hekim bag msizligi sstatic.ato.org.tr/fs/4f4f776167cde9211d000001/hekim...ve ölümün tanığıdır...

95
HEKİM BAĞIMSIZLIĞI Sağlık Politikaları Komisyonu Dr. Müge YETENER, Dr. M. Kamil GÖL, Dr. Haluk BAŞÇIL, Dr. Gönül TANIR, Dr. Handan KURTBAŞ Ekim 2011 Ankara Tabip Odası Yayınları

Upload: others

Post on 16-Oct-2020

12 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: hekim bag msizligi sstatic.ato.org.tr/fs/4f4f776167cde9211d000001/hekim...ve ölümün tanığıdır ve her doğum ve ölümde yaşamın kıymetini en gerçek bilen olmakla özdeştir

HEKİM BAĞIMSIZLIĞI

Sağlık Politikaları Komisyonu

Dr. Müge YETENER, Dr. M. Kamil GÖL, Dr. Haluk BAŞÇIL, Dr. Gönül TANIR,

Dr. Handan KURTBAŞ

Ekim 2011

Ankara Tabip Odası Yayınları

Page 2: hekim bag msizligi sstatic.ato.org.tr/fs/4f4f776167cde9211d000001/hekim...ve ölümün tanığıdır ve her doğum ve ölümde yaşamın kıymetini en gerçek bilen olmakla özdeştir

Ankara Tabip Odası Yayınları

Ankara Tabip Odası Mithatpaşa Cad. No: 62/18 Kızılay ANKARA Tel : (312) 418 87 00 Fax : (312) 418 77 94www.ato.org.tr

HEKİM BAĞIMSIZLIĞI

Sağlık Politikaları KomisyonuDr. Müge YETENER, Dr. M. Kamil GÖL, Dr. Haluk BAŞÇIL, Dr. Gönül TANIR, Dr. Handan KURTBAŞ

Her hakkı saklıdır.Bu yapıtın aynen ya da özet olarak hiçbir bölümü, telif hakkısahibinin yazılı izni alınmadan kullanılamaz.

Baskı öncesi hazırlık: Yeşim Güven

Baskı: Mattek MatbaacılıkAdakale Sokak No: 32/27 Kızılay/ANKARATel: 0312 433 23 10Faks: 0312 434 03 56

ISBN 978-605-5867-52-2

Page 3: hekim bag msizligi sstatic.ato.org.tr/fs/4f4f776167cde9211d000001/hekim...ve ölümün tanığıdır ve her doğum ve ölümde yaşamın kıymetini en gerçek bilen olmakla özdeştir

Önsöz

Değerli Okuyucu,Sadece hekimlerin değil hekimlik mesleğinin zor bir dönemine

tanıklık ediyoruz. Piyasacı sağlık anlayışı, binlerce yıllık, insanhayatına adanmış onurlu bir mesleği tehdit eder hale gelmiştir.Hekimler üzerlerinde önlük, boynunda stetoskop asılı ama he-kimliğin ruhundan arındırılmış bir “reçete memuru” ve “ameliyatrobotu”na dönüştürülmeye çalışılıyor.

Mecburi hizmet adı altında genç hekimlerin diplomalarınael konuyor. Tanı ve tedavilerimizi hekimliğin ve bilimin gereklerideğil, Sosyal Güvenlik Kurumu’nun geri ödeme kurallarıbelirliyor. Milyonlarca insanımızın sağlık verileri adeta “fişle-niyor”, hasta mahremiyeti tartışmalı hale geliyor. Hem “kamuda”(kamu diye bir şey kaldıysa) hem de özelde hekimler performansbaskısı altında. Hekime ve sağlık çalışanına yönelik şiddet teh-likeli bir tırmanış içinde. Sağlık alanı yolsuzluk, usulsüzlük so-ruşturmalarında Türkiye’de birinci sırada.

Ankara Tabip Odası Sağlık Politikaları Komisyonu’nda görevalan arkadaşlarımız, günümüz sağlık ortamının en önemli ko-nularından “Hekim Bağımsızlığı” kavramı üzerine çok titiz birçalışma yürüttüler. Aile hekiminden üniversite öğretim üyesine,özel sektörde çalışan uzmandan eğitim ve araştırma hastane-sindeki asistana kadar sağlık hizmet sunumunun her aşama-sındaki hekimlerle odak grup görüşmeleri yapıp elinizdeki ça-lışmayı yayına hazırladılar. Yıllardır sürdürdüğümüz “iyi he-kimlik” mücadelesine önemli bir katkı, tarihe not, ileride bualanda çalışma yapacaklara kaynak sundular. Hepsine emekleriiçin ne kadar teşekkür etsek eksik kalır. Ellerine, yüreklerinesağlık…

Dr. Bayazıt İlhanAnkara Tabip Odası Yönetim Kurulu Başkanı

Ekim 2011-Ankara

Page 4: hekim bag msizligi sstatic.ato.org.tr/fs/4f4f776167cde9211d000001/hekim...ve ölümün tanığıdır ve her doğum ve ölümde yaşamın kıymetini en gerçek bilen olmakla özdeştir

İÇİNDEKİLERHekimlik/Tıp mesleği nedir? 7

Sağlıkta neoliberal dönüşüm /dünyada sağlığın piyasalaşması 10

Ülkemizde sağlıkta dönüşüm /Sağlığın piyasalaştırılması 12

Hekim bağımsızlığı /nitelikli hekimliğin cenaze namazının kılınması 16

Ankara Tabip Odası Sağlık Politikaları Komisyonu “HekimBağımsızlığı” çalışması 20

Çalışmanın Yöntemi 21

ODAK GRUP GÖRÜŞMELERİ

1. EĞİTİM-ARAŞTIRMA HASTANELERİ ve TIP FAKÜLTESİHASTANELERİ

Hasta Yoğunluğu, Hasta Talebi ve İdari Baskı 25

Performans 28

Performansa Dayalı Sistemin Eğitime Etkisi 35

Hekimlere Yönelik Şiddet 41

İlaç ve Medikal Endüstrilerinin Baskısı 45

Sağlığın Ticarileştirilmesi 47

Defansif Tıp, Kışkırtılmış Hasta Talebi 56

2. ÖZEL SAĞLIK KURULUŞLARI VE ÖZEL HEKİMLİK

Ciro Baskısı 61

İş Güvencesi Yokluğu-Eksikliği 69

3. EĞİTİM GÖREN, ASİSTAN HEKİMLER 71

4. AİLE HEKİMLERİ 79

Bitirirken... 89

Page 5: hekim bag msizligi sstatic.ato.org.tr/fs/4f4f776167cde9211d000001/hekim...ve ölümün tanığıdır ve her doğum ve ölümde yaşamın kıymetini en gerçek bilen olmakla özdeştir

Hekimlik/Tıp mesleği nedir?Zulüm halleri dışında insanın kendi bedeni üzerindeki iktidarı

mutlaktır. Bunun belki yegâne istisnası hasta insanın hekimlekurduğu ilişkidedir. Hasta insan kendi bedeni üzerindeki mutlakiktidarını gönüllü olarak doktoruyla paylaşır. Bu paylaşımdadoktorun kendisini bedenen tanımasına izin verir ve bu mutlakbir güven, sınırlı da olsa bir dostluk içerir. Hastanın ve hekiminhastalık yoluyla kurduğu diyalektik ilişki bunu gerektirir. Birhastalıktan muzdarip birey derdinin tekil ve çözülemez olduğukaygısını taşır hekime başvurmadan önce. Hekim ise, yaptığımuayene ve koyduğu teşhisle bu derdi sıradanlaştırır. Sıradan-laşan dert, çözümsüz ruhsal gerginliği rahatlatır ve hastanıntedavisinin en önemli noktasını oluşturur. Çözümsüz kalandert, tanısı konulamamış hastalık hastayı kendine yönelik kuş-kulara, yaşamla olan bağında sorunlara yol açar. Hekimin uy-gulamalı bir bilim olan mesleğindeki sanat kavramı belki de bunoktada başlar.

Hekimlik, insanların yaşamlarını sürdürmek amacı ile yap-tıkları işlerin arasında, tekil insanla birebir iletişim kurmasıgereken ve mesleğini bu ilişki üzerinden sürdüren az sayıdameslekten biridir. Modernizmin egemen olduğu 20.yy’da devletintoprakları üzerinde yaşayanları “yurttaş” olarak gördüğü, haklarve özgürlüklerden daha çok ödev ve görevlerin öne çıkarıldığıbir çağda, toplumsal yapısını da göz ardı etmeden insanı bireyolarak ele alan bir iştir hekimlik. Bir başka açıdan bakıncaiçinde yoğun araştırmaların sonuçlarının uygulamalarını içerenbilimdir. Ama sadece bilim ya da meslek de değildir, “sanat”olarak da ifade bulur çoğu zaman. Belki sıklıkla yaratıcılığa dagereksinim duymasından…

7H E K İ M B A Ğ I M S I Z L I Ğ I

Page 6: hekim bag msizligi sstatic.ato.org.tr/fs/4f4f776167cde9211d000001/hekim...ve ölümün tanığıdır ve her doğum ve ölümde yaşamın kıymetini en gerçek bilen olmakla özdeştir

J. Berger- J Mohr’un O. Akınhay tarafından Türkçeye çevrilen“Talihli bir Adam, bir köy doktorunun hikayesi”1 kitabındabahsedildiği gibi insanlar arasında özelleşen ilk insandır hekim.Kadim zamanlardan beri hekimin yeri ayrı tutulmuştur diğerinsanların algılama düzeylerinde, yorumlama yetilerinde, yada kısaca gözünde. Avcı-toplayıcı küçük gruplar halinde yaşarkeno büyücüdür, ava gidip gündelik yaşam zorluklarına katlanmayan,ama avlanacak olanlar için tanrılardan güç dileyen, onlarınsağlıklı olarak geri gelmelerini ateş ve dumanın içinden talepeden. Zaman kadimden ahire doğru ilerledikçe her şeyi bilmesindesakınca olmayan, çok zaman bildikleri üzerinden yaşama aitfelsefeler üreten özelleşmiş insan olmuştur hekim. Elitlerarasına girmiştir aristokrat olmadan. Halkın içindedir amahalktan ayrıdır, dertlerini bilir köyde onlara hizmet veren pra-tisyen hekim, sağlıklı içme suyu ister yerel otoriteden. Doğumve ölümün tanığıdır ve her doğum ve ölümde yaşamın kıymetinien gerçek bilen olmakla özdeştir. Çok zaman o insanların sankisicil kâtibidir ve bu sicillerini aleyhlerine kullanmayacağıgüvenini vermiştir insanlara.

Hekim bu nedenlerden dolayı siyasetin içindedir. EğerBertrand Russel’ın tarif ettiği şekliyle “yeryüzünde veya yer-yüzüne yakın bulunan maddelerin şeklini ve konumunu değiş-tirmek iştir, bunun nasıl yapılacağını söylemek yönetimdir,yönetimin nasıl yapılacağını söylemek siyasettir”2 kurgusu doğ-ruysa hekim bunu en sık yapandır. İnsana ve yaşama ait herkonuda fikir, doğrudan hekimin mesleğini icra etme alanını il-gilendirir. Hekim siyaset yapmalıdır, gerçekten hekim olabilmesiiçin…

Bütün bu özelliklere sahip olan hekimlik mesleğinin icrasısırasında “meslek bağımsızlığı” olarak tarif edilecek algıyamutlak ihtiyacı vardır. Hekimin tüm mesleki icraatları sırasındatek kısıtlayıcısı bilimsel gerçekler ve bunlarla oluşturulanmesleki bilgi olmalıdır. Ne yazık ki çağımızda bu mesleğin uy-gulanması sırasında hekimler bağımsızlıklarını hızlı bir şekilde

8 H E K İ M B A Ğ I M S I Z L I Ğ I

1 Talihli Bir Adam; Bir Köy Doktorunun Hikayesi. John Berger, Jean Mohr.Türkçesi: Osman Akınhay. Agora Kitaplığı, Ağustos 2008, İstanbul, sayfa: 562 Aylaklığa Övgü. Bertrand Russel. Türkçesi: Mete Ergin, Say Kitap pazarlama,İstanbul, İkinci baskı: Şubat 1983, sayfa: 12

Page 7: hekim bag msizligi sstatic.ato.org.tr/fs/4f4f776167cde9211d000001/hekim...ve ölümün tanığıdır ve her doğum ve ölümde yaşamın kıymetini en gerçek bilen olmakla özdeştir

yitirdiklerinin farkına varmaktalar. Bu düşüncenin arkasındayatan birçok bireysel kaygı yer almakla birlikte, 20. yy’ın son-larından başlayarak dünyada hızlı bir şekilde küreselleşen ka-pitalizm olgusu ve beraberinde neoliberalizmin sağlığı alınırsatılır bir meta haline getirmiş olması en önemli unsur olarakortaya çıkmaktadır. Sağlık hizmeti sunumu olarak tarife girenve tıp biliminin uygulamalı yanı olan hekimlik mesleği, ek yar-dımcı öğelerle birlikte doğrudan hizmet sektörü içinde birkonuma oturtulmuştur. 1948 yılında imzalanan ve Türkiye’ninde ilk imzalayan 40 ülkeden biri olduğu, İnsan Hakları EvrenselBildirgesi’nin 25. Maddesi sağlık hizmetine ulaşımı bir insanhakkı olarak tanımlamıştır. Son 30 yıl içinde dünyanın geçirdiğiküreselleşme ise bu hakkın kullanımını tartışmalı hale sokmuştur.Sosyal devlet tanımı içinde birçok ülkede bir kamu göreviolarak sürdürülen sağlık hizmeti sunumu, giderlerin kısılmasıve verimlilik gibi iki sözde ana nedene dayandırılarak piyasa-laştırma sürecine sokulmuştur.

Sağlık hizmeti sunumu gerçekte sadece hastalıkların sağaltımıanlamında olmayıp birçok başka alanda yapılacak işleri de ta-nımlamaktadır. Çevre sağlığından, içecek temiz su sağlanmasına,salgın hastalıklara karşı aşılama kampanyalarından, yalnız ya-şamak zorunluluğu olan yaşlı vatandaşların barınma, bakımve rehabilitasyon hizmetleri alabilmesine kadar yaygın birölçekte değerlendirilmesi gerekmektedir. Bu kadar yaygın birkamusal hizmet sunumunu içeren sağlık kavramı çok hızlı birşekilde sadece para ile satın alınan bir hizmet şekline dönüştü-rülmekte ve kamunun görevleri arasından yavaş yavaş çıkarıl-maktadır.

Hekim bağımsızlığı hasta hakları kavramı içinde de önemiolan bir faktördür. Sağlık hizmeti sunumunun doğrudan alıcısıolan hastaların, bağımsızlığını yitirmiş, davranış kalıpları, uy-gulamadaki tedavi yöntemleri, etik ve bilimsel kavramlarınınyerini hizmet sunumunun başkaca etkenlerle yönlendirildiğibir pratiğe sahip hekimden bekleyebilecekleri tartışmalı halegelmiştir. Para ile satın alınabilen, daha fazla parası olanındaha fazla hizmet talep edebildiği bir piyasalaşmış sağlık su-numunda hastanın talep ettiği ile “satın alacağı” hizmet deği-şiklikler gösterecektir.

9H E K İ M B A Ğ I M S I Z L I Ğ I

Page 8: hekim bag msizligi sstatic.ato.org.tr/fs/4f4f776167cde9211d000001/hekim...ve ölümün tanığıdır ve her doğum ve ölümde yaşamın kıymetini en gerçek bilen olmakla özdeştir

Sağlıkta neoliberal dönüşüm/dünyada sağlığınpiyasalaşmasıTıp bilimi ve teknolojisindeki devrimsel nitelikte gelişmeler

ile 20.yy’da pek çok ölümcül hastalığın tedavi edilebilmesiolanağı ortaya çıktı, ortalama yaşam süreleri ve kalitelerininyükseltilmesi sağlandı. Bu gelişmelerle paralel yürüyen bilimedayalı ilaç ve medikal teknoloji endüstrilerinde hızlı bir büyümesüreci yaşandı. Çok büyük, ulus aşırı şirketler haline gelen buyapıların önünde gelişmeyi, kapitalist büyümeyi engelleyenunsurların en önemlisi olarak da sağlık hizmetinin kamu göreviolarak sürdürülmesi görüldü. Çünkü kamu sağlık sistemlerikapitalist medyanın işaret ettiği birçok zaafı içinde barındır-maktadır; devletçe konulan bütçe sınırlamaları vardır, hantalbir bürokrasi içinde çalışmaktadır, siyasetçilerin özel çıkarlarıdoğrultusunda manipule edilmektedir, birinci ve ikinci basamaksağlık hizmetleri arasında bütünleşme sağlanamamıştır.3 Bununyanı sıra özel sağlık sektörü hemen her ülkede kamu sağlıkhizmeti sunumunun yanı sıra varlığını sürdürmüş ve sunduğufarklı otelcilik hizmeti nitelikleri ile ödeme gücü fazla olan bi-reyler arasında belli ölçülerde tercih edilmeye devam ede gel-miştir. Bu iki unsuru sömüren sermaye devlet bünyesinde vetıp mesleği içinde bulunan unsurları etki altına alabilmek içinyoğun çaba sarf etmiştir. (Bu baskının yanı sıra, neoliberalizm,ideolojik olarak toplumsal düzeyde bir davranış sistemi oluş-turulabilmesi için, etkili çalışmalar sergileyerek sermaye sal-dırısının başarısında rol oynamıştır.) Topluma “her şeyin alınırsatılır bir meta olduğu” fikrinin empoze edilmesi çabası ideolojikanlamda karşılık bulmuş, tedavilerin ücretsiz sunulduğu du-rumlarda dahi insanların sağlık hizmetlerini bir tüketim malı,kendilerini de dolaylı ya da doğrudan bunun bedelini ödeyenmüşteriler olarak görmesi sağlanmıştır. “Talebin sınırsız, kamukaynaklarının ise sınırlı olduğu fikri ve giderlerin büyük ölçüdekısılması için hizmetlerin sınırlandırılmasının gerektiği düşüncesibüyük oranda doğru sayılır” olmuştur. Sağlık hizmetlerininmetalaştırılması sürecinde, “sunulan tıbbi hizmetin miktarı ilehizmete duyulan ihtiyaç arasında ters orantı ortaya çıkmaktadır”3.

10 H E K İ M B A Ğ I M S I Z L I Ğ I

3 Sağlık ve Kapitalizm. Colin Leys Kapitalizmede sağlık, sağlıksızlık semptomlarıTürkçesi: Umut Haskan, Yordam Kitap Basın ve Yayın Tic. Ltd. Şti, BirinciBasım, Ocak 2011 sayfa: 15-42

Page 9: hekim bag msizligi sstatic.ato.org.tr/fs/4f4f776167cde9211d000001/hekim...ve ölümün tanığıdır ve her doğum ve ölümde yaşamın kıymetini en gerçek bilen olmakla özdeştir

Dünyada yapılan sağlık harcamalarının %89’unun toplam nü-fusun yalnızca %16’lık bölümü için yapıldığı belirtilmiştir.4

Bunun yanı sıra, aynı yayında dünya genelinde her yıl tıp araş-tırmaları için harcanan 70 milyar doların %90’lık bölümününküresel hastalık yekûnunda sadece %10’luk paya sahip sorunlaraayrıldığından da bahsedilmektedir.

Tıp fakültelerinde öğrencilere, hekimlik mesleğinin ana te-maların biri olarak “hastalık ve sağlık birer metaya, satışa su-nulmak üzere imal edilmiş bir mal ya da hizmete dönüştürüle-mez” düsturu öğretilmeye çalışılmaktaydı. Deppe’nin belirlediğihaliyle “Sağlık doğrudan varoluşla ilgili bir durumdur. Ayrıcabirey piyasada sunulan bir metayı tüketme ya da tüketmemeyönünde tercih yapılabilirken, hasta olmamak yönünde birtercihte bulunma olanağı yoktur. Aynı zamanda alacağı tedavihizmetinin kapsamını, zamanını ve türünü de kendisi belirle-yemez. Bir başka nokta ise, hastanın tıbbi yardım talebi işinbaşında belli değildir, çünkü talebi ortaya koyabilmesi için du-ruma bir uzmanın açıklık getirmesine muhtaçtır. Hastalar be-lirsizlik, zayıflık, bağımlılık ve muhtaçlık nedeniyle son derecesavunmasız durumdadır. Tıbbi yardıma en fazla ihtiyaçduyanlar çoğunlukla toplumun alt sınıflarından gelmekte veyeterli maddi kaynaktan yoksun bulunmaktadır. Üstelik ekonomikrekabetin giderek artan baskısı altında bu tablo daha da şid-detlenir. Rekabet daima kazananlar ve kaybedenler yaratır.Kaybedenler de en zayıf halkalardır: Kronik hastalar ve durumuciddi olanlar”5.

Piyasalaştırma sürecinin ilerlemekte olduğu tüm ülkelerdekamu eliyle sunulan sağlık hizmetlerinin durmaksızın ticaribir çerçeveye itildiği tartışılmaz bir gerçektir. Karlılık açıkçaifade edilen bir amaç haline getirilerek, daha az sayıda çalışanlaverimlilik (!) arttırma süreçleri tanımlanmış, sağlık hizmetisunumunda emek süreçleri dönüştürülerek çalışma ortamlarıpratik olarak “Taylorizm”e uygun hale getirilmiştir. Bu tarzın

11H E K İ M B A Ğ I M S I Z L I Ğ I

4 Patrick Bond. The 10/90 Report on Health research 2000, Global Forum forHealth Research (GFHR) Cenevre, International Journal of Health Services,29(4) 1999, Sayfa: 765-7925 Sağlık Hizmetlerinin Doğası: Metalaştırılmaya Karşı Dayanışma. Hans-UlrichDeppe Kapitalizmede sağlık, sağlıksızlık semptomları Türkçesi: Umut Haskan,Yordam Kitap Basın ve Yayın Tic. Ltd. Şti, Birinci Basım, Ocak 2011 sayfa: 43-53

Page 10: hekim bag msizligi sstatic.ato.org.tr/fs/4f4f776167cde9211d000001/hekim...ve ölümün tanığıdır ve her doğum ve ölümde yaşamın kıymetini en gerçek bilen olmakla özdeştir

sonucunda sunulan hizmetin kalitesindeki düşüş ise tartışmakonusu bile olmamıştır. Sağlıkta piyasalaştırma süreçlerininyaşandığı ülkelerde çok sayıda hekim ve sağlık emekçisi, piya-sanın baskısı ile hastaların gerçek ihtiyaçları arasındaki temelçelişkiyle karşılaşmaktadır. “Hekim-hasta ilişkisinin giderekticarileştirilmesi ile belli bir fiyat karşılığında miktarı ölçülebilensağlık hizmetleri sunmak hekimler için zorunluluk haline geti-riliyor. Bu hizmetse gün geçtikçe, ekonomik rekabet koşullarıaltında üretilip dağıtılacak bir meta karakteri kazanıyor.Hastalar müşteri rolüne itilirken, metanın satıcısı da müşteri-sinden para kazanıyor. Böyle bir sistemde en iyi müştericebinden en fazla parayı çıkarabilen oluyor elbette. Bu koşullaraltında hastalar müşteri sıfatıyla iyi hizmet alabilirler belki;ama hasta bir insan olarak gerekli tedaviyi alabilecekleri şüp-helidir. Ekonomik rekabet kızıştıkça, alım gücü yüksek müşterileretalep de artacaktır. Bu durumda, piyasanın gerçek dürtüsükendisini gösterir: ihtiyacı olan hastalara değil, isteyen hastalaradaha fazla tedavi”6.

Ülkemizde sağlıkta dönüşüm / SağlığınpiyasalaştırılmasıÜlkemizde de AKP iktidarının başlangıcından beri sağlık

hizmetinde “piyasalaştırma” dönüşümü yaşanmakta, neredeyseher gün yapılan yeni düzenlemelerle “Sağlıkta dönüşüm reformu”olarak lanse edilmektedir. Herkesin ulaşabildiği parasız sağlıkhizmeti sosyal devlet kavramı içinde tartışmasız yer almışken,devletin bir şirket gibi yönetilmesinin amaçlandığı yeni dönemdeTürkiye’de sağlık doğrudan piyasa koşullarına terk edilmektedir.Dünya sağlık örgütü verilerine göre 2007 yılında dünyadasağlık harcamaları tutarı 5.3 trilyon dolardır. Bu harcamatutarı giderek artmaktadır. Bunun, kapitalizmin yarattığı çevrekoşulları, işsizlik, gelir kaybı, gelecek kaygısı gibi koşullarladoğrudan ilişkisi olmakla beraber, “sağlığa yatırım yapan şir-ketlerin, ilaç ve tedavi kurumlarının sağlık harcamalarını kış-kırtıcı propagandaları, medyayı bu konuda manipule etmeleri

12 H E K İ M B A Ğ I M S I Z L I Ğ I

6 Sağlık Hizmetlerinin Doğası: Metalaştırılmaya Karşı Dayanışma. Hans-UlrichDeppe Kapitalizmede sağlık, sağlıksızlık semptomları Türkçesi: Umut Haskan,Yordam Kitap Basın ve Yayın Tic. Ltd. Şti, Birinci Basım, Ocak 2011 sayfa: 50

Page 11: hekim bag msizligi sstatic.ato.org.tr/fs/4f4f776167cde9211d000001/hekim...ve ölümün tanığıdır ve her doğum ve ölümde yaşamın kıymetini en gerçek bilen olmakla özdeştir

ile birlikte, toplumda hastalık hastası insan sayısını arttırmakta,bu da sağlık sektöründe talebi kabartmaktadır. Neoliberalizmin,özel sermaye birikimine yeni bir kanal olarak sunduğu sağlıksektörü için, devlet bütçesinde toplanan vergileri ve sosyalsigorta fonlarında toplanan kaynakları “sağlık harcamalarınıbir sosyal hak olarak yaygınlaştırmak” gerekçesiyle ilaç endüstrisive özel hastanelerin kullanımına sunması da, sonuçta kışkır-tılmış, yapay bir sağlık harcaması yaratmaktadır”7. Ülkemizdesağlık harcamaları için genel katma bütçeden %6 pay ayrılırken,toplam sağlık harcamalarının %68’i kamu kurumları aracılığıylayapılmaktadır. Kişi başına düşen sağlık harcaması 767 dolarolarak belirlenmiştir. Ülkemizde toplam sağlık harcamalarınınyaklaşık %21.7’si ise doğrudan kişinin cepten yaptığı harcama-lardır8. Sonuçta arttırılan sağlık harcamalarının vergi mükel-leflerinin yansıra, sigorta primlerini ödeyenlerce karşılanması,ancak bunun ötesinde insanların kendi cebinden de harcamalarakatılmak zorunda bırakılması, neoliberal politikaların esasınıoluşturmaktadır. “Katkı payı” adıyla ülkemizde alınan ücretleryaklaşık 4 milyar dolar seviyesine ulaşmıştır. Ülkemizde sağlığayapılan harcama 2002 yılındaki 4,985 milyon TL düzeyinden2007 yılında 50 milyon TL düzeyini aşmıştır. ABD dolarıkarşılığı 30 milyar dolardan fazla olan bu tutarın şimdilik 4milyar doları katkı payı olarak devlet eliyle halktan ayrıcatahsil edilmiştir. Burada dikkat çeken başka bir nokta ise, ka-munun toplam sağlık harcamaları içindeki payının 2002’denberi bir düşüş içinde olduğudur. Kamunun sağlık harcamalarıiçindeki payı %74 düzeylerinden planlı olarak %67,8 düzeyinekadar düşürülmüş, aradaki fark doğrudan vatandaştan tahsiledilmiştir.

Sağlık hizmeti sunumunun doğrudan piyasalaştırılması an-lamına gelen “Sağlıkta dönüşüm programı” yarattığı yapısaldönüşümle sağlık hizmeti sunumunda özel sektörün payınıçok hızlıca arttırmış, sağlık harcamalarının içindeki özel sektör

13H E K İ M B A Ğ I M S I Z L I Ğ I

7 Paran kadar sağlık, Türkiye’de sağlığın ticarileşmesi. Mustafa Sönmez. 1.Bölüm, Sağlık hakkı ve dünyada sağlığın ticarileşmesi, Yordam Kitap Basın veYayın Tic. Ltd. Şti, Birinci Basım, Ocak 2011 sayfa: 21

8 A.g.e sayfa 26

Page 12: hekim bag msizligi sstatic.ato.org.tr/fs/4f4f776167cde9211d000001/hekim...ve ölümün tanığıdır ve her doğum ve ölümde yaşamın kıymetini en gerçek bilen olmakla özdeştir

payının 1999 yılındaki 2 milyon TL seviyesinden 2007 yılında16,5 milyon TL seviyesine ulaşmasına neden olmuştur. Bu biranlamda devlet eliyle halktan toplanan vergilerin, yine aynıdevlet eliyle özel sektöre hibe olarak aktarılmasıdır. Benzer biraktarım, yapılan çeşitli manipülasyonlarla ilaç sektörlerinedoğru da yönlendirilmiştir. Yeni yüzyılın başında, 2000 yılındaülkemizde ilaca ödenen para 1,5 milyon TL düzeyinden bugün10 milyon TL düzeyine ulaşmıştır9. Bunun karşılığı olarak,2000 yılında toplam sayısı 150’nin altında olan özel yataklıtedavi kurumlarının sayısı 2011 başında 490’a, toplam özelsağlık kuruluşu yatak sayısı ise 28 binin üzerine çıkmıştır (ül-kemizdeki toplam hasta yatağı sayısının %14’ü). Ancak aynıdönem içinde devlet ve üniversitelerde hasta yatağı sayısındabelirgin bir artış görülmemekte, hatta birçok yerde “kaliteyiarttırmak”, “verimliliği arttırmak“ adına kamu elindeki yataksayıları azaltılmıştır.

AKP iktidarının başından beri “Sağlıkta Dönüşüm ReformProgramı” başlığı altında yapılmış olan sistematik değişikliklerikısaca özetlersek ülkemizde sağlığın piyasalaştırma sürecinigörmek daha da kolaylaşacaktır. AKP’nin tekrarlayan iktidar-larının en önemli nedenlerinden biri olarak sayılan bu programahalkın şimdiye kadarki tepkisi olumlu olmuş olmasına rağmen,daha buzdağının kendisi popülist nedenlerle gösterilmemiştir.Devlet hastanelerinde performans prim sisteminin uygulamayakonulmasının yanında SSK, Bağ-Kur, Emekli Sandığı tarafındanayrı ayrı karşılanan sağlık hizmeti giderleri yeni kurulan birkurum altında tek elde toplanmış ve Sosyal Güvenlik Kurumusağlık hizmeti giderlerini karşılayan tek kurum olarak yapı-landırılmıştır. SSK’nın hastaneleri (hizmet ve eğitim) SağlıkBakanlığı’na devredilmiş (bu kurumda çalışanların, bu kurumaprim ödeyenlerin birçok haklarının gasp edilmesi ile birlikte),SSK’nın kendisinin ürettiği ya da temin ettiği ilaç ve tıbbimalzeme olanakları ortadan kaldırılmıştır. Hastaların bu ku-rumun anlaşması olan tüm sağlık kuruluşlarında hizmet ala-bilmesi sağlanmış, bunlara özel sağlık kuruluşları da dâhil

14 H E K İ M B A Ğ I M S I Z L I Ğ I

9 Paran kadar sağlık, Türkiye’de sağlığın ticarileşmesi. Mustafa Sönmez. 1.Bölüm, Sağlık hakkı ve dünyada sağlığın ticarileşmesi, Yordam Kitap Basın veYayın Tic. Ltd. Şti, Birinci Basım, Ocak 2011 sayfa: 21

Page 13: hekim bag msizligi sstatic.ato.org.tr/fs/4f4f776167cde9211d000001/hekim...ve ölümün tanığıdır ve her doğum ve ölümde yaşamın kıymetini en gerçek bilen olmakla özdeştir

edilmiştir. Özel sağlık kuruluşlarında alınan hizmetler için,belli branşlar hariç (acil, kalp-damar cerrahisi, yanık, yenidoğan, onkoloji, kardiyoloji) bu kuruluşların SUT ve BUTpaketleri üzerinden tüm tetkik ve tedaviler için %70’e kadarfark almalarına izin verilmiştir. Birçok özel sağlık kuruluşundafark almak kuruluşun insafına bırakılmış, denetleme göreviyeterince yapılmamış, “SGK bize hizmetin %30’unu ödüyor, sizgeri kalan %70’ni ödeyeceksiniz” talebi ile hastalar karşı karşıyabırakılmıştır. Örneklemek gerekirse 1000 TL tutan bir tetkikve tedavi paketi için 700 TL fark alma imkânı tanınan özel ku-ruluşlar bunu hastaya, 1000 TL’nin hizmetin %30’unu karşıladığısavıyla 2000 TL’den fazla fark almışlardır. Burada özel hastaneleredoğru yaratılan şişirilmiş talep, özel sektörde standart altıbirçok özel sağlık kuruluşunun kurulmasına neden olmuş,ülkede verilen sağlık hizmetinin içindeki özel sektör payı%6’lardan %30’lara tırmanmıştır. Devlet eliyle vergiler, primler,sağlık sandığı kesintileri ile toplanan paraların her yıl yaklaşıkolarak 20 milyar dolar karşılığı SGK eliyle özel sektöre hibekredi gibi aktarılmıştır ve aktarılmaya devam etmektedir.AKP’nin iktidara geldiği ilk yılda toplam sayısı 120 civarındaolan özel yataklı sağlık işletmesi sayısı bugün 500’e yaklaşmıştır.Bunların içerisinde toplam yatak sayısı 500’ün üzerinde olanbüyük hacimli kuruluşların sayısı toplam sayının ¼’üne yak-laşmıştır. Özel yataklı sağlık işletmelerindeki toplam yataksayısı 10 000’i aşmıştır.

Eczanelerin tamamı SGK ile anlaşma yapmaya zorlanmış,her hastanın her ilacı herhangi bir hastaneden alması sağlan-mıştır. Başlangıçta herhangi bir fark ödemesi söz konusudeğilken, zaman içinde fark alınmaya başlanmış, en ucuzeşdeğer ilaç uygulaması devreye sokulmuş (hekimin yazdığıilacı eşdeğeri yerine almak isteyenlerden fiyat farkı alınmayabaşlanmıştır), sağlık kurumlarında dönüşüm programının ilerikiaşamalarında devreye sokulan “katılım payı”nın tahsilâtı içineczaneler sorumlu ve görevli kılınmışlardır. İlaç fiyatlarındadünyada en düşük eşdeğer ilaç fiyatı üzerinden yapılan yenidenfiyatlandırmalarla, 2002 yılındaki ilaç fiyatlarının yaklaşık%30 altına kadar inmiş olan ilaç fiyatlarına rağmen ülkedekiilaç için harcanan paranın miktarı yaklaşık 8 kat artmıştır.

15H E K İ M B A Ğ I M S I Z L I Ğ I

Page 14: hekim bag msizligi sstatic.ato.org.tr/fs/4f4f776167cde9211d000001/hekim...ve ölümün tanığıdır ve her doğum ve ölümde yaşamın kıymetini en gerçek bilen olmakla özdeştir

SSK’nın ucuz ilaç temini ve üretiminin ortadan kaldırılmış ol-masının bundaki payı yadsınamaz. Bunun yanı sıra kışkırtılmışhasta talepleri ile artan poliklinik sayıları da bir etken olmuştur.

Sağlık hizmetinin sunumundaki her basamak için ayrı birfark alınmakta olan muayene hizmetlerinin üzerine her branştaistenebilecek/yapılabilecek tetkikler çıkarılan genelgeler ile kı-sıtlanmış, hekimin ön tanısı paket olarak tarif edilmiş ve bupaket için geçerli olan tetkik cinsi, sayısı kısıtlanmıştır. Hekimtanılarını yayınlanan “Sağlıkta Uygulama Tebliği-SUT ve BütçeUygulama Talimatı-BUT” listeleri içinden branşına uygunpaketler içinden seçmek zorunda bırakılmıştır. Ön tanı paketiiçine girmeyen bir başka tetkik istemesi durumunda bu tetkikinücreti hastadan alınmaya başlanmıştır. Sosyo-ekonomik düzeyiuygun olmayanlar hastalıklarının tanısı için yeterli tetkikiyaptıramadıkları durumlarla sıkça karşılaşır olmuşlardır. Bununsonucunda hekim ya yetersiz tetkik ile tedavi planlamakzorunda kalmış ve karşılığında gelebilecek mediko-legal prob-lemlerle yüz yüze bırakılmış, ya da farklı yöntemlerle bu kısıt-lamaları aşmaya çalışmış, hastayı birden çok branşta muayeneolmuş gibi göstermek zorunda kalmıştır. Bunun ülkede tutulansağlık istatistiklerinde anlamsız değişikliklere neden olduğu,verilen hizmet sayısının arttırıldığı gibi sonuçlar burada tartı-şılmayacaktır. Ancak kesin olarak bilinen bir gerçek, BUT veSUT’a dayanılarak tutulan hizmet ve hastalık istatistikleridoğru olmaktan çok uzaktır.

Hekim bağımsızlığı / nitelikli hekimliğin cenazenamazının kılınmasıBu süreçlere ek olarak tanımlanmış başka işlemler de dönüşüm

programında esasa ilişkin değişikliklerde önemli roller oynamıştır.Hekimlerin mecburi hizmet yapmadan mesleklerini icra etme-lerinin engellenmesi, asıl amacının özel piyasa şartlarındahekim emeğinin ucuzlatılması olan ve içinde tek bir kez bile“tam gün” lafzı geçmeyen “tam gün yasası” yanı sıra, meclistengeçirilerek kanunlaşmış olmasına rağmen uygulamaya girmesisürekli ertelenen, asgari ücretin üçte birinden fazla aylık geliriolan 18 yaş üzerindeki her bireyden yaklaşık aylık 70 TL primtoplayarak, sağlık harcamalarının %30’unu doğrudan halkın

16 H E K İ M B A Ğ I M S I Z L I Ğ I

Page 15: hekim bag msizligi sstatic.ato.org.tr/fs/4f4f776167cde9211d000001/hekim...ve ölümün tanığıdır ve her doğum ve ölümde yaşamın kıymetini en gerçek bilen olmakla özdeştir

sırtına yüklenmesi için çıkarılan “Genel Sağlık Sigortası “önemli unsurlardır. Sağlıkta piyasalaşmanın ana ayağı olarakaile hekimliği uygulamaları tüm ülke sathına yayılmış, yetersizsayıda aile hekimi bulunduğu bilinmesine rağmen bu uygulamayageçilmekte adeta “zor” uygulanmış, birinci basamak sağlık hiz-metinin gerektirdiği eğitimi olmayan hekimlerin kısa kurslarlaaile hekimliğine zorlanması yanı sıra, bu hekimlerin sözleşmelikonumda çalışmaları dayatılarak, özlük hakkı gaspları da be-raberine eklenmiştir. Medya önünde ve kamuoyuna sağlık ça-lışanları ülkedeki sağlık sorunlarının esas sebebi olarak lanseedilmiş, kamuoyunda hekim düşmanlığı körüklenmiştir. Busayede sağlık hakkı talep eden karşısında sistemin en kötüunsuru imiş gibi bir pozisyonda çalışan hekim ve diğer sağlıkçalışanları, sistemin asıl sorunlarını dile getirdiklerinde, ör-gütsüzlüklerinin veya örgütlerinin yetersizliğinin de katkısı ilesadece daha çok para kazanmak, sağlık hakkı talep edeni sö-mürmeye çalışmakla suçlanır olmuşlardır. Hekim sayısınındeğil de sistemin yetersiz olduğunu bile anlatamamış olan he-kimlere yeni, niteliksiz işgücü yaratacak gecekondu üniversi-telerde tıp fakülteleri açılarak cevap verilmiştir. Yakın gelecekteTürkiye’de sağlık sektöründe eğitimini yeterli olarak alamamış,mesleki olarak niteliksiz hekim ordusu hizmet vermeye başla-yacaktır. Bu sayede hekim emeğinin ucuzlatılması, hekimişsizliği gerçekleşecektir.

Tüm bu noktaya kadar saydıklarımızın arkasından gelendoğal sonuç ise tıp bilimini meslek olarak uygulayan hekimlerinbağımsızlık süreçlerine müdahale etmek olmuştur. İnsana aitözel değerlerin etik bağlayıcılığı ve bilimsel gerçeklerden başka,mesleğini icra etmekte herhangi bir kısıt bulunmaması gerekenhekimler için, meta haline getirilmiş olan sağlık hizmeti sunu-munda bağımsızlık kavramı ortadan kalkmıştır. Bir hekiminmesleğini icra ederken, ya da tıp bilimini uygulamaya sokarkenhastanın kişisel sırlarını saklamak, bağlı olduğu inanca, etniktopluluğa, topluma özel değerlerine saygılı olmak gibi etik de-ğerler, hastanın kişisel özgürlük alanları içinde değerlendirilecekunsurlar olması nedeni ile ayrı bir bağlayıcılık da içermektedir.Ancak yenilenen dünya düzeninde piyasalaşan sağlık sektörü,sağlık hizmeti sunumunu, hekimin bireysel yaklaşımlarından

17H E K İ M B A Ğ I M S I Z L I Ğ I

Page 16: hekim bag msizligi sstatic.ato.org.tr/fs/4f4f776167cde9211d000001/hekim...ve ölümün tanığıdır ve her doğum ve ölümde yaşamın kıymetini en gerçek bilen olmakla özdeştir

öte kısıtlamalar ve mesleğin icrasında paraya dönüştürülmesigereken zorlamalar silsilesi haline getirmiştir. Bir çırpıda sayı-labilecek birçok yeni faktör hekim bağımsızlığı üzerinde belirginkısıtlayıcılık yaratmıştır. Klasik “Taylorist” zihniyet ile işüretmek, verimlilik adına hasta başına ayrılan zamanın kısıt-lanması, hastanın bir bütün olarak değil de hastalıklar manzumesiolarak değerlendirilmesi ve bu hastalıklar içinden paraya tahviledilebilecek olanların tedavi süreçlerine sokulması, zor ve uzuntedavi gerektiren hastalıkların mümkün olduğu kadar sağlıksektöründen uzak tutulmaya çalışılması, hekimin reçete yazarkensadece belli tanılara yönelik ilaçları yazabilmesi gibi noktalarıiçeren yeni ve uzun bir ‘’hekim bağımsızlığına ket vuranunsurlar listesi’’ oluşmuştur.

Sağlık sunumunun hizmet sektörü içinde değerlendirilmeyebaşlanması sonucu, “verimlilik” başlığı altında yapılan “iş vegörev” tanımları ile, hekimlerin sadece konveyör bantta önünegelen makinenin belli vidasını sıkan işçi konumuna sokulması,en öncelikli olarak yapılan dönüşüm olmuştur. En çok vida sı-kanın en iyi performansı göstereceği vaaz edilerek, bu perfor-mansın ödüllendirilmesi ülkemizdeki ikinci dönüşüm basamağınıoluşturmuştur. Devlet hastanelerinde, hekimlerin gelirleriniarttırmak savıyla, özlük haklarında hiçbir iyileştirme yapılmadanverimlilik ve performansa prim uygulaması ile her bir hekimindaha fazla iş çıkarması önce özendirilmiş, sonra dayatılmış,nihayetinde üniversite hastaneleri dâhil olmak üzere mecbur-laştırılmıştır. Ülkemizde bütün bu dönüşüm sürecinde hastalarasunulan hizmet artmış görülmekle birlikte, aslında genel olarakarttırılan hekimlerin gerekli-gereksiz daha fazla girişimsel işyapma eğilimleri olmuştur. Performans uygulamaları içinde,temelde bir usta çırak ilişkisi olan uzmanlık öğrencisi/asistan/tıpfakültesi öğrencisi-eğitim elemanı/eğitici uzman hekim/fakülteöğretim üyeleri ilişkisi için bir önemli pay bulunmaması nedeniile eğitim-öğretim süreçleri çok güdükleşmiştir.

Son üç dönemdir iktidarın kadrolaşmaya en önem verdiğibakanlıklardan biri olarak öne çıkan Sağlık Bakanlığı teşkilatyapısı hekimler arasında çok ciddi huzursuzluk yaratan birşekilde yapılandırılmıştır. Küçük üniversitelerde görev yapan,liyakati tarikat ya da iktidar partisine olan birçok öğretim

18 H E K İ M B A Ğ I M S I Z L I Ğ I

Page 17: hekim bag msizligi sstatic.ato.org.tr/fs/4f4f776167cde9211d000001/hekim...ve ölümün tanığıdır ve her doğum ve ölümde yaşamın kıymetini en gerçek bilen olmakla özdeştir

üyesi yapılan hukuki değişiklikler ile yüksek performans primiödenen Sağlık Bakanlığı eğitim ve araştırma hastanelerine şefya da şef muavini olarak atanmıştır. Bu atamalardan başkaca,birçok hastanede akademik yetersizlikleri nedeni ile şef ya daşef muavini olamayan bazı hekimler “hülle üniversitelerinde”24 saatliğine öğretim üyeliklerine atanmış, ardından ertesigün tekrar ya 2547 sayılı YÖK yasasının 38/b maddesine daya-nılarak geldikleri devlet hastanelerinde şef/şef muavini olarakgörevlendirilmişler (döner sermaye ve performansa bağlı primödemeleri fiili olarak çalıştıkları yerden yapılır) ya da asliolarak atanmışlardır. Bu kadrolaşma yıllarını eğitim ve araştırmahastanelerinde asistan eğitmeye harcamış, liyakati mesleğe veülkeye olan hekimler arasında huzursuzluk yaratmıştır. Partive tarikat liyakati ile bilinen hekimlerin idari basamaklardayer almaları ile, çalışma barışı performans uygulamaları ileçoktan bozulmuş birçok hastanede, oluşturulan yeni siyasibaskı unsurları ile daha da derinleşmiştir.

Hekim örgütünün çok uzun zamandan beri dile getirmesinekarşın, hatalı-kötü tıbbi uygulamalar bu konuya özel bir kanuniçinde değerlendirilmemiş, bunun yerine doğrudan ceza yasasıiçinde “bilinçli taksir” kavramı ile cezalandırılır olmuştur.Yüksek yargının da verdiği kararlar ile hekimlik uygulamalarındaortaya çıkması muhtemel komplikasyonlar hekimlerde belirginkorkuya neden olmuş, hekimler arasında “defansif tıp” denile-bilecek tarzda ağır ve karmaşık vakalardan kaçınma, dahabasit ve kısa sürede tedavi edilebilen hastalıklara yönelmeeğilimi ortaya çıkarmıştır. Hekimleri sözde korumak adına“zorunlu mesleki uygulamalar sigortası” kanunlaştırılmıştır.Bütün hekimler çalıştıkları branşın niteliğine göre artan mik-tarlarda prim ödeyerek bu sigortalar yoluyla kendilerini gü-venceye almaya çalışmaktadırlar. Ancak hekimliğe özel biryanlış/hatalı uygulamalara yönelik bir yasal düzenleme olmamasınedeni ile yaptırılan bu sigortaların koruyuculukları da meç-huldür.

Gerek Sağlık Bakanlığı teşkilatında ortaya çıkan idari vesiyasi baskılar, gerekse de bozulan çalışma barışı ve huzursuzluk,birçok hekimin giderek büyüyen özel sağlık sektöründe iş ara-masına neden olmuştur. Beş yüze yaklaşan hastane sayısı ile

19H E K İ M B A Ğ I M S I Z L I Ğ I

Page 18: hekim bag msizligi sstatic.ato.org.tr/fs/4f4f776167cde9211d000001/hekim...ve ölümün tanığıdır ve her doğum ve ölümde yaşamın kıymetini en gerçek bilen olmakla özdeştir

büyük bir işgücüne ihtiyaç duyan özel sağlık sektörüne ciddisayıda hekim transferi gerçekleşmiştir. Ancak doğrudan karetme amaçlı kuruluşlar olan bu hastaneler, poliklinikler vediğer özel sağlık kuruluşları az sayıda çalışan ile kar getirenfazla sayıda iş üretme amacına yönelik olarak yapılandıklarıiçin, özlük haklarından yoksun bir hekim ve sağlık çalışanıgrubu yaratmışlardır. Yapılan hukuki düzenlemeler ile bu ya-pılarda çalışanlar emekleri her geçen gün daha da ucuzlatılarakinsan haklarına aykırı çalışma ortamlarına mecbur bırakılmış-lardır. Çalışan hekime yönelik olarak her ay belli oranlardaartan ciro baskısı özel sektörde çalışan hekimlerin en sık kar-şılaştıkları problem olmuştur. Bu, özel sektörde çalışan hekimi,daha kolay ve daha fazla para getiren tedavilere zorlamış,defansif tıp taraftarı yapmış, sonuçta bir çok hasta tedavi ola-nağından yoksun kalmıştır ve kalmaktadır.

Ankara Tabip Odası Sağlık Politikaları Komisyonu“Hekim Bağımsızlığı” çalışmasıAnkara Tabip Odası (ATO) Sağlık Politikaları Komisyonu

(SPK) sağlık sektöründeki giderek daha da olumsuzlaşan ortamıhekimler yönünden değerlendirmek amacı ile bir dizi çalışmayapmayı planlamıştır.

Bu çalışmalardan biri olarak “Sağlık Çalışanlarına YönelikŞiddet” tamamlanmış, bir basın toplantısı ile kamuoyu ilepaylaşılmıştır.

Bu çalışmalardan bir başkası olarak hekim bağımsızlığıkonusu ele alınmış ve sağlık sektörünün her alanında yer alanfarklı görevlerde bulunan hekimlerin doğrudan bu konuda ya-şadıkları ve hissettiklerini araştırmak planlamıştır. İleridekibölümlerde dökümü verilen çalışma bu düşüncenin sonucudur.Bu amaçla bilimsel ve etik değerler dışında hekim bağımsızlığınıetkileyen unsurlar yapılan toplantılarda ve literatür tarama-larında belirlenmiştir. Doğrudan veya dolaylı olarak hekiminmesleğini icra etmesinde bağımsızlığının önemi, mesleğinsosyal yönüyle de önemli bir başlıktır ve doğrudan kamusağlığını ilgilendirmektedir. Hekim bağımsızlığını sınırlayanetkenler ana başlıklar halinde sıralanacak olursa;

20 H E K İ M B A Ğ I M S I Z L I Ğ I

Page 19: hekim bag msizligi sstatic.ato.org.tr/fs/4f4f776167cde9211d000001/hekim...ve ölümün tanığıdır ve her doğum ve ölümde yaşamın kıymetini en gerçek bilen olmakla özdeştir

• Performansa dayalı prim ödemesi• Siyasi ve idari baskılar• Kışkırtılmış hasta talepleri• Reçete kısıtlaması (SUT ve BUT uygulamaları nedeni ile

branşa yönelik)• SUT ve BUT’ta yer alan SGK ödeme paketleri nedeni ile

tanı için gerekli tetkik ve uygun tedaviyi yaptıramama• Konulan her bir tanının ve uygulanan her tedavinin belli

bir tanı kodu listesine uygun hale getirilmesizorunluluğu

• Giderek artan sağlık çalışanına yönelik şiddet• Hatalı/kötü/yanlış tıbbi uygulamalardaki cezai

sorumluluk• Özel sektörde çalışan hekimlerde iş güvencesi sorunu• Özel sektör çalışanı hekimlerde ciro baskısı• Özel sektörde birçok hastanede iyileştirilmiş otelcilik

hizmetlerine karşın standart altı tıbbi ortam• Hekim-ilaç sektörü ilişkisi• Hekim-tıbbi teknoloji sektörü/pazarlayanları ilişkisi• Hekimin sosyal/ekonomik yaşam standardı ve statüsüne

yönelik kaygısı

Çalışmanın Yöntemi:Ankara Tabip Odasında Şubat 2011-Haziran 2011 tarihleri

arasında gerçekleştirilen odak grup görüşmelerine her grupta5-7 arasında değişen sayıda hekim katıldı. Grubun süresi bü-yüklüğüne bağlı olarak 1.5-2.5 saat arasında değişti. Çalışmamızlailgili 59 hekimle yüzyüze görüşüldü. Katılımcıların 21‘i kadın,38 tanesi erkek, ve yaş ortalamaları 45 idi.

Çalışmaya katılan gruplar aşağıda yazıldığı şekilde sınıflan-dırıldı:

• özel sektör dahili branş uzman hekimleri• özel sektör cerrahi branş uzman hekimleri• üniversite cerrahi branş öğretim üyeleri• üniversite dahili branş öğretim üyeleri• devlet eğitim ve araştırma hastaneleri cerrahi branş

uzman hekimleri

21H E K İ M B A Ğ I M S I Z L I Ğ I

Page 20: hekim bag msizligi sstatic.ato.org.tr/fs/4f4f776167cde9211d000001/hekim...ve ölümün tanığıdır ve her doğum ve ölümde yaşamın kıymetini en gerçek bilen olmakla özdeştir

• devlet eğitim ve araştırma hastaneleri dahili branşuzman hekimleri

• üniversite cerrahi branş uzmanlık öğrencileri• üniversite dahili branş uzmanlık öğrencileri• devlet eğitim ve araştırma hastaneleri dahili branş

asistan hekimleri• devlet eğitim ve araştırma hastaneleri cerrahi branş

asistan hekimleri• aile hekimleri

Çalışmanın amacı; sağlıkta dönüşümün geldiği son noktaitibariyle bugünden yarına ulaşan tarihsel akış içinde kesitselbir sözlü tarih belgesi oluşturmak; sağlıkta dönüşümün sağlıkalanında yol açtığı olumsuz sonuçları ve geri dönüşsüz meta-morfozu istatistiksel sayılara ve sosyo-politik kavramlara dö-nüşmeden önce hekimlerin kendi duyguları ve düşünceleriyletarihe not düşebilmektir. Derinlemesine görüşmelerin dahasonra planlanabilecek anket sorularının hazırlanmasında veyine ileriki zamanlarda yapılabilecek benzer bir çalışma için,sağlıkta dönüşümün etkilerini karşılaştırmada çok değerliveriler sağlayacağını düşünüyoruz.

Her grupta, çalışmanın yürütücüsü sağlık politikaları ko-misyonundan 2 kişi, not almak ve moderasyonu sağlamak içingörüşmede bulundu. Görüşmelerin konusu üzerine katılımcılarayapılan aydınlatma açıklamasından sonra, ender olarak mode-rasyonu sağlayıcı müdahalede bulunuldu. Hekimlerin, gündelikpratiklerinde mesleki bağımsızlıklarını engelleyen sorunlarınıaktarmalarına izin veren bir ortamda görüşmeler ses kaydınaalındı. Görüşme kayıtları deşifre edildikten sonra imha edildi.

Takip eden bölümlerdeki metin, bu kayıtların çözümlemedökümleri ile ortaya çıkmıştır. Bu toplantıların ses kayıt de-şifrelerinin dökümleri ayrıca istatistiksel açıdan değerlendirilmişve toplantılara katılan hekim sayılarının örneklem açısındanyeterli olduğu gösterilmiştir. Hekimlerin birinci ağızdan, mes-leklerinin bağımsızlığı ve hekim örgütlenmesinin zayıflığı ko-nusunda ağır kaygıları olduğunu bariz bir şekilde ortaya koyanbir metin ortaya çıkmıştır

22 H E K İ M B A Ğ I M S I Z L I Ğ I

Page 21: hekim bag msizligi sstatic.ato.org.tr/fs/4f4f776167cde9211d000001/hekim...ve ölümün tanığıdır ve her doğum ve ölümde yaşamın kıymetini en gerçek bilen olmakla özdeştir

Ankara Tabip Odasındaki yüzyüze görüşmelere katılan değerlihocalarımız, hekim arkadaşlarımız, yoğun iş günlerinin, nö-betlerinin ve ameliyatlarının ardından görüşme için zamanayırdılar.

Hekimlik değerlerinin toplumsal değerlerle birlikte hızlıcaaşındığı bu son 10-15 yıllık süreç gelecekte ülke sağlığı için iyişeyler vaat etmemektedir. Sağlığın insan olmaktan gelen doğalbir hak olmasından satın alınabilen bir meta haline dönüştü-rülmesi, parası olanın daha fazla sağlık talep eder hale gelmesive parası olmayanın kaderine terk edilmesi anlamına geleceğiaşikârdır. Daha fazla parası olanın talep edeceği daha fazlasağlık ise, muhtemelen kışkırtılmış olsa da, piyasa şartlarındasunulan bir hizmet olması nedeni ile doğru hizmet olup olma-dığının bilinmediği bir mecraya gidecektir. Fazladan ve gereksiztetkikler, hastaların değil de laboratuar ve inceleme sonuçlarınıntedavi edilmeye çalışıldığı, gereksiz ileri teknoloji yöntemlerininmutlak tedavi şartı gibi ileri sürülerek medya ve başka yön-temlerle kurgulanan tedavi ayrıcalıkları senaryoları doğrudanbirçok noktada hasta hakları ihlali anlamına gelecektir. Ayrıcakoruyucu hekimlik kavramının yavaş yavaş ortadan kalkmasına,doğrudan tedavi edici hekimliğin ön plana çıkmasına neden ol-duğu başka ülkelerdeki uygulamalarında defalarca belirlenmişbir gerçektir.

Sağlıkta Dönüşüm Programı ile esas olarak, sağlığın herinsan için bir hak olduğu anlayışında somutlanan paradigmadeğişikliği yakın ve uzak gelecekte hem hekimler hem hastalaraçısından düşünce ve anlam dönüşümlerine yol açacaktır. Buçalışmada katılımcılar, hekimler mesleklerini tıbbi bilgi ve etikdeğerler çerçevesi içinde bağımsız icra eden uygulayıcılardanfabrika tipi hastanelerde ‘’kar’’ ın sınırları içinde davranmayaitilen işçilere dönüşürken, sahip oldukları değerler nedeniyleyaşadıklarını, düşündüklerini ve etik çıkmazlarını bizimle pay-laştılar.

Hekim bağımsızlığının toplum sağlığı ve toplumun geleceğesağlıklı olarak hazırlamasındaki önemine vurgu yapmak amacıile gerçekleştirdiğimiz çalışmayı değerlendirmeye sunuyoruz.

Ankara Tabip Odası Sağlık Politikaları Komisyonu

23H E K İ M B A Ğ I M S I Z L I Ğ I

Page 22: hekim bag msizligi sstatic.ato.org.tr/fs/4f4f776167cde9211d000001/hekim...ve ölümün tanığıdır ve her doğum ve ölümde yaşamın kıymetini en gerçek bilen olmakla özdeştir
Page 23: hekim bag msizligi sstatic.ato.org.tr/fs/4f4f776167cde9211d000001/hekim...ve ölümün tanığıdır ve her doğum ve ölümde yaşamın kıymetini en gerçek bilen olmakla özdeştir

1. EĞİTİM-ARAŞTIRMA HASTANELERİ ve TIP FAKÜLTESİ HASTANELERİ

Hasta Yoğunluğu, Hasta Talebi ve İdari Baskı Hekimler, hasta yoğunluğunun 70-80 hastaya kadar çıkabil-

diğini, bunun üzerinde hem ruhsal, hem de fiziksel bir baskıoluşturduğunu dile getiriyorlar. Hastalara gereğince bakabilmekaygısı yanında, hata yapma kaygısını da yoğun olarak yaşıyorlar.Yoğun iş yükünün, sağlıklı hekim-hasta ilişkisini de bozduğunu,çatışmaya yol açabildiğini belirtiyorlar.

•‘’Mesai haricinde bile hizmet isteyebiliyorlar. İnanırmısınız, bazen öyle yoğun oluyor ki bizim polikliniklerde.Affedersiniz, lavaboya gidemiyoruz, peşinizden geliyor,hastalarla birlikte gidiyoruz, hastalarla birlikte dönüyo-ruz.’’

•‘’Siyasi baskıyı çok yoğun hissediyorum, günde 60-70bazen 80 hasta bakmamız isteniyor. Ben geri çevirmeyeçalışıyorum. 50’den sonra bakmak istemiyorum, 55’tensonra hastalara açıklıyorum, fakat bir kısmı şikâyete gi-diyor, ama bu sefer başhekim geri dönüp, “gelene bakmakzorundasın, kimseyi geri çevirmeyeceksin” diye baskıuyguluyor. Bunlarla hep mantıklı bir diyalog geliştire-miyoruz. Sağlıklı bir muayene olmaz, hastada iyi sonuçelde edemez, bende yıpranırım falan diye. Bunları kimseduymak istemiyor. Çünkü seçmenin memnuniyeti dahaönemli.’’

25H E K İ M B A Ğ I M S I Z L I Ğ I

ODAK GRUP GÖRÜŞMELERİ

Page 24: hekim bag msizligi sstatic.ato.org.tr/fs/4f4f776167cde9211d000001/hekim...ve ölümün tanığıdır ve her doğum ve ölümde yaşamın kıymetini en gerçek bilen olmakla özdeştir

•‘’Bizim poliklinik sayılarımız fazla. Hiç bakmayan,günde 40-50 poliklinik yapıyor. Verdiler önümüze bilgi-sayarları, inanın bilgisayara işlemekten, hastayla göztemasımız yok. Sizde de öyledir muhtemelen. Yani, meselahiç hastaların yüzünü unutmazdım. Bakıyorum, acababuna ben mi baktım? Çünkü ona zaman yok. Barkodu sizçıkartıyorsunuz. Başınıza bir şey gelmesin diye herbulguyu oraya işlemeye çalışıyoruz. Hani sonradan birşey çıkarsa, şikâyet konusu olmasın, not koyuyorsunuz.’’

•“Gelen hasta geri çevrilmeyecek” deniliyor. Mesela, birhasta kısıtlaması yok. Kavga dövüş kendimiz kısıtlıyoruzbiz’’.

•‘’80-90-100 hasta umurları değil kimsenin. Yani, hekimegöre de hasta vermiyorlar. Sen diyorsun ki, benim kap-asitem bu. Hastanın belli bir özelliği var. Nedir, işte mua-yenede soyunacak, gidecek. Sadece bu bile belli bir zamanalıyor. İki hastayı yan yana alamazsın, koşullar onauygun değil. Ama bakıyorsun, saat 10:00 50 tane hastayıvermişler. Hastanın hiçbirini ikna da edemiyorsun. Senmesela, sana sıra gelmez, muayene için birde gel, ikidegel, bekleme, şunlar şunlar beklemesin. Hasta kesinliklekabul etmiyor, gidiyor hemen seni şikâyet, iki gün sonraSABİM’den (Sağlık Bakanlığı İletişim Merkezi) görüşlerinizbilmem ne, ondan sonra otur, 40 saat onu yaz. Şöyleoldu, böyle oldu, bilmem ne, bir de ben onu hatırlamakzorundayım. Hiç sıra gelmeyecek hastayı bana vermişler.Hastayı ikna edememişim. Bir şekilde ben de direkt ko-nuşmuyorum, çünkü benim işim sadece hasta bakmak,bilgisayara kaydetmek, yanımdaki hemşireyi görevlen-diriyorum.’’

• “Ben kaçıncı hastayım, bana doktor kaç dakika ayıracak,nasıl bakacak?” Hiç bunları düşünmek falan yok, otomatikşikâyet ediyor, şikâyet edildiğinde de hemen o kayda alı-nıyor ve “niye bakmadın, niye şöyle, niye böyle?” Hastahaklı olmak için, kendini haklı göstermek için, “doktorbana hakarette bulundu, şöyle böyle yaptı” bunları dakatarak şikâyet ediyor, haklı çıkmak için.

26 H E K İ M B A Ğ I M S I Z L I Ğ I

Page 25: hekim bag msizligi sstatic.ato.org.tr/fs/4f4f776167cde9211d000001/hekim...ve ölümün tanığıdır ve her doğum ve ölümde yaşamın kıymetini en gerçek bilen olmakla özdeştir

Yardımcı sağlık personelinin iş yükünün de hekimlerinüzerinde olduğu, kayıt ve hasta verilerini bilgisayara girme iş-lemlerinin hasta yoğunluğuna ek olarak ayrı bir yük oluşturduğuve zaman aldığını dile getiriyorlar.

• ‘’Hekimlere yardımcı personel verilmiyor. Mesela, bizpoliklinik yaparken, bunu defalarca başhekime ilettiğimizhalde, personel eksikliğini bilmiyor. Oysa o kadar çokmemur var, idari memur var. Biz hasta bakıyoruz, bilgi-sayara kendimiz işliyoruz, raporu kendimiz çıkartıyoruz.Bir hasta ne rapor alacaksa, SSK raporlarını kendimizyazıyoruz. Yani, bazen öyle oluyor ki, hastaları sırayasokuyoruz, hastalar sırayı bozuyorlar. Her şeyi doktorkendisi yapıyor.’’

• ‘’Göstermelik, hani hostes hizmeti gibi ortalıkta birsürü yönlendirme elemanı var. O hastanın elinden tutup,laboratuara falan götürüyor herhalde, ama gerçektendoktor birçok işi yapmaya başladı. Tıbbi sekreter işini,hemşire işini ve aşırı bir yük var üzerimizde. Bu tıbbihizmeti, yani yapmamız gereken işi aksatıyor kesinlikle.Ben bir hasta için MEDULA’nın10 başında rapor basmayauğraşıyorum. Hastanın işi bitsin, çözülsün diye. Bu aradayığılan, daha çok beklettiğim için huzursuzluk çıkartanhastalarla da ben tartışıyorum. Bunların da hepsini,mahallenin delisi gibi, gidip söylüyorum, hepsini, amahiçbirisi çözülmüyor. İşte sorun götürdüğüm söyleniyor.’’

• ‘’Böyle olmaz yani, çok sağlıksız bir ortamda çalışıyoruz.’’

• ‘’Hastaneyi kendisine gelen bir evrakı alıp okuyacak,ona resmi bir cevap verecek bir personel yok. …..ve böyleşekilde bir muayene, bir kâğıda yazma, bir bilgisayarayazma. Hani tamamen bütün iş size ait ve burada 80-90hasta bakmak var.’’

27H E K İ M B A Ğ I M S I Z L I Ğ I

10 Genel Sağlık Sigortası (GSS) Türkiye'deki sosyal güvenlik kurumları olan EmekliSandığı, Bağkur, Sosyal Sigortalar Kurumu (SSK), Yeşilkart'ı tek bir çatı altında,GSS çatısı altında toplamayı hedeflemiştir. Medula bu çalışmanın bilişimayağıdır. Devlet hastaneleri, özel hastaneler, üniversite hastaneleri, diyalizmerkezleri ve daha bir çok sağlık kuruluşunun verdikleri hizmet, kullandıklarıtıbbi malzeme ve ilaçların bedelinin geri ödeme kurumu tarafından ödenmesiiçin GSS Medula web servislerini kullanmaları gerekmektedir.

Page 26: hekim bag msizligi sstatic.ato.org.tr/fs/4f4f776167cde9211d000001/hekim...ve ölümün tanığıdır ve her doğum ve ölümde yaşamın kıymetini en gerçek bilen olmakla özdeştir

Performans:Hemen tüm hekimler, çok hasta bakma ve fazla sayıda işlem

yapabilme baskısını üzerlerinde hissettiklerini, bunun kendisininbir amaç haline gelmesinin hekimlik uygulamalarının niteliğinidüşürdüğünü dile getiriyorlar. Vicdani bir yük oluşturduğuifade ediliyor. Gelir elde etmeye yönelik bir uygulama olanperformans sisteminin insan sağlığı söz konusu olduğundadoğru bir yöntem olmadığını dile getiriyorlar.

Öte yandan ücretlendirme sisteminin performans üzerindengerçekleşmesinin, hayatın idamesi ile doğru hekimlik uygulamasıyapabilme ve hasta yararına davranabilme konusunda sıkışmışhisseden, bundan rahatsızlık duyan büyük bir hekim grubu ol-duğunu gösteriyor. Söz sahibi olmadıkları sistemi düzelteme-dikleri için de, uygulamayı rasyonalize etmeyi seçebiliyorlar.

• ‘’Performans sisteminin üzerinizde çok büyük baskıoluşturduğunu düşünüyorum. İnsanlar düzgün paraalabilmek için, hasta sayısını artırmaya çalışıyor, yaptığıhizmet sayısını artırmaya çalışıyor, hizmet girebilmekiçin. Performans ve gelirini direkt ilgilendiriyor, etkiliyorgerçekten. Bu tıbba uygulanmaması gereken bir piyasayöntemi, ama çok yerleşti. İtiraz etsek de, eleştirsek debiz de uyuyoruz. Bu bende ciddi vicdani rahatsızlıkyapıyor.

• Performans sistemi herkese uygun olan bir sistem değilde, adil bir sistem değil. Yani, hastaya da uygun değil,doktora da uygun değil.’’

• ‘’Bu zorunluluk içinde siyasi baskı, sistemin getirdiğizorluklarla hekimler dejenere oldu, hastalar dejenereoldu. Bu sorunu zaten artık çözmeyeceğiz, yani geçmişedönüş yok. Bizim artık yeni tanımlamalar yapmamızlazım. Bu tanımlamalar yani örgütlerin, derneklerin,Tabip Odasının hoşuna gitmiyor, ama bu tanımlama müş-teri bazlı, bir de hizmet veren bazlı, çalışan gibi şey anla-mına geliyor. Performans yapmadan olmaz. Ben duramamki, günlük yaşamımı devam ettirmeliyim. Bunu yapmakzorundayız, çünkü bunun psikolojik yükünü eğer benimgibi düşünüyorsanız, sadece siz rahatsız olursunuz.’’

28 H E K İ M B A Ğ I M S I Z L I Ğ I

Page 27: hekim bag msizligi sstatic.ato.org.tr/fs/4f4f776167cde9211d000001/hekim...ve ölümün tanığıdır ve her doğum ve ölümde yaşamın kıymetini en gerçek bilen olmakla özdeştir

Performans; hekimler arası ilişkileri ve iş barışını dabozmuş durumda. Sistemin işleyişinden kaynaklı adaletsizdağıtımın, özellikle iş riski fazla olan branşlarla klinik öncesiuzmanlık dallarındaki hekimler arası gerilimi arttırdığı gözleniyor.Bazı eğitim araştırma hastanelerinde oluşturulmuş bir perfor-mans havuzundan keyfi uygulamalarla hem idari kadro, hemde klinik öncesi branşların pay alması, bireysel performanslarıyoluyla puan toplayan cerrahi klinik uzmanları arasındaki ge-rilimi arttırıyor. Özellikle eğitim ve araştırma hastanesindekihekimler, performans sistemiyle, eğitim hastanesinin zatenmevcut hiyerarşisinin katmerlendiğini, diğer hastanelerde iseidari kademelerdeki hekimlerin, hem idari mevkileri yüzündenfazla aldıklarını, hem de yetkilerini kullanarak, performansdağıtımı üzerinden adaletsizliğe neden olduğunu ifade ediyorlar.Özellikle cerrahi kliniklerde elzem olan ekip çalışmasının per-formansla zarar gördüğünü, bir gün öncesi ‘’dost’’ olan he-kimlerin, performansın gerektirdiği rekabet ortamında sadece‘’iş arkadaşına’’ dönüştüğünü üzüntüyle dile getiriyorlar. Bukeskin değişime uyum sağlamakta zorlandıklarını, hayal kırıklığıve kırgınlık yaşadıklarını dile getiriyorlar.

• ‘’Performans insanlar arasında kin duygularını geliştirdi.Yani hekimiz bize yakışmaz böyle şeyler diye düşünüyoruz,ama sonuçta bakıyorsunuz sizin harcadığınız emeğe,uykusuzluğunuza, aldığınız risklere karşın hiç risk al-mayan branşlar var. Biyokimya nöbet tutmuyor, otomatikcihazdan çıkıyor sonuçlar, panik değerler varsa, kontrolediyor, değilse onlara da bakmıyor. Ama o ay sonundabaktığınızda, sizden daha çok para alıyor. Öyle olunca,davalara da siz giriyorsunuz, ister istemez…’’

• ‘’Özellikle bizim hastanede kadın doğumculara bir sürükısıtlamalar getiriliyor, yok şunu yazamazsınız, yok bunuyazamazsınız, paket adı altında. Yönetmelikte öyle birşeyi yok, ama performans başındaki başhekim yardımcısıbunu engelliyor. Çünkü başhekim yardımcıları ve başhe-kimler ortalamadan alıyorlar. Havuzda ne kadar çokpara kalırsa, onlar o kadar çok pay alacakları için,bireysel performansa ne kadar az para verirlerse, okadar iyi. O yüzden de, oradan, buradan kısıtlayarak,

29H E K İ M B A Ğ I M S I Z L I Ğ I

Page 28: hekim bag msizligi sstatic.ato.org.tr/fs/4f4f776167cde9211d000001/hekim...ve ölümün tanığıdır ve her doğum ve ölümde yaşamın kıymetini en gerçek bilen olmakla özdeştir

bize baskı uyguluyorlar. Biz puan alamıyoruz, şunu ya-zamazsınız, bunu yazamazsınız. Yaptığımız işleri yaza-mıyoruz, ama öbür tarafta hiç yapılmayan işleri yazanbir grup var. Bir grup zaten direkt ortalamadan aldığıiçin, yani hani o insanların branşlarının özelliği o, onlarınkişisel bir şeyi değil; ama sonuçta bir adaletsizliğe sebepoluyor. Yoksa hani onların bize bir garezi yok. Ama sistembunu böyle getiriyor ve sizden daha çok para aldıklarıiçin, siz onlara gıcık oluyorsunuz. Onlar, tabii gıcık oldu-ğunuz, size gıcık oluyorlar. Böyle bir keşmekeş ilişkimizvar. Herkes birbirinin puanının peşinde, yani otokontrolgibi oluyor. O kaç almış, bu kaç almış, yani çok fena.’’

• ‘’Hekimlerin hastane içinde simsarlık yaptığını bile gö-rüyoruz. Hekim hasta kapmak için hastanenin girişindeduruyor, öğlen gelip muayene olmak isteyen ve diğerhekim arkadaşın kapısında bekleyen hastaları kapmakiçin öğle tatiline çıkmayan hekim arkadaşlar var.’’

• ‘’Hastanede 35 tane başhekim muavini var. Hiç çalış-madan 7 bin TL civarında performans alıyorlar. Çokbüyük haksızlık.’’

• ‘’Özellikle şeflik sistemi bu anlamda sıkıntı yaratan birşey haline geldi. Çünkü eskiden böyle bir kavram yokken,şimdi performanstan sonra, bir de muayenehanelerinikapattıktan sonra şefler, temel kazançları hastane odaklıolduğu için, özellikle tabii yetki de onlarda. Garip garipuygulamalar yapılabiliyor. Sırf puan çok olsun diye. Hiçalakasız bir klinikten puan isteyen şefler bile var.’’

• ‘’Bir şef arıyor sabahleyin, “bugünkü ultrasonlar banayazılacak” diyor, bir de başka kliniğin şefi, bizim şefimizfalan da değil…’’

• ‘’Evet, bir havuzdayız ve başhekim istediği zaman,istediği yerlerde görevlendirebiliyor. Bu yüzden, başhekimleeğer sempatik ilişkileriniz iyiyse, daha rahat kliniklerde,daha çok puanla çalışabilirsiniz. Başhekimle sempatikilişkiniz yoksa çok daha farklı koşullarda çalışabilirsiniz.İdari baskıdan benim kastettiğim şey o…’’

30 H E K İ M B A Ğ I M S I Z L I Ğ I

Page 29: hekim bag msizligi sstatic.ato.org.tr/fs/4f4f776167cde9211d000001/hekim...ve ölümün tanığıdır ve her doğum ve ölümde yaşamın kıymetini en gerçek bilen olmakla özdeştir

• ‘’Klinik şefi, şef olur olmaz yaptığı ilk toplantıda ; ’ar-kadaşlar, burada artık herkes dost değil, iş arkadaşı’dedi. Açıkça bunu söyledi adam… Daha önce o klinikteçalışıyordu yani, o zaman kadar dosttu. Bunları öyleduyunca, dinozor gibi mi kaldık dünyada diye düşündüm.Acaba uyumda mı sıkıntımız var diye… Ama öyle uyumistemiyorum zaten. Yani, iş arkadaşı dostluk bu laflaredilmez, saçma sapan şeyler. Ben sıkıldığım zaman, birarkadaşımı rahatça çağırabileyim. Bir ameliyatta ya dabir şeyde, sen şuna bak, ben hemen geleyim diyebiliyordun,yani artık bunu diyemezsin…’’

Performansın temeli olarak çok sayıda hasta bakma baskısı;farklı uzmanlık alanları arasında, hem uğraşılan konununniteliğe göre hem de zaman alıcı hastalık tipleri ve emek yoğuntetkikler açısından da adaletsizliklere ve farklı puanlamalaraneden olabilmekte.

• ‘’Şimdi, her poliklinik odasında en az seksen hastagörecek diye yeni bir şey çıkmış. Yeni sıfır bir epilepsihastası dinleyeceksiniz, sınıflayacaksınız, yani minimumyarım saate yaymam lazım. Yani, bu konuda ne kadartecrübeli olursanız olun, yarım saatinizi o hastayavermeniz lazım. Aksi takdirde olmaz yani bu iş… Birilerigeliyor, defterinizi karıştırıyor. Bir ayı geçmiş, bir EMG’yinöroloji uzmanı yapmak zorunda. Türkiye'de EMG’yegiren kaç tane nöroloji uzmanı var, hiç kimse bunu sor-gulamıyor. Size alet alalım, hemşire de verelim, hemşirever ne işe yarayacak yani? Belki hani pamuğumu verir,bilmem neyini verir, ama pratikte benim hasta sayımı15’ken, 30 yapmaz ki.’’

• ‘’Bölümler arasında, performans sisteminde ciddi den-gesizlikler var. En azından bölümler arası dengesizliklerinortadan kalkması lazım. Ben şunu demek istiyorum,bazen ortopedi sabaha kadar ameliyat yapıyor, ben sabahakadar ameliyat yapmıyorum.’’

• ‘’Kendi yapısı buna izin vermiyor. “Rekabet et, sen deçok hasta bak” diyor. Zihniyeti bozuk.

31H E K İ M B A Ğ I M S I Z L I Ğ I

Page 30: hekim bag msizligi sstatic.ato.org.tr/fs/4f4f776167cde9211d000001/hekim...ve ölümün tanığıdır ve her doğum ve ölümde yaşamın kıymetini en gerçek bilen olmakla özdeştir

• “Mesela bakıyorum, bir tane şefin 80 bin puanı var.İnceliyorum, ben de komisyondayım. Üç tane yerde aynıanda bulunuyor, tabii bu şey. Helikopterle gidiyorherhalde, bununkine dokunulmuyor.’’

• ‘’Kadın doğum hastanesi, ama performans ölçütlerindede en az parayı biz alıyoruz, böyle bir haksızlık var.Hem puanlamamızda, hem paylaşımdan gelen sorunlarvar. Böyle hem çalışma isteğimiz azaldı, hem çalışmabarışımız bozuldu biraz hastane genelinde. Ne bileyimhani laboratuarda olan bir insan ortalamadan alıyor,bizden daha çok alıyor. Onu yaptıran, hastayla tartışan,ameliyata giren biziz.’’

Birçok hastanede, hekimler arasında yaratılan tabakalaşmayıönlemek, çalışma barışını korumak için dayanışma gösterenklinikler olduğu görülüyor. En sık başvurulan adil paylaşımyöntemi ise havuz oluşturmak ve bu yolla eşit bir dağılım sağ-lamak…

• ‘’Yani, öyle performans sistemini ben çok eleştiriyorum.Hani bölüm için, huzuru korumak için ve en az zarargörerek alıyoruz, ama en azından birbirimizle kavga et-miyoruz; kapının önünden hasta çalmıyoruz ya da sizinyaşadığınız şeyleri yaşamıyoruz. Ama ona bakarsanız,totalde belki hastanede en az döner alan bölümlerdenbirisiyiz. Çünkü herkesinki üst üste toplanıyor.’’

• ‘’Aslında, performansın en önemli amaçlarından birisibu tabakalaşmayı artırmak ve keskinleştirmekti. Doktorudoktorun kurdu haline getirmekti, bu yapıldı. Ondankurtulmanın yolu da, biz baştan akıllı bir karar aldık.Sizinkinden tabii farklı olduğu için, bu kararı alabildik,komün usulü yaptık. Yani, yedi kişiyiz, tamamen ortakolacak, şef dâhildi başta buna. Bu kendi içimizde kiminhastası yatacak, kim ameliyata girecek, kim polikliniğegidecek gibi sorunların tamamını ortadan kaldırdı. Ol-mayan klinikler birbirleriyle çok ciddi sorunlar yaşadılarbizde.’’

32 H E K İ M B A Ğ I M S I Z L I Ğ I

Page 31: hekim bag msizligi sstatic.ato.org.tr/fs/4f4f776167cde9211d000001/hekim...ve ölümün tanığıdır ve her doğum ve ölümde yaşamın kıymetini en gerçek bilen olmakla özdeştir

Performansın, bir yandan çok hasta bakmaya, çok işlemyapmaya ve çok puan toplamaya dayalı bir sistem olması, öteyandan hekimlerin toplam gelirleri içinde, sabit maaşa oranlaçok daha fazla bir toplam oluşturması nedeniyle hekimlerinhastalık izni ve yıllık izin gibi insani haklarını kullanmalarınıengelliyor. Hekimler aktif çalışma gün sayısı kuralı nedeniyleözlük haklarını kullanamaz olduklarını dile getiriyorlar. Aktifçalışma gün katsayısına göre tüm ay çalışıldığından dahayüksek bir performans da yapılsa, daha fazla puan da toplansa,yine de alınacak para azalıyor.

• ‘’Yaş haddinden emekliliği yaklaşmış insanlar bile fulçalışıyorlar ve yıllık izin bile kullanmıyorlar. Çünkü herkullandıkları yıllık izin, sonuçta ne kadar çok çalışırlarsaçalışsın, performansta çok daha az para almalarınasebep oluyor. Yani, özlük haklarını kullanamaz hale geldiinsanlar.’’

Hekimlerin poliklinik yaparak hasta bakmaları çok sayıdapuan girişi yapmalarına ve risk almadan performans girdileriniartırmalarına neden olduğu için cerrahi bölümden birçokhekimin ameliyat yapmak yerine poliklinik yaparak, çeşitliyöntemler kullanarak puan toplamayı seçtiği görülüyor.

• ‘’Bir yerde başhekim arkadaşım. Beni yanına çağırdısaat 10.30’du, sekiz ay sonra farkına varmış, göz hekimisekiz aydır ameliyat yapmamış. Gözcü 130 hasta bakmış,nasıl olmuş biliyor musunuz? Sekretere 50 TL vermiş,gelen bütün hastaları kendine kaydettirmiş. Gözcü birameliyat yapacak, dört saat sürecek 1000 puan ve saat11’de, baktığı 130 hastayla 4 bin puan var. Ameliyatagerek yok. Hani mesleki şeyimiz de kalmadı.’’

Tüm hekimlerde umutsuzluk, değersizlik duyguları ve mesleğeyabancılaşma gözlenmekte.

• ‘’Böyle sorunlar çözülmeden, katlanarak büyüyor. Yaniben hiçbir zaman bu kadar mesleğine yabancılaştığımıhatırlamıyorum. Mesleğimize yabancılaşıyoruz, kötü ko-şullarda çalışıyoruz. Belki maddi olarak gelir daha iyi,ama çok yıpratıcı, böyle çok iyi bir hizmet verebildiğimidüşünmüyorum, çok bilimsel bir hizmet verebildiğimi

33H E K İ M B A Ğ I M S I Z L I Ğ I

Page 32: hekim bag msizligi sstatic.ato.org.tr/fs/4f4f776167cde9211d000001/hekim...ve ölümün tanığıdır ve her doğum ve ölümde yaşamın kıymetini en gerçek bilen olmakla özdeştir

düşünmüyorum. Değişmeyecek, daha da kötüye gidecekgibi. Burada biz artık inisiyatifi elimizden kaçırmışızgibi görünüyor. Hekimlerin aklını, beşeri sermayesini,eğitimini falan hiçe saymak, onu yıldırmak için her şeyyapıldı ve hakikaten Migros çalışanına dönüştürüldü.’’

Hekimler, sistemin değiştirilerek hekim ve hasta odaklı ol-maktan, performans ve müşteri odaklı hale getirilmesinde he-kimlerin günah keçisi olarak adlandırılmalarına ve ‘’bıçakparası’’ kavramının bu değişimin bahanesi yapılmış olmasınıda eleştiriyorlar.

• ‘’Ben size Ankara’yı göstereyim, başka şehirleri de. Yanibunlar hepsi belli, isimleriyle de belliydi. Yani hermeslekten insan, avukat olsun, öğretmen olsun, yüzde5-10, insanız, bıçak parası da alırız, ne bileyim rüşvet deyeriz. Yani bu insanın özüyle ilgili. Hani ne doktorukötüler bu, ne de avukatı. Tamam, ama bunlar bilinenşeylerdi. Bunlarla mücadele etmek yerine, sistem değiş-tirildi.’’

Hekimler var olan sistemden mutsuzluklarını dile getiriyorlarve yaşadıkları iç çatışma ve hekimlik değerleri kaybı geçmişhekimlik uygulamalarına özlem duymalarına neden oluyor.

• ‘’Tıbbı ne hale getirdiler. ‘’

• ‘’Ben hani geri dönüşümün olmadığını düşünüyorum.Artık bu kısmını boşuna konuşuyoruz. Çünkü farklılaştı,ben size diyorum, geldiği şekliyle siz de farkındasınız.Biz mesai bitince çıkmazdık, çayımızı içerdik, hasta dos-yalarımızı tamamlardık, hani saat 7’de giderdik. Ortadapara da yoktu hani. Her birimiz de 8-9 hasta takipederdik. Şu an asistan bir iki hasta takip ediyor vesıkıntılı, herkes birbirinden görev soruyor.’’

• ‘’Bizim zamanımızda okurken, hocaların değer olarakhepsi saygıdeğer insanlarmış. Her birisi 8-9 yıl aynınotu anlatırlardı, aynı espriyi yaparlardı. Entelektüelkişilerin birkaç tanesi dışında… Ama onlara anamızı,babamızı götürdüğünüzde, hani onu muayene etme tar-zında verdiği, size değer verişleri başkaydı. Yani 500 öğ-

34 H E K İ M B A Ğ I M S I Z L I Ğ I

Page 33: hekim bag msizligi sstatic.ato.org.tr/fs/4f4f776167cde9211d000001/hekim...ve ölümün tanığıdır ve her doğum ve ölümde yaşamın kıymetini en gerçek bilen olmakla özdeştir

renci okuyor. Her birisi bir yerden birisini getiriyor. He-kim-hekim ilişkisi, hekim-hasta ilişkisi çok değerliydi.’’

• ‘’İnsanlar üniversitede çalışıyordu, bizim ilk dönemle-rimizde her birisinin günde 2-3 tane özel muayenesiolurdu, onun da parasını verirdik, sorun değildi zaten,biz götürdüğümüzde paramızı geri verirlerdi. Dışarıdada öyle bir şeyler vardı, ama zaman içinde hem anlayışçok değişti. Bana göre şu an bizim bahsettiğimiz hekimhekim değil, bizim bahsettiğimiz hasta hasta değil, bizonun farkında değiliz.’’

• ‘’Sağlık ocaklarında çalıştığımız dönemlerde, yani tabiiki o bize verilen değer çok farklıydı. Şu an hizmetlerindepara arttı. Ama hekim ilişkisini, eğitimi her şeyi dejenereetti, sıfırladı. Artık burada profesör olsanız da, başhekimde olsanız da bence çok da büyük değeri kalmadı hani,çok farklılaştı.’’

• ‘’Bir arkadaşınıza rica edin, annenizi muayene ettire-miyorsunuz. ‘’

Performansa Dayalı Sistemin Eğitime Etkisi Hekimler performans sisteminin eğitim ve araştırma hasta-

nesinin temel görevlerinden biri olan asistan eğitimini değer-sizleştirdiğini, ikinci plana attığını dile getiriyorlar. Eğitim gör-evinin, performans karşılığı olmadığı için giderek bir yük gibialgılandığını ve eğitim verme konusundaki motivasyonun daazaldığını vurguluyorlar. Cerrahi kliniğindeki asistan eğitimineyansıması, ameliyat yapmaktansa poliklinik yaparak puan top-lamak tercih edildiği için daha fazla olduğu görülüyor.

Üniversite hastanelerinde yapılan bilimsel yayınların niteliğinperformans puanına yansımıyor oluşu da dile getiriliyor.

• ‘’Zaten ortada görünen bir eğitim yok. Programlar gidipgeliyor, eğitime zaten devlet tarafından verilen bir parada yok. Eğitim kadrosunda olmanız hiçbir şey değiştir-miyor. Eğitim kadrosunun performanstan çıkarılmasılazımdı.’’

35H E K İ M B A Ğ I M S I Z L I Ğ I

Page 34: hekim bag msizligi sstatic.ato.org.tr/fs/4f4f776167cde9211d000001/hekim...ve ölümün tanığıdır ve her doğum ve ölümde yaşamın kıymetini en gerçek bilen olmakla özdeştir

• ‘’Adımız eğitim araştırma, dolayısıyla bir de ben asistaneğitimi veriyorum. Bu şu demek; bayağı yüklü bir eğitimyükü var. Bu eğitim yükünün performans karşılığı yok,bugün her gün bir makale asistan, bir makale yan dalasistan okursa, bunu en azından haftada üç gün yapa-bilirsek, mesela makale okunmasının bir performanspuanı yok’’.

• “İstenilen şey puan toplamaksa, eğitim vermeyi bıra-kalım, asistanlar polikliniklerde puan bassın…”

• ‘’Biz eğitim vermekten dolayı da cezalandırılıyoruz…Eğitim vermeyen uzmanlar topluluğundan oluşan, asistanıolmayan klinikler var. Eğitim ve araştırma hastanesindebunun olmaması lazım.’’

• ‘’Eğitimden gelen puan şu; Eğer yıllık olarak çalışma-larınızı dokümante ettiğinizde, 500 puanı topluyorsanız,yüzde 30 fazla ekleniyor. Yani, bir tek bu var.’’

• ‘’Eskiden bizim poliklinikteki kadromuz eğitim saatlerinekatılırdı. Şimdi, onu da şey yaptılar, katılamazsınız,hizmet vereceksiniz. Hizmet kesintisiz yürütülecek diye.’’

• ‘’Bu kadar ortada para dönüyorsa, bunun şöyle bir şeyolması lazım. Araştırma adına hürmeten, araştırmayaait bir fon ayrılması lazım. Eğitim ve araştırma hastane-lerinin böyle fonları olmalı. Eğitim ve araştırma hastanelerisürekli eğitim faaliyetlerine katılımı sağlamak için destekvermeli. Mesela, ben kendi konuşmamın olduğu kongreleriyıllık izinden alıp gidiyorum, insaf demek istiyorumyani. Eğer ikiyi geçtiyseniz, yıllık izinden alacaksınız.Eğer aktif bir işin üretimi içindeysen de, ikiyi de geçiyorsunyani. Çağırılıyorsun, ama yıllık izinden alıyorsun. Ge-çenlerde böyle yıllık iznin 4-5 gününü bu şekilde harcamışoluyorsun. Yıllık izni de benim kendimi yenilemem içingereken, hiç işle ilgisi olmayan bir şeyi, bir eğitim faaliyetiiçin harcıyorum. Dolayısıyla, eğitim kısmı bu, eğitimeayrılan vakit yok; o vaktin karşılığı yok.’’

• ‘’Ama değişen şu oldu, eğitime ayrı bir motivasyon kal-madı. O motivasyonu biz kaybettik. Aramıyoruz, sorgu-lamıyoruz. Daha iyisini aramıyoruz.’’

36 H E K İ M B A Ğ I M S I Z L I Ğ I

Page 35: hekim bag msizligi sstatic.ato.org.tr/fs/4f4f776167cde9211d000001/hekim...ve ölümün tanığıdır ve her doğum ve ölümde yaşamın kıymetini en gerçek bilen olmakla özdeştir

• ‘’Niye ameliyathaneyle uğraşayım, o kadar asistanlaameliyat yaptırayım, poliklinikte kalayım daha iyi. Yani,böyle bir düşünce çok kötü bir şey aslında. Ama böyle ge-lişiyor şimdi.”

• “Puan olacak şeyleri yapmak istiyor insanlar artık.’’

• ‘’Bir de bir ameliyata giriyorsunuz, üç saat… 500 puan.Hâlbuki poliklinikte o riski almadan, daha kısa zamanda,başka küçük işlemlerle falan o puanın üstünde alabili-yorsunuz. Niye ameliyata girip de, üç saat uğraşıp, bir dekomplikasyon çıkınca, daha sonra mahkemelerde sürü-neceksiniz; tazminat diye uğraşacaksınız. Hâlbuki polik-linikte öyle bir riskiniz çok daha az ve daha çok puan ka-zanıyorsunuz. Alacağınız performansı da, daha az yorulupya da daha çok puan getirecek işler yapıp, o şekilde ka-zanmak daha mantıklı.’’

• ‘’Bizim üniversitede, bir arkadaşımızın on yayını var,hepsi de Nature dergisinde yayın olmuş. Adam Nobelalacak ama, performans alamıyor.’’

Eğitim ve araştırma hastanesinde çalışan uzman hekimler,asistanların performanstan önce daha iyi eğitim veren hastaneleriaraştırıp, oraları tercih ettikleri halde, artık hangi hastaneninperformansı fazla ise o hastanede asistanlık yapmak istediklerini,hatta bunun girmeyi tercih ettikleri ameliyatlara bile yansıdığınıbelirtiyorlar.

• ‘’Bizde uzun ameliyatlar sıktır, beyin cerrahisinde. Çokuzun süren bir ameliyatımız oldu. 22 saat, kulak burunboğazla beraber girdik. Hakikaten çok yorucu bir şeydibizim için. Asistan bana “ama senin o gün girdiğin ame-liyattan biz hiç puan almadık” dedi. Beni sadece ticaribir ortak değil, aynı zamanda çalıştığımda, üstündenkâr edecek bir özne olarak gördüğünü düşündüm’’.

• ‘’Beyin cerrahisi yapılan odaya gelmek istemiyorlar,omurga cerrahisi yapılan odaya gelmek istiyorlar. Ameli-yatın altıncı saatinde bir asistanın yanıma gelip de “busürede biz karşıda üç tane hastanın beline vida taktık,1600’den bilmem kaç puan yaptık, sen burada 1000 puanıbulamadın” dediğini hatırlarım ben. Bu aslında tıbbın

37H E K İ M B A Ğ I M S I Z L I Ğ I

Page 36: hekim bag msizligi sstatic.ato.org.tr/fs/4f4f776167cde9211d000001/hekim...ve ölümün tanığıdır ve her doğum ve ölümde yaşamın kıymetini en gerçek bilen olmakla özdeştir

geleceğini de Türkiye’de çok karartan bir şey. Çünküteorik olarak bize yutturulmaya çalışılan ne? Performanssistemi, kaliteyi artıracak, rekabeti artıracak, daha iyiolacak, değil. Kesinlikle daha kötüye giden bir şey, bu çokacı bir şey.’’

• ‘’Asistanlar artık branş olarak bakmıyor ya da hangihastanenin eğitimi iyi diye bakmıyor. Arıyorlar, tanıdıklarıinsanları, kaç para performans alındığını soruyorlar.(Eğitimve araştırma hastaneleri)’’

• ‘’Üniversite hastanelerinde uzmanlık eğitimini yapmaktercihleriyle ilgili, eskiye göre belirgin bir farklılık var. İn-sanlar artık uzmanlık eğitimini alacakları yerleri öncedenarayarak, “eğitim programı var mı, nöbet tutuyor musunuzgibi soruların dışında, ne kadar döner alıyorsunuz?” diyesoruyorlar. Üniversitelerde de insanların maddi geliri bukadar düşük olduğunda, asistanların tercihlerinin bellibir şekilde etkiliyor diye düşünüyorum.(Üniversite hasta-neleri.)’’

Performansın hekim bağımsızlığı ve hasta yararı açısındanönemli bir etkisinin de ‘’zor hastaların’’ günlük pratik içindeihmal edilmesi ve bakılmaktan kaçınılması olduğu dile getiriliyor.Bu durum, hasta yararına olmadığı, hatta hastalara zarar vere-bilecek olduğu için hekimin vicdani çelişkisini de arttırıyor.Üniversitelerde performans sistemine geçişten sonra, periferhastanelerden üniversitelere sevk edilen komplike ve kompli-kasyonlu hastaların kabulünün zorlaşabileceğinin de altını çi-ziyorlar.

• ‘’Yani, zor hasta olayı ve emek gerektiren sizin dediğinizgibi, 20’şer dakikayı, öğleden sonra annesini, babasınıçağırıp tekrar değerlendirmeyi, yatırıp tekrar değerlen-dirmeyi gerektiren bir hasta. Sonuçta 20 puana baktığı-nızda, zor hastayı kimse almak istemiyor, hatta şunu di-yebilirim. Öyle hastaların giriş yapıldığı zaman, o günbaşka kişinin polikliniğe yönlendiriyorlar ya da sekreterlergirişi değiştiriyor, bir başka polikliniğe de gidiyor, birtane sekreterle anlaşıyor, benim günüme verme gibi.Çünkü, durmadan rutin hasta görmeye çalışıyor.’’

38 H E K İ M B A Ğ I M S I Z L I Ğ I

Page 37: hekim bag msizligi sstatic.ato.org.tr/fs/4f4f776167cde9211d000001/hekim...ve ölümün tanığıdır ve her doğum ve ölümde yaşamın kıymetini en gerçek bilen olmakla özdeştir

• ‘’İşte bir ilaç yazarak gönderecek hastalar daha revaçta.Ama kimse zor hastaya elini sürmek istemiyor.’’

• ‘’Asıl tıbba ihtiyacı olan o hastalar ama... Ben Türkiye'detıbba inancımı yitiriyorum yani…’’

• ‘’Bir hastayı muayene etmek 20 puan, konsültasyonedip bakmak, onun hastaya on puan. Şimdi burada kon-sülte edilen hasta, içinden çıkılamayan, ayrımcı tanıyapılması gereken, senin kendi alanından özel olarakbakman gereken, bir sürü okumanı falan gerektiren,araştırmanı gerektiren, yani daha komplike bir konu o,fakat puanı daha düşük.’’

• ‘’Eskiden, mesela ben ihtisas yaparken, Ankara fakültedebir tanı koyduğum zaman, ben çok övülürdüm. Yani bu-radan pozitif feedback alırdım. Öğrencilere falan göste-rilirdi, bak şunu şöyle yaptı da, siz de onu yapın falandiye. Şimdi bu da değersizleşti. Yani, sizin uğraşıp, kon-sülte edip komplike bir vakayı ayırt ettiğinizde, bunuyurt dışında yazımı yayın olarak kabul ettiriyorsunuz,ama hastaneden bir Allah kulu da çıkıp, hakikaten çokiyi oldu da, bak böyle bunu öğretelim demiyor. Artık oçok önemli değil. Halbuki asistan eğitimi söz konusu.Öncelik değişmiş, başka bir şey olmuş.’’

• ‘’Çevredeki cerrah arkadaşlarımız karmaşık vakalarabulaşmayıp, telefon açıp, bize gönderiyorlar. Komplikeolduğu zaman, bize göndermek eğilimine giriyorlar vebiz o hastaları almak istediğimizi de, bizim asistan ar-kadaşlarımız “bu hastaları niye aldık?”diye içlerindenbir sitemde bulunuyor. Bir örnek. Trabzon’dan bir hastaameliyat ediliyor. Kolon perforasyonu, fistül oluyor.Artık o hasta onlar için yük olmaya başladı. Bir yeregöndermeleri lazım. Hem tıbbi olarak yük, hem psikolojikolarak yük. Bizi arıyor, “size bu hastayı göndereyim mi?”diye, “gönder” diyorum, eziliyorum, hastayı getirdi, genebiz çalışacağız, ameliyat etmeyeceğiz, bakacağız, üç ayyatacak. Ancak performanstan sonra bunlar nasıl alı-nacak?’’

39H E K İ M B A Ğ I M S I Z L I Ğ I

Page 38: hekim bag msizligi sstatic.ato.org.tr/fs/4f4f776167cde9211d000001/hekim...ve ölümün tanığıdır ve her doğum ve ölümde yaşamın kıymetini en gerçek bilen olmakla özdeştir

Hekimler, performansın en önemli sonuçlarından birinin ge-reksiz işlem ve ameliyat sayısının artması olduğunu dile geti-riyorlar. Tekrarlayan puan girdisi yapabilmek için gerekmediğihalde kontrole çağırma, hastalar arasında da kışkırtılmış birtalebe neden olabiliyor.

• ‘’Performans denetlemesini ben yaptığım için çok iyibiliyorum: Mesela, şöyle söyleyeyim: Bizim acil servisuzmanları sürekli büyük kesi sütürasyonu yapıyorlar.Yani, acile gelen 100 kişiden 99’u büyük kesi olabilir mi,böyle bir şey mümkün müdür? Aslında kitabına uydu-rursanız, mesela orada 100 tane sütür attı, 100’üne de10 santimden büyük diye o dosyaya yazsa, hiçbir şeyispat edemezsiniz. Hastaların peşine düşüp, sütür izlerinemi bakacaksınız?’’

• ‘’Mesela, dâhiliye bilmem kaç, adını vermeyeyim, birdahiliye kliniği mesela bir ayda atıyorum 70 sonda takı-yor.’’

• ‘’Kaçak, abartı çok fazla… Bazı şeyleri ispatlayamazsın.Ne olacak o zaman? Haksız, onlar yapacak, siz yapma-yacaksınız.’’

• ‘’Bizim kendi branşımız olduğu için, mesela biz günlükkontrolleri veya rotasında giderse, ayda bir yaparız.Hani biz ayda bir çağırıyoruz. Bir bakıyorsunuz, birbaşkası on günde bir çağırıyor. Şimdi, puan alacak diye.Yani, saçınızı, başınızı yoluyorsunuz. Gereksiz bir harcama,gereksiz bir kalabalık. Mesela, bizim ne bileyim, işte bellikriterlerimiz var bizim kanamalarda. Bakarsınız, edersiniz,ona göre müdahale yaparsınız. Onlar falan şimdi hakgetire.’’

• ‘’Bir hafta önce bakmışsınız hastaya. Küçük gebelik, obir hafta sonra tekrar geliyor, kapınıza dayanıyor. “Benbebeğimi merak ediyorum, nasıl?” “Bir hafta önce bakıldı,buna ekstra bakmaya gerek yok, bunun belli bir hanitakip sistematiği var” diyorsunuz. Ama hasta şikâyet et-mesin diye, hasta problem çıkarmasın diye gereksiz yerebir sürü hastaya bakılıyor. ‘’

40 H E K İ M B A Ğ I M S I Z L I Ğ I

Page 39: hekim bag msizligi sstatic.ato.org.tr/fs/4f4f776167cde9211d000001/hekim...ve ölümün tanığıdır ve her doğum ve ölümde yaşamın kıymetini en gerçek bilen olmakla özdeştir

Hekimlere Yönelik Şiddet Şiddet, tüm çalışma birimlerindeki tüm hekimlerin ortak so-

runu. Sürekli olarak psikolojik baskı ve şiddet altında çalıştık-larını, bunun fiziksel şiddete dönebilme korkusu yaşadıklarınıifade ediyorlar. Bunda yöneticilerin ve medyanın hekimleridoymak bilmeyen bir kesim olarak lanse etmesinin ve hekimlerinyaşadığı değer kaybının rolü olduğunu düşünüyorlar.

• ‘’Resmen hekime psikolojik baskı ve şiddet var. Fizikşiddeti olmasa bile acayip bir şiddet var ve biz bunu çoknet hissediyoruz bizim hastanede.’’

• ‘’Çoğu kavga etmeye geliyor. Kışkırtılmış olarak, “so-nuçlarıma bakacaktınız” falan, yani doktora saygı sıfırzaten. Ben bazen kendimi tutamıyorum, “Sizin bana say-gınız yok, nasıl sağlığınızı emanet ediyorsunuz, yani sağ-lığınız bu kadar değersiz bir şey mi? Böyle davrandığınızbir insana sağlığınızı emanet etmiyor olmanız gerekir?”diyorum.’’

• ‘’Kışkırtılmış hastanın öfkesi çok bizi rahatsız ediyor.Gerçekten öyle, yani artık böyle bir şekilde savunmayageçmiş durumdayız. Her an başımıza bir iş gelebilir, heran bir kötü muameleye maruz kalabiliriz diye. Çünkühastalar gerçekten kapıdan girerken, doktor düşmanıolarak giriyor artık. Baştan nereden bir şey bulurum da,bağırırım çağırırım, doktora eziyet ederim, bunun hesabınıgörerek geliyor.’’

• ‘’Hastanenin her yerine ilanlar astılar. Şikâyetler için,herkes direkt bir telefonla ulaşıyor bakanlığa. Hiç eftenpüften bir şey için, inanamazsınız ve bunu işleme soru-yorlar. İnsanın en çok zoruna giden o. Bizden görüş alın-madan, bu işlem neden oldu diye.’’

• ‘’Şikâyet edeceğiniz bir hekim hakları birimi yok. Hephasta hakları üzerine kurulmuş bir sistem var. Sonuçtakışkırtılmış da bir toplum var. Yani, hekime ne kadar ha-karet ederse, ne kadar şiddet uygularsan, o kadar saygıgörüyorsun, böyle bir toplum var.’’

• ‘’Bütün hekimleri değersizleştirdiler. Şu an ne bakkalımız,

41H E K İ M B A Ğ I M S I Z L I Ğ I

Page 40: hekim bag msizligi sstatic.ato.org.tr/fs/4f4f776167cde9211d000001/hekim...ve ölümün tanığıdır ve her doğum ve ölümde yaşamın kıymetini en gerçek bilen olmakla özdeştir

ne gazetecimiz, bayiimiz bize değer vermiyor. Bunu netbir şekilde söyleyeyim. Hepimiz 20’şer milyar kazanan açinsanlarız halen.’’

• ‘’Bir de “hasta hakları” adı altında, ben hasta haklarınınhiçbirisine karşı değilim. Fakat bu şekilde hastayı memnunetmek için, doktorunu şikâyet etmesi, onu cezalandırmasıfalan, göstermelik davranışlar çok yapılmaya başlandı.Bunlar üzerimizde baskı oluşturan şeyler.’’

• ‘’Belki iktidarın etkisiyle, özellikle hekimlere karşı birtavır var. Ciddi bir antipati hissediyor. Bunu da doğrudanmedyada olsun, doğrudan hastalara aktarıyor; insanlaraaktarıyor ve onların yansımasını yaşıyoruz.’’

• ‘’Hastalar size bazen öyle küstahça davranıyor ki, amanAllah’ım, yani böyle bakıyorsunuz, ne işim var diyorsunuzburada. Ben kaç senelik doktorum, ben kötü de bir doktordeğilim; ben bunları hak etmiyorum diyorsunuz; amaadam öyle bir geliyor ki. Doldurulmuş bir şekilde…’’

• ‘’Hakikaten, çok haksızlığa uğramış hissediyorum. “Pa-ragöz, işte para için hastasını kötüye kullanan, gerekeniyapmayan bir meslek grubu” olarak halka böyle empozeediliyoruz. Daha sonra da işte bu şekilde kısıtlamalarlabizi çaresiz bırakıyorlar.’’

• ‘’Diğer bir baskı sağlık Bakanlığının hekimleri küçüm-semesidir, aşağılamasıdır, psikolojik yıldırmasıdır. Bu dabüyük bir baskıdır.’’

Global bütçe uygulamasının, performans ile bozulmuş olansağlık çalışanları arası ilişkileri daha da kötüleştireceği endişesihakim.

• ‘’Fakat, geleceğe dönük daha başka bir şey var. Bizi bir-birimize daha çok düşürebilecek bir şey, global bütçe. Bi-liyorsunuz, çalıştığın kadar kazanamıyorsun artık, nekadar çalışırsan çalış, belli bir miktarın üzerine çıkılmıyoraslında performansın.”

• “Kesinlikle uygulanıyor da, ama şimdi yasal olarak, bi-liyorsunuz belli miktarda para olacak, Türkiye'deki tüm

42 H E K İ M B A Ğ I M S I Z L I Ğ I

Page 41: hekim bag msizligi sstatic.ato.org.tr/fs/4f4f776167cde9211d000001/hekim...ve ölümün tanığıdır ve her doğum ve ölümde yaşamın kıymetini en gerçek bilen olmakla özdeştir

sağlık kuruluşlarına, tüm sağlık harcaması için, ne ya-parsanız yapın, aynı pastayı paylaşmak. Bu resmi olarak,hani şubatta başlayacak denildi ya, global bütçe uygula-ması. Özellikle yapılan bir şey’’…

• ‘’Hastaneye gelecek para sizin alacağınız meblağı belir-lediği için, yine her ay ne kadar alacağınızı ancakbordroyu gördüğünüzde anlıyorsunuz’’.

• ‘’Sonuçta insanların işi gücü var, geçindirmesi gerekenevleri var; zaruri ihtiyaçları var ve ay sonunda ne kadarpara alacağını bilmiyorsun. Kaç puan alırsan al, sonuçtahastaneye gelen parayla alakalı bir paylaşım söz konusu’’.

Sağlık alanının ticarileşmesi, artan rekabet, ekip çalışmasınınkaybolması, artan belirsizlik ve gelecekten emin olamama, he-kimlerin kaygı düzeyini artırmış, umutsuzluk ve kırgınlık hâkimduygu olarak belirmiş görünüyor. Özellikle dayanışma, ekip ça-lışması, rekabet içermeyen meslektaş ilişkileri deneyimlemişolan hekimlerde geleceğe olan güvensizlik, geleceğe dair umutve beklenti taşımıyor olmak, hayatın bütünlük kaybında azalma,çalışılan yere aidiyet duygusunun ortadan kalkması ve yaban-cılaşma duygularına neden olmuş. Kırgınlık ve çalışmaya karşıisteksizlik geçmiş döneme özlemle birlikte ifade ediliyor.

• ‘’Bize şöyle bir yansıması oldu. Maddi anlamda değil.Kurumun yaptığı, kendi aramızda sorun çıkmadı. Fakatişyerine yabancılaşma. Çünkü cerrahi çalışan herkes has-tanede çok uzun süre nöbet tutmuştur, yatmıştır, kalkmıştır,asistanı da bilmem ne de. Hastane bizim ikinci evimizgibi bir şey aşağı yukarı. Yani gittiğimiz zaman, kendimizeait bir yer gibi hissediyoruz. SSK’da da çok güçlü biraidiyet duygusu vardı işin doğrusu. Bu hani aidiyet duy-gusunda çok şeye yol açtı, yani çok fazla çürümeye yolaçtı ve insanlar artık gittikleri yere yabancı bir yermişgibi, başkasının malına gidiyormuş gibi hissediyor, buçok kötü bir şey.

• “Gelecek kaygısı… Yani geleceğe güvensizlik, belirsizlik.Yani gelecekte ne olacağımıza dair hani hiçbirimizin birfikri yok.’’

43H E K İ M B A Ğ I M S I Z L I Ğ I

Page 42: hekim bag msizligi sstatic.ato.org.tr/fs/4f4f776167cde9211d000001/hekim...ve ölümün tanığıdır ve her doğum ve ölümde yaşamın kıymetini en gerçek bilen olmakla özdeştir

• ‘’Bizim hastane SSK döneminde günde 100-120 do-ğumların olduğu bir hastaneydi. Ben o hastanede asistanlıkyaptım, şimdi aynı hastanede devam ediyorum. BizSSK’dan gelme alışkanlığımızı çok uzun süre aslındakoruduk. Niye? Orada işte ne paradır, ne puldur, hastanınsigortası vardır, her şey oradan yapılır. Yani yaptığınişin kaliteli olması, hasta için iyi olması yeterlidir. İşte,bunun karşılığında şöyle bir şey olacak gibi bir kaygınyok. Çünkü kurumun hastası, kurumun hastanesi. Hizmetiben ne kadar kaliteli sunabilirim, tek düşüncem buydu.’’

• ‘’Şimdi, artık kâğıt kuyut işleri o kadar arttı ki, o kadarçok ISO olayı mesela, Sanki kalitede artış olacakmış gibi,hâlbuki hiç kalitede artışla alakası olmayan bir şey. Dahakaliteli bir hizmet üret diye bir şey yok. Sadece yaptığınıkaydet, her şey kayıt altında olsun’’.

• ‘’Şimdi de derdimiz hasta için yapılması gerekenler el-bette ki… Ben sonuçta hekimlerin her anlamda bir şekildedaha fedakâr bir grup olduğunu düşünüyorum. Ama odönemle, şimdiki dönemi karşılaştırıyorum ve aradagerçekten bir bakış açısı farkı var. O günleri ben çok öz-lüyorum mesela. SSK gerçekten kaliteli bir hizmeti üre-tildiği, çok ciddi, iyi bir kurum.’’

• ‘’Bir de bizim yuvamız gibiydi hastane…

• “Biz acayip bir şey yapıyormuşuz ve kaliteli iş yapıyor-muşuz. Bizde kanser hastaları çok olurdu, kayboldu. An-lamadım, ben bunlar nereye gidiyor? Yani, öyle bu aidiyetduygusu falan, onlar kaybolmaya başladı.’’

• ‘’Ben performansı hâlâ bilmiyorum, doğru dürüst.Sebep ne biliyor musunuz? Şimdi ben hâlâ orayı SSKdiye düşünüyorum; hâlâ kendi evimmiş diye düşünüyo-rum. Ama bir tedirginlik var, bir sevmezlik gelmeyebaşladı. Bir isteksizlik gelmeye başladı. Herkesin duyduğubir şey. Ben onu duyuyorum, ama nasıl diyeyim…’’

• ‘’Benim de özel hastaneye gitmek istememin yeminediyorum ki, yüzde 50 nedeni, asistanları eğitimi yü-zündendir biliyor musunuz? Ben gidince ne olacak bunlar

44 H E K İ M B A Ğ I M S I Z L I Ğ I

Page 43: hekim bag msizligi sstatic.ato.org.tr/fs/4f4f776167cde9211d000001/hekim...ve ölümün tanığıdır ve her doğum ve ölümde yaşamın kıymetini en gerçek bilen olmakla özdeştir

gibisinden düşünüyorsunuz. Yani böyle şuursuz bir şekildeorada kalmayı istiyorsunuz.

• “Yani, o işi sırtlanma artık azaldı bende… Yok yani.Ben eskiden hafta sonları giderdim kliniğe, klinikte yataninsanlar var, asistanları bırakmayalım, bir vizit yapayımdiye, cumartesi pazar uğrardım, şimdi kapısından geç-miyorum.’’

• ‘’SSK zamanında nöbet sonrası kimse izin almazdı.Ameliyatını da yapardı, her şey de yapardı. Biz aynıizne girerdik nöbet sonrası. O yüzden de hiçbir şey dü-şünmezdik. Her şey para değil ki, ne kadar absürt birşey. Yani, SSK belki daha evet o açıdan değişik bir örnek.Numune de gerçi öyledir, orada da çalıştım ben biliyorum.’’

• ‘’Ben 2005-2006 yılına kadar her gün ne iyi etmişim deburaya gelmişim falan diyordum. Sigortadan kalan per-sonellere soruyorsunuz, tarif edemiyorlar, ama devamlıtedirginlikleri var. Bir kaygı hali. Hemşire, yardımcı per-sonel, sağlık memurları vesaire, normal memurlar, hep-sinde var.’’

İlaç ve Medikal Endüstrilerinin Baskısı

Hekimler ilaç ve tıbbi endüstrinin hekimler üzerindeki büyüketkisinin hekim bağımsızlığını etkileyen önemli bir faktörolarak değerlendiriyorlar. Bundan rahatsızlar, ancak mezuniyetsonrası eğitimin ilaç firmalarının üstlenmeleri gereken birgörev değil, hekimlerin mesleki hakları olduğunu fakat bununeksik bırakıldığını, ilaç firmalarının bu boşluğu doldurduğunuifade ediyorlar.

• ‘’Bence ilaç firmalarının hekim bağımsızlığı için bencebu önemli bir nokta. Yılda bir ya da iki kez kongreyegitme hakkını yakalayabiliyoruz, eğer vaktiniz varsa vecebinizden ödemenizin de çok üstünde olduğu için, mec-buren firma desteğiyle gidiyoruz. Ama ben her gidişimde,açıkçası, meslektaşlarım ve mesleğim adına çok üzülü-yorum. Orada periferden özellikle, gelen hekimlerin herbirisinin ağzında, “geçen hafta Moskova’daydım, şurada

45H E K İ M B A Ğ I M S I Z L I Ğ I

Page 44: hekim bag msizligi sstatic.ato.org.tr/fs/4f4f776167cde9211d000001/hekim...ve ölümün tanığıdır ve her doğum ve ölümde yaşamın kıymetini en gerçek bilen olmakla özdeştir

Çin’de birlikteydik” sürekli bir gezi hali ve hiçbir kongreniniçeriğini bile hatırlamıyorlar. Kongre turizmi, herkes ora-dan oraya koşturuyor. ‘’

• ‘’O kadar utanç verici ki, gittiğiniz otellerde “hekimgrubu geldi” aşağılanıyoruz, yani biz oradan oraya koş-turan, yemek yiyen bir grup. Küçük küçük eşantiyonlarlamutlu olan bir meslek grubu, yani böyle bir utanç varmı? Biz firmaların oyuncağı haline getirildik. Biz niyedaha onurlu davranamıyoruz? Üç kuruşluk plastik şeyleremi kaldı bir hekim Allah aşkına? O kadar üzülüyorumki.’’

• ‘’Şöyle organize olabilir. Tabipler Birliğine veya TabiplerOdasına o desteğini yaparlar. Tabip Odası organizasyonuyapar. Mesela, bu ürünlere izin verebilir. Siz bir havuzoluşturursunuz, o havuzu çeşitli firmalar versin. TabiplerBirliği de sıraya koyar, sen sen bu kongreye, sen sen bukongreye git der, daha iyi olur. ‘’

• ‘’Bakanlığın da bunu sağlıklı yapacağına ben inanmı-yorum. Bakanlık hükümetin, birtakım kişileri, birtakımşeyleri göz ardı edebilir, işi de bu değildir. Onun için,bunu yapacak yer, uzmanlık veya hekimlik dernekleridir.Yani, röprezantların çalışmasına karşı değilim. Açıkçası,çok ilaç, sürekli her gün yeni bir firma, yeni bir ilaç, yanibunları biz de takip edemiyoruz, nereden takip edeceğiz?Gelip, tanıtmaları güzel, ama burada kişisel özverilerimizlebiz bloğumuzu koyuyoruz.’’

• ‘’Şimdi, firmalara 300-400-500 kişi mi toplanırsınız,firmaları on dakika tanırsınız, adam çıkar, tanıtır vegider başka birisiyle tanıtır. Bu böyle olur, yani birebirolmaz. Birebir dejenere olur ve insanların vicdanına bı-rakarak, bu işi çözemezsiniz. Vicdan bir yerde teslimolur. Bu iş vicdanla falan olmaz, sistematiği olmasılazım.’’

• ‘’Bir de mezuniyet sonrası eğitim de çok önemli. Çokönemli, yani bu kadar ağır bir yükün altından çıkıyorsunuzve kendinizi yenilemeniz lazım. Röprezantı ilaç tanıtıyor,

46 H E K İ M B A Ğ I M S I Z L I Ğ I

Page 45: hekim bag msizligi sstatic.ato.org.tr/fs/4f4f776167cde9211d000001/hekim...ve ölümün tanığıdır ve her doğum ve ölümde yaşamın kıymetini en gerçek bilen olmakla özdeştir

yılda on tane ilaç. Ama o değil ki, yani bir taraftan bilgi-lerinizi tazelemeniz, yenilemeniz de lazım.”

• “Hani siz dediniz ya, “malzemesi insan!” evet, malzemesiinsan olan bir şey de performansla ölçüyoruz. İnanılmaz,gerçekten ama öbür taraftan eğitimimizi ya da bilgimizigeliştirecek bir sistem kurulmuyor.’’

Sağlığın Ticarileştirilmesi

Sağlığın Ticarileştirilmesi özel hastaneler dışında kalan, ka-muya ait görünen tüm hastanelerde de, performans sistemiyleişlerlik kazandı. Yapılan işlemleri ve bakılan hastaları kaydederekpuan toplamaya ve maaşa esas olarak, bu puanlarla gelir eldeetmeye dayanan performans uygulaması, gereksiz işlem veameliyat sayılarını arttırdığı, etik problemlere yol açtığı içinhekim bağımsızlığını da kısıtlamaktadır. Bilimsel doğrular veetik değerler ışığında davranmayı öğrenmiş ve bunu bilen he-kimler için kaygı düzeyini arttırmakta ve kendilerine sunulansisteme uyum sağlayıp sağlamama konusunda ahlaki sorgulamayapmalarına neden olmaktadır. Hekimler, gelecek belirsizliğive yabancılaşma kaygısı yanında, vicdani olarak da rahatsızlıkhissetmekte, mutfağında yer aldıkları bu sisteme hastalar içinolduğu kadar, kendileri ve yakınlarının sağlığı açısından dagüven duymadıklarını ifade etmekteler. Bu endişenin en önemlikaynağını, sağlığın kar amacıyla kullanılmasının, kar ettirme-yecek, uzun süre yatması ve bakımı gereken hastaların bilimselve güvenilir olarak tedavilerini sağlayamayacağı düşüncesioluşturmakta.

• ‘’Hastaya yaptığınız işlemlere, yaptığınız masraf nekadar artarsa, sonuçta sizin alacağınız paradan gidecek.Minimum para harcayıp, maksimum sayıda hasta bakmayaçalışacaksınız. Bu hastanın işte 20 gün yatma ihtiyacıvarsa, bu hastadan kurtulmanın yolunu arayacaksınız.Çünkü hastayı ne kadar uzun yatırırsanız, o kadar puanınızdüşüyor.’’

• ‘’Bazı yerlerde onu taburcu edip, tekrar yatışı yapılıyor-muş, bu ………..Hastanesi’nde falan öyle şeyler var.Diyelim ki 20 gün yatacak, taburcu ediyorsun, arada

47H E K İ M B A Ğ I M S I Z L I Ğ I

Page 46: hekim bag msizligi sstatic.ato.org.tr/fs/4f4f776167cde9211d000001/hekim...ve ölümün tanığıdır ve her doğum ve ölümde yaşamın kıymetini en gerçek bilen olmakla özdeştir

tekrar yatırıyorsun. 15 gün içinde yatırmayacaksın, ozaman para alamıyorsun.’’

• ‘’Birimler arasında, birimler hasta satmaya çalışıyor,almamaya çalışıyor. Aman çok tetkik yapılacak, çok pahalıolacak tetkikleri kendi bölümlerinde yapmıyorlar, başkabir birimde yapılsın diye öneriyorlar vesaire. Hastayıkimse sahiplenmiyor. O ona atıyor, o ona atıyor. Onlar gi-derek daha da artacak.’’

• ‘’Bir süre sonra böyle bir çember var ki, o arkadaşını dabaskı altına alabilecek. Mesela, hızlı döngü gerekiyor,ameliyat ve yatış için. Bu demektir ki, paldır küldürtaburcu etmeye hani, bakacaklar veya fazla sorunlu şeylerialmamaya…’’

• ‘’Zaten o şu anda başımıza gelen bir şey. Numune Has-tanesi son durak. Taşrada özellikle bayram öncesi ya daböyle komplike vakalarda zaten alınmaz ve son durakNumune’ye gelir ve dediğiniz gibi bizde patlar.’’

• ‘’Çok hastaysan, paran varsa zaten o parayı bastırıp, nekadarsa tedavi oluyorsun; ama paran yoksa, bir de ağırhastaysan...’’

• ‘’Aslında bir on sene sonra gidecek doktor bulamayacaksın,yani gerçekten güvenecek doktor bulunamayacak.’’

• ‘’Şu anda bile bir referans yoksa arada, yani kapısındaişte şurada muayene olayım falan diye asla cesaret edipgidemem, bu sistem içerisinde. Mutlaka bir, buranın bubölümü iyi, burada burası iyi, burada şu tanıdığım var,şurada şu tanıdığım var, şu camiadan şunu tanıyorumfalan bunun hesabını yapıyoruz gerçekten.’’

• ‘’Bence bu performansın ileri tutar bir tarafı yok. Buüzerinden pazarlık edilebilecek bir nokta değil. Hekimlerparça başı çalışmaz.’’

• ‘’Baştan iptal yani, hiçbir şekilde modifiye etmeyeçalışmak ayrıca etik de olmaz. Uyum sağlamanın çokfazla bir anlamı yok. Çünkü uyum sağlanacak bir şeydeğil açıkçası yani. Artı eksi var yok gibi seçim yapmakzorundayız aslında.’’

48 H E K İ M B A Ğ I M S I Z L I Ğ I

Page 47: hekim bag msizligi sstatic.ato.org.tr/fs/4f4f776167cde9211d000001/hekim...ve ölümün tanığıdır ve her doğum ve ölümde yaşamın kıymetini en gerçek bilen olmakla özdeştir

Ekonomik sisteme bağlı olarak değer yargılarının da değişmesi,farklı değer sistemine sahip olan, ancak şimdi bunun işe yara-madığını gören hekimlerde kaygıya neden oluyor. Sağlığın tica-rileşmesiyle birlikte inandıkları değerlere paralel olarak sağlıkalanındaki uygulamalarda ve bilimsel kabullerde de ekonomiktercihlere göre değişiklikler olması, özellikle üniversitede çalışanve bilimsel çalışmayı mesleklerinin esası olarak kabul etmiş he-kimler için mesleki bağımsızlığı zorlayan bir faktör olarak ifadeediliyor.

• ‘’Biz çok şaşkınız, ben sizleri daha şanslı olarak görüyo-rum, ama çok şansızız, çünkü doğduğum ülke benim budeğildi, yani aldığım ilkokul eğitimi, ortaokul eğitimininbazı değer yargıları, hem aile eğitiminde, hem okul eğiti-minde öğretilen bazı şeyler vardı. Şu anda ise, hanibunların hepsi sisteme bağlı olarak değiştiğini görüyorum.Çünkü değer yargıları çok önemli bir şeydir. O zaman,niye bizi böyle yetiştik, benim aklıma hep bu soru takılı-yor.’’

• ‘’Bu değer yargıları değişimi beni çok korkutuyor. Kişiselolarak nasıl adapte olacağım, eğer bu hızla değer yargılarıdeğişirse ve öğretim üyeliği ‘’out’’ olan bir şey. Ne yazıkki, şu anda bilimsel düşünce ‘’ out’’ olan bir şey.’’

• ‘’Herhalde, bu yani ekonomik tercihlerin sonucu olarakdeğer yargıları değişiyor. Değer yargıları değiştikçe, eko-nomik tercihler değişiyor. Mesela ‘’ in’’ ve ‘’out’’ olanşeyler var benim gördüğüm. İşte “in” olan şeyler böylevagal sinir simülatörleri şunlar bunlar gibi uç tedavi-ler…’’Out’’ olan şeylerse mesela rehabilitasyon ‘’out’’olan bir şey. Şu anda bunun ederine baktığınızda, SUT’taçok komik rakamlar görürsünüz. Yine mesela, halk sağlığı‘’out ‘’olan bir şey bu ülkede. Hep böyle hızlı tüketilen,çabuk, renkli, tedaviler… Etkili olması çok şart değil,yani tüketimi özendiren, pahalı, dışarıdan alınan şeylerbunlar in şu anda. Bunlar özendiriliyor, bunları siz yapın,diğer şeyler çok önemli değil. Onun için, değer yargılarıfalan geçmiş olsun. Tek değer para…’’

• ‘’Atilla İlhan’ın dizeleri vardı; “Dövülmekten beter

49H E K İ M B A Ğ I M S I Z L I Ğ I

Page 48: hekim bag msizligi sstatic.ato.org.tr/fs/4f4f776167cde9211d000001/hekim...ve ölümün tanığıdır ve her doğum ve ölümde yaşamın kıymetini en gerçek bilen olmakla özdeştir

Dövülme korkusu” diye, bizim de namusumuzu kaybet-mekten çok, namusumuzu kaybetme korkusu var gerçektende. Yani, sisteme entegre olsak, hakikaten belki bir rahatlıksağlayacak da, o bizi o kadar korkutuyor ki, yani bu çokciddi anksiyete, yani hekimlik için çok ciddi bir anksiyete.’’

Muayenehanelerin kapatılması kararının, muayenehanesi olanveya olmayan hemen tüm hekimlerin tedirginlik duyduğu birkarar olduğu gözleniyor. Çünkü hekimler, muayene açma hakkınınhekim olarak bağımsız çalışabilme hakkı olduğunu, bununkendileri için bir güvence olduğunu düşünüyorlar. Kapatılmakararının ise hekimleri seçeneksiz bırakmak ve piyasaya mahkumetmek anlamına geldiğini ifade ediyorlar. Şimdi, geleceğe dairtam bir belirsizlik hissederken, muayenehanelerin kapanmasıkararı konusunda hem siyasi iktidara, hem de bu konuda kendi-lerini yeterince desteklemediklerini düşündükleri hekim örgütünekızgınlar. Muayenehane açabilme hakkını isteyen hekimleringerekçelerinden birinin de siyasi otoriteye, idareye ve dolayısıylahukuksal işleyişe güvensizlik olduğu görülmekte..

• ‘’Sonuçta ben 11 yıllık uzmanım. Yani, mesleğimi enaktif yapabileceğim dönemdeyim. Mesela ben performanspuanına hiç girmem. Arkadaşlarım bilirler, hiç bakmambile, çünkü sinirimi bozuyor. Şu kadar mı oldu, bu kadarmı olduğunun peşine düşmek bana çok şey geliyor….’’

• ‘’Neyin kaç puan olduğunu da bilmiyorum; bilmek deistemiyorum.’’

• ‘’Bazen diyorum ki, gidip dağ başında küçücük bir has-taneye, kimsenin olmadığı bir yere gidip, mutlu mesutçalışsam mı diye düşündüğüm bile oluyor, ne kadar acıbir şey. Ama artık dağ başında mutlu mesut çalışamıyo-ruz.’’

• ‘’Hayır, zaten öyle bir şans yok, muayenehaneler kapa-tılmaya zorlanıyor. Aslında o da en önemli nedeni. Hanihekimler bağımsız olmasın.’’

• ‘’Bize tabi olsun, düşük ücret ve işsizlik. Alternatif olursainsanlar, buna karşı mücadele edebilirler. Ama alternatifsiz

50 H E K İ M B A Ğ I M S I Z L I Ğ I

Page 49: hekim bag msizligi sstatic.ato.org.tr/fs/4f4f776167cde9211d000001/hekim...ve ölümün tanığıdır ve her doğum ve ölümde yaşamın kıymetini en gerçek bilen olmakla özdeştir

olurlarsa, hiçbir şekilde mücadele edemezler. Alternatifleriortadan kaldırma politikası, başka bir şey değil.’’

• ‘’Hekim olarak gönlümüz tamgün istiyor, aslında benmuayenehane heveslisi bir hekim değilim. Hiç de muaye-nehanede olmak da istemiyorum, ama muayenehaneşansımın bir tarafta olmasını istiyorum. O dediğim üçüncüyol, özgürlüğümün bir teminatı olarak bunu istiyorum.Muayenehane açmayı çok istemiyorum’’.

• ‘’Ben üniversitede çalışıyorum, kendi kendimi özgürsanıyorum. Muayenehane açma hakkım yok, muayenehaneyok edilmiş, yani üçüncü yolumuz tıkanmış ya üniversitedeçalışacağım, ya özel hastanede çalışacağım. Rektörümbana gönderdi ki, “şu adama üç aylık bir istirahat raporuver, bu çok önemli bizim için” ve ben vermedim. Neolacak, rektör eninde sonunda bir şey yapar, bunun inti-kamını benden alır. Özel hastane benim, başhekim “şunaüç aylık rapor ver, ne yapacağız, bu bize çok lazım” dedi,vermedim. İlk sözleşme döneminde işinize son verilir.’’

• ‘’Hekimliğin özgürlüğünün bir yolu muayenehaneydi,yani eğer kamuda siz iş vermiyorsanız, özelde iş vermi-yorsanız, muayenehanesini açar, halka döner yani; poli-tikacıların deyimiyle “halka döner”… İyi doktorsa kazanır,iyi değilse zaten kazanamaz.’’

• ‘’Ben Küba’da olsam muayenehaneyi savunmazdımama burada muayenehaneyi savunuyorum.’’

• ‘’Tabip Odası olsun, bizim dernekler olsun, burada hatayaptılar, bizi de tam dün yasasına teslim ettiler. Bizim şuan hiçbir oynayacağımız yer kalmadı, böylece hastaneleride bu şekilde kapattılar. İstifa edip, bir şey yapacağımızda,şimdi bizi hapse soktular. Çeşitli nedenlerden dolayı bizbunları uygun görmedik veya tartışmadık. Ben bunlarıyanlış görüyorum.’’

• “Tabip Odası olsun, Psikiyatri Derneği olsun, bunlar dasüreci iyi okuyamadı ve hani okuyamadığı için de eksikleroldu. Ben bunu özellikle dedim. Tamgün Yasasıyla tama-men yanlış yaptılar.’’

51H E K İ M B A Ğ I M S I Z L I Ğ I

Page 50: hekim bag msizligi sstatic.ato.org.tr/fs/4f4f776167cde9211d000001/hekim...ve ölümün tanığıdır ve her doğum ve ölümde yaşamın kıymetini en gerçek bilen olmakla özdeştir

• ‘’Şimdi, Tamgün Yasasında bakanlığın söylediğiyle,Tabip Odalarının yıllardır söylediği aynı şey değil. Bakanlık“tamgün” ismini çalmıştır. Yani, içeriği öyle değildir,Tabip Odasının savunduğu ya kamucu ya da özelde tamçalışabilinsin diye. Bu da hekime hiçbir zarar getirmiyordu.Yani, alacağı maaşlar, tatmin ediyordu. Bakanlık da,Sağlık Bakanı da bunu diyor. “Hani Tabip Odası istiyordu,tamgüne neden karşı çıkıyorsunuz?” diye. İçeriği farklı,tam dün diyor ama şimdi tam kölelik.’’

• ‘’Versinler bizim hakkımız olan ücreti 5-6 milyar, bizparayla uğraşmayalım, sağlıklı hasta bakalım. Ben polik-liniklerde hasta sayısını artırarak hizmet yapmayım, düz-gün bir sağlık hizmeti olduğuna inanmıyorum ben Tür-kiye'de. Semt poliklinikliğinde, şurada burada günde 100hasta bakarak bir şey olmuyor. Hastalar geliyor, gidiyor,ilaç yazılıyor, sağlık giderleri artıyor, masraf artıyor.İlaca, tetkike çok para veriliyor. Ben icap ederse onu ya-tırmak istiyorum; ayrıca tanısını koymak istiyorum.Baştan alıp, sona kadar bir şeyler yapmak istiyorum.Yatak yok. Nüfus gelmiş beş katına çıkmış, biz 1960’takihastanelerle, yataklarla hizmet vermeye çalışıyoruz. Acilebir yolunuz düşse, işiniz düşse, bir tane yatak yok, orta-dasınız. Gerçekten ihtiyacı olana sağlık hizmeti girişimyapacak bir ortam yatak, altyapı yok. Boşuna poliklinikleryapılıyor. Performanstan kazanılıyor, paralar kazanılıyor.SGK batmak üzere, ödeyemiyor onları da. Böyle çarpıkbir sistem. Hizmet verecek doktor tanımımızı yapalım,Migros anlayışıyla olacak bir şey değil.’’

• ‘’Sağlık hizmeti parayla satılmamalı diyorum, ben bunusöylüyorum. Ama bunun için de devlet devlet olmalı, he-kime, öğretmenine, hekimine, memuruna veya bilmemnesine gerekli insanca yaşayacak parayı vermeli. Ben deisterim, insan olarak başımı sokacağım bir ev olsun,benim çoluğum çocuğum senede bir ay tatilini yapabileyim,eğitimini alabileyim vesaire. Var mı başka bir istediğimbenim; var mı burada başka arkadaşların hiçbirinin başkabir şey söylediğini duymadım.’’

52 H E K İ M B A Ğ I M S I Z L I Ğ I

Page 51: hekim bag msizligi sstatic.ato.org.tr/fs/4f4f776167cde9211d000001/hekim...ve ölümün tanığıdır ve her doğum ve ölümde yaşamın kıymetini en gerçek bilen olmakla özdeştir

Hekimler, SGK sınırlamalarının hekim bağımsızlığını da sı-nırladığını düşünüyorlar. Bu sınırlamalar içinde Paket ödemesistemi ve tanı kriterleri en önemli sorun kümeleri olarak ifadeediliyor. Paket ödeme sistemi; bir hastaya, tanısını koymak içingerekli tüm tetkikler için standart bir ödeme olması esasına da-yanmakta. Bu ise özellikle üçüncü basamak hastaneler olanüniversite hastaneleri ve eğitim araştırma hastanelerinde çalışanhekimlerin, hastaneye para kazandırmakla hastaya doğru veeksiksiz tanı koymak arasında vicdani bir sorumluluk alanındasıkışmalarına neden olmakta. Belli ilaçların sadece belli tanılarıgerektirmesi ise bir başka kısıtlılık alanı. Hekimler, uzmanlıkalanları arasındaki geçirgenlikten ve çoğu ilacın birbirindendeğişik tanılarda kullanılabilir olmasının, ancak SGK sınırlamalarınedeniyle pratikte bunun gerçekleştirilememesinin kendilerinibu kez de, hastayı tedavi etmekle yasal kuralların dışına çıkmakarasında bıraktığını dile getiriyorlar. Bu durumda hekimler, bi-limsel doğrularla yasal sınırlamalar arasında tercih yapmak zo-runda kaldıklarını ifade ediyorlar.

• ‘’Sağlık Bakanlığında çalışırken BUT toplantılarına gi-diyordum; orada bize söylenen şey şuydu. Muayene üc-retlerin bir kuruş artıramazsınız, işlem ücretlerini,hastaya bir şey sokup, çıkarma ücretlerini artırabilirsiniz,invaziv girişimini artırabilirsiniz, ama muayene ücretleriniartıramazsınız. Onun için, paketle çalışılan bütün sis-temler, sizin elinizi kolunuzu bağlıyor ya da hileler yapı-yorsunuz. Hastaya hormon tetkiki isteyeceksiniz, hastayıdirekt kadın-doğum polikliniğinden dolaştırıyorsunuz.’’

• ‘’Paket sözleşme hekimin önündeki en önemli kısıtlama.Bir taraftan paket var, 70 lira içinde kalacaksınız, teşhisikoyacaksınız, öbür taraftan da doğru teşhis koyacaksınız,çünkü doğru teşhis koymazsanız da malpraktis var. Bir-çoğumuz, üçüncü basamakta çalışan hekimleriz. En azın-dan üçüncü basamakta standart diye bir şey yoktur. Bizegelen hiçbir hasta standart değildir, olamaz, olmamalızaten.’’

• ‘’Nörolojide bir MR için, radyologlar 80-90 frekans filmçekiyorlar; yani çünkü biliyor ki, ben ondan tanı istiyorum,

53H E K İ M B A Ğ I M S I Z L I Ğ I

Page 52: hekim bag msizligi sstatic.ato.org.tr/fs/4f4f776167cde9211d000001/hekim...ve ölümün tanığıdır ve her doğum ve ölümde yaşamın kıymetini en gerçek bilen olmakla özdeştir

tanı koyamazsa, kontrastı belirleniyor, tekrar çekiyor,bilmem bir sürü şey yapıyor. Sonuna kadar uğraşıyor,ama standart bir MR çekiminde, üç frekansı çekersiniz,T1-T2’yi çekersiniz, bilemem başka bir frekans çekersinizfalan gönderirsiniz. Bu pahalı değil, ama eğitim hasta-nesinde bu böyle olmaz, zaten olmamalıdır. Onun için,onu aynı fiyatla fiyatlandıramazsınız.’’

• ‘’Ben nasıl uyum göstereceğim. 70 lira içinde kalacağım.Teşhis koyacağım ve de hastaneye kâr ettireceğim. Birsürü tetkiki eksik yapmam lazım. Eksik yaparsam, teşhiskoyamıyorum. Öbür taraftan malpraktis var. Malpraktisinigeçtim, fiziksel ceza her zaman çekilebilir, hapse atarlar,o şekilde, ama o vicdani sorumluluğunuzu nasıl halle-deceksiniz? Hiç kimsenin anlayamadığı, maalesef bu…Ama hastane kâr edecek diye ben hiçbir tetkikimi eksikyazmıyorum, asla yapmıyorum ve hiç kimseye de bunutavsiye etmiyorum, çünkü bu sistemle uyum sağlamayaçalıştığımız takdirde, sistemin parçası oluyorsunuz; onunher dediğini yapmak zorunda kalıyoruz. Bu sistemi benreddediyorum. Hastane bundan zarar mı edecek, varsınetsin. Etsin ki, sorun görünsün.’’

• ‘’Başhekimlik yaptığım dönemde, kalp cerrahisi içinpaket sözleşme yapmıştım, bütün kalp cerrahisi vakala-rımız zarar ediyordu. Çünkü gelenlerin hepsi komplikas-yonlu vakalar. Hiçbirisi rutin bir standart vaka gelmiyor.O zaman, o komplikasyonların bedelleri ödeniyordu. Çokmücadeleden sonra, komplikasyonların bedelini almayıbaşarabilmiştik. Ama o zaman, kendimizi ifade edebile-ceğimiz, anlatacağımız bir SSK vardı, şu anda SGK’yakendimizi ifade edemiyoruz.’’

• “Yani, ben o ilacı aslında o tanı için yazmıyorum;başka bir şey için yazıyorum. Başka bir kullanım alanıvar, ama SGK o kullanım alanını resmi olarak kabul et-mediği için, bile bile başka bir tanı yazıyoruz, başka birtanı üzerinden hastayı takip edip, tedavi ediyoruz. Buda hani yazarken bile, her seferinde beni rahatsız edenbir şey.’’ (Aile hek.)

54 H E K İ M B A Ğ I M S I Z L I Ğ I

Page 53: hekim bag msizligi sstatic.ato.org.tr/fs/4f4f776167cde9211d000001/hekim...ve ölümün tanığıdır ve her doğum ve ölümde yaşamın kıymetini en gerçek bilen olmakla özdeştir

• ‘’İlaç meselesi, ayrı bir sınırlama, şu ilacı şu tanıyı ya-zabilirsiniz. Demansların ajitasyonunu psikoz benzeridavranışlarını antipsikotik yazmadan engelleyemezsiniz,Efendim, ille tanıya bi- polar yazacaksınız, ya da şizofrenyazacaksınız. Yazmıyorum, yazmam ben böyle bir şey,Eczacılarla da o yüzden sürtüşüyorum; hastayla sürtü-şüyorum. Ama bunu göze alıyorum ve hastaya anlatıyo-rum. Ben bunu yazmam, çünkü sana başka bir teşhiskoymamı istiyor, o teşhisi de ben yazmayacağım diyo-rum…’’

• ‘’Geçenlerde bir hastaya ben yavaş yavaş doze ederek,bir antiepileptik başlamıştım. Onun için 25-50-100’lüklerivar. Üçünü aynı reçeteye yazdım. Şöyle kullanacaksınız,bir süre sonra şunu, bir süre sonra şunu kullanmayabaşlayacaksın. SGK ödemiyor, efendim niye? Aynı ilaçüç dozda verilemeyecek. Sen ne karışıyorsun, sana ne?Hekim olan benim.’’

• “Son üç yıldır zaten iki tane tanı yazıyorum, çünkü ilaçvermiyorlar. Hastalarımızın hepsinin tanısı yanlış za-ten.’’

• ‘’Beş yıldır bir süreçte, istatistikler yanlış. Nöroloji yazıyor,işte bipolar bozukluk diye. Bana adli rapor olarak geliyor.Aklıma geliyor, bu doktor bu ilacı vermek için mi bunuyazdı? Yani bence istatistikte veri sıfırlandı’’.

• ‘’Geçen gün SGK’nın genelgesi vardı. Şu anlamda, epik-rizlere ön tanıları yazmayacaksınız. Çünkü, ön tanılarSGK’ya yansırsa, parası verilmeyecek. Diyelim ki hastayı;örneğin, ‘’baş ağrısı, etyoloji: tümör’’ diye yatırdınız.Fakat, incelenince, bu tümör değil de, kanama çıktı. O za-man, paranızı alamıyorsunuz. O zaman, kanamayı yaz-mayacaksınız, tümörü yazacaksınız, ilk tanınızı gireceksiniz.O zaman, istatistikler ne oldu?’’

• ‘’Ben karaciğer nakli yapıyorum ve karaciğer nakli yapanbirisi hastasını en iyi bilen adamdır diye düşünüyorum.Ama ben ameliyat ettiğim hastanın reçetesini yazamıyorummesela. Hepatit-B’li hastayı ameliyat ediyorsunuz, im-

55H E K İ M B A Ğ I M S I Z L I Ğ I

Page 54: hekim bag msizligi sstatic.ato.org.tr/fs/4f4f776167cde9211d000001/hekim...ve ölümün tanığıdır ve her doğum ve ölümde yaşamın kıymetini en gerçek bilen olmakla özdeştir

münglobulin kullanması lazım, profilaksi için. Ama SGKbenim yazdığım immunglobulin reçetesini kabul etmiyor,“enfeksiyon hastalıkları doktoru yazar” diyor. Enfeksiyonhastalıkları doktoru “siz buna niye bunu yapıyorsunuz?”diyor. Kavramdan o kadar uzak ki, bilmiyor. Onun peşindekoşuyorum, bir de bana onu ikna etmek gerekiyor. Üni-versitedeki bir hocanın tutup da hastasına reçete yazmakiçin, başka doktorun peşinde koşması olacak iş değil.’’

• ‘’Bu kriterler o kadar tutarsız ki, ne bileyim mesela kafatravması geçirdiniz, yoğun bakıma düştünüz. Çok kötübir durumdasınız, glaskow koma skalası 8-9, buna beslenmedesteği yapmak lazım. Ama malnütrisyon kriterine girmiyorhasta. Bu kriterlerine göre, sübjektif globallerin de c olmasılazım, onun için işte kaç kilo vermiş olmanız lazım sonzamanda. Ama malnütrisyon riski var, sizi bağlıyor. Neyapıyoruz? Reçetede sahtekârlık yapıyoruz. Hepimiz,bütün hekimler SGK uygulamalarıyla sahtekârlık yaparak,hastaları tedavi edebiliyorlar.’’

Defansif Tıp, Kışkırtılmış Hasta TalebiUzun ve yorucu çalışma şartları, dinlenmeye ayırılan zamanın

azlığı, şiddete uğrama kaygısı ve hata yapmama baskısı, malp-raktis davaları sonucu ödenen yüksek tazminatlar, hekimlerinkendilerini korumak amacıyla gereksiz ve fazla tetkik yaptır-malarına ve riskli uygulamalardan kaçınmalarına neden oluyor.‘’Defansif tıp’’ uygulamalarının arttığını görüyoruz.

• ‘’Arkadaşın birisi ne diyor? Teknik tabir midir, bilmiyo-rum. “Defansif Tıp” diyor. Artık hasta bana zarar vermesinnoktasında. Beni şikâyet etmesin, bilmem ne etmesinnoktasında. Bence temel sıkıntılarımızda, yani mesleğimiziicra edememe noktasındaki çok önemli bir sıkıntımız bu.Artık korkuyoruz.’’

• ‘’Kapıdan giren her hastayı potansiyel tehdit olarak al-gılamaya başladı hekimler. Onun için ben öyle düşünü-yorum. Çünkü her giren hasta, her çıkarken, işi olsunveya olmasın, bu gidip beni şikâyet edebilir düşüncesiaklımıza yerleşti arkadaşlar.’’

56 H E K İ M B A Ğ I M S I Z L I Ğ I

Page 55: hekim bag msizligi sstatic.ato.org.tr/fs/4f4f776167cde9211d000001/hekim...ve ölümün tanığıdır ve her doğum ve ölümde yaşamın kıymetini en gerçek bilen olmakla özdeştir

• ‘’Yeni geçirilen, hekimlere karşı yeni geçirilen yasalarlabirlikte, bir hastayı düşünmekten daha çok kendimizi dü-şünmeye başladık. Koruyucu hekimliğe yönelmeye başladık.Bu koruyucu hekimlikle birlikte mesela, hastada anal fis-tülde mesela sadece kendi klinik muayenem yetecekken,bunun yanına bir tane endoskopi isteyelim, bunun yanındabir tanıyı doğrulayalım, rektal kanaması varmış, 30 ya-şındaki bayan tümör işaretleyicilerini de bir görelim. Neolur, ne olmaz, atladığımız bir şey olmasın şeklinde yak-laşmaya başladık.

• ‘’Hastaları şu hale getirdiler. En iyi doktor, senden ençok şeyi isteyen doktordur. Sizi de koruyucu hekimliğe it-tikleri için, zaten her şeyi istiyorsunuz, hasta da bundançok memnun. Koruyucu hekimlik derken kendinizi koru-yorsunuz. Defansif bir hekimlik yapıyorsunuz. Kendinizikorumak zorundasınız. Hastanın bir şeyi yok, gerçektenbir şeyi yok. Hafif bir karın ağrısı var, muayenenizde deatıyorum, akut karın tanısı koymamışsınız. Hasta kasığımağrıyor diye geldiği için, siz ultrason istiyorsunuz, amayok böyle bir şey.”

• ‘’O zaten hepimizde var. Ben mesela şahsen mesela ult-rason istiyorum, korktuğum için çünkü her an sıkıntıolabilir. O yüzden kendimi korumak istiyorum. Korkuyorumçünkü. Standart herkes tetkik istiyor. 5-10 gün boyuncaneredeyse günlük doküman veriyoruz. Hoca mı istiyorbunu, kendimi korumak için… Gereksiz bir şey, iki güntakip edersin. Burada korkuyorsun, tamamen kendimizikorumaya yönelik, böyle bir, gerçekle alakası yok bu-nun.’’

• ‘’Ben burada malpraktis konusuna değinmek istiyorum.Özellikle, cerrahi branşta çalışan ve yeni yetişen, yenihekim arkadaşlara, bunun çok iyi vurgulanması lazım.Bundan sonra, özellikle bu özel sigortaların devreye gir-mesinden sonra, bir de insanlar tazminat kazanmayabaşlayınca, bu hekimler için çok büyük bir problem olacakdiye düşünüyorum. Neden, yaptığın her yanlış tedavideseni mahkemeye verecekler. Özellikle, cerrahi branşlarda

57H E K İ M B A Ğ I M S I Z L I Ğ I

Page 56: hekim bag msizligi sstatic.ato.org.tr/fs/4f4f776167cde9211d000001/hekim...ve ölümün tanığıdır ve her doğum ve ölümde yaşamın kıymetini en gerçek bilen olmakla özdeştir

bunu daha iyi kullanacaklar; belki dâhili branşlarda buçok fazla olmayacak, ama bize de gelecek bu aynı şekilde.Bütün bir ömür boyu yaptığı birikimi bir çırpıda götürecek,bir de onun psikolojik manevi baskısını yaşayacak insan-lar.

• ‘’Yapabileceğimiz bir sürü hani tıbbi ameliyat var, kimsekendini riske atmak istemiyor artık. Mesela, şimdi “niyeameliyat yapalım, bizi koruyan kimse yok ki?” diye birmantık gelişti bizde. Bu da yanlış bir şey. Eğitim hastane-siyiz. Ama öyle şeyler geldi ki, 750 milyar, 500 miyar taz-minatlar daha yeni yürürlüğe konuldu, birtakım arka-daşlara. Öyle olunca, onları ödettiler, maaşından kesiyorlar.Kaç milyar, 750 milyar, faiziyle beraber.’’

• ‘’Hukukçuların bizim alanımıza hâkimiyetleri çok çokzayıf. Yani algılamaktan uzaklar. Söylediğimizi algılaya-mıyorlar. Mesela, bilirkişilik kursu oldu; Orada Yargıtay’ıniki tane dairesi var. Birincisi 7-1-4 mü, öyle bir şey, neyse.Sağlık davalarına bakan daireler. Oradaki insanlar sırfbu işe bakıyor ve sağlık konusunda en ehil, en tecrübelihâkimler ve o insanlara bile biz üçlü testin ne olduğunuanlatamadık. ‘’Madem amnio-sentezle kesin tanısı varsa,niye üçlü test istiyorsunuz?’’ diyor. ‘’Bakın, üçlü testiyapmak zorundayız, herkese sentez yaparsak, bir sürügebelik gereksiz yere kaybedilir, riskli bir işlem’’ diyoruz.‘’Ama kesin şeyse onu yapın o zaman, niye yapmıyorsunuz’’deniliyor. Çünkü adamın bakış açısı o, anlatamıyorsunuz.’’

• ‘’Herkes defansif tip uyguluyor o durumda da, kendinikoruyor önce. Bundan da zarar gören hasta oluyor tabii.‘’

• ‘’Bir hafta önce bakmışsınız hastaya. Küçük gebelik… Obir hafta sonra tekrar geliyor, kapınıza dayanıyor. “Benbebeğimi merak ediyorum, nasıl?” “Bir hafta önce bakıldı,buna ekstra bakmaya gerek yok, bunun belli bir takip sis-tematiği var” diyorsunuz. Ama hasta şikâyet etmesindiye, hasta problem çıkarmasın diye gereksiz yere birsürü hastaya bakılıyor, tetkik isteniyor.’’

58 H E K İ M B A Ğ I M S I Z L I Ğ I

Page 57: hekim bag msizligi sstatic.ato.org.tr/fs/4f4f776167cde9211d000001/hekim...ve ölümün tanığıdır ve her doğum ve ölümde yaşamın kıymetini en gerçek bilen olmakla özdeştir

Hekimler performans kriterlerinin nitelikli hasta bakmakolmadığını, hastaya ayrılan sürenin de, mesleğin gereklerinibilimsel ve bağımsız icra edebilmek adına çok önemli olmasıgerektiğini vurguluyorlar.

• ‘’Bize bir performans sunmaya, yani tutturmaya çalı-şıyorlar, performans değil de, yani nitelik çok önemlimi? Bir insan size güveniyor, bir şeyler anlatıyor. Bir kezsize bir şekilde sempati duyması lazım, yani bir şeyleranlatıp, sizin onu anlamanız için bir iletişim yakalamanız,bu süre 15 dakika değil mi kardeşim? 10-15 dakikadandaha aşağıda bu bağımsız bir iş yapma adına önemli birkriter değil mi, zaman kriteri?’’

• ‘’O zaman, Sağlık Bakanlığı ya da sistem her hekimebir hasta bakma süresi ayırmak zorunda değil mi? Buçok önemli bir şey.’’

• ‘’Bundan sonra tek bir merkezden randevu verecek,devlet hastanelerinde ve ayrılan süre hekim arkadaşlarane kadar biliyor musunuz? Önce beş dakika ayrılmış herhasta için, hekimler isyan ediyor, beş dakika…’’

59H E K İ M B A Ğ I M S I Z L I Ğ I

Page 58: hekim bag msizligi sstatic.ato.org.tr/fs/4f4f776167cde9211d000001/hekim...ve ölümün tanığıdır ve her doğum ve ölümde yaşamın kıymetini en gerçek bilen olmakla özdeştir
Page 59: hekim bag msizligi sstatic.ato.org.tr/fs/4f4f776167cde9211d000001/hekim...ve ölümün tanığıdır ve her doğum ve ölümde yaşamın kıymetini en gerçek bilen olmakla özdeştir

2. ÖZEL SAĞLIK KURULUŞLARI VE ÖZEL HEKİMLİK

Ciro BaskısıÖzel hastanede çalışan hekimlerin mesleki bağımsızlıklarını

sınırlayan en önemli faktörün ciro baskısı olduğu görülüyor.Hastanelerin kar amaçlı çalışmalarının, hekimler üzerindemesleki görevleri dışında bir yük yüklediği, bunun da bir baskıoluşturduğu ifade ediliyor. Hastanelerin işletme mantığı ile yö-netilmesi, karı yükseltmek için, hastanın ödediği miktarın art-tırılmaya çalışılması, malzemeden ve hekim emeğinden ise ta-sarruf yapılması anlamına geliyor. Bir yandan ciro baskısı, öteyandan az çalışanla çok iş yapmak ve sadece sorunsuz hastalarıtedavi etmeye çalışarak masrafları azaltıp, karı arttırmak çabası,tüm hastanelerde gördüğümüz gibi özel hastanelerde de sorunluve komplike vakaların alınmama/yatırılmama çabasına sahneoluyor.

• ‘’Cironuz ne kadar yüksekse, hasta sayınız ne kadaryüksekse ya da ameliyatınız ne kadar yüksekse, gördüğünüzdavranış da ona göre değişiyor. Bu bile hastane içindehoş bir durum değil. Yani, iş tamamen kârlılık ya da kişibaşı verimliliğe dönüştü açıkçası. “ne kadar ciron var, nekadar maliyetin var onlara, kullandığın malzeme?” şubu, kişi başı verimlilik çıkartmışlar. Ayrıca, gittikçe bizeödedikleri parayı da sürekli azaltma eğilimindeler. Yani,“bunu nasıl kısarız? “Siz madem cirodan belli bir pay alı-yorsunuz, masraflara da katılın” Mesela, malzeme mali-yetinin yüzde bilmem ne kadarını da siz ödeyin” şeklinde.Yani, her gün bir numarayla çıkıyorlar karışımıza.’’

61H E K İ M B A Ğ I M S I Z L I Ğ I

Page 60: hekim bag msizligi sstatic.ato.org.tr/fs/4f4f776167cde9211d000001/hekim...ve ölümün tanığıdır ve her doğum ve ölümde yaşamın kıymetini en gerçek bilen olmakla özdeştir

• ‘’Bir bankoda üç kişi varken, ikiye düşüyor; becerebilir-lerse, bir kişiye düşürüyorlar. Çünkü maliyetlerin gittikçeazaltılması gerekiyor.’’

• ‘’Bize haftalık mail olarak gelir, “şu kadar ciro yapmışsınız,beklenen hedefiniz şu” siz varsayalım ki, o ay çok ciroyaptınız. 250-300 milyar ciro yaptınız, bu sonraki ay bucironuzu biraz daha yukarı çekiyorlar. O zaman da “400ciro diyorlar, bu haftalara göre, haftada 100 milyar ciroyapacaksınız” gibi. Bu konuda da rasyonel bir şeyleriyok. Mümkün olduğunca yukarıya çekmeye çalışıyorlar.Bu bizi belki çok bağlamıyor, ama örnek bir dermatolojiyiçok fazla bağlıyor. Çünkü dermatoloji bütün randevularıdolu ve sürekli hasta bakmasına rağmen, bizde üç der-matolog vardı, birisi ayrıldı. Bütün randevuları dolu vesürekli hasta bakıyorlar, ama alabildikleri para hastalardanbir SGK farkı, Hastalardan alınan para, işte 20 küsurmilyon. Bunun yüzde 20’sini veriyorsun, bir hastaya 6-7milyona bakmış oluyor, devletten gelen parayla birlikte.’’

• ‘’Benim odamın kirası 70 milyar, siz bir ay içinde bu 70milyarı tutturmak zorundasınız.’’ Bu, sürekli yönetimtarafından kimi zaman yumuşak, ama çoğu kez çok sertbir şekilde söyleniyor. Benim yatan hastamın günlükbana getirmesi gereken para 1,5 milyar, en son bu söylemleçıktılar. Yatan hasta günde 1,5 milyar hastaneye en azkazandırmak zorunda. Bunun altında bir paraya yatıyorsa,bir kulak burun boğaz ameliyatı yapılıyor mesela hastaya,300 milyon, “bu hastayı yatırmayın, çünkü ben onu 1,5milyar dolduracak hastaları bulurum, bir türlü bununmekanizmalarını yaratırım” böyle bir bakışları var.

• ‘’Hekimlerin ciroyu kontrol etme şansları yok. Meselabenim bir ay çok ciddi bir cirom oldu. Hastane 40 taklaattı, o parayı bana vermemek için. Bir dolu numara çe-virdiler. Ciroyu bilgisayar üzerinde daha aşağıya çekmeyeçalıştılar.’’

• ‘’Yani, bu hasta yatıyorsa, bu kadar para getirmeli, ge-tiremiyorsa bunu, o zaman sen hasta yatırma demeyekadar getirdiler.’’

62 H E K İ M B A Ğ I M S I Z L I Ğ I

Page 61: hekim bag msizligi sstatic.ato.org.tr/fs/4f4f776167cde9211d000001/hekim...ve ölümün tanığıdır ve her doğum ve ölümde yaşamın kıymetini en gerçek bilen olmakla özdeştir

• ‘’Ben hem poliklinik yapıyorum, hem ameliyata giriyorum.SGK hastalarına baktığımız için, çok fazla hastam oluyor.Sonuç olarak ucuz hastane. Ameliyattan çıkıp, polikliniğeyetişmek, hani kapıda bir dolu hasta bekliyor ve onlarabakmak zorundayım.’’

• ‘’Hekimliğinizin size orada verilen değerin aylık ka-zandırdığınız para üzerinden ölçüldüğünü birebir gördüm.Resmen ben hakikaten bayağı bir söylenerek, bayağı biruğraşarak, bunun sadece günde gördüğünüz veya aydagördüğünüz hasta sayısıyla ilgili olmadığını, hasta dö-nüşlerinin de önemli olduğunu mesela, kabul etmek zo-runda kaldı patronumuz, öyle diyeyim.’’

• ‘’Fiks maaşınız belli bir seviyede, bizim fiks maaşımızıoldukça aşağıda. İnsanın namusunu kazandığı para yada dayanma gücü belirliyor. Ne demek bu? Şu: Benimödediğim bir taksit var, Sonuç olarak bir ev geçindiriyorum.Ben üç ay dayanabilirim parasızlığa, ama üçüncü ayınsonunda benim elimdeki avucumdaki bittiği noktada yada hani paramı çekip çevirme noktam bittiği noktada,ben de diğer meslektaşlarım gibi, hani bizim hastanedebunun örneklerini gördüğüm için söylüyorum, diğer mes-lektaşlarım diye. Hastadan örneğin, bel ağrısıyla gelenhastadan, boyun, bel MR, üstbatın, altbatın tomografi,ultrason isteyebilirim. Ciroyu etkiliyor. Hastanın ödediğipara da artıyor…’’

• ‘’Yani, kapının önüne çıkıp, hasta da toplamanız gere-kebilecek. Nasıl olacak bu bilmiyorum, ama bazen hastaolmaz. Bizim hastalarımız mevsimseldir. Yaz günü, ağustosayında hastamız olmaz, olmayabilir, az olabilir. Ama öylebir durumda, tabii ki idari olarak bunun baskısını hisse-dersiniz.’’

• ‘’Psikiyatride tetkik az olduğu için, ciro baskısını hastagörme süresini azaltarak aşmak zorundasınız. Üç dakikadapsikiyatri hastası görmeyi de biliyorum pratik olarak; 45dakikalık görüşme yapmayı da biliyorum. Yani, bir taraftanda hep öyle bir eğitim de aldım, o yoldan gitmek istiyorum.Onun anlamlı olduğunu da gördüm. Bundan ödün ver-

63H E K İ M B A Ğ I M S I Z L I Ğ I

Page 62: hekim bag msizligi sstatic.ato.org.tr/fs/4f4f776167cde9211d000001/hekim...ve ölümün tanığıdır ve her doğum ve ölümde yaşamın kıymetini en gerçek bilen olmakla özdeştir

memek için hastadan para alınmasını kabul ettim. Oarada ne oldu? Bir sürü hastamızı göremez olduk. Seyrekgörmeye başladım. Bazı hastalarım o parayı veremeye-cekleri için gelemediler. Böyle bir şey, ya zamandan yahani başka bir yerden kayıp söz konusu olacaktı. Perfor-mansla ilgili böyle çok net bir şey var. Bizim alanımızda.’’

• ‘’Kriz zamanlarında maaşlarda gecikmeler başlıyor,maaşlar zamanında ödenmemeye başlıyor. Ondan sonra,bir ay sakla, sonra iki ay sakla, sonra patronlar vedoktorlar toplantıları sıklaşıyor. Ondan sonra, “ne yapa-cağız, bir çözüm bulunmalı” sonra, “sayıyı azaltacağızveya maaşları düşüreceğiz” konuşmaları yapılıyor. Neyapalım deniliyor, ondan sonra da cirolara bakılıyor. Birbranşta iki hekim varsa, öbürünün cirolarına bakılıyor,biri çıkarılıyor. Böyle oluyor.’’

• ‘’Biz öyle dönemler yaşadık aslında, bu kriz dönemlerinde.Herkes bölümünden bir kişiyi feda edecek mesela. Böylekonuşmalar yaşandı, Hani bizim bölümden kurban ver-medik, ama bölümlerinden kurban çıkartanlar oldu. Has-tanecilik içerisinde işte derebeyliklerin olduğu bir özelsektörde çalışıyoruz. O derebeyliğin başında bir derebeyivar. O derebeyi altındaki bir bölüm başkanlığı ve haniherkes onun iki dudağı arasındadır.’’

• ‘’Açık kalp ameliyatı yaptığınız hastayı, en az 5-6 günyatırıyorsun. İkinci günde bütün servis yatakları dolduğuiçin, üçüncü gün yaptığın hastaları yoğun bakımdatutmak zorunda kalıyorsun. 4. güne ameliyat yapacaksınki, yerin olmuyor zaten. Ama bizi toplayıp, cumartesiniye ameliyat yapmıyorsunuz, niye cumartesileri boş ge-çiyor? Diye hesap soruyorlar. Gidiyoruz oraya, hasta ba-kıyoruz, poliklinik yapıyoruz, falan ayrı da, niye ameliyatyapmıyorsunuz, az sayıda tutuyorsunuz diye. Bir baskıuygulamaya çalışıyorlar. Bugün ameliyat yapamıyorum,çünkü dönecek, kıpırdayacak yerim yok, hastayı yatıracakyerim yok, hala neden cumartesi ameliyat yapmıyorsunuzdiye soruyorlar.’’

• ‘’Bizim sıkıntımız dediğim gibi tetkik istemekle ilişkili

64 H E K İ M B A Ğ I M S I Z L I Ğ I

Page 63: hekim bag msizligi sstatic.ato.org.tr/fs/4f4f776167cde9211d000001/hekim...ve ölümün tanığıdır ve her doğum ve ölümde yaşamın kıymetini en gerçek bilen olmakla özdeştir

sorunlar. Bir de bu SGK’nın getirdiği 15 gün içerisindehasta tekrar yatacak olursa, ücretlendiremedikleri için,hastaya 15 gün içerisinde taburcu ettikten sonra, yatır-mamak için her türlü şeye çekiyorlar. 16. gün yatırırsanızeğer, yeni bir yatış olarak kabul edip, yeniden fatura edi-lebiliyor’’.

• ‘’Kullandığımız malzemeyi artırmamız gerekiyor. Aynımalzemeyi defalarca o malzemeyi kullanmak gibi birşey gerekiyor. Bu da sineğin kanadından yağ çıkarmayaçalışıyorlar. Aslına bakarsanız, toplam maliyetinin, bizimameliyat maliyetinin çok az bir kısmı malzeme fiyatıoluşturmasına rağmen, buradan her hastada 40 binliraya mal olacak seti defalarca kullanıyoruz. Hasta enfazla ekleyeceği fiyat 40 lira, bizim hastanın faturasına,ama onu defalarca kullanmak zorunda kalıyoruz.’’

• ‘’……..hastanesinde yaklaşık olarak 30 civarında uzman,bir o kadar da asistanla iş döndürülürken, burada üçtane uzman, sekiz tane yoğun bakım hemşiresi, dokuzyatağa bakıyorlar. Sekiz yoğun bakım hemşiresi, üçvardiya çalışıyor, 12’şer saatlik vardiyalar halinde. Bun-larla iş çevirmeye çalışıyoruz. Yoğun bakımdaki yatak-larınızı iki tane bakıma ihtiyacı olan hasta olduğu zaman,siz işlere yetişemez hale geliyorsunuz.’’

• ‘’Onun için de uğraştıracak hastayla, uğraşmak iste-miyorsunuz. Riski yüksek hastalara geceleri birisi çıkıyor,hastanede dolaşıyor. “Kardeşim burada çok fayda gör-mezsin, yarın sabah yavaş yavaş, istersen şuraya git”diye.’’

• ‘’Bizim hastanede şöyle istiyorlar. Yüksek maliyet getirsinhasta, ama çabuk çıksın. Günlüğü 1500 liradan aşağıyadüşmeyecek hastanın. Komplikasyon olmayacak. Hastayatırdın, ameliyat ettin, 8 bin liralık bir ameliyat yaptın,ama hastanın yatışı uzadı. Ciron düşüyor, Yani bir deböyle baskı var..’’

• ‘’Hastaneler işletme mantığı ile yönetiliyor. Bizde ku-rumlarla yapılan anlaşmalar için indirim yapılıyor. Buindirim hekim emeği üzerinden yapılıyor. Kurumla an-

65H E K İ M B A Ğ I M S I Z L I Ğ I

Page 64: hekim bag msizligi sstatic.ato.org.tr/fs/4f4f776167cde9211d000001/hekim...ve ölümün tanığıdır ve her doğum ve ölümde yaşamın kıymetini en gerçek bilen olmakla özdeştir

laşma 3 günde 1 vizitse, siz her gün vizit yapıp, 3 günde1 ücret alıyorsunuz.’’

• ‘’Bir prim sistemi var ama siz hiç o primi alamıyorsunuz.Çıta sürekli oynuyor.’’

• ‘’50 puanlık bir işlem yapmışsınız ama siz 6 ay ohastayı takibetmişsiniz. Gece gelmişsiniz, gece aranmış-sınız. Bunun karşılığı yok. Emekle yapılan işler ucuz.’’

Özel hastanelerde çalışan hekimler, özlük haklarını yeterincekullanamadıklarını, özel işletmenin kar mantığı sonucu, az he-kimle çok iş yapıldığı için uzun süreler çalıştıklarını ve hastaolmaktan korktuklarını ifade ediyorlar.

• ‘’Hasta olmaya hakkımız yok. Özel sektörde çalışıyorsakveya birçok yakınımızın kaza geçirmesine hakkımız yok.Eğer, tek kişiyseniz o klinikte, özel sektörde. Randevu kâ-ğıdınızda 40 tane hasta varsa, siz oraya giriyorsunuz vebütün hastaları bitirene kadar, mesainiz bitene kadar,oradasınız ve dua ediyorsunuz. Aman bir yakınıma birşey olmasın, şu anda, ben buradan çıkamam. Yani, birhapsedilmiş duygusu yaşanılıyor’’.

• ‘’Buna çok somut bir örnek. Birkaç yıl önce özel birhastanede bir doktor hanım gripten öldü; dinlenemediğiiçin öldü. Bir nöroloji uzmanı hasta bakıyor, dışarı çıkıyor,“arkadaşlar, ben çok kötüyüm, beni muayene edin” diyor.Dahiliyeciye, göğüs uzmanına, “Tamam tamam bakarız,benim de şimdi hastam var” bu olay bir hafta, on günyaşanıyor. Kadıncağız ateşler içinde falan, bu aradahasta bakıyor ve o gün gecesi daha da kötülüyor, acilegetiriliyor, kendi hastanesinde ölüyor. Yani, hekimlerinsorunu, şu özelde çalışmak, hele tek hekimseniz, yanidiğer hakları vazgeçtik, hasta olmaya hakkımız yok; ya-kınımızın hastalığına.’’

• ‘’Evet rapor alamayız, izin alamayız.’’

• ‘’ Bir de yoruluyoruz, korkuyoruz, yani bir sürü şeyimizvar diye düşünüyorum, bu söylediğinizde. Zaten, bunlarıyapacak bir sosyal, böyle bir faaliyeti gösterecek vaktimizde kalmıyor çoğu zaman. Kalmıyor, bir de yani hakikaten

66 H E K İ M B A Ğ I M S I Z L I Ğ I

Page 65: hekim bag msizligi sstatic.ato.org.tr/fs/4f4f776167cde9211d000001/hekim...ve ölümün tanığıdır ve her doğum ve ölümde yaşamın kıymetini en gerçek bilen olmakla özdeştir

işimi mi kaybederim, başka bir şey mi olur, bu bir yerdebana tehdit unsuru olur mu, mutlaka onları da düşünüyordiye düşünüyorum bu topluluk için. Hani, özelikle özelhekimler için de bu şeyi de. ‘’

• ‘’Rapor verdiler, 10. günde geri çağırdılar. Yani, o kadarayağım alçıda, topallayarak, çalıştığımı biliyorum. Aslında,bu idari bir baskıdır; bu anlamda bir baskıdır.’’

Uzun çalışma süreleri ve dinlenme zamanlarının kısalığıözel sektörde olduğu kadar, tüm sağlık alanında çalışan hekimleriçin önemli bir sorun alanı gibi görünüyor. Uzun çalışma saat-lerine hata yapmama kaygısının eklenmesi hekimler üzerindeyoğun bir baskı oluşturuyor.

• ‘’Bizi kısıtlayan bence ceza korkusundan daha farklışeyler. Yani, acayip bir sorumluluk duygusu yüklenmişüzerimize ve bunun dışında bir şeyleri düşünmüyoruz.Yani, tamam ben de bugün hastayım, gitmiyorum bugünbu da benim yasal hakkım, bir arkadaşım da bana raporverir diye düşünmemeyi mi öğrettiler bize fakülte eğiti-minde, asistanlık eğitimde? Yani, biz bu yükü yüklendik,hekimliği bırakana kadar da yüklendik, gideceğiz gibibir mantıkta çalışan arkadaş çok gördüm, hekim çokgördüm. Ben de onların içinden birisiyim.’’

• “Ben şimdi, bugün gitmezsem, başıma ne gelir?”i dü-şündüğümüz için yapmıyoruz bunu. Orada 40 tane adamvar, bunlar şimdi hastadır, bakmazsak ne olur, yarın darandevuları var, onlar gelecekler, Etlik’ten, Keçiören’den,bilmem ne, bakmadık mı ayıp olur, yani böyle böyleşeyler yüzünden yapıyoruz bunu. Yoksa beni işten atarlarmı, atmazlar mı, bunlar daha arka planda. Biz dahakendimizi şartlamışız.’’

• ‘’Sonuçta riskli bir iş yapıyorsunuz. Yani, bir tedavi ve-riyorsunuz, basit bir ilaçtan adam şoka girebilir, yanibasit bir mide ilacından şoka girebilir. Bir şoför kaç saataraba kullanabilir, sekiz saat. 36 saat araba kullanan birotobüs şoförüne güvenip, arabasına biner misiniz, bin-mezsiniz. 36 saat çalışan bir hekime nasıl güvenirsiniz?Güvenemezsiniz, ama insan haklarında sekiz saat çalışma

67H E K İ M B A Ğ I M S I Z L I Ğ I

Page 66: hekim bag msizligi sstatic.ato.org.tr/fs/4f4f776167cde9211d000001/hekim...ve ölümün tanığıdır ve her doğum ve ölümde yaşamın kıymetini en gerçek bilen olmakla özdeştir

var. Ama biz hep 36 saat çalıştık, hangi yasada bu var?Çalışmadınız, nöbet tutmadınız, nerede yazıyor cezası;böyle bir ceza var mı? Yok.. Ama bunlar böyle gelmiş,böyle gidiyor. Neden beni 36 saat çalıştırıyor? Hoca “Bizzamanında bir hafta evimize gitmezdik, bir tek banyoyapmaya giderdik, sen şükret” diyor. Ama nerede yazıyorbu yasa, bana gösterir misiniz, doktor 36 saat nöbettutar diye bir yasa mı var? Haftalık nöbet, nerede yazıyor;tutmadığınızda cezası nerede yazıyor, böyle bir ceza varmı?’’

• ‘’Numune’nin nöbetinde, ayyaşı geliyor, bilmem nesigeliyor, ne günah ettim de beni doktor yaptın?” Herkessıcacık yatağında, yorganın altında. Sadece bedenselçalışma da değil, hasta geliyor, öldü mü, kaldı mı, doğrumu yaptım, yanlış mı yaptım, hata mı ettim?

Kar amacıyla çalışan hastanelerin, parasını SGK dan alama-dıkları hastaları yatırmak istememeleri, para kazandırmayacakhiçbir hastanın alınmak istenmemesi o hastayla karşılaşan,görevi hastayı tedavi etmek olan, mesleki etik değerleri açısındanböyle eğitim almış olan hekimleri vicdan muhasebesi, dahasıyasal sorumluluk altında bırakabiliyor.

• ‘’Trafik kazalarında hastalar, trafik fonundan ödeniyor.Orada çok ciddi para birikmiş durumda, para ortadayok. Onun için, birikmiş görünen para ortada olmadığıiçin, bunlar hastaneler para alamıyor buradan. Alama-dıkları için de, trafik kazası yatırmak istemiyor’’.

• ‘’Bir trafik kazası geldi, hastanın şuuru vesaire iyi,ama ben ameliyat için hazırlık yapıyorum. Hastanedehasta yatışından sorumlu olan müdürümüz, hekim falandeğil, hastayı taburcu etti. Böyle bir şeyle karşılaştım.Hastaneyi birbirine kattım, ama sonuçta hasta başka biryere gitmiş oldu ve suçlusu da ben oldum. Hastayı arayıp,40 kere özür dilemek zorunda kaldım ve çünkü bu işinciddi bir de yasal sorumluluğu var; vicdani sorumluluğuvar.’’

• ‘’Trafik kazası olunca, gönderiyorlar. “Bizim hastanemiztrafik kazası alamıyor, beyin cerrahımız yok” gibi.

68 H E K İ M B A Ğ I M S I Z L I Ğ I

Page 67: hekim bag msizligi sstatic.ato.org.tr/fs/4f4f776167cde9211d000001/hekim...ve ölümün tanığıdır ve her doğum ve ölümde yaşamın kıymetini en gerçek bilen olmakla özdeştir

• ‘’Para getireceğini düşünmedikleri hiçbir hastayı al-mamaya çalışıyorlar. Alırsanız da, bunu bir şekilde siziyüklemeye çalışıyorlar.’’

• ‘’Sağlık Bakanlığının 8 dalda bir genelgesi var. Yenidoğan, kanser, acil, yanık, kalp damar cerrahisi, kardi-yoloji, bunlardan hiçbir şekilde fark alınmaması gerekiyor.Bunları başka yollara saparak, fark almaya çalışıyorlar.Hastane hizmetleri diye fatura ediyor. Ayrıntılı bilgi ve-rilmiyor zaten hastalara. Ancak, hasta uyanıksa ve çokdiretiyorsa, o zaman indirimler yapılıyor, ayrıntılı faturaverilmiyor. Ama hastanın burada işi biliyor olması la-zım.’’

• ‘’Hangi kurum ödemeleri az yapıyorsa, o kurumunhastasının yatırılmamasını istiyorlar. Siz hastalıkla uğ-raşmanız gerekirken, sizi sürekli hastalığın konumuyla,parasıyla uğraşmak zorunda bırakıyor.’’

Hekim bağımsızlığının hekimler kadar, hatta hekimlerdençok hastaların sağlığa ulaşma haklarına dair bir kavramolduğunu ifade ettiler.

• Bu hafta bizden iki kişiyi, birisi beyin cerrahı, diğeriortopedist, yeterince ciro yapmadıklarını gerekçe göstererekçıkardılar. Hemen yerine aldıkları iki hekimle de ayda25 ameliyat üzerinden anlaşmışlar. Yani şimdi bu neanlama geliyor, bu kadar ameliyat sayısına ulaşmabaskısı ile hekim endikasyon sınırlarını genişletecekdemek. Bu da gereksiz ameliyat demek. Yani şimdi parasıolmayan sağlık hizmetinden yararlanamayacak deniyorya, parası olan daha çok yanmış… Parası olana gereksizişlem fazla olacak yani…

İş Güvencesi Yokluğu-EksikliğiÖzel hastanelerde çalışan hekimlerin, mesleki bağımsızlıklarını

en çok etkileyen faktörlerden biri de iş güvencelerinin olmayışıolarak ifade ediliyor. Çoğu kez özlük haklarının ve çalışma sü-relerinin belirsiz olması, iş yeri ile bir sözleşmenin bulunmayışıda kaygı nedeni oluyor. Bu konuda Tabip Odasının hekimlerinyanında taraf olması beklentisi de ifade ediliyor.

69H E K İ M B A Ğ I M S I Z L I Ğ I

Page 68: hekim bag msizligi sstatic.ato.org.tr/fs/4f4f776167cde9211d000001/hekim...ve ölümün tanığıdır ve her doğum ve ölümde yaşamın kıymetini en gerçek bilen olmakla özdeştir

• ‘’Hekim bağımsızlığıyla ilgili beni çok ilgilendiren, işgüvencesizliği. İşini kaybetme korkusu bir süredir çokyoğun olarak hissettiğim bir şey.’’

• ‘’İş güvencesizliği hissi nereden geliyor diye bakarsak,özelde çalışan bizler sıkıştırılmış olarak bir yere mecbur;oranın koşullarına mecbur hissediyoruz. Neden, başkaalternatifler var, evet başka özel bir yerde çalışabilirsiniz.Biliyoruz ki, çok büyük değişiklikler yok. Yer değiştirsek,aşağı yukarı benzer birtakım sorunlar…’’

• ‘’Önümüze bir sözleşme, küçük harflerle yazılmış birsözleşme geldiğinde, o sözleşmenin detayları nelerdir?Yemin ediyorum, okumadım, yani okuduğumu da anla-yamadım, o heyecan içerisinde.’’

• ‘’Bir şekilde, şimdiki aklım olsa, bunu çok çok daha iyidetaylandırıp, işte çalışma şartlarını çok daha iyi plan-lamış olarak yapmayı çok isterdim. İşte nöbet süresiolsun, çalışma süresi olsun. Hâlâ bize birtakım kâğıtlargetirtilir, boş kâğıtlar. “Bayramda, seyranda çalışmayıkabul ediyorum” diye altına imza atarız. Bunun meselayapılmaması lazım aslında. Ama hani prosedür öyle.’’

• ‘’Tabip Odasının böyle bir sözleşme örneği hazırlatıp,ne kadar süre çalışacağımı, hatta ne kadar maaş alaca-ğımızın yazılmasını sağlaması iyi olur.’’

• ‘’Birçok hekim aylarca maaş alamadılar, alamıyorlar.Bu ay vereceğiz, bir dahaki ay tamam denerek insanlarıaylarca oyalıyorlar. Sözleşme yok, bir şey yok..’’

• ‘’Böyle elinde bavul oradan oraya iş değiştiren birhekim topluluğu var.’’

• ‘’Biliyorsunuz bir hastane belli bir maaş söz vererekaldığı hekimlerin maaşını yarıya indiriverdi. Cumarteside tam gün çalıştırdığı halde.’’

70 H E K İ M B A Ğ I M S I Z L I Ğ I

Page 69: hekim bag msizligi sstatic.ato.org.tr/fs/4f4f776167cde9211d000001/hekim...ve ölümün tanığıdır ve her doğum ve ölümde yaşamın kıymetini en gerçek bilen olmakla özdeştir

3. EĞİTİM GÖREN, ASİSTAN HEKİMLER

Asistan hekimler, mesleki bağımsızlıklarını en çok etkileyenfaktör olarak performans sistemini işaret ediyorlar. Temel gö-revleri eğitim almak, üniversitede öğrendikleri bilimsel yöntemlerikullanmak ve teorik bilgilerini hayata geçirmek olan asistanhekimler, performans sistemiyle birlikte bir başka gerçeklekarşılaşıyorlar; Puan toplamak ve bu puanları bilgisayara gir-mek… Zaman içinde teorik bilgilerinin pratikte başka birbiçime dönüştüğünü, hastalık endikasyonlarının puanlara göreesnediğini, hastaları artık puan olarak gördüklerini ifadeediyorlar. Başlangıçta bunu kabullenseler de zaman içindebunun doğru olmadığının ve hastalara yarar sağlamadığı gibizarar verdiğini görmek, yaptıkları işi sorgulamalarına nedenoluyor. Tüm hekimlerin hissettiği ahlaki sorgulamayı, etik iki-lemleri onlar da ifade ediyorlar.

• ‘’Performans sistemiyle ilgili biz artık bir yerden sonragerçek anlamda hastaları puan olarak görmeye başlı-yorsunuz. Mesela kaba bir tabirle anlatacak olursak, birpankreas geldiği zaman daha çok heyecanlanıyorsunuz,ama pankreas tümörünün sizde yaratabileceği eğitimkalitesinden daha çok, pankreas tümörünün getireceğipuan olayını da düşünmeye başlıyorsunuz. Pankreasımızvar, 4 bin puan çocuklar, pankreasımıza iyi bakalım şek-linde yaklaşmaya başlıyorsunuz. ‘’

• ‘’Performans sistemi tıpta yeni bir sayfa açtı, bunu dadeğerlendirmek lazım. Literatürdeki bütün endikasyonlar,sizin hastayı ameliyat etme gerekliliğiniz değişti. Niye

71H E K İ M B A Ğ I M S I Z L I Ğ I

Page 70: hekim bag msizligi sstatic.ato.org.tr/fs/4f4f776167cde9211d000001/hekim...ve ölümün tanığıdır ve her doğum ve ölümde yaşamın kıymetini en gerçek bilen olmakla özdeştir

ameliyat etmeliyim? O an tıbbi etik mi düşünürsünüz,çocuğunuzu okula gitmesini ve evinizi mi düşünüyorsunuz.Çocuğun okul parasını düşünüyorsanız endikasyonunuzdeğişiyor. Bunu çok duyuyoruz, periferden çok duyduk.Eğitim araştırmalarda belki çok yapılamıyor, ama periferegidince muhtemelen biz de yapacağız ve bizi buna itiyor,itmek zorundayız çünkü.’’

• ‘’Ben başladığımda performans sistemi yoktu, benimlebirlikte başladı. Hastane SSK’dan, eğitim araştırma has-tanesine döndürüldü. Hiç kimse ben hani hiçbir farkındadeğildi. Performans sisteminin bu şekilde ilerlediğini,böyle olacağını, üçüncü dördüncü yıldan sonra, yanidördüncü yılından sonra artık yavaş yavaş farkınavardım’’

• ‘’Ben başladığımda, bunun normal rutin bir şey olduğunudüşünüyorum. Sistem zaten böyle işliyor zannediyordum.Fakat 4. yıldan sonra yani hastaların durumlarını gördükçeve birazcık daha işin içine girince, anladım ki böyle birsistem doğru sistem değil. İşi sadece para kazanmakolan, gerçekten de ona çok uyum sağlayan insanları datanıyorum. Farklı bölümlerden, farklı yeni başlayan in-sanlar.’’

• ‘’Bu performans sistemi bir kere doktoru sağlığı düşün-mekten çok, tüccarlaştıran bir sistem oldu.’’

• ‘’ Puanlamada bir dürüstlük olması lazım ki puanlamadaöyle bir şey olamaz. Zaten paranın olduğu yerde dürüstlükolamaz, bu imkânsız.’’

Asistanlar için en önemli bir diğer konu eğitim almada yaşa-dıkları zorluklar. Temel görevleri öğrenmek olan asistan hekimler,aşırı hasta yükü, çalıştıkları hastanelerde eğitimin yetersizolması, performans puanı toplamak ve asistan sayısının yeter-sizliği nedeniyle ihtiyaç duyulan çalışma yerlerinde ‘’tamponolmak’’gibi görevler nedeniyle yeterli eğitimi alamamaktan ya-kınıyorlar. Çalışma saatlerinin yoğunluğu, nöbetlerde bir stan-dardın olmaması, mesai saatlerinin belirsizliği ve eğitim prog-ramının bulunmayışı da dikkat çektikleri önemli noktalar.

72 H E K İ M B A Ğ I M S I Z L I Ğ I

Page 71: hekim bag msizligi sstatic.ato.org.tr/fs/4f4f776167cde9211d000001/hekim...ve ölümün tanığıdır ve her doğum ve ölümde yaşamın kıymetini en gerçek bilen olmakla özdeştir

• ‘’Eğitim hastaneleriyle ilgili sıkıntılarımıza bakacakolursak, eğitim hastanelerinde teorik eğitimin çok zayıfolmasıyla ilgili sıkıntılarımız var. Burada hasta yoğunluğu,hasta yoğunluğuna bağlı olarak da fazla mesai, fazlamesaiye bağlı olarak da eğitim kalitesinin düşüklüğü sözkonusu.’’

• ‘’Bizim hastanede genel olarak poliklinik yükü çok fazla.14 tane polikliniğimiz var. Ortalama poliklinik olarak or-talama 1000 hasta bakılıyor. Mesela, polikliniğe giriyor-sunuz, kaç tane gelirse, kota yok, hasta için belli birzaman sınırlaması yok. Benim orada bilmediğim bir şeyolursa, danışacağım insanlar var. Ama zaman yok. Kar-şılıklı bir şey konuşma ihtimaliniz olmuyor. Çünkü oarada bakmam gereken dışarıda kırk tane hasta var. 60gelirse 60, yani 100 bile olacak. Bir sınır yok mesela.Böyle olunca da eğitim diye bir şey yok. Poliklinik yapı-yorsunuz sadece…’’

• ‘’Bizim şu anda asistan sıkıntımız da var, bizim kliniği-mizde dört tane asistan kaldı. Mesela cerrahi bir branştaben ameliyata giremiyorum. Poliklinikte oluyorum. Benimvakam oluyor, çıkıyorum, vakamı yapıyorum, geri iniyorumaşağıya poliklinik yapıyorum. Sonuçta bir tek kendivakamı yaparak, ben ne kadar cerrahi yetenek kazanabi-lirim. Sonuçta ameliyathanede olacak, geleni izleyeceksiniz,size neler kazandıracağını göreceksiniz.’’

• ‘’Bu şekilde olmaz, adam oradan oraya, nereye yamaşeklinde. Polikliniğe git, acile git, ameliyathaneye git. Gitşuradaki hastaya bak. Hep bu şekilde günü geçiriyoruz.’’

• ‘’Bizim eğitim mesela planımız da yok. Genelde eğitimhastanelerinde böyle… Belki üniversitelerde daha düz-gündür. Şu kadar serviste kalacaksınız, şu dönemde şunuöğreneceksin, şu dönemde şu bölümleri yapacaksın…Böyle kesin şeyler yok.’’

• ‘’İnsanlar genelde memnuniyetsiz. Çünkü yoğun çalışmakoşulları var. Biz icabında sabahleyin saat 6’da gidip,akşam saat 20.30 da çıkıyoruz. Bu tamamen mesai dışı.

73H E K İ M B A Ğ I M S I Z L I Ğ I

Page 72: hekim bag msizligi sstatic.ato.org.tr/fs/4f4f776167cde9211d000001/hekim...ve ölümün tanığıdır ve her doğum ve ölümde yaşamın kıymetini en gerçek bilen olmakla özdeştir

Bizim üniversitede herhangi bir mesai saatimiz yok. Ta-mamen hasta sayımıza bağlı. Hafta sonları bazen 5-6saat bizi acile çağırıyorlar. Bizim standart saatimiz yok,çok yoğun bir çalışma koşulumuz var.’’

• ‘’Mesela ben 48 saat uykusuz kaldığımı, 72 saat uykusuzkaldığımı bilirim yani. Şimdi ben 48 saat uykusuz kalırken,susuzluktan yere düşerken, 18 saat yemek yemediğimi debiliyorum.’’

• ‘’Dünyanın bir çalışma standardı var. Dünya belirlemişbu standardı, ama siz 13 nöbetle başlıyorsunuz. Nöbetinizbir azaldığı zaman çok mutlusunuz. Dünyalar sizin oluyor.Saçma sapan bir kıdem olayınız var. 2,5 yıldan sonra ara-nıza bir çömez geldiği zaman mutlu oluyorsunuz, kıdemlihaline geliyorsunuz. Sistem sizi bir askerlik mentalitesineitmiş durumda.’’

• ‘’Nöbet yoğunluklarınızın ardından, nöbet izninizin ol-maması da travmatik olay. Bunun ardından mesela, nöbetizni kullanmayıp da çalışıyorsanız, ek mesaiye girmenizerağmen, ek mesai alamıyorsunuz. ‘’

• ‘’Aklıma gelen eğitim kalitemiz sıfır, eğitim kalitemiz ke-sinlikle sıfır.’’

• ‘’Mesela, eğitim alıyoruz. En iyi eğitim aldığım nokta-lardan birisi puan hesaplama. Ay sonuna doğru kiminkaç puanı var? Buradaki fark açılmış, öbürüne ekleyelimfalan… İlginç bir sistemimiz var. Şimdi, işin komik taraf-larından birisi de işin angarya tarafını kaldıranların çoğuasistanlar. Nedir, katipliğini yaparsınız, postop bakımınıyaparsınız. O mübarek performansta işte bir 300-400 binalırsınız, sabitiniz 700 lira olmuştur. Uzmanınız ortalamaen kötü 3 milyar alır. Siz hâlâ performans niye düşük diyesuçlanabilirsiniz mesela…’’

• ‘’Gündelik yaşamdan böyle sıkıntıları anlatacaksak, po-liklinikte tek asistan kalır, o hastanın girişlerini yapar,performansını girer, pansumanını yapar, bir de doktorlu-ğunu yapar. Bu arada 80 kişi girer. Serviste yine hastanınyatağından, yorganından tutun da, her şey size bağlıdır.’’

74 H E K İ M B A Ğ I M S I Z L I Ğ I

Page 73: hekim bag msizligi sstatic.ato.org.tr/fs/4f4f776167cde9211d000001/hekim...ve ölümün tanığıdır ve her doğum ve ölümde yaşamın kıymetini en gerçek bilen olmakla özdeştir

Eğitim hastanesinde çalışan asistanlar olarak çalışma gü-venliklerinin olmadığını vurguluyorlar.

• ‘’Hekimlerin güvenlikleriyle ilgili çok sıkıntıları var.Hekim güvenliğinin tamamen sıfıra indiği bir noktadayız.Hasta yakınları bizimle istedikleri zaman argo konuşur,Ben kendi adıma eğitim araştırma hastanesinde kaçkere poliklinikte argoya maruz kalmama rağmen, hastagidip beni şikâyet edebilirken, benim gidip kendimişikâyet edebilecek hiçbir yerim yok veya şikâyet ettiğinizzaman hastayı tamamen haklı çıkartan noktalar var.’’

Asistan hekimler de, performansın ekip anlayışını bozduğunu,meslektaşlar/arkadaşlar arası dayanışmayı ve barışı yok ettiğinisağlık alanındaki her kademede ve her sağlık biriminde dilegetirilen bir tespit olarak ifade ettiler. Bir tespit olarak ilişkilerinbozulmuş olmasına, ‘’bunun doğru olmadığı fikrine’’ ahlakikaygı da eşlik etmekte…

• ‘’Mesela, birbirinizi artık denetlemeye başlıyorsunuzotomatikman. Ürolojideki arkadaşınıza hemen soruyor-sunuz, kaç para aldınız, kaç puanınız var.’’

• ‘’Mesela periferde uzmanlaşan arkadaşlara baktığınızzaman, birbirlerini denetlemeye başlıyorlar. Bu denetle-menin sonucunda mesela birbirlerini şikâyet etme boyu-tuna kadar geliyor. O bu işlemi yapmadı, o bu işlemeniye girdi, öbürü niye böyle yaptı, branşı olmayan has-talıklarla ilgili ilaçlar yazmaya başlıyor. Bir dâhiliyekadın doğumun hastasını çalmaya başlıyor. Bir kadındoğumcu bir dahiliyenin hastasını çalmaya başlıyor. Birhormon dediğin nedir ki, ben de bakarım diyor. Mesela,bir cerrah ki alakası olmamasına rağmen gastritleritedavi etmeye çalışıyor. Siz endikasyonlu ve endikasyonsuzbirçok hastanın peşinde koşmaya başlıyorsunuz.’’

• ‘’Artık yaşamak gibi bir kaygımız var. Para kazanmalıyız,para kazanmak için de ben yandaki arkadaşıma kazıkatmalıyım. Bu attığım kazık sonucunda ben daha çokpara almalıyım. Yükselmek için altındakinin üstüne bas-mak zorundayım, ancak böyle yükselebilirim. Bu da kim

75H E K İ M B A Ğ I M S I Z L I Ğ I

Page 74: hekim bag msizligi sstatic.ato.org.tr/fs/4f4f776167cde9211d000001/hekim...ve ölümün tanığıdır ve her doğum ve ölümde yaşamın kıymetini en gerçek bilen olmakla özdeştir

olur? Beraber eğitim gördüğüm, on yıl dirsek çürüttüğümarkadaşım olur. Sistem sizi bu hale getirdi…’’

Asistan hekimler, yetersiz ve uygun olmayan malzemekullanımı ve hastaya ayrılan sürenin yetersiz oluşunun hekimlikuygulamalarını da etkilediğini, hastalarla gerektiği kadar ilgile-nemediklerini, dolayısıyla tedavilerinin tıbbi gerekliliğe uygunolarak yapılamadığını anlatıyorlar. Bunun, tıbbi hizmete ulaşımsayısını arttırmakla birlikte hasta yararını arttırmadığını söy-lüyorlar. Periferde yeni açılan tıp fakültelerindeki eğitim vehizmet yetersizliğinin ve bu tıp fakültelerinden yapılan sevklerinmerkezdeki hasta yükünü attırdığını ve kendilerinin eğitim za-manını da daralttığını vurguluyorlar.

• ‘’Hastanedeki birçok malzemenin kalitesinin sıfır oldu-ğunu düşünüyorum. Ben ameliyat olacak olsam, kendimeonları kullandırtmayı düşünmem.’’

• ‘’Mesela, yama koyuyorsunuz hastaya. Her yönlerineyama koyuyorsunuz, evden tül perdenizi getirin koyun.Hiçbir şey değişmez. Atın çamaşır suyuna, koyun, ohastaya dikin, monte edin, olsun bitsin. Bu tür malzemelerleçok karşılaştık mesela. Batikonlarımızın yarısı bildiğinizsu. Hiçbir şekilde özelliği olmayan, hastaya hiçbir katkısıolmayan şeyler.’’

• ‘’İplerimiz mesela ameliyatın yarısında iplerin yarıdanfazlası kopuyor; yarıdan fazlasının iğne ucu eğiliyor vehiçbir anlamı yok bunların, yani birçok ilacı bulamıyor-sunuz.’’

• ‘’Sağlık Bakanlığının çok çağdaş yönetmelikler diye ge-tirdiği, hastaların asla ilaç alımıyla muhatap olmayacakdediği şeylerde kalite çok fazla düştü. Yani, hastaya baş-lıyorsunuz antibiyotiği, ama hastanın ateşinde bir düşmeolmuyor. Çünkü, siz o ilaçla sınırlısınız ve enfeksiyonona dirençli… Siz bu sefer tamam, direncini kırıyorsunuz,ama hastayı steril hale getiriyorsunuz. Zaten hastanındirenci düşük ve yoğun bakımda takip ediyorsunuz, enufak bir etkende hastayı kaybediyorsunuz. ‘’

• ‘’Tıp demek dokümantasyon demek, bilgi demek. O sıfır

76 H E K İ M B A Ğ I M S I Z L I Ğ I

Page 75: hekim bag msizligi sstatic.ato.org.tr/fs/4f4f776167cde9211d000001/hekim...ve ölümün tanığıdır ve her doğum ve ölümde yaşamın kıymetini en gerçek bilen olmakla özdeştir

mesela, bu tür kötü takip sonrası adam aynı hastalıktanbir daha geliyor, bir daha geliyor. Doktoru gördü, baş-langıçta hoşuna gidiyor, hep aynı doktor, beni ne güzelgörüyor, ama doktor seni bedavadan görüyor. Çünküdoğru dürüst takibini yapamıyor, doğru dürüst konuşa-mıyor seninle, yakınmaları dinleyemiyor, doğru dürüsttedavisini yapamıyor. Ama ben hastama, doğru dürüstbakıyor muyum, hasta bunu fark edebildi mi, bu kapıdao kadar insan bekliyor. Niye burada sekreter yok, niyeburada niye pansumancı yok.’’

• ‘’Dışarıda 50 tane hasta kavga edip, ha bire kapıaçıldıkça, içeride doktor var mı, muayene yapıyor mudiye bakıyor. Bununla karşılaşınca, ben muayene mi ya-payım, ne yapayım, hani hastayı bir an önce bakıp bakıpgöndereyim, o arada bir şey atlamayayım modunda ba-kıyorsunuz mecburen.’’

• ‘’Sonuçta ben orada, her bir hastaya en az 10 dakikaayırsam, bana verilen hastayı ben akşam mesai saatinekadar bitiremem ki, hastalar diğerleri de öyle baktığıiçin, mesela orada 14 tane poliklinik var.’’

• ‘’İlk önce hastalar birbirleriyle kavga etmeye başlıyorlar.Gerçekten sıkıntı öyle başlıyor, ilk önce birbirleriyle kavgaediyorlar, sonra başhekimliğe gidiyorlar. İşte öyle bir gü-rültü oluyor, sonra bize ‘hemen hastalara bakın. İsimlerinibir kenara ondan sonra onların biz girişini yaparız yada TC numaralarını alın, biz sonra girişlerini yaparız’deniyor. Aynı şekilde hasta gelirken TC numarası, adısoyadını yazıyorsun falan filan. Tanısını zaten siz zatensonra giriyorsunuz. Onlar poliklinik girişlerini yaptıktansonra…’’

• ‘’Doğunun herhangi bir ilinden yeşil kartlı bir hastauçağa biniyor, oradaki hekim arkadaş da sevk etmişoluyor. Muhtemelen, komplike olduğunu düşünüyor, amakomplike olmayan birçok vakada biz bunu gördük. Geliyor,yatıyor, siz bunun bütün bakımını üstleniyorsunuz, Dahasonra basit bir operasyon yapıyorsunuz, geri gönderi-

77H E K İ M B A Ğ I M S I Z L I Ğ I

Page 76: hekim bag msizligi sstatic.ato.org.tr/fs/4f4f776167cde9211d000001/hekim...ve ölümün tanığıdır ve her doğum ve ölümde yaşamın kıymetini en gerçek bilen olmakla özdeştir

yorsunuz, uçakla geri dönüyor. Hani siz madem Van’aeğitim araştırma açmışsınız, Diyarbakır’da Dicle gibiköklü bir üniversiteniz var. Ama siz hastayı oraya nak-letmek ve oraya yönlendirmek yerine, onu Ankara'ya ge-tiriyorsunuz. Hasta bundan çok memnun. Ama ekstradanuygulanan hiçbir şey yok. Orada çok rahat halledilebile-cekken, belki de üstüne komplikasyon ekleyip göndermeriskiniz de var. Her şey hastanın hoşuna gidiyor. Amasonuçta bunun bir ekonomik zarar olabileceğini, bununekonomik olarak sıkıntıya sokabileceğini hiç kimse dü-şünmüyor. Biz o kadar çok bu vakalarla karşılaşıyoruzki… ‘’

78 H E K İ M B A Ğ I M S I Z L I Ğ I

Page 77: hekim bag msizligi sstatic.ato.org.tr/fs/4f4f776167cde9211d000001/hekim...ve ölümün tanığıdır ve her doğum ve ölümde yaşamın kıymetini en gerçek bilen olmakla özdeştir

4. AİLE HEKİMLERİ

Aile Hekimleri, hastaların kendilerine sadece reçete yazdırmakiçin geldiklerini, hatta bazı hastaları görmeden reçete yazdırmabaskısı yaşadıklarını, aile hekimliği uzmanı bile olsalar bubakışın değişmediğini vurguluyorlar.

• ‘’İlaç sektörüne para aktarmanın, sağlık sektörüne paraaktarmanın tek yolu hekimlerden geçiyor.’’

• ‘’Kapınızda reçete memuru yazsanız, inanın ne kimseninalınacağı, ne de değiştireceği var. Günde 40 hastanız,mesela “ilaç yazdırmaya geldim” diyor.’’

• ‘’Bakınız, kadın gebe kalmış, çocuğunu doğurmuş, dahahiç uğramamış bize. Şimdi, onların mesela sağlık ocağınagelmelerini teşvik eden bir sistem yok. Sevk zincirinikoymadan, zaten bu sistemi oturtması mümkün değil.Semtteki poliklinikte kadın doğumcu varsa, size uğramıyor,sizinle tanışmıyor bile. ‘’

• ‘’Belirli kesimde, birinci basamağın halktaki algısı, ilaçyazdırılacak yer olması…, halktaki algı o, özel kadın do-ğumcusu var, gebe takiplerini falan oradan yaptırıyor,çocuğunu aşılarını özel hastanelerde yaptırıyor’’.

• ‘’Algı olarak zaten seni ilaç yazdırılacak kesim olarakgözüküyor. Ondan da çok rahatsız oluyorsunuz.’’

• ‘’Ben hastalar üzerinden gelen bu elinde reçete, kâğıtlagelip, “şunu yazar mısın?” diyenler ya da işte komşusununsöylediği ilacı “yazar mısın?” diyerek, muayene etmene

79H E K İ M B A Ğ I M S I Z L I Ğ I

Page 78: hekim bag msizligi sstatic.ato.org.tr/fs/4f4f776167cde9211d000001/hekim...ve ölümün tanığıdır ve her doğum ve ölümde yaşamın kıymetini en gerçek bilen olmakla özdeştir

bile bazen izin vermeyen hastalardan çok rahatsız olu-yorum. Anlatmaya çalışıyorsun, anlamaya çalışıyorsun,bazı yaşlı hastalarda durumu çözmeye çalışıyorsun. Ger-çekten ihtiyacı var mı, kullanıyor mu, kullanmıyor mu?Zararı var mı, yok mu onları çözmeye çalışıyorsun, amabazen çok yorucu oluyor açıkçası, bunlar şey yapmakda.’’

• ‘’İlacına müdahale edip, tedaviye müdahale ettiğin za-man, o zaman hastayla sorun yaşıyorsun. Çünkü yuka-rıdaki uzman ona bu şekilde söylemiş. Bakıyorsun, yanlışbir şey kullanıyor, diyabet tedavisinde, regüle değil, ilacıdüzenlemek istiyorsun, hastanın tepkisiyle karşılaşıyorsun.Çünkü seni ilaç yazdıracak hekim olarak görmüyor. ‘’

• “Muayene olmayacağım, ilacımı yazdıracağım” diyor.Net bir şekilde söylüyor bunu.

Aile hekimlerinin diğer bir sorun alanı, görev tanımlarınınolmaması ve tanı koymalarını sağlayacak birçok tetkike ulaşa-mamaları. Aile hekimlerinin A,B,C,D şeklinde sınıflanmış ol-masının, hem hastaları, hem hekimleri sınıflayan bir yöntemolduğunu, ‘’uygun sınıfta olmamanın’’ hasta için kaliteli hizmeteulaşamamak, hekim için ise tanı ve tedavi için gerekli tetkikleriyaptıramamak ve daha nitelikli hasta bakımı için gerekli olanzamana ve yardımcı personele ulaşamamak, yani meslekiözekliği sınırlanması olduğunu dile getiriyorlar. Yetersizpersonelle büyük bir nüfusa bakmak zorunda olmak ise, hemyeterli hizmeti verememiş olmanın, hem de bunun sonucuolarak ceza almak ya da hastalarca şikâyet edilmek baskısınıyoğun olarak hissettiriyor.

• ‘’Şimdi, temel sorun bir kere görev tanımları, yani ailehekimliği yapması gerektiği iş sayısı çok fazla. Bu ciddibir sorun. Bu hizmetlerin bir kısmı birinci basamak, birkısmı ikinci basamak, bir kısmı da üçüncü basamak hiz-metleri içeriyor. Mesela, evde yatalak hastanın teşhis,tedavi ve rehabilitasyonu... Bu aile hekimliğinin görevleriarasında yazılmış. Şimdi, siz bunu nasıl yapacaksınız?Meçhul. Görev tanımları belirsiz, netlik yok. Bence bizimmesleğimizi özgür icra etmemizdeki beni zorlayan en bi-

80 H E K İ M B A Ğ I M S I Z L I Ğ I

Page 79: hekim bag msizligi sstatic.ato.org.tr/fs/4f4f776167cde9211d000001/hekim...ve ölümün tanığıdır ve her doğum ve ölümde yaşamın kıymetini en gerçek bilen olmakla özdeştir

rincisi bu. Çünkü vatandaş size bir taleple geliyor veyabir hizmet sunacaksınız, ama bunun sınırı belli değil.

• “İlaç sektörüne ve sağlık sektörüne para aktarmanıntek yolu hekimlerden geçiyor. Başka bir şansı yok. Hattahatırlarsanız, “raporlar direkt gitsin, eczaneden ilaçlarınıalsın” falan filan diye de birtakım şeyler de gündeme gel-mişti, olmadı. Onun için, hekimler bir yandan ilaç sektö-rünün veya medikal sektörün, bir taraftan vatandaşın,bir taraftan da kendi mesleklerinin kıskacında. Şimdi deaile hekimliğinde öyle uygulamalar geldi ki, aynı yerdeçalışıyoruz ama aynı zamanda birbirimizin bir nevi raki-biyiz …”

• ‘’Sonra, A,B,C, D sınıflandırması… Dünyada, hiçbirdevlet, Tanzanya dahil, birinci basamak sağlık hizmetindebeş ayrı standart belirleyemez. Bu birinci basamak sağlıkhizmetinin ruhuna aykırıdır değil mi?’’

• ‘’Kimse aile hekimini birinci basamak hizmeti olarakalgılamıyor. Birinci basamak gitti, nereye gitti bilmiyorum,ama gitti. Hakikaten, yatalak hastanın evde rehabilitas-yonunu, buyurun siz bir yere koyabilir misiniz? Onuniçin, aile hekimliği böyle her işi yapan, her işi yapabilir,böyle bir süper hekimlik olarak planlanmış. ‘’

• ‘’Geçen hafta bir hasta, muayene olduktan sonra, “ceptelefonunuzu alabilir miyim?” dedi. “Cep telefonumu ver-miyorum” dedim. “Niye?”dedi. “Siz, akşam çocuk hastaolduğunda ya da biz hasta olduğumuz yere gelmeyecekmisiniz?” dedi. Bangır bangır bağırıyor, “ben sistemi çokiyi dinledim” diyor… “Yok gelmeyeceğiz, acile götürecek-siniz” dedim. “Ama öyle demiyorlar” dedi. Adama yaklaşıkyarım saat içerisinde benim mesai kavramımı, yasalolarak bana tanınmış süreyi kendisi işçi olduğu halde,onun kadar çalışmam gerektiğini, ondan daha fazla çalı-şamayacağımı, Nöbet tazminatım ya da fazla mesai taz-minatım olmadığını, araç tahsis edilmediğini, yakıt ve-rilmediğini, bunun kanuni yasasının bile olmadığını an-latmaya çalıştım, ama adamların kafasındaki şey bu.’’

81H E K İ M B A Ğ I M S I Z L I Ğ I

Page 80: hekim bag msizligi sstatic.ato.org.tr/fs/4f4f776167cde9211d000001/hekim...ve ölümün tanığıdır ve her doğum ve ölümde yaşamın kıymetini en gerçek bilen olmakla özdeştir

• ‘’Hani, aşı hizmetinin yapılması, sonra gebe takiplerininyapılması, onlara zaman ayrılması gerek. İşte buradaekip hizmeti önemli. Ama birinci basamakta şu anda ça-lıştığımız şeyde ekip hizmeti yok. O da hizmetin kalitesinidüşüren bir şey olabiliyor.’’

• ‘’Hazır bulmuşken bir aile hekimi, tamam onu da yükle,bunu da yükle. Geçen İstanbul'a gittik, efendim uçaktaacil kapısına oturtturdular bizi. “Aile hekiminin 19. görevtanımı” dedim. Acile çıkış kapısı var ya…’’

• ‘’Her işi yapar, onu da yapar, bunu da yapar. Böyle birnoktada.’’

• ‘’Sınıflama biraz sıkıntılı, yani işte aile sağlığı merkezleriA,B,C,D diye sınıflanmaya başlandı. Yani, bu hem ASM’ler(aile sağlığı merkezleri) arasında çalışanlar arasında birhuzursuzluk yarattı. Çünkü pratiğe yönelik bir çalışmasisteminde bir değişiklik yok. Ama görsellik, hiç gereğiyokken, işte bir B-sınıfı için ya da A-sınıfı için bir tıbbisekreter yerine, iki tıbbi sekreter istiyor. Hem parasal an-lamda, hem de tabii eleman çalıştırdığın elemana görenormalde bir tane yardımcı sağlık personelimiz var. Bgrubu olursak, iki tane daha alma hakkı var. Dolayısıyla,aslında hizmet kalitesini yükselten bir şey. Ama hanisadece mekânsal sorundan dolayı üst gruba geçemeyincebu hizmeti hem vatandaş alamayacak, hem yerine görehemşireyi beklemek zorunda kalacak. Hemşirenin işi bi-tecek, sonra gelip kan alacak. Ama öbür türlü belki birinikan almaya oturtacaksın, birisini başka yere. İşler dahagüzel gidecek. Aslında dolayısıyla, vatandaş açısındanda öyle sınıflar oluşturuluyor.’’

• ‘’O öngörülen A-sınıfı, ASM’lerde ultrasonla, bilmemne takipleri falan filan gibi böyle bir vahşi bir uygulamaiçerisine girersek, ondan sonra bunu kimse temizleyemez.Ben bilmem kaçıncı haftada çocuğun ense derisinin bil-mem ne kadar kalınlığını hesap edememişim, Down sen-dromu çocuk gelmiş ve ondan sonra benim diplomamıyırtsanız ne, beni assanız ne? O çocuk ne olacak? ‘’

82 H E K İ M B A Ğ I M S I Z L I Ğ I

Page 81: hekim bag msizligi sstatic.ato.org.tr/fs/4f4f776167cde9211d000001/hekim...ve ölümün tanığıdır ve her doğum ve ölümde yaşamın kıymetini en gerçek bilen olmakla özdeştir

• ‘’Hastaneyle yapılmış bir laboratuar anlaşmamız var.Bütün tetkikleri isteyemiyoruz; birinci sıkıntılardan birisibu. Dolayısıyla, çok basit yapabileceğimiz bazı işlemleriyapamıyoruz. Sabah belli bir saate kadar kan alabiliyoruz.Öğleden sonra alamıyoruz. Biz düzeltmeye çalışıyoruz,hastaneyle belki daha kolay hallederiz, ama bunlarsonuçta çok rahat halledebileceğimiz birçok işi erteleme-mize neden oluyor. Hastayı gönderiyorsun, yarın gel di-yorsun ya da çok basit bir tetkik için hastaneye gönderi-yorsun bu da bir defa hastanın gidip gitmeyeceği, yarıngelip gelmeyeceği belli değil. Bir o açıdan sıkıntı, bir de oan itibariyle tabii ki yetersiz kalmış oluyorsunuz. Hastanınyüzünde de, “ne anladık, yani siz sadece burun akıntısınamı bakarsınız?” ifadesi oluyor. ‘’

• ‘’Yine çok basit, tam kan falan bakabiliyoruz da, oradanuygun saatte gelirse kurtarıyoruz. Belki en büyük meslekianlamda kendimizi sıkıntıda hissettiğimiz şey bu. Akciğerfilmi çektiremiyorsun, çok basit bir röntgen olanaklarındanherhalde hiç yararlanamıyoruz. Görüntüleme ya da yar-dımcı teknik şeyler, ultrason nereden istenir, nasıl istenir,nasıl yapılır.’’

Hekimlerin, toplumsal sorunların çözücüsü işlevi gördüğügörülüyor. Aile hekimleri belli bir popülâsyonla ilk karşılaşanhekimler olarak, hem yoksul hastaların sorunlarını çözmek,hem izne ihtiyacı olan işçilerin ve öğrencilerin rapor taleplerinikarşılamak gerçeği ile karşı karşıyalar. Bu sorunlar çoğu kezhekimleri yasal olmayan işlemler yapmak zorunda bırakıyor.Böylece hem etik ikilemler hem de vicdani kaygılar yenidendevreye giriyor.

• ‘’Özellikle gecekondu bölgelerde, varoş bölgelerde çokfazla güvencesiz hasta var. Yani, Yeşil Kart’ları da yok,hiçbir şeyleri yok. Hep birbirlerinin üzerine ilaç yazdırmaüzerinden, muayeneyi bir şekilde birinci basamakta olu-yorlar. Ücretsiz, ama ilaca geldiğinde, komşusunun,eşinin, dostunun karnelerine, Yeşil Kart’larına yazdırı-yorlar. En büyük sıkıntılardan birisi tabii…’’

• ‘’Hiçbir güvencesi olmayan çocuk pnömoni, yani o ço-

83H E K İ M B A Ğ I M S I Z L I Ğ I

Page 82: hekim bag msizligi sstatic.ato.org.tr/fs/4f4f776167cde9211d000001/hekim...ve ölümün tanığıdır ve her doğum ve ölümde yaşamın kıymetini en gerçek bilen olmakla özdeştir

cuğun antibiyotik kullanması gerekiyor. Eğer ilaç bula-mıyorsan orada, başka birisinin üzerine, karnesinin üze-rine yazıp, ben çok rahat veriyorum yani. Vicdanla, etikşey arasında kaldığımda, halkın da o sağlık hizmetindenfaydalanmasının gerektiğini düşündüğüm için, yanlışolduğunu bildiğim halde yapıyorum zaman zaman. Okonuda ben hep çelişkide kalıyorum.’’

• “Sosyal güvencesi yok, bunun ilacını buna yazar mısın?’diyor. Mesela, ben asla yazmıyorum.’’

• ‘’Kadın getiriyor. “Şu ilacı yazdıracağım” ne yaparsınız?Yani, kimisi kronik hastalar, o kolay, bir diyabet ilacı, birtansiyon ilacı yazarsın. Yazmasan, adam tedavi alama-yacak, böyle bariz bir rahatsızlığı var, halledilebilecekbir şey. Acile gitsin desen, belki oraya da gitse ulaşamıyor.Çok yoğun aciller, yazarım desen bir başka dert. O zamanda böyle mesleki olarak rahatsız oluyorsun, görmedenilaç yazıyorsun. Ya da işte rapor almaya geliyor öğrenci,vermem ben, nasıl vermezsin sınıfta 30 kişiden 25’ialmış o raporu, 5’i almamış. O 5 tane sahipsiz çocuk musuçlu? Yani, sana “ister ver, ister verme” diyor. Doğrusuvermemek, ama 25’i almış, biliyorsun ki 25’i de sağlamkenalmış bu raporu. Dolayısıyla, bütün o etik mesleki bilgilerindışında, bir de toplumsal adaleti sağlamak gibi birgörevle, “ben de bu 5 çocuğa veririm o zaman” diyorsunkendince. ‘’

• ‘’İşte arkadaşlar, biz bunların sorumlusu değiliz, bizbunların mağduruyuz ve mağdur olduğumuz bir konuüzerinde çözüm merci olarak vatandaşını önüne atıldık,ortada da kaldık’’.

Sağlık alanına hakim temel duygunun güvensizlik olduğugörülüyor. Bakanlık hekimlere, hekimler hastalara ve birbirlerinegüvensizlik duyuyor. Bakanlığın hekimlere güvensizliğinin birsonucu da aile hekimlerine ceza puanı uygulaması. Bu yollasiyasi bir denetim de sağlanmış oluyor.

• ‘’Şimdi, bakanlık doktorundan nefret ediyor. Toplumdoktoruna güvenmiyor ve nefret ediyor. Doktor toplumu

84 H E K İ M B A Ğ I M S I Z L I Ğ I

Page 83: hekim bag msizligi sstatic.ato.org.tr/fs/4f4f776167cde9211d000001/hekim...ve ölümün tanığıdır ve her doğum ve ölümde yaşamın kıymetini en gerçek bilen olmakla özdeştir

ve bakanlıktan korkuyor. Artık bu korku mesleğimiziözgür icra etme noktasında bizi sınırlandırıyor.’’

• ‘’Bizim üzerimizdeki en büyük baskı “cezalandırma”diye bir puanlandırma sistemi var. Yaklaşık benim gör-düğüm kadarıyla 20-25 maddeden falan oluşuyor. Yani,her şeyden puan verip, ceza puanı verip, iki yıl içinde100 puana ulaştığında da, sözleşmeni feshetme yetkisinesahip sağlık müdürlüğü. “Çalışırken önlük giymedin” cezapuanı, “herhangi bir ilaç firmasının bir broşürü var” beşpuan. “Verileri düzgün tutmadın 20” puan. Biraz öncekiçalışma dediğim, “obezite takiplerini istediğimiz şeydeyapmadın, 20 puan” böyle bir sürü puanlama sistemi var.O puanlamaya göre de yani istediği zaman, istediği ailehekiminin bugünkü koşullarda, Ankara'da sözleşmesiniben diyeyim üç ay, söz deyin altı ayda feshedebilir.’’

• ‘’O kadar sübjektif şeyler var ki, yani toplum sağlığındangelen denetlemecilere herhangi bir şekilde olumsuz dav-randığınızda, on puanınız kesiliyor. Tamamen, sübjektifbir şey, yani denetlemeye geldiğinde, herhangi bir şekildeonların dediğine göre yüzün asıksa, on puanın kesilebilir.Bu yüzden, en büyük şu anda uygulama var, ama enbüyük bizim üzerimizde baskı oluşturacak şeylerden birisibu cezalandırma, yani çalışma özgürlüğümüzü ya daişte hekim özgürlüğünü engelleyecek en büyük şeylerdenbirisi, o olarak görüyorum kısa sürede. ‘’

Aile Hekimleri, kendileri için öngörülen esnek mesai uygula-masının, baktıkları hasta yükünü arttıracağını, dinlenmeyeayrılan zamanın daralacağını, birlikte çalıştıkları sağlık çalı-şanlarının da mesailerinin ve iş yeri giderlerinin iki kat artacağınıifade ediyorlar.

• ‘’En önemli şey aslında, esnek mesai dayatması. Çalışmayönünden önemli. Haftalık 14 saatini mesai saati, sabah8-5’in dışında yapın ve o saati de kullanabilirsinizdiyorlar.. Böyle olunca, esnek mesaiye kaydırdığın saattekihasta diliminde diğer arkadaşların bakıyor. ASM’deki(aile sağlığı merkezi) çalışanlara ayrı bir iş yükü getiriyor.Şu anda belki uygulanmıyor. Pratikte uygulanmıyor, ama

85H E K İ M B A Ğ I M S I Z L I Ğ I

Page 84: hekim bag msizligi sstatic.ato.org.tr/fs/4f4f776167cde9211d000001/hekim...ve ölümün tanığıdır ve her doğum ve ölümde yaşamın kıymetini en gerçek bilen olmakla özdeştir

büyük bir ihtimalle bunun devamında cumartesi pazarda çalışın diyecekler.’’

• ‘’Katkı paylarından dolayı aciller işlemez duruma gelmişdurumda. Dışkapı Hastanesi bile, 600-700’ken, şu anda1300-1400’e çıkmış. Eski, SSK dönemindeki sayılara ulaş-maya başlamış. Öyle olunca, büyük bir ihtimalle bütünçevredeki, ildeki aile sağlığı merkezlerini, özellikle akşam8-9’a kadar çalıştırmayı planlıyorlar. Haliyle ben ailesağlığı merkezinde çalışıyorum. Ben saat 12’de gideceğimöğlen, akşam 8-9’a kadar çalışacağım, arkadaşım aynısabah 8’de gidecek, hem benim hastama bakacak, hemkendi hastasına bakacak. Yani, iş yükü iki kat artacak,ama çalışma saati olarak diyecek ki, siz yine 8 saat çalı-şıyorsunuz…’’

• ‘’Tek bir hekim durmayacak. Personeliniz ona göre du-racak, mesai vereceksiniz. Elektriğiniz, doğalgazınız onagöre, yardımcı personeliniz ona göre. O manada dasadece bu esnek mesai fiziki olarak bizleri çok yoracak,ama onun ötesinde ekonomik olarak maliyet açısındanda oldukça yüksek maliyetler getireceğini düşünüyo-rum.’’

Aile hekimleri bir yandan poliklinik yapmak, öte yandanverili nüfusa ulaşmak zorundalar. Yetersiz yardımcı personellebunu gerçekleştirmeye çalışmanın sıkıntısını ifade ediyorlar.

• ‘’Gebe takibi var, aşı var, obezite izlemi var. Öyle kapıdaasılı olunca zaten, , yaptığım işlere bakıyorsun, günlükişlere bakıyorsun. Bir de envanterine bakıyorsun, envan-terde çelişen şeyler çıkıyor sonuçta. Hasta sayısı çok fazlaolduğu için, standartlarda yapamıyorsunuz.’’

• ‘’TÜİK bir rapor yayınlıyor, Ankara nüfusu yayınlandı.Resmi kayıtlı nüfusu. Ben bunu 1247 aile hekimineböldüm, 3800 kişi çıktı. Şu anda, bakınız bunun içerisindeöğrenciler yok. Bunun içerisinde yabancılar yok, bununiçerisinde kayıtsızlar yok. Bunun içinde mevsimlik işçilervesaire yok. Bunların hiçbirisi yok. 3800, 1200 aile hekimidevletin resmi rakamı.”

86 H E K İ M B A Ğ I M S I Z L I Ğ I

Page 85: hekim bag msizligi sstatic.ato.org.tr/fs/4f4f776167cde9211d000001/hekim...ve ölümün tanığıdır ve her doğum ve ölümde yaşamın kıymetini en gerçek bilen olmakla özdeştir

• “4 bin nüfusa ulaşmak çok zor. Siz hâkim değilsiniznüfusa. Hani ETF’ye (ev halkı tespit fişi) de çıktığınızzaten, gezmeyi de yapsanız, tek bir hemşireyle, çalışanla,bir doktorla bunu yapmanın çok imkânı yok. Ona ulaşa-mıyorsunuz, ama algı olarak zaten seni ilaç yazdırılacakkesim olarak görüyorlar. Onun ötesinde de ciddi olarakda sayısal yetersizliğimiz de ortada. ‘’

87H E K İ M B A Ğ I M S I Z L I Ğ I

Page 86: hekim bag msizligi sstatic.ato.org.tr/fs/4f4f776167cde9211d000001/hekim...ve ölümün tanığıdır ve her doğum ve ölümde yaşamın kıymetini en gerçek bilen olmakla özdeştir
Page 87: hekim bag msizligi sstatic.ato.org.tr/fs/4f4f776167cde9211d000001/hekim...ve ölümün tanığıdır ve her doğum ve ölümde yaşamın kıymetini en gerçek bilen olmakla özdeştir

Bitirirken...Modern hekimlik mesleğine gizil güçlere sahip büyücüden

hekime ulaşılmasını sağlayan temel etmen sağlığını yitirmiş veyeniden kazanmak isteyen insanın bizzat kendisidir. Bu nedenlesağlığını kaybetmiş ve yeniden kazanmak isteyen (hasta) birinsan olmaksızın hekim de var olamaz. Dolayısıyla hekimlikmesleğine, sağlığa ilişkin olarak kullanılan tüm kavramlar hastaile ilişkilendirilmeksizin ve ondan kopuk olarak yalnız veyalnızca mesleğin kendisine ait olarak ele alan yaklaşımlar, he-kimlik mesleğinde yabancılaşmayı, bozulmayı beraberinde ge-tirmektedir. Bu yabancılaşma, bozulmayı yaratmaya yönelikpolitikalar ve kavramlar hekim hasta karşıtlığını doğurmaktadır.Hekim ve hastayı, birbirlerinin karşıtı olarak (birisinin yararınaolanın diğerinin zararına yol açtığı) algısının hastalara vetopluma benimsetilmesine yönelik yoğun bir çaba yürütülmek-tedir.11 Özellikle Sağlıkta Dönüşüm Programı içerisinde üretilen

89H E K İ M B A Ğ I M S I Z L I Ğ I

11 Bu çalışmamız basım aşamasında iken haber merkezlerine Sağlık Bakanlığı’nınyeni bir hazırlığı yansıtıldı:7 bin sağlık ajanı geliyor!Sağlık Bakanlığı'nın sınavla alacağı 7 bin 'Fahri Sağlık Gözlemcisi', hastaneleri denetleyiprapor tutacak.Bugün'den Tuğba Ergin'in haberine göre Sağlık Bakanlığı, 'Fahri Sağlık Gözlemcisi'uygulaması için kolları sıvadı. Vatandaşlar arasından seçilecek gözlemciler, hastanelerimercek altına alacak. Müfettişler, temizlik, hastaya gösterilen ilgi, personel ve malzemeeksikliği, sağlık görevlilerinin mesaiye uymaları, mahremiyet, hasta hakları ihlalleri vefaturalandırma konularında gözlem yapacak.İlk aşamada gözlemci olarak 7 bin kişi görevlendirilecek, gerektiğinde sayı iki katınaçıkarılacak. Görev süresi 2 yıl olacak ve iki defa seçilebilecekler. Sağlık Bakanlığı'nınoluşturacağı komisyon tarafından her ilin ihtiyacı ile eğitim ve yaş kotasına uygun olarakadaylar arasından seçim yapılacak. Fahri Sağlık Gözlemcileri'nin en az ilköğretimmezunu ve 25 yaşında olması, kamu hizmetlerinden yasaklı olmaması ve bilgisayarkullanmayı bilme şartına sahip gönüllüler 3 günlük eğitimden geçirilecek. Gönüllülereücret verilmeyecek ve kimlikleri gizli tutulacak. Gözlemciler, denetlemelerini ancakkendileri veya refakat ettikleri yakınları için sağlık hizmeti almak amacıyla hastaneyegittiklerinde yapabilecekler.

Page 88: hekim bag msizligi sstatic.ato.org.tr/fs/4f4f776167cde9211d000001/hekim...ve ölümün tanığıdır ve her doğum ve ölümde yaşamın kıymetini en gerçek bilen olmakla özdeştir

yeni kavramlar yada daha önde kullanılan kavramlara yeni an-lamlar yüklenerek eski anlamlarının yitirtilmesi bu zeminioluşturan, pekiştiren bir işlev görmektedir. Bu çabanın gerekhastalar gerekse hekimler içerisinde belli bir etkinliğe de ulaştığıda söylenebilir.

Bu nedenle ‘hekim bağımsızlığı’ çalışmasında Sağlıkta DönüşümProgramı’nın oluşturduğu ve sıklıkla kullanılan kavramlar dün-yasında yer edinmiş bazılarına kısaca göz atılırsa;

Hasta hakkı; bu kavram hasta hekim karşıtlığını üretmekte,hastalar bu kavramda kendilerinin hekime karşı korunmasınıbulmaktadır. Hekimler de hastalara karşı kendilerini korumarefleksiyle ‘hekim hakları’ ile karşı bir konuma geçebilmektedir.

Zorunlu mesleki uygulamalar sigortası, Defansif tıp; vbtanımlamalar hekim hasta karşıtlığının, çatışmasının kışkırtılmasısonucunda ortaya çıkan olumsuz sonuçlara çözümler üreterekyaratılan durumun da kalıcılaştırmanın kavramlarıdır.

Hekimlere ve sağlık çalışanlarına yönelik şiddet, sağlıkkuruluşlarında daha önceki dönemlerle karşılaştırılamayacakbir orana çıkan hasta ve hasta yakınlarının başvurduğu şiddet,Sağlıkta Dönüşüm Programı’nın kaçınılmaz sonuçlarından biriolarak sıklıkla koşulan bir konu haline gelmiştir. Bu şiddetinhekim hasta birlikteliğinin karşıtlık durumuna dönüştürülmesineparalel bir seyir izleyeceği söylenebilir.

Performans, daha çok hastaya bakmak, daha fazla işlemleryapma olarak sıklıkla kullanılan bir kavram olarak dilimizdeağırlıklı bir yere sahiptir. Aynı zamanda hekimlerin alacağıücrettir. Aynı zamanda hekimler arası rekabet ve meslektaşınınrakip haline gelmesidir. Aynı zamanda günümüzde özel hasta-nelerde çalışan hekimin işten çıkartılması ve kapının önünekonmasıdır.Hekim hasta birlikteliğinin maddi temelde ayrıştı-rılması, gereksiz tıbbi girişimlerin yapılması, hasta ve hekimamaçlarının farklılaştırılması ve karşı karşıya getirilmeninsomut ifadesidir. Karşılıklı güven ve içtenliğin ortadan kalktığı‘her iki tarafında’ kendi menfaatini gözettiği aynı zamanda dakendini korumaya çalıştığı bir düzeneği anlatan kavramdır.Varlığını sürdürdüğü zaman diliminde hekim hasta birlikteliği,güven ve ortak duygu sürekli aşınacaktır.

90 H E K İ M B A Ğ I M S I Z L I Ğ I

Page 89: hekim bag msizligi sstatic.ato.org.tr/fs/4f4f776167cde9211d000001/hekim...ve ölümün tanığıdır ve her doğum ve ölümde yaşamın kıymetini en gerçek bilen olmakla özdeştir

BUT, SUT, İdari baskı, Kadrolaşma, Mesleki Bağımsızlık;Hastaların dışında hekime ait olan ve sadece onu ilgilendiren,geniş toplum kesimlerinin ve hastaların ilgi alanında yer almayankavramlar olarak görülebilir. Oysa hastanın sağlığına yenidenkavuşmasında hekimin idari, mali ve sosyal hiçbir baskı altındaolmaksızın bilgi ve becerisini tıbbi bilimsel temellerde o hastanınyararı için özgürce kullanabilmesi, yani hekim bağımsızlığı,hastanın yararı /sağlık hakkı için hekime sağlanan bir güvencedir.Dolayısıyla hekimlik mesleğine ait bir kavram olmanın ötesindehastanın sağlığını yeniden kazanmasının temel ilkesidir. Olmazsaolmazıdır.

Tıp eğitimi, uzmanlık eğitimi; hekim adaylarının ve uzmanolmak isteyen hekimlerin tıp ve uzmanlık eğitimine ilişkin ya-şadıkları tüm olumsuzluklar kendi sorunları gibi görülse deyeterli mesleki eğitimi almamış hekimin her türlü hatası ve ba-şarısız uygulamalarının doğrudan mağduru hastalardır. Dola-yısıyla hekimin gerekli her türlü tıbbi bilgiye sahip olması,tıbbi girişim becerilerini kazanması ve bu bilgi ve becerilerinien iyi şekilde kullanılacağı bir ortamın sağlanmasından en fazlayarar sağlayacak kişide hastanın kendisidir.

Müşteri, Sağlık işletmesi; Hasta kavramı yerine müşteri,hastane yerine de sağlık işletmesi kavramlarının getirilmesiylehem hastalar hem de hekim/hastane nezninde önemli bir zihinseldönüşüm, davranış değişikliği amaçlanmaktadır. Hastanınmüşteri haline gelmesiyle birlikte kendisine daha fazla değerverileceği dolayısıyla da daha iyi hizmet alacak bir konumdaolacağı söylenilmektedir. Evet, müşteri önemlidir mesajı veril-mektedir. Benzer şekilde sağlık işletmesi de hastanın isteklerininyerine getirildiği ve müşteri memnuniyetinin sağlanması içindaha dikkatli ve daha özenli davranıldığı, anında isteklerininkarşılandığı vb. sağlandığı bir yer olarak sunulmaktadır.Hastaların müşteri davranışları göstermeleri ve sağlık kuruluş-larının da işletme gibi davranması bu sağlık kuruluşunda görevyapan hekimleri de işletme çalışanı durumuna getirmektedir.Bu ortamda hasta hekim birlikteliğine ilişkin tarihsel süreçteoluşturulan tüm anlayışlar, değerler, duygular ve davranışkalıpları anlam yitimine uğramaktadır.

Hekimlerin önemli bir çoğunluğu tarafından, ülkemizdeki

91H E K İ M B A Ğ I M S I Z L I Ğ I

Page 90: hekim bag msizligi sstatic.ato.org.tr/fs/4f4f776167cde9211d000001/hekim...ve ölümün tanığıdır ve her doğum ve ölümde yaşamın kıymetini en gerçek bilen olmakla özdeştir

sağlık sisteminde hasta hekim arasına paranın girmesinin hastahekim ilişkisinde, mesleğin kendisinde bozulmalara nedenolacağı sürekli dile getirilmiştir. Bu haklı eleştirilerin işaretettiği gibi hasta hekim ilişkisindeki bozulma ve güven ortamınıntahribi politikacılar tarafından kullanılarak daha iyi bir sağlıkortamı oluşturulacağı algısı yaratılmıştır. Bu zeminde gündemegetirilen Sağlıkta Dönüşüm Programı ile hasta hekim arasındaparayı ortadan kaldırıyoruz söylemleri adı altında sağlık siste-minde para tek geçerli akça kılınmıştır. Hasta için var olan he-kimlik mesleği de kendisi için var olan bir meslek halinegetirilmek istenmektedir.

Birçok ortamda dile getirilen sağlık hizmetlerinde paranınegemenliği, sağlığın ticarileştirilmesine yönelik olarak ‘herkeseparası kadar sağlık’ tanımlaması yeterli parası olmayan hastalarınsağlık hizmetinden yararlanamayacağına ilişkin bir eleştiriyiifade etmektedir. Yoksul ve dar gelirli toplum kesimlerininsağlık hizmetlerine ulaşamayarak mağdur olacaklarını açıktır.Maddi olanaklara sahip toplum kesimlerinin ise sağlık hizmet-lerine kolayca ulaşabilecek olmaları onların daha iyi sağlıkhizmeti alacakları ve hekim seçme hakkına sahip olabilecekleridüşüncesi de doğru değildir. Parası olanın daha fazla sağlıkhizmeti kışkırtmasına maruz kalması ve daha fazla talepte bu-lunmasının sağlanması onları gereksiz birçok tıbbi uygulamaile karşı karşıya getirebilecektir. Bu kesimin de hizmete kolayulaşmanın mağduru haline gelebilecektir. Hekimlik mesleğinintemel yaklaşımlarından birisini oluşturan ‘önce hastaya zararvermemek’ ilkesinin çiğnenmesi, para sahiplerini, maddi ola-naksızlıkta yoksul toplum kesimlerini mağdur edebilecektir.Dolayısıyla hekim hasta birlikteliğini parçalayan, karşı karşıyagetiren tüm girişimlerin yoksul varsıl tüm insanları mağduredeceği açıktır.

Hekim hasta birlikteliğinin parçalanarak, hekim ile hastanınkarşı karşıya getirilmesi sonucu ortaya çıkan olumsuzluklarhastaları olduğu kadar hekimleri de etkilenmektedir. Tüm he-kimlerin ve hastaların yaşanan olumluluklar ve olumsuzluklarailişkin iyi ve kötü anıları vardır. Hekim ile hastanın karşıkarşıya getirilmesine ilişkin bir hastanemizde yaşanan gerçekliği,hasta ile hekimi çatışmaya iten yaklaşımı sizlerle paylaşmak is-teriz.

92 H E K İ M B A Ğ I M S I Z L I Ğ I

Page 91: hekim bag msizligi sstatic.ato.org.tr/fs/4f4f776167cde9211d000001/hekim...ve ölümün tanığıdır ve her doğum ve ölümde yaşamın kıymetini en gerçek bilen olmakla özdeştir

93H E K İ M B A Ğ I M S I Z L I Ğ I

Doç.Dr.Y.K. İnsanın başına hayatta her şey gelebilir. Metanetle kar-

şılamak gerekiyor. Ben de öyle yapıyorum. Sizleri de ilgi-lendireceğini düşündüğüm bir konuyu sizlerle paylaşmakistiyorum.

Hasta hakları bölümünden şöyle bir yazı aldım. ‘Haziran2006 tarihinde, E. K. tarafından hasta hakları sayfasınayapılan müracaatta şahsınızla ilgili olarak aşağıda tarihve içeriği belirtilen konularda Hasta Haklarlı Yönergesininilgili hükümlerine uymadığınız belirtilmiştir. Konuya ilişkinaçıklamalarınızın .. Haziran 2006 tarihine kadar birimimizeulaştırmanız’ diye.

Yapılan müracaatın içeriği: 12.Temmuz tarihinde daha önce randevu aldığımız

EEG çekimi için hastaneye geldik saat 7.45 de giriş yapıldıve EEG servisinde beklemeye başladık sıramız geldiğindeiçeriye alındık çocuğun yaşı küçük olduğu için uyumasıgerekmekteydi bu nedenle çocuğu gece yarısından itibarenuykusuz bırakmıştır, Çocuk uyumakta idi fakat oradakibayanın anlamsız agressifliği ve kaba hareketleri sayesindekabloları takarken çocuk uyandı ve korktu. Ne güçlüklerlebir defa daha uyuttuk. Tekrar girdiğimizde yine aynı tavır,ukalalık, gürültü. Ve çocuk tekrar uyandı. Uykusu olançocuk gözlerini dahi kırpmıyor. Netice olarak hastanedenayrıldık. Şunu da söyleyeyim orada EEG bekleyen yaklaşıkbenim gördüğüm 7 kişi vardı biri 13 yaşında diğeri de 1yada 1.5 yaşında. Bir tek onlar tek seferde işlemini bitirdiler.Diğerleri girip çocuklar uyandığı için geri çıkıp çocuklarıdışarıda koridorda uyutmaya çalışıyorlardı. Benim gör-düğüm kadarıyla oraya konu hakkında bilgili birazdainsani yönü gelişmiş personel yerleştirilirse günlük 2 kathastaya rahatlıkla hizmet verir zannedersem. Durumu bil-dirmek için başhekim yardımcısı adını hatırlayamıyorumama soyada A. idi. O kişiye durumu bildirim. Oda bölümşefi Y. bey diye bir doktora gönderdi. Doktor tabi ye yerindeyoktu ve odası kapalı idi. Benim sormak istediğim biz bu

Page 92: hekim bag msizligi sstatic.ato.org.tr/fs/4f4f776167cde9211d000001/hekim...ve ölümün tanığıdır ve her doğum ve ölümde yaşamın kıymetini en gerçek bilen olmakla özdeştir

94 H E K İ M B A Ğ I M S I Z L I Ğ I

kişilerin kaprisini çekmek zorunda mıyız ? Başhekim yar-dımcısı işi başından savıyor, şefi ortada yok. Başhekimdenhavalı bir bayan ne olduğu belirsiz kapris diz boyu. Sonuçtaçocuğu alıp hastaneden ayrıldık.

Bana verilen metinde belirtilen yakınma dilekçesi aynenböyleydi.

İLGİLİ MAKAMABana iletilen yazıda 'konuya ilişkin açıklamalarımı' biri-

minize ulaştırmam isteniyor. 'Açıklamalarımı' deyince hangikonudaki açıklamalarımın merak edildiğini ve bu açıkla-malarımı hangi makama ve ne amaçla yapacağımı anlamışdeğilim. Her halde 'Müşteri Hizmetleri Bürosu'na diye baş-lamanın daha uygun olacağını düşünüyorum. Zira hasta-nelerimizin özel işletme anlayışı ile organize edildiği, zavallıve bizlerden yardım uman 'hastalarımızın' müşteri gözüylebakıldığı bir işletmede, açıklamalarımın başka bir merciiye yapılması beklenemez.

Çalışan bir görevliden bir konuda açıklama istemek, ön-celikle onun suçlu olduğuna, görevini ihmal ettiğine inanmakdemektir. Aklı başında, ne yaptığını bilen bir merci, böylebir açıklama istemeden önce konuyu kendisi araştırır, ilgiliçalışanlarla görüşür, nedir ne değildir, ne olmuştur, dahasonra bu konunun açıklanması gerekip gerekmediğine kararverir. Eğer aldığı yanıtlar yeterliyse, kardeşim böyle bir şi-kayetin yeri ve anlamı yoktur, beni ve çalışanımı boşunameşgul etmeyin diyerek gerekli yanıtı vermesi gerekir.Ama tersini düşünüyorsa, gerek görüyorsa ilgili kişidenaçıklama istenir.

Öncelikle benden ne diye açıklama isteniyor? Siz, perso-nelinin her an gidip derdini anlatmak isteyeceği, SağlıkBakanlığı binasına gittiğinizde, görüşmek istediğiniz birmemur veya amiri odasında bulamadığınızda, 'beni bölümünşefi Y. bey diye birisine gönderdiler, tabi ki o da yerindeyoktu, odası da kapalıydı' diyerek şikayet edebileceğinizbir merci var mıdır? Yapar mısınız böyle bir şey? Böyle bir

Page 93: hekim bag msizligi sstatic.ato.org.tr/fs/4f4f776167cde9211d000001/hekim...ve ölümün tanığıdır ve her doğum ve ölümde yaşamın kıymetini en gerçek bilen olmakla özdeştir

95H E K İ M B A Ğ I M S I Z L I Ğ I

saçma yazıya değer verir misiniz? Ve siz böyle bir şikayetdilekçesi yazmış olsanız, aklı başında olan insanlar sizebir taraflarıyla gülmezler mi? Be kardeşim bu odada çalışankişi, senin bu saatte buraya geleceğini düşünerek, işini gü-cünü bırakıp bütün gün odasında oturup seni mi beklesin?Başka yerde işi olan birisi, bunca hırsızlığın, uğursuzluğunve arsızlığın olduğu, can güvenliğinin bulunmadığı biryerde odasını kilitlemeden çıkar mı? Diye sormazlar mı?Ondan sonra bu soruları sorması umut edilen! Kişi veyakişiler kalkıp, bu şikayette bulunan adama karşı, çalışanınısorgular mı?

Açıklamam istenen konu, o adamın, beni 'klinik şefi Y.bey diye bir doktora gönderdi, 'tabi o da yerinde yoktu' sö-zünün açıklaması mıdır? Bu şikayeti yapan biri için, benimgibi 25 yıllık hekim, 8 yıllık tıp doçenti, 7 yıllık bir ÇocukNöroloji Klinik Şefi'ne bu şekilde bir açıklama istenmesinden,hekimliğim, insanlığım ve hizmet ettiğim hastanemin adınautanç duydum. Ama şuna inanıyorum ki, bundan utanmasıgereken ben değilim. Bu açıklamayı benden isteyenler,belki de istemek zorunda olanlardır. 'O adam' beni odamdabulamadığını söylediği zamanlarda oturup çay içiyor vearkadaşlarımla sohbet mi ediyormuşum. Tarih verereksöylediği gün sabah 9.30 akşam 16,00 arasında bizzatÇocuk Nöroloji polikliniğinde hasta bakmakta olduğumubiliyor mu bu açıklamayı bekleyenler? Evet bu açıklamayıbekleyenler, bütün gün poliklinikte oturup hasta bakankaç şef tanıyorlar acaba? Bu açıklamayı benden bekleyenyüksek merciler, T.C Sağlık Bakanlığında, Çocuk Nörolojisikonusunda tek yan dal ihtisası verme yetkisine sahip olanve yıllardır bu konuda emek harcayan bir klinik şefinden,bu açıklamayı beklerken, hiç mi utanmazlar? Ben beklerdimki, benden bu açıklamayı isteyen merciler, böyle bir yazıyıyazmadan önce bir düşünmeliydiler. Bunca yıllık çalışması,emeği olan bir hekimden böyle bir açıklamayı istemekbizim için utanç verici bir olay olur diye düşünmeleri ge-rekmez miydi?

Page 94: hekim bag msizligi sstatic.ato.org.tr/fs/4f4f776167cde9211d000001/hekim...ve ölümün tanığıdır ve her doğum ve ölümde yaşamın kıymetini en gerçek bilen olmakla özdeştir

96 H E K İ M B A Ğ I M S I Z L I Ğ I

Evet hekim, hemşire, sağlık personelinin haklarının ol-madığı bir düzende, hasta hakları diye, göstermelik senar-yolar ile uğraşarak iş yapıyor gibi görünmek kadar çirkinbir şey olamaz. Her şeyi çalışandan bekleyerek, öz veriyleçalışan insanları da horlayıp, aşağılayarak kazanç eldeedeceğini sananlar yanılıyorlar. Sözü edilen hastanın ço-cuğunun uyumaması benim ve çalışan arkadaşımın suçummu? Gidip biz mi uyandırıyoruz hastaları? Uyandırılantek çocuk hasta o'nun hastası mıymış ? 'O adamın ' dediğigibi benim kaprisim nedeniyle mi çocuğu uyumamış? Po-liklinikte hasta bakmak yerine çıkıp 'sayın E. K. beyin ço-cuğuna ninni söyleyip, kucağımda mı sallasaydım ? Bendenve çalışma arkadaşlarımdan 'açıklama' bekleyen merciler,ne zor koşullarda EEG çekildiğini bilmiyorlar mı? Sankibize koridorların dışında, iki yatak odalı, bir salonlu birçalışma yeri verildi de, biz 'sayın E. K. beyin' çocuğunuorada uyutmadık da kendimiz mi gidip uyuduk? Benimçok sayıda asistanım, baş asistanım olmadığını, bu 'açıkla-mayı' isteyen merciler bilmiyorlar mı? Keşke Sağlık Bakanlığıçok sayıda 'yan dal asistanı, baş asistan kadrosu vermişolsa' da, Kliniğin Şefi olarak, odamda oturup, sayın müşte-rimiz, E. K. beyin gelişini, kapımı çalışını bekleseydim. Oda 'bölüm şefi Y. bey diye bir doktora gönderdi, doktor tabiyerinde yoktu ve odası kapalı idi' demek zorunda kalmasaydı.Çok üzüldüğümün kendisine iletilmesini rica edeceğim.

Bu açıklamayı isteyen kişiler, sözü edilen gün, çalışanarkadaşımın, kaç hastaya EEG çektiğini, kaç kişi için;yeniden uyusun da aman sefil olmasınlar, günlerdir bekli-yorlar, işleri bitsin, diyerek, sabırla beklediğini sormuşlarmı? Gelip bir bakmışlar mı nerede EEG çekilir?, nasılçekilir? Bunun da dışında, bu kişiler hangi hasta ile ilgiliaçıklama beklediklerini bile belirtme gereği göstermeksizin,bir kişinin, anlık dilekçesi ile ilgili açıklama istiyorlar.Gelip sormuşlar mı açıklama istemeyi düşündükleri hekim,bütün gün ne yapmış, nerede yemiş, nerede dinlenmiş, tu-valete gitmiş mi? Açıklama beklenen kişi bu gün ben ve ar-

Page 95: hekim bag msizligi sstatic.ato.org.tr/fs/4f4f776167cde9211d000001/hekim...ve ölümün tanığıdır ve her doğum ve ölümde yaşamın kıymetini en gerçek bilen olmakla özdeştir

97H E K İ M B A Ğ I M S I Z L I Ğ I

kadaşım, yarın hastanede özveriyle çalışan arkadaşlarımolabilir. Onların ne koşullarda çalıştıklarını, hastaları zordurumda kalmasın, sokakta kalıp sürünmesin diye kafayorarken, onlara en doğru tanı ve tedaviyi yapmayı kafa-larında planlarken; muhatap oldukları hasta sahiplerininne kadar mağdur, ruh hastası olabileceğini; yerine görehayatlarını tehdit eden durumlarla karşılaştıklarını veçaresiz kalabildiklerini düşünmezler mi? Bu koşullardaçalışan insanların hiçbir haklarının olmadığını, kendilerinisavunacak bir merciinin bile bulunmadığını bilmezler mi?

Sözümün özü, bana iletilen yazıya verilecek hiçbir açık-lamam yoktur. Gerekli açıklamayı, açıklama yapması ge-rekenlerin yapmasının uygun olduğunu düşünüyorum. Bukısa açıklamamı yapmak için ayırmak zorunda kaldığımzaman içerisinde; Çocuk Nöroloji polikliniğinde bekletmekzorunda kaldığım; bekledikleri için bana haklı olarak si-nirlenen ve benim de kendilerine kaba davranmış olabile-ceğim; insana ve hekimine, hemşiresine, sağlık çalışanınasabırlı ve saygılı davranan, kucaklarında çocukları ile bek-leyen ve çıkarken Allah size sabır versin' diyerek gönül ka-zanan hastalarımızdan utanıyor ve kendilerinden özür di-liyorum.