gecenin Çocukları 3. sayı

12
İktidarın İç Organları 1 3. sayı iktidarın Organları

Upload: fahir

Post on 02-Apr-2016

248 views

Category:

Documents


0 download

DESCRIPTION

Devletler, insanın otonom yapısının aksine otoriter minvaldedirler. Otorite, erk olgusuyla aynı tohumdan filizlenir ve hayatın her alanında yönlendirici bir tahakküme neden olur. Bugün bile devlet mekanizmasının kökenlerini haklı nedenlere bağlamaya çalışan fikirler; insanların toplu biçimde yaşamasının ancak ve ancak belli kurallar bütününe bağlı kalındığında mümkün olabileceğini ve bunun da kişiler arası bir sözleşmeye dayalı üst bir aygıt (devlet) yaratma ile sağlanabileceğini söyler. Bu fikrin temel amacı, mülkiyet arzusuyla bezenmiş bir gütme arzusunun kılıfıdır ve topyekûn yalandır. Çünkü insanın devlet otoritesini kabul etmesi; yönetilmenin sahte rahatlığının içinde edilgenleşmesi ve kişilerin kendi varlığını inkar etmesidir... www.facebook.com/GeceninCocuklari

TRANSCRIPT

Page 1: Gecenin Çocukları 3. Sayı

İktidarın İç Organları

1

3. sayı iktidarın iç Organları

Page 2: Gecenin Çocukları 3. Sayı

Gecenin Çocukları

2

Devletler, insanın otonom yapısının aksine otoriter minvaldedi-rler. Otorite, erk olgusuyla aynı tohumdan filizlenir ve hayatın her alanında yönlendirici bir tahakküme neden olur. Bugün bile devlet mekanizmasının kökenlerini haklı nedenlere bağlamaya çalışan fikirler; insanların toplu biçimde yaşamasının an-cak ve ancak belli kurallar bütününe bağlı kalındığında mümkün olabileceğini ve bunun da kişiler arası bir sözleşmeye dayalı üst bir aygıt( devlet) yaratma ile sağlanabileceğini söyler. Bu fikrin temel amacı, mülkiyet hırsıyla bezenmiş bir gütme arzusunun kılıfıdır ve topyekûn yalandır. Çünkü insanın devlet otoritesini kabul etmesi; yönetilmenin sahte rahatlığının içinde kişilerin edilgenleşmesi ve kendi varlığını inkâr etmesidir.Toplum huzuru ve bir elin her türlü soruna çözüm getirmesi kis-vesi, devletin oluşum sürecinden beri kullandığı bir mazur gösterme çabasıdır. Devlet mülki güç ve çıkar uğruna toplanmış kişilerin sözde en büyük sorumluluğu alarak toplumu yönetmesidir. Oysaki bu büyük sorumluluk, toplumda yaşayan her bireyin zihninin içini dahi yönete-bilme, yönlendirebilme arzusudur. Çıkarlar, her türlü sorumluluklarının bireysel amaçlı olmasını ve toplumun kendi çizdikleri yolda yaşamasını sağlar. Zulmün nedeni topluma rahat ve düzenli bir yaşam sunmaktır!Bu şekilde işleyen mekanizma, hayatın her alanında baskıyı genişletebilmek adına farklı yöntemler kullanmaktadır. Bu yöntemlerin yoğunlaştığı ve metodik hale geldiği yerler ise devletin iç organlarıdır. Otorite kanserli bir hücredir. Bireyin bünyesindeki her türlü merhaleye sıçrayarak yayılır ve öldürmez. Otoritenin ölmüş bir bedene değil içi boşalmış bir emir erine ihtiyacı vardır. Devletin bu kanserli hücreyi nü-fuz ettirmek için kullandığı araçlar-organlar, geniş bir menzil ile saldırır. Her türlü soruna çözüm getirerek kişinin edilgenliğini arttırır ve kend-ine bağımlı kılar.

Page 3: Gecenin Çocukları 3. Sayı

İktidarın İç Organları

3

Devlet bu organları sadece yönetmez, yaratır ve var olanları da kurgular. Siyasi terminolojinin bütün unsurları bu yaratının bir ürünüdür. Sadece siyasi terminolojide değil her türlü hayati olgunun biçimlendirilmesinde bu durum yatar. Hukuk, aile, din, medya, militarizm, cinsiyet ve birçok kavram hayatı kıskıvrak sararak bütüne hâkim olur ve hayatı tüketir.Devletin organları, devletten ayrı düşünülmüş inisiyatif odaklı yapılar değillerdir. Merkezi otoriteye sıkı sıkıya bağlı ve bu otorit-enin bir aracı olmaktan öte kendisi haline dönüşmüş organlar, aynı zamanda devletin yaşam kaynaklarıdır. Organların her biri devlettir ve devlet de bu organlardan mütevellittir.

Page 4: Gecenin Çocukları 3. Sayı

Gecenin Çocukları

4

Devletin bizlere dayattığı heteroseksist aile düzeni; bizleri kalıplara sokan, bizlere gereksiz sorumluluklar yükleyen, “hayırlı evlat” kisvesi altında hayatımıza hükmeden bir yapıdır. “Hayırlı evlatlar” olarak bizden beklenen; anne babamızın bize verdiği ismi, onların dayattığı cinsel kimliği ve toplumsal rolü kabul edip aynı zamanda aile kurumunun devamını sağlamaktır. Aslında hepimiz çocukluğumuzdan itibaren yeni bir ailenin oluşturulması için yetiştiriliriz. “Makbul insan” olma süreci ailede başlar. “Sen erkeksin.”, “Kız gibi otur!”, “Çok ayıp, elalem ne der.” lerle ailede başlayan bu süreç “eğitim” adı altında devletin uyguladığı tek tipleştirmeyle devam eder. Bu sürecin “erkekler” için en sancılı kısmı askerliktir. Kışlada vatan sevgisi adı altında ölme ve öldürmeye güdülenen erkek, ailesinin gurur kaynağı olur ve yeni bir aile kurmak için hazır

hale gelir. Çünkü erkek kışlada hükmetmeyi, zayıf olanı ezmeyi ve “erkek” olmayı öğrenmiştir. Bu durumu red-deden erkek de toplum tarafından ağır bir baskıya maruz kalır.

Page 5: Gecenin Çocukları 3. Sayı

İktidarın İç Organları

5

Erkeklerin geçirdiği bu süreç kadınlarda daha farklı bir şekilde gerçekleşir. Pe-nisiyle övünmesi gerektiği öğretilen erkeğin aksine, kadın, memeler-ini saklamalı ve adet kanından utanmalıdır. Hayatının bu döneminde beka-ret baskısıyla karşılaşan kadının vajinası; ailenin, toplumun ve dev-letin bekçiliğini yaptığı bir baskı unsuruna dönüşür. Toplum tarafından belirle-nen ideal kadın, bu baskı unsurunu benimsemelidir.

İdeal kadından beklenen sadece evlendiği ad-amla sevişmesi ve topluma ailenin devamını get-irecek yeni birey-ler doğurmasıdır. Kurumsallaşmış aile yapısının üzerimizdeki baskısı ve dev-letin kendisi yapay bir du-rumdur. Özgür bir yaşamın bu iki kurumun yokluğunda, sevgiyle ve özgür seçimlerle ortaklaştırılmasıyla gerçekleşeceğine inanıyoruz.

Page 6: Gecenin Çocukları 3. Sayı

Gecenin Çocukları

6

Toplumu kendi isteği doğrultusunda -ve sorunsuzca- yönete-bilmek için bilimsel gelişmelere başvuran devlet, fizik-sel ve zihinsel tahakküm araçlarını kullanarak insanların yaşamlarını kendi belirlediği ölçüler doğrultusunda düzen-ler ve yaşamın her alanında insanları baskı ve zorbalıkla denetleyerek yaşamlarına hükmeder. Tüm bilgilendirme ve haberleşme ağlarını da topyekun, halkın sorgusuz sualsiz biat etmesini sağlamak ve varlığına zeval getirecek her türlü unsuru etkisiz hale getirmek için kullanır. Şöyle ki, ailenin, eğitimin ve toplumun yapısı; devlet tarafından kontrol ya da manipüle edilen bilim insanlarının verdikleri vaazlar netices-inde belirlenir. Belirlenen yapılar doğrultusunda, dünyaya gelen her çocuk yaşamları boyunca çeşitli manipülasyon-larla ‘vatan’ için hayırlı birer evlat haline getirilir. Böylelikle her bireyin özgür iradesi hiçe sayılacak, itaat ve biat etmesi meşru ve zorunlu hale getirilecek, özgürce yaşama hakkı elinden alınacak, hayallerine ket vurulacak ve sonucunda devlet ve paradigması varlığını sürdürme şansı bulacaktır. Oluşturulmaya çabalanan insan stereotipinin dışında ka-lan bireyler ise yine devlet tarafından sosyoloji ve psikoloji gibi bilimler kullanılarak döngüye dahil edilecek, kimisi ise 9mm’lik mermilerle, uzun namlulu silahlarla katledilecek, acımasızca dövülerek öldürülecek, el bombalarıyla parampar-ça edilecek, gaz kapsülleriyle yaralanacak ve öldürülecektir. Böylelikle, devamlılığını sağlamaya çalışan devlet ve paradigması, koruduğu ve alternatifsiz olarak kabul ettirm-

Page 7: Gecenin Çocukları 3. Sayı

İktidarın İç Organları

7

eye çalıştığı yaşamı, süslerle bezeyip görünürlüğünü azalttığı bilim ve teknoloji destekli tahakküm araçları ile denetleyerek otoriteye karşı her türlü davranışın ve düşüncenin ortaya çıkmasını engeller veya ortaya çıkmasından itibaren kontrolü altına alarak, kimi zamansa manipüle ederek etkisini ortadan kaldırır.

Page 8: Gecenin Çocukları 3. Sayı

Gecenin Çocukları

8

Bir gün birilerinin aklına herkesi yönetmek fikri geldi. Bunun en kolay yoluysa gizemli bir "şey" yaratıp buna inandırmaktı. Sonra müslüman olduk, hristiyan olduk ve sonra her şey olduk, her şeye inandık, sorgulamadık, yetin-dik, mutsuzlaştık ve kabul ettik.Ve tüm çaresizliğimizle yağan yağmurun, yeşeren otun, katledilen canlıların bilinmeyen bir nedene dayalı olduğuna inandık.Tapındık, semboller yarattık.. Böylece iktidarın değişmez ebediyetini sağlayan edilgen canlılar olduk; düşünmedik, sevişmedik, gülmedik.. Çünkü bunlar doğamızın üstüne ters görüldü. Hep kural-lar vardı, bağlılığımızın bir amacı vardı. Buna göre her şeyi yargılayabilecek, bir düşünce çerçevesinin içinde en güzel

pozumuzu verecektik. Çünkü din eşittir "yol, hüküm ve en önemlisi de mükafat" demekti. Çünkü ademin kaburgasından çıkan Havva(!) bize cennette sunulacaktı. Bu yüzden havvaya ulaşmak için kadının bekaretini yaratan iktidar, mitolojilerini kaburgadan çıkan "önemsiz ve itaatkar" bir canlıya savurdu. Tüm bu belgesel içinde insanlık en çirkin başrolünü oynarken yine birilerini "asla güldürmeyecek bu para" diye devam etti. Yakışıklı para babaları, bunun üzerine saçlarını döken ilim irfan tayfası; dinin artık başrolü serbest piyasaya bırakması

Page 9: Gecenin Çocukları 3. Sayı

İktidarın İç Organları

9

gerektiğini söylediler. Artık iktidar devasal gökdelenlerin içinde ufak tefek adamların elinde dönüyordu. İnsanlığa yük-selmeyi vaat ederken onları yerin dibine sokuyordu. Herkesin bu piyasada bir yeri vardı. Ama hükmetmeyi yarattığı dilde bile öğretiyordu; "Öğün, çalış, güven"; düşünmek zorunda değildik, çalışmamız ve düşünenlere güvenmemiz yeterliydi. Söyledikleri her gün çalışıp, yine söyledikleri her gün ibadet etmek, doğumdan ölüme kadar en gerekli "farzdı". Buralarda bir derya dolusu kelime var; iktidar, hükmetme, hegem-onya, itaat, sosyal düzen, kontrol, kural, bağlılık, ödül vs vs... Bu sözlük bu kadar doluyken söylenecek bir dünya söz var.

Ama içimiz içimize sığmıyor. Bu külliyatı devirmek bir kibrit çöpünün ateşine bakar. Bu yazıyı okurken yaktığınız sigaranın ateşine tekrar bakın, hayal edin ve bundan vazgeçmeyin!

Page 10: Gecenin Çocukları 3. Sayı

Gecenin Çocukları

10

Yöneticilerin veya yönetmeyi arzulayanların ihtiyaç duyduğu yönetilecek bir tebaadır. Bu tebaanın yönetilmeyi arzulaması ve bunun kaçınılmaz bir durum olduğu görüşüne sahip olması gerekmektedir. Tarihsel süreçte yöneten ve yönetilen ayrımının ortaya çıkışına değinmek bu yazıya içinden çıkılamayacak bir hacim katacaktır. Fakat özetlemek gerekirse meşruluğunu geçmişte dinden, soydan, statükodan alan iktidar ve organları bugün bu meşruiyeti hukuka dayandırmaktadır. Bugün bir insanın yönetilmeyi nasıl kabul ettiği ya da neden yaşamın başka bir alternatifi olduğuna inanmadığını tartışmak, odaktan sapmadan ilerlemeyi kolaylaştıracaktır. Bu-nun aile içerisinde başlayıp, eğitimle doğrulanıp devam ettirilen, itaat kültüründen/militarizmden beslenen, medya vb propaganda araçlarıyla yayılan ve verili hayatın içinde şekillenen bir süreç olduğunu söyleyebilmek mümkündür. Bizler doğduğumuz andan itibaren bir seçim imkânı ol-madan bu sürecin bir parçası haline geliyoruz. Bu sürecin neden ve nasıl içerisinde olduğumuza rasyonel cevaplar vermeye, du-rumun mantıksızlığından ötürü imkân bulunamamaktadır. Yapılabilecek ve yapmak istediğimiz şey, durumun trajikomikliğini teşhir etmek ve başka bir yaşamın neye ihti-yaç duyduğunu tayin etmekten öte nelersiz kurgulanabileceğini kendi yaşamlarımıza bakarak çıkarsamaktır. Eski bir yoldaşın söylediğiydi : “Bizler ne hayal âleminde yaşıyoruz, ne de insanları olduklarından daha iyi hayal ediyoruz, onları oldukları gibi görüyoruz. Bu nedenle insanların en iyisinin bile otoritenin uygulamalarıyla özde kötü kılındığını ileri sürüyoruz. İnsanın

Page 11: Gecenin Çocukları 3. Sayı

İktidarın İç Organları

11

insanı yönetmesinden bu nedenle nefret ediyoruz. Biz anarşistler bizi çevreleyen ön yargılar ormanına baltayı vuruyoruz.” Bu tablo hep süre geldi. Lakin modern devlet algısıyla gelişen ve şekillenen demokrasi ve hukuk kavramları, bu korkunç manzarayı başarıyla manipüle etti. Demokrasi; insanlara, yöneten-ler arasında bulunmasalar dahi herkesin yönetimin bir parçası olduğunu öğretti. Hukuk ise bu noktada, insanların ülke yöneti-minde nasıl var olabileceklerinin bir güvencesiydi. Kendine çizdiği sınırlar içerisindeki her canlıyı ve nesneyi kendi zimmeti-hizmeti olarak gören devlet, bu noktada mülkiyetine zarar verebilecek her türlü durumu yasakladı. Ve bu yasaklarla da suçu yaratmış oldu. Egemenliği altındakilere zarar verme hakkını devlet kendinde sakladı ve bunu adalet diye tanımladı. Oysaki egemenliği altındakilere güvenlik ve düzen olarak sunduğu, devletin kendini koruma ve sürdürme mekanizmasıydı. Bu durumda devlet ne kadar aciz olduğunu gösterdi. Bu organlara sahip olmadan kendi varlığının son bulacağının farkına vardı. Bu yüzden iktidarın iç organlarından olan hukuku oluşturdu. Ve aslında devletin insanlar arasındaki bir ilişki olduğunu bizler kadar iyi bilen sistem, huku-kun alt dallarını da oluşturarak yaşamın her alanına nüfuz etti: Aile hukuku, kişiler hukuku, borçlar hukuku, ceza hukuku, idare hukuku, vergi hukuku, ticaret hukuku, uluslar arası hukuk…Hukuk adaleti bir araç olarak kullanan yönetim biçimidir.

і Hukuk; iktidarın yalakası, adaletsizliğin temeli ve eşitsizliğin tescillenmesidir!

Page 12: Gecenin Çocukları 3. Sayı

Gecenin Çocukları

12