genel hususlar sürüş Öncesi motosikletinizin kontrolünasreddin hoca motosiklete nasıl binerdi?...
TRANSCRIPT
-
GENEL HUSUSLAR
Sürüş Öncesi Motosikletinizin Kontrolü
Daha İyi Bir Sürüş için 5 Temel Fikir
Motosiklet Sürmek için 10 Altın Kural İyi Bir Sürüş için İpuçları
Sürüşünüzü Daha da Güvenli Yapacak Ufak İpuçları
Kısaca İleri Sürüş
Hız ve Güven
Panik Durumlarda Adrenalin Faktörü
Yorgunluk
Konumlanma Herşeydir
Reflekslerinizi Köreltmeyin
DÜŞÜNCE YAPISI Altı Değişik Motorcu Tipi
Doğru Mentalite
Nasreddin Hoca Motosiklete Nasıl Binerdi?
Sabır
Motosiklete Binmeyin
Öz Değerlendirme
Sürüşte özgür ve doğal olmak
Motoru büyütmeden önce kendimize sormamız gereken sorular
Düşünen biri olmak İyi sürücünün özellikleri
GAZ
Gaz Kolunu Kullanma Sanatı
Neden Arkadaşım Benden Daha Hızlı?
FREN
Ani Duruşlarda Debriyaj
Yavaş Yavaş Artırarak Fren Yapmak
VİRAJ
Güvenli Viraj Çizgileri
Virajları Değerlendirme
Virajda Fren Kullanımı
TRAFİK
Şehir Trafiğinde Motosiklet Kullanımı
Şehir İçi ve Dışı Kullanımda Püf Noktalar
Sollama İleri Bakış ve Araba Kullanımının Etkisi
Sinyallerin Kullanımı
Dört Teker Sürücülerine Dikkat! Onlar Çok Meşgul.
-
Burada Nasıl Bir Kazaya Karışabilirim?
Gözlemleri Birbirleriyle İlişkilendirme
Görünmez Olun
HIZ
İleri sürüşteki Dördüncü S: Speed (Hız)
Beceri ve aptallık arasındaki ince çizgi: Hızdan bahsediyoruz.
KÖTÜ ZEMİN VE HAVA KOŞULLARI
Yağmurda Motosiklet Sürmek
Kötü(?) Havalarda Sürüş
Ellerimiz Üşüyorsa
Rüzgarda Güvenli Sürüş
Kaygan Yüzeyler Mıcırda Motosiklet Kullanımı
GRUP SÜRÜŞÜ
Grup Sürüşü ve Eğlence
Grup Sürüşü için Sistem
-
SÜRÜŞ ÖNCESİ
MOTOSİKLETİNİZİN KONTROLÜ
Engin BALABAN
I.A.M.-A.RA. Senior Observer
Kasım 2009 @ OMM
Bir yolculuğa çıkmadan önce, hatta yolculuğa da çıkmaya gerek yok, her
sabah motorunuza binmeden önce, makinenizin yola uygun olduğundan
emin olmalısınız.
Sürüş öncesi kontrol, makinenizin güvenliğiyle ilgili olan ve her motosiklet
sürücüsünün “Yola Çıkmadan Önce Motosiklet Kontrolü” adı altında
düzenli bir şekilde yerine getirmesi gereken noktalardan oluşmaktadır.
Bu yapacağınız kontroller, motosikletten gelebilecek tehlikeleri minimuma
indirmenizi sağlar.
Sürüş öncesi motosiklet kontrolünün akılda daha rahat kalabilmesi için
kolay bir sistem olan “önden arkaya kontrol” ü kullanabilirsiniz. Veya
kendinize bir kontrol listesi hazırlayabilir ve bunu da motosikletinizde
kolay ulaşabileceğiniz bir yere (örn: arka çanta kapak içi gibi)
yapıştırabilirsiniz.
Önden Arkaya Motosiklet Kontrolü:
İlk olarak motosikletinizin başına geldiğinizde, gözle görülür hasar, kusur
ya da sızıntı var mı kontrol edin. Etrafında bir tur atın.
Lastikler
Aslında motosikletiniz havanın üzerinde giden bir araçtır.
Eğer lastiklerinizde uygun hava yoksa motosikletiniz güvenli bir şekilde
yol alamaz.
- Lastiklerdeki basınçların kontrolü (bu kontrol lastikler soğukken
yapılmalıdır)
- Lastiklerin diş derinliğinin kontrolü
- Lastiklerin yüzeyinin durumu (yabancı bir cisim var mı?)
- Subabların durumu
Bu noktada jantlarınızı da kontrol edebilirsiniz. (Jant telleri sıkı ve yerli
yerinde, çerçeve düzgün her hangi bir eğiklik ve ezilme olmamalı)
Ön Far İle Beraber Elektrik Sistemi:
Motosikletinizin kontağını açın.
- Kısa far kontrolü
-
- Uzun far kontrolü
- Sinyaller ve varsa dörtlü flâşör kontrolü
- Gösterge (kontrol paneli) kontrolü
- Korna kontrolü
- Arka lamba kontrolü (frene basmadan ve ön-arka frene ayrı ayrı
basarak)
Ön-Arka Amortisör Kontrolü:
Motosikletinizin üzerine oturun.
- Ön amortisör kontrolü (gidonları bastırarak amortisörün rahat
çalıştığından emin olun-yumuşak hareket)
- Arka amortisör kontrolü (vücudunuzla bastırarak amortisörün rahat
çalıştığından emin olun-yumuşak hareket)
- Ön ve arka amortisörde yağ sızıntısı kontrolü
Aynaların Kontrolü:
- Bağlantı noktalarının sağlam olduğundan emin olun. Yolda giderken
rüzgardan kapanmasın
- Aynaları düzgün bir şekilde, arkanızı en iyi görebileceğiniz açıda
ayarlayın
Bazı motosikletlerde aynaların yansıttığı görüntü kısıtlıdır ve kör noktaları
vardır. Bu noktada kör noktaları da tespit etmekte fayda vardır.
Can Kurtaran Bakış:
Bir manevra yapmadan önce beklenmedik bir şey olup olmadığını görmek
için omuz üzerinden kör noktalara son bir kez bakmaktır.
Kör noktaların tespiti: Duran motosikletin üzerinde aynalara bakın. Aynalardan bakıp da sağ ve sol tarafta göremediğiniz alanları belirleyin.
Sağ omzunuzun üzerinden sağ taraftaki kör noktayı görene kadar başınızı
çevirin. Sonra da sol omzunuzun üzerinden sol taraftaki kör noktayı
görene kadar başınızı çevirin.
Debriyaj Maneti:
- Kol rahat çalışıyor ve bırakıldığında rahatça geri gidiyor olmalı
- Hidrolik değilse debriyaj teli kontrolü
- Varsa hidrolik kontrolü (seviyesi tam olmalı ve koyu renkli olmamalı)
Fren Maneti ve Ayak Pedalı:
- Fren basıncı kontrolü (manet ve pedal rahatça hareket etmeli)
- El maneti yeterli tutma mesafesinde olmalı
- El maneti sıkıldığında, gaz koluna 2 cm den daha fazla yaklaşmıyor
-
olmalı
- Fren hortumlarında sızıntı kontrolü
- El maneti ve ayak pedalı hidrolik kontrolü (seviyesi tam olmalı ve koyu
renkli olmamalı)
- El manetinde ve ayak pedalında her hangi bir çatlak ya da eksik parça
olmamalı
Gaz Kolu:
- Gaz kolu bırakıldığında rahatça kapanıyor olmalı
- Aşırı oynama/boşluk olmamalı
Benzin Deposu:
- Benzin seviyesi kontrolü
- Benzin kapağı kontrolü (kapalı olduğundan emin olun, özellikle benzin
aldıktan sonra)
Yağ Seviyesi Kontrolü:
Motosiklet düz bir zeminde ve dik konumda orta sehpada olmalı.
- Motor yağı maksimum seviye ile minimum seviyede arasında olmalı
(motosiklette yağ seviye kontrolü için cam bir göz veya yağ çubuğu ile
kontrol)
- Periyodik bakımlarda yağ ve yağ filtresini değiştirin/değiştirtin
Soğutma Sistemi Kontrolü:
- Su seviyesinin kontrolü
- Soğutma yağ seviyesinin kontrolü
Zincir Kontrolü:
- Zincir yeterince yağlı olmalı (yağlamadan önce gerekliyse temizlenmeli)
- Zincirin esneme payı 2,5-3 cm olmalı
- 500-600 kilometrede bir yağlanmalı (topraksız veya yağmursuz bir
sürüşte)
Yan Ayaklık Kontrolü:
- Herhangi bir kırık, çatlak ve paslanma olmamalı
- Rahat kapanmalı ve açılmalı
- Yayları iyi çalışmalı
Genel Kontrol
-
- Dışarıdan görünen tüm civata ve somunların kontrolü
Ne zaman motosiklete binmeye karar verirseniz, bu kontrolleri yaparak
motosikletinizden gelebilecek tehlikeleri minimuma indirmiş olursunuz.
Ayrıca; mutlaka bu kontroller ve ayarlar ile ilgili motosikletinizin
“Kullanma Kılavuzundan” gerekli bilgileri okuyun.
Her motosiklet bir biriyle aynı değildir.
Güvenli sürüşler
Son Güncelleme Tarihi: 2010-10-28 16:11
-
Daha İyi Bir Sürüş için 5 Temel Fikir
1. Motor üzerinde relaks (gevşek) olun. Gülümsemeyi ihmal etmeyin.
2. Kendi sürüşünüzle ilgili, kendi kendinize dürüst eleştiriler yapın. Her
zaman limitleriniz içerisinde sürmeye çalışın.
3. Motosikletinizin yönü ile bakışınızın yönünü ayırmayı bilin. Kafanızı
kaldırın ve ileriye geniş bakın. Hiçbir zaman bakışınızın lastiğinizin
önüne düşmesine izin vermeyin. Her zaman motorunuzun gitmesini istediğiniz yöne bakın.
4. Motora daha binmeden evvel zihninizi her türlü zor ve sert sürüş
koşulları için hazırlayın. Zihinsel olarak hazır olun.
5. İhtiyacınız olduğu zamanları doğru saptayarak, sizi gerçekten
dinlendirecek şekilde, doğru zamanlarda molalar verin. Limitlerinizi
hiçbir zaman zorlamayın.
Yukarıdaki makale Hans Heins Dilthey tarafından yayınlanmıştır.
Sevgilerimle
Yazan :
Uğur ERTEKİN
Ekleme Tarihi :
09 Ocak 2008 , Çarşamba
-
Motosiklet Sürmek için 10 Altın Kural
1. Sürüşten evvel kafanı boşalt. Sıkıntıları evde bırak.
2. Yorgun motor kullanma. Dilin dişlerinin arasında gülümsemeyi dene.
3. Motor kullanma seviyenin bilincinde ol. Sınırlarını aşma
4. Hız. Beyninin daha önce olmadığı yere motorunu sürme.
5. Yön ile görüşünü birbirinden ayır. Motorun gitmesini istediğin yere
bak. 6. Lastiklerinle konuş. Lastiklerin yeri ne kadar tuttuğunu bil.
7. Yolda konumlanma güvenliktir. Her zaman motorun üstünde ve yol
konumunu kontrol et.
8. Hayal Et (Öngör). Olabilecekleri tahmin et. TATKU’yu uygula.
9. Odaklan. Motor sürerken, sadece motor sür.
10. Keyif Al !!
OMM (One More Mile) Riders
Güvenli sürüşler dilerim
Sevgilerimle
Yazan :
Uğur ERTEKİN
Ekleme Tarihi :
09 Ocak 2008 , Çarşamba
-
İyi Bir Sürüş için İpuçları
Yolu Gerçekten Okumayı Öğrenmeliyiz
1. Virajlara hazırlıksız yakalanmak?
Belirtileri :
Her viraj öncesinde veya karşıdan gelen araçları gördüğünüzde veya
yavaşlamanızı gerektiren durumlarda sertçe fren yapmak zorunda
kalmak.
Nedeni :
Yeterince uzağa bakmamak. Birçok sürücü, önündeki kısa bir alana
fikslenmiş şekilde bakar ki bu sıklıkla yaklaşık 25 metrelik bir
mesafedir..
Çözümü :
Fiziki olarak çenenizi, önünüzdeki ufuğu görünceye kadar kaldırın..
2. Arabaların arkasında sıkışmış şekilde kalmak?
Belirtileri :
Her sollamadan evvel araçları km.lerce takip etmek, araçların
arasında sıkışıp kalmak.
Nedeni :
Önünüzdeki potansiyel veya var olan tehlikelerden sadece en
yakındakine bakmak. Genel örneği; ilerlerken sadece önünüzdeki
aracın arkasına bakışınızın takılı kalması..
Çözümü :
Önünüzdeki engeli (tehlikeyi) gördükten hemen sonra diğerlerini de
aramaya başlayın. Pozisyonunuzu o engelden 70 cm. kadar
uzaklaşacak şekilde sağına veya soluna ayarlayın. Bakışınızla
(hafifçe kafanızı da oynatarak) sağı solu tarayın. Bu şekilde
önünüzdeki o engelle beraber etrafı da görmeye başlarsınız.
3. Sık sık, Çukur veya Kasislere mi giriyorsunuz?
Belirtileri :
Sağınızdan veya solunuzdan sık sık aniden beliren araçlar sizin için
hep sürprizdir, azıcık panikle de kendinizi sağa veya sola atarsınız.
Nedeni :
Sadece ileri bakmaya odaklanmak, konsantre olmak ve bu sebeple
de önünüzdeki yolun zeminindeki detayları (sağı solu dahil)
-
yeterince görememek. Genelde arka kontrol (aynalarla) eksikliği de
buna eşlik eder.
Çözümü :
Gözlerinizle her yeri tarayın; İleriye bakın, aynaları kontrol edin,
ileriye bakın, yol kenarlarını ve yüzeyini kontrol edin, ileriye bakın,
sürat göstergenize bakın ve yeniden baştan tekrarlayın. Bu döngü 7
ile 10 saniye arasında tekrarlanıyor olmalıdır.
4. "Kıl payı yırttım" şeklinde olaylarınız mı var?
Belirtileri :
Üzerinize süren arabalar (kendi kendinize bunu da hep yapıyorlar
dersiniz!). Islak demir mazgalların üzerinden geçerken motorunuzun
arkası kayar (ardından da kaygan olabileceğini düşünmüştüm
dersiniz).
Nedeni :
Tehlikeleri (var olan veya potansiyel) görmek ama reaksiyon
göstermemek. Önlem almamak!
Çözümü :
İnsiyatifi elinize alarak aktif olun. Yol üzerinde veya kenarlarında,
potansiyel olarak tehlikeli olabilecek şeyler gördüğünüzde,
öncesinde, şeridiniz içinde sağa veya sola hareket edin. Hatta bu bir
karış kadar karşı şeride geçmeniz demek olsa bile.
5. Tehlikelere karşı hazırlıksız, plansız mısınız?
Belirtileri :
Hemen sonrasındaki viraj için, sert frenleme ile biten sollamalar.
Kombine virajlarla dolu bir yolda, her viraj, bir öncesindekine göre
daha zordur ve gittikçe daha da zorlaşır.
Nedeni :
İleriye bakıp plan yapmadan sürmek; Tehlikeleri öncesinden erken
görüp “akıcı bir şekilde daha kolay nasıl hepsinin üstesinden tek tek gelirim” planını yapmak yerine, tek tek, karşılaşıldığında o an,
plansızca ilgilenmek.
Çözümü :
İlk başlarda zor ve tuhaf gelse de, kendi kendinizle konuşun. Bunu yaptığınızda, yani sakince, tam olarak yolun ilerisindeki tehlikeleri
tanımlayıp, akıcı, yumuşak, güvenli ve çabucak nasıl geçeceğinizin
planını kendi kendinize yüksek sesle söylediğinizde, aynen o şekilde
-
yaptığınızı görürsünüz. Yani; akıcı, yumuşak, güvenli ve hızlı bir
şekilde tehlikelerin üstesinden gelmiş, uzaklaşıyor olursunuz.
Yolu Kullanmak
1. Hızlı sürdüğünüzü düşünüyorsunuz ama yavaşsınız?
Belirtileri :
Virajlar serttir, sollamalar serttir, aslında her şey sert ve zordur.
Nedeni :
Sürekli olarak kendi şeridinizin ortasında kalmak ve nadiren
pozisyon değiştirmek.
Çözümü :
Şeridinizde hareket edin. Virajlarda yolun devamını görmek için,
trafiği geçmek için, yolun daha da ilerisini görmek için daha geniş,
daha açık pozisyonlar alın.
2. Genelde geriliyor musunuz?
Belirtileri :
Sol virajlara yaklaşırken, yolun kenarından yol zeminine sıçramış
olan mıcır, toprak, su birikintisine girmek. Sağ virajlara yaklaşırken
karşıdan gelen arabalarla flört etmek, çok yakın geçmek.
Nedeni :
Yüzeyde tutuş olmasa da, karşıdan gelen araçlar tehlike içeriyor olsa
da “Teoriksel olarak bulunulması gereken pozisyon burasıdır” diye,
belirli, sabit bir pozisyonda ısrar etmek.
Çözümü :
Daha esnek olun. En iyi pozisyon, en geniş olan değil, en güvenli
olan pozisyondur. Bu sebeple, gerekli durumlarda, şeridinizin
ortasına doğru 15-20 cm geri çekilin.
3. Virajlara aşırı yavaş girmek?
Belirtileri :
Hep baskı altında hissetmek ve aceleci olmak. Viraja girmeden önce,
olması gerektiğinden daha fazla fren yapmak ve sonrasında viraj
ortasında yavaş kalmak (yeterli hızlarda olamamak).
Nedeni :
Viraj öncesi geç pozisyon alarak, son ana yapılacak çok fazla şey
bırakmak. Motoru, viraja geniş girilecek pozisyona götürmek, giriş
-
hızını ayarlamak, hıza göre doğru viteste olmak ve dönmeye
başlamak. Geç kalınmış çok fazla şey vardır.
Çözümü :
Erken pozisyon alın. Virajı görür görmez pozisyona geçin. Böylece
daha yumuşak, çok daha kontrollü ve aynı zamanda daha hızlı
olursunuz.
4. Virajlara aşırı hızlı girmek?
Belirtileri :
Viraja girdikten sonra gaz kesmek, fren yapmak, hatta vites
düşürmek. Virajı korku içerisinde almak. Viraj çıkışında şerit dışına
çıkmak. Motoru sertçe yatırmak zorunda kalmak.
Nedeni :
Öncesinde Kısa Bakmak. Limit noktasını takip etmemek yani virajı
değerlendirmemek. Çok geç pozisyon almak. Sistemin “Hız”
aşamasını uygulamamak, yani yüksek giriş hızı.
Çözümü :
İleriye bak. “Limit Noktasını” takip et ve “Sistemi” uygula.
5. Virajlarda Erken Kapatma?
Belirtileri :
Aceleci ve sert kullanım. Virajı, çıkışında, karşı şerit ihlaliyle
(şanslıysak az) bitirmek. Motoru viraj içerisinde sıklıkla kaldırıp,
yatırmak.
Nedeni :
Çıkışı görmeden motoru yatırmak. Bakışın kısa ve hemen önümüze
fikslenmiş olması. Sabırsızca ve stresli kullanım.
Çözümü :
Gevşek ol, viraj çıkışına bakarak yolun açılmasını inatla bekle. Geniş
Gir, Geç Gir.
6. Virajlarda Geç Kapatmak?
Belirtileri :
Sertçe motoru yatırmak zorunda kalmak. Viraj çıkışında gazı erken
açamamak. Virajın dışına savrulmak.
Nedeni : Virajın çıkışına değil, hemen önümüze bakmak. Geç viraj pozisyonu
-
almaya bağlı olarak süratin fazla olması. Apeksi (virajın ortasını) tam
anlamıyla değerlendirememek.
Çözümü :
Erken viraj pozisyonu al. “Limit Noktasını” takip ederek hızını ayarla.
Bakışını viraj çıkışına çevir. Çıkışı (apeksdeyken) görmeye
başladığında motoru yatır. Bekleme.
Görünür Olmak
1. Işıklarınızı Görmüyorlar mı?
Belirtileri :
En basit belirtisi; farlarınız (uzunlar) açık değil.
Nedeni :
Şaşırtıcı bir şekilde, maalesef, uzunlarını açmadan kullanan çok fazla
sayıda motosiklet sürücüsü var. Bu, onların görünmesini daha da
zorlaştırıyor.
Çözümü :
Düzeltilmesi en kolay olan hatadır. Kısaca, Uzunlarınızı Yakın. Bu
sizin görünürlüğünüzü arttırır ve elbette daha güvenli olursunuz
(gündüzleri).
2. Çok sık Kaçış Manevrası mı yapıyorsunuz?
Belirtileri :
Bir anda önünüze çıkan arabalardan, ya da, kasabalarda, karşıdan
karşıya geçmek için yola atlayan yayalardan, bazen sollama
yaparken sıkıştıran arabalardan korunmak için sürekli olarak
swerving (kıvırtmaca) veya panik fren yapar durumlarda kalmak.
Nedeni :
Genelde yolun sağına, kaldırıma, çok yanaşık şekilde pozisyon alarak
sürmek. Bu kötü pozisyon, motorunuzu hep arka planda bıraktırır,
trafikte geri planda kalmış olursunuz.
Çözümü :
Yolda hep daha dominant, daha her şeye hakim bir pozisyonda
kalın..Bu pozisyonda orta şeride (araçların sol teker izi) yakın
pozisyondur. Arabalara daha görünür olursunuz. Siz de onları
öncesinden görürsünüz.
3. Hep birileri size kızıyor, uyarıyor mu?
-
Belirtileri :
Sürekli olarak araçlarla “kıl payı durumlar yaşamak”. Size selektör
yapan, kornalarına basan, el kol hareketi yapan araba sürücüleri
olması. Sağa sola dönüşlerde, neredeyse size arkadan çarpacak olan
araçlar...
Nedeni :
Gerekli anlarda Sinyal Kullanmamak. Diğer araç sürücüleri, bir motosikletin seyir halindeyken hareketleri ile ilgili yanlış bir
değerlendirme yaparlarsa, sonuç kazadır.
Çözümü :
Gerekli durumlarda mutlaka sinyallerinizi, kornanızı, ışıklarınızı (selektör) kullanın. Seyir halindeyken, diğer sürücülerin, niyetinizin
ne olduğunu, doğru anlamasını sağlamak adına ne gerekiyorsa
yapın.
Güvenli sürüşler dilerim.
Sevgilerimle
Yazan :
Uğur ERTEKİN
Ekleme Tarihi :
09 Ocak 2008 , Çarşamba
-
Sürüşünüzü Daha da Güvenli Yapacak Ufak İpuçları
1. Vizyonunuzu hep daha da yukarı ve daha da ileri taşımaya çalışın;
Ne kadar fazla ilerisini görebilirseniz, o kadar ileride ne olacağı ile
ilgili ön bilgi/ler almış olursunuz..
2. Kavşaklarda ve tali yol giriş veya çıkışlarında, yan yana kaldığınız
büyük, geniş ve uzun olan araçlar, her zaman kazanır..- Bırakın
önden gitsinler, sizden önce dönüşü tamamlasınlar; Dönüş anında, O araçların ön kısımları dönüşü yaparken, arka kısımları düz gitme
eğilimi gösterir ve eğer dönüş esnasında siz iç kısımda kalırsanız sizi
sıkıştırır ve sürücüleri sizi görmez.
3. Yol’a olan konsantrasyonunu yitirmiş olabileceğini düşündüğünüz
araba sürücülerini uyandırın; Korna çalın..ki sizin orda olduğunuzun
farkına varsınlar..Devamında da mutlaka elinizi kaldırarak sizi fark
ettikleri için teşekkür edin..(Bu çatışmayı önler)
4. Bir virajın tam ortasında, karşıdan gelen ve sizin şeridinize girmiş
olan bir aracı, öncesinden görmenizi sağlayacak, kaçmanız için
zaman ve mesafe yaratacak tek şey, öncesinden doğru pozisyon alarak o viraja girmenizdir.
5. Sollayacağınız aracın hemen ilerisinde bir kavşak veya özellikle sol
tarafta bulunan bir tali yol varsa, kesinlikle sollama yapmayınız.
Önünüzdeki araç sinyal vermeden aniden dönüş yapabilir.
6. Sollama yaptıktan sonra gireceğiniz boşluğu görmeden kesinlikle
sollama yapmayınız.
7. Sıkışık trafikte araçların arasından geçiş yaparken, şansları değil
fırsatları değerlendirin..Aşırı dikkatli olun. (Açılan kapılar,
görmediğiniz araçların önünden geçerek bir anda sizin önünüze atlayabilecek yayalar..Ani şerit değiştiren araçlar..)
8. Araçların arasında ilerlerken, sizden daha hızlı bir tempoda (sizin
kendinizi rahat hissettiğinizden daha da hızlı) arkanızdan yaklaşan
bir başka motor görürseniz, yol verin geçsin. Onun önünde daha hızlı
gitmeye çalışmayın.
9. Konsantrasyon seviyenizi hep en üst düzeyde tutmaya
çalışın..(Düşündüğünüzden daha zordur..)
10. Mola zamanınızı hep bilin ..Kesinlikle atlamayın.
11. Her zaman Güvenli Sürüş..Ne olursa olsun, hiç bir zaman ödün
vermeyin! Verdiğiniz ödün’ün ölüm fermanınız olabileceğini
unutmayın.
Sevgilerimle
Yazan :
Uğur ERTEKİN
-
Ekleme Tarihi :
07 Nisan 2008 , Pazartesi
-
Kısaca İleri Sürüş
İleri Sürüş;
Motosiklet sürmenin, güvenli, becerikli, eğlence dolu şeklidir. İleri
sürücüler, çevresindeki olağan ve değişken durumlara karşı, öncesinden,
çok daha gözlemci ve öngörülüdürler. Bu sebeple de üstesinden gelmek
zorunda oldukları herhangi bir durumla karşı karşıya kaldıklarında, zaman
ve mesafe yaratma konusunda (o durumdan kurtulmak için) her zaman
hazırlıklıdırlar.
İleri Sürüş neden bizi ilgilendirmelidir?
İleri sürüşü bilmeyen birçok motorcunun kafasında, genel olarak; ‘‘Neden
ileri sürüş kurslarına gideyim ki? Bana ne sağlayacak?‘‘ şeklinde sorular vardır. İşte sizlere ileri sürüşü dikkate değer kılacak birkaç ve önemli
sebep;
Düzeltilmiş ve gelişmiş sürüş teknikleriniz sayesinde, motora binme maliyetleriniz fark edilir bir şekilde azalır (daha az fren balatası,
debriyaj balatası masrafı, daha az bakım masrafı, daha az benzin
tüketimi vs.),
AB yasaları (trafik ve motosiklet konusundaki) onaylandıktan sonra,
motorunuzla ilgili sigorta konularında kesinlikle çok daha fazla
indirimleriniz olacak.
Sürüşünüzden çok daha fazla keyif alacaksınız (bu hem sizin için,
hem de artçınız için geçerlidir),
Çok daha relaks bir şekilde motor kullanacaksınız. Çünkü daha güvenli seyahat edeceksiniz.
Öğrendiklerinizle, bir gün birisinin hayatını kurtarabilirsiniz - Bu
sizinki de olabilir.
Sizi, çok daha iyi bir sürücü yapan şeyler nedir?
Sürüş esnasında, sezgilerinin söylediklerini (ileride gördüklerinizi) etkin ve
tam bir şekilde araştıran, analiz eden, tahmin eden İleri Sürücüler, karşı
karşıya kalabilecekleri tehlikeli durumlarla ilgili, öncesinde plan yapmayı
ve güvenli bir şekilde o durumlardan kurtulmayı öğrenmişlerdir. En iyi
sürücüler, bunu, sistemli bir şekilde motor sürerek başarırlar.
Motosikleti kullanırken, (fren, debriyaj, gaz, vites, gidon gibi kontroller
yardımıyla) sizin, üzerinde etkin olduğunuz sadece iki! şey vardır.:
1. Motorun Yönünü değiştirebilirsiniz.
2. Hızını değiştirebilirsiniz.
Aslında bu kadar basittir (başka hiçbir şey yapmıyorsunuz)!!
-
Daha iyi bir sürücü olma yolunda ilerlerken öğrendiğiniz, hep vurgulanan
en önemli şey; hem kendinizin hem de yoldaki başkalarının güvenliğinin
önemidir. Aynı zamanda, kazaya karışma riskinizi azaltacak ileri sürüş
tekniklerini, gerektiğinde, beceriyle uygulamayı öğrenirsiniz.
Aslında birçok motosiklet sürücüsü, kötü (hatalı) bir şekilde motor kullanır
ve bunun farkında değildir. Çünkü yaptıkları hataların gerçek kötü
sonuçlarıyla (ciddi anlamda) tam olarak karşılaşmamışlardır henüz. Bu hatalar tekrarlana tekrarlana sürüşlerinde (farkında olmadan hatalı) bir
alışkanlık haline gelmiştir.
Orta seviyedeki bir sürücünün kazaya karışma sebebi, onun dikkatsiz ve
kaygısız sürüşüyle ilişkilendirilemez. Sebebi sadece bunlar değildir.
Unutmayınız;
zayıf (eksik) planlama, zayıf (eksik) performansı teşvik eder (ortaya
çıkartır).
İleri sürücüler, kendi sürüşlerindeki hataları minimize ederken, bir yandan
da, başkalarının kazasına (sebebi siz değilsiniz) karışma risklerini kesin
olarak engellemeyi amaç edinirler. Geçirmiş olduğunuz bir kazada, en iyi durumu düşünürsek; siz sadece müşkül (bir sürü zahmet, uğraşı vs..)
durumundasınızdır. Ama en kötüsünü düşünürseniz; ciddi bir sakatlık
geçirebilir hatta ölebilirsiniz..
Bu yüzden, İleri sürüş; son derece basit, etkili, yeterli ve elverişli, her
zaman her şekilde uygulanabilir bir sürüş sistemi kullanarak, gerekli
zaman ve mesafeyi sağlayıp, Tehlikeli Durumların üstesinden gelmektir.
İleri sürücü için hiçbir zaman “SÜRPRİZ” yoktur.. İleri Sürücülerin
sürüşlerinde “ANİDEN” sözcüğü hiçbir zaman yer almaz..
Tüm motosiklet sürücülerini; kendi güvenlikleri, sevdikleri ve onları sevenler için, İleri ve Güvenli sürüşle tanışmaya ve birer ‘‘İleri Sürücü‘‘
olmaya davet ediyorum.
Güvenli sürüşler dilerim.
Sevgilerimle
Yazan :
Uğur ERTEKİN
Ekleme Tarihi :
09 Ocak 2008 , Çarşamba
-
Hız ve Güven
Daha Hızlı Gitmek Mi?
Daha Güvenli Gitmek Mi?
Yoksa "Her İkiside" Mi?
Hız (Çabukluk)
Her kim ne derse desin, Motosiklet’e binen kişi hızı seven kişidir. Hız,
motosiklet kullanan herhangi biri için, aslında vazgeçilmez bir unsurdur.
Ve siz eğer Hız’ı sevmiyorsanız (hız‘ın herhangi bir çeşidini), motosiklet
haricindeki başka sporlara yönelmeniz daha doğrudur. Diğer yandan da,
eğer motosikletinizi sadece ulaşım aracı olarak değil de, aynı zamanda bir
Spor veya Touring aracı olarak kullanmak istiyorsanız, Hız’ı
Anlamak/Tanımak/Bilmek zorundasınızdır.
Bir motosiklet yarışçısı 180 km/h ile pist üzerinde güvenlidir, ama aynı
yarışçı 50 km/h ile bir kasabanın içinde bir o kadar da tehlikededir.
Kendiliğinden Gelen Hız (Çabukluk) tehlikeli değildir. Ama Hız Yapmak
tehlikelidir.
Genel olarak, bir çok sürücüde yaygın olan; artmış tecrübe seviyesine
oranla eğitim eksikliği ve kişisel değerlendirme yoksunluğu, hız’ı tehlikeli
kılar. Doğru bir bilgi seviyesinde olmadan Hız’lı Sürüşü denemek sadece
aptallıktır ve aynı zamanda diğer bütün yol kullanıcılarına karşı da işlenen
bir SUÇTUR!
Bu sebeple, eğer hız’ı partnerimiz/arkadaşımız olarak buyur etmek
istiyorsak, oyunun kurallarına uygun motosiklet kullanımını öğrenmeye
ihtiyacımız vardır.
Hız dostumuz olabilir: Aşağıdaki makalenin son kısmı, çok önemli bir
düşünceyi işaretliyor;
"Eğer ödevinizi doğru şekilde yaptıysanız, yani sürüş tekniklerinizi
geliştirdiyseniz, daha hızlı (çabuk) ve daha yumuşak (smooth) olursunuz.
Daha da önemlisi, çok daha fazla bir güvenlik payınız vardır. Aynı hız’da daha risksiz sürersiniz veya riskleri aynı tutarsınız ama daha da
hızlısınızdır (çabuk). Ne yaparsanız yapın ama unutmayın ki hiçbir zaman
bilgi açısından bu işin sonu yoktur. Her sürüşü bir ders olarak görün Her
zaman neler yapabileceğinizi öğrenin. Sizden hızlı (çabuk) ve yumuşak
(smooth) kullanan kişilerle karşılaştığınızda, onların gelişim seviyelerinin
durumunu değerlendirin ve eğer iyilerse, onların sürüş beyinlerini ve
becerilerini alın."
-
Daha Hızlı
Zihninizi (Beyninizi) bir Düzene Sokun
Bunu en faal durumda tutmaya ihtiyacımız var. Bunsuz, umutsuzca büyük
bir kazaya doğru giden, sadece koca bir et, kemik ve kas yığınısınızdır.
Yaptığınız her hareket, her faaliyet beyniniz tarafından kontrol edilir.
Kendi kendinize düşünün: “Ben ne yapmak istiyorum?”. Eğer cevabınız
“Şuursuzca son gaz gitmek istiyorum” ise bu işi unutun.
Doğru cevap "Gidebileceğim kadar (limitlerim içinde) hızlı gidebilmek ama
aynı zamanda da 80. yaşlarımı görebilmek” şeklinde bir şeyler olmalıdır.
Kendi kendinize, gerekirse yüksek sesle söyleyin: “Motosiklet
üzerindeyken yaptığım her hareketin her zaman bilincinde olacağım”
(birçok tanınmış ünlü yarışçı, yarış öncesi zamanlarını, beyinlerini teskin
etmek, akıllarını boşaltmak, start’a ve alınacak ilk viraja konsantre olmakla geçirirler. Unutmamak lazım ki saldırgan bir tavırla, kafa başka
şeylerle dolu iken, hiç kimse şampiyona kazanamaz).
Vücudunuzu Düzene Sokun
Hiç sırt köprücük kemikleriniz arasına giren o sıkı kramp hissini yaşadınız mı? Bu yüzden oturuş pozisyonunuzu suçladınız mı? Aslında sebep
gerginliktir ve eğer gerginseniz iyi bir sürüş yapamazsınız, motor üzerinde
yumuşakça sağa, sola ve öne, arkaya hareket edemezsiniz. Her
hareketiniz daha yavaş, daha kaba ve daha sert olur.
İşin püf noktası en başından itibaren gevşek (relaks) olmanızdır. Gevşek
olmanız, eğer bakışınız da doğruysa, daha yumuşak sürüş yapmanızı
sağlar. Bu yüzden de sürüş yaparken her birkaç dakikada bir gerilip
gerilmediğinizi, gevşekliğinizi kontrol edin. Omuzlarınız arasında bir bıçak
darbesi hissi, bükülmez, sert bir boyun veya kilitlenmiş bir çene (dişleri
ezerek) halinde olduğunuzu fark ettiğinizde, kendinize zaman tanıyın,
derin bir nefes alın ve sırıtın (bunu gerçekten deneyin) ve tekrar gevşek
olup smooth bir kullanıma dönünceye kadar birkaç kilometre boyunca daha yavaş gidin. Sonunda tekrar gevşediğinizde, kendinizi doğal olarak
(farkında olmadan/ limitleriniz içinde) daha çabuk gider bulursunuz.
Ufku Tarayın Eğer sadece motorunuzun ön tekerinin önüne bakarsanız yalpalar ve
tehlikelere iş işten geçtikten sonra reaksiyon verirsiniz. Eğer
bakabildiğiniz kadar uzağa bakarsanız, yumuşak bir şekilde, tam
anlamıyla doğru bir çizgi izler, aynı zamanda da tehlike ve risklerle baş
ederken zamanında, hatta öncesinde, yapılması gerekeni yaparsınız.
-
Motor üstündeyken yorgunluğun ilk belirtisi bakışınızın ön tekerin önüne
düşmesidir (kısa bakış). Yorgun düştüğünüz anları bilmeyi ve bununla baş
etmeyi öğrenin. Bu anlarda kısa bir mola vermek, kendinizi yerde (!)
bulmaktan iyidir.
Geniş Tarama Yapın
Sadece bakabildiğiniz kadar uzağa bakmak hiç bir zaman yetmez. Aynı
zamanda dikkatinizin bir kısmını da diğer yönlere (arkanız, sağınız, solunuz) vermelisiniz. Alçaktan uçuş yapan bir uçakta ki radarı düşünün.
Pilot öncelikle radarı üstüne doğru gelen şeylere karşı uyarıcı olarak
kullanır. Aynı zamanda düşmanını, dost uçağı, roketleri, kuş sürülerini
yani bir şekilde ona bir tehdit unsuru veya yardımcı olabilecek her şeyi de
bilmek ister.
Siz de yoldayken akan trafik içerisindeki, kavşaklardan ve tali yollardan
çıkıp sizin yolunuza girebilecek araçlar, yol yüzeylerindeki bozukluklar,
tehlikeler gibi yüzlerce farklı şeylerle ilgili zihinsel raporlarınızı sürekli
güncelleştiriyor olmalısınız. Aynı zamanda yani aynı anda da motosikletin,
benzin seviyesi, vites, kilometre göstergesi, devir saati gibi hesaplarını da
sessizce tutuyor olmanız gerekmektedir. Bütün bunların hepside
zihninizin arkasında çalışıyor konumunda durmak zorundadır. Ancak
alarm durumu geçtiğinde zihninizin ön tarafına gelir ve gidebilirler. Aynen
böyle işte.
Şimdi, şu andan itibaren, ilk motorunuza bindiğinizde her zamankinden
daha uzağa bakmaya çalışın, relaks olun ve bütün çevrenizi tarayın. Sadece bunları yaparak bile sürüşünüzün iyi bir yönde ne kadar çok
geliştiğini göreceksiniz.
Frenlerinizle Gerçekten Tanışın Frenlerin açma/kapama düğmesi yoktur. Onlarında gaz kolu gibi ustalıkla
kullanılırlıkları vardır. Birçok sürücü daha çabuk gitmeyi denerken, bunu
başarabilmek için daha geç ve sert fren kullanımı cazibesine kapılırlar.
Sonuç sık sık, viraja olması gerektiğinden daha hızlı giren kararsız bir
motosikletçi ve dehşetli bir şekilde “bundan daha hızlı bu viraja girilemez”
inancıdır. Düşünün: “Gerçekten de fren yapmamıza gerek var mı acaba?”.
Birçok sürücü; Fren Yap, Viraja Gir, Gaz Ver’e şartlanmıştır. Ama burada birçok sürücü için anlaşılmayan nokta, tam anlamıyla doğrusunun; Stabil
ve Doğru bir Süratle Viraja Gir ve doğru yerde Gaz Ver olduğudur.
Kesin olan tek şey viraj girişinde doğru sürat de olmamızdır ki bunu ya fren yaparak, ya hızlanarak yada sabit hızımızı koruyarak yaparız. Bunu
değerlendirme eksikliği çok büyük bir zaaftır aslında.
-
Panik Fren
Eğer sizin bir mizacınız/parçanız haline gelmediyse, kesinlikle olay
bütünüyle şansa kalmış bir piyangodur. Birçok sürücü tehlikeyle burun
buruna kaldığında, frenlere sertçe asılır ve sadece dua ederler.Eğer frenler kilitlenirse kendilerini yerde bulurlar, kilitlenmezse (şanslarına)
derin bir “oh!” çekerler. Sizce bu yeterli midir?
Ön fren/lastik, frenlemenin %75-90’ını yapsa da, her motordaki Ön-Arka dengesi/balansı farklıdır ve hava durumu, yol yüzeyi gibi etkenlere göre
değişir. Hepimizin ideal olarak aradığı frenleme miktarı lastiklerin
kilitlenmeden çok az önceki noktasıdır. Bu alışkanlığı sadece ve sadece
uzun pratikler ve çalışmalar ile sağlayabiliriz. Bunu da ancak çalışarak,
sürekli pratik yaparak refleks haline getirebiliriz.
Savunma Öncelikli Sürüş
Temel olarak her şeyin ve herkesin sizi sakatlamaya/düşürmeye çalıştığını
varsayarak yaptığınız sürüştür. Zihninizi öyle bir hale getirin ki olabilecek,
başınıza gelebilecek her kazanın, sizin hatanız yüzünden (gelen tehlikeyi
GÖREMEDİNİZ) meydana geleceğini kabullenmiş olun. Motor üstünde
geçirdiğiniz bir kaza yüzünden eğer bir yerleriniz kırıldı ise, o noktada
sizin haklı olma gibi bir durumunuz yoktur.
Motorcuları hazırlıksız yakalayan 2 ana acil durum; "Öleceğim!!"
Kabus 1
Viraja çoook hızlı giriş veya aniden (beklenmeyen bir şekilde)
daralan/sertleşen bir viraj.
Bu durumda kalmak zaten başlı başına büyük bir hatadır Ama bir şekilde
girdiniz ve o durumdasınız. Fren yapmanız lazım ama ön freni kullanma
durumunda ya önü kilitlersiniz ve düşüp kaza geçirirsiniz, ya da motoru
dikleştirip hızlı bir şekilde dümdüz karşıya çarparsınız. İkisi de hiç iyi
değil, özellikle sol virajsa durum daha da kötüdür.
Aslında yapmanız gereken; arka frenle yavaşlayabildiğiniz kadar
yavaşlamaya çalışmak ve devamında da mantıklı olan tek şeyi yapmak;
yani Virajı almaya çalışmaktır (kafanı viraj çıkışına çevir ve daha fazla
kontra ver).
Kabus 2
Önünüze araba atlar ya da kamyonun kasasındaki yük yolun ortasına
düşer. Ve o anda bir şey yapmak için saniyenin .0002’si kadar zamanınız
vardır.
Eğer benzer durumları gördünüz, duydunuz, hatta yaşadıysanız, bunu
neden beklemediniz? Neden öncesinden önlemlerinizi alarak, hep en
-
kötüyü düşünerek seyir etmiyorsunuz ki? (yukarıdaki Savunma Öncelikli
Sürüşü okudunuz, değil mi?).
Araba sürücüsü sizi görmüş, uzakta olduğunuzu düşünmüş ve yola
çıkmış. Ama siz o kadar hızlısınız ki bir anda onunla burun buruna
kaldınız. Hatanızı anladınız mı? Uyanın artık!! Çok şükür ki böyle çaresiz
bir durumdan kurtulmanın da bir yolu var;
Nereye bakarsanız oraya gidersiniz
Önünüze atlayan bir araba da olsa veya yolun ortasına düşen bir nesne.
Eğer (kısmen önünüzdeki felaket olduğu için, kısmen de kaçacak yeriniz
olmadığını düşündüğünüz için) ona odaklanırsanız, direk olarak zaten
çarparsınız. O sebeple kesinlikle önünüzdeki nesneye/araca kilitlenmeyin. Gözlerinizi önünüzdeki tehlikeden uzaklaştırın (aynı zamanda frenden de
elinizi çekin, süratiniz fazladır ve zaten duramayacaksınızdır) ve faal bir
şekilde kaçış boşluğuna bakın (Swerving).
Yolu Okumak
Eğer yolu okumayı bilmiyor iseniz hiçbir zaman hızlı ve güvenli bir sürücü
olamazsınız (aynen nota okumayı bilmeyen ama en iyi müzisyen olmayı
hedefleyen birisi gibi). Yolu okumak demek, çevrenizdeki en ufak bilgi
kırıntısını dahi alıp iki ana soruyla işlemek demektir.
1. Neler Oluyor?
2. Nasıl zarar görebilirim?
Çevrenizde sizi görmüş olan araba, yaya geçidi olmayan yerden karşıdan
karşıya geçen yayalar, kontrol yapan polisler gibi çok belirli şeyler vardır
ve bunları belki yarı uykulu bile olsanız görürsünüz. Ama her zaman cin
gibi olun. Çünkü;
Yoldaki at pisliği? Karşı şeritden gelen ve o pisliği sinirle sollayıp sizin
şeridinize geçen bir araba olabilir.
Yakınlarda bir çiftlik mi var? Bu da kör/dar virajların içinde yavaş hareket
etmek zorunda olan traktörler var demektir? O virajların içinde
kalıplaşmış çamur tabakaları bekleyin.
Yolda birçok ağaç ve yol üzerinde gölgeleri? Kaygan yapraklara hazırlıklı
olun.
Tepeyi çok yavaş çıkan bir kamyon size doğru mu geliyor? Arkasından
intihar edercesine sollama yapan arabaları bekleyin.
Dolambaçlı yollardaki benzinlikler? Dökülmüş mazotu bekleyin.
-
Resmi çizebildim mi? Yolda gördüğünüz her şeyi öncesinde bir delil olarak
da görmeyi bilin ve dikkatlice yorumlamaya çalışın.
Yol nereye gidiyor? Aşikâr olan besbelli şeyleri görmemezlikten gelmeyin,
yok saymayın. Düşünün.. Düşünün.. Motorunuzu, her zaman, düşünerek,
plan yaparak kullanın.
Size nelerle karşılaşacağınızı söyleyen, belirten yol tabelalarını, işaretlerini
kullanın. Ama aynı zamanda her zaman bilinçli bir şekilde farkında olun
ki; hiçbir işaretin, uyarının olmadığı sert virajların, birbirine bağlı kör
virajların, görülmesi zor tali yolların da memleketimizde var olduğunu
bilin.
İşin sırrı hiçbir zaman gördüğünüz tek bir ipucuna sonuna kadar
güvenerek hareket etmemektir. Mutlaka fazladan bir delili hep bekleyin,
eğer gelmezse hep en kötüsünü düşünerek hareket edin.
Önünüzdeki virajın çok sert bir viraj olduğunu düşünürken,
düşündüğünüz kadar sert çıkmazsa sorun yoktur ama tam tersi olursa
ciddi sorun yaşarsınız. Her zaman umulmayanı ummayı / beklenmeyeni
beklemeyi ihmal etmeyin.
"Eğer ödevinizi doğru şekilde yaptıysanız (sürüş tekniklerinizi
geliştirdiyseniz), daha hızlı (çabuk) ve daha yumuşak (smooth)
olursunuz. Daha da önemlisi, çok daha fazla bir güvenlik payınız vardır. Aynı hız’da daha risksiz sürersiniz veya riskleri aynı tutarsınız ama daha
da hızlısınızdır (çabuk). Ne yaparsanız yapın ama unutmayın ki hiçbir
zaman bilgi açısından bu işin sonu yoktur. Her sürüşü bir ders olarak
görün. Her zaman neler yapabileceğinizi öğrenin. Sizden hızlı (çabuk) ve
yumuşak (smooth) kullanan kişilerle karşılaştığınızda, onların gelişim
seviyelerinin durumunu değerlendirin ve eğer sizden iyiler ise, onların
sürüş beyinlerini ve becerilerini alın."
Sevgilerimle
Yazan :
Uğur ERTEKİN
Ekleme Tarihi :
09 Ocak 2008 , Çarşamba
-
Panik Durumlarda Adrenalin Faktörü
Konu başlığına baktığınızda tam olarak neden bahsettiğimi anlamanız
muhtemelen zordur. Lütfen aşağıdaki yazımı dikkatli bir şekilde
okuyunuz. Birçok kişinin farkında bile olmadığı bir kaza sebebinin
nedenini ve ondan kurtulma yöntemini anlatmaya çalışacağım;
"BEKLENMEDİK PANİK DURUMLARDA KENDİNİZLE KONUŞMANIZ,
HAYATINIZI KURTARABİLİR."
Teorilerden de dinlediğiniz ve hep okuduğunuz gibi, güvenli sürüşte
verilen mesaj her zaman çok açık ve basittir: Öğrenmiş olduğumuz bilgi
ve teknikleri mümkün olduğunca pratikler yaparak geliştirmek. Yani;
Çalışmalı.. Çalışmalı.. Çalışmalıyız…
Sürekli pratik yaparsak, gerekli panik durumlarda yapılması gerekeni,
hatasız bir şekilde çok çabuk yapabilecek beceri ve güvene sahip
olacağımızı biliriz. Dahası, pratik yapmak, kaslarımıza ve zihnimize gerekli
şeyleri yaparken; çok az düşünerek, gerekli kontrolleri bulmak konusunda
kazanacağımız zaman ve o kontrolleri kullanırken gerektiği kadar güç
kullanma alışkanlıklarını sağlar.
Diğer bir deyişle, pratik, bizlere, panik durumlarla karşılaştığımızda
yapmak zorunda olduğumuz şeyi zaman kaybetmeden, kontrolü elimizde
tutarak, sırasıyla yapmamızı ve tamamlamamızı öğretir.
Yeterince pratik yaptınız diyelim. Peki, vücudunuz, gerçek bir tehlike ile
karşılaştığınız o anlarda adrenalin ile dolmuşken de, aynı gerekli şeyleri
pratik yaparken çalıştığınız gibi gerçekten yapabileceğinizden emin
misiniz?
Aslında gerçek cevap hem “evet” hem de “hayır”dır. Mutlaka yapılması
gerekeni yapmak için hazır olacaksınızdır, fakat pratiğini yapmadığınız, yapamadığınız şey “o” adrenalinle baş etmektir. Pratik yaparak acil fren
çalışırken, kendinizi gerçekten hayatınızı kurtaracak o gerekli acil freni
yapma moduna koyamazsınız. Aslında pratik yaparken öyle güvenli bir
alanda çalışıyorsunuzdur ki, yaptığınız hatalar yüzünden hastanelik
olmaz, aksine ders çıkarır ve kendinizi o konuda mükemmelleştirmeye
çalışır, sonuç olarak da mükemmelleşirsiniz de.
Gerçek hayatta eğitiminizi, teoriden gerçekçiliğe götüren bir bağlantı
kurmaya ihtiyacınız vardır.
Burada ne demek istediğimi bir örnekle açıklayayım; Bir sağ viraj
alıyorsunuz ve o anda karşıdan bir arabanın geldiğini görüyorsunuz.
Araba orta şeridi ihlal ediyor görünüyor ve bir anda dikkatinizi çekti!!
-
Aslında siz o anda ona kilitlendiniz!! (hedefe kilitlenme). Ne yaparsınız?
Biliyorsunuz ki (öğrenmiştiniz) motosiklet “nereye bakarsanız oraya
gider”, bunu defalarca yaşadınız ve çok iyi biliyorsunuz. Hedefe
kilitlenmenin (nereye bakarsan oraya gider), öldürücü olduğunu da biliyorsunuz. Peki, o halde neden arabaya kilitlendiniz? Neden hala ona
bakıyorsunuz? Çünkü Kilitlendiniz.
Bu durumlardaki sürüş deneyiminizin çoğu sadece pratik yapmak olmuştur. Bilirsiniz ki kafanızı ve bakışınızı o gelen araçtan çevirip bir
kaçış rotasına bakmadığınız sürece direk olarak onun üstüne gideceksiniz.
Fakat o arabaya kilitlendiğinizi fark ettiğiniz anda vücudunuz adrenalin
üretmeye başlamış ve kan dolaşımınıza pompalamaktadır. Böylelikle;
savaş uçaklarındaki pilotların bazı zor durumlarda yaşadıklarına benzer
bir PANİK ATAK başlayacaktır.
Bu beladan kurtulmak için tek yapmanız gereken kendinizle kask’ınızın
içinde konuşmanızdır;
“Gitmek istediğim yere bakmalıyım!” tarzında bir şey söylemeniz gerekir.
Veya;
”Arabaya bakma!! Şurası gitmek istediğin yer!”
‘‘Hadi canım şu tarafa gidelim!”
”Çevir Kafanı!!” vs.. vs..
Çok ilginç değil mi?? Aslında kendi kendinizle konuşurken hangi kelimeleri
kullandığınız önemli değil. Asıl önemli olan yapılması gerekeni yapmak
için kendinize söylediklerinizdir. Bu konuşmalar, çalışmalarınızda (pratik
yaparak) öğrendiklerinizi geri çağırır ve kolayca gerekeni yaparsınız.
Kendinizle konuşma egzersizi o kadar önemlidir ki ani durumlarda sizi
donduran (bildiğinizi ve çalıştığınızı yapmayı önleyen) adrenalinle başa
çıkmak için gerekli olan şeydir. Resmen bir tetik görevi görür.
Bir ipucu; Bunu yaparken (kendi kendinizle konuşma), kendinizle kavga
etmeyin. Sadece aktiviteyi başlatacak ufak bir cümle yeterlidir. O kısa cümle, kas hafızası ve pratiklerle edinmiş olduğunuz alışkanlıkları
harekete geçirir ve gerekeni yaptırtır...
Öğrenmenin sonu yok.
Sevgilerimle
Yazan :
Uğur ERTEKİN
Ekleme Tarihi :
09 Ocak 2008 , Çarşamba
-
Yorgunluk Hali Üzerine
Kendinizi yorgun hissettiğiniz anlar vardır..Sık sık nerdeyse ağzınızı
sonuna kadar açarak esnediğiniz anları düşünün..işte öyle anlar..
O an, çok yoğun geçen bir iş günü sonu olabilir örneğin..ya da uykusuz
veya az uykuyla geçmiş bir gecenin ertesi tüm günü..Hatta, çok
istememenize rağmen bulunmak zorunda olup sonrasında eve dönecek
olduğunuz, o çok sıkıldığınız ortamdaki, ikide bir esnediğiniz haliniz...
O masum esnemeleri çok dikkate almayıp, devamında da gereklerini
yapmadan, hiç önemsemeden, o halinizle motorunuza binerseniz, hem
kendiniz hem de yoldaki diğer kullanıcılar için ciddi bir potansiyel risk
durumuna dönüşebilirsiniz. ( Reflekslerimiz ve reaksiyon sürelerimiz çok
yavaşlamış ve uzamıştır..)
Araştırmalar ve istatiksel çalışmalar gösteriyor ki; Ana yollardaki en az 5
trafik kazasından birinin sebebi yorgun sürücüler (araba ve motosiklet).
Sürüş anında uyuya kalmak çok ender ve özellikle motosikletde nerdeyse
imkansız gibi gözükse de ( ki belki bazı ölümlü motosiklet kazalarında bir
sebeptir..ama ölen sürücüden malesef uyuduğunu duyamayız..), birçok
sürücünün yorgunluk belirtilerini nerdeyse hiç dikkate almaması,
görmezlikten gelmesi, hatta farkında olmaması, ciddi ve tehlikeli bir
durumdur aslında. Bu hal, 2 teker üzerindeyken nerdeyse ölümcül bir
sebep‘ tir..
Tavsiyeler
Yorgunsanız veya kendinizi yorgun hissediyorsanız kesinlikle yol
yapmayınız.
Uzun yoldaysanız, İhtiyacınız yok gibi hissetseniz de, en fazla 2
saatde bir mutlaka en az 15 dakikalık molalar veriniz. (Hele kendinizi mayışmış hissederseniz öncesinden mutlaka durunuz.)
Uzun yolda seyir halindeyken, kendinizi sık aık önünüzdeki arabalara
çok fazla yaklaşıp sert frenler yapar durumlarda bulursanız (bakışınız
iycene düşmüş demektir), kesinlikle hemen mola vermeniz
gerekmekte yoksa kazaya çok açık bir haldesiniz demektir..Dikkat!
Acil çözüm olarak, mola esnasında, 2 fincan kahve veya yüksek
kafeinli bir içecek içiniz. Ve üstüne kafeinin etkisini göstermesine
olanak tanımak adına en az 15 dakika bekleyip motorunuza öyle
dönünüz.
Son olarak, başkalarından uyku haline çözüm olarak duymuş olabileceğiniz; seyir halindeyken: kaskın vizörünü aç rüzgar gelsin
uyandırır...kendi kendine şarkı söyle...kafanı sağa sola hızlıca
-
salla...ayağa kalk- otur..gibi çözümsüzlüklere inanmayınız. Mola‘nın
yerini kesinlikle tutmaz.
Sevgilerimle
Yazan :
Uğur ERTEKİN
-
Konumlanma Her Şeydir..
Paolo Volpara, Mart 2008 OMM
Tercüme Deniz Uzun ve Aylin Öztürk
Takvim Ocak ayını gösteriyor fakat dışarıda, Trakya'nın kırsal bölgelerinde
sıcaklık termometreden 13 derece okunuyor. Hava yumuşak ve görüş
tertemiz.
İyi bir kış yoldaşı olmasa da bugün Ducati günü ve muzaffer 916 yollarla
sezon dışında buluşuyor. Bulgaristan sınırına doğru, Karadeniz ile
Marmara Denizi arasında, Trakya yollarında "İtalyan İkizlerin" günü.
Türkiye'nin bu bölgesindeki yolların berbatlığı dillere destan; birkaç istisna
dışında (Tekirdağ ile İpsala sınır kapısı arasındaki D110, Edirne Çorlu
arası D100 ve Edirne'ye giden O3 otoyolu) dar ve kötü kaplama üzerinde
uzun düzlükleri takip eden çılgınca ard arda sıralanmış virajlar, düzensiz
trafik, traktörlerle yola taşınan çamur ve moloz. Senaryoyu, çirkin
görünümlü köyler, sanayi yapılaşması, bitmemiş konut projeleri ve BÜYÜK CANAVAR İstanbul'un, etrafa kustuğu çarpık yerleşimin
döküntüleri tamamlıyor. Pek güzel bir tablo değil ama böyle bir havada
buralar bile güzel olabiliyor.
İtalyan ikizlerin umurunda değil; yol yoldur ve yola çıkılmalıdır. Canlı bir
tempoda, sadece viraj dönüş çizgilerini seçerek değil, bir o kadar önemli
olan yüzey çizgileri.. O virajı kitabına göre dönerken, mağara keşfine
çıkmaya değer çukurları ve tepe noktasındaki çatlakları atlatmak için çifte
kıvırmaca yapmak…
Sürüşün yoğunluğu beyni (ya da ondan geriye ne kaldıysa) sürekli hızlı
çalıştırıyor ve sonra geçerli düstur hayata geçiyor: "konum(lanma)...
konum(lanma)... ve konum(lanma)". Motosikletler evlerden daha
eğlenceli ve hızlıdır, fakat konum(lanma) aynı öneme sahiptir. Ve burada
bahsettiğim "motorun yol üzerindeki konumu" değil. Bedeniniz bir kokteyl
gibi sadece çalkalanmakla kalmayıp karışmaya da başlıyorsa akla gelen o
değil. Söylemek (ve düşünmek) istediğim, zavallı bedenin kendi konumu.
Yılların motosiklet sürüşünden edinilen tecrübelerin paylaşımında, hiçbir
şeyin stili, tekniği ve sonuçları seledeki doğru ve rahat vücut konumu
kadar etkileyemediğini keşfettik.
Yanlış yap (o kadar kolay ki) ve sürüş riskli ve zorlu hale gelsin,
doğrusunu yap ve daha iyi bir ilerleyişin ve daha etkili çizgilerde sürüşün
keyfine var.
Ducati'ler konfor ve geniş oturum konusunda pek ünlü sayılmazlar.
Motosiklet kompakt, süspansiyonlar sert ve oturuş pozisyonu (nazikçe
-
söylemek gerekirse) "spor"dur. Kısaca, vücudun konumunu düşünmeye
başlamak için ideal bir durum.
Motor, sizinle konuşur: viraja kaskatı bir duruş, kitlenmiş kollarla, peglere
düz basarak girin... Ufak bir tümsekten geçin (ufak olanını
bulabilirseniz)... Ön teker boşlukta hissi verecek, motosiklet kafasını
sallamaya, arka lastik titremeye başlayacak ve bu süreç bütünüyle
ürkütücü bir hal alacak.
Bu durumda dinlemek dışında çok fazla seçeneğiniz yok: Tofaş sürücüleri
yolları kendilerinin sanıp, şeridinizin büyük bir kısmını umarsızca
kaplarlar, mutlu babalar sırf çocuklarına “o kırmızı parlayan motosikleti”
göstermek için önünüzde fren yapar, şevke gelmiş otobüs şoförleri
yoldaki çukurlardan kaçmak için ansızın, İngiliz ile Avrupa stili şerit
kullanımı arasında gidip gelir. Parmak uçlarınızda olmak zorundasınız.
Motorun üzerinde hareketli kalabilmenin anahtarı, peglere ayak top’u
(parmakların hemen gerisindeki kısım) ile basmaktır. Bu konum, ayaklarınız aracılığıyla herşeyden önce motorun ne yaptığı konusunda
yüksek hassasiyet sağlar. Dahası tüm vücudunuzun çabucak ve eforsuz
bir şekilde hareket etmesini sağlar. İleride koca bir çukur... Yanından
geçmek imkansız... Ayaklarınızın/bacaklarınızın üzerine basın,
kalçalarınızı seleden kaldırın, böylece motor altınızda serbestçe hareket
edip, darbenin büyük kısmını gidersin. Ayaklarınızı şasiye doğru çevirerek
konumunuzu daha da iyileştirebilirsiniz. Artan yaslanma açısı ve
bacaklarla motoru daha iyi tutma, vites ve arka fren kumandalarına
ulaşamamanın rahatsızlığı, hareketlilik ve kontrol avantajları ile telafi
görebilir.
Peglere ayak topunun basması, aynı zamanda depoya kilitlenen dizler için
de daha iyi bir konum demektir. Bacakları motoru tutar, böylece kollara
binen yük giderilir. Virajın aksi tarafından depoya uygulanan diz baskısı ile motorun yatmasına, döndürülmesine ve dönüşlerde daha temiz bir
çizgi takibine katkıda bulunur.
Yaşlı, ama iyi motorcular der ki: “Sürüşün sonunda kolların bacaklarından daha çok ağrıyorsa, öğrenecek çok şeyin var.” Doğru, bütün görev,
hassasiyet gerektiren döndürme, frenleme ve gaz verme kontrollerini
daha rahat yapabilmek için vücudumuzun üst kısmını, omuzlarımızı,
kollarımızı ve ellerimizi yük ve gerilimden uzak tutmaktır.
En sevdiğiniz koltukta oturur gibi selede oturmak kulağa hoş gelse de pek
doğru değildir ve bu her tür motosiklet için geçerlidir. İster tur, ister
chopper, ister gezinti, ister spor ya da isterse arazi motoru olsun…
Birkaç kilometre sonra belinizi ağrıtmanın dışında, dik ya da arkaya yaslı
-
kalçaların yoldaki bütün etkilerin doğrudan omurgaya zarar vermesine yol
açar. Kalçaları öne, depoya yanaştırmak ve sırtı öne hafif yay çizecek
şekilde eğmek, sırt ve karın kaslarını da devreye sokarak, frenleme ve
hızlanmada bütün vücudun, merkezde dengeli kalmasını sağlayacaktır.
Rossi çılgınlığının kurbanı olan birçok arkadaşım, motor üzerinde tüm
vakitlerini bir yandan diğer yana kaymaya ve dizlerini yere değdirene
kadar zarif bir şekilde sarkmaya çalışarak geçiriyor. Bu, pist için faydalı
olsa da yol sürüşü için gereksizdir. Sele üzerinde ağırlık aktarımına
odaklanmak, sürüşü incelikli olmaktan çıkarıp, viraj dönme esnasında önemli durumlarda gereksiz iş ekler. Disiplinli ve aynı zamanda rahat bir
orta vücut konumu (kalçalar önde, sırt öne doğru yay), depoyu iyi
kavrayan dizlerle beraber motoru zor yüzeyler ve dar çizgilerden
geçirmek için yeterli ve etkilidir.
Buna ek olarak dönerken viraj tarafınızdaki dikiz aynasına doğru,
omuzlarınızı ve kafanızı hareket ettirebilirsiniz.
Omuzların konumu rahat, gevşek kollar ve ileri doğru oturuş, iyi bir
görüşün temelini oluşturur. Gergin, yukarı çekilmiş omuzlar, motosiklet
sürerken her zaman zihinsel gerginliğin ve fiziksel rahatsızlığın
bulgularıdır. Omuzlar, sırtın çizdiği yayın devamı olarak hafif öne düşmeli
ve üzerindeki gerilim tamamen kalkmalıdır. Omuzlar kollardaki gerilimi
alacak ve kafanın ufku rahat tarayabilmesi için serbestçe dönmesini
sağlayacak şekilde gevşekçe öne inmeli.
Sırt yay şeklinde ve omuzlar öne düşükken kafanın konumu, ufkun en
uzak sınırına uzanacak şekilde kalkmış olmalı. Burada önemli olan sadece
ileri bakmak değil, dahası "görüşün mutlak sınırı"na, yani yolun yok
olduğu noktaya bakmaktır.
Konforlu bir şekilde sıkı bir kask ve montunuzun uygun yakası, başınızın
herhangi bir kısıtlama olmadan serbest hareketine izin veriyor olmalı. Baş
yukarıda, yayın son kısmı olarak, derin ve tarayan bir görüşle bilgi toplar.
Başın ve omuzların konumu büyük ölçüde kolların konumu tarafından
belirleniyor; bu noktanın sürüş sırasında sürekli kontrol edilip düzeltilmesi
gerekiyor.
Kolların doğru konumunun hedefi, gidon üzerindeki gerilimi azaltmaktır.
Bu hedefe ulaşmak için kollar rahat, dirsekler bükük ve içe doğru olmalı.
Bu şekilde kollar ekstra bir çift süspansiyon gibi yoldan gelen darbeleri
(bknz. çukurlar) sönümleyecek şekilde çalışır. Öte yandan gergin ve
kilitlenmiş kollar yol, lastik, şase üçlüsünden gelen küçük hareketleri bile misli misli artırıp sürüşü kararsız ve sarsıntılı hale getirir. Gergin kollar,
kumandalar üzerinde gereğinden sıkı kavrama anlamına gelir; sıkı
-
kavrayan eller his kaybı yaşar ve gaz koluna yumuşak kumanda etme de
böylece rüzgarla uçup gider.
Bükülmüş dirsekler, kolun alt kısmının, eller ve elciklerle, fren-debriyaj
kolları ile aynı hizada olmasına izin vererek gidonu ittirme işlevine imkan
sağlar.
Kumanda kollarının doğru ayarı (eller ve kolun alt kısmının uzantısı
konumunda) sadece daha iyi (kolay) döndürme sağlamakla kalmaz aynı
zamanda yorgunluğu ve karpal sendrom riskini azaltır. Bu ayar bütün
motosikletlerde yapılacak kolay bir iştir. Gezinti ve chopper tipi motorlara
takılan "gösteriş" gidonları istisna oluşturur... Onların tedavisi yok.
Motosiklet sürüşü sportif bir aktivitedir ve formda olmayı gerektirir.
Motorun üzerinde düzgün bir konumlanmayı sağlamak ve bunu korumak,
kişinin formu hakkında önemli bir göstergedir. Konumlanma, sürüşün acı
duyulmayan bir keyif olarak kalmasını, konsantrasyon ve görüşün,
güvenli sürüşün etkenleri olmasını sağlar.
Yol sizi ve motorunuzu bir daha hırpalayıp sarstığında konumlanmanızı
kontrol edin; dahası, sürüş sırasında konumunuzu sürekli kontrol edip
rahatlatmayı bir alışkanlık haline getirin. California Superbike School eğitmenleri öğrencilerinden virajın ortasında selede tamamen rahat
olduklarını görsel olarak bildirmeleri için, dans eden tavuk misali,
dirseklerini sallamalarını istiyor.
Sık sık tavuk rolü yapın ve bütün sürüşlerinizin daha güvenli ve keyifli
hale gelmesini sağlayın.
Hah, nerede kalmıştım? Tabii.. Konum(lanma).. Konumlanma.. Konumlanma...
Ve etrafa bakınmaya devam..
Her zaman gözden kaçan bir şeyler vardır...
Son Güncelleme Tarihi: 2013-01-02 18:45
-
REFLEKSLERİNİZİ KÖRELTMEYİN!!!
İlk olarak “Refleks Nedir?” ile başlayalım.
Bilimsel kitaplar refleksi; “çevreden gelen herhangi bir uyaran karşısında
bilincin, istemin her¬hangi bir etkisi olmadan meydana ge¬len, aynı
uyaran karşısında aynı şekilde beliren hareketlerdir. Uyarıya karşı istem
dışı hareket” olarak tanımlamaktadır.
Birçoğumuz kış aylarında hava şartlarından dolayı motosiklete pek
binmiyoruz veya yaz aylarındakinden daha az biniyoruz.
Binmemek veya daha az binmek... Her iki durumda da yoğun bir şekilde motora binilmediğinden dolayı, motosikletin üzerinde reflekslerin az da
olsa körelmesi muhtemeldir. Bu da, yolda herhangi bir durumda gözlem,
bilgilerin toplanması ve analizi, gaz hassasiyeti, fren, manevra vs. gibi
zamanında yapılması gereken eylemlerde geç kalınmasına neden olabilir.
Motorun üzerinde en çok ihtiyacımız olan şeylerden
birinin “zaman” olduğunu birçoğunuz biliyorsunuz. Ve
kazanılan bu zamanın öyle dakikalarla olmadığı,
saniyelerle ifade edildiği de gayet iyi bilinmekte. İşte
reflekslerin körelmesiyle birlikte kaybedilecek 2-3
saniye, tehlikeye olan yakınlığı artırabilir. Hatta sürücü
ne olduğunu bile anlamadan kendini tehlikenin hemen
yakınında veya içinde bir anda bulabilir.
Buradaki “bir anda” kelimesini biraz açmak isterim.
Çünkü kazaya karışmış veya şans eseri kazayı atlatmış
olan bir sürücünün genelde kullandığı cümlenin ilk kelimelerini oluşturur “bir anda”... Örneğin, “abi araba sağdan bir anda
çıktı”, “sorma! Araba önümde bir anda fren yaptı”, “köpek bir anda yola
fırladı”, “çocuk belediye otobüsünün önünden bir anda yola çıktı” vs.
Aslında “bir anda” hiçbir şey olmaz. Mutlaka bir gelişme süreci vardır. İşte
buradaki asıl hedef; bir olayın ilk başlangıç anını yakalayabilmek, hatta en
güzeli gerçekleşme ihtimali olan bir olayı tahmin edebilmek ve tehlike ile
içi içe olmadan eylem planını (mutlaka bir “B” planı ile baraber)
hazırlamak ve zamanında da bu planı uygulamak olmalıdır.
Sürüş sırasında birçok konuda tahmin yeteneğimizi kullanıyoruz. Ve bu
tahmin yeteneği sayesinde hazırlanan eylem planı ile olaya karışmadan
hatta gerçekleşmesi muhtemel olayı görmeden kurtuluyoruz. Tahmin
edebilmek için veri toplamak veri toplamak için de aynı anda birden çok
uyaranı görmek gerekir.
İşte, motora binilmeyen veya uzun zaman aralıkları ile binilen bu
-
dönemlerde faydalı olabileceğini düşündüğüm, reflekslerin geri
kazanılması ve körelmemesi için yapılması gerekenlere dikkatinizi çekmek
isterim.
Tehlikeye en yakın olduğunuz zamandır, uzun bir aradan sonra havanın
güzel olduğu bir gün motorla tur atmak. Böyle bir tura çıkmak istiyorsanız
mutlaka her zaman sürdüğünüzden çok daha düşük hızlarda motorunuzu
kullanın. Eğer bu bir grup sürüşü olacaksa daha da dikkatli olmanızda
fayda vardır. Gruptaki diğer sürücüler motor kullanımlarına hiç ara
vermemiş olabilirler, onlara yetişmeye çalışmayın. Bu konuda kendinizi
kontrol edin ve her zaman limitlerinizi bilerek motosikletinizi kullanın.
Kendinizi sürüşe hazırlamaya ve reflekslerinizi de canlandırmaya müsaade
edecek şekilde motorunuzu kullanın. Özellikle de yavaş ve sakin…
Göz reflekslerinizdeki azalmanın farkına varamasanız bile gözlem yapma
yeteneğiniz düşmüştür. Çevresel bakışın etkin kullanımı da zayıflamıştır.
Önceki sürüşünüze nazaran tehlikelerin farkına varma ve analiz edip önceliklendirmede ciddi farklar vardır. Bunları yeniden kazanmak için de
uygulama yapmak ve tekrar etmek şarttır.
Gaz kullanımı ve fren kullanımı hassasiyeti de zayıflamıştır. Bu özellikleri geri kazanmak için kendinize süre tanıyın. Çünkü bu hassasiyet genellikle
tek bir sürüşte geri kazanılamayabilinir.
Neler yapabiliriz; En güzeli; kısa da olsa sürüşe ara verilmiş bir dönemden sonra tekrar
motora binmeden önce mutlaka bir Ara-Kontrol Seminerine katılmak.
Seminere katılmak; panik fren, panik fren ile birlikte debriyaj kullanımı ve
bakışın ileride olması, engelden kaçma, engelden kaçma eylemi
sırasındaki debriyaj kullanımı ve bakışın engelde değil kaçış noktasında
olması, yavaş sürüşte gazı-debriyajı-arka freni birlikte kullanma gibi
refleks haline gelmesi gereken eylemleri geri kazanmanıza imkân
sağlayacaktır. Hatta bu seminerde ileri bakışta bile ilk egzersizlerde sıkıntı
çektiğinizi hissedeceksiniz. Ve ilerleyen egzersizlerde de bunu
düzelttiğinizi fark edeceksiniz.
Kendi kendinize de daha önce gördüğünüz egzersizleri çalışmanın ve bol
tekrar etmenin size mutlaka faydası olacaktır. Boş ve güvenli bir alanda
bunları tekrar etmeniz ve uygulamanız önemlidir.
Ama bu reflekslerin geri gelip gelmediği onayını kendi kendize vermek
zordur. Daha önce bu tür seminerlere katılmış olsanız bile semineri
yenilemekte fayda vardır. Çünkü siz resmin içindesinizdir. Kendi kendinize yaptığınız egzersizlerdeki doğrularınızı ve hatalarınızı fark
etmeyebilirsiniz. Mutlaka bu konuda yetkili ve sertifikalı eğitmenlerin
-
olduğu bir kurumdan destek alın. Bu eğitmenlerin sizi gözlemlemesi, yani
resmi dışarıdan görmesi gerekir. Yaptığınız doğru ve yanlışları
aktarabilmesi için bu önemlidir.
Reflekslerimizi kontrol etmek ve geri kazanmak herşeyden önce bizim
irademizde. Yeter ki onları olağan hareketler haline getirene kadar doğru
çabayı harcayalım.
Güvenli sürüşler
Engin BALABAN (İzmir)
I.A.A.-A.R.A. Senior Observer
Aralık 2009 @ OMM
Son Güncelleme Tarihi: 2010-10-12 23:12
-
Altı Değişik Motorcu Tipi
1. Kendini geliştirmeyi denemiş, başarısız olmuş ve heyecanları sönmüş
olanlar. Artık kendini geliştirme konusunu duymak bile istemezler.
2. Öğrenecek herhangi bir şey olmadığına inananlar. Kilometre yapmak
yeterlidir diye düşünenler. Sürüş teknikleri konusunu tartışılırken
kibarca konuyu değiştirirler.
3. Eğitime karşı olanlar. “Motora atla ve sür yeter. Düşmüyorum ya. Öğrenecek ne var.. Paranı eğitime harcayacağına güzel bir egzost
al..” diye konuşanlar.
4. Kendini ilerletme konusunda az eğilimi olup bu konuda bilgi eksikliği
yaşayanlar. Herhangi bir nedenden dolayı bir türlü gerekli adımı
atamazlar. Daha iyi olacağını ümit ederler.
5. Öğrenmeyi isteyenler. Bu konuda konuşurlar ve bolca dinlerler fakat
pasif kalırlar. En tehlikeli grup budur. Sonunda denerler ve kaza
yaparlar...
6. Kendini ilerletmek için çalışanlar. Bu kişiler okurlar, eğitimlere katılır
bazı soruların cevaplarını ararlar. Kendilerini ilerletmeye kararlı olup
bu konuda bir şeyler yaparlar.
OMM (One More Mile) Riders
Sevgilerimler
Yazan :
Uğur ERTEKİN
Ekleme Tarihi :
09 Ocak 2008 , Çarşamba
-
Doğru Mantalite
Motosiklet kullanımında DOĞRU MANTALİTE'nin Önemi
Bugün birisi dedi ki; ''Eğitim zararlı galiba abi''.
''Neden böyle düşünüyorsun?'' dedim?
Dedi ki; ''Kaza yapanlar hep eğitimli olanlar.''
.......konuştuk...konuştuk...konuştuk....
Sevgili Arkadaşlar,
Bu çok ama çok önemli..''Kaza yapanlar hep eğitimli olanlar'' cümlesini
yabana atmayınız. Dışarıdan birçok kişi bunu böyle de görebiliyor.
Kesinlikle haksız da sayılmazlar aslında çünkü böyle algılanmasında suç
azıcık da bizlerde. Hep beraber birazcık şapkayı önümüze koyalım ve
düşünelim.
İyi motosiklet sürücüsü, hem motoru iyi kullanan (İleri Sürüş-
Hakimiyet), hem de doğru mantaliteye sahip olan sürücüdür. Ne kadar iyi
kullanırsanız kullanın,doğru mantaliteye sahip değilseniz, kesinlikle Doğru
İyi Sürücü değilsinizdir. Hem kendinize, hem de yoldaki diğer tüm
kullanıcılara, zararı dokunabilecek bir pozisyondasınız demektir. Yani
''tehlikeli'' sinizdir.
Kendime kızıyorum. Motosikleti sürme konusunda kişileri
geliştirebilidiğime inanıyorum ama tam tamına doğru mantaliteyi verebilme konusunda hala çok eksikliklerim olduğunu düşünüyorum (Bu
konuda kendimi ciddi revize etmem, bu konuya çok daha fazla önem
vermem gerek..)
Eğitim alan sürücü düşmez diye birşey yok tabiki.. Eğitim, diğer eğitimsiz
sürücülere oranla, sizlerin kazaya karışma riski oranını çok daha aza
indirir sadece. O da öğrendiklerinizi ugularsanız. İşte bu noktada,motor
konusunda doğru, olgunlaşmış bir mantaliteye sahip değilseniz, kazaya
hekesten fazla açıksınız demektir. Yani kazaya karışma riskiniz fazlalaşır..
Çünkü doğru mantaliteye sahip değilken, sürüş seviyeniz geliştikçe,
motora hakimiyetiniz arttıkça, daha da çok kazaya açık hale gelirsiniz. Ve
kaza yapmanız an meselesi haline gelir.
Neden mi?;
Bir sürücü düşünün..Ürkek ve hep o meşhur Yusuf'la gezen. Sonra o sürücü, ürktüğü şeylerin çözümünün metodlarını buluyor..Deniyor ve
bakıyor ki işe yarıyor..Uyguluyor, pratikler yapıyor..Ve sürüş seviyesi
-
(motor hakimiyetiyle beraber) ilerliyor..Ve; aman ne güzel, çözdüm ben
bu işi diye düşünmeye başlıyor. Seviyesi geliştikçe, birilerine bunu
gösterme arzusu ve hırsı başlıyor..Ben sizden iyiyim, ya da en az sizin
kadar iyiyim egosu öne çıkmaya başlıyor. Mentalite tümüyle buna yoğunlaşıyor = Motosiklete binmek demek = Birilerine ne kadar iyi
kullandığını göstermek = Daha hızlı...daha süratli..daha hızlı...daha
süratli...düşünmeden....Tek amaç = Ben de Virajlarda En hızlılardan
birisiyim.. Mantalitesi sadece buna odaklanmıştır artık. Ve o sürücü ilk
olarak Hız Bilincini kaybeder.. Artık süratlerini bulunduğu koşullara göre,
gördüklerine göre değil, sadece ve sadece hızlı olma üzerine kurar ve
ayarlar hep. (Sigortacı olsam, Psikolojik bir testle bunu çözmek kolay ise,
bu testi yapmadan sürücüleri kasko yapmam..Ve bu mantalitedeki birisi
kesinlikle kasko yapılmaz..Kaza yapacak çünkü..)
Hepiniz hatırlarsınız..Katıldığınız eğitimlerin sonunda kaç defa ''Şimdi
daha da dikkatli ve yavaş kullanın..''Aşırı Kendine Güven'' hastalığına
dikkat dendiğine...Eminimki herkes işin başında iken buna dikat ediyor.
Ama seviyesi ilerledikçe.....hala dikkat ediyor mu acaba?? Bunu kendinize sormanızı ve üzerine düşünmenizi istiyorum. (Gerçekçi Öz Değerlendirme
(Eleştiri) )
İyi Sürücüde olması gereken Doğru Mantalite nedir?
Cevabı en basit haliyle, felsefe yapmadan; İleri Sürüş ile beraber, hiçbir
koşulda, ödün vermeden Güvenli Sürüş'ü de devam ettiren bakış açısı ve
zihniyetdir. (İleri Sürüş ve Güvenli Sürüş ile ilgili yazımı hatırlayınız..) Ve bu Güvenli Sürüş, her koşulda, sürücünün sadece kendi güvenliğini değil,
yoldaki tüm diğer kullanıcıların da güvenliğini gözeten bir sürüş olmak
zorundadır (beraber seyahat ettiği motorcu arkadaşlarının ki de dahil)..
Beyin, sadece daha da hızlı' ya değil, daha da güvenli, daha da hatasız ve
hep bir sürekliliği olan sürüş'ü arzu eder ve uygulamaya çalışır
durumunda olmalıdır. Motor üstünde sağ kalmamızı sağlıyacak sürüş ve
mantalite budur.
Silver olmak, Gold olmak, RoSPA olmak, IAM olmak...Motor hakimiyeti
gelişmiştir, ileri düzeydedir..Ama eğer doğru manalite hazmedilmemiş ise
en tehlikeli gruptur dikkat!! Hem kendilerine hem de çevrelerindekilere..
Düşmek...Hep deriz ya düşmeyecek motorcu yoktur diye..Her zaman
söylerim, benim de, örneğin yarın motora bindiğimde kaza
yapmayacağımın garantisi yok ki...Ama biliyorum ki, doğru mantalite ile
beraber yaptığım ileri sürüş, kazaya karışma riskimi minimize ediyor.
Kanıtı, kanıtları, ortada çok şükür ki..( İstatistiklere göre Kaza Riski en
Fazla olan Sürücülerden birisiyim - Yıl içinde herkesten fazla km. yapan
sürücüler.)
-
Hiç bir zaman lütfen unutmayın..Sürüşlerinizde Güvenlik her zaman
önceliklidir. Sürüşlerinizde risk ve tehlikeleri okuma (analiz) yetinizi
geliştirme konusuna her zaman öncelik veriniz. Ve şu cümleleri tekrar
okuyarak aklınıza lütfen kazıyınız;
''......doğru mantaliteye sahip değilken, sürüş seviyeniz geliştikçe, motora
hakimiyetiniz arttıkça, daha da çok kazaya açık hale gelirsiniz. Ve kaza
yapmanız an meselesi haline gelir.''
''Doğru mantalite; İleri Sürüş ile beraber, hiçbir koşulda, ödün vermeden,
Güvenli Sürüş'ü de devam ettiren bakış açısı ve zihniyetdir. (İleri Sürüş
ve Güvenli Sürüş ile ilgili yazımı hatırlayınız..) Ve bu Güvenli Sürüş, her
koşulda, sürücünün sadece kendi güvenliğini değil, yoldaki tüm diğer kullanıcıların da güvenliğini gözeten bir sürüş olmak zorundadır (beraber
seyahat ettiği motorcu arkadaşlarının ki de dahil)..Beyin, sadece daha da
hızlı' ya değil, daha dagüvenli, daha da hatasız ve hep bir sürekliliği olan
sürüş'ü arzu eder ve uygulamaya çalışır durumunda olmalıdır. Motor
üstünde sağ kalmamızı sağlıyacak sürüş ve mantalite budur. ''
Yazan :
Uğur ERTEKİN
ART Motoakademi
Ekleme Tarihi :
03 Haziran 2010 , Perşembe
-
Nasreddin Hoca Motosiklete Nasıl Binerdi ?
Bizim toplum olarak hareket etme tarzımız, temel bilgilerden yola çıkarak
uygulamaya geçme biçiminde gelişmemiştir. Biz, doğrudan uygulamanın
içine dalarız. Deneriz, yanılırız. Bir davranışın genel olarak doğru veya
yanlış olduğuna dair kanaatimiz, her koşulda güvenilir sonuçlar
sağlayacak sistemli bir düşünceden çok, edimimizin o an için sağladığı
geçici bir faydaya dayanır. Oysa bu, aynı davranış biçiminin başka bir koşulda nasıl sonuçlanacağına ilişkin bir genelleme yapmak için yeterli
değildir. Yanlış yapıldığında ise en iyisi bunu unutmaktır. Salt bilgi ile
işimiz yoktur. Biz gelenekler ve alışkanlıklarla yaşarız. Ne var ki, bir
sisteme dayanmayan doğrular zamanla aşınırken, yanlışlar tekrar eder.
Batı toplumları yöntem ve sistem oluşturur. Bilgiden uygulamaya yönelir.
Önce kuram, sonra uygulama gelir. Bilgi, uygulamalar ile birlikte evrilir ve
uygulamaların iyileşmesi için tekrar girdi sağlar. Doğrudan uygulama
aşamasına yönelen Doğuda ise bilgi, taklit edilen ve tekrarlanan
davranışlar ile kavranır; örtülüdür, kişisel düzeyde söze dahi dökülmüş
değildir, davranış veya alışkanlık halindedir.
Toplumumuzun büyük kısmı hem bireyler hem de kurumlar açısından
bilimsel düşünceden hala uzak. Ancak bilimsel düşünceyi kavrayabilmiş
olanlar hem Doğu hem de Batı tarzı düşünceyi anlama şansını yakaladılar.
Bu kesim için şu söylenebilir ki, Doğu zaten içlerinde ve yaşamlarında
var; Batı ise eğitimini aldıkları ve yaşamlarını üzerine inşa ettikleri tarz
oldu. Bu düşünsel durum, aynı zamanda coğrafi konumumuzun da tam
bir yansımasıdır.
Bunu makine olarak motosiklet ve bu motosikleti kullanmak arasındaki
ilişki ile tam olarak eşleştirebiliriz.
Motosiklet makina olarak bir sistemdir. "Gerçek bir sistem. ...çeliğe
işlenmiş kavramlar sistemi. Birisinin zihninden çıkmamış tek bir parça,
tek bir biçim yoktur içinde."
Motosiklet kullanmak ise davranıştır. Motosikletin üstüne binen herkes bir
süre sonra bilinçli veya bilinçsiz bu makinayı kullanma konusunda çeşitli
alışkanlıklar geliştirecektir. Şimdi burada çok ilginç bir noktaya geliyoruz.
Toplum olarak bu makinayı kullanmak üzerine herhangi bir geleneğimiz yok. Söz konusu motosiklet olunca, hemen üstüne atlayıp sürmeye
başlayan çoğunluğun, motosiklet kullanımı konusunda bir “sanat” veya
“usta” bulunabileceği aklına bile gelmiyor. Oysa eline bir bağlama alan
çoğu kimse kendine bir usta arar.
“Motosiklet Sanatı” ile kast edilen motosiklet sürme sanatıdır. Bu, tıpkı
sahne sanatları gibi icraya dayalı olan bir sanattır. Bir flüt, bir flütçü ve bir
-
sahne düşünün. Bunun motosiklet sanatındaki karşılığı bir motosiklet, bir
motosiklet sürücüsü ve bir yoldur. Motosiklet sanatının öznesi yalnız
insanın kendi değildir; ortaya insan ve makinanın bütünleştiği yeni bir
özne çıkmıştır. İnsanın yetenekleri artı makinanın yetenekleri. İkincinin
verimi birinciye bağlıdır.
Bağlamayı ustasından öğrenmeyen ve akortsuz biçimde çalmaya çalışan
bir kimse en kötü ihtimalle kulak tırmalar. Bu konuda köklü bir geleneğin olduğu ülkemizde, kötü bağlama çalan birini kimseye iyidir diye
yutturamazsınız. Ancak, motosiklet geleneği olmayan bir yerde, bilinçsiz
biçimde motosiklet kullanan birini kim fark edecek? Üstelik bilinçsiz
motosiklet kullanan birinin neden olduğu sorunlar “kulak tırmalamanın”
çok ötesindedir.
Hiçbir sanat kendi başına ortaya çıkmaz. Önce usta vardır. Ustalar yapar,
onu görenler onu izler; sanat, ustanın nasıl yaptığından doğar.
Motosiklet sanatı, bu konuda ciddi bir bilgi birikimine ve geleneğe sahip
toplumlar arasından çıkmış ustaların, nesillere ve milyonlarca kilometreye
yayılan toplam deneyimlerinden süzülmüştür; bilimsel yöntemler ile
işlenip tekniği yazılmıştır. Bugün çeşitli okulları ve bu okullardan yetişme
sanatçıları vardır. Tıpkı müzikte veya diğer sanat dallarında olduğu gibi.
Motosiklet sanatı, tümüyle bilimsel yöntemler, değerlendirmeler, fizik
kuralları ve önceki deneyimler üzerine oturan ve gelişen bir sistemdir.
Onunla tanışan herkese, “motosiklet üzerinden” bilimsel düşüncenin
kapılarını aralıyor, ileri bakarak, düşünerek ve planlayarak hareket etmeyi
öğretiyor.
Motosiklet sanatı ile tanışan ve onu uygulamaya başlayan bir kişi, trafikte
kendisi ve etrafı için bir tehlike olmaktan çıkar. Çünkü amacı tehlikeden
kaçınmak ve her zaman güvenli konumda olmaktır. İnsanların trafikteki
hatalı davranışlarının çoğunlukla bilincinde olmadıkları yanlış
alışkanlıklardan kaynaklandığını fark eder; bu nedenle kendisine yönelen tehlikeleri kişisel algılamaktan uzaklaşır; kimseyle dalaşmaz. Tehlikeyi
önceden görür ve onu zarif bir biçimde geride bırakır, tarihe karıştırır.
Bunu yaparken bulunduğu çevreyi sürekli olarak bir yöntem çerçevesinde
izler, çözümler ve yaptığı anlık planlamalar dahilinde karar alır. Bu süreç
onun zihninde her an tekrarlanmaktadır. Bunu yapabilmek için ileri
bakmayı ve olacakları önceden hesaplamayı öğrenir; ve daha başka
burada sayılamayacak bir çok beceriyi uygulama çabası içine girer. Artık,
her gün geçtiği o yollar aynı yollar değildir. Hatta bir daha aynı yoldan hiç
geçmeyecektir çünkü “İnsan aynı nehirde iki kez yıkanamaz”. Sanatın
temel becerilerini alışkanlık haline getirmeye başladığında sürüşü de daha güvenli, zevkli ve estetik bir hal almaya başlar. Şimdi, her gün motosiklet
sürerken aslında sadece motosiklet sürmeyen, gerçekte bu zihin gücü ile
-
devinen birinin düşünce tarzında meydana gelen değişiklikleri ve bu yeni
düşünme biçiminin, bu kişinin yaşamının diğer yönlerine nasıl yansıdığını
bir düşünün? Bu soruyu, bu sanatın takipçilerine bir sorun.
Neden-sonuç ilişkileri. Fizik kuralları. Konum, hız ve zaman algısı. İleri
bakma, öngörme ve izlenecek çizgileri zihninde canlandırma. İçinde
bulunulan ortamı ve koşulları zamana bağlı olarak gerçekçi bir biçimde
değerlendirme. Tüm bu becerilerin, kişisel özellikleriniz ve yetenekleriniz ile işlenmesi, sizin kişisel sanatınızı, üslubunuzu ortaya çıkarır. Teknik
önemlidir, ancak sanatı sanat yapan, o tekniğin nasıl icra edildiğidir.
İlerledikçe çizgiler incelmeye, ayrıntılar belirginleşmeye ve artmaya
başlar. Bu, “bilinçsiz yetersizlikten”, “bilinçsiz yeterliliğe” uzanan bir
süreçtir ve aradaki basamakların geçilmesi çalışmaya bağlıdır. Yaratıcılık,
tekniğin unutulduğu – içselleştirildiği – yerde ortaya çıkar. Artık doğru
veya yanlış kaygısı yoktur. Çünkü doğru zaten alışkanlık haline gelmiştir.
İyi bir sanatçı olunduğunda artık, çok küçük ayrıntılarda gizli olan
güzelliğin, farklı ve kişisel ifadelerinin peşine düşülür.
Motosiklet özgürlüğün ve başkaldırının simgesi olarak görülmüştür hep.
Özgürlüğün simgesi olan bu makine, onu sürecek, onunla bütünleşerek
insan-motosiklet halinde yeni bir özne haline gelecek olan kişiye sınırsız
özgürlük ve kural tanımazlık bahşetmek yerine nasıl olur da sürüş için ondan sistematik bir eğitime girmesini ve bu öğretiye hep bağlı kalmasını
ister? Bu özgürlükle nasıl bağdaşır?
Sanatçılar için de aynı şey düşünülür: “Onlar ‘bohem’ ve başına buyruk insanlardır, yaratıcılıkları da buradan gelir.” Size bir şey söyleyeyim: Bu
sadece romantik bir palavradır! Tanıdığım usta sanatçıların hepsi de bu
genel geçer inanışların aksine, inanılmayacak ölçüde disiplinli ve alçak
gönüllü insanlardır. Serseriliğin bilindik anlamıyla uzaktan yakından
alakaları yoktur. Belli bir alanda ustalaşmanın ve bu alana hakim olmanın
arkasında, ortalama yaşam süren bir insanın havsalasının alamayacağı
oranda dehşetli bir çalışma vardır. Bu hakimiyetin hakkını verebilmiş
olanlar, istedikleri kadar serseri, istedikleri kadar özgür ve yaratıcıdırlar.
Caz müziği de, klasik müziğe göre özgürlük olarak algılanır hep. Yakından
tanıma şansına sahip olduğum usta bir caz sanatçısının, yaptığımız bir atölye çalışması sırasında ağzından dökülen şu sözler her şeyi özetliyor:
“Disiplininiz varsa özgür olabilirsiniz!”
Motosiklet sanatı, bu yola giren herkes için büyük bir fırsat sunuyor: Hem bir sanatçının hem de bir bilim insanının bakış açısına bir kapı aralıyor.
Kendinizi bir sanatçı ve aynı anda bir mühendis gibi hissetmeye
başlarsanız, paniklemeyin! Doğru yoldasınız. Bu sanat, Dünyayı altınızda
hareket ettirecek ve yeniden, yeniden şekillendirecektir! İleri bakın!
-
Yazan :
Mahmut SÖZER
ART Motoakademi
Ekleme Tarihi :
10 Temmuz 2009 , Cuma
-
SABIR...
Engin BALABAN (Eylül 2009)
IAM ARA-Senior Observer
Her başarı, sabır ile zamanı birleştirerek
sağlanır.
Honoré de Balzac
İşte size motosiklet sürüşünde
düşünmeniz gereken bir nokta daha,
“SABIR”.
Gelin kendimize şu soruları sorarak bu
konuyu açmaya çalışalım.
Ne?
Sabır kelimesinin sözlük anlamı “acı, yoksulluk, haksızlık gibi üzücü
durumlar karşısında ses çıkarmadan onların geçmesini bekleme erdemi,
dayanç. Olacak ya da gelecek birşeyi telaş göstermeden bekleme.
Neden?
İşi şansa bırakmamak için.
Hiç kendinize sürüş sırasında şu soruyu sordunuz mu? "Önümde giden bu
aracı geçmeden önce daha sabırlı olup, etraftaki görünür ve görünmeyen
tehlikeleri daha iyi analiz etmelimiyim, şimdi sollama zamanı mı?" Eğer
kendinize bu veya buna benzer sorular soruyor iseniz, hem düşünerek motosiklet kullanıyorsunuz demektir hem de önceliği her zaman
güvenliğe veriyorsunuz demektir, şansa değil.
NASIL? Şimdi zamanı mı?
Yol-hava koşullarını ve şartlarını, diğer yol kullanıcılarının ve kendinizin
güvenliğini düşünerek kendinize bir kez daha sorarak. Şimdi zamanı mı?
Şimdi doğru zaman mı?
NEREDE?
Nefes aldığınız her saniye de.
Yürürken, koşarken, konuşurken, bir iş yaparken, yemek yerken,
giyinirken, motor kullanırken ve hatta uyurken bile. Bunların dışında en
önemlileriden biri de öğrenirken ve becerilerimizi geliştirirken.
Hadi gelin dürüst olalım. Birçoğumuz yeni aldığımız bir ürünün kullanım
kılavuzunu bile okumaya çalışmayız. Örneğin evimize yeni bir televizyon
aldık diyelim. Ve bunun kurulması için 'yetkili servisin çağırılması
gereklidir' ibaresini gördük. Yetkili servisi ararız ve aldığımız cevap bizi
pekte mutlu etmez. Cevap şudur çünkü “yoğunluğumuzdan dolayı 2 gün
-
içinde kuruluma geleceğiz”. En az iki gün nasıl bekleriz ki? Televizyona o
kadar para vermişiz be bilader, nasıl beklenir ki şimdi. “Onlar geleseye
kadar ben televizyonu kurarım, hem de akşama maç var şöyle büyük
ekranda maç zevkini yaşayalım” deyip kutuyu açmaya başlarız. Kutudan
çıkan kağıtlar ve kitapları bir kenara ayırırız. H