george herbert mead'in: sosyal ahlak -...
TRANSCRIPT
Oini Ara~ttrmalar, Ocak-Haziran 20!7, Cilt: 20, Sayt: 51, ss. 87 - 116 DOI: 10.!5745/da.3257!0
GEORGE HERBERT MEAD'IN: SOSYAL AHLAK ANLAYI~I"'
Mustafa KINAG.w
Oz
• 87
KlasikAmerikan pragmatistlerinden George Herbert Mead'a gore benlik, ne salt zihinden ibarettir, ne de ontolojik ~atallli§may1 i~terir. 0, bunun yerine sadece analitik bir aynm olarak benligi (self) ozne benlik (I) ve nesne q~nlik (me) olarak ifade eder. Ancak ne ozne benligi nesne benlik olmaks!Zln, ne de nesne benligi ozn~ benlik olmaks!Zln dti~tinebiliriz. Ozne benlik, dogrudan deneyimlerimizde kendisini gostermez, eylemin ger~ekle~mesinden sopra bi
li~ alaruna girer. 0, haf1zarruzda ve ge9mi~irniz olarak gortiltir. Nesne benlik ise di~ dtinyadan edindigimiz kabulleri, davraru~lan ve nprmlan i9selle~tirmek suretjyle deneyimde gortilen benliktir. Ahlak bu benlikler arasmdaki baglanularm ve bir biittin olarak benlikle "oteki" arasmdaki baglantilarm farkmdaligma dayah olarak a9IklanmalJd1r. B u a91dan hem benlik .hem de ahJak kokeni itibar1yla toplumsaldir. Yazmuz Mead'da ahJakm temelinin ne salt birey, ne de· salt toplum oldugunu ancak herhangi bir list akii ya da metafiziksel referans olm~IZJn bu iki unsurun da i9inde bulundugu bir aglar sistemi oldugunu gostermeyi ama9lamaktadir.
Anahtar Kelimeler: George Herbert Mead, toplumsal benlik~ nattiralizm, otekinin roltinii almak, kozmopolitanizm, perspektif, genell~tirilmi~ Oteki
+ Bu makale George Herbert Mead'da Sosyal Berlligin 0/u~umu adh doktora tezi temel almarak haztrlanrnt~ttr .
.w Ankara Universitesi ilahiyat Faktiltesi Felsefe Tarihi Anabilim Dah Doktora Ogrencisi, mustafatih _ [email protected]
88 . GEORGE HERBERT MEAD' IN SOSYALAHLAK ANLAYI~I
Abstract
George Herbert Mead's Understanding Of Social Ethics
According to George Mead, a significant figure in classical American pragmatism, the self neither consists of pure reason, nor does it include an
ontological bifurcation. Instead, he expresses an analytical bifurcation of the self as the I (subject self) and the (me) object self. Yet, we cannot think of
the two independently. The 'T', does not appear in direct experiences; rather,
it enters our cognitive domain after an event has ta~en place. It exists in our memories and is realized as our past. On the other hand, the "me" consists
of internalizing the experiences obtained via assumptions, behaviors, and
norms observed in the external world. Ethics should be analyzed based on the
awarene:ss of the relations between these two types of self .and th.e relations between the self as a whole and 'the other'. In this vein, both self and ethics are fundamentally social. This work aims to show that the foundation of ethics
is neither merely the self nor just the society, but it is a system of networks
including these two elements without any reference to a mastermind or a
metaphysical entity.
Keywords: George Herbert Mead, social self, naturalism, taking th~ role
of ~ther, cosmopolitanism, perspective, Generalized other
GiRi~ George Herbert Mead, (1863-1931) bilimle felsefe arasmda bir kar§It
lik ya da aynm olmadigmi dti~tinen felsefe geleneginden ve William James, Charles Sanders Peirce, John Dewey ile birlikte klasik Arnerikan pragmatiz
minin temsilcilerinden biridir. 0 Oldtikten sonra ogrencileri tarafmdan topla
rup bir araya getirilen yazdarmm olu~turdugu ~serlere bakiidigmda, btittin bir felsefi dizgesinin ti<; ana payandaya dayand1g1ru gortirtiz: Benlik, toplumsalhk
ve eylem. Bu nedenle ahlak, uluslararasdJk, dil, anlam ve ger~eklik, zihin ve
bilin<; vs.'e dair btitUit kuramlarJ, onun bu U~ unsura dair gorti~lerinin bilin
mesini gerektirir.
Mead'm gerek genet olarak felsefesinde, gerekSe ozel olarak benlik ku
rarrunda bir bUttinltigti, birligi savunma ve temellendirme gayreti ic;inde oldu
gunu, madde ve form, obje ve suje ya da ruh ve beden olmak tizere hem birey
ac;1smdan hem de bireyle doga arasmdaki ili§ki a<;Jsmdan ~atall~maya gottirecek bir anlayi§I reddettigini gormekteyi_z. BununJa birlikte o, b~ta bilim
olmak tizere sistemlerin, var!JgJ anlayabilmek amac1yla analitik bir yontem
Mustafa KJNAC • 89
kullanmalanm, diger bir deyi§le varhg1 anlamak amac1yla onu par<;alar halinde ele alma <;abalarmJ da kabul etmektedir. Mead, varhg1 bir btittin ol~ ele
almanm onu anlam~ a~1smdan oneminin farkmda oldugu i<;in <;ogu zaman ve pek <;ok yaz1smda bu aynrnm gerekliligini ancak ontolojik degil fonksiyonel
oldugunu belirtrni§tir. Zaman, perspektifter, toplurnsalhk ve benlik gibi ku- . :·
ramlarda yapllacak ay1rma ya da analizlerin ontolojik degil rrtanuksal oldugu
ve anlamarun kolayhg1 ay1smdan ele almmas1 gerektigi dti~Uncesi ilk bakl§ta
yeli§ld gibi gortinse de Mead bu ~eli§ldyi, yani fonksiyonel aynrnm gerekli-ligi ile varhgm bir btittin oldugu dU§tinceleri arasmdald gerilimi ortadan kal-dtrmayt amaylartu§tJr. <;unkti soz konusu kurarnlardan her birinin digerinden ontolojik olarak aynrnla§rru§ zerninlerde a~IklanrnasJ dururnunda deneyimin
temel bUttinltigtintin saglanarnamas1 risldyle kar§J kar§Jya kalrru~ olacag1z. Bu
durum Mead'1 dU§Uncesinin 9e§itli unsurlarm1 btittinle§tirilrni§ bir benlik kurarrunda bir arada tutan ve birbirine baglayan bir ag olarak gordUgU zaman-
salhk kurarrum geli§tirmesine neden olrnu§tur. Mead, deneyirnin bUttinltigUnU saglamak iyin benligi bir esas zemin, zamansalbg1 da bu paryalarm uyumlu bir
§eldlde bir arada tutuldugu bir ttir yapl§tlncl olarak kullanrru~ur.
Zarnarun ve zamarun i~erdigi ZJthklarm ya da farklJhklarm bir arapa ol
dugu bir dUnyada, b~ dtinyada degi§irnin ka~1rulrnaz oldugunu ve ~arolU§Un onemli bir bolUmtinti k-endinde bulundurdugun,u dU§UndUgtimtizde varhg1 du
ragan; degi§imsiz bir zeminde anlamaya <;all§marun kuramsalhkla pratiklik
arasmdald yeli§ldyi ortadan kald1rmak adma hemen hemen hi<;bir ~ey ternin
etmedigi dti~Uncesi, koklerini Antik Yunan Filozofu Herakleitos'ta bulur. 0, her gUn dogan gtine§in yeni bir gtine§ oldugunu ve kozmik bir yenilenrne il
kesine bagh oldugunu dti§tinmti§ttir ... Her §ey hareket halinde olup hi<;bir ~ey oldugu haliyle kalmaz. Dtinya akl§ halindeki bir nehir gibidir ... Alev halin
deld bir ate~. sabit degi§imin ttikenmenin ve yeniden olmarun paradigmas1dJr (Kenny, 2010; 17). ·
Herakleitos, degi§irnin ka<;illllrnaz oldugunu, ancak degi~imsizligin bir
ilke oldugunu ve bu ilkenin de ate§ oldugunu belirtrni~tir. Herakleitos'tan iti
baren degi~imin ve kal1cJhgm tartJ§ma konusu olmadJg1 hernen hi<;bir zarnan birimi yoktur. Mead da degi§im ve kaliciiik dti~Uncesini, ger9eklik ve zaman
arasmdald ili§ldyi, .gen;ekligi ~irndinin i<;erisinde konurnlandJrmak suretiyle ortaya koyrnu§tur. · ·
Pek <;ok felsefi sistemde ahlakm.epistemolojik bir ba§lang1cJ degil, bir ileri a§amaya ya da ileri a§arnadald bir stirece i§aret ettigini goz online aldJ
girruzda, Mead felsefesinin yukar1da belirttigimiz ti<; ana unsurunun oncelik-
~.··
.;..
90. GEORGE HERBERT MEAD'IN SOSYALAHLAKANLAYI~l
le a~aklanmasmm onun ahlak kurarrum ortaya koyabilmemiz i<;in ka<;tmlmaz
oldugunu soyleyebiliriz. c;unkti ahlak benlikle ba§layan ve benlikle biten bir
konu olmak durumundadu. Benlik olu~umu itibanyla d.!~ diinyarun varhgm1, zamansalhgt ve eylemselligi gerektirir. Bunlar ayru zamanda Mead'm ger<;ek
lik algisJrun da temel unsurlanru olu~turur. c;unkii ona gore ger<;eklik kendisini (bir zaman birimi olaratc) ~imdinin i<;erisinde gosterir (Mead, 1932; 1). Bu
itibarla Mead'da ahlakm ele almmas1- onun pragmatist kimligi goz oniinde
bulunduruldugunda- pratik ahlaki problemlere yonelik <;i:iziimler bulma sii
recini ve yontemini; - felsefeci ve bilimci kimligi goz oniinde bulunduruldugunda- salt bir kurgu olmarun otesinde ahlakm temelini olu~turan benlik
ve benligin olu~umunu saglayan zaman ve eylem kuramlar1ru netle~tirmeyi
gerektirmektedir.
Mead'm benligi sosyal ve olu~an bir benliktir. Buni.m anlam1 benligin,
bireyin soyutlanmas1 yoluyla ve dogu~tan verilmi~ alan tozsel bir ~ey degil, birtaklm organizmik egilimlerin ilkel a§amasiru te~kil ettigi, bir siirecin i<;eri
sinde hem kendisini ger<;ekle~tir~n ve yenileyen, hem de ¥evresini olu~turan
ve degi~tiren, bunu yaparken her daim otekinin varhguu gerektiren bir akJ~
olmasidJr. Bu nedenle onun anla§Jlabilmesi mekandan ¥Ok zaman kategorisi
i<;erisinde ger<;ekl~melidir. Diger bir deyi~Ie benlik bir toz, sabit, muhkem ve
verilmi~ bir olmu§ bitmi~lik degil, bir siire¥ i<;erisinde ve bir siire<; olarak; hem
bireylige sahip bir tikel, hem de tiimelin bir bile~eni olarak anlam ver ger<;ek
lik kazanan bir olu~ olarak anla§Jimalidir.
Mead benligin biitiinliigtiniin bir olu§umsalhk i<;erisinde anla§IImasmi
ama<;larru~tlr. Bu <;er¥evede bir yaruyla stirecin i<;erisinde harekete maruz kalan ve hareketi meydana getiren olarak organizma, ote yandan bu hareketin
kendisinin i¥inde meydana geldigi <;evre ve bu ikisi arasmdaki etkile~im, hem
anlarrun ortaya <;Ikmas1m hem de ger¥eklik algJsirun yeniden ele ~JmdJg1 bir
zeminin kurulmas1m saglarru~tJr. Yazuruz dogu~tanc1 olmayan bir benlik ve bu benligin kilit konumda oldugu toplumsal I uzla§Jmsal bir ahlak kurgusu
olu§turmaya ¥ali~tlgJru dii~tindtigtimtiz Mead'm, bir yaruyla bireysellikle top
lumsalhgi uyumlu klima; diger yandan baglayicJ, denetleyebilen ve denet
lenebilen, forme! yaruyla kah~J ilkelerin ve bu ilkelere' dayal1 davraru~lann si.irecin bir par<;asl alan ve dolaytstyla degi~imin hem oznesi hem de nesnesi
olan benlikle biitiinle~tirilmesi ¥abasm1 ortaya koymay1 ve bu <;abarun im
karuru sorgulamay1 ama¥lamaktad!r. ~unu da belirtmekte fayda var ki Mead
a<;tsmdan kaltcilik ve baglaytcihk, bilinen geleneksel anlamd an biraz daha
farkh olup i¥erik itibanyla zamansal ve mekansaJ evrensellige degil, formu
Mu~tafa KJNAC • 91
sabit kalacak ~ekilde ic;eriginin zamana ve mekana gore degi~kenlik arz ettigi, ancak bununla birlikte yine de ahlaki bireyin davraru~lanru yonlendirici olan
bir stirece ya da zamansaJhga i~aret etmektedir. Bu a91dan Mead'da benligin ve ahlakm bir durum olarak degil, bir akJ~ ve stire9 olarak ani~IImasi gerek
tigi kanaatindeyiz.
ZAMAN V~ EYLEM
Zaman konusuyla ilgili tartJ~maJar Antik Yunan donemine kadar giderken, yirminci ytizyJIIa birlikte toplum da bir problem ve tarti~ma konusu olarak one 91kmi~, bu nedenle yirminci ytizyiidan itibaren toplum ve zaman konularmda
ki problemler birlikte i~lenmi~tir. Toplum .ve zaman .tartJ~maJanmn birlikte _ele almmas1, modem donem oncesine klyasla d1~ diinyarun anlamlanqmlmasmda ve gerc;ekligin belirlenmesinde var olan referanslarm zamansalhk dolayimin
da degi~mesini de beraberinde getirmi~ti r.
Omegifl:. Platon'a gore bir nesnenin gerc;ek degeri tazsel olup bu nesneyi deneyimleyen zihinden, zihnin deneyimledigi nesnenin kendisinden ya da her
ikisinin bulundugu bu dtinyadan bagJmSJZdJr. Aristoteles'te de tozsellik var
olmaya devam etmi~tir. Ancak Platon' da oldugu gibi golgelerin· ve ger9ek
Ierin oldugu 9ift dtif1:ya1J bir varhk anlay1~1 yerine o, nesnenin gerc;ekliginin, gortinti~tintin, algiiaru~mm ve aJgJiayiCI_smm bir b~ka dtinyada degil burada, bu diinyada oldugunu savunmu~tur. Ortac;ag' da deger dine/kiliseye referansla
belirlenirken, Ronesans ile birlikte bilimin geli~mesi, bilimsel paradigmalarm degi~mesi ve psikoloji biliminin dogu~u. nesne ve deger tarti§malarma insan
odakh bir boyut kazandJrmi§tlr. ~itekim Aristoteles'ten beri taru~ilagelen maddenin birincil v·e ikincil nitelikler aynrru soz konusu devrimlerle birlikte
yeniden ele aJmmi~ ve nominalist dii~tinceni n etkisinde sadece ikincil degil, bi
rincil niteliklerin ger9ekliginin de maddenin kenqisine rni yoksa onu aJgJiayana rru bagh ~ldugu tarti~maJari giindeme gelmi~tir. D1~ diinyan1n, ger9ekliginin zamansaJ oldugunu ve kendisini eylem ic;erisinde gosterdigini savunan Mead,
bu noktada salt tlziksel organizmaya atfedilecek bir gerc;ekligin olmadJgm1 (Mead, 1932; 120) belirtir . .Bununla birlikte alg1lanan nesne de ger9ekligin
mutlak t~IYICJSI degildir. 0 bunun yerine o rganizmarun maddeye gosterdigi tepki yoluyla olu~an kar§Ihkli bir durumun ger9ekligf ve nesneye yiiklenecek
anlami belirleyecegini savunur. Bu suretle o, gerc;ekligi i9inde hem· aJgdayan zihnin hem de aJgJlanan nesnenin bulundugu bir siire9 olarak ortaya koyar.
Algilayanla aJgJianan arasmdaki bu baglant:JsaJhgi biz sabit mekansaJ noktalar i9erisinde de gil, zamansaJ bir siirec; ic;erisinde deneyimleriz. Bilimsel/ fiziksel
92 • GEORGE HERBERT MEAD'IN SOSYALAHLAKANLAYI$1
nesnenin bu §ekilde olu§an belirlenimi, gercrekligin solipsistik bir tutumla de
gil aksine benliklerin, ontolojik gercrekliklerini icrinde ya§adJ~ topluma borcrlu
oldugu di.i§i.incesinden hareketle anla§Ilmas1 gerektigi §eklinde epistemolojik bir anlayi§J ortaya <tJkarnu§tJr .. Bu itibarla dJ§ di.inyaya ve nesnelere anlam
yi.ikleme ve deger olu§tunna crabasi, bir ti.ir croklu ortak insani perspektifin var
ligtru gerektirmi§tir. Ote yandan degerlerin olu§umundaki referans noktalarJ
da boylece, degerlerin olu§um si.ireci birden fazla insani bireyi i9erdigi it;in en asgari birden fazla perspektifi de kendisinde bulunduran bir dizge olmu§tur.
Mead acr1k9a toplumsal kaygt!arJ olan ve zamarun neligine ve gercrekligin
in§asmdaki etkisine yonelik oneriler i.ireten bir filozoftur. "Felsefi a91dan bir
pragmatist, bilimsel acrtdan bir sosyal psikolojist" (Mead, 1934; ix) ve "sosyal davraru§¥1" (Mead, 1934; xvii) olan Mead'm zaman algJSinda ve a§amalarJ
zamana yay1lan eylem· alg1smda, onun anlam ve gercreklik gori.i§lerini bula
bilmekteyiz. Ona gore gercreklik bir yaruyla zamanla - ozellikle de zamarun
analitik bir birimi olarak "§imdi" ile- crok yakm baglantilarJ olan, Cite yandan
zamanla olan bu gi.icrli.i baglant:Ilarm k~ndisini "§imdi"nin icrerisi~de olu§an eylemde gosterdigi bir ti.ir si.ireci ifade eder. Hem zamansalhgt hem de eylem
selligi kendisinde bulunduran bu gercreklik si.irecinin merkezinde ise bireyin
kendisi vard1r. Bu nedenle pragmatik bir filozof olarak Mead'da ahlakm ma
hiyeti onun zaman, eylem ve benJik kuramlanrun icr icre gecrtigi bir bi.iti.inliigi.i
veya crok paryall bir bile§eni andJnr.
Gercrekligi, get;mi§le gelecek arasmdaki keskin bir btctak s1rtJ olmayan, ama bi.iti.in bu birimleri kendisinde bulunduran bir si.irecin aktif a§amas1 olan
§imdinin icrerisinde oldugunu savunan Mead, ontolojiyi "orada var olan di.inya
(th~ world that is there) olarak ifade eder. Orada var olan di.inya, var olan ve
bizim bilgimizden ayn olan, var olan ve bizim onu algllamamJzdan ayn olan,
ancak bununla birlikte algllanrruzdan, bilgimizden onunla etkile§imirnizden
ve yeni anlamlrua sahip olmasmdan dolay1 degi§ebilen bir di.inya"y1 ifade eder (Miller, 1973; 88). Orada var olan di.inya, bir organizmarun eylemlerini olu§
turabilecek bi.iti.in mantllcsal imkanliiJklarJ kendisinde bulunduran ve organiz
marun ihtiyacr duymas1 halinde kendisine yoneldigi, ihtiyacrlarJru bulabildigi,
yonelimi ve egilirni uyarmca anlamlandJrabildigi bir tiir potansiyellik duru
munu ifade eder. Di.inya, organizmarun ihtiyacrlarm1, egilimlerini, beklentilerini ve bi.itiin bunlarm temelinde kendi ya§amsal si.irekliligini korumaya yonelik
di.irtiilerini kar§IladJgt olcri.ide organizmarun t;evresini olu§turur. Organizma
ise bu ozelliklerinin k~11Jgw buldugu bir crevre olu§turur. Bu anlamda o bir
perspektifi ifade eder. Bu perspektif organizmarun crevresini yani di.inyasmJ
.,./
Mustafa K.INA0 • 93
belirler. Perspelctif, organizmarun dogrudan ya da dolayh olarak ya§amsal sti
rekliligi ic;in ihtiyac; duydugu nesneleri ve organizm11 ile ili§kiler agm1. kendisinde bulundurur. Perspektif yoluyla bir c;evreye- bir dtinyaya- sahip olan organizma c;evre ile birlikte sahip oldugu il i~kiler ag1 ve bu ili~kiler agmm gerc;ekl~tigi zamarun "§imdi" dedigimiz analitik birimi ic;erisinde ve yine bu ili~kiler agmm ic;erisinde kar§Jhk11 etkile§imli bir §ekilde olti§an eylemler yoluyla dJ§ dtinyay1 deneyimler .
Mead, be§ duyu orgaru ve bu· duyu organlanrun deneyim bic;imlerinden fark11 olarak eylem dolayurunda iki deneyim bic;iminden bahseder: Mesafe deneyimi ile temas deneyimi. 1 Mesafe ve temas kavrarnlan mekansal ve za
mansal ic;erimlere· sahip olmakla beraber oncelikle eylem referansh k~vrarnlardu. Herhangi bir nesneye yonelik eylemimiz dtirtti ile ba§lar (impulse), uyaruya maruz kaldJgJmtz di§sal nesneyi algilar (perception), algiladiguruz nesneye ula§maya, ona dokunmaya, degi§tinneye (ya da tehdit olu§turan bir nesne ise ondan kac;maya ~e ku.rtulmaya) 9al1§1r (manipulation) ve nihayet o nesnenin bizde ba§laritgJ eylemin amacma ula§maya, yani eylemi tamam
lamaya (consummation) c;alJ§lflZ. Bilinc;li varhklar olan insanlann eylemleri ic;in soz konusu olan bu dort a§amarun, bu a§amalarm gerc;ekle§tigi zaman dolayimmdaki anlarru §Udur: Zaman ve mekarun deneyimin nihai kategorileri
oldugu §eklindeki kl~ik gorti§e kar§m Mead, deneyimin temeline eylemi yerle§tiljr. DolayJsiyla belirli bir zaman diliminde belirli bir mekanda ya§arulan deneyimler ifadesi yerine Mead ac;1smdan dogru olan ifade, "eylemin belirli a§amalarmda ya§arulan deneyimler"dir. "0 halde deneyimler uzay-zamanda meydana gelen bir §ey degildir. Aslolan btittin deneyimlerimizin bir problemle kar§da§tlgmda bir eylemle ortaya yikmasJdJr" (De Waal, 2002; 33). Biz,
deneyimlerimizi zaman ~e mekana gore belirlemeyiz. Zamaru ve mekaru, ic;inde bulundugumuz eylem a§amalariru deneyimlememize gore belirleriz. Deneyim i9erisindeki birey, eylem a§amalanndan her birinin diger bir a§amaya, ya da .bir a§ama ic;erisindeki eylem parc;alanndan her birinin digerine gore durumunu ifade ederken zamaru kullarur. Bu baglamda mevcut (§imdi),
gec;mi§ mevcutlarJ gelecek mevcutlardan b1c;ak sut.J bir §ekilde aylfan anl1k
Mead'a gore eylemin ~amalanm (dilrtii, alg1, maniptilasyon ve tamamlama) goz online aldJgtmJZda mesafe deneyiminin dtirtii ve algt ~amalarmda var olan deneyim tiirti oldugunu soyleyebiliriz. Temas algJSl ise maniptilasyon ~amasmda yani bir nesneye dokunulmak suretiyle onda degi~iklik meydana getirebilme ~amasJyla birlikte var olan deneyim tiirtidtir. Mead, mesafe alg151yla temas algJsmm e~it gerl):eklik degerlerine sahip oldugunu savunur. <;:unkil bir mesafe deneyiminin anlam1 onun bir temas deneyimine gotiirmeyi vadetmesidir.
., . ..
. ···. ·.
94 • GEORGE HERBERT MEAD'IN SOSYALAHLAKANLAYI~I
Zeno'cu anlamdaki momentler degildir. Hem zaman hem de .mekan, mesafe
ve temas deneyimlerinin birbirleriyle olan baglant!lanrun ifade edilebilmesi amaciyla bu baglanttlarm durumunu ortaya koymanm, bir eylem a§amasJrun
digeriyle olan ili§kisini ve bOylece tamamlanrru§ ya da tamamlanmarru§ de
neyimler arasmdaki baglant1y1 ortaya koymarun bir yoludur. Dolayisiyla biz
eylemi zamarun birimlerine gore degil, zamaru· eylemin a§amalanndan her
birinin digerine gore durumu a~Jsmdan bilir ve ifade ederiz.
Eylem durumundaki bireyin bir nesneye referansla sahip oldugu mesafe
deneyimi, ancak temas deneyimi ile sonuylanmas1 ya da sonu9lanma olasihgi
na sahip olmast itibar1yla anlam kazarur. Birey eylernin tamamlanma a§ama
sma dogru hareket halinde iken, diger bir ifadeyle bireyle eylemin tamamlan
ma a§am~I arasmdaki bo~lugun in§a stireci ba§ladiktan_sonra meydana gelen degi§iklikler ya da farkl1 uyart!larm alg!lanmasi, eylem stireci devam ederken
bu stirecin - bir btittin olarak eylemin - tamamlanrnasma engel bir sorunla
kaf§tla§IImasi "problematik durum" olarak ifade edilmektedir. (Mead, 1938; 6). Eylem her ne kadar bir ktire olarak eylemde bulunan ve kend\sine yonelik
eylemde bulunulan arasmdaki baglanular dolaylSlyla ku§atiCI bir nitelige sa
hip olsa da bu eylernin merkezinde organizmarun kendisi vardtr. Bu nedenle
problematik durum bireye goi:ece bir durumu ifade eder. Bu durumun Mead' m
sembolik etkile§imcilik dolaytrrundaki ifadesi, insanlarm bir ve ayru durumu farkl1 algtlayabilecekleri, onu nas!l gortiyor veya algthyorlarsa oyle muka
belede bulunacaklartdtr (<;ift9i, 2008; 45). <;tinkti sembolik etkile§imciligi
savunan bir dti§tintir, ger9ege ili§kin eylemin kaynagmm "di§" faktorler oldugunu iddia eden i§levselciden farkl1 olarak, eylemlerin ki§ilerin zihinlerinde
yapmt§ olduklart anlamland1rmarun bir sonucu olarak "i~" faktorleri onceler
(GUngor, 2013; 62). Bu da Mead'm ontolojiyi neden basit9e the World that is
there olarak ifade ettig1ni ve ger9ekligin in§asmda insan zihnini ve bilin¥lili
gini esas aldtgtru gostermekte~ir.
Ancak etkile§im . ve aktanlabilirlik dti§tincesi tizerinden Mead, bireysel olarak ba§layan problematik bir durumun genelle§tirilebilecegi, diger bir de
yi§le evrensel bir nitelik kazanabilecegi dti§i.incesi tizerinden bir ahlak ma
deline ula§maya 9ah§rrn§ttr. Bu nedenle problematik durum, Mead a9tsmdan
zihnin olu§umunda hayati bir role sahip oldugu gibi ahlaki bir ilkenin de 91ki§ .noktastru te§kil eder. Zira o, ahlaki durum· ve ilkelere pratik alanda var olan
ahlaki sorunlarm belirmesi, tespit edilmesi, probleme dair hipotezler sunulma
SI, hipotezin kabul edilmesi ve "genelle§tirilrni§ oteki"ye mal olmas1 a§amala
nru i9eren bir stir~ olarak bakriu§ttr. <;unki.i semboller ve sosyal davraru§lar
Musuifa KINA(i • 95
arasmdaki ili~kilerden yola 9Iialarak geli~tirilen sembolik etkile~irn teorisi, bireylerin dtinyalanm anlarnlandirmalarmi ele almakta ve bireylerin dogrudan
tepki vermeleri yerine b~kalarmm tepkilerini yorumlamalarma odaklanmak
tad.Ir (GUngor, 2013; 61). Bu durumda Mead'm benlik (self) kavranunin i~er
digi fonksiyonel aynrnlardan biri olarak nesne benlik (me), meydana geli~i ve
eylerne dahil olu~u itibar1yla Mead'm sembolik etkile~imcilik kuranurun bir neticesi gibi gortinrnektedir. <;tinkti nesne benlik (me), ozne benligin (I) aksi
ne d_tirttisel degil, birikimsel ve bireyi ku~atan 9evrenin bir Urtinli ya da toplum
davraru~Jru·n bir yans1mas1 olarak var olur. ·
AHLAK
Gtintimtizde pek 90k Mead uzrnaru, (David L. Miller, Mitchell Aboulafia,
John Albin Broyer, Hans Joas ... ) onun dti~tince hayatJ boyunca ahlaki ilkeler
i9in bir temel ararna 9abasm1 stirdtirdtigtinti, ancak ahlaki gorti~lerini hayati
boyunca hi9bir zaman sistematik ve olgun bir bi_9irnde sunamadig1 konusunda
hemfikirdir. Mead' m ahlak anlay1~ma dair fikirleri de benlik vb. diger konulardaki gorti~leri gibi o oldtikten sonra ogrencileri tarafmdan derlenen ders
ve konu§malarm oldugu kitaplardan ve Mead tizerine yap1lan afa§tlrmalardan
anl~Jlabilmektedir. ·
Toplurnu ve toplumsal alandaki nesneleri benligin kaynagi olarak gorme
si ba!Gmmdan Mead,'m bir ttir non- inneist dti~tince yap1sma sahip oldugunu
gormti~ttik. Bir sosyal psikolojist ola{ak Mead, deger ve ahla!Gn temellerinin
de toplum ve sosyal nesneler oldugunu savunur. Btittin deger nesneleri in
san perspektifi i9erir ve bundan dolay1 onlar bilimsel degil sosyal nesnelerdir
(Broyer, 1973; 171).
Ahlaki degerler, belirli bir dururnda her biri ayru zamanda bir perspektif
olan bir~ylerin ama~lar1 arasmda bir ili~ki oldugunda soz ko_nusu olur. Ya~amsal alanda ve y~ayan benliklerle ilgili olan ahlak bu yonuyle kaynag1
soyut ya da metafiziksel bir alanda degil, benliklerin dahil oldugu eylemin bir
par9as1d.Ir. Ahlaki problem ise bir benligin sahip oldugu ama9larla, bu benli
gin 9evresindeki sosyal variJklarla kurdugu ili§kiler arasmdaki harmoninin I uyumun kaybolma~Iyla meydana gel en bir ttir problematik durumu ifade eder.
Diger bir ifadeyle·ahlaki bir problem, insani soll:u9lar1 olan bir eylemde ama~
- ili~ki 9at1~mas1 var oldugunda soz konusu olur (Broyer, 1973; 171).
Mead geleneksel problernlerle ahlaki problernleri birbirinden aymr. Bu
nun aynrrun kokenleri ahlaki durumlarm belirli dtizeyde bir rasyonaliteye da-
96 • GEORGE HERBERT MEAD'IN SOSYALAHLAK ANLAYI~l
yanmasJ gerektigi dti~iincesine ve Mead'm benlik ayrmundaki ozne benJigin yeniligi ve ongoriilemezligi, nesne benligin ise geleneksel olaru ve yerle§ik
kurallan temsil etmesidir. Mead, benligin bireysel kimligin zaman i<;erisindeki tutar!JIJgma yonelik katlasmm nesne benlik tarafmdan belirlendigini,
ancak benligin geli§irninin, ilerleyi§inin, ongortilemezliginin ise ozne benlik · tarafmdan belirlendigini savunur. Oyle ki yaratJcJhgm ve biricikligin oldugu
eserlerin ortaya konmasmda sanat<;Ilann yetenekleri nesne benligin degil ozne benligin tezahiiriidiir (Mead, 1934; 209). Ote yandan Mead Mind, Self and So
ciety adlJ eserinin muhtelif yerlerinde de ozne benligin yaratJcJh~ ve yeniligi,
nesne benligin ise geleneksel olaru, y~anrru§, deneyimlenmi§ ve ogrenilrni§ olaru, yerle§ik toplumsal kurallan ve davraru§lan yansJttJgmJ belirtme~edir.
Benlik kuranunda rasyonel tutumun ya da a§amarun birey benliginin olgunla§masmda oynadJ~ rollin onemini hatJrlayacak olursak, Mead'm hem
oznesi hem de nesnesi benlik olan ahlak i<;in de bu rasyonaliteyi gozetmesi ka<;mJlmaz gibi goriinmektedir. Bu l)edenle nesne benligi, yani alJ§Ilagelmi§
ve daha onceden deneyimlenmi§ - bli durumda ge<;rni~e ait bir hale gelmi§
-olan- geleneksel problemler, duragan olan topluluk siirecinin devamhhgm1, yenilenmesini saglayamayan soyut sosyal tepkiJe·rdir. Mead'm benligin a§a
malan ya da fonksiyonel aynrnlanyla ahlak arasmdaki bu baglantJsmdan da
anladJgJmJz kadanyla, ona gore ahlak sadece yerle§ik kurallarm yansJmasJ olarak nesne benligin degil, ahlalan mekana ve zaman goreceligini dti§Un
diigiimiizde bireyin <;evreye uyum siirecinin ba§langJcJ ya da ba§latJcJSJ alan ozne benligin de esas almdJgJ bksistem olmak durumundadJr.
Ahlaki durum ve problemlerle geleneksel durum ve problemler arasmda
yaptJgJ bu aynmdan sonra Mead ahlalan sosyal boyutuna vurgu yapar. Ona gore ahlaki boyut sosyal eylernin reflektif a§amasmdan dogar ve onunla birlikte devam eder (Brayer, 1973; 172).
insarun ve insanlarm olu§turdugu· topluluklarJ dogal diizenin bir par<;asJ
olarak goren Mead, bu.anlamda i<;indekilerle birlikte dogay1 bir biitiin olarak gortir. Diger bir deyi§le bir ve ayru olan varhga bir yandan balaldJgmda insaru
ve insani topluluk!arJ, diger yaruyla balald1gmda ise doganm kendisini verir. Bu a<;Jdan Mead natUralist bir tutum sergiler. Onun gerek benlik, gerek zaman konusunda edindigi birlik ve biitiinliik kaygJsJ, kendisini ahlak dti§Uncesinde
de gosterir. Ote yandan bir yoniiyle insan, diger yoniiyle doga alan btitiinliik
Deneyim olarak ifade e~ildigi i<;in Mead, ~aki problemlerin <;oziimtinde de deneyimsel aklm etkin oldugunu savunur. Bu duru§ da onun ampirik ahlak
gelenegi i<;erisinde konumlandJnlmasJru makul !alar.
Mustafa KINAG • 97
Mead'da ahlakiligin bir yaruyla eylemsellige diger yamyla zamansalhga
bagh oldugunu yukanda belirtmi§tik. Eylem baglammda, eylem i~erisindeki
herhangi bir a§amadaki problematik durumdan dolayt olu§an ahlaki problemler·bu yontiyle biriciklik ozelligine sahiptir. Bu nedenle mevcut i~erisind~ kar
§Ila§tlan herhangi bir ahlaki problem, ge~mi§teki herhangi bir ahlaki probleme
yonelik ~oztimti i~ermeyen biricik olma ozelligiyle ortaya ~tkar. Kanaatimizce Mead, bu tutumuyla ge~mi§in bir ttir inkartm degil, ge~mi§in bir "mtim
ktin deneyimler dtinyast" oldugunu, bu dtinyarun mevcut durum i~erisindeki
herhangi bir problemin· ~oztimtinde ufuk ve fikir temin edebilecegini ancak
ge~mi§teki bu deneyimlerin in§a edilecekleri zaman biriminin §imdi oldugunu bu nedenle her bir ahlaki problemin mtinferit olup problemin ~oztimtintin ara
nacagt birimin de §imdi oldugunu savunmu§tur.
Naturalist ahlak anlayt§mt benimseyen bir sosyal filozof olarak Mead, do
gal dtinyadan bagtmstz bir ideal dtizenin .varhgtm reddeder (Mead, 1964/1981; 90). Mead'Jn "orada var olan dtinya (the World that is there) olarak ifade ettigi
dogal dtinya ontolojik bir ger~eklige sahip olmakla beraber, dogarun ve doga
run bir par~ast olarak insanm yonelimine uygun bir §ekild~ hareketli i~eriklere
sahiptir. Evrenin bir amaca ya da bir hedefe yonelik olarak hare~et halinde
olduguna dair me~ziksel bir soylemi temellendirmek i<;in elimizde yeteri
kadar deli! olmadtgtm savunan Mead, evrenin bir ama~hltk dogrultusunda ha
reket ettigi §eklinde sUpernatural bir dtizenin var oldugunun kabul edilmesi
halinde bu dtizenin ya da amacrhhgm her daim olu§la birlikte ortaya crtkan ve her biri biricik olan problemlerle ilgili olmayacagtni, dolaylSlyla her bir
ahlaki problemin croztimtine yonelik bize hemen hemen hicrbir §ey soyleyeme
yecegini savunur. Bu nedenle Mead a<;lSlndan dogal dtinyada var olan eylem
selligin ve zamansalhgm oznesi olarak ahlaki benligin ahlaki problemlerinin
~oztimtine yonelik hi~bir mutlak degerin var olmadJgmt (Mead, 1923/1981; 262) savunur. Mutlak ya da dogayt a§km bir referansm olmadtgt bir dogada
ahlak, rol alma ve genelle§tirilmi§ oteki kavramlarmm i~erigine dayalt olarak
refl.ektif bir benligi referans altr. Bu nedenle ahlaki bir problemin varhgt da
ancak bu refl.ektif tutumun ve bunun bir sonucu olarak sabit bir ahlaki dtizenin
olmamastyla a~tklanabilir.
Mead'm ahlak teorisi, pragmatik bir ahlak teorisi olup ahlaki problemle
rin pratik ~oztimlerihi bulmaya yonelik bir crabadtr. Bu ahlaki tutumun dogru
lanmast ise aricak deneyimsel aklm ahlaki sorunlara refl.ektif croztimler bulma
styla mtimktin gortinmektedir. Her bir ahlaki problemin biricik olmast ve bu
probleme yonelik bir croztim ya da croztim onerisinin bu biricikligi goz ontinde
98 • GEORGE HERBERT MEAD' IN SOSYALAHLAK ANLAYI$1
bulundurmak zorunda olmasi, problemin ~oziimiinde neyin ya da nelerin referans noktasJ olacagi, diger bir ifadeyle ba§langiy noktasmm I y6ziim iyin ana payandarun ne olacag1 sorusunu aida getirir.
Ampirik a91dan ahlaki bir p10blem, insani bir sosyal eylem iyerisindeki ama9-sonu~ ~atJ~masmm bu eylemin tamamlanmasJru ya da sonu~lanmasJ
ru engellemesi durumudur. Mead literatiirtinde bu problematik durum olarak ifade. edilmi~tir. Mead'm boyle bir problemin ~oziimiinde takip ettigi yontem, bir bilim adammm bilimsel bir hipotezi dogrulamak i~in takip ettigi yontemle benzerlik olu~turmaktadu. Bunun i9in oncelikle eylemin engellenmesine neden clan problemin farkmdal1gma ihtiyay vardJr. Bir sonra.ki a§amada farkmda olunan probleme yonelik getirilen olas1 ~oziim onerisi, eylemin tarnamlanmasmJ saglayacaksa bu durumda soz konusu.olasJ ~oztimtin hangi ko~ullar altJnda onerilebilecegi belirtilrnelidir. Bu, bir anlamda 'ahlak hipotezinin ta
rumlaflma ~amas1ru ve dolayJsiyla test edilme a§amasJru te§kil eder. Bundan sonra, problemin y6zi.imiine yonelik, yani eylem siirecinde meydana .gelen problematik durumun ortadan kaldmlrnasJ ve eylemin tarnaml~masma yonelik farkh hipotezlerin - yoziim onerilerirun - ortaya koomas1 ·soz konusu olur. Eylemde bulunan bir bireyin eylemirun engellenmesi durumunda, yani problematik durumun ortaya ~Ikmasi durumunda birey eylemiru tamamlamak i9in bir ttir geri 9ekilme ve sorunun y6ziimiine yonelik bir refleksiyon siireciqe girer. Bunun anlarru ahlaki siirecin de problemlere yonelik y6ziim onerileri getirme si.ireci gibi dinamik ve canii olmasidir. Son a§amada ise probleme yont:Iik ortaya konan yOZiim onerisinin kabul edilmesi halinde eylemin naSI! tamamlanacagma dair olas1 neticelerin belirlenmesi amaciyla onerinin test edilmesi soz konusu olur. Bu hipotez ya da 96ziim onerisi, engellenen eylern siirecinin devamhllgiru saglamada en yiiksel olasihga sahip olan hipotezdir.
Mead'a gore her bir ahlaki problem biricik oldugundan, bu probleme yonelik 96zi.imi.in de biricik olan probleme yonelik olmas1 gerektigi goz on tin de bulunduruldugunda "ahlaki yOZiimiin uygunlugu, kar§J kar~Iya kalman fiili ahlaki problemin kendisine bagii olur. Tikel bir problem ve tikel 96ziim onerilerini saglamarun ya da dogrulamarun yolu ise onu ampirik teste tabi tutmaktJr. (Breyer, 1973; 174) Dogay1 a§km ya da nihai ve sabit amayhhk iyeren herhangi bir referansa ba§vurmayi gereksiz kiian, bu referanslar olmaksizm bir ahlaki siirecin degerlendirilmesine olanak veren de bu ampirik ozelligidir.
Mead, sorunun ~oziimiinii gosteren hiikmtin hakikat olu~unun, gar~ ya da hi.iki.im ile gerrerliligi problematik olmayan §ey arasmdaki uyurna dayandJgiru savunur. Bu ifadenin implikasyonlarmdan biri tamamen geyerli ya da tam
Musiafa KINAG • 99
ku~at.Ict bir hakikatin olmadigidu. Hakikat her zaman problematik duruma gorece soz konusu olur. Dolayisiyla problematik durumun ya da bu ?uruma yonelik bir ~oztim onerisinin d1~mdaki berhangi bir htiktim dogru ya da yanh~ olarak ifade edilemez (Mead, 1929/1981; 324). Dogru ya da yanh~ olmas1 sadece ve ancak problematik durumla olan ili~kisi dolayimmda .ifade edilebilir. Mead'm pragmatik dogruluk kuramma dair bu a~Iklamasmdan anlaruguruz kadanyla ona gore bir ahlak hipotezi, geleneksel apriori ahlak teorilerinde oldugu gibi iyi ve kotti, dogru ve yanh~ gibi ara ~amalann olmadJgi ve birbirinden keskin ~izgilerle aynlrru~ kategoriler yoluyla degil, bu kategorilerin her birinin kendi i~erisinde veya zit gortinen iki kategori arasmd.aki oransal bir ~tire~ iizerinde degerlendirilmelidir. Ahlaki problemler deneyimsel alanda meydana geldigi i~in bir ahlaki problemin farkl1 yollatla giderilmesi durumunu yok edecek hi~bir mutlak engel soz konusu olamaz. Diger bir ifadeyle bir ahlaki problemin ~oziimiine yonelik pek ~ok altematif oneriler olabilir ve bu onerilerin ~oklugunu ortadan kalduacak nitelikte mutlak bir engelden soz etmek olanaksJZdlf. Bu anlamda· ahlaki bir hipotezin reddedilmesi de kabul edilmesi de zamansal ve mekansal bir mutlakhk iddiasmda bulunamaz, aksine her zaman miinferit fiili ahlaki durumlar baglarnmda olur. Yani reddetrne ya .
•t da onama mutlak oegil durumsaldJr. 0 halde bir duruma uygun olmayan, bir durum i~erisinde eylemin tamamlanmasi ya da problematik durumun ortadan kaldmlmasi i<;in elveri~li ya da yeterli olmayan bir hipotez, bir b~ka durum i~in atcsi bir nitelik kazanabilir.
Ahlaki bir problem, ahlaki bireylerin ama~lan arasmda bir uyumsuzluk ya da ~at1~ma i~erir. Bu ·nedenle ahlaki bir hipotezin test edilip eylem i~eri
sine kabul edilrnesi ve nihayet ahlaki bir davraru~ olarak almm~J Mead'm toplumsalhk teorisinin e~ list dtizeyde omegini gosterir. Ahlaki davraru~ bu anlamda toplumsalhgm en geli~mi~ ~amas1ru olu~turur. <;unkii Mead ahlak.l bir problernin ~O?-iimtine yonelik bir hipotezin kabul edilebilirlik diizeyinin o hipotezin ahlaki bireylerin miimktin olan en geni~ kesimlerince .dogrulanmasma bagh oldugunu savunur. AhJaki problemlerin ~oziimtinde perspektif ne kadar geni~ olursa ~oztim de o kadar yeterli olur. Bu noktada ahlaki bir hipotezin ~oziim i~in perspektifinin ne kadar geni~ olmas1 gerektigi, om~gin biitiin perspektifteri i<;erebilecek bir ahlaki hipotezin miimkiin olup olmadigi, iniimkiin olmas1 dtirumunda bunun nasd belirlenecegi sorusuna Brayer, Mead' m ahlak-ileti~im i!i~'kisine yiikledigt" anlam ve oneme i~aret ederek "bir ahlaki durumun fiili alan btitiin perspektifteri kendisinde bulundurup bulundurmadJgirun takdir edilmesi meselesinin bir ileti~im meselesi oldugu" (Brayer; 1973; 175).~eklinde cevap verir.
100. GEORGE HERBERT MEAD'IN SOSYALAHLAKANLAYI~I
Bir hipotezin ~ok say1da perspektifi kendisinde bulundurabilme durumuna
sahip olmasma ragmen biz hi~bir hipoteze digerlerine oranla bir mutlakhk ya
da zamansal ve mekansal bir kaliciiik ylikleyemeyiz. ~i.inki.i insani eylemlerin
toplumsal karakteri, her daim olu§u, yeniligi ve bu yeniligin eyleme dahil edil
mesini saglar. Herhangi bir h.ipotezin, eylernin karakterind~n dolay1 mutlak!Ik ·
niteligine sahip olamayacag1 dli§i.incesi Mead'm ahlaki goreliliginin metafiziksel temelidir (Brayer, 1973; 175). Bir hipotezin genel-ge9er olamamasmm
diger bir nedeni de her bir ahlaki durumun ve problemin biricik olmasidlr.
Biz, farkli zamanlarda ya da farkl1 mekanlarda meydana gel en ahlaki olaylarm
ozde§liginden degil ancak benzerliginden soz edebiliriz. Bu nedenle herhangi
bir ahlaki problemin 90zi.imii bir ti.ir belirsizlik ve risk unsuru i9erir. Dolayisiyla hi9bir ahlaki hipotez insani eylemlerde apriori bir degi§mezlige sahip
olamaz. Mead'm ahlaki deneyselciligi bir ti.ir toplumsal anla§ma deneyimini
~agn§tmnaktadlr. 0 , mevcudun her bir ahlaki durumunun kendi ozgi.in yapi
smda ele almmas1 gerektigini, bu oz~i.in yapm!-n daha onceki ahlaki durumlara yonelik ¥6zi.imlerle Orti.i§meyecegini, dolaylSlyla her bir ahlaki problemin
buna uygun bir §ekilde ele almmas1 gerektigini savunur. Geleneklerle ahlaki
durumlar arasmda yapt1g1 bu aynm Mead' m ayru zamanda dinamik bir ahlak
kurarru geli§tinneye 9ali§tlgiru gosterir. Bu nedenle bir yaruyla pratik, diger
yaruyla bilimsel oHm ahlaki hipotezler toplumsal anla§ma deneyimi temelin~e
test edildiginde, kendisi dinarnik bir yap1 olan toplum gibi ahlaki 90zi.im onerileri de hem pratik problemlere kar§Ilik gelebilecek hem de toplumsalhgm ve
eylemselligin dinamizmine uygun olacaktlr.
Herne kadar bilimsel metod bir eylemi ilerletmeye veya tamamlamaya
yonelik ama9 degerleri vermese de, bu ama9 degerlere ula§mak i9in gerekli ara9Iarm temininde yar~1mc1 olur. Ancak Mead'm bilimsel yontemi ahlaki bir
hipotezin dogrulanabilniesi i9in bir yardlmq~ yontem olarak kullanmas1 onda
bilim ve etik alanlarmm birbirine e§itlendigi anlarruru dogunnamahdlr. Bunun
nedeni Mead'm bilimi ahlaki ama9larm ne olmas1 gerektigine karar verecek bir konumda gormemesidir.
Mead a91smdan ahlaki bir durumun ortaya 9Ikarlimas1 ve ahlaki prob
lemin 9ozi.ime kavu§turulmasi bilimsel yonteme uygunlugu ve pratik alanm goz ard1 edilmemesini gerektirir. Bilim ahlaki bir ara§ttnnada bir ahlaki bir
eylemin ama~larJru ortaya koymaz, ama~lar yani degerler OIU§turmak i9in
ara9lar temin eder. Ahlakiligin pratik yoni.iyle ilgili olarak ise Mead, "ahlaki
ve entelekti.iel hipotezlerin, 9aiJ§tyor olmasmdan ba§ka hi9bir testi yoktur."
der. (Mead, 1930/1981; 391). Mead, ahlaki bir hipotezin nihai anlamda pratik
Mu~tafa KINAG • 101
bir alanda teste tabi tutulmas1 gerektigini, ~iinkti teorik diizlemde ~oziim gibi goriinen bir onerinin pratik alanda k~1hk bulamama olasihgmm oldugunu savunur.
Kanaatimizce Mead, ahlak konusunda bir ttir kavramcihga ya da gene! degercilige uzak bir duru~ sergilememi~tir. Ancak bu konuda onu idealist tu
tumdan ay1ran ~ey, bu kavramlann zamansal ve mekansal 'gorecelilige sahip oldugunu dii~iinmesidir. Diger bir ifadeyle o, gene! deger ifade eden kavramlarla bu kavramlann kendisini a91k~a gosterdigi tikel formlar arasmda bir aynm yapmak suretiyle bu tikel formlarm, mevcudu, eylemselligi ve zamansalhgt deneyimleyen varhk olarak esas almmas1 gerektigini savunmu~tur. Bir gene! deger ya da gene! deger ifade eden bir kavram, ge9mi~teki bir bilinmeyen zarnanda .bir ahlaki problemin <;oziimti i<;in ihtiya<; uyannca iiretilmi~ ve kavrarn olarak varhgm1 mevcut zamanda da devarn ettirmi~ olabilir. Ge<;rni~in eylemin mevcuttaki in~as1 i<;in bir malzeme ya da hammadde temin alant oldugunu bildigimize gore ahlaki deger ifade eden bir kavlfliTlla ilgili olarak soyleyebilecegimiz ~ey, onun belirli bir zaman ve mekandaki uygulamasmm bir form; ahlaki bir an lam i<;eren ifadenin kendisinin ise bu uygularnarun gene! kavramt oldugudur. Omegin gene! bir ahlaki kavrarn olarak hayuseverlik, fiili olarak. hayirsever. olan toplumsal bireylerde kendisini gostermek dunimunda oldugundan, bu bir.eylerin hem zarnansal hem de mekansal yapJlarma bagh olarak farkh ~ekillerde tezahiir eder. Ger9ek bir hay1rseverlik pratigi, farkh zanianlarda ya da aym zarnanda ve farkh mekanlarda pek 90k farkh formlar .alabilir. Diger bir ifadeyle hayuseverligin bir tiirti bazt durumlarda haylfSever olmakla ul~Ilmak istenen amaca uygunluk arz ederken, b~ka baz1 durumlarda 9al1~mayabilir. Bunun anlamt Mead a~1smdan gene! degerlerin ve gene! ifadelerin hi9bir ~ekilde dogrudan ahlaki problem! ere uygulanarnayacagidir.
Bir b~ka ornek olarak miilkiyet kavranu on dokuzuncu yiizyilm ko~ullannda ve baglammda degerlendirildiginde olagan ya da kabul edilebilir gortinmekle beraber, yirmi birinci yiizydm standartlari perspektifinde~ bakJidigmda adil olmayan, sorunlu ve yerine gore ac1masiz bir sistem olarak gortinebilir. Mead, degerlerin bireylerin y~amm1 anlamli kildigt kadar tikel formlar olarak
.. . bireylerin de, degerlerin var olmaya devarn e~ebilmesi i9in, degerleri yeniden in~a etmeleri gerektigini savunur. Hayirseverlik, ozel miilkiyet gibi kavramlarm ~imdinin i<;e~sinde yeniden in~a edilmesi gereken kavramlar olma5mm yaru s1ra vatansever-lik kavranu da Mead a91smdan yeniden yapdand!nlmaya muhta<; kurumlardan biridir.
Ulusal ve uluslararasi dii~iincelilige ili§kin yazismda Mead, diinya tarihinde zarnan zaman patlak veren ve ilgili nesiller ya da zincirleme bir §ekilde
102. GEORGE HERBERT MEAD'IN SOSYALAHLAK ANLAYI~l
insanhgm tamarru i9in tehdit olu§turan sava§lann bir yaruyla bir araya getirici, sosyal baglan gti9lendirici ve amaca yonelik eylemi genelle§tirici etkisi oldugunu savunur. Sava§ durumlanrun, bu sava§m ayru safmda yer alan topluluk iiyeleri i9in hayati onemi, onlan giinltik hayatta sahip olduklarmdan 90k daha gti9lti ve 90k daha yakm bir ili§ki agma sahip hale getirrnesidir (Mead,
1929/1981; 355). .
Gtinltik hayatta yani barJ§In egemen oldugu donernlerde i§ ortagJyla,
kom§usuyla ya da herbangi bir arkada§Jyla belirli zerniD.lerde rekabet, mticadele ve hatta 9atJ~ma halinde a lan bireyler, rekabet halindeki bireylerle arasma psikolojik ve yarg1sal duvarlar orerler. Ancak sava§m ba§latnasi ile birlikte bireyler zaman i9inde bu duvarlar1 y1karlar. Boyle bir durumda rekabet, mticadele en kotti ihtimalle etkisini yitirir, en iyi ihtimalle ortadan kalkar. Ayru hedefler i9in eylemde bulunuyor alma psikolojisi giinltik ·hayattaki btittin ZithklarJ kendi i9eri~inde yok eden bir sosyal birle~meye ya da baglantJya neden olur. DolayJSJyla sava§ zamarunda ya da bir ulusun birligini, btitiinli.lgtinii tehdit eden bir durum soz konusu oldugunda bir ulusun biittin tiyeleri kendini ulusla tarumlar ve ulus menfaatleri, soz konusu tiyelerin benligininmenfaatleri haline gelir. <;atJ~marun gerektirdigi ya da yiikseldigi ruh halinde ulusun her
bir tiyesi kendini onunla ayru amac; ic;in ~at1~an btittin atekilerle sempatik bir uyum ic;erisinde bulur (Mead, 1929/1981; 355).
Ancak evrensellik kavrarruru da toplumlararasJbk ya da uluslararasJhk baglarmnda anlayan Mead a91smdan ulus i9erisinde birle~tirici role sahip alan olay ya da durumlar, uluslan birbirine baglayan ili§kiler ya da baglantJlar soz konusu oldugunda i~levini kaybeder. Bir Mead uzmaru alan Mitchell Aboulafia'ya gore Mead bir bireyin benlik sahibi olabilmesi ancak otekinin roltinti almay1 ogrenmesiyle miimkiindtir. Oteki kavrarru ise tikel bir varhga i§aret eder. Ancak otekinin roltinii almak, bireyin olgun bir benlik sahibi olmasi ic;in ko§ul olmakla beraber yeterli degildir. Birey daha sonra ic;inde bulundugu toplumun perspektifini edinmek ve tikel varhklarm olu§turdugu grubun roliinti almak du.rumundadir. Mead, "ben" olanm d1~mdaki btittin toplumsal varhklar i9in "genelle~tirilmi§ Oteki" kavramJru kullarur. Genelle~tirilmi~ oteki, benlik i9in organizmarun fiziksel ve psikolojik geli~im dtizeyine paralel olarak once bir nesne olarak benligi (me), daha sonra ozne ve nesne benlik arasmdaki baglantJlarm fark edilmesi yoluyla bir btittin olarak benligin organik ve deneyimsel baglantdara sahip oldugu aileyi, yakm c;evreyi ifade eder. Benligin geli§mi§ligi daha sonra benlik sahibi bireyin i9inde bulundugu ulusun roltinti alabilmeyi, onun perspektifini edinebilmeyi ve nihayet kendi
·ulusundan olmayan "genelle§tirilmi~ otekiunin roliinti alip onun perspektifini
Mu~tafa KINAG • 103
edinebilmeyi gerektirir. Benlikle benligin i9inde olu~up geli~tigi toplum ve doga arasmda ontolojik bir aynmm varhgm1 kabul etmeyen Mead a_91smdan
aynmm olmamas1 ya da btittinliik dti~tincesi bir ttir farkindahk ya da oz-bilin9lilik meselesidir. "Kozmopoiitan benlik", Mead'm benligin ileri dtizeyini ifade eden bir ttir ulus otesi ya da uluslararas1 bir perspektife sahip olmay1 gerektirir (Aboulafia, 2010; 75).
<;tinkti bir ttir nesneyi ya da bireyin kendisine ~esnele~mesini gerektiren ve Mead'a gore benligin olu~umunun zorunlu ko~ullarmdan biri olan olan oz bilin91ilik durumu tabir yerindeyse birey - bireydJ~J, ya da benlik - oteki ttirtinden dtialistik gortintimleri birbirine baglayan bir ttir ara alan niteli
gindedir. Hegel, bireyin kendi varhgm1 fark etmesiyle benlik sahibi olmas1 arasmda bir 9izgi 9izmi~; ilk alan i9in bir ttir bilin9 durumu, ikinci alan i9in ise ozbilin9lilik kavramm1 kullanmi~tJr. Hegel' in bilin9 a§amasmm, ashnda Descartes' in Cogito'sunun sistem olarak kendini btittinledigi ya da tamamladJgi nihai nokta oldugu kanaatindeyiz. Cogito'nun bilinci Hegel'e referansla
bir ttir bilin9 durumudur ve Hegel'in petspektifiyle "benlik" iddiasmda a§llmasJ gereken yolun tamamm1 a§amarru~, gorece yar1m ya da eksik kalrru~ bir sistemdir. Dti§tintiyorum o halde var1m ilkesi, refleksiyonu zihnin bir niteligi
olarak gortir ve kendinde bir oze-donli~ yaplSlna s~P,tir. Ancak o, bireyin i9sel bir ba§lang19; i9sel bir slire9 ve i9sel bir biti§ noktasma sahip oldugu bir sistemi ifade etmektedir. Ancak Hegel'in ozbilin9 sistemi, Mead'da oldugu gibi, "benlik" iddas1 i9in kapal1 devre niteligindeki bilin9 durumundan 9Ikmayi, oteki ile ytizle§meyi ya da kar§Ila§mayi ve otekine referansla tekrar oze
donmeyi gerektirmektedir. "Hegel'e gore insan tekinin hakikat olarak kabul ettigi bir §eyin (~endisinin bir oz bilin9 ·bir in san oldugunun) oznel bir. kan1 olmaktan 91kip tam anl~yla bir hakikat olmas1 i9in diger ozbilin9ler tarafmdan bilinmes! ve kabul edilmesi gerekir" (Bumin, 2013; 20). Oteki ozbilin9-ler tarafmda bilinme ve kabul edilme stireci, bir ttir ozbilin9Iilik deneyimini
saglamakta ve "benlik" iddias1 kendisini ancak bu §ekilde gosterebilmektedir. Ancak Hegel'in benligin olu§umtinu ozbilin9lilik yoluyla otekine zorunlu ko§UIIamasmdan ve bir ttir "oteki i9in ben" ilkesinden farkl1 olarak Mead, ben
lik i9in oteki htikmtinli benlik fikrine temel haline getirmi~tir. !fer ne kadar Hegel'in 6teki i9in benlik kutgusu ile Mead'm benligin olu~umu i9in otekinin gerekliligi ilkel~ri bir ttir sJralama farklihgi olar* kendisini gosterse de, esas itibanyle dogrudan benligin temeline yonelik .bir farkl1hga i§aret etmektedir. Nite~m Mead'a gore, "bizi sorumlu ve rasyonel varh,klar yapan oz- bilin9liligi deneyimlememiz, ancak bu benlikleri otekilerden ay1rt etmek ve korumak yoluyla mtimktin olmaktadJr" (Mead, 1929/1981; 357).
104. GEORGE HERBERT MEAD'IN SOSYALAHLAK ANLAYI~I
Boy Ieee Mead, bir ozbilinc;lililde ba§layan ve insarun ya§arru boyunca geni~leyebilme niteligine sahip olan "genelle~tirilmi~ oteki"nin roltini.i almakla devam eden toplumsal ve ahJaki bir varhk olma_si.irecinde insanm mensubiyet duygusuyla bagh oldugu ve bu duygunun yogun bir ~ekilde kendisini a9Ikc;a gosterdigi "ulus kimlik" duru'munun, tehdit edici durumJarm ortadan kalkmas1
durumunda, bir ulusa ait ve benlik sahibi olan bireylerin uluslararasJ bir bilinyJilige, diger bir ifadeyle kozmopolitan benlige aydabilecegini savunmu~tur.
Mead'a bir benligin kozmopolitan bir benlik olabilecegini di.i~i.indtiren ~ey onun, bir deger durumunda ya da bir deger problemiyle k~Jla§Jld!gmda insanm hayvandan farkh olarak dogrudan ve sadece kendi perspektifinden tepki gostermek yerine, dolayh olarak ve objektif bir perspektiften tepki gosterebilecegine olan inancJdJr. Dolayh tepki, reftektif di.i~i.ince yoluyla rasyonell~tirilmi~ ve "otekinin rol i.ini.in almmasm1" i9erdigi i9in objektif nitelikli tepkidir. insan altJ canh formlarda dilin kaynagJ olan sembol "anlamh sembol"2
a§amasma gelemedigi,.yani organ1zma otekinde meydana getirmeye c;ali~tJgi tepkiyi kendisinde sembolik olarak meydana get iremedigi ic;in refteksiyon meydana gelmez. Bu nedenle insan altJ canh varhklarm bir degei' problemine. yonelik tepkisi ahJaki olmayan bir tepki olmakla smuh kahr. Bununla birlikte
bir insarun bir deger problemine yonelik tepkisi de ahlaki olma olas1hgma sahip olmakla beraber bOyle bir zorunluluga sahip degildir. <;i.inkti refteksiyon ya da objektivite kapasitesine sahip olmak, bu kapasitelerin kullarulmasm1 I akti.ialize edilmesini zorunlu olarak temin etmez. Mead bu ac;1dan bir praksis felsefesi gelenegine mensuptur ve gerc;eklige sahip olmak ayJSmdan bir nesnenin potansiyel nitelige sahip olma durumu ile akttiel nitelige sahip olma durumu arasmda bir aynm yaparak gerc;eldigi akti.ialite ile a91klar. Bu akti.ialite
ise kendisini ~imdinin ic;erisinde olu~an eylemde gosterir.
Mead' 1 ahlak kurarru geli~tinne 9abasmda bireyselci tutumdan kurtaran, onu "otekini"nin goz ard1 edilmedigi, hatta en esas parc;alarmdan biri haline
2 Anlamh sembol, bir bireyin Otekinde meydana getirmek istedigi bir tepkiyi kendisinde de fonksiyonel olarak meydana getirebilecegi bir i~aret ya da uyartiyi ifade eder .. Bu anlamda insan alt1 canh formlarda semboller soz konusu olmakla birlikte anlamh semboller refiektif dti$iinebihne yetenegine sahip insanlar iyin soz konusudur. Anlamh semboller aym zamanda geli~mi$ bir ileti~irn arac1 olarak konu~manm da. temelini te$kil etmektedir. Semboltin anlamh olmas1, ileti~imin rasyonel olmasm• saglar. Rasyonel ileti~im ise Mead ayismdan oznelerarasihgm ya da objektivitenin olu$masm1 tern in eder. Mead'm ileti~irnin ilkel ~amas1 olarak semboller ve anlamh semboller dii~tincesi iyin daha detayh bilgi iyin bkz. Mind, Self and Society .fi'om the Standpoint of a Social Behaviorist adh eser.
Mustafa KINA<J • 105
getirildigi bir ahlaki sistem olu~turma <;abasJ it;ine sokail en temel unsur, kanaatimizce onun objektif bir perspektif olu~turma t;abasJ ya da pe~spektifter toplarrurun bu toplamdan daha fazla anlam ifade eden bir objektiftige sahip oldugu iddiasmda bulunmasJdu. Bir ahlak kuramJ ahlakm mahiyeti 'geregi otekinin roltintin almmas1yla olu~turulabilir. N_J:ead'm benlik (self) kurarrunda ozne benlik (I) ve nesne benlik (me) fonksiyonel aynmlanrun, o benligi kendisine nesne olarak gorebilme yetenegi kazand1rdJgma ve bu kazarurrun (benlik sahibi alma ~amas1run) kokeninin toplum olduguna gore, diger bir ifadeyle bireyin toplumsal bir v~hk olmas1 ona kendisini otekinin goztiyle gorebilme yetenegi kazandudJgma gore, birey genelle§tirilrni~ otekiye ve genelle§tirilmi~ otekinin her bir bireyine k~I sahip oldugu sorurnluli.dda kendisine k~1 sahip oldugu sorurnlulugu birlikte geli~tirir. Boylece Mead i<;in en ideal ahlaki durum "genelle~tirilmi~ oteki"yi mtimktin alan en geni~ haliyle kendisinde bulunduran, perspektifl.eri ve bu perspektifter arasmdaki baglantiiarl i~ermek, diger bir deyi~le aktanlabilir (communicable) persp~ktifl.ere sahip olmak suretiyle objektif nitelik kazanan unsurlarm bir araya geldigi durumdur.
Mead at;Jsmdan bir degerin ortaya konmas1 ancak eylemin devamhhg1ru ya da tamarnlanmasJru engelleyen bir problernin kendisini gostermesiyle mtimktindi.ir. Bu ned~nle biz ahlaki bir eylem b~lamadan "ne yapilmas1 gerektigi ile ilgili sabit I degi~mez kurallar koyamay1z. Bir degerin ortaya konabilmesi, sadece ve ancak fiili I akti.iel bir problemin, (Mead'm ifadesiyle problematik dl..frumun) olu~mas1 ile birlikte ba~layan bir si.iret; boyunca degerler var olur. Bu degerler akttiel stiret;te kendisini gosterdikten sonra bu degerlere referansJa problematik durumu ~1hr ve ahlaki birey tarafmdan eylem tamamlamr.
Ahlaki bir durumun it;erdigi btittin degerleri ortaya t;Ikarmak ya da ahlaki duruma dahil etmek, yukanda da ifade etmeye t;ab~tlgJrruz gibi bir ti.ir ileti~im meselesidir. Bir yaruyla hem birey olmay1 hem de toplumun bir par<;as1 olmay1, yani tikel ve ti.imel arasmdaki bo~lugu kald1rmayi; diger yaruyla boyle bir ahlaki durumun objektif olmasm1 saglayan ~ey ileti~im it;indeki bireylerin ortak bir perspektifi payl~abilecekler ya da bireylerden her birinin digeri-
~!' nin perspektifini edinebilecekleri ger<;egidir. Bu nedenle Mead'a gore etik,
rasyonel konu~marun temelini olu~turan anlamh sembolleri bir mesele olarak it;ermek durumundad1r.
Mead' m beJ;Iligin de temeli olarak gordtigti "otekinin roltinti alma" stireci, bir ki~inin eylemi ve kendisini otekinin perspektifinden gorebilmesini ifade eder.
Mead, ahlaki davraru~ta var alan bir b~ka temel unsur olarak da rasyonaliteden bahseder. Rasyonel olmak "bireyin digerlerinin tutumunu alabilme-
106 • GEORGE HERBERT MEAD'IN SOSYALAHLA.KANLAYI$1
si, bu tutumlar sayesinde kendi eylemlerini kontrol edebilmesi ve otekilerin
eylemlerini kendi tutumu sayesinde kontrol edebilmesi durumudur" (Mead,
1934; 334). Rasyonel tutum ise "boltinmelerin ve rekabetin arkasmda yatan
ortak degerlerin ne oldugunu bulmakt.Jr. insani topluluklarda uygarla§ma sti
reci, sosyal orgtitlenmenin temelleri clan bu ortak amac;:lann ke§f'edilmesidir
(Mead, 1934; 365).
Mead'm ahlak kurarruna gene! olarak baktJgJm.Jzda onun bir ttir ortak
"iyi"yi ke~fetmeye c;:alJ~tJgml, bunun benlikler arasmdaki etkile~imle ve an
Iamh semboller temelinde ileti~imle mtimkiin oldugunu dii~i.indiigiinti gorii
ri.iz. iyi , fiili durum ger~ekle~meden once bu durumun nasJl i~lemesi ve ge
li§mesi gerektigine i~aret eden bir onko~ul ya da eyleme ilk hareketi vereri
degil, hareketin ya da eylemin ba§lamasJyla birlikte k~fedilen bir ~eydir. Bu
iyinin ke§fedilmesi ve mtimktin clan en list seviyeye ~JkarJlmasJ i~in (bunun
anlarru bir iyinin mtimkiin clan en c;:ok say1da benlik tarafmdan iyi oldugunun
kabul edilmesidir) ger~ekle§tirilen ahlaki tutum hem anlamiJ semboller yo
luyla ileti§im hem de genell~tirilmi~ otekinin rasyonel perspektifi unsurlarm1
kendisinde bulundurmak zorundad1r. Ancak bu ko§ullarm saglanmas1 sure
tiyle muhtemel bir iyi eylem stirecinde ke§fedilebilir ve mtimktin clan en ~ok
say1da benlik tarafmdan kabul edilir.
Evrenselligin tikeller temelinde olu§tugunu, yani evrenselin tikeli degil,
tikellerin evrenseli olu§turdugunu savunan Mead ac;:1smdan "genelle~tirilmi§
bteki", olasJ en evrensel perspektiftir. Bu nedenle hem rasyonel bakJ~ ac;:Jslru
hem de objektiviteyi temin eder. ileti~imin ahlak ar<l§tJrmasmdaki bir ba§ka
boyutu ise bireysel olanla toplumsal clan arasmdaki baglantJyi olu~turmasJdlr.
"ileti~im . . . ahlaki bir problemde var clan farklJ deger perspektift erinin ke§fe
dilmesi ve anla§Jlmasi i§levini gortir. AkJI ise bu deger perspektifterinin say1ca
mtimktin clan bi.iytik ic;:erigini uyumlu hale getirecek ve en tist seviyeye «;:Ika
racak bir hipotezi ke§fetme i§levini gori.ir." (Breyer, 1973; 181). Bu nedenle
anlamh ileti§im ve akJ~. ahlaki yeniden yapJJandlfmarun zorunlu ko~ullarJdir
ve Mead'm ahlak kurarn1 a9smdan her ikisi de yap1sal degerlere sahiptir.
Ahlaki degerlerdolayurunda evrenselligin toplumsal bireylerin amac;:hbk
larl arasmdaki uyurnla, toplurnlar aras1 uyumla ifade edildigini savunan Mead,
bu degerlerin verilmi~ degil kazarulm.J§ ya da ke§fedHmi§ degerler oldugunu
di.i§tini.ir. Bu ahlaki tutum, evrensellik arytyJ~mda olmasJ yontiyle Kant'm "ka
tegorik emperatif'ini and1rsa da, ahlaki davraru~ kurallarJru i~eren verili bir
tablo yerine bir ttir ahlaki ke~if, eylem stirecinde varJian deger farkJndalJgJ ve
~hlaki yeniden yapJiandmna yontiyle farkl1hk arz eder.
M.ustafa KINACJ • 107
Mead bir yandan evrimin bir ger~eklik oldugunu dti~tinmesi itibanyla
Darwin'den, diger yandan bu ger~ekligin bir stire~ i~erisinde kendisi.ni goster
digini kabul etmesi itibanyla Whitehead' m stir~ felsefesinden etkilenmi~tir.
Bu nedtmle onun i~in iyi, kotti gibi ahlaki kavramlar sadece ve ancak form
niteliginde olup i~erik itibanyla mutlak nitelige sahip degildir. Ahlaki in~a si.lreci mutlak olarak ortaya konan i~eriksel degerleri bir oriko~ul olarak ortaya
koymaktan ~ok, say1ca olas1 en ~ok deger sayJsJrun uyumlu bir ~ekilde ger~ek
l~tirilebilecegi ahlaki durumun tammlanmasJ durumudur.
Mead bu a~1dan optimist bir tutum sergilemektedir. Bu noktada yine Mead'm benlik kurarmna referansta bulunmak durumundayJZ. Mead'ui ben~
liginin ozne benlik ve nesne benlik ~eklinde ontolojik degil analitik aynma
sahip oldugunu, bu aynrrun benligin analizi ve anl~Jiabilmesi i~in yapJldJgJm
biliyoruz. Nesne benlik (me), toplumun degerlerini, bakJ~ a~JSJm, kabullerini ve itirazlanm i~sell~tirmek suretiyle kendisinde gostermektir. Buna.gore bi
reyin bir toplumda nasll davranmasJ, ne ~ekilde konu~ulmasi gerektiginin bi
lincinde.olmasJ nesne benligin tutumudur. Bireyin bi.lyi.lklere sayg1 gosterme
si, vatansever olmarun gerektirdigi tavular gostermesi ya da kutsal degerlere
yonelik onlar1 ya da onlara inananlarm dti~tincelerini tehdit edece,k tavulardan
uzak durmasJ nespe benligin tutumudur. bzne benlik ise di.lrttisel, anlJk, on
gori.llemeyen, sadece ve ancak hafJZada nesne benlik tarafmdan fark edilen
ozgtin benligi ifade eder. DolayJsJyla nesne benlik, bireyin y~amsal si.ireci
boyunca in~a ettigi, geli~tirdigi, yeniden yapllandmlmaya elveri§li, zamana ve mekana bagh olmay1; ozne benlik ise bir uyamya maruz kalmd1gmda bu
uyaruya yonelik gosterilecek tepkinin, bu tepkinin meydana geldigi eylemsel
ufuk ~izgisi ge~ilinceye kadar bireyin kendisi tarafmdan bile ongorillemedigi
bir ttir yeniligi ve ozgi.lnli.igi.i bir bi.ittin olarak benlige kazandJnr.
Ancak Mead, iyi ya da kotti gibi keskin ~izgilerle ahlaki tutumlarJ yargJ
Iamaktansa degerler skalasirun geni§ tutulmas1ru ve bu degerle~den her birinin
digeriyle uyumlu hale getirilmesini, uygulanabilir ahlaki evrenin gerekliligi
olarak gori.ir. Bunun anlarm §Udur: H1rsJzhk yapan bir ki~inin mutlak "kotti" olmak s1mrlarma mahkum edilmesi yerine bu su9u i§leyenle su~ eyleminin
meydana geldigi toplum arasmda anlamiJ bir ileti§im geli~tirmek, ahlakin du
ragan degil din~ik bir yap1ya kavu~turulmas1 ve pratik zeminden kopma
masJ adma en tiygun tutum olacaktu. Boylece su~u i~leyenle su~un i§lendigi
topluluk bireyleri arasmdaki baglanttlar ve ileti§im yeniden in§a edilecektir.
Mead, kanaatimizce yukar1da ozet a~JklamasmJ vermeye ~alJ§t1gJrruz di.lrti.lsel, ongori.ilemez olan ozne benligin (I) de toplumsal olarak yapiCI bir isti-
108 • GEORGE HERBERT MEAD'IN SOSYALAHLAKANLAYI~I
kamette yonlendirilebilir oldugunu, dtirttilerin egitilebilir oldugunu ve uygun ko~ullann saglanmasJ halinde kontrol altma ahnabilir oldugunu ima etmektedir. HlrsJzbgm yaduganan, kottilenen ve mtieyyideyi gerektiren bir tutum oldugunu bilen nesne benligin bu i9selle§tirilmi~ biigisine ragmen ozne benJigin diirttiselliginin bireye i§lettigi bir su9 olarak lurs1zhk, lursJzhgt yapan bireyin top! umla alan baglan yeniden in~a edildiginde, artJk lurstzhk yapmi§ olanm da bir katthmclSl oldugu daha geni§ toplulugun perspektifinden ak.tlhca bir davraru§ olarak goriilmeyecektir. (Mead, 1934; 265)
Ahlaki bir durum konu§uldugunda bu konu§maya benlikle b~lamak ve konu§mayt benlikle bitirmek gerekir. <;tinkii bilin9li, bireysel ve toplumsal alma niteliklerine sahip bir benJik ahlak.tn hem oznesi hem de nesnesidir. Benlik ise analitik aynmlarmda da gordtigtimiiz gibi hem duygusal hem de rasyonel alma niteliklerini kendisinde bulundurur. Benlik sahibi bir bireyin 9evresi ile etkile§im siirecinde dahil oldugu eylem ise bir biittindtir. Bir biitiin olarak eylem benligin hem duygusal hem de rasyonel yonleri mevcuttur. Bireyin eylemin oznesi olmas1, eylemi belirleyen, onu kendi ama9hhgi dogrultusunda yonlendirip §ekillendiren ve nihayet tamamlanmast i9in aktif alma durumunu her daim koruyan n:itelikleriyle ifade edilebilir. Eylemin nesnesi olmasJ ise, onun eylemin b~lamasmdan sonra eylemin kendisi tarafmdan yeniden yapilanmaya maruz kalmasJyla ifade edilebilir. DolaylSiyla benlik hem eylemi in~a eden hem de eylem tarafmdan her daim yeniden in§a ~dilen bir karakter
~Jr.
Mead degerlerin eylem siireci i9erisinde ortaya 91ktigmJ ve ahlaki yeniden in~a stireci i9in bir eylem i9erisinde o eylemin tamamlanmasirn engelleyen bir degerler 9ati§masmm ortaya 91kmas1 gerektigini dti§iiniir. Burada eylernin tamarnlanmasmJ engelleyen degerler 9at1~masma bir tiir uyart1 dersek, bu engel in ortadan kaldmlmast i9in ahlaki yeniden in§a stireci de bu uyaruya yonelik ger9ekle~tirilmi~ bir tepki olur. Ahlaki yeniden ill§a siirecinde ahlaki sosyal nesneler anlam degi§imine, anlam geni§lemesine ve anlam yenilenmesine maruz ka!Jr. Bu degi§im, geni~leme ve yenilenme stirecinde Mead tikel bireylerin tikel perspektifterinin esas unsur oldugunu savunur. Ahlaki yeniden in§a siireci, ahlaki bir eylem i9erisinde olu§an problernin fark edilmesi ile b~ladJgJ i9in ahlaki geli§me de yeni problemlerin algJianmasmm bir sonucudur. Bu nedenle Mead a9tsmdan tikel sosyal varbklar olarak her bir benlik ve perspektif sahibi bireyin ahlaki geli§im dolayJmindaki onemi, "problemlerin sadece ve ancak bireyin deneyiminde goriilebildigidir." (Mead, 1936/1938; 411)
Mead'm ahlak kurammda bir problemin 9oziimtine yonelik ahlaki bir hi
potezi bilimsel bir yontemle ele aldigw belirtmi§tik. Ona gore bilimsel bir
Mustafa KINAC • 109
hipotezin ge9erliliginin 61¥litti, hipotezin ortaya kondugu bilim alarundaki
mtimktin olan en 90k say1da uzman tarafmdan da kabul edilmesi~ir. Hipotez ge¥erlilik ~amasma ul~tJgmda bilimsel anlamda genelle~tirilmi~ otekinin kabultine ul~Jr ve bu perspektifler arasmda bir uyumun ger9ekle~mesini
i9erir. Ancak soz konusu hipotez, probleme yonelik bir 96zlim onerisi olarak en b~ta bir ki§i tarafmdan ortaya konulmu§ ve daha sonra genelle§mi§tir. Bilimsel hipotez konusundaki bu tavnru ahlaki hipotez konusunda da stirdtiren
Mead i9in her bir birey, sosyal nesnelerin ve dolayJSiyla toplulugun yeniden yapdanmasma katkl sunar.
bte yandan toplulugun ve ahlakiligin yeniden in~asJ, ayru zamanda ozne benlik ve nesne benlik bile~enleri olan benligin (self) bu bile§enlerinin dav
raru§ slirecinde b~ar1h bir §ekilde blittinle§mesini yans1ttr. bzne benlik ve nesne benJik arasmdaki koordinasyon ve uyumun dtizeyi aym zamanda §ahSiyetin bile§ikligini ve btittinltigtinli gosterir. Bir yaruyla yaratJcJ, ongortilemez,
ozgiir, anl1k olan ozne benligin, diger yaruyla toplumsal sorumlulugun ve toplum yansJmasJDJn ifadesi olan nesne benligin uyumlu bir btittinliik olu§turmaSI ruhsal ve ahlaki olarak saghkl1 bireyi temin ede_r.
bzne benlik ve nesne benlik salt kuramsal olmay1p pratik alfU!da da fark
hl~rru§ fonksiyo~lara sahiptir. bzne benlik, baZJ ahlaki dogmatizm tiirlerinde var olan ozgtirliigtin yoklugu probleminin ortadan· kaldmlmasmm Y<!- da 90-
zlimlinlin teminatJdJr. Nesne benlik ise sorumlu davram§I temin eder ve ahlaki anar§izmin dogurdugu sorumsuzlugu onler. 0 halde Mead'a gore I ve me
arasmdaki btittinliigtin ve uyumlulugun bir biittin olarak benlik a91Smdan bir b~ka kazarurru da hem ozglir hem de sorumlu bireyler yaratmaktJr.
Mead'm benlik kurarruna bakagmuzda benJ~gin farklii~rru§ geli§im ~amalari oldugunu gortirliz. Bu ~ama duragan olmay1p bir stire9 i9erisinde ilkel olmaktan uygar olmaya, tikel olmaktan ttimel olmaya, dtirttisel olmaktan
rasyonel olmaya dogru bir geli§meyi ifade eder. ilk ~amada organizmik bir varhk olaiak insan zihinsel ve fizyolojik geli§iminin erken ~amalarmda birey
olmay1 ogrenir. Ancak bu ~amada birey olmak, bir anlamda kendisi ile 9evresindeki nesneler arasmda bir aynm yapabilmeyi ifade eder. Mead, birey oldugunun farklnda olmayan bir varhk olarak mitolojik bir varhk olan "tepegoz
(cyclopean eye)" (De Waal, 2008; 1:54) ornegini kullamr. Tepegoz kendilik bilinci olu§mayan bir varhktJr. <;tinkti o kendisini i9inde bulundugu 9evrenin
nesnelerinden ay1rt edecek zihinsei yeterlilige sahip bir varhk degildir.
Birey olma ~amasJ benligin ilkel ~amas1ru te§kil eder. Bundan sonraki
~ama ise "ben" olmayarun da "ben" alaruna girmesiyle birlikte anlarnb ileti-
110 • GEORGE HERBERT MEAD'IN SOSYALAHLAK ANLAYI~I
~imin mtimktin hale gelmesidir. Boylece birey olmakJa b~layan ki~ilik alaru, "oteki"nin darul olmastyla geni~ler. Bu geni~leme, tikel otekinin saytsal ola
rak artmastyla tikel otekilerden olu~an "ben"in dJ~mdaki toplumsal bireylerin de "ben" alaruna g}rmesiyle geni~lem~ stirecine devarn eder. "Ben" alarunm
geni~lemesi genell~tirilmi~ otekinin tutumunun i~sell~tirilmesi ve "ben"in · zihinsel faaliyetlerinin bir sonucu olarak salt dJ~artdan edinilrni~ olandan daha
fazla anlarn ifade eder. <;;:tinkti bu tutumun ben tarafmdan i~sell~tirilmesi ayru zru:nanda onun benlik sahibi birey tarafmdan yeniden yorumlanmas1 ve an
lamlandmlmasma ve yeni bir tutum olarak yeniden ortaya ~Jkmasma neden olur. ~oylece sosyal kokenli olan benlikte ilkel ~arnada dtirtlisel olan ozne
benlik, ikinci ~amada toplumsal tutumlarJ yansttan nesne benlik on planda ve hakim konumdadu. Benligin olgunl~masJru ise Mead perspektifinden ozne
benlikle nesne benlik arasmdaki diyalektik ve uyum olarak·belirtebiliriz.
Boylece benlik olu~an, geli~en ve ogreriilen bir stire~ olup, bu stirecin geli~mesi eylemle ifade edilir. Bu ~amalarJ i~gtidtiselligin ya da ki~iselligin agtr bastJgJ, sosyal belirlenimlerin agu bastJgt ve rasyonalitenin agtr bast1g1 ~amalar olarak da ifade edebiliriz. . -
Mead, i~gtidtisel birey alma ~arnasmdan rasyonel bir benlik olma ~a
masmda dogru geli~en ve ilerleyen stirecin imkanmJ da yine bireyin toplumsal bir var!Jk olmast ve buna dair bilin~lilik durumunun onun biyolojik ve ·
zihinsel yap1sJrun geli~mesiyle dogru orantJ!J olarak gortir. Birey kendisinin
birey oldugunun farkma en kti~tik toplumsal birim olan ailesi i~erisinde vartr. <;;:ocukluk ~arnasmda oyuncaklanyla oyun oynayarak rol almayJ ogrenir. An
cak bu ~amadaki oyun kuralsJZ oyundur (play). Ebeveyniyle kurdugu etkile
~imi. oyuncakJarma yansttan ~?cuk, ornegin birine hasta, digerine doktor roltinti verdigi oyuncakJarJ .konu~tururken once hasta roltinde doktorla konu~up
daha sonra yine doktor roltinde hasta ile konu~_ur. Ya da once ebeveyn roltinde oyuncakJarJru uyar1p, kJZJp bagmr, onlar1 over, sever; daha sonra ebeveyniyle
konu~uyormu~ gibi bir b~ka oyuncagma kar~J kendisini sav.unur, korur veya
ka~tt bir tepki_ olarak o da onlara klzar.
Belirli bir zihinsel ve biyolojik geli~im stirecinden sonra ailenin d1~mda
farklJ ki~ilerle etkile~ime ge9en birey, perspektif alan.1ru geni~letir. Bundan sonra onun degerlerini belirleyen sosyal varhklar sadece ebeveyni degil, ebe
veynin de bir par9asm1 olu~turdugu daha geni~ bir sosyal topluluktur. Bu, o
bireyin perspektifinin geni~leme stirecidir. Bu geni~leme stirecinde birey ebeveyniyle etkil~ime girerken daha geni~ bir perspektife sahip oldugu i~in on
Ian dogrudan ve ko~ulsuz kabul etmek yerine sahip oldugu yeni perspektiften
Mustafa KINAG • 111
degerlendirir. Hem birey hem de geni~letilmi~ perspektife sahip bir sosyal var
hk olarak onlart ele~tirebilme di.izeyine ui~Ir. Bu ~ekilde geni~leyen1 geli~en ve ileti~im yoluyl~ i~erigi artan perspektif, benlik sahibi bireyin daha geni~ bir toplulugun i.iyesi olmastru saglar. Boylece her daim geni~Ieyen perspektif onun daha once i.iyesi oldugu nispeten daha ki.i~i.ik perspektifteri, daha ki.i9i.ik
toplumun standartlarmm dogru olup olmadigiru ele~tirebirme olanag1 sunar. Boylece bir bireyin benliginin geli~mi~ligi, onun sahip oldugu perspektifin
geni~ligiyle dogru orantih olur. Mead, bir bireyin rasyonel oz- bilin~lilik sa
yesinde benligin her zaman ve her fusatta kendisini bir i.iyesi olarak gorebilecegi daha geni§ bir toplulugun mi.imki.in ofdugunu, bireyin amac1run da, fiili
olarak ait oldugu bir alt gruptan (mezhep, siyasi parti, hem~e~ri vs.) 90k, bu alt gruplan da kendinde bulunduran daha geni§ bir topluJugun perspektifiyle
dti~tinmek oldugunu savunmu~tur. Bu nedenle biz "her daim "kendimizi, ait
oldugum.uz (en) gerri~ topluluk baglammda di.i§i.inmek zorunday1z" (Mead, 192911981; 363).
Mead' a gore "fiili olarak ahlaki davrarii~m en i.ist di.izeyine ula§ffil~ olan
bir birey, ahJaki bir peygamberdir. OnJarm y~affil, hipo~ezlerinin ifade edildigi laboratuvarlardir. Ger~ek peygamberi sahte olandan ayuan ~~y ise, onun
kendi peygamberli~ini ahlaki problemlerin 90ztimi.i i¥in fiili I ger~ek anlamlara doni.i~ti.irebiliyor olmasidJr (Mead, 1934;. 386).
·Etik a¥Ismdan ortaya konabilecek tek zorunluluk, onun her daim yeniden yapdandJnlmasJrun gerekJiligidir. Yeniden yapiiandirmarun topluma ·bakan
yonti onun yenilenmesini, geli§mesini ve her daim orijinal olmasmt; bireye
bakan yoni.i ise onun hem ozgtir hem de sor umluluk sahibi yonlerinin korun
masmt temin eder.
Mead'm geleneksel apriori ahlak sistemlerine yonelik itiraz1 bu sistem
lerin deneyimsel ahlakm yeniden in~ast si.irecinde degerlerin elde edilebilecegine yonelik pratik alan fikrini kabul etmedikleridir. Ancak Mead, ahlakm
dogrudan p~tik alanda var olmas1 gerektigini ¥i.inki.i hem oznesinfn hem de
nesnesinin pratik, ya§ayait, geli~en, duygulara ve dti~i.incelere sahip benlik sahibi insanlar· oldugunu dti§i.indi.igti i¥in apriori ahlak sistemlerinin yetersiz
kaldigJru savunur. <;i.inki.i boyle bir sis terri ahlaki durumlar i¥in i9erigi I anJaffil daha onceden verilmi~ kavramlart zaman ve mekan s1rurma bagh kalmaksl
zm ahlaki oznelere ·buyurdugu i9in sosyal nesnelerle bireysel ahlaki ~ahlslar arasmda anJamh, yenileyici ve yaratJCl ileti~ime de yer buakmamaktad1r. Di
ger bir ifadeyle apriori ahlak sistemleri bu sistemlt:rin buyuran ilkeleriyle bu ilkelere bagb olma zorunJuluguna sahip ahlaki bireyler arasmda ontolojik bir
112 • GEORGE HERBERT MEAO'!N SOSYAL AHLAK ANLA YI~I
aynmm olu~masma neden olur. Oysa slire99i bir dti~linlir olarak Mead, canh
bir organizma olarak ahlaki bir varhgm dogumundan oltimtine kadar benlige
sahip olma, benligini geli§tirme ve olgunla§tJrma .slirecinin i~inde olduklari
m, bu nedenle benlik serliveninin ya§::un boyunca sabit degil hareketli, dinamil<, degi§en ve degi§tiren bir §ey oldugunu savunur. Bunun en ba§hca sebebi,
benligin ve ahlak.m gerek koken, gerekse geli§im slireci itibar1yla toplumsal
olmasmdan ve toplumun degerleri ayru zamanda toplumun da ortak degerleri
oldugundan dolay1 birey ve toplum kategorilerinin i9 i9e ge9mi§ kategoriler
olmasidlf. Toplum ise hem tikel par9alar1 olan benlikler hem de bu benliklerin
toplarru olarak dinarnik bir yap1ya sahiptir.
Mead, birahlaki onermenin hem "sosyal nesnelerde"3 (Mead,1925/1981;
280) hem de ahlaki benliklerde ba~ar1y1, geli§meyi ve ilerle_meyi getiremeyi§i
nin nedeni olarak ileti§imin eksikligine ya da ba§arisizhgma i§aret eder.
Ahlaki bir durumda ortaya 91kan probleme yonelik ahlaki 90zlim onerisi
nin test edilmesi ve ahlaki yargdama; onun uygulanabilir olup olmadigiyla ve
eylemi yeniden stirdtirtilebilir bir yap1ya kavu§turup kavu§turmadlgJyla sagla
mr. "Eger ahlaki bir hipotez objektif ve rasyonel olmay1 ama9hyor, ancak bu
nunla birlikte ahlaki bir problemi 90zmede ba§ans1z oluyorsa, bu durumda o
ahlaki hipotezi bir hatadJr. Eger ahlaJ<i bir hipotez, kendine ozgli ve irrasyonel
bir perspektif lehine objektif ve rasyonel bir perspektifi bilerek reddediyorsa,
bu durumda o ahlaki hipoteze ahlaki bir su9tur. Boylece Mead, ahlaki bir hipotezin yarglianmasmda "ahlaki hata" ile "ahlaki su9" arasmda da bir aynm
yaprm§tlr. (Mead, 1934; 389) Buna gore ahlaki bir hata tolere edilebilir ve
dtizeltilmek ve rasyonelle§tirilmek suretiyle yenilenebilir. Ancak ahlaki su~
ahlaki bir durumdaki degerleri gorme konusunda bir ama~hhga sahip olmadJ
gJ i9in tolere edilemez. ·
Mead'a gore "i9inde ya~adJglmJZ evrenin dtizeni ahlaki bir dtizendir. Bu
dtizen, insani bir toplumun tiyelerinin oz-bilince sahip olmalari yoluyla ahlaki
bir dtizen olur ... Dlinya bize miras yoluyla kalan de gil, fethetmek suretiyle
kazandtg1m1z evimizdir ve bu bir ahlaki dtizen dtinyasJdJr. (Mead, 1923/1981;
266)
3 Mead sosyal nesnelerle, karma~1k ve a~amalan olan bir eylemin, farkh bireylerin davran1~lannda bulunuyor olsa bile btitiin par9alarm1 kastetmektedir. Bu durumda bir eylemin amac1, salt o eyleme dahil olan soyut haliyle bireyin degil, bireyin bir pars;asm1 olu~turdugu grubun ya~am siirecinde bulunur. Bu durumda eylemin amac1 Mead'a gore bireyle toplum arasmdaki etkile~imin ortak bir Uriiniidiir.
Mustafa KINACi • 113
SONU<;
..... Mead'm sosyal ahlak anlayJ~J, bireyle toplum veya toplumun diger tiye-leri arasmdaki etkile~imin bir tirtinti olarak dinarnik, yenilik<;i, ilerlemeci ve her daim yeniden in~a edilmesi gereken ahlaki ilkeler btittintinti i<;erir. Apriori
ahlak anlayJ~Iru insarun ve toplumun degi~en ve geli~en niteliklerinden dolayJ yetersiz ve duragan goren Mead, hem benligi hem de ahlala eylem temelin
de a<;Iklarru~. eylemi ise zamanm "~imdi" dedigimiz biriminde ger<;ekle~en sosyal hareketler olarak a<;Iklarru~tJr. Ancak nasll ki zamarun kendinde ontoJojik bir ger<;ekligi olmay1p zamarun belirlenmesi eylem ~amalar1run ve bu ~amalarda var olan hareketlerin birbirlerine gore durumuna gore oluyorsa,
ayru ~ekilde rasyonel bir varlJk olarak birey i<;in ge<;mi~. ~imdi ve gelecek arasmda da ontolojik bir aynm soz konusu degildir. Einstein'in rolativist an
layJ~mdan etkilenen Mead i<;in ge<;mi~. kendisine her tikel yonelimde yeni ~eylerin ~e~fedildigi, ke~fedilen yeni ~eylerin daha once bilinenlere eklenmesi suretiyle yeni anlamlarm elde edildigi ve bu suretle yeniden degerlendiril
digi bir ~r potansiyellik durumunu ifade eder. Bu yontiyle ge<;mi~. kendinde bir olmu~-bitmi~ duraganhg1 ya da sabitligi degil, dinru:nik bir yap1y1 ve ~imdinin i<;erisinde ger<;ekl~en sosyal eylemler i<;in nedenselligi, d!narnik
ligi ve degi~kenligi kendisinde bulundurur. Gelecek ise ~imdinin i<;erisindek:i eylemlerimizle in~a ~ttigimiz hipotetik bir durumu _i~ade eder. Bu anlamda Me;~.d, ge<;mi~in ve gelecegin e~ dtizeyde hipotetik oldugunu savunur. Orada var olan dtinya ifadesi bu yontiyle ge<;mi~te meydana gelmi~ her bir tarihsel olaym oldugu ger<;eginin yadsmmad1g1ru belirtir. Bu yontiyle realist bir tutum sergileyen Mead, ate yandan bu tarihsel olaym, ona her yonelimimizde ve
ona yonelik ~tJrmarruzda farkl1 anlamlara sahip olabilecegi olas1hgmdan dolay1 da rolatif bir tutu~ sergiler. Tarihin oldugu gibi ahlakm da hem oznesi hem de nesnesi konumundaki rasyonel varhk olan insarun hem eylemi hem de ~ahsiyeti in~a stireci bir yaruyla zamansalhga ve eylemsellige, diger yaruyla da ahlakilige i~aret eder. Benlik, Mead a<;Jsmdan sadece. ve ancak gelecegin
i~as1 i<;in ge<;mi~i bir hammadde olarak ~imdinin i<;erisinde in~a etmek ve bu in~a stirecinde, par<;asJ oldugu eylemsellik durumunda, eylemin "benligin d1~mda kalan sosyal varhklanm ifade eden genelle~tirilmi~ otekinin roltinti almak ve nihayet dtirttisel ozne benlikle reflektif nesne benlik arasmda tam bir uyum olu~turar~ benliginin btittinltigtinti stirdtirmek suretiyle olgun, .ahlaki bir ozne olabilecektir. Mead, diger yandan ahlaki durumlarm, problemlerin ve
bu problemlere yonelik <;oztim onerilerinin bilimsel bir metotla ele almmas1 gerektigini dti~tindugu i<;in bir ahlak modelinin pratik temeli esas almas1 gerektigini ve tikelden ttimele bir seyir halinde olmas1 gerektigini dti~tinmti~ttir.
. .....
114 • GEORGE HERBERT MEAD'IN SOSYALAHLAK ANLAYI~I
Bunun bir sonucu olarak ahlaki dururnJar her daim in§a edilen, yenilenen ve
geli§en bir nitelik arz ettiginden, ahlaki dururnJarm i9erdigi normlar verilmi§
normlar degil kazamlrru~ normlar olmak durumundad1r.
Diger yandan gene! olarak prag:natizmin hem bireyselci hem de toplum
salci perspektifterine sahip ttirlerinde ortak ozelliklerden birinin de pratik ze- ·
minden hareket etmek, deneyim alarum ger9ekligin in§aSI i9in esas almak ol
dugunu dti§iiniirsek, Aboulafia'run Mead'm ahlaki benligini tarumlamak i9in
· olu§turdugu kozmopolitan benligin ger~ekte I fiili olarak var olup olmad1gi da
tartJ~mal1 bir husus olarak kalmaktadu. Fiili olarak boyle bir benligin var ol
dugunu soylemek, biittin perspektifteri kendisinde bulunduran, bii,Un perspek
tifterin ahlaki problemlerini ~ozebilecek bir hipotezi kendisinde bulunduran
ya da ortaya koyabilen bir benligin var oldugunu soylemektir. Ancak boyle
bir tikel benligin var oldugunu soylemek bir yana, birey: tistii boyle bir kura
rrun var oldugunu soylemek bile imkan dahilinde gorlinmeme~edir. Kaldl ki
Mead'm genel9er~evedeki gorii§leri dahi zaman ve mekan Sirursizhgma sahip
bir ahlaki hakikatin insani ve toplumsal dtizlemde var olmadlgt~ varsa bile
bunun "kendinde" yaplSlrun bilinemeyecegini ve dolayJsiyla boyle bir haki
katin "kendinde" bir halde pratik zerninde uygulama alaru bulamayacagiru
gostermektedir. Bu durumda Mead'm kozmopolitan benligi var olan pratik
bir ger~eklikten ziyade, pratik ve tikel ger9ekliklerden hareketle olmas1 bek
lenen, umulan, istenen ya da manuksal imkana sahip olan. bir ideal goriinttisii
sergilemektedir.
Ahlakm rru siyaseti, yoksa siyasetin mi ahlakl belirlediginin tartl§JidJgt
bir donemde uluslar arasmda patlak veren sav~ dururnJarJrun bu sav~m ayru
safmda olan bireyler birbirine yaklnl~urdJgl gorii~ti, Mead a91smdan ele§
tirel bir tutumla ele al1rur. Bunun insanlarm kendi benliklerini bir biittintin . . i9inde kaybetmesine neden oldugunu soylemesi onun ne bireyi topluma ne de
toplumu bireye onceledigini gostermekted~r. Ancak kanaatim~zce toplumsal
bir ger~eklik olarak uluslararasJ ili~kilerde siyaset ahlaka yon vermekte ve
ahlakl §ekillendirmektedir. Boyle bir durumda siirecin tersine 9evrilip geni~
perspektifti ahlaki normlarm siyaseti dizayn etmeye b~lamas1 i9in bireyin, .
bagh bulundugu sistemden ozgiirle§meyi, kendisini izole etmeyi b~arabil
mesi gerekmektedir. Eger i. degi§imin bireyle b~layacagtru; ii. bireyin i9in
de bulundugu toplurnJa nesne benlik tizerinden yogun baglarmm oldugunu;
iii. dolaytsiyla bu ozgiirle~menin ve izole bir yeniligin olsa olsa ozne benlik
yoluyla meydana gelecegini dti§tiniirsek, diirtiisel, ongoriilemeyen, sadece ve
ancak bireyin haf1zasmda kendisini gosteren bu ozne benligin diger ozne ben-
M~stafa KINA(; • 115
liklerle nasii ve ne ~ekilde ortak bir zemine sahip olabilecegi, bu ortak zemini temin etmek i~in de bir dayanagm gerekip gerekmedigi, gerekiyor~a bunun ne oldugu sorulan kanaatimizce Mead perspektifinden balaldigmda evrensel insani Deneyim'in varhg1 olarak kar~Il1k bulacaktir. Bu da Mead'm pragmatik bir filozof olarak hem benlik hem de ahlak kurgusunun ampirik bir temele dayand1gmt gostermektedir.
Kaynaklar Aboulafia, Mitchell, (2010), Transcendence On Self-Detemlination and Cosmopolitanism, Stanford University Press, California
Brayer, John Albin, (1973), "Mead's Ethical Theory", Walter Robert Corti (Ed.), The Philosophy of George Herbert Mead, Amriswiler BUcherei, Switzerland, ss. 171-193.
Bumin, TUlin, (2013), Hegel, Yap1 Kredi Yaymlan, Istanbul..
Cift9i, Adil, (2008), "Bilgi-Sosyolojik Din Sosyolojisinde Bir Ka,vram: Durum Tamm1", DEOiFD, 41 -56.
De Waai, Camelis, (2002), On Mead, Wadsworth Thomson Learning Publishing, USA.
De Waal, Camelis, (2008), "A Pragmatist World View: George Herbert Mead's Philosophy of the Act", Cheryl Misak (Ed.), The Oxford Handbook of American Philosophy, Oxford University Press, New York, 144-169.
GUngor, Ozcan, (2.013), "Sosyolojik BirTeori Olarak Sembolik Etldle~imciligin Ontolojik Temeli Ve Din Olgusu", AiBO Sosyal Bilimler Enstitiisii Dergisi, Cilt: 13, YJ!: 13, Say1: 1, ss. 57-91.
Kenny, Anthony, (2010), A New History of Westem Philosophy, Oxford University Press, United Kingdom.
Mead, George Herbert (1923/1981), "Scientific Method and the Moral Sci~nces", Andrew J. Reck (Ed.), Selected Writings, The University of Chicago Press, Chicago and London, ss. 248-267.
Mead, George Herbert, ( 1925/1981 ), "The Genesis of the Self and Social Control", Andrew J. Reck (Ed.), Selected Writings, The University of Chicago Press, Chicago, ss. 267-294.
Mead, George Herbert, (1929/1981), "A Pragmatic Theory of Truth", Andrew J. Reck (Ed.), Selected Writings, The University of Chicago Press, Chicago and·London, ss. 320-344.
Mead, George Herbert, (1929/1981), ' ~National Mindedness and International Mindedness", Andrew J. Reck (Ed.), Selected Writings, The University of Chicago Press, Chicago and London, ss. 355-371.
Mead, George Herbert, (1930/1981), "The Philosophies of Royce, James 'and Dewey in Their American Settings", Andrew J. Reck (Ed.), Selected Writings, The University of Chicago Press, C.hicag? and LOndon, ss. 371-392.
Mead, George Herbert, ( 1932), The Philosophy of ihe Present, Arthur E. Murphy (Ed.), Open Court Publishing Conipany, London.
Mead, George Herbert, ( 1934), Mind, Self and Society from the Standpoint of a Social Behaviorist, David L. Miller (Ed.), The University of Chicago Press, Chicago and London.
U6 . GEORGE HERBERT MEAD'IN SOSYALAHLAKANLAYI~I
Mead, George Herbert, (1938), Movements of Thought in the Nineteenth Century, Merritt H. Moore, The University of Chicago Press, Chicago.
Mead, George Herbert, (1938), The Philosophy of the Act, Charles W. Morris (Ed.), The University of Chicago Press, USA. ·.
· • Miller, David, (1973), George Herben Mead: Self, Language and the World, University of Texas Press, Texas and London.