haftalik İsmail Şen ‹lk de€il, üçüncü imf’siz dönem...

1
11 17 Mayıs 2013 İSTANBUL SOLDAN SAĞA: 1- 1 Şubat’tan bu yana ABD Dışişleri Bakanı olarak görev yapan isim… Bir askerî harekâtta birliklerin gereksinim duyduğu her türlü gerecin toplandığı, dağıtıldığı bölge… 2- Fakat, lakin… Ücret karşılığı eşyayı koruyan kimse… 3- Sterlinin yüzde biri değerindeki para birimi… İşaret… Bir nota… 4- (Tersi) Çin kökenli, tahta üzerinde oynanan iki kişilik bir strateji oyunu… Ticari kuruluşlarda kasada oturarak para alıp veren kimse… 5- Bir yün markası… Lihtenştayn’ın internet kodu… 6- Roma rakamlarında X ile gösterilen sayı… Faktör… 7- Birinin buyruğu altında olan görevli… Onun gibi yar olmaz… 8- Bir kimsenin, herhangi bir ücretin bütününden veya bir bölümünden muaf tutulduğunu gösteren belge… Galyum elementinin simgesi… Makine ve Kimya Endüstrisi Kurumu için kullanılan kısaltma… 9- Üzerine yapı yapılmak için ayrılmış yer… Büyük bir işin bir bölümünü yaptırmayı, asıl müteahhitten kendi üzerine alan ikinci müteahhit… 10- Satıcıların mal satmak için bir araya geldiği yer, pazar… Lahza… 11- Ülker Gıda’nın çocuklara yönelik hediyeli çikolata ürünü… Belirli bir süre çalıştıktan sonra kanunlar gereği işi ile ilgisi kesilerek kendisine aylık bağlanmış olan kimse… 12- Fizik, kimya, matematik ve biyolojiye verilen ortak ad… Bir kibrit markası. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1- Sony, Nikon, Nissan gibi dünyaca ünlü markalara sahip ülke… Yabancı bir haber ajansını simgeleyen harfler… 2- Adını Yunan alfabesinin son harfinden alan İsviçre merkezli bir saat firması… Coca Cola tarafından üretilen bir gazoz markası… 3- Büyükşehirlerde serbest mesleklerde çalışanların oda veya daire tutup çalıştıkları birkaç katlı yapı… Bir malın veya hisse senedinin borsadaki değeri… 4- Bilgisayarda kullanılacak herhangi bir programı simgeleyen küçük resim… Altmış dakikalık zaman dilimi… 5- Kenya’nın internet harfleri… Anonim Ortaklık anlamında kullanılan kısaltma… Kırgızistan para birimi… 6- Devletçe para, senet ve tahvil çıkarma, piyasaya sürme… Uzaklık anlatan bir söz… 7- Unilever’in margarin markalarından biri… Cemal Gürsel’in lakabı… İskambil oyunlarında oynama sırası… 8- Radon elementinin simgesi… Rütbe, paye… 9- Gizli ve yasa dışı… Edirne iline bağlı ilçelerden biri… 10- Bir bilim, sanat, meslek dalıyla veya bir konu ile ilgili özel ve belirli bir kavramı karşılayan kelime… Moritanya’nın internet kodu… Kilolitre için kullanılan kısaltma… 11- Roma rakamlarında III ile gösterilen sayı… Reckitt Benckiser tarafından üretilen, çamaşır suyu özelliğine sahip bir deterjan markası… 12- İthalatta bir malın bedeli, sigortası ve navlun giderleriyle birlikte olmak üzere maliyeti… Elektromanyetik dalgaları toplayan alıcı cihaz… İran’ın internet harfleri. BULMACANIN ÇÖZÜMÜ 9. SAYFADA BULMACA Nalan M. ALAKENT [email protected] 24 Kanuni Sani 1340 – 24 Ocak 1924 Akbaba Dergisi KARİKATÜRLERDEKİ TARİH Ronald Reagan Ya da tam adıyla Ronald Wilson Reagan, 1911 – 2004 yılları arasında yaşamış, önce Amerikan futbolu oyuncusu ve plaj cankurtaranı, sonra radyo spikeri ve Hollywood yıldızı nihayet Kaliforniya Valisi ve ABD Başkanı olmuş, ilginç politikacı… HAFTALIK İsmail Şen [email protected] Geçtiğimiz günlerde IMF’ye olan borcun son taksiti ödendi ya, herkes meşrebine göre değerlendirmelerde bulundu. Kimi, IMF’ye borcumuz bitse de aslında borcumuzun arttığını söyledi ve hükümeti yerin dibine batırdı. Kimi de bunun tarihte ilk kez olduğunu belirtip, başarıyı göklere çıkardı. Aslında hükümetin başından beri mali disiplinden taviz vermemesi ve popülist politikaları benimsememesi borcun kapanacağını gösteriyordu. Peki, bu borçlar ne zaman yapıldı? Ne zaman mali disiplinden uzaklaşılır ve popülist politikalarla “Devlet Baba”lığa soyunulursa o zaman… ★★★ İşin başlangıcı 27 Mayıs Darbesi’ne dayanıyor. Türkiye IMF’ye 1947 yılında üye olmasına rağmen ilk borcu 1961’de alıyor. Darbe sonrası “tamtakır hazine” söylemiyle milletten toplanan alyanslar yetmeyince IMF’den borç alınıyor. Bütçe açıkları, ambargo, petrol krizi, bankaların içinin boşaltılması gibi bir neden her zaman bulunuyor ve ilişki sürüyor. Ancak zaman zaman kesintiye de uğruyor. Yani gazetelerin manşetlerindeki IMF’siz “ilk” dönem gerçeği tam olarak yansıtmıyor. ★★★ Öncelikle 1961’de başlayan Stand-By anlaşmaları 1970’e kadar her yıl tekrarlanıyor. Yani 10 yıl boyunca her yıl borçlanılıyor. Sonra, 1970 ile 1978 arasındaki 8 yıl hiç Stand-By anlaşması yapılmıyor. Yani, Türkiye’nin IMF’siz ilk dönemi 1970 ile 1978 arasında ve 8 yıl sürüyor. 1978 yılında alınan borçlar, kısa süren koalisyon hükümetlerinin verdiği yüksek taban fiyatları, ambargo ve petrol krizinin oluşturduğu açmaza bağlanabilir. ★★★ 1983 sonlarında iktidara gelen Turgut Özal liderliğindeki ANAP Hükümeti ikinci IMF’siz dönemi temsil ediyor. Bu dönem 1984 yılında başlıyor ve 1994’e kadar sürüyor. 10 yıllık bu ikinci IMF’siz dönemi bitiren, 1994 yılında yapılan Stand-By anlaşmasının temel nedeni olarak “herkese iki anahtar” sloganıyla özetlenebilecek popülist politikalar gösterilebilir. “Herkese iki anahtar” sloganıyla kampanyasını yürüten Süleyman Demirel liderliğindeki DYP’nin, Erdal İnönü liderliğindeki SHP ile 1991 sonlarında kurduğu koalisyon, 2.5 yılda o güne kadarki en büyük ekonomik krize yol açtı. Nedenler kısaca, erken emeklilik, yüksek taban fiyatları ve maaşlara yüksek zam olarak özetlenebilir. 1994 yılındaki kriz sonrası imzalanan Stand-By, koalisyon hükümetlerinin politikalarını değiştirmemesi sonucu beş yıl içinde dev boyutlarda tekrarlanacaktı. 1994 yılında yapılan anlaşmayla kullanılan 696 milyon dolarlık krediden sonra girilen ve temel olarak bankaların içinin boşaltılmasıyla başlayan dev kriz sonucu dev boyutta bir Stand-By imzalanacaktı. 1999 yılında yapılan anlaşmayla kullanılan miktar, 1961 yılından beri kullanılan kredinin neredeyse 5, son kredinin ise 25 katıydı: 17 milyar 726 milyon dolar… Bu krizin yarattığı dev açık 2002 ve 2005’te yapılan iki Stand-By anlaşmasını daha gerektirdi. Türkiye 2005’ten beri IMF’den borç almadı. Geçen hafta da borcu kapattı. Bu da üçüncü IMF’siz dönemin başlangıcı… Yine medyadaki manşetlerin oluşturduğu yanlış algıya bakarsanız ilişki bitti. IMF’siz diğer iki döneme bakarsak bunun bitmiş bir ilişki olduğunu söylemek kolay değil. 1970’lerdeki gibi büyük bir enerji krizi ya da 1990’lardaki gibi dehşetli popülist politikaları uygulamak kolaylıkla yeni bir ilişkinin başlangıcı olabilir. Son söz, borcun son taksitini bir düğmeye basarak yaptığı para transferiyle bitiren Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan’ın. Gazetecilerin yeni bir Stand-By anlaşması ihtimaliyle ilgili sordukları soruya şöyle cevap veriyor Babacan: “Stand By düzenlemesi şu anda IMF’ye üye olan 186 üyenin tümü için sürekli açık olan bir kapı. Yani her ülke diyebilir ki, ben bir Stand-By yapmak istiyorum, sizinle görüşmek istiyorum. Onlar da otururlar, görüşürler; anlaşırlar, anlaşmazlar ayrı bir konu. Dolayısıyla, bu zaten her aşamada gündeme gelebilecek bir konu ama bugün için artık bizim gündemimizde değil. Mayıs ayında yapacağımız gözden geçirme çalışmalarında tekrar bu tabloya bakacağız. Türkiye’ye bakacağız, dünyaya bakacağız, ondan sonrasıyla alakalı ne yapacağımıza o gün itibarıyla karar vereceğiz. Ama ben tekrar söylüyorum, bugün itibarıyla baktığımızda mayıs sonrası için de bir Stand-By gerekliliği, bir mecburiyet yok. Bu Türkiye için bir opsiyon…” ★★★ Üçüncü IMF’siz dönemin uzun sürmesi dileğiyle… ‹lk de€il, üçüncü IMF’siz dönem bafll›yor ÖZLÜ SÖZ Hayırsız Koca Zevce Yine nereye?.. Anlaşıldı, sen bu oğlanı okutama- yacaksın… Zevç – Ne yapayım karıcığım, eşya okutmak- tan evlat okutmaya vakit kalıyor mu?.. Hükümetimizin ekonomik görüşü şöyle özetlenebilir: Hareketlenirse vergilendir, hareket devam ediyorsa düzenle, hareket durmuşsa destekle. 1873’ün 20 Mayıs günü ABD’de Levi Strauss ve Jacob Davis, bakır perçinlerin kullanıldığı ilk blue jeanin patentini aldılar. Böylece ağır ve pis işlerde çalışan madenciler, inşaat işçileri ve kovboylar sağlam bir pantolona kavuştular. Blue jeanin tanıtımı için hazırlanan görsellerde “sağlamlıksürekli vurgulanıyordu. İki at tarafından farklı yönlere çekilen bir pantolon görüntüsü ise zamanla reklamlardan ürünün etiketine terfi edecekti. Tüm bunlara rağmen pantolonun hedef kitlesi zaman içinde değişecek ve gençler tarafından kullanılmaya başlayacaktı. Sinemanın yaygınlaş- masını sağlayan Lumiere Kardeşler olsa da birçok tarihçi tarafından asıl mucidinin Lois Le Prince olduğu kabul edilir. Prince’ın 1888 yılında yaptığı bir kayıt biliniyor. Hatta 2,11 saniyelik bu kaydı internette izleyebilirsiniz. (http://www.youtube.com/watch?v=0tDLO7VByUc) Daha sonra Edison’un icat atölyesinde üretilen çeşitli araçlarla çekilen filmler vardır. 1894 ile 1896 arasında Kinetoskop ile çekilen filmleri ( Kiss, Serpentine Dances, Sandow The Strong Man, Glenroy Brothers, Cockfight, The Barber Shop ve saire) de şu linkte izleyebilirsiniz: http://www.youtube.com/watch?v=ZG2L2_MpE88. Kinetoskop 1891’in 20 Mayıs günü halka tanıtılır. Kısa sürede tutulan ve yaygınlaşan kinetoskop, basit bir zaafı dolayısıyla sinemaya yenilecekti. Sadece bir kişi tarafından kullanılan bu alet, yüzlerce kişi tarafından seyredilebilen sinema karşısında kısa sürede unutulup gitti. O günlerde yayınlanan bir gazete ilanından kinetoskopların 75 ile 115 dolar arasında girişimcilere satıldıklarını ve seyreden kişi başına 10 sent gelir getirebildiğini öğreniyoruz. Kinetoskop salonunu gösteren fotoğraf ve çizimlerden anlaşıldığına göre kinetoskop, hem kadınlardan hem de erkeklerden oldukça rağbet gören bir eğlencelikmiş… Sa€lam pantolonun milad› Sineman›n babas› Kinetoskop HAFTANIN TARİHİ En küresel markamız 80 yaşında Türkiye’nin en küresel markası hiç şüphe yok ki Türk Hava Yolları’dır (THY). 1933’te beş uçakla kurulan ve bu yıl 80. yaşını kutlayan THY, yakın zamana kadar ulusal bir hava yolu olarak bilinirken günümüzde dünyada 4. büyük hava ulaşım ağına sahip küresel bilinirliği olan bir konuma ulaştı. Bununla birlikte dünyanın en fazla ülkesine uçan hava yolu unvanını da taşıyor. Elbette bunda ülkemizin son 10 yılda gösterdiği gelişme ve tanınmanın da önemli payı var. Daha doğrusu ülkesi ve markasının çarpan etkisi ile birlikte büyümesi söz konusudur. THY elbette teknik, tanınma, mali, filo gibi birçok açıdan gelişti. Biz bu yazımızda THY’nin kültür ve turizm açısından bir değerlendirmesini yapmaya çalışacağız. Bilindiği üzere turizm açısından en hızlı, hesaplı ve konforlu ulaşılabilirlik stratejik önemi haizdir. Bunu hangi ülke başarırsa turizmde sıçrama yapar. İşte Türkiye’nin turizm başarısının arkasında yatan en önemli faktörlerden biri özel hava yollarımızla birlikte bunu başarmış olmasıdır. Yine bilindiği üzere; insanoğlu her zaman için merak ve bilme duygusunu önemsemiştir. Dünyamızın giderek küçülmesi ve ulaşılabilir olması bu duyguyu daha çok tahrik eder hale getirmiştir. Bu doğrultuda küresel ve teknolojik gelişmeler de turizmi yönlendirmekte ve desteklemektedir. Ulaşım ve iletişim araçlarındaki gelişmeler ve bunların giderek yaygınlaşması ise turizmi tetikleyen ana unsurlardan biridir. Kültür-tanıtım aracı ve hizmetçisi olarak THY THY’nin ülkemiz turizmine hizmet etmesinin yanında belki de daha önemli yanı kültür ve tanıtım unsurunu öne çıkaran yapısı görülebilir. 2012 yılında 39 milyon yolcu taşıması ve bunların Skylife dergisini okumaları bile düşünüldüğünde korkunç bir pozitif etki ortaya çıkıyor. Bilindiği üzere Skylife THY’nin dergisi olarak 30 yıldır aralıksız çıkıyor. Yani THY 80 Skylife ise 30 yaşında. Doğrusu ikisi için de büyük başarı. İçerik olarak Skylife dergisine baktığımızda; ciddi, seviyeli ve kültür-sanat ağırlıklı bir dergi görürüz. Yemek kültüründen tutun ülkenin kültürel miras potansiyeline kadar içeriği ile bir bütün olarak kültürel tanıtım yapan bu dergi bile kendi başına bir başarı öyküsüdür. Turizmin gelişmesinde bu tanıtımın da payı olduğunu söylemek asla abartı değildir. İnanmaktayız ki, içeriği kültür olan tanıtımların etki değeri diğerlerine oranla daha yüksektir. Bununla birlikte ülkemizin ismini taşıyarak ‘dünyanın en fazla ülkesine uçan hava yolu’ unvanını elinde bulundurması ile yaptığı etki ve ülke tanıtımına olan katkısının değeri para ile ölçülemez. Yolcularına sunduğu yemek ikramında Türk mutfağı ağırlıklı bir menünün olmasını bile başlı başına bir tanıtım unsuru olarak görmek gerekir. Tüm bunların yanında hem ulusal hem de küresel projelere verdiği sponsorluk desteği de aynı amaca hizmet etmektedir. İstanbul’da yapılan birçok uluslararası kongreye verdiği ücretsiz bilet desteği kongrelerin İstanbul’a kazandırılmasında etkin rol oynamaktadır. Bu da ülkenin kazanç hanesine yazılmaktadır. Elbette tüm bu başarıların devamlılığı, THY’nin gelişerek büyümesine bağlıdır. Hizmetinden memnun olunmayan bir marka negatif tanıtıma hizmet eder. Bu ülkede yaşayan herkesin bu markaya benzer bir yaklaşımla sahip çıkması gerekir. En çok da burada çalışan tüm personelin. Daha fazla sorumluluğu ise bu kuruluşta yetkili olan sendikanın göstermesi gerekir. Çalışanların haklarını koruma adı altında tüm ülkeye hizmet eden bu kuruma zarar vermeye kimsenin hakkı olamaz. 80. yaşında bize bu gururu yaşatan ve ülkeye küresel ölçekte hizmet eden THY’nin tüm çalışanlarını tebrik ediyor, Allah nazarlardan korusun diyoruz. PROF. DR. AHMET EMRE BİLGİLİ Kültür ve turizm açısından THY 2 bin gıda firması ABD’de buluşacak GIDA, içecek ve gıda ekipmanları alanında dünyadaki en büyük fuar olan National Restaurant Association Show (NRA Show), 18-21 Mayıs 2013 tarihleri arasında ABD’nin Şikago kentinde gerçekleştirilecek. 2 bin firmanın ürün ve servisleri ile ilgili stant açtığı fuara Amerikan Başkonsolosluğu Ticaret Ataşeliği de Türkiye’deki firmalardan oluşan bir ticaret heyetinin katılımını organize ediyor. Bilgi: 0212 335 92 23 [email protected] Türkiye-Azerbaycan- Gürcistan ‹fl Forumu’nu kaç›rmay›n TÜRKİYE-Azerbaycan-Gürcistan İş Forumu’nun (TAG-İF) üçüncü toplantısı 25 Mayıs’ta Azerbaycan’ın Gebele şehrinde yapılacak. TOBB, DEİK organizasyonunda, Ekonomi Bakanlığı’nın koordinasyonundaki iş forumuna; Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan, Azerbaycan Ekonomik Kalkınma Bakanı Şahin Mustafayev, Gürcistan Ekonomi ve Sürdürülebilir Kalkınma Bakanı George Kvirikashvili de katılacak. Türkiye, Azerbaycan ve Gürcistan iş dünyasının örgütleri ile birlikte katılacağı etkinlik önemli iş fırsatları sunuyor. Türkiye’nin Azerbaycan ve Gürcistan’da pazar payının artması, yeni ihracat imkanlarının oluşturulması amacıyla düzenlenecek iş forumunda yüz yüze iş görüşmeleri gerçekleştirilecek. 24-26 Mayıs 2013 tarihleri arasında düzenlenecek forum için son başvuru tarihi 20 Mayıs. Bilgi: [email protected] / Tel: 0212 339 50 10 Birinci IMF’siz dönem 1970-1978 arasında, ikincisi 1984-1994 arasında ve üçüncüsü aslında 2005 yılında başladı. Hâlâ sürüyor. Bu dönemlerde IMF’den borç almadık. Sayfa11_Layout 1 17.05.2013 00:06 Page 1

Upload: others

Post on 05-Mar-2020

3 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: HAFTALIK İsmail Şen ‹lk de€il, üçüncü IMF’siz dönem bafll›yorismailsen.com/pdf/05.17.2013.pdf · İSTANBUL 17 Mayıs 201311 SOLDAN SAĞA: 1- 1 Şubat’tan bu yana

1117 Mayıs 2013

İSTA

NBU

L

SOLDAN SAĞA: 1- 1Şubat’tan bu yana ABDDışişleri Bakanı olarak görevyapan isim… Bir askerîharekâtta birlikleringereksinim duyduğu her türlügerecin toplandığı, dağıtıldığıbölge… 2- Fakat, lakin…Ücret karşılığı eşyayı koruyankimse… 3- Sterlinin yüzdebiri değerindeki para birimi…İşaret… Bir nota… 4- (Tersi)Çin kökenli, tahta üzerindeoynanan iki kişilik bir stratejioyunu… Ticari kuruluşlardakasada oturarak para alıpveren kimse… 5- Bir yünmarkası… Lihtenştayn’ıninternet kodu… 6- Romarakamlarında X ile gösterilensayı… Faktör… 7- Birininbuyruğu altında olangörevli… Onun gibi yarolmaz… 8- Bir kimsenin,herhangi bir ücretinbütününden veya birbölümünden muaftutulduğunu gösterenbelge… Galyum elementininsimgesi… Makine ve KimyaEndüstrisi Kurumu içinkullanılan kısaltma… 9-Üzerine yapı yapılmak içinayrılmış yer… Büyük bir işinbir bölümünü yaptırmayı, asılmüteahhitten kendi üzerinealan ikinci müteahhit… 10-Satıcıların mal satmak için biraraya geldiği yer, pazar…Lahza… 11- Ülker Gıda’nınçocuklara yönelik hediyeliçikolata ürünü… Belirli birsüre çalıştıktan sonrakanunlar gereği işi ile ilgisikesilerek kendisine aylıkbağlanmış olan kimse… 12-Fizik, kimya, matematik vebiyolojiye verilen ortak ad…Bir kibrit markası.YUKARIDAN AŞAĞIYA:1- Sony, Nikon, Nissan gibidünyaca ünlü markalara

sahip ülke… Yabancı birhaber ajansını simgeleyenharfler… 2- Adını Yunanalfabesinin son harfindenalan İsviçre merkezli bir saatfirması… Coca Colatarafından üretilen bir gazozmarkası… 3- Büyükşehirlerdeserbest mesleklerdeçalışanların oda veya dairetutup çalıştıkları birkaç katlıyapı… Bir malın veya hissesenedinin borsadaki değeri…4- Bilgisayarda kullanılacakherhangi bir programısimgeleyen küçük resim…Altmış dakikalık zamandilimi… 5- Kenya’nın internetharfleri… Anonim Ortaklıkanlamında kullanılankısaltma… Kırgızistan parabirimi… 6- Devletçe para,senet ve tahvil çıkarma,piyasaya sürme… Uzaklıkanlatan bir söz… 7-Unilever’in margarinmarkalarından biri… CemalGürsel’in lakabı… İskambiloyunlarında oynama sırası…8- Radon elementininsimgesi… Rütbe, paye… 9-Gizli ve yasa dışı… Edirneiline bağlı ilçelerden biri… 10-Bir bilim, sanat, meslekdalıyla veya bir konu ile ilgiliözel ve belirli bir kavramıkarşılayan kelime…Moritanya’nın internet kodu…Kilolitre için kullanılankısaltma… 11- Romarakamlarında III ile gösterilensayı… Reckitt Benckisertarafından üretilen, çamaşırsuyu özelliğine sahip birdeterjan markası… 12-İthalatta bir malın bedeli,sigortası ve navlungiderleriyle birlikte olmaküzere maliyeti…Elektromanyetik dalgalarıtoplayan alıcı cihaz… İran’ıninternet harfleri.

BULMACANIN ÇÖZÜMÜ 9. SAYFADA

BULMACANalan M. ALAKENT ile ti sim@so rus hop.com

24 Kanuni Sani 1340 – 24 Ocak 1924 Akbaba Dergisi

KARİKATÜRLERDEKİ TARİH

Ronald ReaganYa da tam adıyla Ronald Wilson Reagan,

1911 – 2004 yılları arasında yaşamış, önceAmerikan futbolu oyuncusu ve plajcankurtaranı, sonra radyo spikeri ve

Hollywood yıldızı nihayet Kaliforniya Valisi veABD Başkanı olmuş, ilginç politikacı…

HAFTALIK İsmailŞen

[email protected]

Geçtiğimiz günlerde IMF’ye olan borcun sontaksiti ödendi ya, herkes meşrebine göredeğerlendirmelerde bulundu.

Kimi, IMF’ye borcumuz bitse de aslındaborcumuzun arttığını söyledi ve hükümeti yerindibine batırdı. Kimi de bunun tarihte ilk kezolduğunu belirtip, başarıyı göklere çıkardı.

Aslında hükümetin başından beri malidisiplinden taviz vermemesi ve popülistpolitikaları benimsememesi borcun kapanacağınıgösteriyordu.

Peki, bu borçlar ne zaman yapıldı?Ne zaman mali disiplinden uzaklaşılır ve

popülist politikalarla “Devlet Baba”lığasoyunulursa o zaman…

★★★

İşin başlangıcı 27 Mayıs Darbesi’ne dayanıyor.Türkiye IMF’ye 1947 yılında üye olmasına rağmenilk borcu 1961’de alıyor. Darbe sonrası “tamtakırhazine” söylemiyle milletten toplanan alyanslaryetmeyince IMF’den borç alınıyor.

Bütçe açıkları, ambargo, petrol krizi, bankalarıniçinin boşaltılması gibi bir neden her zamanbulunuyor ve ilişki sürüyor.

Ancak zaman zaman kesintiye de uğruyor. Yani gazetelerin manşetlerindeki IMF’siz “ilk”

dönem gerçeği tam olarak yansıtmıyor.★★★

Öncelikle 1961’de başlayan Stand-Byanlaşmaları 1970’e kadar her yıl tekrarlanıyor. Yani10 yıl boyunca her yıl borçlanılıyor.

Sonra, 1970 ile 1978 arasındaki 8 yıl hiç Stand-Byanlaşması yapılmıyor.

Yani, Türkiye’nin IMF’siz ilk dönemi 1970 ile1978 arasında ve 8yıl sürüyor.

1978 yılındaalınan borçlar, kısasüren koalisyon

hükümetlerinin verdiği yüksek taban fiyatları,ambargo ve petrol krizinin oluşturduğu açmazabağlanabilir.

★★★

1983 sonlarında iktidara gelen Turgut Özalliderliğindeki ANAP Hükümeti ikinci IMF’sizdönemi temsil ediyor. Bu dönem 1984 yılındabaşlıyor ve 1994’e kadar sürüyor.

10 yıllık bu ikinci IMF’siz dönemi bitiren, 1994yılında yapılan Stand-By anlaşmasının temelnedeni olarak “herkese iki anahtar” sloganıylaözetlenebilecek popülist politikalar gösterilebilir.

“Herkese iki anahtar” sloganıyla kampanyasınıyürüten Süleyman Demirel liderliğindekiDYP’nin, Erdal İnönü liderliğindeki SHP ile 1991sonlarında kurduğu koalisyon, 2.5 yılda o günekadarki en büyük ekonomik krize yol açtı.Nedenler kısaca, erken emeklilik, yüksek tabanfiyatları ve maaşlara yüksek zam olaraközetlenebilir.

1994 yılındaki kriz sonrası imzalanan Stand-By,koalisyon hükümetlerinin politikalarınıdeğiştirmemesi sonucu beş yıl içinde devboyutlarda tekrarlanacaktı.

1994 yılında yapılan anlaşmayla kullanılan 696milyon dolarlık krediden sonra girilen ve temelolarak bankaların içinin boşaltılmasıyla başlayandev kriz sonucu dev boyutta bir Stand-Byimzalanacaktı.

1999 yılında yapılan anlaşmayla kullanılanmiktar, 1961 yılından beri kullanılan kredininneredeyse 5, son kredinin ise 25 katıydı: 17 milyar726 milyon dolar…

Bu krizin yarattığı dev açık 2002 ve 2005’teyapılan iki Stand-By anlaşmasını daha gerektirdi.

Türkiye 2005’ten beri IMF’den borç almadı.Geçen hafta da borcu kapattı. Bu da üçüncüIMF’siz dönemin başlangıcı…

Yine medyadaki manşetlerin oluşturduğu yanlışalgıya bakarsanız ilişki bitti.

IMF’siz diğer iki döneme bakarsak bununbitmiş bir ilişki olduğunu söylemek kolay değil.1970’lerdeki gibi büyük bir enerji krizi ya da1990’lardaki gibi dehşetli popülist politikalarıuygulamak kolaylıkla yeni bir ilişkininbaşlangıcı olabilir.

Son söz, borcun son taksitini bir düğmeyebasarak yaptığı para transferiyle bitiren DevletBakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan’ın.Gazetecilerin yeni bir Stand-By anlaşmasıihtimaliyle ilgili sordukları soruya şöyle cevapveriyor Babacan:

“Stand By düzenlemesi şu anda IMF’ye üyeolan 186 üyenin tümü için sürekli açık olan birkapı. Yani her ülke diyebilir ki, ben bir Stand-Byyapmak istiyorum, sizinle görüşmek istiyorum.Onlar da otururlar, görüşürler; anlaşırlar,anlaşmazlar ayrı bir konu. Dolayısıyla, bu zatenher aşamada gündeme gelebilecek bir konu amabugün için artık bizim gündemimizde değil.Mayıs ayında yapacağımız gözden geçirmeçalışmalarında tekrar bu tabloya bakacağız.Türkiye’ye bakacağız, dünyaya bakacağız, ondansonrasıyla alakalı ne yapacağımıza o günitibarıyla karar vereceğiz. Ama ben tekrarsöylüyorum, bugün itibarıyla baktığımızda mayıssonrası için de bir Stand-By gerekliliği, birmecburiyet yok. Bu Türkiye için bir opsiyon…”

★★★

Üçüncü IMF’siz dönemin uzun sürmesidileğiyle…

‹lk de€il, üçüncü IMF’siz dönem bafll›yor

ÖZLÜ SÖZ

Hayırsız KocaZevce –Yinenereye?..Anlaşıldı,sen buoğlanıokutama-yacaksın…

Zevç – Neyapayımkarıcığım,eşyaokutmak-tan evlatokutmayavakitkalıyormu?..

Hükümetimizin ekonomik görüşü şöyleözetlenebilir: Hareketlenirse

vergilendir, hareket devam ediyorsadüzenle, hareket durmuşsa destekle.

1873’ün 20 Mayıs günüABD’de Levi Strauss veJacob Davis, bakır perçinlerinkullanıldığı ilk blue jeaninpatentini aldılar. Böylece ağırve pis işlerde çalışanmadenciler, inşaat işçileri vekovboylar sağlam birpantolona kavuştular. Bluejeanin tanıtımı için hazırlanangörsellerde “sağlamlık”

sürekli vurgulanıyordu.İki at tarafından farklı yönlereçekilen bir pantolongörüntüsü ise zamanlareklamlardan ürününetiketine terfi edecekti. Tümbunlara rağmen pantolonunhedef kitlesi zaman içindedeğişecek ve gençlertarafından kullanılmayabaşlayacaktı.

Sinemanınyaygınlaş-masınısağlayanLumiereKardeşler olsa

da birçok tarihçi tarafından asıl mucidinin Lois LePrince olduğu kabul edilir. Prince’ın 1888 yılındayaptığı bir kayıt biliniyor. Hatta 2,11 saniyelik bu kaydıinternette izleyebilirsiniz.(http://www.youtube.com/watch?v=0tDLO7VByUc)Daha sonra Edison’un icat atölyesinde üretilen çeşitliaraçlarla çekilen filmler vardır. 1894 ile 1896 arasındaKinetoskop ile çekilen filmleri (Kiss, SerpentineDances, Sandow The Strong Man, Glenroy Brothers,

Cockfight, The Barber Shop ve saire) de şu linkteizleyebilirsiniz:http://www.youtube.com/watch?v=ZG2L2_MpE88.

Kinetoskop 1891’in 20 Mayıs günü halka tanıtılır.Kısa sürede tutulan ve yaygınlaşan kinetoskop, basitbir zaafı dolayısıyla sinemaya yenilecekti. Sadece birkişi tarafından kullanılan bu alet, yüzlerce kişitarafından seyredilebilen sinema karşısında kısa süredeunutulup gitti. O günlerde yayınlanan bir gazeteilanından kinetoskopların 75 ile 115 dolar arasındagirişimcilere satıldıklarını ve seyreden kişi başına 10sent gelir getirebildiğini öğreniyoruz. Kinetoskopsalonunu gösteren fotoğraf ve çizimlerden anlaşıldığınagöre kinetoskop, hem kadınlardan hem deerkeklerden oldukça rağbet gören bir eğlencelikmiş…

Sa€lampantolonun

milad›

Sineman›n babas› Kinetoskop

HA

FT

AN

IN T

AR

İHİ

En küresel markamız80 yaşında

Türkiye’nin en küreselmarkası hiç şüphe yok kiTürk Hava Yolları’dır (THY).1933’te beş uçakla kurulan vebu yıl 80. yaşını kutlayanTHY, yakın zamana kadarulusal bir hava yolu olarakbilinirken günümüzdedünyada 4. büyük havaulaşım ağına sahip küreselbilinirliği olan bir konumaulaştı. Bununla birliktedünyanın en fazla ülkesineuçan hava yolu unvanını dataşıyor. Elbette bundaülkemizin son 10 yıldagösterdiği gelişme vetanınmanın da önemli payıvar. Daha doğrusu ülkesi vemarkasının çarpan etkisi ilebirlikte büyümesi sözkonusudur.

THY elbette teknik,tanınma, mali, filo gibi birçokaçıdan gelişti. Biz buyazımızda THY’nin kültür veturizm açısından birdeğerlendirmesini yapmayaçalışacağız. Bilindiği üzereturizm açısından en hızlı,hesaplı ve konforluulaşılabilirlik stratejik önemihaizdir. Bunu hangi ülkebaşarırsa turizmde sıçramayapar. İşte Türkiye’nin turizmbaşarısının arkasında yatanen önemli faktörlerden biriözel hava yollarımızla birliktebunu başarmış olmasıdır.

Yine bilindiği üzere;insanoğlu her zaman içinmerak ve bilme duygusunuönemsemiştir. Dünyamızıngiderek küçülmesi veulaşılabilir olması buduyguyu daha çok tahrikeder hale getirmiştir. Budoğrultuda küresel ve

teknolojik gelişmeler deturizmi yönlendirmekte vedesteklemektedir. Ulaşım veiletişim araçlarındakigelişmeler ve bunlarıngiderek yaygınlaşması iseturizmi tetikleyen anaunsurlardan biridir.

Kültür-tanıtım aracı vehizmetçisi olarak THY

THY’nin ülkemizturizmine hizmet etmesininyanında belki de daha önemliyanı kültür ve tanıtımunsurunu öne çıkaran yapısıgörülebilir. 2012 yılında 39milyon yolcu taşıması vebunların Skylife dergisiniokumaları biledüşünüldüğünde korkunç birpozitif etki ortaya çıkıyor.Bilindiği üzere SkylifeTHY’nin dergisi olarak 30yıldır aralıksız çıkıyor. YaniTHY 80 Skylife ise 30 yaşında.Doğrusu ikisi için de büyükbaşarı.

İçerik olarak Skylifedergisine baktığımızda; ciddi,seviyeli ve kültür-sanatağırlıklı bir dergi görürüz.Yemek kültüründen tutunülkenin kültürel miraspotansiyeline kadar içeriği ilebir bütün olarak kültüreltanıtım yapan bu dergi bilekendi başına bir başarıöyküsüdür.

Turizmin gelişmesinde butanıtımın da payı olduğunusöylemek asla abartı değildir.İnanmaktayız ki, içeriğikültür olan tanıtımların etkideğeri diğerlerine oranladaha yüksektir. Bununlabirlikte ülkemizin isminitaşıyarak ‘dünyanın en fazlaülkesine uçan hava yolu’unvanını elindebulundurması ile yaptığı etkive ülke tanıtımına olan

katkısınındeğeri paraileölçülemez.YolcularınasunduğuyemekikramındaTürkmutfağıağırlıklı bir menününolmasını bile başlı başına birtanıtım unsuru olarak görmekgerekir.

Tüm bunların yanında hemulusal hem de küreselprojelere verdiği sponsorlukdesteği de aynı amaca hizmetetmektedir. İstanbul’dayapılan birçok uluslararasıkongreye verdiği ücretsizbilet desteği kongrelerinİstanbul’a kazandırılmasındaetkin rol oynamaktadır. Bu daülkenin kazanç hanesineyazılmaktadır.

Elbette tüm bu başarılarındevamlılığı, THY’ningelişerek büyümesinebağlıdır. Hizmetindenmemnun olunmayan birmarka negatif tanıtıma hizmeteder. Bu ülkede yaşayanherkesin bu markaya benzerbir yaklaşımla sahip çıkmasıgerekir. En çok da buradaçalışan tüm personelin. Dahafazla sorumluluğu ise bukuruluşta yetkili olansendikanın göstermesigerekir. Çalışanların haklarınıkoruma adı altında tümülkeye hizmet eden bukuruma zarar vermeyekimsenin hakkı olamaz.

80. yaşında bize bu gururuyaşatan ve ülkeye küreselölçekte hizmet eden THY’nintüm çalışanlarını tebrikediyor, Allah nazarlardankorusun diyoruz.

PROF. DR.AHMET EMRE

BİLGİLİ

Kültür ve turizm açısından THY

2 bin gıda firması ABD’de buluşacak

GIDA, içecek vegıda ekipmanlarıalanında dünyadakien büyük fuar olanNational RestaurantAssociation Show(NRA Show), 18-21Mayıs 2013 tarihleriarasında ABD’ninŞikago kentindegerçekleştirilecek. 2bin firmanın ürün veservisleri ile ilgilistant açtığı fuaraAmerikanBaşkonsolosluğuTicaret Ataşeliği deTürkiye’dekifirmalardan oluşan bir ticaret heyetinin katılımınıorganize ediyor.

Bilgi: 0212 335 92 [email protected]

Türkiye-Azerbaycan-Gürcistan ‹fl Forumu’nukaç›rmay›n

TÜRKİYE-Azerbaycan-Gürcistan İş Forumu’nun(TAG-İF) üçüncü toplantısı 25 Mayıs’taAzerbaycan’ın Gebele şehrinde yapılacak. TOBB,DEİK organizasyonunda, Ekonomi Bakanlığı’nınkoordinasyonundaki iş forumuna; EkonomiBakanı Zafer Çağlayan, Azerbaycan EkonomikKalkınma Bakanı Şahin Mustafayev, GürcistanEkonomi ve Sürdürülebilir Kalkınma BakanıGeorge Kvirikashvili de katılacak.

Türkiye, Azerbaycan ve Gürcistan iş dünyasınınörgütleri ile birlikte katılacağı etkinlik önemli işfırsatları sunuyor. Türkiye’nin Azerbaycan veGürcistan’da pazar payının artması, yeni ihracatimkanlarının oluşturulması amacıyla düzenlenecekiş forumunda yüz yüze iş görüşmelerigerçekleştirilecek. 24-26 Mayıs 2013 tarihleriarasında düzenlenecek forum için son başvurutarihi 20 Mayıs.

Bilgi: [email protected] / Tel: 0212 339 50 10

Birinci IMF’siz dönem 1970-1978 arasında, ikincisi 1984-1994 arasında ve üçüncüsüaslında 2005 yılında başladı. Hâlâ sürüyor. Bu dönemlerde IMF’den borç almadık.

Sayfa11_Layout 1 17.05.2013 00:06 Page 1