haberler 10/01/2017 -...
TRANSCRIPT
HABERLER 10/01/2017
AK PARTİ GRUP BAŞKANLIĞI – BASIN MÜŞAVİRLİĞİ
SABAH
Sığınmacıları kovanlar teröristlere sahip çıkıyor
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 9. Büyükelçiler
Konferansı'nda konuştu: Birileri ısrarla, elinde en
çok Müslüman kanı olan DEAŞ’ın üzerinden
İslam düşmanlığı yapıyor. Bölgesel konularda
Sayın Trump ile görüş birliğine varacağımıza
inanıyorum… Cumhurbaşkanı Erdoğan, 9. Büyükelçiler Konferansı dolayısıyla büyükelçilere dün Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde öğle yemeği verdi. Erdoğan, burada yaptığı konuşmada özetle şöyle dedi: KİMLER OLDUKLARINI BİLİYORUZ: Tiananmen Meydanı'nda tankların önüne dikilenleri taltif yağmuruna boğanlar, Kızılay Meydanı'nda, Şehitler Köprüsü'nde, Kazan'da ve daha birçok yerde yaşanan kahramanlık hikayelerini görmezden gelmişlerdir. Çıplak elleriyle tankları durduranlar, uçaklara, helikopterlere meydan okuyanlar bu çevrelerce ademe mahkum edilmişlerdir. Ben burada sadece empati eksikliğinden bahsetmiyorum. Çok daha vahim bir durumdan, yani kayıtsızlıktan, umursamazlıktan, hatta darbenin başarılı olmasını ummaktan bahsediyoruz. Bunları da biliyoruz, kimler olduğunu gayet iyi biliyoruz. DOST DEMEYE DİLİM VARMIYOR: Darbeciler, FETÖ üyeleri, eli kanlı katiller, maalesef kimi Avrupa ülkelerinde mağdur gibi karşılanmakta, kol kanat gerilmektedir.
Şu anda hala devam ediyor. Sığınma hakkı Suriyeli masumlardan, Arakanlı mazlumlardan, Afganistanlı, Afrikalı gariplerden esirgenirken, FETÖ'cü ve PKK'lı teröristlere altın tepside bunlar sunuluyor. Canını kurtarmak için, bir tas çorba için kapılarına gelenleri kovanlar, darbecilere ve azılı teröristlere sahip çıkmakta. Dost demeye dilim varmıyor, ama en azından müttefik bildiğimiz ülkelere yakıştıramadığımız bu tablo karşısında elbette üzülüyoruz. KARA LİSTEDEKİ KİŞİ ABD'DE REKTÖR: İşte bakıyorsunuz, şu anda, ülkemizde kara listede olup kaçan FETÖ terör örgütünün mensubu Amerika'da bir üniversitede rektör olarak atanabiliyor. Bu neme nem iştir, bu nasıl bir şeydir. Avrupa değerlerinin bu şekilde hırpalanmasını, bu derece ayaklar altına alınmasını açıkçası kabullenemiyorum. Ama bu sorunlu tabloya rağmen karamsarlığa da düşmedik, düşmüyoruz. İPE UN SERMEKTEN VAZGEÇİN: Dünya beşten büyüktür. Avrupa da AB'den büyüktür. AB'nin tam üyelik sürecini verdiğimiz öncelik değişmemiştir. AB halen ülkemiz için stratejik bir tercihtir. Bir taraftan bu hedef doğrultusunda adımlar atarken, Birliğin ülkemize yönelik tutarsızlıklarına, çifte standartlı politikalarına da 'eyvallah' demeyiz. Çabalar ancak karşılıklı olursa, adımlar iki taraflı atılırsa anlamlıdır. Geçtiğimiz yıla, özellikle Suriyeli kardeşlerimizin ölümü göze alarak çıktıkları o tehlikeli yolculukların son bulması için Avrupa Birliği ile yürüttüğümüz çabalar sayesinde olumlu bir havaya gelmiştik. Maalesef bu olumlu havanın devamı gelmedi. AB'nin artık göç mutabakatı bağlamındaki taahhütlerini yerine getirmesi, ipe un sermekten vazgeçmesi gerekiyor. DİPLOMASİ: Dış politikamızı dar kurumsal ve ideolojik kalıplara, bekle-görlere, acaba, kim, ne der, bunlara mahkum edemeyiz. Stratejik etkinliği hedefleyen, girişimci ve vicdani diplomasi anlayışıyla çalışmalarımızı sürdürmeliyiz. Önce tedbir, sonra tevekkül diyerek önlem almalı, devrede kalmalı, aktif çaba göstermeliyiz. Türk-Rus ilişkileri önceki senenin uçak hadisesinden daha da güçlenerek çıkmışsa bundan girişimci diplomasimizin rolü vardır. PAZARLAMACI GİBİ OLUN "Ticaret ayağını oluşturmadığımız hiçbir ilişkinin sürdürülebilirliğini tesis edemeyiz. Bunun için tüm büyükelçilerimizin bulundukları ülkelerle ticari ilişkilerimizi geliştirmeye büyük önem vermelerini
HABERLER 10/01/2017
AK PARTİ GRUP BAŞKANLIĞI – BASIN MÜŞAVİRLİĞİ 2
bekliyorum. Yani sizler, bulunduğunuz ülkelerde, adeta bu işin elinde pazarlama çantası olan elemanları olarak görev icra etmeniz lazım. Bunu Japonlar çok başarılı şekilde yapar. Belediye başkanıydım, bizi sık sık ziyaret ederler, kendi işadamlarını alır bize gelirlerdi. Başbakan oldum hakeza yine öyle. Bizim büyükelçilerimizin de bu adımları atmaları gerek." SURİYE'DE ÇÖZÜM İÇİN TARİHİ ADIMLAR ATTIK "45 bin Suriyeli kardeşimizin Halep'ten çıkarılması için geceli gündüzlü bir diplomasi yürüttük. 2017'de siyasi çözüm sürecinin önünün açılabilmesi umuduyla şu anda tarihi adımlar atmış bulunuyoruz. Rusya ve İran ile Astana sürecinin zeminini hazırladık. Ateşkes kırılgan olmasına ve pek çok ihlalle karşılaşılmasına rağmen çok önemli bir fırsat penceresi. Suriye'de siyasi süreç aracılığıyla barışın sağlanması noktasında bir umut belirmiştir. Bunun heba edilmemesi için çalışmaya devam edeceğiz." DEAŞ VE PKK, IRAK'TAN SÖKÜP ATILACAK "DEAŞ'a karşı kurulan uluslararası koalisyonunu bu süreçteki ataleti gerçekten ibretliktir. Son dönemde DEAŞ ile mücadele konusunda maalesef müttefiklerimizin ve koalisyon odaklarının sınıfta kaldıklarını ifade etmek istiyorum. Güney sınırımız boyunca bir terör koridorunun veya terör örgütlerinin yuvalandığı kurtarılmış bölgelerin oluşmasına asla izin vermeyeceğiz. Irak'ın DEAŞ terör örgütüne karşı yürüttüğü askeri mücadeleyi desteklerken Musul, Telafer ve Sincar konusundaki kaygılarımızı gidermek için her türlü askeri ve diplomatik tedbiri aldık. Irak'tan DEAŞ ve PKK gibi terör örgütlerinin sökülüp atılması için ortak çabalarımız devam edecektir." TRUMP İLE DİYALOĞU HIZLANDIRACAĞIZ "ABD ile ilişkilerimiz hassas bir dönemden geçiyor. Terörle mücadelede karşılaştığımız sıkıntılar Obama yönetiminin son yıllarda ortaya koyduğu bazı tercihlerle birleşmiş ve hem kamuoyumuzda hem siyasette tartışma konusu haline gelmiştir. DEAŞ, FETÖ ve bölücü örgütlerden gelen tehditlere karşı müttefikimiz ABD'yi kararlı, güçlü ve tereddütsüz biçimde yanımızda görmek istiyoruz. Yeni Başkan Trump'ın 20 Ocak'ta görevi almasıyla özellikle birlikte karşılıklı diyalogu hızlandıracağımıza inanıyorum. Trump ile kısa zamanda mesafe kaydedeceğimize inanıyorum."
ÇİPRAS'LA KIBRIS'I GÖRÜŞTÜ Cumhurbaşkanı Erdoğan dün Yunanistan Cumhurbaşkanı Aleksis Çipras'la telefonda görüştü. İki lider, Kıbrıs meselesi hakkında görüş alışverişinde bulundu. Erdoğan ve Çipras, Cenevre'deki müzakerelerden olumlu bir netice alınabilmesi için tüm tarafların yapıcı bir tavır içinde olmalarının önemine dikkati çekti. 6 ÜLKEDE FETÖ'NÜN OKULLARI KAPATILDI "FETÖ'nün 115 ülkede örgüte militan devşirme merkezi olarak kullandığı okulları bulunmaktaydı. Hali hazırda 6 ülkede bu okular kapatıldı: Gambiya, Azerbaycan, Libya, Ürdün, Dominik Cumhuriyeti ve Haiti. İki ülke de okullara el konuldu: Sudan, Pakistan. 7 ülkede okullar Türkiye Maarif Vakfı'na devredildi: Gine, Somali, Çad, Senegal, Moritanya, Nijer ve Gabon. Malezya'daki okullarının mülkiyetini ve yönetimini Malezyalı yatırımcılar devraldı."
SABAH
FETÖ Paralel YÖK kurmuş
FETÖ’nün İstanbul Üniversitesi’ndeki
yapılanmasına ilişkin iddianamede örgütün,
üniversiteleri ele geçirmek için YÖK’e paralel
bir yapı oluşturduğu belirtildi…
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nca aralarında profesörlerin de bulunduğu 12'si tutuklu 5'i firari 45 akademisyen hakkında "Silahlı terör örgütüne üye olmak" suçundan 5 yıldan 10 yıla kadar hapis
HABERLER 10/01/2017
AK PARTİ GRUP BAŞKANLIĞI – BASIN MÜŞAVİRLİĞİ 3
cezası istemiyle iddianame hazırlanmıştı. İddianamede, örgütün ülke genelinde 17 özel üniversite kurduğu, bunların 15 Temmuz sonrası kapatıldığı kaydedildi. Örgütün üniversite, fakülte, yüksekokul ve enstitü imamlarının olduğu belirtilen iddianamede, şu tespitlere yer verildi: "Işık evlerinden, dershanelerden yetiştirilen öğrenciler örgütün istediği bölümler için üniversiteye hazırlanmış, üniversite sınavlarında bu bölümlere girebilmeleri için her türlü sınav yolsuzluğu yapılmıştır. Üniversite sonrası yüksek lisans, doktora, yurtdışı eğitimleri almak için her türlü; hukuk dışı yollar kullanılmıştır. Yüksek lisans, doktora ve ALES sınavlarında çaldığı sorular sayesinde üniversitelere 2002-2013 yılları arasında 8 bin 500 civarında akademisyen yerleştirildiği tahmin edilmektedir."
Hesabından 42.5 milyon çıktı İddianamede ayrıca şu bilgilere yer verildi:
Profesörler Ferah Armutçu, Lütfi İlhan Yargıç, Metin Halaç, Vedat Demir, doçentler Osman Abalı, Ahmet Edip Müftüoğlu, yardımcı doçentler Mustafa Selçuk, Savaş Açıkkaya, öğretim görevlileri Enis Güney, Halim Taşkaya, Hasan Fehmi Erol, Hasan Hakan Ulutin tutuklu.
Doçent Murat Uludağ, yardımcı doçentler Dilek Selek, Erol Önen, İrfan Bulut, Selahattin Çiftçi firari.
28 şüpheli ise adli kontrol şartıyla tutuksuz yargılanacak.
Sanıklardan ikisi açığa alındı, diğerleri KHK ile ihraç edildi.
Tutuklulardan 6'sı ByLock'çu çıktı. 17-25 Aralık sonrası Fetullah Gülen'in
talimatıyla örgüte ait Bank Asya'nın batmasını önlemek için tüm sanıkların, bu bankaya yüklü miktarlarda para yatırdığı belirlendi. Bankaya, 5 bin akademisyen üzerinden yaklaşık 5 milyar lira fon yönlendirildi. Bir araştırma görevlisinin hesabından 42.5 milyon lira çıktı.
STAR
Reina katliamından ‘FETÖ’nün izi çıktı
39 kişinin katledildiği olayda savcılar çok
önemli kanıtlara ulaştı: Bir değil 3 tetikçi vardı,
gözcülerle birlikte en az 7 terörist belirlendi.
Özel güvenlikte FETÖ, kullanılan mühimmatta
iki ülkenin gizli servisi öne çıktı.
Reina’da 39 kişinin katledildiği saldırıda DEAŞ’ lı tetikçi Abdulgadir Masharipov’un yalnız olmadığı kesinleşti. Katliamı DEAŞ üstlendi ancak soruşturmaya FETÖ ve yabancı istihbarat servislerinin bağlantısı da dahil oldu. Eldeki somut bulgulara göre saldırıda bir değil üç tetikçi vardı ve gözcülerle birlikte terörist sayısı en az yediydi. Teröristler, önce ‘hedef gözeterek’ çok önceden belirlenmiş isimleri öldürdü, sonra yaylım ateş açtı. Eğlence yerindeki boş kovanların üç farklı silaha ait olduğu da belirlendi.
ÖNCEDEN BELİRLENMİŞ Yaralı kurtulan görgü tanıkları, olaydan sonra özellikle Arap kökenli turistlerin hedef alınarak ateş açıldığını ve saldırganların üç kişi olduğu yönünde ifade verdi. Kamera ve cep görüntülerin uzman isimlerce incelenmesinin ardından, saldırganların önceden belirlenmiş hedeflere yöneldikleri, asıl öldürmeleri gereken kişileri katlettikten sonra hedef şaşırtmak için diğer insanları da taradığı görüldü. Tetikçi Masharipov’un içeriye girmesiyle beraber diğer teröristlerin de harekete geçtiği ve içerde daha önceden seçtikleri bazı kişileri hedef alarak öldürmeye başladıkları öğrenildi. Biri kadın olduğu
HABERLER 10/01/2017
AK PARTİ GRUP BAŞKANLIĞI – BASIN MÜŞAVİRLİĞİ 4
kesinleşen saldırganların hedef şaşırtmak için asıl öldürmeye geldikleri kişileri katlettikten sonra rastgele ateş etmeye başladıkları, işlerini bitirince etraftaki insanların geçici körlüğüne neden olan Flash Bang isimli bombayı patlatarak kaçtıkları tespit edildi. Teröristlerin saldırıda kullandığı bu mühimmatın dünyada genellikle iki ülke istihbaratı ve ordusunda bulunduğu, Mavi Marmara baskınında da kullanıldığı öğrenildi.
DELTAVİP FETÖ İLİŞKİSİ Soruşturmada en dikkat çeken ayrıntı ise eğlence merkezinin güvenliğin 2012’den beri yürüten Deltavip isimli güvenlik şirketiyle ilgili. Şirketin FETÖ soruşturması kapsamın incelendiği öğrenilirken ‘Deltavip’ Özel Güvenlik Şirketi Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Özcan’ ın FETÖ’nün önemli finansörlerinden olduğu iddia edildi. Özcan’ ın 17-25 Aralık darbe girişimi sürecini önceden bildiği, FETÖ’nün montaj kaset komplolarını yayınlanmadan önce çevresine anlattığı, FETÖ bağlantılı şirketlere maddi destek sağladığı iddia edildi. FETÖ’nün ‘Truva atı’ partilerinden olduğu kaydedilen Toplumsal Uzlaşma Reform ve Kalkınma Partisi lideri Ahmet Eyüp Özgüç, örgüt üyeliğinden tutuklanan polislere destek vermişti.
Görgü tanığı: Birden fazla terörist vardı Reina katliamında sağ kurtulan Suudi Arabistan vatandaşı Hassan Khashoggi, saldırıda birden fazla terörist gördüklerini söyledi. Saldırganlardan birinin kadın olduğunu ifade eden Khashoggi, bir kişinin “O kadın neden bizi öldürmek istiyor” diye bağırdığını duyduğunu kaydetti. Saldırganların silah kullanma konusunda deneyimli ve iyi eğitilmiş olduğunu düşünen Khashoggi, “Rastgele ateş açmıyorlardı. Bunun yerine masalar arasında dolaşıp direkt hedef alıyorlardı” diye konuştu.
Güvenlik tasfiyesi FETÖ’nün en büyük finans kaynaklarından biri, özel güvenlik sektörüydü. FETÖ’nün, katliamdan önce Reina’dan Danıştay’a kadar pek çok kurumda özel güvenlikleri tasfiye edip kendi özel güvenlik şirketlerini getirdiği iddiası gündeme gelmişti. FETÖ’cü polis ve yargı mensupları, Ergenekon soruşturmaları kapsamında Reina’ya da operasyon yapmıştı. Operasyonla Reina’nın güvenliğini sağlayan özel güvenlik şirketi tasfiye edilmişti.
AKŞAM
Ameliyat masasında suikasta ilk sorgu
Cumhurbaşkanı Erdoğan’a 2012’de ameliyat
masasındayken hayata geçirilmek istenen FETÖ
suikastı 6 yıl sonra ilk kez savcılığın soruşturma
dosyasına girdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan 2012’de ameliyat masasına
yatarken terör örgütü FETÖ tarafından kendisine
yönelik suikast planladı ancak terör örgütü hain
planından netice alamadı. İşte bu plan 6 yıl sonra ilk
kez soruşturma dosyasına girdi. İstanbul Başsavcılığı
tarafından Ahmet Altan ve Mehmet Altan’ ın
tutuklandığı darbenin medya ayağına ilişkin
soruşturmada önemli bir gelişme yaşandı.
HAİN PLANI KUTLADILAR MI?
Daha önce dinlenen gizli tanık ‘Söğüt’ ifadesinde
"Erdoğan ameliyat olmadan bir hafta önceydi.
Alaaddin Kaya misafirleriyle Ekonomi gazetesindeki
odasındaydı. Kendi aralarında konuşurlarken Kaya,
'Bu sefer bu hastanede bu iş kesinlikle tamam'
diyerek ellerini birbirine vurdu ve işin bittiği
anlamında işaret yaptı. Karşısındaki kişi de 'inşallah
azizim' diyerek gülüştüler" şeklinde ifade vermişti.
FETÖ’nün darbe girişimine yönelik yürütülen
soruşturma kapsamında Ankara’da tutuklu bulunan
Kaya'ya bu ifade soruldu. Kaya ise "Böyle bir
HABERLER 10/01/2017
AK PARTİ GRUP BAŞKANLIĞI – BASIN MÜŞAVİRLİĞİ 5
söyleminin olmadığını Erdoğan’a ameliyat esnasında
suikast yapılma ihtimalinin medyadan öğrendiğini
ifade etti.
15 günde bir görüşüyorlardı
Alaaddin Kaya’nın gazetenin sahibi Arslan, Ahmet
Altan ve Mehmet Baransu ile 15 günde bir
görüştüklerini söyleyen gizli tanık, “Kaya’nın
Arslan’ ı arayıp bir haber göndereceğini ve bunu
birinci sayfadan gösterişli bir şekilde yayımlamasını
istediğine şahit oldum” dedi.
Gazetenin çizgisini değiştirdi
Savcılığı konuşan gizli tanık Söğüt, Taraf’ ın 2009
yılında ekonomik sıkıntıya girmesinden sonra örgüte
ait matbaa firmasının gazeteye satıldığını, bu tarihten
sonra gazetenin çizgisinin değiştiğine dikkat
çekmişti.
YENİ ŞAFAK
Milleti tehdit mi ediyorsun?
15 Temmuz’da kısa süreliğine “demokrat” görünen
Kılıçdaroğlu’nun Anayasa süreci başladığı günden
bu yana Türkiye’yi kan ve savaşla tehdit etmesi
tepkilere neden oldu.
TBMM Anayasa Komisyonu'ndaki müzakereleri
10 gün süren partili cumhurbaşkanlığını içeren
18 maddelik anayasa değişikliği teklifinin
görüşmelerine dün Genel Kurul'da başlandı.
Ancak anamuhalefet partisinin tehdit ve
hakaretlerinin gölgesinde başlayan görüşmeler
hem milletvekilleri hem de toplumda gerginliğe
neden oldu.
CHP lideri Kılıçdaroğlu'nun 'kanlı tehdidi' ve
'hain ithamı' ile başlayan görüşmelerinin 24
Ocak'a kadar bitirilmesi öngörülüyor. Meclis'te
başlayan Anayasa görüşmeleri Kılıçdaroğlu'nun
tehditleri nedeniyle bazı mihraklar tarafından
sabote edileceğinden endişe ediliyor.
'KAN DÖKMEDEN GETİREMEZSİNİZ'
Türkiye'nin önünü açacak ve koalisyonları
ortadan kaldıracak sistem değişikliğine karşı
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun
tehdit içeren açıklamaları şöyle:
Kılıçdaroğlu, başkanlık sistemi tartışmalarıyla
ilgili “Böyle bir başkanlık sistemini kan
dökmeden bu ülkede gerçekleştiremezsiniz"
dedi.
“Terörün nedeninin başkanlık sistemi" olduğunu
iddia eden Kılıçdaroğlu, CHP Parti Meclisi
toplantısındaki konuşmasında, Türkiye'de akan
kanın durmasının yolunun “Başkanlığa dur
demekten geçtiğini" iddia etti.
'KANIMIZIN SON DAMLASINA KADAR'
Bir siyasi parti liderinin kullanmaktan özellikle
kaçınması gereken ifadeleri rahatlıkla telaffuz
etmesi toplumda da rahatsızlığa neden oluyor.
Başkanlık sisteminin ülkeyi bölme projesi
olduğunu iddia eden Kılıçdaroğlu, “Türkiye'nin
HABERLER 10/01/2017
AK PARTİ GRUP BAŞKANLIĞI – BASIN MÜŞAVİRLİĞİ 6
bekası için, bayrağı için, vatanı için kanımızın
son damlasına kadar mücadele edeceğiz"
ifadelerini kullandı.
DEMOKRASİ DİYOR AMA...
“Böyle bir demokrasiyi bizim bedenimizi
çiğnemeden hayata geçiremezsiniz. Bir tek
CHP'li Meclis'te olsa sen bunu
gerçekleştiremezsin" diyen Kılıçdaroğlu, tehdit
etti.
Kılıçdaroğlu hafta sonu Tekirdağ'da yaptığı
konuşmada ağır ithamlarda bulundu. Sandık ve
parlamento iradesine saygıdan bahsettiği halde
kaba kuvveti gerekirse kullanacağının
işaretlerini veren sözlerler, 'Bu anayasa
değişikliği parlamento geleneğine ihanettir.
Pazartesiden itibaren parlamentoyu izleyin"
ifadeleriyle hem milletvekillerini hain ilan etti
hem de tehdit etti.
CHP ateşle oynuyor
Cumhurbaşkanlığı sistemini esas alan anayasa
değişiklik teklifinin görüşmeleri başlamadan
CHP'nin provokasyonları başladı. Son olarak
başkanlığı ihanet olarak niteleyip AK Parti ve
MHP'ye ağır ifadeler kullanan Kılıçdaroğlu,
Pazartesiden itibaren sokağa çıkacakları mesajı
verdi. Kamuoyu provokasyon endişesi yaşarken,
dün CHP'lilerin başını çektiği grup Meclis'i
basmaya kalktı.
Anayasa değişiklik teklifine ilişkin yasa
değişikliğini protesto için CHP'nin çağrısı
üzerine Güvenpark'ta toplanan ve içlerinde
yasadışı sol örgütlere mensup kişilerin olduğu
grup Meclis'e yürümek istedi. Günlerdir 'rejim
değişiyor' yalanıyla propaganda yapan CHP'li
vekiller, anayasa görüşmelerini baltalamak için
provokasyona sarıldı. Sezgin Tanrıkulu, Eren
Erdem, Aykut Erdoğdu, Mahmut Tanal'ın
aralarında olduğu CHP'li vekiller Meclis'e
yürüyen grubun en önünde yer aldı.
Güvenpark'ta toplanıp Meclis'e yürümek isteyen
gruba polis izin vermedi.
YENİ ŞAFAK
Esed’in aşiret oyunu Fırat Kalkanı Harekatı’yla Suriye’de terörle
mücadele eden Türkiye’ye karşı Şam ve Tahran
yeni plan kurdu. Suriye'de Arap aşiretlerle
temasa geçen rejim, uzun zamandır kopuk olan
ipleri tamire uğraşıyor. Bekara, Akiydet ve
Çeyşiyat aşiretlerinin rejim saflarına çekilmesi
için temaslar başladı. İddiaya göre ikinci kişiler
aracılığıyla bir toplantı da Hatay’da yapıldı.
Fırat Kalkanı Harekatı'yla Suriye kuzeyinde Fırat Nehri'nin batı hattındaki sınır boyunun terörden temizlenmesi ve harekatın el-Bab'ta yoğunlaşması Şam yönetimi ve İran'ın aşiret kartını açmasına neden oldu. Son 1 aydır Şam ve Tahran'ın temsilcileri, Suriye kuzeyindeki aşiret reisleriyle temas kurmaya başladı. Asıl amaç ise Fırat Kalkanı Harekatı'yla Türkiye'nin terörle mücadelesini sabote etmek. HASEKE'YE VALİ ATANDI! Geçtiğimiz ay askeri olarak PKK kontrolünde olan ancak rejimin tüm unsurlarıyla varlığına devam ettiği Haseke'ye yeni bir vali atandı. Ceyiz Mahmud el Musa adında Sünni bir Arap olan yeni Haseke valisi 61 yaşında, askeri pilot ve askeri akademide doktora yaptı. Valinin öncelikli görevleri arasında bölgede Arap aşiretlerle rejim arasında kopan bağı yeniden güçlendirmek de bulunuyor. Rejimin Sünni aşiret açılımı bununla da sınırlı kalmadı. İran'ın da desteğiyle Deyr ez Zor bölgesinde bulunan
HABERLER 10/01/2017
AK PARTİ GRUP BAŞKANLIĞI – BASIN MÜŞAVİRLİĞİ 7
Arap aşiret reisleri de bu yeni açılımın ajandasına girdi. İlk olarak Bekara aşireti lideri Nevaf el Beşer ikna edilerek rejimle uyumlu çalışma kararı alındı. HATAY'DA GİZLİ GÖRÜŞME Rejimin kendi safına çekmeye çalıştığı büyük Arap aşiretlerden diğerleri ise Akiydet ve Çehşiyat aşiretleri. İddialara göre İran ve Şam yönetimi ikinci kişiler vasıtasıyla Hatay'da Akiydat aşiretiyle görüştü. Aşiretlere para, askeri yardım var savaş sonrası yerel yönetimlerde etkinlik sözü verildi. Bu aşiretlerin uzantıları Fırat Kalkanı Harekatı'nı kapsayan alanlarda da bulunuyor. RAKKA'YA AŞİRETLERİ SÜRECEK Şam'ın buradaki asıl amacının ise Bab'dan sonra Münbiç ve olası Rakka-Tel Abyad operasyonlarını baltalamak. Türkiye, Münbiç'in PKK, Rakka'nın ise DAEŞ'ten alınması ısrarını sürdürüyor. ABD ise PKK'nın Münbiç'ten çıkmasında gönülsüz davranırken Rakka'ya ise PKK'nın girmesinden yana. Suriyeli kaynaklara göre, rejim aşiretleri yanına çekebilirse Rakka operasyonunda PKK'nın dışında bu aşiret güçleri de Şam'ın vekilleri olarak kullanılacak. Her şeyi müzakere etmeye hazırım Esed, çatışan taraflar arasında Kazakistan'ın başkenti Astana'da düzenlenecek görüşmelerde her konuyu müzakere etmeye hazır olduklarını söyledi. Esed, Fransız basınına verdiği röportajında, Astana'daki siyasi müzakerelerin tarihi belirlendiğinde delegasyon gönderme niyetinde olduklarını belirtti. Astana'da yapılacak siyasi görüşmelerde “Her konuyu müzakere etmeye hazırız.” diyen Esed, şöyle devam etti: “Krizi sona erdirecek ya da Suriye'nin geleceğini konuşacak müzakereler için sınır yok.” Esed, “Devlet başkanlığınızla ilgili konuyu dahi görüşmeye hazır mısınız?” sorusu üzerine, şu yanıtı verdi: “Evet ama bu anayasaya bağlı" dedi. Amerika'dan 100 milyon dolar
Suriye'deki kalabalık aşiretlerden Enize aşireti
lideri Ahmet Carba ise ABD tarafından
Suriye'nin geleceğinde bir aktör olarak
kullanılmak isteniyor. Carba'ya ABD tarafından
100 milyon dolar ödeme yapıldığı Suriye'de
konuşulan iddialar arasında. Kendi aşiretinden
Kuvvet el Nuhba isimli bir askeri grup da kuran
Carba bu grubu PKK güdümlü Suriye
Demokratik Güçleri'nin emrine vermiş
durumda. Geçtiğimiz aylarda Carba'nın
Gaziantep'teki bürosu emniyet güçleri
tarafından basılmış ve büro kapatılmıştı.
GÜNEŞ
Gazi Meclis’i basmaya kalktılar
“Başkanlık kan dökülmeden gelemez”
ifadesini kullanan Kılıçdaroğlu’nun partisi CHP, ‘Cumhurbaşkanlığı’ teklifini
Meclis’te durduramayınca ayaklanma çağrısı yaptı. HDP’nin de desteğiyle
TBMM’yi basmak isteyen CHP’ye halk prim vermedi.
AK Parti ve MHP’nin ortak çalışması sonucu
Anayasa Komisyonu’na getirilen ‘Cumhurbaşkanlığı
sistemi’ CHP’nin tüm engellemelerine rağmen Genel
Kurul’a sunuldu. Teklifin geri çekilmesi için tehdit
üstüne tehditler savuran CHP kanadı, bu gelişme
karşısında provokasyon için düğmeye bastı. CHP
Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu da, geçtiğimiz
HABERLER 10/01/2017
AK PARTİ GRUP BAŞKANLIĞI – BASIN MÜŞAVİRLİĞİ 8
hafta yaptığı açıklamada bu provokasyonun sinyalini
vererek ‘Pazartesiyi bekleyin’ ifadelesini kullanmıştı.
100 kişi bile toplayamadılar
CHP’nin planı, önceki gece yapılan çağrı ile ortaya
çıktı. Vekiller tarafından sosyal medya hesapları
üzerinden “TBMM’nin Dikmen Kapısı’nda
toplanıyoruz” paylaşımları yapıldı. Skandal çağrıya
başta HDP olmak üzere, radikal sol örgütler ve
aralarında illegal yapılarla yakınlığıyla bilinenlerin
de bulunduğu 100’den fazla STK destek verdi.
Meclis’ i basma girişini tüm mecralardan duyurarak
halk desteği almaya çalışan CHP’nin planı suya
düştü. Vatandaşlar, yapılan çağrıya uymayınca
TBMM önünde toplanan kalabalık 100 kişiyi
aşamadı.
Provokasyon içeride de sürdü
Güvenlik güçlerine sözlü ve fiziksel saldırıda
bulunan birkaç provokatörün linç girişimi haricinde,
istenmeyen bir tablo yaşanmadı. Güvenlik güçlerini
hedef alanların arasında CHP’ li vekillerin de
bulunması dikkatlerden kaçmadı. Bir vekilin,
kendilerini provokasyonlar konusunda uyaran polis
memuruna yüksek sesle “Ben milletvekiliyim
dokunma bana” şeklinde bağırdığı gözlemlendi.
Meclis dışında amacına ulaşamayan vekillerin, söz
konusu teklifi geciktirme çabası Genel Kurul’da da
devam etti. CHP Ankara Milletvekili,TBMM CHP
Grup Başkanvekili Genel Kurul görüşmelerini
gündem dışı konularla meşgul etmeye çalıştı.
‘Cumhurbaşkanlığı teklifi’nin görüşmelerini
engellemeye çalışan CHP kanadına AK Parti ve
MHP sıralarından tepki gösterildi.
Kimin barosu?
Türkiye’yi hedef alan terör saldırılarıyla ilgili
tepkisiz kalması nedeniyle eleştirilerin hedefi olan
Ankara Barosu, CHP’nin ‘Resim değişiyor’ yalanına
sahip çıktı. Gazetelere ilan vererek milletvekillerine
“Cumhurbaşkanlığı sistemi için ‘hayır’ oyu kullanın”
çağrısında bulunan baro, sosyal medyada büyük tepki
topladı. Post-modern darbenin gerçekleştirildiği 28
Şubat döneminde benzer şekilde baroların siyasete
müdahil olduğu hatırlatılırken, tarafsız olunması
gerektiği hatırlatıldı. “Ankara Barosu, kimin
barosu?” sorusu yöneltildi.
Tiyatro ortaya çıktı
Meclis’ i basmak üzere Dikmen Kapısı önünde
toplanan gruba polis ekipleri müsaade etmedi. Bu
sırada, protestoya devam etmek isteyen CHP'li bir
kadına müdahale edildi. Müdahale eden kişilerden
biri genç kadının yüzünden tutarak ittirdi. Ortaya
çıkan görüntüdeki kişinin önce sivil polis olduğu
propagandası yapıldı ve sosyal medyada güvenlik
güçlerine yönelik tepki dolu mesajlar paylaşıldı.
Fakat gerçek kısa sürede ortaya çıktı. Genç kadının
yüzünü ittiren kişinin CHP Altındağ İlçe Başkanı
Servet Akman’ ın olduğu anlaşıldı.
HABERLER 10/01/2017
AK PARTİ GRUP BAŞKANLIĞI – BASIN MÜŞAVİRLİĞİ 9
TAKVİM
CHP-HDP el ele!
Cumhuriyet Halk Partisi ile terör örgütü
PKK'nın siyasi uzantısı HDP Meclis'te el ele
verdi. CHP milletvekili Aykut Erdoğdu, HDP'li
vekillerin bulunduğu sıralarda oturdu...
Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde (TBMM), anayasa değişikliğine ilişkin görüşmeler başladı.
Meclis'te görüşmeler sürerken, CHP İstanbul Milletvekili Aykut Erdoğdu'nun HDP'li milletvekillerine ait sıralarda yer alması dikkatleri çekti. O anları görüntüleyen AK Parti Kütahya Milletvekili, aynı zamanda TBMM Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu Başkanı Vural Kavuncu, Twitter'dan CHP ve HDP'nin ittifak içinde hareket ettiğini söyleyerek, şu ifadeleri kullandı: "TBMM'de Anayasa değişikliği görüşmelerine başlandı. CHP ve HDP ittifak içinde hareket ediyor. CHP'li Aykut Erdoğdu HDP'li vekillerle."
DİRİLİŞ POSTASI
DAEŞ'in yerini Haşdi Şabi alıyor!
I rak ve Suriye’de Müslümanlar’a yönelik
katliamlar yapan İran destekli terör örgütü
Haşdi Şabi, 16 ülkeden silah desteği alarak
küresel bir terör örgütü olma yolunda ilerliyor.
Batı’nın Suriye ve Irak’ ta sebep olduğu kaosu
körüklemek isteyen İran eli kanlı Haşdi Şabi terör
örgütünü sahaya sürdü. Enbar ve Tikrit’ te
Müslümanlar’a yönelik kan donduran katliamlara
imza atan Haşdi Şabi terör örgütü zaman içerisinde
Batı’dan da lojistik destek alarak küresel bir terör
örgütü olma yolunda hızla ilerliyor.
16 ÜLKE SİLAH SAĞLIYOR
16 ülkeden silah ve mühimmat desteği alan Haşdi
Şabi’nin 100’den fazla farklı silah türü kullandığı
Uluslararası Af Örgütü'nün raporlarına yansıdı.
Perde arkasında İran’ ın yer aldığı Haşdi Şabi
ortaya çıktığı ilk günden bu yana işlediği
cinayetlerle etrafına korku saçıyor. İran’ ın dini
lideri Ayetullah Sistani’nin çağrısı üzerine
toplanan aşiretler ve onlara bağlı grupların
oluşturduğu örgüt sistematik olarak Müslüman
katliamı yapıyor. Bu katliamlarıyla mezhep
HABERLER 10/01/2017
AK PARTİ GRUP BAŞKANLIĞI – BASIN MÜŞAVİRLİĞİ 10
ayrılıklarını körükleyen örgüt yaptığı sözde
tutuklamalarla da alıkoyduğu binlerce insana
vahşet boyutunda işkencelere maruz bırakıyor.
Özellikle Irak’ taki katliamlarıyla dehşet saçan
Haşdi Şabi daha sonra kendi halkını gözünü
kırpmadan katleden Esed’ in davetiyle Suriye’de
Halep’ in işgalinde rol aldı. DEAŞ ile mücadele adı
altında emperyalist Batı’nın da katliamlarına göz
yumduğu Haşdi Şabi’nin yakın zamanda daha
büyük katliamlar yapmasından endişe ediliyor…
Terör örgütü DEAŞ’ten sonra Ortadoğu’nun başına
bir heyula gibi çullanan bir diğer kan emici terör
örgütü Haşdi Şabi oldu. Haziran 2014’ te DEAŞ’ in
Musul’u ele geçirmesi ve akabinde Enbar ve
Tirkrit üzerinde hâkimiyet kurması üzerine hortladı
bu durum…
İran dini otoritesi Ayetullah Ali Es-Sistani’nin
“sözde cihat” çağrısının harekete geçirdiği Şii
aşiret ve diğer grupların oluşturduğu terör örgütü, o
günlerden sonra bölgede bulunan Müslümanlar’a
karşı saldırılar düzenlemeye başladı.
MÜSLÜMANLARI KATLETTİLER
En başta Musul, Tikrit ve Enbar’ ı kontrolü altına
alan DEAŞ’e karşı direnç gösteremeyen ve ciddi
kırılmalar yaşayan Irak güvenlik güçlerine karşı
kurulan örgüt daha sonra mezhepçi ayrılıklar
ekseninde Müslümanlara yönelik intihar
saldırılarıyla katliamlar yapmaya başladı. Ev ve
işyerlerini ateşe verme, yağmalama, tecavüz,
işkence ve her türlü insan haklarını ihlal eylemleri
gerçekleştiren örgüt günden güne daha fazla
silahlanarak vahşi saldırılarını sürdürmeye devam
etti.
RAPORDA BAĞDAT YÖNETİMİNE
SUÇLAMA
Bölgede yaşananları mercek altına alan
Uluslararası Af Örgütü (Amnesty International
veya Amnesty) İran destekli Haşdi Şabi terör
örgütü üyelerinin Müslüman Araplar’ ı sistematik
olarak katlettiği tespitinde bulundu. Af Örgütü
çarpıcı sonuçlar içeren raporda, Bağdat yönetimini,
Haşdi Şabi’yi silahlandırmaya devam etmek ve
insan hakları ihlallerine göz yummakla suçladı.
Mezhepçiliği körükleyen söz konusu ihlallerin
devletin sağladığı silahlarla işlendiğini hatırlatan
açıklamada yetkililere “ ihlalleri durdurun” çağrısı
da yer aldı.
Af örgütünün raporunda Haşdi Şabi’ye bağlı
teröristlerin yargı dışı idam ve insan öldürme
olaylarına karıştığı, binlerce genci kaçırarak onlara
işkence etmelerine rağmen hiçbir şekilde hesaba
çekilmediği vurgulandı.
HAŞDİ ŞABİ’NİN İNSAN HAKLARI
İHLALLERİ
Af Örgütü raporuna göre Haşdi Şabi’nin ev, işyeri,
sokak ve hatta sığınma kamplarında sözde
tutukladığı insanların birçoğu daha sonra ölü
olarak bulundu. Tutuklananların binlercesinin ise
aradan geçen onca aya rağmen nerede oldukları
bilinmiyor.
Ev ve işyerlerini ateşe verme, yağmalama, işkence
ve her türlü insan haklarını ihlal eylemleri
gerçekleştiren terör örgütü Haşdi Şabi, günden
güne daha fazla silahlanarak vahşi saldırılarını
sürdürüyor.
HABERLER 10/01/2017
AK PARTİ GRUP BAŞKANLIĞI – BASIN MÜŞAVİRLİĞİ 11
16 AYRI ÜLKEDEN 100'DEN FARKLI SİLAH
Haşdi Şabi’nin işlediği suçları belgelediklerini
duyuran İnsan Hakları Örgütü’nün raporunda
çarpıcı bilgiler de yer aldı.
Irak’ ın içinde düşürüldüğü iç karışıklıkta yaşanan
onca insan hakları ihlaline delil niteliğindeki
saldırılarda kullanılan silahların ülke dışından
geldiği tespit edildi. Raporda Haşdi Şabi
teröristlerinin elindeki silahlarının aralarında ABD
ve İran’ ın da olduğu tam 16 ülkeden gelen 100’den
fazla türde olduğu belirtildi. İncelemelerden çıkan
bu sonuç üzerine Af Örgütü raporda, silah satıcı
ülkelerin sattığı silahların bu tür terör gruplarının
eline geçmesini önleyecek kısıtlamalar getirmeleri
gerektiğinin de altını çizdi.
Uluslararası bir haber ajansına demeç veren Af
Örgütü’nün silah uzmanı Patrick Wilcken, “ABD,
Avrupa ülkeleri, Rusya ve İran gibi Irak’a silah
sağlayan ülkeler silahların, insan hakları
ihlâlleriyle ilgili uzun tarihe sahip bu unsurların
eline geçme riskinin çok büyük olduğunu bilmeli”
dedi. Bağdat yönetimini de eleştiren Wilcken
“ Iraklı yetkililer, DEAŞ’ in ihlâlleriyle mücadele
ettikleri gerekçesiyle kahraman ilân ettikleri bu
unsurları alkışlamak ve dolayısıyla onları
cesaretlendirmektense, bunların mezhepçiliği
körükleyen sistematik ihlâllerine karşı göz yumma
politikasından vazgeçmeli” sözleriyle eleştirdi.
2016 yılının Ekim ayında bir başka rapora imza
atan Af Örgütü, Irak’ ta DEAŞ’ten kaçan sivillerin
Haşdi Şabi’nin insan hakları ihlâllerine maruz
kaldığına dikkat çekmişti. Başta işkence olmak
üzere keyfi tutuklama, gözaltındaki kayıplar ve
yargısız infazların yaşattığı ihlâllerin işlendiğini
vurgulayan raporda, bu ihlâllerin “savaş suçu”
boyutuna geldiğini duyurmuştu.
HAŞDİ ŞABİ NASIL RESMİLEŞTİ
Haşdi Şabi’yi resmileştiren hamle 26 Kasım 2016
tarihinde Irak parlamentosundan geldi. Fiili olarak
Haşdi Şabi’nin Irak Silahlı Kuvvetleri’nin çatısı
altına alınmasını öngören tasarının parlamentoda
kabul edilmesiyle DEAŞ’ten çok bir farkı olmayan
terör örgütü resmileşmiş oldu.
Bu duruma Irak parlamentosundaki Sünni
milletvekilleri boykotla karşı dursa da sonuç
değişmemişti. Tasarının kabulünün ardından
siyasetçiler Arap Sünni bölgelerinin kendi
halklarından oluşturulan silahlı güçler tarafından
korunmasını öngören Ulusal Muhafızlar tasarısı ise
İranlı blok yüzünden reddedilmişti.