iii - cdn.islamansiklopedisi.org.tr · lerde (bk. yahudilik), burası ibadet eden yahudilerle dolup...

2
AGLAMA dinf his ve heyecanla mak tavsiye ve bu tür lar büyük sevap vaad edil- Mesela kimsenin bir yerde zikredip mü- minin ahirette özel lutfuna nail ibk Buh ari, "Rek.a 'ik ", 24; Müs- lim . "Zeka.t", 911. Allah korkusundan layan cehennemden azat edile- ibk Tirmizi . "Feza'ilü'l-cihad", 8. 1 2: Nesi ii. "Cihad", 81. kalbi hüzün- ve gözü olanlara azap etmeye- ibk Buhari, "Cena 'iz", 45 ; Müs lim. "Cena 'iz", 21. Allah korkusundan yan. harama bakmayan ve askerde nö- bet tutan kimselere cehennem haram ibk. Darimf. "Cihad", 5: Nesai, "Cihad", hadislerde belirtil- Hz. Peygamber. "Kur'an hüzünle nazil oldu" buyurarak onu okurken ve- ya dinlerken yerine göre hüzünlenme- yi ve tavsiye ibk. Mace. 761. Nitekim kendisi de Mes'Od Nisa süresinin 41. ayetini okurken dolu dolu göz ibk. Buhari, "Feza 'ilü'l-Kur 'im", 35; Müsl im , 24 7-2481. Kerim'de de ayetleri secde edenler (bk . Meryem Hz. Ömer. evinde ayetlerin tesirinde kalarak ve müslüman (bk . i bn Hi - 2301. Hz. EbO Bekir'in de yufka yürekli Sevr Hz. Peygamber'in vefat sezince göz bilinmektedir (bk . Buharf, 'ilü 2; slim. "Feza 21. Hz. Pey- gamber. kendisine yolunu soran Ukbe b. Amir' e. günahlar- dan tavsiye (bk . Tirmizi, "Zühd", 60) . Tebük seferine Ka'b b. Malik. Mürare b. Rebf' ve Hilal b. Ümeyye af- fettirmek için hüngür hüngür (bk ibn 9451. gelerek lar bir tavsiye tir (bk. Mace. "Zühd", 6; Müs lim. "Ci- had", 58 1. Bununla birlikte lüzumsuz. ve yersiz riya sa- ihtimali bulunan göz ya- ve bu türlü tandan (bk. Müsned, V. i35). ve sebebi de bu tarz din ve dünya za- bu konudaki gö- olur olmaz 474 kendine için göz dökmemek. ve tahammül ederek kendine hakim olmak. yeri ve gelince de içini bo- özetlenebilir. Bu dini temele olarak özellikle tasawufta hüzünlü bir içinde bulunma ve lamaya büyük önem hatta ilk zahid ve bu halleriyle bk. AGIT, BEKKAINL A : Abdullah b. Mübarek. Kitaba·z-Zühd Hablbürrahman el- Azam i l. Haydarabad 386 - Beyrut, ts. IDarü'I-Kütübi'l-ilmiyyel. s. 40 ; es-S fre. Kah i re 1963, 224, 230; I V, 945; Ahmed b. Hanbel. Kitabü'z.Zühd, Bey· rut 1983, s. 61 ; Müsned, V, 235; Darimi. "Ci- had", 15 ; Bu ha ri. 2, "Cena 'iz", 33, 44, 45, 54, "Reka 'ik", 24, "Feza ' ilü'l -Kur- 'an", 35, ' Uü 2; Müs- lim. "Feza\t", 62, "Cena 'iz", 12, "Zekat", 91, "Sal atü' l- müsatirin", 247-248, "Feza 2, "Cihad", 58; Ma- ce. "ikame", 176, " Zühd", 6; Tirmizi. "Cena- 'iz", 1·4. "Feza ' ilü'l-cihad", 8, 12. "Zühd", 60; N esai. "Cena 'iz" , o "Cihad" , 8, Ebü Talib Kutü'f-kul üb. Kahi re 1961, 477; Gazzali. ihya', Kahire 1938, 283, 292; IV, 160. Iii LE YMAN ULUDAG L ACilAMA DUVARI Yahudilerin Beit (Beytülmakdis ) dedikleri milbedden günümüze kalan ve kutsal kabul edilen duvar. _j Bu ait Süleyman Ma- bedi'nin (Beit ilk de- fa Hz. Süleyman dördüncü ve ye- di ayda m. ö. 967 veya 9531 Ib k. Krallar. 6/ 381. Babilliler'in Kudüs'ü (m .ö. 587 veya 5861 ve lan mabed. milattan önce 537-515 yeniden Bu ikinci Zorababel Mabedi de de- nilmektedir. Mabed, Kral Hirodes'in (Herode) milattan önce 20 ile eski ölçüleri daha da yeniden da milattan sonra 70 Kudüs'ün Ro- da tekrar ya du- Hirodes'in mabedin çev- resini bir ve Kudüs'ün kesiminde, Kubbetüs- da Harem-i Tyropean vadisinin kaya- üzerinde yer Yahudile- rin ha-Kotel ha-Ma'aravi (ing. Western Wall dedikleri bu duvar. literatüründe tesi- riyle (i ng. Wailing Wall; Fr. Mur des lamentations; Al m. Klage - mauer) olarak 485 m. uzun- Toprak seviyesinin üstünde yirmi dört büyük ile yer da kalan on dokuz olu- toprak seviyesinden iti- baren 18 m. olup 6 metresi mabed ala- seviyesini 12. 1 m .. ise 100 tondan (b k. EUn. , XX. 14 391. Gün ka- dar 1 1 9671. çevresindeki sebebiy- le sadece 30 metrelik ibadet için Bugünkü haliyle du- en üstünde bulunan on bir dönemden Geri kalan ise Hz. Süleyman döneminden kalma Hirodes dönemi mimari özelliklerini bk. Frederick C Grant. EAm .. XXVIII , 263; W. F. Stine- sprin g, /DB , IV. 5541. Milattan sonra itibaren yahudilerin bu duvara duy- önünde ibadet ettikleri bilin- mektedi r. Onlar. Kudüs'ün ve mabedin esir olarak ülkelere anmak. tazeleyip kinlerini bilemek, mabede yeniden ya- hudi hakimiyetini kurmak hayali içinde dua ve göz ile lerdir. Tevrat tefsirlerine göre bu duvar ve Rab mabedin du- asla terketmeyecektir ibk. Mid- 1 31. Bununla birlikte. ilk dönemlerde herhangi bir ibadet yeri hatta VII . asra kadar yahudilerin Kudüs'e girme- leri bile idaresindeki Kudüs'te, muhtemelen ta- veya bir yahudilerin bir sina- ve bu sinagog, Kudüs'ün zamana kadar 099) ayakta 1173 Kudüs'e Benjamin de Tudele. bütün yahudilerin dua için ma geldiklerini nakleder ibk. EUn., XX, 1 439) Kudüs'ü fethetmelerin- den ve kovulan yahudile- rin Kudüs'e göçme veya ziyaret etme sonra, 1520'1ere yahudi- ler için sürekli bir dua yeri haline gel-

Upload: others

Post on 01-Feb-2021

8 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

  • AGLAMA

    İslam 'da dinf his ve heyecanla ağlamak tavsiye edilmiş ve bu tür ağlamalar karşılığında büyük sevap vaad edil-miştir. Mesela kimsenin bulunmadığı bir yerde Allah' ı zikredip ağlayan mü-minin ahirette Allah'ın özel lutfuna nail olacağı ibk Buhari , "Rek.a 'ik", 24; Müs-lim. "Zeka.t", 911. Allah korkusundan ağlayan kişinin cehennemden azat edile-ceği ibk Tirmizi. "Feza'ilü'l-cihad", 8. 12: Nesiii. "Cihad", 81. Allah'ın, kalbi hüzün-lü ve gözü yaşlı olanlara azap etmeye-ceği ibk Buhari, "Cena 'iz", 45 ; Müslim. "Cena 'iz", ı 21. Allah korkusundan ağlayan. harama bakmayan ve askerde nö-bet tutan kimselere cehennem ateşinin haram olduğu ibk. Darimf. "Cihad", ı 5 : Nesai , "Cihad", ı ı ı hadislerde belirtil-miştir. Hz. Peygamber. "Kur'an hüzünle nazil oldu" buyurarak onu okurken ve-ya dinlerken yerine göre hüzünlenme-yi ve ağlamayı tavsiye etmiştir ibk. İ bn Mace. "İk_ame", ı 761. Nitekim kendisi de İbn Mes'Od Nisa süresinin 41. ayetini okurken dolu dolu göz yaşı dökmüştü ibk. Buhari, "Feza 'ilü'l-Kur 'im", 35; Müsl im, "Şalatü'l-müsatirin", 24 7-2481. Kur'an-ı Kerim'de de Allah'ın ayetleri okunduğunda ağlayarak secde edenler övülmüştür (bk. Meryem ı9 / 58L Hz. Ömer. kız kardeşi Fatıma'nın evinde dinlediği ayetlerin tesirinde kalarak ağlamış ve müslüman olmuştu (bk. ibn Hi-şam , ı . 2301. Hz. EbO Bekir'in de yufka yürekli olduğu, Sevr mağarasında ağladığı, Hz. Peygamber'in vefat edeceğini sezince göz yaşı döktüğü bilinmektedir (bk. Buharf, "FeZfı 'ilü aşJ::ı.abi'n-Nebi", 2; Müslim. "Feza 'ilü'ş-şahi'ıbe", 21. Hz. Pey-gamber. kendisine kurtuluşun yolunu soran Ukbe b. Amir'e. işlediği günahlar-dan dolayı ağlamasını tavsiye etmişti (bk. Tirmizi, "Zühd", 60) . Tebük seferine katılamayan Ka'b b. Malik. Mürare b. Rebf' ve Hilal b. Ümeyye kusurlarını af-fettirmek için hüngür hüngür ağlamışIardı (bk ibn Hişam . ı v. 9451.

    İçinden gelerek ağlayamayanlara ağlar bir tavır takınmaları tavsiye edilmiştir (bk. İbn Mace. "Zühd", 6; Müslim. "Ci-had", 581. Bununla birlikte lüzumsuz. zamansız ve yersiz ağlamalar. riya sa-yılması ihtimali bulunan göz yaşları ya-saklanmış ve bu türlü ağlamaların şeytandan kaynaklandığı bildirilmiştir (bk. Müsned, V. i35). Nevhanın ve ağıtçılığın yasaklanmasının sebebi de bu tarz ağlamaların din ve dünya bakımından za-rarlı oluşudur. İslam ' ın bu konudaki gö-rüşü , olur olmaz şeylere ağlamamak.

    474

    başkalarını kendine acındırmak için göz yaşı dökmemek. sabır ve tahammül ederek kendine hakim olmak. yeri ve zamanı gelince de ağlayarak içini bo-şaltmak şeklinde özetlenebilir. Bu dini temele bağlı olarak özellikle tasawufta hüzünlü bir tavır içinde bulunma ve ağlamaya büyük önem verilmiş, hatta ilk zahid ve mutasawıflar arasında bazıları bu halleriyle meşhur olmuşlardır { ayr ı ca bk. AGIT, BEKKAINL

    BİBLİYOGRAFY A :

    Abdullah b. Mübarek. Kitaba·z-Zühd ınş r . Hablbürrahman el-Azam i l. Haydarabad ı 386 - Beyrut, ts. IDarü 'I-Kütübi'l-ilmiyyel. s. 40 ; İbn Hişam. es-S fre. Kah i re 1963, ı . 224, 230; IV, 945 ; Ahmed b. Hanbel. Kitabü'z.Zühd, Bey· rut 1983, s. 61 ; Müsned, V, 235; Darimi. "Ci-had", 15 ; Bu ha ri. "Küsılf", 2, "Cena ' i z", 33, 44, 45, 54, "Reka 'ik", 24, "Feza ' ilü'l-Kur-'an", 35, "FeZiı ' Uü ~shabi 'n-Nebi", 2; Müs-lim. "Küsılf", ı. "Feza\t", 62, "Cena 'iz", 12, "Zekat", 91, "Salatü'l-müsatirin", 247-248, "Feza 'ilü 'ş -şat_ı..ibe", 2, "Cihad", 58; İbn Ma-ce. "ikame", 176, "Zühd", 6 ; Tirmizi. "Cena-'iz", 1·4. "Feza ' ilü'l-cihad", 8, 12. "Zühd", 60; N esai. "Cena 'iz", ı o ı , "Cihad", 8, ı ı; Ebü Talib e ı-Mekki. Kutü'f-kulüb. Kahi re 1961, ı . 477; Gazzali. ihya', Kahire 1938, ı . 283, 292; IV, 160. Iii Sü LE YMAN ULUDAG

    L

    ACilAMA DUVARI

    Yahudilerin Beit ha-Mikdaş (Beytülmakdis) dedikleri milbedden

    günümüze kalan ve kutsal kabul edilen duvar.

    _j

    Bu duvarın ait olduğu Süleyman Ma-bedi'nin (Beit ha-Mikdaş) inşasına ilk de-fa Hz. Süleyman tarafından saltanatının dördüncü yılında başlanmış ve ye-di yıl altı ayda (yaklaşık m.ö. 967 veya 9531 tamamlanmıştır Ib k. ı. Krallar. 6/ ı. 381. Babilliler'in Kudüs'ü işgali sırasında (m .ö. 587 veya 5861 yağmalanan ve yakılan mabed. milattan önce 537-515 yılları arasında yeniden yapı lmıştır. Bu ikinci yapıya Zorababel Mabedi de de-nilmektedir. Mabed, Kral Hirodes'in (Herode) milattan önce 20 yılında başlattığı çalışma ile eski ölçüleri daha da genişletiterek yeniden yaptırılmışsa da milattan sonra 70 yılında Kudüs'ün Ro-malılar tarafından kuşatılması sırasın

    da tekrar ya kılıp yıkılmıştır. Ağlama du-varı , Hirodes'in yaptırdığı mabedin çev-resini kuşatan duvarın bir kısmıdır ve Kudüs'ün doğu kesiminde, Kubbetüs-sahra'nın da bulunduğu Harem-i şerifin batı tarafında Tyropean vadisinin kaya-lık tabanı üzerinde yer alır. Yahudile-

    rin ha-Kotel ha-Ma'aravi (ing. Western Wall ~batı duvarı) dedikleri bu duvar. Batı literatüründe Hıristiyanlığın tesi-riyle "ağlama duvarı" (ing. Wailing Wall; Fr. M ur des lamentations; Al m. Klage-mauer) olarak adlandırılmıştır. Ağlama duvarı yaklaşık 485 m. uzun-

    luğundadır. Toprak seviyesinin üstünde yirmi dört büyük taş sırası ile yer altında kalan on dokuz taş sırasından olu-şur. Yüksekliği toprak seviyesinden iti-baren 18 m. olup 6 metresi mabed ala-nının seviyesini aşmaktadır. Taşlardan bazılarının uzunluğu 12. yüksekliği 1 m .. ağırlığı ise 100 tondan fazladır (b k. EUn. , XX. 14391. Altı Gün Savaşı'na ka-dar 1 19671. çevresindeki yapılar sebebiy-le sadece 30 metrelik kısmı ibadet için kullanılmaktaydı. Bugünkü haliyle du-varın en üstünde bulunan on bir sıra. İslamf dönemden kalmadır. Geri kalan kısım ise Hz. Süleyman döneminden kalma olmayıp Hirodes dönemi mimari özelliklerini taşımaktadır ı b k. Frederick C Grant. EAm .. XXVIII , 263; W. F. Stine-spring, /DB, IV. 5541.

    Milattan sonra ı. yüzyıldan itibaren yahudilerin bu duvara karşı saygı duy-dukları. önünde ibadet ettikleri bilin-mektedir. Onlar. Kudüs'ün ve mabedin yakılıp yıkılışını. esir olarak Romalılar tarafından başka ülkelere sürülüşlerini anmak. hatıralarını tazeleyip kinlerini bilemek, mabede yeniden kavuşup ya-hudi hakimiyetini kurmak hayali içinde dua ve göz yaşı ile yaslarını sürdürmüşlerdir. Tevrat tefsirlerine göre bu duvar yıkılmayacak ve Rab mabedin batı du-varını asla terketmeyecektir ibk. Mid-raş . Say ıla r . ı ı 1 31. Bununla birlikte. ilk dönemlerde duvarın yanında herhangi bir ibadet yeri yapılmamış, hatta VII. asra kadar yahudiler in Kudüs'e girme-leri bile yasaklanmıştı . Müslümanların idaresindeki Kudüs'te, muhtemelen ta-pınak alanında veya batı duvarındaki bir kapının yanında yahudilerin bir sina-gogları vardı ve bu sinagog, Kudüs'ün Haçlılar tarafından zaptedildiği zamana kadar (ı 099) ayakta kalmıştı. 1173 yılında Kudüs'e uğrayan Benjamin de Tudele. bütün yahudilerin dua için ağlama duvarına geldiklerini nakleder ibk. EUn., XX, 1439)

    Osmanlılar'ın Kudüs'ü fethetmelerin-den ve İspanya'dan kovulan yahudile-rin Kudüs'e göçme veya burayı ziyaret etme imkanının doğmasından sonra, 1520'1ere doğru. ağlama duvarı yahudi-ler için sürekli bir dua yeri haline gel-

  • miştir. Başta İspanya olmak üzere çe-şitli Avrupa ülkelerinden kovulan yahu-dilere kucak açıp onları himaye eden Osmanlı Devleti. bu duvarı birkaç defa onarmış ve tamamen yıkılınaktan kur-tarmıştır. Yahudiler. Osmanlı himaye-sinde yüzlerce yıl bu duvar önünde, yüzleri bu duvara dönük olarak durup dua etmişler. emellerinin tahakkuku için göz yaşı dökmüşlerdir. XVI. yüzyıldan sonraki seyyahlar eserlerinde ağlama duvarından çokça bahsederler. Bu bilgilere göre. her gün ve bilhassa 9 Ab (Kudüs Mabedi'nin yıkılış yı l dönümü). Fısıh (Mıs ır' dan çık ı ş bayramı) ve Yom Kip-pur (büyük kefaret günü) gibi dini gün-lerde (bk. YAHUDiLiK), burası ibadet eden yahudilerle dolup taşmaktaydı.

    Bölgede yahudi nüfusunun artmasından sonra yahudiler ağlama duvarı önü-ne sıralar. masalar koymak ve o bölge-deki evleri yıkmak istemişlerse de müs-lümanlar buna engel olmuşlardır. 1929'-da ağlama duvarı sebebiyle yine müs-lümantarla yahudiler arasında olaylar çıkmış, Milletler Cemiyeti tarafınElan kurulan bir heyet, duvarın müslümanla-rın mülkiyetinde olduğuna . yahudilerin ise orada dua edebileceklerine karar vermiştir. 1948'de Kudüs'ün doğu kesi-minin Ürdün tarafından işgal edilme-sinden sonra ise yahudilerin bu duvarı ziyaret etmeleri yasaklanmıştır. Altı Gün Savaşı ' nın üçüncü gününde (7 Hazi-ran 19671. ağlama duvarının da bulun-duğu Kudüs'ün doğu yakasının İsrail'in eline geçmesi üzerine. asker sivil bütün yahudiler duvarın önünde bu hadiseyi büyük bir coşku ile kutlamışlar. 2000 yıllık İsrail rüyasının gerçekleştiğini ilan etmişlerdir . Daha sonra ise duvarın bu-lunduğu bölgedeki ı:nahalle yıkılarak geniş bir alan açılmıştır.

    Ağlama

    duvarı·

    Kudüs (i Ü K tp., Albüm

    nr. 90775)

    Yahudiler bu duvarı Süleyman Mabe-di'nden bir kalıntı kabul ettikleri için kutsal bir mekan sayarlar. Ma bed in yıkılış yıl dönümü başta olmak üzere çeşitli vesilelerle duvar önünde ibadet eder. Kudüs'ün ve Süleyman Mabedi'nin yıkılışını. şehir ve ma bedden uzak kalışlarını yadederek mabedin Hz. Süleyman tarafından yaptınldığı gibi yeniden in-şasını arzular ve bunun için dua eder-ler. Yahudiliğin en büyük hedefi bu ma-bedi yeniden yapmaktır. Ancak Ahd-i Atik'te nakledilen Beit ha-Mikdaş'ın es-ki ölçülerine göre yeniden yapılması. bu-günkü Kubbetüssahra'nın yıkılmasına bağlıdır (bk. KUBBETÜSSAHRA, MESCİD-i

    AKSA).

    BİBLİYOGRAFYA :

    Hikmet Tanyu, Tarih Boyunca Yahudiler ue Türkler, istanbul 1979, 1, 68; ll , 773 ; Frederick C. Grant. "Wailing Wall", EAm., XXVIII , 263; Z. A .. "Wailing Wall", UJE, X, 441-442 ; Jacob Auerbach. "Western Wall", EJd., XVI, 467· 472; W. F. Stinespring. "Temple, Jerusalem", !DB. IV, 554-559; Zvi Ankeri. "W alling W all", EBr., XXIII , 145 : "M ur Occidental dit des Lamentations" , EUn., XX, 1439.

    L

    li] HiKMET TANYU

    AGLEB ei-İCLI (J.-Ii...,.Ji.l)

    Ağleb b. Amr (Cüşem) b. Ubeyde (Ablde) el-İd!

    (ö. 21/642)

    Recez şairi tabii. _j

    Cahiliye devrinde doğdu . İslamiyet'i kabul ederek Medine'ye yerleşti. Hz. Peygamber'le görüşemediği için saha-bi olamadı. Hz. Ömer'in .hilafeti zama-nında Sa 'd b. Ebü Vakkas'la çıktığı ga-zada Küfe'ye yerleşti ve kendisine maaş bağlandı. Muammerfin* dan kabul edi-

    AGLEBiLER

    ten Ağleb. katıldığı Nihavend Savaşı' nda doksan yaşlarında iken şehid düştü.

    Ağleb'den önce recez bahrinde en fazla üç beyit söylenirken. o ilk defa kaside tarzında uzun recezler inşad ederek bu konudaki yeniliğin öncüsü oldu. Ebü'n-Necm ei-İcli ile Accac gibi şairler Ağleb'in öncülüğünü yaptığı bu akımı devam ettirmişlerdir. Şiirlerinden bazı parçalar tabakat ve antoloji kitap-larında günümüze kadar gelmiştir. Ay-rıca onun bir divanından söz ediliyorsa da bu eserine henüz rastlanmamıştır.

    BİBLİYOGRAFYA:

    Cümahi. Taba~atü {ühüli'ş·ş u 'ara' lnşr. Mahmud Muhammed ŞakirJ. Kah i re 13941 197 4, 1, 135; ll , 737; İbn Kuteybe. eş-Şi' r u e 'ş şu'ara', Beyrut 1964, ll , 511 ; Ebü'I-Ferec el-isfahani. ei-Egani, XXI lnşr. AbdülkerTm ei-Az-bavT- Mahmüd Canımı. Kahire , ts. !Darü 'I-Kü-tüb i ' I- Mısriyyel - Beyru t. ts. IDaru ihyai't-tü-rasi'I-ArabTI. s. 29·35 : Amidi. el-Mü 'telif ue'f. mu!Jteli(lnşr . F. Krenkowl. Kahire 1354 - Bey· rut 14021 1982, s. 22: İbnü ' I - EsTr. Üsdü '1-gabe lnşr. Muhammed İ brahim ei-Benna v.dğr . ı. Ka· hi re 1390-93 1 1970-73, 1, 126; ibn Hacer. el-işabe lnşr. Ali Muhammed ei-BicavTI, Kahire 1390-92 / 1970-72, ı , 98 ; c. Zeydan. Adab lnşr. Şevki Dayfl. Kahire 1957, 1, 143 ; Brockelmann. GAL, 1, 56; Suppl. , 1, 90; Sezgin. GAS, ll, 163-164 ; Ni had M. Çetin. Eski Arap Şiiri, istanbul 1973, s. 67 : Ömer FerrOh, Tari/} u '/-edebi'/-'Ara-bi, 1, 274·275: Ch. Pellat. "al-Aghlab al- ' IQ.ili",

    E/ 2 1 Fr. ı. ı , 255. liJ HuLUSİ Kıuç

    L

    AGLEBİLER

    İfrikıyye, Cezayir ve Sicilya'da hüküm süren bir İslam hanedam

    (800-909). _j

    Hanedanın kurucusu olan İbrahim. Ebu Müslim'in kumandanlarından olup Abba si Halifes i Mansor tarafından . İfrikıyye'ye gönderilen Ağleb'in oğludur. Abbas! Halifesi Harünürreşid zeki ve kabiliyetti bir diplomat. iyi bir hatip, şair ve fakih olan İbrahim'i Zap valiliğine tayin etti (79 51 Bu görevi sırasında ehliyet ve liyakatini ispat ederek hali-fenin çok güvendiği kumandanlardan Herseme b. A'yan'ın desteğini kazan-dı . Bu sırada Muhammed b. Mukatil'in İfrikıyye valiliğine tayin edilmesinden memnun olmayan halk Herseme'ye mektuplar göndererek onun yerine İbrahim b. Ağleb'in tayin edilmesini iste-di. Herseme meseleyi Harünürreşfd'e arzetti. O dönemde Mısır İfrfkıyye 'ye her yıl 100.000 dinarlık yardım gönderiyor-du. Bölgede çıkan sürekli ayaklanma-

    475