genel hususlar sürüş Öncesi motosikletinizin kontrolünasreddin hoca motosiklete nasıl binerdi?...

161
GENEL HUSUSLAR Sürüş Öncesi Motosikletinizin Kontrolü Daha İyi Bir Sürüş için 5 Temel Fikir Motosiklet Sürmek için 10 Altın Kural İyi Bir Sürüş için İpuçları Sürüşünüzü Daha da Güvenli Yapacak Ufak İpuçları Kısaca İleri Sürüş Hız ve Güven Panik Durumlarda Adrenalin Faktörü Yorgunluk Konumlanma Herşeydir Reflekslerinizi Köreltmeyin DÜŞÜNCE YAPISI Altı Değişik Motorcu Tipi Doğru Mentalite Nasreddin Hoca Motosiklete Nasıl Binerdi? Sabır Motosiklete Binmeyin Öz Değerlendirme Sürüşte özgür ve doğal olmak Motoru büyütmeden önce kendimize sormamız gereken sorular Düşünen biri olmak İyi sürücünün özellikleri GAZ Gaz Kolunu Kullanma Sanatı Neden Arkadaşım Benden Daha Hızlı? FREN Ani Duruşlarda Debriyaj Yavaş Yavaş Artırarak Fren Yapmak VİRAJ Güvenli Viraj Çizgileri Virajları Değerlendirme Virajda Fren Kullanımı TRAFİK Şehir Trafiğinde Motosiklet Kullanımı Şehir İçi ve Dışı Kullanımda Püf Noktalar Sollama İleri Bakış ve Araba Kullanımının Etkisi Sinyallerin Kullanımı Dört Teker Sürücülerine Dikkat! Onlar Çok Meşgul.

Upload: others

Post on 30-Jan-2020

13 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

  • GENEL HUSUSLAR

    Sürüş Öncesi Motosikletinizin Kontrolü

    Daha İyi Bir Sürüş için 5 Temel Fikir

    Motosiklet Sürmek için 10 Altın Kural İyi Bir Sürüş için İpuçları

    Sürüşünüzü Daha da Güvenli Yapacak Ufak İpuçları

    Kısaca İleri Sürüş

    Hız ve Güven

    Panik Durumlarda Adrenalin Faktörü

    Yorgunluk

    Konumlanma Herşeydir

    Reflekslerinizi Köreltmeyin

    DÜŞÜNCE YAPISI Altı Değişik Motorcu Tipi

    Doğru Mentalite

    Nasreddin Hoca Motosiklete Nasıl Binerdi?

    Sabır

    Motosiklete Binmeyin

    Öz Değerlendirme

    Sürüşte özgür ve doğal olmak

    Motoru büyütmeden önce kendimize sormamız gereken sorular

    Düşünen biri olmak İyi sürücünün özellikleri

    GAZ

    Gaz Kolunu Kullanma Sanatı

    Neden Arkadaşım Benden Daha Hızlı?

    FREN

    Ani Duruşlarda Debriyaj

    Yavaş Yavaş Artırarak Fren Yapmak

    VİRAJ

    Güvenli Viraj Çizgileri

    Virajları Değerlendirme

    Virajda Fren Kullanımı

    TRAFİK

    Şehir Trafiğinde Motosiklet Kullanımı

    Şehir İçi ve Dışı Kullanımda Püf Noktalar

    Sollama İleri Bakış ve Araba Kullanımının Etkisi

    Sinyallerin Kullanımı

    Dört Teker Sürücülerine Dikkat! Onlar Çok Meşgul.

  • Burada Nasıl Bir Kazaya Karışabilirim?

    Gözlemleri Birbirleriyle İlişkilendirme

    Görünmez Olun

    HIZ

    İleri sürüşteki Dördüncü S: Speed (Hız)

    Beceri ve aptallık arasındaki ince çizgi: Hızdan bahsediyoruz.

    KÖTÜ ZEMİN VE HAVA KOŞULLARI

    Yağmurda Motosiklet Sürmek

    Kötü(?) Havalarda Sürüş

    Ellerimiz Üşüyorsa

    Rüzgarda Güvenli Sürüş

    Kaygan Yüzeyler Mıcırda Motosiklet Kullanımı

    GRUP SÜRÜŞÜ

    Grup Sürüşü ve Eğlence

    Grup Sürüşü için Sistem

  • SÜRÜŞ ÖNCESİ

    MOTOSİKLETİNİZİN KONTROLÜ

    Engin BALABAN

    I.A.M.-A.RA. Senior Observer

    Kasım 2009 @ OMM

    Bir yolculuğa çıkmadan önce, hatta yolculuğa da çıkmaya gerek yok, her

    sabah motorunuza binmeden önce, makinenizin yola uygun olduğundan

    emin olmalısınız.

    Sürüş öncesi kontrol, makinenizin güvenliğiyle ilgili olan ve her motosiklet

    sürücüsünün “Yola Çıkmadan Önce Motosiklet Kontrolü” adı altında

    düzenli bir şekilde yerine getirmesi gereken noktalardan oluşmaktadır.

    Bu yapacağınız kontroller, motosikletten gelebilecek tehlikeleri minimuma

    indirmenizi sağlar.

    Sürüş öncesi motosiklet kontrolünün akılda daha rahat kalabilmesi için

    kolay bir sistem olan “önden arkaya kontrol” ü kullanabilirsiniz. Veya

    kendinize bir kontrol listesi hazırlayabilir ve bunu da motosikletinizde

    kolay ulaşabileceğiniz bir yere (örn: arka çanta kapak içi gibi)

    yapıştırabilirsiniz.

    Önden Arkaya Motosiklet Kontrolü:

    İlk olarak motosikletinizin başına geldiğinizde, gözle görülür hasar, kusur

    ya da sızıntı var mı kontrol edin. Etrafında bir tur atın.

    Lastikler

    Aslında motosikletiniz havanın üzerinde giden bir araçtır.

    Eğer lastiklerinizde uygun hava yoksa motosikletiniz güvenli bir şekilde

    yol alamaz.

    - Lastiklerdeki basınçların kontrolü (bu kontrol lastikler soğukken

    yapılmalıdır)

    - Lastiklerin diş derinliğinin kontrolü

    - Lastiklerin yüzeyinin durumu (yabancı bir cisim var mı?)

    - Subabların durumu

    Bu noktada jantlarınızı da kontrol edebilirsiniz. (Jant telleri sıkı ve yerli

    yerinde, çerçeve düzgün her hangi bir eğiklik ve ezilme olmamalı)

    Ön Far İle Beraber Elektrik Sistemi:

    Motosikletinizin kontağını açın.

    - Kısa far kontrolü

  • - Uzun far kontrolü

    - Sinyaller ve varsa dörtlü flâşör kontrolü

    - Gösterge (kontrol paneli) kontrolü

    - Korna kontrolü

    - Arka lamba kontrolü (frene basmadan ve ön-arka frene ayrı ayrı

    basarak)

    Ön-Arka Amortisör Kontrolü:

    Motosikletinizin üzerine oturun.

    - Ön amortisör kontrolü (gidonları bastırarak amortisörün rahat

    çalıştığından emin olun-yumuşak hareket)

    - Arka amortisör kontrolü (vücudunuzla bastırarak amortisörün rahat

    çalıştığından emin olun-yumuşak hareket)

    - Ön ve arka amortisörde yağ sızıntısı kontrolü

    Aynaların Kontrolü:

    - Bağlantı noktalarının sağlam olduğundan emin olun. Yolda giderken

    rüzgardan kapanmasın

    - Aynaları düzgün bir şekilde, arkanızı en iyi görebileceğiniz açıda

    ayarlayın

    Bazı motosikletlerde aynaların yansıttığı görüntü kısıtlıdır ve kör noktaları

    vardır. Bu noktada kör noktaları da tespit etmekte fayda vardır.

    Can Kurtaran Bakış:

    Bir manevra yapmadan önce beklenmedik bir şey olup olmadığını görmek

    için omuz üzerinden kör noktalara son bir kez bakmaktır.

    Kör noktaların tespiti: Duran motosikletin üzerinde aynalara bakın. Aynalardan bakıp da sağ ve sol tarafta göremediğiniz alanları belirleyin.

    Sağ omzunuzun üzerinden sağ taraftaki kör noktayı görene kadar başınızı

    çevirin. Sonra da sol omzunuzun üzerinden sol taraftaki kör noktayı

    görene kadar başınızı çevirin.

    Debriyaj Maneti:

    - Kol rahat çalışıyor ve bırakıldığında rahatça geri gidiyor olmalı

    - Hidrolik değilse debriyaj teli kontrolü

    - Varsa hidrolik kontrolü (seviyesi tam olmalı ve koyu renkli olmamalı)

    Fren Maneti ve Ayak Pedalı:

    - Fren basıncı kontrolü (manet ve pedal rahatça hareket etmeli)

    - El maneti yeterli tutma mesafesinde olmalı

    - El maneti sıkıldığında, gaz koluna 2 cm den daha fazla yaklaşmıyor

  • olmalı

    - Fren hortumlarında sızıntı kontrolü

    - El maneti ve ayak pedalı hidrolik kontrolü (seviyesi tam olmalı ve koyu

    renkli olmamalı)

    - El manetinde ve ayak pedalında her hangi bir çatlak ya da eksik parça

    olmamalı

    Gaz Kolu:

    - Gaz kolu bırakıldığında rahatça kapanıyor olmalı

    - Aşırı oynama/boşluk olmamalı

    Benzin Deposu:

    - Benzin seviyesi kontrolü

    - Benzin kapağı kontrolü (kapalı olduğundan emin olun, özellikle benzin

    aldıktan sonra)

    Yağ Seviyesi Kontrolü:

    Motosiklet düz bir zeminde ve dik konumda orta sehpada olmalı.

    - Motor yağı maksimum seviye ile minimum seviyede arasında olmalı

    (motosiklette yağ seviye kontrolü için cam bir göz veya yağ çubuğu ile

    kontrol)

    - Periyodik bakımlarda yağ ve yağ filtresini değiştirin/değiştirtin

    Soğutma Sistemi Kontrolü:

    - Su seviyesinin kontrolü

    - Soğutma yağ seviyesinin kontrolü

    Zincir Kontrolü:

    - Zincir yeterince yağlı olmalı (yağlamadan önce gerekliyse temizlenmeli)

    - Zincirin esneme payı 2,5-3 cm olmalı

    - 500-600 kilometrede bir yağlanmalı (topraksız veya yağmursuz bir

    sürüşte)

    Yan Ayaklık Kontrolü:

    - Herhangi bir kırık, çatlak ve paslanma olmamalı

    - Rahat kapanmalı ve açılmalı

    - Yayları iyi çalışmalı

    Genel Kontrol

  • - Dışarıdan görünen tüm civata ve somunların kontrolü

    Ne zaman motosiklete binmeye karar verirseniz, bu kontrolleri yaparak

    motosikletinizden gelebilecek tehlikeleri minimuma indirmiş olursunuz.

    Ayrıca; mutlaka bu kontroller ve ayarlar ile ilgili motosikletinizin

    “Kullanma Kılavuzundan” gerekli bilgileri okuyun.

    Her motosiklet bir biriyle aynı değildir.

    Güvenli sürüşler

    Son Güncelleme Tarihi: 2010-10-28 16:11

  • Daha İyi Bir Sürüş için 5 Temel Fikir

    1. Motor üzerinde relaks (gevşek) olun. Gülümsemeyi ihmal etmeyin.

    2. Kendi sürüşünüzle ilgili, kendi kendinize dürüst eleştiriler yapın. Her

    zaman limitleriniz içerisinde sürmeye çalışın.

    3. Motosikletinizin yönü ile bakışınızın yönünü ayırmayı bilin. Kafanızı

    kaldırın ve ileriye geniş bakın. Hiçbir zaman bakışınızın lastiğinizin

    önüne düşmesine izin vermeyin. Her zaman motorunuzun gitmesini istediğiniz yöne bakın.

    4. Motora daha binmeden evvel zihninizi her türlü zor ve sert sürüş

    koşulları için hazırlayın. Zihinsel olarak hazır olun.

    5. İhtiyacınız olduğu zamanları doğru saptayarak, sizi gerçekten

    dinlendirecek şekilde, doğru zamanlarda molalar verin. Limitlerinizi

    hiçbir zaman zorlamayın.

    Yukarıdaki makale Hans Heins Dilthey tarafından yayınlanmıştır.

    Sevgilerimle

    Yazan :

    Uğur ERTEKİN

    Ekleme Tarihi :

    09 Ocak 2008 , Çarşamba

  • Motosiklet Sürmek için 10 Altın Kural

    1. Sürüşten evvel kafanı boşalt. Sıkıntıları evde bırak.

    2. Yorgun motor kullanma. Dilin dişlerinin arasında gülümsemeyi dene.

    3. Motor kullanma seviyenin bilincinde ol. Sınırlarını aşma

    4. Hız. Beyninin daha önce olmadığı yere motorunu sürme.

    5. Yön ile görüşünü birbirinden ayır. Motorun gitmesini istediğin yere

    bak. 6. Lastiklerinle konuş. Lastiklerin yeri ne kadar tuttuğunu bil.

    7. Yolda konumlanma güvenliktir. Her zaman motorun üstünde ve yol

    konumunu kontrol et.

    8. Hayal Et (Öngör). Olabilecekleri tahmin et. TATKU’yu uygula.

    9. Odaklan. Motor sürerken, sadece motor sür.

    10. Keyif Al !!

    OMM (One More Mile) Riders

    Güvenli sürüşler dilerim

    Sevgilerimle

    Yazan :

    Uğur ERTEKİN

    Ekleme Tarihi :

    09 Ocak 2008 , Çarşamba

  • İyi Bir Sürüş için İpuçları

    Yolu Gerçekten Okumayı Öğrenmeliyiz

    1. Virajlara hazırlıksız yakalanmak?

    Belirtileri :

    Her viraj öncesinde veya karşıdan gelen araçları gördüğünüzde veya

    yavaşlamanızı gerektiren durumlarda sertçe fren yapmak zorunda

    kalmak.

    Nedeni :

    Yeterince uzağa bakmamak. Birçok sürücü, önündeki kısa bir alana

    fikslenmiş şekilde bakar ki bu sıklıkla yaklaşık 25 metrelik bir

    mesafedir..

    Çözümü :

    Fiziki olarak çenenizi, önünüzdeki ufuğu görünceye kadar kaldırın..

    2. Arabaların arkasında sıkışmış şekilde kalmak?

    Belirtileri :

    Her sollamadan evvel araçları km.lerce takip etmek, araçların

    arasında sıkışıp kalmak.

    Nedeni :

    Önünüzdeki potansiyel veya var olan tehlikelerden sadece en

    yakındakine bakmak. Genel örneği; ilerlerken sadece önünüzdeki

    aracın arkasına bakışınızın takılı kalması..

    Çözümü :

    Önünüzdeki engeli (tehlikeyi) gördükten hemen sonra diğerlerini de

    aramaya başlayın. Pozisyonunuzu o engelden 70 cm. kadar

    uzaklaşacak şekilde sağına veya soluna ayarlayın. Bakışınızla

    (hafifçe kafanızı da oynatarak) sağı solu tarayın. Bu şekilde

    önünüzdeki o engelle beraber etrafı da görmeye başlarsınız.

    3. Sık sık, Çukur veya Kasislere mi giriyorsunuz?

    Belirtileri :

    Sağınızdan veya solunuzdan sık sık aniden beliren araçlar sizin için

    hep sürprizdir, azıcık panikle de kendinizi sağa veya sola atarsınız.

    Nedeni :

    Sadece ileri bakmaya odaklanmak, konsantre olmak ve bu sebeple

    de önünüzdeki yolun zeminindeki detayları (sağı solu dahil)

  • yeterince görememek. Genelde arka kontrol (aynalarla) eksikliği de

    buna eşlik eder.

    Çözümü :

    Gözlerinizle her yeri tarayın; İleriye bakın, aynaları kontrol edin,

    ileriye bakın, yol kenarlarını ve yüzeyini kontrol edin, ileriye bakın,

    sürat göstergenize bakın ve yeniden baştan tekrarlayın. Bu döngü 7

    ile 10 saniye arasında tekrarlanıyor olmalıdır.

    4. "Kıl payı yırttım" şeklinde olaylarınız mı var?

    Belirtileri :

    Üzerinize süren arabalar (kendi kendinize bunu da hep yapıyorlar

    dersiniz!). Islak demir mazgalların üzerinden geçerken motorunuzun

    arkası kayar (ardından da kaygan olabileceğini düşünmüştüm

    dersiniz).

    Nedeni :

    Tehlikeleri (var olan veya potansiyel) görmek ama reaksiyon

    göstermemek. Önlem almamak!

    Çözümü :

    İnsiyatifi elinize alarak aktif olun. Yol üzerinde veya kenarlarında,

    potansiyel olarak tehlikeli olabilecek şeyler gördüğünüzde,

    öncesinde, şeridiniz içinde sağa veya sola hareket edin. Hatta bu bir

    karış kadar karşı şeride geçmeniz demek olsa bile.

    5. Tehlikelere karşı hazırlıksız, plansız mısınız?

    Belirtileri :

    Hemen sonrasındaki viraj için, sert frenleme ile biten sollamalar.

    Kombine virajlarla dolu bir yolda, her viraj, bir öncesindekine göre

    daha zordur ve gittikçe daha da zorlaşır.

    Nedeni :

    İleriye bakıp plan yapmadan sürmek; Tehlikeleri öncesinden erken

    görüp “akıcı bir şekilde daha kolay nasıl hepsinin üstesinden tek tek gelirim” planını yapmak yerine, tek tek, karşılaşıldığında o an,

    plansızca ilgilenmek.

    Çözümü :

    İlk başlarda zor ve tuhaf gelse de, kendi kendinizle konuşun. Bunu yaptığınızda, yani sakince, tam olarak yolun ilerisindeki tehlikeleri

    tanımlayıp, akıcı, yumuşak, güvenli ve çabucak nasıl geçeceğinizin

    planını kendi kendinize yüksek sesle söylediğinizde, aynen o şekilde

  • yaptığınızı görürsünüz. Yani; akıcı, yumuşak, güvenli ve hızlı bir

    şekilde tehlikelerin üstesinden gelmiş, uzaklaşıyor olursunuz.

    Yolu Kullanmak

    1. Hızlı sürdüğünüzü düşünüyorsunuz ama yavaşsınız?

    Belirtileri :

    Virajlar serttir, sollamalar serttir, aslında her şey sert ve zordur.

    Nedeni :

    Sürekli olarak kendi şeridinizin ortasında kalmak ve nadiren

    pozisyon değiştirmek.

    Çözümü :

    Şeridinizde hareket edin. Virajlarda yolun devamını görmek için,

    trafiği geçmek için, yolun daha da ilerisini görmek için daha geniş,

    daha açık pozisyonlar alın.

    2. Genelde geriliyor musunuz?

    Belirtileri :

    Sol virajlara yaklaşırken, yolun kenarından yol zeminine sıçramış

    olan mıcır, toprak, su birikintisine girmek. Sağ virajlara yaklaşırken

    karşıdan gelen arabalarla flört etmek, çok yakın geçmek.

    Nedeni :

    Yüzeyde tutuş olmasa da, karşıdan gelen araçlar tehlike içeriyor olsa

    da “Teoriksel olarak bulunulması gereken pozisyon burasıdır” diye,

    belirli, sabit bir pozisyonda ısrar etmek.

    Çözümü :

    Daha esnek olun. En iyi pozisyon, en geniş olan değil, en güvenli

    olan pozisyondur. Bu sebeple, gerekli durumlarda, şeridinizin

    ortasına doğru 15-20 cm geri çekilin.

    3. Virajlara aşırı yavaş girmek?

    Belirtileri :

    Hep baskı altında hissetmek ve aceleci olmak. Viraja girmeden önce,

    olması gerektiğinden daha fazla fren yapmak ve sonrasında viraj

    ortasında yavaş kalmak (yeterli hızlarda olamamak).

    Nedeni :

    Viraj öncesi geç pozisyon alarak, son ana yapılacak çok fazla şey

    bırakmak. Motoru, viraja geniş girilecek pozisyona götürmek, giriş

  • hızını ayarlamak, hıza göre doğru viteste olmak ve dönmeye

    başlamak. Geç kalınmış çok fazla şey vardır.

    Çözümü :

    Erken pozisyon alın. Virajı görür görmez pozisyona geçin. Böylece

    daha yumuşak, çok daha kontrollü ve aynı zamanda daha hızlı

    olursunuz.

    4. Virajlara aşırı hızlı girmek?

    Belirtileri :

    Viraja girdikten sonra gaz kesmek, fren yapmak, hatta vites

    düşürmek. Virajı korku içerisinde almak. Viraj çıkışında şerit dışına

    çıkmak. Motoru sertçe yatırmak zorunda kalmak.

    Nedeni :

    Öncesinde Kısa Bakmak. Limit noktasını takip etmemek yani virajı

    değerlendirmemek. Çok geç pozisyon almak. Sistemin “Hız”

    aşamasını uygulamamak, yani yüksek giriş hızı.

    Çözümü :

    İleriye bak. “Limit Noktasını” takip et ve “Sistemi” uygula.

    5. Virajlarda Erken Kapatma?

    Belirtileri :

    Aceleci ve sert kullanım. Virajı, çıkışında, karşı şerit ihlaliyle

    (şanslıysak az) bitirmek. Motoru viraj içerisinde sıklıkla kaldırıp,

    yatırmak.

    Nedeni :

    Çıkışı görmeden motoru yatırmak. Bakışın kısa ve hemen önümüze

    fikslenmiş olması. Sabırsızca ve stresli kullanım.

    Çözümü :

    Gevşek ol, viraj çıkışına bakarak yolun açılmasını inatla bekle. Geniş

    Gir, Geç Gir.

    6. Virajlarda Geç Kapatmak?

    Belirtileri :

    Sertçe motoru yatırmak zorunda kalmak. Viraj çıkışında gazı erken

    açamamak. Virajın dışına savrulmak.

    Nedeni : Virajın çıkışına değil, hemen önümüze bakmak. Geç viraj pozisyonu

  • almaya bağlı olarak süratin fazla olması. Apeksi (virajın ortasını) tam

    anlamıyla değerlendirememek.

    Çözümü :

    Erken viraj pozisyonu al. “Limit Noktasını” takip ederek hızını ayarla.

    Bakışını viraj çıkışına çevir. Çıkışı (apeksdeyken) görmeye

    başladığında motoru yatır. Bekleme.

    Görünür Olmak

    1. Işıklarınızı Görmüyorlar mı?

    Belirtileri :

    En basit belirtisi; farlarınız (uzunlar) açık değil.

    Nedeni :

    Şaşırtıcı bir şekilde, maalesef, uzunlarını açmadan kullanan çok fazla

    sayıda motosiklet sürücüsü var. Bu, onların görünmesini daha da

    zorlaştırıyor.

    Çözümü :

    Düzeltilmesi en kolay olan hatadır. Kısaca, Uzunlarınızı Yakın. Bu

    sizin görünürlüğünüzü arttırır ve elbette daha güvenli olursunuz

    (gündüzleri).

    2. Çok sık Kaçış Manevrası mı yapıyorsunuz?

    Belirtileri :

    Bir anda önünüze çıkan arabalardan, ya da, kasabalarda, karşıdan

    karşıya geçmek için yola atlayan yayalardan, bazen sollama

    yaparken sıkıştıran arabalardan korunmak için sürekli olarak

    swerving (kıvırtmaca) veya panik fren yapar durumlarda kalmak.

    Nedeni :

    Genelde yolun sağına, kaldırıma, çok yanaşık şekilde pozisyon alarak

    sürmek. Bu kötü pozisyon, motorunuzu hep arka planda bıraktırır,

    trafikte geri planda kalmış olursunuz.

    Çözümü :

    Yolda hep daha dominant, daha her şeye hakim bir pozisyonda

    kalın..Bu pozisyonda orta şeride (araçların sol teker izi) yakın

    pozisyondur. Arabalara daha görünür olursunuz. Siz de onları

    öncesinden görürsünüz.

    3. Hep birileri size kızıyor, uyarıyor mu?

  • Belirtileri :

    Sürekli olarak araçlarla “kıl payı durumlar yaşamak”. Size selektör

    yapan, kornalarına basan, el kol hareketi yapan araba sürücüleri

    olması. Sağa sola dönüşlerde, neredeyse size arkadan çarpacak olan

    araçlar...

    Nedeni :

    Gerekli anlarda Sinyal Kullanmamak. Diğer araç sürücüleri, bir motosikletin seyir halindeyken hareketleri ile ilgili yanlış bir

    değerlendirme yaparlarsa, sonuç kazadır.

    Çözümü :

    Gerekli durumlarda mutlaka sinyallerinizi, kornanızı, ışıklarınızı (selektör) kullanın. Seyir halindeyken, diğer sürücülerin, niyetinizin

    ne olduğunu, doğru anlamasını sağlamak adına ne gerekiyorsa

    yapın.

    Güvenli sürüşler dilerim.

    Sevgilerimle

    Yazan :

    Uğur ERTEKİN

    Ekleme Tarihi :

    09 Ocak 2008 , Çarşamba

  • Sürüşünüzü Daha da Güvenli Yapacak Ufak İpuçları

    1. Vizyonunuzu hep daha da yukarı ve daha da ileri taşımaya çalışın;

    Ne kadar fazla ilerisini görebilirseniz, o kadar ileride ne olacağı ile

    ilgili ön bilgi/ler almış olursunuz..

    2. Kavşaklarda ve tali yol giriş veya çıkışlarında, yan yana kaldığınız

    büyük, geniş ve uzun olan araçlar, her zaman kazanır..- Bırakın

    önden gitsinler, sizden önce dönüşü tamamlasınlar; Dönüş anında, O araçların ön kısımları dönüşü yaparken, arka kısımları düz gitme

    eğilimi gösterir ve eğer dönüş esnasında siz iç kısımda kalırsanız sizi

    sıkıştırır ve sürücüleri sizi görmez.

    3. Yol’a olan konsantrasyonunu yitirmiş olabileceğini düşündüğünüz

    araba sürücülerini uyandırın; Korna çalın..ki sizin orda olduğunuzun

    farkına varsınlar..Devamında da mutlaka elinizi kaldırarak sizi fark

    ettikleri için teşekkür edin..(Bu çatışmayı önler)

    4. Bir virajın tam ortasında, karşıdan gelen ve sizin şeridinize girmiş

    olan bir aracı, öncesinden görmenizi sağlayacak, kaçmanız için

    zaman ve mesafe yaratacak tek şey, öncesinden doğru pozisyon alarak o viraja girmenizdir.

    5. Sollayacağınız aracın hemen ilerisinde bir kavşak veya özellikle sol

    tarafta bulunan bir tali yol varsa, kesinlikle sollama yapmayınız.

    Önünüzdeki araç sinyal vermeden aniden dönüş yapabilir.

    6. Sollama yaptıktan sonra gireceğiniz boşluğu görmeden kesinlikle

    sollama yapmayınız.

    7. Sıkışık trafikte araçların arasından geçiş yaparken, şansları değil

    fırsatları değerlendirin..Aşırı dikkatli olun. (Açılan kapılar,

    görmediğiniz araçların önünden geçerek bir anda sizin önünüze atlayabilecek yayalar..Ani şerit değiştiren araçlar..)

    8. Araçların arasında ilerlerken, sizden daha hızlı bir tempoda (sizin

    kendinizi rahat hissettiğinizden daha da hızlı) arkanızdan yaklaşan

    bir başka motor görürseniz, yol verin geçsin. Onun önünde daha hızlı

    gitmeye çalışmayın.

    9. Konsantrasyon seviyenizi hep en üst düzeyde tutmaya

    çalışın..(Düşündüğünüzden daha zordur..)

    10. Mola zamanınızı hep bilin ..Kesinlikle atlamayın.

    11. Her zaman Güvenli Sürüş..Ne olursa olsun, hiç bir zaman ödün

    vermeyin! Verdiğiniz ödün’ün ölüm fermanınız olabileceğini

    unutmayın.

    Sevgilerimle

    Yazan :

    Uğur ERTEKİN

  • Ekleme Tarihi :

    07 Nisan 2008 , Pazartesi

  • Kısaca İleri Sürüş

    İleri Sürüş;

    Motosiklet sürmenin, güvenli, becerikli, eğlence dolu şeklidir. İleri

    sürücüler, çevresindeki olağan ve değişken durumlara karşı, öncesinden,

    çok daha gözlemci ve öngörülüdürler. Bu sebeple de üstesinden gelmek

    zorunda oldukları herhangi bir durumla karşı karşıya kaldıklarında, zaman

    ve mesafe yaratma konusunda (o durumdan kurtulmak için) her zaman

    hazırlıklıdırlar.

    İleri Sürüş neden bizi ilgilendirmelidir?

    İleri sürüşü bilmeyen birçok motorcunun kafasında, genel olarak; ‘‘Neden

    ileri sürüş kurslarına gideyim ki? Bana ne sağlayacak?‘‘ şeklinde sorular vardır. İşte sizlere ileri sürüşü dikkate değer kılacak birkaç ve önemli

    sebep;

    Düzeltilmiş ve gelişmiş sürüş teknikleriniz sayesinde, motora binme maliyetleriniz fark edilir bir şekilde azalır (daha az fren balatası,

    debriyaj balatası masrafı, daha az bakım masrafı, daha az benzin

    tüketimi vs.),

    AB yasaları (trafik ve motosiklet konusundaki) onaylandıktan sonra,

    motorunuzla ilgili sigorta konularında kesinlikle çok daha fazla

    indirimleriniz olacak.

    Sürüşünüzden çok daha fazla keyif alacaksınız (bu hem sizin için,

    hem de artçınız için geçerlidir),

    Çok daha relaks bir şekilde motor kullanacaksınız. Çünkü daha güvenli seyahat edeceksiniz.

    Öğrendiklerinizle, bir gün birisinin hayatını kurtarabilirsiniz - Bu

    sizinki de olabilir.

    Sizi, çok daha iyi bir sürücü yapan şeyler nedir?

    Sürüş esnasında, sezgilerinin söylediklerini (ileride gördüklerinizi) etkin ve

    tam bir şekilde araştıran, analiz eden, tahmin eden İleri Sürücüler, karşı

    karşıya kalabilecekleri tehlikeli durumlarla ilgili, öncesinde plan yapmayı

    ve güvenli bir şekilde o durumlardan kurtulmayı öğrenmişlerdir. En iyi

    sürücüler, bunu, sistemli bir şekilde motor sürerek başarırlar.

    Motosikleti kullanırken, (fren, debriyaj, gaz, vites, gidon gibi kontroller

    yardımıyla) sizin, üzerinde etkin olduğunuz sadece iki! şey vardır.:

    1. Motorun Yönünü değiştirebilirsiniz.

    2. Hızını değiştirebilirsiniz.

    Aslında bu kadar basittir (başka hiçbir şey yapmıyorsunuz)!!

  • Daha iyi bir sürücü olma yolunda ilerlerken öğrendiğiniz, hep vurgulanan

    en önemli şey; hem kendinizin hem de yoldaki başkalarının güvenliğinin

    önemidir. Aynı zamanda, kazaya karışma riskinizi azaltacak ileri sürüş

    tekniklerini, gerektiğinde, beceriyle uygulamayı öğrenirsiniz.

    Aslında birçok motosiklet sürücüsü, kötü (hatalı) bir şekilde motor kullanır

    ve bunun farkında değildir. Çünkü yaptıkları hataların gerçek kötü

    sonuçlarıyla (ciddi anlamda) tam olarak karşılaşmamışlardır henüz. Bu hatalar tekrarlana tekrarlana sürüşlerinde (farkında olmadan hatalı) bir

    alışkanlık haline gelmiştir.

    Orta seviyedeki bir sürücünün kazaya karışma sebebi, onun dikkatsiz ve

    kaygısız sürüşüyle ilişkilendirilemez. Sebebi sadece bunlar değildir.

    Unutmayınız;

    zayıf (eksik) planlama, zayıf (eksik) performansı teşvik eder (ortaya

    çıkartır).

    İleri sürücüler, kendi sürüşlerindeki hataları minimize ederken, bir yandan

    da, başkalarının kazasına (sebebi siz değilsiniz) karışma risklerini kesin

    olarak engellemeyi amaç edinirler. Geçirmiş olduğunuz bir kazada, en iyi durumu düşünürsek; siz sadece müşkül (bir sürü zahmet, uğraşı vs..)

    durumundasınızdır. Ama en kötüsünü düşünürseniz; ciddi bir sakatlık

    geçirebilir hatta ölebilirsiniz..

    Bu yüzden, İleri sürüş; son derece basit, etkili, yeterli ve elverişli, her

    zaman her şekilde uygulanabilir bir sürüş sistemi kullanarak, gerekli

    zaman ve mesafeyi sağlayıp, Tehlikeli Durumların üstesinden gelmektir.

    İleri sürücü için hiçbir zaman “SÜRPRİZ” yoktur.. İleri Sürücülerin

    sürüşlerinde “ANİDEN” sözcüğü hiçbir zaman yer almaz..

    Tüm motosiklet sürücülerini; kendi güvenlikleri, sevdikleri ve onları sevenler için, İleri ve Güvenli sürüşle tanışmaya ve birer ‘‘İleri Sürücü‘‘

    olmaya davet ediyorum.

    Güvenli sürüşler dilerim.

    Sevgilerimle

    Yazan :

    Uğur ERTEKİN

    Ekleme Tarihi :

    09 Ocak 2008 , Çarşamba

  • Hız ve Güven

    Daha Hızlı Gitmek Mi?

    Daha Güvenli Gitmek Mi?

    Yoksa "Her İkiside" Mi?

    Hız (Çabukluk)

    Her kim ne derse desin, Motosiklet’e binen kişi hızı seven kişidir. Hız,

    motosiklet kullanan herhangi biri için, aslında vazgeçilmez bir unsurdur.

    Ve siz eğer Hız’ı sevmiyorsanız (hız‘ın herhangi bir çeşidini), motosiklet

    haricindeki başka sporlara yönelmeniz daha doğrudur. Diğer yandan da,

    eğer motosikletinizi sadece ulaşım aracı olarak değil de, aynı zamanda bir

    Spor veya Touring aracı olarak kullanmak istiyorsanız, Hız’ı

    Anlamak/Tanımak/Bilmek zorundasınızdır.

    Bir motosiklet yarışçısı 180 km/h ile pist üzerinde güvenlidir, ama aynı

    yarışçı 50 km/h ile bir kasabanın içinde bir o kadar da tehlikededir.

    Kendiliğinden Gelen Hız (Çabukluk) tehlikeli değildir. Ama Hız Yapmak

    tehlikelidir.

    Genel olarak, bir çok sürücüde yaygın olan; artmış tecrübe seviyesine

    oranla eğitim eksikliği ve kişisel değerlendirme yoksunluğu, hız’ı tehlikeli

    kılar. Doğru bir bilgi seviyesinde olmadan Hız’lı Sürüşü denemek sadece

    aptallıktır ve aynı zamanda diğer bütün yol kullanıcılarına karşı da işlenen

    bir SUÇTUR!

    Bu sebeple, eğer hız’ı partnerimiz/arkadaşımız olarak buyur etmek

    istiyorsak, oyunun kurallarına uygun motosiklet kullanımını öğrenmeye

    ihtiyacımız vardır.

    Hız dostumuz olabilir: Aşağıdaki makalenin son kısmı, çok önemli bir

    düşünceyi işaretliyor;

    "Eğer ödevinizi doğru şekilde yaptıysanız, yani sürüş tekniklerinizi

    geliştirdiyseniz, daha hızlı (çabuk) ve daha yumuşak (smooth) olursunuz.

    Daha da önemlisi, çok daha fazla bir güvenlik payınız vardır. Aynı hız’da daha risksiz sürersiniz veya riskleri aynı tutarsınız ama daha da

    hızlısınızdır (çabuk). Ne yaparsanız yapın ama unutmayın ki hiçbir zaman

    bilgi açısından bu işin sonu yoktur. Her sürüşü bir ders olarak görün Her

    zaman neler yapabileceğinizi öğrenin. Sizden hızlı (çabuk) ve yumuşak

    (smooth) kullanan kişilerle karşılaştığınızda, onların gelişim seviyelerinin

    durumunu değerlendirin ve eğer iyilerse, onların sürüş beyinlerini ve

    becerilerini alın."

  • Daha Hızlı

    Zihninizi (Beyninizi) bir Düzene Sokun

    Bunu en faal durumda tutmaya ihtiyacımız var. Bunsuz, umutsuzca büyük

    bir kazaya doğru giden, sadece koca bir et, kemik ve kas yığınısınızdır.

    Yaptığınız her hareket, her faaliyet beyniniz tarafından kontrol edilir.

    Kendi kendinize düşünün: “Ben ne yapmak istiyorum?”. Eğer cevabınız

    “Şuursuzca son gaz gitmek istiyorum” ise bu işi unutun.

    Doğru cevap "Gidebileceğim kadar (limitlerim içinde) hızlı gidebilmek ama

    aynı zamanda da 80. yaşlarımı görebilmek” şeklinde bir şeyler olmalıdır.

    Kendi kendinize, gerekirse yüksek sesle söyleyin: “Motosiklet

    üzerindeyken yaptığım her hareketin her zaman bilincinde olacağım”

    (birçok tanınmış ünlü yarışçı, yarış öncesi zamanlarını, beyinlerini teskin

    etmek, akıllarını boşaltmak, start’a ve alınacak ilk viraja konsantre olmakla geçirirler. Unutmamak lazım ki saldırgan bir tavırla, kafa başka

    şeylerle dolu iken, hiç kimse şampiyona kazanamaz).

    Vücudunuzu Düzene Sokun

    Hiç sırt köprücük kemikleriniz arasına giren o sıkı kramp hissini yaşadınız mı? Bu yüzden oturuş pozisyonunuzu suçladınız mı? Aslında sebep

    gerginliktir ve eğer gerginseniz iyi bir sürüş yapamazsınız, motor üzerinde

    yumuşakça sağa, sola ve öne, arkaya hareket edemezsiniz. Her

    hareketiniz daha yavaş, daha kaba ve daha sert olur.

    İşin püf noktası en başından itibaren gevşek (relaks) olmanızdır. Gevşek

    olmanız, eğer bakışınız da doğruysa, daha yumuşak sürüş yapmanızı

    sağlar. Bu yüzden de sürüş yaparken her birkaç dakikada bir gerilip

    gerilmediğinizi, gevşekliğinizi kontrol edin. Omuzlarınız arasında bir bıçak

    darbesi hissi, bükülmez, sert bir boyun veya kilitlenmiş bir çene (dişleri

    ezerek) halinde olduğunuzu fark ettiğinizde, kendinize zaman tanıyın,

    derin bir nefes alın ve sırıtın (bunu gerçekten deneyin) ve tekrar gevşek

    olup smooth bir kullanıma dönünceye kadar birkaç kilometre boyunca daha yavaş gidin. Sonunda tekrar gevşediğinizde, kendinizi doğal olarak

    (farkında olmadan/ limitleriniz içinde) daha çabuk gider bulursunuz.

    Ufku Tarayın Eğer sadece motorunuzun ön tekerinin önüne bakarsanız yalpalar ve

    tehlikelere iş işten geçtikten sonra reaksiyon verirsiniz. Eğer

    bakabildiğiniz kadar uzağa bakarsanız, yumuşak bir şekilde, tam

    anlamıyla doğru bir çizgi izler, aynı zamanda da tehlike ve risklerle baş

    ederken zamanında, hatta öncesinde, yapılması gerekeni yaparsınız.

  • Motor üstündeyken yorgunluğun ilk belirtisi bakışınızın ön tekerin önüne

    düşmesidir (kısa bakış). Yorgun düştüğünüz anları bilmeyi ve bununla baş

    etmeyi öğrenin. Bu anlarda kısa bir mola vermek, kendinizi yerde (!)

    bulmaktan iyidir.

    Geniş Tarama Yapın

    Sadece bakabildiğiniz kadar uzağa bakmak hiç bir zaman yetmez. Aynı

    zamanda dikkatinizin bir kısmını da diğer yönlere (arkanız, sağınız, solunuz) vermelisiniz. Alçaktan uçuş yapan bir uçakta ki radarı düşünün.

    Pilot öncelikle radarı üstüne doğru gelen şeylere karşı uyarıcı olarak

    kullanır. Aynı zamanda düşmanını, dost uçağı, roketleri, kuş sürülerini

    yani bir şekilde ona bir tehdit unsuru veya yardımcı olabilecek her şeyi de

    bilmek ister.

    Siz de yoldayken akan trafik içerisindeki, kavşaklardan ve tali yollardan

    çıkıp sizin yolunuza girebilecek araçlar, yol yüzeylerindeki bozukluklar,

    tehlikeler gibi yüzlerce farklı şeylerle ilgili zihinsel raporlarınızı sürekli

    güncelleştiriyor olmalısınız. Aynı zamanda yani aynı anda da motosikletin,

    benzin seviyesi, vites, kilometre göstergesi, devir saati gibi hesaplarını da

    sessizce tutuyor olmanız gerekmektedir. Bütün bunların hepside

    zihninizin arkasında çalışıyor konumunda durmak zorundadır. Ancak

    alarm durumu geçtiğinde zihninizin ön tarafına gelir ve gidebilirler. Aynen

    böyle işte.

    Şimdi, şu andan itibaren, ilk motorunuza bindiğinizde her zamankinden

    daha uzağa bakmaya çalışın, relaks olun ve bütün çevrenizi tarayın. Sadece bunları yaparak bile sürüşünüzün iyi bir yönde ne kadar çok

    geliştiğini göreceksiniz.

    Frenlerinizle Gerçekten Tanışın Frenlerin açma/kapama düğmesi yoktur. Onlarında gaz kolu gibi ustalıkla

    kullanılırlıkları vardır. Birçok sürücü daha çabuk gitmeyi denerken, bunu

    başarabilmek için daha geç ve sert fren kullanımı cazibesine kapılırlar.

    Sonuç sık sık, viraja olması gerektiğinden daha hızlı giren kararsız bir

    motosikletçi ve dehşetli bir şekilde “bundan daha hızlı bu viraja girilemez”

    inancıdır. Düşünün: “Gerçekten de fren yapmamıza gerek var mı acaba?”.

    Birçok sürücü; Fren Yap, Viraja Gir, Gaz Ver’e şartlanmıştır. Ama burada birçok sürücü için anlaşılmayan nokta, tam anlamıyla doğrusunun; Stabil

    ve Doğru bir Süratle Viraja Gir ve doğru yerde Gaz Ver olduğudur.

    Kesin olan tek şey viraj girişinde doğru sürat de olmamızdır ki bunu ya fren yaparak, ya hızlanarak yada sabit hızımızı koruyarak yaparız. Bunu

    değerlendirme eksikliği çok büyük bir zaaftır aslında.

  • Panik Fren

    Eğer sizin bir mizacınız/parçanız haline gelmediyse, kesinlikle olay

    bütünüyle şansa kalmış bir piyangodur. Birçok sürücü tehlikeyle burun

    buruna kaldığında, frenlere sertçe asılır ve sadece dua ederler.Eğer frenler kilitlenirse kendilerini yerde bulurlar, kilitlenmezse (şanslarına)

    derin bir “oh!” çekerler. Sizce bu yeterli midir?

    Ön fren/lastik, frenlemenin %75-90’ını yapsa da, her motordaki Ön-Arka dengesi/balansı farklıdır ve hava durumu, yol yüzeyi gibi etkenlere göre

    değişir. Hepimizin ideal olarak aradığı frenleme miktarı lastiklerin

    kilitlenmeden çok az önceki noktasıdır. Bu alışkanlığı sadece ve sadece

    uzun pratikler ve çalışmalar ile sağlayabiliriz. Bunu da ancak çalışarak,

    sürekli pratik yaparak refleks haline getirebiliriz.

    Savunma Öncelikli Sürüş

    Temel olarak her şeyin ve herkesin sizi sakatlamaya/düşürmeye çalıştığını

    varsayarak yaptığınız sürüştür. Zihninizi öyle bir hale getirin ki olabilecek,

    başınıza gelebilecek her kazanın, sizin hatanız yüzünden (gelen tehlikeyi

    GÖREMEDİNİZ) meydana geleceğini kabullenmiş olun. Motor üstünde

    geçirdiğiniz bir kaza yüzünden eğer bir yerleriniz kırıldı ise, o noktada

    sizin haklı olma gibi bir durumunuz yoktur.

    Motorcuları hazırlıksız yakalayan 2 ana acil durum; "Öleceğim!!"

    Kabus 1

    Viraja çoook hızlı giriş veya aniden (beklenmeyen bir şekilde)

    daralan/sertleşen bir viraj.

    Bu durumda kalmak zaten başlı başına büyük bir hatadır Ama bir şekilde

    girdiniz ve o durumdasınız. Fren yapmanız lazım ama ön freni kullanma

    durumunda ya önü kilitlersiniz ve düşüp kaza geçirirsiniz, ya da motoru

    dikleştirip hızlı bir şekilde dümdüz karşıya çarparsınız. İkisi de hiç iyi

    değil, özellikle sol virajsa durum daha da kötüdür.

    Aslında yapmanız gereken; arka frenle yavaşlayabildiğiniz kadar

    yavaşlamaya çalışmak ve devamında da mantıklı olan tek şeyi yapmak;

    yani Virajı almaya çalışmaktır (kafanı viraj çıkışına çevir ve daha fazla

    kontra ver).

    Kabus 2

    Önünüze araba atlar ya da kamyonun kasasındaki yük yolun ortasına

    düşer. Ve o anda bir şey yapmak için saniyenin .0002’si kadar zamanınız

    vardır.

    Eğer benzer durumları gördünüz, duydunuz, hatta yaşadıysanız, bunu

    neden beklemediniz? Neden öncesinden önlemlerinizi alarak, hep en

  • kötüyü düşünerek seyir etmiyorsunuz ki? (yukarıdaki Savunma Öncelikli

    Sürüşü okudunuz, değil mi?).

    Araba sürücüsü sizi görmüş, uzakta olduğunuzu düşünmüş ve yola

    çıkmış. Ama siz o kadar hızlısınız ki bir anda onunla burun buruna

    kaldınız. Hatanızı anladınız mı? Uyanın artık!! Çok şükür ki böyle çaresiz

    bir durumdan kurtulmanın da bir yolu var;

    Nereye bakarsanız oraya gidersiniz

    Önünüze atlayan bir araba da olsa veya yolun ortasına düşen bir nesne.

    Eğer (kısmen önünüzdeki felaket olduğu için, kısmen de kaçacak yeriniz

    olmadığını düşündüğünüz için) ona odaklanırsanız, direk olarak zaten

    çarparsınız. O sebeple kesinlikle önünüzdeki nesneye/araca kilitlenmeyin. Gözlerinizi önünüzdeki tehlikeden uzaklaştırın (aynı zamanda frenden de

    elinizi çekin, süratiniz fazladır ve zaten duramayacaksınızdır) ve faal bir

    şekilde kaçış boşluğuna bakın (Swerving).

    Yolu Okumak

    Eğer yolu okumayı bilmiyor iseniz hiçbir zaman hızlı ve güvenli bir sürücü

    olamazsınız (aynen nota okumayı bilmeyen ama en iyi müzisyen olmayı

    hedefleyen birisi gibi). Yolu okumak demek, çevrenizdeki en ufak bilgi

    kırıntısını dahi alıp iki ana soruyla işlemek demektir.

    1. Neler Oluyor?

    2. Nasıl zarar görebilirim?

    Çevrenizde sizi görmüş olan araba, yaya geçidi olmayan yerden karşıdan

    karşıya geçen yayalar, kontrol yapan polisler gibi çok belirli şeyler vardır

    ve bunları belki yarı uykulu bile olsanız görürsünüz. Ama her zaman cin

    gibi olun. Çünkü;

    Yoldaki at pisliği? Karşı şeritden gelen ve o pisliği sinirle sollayıp sizin

    şeridinize geçen bir araba olabilir.

    Yakınlarda bir çiftlik mi var? Bu da kör/dar virajların içinde yavaş hareket

    etmek zorunda olan traktörler var demektir? O virajların içinde

    kalıplaşmış çamur tabakaları bekleyin.

    Yolda birçok ağaç ve yol üzerinde gölgeleri? Kaygan yapraklara hazırlıklı

    olun.

    Tepeyi çok yavaş çıkan bir kamyon size doğru mu geliyor? Arkasından

    intihar edercesine sollama yapan arabaları bekleyin.

    Dolambaçlı yollardaki benzinlikler? Dökülmüş mazotu bekleyin.

  • Resmi çizebildim mi? Yolda gördüğünüz her şeyi öncesinde bir delil olarak

    da görmeyi bilin ve dikkatlice yorumlamaya çalışın.

    Yol nereye gidiyor? Aşikâr olan besbelli şeyleri görmemezlikten gelmeyin,

    yok saymayın. Düşünün.. Düşünün.. Motorunuzu, her zaman, düşünerek,

    plan yaparak kullanın.

    Size nelerle karşılaşacağınızı söyleyen, belirten yol tabelalarını, işaretlerini

    kullanın. Ama aynı zamanda her zaman bilinçli bir şekilde farkında olun

    ki; hiçbir işaretin, uyarının olmadığı sert virajların, birbirine bağlı kör

    virajların, görülmesi zor tali yolların da memleketimizde var olduğunu

    bilin.

    İşin sırrı hiçbir zaman gördüğünüz tek bir ipucuna sonuna kadar

    güvenerek hareket etmemektir. Mutlaka fazladan bir delili hep bekleyin,

    eğer gelmezse hep en kötüsünü düşünerek hareket edin.

    Önünüzdeki virajın çok sert bir viraj olduğunu düşünürken,

    düşündüğünüz kadar sert çıkmazsa sorun yoktur ama tam tersi olursa

    ciddi sorun yaşarsınız. Her zaman umulmayanı ummayı / beklenmeyeni

    beklemeyi ihmal etmeyin.

    "Eğer ödevinizi doğru şekilde yaptıysanız (sürüş tekniklerinizi

    geliştirdiyseniz), daha hızlı (çabuk) ve daha yumuşak (smooth)

    olursunuz. Daha da önemlisi, çok daha fazla bir güvenlik payınız vardır. Aynı hız’da daha risksiz sürersiniz veya riskleri aynı tutarsınız ama daha

    da hızlısınızdır (çabuk). Ne yaparsanız yapın ama unutmayın ki hiçbir

    zaman bilgi açısından bu işin sonu yoktur. Her sürüşü bir ders olarak

    görün. Her zaman neler yapabileceğinizi öğrenin. Sizden hızlı (çabuk) ve

    yumuşak (smooth) kullanan kişilerle karşılaştığınızda, onların gelişim

    seviyelerinin durumunu değerlendirin ve eğer sizden iyiler ise, onların

    sürüş beyinlerini ve becerilerini alın."

    Sevgilerimle

    Yazan :

    Uğur ERTEKİN

    Ekleme Tarihi :

    09 Ocak 2008 , Çarşamba

  • Panik Durumlarda Adrenalin Faktörü

    Konu başlığına baktığınızda tam olarak neden bahsettiğimi anlamanız

    muhtemelen zordur. Lütfen aşağıdaki yazımı dikkatli bir şekilde

    okuyunuz. Birçok kişinin farkında bile olmadığı bir kaza sebebinin

    nedenini ve ondan kurtulma yöntemini anlatmaya çalışacağım;

    "BEKLENMEDİK PANİK DURUMLARDA KENDİNİZLE KONUŞMANIZ,

    HAYATINIZI KURTARABİLİR."

    Teorilerden de dinlediğiniz ve hep okuduğunuz gibi, güvenli sürüşte

    verilen mesaj her zaman çok açık ve basittir: Öğrenmiş olduğumuz bilgi

    ve teknikleri mümkün olduğunca pratikler yaparak geliştirmek. Yani;

    Çalışmalı.. Çalışmalı.. Çalışmalıyız…

    Sürekli pratik yaparsak, gerekli panik durumlarda yapılması gerekeni,

    hatasız bir şekilde çok çabuk yapabilecek beceri ve güvene sahip

    olacağımızı biliriz. Dahası, pratik yapmak, kaslarımıza ve zihnimize gerekli

    şeyleri yaparken; çok az düşünerek, gerekli kontrolleri bulmak konusunda

    kazanacağımız zaman ve o kontrolleri kullanırken gerektiği kadar güç

    kullanma alışkanlıklarını sağlar.

    Diğer bir deyişle, pratik, bizlere, panik durumlarla karşılaştığımızda

    yapmak zorunda olduğumuz şeyi zaman kaybetmeden, kontrolü elimizde

    tutarak, sırasıyla yapmamızı ve tamamlamamızı öğretir.

    Yeterince pratik yaptınız diyelim. Peki, vücudunuz, gerçek bir tehlike ile

    karşılaştığınız o anlarda adrenalin ile dolmuşken de, aynı gerekli şeyleri

    pratik yaparken çalıştığınız gibi gerçekten yapabileceğinizden emin

    misiniz?

    Aslında gerçek cevap hem “evet” hem de “hayır”dır. Mutlaka yapılması

    gerekeni yapmak için hazır olacaksınızdır, fakat pratiğini yapmadığınız, yapamadığınız şey “o” adrenalinle baş etmektir. Pratik yaparak acil fren

    çalışırken, kendinizi gerçekten hayatınızı kurtaracak o gerekli acil freni

    yapma moduna koyamazsınız. Aslında pratik yaparken öyle güvenli bir

    alanda çalışıyorsunuzdur ki, yaptığınız hatalar yüzünden hastanelik

    olmaz, aksine ders çıkarır ve kendinizi o konuda mükemmelleştirmeye

    çalışır, sonuç olarak da mükemmelleşirsiniz de.

    Gerçek hayatta eğitiminizi, teoriden gerçekçiliğe götüren bir bağlantı

    kurmaya ihtiyacınız vardır.

    Burada ne demek istediğimi bir örnekle açıklayayım; Bir sağ viraj

    alıyorsunuz ve o anda karşıdan bir arabanın geldiğini görüyorsunuz.

    Araba orta şeridi ihlal ediyor görünüyor ve bir anda dikkatinizi çekti!!

  • Aslında siz o anda ona kilitlendiniz!! (hedefe kilitlenme). Ne yaparsınız?

    Biliyorsunuz ki (öğrenmiştiniz) motosiklet “nereye bakarsanız oraya

    gider”, bunu defalarca yaşadınız ve çok iyi biliyorsunuz. Hedefe

    kilitlenmenin (nereye bakarsan oraya gider), öldürücü olduğunu da biliyorsunuz. Peki, o halde neden arabaya kilitlendiniz? Neden hala ona

    bakıyorsunuz? Çünkü Kilitlendiniz.

    Bu durumlardaki sürüş deneyiminizin çoğu sadece pratik yapmak olmuştur. Bilirsiniz ki kafanızı ve bakışınızı o gelen araçtan çevirip bir

    kaçış rotasına bakmadığınız sürece direk olarak onun üstüne gideceksiniz.

    Fakat o arabaya kilitlendiğinizi fark ettiğiniz anda vücudunuz adrenalin

    üretmeye başlamış ve kan dolaşımınıza pompalamaktadır. Böylelikle;

    savaş uçaklarındaki pilotların bazı zor durumlarda yaşadıklarına benzer

    bir PANİK ATAK başlayacaktır.

    Bu beladan kurtulmak için tek yapmanız gereken kendinizle kask’ınızın

    içinde konuşmanızdır;

    “Gitmek istediğim yere bakmalıyım!” tarzında bir şey söylemeniz gerekir.

    Veya;

    ”Arabaya bakma!! Şurası gitmek istediğin yer!”

    ‘‘Hadi canım şu tarafa gidelim!”

    ”Çevir Kafanı!!” vs.. vs..

    Çok ilginç değil mi?? Aslında kendi kendinizle konuşurken hangi kelimeleri

    kullandığınız önemli değil. Asıl önemli olan yapılması gerekeni yapmak

    için kendinize söylediklerinizdir. Bu konuşmalar, çalışmalarınızda (pratik

    yaparak) öğrendiklerinizi geri çağırır ve kolayca gerekeni yaparsınız.

    Kendinizle konuşma egzersizi o kadar önemlidir ki ani durumlarda sizi

    donduran (bildiğinizi ve çalıştığınızı yapmayı önleyen) adrenalinle başa

    çıkmak için gerekli olan şeydir. Resmen bir tetik görevi görür.

    Bir ipucu; Bunu yaparken (kendi kendinizle konuşma), kendinizle kavga

    etmeyin. Sadece aktiviteyi başlatacak ufak bir cümle yeterlidir. O kısa cümle, kas hafızası ve pratiklerle edinmiş olduğunuz alışkanlıkları

    harekete geçirir ve gerekeni yaptırtır...

    Öğrenmenin sonu yok.

    Sevgilerimle

    Yazan :

    Uğur ERTEKİN

    Ekleme Tarihi :

    09 Ocak 2008 , Çarşamba

  • Yorgunluk Hali Üzerine

    Kendinizi yorgun hissettiğiniz anlar vardır..Sık sık nerdeyse ağzınızı

    sonuna kadar açarak esnediğiniz anları düşünün..işte öyle anlar..

    O an, çok yoğun geçen bir iş günü sonu olabilir örneğin..ya da uykusuz

    veya az uykuyla geçmiş bir gecenin ertesi tüm günü..Hatta, çok

    istememenize rağmen bulunmak zorunda olup sonrasında eve dönecek

    olduğunuz, o çok sıkıldığınız ortamdaki, ikide bir esnediğiniz haliniz...

    O masum esnemeleri çok dikkate almayıp, devamında da gereklerini

    yapmadan, hiç önemsemeden, o halinizle motorunuza binerseniz, hem

    kendiniz hem de yoldaki diğer kullanıcılar için ciddi bir potansiyel risk

    durumuna dönüşebilirsiniz. ( Reflekslerimiz ve reaksiyon sürelerimiz çok

    yavaşlamış ve uzamıştır..)

    Araştırmalar ve istatiksel çalışmalar gösteriyor ki; Ana yollardaki en az 5

    trafik kazasından birinin sebebi yorgun sürücüler (araba ve motosiklet).

    Sürüş anında uyuya kalmak çok ender ve özellikle motosikletde nerdeyse

    imkansız gibi gözükse de ( ki belki bazı ölümlü motosiklet kazalarında bir

    sebeptir..ama ölen sürücüden malesef uyuduğunu duyamayız..), birçok

    sürücünün yorgunluk belirtilerini nerdeyse hiç dikkate almaması,

    görmezlikten gelmesi, hatta farkında olmaması, ciddi ve tehlikeli bir

    durumdur aslında. Bu hal, 2 teker üzerindeyken nerdeyse ölümcül bir

    sebep‘ tir..

    Tavsiyeler

    Yorgunsanız veya kendinizi yorgun hissediyorsanız kesinlikle yol

    yapmayınız.

    Uzun yoldaysanız, İhtiyacınız yok gibi hissetseniz de, en fazla 2

    saatde bir mutlaka en az 15 dakikalık molalar veriniz. (Hele kendinizi mayışmış hissederseniz öncesinden mutlaka durunuz.)

    Uzun yolda seyir halindeyken, kendinizi sık aık önünüzdeki arabalara

    çok fazla yaklaşıp sert frenler yapar durumlarda bulursanız (bakışınız

    iycene düşmüş demektir), kesinlikle hemen mola vermeniz

    gerekmekte yoksa kazaya çok açık bir haldesiniz demektir..Dikkat!

    Acil çözüm olarak, mola esnasında, 2 fincan kahve veya yüksek

    kafeinli bir içecek içiniz. Ve üstüne kafeinin etkisini göstermesine

    olanak tanımak adına en az 15 dakika bekleyip motorunuza öyle

    dönünüz.

    Son olarak, başkalarından uyku haline çözüm olarak duymuş olabileceğiniz; seyir halindeyken: kaskın vizörünü aç rüzgar gelsin

    uyandırır...kendi kendine şarkı söyle...kafanı sağa sola hızlıca

  • salla...ayağa kalk- otur..gibi çözümsüzlüklere inanmayınız. Mola‘nın

    yerini kesinlikle tutmaz.

    Sevgilerimle

    Yazan :

    Uğur ERTEKİN

  • Konumlanma Her Şeydir..

    Paolo Volpara, Mart 2008 OMM

    Tercüme Deniz Uzun ve Aylin Öztürk

    Takvim Ocak ayını gösteriyor fakat dışarıda, Trakya'nın kırsal bölgelerinde

    sıcaklık termometreden 13 derece okunuyor. Hava yumuşak ve görüş

    tertemiz.

    İyi bir kış yoldaşı olmasa da bugün Ducati günü ve muzaffer 916 yollarla

    sezon dışında buluşuyor. Bulgaristan sınırına doğru, Karadeniz ile

    Marmara Denizi arasında, Trakya yollarında "İtalyan İkizlerin" günü.

    Türkiye'nin bu bölgesindeki yolların berbatlığı dillere destan; birkaç istisna

    dışında (Tekirdağ ile İpsala sınır kapısı arasındaki D110, Edirne Çorlu

    arası D100 ve Edirne'ye giden O3 otoyolu) dar ve kötü kaplama üzerinde

    uzun düzlükleri takip eden çılgınca ard arda sıralanmış virajlar, düzensiz

    trafik, traktörlerle yola taşınan çamur ve moloz. Senaryoyu, çirkin

    görünümlü köyler, sanayi yapılaşması, bitmemiş konut projeleri ve BÜYÜK CANAVAR İstanbul'un, etrafa kustuğu çarpık yerleşimin

    döküntüleri tamamlıyor. Pek güzel bir tablo değil ama böyle bir havada

    buralar bile güzel olabiliyor.

    İtalyan ikizlerin umurunda değil; yol yoldur ve yola çıkılmalıdır. Canlı bir

    tempoda, sadece viraj dönüş çizgilerini seçerek değil, bir o kadar önemli

    olan yüzey çizgileri.. O virajı kitabına göre dönerken, mağara keşfine

    çıkmaya değer çukurları ve tepe noktasındaki çatlakları atlatmak için çifte

    kıvırmaca yapmak…

    Sürüşün yoğunluğu beyni (ya da ondan geriye ne kaldıysa) sürekli hızlı

    çalıştırıyor ve sonra geçerli düstur hayata geçiyor: "konum(lanma)...

    konum(lanma)... ve konum(lanma)". Motosikletler evlerden daha

    eğlenceli ve hızlıdır, fakat konum(lanma) aynı öneme sahiptir. Ve burada

    bahsettiğim "motorun yol üzerindeki konumu" değil. Bedeniniz bir kokteyl

    gibi sadece çalkalanmakla kalmayıp karışmaya da başlıyorsa akla gelen o

    değil. Söylemek (ve düşünmek) istediğim, zavallı bedenin kendi konumu.

    Yılların motosiklet sürüşünden edinilen tecrübelerin paylaşımında, hiçbir

    şeyin stili, tekniği ve sonuçları seledeki doğru ve rahat vücut konumu

    kadar etkileyemediğini keşfettik.

    Yanlış yap (o kadar kolay ki) ve sürüş riskli ve zorlu hale gelsin,

    doğrusunu yap ve daha iyi bir ilerleyişin ve daha etkili çizgilerde sürüşün

    keyfine var.

    Ducati'ler konfor ve geniş oturum konusunda pek ünlü sayılmazlar.

    Motosiklet kompakt, süspansiyonlar sert ve oturuş pozisyonu (nazikçe

  • söylemek gerekirse) "spor"dur. Kısaca, vücudun konumunu düşünmeye

    başlamak için ideal bir durum.

    Motor, sizinle konuşur: viraja kaskatı bir duruş, kitlenmiş kollarla, peglere

    düz basarak girin... Ufak bir tümsekten geçin (ufak olanını

    bulabilirseniz)... Ön teker boşlukta hissi verecek, motosiklet kafasını

    sallamaya, arka lastik titremeye başlayacak ve bu süreç bütünüyle

    ürkütücü bir hal alacak.

    Bu durumda dinlemek dışında çok fazla seçeneğiniz yok: Tofaş sürücüleri

    yolları kendilerinin sanıp, şeridinizin büyük bir kısmını umarsızca

    kaplarlar, mutlu babalar sırf çocuklarına “o kırmızı parlayan motosikleti”

    göstermek için önünüzde fren yapar, şevke gelmiş otobüs şoförleri

    yoldaki çukurlardan kaçmak için ansızın, İngiliz ile Avrupa stili şerit

    kullanımı arasında gidip gelir. Parmak uçlarınızda olmak zorundasınız.

    Motorun üzerinde hareketli kalabilmenin anahtarı, peglere ayak top’u

    (parmakların hemen gerisindeki kısım) ile basmaktır. Bu konum, ayaklarınız aracılığıyla herşeyden önce motorun ne yaptığı konusunda

    yüksek hassasiyet sağlar. Dahası tüm vücudunuzun çabucak ve eforsuz

    bir şekilde hareket etmesini sağlar. İleride koca bir çukur... Yanından

    geçmek imkansız... Ayaklarınızın/bacaklarınızın üzerine basın,

    kalçalarınızı seleden kaldırın, böylece motor altınızda serbestçe hareket

    edip, darbenin büyük kısmını gidersin. Ayaklarınızı şasiye doğru çevirerek

    konumunuzu daha da iyileştirebilirsiniz. Artan yaslanma açısı ve

    bacaklarla motoru daha iyi tutma, vites ve arka fren kumandalarına

    ulaşamamanın rahatsızlığı, hareketlilik ve kontrol avantajları ile telafi

    görebilir.

    Peglere ayak topunun basması, aynı zamanda depoya kilitlenen dizler için

    de daha iyi bir konum demektir. Bacakları motoru tutar, böylece kollara

    binen yük giderilir. Virajın aksi tarafından depoya uygulanan diz baskısı ile motorun yatmasına, döndürülmesine ve dönüşlerde daha temiz bir

    çizgi takibine katkıda bulunur.

    Yaşlı, ama iyi motorcular der ki: “Sürüşün sonunda kolların bacaklarından daha çok ağrıyorsa, öğrenecek çok şeyin var.” Doğru, bütün görev,

    hassasiyet gerektiren döndürme, frenleme ve gaz verme kontrollerini

    daha rahat yapabilmek için vücudumuzun üst kısmını, omuzlarımızı,

    kollarımızı ve ellerimizi yük ve gerilimden uzak tutmaktır.

    En sevdiğiniz koltukta oturur gibi selede oturmak kulağa hoş gelse de pek

    doğru değildir ve bu her tür motosiklet için geçerlidir. İster tur, ister

    chopper, ister gezinti, ister spor ya da isterse arazi motoru olsun…

    Birkaç kilometre sonra belinizi ağrıtmanın dışında, dik ya da arkaya yaslı

  • kalçaların yoldaki bütün etkilerin doğrudan omurgaya zarar vermesine yol

    açar. Kalçaları öne, depoya yanaştırmak ve sırtı öne hafif yay çizecek

    şekilde eğmek, sırt ve karın kaslarını da devreye sokarak, frenleme ve

    hızlanmada bütün vücudun, merkezde dengeli kalmasını sağlayacaktır.

    Rossi çılgınlığının kurbanı olan birçok arkadaşım, motor üzerinde tüm

    vakitlerini bir yandan diğer yana kaymaya ve dizlerini yere değdirene

    kadar zarif bir şekilde sarkmaya çalışarak geçiriyor. Bu, pist için faydalı

    olsa da yol sürüşü için gereksizdir. Sele üzerinde ağırlık aktarımına

    odaklanmak, sürüşü incelikli olmaktan çıkarıp, viraj dönme esnasında önemli durumlarda gereksiz iş ekler. Disiplinli ve aynı zamanda rahat bir

    orta vücut konumu (kalçalar önde, sırt öne doğru yay), depoyu iyi

    kavrayan dizlerle beraber motoru zor yüzeyler ve dar çizgilerden

    geçirmek için yeterli ve etkilidir.

    Buna ek olarak dönerken viraj tarafınızdaki dikiz aynasına doğru,

    omuzlarınızı ve kafanızı hareket ettirebilirsiniz.

    Omuzların konumu rahat, gevşek kollar ve ileri doğru oturuş, iyi bir

    görüşün temelini oluşturur. Gergin, yukarı çekilmiş omuzlar, motosiklet

    sürerken her zaman zihinsel gerginliğin ve fiziksel rahatsızlığın

    bulgularıdır. Omuzlar, sırtın çizdiği yayın devamı olarak hafif öne düşmeli

    ve üzerindeki gerilim tamamen kalkmalıdır. Omuzlar kollardaki gerilimi

    alacak ve kafanın ufku rahat tarayabilmesi için serbestçe dönmesini

    sağlayacak şekilde gevşekçe öne inmeli.

    Sırt yay şeklinde ve omuzlar öne düşükken kafanın konumu, ufkun en

    uzak sınırına uzanacak şekilde kalkmış olmalı. Burada önemli olan sadece

    ileri bakmak değil, dahası "görüşün mutlak sınırı"na, yani yolun yok

    olduğu noktaya bakmaktır.

    Konforlu bir şekilde sıkı bir kask ve montunuzun uygun yakası, başınızın

    herhangi bir kısıtlama olmadan serbest hareketine izin veriyor olmalı. Baş

    yukarıda, yayın son kısmı olarak, derin ve tarayan bir görüşle bilgi toplar.

    Başın ve omuzların konumu büyük ölçüde kolların konumu tarafından

    belirleniyor; bu noktanın sürüş sırasında sürekli kontrol edilip düzeltilmesi

    gerekiyor.

    Kolların doğru konumunun hedefi, gidon üzerindeki gerilimi azaltmaktır.

    Bu hedefe ulaşmak için kollar rahat, dirsekler bükük ve içe doğru olmalı.

    Bu şekilde kollar ekstra bir çift süspansiyon gibi yoldan gelen darbeleri

    (bknz. çukurlar) sönümleyecek şekilde çalışır. Öte yandan gergin ve

    kilitlenmiş kollar yol, lastik, şase üçlüsünden gelen küçük hareketleri bile misli misli artırıp sürüşü kararsız ve sarsıntılı hale getirir. Gergin kollar,

    kumandalar üzerinde gereğinden sıkı kavrama anlamına gelir; sıkı

  • kavrayan eller his kaybı yaşar ve gaz koluna yumuşak kumanda etme de

    böylece rüzgarla uçup gider.

    Bükülmüş dirsekler, kolun alt kısmının, eller ve elciklerle, fren-debriyaj

    kolları ile aynı hizada olmasına izin vererek gidonu ittirme işlevine imkan

    sağlar.

    Kumanda kollarının doğru ayarı (eller ve kolun alt kısmının uzantısı

    konumunda) sadece daha iyi (kolay) döndürme sağlamakla kalmaz aynı

    zamanda yorgunluğu ve karpal sendrom riskini azaltır. Bu ayar bütün

    motosikletlerde yapılacak kolay bir iştir. Gezinti ve chopper tipi motorlara

    takılan "gösteriş" gidonları istisna oluşturur... Onların tedavisi yok.

    Motosiklet sürüşü sportif bir aktivitedir ve formda olmayı gerektirir.

    Motorun üzerinde düzgün bir konumlanmayı sağlamak ve bunu korumak,

    kişinin formu hakkında önemli bir göstergedir. Konumlanma, sürüşün acı

    duyulmayan bir keyif olarak kalmasını, konsantrasyon ve görüşün,

    güvenli sürüşün etkenleri olmasını sağlar.

    Yol sizi ve motorunuzu bir daha hırpalayıp sarstığında konumlanmanızı

    kontrol edin; dahası, sürüş sırasında konumunuzu sürekli kontrol edip

    rahatlatmayı bir alışkanlık haline getirin. California Superbike School eğitmenleri öğrencilerinden virajın ortasında selede tamamen rahat

    olduklarını görsel olarak bildirmeleri için, dans eden tavuk misali,

    dirseklerini sallamalarını istiyor.

    Sık sık tavuk rolü yapın ve bütün sürüşlerinizin daha güvenli ve keyifli

    hale gelmesini sağlayın.

    Hah, nerede kalmıştım? Tabii.. Konum(lanma).. Konumlanma.. Konumlanma...

    Ve etrafa bakınmaya devam..

    Her zaman gözden kaçan bir şeyler vardır...

    Son Güncelleme Tarihi: 2013-01-02 18:45

  • REFLEKSLERİNİZİ KÖRELTMEYİN!!!

    İlk olarak “Refleks Nedir?” ile başlayalım.

    Bilimsel kitaplar refleksi; “çevreden gelen herhangi bir uyaran karşısında

    bilincin, istemin her¬hangi bir etkisi olmadan meydana ge¬len, aynı

    uyaran karşısında aynı şekilde beliren hareketlerdir. Uyarıya karşı istem

    dışı hareket” olarak tanımlamaktadır.

    Birçoğumuz kış aylarında hava şartlarından dolayı motosiklete pek

    binmiyoruz veya yaz aylarındakinden daha az biniyoruz.

    Binmemek veya daha az binmek... Her iki durumda da yoğun bir şekilde motora binilmediğinden dolayı, motosikletin üzerinde reflekslerin az da

    olsa körelmesi muhtemeldir. Bu da, yolda herhangi bir durumda gözlem,

    bilgilerin toplanması ve analizi, gaz hassasiyeti, fren, manevra vs. gibi

    zamanında yapılması gereken eylemlerde geç kalınmasına neden olabilir.

    Motorun üzerinde en çok ihtiyacımız olan şeylerden

    birinin “zaman” olduğunu birçoğunuz biliyorsunuz. Ve

    kazanılan bu zamanın öyle dakikalarla olmadığı,

    saniyelerle ifade edildiği de gayet iyi bilinmekte. İşte

    reflekslerin körelmesiyle birlikte kaybedilecek 2-3

    saniye, tehlikeye olan yakınlığı artırabilir. Hatta sürücü

    ne olduğunu bile anlamadan kendini tehlikenin hemen

    yakınında veya içinde bir anda bulabilir.

    Buradaki “bir anda” kelimesini biraz açmak isterim.

    Çünkü kazaya karışmış veya şans eseri kazayı atlatmış

    olan bir sürücünün genelde kullandığı cümlenin ilk kelimelerini oluşturur “bir anda”... Örneğin, “abi araba sağdan bir anda

    çıktı”, “sorma! Araba önümde bir anda fren yaptı”, “köpek bir anda yola

    fırladı”, “çocuk belediye otobüsünün önünden bir anda yola çıktı” vs.

    Aslında “bir anda” hiçbir şey olmaz. Mutlaka bir gelişme süreci vardır. İşte

    buradaki asıl hedef; bir olayın ilk başlangıç anını yakalayabilmek, hatta en

    güzeli gerçekleşme ihtimali olan bir olayı tahmin edebilmek ve tehlike ile

    içi içe olmadan eylem planını (mutlaka bir “B” planı ile baraber)

    hazırlamak ve zamanında da bu planı uygulamak olmalıdır.

    Sürüş sırasında birçok konuda tahmin yeteneğimizi kullanıyoruz. Ve bu

    tahmin yeteneği sayesinde hazırlanan eylem planı ile olaya karışmadan

    hatta gerçekleşmesi muhtemel olayı görmeden kurtuluyoruz. Tahmin

    edebilmek için veri toplamak veri toplamak için de aynı anda birden çok

    uyaranı görmek gerekir.

    İşte, motora binilmeyen veya uzun zaman aralıkları ile binilen bu

  • dönemlerde faydalı olabileceğini düşündüğüm, reflekslerin geri

    kazanılması ve körelmemesi için yapılması gerekenlere dikkatinizi çekmek

    isterim.

    Tehlikeye en yakın olduğunuz zamandır, uzun bir aradan sonra havanın

    güzel olduğu bir gün motorla tur atmak. Böyle bir tura çıkmak istiyorsanız

    mutlaka her zaman sürdüğünüzden çok daha düşük hızlarda motorunuzu

    kullanın. Eğer bu bir grup sürüşü olacaksa daha da dikkatli olmanızda

    fayda vardır. Gruptaki diğer sürücüler motor kullanımlarına hiç ara

    vermemiş olabilirler, onlara yetişmeye çalışmayın. Bu konuda kendinizi

    kontrol edin ve her zaman limitlerinizi bilerek motosikletinizi kullanın.

    Kendinizi sürüşe hazırlamaya ve reflekslerinizi de canlandırmaya müsaade

    edecek şekilde motorunuzu kullanın. Özellikle de yavaş ve sakin…

    Göz reflekslerinizdeki azalmanın farkına varamasanız bile gözlem yapma

    yeteneğiniz düşmüştür. Çevresel bakışın etkin kullanımı da zayıflamıştır.

    Önceki sürüşünüze nazaran tehlikelerin farkına varma ve analiz edip önceliklendirmede ciddi farklar vardır. Bunları yeniden kazanmak için de

    uygulama yapmak ve tekrar etmek şarttır.

    Gaz kullanımı ve fren kullanımı hassasiyeti de zayıflamıştır. Bu özellikleri geri kazanmak için kendinize süre tanıyın. Çünkü bu hassasiyet genellikle

    tek bir sürüşte geri kazanılamayabilinir.

    Neler yapabiliriz; En güzeli; kısa da olsa sürüşe ara verilmiş bir dönemden sonra tekrar

    motora binmeden önce mutlaka bir Ara-Kontrol Seminerine katılmak.

    Seminere katılmak; panik fren, panik fren ile birlikte debriyaj kullanımı ve

    bakışın ileride olması, engelden kaçma, engelden kaçma eylemi

    sırasındaki debriyaj kullanımı ve bakışın engelde değil kaçış noktasında

    olması, yavaş sürüşte gazı-debriyajı-arka freni birlikte kullanma gibi

    refleks haline gelmesi gereken eylemleri geri kazanmanıza imkân

    sağlayacaktır. Hatta bu seminerde ileri bakışta bile ilk egzersizlerde sıkıntı

    çektiğinizi hissedeceksiniz. Ve ilerleyen egzersizlerde de bunu

    düzelttiğinizi fark edeceksiniz.

    Kendi kendinize de daha önce gördüğünüz egzersizleri çalışmanın ve bol

    tekrar etmenin size mutlaka faydası olacaktır. Boş ve güvenli bir alanda

    bunları tekrar etmeniz ve uygulamanız önemlidir.

    Ama bu reflekslerin geri gelip gelmediği onayını kendi kendize vermek

    zordur. Daha önce bu tür seminerlere katılmış olsanız bile semineri

    yenilemekte fayda vardır. Çünkü siz resmin içindesinizdir. Kendi kendinize yaptığınız egzersizlerdeki doğrularınızı ve hatalarınızı fark

    etmeyebilirsiniz. Mutlaka bu konuda yetkili ve sertifikalı eğitmenlerin

  • olduğu bir kurumdan destek alın. Bu eğitmenlerin sizi gözlemlemesi, yani

    resmi dışarıdan görmesi gerekir. Yaptığınız doğru ve yanlışları

    aktarabilmesi için bu önemlidir.

    Reflekslerimizi kontrol etmek ve geri kazanmak herşeyden önce bizim

    irademizde. Yeter ki onları olağan hareketler haline getirene kadar doğru

    çabayı harcayalım.

    Güvenli sürüşler

    Engin BALABAN (İzmir)

    I.A.A.-A.R.A. Senior Observer

    Aralık 2009 @ OMM

    Son Güncelleme Tarihi: 2010-10-12 23:12

  • Altı Değişik Motorcu Tipi

    1. Kendini geliştirmeyi denemiş, başarısız olmuş ve heyecanları sönmüş

    olanlar. Artık kendini geliştirme konusunu duymak bile istemezler.

    2. Öğrenecek herhangi bir şey olmadığına inananlar. Kilometre yapmak

    yeterlidir diye düşünenler. Sürüş teknikleri konusunu tartışılırken

    kibarca konuyu değiştirirler.

    3. Eğitime karşı olanlar. “Motora atla ve sür yeter. Düşmüyorum ya. Öğrenecek ne var.. Paranı eğitime harcayacağına güzel bir egzost

    al..” diye konuşanlar.

    4. Kendini ilerletme konusunda az eğilimi olup bu konuda bilgi eksikliği

    yaşayanlar. Herhangi bir nedenden dolayı bir türlü gerekli adımı

    atamazlar. Daha iyi olacağını ümit ederler.

    5. Öğrenmeyi isteyenler. Bu konuda konuşurlar ve bolca dinlerler fakat

    pasif kalırlar. En tehlikeli grup budur. Sonunda denerler ve kaza

    yaparlar...

    6. Kendini ilerletmek için çalışanlar. Bu kişiler okurlar, eğitimlere katılır

    bazı soruların cevaplarını ararlar. Kendilerini ilerletmeye kararlı olup

    bu konuda bir şeyler yaparlar.

    OMM (One More Mile) Riders

    Sevgilerimler

    Yazan :

    Uğur ERTEKİN

    Ekleme Tarihi :

    09 Ocak 2008 , Çarşamba

  • Doğru Mantalite

    Motosiklet kullanımında DOĞRU MANTALİTE'nin Önemi

    Bugün birisi dedi ki; ''Eğitim zararlı galiba abi''.

    ''Neden böyle düşünüyorsun?'' dedim?

    Dedi ki; ''Kaza yapanlar hep eğitimli olanlar.''

    .......konuştuk...konuştuk...konuştuk....

    Sevgili Arkadaşlar,

    Bu çok ama çok önemli..''Kaza yapanlar hep eğitimli olanlar'' cümlesini

    yabana atmayınız. Dışarıdan birçok kişi bunu böyle de görebiliyor.

    Kesinlikle haksız da sayılmazlar aslında çünkü böyle algılanmasında suç

    azıcık da bizlerde. Hep beraber birazcık şapkayı önümüze koyalım ve

    düşünelim.

    İyi motosiklet sürücüsü, hem motoru iyi kullanan (İleri Sürüş-

    Hakimiyet), hem de doğru mantaliteye sahip olan sürücüdür. Ne kadar iyi

    kullanırsanız kullanın,doğru mantaliteye sahip değilseniz, kesinlikle Doğru

    İyi Sürücü değilsinizdir. Hem kendinize, hem de yoldaki diğer tüm

    kullanıcılara, zararı dokunabilecek bir pozisyondasınız demektir. Yani

    ''tehlikeli'' sinizdir.

    Kendime kızıyorum. Motosikleti sürme konusunda kişileri

    geliştirebilidiğime inanıyorum ama tam tamına doğru mantaliteyi verebilme konusunda hala çok eksikliklerim olduğunu düşünüyorum (Bu

    konuda kendimi ciddi revize etmem, bu konuya çok daha fazla önem

    vermem gerek..)

    Eğitim alan sürücü düşmez diye birşey yok tabiki.. Eğitim, diğer eğitimsiz

    sürücülere oranla, sizlerin kazaya karışma riski oranını çok daha aza

    indirir sadece. O da öğrendiklerinizi ugularsanız. İşte bu noktada,motor

    konusunda doğru, olgunlaşmış bir mantaliteye sahip değilseniz, kazaya

    hekesten fazla açıksınız demektir. Yani kazaya karışma riskiniz fazlalaşır..

    Çünkü doğru mantaliteye sahip değilken, sürüş seviyeniz geliştikçe,

    motora hakimiyetiniz arttıkça, daha da çok kazaya açık hale gelirsiniz. Ve

    kaza yapmanız an meselesi haline gelir.

    Neden mi?;

    Bir sürücü düşünün..Ürkek ve hep o meşhur Yusuf'la gezen. Sonra o sürücü, ürktüğü şeylerin çözümünün metodlarını buluyor..Deniyor ve

    bakıyor ki işe yarıyor..Uyguluyor, pratikler yapıyor..Ve sürüş seviyesi

  • (motor hakimiyetiyle beraber) ilerliyor..Ve; aman ne güzel, çözdüm ben

    bu işi diye düşünmeye başlıyor. Seviyesi geliştikçe, birilerine bunu

    gösterme arzusu ve hırsı başlıyor..Ben sizden iyiyim, ya da en az sizin

    kadar iyiyim egosu öne çıkmaya başlıyor. Mentalite tümüyle buna yoğunlaşıyor = Motosiklete binmek demek = Birilerine ne kadar iyi

    kullandığını göstermek = Daha hızlı...daha süratli..daha hızlı...daha

    süratli...düşünmeden....Tek amaç = Ben de Virajlarda En hızlılardan

    birisiyim.. Mantalitesi sadece buna odaklanmıştır artık. Ve o sürücü ilk

    olarak Hız Bilincini kaybeder.. Artık süratlerini bulunduğu koşullara göre,

    gördüklerine göre değil, sadece ve sadece hızlı olma üzerine kurar ve

    ayarlar hep. (Sigortacı olsam, Psikolojik bir testle bunu çözmek kolay ise,

    bu testi yapmadan sürücüleri kasko yapmam..Ve bu mantalitedeki birisi

    kesinlikle kasko yapılmaz..Kaza yapacak çünkü..)

    Hepiniz hatırlarsınız..Katıldığınız eğitimlerin sonunda kaç defa ''Şimdi

    daha da dikkatli ve yavaş kullanın..''Aşırı Kendine Güven'' hastalığına

    dikkat dendiğine...Eminimki herkes işin başında iken buna dikat ediyor.

    Ama seviyesi ilerledikçe.....hala dikkat ediyor mu acaba?? Bunu kendinize sormanızı ve üzerine düşünmenizi istiyorum. (Gerçekçi Öz Değerlendirme

    (Eleştiri) )

    İyi Sürücüde olması gereken Doğru Mantalite nedir?

    Cevabı en basit haliyle, felsefe yapmadan; İleri Sürüş ile beraber, hiçbir

    koşulda, ödün vermeden Güvenli Sürüş'ü de devam ettiren bakış açısı ve

    zihniyetdir. (İleri Sürüş ve Güvenli Sürüş ile ilgili yazımı hatırlayınız..) Ve bu Güvenli Sürüş, her koşulda, sürücünün sadece kendi güvenliğini değil,

    yoldaki tüm diğer kullanıcıların da güvenliğini gözeten bir sürüş olmak

    zorundadır (beraber seyahat ettiği motorcu arkadaşlarının ki de dahil)..

    Beyin, sadece daha da hızlı' ya değil, daha da güvenli, daha da hatasız ve

    hep bir sürekliliği olan sürüş'ü arzu eder ve uygulamaya çalışır

    durumunda olmalıdır. Motor üstünde sağ kalmamızı sağlıyacak sürüş ve

    mantalite budur.

    Silver olmak, Gold olmak, RoSPA olmak, IAM olmak...Motor hakimiyeti

    gelişmiştir, ileri düzeydedir..Ama eğer doğru manalite hazmedilmemiş ise

    en tehlikeli gruptur dikkat!! Hem kendilerine hem de çevrelerindekilere..

    Düşmek...Hep deriz ya düşmeyecek motorcu yoktur diye..Her zaman

    söylerim, benim de, örneğin yarın motora bindiğimde kaza

    yapmayacağımın garantisi yok ki...Ama biliyorum ki, doğru mantalite ile

    beraber yaptığım ileri sürüş, kazaya karışma riskimi minimize ediyor.

    Kanıtı, kanıtları, ortada çok şükür ki..( İstatistiklere göre Kaza Riski en

    Fazla olan Sürücülerden birisiyim - Yıl içinde herkesten fazla km. yapan

    sürücüler.)

  • Hiç bir zaman lütfen unutmayın..Sürüşlerinizde Güvenlik her zaman

    önceliklidir. Sürüşlerinizde risk ve tehlikeleri okuma (analiz) yetinizi

    geliştirme konusuna her zaman öncelik veriniz. Ve şu cümleleri tekrar

    okuyarak aklınıza lütfen kazıyınız;

    ''......doğru mantaliteye sahip değilken, sürüş seviyeniz geliştikçe, motora

    hakimiyetiniz arttıkça, daha da çok kazaya açık hale gelirsiniz. Ve kaza

    yapmanız an meselesi haline gelir.''

    ''Doğru mantalite; İleri Sürüş ile beraber, hiçbir koşulda, ödün vermeden,

    Güvenli Sürüş'ü de devam ettiren bakış açısı ve zihniyetdir. (İleri Sürüş

    ve Güvenli Sürüş ile ilgili yazımı hatırlayınız..) Ve bu Güvenli Sürüş, her

    koşulda, sürücünün sadece kendi güvenliğini değil, yoldaki tüm diğer kullanıcıların da güvenliğini gözeten bir sürüş olmak zorundadır (beraber

    seyahat ettiği motorcu arkadaşlarının ki de dahil)..Beyin, sadece daha da

    hızlı' ya değil, daha dagüvenli, daha da hatasız ve hep bir sürekliliği olan

    sürüş'ü arzu eder ve uygulamaya çalışır durumunda olmalıdır. Motor

    üstünde sağ kalmamızı sağlıyacak sürüş ve mantalite budur. ''

    Yazan :

    Uğur ERTEKİN

    ART Motoakademi

    Ekleme Tarihi :

    03 Haziran 2010 , Perşembe

  • Nasreddin Hoca Motosiklete Nasıl Binerdi ?

    Bizim toplum olarak hareket etme tarzımız, temel bilgilerden yola çıkarak

    uygulamaya geçme biçiminde gelişmemiştir. Biz, doğrudan uygulamanın

    içine dalarız. Deneriz, yanılırız. Bir davranışın genel olarak doğru veya

    yanlış olduğuna dair kanaatimiz, her koşulda güvenilir sonuçlar

    sağlayacak sistemli bir düşünceden çok, edimimizin o an için sağladığı

    geçici bir faydaya dayanır. Oysa bu, aynı davranış biçiminin başka bir koşulda nasıl sonuçlanacağına ilişkin bir genelleme yapmak için yeterli

    değildir. Yanlış yapıldığında ise en iyisi bunu unutmaktır. Salt bilgi ile

    işimiz yoktur. Biz gelenekler ve alışkanlıklarla yaşarız. Ne var ki, bir

    sisteme dayanmayan doğrular zamanla aşınırken, yanlışlar tekrar eder.

    Batı toplumları yöntem ve sistem oluşturur. Bilgiden uygulamaya yönelir.

    Önce kuram, sonra uygulama gelir. Bilgi, uygulamalar ile birlikte evrilir ve

    uygulamaların iyileşmesi için tekrar girdi sağlar. Doğrudan uygulama

    aşamasına yönelen Doğuda ise bilgi, taklit edilen ve tekrarlanan

    davranışlar ile kavranır; örtülüdür, kişisel düzeyde söze dahi dökülmüş

    değildir, davranış veya alışkanlık halindedir.

    Toplumumuzun büyük kısmı hem bireyler hem de kurumlar açısından

    bilimsel düşünceden hala uzak. Ancak bilimsel düşünceyi kavrayabilmiş

    olanlar hem Doğu hem de Batı tarzı düşünceyi anlama şansını yakaladılar.

    Bu kesim için şu söylenebilir ki, Doğu zaten içlerinde ve yaşamlarında

    var; Batı ise eğitimini aldıkları ve yaşamlarını üzerine inşa ettikleri tarz

    oldu. Bu düşünsel durum, aynı zamanda coğrafi konumumuzun da tam

    bir yansımasıdır.

    Bunu makine olarak motosiklet ve bu motosikleti kullanmak arasındaki

    ilişki ile tam olarak eşleştirebiliriz.

    Motosiklet makina olarak bir sistemdir. "Gerçek bir sistem. ...çeliğe

    işlenmiş kavramlar sistemi. Birisinin zihninden çıkmamış tek bir parça,

    tek bir biçim yoktur içinde."

    Motosiklet kullanmak ise davranıştır. Motosikletin üstüne binen herkes bir

    süre sonra bilinçli veya bilinçsiz bu makinayı kullanma konusunda çeşitli

    alışkanlıklar geliştirecektir. Şimdi burada çok ilginç bir noktaya geliyoruz.

    Toplum olarak bu makinayı kullanmak üzerine herhangi bir geleneğimiz yok. Söz konusu motosiklet olunca, hemen üstüne atlayıp sürmeye

    başlayan çoğunluğun, motosiklet kullanımı konusunda bir “sanat” veya

    “usta” bulunabileceği aklına bile gelmiyor. Oysa eline bir bağlama alan

    çoğu kimse kendine bir usta arar.

    “Motosiklet Sanatı” ile kast edilen motosiklet sürme sanatıdır. Bu, tıpkı

    sahne sanatları gibi icraya dayalı olan bir sanattır. Bir flüt, bir flütçü ve bir

  • sahne düşünün. Bunun motosiklet sanatındaki karşılığı bir motosiklet, bir

    motosiklet sürücüsü ve bir yoldur. Motosiklet sanatının öznesi yalnız

    insanın kendi değildir; ortaya insan ve makinanın bütünleştiği yeni bir

    özne çıkmıştır. İnsanın yetenekleri artı makinanın yetenekleri. İkincinin

    verimi birinciye bağlıdır.

    Bağlamayı ustasından öğrenmeyen ve akortsuz biçimde çalmaya çalışan

    bir kimse en kötü ihtimalle kulak tırmalar. Bu konuda köklü bir geleneğin olduğu ülkemizde, kötü bağlama çalan birini kimseye iyidir diye

    yutturamazsınız. Ancak, motosiklet geleneği olmayan bir yerde, bilinçsiz

    biçimde motosiklet kullanan birini kim fark edecek? Üstelik bilinçsiz

    motosiklet kullanan birinin neden olduğu sorunlar “kulak tırmalamanın”

    çok ötesindedir.

    Hiçbir sanat kendi başına ortaya çıkmaz. Önce usta vardır. Ustalar yapar,

    onu görenler onu izler; sanat, ustanın nasıl yaptığından doğar.

    Motosiklet sanatı, bu konuda ciddi bir bilgi birikimine ve geleneğe sahip

    toplumlar arasından çıkmış ustaların, nesillere ve milyonlarca kilometreye

    yayılan toplam deneyimlerinden süzülmüştür; bilimsel yöntemler ile

    işlenip tekniği yazılmıştır. Bugün çeşitli okulları ve bu okullardan yetişme

    sanatçıları vardır. Tıpkı müzikte veya diğer sanat dallarında olduğu gibi.

    Motosiklet sanatı, tümüyle bilimsel yöntemler, değerlendirmeler, fizik

    kuralları ve önceki deneyimler üzerine oturan ve gelişen bir sistemdir.

    Onunla tanışan herkese, “motosiklet üzerinden” bilimsel düşüncenin

    kapılarını aralıyor, ileri bakarak, düşünerek ve planlayarak hareket etmeyi

    öğretiyor.

    Motosiklet sanatı ile tanışan ve onu uygulamaya başlayan bir kişi, trafikte

    kendisi ve etrafı için bir tehlike olmaktan çıkar. Çünkü amacı tehlikeden

    kaçınmak ve her zaman güvenli konumda olmaktır. İnsanların trafikteki

    hatalı davranışlarının çoğunlukla bilincinde olmadıkları yanlış

    alışkanlıklardan kaynaklandığını fark eder; bu nedenle kendisine yönelen tehlikeleri kişisel algılamaktan uzaklaşır; kimseyle dalaşmaz. Tehlikeyi

    önceden görür ve onu zarif bir biçimde geride bırakır, tarihe karıştırır.

    Bunu yaparken bulunduğu çevreyi sürekli olarak bir yöntem çerçevesinde

    izler, çözümler ve yaptığı anlık planlamalar dahilinde karar alır. Bu süreç

    onun zihninde her an tekrarlanmaktadır. Bunu yapabilmek için ileri

    bakmayı ve olacakları önceden hesaplamayı öğrenir; ve daha başka

    burada sayılamayacak bir çok beceriyi uygulama çabası içine girer. Artık,

    her gün geçtiği o yollar aynı yollar değildir. Hatta bir daha aynı yoldan hiç

    geçmeyecektir çünkü “İnsan aynı nehirde iki kez yıkanamaz”. Sanatın

    temel becerilerini alışkanlık haline getirmeye başladığında sürüşü de daha güvenli, zevkli ve estetik bir hal almaya başlar. Şimdi, her gün motosiklet

    sürerken aslında sadece motosiklet sürmeyen, gerçekte bu zihin gücü ile

  • devinen birinin düşünce tarzında meydana gelen değişiklikleri ve bu yeni

    düşünme biçiminin, bu kişinin yaşamının diğer yönlerine nasıl yansıdığını

    bir düşünün? Bu soruyu, bu sanatın takipçilerine bir sorun.

    Neden-sonuç ilişkileri. Fizik kuralları. Konum, hız ve zaman algısı. İleri

    bakma, öngörme ve izlenecek çizgileri zihninde canlandırma. İçinde

    bulunulan ortamı ve koşulları zamana bağlı olarak gerçekçi bir biçimde

    değerlendirme. Tüm bu becerilerin, kişisel özellikleriniz ve yetenekleriniz ile işlenmesi, sizin kişisel sanatınızı, üslubunuzu ortaya çıkarır. Teknik

    önemlidir, ancak sanatı sanat yapan, o tekniğin nasıl icra edildiğidir.

    İlerledikçe çizgiler incelmeye, ayrıntılar belirginleşmeye ve artmaya

    başlar. Bu, “bilinçsiz yetersizlikten”, “bilinçsiz yeterliliğe” uzanan bir

    süreçtir ve aradaki basamakların geçilmesi çalışmaya bağlıdır. Yaratıcılık,

    tekniğin unutulduğu – içselleştirildiği – yerde ortaya çıkar. Artık doğru

    veya yanlış kaygısı yoktur. Çünkü doğru zaten alışkanlık haline gelmiştir.

    İyi bir sanatçı olunduğunda artık, çok küçük ayrıntılarda gizli olan

    güzelliğin, farklı ve kişisel ifadelerinin peşine düşülür.

    Motosiklet özgürlüğün ve başkaldırının simgesi olarak görülmüştür hep.

    Özgürlüğün simgesi olan bu makine, onu sürecek, onunla bütünleşerek

    insan-motosiklet halinde yeni bir özne haline gelecek olan kişiye sınırsız

    özgürlük ve kural tanımazlık bahşetmek yerine nasıl olur da sürüş için ondan sistematik bir eğitime girmesini ve bu öğretiye hep bağlı kalmasını

    ister? Bu özgürlükle nasıl bağdaşır?

    Sanatçılar için de aynı şey düşünülür: “Onlar ‘bohem’ ve başına buyruk insanlardır, yaratıcılıkları da buradan gelir.” Size bir şey söyleyeyim: Bu

    sadece romantik bir palavradır! Tanıdığım usta sanatçıların hepsi de bu

    genel geçer inanışların aksine, inanılmayacak ölçüde disiplinli ve alçak

    gönüllü insanlardır. Serseriliğin bilindik anlamıyla uzaktan yakından

    alakaları yoktur. Belli bir alanda ustalaşmanın ve bu alana hakim olmanın

    arkasında, ortalama yaşam süren bir insanın havsalasının alamayacağı

    oranda dehşetli bir çalışma vardır. Bu hakimiyetin hakkını verebilmiş

    olanlar, istedikleri kadar serseri, istedikleri kadar özgür ve yaratıcıdırlar.

    Caz müziği de, klasik müziğe göre özgürlük olarak algılanır hep. Yakından

    tanıma şansına sahip olduğum usta bir caz sanatçısının, yaptığımız bir atölye çalışması sırasında ağzından dökülen şu sözler her şeyi özetliyor:

    “Disiplininiz varsa özgür olabilirsiniz!”

    Motosiklet sanatı, bu yola giren herkes için büyük bir fırsat sunuyor: Hem bir sanatçının hem de bir bilim insanının bakış açısına bir kapı aralıyor.

    Kendinizi bir sanatçı ve aynı anda bir mühendis gibi hissetmeye

    başlarsanız, paniklemeyin! Doğru yoldasınız. Bu sanat, Dünyayı altınızda

    hareket ettirecek ve yeniden, yeniden şekillendirecektir! İleri bakın!

  • Yazan :

    Mahmut SÖZER

    ART Motoakademi

    Ekleme Tarihi :

    10 Temmuz 2009 , Cuma

  • SABIR...

    Engin BALABAN (Eylül 2009)

    IAM ARA-Senior Observer

    Her başarı, sabır ile zamanı birleştirerek

    sağlanır.

    Honoré de Balzac

    İşte size motosiklet sürüşünde

    düşünmeniz gereken bir nokta daha,

    “SABIR”.

    Gelin kendimize şu soruları sorarak bu

    konuyu açmaya çalışalım.

    Ne?

    Sabır kelimesinin sözlük anlamı “acı, yoksulluk, haksızlık gibi üzücü

    durumlar karşısında ses çıkarmadan onların geçmesini bekleme erdemi,

    dayanç. Olacak ya da gelecek birşeyi telaş göstermeden bekleme.

    Neden?

    İşi şansa bırakmamak için.

    Hiç kendinize sürüş sırasında şu soruyu sordunuz mu? "Önümde giden bu

    aracı geçmeden önce daha sabırlı olup, etraftaki görünür ve görünmeyen

    tehlikeleri daha iyi analiz etmelimiyim, şimdi sollama zamanı mı?" Eğer

    kendinize bu veya buna benzer sorular soruyor iseniz, hem düşünerek motosiklet kullanıyorsunuz demektir hem de önceliği her zaman

    güvenliğe veriyorsunuz demektir, şansa değil.

    NASIL? Şimdi zamanı mı?

    Yol-hava koşullarını ve şartlarını, diğer yol kullanıcılarının ve kendinizin

    güvenliğini düşünerek kendinize bir kez daha sorarak. Şimdi zamanı mı?

    Şimdi doğru zaman mı?

    NEREDE?

    Nefes aldığınız her saniye de.

    Yürürken, koşarken, konuşurken, bir iş yaparken, yemek yerken,

    giyinirken, motor kullanırken ve hatta uyurken bile. Bunların dışında en

    önemlileriden biri de öğrenirken ve becerilerimizi geliştirirken.

    Hadi gelin dürüst olalım. Birçoğumuz yeni aldığımız bir ürünün kullanım

    kılavuzunu bile okumaya çalışmayız. Örneğin evimize yeni bir televizyon

    aldık diyelim. Ve bunun kurulması için 'yetkili servisin çağırılması

    gereklidir' ibaresini gördük. Yetkili servisi ararız ve aldığımız cevap bizi

    pekte mutlu etmez. Cevap şudur çünkü “yoğunluğumuzdan dolayı 2 gün

  • içinde kuruluma geleceğiz”. En az iki gün nasıl bekleriz ki? Televizyona o

    kadar para vermişiz be bilader, nasıl beklenir ki şimdi. “Onlar geleseye

    kadar ben televizyonu kurarım, hem de akşama maç var şöyle büyük

    ekranda maç zevkini yaşayalım” deyip kutuyu açmaya başlarız. Kutudan

    çıkan kağıtlar ve kitapları bir kenara ayırırız. H