ilahiyat fakÜltesi dergisi - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/d00036/1987_4/1987_4_turguti.pdf ·...
TRANSCRIPT
T.C. DOKUZ EYLÜL ÜNİVERSİTESİ YAYlNLARI
0907 • BY 87 • 009 • ı025
iLAHIYAT FAKÜLTESi • •
DERGISI ~IV
(PROF.DR. Ö:MER YİGİTBAŞI'NA ARMAGAN)
Doç Dr. İhsan TURGUT
w. James (1942"1910), yalnız b.iır psikoloğ değil, aynı 2ıamanda bir Fe1:sıefeoiıdir. Babası İlahiyatçı Hem~ James'drr. Kenx:liisi aynı zamanda ün-·
' ~
1ü roman yazarı Henry Jameıs'i:n kardeşidir.
Amerikalı düşünürümüz diğer Amerikalı düşünürler gibi, örneğin
Oharles Peirce, J. Dewey gtihi ... Çok yöınlü bir eğitim yapmıştır. Önce Par:s'rte sanaltla uğraşımş,, sonra Harward Üniıversiteslinde, kimya, anatoma ve hp öğrenimini yapnuştır. 25 yaşında ise Almanya'ya gideflek fizyo1oji ve psikoloji çalışmıştır. Daha sonra göreceğimiz gibi, James'in tıp ağırlıklı öğrenimi onun tüm felsefe, psikoloji, sanat ve dinle ilgili görüşlerini etkilemiştir. James yalnız beden yapımızı değil, tüm fikir, kültür ve estetik yapımızı biyolojiye bağlamış ve Prağmatizm adını verrdiği felsefi öğretisi biyolojik bir hayat yorumundan başka bir çey olmamıştır.
Bunun ne demek olduğunu daha sonra açıklamaya çalı§acağım.
James,. 1890'da ilk defa Psikoloj.inin ilkeleri (The Principlis of Psychology) adlı iki1ta!bım yayınladı. Bu ikitap hem muhtevası, hem de sitiliyle çok tutundu. James burada dü§ümnenin bir akış olu§turduğunu ve bunun biliııç olduğunu ileri sürdü. <Ifhe •stream of concioı..ısnus-şuur
luk akl§l» dediği §eyin ki§isel ve öznel ya da subjektif olduğunu ve bunun için de kişinin hayatı boyunca edindiği tecrübelerin bu bilinç akı§ını olu§turduğunu söylemektedir. James'e göre bütün tecrübelerimiz ayrı ayrı olmayıp hi.rihiriyle ili§k:ihdir. 'recrübelerilmirz, akıl, heyecan ya da duygu gibi biribiriyle dü§manı ilki bölümden oluşmamıştır. Tecrübelerimiz daha çok zihinsel ya da manervi bir akı·§tır ki, bir rüya, ya da bir hülya gibi bütün üniteler beEr:siz bir hatta sür,ekla. ihi.r aıkış içi;rıdedi:r.
James Joyce, Wirginia Wolf, bizde· AH. Tanpınar ve daha başkala· rı James'in <<ibU bilinç aklŞl>> kavramından billerek ya 4~ bilmeyerek eıt
kilenmi§lerdir.
-- 73-
Doı;, Dr. ihsan. TURGUl.'
James «Bilinç varını dır?» adlı denemesiyle aynı konuya temas etmekte, pragma.t]z;m ya da başka bir adıyla: radical empirisizın:JJin açıklamasını yapmaktadır. Burada James B. Russell'in da belirttiği gibi, geleneks·el bilgi teorisindeki özne -nesne yada suje'-- obje iliçklsi bu bilinç yada bireyin tecrübe akışı içinde çok önemli g·örünmektedir. Oysa bilgi, suje - obje arasmda bir act olarak. felsefeciler tarafından ele alınmıç ve epistemo1oji'de büyük problemlere yol açmıştır Nitekim hala felsefenin temel sorunlarmdan birisi suje-obje, yani algılayan özne ile, algı
lanan nesnel arasmda doğan §Üphedir. Tüm felsefe ekolleri, diyebiHriz ki, bu §Üpheyi gidermek için uğra§mışlardır. ller eko1 kendine göre bir çözüm getirirken, yenıi sorunlar orftaya çJJkmşür. Oysa James, bilinç aıkışı
içinde bu sorunu ortadan kaldırmaktadır.
James'de bilinç akışı determinist bir olay olmadığı gibi mekanik bir olay da değildir. James daima bu tür şeıylere karşı çıkmıştır. Çünkü yaşantı ya da experienee'e önem verınekte, yaşantının da mekanik o1-mayıp psikolojik bir olay olduğunu ileri sürmektedir.
James, 1899'da <<Psikoloji hakkında öğretmenlerle konuçma» (Taliks to teacher'S on P1syeho1oıgy) adlı kirtabı:m yayJ:nladı. Bu kitapta, hayattaki ideallerden söz etti. Ayrıca şüphenin ve güvensizliğin sinirliliği ar· tırdığım, ama inancın is·e bir tedavi aracı olarak iyileştirdiğini ileri sürçj.ü.
Şimdi, James'in tüm felsefesine egemen olan bir kavramdan söz edelim. Bu da «experience~> ya da tecrübe dediğimiz kavramdır. Bu kavramın Jame,s'de felsefe, sanat, din daha doğmsu dünya i1e birle§lilli§ bir hayat kavramı halinde görülmektedir. Felsefenin konusu bu nedenle hayattır. James'in felsefesi bir hayat felsefesidir (Philosoph of life). Ve bu nedenledir ki, felsefe ile biyolojinin yani hayat bilgisinin çok yakından ilgisi vardır.
Peki, tecrübe (experience) nediır? Bu soruyu bir kaç örnekle açıklayalım. örneğin, yağmurun yağdığı görülürse, bu tecrüıhelenmiç, yani ya· §anmr;ı bir tecrübedir. Fakat hiç bir insanın olmadığı bir çöle yağmur dü§erse, bu tecrübe edilmemiştir. Böylece hayatın olmadığı (hayat da insanla beraber vardır) bir yerde tecrübe yoktur. Fakat bazan tecrübe ed em ediğim, ama başıma gelen çok ;ıeyden bahsedebilirim. Hatırladığım her§eyi tecrübe edebmrim, Fakat açıkça hatırlamadığım, bende alışkanlık
lar meydana getirmemektedir. Bir yeri yanmış bir çocuk, ate§ten kor-
-74-
kar, yandığı zamarn hatırlar. Öyle zannediyorum, bir olay alışkanlık haline ge1mi§se tecrübe edilm:iştd.r. Alı§ikanhk da yalmz canlı organi.zma1ar için söz konusudur. Yanan bir maşanın ateşten korkması gibi bir şey yoktur (Russell haklı olarak bu tür tecrübeyi kabul etmemektedir).
1907 de yayınladığı «Dini tecrübenin değişiklikleri, (The Varieties of Religi.ous E:xper~enee)» (1 ) .adlı k~ tabında dini tecrübeden de S·ÖZ etmektedir. James, burada dini tecrübeye sempati duymakta, ldlise yada dini bir kuruma fazla sempati duymamaktadır. Çünkü dini tecrübe ferdidir.
«Dinin Varyasyonlarl>> adlı kitap, dinin ne olduğunu değil, dini hayatı vermektedir. James'in insani bir fenomen olaırak, bu kitapta dinle ilgilenmiş:, dinin metafi1zilk amacı dJe ilgilenmemi,ştir. Eğer, inanç insanları mutlu ediyorsa, bırakın inansınlar. Bu da James'in pragmatist görü§ünün b.ir parçasıdır. Burada din yada Tanrı bir tapınma ögesi olarak alınmaz. Tanrı, James için kutsal bir enerji, aktüel bir varlıktır. (2 )
Herşeyin enerji olarak alındığı çağımızda bu da ilginç bir görüştüır. Bu varlık hakkında şüphe etmek, yada onun varlığını ispat etmek gibi, bir çabası yoktur. Şüphe ise bizi mutsuz kılar, ama saf inanç ( dogmatizm deği[) bizi mutlu kılar .. O halide göi1i.Hüyor ki, Jameıs şüphe ya da Tanrı yerine saf ya da psd!ko1ojik inancı koymaılda yetıinir.
Russell'in de ıbeliirttiği gibi, bu tür bıir inanç geleneıl:;:isel din anlayışuna aykırı:dır. Ama James için yaşıanh ya da expervence önemlidir. İnancı da bu açıdan ele almaıktadır. Biz §'imdi yine Jameıs'<in <~pragmatizm>>
adım verdiği öğretisine dönelim.
James, «pragmatizm»i, Pragmatizm adlı kitabında pek de sistematik ve analitik olmayan bir şekilde anlatmaktadır. (3 )
James'e göre pragmatizm bir felsefe metodudur; metafizik problemleri anlamak, açıklamak ve uygulamadaki durumlarını tartışmak için kullanılan bıiir metoddur. Örneğin; Birçok, dünya bağımlı mı, bağımsız mı, maddi mi maneıvi mi, varlık yokluk gibi metafizik kavramların, ha-
(1) William James, «11he Varieıties of Reiigious Experience» A. Mentar Book, pub. by the New American LiJbrary 1958
(2) B. Russell,-ıBatı Felsefesi Tarlıhi, Bilgi yaymevi, Ank. Çev: M. Sencer, 1972 (3) W. James, -Selected papers on Philooopby, London, J.M. Deutandson ltd.,
Nevvyoı1k E.P. Dutton J Oo. Ine. 1952 p. 43-81.
-75 --
Doç; D:r. İhsan TURGUT
yattaki ~öı1ünümlerini değerlendiçrirJ , Yoksa pragmatizm bu kavramların soyut bir tartı§ma.sma girmez. Soyut kavramlar, zihinsel düzeyde istenildiğ·i kadar: farklı görünseler de, somut örneklerde ve hayatda kendi· lerini göstermedikleri sürece, faydaları olmadığı gibi anlamları da yoktur.
Öyle anlaşılıyor ld, pragmatizm felsefe tarih1nde bir öğreti (doktrin) ya da, felsefe siSitemi olaraık kaJbul ed:i:lmeme1ktedir. Fakat daha çok bir hayaıt felsefesi ve bu feLsefede uygulanan bi1r metod olarak kabul edilmektedir. «Pragma» kelimesi ise Antik Yunancadan «pragma» kelimesinden gelmiş olup aksiyon yada i§ anlamına ·gelmektedir. James, bu. kelimeyi çağdaşı olan Charles Peirce'den a1mı§tır. Peirce ise <<pragmatizm»i, belirsizliği V€ dağınıldığı önlemek iıçin, felsefi bir metod olaırak
kullandı. İlk defa «Fikirledmizi Nasıl Açık ve Seçile Hale Getiririz (How to Make Our İdeas Clear-1878)» adlı maka1esdnde dHe getirdi. (4 ) İnanç
larımız aks'iyonlarımızı yönetir. Dü§ünceierimizin tam açıklamasını yapabilmek için, onun uygulamadaki u:zantısına bakmamız gerekmektedir, Aksi halde dü§ünce1eırimizle, bunlarla ilgili davramşlarımız kopuk kalacaktır. Bunlar, James'in, Peirce'den aldığı küçük bir alıntı. Bu da s~amyorum iki, pragmatizmin temel anlayı§ım teış<kil etmektedir.
Diyebiliriz ki, pragmatizm, Amerikan kültürünün felsefe tarihine kazandırmış olduğu en önemli bir katkıdr.r. I. Dünya, sava§ından biraz önce, İngiltere'de İngiliz tecrübi felsefe geleneği olan eınpiricism'e hi;;; benzemeyen, Hegeleilerin ıbir1 devamı sayılan trancendantaı bir" ideaHzmle karşılamaktaıdır. Mc Taggert ve iBra,dleıy bunlann en başında gelmektedir. ݧıte ingiLtere'deıki hir ideaLizm, Amerika'da yeni bir felsefi uslupla ortaya çıkı:naktadır Ameri'ka'nın tipik ya§amma, davranış gelenek. ve 9
zamanda (1900'larm ba§ı) halkın iıyimser ve eın çok enerjik olduğu bir dönemde ortaya çıkmıştl'r. Pragmatizm, aynı zamanda, _? dönemde dünyada özellikle Avrupa'da egemen olan metafizik bir mutlakiyet, materyalistilk bıir meıtafiızıi,ğe, kaba bi1imoiliğe, dfin,yamn başka bir yerinde yanıt Ameri,l:m'da ıkarşı çıkmış tipilk bir felsefe türüdür. Bu fels,efenin en büyük özelliği felsefenin günlük hayatta esnek (flexiable) bir alet ola~
rak kuHanılabilmesi işimize yarar şeylerle yaramayan şeylerin ayıklanmasıdır.
( 4) Populer Science Monthly for fawary, translated in the Revue phittosophique for jan. 1879-VL. VII.
'76 -' -
WILLil\fd JAMES VE PRAGMATiZM
James'e göre, bilimler genelde insanın dışında, gözlem metodunu kullanarak gen;:ekle uğraşı:r; Bu anlayış yanlış olmakla beraber eksiktir. James, bilimlerin bir tür biyolojik yorumunu yapmıg ve bu bilimlerin en başta gelen görevlerinin başmda insana hizmet ettiğini kabul etmiştir.
insana hizmet derken James, yalnız tıbbın yaptığı bir hizmet gibi de değil, zihin, davranış ve entellektüel yaşamla da bilimlerin Hgilenmesini istemiştir. Çünkü James'e göre insan sağlığı ve insan için iyi olan yalnız beden sağlığı değil, aynı zamanda fikir vei davranış sağlığıchr. James·in diinyaya bu bakışı yalnız varlığrmız ve değederimizle de ilgili olmayıp aynı zamanda bilgi kuramıyla da, yani epistemoloji ile de sıkı sıkıy::t
bağlıdır A
James'in öğretisi, bilginin faydacı, ya da çıkarcı kavramının sınır
sız karşıhklanm, tecrübede smı:r tanımadan kabul etmesiyle diğerlerin· ~
den ayrılır.
Bizim teor!i1leı~iilniz, dünya'yı yete:ı:ıi kıa>dar anlamak için kullanılan
aletlerdir, demektedir. James, önemli olan onları pratil~te kullanabilme ve yamrlanahilme>ldedir. Bir yargının, ya da önermenin anlamı, iç·erdi· ği pratik sonuçtan ba§lka bi:r şey (~:eğildir. Görülüyorki, James'de doğru
bilgi ile faydalı ya da iyi bilgi, başka bir deyimle, mantığın konusu olan doğru ile ahiakın konusu olan iyi birdir
Şüphesiz, Leszak Kolakowski'nin belirttiği gibi (5 ) kendi başına, soyut düzeyde açıklanan· bilgi ile faydalı bilgi ayırımı felsefe tarihind(f yeni değildir. Daha XVIII. yüzyılda mcvteryalilstlıer dünyayı anlamak için Aristo'cu kategorilerin ne kadar içe yarayıp yarama>dığmı tartışıyorlardı.
Nitekim çolr daha sonra Copernik'in astronomide yaptığı devrim, kendi doğruluk mantığı içinde değil, yara>rlılık mantığı içinde ele alın
mıştır. Yine modern, felsefe de çeşitli dini ve metafizik gerıçekler utilitarian yani faydacılık açıdan incelenmiştir. Hobbes ve bazı ansiklopedistler, hatta bir halkıma: Kant, özellikle din ile ahlak ilişki1sittıde pragmatik bir yol izlemiştir, diyebiliriz.
Fakaıt Jam!e1s'illl kendisıi, Kolaıkowsıki'nin beliriti1ği dönemlerden öncelere gi,derek pr'agımat;11:m':in Soıkrat ve Aristo ile beraber var olduğu:ruu.
ileri sürmektedir. Hatta Locke, Hmne, Berkeley ve daha başkalannın
---------(5) Leszaık Kolakovmki, «Pizitivist Philo:snıJhY>,, Transin to En1glish by N. Ga
terman, 1970, Pm:guving Bıooks, P, 181-202
7n 1 -·
Doç. Dr. İhsan TURGUT
pragmatik metodu §öyle ya da böyle kullandığım fakat bu dü§ünürlerde, pragmatizmin panç;a parça pragmentler halinde kendini gösterdiğini iddia etmekteidir. ,James her nedense sofıistlerden, yani Gorgias, Protagoras'dan ba§ka eski Yunan sofistlerinden söz etmeme:ktedir. (6 ) Bu çok enterasandır.
Bc.tılılar bildiğimiz gibi, Sokrat, Platon ve Aristo gibi eski Yunan düşünürlerine hayranchr. Aslında da bu düşünürler felsefe tarihinin (Doğu ve Batı felsef.elerinin) önemli kişileridir. Ama ne yazık ki teoride bu böyledir. Oysa batı kültürünün daha doğrusu batı hayat tarzı ya da yaşam biçimi, sofistlerin relativizmi tarafından etkilenmi§dir. Öyle samyorum ki, James'in pragmatizminjn temelin'de de, Sokrat. Platon ve Aristo'dan çok, sofisizm yatmaktadır. Ama bu sofisizm, endüstrinin, teknilı;:
ve bilimin gelişnıesiy1e kurgu değiştirmiştir. Sofistlerin gürüşlerini bu şekilde çağdaş bir dünya görüşü olarak pragmatizmde görmekteyiz. Elbette sofistler ~ağdaş düşünürler kadar sistematik olamazlardı. James özellikle biyoloji açı:omdan felsefeye yaklaşımıyla sofistlerden ayrılmakta:dır. Ama ne gariprtir k,i, bana göre, felsefe taı:ıihinde Sokrat ve Platon'un da etkisiyle, sofistler hep kötülenmiş ve olumsuz olarak ele alınmışlardır. Oysa, sofistler, kuramsal ya da evrensel düzeyde olmasa bile, insanla ve güncel yaşamla daha çok Hgilendiklerinden daha ge'rçekçiydiler. Bu bakımdan pragmatist bir düşünür olan John Dewey, Peirce ve James'in diğer batı düşünüderinden daha az gerçekçi oldukları hiç bir zaman söylenemez.
Şimdi biz yine James'e dönelim; James'e göre, iki ayrı önerme, aynı davranışı gösterdiklerinde, bu iki önermenin anlamı özdeştir. Uygulama ya da pratik sonucu olmayan. bir önermenin ise anlamı yoktur. Ta· bi James burad·a, Peirce'in yaptığ:ı ·gibi, anlamsız önermelerle, anlamlı
önermeleri ayırt etmek için bir kriteria ortaya atmamaktadrr. O ayın zamanda bir önermerıin anlamıyla, önermenin pratikteki sonuçlannı belirtmek için bir metod. ileri sürmektedir. Ve bu pratik sonuçlar o öner· menin anlamı olmaktadır. Janıes'de do,ğru, yanlış arasındaki fark da burada yatmaktadır. İnsan davranışlarmdan bağımsız, kendi kendini doğ· rulayan soyut doğru, ya da gerçek diye ib:ir şey yoktur. Burada James, Peirce'den ayrıldığı halde pozitivizıne, mantıksal a1ıomizme yakla;;ımak
tadır. Ancak James experience ya da ya;;ıantı kavramını bilgi kavramına
-------··---(6) W. Jaı:nes, -a.,g.e., s. 202
-- 78 -·
WILLIAM JAl'tiES VE PRAGMATiZM
soktuğundan pozitivistler ve atomistlerde geçerli olan yalnız olgusal (faeetuaD önermelerd1r kil: bunların ço,ğu da matematik, yıa da bilimsel öne:rmeler ya da onlara benzeyen, doğruluğu pozitivist mantık kuralları içinde iıSpatlanaihilen doğrulardır. BunLarın objektifliği ve genel geçerliliği söz konusudur.
Oysa Jaınes'de, ya da onun pragmatist yaklaşımında, aksiyonları
ınııda doğTuluğunu ya da tasdikliliğini bulan ve bu şe~ilde faydalı olan doğrular doğrudur. Peirce'de önermeler bağımsız olarak doğru olduğu için aksiyonlanmızı da doğru olarak etkiler; bir önerınenin doğTuluğu
da yatmaktadır. Oysa James için, yukarda belirttiğLmiz gibi, ancak bize yararı olduğu olmaktadır. Doğru; heııhangi bir doğ·ruluk kavramı olarak doğru olsa bile, anlarnsızdır .. Böylece doğru önermelerimizle, nesne~ ler arasmda uygunluk ( correspendance) ya da bire-bir kar~şılllk değHdi:r (pozitivistlerde ve atomistlerde bu böyledir). James'de önermelerimizle te·crübeleı:imizin bize milmkün kıldığı, tatmin ·ettiği ve zevk verdiği şeylerle correspendance mümkUndür ve böyle bir correspendance kabul edilmektedir. Öyle samyorum ki bu görüş yalnız pozitivistler le, atomistleri değil, tum hilıgi kurarnlarını çıldırtmaya yeter. Am;:ı bu., bilginin tipik biyolojik bir yorumudur. Burada James leendi içinde tutarlıdır.
örneğin, diz refleksi, yanlış bir şey değildir; fakat biyoloJik olarak normal ya da pataloj.iktir; C7 l ya da pankreas bezi., üret<tr~i asıit durumuna göre, organizma :i!ç;in iyHr.ötü ya da yararlı ve zararlı olabilir, Böylece dü· şüncenin ürettiğii (scrtion), aynı kriıtria ya da ölçülerle ?lçülenebilir. İnsanın kognitive yani bili§sel davranışı çevresine özel bir reaksiyondur. Bu biyolojik olarak faydalı olduğu zaman doğru, tersi ise yanlıştır.
Doğrular, bilimsel kuı'amlar inanç; ve samlar bizden bağımsız olarak algılann ya da durumların ib~rer a,çı:klaması ya da tasviri olaraik meydana çıkmamışlardır. Fakat onlar ç;evreyle ilgili olarale seçilmişlerdir.
Radikal relativizm, (sofizm) bu durumun tabii bir sonucudur. Aynı yaı~gı, o yargrnın söylend<iği durum:a bağlı olarak, doğru ya da yanlış· tır. B.ir yargının kimin için ve hangi özel. durum ve şartıarda söylendiğine bakmadan, doğru ve yanlı§ olduğunu söylemek doğru değildir. Doğ· ruyu bulmak demek. pratik meselede onun pratikteki -etkinliğine bakı
lır.
(7) L. Kolakowsıki, a.,g,e. s. 181 - 202
- 79
Doç. Dr. İhsan TURGUT
Pragma'Lizm, pra:tikte en hayatil önemi haiz olan bilginin her parça;sım bilmek denıel:tir. Doğru, inısani durumlada illgili olarak verilen yargıları değerlendirmede meydana çıkar.
Genel olarak konuşacak olursak VV. Jarnes'e güre doğru, ba§annın bir tekniği olarak de,ğerlendirmedir. Bu balı::nndan James, geleneksel me- · tafizik ya da sratdece entellek!Wel düzeyde bilg'ey]e ilgilenmez .. Eğer her-
. .
han;gj bir şeye birey, ya da toplum olan:ı·k inamyorsa:k ve eğer bu inanç, hayatta bize biT avantaj sağlıyorsa, o zaman inamlabilir, diyor James.
Tek ve yalnız gerçek, ya da doğru olan, pragmatizm'de en geni§ anlamda başarı olaralk anlaşılmalıdır. önemli olan şeylerin ya da nesne1e rin nasıl me3~cl::ıma ge1d~ği, arche·iıl1k pren1sihi:ni araştırma1kl değ!Hdıir. ön:em-1i olan bu, ya da şu şeye i.namrsam, ondan ne alabilirim. Ka1dı 1q bir inanç ya da sanı bir kimse için faydalı. olduğu g,ibi, bir ba1§kasına zararlı olabilir, bir ilaç ya da. bir ı:eçete, bir hasta için fay,dalı, diğer.i iiçin zararlı ola!bilir (y1Jrııe ibiolog bir görüş), Ni telkim bugün ~şime gelen, ya da yararlı olan şey yann yanlış olabilir, öyle anlaşılıyor ki, James gelecekte, bir ihtimalle yararlı olabilecek şeyler üzerinde de durmaktadır.
Bilim, Jameıs.'e gröre geleneksel metafiz1ik, ya da transendantal anlamda, doğruların bir toıılamı olmayıp,. tecrübeele doğmluk ve zevklilik, ya da mutluluk 'kazanan, pra:t:m" ya§antılarda doğanı doğruların toplamıdır.
İrade bir olayın ya da kalbulUn koğnri:Uf ya da biLi§iser, bir :tnıanca, dünyanın zihne zorunlu baskı yapmasının fakat gönüllü olarak meydana çı
kan bir aksiyondur.
Bu §Üphesiz Dascartes'çi mr görüştür. Yine de Descartes'e göre, şı.:ı anda samlar ya da inançlar bir yanlıştır. İrade, doğru kuralara göre operıtronda bulunan aklın yargılarını kabul ya da reddetmelde seır:besttir.
James'e göre, onayda belirlenen kurallar dışmda aklın bağlı olduğu ~urallar yoktur. Bir inanç, onay ya da kabUlden bağımsız olarak, içeriği ile değer1endirilmeyip gerçek bir olgu olarak vardır ki, bu da zevk ve mutluluk umuduyla olan onaydır ya d<v iı:abUldür.
Şimdi, James''in ya da pragmati,zm'in e1e§triısıini yapınaik istiyorum. Tabii bir şeyi eleğtirirken ha,kkını verrnek, gerekmektedir. Bu ülkede eksik olan bir şeyı de bu,dur sanıyorum. Bana öyle görülüyıor ki, pragmatizm'de pruradoks bir görü§ yatmaktadır. James'in eserine baktığımızd3. bu paradoksu görmek nıümkünd:ür. Şimdi şöyle bir önerme alalım; <<Sok-
WILLIAM JAMES VE PRAGMATiZM
rat M.ö. 399'da öldü» Eğer bıirz bir yargı ya da önermenin doğruluğunu sardece tecrübede sağladığı :çı:kara, ya da uyandırldığı psH.wlojHı:: bir zevk uyandırmamaktadır. Böyle olduğu için de bu öneıııneye yanlış ya da anlamsız diyemiyeceğim, çünki bu bir tarihi olgudur, kaJI1!aklarm tümü bu o]guyu doğrulamaktadır. B. Russel'ın deyimiyle bu. deıscrip:tive yada tasvir edici bir bügidir. Belki yukardaki önerme pragmatik anlamda bana bir çıkar sağlayabiliyordur. Ş,öyleki, eğer Sokrat'ın ne zaman öldüğünü bi1irsem ve bildiğim için de sınavı geçersem, bana sınavı geıçecek kadar yararı olmuştur. Çünki sınavı geçmeme yardım etmiştir. İyi ama sınavdan sonra durum nasıl olacak? Sokrat'la H~ili bu bilgi yararsız ve saçma. mı olacak ? . . . James burada açık değildi{
Başka bir örnek ele alalım; «Londra Thame:s nehri üzerinde kurulmuştur.» Şimdi bu önerme bana bir çıkar' sağlamadığı gibi, herhangi bir davranışıımı da etkilememektedir. Ama bık gün, bir aıs!ker, ya da bir politiıkacı olaraık straJtej:ik bi:r bilgi olara<k kullanabilirim ve belki o zaman, James'e göre, bu önerme doğru yal da anlamlı olabilir. Fakat ~imdi şu anda, Türkiye'nin İzmir kentinde otuı:ıan benim gibi bir vatandaş ~için bu önermenin Jameıs.'.e göre bir yararı yıok1ıur. Ancaık İngiLtere'· ye turist, ya da bir ıstmteji adamı, belki bir 'coğrafyacı olarak g~dersem, bu önermenin bana b:i!r yararı olaibiilir ve o zaman da bu önerme doğru
ve anlamlı olabilir. O halde şu anda Londra'nın nerede olduğu ve ne üzerinde kurulduğu beni ilgilendirmiyor. Ama bu doğru mu? Yani böyle mi olmalıdır? Nltekıim bu görüş, Batılıların eğitim sıislteminde çok yayıg:ı:n durumdadır Öğrencilere gerek,siz bilg:i verilmez, çoğu okumuşlar hile, Türkiye'nin nere!de o1duğunu bilmez1er, Alp dağlarının yÜiksek~iği ya da Eive-- . rest tepeısinin yül~sekEiğinin kaç mertre olduğu onları iLgHend~ırmez. An-caık Türkiye'ye turi:srt, olarak ya da başka briır iş için gelece!klerse, o zaıman Türkiye hakkında biLgi edinirle'r veya Alp dağlarmda kayak yapacaklarsa, E;verest'e tırmanacakl<arsa, o zaman öğrenirler. Ve bu bİr ölçüde doğrudur. Ama bu iışler her zaman böyle işlememeıktedir. insan bazen bir şeyi, ya da olguyu, o §ey olduğu i'çirı; öğren~r evrensel bilgi de o zaman geliışir.
Ama Empiriewcritisistler, yani ampirik eleştirmenler, bilginin biyo1ojik yönü olan pragmatist yorumu gözden kaçırdılar. Onlar metafiziği, epistemolojiyi, ki din ve sanatla ilgili biLgiler de bunun içindedir, sanki insanın yani süjenin, dışmda tutmaya çalıştılar, daha doğrusu bu bilgiyı ınsan ya da süjenin ç:ı:kar dı§mda tuttular .. Bilimsel kurumlara da höy· le baktılar. Onlar bu dünyada olan herşeyin, bir yerde insanın çıkarma
-Sıl-
Doç, Dr. İhsan TURGUT
olduğu belkilde James ya da Dewey kadar dü§ünmediler. Ama diğer yandan insıana ya da bu ill1!sanın günlük ya§ammda brlr yararı yoik d,iye bazı
evrensel oLguları, James'in yaptığı gibi, göz ardı etmenin bi'r yararı yoktur. Kaldı ki James, insana yararlı olanla, zararlı olanları ayırt etmek içiln yeterli bir 'kriteria ortaya koymakrtadır. Pragmabilk metod ise, böyle hi:r ayırırını yapacak güçte görünmemektedir.
Jameıs'in «Bilmeye ya da iınanmaya değer ne var?» sorusunda aradığı cevaplar pek belirgin olmadığı gibi, sınırlı cevap1arda yoktur. Her ne kadar James monistik bir dünya görüşü yerine, plumlistik bir dünya göııü§U:nü sıavunduğu halde felsefeci1erin <~doğru nedil">>? sorusunun, James'de <<Bilmeye ve inanmaya değer ne var?» §ekli:ne dönüşmesi, pluralistik açıdan da i1gin:ç görü1memektedir.
Determinizme sempati duymak için bir sebep yoktur, diyor James. Bıİ'Z ancak dünıyamn bir parçasım bHebilJ}yoruz, ya da tecrıübe edebiliyoruz. Hiçbir §ey bizi, örneğin determinizm gibi, evrensel bir kuralın her§eyi yönettiği söylenemez. Çünki, dünya Hegel gibi ınonistlerin dü§ündüğünün tersine müınkünler ya da ihtimallerlıe· doludur. Bürtün bunların arasında ancak inanc~mızdır ki (James burada yalnız dtni inancı kastetme- · mektedir), hayatı bize yaşamaya değer gö1rüyor. 1
Eğer bu dünyada her§ey önceden belirlenmi§Se, yani predeterminist ise, eğer sürprizlerle ve önceden tahmin edilmeyen, yani unpredictable olaylar yoksa, bu dünya Jams'e göre yaşanınaya değmez.
Biz, gözlenebilen kuralsızlarn, yeni kurallar içinde. ele almaya, fert olarak her olguyu kabul ya da red etmede ö.zgürüz. Bütün çelişkileri evrensel bir anahtarla açıklamaya ihıtiyaç yokıtur. Ancak, metafi2likçilerdir ki, «mutlaJk gerçek>> dedikleıi b!ir prensip, ya da kuralla dünyayı idare et. meye çalışırlar. Metafizi:kçü.lerıe göre, bu dünyada g'örülen her şey bu muıtlark gerçeğıin, bu tek bütünün çeşitli görünümler~dir. James'e göre, gerçek olan şudur ki, tecrUbenin içimde seçtiik~erimiz ve onların üzerimde durmamızdır.
Tecrübenin kendisi soyut, ya daha zengin ve karmaşrk yapılar oluşturmak ya da şelkiHendıirmek için tekl!l elementler içermez. Tersine sıo
yut hayat ya da manevi ve zihnv hayat bu akı§m iç~nde olan bir yapıdır. Ancak, soyutlanan process'dir ki bu akı§ı bozar ve bi1rb:i:rine benze~
yenleri değişmeyenlermi§ gibi görürüz. Fakat James'e göre, şurası kesindir ki, bütün farklılıklar ve değişmeler sistemi mantıksal bir kural
-82-
WILLIAI'd JAMES VE PRAGlVIATİZlVi
tarafından yönelstilmemelidiir : irade ya daı önerme türü fayda ya da utilıity standartlan Lle aynı kabul edilmektedl:r. Bu dichotomy'i, yani doğru-fa,yda ikilemi, ortadan kalktığı gihi bununla :i:IgHi olarak mantığın konusu olan doğru He, ahiakın lwnusu olan iyi, estetiğin lwnusu olan güzel fayda ilkesinde birleşmektedirler.
Çağımızda, pragmatizm'e yalnız Amerika'da de,ğil, aynı zamand~ı.
Avrupa'da da sempati duyulmakdır. F.c.s. Schiller (19·37) İngiltere'de, bu felsefeyi daha doğrusu kültür anrayışını geliştirmeye çalışmıştır. İtal
ya'da Papini pragmatizm'in öncülüğünü yapma:ktadır. Polonya'da M. Kozlowsky'de bunların arasındadır.
Sonuçta; felsefe açısından, belki. de James'in pragmatizm'i tartışı
labilinir. Yalnız çağ1mızda felsefe de kurgu değiştirmektedir. Çağımız,
bPrük endüstrinin, te•kniğinin ve Hetişim araçLannın gelişti,ği bir çağdır. Çağımızda tek öğretii, tek mantık, doğru ya da iyıi>-güzel yoktur. Kültürler tek boyutlu değildir. Çağımızda, ırk, din, dil farkı gözetmeden bir hoşgörü ve sentez Içinde yaşaınması sözkonusudur. Demokratdek hayıatın da anlamı budur. Ülke ve millet ç1karları gibi ortak çrkarların yanında, bireyle1r kendi ö:cei çıkarlıarında serbesttirler. Qağdaş, uygar toplumlarda bu zmı.miudur. Tabii, birey~er kendi çı:kar ve demokratik özgürlük]erinde başkalarırun çıkar ve özgürlüklerine zarar vermemelid~r.
James'de bu böyledir. Kültürde ortak kabullenmeler, yani James'in anlayışıyla orta:k çıkarlar vardı!r. Bazen evrensel boyutlara kadar uzanan bu ortak çıkarlar ki; bir ürkeyi ve toplumu hatta dünyamızı ayakta tutabilmektedir. Bu şekilde ortak çıkarlar; ki.iltürlerde .. ortak doğrular, ortak iyiler ve ortak estetik güzellikler ortayıa çıkarmaktadır. Bu bakımdan James, sofıistlerden, Nietzsche, gibi nihilistlelrden, geleneksel idea'" hst ve materyaliiSıtleırden ayrılmaktadır. Burada bunların hepsim dile getiremedim. James'in din felsefeısi, psilmloji:si, eğitimle ilgili görüşleri ayrı ayrı birer ineeleme konusudur .. Ö'rneğin, James'in «bilinçLiliik akışı>~ t,ek başına inoe}enmeye değer.
Doç, Dr. İhsan TUR6U'I'
SUMMARY
In the :ı:ıinete,enth century, pyschoogy was coosi!Jılerred to be a part of philoso~!yhy; ~t was the first timeı that James at Harword in the 1890s began togl-:v~ ıs~stematic attention to psychology as a sepemate discipline.
In his book caUed, <<Talksı to Teochers on Psychology», h.e deli. cered a sN-Iies of famous leetures; Here, for the first t~m{\ he trU~d to show the importance of the process of teaching and learı(ng.
fu fact, James, deliberately defined psychology as the «Science oi Mental Lif~»: What gees on «lnsMe>,.a person's head- Thoughts, feelings, · interıests ,~md valu~.
:1ameısı' phOO.osophy ~s also 10, philosophy of life. The concept of <<eX:·
perience»in lıi~s psychology and, philosophy is the most important concept, I think, bıiefly can be said to domamıte his all approach.
James in his <<The Var:eties of ReUgious ;E,xpedence>.ı-, tries to explain religious eıxpeirience. He sympathizes with tt~:s sort of experienence, beoause it is an ~ndivEdual experi~nce ,like other exp~riences. But he does not sympathize with Chu:r~h or ıany sort of retigiou_s, :institution. James is not interested in the m..etaphysica:l view of relıiıgion. He isı rat· her interested in 'ı"eligilou:s He. This is, of course, a part of James' pragmatism.
James explains «Pragtiısm;->in h:s book called, «Pragmatism>>. Prag· matism is not a philosophical doctrine, but \it is a plıiosophical method. Even so, This method can be :r'egaır<ıied as an important contrubition to the Mstory of pWlosophy, psychology, religion and art by .. the American tulture.
-84-