İntikam: adaletin estetiği

22
11 Ýntikam: Adaletin Estetiði Yrd. Doç. Dr. Yavuz Adugit Özet Duygularý kötülükten sorumlu tutarak insanlýðýn dünyasýndan uzaklaþtýrma gayreti içinde olan felsefi yaklaþým yaygýnlýk kazandýkça, insanýn kendi kendisiyle yürüttüðü ve gün be gün yoðunluðu artan savaþýmýn sonuçlarý ona duygulardan geleceði tahmin edilenle kýyaslanýlmayacak ölçüde zarar veriyor. Yaþamýna canlýlýk ve renk katan duygularýný düþman gibi görmeye baþlayan insan adeta çoraklaþýyor. Peki ama bu zararlý mücadeleye raðmen, birer yaþantý olarak insanýn yapýsýnýn asýl kurucu öðeleri olan duygularýn engellenmesi olanaklý mýdýr? Bu yazý bu soruya intikam baðlamýnda cevap aramayý amaç ediniyor; çünkü reddedilmesinin gerekliði en çok vurgulanan duygularýn baþýnda o geliyor. Çalýþma duygularýn neliðine, nesnesine ve nedenlerine yönelik kimi kavramsal çözümlemeler ve ayýrýmlarla intikamýn -dolayýsýyla tüm duygularýn- hem gerekli hem de zorunlu olduðu sonucuna varýyor. REVENGE : AESTHETIC OF JUSTICE Abstract As the philosophical view which tries to keep the emotions away from the world of humanity by holding them responsible for evil becomes widespread, the results of the struggle which the human being makes against himself/herself and which increase in intensity day by day, inflict a detrimental effect incomparable to the one supposed to be coming from emotions. The human being is beginning to see as an enemy the emotions which make life vivid and colorful, and is himself/herself becoming almost a waste. But, in spite of this detrimental struggle, is the prevention of emotions which are the constitutive elements of the human being, possible? This paper aims to answer this question in connection with revenge, because, among the emotions emphasized to be repudiated, revenge comes on the forefront. This study, by employing conceptual analysis and by making distinctions concerning the whatness, objects and causes of the emotions, arrives at the conclusion that revenge -thereby all emotions- is/are both indispensable and necessary. Kocaeli Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Felsefe Bölümü Umuttepe / KOCAELÝ E-posta: [email protected] Anahtar Kelimeler intikam adalet duygu akýl iyi kötü sanat Keywords revenge justice emotion reason good evil art

Upload: doanquynh

Post on 03-Feb-2017

231 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: İntikam: Adaletin Estetiği

11

Ýntikam: Adaletin Estetiði

Yrd. Doç. Dr. Yavuz Adugit

ÖzetDuygularý kötülükten sorumlu tutarak insanlýðýn dünyasýndan uzaklaþtýrmagayreti içinde olan felsefi yaklaþým yaygýnlýk kazandýkça, insanýn kendi kendisiyleyürüttüðü ve gün be gün yoðunluðu artan savaþýmýn sonuçlarý ona duygulardangeleceði tahmin edilenle kýyaslanýlmayacak ölçüde zarar veriyor. Yaþamýnacanlýlýk ve renk katan duygularýný düþman gibi görmeye baþlayan insan adetaçoraklaþýyor. Peki ama bu zararlý mücadeleye raðmen, birer yaþantý olarak insanýnyapýsýnýn asýl kurucu öðeleri olan duygularýn engellenmesi olanaklý mýdýr? Bu yazýbu soruya intikam baðlamýnda cevap aramayý amaç ediniyor; çünküreddedilmesinin gerekliði en çok vurgulanan duygularýn baþýnda o geliyor.Çalýþma duygularýn neliðine, nesnesine ve nedenlerine yönelik kimi kavramsalçözümlemeler ve ayýrýmlarla intikamýn -dolayýsýyla tüm duygularýn- hem gereklihem de zorunlu olduðu sonucuna varýyor.

REVENGE : AESTHETIC OF JUSTICE

AbstractAs the philosophical view which tries to keep the emotions away from the worldof humanity by holding them responsible for evil becomes widespread, theresults of the struggle which the human being makes against himself/herself andwhich increase in intensity day by day, inflict a detrimental effect incomparableto the one supposed to be coming from emotions. The human being isbeginning to see as an enemy the emotions which make life vivid and colorful,and is himself/herself becoming almost a waste. But, in spite of this detrimentalstruggle, is the prevention of emotions which are the constitutive elements ofthe human being, possible? This paper aims to answer this question inconnection with revenge, because, among the emotions emphasized to berepudiated, revenge comes on the forefront. This study, by employingconceptual analysis and by making distinctions concerning the whatness, objectsand causes of the emotions, arrives at the conclusion that revenge -thereby allemotions- is/are both indispensable and necessary.

Kocaeli Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Felsefe BölümüUmuttepe / KOCAELÝ E-posta: [email protected]

AnahtarKelimelerintikamadaletduyguakýliyikötüsanat

Keywordsrevenge justiceemotionreasongoodevilart

Page 2: İntikam: Adaletin Estetiği

Felsefe tarihine evrene, dünyaya, insana iliþkin sorunlara dair olasýçözüm önerilerinin tarihi olarak bakýlabilir; çünkü her filozof, kendiçaðýnýn sorunlarýnca harekete geçirilir. Ne var ki bu yargýdan, filozofun,yalnýzca sorun çözen bir meslek grubunun üyesi olduðu sonucunuçýkartmak vahim bir hata olur; zira filozof, felsefe tarihinde karþýsýnaçýkan sorunlarla boðuþurken, ayný zamanda, bilincinde olsun ya daolmasýn, bu tarihe yeni sorun tohumlarý eker; çünkü ister doðru isteryanlýþ olsun, bir soruna iliþkin her çözüm önerisi yeni sorunlara gebedir.Sorunlar ile çözümler arasýndaki akýþ diyalektik bir karakter taþýr.

Halihazýrda varolan sorunlarý hareket noktasý olarak kullanarakinsanýn dünya içindeki yerini ve bu dünyada kabul edilebilir bir yaþamýnolanaklarýný sorgulayan filozoflarý -özellikle etik filozoflarýný- öteden berimeþgul eden sorunlarýn baþýnda, denilebilir ki, insan eylemleriningerisinde yatan kaynak ile onun doðasýna iliþkin sorunlar gelir. Ýnsanideðerler bakýmýndan kabul edilebilir bir yaþam, insan etkinlikleri veeylemleri aracýlýðýyla biçimlendiðine göre, bu eylemlerin kaynaðýnýbulmanýn, yaþamýn aksaklýklarýný gidermede eþsiz bir kýlavuz olacaðýinancýna sýkýca sarýlan filozoflarýn, bu kaynaðý her yönüyle aydýnlatmakiçin tüm enerjilerini ve zamanlarýný harcamalarý ancak doðalkarþýlanabilir. Bu nedenle, insan eylemlerinin -ama etik baðlamda-kaynaðý sorunu, Platon'dan günümüze, insanla ve insanýn dünyasýylailgilenen filozoflarýn eserlerinde þu ya da bu þekilde karþýmýza çýkar.

Elbette, filozoflarýn bu duygulandýrýcý niyeti cezbedicidir. Ama tarihboyunca bu spesifik soruna yönelik sunduklarý çözüm önerileri aynýhayranlýðý uyandýrmaktan oldukça uzaktýr. Kimi ince ayrýntýlar bir tarafabýrakýlýrsa, felsefe tarihinde genelde insan eylemlerinin kaynaðýna dair ikiöneri her daim güncelliðini korumuþtur. Filozoflarýn önemli bir kýsmý bukaynaðýn akýl, diðer bir kýsmý ise duygular olduðunu iddia eder. Ýlk iddiaakýlcý, ikincisi ise duygucu yaklaþýmdan gelir.

Ne var ki, sorunun çözümüne dair her iki yaklaþýmdan gelenöneriler, yeni bir sorun olarak felsefe tarihi kayýtlarýna geçer. Böylelikle,filozoflarýn vardýðý sonuç, bir yandan niyetlerine aykýrý düþerken, diðeryandan her iyi niyetli çabanýn iyiyle sonuçlanamayabileceðini kanýtlar;zira negatif biçimiyle, dünyayý kötülüklerden temizleme çabalarýna birkatkýda bulunmak, pozitif biçimiyle, daha insani bir dünyaya kapýyýaralamak olarak açýk bir dille ifade ettikleri amaçlarýnýn kestirilemeyensonucu, ister akýlcý yaklaþým ister duygucu yaklaþým referans alýnsýn, özü

12

Page 3: İntikam: Adaletin Estetiği

itibariyle yaþamýn temel bileþenlerinden kimilerine yönelik bir saldýrýyadönüþür. Böylece her bir yaklaþým, insanýn yapýsýnýn asli özelliklerindenbirini -ya da birkaçýný- yadsýr ve dolayýsýyla bu özellikler aracýlýðýylaþekillenen yaþamý kýsýrlaþtýrýr. Daha açýk ifade edilirse, akýlcý yaklaþýmduygularý, duygucu yaklaþým da aklý, yaþamýn istenmeyen müdahalecisikonumuna iter. Bu olabildiðince þaþýrtýcý ve hayal kýrýklýðý yaratýcý birdurumdur; çünkü bu istikamette yüründüðünde, yolun sonu, insanýnyapýsýnda, onun aleyhine iþleyen kimi -yapýsal- yeti ya da güçlerinolduðunu açýk ya da örtük bir biçimde savunmaya varýr. Böylece insan,akýlcýlarýn penceresinden duygularýn doymak bilmez isteklerine esirdüþmüþ, duygucularýn penceresinden ise aklýn felç edici hesaplarýnýnkarþýsýnda eli kolu baðlý bir varlýk olarak görülür. Artýk bu gelenekseltartýþmanýn sýnýrlarý içinde hem aklýn hem de duygularýn yaþamýnvazgeçilmez düzenleyicileri olduðunu iddia etmek olanaksýz hale gelir. Birkez akýl ve duygular bir arada yaþamaya asla alýþamayacak iki ezeli veebedi düþman olarak ilan edildi mi, biri ya da diðeri sadece yaþamýzayýflatan, decadence'a uðratan bir güç olarak damgalanmýþ olur. Demekki Tanrý ya da doða; yani insanýn yapýsýnýn bir kýsmýný yine kendisinedüþman yapan þu cilveli varlýk, onu kendi kendisiyle bitmek tükenmekbilmeyen bir mücadeleye sürükleyerek cezalarýn en aðýrýylacezalandýrmýþ olur.

Ýnsan eylemlerinin kaynaðýna iliþkin tartýþmalarý baþlatan sorunlarýnnedenleri ile bu sorunlara yönelik çözüm önerilerini ve bu önerilerinbizzat kendisinden doðan yeni sorunlarý tespit etmek, incelemek,deðerlendirmek ve kimi olasý çözüm önerilerinde bulunmak, elbette,hem felsefe tarihi hem de insanýn pratik sorunlarý açýsýnda oldukçaönemlidir. Ancak bu yazý, gerisindeki kaygý doðrudan bu sorunla ilgiliolmadýðýndan, bu türden bir iþe adanmamýþtýr. Fakat kaygý, felsefetarihinde yapýlagelen bu tartýþmanýn yarattýðý sonuçlardan doðmuþtur.Bu nedenle yazýnýn amacý, söz konusu tartýþmanýn sonucunda kötücülolarak damgalanan bir duyguya; yani intikama dair kimi tespitlerdebulunmaktýr.

Yazýnýn gerisindeki kaygýyý doðuran bu tartýþmadýr; çünküduygularýn deðerine iliþkin deðer yargýlarý özsel olarak bu gelenekseltartýþmanýn ürünüdür. Bunun nedeni gayet açýktýr: Hutcheson,Schaftesbury, Hume, Max Scheler, Nicolai Hartman, Zygmunt Baumangibi duygucu yaklaþýmý benimseyen çok sayýda filozof olmasýna raðmen,felsefede hakim anlayýþ duygulara kuþkuyla bakýlmasý gerektiðine

13

Page 4: İntikam: Adaletin Estetiği

iliþkindir. Üstelik bu yaklaþým felsefeyle sýnýrlý kalmamýþ, yaygýn bir kanýolarak geniþ bir alana yayýlmýþtýr. Bu nedenle filozoflarýn büyükçoðunluðunun önemli eserleri, duygularýn "kötülüðünü" ilan edenbelgeler olarak okunabilir. Bu fikirlerin, elbette, farklý varyasyonlarýolmuþtur. Örneðin Platon genel olarak duygularý sakýncalý görürken,Kant saygý hariç, diðer tüm duygularý erdemli yaþamýn düþmanlarýolduðunu düþünür. Buna karþýlýk, Aristoteles ve Schopenhauer sevgi,merhamet, acýma gibi duygularý iyi; haset, intikam gibi duygularý isetamamen kötü olarak ilan ediyorlar. Ne var ki, tüm bunlar, duygularýninsanca yaþamýn önündeki en bilindik engeller olduðuna dair genelkanýyý yýkmaya yetmemiþtir. Ýnsan, kendi doðasýnýn "insani" güçlerinikullanacaksa, vahþi-hayvani doðasýnýn ifadesi olan ve bu anlamdainsanlýðýnýn önünde büyük bir tehlike olarak duran duygularýndanmümkün olduðunca kurtulmalýdýr.

Ancak daðýnýk bir dünyanýn güvenilmez mimarlarý tarafýndankullanýlan çürük hammaddeler olarak duygular arasýnda kötülükbakýmýndan bir sýradüzen yaratmayý da ihmal etmemiþlerdir filozoflar;çünkü her duyguya ayný kötücül etiketi yapýþtýracak herhangi biriddianýn, ayný zamanda aþýrýlýðý nedeniyle kendi güvenilirliðini detehlikeye atacaðýnýn bilincindedirler. Ve intikamý, bu sýradüzende en üstbasamaklardan birine yerleþtirmek için ikna edici bir dil kullanmayagayret etmiþlerdir. Bu nedenle belki de, en kolay reddedilen duygularýnbaþýnda intikam gelmiþtir tarih boyunca. Kavramýn kendisi dahitahammül sýnýrlarýný zorlamaya yetmiþtir. Öyleyse kuþku uyandýrýcý,güven sarsýcý, korkutucu olan intikam, insanlýðýn yurdundan bir an öncesürülmelidir. Öyle ki, kimse onu reddetme konusunda gerekçeler bulmakiçin bile kafasýný kurcalamak zorunda deðildir. Gerekliliðini savunmayý birtarafa býrakýn, gereklerini yerine getirmek bile hiç tereddütsüz inkaredilmiþtir. Ýntikamýn doðal bir duygu olduðunu kabul etmek, insani biryaþam için zorunlu olduðunu iddia etmek, kötülüðü yeryüzünde mubahkýlmaya çalýþan barbar kiþilerin art niyetlerinin, sapkýn düþüncelerininsonucu olarak görülmüþtür.

Peki ama, bu reddin nesnel bir temeli var mýdýr? Olup-bitenlerkarþýsýnda içimizi yakarcasýna güçlü bir etki uyandýran bu derinduygunun insanýn yaþamýndan tamamen uzaklaþtýrýlabileceðine dairgarip inanca dayanan bu iddianýn gerekçesi ya da dayanaðý ne olabilir?Bir duygu olarak hissedilip, ama taleplerine suskun kalýnabilir mi? Bu

14

Page 5: İntikam: Adaletin Estetiği

15

sorularý cevaplandýrmak, ancak duygularýn neliðini araþtýrmaklamümkündür.

Duygular, en genel ifadeyle, psiþik fenomenlerdir. Psiþik fenomenlerruhla ilgili olduklarýndan, duygular bedensel etkilenimler ya da güçlerdeðil, Aristoteles'in diliyle ifade edilirse, ruhta olup biten þeylerdir1;çünkü duyumlanmaktan ziyade hissedilirler. Beden aracýlýðýyla deðil, ruharacýlýðýyla duygulanýr insan. Öyleyse, duygularýn mekaný beden deðil,ruhtur. Baþka bir ifadeyle, insan bedene sahip olduðu için deðil, ruhasahip olduðu için duygulanýr. Örneðin saygý, bedensel bir organýn ya dabedenin belirli bir kýsmýnýn, herhangi bir olay, olgu, durum yahut kiþikarþýsýnda duyduðu bir duygu deðil, ruhun bunlardan etkilenmesiyledoðan bir duygudur. Ancak bu, duygularýn bedenle hiçbir baðlantýyasahip olmadýklarýný imlemez. Duygular, bedenin duygularý deðildirler,ama her duygunun bedenle bir baðý vardýr; zira her duyguyla birliktebedende bir deðiþim olur. Sevgi duygusuyla kalp çarpar,gözbebeklerinde, duruma göre, büyüme ya da küçülme olur, ses tonuyumuþar... Korkuyla birlikte, kol ve bacaklarda titreme, yüzde sararma…olur. Öyleyse duygular ruhta olup biten, ama bedende deðiþimleryaratan psiþik fenomenlerdir. Psiþik fenomenler olmalarý, duygularýnyaþantýlar olduklarýný gösterir; çünkü her psiþik fenomen bir yaþantýdýr.Ama her yaþantý bir psiþik fenomen deðildir. Yaþantý, bir kiþi, eylem,durum, olay ya da olgu sonucunda doðan bir etkilenimdir; belli bir kiþiye,eyleme, duruma ya da tutuma verilen anlam karþýsýnda yaþanýlan,duyulan her þeydir. Yaþantý bir þey deðil, bir durum, bir süreçtir. Bunedenle duygular insanda hazýr bulunmazlar, yaþanarak varlýða gelirler.Süreç ya da durum olmalarý, bu yaþanma halinden kaynaklanýr. Yaþantý,yani bir þeyi yaþama hali, bir oluþa bir akýþa iþaret eder. Bu anlamda,duygu diye bir þey yoktur, daima birer yaþantý olarak ortaya çýkan,somutlaþan ve bu somutlaþmayla hem varlýk hem de belirli bir adkazanan duygular vardýr.

Bir duyguyu ret ya da inkar etmenin nesnel bir gerekçesinin olupolmadýðýna iliþkin sorunun cevabýnýn ipuçlarý tam da yaþantý kavramýndabelirir; çünkü herhangi bir yaþantýyý reddetmenin nesnel bir temeli varsa,bir duygunun da vardýr, yok eðer her yaþantý zorunlu olarakyaþanacaksa, bir duyguyu reddetmenin de hiçbir geçerli temeli

1. Daha geniþ bilgi için bkz Aristoteles, On the Soul Cilt VIII, çev. W.S. Hett, (Cambridge, Massachusetts, London:Harvard University Press), 2000. Veya Aristoteles, Ruh Üzerine, çev. Zeki Özcan, (Ýstanbul: ALFA Basýn YayýmDaðýtým), 2000. Ve Aristoteles, Retorik, çev. Mehmet H. Doðan, (Ýstanbul: YKY), 1998.

Page 6: İntikam: Adaletin Estetiği

16

olmayacaktýr. Bir yaþantý, yaþantý olarak varlýðýný ne þekilde açýðaçýkartýrsa çýkartsýn, görünür hale geldiði andan itibaren yaþanmakzorundadýr; çünkü yaþantýnýn varlýða gelmesi, mantýksal olarak neden venesnesinin varlýðýný öncelemesine raðmen, olgusal olarak onlarla eþzamanlýdýr. Bir yaþantý yaþanmaya baþlanmýþsa, nedeni ve nesnesibelirmiþtir, onu hazýr hale getirmiþtir. Saygý için, örneðin, birine ve onunsaygý duyulasý niteliklerine ihtiyaç vardýr. Bu ikisi bir araya gelmiþse,saygýnýn taþýyýcýsý, karþýsýndakine saygý duymak istemezse dahiduyacaktýr. Kant'ýn deyimiyle, bedeni eðilmese de, ruhu eðilecektir 2; zirasaygýnýn zorunlu gereklilikleri hazýrdýr. Sevecek kiþi, sevilecek niteliklerledonatýlý biriyle karþýlaþýrsa, sevgisinin önüne geçemez. Öyleyse herhangibir yaþantýyý engellemenin, yolunu týkamanýn, yönünü deðiþtirmeninimkaný yoktur. Yaþantý kesindir, zorunludur. Her nasýlsa, öyle yaþanmakzorundadýr. O halde, bir yaþantý olarak bir duyguyu da reddetmenin,engellemenin olanaðý yoktur.

Bu akýl yürütme takip edildiðinde, tam da ürkütücü bulunan o"malum" sonuca ulaþýyoruz. Her yaþantý yaþandýðý anda yaþanmakzorundaysa, her duygu bir yaþantýysa, intikam zorunludur. Bu sonuç,duygulara iliþkin genel belirlemelerden zorunlu olarak çýkar. Öyleyseyapýlmasý gereken þey, bu zorunluluðun doðasýný göstermektir.

Ýntikam bir duygu olduðuna göre, elbete her duygu gibi bir nesnesive bir nedeni olacaktýr. Bu kaçýnýlmazdýr. O halde nedir intikamýn nesnesive nedeni? Duygularýn nedeni ile nesnesi sýk sýk karýþtýrýlarak, nesneçoðunlukla neden olarak görülüyor. Oysa bir duygunun nesnesi, onunyöneldiði þey, nedeni ise o nesne karþýsýnda uyanmasýna yol açan þeydir.Bu durumda intikamýn nesnesi, genel olarak, belirli bir kiþi ya da bir grupinsan; nedeni ise, o kiþi ya da gruba iliþkin biliþsel bir veri; yani bir bilgi,bir düþünce, bir fikir, bir kaný ya da bir inançtýr. Ýntikam duygusununvarlýða gelmesi için bu iki koþul zorunludur, ama ikisi bir araya geldiði anintikam zorunludur.

Nedeni her zaman biliþsel nitelikte olduðundan, intikam, kendinesnesiyle dolaysýz bir karþýlaþmayla uyanmaz. Baþka bir ifadeyle,intikamýn nesnesi saf, "orada duran" bir nesne deðildir. Ýçinde bulunduðudurumla ya da yapýp-ettikleriyle, tavýr ve tutumlarýyla karþý karþýya

2. Daha geniþ bilgi için bkz. Kant, Immanuel, Pratik Aklýn Eleþtirisi, çev. Ýoanna Kuçuradi, Ülker Gökberk, Füsun Akatlý,(Ankara: TFK Yayýnlarý), 1999.

Page 7: İntikam: Adaletin Estetiği

gelinen bir nesnedir; çünkü fenomenolojik bir dil kullanýlýrsa, intikam daherhangi bir duygu gibi yönelimseldir. O nesnenin kendinde varlýðýnakarþý uyanmaz, kendisinin bizatihi durumunun ya da eylem veedimlerinin anlamlandýrýlmasýna ya da yorumlanmasýna karþý uyanýr.Ýntikamýn nedeni tam da bu anlamlandýrma ve yorumun kendisidir; ziraher bilgi, düþünce, kaný ya da inanç bir anlam ve yorum örneðidir.Sözgelimi, belirli bir durumdaki intikamýmýn nesnesi, benimle ayný iþyerinde çalýþan bir meslektaþým, nedeni ise, onun bana haksýzlýkyaptýðýna iliþkin bilgim, düþüncem, kaným ya da inancýmdýr. Amanesnenin anlamý ya da yorumu her durumda adaletle ilgilidir. Bunedenle, intikamýn nesnesine iliþkin bilgi, düþünce, kaný ya da inanç, herhalükarda adaleti referans alýr. Ýntikamýn nedeni, kesinlikle ilkin vedoðrudan bir baþkasýnýn göreceði ya da görmesi istenen zarar deðildir,onun bize, yakýnlarýmýza ya da masum insanlara haksýzlýk yaptýðýna iliþkinbilgi ya da inançtýr. Ýntikam kör bir "dürtü" deðil, adalete iliþkin en açýkbilinçten doðan bir duygudur. Huzursuzluklarýn en yakýcý olanýna nedenolan, insaný kemiren, içten içe eriten bu duygu ilksel olarak baþkasýnazarar vermeye yönelmez, hiçbir biçimde ihlal edilmemesi gerekenadaletin buyruklarýna karþý gelinmiþ olmasý karþýsýnda zedelenmiþ olanadalet duygusundan doðan huzursuzluðu gidermeye yönelir. O haldeadaletsizlik yapan kiþi, intikam duygusunun nesnesidir, nedeni ise onunadalete aykýrý olan eylemlerine ya da tutumuna dair sahip olunan biliþselverilerdir. Öyleyse intikam genel olarak adaletsizliðe karþý bir haykýrýþtýr.Ama biliþsel nitelikteki nedeni, ayný zamanda amacýna aykýrý bir doðayabürünmesine de yol açabilir; zira her biliþsel veri yanlýþ olma ihtimalinitaþýr. Bu nedenle, intikamýn doðmasý için birilerinin belirli bir durumdagerçekten adaletsizlik yapmýþ olmasý gerekmez, onun adaletsizlikyaptýðýna inanýlmasý yeterlidir. Tam da bu nedenledir ki, adaleti talepeden intikam en istenmedik adaletsizlikle sonuçlanabilir. Ama kötüniyetten, bir çýkar ya da zarar verme isteðinden deðil, deðerlendirmeyanlýþlýðýndan ya da bilgi eksikliðinden doðan bir adaletsizlikle…

Bu iki koþul -neden ile nesne- bir araya geldiðinde, intikam biryaþantý ve bir duygu olarak kaçýnýlmazdýr. Hiçbir þekilde insana yabancýolmayan bu duygu, her bir kiþi için bilindiktir. Ýntikam, uyandýðý andanitibaren en güçlü duygulardan biri olarak kendini dayatýr; çünküyoðundur ve kýþkýrtýcýdýr. Baðýþlamayý kabul etmez, ödüller karþýlýðýndaboyun eðmez, kural ve ilkelere riayet etmez. Bilindik herhangi birvazgeçiþ nedenine "evet" diyecek kadar uysal davranmaz. Uyanýr veadaleti talep eder. Öyle ki, tüm duygularýn en dayanýlmazý olan aþka dahi

17

Page 8: İntikam: Adaletin Estetiği

üstün çýkar. Aþkýna duyduðu derin sevgiyi, yaþlý gözlerle intikama kurbaneden bir kadýn ya da erkek her zaman çýkmýþtýr.

Bu yüzden tüm soyut kuramsal taleplere raðmen, insanýn iç talebi,duygusal beklentileri kesinlikle intikama yöneliktir. Bu beklenti öyleyakýcýdýr ki, yaratmak istedikleri ahlaki dünyaya dair ateþli bir biçimdesavunduklarý kuramlarýna aykýrý hareket ediyormuþ görüntüsü vermekistemeyenler ile zaten hiçbir güç ve imkanlarý olmadýðýndan eli kolu baðlýolanlarýn kararlý ve inatçý reddediþleri onlarýn bu duyguyutaþýmadýklarýnýn göstergesi deðildir. Ýlk gruptakiler yalnýzca adýnýdeðiþtirirler. En radikal biçimde intikam alýyorlar, fakat adý artýk cezadýr.Böylece bu duygunun yalnýzca sonuçlarýndan ve duygunun talepleriniyerine getirme yöntemlerinden birini onun yerine ikame ederler. Ýkincigruptakilerin ona dünyalarýný kapattýklarýna dair söylemlerinin altýndakigerekçe çok daha vahimdir; zira intikama karþý kullandýklarý dilde gizli birbiçimde varlýðýný hissettiren þey, intikamýn yalnýzca baþka bir zamandabaþka bir aktörün sorumluluðuna devredilmiþ olduðudur. Ýntikam, "ötedünyada" söz sahibi olan kutsal öznenin sorumluluk alanýna itiliyor. Bu,aslýnda çok da yadýrganmasý gereken bir durum deðildir. Ýnsan Tanrýyayaptýðý kulluðun karþýlýðýnda bu kadarýný isteme hakkýna sahip olmalýydý.Üstelik Kutsal Metinler bunu, hem Tanrý'nýn "kutsal görevi" hem de ezileninsana Ýlahi Adaletin kesinlikle gerçekleþeceðine iliþkin bir hakikat belirtisiolarak sunuyor. Bu nedenle, bu ikinci gruptakiler, adaletin þu ya da buþekilde tecelli edeceðine iliþkin inançla yaþýyorlar. Bu dünyada yapýlanher þeyin karþýlýðýnýn öte dünyada verileceði inancý, kötülükler bazalýnarak bakýldýðýnda, Tanrý cephesinde bir ceza olarak anlaþýlsa da, insancephesinde en net biçimiyle intikamdýr. Tanrý kendi hesabýna birilerininintikamýný almýyor, yalnýzca adalet daðýtýyor; çünkü kendisineyönelmediði sürece herhangi bir eyleme ya da tavra gösterilen hiçbirtepki intikam deðildir, sadece cezadýr. Ama Tanrý'yý göreve çaðýrmak,aslýnda Tanrý'yla bir ölçüde yakýnlýk kurmak demektir. Tam da bu nedenle,insan, yakarýþlarý aracýlýðýyla Tanrý ile kurduðu yakýn bað sayesinde butanrýsal tepkiyi intikam olarak görüyor. Ýntikama yönelik her türdenkuramsal ret, aslýnda ya çocuksu bir iyi niyetin ya da en rahatsýz biçimiylecan sýkýcý bir kurnazlýðýn somut göstergesi olarak karþýmýza çýkýyor.Çarmýhýn herhangi bir ceza olmaktan çýkýp kutsal bir semboledönüþmesinden bu yana, nihai ahlaki tutumun en sarsýcý örneklerindenbiri olarak sunulan, bir yanaðýmýza atýlan tokadýn karþýsýnda tümsoðukkanlýlýðýmýzý koruyarak uysal bir biçimde diðer yanaðýmýzý dahasmýmýza çevirmemiz gerektiðine yönelik önerinin daima tokat atanlar

18

Page 9: İntikam: Adaletin Estetiği

ya da atmaya yeltenenler tarafýndan savunulmasý bundandýr. Eðer herinsan Tanrý'nýn çocuðu payesine sahip olmuþ olsaydý, bir sorun kalmazdý,ama ne yazýk ki Tanrý'nýn yalnýzca bir oðlu vardý. Fakat Tanrý'nýn iyilikadýna her þeyi uysal bir biçimde kabul etmeye hazýr oðlu dahi, aslýnda butavýrlarýna raðmen intikamdan vazgeçmiyor. O, söylemiyle ve boyuneðiþiyle intikamý reddetse de, dahasý hasýmlarý için babasýndan af dilesede, intikamý babasýna devretmekte bir sakýnca görmüyor. Ýntikamreddedilmemiþtir, yalnýzca zamaný ertelenmiþtir. Öte dünya inancýnýn boþya da hakikat olmasý hiçbir þey deðiþtirmez; çünkü önemli olan belirli birsüre içinde intikamýn nesnesine hak ettiði karþýlýðý vermek deðildir, okarþýlýðýn verileceðine iliþkin saðlam inançtýr. Ve intikamýn kutsalla olanbu baðý öyle sýkýdýr ki, mitlere kadar gider; çünkü insan yalnýzcayeryüzündeki varlýklara karþý kabahat iþlemez, kabahatlerinin sýnýrlarýgökyüzüne ulaþacak denli geniþtir. Tanrýsal kayranýn egemen olmasýnýsaðlayan tanrýsal buyruklarla kurulan tanrýsal düzene yönelik hareketlerinbedeli, elbette saf bir cezayla geçiþtirilecek kadar donuk olamaz; ziraartýk tanrýlarýn kendilerine yönelik duygularý ve kiþisel beklentileri iþekarýþýr. Ve bu kabahatlere duyulan ilk tanrýsal intikam, Pandora'nýnyaratýlmasý olarak tezahür eder. Pandora, her daim tanrýlarýn þimþekleriniüzerine çeken insana kýzan Zeus'un ilk ve ayný zamanda yeryüzündegörülebilecek en sert intikamý olarak tarihe geçer. Böylece köklü birduygu olarak intikam yalnýzca insanlarla sýnýrlý kalmaz, tanrýlarýn yüreðinide fetheder. Mitler ve dinler, tanrýlarýn bu duygudan kesinlikle baðýþýkolmadýðýný zaten açýk bir biçimde anlatýrken, ilk intikam alýcý da birtanrýça olarak yine kutsal bir varlýk olur. Nemesis, intikamýn kesinlikletanrýlar tarafýndan dahi üstesinden gelinemeyecek, kolay bir biçimde birköþeye terk edilemeyecek bir duygu olduðunu kanýtlamakla kalmaz, aynýzamanda duygulara ve özellikle de intikama iliþkin kuþkulu gereksiniminörtük onayý olarak görevini icra eder. Böylece tarihsel olarak "yýkýcý veyýrtýcý" bulunan bir duygunun sorumluluðunu diþil olana devreden, tümasaleti, erdemi, deðeri, bilgeliði erkekliðe özgü gören bakýþýn kökleritanrýsal düzenin bizzat kendisinde bulunur. Kadýnlýðýn kutsal olanla baðýyine "kötü olan" aracýlýðýyla kurulur. Öyleyse intikam, tanrýlar nezdindekötü olan bir gerekliliktir. Ama tanrýlarýn aralarýnda yaptýklarý iþbölümünün amaçlarýný ve adaletsizliðini sorgulamayý bir tarafa býrakýrsak,tanrýça Nemesis, intikamýn hiçbir þekilde bir kenara býrakýlamayacaðýnýnve insanýn ona sürekli baþvuracaðýnýn kanýtýdýr. Fakat intikamý ilkatalarýndan miras alan sonraki tanrýlarýmýz, kadýný bu zor ama istenmedikve "asaletten yoksun" görev için bile uygun görmediler. Tanrýçalarýnyerine doðayý devreye soktular. Nuh Tufaný bu yeni intikam türünün ilk

19

Page 10: İntikam: Adaletin Estetiği

örneðidir. Daha sonra ardý arkasý kesilmeyen depremler, volkanikpatlamalar, seller tanrýlarýn birer intikamý olarak sunulur kutsalýntemsilcileri tarafýndan. Öyleyse þimdiye deðin kutsal varlýklarýn veinsanlarýn yüreðine iþlemiþ olan bu duygu, bundan sonra da iþlemeyedevam edecektir. Hiç kimse varolanýn olmadýðýný söylemekle nesneler yada yaþantýlar dünyasýnýn sýnýrlarýný çizemez. Kiþisel olan, kiþilerin duygudünyasýnda yerini alan, kullanýlýp kullanýlmayacaðý yalnýzca kiþilerintasarrufunda olan ve yine ancak kiþisel tercihle yumuþatýlabilen birduyguyu, kurumlar, kuramlar ya da kurallar aracýlýðýyla denetleyerek yoketmek hiçbir þekilde olanaklý olmadýðý gibi gerekli de deðildir.

Peki, "bu haþarý, bu zalim duygunun" zorunlu olduðu düþüncesi",kötülüðü zorunlu hale getirmez mi? Ýntikamýn zorunlu olduðuna iliþkiniddia, bir deðer yargýsý cümlesi olarak iþ görmüyor. Ýyiye ve kötüye dairkaygýlar taþýmýyor. Bir olgu cümlesidir ve yalnýzca olaný bildiriyor.Betimliyor, durumu ortaya koyuyor. Dahasý, bu yargý, iyi ve kötüyütahtýndan indirmeye dahi yeltenmiyor. Ýyi ve kötüyle ne bir kavgagiriþimdir ne de onlara bir destek... Ýyi ve kötü bakýmýndan nötr biryargýdýr. Suya-sabuna dokunmuyor, ama suyun ve sabunun el yýkamayayaradýðýný bilmesine raðmen, her zaman eli kirden arýndýrmadýðýna dairhakikati de gözden kaçýrmýyor. Bunun ötesinde bu yargýya, iyi-kötüperspektifinden bakýlacaksa, bu, bir yandan aklýn duyguya, düþünmeninhissetmeye, akýlcýlýðýn duygusallýða karþý kayýtsýz þartsýz üstünlüðünefena halde takýlýp kalan gelenekten ve duygular arasýnda iyi ve kötübakýmýndan bir derece ayýrýmý yapan o çok ama çok eskilere dayananalýþkanlýktan kaynaklanýyor. Özellikle sosyal bilimlerde ve felsefedeyüzyýllardýr duygulara iyi ve kötü karþýtlýðý çerçevesinden bakan hakimanlayýþýn yarattýðý alýþkanlýktan… Ýntikamýn, öfkenin, kinin, nefretin…mutlak bir þekilde kötü olduðuna, buna karþýlýk sevginin, saygýnýn,merhametin… mutlak bir biçimde iyi olduðuna öyle kesin bir biçimdevurgu yapýlýyor ki, bu anlayýþýn dýþýna çýkmak pek kolay görünmüyor.Oysa hiçbir duygu doðduðu baðlamdan, baðlý olduðu gerçeklikkoþullarýndan baðýmsýz bir biçimde iyi ya da kötü olaraketiketlendirilemez. Zalim birine gösterilecek merhamet hiçbir biçimdedünyaya iyilik katmadýðý gibi, her sevginin ya da saygýnýn deðerkoruduðu da iddia edilemez. Öfkenin adaleti koruduðu çok görülmüþtür,ama yanlýþ kiþiye duyulan herhangi bir sevginin nice deðerler harcadýðýda çok görülmüþtür.

20

Page 11: İntikam: Adaletin Estetiği

21

Duygularýn deðerine yönelik bu peþin hükmün, genelde deðeryargýlarýný daha az iþe karýþtýrdýðý ya da hiç karýþtýrmadýðý varsayýlansosyal bilimler ile felsefeden geliyor olmasý kafa kurcalayýcýdýr. Bukonuda, belki de, en saðlam yardým sanattan alýnabilir; zira görünen oki, sanatýn duygulara karþý tutumu, yaygýn kanýnýn aksine, çok dahageniþ ve esnektir. Nietzsche'nin çýðlýklarýnýn kökleri sanatýn soylutopraðýnda yeþerir 3 ; çünkü insan yapýsýný "iyinin ve kötünün ötesinde"bir bakýþla ele alarak, insana, insaný olduðu biçimiyle ve daha açýkgösteriyor. Sanat insana insaný gösteren pürüzsüz bir aynadýr. Kaygýsýinsana deðer atfetmek deðil, onu anlamak ve tüm karmaþýklýðýylagöstermektir. Ama bunu yaparken, genel tespitlerle çok fazla yolalýnamayacaðýný biliyor. Ýnsanýn her bir yönünün, her bir özelliðininyaþamýn içinde canlandýðýný, etkinleþtiðini, kendine özgü iþlevlerinigerçekleþtirdiðini biliyor. Bu yüzden, insanýn varlýk yapýsýnýn temelbileþenlerine "biçilmiþ deðerlerle" yönelmiyor, yaþam içinde nasýldeðerlendiklerini betimliyor.

Bu bakýþla duygulara yönelen sanat, onlarýn nesnelerini, nedenlerinive sonuçlarýný her ne iseler öyle betimliyor ve belirli durumlarda belirliduygulardan doðabilecek olasý eylemleri insana önceden göstermeyiamaçlýyor. Bütün etkinliklerin en zengini payesini hak eden sanat,yaþamýn topraðýna kök salarak, her yaþantýnýn milyonlarca neden vesonucu olduðunu dolaysýz bir biçimde görüyor. Hiçbir yaþantýnýn, hiçbirduygunun, hiçbir eylemin ve elbette bütün bunlarýn failleri olarak hiçbirinsanýn tamamen bir diðerine benzemediðini, her birinin tek ve eþsizolduðunu ön kabul olarak alýyor. Ve yapmak istediði þey, insaný mümkünolduðu ölçüde bu çeþitlilikle karþý karþýya getirmektir. Elbette bu,sonuçlarýn iyi ve kötü olmadýðý ya da olamayacaðý gibi ilginç birbildirimde bulunduðu anlamýna gelmiyor, sadece iyi ve kötünündurumun gereklerine baðlý bir þekilde biçimlendiði açýk olgusuna baðlýkaldýðý anlamýna geliyor. Belirli bir durumda iyi olanýn baþka bir durumdakötü olabileceðini görüyor. Ama bu bir görelilik deðildir; çünkü kiþileredeðil, durumlara göndermede bulunuyor. "Kiþiye göre" deðil,"perspektiflere göre", perspektifler içinde konumlandýrýlan "durumlaragöre" iyi ve kötüyü gösteriyor. Soyut, ezbere bir "iyi" ve "kötü"tanýmýndan hareket etmiyor, onlarý yaþamýn içinde her seferinde yenideniçeriklendiriyor. Her sanat eseri bu durumlardan birinin ifadesidir.

3. Alexander Nehamas'ýn Edebiyat Olarak Hayat adlý eserinde belirttiði üzere, Nietzsche dünyaya genelde sanki birsanat yapýtýymýþ gibi, özelde ise edebi bir metinmiþ gibi bakar.

Page 12: İntikam: Adaletin Estetiği

22

Perspektif duruma müdahale edebilir, ama durumun kendisi deðildir. Bunedenle her sanat eseri, bir durumu belirli bir perspektifle gösterenküçük bir dünyadýr.

Sanatýn bu avantajlarýný kullanan Alexandere Dumas, hayranlýkuyandýrýcý eseri Monte Cristo Kontu'yla, belki de tüm insanlýk tarihiboyunca intikam duygusunu en geniþ ve incelikli biçimde iþleyerek,sanatýn yaþantýlar karþýsýndaki tavrýný dahiyane bir üslupla gösteriyor.Üstelik eserin benzersiz kurgusu, olaylarýn ustaca seçimi ve ritmik akýþý,olaylar arasýnda kurulan incelikli bað ve kullanýlan içli dili dolayýsýyla buduyguya gösterilen geleneksel tepkiyi sarsmakta gecikmiyor. Eser dahabaþta, intikamýn en þiddetli biçimiyle iyi yüreklerde alevlendiðini imaetmekle zaten büyük deðerini göstermiþ oluyor. Edmond Dantes gibimasum, saf, dürüst, özverili, yardýmsever birinin, geleneksel olarakdünyaya kötülükten baþka bir þey katmayan insansý varlýklarýn duygusuetiketini hak ettiðine kesin bir biçimde inanýlan intikam yalýmýylasarýlmasý kafalarý kurcalýyor, duygularý rahatsýz ediyor. Ama iþte, sanatýnamacýnýn genel deðer yargýlarýnýn haklýlýðýný göstererek taraftartoplamak deðil, insaný hakikatin kendisiyle en dolaysýz biçimdeyüzleþtirmek olduðunu anlayýnca, kiþi bu rahatsýzlýðýný yenerek sanatýnbilge dünyasýnda kendine yer edinebiliyor. Sanatýn amacý, "örnek" olacakþahýslar yaratmak deðil, halihazýrda "örnek" gösterilenlerin yaþamýsürükledikleri sefaletten kurtarmaya katkýda bulunmaktýr; zira her örnek,yaygýn deðer yargýlarýna baðlý kalmanýn erdem olduðunu ilan eder. Oysasanatýn kaygýsý yaygýn deðer yargýlarý doðrulamak deðil, onlarýn yarattýðý"örnek"lerin yavan dünyasýnýn sýkýntýlarýný ve çürümüþlüðünügöstermektir. Sanat deðer yargýlarýný haklý çýkarmanýn peþinde deðildir,bizzat deðer yaratýr. Bu nedenle Dumas, karakterinin portresini çizerken,genel kanýyý yerle bir etmekten kaçýnmayarak, insanýn bilincini felceuðratýyor. Eserin genç karakteri Dantes'in kötülükle hiçbir baðý olmayaniyi yüreði, intikamýnýn þiddetini arttýrýyor. Savcýnýn karþýsýna çýkýyor vekendini þöyle betimliyor: "…babamý severim, Mösyö Morel'e saygýduyarým ve Mercedes'e taparým" 4. Evet, Dantes'in yaþamýna yön verenbu duygulardýr. Bütün yapmak istediði, bu duygularýn gereklerini yerinegetirmektir; yani kendisine sonsuz bir güven duyan patronu Morel'imahcup etmemek, babasýný sefaletin pençesinden kurtarmak veMercedes'le mutlu bir evlilik yapmaktýr. Üstelik bu emellerine ulaþmakiçin çok fazla þeye ihtiyacý yoktur. Beklediði birinci kaptanlýða terfi

4. Dumas, Alaxandere, Monte Cristo Kontu, çev. Aysen Altýnel, (Ýstanbul: Ýthaki Yayýnlarý 2003), s. 55.

Page 13: İntikam: Adaletin Estetiği

etmekle tüm bunlarý kolaylýkla elde edecektir. Ama yazýk ki, her mutlulukiçinde karþýtýný taþýr. Ve her büyük mutluluk, büyük mutsuzluklarý haberverir; zira ortada artýk kaybedilecek bir þey vardýr. Ama kayýplarýn dakabul edilebilirlik derecesi vardýr. Dantes'in mutluluðunu kaybetmenedeni, insaný o denli rahatsýz ediyor ki, nedenlerin deðer sýralamasýnda,en can sýkýcý olanlar basamaðýna hiç tereddütsüz yerleþtirilebilir.

Dantes, bu talihsiz genç, her iyi insan gibi hiç hak etmediði þekildeyeryüzüne fesadýn tohumlarýný eken birkaç kötü kiþinin yýkýcýdüþüncelerine ve duygularýna tüm küçük hayallerini kurban ediyor. Okendine sevimli bir dünya kurmaya çalýþýrken, peþine takýlan iblislervarolan dünyasýný da yýkýyorlar. Çalýþtýðý geminin birinci kaptanlýðýnauðrayan ve alýmlý sevgilisi Mercedes'le kesiþmek üzere olan yolu, mesaiarkadaþý, niþanlýsýnýn kuzeni, komþusu ve krallýk savcý yardýmcýsýtarafýndan cehenneme doðru çevriliyor. Maruz kaldýðý iftira, insanýnkötülük isteðinin dehþete düþürücü boyutunu en çýplak biçimiyle gözlerönüne seriyor. Artýk þunu biliyoruz: Ýnsanýn kötülük yapmasý için birkazancýnýn olmasý gerekmiyor, baþkasýnýn bir þeyler kaybetmesi yeterlidir.Üstelik benlik kaygýlarýna esir düþmüþ insan, kötülüðün tüm sýnýrlarýnýhiçbir utanç kýrýntýsý taþýmaksýzýn yýkýyor. Bir çýkar uðruna yapýlankötülüðün sýnýrlarý, hiç olmazsa kazancýn boyutu tarafýndan çiziliyor, oysabenlik kaygýsý, hiçbir dýþ güç tarafýndan sýnýrlanamayacak kadar vahþidir.Çevresini bu kaygý tarafýndan harekete geçirilen insanlarýn çevirdiðikiþinin vay haline! Dünyaya her daim kötü insanlarýn yön verdiðineinananlar, biraz da kendi çevrelerindeki insanlardan kuþkulansalardý,belki de insanlýk tarihi birçok can sýkýcý kötülüðe maruz kalmayacaktý.Ama yazýk ki, insan kötülüðün kokusunu uzaktan daha iyi alabiliyor. Butrajik durum, elbette, Dantes'i de içine alýyor. O, her þeyden habersiz birþekilde mutlu bir dünyanýn hayallerini kurarken, üstün meziyetleri, sýcaksevgisi, hak ettiklerini elde etmek üzere oluþu, rezil kiþilerin dünyasýüzerine mutsuzluk bulutlarý ekiyor. Ve ne yazýk ki bu bulutlar, onundünyasýna felaket olarak yaðýyor. Akýl almaz komployu hazýrlayanlarýnsinsi planý tutuyor; Dantes cehennemin yeryüzündeki minyatürüdenilebilecek bir hapishaneye kapatýlýyor. Çýkarlardan, benlikkaygýlarýndan, politik beklentilerden doðan oyunlar, Dantes'i sonu belliolmayan acýlara teslim ediyor.

Niþanlýsý ile babasýnýn yaþamýna biraz çekidüzen vermek içinuðraþýrken, þimdi sevginin uzaklýk karþýsýnda alevlenen ateþi yüreðiniyakýyor, aklý huzursuz edici sorularýn baskýsýna yenik düþüyor, bedeni

23

Page 14: İntikam: Adaletin Estetiği

yeraltý dünyasýnýn garabetlerine dahi reva görülmeyecek aðýr koþullaramaruz kalýyor. Karanlýk bir hücrede soðuða ve neme teslim olmuþ birbeden, çok sayýda isteðe sonsuz özlem duyan bir ruh, yüzlerce soruylauðraþan bir akýl… Ýç burkan bir halde olan Dantes'in acýlarýnýn çokboyutluluðu nefes almasýný zorlaþtýrýyor. Kurtulmayý aklýndan dahigeçiremeyecek kadar umutsuzluða teslim oluyor. Ama umutsuzlukçaresizlik kadar can yakýcý deðildir. Her tehlike karþýsýnda bir þekildedebelenmeye alýþkýn olan insan, kaybedeceðinden emin olsa bile, birçaba içine girer ve umutlarýný bu çaba besler. Ama Dantes umutedemeyecek kadar çaresizdir. Yalnýzca "neden" diye sorar ve bekler.

Zaman bilincini kaybetmek, arzularýný yitirmek, hayal kurmanýn tatlýbesleyiciliðinden ve yaratýcýlýðýndan yoksun düþmek üzereyken,hücresinin duvarýndan gelen sesle yeniden canlýlýk kazanýr. Artýk merakduyar, bilmek ister, sabýrla tanýþýr. Ve bu ses yeni bir dünyaya kapýyýaralar. Gökte ve yeryüzünde hiçbir þey aramazken, yerin derinliklerindenbir þans bulur. Tutuklu yaþlý rahip, Dantes'in bu cehennemden kurtulmasýiçin yalnýzca bir þans olmakla kalmaz, ayný zamanda onu yeni doðan birçocuk gibi yaþama hazýrlar. Böylece bir kez daha yaþam þok ediciolanaklarýndan birini sunar. Hemen her insanýn yaþamýndaki olaðandýþýgeliþmeler rastlantýlarýn eseridir. Planlanmamýþ, uðruna çaba sarfedilmemiþ olan yaþama yön verir. Tesadüfler yaþamýn lokomotifidir; kiþiyien umutlu anýnda ölüme de teslim edebilir, her türden umutsuzluðunortasýnda ayakta da tutabilirler. Zaman ve Mekanýn gözlemlenemiyoroluþu, zihnin sýnýrsýz kavrayýþ gücünde olmayýþý dolayýsýyla nedensiz,amaçsýz, öncesiz ve sonrasýz olarak düþünülen rastlantý, bir kez dahayaþama renk verir.

Artýk umut en canlý biçimde belirir. Rahibin bilgeliðindenyararlandýkça, yaþadýðý olaylara iliþkin bölük-pörçük veriler arasýndabaðlantý kurar, baþýna gelenlerin adalet duygusuna verdiði tahribatýnboyutlarý karþýsýnda dehþete düþer ve intikam duygusu yüreðininderinliklerine yerleþir. Varlýðýný aniden ve þiddetli bir biçimde hissettirenintikam, insaný yaþama baðlayan bir güç iþlevi görür çoðunlukla. Ne deolsa, adaletin yeryüzünde yeniden tesis edilmesi için yaþamak gerekir.Can sýkýcý nice kötü insanýn pis kokular yayan eylemlerine maruzkalanlarýn umutsuzluklarý kolayca betimlenecek gibi deðildir. Kafalarýdüþüncelerin boðucu fýrtýnasýnýn yarattýðý gel-gitlerin iþkencesine maruzkalýr, yürekleri daralýr, içleri burkulur, nefes almakta zorluk çekerler. Bir angelir silahý þakaklarýna dayarlar, yüksek bir binanýn en üst katýna çýkarlar,

24

Page 15: İntikam: Adaletin Estetiği

25

dalgalý bir denizin karanlýk derinliklerine dalgýn gözlerle bakarlar… Birazsonra Varlýk olmaktan çýkacaklardýr. Ama iþte, intikam duygusu, o güçlüve harekete geçirici duygu uyanýverir, yaratýcý yüzünü gösterir ve þöylebuyurur "Yaþayýn! Mutlu olacaðýnýz ve yaþadýðýnýz için sevineceðiniz güngelecek" 5 . Bu sýr, bu gizemli, ama dostane düþünce yüzünü gösterir.Tüm acýlarýn en dayanýlmaz olaný artýk yaþamak için bir nedene dönüþür.Hem de en güçlü nedene… Dantes bununla tam zamanýnda karþýlaþýr.Her þeyin elinin altýndan kayýp gideceði sýrada intikam duygusuyardýmýna yetiþir. "Ölmek! Ah hayýr! diye baðýrdý, þimdi ölmek için buncaþey yaþamaya, bunca acý çekmeye deðer miydi? Ölmek, ölme kararývermiþ olduðum zaman, eskiden, yýllar önce iyiydi; ama þimdi bu, sefilyazgýma gerçekten de büyük bir yardým olur. Hayýr, yaþamak istiyorum,sonuna kadar savaþmak istiyorum; hayýr, benden çalýnan mutluluðumuyeniden kazanmak istiyorum! Ölmeden önce, cezalandýrýlacakcellatlarýmýn olduðunu, kim bilir belki de ödüllendirilecek dostlarýmýnbulunduðunu unutuyordum? Ama þimdi beni burada unutacaklar,hücremden ancak Faria [yaþlý rahip] gibi çýkabileceðim" 6. Ýntikamýnsabrýn amansýz düþmaný, sabrýn ise, onun inatçý dostu olduðunuanlamaya baþlamýþtýr Dantes. Sabredecek ve hazýrlýk yapacaktýr. Öyleyseintikamýn, ayný zamanda varlýðý koruma gibi yüce bir iþlevi vardýr.

Dantes bu duyguyla, yalnýzca insanlarýn kirli dünyasýna meydanokumakla kalmaz, ayný zamanda ölüme de baþkaldýrýr. Ve artýkSisyphos'un kayasýndan daha serttir; zira "gerçekten de bir kez hayatýnýzýgözden çýkardýnýz mý, artýk öbür insanlarla eþit deðilsinizdir ya da dahadoðrusu baþka insanlar artýk sizin eþitiniz deðildir, bu kararý veren kiþi oanda gücünü ona katladýðýný ve ufkunun geniþlediðini hisseder" 7. Danteskendini öldürmeyecektir, ama baþkaldýrýsý uðruna ölmeyi de göze alacakkadar ölümü kanýksayacaktýr.

Hapis artýk bir okuldur Dantes için; rahipten ders üstüne ders alýr.Tarih okur, felsefe okur, dil öðrenir, politika hakkýnda bilgi alýr, yaþamadair deneyimlerini dinler. Öyleyse intikam, yalnýzca umutsuz kiþiyiyaþama baðlamaz, ayný zamanda güç istencini de tetikler. Taþýyýcýsýnýnkarþýsýna çýkar baþ edebilecek gücü kazanmasýný buyurur. Yeryüzününadaletsizliðin hükmüne teslim olmamasý için adaletin hassas duygusunutaþýyanlarýn güç kazanmasý gerektiðini anlatýr. ve bu güç, fiziksel

5. A.g.e., s, 943. 6. A.g.e., s, 164-165. 7. A.g.e., s, 410.

Page 16: İntikam: Adaletin Estetiği

26

dayanýklýlýk, bilgisel donaným, düþünsel uyanýklýk, çabalama isteði gibiher türden sorunla mücadeleyi olanaklý kýlan tüm insani potansiyelleri,tüm yöntemleri ve yordamlarý kapsayacak denli geniþtir.

Rahibin ani ölümü karþýsýnda yeniden umutsuzluða kapýlsa da, artýksorunlarla daha kolay baþa çýkabilecek kadar güçlüdür Dantes. Ýntikamýnvesile olduðu gücü ilk kullanma fýrsatýný çok erken yakalar. Rahibincesedini akýl almaz bir kurnazlýkla kurtuluþ için bir çare olarak kullanýr.Böylece rahip, yalnýzca yaþarken deðil, ölürken de genç dostununyardýmýna koþar. Dantes artýk hapishanenin karanlýk dünyasýndankurtulmuþtur, hem de daha önce olduðundan çok daha güçlü birbiçimde… Artýk yapmasý gereken þey, intikam almaktýr.

Ama yüreðinde taþýdýðý þiddetli intikam isteðine, elde ettiði tümgücüne raðmen, Dantes'in þimdi iþi daha zordur. Zira kötülerin dünyasýnageri dönmüþtür. Dýþarýda öðrendikleri, içindeki adalet duygusunu en aðýrbiçimde zedelemeye devam eder. Yeryüzünde iyiliðe her daim üstünçýkmýþ kötülüðün bir kez daha zaferlerin en büyüklerinden birinikazandýðýný gözleri dolarak görür. Her zaman olduðu gibi, masuminsanlarý cehenneme gönderenler, kendilerine yeryüzünde bir cennetyaratmýþlardýr. Her biri konumunu yükseltmiþ, ekonomik gücünükatlamýþtýr; kimisi büyük bir iþ adamýdýr, kimisi en üst düzeyde birpolitikacý, kimisi de adaletin hassas terazisine dengeli bir þekilde yükkoymasý gereken önemli bir hukuk adamý…

Tüm masumiyetine raðmen, yýkýma uðramýþ birini toplumunkurallarýna tamamen riayet etmeye zorlamaya hiç kimsenin gücüyetmez. Bu nedenle, daha düþmanlarýyla ilk karþýlaþmasýnda, "sizesöyleyeceklerim belki garip görünebilir toplumcu, ilerici, inanlýkçý beyler;ama ben insanlýkla hiç ilgilenmiyorum, beni korumayan hatta genelliklebenimle sadece bana zarar vermek için ilgilenmiþ olan toplumukorumaya çalýþmýyorum hiç; onlara olan saygýmý yok ederken ve onlarakarþý tarafsýzlýðýmý korurken, toplum ve insanlýðýn bana hala borçluolduðunu düþünüyorum" 8 diyen Dantes, kendi eylem kurallarýný kendisibelirliyor. Ve iyiliðin dilini benimsemiþ biri, eðer bu dili her kullandýðýnda,karþýsýnda vahþetin dilini kullananlarý buluyorsa, dilini deðiþtirmektenbaþka bir çaresi olmadýðýný düþünmeye baþlar. Bu nedenle Dantes, trajik

8. A.g.e., s, 377. 9. A.g.e., s, 249.

Page 17: İntikam: Adaletin Estetiği

bir biçimde, hak yerini bulsun diye erdemi bir tarafa iter. "Elveda iyilik,insancýllýk, minnettarlýk… Yürekte açan tüm duygulara elveda!... Ýyileriödüllendirmek için kendimi Tanrý'nýn yerine koydum… Kötülericezalandýrmak için intikam Tanrýsý yerini bana býraksýn þimdi" 9. VeDike'nin zedelenen hükmü, sarsýlan egemenliði için Nemesis'i yardýmaçaðýrýr.

Yýkýcý olmaya karar vermiþ kiþi, eðer ölümü kanýksayacak kadar güçkazanmýþ biriyse, yýkým kaçýnýlmazdýr. Dantes, kendi dünyasýnýnharabeleri üzerine inþa edilen lüks dünyayý da harabeye dönüþtürmekiçin hiçbir fedakarlýktan ve maliyetten kaçýnmaz. Hiç kimsenin, yýkýmlarüzerinde kalýcý bir huzur bulamayacaðýný kanýtlamak için tüm gücünükullanýr. Ve Dumas'ýn devasý eserinin boyutu, Dantes'in intikam almayayönelik planlarý ve onlarý gerçekleþtirmek için attýðý adýmlarýn hayretedüþürücü boyutu tarafýndan yaratýlýr. Böylece, kötülük yapmýþ herkes, izibir daha silinmeyecek bir mutsuzluða teslim olur. Dantes ise,koruyuculuðunu üstlendiðin güzel Yunanlý kýz Haydee ile yeni biryaþamýn kapýsýný aralar.

Dantes'in mücadelesi, aslýnda nadir görülen bir sonla sonuçlanýr;çünkü intikam, çoðunlukla arkasýnda taþýyýcýsýnýn yaþamýnda da derinyaralar býrakarak terk eder yürekleri. Ama yine de kaçýnýlmazdýr. Dantesyaptýklarýndan baþka hiçbir þey yapamazdý. Uðradýðý haksýzlýðý yasalaryoluyla düzeltmesi olanaksýzdý; çünkü bizzat yasalar aracýlýðýyla felaketinkucaðýna atýlmýþtý. Üstelik siyasi ve yasal koþullar, haksýzlýða uðradýðý ilkdönemdekinden çok daha fazla düþmanlarýnýn lehine iþliyordu; zirakendisine düþmanlýk edenler, her türden yasal düzenlemeye veuygulamaya müdahale edebilecek konumdaydýlar. Dantes'in yaþamý birkez daha Platon'u düþün dünyasýný en keskin biçimiyle doðrularken,toplumsal olgular bu düþün dünyasýndan bihaber yasa koyucular vetatbik ediciler tarafýndan yönlendirilerek, insaný felakete sürüklüyor.Öyleyse yasalar mutlak bir þekilde onarýcý adaleti gerçekleþtirmediðisürece, intikam duygusunun kötülüðünü ilan etmek mantýða uygunolmadýðý gibi, onu ortadan kaldýrmak da olanaksýzdýr. Oysa daima onarýcýadaleti gerçekleþtirdiklerini bir yana býrakýn, yasalar küçümsenmeyecekölçüde adaletsizliði desteklerler. Adaletsizliðe yol açmadýklarý varsayýlsadahi, onarýcý bir iþlevden ziyade, cezalandýrýcý bir iþleve sahipler. Üstelikintikam daima yasalarýn gücüne karþý iþlemez, kimi zaman bizzat yasalarahizmet eder. Kaldý ki, intikamýn her zaman yasal alanla ilgili olduðu daiddia edilemez; çünkü adalete iliþkin bir duygu olmasýna raðmen,

27

Page 18: İntikam: Adaletin Estetiği

intikamýn müdahale ettiði alan, çoðunlukla hukuksal alan deðil, etikalandýr. Zira kiþisel iliþkilerde ortaya çýkan, hukuksal olmayan, fakat etikalanla ilgili bir haksýzlýk karþýsýnda yasalarýn yapabileceði hiçbir iþlemyoktur. Öyle ki, olup bitene yasalar ne karþýlýk verebilir, ne de düzelticibir rol oynayabilir. Aristotelesçi adaletin bir erdem olmasý da bundandýr.Ve intikamýn adalet talep etmesinin nedeni, adalet ile yasalar arasýndahiçbir zorunlu iliþkinin olmadýðýna yönelik bilinçtir.

Dantes suskun kalýp kendi dünyasýnýn yýkýntýlarý üzerine yeni birdünya inþa ederek yaþamaya devam edemezdi; çünkü kötüleriniktidarýnýn devam etmesine göz yumacaktý. Onun dünyasýný yýkanlar,baþkalarýnýn da dünyasýný yýkmaya devam ediyorlardý ve her yýkýmlakendi dünyalarý daha güçleniyordu. Ýntikam alan ya da almayý kafasýnakoyan kiþi, zaman zaman kötülük yapmak zorunda kalsa da, aslýndakötülükle mücadele eder. Elbette kötülük, her zaman kötü insanlar içincesaret kaynaðý deðildir, ama kötülüðün zafer kazanmasý daima onlarýncesaretini besleyen bir gýdadýr. Ve intikam, kötülük yapmamayý koþulabaðlamýþ kötücül insanlar için caydýrýcý bir iþleve sahiptir. Dantes Tanrý'nýnoðlunun buyruðuna uyup öteki yanaðýný da düþmanlarýna çevirseydi,kesinlikle erdemli davranmýþ olmayacaktý, aksine hem helak olacaktý hemde kötülüðün zafer kazanmasýna katkýda bulunacaktý; zira kötülerin,iyilerin soylu edimleri karþýsýnda duygulanacaklarýný beklemek haddindenfazla kibarlýk olur.

Öyleyse Dantes'in yapýp-ettiklerine, eylemlerine anlamýný verenþey, hasýmlarýný cezalandýrma isteði ya da onlarla hesaplaþma arzusudeðildir, adaletsizliðe karþý duyduðu nefrettir. O, varlýðýyla bir insanýntepkilerinin þiddetinin, korumaya çalýþtýðý deðerlere karþý duygularýnýnþiddeti tarafýndan belirlendiðini kanýtlayan trajik bir kiþidir.

Ama intikamýn doðasýna yönelik bu türden argümanlarýn insanlýðýnyýkýmý olacaðýna yönelik korku her türden temelden yoksundur; çünküintikam etki deðil, tepkidir. Bir neden ya da amaç deðildir, bir sonuçturve araçtýr. Dantes'i hem yargýç hem de cellat yapan bu duygunun kendisideðil, bu duyguyu uyandýran dünyadýr. Dantes'in eylemleri, onun çilesiniyaratan dünyanýn maruz kalmak zorunda olduðu sonuçlardýr. Ýntikamdünyaya kötülük katmanýn peþinde koþan bir duygu deðil, kötülüðe,belki hýrçýnlýðýndan dolayý kolay bir biçimde kabul görmeyen bir karþýçýkýþtýr. Kötülük üretmeye yönelik her etki kötüdür, ama kötü görünümlüher tepki kötü deðildir. Elbette bu, intikam dahil her tepkinin zorunlu

28

Page 19: İntikam: Adaletin Estetiği

29

olarak iyi olduðu anlamýna gelmez. Üstelik intikam, her zaman etkidebulunana eþit ölçüde ve ayný araç ve yöntemlerle bir tepki vermek dedeðildir.

Ýntikama iliþkin korkunun temelinde, onu þiddetle özdeþleþtirengeleneksel yaklaþým yatar. Ancak intikam kesinlikle þiddetle hiçbirzorunlu bað taþýmaz. Ýntikamýn çoðunlukla þiddet aracýlýðýyla alýnmasý, buduygunun tek metodunun þiddet olmasýndan deðil, intikamýntaþýyýcýsýnýn þiddeti bir metot olarak kullanmasýndan kaynaklanýyor. OysaDantes intikamýný en þiddetli biçimde almýþ olmasýna raðmen, hemen hiçþiddete baþvurmamýþtýr. Yaptýðý þey, temelde hasýmlarýnýn oyunlarýný,karþý oyunlarla bozarak haksýz bir biçimde elde ettikleri tüm imkanlarýnýkaybetmelerini saðlamaktýr.

Her þeye raðmen, Dantes'in yaptýklarýnýn kabul edilemez olduðuiddia edilebilir. Ama aslýnda kabul edilemez olan þey, onun eylemlerininiçkin doðasýndan ziyade o eylemleri baþlatan süreçte gizlidir. Kabuledilemez olan, insaný rahatsýz eden, "olmamasý gerekirdi" dedirten þey,Dantes'i cehenneme göndermeyi benimsemiþ niyetle baþlar; zira bukorkutucu eylemler süreci Dantes'in olaylara maruz kalmasýyla baþlamýþtýzaten. Ve intikam alma süreci, intikamýn taþýyýcýsýna da her zaman makulgörünmeyebilir; çünkü adalete yönelik her talep, erdemin dünyasýnavurulan bir darbeye dönüþebilir. Bunu sezen Dantes, "izlediði aðýr vedolambaçlý yolla intikamýn doruðuna gelince, daðýn öte yanýnda kuþkuuçurumunu görmüþtü" 10. Bu nedenle, yirmi yýldan fazla süre içinikemiren duygulara raðmen, amacýna ulaþtýktan sonra ebedi bir huzurakavuþmaz, aksine kuþkularýn kemirici dünyasýna adým atar. Kuþkususözlerine dökülür: "Hay Allah! diye devam etti, kendime saptadýðýmamaç saçma bir amaç mýydý? Yoksa on yýldýr yanlýþ yolda mýydým? HayAllah! Bir mimarýn tüm umutlarýný baðladýðý yapýtýn, olanaksýz deðilse deen azýndan kutsallýða saygýsýzlýk yapýtý olduðunu kanýtlamasý için bir saatyeter!"11.

Ama zaman zaman eserinden kuþkulansa da, her mimar eseriylegenelde gurur duyar. Dantes aðýr bir yükten kurtulmuþtu, ama yeni biryükün aðýrlýðýný da sýrtýnda uzun zaman taþýyamazdý. "Bu düþünceye

10. A.g.e., s, 1001. 11. A.g.e., s, 1001. 12. A.g.e., s, 1001. 13. A.g.e., s, 994.

Page 20: İntikam: Adaletin Estetiği

alýþmak istemiyorum, bu beni deli eder. Bugünkü düþünme biçimimdeeksik olan þey, geçmiþin tam olarak deðerlendirilmesi, çünkü ben bugeçmiþi ufkun öbür ucundan gözümde canlandýrýyorum. Gerçekten deilerledikçe, ortasýnda yürüdüðümüz manzaraya benzeyen geçmiþ, bizuzaklaþtýkça siliniyor. Düþlerinde yaralanan insanlarýn baþýna gelenbenim de baþýma geliyor, onlar, yaralarýný görür ve hissederler ve sonrayaralandýklarýný anýmsamazlar" 12. Ama ne olursa olsun, ne denli güçlüneden bulursa bulsun, Dantes'in kendisiyle konuþma zorunluluðukuþkusunun can sýkýcý doðasýnda yatar. Ve derine iþleyen yaralarý ileyaptýklarýna dair kuþkusu, trajik kahramanlarýn yazgýsýnýn sonucudur."sadece o [Tanrý], benim kinsiz ve kibirsiz, ama piþmanlýk duyarak çekipgittiðimi biliyor; sadece o bana verdiði gücü kendim için ya da anlamsýznedenler için kullanmadýðýmý biliyor" 13. Trajik kahraman, yapmakistemez, ama yapar, zira trajik durum yaþanan bir durumdur,kaçýnýlmazdýr, zorlar ve yolunu bulur. Ýntikamýn tetikleyici gücüne teslimolan trajik kahraman, adalet uðruna yapar yaptýðýný. Zira adalet duygusutalepkar bir duygudur ve merhamet, adalet istemi karþýsýnda suskunkalýr. Dantes'e güç veren Tanrý, adaletin tanrýsý; yani Dike, adaletarayýcýsýnýn kalbine yerleþir ve kýsýk bir sesle mýrýldanýr: Ýntikam adaletinestetiðidir.

30

Page 21: İntikam: Adaletin Estetiği

31

Kaynakça

ADUGÝT, Yavuz, Etikte Akýl ve Duygu Ýkilemi, (YayýmlanmamýþDoktora Tezi), 2007.

ARÝSTOTELES, Nikomakhos'a Etik, çev. Saffet Babür, (Ankara: AyraçYayýnlarý), 1997.

ARÝSTOTELES, Retorik, çev. Mehmet H. Doðan, (Ýstanbul: YKY),1998.

ARÝSTOTELES, On the Soul, Parva Naturalýa, On Breath, Cilt VIII,çev. W.S. Hett, (Cambridge, Massachusetts, London: Harvard UniversityPress), 2000.

Bauman, Zygmunt. Postmodern Ethics. (Oxford UK & CambridgeUSA: Blackwell),1993.

DUMAS, Alaxandere, Monte Cristo Kontu, çev. Aysen Altýnel,(Ýstanbul: Ýthaki Yayýnlarý 2003)

ERHAT, Azra, Mitoloj Sözlüðü, (Ýstanbul: Remzi Kitabevi), 2000.

HARTMANN, Nicolai, Moral Phenomena, çev. Andreas A.M.Kinneging, (New BRUNSWICK (U.S.A) and London (U.K): TransactionPublishers), 2002.

HARTMANN, Nicolai, Moral Values, çev. Andreas A.M. Kinneging,(New Brunswick (U.S.A) and London (U.K): Transaction Publishers),2003.

HUME, David. A Treatise Of Human Nature (ed.): D.F. Norton andM. Norton, (New York: Oxford University Press), 2001

KANT, Imannuel. Pratik Aklýn Eleþtirisi, çev. Ýoanna Kuçuradi, ÜlkerGökberk, Füsun Akatlý, (Ankara: TFK Yayýnlarý), 1999.

NEHAMAS, Alexander, Edebiyat Olarak Hayat, çev. Cem Soydemir,(Ýstanbul: Ayrýntý Yayýnlarý), 1999.

NIETZSCHE, Friedrich. The Gay Science. çev. Walter Kaufman,(New York: Random House Inc.), 1974.

NIETZSCHE, Friedrich. Ýnsanca, Pek Ýnsanca, çev. Mustafa Tüzel,(Ýstanbul: Ýthaki Yayýnlarý), 2003.

NUSSBAUM, C. M. The Therapy of Desire, (Princeton, New Jersey:Princeton Unversity Press), 1994.

Page 22: İntikam: Adaletin Estetiği

OAKLEY, Justin. Morality and the Emotions, (London and NewYork: Routledge), 1992.

PLATON, Statesman. Philebus, Ion, Cilt VIII, çev. Harold N. Fowler,W.R.M.Lamb, (Cambridge, Massachusetts, London: Harvard UniversityPress), 2001.

REEN, O.H. The Emotions, (Dordrecht, Boston, London: KluwerAcademic Publishers), 1992.SCHELER, Max. Formalism in Ethics andNon-Formal Ethics of Values, Evanston: Northwester University Press,1985.

SCHOPENHAUER, Arthur. The World as Will and Represantation,Cilt I, çev. E.F.J. Payne, (New York: Dover Publications, Inc), 1969.

32