ BİR GÜÇKARARTAMAZ!

Tarih hep bizi haklı çıkardı.

Yalanlarla Savaşımız, O PlanlarınYapıldığı İlk

Günden Başladı

Yürüyüş

10 Nisan2011

2200

Yürüyüş

17 Nisan2011

Sayı: 264

Page 21: Kameralar, Dinlemeler, Sizi Korkularınızdan Kurtaramayacak!yuruyus.biz/pdf/pdf/264.pdf23 Ni san 1993’des tan bulİ Mal te pe’de ku şa tıl dı ğı üs te di re - ne rek şe

1960’ların ikinci yarısından buyana anti-emperyalist mücadeleninbayraktarlığını yapıyoruz. Elbettebunun bir bedeli olacaktı. Ve biz ba-ğımsız, demokratik, sosyalist Türki-ye için o bedeli her zaman göze aldık.Emperyalizmin her türlü saldırılarınarağmen geri adım atmadık, boyun eğ-medik, uzlaşmadık. Amerikan yöne-ticileri ve işbirlikçileri hiçbir zamanülkemizde ellerini kollarını sallayarakdolaşamadılar.

Anti-emperyalist mücadelemiz-den hiçbir koşulda geri adım atmadık.Amerika’nın, Irak’ı işgali karşısında,devrimci hareketin ”terör listesi”nealınması tehditlerine, rağmen, tümdünya halkları bizden yanaydı.

Devrimci hareket, ABD BaşkanıBush’un Türkiye ziyaretine hazırla-nıyordu. Bush protesto edilecek, la-netlenecekti. Oligarşi, devrimci ha-reketin 12 önder kadro ve savaşçısı-nın cesetlerini Bush’a armağan ola-rak sundu.

Geri adım atmadık. Amerika’nın,Irak halkının tepesine bomba yağ-dırmasına karşı çıktık. EmperyalizminYugoslavya’da halkları bölüp parça-lamasına karşı çıktık. TBMM’de ko-nuşan ABD Başkanı Clinton, oligar-şinin milletvekilleri tarafından elleripatlayıncaya kadar alkışlanırken, dev-rimcilerin dilinde ise (onlarca dilden)tek bir slogan vardı: “Clin ton De -fol!”

Amerika ve işbirlikçilerinin Af-ganistan saldırısına, Irak’ın işgalinekarşı çıktık. Yazı dizimizin bu bölü-münde Bush’un 1991 yılındaki Tür-kiye ziyaretinden ve 2000’li yıllardakiIrak işgaline kadarki dönemi ele ala-cağız.

Bedel ödemekten kaçınmadık

Kör fez saldırısından son ra bukez dün ya halk la rı nın ka ti li Bush’unül ke mi ze ge le ce ği açık lan dı. Bush,ABD em per ya liz mi nin, Or ta do ğu

halk la rı na sal dı ra rak el deet ti ği “za fe rin” so nuç la rı nı gü ven ceal tı na al mak için Tür ki ye’ye ge le -cek ti. Tıp kı ya kın za man da Clin -ton’un ge li şin de ol du ğu gi bi, gün lerön ce sin den ha zır lık la ra gi ri şil di.Ulu sal onur suz lu ğun, düş kün lü ğünoli gar şi ye en ya kı şır ör nek le ri ser -gi len di.

Clin ton için özel golf so pa la rı ge -tir ten ler, dep rem ze de le rin ça dır la rı -nı “gö rün tü yü bo zu yor” di ye yık tı -ran lar; Bush’a da “al tın ka pak lıklo zet ler” ha zır la dı lar. Efen di le ri -nin gü ven li ği ve hu zu ru için her tür -lü im kan se fer ber edil di.

An cak yi ne de en bü yük em per -ya list ül ke nin baş ka nı, ül ke miz dedo la şır ken is te di ği ra hat lı ğı du ya mı -yor du. Çün kü bu hal kın, genç li ğinan ti-em per ya list ge le ne ği güç lüy dü.Em per ya list hay dut lu ğa kar şı hiç birko şul da ba ğım sız lık bay ra ğı nı ye redü şür me yen dev rim ci ler var dı...Dev rim ci ler, dün ya halk la rı nın başdüş ma nı Bush’u, hal kı mı za ve ge -le nek le ri mi ze la yık bir şe kil de kar -şı la mak için ha zır lık la ra gi riş miş ti.İşte tam bu günlerde 12 Tem muz1991’de em per ya list efen di le ri ningü ven li ği için İstan bul ve An ka ra’da12 dev rim ci kat le dil di. 12 Tem muzşe hit le ri son an la rın da da hay kır dık -la rı gi bi “Ba ğım sız Tür ki ye” ide al -le ri için em per ya liz me, oli gar şi yekar şı ve ri len bu sa vaş ta şe hit düş -tü ler. Ama katledilseler de Tür ki -yeli dev rim ci le rin em per ya lizm leuz laş ma ya, em per ya liz me kar şı yu -mu şa ma ya ni yet le ri yok tu. Dev -rim ci ler o gün den son ra da em per -ya liz me vur ma ya de vam et ti ler.

“Or ta do ğu halk la rı yal nız de ğil dir”

1990-91’de Körfez’e yapılanbüyük askeri yığınağa ve Irak’a yö-nelik saldırıya rağmen Or ta do ğu’dais te di ği dü ze ni otur ta ma yan Ame-rikan emperyalizmi, Irak’a sal dı rı -

la rına de vam et ti. Sa de ce 16 Ara lık1998’de “Çöl Til ki si” adı ve ri lensaldırıda Irak’a atılan fü ze sa yı sıKör fez Sa va şı’nda ki nin iki ka tı ydı.Kör fez saldırısından itibaren Irak’auy gu la nan am bar go so nu cun da yak -la şık 1,5 mil yon in san aç lık tan,ilaç sız lık tan öl dü. Bun la rın ço ğuço cuk tu. Em per ya lizm tüm bu kat -li am la rı nı her za man ki gi bi “ba rış”,“de mok ra si” de ma go ji le ri nin ar ka -sı na sı ğı na rak yap tı. Dev rim ci ler busal dı rı lar kar şı sın da da te red düt süzIrak hal kı nın ya nın da ol du lar. Silahlıve silahsız çe şit li ey lem ve gös te ri -ler le em per ya list hay dut lu ğa karşımücadele et ti ler.

Em per ya lizm Bal kan lar’da kat le di yor

Em per ya lizm 1999’un 25 Mar-tından iti ba ren Yu gos lav ya’yı bom -ba la ma ya baş la dı. Irak’tan, So ma -li’den, Bos na’dan son ra şim di de sı -ra, em per ya liz min Bal kan lar’da kiplan la rı na uyum sağ la ma yan Yu gos -lav ya ye ni he def ti. Yu gos lav ya haf -ta lar ca havadan bombalandı. Em per -ya liz min “çok ge liş miş” fü ze le ri, sıksık “yan lış lık la” okul la rı, ev le ri,saldırıya katılmayan çeşitli ülkele-

5

Anti-emperyalist olmak bedelleri göze almaktır!

4 Ha zi ran 1999’da ABDİstan bul Baş kon so los lu ğu’ na

yönelik eylem hazırlığındaSa dık Ma ma ti ve Sel çuk

Akgün şe hit düştü

Yürüyüş17 Nisan

2011

Sayı: 264

10 Nisan2011

Yürüyüş

Sayı: 263

17 Nisan2011

21

Yürüyüş

Sayı: 264

Page 22: Kameralar, Dinlemeler, Sizi Korkularınızdan Kurtaramayacak!yuruyus.biz/pdf/pdf/264.pdf23 Ni san 1993’des tan bulİ Mal te pe’de ku şa tıl dı ğı üs te di re - ne rek şe

rin bü yü kel çi lik le rini vu ru yor du. Hiçbir yan lış lık yok tu elbette; tıp -

kı Irak’ta ol du ğu gi bi “tes lim ol maz -sa nız he pi ni zi yok ede riz” me sa jı ve -ri li yor du.

Kör fez sal dı rı sı nı “it da la şı” di -ye ad lan dı rıp ta vır sız ka lan la rın birkıs mı, Yu gos lav ya’ya sal dı rı ya ta vıral dı lar. Ama öte yan dan is lam cı lar -dan, mil li yet çi li ği kim se ye bı rak ma -yan fa şist le re ka dar çe şit li ke sim lerbu sal dı rı da em per ya liz mi des tek -le di ler.

Cep he, Yu gos lav ya hal kının ya-nında oldu. Em per ya liz min Bal -kan lar’ı kan gö lü ne çe vir mek is te -me si ne kar şı ses siz kal ma dı. Sonola rak 4 Ha zi ran 1999’da ABDİstan bul Baş kon so los lu ğu’ nu lav lavur ma ey le min de Sa dık Ma ma ti veSel çuk Akgün’ü şe hit ver di.

Clin ton Tür ki ye’de17-19 Ka sım 1999’da Avrupa

Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı(AGİT) Zir ve si ül ke miz de ya pıl dı.ABD Devlet Başkanı Bill Clin ton daay nı dö nem de ül ke mi zi “zi ya ret” et -ti. Ar dın dan Tür ki ye’nin AB üye liksürecinin başlatılması gün de me gel -di. Tah kim ya sa la rı çı ka rıl dı...

Hep si em per ya liz me bağımlılığı

pekiştiren adım lar dı. Clin ton’a, AB’ye, Tah kim’e tu -

tar lı bi çim de kar şı çı kan lar yal nızdev rim ci ler ol du. 15 Ka sım’da Clin -ton’un TBMM’de ko nu şması oli-garşinin milletvekilleri tarafından el-leri patlayıncaya dek al kış la nırkenay nı gün An ka ra’da Kı zı lay mey da -nın da devrimciler “Clin ton De fol!”diye haykırıyorlardı. TBMM’de kita vır işbirlikçi ege men le rin, Kı zı -lay’da ki ta vır ise hal kın tav rıy dı.

Clin ton’u protesto eylemleri 15,16, 17 Ka sım gün le ri bo yun ca de -vam et ti. İstan bul’da baş ta Bağ cı lar,Çağ la yan, Ye ni bos na, Esen ler, Ok -mey da nı ol mak üze re çe şit li ge ce -kon du semt le rin de Ame ri kan bay -rak la rı yakıldı, pan kart lar asıl dı.Öğ ren ci ler, Clin ton’u pro tes to edenafiş le me ler yap tı lar. Me mur lar, IMFbüt çe si ni pro tes to için An ka ra’dayap tık la rı mi tin gi, an ti-em per ya listbir gös te ri ye dö nüş tür dü ler.

İs lam cı lar, mil li yet çi ge çi nen fa -şist ler, Kürt mil li yet çi le ri, tüm dü -zen par ti le ri, Clin ton’u AL KIŞLA -DI LAR.

Afganistan işgali:"Savaşa, IMF'ye, F Tiplerinekarşı direniyoruz"

11 Eylül 2001’de El Kaide tara-fından Amerika'da Dünya TicaretMerkezi’nin ikiz kulelerine ve Pen-tagon'a karşı uçaklarla gerçekleşti-rilen feda eylemlerinde binlerce ki-şinin ölmesinin ardından, Amerika,Avrupalı emperyalistleri de yedeğinealarak 7 Ekim 2001'de Afganistan'asaldırdı ve işgal etti. İşbirlikçi oli-garşi de Afganistan'ın NATO şem-siyesi altında işgali için asker gön-derdi.

Afganistan'ın işgal edildiği gün-ler aynı zamanda Büyük Direniş’insürdüğü günlerdi. Afganistan’ınbaşkenti Kabil’in düştüğü gün, Kü-çükarmutlu’nun da işgal edildiğigündü... Emperyalistler ülkemizdede F Tipi hapishanelerle devrimci-leri teslim almak istiyordu. Dev-rimciler teslim alınarak emperyalistsömürü önündeki engeller kaldırı-lacaktı. Amerika ve işbirlikçilerinin

Afganistan'a saldırısıyla birliktedevrimci hareket "Savaşa, IMF'ye,F Tiplerine karşı direniyoruz!" di-yerek emperyalist savaşa karşı ey-lemlerini direnişle bütünleştirdi.TÖDEF “YÖK'e, ve Savaşa Ha-yır Demek için 6 Kasım'da An-kara'ya!" diyerek, YÖK'e karşımücadelesiyle Afganistan'ın işgali-ne karşı mücadeleyi birleştirdi. Oli-garşinin Afganistan’a asker gön-dermesi, üsleri emperyalizmin kul-lanımına açması, çeşitli eylemlerleprotesto edildi ve bugün hala edil-meye devam ediyor.

IMF'nin yönettiği Türkiye’de halk teröristtir!

2001 yılı Nisan ayında oligarşi-nin ekonomik krizi sonucu on bin-lerce esnaf kepenk kapatmak zo-runda kaldı. Bunun üzerine yurdundört bir yanında eylemler yapıldı. Onbinlerce esnafın katıldığı mitinglerdüzenlendi. Faşist iktidar "miting-ler devlete karşı eylemlere dönüş-tü" gerekçesiyle mitinglere saldır-dı ve yasakladı. Bu süreçte halk ya-şadıklarıyla IMF ve emperyalist sö-mürü arasındaki bağı daha açıkgörmeye başlamıştı. Yurdun dört biryanında düzenlenen eylemlerin hep-sinde de temel slogan "IMF defolbu memleket bizim" sloganıydı.

Devrimci hareket, örgütlü oldu-ğu mahallelerde kepenk kapatma ey-lemleriyle esnaf eylemlerine destekverirken, TAYAD'lılar, İYÖ-DER'liöğrenciler IMF’yi ve F Tipleriniprotesto eden pankart ve sloganla-rıyla bu eylemlere katıldılar.

IMF, Ankara'da özel bir birimoluşturmuş ve iktidarın ekonomipolitikalarını birebir denetim altın-da tutuyordu. Amerika'dan KemalDerviş, Ekonomiden Sorumlu Dev-let Bakanı olarak atanmıştı. Yeni ya-salar çıkartılmış, halkın sırtına yenivergi yükleri bindirilmişti. DSP-MHP-ANAP koalisyon hükümetiAmerika için katlediyor terör esti-riyordu. 19 Aralık hapishaneler kat-liamı öncesinde Başbakan Ecevit"Hapishaneler sorunu çözülme-

Oligarşinin uşakları elleripatlayıncaya kadar Clinton’u

alkışlarken devrimcilersordu: Yok muydu içinizde

bir tek yurtsever?

Yürüyüş

10 Nisan2011

22

Yürüyüş

17 Nisan2011

Sayı: 264

Page 23: Kameralar, Dinlemeler, Sizi Korkularınızdan Kurtaramayacak!yuruyus.biz/pdf/pdf/264.pdf23 Ni san 1993’des tan bulİ Mal te pe’de ku şa tıl dı ğı üs te di re - ne rek şe

den IMF programı uygulana-maz!" demişti. 19 Aralık’ta dev-rimcileri bunun için katlettiler.

Irak’ta savaşa hayırAmerikan emperyalizmi, Afga-

nistan’ı işgal ettikten sonra Irak’ıhedef aldı ve yalanlarla işgalin yolu-nu açtı. Amerika’nın bu saldırganlı-ğına dünya halklarının dışında karşıçıkan yoktu. Dünya halkları, emper-yalist savaşa karşı, tarihin en kitleselprotesto eylemlerini gerçekleştirdi. Ül-kemizde de Amerika’nın, Irak’ı iş-galine karşı geniş kesimleri bir arayagetiren Irak’ta Savaşa Hayır Ko-ordinasyonu oluşturuldu. Devrimcihareket bu süreçte gerek anti-emper-yalist eylemlerin yaygınlaştırılma-sında, gerekse de birliğin oluşturul-masında yoğun bir çaba sarfetti.

Irak’ta Savaşa Hayır Koordinas-yonu, işgalden sonra “Irak’ta İşga-le Son Koordinasyonu” adıyla anti-emperyalist mücadelesini sürdürdü.Bazı islamcı örgütlerin de içinde yeraldığı birlik, en geniş zeminde oluş-turulmuş, en fazla ve sürekli eylemyapan ve bazı örgütlerin zaman için-de kopmasına rağmen en uzun ömür-lü birliklerden birisi olmuştur.

Koordinasyon’un bazı eylemleri

1 Aralık 2002 Çağlayan Mitin-gi: 150’den fazla kurumun destekle-diği mitinge, 20 bin kişi katıldı. HalkCephesi kortejinde 3 bin kişi yeral-

dı. Aynı gün İzmir’de yapılan mitinge10 bin kişi katılırken, Elazığ, Kocaeli,Mersin, Adıyaman, Antalya, Eski-şehir, Samsun, Zonguldak, Der-sim, Malatya ve Çorum’da da em-peryalist savaşa karşı mitingler ve ey-lemler yapıldı.

Bunları, 22 Aralık 2002’de Ankarave İzmir mitingleri, 29 Aralık 2002’deİstanbul Çağlayan, 26 Ocak 2003’teİstanbul Saraçhane, 15 Şubat 2003’deKadıköy, 22 Mart 2003’de Kocaelimitingleri izledi.

20 milyon’dan savaşa hayır! 15Şubat 2003’te dünya çapında mitingyapıldı. O gün İstanbul Kadıköy’deyapılan mitinge 10 bin kişi katılırken,dünya çapındaki mitinglere toplam 20milyon kişi katılarak Amerikan sal-dırganlığını protesto etti.

Irak’ta Savaşa Hayır Koordinas-yonu, mitinglerin dışında da ülke ça-pında çok sayıda eylemin örgütleyicisioldu. Halk Cephesi, Irak’ta İşgaleHayır Kordinasyonu içinde etkin bir şe-kilde yer alırken Koordinasyon dışın-da da sürekli anti-emperyalist eylem-ler ve kampanyalar gerçekleştirdi.

Bu kampanyalardan biri de “HalkKarar Versin” kampanyasıydı. TemelHaklar ve Özgürlükler Derneği, Irak’ınişgalinden önce işbirlikçi AKP’ninIrak’a asker göndermek içinTBMM’ye getirdiği tezkereye karşı“Halk Karar Versin” sloganıyla birreferandum kampanyası yaptı. Ör-gütlü olduğu illerde, İstanbul’un mer-kezi yerlerinde ve gecekondu mahal-lelerinde sandıklar konulup halka so-ruldu. Halk Amerikan saldırganlığına“Hayır!” diyordu. Fakat Amerikan iş-birlikçisi AKP’nin polisi, referandumsandıklarına saldırarak çok sayıda ki-şiyi gözaltına aldı.

Irak’ta canlı kalkan oldukAmerika’nın Irak’a havadan sal-

dırılarını engellemek ve Irak halkınadestek vermek için, 2003 yılının Şu-bat’ında çeşitli ülkelerden canlı kal-kanlar Irak’a gitti.

Ülkemizden de 25 kişi, canlı kal-kan olarak Irak halkının yanında ol-mak üzere 10 Şubat 2003’de Irak’ahareket ettiler. Ülkemizden gidencanlı kalkanların içinde Halk Cep-hesi’nden de iki kişi vardı. Grup Yo-rum üyesi Cihan Keşkek ve İstanbulGençlik Derneği’nden Eylül İşcan,Amerika’nın bombalama ihtimali ol-duğu tesislerde işgalin tamamlandığıgünlere kadar nöbet tuttular. Toplam68 gün Irak’ta canlı kalkan olarak ka-lan Cihan Keşkek ve Eylül İşcan,Irak’ın işgal edilmesinin ardından20 Nisan’da ülkeye döndüler.

(Sürecek)

Jandarma komutanı, Kızılde-re’deki Cepheliler’i birliklerini ge-tirmekle, müdahale etmekle tehditediyor. Cepheliler, isterse birlikleri-ni getirmesini, programlarını uygu-layacaklarını söylüyorlar jandarmakomutanına...

Biraz sonra sokağın alt ve üst ta-rafına asker getiriliyor.

“Vatan sana canım feda” diyeslogan attırılıyor askerlere.

Hangi vatan?

Gerçek vatanseverler karşısındagöstermelik “Her şey vatan için”sloganı attıranlar, siz vatan için tır-nağınızı dahi feda edemezsiniz. Va-tanımızda Amerika’ya ve emperya-list tekellere uşaklık yapmaktan baş-ka ne yapıyorsunuz?

Asıl vatansever devrimcilerdir,Kızıldere'deki Mahirler'dir. Oligar-şinin askerleri istediği kadar "her şeyvatan için" diye slogan atsınlar.

Oligarşi, sahte bir vatanseverlik

üzerine kurmuş hükümranlığını. Ordufaşist, işbirlikçi yüzünü o sloganlar-la gizliyor. Ve fakat emperyalizmekarşı savaşan Mahirler, o yüzü açığaçıkarıyorlar. Ordunun devrimcileredüşmanlığı işte bir de bundandır.

Vatanseverler Mahirler’dir

Yürüyüş17 Nisan

2011

Sayı: 264

10 Nisan2011

Yürüyüş

Sayı: 263

17 Nisan2011

23

Yürüyüş

Sayı: 264

Kızıldere JandarmaKomutanlığı

Page 24: Kameralar, Dinlemeler, Sizi Korkularınızdan Kurtaramayacak!yuruyus.biz/pdf/pdf/264.pdf23 Ni san 1993’des tan bulİ Mal te pe’de ku şa tıl dı ğı üs te di re - ne rek şe

Devrimcilerin, 1 Mayıs konusun-daki kararlılığının, ısrarının, ödedik-leri bedellerin sonucunda 1996 1Ma yıs mi tin gi nin di ğer yıl lar dan da -ha kit le sel ola ca ğı, oligarşinin saldı-rılarına, sa rı sen di kacılığın tüm ça ba -la rı na rağ men ala na devrimcilerindam ga la rı nı vu ra ca ğı 1 Ma yıs ön ce -sin den bel li ol muş tu.

İktidar ile süren çatışma bir çokalanda şiddetlenerek devam ediyordu.Oligarşi, devrimcilerin alana dam-gasını vurmasının ve kitleselliğinönüne geçmek için bilinen yöntem-lerini devreye sokmuştu. Hemen heryıl 1 Mayıs öncesi sürdürdüğü psi-kolojik savaş ile 1 Mayıs’ı terörizeederek kitleler üzerinde korku, tedir-ginlik yaratmak isteyen oligarşi, yineaynı taktiğe başvurdu.

1 Mayıs’ı engelleyemiyordu amaemekçilere korku salarak, on binlerinkatılımını engellemeye çalışıyordu. 1Ma yıs ön ce si yine yüz ler ce in sangö zal tı na alın dı. 1 Mayıs bu psikolojiksavaş yöntemleri ve gözaltı terörüaltında kutlanacaktı...

“... bugün çok kan akacak”1 Mayıs’ta Ka dı köy Ala nı ve

çev re si, 11 bin po lis ta ra fın dantutulmuştu. O gün Ka dı köy’e çı kantüm yol lar da yüz ler ce gö zal tı ya şan -dı. Kontrgerilla şefi İstanbul EmniyetMüdürü Ke mal Ya zı cı oğ lu, mi tingöncesi Ka dı köy Ka ra ko lu’na top la dı -

ğı emrindeki işkenceci ve katil-lere hitaben yaptığı konuşmada“bu gün çok kan aka cak... bun -dan son ra ne fes ala maya cak -lar...” di yordu.

Bunun anlamı açıktı.Katillerinden, emekçilerin kanı-nı dökmesini istiyordu. Nitekimbu talimat o gün yerine getirile-cekti...

Günün ilk saatlerinde emek-çiler Kadıköy Belediyesi önündetoplanmaya başlamıştı. Belediyeönünde arama noktası oluşturan

polis, henüz toplanmakta olan kitleyeyönelik tehditlere başladı...

Polis, duvardaki 1 Mayıs afişleri-ni yırtarak, önlerinden geçen emek-çilere küfrederek, arama noktasındakadınların aramasını erkek polislerleyapmaya kalkışarak provokasyonüstüne provokasyon yapıyordu.

Bu provokasyonlar boşa çıkarı-lırken, ilk önemli çatışma, pankarttaşıyan üç kişinin gözaltına alınmakistenmesi üzerine çıktı, devrimci hare-ketin kortejindeki güvenlikçilerinmüdahalesiyle bu gözaltılara izinverilmemesi üzerine polis havayaateş açarak saldırdı.

Ha san pa şa Ni kah Da ire si önün de -ki ara ma nok ta sın da ise dev rim ci grup -ların üst le ri ni arat ma dan geç mesinihazmedemeyen po lis, kitleye ar ka dancop lar la sal dır ıya geçti. Sal dı rı ya ce vap

ve rilmesi karşısında ise, polis doğrudankit le ye ateş aç arak, pan zer le ri kit le ninüze ri ne sür düler. Buradaki çatışmalardapan ze r üç kişiyi ezdi.

Ha san pa şa’da pan zer des te ğin desaldırıp, ateş açan polis, burada önceDur sun Oda baş’ı katletti. Ateş etme-yi sürdüren katiller sürüsü, Ha san Al -bay rak’ı göğ sün den vurarak katlet-tiler. 1996 1 Mayıs’ı artık ateş altın-da, şehitlerle süren bir 1 Mayıs’tı.

Saldırının asıl hedefi Cephe korteji

Oligarşinin kiralık katilleri, kitletam toplanmadan ateş açıp, Dur sunOda baş ve Ha san Al bay rak’ı katle-derek, kitleyi dağıtmayı, 1 Mayıs’ı fii-len yaptırmamayı, kitleyi bozgunauğratmayı hedefliyordu. Ancak bun-da başarılı olamadı. Şehitlere rağmenkitle, devrimcilerin müdahalesi iletoparlanıp yürüyüşe geçti.

Kortejler yürüyüşe geçtiğinde depolis saldırısı devam ediyordu. Fakatkitle binlerce polisin kuşatması altın-da yürüyüşünü bozmayarakKadıköy’e ilerlemeye devam etti.

Gösterilen kararlılıkla oligarşininoyunu bozuldu.

Saldıran kontrgerillanın asıl he de -fi Cep he kor te jidir. Cep he korteji, 30bi ni bu lan kit le si, kitlenin di sip li ni,mi li tan lı ğı, kortejin gör sel li ği ilealan daki belirleyici güçtür. Büyükboyutlarda Parti ve Cephe pan kart la -rı açılmıştır. Cephe korteji, yüz ler ceşe hi dinin fo toğ raf la rı, bay rak la rı, fla -ma la rı ve “tem si li ge ri lla gru bu” ilealanın en kitlesel, en militan ve endisiplinli gücüdür.

1 Mayıs’a devrimcilerin damgasınıvurması ve oligarşinin saldırıları,sen di ka ağ ala rı ile re for mist le ri kor-kuttu. O nedenle alelacele 1 Ma yıs’ıbi ti r mek is tediler. Nitekim, so rum suzbir gru bun kür sü iş ga li ni de gerekçegöstererek 1 Ma yıs’ı bi tir di ler.

Bu sor um suz grup la rın tavırlarınıve ortaya çıkan “karışıklığı” kaçır-mayan pu su daki po lis, bir kez daha

MGK’nın 1 Mayıs saldırılarını boşa çıkardık!

“l Mayıs; Bedreddin olup,Pir Sultan olup, Mahir, Deniz,İbo olup, Niyazi, Sabo, Sinan,Kemal, Bedii olup duşmana

meydan okuduğumuz gundur...

l Mayıs; kırda, şehirde,fabrikada, okulda haykırdığımızParti-Cephe'li savaş naralarımızı

alanlara taşıdığımız gundur...

l Mayıs; buyuyen, gelişen,guçlenen umudun ordusunun

alanları zaptettiği gundur...(1996 1 Mayıs’ına çağrı)

Yürüyüş

10 Nisan2011

Yürüyüş

17 Nisan2011

Sayı: 264

2

24

Page 25: Kameralar, Dinlemeler, Sizi Korkularınızdan Kurtaramayacak!yuruyus.biz/pdf/pdf/264.pdf23 Ni san 1993’des tan bulİ Mal te pe’de ku şa tıl dı ğı üs te di re - ne rek şe

dağılmakta olan kit le ye ateş ederek,Yal çın Le vent’i katletti. Ve ri len şe -hit le rin sa yı sı böylece üçe çık tı.

Ateş altında yapılan bu 1 Mayıs’a150 bin işçi, emekçi, işsiz, öğrenci,kamu emekçisi, kadın erkek katılmıştı.‘96 1 Ma yıs’ı bu yanıyla cun ta son -ra sı nın en kit le sel 1 Ma yıs’ı oldu.

“MGK Gü dü mün de ki 1 Ma yıs’a Ha yır”

Oligarşi, katliama rağmen, 19961 Ma yı sı’nda 150 bin kişinin 1Mayıs’ı kutlamasını, 30 bin kişilikCephe kortejini haz me de meyerek,1997’de Kadıköy’ü yasaklayıp,tekrar Şişli Abide-i Hürriyet’i da-yatırken, onu da sadece MGKsendikacılarına veriyordu: İk ti darve İs tan bul po li si; “hiç bir ko şul dadev rim ci le ri alan la ra sok ma ya -cak la rı nı” açıkça ilan et tiler. Veaçıkça saldıracaklarını belirttiler.

Oli gar şi nin tüm te rö rü ne rağ mendev rim ci ler, “Alan la rı MGK Sen -di ka cı la rı na Terk Et me ye ce ğiz.”di ye rek o gün alan la ra çık tı. MGKsendikacıları daha devrimciler alanagirmeden 1 Mayıs’ı bitirdiler. Amaişte devrimciler, bir yıl önceki

katliama ve aleni katliam tehdit-lerine rağmen oradaydı; sadece bubile, devrimciler olmadan 1Mayıs’ın olamayacağını kanıtla-maya yetiyordu.

1998 1 Ma yıs'ı da İstanbul Şiş liAbi de-i Hür ri yet’te kutlanacaktı.Oligarşinin ve MGK sendikacıları-nın ortak düşüncesi, alana devrim-cilerin damgasını vurmasını veCephe kortejinin alana girişini engel-lemekti.

1998, oligarşinin Susurluk son-rası, teşhir olan devleti hedef olmak-tan çıkarmak için manevralar yaptı-ğı ve halka karşı saldırıya geçtiği biryıldı. MGK’ya bu konuda en büyükdesteği, MGK sendikacıları ve refor-mistler vermekteydi.

Devrimcilerin alana girişini engel-lemeyi amaçlayan, MGK po li ti ka la -rı et ra fın da bir araya gelen MGK sen -di ka cıları, dev rim ci le ri 1 Ma yıs’ınörgütlenmesine kat ma mak için türlühilelere başvurdular.

Her 1 Mayıs öncesi yapılan polissaldırıları bu yıl, “Si ze 1 Ma yıs’ı yap -tır ma ya ca ğız” denilerek daha daerkenden başlatıldı. İstanbul kontr-gerillası ile burjuva basın el ele ver-

mişti. Polis, gözaltılar ile kor-ku yaratmaya çalışırken bur-juva basın da kitle katılımınıdüşürmeyi amaçlayan provo-katif haberlerle polis saldırı-larını tamamlıyordu.

Bu saldırılar ve yaratmayaçalıştıkları korku ortamı ileamaç la rı 1 Ma yıs’ı dev le tin 1Ma yıs’ına çe vir mek ti.

Bu nun önündeki en büyükengel Cephelilerdi. Cephe’yietkisiz kılabilirlerse 1 Mayıs’ıda istedikleri gibi içini boşal-tarak, sendika ağalarının dene-timinde yapacaklardı. Sonuçtabu çatışmada sen di ka cı lar,re for mist sol ve Kürt mil li yet -çi li ği olmak üzere bir çokreformist kesim, MGK sen di -ka cı lı ğı na ye dek len erek, buoyunun bir parçası oldular.

Her şey Cephelilere saldı-rıya göre düzenlenmişti. Kor -tej sı ra la ma sı da buna göre

yapılmıştı. Dev rim ci siyasi hareket-ler, özel lik le de Cep he, kortejin enarkasına bı ra kı la rak özel olarak sal -dı rı he de fi ha li ne ge ti ril di.

İki 1 MayısYine iki 1 Ma yıs ola cak tı:

MGK’nın yedeklediği güçlerle dam-gasını vurduğu “MGK’nın 1 Ma -yıs’ı” ve hal kın dile getirildiği, dev-rimcilerin damgasını vurduğu “dev-rimci 1 Ma yıs”.

İstanbul kontrgerillası henüz top-lanma sürerken, henüz 1 Mayıs ala-nına girmemiş bulunan Cep he kor te -ji ne sal dırdı. Sal dı rı baş la dı ğın daMGK sendikacıları da Bay ram Me -ral’in ön cü lü ğün de kürsüden, dev-rimcilere karşı provokatif cümleler ilesaldırıyorlardı.

Cepheliler’in saldırıya karşı koy-ması ve alan dışında büyük bir çatış-manın başlaması karşısında MGKsendikacıları polis korumasında panikhalinde mitingi dağıtarak kaçtılar.

Abide-i Hürriyet ve çevresin-deki semtlerde devrimciler polisin sal-dırılarını püskürterek, çatışmayı sokaksokak sürdürdüler.

O gün sivil faşistler de polisinyanında saldırılara katılmış, 1 Mayıssabahı Genel-İş üyesi işçilere saldır-mış, Okmeydanı MHP’de bir liseöğrencisini linç etmeye çalışmışlardı.

Tüm saldırılara karşın, Cep hekor te jin de yine binler vardı. Alanyi ne dev rim ci le rin di. 1 Ma yıs’a dam-gasını vuran yine Cepheliler oldu.Alanları direne direne, çatışa çatışakazananlar, orayı devlet sendikacıla-rına teslim etmeyeceklerdi elbette.

- Sürecek -

1996 1 Mayısı’nda yürüyen30 bin kişilik Cephe korteji

‘gelecek biziz’, ‘umut biziz’ diyordu!

Akıl sır erdiremeyenler!“İşçi bayramının en kitlesel grubunu

Dev-Sol oluşturuyordu... tekrarAltıyol'dan akan korteje yöneliyoruz.Hala Dev-Sol geliyor. Yasadışı bir örgüt-lenmenin nasıl bu kadar kitleselleşmişolacağına akıl sır erdirmek kolay değil...”(Nazım Alpman, Milliyet, 2 Mayıs 1996)

Milliyet yazarı Cephe kortejini görmüşve kitleselliğe akıl sır erdirememiş.

Oysa oligarşi, onlarca katliam ger-çekleştirmiş, her defasında da “yokettik”, “bitirdik” diyerek, devrimcihareketin artık toparlanamayacağı tespi-tini yapmıştır.

O kitleselliğe akıl sır erdiremeyenler,birincisi ödediğimiz bedellere, ikincisialanları kazanmaktaki kararlılığımızabaktıklarında cevabı bulacaklardır!

Yürüyüş17 Nisan

2011

Sayı: 264

10 Nisan2011

Yürüyüş

Sayı: 263

17 Nisan2011

25

Yürüyüş

Sayı: 264

Page 26: Kameralar, Dinlemeler, Sizi Korkularınızdan Kurtaramayacak!yuruyus.biz/pdf/pdf/264.pdf23 Ni san 1993’des tan bulİ Mal te pe’de ku şa tıl dı ğı üs te di re - ne rek şe

“Bizler 2011 1 Mayısı’nın yuka-rıda çizdiğimiz çerçevede geçmesiiçin her türlü çabayı göstereceğimi-zi deklare ediyoruz. Tüm devrimciyapıları, sendika ve kitle örgütlerinigüçlerini birleştirmeye ve ortak dav-ranmaya çağırıyoruz.” (Devrimci 1Mayıs Platformu, 28 Mart 2011)

1 Mayıs için çağrı yapan Devrimci1 Mayıs Platformu, devrimci hareketinönerisiyle 2005 1 Ma yıs’ı için hazırlıkyapan çeşitli dev rim ci siyasi hareketlertarafından kuruldu. O yıl sürdürülen gö -rüş me ler so nu cun da 31 Mart’ta ku ru -lan Dev rim ci 1 Ma yıs Plat for mu,ku ru luşunu 4 Ni san 2005’de yap tı ğı biraçık la may la ilan etti.

Dev rim ci 1 Ma yıs Plat for mu;

“Özel leştir me le re hız ve ril di ği;işsiz li ğin, aç lığın, yok sul lu ğun kit le -sel bo yut la ra ulaştığı, em per ya listsal dır gan lığın diz gin le rin den bo -şaldığı bir dö nem de, bu sal dı rıla rakar şı, bir le şik, kit le sel, dev rim ci 1Ma yıs'ın ör güt len me si için aşağıda -ki ta lep ler ve gün dem ler et ra fın da birara ya gel dik. 2005 1 Ma yısı Tak -sim'de ol ma lı dır. “(Devrimci 1 MayısPlatformu Deklarasyonu’ndan) der-ken, iki noktaya değiniyordu.

Birincisi; Dev rim ci 1 Ma yısPlat for mu, bir yandan oligarşininsaldırılarına, baskı ve yasaklarına,

İkincisi; devlet sendikacıların-dan, reformistlere kadar bir çokçevrenin, 1 Mayıs’ın içini boşaltıp, birkarnavala dönüştürme çabalarına kar-şı 1 Mayıs’a devrimci bir müdahale-de bulunmak amacıyla kuruldu.

O nedenle, Dev rim ci 1 Ma yısPlat for mu, oligarşinin halka yöneliksaldırılarına karşı “Bir le şik, Kit le sel,Dev rim ci 1 Ma yıs” kutlaması içinadımlar attı.

Kuruluş aşamasında 10 siyasihareketin ( Kal dıraç, Ba ğım sız Dev -rim ci Sı nıf Plat for mu, Halk Kül türMer kez le ri, Pro le ter Dev rim ci Du -ruş, Emek çi Ha re ket Par ti si, Dev rim -ci Ha re ket, De mok ra tik Hak lar Plat -for mu, Hak lar Ve Öz gür lük ler Cep -he si, Dev rim ci Mü ca de le, Par ti -zan)yer aldığı platform, en son2010’daki 1 Mayıs’ın örgütlenme-sinde yer aldı.

Dev rim ci 1 Ma yıs Plat for mu,2011 yılında temelsiz gerekçelerlebazı siyasi hareketlerin ayrılmasınakarşın bu yıl da yine 1 Mayıs ala-nı’nda kitlesel, devrimci ve yüz bin-

lerin katıldığı 1 Mayıs’ı kutlamahedefiyle hareket etmektedir.

Dev rim ci 1 Ma yıs Plat for mu,Türkiye sol hareketi içinde en uzun,en soluklu birliklerden birisi olmuş-tur. Yine varlığı, mücadelesi ve alter-natif politikaları ile Taksim’in kaza-nılmasında önemli roller üstlenmiştir.

Ayrıca devrimci niteliği, politika-ları ile 1 Mayıs’ın içinin boşaltılma-sı çabaları karşısında set olmuş, 1Mayıs’ın özüne uygun olarak kut-lanmasını sağlamıştır.

Ancak kimi küçük ve grupçuhesaplar ile hareket edenler tarafındanişlevsizleştirilmek istense de bunlarıda aşarak yoluna devam etmektedir.Kendilerine devrimciyim diyenlerinsahiplenmesi ve büyütmesi gerekenbir birlik bozulmak istenmiştir.

Tüm bunlara karşın 1 Mayıs2011’i de “Emperyalist saldırganlı-ğa, sömürü ve zulme karşı” şiarı iledevrimci bir bakış açısıyla örgütle-yecektir.

Halk Cephesi örgütlülüklerininolduğu hemen her yerde, 1 Mayısöncesi yapılan 1 Mayıs pikniklerinesayılı günler kaldı.

1 Mayıs öncesi gelenekselleşenpikniklere binlerce kişi geliyor. Bu birbakıma 1 Mayıs’ın küçük bir prova-sı niteliğindedir de.

Bu yıl da merkezi olarakİstanbul’da kutlayacağımız 1Mayıs’ta Halk Cephesi saflarında onbinler olmalı, 1 Mayıs Alanı’nda kit-

leselliğimiz, görselliğimiz,taleplerimiz, disiplinimiz vecoşkulu sloganlarımız ile oli-

garşinin korkulu rüyası olmalıyız.

Umudun tek alternatif olduğunuTürkiye halklarına 1 Mayıs’ta göste-rebilmeliyiz. Emperyalist saldırgan-lığın sürdüğü günümüz koşullarında,1 Mayıs’ta “ezilen halkların teslimalınamayacağını” göstermeliyiz.

Onun için bu yıl hepimiz deyimyerindeyse, 7’den 70’e seferber olma-lıyız. 1 Mayıs pikniğine tüm tanıdık-larımızı, komşularımızı, akrabaları-mızı, arkadaşlarımızı katabilmeliyiz.

“Gelmezler, katılmazlar” diyedüşünmemeliyiz. Gelmezlerse,gidip sormalı ve gelmeleri içinikna etmeliyiz. Hatta “gelmezlerse

gelmesinler” demeden ısrar etmeli-yiz.

Sadece kendimizin, sadece bizim-le birlikte ailemizin, bir kaç arkada-şımızın gelmesi de yetmez. Hedefkoymalıyız. Sokağımızdaki komşu-larımızı, sınıfımızdaki arkadaşları-mızı, işyerindeki arkadaşlarımızıgetirmeliyiz.

Bunun için semtlerden kalkacakotobüsler var. Eksik kaldığı noktadada kendi çabalarımızı katarak hazır-lıklara yardım ederek, çıkabilecekaksaklıkları önceden giderebilmeli vepikniğimizi kitlesel yapmalıyız.

1 Mayıs pikniği

Dev rim ci 1 Ma yıs Platformu 7. Yılında1 Mayıs Alanı’na Çağırıyor

Yürüyüş

10 Nisan2011

Yürüyüş

17 Nisan2011

Sayı: 264

26

Page 27: Kameralar, Dinlemeler, Sizi Korkularınızdan Kurtaramayacak!yuruyus.biz/pdf/pdf/264.pdf23 Ni san 1993’des tan bulİ Mal te pe’de ku şa tıl dı ğı üs te di re - ne rek şe

Yürüyüş17 Nisan

2011

Sayı: 264

10 Nisan2011

Yürüyüş

Sayı: 263

17 Nisan2011

27

Yürüyüş

Sayı: 264

Yeni Özgür Politika, 11 Nisan’dasayfalarında BDP’nin milletvetkiliadaylarını tanıttı. Milletvekilleri içinyazılan özgeçmişlerden biri, bizimtarihimizi doğrudan ilgilendiriyor veapaçık bir yalana, mizahi bir çarpıt-maya tekabül ediyor.

Söz konusu kişi, Kızıldere katlia-mından “sağ kurtulan” ve bugün mil-letvekili adayı gösterilen ErtuğrulKürkçü’dür.

Kürkçü’nün yaşamının anlatıldı-ğı metinde Kızıldere’den şöyle söze-diliyor:

“Mahir Çayan ve arkadaşları-nın öldürüldüğü Kızıldere olayındanpatlayan havan toplarının etkisiylesamanlığa düşerek yaralı bir şekil-de sağ kurtulan tek kişi oldu.” (11Nisan 2011, Yeni Özgür Politika)

Ertuğrul Kürkçü, DenizGezmişler’in idamını engellemek içingerçekleştirilen üç İngiliz ajanının kaçı-rılması eylemini gerçekleştirenlerden veüç rehineyle birlikte Kızıldere’dekiköye giden 11 kişiden biridir.

Oligarşi, Kızıldere’de dokuzuTHKP-C’li, ikisi THKO’lu 11 dev-rimcinin üç rehineyle birlikte bulun-dukları kerpiç evi kuşattığında, ora-daydı o da.

Bu kuşatma büyük bir çatışmayadönüştü. Kuşatma altında teslim olçağrısı yapılan devrimciler, “Bizburaya dönmeye değil, ölmeye gel-dik!” diyen o tarihsel cevabı verdik-ten sonra kurşunlarla, bombalarla,havan toplarıyla bir bir şehit düştüler.

Biri hariç: Ertuğrul Kürkçü.

Kuşatılan evdeki 11 devrimcidenbir teki sağ kaldı.

10 devrimcinin vücudunu delikdeşik eden, paramparça eden bom-balar, havan topları ve kurşunlar,neden Kürkçü’nün vücuduna isabetetmemişti.

Cevabı şuydu bu sorunun:

Çünkü o, yoldaşlarıyla birliktedeğil; samanlıktaydı.

Samanlığa nasıl gitmişti peki soru-sunun cevabı, Yeni Özgür Politika’nınyazdığı gibi değil kuşkusuz.

Diyor ki Yeni Özgür Politika,“havan toplarının etkisiyle samanlığadüşerek...”

Hiçbir havan topu, bir kişiyi bulun-duğu yerden alıp 5-10 metre ileride-ki samanlığa ve üstelik de samanla-rın içine fırlatabilecek güç ve kabili-yette değildir.

Tarihi yeniden yazmaya kalkışır-sanız ve bir direniş kaçkınındanbir kahraman yaratmaya kalkışırsa-nız, işte böyle komik olursunuz.

O, yoldaşlarıyla birlikte şehit oola-cak cüreti gösteremeyip, samanlığasığınmıştır. Onu samanlığa fırlatan,havan topları değil, korkusu ve ken-di canını kurtarma kaygısıdır.

Milletvekili adayınızı övmek iste-yebilirsiniz. Ama bunu burjuva poli-tikasının yöntemleriyle yapamaz,hele ki tarihi çarpıtamazsınız.

Alın, açın, okuyun ErtuğrulKürkçü’nün Kızıldere sonrası ifade-lerini. Öylesine korku içinde ve öyle-sine can telaşına düşmüştür ki, Mahir

Çayan başta olmak üzere, tümKızıldere şehitlerine dil uzat-maktan çekinmemiştir.

Kürkçü, kendi teslim olu-şunu “mazur” göstermek içinKızıldere şehitlerine iftira atmak gibibir ahlaksızlığı da yapmıştır.

“Çayan, arkadaşları bir arayatoplayarak, ... teslim olmamanın doğ-ru olduğunu, buna karşılık yine de tes-lim olmak isteyen varsa teslim olma-sını, bildirdi.

Şüphesiz bugün hayatta bulun-mayan arkadaşlar da akıllarında tes-lim olmak düşüncesini geçirmişlerdir.Ancak bunu hiçbir zaman açıklama-dılar.” (THKP-C Davası DuruşmaTutanakları, 30.5.1973, Aktaran,Turan Feyizoğlu, Mahir, syf. 521)

İşte şu da yine ErtuğrulKürkçü’nün bu konudaki farklı fark-lı anlatımlarından biri (Neden farklı,çünkü direnmemiş, bu yüzden herseferinde gerçeğin bir başka yanınıçarpıtıyor.):

“Hepimiz toplu halde bulunduk-ça güvenlik kuvvetlerinin elindenkurtulmaya imkan yoktu. BunuMahir'e izah ettim, her birimizin birtarafa dağılmamız teklifinde bulun-dum ama o bu teklifi kabul etmeyip 13kişiyi ölümün kucağına itti. Ben ölmekistemiyordum, ancak arkadaşlarımıbırakıp kaçmadım, fakat daha sonrabir kolayını bulup samanlığa sığın-dım, başka çarem yoktu.” (Aktaran,Turan Feyizoğlu, Mahir, syf. 524)

Kürkçü’den bir milletvekili çıka-rabilirsiniz; kimlerden milletvekiliolmuyor ki? Ama Kürkçü’den bir kah-raman, bir devrimci çıkaramazsınız.

Tarihi çarpıtmaktan vazgeçin.

Tarihi Yeniden Yazamazsınız–Yazmaya kalkarsanız böyle komik olursunuz–

Adana’da 18 Ekim günü Hasan Balıkçı’nın anma-sına katılan 6 Halk Cepheli’ye dava açılmıştı. 11Nisan’da mahkemesi olan Halk Cepheliler AdanaAdliyesi’nin girişinde eylem yaptılar.

Eylemde” Hasan Balıkçı’yı Anmak Suç Değildir,Onurdur!” pankartı açıldı, Hasan Balıkçı’nın fotoğraflarıtaşındı. Açıklamayı okuyan Mehmet Bıldırcın; bu dava

nın hukuki değil, siyasi birdava olduğunu söyledi.“Bu davayla yargılananHasan Balıkçı’yı ananlardeğil, onların nezdindeHasan Balıkçı’nın verdiğimücadeledir. Bu amaçla-rına ulaşmalarına izin ver-meyeceğiz. Demokratik Haklarımızın kullanılmasınınengellenmesine izin vermeyeceğiz” denilen eyleme+İvme Dergisi ve DHF de destek verdiler.

Hasan Balıkçı’yıanmak suç mu?

Page 28: Kameralar, Dinlemeler, Sizi Korkularınızdan Kurtaramayacak!yuruyus.biz/pdf/pdf/264.pdf23 Ni san 1993’des tan bulİ Mal te pe’de ku şa tıl dı ğı üs te di re - ne rek şe

HüseyinArslan(Kızıldereköylülerinden,80 yaşında)

Sabah askerbastı burayı, Ma-hir Çayan’ı isti-

yorlar. Araba yoktu, hiçbir şey yok-tu. Bizi dışarılara çıkartmadılar. Ma-lımız vardı, eşyamız vardı. Öküzle-rimiz vardı. Ateş açıp durdular. Çokateş ettiler. Biz onları hiç göremedik.

Öküz arabalarına yükleyip götür-düler onları. Gücümüz yetmez ki,Deniz, 6. Filoya karşı çıktı. Onu asa-caklardı. Onlar asılmasın diye Mahir-ler, İngilizler’i kaçırdı. Allah kolaylıkversin, burdaki gençlere. Allah fırsatvermesin peşlerine düşenlere. Hepsiaydın kişiler. Gerçeği gören kişiler nediyeyim. Mahirler bilgeydi, biliyorhepsi.

Bayram Meşe(Kızıldereköylülerinden,54 yaşında,çiftçi)

Katliam oldu-ğunda 14 yaşın-daydım. Olayı ha-

tırlıyorum. Sabah saat 07.00-09.00arası köyü sarmışlardı. o zaman biz neolduğunu bilmiyorduk, sonradan öğ-rendik.

İngilizleri kaçırmışlardı. “DenizGezmişler’i verin” dediler. Saat4.00'te devlet ateş etme kararı almış.Mahir Çayan çatıdaydı. Kurşun değ-di ve orda vefat etti. Diğerleri de İn-gilizler’i vurdular. O zamanlar yolyoktu. Cenazelerini öküz arabalarıy-la götürdüler. Anlamını siz anlayın.Onlar sayesinde buraya yol kuruldu.Onlar sayesinde memleket aydınlıkoldu.

Mahir Çayanlar bir simge ola-raktan, bu memleketin mülkünü, ma-lını, toprağını Amerika’ya ve başka ül-

kelere yedirmemek için burda can ver-diler. Burada mücadele verdiler. Be-nim görüşüme göre çok güzel yaptı-lar. Keşke ölmeseydi. Ben bilgilerimio günlerden aldım. Bugün yapılananma çok güzeldi, bu memleketi ko-rusunlar. Irak'ı gördük, Libya’yı gör-dük Amerika’nın neler yaptığını gör-dük.

Atakan Aslan(Kızıldere köylülerinden,28 yaşında, inşaatçı)

Tarihin yüz karası olarak düşünü-yorum yapılanları. Köy halkı uzak de-ğil aslında ama açıkça söylemek gere-kirse, son 2 yıldır geliyorsunuz. Bura-sı çok boş bırakıldı. Bu bir eksiklik.

Kızıldere bir kaledir aynı zaman-da. Biz burayı Ataköy olarak kabul et-miyoruz, Kızıldere olarak kalmalı. Adıverilmeli. Anma güzel ancak 30Martlar’da gelinmeliydi zaten. 2 yıl-dır geliniyor. Yani daha sonra da ge-linmeli, sürekligelinmeli burayadiye düşünüyo-rum.

Cem Çeçen(Okmeydanı,

22 yaşında)

K ı z ı l d e reyolunda: 1972 yılında önderler, ora-da katledilmişti. O duyguyla gidiyo-rum. Bağımsızlık, demokrasi, sosya-lizm için katledildiler. Ben Tokatlıyım.Ve onların Tokat'a gelmesi beni gu-rurlandırıyor. Oraya gidip görmekistiyorum.

Kızıldere’den dönüşte: Onlarınayak bastığı yere bizim de ayak bas-mamız güzel oldu. Onların yaşadığımücadelede bıraktığımirası devam ettirmekanlamlıdır.

Ahmet Bay(İstanbul Sultanbeyli,18 yaşında. öğrenci )

Kızıldere yolunda:

Kızıldere esasında direniş duygu-suyla, hani geçmiş zamanda yaşanmışbüyük bir direniş ve katliam. Ağır birduyguyla gidiyoruz. Yolda giderkeno yanı yaşıyormuşuz gibi, o anı ya-şamış gibi duygularla gidiyoruz. Öl-meye geldim demek isterdim. Onun-la olmak isterdim. Daha coşkuludaha azimli bir mücadele ruhu katardıinanıyorum.

Kızıldere’den dönüşte: Kızıldereöncelikle beni tarihe geri gönderdi.Sanki o yılları yaşamışım gibi his-settim. Yolu otobüslerleçıkarken acaba Mahirlerbu yolu nasıl çıktılar diyedüşündüm.

Salih Belli(Kocaeli,

21 yaşında, öğrenci)

Kızıldere yolunda:Çok mutluyuz. Mahir Çayan'ın yü-rüdüğü yolda yürümekten mutlu-yuz, heyecanlıyız. Mahir'in müca-deleci ruhu, o tavrı, savaşması biziçekiyor Kızıldere'ye.

Kızıldere’den dönüşte: Bu an-mada bulunduğumdan dolayı gururduyuyorum. Aynı za-manda onun yolunda yü-rüdüğüm için gururlu-yum. Anma heyecanlan-

dırdı beni.

Esra ...(İstanbul Gülsuyu,

16 yaşında, lise öğrencisi)

Kızıldere yolunda: Kızıldere'yigöreceğiz diye çok mutluyum. Sonuçtaorda şehitlerimizin anıları var, orada dao mücadeleyi sürdürmek bizim için

onur verici bir duygu.

Kızıldere’den dönüşte:Çok mutluyum. Burada bü-yük bir tarihin yazıldığı biryerdeydik. Çok güzeldi. Coş-ku vericiydi. Kitlesel gelme-miz çok hoşuma gitti. Bura-yı unutmayacağımızı göster-

Röportaj

‘Burada, büyük bir tarihin yazıldığı yerdeydik’

HÜSEYİN ARSLAN

Yürüyüş

10 Nisan2011

28

Yürüyüş

17 Nisan2011

Sayı: 264

BAYRAM MEŞE CEM ÇEÇEN

AHMET BAY

SALİH BELLİ

ESRA ...

Page 29: Kameralar, Dinlemeler, Sizi Korkularınızdan Kurtaramayacak!yuruyus.biz/pdf/pdf/264.pdf23 Ni san 1993’des tan bulİ Mal te pe’de ku şa tıl dı ğı üs te di re - ne rek şe

me açısından önemliydi. Öyle geldikve görüntü çok güzeldi.

Kemal Demirdöven: (Okmeydanı,63 yaşında, emekli)

Kızıldere yolunda:Orada bir tarih yaşandı. Buinsanı bayağı heyecan-

landırıyor. Orayı görmek güzel olacak.Hep oraların hayalini kuruyordukokuduklarımızdan. Ama şimdi gör-mek çok güzel olacak. Duygulanı-yorum düşününce.

Kızıldere’den dönüşte: Benkendimi Mahirin yerine koydum.Acaba ben de onun gibi ölebilir miy-dim diye. Bunu sordum orada ken-dime ve cevabımı buldum. Evet öle-bilirdim. Niye? Çünkü orada teslimolmak ölümden daha kötüydü. Teslimolmuş olsaydı halkın gözünde hiç ola-caktı. Hem duygulandım hem dekendi kendime gurur duydum. Anma

çok güzeldi.

Derya Uyar:

(Öğrenci,18 yaşında.)

Kızıldere yolun-da: Öncelikle heye-canlıyım. 39 yıl son-ra Mahir Çayan'ın ça-tıştığı yerde olmakgurur verici her şey-den önce. Onların yürüdüğü yerde ol-mak, baktığı yere bakmak çok güzelbir duygu.

Kızıldere’den dönüşte: Benyol boyunca heyecanlıydım zaten. Kı-zıldere'ye varınca heyecanım daha daarttı. Onların şehit düştüğü yeri gör-mek güzeldi. Evin içine girince duy-gulandık. Arkadaşlar da çok güzelanma yapmışlar.

Volkan Şahin:

(18 Mart Çanakkale Üniversitesiöğrencisi)

Kızıldere yolunda:Daha önce ki-taplardan Mahir Çayanlar’ın öykü-sünü dinliyorduk ya da büyüklerdenduyuyorduk. İlk defa bizim arkadaş-lar Kızıldere'ye gideceklerini söyle-diler. Kızıldere'ye gelmek çok güzeloldu. Sadece bir kez değil sürekli bu-raya gelinmeli.

Kızıldere’den dönüşte: Evdeykenküçücük bir evde bağımsızlık sosya-lizm uğruna bu küçücük evde nasıl di-rendiklerini hissettim. Kızıldere kü-çük bir okul ama büyük bir dersbence. Yani burda olmak tarih açı-sından da çok öğretici.

“Oy dere Kızıldere

Böyle akışın nere

Bizde hal mı bıraktın

Sana can vere vere”

Böyle başlayan Kızıldere türküsü yıllardır söylenir.Kızıldere türküsünü yazan Aşık Sinem Bacı da Halk Cep-heliler ile birlikte Kızıldere’ye gelenler arasındaydı. Ken-disiyle yaptığımız röportajı yayınlıyoruz...

Yürüyüş: Okurlarımıza kendinizi kısaca tanıtır mısınız?

Aşık Sinem Bacı: 1972'de sanat dünyasına atıldım.Daha sonra Kızıldere olaylarında yazdığım Kızıldere ese-riyle, söz ve bestesi bana ait olan eserle o gün bugündüryurt içinde ve yurt dışında tabiki sol camianın sanatçısıoldum. Ben halen bestelerimi yapıyorum. Halen sazımınbaşındayım.

Yürüyüş: Kızıldere’de devrimciler katledildiğinde ne-ler hissettiniz?

Aşık Sinem Bacı: O zamanlar ben çalışıyordum. İşinbaşındaydım. Birisi “komünistlerin kellesini kopardılaroh be” dedi sevinerek. Haberin çıktığı gazeteye kapanıpağlamaya başladım. Ve duygularımı Kızıldere türküsü-

ne döktüm.

Yürüyüş: Daha önce Kızıldere'ye gelmiş miydiniz?

Aşık Sinem Bacı: Hayır, hayır. Korkunç duygulandımağladım. İçimde yaşadım. İlk Kızıldere'ye gidileceğini ara-yıp söylediklerinde de telefonu kapatıp ağladım.

Yürüyüş: Kızıldere'yi nasıl değerlendiriyorsunuz?

Aşık Sinem Bacı:Türküye döktüm duygularımı, dü-şüncelerimi. Buraya gelen kitle, siz neler düşünüyorsunuzinanın ki ben de aynı şekilde düşünüyorum.

Yürüyüş:Sizi buraya ne getirdi?

Aşık Sinem Bacı: Davama sahip çıkmak, yoldaşları-mın yolunda onların davasını sürdürmek. Onları yaşatmakiçin benim de orada olmam gerektiğini düşündüm. Gençyaşımda o haberi okuduğumda o türküyü yazmam, o duy-gu beni buraya getirdi. Ben unutuldum ama bu eser unu-tulmadı.

Yürüyüş: Söylemek istediğiniz bir şey var mı?

Aşık Sinem Bacı: Gençliğin daima 70'li yıllardaki dev-rimcilerin yolunda gitmelerini, onlar gibi davalarını vemücadeleyi sürdürmelerini isterim.

AŞIK SİNEM BACI

Yürüyüş17 Nisan

2011

Sayı: 264

10 Nisan2011

Yürüyüş

Sayı: 263

17 Nisan2011

29

Yürüyüş

Sayı: 264

KEMAL DEMİRDÖVEN

Sinem Bacı: “Onları yaşatmak için benim de orada olmam gerektiğini düşündüm”

Page 30: Kameralar, Dinlemeler, Sizi Korkularınızdan Kurtaramayacak!yuruyus.biz/pdf/pdf/264.pdf23 Ni san 1993’des tan bulİ Mal te pe’de ku şa tıl dı ğı üs te di re - ne rek şe

Bir düş gerçeğe dönüşüyor. 17yıl önce, bir yerde Dayı’nın önder-liğinde bir düş gerçeğe dönüştürü-lüyor. Bu düş, Türkiye halklarınınumudu. Bu düş, Türkiye halklarınınkurtuluşu.

Bu düş, PARTİ!

Düşü gerçeğe dönüştürmek içinuzun yıllar geçti. Büyük bedellerödendi. Sayısız engeller çıktı.Darbeler yendi. İhanetler yaşandı.

30 Mart 1994; artık hiçbir dar-benin, hiçbir engelin, hiçbir ihane-tin engelleyemeyeceği bir aşama.Düşün gerçeğe, gerçeğin umudadönüşeceği an. Umudun kuruluşkongresi toplanıyor. Umudun mima-rı konuşuyor;

“Yoldaşlar,

Bu kongreyi düzenleyebilmemiziçin çok uzun zaman geçti. Bu uzunzaman, bu kongrenin tarihi oluşu-mudur. Bu tarihte, acılarımız,sevinçlerimiz, şehitlerimiz, ihanet-ler ve kahramanlıklar vardır.Devrimci bir hareketi yaşatan, enzor koşullarda dahi ayakta tutan,düştüğünde kalkmasını bilen, koşul-lar ne olursa olsun sağa-sola sav-rulmayan ideolojik sağlamlık olma-dan, bu kongre yaratılamazdı.”

Dayı, bu sürecin yaratıcısı,mimarıdır. 16 yılın en zor döne-meçlerinde onun yol göstericiliği,onun kararlılığı, onun ısrarı vardır.

Parti hedefinden vazgeçmeme,her koşulda devrim iddiasını taşımave hedefe doğru yürüme vardır.

Neydi hedefe doğru yürümek?Hedefe doğru yürümek, emperya-lizme, oligarşiye karşı savaşı herkoşulda sürdürmekti.

Emperyalizme ve oligarşiye kar-

şı iktidar hedefli bir mücadeleyi sür-dürmekse şehitler vermek demek-ti. Her türlü bedeli göze almakdemekti.

Çok özet olarak diyebiliriz ki,UMUT, Dayı’nın önderliğindeşehitlerimizle inşa edilmiştir.

Dayı, Kongre’nin açılış konuş-masında bunu şöyle ifade etmiştir:“Bu tarih, esas olarak, kanla yazıl-mış şehitlerimizin tarihidir.Şehitlerimiz bugün fiziki olarakaramızda yoklar belki, ama düşün-celeriyle, kavgalarıyla, yaşambiçimleriyle, partili savaşma düş-leriyle buradalar. Bizimle birlikte-ler. Onların düşünceleri ve kavga-larıyla daha güçlüyüz. ... gözleri hepüzerimizde, bizi her an sınavdangeçiriyorlar. Onların mirasınıdevam ettirmek, bu sınavlardanbaşarıyla geçmemize bağlıdır.”

Bu tarih; şehitlerimizin kanla-rıyla yazılan bir tarih. Ve her şehi-dimizin kanı partinin oluşumundasilinmez değerler yarattı.

12 Mart cuntasıyla THKP-C’nin,THKO’nun, TKP-ML’nin fizikitasviyesinden sonraki yıllardaMarksist-Leninist, komünist sıfat-ları taşıyan sayısız parti, olmayanpartiler kurulmuştur.

Böyle bir parti kurmak hiçbirzaman Dayı’nın hedefi olmadı.

Türkiye devrimine kurmaylıkyapacak bir parti, Dayı’nın başındanberi öncelikli hedefiydi. Ama buparti hiçbir zaman başka bir parti-nin karikatürü olamazdı. Devrimekurmaylık yapacak bir partiyi oluş-turan kadroların sadece aynı ideo-lojiyi, aynı stratejiyi savunuyorolması yetmezdi. Devrime kur-maylık yapacak partinin kadroları-nın aynı coşkuyla, aynı ruhla,aynı kültürle şekillenmesi gere-kirdi. Bu da ancak kızgın savaşıniçinde yaratılabilirdi.

Onun için Dayı, partileşme süre-cini kendiliğinden bir süreç değil,

iradi, kolektif bir süreç olarak elealdı. Devrimci Yol tasfiyeciliğinetavır alışın temel nedenlerindenbiri de, partinin yaratılmasının tas-fiyeciler tarafından belirsizliğe terkedilmesi idi.

Oysa Mahirler’den bayrağı dev-ralan genç Cepheliler, gençliğe“Yolumuz Çayanlar’ın Yoludur”sözünü vermiş; coşkuyla, tutkuylapartinin yeniden yaratılması gör-evine sarılmışlardır.

Dayı genç yoldaşlarıyla bu göre-ve talip olduğunda 22 yaşındaydı.Dayı bu coşkuyu hiç kaybetmedi.

Kızıldere’den hemen sonra yüzbinler onların yolundan yürümeyebaşladı. Fakat bu dönem aynı zaman-da tam bir ideolojik karmaşanınyaşandığı bir dönemdi. İstanbul’daKurtuluş Grubu olarak örgütlenenDayılar’ın ilk işi Mahir Çayan’ınyazılarını çoğaltarak bu sürece ideo-lojik olarak müdahale etmek oldu.

Daha sonra THKP-C ideolojisinisavunan gruplarla birlik oluşturmayıhedeflediler. THKP-C ideolojisinisavunduğunu söyleyen Ankara gru-buyla görüşmeler bu temelde yapıldı.

Tartışmalar sonucunda “es kiDEV-GENÇ ör güt len me si gi bi mer -ke zi bir fe deras yo nun ku rul ma sıve ide olo jik bir liğin sağlanması”doğ rul tu sun da görüş birliğine varıl-dı. Bu iki he def doğ rul tu sun da ilişki -ler ku ru la cak, ge liş ti ri le cek ve el bet -te, bu sü re cin so nu cun da ha re ke tinPAR TİLEŞMESİ gerçekleştirile-cekti.

An ka ra ve İs tan bul’da ki Cep he -li le r’in ara sın da ku ru lan bu bir lik te -li ğin ilk ürü nü ola rak 1975'te Dev -rim ci Genç lik der gi si çı ka rıl ma yabaş lan dı. Der gi nin 1. sa yı sın da “par -ti so ru nu, yi ne te mel me se le miz dir”de ni le rek, sü re cin “par ti leş me sü re -ci” ol duğu be lir le ndi. Fakat Ankaragrubuyla tüm ısrar ve çabalara rağ-men bu doğrultuda bir adım atıla-madı. Tam tersine Ankara grubutarafından THKP-C ideolojisi sağa

Umudumuzun mimarı

Yürüyüş

10 Nisan2011

Yürüyüş

17 Nisan2011

Sayı: 264

30

Page 31: Kameralar, Dinlemeler, Sizi Korkularınızdan Kurtaramayacak!yuruyus.biz/pdf/pdf/264.pdf23 Ni san 1993’des tan bulİ Mal te pe’de ku şa tıl dı ğı üs te di re - ne rek şe

çekilip revize ediliyordu.

Dayı’nın önderliğinde THKP-Cideolojisinin tasfiyesine izin veril-medi. 1978’de Dev rim ci Sol'un ku ru -luşu, tasfiyeciliğe vurulan bir darbe,devrim iddiasında atılan kararlı biradımdır.

20 Ara lık 1978’de her alan da kikad ro la rın ka tı lı mıy la yapılan top lan -tıyla süreç daha iradi bir hal aldı.“Dev rim ci Sol'un ku ru luş kon fe -ran sı” ola rak da ad lan dı rı la bi le cekolan bu top lan tı nın so nuç la rı, devrimcihareketin ta ri hin de “20 Ara lık Ka -rar la rı” ola rak anıl ır.

Dev rim ci hareketin si ya si are na -ya çıktığı bu dönem; si vil fa şist te rö -rün ha ya tın her ala nı na ya yıl dığı,okul la rı, semt le ri iş gal po li ti ka sı nınyü rür lük te ol duğu bir dö nem dir.

Ör güt len me yi oluş tu ran kad ro la -rın bir çoğun da, Dev rim ci Yol dö ne -min de ki “ken di liğin den ci liğin” et ki -le ri sü rmektedir. Ha re ke tin ku ru -luşun dan kı sa sü re son ra da sı kı yö ne -tim ilan edil miş tir. Bütün bunlarmücadelenin önündeki engellerdi.

Bütün bu olumsuzluklar içindeönderliğin tek hedefi vardı: Devrimiörgütlemek ve bunun için de devrimiyapacak partiyi örgütlemek. Bununiçin mev cut kad ro la rın ye ni bir an la -yış la ye ni den şe kil len di ril me si vegenç in san la ra gü ven, kad ro po li ti ka -sı nın te me li ni oluş tu rur ken, fa şist te -rö re kar şı da cü ret li bir si ya si çiz gi iz -len di. Bu po li ti ka nın doğru luğu nunso nu cun da dır ki, tas fi ye ci DevrimciYol’un sal dı rı la rı na, sı kı yö ne timinbas kı la rı na, sivil fa şist te rö re kar şı,Dev rim ci hareket kı sa sü re de dos tundüş ma nın ka bul et ti ği bir ha re ketha li ne gel di. Kısa sürede silahlı müca-dele geliştirildi. Oligarşiye önemli dar-beler vuran eylemler yapıldı. Faşistterörün okullardaki, mahallelerdekietkisi kırıldı. Birçok yerde faşistörgütlenmeler dağıtıldı. Oligarşininkitle katliamlarıyla, faşist terörle,sıkıyönetimle kitleleri sindirmeyeçalıştığı 1979-80 yıllarında, militanmücadelesiyle halkta umuda dönüş-tü. Bu süreç aynı zamanda devrimcihareketin partileşme yolunda hızlıadımlar attığı süreçler oldu. Sürece

ayak uyduramayanlar döküldü.Devrimci çizgiden ve örgüt disipli-ninden asla taviz verilmedi.

Partileşme süreci 12 Eylül faşistdarbesiyle uzun süreli bir kesintiyeuğradı. Fakat 12 Eylül Cuntası kar-şısında ideolojik olarak, politik ola-rak sapasağlam kaldıysak, örgütlülü-ğün devamlılığını sağladıysak, bura-da yine Dayı’nın önderliği belirleyi-cidir. 12 Eylül cuntasına karşı tarih-sel bir direniş yaratıldı. Cuntanınhapishaneleri devrimci hareketi yolun-dan döndüremedi. Partileşme sürecikesintiye uğrasa da cuntaya karşıdireniş yıllarının, devrimci hareketinideolojik, kültürel şekillenmesindeönemli bir yeri vardır.

l2 Eylül cuntası karşısında birçok hareket örgütsel olarak tasfiyeolurken, Devrimci hareket, Kı zıl de -re’den, 12 Eylül öncesi faşist terörekarşı mücadeleye, Cuntaya karşımücadeleden ölüm oruç la rı na uza nanbir di re niş ge le neği ve si ya si cü retüze rin de ye ni den ör güt len di. 90’lı yıl-larda sosyalist ülkelerde karşı-dev-rimlerle sosyalizm tasfiye edilirkenDevrimci hareket, Dayı’nın sürecedoğrudan müdahalesiyle 1990Mart’ın da bir di zi ka rar lar aldı. Bukararlara göre kad ro lar ye ni den is tih -dam edil di, yeni örgütlenmeler yara-tıldı. Ye ral tı ör güt len me si nin ve as ke -ri ör güt len me nin oluş tu rul ma sı, kad -ro la rın eği ti mi, kı sa ca sı ha re ke tin ye -ni den in şa ası prog ram lan dı. Bu ka rar -lar la Par ti leş me Sü re ci ar tık bir dü -şün ce ol mak tan çı kıp fi ilen iler le yenbir sü re ce dö nü şü yor du ye ni den.

“Da ha hız lı koş ma lı yız” ve “Ce -sa ret, da ha faz la ce sa ret” bu dö ne -min kad ro la ra, mi li tan la ra yol gös te -ren te mel şi ar la rı oldu. Dayı’nınönderliğinde her alanda büyük bir atı-lım yaratıldı. Adım adım partiye yak-laşıldığı bu dönemde merkezi düzey-de yenen 12 Temmuz ve 17 Nisanoperasyonları is ter is te mez sü re cin ge -

li şi mi ni olumsuz yönde et ki le yen so -nuç la ra yo laç mış tır. Fakat Dev rim ciha re ket, dostun da, düşmanın da “birda ha ken di ni to par la ya maz” di yedü şün dü ğü bu darbelerin etkilerini,ola ğa nüs tü bir ira de ve hız la al t etme-yi bildi. Bu darbeleri sa va şı ge liş ti renbir un su ra dö nüş tü re rek dev rim yü rü -yü şü nü sür dür dü.

Partileşme sürecinde bir darbe de13 Eylül 1992’de iç düşmandan gel-di. 13 Eylül ihaneti de, bu ihanetinbaşında tutsak edilen Dayı’nın önder-liğinde, büyük bir inançla, önderliğin,devrimci hareketin ve yaratılan değer-lerin sahiplenilmesiyle alt edildi.

Partileşme yolunda sa yı sız ba di re -ler den ge çildi. Tam yak laş tık de nil di -ği an da, yenilen darbelerle parti hede-finden uzaklaşılmıştı. “Ari fe sin de -yiz” de ni lir ken sırtımızdan hançer-lenmiştik. Mahirler’in bayrağını dev-raldıktan 20 yıl, Devrimci Sol’unkuruluşundan 16 yıl sonra PARTİ,artık bir düş olmaktan çıkıp 30 Mart1994 yılında toplanan KuruluşKongresi’yle gerçeğe dönüştü.Türkiye halklarının umudu oldu.

30 Mart 1994’te Parti’nin kuru-luş kongresinde Dayı, Parti kurulu-şunu Türkiye halklarına ilan edentarihi konuşmasını yaparken 42yaşındaydı. Tam yirmi yıldır budüşü yaşatmıştı. 20 yıldır her anı, hereylemi bu hedefle şekillenmişti.

Umudumuz 17 yaşında. Parti’ninkuruluşundan bugüne geçen 17 yıl-da da oligarşinin sayısız saldırıla-rıyla, darbeleriyle karşı karşıya kal-dık. Öğretmenimiz, Komutanımız,Önderimiz, karanlıkta ışığımız,engebeli, dolambaçlı ve sarp yol-larda pusulamız, devrim yürüyüşü-müzün usta kurmayı; düşeni elindentutup kaldıran, daha hızlı koşmayıöğreten; öğütleri, talimatları vepolitikalarıyla hep yanımızda olanönderimizi şehit verdik.

Ama umudun mimarı önderi-miz ve umudun mimarları şehitle-rimiz bize öyle bir miras bıraktılarki, asla yolumuzu şaşırmayacağız.Onların düşünü, devrimi Türkiyehalklarına armağan edeceğiz.

Umudun mimarı önderimizve umudun mimarları

şehitlerimiz bize öyle birmiras bıraktılar ki, asla

yolumuzu şaşırmayacağız

Yürüyüş17 Nisan

2011

Sayı: 264

10 Nisan2011

Yürüyüş

Sayı: 263

17 Nisan2011

31

Yürüyüş

Sayı: 264

Page 32: Kameralar, Dinlemeler, Sizi Korkularınızdan Kurtaramayacak!yuruyus.biz/pdf/pdf/264.pdf23 Ni san 1993’des tan bulİ Mal te pe’de ku şa tıl dı ğı üs te di re - ne rek şe

Yürüyüş

10 Nisan2011

32

Yürüyüş

17 Nisan2011

Sayı: 264

16-17 Nisan’da İstanbul’da ben-zeri az görülen bir katliam ve benze-ri görülmemiş bir direniş destanı ya-şandı. 11 devrimci katledildi.

Çiftehavuzlar’da Sabahat Ka-rataş’ı, Eda Yüksel’i, Taşkın Usta’yı;

Erenköy’de Ahmet Fazıl Özde-mir’i, Satı Taş’ı, Hüseyin Kılıç’ı;

Üstbostancı’da Sinan Kukul’u,Arif Öngel ve Şadan Öngel’i;

Sahrayı Cedit’te Ayşe Nil Ergenve Ayşe Gülen’i katleden faşizm,devrimcilerin yarattığı destansı dire-niş karşısında çaresizdi. Katlederek,kan dökerek teslim alacaklarını sa-nanlar 16-17 Nisan 1992’de bir kezdaha yanıldılar.

Çiftehavuzlar’da Karasu Apart-manı’nda üç devrimciyi katledenölüm mangaları, havaya ateş ederekkatliamlarını kutlarken, aslında ye-nilgilerini örtmeye çalışıyorlardı. Ye-nilmişlerdi, çünkü bombalarına, kur-şunlarına, sayısal üstünlüklerine rağ-men, Karasu Apartmanı’ndaki üçdevrimciyi teslim alamamışlardı.

19 yıl önce yaşanan destansı di-renişte bağımsızlık, demokrasi vesosyalizm için şehit düşen devrimci-ler, kavgaları, kavgadaki ustalıkları,

mücadele geçmişleri, direnişleri ileyol göstermeye devam ediyorlar.

Bağımsızlık ve sosyalizm için toprağa düştüler!

16-17 Nisan şehitlerimiz, kavgadolu yaşamları, bir ömür boyu dev-rimcilikleri, önder kişilikleri ile örnekoldular. Uzun ve zorlu kavga yılla-rında, devrimin birer neferi, örgütle-yicisi ve önderi oldular.

Kimi, 1970’li yılların ilk yarısın-dan, kimisi sonlarından başlayarak,kavganın her aşamasında yer alandevrimci hareketin kadroları, o yıl-lardan başlayarak, bağımsızlık vesosyalizm mücadelesini tereddütsüzsürdürdüler.

Kızıldere’den sonra devrimci ha-reketin örgütsel olarak yeniden inşaedilmesinde, o yıllarda Parti-Cep-he’nin düşüncelerinin ideolojik ola-rak çarpıtılmasına, sağ ve sol yoru-muna karşı sürdürülen ideolojik mü-cadelenin içinde yer aldılar.

Devrimci hareketin önderinin kav-ga arkadaşları ve yoldaşları olan,Sabahat Karataş, Sinan Kukul, A.Fazıl Özdemir, o tarihin yaratılma-sında, mücadelenin sürdürülmesindebir ömür boyu süren kavgaları ile ta-rihin yazıcısı oldular.

Emperyalist saldırganlık altında,milyarlarca yoksulun umudunun ka-rartıldığı, sosyalizmin bir kurtuluş ola-mayacağının dayatıldığı, tarihin en bü-yük tasfiyeciliğinin yaşandığı koşul-larda, devrimci hareketin önder kad-roları, savaşçıları, direnişleriyle ezi-len halklara, kurtuluş hareketlerinegüç verdiler.

Sosyalizmin yeniden yükseliş yıl-larının ancak o koşullarda diren-mekten geçtiği bilinciyle hareketeden 16-17 Nisan şehitlerimizi 19 yılsonra yaşam bir kez daha doğruladı.

Onları katledenler, onların uğrunamücadele ettiği bağımsızlık, demok-

rasi ve sosyalizm mücadelesini hiçbirzaman öldüremediler. Fakat onlarıkatleden polis şefleri ve katiller sürü-sü, Mehmet Ağarlar, Reşat Altaylar,İbrahim Şahinler, Bayram Kartal-lar, Ercüment Yılmazlar, AyhanÇarkınlar... onursuzlukları, düşkün ya-şamları, birbirleri hakkındaki açıkla-maları ile tarihin çöp sepetine halk düş-manları olarak atıldılar.

Halk düşmanları, katlettikleri dev-rimcilerin vücutlarına sıktıkları on-larca kurşunla onları ve onların ideo-lojisini öldüreceklerini, devrimci ha-reketin devrim yürüyüşünü durdura-caklarını sandılar. Aylarca yalan kam-panyaları ile devrimcilerin örnek ya-şamlarını karalamaya, direnişlerini kü-çültmeye çalıştılar.

“Her şeyin bittiği” yalanları ilehalkın umudunu yok etmek istediler.Yalanlarının ömrü uzun sürmeye-cek, devrimci hareket, 16-17 Ni-san’da destan yazanların kararlılığı ileyoluna devam edecekti.

Bağımsızlık kavgasında yol gösteriyorlar

16-17 Nisan şehitlerimizin des-tansı direnişleri, bağımsızlık ve sos-yalizm kavgamıza güç vermeye de-vam etti. Belki de en anlamlısı şehit-liklerinin 19. yılının yaşandığı şugünlerde onların bağımsızlık slogan-larının kulaktan kulağa yayılmasıdır.

Çiftehavuzlar’da 8.5 saat faşizminölüm mangalarına, özel timlerine, pan-zerlerine, ağır silahlarına ve bombala-rına karşı direnen devrimcilerden Sa-bahat Karataş, 1953 Mardin Nusay-bin doğumludur. Yoksul bir Kürt aile-sinin kızıdır. Çocukluğu Nusaybin veDiyarbakır’da geçmiş, daha sonra İs-tanbul’da hem fabrikalarda çalışıp iş-çileri örgütlemiş, hem de öğrenci genç-lik içinde bir Dev-Gençli olarak mü-cadele etmiştir.

1976’da Devrimci Kadınlar Der-

Özgür bir halk, bağımsız bir vatan için

umudu büyüttüler

Page 33: Kameralar, Dinlemeler, Sizi Korkularınızdan Kurtaramayacak!yuruyus.biz/pdf/pdf/264.pdf23 Ni san 1993’des tan bulİ Mal te pe’de ku şa tıl dı ğı üs te di re - ne rek şe

Yürüyüş17 Nisan

2011

Sayı: 264

10 Nisan2011

Yürüyüş

Sayı: 263

17 Nisan2011

33

Yürüyüş

Sayı: 264

neği’nin (DKD) kurucu-ları arasında yer aldı. Buyıllardan başlayarak 22yıllık devrimciliği,zorlu koşullarda vebüyük fedakarlıklar-la sürdürmüştür. 22yılın 14 yılı yeraltındageçmiştir. Onun dev-

rimci yaşamında, tekbaşına da kalsa hareketi ve müca-deleyi sahiplenmek esastır.

1983 başlarında Devrimci SolMerkez Komitesi’nde yer aldı. Sa-bahat Karataş şehit düştüğünde,Devrimci Sol Merkez Komitesi Üye-si, şehir SDB'leri ve bir kısım örgüt-lenmelerden sorumluydu.

Çatışma sırasındaaynı üste kalan EdaYüksel, 1962 ArtvinBorçka doğumludur. Birmemur ailesinin kızıolan Eda Yüksel, liseve üniversiteyi İstan-bul’da bitirdi. Devrimcimücadeleyle lise yılla-rında tanıştı ve bir Dev-

Genç’li olarak mücadeleetti. Şehit düştüğünde Devrimci Solüyesiydi ve üssün kurumlaşmasındagörevliydi.

Yoldaşları ile omuzomuza çatışan TaşkınUsta, 1962 Gümüşhanedoğumludur. Düzeninsunduğu tüm imkanla-rı elinin tersiyle iterekmücadeleye katıldı. Şe-hit düştüğünde Dev-rimci Sol Üyesi ve üs-sün kurumlaşmasında

görevlidir.

Üstbostancı’da düşmanın kur-şunlarına karşı silahları ve sloganla-rı ile direnen Sinan Kukul, ArifÖngel ve Şadan Öngel kahraman-lıklarıyla bir destan yazdılar.

1956 Trabzon Beşikdüzü doğum-lu olan Sinan Kukul, Laz bir aileninçocuğudur. 1974 yılında geldiği İs-tanbul Teknik Üniversitesi’nde öğre-nimini sürdürürken devrimci mücadeleile tanıştı ve Dev-Genç’li oldu.

Mücadelede sahiplenmesiyle, ini-

siyatifiyle öne çıkan Sinan Kukul, şe-hit düştüğünde Devrimci Sol MerkezKomitesi Üyesi ve Anadolu ve bir kı-

sım alan örgütlen-melerinden so-rumlu olan birönder kadroydu.

Devrimci ha-reketin oluşu-munda emeğigeçen, en zordönemlerde mü-cadeleyi sürdü-

ren Sinan Kukul,tutsaklık yıllarındaki tavrı ve mah-kemelerdeki tutumuyla da örnektir.

Üstbostancı’da şehit düşen ArifÖn gel, 1963 doğumludur. Yoksul bir

ailenin ço-cuğu olaraky a ş a m ı n ısürdürmüş,mücadele ile1988-89 yı-lında tanış-mıştır. Dev -rim ci Me -mur Ha re ke -ti’nin yö ne ti -ci le rin den dir.Şa dan Ön gelbir ev ka dı nıola rak mü -ca de ley le ta -nış mış tı veiş te şim di oda ta rih selbir di re ni şte,

eşi ve yoldaşıile birlikte yer alıyordu.

İs tan bul Eren köy'de şehit dü-şen Ahmet Fa zıl Er cü ment Öz de -

mir 1954Adapazarı do-ğ u m l u d u r .1974’den be rimü ca de le için -de olan A. Fa -zıl Öz de mirgenç lik, iş çi vema hal le ör güt -len me sin de so -rum lu l uk l a r

üst len di. 12 Ey-lül’den önce Ege

Böl ge si’nde so rum lu lu klar yap tı.Cun ta yıl la rın da idam ce za sı ve ri le -rek re hin tu tul du. Mücadelenin çeşitlialanlarında görev alırken, şehit düş-tüğünde Şe hir Si lah lı Dev rim ci Bir -

lik ler Ge nel Ko -mu ta nı’ydı.

Erenköy’dekiüste şehit düşenSa tı Taş 1963Çorum doğumlu-dur. Bir hem şi reola rak ye ral dımü ca de le de. Me -mur la rın mü ca de -

le si nin ön cü le rin -den bi ri ol du. Son olarak, DevrimciSol üyesi ve bir üssün kurumlaşma-

sında görevliydi.

Erenköy’dekiüste şehit düşenHü se yin Kı lıç,1961 Dersim do-ğumludur. Der-simli bir Kürt ai-lenin oğluydu.Gül te pe, Ok mey -da nı, Ka sım pa -şa’da dev rim ci

ça lış ma lar yü rüt tü. Devrimci Solüyesiydi ve şehit düştüğünde eşi veyoldaşı Satı Taş gibi üssün kurum-laşmasında görevliydi.

Sahrayı Ce-dit’te şehit düşenAyşe Nil Ergen1968 doğumlu-dur. Mü hen dis-mi mar oda la rın -da çe şit li ça lış ma -lar yü rü tmesi ya-nında, bir sa nat -çıdır. 1964 Rize

doğumlu olan Ay şeGü len dev rim ci mü ca de le nin kül tür-sa nat ala nın da ça lış ma lar yü rü ten birDevrimci Sol taraftarıydı.

Her yaştan, her milliyetten, işçi,memur, öğrenci, kadın, erkek, 11devrimci, 16-17 Nisan destanınınyaratıcısı oldular. Çiftehavuzlar’ınpenceresinden dalgalanan bayrak,anti-emperyalist, anti-oligarşik dev-rim mücadelemizin bayrağıdır; 16-17Nisan şehitlerinin her biri mücadele-mizin bayraktarlarıdır.

SATI TAŞ

HÜSEYİN KILIÇ

SİNAN KUKUL

ARİF ÖNGEL

ŞADAN ÖNGEL

AHMET FAZILERCÜMENTÖZDEMİR

EDA YÜKSEL

AYŞE NİL ERGENTAŞKIN USTA

SABAHAT KARATAŞ

Page 34: Kameralar, Dinlemeler, Sizi Korkularınızdan Kurtaramayacak!yuruyus.biz/pdf/pdf/264.pdf23 Ni san 1993’des tan bulİ Mal te pe’de ku şa tıl dı ğı üs te di re - ne rek şe

Sevgili arkadaşlar merhaba. Dev-rimci Okul’da bu haftaki dersimizinkonusu irade savaşı.

Sınıf mücadelesi, aynı zamanda ikisınıf arasındaki bir irade çatışmasıdır.Bu irade çatışması, en büyük, enuzun süreli direnişlerden mücadele-nin en alt biçimlerine, en küçük ey-lemlere, en önemsiz mevzi çatışma-larına kadar her yerde, her konuda veher an süren bir çatışmadır.

Bu çatışmayı son olarak Kızılde-re’de yaşadık. Kızıldere'ye girişteneve yürüyüşe, köyde kitap, takvim da-ğıtmaktan köy meydanında yaptığı-mız anmaya, köyden ayrıldığımızana kadar, her aşama bir iradeçatışması şeklinde cereyan etti.Ve bu çatışmadan biz galipçıktık.

Büyük Direniş’i veya onuniçinde bir başka direniş olanAbdi İpekçi direnişini hatırla-yalım... 1984 ölüm orucunuveya daha yakın zamandakiTAYAD’lıların linç saldırılarıaltındaki Ankara Yürüyüşü’nühatırlayalım. Bu listeye liseli-lerin çadır eylemlerinden 1Mayıslar’a uzanan birçok ey-lemi de katabiliriz; bunların her biri,bir irade çatışması olarak cereyan et-miştir. Bu irade çatışması, BüyükDireniş’te olduğu gibi yıllara, 1 Ma-yıs’ta olduğu gibi, on yıllara veyaTAYAD Ankara Yürüyüşü’nde oldu-ğu gibi, 4-5 güne yayılmıştır. Za-manları ve biçimlenişleri farklı fark-lı olsa da, hepsinde irade çatışması-nın özü aynıdır.

Daha alt düzeyde, sıradan bir bil-diri dağıtımına, bir yürüyüşe kadar herşeyde, bu irade çatışmasının damga-sı vardır. Devrimci hareketin müca-delesiyle, eylemiyle, çalışma tarzıy-la solun anlayışı arasındaki en temelfarklardan biri de kendini bu nokta-

da, irade savaşlarında gösterir.

Konuya, kavramın kendisini aça-rak devam edelim:

��İrade nedir?Felsefe Ansiklopedisi’nde irade

şöyle tanımlanıyor: “Eylemi düşün-ceye uygun olarak gerçekleştire-bilme yetisidir.”

Yani, irade, eylemle düşünce-nin, teoriyle pratiğin birbirine uygunolmasını sağlama gücüdür.

İdealist felsefe, iradeyi de yanlıştanımlar. Onu kişilerde kendiliğinden

veya Allah vergisi olarak bulunan birolgu olarak tanımlar. Oysa irade, in-sanın “doğasında” olan bir özellik de-ğildir. Allah vergisi bir olgu hiç de-ğildir. İradenin güçlü veya zayıf ol-ması “doğuştan” bir şey değildir. Ma-teryalizm açısından irade, “insanla-rın toplumsal deney ve bilgilerininürünü olan bir özellik”tir.

Yani bizim klasik deyimimizle,“savunduğunu yapmak ve yaptığınısavunmak”, irade sahibi olmanın ensomut tezahürüdür.

Eğer bir konuda bir şekilde düşü-nüyorsanız, ama düşündüğünüzü ya-pamıyorsanız, o noktada irade sahi-

bi değilsiniz demektir.

İradeyi tanım olarak daha somut-lamak bakımından şöyle bir örnekledevam edelim: Diyelim ki, bir cad-dede yürüyüş yapmak istiyorsunuz,onun doğru, gerekli ve meşru hak-kınız olduğunu düşünüyorsunuz; amasonra polis geliyor, “bu yasak” diyor,sizi tehdit ediyor ve siz de caddede yü-rümekten vazgeçiyorsunuz. Yani, ey-leminizi düşüncenize uygun olaraksürdürme yetisini gösteremiyorsu-nuz. Orada sizin İRADENİZ YOK-TUR. Yürümeme kararı vermeniz, si-zin iradenizin sonucu değil, irade-sizliğinizdir.

��İrade savaşı nedir?İrade savaşı, tarafların, herhangi

bir eylem biçimini gerçekleştirip ger-çekleştirmemekte, bir yerin aranma-sında veya aratılmamasında, bir slo-ganın atılıp atılmamasında, bir pan-

kartın açılıp açılmamasında,bir yerde devrimci çalışmayürütülüp yürütülmemesin-de veya başka herhangi birkonu özgülünde, iradelerinibirbirlerine kabul ettirmekiçin sürdürdükleri mücade-ledir.

Her kampanya, her eylem,her örgütlenme faaliyeti, herpropaganda ve ajitasyon faa-liyeti, sonuçta bir irade çatış-ması alanıdır. Neden böyleolmaktadır? Çünkü bizim gibi

faşizmle yönetilen ve fakat demokra-sicilik oyununun da yürürlükte oldu-ğu ülkelerde, haklar ve özürlükler ka-ğıt üzerinde tanınırken, oligarşik dik-tatörlük, polisiyle, bürokrasisiyle, ya-salarıyla, bu hak ve özgürlüklerinkullanılmasını engellemek için elindengeleni yapar. Bu da her faaliyeti bir ira-de çatışmasına dönüştürür. Yasal birhakkınızı kullanmanız, bir irade ça-tışması halini alır.

Mesela, bir şehirde devrimci birdergi bürosunun açılması, bir irade ça-tışmasına dönüşebilir pekala. 80’le-rin sonunda Ankara’da, polis, “sizeburada dergi bürosu açtırmayacağız”tavrıyla, Yeni Çözüm bürosuna gön-

Ders: İrade Savaşı

İrademiz,

inancımız

iddiamızdır

Yürüyüş

10 Nisan2011

34

Yürüyüş

17 Nisan2011

Sayı: 264

Page 35: Kameralar, Dinlemeler, Sizi Korkularınızdan Kurtaramayacak!yuruyus.biz/pdf/pdf/264.pdf23 Ni san 1993’des tan bulİ Mal te pe’de ku şa tıl dı ğı üs te di re - ne rek şe

derilen her temsilciyi, muha-biri tutukluyordu. O dönem,bizim dışımızda bir çok dergi,sonuçta Ankara bürolarını ka-pattı. Ama bu bir irade çatış-masıydı ve biz kazanmalıydık.Tekrar tekrar tutuklamalararağmen büro açıldı, yeni tem-silciler gönderildi... Sonuçtabugün Ankara’da dergi büroları var-sa, işte o irade çatışmasında, çatış-manın gerektirdiğini yapan devrim-ciler olduğu içindir. Sınıflar savaşınınkuralları askeri anlamda savaşın ku-rallarını da içerir. Eğer bir mevziyibaskı terör karşısında boşaltırsak,orayı düşman dolduracaktır. O mev-ziyi boşaltmamak için direnmek ise,iradiliktir.

Her şey irade çatışması konusuolabilir. Bazen bir yürüyüşte pankartaçıp açmamak, bazen kaldırımdan yü-rüyüp yürümemek olabilmektedir.Bu irade çatışması bazen kendinihapishanede olduğu gibi bir ayakka-bı aramasını veya idarenin dayattığısayım biçimini, her gün dayak yemepahasına bile olsa kabul etmemektegösterir.

İrade çatışması, düşüncelerimizi,ideolojimizi her koşulda savunmak-tır. Yeri geldiğinde bir sloganı atma-ya devam etmek, tecrit statüsünekarşı, kimse kılını kıpırdatmasa da tekbaşına gerekenleri yapmaya devam et-mek, bir parkta 10 gün oturacakken,mesele irade çatışmasına dönüşünceüç yıl oturabilmektir.

��İrade çatışması,fedakarlık ve bedelödeyebilmekle kazanılır

Şunu hep söyleriz: Hiçbir iradedevrimci iradeden üstün değildir.Fakat bu üstünlüğü pratikte göstermekve kanıtlamak kolay değildir; sabrı, ıs-rarı, kararlılığı, fedakarlığı ve bedelödeyebilmeyi gerektirir. Bunlara –bi-rine değil, hepsine birden– sahip ol-mayanlar, irade çatışmasını sürdüre-mezler.

Sınıflar mücadelesinin kuralıdır:

İki taraf da kendi düşüncesini,

kendi politikalarını hayata geçirmekisteyecek ve karşı tarafa bunu kabulettirmekte ısrarlı olacaktır. Eğer bu-rada kendi iradenizi egemen kılmakistiyorsanız, irade çatışmasının ge-reklerini yerine getirmek zorundası-nız.

Sömürücü egemen sınıflar, ikti-darın tüm güç ve imkanlarına sahipolarak yer alırlar bu irade çatışma-sında. Devrimcilerin ise bu savaştayalnız sabırları, kararlılıkları, bedelödeme cüretleri, haklılık ve meşru-lukları ve çıplak bedenleri vardır.Düzen şu veya bu konuda kendi ira-desini hakim kılmak için basını, yar-gıyı, polisi yanına alıp dayatmasınıöyle hayata geçirir. Devrimcinin bun-lar karşısındaki gücü, ideolojisin-den, haklılığından beslenen iradesidir.

Üç yıl süren Abdi İpekçi direnişide, 7 yıl süren Büyük Direniş de çokbüyük çapta irade savaşlarıydılar.Bu savaşta, düzenin kullanmadığıbir güç, başvurmadığı bir yöntemkalmamıştır. Ve bu noktada da iradeçatışmalarının en çarpıcı, en gör-kemli örneklerinden biri çıkmıştırortaya. Düşman ölüm orucunda kim-senin ölmesine izin vermeme adına,zorla tıbbı müdahalelerde bulunmuş,bunun karşısında ise savaşçılar, herşeye ve herkese rağmen ölebilmekiçin yöntemler geliştirmişler, ola-ğanüstü bir irade sergilemişlerdir.Örnekte görülebileceği gibi bazenirade savaşı, ölebilmektir.

Düşman –emperyalizm ve işbir-likçileri– dünyanın her yanında silahlımücadeleyi savunmayı büyük bir cü-ret haline getirmiştir. Kaybetmeler, in-fazlar asıl olarak bu anlayışı savu-nanlara yönelmiştir. Bu koşullarda birçok örgüt de bu dayatmayı kabuledip, silahları bırakmışlardır. Ülke-mizde de mesela, teoride silahlı mü-cadeleyi, halk savaşını, Politikleşmiş

Askeri Savaş Strateji-si’ni savunmalarınarağmen, 30 yıldır tekbir kurşun sıkacak cü-reti gösteremeyen birçok siyaset vardır. 30günden 3 yıldan değil,30 yıldan sözediyo-ruz. Burada açık bir

şekilde düşmanın silahlı mücadele-sinden vazgeçilmesi iradesi kabuledilmiştir. Onun bedelleri göze alı-namamıştır. Bu bedeli göze alama-yanlar ise politik anlamda sadece vesadece, pasifizmi üretirler. İktidar id-diası taşıyamazlar. Silahlı mücadele-ye tek katkıları olumsuzluktur. Hemsilahlı mücadeleden sözedip, hemde silahı eline bile almama gibi bir il-kesizliğin, riyakarlığın içindedirlerçünkü. Siyasi hareketlerin savundu-ğuyla yaptığı arasındaki fark, solun sa-mimiyetini, tutarlılığını sorgulatır.

��İrade savaşınasol nasıl bakıyor?

İrade savaşını kazanmak, cüreti vefedayı gerektirir. İki tarafın iradesi kar-şı karşıya geldiğinde, kendini koru-macılık, o çatışmanın kaybedilmesidemektir. Solun bir çok kesimi, bedelödemekten kaçtığı için, irade çatış-masındaki bu devrimci tavrı benim-sememiştir. Benimsemediği noktadaise, bu irade çatışmasından çekil-mekte, çekilerek de yenilgiyi kabul et-mektedir. Kendini, kadroları (veya“kaymak tabaka”yı) koruma anlayı-şını teorileştirenler, doğal olarak o ira-de çatışmasını sonuna kadar götüre-meyeceklerdir.

Çatışmanın özünü, kendi iradesi-ni karşıdakine kabul ettirmek oluş-turur. Büyük direnişte, bedel ödemeve direnişi sürdürme takati kalma-yanlar, yalnız eylemden vazgeçmek-le kalmadılar; iradelerini de düşma-na teslim etmiş oldular.

Solun bir çok kesimi, her alandakarşımıza çıkan bu irade çatışmasınıya anlayamamış, ya bu çatışmanın ge-rektirdiğini yerine getirememiş, ve bunoktada da devrimcilerin irade sava-şındaki devrimci tutumunu, “inat-

Şunu hep söyleriz: Hiçbir irade

devrimci iradeden üstün değildir.

Fakat bu üstünlüğü pratikte göstermek

ve kanıtlamak kolay değildir; sabrı,

ısrarı, kararlılığı, fedakarlığı ve bedel

ödeyebilmeyi gerektirir.

Yürüyüş17 Nisan

2011

Sayı: 264

10 Nisan2011

Yürüyüş

Sayı: 263

17 Nisan2011

35

Yürüyüş

Sayı: 264

Page 36: Kameralar, Dinlemeler, Sizi Korkularınızdan Kurtaramayacak!yuruyus.biz/pdf/pdf/264.pdf23 Ni san 1993’des tan bulİ Mal te pe’de ku şa tıl dı ğı üs te di re - ne rek şe

laşma”, “sekterlik”, “inti-har” gibi kavramlarla eleş-tirip mahkum etmeye ça-lışmışlardır.

Bu fark, caddeden yü-rüsek ne olur, kaldırımdanyürüsek ne olur, şuraya ka-dar pankartsız, slogansızyürüsek ne olur, tek tip el-bise giyince devrimciliği-miz yok olmaz ya... diyenanlayışla, her noktada meşruluğunusavunan anlayışın farkıdır.

F Tipi hapishaneler saldırısındadüşmanla büyük bir irade savaşı ya-şandı. Çünkü, düşmanın saldırısı ba-sit, sıradan, yoklama amaçlı bir sal-dırı değil, stratejikti. Böyle olduğuiçin, direnişin her günü devrimlekarşı-devrim arasındaki irade sa-vaşına tanık oldu. Bu iradeyi göste-remeyenler, çatışma dışına düştüler.

Faşizme karşı direnme savaşı,evet, bir inatı barındırır içinde. Amabu sınıfsal, devrimci bir inattır. Altıboş bir şekilde “inadına” deyip, oli-garşinin icazetinde politika yapmak-tan çok farklı bir inattır. Karşılığındabedel ödenen bir inattır. Dolayısıylabiz onu inat diye değil, gerçek özüy-le, inanç olarak adlandırırız.

��İrade savaşındabelirleyici unsurlardanbiri, meşruluğumuzainançtır

Savaşta, silahlar kullanılır. Fakatsavaş, sadece silahlarla sürmez; ga-zeteler, radyolar, dernekler, sendi-kalar, bildiriler, pankartlar ve daha on-larca araç kullanılır bu savaşta. Kur-şunun da, radyonun da, bombanın da,bildirinin de amacı bir yerde aynıdır.Hepsi düşmanı yenmeye yönelmiştirve hepsi kendi cephesinden kendi özel“cephanelikleriyle” düşmana darbe-ler vurma peşindedirler. Tüm bu si-lahları etkili hale getirecek olan ise,onu kullanan iradedir.

Ancak meşruluğunda hiç tereddütüolmayanlar, bu silahları doğru biçimdekullanabilirler. Ancak meşruluğunakesin bir biçimde inananlar, kendi ira-

delerini düşmana dayatır ve o nokta-da sonuna kadar ısrarlarını sürdürür-ler.

Meşruluğa inanç zayıfsa oradagüçlü bir irade gösterilemez. “Hiçbirira de dev rim ci ira deden üs tün değil -dir!” sözündeki kesinliğin kaynağı dameşruluktur.

Kendini, devrimci mücadeleyimeşru görmeyenler ve tersine olarakkafalarında tek meşru güç olarakdevleti düşünenler, yaptıkları hemenher işi, devletin icazetine uydurmayaçalışacaklardır.

Meşruluğumuza, tek tek insanlardüzeyinde de, birim ve alan düzeyindede sahip çıkmak; irademizi düşmanadayatma gücünü kendimizde bulma-mız demektir.

Her eylemde, polisle karşı karşı-ya geldiğimiz her noktada, bizimyaptığımızın meşru, polisin yaptığı-nın gayri meşru olduğundan emin ol-malıyız. Düşman bizden herhangibir şey istiyor, bize şöyle değil böy-le olmasını söylüyorsa, ona kesinbir şüpheyle bakmalıyız. Kendi ilke-lerimizi, kendi kurallarımızı, kendi ka-rarlarımızı savunmalı, dayatmalı veonlar için direnmeliyiz. İrademizigüçlendirmek böyle mümkün olur.

Sendikalarını, derneklerini, dergibürolarını polis baskınlarının keyfiliğikarşısında savunmayanlar, polise ka-pılarını ardına kadar açanlar, esasın-da kendi sürdürdükleri demokratikmücadelenin meşruluğuna inanma-yanlar ve fakat bunun tersine olarakpolisin baskısını, keyfiliğini meşru gö-renlerdir. Bugün yoksul gecekondumahallelerinde polisin panzerleriyleakrepleriyle terör estirmesine tepkigösteriyor halk; çünkü polisin yaptı-ğı meşru değildir ve halkın kendi ma-

hallesinde baskı terör olma-dan yaşaması meşru hakkıdır.

Bir birim, herhangi biryerde eylem yapıyor, polisgeliyor diyor ki, “Burası ey-lem yeri değil!”... Peki kimbelirledi bunu? Bu tür du-rumlarda doğru tavrı gelişti-rebilmek, meşruluk konu-sunda doğru bir biline sahipolmaktan geçer.

��İrade savaşı, bizebüyük zaferin yolunuaçacak küçük zaferlerkazandırır

Oligarşi, hemen her alanda mü-cadelemizi, örgütlenmemizi geliştir-memizin önüne engeller sıralamıştır.Dolayısıyla devrimci faaliyet, bir ya-nıyla bu engelleri aşma çalışmasıdemektir. Bu ise sürekli bir irade ça-tışması içinde olmaktır.

İrade, bilmek ve öngörebilmektir.Bilimselliktir. İrade Marksist-Leninistideolojiye ve halka güvene dayanır. Buanlamda sınıflar mücadelesinin heraşamasında devrimin iradesini yalnızMarksist-Leninistler hakim kılabilirler.

Reformizmin, statükoculuğun lite-ratüründe, irade çatışması diye birkavram yoktur. Devrimi geliştirmekiçin, önce sınıflar mücadelesinde böy-le bir kavramı kabul etmek gerekir.İkinci olarak, düşmanın programını, po-litikalarını bozacak bir anlayışa veiradeye sahip olmak gerekir.

İrade çatışmasından kaçınıldığınoktada, devrim büyümez, gelişmez.Tam tersine devrimi büyütecek olan,her noktada, her alanda o irade ça-tışmasına girmek, düşmanın politi-kalarını bozacak programlar yap-mak, o programları uygulayacak birsabır, kararlılık, emek ortaya koy-maktır. İrade bunların toplamıdır za-ten. İrade bu noktadan sonra savaşıngidişatını belirleyecek tek unsurdur.

Sevgili arkadaşlar, bu haftaki der-simizi de burada sona erdiriyoruz,haftaya görüşmek üzere şimdilik hoş-çakalın.

Faşizme karşı direnme savaşı, evet, bir

inatı barındırır içinde. Ama bu

sınıfsal, devrimci bir inattır. Altı

boş bir şekilde “inadına” deyip,

oligarşinin icazetinde politika

yapmaktan çok farklı bir inattır.

Karşılığında bedel ödenen bir inattır.

Dolayısıyla biz onu inat diye değil,

gerçek özüyle, inanç olarak

adlandırırız.

Yürüyüş

10 Nisan2011

Yürüyüş

17 Nisan2011

Sayı: 264

36

Page 37: Kameralar, Dinlemeler, Sizi Korkularınızdan Kurtaramayacak!yuruyus.biz/pdf/pdf/264.pdf23 Ni san 1993’des tan bulİ Mal te pe’de ku şa tıl dı ğı üs te di re - ne rek şe

Ülkemizde Gençlik

İstanbul Teknik Üniversitesi-nin (İTÜ), merkezi İngiltere’debulunan dünyanın “saygın” sıra-lama kuruluşlarından biri olarakgösterilen QS’nin "World Uni-versity Rankings (Dünya Üni-versiteleri Sıralaması)" yaptığıdeğerlendirmeye göre, dünyanınen iyi üniversiteleri arasında yeraldığı bildirildi.

Üniversitelerin uluslararası görü-nürlüğü, çalışanların değerlendi-rilmesi, yabancı öğretim üyesi veyabancı öğrenci sayısı, öğretimüyesinin öğrenciye oranı, bilimselatıf sayısının öğretim üyesine ora-nı değerlendirildi. Bunun sonucu-na göre de üniversitelerde bulunanbölümlere göre farklı kategorilerbelirleyen QS, dünyanın en iyi 200üniversitesini sıraladı. Bu sırala-maya göre mühendislik ağırlıklı eği-tim veren İTÜ, inşaat ve yapımühendisliği ile kimya mühendis-liği alanlarında dünyanın en iyi150 üniversitesi, makine, uçak uzayve imalat mühendisliği ile elektrikmühendisliği alanlarında da dün-yanın en iyi 200 üniversitesi ara-sında yer aldı.

Dünya sıralamasında ilk 200’egirmek neyi değiştirir?

Bu ülkede milyonlarca insan“açlık sınırının” altında yaşar-ken, eğitim, barınma, ve sağlıkgibi en temel insani haklar yoksayıldığı ülkemizde İTÜ(İstan-bul Teknik Üniversitesi)’nünQS’nin "World University Ran-kings (Dünya Üniversiteleri Sıra-laması)"sıralamasında ilk 200’egirmesi bu ülkenin ezilen sömü-rülen milyonlarca yoksulu için biranlam ifade etmemektedir.

Üniversitelerde bilimsel bireğitimin olmadığı açıktır. Varolan bilimsel gelişmelerde üç beştekelin çıkarları uğruna kiralan-mıştır. Üniversitelerde burjuva

ideolojisi altında yetişen yetkin-leşen öğrenciler bu ülkenin ihti-yaçlarını karşılamadıktan sonratekellerin ihtiyaçları için şekille-nen üniversitelerin dünya sırala-malarında birkaç sıra atlamasınınbize bu ülkenin ezilen sömürülenhalkları olarak kazandırdığı hiç-bir şey yoktur!

Bu ülkede barınma ihtiyacıdevlet tarafından karşılanmadığıiçin tek göz gecekondularda binbir zorluklarla yaşayan insanlaroldukça, ya da başını sokacakbir ev bulamadığı için sokaklardayaşayan sayısız evsiz oldukça,sağlık güvencesi olmadığı için hergün onlarca insan hastane köşe-lerinde can verirken bu ülkedeöğrenciler paralı eğitim nedeniy-le okuyabilmek için gecesini gün-düzüne katıp har(a)ç parasınıçıkarmak için çalışırken can verir-ken, tüm bu ülke gerçekliğinesırtını dönen ve bunları yok sayan,sadece tekellerin ihtiyaçları adına“bilimi” kullanan yönetimler söz-de eğitimciler bu tarz dünya çapın-daki sıralamalarla göz boyamak-ta kendilerini kandırmaktadır!

Tekellerin karına kar katmakiçin çalışan kadro yetiştiren üni-versiteler bizim değil bu düzeninüniversiteleridir.

Bu durum değişmek zorunda-dır ve değişecektir. Bu ülkenindev-gençlileri olarak sürdürdü-ğümüz mücadelemizle, kuraca-ğımız devrimci iktidarımızla halkiçin bilimi ve halk için eğitimiAnadolu topraklarına uygulayı-cıları olacağız. Üniversiteleri hal-kın sorunlarının çözümündeönemli bir araç haline getireceğiz.Yaşadığı ülkede ki halklara sırtı-nı dönen değil onlarla beraberöğrenerek, öğreterek “Demo-kratik Halk Üniversitelerini”kuracağız!

Tekellerin Değil Halkın Hizmetinde Üniversiteler

Gençlik Federasyonu’ndan

Çerkezköy:Yükseköğretime

Geçiş Sınavı (YGS) sonrası ortayaçıkan kopyalara karşı Çerkezköy’dekilise ve dershanelerde eğitim görenöğrenciler 9 Nisan’da yaptıkları eylem-le bu adaletsizliği protesto ettiler. Çer-kezköy Belediye Meydanı’nda toplananöğrenciler “Bizim geleceğimize sahipçıkın!” çağrısında bulundular.

Balıkesir: 9 Nisan’da Mekik

sokakta bir araya gelen liseli öğrenci-ler, polisin tehditlerine rağmen eylem-lerine devam ettiler. Liselilere, çevredebulunan halk, aileleri ve öğretmenleri dedestek verdi.

Öğrenciler, amaçlarının buhaksızlığın hesabını sormak olduğunubelirttiler.

Van: 6 Nisan günü Mavi Plaza

önünde bir araya gelen liseli öğrenciler,Sanat sokağına doğru yürüyüşe geçerekyolu trafiğe kapattılar. ÖSYM Mağ-durları imzasıyla yapılan basın açıkla-masında, eğitim sistemindeki adalet-sizliğin sonuçlarını yoksul halkın çocuk-larının çektiğini dile getirdiler.

Liseli öğrenciler, açıklamalarında“Anne ve babalarımızın günde 10, 12saat çalışarak dershane parasını bulmayaçalıştığının da bilincindeyiz. Bizler eşitolmayan şartlarda yarıştırıldığımızınfarkında olan lise ve dershane öğrenci-leriyiz.” diyerek adalet istediler.

Liselilerden "YGS’ de şifre"protestosu

Yürüyüş17 Nisan

2011

Sayı: 264

10 Nisan2011

Yürüyüş

Sayı: 263

17 Nisan2011

37

Yürüyüş

Sayı: 264

Page 38: Kameralar, Dinlemeler, Sizi Korkularınızdan Kurtaramayacak!yuruyus.biz/pdf/pdf/264.pdf23 Ni san 1993’des tan bulİ Mal te pe’de ku şa tıl dı ğı üs te di re - ne rek şe

İstanbul: 9 Nisancumartesi günü GalatasarayLisesi önünde parasız eği-tim talebine destek içinmasa açan 150 imza topla-dılar. Kampanya için imzatoplarken aynı zamanda 17Nisan’daki Grup YorumHalk konserinin bildirileridağıtılarak konser duyuru-su da yapıldı.

10 Nisan’da TaksimGalatasaray Lisesi önünde16.00-19.00 saatleri arasındaDev-Genç’liler imza masasıaçmaya devam ettiler.

Masaya gelenlere FerhatTÜZER ve Berna YIL-MAZ’ın parasız eğitim iste-dikleri için 1 yıldır hukuk-suzca tutuklu olduklarıanlatıldı.

Galatasaray Lisesi önünde 13 Nisan günü bir arayagelen ve parasız eğitim talebini anlattıkları masalarınıaçan Dev-Genç’liler, 210 imza topladılar.

Antalya: 7 Nisan Perşembe ve 9 Nisan Cumartesigünü saat 14.00-18.00 saatleri arasında açılan imza stan-tında 540 imza toplandı. İmza toplanırken talepleri içe-ren bildiriler de dağıtıldı.

Grup Yorum’un konserinin el ilanı dağıtılırken 2 DVDverildi.

Ülkemizde Gençlik

İzmir Gençlik Dernegi Girişimi, 3 Nisan 2011 tari-hinde açmış oldukları parasız eğitim çadırında bu tale-bini dile getirirken, aynı talep için pankart açtıklarısebebiyle 1 yıldır tutuklu bulunan Ferhet ve Berna’nınserbest bırakılmasını istediler. Çadırda 7 günlük açlıkgrevi yaptılar ve binlerce imza topladılar. Bu süreboyunca çadırın yüzlerce ziyaretçisi oldu. Öğretme-ninden işçisine, ev hanımına her yaştan her kesimdeninsanlar çadırı sahiplendi ve Dev-Genç’lileri hiç yal-nız bırakmadılar.

10 Nisan günü yaptıkları eylemle İzmir Forbes’tekiçadırı topladılar. Okunan basın metninde Ferhat veBerna’nın tutukluluklarının hukuksuzca olduğu söy-lendi. Parasız eğitimin bu düzende mümkün olmadığı-nı ancak halk iktidarı kurulmasından sonra eğitiminkar amacı olmadan sadece halk yararına olabileceğıdile getirildi. 7 gün boyunca sivil faşistlerin tacizlerive provakatör tavırları teşhir edildi.

Eylem "Parasız eğitim istiyoruz alacağız, Ferhat veBerna serbest bırakılsın, Öğrenciyiz haklıyız kazana-cağız, Yaşasın Dev-Genç yaşasın Dev-Gençliler,Mahir Hüseyin Ulaş kurtuluşa kadar savaş" sloganla-rının atılması ile sona erdi.

İzmir’de Açlık GreviSona Erdi

Dev-Genç’liler Parasız Eğitim TalebiniBulundukları İllerde Masalar Açarak

Anlatmaya Devam Ediyorlar

Bugün de sabahın erken saatlerinde uyandık.Halkımız işlerine giderken bizi selamladı ve “isteği-miz var mı?” diye sordu. Bugün Liseli Dev-Genç’lilerin ve Halk Cephesi’nin ziyaretimize gele-ceğini bildiğimizden biraz da heyecanlıydık.

Ayrıca bugün çadırda geçireceğimiz son gecemiz.Biz de akşam saatlerinde Grup Günışığı ve bir deçadırda tanıştığımız tulum çalan bir arkadaşımızın dakatılacağı küçük bir eğlence yapmaya karar verdik.Sabahın erken saatlerinden itibaren akşamki progra-mın hazırlığına ve bildiri dağıtıp, slogan atmaya baş-ladık. Bugün son günümüzün olduğunu söylediğimiz

insanlar bizi özleyeceklerini ve bugün yanımızda dahaçok durmak istediklerini söylüyordu. Çadırda tanıştı-ğımız birçok insan bugün tekrar ziyaretimize geldi.Öğleden sonra Liseli Dev-Genç ziyaretimize geldi.Sloganları uzaktan duyuluyordu. Birlikte halay çektikyoldan geçen halk bekleyip bizi izledi ve alkışlarlabize destek verdi.

Akşam Halk Cephesi’yle Grup Gün Işığı yanımızagelerek son gecemizde birlikte türküler söyleyerekhalaylar çektik.

7 gün boyunca bizi uzaktan izleyen faşist sivilpolisler, halkın sahiplenmesine Dev-Genç’lilerin coş-kusuna tahammül edemeyip eğer yolda halay çekme-ye devam edilirse müdahale edeceklerini söylediler.Bizse nerde halay çekeceğimizi onlara sormayacağı-mızı söyledik. Gün boyu yüzlerce imza toplandı.

İzmir Liseli Dev-Genç’lilerin ÇadırındanKesitler 11 Nisan 2011

Yürüyüş

10 Nisan2011

3388

Yürüyüş

17 Nisan2011

Sayı: 264

İSTANBUL

ANTALYA

Page 39: Kameralar, Dinlemeler, Sizi Korkularınızdan Kurtaramayacak!yuruyus.biz/pdf/pdf/264.pdf23 Ni san 1993’des tan bulİ Mal te pe’de ku şa tıl dı ğı üs te di re - ne rek şe

Ülkemizde Gençlik

ING Bank işsizlerin olduğu bir ül-kede internet üzerinden gençlere ger-çek iş hayatına dair farklı bir deneyimkazandırıp yeteneklerini sergileyebi-lecekleri bir yarışma düzenliyor.

İnternet üzerinde yer alan haber-de şöyle yazıyor; “ING Bank genç ye-tenek yarışması ‘Practica’ ile iş ha-yatına hazırım’ diyen gençlerin kar-şısına bu yıl ‘Business life’ konsep-tiyle çıkıyor.” Üniversiteli gençlerindüzenlenen bu yarışmayla kendileri-ni ifade edebileceklerinden, yaratı-cılıklarını ortaya koyabileceklerindenbahsediyor. Facebook sayfasındankayıt yaptırılarak katılınılan bu ya-rışma sonrasında okul elemeleri ger-çekleştiriliyor. Okul elemelerine baş-

vuru sürecinde ne yapılması ge-rektiği ve dört kişilik takımın nasıl

oluşturulacağını adaylara okullarda-ki ING Practica 2011 temsilci kulü-bü anlatacak. 12 üniversitede eleme-yi geçen ekipler Temmuz ayında ya-rışacakları iki günlük bir kampa gi-recekler.

Finalde kazanan dört kişilik ekipAğustos ayında ING’nin merkezininbulunduğu Hollanda’nın başkentiAmsterdam’a 4 günlük bir gezi ka-zanacak. Bir de finalde jürinin dik-katini çeken ekip üyeleri iki aylık Pre-mium Kariyer Akademisi staj prog-ramına katılmaya hak kazanacaklar.

ING Bank verdiği bu bilgilerleüçüncü ve dördüncü sınıfta okuyanüniversite öğrencilerine tecrübe ka-zandıracağından bahsediyor. Düzen-

lemiş olduğu yarışma bi-zim ülkemizde ne kadargerçekçi? Gerçek iş haya-tına dair farklı bir deneyim

kazandıracaksa başta bu ülkedeki iş-sizliğe baksın. Tablonun gerçekliğiüniversite mezunu olup da iş bula-mayanlarda. ING Bank öğrencilerihayal dünyasında gezdirmek istiyor.Ayrıca çeşitli üniversitedeki öğren-cileri yarıştırarak bir yandan da ka-pitalizmdeki rekabeti insanların ka-fasında meşrulaştırıyor.

Aynı yarışmadaki gibi öğrencilermezun olduktan sonra da statü hırsıile birçok şey deneyecekler.

O yüzden ING Bank bugün öğ-rencilerin beynini emperyalizm ara-cılığıyla yönetmeye çalışıyor. Yarış-malarla, hediyelerle emellerini giz-leyemezler. Bizler bu gerçekliği bil-meli ve göstermeliyiz. Kimseyi bu ha-yal dünyasına terk edemeyiz.

GençliğinGündeminden

17 NİSAN – 24 NİSAN

17 Nisan 1997: Susurluk’la ilgili ey-lemlere katıldıkları için Vezneciler Yur-du’ndan atılan öğrenciler yurt önünde açık-lama yaptılar. Açıklamaya polis saldırdı.19kişi gözaltına alındı.

21 Nisan 1998: Çukurova Üniversite-si’nde not sisteminin öğrencilerin aleyhin-de değiştirilmesinin ardından okulda imzakampanyası düzenlendi ve rektörlüğe yü-rüyüş yapıldı.

24 Nisan 1998: İzmir Ali Loher TicaretLisesi’nde okul çıkışında Erdal Eren adlı öğ-renci faşistler tarafından bıçaklandı. Buolayın üzerine öğrenciler okulda boykot yap-tılar.

Nisan 1990: İzmir Liseli Dev-Genç,Buca Lisesi’nde “Faşist Baskılara Son”içeriğiyle yazılamalar yaptı.

23–24–25 Nisan 1992: Aydın, Denizli,Bursa, Ankara ve İstanbul’da TÖDEF’lilerKürdistan’daki katliamları protesto için 3günlük açlık grevi yaptılar.

gençliğin tarihinden

Gerçek iş hayatı değilsadece hayal dünyası

Çanakkale’de8 Mart mitinginekatılanlarasoruşturma

8 Mart 2011 tarihinde Çanak-kale’de aralarında ÇanakkaleGençlik Derneği Girişimi’nin debulunduğu yaklaşık 150 kişi, 8Mart Dünya Emekçi Kadınlar Gü-nü’nü kutlamak amacıyla önceBankalar Caddesi’nden başlayıpCumhuriyet Meydanı’na ka-dar yürümüş, ardından Cum-huriyet Meydanı’nda birprogram yapmışlardı. Bueylemi sindiremeyen emni-yet müdürlüğü, eyleme ka-tılan 150 kişiden 84’üne önsoruşturma açarak, ‘2911Sayılı Toplantı ve Yürüyüş-leri Kanunu’nu gerekçe gös-terdi. Çanakkale GençlikDerneği Girişimi yaptığıaçıklamada ne soruşturma-larla, baskınlarla, tutukla-malarla yılmayacaklarını be-lirtti.

Dalcı’nın GençYoldaşlarıDalcı, elinde taşıylaşehit düştüğünde 18yaşındaydı. Genç bir

işçiydi Dalcı... O gün, 1 Mayıs 2011günü, alanda, liseli, üniversiteli ya daçırak, kalfa, işçi, 18 yaşında binlerceDalcı olmalı meydanda.Dev-Genç’liler, Gençlik Federasyonu’ndan öğrenci arkadaşlar, Dalcı’nınyaşıtlarını siz taşıyacaksınız alana...Gençliğin 1 Mayıs komiteleri taşıy-acak... Dalcılar’la yürüyüşümüze devamedeceğiz... Alanda buluşmak üzere..

Adana'da 3 Nisan’da okul müdü-rünün “Bana sigara içenlerin isimle-rini vereceksin” şeklindeki baskısınaboyun eğmeyen lise öğrencisi M. H.,müdür tarafından dövüldü. Öğrenci-yi tekme tokat döven işkenceci müdür,öğrencinin başının yarılarak kana-ması üzerine müdür yardımcısını ça-ğırdı. Arkadaşlarını ihbar etmediğiiçin dayak yiyen lise öğrencisininkanlı üniforması müdürler tarafın-dan değiştirilirken öğrenci, yaralı hal-de derse devam etti.

Yürüyüş17 Nisan

2011

Sayı: 264

10 Nisan2011

Yürüyüş

Sayı: 263

17 Nisan2011

Yürüyüş

Sayı: 264

39

İhbar etmeyene dayak

Page 40: Kameralar, Dinlemeler, Sizi Korkularınızdan Kurtaramayacak!yuruyus.biz/pdf/pdf/264.pdf23 Ni san 1993’des tan bulİ Mal te pe’de ku şa tıl dı ğı üs te di re - ne rek şe

B o ğ a z i ç iÜn ivers i t e s iHalk BilimTopluluğu Ku-rucuları ileyaptığımız Rö-portajı yayınlı-yoruz:

Yürüyüş: Halk Bilim Toplulu-ğu’ndan bahseder misiniz? Amacınızne?

Onur ÜYÜM: Halk Bilim Toplu-luğu; Anadolu halk kültürünün yoz-laşmasını ve yok olmasını engelleyerekbu mirasın korunarak geleceğe taşın-masına yardım etmek amacıyla kurul-muş öğrenci topluluğudur.

Yürüyüş: Programınızda ne türfaaliyetler var?

Gürkan AKÇAY: Programımı-zı her hafta yaptığımız toplantılarlabelirliyoruz. Bu toplantılarda hem sü-rece ilişkin değerlendirmeler yapıyorhem de Boğaziçi Üniversitesi öze-linde öğrencilere zehir gibi aşılan-maya çalışılan "partici", yoz eğlen-ce anlayışına karşı daha çok daya-nışmanın ve birlikte bir şeyler üret-menin temel alındığı programlar dü-zenlemenin tartışmasını yapıyoruz.Mesela Halk Bilim Topluluğu olarak

yaptığımız ilk faaliyet Nezih Ünen'in"Anadolunun Kayıp Şarkıları" bel-geselinin gösterimi oldu.Ve bu prog-ramla birlikte, gerçekten bizimle ile-tişime geçen ve bizzat çalışmalarımıziçerisinde aktif olarak sorumluluk üst-lenmek isteyen birçok arkadaşımız-la tanışma olanağı bulduk. Hattaöyle oldu ki Halk Bilim Toplulu-ğu’nun adını duymayan kimse kal-madı. Boğaziçi gündemine deyim ye-rindeyse "nasırlı bir yumruk" gibidüştük. Faaliyetlerimiz elbette ki sü-recek. Şu sıralar yine bir programınarifesindeyiz, ücretsiz bir konser dü-zenlemeyi amaçlıyoruz okulun Gü-ney Meydanı’nda. Bu konuda dagörüştüğümüz sanatçılar var. Mayısayı sonuna doğru dersler bitmedenböyle bir konser düzenleyeceğiz.

Yürüyüş: Gençliği bugün kültü-rel açıdan tanımlarsanız nasıl ta-nımlarsınız?

Onur ÜYÜM: Gençliğin büyükbir kısmını bugün batı kültürünün et-kisi altına girmiş ve halk kültüründenuzaklaşmış bir noktada görüyorum.Bu yüzden bizler Boğaziçi Üniver-sitesi özelinde halk kültüründenuzaklaşmış gençliğe kendi öz de-ğerlerinin hatırlatılması gerektiğinidüşünüyoruz.

Yürüyüş: Siz nasıl bir kültürün sa-

vunucususunuz?

Gürkan AKÇAY:Biz, birlikte üretip, birlik-te eşit şekilde tüketimin,gerçekten adaletli paylaşı-mın yaşatıldığı bir kültürünsavunucusuyuz. Savundu-ğumuz halk kültürü de PirSultan'dan günümüze butemelde şekillenmiştir. Bir-likte, dayanışma, yardım-laşma içerisinde, sorunların birliktetartışıldığı ve birlikte çözüme ka-vuşturulduğu bir kültürdür savundu-ğumuz kültür.

Yürüyüş: Son olarak ayrıca sizineklemek istediğiniz bir şey var mı?

Onur ÜYÜM: Yoz kültürün ege-menliğine son vermemiz gerektiğinidüşünüyorum. Halkın olan her değe-rin korunup geleceğe taşınmasını vetopluma hâkim olması için mücade-le edilmesi gerektiği kanısındayım.Teşekkür ederim.

Yürüyüş: Son olarak ayrıca sizineklemek istediğiniz bir şey var mı?

Gürkan AKÇAY: Öncelikleşunu söylemek istiyorum, halka aithiçbir şey bize yabancı değildir. Po-püler kültürün; işgal ettiği her alanıAnadolu halk kültürünün değerle-riyle kuşatacağız. Ve bizim olan hiç-bir şeyi; onlara bırakmayacağız.

Röportaj

“Biz, birlikte üretip, birlikte eşit şekilde tüketimin, gerçektenadaletli paylaşımın yaşatıldığı bir kültürün savunucusuyuz.”

Gürkan AKÇAY

Çanakkale’nin Biga İlçesi’nde 7Nisan günü “Türkiye’de Ve DünyadaDüşünce Ve İfade Özgürlüğü” konu-lu konferans düzenlendi. Halk BilimTopluluğu’nun düzenlediği konferansBelediye Kültür Sarayı’nda gerçekleşti.

Konferansa konuşmacı olarakÇHD İstanbul Şube Başkanı Av. Tay-lan Tanay, Sanatçı Pınar Sağ, BigaEğitim-Sen Başkanı Eminali Molla-oğlu, Halk Bilim Topluluğundan iseErhan Sezer ve Mesut Şanal katıldı.Konferansta Halk Bilim Toplulu-ğu’nun Biga’da 12 yıldır gerçekleş-tirdiği faaliyetleri anlatan bir slayt gös-terimi yapıldı. Ardından Erhan Sezer

ve Mesut Şanal üniversitelerde tarih-ten günümüze kadar yaşanan olay-lardan, YÖK’ün kurulmasının ardın-dan üniversite öğrencilerinin görüş-lerini rahatlıkla ifade edemediklerin-den, ifade etmek istediklerinde ise ya-şanan hukuksuz soruşturmalardanbahsettiler. Ayrıca Parasız eğitim is-tedikleri için hukuksuzca tutuklananGençlik Federasyonu üyeleri Ferhatve Berna’dan da bahsedildi.

Biga Eğitim-Sen Başkanı Emina-li Mollaoğlu ve sanatçı Pınar Sağ da bi-rer konuşma yaparak sözü Taylan Ta-nay bıraktılar. Tanay ise Türkiye'de vedünyada düşünce ve ifade özgürlüğü-

nün olmadığını, üniversite öğrencile-rinin düşüncelerinden ötürü terör suçuişlemekle yargılandıklarını, oysa ortadaherhangi bir suç olmadığını, eşit, öz-gür ve tam bağımsız bir Türkiye he-deflediklerini ve bunun mücadelesiniverdiklerini dile getirdi.

140 kişinin katıldığı konferans,soru-cevap bölümünün ardından sonaerdi.

Biga'da Halk Bilim Topluluğu Konferans Düzenledi

Yürüyüş

10 Nisan2011

40

Yürüyüş

17 Nisan2011

Sayı: 264

Onur ÜYÜM

Page 41: Kameralar, Dinlemeler, Sizi Korkularınızdan Kurtaramayacak!yuruyus.biz/pdf/pdf/264.pdf23 Ni san 1993’des tan bulİ Mal te pe’de ku şa tıl dı ğı üs te di re - ne rek şe

Halkın kendi kendini yönetmeyiöğrenmesinin özü,

BUNA İNANMASIDIR.

Bunun için; burjuva politikacıla-rına, kurumlarına, bürokratlarına,diplomatlarına ihtiyacı olmadığınıpratik olarak görmesi gerekir.

Buna inanması için neye ihtiyacıvardır halkın?

İnanç için bilgiye ihtiyacı vardır.

Bu bilgi onda vardır.

Tarihsel deneylerinden,

hayat mücadelesindenbilir.

Şairin dediği gibi:

Topraktan öğrenip

kitapsız bilendir onlar.

Bugüne kadar hep baş-kaları tarafından yönetilenhalk kitleleri, komiteler ek-seninde kendi kendini yö-netmeyi öğrenecek,bunun o kadar zor bir işolmadığını kavrayacak.

Yönetme bilinci geli-şen halk, kendi yöneti-mini kendi yapmakisteyecek, bunun için deiktidar alternatifi olacak.

Atacağımız adım kü-çük ve mütevazı olmalı,unutulmamalı ki; böyle-si küçük adımlar büyükzaferlerin yolunu açar.

Komiteler bugün yeniönerilen kurumlar değil.

Önümüzde çok canlıyaşanmış pratiklerimizvardır.

‘80 öncesi birçokalanda komiteler kurul-muş ve pratik sonuçlarıalınmıştı. 12 Eylül cun-tasıyla birlikte kesintiyeuğrayan komite çalışma-

ları olmuştu.

‘80 öncesi Devrim-ci Sol tarafından İs-tanbul’da kurulanÇayan Mahallesi (Nur-tepe) bunun çarpıcı ör-neklerindendir.

Devletin tüm baskıları ve mafya-ya rağmen, bölge halkı devrimcilerinöncülüğünde bir araya gelmiş ÇayanMahallesi’ni oluşturmuştu.

Baştan sona Halk Komitesi’nininisiyatifinde yürütülen çalışmalar so-nuç almış ve mahalle halkı ev sahi-bi olmuştu.

Cuntanın gelmesiyle örgütlülük-ler dağıtılmıştı, ancak Çayan Ma-

hallesi bugün hala devrimci dina-miklerini korumakta.

Örneğin mahallenin planı yapı-lırken, kimin nereye ev yapacağı, yol-ların nereden geçeceği ve halka zararveren kahvehane, bilardo salonları-nın yapılmayacağı hesaplanmış, ma-hallenin orta yerinde büyük bir alanise park yeri olarak ayrılmıştır.

Cuntanın gelmesiyle kesintiyeuğrayan çalışmalar ve DevrimciSol’un bölgeye iradi müdahalesininolmamasına rağmen ne devlet, ne be-lediye, ne de mafya park yeri olarakayrılan yere yıllar boyunca dokuna-mamışlardır. Bugün burası ‘80 öncesibölgede şehit düşen Devrimci Sol sa-vaşçısı Hüseyin Aksoy Parkı olarak

açılmıştır. Ayrıca mahalledekahvehane, meyhane gibiyerlerin açılmamasına ‘80öncesinden karar verilmişve denetimin olmadığı uzunyıllarda bile böyle kurumlaraçılamamıştır. Bu, halkınotoritesinin gücüdür. Halkınörgütlenip ortak hareket et-tiğinde, neleri başarabile-ceğinin somut göstergesidirÇayan Mahallesi. Çayan

Mahallesi örgütlenerekhaklarını kazanma anla-mında olumlu bir örnek-tir.

İlk örnekte Çayan Ma-hallesi, örgütlenen halkınneler yapabileceğini gös-terirken, örgütsüz toplumolmanın dezavantajları iseher gün gözler önündedir.

Keza bir karabasangibi ülkeyi saran 12 Ey-lül faşist cuntası bu ör-gütlenmeleri dağıtmıştı.Bugün geçmişin dene-yimleri, tecrübeleri altı-na komiteleri her alanayaymalıyız. Fabrikalar,mahalleler, okullar veköylerde komiteleri kur-malı ve halkın buralarakatılımını sağlamalıyız.Hiç kimse bunlar bu böl-gede, bu alanda olmaz,deme hakkını kendinde

KOMİTELER HALKA İNANMANIN,

HALKA GÜVENMENİN, KENDİNE GÜVENMENİN

ÖLÇÜSÜDÜRNazım'ın Kuvva-i Milliye Destanı'ndan:

Topraktan öğrenip

kitapsız bilendir,

Hoca Nasreddin gibi ağlayan

Bayburtlu Zihni gibi gülen-dir.

Ferhad'dır,

Kerem' dir,

ve Keloğlandır.

Yol görünür onun garip se-rine,

analar, babalar umudu keser.

Kahbe felek ona eder oyunu.

Çarşambayı sel alır,

bir yar sever

el alır,

kanadı kırılır

çöllerde kalır,

ölmeden mezara koyarlaronu.

O, "Yunusu biçaredir,"

baştan ayağa yaredir,"

ağu içer su yerine.

Fakat bir kerre bir dert an-layan düşmesin önlerine

ve bir kerre vakterişip :

"- Gayrı, yeter!.."

demesinler.

Ve bir kerre dediler mi :

"ısrafil surunu urur

mahlukat yerinden durur",

toprağın nabzı başlar

onun nabızlarında atmağa.

Ne kendi nefsini korur

ne düşmanı kayırır,

"Dağları yırtıp ayırır,

kayaları kesip yol eyler abı-hayat akıtmağa..."

ÖğretmenimizÖğretmenimiz

Yürüyüş17 Nisan

2011

Sayı: 264

10 Nisan2011

Yürüyüş

Sayı: 263

17 Nisan2011

41

Yürüyüş

Sayı: 264

Page 42: Kameralar, Dinlemeler, Sizi Korkularınızdan Kurtaramayacak!yuruyus.biz/pdf/pdf/264.pdf23 Ni san 1993’des tan bulİ Mal te pe’de ku şa tıl dı ğı üs te di re - ne rek şe

hi

i

görmemeli. Her bölgenin kendineözgü bir yapısı ve insanları var. O za-man o bölgeye özgü komiteler de var-dır. Aksini düşünmek görevdenkaçıştır.

Halk cahil değil.

Bilgi ve deneyim sahibidir.

Bu anlamda örgütlü bir güç olarak dü-şündüğümüzde halkın sunacağı olanak-lar sınırsız.

İstihbarat, lojistik, barınma devrimiçin gerekli olan her şey halkta mevcut.

Sorunun kaynağını kendimizde ara-malıyız.

Halk örgütsüzdür ve örgütsüz olma-nın yakıcı sorunlarını yakından hisset-mekte.

Bunun için halk arasında özenle, sa-bırla çalışıp emek vermeliyiz.

Komitelerin oluşturulması, her yer-de aynı tip ve aynı modelde olmayacaktır.

Anti-faşist potansiyelin yoğun ol-duğu bölgelerde bütün halkın katılımı-nın sağlandığı şeklinde geniş olmaklabirlikte, faşistlerin ağırlıkta olduğu böl-gelerde ise daha dar ve gizli olacaktır.

Komiteler, tüzük, program vb. şek-linde bir çalışma içinde boğulmamalıdır.

Kuşkusuz bunlara da sahip olacak, fa-kat öncelikli hedefi, halkın var olan so-runlarına çözüm üretmek ve pratiğiörgütlemek olacaktır.

Mahallelerde komiteleri oluştururken,bütün bunlar göz önünde bulunduruluphalkın can ve mal güvenliğinin nasıl sağ-lanacağı bugünden hesaplanmalı ve al-ternatifleri geliştirilmelidir.

Sivil faşist saldırılar karşısında sa-vunmada kalmak gerilemeyi getirece-ğinden, savunmadan çıkılıp anti-faşisttemelde mücadele planları yapılıp hayatageçirilmeli ve bölgede bulunan faşist ör-gütlenmeler dağıtılmalı, buralarda bu-lunan insanlar bölge dışına atılarakbölge faşistlerden temizlenmelidir.

Halk komiteleri ve halk meclislerin-den ne beklediğimiz sır değildir. Kuş-kusuz burada tek amacımız var; halkınörgütlenmesi ve devrim saflarına kaza-nılması. Bugün her Cepheli, her taraftarıbulunduğu alanda komiteleri kurmak vehalkı buraya katmakla yükümlüdür. İs-tersek başarırız.

Yürüyüş

10 Nisan2011

42

Yürüyüş

17 Nisan2011

Sayı: 264

Deryadır halk; uçsuz bucaksız birderya. Cepheli, bu halk denizinde ba-lıktır.

Çok tanık olmuş veya okumu-şuzdur. Şehit ya da tutsak yoldaşla-rımızı veya başka alana gidenyoldaşlarımızı anlatan halk ilişkile-rimiz, "arıyoruz onu" derler. "Çokiyiydi, emekçiydi, mütevazıydı. Çokşey öğrendik ondan. Terbiyeli, say-gılıydı. Sabırla dinler, anlatırdı. So-runlarımızı bilir, bize yol-yöntemgösterir, çözümler bulurdu. Kü-çümseme, üstten bakmak yoktuonda... Evimizden biri gibi olmuş-tu.”

Hak edeni böyle anlatırlar.

Son cümle belirleyicidir; “Evi-mizden biri gibi olmuştu...”

Ve üstenci olmadan çok şey ğret-mek onlara. İkinci temel yan budur.

"Devrimciliği, devrimcileri, ha-reketi, Parti’yi onunla tanıdık,onunla bağlandık" dedirtebilmişsekeğer, orada doğru bir ilişki şekil-lendirmişiz demektir.

Davranışlarımız, ilişkilerimiz,oturup kalkışımız, yeme içmemiz,üslubumuz her şey halkı olumlu yada olumsuz etkiler. Halkın gözleriher daim üzerimizdedir; unutmaya-lım.

Bir örnek: Yemliha Kaya yolda-şımızın çaldığı tüm kapılar tered-dütsüz sonuna kadar açılırdı, okapıları çalmadığında "gelmiyoruğramıyor" diye sitem ederlerdi.Çünkü, sadedir, mütevazıdır, emek-çidir Yemo. Değer verir halkına, kü-çüğe de, büyüğe de saygı gösterir.Sorunlarını sorunu sayar. Cahiliasla küçümsemez. Kadir kıymet bi-lir. Çıkarcı, fırsatçı, faydacı yaklaş-maz. Günü birlik düşünmez.Yağcılık yapmaz, idareci davranmaz.Eğitir, öğretir, değiştirir...

Yani halk-la ilişkilerinde,

bir Cephe-li’nin ol-m a s ıgerektiğigibi davra-nır.

Evin kadınına, erkeğine, çocu-ğuna, dedesine aynı bakış açısıylayaklaşır, kendisiyle ekmeğini pay-laşan insanların sorunlarını, coşku-larının, üzüntülerini ve sevinçlerinipaylaşır, birlikte çözümler üretir.Gerekirse; oturup kaldığı evin ço-cuğuna ders çalıştırır.

"Cahil, çıkarcı, fesat, güvenilmez,dönüşmez, işe yaramaz..." demez.Demez de, düşünmez de. Bütünbunlar doğru olsa bile sadece bir so-nuçturlar ve o sonucu yaratan da dü-zendir. O halde Cepheli o sonuçlaragöre hareket etmez. Tersine, eğitir,değer verir, anlatır, eleştirir, arındı-rır, yeniden şekillendirir...

Tanıdığı, tanıştığı, ilişki kurduğu,evine, işyerine gittiği herkese, bir-şeyler vermeye çalışır; bilinç, inanç,umut, coşku taşır onlara.

Halkın değerlerinde mahkumedilmiş hiçbir davranışı benimsemezCepheli. Abartılı davranmaz mese-la. Hiçbir şeyi de abartmaz. Şekilci,gösterişçi davranmaz. Yan gelipyatmaz. Pis, dağınık, emir veren, ba-ğırıp çağıran, bohem, bencil, vurdumduymaz olmaz halk ilişkilerinde.

Aslolan halkı sevmek, halkasaygı duymak, halka değer ver-mek, bunları somut olarak hissetti-rebilmek ve halkın değişebileceğine,gelişebileceğine, eğitilebileceğineinanmaktır. Sevgi, saygı, değer ver-mek , inanmak veya inanmamak, bü-tün bunlar halk tarafından hissedilir...Cepheli için halkın değerleri her şe-yin önündedir. Kadın erkek ilişki-lerinde olsun, büyükler ve küçükleredavranışlarında olsun, yozluklarakarşı yaklaşımında olsun, halk heraçıdan sürekli tartar bizi. Bu nokta-da halk kendi notunu verir size; hal-kı kandıramazsınız.

Kendini Geliştirmeyen Düzeni Geliştirir

Cepheli halk ilişkilerindeseven, sayan, örgütleyendir

Page 43: Kameralar, Dinlemeler, Sizi Korkularınızdan Kurtaramayacak!yuruyus.biz/pdf/pdf/264.pdf23 Ni san 1993’des tan bulİ Mal te pe’de ku şa tıl dı ğı üs te di re - ne rek şe

Herbirimiz bu alanda bağımsızlıkşarkılarını hep birlikte söylemek, ba-ğımsızlık halaylarında omuz omuzaolmak için günlerce emek verdik. Di-yebiliriz ki, zamanla yarıştık.

Daha çok el ilanı dağıtmak, dahaçok afiş asmak, sökülenlerin yerleri-ne yenilerini yapıştırmak, daha çokeylem yapmak, daha çok çağrı yap-mak için çırpındık günlerce.

Bulunduğumuz her yerde esnaf-

lara, seyyar satıcılara, pazarcılara,ev kadınlarına, emekçilere, işsizlere,öğrencilere, kamu emekçilerine, yok-sul gecekondu halkına çağrılar yap-tık, konserimize davet ettik.

Ev ev dolaştık. Onlarca emekçiyeulaşmaya çalıştık. Bağımsızlık ha-laylarını büyütebilmek amacıyla hepbirlikte “daha çok neler yapabilece-ğimizi” tartıştık saatlerce.

Tüm bunlar için belki aç kaldık,günlerce uykusuz kaldığımız za-manlar oldu. Ama sonuçta zorlukla-rı aştık. Bağımsızlık konserini onbinlere duyurabildik, onlara mal ede-bildik. Ve bugüne geldik!...

Bugün bu alanda hep birlikte ba-ğımsızlık şarkıları söyler, büyük ha-laylar içinde yer alırken şu andan iti-baren bizleri, hepimizi yeni görevlerbeklemektedir.

Bağımsızlık şarkılarısöyleyen vatanseverler!

Bu büyük halk korosunun top-landığı alandan hep birlikte 1 Mayısalanına, Halk Cephesi saflarına git-meliyiz. Burayı on binlerle doldur-duğumuz gibi 1 Mayıs alanın da yeralacak Halk Cephesi saflarını bü-yütmeliyiz.

Bağımsızlık meydanındaki coş-kumuzu, kararlılığımızı, irademizi 1Mayıs alanına, Halk Cephesi safla-

rına taşımalıyız. Unut-mayalım ki, bunun içinfazla zamanımız kalmadı.Her dakikanın bizim içinne kadar önemli olduğuortadadır.

Bağımsızlığın bir düşolmadığını, bir düş olma-yacağını hep söyledik.Bugün burdaki kararlılı-ğımızla, o büyük inancı-

mız ve bağımsızlık özlemimizle bunugösterdik.

O büyük iddiamızı taşıyoruz. Ba-ğımsız, demokratik, sosyalist birAnadolu devrimi için iddialıyız. O id-diamızı da bu kez binleri, on binleri1 Mayıs’ta Halk Cephesi saflarınataşıyarak göstermeliyiz.

Dinlenmek için, yorgunluğumuzuüstümüzden atmak için zamanımız ol-mayacak. Görevlerimizden biri bi-terken diğeri başladı şu an. O görevburada , konser bitmeden başlamıştır.

Görevimiz, hepimizin görevi önceburdaki tüm vatanseverleri, GrupYorum dostlarını, tüm yoksul halkı,bir dönem kavgadan uzak kalanları,1 Mayıs’ta Halk Cephesi saflarına

taşımaktır. Önce burdaki binleri, onbinleri halkın saflarına taşıyacak,sonra da buraya getiremediğimizherkese ulaşacağız.

“Zaman yok”, “biraz solukalayım, dinleneyim” demeden yenigörevimize dört elle sarılacağız.

1 Mayıs’ta Halk Cephesi saf-larına taşıyacağımız on binler içindaha çok koşturacak, daha çok yol yü-rüyecek, daha çok yoksul halkın ka-pısını çalacak, emek vereceğiz. Dahaçok çabamız olacak.

Bağımsızlık konseri içinemek veren komiteler!

1 Mayıs Alanı’nı yıllarca sürenmücadelemiz sonucu, bedeller öde-yerek kazandık. Bunun için çok kandöktük. Vurulduk, sakat kaldık, tut-saklıklar yaşadık.

Şimdi 1 Mayıs’ta Halk Cephesisaflarını doldurma zamanıdır. Yoksulhalka yönelik saldırılar için öfkemi-zi haykıracağız orada. Oligarşininsaldırılarına karşı saflarımızı sıklaş-tıracağımız bir gün olacaktır 1 Mayıs!

Şu ana kadar, bağımsızlık konse-ri için çalıştık. Bunun için oluştura-lan komiteler içinde yer aldık. Şim-di o komiteler 1 Mayıs için çalışan ko-miteler olmalıdır.

Öncelikle 1 Mayıs komiteleri ola-rak bizler harekete geçmeliyiz. Buradanasıl emperyalist saldırganlığa karşıtavır aldıysak, orada 1 Mayıs Alanı’nda da haklarımız, özgürlüklerimiziçin mücadele de aynı kararlılığı ta-şımaya devam etmeliyiz.

Bakırköy’den 1 Mayıs Alanı’na,Halk Cephesi saflarında alanlarızaptedelim.

Bakırköy Halk Konseri’nden

1 Mayıs Alanı’na!

1 Mayıs’ta Halk Cephesisaflarında olalım!

Şu andan itibaren1 Mayıs için seferber

olacağız. Hem de hiç vakitkaybetmeden... Bir dakikaolsun durup dinlenmeden,büyük bedeller ödeyerekkazandığımız 1 Mayıs

alanında Halk Cephesisaflarını dolduracak,taleplerimizi birlikte

haykıracağız!

Yürüyüş17 Nisan

2011

Sayı: 264

10 Nisan2011

Yürüyüş

Sayı: 263

17 Nisan2011

Yürüyüş

Sayı: 264

43

Page 44: Kameralar, Dinlemeler, Sizi Korkularınızdan Kurtaramayacak!yuruyus.biz/pdf/pdf/264.pdf23 Ni san 1993’des tan bulİ Mal te pe’de ku şa tıl dı ğı üs te di re - ne rek şe

İstanbul: 8 Nisan günü Boğazi-çi Üniversitesi’ndeki Dev-GençlilerGrup Yorum'un 17 Nisan’daki "Ba-ğımsız Türkiye" şiarıyla düzenleyeceğikonserin duyurusu için masa açtılar.Saat 17.30'a kadar açık kalan masadaGrup YORUM 25. Yıl DVD'si veYürüyüş dergisi satıldı. 250 adet kon-ser bildiri ve 20 adet konser davetiyesiöğrencilere ulaştırıldı. 11 Nisan Pa-zartesi günü Boğaziçi Üniversitesindeimza masası açan DEV-GENÇ’lileraynı zamanda okulda afişleme de yap-tılar.

Marmara Üniversitesi’nde Genç-lik Federasyonu üyesi öğrenciler, 9ve 10 Nisan tarihlerinde, MÜ Gözte-pe ve Haydarpaşa kampuslarında sı-nıflarda bildiri dağıtımı yaparak öğ-rencileri 17 Nisan’daki Bağımsız Tür-kiye konserine çağırdılar.

Ayrıca 9 Nisan’da Kadıköy İske-le Meydanı’nda açılan masada daajitasyonlar eşliğinde bildiri dağıtımıyapıldı. 17.00-19.00 arası açık kalanmasadan sonra Kadıköy’de daha önce

yapılan ancak zabıtanınsöktüğü afişlerin yeri-ne Haldun Taner Ti-yatrosu ve Beşiktaşİskelesi çevresineafişlemeler yapıldı 5adet pankart asıldı.

10 Nisan günüDağevleri ve Ko-cataş Mahallele-ri’nde, ayrıcamahalleye kalkanminibüslerin du-

rağına konser içinotobüs bilgilerininolduğu ozalitler ya-pıştırıldı ve mahal-leliler konsere da-vet edildi.

7 Nisan günü Yıldız Teknik Üni-versitesi’nde Dev-Gençliler fakül-tenin değişik yerlerine 50 tane konserafişleri yaptılar. 3 saat süren konser ça-lışmasında Yürüyüş dergisi de satıldı.

Konserin çağrısı semtsemt yayılıyor

İdil Kültür Merkezi çalışanları,7 Nisan Perşembe günü Fındıkza-de’de Grup Yorum’un “Bağımsız Tür-kiye” Halk Konseri’nin afişlemesiniyaptılar. Yine aynı gün, Kurtuluş SonDurak’ta konser standı açıldı. Standınve pankartın açılmasına, ses cihazı içinelektrik çekilmesine Kurtuluş esnafı dayardım etti.

İdil Kültür Merkezi çalışanları 7 Ni-san günü Mecidiyeköy Metro çıkışınakonser masası açtılar. Saat 17.30 ile19.00 arasında açık kalan masada el ila-nı dağıtımına Grup Yorum'u sevenve yoldan geçerken masayı gören in-sanlarda yardımcı oldu.

Halk konseri kapsamında GaziMahallesi’nde çalışmalar yoğun bir şe-kilde sürüyor. Kurulan halk komitele-ri ile beraber Gazi'nin her yerine afiş-lemeler yapıldı. Bölgelerde ev çalış-maları yapılıyor. Ayrıca 7 Nisan Per-şembe gününden itibaren Dörtyol du-rağında stant açılmaya başlandı.

9 Nisan günü TAYAD'lı AilelerMecidiyeköy Metrobüs çıkışında, ha-pishanelerdeki tecritle ilgili pankart-larını ve Grup Yorum konser pankar-tını açtılar. Grup Yorum'un konserdavetiyelerini dağıttılar. Halkın GrupYorum'un konserine ilgisi büyüktü.

Halk Cepheliler, 12 Nisan’da kon-serin afişlerini Şişli'de astılar.

Okmeydanı’nda Halk Cephesitarafından 7 Nisan 2011 Perşembegünü Okmeydanı Anadolu girişine

İstanbul’un kondularından, üniversitelerinden, fabrikalarından,

işyerlerinden bir yürüyüşümüz var:

Bakırköy Pazar Alanı’nı Bağımsızlık

Meydanı’na Çevireceğiz!

Yürüyüş

10 Nisan2011

44

Yürüyüş

17 Nisan2011

Sayı: 264

Page 45: Kameralar, Dinlemeler, Sizi Korkularınızdan Kurtaramayacak!yuruyus.biz/pdf/pdf/264.pdf23 Ni san 1993’des tan bulİ Mal te pe’de ku şa tıl dı ğı üs te di re - ne rek şe

Afyon'da üst geçit ve otobüs du-raklarına 17 Nisan’daki “Bağımsız Tür-kiye” Halk Konseri’nin afişleri asıldı.

Kocaeli Gençlik Derneği üyeleri 7Nisan günü saat 15.30 ile 17.00 arası yü-rüyüş yolu üzerinde Grup Yorum’un dü-zenlediği 17 Nisan halk konserine çağ-rı kapsamında el ilanı ve davetiye da-ğıttılar.

Mersin Üniversitesi’nde 7 Nisangünü Gençlik Federasyon'undan öğ-renciler, 30 adet bildiri dağıtıp, 10 adetkonser afişi astı. Stantta Tavır dergisi veGrup Yorum 25. Yıl DVD’si de satıldı.

Bursa’da 4 Nisan günü KestelKale Mahallesi’nde ve Esenevler’dekonser afişleri yapıldı. 5 Nisan Salıgünü ise Teleferik Akçağlayan ma-hallesi, Mesken ve Ortabağlar’da çoksayıda konser afişi yapıldı. Teleferik Ak-çağlayan mahallesinde de konser afiş-lerinin yapıldığı sırada 4 sivil polis eki-bi ve birde resmi polis ekibi gelerek HalkCephelileri durdurdular GBT kontrol-lerinden sonra 154 TL para cezası ya-zarak mahalleden gittiler.

Halk Cepheliler, 6 ve 9 Nisan’daBursa Kent Meydanı’nda konserinduyurusunu yaptılar.

7 Nisan günü Hamidiye, Eşref Din-çer ve Dr. Ziya Kaya mahallelerine kon-ser afişi yapıldı. 10 Nisan günü Dereboyutaş köprü yanında stant açıldı.

Dersim'de 12 Nisan günü DersimAtatürk Lisesi, Namık Kemal Lisesi veKız Meslek Lisesi önünde konser da-vetiyesi dağıtıldı.

Mersin Haklar Derneği 9 ve 11 Ni-san’da konserin duyurusu için HastaneCaddesi’nde derneğin önünde stand aç-tılar.

Adana’da 12 Nisan günü HalkCepheliler Adana Baraj Yolu DuyguKafe Durağı’nda Grup Yorum bağım-sız Türkiye konseri için masa açıldı. 11Nisan pazartesi günü ise Kemal Özalperİlköğretim Okulu yanında masa açıldı.Aynı zamanda Grup Yorum sergisinin deaçıldığı masada 17 Nisan günü yapıla-cak Bağımsız Türkiye konserine Ma-latya’dan araç kaldırılacağının duyuru-su da yapıldı. 12 Nisan günü ise Emek-

siz ve Yeşilyurt Caddeleri’nde Bağım-sız Türkiye konserinin afişleri yapıldı.

İzmir`de 11 Nisan günü Kemeraltı gi-rişinde 17.30-19.30 arasında açılan ta-nıtım masasında bağımsız Türkiye içintürkü söylüyoruz. Türkülerimizi birlik-te haykıralım” denildi.

Elazığ şehir merkezi, Fevzi ÇakmakMahallesi, Yıldızbağları Mahallesi, Şe-hit İlhanlar ve Hastaneler Caddesi’ninyanı sıra Erzürük Köyü’nde Grup YorumAfişleri asıldı ve insanlar konsere davetedildi

Antakya’da Halk Cepheliler Ar-mutlu Mahallesi’nde ve çarşı merke-zinde12 Nisan günü 40 tane afiş astılar.

Hatay Özgürlükler Derneği’nde,Harbiye ve Gümüşgöze yol kavşağındada “5 Nisan’da Grup Yorum BağımsızTürkiye Konseri” pankartları asıldı.

Eskişehir'de Dev-Genç'liler Ana-dolu üniversitesi Yunus Emre kampüsüyemekhane önünde 11 ve 12 Nisan ta-rihli Pazartesi ve Salı günleri konser ma-sası açtılar ve fakültelerde konserin du-yurusunu yapıp aynı zamanda da para-sız eğitim kampanyasının bildirilerini da-ğıttılar.

Eskişehir'de Dev-Genç'liler 13 NisanÇarşamba günü de Anadolu üniversite-si Yunus Emre kampüsünde ve 2 Eylülkampüsünde konsere davet çalışmalarınadevam ettiler. 2 Eylül kampüsünde ha-zırlık binası girişinde açtıkları masadaöğrencilerin yoğun ilgisiyle karşılaşanDev-Genç'liler 100 tane bildiri dağıttı-lar ve birçok insandan konsere gelmesözü aldılar.

Gün boyu 2 Eylül kampüsünde 30afiş ve 100 bildiri dağıtıldı, Yunus Emrekampüsünde de 30 afiş asıldı.

altı metre boyutlarında pankartasıldı ve Dikilitaş Perşembe pa-zarına Grup Yorum masası açı-larak bildiri dağıtmı yapıldı.

10 Nisan günü Devrimciİsçi Hareketi MecidiyeköyMetrobüs durağında konsermasası açtı. Masanın açılama-yacağını söyleyen zabıtalara“biz halkız bu masayı açarız” di-yerek cevap verilmesi üzerinezabıtalar masaya müdahale ede-mediler.

Küçük Armutlu’da HalkCepheliler, 9 Nisan tarihindeBaltalimanı, Reşitpaşa ve Poli-gon mahallelerinde toplu afiş vebildiri dağıtımı yaptılar. 10 Ni-san günü armutlu pazarında Es-nafa ve halka bildiri Dağıtımı ya-pılırken aynı zamanda sesli du-yuru yapıldı.

11 Nisan’da Hisar üstündeöğrenci gençliğinin yoğun ola-rak bulunduğu Boğaziçi Üni-versitesi girişi ve çevresinde“Grup Yorum Halk Konseri”için afiş çalışması yapıldı.

13 Nisan’da Sarıyer’in; Ar-mutlu, Reşitpaşa, Poligon, Fe-rahevler, İstinye, Derbent, Ça-yırbaşı, Cumhuriyet Mahallesi,Dağevleri, Tarabya semtlerindeGrup Yorum konser çağrısı ya-pıldı.

Avcılar’da 5 Nisan’da Fi-rüzköy’de 30 afiş ve 1 pankartasıldı. 6 Nisan günü Halk Cep-heliler tarafından Avcılar Reşit-paşa Caddesi’ne pankart asıldı.

Halk Cepheliler, 9 Nisangünü “Bağımsız Türkiye” HalkKonseri’nin bildirilerini kon-ser yapılacak alandaki pazar-da esnaflara ve halka dağıttılar.

8 Nisan’da Yenibosna-Ko-casinan, Tokat mahallesi veSoğanlı’da konserin pankartla-rı ve afişleri asıldı.

İkitelli, Atatürk Mahallesive Mehmet Akif Ersoy Ma-hallesi’nde Grup Yorum’ un“Bağımsız Türkiye Halk Kon-seri” afişlemeleri yapıldı.

Yürüyüş17 Nisan

2011

Sayı: 264

10 Nisan2011

Yürüyüş

Sayı: 263

17 Nisan2011

45

Yürüyüş

Sayı: 264

Bağımsız Türkiye şiarı Anadolu’da yayılıyor

Page 46: Kameralar, Dinlemeler, Sizi Korkularınızdan Kurtaramayacak!yuruyus.biz/pdf/pdf/264.pdf23 Ni san 1993’des tan bulİ Mal te pe’de ku şa tıl dı ğı üs te di re - ne rek şe

Filistin’e Yardım KampanyasıDevamEdiyor

Adana: 6Nisan Çarşam-ba günü Şakir-paşa Mahalle-lerinde; Şakir-paşa Caddesive Onur Cad-desi’ne Filis-

tin’e destek ve dayanışma kampanyası dahilinde 105 adetafiş asıldı.

Hatay: Antakya Ulus Meydanı’nda 9 Nisan günüsaat14:00’da Halk Cepheliler bir eylem yaptı.

“Filistin İçin Sen de Elini Uzat” kampanyası çer-çevesinde yapılan açıklamada; kampanya çalışmaları-nın toplanan gıda ve giysi yardımı ile devam ettiği vedaha sonra belirlenecek olan tarihte yardımların Filis-tin’e götürüleceği söylendi. “Filistin Halkının YanındaABD ve İşbirlikçi İsrail’in Karşısındayız Yaşasın ÖzgürFilistin- Halk Cephesi” pankartının açıldığı açıklama-da, “Filistin Halkı Yalnız Değildir, Katil ABD Ortado-ğu’dan Defol, Kahrolsun ABD İşbirlikçi AKP, İsrail’leTüm İlişkiler İptal Edilsin” sloganları atıldı. Açıklama-nın ardından bildiri dağıtımı yapıldı.

12 Nisan günü ise “Filistin İçin Sen de Elini Uzat”kampanyası çerçevesinde Halk Cepheliler çarşı merke-zinde ve Armutlu mahallesinde afişleme yaptılar.

Derelerin Özgürlüğü İçinEylem Yapıldı

‘Doğanın ve Yaşamın Talanına Hayır’ mitingi 9 Ni-san 2011tarihinde Ankara'da yapıldı. Hidroelektriksantrallere (HES), termik santrallere, nükleer santralle-re; emperyalist şirketlerin ve AKP iktidarının doğayı ta-lan etmeye yönelik saldırılarına karşı direnen 4 bin kişibir araya geldi.

Derelerin Kardeşliği Platformu, Munzur Koruma Ku-rulu, Suyun Ticarileştirilmesine Hayır Platformu, Bur-sa Su Platformu, Sinop Nükleer Karşıtı Platformu,Mersin Nükleer karşıtı Platformu, Yeşil Gerze KorumaPlatformu, Fethiye Saklıkent Koruma Platformu, Peri-suyu Koruma Platformu, Çanakkale Çevre Platformu,GDO’ya Hayır Platformu, 3. Köprü Yerine Yaşam Plat-formu, Hasankeyf Yaşatma girişimi, EGEÇEP, Çiftçi-Senin çağrısı ile yapılan miting Halk Cephesi’nin de için-de olduğu 80 yapı katıldı.

Halk Cephesi mitinge “Su Halkındır! KapitalizminTicari Malı Değildir!” pankartı ile katıldı.

Okmeydanı’da Polis Terörü12 Nisan akşamı

saat 21.30 civarındaakrep denilen araçlarıve resmi ekip arabala-rıyla Okmeydanı so-kaklarına giren polisler,mahalle halkını yoğunşekilde taciz etmeyebaşladılar.

Mahalle halkını vegençlerinin buna tepkigöstermesi üzerine, mahallede tam bir terör havası estirenpolisler, araçlarıyla halkı, gençleri mahalle içinde kovala-maya başladı.

Okmeydanı Haklar Ve Özgürlükler Derneği önüne ge-len polis ekipleri, dernek önünde bekleyen gençlere saldı-rıp derneğe girmeye çalıştı. O sırada dernek binasında Dev-rim Şehitlerini Anma Ve Umudun Kuruluşunu Kutlama prog-ramı nedeniyle dernekte bulunan yaklaşık 50 kişi, polisindernek binasına girmesine engel oldu.

Dernek binasından püskürtülen polis önce dernek önün-de, sonra tüm mahallede attığı gaz bombalarıyla terörünüartırdı. Tüm mahalleyi gaza boğan polisin terörüne karşı Cep-heliler, polisin saldırısına müdahale ettiler.

“Katil Polis Okmeydanı’dan Defol, Mahir Hüseyin UlaşKurtuluşa Kadar Savaş, Mahir’den Dayı’ya Sürüyor Bu Kav-ga, Kurtuluş Kavgada Zafer Cephe’de” sloganlarıyla yol-lara kurduğu barikatları ateşe veren, taşlarıyla polis ekip araç-larını camlarını kıran Cepheliler, işkenceci katil polisin Ok-meydanı’nda rahatça terör estiremeyeceğini, karşılarındaCepheliler’i bulacaklarını bir kez daha gösterdiler.

NATO ve Füze Kalkanı Karşıtı BirlikTarafından Emperyalist SaldırganlığaKarşı Eylem

Aralarında Halk Cephesi’nin de olduğu "NATO veFÜZE KALKANI KARŞITI BİRLİK" tarafından Em-peryalist Saldırganlığa Karşı 9 Nisan günü saat 13:00'deİngiliz Konsolosluğu önünde eylem yapıldı.

Burada okunan açıklamada; Libya halkına karşı yapılansaldırının artık NATO şemsiyesi altında olduğu, AKP'nin em-peryalizme uşaklık ettiği ve karşıymış gibi görünürken, des-tek olmak için meclisten tezkere çıkardığı vurgulandı.AKP'nin, İzmir'in NATO üssü olarak kullanılmasını önerdiğide belirtildi.

" Libya Halkı YalnızDeğildir; EmperyalizmYenilecek, DirenenHalklar Kazanacak!"sloganlarının atıldığıeyleme 35 kişi katıldı.

Yürüyüş

10 Nisan2011

46

Yürüyüş

17 Nisan2011

Sayı: 264

Page 47: Kameralar, Dinlemeler, Sizi Korkularınızdan Kurtaramayacak!yuruyus.biz/pdf/pdf/264.pdf23 Ni san 1993’des tan bulİ Mal te pe’de ku şa tıl dı ğı üs te di re - ne rek şe

Örgütsüzleşme, sendikasızlaşma hemenhemen dünya çapında hakim bir olgu halindedir.Çünkü, örgütsüzleştirme ve sendikasızlaştırma,emperyalist tekeller ve devletler tarafından iradi, planlıbir politika olarak uygulanmaktadır.

Ülkemizde de aynı süreç yaşanmış ve bunun sonucuolarak özellikle işçi alanında sendikalı işçi sayısındabüyük bir düşüş gerçekleşmiştir. İşçilerin sendikalılaş-ma oranı bugün ülkemizde yüzde 6-7’lere kadar düşm-üştür. (Türk-İş’in verilerine göre; sadece kamu kesi-minde sendika üyesi işçilerin oranı, 1995-2007 arasın-da yüzde 53 oranında azalmıştır.)

Ancak memur alanında devlet destekli gerici memursendikaların örgütlenmesinin bizzat devlet ve iktidarlartarafından desteklenmesi nedeniyle sendikalı kamuemekçisi sayısında o şekilde bir düşüş yaşanmamıştır.Ancak düşüş, asıl olarak KESK üyelerinin sayısındadırve memur alanındaki örgütsüzleştirme saldırısı buradasomutlanmaktadır.

*

Gerek işçi, gerekse de memurlar açısından örgütsüz-leştirme ve sendikasızlaştırma saldırısı ortadadır.

Ancak yine ortada olan bir başka gerçek, işçi sınıfıiçinde de, kamu emekçileri içinde de örgütlenmeyeolan ihtiyaç ve açıklıktır.

Bugün işçiler, sendikalılaşmanın birçok yerde iştenatılmak anlamına geldiğini bile bile, sendikalılaşmayaçalışıyorlar. Örgütsüz bir iş yerine ilk gidildiğindegenellikle sendikalaşma talebiyle karşılaşılıyor. Çünküşu açık; birçok yerde haklar gasp edile edile, sınıragelinmiştir. Kaybedecek fazla şey gerçekten kalmamış-tır ve sendikalaşma, kalanı koruma, yenilerini kazan-ma ve en azından “kendini ezdirmeme” aracıdır.Bundan dolayı, işten atılma gibi risklere rağmen sendi-kalılaşmak istiyor emekçiler.

*

Kamu emekçilerinde ise sorunu, sendikasızlıktançok, örgütsüzlük olarak ifade etmek daha doğru olur.Çünkü sendikalı ama aslında örgütsüz geniş bir kitle

söz konusudur bu alanda da.

Sendikalılık oranının da giderek daha düşürülmekisteneceğini tahmin etmek zor değildir. Tıpkı işçilerarasında sendikalı işçi sayısını düşürüp taşeron işçileriçoğaltmak istedikleri gibi, memurlarda da sözleşmeligibi özel statülerle, sendikal örgütlenmeleri küçültmeyeçalışacaklardır.

Mesela, sağlıkta ticarileşme ve özelleştirmelereparalel olarak sözleşmeli statüsü yaygınlaşacak vedolayısıyla örgütlenmek, sendikalılaşmak daha da güçolacaktır.

Keza mevcut durumda da sendikalara karşı birgüvensizlik olduğu açıktır.

Ancak, tıpkı işçiler arasındaki sendikalılaşma isteğigibi, kamu emekçileri arasında da örgütlenecek, sendi-kalaştırılacak, ciddi bir potansiyel vardır. Bugün kamuemekçileri arasında da ciddi, sistemli, uzun vadelihedefleri olan bir örgütlenme ve siyasal çalışma yapandevrimcilerin dışında kimse yoktur. En yoğun çalışanı-nın ufku, kamu emekçilerini kendi legal partilerineyedeklemekle sınırlıdır. Ötesi yoktur. Bunun ötesinihedefleyebilecek olan yalnız Devrimci MemurHareketi’dir.

Kamu emekçilerine, mevcut sendikalara güvensizli-ği aşabilecek, mücadeleyle kazanılabileceği umuduve inancını verebilecek bir çalışmayla gidebildiğimiz-de, kamu emekçilerini örgütlemek mümkün olacaktır.Bunun mümkün olabileceği, çok sınırlı çalışmalar için-de bile rahatlıkla görülebilmektedir.

*

Sonuç olarak ülkemizde işçi ve memur, tüm emek-çilerin mücadelesini geliştirebilmenin yolu; işçi sınıfıiçinde de, memurlar arasında da örgütlenmek,Devrimci İşçi Hareketi ve Devrimci MemurHareketi’ni büyütüp önüne daha büyük hedefler koya-bilir hale getirmektir. O zaman adım adım işçiler vekamu emekçileri, mevcut reformist, gerici sendikalarınetkisinden çıkartılıp, devrimci bir mücadeleye kanalizeedilebileceklerdir.

Devrimci MemurHareketi

Örgütsüzleştirme saldırısınakarşı örgütlenmede ısrar

Devrimci İşçi Hareketi:Şehitlerimizi SelamlıyorUmudu Büyütüyoruz

10 Nisan Pazar günü Devrimciİsci Hareketi devrim şehitlerini anmave devrimci hareketin kuruluş kut-laması günleri dolayısıyla anma vekutlama yaptı. Devrim şehitleri vedevrimci işçi hareketi şehitlerinden

oluşan iki panonun yer aldığı anma-da tüm dünya ve ülkemiz devrimşehitleri için saygı duruşu yapıldı.Anmaya devrimci hareketin tarihikonulu sinevizyon gösterimi iledevam edildi. Gösterimin ardından daşiirler okunarak devrimci hareketve şehitler üzerine sohbetler yapıldı.Son bölümde ise saz çalınarak tür-küler söylendi.

Yürüyüş17 Nisan

2011

Sayı: 264

10 Nisan2011

Yürüyüş

Sayı: 263

17 Nisan2011

47

Yürüyüş

Sayı: 264

Page 48: Kameralar, Dinlemeler, Sizi Korkularınızdan Kurtaramayacak!yuruyus.biz/pdf/pdf/264.pdf23 Ni san 1993’des tan bulİ Mal te pe’de ku şa tıl dı ğı üs te di re - ne rek şe

� Türk-İş’ten 1 Mayıs AçıklamasıTÜRK-İŞ Başkanlar Kurulu, 31 Mart’ta yaptığı açıkla-

ma ile 1 Mayıs’ı, “Emek ve Dayanışma Bayramı” olarakİstanbul Taksim Meydanı’nda ve tüm bölge ve illerdemitinglerle kutlama kararı aldığını duyurdu.

Başkanlar Kurulu’nun sonuç bildirgesinde, Taksim Mey-danı’nda ve diğer il ve bölgelerde yapılacak kutlamaların diğeremek ve meslek örgütleri ile birlikte yapılmasına ve kutla-maları ortaklaştırmak için gerekli adımların atılmasınakarar verildiği ifade edildi.

� Hava-İş’ten Grev KararıHava-İş Başkanlar Kurulu, 13 Nisan’da hava taşıma-

cılığı sektöründe 11 aydır süren TİS görüşmelerinin uyuş-mazlıkla sonuçlandığı Pratt Whitney THY Teknik UçakBakım Motoru Bakım Merkezi (TEC)’ne grev kararını astı.

Dalcı’nın İşçi Yoldaşlarıİşçi sınıfı 1 Mayıs’ı 125 yıldır kutluyor.1886’nın 1 Ma yıs’ın da ge nel gre ve çık-mıştık ilk. 80 bin işçi toplanmıştı Chi ca -go’da. 8 sa at lik işgü nüydü asıl talebimiz.

Bugün hala, esnek çalışmaya, taşeronlaştırmaya, özel-leştirmeye karşı aynı talep geçerli! Ama yalnız bu kadardeğil. Tüm işçiler, bağımsızlık için, demokrasi için, sos-yalizm için birlik olmalıyız 1 Mayıs Alanı’nda. 1Mayıs Alanı bizimdir; onu Dalcılar’la kazandık. Dalcı-lar’la kızıl bir bayrak denizine dönüştüreceğiz.. Devrimciİşçi Hareketi kortejinde, Halk Cephesi saflarında, hak-lı, meşru taleplerimizi haykıracağız.

İzmir'de sen-dika hakkı tale-biyle direnenKonak Belediye-si işçileri belediyebinasına "Kılıç-daroğlu taşerona

karşı gelen işçileri tutuklatsın. İmza: Dr. Hakan Tartan" pan-kartını astı. Ancak, pankartı belediye binasına asan yakla-şık 10 işçi polisler tarafından işkenceyle gözaltına alındı. Bele-diye binası önünde eylemlerini sürdüren işçilerin eşyaları-nı da polis ve zabıtalar gasp etti.

5 Nisan günü direniş sırasında kendisini elektrik dire-ğine zincirleyerek eylem yapmakta olan Konak Temizlik işçi-si Batıgül Tunç gözaltına alındı.

� İşçilere polis terörüSamsun’un 19 Mayıs ilçesindeki sigara fabrikasında, kapı

önünde direnişte olan işçilere polis saldırdı.

2008’de özelleştirilen sigara fabrikasında, fabrikanınAmerikalı patronları, ay başında 120 işçiyi işten çıkardılar. İşçi-ler o günden bu yana çeşitli eylemlerle işten atılmalarına kar-şı direniyorlar. İşçiler, 14 Nisan’da gün ağarırken direnişe geç-tiler yine. Gelen servisleri fabrikaya sokmamaktı amaçları.

Bunun üzerine polis saldırdı. Coplarla, biber gazlarıylasaldırılan işçilerden bazıları yaralandı. Şeker hastası işçiler,kadınlar, yerlerde sürüklenerek, işçilerin tamamı gözaltınaalındı.

�Eskişehir Doruk Fabrikası’nda metal işçilerinin gre-

vi kazanımla sonuçlandı.11 gündür devam eden grevgün itibarı ile sonuçlandı. İşverenle sendika arasındadün gece ve bu sabah süren görüşmeler sonuç verdi veanlaşma sağlandı.

Anlaşmaya göre MESS’in daha önceki sözleşmedeteklif ettiği saat ücretine 16 kuruşluk bir artış kazanıl-dı. Ayrıca sosyal haklarda da iyileştirme sağlandı. Yenialınan 150 işçinin de hakları eşitlenirken tüm işçileriçin 3. grupta olan sosyal hak statüsünün 1. Gruba yük-seltildi.

� TÜM-BEL SEN’den AçıklamaTÜM-BEL SEN tarafından 13 Nisan günü yazılı bir açık-

lama yapıldı. Açıklamada şu ifadelere yer verildi: “Bu gün-de birçok belediyede sendikamızın örgütlenmesini ve müca-delesini engellemek için üyelerimiz istifaya zorlanıyor, disip-lin cezaları ile tehdit edilmektedir. Bunun en son halkasıGaziosmanpaşa ve Fatih Belediyelerinde yaşanmaktadır.

Gaziosmanpaşa ve Fatih Belediye yönetimine basın ara-cılığıyla tekrar sesleniyoruz; anti demokratik, anti hukuki uygu-lamalardan vazgeçin. Aksi takdirde fiili meşru mücadelemi-zi, demokratik tepkilerimizi sonuna kadar kullanacağımızı ifa-de edeceğimizi belirtiyoruz.”

� Ankara: Ankara Tabip Odası (ATO), 19-20 Nisan 2011

tarihlerinde yapacakları grevle, hekimlerin mesleklerinesahip çıkacağını duyurdu.

13 Mart 2011’de tüm Türkiye’den sağlık çalışanları-nın Ankara’ya gelerek uyarı mitingi yaptığının hatırlatıldığıaçıklamada, son olarak Türk Tabipleri Birliği’nin çağrı-sıyla tüm hekimlerin iki gün boyunca grev yapacağı, Anka-ra’da da hekimlerin tüm sağlık birimlerinde iş bırakaca-ğı ifade edildi.

Edirne: Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi’ndekiasistanlar 11 Nisan günü 33 saat aralıksız çalıştırılmala-rına karşı iş bırakma eylemi yaparak, talepleri karşılananakadar bu tür eylemlere devam edeceklerini belirttiler.

İzmir: İzmir Tabip Odası Asistan Hekim Komisyonuve Asistan Hekimler, asistan hekim haklarını vurgulamakve performans sistemine karşı olduklarını duyurmak için12 Nisan günü Ege Tıp Fakültesi’nde bir eylem yaptı. SESİzmir Şube Başkanı Veli Atanur ve İzmir Tabip Odası Baş-kanı Erdener Özer’in de birer konuşma yaptığı eylemde,19 Nisan’daki greve çağrı yapıldı.

Konak’ta işçiler baskılararağmen direniyor

Konak’ta işçiler baskılararağmen direniyor

Eskişehir’de direnen işçiler kazandı

Sağlık Emekçilerinden Grev Çağrısı

Yürüyüş

10 Nisan2011

48

Yürüyüş

17 Nisan2011

Sayı: 264

EMEK

Page 49: Kameralar, Dinlemeler, Sizi Korkularınızdan Kurtaramayacak!yuruyus.biz/pdf/pdf/264.pdf23 Ni san 1993’des tan bulİ Mal te pe’de ku şa tıl dı ğı üs te di re - ne rek şe

Milletvekili aday listeleri açık-landıktan sonra, CHP’ye ilişkin en sıkduyulan yorum şu oldu: “CHP mer-kez sağa fazla açıldı.”

Bir gazeteci şöyle değerlendirdi budurumu: “CHP aday tesbitindedümeni sağa kırdı”.

Görünüm gerçekten de böyleydi.

Daha düne kadar CHP coşmuş,solculaşmış bir hava veriyordu. KemalKılıçdaroğlu’nun ağzından devrim,devrimcilik, halkçılık kelimeleridüşmüyordu. Bir çok aydın CHP’nindeğiştiğinden dem vuruyordu. Biz“sakın ha aldanmayın, yanılmayın”diyorduk ama doğrusu aydınlarınçoğunluğu bize değil, CHP’nin değiş-tiğine inanmayı tercih ediyorlardı.

*

İşçiler, Aleviler içinde de bu yanıl-gının şu veya bu biçimde etkili oldu-ğu açıktı...

*

Yalancının mumu yatsıya,CHP’nin ki seçime kadar...

*

Bakalım CHP’nin bazı adaylarına:

Ergenekon davası tutuklu sanık-larından Prof. Dr. Mehmet Haberal...

Haberal, faşist gerici partiler gele-neğinden... DP-AP-DYP çizgisin-den. Ve CHP getirip onu baş köşeden,seçilmesi garanti yerden aday göste-riyor.

*

Eski Ankara Ticaret Odası BaşkanıSinan Aygün... Sömürücü, iflaholmaz bir şovenist, patronlarınçıkarlarının yılmaz savunucusu...

*

Aydın Ayaydın... Eski ANAP’lı.

*

Eski YARSAV Başkanı ÜlkerTarhan... “Yargı” adına katlimizeferman verenlerden.

*

Turhan Tayan... Eski DYP’li veeski Savunma Bakanı... Yani oli-garşinin en güvenilir kadrolarından.

*

AP, DP, DYP, ANAP gerici-faşistçizgisinden gelen başka adaylar davar CHP’de.

Bülent Kuşoğlu, Ali Arif Özzey-bek, Zeki Korkutata, Salih Sümer,Osman Yazıcı, Aydın Ayaydın, AytunÇıray, Fatma Necile Çokay.

*

Gazeteciliğiyle değil ama infazalkışcılığıyla, tüm kontrgerilla ope-rasyonlarının baş yazarı olmasıylatanıdığımız Oktay Ekşi.

*

İstanbul 3. Bölgedeki sıralamada ilginçtir: Burada birinci sırada,bir patron var: Erdoğan Toprak. 2.sırada yine bir tekstil patronu var:Umut Oran. 3. sıraya da DİSK GenelBaşkanı Süleyman Çelebi’yi koy-muşlar... Bizim için değli, amaCHP’nin tercihlerini göstermesibakımından ilginç bir sıralama.

*

Bu adaylarla mı sol oluyor CHP?

Kemal Kılıçdaroğlu, patronlara,toprak ağalarına, Ergenekonculara,tüm gerici çevrelere güven veriyor.

Diyor ki; “bakmayın benim hal-kın önüne çıktığımda ‘devrimci-likten’ sözetmeme. Biz aslındabuyuz.”

TÜSİAD’a gidip bunun güven-cesini veriyorlar.

ABD’ye gidip bunun güvencesi-ni veriyorlar.

Aday listelerine bakın: Yukarıdasaydıklarımız dışında da listelerde işçi,köylü, memur yoktur. Patronlar, müte-ahhitler, ağalar vardır bol bol. Araya dadoktorlar, yüksek mühendisler, köşeyidönmüş avukatlar sıkıştırılmıştır.

*

Aday listelerinin gösterdiği şudur:CHP, TÜSİAD’ın, emperyalizminpartisidir. Gerisi boş laftır.

Faşist adaylarla solculuk

Bir CHP heyeti, ABD’de BeyazSaray’a biatlarını bildirdi. İki günde“devrimcilikten, halkın iktidarınıkurmaktan” çark etti Kılıçdaroğlu.“Ben ne sağcı ne solcu herkesinbaşbakanı olacağım” diyor. Başkasöze gerek yok. Bu yalan yeter.Birincisi, hem halkın hem tekellerinpartisi olunamaz. Hem sağcılarınhem solcuların partisi olunamaz.Burjuva politikacıları için bile belir-li kıstaslar olmuştur. Kılıçdaroğlu enson Özal’ı takdir ettiğini söylemiştir.Özal ki, burjuva politikasına “omur-gasızlığı” getirendir. Amerika’yauşaklığını hiç gizlememiş, bir numa-ralı uşağı olmuştur. Aynı yoldan

yürüyen Erdoğan, Özal’ı solladı.Kılıçdaroğlu ise omurgasızlıkta,Amerikan uşaklığında ikisini de sol-lama yolundadır.

Nisan ayının başında CHP’nin 4genel başkan yardımcısı ve eskiWashington Büyükelçisi olan şimdikiCHP Parti Meclisi Üyesi FarukLoğoğlu’nun da aralarında olduğuheyet toplam 1 hafta Amerika’dakaldı ve Pentagon’dan dışişlerinekadar 31 görüşme yaptı. CHP heye-ti görücüye çıkmış ve emperyalistlere“güven” vermeye çalışmaktadır. CHPGenel Başkan yardımcılarından UmutOran görüşmelere ilişkin şöyledemektedir: “Türkiye’nin İsrail’le

olan krizi, İran ve benzeri gelişme-ler konusunda Türkiye’nin tavrısıkıntı yaratmış... Basın özgürlüğükonusunda keskin sorular, ileridemokrasi konusunda kuşkularvar.” Yani diyor ki Oran; ABD,AKP’nin bu konulardaki politikala-rından rahatsız. Biz onlara bu konu-larda güvence verdik.

CHP, bununla da yetinmiyor.İktidara geldiklerinde Amerika’nınsözünden asla çıkmayacağını kanıt-lamak için Amerika’yla ilişkileri“geliştirmeye” çalışıyor. Amerikagezisinin ardından ABD’nin AnkaraBüyükelçisi Francis Ricciardone,ABD’de “olumlu” görüşmeler yapanCHP heyetine bir yemek vermiş;afiyet olsun. İşbirliklerini kutluyor-lar.

Halkçı değil, emperyalizmin uşağı CHP

Yürüyüş17 Nisan

2011

Sayı: 264

10 Nisan2011

Yürüyüş

Sayı: 263

17 Nisan2011

49

Yürüyüş

Sayı: 264

Page 50: Kameralar, Dinlemeler, Sizi Korkularınızdan Kurtaramayacak!yuruyus.biz/pdf/pdf/264.pdf23 Ni san 1993’des tan bulİ Mal te pe’de ku şa tıl dı ğı üs te di re - ne rek şe

Kural 1: Düşman nediyorsa tersini düşünmeli,tersini yapmalıyız!

Kural 2: Emperyalistlerhalkların iyiliğine hiçbirşey yapmaz. İyi bir şeyyapıyor görünüyorlarsamutlaka şüphelenmeliyiz!

Marksist-Leninistler toplumsalher olayı, her gelişmeyi halklar veemperyalistler diye sınıfsal zemini-ne oturtarak bakmak zorundadır.Olayları değerlendirirken “kime hiz-met ediyor?” sorusunu sormalıyız. Busoruyu sormak bizi yanılgılardankurtarır.

Çoğu zaman bir olay hakkındakiher şeyi bilmeyebiliriz. Ya da bizegösterilenlerin ne kadar gerçek olupolmadığından emin olamayız. Budurumda yapmamız gereken birincikurala uymak olmalıdır.

4 Nisan 2011 tarihli Haber Türkinternet sitesinde "Irak'ın işgalindeyapılan gizli psikolojik operasyon-lar!" başlıklı bir haber vardı. HaberdeABD’nin Irak’a saldırısı sırasındaOrtadoğu'da uyguladığı psikolojikoperasyonlara örneklerle ayrıntılarıylayer veriliyordu.

Amerika’nın Irak, Afganistanveya şu anda Libya'da öncesindeneyi nasıl programladığını bilme-sek bile onların halkın yararına hiç-bir şey yapmayacağını biliriz.Yaptıkları her türlü faaliyeti de buşekilde yorumlarız.

Marksist-Leninistler olarakemperyalizmin nerede ne yaptığınınayrıntıları olmasa da neyi nasılyaptığını biliriz. Bizim içinAmerika’nın Ortadoğu’daki psiko-lojik operasyonlarına ilişkin açığaçıkan bilgilerde yeni bir şey yoktur.

Emperyalistler başta Amerika neyaparsa yapsın eninde sonunda günyüzüne çıkacaktır. Hiçbir şey gizlikalmaz. Şu an için ayrıntıları bilin-

mese bile yarın şu veya bu bu neden-le ortaya çıkacaktır.

Emperyalistler başta Amerikaişgalini meşru göstermek, halklarıkandırmak için her şeyi yapabilecekdurumdadır. Bu konuda Amerika vediğerlerinin ahlakı yoktur.

Örneğin, halkı kandırmak içinIrak’ın Tikrit şehrinde Saddamyanlısı bir radyo kurar. Kendini açı-ğa çıkartmamak için Saddam'danyana haberler yapar. Halk içinde biryer edindikten bir süre sonraSaddam'ı karalamaya başlar.

Emperyalistler açısından her fır-sat değerlendirmeye değerdir. Küçükveya büyük diye düşünmez, küçükküçük de olsa kendi lehine her şeyideğerlendirir.

Örneğin, ABD daha Irak’a sal-dırmadan önce 40 bin bildiri havadanatar... E-posta yoluyla mesajlarçeker... Yalan-yanlış haberler yayar,radyolar kurar.. Mutlaka küçük deolsa bir sonuç alabileceğini düşünür.

Emperyalistler hiçbir şeyi kendi-liğindenciliğe bırakmaz. Çünkü ken-di kaderleri halkın kadersizliğiylebir bütündür. Herşeyi programlar,organize eder ve bunun için özelkurumlar kurarlar.

Örneğin, ABD Ulusal GüvenlikKonseyi Politika Grubu, DışişleriBakanlığı Kamu Diplomasisi Dairesive Pentagon tarafından geliştirilenpolitika ve mesajların koordinasyo-nunu yürütmekte olan “StratejikAlgı Yönetimi” kurulmuştur.

Yine NATO karargahı ve NATOStratejik Askeri Komutanlıkları biz-zat bu çalışmaları yürütüyor.

ABD ve diğer emperyalistler açı-sından en güçlü ve en ucuz yöntempsikolojik savaş yöntemidir. Aldatıpkandırmak, bilinçleri bulandırmak...Sonuçta amaç moral bozmaktır.

Örneğin; PSİKOP olarak adlan-dırılan psikolojik savaş yönteminigeliştirmişlerdir. Halkı aldatmak,yozlaştırmak, bilinçleri bulandırmakiçin yapılan radyo yayınları,

TV’lerdeki haberlerbunun en somut ifade-sidir.

Emperyalistler tanklarını, uçak-larını, savaş gemilerini göndermedenönce yalanlarıyla, demagojileriyle,çarpıtmaları ile geliyorlar. Halklarısaldırılarına ikna etmek için yalan-larını sıralıyorlar.

Irak’ı işgal etmek için kimyasalyasal silah, biyolojik silah yalanlarını,Saddam’ın diktatörlüğü demagojile-rini yaymışlardı.

Libya’da Kaddafi’nin halkı kat-lettiğini, zulmettiğini, 41 yıldır dik-tatörlükle halkı ezdiğini söylediler.Libya “halkı’nı Kaddafi’nin saldırı-larından koruma” yalanlarıylaLibya’yı bombalıyorlar. Libya’dayüzlerce insanı katlettiler. Vatanınasahip çıkanlar bombalanırken işbir-likçiler Kaddafi’ye karşı silahlandı-rılıyor.

Suriye’de Esad’ı devirmek içingünlerdir yalan, kurgu haberler yapı-yorlar. Yalancılıkta o kadar perva-sızlar ki, yalanlarını kurgularkenözen bile göstermiyorlar. “BugünCuma ayaklanma bekleniyor” diyor-lar. Ayaklanmaya ne kadar insanınkatılacağının rakamını dahi veriyor-lar. Ayaklanma yok mu? Önemlideğil. İki yıl önce Lübnan’da çekilenbir görüntüyü Suriye de oluyormuşgibi gösteriyorlar. Daha sonra buyalanların ortaya çıkmasının önemiyok emperyalistler için. O an için nekadar insanı kandırmışlar, önemliolan o. Aynı “ayaklanma görüntüsü-nü” daha önce İran için de kullan-mışlar.

Emperyalistlerin Ortadoğu halk-ları üzerindeki oyunları yıllardır bit-miyor. Durum böyle ikenOrtadoğu’daki “rejim karşıtı” gös-terilerin kim tarafından körüklendi-ği ve kime hizmet ettiği ortadadır.

Sorumuzu soralım: EmperyalistlerOrtadoğu’da, Ortadoğu halklarınıniyiliğini niye istesin? Bunun mantıklıhiçbir cevabı yoktur, olamaz.

Sonuç olarak; düşman ne diyor-sa tersini düşünmeli, tersini yapma-lıyız.

Uydular, ajanlar, psikolojik savaşın bin bir türlü yöntemi...

Halkları Altedemezsiniz

Yürüyüş

10 Nisan2011

50

Yürüyüş

17 Nisan2011

Sayı: 264

Page 51: Kameralar, Dinlemeler, Sizi Korkularınızdan Kurtaramayacak!yuruyus.biz/pdf/pdf/264.pdf23 Ni san 1993’des tan bulİ Mal te pe’de ku şa tıl dı ğı üs te di re - ne rek şe

Avrupa ülkelerinde 30 Mart16-17 Nisan günleri vesilesiylehalk kurtuluş şehitleri anıla-rak umudun kuruluşu kutlan-dı.

ALMANYA Hamburg:

Hamburg Halk Cephesi tara-fından Şehitleri Anma ve UmudunKuruluşunu Kutlama Günleri ne-deniyle bir program düzenlendi.

9 Nisan 2011’de Sternschan-ze’de bulunan Halk Okulunda ya-pılan etkinlik, Devrim Şehitleriadına yapılan saygı duruşuyla baş-ladı.

Yapılan konuşmada Kızılde-re’den bugüne mücadeledeki ısra-rımız, şehitleri sahiplenmenin vemücadeleyi büyütmenin, örgütlen-menin önemine değinildi.

Şiir grubunun okuduğu şiirlerinardından yapılan sinevizyon gös-teriminde ise direnişler ve kahra-manlıklarla dolu tarihimiz anlatıl-dı.

Umut Çocuk ve Gençlik Koro-su ise söylediği türkü ve marşlarıylaprogramda yerini aldı.

Yaklaşık 70 kişinin katıldığıanma, saat 21.00’de hep birliktesöylenen Haklıyız Kazanacağız,Gündoğdu marşları ve atılan slo-ganlarla sona erdi.

Duisburg:

Duisburg Halk Cephesi’nin çağ-rısıyla 10 Nisan 2011’de DuisburgKültür Merkez’inde bir anma dü-

zenlendi.

Etkinliğe saygı du-rusuyla başlandı. Dahasonra Halk Cephe-

si’nin Kızıldere Yenilmezliğimiz-dir başlıklı açıklaması okundu.

Bir Halk Cepheli’nin 1970’liyılları mücadeleyi anlatması ar-dından etkinliğe ara verildi.

20 kişinin katıldığı anma vekutlama programı 16 Nisan tari-hinde Halk Cephesi’nin Belçika’nınLiege kentinde yapılacak “Dev-rim Şehitlerini Anma programına”çağrısı ile bitirildi.

FRANSA Nancy:

Devrim Şehitlerini Anma VeUmudu Selamlama ProgramıNancy Anadolu Kültür ve Sanat Evi(NAKSE) derneğinin lokalinde, 9Nisan’da yapıldı.

Şehitler nezdinde saygı duru-şunda bulunuldu. Ardından NancyHalk Cephesi’nin hazırladığı açık-lama okundu. İki genç Halk Cep-heli’nin saz eşliğinde okuduğu şi-irlerden sonra sinevizyon gösterimiyapıldı. Adnan Yücel'in “Yer YüzüAşkın Yüzü Oluncaya Dek” şiiriy-le devam eden anma da partininaçıklaması okundu. Söylenen tür-küler ve marşlarla, 30 kişinin ka-tıldığı anma ve kutlama programı,Umudumuzu selamlayan slogan-larla sona erdi.

Paris: Mahir’den Dayı’yaSürüyor Bu Kavga…

9 Nisan’da Paris’te Halk Cep-hesi tarafından bir anma-kutlamaprogram düzenlendi. Cephe ve tümdünya devrim şehitleri için saygıduruşunun ardından, Halk Cephe-si adına açıklama yapıldı.

Açılış konuşması ardından Bül-ten okundu. 40 dakikalık dünya veTürkiye devrim tarihini konu alansinevizyon gösterimi yapıldı.

Müzik dinletisi eşliğinde çalınanmarşlar ve türkülerle bitirilen prog-rama 55 kişi katıldı.

Av ru pa’da

Pir Sultan Abdal Oyunu Londra'da Oynandı

Anadolu Halk Kültür Merkezi’nin düzenledi-ği, Sadri Alışık Tiyatrosu oyuncularının oynadı-ğı "Pir Sultan Abdal" oyunu,10 Nisan 2011’de İn-giltere’nin başkenti Londra’da, Hackney Empire'desahnelendi.

Bin kişinin izlediği oyun ile ilgili Anadolu HalkKültür Merkezi, oyunun gösterimini 30 Mart -17Nisan devrim şehitlerini anmak, umudumuzuselamlamak günlerinde düzenlemiş olduğunubelirtti.

Şehitlerimizi Anıyor Umudun Kuruluşunu Selamlıyoruz HAMBURG

DUİSBURG

NANCY

PARİS

Yürüyüş17 Nisan

2011

Sayı: 264

10 Nisan2011

Yürüyüş

Sayı: 263

17 Nisan2011

51

Yürüyüş

Sayı: 264

Page 52: Kameralar, Dinlemeler, Sizi Korkularınızdan Kurtaramayacak!yuruyus.biz/pdf/pdf/264.pdf23 Ni san 1993’des tan bulİ Mal te pe’de ku şa tıl dı ğı üs te di re - ne rek şe

9. yılına gi-ren AKP iktidarıdöneminde, AKP

yurdışındaki mil-yonlarca emekçiyi

de yalanları ile aldat-maktan geri durmadı.

2010 yılının son aylarında Almanİş ajansı tafından yayınlanan bilgile-re göre;

Türkiyeli ailelerin dörtte birindenfazlası açlık sınırında. Yani devlet yar-dımı ile yaşıyor. Türkiye’den ekonomiksorunlar nedeniyle göç etmek zorundakalan Türkiyeli aileleri Almanya’da daböyle bir son beklemektedir.

Alman Bild Gazetesinin manşe-tinde bu konu, “Lübnanlılar’ın yüzde90’ı, Türkler’in yüzde 26’sı yardımlageçiniyor” şeklinde ifade edildi.

Alman Bild Gazetesi’nin haberiniesas alırsak Türkiyeliler’in yüzde26’sı Alman emperyalizminin “ yar-dımı” olmadan geçinemiyor.

Almanya’da Bavyera’da okuyanTürkiyeli çocukların yüzde 20’ye ya-kını üniversiteye giderken, bu oranyüzde 10’ların altına düştü. Diğer

eyaletlerde de benzer durum var.Berlin’de Türkiyeli gençliğin yüz-

de 50’si işsiz. Diğer eyaletlerdekitablo da buna yakın durmaktadır.

Peki böyle bir durumda HalkDüşmanı AKP 9 yıldır yurtdışındaneler yaptı?

Irkçı saldırılar karşısındahalkı yalnız bıraktı...

Almanya’da gün geçmiyorki, Tür-kiye’li göçmenlere yönelik olarak yenibir ırkçı, Nazi saldırısı yaşanmasın.Özellikle son günlerde Nazi saldırıla-rı artarken AKP hükümeti bu saldırı-ları izlemekte, tavırsız kalmaktadır.

Türkiyeliler’in evleri yakılıp, için-de emekçiler katledilirken AKP ikti-darı bir iki demeç vermenin ötesinegeçmiş değildir. Türkiyeli göçmenhalkın can güvenlikleri ortadan kal-dırılmış olmasına karşın, AKP iktida-rı ırkçı saldırılara karşı bir tavır ge-liştirememiştir.

AKP bu yanıyla yurtdışındaki emek-çi halkı savunmasız bırakmıştır. HalkNazi saldırılarına karşı yalnız bırakılmıştır.

Faşist saldırılara karşı Halka karşı

ırkçı faşist saldırıları demagojik olarakprotesto edip, halkın ırkçılığa karşımücadelesini karartmıştır. İnsanları-mızı yakanlarla aynı saflarda yeralmıştır.

Yurtdışındaki halkı“oy deposu” ve “dövizmakinası” olarak gördü

AKP 9 yıllık iktidarı boyunca tür-lü vaatlerde bulunarak aldattığı, oya-ladığı emekçi halkı yıllarca “sağılacakinek” gözüyle gördü.

Burada on yıllardır çalışıp yaşamınısürdürmeye çalışan milyonlarca emek-çiye tüm iktidarları boyunca tek bir kezolsun sahip çıkmamış, “hangi sorunla-rı yaşıyorsunuz” diye sormamıştır

Ama faydacılık ve sömürü konu-sunda AKP öylesine pervasız öylesi-ne açgözlüdür ki, bu konuda da te-kellerin tüm isteklerini eksiksiz yeri-ne getirmiştir.

Yurtdışında bir çok sorunla kuşa-tılmış durumdaki emekçilerin hiçbirsorunu ile uğraşılmazken, “nasıl olur-da onların kazandıklarını tekellerinkasalarına aktarırım” diye düşünül-müş, hesaplar yapılmıştır.

10 Nisan 2011’de Hollanda’da ırk-çı-faşist bir katil, göçmen halkların yo-ğun olduğu bir alışveriş merkezinde in-sanlara yüzden fazla mermi sıkarak birkatliam yaptı.

Emperyalist kültürün yetiştirmiş ol-duğu birçok kitle katliamcısı gibi bufaşist katil de intihar etti.

Kitle katliamcılığı, emperyaliz-min yarattığı kültürün sadece bir so-nucudur. İnsanların tektipleştirilerek ki-şiliklerinin yok edildiği; yalnızlaştırı-larak umutsuzlaştırıldığı; bireyciliğinkökleştirilip her türlü değerin yokedildiği bir düzenin sağlıklı insan ye-tiştirebilmesi de imkansızdır. Yoksulhalkların katliam emirlerini, dünyanınen doğal işiymiş gibi verebilenlerin ya-ratacağı 'idol'ler de Hollanda'da ki ka-tilden farklı olamayacaktır.

Emperyalist ilişkilerin en yaygın ol-duğu yerde, şüphesiz ki emperyalist kül-türün çürümüşlüğü de en derin olacaktı.

Bunun için kitle katliamcılığı da ön-celikli olarak Amerika'da yaygınlaş-mıştır. Zaman içerisinde birbirinden ayrıolsalar da bu katliamcılar ortak bir pro-fil oluşturmaya başlamışlardır. Ameri-ka'daki katiller genelde katliamları sı-rasında tepeden tırnağa siyah elbiselergiymeye başladılar.

Süreç içerisinde bu kültür Avru-pa'da da yaygınlaşmış ve giyilen siyahelbiselerin yanı sıra, saldırılan hedef-lerin de profilleri ortaklaşmaya baş-lamıştır. Bu katillerin hedefleri genelolarak savunmasız çocuklar ve Avru-pa'ya göç etmiş olan yoksul halklar ol-maya başlamıştır.

2007'de Belçika'nın Temse şeh-

rindeki katil de siyahlar giyinmiş vegöçmen halkların çocuklarını ve göç-men kadınları hedef almıştı.

Belçikalı katilde olduğu gibi, Hol-landalı katili de düzen basını “Psikolo-jik rahatsız, sosyal uyumsuz, cinnet ge-çirmiş,...” tarzında haberlerle, katli-amların arkasındaki gerçekleri saklayıp,katilleri masumlaştırmaya çalışmaktadır.

Irkçılık ve faşizm bir hastalık de-ğil, insanlık suçudur.

Sosyal uyumsuzluk bireysel birolay değil, emperyalist kültürün yal-nızlaştırması ve yabancılaştırmasıdır.

Cinnet ise emperyalizmin kendisi-nin diğer adıdır. Ortada geçirilen bir cin-net yoktur. Aksine yaygınlaştırılmayaçalışılan katliamlar ve katiller vardır.

Emperyalizm, Vietnam'dan buya-na büyük bir övünçle işlediği katli-amları her gün göstererek yeni ku-şaklar yetiştirmiştir. Katliamcılarınolması artık doğal bir sonuçtur.

Irkçılıkhastalık değil,

insanlık suçudur

AVRUPA’dakiBİZ

Yurtdışında Asimilasyonu Savunan AKP

DüşmanıHalk

AKP

Yürüyüş

10 Nisan2011

52

Yürüyüş

17 Nisan2011

Sayı: 264

Page 53: Kameralar, Dinlemeler, Sizi Korkularınızdan Kurtaramayacak!yuruyus.biz/pdf/pdf/264.pdf23 Ni san 1993’des tan bulİ Mal te pe’de ku şa tıl dı ğı üs te di re - ne rek şe

değinmelerdeğinmeleryeni "Bir devrimden daha önemli bir

şey yoktur. İnsanlığın diyalektikgerçeği budur. Emperyalizme karşı sadecesosyalizm durmaktadır.” (Castro)

söz

Birbirinin gözünü oyan oyanaBesle kargayı oysun gözünü... Tam burjuva siyasete uy-

gun bir söz.

Yıllardır CHP Genel Sekreterliği yapan Önder Sav, mil-letvekili aday listesine alınmadı. Satanı sattılar!

Önder Sav; 40 yıllık “mücadele arkadaşı” Baykal’ı birçırpıda satıp Kemal Kılıçdaroğlu’nu CHP Genel Başkan-lığı’na seçtirmişti.

Kemal Kılıçdaroğlu ilk fırsatta Önder Sav’ı Genel Se-kreterlik görevinden aldı, ikinci adımda CHP’nin dışına attı.Burjuva politikasının kuralı. Ya da halkımızın deyimiyle“etme bulma dünyası”.

Kılıçdaroğlu burjuva siyasete uygun düşünmüş; 40yıllık liderini satan, dörtt aylık liderini hayli hayli satar...

Arınç’tanmasallar

-Bursa’dan aday gösterilmesiüzerine demiş ki:

“Ben Bursa’ya yabancı sayıl-mam, zaten annem Bursa’da hasta-lanmıştı.”

- Bana kırk yıl önce, 1973’te,Sivas’tan “bizim oradan aday ol”diye heyet gönderdiler...

Ama ne yazık ki, o zamanArınç’ın aday olmak için yaşı tut-muyormuş...

Sehven MehvenÖSYM Başkanı, öğrencilere bir mektup göndererek, sı-

navda “sehven” yanlışlık yapıldığını yazdı.

Peki sonra diyeceksiniz?

Yanlışlık yapıldıysa düzeltilmesi gerekmez mi? Man-tıklı olan o değil mi?

Onlara göre gerekmezmiş.

Zaten Başbakan ve Cumhurbaşkanı da “tatmin” olmuş.

Gerisi siz sağ biz selamet...

Sol mu sağ mı?CHP önce sol yaptı...

Sonra aday tesbitinde dümenisağa kırdı...

Bir sol, bir sağ yalpalayıp duru-yor...

Bakmayın siz öyle bir oraya birburaya görüntü verdiğine...

Aslında, aslı ikincisi...

Tekelleriçinmesai

Meclis genel kurulu, 2bin 859 saat çalışmış..

7 bin 841 maddedenoluşan 548 yasa çıkar-mış...

13 gensoru, 26 genelgörüşme, 105 araştırmaönergesi görüşülmüş..

137 bin 865 sayfa tu-tanak tutulmuş..

Sonuç: Bakmayınrakamların kalabalıklığı-na... Sadece ve sadeceEMPERYALİZME VEBİR AVUÇ TEKELCİBURJUVAZİYEHİZMET ETTİLER.

Çizgiyle

Page 54: Kameralar, Dinlemeler, Sizi Korkularınızdan Kurtaramayacak!yuruyus.biz/pdf/pdf/264.pdf23 Ni san 1993’des tan bulİ Mal te pe’de ku şa tıl dı ğı üs te di re - ne rek şe

Der sim’de, dev rim ci ha re ke -tin bir ey le mi son ra sı, ope -ras yon la rın yo ğun laş tı rıl dı ğıbir dö nem de, bir kaç ku şat -ma yı ya ra rak çık ma la rı narağ men Ar dıç Kö yü ’nün Ça -la xa ne Mez ra sı’n da oli gar şi -nin güç le riy le kar şı laş tı lar.23 Ni san 1993 gü nü sa bah -tan öğ le ye ka dar sü ren ça tış -ma da 12 ge ril la kat le dil di.

Ci han Taç yıl dız,1973 Der -sim do ğum lu. Ge ril la ya ka -tıl ma dan ön ce, genç likör güt len me si nin Ela zığ yö -ne ti ci le ri ara sın day dı.

Cen giz Ka la, 1974 Der simPer tek Ak de mir Kö yü do -ğum lu. Ela zığ’da Li se liDev-Genç’li ola rak baş la dımü ca de le ye. Tut sak lı ğı nınar dın dan ge ril la ya ka tıl dı.

Hay dar Ay dın, 1971 Der -sim do ğum lu. Oli gar şi ninor du sun da yap tı ğı as ker li ğibı ra ka rak, ge ril la ya ka tıl dı.

Abi din Yıl dız,1973 Der simHo zat Taç ki rek do ğum lu.Der sim’de çe şit li ça lış ma -lar da ye ral dık tan son ra ge -ril la ya ka tıl dı.

Be hi ye Ca nik, ge ce kon duhal kı nın mü ca de le sin de ye -ti şen bir Cep he liy di. Tut sak -lı ğı son ra sı hal kın ada letöz le mi için si lah ku şa nan -lar dan ol du.

Ap ti Şe ker, TÖ DEF’le baş -la dı ğı mü ca de le sin de çe şit liso rum lu luk lar üst len di.

Ey lem Yıl dız, 1975 Der simHo zat Taç ki rek Kö yü do -ğum lu. Mü ca de le ye li se yıl -la rın da ka tıl mış tı.

Ha san Ak taş, 1972 Ela zığdo ğum lu. Mü ca de le ye İs tan -bul’da ka tıl dı.

Sel vi Uzun, 1965 Der sim Pü lü mür do ğum lu. Mü ca de -ley le Fran sa’da ta nış tı. Ve ül ke si ne ge ril la ola rak dön -dü. Müf re ze nin ko mu tan yar dım cı sıy dı.

Özgür Kılıç, 1975 Malatya Kürecik doğumlu. 1992Aralık’ında, uzun zamandır ısrarla içinde yeralmak is-tediği gerillaya katıldı. Bir halk kurtuluş savaşçı ola-rak şehit düşüp ölümsüzleşti.

Ali Öz ba kır, ge ril la ya ka tıl ma dan ön ce, ge ce kon du yok -sul la rı nın mü ca de le sin de ye ral dı. Müf re ze ko mu ta nıy dı.

Meh met Ço lak, iş çiy di. Ma lat ya Ta vır bü ro sun da ça -lış tı. Kav ga sı nı dağ lar da sür dür dü.

Ci hanTAÇ YIL DIZ

Cen gizKA LA

Hay darAY DIN

Abi dinYIL DIZ

Be hi y eCA NİK

Ap tiŞE KER

Ey l emYIL DIZ

Ha s anAK TAŞ

Sel v iUZUN

Öz g ürKI LIÇ

AliÖZ BA KIR

Meh metÇO LAK

Halk Cepheliler, İzmir’de 26 Ocak ta-rihinde dernek baskını sonucu kom-ployla tutuklanan 5 kişinin serbest

bırakılması için imza masası açtılar.

8 Nisan Cuma günü Konak- Eski Sümerbank önündeaçılan masada 60 imza toplandı. 65 adet “AKP, Örgütlenmeve İfade ve Özgürlüğünün Yok Etmeye Çalışıyor! Der-neklerimizi ve İfade Özgürlüğümüzü Savunacağız!” baş-lıklı bildiri dağıtıldı.

Masada aynı zamanda Grup Yorum’un 17 Nisan’daki kon-serinin duyurusu yapılarak konser davetiyeleri dağıtıldı.

Antalya Özgürlükler Derneği ta-rafından 8 Nisan 2011 cuma günüaçılan imza masası ve yapılan eylemle

Yürüyüş dergisine yapılan baskın protesto edildi.

Kışlahan Meydanı’nda Mehmet Ali Uğurlu ve Yürü-yüş dergisi çalışanlarının serbest bırakılmaları için imzamasası açılarak 105 imza toplandı. Ardından saat 18:30’daAttalos Heykeli’nin önüne gidilerek eylem yapıldı. “Meh-met Ali Uğurlu Serbest Bırakılsın, Devrimci Tutsaklar Onu-rumuzdur, Kahrolsun Faşizm Yaşasın Mücadelemiz”sloganlarının atıldığı eylemde, Mehmet Ali Uğurlu ve Yü-rüyüş çalışanlarının sorgusuz yargısız 3,5 aydır tutuklu ol-duğu duyuruldu. Açıklamada özellikle, Mehmet AliUğurlu’nun kanser aşamasına gelen cilt hastalığının tedaviedilmediği için ilerlemekte olduğu vurgulandı.

Malatya: 8 Nisan günü Emeksizve Yeşilyurt Caddesi’nde yapılan 2 saat-lik Yürüyüş dergisi dağıtımı ve satışındatoplam 33 dergi halka ulaştırıldı.

NATO’nun halklara olan düşmanlığı,CHP’nin de en az AKP kadar işbirlikçi olduğu, sömürü vezulüm düzenlerinin ancak halkın şiddetiyle yıkılacağı ve dev-rim dışında bir yol, sosyalizm dışında bir çözüm olmadığı hal-ka anlatıldı. Polis kimlik kontrolü yapma bahanesiyle ortamıterörize etmeyi denediysede başarılı olamadı.

Erzincan: Erzincan'da 9 Nisan Cumartesi günüUlalar Beldesi’nde ve 10 Nisan’da da Geçit Beldesi'ndeErzincan Gençlik Derneği üyeleri YÜRÜYÜŞ dergisinintanıtımını ve dağıtımını yaptılar.

Dergi dağıtımı halkla yapılan sıcak sohbetlerle berabersonlandırıldı. Her iki beldede toplamda 50 YÜRÜYÜŞ hal-ka ulaştırıldı.

Yürüyüş

10 Nisan2011

54

Yürüyüş

17 Nisan2011

Sayı: 264

İzmir: Sahte belgelerletutuklanlar için imza masası

YÜRÜYÜŞ ANADOLUSOKAKLARINDA

Antalya: Adalet İstiyoruz