fİhrİst · web viewkavramlar İ 1. cilt av. asuman bayrakÇi kİtsan kavramlar İ, İstanbul...

524
Ahmed Hulûsi’de Kavramlar AHMED HULÛSİ’DE KAVRAMLAR İ 1. Cilt AV. ASUMAN BAYRAKÇI www.allahvesistemi.org KİTSAN 1

Upload: others

Post on 30-Mar-2021

7 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

FİHRİST

82

Av. Asuman Bayrakçı

81

Ahmed Hulûsi’de Kavramlar

AHMED HULÛSİ’DE

KAVRAMLAR

İ

1. Cilt

AV. ASUMAN BAYRAKÇI

www.allahvesistemi.org

KİTSAN

Kavramlar İ,

İstanbul

Yayın Dağıtım: Kitsan

Sayfa Uygulama: A. Onur Şenyurt

Kapak Tasarımı: Sebahattin Kanaş

Basım: Yenigüven Matbaası

Bu kitabın telif hakkı yoktur.

Dileyen herkes, tüm eserlerimiz gibi

bu kitabı da,yazar ve kaynak belirtmek ve

orijinaline sadık kalmak kaydıyla

çoğaltabilir, çevresiyle paylaşabilir,

yayınlayabilir, tercüme edebilir…

KİTSAN KİTAP

BASIM YAYIM DAĞ.

SAN. ve TİC. LTD. ŞTİ.

Alemdar Mah. Ticarethane Sk.

No: 41/3-4 34400

Sultanahmet - İSTANBUL

Tlf: (0212) 513 67 69 - Fax: 511 51 44

http://www.kitsan.com

“VAHYE DAYALI MUHAMMEDİ ÖĞRETİ”DE

“KUR’ÂN RUHU”YLA “OKU”MA

Bu kitabımızda, öncekilerden farklı olarak, ilgili kavramlara dönük, Kurân-ı Kerim âyetlerine("Allah ilminden YANSIMALAR"-Ahmed Hulûsi) geniş yer verilmiştir.

Bir Kurân öğrenicisi olarak, Vahye dayalı Muhammedi öğretinin verdiği bakış açısıyla Kurân-ı Kerim’in ruhunu algılayabilmek ve bu anlayışla değerlendirebilmek amacıyla yaptığımız bu çalışmanın,

okuyuculara da ışık tutacağını ümid ediyorum.

Asuman Bayrakcı

Sizi rahimlerde (ana karnında-Rahîmiyetinde-varlığınızı oluşturan Esmâ mertebesinde) dilediği gibi şekillendiren (oluşturan-programlayan) "HÛ"dur! Tanrı yoktur sadece "HÛ"; Azîz'dir, Hakîm'dir.

"HÛ"dur; ki sana inzâl ettiği BİLGİ (Kitap) işaretlerinin bir kısmı muhkemdir (açık-net anlaşılır hükümler ihtiva eden), bilginin (Kitabın) anası-temelidir; diğerleri de müteşabihâttır (teşbih-misal benzetme yollu anlatım). Kalplerinde zey (art niyetli, olayı saptırmak isteyen düşünceye sahip) olan kişiler, fitne amaçlı tevilini (yorumunu-neye işaret ettiğini) yapmak üzere müteşabih olanlarıyla hükmederler. Bunların tevilini (kesin olarak ne kastedildiğini) ancak Allah bilir. İlimde Rasih olanlar (derinlikli düşünenler-tahkik ehli): "İman ettik, onların tamamı Rabbimizin indîndendir" derler. Derin düşünen akıl sahiplerinden (Ulül Elbab) başkası bunu anlayamaz. (Âl-i İmran/6-7)

FİHRİST

İBADET

47

“İbadet” {Bilinçlenme ve güç kazanma çalışmaları-“Beden-Ruh-Şuur” boyutları çalışmaları-Taat- “Öz”ündekine yönelme-Varoluşunun gereğini yerine getirme-Kulluğunu ifa-Sünnetullah gereği yapılası uygulamalar-“Allah Sistemi”nin zorunlu kıldığı çalışmalar-"Öz”ündeki ilâhi gücü ortaya çıkarma çalışmaları-İnsanın vehmettiği, var sandığı, dışarıdaki, ötesindeki bir tanrıya yönelmek yerine; kendi hakikatindeki “Allah İsimlerinin işaret ettiği kuvveler”e yönelerek, onları aktive etmeye çalışması-Kendi özündeki Yaratanın sıfat ve esmâsından kaynaklanan kuvvelerle yarınını inşâ etmek-Gerekçe sormaksızın görevi mükemmel bir şekilde yerine getirme-Ölümötesi yaşamın ihtiyacı olan çalışmalar-Kişinin sonsuz geleceğine yararlı çalışmalar–Nefsine(Hakikatine-Bilincine), hakkı olan sayısız özellikleri ve güçleri kazandıran çalışmalar-Nefsinin hakikatını tanıman ve ondaki sayısız özellikleri keşfetmen, cennet yaşamına onu ulaştırman için gerekli çalışmalar-(Bilinçli yapılmak sûretiyle beyni geliştireceği için) Kendini Var eden’le aradaki perdeleri kaldıran çalışmalar}

47

"Fıtrî İbadet"(Her “Şey”in, O'nun Hamdı olarak, tesbihi-Her birimin kendi programlanışı doğrultusunda fiilleri meydana getirişleri-Yaratılış programı (fıtratı-şâkılesi) doğrultusunda fiiller ortaya koyma-Birimin varlığını meydana getiren isimlerin mânâlarının tabiî sonucu-Kendilerinin oluşumunu sağlayan(varlığını oluşturan) çeşitli İlâhi İsimlerin mânâlarının; kendilerinde âşikâre çıkışı istikâmetinde, fiilleri ortaya koyması-Birimlerin varlıklarının hakkını edâ etmeleri-Tabii İbadet- Kulluğunu ifa-Fıtrî kulluk)

48

Ne mânâ için varolmuşsa, o mânâyı meydana getirir... O mânânın gereği olaylarla o sûrete bürünür... O mânânın gereğini yaşar!

48

Tüm insanlar ve cinler(istisnasız) ibadet işlemini yerine getirmek için halk edilmişlerdir.( Kur’ân, “bir kısmı ibadet ederler veya isteyenler ibadet eder…” demiyor!

49

Fıtrî(Tabii) İbadetini yerine getirmenin bir sonraki aşaması->Cehennem yaşamı!

52

İbadet çalışmaları

54

İbadet çalışmaları ikiye ayrılır

54

1-Farz İbadet

HYPERLINK "javascript:new_window('farz.htm')"(İbadette en alt sınır-Kişinin belli azaplardan kendini kurtarması için taban olan çalışmalar)

55

Farz İbadetler dahi "Teklif"tir

55

2-Nâfile İbadet

HYPERLINK "javascript:new_window('nafile.htm')" (Yararlı İbadet- Allah’a yakîn elde etmek için yapılan, farz ibadetler dışındaki yararlı-faydalı çalışmalar)

58

"Kulum Bana nâfilelerle yaklaşır!"

58

İbadetin amacı

59

Kendi özbenliğini, kendindekini anlayıp hissedebilmek, onun gereğini yaşayabilmek amacı ile ibadet gerçekleşir!. (Sen, sendekinden gâfil olduktan sonra yaptığın, ibadet olmaz!)

59

Yaptığın her şey, kendi orijinini tanımak, varlığına bahşedilmiş özellikleri ve kuvveleri açığa çıkarıp sonuçlarını yaşamak içindir.

61

İbadetler ve Evrensel Sistem

62

İbadetler, Allah'ın Yaratış Sistemi("İslâm Dini"nin açıkladığı Allah'ın Esmâ ve sıfatını izhar kanunları) gereği ve sonucu zorunludur.

62

"İbadet" adlı çalışmalar, kişinin ölümötesi ruh yaşantısı için gereklidir.

64

“İbadet" faaliyetleri beyin ile ilgilidir.

65

Tüm çalışmalar, beyin kapasitesinin gelişmesi-ruhun güçlenmesi (“nefsine” hakkı olan sayısız özellikleri ve güçleri kazandırma, onu cennet yaşamına ulaştırma) amacına dönüktür .

66

Rabbani özellikleri (Hakikatindeki “Esmâ”dan kaynaklanan Esmâ kuvveleri) değerlendirmek, ancak Dünya yaşamında mümkündür. {Ölüm geldiğinde geri dönüş asla mümkün değildir! (boyutsal fark)}

70

Mikrodalga beyin, mikro dalga bedendir(“Ruh”tur). Mikrodalga bedenin ölümötesinde ihtiyacı olan enerji(Nur), ancak biyolojik bedenle üretilir. (Mikro dalga bedendeki mikrodalga beyin böyle bir şey üretemez!.)

73

Eksik bırakılanın sonucu(cezası) "Sistem" gereği ölümötesinde otomatik olarak yaşanır.

78

İnsanların yararlanması için ibadetlerin “Ay Takvimi”ne (Hilâller) bağlanması(Ölçüler)>{Korunanlardan olmak için ön kapıdan (direkt kestirme yoldan) girmek}

79

İbadetler kişiliği geliştirir ve kazanılan özellikler ruha da yüklenerek ruhu da geliştirir; güçlendirir

80

İnsan, dünyada yapacağı çalışmalar ile yarın karşılaşacaklarını oluşturacaktır.

81

Kişi, dünya hayatında ilmini-irfanını-basiretini ne kadar arttırırsa, âhirette de o mertebelerin gereğini yaşayacaktır

81

İbadetleri ihmal edip hayatınız cehenneme döndüğünde âyet tecelli eder... "Allah sizi atmadı; siz kendi ellerinizle kendinizi cehenneme attınız!"

85

Nasıl bir gelişme umuyorsan, onu dünyada gerçekleştirmek zorundasın... Ölüm ötesinde dikey yükselme yoktur!

86

"Baban olduğum halde Ben bile seni kurtaramam!"

87

Sonsuz mutluluğa ermek isteyenler, Allah Rasûlü’nün evrensel sistem gereği uygulamalarını örnek alarak yaşamlarını düzenlerler.

88

İbadetler ile bâtınî ve zâhirî yaşamla arasındaki ilişki

89

Tüm çalışmalar(ibadetler), beden-ruh-şuur boyutları bir arada kemâle ulaşır.

89

Bütün bâtınî yaşamlar, ancak "bedensel beyin çalışmaları"yla birlikte değerlendirilebilir

90

İbadet ve Kulluk

92

İbadet, ötede-ötende bir tanrıya değil... "Öz"ündeki yaradanın olan Allah'adır

92

Tanrı varolmadığına göre, kime ve niye ibadet? (Allah'ın senin ibadetlerine ihtiyacı yoktur... Yaptığın herşey, kendi "Hakikat"ini tanıman içindir.)

94

İbadetler kendini var edenle arandaki perdeleri kaldırır.

96

“Allah İsimleri”nin varlığına hâkim olduğunu gören, Rasûlullah'ın bildirdiği bütün emirlere tâbi olmak mecburiyetinde kalacaktır

97

İbadetin, ötenizdeki bir tanrıyla ilişkiler olmadığını fark edin... "Öz"ünüzdeki Allah'a yönelip "O"nu tanımaya çalışın

98

Doğumdan ölüme kadar secdede olsan O'nun için bir "Hiç"!

99

İbadetin özü

100

En büyük ibadet özündekine yönelmektir!

100

Kibirleri yüzünden ibadet etmeyenler (Hakikat bilgisini inkâr edenler (Hakikatlerinden, Sünnetullah'tan perdeliler)-Hak'tan döndürülenler-Allah'ın işaretlerinde mücadele edenler-Rasûlleri onlara apaçık deliller olarak geldiklerinde, kendi bildiklerine dayanarak sevinip şımaranlar-Kibriyâ'nın farkındalığına asla ulaşamayacaklar olanlar-Kendilerine gelmiş bir reddedilemez delil olmaksızın Allah'ın işaretlerinde mücadele eden kimseler-İçlerinde, asla ulaşamayacakları bir kibirden başka bir şey olmayanlar-Yeryüzünde haksız olarak sevinip şımaran ve kasılıp böbürlenenler-Alay etmekte oldukları şey kendilerini kuşatanlar-Hüsrana uğrayanlar)

100

İbadetleri terk etme yanılgısı {Cinlerin de sahip oldukları "mülhime irfanı"-Tarikat ve gerekse hakikat ehli olduklarını kabullenen kişilerin; o hissettikleri halin veya saptırıcı fikirler ilham eden cinnin etkisi altında, yapılması zorunlu çalışmaları ihmal etmeleri-Tekliği anlamana rağmen bedenin istek ve arzuları-içgüdüleri-dürtüleri istikametinde davranışlara girmek-"Mülhime irfanı"yla "emmare"ye dönmek-Tabiatla mücadeleyi terk etmek-Bedenin istek ve arzularına yenik düşmek sûretiyle Teklik yaşamından uzaklaşmak-Bedenin tabiatına, biokimyasal özelliklerine tâbi olmak-Beden kabulüne dayanan fiiller içinde boğulmak}

101

Kibirleri yüzünden ibadet etmeyenler, boyunları bükük olarak cehenneme gireceklerdir… O hâlde sen, Esmâ'sıyla hakikatin olan Allah'a sığın!

106

“İbadet" ve "Ubûdet"

107

Gerçeği görene-tadana kadar "İbadet" hükmüyle fiillerine devam et.... Sonra da kendini ortadan kaldırmış olarak bırak onlar Allah'ın fiilleri şeklinde devam etsin!

107

"Görmediğim Allah'a ibadet etmem!"

110

Karşısında Allah nurunu görmeyenin yaptığı ibadet, kendine zulümdür.

111

İBLİS {Cinn (türünden)-[Göze göre görünmez] ışınsal bedenli varlık-Âdem’e secde etmeyen-İkileme düşen-Ateşten (Radyasyondan-yakan dalgalardan) halk edilen-İnsanların hepsini şaşırtıp (kendilerini beden kabul ettirerek, bedenin zevkleri peşinde koşturarak; hakikatlerini oluşturan ruhun konusundan) saptıran- Rabbinin hükmüne uymayan-Hakikat ilmi olmayan (Hakikat ilmi ve kader sistemi bilgisi olmayan)- Semâlar ve arzın yaratılmasına ve kendi yaratılmalarına şâhit tutulmayan tür-Hakikatinden uzak düşen-Allah'ın lâneti üzerinde olan-"Hakikat"i inkâr eden(Kâfir)-Benliğini yücelten- Hakikat bilgisini inkâr eden(karşısındakinin hakikatini göremeyen)-(Enfüsünde gördüğüyle âfaktaki hakikatten perdelenen-(Bilincine dayanarak) benlik taslayan-İnsanların ölümle) bâ's olacakları zamana kadar kendisine mühlet tanınan-İhlâslandırılmış kullar müstesna, arzda (bedenli yaşamlarında) insanlara Sünnetullah'a göre perdelilik oluşturan fiilleri süsleyen ve onları toptan azdıran-Allah kulları üzerinde bir gücü, yaptırımı olmayan (Azgınlardan ona tâbi olanlar müstesna)- Bâtıl olan- İnsanı dalâlete sürükleyen, gözün kullanıcısı-Vehmini tahrik eden kendini beden kabul etme fikri}

112

Türü

113

İblis, Cinn (türün) dendi.

113

"Hakikat"ten perdelenmesi (Secde edenlerden olmaması)

113

Secde etmesine engel olan şey{Nâr'dan (ateşten-radyasyon-bir tür dalga boyu yapıdan) yaratılması}

113

Büyüklük taslayarak kendini küçülttü!

114

Enfüsünde gördüğüyle âfaktaki hakikatten perdelendi(Hakikati inkâr edenlerden (kâfir) oldu)

114

Kendisine mühlet tanınması

116

Hüküm sürecine kadar (İnsanların ölümle bâ's olacakları zamana kadar) kendisine mühlet tanındı.

116

“Sırat-ı Mustakîm” üzerine oturarak insanlara çeşitli yönlerden gelmesi

118

Önlerinden gelişi->(hırslarını tahrik ederek-benliklerini yücelterek hakikati inkâra sürükleyerek)… Arkalarından gelişi->(gizli şirke yönelterek saptırıcı fikirlerle)… Sağlarından gelişi->(Allah'tan alıkoyacak hayırları ilham ederek)… Sollarından gelişi-> (kötülükleri güzel-süslü göstererek)

118

Sonra da şeytan(“El Esmâ" ruhu olan-Mânâlar bütünü-"İnsanî Mânâ-yoktan var olmuş, Esmâ ile hayat bulmuş olan şuur varlığa) bedenselliğini fark ettirmek için vesvese verdi(Yaşadıkları Cennet yaşamı boyutundan kaydırdı!)

119

İblis

HYPERLINK "javascript:new_window('ibliselesmaruhuolan.htm')"(Vehmini tahrik eden kendini beden kabul etme fikri), “El Esmâ" ruhu olan şuur varlıkta (“Âdem”de) şuurun hakikatini örter; ve onu şuur yaşamından(El Esmâ özelliklerinin açığa çıktığı yaşamdan-algı dışı bir yaşam boyutundan-şuur boyutundaki melekî boyuttaki seyirden-Cennet’ten), beden kabulü noktasına(Beyin-beden kabulünün getirisi sınırlı-kayıtlı cehennemî bedensel yaşama) indirir.

119

İnsanlar hakkındaki zannı

120

İman edenler dışındakiler İblis’e tâbi oldular. (Böylece İblis'in insanların hakkındaki zannı doğru çıktı!)

120

Dostları (Zâlimler)

122

İblis ve neslini dost edinenlerin ateş dışında gidebilecekleri bir yol yoktu!

122

İnsanları saptırma aracı (Gözü kullanır)

123

Yaptırım gücü

123

İblis'in ihlâslı kullar üzerinde bir gücü-yaptırımı yoktur!

123

Yaşam süresi

124

İblis ve nesli için bir süre arzda (beden boyutu şartlarında) yaşam ve belli bir süre oradan yararlanma söz konusudur.

124

Hak üzerine indiğinde onun düşünce sistemini paramparça eder; ve o can çekişerek yok olup gider!

125

Nesli(Zürriyeti-dölü)->Cinler

126

İblis'ten korunma{Gerçekte var olmayıp vehim yollu var sanılan kuvvelere tapınmayı terk etmek-[(Varlığını oluşturan) Allah'a (Esmâ'sına) iman ederek, kesinlikle kopması mümkün olmayan hakikatindeki sağlam bir kulpa yapışmak]-[Kendisini nûrdan zulmete ihraç eden Tagut'u (Sapık fikirleri-gerçekte var olmayıp var sandıkları kuvveleri, fikirleri) veli edinmekten vaz geçmek]-Fiilen küfür (hakikati inkâr) hâlinde olmaktan kurtulmak-[Zulmattan (karanlıklardan-hakikat bilgisizliğinden) Nûr'a (ilmin aydınlığında hakikati görmeye)çıkmak]-Velisi Allah olmak}

128

Kurân, bilincin şuur boyutunu oluşturan Allah Esmâ'sına 'İman' etmesi ve buna göre yaşaması teklif eder ve işin doğrusunun bu olduğunu hatırlatır.

129

Kim (gerçekte var olmayıp) vehim yollu var sanılan kuvvelere(Tagut'a) tapınmayı terk eder, (varlığını oluşturan) Allah'a (Esmâ'sına) iman ederse, kesinlikle o kopması mümkün olmayan, hakikatindeki sağlam bir kulpa yapışmış olur.

130

İBRÂHİM ALEYHİSSELÂM[“Allah Kulu”-Tevhid Rasûlü-“Halilullah”(“Allah Dostu”)-“İnsan” nesli şuuru-Allah yanısıra tanrı kabul etmeyen-Allah’a ortak koşmayan-Yumuşak ve hassas kalpli- Çok vefalı-Mânevi yüzü Rabbine dönük olan-Şuurunda Esmâ Hakikatini yaşamakta olarak (Selim bir kalp ile) Rabbine yönelen-Yalnızca Allah’ın var olduğunun idrakında olarak O’na teslim olmuş (varlığında Allah’ın mutlak tasarrufu olan)-Allah'a itaatkâr- İman eden kul-“Mümin”-“Müslim”-“Muhsin”- Allah'a görürcesine kulluk eden-Allah’ın dünyada seçip saflaştırdığı kulu-Sonsuz gelecek sürecinde de sâlihlerden-Ne Yahudi, ne de Hristiyan... "Hanif"- Tanrıya (dışsal ötesinde bir ilâha) inanmayan (hanîf)-Hz.Nuh’un anlayışda… (Müşahedesinde Hak'tan gayrı bulunmayanlardan-Yalnızca Allah'ın var olduğunun idrakında olarak O'na teslim olmuş (varlığında Allah'ın mutlak tasarrufu olan-Anlayışında şirk olmayan-“Hanif”(Tanrı kabul etmeyen-varlıkta ikinci bir yaratıcı düşünmeyen-ilâhlara inanmayan)-“Hanif” olması sebebiyle tüm tanrısal anlayışı kendi bünyesinde yıkan Zât-Tüm varlığı, evreni, sistemi ve düzeni dilediği gibi ve hükmü her an geçerli bir şekilde var eden sınırsız İlmi ve Gücü idrâk etmiş Zât-Göklerde ya da yerde “tapınılacak bir tanrı olmadığı” idrakına ermiş bilinç-Yıldızlardaki melekî gücü ”Tanrı” kabul etme anlayışını baltasıyla(?) yıkan Zât-Putları, tanrıları kabul edemeyecek bir idrâka ermiş Zât-Ölü kuşu(?) Allah kudretiyle dirilten şuur-“Hakikat”e yakin elde eden-Cennetteki en uzun boylu adam(!)-Muhammed Mustafa'nın ceddi

134

Hz.İbrâhim’in düşünsel kişiliği

HYPERLINK "javascript:new_window('hzibrahimindusunselkisiligi.htm')"(Düşünce Sistemi-Mânevi Yüzü-Şuursal Kişiliği-İçyüzü-"Allah"a yönelişindeki bilinci-Haniflik bilinci-“İnsan” nesli şuuru)

135

İbrahim ne Yahudi idi ne de Hristiyan... Tevrat ve İncil Ondan sonra inzâl edilmiştir.

136

İbrahim de Hz.Nuh’un anlayışda idi… (Müşahedesinde Hak'tan gayrı bulunmayanlardandı)

137

Rabbine şuurunda Esmâ Hakikatini yaşamakta olarak (Selim bir kalp ile) yöneldi.

137

Hz.İbrâhim’in yaşam safhaları (Enfüste yaşadığı olaylar)

139

Dışarıdan bakarak değil; olayı içerden dışarı doğru çözerek konunun ipucunu yakalamak...

140

“Aynel yakîn” hissedişlerinin “Hakkel yakîn” olarak vukûf ettirmeyi talep etti.

142

Tanrılaştırılmaya ve tapınılmaya başlanan gök cisimleri üzerine derin düşünceye girdi…

143

Semâların ve Arz’ın melekûtunu (derûnundaki, onları oluşturan kuvveleri) seyretti

146

“Kelimeler” ile imtihan edildi

146

“Yıldız”… “Ay”… ve ”Güneş”… {Bilincini, duygusallık kaynağı olan benliğini ve aklını doğarken gördü… Ve Allah’ı kavramada yetersiz kaldıklarını fark edip, (Tanrı objesiz olarak) ”Her şeyi yaratış amacına göre programlayarak yaratan”a (“Semâların ve Arz’ın Fâtır’ına) yöneldi.}

146

İbrahim’e “Âlemlerin Rabbı”na teslim durumda olduğu fark ettirilmişti.

148

Tanrılardan (Allah dûnunda yönelilen objelerden) uzaklaşıp Rabbine yönelip dua etti.

149

Allah dûnunda yöneldiklerinden uzaklaşınca Rabbi, İshak ve Yakub’u hibe edip onlarda Sıddıkîyet İlminin yüce anlatım kuvvesini oluşturdu.

150

Tanrısallık verdiklerini savunmaya kalkışan kavmine karşı Hz.İbrahim’e verilen kanıtlar{Kendisine ancak Rabbinin izniyle bir zarar erişebileceği gerçeği(Aslolan Rabbinin dilemesidir; Rabbi her şeyi ilmiyle kapsamıştır)- Kavminin Allah’a ortak koştukları aslı olmayan tanrılardan korkmamak (Çünkü Allah, onların tanrısallık verip savunduklarının tanrısallıklarına dair hiçbir delil inzâl etmemiştir. Bu nedenle de güvenilmeyi hak eden anlayış budur)-Doğru yolu bulanların, iman edenler ve imanlarını zulüm (gizli şirk) ile karıştırmayanlar olduğu gerçeği( Bu nedenle güvende olma hakkı da onlarındır)}

150

Allah, İbrâhim’i “Dost” (Halîl) edindi. {Ona "Hullet makamı" yaşamı(Esmâ mertebesi kuvveleriyle tahakkuk-Kendi hüviyetinde, kendi vasıfları ile kendine ait mânâları seyretme) ihsan etti}

151

“İbrâhim makamı” (“Hullet makamı”-Esmâ mertebesi kuvveleriyle tahakkuk makamı-"İnsanlar için kurulan ilk ev" (mabet)deki namazın yaşandığı yer–Musalla-Kendi hüviyetinde, kendi vasıfları ile kendine ait mânâları seyreden makam)

152

İbrahim makamının da olduğu “İlk Ev”e(“Mabet”e) dahil olan, güvende olur.

153

“El Beyt”in (Kâbe-kalp-şuurun 7.kat semâsı) ana duvarlarını yükseltti ve Hac uygulamasının şartlarını göstermesi için dua etti.

154

Zürriyetinden (genetik özelliklerinden) bazısını, Allah’a yönelişlerinin getirisini (Salâtı ikâme) yaşasınlar diye “El Beyt”in yanında yerleştirdi.

154

“Salât”ın yaşantısını talep etti.

155

Rabbi, O’nu (“Kelimeler” ile imtihan etti ve ) insanlara "İmam" kıldı...

156

İbrahim makamında kılınan mutlak namaz (Ahadiyyet`in zuhûru ile, ona ait hükmün yaşamı)

157

Hanif olarak “Tek Din”e {Haniflik tabanlı fıtrat dinine-Din-i Kayyım’a (hep payidar, daim geçerli Sisteme)} yöneldi

157

Şuurumu(Düşünsel Kişiliğimi-Âşikâr olan varlığımı-İç yüzümü-Varlığımın projekte olduğu “Hakikat”imdeki esmâ mertebesi noktamı) “Varlığın algılanan suretinin derûnundaki Hakikat Noktası”na(Bilinç gözüyle-kalp gözüyle görünen o “Tek Vücud”a-Gökteki ve yerdeki bütün yaradılmışları dilediğince tasarlayıp sistematize eden, programlayan O Mânevi Varlığa-“Allah Fıtratı”na- Allah’ın esmâsının işaret ettiği özelliklerle tüm varlığı holografik gerçeklik sistemiyle programlı olarak var edişine-“Haniflik tabanlı fıtrat Dini”ne-Varlığın oluşturulma programına-O Tek Din’e- Tek bir yaratış sistemine- Esmâ mertebesinin “çok boyutlu tek kare resmi”ne) yönelttim(doğrulttum)…(Bir tanrıya tapınmaksızın-varlıkta ikinci bir yaratıcı düşünmeksizin-Allah’a şirk koşmaksızın, doğru iman işlevselliği ile)

157

“Allah Fıtratı” (Varlığın oluşturulma programı)->Her an ve ebeden geçerli sistem (Din-i Kayyım) gereği her birim, “Kendi Hakikat Noktası”ndan (Rububiyet mertebesinden) projekte olur!

158

“İnsanlara Hacca ilân et!” (Beytullah'a davet et!)

159

Oğlu İsmail’i kurban etmesi(Kalbinden evlâd sevgisini kesip atması)

160

Gerçek kurban, eti-kanı olan nesne değil; takva gerekli olan nefslerinizdir

164

Mucizenin meydana gelmesine vesile olan anlayış... (Allah’a güvendiği, O’na bağlandığı ve işini O’na bıraktığı içindir ki, Hz.İbrâhim yavaş bir şekilde ateşin içine düşer… Fakat ateş O’nu yakmaz!)

164

“Nokta”sındaki Kudrete ermiş olanlara ateş ulaşmaz…Onlar ateş içinde selâmettedirler!

165

“İbrâhim’in Dini”

HYPERLINK "javascript:new_window('ibrahimindini.htm')" (Allah Fıtratı-İslâm Fıtratı -"Fıtrat” Dini-“Tek Din”-Varlığın oluşturulma programı-Allah’a teslim olma Sistemi- Teslim olunmuşluğun idrâkı-Yaratılış programına kayıtsız şartsız uyma-

HYPERLINK "javascript:new_window('ibrahimindini.htm')" “Hanîflik”- “TEK” bir dışında ikinci bir varlık kabul etmemek-“Doğru” yol (Sırat-ı Mustakîm)- “Hak’ka yönelme-Allah’a ortak koşmama-Ana Program-Rabbinin Bilme Yetisi-Tevhid İnancı-"İslâm")

166

Vasiyeti

170

Genetik mirası… (Zürriyeti- genetik özelliklerinin devamı)

170

“Hakikat”e yakin elde etme

171

“Cennetteki uzun boylu adam” ve etrafındaki çocuklar(Fıtrat üzerine ölen her çocuk)

171

Allah Rasûlu ve Son Nebi Muhammed Mustafa’nın ceddi de İbrâhim Nebi idi.

172

Siz de “teslim olunmuşluğun idrâkı”ndan(“İslâm”dan) başka bir Din (Sistem ve düzen) aramayın… (Geçersizdir!)

174

“Hanif”lik genetik veri tabanı

176

Hz.İbrahim’in Din anlayışı üzere yürüyenler[Dîni İbrahim üzere olmak-“Tevhid” anlayışı üzere olmak-İbrahim'deki hakikate en yakın olanlar-Son Nebi (Hz.Muhammed) ve O’na iman edenler-Anlayışlarında şirk olmayanlar-Tanrıya (dışsal ötesinde bir ilâha) inanmayanlar (Hanîf)-Yalnızca Allah'ın var olduğunun idrakında olarak O'na teslim olmuşlar (varlığında Allah'ın mutlak tasarrufu olanlar)-Velisi Allah olan iman edenler]

176

İbrahim milletinden (varlığın-ın hakikatine iman etmişlerden), kendini bilmez akılsızlardan başka kim yüz çevirebilir ki?

177

Hz.Muhammed Mustafa aleyhisselâmın Hz.İbrâhim ile “Mi’râc”ta buluşması

179

Gelen BİLGİ içinde İbrahim'i de hatırla (zikret)!

179

“Halilullah”-Tevhid Rasûlü Hz.İbrâhim aleyhisselâmın şefaati için okunacak salâvat

179

Siz de her işinizde Allah’a güvenin… O’na bağlanın ve işinizi O’na bırakın… Bu idrâkla yönelip dua edin ki o değişmeyen “Allah Sistemi” gereği selâmet açığa çıksın.

180

İBRET (Âyet-İnsanlar için açıklama-Misal)

182

İbret almak ("Eski"nin getirdiği tüm ders-eser-örneklerle birlikte ”Yeni”yi değerlendirmeye çalışmak; insanlığın tecrübe-bilgi birikimiyle…)

182

Yaşanılan her olayda bir ibret vardır.

182

Öncekiler, ibret dolu hikâyeleriyle mazi oldu!

183

Akan sudan ibret alınız…

183

Hayat (acı gerçek ve) ibretlerle bize bir şeyler anlatıyor…

184

Geceleri bir yatak-yastıklık geçici mezarına girip, hayâl-kuruntu-korku ve umutlarıyla baş başa kaldıklarından ibret almıyorlar!

185

Yaşadıklarından ibret al… Kendine dön… Yaratılmış Evrenin Sistem ve Düzenine tâbi olduğunu fark et!

186

İnsanlara, “koyunlar”dan alınacak nice ibretler var!

188

Akıl ibrete yönelmezse…

191

Yarın pişman olmamak için Hz. Muhammed aleyhisselâmın yolundan ve öğretisinden ayrılmayın… İlmi değerlendirin… Başka cinni veya uzaylı diye tanımlanan plânların sesleniş ve saptırmalarından korunun!.

192

İÇGÜDÜ

193

İçgüdüsel davranışlar [Bilincin içgüdüsel dürtüleri-Kendini yalnızca beden kabulünün meyvesi-(Sanki) şeytanların kafaları-Hayvani dürtü ve davranışlar-Bedenin doğası istikametinde davranışlar-Bedenin tabiatı-Bedensellik-Bedensel dürtüler-Hevâ]

193

İçgüdüleriyle yaşayan (Hakikatini inkâr ederek yaşayan-Şirk düşüncesinde ısrar eden-Kendisine bildirilirken, Allah işaretlerini işiten; sonra sanki onları işitmemiş gibi (üstüne alınmadan) büyüklük taslayarak (şirk düşüncesinde) ısrar eden-Hevâsını (içgüdüsel dürtülerini-bedenselliğini-kuruntuladığını), Tanrı edinen- Kendini aldatan)

193

İçgüdüsel davranışları kontrol

194

Bedenlerin yaşamı (Gemilerin akıp gitmesi) için bilinci (Denizi) size (Şuur) hizmetle işlevlendirdi. (Sünnetullah’ın gereği…)

194

İçgüdüsel davranışlar, idrâk kadarıyla kontrol altına alınır

195

İçgüdüsel davranışları kontrol, beyni kullanabilmenin göstergesidir.

196

İnsanın hayvanlardaki güdüsel davranış biçiminden farkı... Fikrî potansiyel!

196

Şuurunun sesine kulak ver!

197

Sınırsız bilince kayıt getirdiğin sürece, sair mahlûkat gibi yaşarsın!

197

Bedensel dürtüleri (Şeytanı) yönetici edinmek (İçgüdüleriyle yaşamak)

198

Bedensel dürtüler, sonu boş çıkacak arzular peşinde koşturur; boş heveslerde (Bedensellikte) boğar; aldanış vaad eder; Allah’ın yarattığını değiştirmeleri için emreder.

İçgüdüsel yaşama kayışın ifadesi...

199

“İDRÂK”

199

"İdrâkın Aslı (İlim-Mânâ-Elle tutamadığın, gözle göremediğin, 5 duyu ile tesbiti mümkün olmayan…)

199

İdrâk, "Mânâ"dır.

200

İdrâkın Aslı, "İlim"dir.

200

İdrâkı ne elle tutabilirsin, ne de gözle görebilirsin...

201

İdrâkta inanç olmaz!

201

Ruh'taki idrâk (Ruh beden şuurundaki idrâk özelliği-“Kalb Gözü”-Şuur Gözü-“Basiret”)

201

İdrâk Melekesi[Birimin, sarıldığı varlığındaki Esmâ hakikatinden (uzanan) Allah ipi-idrâk Kuvvesi-İdrâk Gücü-“Ruh beden şuuru"ndaki idrâk özelliği-"Ruh"taki idrâk kapsamı, kapasitesi-Birimde açığa çıkan melek(salt bilinçli enerji)-Enerji-madde sıralamasında bir katman-Allah İsimlerinin bileşimi-Esmâ hakikatini şuurunuza yansıtıcılar-“Müdrike”-"Fuad"-“Kalb Gözü”-Şuur Gözü-“Basiret”-Kavrama gücü]

202

İdrâk melekesi (İdrâk kuvvesi-idrâk gücü), Esmâ mertebesinde meydana gelir.

203

Allah, varlıklarındaki Esmâ Hakikatinden(uzanan) Allah ipine sarılanların şuurlarında aynı idrâkı oluşturarak bir araya getirir

203

"Ruh"unda belli idrâkları ortaya koyan, "Allah İlmi"dir...

204

İdrâk(Kavrama) gücünü veren...

204

İdrâk Gücünü arttıran, "Nur" İsmidir.

204

Mikrodalga boyutta her birim, idrâkının kapsamı oranında enerjiye ulaşır.

205

Kişide idrâk ilerlemesinin neticesinde belli kuvvetler gelişir.

206

Değerlendirerek şükredenlerden olasınız diye,

HYPERLINK "javascript:new_window('degerlendirerek.htm')"size idrak kuvvesi(Fuad) verdi.

206

İdrâkın oluşumu

207

İdrâk, "İdrâk gücü"ne dayanır.

207

İdrâk merkezine, beş duyu verileri olmadan da mesaj oluşur.

207

Beyindeki hücreler grubunun deşifresi, "İdrâk"ı meydana getirir

208

İdrâk, beyin sentezinin sonucu ve deşifresidir.

209

İdrâkın oluşması için, fikirleri beynimizde hayâl ederiz.

210

Otomatik olarak şekillenen fikirler, "İdrâk gücü"(melekesi) ile idrâk edilir.

210

İdrâk, bilinçte açığa çıkar.

211

İdrâk edemediğin konuda aklın stop etmesi dolayısıyla durmayıp ilerlemeye devam etmek için gereken, "İman"dır!

211

"İdrâk"ın gördüğü

212

İdrâkın gördüğü, "Mânâ"dır.

212

Allah'ı fark etme idrâkı

212

Allah'ı idrâk edebilecek varlık mevcud değildir.

212

Allah'ı idrâk, O'nun kavranılamayacağını fark etmektir

213

İdrâk, Zâtı itibariyle Allah'ı idrâk edemez fakat O, görüşleri idrâktadır.

213

Allah'ı fark etme idrâkının oluşması için...

214

Hakiki İdrâk (Hüda)

215

Gerçeği idrâk etme kaynağı {Hakikat ve Sünnetullah BİLGİsi (Kitap)}

215

"Kesin idrâk"tan kabullenen kabul("İkan"-"Yakîn" ehlinin hâli-Basiretinin görüşü ve tasdiki-İman ettiğin şeyi görür hâle gelmek)

216

Yeni idrâklar (İdrâk edilenin fiile dönüştürülmesi-Şükür)

216

İnsan, tefekkür kabiliyetine göre, bilinen boyutların çok ötesinde bir yaşam şekline geçebilme imkânına sahiptir. (Bunu beyninde başarabilenlere "Ricâlullah" diyorlar!)

217

Yeni idrâklar ve bilinen boyutların çok ötesinde bir yaşama geçebilmenin yolu->Zikir!

219

Beyinde zikir ile açılan ek kapasiteye yeni veriler yüklenir. Bu veriler de yeni idrâklara yol açar.

219

İnsanın bilinçli yaşamı, idrâkı kadarıyladır.

222

İdrâk edilen fiile dönüştürüldükçe, yeni idrâklar oluşur.

222

Ölümden sonra idrâk kapasitesinde dikey genişleme yolu kapanır.

223

İdrak ve "Hilâfet sırrı"

223

İdrâk kapasiteni arttırarak "Hilâfet Sırrı"nı yaşayabilirsin...

223

İslâm Dini'nin açıkladığı "İdrâk yolculuğu"nun aşamaları [Fenâfillah (İdrâkın yok olduğu nokta-Tefekkürün sözkonusu olmadığı mertebe)-Bekâbillah (“Sünnetullah”ta yaşam) aşamaları]

224

İdrâkın sonuçları

225

Kişi, idrâkının sonucunu yaşar.

225

İdrâk, kişiyi Allah'a teslimiyete götürür.

225

İnsanın doğal davranışı, idrâk ettiklerine göre oluşur.

226

İdrâkın kadar yanlışlardan korunursun.

226

İdrâkın sonucu olan yaşamın açığa çıkması için "Önce yaşamak"tan-> "Önce düşünme"ye geçmek!

227

İdrâktan nasibi olmayan...

227

İdrâk yetersizliğinin sonucu (Taklid!)

228

İnsan, ölümötesinde, idrâkı ve idrâkının sonucu fiillerin karşılığını alacaktır...

228

İdrâk melekesini kilitlemek(Taklitle yaşamak-Robotik yaşam-İnsanlığını yitirmek)

229

İdrâk körlüğü ("Sistem"li düşünememek- “Oku” yamamak-“Oku”duğunu anlamamak-A’mâlık)

231

İdrâkı hükmü altına alan, "Vehim"dir!

231

İDRİS Aleyhisselâm (“Allah Nebisi”-“Burçlar İlmi”nin kaynağı olan Zât)

232

İdris Nebi’nin görev sürecindeki açıkladığı “Sistem” (İdris Nebi’nin mucizesi-“Burçlar İlmi”)

232

“Burçlar İlmi”, Allah’ın varediş sistemi içindeki bir mekanizmadır ve bütün bu güçler Allah’ın İlim-İrade ve Kudretiyle meydana gelmektedir.

232

“Burçlar”, İlâh değildir…

234

“Burçlar”, insanın kaderi üzerinde rol oynamaz… Âlemdeki bütün varlıklar üzerinde tek hâkim ve mutasarrıf, yalnızca Allah’tır!

234

Hz.Rasûlullah’ın Mirâc’ta İdris Nebi ile buluşması…

235

“İFRİT”(İnsanlara, tefekkür mekanizmalarını bloke ederek etki eden cinler-Cinlerin en güçlüleri- Dünya atmosferi içerisinde yaşayan ve yedi sınıf olan cinlerin, 5., 6.ve 7.ci kat arzda (yeryüzü semâsı birden yediye kadar yükselir) yaşayan en şerlileri -Resûl-i Ekrem’in Mi’râc olayında semâya yükseldiğini haber alınca, büyük telâşa düşen cinler-"Yedi kat yer ehli")

235

İnsanları kandırma ve hükmedebilme usulleri

236

İnsanların tefekkür mekanizmalarını bloke ederek etki ederler

236

İfritlerden korunma duası

237

İHANET

238

Emanete ihanet eden(En büyük yalancı-Aldatan-Hain-Sırları ifşa eden-Dünyada bırakıp gideceğin şeyler uğruna ömrünü tüketen-Çevresiyle ilmini ve inancını paylaşmaya korkan-Öğrendiklerine uymayan)

238

Öğrendiklerine ihanet

238

En büyük ihanet

239

Allah hiçbir emanete ihanet edeni(Haini) sevmez!

239

“Aldatan bizden değildir!”

239

“İHLÂS”

240

İhlâslı kullar(Hakikatini yaşayan-Hakikatini seyreden-Allah boyası ile boyanmış olan-“Ârif-i Billâh”)

240

İhlâs, “Ârif-i Billâh”ın aynasıdır.

241

İhlâs Sûresi

241

İhlâs Sûresinde, İsmi “Allah” olanı anlayan ve hepsi birer şifre olan kelimeler…

241

İhlâs Sûresi, Kurân’ın üçte birine denktir.

245

“İhlâs” “Oku”mak [Anlamını müşahede etmek ve hissetmek-(Esmâ özellikleriyle zâhir-çokluk kavramı düşünülemeyen; gayrı kavramından berî-Vâhid’ül AHAD’üs Samed olan Allah ismiyle işaret edilene yönelmek)-Îkan hâli]

247

Sevdikleriniz için İhlâs okuyunuz.

248

100.000 İhlâs okumak

248

İHRAM (Yaradılmışları görmeyi terk)

250

"İHSÂ"

250

“İhsâ” (Tesbit-Tek tek saymak-Zapt Etmek -Muhafaza Etmek-Allah isimlerinin işaret ettiği anlamları bilmek-Allah İsimlerinin anlamlarının kendinde ve tüm birimlerde açığa çıkış mertebesini ve açığa çıkış sistemini ve dahi bunun nihâî anlamının ne demek olduğunu fark edip yaşamak )

250

Allah her şeyi aded olarak ihsâ(Tesbit, zabt) etmiştir.

250

Allah’ın nimetlerini sayıp bitiremezsiniz(İhsa edemezsiniz)… Allah, “Rahim”dir!

251

Allah’ın 99 İsminin anlamını kendinde ve tüm birimlerde açığa çıkışını müşahede eden ve o mânâlarla yaşayan (İhsâ eden), Cennete girer.

251

Amellerin suretlerinin kayıtlı olduğu defter, her şeyi zabt etmiştir. (Bkz.K/Kabir âlemi)

253

“İHSAN” (Farz olanı ifa-“Hakikat”i müşaheden-Rabbani müşahade-Allah’ın seni her an gördüğünün bilincinde olarak yaşamak)

253

İhsan hâli(Muhsin oluşun cezası)

254

Namazın hakkını vermenin en alt derecesi, “İhsan” hâlidir.

254

“İhsan ehli”(”Muhsin”-Müşahede eden-Cennet ehli)

254

Allah, “Muhsin”leri (İhsan edenleri-Vechini İslâm’a teslim edenleri-Vechinde Allah’tan gayrının olmadığını itiraf edenleri) sever.

254

İhsan ehline daha güzeli(El Hüsnâ) ve fazlası(Rıdvan) vardır. İhsan ehlinin yüzünü(şuurunu) ne bencillik, ne de "hakikat"inden ayrı düşmenin getirisi olan zilleti kaplar.

255

Allah ihsan edenlerle beraberdir(İhsan edende veren Hakk'tır!")

256

“İKAN”("Yakîn" ehlinin hâli-Gördüğünün gereğini yaşama-"Gözündeki perde kalksa da artmayacak olan yakîn"-Basiretinin görüşü ve tasdiki-İman ettiğin şeyi görür hâle gelmek-"İman"dan sonra gelen, *"İhlâs"ı "Oku"makla başlayan, gördüğünün gereğini yaşamakla devam eden yakîn hâli-Kesin olarak bilme hâli-Başka türlüsü mümkün olmayan kesin gerçeği tesbit etme-Olay hakkında hiç kuşku olmayan ve gelecekte de olmayacak idrâk hâli-Dünya hayatından sonraki yaşam boyutunu görmek ve gereğini yaşamak-"Ölüm ötesi yaşam" gerçeğini tartışma götürmeyen bir kesinlikle kavrama-("Göremediğine-aklının ermediğine iman ve kabullenme"-den sonraki aşama)-Gördüğünün gereğini yaşama-Ölüm ötesi yaşamın tüm aşamalarına karşı kesin bilinç sahibi olmak(Tüm Allah Rasûlu’ne imanı olanlarca kabul edildiği gibi tasdiki)

257

“İKİZ YAPI” (Algıladığımız madde yapıların atomaltı boyutunu teşkil eden dalga yapısı-Dalga yapının boyutumuzdaki algılanan hâli-Birimin madde ve ötesi olan yapısı-Eş)

258

“Hû”, her semerattan(üretilmişten) onların eşi olan ikizini(birimin madde ve ötesi olan yapısını)oluşturdu.

258

Fotonun ikizi

259

Her foton ikiziyle aynı polarizasyon açısını bilir.

259

“İnsan-ı Kâmil”in ("Hakikat-i Muhammediye"-Ruh'u A'zam"- Ulûhiyet kemâlâtının eseri olarak yazılmış olan Kitab-ı İlâhi-Tüm boyut ve katmanlarıyla Evren-Mutlak Kitap-İlâhi Kitap-“Ümmül Kitap”) ikizi-> Kur’ân”(“Kur’ân”ı meydana getiren mânâ)

261

Güneşin ikizi (Güneşin atomaltı boyuta ait ışınsal yapısı-Cehennem)

263

Samanyolu'nun ikizi (Cennetler)

263

“İKRA” (“OKU”ma)

264

İKRAH (Zorlama)

264

Din’in uygulamasında zorlamaya yer yoktur. (Bkz.İ/İslâm/İslâm, öneridir; tekliftir.)

264

Güçlü toplulukların güçsüz topluluklara zorla bir şeyler yaptırması, “Allah Sistem ve Düzeni”ni inkâr mânâsına gelir.

264

Beşeri kanun ya da düzenlemeler, pek çok toplumda “Sistem”e göre düzenlenmediği için zorlamaları beraberinde getirir.

265

“İLÂH”{“Tanrı”-Tapınılan Varlık-Tanrı edinilen-Ötende bir varlığı simgeleyen kavram-Allah ile bağını kopartan varsayım-Bizi yukarıdan yöneten bir Tanrı-Övülen, yüceltilen büyütülen ve bunların karşılığında kişiye istek ve arzuları istikametinde bağışlarda bulunacağı umulan var-Allah ile birlikte oluşturulan(vehmedilen) vücud, müessir...(O’nun gayrına varlık verme-Başka isimlere varlık verme)- Allah (hakikati ortada iken) yanı sıra yöneldiğinde sana azabı yaşatacak olan varsayım varlık-Kurân'da insanları olayın özüne yaklaştırmak için kullanılan mefhum-["Semâ ve Arz kelimeleriyle işaret edilen "Âlemler"deki bir işleve işaret eden kavram(İnsanî-beşerî yani insanda açığa çıkan anlayışa göre)]-Varlıkta tasarruf eden-İnsanın bâtınındaki("Öz"ündeki) boyutlara işaret eden kavram-“Allah” ismiyle işaret edilen anlamı kavramaya başladığımızda onun içinde yok olduğunu fark edeceğimiz kavram- Allah dûnunda ne yararı ne de zararı olmayan şeyler-Zararı yararından fazla olan-Kötü bir mevlâ-Kötü bir arkadaş}

268

"Ulûhiyet" Hakikatı ["Allah"lık kemâlâtı-"El Esmâ ül Hüsnâ"-İnsanın "hatırlaması" istenilen, kendisine talim edilmiş olan "esmâe külleha"- “Var"lığı meydana getiren, "bildirilen(99 ile sınırı olmayan) isimlerin özelliklerinin tamamı"-“Ahad” olan “Allah”ın, kendisinde bulunan sayısız özelliklerinin toplamıyla oluşan sonsuz kemâlâtı-Ahadiyet hakikatinden doğan kemâlât-Holografik sistem üzere, holografik esasa göre var olan mertebelerin tümü-Sıfat ve esmâ mertebesinin olduğu boyut-O’nun Sıfatı-O’nun Zât’ını da anlatan Sıfatı-(Vâhidiyetin bâtını olan Ahadiyyet-kendini bilişi olan “Eniyyet”- Zâtında hiçlik hâli olan “Â’mâ‘iyet”)in tümüne birden işaret eden kavram-Her birimin ve zerrenin Hakikati olan boyut…}

269

"Ulûhiyet"e işaret eden İsim... "ALLAH"!

270

"İlâh" kelimesi (“Semâ” ve “Arz” kelimeleriyle işaret edilen) "Âlemler"deki bir işleve işaret etmektedir.(Allah'ın İsimleri arasında "El İlâh" diye bir İsim yoktur!)

271

Yerde ve gökte edinilen (oluşturulan-vehmedilen-varsayılan) İlâhlar (Yahûdilerin ilâhı-Hristiyanların ilâhı-Mecûsilerin ilâhı-Herkese bir diğerinin istek ve arzularına göre davranmak zorunda olan, aksi halde ilâhlığından şüphe edilen İlâhlar-İlâhlara tapanların, karşısındakini tehdit ettiği "kendi yarattığı, tasavvurundaki Tanrıları"-Bir şey yaratmayan; kendileri de yaratılmış olanlar-Hayata ve ölümün tadılışından sonraki yaşantıyı oluşturacak bir özelliğe sahip olmayan ilâhlar- Bitmez tükenmez Rablar(!), dişi yaradılışlı Tanrılar(!)-Tanrısal, ruhsal planlar-Galaksilerdeki Rab mekanizmaları-Falanca filanca yıldız ya da galaksideki Tanrılar-Dost-Veli edinlen-Rab kabul edilen (Allah’a ortak koşulan) ‘’Uzaylı kurtarıcılar” (Cinler)-Bedenlenmiş Allah tasavvurları-Ulu Ruhlar-Büyük babalar-Allah'a nispet edilen-hoşlanılmayan kız çocukları(Melekler)-Hevâ ve hevesler-Boş hayâller-Kuruntular- Bedensel- Hayvani bilinç-Doğasal olay veya varlıklar-Burçlar-Melekler-Evliyalar-Din adamları}

273

İlâhların özellikleri{Hayata ve ölümün tadılışından sonraki yaşantıyı oluşturacak bir özelliğe sahip değildirler-Bir şey yaratamazlar; kendileri de yaratılmıştır-Kendileri de kendini ilâhlaştıran benzeri kullardır-Yardıma muktedir olamadıkları gibi kendi nefslerine de yardım edemezler-İnsanlardan pek çoğunu saptırırlar-Cehennem yakıtıdır(Cehennemde ebedi kalıcıdır)-Konuşmazlar}

274

Hayata ve ölümün tadılışından sonraki yaşantıyı oluşturacak özelliğe sahip değildirler.

274

Kendileri de, kendini ilâhlaştıran benzeri kullardır.

277

İnsanlardan pek çoğunu saptırırlar. {Salâtı ikâme edemeyişin (Rabbine yönelmeyişin) doğal sonucu!}

278

Ne kendi nefslerini kurtaracak güce sahip olurlar; ne de destek görürler!

278

Kim: "Ben, O'nun dûnunda bir tanrıyım" derse; ona, bunun sonucunu cehennem olarak yaşatırız!

280

İlâh edinmek{İlâh Tasavvur etmek-İlâh varsaymak-İlâh oluşturmak-Allah hakkında su-i zanda bulunmak-Allah’ı tanrı yerine koymak-Mîsaklarına rağmen (yaratılışlarındaki mutlak teslimiyet fıtratına rağmen) sonradan Allah Ahdini (şartlandırılmaları ya da yanlış bilgileri yüzünden) bozmak- Kendi zannındakine, hayâlindekine yönelmek-“Hakikat”ten tam sapmak-Hakikat bilgisini inkâr etmek- Hakikati yanı sıra dışsalı tanrı edinmek-Allah ile bağını kopartmak-Din’e ihanet etmek-Kalbine hamiyeti (köylülük-cahillik gururu), cahillik tutuculuğunu (yeniye kapalılık) yerleştirmek-İman edenleri Mescid-i Haram'dan alıkoymak-Bekletilen hedy kurbanlarının yerlerine ulaşmasına mâni olmak-Allah'ın (şirk anlayışının kaldırılarak) BİRleştirilmesini/vusûlünü emrettiği şeyi kesip koparmak-Arzda (bedeni amacına uygun kullanmayarak) ifsad yapmak-Allah'tan uzaklaştırılmışlık (hakikatlarına bahşedilmiş Esmâ kuvvelerinden uzak düşmek)-Allah ahdinde bağlılık göstermemek-Az bir pahaya Allah ahdini satmak-Kendi nefsi aleyhine sözünü bozmak-Allah (adıyla işaret edilen) hakkında ilim sahibi olmadan, gerçeğe kılavuzlayanı olmaksızın ve vahyi bilgiye (Esmâ hakikatinden şuura yansıyan bilgiye) dayanmaksızın mücadele etmek-Dünyayı da gelecek yaşamı da yitirmek-Allah'a tek taraflı (işine gelen şeyler yönünden) kulluğu kabul etmek-Kendine hayır isabet ettiğinde onunla keyiflenmek; belâ isabet ettiğinde ise yüzüstü dönmek (Kulluğunu inkâr etmek)–İçgüdüsel dürtülerini-bedenselliğini-kuruntuladığını (Hevâsını) tanrı edinmek-Bedensel-Hayvani bilincin hükmüne girmek-Doğasal olay veya varlıkları, Allah yanı sıra ilâh-tanrı konumunda düşünmek-Allah'a inanmayıp yıldızları tanrı kabul edip onlara tapınmak-Melekleri ve nebileri Rabler edinmek-Evliyaları, din adamlarını rab edinmek-Görünmeyen varlıkları(Cinleri) dost –hâmi-veli-Rab edinmek Velisi (şeytan-vehim) olmak]-Apaçık hüsran}

281

“Hakikat”ten tam saparak, zararı yararından fazla olana yönelmek

283

Allah ile bağını kopartmak {Uydurulan gerçek dışı kabuller-“İlâh” varsayımı, tasavvuru-(Esmâ'nın açığa çıkışı olan) işaretleri yalanlamak ve geleceklerindeki sonsuz yaşam süreçlerine iman etmeyenlerin boş hayallerine tâbi olmak- Dışsalı tanrı edinmek-Putlarını Rablerine denk tutmak-(Allah dûnunda övülen-yüceltilen-büyütülen ve bunların karşılığında kişiye istek ve arzuları istikametinde bağışlarda bulunacağı umulan varlık oluşturmak-vehmetmek-varsaymak)- Allah dûnundan, kendilerine ne fayda ve ne de zarar vermeyen şeylere dua edip yakarmak- Hayâlindekilerle ötende kabul ettiğin Tanrını bezemek ve o “Hayâli Tanrı”nın da kulu(kölesi) olmak-Din’e ihanet etmek}

284

Allah dûnunda Rab ittihaz etmek {Allah yanı sıra ilâh-tanrı edinmek-Evliyaları, din adamlarını rab edinmek-Bazılarının bazılarını (mesela İsa'yı) Allah yanı sıra ilâh-tanrı edinmeleri-Allah'tan başkasına kulluğu düşünmek-Hakikatten yüz çevirmek-Fesat çıkarmak-Şirtk koşmak-Allah’a teslim olduğu bilincinden yoksun olmak }

284

Hevâsını ilâh edinmek{(Rasûlü alaya almak-İçgüdüsel dürtülerini-bedenselliğini-kuruntuladığını tanrı edinmek)- En'am (koyun-sığır-deve) gibi olmak; belki tuttukları yol itibarıyla daha sapmak (insan olmaktan)-Yaşamı Dünya hayatından ibaret sanmak-Hakikati geçersiz kılmaya uğraşmak-Allah’ın asılsız zan içindekileri bilgisi(kabulü) doğrultusunda saptırması, algılaması ve hakikati hissedişini kilitlemesi-görüşüne perde koyması-İşittiklerini yahut akıllarını kullanmayanlar)

286

"Buzağı"yı İlâh edinmek (Bedensel-Hayvani bilincin hükmüne girmek)

288

Bedeni ilâhlaştırarak (Tagut) ona tapınma (Hem nefslerini (bilinçlerini/kendilerini) hem de ehillerini (kuvvelerini/yakınlarını) hüsrana uğratacak şekilde yönlendirme-Gerçekte var olmayıp var sandıkları kuvvelere, fikirlere tapınma)

289

Doğasal olay veya varlıkları, Allah yanı sıra ilâh-tanrı konumunda düşünmek

290

“Burçlar”ı ilâh edinmek(Allah'a inanmayıp yıldızları tanrı kabul edip onlara tapınmak)

290

Melekleri ve Nebileri Rabler edinmek {Hoşlanmadıkları şeyleri Allah'a yakıştırmak (melekler kızlarıdır diyerek, kız çocuklarını Allah’a nisbet etmek)-Yalan söyleyip, en güzel geleceğin kendilerine ait olduğunu iddia etmek-Rasûllerin bildirdiklerini inkâr etmek(Şeytanın yaptıklarını süslemesi)-Velisi (şeytan-vehim) olmak}

292

Allah, melekler ve nebileri Rabler edinmenizi istemez! (O ilim sahibi beşer)

Cinleri Allah’a ortak kılmak {Cinleri dost–hâmi-veli-Rab edinmek-"Medyumluk” adı arkasında “Ruhlar” kisvesine bürünen “Cin”lerin bildirdiklerine tâbi olmak-Cinlerin vaadlerine-aldatıcı şeylere kanma-Olmayacak hayâllere, kuruntulara düşüp aldanmak-Sûreti Hakk`tan görünen cinlere uyarak İslâm’dan uzaklaşmak-İslâm`ın Tevhid ve akaid ilmine sahip olmamak, "Âmentü"de belirtilen hususları bütün detaylarıyla bilememek ve saptırıcı fikirlere tâbi olmak-Sahte Mehdilere-mürşidlere tâbi olmak- Reenkarnasyon(Tenâsuh-Birkaç defa çeşitli yapılarda dünyaya gelme) görüşüne inanmak(İslâm, reenkarnasyonu reddeder!)-Cinlerin insanları kendilerine bağlamak için yem olarak kullandıkları hümanist(insancıl) fikirler(!) ve spiritizma masallarına kanmak- Çeşitli "uçan daire, balon, insanımsı" görüntüler veren ve kendilerini hep Uzaydan, başka galaksi veya sistemlerden gelmiş varlıklar olarak tanımlayan (Cinler kendilerini böyle tanıtır) varlıklara kanmak(‘’İnsan’’ adıyla bilinen ve tanınan yaratık sadece dünya üzerinde yaşamaktadır. Bunların haricinde diğer gezegenlerde dahi, insan ve CİN`e benzer fizik-maddi bedenli yaratıklar mevcut değildir)-Cinlerin sanki yeni bir şeymiş gibi sunduğu eski Hint felsefelerine kapılıp İslâm'dan geri kalmak-"Hocalık" kisvesi altında fal ve büyü yapanlara inanmak-Kendini yok olup gidecek beden zannetmek-Şeytana (bedene-hakikatinden habersiz bilince) kulluk etmek-Bilgisizce Allah’a oğullar ve kızlar yakıştırmak(Allah, Subhan’dır!)- "Altın Çağ" vaad ve hayâlleri-İnsanlığın beklenen önderleri(“Mehdi” veya “Mesih”)}

294

Cinler neler yapar?

299

İnsana Hakikatini inkâr ettirir.

299

Bağlılarını “Vahdet” ve “Kader” konularından uzak tutmaya çalışır.

300

İnanç bozukluklarını empoze eder ("Vahdeti Vücud" görüşü diye Panteist görüşü empoze eder)

302

İslâm Dini'nin-Kurân'ın artık geçerli olmadığını iddia eder. {(Geçmişin tüm bilgilerini, evrensel bilgi boyutundan okuyarak) kişileri, sanki "o devirde yaşamış kimselerin ruhuymuş" gibi kandıran bu varlıklar; diğer yandan da, çeşitli eski felsefeleri sanki yeni şeylermiş gibi ileri sürerek kandırır)}

307

İnsanları Tanrılar ormanına salıp (karşılarına sayısız Tanrılar, Rablar çıkarıp) orada yolunu kaybettirir.

309

Spiritizma masalıyla insanları yönetir. (Hümanist fikirleri yem olarak kullanır)

312

Cinlerle nasıl bağlantı" kuruluyor?

314

Beynin direkt algıladığı dalgalarla görülürler(“Gören(?)” insanlar, çoğu zaman yeterli veri altyapısı olmadığı için, “gördüğü” “cin” olmasına rağmen, oyuna gelerek “veli” gördüğünü sanır)

317

Cinlerin günümüzde oluşturmaya çalıştığı yeni neslin (Obsede edilmiş neslin) yeni-eski karışımı fantezileri

321

Uzaylı kurtarıcılar- İnsanlığın beklenen önderleri (“Mehdi” veya “Mesih”)-"Altın Çağ" vaad ve hayâlleri

322

Hükmü-yönetimi altına aldığı kişiler, cinleri inkâr eder.(Kurân’ın bir âyetini dahi kabul etmeyen, tamamını kabul etmemiş demektir)

327

Görünmez varlıklara karşı tasarruf sahibi olmak{Zülkarneyn'in yecüc mecüc'e karşı eriyik bakır-demiri set inşaatında kullanması-Süleyman a.s.ın bakır-demirin elementsel bileşiminin gücünü kullanması(Kendisine fırtınanın boyun eğmesi ve Onun (Süleyman'ın) hükmüyle, içinde bereketler oluşturulan bölgeye doğru esmesi)-Zırh gibi koruyucu mükemmel bir düşünce sistemi oluşturmak ve imanının gereğini uygulamak(Davud a.s 'a savaş sıkıntılarından korunmak için tâlim edilen zırh yapma sanatı-(Dışsal ve içsel) şeytanların vesveselerinden [onların çevresinde bulunmasından ve kendisine bitkinlik-azap yaşatan beden olma fikrinden] Rabbinin varlığındaki koruyucu Esmâ'sına sığınmak)}

329

(Medyumlar, ruhlarla-uzaylılarla görüştüklerini sananlar, kendini evliya, şeyh, Mehdi zannedenler!... Şeytanlara(Cinlere) karşı okunacak en tesirli dualar)

333

Âhir zaman ilâhı (Lâkabı->Deccal!)-> İlâhlık(Tanrılık) iddia eden varlık-"Ulûhiyet" kavramının gerçeğini örterek, kendini "Rab" olarak gören-İnsanların asırlardır tapındıkları gökyüzündeki Tanrısı olduğunu bildirecek ve onları kendine tapınmaya, kendi TANRI'lığını kabul etmeye davet eden-Kendinden önce türeyecek 30 a yakın sahtesi olan-En son gelecek olan hakikisinin göstereceği olağanüstü olaylar ve sahip olacağı olağanüstü güçlerle insanları kendine tapındıracak YÜCE RAB olduğunu iddia edecek varlık-İnsanları içselliğine dönmekten alıkoyup, dışsallıkta tüketecek olan sağ gözü kör yâni Hakk’ı-gerçeği görmekten perdeli olan-Âfâki boyuttan seyirle hakikatına vâkıf olmuş, bu yüzden de kendisinde açığa çıkan “kudret sıfatı“ desteğiyle de insanları kendine tapmaya dâvet eden-"Mehdi" anlayışının ardından ortaya çıkacak olan varlık-Kuş gibi uçarak dünyanın bir yerinden diğer bir yerine gidebileceği, kırk günde bütün dünyayı dolaşacağı, girmedik ev kalmayacağı, aynı anda dünyanın her yerinde görülüp, dinlenebileceği hadislerle bildirilen belâ-İnsanlara yanlışı doğru imiş gibi gösteren-Beş duyunun sana var sandırdığı kısır sığ anlayış-Beş duyunun sana var sandırdığı çağdışı anlayış üstüne bina edilmiş her düşünce sistemi-"İhlâs" sûresinde açıklanan "Allah" kavramının manâsını anlamamış; kafasında yarattığı bir Tanrıya "Allah" ismini etiketliyerek yönelen insanların tasavvurlarındaki gökte bir yerde yaşayan Tanrı-Kandırmaca-Sonlu sınırlı bir tanrı-Ahir zaman fitnesi}

337

“Gök Tanrı"(“Deccal”) kurbanları, bekledikleri Deccal'i karşılarında bulunca hemen ona koşacaklar.

338

Dünyanın her yerinde görülecek olan olağanüstü güçlere sahip Deccal'in fitnesinden tek kurtuluş yolu…

339

İlâh edinen{Allah dûnundaki ne yararı ne de zararı olmayan şeylere yönelen-“Mağdubin”(“şirk” yollu, baştan beri “tanrı kavramını kabul edenler”)-“Hakikat”ten sapan-“Daâlliyn"(“Ehli kitap” denilen; kendilerine işin doğrusu bildirilmiş, Allah indindeki tek Din’den yani İslâm’dan, yani Hazreti Musa veya Hazreti İsa öğretisinden “Sapanlar"-Esmâ'sıyla hakikatleri olan Allah hakkında su-i zanda bulunan (O'nu tanrı yerine koyan)-Allah'a ortak koşan(Şirk ehli)-Kendi nefsi aleyhine yalan söyleyen-Hayalinde Tanrı uyduran-Asılsız zanlarının getirisini İlâh edinen- O'nun dûnunda tanrılar edinen-Bu varlığın ötesinde ayrı bir Tanrı kabul edip, hayâlindekilerle O’nu bezeyen ve o “Hayâli Tanrı”nın da kulu(kölesi) olan-Putlarını Rabbine denk tutan-İlâhlarının gücüne dair, açık bir delil gösteremeyecekleri halde zanlarına tâbi olan-Allah üzerine yalan söyleyerek iftira eden- Hem başkalarını Hz.Rasûlullah'ta engelleyen, hem de (kendileri) Ondan uzaklaşan-Hakikatten saptığı için artık aydınlatacak bir veli bulamayan-Kendine ulaşan nimeti Rabbine değil, başka bir tesire bağlayan- Allah’ın kendisini rızıklandırdığı şeylerden hayalî tanrılarına pay ayıran-(din-sistem) anlayışlarını paramparça eden-Münâfık-Rüşd yolunu görse de o yola girmeyen- Hevâsını ilâh edinen- Apaçık hüsrana uğrayan-Dünyayı da gelecek yaşamı da yitiren)

341

İlâh edinenlerin kişilik özellikleri, inanç ve uygulamaları {Allah'a ortak koşar-Kendilerine yardım olunur ümidiyle Allah dûnunda tanrılar edinir-Kendisini korur diye ilâhlar(Tanrılar) vehmeder(varsayar-tasavvur eder)-Kendi nefsi aleyhine yalan söyler-Hayalinde Tanrı uydurur-Asılsız zanlarının getirisini İlâh edinir-Putlarını Rabbine denk tutar-Allah Nebisini gördüğünde, "Bu mu tanrılarınız hakkında konuşan!" diyerek onu küçümser-Allah Nebilerine tuzak kurmak ister-Tanrılarına destek vermek için Allah Nebilerini yakmak ister-Hakikatleri olan Rahmaniyet hatırlatılınca, onu inkâr eder-“Hakikat bilgisi”ni inkâr eder-Kozalarında yaşar(Gerçeği fark edemez)-Atalarını putlara tapanlar olarak gördükleri için kendileri de onları taklit eder(Oysa kendileri de Ataları da sapık bir düşüncede olduğu apaçık ortadadır)-Tanrılarına destek vermek için elinden geleni yapar-Allah Rasûl ve Nebilerine tuzak kurmaya kalkar(Fakat Allah onların yaptığını geçersiz kılar)-Rüşd yolunu görse, o yola girmez-Sapıklık yolunu görse, onu yol edinir-yaptıklarının sonucunu şiddetle yaşar-mucizeleri, işaretleri yalanlamaları ve onlardan gaflete düşmeleri dolayısıyla, denizde boğulur-Yaptıkları boşa gider-Sadece yapmakta olduklarının sonucunu yaşar-Din(sistem) anlayışını paramparça eder-Kendileri de taptıkları ilâhlar da cehennem yakıtıdır(cehennemde ebedî kalıcılar)}

342

Allah’ın kendilerini rızıklandırdığı şeylerden hayalî tanrılarına bir pay ayırırlar(Kendilerine ulaşan nimeti Rablerine değil, başka bir tesire bağlarlar.

344

İlâhlarının gücüne dair açık bir delil göstermezler.

344

Allah Nebileri “Hakikat”i hatırlattığında neler yaparlar? {Allah Nebilerine tuzak kurmak isterler(Ama Allah onların yaptığını geçersiz kılar)-Tanrılarına destek vermek için Nebileri yakmak isterler(Fakat Allah Nebilerine ateşe serin ve selâm (selâmet) olmasını emreder)}

346

Kendi nefsleri aleyhine yalan söylerler… Uydurdukları(hayallerinde tanrılaştırdıkları) şeyler kaybolup gider.

348

Kendilerine yardım olunur ümidiyle Allah dûnunda edindikleri "İlâh"ları("Tanrı"ları) onlara yardım etmezler... Aksine onlar, Tanrılara(hizmete) hazır duran ordudurlar!

350

Kendileri de, Allah dûnunda taptıkları da cehennem yakıtıdır. (Eğer bunlar tanrılar olsalardı, oraya gelip girmezler idi!)

351

İBADET

· Bilinçlenme ve güç kazanma çalışmaları...

· “Beden-Ruh-Şuur” boyutları çalışmaları...

· Taat

· “Öz”ündekine yönelme...

· Varoluşunun gereğini yerine getirme...

· Sünnetullah gereği yapılası uygulamalar...

· “Allah Sistemi”nin zorunlu kıldığı çalışmalar...

· "Öz”ündeki ilâhi gücü ortaya çıkarma çalışmaları...

· İnsanın vehmettiği, var sandığı, dışarıdaki, ötesindeki bir tanrıya yönelmek yerine; kendi hakikatindeki “Allah İsimlerinin işaret ettiği kuvveler”e yönelerek, onları aktive etmeye çalışması…

· Kendi özündeki Yaratanın sıfat ve esmâsından kaynaklanan kuvvelerle yarınını inşâ etmek...

· Gerekçe sormaksızın görevi mükemmel bir şekilde yerine getirme...

· Ölümötesi yaşamın ihtiyacı olan çalışmalar...

· Kişinin sonsuz geleceğine yararlı çalışmalar

· Nefsine (Hakikatine-Bilincine), hakkı olan sayısız özellikleri ve güçleri kazandıran çalışmalar

· Nefsinin hakikatını tanıman ve ondaki sayısız özellikleri keşfetmen, cennet yaşamına onu ulaştırman için gerekli çalışmalar

· (Bilinçli yapılmak sûretiyle beyni geliştireceği için) Kendini Var eden’le aradaki perdeleri kaldıran çalışmalar

"FITRÎ İBADET"

· Her “Şey”in , O'nun Hamdı olarak, tesbihi

· Her birimin kendi programlanışı doğrultusunda fiilleri meydana getirişleri

· Yaratılış programı (fıtratı-şâkılesi) doğrultusunda fiiller ortaya koyma

· Birimin varlığını meydana getiren isimlerin mânâlarının tabiî sonucu

· Kendilerinin oluşumunu sağlayan(varlığını oluşturan) çeşitli İlâhi İsimlerin mânâlarının; kendilerinde âşikâre çıkışı istikâmetinde, fiilleri ortaya koyması…

· Birimlerin varlıklarının hakkını edâ etmeleri

· Tabii İbadet

· Kulluğunu ifa

· Fıtrî kulluk

NE MÂNÂ İÇİN VAROLMUŞSA,

O MÂNÂYI MEYDANA GETİRİR…

O MÂNÂNIN GEREĞİ OLAYLARLA

O SÛRETE BÜRÜNÜR…

O MÂNÂNIN GEREĞİNİ YAŞAR!

Rasûlullah aleyhisselâmı sevmekten amaç, O`nun hâliyle hâllenip, O`nun ilmi ile ilimlenip, O`nun şuuru ile şuurlanıp, O`nda yok olmaktır!.

"Asit kazanına düştüm" diyenin alâmeti, varlığından eser kalmamasıdır!. Suya düşüp, içinde kulaç atıp da, "ben asit kazanının içinde yok oluyorum!." diyenin eline, zatürre olup hastalanıp yatağa düşmekten başka bir şey geçmez!.

"Kavanoz yalamakla, balın tadına, lezzetine, içindeki gücüne erişilmez!"

"Ben onu seviyorum, ona âşığım denip" de ondaki özelliklerle ile hâllenmedikçe, O`na ulaşmak, O`na vâsıl olmak asla mümkün olmaz!.

"Her kuş kendi sürüsüyle uçar."

Kim ne için var edilmişse er geç ona döner...

Öyleyse, bizler de her ne mânâ için var olmuşsak, eninde sonunda, o mânânın gerektirdiği hâl ile hallenecek, o mânânın oluşacağı ortama dönecek ve böylece Allah`a karşı fıtri kulluğumuzu yerine getirmiş olacağız.

"Bu varlıkta, var olan her şey Allah`a kulluk etmektedir." hükmü;

"Allah kulluğu için, insanların ve cinlerin var olması"

hükmü, bu fıtrî ibadeti, yani, "ne mânâ için var olmuşsa, o mânâyı yerine getirir, o mânânın gereği olaylarla o sûrete bürünür, o mânânın gereğini yaşar" anlamıdır.

TÜM İNSANLAR VE CİNLER(istisnasız)

İBADET İŞLEMİNİ YERİNE GETİRMEK İÇİN

HALK EDİLMİŞLERDİR

Kur’ân,

“bir kısmı ibadet ederler veya isteyenler ibadet eder…” demiyor!

İbadet, insanın bilinçlenmesi ve güç kazanması için yapılan çalışmalardır

“İBADET”, esas itibariyle “taat” mânâsınadır. Gerekçe sormaksızın, mükemmel bir şekilde görevi yerine getirme, anlamını ifade eder. Esasen herkes, varoluşunun gereğini otomatik olarak ve mükemmel bir şekilde yerine getirmektedir... Yani kulluğunu ifa etmektedir.

Ne var ki bunu hakkıyla edâ etmek ancak, O’nu içinde hissetmek ve bunun neticesinde “haşyet” duymakla hâsıl olur... Aksi halde, ibadetin sadece fiilinde, şeklinde kalınmış olur.

Neticesi de yapılanın bilincinde olmanın oluşturacağı hazdan mahrumiyettir!.

Bütün Nebi ve Rasûllerin esas itibariyle insanlara bildirmek istediği bir gerçek vardır…

O gerçek; Allah’ın Bir’liği-Tek’liği-insanın hayatının ölümle birlikte son bulmayıp, değişik-yeni ortamlarda sonsuza dek devam edip gideceğidir! Bir ana esas!.

Bütün Nebi ve Rasûllerde ortak fikir; hepsi de insanların putlara veya hayâli ilâhlara-tanrılara tapınarak ömürlerini hebâ etmemeleri Allah’ın Bir’liğini-Tek’liğini anlayıp idrak etmeleri ve de ölümle yaşamın son bulmayıp insanların ölüm sonrasındaki hayata kendilerini dünyada iken hazırlamaları gerektiği konusu... 5000 sene evvelki insanı da ilgilendiren konu bu, 5000 yıl sonraki insanı da ilgilendiren konu bu, bizleri de ilgilendiren ana konu bu!

Ben hiçbirinizden mesûl değilim...

Hiçbiriniz de benden mesûl değilsiniz! Ama belli bir ortamda belli bir toplumda yaşayan insanlar olarak birbirimizle elimizdekileri paylaşma vazifemiz var, insanlık gereği…

Bir yerde otururken bir şey yiyor olsak, bir misafir gelse üzerine hemen ona ikram ederiz önümüzdekini.

Bizim karakterimizin, seciyemizin, geleneğimizin, insanlığımızın gereğidir bu.

Bedene dönük bir yarar sağlayan o yiyecekten çok daha önemlisi olan ruha ve ebedi hayata yarar sağlayacak olan bilgiyi-ilmi paylaşmak da hepimizin en başta gelen insanlık borcudur. Çünkü bu bilgisizlik yüzünden pek çok insan hayâlindeki bir tanrıdan bir şeyler umarak gününü boşa geçirmekte, yapması gereken çalışmaları yapmamakta ve bunun pahasını da gelecekte çok ağır ödeyecek olmaktadır! Çünkü Kurân‘da da bildirildiği üzere; herkes yaptığı çalışmaların karşılığını alacaktır, eksiksiz olarak…

Müsbet ya da menfi farketmez!

Kişi neler yapıyor ise kişi bu yaptıklarının karşılığını alacaktır gelecekte!

İnsanların ve cinlerin varlığından gaye;

“İNSANLARI VE CİNLERİ YALNIZCA KULLUK ETMELERİ İÇİN HALK ETTİM." (51-56)

âyetinden anlaşıldığı üzere; sadece ve ancak Allah'a ibadet etmeleridir!.

Bu ibadet, bütün insanlarda ve cinlerde, mutlak olarak yerine gelmektedir!.

Bütün insanlar ve cinler Allah’a ibadet durumundadırlar…

Âyette, bir kısmı ibadet ederler veya isteyenler ibadet eder gibi mânâ yok! Tüm insanların ve cinlerin bu ibadet işlemini yerine getirmek için halkedildikleri söyleniyor. Bu iş için halkedildiklerine göre, bundan çıkan mânâ, hepsinin istisnasız bu işi yerine getirdikleridir! Çünkü bir şey, ne için meydana getirilmişse, o işi yapar!

Öyleyse burada birinci mânâda, ilk planda anlaşılan şey, bütün insanların ve cinlerin Allah'a ibadet etmek durumunda olduklarıdır. Bu ibadet de “fıtrî ibadet”tir! Nitekim bu âyeti açıklığa kavuşturan iki başka âyet;

-HİÇBİR ŞEY YOK Kİ, O’NUN HAMDI OLARAK, TESBİH ETMESİN! " (İsra- 44)

-"Herkes yaratılış programı (fıtratı-şâkılesi) doğrultusunda fiiller ortaya koyar! (İsra- 84)

FITRÎ(Tabiî) İBADETİNİ YERİNE GETİRMENİN

BİR SONRAKİ AŞAMASI->

CEHENNEM YAŞAMI!

Her birinin kendi programlanışı doğrultusunda fiilleri meydana getirişleri de onların ibadeti olur!.

Bu ibadetin neticesinde de onlar, varlıklarının hakkını edâ etmiş olurlar! Bu ibadetleri, yani bu fiilleri de, kendilerinin oluşumunu sağlayan çeşitli ilâhî isimlerin mânâlarının, onlardan âşikâre çıkışıdır!

“İbadet” adı altında yapılan çalışmalar ise, ”Kulluk” kapsamında değil, yeme-içmenin insana yararı gibi değerlendirilmek zorundadır.

Bu çalışmalar, yani, zikir, namaz, oruç; bilinçli yapılmak sûretiyle beyni geliştireceği için, kendini Var eden’le arandaki perdeleri kaldırır...

Denizdeki bir bardak suyun, kendini kızdırarak camı çatlatıp-kırıp denizle bütünleşmesi misâlinde olduğu gibi!.

Yani, ana konu, sen bardaktaki su olarak; denizle bütünleşmeni engelleyen camı yani beşeri değer yargıları ve şartlanmalarını kırarak, "ALLAH" ahlâkıyla ahlâklanırsın ki; böylelikle denizle bütünleşmenin yolu açılır.

Musa aleyhisselâma, -SEN, “B”ENİ göremezsin- denmesinin sebebi, bardaktakini denizden ayıran cama işarettir...

Kendini, şeffaflığından dolayı fark edemedikleri cam sananlar!!!. Ya da camı görüp, içinde su olduğunun farkında olmayanlar....

Denizin bereketinden mahrûm kalmış bir hâlde geçip giderler bu Dünya’dan...

Su her ne kadar deniz suyu ise de, bardak onu sınırladığı için, cam kayıtları içinde yaşayıp; kendi varlığını da; Teklik bilgisini almış olduğu için, deniz sanıp; öylece avunarak ebedi yaşamlarına geçerler!.

Bu mânâ böylece kesin olarak anlaşıldıktan sonra, ikinci derecede bir mânâ; insanların ve cinlerin arasında, bir kısım insanların veya cinlerin Allah’ı bilmeleri diye de anlaşılabilir. Çünkü ashabtan bir zât, ashabın âlimlerinden diye bilinen bir zât, buradaki "liyâbüdûn" yani "kulluk etme" kelimesini "liyâ'rifûn" olarak yorumlamış vs. bu, "Allah'a ârif olma mânâsınadır", demiştir!.

Elbette bu, insanların içinde, çok az bir bölümün durumuna işaret eder!. Ve eğer sadece bu mânâsıyla anlarsak âyeti, genel olarak insanların ve cinlerin Allah'a kulluk etmek için varolmadığı mânâsı çıkar.

Şimdi

-HERKES YARATILIŞ PROGRAMI (fıtratı-şâkılesi) DOĞRULTUSUNDA FİİLLER ORTAYA KOYAR!” (17-84)

Âyetiyle edilen işaret, herbirinin kendi varlığını oluşturan isimlerin mânâlarının; kendilerinde âşikâre çıkışı istikâmetinde, fiilleri ortaya koyarlar anlayışını doğurur.

Bundan da anlaşılan netice, senin fiillerinin, kendini oluşturan mânâlar doğrultusunda olmasıdır. Öyleyse biz sana Ahmed, Cemile, isimlerini verdiğimizde gerçekte, bu ilâhi isimlerinin manâlarının, o mahâldeki terkibsel zuhurun çıkış şekline “isim” vermiş oluyoruz. Yoksa, bu isimlerin karşılığında, müsemma olarak bu mânâlardan ayrı bir varlık sözkonusu değil.

Bu mânâlardan ayrı bir varlık sözkonusu olmadığına göre, bu mânâlara biz Ahmed, Cemile isimlerini taktığımıza göre, bu isimler altından sâdır olan tüm fiiller gerçekte bu isimler altındaki mânâların fiîle dönüşmesidir.

Öyle ise, o kişinin huyu, o kişinin alışkanlığı, o kişinin tabiatı, o kişinin duyguları dediğimiz şeyler, onun varlığını meydana getiren bu isimlerin, orada âşikâre çıkışından başka bir şey değildir!. Yâni bu durum onun varlığını meydana getiren isimlerin mânâlarının tabiî sonucudur!. İşte bu tabiî sonuç ile yaşayan her kişi, dünyada varoluşunun gereği olan, tabiî (fıtrî) ibadetini yerine getirmiş olur!. Fakat, bu tabiî ibadetin sonucu da daha sonraki aşamada, cehennemini yaşamasıdır, cehennemidir!.

İBADET ÇALIŞMALARI

İBADET ÇALIŞMALARI

İKİYE AYRILIR

İbadet çalışmaları ikiye ayrılır;

Tıpkı bir fabrikada çalışan insanların olduğu gibi… Fabrikada iki kısım insan çalışır… Bir; asgari ücretle çalışanlar vardır… Bir de asgari ücretin üstünde, liyâkatına göre ücret alanlar vardır.

FARZ İBADET

· İbadette en alt sınır

· Kişinin belli azaplardan kendini kurtarması için taban olan çalışmalar

Asgari ücret sınıfı, FARZ OLAN İBADETLERDİR! Yani bir kişinin belli azaplardan kendini kurtarıp belli güzelliklere erişebilmesi için taban sınır!

En alt sınır, ”farz” diye ifade edilen ibadetlerdir.

Günde 5 vakit namaz (farzları 17 rekât), 29-30 gün Ramazanda oruç, imkânı olan için hac, imkânı olanlar için zekât gibi… Bu taban sınırdır!

FARZ İBADETLER DAHİ, “TEKLİF”TİR...

Kurân’daki bütün hükümler, emirler tekliftir!.

“İslâm Dini”, Allah’ın var etmiş-yaratmış olduğu kendi sistem ve düzenine dayalı olarak Allah Rasûlü tarafından bize tebliğ edilmiş ve bu “Allah sistem ve düzen”ine göre kendimizi geleceğe hazırlamamız için TEKLİF edilmiştir.

“Teklif edilmiştir!”

Namaz, oruç, hac, vesair çalışmaların hiçbirisi Allah’ın emri değil, teklifidir!

Bizim yanlış anladığımız birşey var... ALLAH’IN EMRİ diyoruz… “Allah’ın emri” tâbiri yanlış kulllanılıyor.

Bu kavram yanlış kullanılıyor.

Allah’ın emri, yaradılışla ilgilidir!.

Allah’ın herhangi bir konuda emri olduğu zaman Allah’ın emrine karşı gelebilecek Kâinatta hiçbir varlık yoktur. Allah birşeyin olmasını emretmişse o zaten olur, olmaması mümkün değil!.

Ordudaki bir yüzbaşının emrinin yerine gelmediği vâki midir? Asker derhal emri yerine getirecektir; Emri yerine getirmeme diye birşey sözkonusu olmaz.

Allah’ın bir konuda emri varsa o emir mutlaka yerine gelir. Allah’ın emrine yeryüzünde veya gökyüzünde karşı koyacak hiç bir varlık mevcud değildir.

Allah’ın emrine karşı gelebilecek hiç bir yaratılmış yaratılmamıştır!

Allah’ın herhangi bir emrinin yerine gelmemesi muhaldir!

Dolayısıyla İslâm Dini esaslarına göre Hz.Muhammed Aleyhissalâtı vesselâm bize belli teklifleri getirmiştir “Eğer bu çalışmaları yaparsanız şu neticelere erersiniz, şayet bu çalışmaları yapmazsanız bunun sonucunda da bu sıkıntılara -bu azaplara katlanırsınız” anlamında olarak!

O teklifin gereğini yerine getirirsin ya da aklın ermediği için yerine getirmezsin...

Ama neticede o yerine getirdiğin veya getirmediğin şeyin sonucuna da katlanırsın!.

Dolayısıyla Din’deki bütün hükümler, TEKLİF şeklindedir!

İsteyen bu teklife “EVET” cevabını verir yerine getirir. İstersen getirmez sonucuna katlanır.

Nebi ve Rasûller arasındaki açıklama farkları, toplumların anlayış seviyesi ile alâkalıdır!

Onun içindir ki Hz.Musa’da aynı İslâm Dini’ni anlatmasına, Hz.Muhammed Mustafa aleyhisselâm da aynı İslâm Dini’ni anlatmasına rağmen aralarında anlatım farkları vardır. Bu anlatım farkları hitap ettikleri toplumun anlayışı dolayısıyladır.

İslâm dininin sistem ve düzeninde zorlama yoktur.

Kur’ân dahi, insana bir takım çalışmaları teklif yollu getirmiştir. Şunları şunları yaparsanız, sizin hakkınızda hayırlı olur denmiştir.

Allah’ın hükmüne, emrine karşı gelebilecek her hangi bir yaratılmış söz konusu değildir. Buna rağmen Allah insanlara, emir ve hüküm yollu “bunu yapacaksın” dememiştir. Teklif yollu talepte bulunmuştur. Bunu yaparsanız, sizin için hayırlıdır diyerek.

Farz diye bildiğimiz ibadetler dahi TEKLİF’tir.

Teklif olduğu için de zorlamaya yer yoktur. O kişi teklifi kabul eder veya etmez, sonucuna katlanır. Dolayısıyladır ki, dünyanın hangi ülkesinde ve neresinde olursa olsun insanların hiçbir şeye zorlanması doğru değildir, yanlıştır.

NÂFİLE İBADET

· Yararlı ibadet

· Allah’a yakîn elde etmek için yapılan, farz ibadetler dışındaki yararlı-faydalı çalışmalar

Arapça olan, “nâfi” kelimesinin anlamı; yararlı, faydalı demektir. Ayrıca Esmâ-ül Hüsnâ’daki isimlerindendir.

“KULUM BANA NAFİLELERLE YAKLAŞIR!”

(Kudsî Hadis)

 “Nâfilelerle” demek; bir takım faydalı, yararlı çalışmalarla demektir. Yani taban, en alt sınır olan çalışmalar “farz”lar, zaten kişinin kendini toparlayıp, kurtarabilmesi için zorunlu olan şeyler. Ama kişi, Allah’a yakîn elde etmek istiyorsa, bunun dışında daha bir takım yararlı, faydalı çalışmalar yani “nafileler” yapmak durumundadır.

Farzları yerine getirmekle değil, fazladan yapılan nâfilelerle kişi yakîn elde edebilir.

Ama Allah’a yakinlik istiyorsa, bunun ötesinde birtakım yararlı çalışmalarla Allah’a yaklaşabilir. Kudsi Hadis’te , ”Kulum Bana nafilelerle yaklaşır” diyor.

İşte bu yararlı çalışmalar da çeşitli şeyler olabilir. O çalışmaların neticesinde kişi ancak Allah’a yakin elde edebilir, bu farzları yerine getirmekle değil!

İBADETİN AMACI

KENDİ ÖZBENLİĞİNİ,

KENDİNDEKİNİ ANLAYIP HİSSEDEBİLMEK,

ONUN GEREĞİNİ YAŞAYABİLMEK AMACI

İLE İBADET GERÇEKLEŞİR.

(Sen, sendekinden gâfil olduktan sonra yaptığın, ibadet olmaz!)

Umumiyetle bir çokları bırakın mânâ boyutunda düşünmeyi, ne okuduğunun dahi farkında değildir!.

Halbuki, Fâtiha’yı “OKU”mamış olanın namazı geçerli olmaz!.

Bu konuda Hz. Ömer’in bir sözü var, diyor ki :

“Ben hayatımda kıldığım bütün namazları, Ebu Bekr’in kıldığı iki rekât namaza değişirim.”

Burada kastettiği nedir?.

O, okunan kelimeleri anlamadaki kavrayış farkına işaret ediyor burada!.

Demek ki, yapılan ibadetin amacı, o anda yaptığın şeyin anlamını hissedip, yaşayabilmek!.

Önemli olan; neyi niçin yaptığının mutlaka ve mutlaka hissedilmesi!.

Koyun gibi, ağıldan çayıra, çayırdan ağıla hesabı; sokaktan seccadeye, seccadeden sokağa değil!. Yukarıdaki birini razı edip gözüne gireyim, ise hiç değil!.

Kendi özbenliğini, kendindekini anlayıp hissedebilmek, onun gereğini yaşayabilmek amacı ile ibadet gerçekleşir!.

Sen, sendekinden gâfil olduktan sonra yaptığın, ibadet olmaz ki!.

Yemek var, oturursun 1-2 saatte sofradan kalkarsın. Ağzına attığın her bir lokmanın lezzetine varırsın!. Bir yandan dostlarınla sohbet edersin!. Akşam olsa da yemek yesem!. Dersin...

Yine yemek vardır; İşe yetişeceğim diye bir sandviç ile geçiştirir, ne yediğini dahi bilmezsin!.

İşte, namaz da böyledir. Birileri sandviç yer gibi kılar; birileri de namazı ikame eder. Dostlarınla yediğin her bir lokmanın değerini hisseder gibi.

Herbirimiz aynı hammaddeden imâl olmuşuz.

Allah herbirimizi “Esmâ’ül Hüsnâ” dediğimiz “Allah’ın isimleri” diye bilinen bu isimlerin işaret ettiği mânâlardan bizi var etmiş. Yani Allah’ın bu 99 isminin mânâsı da bizim varlığımızda mevcut; özümüzde mevcut!

Biz bu çalışmaları ibadetleri vesâireyi varlığımızdaki bu isimlerin özelliklerini kullanmak suretiyle ortaya koyacağız.

“Ölümden sonraki yaşama hazırlanacağız, belli güçleri elde edeceğiz” diyoruz ya, işte bu “ölümden sonra yaşama hazırlanma, belli güçleri elde etme-belli özellikleri kendimizde açığa çıkarma” dediğimiz olay, bizim varoluş mayamızdaki Allah’ın isimleri ve özellikleridir!.

Biz bu çalışmalarla kendimizdeki bu ilâhi ilmi, kendi varlığımızdaki ilâhi kuvvet ve kudreti ilâhi özellikleri ortaya çıkararak güçlenecek ve daha başka güçlü varlıkların bize hükmetmesini geri çevireceğiz!.

Yani İBADET denen bu çalışmalar esasında kişinin kendi özündeki-mayasındaki-hamurundaki ilâhi güçleri açığa çıkarıp kullanmasını öğrenmektir!. Çünkü hepimizde Allah’ın kendi varlığından meydana gelmişiz!.

YAPTIĞIN HERŞEY,

KENDİ ORİJİNİNİ TANIMAK,

VARLIĞINA BAHŞEDİLMİŞ ÖZELLİKLERİ VE

KUVVELERİ AÇIĞA ÇIKARIP SONUÇLARINI

YAŞAMAK İÇİNDİR

Hz. Muhammed aleyhisselâmın söylediklerini, ne gerekçeyle olursa olsun, arka plana atıp, seni onun bildirdiği yaşam biçiminden uzaklaştırmaya çalışanlar, bil ki, seni sadece, vehimleriyle, evham ve aldanış dünyasına ve bunun sonuçlarına sürüklemektedirler!.

Bal kavanozu yalanmakla balın nimetlerine erilmez!. Eczane sahibi olsan, raftaki bir ilâcı kullanmadıkça hastalığından kurtulamazsın!.

Yaşamda kudret hâkimdir!. Allah’ın Kudret Sıfatı vardır; acz sıfatı yoktur!. Sistemde her an ilmi veya fiilî kudret, âcize galebe çalıp onu bir şekilde imha etmektedir!.

Allah, insanı yeryüzünde halife olarak meydana getirmiş ve onu kendi esmâ ve sıfatlarıyla bezemiştir!.

Sen, yaptığın “ibadet” adı verilen çalışmalarla, gök tanrısını övüp ululaştırmayacak; varlığına bahşedilmiş kuvveleri kendinde açığa çıkaracaksın!. Böylece bir takım yeni kuvveler elde etmiş olarak başka bir boyutta o boyutun canlıları arasında yerini alacaksın. Eğer bu kuvveleri bu çalışmaları yapmayarak elde etmemişsen, bu defa da o boyutun canlıları arasında oyuncak olacaksın, bunun sonuçlarına katlanacaksın!.

İşte ibadetin amacı budur!.

Evren içre evrenleri sayısız boyutlar içinde yaratmış “ALLAH” adıyla işaret edilenin, senin ibadetine ihtiyacı yoktur!. Kesinlikle bil ki, ne yapacaksan hep, kendi orijinini tanımak, varlığına bahşedilmiş özellikleri ve kuvveleri açığa çıkarıp sonuçlarını yaşamak için yapacaksın!.

Mehdî, kurtarıcı bekleyerek, yaşadığın anları boşa geçirme gafletine düşme dostum!. Mehdî’n hakikatinde mevcuttur!. Arıya bile vahyeden Allah sana da özünden her an vahyetmektedir; lâkin veri tabanın bu vahyi sana fark ettirmemektedir!.

Hz. Muhammed aleyhisselâmdan bu yana geçen süreç içinde gelmiş çeşitli mertebelerde kalmış kişilerin o mertebelere dayanarak söylediği şeyler, seni asla Allah Rasûlünün bildirdiklerini uygulamaktan ala koymasın!.

İBADETLER

VE EVRENSEL SİSTEM

İBADETLER,

“ALLAH’IN  YARATIŞ SİSTEMİ”

("İslâm Dini"nin açıkladığı Allah’ın Esmâ ve sıfatını izhar kanunları)

GEREĞİ VE SONUCU ZORUNLUDUR

Konu buraya kadar gelmişken, akla takılabilecek şu sualin de cevabını vermeden geçmeyelim:

"Ben vuslata erdim, gerçeği gördüm, hakikatı idrâk ettim, artık bundan sonra ben ibadet etmiyorum! Ne yukarıda bir tanrı var ve ne de ibadete ihtiyacı olan bir varlığım." diyerek bir kişinin ibadetleri terketmesi hoş görülebilir mi?.. Bu hâli yerinde midir?.. Yaptığı bu iş doğru mudur?..

Bu gerçekten tasavvufta son derece önemli bir konudur.

Bir çokları, bu hususta kendilerine örnek olarak gösterilen kişilerin davranışlarını da kabul etmezler. Meselâ, derseniz ki; hakikata ermiş bulunan Abdülkâdir Geylânî, Bahaeddin Nakşıbendî, İmam Gazalî, Muhyiddin Arabî, Hacı Bektaş Veli gibi zevâtın hiç biri de ibadetlerini terketmemişlerdir. Hemen buna kılıf takıp, onlar örnek kişilerdi, bunun için yapmışlardı, derler.

Oysa "ibadet" adı verilen bu çalışmalar, Allah'ın esmâ ve sıfatını izhar kanunları gereği ve sonucu olarak zorunludur ki, bunu idrâk edemezler.

"ALLAH'IN SİSTEMİNDE ASLA DEĞİŞİKLİK OLMAZ"

Madde bedenimiz, fizik bedenimiz nasıl enerji ihtiyacını karşılamak için yemek-içmek zorunda ise; "RUH" dediğimiz "Halogramik dalga bedenimiz" de enerji ihtiyacını yani "nûr"unu, ibadet denilen beyin çalışmaları sonucu elde eder. Şâyet bu çalışmaları ihmal ederseniz, "nur"unuz, yani ölümötesi yaşam bedeninizin enerjisi yetersiz kalır. Bunun neticesinde de hiç hoşlanmayacağınız, size azâb verecek şartlar içinde hapis kalırsınız. Bu konuda da geniş bilgi "İNSAN ve SIRLARI" isimli kitabımızda mevcuttur.

Hakikatı yaşamakta olan bir mahal, şu anda yeryüzünde hayatına devam ederken, yaşadığı hâlin değil, bedenin içinde bulunduğu şartlar sonucu nasıl yiyip içmeğe devam etmek zorunda ise; ve bu yiyip-içişi nasıl hakikatı yaşamasına engel değil ise; aynı şekilde ruh bedeninin ihtiyacı için de o ibadetlere devam etmek zorundadır! Aksi takdirde, hakikatı ne kadar bilirse bilsin, o enerji ya da "nur" eksikliğinin sonuçlarına katlanmak mecburiyetinde kalacaktır!

Esasen, "hakikat", şuur boyutunda yaşanan bir şeydir! Her boyut kendi varoluş sistem ve kuralına göre yaşanır! Gerçekten hakikata ermiş yakîn sahiplerine de bu gizli kalan bir durum değildir.

Bu sebeple de, eğer bir kişi de bu tür eksiklikler görülürse, genellikle onun henüz tam anlamıyla hakikata ermemiş olduğu, olaya kulaktan dolma kuru bilgiyle yaklaşmakta olduğu düşünülür.

Zirâ, hakikatta, şeriata ters düşen bir durum görülmez!

“İBADET” ADLI ÇALIŞMALAR, KİŞİNİN ÖLÜMÖTESİ RUH YAŞANTISI İÇİN GEREKLİDİR

Kişiye Dinde önerilen çalışmaların iki amacı vardır:

1-Ölüm ötesi yaşamda çeşitli ortamların azabından korunması...

2-“ALLAH”a dünyada yaşarken ermek!.

Bu ikisini birbirine karıştırmamak gerekir.

İçinde huşû olmayan namaz, “Mi`râc” olmaz, ama huşû olmayan namaz kılınır ve kılınan namaz kişiyi çeşitli azablardan korur.

İşin iç yüzünü bilmeyenlerin sözlerine kapılıp; “mâdem namazı tam hakkıyla kılamıyorum o halde hiç kılmayayım”; demek büyük gaflettir!. Bilmeyenlerin sözlerine kapılıp, işin gerçeğinin kapsadığı büyük sırdan mahrum kalmaktır...

Papaza kızıp “oruc” bozmaktır!.

“Baklava-börek yiyemiyorum o halde aç kalayım; diyerek önüne gelen kuru fasulyeyi geri çevirmeye benzer!.

“Namazı kıl”, ayrıca da “namazı ikâme” nasıl olur diye de araştırmanı yap!.

Şunu kesinlikle bilmeliyiz ki, “ibadet” adı altında yapılan bütün çalışmalar, tamamiyle, kişinin ölümötesi ruh yaşantısı için gerekli materyali temin etme amacına yönelik faaliyetlerdir.

“İBADET” FAALİYETLERİ, BEYİN İLE İLGİLİDİR

Dört ana madde şeklinde toparlamaya çalıştığımız, kısaca “iba