ermenek kazÂsidocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/tezler...karamanoğulları...

426
T. C. İNÖNÜ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ TARİH ANABİLİMDALI GENEL TÜRK TARİHİ BİLİMDALI ERMENEK KAZÂSI (1500–1600) (DOKTORA TEZİ) Hazırlayan: Bilal GÖK (ST–9627) Danışman: Prof. Dr. Salim CÖHCE MALATYA–2006

Upload: others

Post on 12-Feb-2020

21 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

T. C. İNÖNÜ ÜNİVERSİTESİ

SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ TARİH ANABİLİMDALI

GENEL TÜRK TARİHİ BİLİMDALI

ERMENEK KAZÂSI

(1500–1600)

(DOKTORA TEZİ)

Hazırlayan:

Bilal GÖK

(ST–9627)

Danışman:

Prof. Dr. Salim CÖHCE

MALATYA–2006

Page 2: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

ÖNSÖZ Ülkemizde şehir çalışmalarının her geçen gün önemi daha iyi anlaşılmakta, buna

bağlı olarak da pek çok yeni çalışma yapılmaktadır. Şüphesiz bu çalışmalar çeşitli şehir

ve bölgelerin tarihî, coğrafî, demografik, fizikî ve iktisadî yönlerinin ortaya çıkmasında

büyük önem arzetmektedir. Bu cümleden olmak üzere Anadolu’nun güneyinde, Taşeli

Platosu’nun merkezi konumunda bulunan Ermenek’in XVI. yüzyıldaki tarihi konumunu

ele alarak bu alana bir nebze de olsa katkıda bulunmayı düşündük.

Anadolu’nun en eski yerleşim birimlerinden birisi olan Ermenek, Paleolitik,

Neolitik dönemleri müteakip Hitit, Firik, Lidya, Pers, Helen, Roma ve nihayet Bizans

hakimiyetleri dönemini yaşadıktan sonra XIII. yüzyılın ilk yarısından itibaren kesif bir

Türkmen yerleşimine sahne olmuştur. Bölgeye yerleşen Türk boyları, ileride Anadolu

Türklüğünün umudu haline gelecek olan Karamanoğulları Beyliği’ni teşkil etmiş ve

Ermenek şehri bu devletin tarihinde ilk başkent olarak yerini almıştır. O sebeple tarihi

kaynaklarda sıkça adına rastlanan bu şehir, Halit Bardakçı ve Kamil İlisulu tarafından

hazırlanan iki değerli çalışmanın konusu olmuş, ancak her iki araştırmacı da

Ermenek’in tarihinin ilkçağlardan itibaren genel bir değerlendirmesini yaptıktan sonra

şehrin XX. yüzyıldaki konumunda yoğunlaşmıştır. Bu arada, XVI. yüzyıl Osmanlı Taşra

Teşkilâtında İçel sancağının durumunu doktora çalışması çerçevesinde inceleyen Şenol

Çelik de bu sancağın bir kazâsı olması hasebiyle, Ermenek ile ilgili önemli bilgiler

vermektedir. Ancak, Ermenek’in XVI. yüzyıl tarihi hakkında yapılan ilk müstakil

akademik araştırma, tarafımızdan sunulan bu doktora çalışması olacaktır.

Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı

hâkimiyetine geçtikten sonra bir müddet daha eski ihtişamını muhafaza etmekle birlikte,

zamanla sıradan bir kazâ, hatta XIX. yüzyıldan itibaren kasaba haline gelmiştir. Bu

araştırmada Karamanoğullarından Osmanlıya tevarüs eden şehrin konumu, önemi ve

sahip olduğu diğer özellikler tespit edilmeye çalışılmıştır. Bu arada 1950’ye kadar

kaynaklarda “Ermenâk” şeklinde geçen ismin bugünkü haliyle, yani “Ermenek”

imlâsıyla kullanılmasının daha yerinde olacağı düşünülmüştür.

Çalışmam sırasında yardımlarını gördüğüm değerli arkadaşım Dr. Ali Üremiş ve

Arş. Gör. Yahya Başkan’a teşekkür ediyorum. Araştırmamı büyük bir sabır ve hoşgörü

içerisinde yönlendiren, kaynakların temininde bütün imkânlarını seferber eden değerli

Page 3: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

V

hocam Prof. Dr. Salim CÖHCE’ye bir kere daha şükranlarımı sunmayı zevkli bir görev

bilmekteyim.

Malatya 2006 Bilal Gök

9627

Page 4: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ .......................................................................................................................IV İÇİNDEKİLER ...........................................................................................................VI KISALTMALAR ..................................................................................................... VIII KAYNAKLAR ve ARAŞTIRMALAR.......................................................................IX

A- ARŞİV KAYNAKLARI ............................................................................................... IX a. Tahrir Defterleri:....................................................................................................... X b. Evkâf Defterleri .................................................................................................... XVI c. Mühimme Defterleri: ......................................................................................... XVIII ç. Tımar ve Zeâmet Tevcih Defterleri (Ruznamçe Defterleri): ............................. XVIII d. Maliyeden Müdevver Defterler: ........................................................................... XXI

B- MESKUKAT, EPİGRAFİK ve ONOMASTİK MALZEME ..................................... XXI e. Diğer Arşiv Kaynakları: ......................................................................................XXII

C- OSMANLI TARİHLERİ VE SEYAHATNÂMELER............................................ XXIV D- ARAŞTIRMA ESERLERİ ........................................................................................XXV

GİRİŞ ....................................................................................................................... 1-38

I. BÖLÜM (YÖREDE OSMANLI HÂKİMİYETİNİN TESİSİ)

A- ERMENEK’İN OSMANLI HÂKİMİYETİNE GEÇİŞİ ............................................... 39

a. Orta Anadolu’da Karamanlı-Osmanlı Rekabeti....................................................... 39 b. Karamanoğulları Beyliğinin Ortadan Kaldırılışı ..................................................... 41 c. Karaman İline Taarruz ve Ermenek’in Zaptı ........................................................... 41 ç. Osmanlı Hâkimiyetinin İlk Dönemlerinde Ermenek ............................................... 44

B- KARAMAN İLİNDE OSMANLI İDARİ YAPISININ TESİSİ ................................... 45 C- KAZÂ YÖNETİMİ VE MUAF ZÜMRELER .............................................................. 48

a. Kadı ......................................................................................................................... 50 b. Çeribaşı (Serasker), Züemâ, Sipâhi ve Sipâhizâdeler.............................................. 52 c. Dizdar ...................................................................................................................... 54 ç. Muhassıl .................................................................................................................. 55 d. Nakîbü’l-Eşraf, Seyyid ve Şerifler .......................................................................... 56 e. Cami Görevlileri ve Müderrisler.............................................................................. 57 f. Zaviye Görevlileri, Derviş, Dervişzâde.................................................................... 58

II. BÖLÜM

(FİZİKİ, DEMOGRAFİK VE İKTİSADİ YAPI)

A- ERMENEK ŞEHRİ ....................................................................................................... 62 a. Fiziki yapı ................................................................................................................ 63 b. Mahalleler................................................................................................................ 67 c. Demografik yapı ...................................................................................................... 79

B- ERMENEK’İN TARİHİ DOKUSU .............................................................................. 85 a. Ermenek Kalesi........................................................................................................ 86 b. Şehirdeki Vakıf Müesseseleri.................................................................................. 90

C- İKTİSADİ HAYAT VE TİCARET............................................................................. 191 a. Ermenek’in İktisadi Kapasitesi .............................................................................. 192 b. Şehrin İaşesinin Sağlanması .................................................................................. 195 c. Sanayi (Küçük İşletmeler) ..................................................................................... 200

D. VERGİLER ................................................................................................................. 208

Page 5: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

VII

III. BÖLÜM (İDARÎ TEŞKİLAT, İSKÂN VE NÜFUS)

A- İDARİ TEŞKİLAT ......................................................................................................223 B- ERMENEK KAZÂSINDA İSKÂN VE NÜFUS.........................................................223

a. XVI. Yüzyıl Öncesi ve Sonrası Ermenek’te İskan................................................224 b. Ermenek Kazâsının Tahmini Nüfusu.....................................................................225

C- ERMENEK KAZÂSI YERLEŞİM BİRİMLERİ ........................................................243 a-Köyler .....................................................................................................................243 b-Mezraalar................................................................................................................265 c. Kırlık Yerleşim Birimlerinin Özellikleri................................................................269

IV. BÖLÜM

(ZİRAÎ HAYAT, HAYVANCILIK ve TOPRAK İDARESİ)

A- ZİRAÎ HAYAT............................................................................................................276 a. Ziraat Sahaları ve Toprak Durumu........................................................................276 b. Çiftlik ve Zeminler................................................................................................277

B- ZİRAÎ ÜRETİM VE VERGİLER................................................................................284 a. Hububat-Bakliyat Üretimi ve Öşrü ........................................................................285 b. Sınai Bitkiler ..........................................................................................................298 c. Bağ-Bahçe, Bostan Ziraatı ve Öşürleri ..................................................................304

C- HAYVANCILIK..........................................................................................................312 a. Küçükbaş Hayvan Besiciliği ve Resm-i ağnam .....................................................312 b. Arıcılık ve Resm-i Kovan ......................................................................................314

C- TOPRAK İDARESİ.....................................................................................................316 a. Mîrî Arazi...............................................................................................................316 b. Malikâne-Divanî ....................................................................................................334

V. BÖLÜM

(İÇTİMAİ HAYAT)

A- SUHTE OLAYLARI ................................................................................................... 342 a. Olayların Genel Seyri.............................................................................................. 342 b. Suhte Olaylarının Ermenek’e Yansımaları ............................................................. 343 c. Diğer Bazı Asayiş Olayları ..................................................................................... 347

B- KIBRIS’A GÖÇÜRÜLEN AİLELER ......................................................................... 350 a. Sürgün Hükmü ve Mahiyeti .................................................................................... 350 b. Ermenek’ten Sürgün Yazılan Hâneler .................................................................... 351

SONUÇ .....................................................................................................................355 EKLER (Tablolar, Tablo Fihristi, Kânun-nâmeler, Bâzâr İkâme Senetleri ) ............................360 BİBLİYOGRAFYA...................................................................................................380 DİZİN ........................................................................................................................394

HARİTALAR………………………………………………………………………………………....400

Page 6: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

KISALTMALAR A. NŞT Bab-ı Asafî Nişancı (Tahvil) Kalemi A. RSK Bâb-ı Asafî Ruûs Kalemi A.DVN Divân-ı Hümâyun Divan Kalemi a.g.e Adı Geçen Eser a.g.m Adı Geçen Makale AÜTAD Ankara Üniversitesi Tarih Araştırmaları Dergisi b. Bin (oğlu) Bkz Bakınız BOA Başbakanlık Osmanlı Arşivleri BOYDK Bütün Yönleriyle Osmanlı Devleti Kongresi BYEK Bursa Eski Eserler Kütüphânesi CAH The Cambridge Ancient History DİA Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi h. Hâne İA İslam Ansiklopedisi İHFM İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Mecmuası MAD Maliyeden Müdevver Defter MD Mühimme Defteri Nşr. Neşreden nu. Numara (dipnot numarası) OTDTS Osmanlı Tarih Deyimleri ve Terimleri Sözlüğü S. Sayı SBFD Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Dergisi SÜSD Selçuk Üniversitesi Selçuk Dergisi TD Tahrir Defteri TDTD Türk Dünyası Tarih Dergisi THİTM Türk Hukuk ve İktisat Tarihi Mecmuası TİD Ege Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih İncelemeleri Dergisi TK Tapu Kadastro, Kuyûd-ı Kadîme Arşivi TM Türkiyat Mecmuası TOEM Tarih-i Osmanî Encümeni Mecmuası trc. Tercüme Eden TSD İstanbul Üniversitesi Tarih Semineri Dergisi TSMA Topkapı Sarayı Müzesi Arşivi TZTD Tımar ve Zeâmet Tevcih Defteri v. Veledi (oğlu) VD Vakıflar Dergisi vd ve diğerleri VGMA. Vakıflar Genel Müdürlüğü Arşivi

Page 7: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

KAYNAKLAR ve ARAŞTIRMALAR Ermenek kazâsının XVI. yüzyılda coğrafî, idarî, içtimaî, iktisadî, ticarî vb.

konulardaki durumunu yeterince aydınlatacak tarih kaynaklarına sahip bulunulmaktadır.

Bunların başında hiç şüphesiz arşiv kaynakları gelmektedir. Bu noktada Osmanlı Arşiv’i

kaynaklarından doğrudan istifade edilirken onun dışında bölgeyle ilgili Venedik,

Ceneviz vb. devletlerin arşivlerini inceleme imkânı bulunamamıştır. Ancak dönemle

ilgili bu arşivlere dayanılarak yapılan pek çok araştırma bulunmaktadır. Çalışma konusu

ele alınırken bu araştırmaların sunduğu arşiv belgelerinden yararlanmakla yetinilmiştir.

Bunun haricinde tarihin ana kaynakları arasında yer alan meskukat, epigrafik ve

onomastik1 malzeme de önemli ölçüde kullanılmıştır.

Ermenek kazâsının, önemine binaen genel tarih kitaplarıyla seyahatnâmelerde de

çok sık geçtiği bir vakıadır. Dolayısıyla bu eserlere de başvurulmuş ve pek çok ayrıntı

bu yolla ortaya konulmuştur. Bunun dışında çalışma konusuyla doğrudan ilgili

olmamakla birlikte söz konusu döneme ait pek çok kazâ araştırması mevcuttur. Birtakım

teknik bilgilerin ortaya konulması ve bu araştırmalarda ulaşılan sonuçlarla tarafımızdan

elde edilen bilgilerin mukayesesi mümkün olabilmiştir.

A- ARŞİV KAYNAKLARI

Çalışma konusu olan Ermenek kazâsının Osmanlı hakimiyetine geçtiği dönemi

içine alması sebebiyle, tarihi yaparken aynı zamanda yazarak günümüze emsalsiz bilgi

kaynakları sunan Osmanlı Devleti’nin arşivleri istenilen pek çok bilgiyi en ayrıntılı

şekilde verebilecek niteliktedir. Şehrin fizikî, demografik, askerî vb. yapısının ortaya

konulmasında büyük önemi haiz olan arşiv belgeleri mufassal, icmal ve evkâf tahrir

defterleri başta olmakla birlikte Mühimme Defterleri, Maliyeden Müdevver Defterler,

Tımar Tevcihât Defterleri, Kamil Kepeci ve Divan Defterleri tasnifinde yer alan bazı

defterler de mevcuttur. Bunun dışında anılan arşivde müstakil bazı belgeler

bulunmaktadır. Ayrıca Topkapı Sarayı Müzesi Arşivi’nde gömlek-dosya içerisinde

muhafaza edilen pek çok vesikaya da ulaşılmıştır. Bunlar:

1 Şahıs isimleri ile soy adlarının nasıl ve hangi usullere göre teşekkül ettiğini tarihin, etnoğrafyanın,

filolojinin yardımı ile belirlenmesi ilmine onomastik adı verilmektedir. Bkz., M. Fuad Köprülü, “Türk Onomastique’i Hakkında”, T.D. I/1–2, (1949–50), İstanbul 1950, s. 221–236. Ayrıca Bkz., A. Cağferoğlu, “Türk Onomastiğinde At Kültü”, TM. X, (1951–53), İstanbul 1953, s. 201–212.

Page 8: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

ERMENEK KAZÂSI (1500-1600)

X

a. Tahrir Defterleri:

Osmanlı Devleti, bir yeri hâkimiyeti altına aldığında, o bölgeye yetkili bir emin

gönderip, nüfus ve vergi sayımlarını yaptırıp deftere geçirirdi. Böylelikle her sancak

için “tahrir” adı verilen, o bölgenin arazi, nüfus ve iskân durumlarını ihtiva eden

defterler meydana getirilmiştir. Türk arşivlerinin en kıymetli hazinesi olan bu defterler,

devletin hâkimiyeti altındaki yerlerde otuz kırk senede bir, ya da hükümdar

değişikliklerinde, yapılması devlet geleneği haline gelen tahrirlerle oluşmaktaydı2. Bu

tahrirlerde yerleşme birimlerinin nüfus durumu, toprak miktarı, üretilen mahsullerin

çeşitleri ile buralara ait öşür, rüsum ve bâclar yer almaktaydı3. İdarî, malî ve askerî

zaruretler gereği yapılan bu tahrirler, memleketin en uzak bucağına kadar, mevcut vergi

geliri kaynaklarını en ufak bölümleriyle ayrıntılı ve sıhhatli olarak belirlenmesi,

kaynaklarda meydana gelebilecek değişikliklerin takip edilebilmesi maksadıyla, çok sık

olarak yapılması gerekiyordu. Kısaca tahrirler, devletin kendi hâkimiyet ve otorite

gücünü belgeleyebilme vasıtası idi4.

Tahrir yapan kişilere “tahrir emîni, il yazıcısı veya muharrir” denilirdi. Tahrir

eminleri geniş bir hukuk anlayışına ve kanun bilgisine sahip, kazaskerlik, kadılık,

müderrislik, sancakbeyliği ya da defterdarlık gibi büyük mevkilerde başarılı olmuş,

faziletli ve yüksek şahsiyetler arasından seçilirdi. Tahrir komisyonunun diğer önemli

üyesi olan “kâtib”, defterdarlık dairelerinde hizmet etmiş kişilerden tayin edilirdi.

Tahriri yapılan yerin kadısı, tahrir eminiyle birlikte gerekli tahkikatları yapardı5. Tahriri

yapılan yerin eski tahriri de komisyonun yanlarında bulunurdu. İl yazıcı yazım işini

tamamladıktan sonra, yazdığı müsveddeleri birleştirerek “mufassal” defteri teşkil

ederdi. Mufassal tahrir defterinde her tımar arazisi dâhilinde ne kadar köy, her köyde ne

kadar aile ve her aileden alınabilecek vergi ve resimlerden gelecek varidatın tahmini

miktarı, eyalete göre alınması âdet olan resim ve vergilerin miktarları gösterilirdi6.

2 Ö. Lütfi Barkan-Enver Meriçli, Hüdavendigâr Livâsı Tahrir Defterleri I, Ankara 1988, s. 3; Yusuf

Genç-H. Osman Yıldırım-Nazım Yılmaz-Mustafa Küçük-Sinan Satar-İbrahim Karaca, Başbakanlık Osmanlı Arşivi Rehberi, İstanbul 2000, s. 97.

3 Halil İnalcık, Hicrî 835 Tarihli Sûret-i Defter-i Sancak-ı Arvanid, Ankara 1987, s. 12 vd. 4 Ö. L. Barkan- E. Meriçli, a.g.e., s. 6. 5 Erhan Afyoncu, “Defter Emini”, DİA IX, s. 91 vd.; Ö. L. Barkan-E. Meriçli, a.g.e., s. 21–30; Ö. Lütfi

Barkan, “Tarihi Demografi Araştırmaları ve Osmanlı Tarihi” , TM. X, (İstanbul 1953), 1–26. 6 Mufassal Tahrir Defterleri’nde yer alan yerleşme, nüfus, idarî ve sosyo-kültürel yapıyı ilgilendiren

verilerin kıymeti hakkında Bkz., Osman Gümüşçü, “Osmanlı Mufassal Tahrir Defterlerinin Türkiye’nin Tarihi Coğrafyası Bakımından Önemi”, XIII. Türk Tarih Kongresi (4–8 Ekim 1999),

Page 9: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

KAYNAKLAR ve ARAŞTIRMALAR

XI

Yalnızca idarî teşkilat ve yer isimlerini ve yıllık hâsılat miktarlarını gösteren

defterler daha muhtasar hazırlandığından bunlara “icmal defteri” denmekteydi. Defter,

tahrir emini ve kâtib tarafından tasdik edildikten sonra, birer nüshası beylerbeyi ve

sancakbeyine verilir, aslı ise merkezde muhafaza edilirdi. Yeni tahrir yapıldığında, yeni

hazırlanan deftere “defter-i cedîd” adı verilir, eskisi ise “defter-i atîk” ya da “defter-i

köhne” adıyla anılırdı7.

Osmanlı Devleti’nde yeni zapt edilen bir memleketin tahriri yapılmazsa, o

yörede Osmanlı hâkimiyeti fiilen yerleşmiş sayılamazdı8. Bu sebeple İçel sancağı ve

dolayısıyla Ermenek’te ilk tahririn, Ermenek kalesinin düşüş tarihi olan 1474’te

yapılması gerekiyordu. Ancak 1488’de başlanabilmiş olması, aradaki geçen on dört yıl

içerisinde bölgede siyasi sükûnetin tam olarak sağlanamadığı, bir başka deyişle Osmanlı

hakimiyetinin fiilen yerleşmediği manasına gelir. Nitekim Cem Sultan’ın Temmuz

1482’de Rodos’a geçmesinden sonra, II. Bayezid’e sığınmak zorunda kalan

Karamanoğlu Kasım Bey’e, Hocendi Beli’nden9 itibaren Akdeniz’e kadar olan topraklar

ıktâ olarak verilmiş, 1483 yılında ölünceye kadar, adı geçen bölgeyi yönetmesi

sebebiyle10, bu tarihe kadar Ermenek’in tahririnin yapılmadığı söylenebilir11. Ermenek

Kongreye Sunulan Bildiriler III/III, Ankara 2002, s. 1321 vd.

7 H. İnalcık, Arvanid, s. XV; Melek Delilbaşı, Muzaffer Arıkan, Hicri 859 Tarihli Defter-i Sancak-ı Tırhala I-II, Ankara 2001, s. II-XVI; L. Fekete, “Türk Vergi Tahrirleri”, (trc. S. Karatay), Belleten XI/42, (Nisan 1947), s. 299–328; Halil İnalcık, Osmanlı İmparatorluğu Klasik Çağ 1300–1600, (trc. R. Sezer), İstanbul 2003, s. 113; Halil İnalcık, “Adâletnâmeler”, Osmanlı’da Devlet, Hukuk, Adalet, İstanbul 2000, s. 77; Nicoara Beldiceanu, XIV. Yüzyıldan XVI. Yüzyıla Osmanlı Devleti’nde Tımar, (trc. M. A. Kılıçbay), Ankara 1985, s. 3; Feridun M. Emecen, XVI. Asırda Manisa Kazâsı, Anakara 1989, s. 3 vd.; Turan Gökçe, XVI ve XVII. Yüzyıllarda Lâzıkıyye (Denizli) Kazâsı, Ankara 2000, s. 1 vd.; Göknur Göğebakan, XVI. Yüzyılda Malatya Kazâsı (1516–1560), Malatya 1998, (Basılmamış Doktora Tezi), s. XIII-XIV; Osman Gümüşçü, XVI. Yüzyıl Larende (Karaman) Kazâsında Yerleşme ve Nüfus, Ankara 2001, s. 6–12; A. Selçuk Özçelik, “Avrupa Feodalitesi İle Türklerin Tımar Teşkilâtının Mukayesesi”, İHFM, XVII/ 3–4, (1951), s. 850; Gy. Káldy- Nagy, “XVII. Yüzyılda Osmanlı İmparatorluğunda Merkezi Yönetimin Başlıca Sorunları” AÜTAD, VII/ 12–13, (1973), s. 55; Mesut Elibüyük, “Türkiye’nin Tarihi Coğrafyası Bakımından Önemli Bir Kaynak, Mufassal Defterler”, Coğrafya Araştırmaları I/2 (Şubat 1990), s. 11–42; Halime Doğru, “Osmanlı Devleti’nde Toprak Yazımından Nüfus Sayımına Geçiş ve Bir Nüfus Yoklama Defteri Örneği”, Anadolu üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Dergisi I/2, (Mayıs 1989), 237 vd.

8 Ö. L. Barkan- E. Meriçli, a.g.e., s. 16. 9 Bugün İçel ili Mut ilçesine bağlı bir yerleşim birimidir. 10 Şikâri’nin Karamanoğulları Tarihi, (nşr. M. Mesud Koman), Konya 1946, s. 206; Müneccimbaşı

Tarihi II, (nşr. İ. Erünsal), İstanbul (Tarihsiz), s. 378 vd.; Oruç Bey, Tevârih-i Âl-i Osman, (nşr. N. Atsız), İstanbul 1972, s. 130.

11 Ö. L. Barkan’a göre uzun süre harp ve istilaların hüküm sürdüğü, emniyet ve iskân durumunun bozuk olduğu bölgelerde, dışardan gelip yerleşeceklerin gelişini engellememek için tahririn iki üç yıl geciktirildiği olağan bir durumdu. [Bkz., Ö. L. Barkan- E. Meriçli, a.g.e., s. 16.]

Page 10: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

ERMENEK KAZÂSI (1500-1600)

XII

kazâsının ilk tahriri, muhtemelen 1488–1500 tarihleri arasında İçel sancağının da

tahririni gerçekleştiren Murad Çelebi tarafından yapılmıştır12.

Buna göre Ermenek kazâsının yer aldığı ilk tahrir defteri II. Bayezid dönemine

ait olan 1500 tarihli defterdir. Bu tahriri 1518, 1522, 1555 ve 1584 tarihinde yapılan

tahrirler izlemiştir Bu defterlerin hepsi mufassal olup, sadece 1519–1520 tarihlerinde

yapılan tahririn neticelerini ihtiva eden TD 387 icmal defteridir. Ayrıca bu tahrirlerin

dışında, XVII. yüzyıla ait olmasına rağmen, Başbakanlık Osmanlı Arşivleri’nde 1636

tarihli TD 765 numaralı İçel sancağına ait Tımar Defteri, o tarihteki Ermenek kalesi

görevlilerinin tespiti hususunda büyük imkân sağlamaktadır13.

1. TD 31 (906/1500) Tarihli İçel Sancağı Mufassal Tahrir Defteri: Defter

Başbakanlık Osmanlı Arşivi’nde bulunmakta olup, toplam 487 sayfadır. Kânun-nâmesi

bulunmayan defterde14, tahrir emini ve kâtibin de kayıtlı olmadığı görülür. Ermenek

kazâsı defterin 1–16. sayfaları arasındadır. Ancak Ermenek kazâsının yer aldığı baş

tarafı eksiktir. İlk sayfasında Osmanlı dönemine ait olduğu anlaşılan bir pul ve onun

hemen altında sonradan verilen sayfa numaraları bulunmaktadır. Defterin birinci

sayfasında yer alan köyün baş tarafı eksiktir. Aynı sayfadaki diğer bir yerleşim biriminin

ismi ise fizikî tahribattan dolayı okunamamaktadır. Defterin eksik olması ve kazâya ait

sadece 18 köyün kaydının bulunması, deftere dayanarak kazâ genelinin idarî, iktisadî ve

demografik yapısı hakkında söz söylememizi güçleştirmektedir. Ancak defterin

Ermenek kazâsının son bulduğu 16. sayfasında yer alan “cem‘an der-kazâ-i Ermenek

neferan 2.440. Hâne gayri ez-mücerred ve pir-i fâni gasîr ve eimme ve sipâhiyân 2.248”

kaydı demografik eksikliği bir nebze kapatmaktadır15.

1518 tarihli İçel sancağı tahrir defterinde yer alan çok sayıda “ber-mûceb-i

defter-i Haydar” şeklindeki atıftan, bu defterin Sultan II. Bayezid dönemine ait olduğu

12 Her ne kadar Karaman Vilâyeti’nin ilk evkaf tahriri 1483 tarihini taşısa da, Ermenek kazâsını ihtiva

etmediği anlaşılmaktadır. Bkz., Fahri Coşkun, 888/1483 Tarihli Karaman Eyaleti Vakıf Tahrir Defteri, İstanbul 1996, (Basılmamış Yüksek Lisans Tezi); M. Ferit Uğur, “Eski Karaman Vilâyetine Ait Kânunlar”, Konya Mecmuası XI/7, (Konya 1937), s. 437.

13 BOA., TD 765, s. 69 vd. 14 Ö.L. Barkan, “Osmanlı İmparatorluğu Teşkilât ve Müesseselerinin Şer‛iliği Meselesi”, İHFM XI/ 3–4,

s. 218; Ayrıca Bkz., Turan Gökçe, “Osmanlı Kânunnâmeleri ve Bir Kânunnâme Sûreti Hakkında”, TİD V, İzmir 1990, s. 208; Nurcan Abacı, Bursa Şehrinde Osmanlı Hukukunun Uygulanması (XVII. Yüzyıl), Ankara 2001, s. 33–38.

15 BOA., TD 31, s. 1–16.

Page 11: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

KAYNAKLAR ve ARAŞTIRMALAR

XIII

anlaşılmaktadır16. 1500 tarihinde Karaman Vilâyeti’nin tahririnin yapıldığı ve tahrir

emini olarak Haydar Çelebi’nin tayin edildiği bilinmektedir17. Karaman Vilâyeti

sancaklarından Kayseri’nin aynı döneme ait tahririnin 1500 tarihli olduğu tespit

edilmiştir18. Ayrıca 1500 tarihli olduğu belirtilen Karaman Vilâyeti’ne ait TK 565’in

mukaddimesinde, muharrir olarak Haydar b. Nasuh’un, kâtip olarak da Ali’nin ismi

geçtiğine göre, bu defterin de 1500 tarihli olduğunu söyleyebiliriz19. Nitekim BOA

kayıtlarında da aynı tarihle yer almıştır20.

2. TD 83 (924/1518) Tarihli İçel Sancağı Mufassal Tahrir Defteri:

Başbakanlık Osmanlı Arşivi’nde bulunan İçel sancağına ait bu mufassal tahrir defterinin

de Kânun-nâmesi, tahrir emini ve tahrir tarihi mevcut değildir. Ancak defterin Kemal

Paşazâde ismiyle meşhur olan Ahmed b. Süleyman b. Kemal ve kâtip Şam1ı Hüsam

tarafından, Yavuz Sultan Selim döneminde 1518 tarihinde tanzim edildiği

belirtilmektedir21. Yavuz Sultan Selim dönemine ait TD 63 nr’lı Karaman Mufassal

Defteri 1518 tarihli olarak gösterildiğine göre, TD 83’te aynı dönem ve tarihe ait

olmalıdır22. Defterin tamamı 561 sayfa olup, Ermenek kazâsı 265–322 sayfaları

arasında yer almaktadır. Ermenek şehri ve köylerinin nüfuslarını ihtiva eden asıl metin

yanına, derkenar olarak nüfustaki artışlar yazılmıştır. Ancak köylerdeki derkenarın şehre

göre daha kalabalık olduğu görülür23.

3. TD 182 (928/1522) Tarihli İçel Sancağı Mufassal Tahrir Defteri:

Başbakanlık Osmanlı Arşivi’nde bulunan ve İçel sancağına ait olan bu mufassal tahrir

defteri 483 sayfadır ve üzerinde hiçbir tarih kaydına rastlanmamaktadır. TD 83’te ifade

edildiği gibi nüfus sütunlarının yanına derkenar olarak nüfus artışlarının ilave edildiği

belirtilmişti. Dikkat edilirse 1518’de derkenara yazılan şahıslar, nefer ve hâne

toplamlarına dâhil edilmemişti. TD 182’de ise derkenar olarak kaydedilen nüfusun asıl 16 BOA., TD 83, s. 275. 17 F. Uğur, a.g.m., s. 437. 18 İ. Hakkı Konyalı, Abideleri ve Kitabeleri ile Ereğli Tarihi, İstanbul 1970, s. 237 vd.; BOA. Rehberi,

s. 116; O. Gümüşçü, a.g.e., s. 13. 19 TK 565; O. Gümüşçü, a.g.e., s. 45. 20 BOA. Rehberi, s. 112. 21 Ö. Lütfi Barkan, XV ve XVI. Asırlarda Osmanlı İmparatorluğunda Ziraî Ekonominin Hukukî ve

Malî Esasları I, Kânunlar, İstanbul 1943, s. 39 vd.; Ö. L. Barkan-E. Meriçli, a.g.e., s. 14 vd.; Ayrıca Bkz., İsmet Parmaksızoğlu, “Kemal Paşa-zâde”, İA. VI, s. 561–566; BOA. Rehberi, s. 112.

22 İ. H. Konyalı, Ereğli, s. 248; BOA. Rehberi, s. 112; O. Gümüşçü, a.g.e., s. 138; Ş. Çelik, a.g.e., s. 7. 23 BOA., TD 83, s. 265–322; Netice olarak kırlık alandaki nüfus artışının şehir merkezinden daha fazla

olduğu söylenebilir. Nitekim kazânın demografik yapının ele alındığı bölümde konuya ayrıntılı biçimde yer verilecektir.

Page 12: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

ERMENEK KAZÂSI (1500-1600)

XIV

nüfus sütunlarında yer aldığı görülür. Örneğin, 1518’de Kemeros Mahallesi’nde

derkenara yazılanlardan Kasım v. Abdi, Ömer v. Hamza ve Ali v. Nasuh isimli şahıslar

nüfus sütununda yan yana yer almışlardır24. Yerleşim birimlerinden hâsıl olan vergilerde

ise çift, bennak ve caba rüsumu hariç aynen kaydolunmuştur. Ermenek şehrinin vergi

gelirlerinde de hiçbir değişiklik olmadığı dikkat çekmektedir25.

Demografik ve iktisadî verilerde fazla bir değişiklik görülmeyen bu mufassal

defter muhtemelen, Kanuni Sultan Süleyman’ın cülusunu müteakip, TD 83 esas

alınarak, nüfus değişikliklerinin kaydedilmesiyle teşkil olunmuştur. Nitekim TD 387

nr’lı ve tahririne 1520 tarihinde başlandığı bilinen Rum ve Karaman Vilâyeti İcmal

Defteri’ndeki Ermenek kazâsına ait 253–265 sayfalardaki yerleşim birimleri ile nüfus

ve hâne rakamlarının aynı olması hasebiyle, icmal defterinde yer alan verilerin TD 182

nr’lı mufassal defterden alındığını söylemek mümkündür26. Ancak aynı döneme ait

Karaman Vilâyeti’ne ait İcmal TD 118’in 929 yılı Muharrem ayı başlarında tutulduğu

göz önünde bulundurulacak olursa, bu defterin de 1522 tarihini taşıması gerektiğine

hükmolunabilir27.

4. TD 272 (962/1555) Tarihli İçel Sancağı Mufassal Tahrir Defteri: BOA 272

numarada kayıtlı olan bu defter Mufassal olup, tamamı İçel sancağına aittir ve 486

sayfadır. Ermenek kazâsı defterin 1–40. sayfalarında yer almaktadır. Tahrir tarihi ve

kânunnâmesi mevcut değildir. Ancak 1550 tarihinde Karaman Vilâyeti’nin tahririni

yapmak üzere Hazîne-i Amire Defterdârı olan Ebu’l-Fazl Efendi’nin tahrir emini olarak

görevlendirildiği, tahrir yapıldıktan sonra defterinin temize çekilmesi işinin Ebu’l-

Fazl’ın göz ağrısı sebebiyle uzun sürdüğü, ayrıca defter eminine yardımcı olması için 10

Nisan 1555 tarihinde, Karaman çavuşlarından Abdurrahman Çavuş’un görevlendirildiği

belirtilmektedir28. Bu sebeple defterin temize çekilmesi işinin aynı sene bitirileceği

tahmininden yola çıkılarak defterin 1555 yılında hazırlandığını ileri sürmek pek de

yanlış olmayacaktır. BOA kayıtlarında da 1555 tarihli mufassal maliye defteri olarak

kayıtlıdır29.

24 BOA., TD 83, s. 265; BOA., TD 182, s. 1. 25 BOA., TD 83, s. 272; BOA., TD 182; s. 6. 26 Bahaeddin Yediyıldız, Mehmet Öz, Ünal Üstün, Ordu Yöresi Tarihinin Kaynakları III, 387

Numaralı Defter-i Karaman ve Rum’un Canik Livâsına Ait Bölümü (1520), Ankara 2002, s. XV. 27 Ş. Çelik, a.g.e., s. 8; BOA. Rehberi, s. 115. 28 Ş. Çelik, Gösterilen yer. 29 387 Numaralı Muhâsebe-i Vilâyet-i Karaman ve Rum Defteri (937–1530), Dizin ve Tıpkıbasım,

Page 13: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

KAYNAKLAR ve ARAŞTIRMALAR

XV

5. TK 128 (992/1584) Tarihli İçel Sancağı Mufassal Tahrir Defteri: Tapu

Kadastro Genel Müdürlüğü Kuyûd-ı Kadîme Arşivinde 128 numarada kayıtlı olan bu

defter, İçel sancağına ait müstakil mufassal bir tahrir defteridir ve toplam 1037 sayfadır.

Ermenek kazâsı defterin 1–108. sayfaları arasındadır. Kazâ tahririnin son bulduğu 108.

sayfadan sonra üç sayfa boş bırakılmıştır. Defterin başında Sultan III. Murad’ın

tuğrasını müteakiben İçel sancağı kânun-nâmesi ile bir fihrist yer almaktadır30. Defter,

Sultan III. Murad’ın emriyle dergâh-ı âli defter kâtiplerinden Ahmed b. Bostan ve Kâtip

Ramazan b. İskenderânî tarafından Ağustos 1584 tarihinde yazıldığı anlaşılır31. Defterin

icmali aynı arşivde bulunan 115 varaktan oluşan 331 numaralı defterdir32.

Tahrir yapıldığında Ermenek kadısı olduğu belirtilen Mevlâna Hacı

Abdürrezzak, Saray mahallesinde tahrir olunmuştur. Ayrıca daha evvel rastlanmayan

azatlı kölelere rastlanmıştır. Bunların baba isimlerinin hep Abdullah olması,

gayrimüslimken müslüman olduklarını gösterir. Bâzâr bâcının yanına düşülen notta

“şerh olunduğu üzere bâzâr-ı mezbûrun Çarşamba gününde ikâme olunmak üzere tashih

olundu. Fî 4 Receb 1261”33. Bu tarih tashihin 9 Temmuz 1845 tarihinde yapıldığını

gösterir. Defterin 13 ile 14. sayfaları arasına sonradan yapıştırılan ikâme-i bâzâr yazısı

yer almaktadır34.

6. 387 Numaralı (928/1522) Tarihli Muhasebe-i Vilâyet-i Karaman ve Rum

Defteri: Başbakanlık Osmanlı Arşivleri’nde 387 numara ile kayıtlı olan bu defter

Karaman ve Rum vilâyetlerinin icmal defteridir. Defterin Konya, Beyşehri, Akşehir,

Larende, Aksaray, Niğde ve İçel livâlarını ihtiva eden 1–338 sayfaları BOA tarafından

dizin ve tıpkıbasım olarak yayımlanmıştır35. Defterde yer alan bütün verilerin TD 182

ile aynı olması hasebiyle, bu defterin de 1522 tarihli olma ihtimali vardır36. Ancak bazı

müellifler defterin tahririne 1520 tarihinde başlandığı için bu tarihi defterin tahrir tarihi

Ankara 1996, s. 10; Ayrıca BOA. Rehberi, s. 112.

30 Kânun-nâme, Ö. L. Barkan tarafından yayımlanmıştır. Bkz., Ö. L. Barkan, Kânunlar, s. 48–54; Ayrıca çalışmamızın ekler bölümünde de tamamı yer almaktadır.

31 Tarih kaydı aynen şöyledir: “Fî evâsıt-ı Şa‘ban-ı muazzam sene 992”. Bkz., TK 128. 32 Ermenek kazâsı Tımar sahipleri için Bkz., TK 331, s. 15a–19a. 33 Bkz., TK 128, s. 12 vd. 34 Bu yazının transkripsiyonu çalışmamızın ekler kısmında bulunmaktadır. 35 387 Numaralı Muhâsebe-i Vilâyet-i Karaman ve Rum Defteri I. 36 İbrahim Hakkı Konyalı, Abideleri ve Kitabeleri ile Karaman Tarihi Ermenek ve Mut Abideleri, İstanbul 1967, s. 103.

Page 14: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

ERMENEK KAZÂSI (1500-1600)

XVI

olarak benimsemişlerdir37. Ermenek kazâsı defterin 253–265 sayfaları arasında

bulunmaktadır. Kazânın emlâk ve vakıf arazilerinin gelirleriyle has, zeâmet ve tımara

ayrılan miktarlar ayrı başlıklar altında yer almıştır. Ayrıca Ermenek kalesindeki mevcut

teçhizat, erzak, görevlilerin sayısı ile bunların yevmiyeleri de mevcuttur38.

b. Evkâf Defterleri

Ermenek kazâsına ait 3 evkâf defteri bulunmakta ve İçel sancağı tahrir

defterleriyle aynı tarihleri taşımaktadırlar. Bunların ikisi TKKA, diğeri ise İstanbul

Başbakanlık Osmanlı Arşivleri’ndedir.

1. TK 565 Numaralı (906/1500) Tarihli Karaman Vilâyeti Evkâf Defteri:

Tapu Kadastro Genel Müdürlüğü Kuyûd-ı Kadime Arşivinde bulunan bu evkâf defteri,

Karaman Vilâyeti sancaklarının vakıflarını ihtiva etmekte ve toplam 234 varaktan

oluşmaktadır. Defterin dış kapağında “Kubbe altından müdevver atîk Konya Vakfı”

ibaresi yer alır. Defterin mukaddimesindeki kayıttan, İbn Hatib diye meşhur Haydar b.

Nasuh ve Katib Ali tarafından yazıldığı ve 1500 tarihli olduğu anlaşılmaktadır39.

Ermenek kazâsı defterin 22lb-231a varakları arasında yer alır. Defterdeki vakıf eserleri

cami, mescid, medrese ve zaviyeler şeklinde toplu olarak sıralanmaktadır. Defterde

yalnız Ermenek’te bulunan vakıf kurumları değil, Ermenek’te vakıf akarı olan vakıflar

da yer almıştır40.

2. TD 1 Numaralı (1522 ve 1555) Tarihli İçel Sancağı Evkâf Defteri:

BOA’da, Tapu Tahrir Defterleri tasnifi içerisinde yer almaktadır. Defterin tahrir tarihi

bulunmayıp, arşiv rehberinde defter tarihi olarak “Kanuni” dönemi gösterilmektedir41.

Defter toplam 65 sayfa olup, Ermenek kazâsı vakıfları defterin iki ayrı yerinde

bulunmaktadır. Birinci kısmı defterin 2–16. sayfalarındadır. İkinci kısmı ise 42–50.

sayfaları arasında yer almaktadır. Defterin 2–39. sayfalarının yazı biçimi ve tanzim şekli

ile bu sayfadan sonraki bölümün tertibi, yazı çeşidi oldukça farklılık arzeder. Birinci

kısmın vakıf kayıtları oldukça düzenli tutulduğu halde, ikinci kısmın vakıf kayıtlarının

yanlarında, sayfa kenarlarında ilâveler mevcuttur. Bu sebeplere binaen, defterin iki

farklı defterin bir araya getirilmesiyle teşkil olunduğu anlaşılmaktadır.

37 B. Yediyıldız, M. Öz, Ü. Üstün, a.g.e., s. XV; Ayrıca Bkz., G. Göğebakan, a.g.e., s. XV vd. 38 BOA., TD 387, s. 253–265. 39 TK 565. 40 TK 565, s. 221b-231a. 41 BOA. Rehberi, s. 112.

Page 15: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

KAYNAKLAR ve ARAŞTIRMALAR

XVII

Defterin ilk sayfasında “Evkâf-ı Ermenek der-livâ-i İçel” ifadesi yer almaktadır.

Ermenek’e ait vakıfların birinci kısmı sayfa 2’den başlamakta ve 16. sayfada son

bulmaktadır. Buradan itibaren 39. sayfaya kadar Mut, Karataş, Gülnar kazâları evkâfı

kaydedilmiştir. Defterin ikinci kısmı “Evkâf-ı livâ-i-İçel der Vilâyet-i Karaman, Kazâ-i

Ermenek tâbi-i Livâ-i İçel” ibaresi ile başlar. Ancak bu kısımda sayfanın alt ve üst

tarafında farklı sayfa numaraları verildiği görülür. Önceki bölüm 39. sayfada son

bulduğundan, ikinci kısmın 42 sayfa numarasıyla başlaması daha uygun olacaktır.

Defterin 50. sayfasından itibaren Mut, Silifke, Karataş, Gülnar ve Selendi kazâları yer

alır.

Defterin ilk kısmında bazı görevlilere Sultan Bayezid ve Sultan Selim tarafından

verilmiş muafiyet hükümleri mevcuttur. Örneğin, Nadire Köyü Sinan Halife Camii

görevlilerinin, Sultan Bayezid ve Sultan Selimden muafiyet hükümleri vardır42. Bu

muafiyet hükümlerine bakılırsa defterin bu kısmı Kanuni döneminde yazılmış olmalıdır.

1518 tarihli TD 83 ile birinci kısım karşılaştırıldığında vakıf görevlilerinin isimleri ve

gelir miktarlarının genellikle aynı olduğu görülür. Nitekim defterin birinci kısmında

İznebolı Köyü Camii’nde görevli olarak kaydedilen Veli v. Emeleddin, Yusuf v. Veli ile

Mahmud v. Veli isimli şahıslar, 1518 tarihli TD 83’te de yer almışlardır43. Ayrıca bu

kısmın sancak idaresine ait bilgileri 1518 tarihli defter ile aynıdır44. Bu misaller defterin

TD 83’e göre hazırlandığını göstermektedir. Bu sebeple defter 1522’de düzenlenmiş

olsa da, 1518 tarihinin verileri kullanıldığından, çalışmada bu tarih esas alınmıştır.

Defterin ikinci kısmındaki, idarî ve iktisadî veriler ele alındığında, 1555 tarihli TD 272

nr.’lı defterin tarihiyle aynı tarihi taşıması uygun görünmektedir45.

3. TK 576 (992/1584) Tarihli İçel Sancağı Evkâf Defteri: Tapu Kadastro

Genel Müdürlüğü Kuyûd-ı Kadîme Arşivinde 576 numarada kayıtlı bu defterin tamamı

20 varak olup, sadece İçel sancağının vakıflarını ihtiva etmektedir. Defterin yazım tarihi

belirtilmemekle birlikte, S. Faroqhi 1568–1569 tarihini kabul etmiştir46. Ayrıca BOA

tarafından yayımlanan TD 387’nin giriş kısmında yer alan İçel sancağına ait defterler

42 BOA., TD 1, s. 8. 43 BOA., TD 83, s. 274 vd.; TD 1, s. 2. 44 Ş. Çelik, a.g.e., s. 12. 45 Sancağın 1555 tarihindeki idarî taksimatı hakkında Bkz., Ş. Çelik, a.g.e., s. 88–91. 46 Faroqhi bu defterin tarihini 1568–69 olarak kabul etmiştir. Bkz., Suraiya Faroqhi, Osmanlı’da Kentler

ve Kentliler, (trc. N. Kalaycıoğlu), İstanbul 2000, s. 31nu: 9.

Page 16: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

ERMENEK KAZÂSI (1500-1600)

XVIII

cetvelinde aynı tarihle zikredilmiştir47. Ancak, aynı arşivdeki 1584 tarihli TK 128’de

Ermenek kazâsı köyleri içerisinde yer almayan yerleşim birimlerinden Dedelü ve

Balkasun köylerinin, bu defterdeki vakıf kayıtları arasında yer alması48, TK 576 nr’lı

evkâf defterinin de 1584 tarihinde oluşturulduğu ihtimalini kuvvetlendirmektedir. Bu

sebeple aynı tarih bu defter için de kabul edilebilir.

c. Mühimme Defterleri:

Dîvân-ı Hümâyûn’da alınan kararların kaydedildiği defterler arasında

Mühimmeler ilk sırada gelmektedir. Mühimme defterlerindeki kayıtların üstlerinde,

hükümlerin nasıl meydana geldiği, ne gibi muamele gördüğü veya cevabın mahiyetiyle

ilgili olan ve zamanla, belki de Reisülküttabın yönlendirmesine göre değişiklik gösteren

çeşitli kayıtlar mevcuttur49. Ermenek kazâsıyla ilgili olarak, BOA. 989 nr’lı “Divân-ı

Hümayûn Defterleri Katalogu”ndaki Mühimme defterlerinden 1–75 arasında (1553–

1604) numaralandırılan bütün Mühimme defterleri titizlikle gözden geçirilmiştir.

Bunlardan 7, 12, 13, 21, 25, 27, 31, 39, 53, 60, 64, 73, 70 numaralı Mühimme

defterlerinde yer alan çok sayıda hükümden ilgileri nispetinde faydalanılmaya

çalışılmıştır. Bu hükümlerin belli başlı konuları ise, yeni yapılan camide Cuma namazı

kılınması, eskisi harap olan hamamın yenisinin yapılması, pazaryeri kurulması

hususunda verilen izinleri ihtiva eder. Bunun dışında çeşitli zamanlarda bazı kişilere

tımar tevcih edilmesi, halka zulmeden sipâhinin tımarının elinden alınması, ayrıca

eşkıyalık olaylarıyla ilgili birkaç hükme rastlanmıştır.

ç. Tımar ve Zeâmet Tevcih Defterleri (Ruznamçe Defterleri):

Ruznamçe, çağdaş muhasebe sistemlerinde yevmiye defteri veya jurnal adı

verilen defterdir. Kelime olarak “Ruz” Farsça gün; “namçe” ise aynı dilde defter

anlamına gelmektedir. İlhanlı, Akkoyunlu ve Timur devletlerinde de bu tip kayıtların

tutulduğu bilinmektedir50. Osmanlılarda Tımar Ruznamçe Defterleri, tımar sistemine

paralel olarak çok erken tarihlerde tutulmaya başlanmış, sistemin gelişmesiyle birlikte 47 Vilâyet-i Karaman ve Rum Defteri I, s. 10. 48 TK 576, s. 11b; TK 576, s. 11b; “Balkasun” ismi bugün yanlışlıkla Balkusan şeklinde kullanılmaktadır. 49 Mübahat S. Kütükoğlu, “Mühimme Defterlerindeki Muamele Kayıtları Üzerine”, Tarih Boyunca

Paleografya ve Diplomatik Semineri Bildirileri, ( 30 Nisan- 2 Mayıs 1986), İstanbul 1988, s. 95; Nagy, Mühimme defterleri Osmanlı Devleti’nin gereğinden fazla merkezileştiğinin delilidir diyor. Bkz., K. Nagy, “XVII. Yüzyılda Osmanlı İmparatorluğunda Merkezi Yönetimin Başlıca Sorunları” AÜTAD, VII/ 12–13, (1973), s. 55.

50 Halil Sahillioğlu, “Ruznâmçe”, Tarih Boyunca Paleografya ve Diplomatik Semineri Bildirileri, (30 Nisan- 2 Mayıs 1986), İstanbul 1988, s. 113 vd.

Page 17: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

KAYNAKLAR ve ARAŞTIRMALAR

XIX

vilâyetlere bağlı sancakların tezkireleri ayrı cüzler içerisinde bir defter haline

getirilmiştir51. Ermenek kazâsına ait dört adet tımar Tevcihât defteri olup bunlar, 1516–

1584 tarihleri arasında tutulan kayıtları ihtiva etmektedir. Bu defterlerden dört tanesi

BOA’da, diğer biri de Kuyûd-ı Kadîme Arşivindedir.

1. TD 58 (922–923/1516–1517) Tarihli Karaman Vilâyeti Tımar ve Zeâmet

Tevcih Defteri: Başbakanlık Osmanlı Arşivi Tahrir Defterleri tasnifinde yer alan bu

defter Karaman Vilâyeti’nin tımar ve zeâmet tevcih defteri olup toplam 435 sayfadan

müteşekkildir. Defterin meydana getiriliş tarihi net olarak belirtilmemekle birlikte,

ikinci sayfasında52 Karaman Beylerbeyisi olarak gösterilen Hüsrev Paşa’nın 1516

yılında bu görevde bulunması53, ayrıca tımar kayıtlarının 1516 ve 151754 tarihlerini

taşıması hasebiyle, bu defterin 1516/1517 tarihlerinde hazırlanmış olduğu söylenebilir.

Ermenek kazâsına ait tımar ve zeâmet kayıtları defterin 416–424. sayfaları arasında yer

almakta ve defterde 31 tımar, dört de zeâmet kaydı mevcuttur. Defterde Ermenek’e

bağlı olarak gösterilen bazı yerlerin aslında Silifke’ye ait olduğu anlaşılmaktadır. Örnek

olması açısından Sala yeri, Güzel ahır ve Demiroğlu sınırı, Şamlu sınırı, Karait sınırı,

Orta viran sınırı, Meşhed alanı sınırı, Silifke’ye bağlı olduğu halde Ermenek’e ait

gösterilmişlerdir. 1522 tarihli tımar defterinde bu yerlerin Silifke’ye tâbi olduğu

görülür55. Bunun dışında aslında Mut kazâsına tâbi olan Süleyman Paşalu Köyü defterde

Ermenek’e bağlı görülmektedir56. Bu yerlerin aynı tarihlerde oluşturulduğu tahmin

edilen TD 182’de Ermenek kazâsına bağlı gösterilmemesi, kayıtlarda düzensizlik ve

hatalar yapıldığı şeklinde yorumlanabilir.

2. TD 118 (929/1522) Tarihli Karaman Vilâyeti Tımar ve Zeâmet Tevcih

Defteri: Başbakanlık Osmanlı Arşivi'nde bulunan defter toplam 551 sayfadır.

Mukaddimesinden anlaşıldığına göre, defter Kanuni Sultan Süleyman adına, Beylerbeyi

Şadi Paşa marifetiyle Defterdar Mustafa Çelebi tarafından tutulmuştur. Kâtibi Dergâh-ı

51 BOA. Rehberi, s. 135. 52 BOA., TD 58, s. 2. 53 Mehmed Süreyya, Sicill-i Osmanî II, İstanbul 1327, s. 272; Ayrıca Bkz., Ş. Çelik, a.g.e., s. 13. 54 Örnek olması açısından Ali v. Yağlu’nun zeamet kaydında 1516 tarihi kayıtlıdır. Bkz., BOA., TD 58, s.

416; Ayrıca 1517 tarihli Güzel v. Seydi b. Bozkırlı’nın tımar kaydı için Bkz. BOA., TD 58, s. 422. 55 BOA., TD 58, s. 419; Krş. BOA., TD 118, s. 501. 56 BOA., TD 58, s. 417.

Page 18: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

ERMENEK KAZÂSI (1500-1600)

XX

âlî kâtiplerinden Rûşenî b. Hacı Hüseyin olup, Muharrem 929 (20 Kasım–20 Aralık

1522) tarihini taşımaktadır57.

Defterde sırasıyla Konya, Larende, Beyşehir, Akşehir, Niğde, Aksaray, Kayseri

ve İçil sancaklarının has, zeâmet ve tımar kayıtları yer almakta olup İçel sancağı, 427 ile

551’inci sayfaları arasında bulunmaktadır. Defterin son kısmındaki Selendi ve Anamur

nahiyelerine ait bilgilerin eksik olduğu düşünülmektedir.

3. TD 392 (930–931/1523–1524) Tarihli Karaman Vilâyeti Tımar ve Zeâmet

Tevcih Defteri: Başbakanlık Osmanlı Arşivi’nde bulunan defter Karaman Vilâyeti’nin

tımar ve zeâmet defteridir. Defter toplam 623 sayfa olup, tarihi açıkça belirtilmemiştir.

Ancak defterin tetkikinden 1522 yılından sonra oluşturulduğu anlaşılmaktadır. Nitekim

defterde bulunan en eski tımar tevcihi 1523 tarihini taşıyan Mehmed v. Seydi b.

Beğdili’ye aittir58. Diğer bir husus da, TD 118’de kardeşleriyle birlikte 2000 akçelik

hisseli tımar tasarruf eden Halil b. Bahadır’ın oğlu Savcı’nın bu defterde öldüğü ve

tımarının, yine aynı şahsın oğlu olan Ahmed’e tevdi edildiği görülmektedir (1524)59. Bu

kayıtlardan yola çıkılarak defterin 1523–1524 tarihlerine ait olduğu söylenebilir.

Ermenek kazâsına ait kayıtlar defterin 244–249. sayfaları arasında bulunmakta olup 27

tımar, bir de zeâmet tevcihi mevcuttur60.

4. TK 331(992/1584) Tarihli İçel Sancağı Tımar ve Zeâmet Tevcih Defteri:

Tapu Kadastro Kuyûd-ı Kadîme Arşivinde bulmaktadır. Defter 115 varaktır ve Ermenek

kazâsı tımar sahipleri 15a–19b varakları arasında yer almaktadır61. BOA tarafından

yayınlanan 387 nr’lı defterin girişinde 1583 olarak tarihlendirilmiştir62. Ancak köylerin

vergi hâsılları incelendiğinde defterin, aynı arşivde bulunan TK 128 nr’lı İçel sancağı

mufassal tahrir defterinin icmali olduğu anlaşılır. Defterde Ermenek kazâsına ait 33

tımar kaydı bulunmaktadır. Burada dikkat çeken husus tımarlıların arasında hiç zeâmet

tasarruf edenin bulunmamasıdır. En yüksek tımar tasarruf eden kişi 10100 akçelik

tımarıyla Seydi Ali v. İsa’dır63.

57 BOA. TD 118, s. 1–3. 58 BOA., TD 392,s. 247. 59 “Hisse-i Ahmed v. Halil Bahadır Köpek Savcı el müteveffa: 2000. Mezkûr Ahmed sipâhi zade olmağın,

mezbûr müteveffa Savcı tahvilinden tevcih olundu. Sene 931” Bkz., BOA., TD 392,s. 248. 60 Tımar ve zeamet sahiplerinin isimleri ve tasarruf ettikleri miktarlar çalışmamızın ekler bölümünde yer

almaktadır. 61 TK 331, vr. 15a-19a. 62 Vilâyet-i Karaman ve Rum Defteri I, s. 10 vd. 63 TK 331, vr. 15a.

Page 19: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

KAYNAKLAR ve ARAŞTIRMALAR

XXI

d. Maliyeden Müdevver Defterler:

Muhtelif maliye kalemlerine ait defterler olduğu gibi arazi tahriri, saray yeniçeri,

mevâcip gibi diğer cins defterleri de ihtiva etmektedirler. Başbakanlık Osmanlı

Arşivi’nde bulunan bu defterler 1427 yılında başlayıp, 1927 yılına kadar gelmektedir.

Bu tasnif içerisinde konumuzu ilgilendiren üç adet Maliyeden Müdevver defter

bulunmaktadır. Bunlarda en geç tarihe sahip defter 1546–1565 tarihleri içerisinde

tutulduğu anlaşılan MAD 125 nr.’lı defterdir. Bu defter, Karaman Eyâleti’ne tabî sancak

ve kazâlarda tahsil olunan vergi, mahsulât ve masrafları ihtiva etmektedir. Defter 155

varaktan teşekkül etmekte olup, 15,5x38 cm ebadındadır ve Ermenek kazâsını içeren

sayfalarda bir adet tımar kaydı yedi tane de mukataa kaydı yer almaktadır. Kazâyı ihtiva

eden sayfalarda numara tespit edilememiştir64. Aynı tasnifteki diğer bir defter ise MAD

15286 numarayı ve (1573–1580) tarihlerini taşıyan defterdir. Konumuzla ilgili olarak

156–159 ve 412. sayfalarda bir tımar, iki de zeâmet kaydı yer almaktadır65. MAD 15264

nr’lı defterde ise 50–185. sayfalar arasında farklı sayfalarda Ermenek ile ilgisi olan üç

zeâmet ve yedi tane de tımar kaydı mevcuttur. Bu kayıtların 1595/1596 yıllarında

tutulduğu anlaşılıyor. Burada dikkat çeken bir husus ise Kıbrıs’ta görevli iken kaçan

tımar sahiplerine rastlanmasıdır66. Bu defterlerin haricinde 1594 tarihli MAD 16069

nr’lı Tımar ve Zeâmet Defteri çürümüş olması hasebiyle tetkik edilememiştir67.

B- MESKUKAT, EPİGRAFİK ve ONOMASTİK MALZEME

Meskukat önceleri hükümdar lakaplarını, hüküm sürdüğü yılları ve yerlerini

belirlemek için kaynak olarak kullanılırken, günümüzde daha ziyade üzerindeki

resimler ve yazılar ile hâkim unsurun sanatını, paranın basıldığı ülkenin iktisadî hayatını

öğrenmek için çok sağlam bir kaynak olarak kullanılmaktadır68. Nitekim

Karamanoğulları dönemini ilgilendiren kitâbeler Halil Edhem tarafından

“Karamanoğulları Hakkında Vesâik-i Mahkûke” ismiyle TOEM’de yayımlanmıştır. Söz

konusu makale Ermenek şehrinin Karamanoğulları dönemiyle ilgili olarak çok kıymetli

bilgiler ihtiva etmektedir. Bu arada, Ermenek’te basılması hasebiyle şehrin idarî ve

iktisadî konumunun bir göstergesi niteliğindeki madenî paralarla ilgili hususlar, Cüneyt

64 BOA., MAD 125. 65 BOA., MAD 15286, s. 156–159, 412. 66 BOA., MAD 15264, s. 167. 67 BOA., MAD 16069. (1594) 68 A. Zeki Velidi Togan, Tarihte Usûl, İstanbul 1981, s. 52 vd.

Page 20: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

ERMENEK KAZÂSI (1500-1600)

XXII

Ölçer’in “Karamanoğulları Beyliği Madeni Paraları” isimli çalışmasından takip

edilmiştir.

e. Diğer Arşiv Kaynakları:

Arşiv kaynakları arasında, yukarıda sıraladığımız Tapu Tahrir tasnifi içerisinde

yer alan, ancak farklı özellik gösterdiği için tanıtımını burada yapmayı uygun

bulduğumuz bazı defterler de vardır. Bunlardan birisi Başbakanlık Osmanlı Arşivi’nde

TD 968 nr’lı defterdir. İçel sancağına ait mütekâid sipâhi ve sipâhizâdelerin

kaydedildiği bu defterin mukaddimesindeki kayıttan (26 Ekim–4 Kasım 1575) tarihli

olduğu anlaşılır. BOA. Rehberi’nde defterin askerî bir defter olduğu belirtilmektedir69.

Toplam 80 sayfa olan defterin son kısmında, Mevlana Vildan b. Şaban marifetiyle

yazıldığı belirtilir. Ermenek kazâsına ait kayıtlar defterin 53–55. sayfaları arasında yer

alır. Defterin tetkikinden anlaşıldığına göre, Ermenek kazâsına tâbi Çavuşlar, Eskice,

Sivricekaya, Uluköy, Fariske, Gargara, Mulumu köylerinde mütekâid sipâhi ve

sipâhizâdeler arasından yazılan “güherçile eşküncileri” yer almaktadır70.

Tapu Tahrir tasnifi içerisinde yer alan diğer bir defter ise TD 1021 numarayı

taşımaktadır. Defterin baş tarafında “Kânun-ı sipâhizâdegân der-Livâ-i İçel” başlığıyla

yazılmış İçel sancağı sipâhizâdegân kanunu bulunmaktadır71. Ö. L. Barkan bu kânun-

nâmeyi yayımlarken defterin tarihsiz olduğunu belirtmiştir72. Ancak birçok yerinde

Mevlâna Vildan defterine atıfların bulunması hasebiyle defterin 1584 tarihli olması

ihtimali üzerinde durulabilir73. Bunların haricinde yine aynı arşivdeki 1603 tarihli

Kıbrıs, İçel, Tarsus, Alâiye ve Sis livâlarının tımar tevcih atını ihtiva eden TD 696 nr’lı

defter Ermenek kazâsı tımar kayıtları için tetkik olunmuş ve ilgili yerde kullanılmıştır74.

Bahsi geçen defterlerin dışında yine Başbakanlık Arşivi’nde Kâmil Kepeci

Divân-ı Hümayûn Divan Kalemi tasnifinde yer alan 74, 86, 108, 110, 117, 210 numaralı

defterlerden, ayrıca Bâb-ı Âsafî Nişan Kalemi tasnifinden 1078 ve Bâb-ı Âsafî Ruûs

Kalemi tasnifinden 1459 numaralı defterlerin konumuzla ilgili kısımlarından istifade

edilmiştir. Ayrıca Tımar ve Zeâmet Tevcih Defterleri tasnifindeki 2 nr.’lı defterden

konumuzla ilgisi ölçüsünde istifade edilmiştir. Yine Başbakanlık Osmanlı Arşivi’nde 69 BOA. Rehberi, s. 113. 70 BOA., TD 968, s. 53 vd. 71 BOA., TD 968. 72 Ö. L. Barkan, Kânunlar, s. 54. 73 Ş. Çelik, a.g.e., s. 14. 74 BOA., TD 696, s. 116.

Page 21: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

KAYNAKLAR ve ARAŞTIRMALAR

XXIII

yeni yapılan tasnifler içerisinde A. DVN koduyla Divan Defterleri içerisinde yer alan

739 nr.’lı defter, Ermenek’ten Kıbrıs’a göçürülen aileler konusunda istifade edilmiştir.

Bahse konu defter İçel sancağı kazâlarından Kıbrıs’a göçürülen hâneleri ihtiva

etmektedir. 11x32 cm ebadında olup, 2 Kasım 1572’de başlanıp, 16 Aralık 1572’de

bitirilmiştir. Mamuriye, Selendi, Gülnar, Mud ve Silifke ile birlikte Ermenek kazâsından

Kıbrıs’a sürülmek üzere yazılan kimselerin adlarını ihtiva eder. Defter sürgün işine

memur kadılar ve mübaşirler tarafından mühürlenmiş olan listelerin bir araya getirilip

ciltlenmesi suretiyle oluşturulmuştur75. K. Kepeci tasnifinde yer alan İçel sancağına ait

1838 tarihli nüfus defterini istememize rağmen çürük olması hasebiyle

incelenememiştir76.

Ayrıca Topkapı Sarayı Müzesi Arşivi’ndeki E. 5719, 6347, 6467, 9522, 6457,

5486, 11676 şeklinde numaralandırılan vesikalar ilgili bölümlerde Karamanoğulları ve

Ermenek’le ilgisi ölçüsünde yararlanma yoluna gidilmiştir. Ancak şer‘iyye defterlerinin

toplandığı merkezlerden Milli Kütüphâne ile İstanbul’da yaptığımız araştırmalara

rağmen Ermenek kazâsına ait Şer‘iyye Sicilleri’ne ulaşabilmiş değiliz. Şer‘iyye

sicillerinin oluşturduğu bu boşluğu doldurabilmek maksadıyla, XVI. yüzyılda kazâda

vuku bulan içtimaî olaylar, Mühimme defterlerine yansıdığı kadarıyla takip edilmeye

çalışılmıştır. Ancak II. Bayezid’in Umumî Kânun-nâmesi’nde yer alan: “Vilâyet-i

Karaman kadıları, bir kadılıkdan ma‘zûl olsalar, ellerinde olan sicillâtı sonra gelen

kadıya teslim eylemeyüb, alup giderler imiş, teslim eylemeyi ilhah edeler. Tâ kim

Müslümanların umûrı muhtell olmaya”77 tarzındaki ifadeden, kadıların görevinden

azledildikten sonra teşkil ettikleri sicilleri kendisinden sonraki kadıya teslim etmeyip,

yanlarında alıp götürdükleri ve bu sebeple halkın çoğu işlerinde karışıklık çıktığı

anlaşılmaktadır. Bu hükmün kânun-nâmede yer alması, kadıların bu işi alışkanlık haline

getirdikleri şeklinde yorumlanabilir. Buradan hareketle Ermenek kazâsı kadı sicillerinin

75 Defter, Prof. Dr. Salim Cöhce tarafından yayımlanmıştır. Bkz., Salim Cöhce, “İçel Sancağı Ermenâk

Kazâsından Kıbrıs’a Göçürülen Aileler”, III. Uluslar Arası Kıbrıs Araştırmaları Kongresi, (Gazimagosa 13–17 Kasım 2000), Kongreye Sunulan Bildiriler, Lefkoşa 2001, s. 223–243.

76 BOA., KK 6408 genel, 124 hususi numaralı nüfus defteri. 77 Ahmet Akgündüz, Osmanlı Kânun-nâmeleri II, İstanbul 1990, s. 39; XVII ve XVIII. yüzyıla ait

Edirne’nin şer’iyye sicilleri”nin bulunmayışı ve Topkapı Sarayı’nda muhafaza olunan defterlerin hepsinin kassam defterleri olmadığı ve müzeye intikal etmediği göz önünde bulundurulursa, Ermenek’teki hadisenin çok da garipsenecek bir durum olmadığı görülür. Bkz., Özer Ergenç, “XVIII. Yüzyılın Başlarında Edirne’nin Demografik Durumu Hakkında Bazı Bilgiler”, IX. Türk Tarih Kongresi (21–25 Eylül 1981) Kongreye Sunulan Bildiriler III, Ankara 1989, s. 1415–1424.

Page 22: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

ERMENEK KAZÂSI (1500-1600)

XXIV

de, belki bir gün bir şekilde ortaya çıkıncaya kadar aynı sebepten ele geçirilemediğini

söyleyebiliriz78.

C- OSMANLI TARİHLERİ VE SEYAHATNÂMELER

Kuruluşuna maddî ve manevî birçok kuvvetin amil olduğu Osmanlı Devleti’nin

ilk zamanlarından inkırazına kadar çok sayıda Osmanlı Tarihi kaleme alındığı görülür79.

Türk tarihçiliğinin en önemli safhalarından birisi, şüphesiz Anadolu Selçukluları

tarihçiliğidir. Bu dönemde telif olunan eseler Osmanlı tarih yazarlarına da ışık

tutmuştur. Bu eserlerden: İbn Bîbi, Anonim Selçuknâme, Esterebâdî’nin Bezm-ü-

Rezm’i, Enveri’nin Düsturnâme’si, Ahmedî’nin İskendernâme’si, Mufassal Âl-i

Karaman Tarihi ve Şikârî’nin Türkçe Karaman Tarihi ile Ünsi’nin Farsça Selçuk

Şehnâmesi’ni zikredebiliriz80. Bu eserlere ilgisi ölçüsünde müracaat ettik, ancak bazı

müellifler gibi sunulan birtakım bilgileri ihtiyatla karşıladığımızı da dile getirmekte

yarar vardır81.

Karamanlıların yöreyi fethinden Osmanlılara geçinceye kadar, Ermenek

üzerinde cereyan eden güç mücadelelerini ilgilendiren malumat Âşıkpaşazâde, Neşrî,

Taşköprüzâde, Oruç Bey, Kemalpaşazâde, Solakzâde, Hoca Saadeddin, Müneccimbaşı,

Âlî vb. Osmanlı tarihlerinden takip edilmiştir82.

Tarih çalışmalarında seyahatnâmeler ayrı bir önemi haizdir. Bu meyanda

Karamanoğulları dönemi Ermenek’i ile ilgili olarak Ömerî, Kalkaşandî, Hamdullah

Müstevfi, gibi Arap coğrafyacı ve seyyahlarının yanında, XVII. asrın ikinci yarısında

şehri ziyaret eden ünlü Türk Seyyahı Evliya Çelebi ile şehrin aynı dönemlerinden 78 Ancak 1934 tarihinde Ermenek hükümet binasında meydana gelen yangında yanmış olabileceğinden

bulunması oldukça zor görünmektedir. (Bu bilgi Prof. Dr. Salim Cöhce’nin bizzat kendisinden alınmıştır.)

79 M. Fuad Köprülü, “Osmanlı İmparatorluğu’nun Etnik Menşei Meseleleri”, Belleten VII2/28, (1943), s. 303; Franz Babinger, Osmanlı Tarih Yazarları ve Eserleri, (nşr. C. Üçok), Ankara 1992, s. 12; Erhan Afyoncu, “Osmanlı Siyasi Tarihinin Ana Kaynakları Kronikler”, Türkiye Araştırmaları Literatür Dergisi I/2, İstanbul 2003, s. 101–172.

80 İbn Bîbî, el-Hüseyin b. Muhammed b. Ali el-Ca’ferî er- Rugadî, El-Evamirü’l Ala’iye Fi’l Umuri’l Ala’iye (Selçuknâme) I, (nşr. M. Öztürk), Ankara 1996; Anonim Târih-i Âl-i Selçuk-Anadolu Selçukluları Tarihi III, ( nşr. F. N. Uzluk), Ankara 1952; Aziz b. Erdeşir-i Esterebâdî, Bezm u Rezm, (nşr. M. Öztürk), Ankara 1990; Ahmedî, İskender-nâme, (Tıpkıbasım, İ. Ünver), Ankara 1983; Düsturnâme-i Enverî, (nşr. M. H. Yinanç), İstanbul 1929.

81 Bu eserlerden özellikle Şehnâme ve Şikârî’nin tenkidi için Bkz., M. Fuad Köprülü, “Anadolu Selçukluları Tarihi’nin Yerli Kaynakları”, Belleten VII/26, (1943), s. 379 vd.

82 Âşıkpaşazâde, Tevârih-i âl-i Osman, İstanbul 1332; Âşıkpaşaoğlu Tarihi, (nşr. N. Atsız ), İstanbul 1992; Mehmed Neşrî, Kitâb-ı Cihan-Nümâ, Neşrî Tarihi I-II, (F. R. Unat- M. A. Köymen), Ankara 1987; Müneccimbaşı Tarihi I-II, (nşr. İ. Erünsal), İstanbul (Tarihsiz); İbn Kemâl, Tevârih-i Âl-i Osman VII. Defter, (nşr. Ş. Turan), Ankara 1957.

Page 23: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

KAYNAKLAR ve ARAŞTIRMALAR

XXV

bahseden Kâtib Çelebi’den, ayrıca XIX. yüzyılın sonunda şehre uğrayan V. Cuinet gibi

batılı seyyahlardan da faydalanılmıştır83.

D- ARAŞTIRMA ESERLERİ

XVI. yüzyılda Ermenek kazâsını farklı yönleriyle ele alan önemli bazı mevzuları

açıklığa kavuştururken, bize karşılaştırma imkânı veren çok sayıda çalışma mevcuttur.

Bunlardan Prof. Dr. Salim Cöhce’nin “İçel Sancağı Ermenak Kazâsından Kıbrıs’a

Göçürülen Aileler” isimli makalesi bilhassa kent merkezindeki mahallelerin ve kır

yerleşim birimlerinin adlarının tespitinde, ayrıca Ermenek’ten Kıbrıs’a göçürülen

hânelerin belirlenmesinde müracaat ettiğimiz önemli araştırmalardan birisi olmuştur.

Müellif, Kıbrıs’ın kısa bir tarihçesini vererek başladığı makalesinde, Türkler tarafından

fetholunan adanın iskânı maksadıyla zamanın Osmanlı idaresi tarafından çıkarılan

sürgün hükmünün mahiyetini ele aldıktan sonra, Ermenek kazâsından sürgün yazılan

elli dört hâne ile ilgili bilgileri doğrudan Başbakanlık Osmanlı Arşivleri’nde bulunan

defterden ayrıntılı bir şekilde ele almıştır. Yazar, çalışmasının sonunda konunun genel

bir değerlendirmesini yapmaktadır.

Bunun dışında Ş. Tekindağ’ın İslam Ansiklopedisi’ndeki “Ermenek” maddesi

konuyla ilgili çalışmaların tespiti açısından oldukça faydalı olmuştur. Ayrıca İsmail

Çiftçioğlu’nun “Vakfiyelere ve Tahrir Defterlerine Göre Karamanlı Eğitim Öğretim

Müesseseleri” isimli doktora çalışması ile , “Ermenek’te Emir Musa Bey Medresesi (Tol

Medrese) ve Vakfiyesi” isimli makalesi arşiv kaynaklarına dayalı çalışma olması

hasebiyle, bilhassa eğitim müesseselerinin ele alınmasında oldukça faydalı olmuştur.

İ. Hakkı Konyalı “Abideleri ve Kitabeleri ile Karaman Tarihi Ermenek ve Mut

Abideleri” isimli çalışmasında, Ermenek ve kırlık alanında bulunan çok sayıda eseri,

bazı arşiv belgeleri yanında bizzat yörede yaptığı saha çalışmaları çerçevesinde ele

almıştır. H. Bardakçı’nın “Bütün Yönleriyle Ermenek”, Kâmil İlisulu’nun “Ermenek

Kitabı” adlı çalışması ile Ş. Çelik’in “Osmanlı Taşra Teşkilatında İçel Sancağı (1500–

1584)” adlı doktora çalışması konumuzla ilgili olarak yaptığımız çalışmalarda en çok

müracaat ettiğimiz araştırma eserleri arasındadır. Ayrıca Ermenek yöresinin tarihi

83 Ebi’l-Abbas el-Şehabeddin Ahmed b. Yahya İbn Fazlullah el-Ömerî, Et-Ta’rîf bi’l-Mustalahüş-Şerîf,

Kahire 1913; Ömerî, Mesâlik-ül-Ebsar Fî Memâlik-i Emsar, (nşr. F. Taeschner), Leipzig 1929. Kalkaşandî, Subh el-a‘şâ V, Mısır 1914; Hamd-Allâh Mustawfî, Nuzhat-al-Qulûb, (Nşr. G. Le Strange), Leyden 1919; Vital Cuinet, La Turquie d’ Asie VI, İstanbul 2001.

Page 24: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

ERMENEK KAZÂSI (1500-1600)

XXVI

coğrafyası ve antik eserlerini ihtiva eden, Osman Doğanay’ın “Germanikopolis

(Ermenek) Çevresinin Tarihi Coğrafyası ve Eserleri” adlı yüksek lisans tezi müracaat

ettiğimiz diğer bir çalışmayı teşkil etmiştir84.

Bu eserlerin dışında Türkiye’de yapılmış farklı kazâ çalışmalarından da

yararlanılmıştır. Bu alanda kendisinden sonraki çalışmalara şekil ve muhteva açısından

örnek teşkil eden Nejat Göyünç’ün “XVI. Yüzyılda Mardin Sancağı”, İsmet Miroğlu’nun

“Kemah Sancağı ve Erzincan Kazâsı (1520–1566)”, M. Ali Ünal’ın “XVI. Yüzyılda

Harput Sancağı” ve “XVI. Yüzyılda Çemişgezek Sancağı”, Orhan Kılıç’ın “XVI.

Yüzyılda Adilcevaz ve Ahlat (1534–1605)” isimli çalışmaları ilk sırada gelmektedir85.

Bunun yanında Ö. L. Barkan, H. İnalcık, S. Faroqhi gibi değerli bilim adamlarının

muhtelif çalışmalarından da yararlanılmıştır.

84 S. Cöhce, a.g.m.; Şihâbeddin Tekindağ, “Ermenek”, İA. IV, s. 316; Kâmil İlisulu, Ermenek Kitabı,

Ankara 1961; İ. H. Konyalı, Karaman; Halit Bardakçı, Bütün Yönleriyle Ermenek, Konya 1976; İsmail Çiftçioğlu, “Ermenek’te Emir Musa Bey Medresesi (Tol Medrese) ve Vakfiyesi”, İlmî Araştırmalar Dergisi XII, İstanbul 2001, s. 73–82; Osman Doğanay, Germanikopolis (Ermenek) Çevresinin Tarihi Coğrafyası ve Eserleri, Konya 2003, (Basılmamış Yüksek Lisans Tezi).

85 Nejat Göyünç, XVI. Yüzyılda Mardin Sancağı, Ankara 1991; M. Ali Ünal, XVI. Yüzyılda Harput Sancağı (1518–1566), Ankara 1989; İsmet Miroğlu, Kemah Sancağı ve Erzincan Kazâsı (1520–1566), Ankara 1990; Bahaeddin Yediyıldız, Ordu Kazâsı Sosyal Tarihi (1455–1613), Ankara 1985; Ahmet Yiğit, XVI. Yüzyılın İkinci Yarısında Edirne Kazâsı, Muğla 1998, (Basılmamış Doktora Tezi).

Page 25: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

GİRİŞ Akdeniz bölgesinde, Göksu vadisinin kuzey yamaçlarında ortalama 1250 metre

yükseklikte, karstik (kalkerli) yöre özelliği gösteren engebeli bir arazi üzerinde yer alan

Ermenek, yer yer Orta Anadolu tesirlerinin de görüldüğü bir geçiş iklimi ile zengin bir

bitki örtüsüne sahiptir. Bugüne kadar ayrıntılı bir araştırma yapılmamış olmakla birlikte,

başta Maraspoli olmak üzere yöredeki pek çok mağarada ele geçen tarihöncesi

(Prehistorik Devir) ve taş çağlarına (Paleolitik, Neolitik Dönemler) ait birtakım

kalıntılar, bölgenin insanlık tarihinin en eski yerleşim alanlarından birisi olduğunu

göstermektedir1. Ermenek; iklimi, su kaynakları, kısmen verimli toprakları, yerüstü ve

yeraltı zenginlikleri dolayısıyla2 eski çağlardan itibaren bölgesinde önemli ticari ve idarî

bir merkez haline gelmiştir3.

Orta Torosların “Taşeli Platosu” olarak adlandırılan tarihi “İsauria Bölgesi”nin4

stratejik öneme sahip bir parçası olan Ermenek, antik çağlardan beri Akdeniz’e ve İç

Anadolu’ya geçit sağlayan jeopolitik önemi haiz yolların geçiş noktalarını kontrol eden

1 Salim Cöhce, “Türkili’nden Ermenek’e Karamanoğulları”, Tarih, Türkçe, Atatürk Konferansı

Çerçevesinde Ermenek (Ermenek\KARAMAN 25–27 Temmuz 2004), (Basılmamış Panel Konuşması), s. 1.

2 Ermenek’in coğrafî ve tarihi konumu ile sahip olduğu imkânlar hakkında Bkz., BOA., TD 83, s. 317 vd.; BOA., TD 182, s. 43; Safvet, Memâlik-i Osmâniyye Coğrafya-i İktisadîsi, İstanbul 1328, s. 104, 114; Hüseyin Saraçoğlu, Türkiye Coğrafyası Üzerine Etütler II-Bitki Örtüsü Akarsular ve Göller, İstanbul 1962, s. 71, 178–184; Genel Kurmay Başkanlığı Coğrafya Encümeni, Akdeniz Havzası Coğrafyası, Ankara 1935, s. 77–142; H. Bardakçı, a.g.e., s. 1, 235–316; O. Doğanay, a.g.e., s. 53–82; Nemci Aksoy, Ermenek Monoğrafyası, İstanbul 1972, (İstanbul Üniversitesi Lisans Tezi), s.7, 22 vd.

3 Charles Texier, Küçük Asya I, (nşr. K. Y. Kopraman, M. Yıldız), Ankara 2002, s. 41–54; Strabon, Antik Anadolu Coğrafyası, Geographika: XII, XIII, XIV, (nşr. A. Pekman), İstanbul 1993, s. 200 vd.; Birgit Brandau-Hartmut Schickert, Hititler Bilinmeyen Bir Dünya İmparatorluğu, Ankara 2003, s. 47; Roma İmparatoru Tiberius döneminde, Komutan Germanicus’un onuruna Ermenek’te darbedilen sikke için Bkz., M.P. Charlesworth, “Tiberius”, The Cambridge Ancient History X, The Augustan Empire 44 B.C. – A.D. 70, (Edit S. A. Cook, Feadcock M.P. Charlesworth), Cambridge 1971, s. 620; Ramsay, Ermenek’in dışında Ermenek Suyu vadisinde yer alan; Titiopolis, Neapolis, Lauzados gibi yerlerin de sikkeleri bulunduğunu belirtir. Bkz., Ramsay, a.g.e., s. 407; Karamanoğulları Döneminde Ermenek’te basılan 9 adet sikke tespit edilmiştir. Bkz., Cüneyt Ölçer, Karamanoğulları Beyliği Madeni Paraları, İstanbul 1982, s. 120 vd.; Bu tarihlerde Ermenek’te para basılması burada maden yataklarının ve darphânenin varlığını gösterir. Bkz., Mustafa Öztürk, “Osmanlı Para Politikası”, XIII. Türk Tarih Kongresi (Ankara 4–8 Ekim 1999), Kongreye Sunulan Bildiriler III/III, Ankara 2002, s. 1594.

4 Bu bölge Roma İmparatoru Diocletian zamanında eyaletlerde yapılan değişikliklere binaen teşekkül etmiştir. Bkz., Keith Hopwood, “Who Where The Isaurians?”, XI. Türk Tarih Kongresi (5–9 Eylül 1990) Kongreye Sunulan Bildiriler II, Ankara 1994, s. 375; İsauria hakkında Bkz., A. Alexandravich Vasiliev, Bizans İmparatorluğu Tarihi I, (nşr. A. M. Mansel), Ankara 1943, s. 297; C. Texier, Küçük Asya III, s. 297 vd.; Hasan Bahar, İsauria Bölgesi Tarihi, (Basılmamış Doktora Tezi), Konya 1991; O. Doğanay, a.g.e., s. 53.

Page 26: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

ERMENEK KAZÂSI (1500-1600)

2

bir mevkidedir5. Coğrafî konum ve tarihî şartların kendisine yüklediği görev icabı,

askerî üs olma cihetiyle6 çeşitli akınlar karşısında tutunamayan gruplara tarih boyunca

sığınaklık etmiştir7.

Dağlık Toros kütlesi ve civarının, Anadolu’daki ilk yerleşim merkezlerinden

birisi olduğu bilinmektedir8. Binaenaleyh Maraspoli Mağarası’ndaki yapı kalıntıları,

Ermenek ve kırlık alanında sıkça görülen gözeler ve kaya sığınakları, Eski Taş

Devri’nden beri insan topluluklarının buralarda yaşadığını göstermektedir9. Ancak

teşekkülü ve iskânı açısından ele alındığında hâlihazırda yapılan çalışmalar Ermenek’in,

Helenistik devirden Roma devrine geçiş döneminde yeniden iskân edilen şehirler

arasında yer aldığını ortaya koymaktadır10.

5 TK 128, s. 52; Bu yollar hakkında ayrıntılı bilgi için Bkz., M. Fuad Köprülü, Osmanlı İmparatorluğu’nun Kuruluşu, (nşr. Orhan F. Köprülü), İstanbul 1986, s. 102; Sapancalı H. Hüseyin, Karaman Ahval-i İçtimaiyye Coğrafiye ve Tarihiyyesi I, (nşr. İ. Güler), Ankara 1993, s. 41, 81; CAH XIV, s. 573; İ. H. Konyalı, Karaman, s. 663 vd.; H. Bahar, a.g.e., s. 43 vd., 47 vd., 99; Ş. Çelik, a.g.e., s. 18; H. Bardakçı, a.g.e., s. 314; O. Doğanay, a.g.e., s. 74 vd.

6 Hammer: “Ermenek Karamanlıların ilk merkezi olmak hasebiyle, bu mühim mevkiden, çevredeki bütün şehirlere asker sevk edilmiş, hepsinde de başarı sağlanmıştır” demektedir. [Bkz., Baron Joseph Von Hammer Purgstall, Büyük Osmanlı Tarihi I, İstanbul 1993, s. 177]; A. Sadık Erzi, “Akkoyunlu ve Karakoyunlu Tarihi Hakkında Araştırmalar”, Belleten XVII/ 70, (Nisan 1954), s. 207.

7 Nûre Sofî ve Muhlis Paşa, Babaîlerin hezimetinden sonra Ermenek’e sığınmışlardır. Bkz., M. C. Şehabeddin Tekindağ, Karaman Beyliği, XIII – XV. Asırda Cenubî Anadolu Tarihine Ait Tedkik, (Basılmamış Doktora Tezi), İstanbul 1947, s. 9; Sami Gürtürk, Silifke Tarihi, İstanbul 1987, s. 111; Kerimüddin Karaman, M. 1261 tarihinde, Selçuklu ordusuna mağlup olarak Ermenek’e sığınmıştır. Bkz., Kerimüddin Mahmud-i Aksarayî, Müsâmeretü’l-Ahbâr, (nşr. M. Öztürk), Ankara 1998, s. 48; Ş.Tekindağ, “Karamanlılar”, İA. VI, s. 318; İ. Hakkı Uzunçarşılı, Anadolu Beylikleri ve Akkoyunlu, Karakoyunlu Devletleri, Ankara 1988, s. 2; Nejat Kaymaz, Pervâne Mu‘înü’d-din Süleyman, Ankara 1970, s. 97 vd.; Ali Sevim, Yaşar Yücel, Türkiye Tarihi I, Ankara 1990, s. 24; Karamanoğlu Mehmed Bey ve Cimri’nin Ermenek’e sığınmaları hakkında Bkz., İ. Hakkı Uzunçarşılı, Osmanlı Tarihi I, Ankara 1988, s. 17; Osman Turan, Selçuklular Zamanında Türkiye (1071–1318), İstanbul 2002, s. 567; Nezihi Aykut, “Türkiye Selçuklu Sultanı Siyavuş’un (Cimri) Sikkeleri”, Belleten LII/ 203, (Ağustos 1988), s. 477; Şenol Çelik, Osmanlı Taşra Teşkilatında İçel Sancağı (1500–1584), (Basılmamış Doktora Tezi), İstanbul 1994, s. 24; Nasirüddin Mehmed Bey, Yıldırım’ın Karaman topraklarını ele geçirmesini müteakip, Ermenek’e sığınmıştır. Bkz., Şikâri, s. 183; İshak Bey ile mücadeleye giren Halil Bey, Ermenek’e sığınmıştır. Bkz., Şikâri, s. 192; Gedik Ahmed Paşa’nın tazyiki sonrası, Kasım Bey Ermenek’e sığınmıştır. Bkz., Şikâri, s. 196; Osmanlı Devleti’nin, 1474 tarihinde Karaman topraklarından en son zaptettiği kalelerden birisi de Ermenek kalesi olmuştur. Bkz., Mehmed Neşrî, Kitâb-ı Cihan-Nümâ, Neşrî Tarihi II, (F. R. Unat- M. A. Köymen), Ankara 1987, s. 801; İbn Kemâl VII, s. 382 vd.; Müneccimbaşı Ahmed Dede, Müneccimbaşı Tarihi II, (nşr. İ. Erünsal), İstanbul (Tarihsiz), s. 351; Hammer II, s. 95; Uzunçarşılı, Beylikler, s. 35; Kemal Karpat, “Türkler-Osmanlılar”, İA. XII/2, s. 297; Burada verilen örneklerin çokluğu bize Karamanoğulları’nın zorluklarla karşılaştıkları zaman, sığındıkları “kale şehrin” Ermenek olduğunu göstermektedir. Bkz., C. Ölçer, a.g.e., s. 38; Borgulu (Uluborlu) örneği için Bkz., T. Baykara, I. Gıyaseddin Keyhüsrev, s. 61.

8 N. Tunçdilek, Yerleşmenin Evrimi, s. 10 vd. 9 Çemişgezek örneği için Bkz., Mehmed A. Ünal, XVI. Yüzyılda Çemişgezek Sancağı, Ankara 1999, s.

7; Ermenek’te bu tip yerlerin çokluğu hakkında H. Bardakçı, a.g.e., s. 2. 10 Mustafa H. Sayar, “Antik Kilikya’da Şehirleşme”, XII. Türk Tarih Kongresi, (4–8 Ekim 1999),

Kongreye Sunulan Bildiriler I, Ankara 1999, s. 193, 211.

Page 27: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

GİRİŞ

3

Ermenek kenti, Dağlık Kilikya’nın İç Anadolu’ya bakan kuzey kesiminde, M.Ö.

I. yy.dan itibaren İsauria adıyla anılmaya başlanan bölgenin güneydoğusunda yer

almaktadır. Burası, doğudan Ovalık Kilikya, batıdan Homanadeis ve Sadaseis ülkesi,

kuzeyden Lykaonia bölgesi ile güneyden Kelinderis (Aydıncık) ve Anemurium

(Anamur) kentleriyle çevrilidir11.

Ermenek’in bilinen ilk ahalisinin M.Ö. 3000 yıllarında bölgeyi iskân eden

Luwiler olduğu söylenir12. M.Ö. 1500’lü yıllarda Ermenek ve çevresini ele geçiren Hitit

Devleti, aynı zamanda yörede ortaya çıkan ilk siyasi teşekkül olarak da bilinmektedir13.

Bu devlete ait kayıtlarda başlangıçta “Arzawa ülkesi”14 içerisinde gösterilen Ermenek,

M.Ö. 1335’te Arzawa Kralı Uhazziti’nin, Hitit Kralı II. Mursili’ye karşı sefere giderken

Lawasa Dağı15 eteklerinde yıldırım çarpmasından sonra Tarhundašša Krallığının

hâkimiyeti altına girmiştir16.

Hititler döneminde, Kıbrıs’la ilişkiler önem kazandığından, Ermenek ve yöresi

de ön plana çıkmıştır. Nitekim Kıbrıs ile bağlantı Larende-Ermenek-Anamur üzerinden

sağlandığı görülmektedir. Yine bu dönemde Mısır’da gemi yapımı ve mumyalama

işinde ihtiyaç duyulan sedir kerestesi ve reçine bol bulunduğundan Ermenek yöresinden

temin edilmekte ve keresteler Göksu üzerinden Akdeniz’e ulaştırılmaktaydı17. Halen

Güneyyurt Kasabası’nın doğusunda yer alan İkiz’in kabartması ile merkezde bugünkü

Orman İşletmesinin yer aldığı alanda ele geçirilen aslan heykelleri ve diğer buluntular,

Hitit döneminden kalma eserlerdir. Esasen o dönemde Maraspoli’nin hemen

11 Ernst Honigmann, Bizans Devletinin Doğu Sınırı, (trc., F. Işıltan), İstanbul 1970, s. 37; H. Bahar,

a.g.e., s. 3 vd.; O. Doğanay, a.g.e., s. 55 vd., 246; Albrecht Alt, “Kilikya’dan Keşfedilen Yeni Fenike Yazıtlarının Tarihi Önemi”, Belleten XII/47 (1948), s. 691–700; Hasan Bahar, “The Konya Region in The İron Age and it’s Relations With Clicia”, Anatolian Studies, Journal of The Brithish İnstitute of Archaeology at Ankara, Vol. 49, s. 1–10.

12 H. Bahar, a.g.e., s. 65 vd. 13 S. Cöhce, “Türkili’nden Ermenek’e”, s. 1. 14 Arzawa ülkesi hakkında Bkz., Mehmet Özsait, İlkçağ Tarihinde Pisidya, İstanbul 1980, s. 100 vd. 15 J. Garstang, “Arzawa ve Lugga Memleketleri”, (nşr. S. Gögüş), Belleten V/17, (1941), s. 23–27; Ahmet

Ünal, The Hittites and Anatolian Civilizations, İstanbul 1999, s.155; Ramsay, Lauzados’un sikkeleri bulunan önemli bir yerleşim merkezi olduğunu ve hiç tereddütsüz, Ermenek Suyu vadisinde yer aldığını belirtir. Bkz., Ramsay, a.g.e., s. 411. H. Bahar, a.g.e., s. 68; B. Umar, önce metinlerde geçen Lawasa Dağı’nın Ermenek’in Lavza köyünde olduğunu belirtmişken, daha sonra bu görüşünden vazgeçerek, bahsi geçen Lawasa’nın, Lavza’da olmadığını ileri sürer. Bkz., Bilge Umar, Türkiye Halkının İlk Çağ Tarihi I, İzmir 1982, s. 62; Ayrıca Bkz., Bilge Umar, Türkiye’deki Tarihsel Adlar, İstanbul 1993, s. 510.

16 Firuzan Kınal, Eski Anadolu Tarihi, Ankara 1988, s. 107 vd.; O. Doğanay, a.g.e., s. 82. 17 H. Saraçoğlu, Türkiye Coğrafyası II, s. 183; H. Bahar, a.g.e., s. 74; O. Doğanay, a.g.e., s. 83 vd.

Page 28: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

ERMENEK KAZÂSI (1500-1600)

4

güneydoğusuna düşen bu eserlerin bulunduğu mahallin Hititlerin yerleşim alanını

oluşturduğu söylenebilir18.

Geç Hitit dönemi (M.Ö. 1200–1700) ile ilgili pek fazla bilgimiz bulunmadığı

M.Ö. 858–824 yıllarında Orta Anadolu’da kurulan Frigya Krallığının hakimiyeti altına

girdiği ve Batı ile Güney Anadolu arasında önemli bir geçiş noktası olduğuna dair bir

bilgi mevcuttur. Yörede bulunan insan eliyle yapılmış çok sayıda in ve kaya mezarı Hitit

sonrası döneme ait olup muhtemelen, M.Ö. VIII. yüzyılın ortalarından itibaren bölgeye

yayılmaya başlayan Firik kavimlerinin eserleridir19. Frigler’den sonra, M.Ö. 858–824

yıllarında Asur Kralı III. Salmanassar döneminde Asur egemenliğine geçmiş, kısa bir

süre Friglerin hüküm sürdüğü şehir, M.Ö. 709 yılında Asur Kralı II. Sargon’un nüfuzu

altına girmiştir20.

Asur Krallığının M.Ö. 612 yılında yıkılmasından sonra, Ermenek’te Yeni Babil

dönemi (M.Ö. 616–538) başlar. M.Ö. VII. yüzyılda Lidyalılar muhtemelen kısa bir süre

Ermenek ve yöresine hakim olmuş gözükmektedir. M.Ö.539’da ise Babil Devleti

yıkılınca Ermenek, Syennesis yönetiminde ve Perslere tâbi bir krallık olan Kilikya

satraplığı içerisinde yer almış, bu durum (M.Ö. 333) yılına kadar devam etmiştir21.

Pers hâkimiyeti, İskender’in M.Ö.333 yılında Frigya, Kilikya geçitlerini

kullanarak, Tarsus’a gelmesi ve gönderdiği habercilerle Ermenek çevresini egemenliği

altına almasıyla sona ermiştir22. İskender’in M.Ö. 323 yılında ölümünden kısa bir süre

sonra Ermenek, İskender’in generalleri arasında el değiştirdi. Bu istikrarsız dönemde,

Seleukoslar ile Ptolemaioslar’ın mücadelesine sahne oldu. Neticede iki yüz yıl kadar

Selefkosların elinde kaldı23. Ancak Selefkos Kralı III. Antiokhos zamanında (M.Ö. 188)

tarihinde Roma İmparatorluğu ve Anadolu’daki müttefiki olan Bergama Kralı II.

Eumenes ile yapılan anlaşma gereğince, Bergama Krallığı hakimiyetine bırakıldı24.

M.Ö. 133’te, Bergama Kralı III. Attalos (M.Ö. 138–133)’un egemen olduğu toprakları

18 S. Cöhce, “Türkili’nden Ermenek’e”, s. 1. 19 H. Bahar, a.g.e., s. 76 vd.; O. Doğanay, a.g.e., s. 85; K. İlisulu, a.g.e., s. 5. 20 H. Bahar, a.g.e., s. 78 vd.; O. Doğanay, a.g.e., s. 86 vd. 21 Herodotos, Herodot Tarihi, (nşr. M. Ökmen), İstanbul 1973, I, 74, 78, 84; O. Gümüşçü, a.g.e., s.34. 22 Herodot III, 90; Arrianos, İskender’in Anabasisi I, (trc. H. Örs), İstanbul 1945, s. 5 vd.; Arnold J.

Toynbee, The Present-Day Experiment in Western Civilization, London 1962, s. 7 vd.; Tuncer Baykara, Türkiye Selçukluları Devrinde Konya, Ankara 1985, s. 22.

23 O. Doğanay, a.g.e., s. 95. 24 David Magie, Anadolu’da Romalılar I, (trc., N. Başgelen-Ö. Çapar), İstanbul 2001, s. 35–55; Halil

Demircioğlu, Roma Tarihi I/I, Ankara 1987, s. XX.

Page 29: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

GİRİŞ

5

Roma’ya tevarüs etmesiyle birlikte25, M.Ö. II. yüzyılın sonlarına doğru Batı Anadolu’ya

yayılmaya başlayan Roma hakimiyeti Ermenek bölgesine de ulaşacak ve bölge M.Ö.

129’da Kapadokya Kralı Ariarates’e bırakılacaktır26. Bu dönemde Dağlık Kilikya

bölgesinde çok sayıda korsan yatakları bulunmaktaydı. Bu grupları imha etmek

maksadıyla M.Ö. 103 yılında Antonius, M.Ö. 79–74 yıllarında Servilius, M.Ö. 67

yılında ise Pompeius bölgeye gönderildi. Pompeius korsanları imha ederek bölgede

sükûneti sağladı. Pompeius’un bu başarısından sonra Ermenek kesin olarak Roma

hâkimiyeti altına alınmış oldu. M.Ö. 38 yılında Polemon adında bir krala bırakılan şehir,

M.Ö. 36 yılında Olba krallığının eline geçmiş görünmektedir27.

Ermenek, M.Ö. 25’te Agustus (Octavianus) tarafından kurulan Galatia eyaletine

dâhil edildi28. Bölgede hüküm süren Amyntas’tan sonra sırayla Kapadokya Kralı I.ve II.

Archelans (M.S. 17–37/38) hâkim oldu29. Roma Kralı Gaius Caesar Germanicus (M.S.

37–41) tarafından Kommagene Kralı IV. Antiokhos’a verildi. Antiokhos, M.S. 72 yılına

kadar hüküm sürdüğü bu bölgede, Antiocheia ad Cragum (Endişe Güney), İotape

(Aydap), Claudiopolis (Mut), Eirenepolis (İkizçınar-Çatalbadem), kız kardeşi İotape

Philadelphos adına Philadelphia (İmsi-ören) şehirlerini kurdu. Bunlardan Ermenek’in

güneyinde muhtemelen M.S. 52 senesinde kurulan İrnebol, zamanla çok cazip bir barış

şehri haline gelecektir30.

Ermenek şehrinin “Germanikopolis” adını almadan önce “Maras”, “Marassa”,

“Maroas”,“Maraspolis”31 veya “Clibanus”32 isimlerinden birisiyle anıldığı tahmin

edilmektedir33. “Germanikopolis” adının ise Roma İmparatoru Tiberius (M.S.14–37)

döneminde, M.S. 17 tarihinde şehre gelen komutan Germanicus’un anısına verildiği

25 D. Magie, a.g.e. I, s. 68. 26 H. Bahar, a.g.e., s. 90. 27 The Cambridge Ancient History, “Late Antiquity: Empire and Successors A.D. 425–600”, (Edit.

Averil Cameron, Bryan Ward-Perkins, Michael Withby), Volume XIV, s. 572; H. Bahar, a.g.e., s. 93; O. Doğanay, a.g.e., s. 96 vd.; Ramsay’ın tespitine göre Olba kenti Ermenek’in güneydoğusunda yer almaktaydı. [Bkz., Ramsay, a.g.e., s. 22 vd.]

28 O. Akşit, a.g.e., 44. 29 O. Doğanay, a.g.e., s. 100. 30 H. Bahar, a.g.e., s. 94; O. Doğanay, a.g.e., s. 99; B. Umar, Tarihsel Adlar, s. 281 vd. 31 Ermenek’in bilinen en eski isimleri hakkında Bkz., B. Umar, Tarihsel Adlar, s. 546; İlisulu ve Bardakçı,

Ermenek’in en eski adının “Maras, Marassa, Maraos veya Maraspolis” olması gerektiğini iddia etmektedirler. Bkz., K. İlisulu, a.g.e., s. 5; H. Bardakçı, a.g.e., s. 6, 12.

32 H. Bahar, a.g.e., s. 5. 33 Anadolu’da ilk yazılı metinlerdeki yer adlarında bu isimlerin hiçbirisine rastlanılmamaktadır. [Bkz.,

Emin Bilgiç, “Anadolu’nun İlk Yazılı Kaynaklarındaki Yer Adları ve Yerlerinin Tayini Üzerine İncelemeler”, Belleten X/39 (1946), s. 381 vd.]

Page 30: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

ERMENEK KAZÂSI (1500-1600)

6

bilinmektedir34. Esasen “Ermenek” tabiri de Germanicus’un adının bozularak günümüze

kadar ulaşmış şeklinden başka bir şey değildir.

Ş. Tekindağ, “Germanico” kelimesinin eski metinlerde “Ermeni” anlamında

kullanıldığını belirtir35. Ancak müellifin verdiği bu malumatın Ermeni tarihçilerinden

Alishan’a dayandırdığını da unutmamak gerekir. Zaten bu fikrin yanlış olduğu XVI.

yüzyıldaki şehrin demografik yapısından da anlaşılmaktadır. Çünkü gayrimüslim olarak

kayıtlı olan şahısların kahir çoğunluğu Türk isimleri taşımaktadırlar. M. Halil Yinanç

ise, tarihi kökeniyle ilgili bilgi sunmamakla birlikte, Ermenek’in eski adının

“Cermenikya” olduğu kanaatindedir36. Türklerin bölgeye gelişlerinden sonra,

“Germanikopolis” kelimesini oluşturan “Germanik” ismi “Ermenâk” şeklini almıştır37.

Selçuklular, Karamanoğulları ve Osmanlılar zamanındaki kaynaklarda ارميناك

“Erminâk”, ایرمناك “İrmenâk” ya da ارمناك “Ermenâk” tarzında kayıtlı olup, 1950 yılında

Türkçe ses uyumuna uymayan “nak” hecesi “nek” olarak değiştirilmiş ve “Ermenek”

şeklini almıştır. Şehir günümüzde hala aynı adı muhafaza etmektedir38.

M.S. 74 yılında Roma Kralı Vespasian’ın, bölgede “Kilikya Eyaleti”ni

oluşturarak doğrudan Roma’ya bağlamasıyla, IV. Antiokhos’un Ermenek’teki

hâkimiyeti de sona erer39. Şehir Roma İmparatoru Hadrianus (M.S. 117–138)

döneminde, “Practerian Legatus Augusti” idaresi altındadır40. Hadrianus M.S. 128–133

yılları arasında çıktığı gezi esnasında Caria, Lycia, Pamphylia Frigya’dan geçerek

Kilikya’ya geldiği41, M.S. 129 tarihinde Ermenek’e uğradığı ve Anemurion ile

34 M.P. Charlesworth, “Tiberius”, CAH., X, s. 620; Prokopius, Bizansın Gizli Tarihi, (nşr. O. Duru), İstanbul 2001, s. 41, 97, 107 vd.; Oktay Akşit, Roma İmparatorluk Tarihi, İstanbul 1985, s. 71; Ayrıca Ramsay, a.g.e., s. 26; C. Texier, a.g.e. III, s. 23; Ayrıca Bkz., New Webster’s Dictionary and Thesaurus of The English Language, “Tiberius”, Danbury 1993, s. 1032; Ayrıca bölgede uzun yıllar hüküm süren Kommagene Kralı IV. Antiakhos tarafından Roma Kralı Gaius Caesar Germanicus (M.S. 37–41)’un namına bu ismin verildiği de ileri sürülmektedir. [Bkz., M. H. Sayar, a.g.m., s. 210 vd.]

35 Ş.Tekindağ, a.g.e., s. 105. 36 Mükrimin Halil Yinanç, Türkiye Tarihi Selçuklular Devri I, Anadolu’nun Fethi, İstanbul 1944, s.

187. 37 Türkler tarafından iskân edilen şehirlerin genelde eski isimlerini korudukları görülmüştür. [Bkz.,

Mustafa Kafalı, “Anadolu’nun Fethi ve Türkleşmesi”, Erdem, Türklerde Hoşgörü Özel Sayısı I, (Ocak 1996), s. 11.]

38 H. Bardakçı, Ermenek isminin anlamıyla ilgili olarak üç ayrı fikir ileri sürmüştür. Bunlar: 1- Ermenek, “İrem-nâk” (Bağ-ı İrem yani Cennet Bağları) anlamına gelmektedir. 2- “Kahraman insan yeri” veya “Kahraman insanların bulunduğu yamaç” anlamına gelir. 2- “Kahraman ekilmiş yer” anlamına gelir demektedir. [Bkz., H. Bardakçı, a.g.e., s. 79 vd. ]

39 O. Akşit, a.g.e., s. 145 vd. 40 O. Akşit, a.g.e., s. 195; H. Bahar, a.g.e., s. 95. 41 O. Akşit, a.g.e., s. 202.

Page 31: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

GİRİŞ

7

Eirenepolis üzerinden Ermenek’e uzanan yolu ilave ettiği tahmin edilmektedir42.

İmparator Septimius Severus (M.S. 193–198) döneminde Anemurion’dan

Germanikopolis’e, Korikos’tan Olba’ya kadar olan yollar tamir ettirilmiştir43.

Diocletionus (M.S. 286–305) zamanında ise Roma İmparatorluğu toprakları 12 bölgeye

ayrılmış, Ermenek bu tasnifte Dağlık Kilikya içerisinde yer almıştır44. M.S. 355–359

yılları arasında, Larende-Anemurion yolu üzerindeki Eirenepolis kentinin, Kalykadnos

Nehri (Göksu) üzerindeki kuvvetlerin merkezi durumuna getirildiği ifade edilmektedir45.

395 yılında Roma İmparatorluğu ikiye ayrıldığından İsauria Bölgesi Doğu Roma

sınırları içerisinde kaldı46.

Romalıların son dönemlerinde Ermenek ve çevresinin demografik yapısı değişti

ve IV. yüzyıldan itibaren bölge, buraya göçürülen İsaurialıların adıyla anılmaya

başlandı. Ermenek yöresi Bizans döneminde de nüfus kaybına uğrayacak ve bölgede

zaman zaman yönetim boşluğu ortaya çıkacaktır. Bu sebeple Ermenek, fetihten sonra

Bursa, Yenişehir ve Aksaray ile birlikte Türkler tarafından yeniden kurulan dört

şehirden birisi olacaktır47.

Bizans İmparatorluğunda 395’te Arkadius’la başlayıp I. Anastas (491–518) ile

sona eren dönem, dinî ve millî meselelere bağlı olarak ortaya çıkan hadiselerle

geçmiştir48. Nitekim İmparator Zenon (474–491), kendisine karşı başlatılan isyan

hareketlerini bizzat İsauria’ya gelerek bastırmış ve bölgedeki kalelerin büyük bir

kısmını yıktırmıştır49. Ayrıca bölgede imar faaliyetleri de yapan Zenon, Ermenek’te

kendi adına Zenonopolis (İznebolı) kentini kurmuştur50. Zenon’un M.S. 491’de

ölümünden sonra karısı Ariadne’nin evlendiği I. Anastas (491–518) döneminde

42 O. Doğanay, a.g.e., s. 102. 43 Septimus Severus’un imparatorluk dönemi hakkında Bkz., O. Akşit, a.g.e., s. 309. O. Doğanay, a.g.e.,

s. 101. 44 CAH XIV, s. 574; Keith Hopwood, “Rough Cilicia in The Third Century A.D.”, XII. Türk Tarih

Kongresi (Ankara 12–16 Eylül 1994), Kongreye Sunulan Bildiriler I, Ankara 1999, s. 217 vd.; New Webster’s Dictionary, “Diocletian”, s. 267; H. Bahar, a.g.e., s. 95.

45 Anamur yaylasından geçerek Ermenek’e uzanan bu yolun “Roma Yolu” olduğu belirtilir. [Bkz., K. Hopwood, “Who Where The Isaurians”, s. 381.]

46 CAH XIV, s. 578; O. Doğanay, a.g.e., s. 103. 47 İlber Ortaylı, Türkiye İdari Tarihine Giriş, Ankara 1996, s. 160. 48 A. Vasiliev, a.g.e., I, s. 141. 49 A. Vasiliev, a.g.e., I, s. 132. 50 Ramsay, a.g.e., s. 405 vd.

Page 32: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

ERMENEK KAZÂSI (1500-1600)

8

İsaurialılar devlet yönetiminden uzaklaştırıldılar. Dolayısıyla İsauria Bölgesi de Zenon

dönemindeki imtiyazlı durumunu kaybetti51.

Bizans İmparatorluğunda Justinian sülalesinin hüküm sürdüğü 518–610 yılları

arasında geçen yaklaşık bir asırlık zaman anarşi, yokluk ve afetlerin yaygın olduğu bir

dönem olmuştur52. 610–717 yılları Heraklius ailesinin yönetiminde geçmiştir. Heraklius

(610–641)’un 629’da İran’a karşı büyük bir zafer kazanmasına rağmen, yakın bir

gelecekte Arap-İslam akıncıları Anadolu’da görülmeye başlanacaktır53. Emevî Devleti,

Bizans İmparatoru IV. Konstantin (668–685) zamanında Çanakkale Boğazı’nı aşarak

Marmara’ya girip, Erdek civarına yerleşecek ve burasını üs olarak kullanıp defalarca

İstanbul’u kuşatacaktır54.

Türklerin Ermenek yöresine ilk girişi ise Bizans’ın bölgedeki hakimiyetinin çok

zayıfladığı bir döneme rastlamaktadır. Nitekim Abbasiler döneminde emrindeki Türk

atlılarla birlikte halife Mu‘tasım adına Anadolu’da akınlarda bulunan Afşin Bey,

Emirdağ önüne kadar ulaştığı bir sefer dönüşünde Göksu vadisinden geçecek ve 815 yılı

kışını burada geçirecektir55.

Esasen VII. yüzyılın ortalarından itibaren başlayıp, iki asır boyunca devam eden

zaman zarfında, Halifeye bağlı Türk başbuğlarının Anadolu’ya gazaya çıktıkları

görülmektedir. Bu akınlar sırasında, defalarca istilâ ve tahribe uğrayan yerleşim

51 A. Vasiliev, a.g.e., I, s. 134. 52 A. Vasiliev, a.g.e., I, s. 164 vd. 53 A.Vasiliev, a.g.e., I, s. 305; O. Doğanay, a.g.e., s. 104; Diğer kaynaklar tarafından doğrulanmamakla

birlikte K. İlisulu, İsauria Bölgesi’nin Emevî istilasına uğradığını ancak III. Leon tarafından yöreden çıkarıldığını, daha sonra Seyyid Battal Gazi tarafından fethedildiğini belirtmektedir. [Bkz., K. İlisulu, a.g.e., s. 5.]

54 A. Vasiliev, a.g.e., I, s. 272. 55 Gregory Abû’l-Farac (Bar Hebraeus), Abû’l- Farac Tarihi I, (nşr. Ömer R. Doğrul), Ankara 1987, s.

225, 318–321; İbn Hallikan, Afşin’in 889 senesinde Ermeniyye’den hareketle Mısır’a yöneldiğini Ahmed b. Tolun tarafından Şam’da karşılanarak mağlup edildiğini belirtir. Bkz., Ebi’l-Abbas Şemseddin Ahmed b. Muhammed b. Hallikân (1211–1282), Vefayâtü’l-Ayân ve Enbâu Ebnâi’z-Zaman II, (nşr. İ. Abbas), Beyrut 1994, s. 249; Ayrıca Bkz., Salim Cöhce, “Doğu Akdeniz Çevresinde Türk Hakimiyetinin Tesisi”, Ortadoğuda Osmanlı Dönemi Kültür İzleri Uluslar Arası Bilgi Şöleni Bildirileri I, (İskenderun / HATAY 25–29 Ekim 2000), Ankara 2001, s. 162; Ramazan Şeşen, İslâm Coğrafyacılarına Göre Türkler ve Türk Ülkeleri, Ankara 2001, s. 37, 188, 215 vd.; Ramsay, a.g.e., s. 392; M.H. Yinanç, Anadolu’nun Fethi, s. 20; O. Turan, Selçuklular ve İslâmiyet, s. 36–39; Claude Cahen, “Türklerin Anadoluya İlk Girişi-XI. Yüzyılın İkinci Yarısı”, (trc. Y. Yücel, B. Yediyıldız), Belleten LI/201, (Aralık 1987), s. 1392 vd.; Selçuklu ordusunun ünlü komutanlarından olan Afşin’in Anadolu’da Karaman üzerine yaptığı seferlerin tarihi 1066–1067 olarak belirtilir. [Bkz., Ümit Hassan, “Siyasal Tarih Açıklamalı Bir Kronoloji” Türkiye Tarihi I, Osmanlı Devleti’ne Kadar Türkler, İstanbul 2000, s. 177 vd.]; Faruk Sümer, “Abbasiler Tarihinde Orta Asyalı Bir Prens Afşin”, Belleten LI/200 (1987), s. 651 vd.

Page 33: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

GİRİŞ

9

birimlerinin sakinleri, savunması daha elverişli olan dağ eteklerine çekilmişlerdir56.

Ermenek’te Aykadın, Akmanastır, Alakilise, Kazancı ve Sarıvadi yaylalarındaki

manastırlar, muhtemelen bu dönemde akıncı Türkler tarafından tahrip edilen yapılardan

sadece birkaçıdır57.

Bizans İmparatoru Konstantin Porphyrogenetos (M.S.913–959), imparatorluğun

Asya’daki topraklarını “Thématibus” adı verilen, 14 bölgeye ayırdı ve Arapların Bizans

hududu boyunca oluşturdukları “Bilâd ad durub” yani “geçitler diyarı”na karşılık, bir

Kleisura’lar (Dağ geçit bölgesi) zinciri kurdu. Arap sınırında oluşturulan bu geçit

bölgeleri, stratejik önemleri sebebiyle Romanos I. Lekapenos devrinde, idarî yönden

Temalığa yükselmiştir58. Ermenek bu dönemde “Seleukeia Decapolis Isaurica” şeklinde

isimlendirilen bölge içerisinde yer aldı. Burası Décapole adı verilen on kaleyi ihtiva

etmekteydi. Bunlar, Ermenek (Germanikopolis), Dindebol (Dometioupolis), İznebolı

(Zenoupolis), İrnebol (Eirenepolis), Lavza (Lauzados) gibi Ermenek ve kırlık alanında

bulunan kalelerden başka, Titiopolis, Néapolis (Fōl), Claudiopolis (Mut), Diokaisareia

(Uzuncaburç), Sinabiç (?) gibi kalelerden müteşekkildi59.

Anadolu Fatihi Süleyman Şah’ın Tarsus’u fethi neticesinde, Türklerin Likya,

Pamfilya ve İsauria bölgelerini zapt etmeleri 1082 senesinde olmuştur. Bulunduğu

yerlerin sarplığı neticesinde fethi mümkün olmayan yerler ise Türk baskısıyla vergi

ödemek zorunda bırakılmışlardır60. Ancak 1096 yılında başlayan I. Haçlı Seferleri

Ermenileri iyice cesaretlendirmiş ve Kilikya’dan geçen Haçlılara yardım etmeye

başlamışlardır61. Bizans Devleti’nin o dönemde bir kısmı Hıristiyanlığı benimseyecek

olan Türk zümrelerinden Varsaklar ve Peçenekleri bölgeye yerleştirmesi de aynı zamana

tesadüf etmektedir62. Bunlardan çoğu daha sonra Müslüman olup fetihlere katılmış,

56 M. H. Yinanç, Anadolu’nun Fethi, s. 21, 25; Tuncer Baykara, Anadolu’nun Selçuklular Devrindeki

Sosyal ve İktisadi Tarihi Üzerinde Araştırmalar, İzmir 1990, s. 28; T. Ateş, a.g.e., s. 31. 57 H. Bardakçı, a.g.e., s. 17. 58 Ernst Honigmann, Bizans Devletinin Doğu Sınırı, (trc., F. Işıltan), İstanbul 1970, s. 40. 59 E. Honigmann, a.g.e., s. 41; W. Ramsay, s. 405, 407; C. Texier I, s. 24 nu: 38; M. H. Sayar, a.g.m., s.

206 vd., 211; B. Umar, Tarihsel Adlar, s. 215, 235, 355; M. H. Yinanç, Anadolu’nun Fethi, s. 33; Besim Darkot, “Anadolu”, İA. I, s. 429.

60 M. H. Yinanç, Anadolu’nun Fethi, s. 190; O. Turan, Selçuklular ve İslâmiyet, s. 42. 61 Refet Yinanç, “Selçuklular ve Osmanlıların İlk Dönemlerinde Ermeniler”, Türk Tarihinde

Ermeniler Sempozyumu, Tebliğler ve Panel Konuşmaları, İzmir 1983, s. 71. 62 A. Vasiliev, a.g.e., I, s. 273 vd.

Page 34: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

ERMENEK KAZÂSI (1500-1600)

10

diğerleri ise Türkçeden başka dil bilmeyen Ortodoks Türkler olarak kalmışlar ve

Hıristiyan Karaman Türklerini teşkil etmişlerdir63.

1101 tarihli Haçlı Seferinde, II. De Nevers komutasındaki Fransız ordusunun

Konya’ya hücumu sonuçsuz kalınca, doğuya doğru ilerliyordu. Durumdan haberdar

olan Kılıç Arslan ve Melik Gazi, onlardan evvel Ereğli’ye ulaşarak Haçlı birliklerini

pusuya düşürdü ve kısa zamanda mukavemetlerini kırdı. Kuşatmayı yararak savaştan

kaçan Kont Guillaume, nereye gittiğini bilemeden Torosların içinde dolaştıktan sonra,

yanındaki birkaç şövalye ile birlikte Ermenek’e vardı. Ermenek’teki Bizans valisi,

onların Suriye sınırına gidebilmeleri için refakatçi olarak on iki ücretli Peçenek askeri

verdi64.

1190 yılında III. Haçlı Ordusu başında Göksu Nehri’ni geçmeye çalışan Alman

İmparatoru F. Barbaros, boğularak öldü65. Anadolu’ya yönelik Haçlı seferlerini

müteakip fırsattan istifade eden Seyhan havzasındaki Ermeniler ve İsauria bölgesindeki

birtakım müstahkem kaleler Türk hâkimiyetinden kurtularak tekrar müstakil hükümet

kuracaklardır66. 1198’de mezhebini değiştirerek Katolik olan II. Leon, Papa II. Celestin

ve Alman İmparatoru IV. Henri tarafından kral ilan edildi. Aldığı destekle Türk

topraklarına saldırılara başlayan Leon’a karşı II. Süleyman Şah ertesi yıl intikam seferi

başlattı. Kilikya’yı baştan başa geçip Adana’ya kadar istila etti67.

XIII. yüzyılın başlarında gerek Bizans’ın ve gerekse Türkiye Selçuklu

Devleti’nin iktidar zafiyeti içerisine düşmesi, Çukurova’daki Ermeni krallığının

güçlenmesine zemin oluşturmuş ve Ermeniler 1205–1206 yıllarında Göksu mansabını

geçerek Kelinderis, Anamur ve Alanya’yı tehdit ediyordu68. Selçuklu Sultanı I.

63 M. H. Yinanç, Anadolu’nun Fethi, s. 22, 167 vd. 176; Ö. Lütfi Barkan, “Osmanlı İmparatorluğunda Bir İskan ve Kolonizasyon Metodu Olarak Vakıflar ve Temlikler I: Kolonizatör Türk Dervişleri”, VD II, (1942), s. 279–386; Ö. Lütfi Barkan, Kolonizatör Türk Dervişleri, (Ayrı Basım), İstanbul, Tarihsiz, s. 23; Ayrıca Bkz., Yonca Anzerlioğlu, Karamanlı Ortodoks Türkler, Ankara 2003, s. 105; Bu konuya II. Bölümde geniş bir şekilde temas edilecektir.

64 Steven Runciman, Haçlı Seferleri Tarihi II, (nşr. F. Işıltan), Ankara 1987, s. 21vd.; Işın Demirkent, Haçlı Seferleri, İstanbul 1997, s. 71; Işın Demirkent, “1101 Yılı Haçlı Seferleri Ordularının Anadolu’da Takip Ettiği Yollar Hakkında”, Uluslararası Haçlı Seferleri Sempozyumu, (İstanbul 23–25 Haziran 1997), Ankara 1999, s. 121; Texier, Ermenek’e sığınan Haçlı askerlerinin sayısının 700 olduğunu belirtiyor. [Bkz., C. Texier III, s. 33]; Ayrıca Bkz., O. Turan, Selçuklular ve İslâmiyet, s. 45; Claude Cahen, Preottoman Turkey/ Osmanlılardan Önce Anadolu’da Türkler, (nşr. Y. Moran), İstanbul 1979, s. 99; V. Gordlevski, Anadolu Selçuklu Devleti, Ankara 1988, s. 52.

65 O. Turan, Selçuklular ve İslâmiyet, s. 51. 66 M. H. Yinanç, Anadolu’nun Fethi, s. 156; O. Turan, Selçuklular ve İslâmiyet, s. 53. 67 R. Yinanç, a.g.m., s. 72. 68 O. Turan, Selçuklular Zamanında, s. 286 vd.

Page 35: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

GİRİŞ

11

Gıyaseddin Keyhüsrev bu gelişmeler üzerine 1208 tarihinde Ermenilere karşı bir sefer

düzenledi ve Maraş’a kadar ilerledi69.

I. İzzeddin Keykâvus (1211–1220)’un Alâeddin Keykubad ile giriştiği iktidar

mücadelesinin meydana getirdiği zafiyetten istifade eden Ermeniler, Toros geçitlerini

aşarak Ulukışla, Ereğli ve Larende gibi Selçuklu şehirlerini taciz etmeye başlamışlardı.

Selçuklu Sultanı öncelikle Ankara’ya yerleşen kardeşi Alâeddin Keykubad’ı etkisiz hale

getirdikten sonra, Sinop’a yönelmiş ve nihayet 1216’da Ermeni seferine çıkmıştır.

Selçuklu Sultanı Ermenileri Torosların ötesine attıktan sonra Frenklerin işgali altındaki

Antalya’yı yeniden Türk hakimiyeti altına almıştır70. Ermenilerin siyasi hakimiyet

bakımından batıda ulaştıkları en uç nokta Korikos’tur. 1220-1221’de

Karamanoğulları’nı meydana getiren Türkler tarafından çıkarılıncaya kadar yaklaşık

15–20 yıl kadar burada hakimiyet sürdüler. Hal böyle iken Korikos mütegallibesi

Hetum’un hakimiyetinin Taşeli yaylasına bu arada Ermenek’e kadar uzandığı

hakkındaki kayıtlar71, XIX. yüzyıl Ermeni tarihçilerinden Alishan ve Çamiçyan’ın hiçbir

kaynağa dayanmayan gerçek dışı kayıtlarından alınmıştır. Dolayısıyla tarihi bir değere

sahip değildir.

Dış-il (Taş-el) yöresi ve dolayısıyla Ermenek, Türkiye Selçuklu hükümdarı

Alâ’ed-din Keykubad döneminde (1220–1237), Çukurova’daki Ermenilerin Selçukluları

güneyden kuşatacak ve Akdeniz ile bağlantısını kesecek şekilde batıya doğru

yayılmasını önlemek maksadıyla72, 1224 tarihinde Çavlı ve Ertokuş tarafından feth

edilerek Türkmenlerin iskânına açılmış, idaresi de Emir Kamerüddin’e verilmiştir73.

Burası, ilk zamanlar yöneticisinin adıyla “Kamerüddin ili” olarak anılmaya

başlanacaktır74. XIII. yüzyılın ilk yarısından itibaren75, Moğolların önünden çekilerek

69 Osman Turan, “Keykubâd I”, İA. VI, s. 646; M.C. Şehabeddin Tekindağ, “Alâüddin Keykubâd ve

Halefleri Zamanında Selçuklu-Küçük Ermenistan Hudutları”, T.D. II/I, (1949–1950), İstanbul 1950, s. 29; Cl. Cahen, Anadolu’da Türkler, s. 241.

70 O. Turan, Selçuklular Zamanında, s. 308. 71 Bkz., Ş. Tekindağ, “Ermenek”, s. 316; H. Bardakçı, a.g.e., s. 19; O. Gümüşçü, a.g.e., s. 37. 72 Ali Üremiş, Türkiye Selçuklularının Doğu Anadolu Politikası, Ankara 2005, s. 38 vd. 73 F. Köprülü, Osmanlı İmparatorluğu’nun Kuruluşu, s. 73; Besim Darkot, “Alâiye”, İA. I, s. 287; O.

Turan’a göre bu fetih 1225 tarihinde gerçekleşmiştir. Bkz., Osman Turan, “Kıbrıs Tarihi Üzerinde Çalışmalar I, Orta Çağlarda Türkiye-Kıbrıs Münasebetleri”, Belleten XXVII/110, (1964), s. 217.

74 İbn Bîbî I, s. 353; Anonim Târih-i Âl-i Selçuk-Anadolu Selçukluları Tarihi III, (nşr. F. N. Uzluk), Ankara 1952, s. 41; O. Turan, Selçuklular Zamanında, s. 519; Ş.Tekindağ, “Selçuklu-Küçük Ermenistan Hudutları”, s. 30; Cl. Cahen, Anadolu’da Türkler, s. 133; O. Turan, “Keykâvus I”, s. 636.

75 F. Köprülü, Osmanlı İmparatorluğu’nun Kuruluşu, s. 68; Abdurrahman Şeref, Târîh-i Devlet-i Osmâniyye, (nşr. M. Duman), İstanbul Ocak 2005, s. 58 vd.

Page 36: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

ERMENEK KAZÂSI (1500-1600)

12

Azerbaycan üzerinden Anadolu’ya girip Sivas yöresinde dolaşmakta olan76 ve

çoğunluğunu77 Oğuzların Avşar78 boyuna mensup oymak ile aşiretlerin oluşturduğu,

ileride Karamanoğlu79 Beyliği’ni teşkil edecek Türkmen grupları80 Ermenek civarındaki

76 A. Zeki Velidi Togan, Oğuz Destanı-Reşideddin Oğuznâmesi Tercüme ve Tahlili, (nşr. T. Baykara), İstanbul 1982, s. 77 vd.,105; A. Zeki Velidî Togan, Umumî Türk Tarihine Giriş, İstanbul 1981, s. 320; Tahsin Ünal, Karamanoğulları Tarihi, Ankara 1986, s. 9–21; S.G. Agacanov, a.g.e., s. 335 vd.; M. Altay Köymen, “Anadolu’nun Fethi”, Türkiye Diyanet Dergisi I, (1961), s. 96 vd.; M. H. Yinanç, Anadolu’nun Fethi, s. 56; Cl. Cahen, “Türklerin Anadoluya İlk Girişi”, s. 1425; A. Üremiş, a.g.e., s. 253 vd.

77 Köprülü-zâde, Türkiye Tarihi, s. 141; Moğollarla eş zamanlı olarak Anadolu’ya yerleşen Türkler arasında Uygurlar ve Kıpçaklar da bulunmaktaydılar. Anadolu’nun Türkleşmesinde Kıpçakların rolü hakkında [Bkz., Salim Cöhce, “Doğu Karadeniz Bölgesinin Türkleşmesinde Kıpçakların Rolü”, I. Tarih Boyunca Karadeniz Kongresi Bildirileri, (13–17 Ekim 1986), Samsun 1988, s. 477–484]; Seyfi Başkan, Karamanoğulları Dönemi Konya Mezar Taşları, Ankara 1996, 5; Erdoğan Merçil, Müslüman Türk Devletleri Tarihi, Ankara 1997, s. 301.

78 M. Fuad Köprülü, “Avşar”, İA. II, s. 28; F. Köprülü, Osmanlı İmparatorluğu’nun Kuruluşu, s. 80; Şehabeddin Tekindağ, “Son Osmanlı-Karaman Münasebetleri Hakkında Araştırmalar”, T.D. XVII-XVIII, İstanbul 1963, s. 43; Şehabeddin Tekindağ, “Şemsüddin Mehmed Bey Döneminde Karamanlılar”, T.D. XIX, İstanbul 1964, s. 81; Uzunçarşılı, Osmanlı Tarihi I, s. 43; T. Ünal, a.g.e., s. 20 vd.; E. Merçil, Müslüman Türk Devletleri, s. 301; A. Sevim, Y. Yücel, Türkiye Tarihi I, s. 240; M. H. Yinanç, Anadolu’nun Fethi, s. 172; Mükrimin Halil Yinanç, “Akkoyunlular”, İA. I, s. 253; Faruk Sümer, “Kara-Koyunlular”, İA. VI, s. 293; F. Sümer, Oğuzlar, s. 223; Aydın Taneri, Osmanlı Devletinin Kuruluş Döneminde Hükümdarlık Kurumunun Gelişmesi ve Saray Hayatı-Teşkilâtı, İstanbul 2003, s. 24; László Rásonyı, Tarihte Türklük, Ankara 1993, s. 195; Avşarların Anadolu coğrafyasında farklı bölgelerde dağınık şekilde iskân edildikleri görülmektedir. Örnek olması açısından Larende kazâsı köylerinden Avşarcık Köyü hakkında Bkz., İ. H. Konyalı, Karaman, s. 120; Teke Sancağı-Kaş Kazâsı, Sivas ve Bozok, Maraş, Ankara, Kayseriye, Elbistan, Karahisar-ı Şarkî’de, Karaman Eyaleti sancak ve kazâlarında, Teke, Niğde, Kırşehir, Sivas-Aziziye kazâsında bulunan Avşarlar hakkında Bkz., Cevdet Türkay, Başbakanlık Osmanlı Arşiv Belgelerine Göre Osmanlı İmparatorluğunda Oymak Aşiret ve Cemaatler, İstanbul 1979, s. 21 vd., 139, 179, 221; C. Texier III, s. 50; Hısn-ı Mansur Kazâsında Afşar Ömer isimli köy için Bkz., Mehmet Taştemir, XVI. Yüzyılda Adıyaman Sosyal ve İktisadî Tarihi, Ankara 1999, s. 50; Hamid Sancağı’nda (Isparta)’da mevcut Avşar kazâsı için Bkz., Nuri Köstüklü, 1820–1836 Yıllarında Hamid Sancağı ve Türkiye, Konya 1993, s. 13; Halep Sancağındaki Avşar cemaatleri için Bkz., Enver Çakar, XVI. Yüzyılda Halep Sancağı (1516–1566), Elazığ 2003, s. 45, 185–192 vd.; R. Şeşen, İslâm Coğrafyacılarına Göre, s. 5, 142, 154 vd.; T. Gökçe, “XVI. Yüzyılda Uşak Kazâsı”, s. 1367.

79 Anadolu’da birçok yörede Karaman ismine rastlanmaktadır. Bu konuda Bkz., İbnu’l Ezrak Ahmed b. Yusuf b. Ali, Meyyâfârikîn ve Âmid Târihi, (nşr. A. Savran), Erzurum 1992, s.76 vd.; B. Atalay, Türk Büyükleri veya Türk Adları, İstanbul 1935, s. 71; S. G. Agacanov, Oğuzlar, (nşr. E. N. Necef, A.Annaberdiyev), İstanbul 2003, s. 210 vd.; M. H. Yinanç, “Akkoyunlular”, s. 262; İlhan Erdem, “Akkoyunlu Devletini Meydana Getiren Aşiretler”, TİD VI, İzmir 1992, s. 262; John E. Woods, Akkoyunlular, (nşr. M. Sözen, N. Sakaoğlu), İstanbul 1993, s. 19, 325; Faruk Sümer, Kara Koyunlular I (Başlangıcından Cihan Şah'a Kadar), Ankara 1984, s. 32; M. Nuri Paşa III-IV, s. 97 vd.; Ayrıca 1563 tarihinde Nefs-i Maraş Kazâsında Karamanlu adında bir mahalle bulunmaktaydı. Bkz., Refet Yinanç-Mesut Elibüyük, Maraş Tahrir Defteri I (1563), Ankara 1988, s. 20; Aynı tarihte Elbistan Kazâsına tâbi Nahiye-i Orta Niyabet’te bulunan, “Cemaat-ı Kabaklar tâb‘-i Karamanlu-yı Maraş” hakkında Bkz., R. Yinanç-M. Elibüyük, Maraş Tahrir Defteri (1563) II, Ankara 1988, s. 640; Ayrıca Gördük Kazâsı-Saruhan Sancağı, Çorum, Zülkadriye, Samsun kazâsında Karaman-Karamanuşağı Türkmen taifesi için Bkz., C. Türkay, a.g.e., s. 101; XVI. yüzyılda Gerger kazâsındaki “Karamanlar Mahallesi” için Bkz., M. Taştemir, Adıyaman, s. 77; Behisni kazâsında Kars-ı Maraş Yörüklerine tâbi Karamanlu tâifesi için Bkz., Taştemir, Adıyaman, s. 112; M. H. Yinanç, Anadolu’nun Fethi, s. 173; Harput Sancağı’nda mevcut Karaman adı taşıyan köy hakkında Bkz., A. Aksın, 19. Yüzyılda Harput, s. 48; Denizli’de Karaman Köyü için Bkz., T. Gökçe, a.g.e., s. 190.

Page 37: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

GİRİŞ

13

“Kamış” mevkiine yerleştirilmişlerdir81. Önceleri “kefere-i varsağ”a müdara edip,

onlardan çiftlik yapmak müsaadesi karşılığında ne ekip biçerlerse onun nüzulünü ve

bid’atini vereceklerine dair söz verdiler82. Bu arada Karamanlıların başındaki ilk tarihi

şahsiyet olarak görülen ve aynı zamanda Karaman hanedanının atası olan Nûre Sofî83,

Baba İlyas’a intisap ettiği “Sofî” lakabını aldıktan sonra göçebe Türkmenler arasındaki

nüfuzunu artırdığı belirtilir84. Hatta onun Babaîler isyanına85 katıldığı ve onlarla beraber

80 Karamanoğullarının Salur boyuna mensup olduğunu ileri süren müelliflerin başında F. Köprülü

gelmektedir. Diğerleri ise N. Atsız, A. Naci ve Ş. Tekindağ’dır. Ancak bu isimlerden F. Köprülü ve Ş. Tekindağ daha sonra fikirlerini tashih edeceklerdir. Bkz., Köprülü-zâde Mehmed Fuad, “Oğuz Etnolojisine Dair Tarihi Notlar (Salurlar)”,Türkiyât Mecmuası (T.M.) I, İstanbul 1925, s. 191; Köprülü-zâde Mehmed Fuad, "Anadolu Beyliklerine Ait Notlar (Karamanoğulları)", T.M. II, İstanbul 1928, s. 14; Köprülü-zâde M. Fuad, "Salur", İ.A. X, s. 136 vd.; Ş. Tekindağ, “Karamanlılar”, 316–328; Faruk Sümer,“Anadolu’da Yaşayan Bazı Üçoklu Oğuz Boylarına Mensup Teşekküller”, İFM XI/ 1–4, (1949–50), s. 437; Hammer I, s. 34; H.Nihal Atsız-Ahmed Naci, “Anadolu'da Türklere Ait Yer İsimleri”, T.M. II, İstanbul 1927, s. 246; Z. V. Togan, Oğuz Destanı, s. 50, 77; Dede Korkut Kitabı, (nşr. M. Ergin), İstanbul 1988, s. 38–58, 199 vd.; V. Gordlevski, a.g.e., s. 81; Faruk Sümer, Oğuzlar (Türkmenler) Tarihleri-Boy Teşkilâtı-Destanları, İstanbul 1992, s. 253; R. Şeşen, İslâm Coğrafyacılarına Göre, s. 20 vd., 29; N. Kaymaz, Pervâne Mu‘înü’d-din, s. 99; Ali Sevim, Yaşar Yücel, Türkiye Tarihi, Fetih Selçuklu ve Beylikler Dönemi, Ankara 1989, s. 310.

81 Halil Edhem, Düvel-i İslâmiye, İstanbul 1927, s. 296; O. Turan, “Keykubâd I”, s. 650; Ş. Çelik, a.g.e., s. 22; TTC, Tarih II, s. 272; Ü. Hassan, “Kronoloji”, s. 223; S. Gürtürk, a.g.e., s. 109; Pars Tuğlacı, Osmanlı Şehirleri, İstanbul 1985, s. 121.

82 Neşrî I, s. 43. 83 Nûre Sofî’nin ölüm tarihi kesin olarak tespit edilememiştir. Bkz. Ş.Tekindağ, a.g.e., s. 7; Mufassal Âl-i

Karaman Tarihi, TTK, Y. I, 144 Nr’lı Yazma, s. 9; Şikâri, s. 9; İbni Bîbi, Nûre Sofî’nun hakkında: “Karaman-oğullarının babası (Karaman), hayatının ilk yıllarında Kamerüddin vilâyeti adıyla meşhur olan Ermen (Ermenek ve çevresi) nahiyelerinde yaşayan bir Türkmen kömürcü idi. Her zaman oradan Larende’ye kömür çeker, çoluk çocuğunun rızkını o işle sağlardı” demektedir. Bkz., İbn Bîbî I, s. 202; Esterebâdî, s. 104; Oruç Bey, “Kör Kadı” ismiyle zikreder. Bkz., Oruç Bey, s. 28; H. Hüsameddin II, s. 484; T. Ünal, Nûre Sofî’nin “Larende’de kömürcülük yapan bir adam” şeklinde takdim edilmesinin altında O’nun adi bir adam olarak gösterilme çabasının yattığını belirtir. [Bkz. T. Ünal, a.g.e., s. 26.]; Cl. Cahen, Anadolu’da Türkler, s. 296 vd.; N. Kaymaz, Pervâne Mu‘înü’d-din, s. 101; A.Sevim, Y. Yücel, Selçuklu ve Beylikler, s. 310; S. Gürtürk, a.g.e., s. 110.

84 Mufassal Âl-i Karaman Tarihi, s. 15; Şikâri, s. 16; Mecdî Mehmed Efendi, Şakâyık-ı Nu‘maniye Tercümesi I, (Şakâyık-ı Nûmaniye ve Zeyilleri), (nşr. A. Özcan), İstanbul 1989, s. 23; İbn Kemâl, Tevârîh-i Âl-i Osman II. Defter, (nşr. Ş. Turan), Ankara 1983, s. 49a vd.; Neşrî I, s. 45; Hammer I, s. 176; Hayrullah Efendi, Devlet-i Aliyye-i Osmaniye IV, (nşr. Z. Danışman), İstanbul 1971, s. 200 vd.; Halil Edhem, “Karamanoğulları Hakkında Vesâik-i Mahkûke”, TOEM XI, İstanbul 1327, s. 701; M.F. Köprülü, “Selçuklu Tarihi’nin Yerli Kaynakları”, s. 436; M. Fuad Köprülü, Türk Edebiyatında İlk Mutasavvıflar, Ankara 1991, s. 205; Ö. L. Barkan “Kolonizatör Türk Dervişleri”, s. 24; T. Ünal Nûre Sofî hakkında müverrihlerin rivayetlerini birçok yönden ele almıştır. [Bkz. T. Ünal, a.g.e., s. 27 vd.]; Ş.Tekindağ, a.g.e., s. 8; B. Flemming, “Türkler-Anadolu Beylikleri”, İA. XII/2, s. 281; İbrahim Kafesoğlu, Selçuklu Tarihi, İstanbul 1972, s. 172; B. Atalay, a.g.e., s. 71; İ. H. Konyalı, Ereğli, s. 169; Osmanlı Beyliği’nin kuruluşunda Edebalî’nin rolü hakkında Bkz., C. H. Tarım, a.g.e., s. 59.

85 Babaîliğin ve Babaî şeflerinin, Karamanoğulları Beyliği’nin müstakil bir devlet olarak kurulmasında büyük rol oynadığı anlaşılmaktadır. Hatta sadece Karaman Beyliği’nin değil aynı zamanda Osmanlı Devleti’nin de kurulmasına da tesir etmiştir. Bkz., Ahmed Eflâki, Menâkıbu’l-ârifîn I, s. 371 vd., 481; Abû’l- Farac II, s. 539 vd.; Mecdî Mehmed I, s. 22 vd., 93 vd.; İbn Kemâl II, s. 48b vd.; Hoca Saadeddin Efendi, Tâcü't-Tevarih V, (nşr. İ. Parmaksızoğlu), İstanbul 1979, s. 62 vd.; Köprülü-zâde Mehmed Fuad, Türkiye Tarihi I-Anadolu’nun İstilasına Kadar Türkler, İstanbul 1923, s. 252; F. Köprülü, İlk Mutasavvıflar, s. 9, 18 vd., 207 vd.; F. Köprülü, Osmanlı İmparatorluğu’nun Kuruluşu, s.

Page 38: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

ERMENEK KAZÂSI (1500-1600)

14

Selçuklulara karşı mücadele ettiği, 1240’da Kırşehir’in Malya ovasında Babaîlerin kesin

yenilgisi akabinde, Babaî önderlerinden Muhlis Paşa (Baba) ile Ermenek’e gelerek,

Karamanlılar arasına katıldığı bildirilir86. Nûre Sofî, başta Avşarlar olmak üzere diğer

Türk boylarını da idaresi altına alarak, 1215 yılı civarında önce Ereğli’yi, sonra da

Silifke’yi zapt ettiği belirtilir87. Ermenek çevresindeki Rum ve Ermenilerden şikâyetçi

olan I. Alâ’ed-din Keykubad, Nûre Sofî’ye bir mektup göndererek, oraların Ermenek’i

fethetmesini ister. Nûre Sofî, maiyetiyle Konya’ya gelerek Sultan Alâ’ed-din’e biat eder.

Sonra Aladağ üzerinden Ermenek’e yürürler. Zorlu bir savaştan sonra 1228’de kaleyi

97, 165 vd.; M. Fuad Köprülü, İslam ve Türk Hukuk Tarihi Araştırmaları ve Vakıf Müessesesi, İstanbul 1983, s. 164 vd.; M. Fuad Köprülü, “Abû İshak Kâzrûnî ve Anadolu’da İshâkî Dervişleri”, (Alm. terc. P. Wittek, Türk. trc. C. Köprülü), Belleten XXXIII/130, (1969), s. 225–232; M. Fuad Köprülü, “Âşık Paşa”, İA. I, s. 701; M. Fuad Köprülü, “Baba”, İA. II, s. 165 vd.; M. Fuad Köprülü, “Anadolu Selçukluları Tarihi’nin Yerli Kaynakları”, Belleten, VII/26, (1943), s. 439–443; M. Fuad Köprülü, “Bektaş-Hacı Bektaş Veli”, İA. II, s. 461; Ö. L. Barkan “Kolonizatör Türk Dervişleri”, s. 12 vd.; Ö. L. Barkan, “Osmanlı İmparatorluğunda Bir İskân ve Kolonizasyon Metodu Olarak Sürgünler”, İFM. XI/ 1- 4, (1949–1950), s. 530; Ö. L. Barkan-E. Meriçli, a.g.e., s. 51 nu: 55; M. Z. Pakalın, OTDTS I, s. 136; Osman Turan, Selçuklular Zamanında, s. 420 vd.; H. İnalcık, Klasik Çağ, s. 37, 61, 106, 195, 203; H. İnalcık, “Osmanlılar”, s. 290; N. Kaymaz, Pervâne Mu‘înü’d-din, s. 38; T. Baykara, Konya, s. 134; A. Yaşar Ocak, Babaîler İsyanı-Alevîliğin Tarihsel Alt yapısı, İstanbul 1996, s. 50, 91 vd., 104, 124 vd., 149; Ahmet Yaşar Ocak, “Baba İlyas”, DİA, IV, İstanbul 1991, s. 368; A. Y. Ocak, “Baba İshak”, DİA. IV, s. 368; Abdülbâki Gölpınarlı, “İslâm ve Türk İllerinde Fütüvvet Teşkilâtı ve Kaynakları”, İFM, XI/ 1- 4, (1949- 1950), s. 6, 66 vd.; Cl. Cahen, Anadolu’da Türkler, s. 329 vd.; Fügen İlter, “Osmanlı Ulaşım Ağında Irmak Kenarı Bir Yerleşme: Osmancık”, Belleten, LII/203, (Ağustos 1988), s.535–570; Ümit Tokatlı, “Elvan Çelebi’nin Eseri (el)-Menâkıbu’l-Kudsiyye Fi’ (il) Menakıbi’l-Ünsiyye”, Erciyes Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi II, (1998), s. 259 vd.; A. Yaşar Ocak, Sarı Saltık, Popüler İslam’ın Balkanlar’daki Destanî Öncüsü, Ankara 2002, s. 79 vd.; Faruk Sümer, “Çepniler I”, TDTD 55, (Temmuz 1991), s. 3–11; Faruk Sümer, “Çepniler II”, TDTD 56, (Ağustos 1991), s. 5 vd.; Kemal Göde, Eratnalılar (1327–1381), Ankara 1994, s. 5; T. Ateş, a.g.e., s. 45 vd.; H. Doğru, Sultanönü, s. 139, 141; Hrand D. Andreasyan, “Türk Tarihine Aid Ermeni Kaynakları”, İÜEFTD, I/1–2, (1949–1950), İstanbul 1950, s. 95–118; 401–438; E. Behnan Şapolyo, Mezhepler ve Tarikatlar Tarihi, İstanbul tarihsiz, s. 415 vd.; C. Hakkı Tarım, Tarihte Kırşehri-Gülşehri ve Babaîler-Âhiler ve Bektaşiler, İstanbul 1948, s. 25 vd.

86 Li-Âşık El-Eflâk Seyyid İlyas Kirmânî, Karamannâme, (nşr. M. Koman), Konya Dergisi, S. 64–65, (Şubat-Mart 1944) s. 58 vd.

87 Malya Ovası’ndaki savaşın tarihi 1240 olduğuna göre O’nun bu savaşa katıldığı, yenilgi sonrası Ermenek’e sığınarak insanlar arasındaki yüksek nüfuzu sayesinde Türkmenleri etrafında toplayıp seferlere çıktığı, bilahare 1215’te Ereğli’yi ve Silifke’yi fethettiği tarzındaki rivayetlerde zaman açısından tutarsızlıklar mevcuttur. Bunun başlıca sebebini ise haberleri nakleden ilk kaynakların destan türünde kaynaklar olmasında aramak gerekmektedir. Bu rivayetler için Bkz. Mufassal Âl-i Karaman Tarihi, s. 10; Şikâri, s. 9; Hammer, “Silifke’nin Rum mutasarrıfı Nûre Sofî’nun mezhebine kazanılarak, sık sık kalesine kabul ederdi. Karaman’ın babası ve müritleri bir gün, muhafızların emniyetinden istifade ile kendilerine cömertlik gösteren kumandanı idam ederek, mevkii istila ettiler” demektedir. [Bkz., Hammer I, s. 177]; Paul Wittek, Menteşe Beyliği, XIII-XV. Asırda Garbî Küçük Asya Tarihine Ait Tedkik, Ankara 1944, s. 48.

Page 39: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

GİRİŞ

15

güçlükle fethederler ve kalede çok hazine bulurlar. Sonra Mut, Gülnar ve Mâra88

kalelerini fethederler. Bilahare Ermenek’e gelerek orayı mesken edinirler89.

Bazı Osmanlı müverrihlerine göre Nûre Sofî, baba İlyas’ın torunu Muhlis

Paşa’nın başkaldırdığı zaman ölmüş ve arkasında henüz beş yaşında olan Karaman’ı

bırakmıştır90. Diğer kaynaklar tarafından doğrulanmamakla birlikte Nûre Sofî’nin

ölümünde oğlu Karaman’ın yetişkin birisi olduğu, hatta müttefiki olduğu Türkmen

Beyleri ile Şam tarafına sefer hazırlığı yaparken babasının ölüm haberini alıp

Ermenek’e geri döndüğü bildirilir91.

Nûre Sofî’nin sağlığında onun tarafından bey tayin edilen Kerimüddin

Karaman92, Selçuklu ordusunun 1256 tarihinde Moğol Baycu’ya mağlup olması

akabinde93 Selçuklu ülkesinin içinde bulunduğu durumdan yararlanarak94, 1258’de

Silifke ve Ermenek kalesini fethetmiştir95. Müverrihler Ermenek kalesinin fethi

hususunda Osman Gazi’nin 1298’de Bilecik’i fethine benzer bir hadise anlatır96.

Ermenek kalesinin fethi için sakinlerinin panayırda oldukları yağmurlu bir gün

seçilmiştir. Karamanlılar, onların elbiselerini giyerek gece vakti kalenin kapısına

gelirler. Kalede bulunanlar gelenleri kale halkı zannederek içeri alır ve fetih böylece

88 Günümüzde Silifke’de Kırobası nahiyesinin merkezidir. [Bkz. Ş. Çelik, a.g.e., s. 205 vd.] 89 I. Alâeddin Keykubâd, mektubunda: “Ey Nûreddin, askerlerini toplayıp, Ermenek üstüne çabucak

varıp, cenk idesin. Huda fırsat verip, kaleyi fethedesin, zira Müslümanlara ziyade cefa eylerlermiş. Diyarları senin mülkün ola” diyordu.[Bkz., Mufassal Âl-i Karaman Tarihi, s. 10–14]; Şikâri, s. 14; H. Hüsameddin II, s. 485; Ş.Tekindağ, a.g.e., s. 12; P. Wittek, a.g.e., s. 49; H. Bardakçı, a.g.e., s. 24; Besim Darkot, “Aladağ”, İA. I, s. 279; Bu dönemin şehirleri kale-şehir özelliğini taşıyordu. T. Baykara, “Osmanlılar ve Şehir Hayatı”, s. 1925.

90 İbn Kemâl II, s. 49a vd.; Gelibolulu Mustafa Âlî, Künhü’l-Ahbâr II, Fatih Sultan Mehmed Devri, (1451–1481), (nşr. M. H. Şentürk), Ankara 2003, s. 128; Türbesiyle ilgili olarak Bkz., M. Yusuf Akyurt, Resimli Türk Abideleri III, Konya 1941, TTK. Y. 597 Numaralı Yazma, s. 187; İ. H. Konyalı, Karaman, s. 680; Ş.Tekindağ, “Karamanlılar”, s. 318; Nûre Sofî Zaviyesi için Larende’nin Afşar-viran Köyü’nde vakfedilen iki çiftlik miktarı müteferrik yer hakkında Bkz., F. Nafiz Uzluk, Fatih Devrinde Karaman Eyaleti Vakıfları Fihristi, Ankara 1958, s. 27; Aynı zaviye vakfı için ayrıca Bkz., Fahri Coşkun, a.g.e., s. 82.

91 Şikâri, s. 19; İ. H. Konyalı, Karaman, s. 665–671. 92 Mecdî Mehmed I, s. 23; Neşrî I, s. 45; İbn Kemâl II, s. 49b. 93 İbn Bibi II, 146–149; Aksarayî, s. 31 vd.; Anonim Selçuknâme, s. 35; Müverrih Vardan, “Türk Fütuhatı

Tarihi (889–1269)”, (nşr. Hrant D. Andreasyan), TSD 1/2, İstanbul 1937, s. 230 vd.; Osman Turan, “Keykâvus II”, İA. VI, s. 643; I. Demirkent, Haçlı Seferleri, s. 231.

94 F. Köprülü, Osmanlı İmparatorluğu’nun Kuruluşu, s. 96; Zuhuri Danışman, Osmanlı İmparatorluğu Tarihi, İstanbul 1966, s. 219 vd.

95 Neşrî I, s. 45; Köprülü-zâde M. Fuad, Türkiye Tarihi, s. 250. 96 Bilecik Tekfuru Osman Gazi’yi öldürmek maksadıyla bir düğün tertip eder ve bu düğüne Osman

Gazi’yi de davet eder. Durumdan Köse Mihal sayesinde haberdar olan Osman Gazi, davete katılacağını bildirir. Kaleye emanet eşya bırakmak bahanesiyle sandıklar içerisine silahlı askerleri yerleştirir ve kaleyi bu şekilde fetheder. [Bkz. Abdurrahman Şeref, s. 61 nu: 21]

Page 40: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

ERMENEK KAZÂSI (1500-1600)

16

gerçekleşmiş olur97. Bu gelişmeler üzerine Varsaklar, Selçuklu Sultanı’na gelerek

Karaman’ı şikâyet etmişler, Nûre Sofî ise oğlu Karaman’ı sultanın huzuruna getirerek:

“Karaman sultanımın kuludur. Yanlışlık ile bir iş etti. İşte onu sana getirdim. Sultanım

ister öldürsün ister azad etsin” demiştir. Sultan, Karaman’ı affederek, kılıç kuşatmıştır98.

Şikâri ve Mufassal Karaman Tarihi’nde Ermenek Kalesi’ni Nûre Sofî’nin

fethettiği ve beyliği Karaman’a bıraktığı bildirilir. Ermenek’i mesken tutan Karaman

Bey Mut, Gülnar ve Mara kalelerini fethedip Kalelerin anahtarlarını Turgut Bey

vasıtasıyla Sultan Alâ’ed-din’e gönderir. Sultan da bunları Nûre Sofî’ye bağışlayıp hilat,

kılıç, tabl ve alem gönderir99.

Selçuklu hükümdarı Rükneddin Kılıçaslan’dan Ermenek Beyliği’nin beratını

alarak Ermenek’te ilk Karaman beyi olmuştur. Ermenek, Larende’nin zaptına kadar

başkent olarak kalacak100, kısa bir süre içerisinde yeni baştan inşa edilip anıt eserlerle

süslenerek bayındır hale getirilen bu şehir, aynı zamanda önemli bir kültür merkezi

olarak da seçkinleşecektir. Belki de bu sebepten dolayıdır ki bir müddet Karamanlı adı

unutulacak ve devrin önemli kaynaklarında bu devlet Ermenek Beyliği olarak

anılacaktır101. Ermenek Karamanlıların ilk merkezi olmak hasebiyle, bu mühim

mevkiden102 çevredeki bütün şehirlere askerler sevk edilmiş, hepsinde de başarı

sağlanmıştır103.

Karaman Bey’in Develi Karahisar ve Ankara’yı zapt ettiği, Larende’yi de

Selçuklu Sultanı’ndan istediği, olumlu cevap alamayınca Ermenek’e geri döndüğü, bir

müddet sonra 1260’da ani bir baskınla Larende’yi ele geçirdiği ve burada altı yıl hüküm

97 Neşrî I, s. 45; F. Köprülü, Osmanlı İmparatorluğu’nun Kuruluşu, s. 142. 98 Neşrî I, s. 47. 99 Mufassal Âl-i Karaman Tarihi, s. 15; Şikâri, s. 15; Ş. Çelik, a.g.e., s. 23; Selçuklu devri hükümdarlık

sembolleri hakkında Bkz., M. Altay Köymen, “Selçuklu Devri Hukuku”, TDTD 66, (Haziran 1992), s. 14 vd.

100 Müverrih Vardan, “Türk Fütuhatı”, s. 231 vd.; Şikâri, s. 23; İbn Bibî II, s. 202 vd.; Francis Beaufort, Karamania, London 1817, s. III-VIII; Uzunçarşılı, Beylikler, s. 1; O. Turan, Selçuklular Zamanında, s. 520; Ş.Tekindağ, a.g.e., s. 13; Cl. Cahen, Anadolu’da Türkler, s. 306; V. Gordlevski, a.g.e., s. 130; Ü. Hassan, “Kronoloji”, s. 251; Yahya Başkan, Karaman-oğulları Beyliği-Alâ’ed-din-Ali Bey Dönemi (1357–1398), (Basılmamış Yüksek Lisans Tezi), Malatya 1999, s. 6.

101 Bkz. Ömerî, Mesâlik, s. 48 vd. 102 İbn Kemâl II, s. 48a; Faruk Sümer, “Turgutlular”, İA. XII/2, s. 120 vd.; Z.V. Togan, Türk Tarihine

Giriş, s. 318. 103 İ. H. Konyalı, Karaman, s. 162–178.

Page 41: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

GİRİŞ

17

sürdüğü bildirilmektedir. Böylece ağırlık Larende’ye kayacak, ancak Ermenek hiçbir

zaman ihmal edilmeyecektir104.

Karamanoğulları, Moğollara ve onlara boyun eğen Selçuklulara karşı amansız

bir mücadele verecektir. Karaman, kardeşleri Zeynü’l Hac ve Bunsuz ile birlikte Moğol

kuvvetlerinin yaylakta bulunmasından istifade ederek, 1261’de Konya’ya yürürler105.

Selçuk emiri Süleyman Pervâne, Gevale kalesi civarında Karaman kuvvetlerini bozar106.

Karaman Bey, kaçarak Ermenek’e sığınmak isterse de kardeşleri Zeynü’l Hac ile

Bunsuz yakalanarak Konya şehrinde idam ve teşhir edilir107. Karaman Bey 1261–1263

senesi civarında ölmüş108 ve Ermenek’in Balkasun Köyü’nde defnedilmiştir109.

Karaman’ın ölümünden sonra, Ermenek bölgesine Bedreddin Hutenî tayin

edildi110. Karaman’ın serbest kalan çocukları içerisinden büyük oğlu Şemsüddin

Mehmed Bey (1261–1278) Ermenek’te başa geçti111. Mehmed Bey, Memluk Sultan’ı

Baybars’a dayanarak112, Niğde Emiri Hatiroğlu Şerefeddin’in Moğollara karşı isyana

geçtiği sırada onunla ortak hareket etmiş, bu sebeple Şerefeddin Ermenek askerî

kumandanlığını, Bedreddin İbrahim’den alarak Mehmed Bey’e vermiştir113.

104 Şikâri, s. 27–31; T. Baykara, Konya, s. 29; Ş.Tekindağ, “Karamanlılar”, s. 327; H. Mehmed Armutlu,

Karamanoğulları Tarihi, Karaman 2001, s. 94. 105 Aksarayî, s. 48; İ. H. Uzunçarşılı, Beylikler, s. 2; Cahen, bu olayın 1262’de meydana geldiği ve

Karaman’ın bir sene sonra öldüğü kanaatini taşımaktadır. Bkz., Cl. Cahen, Anadolu’da Türkler, s. 275; Ü. Hassan, “Kronoloji”, s. 254.

106 Aksarayî, s. 53; M. Z. Oral, “Fatih’in Karaman İllerini Fethi”, s. 83 vd.; Anonim Selçuknâme, s. 23; M. H. Yinanç, Anadolu’nun Fethi, s. 104; T. Baykara, Konya, s. 25, 32; V. Gordlevski, a.g.e., s. 67; Gevele (Gevale) kalesi hakkında Bkz., Hasan Bahar, “Takkeli Dağ (Kevele Kalesi) ve Konya Tarihi Açısından Önemi”, SÜSD III, s. 316 vd.

107 Aksarayî, s. 54; N. Kaymaz, Pervâne Mu‘înü’d-din, s. 102; A. Sevim-Y. Yücel, Selçuklu ve Beylikler, s. 311; İ. H. Konyalı, Karaman, s. 693–697; H. Bardakçı, a.g.e, s. 83–90.

108 C. E. Bosworth, İslam Devletleri Tarihi, (Kronoloji ve Soykütüğü Elkitabı), (trc. E. Merçil-M. İşpirli), İstanbul 1980, s. 168; Ş.Tekindağ, a.g.e., s. 14; Sait Uğur, İçel Tarihi I, Mersin 1943, s. 45.

109 Şikâri’de yer alan zehirleme rivayeti hakkında Bkz., Şikâri, s. 32; H. Bardakçı, a.g.e., s. 27; Ş.Tekindağ, a.g.e., s. 15; O. Turan, Karaman Bey’in Selçuklu-Moğol kuvvetlerine karşı yaptığı savaşta yaralanıp öldüğü kanaatindedir. Bkz., O. Turan, Selçuklular Zamanında, s. 521; Selçuklu Sultanı Rükneddin Kılıç Arslan tarafından sığındığı orman ateşe verilerek öldürüldüğüne dair Bkz., Abdullah Uysal, Necati Adalı, Musa Demirci, Dünü ve Bugünüyle Karaman, Kültür Tarih Coğrafya İlçe Kasaba ve Köyler, Konya 1992, s. 45.

110 İbn Bîbî II, s. 205; Aksarayi, s. 105; Şikâri, s. 34; Cl. Cahen, Anadolu’da Türkler, s. 277; N. Kaymaz, Pervâne Mu‘înü’d-din, s. 157.

111 Neşrî I, s. 47; Şikâri, s. 36; Bosworth, a.g.e., s. 168; İ. H. Uzunçarşılı, Beylikler, s. 3; S. Uğur, a.g.e., s. 46.

112 İbn Şeddâd, el-Melikü’z-Zâhir, (nşr. M.Ş. Yaltkaya), Baypars Tarihi II, İstanbul 1941, s. 76 vd. 113 F. Köprülü, Osmanlı İmparatorluğu’nun Kuruluşu, s. 79; Ş.Tekindağ, “Karamanlılar”, s. 319; O.

Turan, Selçuklular Zamanında, s. 558; Türk Tarih Cemiyeti, Tarih II, Orta Zamanlar, Ankara 1941, s. 237 ve 272; J. P. Roux, Moğol İmparatorluğu Tarihi, İstanbul 2001, s. 430; V. Gordlevski, a.g.e., s. 159.

Page 42: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

ERMENEK KAZÂSI (1500-1600)

18

Hatiroğlu’nun 29 Temmuz 1276 Çarşamba günü114 katledilmesine rağmen, Mehmed

Bey mücadelesine devam etmiş, onun önünü kesmek gayesiyle harekete geçen

Bedreddin Hutenî, Ermenek’e saldırmış115, sarp yerlere çekilen Mehmed Bey, Göksu

derbendinde ani bir taarruzla Hutenî’yi bozguna uğramıştır. Yine bu esnada

Karamanlılara mensup bir kuvvetin Frenklere ait bir tüccar kafilesini vurduğu haberi

alınmış, Emir-ü’s-sevâhil Hoca Yunus bunları tedip etmek istemiş ise de, 1276’da O da

mağlup olup bütün eşya ve ağırlıklarını bırakarak Konya’ya kaçmıştır.116.

Mısır Sultanı Baybars’ın Elbistan’da 15 Nisan 1277 Perşembe günü, Moğol

kuvvetlerini mağlup etmesi Pervâne’nin sonunu hazırladı117. Baybars Kayseri’de namına

hutbe okutup sikke kestirdi. Mehmed Bey, küçük kardeşi Ali Bey’i, Baybars’a

göndererek itaatini arz etti. Memluklu Sultanı, Karamanoğulları’na beylik menşuru ve

sancakla birlikte, Ermenek ve Larende’den Akdeniz sahillerine kadar beldelerin

hâkimiyetini verdi. Ali Bey, aldığı sancak ve tevkilerle birlikte Ermenek’te bulunan

Mehmed Bey’in yanına gitti118. Mehmed Bey’in Ermenek’in idaresini kardeşlerinden

Kasım’a verdiği, Kosun ve Menteşe’yi de Ermenek kalesine gönderdiği119, Niğde'yi ele

geçirip buranın hâkimi Kazgancık’ı Ermenek kalesine hapsettiği belirtilmektedir120.

Mehmet Bey, Cimri’yi yanına alarak121, Konya’nın Çömlekçiler ve Atpazarı

kapılarını yaktırıp 15 Mayıs 1277 Perşembe günü Konya’ya girdi122. Cimri’yi hükümdar

114 Aksarayî, s. 83; Anonim Selçuknâme, s. 37; Kâtib Çelebi (Hacı Halife), Takvimü’t Tevârih, İstanbul

1146, s. 85; Ş.Tekindağ, a.g.e., s. 17; Faruk Sümer, “İlhanlı Hükümdarlarından Abaka, Argun Hanlar ve Ahmed-i Celâyir” Belleten LIII/ 206, (Nisan 1989), s. 180; A.Sevim, Y. Yücel, Selçuklu ve Beylikler, s. 312; Ü. Hassan, “Kronoloji”, s. 258.

115 Aksarayî, (N. Uzluk-N. Gençosman), s. 181–188; İbn Bîbî II, s. 183 vd.; M. Fuad Köprülü, Bizans Müesseselerinin Osmanlı Müesseselerine Tesiri, (nşr. O. Köprülü), İstanbul 1981, s. 138; Cl. Cahen, Anadolu’da Türkler, s. 281; Ş.Tekindağ, a.g.e., s. 18.

116 Aksarayî, s. 85 vd.; Anonim Selçuknâme, s. 39; O.Turan, Selçuklular Zamanında, s. 559; Uzunçarşılı, Beylikler, s. 4; V. Gordlevski, a.g.e., s. 216.

117 Anonim Selçuknâme, s. 38; Neşrî I, s. 47; İbn Kemâl II. s. 76; Ş.Tekindağ, a.g.e., s. 20; B. Flemming, “Türkler-Anadolu Beylikleri”,s. 282; F. Sümer, “Abaka, Argun Hanlar”, s. 181; N. Kaymaz, Pervâne Mu‘înü’d-din, s. 151 vd.; F. Sümer, “Çepniler I”, s. 6; Seyyid Muhammed es-Seyyid Mahmud, XVI. Asırda Mısır Eyaleti, İstanbul 1990, s. 33; Ü. Hassan, “Kronoloji”, s. 264–265; O. Ferit Sağlam, “Şimdiye Kadar Görülmeyen Cimri Sikkesi”, Belleten IX/35, (Temmuz 1945), s. 299.

118 M. Fuad Köprülü, “Baybars I”, İA. I, s. 359; Ş.Tekindağ, a.g.e., s. 21; O. Turan, Selçuklular Zamanında, s. 560; P. Wittek, a.g.e., s. 51; İ. Metin Kunt, Sancaktan Eyalete, 1550–1650 Arasında Osmanlı Ümerası ve İl İdaresi, İstanbul 1978, s. 15; N. Kaymaz, Pervâne Mu‘înü’d-din, s. 164; M. Altay Köymen, “Selçuklu Devri Hukuku”, s. 15.

119 Şikâri, Ermenek kalesinde 24–30 bin cebe ve zırh bulunduğunu bildirir. Bkz., Şikâri, s. 37, 44, 62; F. Sümer, Oğuzlar, s. 291; Besim Darkot, “Akşehir”, İA. I, s. 277.

120 Şikâri, s. 40, 52. 121 İbn Bîbî II, s. 204; O. F. Sağlam, “Cimri Sikkesi”, s. 300. 122 Anonim Selçuknâme’de olayın tarihi 22 Nisan 1279 olarak verilmiştir. [Bkz., Anonim Selçuknâme, s.

Page 43: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

GİRİŞ

19

ilan ederek, onun namına hutbe okutup sikke kestirdi123. Hazırlanan meşhur fermanla:

“Bu günden sonra hiç kimse divan’da, dergâhta, bargâhta, mecliste ve meydanda

Türkçeden başka dil konuşmayacak” şeklinde bir karar alıp124 vezirlik makamına da

kendisini atattı125.

Mehmed Bey Konya’daki işlerini hallettikten sonra Değirmen çayı mevkiinde

kendisiyle çarpışmaya hazır olan Sâhip Ata oğullarından Emir Taceddin Hüseyin ve

Nasirüddin Hasan komutasındaki Germiyan Türkmenleriyle çarpışmaya gitti. İki kuvvet

arasında gerçekleşen savaşta Mehmed Bey galip geldi126. Dönüşte Konya önüne gelen

Mehmed Bey kendisine kapıların kapandığını görünce Ermenek tarafına doğru

çekildi127. Bu arada Moğol-Selçuklu kuvvetlerinin üzerine geldiği haberini alan Mehmed

Bey, Mut’un Kurbağa hisarı mevkiinde savunma tedbirini aldı. Moğol-Selçuklu güçleri

40]; F. Köprülü olayın tarihini 4 Mayıs 1277 olarak vermektedir. [Bkz., F. Köprülü, İlk Mutasavvıflar, s. 234]; Onun görüşüne katılan bazı araştırmacılar için Bkz., O. Turan, Selçuklular ve İslâmiyet, s. 59; V. Gordlevski, a.g.e., s. 67; N. Kaymaz, Pervâne Mu‘înü’d-din, s. 172; F. Sümer, “Abaka, Argun Hanlar ve Ahmed-i Celâyir”, s. 182; A. Sevim-Y. Yücel, Türkiye Tarihi I, s. 242 vd.; T. Baykara, Konya, s. 30, 55; Ü. Hassan, “Kronoloji”, s. 264 vd.; K. Göde, a.g.e., s. 7; D. Ali Gülcan, Karamanoğlu I. Mehmed Bey’in İhtilâli ve Nedenleri, Basım Yeri Belirsiz 1986, s. 7–45.

123 Aksarayî, s. 96 vd.; Şikâri, s. 44–48; Uzunçarşılı, Beylikler, s. 5; Ş.Tekindağ, a.g.e., s. 23 vd.; TTC, Tarih, II, s. 237; T. Baykara, Konya, s. 116 vd.; O. F. Sağlam, “Cimri Sikkesi”, s. 301.

124 Hammer I, s. 56; H. İnalcık, Klasik Çağ, s. 13; Z. V. Togan, Türk Tarihine Giriş, s. 217, 272b-272c; H. M. Armutlu, a.g.e., s. 61; Yahya Akyüz, Türk Eğitim Tarihi, İstanbul 1993, s. 38; N. Kaymaz, Pervâne Mu‘înü’d-din, s. 173; Cl. Cahen, Anadolu’da Türkler, s. 336 vd.; T. Baykara, Konya, s. 126 nu: 32; Zeynep Korkmaz, “Anadolu Yazı Dilinin Tarihi Gelişmesinde Beylikler Devri Türkçesinin Yeri”, VIII. Türk Tarih Kongresi (Ankara 11–15 Ekim 1976), Kongreye Sunulan Bildiriler II, Ankara 1981, s. 586; V. Gordlevski, a.g.e., s. 16; Köprülü-zâde M. Fuad, Türkiye Tarihi, s. 255; F. Köprülü, “Selçuklu Tarihi’nin Yerli Kaynakları”, s. 453; F. Köprülü, Osmanlı İmparatorluğu’nun Kuruluşu, s. 98; O. Turan, Selçuklular Zamanında, s. 562 nu: 7; M. H. Yinanç, Anadolu’nun Fethi, s. 161; H. Fethi Gözler, “Karamanlı Mehmet Bey ve Fermanı Üzerine”, Erciyes Dergisi XV/180, (Aralık 1992), s. 2 vd.; İlhan Tekeli, Sevim İlkin, Osmanlı İmparatorluğunda Eğitim ve Bilgi Üretim Sisteminin Oluşumu ve Dönüşümü, Ankara 1993, s. 21.

125 İbn Bîbî II, s. 209; “Geçmiş olaylar, kaybedenler değil kazananlar elinden veya açısından aktarıldığından, başarısızı tanımak ve meseleleri çözüme kavuşturmak oldukça müşkül bir hal almaktadır”. Bkz., İ. M. Kunt, Sancaktan Eyalete, s. 10; Cimri adına kesilen sikkelerden altın dinarın ön yüzünde, “Allah’u el-minnete” çevresinde, “duribe hâzihi’d-dinâr bi-Medîneti Konya fi sene sitte mie”, (Paradaki tarihte, 75 rakamının eksik yazıldığı anlaşılmaktadır.) arka yüzünde ise “sultan’ul a’zâm âlâ’ed-dünya ve’d-din Siyavuş b. Keykâvus” yazılı olup, 675 tarihini taşıdığı görülür. Gümüş dirhemin ön yüzünde, H. 675 tarihinde Konya’da basıldığı, arka yüzünde ise altın dinarın arka yüzündeki yazının aynısının yazılı olduğu görülür. [Bkz., N. Aykut, “Siyavuş’un (Cimri) Sikkeleri”, s. 475–484]; Ayrıca Bkz., O. F. Sağlam, “Cimri Sikkesi”, s. 302; O. Turan, “Türkiye Kıbrıs Münasebetleri”, s. 221; V. Gordlevski, a.g.e., s. 253, 288.

126 İbn Bîbî II, s. 210; O. Turan, Selçuklular Zamanında, s. 565; Ş.Tekindağ, a.g.e., s. 27; Y. Başkan, a.g.e., s. 8; Anadolu’da Moğol istilası sonrası, eski “reisu’l-bahr” unvanı önce “emîrü’s-sevâhil”e ve sonra da “melikü’s-sevâhil”e dönüşmüştür. Bkz. F. Köprülü, Bizans’ın Tesiri, s. 74.

127 İbn Bîbî II, s. 212 vd.; O. Turan, Selçuklular Zamanında, s. 566; Ş.Tekindağ, a.g.e., s. 29; Cl. Cahen, Anadolu’da Türkler, s. 284.

Page 44: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

ERMENEK KAZÂSI (1500-1600)

20

Karamanlı kuvvetlerini takip etmek maksadıyla Ermenek’in dış kısımlarına saldırarak,

sayısız ganimet, tutsak, çok miktarda para, eşya ve hayvan ele geçirdiler128.

Kışın bastırması, Karamanlıların sağlam mevzi ve sarp yerlere kaçmaları,

geçitlerin kapalı olması sebebiyle Moğol askerleri geri dönmek zorunda kaldı. Göhürge

ve Sahip Ata, Karaman kuvvetlerini ortadan kaldırmak için Mut ovasına girdi. Mehmed

Bey, hükümdar ilan ettiği Siyavuş’u harbe sokmayarak müstahkem bir yer olan

Ermenek’e gönderdikten sonra, kardeşi, amcaoğulları ve bir miktar kuvvetle Moğol

karakoluna baskın yaptı. Kaçar gibi manevra yapan Moğollar, ani şekilde geri dönüp

Mehmed Bey’i, kardeşleri Tanu ve Zekeriya129 ile yeğenini, Kurbağa Hisarı denilen dar

bir geçitte, ok yağmuruna tutarak öldürdü. Başlarını keserek 1277’de Karaman

şehirlerinde teşhir ettiler130. Cimri ise Germiyan askerleri tarafından ayakkabısından

tanındı. Yakalanarak Sultan Gıyaseddin’e götürüldü. Önce canlı halde bir merkebin

üzerine bindirilip, akıbetini görsünler diye şehir şehir dolaştırıldı. 10 Haziran 1278

Cuma gününde de öldürüldü. Sonra derisi yüzülerek içerisine saman dolduruldu. Konya

ve diğer şehirlere götürülüp bu şekilde teşhir edildi131.

Cimri hadisesi sonunda Türkmenler çok ağır bir şekilde cezalandırılmış,

Larende, Ermenek ve Mut şehirleri tahrip edilmiştir132. Mehmed Bey’in canı pahasına

yaptığı bu mücadelenin semeresi ancak Yahşi Bey zamanında alınacak ve Karaman

Beyleri Konya’ya yerleşecektir133.

Mehmed Bey’den sonra, Karaman’ın oğlu Mahmud Bedreddin 1278’de134

Ermenek’te Karaman beyliğinin başına geçti135. Onun zamanında, Güneri Bey’in 1287

tarihinde Moğolların Anadolu’daki müttefiki olan Ermenilerin hakimiyeti altındaki

Tarsus’u vurması neticesinde, Moğol hükümdarı Geyhatu Karaman topraklarına

128 Aksarayî, s. 101; Selçuknâme’de “Moğollar Türklerden o kadar çok insan öldürdükler ki tarif

olunamaz” denilmektedir. [Bkz., Anonim Selçuknâme, s. 42.] 129 İbn Bîbî II, s. 215; Hammer I, s. 57; Uzunçarşılı, Beylikler, s. 6; Uzunçarşılı, Osmanlı Tarihi I, s. 17;

N. Aykut, “ Siyavuş’un (Cimri) Sikkeleri”, s. 478. 130 İbn Bîbî II, s. 216; Ş.Tekindağ, a.g.e., s. 32. 131 Anonim Selçuknâme, s. 41; Neşrî I, s. 49; Aksarayî, s. 103; Hammer I, s. 178; Selçukluların Cimri ve

Türkmenlere karşı kazanılan ve çok büyük bir sevinçle karşılanılan bu zaferin tarihini, Neşri’nin (10 Haziran 1278) tarihine karşılık O. Turan, 30 Mayıs 1279 tarihini vermektedir. Bkz., O. Turan, Selçuklular Zamanında, s. 570; Ş.Tekindağ, a.g.e., s. 30; Ü. Hassan, “Kronoloji”, s. 265.

132 Şikâri, s. 49; O. Turan, Selçuklular Zamanında, s. 572. 133 Abdurrahman Şeref, s. 65. 134 TSMA, E. 5719. 135 Neşrî I, s. 49; Şikâri, s. 40; H. Edhem, a.g.m., s. 703.

Page 45: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

GİRİŞ

21

saldırmış, ancak Karaman oğlunu ele geçirememiştir136. 1291 senesinde yeniden

Anadolu’ya gelen Geyhatu Ereğli’yi muhasara etmiş137, yalnız Karamanlılar onun

dönüşünden bir sene sonra 1292’de tekrar Konya’ya taarruzda bulunmuştur138. Mahmud

Bey’in aynı sene içerisinde Alâiye’yi ve Konya’yı zapt edip Memluk sultanı adına hutbe

okuttuğu görülmektedir139. Mahmud Bey öldüğünde arkasında Yahşi ve Süleyman

adında iki oğul bırakmıştır140.

Mahmud Bey’den sonra oğlu Yahşi Bey141 Karaman tahtına geçmiştir142. Onun,

1310 ve 1315 tarihlerinde Memluklu Sultanı Melik Nasır adına Ermenek’te kesilen iki

adet sikkesi mevcuttur143. Yahşi Bey’in zamanında İlhanlılar, hem Konya’yı

kurtarmak144, hem de Anadolu’da kendi aleyhlerinde gelişen olaylara bir son verebilmek

için 1314’te Emir Çoban’ı görevlendirdi145. Bolvadin’e bağlı Karanbük Köyü’nde

karargâhını kurduğu sırada Karamanlılar hariç bütün Türkmen beyleri itaatlerini arz etti.

Bunun üzerine Konya’ya saldıran Çoban, 1314 yılı Ramazan ayı ortalarına doğru şehri

136 Anonim Selçuknâme, s. 48 vd.; Ş.Tekindağ, a.g.e., s. 33. 137 Reşidüddin Fazlullah, Câmiu’t-Tevârih II, Tahran 1373, s. 1192–1193. 138 Abû’l-Farac II, s. 604, 638 vd.; Anonim Selçuknâme, s. 55 vd.; Uzunçarşılı, Beylikler, s. 7; Ü. Hassan,

“Kronoloji”, s. 268 vd. 139 Neşrî I, s. 48 vd.; F. Köprülü, “Anadolu Beylikleri”, s. 23; Mükrimin Halil Yinanç, “Alâiye”, İA. I, s.

288; Halil İnalcık, “Batı Anadolu’da Yükselen Denizci Gazi Beylikleri, Bizans ve Haçlılar”, Uluslararası Haçlı Seferleri Sempozyumu, (İstanbul 23–25 Haziran 1997), Ankara 1999, s. 173; Ş.Tekindağ, Mahmud Bey’in vefat tarihi olarak, 707/1307–8 senesini doğru kabul etmektedir. Bkz., Ş. Tekindağ, a.g.e., s. 37 vd.; Abdurrahman Güzel, Kaygusuz Abdal (Alâeddin Gaybî) Menâkıbnâmesi, İstanbul 1999, s. 3; A. Sevim-Y. Yücel, Türkiye Tarihi I, s. 244; Uzunçarşılı, Beylikler, s. 8; Y. Başkan, a.g.e., s. 9.

140 Neşrî I, s. 49; Abdurrahman Şeref, s. 62; Ü. Hassan, Mahmud Bey’in 1300–1302 seneleri arasında hüküm sürdüğünü belirtir. Bkz., Ü. Hassan, “Kronoloji”, s. 277; Ş.Tekindağ, “Karamanlılar”, s. 320; Cl. Cahen, Anadolu’da Türkler, s. 293.

141 Eflâki’de: “Yahşi b. Karaman” ismiyle geçer. Bkz., Ahmed Eflâki, Menâkıbu’l-ârifîn II, (nşr. T. Yazıcı), İstanbul 1966, s. 175.

142 Neşrî I, s. 49; K. Göde, a.g.e., s. 74. 143 1310 tarihli ve Melik Nasır adına kesilen sikkenin bir tarafında: “Allah ve mâen nâsıru illâ min ind,

Lâilâhe illallah Muhammed Resul-Allah ersele bi’l-hüdâ” sol kenarında “Ermenak”, sağ kenarında ise “aşer ve seb‘a mie” yazılıdır. Diğer tarafında ise: “Ve maen nasıru illâ min ind, es-Sultan el-Melik el-Nâsır Nâsır el-dünya ve’d-din Muhammed bi’l-El-Melik el-Mansur Kılavun” yazmaktadır. Bkz., Aydın Ayhan, Şengün Tuncer, “Anadolu Beyliklerinin ve Osmanlı Beyliği’nin İlhanlalar Adına Kestirdiği Sikkeler”, XII. Türk Tarih Kongresi, (4–8 Ekim 1999), Kongreye Sunulan Bildiriler III/ II, Ankara 2002, s. 1166, 1170.

144 O. Turan, Selçuklular Zamanında, s. 638 vd.; Ş.Tekindağ, a.g.e., s. 41; İ. Hakkı Uzunçarşılı, “Emir Çoban Soldoz ve Timurtaş, I. Emir Çoban Soldoz”, Belleten XXXI/124, (Ekim 1967), s. 602 vd.; K. Göde, a.g.e., s. 9; Ü. Hassan, “Kronoloji”, s. 279.

145 Aksarayî, (N. Uzluk, N. Gençosman), s. 342 vd.; Uzunçarşılı, Beylikler, s. 12; A.Sevim, Y. Yücel, Selçuklu ve Beylikler, s. 318.

Page 46: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

ERMENEK KAZÂSI (1500-1600)

22

ele geçirdi146. Yahşi Bey, bu kayıptan sonra 1318’de Ermenek’te vefat etti ve yerine

Mahmud Bey’in oğlu Bedreddin İbrahim Bey geçti147.

Bedreddin İbrahim Bey kısa bir süre sonra Konya’yı tekrar ele geçirdi. 1320’de

Tarsus ve civarını fethetti148. Ancak Larende’yi ele geçirince burada hüküm süren Musa

Bey Ermenek’e intikal etti. Musa Bey durumu arz etmek için Memlukluların başkenti

Kahire’ye gitti ancak görüşmeden bir sonuç alamadan Ermenek’e geri döndü149.

Bedreddin İbrahim Bey 1333’te emirlikten ayrılarak yerine kardeşi Halil Bey’i getirdi150.

Halil Bey’in151 siyasi faaliyetleri hakkında fazla bir malumat olmamakla birlikte,

O’nun Larende’de emir olduğu sırada Musa Bey’in de Ermenek emirliğini yürüttüğü

bildirilmektedir. Halil Bey Niğde yöresine hâkim olan Kazgancık ile mücadelesinden

sonra Ermenek’e sığınmak zorunda kalmıştır152. Ermenek’in idaresini oğlu Hızır’a tevdi

etmiş, on yedi sene kadar bölgede hüküm sürdükten sonra 1340 yılında ölmüştür153.

Halil Bey’in Alâ’ed-din, Efendi, Hızır, Süleyman ve Kasım adlarında beş oğlu vardı154.

Ermenek şehri ve köylerinde bıraktığı eserler onun ekseriyetle Ermenek’te oturduğunu

gösterir mahiyettedir.

Halil Bey’in ölümü üzerine yönetime tekrar Bedreddin İbrahim Bey gelmiş,

fakat kısa süre sonra öldüğünden yerine oğullarından Fahreddin Ahmed Bey 1343

146 F. Köprülü, Osmanlı İmparatorluğu’nun Kuruluşu, s. 81; O. Turan, Selçuklular ve İslâmiyet, s. 60; İ.H.

Uzunçarşılı, “Hamid-oğulları”, İA. V/1, s. 190; Uzunçarşılı, “Emir Çoban Soldoz”, s. 603; K. Göde, a.g.e., s. 8; A. Ayhan, Ş. Tuncer, a.g.m., s. 1162.

147 Eflâki II, s. 433; Neşrî I, s. 49; İbn Kemâl II, s. 57; Uzunçarşılı, Beylikler, s. 12, 67; Ş. Tekindağ, Yahşi Bey’in 1315 senesi civarında vefat ettiğini belirtir. Bkz., Ş.Tekindağ, a.g.e., s. 43.

148 İbn Kesir, El-Bidâye ven-Nihâye VIX, (nşr. M. Keskin), İstanbul 1995, s. 179; Şikarî, s. 54; Eflâki II, s. 575; F. Köprülü, “Anadolu Beylikleri”, s. 27.

149 Uzunçarşılı, Beylikler, s. 9; Ş.Tekindağ, a.g.e., s. 47; Yaşar Yücel, Anadolu Beylikleri Hakkında Araştırmalar I, XIII – XV. Yüzyıllarda Kuzey-Batı Anadolu Tarihi, Çoban-oğulları Beyliği, Candar-oğulları Beyliği, Ankara 1988, s. 187; A.Sevim, Y. Yücel, Selçuklu ve Beylikler, s. 317.

150 Şikâri, s. 56; F. Köprülü, “Anadolu Beylikleri”, s. 28; Ş.Tekindağ, “Karamanlılar”, s. 321. 151 Şikâri’de “Mirza”, Görmeli Köprüsü’ndeki 1306 tarihli kitabede “Ebu’l feth âlâ’ed-dünya ve’d-din

Halil” olarak geçer. Bkz., Şikâri, s. 53; İ. H. Konyalı, Karaman, s. 722 vd.; H. Bardakçı, a.g.e., s. 169 vd.

152 Şikâri, s. 55. 153 Şikâri, s. 56; Topkapı Sarayı Müzesi Arşivi, (TSMA), E. 5719; M. A. Erdoğru ise onun 1350 yılında

ölmüş olabileceğini belirtir. Bkz., M. Akif Erdoğru, “Murad Çelebi Defterine Göre 1483 Yılından Önce Karaman Vilâyetinde Vakıf Kuran Hayırsever Müslümanlar (Vâkıflar)”, BYODK (Nisan 1999) Bildiriler, s. 169; Bosworth 1352 tarihini vermektedir. Bkz. Bosworth, a.g.e., s. 168.

154 TSMA, E. 5719.

Page 47: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

GİRİŞ

23

tarihinde Karamanlıların “Ulu Beyi” olarak Konya’da tahta çıktı155. Ancak bu Bey de

Aksaray’da Eratna Bey ile yapılan savaşta şehit edildi156.

Ahmed Bey’den sonra beyliğin başına geçen kardeşi Şemsüddin Bey (1349–

1352)157 Karaman ordusunun komutanlığını kardeşi Alâ’ed-din Ali Bey’e verdi. Bu

tensipten hoşnut olmayan Karaman Bey harekete geçti. Ancak Alâ’ed-din Ali Bey’in

askerî başarısı sayesinde hedefine ulaşamadı158.

Şemsüddin Bey’den sonra Bedreddin Mahmud Bey’in oğlu Musa Bey

Larende’de Karaman Beyi olmuştur159. Musa Bey beylik müddetince daha çok

Ermenek’te oturmuş, şehir ile kırlık kesimde imar faaliyetlerinde bulunmuş ve hacca

gitmiştir. 1308’de Anadolu Selçuklu Sultanı Gıyaseddin Mesud’un Kayseri’de vefatını

müteakip160 Konya’yı ele geçirmiş161, Larende’de bir medrese ile imaret yaptırmıştır.

1318’de Musa Bey’in kardeşi Bedreddin İbrahim Bey, müstakil hareket etmiş ve

Memluk Sultanı Melik Nasır namına hutbe okutup sikke kestirmiştir162. İbn Batuta,

seyahatnâmesinde Bedreddin İbrahim Bey’in Memluklu Sultanı Melik Nasır’ın

yardımıyla, şehri ele geçirip payitaht yaptığını ve Karaman Beyi olduğunu belirtir163.

Hal böyle olunca Musa Bey de Ermenek’te hüküm sürmeye başlamıştır164. İlhanlı

Devleti’nin Anadolu’daki valisi olan Demirtaş’ın 22 Ağustos 1328 tarihinde idam

155 Tarihî Takvimler, s. 32 vd.; Uzunçarşılı, Beylikler, s. 10. 156 Şikâri, s. 58; Fahreddin Ahmed Bey’in mezarı Karaman’daki Musa Bey medresesindeydi. Kabir

kitabesinde, şu cümleler yer almaktadır: “Hazihi’l-merkadi’l-emîri’l-eceli’l-mağfûr, el-merhûm el-gâzî es-said eş-şehid fahrü’d-dünya ve’d-dîn Ahmed b. İbrahim b. Mahmud b. Karaman eskenehümü’l-lah fi rahmetihi ve intekale min dâri’l-fenâ ilâ dari’l-bekâ fî yevmi’l-ahad min’es-sâbii min zilk‘adeti li-seneti hamsin ve seb‘a mie”, kitabeye göre Fahreddin Ahmed Bey’in, 1 Ocak 1350 tarihinde öldüğü anlaşılıyor. Bkz., H. Edhem, a.g.m., s. 705; İ. H. Konyalı, Karaman, s. 17, 459 vd.

157 Bosworth, a.g.e., s. 168. 158 Şikâri, s. 63; Speros Vryonis, The Decline of Medieval Hellenism in Asia Minor and Process of İslamization from The Eleventh Through The Fifteenth Century, London 1971, s. 257 nu: 711.

159 Şikâri, 60; Tol Medrese kitabesinde ismi: “Bahâü’d-dünya ve’d-dîn Musa ibn-i Mahmud Karaman” olarak geçer. Bkz., İ. H. Konyalı, Karaman, s. 716; A. Uysal, N. Adalı, M. Demirci, a.g.e., s. 503; H. Bardakçı, a.g.e., s. 152.

160 Anonim Selçuknâme, s. 67; H. Edhem, Bedreddin Mahmud Bey’in ölüm tarihini 1319 senesi olarak tespit etmiştir. Bkz., H. Edhem, a.g.m., s. 828; M. H. Yinanç, Anadolu’nun Fethi, s. 7; M. C. Şehabeddin Tekindağ, “Teke-oğulları”, İA. XII/1, s.129; O. Turan, Selçuklular ve İslâmiyet, s. 56.

161 O. Turan, Selçuklular Zamanında, s. 644 vd. 162 “Bedr b. Karaman” ismiyle tarihsiz altı adet sikke tespit edilmiştir. Bkz., C. Ölçer, a.g.e., s. 52. 163 İbn Batuta, Seyahatnâme, (nşr. İ. Parmaksızoğlu), İstanbul 1971, s. 22; Ş.Tekindağ bu ziyaretin

1333’te yapıldığını belirtmektedir. Bkz., Ş.Tekindağ, a.g.e., s. 45; Cl. Cahen, Anadolu’da Türkler, s. 354.

164 H. Edhem, a.g.m., s. 704.

Page 48: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

ERMENEK KAZÂSI (1500-1600)

24

edilmesi165 Anadolu’da İlhanlı tazyikinin kırılmasına sebep olacak ve Karaman Beyliği

kuvvetli bir devlet halinde inkişaf etmeye başlayacaktır166.

Tol Medrese kitabesinden, Musa Bey’in 1339’da Ermenek beyi olduğu

anlaşılıyor. Medrese vakfiyesinde ise 1344 senesinde vefat ettiği belirtilmesine

rağmen167, onun Şemsüddin Bey’in ölümü sonrası Larendelilerin daveti üzerine 1352’de

Ermenek’ten gelerek ikinci defa Larende emiri olduğu bildiriliyor168. Ömrünün çoğunu

Mut ve Ermenek’te geçiren Musa Bey’in başta Tol Medrese olmak üzere birçok eseri

vardır. Vefatından sonra Tol Medrese içerisindeki makama defnedilmiştir169. Musa

Bey’den sonra Karaman beyi olarak onun beyliği yıllarında Ermenek emîri olan

Süleyman Bey görülmekte170, ordunun başında ise yine Alâ’ed-din Ali Bey

bulunmaktadır171.

Halil Bey’in oğlu olan Alâ’ed-din Ali Bey172 1362 tarihinde Konya’da tahta

geçmiş173, Ermenek’e gelerek babası Halil Bey’den kalma zafer alemi ile birlikte yedi

bin zırhı ve çok sayıda mal ile hazineyi teslim aldı174. Ermenek’in idaresini Pir Ahmed’e

tevdi etti175. Orhan Gazi’nin Ankara’yı fethi hadisesinde, hasım taraf olarak rol

oynadı176. Orhan Bey’in ölümünden sonra I. Murad’ın başa geçmesiyle Alâ’ed-din Ali

165 Anonim Selçuknâme, s. 68; O. Turan, Selçuklular Zamanında, s. 648 vd.; K. Göde, a.g.e., s. 14; A.

Ayhan, Ş. Tuncer, a.g.m., s. 1163. 166 F. Köprülü, Osmanlı İmparatorluğu’nun Kuruluşu, s. 80. 167 “Ber- muceb-i vakıfname-i şer’iyye bi-imza-i Mevlana Gıyaseddin b. Safiyyüddin kâdi yevme izin bi-

Ermenek fi tarihi sene 745. Vâkıf-ı mezkûrun vefatı Ramazan sene 745” Bkz., TD 1, s. 45; “Ber- mûceb-i vakıfnâme-i bi-imzâ-i Mevlâna Gıyaseddin b. Safiyyüddin el-kâdı bi-Ermenek tarih sene hamsin ve erba‘în ve seb‘a mie (745)” Bkz., TK 576, s. 16a.

168 Uzunçarşılı, Beylikler, s. 11. 169 İ. H. Konyalı, Karaman, s. 455–460; C. Baltacı, a.g.e, s. 11,190. 170 K.Göde, a.g.e., s. 75. 171 Şikâri, s. 65, 80, 89. 172 Bosworth 1381 tarihinden bahsetmektedir. Bkz. Bosworth, a.g.e., s. 168; Şikâri, s. 57, 66; İ. H.

Konyalı, Karaman, s. 290; İ. H. Konyalı, Ereğli, s. 199. 173 İstanbul’un Fethinden Önce Yazılmış Tarihi Takvimler, (nşr. O.Turan), Ankara 1984, s. 32;

Alâ’ed-din Ali Bey’in Konya’da basılmış tarihsiz gümüş parası için Bkz., İ. H. Konyalı, Karaman, s. 69; Alâeddin Ali Bey’e ait olduğu belirlenen, Larende, Konya ve Niğde’de basılan 27 adet sikke tespit edilmiştir. Bunlardan ikisi, 1362–1376 tarihleri arasında Memlûk Sultanı olan, Halife el-Eşref Nasır’ed-din adına “El-Melik’ül-Eşref” ismiyle, diğerleri ise “Alâeddin b. Halil” ismiyle tarihsiz olarak basılmıştır. Ayrıca yazar, Alâ’ed-din Bey adına darbedilen sikkelerin özellikleri ve sikkelerde geçen isimlere bakarak, onun 1360 tarihinde Karaman Bey’i olduğu kanaatindedir. Bkz., C. Ölçer, a.g.e., s. 22 vd., 58–73; K. Göde, a.g.e., s. 163; Y. Başkan, Alâ’ed-din Ali Bey'in 1359 veya daha evvelki bir tarihte Karaman tahtına oturduğu ihtimali üzerinde durmaktadır. Bkz., Y. Başkan, a.g.e., s. 25.

174 Şikâri, s. 63. 175 Şikâri, s. 155. 176 Abdurrahman Şeref, s. 69; Ö. L. Barkan “Kolonizatör Türk Dervişleri”, s. 22; Uzunçarşılı, Osmanlı

Tarihi I, s. 124 ve nu: 1; Ahilerle ilgili olarak Bkz., H. İnalcık, Klasik Çağ, s. 158; K. Göde, a.g.e., s. 68, 92; Besim Darkot, “Ankara”, İ.A, I, s. 442 vd.

Page 49: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

GİRİŞ

25

Bey gözlerini Ankara’ya çevirdi. Öncelikle şehirdeki Ahi zümresi ile Moğol bakiyesi

olan Çavdar Tatarlarını Osmanlı idaresine karşı ayaklandırdı. Ayrıca Eratna oğlu

Mehmed Bey, Varsak, Turgut ve diğer Türkmen beylerinden müteşekkil bir ittifak

vücuda getirdi. I. Murad bu ittifakı bozmak ve Ankara’daki Ahileri tedip etmek

amacıyla 1361–62 senesinde Ankara’ya hareket etti. Şehri savaşmadan Ahilerin elinden

teslim aldı177. Ankara’nın kesin bir şekilde Osmanlılar eline geçmesi, onlar açısından bir

dönüm noktası olurken, hemhudut oldukları Karamanoğulları’nı rahatız etmiş ve iki

devlet arasında ileride yapılacak savaşlara da zemin hazırlamıştır178.

Aâ’ed-din Ali Bey zamanında Karamanlılar ile Eratna Beyliği arasında Ankara,

Kayseri, Niğde ve Aksaray eksenli güç mücadelesinin hızlandığı görülmektedir.

Karaman beyliğini oluşturan unsurların haricinde yanına Moğol oymaklarından da

kuvvetler alan Alâ’ed-din Ali Bey, 1375–1376 tarihlerinde Niğde, Aksaray ve

Kayseri’yi ele geçirdi179. Germiyanoğlu Süleyman Bey kızını Yıldırım Bayezid’e gelin

etmiş180, Alâ’ed-din Ali Bey ise bu girişime 1376’da Osmanlı Sultanı I. Murad’ın kızı

Nefise Sultan181 ile evlenerek cevap vermiştir182. İki taraf arasında yapılan antlaşmaya

göre, Akşehir, Aksaray, Ilgın, mihr olarak Melek Hatun’a verilmiştir183. Bu evliliğinden

Mehmed ve Ali isimlerinde iki oğlu dünyaya gelmiştir184.

177 Lütfi Paşa, Tevârih-i Âl-i Osman, s. 160; Ş.Tekindağ, a.g.e., s. 50; Ahilik hakkında Bkz., Neşet

Çağatay, “Anadolu Türklerinin Ekonomik Yaşamları Üzerinde Gözlemler (Bu Alanda Ahiliğin Etkileri)”, Belleten LII/ 203, (Ağustos 1988), s. 485; Claude Cahen, “İlk Ahiler Hakkında”, (nşr. M. Öztürk), Belleten L/197, (Ağustos 1986), s. 591; Ayrıca Bkz., T. Baykara, Türkiye Selçukluları Devrinde…, s. 105; K. Göde, a.g.e., s. 97; T. Ateş, Siyasal Tarih, s. 47.

178 A. De Lamartine, a.g.e., s. 74; Y. Başkan, a.g.e., s. 31. 179 Aziz b. Erdeşir-i Esterebâdî, Bezm u Rezm, (nşr. Mürsel Öztürk), Ankara 1990, s. 103–109; Şikâri, s.

80–96; Yaşar Yücel, Anadolu Beylikleri Hakkında Araştırmalar II, Eratna Devleti-Kadı Burhaneddin Ahmed ve Devleti-Mutahharten ve Erzincan Emirliği, Ankara 1989, s. 19; Yaşar Yücel, “XIV-XV. Yüzyıllar Türkiye Tarihi Hakkında Araştırmalar”, Belleten XXXV/140, (1971), s. 673; K. Göde, a.g.e., s. 104; Y. Başkan, a.g.e., s. 42 vd.

180 Abdurrahman Şeref, s. 71; M. Halil Yinanç, “Bayezid I”, İA. I, s. 369; P. Wittek, a.g.e., s. 57; İ. Hakkı Uzunçarşılıoğlu, Kütahya Şehri, İstanbul 1932, s. 47; Y. Başkan, a.g.e., s. 32.

181 “Melek Hatun” diye isimlendirilen bu Osmanlı kerîmesi Şikâri’de Mihr Âliye şeklinde geçmektedir. Bkz. Şikâri, s. 131, 166; Hatuniye Medresesi vakfiyesinde, “Murad Hüdâvendigâr’ın kızı Melek Hâtun” olarak geçer. Bkz., BOA., TD 387, s. 118; Melek Hatun’un Mescid ve zaviye vakfı için Bkz., İ. H. Konyalı, Karaman, s. 106, 302, 464; İ. H. Konyalı, Ereğli, s. 209; Konuyla ilgili olarak şu kaynaklara da bakılabilir. Feridun Ahmed Bey, Münşeatü’s-Selâtin I, İstanbul 1274, s. 103–105; Hammer I, s. 191; Uzunçarşılı, Beylikler, s. 13; İ. Hakkı Uzunçarşılı, “Osmanlı Tarihin İlk Devrelerine Ait Bazı Yanlışlıkların Tashihi”, Belleten XXI/81, (Ocak 1957), s. 180; C. Texier, a.g.e., II, s. 468.

182 Medrese vakfiyesi için Bkz., BOA., TD 387, s. 118; Ayrıca Bkz., İ. H. Konyalı, Karaman, s. 86, 475 vd.; Uzunçarşılı, “Bazı Yanlışlıkların Tashihi”, s. 178 vd.; İ. H. Danişmend I, s. 65.

183 Feridun Bey I, s. 102 vd.; Abdurrahman Şeref, s. 72. 184 H. Edhem, Düvel-i İslâmiye, s. 297; Mustafa Nuri Paşa, Netayic’ul Vukuât I-II, Kurumları ve

Örgütleriyle Osmanlı Tarihi, (nşr. N. Çağatay), Ankara 1992, s. 21 vd.; İ. H. Danişmend I, s. 66.

Page 50: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

ERMENEK KAZÂSI (1500-1600)

26

Osmanlıların sahip olduğu coğrafyanın genişlemeye elverişli olması185,

Anadolu’daki birçok beyliği ilhakı ve Ankara’nın zaptı, Osmanlıları Karaman Beyliği

ile rekabet edebilecek duruma getirmiş186, I. Murad zamanında ise Karaman Devleti

hudutlarına dayanmıştır187. Osmanlı-Karamanlı mücadeleleri, Anadolu’ya hâkim

olabilmek, yeni bir kuvvet kurmak ve bu devleti kuvvetli kılmak maksadıyla yapılan

iktidar mücadeleleridir. Bu mücadelelerin en şiddetlilerinden birisi, Alâ’ed-din Ali Bey,

I. Murad ve Yıldırım Bayezid arasında olmuştur188.

Osmanlıların Rumeli’ndeki faaliyetlerinden memnun gözüken Alâ’ed-din Ali

Bey, Orhan Bey’in ordusuna bir alay asker göndermiştir189. Ancak, Sultan I. Murad’ın

Rumeli’ndeki başarıları sonrası, kıskançlığa kapılmıştır190. Alâ’ed-din Ali Bey, I.

Murad’ın Edirne, Filibe, Zağra ve Gümülcine’yi fethi münasebetiyle, duyduğu

hoşnutluğu ifade eden bir tebrik mektubu göndermiştir191. İlişkiler gayet nezaket ölçüsü

içerisinde cereyan ediyor görünse de192, aslında durum hiç de böyle olmamıştır193.

Alâ’ed-din Ali Bey, Ekim 1386 senesinde Beyşehir, Seydişehir, Yalvaç ve

Karaağaç’a taarruz etti194. I. Murad, aynı sene Ramazan ayının sonlarında Hayreddin

Paşa’yı Anadolu’ya gönderdi195. Kendisi de Karaman’a yöneldi196. Kütahya’da Sırp

185 Ö. L. Barkan “Kolonizatör Türk Dervişleri”, s. 18 vd., 27 vd.; Halil İnalcık, “Türkler-Osmanlılar”, İA.

XII/2, s. 289 vd.; H. İnalcık, Klasik Çağ, s. 20; F. Köprülü, Osmanlı İmparatorluğu’nun Kuruluşu, s. 25 vd.; Y. Başkan, a.g.e., s. 26.

186 F. Köprülü, Osmanlı İmparatorluğu’nun Kuruluşu, s. 107; Ö. L. Barkan, “Kolonizatör Türk Dervişleri”, s. 11, 14, 16 vd.; H. İnalcık, “Osmanlılar”, s. 290 vd.

187 Uzunçarşılı, Osmanlı Tarihi I, s. 245; Reşad Ekrem Koçu, Osmanlı Padişahları, (nşr. R. Çamuroğlu), İstanbul 2003, s. 32; M. Zeki Oral, “Fatih Sultan Mehmed’in Gevale Kalesi İle Karaman İllerini Fethi ve Hafidî’nin Tercî-i Bendi”, VD IV, (1958), s. 81.

188 İ. H. Danişmend I, s. 73; Y. Başkan, a.g.e., s. 27. 189 Feridun Bey I, s. 66 vd.; Mektupların tenkidi için Bkz., Mükrimin Halil, “Feridun Beğ Münşeâtı”,

TOEM, Cüz 63, s. 77–81, İstanbul 1921. 190 Feridun Bey I, s. 88 vd.; “Sultan Murad zamanında Karaman oğlu Alâ’ed-din Osman oğullarına karşı

düşmanlık gösterdi. Sultan Hüdavendigâr askeriyle üzerine varıp, diyarın başına dar etti. Ondan sonra aralarında düşmanlık gittikçe şiddetlendi. Osmanlılarla Karamanlıların düşmanlıkları çok uzadı. Gerçi her zaman Osmanlı Sultanları galip geliyordu. Karaman oğulları onlarla mukabele edemezlerdi. Yüz yüze durup, baş başa savaşamazlardı. Fetret zamanlarında fırsat bulduklarında, civarlarındaki memleketleri yakıp yıkıp, çevreye hasar verirlerdi” Bkz., İbn Kemâl II, s. 49b; Ş.Tekindağ, a.g.e., s. 48 vd.

191 Feridun Bey I, s. 93 vd. 192 Feridun Bey I, s. 99 vd., 106. 193 Künhü’l-Ahbâr II, s. 128; Abdurrahman Şeref, s. 119; Ş. Turan, Türkiye-İtalya İlişkileri I, s. 293. 194 Feridun Bey I, s. 107; Neşrî I, s. 215 vd.; P. Wittek, a.g.e., s.76; Ş.Tekindağ, “Karamanlılar”, s. 322; İ.

H. Konyalı, Karaman, s. 89. 195 Neşrî I, s. 215 vd.; O. Turan, Selçuklular Zamanında, s. 656; H. İnalcık, Klasik Çağ, s. 20. 196 Neşrî I, s.219–221; Uzunçarşılı, Beylikler, s. 14; Uzunçarşılı, Osmanlı Tarihi I, s. 249; Y. Yücel,

Anadolu Beylikleri Hakkında I, s. 75; M. Z. Oral, “Fatih’in Karaman İllerini Fethi”, s. 81.

Page 51: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

GİRİŞ

27

askeriyle buluştu197. Alâ’ed-din Ali Bey, zarar görenlerin zararını tazmin edeceğine söz

verdi. Diğer taraftan, Kadı Burhan’ed-din ile anlaşarak onun saf dışı kalmasını

sağladı198. Osmanlıya barış teklif etti. I. Murad, bu teklifi reddetti199. Alâ’ed-din Ali Bey,

ordusunun teçhizat vb. ihtiyaçlarını tamamladı200. İki ordu Konya civarındaki “Frenk

Yazısı” mevkiinde201 karşılaştı. Karamanlı ordusu Osmanlı ordusunun kullandığı ateşli

silahlar sebebiyle çok geçmeden dağıldı202. Alâ’ed-din Bey, savaş alanından kaçarak,

Konya kalesine sığındı203.

Sultan Murad Konya’yı on iki gün muhasara etmiş, Alâ’ed-din Bey, hanımı

Melek Hatun’un ricasıyla kendisini affettirmiştir204. Antlaşmaya göre: Alâ’ed-din Ali

Bey, Hamid oğlundan aldığı yerleri Osmanlılara terk edecek, Sultan Murad da Karaman

ülkesinde işgal ettiği yerleri Alâ’ed-din Ali Bey’e iade edecekti205. Sultan Murad,

Konya’dan hareketle Beyşehir’e gelerek burayı ele geçirdi206. Şikâri, yapılan savaşta

Sultan Murad’ın mağlup olduğunu, ancak iki yıl sonra Osmanlıların Karaman

197 Ahmed Refik, Osmanlı Kumandanları , (nşr. D. Gürlek), İstanbul 1996, s. 35; T. Ateş, Siyasal Tarih,

s. 33. 198 Esterebâdî, s. 292 vd.; Mirza Bala, “Kadı Burhaneddin”, İA. VI, s. 47. 199 Alâ’ed-din Ali Bey: “Leşkerün leşkerünce vardır. Eğer barışursan barışurın, eğer uruşursan uruşurın,

derdine derd, merküne merk virürüm” haberini göndermişti. Bkz., Neşrî I, s. 219 vd.; İbn Kemâl, Tevârih-i Âl-i Osman IV, (nşr. Koji İmazawa), Ankara 2000, s. 143.

200 Neşrî I, s. 219 vd.; Alâ’ed-din Ali Bey’in ordusundaki aşiretler hakkında Bkz., İbn Kemâl, Tevârîh-i Âl-i Osman VIII. Defter, (nşr. A. Uğur), Ankara 1997, s. 38b; F. Köprülü, İlk Mutasavvıflar, s. 246; Ş.Tekindağ, a.g.e., s. 97, 101 vd.; F. Sümer, “Ahmed-i Celâyir”, s. 176; F. Köprülü, Osmanlı İmparatorluğu’nun Kuruluşu, s. 90 vd.; H. İnalcık, Klasik Çağ, s. 20; İ. H. Danişmend I, s. 71.

201 Frenk yazısı: Frenk-alanı, sahası anlamına gelmektedir. Selçuklular zamanında şehirdeki işgücü açığını kapatmak maksadıyla Türklerle birlikte Frenklerin de şehre geldikleri bilinmektedir. Muhtemelen “Frenk-alanı” ismi bu gayrimüslim unsurla ilgili olmalıdır. [Bkz. T. Baykara, Konya, s. 51]; Neşrî I, s. 227; Hammer I, s. 179; A. Refik, Osmanlı Kumandanları, s. 35; T. Ateş, Siyasal Tarih, s. 33; H. İnalcık, Arvanid, s. XVI; H. İnalcık, “Osmanlı Hukukuna Giriş”, s. 31.

202 Neşrî I, s. 227; Lütfi Paşa ve Tevârih-i Âl-i Osman, (nşr. K. Atik), Ankara 2001, s. 160; Yaşar Yücel, “Anadolu Beyliklerinde Devlet Teşkilâtı ve Toplum Hayatı”, Belleten LIV/210, (Ağustos 1990), s. 815; F. Sümer, “Turgutlular”, s. 121.

203 Neşrî I, s. 229 vd.; İbn Kemâl IV, s. 147 vd.; Ahmedî, İskender-nâme, (Tıpkıbasım, İ. Ünver), Ankara 1983, s. 66b; Lütfi Paşa, Tevârih-i Âl-i Osman, s. 160; Kemal Karpat, “Türkler- Osmanlılar”, s. 293; C. Texier III, s. 36.

204 Neşrî I, s. 233; M. Nuri Paşa I-II, s. 8; A. Refik, Osmanlı Kumandanları, s. 36; İ. H. Danişmend, Alaeddin Ali Bey’in, hanımı Melek Hatun’un gözyaşları sayesinde kurtulması hadisesinin, Osmanlı müelliflerinin sonradan uydurdukları bir efsane olduğu kanaatindedir. Bkz., İ. H. Danişmend I, s. 73 vd., 88.

205 Esterebâdî, s. 292 vd.; Müneccimbaşı Ahmed Dede, Müneccimbaşı Tarihi I, (nşr. İ. Erünsal), İstanbul (Tarihsiz), s. 117 vd..; Neşrî I, s. 235; Hammer I, s. 180; İ. Hakkı Uzunçarşılı, “Murad I”, İA. VIII, s. 592; H. İnalcık, “Osmanlılar”, s. 293; İ.H.Konyalı, Karaman, s. 90.

206 Feridun Bey I, s. 108 vd.

Page 52: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

ERMENEK KAZÂSI (1500-1600)

28

kuvvetlerine üstün geldiğini, Konya’yı kuşatan Osmanlı ordusunun başarılı olamayıp,

bütün ağırlıklarını bırakarak Akşehir’e çekildiğini bildirir207.

Yıldırım Bayezid’in 1388’de kardeşi Yakup’u katletmesi, Anadolu’da Osmanlıya

karşı cephe oluşturması için müsait bir ortam hazırlamıştır. Germiyanoğlu Yakup Bey ve

Karamanlılar ittifak oluşturup harekete geçti. Bunun üzerine Bayezid Menteşe, Saruhan,

Hamit, Teke ve Germiyan beyliklerini 1389’da itaati altına aldı208.

Bir yıl sonra Alâ’ed-din Ali Bey üzerine yürüyüp Konya’yı kuşattı. Alâ’ed-din

Ali Bey, Kadı Burhan’ed-din’den yardım istedi. Ancak bu teşebbüs sonuç vermedi.

Osmanlı askerinin yağma yapmaması, hatta parayla zahire satın almak istediğini gören

şehir halkı şehrin kapılarını Osmanlılara açtı. Alâ’ed-din Ali Bey padişahın kendisini

affetmesini istedi209. Yıldırım Bayezid’in hasmını takipten çekinmesi, ordusunun iaşe

sıkıntısı çekmesi, Anadolu ve Rumeli işleriyle meşgul olma mecburiyeti, ayrıca Mısır

sultanından “Sultanu’r-Rum” teşrifini getiren elçinin ricası210 antlaşmanın yapılmasında

etkili olmuştu211. Karamanoğlu Beyşehir ile diğer bazı şehir ve kasabaları Osmanlı

idaresine bırakıyordu. 1390 tarihinde yapılan bu antlaşmayla iki devlet arasında Konya

ovasındaki Çarşamba Suyu hudut olarak belirlendi212. Şikâri, bu gelişmeleri “Bayezid

muhkem zebun oldu. Kaçub Bursa’ya gitti.”213 şeklinde özetler.

Karamanoğlu Alâ’ed-din Bey’in Anadolu Beylerbeyi Timurtaş Paşa’yı

muhtemelen Karaman topraklarına bir tecavüzü sırasında ele geçirip Konya’da

hapsetmesi, Bayezid’in ikinci kez Karamanoğulları’nı üzerine yürümesine sebep teşkil

etti. Alâ’ed-din Bey, Timurtaş’ı hapisten çıkarıp hediyeler ve af dilekleriyle Bayezid’e

207 Şikâri, s. 158 vd. 208 Âşıkpaşaoğlu Tarihi, (nşr. N. Atsız ), İstanbul 1992, s. 64; İbn Kemâl IV, s. 85; Oruç Bey, s. 48; Lütfi

Paşa, Tevârih-i Âl-i Osman, s. 162; Solakzâde Tarihi, İstanbul 1297, s. 54 vd.; Düsturnâme-i Enverî, (nşr. M. H. Yinanç), İstanbul 1929, s. 83; Abdurrahman Şeref, s. 75, 77; İ. H. Danişmend I, s. 83 vd., 86, 88; Şikâri, 163; M. H. Yinanç, “Bayezid I”, s. 370; P. Wittek, a.g.e., s.78; Ş. Turan, Türkiye-İtalya İlişkileri I, s. 213 vd.; F. Emecen, a.g.e., s. 21.

209 Âşıkpaşazâde, s. 64; Esterebâdî, s. 361 vd.; İbn Kemâl IV, s. 95 vd.; Hammer I, s. 198 vd., 232; M. H. Yinanç, “Bayezid I”, s. 371; P. Wittek, a.g.e., s. 79; Çağatay Uluçay, Ünlü Padişahlar, İstanbul 1981, s. 59.

210 Arnold Toynbee, A Study of History (Tarih Bilinci) II, (nşr. J. Caplan), İstanbul 1978, s. 300; Ş. Tekindağ, “Arapça Eserlerin”, s. 537; Şerafettin Turan, Türkiye-İtalya İlişkileri I: Selçuklular’dan Bizans’ın Sona Erişine, Ankara 2000, s. 3.

211 Neşrî I, s. 315; İ. H. Danişmend I, s. 92. 212 Âşıkpaşazâde, s. 64; Esterebâdî, s. 362; İbn Kemâl IV, s. 93, 99; Oruç Bey bu savaşın tarihini 1393

olarak belirtir. Bkz., Oruç Bey, s. 55 vd.; Lütfi Paşa, Tevârih-i Âl-i Osman, s. 165; A. Akgündüz, S. Öztürk, a.g.e., s. 55; S. Uğur, a.g.e., s. 46.

213 Şikâri, s. 162; Y. Yücel, “Anadolu Beyliklerinde Devlet Teşkilâtı”, s. 815.

Page 53: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

GİRİŞ

29

göndermesi, padişahın sefere çıkmasına mani olmamıştır214. İki ordu 1398 tarihinde

Akçay mevkiinde karşı karşıya geldi. Karaman Beyi, savaş meydanından geri

çekilmiştir. Arkasından askerler kovalarken atının ayağı sürçünce yakalanmış, elleri

bağlı olarak padişahın huzuruna getirilmiştir. Bayezid, Alâ’ed-din Ali Bey’e hitaben

“niçin bana itaat etmedin” diye sordu. Alâ’ed-din Ali Bey: “Niçin sana muti olayım.

Ben de senin gibi bir Bey’im.” cevabını verdi. Alâ’ed-din Ali Bey’in bu cevabına

sinirlenen Bayezid gazaba gelerek onun idam edilmesini emretti. Alâ’ed-din Ali’nin,

Mehmed ve Ali adındaki iki oğlunu da Bursa’ya götürdü215.

Sultan I. Bayezid Konya, Aksaray, Develi-Karahisar, Niğde, Ereğli, Akşehir ve

Larende’yi ele geçirmiş, böylece güneydeki dağlık kesimin dışında Karamanoğulları

Beyliği’nin hakimiyetine son vermiş oluyordu. Bayezid Konya’yı Osmanlı Devleti’nin

“Karaman Eyaleti” olarak ilan etti. Fakat Ermenek ve diğer İçel yöreleri Karamanlı

ailesi mensuplarından Süleyman Bey’in oğlu Şeyh Hasan’ın yönetiminde kalmıştı216.

Karaman nüfusunun potansiyelinden çekinen Yıldırım, Balkanların Türkleştirilmesi için

Karaman topraklarından Türk aileleri bugünkü Makedonya ve Kosova yöresine

nakledip yerleştirmiştir217.

Toprakları Bayezid tarafından elinden alınan Beyler, Timur’un yanına giderek

beyliklerini geri istediler ve Timur’dan söz aldılar218. Ankara Savaşı sonrasında verdiği

sözde duran Timur her ili kendi beyine verdi219. Timur 1403’te Karaman tahtına getirdiği

214 Neşrî I, s. 317 vd.; Abdurrahman Şeref, s. 78; Şikâri, s. 165–180; Uzunçarşılıoğlu, Kütahya, s. 145; F.

Köprülü, Bizans’ın Tesiri, s. 186; M. H. Yinanç, “Bayezid I”, s. 377, 380; İ. H. Konyalı, Ereğli, s. 211; Ş. Çelik, a.g.e., s. 26 vd.

215 Neşrî I, s. 319; İbn Kemâl IV, s. 149 vd., 159; Künhü’l Ahbâr II, s. 128; Oruç Bey, s. 49; Tarihi Takvimler, s. 34; Abdurrahman Şeref, s. 79; İnalcık, Karaman’ın ilhak tarihini 1397 olarak vermektedir. H. İnalcık, Klasik Çağ, s. 22, 214; İ. H. Danişmend, hadisenin tarihini, 1397–1398 olarak kabul eder. Bkz., İ. H. Danişmend I, s. 112 vd.; Uzunçarşılı, 1397 tarihini vermektedir. Bkz., Uzunçarşılı, Osmanlı Tarihi I, s. 297; Z. Oral, “Fatih’in Karaman İllerini Fethi”, s. 81; A. Sevim-Y. Yücel, Karaman ülkesinin zaptı tarihinin 1398 olduğunu belirtir. Bkz., A. Sevim-Y. Yücel, Selçuklu ve Beylikler, s. 321 vd.; Aynı müellif başka bir eserinde bu olayın tarihini 1397 M. olarak vermektedir. Bkz., Yaşar Yücel, Timur’un Doğu Anadolu Seferi ve Sonuçları (1393–1402), Ankara 1989, s. 56; Ç. Uluçay, a.g.e., s. 61 vd.; Kenan Bilici, “Karamanoğlu Alâeddin Bey Türbesi”, VD XIX, (1985), s. 271.

216 Neşrî I, s. 319; İbn Kemâl IV, s. 153 vd.; M. Nuri Paşa I-II, s. 9; Uzunçarşılıoğlu, Kütahya, s. 145; Uzunçarşılı, Beylikler, s. 15; İsmail Aka, Timurlular, s. 36; H. İnalcık, Klasik Çağ, s. 21vd.; K. Karpat, Karamanlı Beyliği’nin I. Bayezid tarafından 1397 tarihinde ortadan kaldırıldığını belirtir. Bkz., Kemal Karpat,“Türkler-Osmanlılar”, s. 293; İ. H. Danişmend I, s. 114.

217 Osman Keskioğlu, A. Taha Özaydın, “Bulgaristan’da Türk - İslâm Eserleri” VD XVII, (1983), s. 110; Y. Yücel, Timur’un Doğu Anadolu Seferi, s. 69; R. Ekrem Koçu, a.g.e., s. 43.

218 Şikâri, s. 183; Abdurrahman Şeref, s. 81. 219 İbn Kemâl IV, s. 423 vd.; Lütfi Paşa, Tevârih-i Âl-i Osman, s. 169; M. Nuri Paşa I-II, s. 14; Hammer I,

s. 379; Oruç Bey, s. 62; Abdurrahman Şeref, s. 84; M. Fuad Köprülü, “Yıldırım Bayezid’in İntiharı

Page 54: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

ERMENEK KAZÂSI (1500-1600)

30

Nâsırü’d-din Mehmed Bey (1403–1424)’e220 Kırşehir, Kayseri, Sivrihisar ve

Beypazarı’nın idaresini verdi221. Timur böyle yapmakla, Osmanlı Devleti’nin yeniden

inkişafını önlemek istiyordu222.

Mehmed Bey, Mısır Memluklu Sultanı Şeyh Müeyyed’in adına sikke kestirmiş

ve hutbe okutmuştur223. Kendisi Konya’da oturmuş, Ermenek’in idaresini ise sırayla

Halil, İshak ve Yakub’a224 bırakmıştır. Mehmed Bey 1411’de Germiyan topraklarını ele

geçirmiştir225. Çelebi Mehmed’in tek başına hükümdar olması üzerine önce onunla

anlaşma yolunu tutmuş226, sonra antlaşmayı bozarak hücumla Bursa’ya gelmiş ve kaleyi

kuşatmıştır227. Kalenin suyunu kesip halkın direncini kırmak istemiş, ancak başarısız

olup228 1412’de şehri ateşe vererek geri dönmüştür229. Bu hadise üzerine, Çelebi

Meselesi”, Belleten VII/ 27, (1943), s. 591; M. H. Yinanç, “Bayezid I”, s. 385-389; P. Wittek, a.g.e., s.87 vd.; C. Texier, a.g.e., II, s. 468; İ. H. Danişmend I, s. 132, 137, 139; Y. Yücel, Timur’un Doğu Anadolu Seferi, s. 136; Uzunçarşılı, Beylikler, s. 17; Z. Oral, “Fatih’in Karaman İllerini Fethi”, s. 81; K. Göde, a.g.e., s. 36; Y. Ziya Özer, “Timur’un Yaptığı İşlere Toplu Bir Bakış”, Belleten IX/36 (1945), 423 vd.

220 Bosworth, a.g.e., s. 168; M. Nuri Paşa I-II, s. 24; Alphonse De Lamartine, Osmanlı Tarihi, (nşr. S. Bayram, N. A. Banoğlu, H. Tuncay, Y. Toker), İstanbul 1991, s. 143; Ş. Turan, Türkiye-İtalya İlişkileri I, s. 282; Y. Yücel, “XIV-XV. Yüzyıllar Türkiye Tarihi Hakkında”, s. 681.

221 Âşıkpaşazâde, s. 70; İbn Kemâl IV, s. 449 vd.; Künhü’l Ahbâr II, s. 128; Oruç Bey, s. 64; Lütfi Paşa, Tevârih-i Âl-i Osman, s. 169; II. Mehmed Bey’in, “Mehmed b. Alâeddin” ismini taşıyan toplam 13 adet sikkesi tespit edilmiştir. Bu sikkelerin en eskisi; 1402 tarihli ve Eğridir’de Timur adına basılan paradır. Kayseri’de basılan sikkesi ise tarihsizdir. Mehmed Bey’in bu vb. sikkeleri hakkında geniş bilgi için Bkz., İ. H. Konyalı, Karaman, s. 69 vd.; C. Ölçer, a.g.e., s. 74–82.

222 Paul Wittek, “Ankara Bozgunundan İstanbul’un Zaptına 1402–1455”, (nşr. H. İnalcık), Belleten VII/27, (1943), s. 572; H. Doğru, Eskişehir ve Sultanönü, s. 41.

223 H. Edhem, Düvel-i İslâmiye, s. 298; H. Edhem, “Ali b. Karaman” ismiyle darbedilmiş, fakat basıldığı yer şüpheli olan bir gümüş sikke tespit etmiş olup, “sikkenin tarihi yok ise de, Ali Bey’e isnâd olunabilir. Bu sikkenin yüzünde görülen “el-sultânî” kelimesi belki, Ali Bey’in Mısır sultanına olan bağlılığını ima için yazılmıştır” demektedir. Bkz., H. Edhem, a.g.m., s. 821; Ali b. Alâeddin namına 822H-1419M tarihinde Larende’de basılan sikke, bu hadiseyi doğrular niteliktedir. Bu sikkeden başka, birisi Ermenek’te basılmış olan, 5 adet sikkesi daha tespit edilmiştir. Bkz., C. Ölçer, a.g.e. s. 26, 83; Uzunçarşılı, Beylikler, s. 21; M. Altay Köymen, “Selçuklu Devri Hukuku”, s. 15.

224 Şikâri, s. 179. 225 Uzunçarşılıoğlu, Kütahya, s. 56–57; H. Edhem, Düvel-i İslâmiye, s. 298; Mustafa Çetin Varlık, “XVI.

Yüzyılda Kütahya Şehri”, VIII. Türk Tarih Kongresi, (Ankara 11–15 Ekim 1976), Kongreye Sunulan Bildiriler II, Ankara 1981, s. 1482; A. Sevim-Y. Yücel, Türkiye Tarihi I, s. 249.

226 Hoca Saadeddin, Tâcü't-Tevârih II, (nşr. İ. Parmaksızoğlu), Ankara 1976, s. 3 vd., 22–26; Oruç Bey, s. 65; Abdurrahman Şeref, s. 94; Feridun Bey I, s. 142.

227 Nişancı-zâde Muhammed b. Ahmed (962- 1031 H.), Tarih-i Nişancı-zâde (1006 H.), BYEK, 1005 nr’lı Yazma, vrk. 50; Ayrıca Bkz., Tarîh-i Nişancı Mehmed Paşa, İstanbul 1279, s. 132; Anonim, Tarih-i Âl-i Osman, BYEK, 2495 nr’lı Yazma, vrk. 16; Lütfi Paşa, Tevârih-i Âl-i Osman, s. 170; İ. H. Konyalı, Ereğli, s. 212; A. Akgündüz, S. Öztürk, a.g.e., s. 64; H. Doğru, Eskişehir ve Sultanönü Sancağı, s. 41.

228 Neşrî II, s. 519; Lütfi Paşa, Tevârih-i Âl-i Osman, s. 172 vd.; A. De Lamartine, a.g.e., s. 167 vd. 229 Âşıkpaşazâde, s. 74; Neşrî II, s.523; Hoca Saadeddin II, s. 80; Oruç Bey, s. 72; Lütfi Paşa, Tevârih-i

Âl-i Osman, s. 173; Abdurrahman Şeref, s. 96; Hammer I, s. 408; Uzunçarşılı, Osmanlı Tarihi I, s. 350, 397; İ. H. Danişmend I, s. 171.

Page 55: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

GİRİŞ

31

Mehmed Karaman seferine karar verdi230. 1414’te Akşehir, Beyşehir, Seydişehir, Okluk-

hisarı ve Saidili’ni ele geçirdi. Sonra Konya’yı muhasara etti. Mehmed Bey sulh

teklifinde bulundu231. Çelebi Mehmed, sulha razı oldu. Sivrihisar, Çamardı, Uçhisar,

Niğde, Kırşehir, Akşehir, Seydişehir Karamanoğulları’na verildi232.

Mehmed Bey, antlaşmaya rağmen tekrar harekete geçince, Bayezid Paşa

tarafından 1415’te ele geçirilip sultanın huzuruna götürüldü. Kur’an üzerine yemin eden

Mehmed Bey, bir daha Osmanlı topraklarına saldırmayacağına söz verdi. Ancak, geri

dönüş yolunda etrafı yakıp yıktı233. Mehmed Bey’in 1416’da düzenlenen Eflak

seferinde, yaptığı antlaşmaya sadık kalarak Osmanlılar emrine asker gönderdiği

bilinmektedir234.

1419’da Mısır Meliki Müeyyed’in oğlu İbrahim, Karamanoğulları

hâkimiyetindeki Kayseri, Niğde ve Larende’yi ele geçirmiştir235. Antalya kalesini ele

geçirmek gayesiyle harekete geçen Mehmed Bey, 9 Şubat 1423 Salı günü, isabet eden

bir top güllesiyle feci şekilde can verdi236. Geride İbrahim, İsa ve Alâ’ed-din isimlerinde

üç oğlu kaldı237. Mehmed Bey’den sonra oğlu İbrahim Bey (1423–1464)238, II. Murad’ın

230 Neşrî II, s. 527. 231 Feridun Bey I, s. 140; Neşrî II, s.529 vd.; Hoca Saadeddin II, s. 83; Oruç Bey, s. 73; M. Nuri Paşa I-II,

s. 31; Hammer I, s. 411; H. İnalcık, Klasik Çağ, s. 215; Uzunçarşılı, Beylikler, s. 18; Z. Oral, “Fatih’in Karaman İllerini Fethi”,s. 81; Ş.Tekindağ, “Karamanlılar”, s. 324; T. Baykara, Konya, s. 20.

232 Âşıkpaşazâde, s. 76; Kitâb-ı Tarîh-i Taberî ve Âl-i Osman, BYEK, 1582 Nr.’lı Yazma, vrk. 73; Künhü’l Ahbâr II, s. 129; Lütfi Paşa, Tevârih-i Âl-i Osman, s. 173; İsmail Aka, Timurlular, s. 108; Feridun Bey I, s. 150 vd.; H. İnalcık, Klasik Çağ, s. 215; İ. H. Konyalı, Karaman, s. 91.

233 Neşrî II, s. 533 vd.; Hoca Saadeddin II, s. 84; M. Nuri Paşa I-II, s. 31; Hammer I, s. 412 vd.; Hayrullah Efendi, Devlet-i Âliye-i Osmâniyye Tarihi V, İstanbul 1292, s. 86; Ömer Faruk Akün, “Hayrullah Efendi Tarihi”, DİA. XVII, İstanbul 1998, s. 76 vd.; Lamartine, a.g.e., s. 170; İ. H. Danişmend I, s. 172.

234 Âşıkpaşazâde, s. 76, 112; Neşrî II, s.537; Hammer I, s. 181; H. İnalcık, Klasik Çağ, s. 25; P. Wittek, a.g.e., s.77; İ.H. Danişmend, asker gönderme rivayetlerinin şüpheli olduğunu belirtir. Bkz., İ. H. Danişmend I, s.78.

235 H. İnalcık, Klasik Çağ, s. 26; Uzunçarşılı, Beylikler, s. 19; K. Yaşar Kopraman, Mısır Memlükleri Tarihi, Ankara 1989, s. 188; A. Sevim-Y. Yücel, Selçuklu ve Beylikler, s. 325 vd.

236 Âşıkpaşazâde, s. 92; Şikâri, s. 185; Hoca Saadeddin II, s. 153 vd.; Künhü’l Ahbâr II, s. 129; Lütfi Paşa, Tevârih-i Âl-i Osman, s. 177; H. Edhem, Mehmed Bey’in ölüm tarihini 1423 olarak vermektedir. Bkz., H. Edhem, a.g.m., s. 823; Abdurrahman Şeref, s. 102; Hammer I, s. 462; A. De Lamartine, a.g.e., s. 198; Uzunçarşılı, Osmanlı Tarihi I, s. 402; İ. H. Danişmend I, s. 193 vd.; A. Taneri, a.g. e., s. 216; Ş. Tekindağ’a göre, Osmanlı tarihçileri tarafından verilen 1462 tarihinin yanlıştır. Doğrusu Safer 826 tarihidir. Bkz., Ş. Tekindağ, “Arapça Eserlerin”, s. 539; Uzunçarşılı, Beylikler, s. 22; M. Z. Oral, Mehmed Bey’in ölüm tarihini 28 Safer 826 olarak vermektedir. Bkz., M. Zeki Oral, “Karamanoğulları Tarihine Ait Vesikalar: Yatağan Mürsel Vakfiyesi”, Belleten XVIII/71, (1954), s. 343; Ş.Tekindağ, “Karamanlılar”, s. 325; İ. Hakkı Uzunçarşılı, “Hamîd-oğulları”, İA. V/1, s. 191; İ. Hakkı Uzunçarşılı, “ Sultan II. Murad’ın Vasiyetnâmesi”, VD IV, (1958), s. 7; İ. H. Konyalı, Ereğli, s. 172, 214; M. A. Erdoğru, “Murad Çelebi Defterine Göre”, s. 169.

237 Âşıkpaşazâde, s. 92; H. Edhem, Mehmed Bey’in Karaman isminde bir oğlundan bahsediyor.

Page 56: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

ERMENEK KAZÂSI (1500-1600)

32

yardımıyla Karaman tahtına oturdu239. Babasının sağlığında gösterdiği yiğitlik

dolayısıyla Ermenek, kendisine mansıp olarak verilmişti240. Karaman tahtına geçtikten

sonra Ermenek’i Halil’in idaresine bıraktı241. Çelebi Mehmed’in kızı Sultan Hatun ile

evlenen İbrahim Bey’in bu evlilikten Kasım, Pir Ahmed, Alâ’ed-din, Karaman, Nûre

Sofî ve Süleyman adında altı çocuğu dünyaya gelmiştir242. II. Murad, İbrahim Bey’i

Karaman tahtına çıkarmasına karşılık, Hamid-ili, Beyşehir ve Otluk Hisarı gibi önemli

yerleri, ayrıca Timur tarafından Karaman Beyliğine verilen Isparta ve Eğridir’i

1423/1424’te Karamanlıların elinden aldı243.

İbrahim Bey, Osmanlıya terk ettiği yerleri geri almak için müsait bir ortam

kollamaktaydı. Bu maksatla Sırp despotu Wlad Drakul ve Macarlarla üçlü ittifak

kurdu244. 22 Ekim 1427/10 Ekim 1428 tarihinde bir taraftan Macarlar, diğer taraftan

Karamanoğulları Osmanlıları sıkıştırarak ortadan kaldıracaklardı245. İbrahim Bey,

Karaman’ın mezar kitabesinde “İntekale min dâri’l-fenâ ilâ dâri’l-bekâ fi-civârı erhamer’rahimin el-merhûm el-mağfûr el-said el-şehid Karaman Beğ Mehmed b. Karaman tarih-i sitte ve sebine ve semâni mie” yazdığını bildiriyor. Bkz., Halil Edhem, a.g.m., s. 822, 877; İ. H. Konyalı, Karaman, s. 99; Uzunçarşılı, Osmanlı Tarihi I, s. 401; Uzunçarşılı, Beylikler, s. 21.

238 Bosworth, a.g.e., s. 168; H. Edhem, a.g.m., s. 823; O. Turan, “Türkiye Kıbrıs Münasebetleri”, s. 225. 239 Künhü’l Ahbâr II, s. 129; Feridun Bey I, s. 16 vd.; H. Edhem, tespit ettiği ilk kitabenin 1423 tarihli

olmasından yola çıkarak bu tarihi İbrahim Bey’in saltanatının başlangıcı olarak kabul etmiştir. Bkz., H. Edhem, a.g.m., s. 827, 831 vd.; İ. H. Uzunçarşılı, “Karaman-oğulları Devri Vesikalarından İbrahim Beyin Karaman İmareti Vakfiyesi”, Belleten I/1, (2 Kanun 1937), s. 111; İbrahim Bey adına darbedilen sikkelerden en eskisi 1421 tarihinde “Mehmed b. İbrahim”, ismiyle Konya’da basılmış iki adet sikkedir. Bunlardan başka, 1423-1459 tarihleri arasında, Konya’da basılan 31 adet sikkesi tespit edilmiştir. En eski sikkesinin 1421 tarihli olması, İbrahim Bey’in bu tarihte Konya’da tahta geçmiş olduğunu gösterir. Bkz., C. Ölçer, a.g.e. s. 87–105; Bu sikkeler hakkında ayrıca Bkz., İ. H. Konyalı, Karaman, s. 71.

240 Şikâri, s. 174. 241 Şikâri, s. 191. 242 Şikâri, oğulların tamamını Osman oğlu kızından olduğunu bildiriyor. Ayrıca, Karaman, Süleyman,

Nûre Sofî’yu kaydetmiyor. Bunların yerine Halil, Yakub ve Küçük Mustafa isimlerini zikrediyor. [Bkz., Şikâri, s. 191]; Lütfi Paşa, Tevârih-i Âl-i Osman, s. 177; H. Edhem, a.g.m., s. 824, 832; Abdurrahman Şeref, s. 119; Uzunçarşılı, Osmanlı Tarihi I, s. 403; A. S. Erzi, a.g.m., s. 204; İ. H. Konyalı, Ereğli, s. 216.

243 Âşıkpaşazâde, s. 92; Hoca Saadeddin II, s. 156 vd.; Künhü’l Ahbâr II, s. 129; Lütfi Paşa, Tevârih-i Âl-i Osman, s. 178; Feridun Bey I, s. 161 vd.; 179 vd.; Neşrî II, s.591 vd.; H. Edhem, a.g.m., s. 824; M. Nuri Paşa I-II, s. 37; Abdurrahman Şeref, s. 99 vd.; Uzunçarşılı, “II. Murad’ın Vasiyetnâmesi”, s. 7; Ş. Turan, Türkiye-İtalya İlişkileri I, s. 377, 399.

244 Âşıkpaşazâde, s. 98, 109; Lütfi Paşa, Tevârih-i Âl-i Osman, s. 179; Uzunçarşılı, Osmanlı Tarihi I, s. 414; Bu dönemde Konya’ya gelen batılı seyyah Broguier’in gözüyle İbrahim Bey ve Konya hakkında Bkz., Broguier, Deniz Aşırı Seyahat, (nşr. İ. Arda), İstanbul 2000; Ayrıca Bkz., Elizabeth A. Zachariadoy, “Karamanoğlu İbrahim’in Saltanatının İlk Yılları”, (trc. M. A. Erdoğru), TİD XIV, (1999), s. 261-270.

245 Âşıkpaşazâde, s. 99; İbn Kemâl II, s. 49b; Hoca Saadeddin II, s. 208 vd.; 16. Asırda Yazılmış Grekçe Anonim Osmanlı Tarihi, (nşr. Ş. Baştav), Ankara 1973, s. 129; M. Nuri Paşa I-II, s. 38; İ. H. Danişmend I, s. 202; H. İnalcık, Klasik çağ, s. 32; Uzunçarşılı, Macarlarla ittifakın 1434 tarihinde gerçekleştiğini bildirir. Bkz., Uzunçarşılı, “ II. Murad’ın Vasiyetnâmesi”, s. 8; Uzunçarşılı, Beylikler, s. 23 vd.; R. Ekrem Koçu, a.g.e., s. 83.

Page 57: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

GİRİŞ

33

1432’de Kıbrıs Kralı ile bir ticaret anlaşması yapmıştı246. Ayrıca Osmanlıların zaafından

istifade ederek 1433’te Emirdağ ve Beypazarı’nı vurdu. Sivrihisar kalesini muhasara

etti. Kütahya’yı da yağmaladı. Ankara, Seyyidgazi, Bolvadin, Akhisar ve Beyşehir’i

yakıp yıktı. Âşıkpaşazâde’ye göre: “Halka akla hayale gelmeyen zulümler etti. Ayağı

bastığı yerleri öyle harap edip işler işlettirdi ki kâfir kâfirliğince onun ettiği işleri

etmezdi.”247.

Osmanlılar, Macarları mağlup ettikten sonra İbrahim Bey’in üzerine yürüdü. II.

Murad, İçel hariç Karaman illerini ele geçirdi. İbrahim Bey, Taşili’ne çekildi. Mevlâna

Hamza’yı ve hanımı Sultan Hatun’u 27 Temmuz 1435–15 Temmuz 1436 tarihinde sulh

akdi için padişahın yanına gönderdi. Arabulucuların girişimleri işe yaradı ve İbrahim

Bey affedildi248.

Macar Kralı János Hunyadi’nin Erdel’e giren Osmanlı güçlerini 1441–1442

yıllarında mağlup etmesi Karamanoğlu İbrahim Bey’i tekrar harekete geçirdi249.

Beypazarı, Ankara, Seyitgazi, Kütahya’ya kadar kasaba ve şehirleri muhasara etti. II.

Murad, 1442 tarihinde Edirne'den harekete geçti. Konya ve Larende’yi tamamen harap

etti. Osmanlı ordusu, Sofya’ya kadar ilerleyen Haçlıları karşılamak gayesiyle oraya

yönelince, İbrahim Bey taarruzlarına devam etti. Bunun sonucunda Anadolu Türk

toplumunda Karamanlılar aleyhinde bir cereyan doğdu250.

1444’te Macarlarla Edirne’de Segedin antlaşmasını yapan Sultan Murad 12

Temmuz 1444’te Anadolu’ya geçti. Süratle Karaman topraklarına girdi. Osmanlı

ordusunun geçtiği yerler taş taş üstünde kalmayacak derecede tahrip edildi. Karaman

topraklarında yapılan tahribatı anlatan Aşıkpaşazâde’nin “Karaman ülkesini şöyle

vurdular ki şehirlerini ve köylerini elek elek ettiler. Harap eylediler. O yıl nice erkek ve

kız çocukları doğdu. Soyları sopları bilinmedi”251 ifadeleri olayın vahametini gözler

246 O. Turan, “Türkiye Kıbrıs Münasebetleri”, s. 226; Ş. Turan, Türkiye-İtalya İlişkileri I, s. 471 vd. 247 Âşıkpaşazâde, s. 107; Neşrî II, s.641; Uzunçarşılı, Osmanlı Tarihi I, s. 414. 248 Âşıkpaşazâde, s. 100; Künhü’l Ahbâr II, s. 129-130; Oruç Bey, s. 86; Tarihi Takvimler, s. 26 vd.;

Grekçe Anonim Osmanlı Tarihi, s. 112; Neşrî II, s.617–619; Hoca Saadeddin II, s. 189–191; Lütfi Paşa, Tevârih-i Âl-i Osman, s. 178; M. Nuri Paşa I-II, s. 38; Abdurrahman Şeref, s. 104; İ. H. Danişmend I, s. 203; A. Taneri, Hükümdarlık Kurumunun Gelişmesi, s. 180.

249 H. İnalcık, Klasik Çağ, s. 27; R. Ekrem Koçu, a.g.e., s. 84 vd.; İ. H. Konyalı, Ereğli, s. 215. 250 Âşıkpaşazâde, s. 108; Oruç Bey, s. 91; Şikâri, s. 189; Abdurrahman Şeref, s. 105; H. İnalcık, Klasik

Çağ, s. 20; Uzunçarşılı, “Karaman İmareti Vakfiyesi”, s. 119; Uzunçarşılı, “II. Murad’ın Vasiyetnâmesi”, s. 9.

251 Âşıkpaşazâde, s. 108; Müneccimbaşı I, s. 231; Hoca Saadeddin II, s. 205 vd.; Oruç Bey, s. 90; Lütfi Paşa, Tevârih-i Âl-i Osman, s. 179; M. Nuri Paşa I-II, s. 39; II. Murad’ın aldığı fetvalar hakkında Bkz.,

Page 58: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

ERMENEK KAZÂSI (1500-1600)

34

önüne sermektedir. Taşeli’ne çekilen İbrahim Bey, karısı Sultan Hatun ile veziri Kara

Server aracılığıyla 3 Ağustos 1444’te sulh akdine muvaffak oldu252. Antlaşma gereğince,

Osmanlılar tarafından zapt edilen Karaman toprakları iade edilecektir253. İbrahim Bey II.

Murad’a verdiği sözde durarak II. Kosova muharebesinde Osmanlılara yardımcı kuvvet

gönderdi254.

II. Murad’ın vefatını müteakip, II. Mehmed 18 Şubat 1451 Perşembe günü tahta

çıktı. Bu gelişmeden istifade etmek isteyen Karamanoğlu İbrahim Bey harekete geçerek

oğullarını II. Murad’ın ele geçirdiği Kütahya ve Aydın’a gönderirken, kendisi de Alâiye

üzerine yürümüştür255. Bunun üzerine II. Mehmed ilk Karaman seferine çıktı. Kırşehir,

Akşehir, Seydişehir ve Beyşehir’e girdi256. İbrahim Bey’in 1451’de önce Ermenek’e

sonra ise Taşeli’ne kaçtığı257, sonra Padişahtan af dileyip Osmanlı paşalarına altınlar

gönderdiği ve bu suretle II. Mehmed’in anlaşmaya razı olduğu bildirilmektedir258.

İbrahim Bey yapılan antlaşmaya göre Kırşehir, Akşehir, Beyşehir ve Seydişehir’i

Osmanlıya bırakılmış ve Ilgın’dan sınır belirlenmiştir. İbrahim Bey Fatih’e isyan

etmeyecek, dostuna dost düşmanına düşman olacak ve sefer esnasında asker

gönderecekti ki İbrahim Bey, ahdine sadık kalarak, 1461’de Fatih’in Kastamonu, Sinop,

Uzunçarşılı, “İbrahim Beyin Karaman İmareti Vakfiyesi”, s. 128–132; Ş. Turan, Türkiye-İtalya İlişkileri I, s. 471; Uzunçarşılı, Osmanlı Tarihi I, s. 424; Uzunçarşılı, Beylikler, s. 26.

252 Âşıkpaşazâde, s. 108; Neşrî II, s.643; Lütfi Paşa, Tevârih-i Âl-i Osman, s. 179; Hammer I, s. 487 vd.; İ. H. Danişmend I, s. 210; Ş. Turan, Türkiye-İtalya İlişkileri I, s. 470; İ. H. Uzunçarşılı, “Karaman İmareti Vakfiyesi”, s.120; Feridun Bey I, s. 226 vd.; A. Taneri, Hükümdarlık Kurumunun Gelişmesi, s. 189, 227; A. Akgündüz, II. Murad’ın İbrahim Bey’le yaptığı bu antlaşmanın tarihini 1443 olarak belirtiyor. Bkz., Ahmed Akgündüz, Said Öztürk, 700. Yılında Bilinmeyen Osmanlı, İstanbul 1999, s. 68.

253 H. İnalcık, Klasik Çağ, s. 27; Uzunçarşılı, Osmanlı Tarihi I, s. 428 vd.; A. Taneri, a.g. e., s. 227. 254 Abdurrahman Şeref, s. 109; Uzunçarşılı, “Karaman İmareti Vakfiyesi”, s. 123; M. Z. Oral, “Fatih’in

Karaman İllerini Fethi”, s. 81. 255 Âşıkpaşazâde, s. 116 vd.; Hoca Saadeddin II, s. 258, 268; Oruç Bey, s. 106 vd.; Hammer I, s. 525 vd.;

Abdurrahman Şeref, s. 110; H. İnalcık, Klasik Çağ, s. 34; İ. H. Danişmend I, s. 229; Ş. Turan, Türkiye-İtalya İlişkileri I, s. 471; Vehbi Tamer, “Fatih Devri Ricalinden İshak Paşa’nın Vakfiyeleri ve Vakıfları”, VD IV, (1958), s. 107; P. Wittek, a.g.e., s. 104; Uzunçarşılı, Beylikler, s. 28; İbrahim Bey’in, birisi 1451 diğeri ise 1454 tarihli ve Fatih Sultan Mehmed adına darbedilen sikkeleri hakkında Bkz., İ. H. Konyalı, Karaman, s. 73; İ. H. Konyalı, Ereğli, s. 215; Y. Yücel, Anadolu Beylikleri Hakkında Araştırmalar I, s. 103; Yaşar Yücel, “Candaroğulları Beyliği (1439–1461), Belleten XXXIV/135, (Temmuz 1970), s. 377.

256 İbn Kemâl VII, s. 13 vd.; Tursun Bey, Tarih-i Ebu’l-Feth, (nşr. A. Tezbaşar), İstanbul Tarihsiz, s. 38. 257 Tursun Bey, s. 38; M. Nuri Paşa I-II, s. 43; H. İnalcık, bu seferin 1451 Baharında yapıldığını bildirir.

Bkz., H. İnalcık, Arvanid, s. XXI; H. İnalcık, Klasik Çağ, s. 216; A. Sevim-Y. Yücel, Selçuklu ve Beylikler, s. 332; O. Gümüşçü, a.g.e., s. 40 vd.

258 Âşıkpaşazâde, s. 118; Hoca Saadeddin II, s. 269; Künhü’l Ahbâr II, s. 7; Tursun Bey, s. 39; Lütfi Paşa, Tevârih-i Âl-i Osman, s. 183; Ş. Tekindağ, “Karamanlılar”, s. 326; Selahattin Tansel, Fatih Sultan Mehmed’in Siyasi ve Askerî Faaliyeti, Ankara 1999, s. 283; İ. H. Konyalı, Ereğli, s. 216.

Page 59: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

GİRİŞ

35

Koyulhisar ve Trabzon seferine oğlunu gönderdi259. Ancak İbrahim Bey’in, İstanbul’un

fethi öncesinde 12 Şubat 1453’te, Venedik Cumhuriyeti ile “ortak düşmana” karşı

ittifakı ihtiva eden bir ticaret antlaşması yaptı260.

İbrahim Bey’in vefatına yakın Karaman Beyliği “kardeşler mücadelesine” sahne

olmuş, İbrahim Bey büyük oğlu İshak’ı veliaht olarak gösterince, diğer oğulları

birleşerek babaları üzerine gelmişler ve Konya’yı muhasara etmişlerdir. İbrahim Bey,

oğlu İshak ile beraber canını kurtarmak için Gevale kalesine sığınmak isterken 1464

tarihinde kale kapısında öldü261. İbrahim Bey’in Karaman şehirlerinin imarına büyük

önem verdiği görülmektedir262.

En eski çağlardan Karamanoğlu İbrahim Bey’in ölümüne kadar geçen sürede

Ermenek ve çevresindeki gelişmeler yukarıda ortaya konulmaya çalışıldı. İbrahim

Bey’in vefatından şehrin Osmanlılar idaresine geçinceye kadarki zaman dilimi ise

çalışmanın I. bölümünde yer alacaktır. Ermenek şehri jeopolitik önemini her dönemde

koruyamasa da Bizans, Selçuklu ve Karamanlı dönemlerinde bilhassa mağlubiyetler

sonrasında sığınılan “kale şehir” olma özelliğini muhafaza etmiştir. Fethi mümkün

olmayan kaleleri ve her mevsimde geçilemeyen derbentlerin varlığı sebebiyle, Büyük

İskender de dâhil olmak üzere pek çok hükümdar Ermenek derbentlerini kullanarak

sahil bölgelere geçmeye cesaret edememiştir. Karamanlılar Selçuklu-Moğol ve nihayet

Osmanlılarla yaptıkları mücadelede birkaç kez mağlup olup Konya, Larende, Niğde,

Akşehir, Beyşehir gibi şehirleri kaybettikleri halde beyliğin kurulduğu topraklar olan

Ermenek ve diğer İçel şehirlerini uzun süre ellerinde tutmayı başarmışlardır.

259 Âşıkpaşazâde, s. 132; Neşrî II, s. 685; İbn Kemâl VII, s. 17; M. Nuri Paşa I-II, s. 43; Abdurrahman Şeref, Tarih-i Devlet-i Osmâniyye I, İstanbul 1309, s. 154; Uzunçarşılı, Beylikler, s. 29; H. İnalcık, Klasik çağ, s. 29.

260 Ş. Tekindağ, “Son Osmanlı-Karaman Münasebetleri”, s. 45; Ş. Turan, Türkiye-İtalya İlişkileri I, s. 472 vd.

261 Neşrî II, s.773; İbn Kemâl VII, s. 237 vd., 242; Künhü’l Ahbâr II, s. 130; Müneccimbaşı II, s. 332; Oruç Bey, s. 120; Tursun Bey, s. 105; Hammer II, s. 77; Şikâri, İbrahim Bey’in Fatih’in adamları tarafından zehirlendiğini bildirir. [Bkz., Şikâri, s. 192]; Kıvâmî, Fetihnâme-i Sultan Mehmed, (Nşr. Franz Babinger), İstanbul 1955, s. 188; İ. H. Konyalı, Ereğli, s. 292; İbrahim Bey’in Larende’deki imaret medresesi bitişiğindeki türbesinde bulunan 1463–1464 tarihli kabir kitabesi: “Âh el-mevt. İntekale min-dâri’l-fenâ ilâ dâr’il-bekâ el-merhûm el-mağfûr es-saîd eş-şehid İbrahim b. Mehmed b. Karaman senete semânin ve sittîne ve semâni-mie” olarak okunmuştur. Bkz., H. Edhem, a.g.m., s. 830; A. S. Erzi, a.g.m., s. 205; İ. H. Konyalı, Karaman, s. 512; Uzunçarşılı, Beylikler, s. 30; M. H. Yinanç, “Akkoyunlular”, s. 260; İ. H. Konyalı, Ereğli, s. 216, 579; A. Sevim-Y. Yücel, Selçuklu ve Beylikler, s. 333; M. A. Erdoğru, “Murad çelebi Defeterine Göre”, s. 169.

262 H. Edhem, İbrahim Bey’in isminin geçtiği çok sayıda kitabe ve metin tespit etmiştir. Bkz., H. Edhem, a.g.m., s. 825-833; İbrahim Bey’in imarethânesi ve vakfiyesi hakkında Bkz., İ. H. Konyalı, Karaman, s. 131, 405–443.

Page 60: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

ERMENEK KAZÂSI (1500-1600)

36

İbrahim Bey’den sonra beyliğin birbirlerine üstünlük sağlamaya çalışan hanedan

mensupları arasında sürekli el değiştirmesi, bulunduğu konum itibariyle jeopolitik

önemi haiz Karaman topraklarında emelleri olan güçleri harekete geçirmiş bazen II.

Mehmed, bazen de Uzun Hasan taht kavgalarını bahane ederek doğrudan Karaman

ülkesine müdahale etmiştir. Buna bağlı olarak bölge tahribat ve zulme maruz kalmıştır.

II. Mehmed’in Karaman tahtına naspettiği Karamanoğlu Pir Ahmed’in, Osmanlılar

aleyhine Akkoyunlu ve Venedik devletleriyle ittifak oluşturması, Osmanlı ordusu

Rumeli’nde iken topraklarına taarruza geçmesi, Karaman ülkesinin zaptı için yeterli

sebebi teşkil etmiştir. Otlukbeli Savaşı sonrasında Karamanoğulları Pir Ahmed ve

Kasım Beylerin memleketlerine dönerek, Venediklilerin yardımıyla İçel bölgesini tekrar

ele geçirmesi, İçel bölgesinde hâkimiyet kurmak isteyen Osmanlıları Ermenek ve

çevresini de zapt etmeye yöneltmiştir. Bu şekilde Osmanlı idaresine geçen şehirde

Osmanlı idarî teşkilatının oluşturulması ve bu sistemin yürütücüleri konumundaki

görevliler çalışmanın I. Bölümünde yer alacaktır.

Ermenek şehrinin fizikî görünümü, mahalleleri ile nüfus durumu, yani

demografik yapısı ve iktisâdi vaziyeti, çalışmanın II. bölümünde ele alınacaktır. Şehrin

tarihi dokusunu teşkil eden eserlerden Ermenek Kalesi başta olmak üzere, çok sayıda

camii, mescid, zaviye, türbe, medrese vb. dinî ve sosyal kurumlar, evkâf defterlerinin

bize sunduğu bilgiler ışığında ele alınmış olup, bu eserlerin sanat tarihini ilgilendiren

bazı noktalarına temas edilmekle birlikte, çoğu hususlar o alanın uzmanlarına

bırakılmıştır. Görüldüğü gibi Ermenek şehri Osmanlı hakimiyeti altına girdiği dönemde

bütün kurumlarıyla teşekkül etmiş klasik bir Türk şehri hüviyetindedir. Şehrin fizikî

durumunda XVI. yüzyıl boyunca fazla bir değişiklik görülmemekte hatta

Karamanoğulları döneminden kalma bazı eserlerin uzun yılların ihmali sonucunda

harabeye döndüğü anlaşılmaktadır.

Kendisinden başka nahiyesi olmayan Ermenek’in kırlık yerleşim merkezleri

çalışmanın III. bölümünde ele alınmıştır. İlk dönemlerden XVI. yüzyıla kadar yörenin

iskânı ve demografik vaziyeti üzerinde durulmuş, nihayet Ermenek kazâsının tahmini

nüfusu tespit edilmeye çalışılmıştır.

Ermenek kazâsında ziraat alanları, hububat ve diğer zirai ürünlerin vergi ve

istihsal yekunları ile Ermenek kazâsında toprak idaresi IV. bölümde ele alınmıştır.

Ermenek’te mevcut arazilerin çoğu mirî olmakla birlikte, mülk ve vakıf topraklara da

Page 61: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

GİRİŞ

37

rastlanmaktadır. Mirî arazilerin ekseriyeti tımara tahsis edilmişken, zeâmete ayrılanlar

da mevcuttur. Ermenek’te iki köyün tam, üç köyün ise yarım geliri, ayrıca bazı

mezraalar ile çok sayıda zeminin gelirleri muhtelif vakıf kurumlarına tahsis edilmiştir.

Mülk arazilerin zeminlerden oluştuğu ve miras yoluyla babadan oğla intikal ettiği

anlaşılmaktadır. Ermenek’te padişah hassı bulunmamakta ve hassa tahsis edilen araziler

İçel sancakbeyi tarafından tasarruf edilmektedir.

Osmanlı medrese sisteminin bozulmasına paralel olarak ortaya çıkan suhte

olaylarının Ermenek’te de cereyan ettiği görülmektedir. İşte bu olayın tarihi gelişimi ve

Ermenek’e yansımaları V. bölümde ele alınmıştır. Bunun dışında, Kıbrıs’ın fethinden

sonra adanın şeneltilmesi için zamanın Osmanlı idaresi tarafından çıkarılan sürgün

hükmüyle, Ermenek merkezi ve kırlık alanından 54 hânenin adaya sürüldüğü

görülmektedir. Sonuç bölümünde ise, ele alınan bütün konulardan ulaşılan neticeler

verilmeye çalışılmış, bazı tablolar ve İçel sancağına ait çeşitli kânun-nâmeler ile

Ermenek kazâsı “İkâme-i Bâzâr” yazısı ile XVI. yüzyıl Ermenek kazâsı haritasına ekler

içerisinde yer verilmiştir. Bu çalışmaya temel teşkil eden başlıca kaynaklar, arşiv

belgeleri, yayımlanmış vesikalar, genel tarih kitapları, seyahatnâmeler ve coğrafya

eserleri, araştırma eserleri ve makaleler tasnif şekliyle araştırma metoduna uygun bir

şekilde bibliyografyada gösterilmiştir.

Görüleceği gibi bu çalışmada, sosyal hayatı ilgilendiren mevzuular teferruatlı bir

şekilde verilememiştir. Bunun nedeni Ermenek kazâsına ait şer‘iyye sicilinin bu güne

kadar tespit edilememiş olmasıyla ilgilidir. Buna rağmen suhte olayları ile Kıbrıs

adasına sürgün hadisesi, arşiv belgelerinin verdiği bilgiler ışığında V. bölümde ele

alınmıştır.

“Ermenek Kazâsı (1500–1600)” isimli bu araştırma, 1500–1600 yılları arasında

geçen bir asırlık zaman dilimini ihtiva etmektedir. Bu süre içerisinde Ermenek şehri ve

kazâ geneli arşiv belgelerinden istifade edilmek suretiyle, ortaya konulmaya

çalışılmıştır. Ermenek kazâsının nüfus ve demografik yapısı, mükellef ve muaf reayâ,

ticarî ve iktisadî canlılık, şehrin iaşesinin sağlanması, fizikî yapısı, tarihî dokusu, vakıf

eserleri, ziraat alanları ve üretim, küçük çaplı işletmeler ve elde edilen gelirler vb.

yönleriyle Ermenek kazâsının idârî, iktisâdî ve sosyal durumunu ortaya çıkarmak

suretiyle, ele alınan zaman içerisinde Osmanlı idarî düzeninin Ermenek’e yansımalarını

ortaya koymaya çalıştık.

Page 62: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

ERMENEK KAZÂSI (1500-1600)

38

1500 tarihli TD 31 numaralı tahrir defterinde baş tarafın eksik olması, kazâ

merkezi ve köyleri hakkında sağlıklı bilgiler edinmemize engel olmuştur. Tahrir

defterlerinde görülen diğer bir husus da, bazen defterde verilen rakamlar ile toplamın

birbirini tutmadığı görülmüştür. Bu gibi durumlarda defterin verdiği rakam

zikredilmekle birlikte kendi hesaplamamız temel olarak alınmıştır.

Çalışmada gösterilen titizliğe rağmen, belgelerin yazı çeşidi, tertip ve düzeni,

fizikî durumu vb. sebeplerden kaynaklanan birtakım transkripsiyon hatalarının

olabileceği muhakkaktır. Ancak ulaştığımız sonuçları Ş. Çelik’in “İçel Sancağı” isimli

çalışması ile mukayese etme imkânına sahip olmamız, çalışmamız için önemli bir fırsat

olmuştur. Nihayet arşiv belgelerinin sunduğu bilgilerden yola çıkarak yapmaya

çalıştığımız değerlendirmeler ile Ermenek’in XVI. yüzyıl tarihiyle ilgili önemli

neticelere ulaşıldığı ümidini taşımaktayız.

Page 63: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

I. BÖLÜM

(YÖREDE OSMANLI HÂKİMİYETİNİN TESİSİ)

A- ERMENEK’İN OSMANLI HÂKİMİYETİNE GEÇİŞİ

a. Orta Anadolu’da Karamanlı-Osmanlı Rekabeti

I. Murad’dan itibaren Anadolu’daki Aydın, Saruhan, Hamid ve Germiyan

beyliklerinin birer birer Osmanlı şemsiyesi altına girmelerinden sonra başlayan

Osmanlı-Karamanlı mücadelesi, Osmanlı Devleti tarafından Karamanoğulları’nın

varlığı sona erdirilinceye kadar devam etmiştir. Bu mücadelenin önemli sebeplerinden

birisi, Karaman ülkesinin Güney ve Doğu Anadolu’ya giden askerî ve ticarî yolların

üzerinde bulunmasıydı. Ayrıca Rumeli’ne yönelen Osmanlı Devleti tabî olarak geride

önemli bir tehdit unsuru bırakmak istemiyordu. Batıda fetihlerle meşgul olurken

arkadan gelebilecek saldırıları önlemek maksadıyla burasını ele geçirmek zorundaydı1.

Osmanlı-Karamanlı mücadelesinde dengenin Osmanlılar lehine bozulmasını

temin eden etkenlerden birisi, hiç şüphesiz İbrahim Bey’in ölümünden sonra şehzadeler

arasında baş gösteren iktidar mücadelesi olmuştur2. Selçuklu devlet geleneğinin

takipçisi olan Karaman Beyliği’nde ülke topraklarının hanedan mensupları eliyle

yönetildiği ve değişik zamanlarda görülen iktidar mücadelesinin bu sistemden

kaynaklandığı bilinmektedir3.

İbrahim Bey’in daha 1463’te Silifke hâkimi olan büyük oğlu İshak’ı veliaht

tayin etmesi ve hazinesini de onun hâkimiyetindeki Silifke’ye göndermesiyle ülke adeta

ikiye bölünmüş, Pir Ahmed 1464’te Konya’da yarı müstakil bir hakimiyet sürmeye

başlamıştı4. Diğer kaynaklar tarafından doğrulanmamakla birlikte Şikâri, İbrahim

Bey’in vefatından sonra Kasım Bey’in Karaman Beyi olduğunu, fakat hutbe ve sikkenin

Karaman adına olduğunu belirtir. Ayrıca İbrahim Bey’in vefatından sekiz sene sonra,

İshak ile Halil Bey arasında mücadele yaşanmış ve Halil Bey Ermenek’e çekilmek

zorunda kalmıştır. İki taraf arasında Bıçakçı Kalesi civarında meydana gelen savaşta

Halil Bey mağlup olup Ermenek’e sığınmak istemiş ise de İshak Bey onu katlederek

1 Ş. Tekindağ, “Karamanlılar”, s. 327. 2 H. Edhem, a.g.m., s. 833. 3 Uzunçarşılı, Medhal, s. 143; Osman Turan, “Keykâvus I”, İA. VI, s. 632; Z.V. Togan, Türk Tarihine

Giriş, s. 317; P. Wittek, a.g.e., s.74 nu: 254; M. Altay Köymen, “Selçuklu Devri Hukuku”, s. 12. 4 Âşıkpaşazâde, s. 142; M. Nuri Paşa I-II, s. 46; Halil Edhem, Düveli İslâmiye, s. 299; İ. H. Danişmend I,

s. 303; S. Tansel, a.g.e, s. 285; M. Z. Oral, “Fatih’in Karaman İllerini Fethi”, s. 81 vd.; S. Uğur, a.g.e., s. 47.

Page 64: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

ERMENEK KAZÂSI (1500-1600)

40

Ermenek, Anamur, Gülnar, Mut, Silifke ve Tarsus’a kadar olan yerleri zapt etmiştir5.

Karamanoğulları Devleti’nde meydana gelen iç çekişme Osmanlı Devleti,

Dulkadiroğulları ve Akkoyunlular’ı harekete geçirmiştir6.

Şikâri’nin verdiği rivayetin zıddına kardeşleriyle başa çıkamayarak Silifke’ye

çekilen İshak Bey, Ekim 1464 tarihinde Kahire’ye elçi göndermiş ve Osmanlıya karşı

himaye talep etmişti. Memluklu Sultanı ise İshak’a yardım edeceğini bildirmiş ve

Karaman el-Haseki adında bir elçi göndermişti. Fakat bu yardım vaadinden hiçbir şey

çıkmayacaktır7. Memluklu Devleti’nden beklediği desteği göremeyen İshak Bey Uzun

Hasan’a sığındı. Kardeşleri Süleyman ve Nûre Sofî ise Fatih’e sığındılar8.

İshak Bey, Akkoyunlu hükümdarı Uzun Hasan’ı Karaman topraklarına girmeye

teşvik etmiş, onu Sivas’ta karşılayıp Karaman’a götürmüştür. Karaman topraklarına

giren Uzun Hasan, Karaman beldelerini yağma ve tahrip etmiş, Kayseri, Akşehir,

Develi, Beyşehir, Konya ve Aksaray’ı almış, Pir Ahmed’i Konya’dan çıkarmış ve 1464

tarihinde İshak Bey’i Karaman Bey’i ilan etmiştir”9. İshak Bey tahtını sağlamlaştırmak

amacıyla, Fatih’e Akşehir ve Beyşehir’i teklif eder. Fakat Fatih Çarşamba suyunun sınır

olmasını istemektedir10. Pir Ahmed Bey, Karaman tahtı karşılığında Sıklanhisar,

Akşehir, Beyşehir ve Ilgın’ı Osmanlılara terk etmek, onlara karşı muhalefette

bulunmamak, ayrıca her ne vakit istenirse hizmete hazır olmak kaydıyla anlaşmaya

vardı11. Fatih’in gönderdiği ordu ile müşterek hareket eden Pir Ahmed, İshak

kuvvetlerini Ermenek civarında mağlup ederek Karaman tahtına oturdu. (869/1464).

İshak Bey ise, tekrar Uzun Hasan’a sığınmak zorunda kaldı12. İshak Bey’in nerede

kaldığı ve ne olduğuna dair tarihlerde hiçbir haber bulunmadığı gibi, ona ait bir kitabe

5 Şikâri, s. 192 vd. 6 A.S. Erzi, a.g.m., s. 206, 221; G. Öney, Beylikler Devri Sanatı, s. 3. 7 J. E. Woods, a.g.e., s. 160 vd.; V. Minorsky, “Uzun Hasan”, İA. XIII, s. 93; M. Soberheim, “Hoşkadem”, İA. V/1, s. 565.

8 Âşıkpaşazâde, s. 142; Künhü’l-Ahbâr II, s. 130 vd.; Tursun Bey, s. 105; Lütfi Paşa, Tevârih-i Âl-i Osman, s. 177; Alâ’ed-din’in kabir kitâbesi 1465 tarihlidir. Bkz., H. Edhem, a.g.m., s. 834.

9 Âşıkpaşazâde, s. 142; Neşrî II, s.773; İbn Kemâl VII, s. 238; H. Edhem, a.g.m., s. 835; Uzunçarşılı, Beylikler, s. 31; M. Z. Oral, “Fatih’in Karaman İllerini Fethi”, s. 82; A.S. Erzi, Uzun Hasan’ın Karaman seferine çıkmasında, İshak Bey’in herhangi bir rolünün olmadığını belirtir. Bkz., A. S. Erzi, a.g.m., s. 212 vd.; İ. H. Konyalı, Ereğli, s. 216 vd.; Y. Yücel, “Candaroğulları”, s. 394.

10 İbn Kemâl VII, s. 240; S. Tansel, a.g.e, s. 286; İ. H. Konyalı, Ereğli, s. 217. 11 Âşıkpaşazâde, s. 144; Müneccimbaşı II, s. 336; Tursun Bey, s. 105; S. Tansel, a.g.e, s. 288; Ç. Uluçay,

a.g.e., s. 104. 12 İlgili belge için Bkz., T. Öz, “Fatih II. Sultan Mehmed’e Ait Belgeler”, s. 55; Âşıkpaşazâde, s. 142;

Künhü’l- Ahbâr II, s. 131; Tursun Bey, s. 105; Hammer II, s. 79; M. Z. Oral, “Fatih’in Karaman İllerini Fethi”, s. 82; İ. H. Danişmend I, s. 304; Y. Yücel, “Candaroğulları”, s. 394 vd.

Page 65: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

YÖREDE OSMANLI HÂKİMİYETİNİN TESİSİ

41

de ortaya çıkmamıştır. A. S. Erzi, onun iltica ettiği Uzun Hasan’ın yanında 1465 yılının

Ağustos ayında sefalet içerisinde öldüğünü belirtiyor13.

Osmanlı nüfuzuyla 1465 senesi yaz aylarında başa geçen Pir Ahmed’in adına

dört adet sikke tespit edilmiştir14. Ayrıca Kayseri’de iç kalenin güney tarafındaki

kapısında bulunan 1465 tarihli kitabe, Pir Ahmed’in bu tarihte Fatih Sultan Mehmed’e

tâbi olarak Kayseri’ye hâkim olduğunu gösterir15.

b. Karamanoğulları Beyliğinin Ortadan Kaldırılışı

Pir Ahmed’in Osmanlılarla yaptığı antlaşma hilâfına, Akkoyunlu ve Venedik

devletleriyle ittifak kurması Osmanlıları kızdırmıştı. Fatih, Arnavut’un fethiyle meşgul

olurken, Pir Ahmed’in Osmanlı şehirlerini basıp, yakıp yıktığı haberi geldi16.

Ordusuyla Karaman’a yürüyen Fatih, Pir Ahmed’in payitahtı olan Konya’yı zapt

edip, Larende’ye girdi. Pir Ahmed’in üzerine Mahmud Paşa’yı gönderdi. Pir Ahmed,

Karataş taraflarına kaçtı. Pir Ahmed ise, Niğde ve Larende taraflarına çekilerek, bazen

kardeşleriyle bazen de Osmanlı ile mücadeleye devam etti 1467/1468 tarihinde

Karaman tahtını ele geçiren Fatih, eyalet ismi olarak beyliğin kurucusu Karaman’ın

adını muhafaza etti. Başına da büyük şehzadesi Mustafa’yı getirdi17.

c. Karaman İline Taarruz ve Ermenek’in Zaptı

Osmanlılar, Karaman Beyliği’nin başkenti ve önemli şehirlerini ele geçirdikten

sonra onların daimi müttefiki halindeki Turgut-oğulları’na yöneldi. Tedip için

görevlendirilen Mahmud Paşa, bu aşiretten Tarsus taraflarına kaçanları takip etti. Esir

alınanların boynunu vurdurdu. Saldırıdan çok az sayıda insan canını kurtarabildi.

13 A. S. Erzi, a.g.m., s. 217 vd. 14 Âşıkpaşazâde, s. 143; Neşri II, s.775 vd’da Pir Ahmed’in 1464’te Silifke hariç bütün Karaman diyarına

Bey olup, adına sikke kestirerek hutbe okuttuğunu, İshak’ın da Uzun Hasan yanında 1487’de vefat ettiğini bildirir; İbn Kemâl VII, s. 241; TTC, Tarih II, s. 273; Bunlardan ikisi 1465 tarihli, “Pir Ahmed b. İbrahim b. Karaman” ismiyle Konya’da darbedilmiştir. Diğer ikisi ise tarihsizdir. Bkz., C. Ölçer, a.g.e, s. 108 vd.; H. Konyalı, Ereğli, s. 217.

15 H. Edhem, a.g.m., s. 834. 16 Neşrî II, s. 779 vd.; Tursun Bey, s. 126; Ç. Uluçay, a.g.e., s. 104. 17 Uzun Hasan’ın Pir Ahmed Bey’i affetmesi için Fatih’e yazdığı mektup hakkında Bkz., TSMA, E.

11676; Âşıkpaşazâde, s. 145; Neşrî II, s.781 vd.; İbn Kemâl VII, s. 272 vd.; Künhü’l-Ahbâr II, s. 3,130; Müneccimbaşı II, s. 338; Kıvâmî, s. 192; Tursun Bey, s. 126 vd.; Feridun Bey I, s. 272; Kâtip Çelebi, Tuhfetü’l Kibâr fî Esfâri’l Bihâr, (Nşr. O. Ş. Gökyay), İstanbul 1973, s. 21; M. Nuri Paşa I-II, s. 47; H. Edhem ve İ. H. Danişmend, hadisenin tarihini 1466 olarak zikrederler. Bkz., H. Edhem, a.g.m., s. 835; Ş. Tekindağ, “Son Osmanlı Karamanlı Münasebetleri”, s. 57; İ. H. Danişmend I, s. 306; M. Z. Oral, “Fatih’in Karaman İllerini Fethi”, s. 83, 88; Uzunçarşılı, Beylikler, s. 32; S. Tansel, a.g.e, s. 288; İ. H. Konyalı, Ereğli, s. 291; Ç. Uluçay, a.g.e., s. 104; M. A. Erdoğru, “Kanunî’nin İlk Yıllarında Karaman Vilâyeti”, s. 37.

Page 66: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

ERMENEK KAZÂSI (1500-1600)

42

Böylece Karamanlıların en önemli ortağını etkisiz hale getiren Mahmud Paşa, Padişahın

emriyle Larende ve Konya’dan İstanbul’a “ehl-i sanayiden” evler sürdü. Larende’yi

tamamen harap etti18.

Mahmud Paşa aleyhinde bulunduğu şikâyetler neticesinde, paşanın azlini temin

eden Rum Mehmed Paşa, padişah tarafından Karaman’a gönderildi19. Osmanlı

tarihçilerinin “zâlim ve sû-i tedbir” dedikleri, azılı bir Türk düşmanı olan Paşa,

1467/1468 tarihinde Larende’de mescit ve medreseleri yakıp yıkmış, sonra Ereğli’ye

geçerek burada da tahribatta bulunmuştur20.

Osmanlıların Karaman beylerine karşı kazandığı bu büyük başarılar bile

Karaman ahalisinin beylerine karşı besledikleri sadakat hissini asla öldürememişti21.

Nitekim Kasım Bey, müttefiki Uzun Hasan’ın da yardımını alarak birtakım faaliyetlerde

bulundu. Ayrıca Pir Ahmed ile Kasım Bey ortak hareket ederek, Osmanlı ordusu

çekildikten sonra Larende’yi almaya muvaffak olmuşlardı22. Ancak Karaman Valisi

Şehzade Mustafa ve Lalası İsmail Bey’in, 1470’de Kasım Bey ve kardeşini buradan

çıkarmaya muvaffak oldukları görülüyor23. Aynı tarihte, Fatih tarafından Karaman

üzerine gönderilen İshak Paşa, Larende’ye varıp oradan İçel’e girmiş ve Kasım Bey’i

Mut yakınlarında mağlup etmiş Larende ve Aksaray’dan “şeyh, vaiz, müftü, âlim ve

âbid” üç yüz kişiyi İstanbul’a sürmüştür24.

Gedik Ahmed Paşa’nın 1471’de, Silifke’ye kapanan İshak Bey’in oğlu ve

karısını esir alması üzerine, Osmanlıya karşı daha saldırgan bir politika izlemeye

18 Neşrî II, s.781 vd.; İbn Kemâl VII, s. 275; Âşıkpaşazâde, s. 144; Müneccimbaşı II, s. 337; Abdurrahman Şeref, s. 120; İnalcık, İstanbul’a sürgün hadisesinin 1470’lerde gerçekleştiğini belirtiyor. Bkz., H. İnalcık, Klasik Çağ, s. 147; S. Tansel, a.g.e, s. 288; M. Z. Oral, “Fatih’in Karaman İllerini Fethi”, s. 82; O. Turan, “Keykâvus I”, s. 636; V. Gordlevski, a.g.e., s. 46, 171; İ. H. Konyalı, Ereğli, s. 293.

19 İbn Kemâl VII, s. 278; Künhü’l- Ahbâr II, s. 133. 20 Âşıkpaşazâde, s. 144–147; Künhü’l-Ahbâr II, s. 132; Oruç Bey, s. 121; Şikâri, s. 112, 197; Neşrî II,

s.789; Müneccimbaşı II, s. 337 vd.; Hammer II, s. 80 vd.; M. Z. Oral, “Fatih’in Karaman İllerini Fethi”, s. 83; V. Tamer, “İshak Paşa’nın Vakfiyeleri ve Vakıfları”, s. 108; İ. H. Danişmend, 1469 senesini tarih olarak vermektedir. Bkz., İ. H. Danişmend I, s. 313; V. Gordlevski, a.g.e., s. 119; İ. H. Konyalı, Karaman, s. 162–178; İ. H. Konyalı, Ereğli, s. 220 vd., 297.

21 H. İnalcık, Klasik Çağ, s. 33, 217. 22 Şikâri, s. 193; Nuri Paşa, a.g.e, I-II, s. 47; Niğde Sungur Bey Camii’nin çarşıya açılan kapısı üzerinde

bulunan 1469 tarihli bu kitabenin metni: “Ketebe hâze’l-mestur bi-hükmi Pir Ahmed Han ve Kasım Han beni Karaman. Hullide Allahu devletehüma ve eyyid memleketehümâ âmin Yâ Rabbe’l-âlemîn” ifadelerini taşıyordu. Bkz., Edhem, a.g.m., s. 836, 873; F. Köprülü, Bizans’ın Tesiri, s. 91 nu: 162; Ayrıca Bkz., Walter Hınz, “Ortaçağ Yakın Şarkına Ait Vergi Kitabeleri”, Belleten XIII/52, (Ekim 1949), s. 771–793; M. S. Tansel, a.g.e, s. 289; İ. H. Konyalı, Ereğli, s. 298; S. Uğur, a.g.e., s. 51.

23 TSMA. E. 6457. 24 Şikâri, s. 194; Âşıkpaşazâde, s. 147; Neşrî II, s. 791; Müneccimbaşı II, s. 340; Hammer II, s. 94; H.

Edhem, a.g.m., s. 874.

Page 67: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

YÖREDE OSMANLI HÂKİMİYETİNİN TESİSİ

43

başlayan Uzun Hasan, Kasım Bey’e yardım maksadıyla, Yusufça Mirza komutasında

asker göndermiş25, Venedik ve Kıbrıs ile temasa geçerek onlardan askeri yardım sözü

almıştır. Nitekim bir Haçlı filosu 1472’de Osmanlı kıyılarına saldırırken, içerisinde Pir

Ahmed ve Kasım Beylerin de bulunduğu Akkoyunlu kuvvetleri, Osmanlıları

Karaman’dan sürmüştü. Bunun üzerine harekete geçen Fatih, Şehzade Mustafa’yı

Karahisar’a gönderdi. Kendisi İstanbul’dan hareketle Akşehir’e geldi. Pir Ahmed ve

Kasım Bey mukavemet gösteremeyip çekildiler. Fatih, Karaman hadisesini

yatıştırdıktan sonra, Uzun Hasan’ı 11 Ağustos 1473 tarihinde Otlukbeli’nde kesin bir

şekilde yenilgiye uğrattı ve Karamanoğulları en önemli müttefikini kaybetti26.

Otlukbeli Savaşı sonrası, Karamanoğulları Pir Ahmed ve Kasım Beyler,

memleketlerine dönüp Venediklilerin yardımıyla Korikos ve Silifke’yi tekrar ele

geçirdiler. Pir Ahmed kardeşi Kasım’ın Silifke kalesi teklifini kabul etmeyerek

Ermenek’e gitti. Fatih Sultan Mehmed, 1474’te Gedik Ahmed Paşa’yı üçüncü kez

Karamanoğulları üzerine gönderdi27. Ahmed Paşa, Larende civarında Pir Ahmed

kuvvetlerini bozguna uğrattı 1474’te Ermenek’i hücumla ele geçirdi. Ardından Pir

Ahmed’in ailesi ve hazinesinin bulunduğu Mennan kalesine hücum etti. Kale dizdarı

Yusuf’un teslim olmasıyla kaleyi kolayca ele geçirdi28. Pir Ahmed, Mennan kalesinin

alındığını duyunca üzüntüsünden kendisini kaleden atmış ise de bir ağaca takılmak

suretiyle kurtulmuş ve Tarsus’a gitmişti29. Mennan kalesinin zaptından sonra,

25 Müneccimbaşı II, s. 342; A. Refik, Osmanlı Kumandanları, s. 42; Uzunçarşılı, Beylikler, s. 33; İ. H.

Konyalı, Ereğli, s. 325. 26 TSMA, E. 6457; Feridun Bey I, s. 273; Âşıkpaşazâde, s. 149 vd.; İbn Kemâl VII, s. 313; Müneccimbaşı

II, s. 342 vd.; M. Nuri Paşa I-II, s. 47; Abdurrahman Şeref, s. 121; İ. H. Danişmend I, s. 322; H. İnalcık, Klasik Çağ, s. 33, 217; B. Sıtkı Baykal, “Uzun Hasan’ın Osmanlılara Karşı Mücadele Hazırlıkları ve Osmanlı-Akkoyunlu Harbinin Başlaması”, Belleten XXI/82 (1957), s. 261–270; Ş. Turan, Türkiye-İtalya İlişkileri I, s. 282; Y. Yücel, Anadolu Beylikleri Hakkında I, s. 7; A. Sevim-Y. Yücel, Türkiye Tarihi I, s. 257.

27 Oruç Bey, s. 130; A. Refik, Osmanlı Kumandanları, s. 43; Hadisenin tarihi 1472 olarak geçmektedir. Bkz., İ. H. Danişmend I, s. 318; İ. Erdem, “Akkoyunlu Devletini Meydana Getiren Aşiretler”, s. 243.

28 Mennan kalesi Osmanlılar eline geçince, Pir Ahmed’in kendisini kale duvarlarından aşağı attığı, fakat bir ağaca takılarak kurtulduğu ve 1474–1475 tarihinde Şam taraflarında öldüğü rivayet edilmekle birlikte; O’nun Osmanlılar tarafından kale duvarından aşağı atılarak can verdiği de söylenir. Bkz., Künhü’l- Ahbâr II, s. 131,161–162; Oruç Bey, s. 126; A. Refik, Osmanlı Kumandanları, s. 43 vd.; H. Bardakçı, Pir Ahmed’in karargâh kurduğu yerin Yellibel değil, Mennan Kalesi’ne daha yakın olan Ermenek’in kuzeyinde yer alan Sultan Alanı mevkii olduğunu belirtir. [Bkz., H. Bardakçı, a.g.e., s. 44]; Yellibel geçidi için Bkz., O. Doğanay, a.g.e., s. 57; İ. H. Konyalı, Ereğli, s. 298, 325 vd.

29 Halil Edhem, Pir Ahmed’in Şam taraflarında (H.880-M.1475) tarihinde sefalet içinde öldüğünü belirtmektedir. Bkz. Düvel-i İslâmiye, s. 299; Uzunçarşılı, Beylikler, s. 34; A. Sevim, Y. Yücel, Türkiye Tarihi, I, s. 258; H.Bardakçı, Ermenek’in 1475 tarihinde Osmanlı hakimiyetine geçtiğini belirtiyor. Bkz. H. Bardakçı, a.g.e., s. 50

Page 68: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

ERMENEK KAZÂSI (1500-1600)

44

Karamanoğulları’nın son direnç noktası olan Silifke30 ve Develi Karahisar kaleleri de

düştü. Böylece Karaman topraklarının tamamı Osmanlılar eline geçiyordu. Bu olay için

İbn Kemâl: “Ehl-i diller didi târihini Feth-i Karaman” nazmıyla tarih düşmüştür31.

ç. Osmanlı Hâkimiyetinin İlk Dönemlerinde Ermenek

Ermenek, eski çağlar boyunca Akdeniz’e ve İç Anadolu’ya geçiş sağlayan yol

kavşakları üzerinde bulunmasına rağmen, Osmanlılar tarafından zapt edildikten sonra iç

bölge şehri haline gelmiştir. Aslında yolların değişmesi Anadolu’da çoğu şehri etkilemiş

ve devamlı surette gerileyerek zamanla harap olmasına sebep olmuştur32. Ermenek’in

Osmanlı döneminde artık eski önemini kaybettiği bir gerçektir33. Ama şehrin ana ticaret

yollarının dışında kalması, diğer kazâ merkezleriyle ulaşımının sınırlı olması34,

ekonomisinin tarıma ve el sanatlarına dayanması gibi olumsuz şartlara rağmen eldeki

mevcut veriler, XVI. yüzyıl boyunca şehrin nüfus ve ekonomik güç olarak hala önemli

bir konumda bulunduğunu göstermektedir.

Osmanlı hakimiyetine girdikten sonra da Ermenek ve çevresindeki hareketlilik

bir müddet devam etmiştir. Bu tarihlerde Ermenek kadısı olduğu anlaşılan Mevlâna

Ahmed, Karamanoğulları’ndan bir şahsın Turgutoğlu ve Farsakların da yardımıyla

saltanat iddiasında bulunduğunu, bu masatla Aladağ ve Avgadi civarına gelerek faaliyet

yürüttüğünü zamanın Osmanlı idaresine bildirmiştir35.

Osmanlı idaresine karşı yürütülen bu faaliyetlerin, Şehzade Mustafa’dan sonra

1474’te Karaman valisi olan Cem Sultan’ın36, Fatih’in ölümünden sonra II. Bayezid’e

30 Âşıkpaşazâde, s. 149; Künhü’l-Ahbâr II, s. 161–163; Müneccimbaşı II, s. 350 vd.; A. Refik, Osmanlı

Kumandanları, s. 44. 31 Neşrî II, s.801; İbn Kemâl “Ermenek'e ve Menyân'a (Minan) ve Silifke’ye ki bu üç hisar mezkûr

vilâyetün meşhur kal’alarıdur, ol seferde zafer buldı. Ol nahiye Sultân-ı rûy-i zemînün havza-i himayesinde dâhil olub dâhiye-i zamandan âmân buldı. Mezkûr sefer-i zafer-eserde kişver-i Karaman tamam feth olun-duğiçün târihi Feth-i Karaman oldı” demektedir. Bkz., İbn Kemâl VII, s. 382 vd.; Künhü’l-Ahbâr II, s. 161 vd.; Abdurrahman Şeref, s. 122; M. Nuri Paşa I-II, s. 48; A. Refik, Osmanlı Kumandanları, s. 44; İ. H. Danişmend’e göre; Gedik Ahmed Paşa’nın III. Karaman seferinde ise Silifke, Ermenek, Mennan, Develi-Karahisar gibi mevkiiler ele geçirilmiştir. Bkz., İ. H. Danişmend I, s. 329; İnalcık, Karaman’ın fethinin 1468–1474 tarihleri arasında gerçekleştiğini belirtir. Bkz., H. İnalcık, Klasik Çağ, s. 110, 217; Uzunçarşılı, Beylikler, s. 35; M. Akif Erdoğru, “Kanunî’nin İlk Yıllarında Karaman Vilâyeti”, Tarih İncelemeleri Dergisi VIII, İzmir 1993, s. 37.

32 T. Gökçe, a.g.e., s. 431; G. Göğebakan, a.g.e., s. 39; O. Gümüşçü, a.g.e., s. 28 33 Ş. Tekindağ, “Ermenek”, s. 317. 34 Ş. Çelik, a.g.e., s. 359; Benzer durum için Bkz., F. Emecen, a.g.e., s. 41. 35 TSMA. E. 6347. 36 Şikâri, s. 198; Künhü’l-Ahbâr II, s. 163; A. De Lamartine, Osmanlı Tarihi, s. 319; İ. H. Danişmend I, s.

331; İ. H. Konyalı, Karaman, s. 615 vd.; İ. H. Konyalı, Ereğli, s. 422.

Page 69: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

YÖREDE OSMANLI HÂKİMİYETİNİN TESİSİ

45

itaat etmeyip37 Kasım Bey’le harekete geçmesiyle daha da arttığı anlaşılmaktadır38.

Ancak II. Bayezid karşısında mağlup olarak Mısır’a iltica edeceklerdir. 1482 yılında

Cem Sultan’ın Mısır’dan dönmesiyle39 Kasım Bey, etrafına topladığı Varsak ve

Turgutlularla, Şehzade Abdullah ve Hadım Ali Paşa’yı mağlup edip Konya’yı muhasara

etmiştir. Fakat Gedik Ahmed Paşa komutasında gelen Osmanlı ordusunun haberini

almış ve muhasarayı kaldırarak Cem Sultan’la birlikte Taşeli’ne kaçmıştır40. Cem’in

Rodos’a sığınması üzerine41 ümidini iyice kaybeden Kasım Bey, II. Bayezid’den affını

ve İçel topraklarının kendisine ıkta olarak verilmesini istedi. 10 Mart 1483’te ölünceye

değin, Mut yakınlarındaki Hocendi Beli’nden Akdeniz’e kadar olan İçel topraklarını

yönetti42.

B- KARAMAN İLİNDE OSMANLI İDARİ YAPISININ TESİSİ

Ermenek, Anadolu Selçukluları zamanında Larende, Konya, Alaiye, Niğde,

Aksaray ve kayseri çevrelerini de içerisine alan “Yunan Vilâyeti” içerisinde yer

almışken43, Karamanoğulları zamanında bu devletin ilk başkenti ve merkez üssü

olmuştur. Karamanoğlu toprakları Osmanlılarca zapt edilince, eyâlet ismi olarak

beyliğin kurucusu Karaman’ın adı verilmiş, Ermenek ise yeni oluşturulan İçel sancağına

kazâ merkezi olarak bağlanmıştır44. Osmanlı hâkimiyetinden sonra, Ermenek ve

yöresinin yer aldığı ilk mufassal tahririn, II. Bayezid dönemine ait 1500 tarihli tahrir

37 İbn Kemâl VIII, s. 5a-7b; Künhü’l- Ahbâr II, s. 3; Lütfi Paşa, Tevârih-i Âl-i Osman, s. 189; Feridun

Bey, Sultan II. Bayezid’in Dulkadır hâkimi Alâü’d-devle’ye gönderdiği mektubunda, cülûs vukuundan ve Şehzâde Cem Sultan’a galebe geldiğini anlatıyor. Ayrıca Cem Sultan’ın Sultan Bayezid’a sunduğu tazarruât için Bkz., Feridun Bey, I, s. 283 vd., 290.

38 Şikâri, s. 200; İbn Kemâl VIII, s. 11a; 1476 tarihli Arapça bir nâmede “Evlâd-ı Karaman’ül-merdûdin” şeklinde bir ifade yer almaktadır. Bkz., Tahsin Öz, “Topkapı Sarayı Müzesi Arşivi’nde Fatih II. Sultan Mehmed’e Ait Belgeler” Belleten XIV/53 (Ocak 1950), s. 51; H. İnalcık, Klasik Çağ, s. 36.

39 İbn Kemâl VIII, s. 13a vd. 40 Şikâri, s. 202; M. Nuri Paşa I-II, s. 51 vd.; H. Edhem, a.g.m., s. 875; H. İnalcık, Klasik Çağ, s. 35; İ.

H. Danişmend I, s. 365; Benzer karışıklıkların Manisa’da da olduğu görülmüştü. Bkz., F. Emecen, a.g.e., s. 24.

41 İbn Kemâl VIII, s. 17a; Divanı hakkında Bkz., Cem Sultan, Cemşid ü Hurşid, (nşr. M. O. Meriç), Ankara 1997; H. İnalcık, Klasik Çağ, s. 36.

42 Şikâri, s. 206; Müneccimbaşı II, s. 378–380; Kasım Bey’in Larende İmaret Medresesi bitişiğindeki kabrinin kitabesinde: “Allahu’l Bâkî intekale min-dâri’l-fenâ ilâ dâri’l-bekâ, el-merhûm el-mağfur el-şehid el-muhtac ilâ rahmeti’llah Sultan Kasım b. İbrahim sene semânin ve semânîne ve semâni mie” yazmaktadır. Bkz., H. Edhem, a.g.m., s. 874; Muammer Yılmaz, Cem Sultan, Ankara 2001,49.

43 Oruç Bey, s. 21; Tuncer Baykara, Türkiye’nin Tarihî Coğrafyasına Giriş I, Ankara 1988, s. 24; Osmanlı taşra idare sistemi hakkında Bkz., Fatma Acun, “Osmanlı Taşra İdaresine Sistem Yaklaşımı: Karahisar-ı Şarkî Örneği”, XIII. Türk Tarih Kongresi (4–8 Ekim 1999), Kongreye Sunulan Bildiriler, III/III, Ankara 2002, s. 1933 vd.

44 M. Akif Erdoğru, “Kanuni’nin İlk Yıllarında Karaman Vilâyeti”, s. 37; Ş. Çelik, a.g.e, s.32.

Page 70: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

ERMENEK KAZÂSI (1500-1600)

46

olduğu anlaşılmaktadır. Ancak Ermenek’in bulunduğu defterin baş kısmının eksik

olması ve Ermenek’e ait sadece 18 köyün kaydının bulunması, kazânın bu tarihteki idarî

yapısı hakkında tespitte bulunmamızı güçleştirmektedir45. Fakat aynı tarihli evkâf

defterinden Ermenek’in, Karaman Eyaleti İçel sancağına bağlı bir kazâ merkezi olduğu

anlaşılıyor46. Bu statü 1571’de Kıbrıs’ın Türkler tarafından fethine kadar devam

edecektir.

1518 tarihinde Karaman Beylerbeyliği’nin İçel sancağına bağlı olan Ermenek

kazâsı47, 152248, 152749 ve 153050 tarihlerinde aynı eyâlet ve sancak içerisinde yer

almıştır. XVI. yüzyılın ikinci yarısından sonra 1568–71 yıllarında51 kazânın idarî

durumunda bir değişiklik gözlenmemiştir.

Kıbrıs’ın fethinden sonra, İçel sancağı ile birlikte Ermenek kazâsı da yeni

oluşturulan Kıbrıs Beylerbeyliğine bağlanmıştır52. Kıbrıs’a hizmet için tayin olunan

Alâiye, Sis ve Tarsus ile birlikte İçel sancağının da 1571 yılı başlarında Karaman

Vilâyetinden ayrılıp Kıbrıs’a bağlandığı söylenebilir53. Çünkü Karaman beylerbeyine

gönderilen 7 Ağustos 1571 tarihli bir hükümde, İçel sancağı Kıbrıs beylerbeyliğine

bağlandığından, sancağa ait eski ve yeni, icmal ve mufassal defterlerin Kıbrıs

Beylerbeyi olan Sinan’a gönderilmesi istenmektedir. Bu hükme dayanarak İçel

sancağının idarî olarak 1571 tarihinde Kıbrıs beylerbeyliğine bağlandığını

söyleyebiliriz54. İçel sancağı idarî olarak Kıbrıs’a bağlansa da Karaman vilâyeti ile

45 BOA., TD 31, s. 1–16. 46 TK 565, s. 1 vd. 47 BOA., TD 83, s. 265–322. 48 BOA., TD 182, s. 1–46. 49 İ. M. Kunt, Sancaktan Eyalete, s. 32 vd. 50 BOA., TD 387, s. 335. 51 İ. M. Kunt, Sancaktan Eyalete, s. 128,138. 52 Besim Darkot, “Kıbrıs”, İA. VI, s. 675; Ş. Çelik, a.g.e, s. 33. 53 Recep Dündar, Kıbrıs Beylerbeyliği (1570- 1670), Malatya 1998, (Basılmamış Doktora Tezi), s. 98

vd. 54 “Halen İçel Sancağı Kıbrıs Beylerbeyliği’ne ilhak olunup, livâ-i mezbûrun atik ve cedid icmâl ve

mufassal tahririn, Kıbrıs Beylerbeyisi Sinan’a irsal olunmak üzere gönderesin.” Bkz., BOA. MD.12, s.447, nr. 865, (7 Ağustos 1571)

Page 71: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

YÖREDE OSMANLI HÂKİMİYETİNİN TESİSİ

47

askerî, hukukî ve iktisadî bakımdan bağlılıkları devam etmiştir55. 1578–1588 tarihli

sancak tevcih defterinde İçel, Kıbrıs Eyaleti sancakları içerisinde yer alır56.

Aynî Ali Efendi’nin 1609 tarihli eserinde İçel sancağı Kıbrıs Eyaleti içerisinde

yer almaktadır57. Hazerfen Hüseyin Efendi’nin eserinde de İçel sancağı, Lefkoşa,

Tarsus, Alâiye, Sis, Baf, Girne sancaklarıyla birlikte Kıbrıs beylerbeyliğine tâbi

durumdadır58. Adana’nın 1608 yılında müstakil bir eyalet olarak teşkilatlanmasından

sonra, 1632 tarihinde yeni bir düzenleme ile daha önce Kıbrıs Eyaleti’ne bağlı olan İçel

sancağı Adana’ya bağlanmış ancak aynı yılın Ağustos ayında tekrar Kıbrıs’a tâbi

olmuştur59. 1632–1641 tarihli sancak tevcih defterlerinden ilkinde İçel sancağı Kıbrıs

beylerbeyliğine bağlı iken, ikinci defterde Adana eyaletine bağlı görülmektedir60.

Kıbrıs Eyaleti, 17. yüzyılda sekiz sancaktan müteşekkil olup Tarsus, Sis, Alâ’iye

ve İçel’in Adana Eyaletine bağlandığı görülür. Bu durum 1700–1716 yılları arasında da

devam etmiştir61. 1857 tarihine gelindiğinde ise Karaman Eyaleti içerisinde yer alan İçel

sancağının merkezi Ermenek kazâsıdır62.

1867 tarihinde Osmanlı Devleti’nin diğer vilâyetlerinde de görülen değişikliğe63

İçel sancağı da uğramış ve Adana, Kozan, Cebel-i Bereket bağlı oldukları Halep

vilâyetinden, İçel sancağı da bağlı olduğu Konya vilâyetinden ayrılarak yeni teşkil

olunan Adana Vilâyeti’ne bağlanmıştır64. 187765, 188166ve 1886 tarihlerinde adı geçen

55 “İçelsancağı kadimden vilâyet-i Karaman’a tâbi’ olup ba’dehu cezîre-i Kıbrıs feth olmağla ana ilhak

olınup yine mâbeynlerinde câri olan kânun vilâyet-i Karaman kânunı olup halkının i’tiyad ve ihtiyaçları olan mevâddın lâzım olanı vilâyet-i Karaman’ın ‘atîk defterlerinde mukayyed olan kânunnameden ihraç olunup livâ-i mezkûrun defterine kaydolunmuşdur ki zikr olunur”. Bkz., TK 128, s. 1.

56 İ. M. Kunt, Sancaktan Eyalete, s. 156 57 Aynî Ali Efendi, Kavânîn-i Âl-i Osman der-Hülâsa-i Mezâmin-i Defter-i Dîvân, (nşr. H. Tuncer),

Ankara 1964, s. 11. 58 Hazerfen Hüseyin Efendi, Telhîs’ul Beyân fî Kavânîn-i Al-i Osman, (Aslı Bibliothéque Nationale de

Paris, Ancien Fonds Turcs, nr. 40’daki nüshanın BOA. Kütüphânesi 2220 numarada kayıtlı sureti), s. 61a vd.

59 O. Kılıç, Osmanlı Devletinin İdarî Taksimatı, s. 59; Ş. Çelik, a.g.e., s. 35. 60 İ. M. Kunt, Sancaktan Eyalete, s. 190. 61 O. Kılıç, Osmanlı Devletinin İdarî Taksimatı, s. 60; Osmanlı Devlet teşkilâtında, ilk Sâliyâneli (Senevî

maaşlı) eyalet olan Mısır hakkında Bkz., S. Muhammed, Mısır Eyâleti, s. 52. 62 İ. H. Konyalı, Ereğli, s. 50. 63 Benzer idarî değişiklikler için Bkz., A. Aksın, Harput, s. 30–36. 64 Şemseddin Sâmî, “Adana”, Kâmûsu’l–A‛lâm I, (Tıpkıbasım), Ankara 1996, s. 220; “İçel,

Anadolu’nun güney sahilinde ve Kıbrıs’ın karşısında olup, Adana vilâyetine bağlı bir sancak haline getirilmiştir. Silifke livâsı; Ermenek, Mut, Gülnar ve Anamur isimleriyle beş kazâya ayrılmış olup, altı nahiye ile 321 karyeden oluşur. İçel sancağının merkezi Silifke kazâsıdır.” Bkz., Şemseddin Sâmî, “İçel”, Kâmûs’ul- A’lâm, II, s. 1128

65 1294 Adana Salnâmesi, s. 124.

Page 72: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

ERMENEK KAZÂSI (1500-1600)

48

vilâyet içerisinde yer almıştır. 1886’da, 8.000 nüfusa sahip olan Ermenek kazâsı İçel

sancağının merkezi konumundadır67.

189068, 189169, 189470 ve 1895 tarihlerinde İçel sancağı ve dolayısıyla da

Ermenek’in Adana Vilâyetine bağlılığı devam etmektedir. 1895’te Ermenek 26427

kişilik nüfus ve 63 köye sahiptir. İçel sancağı toplam nüfusu ise 105.280’dir71. 190072 ile

1907 tarihleri arasında da İçel sancağının Adana Vilâyetine tabiiyeti devam ettiği ve

dolayısıyla Ermenek’in de bu vilâyete bağlı olduğu görülmektedir73. 1911 tarihli

Osmanlı nüfus istatistiğine göre Ermenek, Konya Vilâyetine bağlı 29.424 nüfuslu bir

kazâ merkezidir74. 1914’te Adana, 1919–20 yıllarında ise tekrar Konya’ya ait bir kazâ

durumundadır.

C- KAZÂ YÖNETİMİ VE MUAF ZÜMRELER Osmanlı Devleti’nin kuruluşundan itibaren, kasaba ve köyler topluluğu adlî bir

birim olarak “kazâ” adı altında varlığını devam ettirmiştir75. Kazâların doğuşu, iktisadî,

içtimaî, coğrafî ve kültürel şartların belirlediği tarihi bir seyir içerisinde vuku

bulmuştur76. Osmanlı şehirleri, hükümdarın otoritesini temsilen yönetimde bulunanların

ikâmet merkezidir77. Ermenek’te, zamanın hükümet görevlilerinin hizmet ettiği binaların

veya kadının davaları yürüttüğü, bugünkü anlamda adliye sarayının varlığı 66 1299 Adana Salnâmesi, s. 69. 67 “ İçel; Adana vilâyetinin garbî kısmını teşkil ederek merkez idaresi Adana’ya 48 saat mesafede kâin ve

8.000 nüfusa şamil Ermenak kasabasıdır. Livâ-i mezkûra merbût kazâ ve nahiyeler: 1) Nefs-i Ermenak kazâsıdır. Şimal-i garbe Nevâhi nahiyesi vakî ve merkez livâya tâbidir. 2) Mut kazâsı. 3) Karataş kazâsı. 4) Gülnar kazâsı. 5) Anamur kazâsı” Bkz., Ali Sâib, Coğrafya-ı Mufassal Memâlik-i Devlet-i Osmaniyye, İstanbul 1304, s. 230 vd.

68 1308 Adana Salnâmesi, s. 100. 69 1309 Adana Salnâmesi, s. 130. 70 1312 Adana Salnâmesi, s. 61. 71 Ali Cevad, Memâlik-i Osmaniyyenin Tarih ve Coğrafya Lügati, Dersaadet 1313, s. 11, 134 72 1318 Adana Salnâmesi, s. 213. 73 Ali Nâzimâ, Memâlik-i Osmaniyye Coğrafyası, İstanbul 1325, s. 27. 74 Dahiliye Nezareti Sicil-i Nüfus İdare-i Umumiyesi Müdüriyeti, Memâlik-i Osmaniyyenin 1330 Senesi

Nüfus İstatistiki, Dersaadet 1336, (BOA’ de bulunan 2436 numaralı eserin TTK. Kütüphânesindeki fotokopisi), s. 24.

75 Musa Çadırcı, “ Türkiye’de Kazâ Yönetimi”, Belleten LIII/ 206, (Nisan 1989), s. 237; Ayrıca Bkz., Musa Çadırcı, Tanzimat Döneminde Anadolu Kentlerinin Sosyal ve Ekonomik Yapıları, Ankara 1991; İlber Ortaylı, Tanzimat’tan Sonra Mahalli İdareler (1840–1878), Ankara 1974, s. 68 vd.; Yusuf Halaçoğlu, XVI-XVII. Yüzyıllarda Osmanlılarda Devlet Teşkilâtı ve Sosyal Yapı, Ankara 1995, s. 83; M. Akdağ, “Türkiye’nin İktisadî Vaziyeti II ”, s. 329; Yaşar Yücel, “Anadolu Beyliklerinde Devlet Teşkilâtı ve Toplum Hayatı”, Belleten LIV/210, (Ağustos 1990), s. 822 vd.; Tanzimat dönemi Osmanlıda yönetim ve özellikleri için Bkz., Musa Çadırcı, “Tanzimat Döneminde Türkiye’de Yönetim”, Belleten LII/203, (Ağustos 1988), s. 601–626; M.A. Ünal, Harput, s. 51; N. Beldiceanu, a.g.e., s. 41 vd.; A. Akgündüz, S. Öztürk, a.g.e., s. 400; A. Aksın, Harput, s. 116; N. Abacı, a.g.e., s.79.

76 M.A. Ünal, Harput, s. 50. 77 S. Faroqhi, Kent ve Kentliler, s. 12.

Page 73: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

YÖREDE OSMANLI HÂKİMİYETİNİN TESİSİ

49

bilinmemektedir. Ancak Ermenek’te “Saray” adını taşıyan bir mahallenin bulunması ve

1584 tarihinde Ermenek Kadısı olan Mevlâna Hacı Abdürrezzak’ın burada ikamet

etmesi yönetim binalarının Saray Mahallesi’nde olduğu hakkında bir fikir vermektedir78.

1584 tarihli tahrir defterinde, Süleyman v. Abdülaziz’in ismi üzerine “emîrâne” notu

düşüldüğü görülmektedir79. Defterdeki bu ifadeden Ermenek kazâsının 1584’te İçel

sancağı merkez kazâsını oluşturduğu anlaşılmaktadır. Nitekim aynı tarihlerde İçel

sancağı merkezinin tespit edilemediği belirtilmiştir80.

Osmanlı Devleti’nde halk; reâyâ ve askerî olmak üzere ikiye ayrılmıştır. Padişah

beratıyla devlet hizmeti yapan askerî sınıf, raiyyet resimlerinden muaf tutulmuştur81.

Muaf olan, köy veya kasaba halkının yahut bir şahsın, vergi ve diğer devlet

tekliflerinden affedilmiş olduğuna dair kendilerine ferman veya emir verilirdi ki buna

“Muafnâme-i Hümâyun” denmekteydi82. Osmanlı şehirlerinde yönetici sınıfına mensup

kişiler, sultanın yargı ve yürütme yetkisini ellerinde bulunduran ve “askerî” sıfatına haiz

kimselerden oluşmaktadır83. Ulûfe ve tımar alan bütün hizmet sahipleri, saray halkı,

ulema ve ümera, kapı-kulu ve devlet erkânı ile tımarlı sipâhiler, kadılar, müderrisler

askerîdirler. Bu zümreler raiyyet rüsumundan muaftırlar. Bunun yanında hatip ve

imamlar, müezzinler, hâfız, mu‘arrif, kayyum gibi hizmetliler avarızdan daima

muaftırlar. Zaviyedâr dervişler ise bazı bölgelerde avârızdan muâf, fakat rüsûma

tabidirler84.

Tahrir defterlerinde idarî ve mülkî görevlilerle ilgili bilgilerin sınırlı oluşu

nedeniyle, bu zümreye mensup şahısların sayısını tam olarak tespit etmek her zaman

mümkün değildir. 1500 tarihli TD 31’in eksik olması, ayrıca XVI. yüzyıla ait Ermenek

Şer'iyye Sicilleri’nin de günümüze kadar ele geçmemesi bu tespiti zorlaştıran diğer

unsurlardır85. Kale görevlileriyle ilgili olarak, 1522 tarihli tahrir defterinde dizdar,

78 TK, TD 128, s. 1. 79 TK 128, s.1. 80 Bkz. Ş. Çelik, a.g.e., s. 44. 81 Yusuf Halaçoğlu, XVIII. Yüzyılda Osmanlı İmparatorluğunun İskân Siyaseti ve Aşiretlerin

Yerleştirilmesi, Ankara 1991, s. 12. 82 M. Z. Pakalın, OTDTS II, s. 550. 83 M. H. Yinanç, Anadolu’nun Fethi, s. 158; Y. Halaçoğlu, Osmanlılarda Devlet Teşkilâtı ve Sosyal Yapı,

s. 83; J. H. Kramers, “Subaşı”, İA XI, s. 78 vd.; M. Taştemir, Adıyaman, s. 25; H. Doğru, Sultanönü Sancağı, s. 88.

84 H. İnalcık, “Raiyyet Rüsûmu”, Osmanlı İmparatorluğu, s. 49 vd.; F. Emecen, a.g.e., s. 57 vd. 85 II. Bayezid’in Kânun-nâmesinde yer alan şu cümleler bu sicillerin akibeti hakkında fikir verir

niteliktedir. “Vilâyet-i Karaman kadıları, bir kadılıkdan ma‘zûl olsalar, ellerinde olan sicillâtı sonra

Page 74: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

ERMENEK KAZÂSI (1500-1600)

50

kethüda, senktraş, imam, mütevelli, topçu, ambarcı, 15 merdân olmak üzere toplam 22

nefer bulunduğu belirtilmiştir86. 1640 tarihli tahrirde ise kalede bulunan, dizdar, kethüda

ve 17 merdânın isimleri ve tasarruf ettikleri tımarlar yer almıştır87. 21 Kasım 1555

Perşembe tarihli kayıttan, Ali b. Süleyman’ın, Ermenek kalesinde merd-i kal‘a, 1558

tarihli diğer bir kayıttan ise Hüseyin’in kalenin silâhtarı olduğunu öğreniyoruz88.

Evliya Çelebi, şehrin kale dizdarı, kethüdası, serdarı, 18 neferi, nakibü’l-eşrâfı,

müftüsü ve âyânı bulunduğunu ayrıca şehrin Silifke sancağı’nın Paşa hassı olduğunu bu

tarihte şehirde voyvodanın hüküm sürdüğünü belirtir89. Dikkat edilirse, Voyvoda ve

müftü hariç diğer bütün görevlilerin XVI. yüzyıl tahrirlerinde de yer almakta ve kale

neferlerinin sayısında herhangi bir değişikliğin olmadığı görülmektedir. XVI. yüzyıla ait

bazı arşiv kayıtlarında bu görevlilerle ilgili birtakım bilgilere rastlanmaktadır. 19 Mart

1565 tarihinde İçel sancakbeyi Yusuf’un Osmanlı idaresine gönderdiği mektuba cevap

olarak yazılan bir hükümde, 3000 akçe tımarla Ermenek kalesi dizdarı olan Ömer’in

“dizdarlık tımarı maişetime yetmez” diyerek dizdarlıktan feragat ettiği ve yerine

Yusuf’un getirildiği belirtilmektedir90. 8 Mayıs 1575 tarihli Ermenek kadısına

gönderilen bir hükümde ise Ermenekli Mustafa, İlyas, Hasan ve Sulu Ahmed adında

halktan kimselerin gelerek, Ermenek kalesi dizdarı Hasan’ın şer’i şerif hilâfına bazı

fiiller işlediğini şikâyet ettiklerinden bahisle, kadıdan durumu tahkik etmesi

istenmektedir91. Ermenek kazâsının XVI. yüzyılda sancak merkezi olduğuna dair Arşiv

kayıtlarında herhangi bir belgeye rastlanılmamaktadır. Bu sebeple burada İçel

sancakbeyleriyle ilgili malumat yer almayacaktır92. Hal böyle olunca burada en yetkili

şahıs, şehrin ve kazânın idarecisi olan kadıdır.

a. Kadı

İlmiye sınıfına mensup olan Kadı, kazâ işlerine bakan memura verilen unvandır.

Osmanlı Devleti’nde çok geniş yetkilerle donatılmış bulunan kadılar, şer‘iye

gelen kadıya teslim eylemeyüb, alub giderler imiş, teslim eylemeyi ilhah edeler. Ta kim Müslümanların umûrı muhtell olmaya.” Bkz., Ahmet Akgündüz, Osmanlı Kânun-nâmeleri II, İstanbul 1990, s. 39.

86 BOA., TD 387, s. 264. 87 BOA., TD 765, s. 69 vd. 88 BOA., MAD 125 (1546–1565) 89 Evliya Çelebi IX, s. 304. 90 BOA., KK, nr. 74, s. 488. 91 A.NŞT, nr. 1078, s. 169. 92 Konuyla ilgili geniş bilgi için Bkz., Ş. Çelik, a.g.e., s. 41-55.

Page 75: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

YÖREDE OSMANLI HÂKİMİYETİNİN TESİSİ

51

mahkemelerinde yargı görevini ifa eden en büyük sivil ve adlî âmir konumundadır93.

Kadılar askerî olmayan şer‘i ve hukukî hususlardan sorumluydu. Reâyâ ile askerî sınıf

arasındaki ihtilaf kadı tarafından çözülürdü. Şehir ve kasabaların belediye işleri,

vekâletnameler, alım ve satım muamelelerinin düzenlenmesi94, nikâh, izdivaç, miras

taksimi95, yetim ve mal-ı gaibin muhafazası, vasi tayini-azli, vasiyetlerin ve vakıfların

nezareti, cürüm ve cinayet vs. bütün muameleleri de kadı yürütür ve bu hizmetlerinden

“resm-i kısmet” alırdı. Zahire ve amele tedariki, hayvan sevki, menzil emirleri, asker

toplanması, iktisadî işler, mahalli rayice göre eşyaya nahr konulması gibi bütün işlerin

temini kadılara aitti96.

Nâib, kâtib ve muhzırlar kadıların görevlerini yerine getirmesinde yardım eden

görevlilerdir. Nâib, kadıların görevleri başında bulunmadığı durumlarda ona vekâlet

etmekle görevlidir. Kadının kendisi kasabada oturur, bölgedeki çeşitli topluluklara

nâiblerini gönderir ve nahiye mahkemeleri açardı97.

Kadıların maaşlarına cihet veya vazife deniliyordu ve günlük hesabıyla maaşları

en fazla 500 akçeye kadar yükselebilirdi98. Ermenek kadısı ulema hiyerarşisinde ibtidâ-i

hâriç müderrisi statüsündeydi99. 1530 tarihinde Ermenek kadısı günlük 20 akçe

almaktaydı. Aynı tarihte, İçel sancağı kazâlarında bulunan kadılardan, Karataş 15 akçe,

Gülnar 30, Selendi 35, Mut Kadısı ise günlük 60 akçe yevmiye almaktaydı100.

93 H. İnalcık, “Adâletnâmeler”, s. 91, 107 vd.; H. İnalcık, Klasik Çağ, s. 81, 122; M. Zeki Pakalın,

OTDTS II, s. 119–125; İ. H. Uzunçarşılı, Osmanlı Devletinin İlmiye Teşkilatı, Ankara 1988, s. 87, 94, 105; T. Baykara, XVIII. Yüzyılda Görev ve Görevliler, s. 7; Hasan Akgündüz, Klasik Dönem Osmanlı Medrese Sistemi, İstanbul 1997, s. 75; A. Akgündüz, S. Öztürk, a.g.e., s. 407; M.A. Ünal, Harput, s. 51 vd.; M. Taştemir, Adıyaman, s. 24; O. Kılıç, Adilcevaz ve Ahlat, s. 78 vd.; Ş. Çelik, a.g.e, s. 55; E. Çakar, a.g.e, s. 95; A. Aksın, Harput, s. 106; O. Gümüşçü, a.g.e., s.129 vd.; N. Abacı, a.g.e., s. 52-58.

94 Robert Anhegger, Halil İnalcık, Kānūnnāme-i Sultānî ber-Mūceb-i ‘Örf-i ‘Osmānî, Ankara 2000, s. XVII; Uzunçarşılı, İlmiye Teşkilatı, s. 83; H. Akgündüz, a.g.e., s. 75.

95 Halil İnalcık, “XV. Asır Türkiye İktisadî ve İçtimaî Tarihi Kaynakları”, Osmanlı İmparatorluğu, s. 188.

96 H. İnalcık, “Adâletnâmeler”, s.108 vd.; Uzunçarşılı, İlmiye Teşkilatı, s. 109; Y. Yücel, “Anadolu Beyliklerinde …”, s. 812 vd.; Mustafa Öztürk, “Osmanlı Dönemi Fiyat Politikası ve Fiyatların Tahlili”, Belleten LV/ 212, ( Nisan 1991), s. 93; Y. Halaçoğlu, Osmanlılarda Devlet Teşkilâtı, s. 83; S. Faroqhi, a.g.e., s. 326; A. Aksın, Harput, s. 108 vd.; Tımarlı kadı hakkında Bkz., B. Yediyıldız, Ü. Üstün, a.g.e., s. 110; Osmanlı Devleti’nin bir kadılar devleti olarak görüldüğü hakkında [Bkz. Bernard Lewis, Modern Türkiye’nin Doğuşu, Ankara 1993, s. 14 vd.]; Ebûl’ulâ Mardin, “Kadı”, İA. VI, s. 42 vd.

97 H. İnalcık, “Adâletnâmeler”, s. 91, 107 vd.; M.Z. Pakalın, “Nâib”, OTDTS II, s. 644; Naib ve muhzırlar hakkında Bkz., N. Abacı, a.g.e., 59-63.

98 Enver Çakar, XVI. Yüzyılda Haleb Sancağı (1516–1566), Elazığ 2003, s. 96. 99 “Kadı-i kazâ-i mezbûr fî yevm 20”. Bkz., TD 387, s. 253; H. İnalcık, Klasik Çağ, s. 174; XVII.

Yüzyılda Ahlat ve Adilcevaz kadısı 150 akçe yevmiye alıyordu. Bkz., O. Kılıç, Adilcevaz ve Ahlat, s. 82.

100 387 Numaralı Muhâsebe-i Vilâyet-i Karaman ve Rum Defteri (937/1530) II, Tıpkı Basım,

Page 76: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

ERMENEK KAZÂSI (1500-1600)

52

Bu döneme ait şer‘iyye sicillerinin halen ele geçmemesi, Ermenek’te kadılık

yapan şahısların isimlerinin tam olarak tespitini zorlaştırmaktadır. Ancak tahrir

defterleri, bazı hükümler ve kadıların yazdığı birtakım mektuplardan, bunların

bazılarının isimleri ile görev yaptıkları tarihleri tespit edebilmekteyiz. Buna göre;

Mevlâna Ahmed Fatih Döneminde101, Mevlâna Ali v. Ahmed 1554’ten önce102, Mevlâna

Haydar b. Abdullah 18 Ekim 1572’de103, Mevlâna Haydar 28 Nisan 1576’da104, Mevlâna

Muslihiddin 8–17 Mayıs 1578’de105, Mevlâna Hacı Abdürrezzak 1584’te kadı olarak

görevlidir106. Mevlâna Mustafa ise, 17 Mayıs 1586 tarihli Mühimme hükmünden

anlaşıldığına göre bu tarihten evvel kadılık görevini yürütmekteydi107.

1554 tarihinde Ermenek şehrinin vergi hâsılatı arasında 1000 akçelik “Resmi

ihzâriye”108 yer almakta, ancak muhzırlar hakkında herhangi bir kayda

rastlanılmamaktadır109.

b. Çeribaşı (Serasker), Züemâ, Sipâhi ve Sipâhizâdeler

Çeribaşı, sancakta alaybeyinden sonra en yüksek rütbeye sahip yetkili

sipâhidir110. Sipâhi, geleneksel silahlar kullanan tipik bir ortaçağ atlı olup, serbest tımar

tasarruf ederdi. Memur olduğu yerlerin asayişini temin etmek maksadıyla, suçlulara

kadı vasıtasıyla müdahale edebilirdi. Zâim veya subaşı adı verilen bu kişiler, görev

bölgesinde “bâd-ı hevâ” türü vergileri toplamakla da görevliydi111. Sefer zamanlarında,

Başbakanlık Osmanlı Arşivi Daire Başkanlığı, Ankara 1996, s. 33 vd.

101 TSMA, nr. E. 6347. Belgede tarih belirtilmemiştir. Ancak arşiv kataloğunda Fatih dönemine ait olduğu bildirilir.

102 “Ali veled-i Ahmed” ismi üzerine düşülen “ma‘zul kâdî” notundan 1555’te ma‘zul olduğu anlaşılan kadı, Boyalık Köyü’nde yazılmıştır. Bkz., BOA., TD 272, s. 35.

103 BOA., A. DVN. 793, s. 14. 104BOA., KK, nr. 86, s. 126. 105 TK, TD 128, s. 33. 106 TK, TD 128, s. 1 107 BOA., KK, nr. 108, s. 25; “Ermenek kazâsının sakini olup, sabık Ermenek kadısı Mustafa mektup

gönderip kendisinin oğulları olan; Mehmed ve Sinan, firarane olup kendisinin nasihatine gelmeyüp, mührün kazdırıp, hüccet ve atiknameler verip, bazı sefih edlal ile softa taifesine karışıp, taife-i softa ile olup, halka zarar verdiklerinden, hükmü şerife mucebince kazâ-i mezbûra gelip, babalarına itaat ile softa taifesiyle beraber tutulup, habs ile Dersaadete gönderesin.” BOA., MD 60, s. 284, nr. 654 (17 Mayıs 1586).

108 BOA., TD 272, s. 6 109 Muahhar döneme ait birkaç muhzır kaydına rastlanılmaktadır. Bunlardan 1723’ten önce Mustafa,

(1723–1737) tarihleri arasında Es-Seyyid Hüseyin, 1737’den sonra ise Es-Seyyid Mahmud’un Ermenek mahkemesinde muhzır olarak görev yaptıkları anlaşılmaktadır. [Bkz. Tuncer Baykara, Osmanlı Taşra Teşkilatında XVIII. Yüzyılda Görev ve Görevliler, (Anadolu), Ankara 1990, s. 292.]

110 M. A. Ünal, Osmanlı Müesseseleri, s.69. 111 M. Z. Pakalın, OTDTS, I, 353 vd.; M. Akdağ, a.g.m. II, s. 277; M.A. Ünal, Harput, s. 47; F. Emecen,

a.g.e., s. 56; M. Taştemir, Adıyaman, s. 23; E. Çakar, a.g.e., s. 80; G. Göğebakan, a.g.e., s. 63; N. Abacı,

Page 77: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

YÖREDE OSMANLI HÂKİMİYETİNİN TESİSİ

53

kendi uhdelerindeki tımarlı sipâhilerle cebelüleri toplayıp alaybeyine sevk ederdi112. 27

Şubat 1574 tarihli bir Mühimme hükmünde yer aldığına göre İçel Zâimlerinden Şaban,

Gargara Köyü’ne mahsulü toplamaya vardığında, Abdüllatif ismindeki şahıs üzerine

yönelerek Zâimi iyice dövmüştür. Aynı şahsın velisinden habersiz genç kızları

nikâhladığı da kadı tarafından merkezî idareye arz edildiğinden Kıbrıs’a sürülmesine

hükmedilmiştir113.

İçel sanacağında çeribaşıları, nahiye esasına göre belirlenmiştir114. Ermenek

Seraskerlerinin, İçel sancakbeyi veya tâbi olduğu Karaman Beylerbeyi’nin arzı ile

merkezden tayin edildiği, serbest tımar tasarruf ettikleri tespit edilmiştir115.

Ermenek kazâsında görev yapmış çeribaşılarından kimlikleri tespit

edilebilenlerden Emre v. Şah 1516-1517’de 8665 akçelik tımarla116, 1522117ve 1523118

tarihlerinde ise aldığı 2043 akçe terfi ile 10708 akçeye ulaşan tımarı tasarruf edip bu

görevi sürdürdüğü görülmektedir. Diğer çeribaşı ise Hasan isimli şahıs olup, 5 Kasım

1552 tarihinden önce bu görevde bulunmaktaydı119.

Tımarlı sipâhi, muayyen hizmetleri yaptığı sürece devlete ait çeşitli vergileri

kendi hesabına toplamak hakkından faydalanan, toprak tasarrufunda reâyâ karşısında

devleti temsil eden kimse olup, toprağı kullanma hakkına sahip reâyâyı denetler ve

sistemle ilgili kanunların uygulanmasını temin ederdi. Reâyâ, sahib-i arz da denilen

sipâhiye birtakım vergiler ödemek zorundaydılar. Sipâhinin ayrıca “hassa çiftliği”

tasarruf etme yetkisi de vardı120.

a.g.e., s. 64 vd.

112 Ö. L. Barkan, Kânunlar, s. 287; N. Beldiceanu, a.g.e., s. 90; M. Taştemir, Adıyaman, s. 22; M. A. Ünal, Harput, s. 46.

113 “Ermenâk kadısı mektup gönderip, İçel züemasından Şaban kazâ-i mezbûrda mutasarrıf olduğu Gargara nam karyesine mahsulü cema vardıkta Abdüllatif nam şerir üzerine müteveccih olup, müşarunileyhi muhkem darp eylemiştir ve ondan gayrı velisi marifeti olmadan bazı kızları nikâh eylediği kadı arz eylemekle, arz olunduğu alakası kat olunup Kıbrıs’a sürülmek buyruldu. Esamileri ile kabul ve Kıbrıs’a nakil olunmuştur.” BOA., MD 25, s. 71, nr. 767, (27 Şubat 1574).

114 N. Beldiceanu, a.g.e., s. 33; Çelik, a.g.e, s. 61. 115 Ö. L. Barkan, Kânunlar, s. 17. 116 BOA., TD 58, s. 417 117 BOA TD 118, s. 494 118 “Mezkûr Emre kadimi İçel sipâhiyânından olup, Ermenek Seraskerliği ile kadimden bu Tımarı tasarruf

eder”. Bkz., BOA., TD 392, s. 244; Şah unvanı hakkında Bkz., M.A. Ünal, Harput, s. 184. 119 “İçel beği Yusuf mektub gönderüp, livâ-i mezbûrda 4762 akçelik Tımarı tasarruf iden Ermenak

çeribaşısı Hasan fevt olub Pir Mehmed ve Seydi Ahmed içün oğulları erbâb-ı Tımardan nef‘a kimesneler olub… 18 Zilkade 959” Bkz., BOA., KK, Ruus Defteri 210, s. 1.

120 Ö. L. Barkan, “Tımar”, Türkiye’de Toprak Meselesinin Tarihi Esasları Toplu Eserler I, İstanbul 1980, s. 828 vd.; F. Emecen, a.g.e., s. 132.

Page 78: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

ERMENEK KAZÂSI (1500-1600)

54

1518’de Ermenek’te Coşum (Cumma) mahallesinde 3 sipâhi-i mütekâid

mevcuttu. 1522 tarihinde de aynı şahısların adı geçen mahalde ikâmet etmeye devam

ettikleri görülmektedir121.

Ermenek’te görev yapan bazı sipâhilerin sefere katılmamak, hizmetten feragat

etmek veya halktan fazla para toplamak gibi sebepler gösterilerek mirlivânın talebi veya

beylerbeyi arzı ile bazılarının görevlerine son verildiği anlaşılmaktadır122.

1522’de İsmail Bey123 ve Yakub124 isimli sipâhilerin kendi istekleriyle feragat

ettiği, Hayreddin’in ise “mirlivâ mektubu mûcebince”125 görevinden alındığı görülür. 21

Haziran 1556 tarihinde ise İznebolı Köyü sipâhisi Yıva oğlu Derviş’in halktan fazla

para talep ettiği için görevine son verildiği anlaşılmaktadır126. 1573’te Saru,

Abdurrahman ve Bekir’in kendi istekleriyle görevlerinden feragat ettikleri127,

Abdurrahman’ın ise Kıbrıs’ın muhafazasına katılmadığı için tımarından el çektirildiği

görülür128.

c. Dizdar

Dizdar, kale muhafızları hakkında kullanılan bir tabir olup, kaleleri sürekli

olarak beklemeye ve müdafaaya memur olan askerlerin komutanıdır ve kendisine,

bulunduğu bölgeden serbest tımâr tevcih edilirdi. Hudut boylarında değilse şehrin

asayişinde rol oynayan bir nevi garnizon komutanıdır. Emrinde “kale erenleri” veya

“müstahfızân” ve “azebân” denilen “ulûfeli” askerler bulunmaktadır. Görevi gereği,

beylerbeyi, sancakbeyi ve kadıya karşı sorumlu ve onların denetimi altında

bulunuyordu129.

23 Aralık 1536 tarihinden önce Mehmed130, 23 Aralık 1536’da Muharrem131, 3

Haziran 1564’ten evvel Yusuf132, 3 Haziran 1564’te Hacı Ömer dizdarlık yapmaktaydı133. 121 BOA., TD 83, s. 266; BOA., TD 182, s. 2. 122 BOA., MAD 15286 (1573), s.156; Ayrıca Bkz., BOA., MAD 15286, (1573), s.412; Ayrıca Bkz.,

“Tımar: Hacı veled-i Emir Umur an-tahvil-i Nureddin bi’l-fariğ. Feragat-ı kerde ber muceb-i mektub-ı Mirlivâ” BOA., TD 118, s. 503

123 BOA., TD 118, s. 494. 124 BOA., TD 118, s. 499. 125 BOA., TD 118, s. 503. 126 BOA., MD 2, s.96, nr. 996, (21 Haziran 1556). 127 BOA., MAD 15286, s. 412, 156 vd. 128 BOA., MAD 15286, (1573),s.158 vd. 129 M. Z. Pakalın, “Dizdar”, OTDTS I, s. 469; M.A. Ünal, Harput, s. 47 vd.; E. Çakar, a.g.e., s. 87–88; N.

Beldiceanu, a.g.e., s. 86; Ş. Çelik, a.g.e, s. 65; Orhan Kılıç, Adilcevaz ve Ahlat, s. 63 vd.; N. Abacı, a.g.e., s. 70.

130 BOA., TZTD, nr. 2, s. 327. 131 BOA., TZTD, nr. 2, s. 327.

Page 79: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

YÖREDE OSMANLI HÂKİMİYETİNİN TESİSİ

55

Bu şahıslardan başka 19 Mart 1565’ten önce Ömer134, 19 Mart 1565’te Yusuf135, 20 Mart

1568’den önce Yusuf136, 20 Mart 1568’de Hasan137, 8 Mayıs 1575’te Hasan’ı dizdar

olarak görmekteyiz138. 1584 tarihinde Anamur kalesi dizdarı Mustafa v. Süleyman ile

merd-i hisar Mehmed v. Osman, Ermenek’te Cumma Mahallesi reâyâsı arasında

yazılmıştı139. Ayrıca 8 Ağustos 1587’den önce Mustafa140, 8 Ağustos 1587’de ise Hacı

Hasan141, 8 Ocak 1590’dan önce Ahmed isimli dizdar görev yapmaktaydı142.

ç. Muhassıl

Muhassıl kelimesini daha çok “emvâl-i emîriyyeyi tahsile memur adam”

manasıyla tanımaktayız143. Muhassıl deyimi 1600’lü yılların sonlarına doğru vergi

tahsili yapan görevliler için kullanıldıysa da XV. ve XVI. yüzyılda tutulan tahrir

defterlerinde “ilim tahsil edenler” yani öğrenciler için kullanıldığı tespit edilmektedir144.

Ancak incelemeye tâbi tutulan tahrir defterlerinde “muhassıl” kaydı düşülen kişilerin

babalarının dini ya da ilmî kimlikli kimseler olduğu dikkat çekmektedir145.

1518 ve 1522’de Ermenek şehir merkezinde görülmeyen muhassıllara, 1555

tarihinde rastlanmaktadır. Bu tarihte, Sifas, Zaviye ve Celâl mahallelerinde 1, Sanduklı

Mahallesi’nde 3 olmak üzere 6 muhassıl bulunmaktadır146. 1584 tarihine gelindiğinde

ise, Hallaç, Cumma ve Saray mahallelerinde 1, Değirmenlik’te 2, Sifas’ta 3 olmak üzere

toplam 8 muhassıl mevcuttur147. Ermenek şehrinde muhassıl kaydedilenlerin sayıca çok

132 BOA., KK, nr. 74, s. 14. 133 BOA., KK, nr. 74, s. 14. 134 BOA., KK, nr. 74, s. 488. 135 BOA., KK, nr. 74, s. 488. 136 BOA., A. RSK, nr. 1459, s. 16. 137 BOA., A. RSK, nr. 1459, s. 16. 138 BOA., A. NŞT, nr. 1078, s. 169. 139 TK, TD 128, s. 13 140 BOA., KK, nr. 110, s. 220. 141 BOA., KK, nr. 110, s. 220; 1584 tarihli evkaf defterinde nefs-i Ermenek mahallelerinden Saray

mahallesinde bulunan Hoca Cevher Mescidi vakıf gelirleri arasında, Dizdar Hasan Ağa ismine kayıtlı, senede 15 akçe gelir getiren dükkân zemini kaydı bulunmaktadır. Bkz., TK, TD 576, s. 17b.

142 BOA., KK, nr. 117, s. 164. 143 M.Z. Pakalın, “Muhassıl”, OTDTS II, s. 569; Malatya kazâsında muhassılı bu fonksiyonuyla

görmekteyiz. Bkz., G. Göğebakan, a.g.e., s. 61. 144 S. Sevim, a.g.m., s. 224. 145 1573’te Balıkesir kazâsında 60 kişiye “muhassıl” kaydı düşülmüştür. Bkz., Sezai Sevim, “Tahrir

Defterlerindeki Muhassıl Deyimi Üzerine Bazı Bilgiler”, Uluslar Arası Kuruluşunun 700. Yıl Dönümünde Bütün Yönleriyle Osmanlı Devleti Kongresi (Konya, 07–09 Nisan 1999), Konya 2000, s. 222 vd.

146 BOA., TD 272, s. 1–6. 147 TK, TD 128, s. 1–13.

Page 80: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

ERMENEK KAZÂSI (1500-1600)

56

olması bu kişilerin vergi tahsildarlarından çok ilim tahsil eden kişiler olduklarını

göstermektedir.

d. Nakîbü’l-Eşraf, Seyyid ve Şerifler

Hz. Muhammed’in soyundan gelenlerin işleriyle meşgul olan görevliye

Nakibü’l-Eşraf denmekteydi. Nakibü’l-Eşraf, Peygamber sülalesi mensuplarının

neseplerini kaydeder, doğum ve ölümlerini deftere geçirir, onların davranışlarını kontrol

eder, haklarını korur, ganimetten hisselerine düşeni aralarında dağıtırdı148. Nakibü’l-

Eşraf’ın kazâlarda vekilleri vardı149. XVI. yüzyılda Ermenek’te Seyyid ve şeriflerin ve

onların işleriyle meşgul olan Nakibü’l-Eşraf’ın varlığını görmekteyiz150. Evliya Çelebi

XVII. yüzyılda da Ermenek’te Nakibü’l-Eşraf’ın bulunduğunu haber veriyor151.

1522’de Cumma mahallesinde bir şahsın ismi altına şerif ibaresi düşülmüştür152.

1584 tarihinde, Celâl mahallesinde ikâmet eden Abdurrahman isimli zat153 ile aynı

tarihte, Zaviye mahallesinde oturan Ali v. İsmail adında bir zatın şerifzâde olduğu

bildirilmektedir154. İznebolı Köyü’nde 7 şahsın seyyid olarak kaydedildiği görülür. Bu

şahıslarla ilgili olarak düşülen notta: “Mezkûrların siyâdetleri defter-i atîkde işâret

olunup hâliyâ ellerinde şeyh-i muhteremden hüccetleri vardır” denilmekteydi. Burada

geçen “şeyh-i muhteremden” ibaresi, 1555–1584 tarihlerinde Ermenek’te Nakibü’l-

Eşraf’ın varlığını göstermektedir. 1584’te Aşağı İzvid Köyü’nde Sulu Fakih v. Kemal

adında 1 şerifzâde bulunmaktaydı155. Ermenek’te meskûn seyyidlerin birtakım hayır

işlerinde bulundukları müşahede edilmektedir. Bunlardan Seyyid Kemal b. Seyyid

Ahmed, 1584’te Sanduklı ve Sifas mahallelerinde mektebhâne kurmuştur156. Seyyid

Hacı Abdülvehhab Efendi 1710’da Mahmud Bey Camii’ni157, Miralay Seyyid Hasan ise

148 M. Z. Pakalın, “Nakibü’l-Eşrâf”, OTDTS II, s. 647 vd.; Mahmut Sarıcak, Osmanlı İmparatorluğunda Nakibü’l-Eşrâflık Müessesesi, Ankara 2003, s. 1 vd., 50; Rüya Kılıç, “Seyyid ve Şeriflerin Osmanlı Yönetimiyle İlişkileri”, Bütün Yönleriyle Osmanlı Devleti Kongresi, s. 425 vd.; F. Emecen, a.g.e., s. 126 nu: 51.

149 Uzunçarşılı, İlmiye Teşkilâtı, s. 163; E. Çakar, a.g.e, s. 103. 150 TK 128, s. 23 vd. 151 Evliya Çelebi IX, s. 304. 152 TD 182, s. 2. 153 TK 128, s. 3. 154 TK 128, s. 9 vd. 155 TK 128, s. 23–26; Asrın sonuna doğru sayılarında artış gözleniyor. F. Emecen, a.g.e., s. 58. 156 TK 576, s. 18a. 157 İ. H. Konyalı, Karaman, s. 706; H. Bardakçı, a.g.e.,s. 92.

Page 81: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

YÖREDE OSMANLI HÂKİMİYETİNİN TESİSİ

57

Hacı Ali Bey Mescidi’ni tamir ettirmiştir158. Seyyid Hacı Hüseyin Efendi ise, 1850

yılında Orta Mahalle’de bir çeşme yaptırmıştır159.

e. Cami Görevlileri ve Müderrisler

Osmanlı Devleti’nde muaf zümre içerisinde yer alan cami görevlileri, tahrir

defterlerinde mahalle ve köylerin ilk sırasında yer almışlardır. Şehirler mahallelere

bölünmüş, gayrimüslim mahallesi hariç her mahallede cami veya mescid bulunmakta ve

buralarda imam, hatip ve müezzinler görev yapmaktaydılar160. İlmiye grubuna dâhil olan

imamlar, kadıların teklifi ve padişah beratı ile göreve getirilirdi161. Bunlar aynı zamanda

mülkî ve beledî bir amir olan Kadı’nın mahalle düzeyindeki temsilcilerindendi162.

İmamın görevi sadece ibadetin yönetimi ile kalmıyordu. Onlar aynı zamanda ahlâkî

değerlerin korunması, resmî tebliğlerin halka duyurulması, halkın dilek ve temennilerini

idareye ulaştırılması, mahallenin ya da köyün asayişinin temini gibi idarî işlerde yetki

ve sorumluluk taşımaktaydı163. Görevi karşılığı vergi muafiyeti sağlanan imamların,

askeri hizmet zorunluluğu olmaksızın tımardan yararlandığı da oluyordu164.

Ermenek’te nüfus yönünden kalabalık olan mahalle ve köylerde birden fazla

imam, hatip veya müezzinin görev yaptığı görülmektedir165. 1518 tarihli tahrir

defterinde Ermenek’te mevcut olan 13 müslüman mahallesinde 13 imam görev

yapmaktaydı. 1522 tarihinde de aynı durum devam etmiş, 1555 tarihine gelindiğinde

ise, Sanduklı mahallesinde 2 imamın görev yaptığı ve dolayısıyla şehir genelindeki

imam sayısının 14’e çıktığı görülür. Nihayet 1584 tarihinde, şehir genelinde imam

sayısının 12’de kaldığı müşahede edilmiştir. Bu tarihte Celâl ve Değirmenlik

mahallelerinde ikişer imamın görevli olduğu müşahede edilmiştir. Bunun yanında

Bağarası, Bâzâr ve Sifas mahallelerinde imam kaydının bulunmadığı görülmekle

birlikte, aynı tarihte Celâl, Arabşah ve Bâzâr mahallelerinde hatiplerin varlığı göze

çarpmaktadır. 1584’te müezzinlik yapan üç şahsın ikisi Bâzâr mahallesinde, diğeri ise

158 İ. H. Konyalı, Karaman, s. 712. 159 H. Bardakçı, a.g.e.,s. 202. 160 BOA., TD 83, s. 265 vd.; N. Beldiceanu, a.g.e., s. 38. 161 M. E. Düzdağ, a.g.e.,s. 105–113; H. Akgündüz, a.g.e., s. 76. 162 İ. Ortaylı, Tanzimat’tan Sonra Mahalli İdareler, s. 96, 109; O. Kılıç, Adilcevaz ve Ahlat, s. 78. 163 H. Akgündüz, a.g.e., s. 76. 164 H. İnalcık, Arvanid, s. XXIV, 23, 56, 58, 73; N. Beldiceanu, a.g.e., s. 38. 165 TD 83, s. 267; TD 182, s. 3; TD 387, s. 253; TD 272, s. 3; TK 128, s. 3; BOA., TD 83, s. 314 vd.;

BOA., TD 182, s. 40 vd.; BOA., TD 387, s. 255; BOA., TD 272, s. 35 vd.; TK 128, s. 47–52.

Page 82: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

ERMENEK KAZÂSI (1500-1600)

58

Saray mahallesinde bulunmaktadır166. Hoca Cevher Mescidi’nde 1518 tarihinde imamlık

yapan Kadı-zâdeler soyundan gelen ve âlim bir zat olan Abdurrahman, mescid

yakınlarında bulunan harabeye dönen çeşmeyi tamir ettirdiği için a‘şâr ve rüsûmdan

muafiyet kazanmıştır167. Ermenek’te ehl-i ilim mensuplarından Müderris Mevlâna

Abdülkadir’in ismi 1500 tarihli evkâf defterinde geçmektedir168. 1518’de ise Müderris

Mevlâna Taceddin, Muid Alâeddin’in isimleri tespit edilebilmiştir169. Ayrıca 1584’te

Mahmud v. Ahmed adında bir muallimin ismi zikredilmiştir170. Şeyhlik veya imamlık

gibi resmi görevi olmadığı halde, 1584 tarihinde Değirmenlik Mahallesi’nde ikamet

eden, Şeyh Ali es-Semerkandi’nin salihlerinden vaiz ve ehl-i ilim Süleyman Halife’nin,

hak yolda ve daima va‘z-u nasihat edip, şeyhlik etmeyip, halka tâbi kimse olduğu için

“avârız-ı dîvâniye ve tekâlif-i örfiyyeden” muaf kılındığı belirtilmiştir171. Bunun yanında

bu kurumlarda çalışan yardımcı hizmet mensubu insanların da mevcut olduğu

görülüyor. 1555’te Akçamescidlü’de bir ferrâş-ı medrese172 ile 1584’te Bâzâr

mahallesinde bir çerağdâr bulunmaktadır173.

Nadiren de olsa Ermenek’te cami görevlileri hakkında şikayetler olduğu

görülmektedir. Bu cümleden hareketle Karaman Beylerbeyisi’ne ve Konya kadısına

gönderilen 7 Eylül 1584 tarihli hükümden anlaşıldığına göre Abdullah isimli hatibin

softa olduğu, daima ev basıp halka zulmettiği haber verilmiştir. Şahsın Konya kazâsına

bağlı bir köyde bulunduğu haberi alınmış ve yakalanıp suçu sabit olursa İstanbul’a

gönderilmesi istenmiştir174.

f. Zaviye Görevlileri, Derviş, Dervişzâde

Şehir ve kasabaların genellikle ücra yerlerinde veya yol üzerlerinde teşekkül

eden zaviyeler175, gelip geçen yolculara bedava yiyecek içecek, yatacak yer temin

166 TD 83, s. 265; TD 182, s. 1; TD 387, s. 253; TD 272, s. 2; TK 128, s. 4 vd.; TD 83, s. 269; TD 182, s.

5; TD 387, s. 253; TD 272, s. 5; TK 128, s. 11 vd. 167 BOA., TD 1, s. 15. 168 TK 565, s. 225a. 169 BOA., TD 1, s. 14. 170 TK 128, s. 2. 171 TK 128, s. 12. 172 TK 128, s. 7. 173 TK 128, s. 4. 174 “Karman Beylerbeyisine ve Konya kadısına hüküm: Ermenâk ahalisinden Abdullah nâm hatibin softa

olduğu ve daima ev basıp, halka zulmettiği bildirilmekle, Konya’ya tâbi kurâda sakin olduğu haber alınmakla, derdest edüp cürmü sabit olursa Dersaadet’e gönderilmesi” Bkz., BOA., MD 53, s. 155, nr. 452, (7 Eylül 1584).

175 M. Zeki Pakalın, Osmanlı Tarih Deyimleri ve Terimleri Sözlüğü III, İstanbul 1993, s. 648; Semavi

Page 83: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

YÖREDE OSMANLI HÂKİMİYETİNİN TESİSİ

59

edildiği yerlerdir176. Buralar, tarikat adap ve erkânının yanında, halka ve ulemaya ilim ve

irfanın öğretildiği, bu şekliyle fikir ve ruh bütünlüğünün sağlandığı eğitim

yuvalarıydı177.

Osmanlı Devleti’nin kuruluş yıllarından itibaren, askerî istilalar, mecburi iskân

ve sürgünlerle birlikte gelen dervişlerin, boş ve ıssız yerlerde tesis ettikleri zaviyelerle

boş ve ıssız yerlerin şenlendirilmesinde oldukça önemli görevler üstlenmişlerdir178.

Zaviyeler bu fonksiyonları yanında, köylerde ve derbentlerde asayişin sağlanması

görevini de ifa etmekteydi. Bu hizmetleri karşılığında, zaviyelere tahsis edilen

toprakları tasarruf etme ve vergi muafiyeti sağlanmıştır179.

Harap olan zaviyelerin ihyası amacıyla, buralarda görevli şeyh ve dervişlerle

bunların erkek çocukları olan dervişzâdeler de birtakım vergilerden muaf tutuldukları

görülmektedir. Ermenek’te 1555’te İznebolı Köyü yakınlarında Karapınar adıyla bilinen

mevkide bulunan Yatağan Dede isimli dervişin makamında, ikamet eden Şeyh İsmail

isimli dervişi, Karaman oğlu İbrahim Bey (1424–1463)180 avarız-ı divâniye’den muaf

etmiştir. Ondan sonra gelen yöneticiler de, aynı şekilde Şeyh İsmail ve kardeşi

Mestan’ın evlâdına “ayende ve revendeye hizmet” etmeleri kaydıyla muafiyet

tanımışlardır181. Görmel Şeyh Pürçeklü Zaviyesi dervişlerinin “kadîm-u’z-zamandan ve

Karaman oğullarından” beri muaf oldukları görülür182. XVI. yüzyıl boyunca Ermenek

şehri ve kırlık kesiminde çok sayıda zaviye ve buralarda görevli olan şeyh, derviş ve

dervişzâde mevcutken, bunların hepsinin tahrir defterlerine kaydedilmediği

anlaşılmaktadır183. Aşağıdaki tabloda Ermenek şehrindeki muaf zümreler ve bunların

1518–1584 tarihleri arasındaki durumları ele alınmaya çalışılmıştır.

Eyice, “İlk Osmanlı Devrinin Dinî-İçtimaî Bir Müessesesi Zâviyeler ve Zâviyeli Camiler”, İFM, XXII/1–2, (Ekim 1962-Şubat 1963), s. 23–32.

176 H. İnalcık, Klasik Çağ, s. 153-154; Ö. L. Barkan-E. Meriçli, a.g.e., s. 121, 133 vd.; S. Faroqhi, a.g.e., s. 79; A. Y. Ocak, Suraiya Faroqhi, “Zaviye”, İA XIII, s. 468; H. Akgündüz, a.g.e., s. 220; A. Yiğit, a.g.e., s. 58; H. Doğru, Sultanönü Sancağı, s. 77-80; O. Kılıç, Adilcevaz ve Ahlat, s. 98 vd.

177 G. Göğebakan, a.g.e., s. 65. 178 Ö. L. Barkan, “Kolonizatör Türk Dervişleri”, s. 28; Ö. L. Barkan-E. Meriçli, a.g.e., s. 134, 141. 179 Ö. L. Barkan, “Kolonizatör Türk Dervişleri”, s. 20; H. İnalcık, Klasik Çağ, s. 155–156; M. Akdağ,

“Osmanlı İmparatorluğunun Kuruluş ve İnkişafı Devrinde Türkiye’nin İktisadî Vaziyeti II ”, Belleten XIV/ 55, (Temmuz 1950), s. 324; H. Akgündüz, a.g.e., s. 95; A. Y. Ocak, S. Faroqhi, “Zaviye”, s. 472; Z. Arıkan, Hamit Sancağı, s. 134- 135; M. A. Ünal, Harput, s. 217; A. Aksın, Harput, s. 143; A. Yiğit, a.g.e., s. 59; G. Göğebakan, a.g.e., s. 65.

180 Bosworth, a.g.e., s. 168. 181 BOA., TD 1, s. 48; TK 576, s. 13a. 182 BOA., TD 387, s. 262. 183 II. Bölüm’deki zaviyeler konusuna bakınız.

Page 84: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

ERMENEK KAZÂSI (1500-1600)

60

Tablo 1. 1518–1584 Tarihleri Arasında Şehirdeki Muaf Hâneler ve Tâbi Oldukları Zümreler ZÜMRELER 1518 1522 1555 1584

Çerağdâr - - - 1 Dânişmend - - - 6 Dervişân, Duaguyân - - - 1 Dizdar - - - 1 Ehl-i berât 2 - - 1 Ferraş-ı medrese - - 1 - Hatip - - - 3 İmam 13 13 14 12 Kadı - - - 1 Ma'lûl 4 3 - 3 Merd-i hisar - - - 1 Merd-i tımar - - - 3 Muallim - - - 1 Muhassıl - - 6 8 Müezzin - - - 3 Mütevelli 1 - - - Pîr-i fânî 3 2 - 4 Sipâhi-i mütekâid 3 3 - - Şerîfzâde - 1 - 2 Vâiz - - - 1

YEKÛN 26 22 21 52

% —15,4 —4,5 147,6

Yukarıdaki Tabloda görüldüğü gibi, Ermenek şehrinde 1518’de muaf hânelerin

sayısının 26 olduğu anlaşılır. Bunlar içerisinde, 13 h. ve % 50’lik bir oranla en kalabalık

muaf zümreyi imamlar oluşturmaktadır. Aynı tarihte, 4 h. ile Alîl ve âmâ gibi mâlullerin

topluluğu % 15,4 ile ikinci sırada yer almakta olup, pir-i fâni ve sipâhiyân-ı mütekâid

üçer h. ile yekûn rakama göre % 11,5 oranında bir yoğunlukla üçüncü sırada

gelmektedir. Ehl-i beratlar ise 2 h. ile muaf zümrenin % 7,7’sini oluşturmaktadır. 1522

tarihinde % 15,4 oranında bir azalma ile 22’ye inen muaf nüfusta, yoğunluk bakımından

yine imamlar 13 h. ve % 59 ile birinci sırada, mâlûl ve sipâhiyân-ı mütekâid 3 h. ve %

13,6’lık bir nispetle 2. sırada yer almaktadır. 1555’te şehirdeki muaf nüfusta % 4,5’lik

bir azalma söz konusu olmuştur. Genel muaf zümrenin 21 olduğu şehirde, yine imamlar

% 66,7 ile 14 h. nüfusuyla en kalabalık muaf zümreyi oluştururken, % 28,6’lık oranla

Page 85: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

YÖREDE OSMANLI HÂKİMİYETİNİN TESİSİ

61

ve 6 h. ile ikici yoğun zümre olarak muhassılları görüyoruz. 1584’te ise şehirdeki muaf

zümrede % 147,6’lık çok büyük bir artış gözlenmiştir. Toplam muaf nüfusun 52 h.

olduğu Ermenek’te 12 h. olan imamların muaf nüfusa nispeti % 23,1’e düşse de en

kalabalık muaf zümre olmaya devam etmiştir. Bu tarihte 8 h. olan muhassıllar %

15,4’lik, 6 h. olan danişmendler % 11,5’lik, 3 h. müezzinler % 5,8’lik, hatipler ise 3 h.

ile % 5,77’lik bir nüfus yoğunluğuna sahiptir. Hiç şüphesiz şehirdeki muaf zümrenin

tamamı bunlardan ibaret değildir. Misal vermek gerekirse 1640 tarihinde 19184, Evliya

Çelebi’nin şehri ziyaretinde 18 kişi olan kale görevlileri bu rakamlara dâhil

edilmemiştir. Yukarıda geçen rakamlar sadece tahrir defterlerinde kayda geçen rakamlar

olup şehirdeki muaf zümrelerin tamamını ihtiva etmemektedir.

184 BOA., TD 765, s. 69 vd.

Page 86: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

II. BÖLÜM

(FİZİKİ, DEMOGRAFİK VE İKTİSADİ YAPI)

A- ERMENEK ŞEHRİ

Anadolu’ya gelmeden önce de zengin bir “şehir” geleneğine sahip olan Türkler

şehir hayatına yabancı değillerdi1. Şehre “balık” ya da “şar” demekteydiler2. “Şehir”

kelimesi Farsça bir kelime olup, zamanla yerini “kent” kelimesine bıraksa da, halen

günümüz Türkçesinde geçerliliğini korumaktadır3. Şehir, insan hayatını düzenlemek

üzere meydana getirilen en önemli fizikî ürün olarak tarif edilmektedir4.

Şehirlerin kuruluş sebeplerinden birinin ticaret olduğu bilinmekle birlikte, insan

topluluklarının daha ziyade kendilerini en iyi şekilde muhafaza edebilmek imkânını

veren mahallere yerleştikleri de bir gerçektir. Bu sebeple birçok şehir kayalık tepelerde,

geçilmesi güç nehirlerle çevrelenmiş yerlerde kurulmuştur ki bu da askeri sebeplerin

şehirlerin kurulmasında daha büyük rol oynadığını gösterir. Türk şehirlerinin suları bol

ve iaşe imkânı müsait olduğu mevkilerde kurulmuş olduğu bilinmektedir5. Türk

şehirlerinde bağ ve bahçeler büyük önem kazanmış, tâbi olarak evler de bahçe içerisinde

inşa edilmiştir6.

Anadolu’daki şehirlerin savunmaya en elverişli noktalar ile ticaret ve kervan

yolları üzerinde bulunması, bu şehirlerin kurulmasında savunma ve ticaretin önemli bir

faktör olduğunu gösterir7. Ayrıca ticaret ve savunma yanında cami, mescid, medrese,

muallimhâne ve zaviye, imârethâne vb. dini ve içtimai müesseselerin, Türk şehirlerinin

oluşumu ve gelişiminde önemli bir yere sahip olduğu da bir gerçektir. Bilhassa

mescidlerin mahalle sayısına göre dağılımı bunu gösterir niteliktedir8. Bu sebeple,

1 Bahaeddin Ögel, Türk Kültür Tarihine Giriş I, Ankara 1991, s. 141 vd. 2 Tuncer Baykara, “Osmanlılar ve Şehir Hayatı”, XIII. Türk Tarih Kongresi (4–8 Ekim 1999),

Kongreye Sunulan Bildiriler, III/III, Ankara 2002, s. 1923.; T. Baykara, Anadolu’nun Selçuklular Devrindeki..., s. 35.

3 V. F. Büchner, “Şehir”, İA. XI, s. 391–392; Mustafa Cezar, Tipik Yapılarıyla Osmanlı Şehirciliğinde Çarşı ve Klasik Dönem İmar Sistemi, İstanbul 1985, s. 164 vd.

4 Turgut Cansever, İslam’da Şehir ve Mimarî, İstanbul 1997, s. 109. 5 C. Esad Arseven, Şehircilik (Urbanizm), İstanbul 1937, s. 9 vd. 6 Kâtib Çelebi, Cihannümâ (1058), İstanbul 1145, s. 611; Evliya Çelebi IX, s. 305; Ayrıca Bkz., Bkz.,

Muzaffer Erdoğan, “Osmanlı Devrinde İstanbul Bahçeleri”, VD IV, (1958), s. 149 vd.; G. Göğebakan, a.g.e., s. 69.

7 C. Arseven, a.g.e., s. 9 vd. 8 Evliya Çelebi IX, s. 305; T. Halası-Kun, “Sixteenth-Century Turkısh Settlements in Southern Hungary”,

Belleten XXVIII/109 (Ocak 1964), s. 4 vd.; F. Köprülü, Osmanlı İmparatorluğu’nun Kuruluşu, s. 110

Page 87: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

ERMENEK KAZÂSI (1500–1600)

63

Osmanlı şehri “Cuma kılınur ve bazarı durur” yer olarak tarif edilmiştir9. Bir iskân

yerinin şehir niteliğini kazanmasında tek başına yeterli olmamakla birlikte önemli bir

özelliği de nüfus yoğunluğudur10. Diğeri ise halkın çoğunun geçimini ziraî faaliyetler

dışındaki uğraşlardan temin ediyor olmasıdır. Ancak, Osmanlı şehir ekonomisinin

kendine has hususiyetleri göz önüne alındığında temel nokta şehrin tamamının

doğrudan toprağa bağlı olmaması, tarım dışı sektörlerin de gelişmiş olmasıdır11.

Ermenek şehri yukarıda ele alınan kıstaslar açısından değerlendirildiğinde, hayatı idame

ettirecek temel kaynakların bolluğu, savunma ve ticarete elverişli konumu, dini ve

içtimaî tesislerin varlığı ile tipik bir Türk şehri görünümündedir.

a. Fiziki yapı

XVI. yüzyılda Ermenek şehri tahrir ve evkâf defterleri, maliyeden müdevver ve

Mühimme defterleriyle, seyahatnâmeler vb. temel kaynakların sunduğu bilgiler

çerçevesinde ele alındığında, mahallelere taksim edilmiş meskun mahalleri, şehre asıl

kimliğini kazandıran cami, mescid, zaviye, türbe, mekteb, medrese, kervansaray gibi

içtimai ve mimarî yapıların mevcudiyeti, ticari hayatın canlılığının bir göstergesi olan

küçük çaplı sanayi tesisleriyle bu tesislerde imal edilen mamullerin pazarlandığı çarşı ve

vd.; Ö. Lütfi Barkan, “Şehirlerin Teşekkül ve İnkişafı Tarihi Bakımından: Osmanlı İmparatorluğunda İmaret Sitelerinin Kuruluş ve İşleyiş Tarzına Ait Araştırmalar”, İÜ. İFM XXIII/1-2, (Ekim 1962-Şubat 1963), s. 243; Ö. L. Barkan-E. Meriçli, a.g.e., s. 121; O. Turan, Selçuklular ve İslâmiyet, s. 119; S. Faroqhi, a.g.e., s. 56; Osman Ergin, Türk Şehirlerinde İmaret Sistemi, İstanbul 1939, s. 10 vd.; Cengiz Orhonlu, Osmanlı İmparatorluğunda Şehircilik ve Ulaşım Üzerine Araştırmalar, (nşr. S. Özbaran), İzmir 1984, s. 1; Necdet Tunçdilek, Türkiye’de Yerleşmenin Evrimi, İstanbul 1975, s. 38, 93 vd.; T. Baykara, “Osmanlılar ve Şehir Hayatı”, s. 1932; T. Baykara, Anadolu’nun Selçuklular Devrindeki..., s. 37; Ö. Ergenç, “Edirne’nin Demografik Durumu”, s. 1424; M. Taştemir, Adıyaman, s. 124; H. Bostan, “XV ve XVI. Yüzyıllarda Niksar”, s. 1498; H. İnalcık, Klasik Çağ, s. 149; H. Baki Kunter, “Fatih Devri Sonlarında İstanbul Mahalleleri, Şehrin İskânı ve Nüfusu”, VD IV, (1958), s. 245 vd.; H. Doğru, Sultanönü, s. 48, 69, 83; O. Gümüşçü, a.g.e., s. 92; A.Yiğit, a.g.e, s. 28.

9 Silifke’nin 1584’te vergi ödeyen nüfusu yüzün altındaydı. Ama İçel Sancakbeyi burada oturuyordu. Bkz., Suraiya Faroqhi, a.g.e., s. 12, 187; E. Wirth’e göre, İslam şehirlerinin tek karakteristik özelliği çarşısıdır. Bkz., Yılmaz Can, İslam Şehirlerinin Fizikî Yapısı (H. I-III/M. VII-IX. Yüzyıl), Ankara 1995, s. 30; Osmanlı Devleti’nin kent nüfusu 16. yy.da % 80 artış göstermiştir. Bkz., H. İnalcık, Klasik Çağ, s. 164; 1540’da Mardin şehir nüfusu 13.943’tür. Bkz., N. Göyünç, a.g.e., s. 88; Çemişgezek, 1518–1523 yılları arasında, vergiden muaf olan askerî sınıfla birlikte, 100–120 hâne, 1566 tarihinde 201 hâne müslüman nüfusa sahip olan, fazla büyük olmamasına rağmen, nahiye ve köylerin kendisine bağlı olduğu içerisinde büyük bir camii, medrese, kasaphâne, boyahâne vs. bulunduğu için o zamanki Osmanlı idaresi tarafından şehir olarak kabul edilmiştir. Bkz., M. A. Ünal, Çemişgezek, s. 57–59; 1530 tarihinde Eskişehir 7 mahalle ve 172 hâneden ibaret bir şehirdi. Bkz., H. Doğru, Sultanönü Sancağı, s. 51; O. Gümüşçü, a.g.e., s.75.

10 Süha Göney, Şehir Coğrafyası I, İstanbul 1984, s. 7 vd.; Nüfusun tek başına yeterli olmadığı iddia ediliyor. Bkz., T. Baykara, “Osmanlılar ve Şehir Hayatı”, s. 1924.

11 Erol Tümertekin, Türkiyede Şehirleşme ve Şehirsel Fonksiyonlar, İstanbul 1973, s. 32.

Page 88: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

FİZİKÎ, DEMOGRAFİK VE İKTİSADÎ YAPI

64

pazarıyla, bulunduğu bölgenin en büyük şehridir. Ermenek’te kervansarayın bulunması

şehrin aynı zamanda kervanların geçiş yolu üzerinde olduğunu göstermektedir12.

Ermenek, bu çalışmanın giriş kısmında gösterildiği üzere Roma Kralı Caligula

“Gaius Caesar Germanicus” (M.S. 12–41) zamanında, Germanicopolis adıyla13, “Polis”

eki taşıyan şehirler arasında ortaya çıkmıştır. Bu türden şehirler eski idarî merkez ve yol

üzerindeki şehirlerdi14.

Ermenek şehri için hayati önem taşıyan koruma düzeni kalesidir. Şehri bu yapı

korumakta ve şehrin gelişmesine de katkıda bulunmaktadır15. Evliya Çelebi’nin, kalenin

içerisinde doğu ve kıble taraflarında şehre nâzır 40–50 civarında kargir bina evlerin

hatta bir caminin varlığını haber vermesi, günümüzde kalede Ahmedek ismiyle anılan

bir mevkiinin bulunması, Ermenek’te bir iç kalenin varlığını ve şehrin surlarla çevrili

olduğunu gösteren delillerdir16. Nitekim XIX. yüzyılda şehri ziyaret eden V. Cuinet

surların varlığından bahsetmektedir17. Şehirde bir iç kalenin bulunması, burasının

önemli idarî ve askerî merkezlerden birisi olduğunu gösterir. Geleneksel iç kaleli

şehirler kategorisinde yer alan Ermenek’te şehir halkının kalenin kıble tarafındaki

varoşlarında yerleştiği bilinmektedir. Demek ki şehirdeki ilk yerleşim, içerisinde kale

dizdarı ve erlerinin sakin olduğu karargâh hüviyetindeki iç kale içerisinde olmuş18,

ahmedekin yeni yerleşimlerle büyümesi, şehri iç kale surlarının dışarısına taşırmıştır.

12 Mehmet Tunçer, Ankara (Angora) Şehri Merkez Gelişimi (14–20. YY), Ankara 2001, s. 9 vd. 13 M. H. Sayar, a.g.m., s. 210 vd.; H. Bahar, a.g.e., s. 94; O. Doğanay, a.g.e., s. 100. 14 Bu şehirler, M.S. III. yy.da Roma İmparatoru Gallienus tarafından, halkın kendi kendini yönetmesi

gayesiyle kurulmaya başlanmış; İmparator Diocletionus (284–305) zamanında da artış göstermiştir. [Bkz. K. Hopwood, “Rough Cilicia”, s. 217 vd.]; Genç Roma Çağı Anadolu’sunda IV. yüzyıldan itibaren bütün şehirlerin genel karakteri, “şehir-köy” denilen ve neredeyse tamamıyla ziraata dayanan şehirlerdi. [ Bkz. T. Baykara, Anadolu’nun Selçuklular Devrindeki…, s. 23.]; Diğer örnekler için Bkz., N. Göyünç, a.g.e., s. 75; T. Baykara, “Osmanlılar ve Şehir Hayatı”, s. 1931.

15 Konya örneği için Bkz., T. Baykara, Konya, s. 31, 113. 16 Evliya Çelebi IX, s. 305; “Ahmedek” kelimesinin anlamıyla ilgili olarak Bkz., Halil Edhem, Kayseri Şehri, (nşr. K.Göde), Ankara 1982, s. 22; İ. H. Konyalı, Karaman, s. 102, 687; A. Uysal, N. Adalı, M. Demirci, a.g.e., s. 516; K. İlisulu, a.g.e.,7; Mardin kalesi içerisinde 300 evin ve iki adet caminin varlığından söz ediliyor. Bkz., N. Göyünç, a.g.e., s. 93; Manisa örneği için Bkz., F. Emecen, a.g.e., s. 51; Harput için Bkz., Ertuğrul Danık, Ortaçağ’da Harput, Ankara 2001, s. 29-36; H. Bostan, “XV ve XVI. Yüzyıllarda Niksar”, s. 1499.

17 V. Cuinet VI, s. 188 vd. 18 1522’de Ermenek kalesinde Dizdar, Kethüdâ, İmam, Mütevellî, Senktraş, Topçu, Ambarcı ile 15

Merdândan oluşan toplam 22 kale görevlisi olduğu anlaşılıyor. Bkz., BOA., TD 387, s. 264 vd.; Kalede dizdar ve kale erlerinin bulunduğuna dair ayrıca Bkz., Kâtip Çelebi, Cihannümâ, s 611; Halkın kale varoşlarında meskun olduğuna dair Bkz., Evliya Çelebi IX, s. 305; Edirne için Bkz., M. Esat Sarıcaoğlu, Malî Tarih Açısından Osmanlı Devletinde Merkez Taşra İlişkileri (II. Mahmut Döneminde Edirne Örneği), Ankara 2001, s. 17; Konya örneği için Bkz., T. Baykara, Konya, s. 38 vd.; Malatya örneği için Bkz., G. Göğebakan, a.g.e., s. 71.

Page 89: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

ERMENEK KAZÂSI (1500–1600)

65

Şehrin çarşısının, ayrıca Ulu Camii ve Akça Mescid gibi ilk Türk-İslam eserlerinin

kalenin çok yakınında inşa edilmiş olması, şehrin gerçek inkişâfını Türklerin buraya

yerleşmesinden sonra gerçekleştirdiğini gösterir19.

Şehirlerde hükümdar karargâhının bulunması büyük önem arzetmekteydi. Çünkü

şehirlerin nüfusunda Türk garnizonu çekirdeği teşkil etmiş ve ilk şehirliler askerler

olmuştur20. Bu açıdan değerlendirildiği zaman, Ermenek’in bir Türk-İslam şehri olarak

tezahür etmesinde en büyük pay kuşkusuz, burasını uzun yıllar merkez olarak kullanan

Karamanoğulları’na aittir. XIV. yüzyıl hakkında bilgi veren müelliflerden Kazvinî,

Ermenek’in geçmişte büyük bir şehir iken, bu yüzyılda 7000 dinar gelire sahip bir kazâ

merkezi haline geldiğini ifade etmektedir21.

Ermenek şehri Roma, Bizans, Anadolu Selçukluları, Karamanoğulları ve

Osmanlılar zamanında, bugün aynı adı taşıyan kazâ merkezinde yer almaktaydı. Yani bu

şehir Gümüşhane, Erzurum, Erzincan, Malatya vs. gibi yer değiştiren şehirlerden

değildir. Ekonomik ve demografik açıdan gelişme dönemi olarak yorumlanan XVI.

yüzyılda22 şehir, kendi adıyla anılan kalenin güney yamaçlarında, Göksu nehrine hâkim

bir konumda bulunuyordu23. XVI. yüzyılda bazı nahiyelerin coğrafî bir mekân olup,

merkez kasabalarının bulunmadığı bilinen bir gerçektir24. Bağlı bulunduğu İçel sancağı

coğrafî bir mekânı temsil ederken, “Ermenek” bütün tahrir defterlerinde aynı isimle

anılan bir yerleşim biriminin adı olarak görülmektedir. Genellikle bir yerleşim

merkezini anlatan ve o yönetim biriminin merkezi konumundaki yerleşim birimi olan

yerler, şehir, kasaba25 veya “nefs” olarak adlandırılmaktadır26. XVI. yüzyıl boyunca

bütün tahrir kayıtlarında, Ermenek için “Nefs-i Ermenek”27 ve “şehir”28 tabirlerinin

19 Camiler ve çarşı için çalışmamızın bu bölümdeki ilgili kısımlara bakınız. 20 T. Baykara, Konya, s. 121. 21 Hamd-Allâh Mustawfî, Nuzhat-al-Qulûb, (Nşr. G. Le Strange), Leyden 1919, s. 96. 22 S. Faroqhi, a.g.e., s.1. 23 Kâtib Çelebi, Cihannümâ, s. 611; Evliya Çelebi IX, s. 305; V. Cuinet VI, s. 188 vd. 24 Adilcevaz Sancağında bulunan 3 nahiyeden birisi olan Sarusu Nahiyesi coğrafî bir mekân

durumundaydı. Bkz., O. Kılıç, Adilcevaz ve Ahlat, s. 85. 25 C. Orhonlu kasabayı, “İçerisinde han veya ılıca gibi kuruluşların bulunması hasebiyle canlı olan

ortalama 700–1500 nüfusa sahip bir iskân ünitesidir. Şehir ise daha karmaşık bir kuruluş manzarası gösterir” şeklinde tanımlamaktadır. [Bkz., C. Orhonlu, Şehircilik ve Ulaşım, s. 3]; T. Baykara, Anadolu’nun Selçuklular Devrindeki..., s. 88.

26 Nefs; can, ruh, ceset, bir şeyin hakikati, cevheri manalarına gelen bir tabirdir. [Bkz. M. Z. Pakalın, OTDTS II, s. 672]; F. Emecen, a.g.e., s. 46; H. Doğru, Sultanönü Sancağı, s. 88, 90; E. Çakar, a.g.e., s. 34; G. Göğebakan, a.g.e., s. 71; H. Doğru, Sivrihisar, s. 13 vd.

27 “Hamam-der nefs-i Ermenek” Bkz., BOA., TD 1, s. 42, 45, 46, 48, 49, 50; BOA., TD 83, s. 265; BOA., TD 182, s. 1; BOA., TD 387, s. 253–254; Arvanid Sancağı’nda Akçahisar vilâyeti için nefs tabiri

Page 90: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

FİZİKÎ, DEMOGRAFİK VE İKTİSADÎ YAPI

66

kullanıldığı görülmektedir. Ayrıca şehir merkezinden resm-i çift, bennak, caba gibi

vergilerin alınmaması da bu hususu teyit eder. Açıkça görüldüğü üzere Ermenek,

Osmanlı Devleti’nin her yönüyle zirveye çıktığı bu asırda şehir hüviyeti taşıyan tipik bir

Türk şehridir29. Faroqhi, 1520–40 tarihleri arasında Ermenek’i, kasaba hüviyetinde bir

şehir olarak değerlendirirken, o tarihlerde İçel sancağına bağlı diğer kazâ merkezlerini

ise bu statüde görmez. Nitekim XVI. yy.ın ikici yarısından itibaren kentler arasında yer

alacaktır30.

Ermenek’in fiziki yapısı hakkında bilgi veren müelliflerin başında XIV. yüzyılda

şehri ziyaret eden Şihabeddin el-Ömerî gelmektedir. Ona göre Ermenek bir dağın

yamacında kurulmuştur ve Karamanoğlu beyliğinin başkentidir. Alanya ve Larende

önemli şehirlerindendir. Beylik topraklarının doğu tarafındaki Ermenilerle mücadele

içerisindedirler. Ünlü seyyah burada beyliğin askerî nüfuzundan da bahsederek, beyliğe

mahsus 12 şehir ve 15 kale ile 25.000 süvari, 25.000 piyade, hatta daha fazla askerden

bahseder31.

Kalkaşandî ise Ömerî’nin Mesâlik, Teskîf ve el-Tarif isimli eserlerine atıflarda

bulunarak şehir hakkında birtakım bilgiler sunmaktadır. Müellif, Ermenek kalesinin kısa

bir tasvirini yaptıktan sonra şehirde çok sayıda mescidin bulunduğunu belirtir. Ayrıca

şehrin bağ ve bahçeler yönünden zengin olduğundan bahsetmekle birlikte, havasının

soğuk olduğunu da ayrıca belirtir. Bahsedilen dönemde (1366) şehre Karamanoğlu

Alâeddin Ali Bey hâkimdir32.

Kâtib Çelebi (1058/1648) ise, Ermenek’in bağı-bahçesi ve akarsuyu bol olan bir

kazâ merkezi olduğunu belirtir. Şehrin su ihtiyacının, yüksek bir yerde bulunan ve

içerisine ancak meşalelerle girilebilen bir mağaradan çıkan suyun şehre ulaştırılması ile

karşılandığını anlatır. Ayrıca, yüksek bir kayanın ortasında yer alan ve içerisinde dizdar

kullanıldığı gibi, Iskarapar vilâyeti hisarı için “Nefs-i hisar” şeklinde kullanılmıştır. Bkz., H. İnalcık, Arvanid, s. 78, 103; T. Gökçe, a.g.e., s. 60.

28 “Zemin-i Furun der-sınur-ı şehr der-yed-i Mustafa an vech-i tapu…”, “Mezra‘a-yı Uzun-yer ma‘a zemîn der-sınur-ı şehr der-yed-i Mustafa veled-i Hacı Memi an-vech-i tapu…” Bkz., TD 83, s. 271.

29 Nefs-i Ermenek’ten resm-i çift, bennak ve caba alınmadığına dair Bkz., TD 83, s. 271; TD 182, s. 6; BOA., TD 272, s. 6; TK 128, s. 14; BOA., TD 31’in baş tarafı eksik olduğu için tespit edilememiştir.

30 S. Faroqhi, a.g.e., s. 12-17, 29, 47, 355; E. Çakar, a.g.e., s. 35. 31 Ebi’l-Abbas el-Şehâbeddin Ahmed el-Ömerî, Mesâlikü’-l Ebsâr Fî Memâlik-i Emsâr, (nşr.

Taeschner), Leipzig 1929, s. 48 vd.; Ayrıca Bkz., El-Ömerî, el-Ta’rîf, Mısır 1912, s. 40 vd., 55 vd. 32 Kalkaşandî, Subh el-Â’şâ V, Mısır 1914, s. 347.

Page 91: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

ERMENEK KAZÂSI (1500–1600)

67

ile hisar erleri bulunan bir kalenin varlığından bahseder33. Evliya Çelebi (1671) ise,

kalesinin çok yüksek ve benzersiz olduğunu, şehrin bütün ahalisinin aşağı varoşta

oturduklarını, burada tamamı toprak ve kireç örtülü 800 kargir evin bulunduğunu haber

verir. Bu arada şehirdeki İslâmî eserlerden de bahseder34.

Fransız Seyyah V. Cuinet (1891) ise, Ermenek’in tarihi kalıntıların ortasında

kurulduğunu, bu tarihte mevcut antik kalıntıların, bir kale, surlar, birkaç kolon ve çeşitli

yazıtlardan ibaret olduğunu belirtir. Ayrıca, Ermenek’in etrafında ulaşılmaz

yüksekliklerde bulunan, kayaların içerisinde oyulmuş ve sığınak vazifesi gören oyuk ve

mağaralara rastlandığını bildirir ve şehirde bulunan İslâmî eserler hakkında kısa

malumat verir35. Osmanlı Salnâmelerinde de şehrin fizikî yapısını ilgilendiren bazı

bilgileri bulmak mümkündür. Buna göre, şehirde Karamanlı hanedanına ait camiler ve

Göksu üzerinde inşa edilmiş, oldukça yüksek Görmeli köprüsü mevcuttur. Kasabada

110 çeşme, ayrıca medreseler, hanlar, hamamlar, değirmenler bulunmaktadır. Kasabanın

içerisinden çıkan suyun mahallelere taksim edilmesiyle şehrin bağ ve bahçelerinde çok

çeşitli sebze ve meyve yetişmekte, yetiştirilen mahsulât iç pazarda tüketilmektedir36.

Dikkat edilirse, 1 nr’lı evkâf defterinin birinci kısmında, şehirde bulunan İslâmi

yapıların dışında bir de kilisenin mevcut olduğu anlaşılmaktadır. Ancak şehri ziyaret

eden seyyahların hiçbirisi bu kilisenin varlığından bahsetmemiştir. 1518’de şehirdeki

Kayadibi mevkiinde olduğu tahmin edilen kilisenin giderleri, Gümüşboğa b. Abdullah

tarafından vakfedilen 13 kıt’a zeminden karşılanmaktaydı37.

b. Mahalleler

Mahalle Arapça bir kelime olup, ilk önceleri konaklanan yer anlamında

kullanılmıştır. Daha sonraları, şehirlerin veya küçük yönetim birimlerinin bir bölümünü

ifade etmiştir. Türk-İslâm şehirlerinde mahalleler genellikle farklı sayıda evlerden

meydana gelmektedir. Mülkî, beledî ve adlî teşkilatın ilk basamağını teşkil eden

mahalle, halkı birbirini tanıyan, bu ölçüde de birbirinin davranışlarından sorumlu,

33 Kâtib Çelebi, (Mustafa b. Abdullah, 1004–1067), Cihannümâ (1058), İstanbul 1145, s. 611. 34 Evliya Çelebi IX, s. 305; Osmanlı’da konut mimarisi hakkında Bkz., T. Cansever, Şehir ve Mimarî, s.

101 vd. 35 V. Cuinet VI, s. 188 vd. 36 1294 Tarihli Adana Salnâmesi, s. 125; 1299 Tarihli Adana Salnâmesi, s. 69; 1308 Tarihli Adana

Salnâmesi, s. 100; 1309 Tarihli Adana Salnâmesi, s. 130; 1312 Tarihli Adana Salnâmesi, s. 61; 1318 Tarihli Adana Salnâmesi, s. 213.

37 BOA., TD 1, s. 16; Geniş bilgi için bu bölümün Kilise başlığı altındaki ilgili kısma bakınız.

Page 92: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

FİZİKÎ, DEMOGRAFİK VE İKTİSADÎ YAPI

68

sosyal ve iktisadî dayanışma içinde olan kişilerden oluşmuş bir topluluğun yaşadığı

yerdir. Diğer bir tanımla aynı mescitte ibadet eden cemaatin, aileleriyle birlikte

yerleştikleri şehir kesimidir38.

XVI. yüzyıla ait Tahrir Defterleri’nin tetkikinden, şehrin mahallelere taksim

edildiği ve 1518–1584 tarihleri arasında Ermenek’te 14 mahallenin mevcut olduğu

anlaşılmaktadır. Buna göre mahalleler: Kemeros, Sanduklı, Arabşah, Coşum, Bâzâr39,

Celâl, Sifos, Kiçibazar, Saray, Akçamescidlü, Zaviye, Değirmenlik, Bağarası ve

Sumbatlar mahalleleridir40. Bunlardan Akçamescidlü Mahallesi, kaleye en yakın

mahalle konumundadır41. Mahalle isimlerine baktığımızda, bunların genellikle etrafında

oluştuğu cami, mescid, zaviye gibi dini ve sosyal yapıların isimlerini aldığı görülür42.

Bu cümleden olarak Akçamescidlü, Sifas (Sipas-Sifos), Coşum-Cumma, Bâzâr ve Celâl

mahalleleri aynı adı taşıyan mescidlerden, Zaviye Mahallesi ise burada bulunan

zaviyeden ismini almıştır. Kiçibazar ise ticarî kökenli bir isimdir43.

Saray Mahallesi muhtemelen kazânın yönetim binalarının bulunduğu mahalledir.

Çünkü 1584 tarihli tahrirde, Ermenek kadısı Mevlâna Hacı Abdürrezzak bu mahallede

ikâmet etmekteydi44. Bağarası ve Değirmenlik mahalleleri, bulunduğu mevkie göre isim

almışlardır. Celâl-Cemal Mahallesi, 387 Numaralı Tahrir Defteri’nde “Hallâç” imlasıyla

38 J. Kramers, “Mahalle”, İA.VII, s. 144; F. Emecen, a.g.e., s. 47; T. Gökçe, a.g.e., s.73; Ahmet Yiğit,

XVI. Yüzyılın İkinci Yarısında Edirne Kazâsı, Muğla 1998, (Basılmamış Doktora Tezi), s. 27; A. Aksın, Harput, s. 118; H. Doğru, Sivrihisar, s. 22 vd.

39 Uygur ve Kazakçada Bazar ismine rastlandığı görülür. Bu isim Harezm’de Bazarcık şeklini almıştır. Bkz., Tuncer Gülensoy, “Türk Dünyası ve Anadolu’da ortak Yer Adları”, Erdem IX/26, (Eylül 1996), Aydın Sayılı Özel Sayısı II, s. 703, 709.

40 1500 tarihli tahrir defterinin baş kısmı mevcut olmadığından bu tarihteki mahalleler tespit edilememiştir. Bkz., BOA., TD 31, s. 1–16; Ermenek mahalleleri için Bkz., BOA., TD 83, s. 265–270; BOA., TD 387, s. 253; BOA., TD 182, s. 1–6; BOA., TD 272, s. 2–6; TK 128, s. 2–14; Anadolu’nun diğer bölgelerindeki şehirlerine baktığımızda: 1519 tarihinde Behisni kazâsında 4 Müslim, 1 gayrimüslim olmak üzere 5, Hısn-ı Mansur’da 1 Müslim 1 gayrimüslim olmak üzere 2, Gerger kazâsında ise 5 mahalle mevcuttu. 1524 tarihinde adı geçen kazâlardaki mahalle sayılarında bir artış gözlenmemiştir. 1530 tarihine gelindiğinde ise Kâhta kazâsında 4 müslim 1 gayrimüslim 5 mahalle bulunmaktaydı. 1519–1524 tarihlerinde bu şehirlerdeki müslim-gayrimüslim oranları ise, Behisni kazâsında müslüman nüfus % 97.75, gayrimüslim % 2,5’lik bir kısmı teşkil ediyordu. Bkz., M. Taştemir, Adıyaman, s. 13 vd., 28, 45, 57; 1556 tarihinde Adilcevaz ve Ahlat şehirlerinde mahalle mevcut değildi. Bkz., O. Kılıç, Adilcevaz ve Ahlat, s. 88, 111.

41 Eski mahallelerin kale surlarının yakınında teşekkül ettiği belirtilir. Bkz., F. Emecen, a.g.e., s. 48. 42 XVII. asırda Sivas şehrinde mahalle isimlerinin çoğu cami ve Mescid adlarını taşımaktaydı. Bkz., O.

Turan, Selçuklular ve İslâmiyet, s. 127. 43 Fatih zamanında Larende vakıfları arasında bulunan Kiçi Zaviyesi vakfı ve aynı isimli mahallenin

varlığı için Bkz., İ. H. Konyalı, Karaman, s. 100, 121; Malatya’da bulunan “AlacaMescid” mahallesi için Bkz., G. Göğebakan, a.g.e., s. 80; Harput’ta mevcut “AlacaMescid” mahallesi hakkında Bkz., A. Aksın, Harput, s. 39, 126.

44 TK 128, s. 1; Denizli’de aynı adı taşıyan mahalle vardı. Bkz., T. Gökçe, a.g.e., s. 86.

Page 93: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

ERMENEK KAZÂSI (1500–1600)

69

yer almış, ancak diğer defterlerde daha çok “Celâl” veya “Cemâl” şeklinde okunmaya

müsait bir tarzda yazıldığı görülür45. Arabşah ismi ise mahallenin kurucusu olan ulu bir

insanın ismi olabilir. Çünkü aynı mahallede Arabşah ismiyle anılan bir zaviye

bulunmaktaydı. Kemeros ismine gelince sadece TD 387’de “Dos” imlasıyla

yazılmıştır46. “Sanduklı” ismi ise Türkçe bir kelimedir ve diğer mahalleler gibi Türkler

tarafından kurulduğunu göstermektedir. Ermenek merkezinde bulunan on dört

mahalleden sadece “Sumbatlar” gayrimüslim mahallesidir47. XVI. yüzyılda bazı

Osmanlı şehirlerinde Müslim ve gayrimüslimlerin birlikte yaşadığına sıkça

rastlanmaktadır. Ancak Ermenek’te gayrimüslim halk, kayıtlarda “Sumbatlar” adıyla

geçen mahallede ayrı olarak yaşamaktadır48. Ermenek’in çoğunluğu oluşturan

müslüman ahalisi “cemâ‘at-ı müslümanân”49 şeklinde kaydedilmemiş, tek gayrimüslim

mahallesi olan Sumbatlar ise tahrir defterlerinde “Sumbatlar cemaat-i gebrân” tarzında

yer almıştır50. Sumbatlar Mahallesi’nin kuruluşu ve insanların buraya yerleşmesi

hakkında çok açık bir bilgi mevcut değildir.

45 Bkz. BOA., TD 387, s. 252, 115; Hallâc kelimesi sözlükte “pamuk atan san’atçı” anlamına

gelmektedir. [Bkz. Ş. Sami, Kamus-ı Türkî, s. 556. ]; Bu meslekler dokuma endüstrisinin yan kollarını teşkil etmektedir. [Bkz., F. Emecen, a.g.e., s. 78]; Ö. Ergenç, “Edirne’nin Demografik Durumu”, s. 1424.

46 Nitekim yayınlanan dizininde de “Dos” şeklinde yer almıştır. [Bkz. 387 Numaralı Tahrir Defteri I, s. 114, 252.]

47 Mahalle isimlerinden, mahalle kurucularını ve kuruluş tarihlerini tespit etmek mümkün olmaktadır. Edirne örneği için Bkz., A. Yiğit, a.g.e., s. 30; Harput’ta “Sinabut” ismi taşıyan bir gayrimüslim mahallesi vardı. Sumbat kelimesinin Sinabut’la aynı kökten gelme ihtimali de düşünülebilir. Bkz., A. Aksın, Harput, s. 190.

48 Benzer durum için Bkz., N. Göyünç, a.g.e., s. 77; M. E. Düzdağ, Kanunî Devrinde Osmanlı Hayatı, s. 149; XVI. Yüzyılda Edirne’de Müslüman ve Gayrimüslimlerin birlikte ikamet ettikleri mahalleler de bulunmaktaydı. Bkz., A. Yiğit, a.g.e, s. 40; Aynı yüzyılda Haleb şehrindeki 70 mahallenin 4’ünde gayrimüslim ve müslümanlar aynı mahallelerde, ikisinde ise gayrimüslimler ayrı mahallelerde yaşamaktaydı. Bkz., E. Çakar, a.g.e.,114; XVII. yy.da Antalya’da zimmi ve müslümanların karışık olarak oturdukları görülmektedir. Ayrıca, Türkleşmiş ve müslümanlaşmış mahalleler de bulunmaktaydı. Bkz., Rifat Özdemir, “Osmanlı Döneminde Antalya’nın Fizikî ve Demografik Yapısı (1800–1867)”, XI. Türk Tarih Kongresi (Ankara 5–9 Eylül 1990), Kongreye Sunulan Bildiriler IV, Ankara 1994, s. 1392 vd.; Müslüman toplumun hukukî konumu için Bkz., Mehmet Birsin, Maverdî’nin Devlet Anlayışı, (Basılmamış Doktora Tezi), Ankara 2004, s. 160 vd.

49 1584 tarihinde Ermenek’e tâbi İznebolı ve Aşağı İzvid Köylerinde müslümanlar ve gayrimüslimler bir arada yaşadıkları için, tahrir defterinde müslümanlar: “cemâat-ı müslümânân” başlığı altında yer almışlardır. Bkz., TK 128, s. 20 vd., 26; Benzer durumlar için Bkz., M. A. Ünal, Çemişgezek, s. 55.

50 BOA., TD 83, s. 270; TD 182, 5 vd.; TD 387, s. 253; BOA., TD 272, 5 vd.; TK 128, s. 14; Cemaat, aynı dinden ya da aynı kökten gelen bireylerin oluşturduğu kabul edilmiş, örgütlü ve sorumlu bir grup söz konusuydu. Bkz., Robert İlbert, “İskenderiye Kozmopolit Bir Kent miydi?”, Modernleşme Sürecinde Osmanlı Kentleri, İstanbul 1999, s. 164.

Page 94: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

FİZİKÎ, DEMOGRAFİK VE İKTİSADÎ YAPI

70

Mahalle isimlerinde tahrirler arasında birtakım farklılıklar olduğu daha öncede

ifade edilmişti51. Bu cümleden olarak, Cumma ya da Coşum Mahallesi 1518 ve 1522’de

Coşma şeklinde okunmaktadır52. Hallâç mahallesi 1522’de Celâl53, Sifas mahallesi ise

1518 ve 1522’de Sifos, 1584’te ise Sifas olarak kayıtlıdır54. Akçamescidlü mahallesine

gelince, 1518 ve 1522’de Arapça (ع) harfiyle başlarken 1555’te (ا) harfiyle başlamıştır55

ki bunlar Arap harflerinin Türkçe imlasının zamanla geçirdiği tahavvüllerden

kaynaklanmaktadır.

TD 83, 182, 272 ve TK 128 numaralı tahrir defterlerinde, Ermenek’te

kaydedilen isimlerinin tetkiki sonucunda, “Ahmed, Mehmed, Mahmud, Ömer, Ali,

İbrahim, Yusuf, Hasan, Hüseyin, Kasım, Musa” gibi oldukça çok rastlanan isimlerin

yanında, “Tuğrul, Ertuğrul, Tanrıvermiş, Canbaz, Buldan, Bayezid, Sinan, Sabırlı, Koca

Veli, Değirmenci Ali, Çoban, Duyar, Sulu, Eymir, Bahadır, Can Paşa, Akça, Erdoğdu,

Erdoğan, Sunduk, Kara Memi, Bostan, Güzel, İlbey, Şahin, Tursun, Durmuş, Yazıbeğ,

Dadağı” gibi tamamen Türkçe isimler de bulunmaktaydı56. Bunun dışında “Aşık Paşa,

Şeyh Baba, Şah Kulu, Teâl Baba, Can Baba, Ali Baba, Halil Baba, Şaban Baba,” gibi

isimler de mevcuttur57.

XVI. yüzyılda Ermenek’te bazı isimlerin lakaplarla birlikte kullanıldığı

görülmektedir. Bunlardan “Şeyh, Pir, Pirî, Can, Kul, Seydi, Emir, Efendi, Tur, Sûfî,

Derviş, Baba, Hacı”58 lakaplarının sıkça kullanıldığı müşahede edilmiştir. Bu tip

isimlerin çokluğu şehirde sufî hareketlerin varlığını gösterir. Aynı zamanda “Hacı”ların

çok olması şehirde refah seviyesinin yüksekliğini de ortaya koymaktadır59. Örneğin,

1518’de Ermenek’te, 33 Hacı, 18 Pir, 15 Seydi, 4 Baba, 4 Can, 2 Efendi, 1 Tur, 2 Fakih,

1 Çelebi, 5 de Emir lâkabı taşıyan şahıs adı bulunmaktaydı. Fakat Sulu, Emir, Hacı gibi

bazı isimlerin hem isim hem de lâkap olarak kullanıldığı anlaşılıyor60. 1555’te ise 38

Hacı, 17 Pir, 10 Seydi, 1 Baba, 1 Can, 5 Pîrî, 1 Derviş, 14 Fakih, 6 Emir, 1 Sûfî, 1 Paşa

51 Harput sancağı mahalle isimlerindeki değişiklikler hakkında Bkz., M. A. Ünal, Harput, s. 198. 52 TD 83, s. 266; TD 182, s. 2; TD 387, s. 253. 53 TD 387, s. 253; TD 182, s. 3. 54 TD 83, s. 267; TD 182, s. 3; TD 387, s. 253; TD 272, s. 3 vd.; TK 128, s. 6. 55 TD 83, s. 268 vd.; TD 182, s. 4; TD 387, s. 253; TD 272, s. 4; TK 128, s. 7; Denizli’de de yerleşim

birimlerinin adlarında zamanla imlâ farklılıkları görülmektedir. Bkz., T. Gökçe, a.g.e., s. 78, 174 vd. 56 TD 83, s. 265–270; TD 182, s. 1–5; TD 272, s. 2–5; TK 128, s. 1–13. 57 TD 83, s. 265 vd.; TD 182, s. 1; BOA., TD 272, s. 33; TK 182, s. 13. 58 TD 83, s. 265 vd.; TD 182, s. 1 vd.; TD 272, s. 3 vd.; TD 128, s. 12 vd. 59 F. Emecen, a.g.e., s. 62, 72. 60 BOA., TD 83, s. 265–270.

Page 95: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

ERMENEK KAZÂSI (1500–1600)

71

lâkabı mevcuttur. 1518’e göre kıyaslandığında, Hacı, Emir ve Fakih lakaplarında artış

olduğu görülür. Fakih lâkabındaki artışın nedeni imamlara, isimlerinin yanına Fakih

ilavesinin yapılmasındandır61.

Tahrir defterlerinde “cemâ‘at-ı gebrân” şeklinde kaydedilen, Gayrimüslim

mahallesi Sumbatlar’da ise: “Keşiş, Dimitros, Petros, Edum, Zebâyuş, Mihail, Simâil,

Veleres, Esradgus” gibi adların verildiği görülmekle birlikte, “Polat, Murad,

Tengrivirmiş, Hızır, Eymir, Behram, Sinan, Suli, İlyas, Turcan, Arslan” gibi tamamen

Türk isimleri alan çok sayıda gayrimüslim vardır. Hatta bunlardan daha çarpıcı olanı

bunlar arasında, “Bâli, Alâeddin, Emeleddin, Necmeddin” gibi İslâmî isimlerin

varlığıdır62. Anadolu’nun diğer şehirlerinde de gayrimüslim cemaatin içerisinde

geleneksel isimlerle yan yana müslüman isimlerinin kullanıldığı müşahede

olunmuştur63. Bu isimlerin hemen hepsinin Türk ismi olması, bu insanların din

farklılığına rağmen Türk kültürünü devam ettirdiklerini göstermektedir64. O halde

“Karamanlıca” denilen Grek harfleri ile Türkçe yazılmış bir yazı çeşidi kullanan,

“Karamanlı”, “Karaman Türkü” ya da “Ortodoks Türkler” diye tabir edilen65 bu

insanların, Bizans İmparatorluğu’nun Rumeli’den getirip hudutlara yerleştirdiği

Hıristiyan ya da daha sonra Hıristiyanlaşmış Oğuz-Peçenek kitleleri olduğu açıktır66.

61 BOA., TD 272, s. 1–5. 62 Bu isimler için Bkz., BOA., TD 83, s. 270; TD 182, s. 5; TD 272, s. 6; TK 128, s. 13; Larende’deki

benzer durum için Bkz., O. Gümüşçü, a.g.e., s. 193 vd. 63 Gayrimüslimlerin Türk-İslam adları almaları hakkında Bkz., M. A. Ünal, Çemişgezek, s. 56, 61; M.A.

Ünal, Harput, s. 70; H. Doğru, Sultanönü, s. 96; H. Doğru, Sultanönü, s. 96; A. Aksın, Harput, s. 187 nu: 459.

64 Konu hakkında Bkz. F. Köprülü, Bizans’ın Tesiri, s. 202 vd. 65 Sévérien Salaville, Eugéne Dalleggio, Karamanlidika –Bibliographie Analytique d’ouvrages en

Langue Turque İmprimés en Caractères Grecs (Collection de l’Institut Français d’Athénes-Centre d’Etudes d’Asie Mineure) I, 1584–1850, Athénes 1958, s. VII-XI; J. Eckman, “Karamanlıca –işin –li Gerundium Hakkında” Türk Dili, Belleten III/14–15, (Ocak 1950), s. 45 nu: 1; Semavi Eyice, “Anadolu’da Karamanlıca Kitâbeler (Grek Harfleriyle Türkçe Kitâbeler)”, Belleten XXXIX/153, (1975), 25–48.

66 F. Köprülü, Osmanlı İmparatorluğu’nun Kuruluşu, s. 87, 100; Cami Bey’e göre, bu toplulukların bir kelime dahi Yunanca bilmemeleri, İncil’i bile Türkçeye çevirmeleri, Türkçenin yazılması için Yunan harflerini değiştirerek kullanmaları dolayısıyla bunların asıllarının Türk olduğunu gösterir. Bkz., Cami Bey, Osmanlı Ülkesinde Hristiyan Türkler, İstanbul 1338, s. 16-27 vd.; Ö. L. Barkan, “Sürgünler”, s. 531 vd.; Ayrıca Bkz., Mustafa Ekincikli, “Milli Mücadele’de Türk Ortodoksları” XII. Türk Tarih Kongresi (Ankara 12–16 Eylül 1994), Kongreye Sunulan Bildiriler IV, Ankara 1999, s. 1297–1308; Y. Anzerlioğlu, a.g.e., s. 107 vd.; V. Gordlevski, a.g.e., s. 38 vd.; Konya örneği için Bkz., T. Baykara, Konya, s. 120; Bunların, Selçuklular döneminde Türkleşen Ortodokslar olduğuna dair farklı bir görüş mevcut olmakla birlikte, [Bkz. Mustafa Akkaya, Hristiyan Türklerden Karamanlılar-Tarihi Bir Bakış, Sakarya 2001, (Basılmamış Yüksek Lisans Tezi), s. 29.]; O dönemde Türklerin din değiştirmesi de mümkündür. Çünkü din değiştirmeden kültür değişmez. [Bkz. Mustafa Akkaya, Hristiyan Türklerden Karamanlılar-Tarihi Bir Bakış, Sakarya 2001, (Basılmamış Yüksek Lisans Tezi), s. 29.]

Page 96: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

FİZİKÎ, DEMOGRAFİK VE İKTİSADÎ YAPI

72

Neşri’de geçen “varsağ kâfiri” tabiriyle ifade edilmek istenen de aynı topluluk

olmalıdır67.

Ermenek şehrinde XVI. yüzyıl boyunca 14 olan mahalle sayısının, Evliya

Çelebi’nin şehri ziyaretinde, 12’ye indiği görülür. Çelebi, mahallelerin isimlerinden ve

gayrimüslim bir mahallenin varlığından da bahsetmez68. Cuinet (1891) ise, şehrin fiziki

yapısı hakkında çok kıymetli bilgiler verdiği halde, mahalleleri hakkında hiç bir

malumat vermemiştir69.

ba. Müslüman Mahalleler Nefs-i Ermenek’te yer alan 14 mahalleden 13 tanesi müslümandır ve bu

mahallelerin hâne, mücerred, muaf zümre v.b. verileri, 1518, 1522, 1555, 1584

tarihlerinde yapılan tahrirler temel alınmak suretiyle ortaya konulmaya çalışılmıştır. Yüz

yıllık bir zaman zarfında mahallelerin sayısında herhangi bir artış söz konusu

olmamıştır70. Bu 13 mahallenin nüfus yapıları aşağıdaki gibi gerçekleşmiştir.

Kemeros Mahallesi (Kemeros-ı Kebîr/Havasal/Güllük) :71 1518 tarihinde 29

hâne, 6 mücerred, 1 imam ve toplamda 36 neferândan teşekkül etmiştir. 1522 tarihinde

ise 32 hâne, 1 imam, 2 mücerred ve 39 neferândan oluşmuştur. 1555’te 25 hâne, 11

mücerred, 1 imam 37 neferden oluşmaktadır. 1584’te 74 hâne, 1 imam, 1 pîr-i fânî

olmak üzere 76 nefer olarak teşekkül etmiştir.

Sanduklı Mahallesi:72 1518 tarihinde 34 hâne, 4 mücerred, 1 imam ve 1

muaftan oluşmakta iken 1522’de 39 hâne, 5 mücerred ve bir imam ve toplam 46

neferden teşekkül etmiştir. 1555’te 31 hâne, 8 mücerred, 3 muhassıl, 2 imam toplam 44

neferden oluşmuştur. 1584 tarihine gelindiğinde 111 hâne, 1 imam, 1 pîr-i fânî, 113

neferândan oluşmuştur.

Arabşah Mahallesi:73 1518’de 12 hâne, 1 pîr-i fânî, 1 imam ve toplam 15

neferden oluşmaktadır. 1522 ve 14 hâne, 1 imam olmak üzere 17 neferândan teşekkül

etmiş, olup bu tarihte de mücerred nüfusa rastlanmamaktadır. 1555’te 20 hâne, 7

67 Neşrî I, s. 43 vd. 68 Evliya Çelebi IX, s. 305. 69 V. Cuinet VI, s. 188 vd. 70 Benzer durum için Bkz., Ö. Ergenç, “Edirne’nin Demografik Durumu”, s. 1419. 71 TD 83, s. 265; TD 182, s. 1; TD 387, s. 253; TD 272, s. 2; TK 128, s. 4 vd. 72 TD 83, s. 265; TD 182, s. 1; TD 387, s. 253; TD 272, s. 2; TK 128, s. 8. 73 TD 83, s. 266; TD 182, s. 2; TD 387, s. 253; TD 272, s. 2; TK 128, s. 5 vd.

Page 97: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

ERMENEK KAZÂSI (1500–1600)

73

mücerred, 1 imam, 28 neferân nüfusludur. 1584 tarihinde 72 hâne, 1 hatib, 1 imam

olmak üzere 74 neferden oluşmuştur.

Cumma Mahallesi:74 1518 ve 1522 tarihli defterlerde (جشمه) şeklinde yer almış

olup, ismini Cumma adıyla anılan mescitten almıştır. 1518 tarihinde mahalle, 48 hâne, 9

mücerred, 1 imam, 1 ‘alîl (hasta), 1 pîr-i fânî, 1 muaf, 3 sipâhiyân-ı mütekâidin ve

toplam 57 neferândan teşekkül etmektedir. 1518’de muaf olan Hızır v. Süleyman’ın

elinde rüsûm-u örfiyye ve divâniyeden muaf olduğuna dair ahkâm-ı şerife

bulunmaktaydı. 1522 tarihinde ise, 46 hâne, 8 mücerred, 1 şerîf, 3 sipâhizâde ve 1 imam

olmak üzere toplam 60 neferden oluşmuştur. 1555’te 29 hâne, 16 mücerred, 1 imam, 46

neferân kaydedilmiştir. 1584 tarihinde 109 hâne, 1 muhassıl, 1 pîr-i fânî, 1 merd-i hisâr,

1 Dizdâr-ı kal‘ayı Anamur, 1 imam olmak üzere 114 neferden teşekkül ettiği

görülmektedir.

Bâzâr Mahallesi:75 1518 tarihinde 16 hâne, 6 mücerred, 1 imam, 1 muhassıl, 2

‘alîl ve toplam 25 neferândan oluşmaktadır. 1522’de 17 hâne, 4 mücerred, 2 ‘alîl, 1

imam 26 neferden müteşekkildir. 1555’te ise 19 hâne, 6 mücerred, 1 imam, 26 neferden

teşekkül etmiştir. 1584 tarihinde 58 hâne, 2 müezzin, 1 çerâğdâr, 1 hatib, 1 pîr-i fânî, 63

neferden teşekkül etmiştir.

Celâl (Hallâç) Mahallesi:76 1518’de 26 hâne, 6 mücerred, 1 imam ve toplam 36

neferândan müteşekkildir. 1522 tarihinde “Celâl” ismiyle kaydedilmiş olup, bu tarihte

26 hâne, 7 mücerred, 1 imam olmak üzere 34 neferden meydana gelmiştir. 1555’te 19

hâne, 25 mücerred, 1 imam, 1 muhassıl, 46 neferândan teşekkül etmiştir. 1555’te İmam

olan Süleyman v. Mustafa Sifas Mahallesinden de sorumluydu. 1584 tarihinde 67 hâne,

1 hatîb, 2 imam, Abdurrahman isminde 1 şerîfzâde, 2 danişmend ve toplam 73 neferân

nüfustan oluşmaktaydı.

Sifos (Sifas) Mahallesi:77 1518 ve 1522’de tahrir defterinde (سيفوس) “Sifos”

olarak geçen mahalle, 1555 ve 1584’te ise “Sifas”, (سيفاس) şeklinde kaydedilmiştir.

İsmini Karamanoğlu Halil Bey tarafından inşa edilen camiden almıştır. 1518 tarihinde

32 hâne, 6 mücerred, 1 imam, 1 köyden gelen şahıs olmak üzere 34 neferândan

74 TD 83, s. 266; TD 182, s. 2; TD 387, s. 253; TD 272, s. 2; TK 128, s. 13. 75 TD 83, s. 267; TD 182, s. 2; TD 387, s. 253; TD 272, s. 5; TK 128, s. 4. 76 TD 83, s. 267; TD 182, s. 3; TD 387, s. 253; TD 272, s. 3; TK 128, s. 3. 77 TD 83, s. 267; TD 182, s. 3; TD 387, s. 253; TD 272, s. 3 vd.; TK 128, s. 6.

Page 98: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

FİZİKÎ, DEMOGRAFİK VE İKTİSADÎ YAPI

74

müteşekkildir. Mehmed v. İsa Bâlî’nin ismi üzerine “der karye” notu düşülmüştür.

1522’de ise 36 hâne, 6 mücerred, 1 imam 43 neferândan meydana gelmiştir. 1555

tarihinde 29 hâne, 16 mücerred, 1 muhassıl, 46 neferândan teşekkül etmiştir. 1584’te 76

hâne, 3 muhassıl, 1 imam olmak üzere 81 neferândan oluşmuştur. Mahmud v.

Bahadır’ın muaf olduğuna dair “elinde emr-i şerîf vardır” kaydı düşülmüştür.

Abdülmü’min v. Kemal’in vâiz ve Şeyh Ali es-Semerkandî’nin78 sâlihlerinden olduğu

için vergilerden muaf tutulmuştur.

Kiçibazar Mahallesi:79 1518’de 28 hâne, 5 mücerred, 1 pîr-i fânî, 1 mütevelli, 1

imam, toplam 35 neferândan oluştuğu görülmektedir. Defterde İbrahim v. Mahmud’un

Cenne Köyü Camii mütevellisi olduğu kayıtlıdır. 1522 tarihinde 30 hâne, 4 mücerred, 1

pîr-i fânî, 1 imam, 39 neferden teşekkül etmiştir. 1555 tarihinde 20 hâne, 19 mücerred, 1

imam, 40 neferden oluşmaktadır. 1584’te 61 hâne, 1 imam, 2 danişmend, hakkında

“emîrâne” notu düşülen Süleyman v. Abdülaziz olmak üzere toplam 65 neferândan

teşekkül etmiştir.

Saray Mahallesi:80 1518 tarihinde 29 hâne, 8 mücerred, 1 imam, 38 nefer

nüfustan oluşmaktadır. 1522’de ise 25 hâne, 8 mücerred, 1 imam, 41 neferândan

teşekkül etmiştir. 1555’te 30 hâne, 6 mücerred, 1 imam, 37 neferden oluşmuştur.

1584’te 103 hâne, 1 mücerred, Kadı olduğu bildirilen Mevlâna Hacı Abdürrezzak, 1

muhassıl, Mahmud v. Ahmed adında 1 muallim, 2 danişmend, 1 müezzin, 1 imam,

Abdullah v. Şeyh Muslihiddin’in azatlısı olduğu bildirilen 2 mu‘tâk olmak üzere 112

neferden oluşmuştur.

78 Elde mevcut kaynaklara göre, Ali es-Semerkandî’nin babası Seyyid Yahya es-Şirvânî’dir. Kaynaklar Şeyh’in Hz. Muhammed (a.s.)’ın soyundan geldiğini haber verirler. Tarikat adabını Abdurrahman İsferânî’den almıştır. Çeşitli İslam memleketlerine seyahat ettikten sonra Medine’ye gelmiş, aldığı manevî bir işaretle “Diyâr-ı Rum” yani Anadolu’ya yönelmiştir (1428). Larende’de hüsnükabul gören Şeyh geldiğinde, Karaman tahtında II. İbrahim Bey oturmaktaydı. Zatın Bahru’l-ulûm adında 4 cilt tefsiri, Haşiye alâ şerhi’l-Mevâkıf li-Seyyid-i’ş-Şerif (kelam), Hâşiye alâ Şerhi’l-Metâlî (mantık), Hâşiye alâ Şerhi’ş-Şemsiyye (Kazvinî’nin ayn adlı eserine haşiye-mantık), Risâle Kâşifü’l-Esrâr (Tasavvuf), Menâkıbnâme (Tasavvuf), el-Makâlât (Tasavvuf-Menakıbnâme’nin bir bölümü) vb. isimlerini taşıyan eserleri mevcuttur. Kaynaklar şeyhin 1455/1457 tarihinde öldüğünü haber vermektedir. Bkz., İ. H. Konyalı, Karaman, s. 203–219, 351–358; İ. Hakkı Mercan, “Şeyh Alâeddin Ali Es-Semerkandî ve Menâkıbnâmesi, Menâkıbnâmey’ye Göre Osmanlı Karamanlı Mücadelesi”, XIII. Türk Tarih Kongresi (4–8 Ekim 1999), Kongreye Sunulan Bildiriler, III/III, Ankara 2002, s. 47 vd.

79 TD 83, s. 268; TD 182, s. 3; TD 387, s. 253; TD 272, s. 4; TK 128, s.1 80 TD 83, s. 268; TD 182, s. 4; TD 387, s. 253; TD 272, s. 4; TK 128, s. 2

Page 99: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

ERMENEK KAZÂSI (1500–1600)

75

Akçamescidlü Mahallesi:81 1518 ve 1522’de (مسجدلوعقجه) şeklinde

kaydedilen mahalle, 1555 tarihinde ise (اقجهمسجدلو) şeklinde kelimenin başındaki

“ayn” harfinin “elif”e dönüştüğü görülür. Mahalle ismini aynı adla anılan Akça

Mescid’den almıştır. 1518 tarihinde 53 hâne, 8 mücerred, 1 imam olmak üzere toplam

44 nefer nüfustan müteşekkildir. 1522’de ise 38 hâne, 6 mücerred, 1 imam, 48 neferden

oluşmuştur. 1555’te 27 hâne, 9 mücerred, 1 imam, 1 ferrâş-ı medrese olmak üzere

toplam 38 neferden, 1584 tarihinde ise 93 hâne, 1 imam ve toplam 94 neferden

müteşekkildir. Zaviye Mahallesi:82 1518’de 21 hâne, 3 mücerred, 1 imam ve 25 neferândan

oluşmuştur. 1522 tarihinde 30 hâne, 4 mücerred, 1 imam olmak üzere 34 neferden

teşekkül etmiştir. 1555’te 26 hâne, 11 mücerred, 1 imam, 1 muhassıl, 39 neferden

oluşmaktaydı. 1584 tarihinde ise 102 hâne, Hüseyin v. Abdullah isminde 1 mu‘tâk, Ali

v. İsmail adında 1 şerîfzâde, 1 Bozdoğan Kasabasından gelen, 1 de Kubbe köyünden

gelen şahıs olmak üzere toplam 104 neferden oluşmuştur.

Değirmenlik Mahallesi:83 1518 tarihinde 20 hâne, 3 mücerred, 1 imam ve 25

nefer nüfustan oluşmaktadır. 1522’de 24 hâne, 3 mücerred, 1 imam 29 neferden

teşekkül etmiştir. 1555’te 22 hâne, 12 mücerred, 1 imam, 1 Anamur’dan, 1 Bozdoğan

Kasabasından gelen şahıs ile birlikte 35 neferândan oluşmaktadır.

1584 tarihinde 99 hâne, 2 imam, Mehmed Çavuş’un azatlısı olan Yusuf v.

Abdullah ve Hüseyin v. Abdullah adlarında 2 mu‘tak84, İbrahim adında 1 şeyh, şeyhin

oğlu olduğu anlaşılan 2 muhassıl ve toplam 108 neferden teşekkül etmiştir. Bu tarihte

defterde yer alan Süleyman Halife hakkındaki kayıttan anlaşıldığına göre, Şeyh Ali es-

Semerkandî’nin sâlihlerinden olan bu şahıs, vaiz ve ilim ehli bir zattır. Şeyhlik

yapmayıp, daima halka vaaz ve nasihatte bulunmaktadır. Bu sebeple bütün vergilerden

81 TD 83, s. 268 vd.; TD 182, s. 4; TD 387, s. 253; TD 272, s. 4; TK 128, s. 7. 82 TD 83, s. 269; TD 182, s. 4 vd.; TD 387, s. 253; TD 272, s. 5; TK 128, s. 9 vd. 83 TD 83, s. 269; TD 182, s. 5; TD 387, s. 253; TD 272, s. 5; TK 128, s. 11 vd.; Süleyman Halife için

düşülen muafiyet kaydı şu şekildedir:“vâiz ve ehl-i ilim an-sülehâ-i Şeyh Ali es-Semerkandî, mezkûr Süleyman Halîfe tarîk-i hakka sâlik ve dâimâ va‘zu nasîhatten hâlî olmayûb meşîhât itmeyüb, halka tâbî kimesne olduğu ecilden avârız-ı dîvâniye ve tekâlif-i örfiyyeden muâfiyet üzerine defter-i cedîde kayd olundu”. Bkz., TK 128, s. 12.

84 Bunların dokuma işinde çalıştırılan köleler olma ihtimali vardır. Bkz., Halil Sahillioğlu, “Onbeşinci Yüzyıl Sonunda Bursa’da Dokumacı Köleler”, Atatürk Konferansları VIII (1976-1977), Ankara 1983, s. 217; Mutak şeklinde kaydolan şahıslar hakkında ayrıca Bkz., F. Emecen, a.g.e., s. 61.

Page 100: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

FİZİKÎ, DEMOGRAFİK VE İKTİSADÎ YAPI

76

muaf tutulmuştur. Süleyman Halîfe’nin oğlu Şeyh İbrahim de aynı sebepten dolayı

vergilerden muaftır.

Bağarası Mahallesi:85 1518’de 16 hâne, 2 mücerred, 1 imam, 1 ‘alîl olmak

üzere toplam 22 neferân nüfustan oluşmaktadır. 1522 tarihinde ise 18 hâne, 3 mücerred,

1 imam, 1 ‘alîl ve 24 neferden, 1555’te 24 hâne, 21 mücerred, 2 imam, 47 neferden

meydana gelmiştir. 1584’te 74 hâne ve 74 neferândan teşekkül etmiştir.

bb. Gayrimüslim Mahallesi Sumbatlar Sumbatlar Mahallesi86 tahrir defterlerinde “cemaat-ı gebrân” şeklinde

geçmektedir. Cemaat, Arapça bir kelime olup, manevî bir yola mensup olan insan

toplulukları ve herhangi bir şekilde toplanmış halk anlamlarına gelmektedir87. “Kâfir”

kelimesi inanç yönünden Frenklere duyulan düşmanlık sebebiyle Türkçedeki “gâvur”

şekliyle Farsçadaki “geb(e)r” (ateşperest) kelimesinden geldiği belirtilmektedir88.

Osmanlı tarih kitaplarında, idarî ve hukukî işlemlerde, fıkıh kitaplarında, kânun-

nâmelerde, şer‘iyye sicillerinde kâfir kelimesi genel olarak her türlü gayrimüslim için

kullanılan bir terimdir89. Gayrimüslimlerin kaydında rastlanılan diğer bir tabir de

“cemaat-ı zımmîyân” tabiridir90. XVI. yüzyılda bazı yörelerde müslüman ve

Hıristiyanların aynı mahallelerde yaşadıkları görülmüştür. Ancak Ermenek’te,

gayrimüslimler kayıtlarda Sumbatlar adıyla geçen mahallede ayrı olarak yaşamaktadır91.

85 TD 83, s. 270; TD 182, s. 5; TD 387, s. 253; TD 272, s. 3; TK 128, s. 10. 86 BOA., TD 83, s. 270; TD 182, 5–6; TD 387, s. 253; BOA., TD 272, 5 vd.; TK 128, s. 14. 87 M. Z. Pakalın, OTDTS I, s. 276. 88 W. Björkman, a. g. m, s. 63. 89 Kâfir aslında “izale eden gizleyen” , “gördüğü iyilikleri gizleyen”, yani “nankör” anlamlarında

kullanılan bir kelimedir. Peygamberi inkar ve tahkir eden imansız kimselere Kur’an’da “Kâfir” denmekteydi. Bkz., W. Björkman, “Kâfir”, İA VI, s. 61; T. Tankut Soykan, Osmanlı İmparatorluğu’nda Gayrimüslimler, İstanbul 1999, s. 3, 25, 239.

90 Zimme kelime olarak; bozulması yermeyi gerektiren söz ve aman (ahd), kendileriyle sözleşilmiş ve yemin edilmiş kavim ve topluluk; sözleşme demektir. Fıkıh ıstılahı olarak; İslâm hâkimiyetini tanımak şartıyla, müslüman toplumun, diğer semavî din mensuplarına konukseverlik ve koruma sağladığı, süresiz olarak yürürlükte kalan bir tür sözleşmeyi ifade eder. Hatta semavî dine mensup zimmînin dinine küfreden müslümanın Kâfir olacağı fetvası dahi verilmiştir. Bkz., M. E. Düzdağ, Kanunî Devrinde Osmanlı Hayatı, s. 141–153, 161; Ö. L. Barkan-E. Meriçli, a.g.e., s. 22; Claude Cahen, “Zimme”, İA. XIII, s. 566; Ş. Sâmî; Zimmî kelimesini “devlet-i islâmiyyenin taht-ı tâbiyet ve himâyesinde bulunan gayrimüslim reâyâ” şeklinde açıklamaktadır. Bkz., Şemseddin Sâmî, Kâmûs-ı Türkî, İstanbul 1317, s. 639; H. İnalcık, “Adâletnâmeler”, s. 81; M. Z. Pakalın, OTDTS III, s. 663; T. Soykan, Gayrimüslimler, s. 68; T. Ateş, a.g.e., s. 30; Zimmet akdi için Bkz., M. Birsin, a.g.e., s. 176-205.

91 M. E. Düzdağ, Kanunî Devrinde Osmanlı Hayatı, s. 149; XVI. Yüzyılda Edirne’de Müslüman ve Gayrimüslimlerin birlikte ikamet ettikleri mahalleler de bulunmaktaydı. Bkz., A. Yiğit, a.g.e, s. 40; Aynı yüzyılda Haleb şehrindeki 70 mahallenin 4’ünde gayrimüslim ve müslümanlar aynı mahallelerde,

Page 101: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

ERMENEK KAZÂSI (1500–1600)

77

1518 tarihinde Sumbatlar Mahallesi, 55 hâne ve 55 neferden oluşmakta olup,

mahallede mücerred ve muaf bulunmamaktadır. Mücerred ve muaf zümrenin

bulunmadığı mahalle 1522’de 55 hâne ve 55 neferden oluşmuştur. 1555’te ise 35 hâne,

35 neferândan teşekkül etmiştir. Bu tarihte mahallenin alt kısmına “cemaat-ı zımmîyân”

şeklinde 17 hâneden müteşekkil, gayrimüslim cemaatinin ayrı olarak kaydedildiği

görülür. 67 yıl hep aynı kalan hâne sayısı 1584 tarihinde, 92 nefer olarak değişmiştir92. Gayrimüslim nüfusta görülen bu artışın sebebi, kırlık alandan şehre yapılan göç

olmalıdır93. Bu insanların kendi köylerini terk ederek şehir merkezine gelmelerinin farklı

sebepleri olabilir. Bunlardan birisi köy, yaylak ve kışlaklarda yoğunlaşan müslüman

nüfustan dolayı kendilerini güvende hissetmeyen gayrimüslimlerin, şehre gelip burada

bir getto oluşturması ve bu şekilde kendilerini emniyette hissetme ihtiyacıdır94. Ancak,

gayrimüslim cemaatin mahalleden ayrı olarak yazıldığı 1555 tahririnde95 ve mevcut

diğer belgelerde gayrimüslimlerin emniyet kaygısıyla köylerinden göçtüklerini teyit

eder mahiyette bir açıklamaya rastlanılmamıştır. Bu durumu Osmanlı Devleti’nde

gayrimüslimlere gösterilen dini ve iktisadî ayrıcalığın ve engin dinî hoşgörünün

Ermenek’te tezahür ettiğine delil olarak alabiliriz96.

XVI. yüzyılda Ermenek şehrinin nüfus yapısını anlayabilmek için, Osmanlı

Devleti’nin nüfus ve vergi sayımlarının sonuçlarını ihtiva eden bu tarihlerdeki tahrir

defterlerine bakmak gerekecektir. Aşağıdaki tabloda 1518–1584 tarihleri arasında

Ermenek’in nüfus hareketleri görülmektedir.

ikisinde ise gayrimüslimler ayrı mahallelerde yaşamaktaydı. Bkz., E. Çakar, a.g.e.,s. 114; XVII. yy.da Antalya’da Türkleşmiş ve müslümanlaşmış mahalleler de bulunmaktaydı. Bkz., Rifat Özdemir, “Osmanlı Döneminde Antalya’nın Fizikî ve Demografik Yapısı (1800–1867)”, XI. Türk Tarih Kongresi (Ankara 5-9 Eylül 1990), Kongreye Sunulan Bildiriler IV, Ankara 1994, s. 1392 vd.

92 TK 128, s. 14; Doğu ve Güneydoğu Anadolu’daki şehirlerde yaşayan gayrimüslimlerin sürekli olarak arttıkları gözlenmiştir. Bkz., M. A. Ünal, Çemişgezek, s. 61; denizli için Bkz., T. Gökçe, a.g.e., s. 101.

93 Bu durum Celâlî isyanları ve tekâlif-i dîvâniye vergilerine bağlanmaktadır. Bkz., M. A. Ünal, Harput, s. 71

94 Çemişgezek örneği için Bkz., M. A. Ünal, Çemişgezek, s. 62. 95 TD 272, s. 6 96 Alâadin Aköz, “Konya’da İhtida Hareketleri ve Osmanlı Mahkemesi”, Uluslar Arası Kuruluşunun

700. Yıl Dönümünde Bütün Yönleriyle Osmanlı Devleti Kongresi, (Konya 7–9 Nisan 1999), Konya 2000, s.560–574; Osmanlı İmparatorluğunda Hristiyan ve Yahudiler genellikle barış ve güven içerisinde yaşamaktaydılar. Bkz., Nejat Göyünç, “700. Kuruluş Yılında Osmanlı Devleti Hakkında”, BYODK, (Konya 7–9 Nisan 1999) Bildiriler, s. 13; N. Köstüklü, Hamid Sancağı, s. 48; Eskişehir için Bkz., H. Doğru, Sultanönü, s. 96.

Page 102: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

FİZİKÎ, DEMOGRAFİK VE İKTİSADÎ YAPI

78

Tablo 2: Ermenek Şehri Mahalleleri ve Nüfus Yapıları HÂNE MÜCERRED MUAF

MAHALLE 1518 1522 1555 1584 1518 1522 1555 1584 1518 1522 1555 1584

Akça Mescidlü 53 38 27 93 8 6 9 - 1 1 2 1

Arabşah 12 14 20 72 - - 7 - 2 1 1 2

Bağarası 16 18 24 74 2 3 21 - 2 2 2 -

Bâzâr 16 17 19 58 6 4 6 - 4 3 1 5

Celâl-Hallaç 26 26 19 67 6 7 25 - 1 1 2 6

Cumma 48 46 29 109 9 8 16 - 6 5 1 5

Değirmenlik 20 24 22 99 3 3 12 - 1 1 1 9

Kemeros 29 32 25 74 6 2 11 - 1 1 1 2

Kiçibazar 28 30 20 61 3 4 19 - 3 2 1 4

Sanduklı 34 39 31 111 4 5 8 - 2 2 5 2

Saray 29 25 30 103 8 8 6 1 1 1 1 9

Sifas 32 36 29 76 6 6 16 - 1 1 1 5

Sumbatlar 55 55 35 92 - - - 11 - - - -

Zâviye 21 30 26 102 3 4 11 - 1 1 2 2

YEKÛN 419 430 356 1191 64 60 167 12 26 22 21 52

TD 387’deki nüfus ve vergi rakamlarıyla, TD 182’deki rakamların aynı olması

sebebiyle, TD 387’deki bilgiler tabloda yer almamıştır. 1555’te ise hâne sayısı

belirtilmediği için mücerred ve muaf hâne sayısı düşülerek geri kalan nefer sayısı hâne

sayısı olarak tespit edilmiştir. 1584 tarihlerinde hâne ve mücerred sayısı

verilmediğinden hâne sayısını belirlemek için muaf hâne dışındaki nefer sayıları

yazılmıştır97.

97 TD 387, s. 253 vd.; TD 182, s. 1–5; TD 272, s. 2–6; TK 128, s. 1–13; İçel Sancağı müellifi Ş. Çelik;

Ermenek şehrinin nüfusunu tespit ederken; 1584 tarihli defterde hâne sayıları verilmediği için muaf hâne dışındaki nefer sayısını hâne olarak belirlemiştir. Bkz., Ş. Çelik, a.g.e., s. 81; M. Ali Ünal, tahrir defterlerinde bennâk kaydedilen nüfus, evli nüfusu gösterdiğinden bunların da hâne olarak kabul edilmesi gerektiğini belirtmektedir. [Bkz., M. A. Ünal, Çemişgezek, s. 71]; TD 83 Numaralı defterde bilhassa köyler üzerinde yapılan tedkikler müellifin haklı olabileceğini ortaya koymaktadır. Bkz., TD 83, s. 271–322.

Page 103: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

ERMENEK KAZÂSI (1500–1600)

79

Tablo 3: 1518–1584 Tarihleri arasında Ermenek Şehri Toplam Nüfusu

Nüfus Türü 1518 1522 1555 1584

Müslim Hâne 364 375 321 1099

Müslim Mücerred 64 60 167 1

Gayrimüslim Hâne 55 55 35 92

Gayrimüslim Mücerred - - - 11

Muaf 26 22 21 52

Yekûn 509 512 544 1255

Hâne+muafx5= 2225 2260 1885 4972

Hâne+Muafx5=+Mücerred 2289 2320 2052 4984

c. Demografik yapı

Tahrir defterlerindeki kayıtlar, Ermenek şehrinin 13 müslim, 1 de gayrimüslim

olmak üzere 14 mahalleden meydana geldiğini göstermiştir. Bu mahallelerde geçen

toplam mükellef ve muaf hâne98 sayısını 5 katsayısıyla99 çarpıp, mücerretleri de bu

sayıya ekleyerek şehrin yaklaşık toplam nüfusunu tayin etmek mümkündür. Tahrir

defterlerinin tetkikinden, 1518 ve 1522 tarihli defterlerde geçen bütün mahallelerin

nüfusu “neferan, hâne” şeklinde hâne ve nefer sayılarıyla kaydedildiği, ancak Sumbatlar

Mahallesi’nde mücerred ve muaf kaydı bulunmadığı anlaşılmaktadır. Hâlbuki

Anadolu’nun diğer bazı şehirlerinde gayrimüslim mahalleler sadece neferân olarak

kaydedilmekteydi100. Tablo 2’ye bakıldığında, 1518 tarihinde şehirde 445 muaf ve

mükellef hâne, 64 de bekâr nüfus bulunduğu anlaşılır. Bu rakamlara göre, mücerred ve

98 “Tarihî Demografi” alanında çalışanlar için, tahrir defterlerinde yer alan bir vergi nüfusunu ifade eden

“hâne”nin kaç kişiden oluştuğu tam olarak açıklığa kavuşmuş değildir. Hatta bu sebeple, defterlerdeki bu verilere dayanarak bir yerin nüfusunu kesin olarak tespit etmenin mümkün olmadığı dahi dile getirilmiştir. Hâne için öngörülen “Beş” katsayısının ilmî usullerle bulunmuş bir rakam olmadığını Ö. L. Barkan’da kabul etmekle birlikte, pek çok araştırmacı tarafından kabul görmüştür. Bkz., Ö. L. Barkan, “Tarihî Demografi Araştırmaları”, s. 12; Ö. L. Barkan-E. Meriçli, a.g.e., s. 4; Nejat Göyünç, XVI. Yüzyılda Mardin Sancağı, Ankara 1991, s. 86, 102; Nejat Göyünç, “Hâne”, DİA. XV, İstanbul 1997, s. 522 vd.; H. İnalcık, “Köy, Köylü ve İmparatorluk”, Osmanlı İmparatorluğu, s. 3; F. Emecen, a.g.e., s. 55; H. Doğru, Sultanönü, s. 117; A. Yiğit, a.g.e., s. 41; H. Bostan, “XV ve XVI. Yüzyıllarda Niksar”, s. 1493.

99 Bazı bölgelerde tahrirler arasındaki nüfus artış oranının yüksek oluşu sebep gösterilerek, hâne birimi 6,7 kişi olarak kabul edilmiştir. (7 katsayısı için Bkz., M. A. Ünal, Çemişgezek, s. 71; 6 katsayısı için Bkz., A. Aksın, Harput, s. 168); Konuya farklı bir yaklaşım için Bkz., O. Gümüşçü, a.g.e., s. 146 vd.; H. Doğru, Sivrihisar, s. 33; N. Abacı, a.g.e., s. 75; B. Yediyıldız, M. Öz, Ü. Üstün, a.g.e., s. XXXIV. Bahaeddin Yediyıldız, Ünal Üstün, Ordu Yöresi Kaynakları I- 1455 Tarihli Tahrir Defteri, Ankara 1992, s. 89. (hâne katsayısı 5,5 kabul edilmiş ve buna ilave olarak % 10 askerî sınıf eklenmiş).

100 TD 83, s. 265-271; TD 182, s. 1-5; Avârız hânesi hakkında Bkz., L. Güçer, “Hububat Meselesi”, s. 73.

Page 104: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

FİZİKÎ, DEMOGRAFİK VE İKTİSADÎ YAPI

80

muaf hânesi olmayan gayrimüslim Sumbatlar Mahallesi şehrin en kalabalık

mahallesidir. Bu mahalleden sonra sırayla Akçamescidlü, Sanduklı, Sifas, Kiçibazar,

Kemeros, Saray, Celâl, Zaviye, Değirmenlik, Bâzâr, Bağarası ve şehrin en küçük

mahallesi Arabşah gelmektedir101.

1522 tarihinde şehirde 430 mükellef, 22 muaf hâne ve 60 da mücerred nüfus

bulunmaktadır. Nüfusunda azalma görülmeyen Sumbatlar Mahallesi şehrin en büyük

mahallesi olmaya devam etmektedir. Bu mahallenin ardından Cumma, Sanduklı,

Akçamescidlü, Sifas, Kemeros, Kiçibazar, Zaviye, Celâl, Saray, Değirmenlik, Bâzâr,

Bağarası, Arabşah mahalleleri sıralanmaktadır. Ancak daha önce ikinci sırada yer alan

Akçamescidlü Mahallesi bu tarihte nüfus kaybına uğramış görünmektedir. Nüfus

yoğunluğunda azalma görülen diğer mahalleler Kemeros, Saray ve Bâzâr mahalleleridir.

Bir önceki tarihe göre nüfusunda artış gözlenen mahalleler ise, Sanduklı, Sifas,

Kiçibazar, Zaviye, Celâl, Değirmenlik, Bağarası ve Arabşah mahalleleridir. Bu tarihte

de şehrin en az nüfusa sahip olan mahallesi yine Arabşah’dır.

1555 tarihli tahrir defterinde şehrin mahallelerindeki nüfus, mücerred ve muaf

olanlar belirtilmiş, hâne ve nefer sayıları verilmemiştir. Ancak Sumbatlar Mahallesi

bundan müstesnadır. Bu mahallenin nefer ve hâne sayısı kaydedilmiştir102. Bu tahrirde,

1522 tarihine göre bekâr nüfusun artışı dikkat çekmektedir. Buna göre şehirde 356

mükellef, 21 muaf hâne, 167 mücerred bulunmaktaydı. Görüldüğü gibi şehir nüfusunda

azalma gözlenmektedir. Buna göre bu tarihte nüfus yoğunluğu en yüksek mahalle

Sanduklı’dır. Bu mahalleyi Sumbatlar, Saray, Cumma, Sifas, Akçamescidlü, Zaviye,

Kemeros, Bağarası, Değirmenlik, Kiçibazar, Celâl, Arabşah ve Bâzâr mahalleleri takip

etmektedir. Bu tarihte Sumbatlar Mahallesi nüfusunda % 36,4 oranında, Sanduklı

Mahallesi’nde ise, % 12,2 oranında azalma gözlenmiştir. Nüfus kaybına uğrayan diğer

mahalleler ise, Cumma, Sifas, Akçamescidlü, Zaviye, Kemeros, Değirmenlik,

Kiçibazar, Celâl mahalleleridir. Bâzâr Mahallesi’nin nüfusu sabit kalmış, Arabşah

Mahallesi’nde % 40, Bağarası % 30, Saray Mahallesi’nde ise % 19,2 oranında bir nüfus

artışı gözlenmiştir. 101 Sumbatlar Mahallesi nüfus vaziyeti için ayrıca Bkz., Ş. Çelik, a.g.e., s. 82; Denizli için Bkz., T.

Gökçe, a.g.e., s. 108; Niksar şehrinde de aynı durum söz konusudur. Bkz., M. Hanefi Bostan, “XV ve XVI. Yüzyıllarda Osmanlı Yönetiminde Niksar Şehri”, XIII. Türk Tarih Kongresi (4–8 Ekim 1999), Kongreye Sunulan Bildiriler, III/III, Ankara 2002, s. 1492.

102 TD 272, s. 2–6; Malatya’da 1560 tarihinde yapılan tahrirde müslüman mahallelerin hâne sayıları ile kaydedildiği görülüyor. Bkz., G. Göğebakan, a.g.e., s. 94.

Page 105: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

ERMENEK KAZÂSI (1500–1600)

81

1584 tarihindeki TK 128 numaralı tahrirde, şehir merkezinde nüfus sadece

neferân olarak kaydedilmiş olup, Sumbatlar ve Saray mahalleleri dışında mücerred

kaydına da rastlanmamıştır. Bu sebeple bu tarihte şehrin nüfusu hesaplanırken,

neferânın 3 ile çarpılması esasına bağlı kaldık. Ancak mücerred kaydı geçen iki

mahallede bu sayıyı toplama ilave ettik103. Bu tarihte şehir merkezinde 1191 mükellef

nefer, 52 muaf, 12 mücerred nüfus kaydedilmiştir. Bu rakamlara göre 1584’te nüfus

yoğunluğu en fazla olan mahalle Cumma Mahallesi’dir. Bu mahalleyi sırayla, Sanduklı,

Saray, Değirmenlik, Zaviye, Akçamescidlü, Sumbatlar, Sifas, Kemeros, Bağarası,

Arabşah, Celâl, Kiçibazar, Bâzâr mahalleleri takip etmektedir. Bu tarihte hiçbir

mahallenin nüfusunda azalma gözlenmemektedir. Bu cümleden olarak en büyük artış %

369,6 ile Değirmenlik Mahallesi’nde, en düşük artış ise % 162,9 ile Sumbatlar

Mahallesi’nde müşahede edilmiştir104. Değirmenlik Mahallesi’nin nüfusunda görülen

yüksek orandaki artışın sebebi, Şeyh Ali es-Semerkandî’nin salihlerinden olduğu

bildirilen Süleyman Halife’nin bu mahallede bulunmasıdır. Bu şahıs şeyhlik

yapmamakta fakat halka vaaz ve nasihat etmekten de geri kalmadığı bildirilmektedir.

Ayrıca defterde adı geçen zatın oğlu İbrahim’in de şeyh olduğu görülür105.

Burada dikkat çeken bir diğer husus, bütün müslüman mahallelerin nüfusunda

yüksek artışlar gerçekleşirken, daha önceki tahrirlerde en fazla nüfus yoğunluklarına

sahip olan Sumbatlar Mahallesi’nde artış oranın çok düşük seviyede seyretmesidir.

1584’te defterde geçen rakamların incelenmesinden anlaşıldığı kadarıyla Ermenek

merkezinde, kırlık alanında da görüldüğü gibi, özellikle bekâr nüfusta bir patlama

olmuştur. Ayrıca şehir, dışardan göç almış ve bağlı bulunduğu İçel sancağının diğer

kazâlarına göç vermiştir. Ermenek’in çevredeki yerleşim birimlerine göç vermesi, nüfus

artışının had safhaya ulaştığını, şehir merkezi ve kırlık alanındaki arazinin ekonomik

olarak altından kalkabileceği en fazla nüfus seviyesine çıktığı sonucuna varılabilir106.

103 Lowry Trabzon’un nüfusunda, M. Ç. Varlık ise Kütahya sancağının nüfusunda neferanı hâne kabul

etmişlerdir. T. Gökçe ise Uşak ve Denizli’nin nüfusunda nefer olarak kaydedilenleri 3 ile çarparak nüfusu hesaplamıştır. Bkz., M. Çetin Varlık, “XVI. Yüzyılda Kütahya Sancağında Yerleşme ve Vergi Nüfusu”, Belleten LII/202 (Nisan 1988), s. 114-118; Turan Gökçe, “Tahrir Defterlerine Göre XVI. Yüzyılda Uşak Kazâsı: Kır İskân Yerleri ve Nüfus”, XIII. Türk Tarih Kongresi (4–8 Ekim 1999), Kongreye Sunulan Bildiriler, III/III, Ankara 2002, s. 1365-1387; T. Gökçe, a.g.e., s. 90.

104 Aynı dönemlerde Niksar şehri için Bkz., H. Bostan, “XV ve XVI. Yüzyıllarda Niksar”, s. 1495, 197. 105 TK 128, s. 12. 106 Aynı tarihlerde benzer artışların bütün Akdeniz şehirlerinde yaşandığı görülüyor. Bkz., Fernand

Braudel, Akdeniz ve Akdeniz Dünyası I, (trc. M.A. Kılıçbay), İstanbul 1989, s. 17 vd.; Osmanlı

Page 106: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

FİZİKÎ, DEMOGRAFİK VE İKTİSADÎ YAPI

82

Şehri hâne sayıları açısından değerlendirdiğimizde, 1518’de mevcut 445 hânenin

390’ı müslim iken, 55’i gayrimüslimlerden oluşuyordu. 1522’de ise 452 hânenin 397’si

müslüman, 55’i gayrimüslimdi. 1555’te 377 hânenin 342’si müslim, 35’i ise

gayrimüslim, 1584’te ise şehirdeki mevcut 1243 mükellef neferândan 1151’i müslim,

92’si ise gayrimüslimlerden müteşekkildi. Tahrir defterlerinin verdiği bilgilere

bakıldığında, 1518–1584 tarihleri arasında gayrimüslim nüfusun müslüman nüfusa

oranla sürekli bir düşüş içerisinde olduğu görülmektedir. Şöyle ki, 1518’de % 14,1 iken

düşüşe geçerek 1522’de % 13,85 olmuş, 1555’te % 10,23 1584’te ise % 7,99’a

gerilemiştir. Aşağıdaki grafikte 1518–1584 tarihleri arasında Ermenek şehrinde mukim

Türk nüfusla gayrimüslim nüfusun mukayesesi yer almaktadır.

Ermenek şehir merkezinin nüfusu hususunda buraya kadar yaptığımız tetkik ve

tespitlerin, gerçek nüfusu tam olarak yansıttığı söylenemez. Çünkü şehirdeki idarî sınıf

mensuplarıyla bunların aileleri, Ermenek seraskeri ile aile maiyeti, kalede görevli olan

dizdar ve erler bu tasnifin dışında kalmıştır. Buna göre, 1522’de Ermenek kalesinde

görevli olan dizdar, kethüdâ, senktraş, imam, mütevelli, topçu, ambarcı ve 15 kale eri

olmak üzere toplam 22 kişiyi107 de nüfus toplamına ilave etmek gerekecektir. Şüphesiz o

zaman nüfus bu tahmini rakamlardan daha da fazla olacaktır.

şehirlerindeki göç meselesi için Bkz., S. Faroqhi, a.g.e., s. 90, 270, 334 vd.; Yücel Özkaya, “Osmanlı İmparatorluğunda XVIII. Yüzyılda Göç Sorunu”, AÜTAD. XIV/25, (1981–82), Ankara 1982, s. 171 vd.

107 BOA., TD 387, s. 264 vd.; Ayrıca Kadı, askerî ve idarî yöneticiler ve onların kapuhalkı ile vakıf görevlileri bu hesaplamanın içinde bulunmamaktadır. Bu sebeple kentlerin gerçek nüfusu tahrir

0

200

400

600

800

1000

1200

1400

1518 1522 1555 1584

MüslimGayrimüslim

Grafik 1: Hâne İtibariyle Ermenek'te Müslim-Gayrimüslim Mukayesesi

Page 107: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

ERMENEK KAZÂSI (1500–1600)

83

Suraiya Faroqhi, 1584 tarihli TD 128 numaralı tahrir defterine dayanarak 1550–

1600 yılları arasında Ermenek’te 1.254 vergi mükellefi bulunduğunu, nüfus

yoğunluğunun ise 4000–6000 arası olduğunu belirtmiştir108. Kanaatimizce Faroqhi

mücerretleri ve muaf olanları vergi mükellefleri arasında sayarak hata yapmıştır.

Aslında 1584’te şehirdeki mükellef kişi sayısı yukarıda da ifade ettiğimiz gibi 1191’dir.

1522 yılında Karaman vilâyeti 142.967 nüfusu barındırıyordu. Vilâyet nüfusunun %

26’sı İçel bölgesinde yoğunlaşmıştı. Sancağın genel nüfusu nefer olarak 37.386

kişiydi109.

Özellikle bağlı bulunduğu İçel sancağı içerisinde değerlendirildiğinde, sancağın

şehir toplamının yaklaşık üçte ikisinin Ermenek’te yaşadığı anlaşılır. Silifke gibi

sancağın merkezliğini yapan diğer şehirlerin nüfus yönünden bazı köylerden küçük

oldukları110 göz önünde bulundurulursa, Ermenek’in sahip olduğu nüfus potansiyeli

daha iyi anlaşılır. Karaman vilâyetinin diğer şehirleriyle kıyaslandığında ise Beyşehir,

Seydişehir, Bor ve Ereğli’den büyük, Akşehir, Niğde ve Larende’ye yakın, Kayseri’nin

üçte ikisi büyüklüğünde olduğu görülür. Bunlara ilaveten Bursa’nın, XV. asrın ikinci

yarısında ortalama 40–50 bin111, 1518’de Harput’un 24.968112, 1520–1530 arasında

Edirne’nin 22.335, Erzincan’ın 4854, Atina’nın 1520-1530’da 12.633, Saraybosna’nın

1520–1530 arasında 5.632, Üsküb’ün 1520-1530’da 4.631, Sofya ise aynı tarihlerde

3.899113 kişilik nüfusa sahip olduğu tahmin edilmektedir. Verilen bu rakamlar,

Ermenek’in Anadolu ve hatta Rumeli’ndeki şehirler içerisinde nüfus ve vergi

bakımından nasıl bir öneme sahip olduğunu gösterir niteliktedir.

Ermenek şehrinin tahrir defterlerinde yer alan 66 yıllık zaman içerisinde, şehir

nüfusunun gelişme trendi açısından ele aldığımızda XVI. yüzyılın başında normal bir

defterlerindekinden her zaman % 15 daha fazla olduğundan, her zaman kesin sayısı bilinmeyen bu zümreler için nüfusun % 15’i kadar bir sayıyı ilave etmek gelenek olmuştur. Bkz., H. Doğru, Sultanönü, s. 52 vd.; G. Göğebakan, a.g.e., s. 97.

108 S. Faroqhi, a.g.e., s. 377. 109 M. A. Erdoğru, “Kanunî’nin İlk Yıllarında Karaman Vilâyeti”, s. 38–48 110 Ş. Çelik, a.g.e., s. 97 111 Halil İnalcık, “Osmanlı İmparatorluğu’nun Kuruluş ve İnkişafı Devrinde Türkiye'nin İktisadî Vaziyeti

Üzerinde Bir Tedkik Münasebetiyle”, Osmanlı İmparatorluğu Toplum ve Ekonomi, İstanbul 1993, s. 146 (139–186).

112 1518 tarihinde Harput sancağının nüfusu, 24.968, 1522 tarihinde ise 50. 929’a çıkmıştır. Bkz., M.A. Ünal, Harput, s. 74.

113 Edirne 1571–1580’de 30.145 kişidir. Atina 1571–1580’de 17.616; Saraybosna 1571–1580’de 21.350; Üsküp 1571–1580’de 9.867 kişidir. Sofya ise 1571–1580’de 7.848 kişiden müteşekkil bir şehirdi. C. Orhonlu, Şehircilik ve Ulaşım, s. 3; A. Yiğit, a.g.e., s. 44; İ. Miroğlu, a.g.e., s. 148.

Page 108: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

FİZİKÎ, DEMOGRAFİK VE İKTİSADÎ YAPI

84

seyir içerisindeyken bu yüzyılın sonlarına doğru % 100’ün üzerinde bir artış

görülmektedir. Şehir nüfusu, 1518–1522 arasındaki 4 yıllık zamanda % 0,59’lık bir artış

gösterirken, 1522–1555 arasında 33 yıl içerisinde % 6,25’lik bir atış göstermiştir ki

geçen zamanla kıyaslandığında bu oranın oldukça düşük seviyede kaldığı anlaşılır.

Ancak 1555–1584 yılları arasındaki 29 yıllık bir zaman periyodunda % 130,70’lik

fevkalade bir gelişme göstermiştir. Tahrir defterleri verilerine bakıldığında, XVI.

yüzyılın başı ile sonu arasında Ermenek şehir nüfusunun % 146,56 nispetinde bir artış

gösterdiği tahmin edilebilir. Aynı zaman içerisinde Akdeniz ülkelerindeki nüfusun artış

oranının % 40 seviyelerinde gerçekleştiği göz önünde bulundurulursa114, Ermenek’teki

bu artışın gerçekten çok yüksek olduğu anlaşılır.

Tablo 4: XVI-XIX. Yüzyıl Arasında Ermenek Şehri Nüfus Değişimi 1518

Tahriri 1522

Tahriri 1555

Tahriri 1584

Tahriri Evliya Çelebi

(1671) V. Cuinet

(1891)

Hâne Nüfus Hâne Nüfus Hâne Nüfus Hâne Nüfus Hâne Nüfus Hâne Nüfus

445 2289 452 2320 377 2052 1243 4984 850 4250 - 26.427

1881 Tarihli Adana Salnâmesi

1890 Tarihli Adana Salnâmesi

1891 Tarihli Adana Salnâmesi

1894 Tarihli Adana Salnâmesi

1900 Tarihli Adana Salnâmesi

Hâne Nüfus Hâne Nüfus Hâne Nüfus Hâne Nüfus Hâne Nüfus

4497 9680 - 24.091 - 25.665 - 26.306 - 26.964

Yukarıdaki tabloda yer alan hâneden kastımız, tahrirlerde geçen müslim ve

gayrimüslim mükellef ve muaf hânelerin toplamıdır. Nüfus Yekûnu ise hânelerin 5

katsayısıyla çarpımı ve mücerredlerin bu sayıya eklenmesinden oluşmaktadır. Evliya

Çelebi’nin verdiği nüfusla ilgili bilgi, kaleye yakın bir yerde bulunan 40–50 ev ile

kalenin varoşlarındaki 800 evdir. Ayrıca halkının yoğun olarak Ermenek Türklerinden

oluştuğunu belirtmektedir. Bu bilgiden yola çıkarak, Ermenek’in 1671’de 850 hâne ve

4250 nüfusa sahip olabileceğinden söz edilebilir115. Yukarıdaki tabloda, V. Cuinet’in

verdiği 26.427 rakamı116 ve Salnâmelerde geçen rakamlar, Ermenek’in kırlık nüfusuyla

birlikte toplam nüfusu olmalıdır.

114 G. Göğebakan, a.g.e., s. 100. 115 Evliya Çelebi IX, s. 305. 116 V. Cuinet VI, s. 188.

Page 109: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

ERMENEK KAZÂSI (1500–1600)

85

B- ERMENEK’İN TARİHİ DOKUSU

Şehrin tarihi dokusunu, Roma ve Bizans döneminden kalma bazı antik

kalıntılar117 ile Karamanoğulları’ndan Osmanlılara intikal eden, onlardan da günümüze

kadar gelebilen kıymetli eserler oluşturmaktadır. Şehirdeki en eski Türk-İslam eserleri

Karamanoğulları’na aittir. Bu dönemden kalma cami ve diğer eserler onların Selçuklu

sanatının takipçisi olduklarını göstermektedir118. Anadolu’nun diğer şehirlerinde olduğu

gibi Ermenek’teki binaların tamamı toprak örtülü kargir yapılardır. Şehrin XVI.

yüzyıldaki eserlerini tasnife tâbi tutacak olursak, ticaret ve zanaat yerleri, dinî ve sosyal

yapılar, eğitim kurumları ile iskân mahalleri şeklinde sınıflandırmak mümkündür119.

XVI. yüzyılda Ermenek şehrinde 1 kale120, 4 camii mevcuttur121. Şehirdeki

mescitlerin sayısında sürekli bir artış söz konusudur. Yüzyılın başında yedi olan mescid

sayısı 1584’te On atlıya çıkmıştır122. Şehirdeki zaviyelere gelince bunların sayılarında

devamlı bir düşüş gözlenmektedir. Şöyle ki, 1500’de dört olan zaviye sayısı 1518’de

altıya yükselmiş, fakat 1522’de tekrar düşüşe geçerek önce üçe, 1555’te ikiye düşmüş

ve 1584’te ise aynı sayıda kalmıştır123. Şehirde 1 medrese124, 1 kilise125, 3 mektebhâne126,

1 kervansaray127, 2 hamam128 ve çok sayıda çeşme mevcuttur. Başta kalesi ve camileri

olmak üzere, şehrin tarihi dokusu hakkında çok kıymetli malumat veren Evliya Çelebi,

Ermenek’teki evlerin tamamının toprak ve kireç örtülü kargir binalar olduğunu anlatır.

Ayrıca şehirde 4 camii, 12 mescid, 3 medrese, 6 mekteb-i sıbyân, 1 Mevlevîhâne, 2

hamam ve 3 han bulunduğunu belirtir129. V. Cuinet ise XIX. yüzyılda 11 camii, 6

medrese, 1 tekke, 1 hamam ve 2 han bulunduğunu haber verir130.

117 Ermenek ve kırlık alanındaki antik kalıntılar hakkında geniş bilgi için Bkz., O. Doğanay, a.g.e., s.

115–249. 118 F. Köprülü, İlk Mutasavvıflar, s. 194; Uzunçarşılı, Anadolu Beylikleri, s. 36. 119 G. Göğebakan, a.g.e., s. 135; A. Yiğit, a.g.e., s. 45 vd. 120 BOA., TD 387, s. 264 vd. 121 TK 565, s. 222a-222b; TD 1, s. 14; BOA., TD 387, s. 259; BOA., TD 1, s. 42–43; TK 576, s. 15b,

17b. 122TK 565, s. 224a, 225a; BOA., TD 1, s. 15; TD 387, s. 259, 260; BOA., TD 1, s. 47; TK 576, s. 17a;

18b vd. 123 BOA., TD 1, s. 48, BOA., TD 1, s. 14; TK 565, s. 226a; TD 387, s. 261; TK 576, s. 17a vd. 124 TK 565, s. 225a; BOA., TD 1, s. 13–14; BOA., TD 1, s. 45; TK 576, s. 16a. 125 BOA., TD 1, s. 16. 126 TK 576, s. 18a-19a. 127 BOA., TD 1, s. 16. 128 TK 565, s. 222a; TD 387, s. 259; BOA., BOA., TD 1, s. 42–43, 45; TK 576, s. 15a, 16b, 18b. 129 Evliya Çelebi IX, s. 305 vd. 130 V. Cuinet VI, s. 189.

Page 110: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

FİZİKÎ, DEMOGRAFİK VE İKTİSADÎ YAPI

86

Ermenek şehrinin tarihi dokusunu oluşturan cami, mescid, zaviye, medrese,

mektebhâne, muallimhâne vb. eserlerin vakfiye, kuruluş tarihi, zamanla görülen gelir

değişiklikleri ve buralarda çalışan görevliler, bu eserlerle ilgili tek arşiv kaynağı olan

evkâf defterlerinin verdiği bilgi ışığında ele alınmıştır. Konuyla ilgili olarak, Vakıflar

Genel Müdürlüğü’nde yaptığımız incelemeler, adı geçen kurumdaki mevcut vakıf

kayıtlarından en eskisinin 1820’li yıllara ait mütevelli kayıtları olduğunu ortaya

koymuştur. Vakfiyesi olan vakıflar ise tarih itibariyle XIX. yüzyıl sonlarıyla, XX.

yüzyılın başlarına ait olduğu için zaman bakımından konumuz haricine çıkmaktadır131.

Yine de bu kayıtlardan ilgisi nispetinde faydalanılmaya çalışılmıştır.

a. Ermenek Kalesi

Kalelerin132, bir yerleşim yerinin gelişimi, büyümesi ve her açıdan önemli bir

merkez haline gelmesindeki katkısı büyüktür. Hatta insanoğlunun ilk yaptığı yapıların

koruyucu surlar olduğunu ileri süren görüşler bile mevcuttur133. Türkler fethettikleri

şehirlerde öncelikle kendi güvenliklerinin sağlanması işini ön plânda tutmuşlardır. Bu

sebeple kale veya şehrin en stratejik yerlerini daha da tahkim ederek buralarda saray,

idarî bina ve camiler yapmışlardır. Ancak bazı erken devirlerde yapılan mescidlerin

şehir surları dışında kaldıkları da bilinmektedir134.

Ermenek kalesi, şehrin kuzeyindeki dağın en yüksek noktasında kurulmuştur.

Kuvvetli tahkimatı bulunan Ermenek kalesinin, hangi tarihte inşa edildiği kesin

olmamakla birlikte, M.S. XII. asrın sonunda inşa edildiği tahmin edilmekte ise de135 kale

içerisinde yer alan kaya mezarları bu yapının inşa tarihini Frigler dönemine kadar

götürülmesini zaruri kılmaktadır. Kale, Ortaçağda Kilikya Ermeni Tekfurlarıyla Konya

Selçuklularının haberleştikleri bir geçit yeri olmuştur136. Karaman oymağına mensup

131 Sandıklı Mahallesi Mehmed Abdüllatif Ağa Camii için kasaba ahalisinden Hacı Haydar Efendi’nin 1

kıta bağı vakfı. 1327 (1909) tarih ve 605 numaralı vakfiye. Bkz., VGMA. 2286 Nr.’lı fihrist, s. 104; “Ermenek kazâsı Mukaddem Taburu Kolağası Tevfik Bey’in kazâ-i mezkûrda vaki Mimar Emir Rüstem Paşa Camii Şerîfi levazımı için Saray Mahallesinde bina eylediği bir bab kahvehâne ile yedi bab dükkân ve fırını vakfı” 1308 (1890) tarih ve 591 numaralı vakfiye, s. 102, Bkz., VGMA. 164 Nr’lı fihrist, s. 79; Ermenek kazâsına muzâf Arnava karyesinde vâki mescid-i şerîf için Molla Hüseyin b. Ali’nin üç dönüm miktarı bağı vakfı” 1307 (1889) tarih ve 591 numaralı vakıf, s. 73, Bkz., VGMA. 164 nr’lı fihrist, s. 79.

132 M. Z. Pakalın, “Kale”, OTDTS II, s. 143 vd.; N. Beldiceanu,a.g.e., s. 85. 133 Henri Pirenne, Ortaçağ Kentleri Kökenleri ve Ticaretin Canlanması, (trc. Ş. Karadeniz), İstanbul

2000, s. 47 vd. 134 T. Baykara, Konya, s. 44, 50; H. Doğru, Sivrihisar, s. 19-20; A. Aksın, Harput, s. 118. 135 M. C. Şihâbeddin Tekindağ, “Ermenek”, s. 316. 136 Ş. Tekindağ, “Selçuklu-Küçük Ermenistan Hudutları”, s. 32.

Page 111: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

ERMENEK KAZÂSI (1500–1600)

87

Türkmenler, Ermeni kalelerine yaptıkları ani baskınlarla buraları ele geçiriyorlardı137.

Çünkü Anadolu’nun tabî şartları burada hâkimiyet kurmak için kalelere hâkim olmayı

gerekli kılıyordu138.

Neşrî’ye göre, kalenin kendi mevcudiyetleri için önemini iyi bilen Karamanlılar

burasını ele geçirmek için uygun ortam aramaktadır. Karaman oymağı, bu fetih için kale

halkının panayıra katıldığı bir zamanı seçmişlerdir. Karamanlılar kendi aralarında

toplanarak: “Ne zamana kadar bu kâfirlere itaat edip, haraç vereceğiz? Hile edip, bu

kaleyi alalım” derler. Karamanlılar gece karanlığında onların elbiselerini giyip, iyice

örtünüp bürünerek kalenin kapısına gelirler. Kalede bulunanlar da gelenleri kale halkı

zannederek içeriye almış ve kale böylece fethedilmiştir139. Görüldüğü gibi Ermenek,

Türkler tarafından ele geçirildiğinde askerî bir garnizon ve kale şehri durumundadır.

Aslında bu tarihlerde Anadolu’daki çoğu kentin bu özelliği taşıdığı bilinmektedir140. İbn

Bîbi ise, Ermenek yöresi ve Çinçin Kalesi’nin Alâ’ed-din Keykubad zamanında, Emir

Mübârizüddin ile Komnanos tarafından fethedildiğini ve yönetim işlerinin Emir

Kamerüddin’e bırakıldığını belirtir141. Mufassal Âl-i Karaman ve Şikâri’ye göre, kale ve

çevresi, I. Alâ’ed-din Keykubad zamanında ve sultanın emri doğrultusunda, Nûre Sofî

ile beyleri tarafından zapt edilmiştir142.

Kalenin Türkler tarafından fethini anlatan kaynakların verdiği bilgilerden

kalenin bu sırada oldukça muhkem olduğu anlaşılıyor. Muhtemelen Karamanoğulları

döneminde de kale aynı askerî önemini muhafaza etmiştir. XVI. ve XVII. yüzyılın ilk

yarılarına ait tahrir defterlerinden kalede bulunan görevliler, teçhizat ve erzakla ilgili

çok kıymetli bilgiler elde edebilmekteyiz. 1522 tarihinde Ermenek kalesinde mevcut

erzak, teçhizat, mühimmat ve bunların durumları ile kale Dizdarı, Kethüdâ, İmam,

Mütevellî, Senktraş, Topçu, Ambarcı, 15 Merdân olmak üzere toplam 22 kale görevlisi

ve bu görevlilerin günlük 121 akçe, yıllık ise 42832 akçe maaş aldıkları görülüyor143.

137 F. Köprülü, Osmanlı İmparatorluğu’nun Kuruluşu, s. 100; Ş.Tekindağ, a.g.e., s. 5. 138 T. Baykara, I. Gıyaseddin Keyhüsrev, s. 62 vd. 139 Mehmed Neşrî, Kitâb-ı Cihan-Nümâ, Neşrî Tarihi I, (Nşr. F. Reşit Unat, M. Altay Köymen),

Ankara 1987, s. 45. 140 Konya örneği için Bkz., T. Baykara, Konya, s. 31, 113. 141 İbn Bîbî I, s. 353. 142 Mufassal Âl-i Karaman Tarihi, s. 10–14; Şikâri, s. 14 vd.; H. Bardakçı, a.g.e, s. 24; Besim Darkot,

“Aladağ”, İA. I, s. 279. 143 Tahrir defterinde nefer sayısı 23 gösterilse de, bu sayının 22 olduğu anlaşılmaktadır. Bkz., BOA., TD

387, s. 264 vd.; Mardin Kalesi’nde 50 azabın görev yaptığı görülür. Bkz., N. Göyünç, a.g.e., s. 92;

Page 112: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

FİZİKÎ, DEMOGRAFİK VE İKTİSADÎ YAPI

88

Aynı tahrir defterinde kalede bulunan teçhizat ve mühimmatın miktarı da kaydedilmiştir.

Ancak bu teçhizat içerisinde bozuk malzemelerin çokluğu göze çarpmaktadır. Buna

göre, topların % 18’si bozuk, % 77,8’i ise sağlamdır. Tüfeklerin %71,9’u sağlam, %

21’i bozuktur. Yayların ancak % 33’ü sağlam, % 67’si ise bozuktur. Kalkanların % 52’si

sağlam, % 48’i bozuk durumdadır144. Kalede bulunan erzak ise 32 müd Buğday, 12 müd

darı ve Karaman kesesiyle 40 kese tuzdan oluşmaktaydı145. Aşağıdaki tabloda (Tablo 5)

kaledeki teçhizat ile bunların durumları görülmektedir. 1636 tarihli tahrir defterinde

kaledeki görevlilerin sayıları, isimleri ve tasarruf ettikleri tımarlar yer almıştır. Buna

göre bu tarihte kale dizdarı Hüseyin v. Mehmed olup, 3050 akçe, Kethüdâ-i merdân’ı

Mehmed ise 2000 akçe tımar tasarruf etmektedir. Dizdar, kethüdâ ve 17 merdân ile

birlikte kalede toplam 19 görevli bulunmaktaydı146.

Kâtib Çelebi Cihannümâ’sında kaleyi tasvir ederken: “Ermenek’in bir yüksek

kaya ortasında in gibi bir kalesi vardır. Burada Dizdar ve hisar erleri sakin olurlar”

diyor147. Evliya Çelebi ise kalenin XVII. yüzyıldaki fizikî durumu hakkında çok

kıymetli bilgiler verirken, kalenin Karamanoğlu tarafından yedi yıllık bir kuşatma

neticesinde Ermen kralı elinden hile ile fethedildiğini belirtir148. Evliya Çelebi’nin

gözlemlerine göre Ermenek Kalesi kırmızı cilalı duvar gibi bir kayadır. Yerden

yüksekliği iki minare boyu kadardır ve doğuya bakan bir kapısı vardır. Buraya 140

basamaklı bir merdivenle çıkılır. Kalenin içerisi 500 adım uzunluğunda aydınlık bir

mağaradır. Bu mağaranın üstü ise kayalık ve ferah bir çimenlik alandır. Mağarada 40–

50 kargir ev vardır. Mağaranın içinden güzel bir su çıkar. Kale etrafında hendek yoktur.

Toplam 18 neferin görevli olduğu kale içerisinde, Sultan İbrahim tarafından hapsedilen

bir kadından başka şehir halkından hiçbir kimse yoktur. Şehir ahalisi kalenin

varoşlarında oturur149. Evliya Çelebi’nin verdiği bu malumat, kalenin aynı zamanda

hapishâne olarak kullanıldığını da göstermektedir.

1520’de Niksar kalesinde 28 görevli bulunuyordu. H. Bostan, “XV ve XVI. Yüzyıllarda Niksar”, s. 1500.

144 TD 387, s. 264 vd. 145 TD 387, s. 264 vd. 146 BOA., TD 765, 69 vd.; benzer durum için Bkz. İ. Miroğlu, a.g.e., s. 169. 147 Kâtib Çelebi, Cihannümâ, s. 611. 148 Evliya Çelebi, Seyahatnâme IX, 304–305; Ayrıca Bkz., Evliya Çelebi Seyahatnâmesi IX, Tam

Metin Seyahatname, (nşr. M. Çevik), İstanbul 1984, s. 127 vd. 149 Evliya Çelebi, kaleyi tasvir ederken başlangıçta 18 neferden bahsetmekte fakat mevzunun sonuna

doğru kale kapısının gece gündüz kapalı bulunduğunu burada hapsedilen bir kadından başkasının

Page 113: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

ERMENEK KAZÂSI (1500–1600)

89

Tablo 5: 1522’de Ermenek Kalesinde Mevcut Teçhizat MALZEME ADET SAĞLAM BOZUK Piranko Top 11 9 2 Top güllesi 70 - - Barut 18 kese - - Tüfek 81 64 18 Kurşun 5000 - - Zırh 10 - - Kadife 2 kıyye - - Miğfer 46 - - Siper-i Eflak (Kalkan) 30 - - Siper (Kalkan) 16600 8500 8100 Cebe (Örgülü zırh) 23 - - Keman (Yay) 60 kese 20 40 Zıh-ı Keman (Yay çilesi) 20 - - Temren (Ok) 26 - - Paru ahen 23 - - Nize 17 - - Mismar-ı kapı (Kapı çivisi) 53 - - Mismar-ı Fitl 50 - - Ahen-i Sofya 2 - - Sane ahen 2 - - Kapı söyesi 1 - - Mısrî 6 - - Kazma 9 - - Külünk 8 - - Nacak 2 kese - - Kilit 3 - - Testere 1 - - Varya 1 - - Resen-i palamar 1 - - Hamam karag-ı köhne 1 - -

Kalenin günümüzde halen mevcut olması, kurulduğu yeri ve fizikî yapısı

hakkında geniş bilgi verebilmemize imkan sağlamaktadır. Buna göre kaleye, dağa

balkon şeklinde kazılmış dar yollardan gidilir. Bu yollardan birincisi, alt mağaralardan

ve içten yetmiş altı taş basamaklı merdivenlidir. İkicisi de dağa oyulmuş yollardan

geçilir. Kalenin güneyi kesme taşla ve harçla yapılmış mazgallı duvar halindedir.

olmadığını bildirir. Kethüdâsı dizdarı ve 18 askeri bulunan bir kalenin kapısının sürekli kapalı olması top, tüfek ve cephânesinin olmaması biraz tezat teşkil etmektedir. Zira 1636 tarihli tahrir defterinde kalenin faal olduğu ve kalede 19 askerin görev yaptığı görülüyor. Bkz., Evliya Çelebi IX, s. 304 vd.; Krş. BOA., TD 765, 69 vd.; Harput Kalesi’nde de su sarnıçları bulunmaktaydı. Bkz., M. A. Ünal, Harput, s. 198; XVII. Asırda Ahlat kalesinde, 350 ev, 1 cami, 1 han, hamam ve 20 kadar da dükkân bulunmaktaydı. Bkz., O. Kılıç, Adilcevaz ve Ahlat, s. 110; Manisa kalesinde 20 kişi vardı. Bkz., F. Emecen, a.g.e., s. 45.

Page 114: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

FİZİKÎ, DEMOGRAFİK VE İKTİSADÎ YAPI

90

Kalenin diğer ismi “Firan Kalesi”dir. Şehir varoşlarından yüksekliği 60 m kadardır.

Kalenin zeminden yüksekliği 6.20, derinliği 5.20 metredir. Kalenin şehirden yüksekliği

70 m kadar olan Karainler adıyla bilinen yere kadar uzanmaktadır. Kalenin uzunluğu

Öksürük-ini, Ahmedek (İçkale) denilen yerden Karainler’e kadar 450 m kadardır.

Kalenin karnını teşkil eden mağaralar kesme taştan ve harçlı duvarlarla bölünmüştür.

Kalenin duvarlarında muhtelif asırlara ait mimarinin üst üste görülmesi yapının

tamamen İslâmî bir eser olmadığını ortaya koymaktadır150.

b. Şehirdeki Vakıf Müesseseleri

Vakıf, Arapça bir kelime olup, durdurmak, alıkoymak, anlamlarına gelir.

Istılahta ise, bir malın şahsın mülkiyetinden çıkarak belirli şartlar çerçevesinde hayrî,

dinî, sosyal ve insanî bir amaca sürekli olarak tahsis edilmesidir151. Vakıf, asırlarca İslam

memleketlerinde büyük önem kazanmış, içtimaî ve iktisadî hayat üzerinde derin tesirler

yapmış dinî-hukukî bir müessesedir152. Vakfın, İslâm öncesi Arap âdetlerinde, Babil ve

Roma hukukunda, Budizm’de ve Bizans hukukunda da mevcut olduğu ve İslâm

vakıflarının bunlardan etkilenmiş olabileceği153, Kuran’da açık bir mesnedi olmadığı

halde, sünnete dayandırılarak meşru görüldüğü iddia edilmiştir154. Buna karşılık vakfın,

Kuran’ın sadaka ve hayrı tavsiye eden ayetleri şümulünde olduğu155, bu nedenle kitap,

sünnet ve icmâ ile sabit olduğu ifade edilmiştir156.

Vakıflar, sahih ve gayri sahih, genel ve özel vakıflar şeklinde tasnif edildiği

gibi157, Vakf-ı Hayrî, Vakf-ı Ehlî, Yarı Ailevi Vakıf olmak üzere üç kısımda da ele

150 İ. H. Konyalı, Karaman, s. 102, 687; A. Uysal, N. Adalı, M. Demirci, a.g.e., s. 516; K. İlisulu, a.g.e.,7;

T. Baykara, Konya, s. 38 vd. 151 A. H. Berki, Vakıflar, s. 40 vd.; H. İnalcık, Klasik Çağ, s. 148; B.Yediyıldız, “Vakıf Müessesesinin

XVIII. Asır Türk Toplumundaki Rolü”, VD XIV (1982), s. 26; B. Yediyıldız, “Vakıf”, İA. XIII, s. 153; Erol Cansel, “Vakıf, Kuruluşu, İşleyişi ve Amacı”, VD XX (1988), s. 321; Vakıfla ilgili Ebussu’ûd’un fetvaları hakkında Bkz., M. E. Düzdağ, a.g.e., s. 120–128; H. Akgündüz, a.g.e., s. 98; Mehmet Şeker, İslâmda Sosyal Dayanışma Müesseseleri, Ankara 1987, s. 110.

152 B. Yediyıldız, “Vakıf Müessesesinin Türk Toplumundaki Rolü”, s. 53; B. Yediyıldız, “Vakıf”, s. 156. 153 B. Yediyıldız, “Vakıf”, s. 155. 154 Bu fikirler hakkında Bkz., F. Köprülü, Vakıf Müessesesi, s. 368 vd.; T. Ateş, Siyasal Tarih, s. 32. 155 Kur’an, XII/88; II/196; XXXIII/35; IV/114; LVII/18; LVIII/12–13; LXIII/10; LXXV/31; IX/103. 156 Sadaka ve Sadaka-i câriye için Bkz., Ebu Dâvud, Vesâyâ 13, (2879); Müslim, Vasıyyet 14, (1631);

Ebu Dâvud, Vesâyâ 10, (2880); Tirmizî, Ahkâm 36, (1376); Nesâî, Vesâyâ 8, (6, 251); Buhârî, Zekât 30, Edeb 33; Muvatta, Sadakat 1, (2, 995); İbn Mâce, 28, (1842); Buhârî, Hars 1, Edeb 27; Ayrıca Bkz., İbn’ül-Emin Mahmud Kemal, “Evkaf-ı Hümâyun Nezaretinin Kuruluş Tarihi I”, VD XV, (1982), s.90; H. Cin, A. Akgündüz, Türk Hukuk Tarihi I, s. 30 vd.; A. H. Berki, “İslâm’da Vakıf”, s. 20; H. Cin, A. Akgündüz, Türk Hukuk Tarihi I, s. 31.

157 Ali b. Muhammed b. Habîb Ebi’l Hasani’l Mâverdî, El- Ahkâmü’s Sultâniye el-Vilâyât’üd-Dîvaniyye, Beyrut 1994, s. 155; H. Cin, A. Akgündüz, Türk Hukuk Tarihi I, s. 42 vd.; H. Cin, Osmanlı

Page 115: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

ERMENEK KAZÂSI (1500–1600)

91

alınmıştır158. Vakfı yapan kişi (vâkıf), “Vakfiye” veya “Vakıfnâme” denen belgeyle

kurulan vakfın çalışma şartlarını, gerekli malî kaynakları, vakfın düzeni ve yönetimiyle

alakalı şartları, mütevelli denen vakıf yöneticisinin görev ve haklarını belirtir. Kadı

tarafından tasdik edildikten sonra hükümleri değiştirilmeden uygulanır159. Vâkıflar,

kendi bakış açılarına göre bazı menfaatler de gözetmişlerdir160. Vakıflar, Araplarda kız

çocuklarını mirastan mahrum bırakmanın vasıtası olurken, Türklerde kız ve erkek

çocuklar arasında eşit olarak dağıtılmasını temin etme aracıdır161. Vakıf kurumu, hiçbir

iş görmeden maaş alan vazifelileri artırdığı, bir din adamı sınıfı ortaya çıkardığı, ayrıca

devlet hazinesinin mâli darlığa düşmesine zemin hazırladığı gibi hususlarda

eleştirilmiştir162.

Vakıflar köy, kasaba ve şehir gibi yerleşim birimlerinin teşkilatlanmasında

önemli rol oynamışlardır. Buralarda vücuda getirilen tesislerin yapımı ve işletilmesi

vakıflar eliyle gerçekleştirilmiştir. Sahip olduğu bu iktisadî gücüyle vakıflar, ülkenin

sosyal hayatında da önemli rol oynamıştır163. Vakıf akarları arasında, genellikle

toprak Düzeni, s. 29; Ali Himmet Berki, “ İslâm’da Vakıf, Zağanos Paşa ve Zevcesi Nefîse Hatun Vakfiyeleri”, VD IV (1958), s. 23 vd.; Ali Himmet Berki, Vakıflar, İstanbul 1941, s. 11, 15–16; M. Z. Pakalın, OTDTS I, s. 76 vd.; Ö.L. Barkan, “İmaret Sitelerinin Kuruluş…”, s. 240; Berkî, “ İslâm’da Vakıf” s. 24; H. İnalcık, “Şeriat ve Kanun Din ve Devlet”, s. 42; Yediyıldız, “Vakıf”, İA, XIII, s. 157.

157 Ö.L. Barkan, “İmaret Sitelerinin Kuruluş…”, s. 241; A. H. Berki, Vakıflar, s. 115; B.Yediyıldız, “Vakıf Müessesesinin Türk Toplumundaki Rolü”, s. 2, 26; B.Yediyıldız, “Vakıf”, s. 154, 172; H. Cin, A. Akgündüz, Türk Hukuk Tarihi I, s. 44; Bülent Köprülü, “Evvelki Hukukumuzda Vakıf Nev’iyetleri ve İcareteynli Vakıflar”, İHFM, XVII/ 3–4, (1951), s. 707; Y. Önge, Su Yapıları, s. 18 vd.

158 A. H. Berki, Vakıflar, s. 115; B.Yediyıldız, “Vakıf Müessesesinin Türk Toplumundaki Rolü”, s. 2, 26; Yediyıldız, “Vakıf”, İA, XIII, s. 154 vd., 172; H. Cin, A. Akgündüz, Türk Hukuk Tarihi I, s. 44; Y. Önge, Su Yapıları, s. 18 vd.

159 A. H. Berki, Vakıflar, s. 27, 37, 87; Ö. L. Barkan-E. Meriçli, a.g.e., s. 126; H. İnalcık, Klasik Çağ, s. 148; E.Cansel, “Vakıf”, s. 323 vd.; B. Köprülü, “Vakıf Nev’iyetleri”, s. 700-704; Halil Cin, Ahmet Akgündüz, Türk Hukuk Tarihi I, Konya 1989, s. 32–40; Bahaeddin Yediyıldız, “Müessese-Toplum Çerçevesinde XVIII. Asır Türk Toplumu ve Vakıf Müessesesi”, VD XV (1982), s. 24; İbrahim Ateş, “Vakıflarda Eğitim Hizmetleri ve Vakıf Öğrenci Yurtları”, VD XIV (1982 ), s. 30; Y. Akyüz, a.g.e., s. 95; Mehmet Şeker, “Vakfiyelerin Türk Kültürü Bakımından Özellikleri”, TİD. VIII, İzmir 1993, s. 1.

160 Bu menfaatler hakkında Bkz., F. Köprülü, Vakıf Müessesesi, s. 351vd.; B.Yediyıldız, “Vakıf Müessesesinin Türk Toplumundaki Rolü”, s. 9, 27 vd.

161 Ö. L. Barkan, “Şer‘î Miras Hukuku ve Evlatlık Vakıflar”, Toplu Eserler I, s. 214 vd.; Ö. L. Barkan-E. Meriçli, a.g.e., s. 125; E. Cansel, “Vakıf”, s. 321 vd.; B. Yediyıldız, “Vakıf”, s. 156; Halim Baki Kunter, “Türk Vakıflarının Milliyetçilik Cephesi”, VD III (1958), s. 4.

162 S. Faroqhi, a.g.e., s. 5; Ö. L. Barkan-E. Meriçli, a.g.e., s. 128; M. Akdağ, “Türkiye’nin İktisadî Vaziyeti II”, s. 328 vd., 343; B. Yediyıldız, “Vakıf Müessesesinin XVIII. Asır Türk Toplumundaki Rolü”, s. 4; B. Yediyıldız, “Vakıf”, s. 169; Fatih döneminde vakıflara yapılan uygulama için Bkz., H. İnalcık, Klasik Çağ, s. 35, 156.

163 Fuad Köprülü, İslam ve Türk Hukuk Tarihi Araştırmaları , s. 394; Ö. L. Barkan-E. Meriçli, a.g.e., s. 123; A. H. Berki, Vakıflar, s. 110, 204; Zeki Arıkan, XV - XVI. Yüzyıllarda Hamit Sancağı, İzmir 1988, s. 132; B. Yediyıldız, “Vakıf Müessesesinin Türk Toplumundaki Rolü”, s. 1-6; B. Yediyıldız, “Türk Kültür Sistemi İçerisinde Vakfın Yeri”, VD XX, (1988), s. 406; H. Akgündüz, a.g.e., s. 99; M.

Page 116: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

FİZİKÎ, DEMOGRAFİK VE İKTİSADÎ YAPI

92

Padişahlar ve onların gözdeleri tarafından vakıf haline getirilen birçok köye tesadüf

edilmektedir. XVI. asrın ikinci yarısından itibaren Osmanlı parasının maruz kaldığı

enflasyon neticesinde, nakit parayla ilgili vakıfların azalmasına rağmen nakit hacmi

yönünden şiştiği görülmektedir164.

Ermenek’e 1220’li yıllarda yerleşen Türklerin, yerleşik hayata geçtikten sonra

1300 yılından itibaren çok sayıda vakıf eseri vücuda getirmeye başladıkları müşahede

olunmaktadır. Ermenek kazâsı genelinde 1500 tarihinde 4 cami, 9 mescid, 1 medrese,

16 zaviye, 2 hamam, 5 şahsi vakıf mevcutken, 1518’de 14 cami, 12 mescid, 15 zaviye, 1

medrese, 1 hamam, 3 evlatlık ve 4 şahsi vakıf, 1522’de ise 4 cami, 8 mescid, 15 zaviye,

1 medrese, 1 türbe, 1 adet hamam bulunuyordu. 1555’te 9 cami, 14 mescid, 10 zaviye, 1

medrese, 1 dâru’l-huffâz, 1 türbe, 1 hamam, 2 evlatlık ve 5 şahsî vakıf vardı. 1584

tarihine gelindiğinde ise 18 cami, 32 mescid, 11 zaviye, 1 medrese, 4 mektebhâne, 1

muallimhâne, 1 türbe, 1 hamam, 6 evlatlık ve 8 şahsi vakıf bulunmaktaydı.

Bu vakıflar dışında şehirde, diğer şehir ve kasabalarda mevcut vakıfların

muhtelif akarları da bulunuyordu. 1522’de Larende merkezindeki Karamanoğlu İbrahim

Bey imareti vakfına ait, Eskice ve Muhallar köyleri gelirinden 3595 akçelik bir hâsılat

elde edilmişti165. 1518’de Larende Hacı Alâ’ed-din Medresesi ve Camii’ne ait

Ermenek’in Lamus Köyü’nde 65 kıt’a, Başdere Köyü’nde ise 4 kıta olmak üzere toplam

69 kıt’a zeminden 100 kile buğday, 100 kile arpa, 150 akçe bağ öşrü, 30 akçe ceviz öşrü

olmak üzere toplam 1780 akçelik gelir, Hacı Alâ’ed-din evladından Safer Bey b. Ömer

b. Hacı Alâeddin tarafından vakfedilmiştir. Medrese banisinin asıl vakıfları Larende’de

olduğundan bu gelirler de oraya ilhâk olunmuştu166. 1584’te Larende’deki Emirşah

Zaviyesi, Sarumazı Köyü’nde senelik hâsılatı 1206 akçe olan halkın ziraat ettiği bir

zemini tasarruf etmektedir167.

Ermenek’te geliri bulunan diğer bir vakıf da, Gülnar’ın Gezende Köyü’ndeki

Şeyh Mahmud b. Şeyh Yunus Camii’dir. 1500 ve 1522 ve 1555 tarihlerinde vakfa ait,

Şeker, a.g.e., s. 110, 127.

164 Bahaeddin Yediyıldız, “ XVIII. Asır Türk Vakıflarının İktisadî Boyutu”, VD XVIII, (1984), s. 8, 13, 26; F. Emecen, a.g.e., s. 71.

165 BOA., TD 387, s. 262; Ayrıca Bkz., BOA., TD 182, s. 17–18; BOA., TD 182, s. 17. 166 “Bu zikr olunan yerler mezkûr Hacı Alâeddin evlâdından Safer Beğ b. Ömer b. Hacı Alâeddin

vakfetmişdir. Hacı Alâeddin(in) kendi evkâfı Larende’dedir. Bu dahi âna ilhâk olunup Larende’de sarf olunur”. Bkz., BOA., TD 1, s. 10.

167 TK 576, s. 13a; Emirşah Bey, Turgut oğlu Pir Hüseyin Bey’in babasıdır. Zaviyesini kaç tarihinde yaptırdığı bilinmemektedir. Bkz., İ. H. Konyalı, Karaman, s. 541.

Page 117: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

ERMENEK KAZÂSI (1500–1600)

93

Ermenek Sakar Hacı zemini, Lamus Köyü zemini, 1 kıt‘a bahçe, Naiboğlu bahçesi,

Ömer ve Fakih bahçesi, Muslih bahçesi, Fakih bağı, Halil Bey bağı, Gezende’deki Balâ

hamamından toplam 880 akçe gelir elde edilmişti168. Yine aynı köyde bulunan, Şeyh

Küçük Ali tasarrufundaki Âdem Seydi Zaviyesi’nin, 2 hamam, 2 bahçe, 3 kıt’a zemin,

Sultani bağ, Paşa çayırı, 2 bab dükkân ile Zaviye Mahallesi’ndeki boyahânenin

hâsılından 100 akçe olmak üzere 1580 akçelik gelire sahip olduğu görülür169. Aynı

tarihlerde Gülnar’daki Şeyh Umur Zaviyesi’nin yıllık 300 akçelik hâsılatı da Ermenek

vakıfları arasında yer alır170.

Ermenek’te mevcut olan bütün vakıfların 1500’de toplam geliri 33.563 akçe,

1518’de % 16 artarak 38.948 akçe, 1522’de171 % 19,2 oranında azalarak 31.455 akçe,

1555’te % 7,1 azalarak 29.230 akçe, 1584’te ise bir önceki tahrire göre % 515

nispetinde artış göstererek 179.777 akçe olmuştur.

ba. Camiler İçtimaî müesseselerin başında gelen camiler, yalnızca ibadet yeri olmayıp, hem

ibadetin yapıldığı, hem de cemaatin toplanıp birtakım meselelerini görüşüp, karara

bağlandığı yerlerdir. Cami ve mescidlerden, hükümet konağı, mahkeme, misafirhâne ve

genel eğitim mekanı olarak da yararlanılmıştır. Medreselerde yalnız öğrencilere ders

yapıyorlarsa da, camilerde isteyen kişilere meşhur hocalar tarafından ders yapılıyordu172.

Vakıf kurucuları, camilerin bakımını sağlamak ve her an kullanılabilir halde tutmak için,

muhtelif görevliler tayin etmişlerdir173. Camiler, birliği simgeleyen çekirdek kurum

halinde müslüman kesimin sivil ve resmî örgütlenmesinin merkezinde yer almaktadır.

Bu sebeple, yerleşim birimlerinin mimarî ve sosyal donanımı genellikle cami ve külliye 168 TK 565, s. 223a; BOA., TD 387, s. 259; BOA., TD 1, s. 42. 169 TK 565, s. 230a. 170 TK 565, s. 230b; BOA., TD 387, s. 262. 171 Defterde vakıfların toplam gelirinin 37.233 akçe olduğu bildirilmiştir. Ancak biz hesaplama yaparken

Ermenek haricindeki vakıfların gelirlerini toplam gelirin dışında bıraktık. Aradaki fark bundan oluşmaktadır. Bkz., BOA., TD 387, s. 263.

172 Cami’nin gelişimi ve fonksiyonu ile igili olarak Bkz., Muhammed Hamidullah, İslam Müesseselerine Giriş, (nşr. İ. S. Sırma), İstanbul 1992, s. 64 vd.; m. Z. Pakalın, OTDTS II, s. 438; Johs. Pedersen, “Mescid”, İA. VIII, s. 42; Y. Akyüz, a.g.e., s. 91; Ersoy Taşdemirci, “Medreselerin Doğuş Kaynakları ve İlk Zamanları”, Erciyes Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi II, (1989), s. 269; A. Yiğit, a.g.e., s. 45; B. Yediyıldız, “Vakıf Müessesesinin XVIII. Asır Türk Toplumundaki Rolü”, s. 2 vd.; B. Yediyıldız, “Vakıf, s. 169–170; Cami dersleri hakkında Bkz., H. Akgündüz, a.g.e., s. 421; Hişam Naşabî, “Eğitim Kurumları”, İslam Şehri, (Edit. R. B. Serjeant), İstanbul 1992, s. 92 vd.; Jean Louis Michon, “Dini Kurumlar”, İslam Şehri, (Edit. R. B. Serjeant), İstanbul 1992, s. 30 vd.

173 Cami eğitiminde vaizlerin de önemli bir yeri vardı. Ayrıca muvakkit (vakti belirleyen kişi), muvakkit-hânelerde bulunan saatlerle meşgul olurdu. Bkz., B. Yediyıldız, “Vakıf Müessesesinin XVIII. Asır Türk Toplumundaki Rolü”, s. 2.

Page 118: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

FİZİKÎ, DEMOGRAFİK VE İKTİSADÎ YAPI

94

ekseninde gelişme göstermiştir174. Karaman Beyliği mimarî sanatı, Selçuklu sanatının

devamı niteliğinde olup, Selçuklu ile Osmanlı sanatı arasında geçiş dönemini teşkil

eder. Ermenek’te bulunan camilerin hemen hepsi düz bir çatı ile örtülü, basit ve enine

uzayan yapılardır175.

Ermenek şehir merkezinde bulunan cami vakıflarıyla ilgili bütün veriler,

elimizdeki mevcut Tahrir defterleri verilerinden ibarettir. Bu vesikalara bağlı kalmak

suretiyle Ermenek merkezi ve kırlık alanında yer alan cami vakıflarının gelir

kaynaklarını, hukukî statülerini ve idarî düzenlerini, hatta tarihçeleriyle ilgili bilgileri

bulabilmekteyiz.

Ermenek’te 1500 tarihinde 4, 1518’de 14, 1522’de ise 4, 1555’te 9, 1584

tarihinde ise 18 cami bulunuyordu. Ermenek merkezinde, 1500 tarihinden 1584’e kadar,

Halil ve Mahmud Bey camileri mevcutken, 1584’te bu camilere Emir Rüstem Paşa

Camii ile o tarihte yeni cami statüsüne kavuşan Kemeros Mahallesi Kemal Hoca

Mescidi dâhil olmuş ve camilerin sayısı 4’e çıkmıştır. Evliya Çelebi, Ermenek’i

ziyaretinde Ulu Camii, Sipas Camii ve Emir Rüstem Camii’nden başka bir de Fatma

Hatun Camii’nden bahseder176. Bu caminin ismine tahrir kayıtlarında rastlanmaz. Ancak

Fatma Hatun ismi kayıtlarda iki yerde geçmektedir. Bunlardan birisi, Şeyh Çelebi’nin

Bendesi Fatma Hatun ismiyle vakfiyesi 1558 tarihini taşıyan şahsi vakıf kaydıdır177.

Diğer kayıt ise, 1584’te her hafta Cuma gecesi Yasin okunması şartıyla, Başköy

Camii’ne 1000 akçe vakfeden Hamza Kızı Fatma Hatun’dur178. Adı geçen Fatma Hatun,

muhtemelen Fatma Hatun Camii’nin de banisidir. Ancak H. Bardakçı, bu caminin

Karamanoğulları zamanından kalma olduğunu belirtiyor179.

Ermenek kazâsındaki cami vakıfları, 1500’de 12.336 akçe hâsılata sahipken,

1518’de bir önceki tahrire göre % 39,4 azalarak 7471, 1522’de % 72,5 artarak 12.884,

1555’te % 34 oranında azalmış ve 8.501 akçe hâsılat elde edilmişken, 1584 tarihine

gelindiğinde ise % 705,7 gibi yüksek bir oranda artış göstererek 68.495 akçe olduğu

tespit edilmiştir.

174 H. Akgündüz, a.g.e., s. 95, 213 175 H. Edhem, Düvel-i İslâmiye, s. 296. 176 Evliya Çelebi IX, s. 305 vd. 177 TK 576, s. 19a. 178 TK 576, s. 15a 179 H. Bardakçı, a.g.e., s. 102 vd.

Page 119: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

ERMENEK KAZÂSI (1500–1600)

95

1. Mahmud Bey (Ulu) Camii:

Ulu Camii, Karaman oğlu Mahmud Bey tarafından 1302 tarihinde, Ermenek’te

Yukarı Çarşı semtinde ve bugünkü Gülpazar Mahallesinde, tarihi kalenin ok ve tüfek

menzili içinde, güneye doğru meyilli bir arazi üzerinde, eski Ermenek şehrinin hâkim

bir noktasında inşa edilmiştir. Bu camii, Karamanoğulları devrine ait yapıların en

büyüğü ve Akça Mescid’den sonra en eskilerinden birisidir180. Evliya Çelebi, 1671

tarihinde Mahmud Bey Camii’ni görmüş ve camii hakkında şu tespitlerde bulunmuştur:

“Çarşı içinde Karaman oğlu Camii, cemaati boldur. Uzunluğu 120 eni 80 ayaktır.

Caminin kıble kapısı olmayıp, iki yan kapısı vardır. Sağ kapı üzerinde (Lâ-ilâhe illallah)

yazılıdır. Ağaç kapı üzerindeki tarih: “Ammere hâze’l câmi‘i-ş-şerif Mahmud Beğ İbn

Karaman et-târih li-seneti hicreti’n-nebî aleyhi’s-selâm, isnâ ve seb‘a mie”181.

Vakfiyesinde ve cami kitabesinde Karaman Bey’in oğlu Mahmud Bey’in yaptırdığına

dair kayıtlar olmasına rağmen182, onun Emir Çoban’la yapmış olduğu mücadeleler

neticesinde yenik düşüp ölmesinden sonra, oğlu Halil Bey tarafından tamamlatılmış

olması ihtimali üzerinde durulmaktadır183 .

Mimari bakımından çok basit bir yapı olup, enine plânlı ve düz ahşap çatı ile

örtülü, kıble duvarına muvazi sahnlara ayrılmış derinliğine uzanan klasik Kûfe tipi bir

camiidir Caminin yazlık bölümü de dâhil olmak üzere eni 18m, uzunluğu 39 metredir.

Caminin mihrabı alçıdan yapılmış, mihrap çerçevesi üzerinde ince dikdörtgen biçimde

çiniler serpiştirilmiştir. Kaplama tekniği ile şekillendirilen bu beyaz alçı mihrap, çini

plâkaların veya kâselerin alçıya yer yer gömülmesiyle çininin ortaya çıkan yeni bir

uygulamasıdır. Mihrap, yapı tekniği olarak kendi zamanı için önemli bir yenilik olarak

kabul edilmiştir. Minberinde kesme taş, minber korkuluklarında ise ahşap malzeme

kullanılmıştır. Caminin sonradan ilave edilen son cemaat mahalli, güneyde iki sivri

180 “Ber-mûceb-i vakıfname bi imza-i Mevlana Necmeddin ibn Mehmed ibn Abdulmuhsin el- kadi bi-

Ermenek el-müverrih bi-tarihi senete isna ve seba mie” (1302). Bkz., BOA., TD 1, s. 42; G. Öney, Beylikler Devri Sanatı, s. 8; Ş. Çelik, a.g.e., s. 215 vd.; G. Korat, Taş Kapıdan Taç Kapıya, s. 286 vd.; Mardin’de aynı ismi taşıyan bir camii için Bkz., N. Göyünç, a.g.e., s. 107; Harput’ta da aynı ismi taşıyan bir cami bulunmaktaydı. Bkz., A. Aksın, Harput, s. 130; E. Danık, a.g.e., s. 37; H. Bostan, “XV ve XVI. Yüzyıllarda Niksar”, s. 1499.

181 Evliya Çelebi IX, s. 305; U. İğdemir, “Türk-İslam Kitâbe Estampajları”, s.550. 182 BOA., TD 1, s. 42; Kapının sağ kanadında kabartma sülüs olarak: “Bu camii şerîfi Mahmud Bey ibn-i

Karaman yaptı” denilmekte; sol kanatta ise: “ Bu şerefli camii Peygamber (a.s.)’in 702. hicret yılında Karaman oğlu Mahmud Bey yaptı” şeklinde yazmaktadır. Bkz., İ. H. Konyalı, Karaman, s. 706.

183 K. İlisulu, a.g.e., s. 6.

Page 120: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

FİZİKÎ, DEMOGRAFİK VE İKTİSADÎ YAPI

96

kemer, batıda iki büyük yuvarlak kemer ve giriş kapısıyla çevrelenmiştir184. Caminin

batı yazlığına açılan taş portalin içerisine yerleştirilen ağaçtan yapılmış iki kanatlı

kapısı, Karamanoğulları Devri ahşap eserlerinin en güzel ve benzersiz örneklerinden

birisidir185.

Son cemaat mahallinin kapısının üstünde Karamanoğulları devri sülüsüyle iki

satır halinde: “Vakti geçmeden evvel namaz kılmada ve ölüm gelmeden evvel tövbe

etmede acele ediniz” mealindeki Hadîs-i Şerif yazılıdır. Son cemaat mahallinin giriş

kapısında bulunan kitabedeki: “Bu şerefli Camiin sofası İshak Beyzade Hacı Seydi Ali

zamanında yapıldı. Bu sofanın yaptırılmasına başlandı ve 950 yılı Muharreminin

evvellinde tamamlandı.” (6–15 Nisan 1543)186 ifadesinden burasının Hacı Seydi Ali

tarafından yaptırıldığını anlıyoruz. Caminin tamir kitabesinden anlaşıldığına göre, 1710

tarihinde Şeyh Seyyid Hacı Abdülvehhab Efendi tarafından tamirat görmüş, cami içinde

bulunan muhtemelen çürüyen ağaç dikmeler yerine, fil ayakları ve kemerler

yaptırılmıştır. Camiin doğuya açılan kapısı üzerindeki ikinci bir tamir kitabesinden,

1907 tarihinde hayırseverlerce yeniden tamir ettirildiği anlaşılır187.

1500 tarihinde camiye ait vakıflar, iki adet kıst-ı hamamdan elde edilen günlük

24 yıllık 8640 akçe, 1 adet su değirmeni, 2 kıt‘a bağ, 13 adet dükkândan 300 akçe, 4

kıt‘a bahçe 77 akçe, 10 kıt‘a zeminden 487 akçe olmak üzere toplam 9504 akçe gelir

elde edilmiştir188. 1518 tarihinde caminin gelirlerinde 1500 tarihine göre % 87,6 gibi

büyük bir azalma olmuştur. Ermenek’te bulunan ve Mevlâna Canbaz-zâde tarafından

mukata‘a usulüyle işletilen 15 adet dükkân icarı 120 akçe189, Ermenek merkezinde 1

kıt‘a zeminden 700 ve Mut’a tâbi Zaviye Köyündeki 2 kıt‘a zeminden 150 akçe,

184 Ernst Diez, Oktay Aslanapa, Mesut Koman, Karaman Devri Sanatı, İstanbul 1950, s. 5 vd.; Semavi

Eyice, “Mescid”, İA. VIII, s. 103; G. Öney, Beylikler Devri Sanatı, s. 38; Ermenek Camilerinde görülen ahşap işçiliği için Bkz., Gönül Öney, “İran’da Erken İslam Devri Alçı İşçiliğinin Anadolu Selçuk Sanatında Akisleri”, Belleten XXXVII/147 (Temmuz 1973), s. 260; Ömür Bakırer, Onüç ve Ondördüncü Yüzyıllarda Anadolu Mihrabları, Ankara 1976, s. 34,40,48, 204 vd.; H. Bardakçı, a.g.e., s. 91–94.

185 H. Bardakçı, a.g.e.,s. 95 vd. 186 Evliya Çelebi IX, s. 306; İ. H. Konyalı, Karaman, s. 705; H. Bardakçı, a.g.e., s. 98; Sofalar hakkında

Bkz., M. E. Düzdağ, Kanunî Devrinde Osmanlı Hayatı, s. 117. 187 İ. H. Konyalı, Karaman, s. 706 vd. 188 TK 565, s. 222a; Aynı tarihlerde Sultanönü Sancağı’nda bulunan Alâeddin Camii’nin 2235 akçelik

gelirinin dahi küçümsenemeyecek görüldüğüne göre, Ermenek’te bulunan bu camiinin 1500 tarihi itibariyle muazzam bir gelire sahip olduğu anlaşılmaktadır. Bkz., H. Doğru, Sultanönü, s. 72.

189 Faroqhi, camiye ait birkaç dükkânın olduğunu belirtir ama sayısı hakkında bilgi vermez. Bkz., S. Faroqhi, a.g.e., s. 47; Mevlâna Canbaz-zâde (Kadı Abdurrahman Çelebi) hakkında Bkz., İ. H. Konyalı, Karaman, s. 494–498, 585 vd.

Page 121: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

ERMENEK KAZÂSI (1500–1600)

97

Ermenek merkezinde bulunan su değirmeninden 60 akçe ve toplamda ise 1180 akçe

olmuştur190. Vakıf gelirindeki bu azalmanın sebebi, 1500 senesinde senelik 8640 akçe

gelir getiren hamamın harap olmasındandır191.

1522 tarihinde ise, camiye ait vakıflardan, 2 adet kıst-ı hamam 8640 akçe, 1 adet

su değirmeni, 2 kıt‘a bağ 50 akçe, 13 adet dükkân 600 akçe, 2 kıt‘a bahçe 150 akçe, 2

kıt‘a zemin 325 akçe olmak üzere elde edilen toplam gelir, 9765 akçe olmuştur192. 1555

yılında bu camii’nin vakıf gelirleri şu gelir kalemlerinden oluşmaktaydı: Nefs-i

Ermenek’te Nasuh Bey’in inşa ettirdiği hamamın kira gelirinden 3200 akçe193. Ermenek

Değirmenlik Mahallesindeki, Murad Paşa Değirmeni’nin 12 hissesinden 8 hissesi 300

akçe, 4 kıt‘a bağ 60 akçe, 2 kıt‘a bahçe 150 akçe, Ermenek ve Mut’a bağlı muhtelif

yerlerde mevcut 20 kıt‘a zeminden 730 akçe, Ermenek Pazarı’nda 14 adet dükkândan

270 akçe194, bu dükkânlardan ikisi, Ali Paşa ve Mehmed isimli şahıslar tarafından şartlı

olarak vakfedilmiş olup, daha önceki tahrirlerde rastlanmamaktadır. Bu gelirlere ilave

olarak, 9200 akçe tutarında nakit paranın rıbhıyla beraber toplam hâsılat 5360 akçedir195.

1584 tarihli, tahrire göre camii vakfının gelirlerinde ve gelir kaynaklarında

önemli miktarlarda artışlar olmuştur. Nasuh Bey Hamamı’ndan günlük 25, senelik 4100

akçe196, Murad Paşa âsiyabının 12 hissesinden 8 hissesi 300 akçe, aralarında İmsi

köyünde pamuk ziraatı yapılan zeminle, Mut’un Zaviye-bükü köyünde bulunan

zeminlerin de dâhil olduğu, toplam 21 kıt‘a zeminden 2483 akçe gelir elde

edilmekteydi. 6 kıt‘a bağdan 410 akçe, 16 adet dükkândan 285 akçe, 1 kıt‘a çayırdan 40

akçe, 8700 akçe tutarındaki nakit paranın 870 akçe rıbhıyla beraber mahsulâttan elde

edilen gelirin 6980 akçe olduğu belirtilmekteyse de, bu rakamın 8488 akçe olduğu

190 Tahrir defterinde verilen rakamlar toplandığında 1518 tarihinde bu caminin yıllık hâsılatı 1030 akçe

tutarında olduğu görülüyor. Fakat hâsılat yekûnu olarak 1180 rakamı mevcuttur. Bkz., BOA., TD 1, s. 14

191 BOA., TD 1, s. 42; TK 576, s. 15a; Bir vakıf hamam icar ve teslim olunduktan sonra tamire ihtiyaç duyulup, tamir esnasında hamam bir müddet atıl kalırsa bu müddet içerisinde kira ücreti düşmektedir. Bkz., A. H. Berki, Vakıflar, s. 142.

192 TD 387, s. 259; Ermenek’e göre coğrafî şartlar ve iklim yönünden daha elverişli konumda bulunan, Malatya’da, 1530’da Cami-i Kebir vakfının yıllık hâsılatı 10.293 akçe tutarında olmuştur. Bu rakamla kıyasladığımızda Ermenek Ulu Camii’nin 1530 tarihinde elde edilen 9765 akçelik hâsılatın, hiç de küçük bir rakam olmadığı görülür. Bkz., G. Göğebakan, a.g.e., s. 148.

193 BOA., TD 1, s. 42. 194 “Dekakin-i ber muceb-i defter-i Mevlana Muslihiddin kâdi-i Gülnar” Bkz., BOA., TD 1, s. 42. 195 BOA., TD 1, s. 42. 196 TK 576, s. 15a; İstanbul’da daha önce senelik 70–80 bin akçeden kiraya verilen Gedik Ahmed Paşa

Hamamının 50 bin akçeden kiraya verilmesi kabul edilmemiş “ecr-i misli”nin ödenmesi talep edilmiştir. Bkz., M. E. Düzdağ, a.g.e.,s. 124

Page 122: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

FİZİKÎ, DEMOGRAFİK VE İKTİSADÎ YAPI

98

görülmektedir197. Mahsulât ve nakdin genel toplamı ise, 14810 akçe gibi büyük bir

meblağa ulaşmıştır198. Eldeki mevcut tahrirlerden Ulu Camii’nde değişik zamanlarda

görev yapmış vazifeliler de tespit edilebilmektedir. Bu cümleden hareketle, 1518 yılında

caminin görevlileri arasında, Mahbub Çelebi mütevelli, Mahmud Çelebi hatip, Alâeddin

sermahfil, ayrıca hâfız, mua‘rrif, müezzin ve kayyım bulunmaktaydı199. Bu görevlilerin

sayısında 1518–1584 tarihleri arasında fazla bir değişiklilik görülmemektedir200.

1522 tarihinde yapılan tahrirde vakfın sadece gelir kaynakları ve miktarı

belirtilmiş olup, cami görevlileri ve bu görevlilere ödenen maaş hakkında herhangi bir

açıklamaya rastlanılmamaktadır201. 1555 tarihinde vakfın tevliyetini vâkıfın şartı üzere

Ziyâeddin b. Mahmud isimli şahıs yürütmekte ve ücretini mahsulât öşründen

almaktadır. Camide ayrıca İmam, hatip, 2 müezzin ve 5 hâfız görev yapmaktadır.

Hitabet ve imamet görevi için hatibe ve imama günlük 3, yıllık 1080 akçe

ödenmekteydi. Her müezzin için günlük 2, yıllık 360 akçe olmak üzere ikisine toplam

720 akçe, beş hâfıza günlük 2,5 yıllık 900 akçe maaş ödenmekte olup, Rakabe ve

camiin meremmâtından (tamiratından) sonra, toplam 3780 akçe harcama yapıldığı

görülmektedir202.

1584 tarihine gelindiğinde ise, caminin tevliyet görevini, 1555 tarihli tahrirde

olduğu gibi Ziyâeddin b. Mahmud ismindeki şahıs yürütmekte ve maaşını mahsulât

öşründen almaktadır. Rakabe ve camiin tamirinden sonra, İmâm ve hatibe günlük 3

akçeden yıllık 1080’er akçe Nasuh Bey Hamamı kirasından ödenmekte, iki müezzine

197 TK 576, s. 15b. 198 TK 576, s. 15b; 1560 tarihinde Malatya’da, Cami-i Kebir vakfının yıllık hâsılatı 16.714 akçe tutarında

olmuştur. Bkz., G. Göğebakan, a.g.e. s. 148. 199 BOA., TD 1, s. 14; Bu caminin 1518 tarihindeki vakıf gelirleri ve görevlileri hakkında ayrıca Bkz., İ.

H. Konyalı, Karaman, s. 676; Mütevelli; vakfiye şartları ve şer‘i hükümler dairesinde vakfı idare eden kişiye denmekteydi. Bkz., M. Z. Pakalın, OTDTS II, s. 640; Sermahfil; “Müezzin başı’nın yardımcısına denmekteydi”. Aynı Yazar, a. g. e, III, s. 187; Muarrif; camide hayır sahiplerinin adlarını hayır ile anan kişidir. Aynı Yazar, a.g.e, II, s. 552; Fatih Camii görevlileri hakkında Bkz., H. Akgündüz, a.g.e., s. 327; Kayyım; caminin temizlik işlerini yapan şahsa denmekteydi. Bkz., M. Z. Pakalın, OTDTS II, s. 223.

200 BOA., TD 1, s. 14; BOA., TD 387, s. 259; TK 565, s. 222a; TK 576, s. 15a-15b 201 TD 387, s. 259 202 BOA., TD 1, s. 42; Ö. L. Barkan, 1488–1489 seneleri zarfında imaret sitelerinin yıllık bütçeleri

hakkında yaptığı tedkikte, memur maaşlarının senelik harcama içerisinde % 52,5 olduğu halde, camiler kısmında bu oranın % 90 olduğunu tespit etmiştir. Bkz., Ö.L. Barkan, “İmaret Sitelerinin Kuruluş…”, s. 285.

Page 123: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

ERMENEK KAZÂSI (1500–1600)

99

günlük 2, yıllık 720 akçe ödenmektedir. 1555’te beş hâfıza yıllık 900 akçe ödenmekte

iken bu tahrirde huffâz ciheti belirtilmemiştir203.

Camiin vakfiyesinde, vakıf nâzırı ve vakfın gelirlerini tahsil eden tahsildarın

olmadığını, daha önce nâzır ve tahsildar olanların padişahın emriyle görevden

alındığını, vakfiye ve padişahın emri gereğince bu vakfın nezaret ve tahsildarlığının

kaldırıldığını görmekteyiz204. Bu camiin vakıf nâzırı Abdüllatif v. Hamî isimli şahıs

olup, 1584 tarihli tahrirde Gargara köyünde yazılmıştır205. Yukarıdaki açıklamalardan da

anlaşılacağı üzere, vakfın gelir türü ve miktarı, cami görevlilerinin sayısı ve bunlara

ödenen maaşlar sürekli değişmektedir. Camii vakfının, gelir türleri ve elde edilen

hâsılat, aşağıdaki tabloda gösterilmiştir.

Tablo 6: Mahmud Bey Camii’nin Vakıf Gelirleri

GELİR TÜRÜ 1500 1518 1522 1555 1584

2 adet Kıst-ı hamam 8640 - 8640 3200 4100

1 adet Âsiyabın 8/12 hissesi - 60 - 300 300

6 kıt’a bağ - - 50 60 410

15 adet dükkan 300 120 600 - 285

4 kıt’a bahçe 77 - 150 150 -

21 kıt‘a zemin 487 850 325 730 2483

1 kıt‘a çayır - - - - 40

Nakit para - - - 9200 8700

Nakdin rıbhı - - - 920 870

YEKÛN 9504 1180 9765 5360 8488

Yüzde % - -87,6 727,5 -45,1 58,4

Tahrir defterlerinin tetkikinden, Ermenek merkezinde bulunan Mahmud Bey b.

Karaman Camiin 1500 tarihinde vakıf gelirlerinin 9504 akçe olduğu tespit edilmiştir. Bu

203 TK 576, s. 15b; BOA., TD 1, s. 42. 204 “Vakıfnâmede nezâret ve cibâyet yokdur. Bundan akdem emr-i padişahiyle nâzır ve câbî olanlar ref‘

olunmuş imiş. Hâliyâ birer berât ile ta‘lik itmişler ber-mûceb-i vakfiye ve emr-i Sultânî, nezâret ve cibâyet ref‘ olunmuşdur”. TK 576, s. 15b; Nâzır-ı vakıf, mütevellinin tasarruflarına nezaret etmek üzere tayin olunan kişi demektir. Bkz., A. H. Berki, Vakıflar, s. 39.

205 TK 128, s. 83

Page 124: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

FİZİKÎ, DEMOGRAFİK VE İKTİSADÎ YAPI

100

rakam, 1518 tarihinde %87,6 azalmayla 1180 akçe olmuş, 1522 tarihinde vakıf

gelirlerinin %727,5’lik artışla 9765 akçe, 1555 tarihinde % -45,1 azalmayla 5360 akçe

olduğu, 1584 tarihinde ise % 58,4 artışla 8488 gibi bir meblağa ulaştığı

görülmektedir206.

2. Halil Bey Evlâdı Karaman (Sifas-Sipas) Camii:

Arşiv belgelerinde: “Vakf-ı Camii Halil Bey an Evlâd-ı Karaman”207 ve “Evkâf-ı

Cami-i Halil Beğ an-ebnâi Karaman derbdâr-ı emir-i mezbûr”208 ismiyle yer alan Halil

Bey Camii, XVII. yüzyılda Sifas Camii olarak bilinmekteydi209. Sipas Camii Ermenek’te

kendi adıyla anılan Sipas (bugünkü Çınarlısu) Mahallesi’ndedir. Camiin hiçbir yerinde

banisi ve inşa tarihini belirten kitabe mevcut değildir210. İnşa tarihi belli olmamakla

birlikte, Karamanoğulları’ndan Ebu’l Feth Alâeddin Halil Bey tarafından 1306-1349

tarihleri arasında yaptırılmış olması tahmin edilmekte olup, Ermenek’te bulunan Kûfe

tipi camilerdendir. Düz paye üzerinde düz damla örtülü basit bir yapıdır211.

Camiin ana giriş kapısı üzerinde yer alan tamir kitabesine göre camii 1845 M.

tarihinde tamir edilmiştir212. Taş mihrabı istalaktitlidir. Minberi adi tahtadan yapılmış

olan camiin, sağında gündelik ve kışlık birer mescid daha var idi213. Dışarıya ve ana

mabede açılan çınar ağacından yapılmış iki kanatlı bir kapısı vardır. Tezyinat sanatında

Karamanoğulları devrinde genel bir kabalaşma söz konusu iken bu kapı ve pencere

kapakları, Karaman tezyinat ve ahşap sanatının tipik örneklerindendir. Minaresi,

devrinin kıymetli ve başarılı eserlerindendir214.

Halil Bey Camii’nin vakfiyesi Gülnar Kadısı Mevlâna Muslihiddin imzasını

taşımaktadır. Camiinin 1500 tarihindeki gelirleri şu kalemlerden oluşmaktaydı: Yıllık

hâsılatı 1577 akçe olan 7 kıt‘a zemin, yıllık hâsılatı 161 akçe olan üç kıt‘a zemin ve üç

206 BOA., TD 1, s. 42; TK 565, s. 222a; TK.576, s. 15a-15b; VGMA’da “Fermanoğlu Mahmud Bey

Camii” başılığı altında görevli kayıtlarına rastlanmaktadır. VGMA 411/879. 207 TK 565, s. 221b-222a; TD 387, s. 258; BOA., TD 1, s. 43; TK 576, s. 15b. 208 BOA., TD 1, s. 14. 209 Evliya Çelebi IX, s. 306. 210 İ. H. Konyalı, Karaman, s. 711. 211 E. Diez, Karaman Devri Sanatı, s. 8; G. Öney inşa tarihi olarak 1306 senesini vermektedir. Bkz., G.

Öney, Beylikler Devri Sanatı, s. 8. 212 İ. H. Konyalı, Karaman, s. 710. 213 Caminin özgün hali 1974 yılında bozularak betonarme tarzında yeniden inşa edilmiştir. [Bkz. H.

Bardakçı, a.g.e., s. 84.] 214 G. Öney, Beylikler Devri Sanatı, s. 38; Mihrap özellikleri için Bkz., Ö. Bakırer, a.g.e., s. 30, 37, 51

vd.; Türk mimarisinde tezyinat sanatıyla ilgili olarak Bkz. Turgut Cansever, Şehir ve Mimari Üzerine Düşünceler, İstanbul 1992, s. 28 vd.

Page 125: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

ERMENEK KAZÂSI (1500–1600)

101

adet dükkân, yıllık hâsılatı 100 akçe olan 1 kıt‘a bağ olarak kaydedilmiş olup, bu tarihte

kayda geçen gelirlerin toplamı 1838 akçedir215. 1518 tarihinde 1500 yılına göre caminin

gelirlerinde % 33,6 azalma olduğu görülüyor. Başköpri Köyü’ndeki su değirmeni arazisi

40 akçe, 2 adet tabakhâne icarı 36 akçe, Ermenek merkezinde ve Gargara, Gevdelü

Gerye, Lafza, Berat ve Bednam gibi köylerinde bulunan 26 kıt‘a zeminden 1110 akçe,

Enar bahçesinden 30 akçe olmak üzere toplam 1220 akçe gelir kaydedilmiştir216.

1522 tarihine gelindiğinde camiye ait gelirlerde 1518 tarihine göre % 47’lik bir

artış söz konusudur. Bu tarihte zeminlerden 1533 akçe gelir elde edilmiştir. 3 adet

dükkânın icarı 161 akçe, 1 kıt‘a bağ 100 akçe olmak üzere cami vakfının bu tahrirdeki

toplam geliri 1794 akçe olmuştur217. 1555 tarihinde Halil Bey Camiin gelirleri, Ermenek

merkezinde ve Ermenek’e tâbi Gargara, Gerdeli, Berat, Çavuşlar gibi köylerde,

içerisinde Tabakhâne, Mektebhâne ve su değirmeni zeminlerinin de bulunduğu toplam

43 kıt‘a zeminden 719 akçe elde edilmiştir. Ayrıca 2 adet dükkân icarı 20 akçe, 1 kıt‘a

bağ ve 1 kıt‘a bahçe 30 akçedir. Ermenek hamamı hissesinden 400 akçe, üç şahıs

tarafından vakfedilen 3200 akçe nakdin 320 akçe rıbhı, ayrıca vakfedilen bir hânenin de

boş olduğu görülmektedir218. 1555 senesinde Camiin toplam geliri 1494 akçe olmuştur.

Bu tarihte Camiin gelirlerinde bir önceki tahrire göre % 16,7’lik bir azalma söz konusu

olmuştur.

1584 yılında Halil Bey (Sipas) Camiin hâsılatı şu gelir türlerinden elde

ediliyordu. Hamam hissesinden 400 akçe, Âsiyab-ı baş kirası yıllık 90, diğer Âsiyab

yıllık 10 akçe, içerisinde mektebhâne ve debbağhâne zeminlerinin de bulunduğu toplam

38 kıt‘a zeminden 1525 akçe, Başköy’deki âsiyabın harap olduğu görülüyor219. Hallaç

Mahallesinde, Kurd220 adlı şahsın ikamet ettiği hânenin kira bedeli 5 akçe, Bednam

köyünde Kadı Muslihiddin Efendi’nin bina ettiği ve harap olan damhâne kirası 50 akçe

gelir getirmektedir. Bednam köyünde, Bey yaylağı 80 akçe, Ermenek’te Cemali zemini

215 TK 565, s. 221b-222a.. 216 BOA., TD 1, s. 14. 217 TD 387, s. 258. 218 BOA., TD 1, s. 43. 219 TK 576, s. 15b; Su ile çalışan değirmenler su yataklarının çok yakınlarında kuruldukları için daima

harap olma riski altındadırlar. Bu sebeple aynı özellikteki su değirmenlerinin sıkça harap olduklarına rastlanmaktadır. Bkz., H. Doğru, Sultanönü Sancağı, s. 82

220 Adıyaman, Behisni Kazâsı Erence Nahiyesi’nde Hallâc isimli bir köy bulunmaktaydı. M. Taştemir, Adıyaman, s. 35; Fatih Devri devlet adamlarından İstanbul’un fethinde büyük yararlık gösteren, Bâlî Ağa’nın Kurt isminde bir oğlundan bahsedilmektedir. Bkz., F. İsmail Ayanoğlu, “Fatih Devri Ricâli Mezar Taşları ve Kitâbeleri”, VD. IV (1958), s. 199.

Page 126: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

FİZİKÎ, DEMOGRAFİK VE İKTİSADÎ YAPI

102

400 akçe, Pir Ahmed’in vakfettiği 1kıt‘a bahçe 20 akçe gelir getirmektedir. Ayrıca beş

şahıs tarafından vakfedilen 5000 akçe nakit, bu nakdin rıbhı 755 akçe, nakdin aslı 6100

akçedir. Vakfın mahsulâtı, rıbhıyla beraber toplam 2568, nakitle birlikte ise toplam 8668

akçe olmuştur221. 1584 tarihinde 1555’te yapılan tahrire göre % 71,9 gibi bir artış söz

konusudur. 1500–1584 tarihleri arasında en fazla gelir bu tarihte elde edilmiştir.

1518 tarihinde vakfın mütevelli ve câbisi Ermenek kadısıdır. Öşür nâzırı

Süleyman yıllık 121 akçe, Hatib Kasım Çelebi 277 akçe, İmâm ve Sermahfil Hayreddin

277 akçe maaş almaktaydı. Dört hâfız 4 akçe, Abdurrahman 40, Muarrif Ahmed 40,

Müezzin Üveys 40 akçe almaktaydı222. 1555 tarihinde caminin görevlileri, hatip, imam,

huffaz, müezzin ve mütevelli’dir. Fakat bu görevlilere ödenen maaş hakkında herhangi

bir açıklama mevcut değildir223. 1584 tarihinde bu camiin tamir ve rakabesinden sonra,

berat-ı şerifle tayin olan imam için günlük 3 akçe ödenmiştir. Yine berat-ı şerifle tayin

edilen vakıf nazırı, Hatip, Huffaz, müezzin ve mütevelli de görev yapmaktadır. Fakat

bunlara ödenen maaş hakkında açıklama yoktur224. Bu tarihte caminin Hatîbi Mehmed v.

İlyas, İmâmı ise Osman v. Muhyiddin olup vergi tahririnde Arabşah Mahallesinde

yazılmışlar ve isimlerinin altına Halil Bey Camii’nin görevlileri olduğu notu

düşülmüştür225. Vakfın gelirleri ve gelir türleri ayrıca aşağıdaki tabloda görülmektedir.

Tablo 7: Halil Bey (Sipas) Camii’nin Vakıf Gelirleri

Gelir Türü 1500 1518 1522 1555 1584

Zemin (39 kıt‘a ) 1577 1110 1533 719 1525

Dükkan ( 4 adet) 161 - 163 20 55

Hâne (3 adet) - - - - 13

221 “El- Nukûd-ı mine’d-derâhim: Vakf-ı Hacı Mahmud 1000 rıbh 150, Hacı Mehmed b. Zekeriya 1200

rıbh 185, Zemin-i Şeyh an-baha-i zeminhâne 1000 rıbh 150, Sa‘âdet Hatun 500 rıbh 75 meşrût imam her sene bir hatm-i şerif kıraat oluna, Vakf-ı Hacı Yunus 1300 rıbh 195, Cem‘an mahsûlât-ı vakıf ma‘a nukûd 8668, Nukûd-ı fi’l-asl 6100” Bkz., TK 576, s. 15b-16a; “Asl-ı mal” vakfın gelirleri anlamına gelmekteydi. O zaman “asl-ı nukûd” vakfedilen paranın aslı anlamına gelmektedir. Bkz., Ömer Lütfi Barkan, “Ayasofya Camii ve Eyüb Türbesinin 1489–1491 Yıllarına ait Muhasebe Bilânçoları”, İÜ. İFM XXII/1–2, (Ekim 1962-Şubat 1963), s. 342.

222 BOA., TD 1, s. 14; Fatih İmareti’nin 1489–1490 tarihlerinde mevcut câbileri için Bkz., Ömer Lütfi Barkan, “Fatih Cami ve İmareti Tesislerinin 1489–1490 Yıllarına ait Muhasebe Bilânçoları”, İÜ. İFM XXII/1–2, (Ekim 1962-Şubat 1963), s. 323.

223 Rakabe ve camiin tamirinden sonra, vakfın görevlilerine yapılan masraflar cihet olarak belirtilmiş, fakat onlara ödenen maaş hakkında açıklama yapılmamıştır. Bkz., BOA., TD 1, s. 43.

224 TK 576, s. 16a; Nazır-ı evkâf mütevellinin vakıf hakkındaki tasarruflarına nezaret eden kişidir. Bu konuda geniş bilgi için Bkz., A. H. Berki, Vakıflar, s. 302

225 TK 128, s. 5.

Page 127: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

ERMENEK KAZÂSI (1500–1600)

103

Âsiyab (3 adet) - 40 - - 100

Tabakhâne - 36 - - 30

Bağ-Bahçe (2 adet) 100 30 100 20 60

Hamam hissesi - - - 400 400

Nakit para - - - 3200 6100

Nakdin rıbhı - - - 320 755

Yekun 1838 1220 1794 1494 2568

% Yüzde - 33,6 47 - 16,7 71,9

3. Mimar Emir Rüstem Paşa (Meydan) Camii:

Camii Meydan Mahallesi’nde, Ermenek-Gargara (Güneyyurt) yolunun

başlangıcı olan cadde üzerinde inşa edilmiştir. Camiye Meydan isminin ne zaman ve

neden verildiği tam olarak bilinmemekle birlikte Camii önünde ve yakınında şehrin

Meydan denilen, ok atılan, ata binilen, cirit oynanan bir çeşit atış ve spor sahası

bulunduğu için böyle adlandırıldığı yönünde bir görüş vardır226. Evliya Çelebi, camiden

Emir Camii olarak bahseder. Caminin toprak örtülü olduğunu, Kıble tarafında mihrabın

üstünde yüksek bir kubbesi ve kıble kapısı önünde yol aşırı uzun ve tavsif edilemez bir

minaresi bulunduğunu belirtir227.

Kûfe tipi camilerin daha gelişmiş bir şekli olarak kabul edilen bu camide iç

mekân, mihrap önünde piramit biçimli kubbeyle, diğer beş birim de çapraz tonozlarla

örtülmüştür. Camii enine üç, dikine iki sahın ve son cemaat mahalli bulunan ilginç bir

yapıdır. Çünkü eş büyüklükteki kubbeli camilerin abidevî örnekleri erken Osmanlı

mimarisinde görülmektedir228. Camii kesme taştan yapılmış küçük bir yapı olmakla

beraber, camii binasından ayrı olarak yapılmış ve 21,5 m yüksekliğindeki Sipas Camii

minaresine benzeyen minaresi mimari bakımından Karamanoğulları minare mimarisine

örnek teşkil edecek kadar güzeldir. Camiin mihrabı istalaktitli ve taştan yapılmış, çok

başarılı bir sanat eseridir. Yapının kuzey kısmında minareye kadar uzanan önü açık son

cemaat mahalli mevcuttur. Kubbeleri taş kaplamalıdır229.

226 İ. H. Konyalı, Karaman, s. 704; T. Baykara, “Osmanlılar ve Şehir Hayatı”, s. 1928; Harput’ta Meydan

ismi taşıyan cami için Bkz., A. Aksın, Harput, s. 131. 227 Evliya Çelebi IX, s. 306. 228 G. Öney, Beylikler Devri Sanatı, s. 9. 229 İ. H. Konyalı, Karaman, s. 703; H. Bardakçı, a.g.e., s. 115.

Page 128: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

FİZİKÎ, DEMOGRAFİK VE İKTİSADÎ YAPI

104

Caminin ve minarenin hiçbir yerinde banisi ve bina tarihini belirten bir kitabeye

rastlanılmamakla birlikte, 1436 tarihinden evvel yapılmış olması ihtimali üzerinde

durulmaktadır230. İ. H. Konyalı, bu mabedin 1494 tarihinde Emir Rüstem Paşa

tarafından tamir ettirildiği için Rüstem Paşa Camii olarak anıldığı görüşündedir231. Fakat

1500, 1518, 1522 ve 1555 tarihlerinde yapılan tahrirlerde caminin yer almaması bu tezi

zayıflatmaktadır232. Bu sebeple Ş. Çelik caminin 1555–1557 tarihleri arasında inşa

edildiği kanaatindedir233. 18 Nisan 1557 tarihli Mühimme hükmünde, Ermenek şehrinin

camileri halkın ihtiyacını karşılamaya yetmediği için, şehrin ulemâ ve sülehâsının isteği

üzerine, Karaman Paşa Hazretleri tarafından inşa edilen yeni camide, Cuma namazı

kılınması için padişahtan izin talebini ve bu talebe verilen olumlu cevabı ihtiva

etmekteydi234. Yine aynı tarihte, Ermenek Kadısı’nın, masrafları Yeni Camii evkâfından

karşılanmak üzere, yeni bir hamam yaptırılmasına izin isteyen mektubunun da divanda

ele alındığı görülür235. 1555 tarihli tahrirde camiye ait kayda rastlanılmaması ve

yukarıda zikredilen iki Mühimme hükmünün varlığı sebebiyle, Karaman Paşa

tarafından bina edilen bu yeni caminin Rüstem Paşa Camii olduğu ihtimalini

kuvvetlendirir. Kayıtta geçen Karaman Paşa ise muhtemelen Emir Rüstem Paşa

olmalıdır. 1584 tarihli tahrirde, camiin banisi için merhum tabirinin kullanılması, bu

tarihte hayatta olmadığını gösterir236.

Camiye ait arazinin 1571 yılı mahsulünün Hacı b. Abdullah, İbrahim b. Hacı

Hakkı, Abdülkadir b. Hamza isimli kişilere 5000 akçeye satılmış olduğunu gösteren

230 E. Diez-O. Aslanapa-M. Koman, Karaman Devri Sanatı, s. 14; G. Öney, Beylikler Devri Sanatı, s. 9;

K. İlisulu, a.g.e.,s. 6. 231 İ. H. Konyalı, Karaman, s. 704. 232 TK 565, s. 221a–232a BOA., TD 1, s. 2–39, 42–50; TD 387, s. 258–263; TK 576, s. 11b-19a. 233 Ş. Çelik, a.g.e., s. 217. 234 “Ermenâk kadısı mektub gönderüp, Ermenâk’in cami’leri halkına hacetde itmeyüb, Cami’i âhara

ihtiyaçları olmağın şehrin ulemâ ve sülehâsı talebleri ile Karaman Paşa Hazretleri tarafından cami‘i cedid binâ olunup, Cum‘a kılınmağa izn-i şerif ricâ ider deyü arz itmeğin İzin buyruldu”. Bkz., BOA., MD 2, s. 243, Nr. 2164, (18-Cemâziyelâhire–964); Ebussu‘ûd Efendi’nin fetvalarına göre: “Eski camii harap olmuşsa, yerine yenisini yapmak ayrıca orada Cuma ve bayram namazı kılmak padişah izini ile mümkün” olmaktaydı. Bkz., M. E. Düzdağ, Kanunî Devrinde Osmanlı Hayatı-Fetevâ-yı Ebussu‘ûd Efendi, s. 116 vd.

235 “Ermenâk Kadısı mektub gönderüp, Medine-i Ermenâk’de mukaddemâ vaki‘ hamam olub, mürûr-u eyyâm ile ikisi bil-külliye harab olub, çifte hamam olmayub, ânçün bir ferdde ki (ber-hayrda ki) öyle hamamı olub, müsa‘ade olmayub, hamâma şiddete ihtiyaç vardır deyü ihyâ-yı dâdîn cem‘ olub yeni cami‘ evkâfından bir hamam bina olunmasın rica etdüklerini arz itmeğin” Bkz., BOA., MD 2, s.243, Nr. 2165, (17 Nisan 1557).

236 TK 576, s. 17b.

Page 129: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

ERMENEK KAZÂSI (1500–1600)

105

satış ilanı bulunmaktadır237. 1584 tarihinde bu camiinin gelirleri, Konya kazâsına tâbi

Hatibler ve Güdene köylerindeki mezraaların öşrü 3600 akçe, Ermenek’in Sarumazı

köyünde Muharrem mülkünün öşür hâsılı olan 700 akçe, Ermenek merkezinde bulunan

5 dükkânın kirasından yıllık 300 akçe ve 50.000 akçe nakit olmak üzere toplam 54.600

akçe olduğu görülmektedir. “El‘ân Karaman’dan bazı kimesneler mülk da‘vasın iderler.

Vakfa salâhında şübhe vardır” ibaresinden vakfın gelirleri üzerinde bazı kimselerin hak

iddia ettikleri anlaşılmaktadır238. Ayrıca Camide Fıkıh, Tefsir ve Dil alanlarında telif

edilen toplam 9 cilt kitap bulunmaktadır239. Bu kitapların camide bulunması, caminin

sadece ibadet yeri olarak kullanılmadığını, aynı zamanda camide dersler verildiğini

göstermektedir240.

Emir Rüstem Paşa Camii, Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından 2/1 esas ve 483

sıra numaralı yeni şahsiyet kaydı241 ve 414 nr.’lı defterin 942. sıra numarasında eski

şahsiyet kaydı ile tescil edilmiştir242. Rüstem Paşa Camiinin 1584 yılındaki gelir ve

türleri aşağıdaki tabloda gösterilmiştir. Camii’nin 1584’te sahip olduğu 54.600 akçelik

gelir, Ermenek kazâsındaki mevcut vakıf kurumları arasında en yüksek meblağdır243.

Tablo 8: Emir Rüstem Paşa Camii’nin 1584’te Vakıf Gelirleri GELİR TÜRÜ HÂSILA

Hatibler ve Güdene köyleri mezraalarının öşrü 3600

Sarumazı’da Muharrem mülkü öşrü 700

Ermenek’te 5 adet dükkân 300

Nakit vakfı 50000

Yekûn 54.600

4. Kır Yerleşme Birimlerindeki Camiiler

Aşağı İzvid Camii: Camiin banisi Abdurrahman isimli şahıs olup inşa tarihi

bilinmemektedir. 1518 tarihli tahrirde caminin adı “Camii karye-i Aşağı İzvid binâ-i 237 İlan Konya Müzesi’ndedir. Bkz., H. Bardakçı, a.g.e., s. 119. 238 TK 576, s. 17b. 239 TK 576, s. 17b. 240 TK 576, s. 17b; Cami dersleri için Bkz., H. Akgündüz, a.g.e.,s. 421. 241 VGMA. 164 Nr.’lı Adana – İçel Fihristi, s. 78. 242 VGMA. Adana – Suriye Defteri, s. 68. 243 Eskişehir’de bulunan Alâeddin Camii’nin 1530’da vakıf geliri 2235 akçe, aynı şehirde bulunan ve

Anadolu Beylerbeyisi Çoban Mustafa Paşa tarafından inşa edilen Kurşunlu Camii’nin 1555’de vakıf geliri ise 44352 akçe olduğu düşünülürse Ermenek’teki Meydan Camii’nin vakıf geliri hiç de küçümsenemeyecek bir meblağdır. Bkz., H. Doğru, Sultanönü Sancağı, s. 70 vd.; Caminin sonraki yüzyıllardaki görevli kayıtları için Bkz., VGMA 414/942.

Page 130: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

FİZİKÎ, DEMOGRAFİK VE İKTİSADÎ YAPI

106

Abdurrahman” ifadeleriyle kayıtlıdır. Camii, 1500–1584 tarihlerinde yapılan bütün

tahrirlerde yer almıştır244. 1500 tarihinde Aşağı İzvid Camii’nin gelirleri, Şeyh

Mahmud’un vakfettiği Komas (Kumaş) zemininden 100 akçe, diğer 2 kıt‘a zeminden

350 ve toplamda 450 akçelik bir gelir elde edilmiştir245. 1518 tarihinde A. İzvid

Camii’nin vakıf gelirleri 1500 senesine göre % 12,9’luk bir artış göstermiştir. Bu gelir, 3

kıt‘a zeminden hâsıl olan 51 kile buğday ile Kumaş zemininden üretilen 10 men

pamuktan elde edilen 508 akçeden oluşmaktadır246. 1522 tarihli tahrirde camiinin

gelirleri % 11,4 oranında azalma gözlenmiştir. Kumaş ve Akış çukuru zemininden 250

akçe, Bey yeri zemininden 200 akçe olmak üzere toplam 450 akçedir247.

1555 tarihinde Aşağı İzvid Camiin gelirlerinde bir değişiklik olmamış ve yine

450 akçe hâsılat elde edilmiştir248. 1584 yılında da Aşağı İzvid Câmi‘i vakfının

gelirlerinde değişme olmamıştır. Bu tahrirde cami vakfı önceki defterlere atıfta

bulunularak, “Vakf-ı Câmi‘i Aşağı İzvid ber-mûceb-i defter-i atîk tâbi‘i Ermenek”

şeklindeki ibareyle yer almıştır. Caminin, Kumaş zemininden senede 100 akçe, Enes

çukuru (Akış çukuru) senede 150 akçe, Bey yeri zemini senelik 200 akçe olmak üzere

toplam 450 akçe gelire sahip olduğunu görmekteyiz249. 1518 tarihinde camide görevli

olarak hatib, imam ve halîfe-i müezzin bulunmaktadır. Hâsılatın, günde 1 akçesi Hatib,

yarım akçesi imam ve senelik 30 akçe halife-i müezzine sarf olunmaktadır250.

Aşağı İzvid Camii Bina-i Kadîm: Camii, Aşağı İzvid Köyü’nün ikinci camisi

olup, tahrir defterinde “Vakf-ı cami-i âhar der-karye-i mezbûre binâ-i kadîm” şeklinde

yer aldığına göre, Karamanoğulları zamanında inşa edilmiş olmalıdır. Evkâf kaydında,

bânisi ve inşa tarihi hakkında malumat verilmemektedir251. Adı geçen caminin 1518

tarihindeki gelirleri, Aşağı İzvid Köyü’nde bulunan 5 kıt‘a zeminden elde edilen 440

akçedir. Vakıf gelirinden, hatib için günlük 1 akçe, imam için de yarım akçe maaş

ödenmektedir. Anlaşılan bu tarihte camide görevli olarak hatib ve imam

bulunmaktadır252.

244 BOA., TD 1, s. 5; TK 565, s. 221b; TD 387, s. 259; BOA., TD 1, s. 46; TK 576, s. 12b 245 TK 565, s. 221b. 246 BOA., TD 1, s. 5 247 TD 387, s. 259. 248 BOA., TD 1, s. 46. 249 TK 576, s. 12b. 250 BOA., TD 1, s. 5. 251 BOA., TD 1, s. 5. 252 BOA., TD 1, s. 5.

Page 131: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

ERMENEK KAZÂSI (1500–1600)

107

Yukaru İzvid Camii: Camii, Yukaru İzvid Köyü’nde bulunmaktadır. Kalın

duvarların taşıdığı ağaç kirişler üzerinde toprak damla örtülü camiin, mihrabı taş oyma,

minberi tamamen ahşaptan yapılmış olup, Karamanoğulları devri ahşap oymacılığı

sanatının tipik bir örneğini teşkil eder253.

Camiin son cemaat mahallinde üç adet kemer bulunmakta olup, ölçü ve karakter

bakımından Ermenek Ulu Camiindeki kemerlerle aynıdır. Camiin kuzey duvarı

üzerindeki kitabeden anlaşıldığı üzere, camii 1704 tarihinde tamir edilmiştir. Son

cemaat mahallinin yapı malzemesiyle camiin yapı malzemelerinin farklı olması bu

yerin, camiin tamirinin yapıldığı tarihte yapılmış olması ihtimalini

kuvvetlendirmektedir254. Camii, Vakıflar Genel Müdürlüğü Arşivinde “İzvid-i ulvî

karyesi cami-i şerîfi” olarak tescil edilmiştir255. Camii, bütün tahrirlerde yer almaktadır.

1500 tarihinde camii mescid olarak kaydedilmiş olup, adı geçen köyde bulunan 5 kıt‘a

zeminden 285 akçe gelir elde edilmiştir256. 1522 tarihinde cami gelirlerinde herhangi bir

artış olmamış ve senelik vakıf geliri 285 akçe olarak gerçekleşmiştir257. 1555 tarihinde

ise vakıf akarları isim olarak zikredilmekle beraber, ele geçen hâsılatın belirtilmediği

görülmektedir258. 1584 tarihine gelindiğinde ise Vadi, Yolaltı, Beyoğlu yeri, Hacı

Ahmed, Osman, Cenne, Emir Hüsam ve 3 kıt‘a Değirmen önü zeminleri vakıf akarı

olarak kaydedilmesine rağmen hâsılat miktarı belirtilmemiştir259.

Bednam Muhyiddin Fakih Camii: Bednam Köyü’nde Muhyiddin Hacı Fakih

tarafından inşa olunmuştur. 1518 tarihli defterde yer alan kayıtta: “Bu evkâf fi’l ‘asıl

Kızıkoğlu nam sipâhinin yapduğu mescide vakıfdır. Ammâ ol mescid harab olduğu

sebebden camie ilhâk eylemişler bu câmiin vakfı yokdur” denilmektedir. Burada

caminin vakfı olmadığı, fakat Kızıkoğlu adındaki sipâhinin inşa ettiği mescid harap

olduğundan bu mescide ait evkâf, Muhyiddin Fakih Camii’ne ilhak edildiği

belirtilmektedir260. 1584 tarihli tahrirde de aynı kayda atıfta bulunulmuştur261.

253 H. Bardakçı, a.g.e.,s. 127. 254 H. Bardakçı, a.g.e.,s. 128 vd. 255 VGMA. 2286 Nr.’lı Konya Fihristi, s. 104; VGMA 414/301. 256 TK 565, s. 223b. 257 TD 387, s. 259 258 BOA., TD 1, s. 46 259 TK 576, s. 12b 260 BOA., TD 1, s. 6 261 “Bu evkâf fi‘l-asıl Kızıkoğlu nâm Sipâhi bina itdüğü Mescid vakfıdır. Ammâ ol Mescid harâb olub

eser-i binası kalmaduğu sebebden zikr olan cami‘e ilhak olmuşdur. Zira câmi-i mezbûrun vakfı yokdur

Page 132: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

FİZİKÎ, DEMOGRAFİK VE İKTİSADÎ YAPI

108

1518 tarihinde caminin, Bednam köyündeki 8 kıt‘a zeminden elde edilen 400

akçelik bir gelire sahip olduğu görülmektedir. Bu gelirden, berat-ı hümayûn ile imam

olan Abdülkerim için günlük 1 akçe maaş ödenmektedir. Caminin aydınlatılması ve

tamiri içinse 1 kıt‘a bağın hâsılatı olan 40 akçe tahsis edilmiştir262. 1584 tarihinde ise,

caminin 8 kıt‘a olduğu belirtilen akarlarından 400 akçe gelir elde edilmiştir. Bu tarihte

diğer vakıflarda da görüldüğü gibi nakit para vakfı söz konusu olmuştur. Tahrir

kayıtlarına göre: Hızır v. Halil ve Hızır v. Mustafa toplam 2000 akçe vakfetmişlerdir. Bu

nakdin rıbhının yarısı caminin hatibine, diğer yarısı ise aynı köyde bulunan Aşağı

Mescid’in imamına tahsis olunmuştur. 500 akçelik nakdin rıbhı ise caminin mumu için

harcanmaktadır. Bir kıt‘a bağın 40 akçelik hâsılatı da, caminin tamiratı, aydınlatılması

ve bezir ihtiyacı için sarf edilmektedir263. Bu tarihte imamlık vazifesini berât-ı hümayûn

ile Abdülkerim isimli şahıs yapmakta ve günde 1 akçe maaş olmaktadır. Ayrıca bir de

hatibin görev yaptığı ve 2000 akçelik nakdin rıbhının yarısını tasarruf ettiği

görülmektedir264.

Lamus Paşa Musa Bey Camii: Ermenek’in Lamus köyünde, Ermenek Tol

Medrese’nin banisi olan Karamanoğlu Halil Bey’in oğlu Musa Bey tarafından

yaptırıldığı, tahrir defterindeki “Vakf-ı Camii Lamus inşa-i Musa Bey min âl-i

Karaman” ve “Vakfı Camii der-karye-i Lamus bina-i Paşa Musa Beğ an-ümerâ-i

Karaman” kaydından anlaşılmaktadır265. Üzerindeki kitabeye göre camii 1655 tarihinde

tamirat görmüş, toprak dam örtülü camii yıkılmış, minber ve mihrabı saklanıp yerine

konmak suretiyle yeniden inşa edilmiştir266.

1518 tarihinde, içerisinde Daran Köyü’ndeki 1 kıt‘a zeminin de bulunduğu

toplam 10 kıt‘a zeminden elde edilen 240 akçe vakıf geliri olarak görülmektedir. Bu

hâsılattan imam- hatib için günlük yarım, müezzin içinse senelik 60 akçe maaş

ödenmektedir. Bu tarihte imam ve hatiplik görevini Şihabeddin v. Abdurrahman

yürütmektedir267. 1555 tarihinde yapılan tahrirde Lamus Camii’nin gelirlerinde herhangi

deyü mukayyed der-defter-i köhne deyü mukayyed der- defter-i atîk hâliyâ yine mukarrar”. Bkz., TK 576, s. 13b

262 BOA., TD 1, s. 6 263 “Muameleden hâsıl olanın nısfı câmi-i şerifin hatibine ve nısf-ı âhiri Aşağı Mescidin imamına

meşruttur”. Bkz., TK 576, s. 13b; Şemi’hâneler için Bkz.,T. Gökçe, a.g.e., s. 154. 264 TK 576, s. 13b. 265 BOA., TD 1, s. 46; BOA., TD 1, s. 9; Caminin vakfı için ayrıca Bkz., İ. H. Konyalı, Karaman, s. 678. 266 H. Bardakçı, a.g.e.,s. 126. 267 BOA., TD 1, s. 9.

Page 133: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

ERMENEK KAZÂSI (1500–1600)

109

bir artış olmamış ve 240 akçe olarak gerçekleşmiştir. Elde edilen bu hâsılat, imam, hatib

ve müezzine sarf olunmaktadır. Bu tarihte camide görevli olarak imam, hatib ve

müezzin bulunmaktadır268. 1584 tarihinde de caminin evkâf gelirinde artış

gözlenmemekte ve cami vakfının senelik 240 akçe gelir elde ettiği görülmektedir.

Tahrirde hâsılatın, İmâm, hatib ve müezzine sarf olunduğuna dair düşülen kayıttan

camide bu görevlilerin bulunduğunu göstermektedir269.

Nadire Mevlâna Sinan Halife Camii: Nadire Köyü’nde “sultanın yareni”

olduğu belirtilen Mevlâna Sinan Halife tarafından inşa edilmiştir270. 1518 tarihinde

Gerdeli, Lafza ve Nadire köylerinde bulunan 20 kıt‘a zeminden 957 akçe elde

edilmiştir. Bu gelirden, hatibe günde 1, imama günlük yarım, müezzine senelik 100

akçe, muarrife senelik 100, hâfıza senelik 100 akçe maaş ödenmektedir. Sıla ismindeki

vakıf arazisi geliri ise, caminin tamiratına harcanmaktadır271. 1555 tarihinde bu camiin

gelirlerinde artış olmamıştır. İznebolı köyünde zemin, Kışla-i bali zemini, Gerdeli

köyünde 2 kıt’a zemin, Ahmed Fakih zemini, Nadire köyünde 1 kıta Muhyiddin zemini,

Çar-divâr, Lütfi 2 kıta, Yoluk asma zeminlerinden toplam 957 akçelik gelir elde edilmiş

olup, bu gelir camide görevli hatib, imam, müezzin ve mütevelli için sarf

olunmaktadır272.

1584 tarihine gelindiğinde de cami vakfı gelirlerinde artış gözlenmemiş ve vakıf

akarlarından 957 akçelik bir gelir elde edilmiş ve bu gelir camide görevli olan hatib,

imam, müezzin ve muarrif için sarf olunmaktadır273. 1518–1584 tarihleri arasında

yapılan bütün tahrirlerde camii görevlilerinin sayısının dörtle sınırlı kaldığı

görülmektedir. 1518 tarihinde caminin, Hatib ve imamı camiyi yaptıran Sinan Halifenin

oğlu Mevlâna Âbid Çelebi’dir. Müezzini Muhammed v. İbrahim, Muarrifi müezzin

Muhammed’in kardeşi Ahmed’dir. Hâfızı ise, Hamza v. Üveys’dir. Ayrıca, ismi geçen

bu şahısların rüsum ve avarızdan tamamen muaf olageldikleri, ellerinde Sultan II.

268 BOA., TD 1, s. 46 269 TK 576, s. 14a; Sonraki yüzyıllardaki görevli kayıtları için Bkz., VGMA 420/356. 270 1518 tarihinde Nedre köyünün ismi Tudar olarak geçmektedir. BOA., TD 1, s. 8; Hâlbuki diğer evkâf

tahrirlerinde aynı camii “Cami-i Karye-i Nedre bina-i Mevlâna Sinan” ismiyle kaydedilmiştir. Bkz., BOA., TD 1, s. 46; TK 576, s. 14a

271 BOA., TD 1, s. 8 vd. 272 Bkz., BOA., TD 1, s. 46. 273 “Arâzi-i mezkûrenin vakf-ı şer‘ ile buyurulmuşdur deyü mukayyed der-defter-i atik. Hatib ve imam ve

müezzin ve muarrif vazifesine sarf olunur ber-mûceb-i defter-i atîk”. Bkz., TK 576, s. 14a.

Page 134: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

FİZİKÎ, DEMOGRAFİK VE İKTİSADÎ YAPI

110

Bayezid ve Sultan I. Selim’den fermanları bulunduğu görülmektedir274. 1555 tarihinde

camide Hatip, imam, müezzin ve mütevelli görev yapmaktadır275. 1584 tarihinde ise

camide görevli olarak, hatib, imam, müezzin ve muarrif bulunmaktadır276.

Davdas İshak Camii: Davdas Köyünde bulunan bu camii, ismini taşıdığı İshak

tarafından inşa edilmiştir. İnşa tarihi bilinmemektedir277. 1518 tarihinde Davdas

Köyü’ndeki Hamamın senelik hâsılatının yarısı olan senelik 150 akçe ve 2 kıt‘a zemin

geliri 100 akçe olmak üzere toplam 270 akçe gelir sağlanmıştır. Bu hâsılattan, imam ve

hatib günlük yarım akçe, müezzin ise senede 90 akçe maaş almaktadır278. 1555 tarihinde

Davdas Camiinin gelirleri, Ahmed Fakih, Akçe yalı, İslam yeri zeminleri, Ramazan’ın 2

kıta bağı, İbrahim bağı 1 kıta olarak kayda geçmesine rağmen, akarlardan hâsıl olan

gelir miktarı belirtilmemiştir279.

1584 tarihinde 2 kıt‘a zemin, 3 kıt‘a bağ isim olarak zikredilmekle beraber

buralardan elde edilen gelir miktarı belirtilmemiş, fakat önceki tahrire atıfta bulunularak

bu akarların vakfiye şartlarına göre tasarruf edildiği belirtilmiştir280. Bu tarihte bir de

nakit para vakfı görülmektedir. Semâzen Mustafa’nın vakfettiği 200 akçe ile Hatun

tarafından vakfedilen 200 akçe, toplam 400 akçe nakdin rıbhı imama tahsis olunmuştur.

Hacı Mehmed v. Hacı Veli’nin vakfettiği 600 akçe nakdin rıbhı hatibe sarf

olunmaktadır281. 1518 tarihinde camide görevli olarak imam ve hatîb, Hacı v. Mahmud

ile müezzin Hüseyin bulunmaktadır282. 1584 tarihinde ise camide, imam ve hatib olmak

üzere 2 görevli görev yapmaktadır283.

274 “Mezkûrlar rüsumdan ve avarızdan külliyen muaf olagelmişler Sultan Bayezid Han ve Sultan Selim

Han’dan fermanları vardır”. Bkz., BOA., TD 1, s. 8; Fatih Sultan Mehmed, arazi tasarrufu bakımından vaktiyle elde edilmiş ve zamanla geliştirilen bir takım hak ve imtiyazları kaldırmıştır. Burada imtiyazı ilk başlatan padişahın II. Bayezid olması manidâr bir durumdur. Bkz., Ö. L. Barkan-E. Meriçli, a.g.e., s. 17.

275 BOA., TD 1, s. 46 276 TK 576, s. 14a 277 BOA., TD 1, s. 10. 278 BOA., TD 1, s. 10. 279 “Bu cümle arazi ve bağât, vakfiyet üzere tasarruf olunduğu şer’ ile sübut bulmuşdur deyû kadı

defterinde mestur” Bkz., BOA., TD 1, s. 45. 280 “Bu cümle arazi ve bağât vakfiyet üzere tasarruf olunduğu şer‘ile sübut bulmuşdur. Mukayyed der-

defter-i atîk hâliya yine mukarrar” Bkz., TK 576, s. 12b 281 Bkz., TK 576, s. 12b. 282 BOA., TD 1, s. 10. 283 Bkz., TK 576, s. 12b.

Page 135: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

ERMENEK KAZÂSI (1500–1600)

111

Cenne Köyü Hacı Muhyiddin Camii: Cenne Köyü Hacı Muhyiddin Camii,

bugünkü adıyla Pamuklu Köyü’nde Hacı Muhyiddin tarafından inşa olunmuştur284. İnşa

tarihi bilinmemektedir. Camiin, 1518 tarihinde cami statüsünde olduğu, “Vakf-ı Cami-i

der-karye-i Cenne binâ-i Hacı Muhyiddin” ifadesinden anlaşılmakta ve aynı durum

1584 tarihinde de aynı deftere atıfta bulunularak: “Hâliyâ câmi olmuşdur. Vakfiyet üzere

tasarruf olunur. Ber-mûceb-i defter-i atîk” kaydı düşülmüştür285.

1500 yılında Cenne Camii’nin akarlarını oluşturan zemin ve bağlardan toplam

259 akçe gelir elde edilmiştir286. 1518 tarihinde camii gelirlerinde % 324,7 artış

gerçekleşmiştir. Toplam 15 kıt‘a zeminden 1000 akçe ve Güzve Köyü’nde bulunan 1

kıt‘a bağdan 100 akçe olmak üzere toplam 1100 akçe hâsılat elde edilmiştir287. 1518

tarihli tapu tahririnde caminin vakfı olduğu bildirilen Cenne Köyü Karakaya

mezraasından 170 akçe galle öşrü yanında, pamuktan hâsıl olan 100 akçe ile birlikte

toplam 270 akçe gelir elde edildiği görülmektedir288.

1522 tarihinde camii gelirlerinde % 64,5’lik bir azalma görülmüş, vakfa ait

zemin ve bağlardan senelik 390 akçe gelir elde edilmiştir289. 1555 tarihinde vakıf

akarlarının isimleri verilerek “yukarıda zikr olunmuştur” kaydı düşülmüştür. Bu sebeple

bu tarihte vakfın hâsılatının maddi değeri tespit edilememiştir290. 1584 tarihinde camiin

hâsılatında 1522’ye göre % 0,5 oranında bir artış gözlenmiştir. İçerisinde senelik 40

akçe gelir getiren Ulu vakıf zemini ile 150 akçe hasılâta sahip 3 kıt‘a Narluca zemininin

de bulunduğu, 17 kıt‘a zeminden toplam 392 akçe gelir elde edilmiştir291. Cenne

Camii’nde, 1518 tarihinde dört kardeşin imam, hatib, müezzin ve hâfız olarak görev

yaptıkları görülüyor. İmam Ahmed v. Hüseyin Fakih günlük 1 akçe, hatib Ahmed 1

akçe, müezzin Ali Seydi yarım, hâfız Lütfi yarım ve mütevelli İbrahim v. Mahmud292

yarım akçe ücret almaktadır293.

284 BOA., TD 1, s. 9. 285 BOA., TD 1, s. 9; TK 576, s. 14b. 286 TK 565, s. 224a. 287 BOA., TD 1, s. 9. 288 BOA., TD 83, s. 289. 289 TD 387, s. 260. 290 BOA., TD 1, s. 47. 291 TK 576, s. 14b. 292 Vergi tahririnde Kiçibazar Mahallesinde yazılmıştır. Bkz., TD 83, s. 268. 293 BOA., TD 1, s. 9.

Page 136: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

FİZİKÎ, DEMOGRAFİK VE İKTİSADÎ YAPI

112

İznebolı Veli v. Emeleddin Camii: İznebolı Köyü’nde bulunan bu camii, Veli v.

Emeleddin tarafından inşa edilmiştir. Camiyi yaptıran kişi 1518 tarihinde hayatta

olduğuna göre, cami bu tarihlerde yaptırılmış olmalıdır294. 1518 tarihli tahrir defterine

göre bu caminin gelirleri, 50’şer akçe gelir getiren 3 kıt‘a bağdan toplam 150 akçe elde

edilmiştir. Bu hâsılattan caminin bânisi Veli v. Emeleddin, Hatib ve müezzin senede

50’şer akçe almaktadır295. Bu tarihte caminin mütevellisi Veli v. Emeleddin, Hatibi

baninin oğlu Yusuf, müezzini ise diğer oğlu Mahmut’tur296. 1584 tarihinde yapılan

tahrirde, 6 ay çalışır durumda olan 1 adet tahunhâne geliri cami imamına tahsis

olunmuştur297.

İznebolı Cami-i Diğer: İznebolı Köyü’ndeki bu camii “cami-i diğer” ifadesiyle

tahrir defterinde yer almaktadır298. 1584 tarihli deftere göre, 3000 akçe nakdin rıbhı

hatibe, 2500 akçe nakdin rıbhı imama tahsis olunmuştur. Bir kıt‘a bahçe ve içerisinde

bulunan 2 adet ceviz ağacının öşrü ise sipâhiye aittir299. 1584 tarihinde görevli olarak,

imam ve hatibin bulunduğu görülmektedir300.

Dindebolı İlyas Fakih Camii: İlyas Fakih camii Dindebolı Köyünde, İlyas

Fakih tarafından inşa edildiği anlaşılmaktadır301. 1518 tarihli tahrire göre, 5 kıt‘a

zeminden elde edilen 360 akçelik bir gelire sahiptir. Bu tarihte, caminin tek görevlisi

durumunda olan İmam ve hatib Saadeddin v. Abdi aynı zamanda vakıf gelirlerinin de

tek mutasarrıfı konumundadır302. 1555 tarihinde bu vakfa ait gelirler 12 kıt‘a zeminden

elde edilen yekûn 200 akçelik bir meblağdır303. 1584 tarihinde caminin vakıf gelirinde

artış olmamış, Dindebolı ve Sarumazı Köylerinde mevcut olan 12 kıt‘a zeminden elde

edilen 200 akçedir304.

294 BOA., TD 1, s. 2; Karaman’da, “Emin-üd-din” veya “Elmedin”, (Demirgömlek) türbesi mevcut olup,

bu şahsın Karamanoğulları vezir-i ‘azamlarından olduğu söylenilmektedir. İznebolı camiini yaptıran şahsın bu vezirin oğlu olması ihtimalinden söz edilebilir. Bkz., İ. H. Konyalı, Karaman, s. 498 vd.

295 BOA., TD 1, s. 2. 296 BOA., TD 1, s. 2. 297 “Ve altı ay tahunhâne yürür hatîbe meşruttur”. Bkz., TK 576, s. 13a. 298 TK 576, s. 13a. 299 TK 576, s. 13a. 300 TK 576, s. 13a. 301 BOA., TD 1, s. 11. 302 “İmâm ve hatib olanlar tasarruf iderler”. Bkz., BOA., TD 1, s. 11. 303 BOA., TD 1, s. 46. 304 TK 576, s. 12b.

Page 137: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

ERMENEK KAZÂSI (1500–1600)

113

Bednam Emre Bey v. Şah Camii: Camii, 1522 tarihli tımar Tevcih Defteri’nde

Ermenek kazâsı Seraskeri olduğu belirtilen, Emre v. Şah tarafından inşa edilmiştir305.

Caminin vakfiyesi gayet tertipli hazırlanmış olup, diğer vakfiyelerde görülmeyen bir

tarzda, imam, hatib ve rakabeye tahsis edilen akarlar ayrı ayrı belirtilmiştir306.

1518 tarihli tahrire göre, imam için tahsis olunan gelirler, cami civarındaki 1

kıt‘a zeminden 120 akçe ve 1 kıt‘a bağdan elde edilen 80 akçe olmak üzere toplam 200

akçedir. Hatib için, 1 kıt‘a Bey-bağı’nın 400 akçelik hâsılatı tahsis edilmiştir. Caminin

rakabesi için de cami yakınlarındaki 2 kıt‘a bahçenin senelik 40 akçelik geliri

ayrılmıştır307. Bu tarihte camide görevli olarak dört kişi bulunmaktadır. Bunlar: Hatib

Abdülkerim, imam Ali v. Süleyman, müezzin Musa v. Fakih, hâfız Abdi v. Abdüsselam

isimli şahıslardır308.

Uluköy Halil Bey Evlâd-ı Karaman Camii: Uluköy’deki bu camii, Ermenek

merkezindeki Sipas Camii’nin banisi olan Halil Bey tarafından inşa edilmiştir. 1518

tarihli Tahrir defterinde yer alan caminin inşa ve vakfiye tarihi hakkında malumat

yoktur309. 1518 tarihinde cami vakfına ait gelirler, 5 kıt‘a zemin ve 1 adet su

değirmeninden elde edilen 320 akçedir. Bu geliri imam ve hatib olanlar tasarruf

etmektedir. 1500 tarihli tahrirde caminin hatibi olduğu bildirilen Hazma Fakih v. Ali

Fakih 1518’de imamlık görevini yürütmekte, müezzinlik görevini ise imam-hatibin oğlu

Fethullah ifa etmektedir310.

Başdere Camii: Başdere Köyü’nde bulunan bu camiin banisi ve inşa tarihi

bilinmemektedir. 1584 tarihinde tahrirde yer alan bu camiin, Hızır v. Ali ve Hacı Hızır

tarafından vakfedilen 1000 akçelik bir gelire sahip olduğu görülmektedir. Kadı siciline

göre bu meblağ hatibe tahsis edilmiştir. Muhtemelen cami yakınlarındaki 10 adet

cevizin öşrüne ise sahib-i arz mutasarrıftır311.

Çukurbağ Camii: Çukurbağ Köyü camii, 1584 tarihli defterde mevcut olup, bu

tarihte 1 kıt‘a bağın hâsılatı imamın tasarrufundadır. Camiin diğer bir gelir kalemini de

Melek Hatun tarafından vakfedilen 200 akçelik nakit oluşturmaktadır. Bu nakde karşılık

305 BOA., TD.118,s.494. 306 BOA., TD 1, s. 8. 307 BOA., TD 1, s. 8. 308 BOA., TD 1, s. 8. 309 BOA., TD 1, s. 11. 310 BOA., TD 1, s. 11; BOA., TD 31, s. 12. 311 BOA., TD 1, s. 11.

Page 138: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

FİZİKÎ, DEMOGRAFİK VE İKTİSADÎ YAPI

114

olarak vâkıf kendi ruhu için her Cuma gecesinde Yasin-i Şerif okunmasını şart

koşmuştur312.

Başköy Camii: Banisi ve inşa tarihi hakkında bilgi sahibi olamadığımız bu

camiin, 1584 tarihinde vakfa akar olan bağdan elde edilen hâsılat hatib ve imama tahsis

edilmiştir. Bunun dışında üç kişi tarafından 3000 akçe nakdin vakfedildiğini görürüz.

Bu kişiler, her hafta Cuma gecesi Yasin-i Şerif okunması şartıyla 1000 akçe vakfeden

Fatma Hatun binti Hamza, İmâm ve hatib için her sene 1000 akçe vakfeden Eymirşah v.

İbrahim ile İmâm ve hatib için 1000 akçe vakfeden Mustafa v. Mehmet’tir313. Ermenek

kırlık alanındaki mevcut camiler ve bunların yıllara göre hâsılat miktarları ayrıca

aşağıdaki tabloda verilmiştir.

Tablo 9: Kazâ Kırlık alanındaki Camilerin 1500–1518 Tarihleri Arasındaki Gelirleri 1500 1518 CAMİİ ADI

Gelir Türü Hâsıl Gelir Türü Hâsıl

A. İzvid Zemin, 3 kıt‘a 450 Zemin, 3 kıt‘a 508

A. İzvid (Binai kadîm - - Zemin, 5 kıt‘a

440

Y. İzvid Zemin, 5 kıt‘a 285 - -

Muhyiddin Fakih (Bednam) - - Zemin, 8 kıt‘a 400

Paşa Musa Bey (Lamus) - - Zemin, 10 kıt‘a 240

Mevlâna Sinan Halife (Nadire) - - Zemin, 20 kıt‘a 957

İshak (Davdas) - - Hamam, nısf Zemin, 2 kıt‘a

270

Veli v. Emeleddin (İznebolı) - - Bağ, 3 kıt‘a 150

İlyas Fakih (Dindebolı) - - Zemin, 3 kıt‘a

360

312 “Vâkıf ruhu içün her Cuma gecelerinde bir Yasin-i Şerif tilâvet oluna deyü meşrutdur” Bkz., TK 576,

s. 13a. 313 TK 576, s. 15a.

Page 139: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

ERMENEK KAZÂSI (1500–1600)

115

İznebolı Cami-i Diğer - - - -

Emre Bey v. Şah (Bednam) - - Zemin, 1 kıt‘a Bahçe, 2 kıt‘a Bağ, 2 kıt‘a

640

Halil Bey Evlâdı Karaman (Uluköy) - - Zemin, 5 kıt‘a

Âsiyab, 1 bab 320

Başdere - - -

-

Çukurbağ - - - -

Başköy - - - -

Hacı Muhyiddin (Cenne) Zemin, 15 kıt‘a Bağ, 1 kıt‘a 259

Zemin, 15 kıt‘a Bağ, 1 kıt‘a 1100

Yekûn 994

5385

Tablo 10: Kırlık Yerleşim Birimlerindeki Camilerin 1522–1584 Tarihleri Arasındaki Vakıf Gelirleri

1522 1555 1584 CAMİİ ADI Gelir Türü Hâsıl Gelir Türü Hâsıl Gelir Türü Hâsıl

A. İzvid Zemin, 3 kıt‘a 450 Zemin, 3 kıt‘a 450 Zemin, 3 kıt‘a 450

A. İzvid (Binai kadîm - - - - - -

Y. İzvid Zemin, 5 kıt‘a 285 Zemin, 5 kıt‘a ? Zemin, 10 kıt‘a ?

Muhyiddin Fakih (Bednam) - - - - Zemin, 8 kıt‘a

Nakit, 2500 400

Paşa Musa Bey (Lamus) - - Zemin, 10 kıt‘a 240 Zemin, 10 kıt‘a 240

Mevlâna Sinan Halife (Nadire) - - Zemin, 11kıt‘a 957 Zemin, 11 kıt‘a 957

İshak (Davdas) - - Zemin, 3 kıt‘a Bağ, 3 kıt‘a ? Zemin, 3 kıt‘a

Bağ, 3 kıt‘a ?

Veli v. Emeleddin (İznebolı) - - - - Tahunhâne, 1 ?

Page 140: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

FİZİKÎ, DEMOGRAFİK VE İKTİSADÎ YAPI

116

İlyas Fakih (Dindebolı) Zemin, 12 kıt‘a 200 - - Zemin, 12 kıt‘a 200

İznebolı Cami-i Diğer - - - - Nakit, 5500

Bahçe, 1 kıt‘a ?

Emre Bey v. Şah (Bednam) - - - - - -

Halil Bey Evlâdı Karaman (Uluköy) - - - - - -

Başdere - - - - Ceviz ağacı, 10 Nakit, 1000

?

Çukurbağ - - - - Bağ, 1 kıt‘a Nakit, 200

Başköy - - - - Bağ, 1 kıt‘a Nakit, 3000 ?

Hacı Muhyiddin (Cenne) Zemin, 15 kıt‘a Bağ, 1 kıt‘a

390Zemin, 15 kıt‘a Bağ, 1 kıt‘a

? Zemin, 15 kıt‘a Bağ, 1 kıt‘a 392

Yekûn 1325 1647 2639

bb. Mescidler

Mescid kelimesi Arapçada “dik durmak, eğilmek, baş eğmek, alnını yere

koymak” gibi anlamlara gelen “s-c-d” kökünden türeyen bir mekân ismidir314.

Ermenek’te de diğer Türk şehirlerinde olduğu gibi, vakit namazlarının kılınması için

fertler tarafından şehrin değişik bölgelerinde mahalle aralarında mescidler yapılmıştır315.

Akça, Cumma, Celâl, Bâzâr gibi bazı mahalleler, zamanla sınırları içerisinde yaptırılan

mescidlerin adını almışlardır. Fakat mescidlerin çoğu, banilerinin adlarını taşımaktadır.

Ermenek’te, 1500 tarihili Evkâf tahririnde 9, 1518’de 12, 1522’de 8, 1555’te 14,

1584’te ise 32 mescid kaydı bulunmaktaydı. Ancak bu rakamlar Ermenek geneli olup,

şehir merkezinde 1500 tarihinde 7, 1518’de 5, 1522’de 6, 1555’te 9, 1584’te ise 16

mescidin varlığı tespit edilmiştir. Evliya Çelebi, “Ermenek 12 mihraptır”316 der. Çelebi,

ziyaretinde 4 camiden isim ve özellik olarak bahsettiğine göre, bu tarihte şehir

314 Johs. Pedersen, “Mescid”, s. 1. 315 Selçuklu devri Mescidleri hakkında Bkz., T. Baykara, Konya, s. 80; F. Emecen, a.g.e., s. 87. 316 Evliya Çelebi IX, s. 305; Mardin’de XVI. asırda 14 mescit bulunmaktadır. Bkz., N. Göyünç, a.g.e., s.

113.

Page 141: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

ERMENEK KAZÂSI (1500–1600)

117

merkezindeki mescidlerin sayısı 8 olur. Bu sayı 1584’e göre mescidlerin yarı yarıya

azaldığını gösterir.

1500 tarihinde Ermenek kazâsındaki mevcut mescidlerin toplam geliri 1396

akçe iken, 1518’de % 280,6 oranında artarak 5313 akçe olmuştur. 1522’de mescidlerin

gelirinde % 71,9 nispetinde bir düşüş olmuş ve hâsılat 1493 akçe olarak gerçekleşmiştir.

1555 tarihinde % 23,1 oranında bir artışla 1838 akçe olmuştur. 1584 tarihinde ise diğer

vakıf kurumlarının gelirlerinde olduğu gibi, mescid vakıfları geliri de muazzam bir

artışla 43.606 akçeye ulaşmıştır.

1. Akça Mescid

Bulunduğu mahalleye adını veren Akça Mescid, Ermenek kalesinin varoşunda

vadiye hâkim bir meylin üstünde bulunmaktadır. Mescid’in Arapça kitâbesinde yer alan:

“Sahibi Hacı Ferruh. Allah’a güveniyorum. Bu mamure 700 tarihinde bitti.” Anlamına

gelen ifadelerden anlaşıldığına göre mescid, 1300 tarihinde Hacı Ferruh tarafından

yaptırılmıştır. Mescid banisinin Konya’da kendi adıyla anılan bir mescidi daha vardır317.

Akça Mescid, Ermenek’teki Karamanoğulları devrine ait kitabeli camii ve mescidlerin

en eskisidir. İki katlı, basit görünüşlü, ahşap minareli basit bir yapı olup, Kûfe tipi cami

modelinde inşa edilmiştir318. Mescidin giriş kısmı, yazlık ve esas bölüm olmak üzere üç

kısımdan meydana gelmiştir. Giriş kısmı mabedin doğusunda olup, burada daha evvel

mahalle mektebi olarak kullanılan bir oda vardır. Mescidin esas kısmına girilen yerin

90x170 cm büyüklüğündeki ağaçtan oyma kapısı, sanat değeri çok yüksek bir eser olup,

Karamanoğulları devri tahta işçiliğinin başarılı bir örneğidir. Kapının üzerinde, güzel

süsler ve bugün bayrağımızda yer alan beş ışıklı yıldız vardır319. Mihrabı moloz

taşlardan örülmüş kıble duvarında yer alır. Mihrap çerçevesinin sol üst köşesinde lale

şekilli tek bir dendan bulunur320. Mescidin, son cemaat mahallinden esas mabede girilen

kapısı üzerinde bulunan Arapça kitabesinde: “Bu şerefli mescidi 967 yılında mimar

317 Mescidin kitabesi için Bkz., İ. H. Konyalı, Karaman, s. 701; H. Bardakçı, a.g.e., s. 133; Konya’daki

“Hacı Ferruh Mescidi” hakkında Bkz., Ö. Bakırer, a.g.e., s. 29-30 vd.; Harput’ta aynı isimli bir Mescid mevcuttur. Bkz., E. Danık, a.g.e., s. 43.

318 G. Öney, Beylikler Devri Sanatı, s. 8; E. Diez-O. Aslanapa-M. Koman, a.g.e., s. 10; H. Bardakçı, a.g.e., s. 135 vd.

319 İ. H. Konyalı, Karaman, s. 702; H. Bardakçı, a.g.e.,s. 131 vd.; K. İlisulu, a. g. e., s. 6. 320 Ö. Bakırer, a.g.e., s. 42, 50 vd.

Page 142: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

FİZİKÎ, DEMOGRAFİK VE İKTİSADÎ YAPI

118

tamir etti” anlamına gelen ifadeler yer almaktadır. Ayrıca mescidin, 1559 tarihinde

mimarlığıyla şöhret kazanmış birisi tarafından tamir edildiği anlaşılmaktadır321.

1500 yılında Akça Mescid’in gelirleri: Bir adet dükkânın icarı ile Bahçe-i

Fesleğen, Bahçe-i Anavul ve Bahçe-i Mahalle-i Küçük adlarıyla anılan 3 kıt‘a bahçeden

elde edilen 140 akçeden oluşmaktadır322. 1522 yılında Akça Mescid’in gelirlerinde

herhangi bir artış görülmemektedir. Bu tarihte de mescidin geliri, 1 dükkân icarıyla 3

kıt‘a bahçenin 140 akçelik hâsılatından ibarettir323. 1584 senesine gelindiğinde, mescidin

gelirleri: “Defter-i atik”ten naklolunduğu belirtilen, 1 adet dükkânın icarı ile 3 kıt’a

bahçenin öşür geliri 140 akçedir324. Bu gelirden başka, birtakım şartlar ileri sürülerek

toplam 2390 akçe tutarında para bağışlandığı görülür. On iki kişi oldukları anlaşılan bu

vâkıflardan birisi Yasin, ikisi Amme, 6 kişi ise İhlâs Sûresi okunmasını şart

koşmuşlardır. Ayrıca bir kişi caminin hasırı, diğer birisi revgân-ı çırağ şartıyla bağışta

bulunurken, bir kişi de hiçbir şart ileri sürmemiştir325. Bu kişilerin isimleri ve ileri

sürdükleri şartlar ile vakfettikleri nakit miktarı aşağıdaki tabloda görülmektedir. 1584

tarihinde bu gelirleri tasarruf eden imamın ise Üveys Celil v. Habib isimli şahıs

olduğunu öğreniyoruz326. Tablo 11: 1584’te Akça Mescid'e Nakit Para Vakfedenler ve Şartları

VÂKIF ŞARTI MİKTARI

Abdülkadir Çelebi b. Süleyman Amme Sûresi okunması 200

Ali v. Ahmed İhlâs Sûresi okunması 100

Emir Mescid hasırı için 120

Evlâd-ı Erbeğ İhlâs Sûresi okunması 300

Hacı Mehmed 5 gün Yasin Sûresi okunması 500

Mâl Hatun İhlâs Sûresi okunması 100

Mehmed Sofi İhlâs Sûresi okunması 100

Mehmed v. Ahi Çelebi İhlâs Sûresi okunması 150

321 İ. H. Konyalı, Karaman, s. 701. 322 TK 565, s. 225a. 323 TD 387, s. 260. 324 TK 576, s. 17a. 325 TK 576, s. 17a. 326 TK 128, s. 7.

Page 143: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

ERMENEK KAZÂSI (1500–1600)

119

Mustafa b. Ahi Çelebi İhlâs Sûresi okunması 150

Ramazan v. Ahi Amme Suresi okunması 300

Seydi Ahmed - 70

Seydi ve Ramazan Revgân-ı çırağ 100

Toplam 2190

2. Cumma (Cümle) Hacı Yâdigâr Mescidi

Ermenek’in en eski mahallelerinden birisi olan Cumma veya Başpınar denilen

semtte Maraspolis Mağarasına giden galeri ağzının hemen üstündeki kısımda bina

edilmiştir. Mescid iki katlı ve kuzey tarafı tamamen dolmadır. Mescidin inşa tarihi kesin

olarak bilinmemekte olup, kapı üzerindeki kitabeden 1864 tarihinde tamir görmüş

olduğu anlaşılmaktadır327. 1518 tarihli tahrirde yer alan “Mescid-i Hacı Yâdigâr der-

Mahalle-i Cumma” ifadesinden, mescidin bânisinin Hacı Yadigâr olduğu ve ilk

zamanlar bu isimle anıldığı görülür. Fakat daha sonra bulunduğu mahallenin ismini

alacak ve Cumma Mescidi olarak bilinecektir328.

1500 yılında Cumma Mescidi, İmam bağı ve 2 adet dükkânın kira gelirinden

elde edilen yıllık 40 akçelik bir gelire sahiptir329. 1518 tarihinde Ermenek merkezinde

bulunan İmam bağından yıllık 60 akçe, 2 adet dükkânın kira bedeli senelik 40 akçe,

Ermenek’te hâne kirası senelik 5 akçe ve toplamda 105 akçe gelire sahiptir. Elde edilen

gelir Mescid imamının tasarrufunda bulunmaktaydı. Bu rakam bir önceki tahrire göre

%162,5’lik bir artış demektir330. 1522 yılında bir önceki tahrire göre %33,3’lük bir artış

gözlenmektedir. Bu tarihte Bağ-ı İmam zemini ve iki adet dükkândan yıllık 140 akçelik

bir gelir elde edilmiştir331.

1555 tarihinde mescidin vakıf gelirlerinde bir önceki tahrire göre %26,4

oranında bir azalma gözlenmektedir. İmam Bağı’ndan senelik 40 akçe, 2 adet dükkân

icarı 50 akçe, Ümmî Hatun hânesinden 3 akçe, diğer hânenin icarından 10 akçe ve

toplamda ise 103 akçe elde edilmiştir332. 1584 tarihinde mütevelli olduğu belirtilen

Osman 3000 akçe, Hacı Receb 8000 akçe ve Hoca Süleyman 1000 akçe olmak üzere

327 H. Bardakçı, a.g.e., s. 139. 328 BOA., TD 1, s. 15. 329 TK 565, s. 224b. 330 BOA., TD 1, s. 15. 331 TD 387, s. 259. 332 BOA., TD 1, s. 47.

Page 144: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

FİZİKÎ, DEMOGRAFİK VE İKTİSADÎ YAPI

120

toplam 12.000 akçe nakit para vakfetmişlerdir. Bu nakdin 1200 akçelik rıbhı da ilave

edilirse 1555 senesinde vakfın toplam gelirinin 1303 akçe olduğu görülür333.

1584 tarihinde mescidin gelirlerinde 1555 tarihine göre %54,4’lük bir artış

olduğu anlaşılmaktadır. İmam bağından senelik 60 akçe, 2 adet dükkanın icarından 85

akçe, Ümmî Hatun hânesinden ve hâne zemininden 14 akçe olmak üzere toplam 159

akçe gelir elde edilmiştir334. 14500 akçe nakdin rıbhı olan 1650 akçe toplam hâsılata

dahil edilmemiştir. 159 akçelik gelire nakdin rıbhı da ilave edilirse, Cumma Mescidi’nin

1584 tarihindeki toplam geliri 1809 akçe olduğu görülür335. Osman isimli şahıs senelik

3000 akçe vakfetmiştir. Hacı Receb tarafından vakfedilen 7000 akçe nakdin 1050

akçelik rıbhı imam ve mekteb muallimi için Kur’an-ı Kerim okunması şartıyla

vakfedilmiştir. Ayrıca Tabak Yusuf’un vakfettiği 500 akçe şartsız olarak, Mescid

imamına tahsis edilmiştir336. 1500–1584 yılları arasında yapılan tahrirlerde görevliler

hakkında hiçbir bilginin olmadığı görülür. Sadece 1584 tarihinde 3000 akçelik nakit

vakıfta bulunan Osman isimli şahsın mütevelli olduğu bildirilmiştir337.

3. Hacı Ali Bey Mescidi (Yukarı Havâsıl-Büyük Kemeros Camii)

Hacı Ali Bey Mescidi (Havâsıl Camii) Ermenek’te bulunan diğer çoğu mescidler

gibi, düz bir çatıyla örtülmüş, basit ve enine uzayan bir camii olmayıp, derinliğine

uzayan bir yapıdır338. Mescid taş yapı ve toprak örtülü olarak inşa edilmiştir. Minaresi

tahtadandır. Kapısının üstündeki kitabe ve ayrıca mescidin kıble duvarı dışına tamir

esnasında konulduğu anlaşılan kitabeye göre mescid Mîr Hacı Ali tarafından, H 773-M

1371 senesinde yaptırılmıştır339. Daha sonra Ebubekir Lâmi, camiye bir minber

yaptırmış, Miralay Seyyid Hasan Ağa tarafından ise tamir ettirilmiştir340.

1500 yılında Hacı Ali Bey Mescidi’nin gelirleri: 9 kıt‘a zeminden elde edilen

yıllık 334 akçedir341. 1522 tarihinde mescidin gelirlerinde herhangi bir artış olmamıştır.

Bu tarihteki hâsılat: İmaret Köyü ile 9 ayrı zeminden elde edilen toplam 334 akçelik 333 BOA., TD 1, s. 47. 334 TK 576, s. 18b. 335 TK 576, s. 18b. 336 TK 576, s. 18b. 337 TK 576, s. 18b. 338 Ş. Tekindağ, “Karamanlılar”, s. 328. 339 E. Diez-O. Aslanapa-M. Koman, a.g.e., s. 14. 340 Bu kayıt için Bkz., VGMA 420/34; Mescidin kitabesi hakkında geniş bilgi için Bkz., İ. H. Konyalı,

Karaman, s. 712. 341 TK 565, s. 224a.

Page 145: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

ERMENEK KAZÂSI (1500–1600)

121

gelirden oluşmaktadır342. 1555 tarihinde mescidin gelir türünde ve miktarında artış

gözlenmemekte ve zeminlerin öşründen elde edilen senelik hâsılatın 334 akçe olduğu

görülmektedir343. 1584 tarihinde mescid gelirlerinde % 53,9 oranında atış görülmektedir.

İmâret yakınındaki zemin ile Arabkes, Timurboğa, Değirmenlik, Sütre-dibi zeminleri ile

içerisinde ceviz ağaçları bulunan ve bahçeye dönüşen mescid avlusu vardır. Bu

bahçelerden ve Kazancı köyünde bulunan zemin ile Sovuk pınar, Yassıbük ve Haras

zeminlerinden 237 akçe gelir elde edilmiştir. Ayrıca Abdurrahman isimli şahsın elinde

bulunan hânenin icarından 7 akçe, Serâc bahçesinden 120 akçe, 1 adet dükkân icarı 150

akçe ve toplamda 514 akçe gelir elde edilmiştir344. Bu yekûna Yasin Sûresi okunması

şartıyla vakfedilen 200 akçe ile Halîme Hatun tarafından vakfedilen 500 akçeyi da dâhil

ettiğimizde mescid vakfının 1214 akçe gelire ulaştığı görülür345.

4. Hoca Cevher Mescidi

Mescid, Ermenek merkezinde Saray Mahallesi’nde, Hoca Cevher Lala

tarafından yaptırılmıştır. Evkâf tahririnde, mescidin Gülnar Kadısı Muslihiddin’in

defterinde kayıtlı olduğu bildirilmiş ve bir vakfiyeden bahsedilmesine rağmen inşa

tarihi belirtilmemiştir. Fakat mescid, büyük ihtimalle Karamanoğulları zamanına ait

olmalıdır346. Mescid vakfiyesinde, imamlık vazifesi Abdülkerim isimli şahsın evladına

“neslen ba‘de neslin” yani nesilden nesile şart koşulmuştur347. 1518 tarihinde mescitte

imamlık yapan Abdurrahman Kadı-zâdeler soyundan âlim bir zattır. Aynı tarihte, camide

bir de müezzin görev yapmaktadır348.

1500 yılında Hoca Cevher Mescidi’nin vakıf gelirleri şöyledir: Enar bağı,

Akoğlan bağı. Yassı, Nazar bendi, Tekaddüs, İldeniz ve Gidilce zeminlerinden hâsıl olan

628 akçelik gelir349. 1518 tarihinde, mescidin gelirlerinde % 10,8’lik bir azalma

342 TD 387, s. 260. 343 BOA., TD 1, s. 47. 344 TK 576, s. 18b. 345 TK 576, s. 18b. 346 “Mescid-i Havâce Cevher Lala der-nefs-i Ermenek der mahalle-i Saray ber-mûceb-i defter-i Mevlana

Muslihiddin Kadı-i Gülnar.” Bkz., BOA., TD 1, s. 15; BOA., TD 1, s. 46. 347 TK 576, s. 17b. 348 “Mezkûr Abdurrahman Kadı-zâdelerdir ol sebebden âbâ ve ecdâdı ulemâdan olmağın muâf olagelüb

Karaman beğlerinden muâfiyetnâmeleri vardır. Şehzâdeden ve dahî muâfiyetnâmesi vardır. Ve Mescid-i mezbûr civârında bir çeşme vardır halk ândan intifa’ idüb, halkın anâ ziyade ihtiyâcı vardır. Ammâ mecrasın harâba meyl idüb, mezbûr Abdurrahman ol çeşmei meremmet ve ta‘mir eylemişdir. A‘şardan ve rüsûmdan muafiyet üzere ilzâm eyledi. Ve min ba‘d dahî ilzâm gösterdiği sebebden ber-vechile kaydolundu”. Bkz., BOA., TD 1, s. 15.

349 TK 565, s. 223b.

Page 146: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

FİZİKÎ, DEMOGRAFİK VE İKTİSADÎ YAPI

122

görülmüştür. Bu tarihte elde edilen hâsılat, 5 kıt‘a zeminden 250 akçe, 1 adet su

değirmeninin senelik icarı 250 akçe, 1 kıt‘a bahçeden 10 akçe, 1 kıt’a bağdan yıllık 50

akçe ve toplam olarak 560 akçe gelir elde edilmiştir. Rub‘u mahsulden 345 akçe imam,

115 akçe ise müezzine sarf olunmaktadır350.

1522 tarihinde mescidin gelirlerinde % 11,6 oranında bir artış görülmektedir. Bu

tarihteki gelirler, 2 kıt‘a bağ ve 5 kıt‘a zeminden elde edilen yıllık 625 akçedir351. 1555

tarihinde mescidin gelir türünde artış olmasına rağmen, gelirde bir önceki tahrire göre %

36,2’lik bir azalma gözlenmektedir. Bu tarihteki gelirler: 4 kıta zeminden 41 akçe, 4

adet dükkân zemininden 25 akçe, 7 kıt‘a bağdan yıllık 93 akçe, 1 adet hânenin yıllık 15

akçe icarı ile 1 adet su değirmeninin senelik 200 akçe kira bedeli, toplamda 399 akçedir.

Elde edilen gelir, imam, müezzin ve mescidin levâzımına sarf olunmaktadır352.

1584 tarihinde bir önceki tahrire göre % 27,3’lük bir artış gözlenmektedir. Bu

gelirler, Sarumazı Köyü sınırındaki Yassı zemini ile Ermenek merkezinde bulunan

toplam 5 kıt‘a zeminden 126 akçe, Ermenek’in çeşitli mahallerinde bulunan 5 kıt’a

bağdan 60 akçe, Molla Ahmed ismindeki şahıs Meydan Mahallesindeki Saadet bağının

bazı yerlerine evler bina etmiş ve bazı yerleri de bahçe olarak kullanılmaktadır.

Mülkiyeti mescide ait olan bu hânelerin icar gelirinden 15 akçe gelir elde edilmiştir353.

Ayrıca 2 kıt‘a bağdan 50 akçe, 4 adet dükkan zemininden 52 akçe ve toplam olarak 508

akçe gelir elde edilmiştir354. VGMA’da 16 Zilhicce 1277 (25 Haziran 1861) tarihli

görevli kayıtları mevcuttur. Buna göre camide Mustafa ve Mehmed v. İbiş, Ermenek

Nâibi Seyyid Mustafa Hulusî Efendi’nin inhası, Evkâf Nâzırı Ali Galip Paşa’nın Ruûs-ı

hümayûnu ile görevli tayin edilmişlerdir355.

5. Yeşiloğlu Mescidi

Tahrir defterlerinde banisi, inşa tarihi ve vakfiyesinden bahsedilmemektedir.

Ancak 1518 tarihli defter hariç, elimizdeki mevcut olan bütün tahrir defterlerinde yer

almaktadır356. 1500 yılında Yeşiloğlu Mescidi’nin gelirleri, 1 adet dükkânın icarından

350 BOA., TD 1, s. 15. 351 TD 387, s. 259. 352 BOA., TD 1, s. 46. 353 TK 576, s. 17b. 354 TK 576, s. 17b. 355 VGMA 420/336. 356 TK 565, s. 224b; TD 387, s. 259; BOA., TD 1, s. 47; TK 576, s. 18b.

Page 147: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

ERMENEK KAZÂSI (1500–1600)

123

yıllık 20 akçe, mescid vakfına ait olan diğer dükkân harap durumdadır357. 1522 tarihinde

mescidin yıllık gelirinde herhangi bir artış söz konusu değildir. Bu tarihte vakıf geliri 20

akçe olarak gerçekleşmiştir358. 1555 tarihinde Yeşiloğlu Mescidi’ne ait gelirler, “ber-

mûceb-i defter-i atîk” kaydı ile birlikte yer almaktadır. Bu kayıtlara göre, mescidin 1555

tarihindeki gelirinde bir gelişme olmamış ve vakfın akarlarından 20 akçelik bir gelir

elde edilmiştir359.

1584 tarihinde bu tarihe kadar 20 akçe olan vakıf gelirlerinde % 750’lik bir

artışın olduğu gözlenmektedir. Bu artışın nedeni, diğer tahrirlerde harap olduğu

belirtilen dükkânın yeniden faaliyete girmesidir. Bu tarihte mescidin vakıf gelirleri, 1

adet dükkânın senelik icarından 120 akçe, 1 adet Bezzâz dükkânı icarından senelik 50

akçe, toplamda ise 170 akçelik gelire sahiptir. Ayrıca imam için Mustafa Bey tarafından

vakfedilen 1000 akçe ile Hacı Mustafa’nın mezarın yakınında Yasin Sûresi okunması

şartıyla vakfettiği 1000 akçe nakit de toplama dâhil edilirse mescidin senelik 2170

akçelik bir gelire sahip olduğu anlaşılır360 .

6. Bâzâr Mescidi

Adından da anlaşıldığı üzere mescid, kendi adıyla anılan mahallede

bulunmaktadır. Vakfiyesinden söz edilmeyen mescid, evkâf defterlerinde “Mescid-i

Mahalle-i Bâzâr der-Ermenek” şeklinde yer alır. Fakat inşa tarihi ve banisi hakkında

herhangi bir kayıt mevcut değildir361. Bulunduğu mahallenin adını taşıması, mescidin

yapılış tarihinin bu mahallenin teşekkülü kadar eski olduğunu göstermektedir.

1500 yılında Bâzâr mescidi’nin gelirleri, iki kıta dükkân ve bağçe-i fesleğenden

elde edilen yıllık 20 akçedir362. 1522 tarihinde de Bâzâr Mescidi’nin gelirlerin miktarı ve

türünde bir gelişme olmamış ve yıllık 20 akçe gelir elde edilmiştir363. 1555 tarihinde,

mescidin geliri eski tahrir defterlerinden faydalanılarak tespit edilmiştir. Bu tarihte

vakfın geliri, 2 adet dükkân ve Fesleğen Bahçesi’nden elde edilen 20 akçedir364. 1584

tarihine gelindiğinde ise, 2 adet dükkân icarı ve fesleğen bahçesinden elde edilen yıllık 357 TK 565, s. 224b. 358 TD 387, s. 259. 359 BOA., TD 1, s. 47. 360 TK 576, s. 18b. 361 TK 565, s. 225a, TD 387, s. 260, TK 576, s. 15a 362 TK 565, s. 225a; Bağçe “küçük bağ” anlamına gelmektedir. Bkz., Semavi Eyice, “Bahçe”, DİA. IV, s.

477. 363 TD 387, s. 260. 364 “Defteri atikden malum olundu” BOA., TD 1, s. 47.

Page 148: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

FİZİKÎ, DEMOGRAFİK VE İKTİSADÎ YAPI

124

20 akçelik gelirde artış olmamıştır. Fakat Akçe Mescid’e 200 akçe vakfeden Abdülkadir

Çelebi b. Süleyman, sabah vaktinde Yasin Sûresi okunması şartıyla imam için 1000

akçe vakfetmiştir. Aynı şartla Sefer Hatun imam için 500 akçe, Hacı Abdi müezzin için

1000 akçe, bazı kimseler de imam için 1800 akçe ve toplamda ise 4800 akçe

vakfettikleri görülmektedir365.

7. Köhne Ali Celâl Mescidi

Köhne Ali Celâl Mescidi, adından da anlaşılacağı üzere eski bir mescittir. Evkâf

tahrirlerinden sadece 1555 ve 1584 tarihli tahrirlerde yer almaktadır. Bu durum

mescidin önceki tarihlerde mevcut olmadığını göstermez366. Tahrir defterlerinde

mescidin hangi mahallede olduğu hakkında herhangi bir kayıt bulunmamaktadır367.

Mescidin, vakıf akarının da bulunduğu Değirmenlik Mahallesinde olduğu ileri

sürülmüştür368. H. Bardakçı, Orta Mahalle’de, tarihi Karamanoğulları Hamamının

batısındaki sokak üzerinde 100’er metrelik mesafeyle, Doğu ve Batı Celâliye adında iki

ayrı mescitten bahseder. Bu mescidler, üzeri ahşap, toprak dam örtüdür. İki mescidin de

minber ve minaresi yoktur. Yapılan incelemeler neticesinde, Celâliye Mescidi’nin kuzey

duvarında, tamirat esnasında konulduğu tahmin edilen üç ayrı kitabe tespit edilmiştir.

Üçüncü kitabede 1494 tarihi okunmuştur369. Tahrir defterlerinde geçen Köhne Ali Celâl

Mescidi’nin bu mescidlerden birisi olduğu kanaatindeyiz.

1555 tarihinde Köhne Ali Celâl Mescidi’nin gelirleri, Değirmenlik ve Sipas

Mahallelerinde 2 kıt‘a eski bağ zemini ile Kavak vakfı adıyla bilinen 1 kıt’a bağdan

elde edilmekteydi370. 1584 tarihinde ise Değirmenlik Mahallesinde, Şalgamlı Burnu

adıyla tanınan eski bağ zemini, Sipas Mahallesinde Çakmaklı Burnu diye bilinen eski

bağ zemini, Kavak vakfı diye bilinen 1 kıt‘a bağdan elde edilen gelirler 1555 tarihinde

olduğu gibi yekûn olarak belirtilmemiştir371. Ancak, Akçe Mescid’e 100 akçe nakit

vakfeden Mâl Hatun, 500 akçe nakit parayı her gün üç İhlâs bir Fatiha ve Salavât duâsı

okunması şartıyla imam için vakfetmiştir372. 1584 tarihinde mescidlerin geneli için

365 TK 576, s. 15a. 366 BOA., TD 1, s. 46; TK 576, s. 18a. 367 Gösterilen yerler 368 Ş. Çelik, a.g.e., s. 228. 369 H. Bardakçı, a.g.e., s. 136 vd. 370 Mescid vakfının geliri belirtilmemiştir. BOA., TD 1, s. 46. 371 TK 576, s. 18a. 372 TK 576, s. 18a.

Page 149: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

ERMENEK KAZÂSI (1500–1600)

125

görünen odur ki, vakıf arazilerinden elde edilen gelirler mescidlerin ihtiyacını

karşılamaktan uzaktır. Mescidler hayırsever kişilerin vakfettiği nakit paralarla ayakta

durmaktadır.

8. Kemeros Mahallesi Kemal Hoca Mescidi

1555 tarihli tahrirde yer alan“Vakf-ı mescid-i Kemal Hoca der mahalle-i

Kemeros an mahallat-ı Ermenek” kaydına göre, Kemal Hoca Mescidi Ermenek

merkezinde Kemeros Mahallesi’ndedir373. 1555 tarihinde vakıf geliri, Ulukilise’de

bulunan 1 kıt‘a bağdan oluşmakta ve vakfın mutasarrıfı olarak imamın tayin edildiği

görülmektedir374. 1584 tarihinde Kemal Hoca Mescidi’nin artık camiye dönüştüğü

“Vakf-ı Mescid-i Hoca Kemal der-Kemeros hâliyâ câmi‘ olmuşdur” ifadesinden

anlaşılmaktadır375. Bu tarihte cami gelirleri tamamen nakit vakfından oluşmaktadır.

Camiye adını veren şahsın hâlâ hayatta olduğu ve 12.000 akçe nakit para vakfettiği

görülüyor. İsmail oğlu Tüccar Hacı Ali de imam için her sene 4500 akçe nakit

vakfetmiştir. 1584 yılında caminin toplam geliri 16.500 akçedir. Camiye ait mermer

taşlar olduğu ve satışından elde edilen akçenin vakıf gelirine dâhil edildiği

bildirilmektedir. Ayrıca camiye ait bir cilt Kur’an-ı Kerîm’in de mevcut olduğu

kayıtlıdır376.

9. Değirmenlik Mahallesi Kemal Hoca Mescidi

Kemeros Mahallesi’ndeki mescidin banisi Kemal Hoca tarafından yaptırıldığı

anlaşılan bu mescid, “Vakf-ı Mescid-i Kemal Hoca der-mahalle-i Değirmenlik”

ifadesinden de anlaşılacağı üzere Ermenek merkezinde Değirmenlik Mahallesi’nde

bulunmaktadır377. 1584 tarihli Tapu Tahrir defterinde mescidin adı “Cami-i Hoca

Kemâl” olarak geçtiğine göre bu tarihte cami olduğu görülür378.

1584 tarihinde Hacı Abdülkerim’in elinde olduğu bildirilen ve senelik 60 akçe

gelir getiren Ulukilise’deki bağdan başka, senelik 2000 akçe tutarında nakit para

vakfedilmiştir. Bu tarihte mescidin gelirleri 2060 gibi bir meblağa ulaşmaktadır379.

373 BOA., TD 1, s. 47. 374 BOA., TD 1, s. 47. 375 TK 576, s. 17a. 376 TK 576, s. 17a. 377 TK 576, s. 17b. 378 TK 128, s. 12. 379 TK 576, s. 17b.

Page 150: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

FİZİKÎ, DEMOGRAFİK VE İKTİSADÎ YAPI

126

Yaşmakçı ve usta gibi meslek gruplarına mensup kişilerin yanında Fahri Hatun’un da

aralarında bulunduğu kişiler, paralarını hiçbir şart ileri sürmeden vakfetmişlerdir. Bu

şahısların vakfettikleri nakit miktarı aşağıdaki tabloda görülmektedir. 1584’te mescidin

hatibi Hacı Abdülkerim v. Hacı Ahmed, İmam ise Abdülaziz v. O’dur380. Aşağıdaki

tabloda mescide nakit vakfı yapanlar ile vakfettikleri rakamlar yer almaktadır. Tablo 12: 1584 Tarihinde Nakit Para Vakfedenler ve Miktarı VÂKIFIN İSMİ MİKTAR

Hacı Abdülkerim 400

Yaşmakçı Hüseyin 300

Usta Safer ve Mahmud 200

Fahri Hatun 100

Bazı kimseler 1000

Yekûn 2000

10. Celâl Mahallesi Hacı Süleyman Mescidi

1555 tarihli tahrir defterindeki, “Ber muceb-i vakıfname el-müverrih sene isna

ve selâsin ve tisa mie”381 kaydına göre vakıfnâmesi 1525 tarihlidir382. Mescid

vakfiyesine 1584 tarihinde yine atıfta bulunulmuştur383.

1555 tarihinde mescidin gelirleri, Gargara Köyü’ndeki 1 kıt‘a bağdan yıllık 15

akçe, Ermenek şehrindeki Safiyü’d-din isimli bağ, Taşlı adıyla bilinen bağın yıllık 5

akçe geliri. Bakkal olarak kullanılan Dükkânın icarından yıllık 60 akçe, tabakhâne

dükkânı zemininden yıllık 12 akçe, zemin ve bağlardan yılda 4 akçe, ayrıca nakit “an

derâhim-i Osmaniye” 3500 ve nakdin rıbhı olan 350 akçe, bu tarihte mescid vakfının

yıllık hâsılatı 456 akçe olduğu görülmektedir. Elde edilen gelirden mescidin imamı için

362 akçe, müezzini içinse 154 akçe ödenmekteydi384.

1584 tarihine gelindiğinde Hacı Süleyman Mescidi’nin gelirleri 1555 tarihine

göre % 16,7 oranında artış göstermiştir. Bu gelirler: Gargara Köyü’ndeki Ermenek

380 TK 128, s. 12. 381 BOA., TD.1, s. 47 382 Vakfiyenin tarihi 932’dir. Eğer 981 şeklinde okunursa (Ş. Çelik bu şekilde okumuştur) 1573 tarihine

tekabül ediyor ki o zaman mescidin 1555 tarihli tahrir defterinde yer almaması gerekirdi. Bkz., Ş. Çelik, a.g.e., s. 228.

383 BOA., TD 1, s. 47; “Ber-mûceb-i vakıfnâme el müverrih fi sene isnâ ve selâsin ve tis‘a mie (932) deyü mukayyed der-defter-i atik” Bkz., TK 576, s. 17b.

384 BOA., TD 1, s. 47.

Page 151: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

ERMENEK KAZÂSI (1500–1600)

127

merkezinde bulunan 3 kıt‘a bağdan senelik 50 akçe, bakkal olarak kullanılan dükkânın

icarından yıllık 60 akçe, tabakhâne dükkânı zemini ve Dik-palamut zeminlerinden

senelik 22 akçe olmak üzere yekûn 132 akçe gelir elde edilmiştir. 3500 akçe nakdin

rıbhı 350 akçe, Mustafa v. Seydi Yasin Sûresi okunması şartıyla imam için 500 akçe

nakit para vakfetmiştir. Nakdin rıbhıyla beraber bu tarihte hâsılatın toplamı 532 akçe

olmuştur385.

11. Değirmenlik Mahallesi İskender Bey Mescidi

Değirmenlik Mahallesi Mescidi:“Vakf-ı mescid-i İskender Beğ der-Mahalle-i

Değirmenlik” ifadesinden de anlaşılacağı üzere, Ermenek Değirmenlik Mahallesinde

İskender Bey tarafından inşa olunmuştur. İnşa tarihi bilinmemektedir386. 1518 tarihinde

mescid gelirleri: Bir adet Tahunhâne icarından senelik 500 akçe, Ermenek pazarında

bulunan dükkânın icarından 150 akçe olmak üzere, toplamda 650 akçe hâsılat elde

edilmiştir387. 1518 tarihinde mescitte görevli olan imam için senelik 470 akçe,

mütevelliye günde yarım akçe ödenmekteydi. Mütevellilik görevi vâkıfın erkek

evladından birisine şart koşulmuştur388.

12. Mescid-i binâ-i kadîm

Ermenek merkezinde olduğu bildirilen bu mescidin, “binâ-i kadîm” ifadesiyle

eski yapı bir mescid olduğu anlaşılmaktadır. Fakat hangi mahallede, hangi tarihte ve

kim tarafından bina edildiği hakkında bilgi verilmemektedir389. Sadece 1518 tarihli

tahrirde yer alıp diğer tahrirlerde bulunmadığına göre daha sonraki tarihlerde

muhtemelen harap olmuştur. Adı geçen mescidin bu tarihteki geliri, Ermenek

merkezindeki 1 adet dükkânın icarından 50 akçe ve 1 kıt‘a bahçeden elde edilen 10 akçe

olmak üzere toplam 60 akçedir. Bu meblağ mescidin imamı tarafından tasarruf

edilmektedir390.

385 TK 576, s. 17b. 386 BOA., TD 1, s. 2. 387 BOA., TD 1, s. 2. 388 “Tevliyet ebnâ-i vâkıfdan birisine şart olmuşdur. Ve nim akçe mütevelliye bakisi imama tayin

olmuşdur” Bkz., BOA., TD 1, s. 2 389 BOA., TD 1, s. 15. 390 BOA., TD 1, s. 15.

Page 152: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

FİZİKÎ, DEMOGRAFİK VE İKTİSADÎ YAPI

128

13. Sanduklı Mahallesi Hacı Ömer Mescidi

Ermenek Kazâ merkezinde Sanduklı Mahallesinde Hacı Ömer tarafından inşa

edilmiştir. 1584 tarihinde mescidin banisi Hacı Ömer hayatta olduğuna göre mescid de

bu tarihlerde yapılmış olmalıdır. 1584 tarihinde gelir olarak: Bir kıt‘a Hacı Ömer

Bağının yanında, yine Hacı Ömer’in kandil yağı, caminin tamiratı ve diğer harcamalar

için vakfettiği senelik 1650 akçe ile Ayşe Hatun’un vakfettiği 150 akçe toplamda ise

1800 akçelik bir gelire sahiptir391.

14. Sanduklı Mahallesi Erekoğlu Mescidi

Sanduklı Mahallesi’ndeki ikinci mescid, Erekoğlu isimli şahıs tarafından inşa

edilen Erekoğlu Mescidi’dir. Aynı mahalledeki Hacı Ömer Mescidi gibi bu mescidin

banisi de 1584 tarihinde hayattadır392. Mescidin gelirlerini ise, 1 kıt‘a bahçe, ayrıca

mescid banisi Erekoğlu’nun vakfettiği 1500 akçe ile Kazancı Hatun’un kandil yağı için

vakfettiği senelik 200 akçe oluşturmaktadır393. Mescidin bu tarihteki vakıf geliri 1700

akçedir.

15. Sanduklı Mahallesi Hacı Ali Mescidi

Sanduklı Mahallesi’nde bulunan üçüncü mescid olan Hacı Ali Mescidi’nin, adını

banisinden aldığı anlaşılmaktadır. Bu kişinin 1584 tarihinde hayatta olduğu

görülmektedir394. Bu tarihte, mescid vakfının gelirleri: Armut bahçesiyle bilinen

bahçedeki 2 adet ceviz ağacı ile 1 adet harap dükkândır. Vakfın ana gelirini ise mescidin

banisi tarafından vakfedilen 1150 akçelik meblağ oluşturmaktadır395.

16. Sipas Mahallesi Hacı Ali Mescidi

Mescid, Sipas Mahallesi’nde Sanduklı Mahallesi’ndeki mescidin de banisi olan

Hacı Ali tarafından yaptırılmıştır. Bu mescidin 1584 tarihindeki geliri imam için tahsis

olunan nakit 1500 akçedir396.

391 Hacı Ömer’in vakfettiği 1 kıt‘a bağ için “Sahib-i arza öşr ve behre gelürse gerü vire” kaydı

düşülmüştür. Bkz., TK 576, s. 17a. 392 TK 576, s. 18b. 393 “öşrün vire geldü ise gerü vire”. Bkz., TK 576, s. 18b. 394 TK 576, s. 18b. 395 TK 576, s. 18b. 396 TK 576, s. 18b.

Page 153: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

ERMENEK KAZÂSI (1500–1600)

129

17. Kemeros Mahallesi mescid-i Binâ-i Kadîm

Mescid, Kemeros Mahallesi’nde bulunmakta ve “binâ-i kadîm” ibaresinden

mescidin eski bir yapı olduğu anlaşılmaktadır. 1584 tarihinde mescidin imama tahsis

edilen 2400 akçe nakit gelire sahip olduğu görülmektedir. Ayrıca mescide ait yeri

belirtilmeyen 2 kıt‘a bağ da bulunmaktadır397.

18. Zaviye Mahallesi Hacı Mehmed Mescidi

Adından da anlaşıldığı üzere bu mescid, Zaviye Mahallesi’nde Hacı Mehmed

tarafından inşa edilmiştir. Tahririn yapıldığı tarihte mescidin banisinin hayatta olduğuna

dair kayıt bulunmamaktadır398. 1584 tarihinde mescid vakfının gelirleri 3000 akçe

nakitten oluşmaktadır. Bu meblağın yarısı mescidin imamına tahsis edilmiştir. Diğer

yarısı ise Kuran’dan cüzler okunması şartıyla mescide vakfedilmiştir399.

19. Bâlî ve İbrahim Paşa Mescidi

Balî ve İbrahim Paşa Mescidi’nin yeri tam olarak tespit edilememiştir. 1518

tarihli tahrir defterinde yer alan:“Vakf-ı Mescid-i Bâlî ve İbrahim Paşa Sipâhiyân-ı

Karaman” şeklindeki kayıttan mescidin, Karaman sipâhilerinden Bâli ve İbrahim

Paşa’lar tarafından inşa edildiği anlaşılıyor400. Karaman ülkesinin Osmanlı hakimiyetine

geçtikten sonra “Eyalet-i Karaman” adıyla anılmaya başlandığı bilinmektedir. Eğer

buradaki ibare “sipâhiyân-ı eyalet-i Karaman” şeklinde olsaydı, mescidin Osmanlılar

döneminde yaptırıldığı söylenebilirdi. Ancak mescidi yaptıran sipâhilerin “Sipâhiyân-ı

Karaman” şeklinde tanıtılması, eserin Karamanoğulları döneminden kalma olduğunu

gösterir. Sadece 1518 tarihli evkâf tahririnde yer alan mescidin bu tarihteki gelirleri Ulu,

Palıt dibi, Çömlek, Kürekçi, Erik altı, Gerdeli Köyü sınırı, Çar divar, Kuş taşı, Vera-i

âsiyab isimlerindeki 9 kıt‘a zeminden elde edilen toplam 1000 akçeden müteşekkildir.

Bu tarihte mescitte imam ve cüzhân görev yapmaktadır401.

20. Kırlık Yerleşim Birimlerindeki Mescidler

Alakilise Köyü Evlâd-ı Cece Mescidi: Mescid, Alakilise Köyü’nde “evlâd-ı

Cece” tarafından inşa edilmiştir. Banisi bilinmesine rağmen inşa tarihi

397 İki kıt‘a bağ için “Öşür vire geldüyse gerü vire” kaydı düşülmüştür. Bkz., TK 576, s. 19a. 398 TK 576, s. 18b. 399 TK 576, s. 18b. 400 BOA., TD 1, s. 12. 401 BOA., TD 1, s. 12.

Page 154: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

FİZİKÎ, DEMOGRAFİK VE İKTİSADÎ YAPI

130

bilinmemektedir402. Mescidin adı, 1522403, 1555404 ve 1584405 tarihli Tahrir Defterinde

“Mescid-i karye-i Alacakilise” ismiyle kayıtlıdır. 1518 tarihli tahrirde ise “mescid-i

Karye-i Alakilise binâ-i evlâd-ı Cece” şeklinde yer alır406.

1500 tarihinde Alaca mescidi’nin geliri, Sakız yazısu ve Ağaç çölmeği

zeminleri hâsılatı olan 214 akçeden oluşmaktaydı407. 1518 tarihinde mescid vakfı

gelirleri artış göstermiştir. Vakfa ait 3 kıt’a zeminden 70 kile buğday karşılığı 560

akçelik gelir sağlanmıştır. Ayrıca 1 kıt’a bağın 80 akçelik mahsûlatıyla beraber yekûn

640 akçe olarak kaydedilmiş ve bu miktar mescid imamına tahsis edilmiştir. Geriye

kalan 2 kıt’a bağ ile 1 kıt’a zeminin hâsılatı olan 160 akçe ise, mescidin aydınlatılması

maksadıyla, kandil için tahsis olunmuştur408. 1522 tarihinde Alaca Mescidi’nin

gelirlerinde herhangi bir artış olmadığı ve senelik hâsılatın 214 akçe olarak gerçekleştiği

görülmektedir409.

1555 tarihinde yapılan tahrirde Alacakilise Mescidi’ne ait gelirlerin türünde ve

miktarında artış olmuştur. Bu tarihte Sakız yazısu ve Ağaç çölmeği zeminlerine, Köy

önü, Köy yurdu başı, Kilise önü zeminleri ve 2 kıt‘a bağ, ayrıca Kürekçi bağının mescid

vakfına ilave edildiği görülmekte olup, yıllık 285 akçe toplam hâsılata ulaşmaktadır410.

1584 tarihinde ise, Sakız yazısu ve Ağaç çömleği zeminlerinden 214 akçe, Kaya önü ve

Köy yurdu başı, Kilise önü zeminleri ile 1 kıt‘a bağ, Bağ-ı kürekçi senelik 60 akçe

olmak üzere zeminlerden elde edilen gelirlerin toplamı 274 akçedir. Ayrıca 2000 akçe

nakdin rıbhı (200 akçe) da yekûna ilave edildiğinde bu tarihte Alacakilise mescidinin

hâsılatı 474 akçe olmaktadır411. 1518 tarihinde mescidin vakıf gelirleri imam ve

aydınlatma için kullanıldığına göre, bu tarihte mescitte görevli olarak sadece imamın

olduğu ortaya çıkıyor412. 1584 tarihinde ise nakdin rıbhı hatibe, zeminlerin hâsılatı ise

402 BOA., TD 1, s. 5. 403 TD 387, s. 259. 404 BOA., TD 1, s. 46. 405 TK 576, s. 12b. 406 BOA., TD 1, s. 5. 407 TK 565, s. 223a. 408 BOA., TD 1, s. 5. 409 TD 387, s. 259. 410 BOA., TD 1, s. 46. 411 TK 576, s. 12b. 412 BOA., TD 1, s. 5.

Page 155: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

ERMENEK KAZÂSI (1500–1600)

131

imama tahsis edilmiştir. Bu tahsis şeklinden, 1584 tarihinde camide imam ve hatip

olmak üzere iki görevlinin olduğu anlaşılmaktadır413.

İznebolı Mescidi: Adını taşıdığı İznebolı Köyü’nde bulunan mescid, sadece

1518 tarihinde tahrir defterinde yer almıştır. Bu tarihte mescidin gelirleri İznebolı Köyü

İskender mevkiinde bulunan bahçenin 50 akçelik geliri ile Mescidi’ne ait gelirler, 1 kıt‘a

İskender mevkiindeki bahçenin senelik 50 akçe ile aynı köyde bulunan ceviz ağaçları ve

üzüm asmalarından elde edilen 50 akçe, toplam 100 akçe gelire sahiptir. Bu hâsılatı

imam olanlar tasarruf etmekteydi. Fakat bu tarihte imam olan şahsın padişah beratı

bulunmuyordu414.

İznebolı Hacı Şemseddin Mescidi: İznebolı Hacı Şemseddin Mescidi, sadece

1518 tarihli tahrirde yer alan ve İznebolı Köyü’nde Hacı Şemseddin tarafından inşa

edilen bir mescittir. Hâsılatı 2 kıt‘a bağdan 100 akçe ve İznebolı Köyü’ndeki ceviz

ağaçlarından elde edilen 20 akçe, toplamda ise 120 akçe olup, mescid imamının

tasarrufunda bulunmaktadır415.

İznebolı Hacı Mehmed Mescidi: Mescid muhtemelen ismini taşıdığı Hacı

Mehmed tarafından inşa edilmiştir. Vakıfnâmesi 1565 tarihini taşımaktadır ki bu aynı

zamanda mescidin yapım tarihi olarak da alınabilir. 1584 tarihli tahrir defterindeki

vakfiye şartına göre 1 adet tahunhâne imama tahsis olunmuştur. Fakat burada kesin bir

meblağ belirtilmemiştir. Mescidin ikinci gelir kalemini 1500 akçe nakit oluşturmaktadır.

Vakıfnâmeye göre “Her ne hasıl olursa öşrü mütevelliye şart olunmuştur”416. Lakin

mescidin arazi akarına sahip olmadığı da görülmektedir.

Yukaru İzvid Mescidi: Yukaru İzvid Köyünde olduğu anlaşılan mescidin

banisi, inşa tarihi ve vakfiyesi hakkında herhangi bir bilgi mevcut değildir. Mescid,

sadece 1584 tarihli tahrirde yer almaktadır. Buna göre mescidin gelirleri, 4 kıt‘a zemin

ve 1 kıt‘a bahçeden elde edilen 285 akçeden ibarettir417

Nadire Seydi Mescidi: Nadire Köyü Seydi Mescidi, Mescidin banisi, 1584

tarihli tahrirde aynı köyde zaviye şeyhi olarak kaydedilen Ahmed Seydi isimli şahıs

413 TK 576, s. 12b. 414 “İmâm olanlar tasarruf iderler. Ahsen amma berât-ı pâdişâhî yoktur”. Bkz., BOA., TD 1, s. 3 415 “İmam olanlar tasarruf ider amma berât” Bkz., BOA., TD 1, s. 3. 416 TK 576, s. 13a. 417 TK 576, s. 12b.

Page 156: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

FİZİKÎ, DEMOGRAFİK VE İKTİSADÎ YAPI

132

olmalıdır418. Tahrirlerin hiçbirisinde vakfiyesinden bahsedilmeyen mescidin 1555419 ve

1584420 tarihli tahrirlerde yer aldığını görüyoruz. yalnız vakıf gelirlerinin nerelere sarf

olunacağı hakkında malumatın olmadığı göze çarpmaktadır421. 1555 tarihli tahrirde, 4

kıt’a zeminden toplam 80 akçe gelir elde edildiği görülür422. 1584 tarihinde, vakıf

akarları arasına 1 kıt’a Eğrice zemini de ilave edilmiş olmasına rağmen, vakıf gelirinde

herhangi bir artış söz konusu olmamış ve bu tarihteki hâsılat yine 80 akçe olarak

gerçekleşmiştir423.

Nadire Koru Mahallesi Satılmış Mescidi: Köyün Koru Mahallesinde

muhtemelen Satılmış adındaki birisi tarafından inşa edilmiştir. Bu mescid 1584 tarihine

kadar hiçbir tahrirde yer almamaktadır. Bu mescidin 1584 tarihindeki vakıf geliri Hacı

Mustafa’nın vakfettiği nakit 500 akçeden oluşmaktadır424.

Günderler Şeyh Paşa Mescidi: Günderler Köyü’nde Şeyh Paşa v. Şeyh Şucâ

(Şeyh Şucâ oğlu Şeyh Paşa) tarafından inşa edilmiş olup, vakfiyesi 1449 tarihini

taşımaktadır. Tahrir kaydında mescidin adı: “Mescid-i Şeyh Paşa veled-i Şeyh Şuca der

Karye-i Günderler”425 şeklinde geçmektedir. Burada verilen vakfiye tarihi, aynı

zamanda mescidin inşa tarihi olma ihtimali vardır. Şeyh Paşa Mescidi akarlarının 1518

tarihili tahrirde, Günderler Köyü’nde aynı şahıs tarafından bina edilen zaviye için tahsis

edildiği görülmektedir426. 1555 tarihli tahrire göre mescidin gelirleri 5 kıt‘a zeminden

elde edilen 141 akçedir. Mescidin görevlileri hakkında bilgi verilmemiştir427.

Gargara Köyü Kışla Mescidi: Kışla Mescidi 1518 ve 1584 tarihli tahrirlerde

yer almaktadır. 1518 tarihinde mescidin gelirleri 8 kıt‘a zeminden elde edilen 56 kile

buğdaydan toplam 448 akçedir. Bu hâsılatı eskiden beri mescid imamı tasarruf eder.

1518 tarihinde imam olarak Abdülkerim isimli birisi görünmektedir428. 1584 tarihinde

418 TK 128, s. 67. 419 “Vakf-ı Mescid-i Seydi der karye-i Nedre tabii Ermenek” Bkz., BOA., TD.1, s. 46 420 “Vakf-ı Mescid-i Seydi der-karye-i Nedre tâbi-i Ermenek ber- mûceb-i defter-i atîk” Bkz., TK 576, s.

14a. 421 TK 576, s. 14a. 422 BOA., TD 1, s. 46 423 TK 576, s. 14a. 424 TK 576, s. 13a. 425 “Ber muceb-i vakıfnâme-i Mevlâna Kadı-i Ermenek el müverrih tarihi sene selâse ve hamsin ve semâni

mie. (853)” BOA., TD.1, s. 47. 426 BOA., TD 1, s. 12. 427 BOA., TD 1, s. 47. 428 “Bu mecmu‘u mâ tekaddümden imam olan tasarruf ider. Haliyâ Abdülkerim imamdır” Bkz., BOA.,

TD 1, s. 3.

Page 157: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

ERMENEK KAZÂSI (1500–1600)

133

mescidin gelirlerinde % 11,6’lık bir artış olmuş ve 8 kıt‘a zeminden 500 akçe gelir elde

edilmiştir. Bu tarihte mescid akarlarının deftere sehven geçmediği, “defter-i köhne”de

kayıtlı olduğu için mescid vakfında herhangi bir değişiklik yapılmadan, yeni deftere

kaydolunduğu ve adı geçen mescidin imamının tasarrufuna bırakıldığı belirtilmiştir429.

Gargara Köyü Midillü Mescidi: Bu mescid, Gargara Köyü’nde bulunan ikinci

mesciddir. 1518 tarihinde tahrir defterinde yer alan mescid, gelir yönünden Kışla

Mescidi’nden daha üstün durumdadır. Birisi bağ olan toplam 6 kıt‘a zeminden elde

edilen 100 kile ürün karşılığı 800 akçe gelire sahiptir. Bu hâsılatı mescidin imamı

tasarruf etmekteydi. O tarihte Osman Fakih v. Muslihiddin imam olarak görünmekte ve

800 akçeyi tasarruf etmektedir430.

Bednam Köyü Mescid-i Binâ-i Kadîm: Bednam Köyü’nde olduğu belirtilen,

1518 ve 1584 tarihinde de bu kayda atfen yine “mescid-i binâ-i kadîm” şeklinde yer

alan bu mescidin banisi bilinmemekle birlikte Karamanoğulları Devrine ait bir yapı

olması gerekir431.

Mescidin 1518 tarihindeki gelirleri, 4 kıt‘a bağ, 1 kıt‘a bahçe ve 6 kıt‘a

zeminden elde edilen toplam 400 akçeden ibarettir. Vakıf hâsılatını mescidin imamları

tasarruf etmekteydiler. Bu tarihte berat-ı hümâyun ile bu görevi deruhte eden kişi

Mevlâna Abdülaziz’dir432. 1584 tarihinde toplam 12 kıt‘a zemini müstakil olarak

mescide imam olanların tasarruf ettikleri belirtilmekle beraber, elde edilen meblağ

belirtilmemiştir. Bu tarihte, mescid vakfının ikinci gelir kalemini Hacı Mahmud, İlyas,

Mustafa ve diğer bir şahıs tarafından vakfedilen 1800 akçe nakit oluşturmakta ve bu

nakdin % 11,5 oranında muamelesinden hâsıl olan rıbh imam ve mütevelli arasında

paylaştırılmaktadır433. 1584 tarihinde mescidde bir imam ve mütevellinin olduğu

anlaşılmaktadır. Fakat 1518 tarihli defterdeki imamlık yapan şahsın adı “defter-i

köhne”ye atıfta bulunularak yeniden yazılmıştır434.

429 “Zikr olan vakf defter-i atîka sehven geçmeyüb lâkin defter-i köhnede mestûr ve mukayyed olduğundan

ma‘dâ tebdîl ve tağyir olmayub Mescid-i mezbûreye imam olanlara bi’l-fiil tasarruf itdükleri ecilden defter-i cedîde kaydolundu” Bkz.,TK 576, s. 14b.

430 “Bu mecmû‘u imam olanlar tasarruf iderler. Hâliya Osman Fakih veled-i Muslihiddin imam olub tasarruf ider” Bkz., BOA., TD 1, s. 4.

431 BOA., TD 1, s. 6; TK 576, s. 13b. 432 “İmâm olanlar tasarruf idegelmişler, hâliyâ Mevlâna Abdülaziz imamdır. Berât-ı hümâyûn ile tasarruf

ider”. BOA., TD 1, s. 6; Defterdeki yedinci sayfa boş bırakılmıştır. Bkz., BOA., TD 1, s. 7. 433 TK 576, s. 13b. 434 “İmâm olanlar müstakil tasarruf ide gelmişler. Hâliya Mevlâna Abdülaziz imamdır. Bâ-berât-ı

Page 158: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

FİZİKÎ, DEMOGRAFİK VE İKTİSADÎ YAPI

134

Davdas Hacı Ahmed Mescidi: Davdas Köyü’nde Hacı Ahmed tarafından inşa

edilmiştir. 1518 tarihinde yarı geliri İshak Camii’ne vakfedilen hamamın diğer yarısı

olan 150 akçenin Hacı Ahmed Mescidi’ne vakfedildiği görülmektedir. Ayrıca, 4 kıt‘a

zeminden elde edilen 120 akçe gelire de sahip olan mescidin yıllık hâsılatı 270 akçedir.

Bu hâsılatı imam ve müezzin olanlar tasarruf etmektedir. 1518 tarihinde berat-ı

hümâyûn ile imam ve müezzinlik görevlerini yürüten şahıs, Yusuf v. Mehmed

Fakih’tir435. 1584 tarihine gelindiğinde ise, mescidin vakıf geliri tamamen nakitten

oluşmaktadır. Bu nakitleri, İslâm isimli şahıs senelik 500 ve Ayşe Hatun 214 akçe

vakfetmişlerdir. Bu tarihteki toplam gelir 714 akçedir. Nakdin rıbhından elde edilen

gelir imama tahsis edilmiştir436.

Davdas Hacı Ramazan Mescidi: Mescid, Hacı Ahmed mescidi’nden sonra

Davdas Köyü’ndeki ikinci mesciddir. Hacı Ramazan tarafından adı geçen köyde inşa

edilmiştir. 1584 tahriri yapıldığı esnada mescidin banisi Hacı Ramazan henüz

hayattadır. Yasin Sûresi tilavet edilmesi şartıyla her sene 1500 akçe nakit vakıfta

bulunmuştur. Nasuh isimli şahıs da, her ay iki defa Yasin Suresi okunması şartıyla 300

akçe, Mehmed, Rahman Sûresi okunmak şartıyla 500 akçe, Alişan Çelebi ise 1000 akçe

olmak üzere vakfedilen nakdin toplamı 3300 akçedir. Bu nakdin murabahası imama

tahsis edilmiştir437.

Arnava Mescidi: Arnava Köyü’ndeki bu mescidin kim tarafından ve ne zaman

yaptırıldığı bilinmemektedir. 1584 tarihli tahrir defterinde mescidin geliri 1500 akçe

nakitten oluşmaktadır. Nakdin muamelesinden hâsıl olan miktar ise, hatibe tahsis

olunmuştur438. 1889 tarihine gelindiğinde Molla Hüseyin b. Ali’nin üç dönümlük bağ

vakfettiği müşahede olunmuştur439.

Dindebolı Oluk Mescidi: Dindebolı Oluk mescidi, adı geçen köyün Oluk

mevkiinde inşa edilmiş bir mescid olup, yalnız 1584 tarihli tahrirde yer almakta ve bu

tarihteki gelirinin nakit 500 akçe olduğu görülmektedir440.

hümâyûn deyü mukayyed der-defter-i köhne” TK 576, s. 13b.

435 BOA., TD 1, s. 10. 436 “Rıbhdan hâsıl olan imama meşruttur” Bkz., TK 576, s. 12b. 437 TK 576, s. 12b. 438 TK 576, s. 12b. 439 VGMA 591/73. 440 TK 576, s. 12b.

Page 159: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

ERMENEK KAZÂSI (1500–1600)

135

Dindebolı Musa Fakı Mescidi: Dindebolı Köyü’ndeki diğer mescid olan Musa

Fakı Mescidi, muhtemelen adını taşıdığı Musa Fakı tarafından bina edilmiştir. 1584

tarihinde bu mescide ait gelirler arasında, 1 kıt‘a Oluk bahçesi yer almakta olup, Ali

Fakih v. Ahmed Fakih’in tasarrufundadır. Adı geçen bu şahıs, bahçenin gelirini tasarruf

ettiğine göre, mescidin imamı olmalıdır441.

Başdere Derziler Mescidi: Derziler Mescidi olarak tahrirde yer alan bu mescid

Başdere Köyü’nde olup, 1584 tarihinde nakit 500 akçe gelire sahiptir ve nakdin

muamelesinden hasıl olan miktar imama tahsis olunmuştur442.

Fit Köyü Yusuf Mescidi: Yusuf isimli bir şahıs tarafından Fit Köyü’nde inşa

olunduğu bilinen bu mescidin 1584 tarihindeki geliri, 1000 akçeden oluşmaktadır.

Nakdin muamelesinden hâsıl olan akçe ise diğer mescid vakıflarında olduğu gibi imam

için ayrılmıştır443.

Lafza Mevlâna Mehmed v. Şeyh Ahmed Mescidi: Lafza Köyü’nde Mevlâna

Mehmed tarafından inşa edilen bu mescidin vakfiyesi 1447 tarihini taşımaktadır.

Vakfiye tarihinden mescidin Karamanoğlu İbrahim Bey (1424-1463) zamanında bina

edildiği anlaşılmaktadır444. 1584 tarihinde Mevlâna Mehmed Mescidi’nin gelirleri, 3

kıt‘ası Gerdeli Köyü’nde bulunan 5 kıt‘a zeminden elde edilmektedir445.

Lafza Köyü Mescidi: Lafza Köyü’nde bulunan ikinci mescid olan bu yapının

banisi ve inşa tarihi bilinmemektedir. 1584 tarihinde, bu mescidin geliri İznebolı

Köyü’ndeki Çukurbağ zemininden elde edilmekteydi446.

Tablo 13: Ermenek Kazâsında Mescidlerin 1500–1518 Tarihleri Arasında Vakıf Gelirleri

1500 1518 Mescidin Adı ve

Bulunduğu Yer Gelir Türü Hâsıl Gelir Türü Hâsıl Akça Mescid (Ermenek-Akçamescidlü)

Bahçe, 3 kıt‘a Dükkân, 1 bab

140 - -

Hacı Yadigâr (Ermenek-Cumma)

Bağ, 1 kıt‘a Dükkan, 2 bab

40 Bağ, 1 kıt‘a Hâne, 1 bab Dükkân, 2 bab

105

Hacı Ali Bey (Ermenek-Yukarı Havâsıl)

Zemin, 9 kıt‘a 334 - -

441 TK 576, s. 13a. 442 TK 576, s. 13a. 443 TK 576, s. 13a. 444 TK 576, s. 19a. 445 TK 576, s. 19a. 446 TK 576, s. 19a.

Page 160: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

FİZİKÎ, DEMOGRAFİK VE İKTİSADÎ YAPI

136

Hoca Cevher (Ermenek-Saray)

Zemin, 7 kıt‘a 628 Zemin, 5 kıt‘a Âsiyab, 1 bab Bağ, 1 kıt‘a Bahçe, 1 kıt‘a

560

Yeşiloğlu (Ermenek)

Dükkan, 2 bab 1 dükkân, harap

20 - -

Bâzâr (Ermenek-Bâzâr)

Dükkân, 2 bab Bahçe, 1 kıt‘a

20 - -

Köhne Ali Celâl (Ermenek)

- - - -

Kemal Hoca (Ermenek-Kemeros)

- - - -

Kemal Hoca (Ermenek-Değirmenlik)

- - - -

Hacı Süleyman (Ermenek-Celâl)

- - - -

İskender Bey (Ermenek-Değirmenlik)

- - Tahunhâne, 1 Dükkân, 1 bab

650

Mescid-i Binâ-i Kadîm (Ermenek)

- - Bahçe, 1 kıt‘a Dükkân, 1 bab

60

Hacı Ömer (Ermenek-Sanduklı )

- - - -

Erekoğlu (Ermenek-Sanduklı)

- - - -

Hacı Ali (Ermenek-Sanduklı)

- - - -

Hacı Ali (Ermenek-Sipas)

- - - -

Mescid-i Binâ-i Kadîm (Ermenek-Kemeros)

- - - -

Hacı Mehmed (Ermenek-Zaviye Mh.)

- - - -

Balî ve İbrahim Paşa (Ermenek)

- - Zemin, 9 kıt‘a 1000

Evlâdı Cece (Alakilise )

Zemin, 2 kıt‘a 214 Zemin, 4 kıt‘a Bağ, 3 kıt‘a

800

İznebolı - - Bahçe, 2 kıt‘a Ceviz ağaçları Üzüm asmaları

100

Hacı Şemseddin (İznebolı )

- - Bağ, 2 kıt‘a Ceviz ağaçları

120

Hacı Mehmed (İznebolı )

- - - -

Y. İzvid - - - - Seydi (Nadire )

- - - -

Koru Mah. Satılmış (Nadire)

- - - -

Şeyh Paşa (Günderler - 1449)

- - - -

Kışla (Gargara)

- - Zemin, 8 kıt‘a 448

Midillü (Gargara)

- - Zemin, 5 kıt‘a Bağ, 1 kıt‘a

800

Page 161: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

ERMENEK KAZÂSI (1500–1600)

137

Mescid-i Binâ-i Kadîm (Bednam )

- - Zemin, 6 kıt‘a Bağ, 4 kıt‘a Bahçe, 1 kıt‘a

400

Hacı Ahmed (Davdas)

- - Hamam, nısf Zemin, 4 kıt‘a

270

Hacı Ramazan (Davdas )

- - - -

Arnava (Arnava )

- - - -

Oluk (Dindebolı )

- - - -

Musa Fakı (Dindebolı )

- - - -

Derziler (Başdere)

- - - -

Yusuf (Fit )

- - - -

Mevlâna Mehmed (Lafza - 1447)

- - - -

Lafza - - - -

Yekûn 1396 5313

Tablo 14: Ermenek Kazâsı Mescidlerinin 1522–1584 Tarihleri Arasında Vakıf Gelirleri

1522 1555 1584 Mescidin Adı ve Bulunduğu Yer

Gelir Türü Hâsıl Gelir Türü Hâsıl Gelir Türü Hâsıl

Akça Mescid (Ermenek-Akçamescidlü)

Bahçe, 3 kıt‘a Dükkân, 1 bab

140 - - Bahçe, 3 kıt‘a Dükkân, 1 bab 140

Hacı Yadigâr (Ermenek-Cumma)

Bağ, 1 kıt‘a Dükkân, 2 bab

140

Bağ, 1 kıt‘a Dükkân, 2 bab Hâne, 2 bab Nakit, 12000

103

Bağ, 1 kıt‘a Dükkân, 2 bab Hâne, 2 bab Nakit, 14500

159

Hacı Ali Bey (Ermenek-Yukarı Havâsıl)

Zemin, 9 kıt‘a 334 Zemin, 9 kıt‘a 334

Zemin, 10 kıt‘a Dükkân, 1 bab Hâne, 1 bab Nakit, 700

514

Hoca Cevher (Ermenek-Saray)

Zemin, 5 kıt‘a Bağ, 2 kıt‘a

625

Zemin, 4 kıt‘a Dükkân, 4 adet Bağ, 7 kıt‘a Âsiyab, 1 bab Hâne, 1 bab

399

Zemin, 5 kıt‘a Bağ, 7 kıt‘a Hâne, 1 bab Dükkân, 4 bab

508

Yeşiloğlu (Ermenek)

Dükkan, 2 bab 1 dükkân, harap

20 Dükkan, 2 bab 1 dükkân, harap 20

Dükkân, 1 bab Bezzâz, 1 bab Nakit, 2000

170

Bâzâr (Ermenek-Bâzâr)

Dükkân, 2 bab Bahçe, 1 kıt‘a

20 Dükkân, 2 bab Bahçe, 1 kıt‘a 20

Dükkân, 2 bab Bahçe, 1 kıt‘a Nakit, 4800

20

Köhne Ali Celâl (Ermenek) - - Zemin, 2 kıt‘a

Bağ, 1 kıt‘a ? Zemin, 2 kıt‘a Bağ, 1 kıt‘a Nakit, 500

500

Kemal Hoca (Ermenek-Kemeros) - - Bağ, 1 kıt‘a ? Nakit, 16500

Mermer taşları 16500

Page 162: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

FİZİKÎ, DEMOGRAFİK VE İKTİSADÎ YAPI

138

Kemal Hoca (Ermenek-Değirmenlik) - - - - Bağ, 1 kıt‘a

Nakit, 2000 2060

Hacı Süleyman (Ermenek-Celâl) - -

Bağ, 4 kıt‘a Dükkân, 1 bab Tabakhâne, 1 Nakit, 3500

456

Bağ, 3 kıt‘a Dükkân, 1 bab Tabakhâne, 1 Nakit, 3500

532

İskender Bey (Ermenek-Değirmenlik) - - - - - -

Mescid-i Binâ-i Kadîm (Ermenek) - - - - - -

Hacı Ömer (Ermenek-Sanduklı ) - - - - Bağ, 1 kıt‘a

Nakit, 1800 1800

Erekoğlu (Ermenek-Sanduklı) - - - - Bahçe, 1 kıt‘a

Nakit, 1700 1700

Hacı Ali (Ermenek-Sanduklı) - - - -

Bahçe, 1 kıt‘a Ceviz ağacı, 2 Dükkan, harap Nakit, 1150

1150

Hacı Ali (Ermenek-Sipas) - - - - Nakit, 1500 1500

Mescid-i Binâ-i Kadîm (Ermenek-Kemeros) - - - - Bağ, 2 kıt‘a

Nakit, 2400 2400

Hacı Mehmed (Ermenek-Zaviye Mh.) - - - - Nakit, 3000 3000

Balî ve İbrahim Paşa (Ermenek) - - - - - -

Evlâdı Cece (Alakilise )

Zemin, 2 kıt‘a 214 Zemin, 4 kıt‘a

Bağ, 3 kıt‘a 285 Zemin, 4 kıt‘a Bağ, 2 kıt‘a Nakit, 2000

274

İznebolı - - - - - -

Hacı Şemseddin (İznebolı ) - - - - - -

Hacı Mehmed (İznebolı ) - - - - Tahunhâne, 1

Nakit, 1500 1500

Y. İzvid - - - - Zemin, 4 kıt‘a Bahçe, 1 kıt‘a 285

Seydi (Nadire ) - - Zemin, 4 kıt‘a 80 Zemin, 5 kıt‘a 80

Koru Mah. Satılmış (Nadire) - - - - Nakit, 500 500

Şeyh Paşa (Günderler -1449) - - Zemin, 5 kıt‘a 141 - -

Kışla (Gargara) - - - - Zemin, 8 kıt‘a 500

Midillü (Gargara) - - - - - -

Mescid-i Binâ-i Kadîm (Bednam ) - - - - Zemin, 12 kıt‘a

Nakit, 1800 1800

Hacı Ahmed (Davdas) - - - - Nakit, 714 714

Hacı Ramazan (Davdas ) - - - - Nakit, 3300 330

Arnava (Arnava ) - - - - Nakit, 1500 1500

Oluk (Dindebolı ) - - - - Nakit, 500 500

Musa Fakı (Dindebolı ) - - - - Bahçe, 1 kıt‘a ?

Page 163: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

ERMENEK KAZÂSI (1500–1600)

139

Derziler (Başdere) - - - - Nakit, 500 500

Yusuf (Fit ) - - - - Nakit, 1000 1000

Mevlâna Mehmed (Lafza - 1447) - - - - Zemin, 5 kıt‘a ?

Lafza - - - - Zemin, 1 kıt‘a ?

Yekûn 1493 1838 43606

bc. Zaviyeler “Zaviye” Arapçada toplamak, men etmek manasına gelen “zvy” kökünden

türeyen bir kelimedir. Tekkenin küçüğüne verilen isimdir. Şehir ve kasabaların

genellikle ücra yerlerinde olan zaviye hücre, küçük oda anlamında kullanılır447. İçinde

belirli bir tarikata mensup şeyh ve dervişlerin topluca yaşadıkları, gelip geçen yolculara

karşılıksız yiyecek içecek, yatacak yer temin edildiği, yerleşim merkezlerinde yol

üzerlerinde teşekkül etmiş belli kurumlara zaviye deniliyordu. XV. yüzyıldan sonra ise

yine zaviye kelimesiyle birlikte “hankâh, imaret, tekke, dergâh, âsitâne” gibi terimler de

yaygınlaştı448.

Askerî istilalar veyahut mecburi iskân ve sürgünlerle birlikte gelen dervişlerin,

boş ve ıssız yerlere yerleşip orada zaviye tesis ettikleri ve yörede yavaş yavaş kültür ve

tarikat merkezi bir köyün geliştiği görülmektedir449. Zaviye ve tekkelerin “ayende ve

revendeye” yani gelip geçene hizmet eden, yolcu ve konuklara yiyecek, yatacak yer

hazırlayan kuruluşlar olduğu anlaşılmaktadır. Zaviyeler bu fonksiyonları yanında, ayrıca

yeni gelen göçmen ve gâziler için bir sığınak yeriydi. Hatta buraların mahallelerde

mescid olarak kullanıldıkları da bilinmektedir. Zaviyelere tanınan vergi muafiyeti, tahrir

ve benzeri resmi kayıtlarda dini sebeplere değil de “gelip gidenlere” verilen hizmetlere

bağlanmıştır450.

447 Mehmet Zeki Pakalın, Osmanlı Tarih Deyimleri ve Terimleri Sözlüğü III, İstanbul 1993, s. 648; S.

Eyice, “Zâviyeler ve Zâviyeli Camiler”, s. 23–32; F. Emecen, a.g.e., s. 105. 448 H. İnalcık, Klasik Çağ, s. 153 vd.; Ö. L. Barkan-E. Meriçli, a.g.e., s. 121, 133 vd.; S. Faroqhi, a.g.e., s.

79; A. Yaşar Ocak, Suraiya Faroqhi, “Zaviye”, İA XIII, s. 468; H. Akgündüz, a.g.e., s. 220; T. Gökçe, a.g.e., s. 124; A. Yiğit, a.g.e., s. 58; H. Doğru, Sultanönü, s. 77-80; O. Kılıç, Adilcevaz ve Ahlat, s. 98 vd.

449 Ö. L. Barkan, “Osmanlı İmparatorluğu’nda Kuruluş Devrinin Toprak Meseleleri I”, Toplu Eserler I, s. 28, 288; Ö. L. Barkan-E. Meriçli, a.g.e., s. 134, 141; M. Kafalı, “Anadolu’nun Fethi ve Türkleşmesi”, s. 13.

450 H. İnalcık, Klasik Çağ, s. 155 vd.; Benzer muafiyet için Bkz., N. Göyünç, a.g.e., s. 80; M. Akdağ, “Osmanlı İmparatorluğunun Kuruluş ve İnkişafı Devrinde Türkiye’nin İktisadî Vaziyeti II ”, s. 324; Beylikler dönemi vakıfları hakkında geniş bilgi için Bkz., Y. Yücel, “Anadolu Beyliklerinde Devlet Teşkilâtı ve Toplum Hayatı”, s. 813 vd.; T. Gökçe, a.g.e., s.162; T. Baykara, Konya, s. 94; Ayrıca Bkz.,

Page 164: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

FİZİKÎ, DEMOGRAFİK VE İKTİSADÎ YAPI

140

Ermenek kazâsında yukarıda belirtilen görevleri icra eden çok sayıda zaviye

bulunmaktaydı. Ermenek şehir merkezinde 1500–1584 tarihleri arasında evkâf

defterlerinde yer alan 8 zaviye şunlardır: Karamanoğlu Halil Bey zaviyesi

(Mevlevîhâne)451, Abdullah b. Hüsâmeddin Altunbaş452, Hacı İvaz453, Yalıncak454,

Arabşah455, Karaman Neslinden Efendi Çelebi456, Halil Bey’in Ermenek şehrindeki diğer

zaviyesi457 ile Paşa Bey458 zaviyeleridir. XVI. yüzyılda zaviyelerin çoğunluğu köylerde

bulunuyordu459. 1500–1584 tarihleri arasında köylerde toplam 17 zaviye yer almıştır. Bu

zaviyeler: Görmel Şeyh Pürçeklü-Börklü460, Görmel461, Gargara462, Gargara Halil

Bahadır463, Bednam Halil Bey464, Lamus Şeyh Ali Bey465, Lamus Hacı İsmail466, Lamus

Şeyh Kasım467, Dindebolı Bayram Seydi468, Boyalık Şeyh Yumlu469, Davdas Derviş

Ahmed470, İznebolı Köyü yakınında Karapınar mevkiinde Şadgeldi Yatağan Dede471,

Çukurbağ Şeyh Halil b. Şeyh İsmail472, Bedene Şeyh Hasan473, İznebolı Halil Bey474,

Nadire Şeyh Hüseyin475 ve Günderler Şeyh Paşa476 zaviyeleridir. Bu zaviyeleri ayakta

Y. Yücel, Anadolu Beylikleri hakkında Araştırmalar I, s. 136; H. Akgündüz, a.g.e., s. 95; A. Y. Ocak, S. Faroqhi, “Zaviye”, s. 472; Z. Arıkan, Hamit Sancağı, s. 134 vd.; M. A. Ünal, Harput, s. 217; A. Aksın, Harput, s. 143; A. Yiğit, a.g.e., s. 59.

451 TK 565, s. 226b; BOA., TD 1, s. 14; TD 387, s. 261; BOA., TD 1, s. 48.; TK 576, s. 17a; 452 BOA., TD 1, s. 15; BOA., TD 1, s. 48; TK 576, s. 18a. 453 TK 565, s. 227a; TD 387, s. 261; BOA., TD 1, s. 48. 454 TK 565, s. 227a; TD 387, s. 261; BOA., TD 1, s. 48. 455 TK 565, s. 228a; TD 387, s. 261. 456 BOA., TD 1, s. 16; 457 BOA., TD 1, s. 11 458 BOA., TD 1, s. 11. 459 Mardin’de şehir merkezinde 4 zaviyenin mevcut olduğu görülür. Bkz., N. Göyünç, a.g.e., s. 119–121. 460 TK 565, s. 226a; BOA., TD 1, s. 12; TD 387, s. 262 461 BOA., TD 387, s. 261; TK 565, s. 226a; BOA., TD 387, s. 262; BOA., TD 1, s. 48; TK 565, s. 228b;

TK 576, s. 14b. 462 TK 565, s. 226a; TD 387, s. 261 463 BOA., TD 1, s. 4; TK 576, s. 13b. 464 TK 565, s. 226; BOA., TD 1, s. 6; TD 387, s. 261; BOA., TD 1, s. 48; TK 576, s. 13b 465 TK 565, s. 227b; TD 387, s. 261; BOA., TD 1, s. 14; BOA., TD 1, s. 48; TK 576, s. 14a. 466 TK 565, s. 229a; TD 387, s. 262 467 TK 576, s. 14b; TK 565, s. 229b; TD 387, s. 262; BOA., TD 1, s. 47; TK 576, s. 14b. 468 TK 565, s. 227b; TD 387, s. 261; BOA., TD 1, s. 48. 469 TK 565, s. 228a; TD 387, s. 261; BOA., TD 1, s. 48 470 TK 565, s. 228b; BOA., TD 1, s. 11; BOA., TD 387, s. 261; BOA., TD 1, s. 48; TK. 576, s. 19a. 471 TK 565, s. 229a; BOA., TD 1, s. 3; TD 387, s. 262; BOA., TD 1, s. 48; TK 576, s. 13a. 472 BOA., TD 1, s. 2; BOA., TD 1, s. 49; TK 576, s. 13a. 473 BOA., TD 1, s. 49; TK 576, s. 14a. 474 BOA., TD 1, s. 2. 475 BOA., TD 1, s. 12. 476 BOA., TD 1, s. 12.

Page 165: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

ERMENEK KAZÂSI (1500–1600)

141

tutabilmek maksadıyla vakıfların kurulduğu ve çok sayıda zemin, bağ-bahçe, dükkân ve

değirmen gelirinin bu vakıflara bağlandığı görülür.

XVI. yüzyıl boyunca Ermenek kazâsında mevcut zaviyelerin % 32’si şehir

merkezinde yer alırken, % 68’i kırlık alanda bulunmaktaydı. Tahrir kayıtlarının

tetkikinden anlaşıldığına göre, 1518’den itibaren zaviyelerin sayısında sürekli bir

azalma söz konusudur477. Bunun bir sebebi de zaviyelerin çoğunlukla ahşap veya

kerpiçten yapılan basit binalar olmasından kaynaklanmaktadır478. Kazâ genelinde zaviye

sayısı 1500 tarihinde 16479 iken, 1518 ve 1522’de480 bu sayı 15’e, 1555’te481 ise 10’a

gerilemiş, 1584’te bir artışla 11 olmuştur482. Nefs-i Ermenek’te ise, 1500’de 4, 1518’de

6, 1522’de 3, 1555 ve 1584’te ise 2’dir483. Ermenek genelinde zaviyelerin toplam

hâsılatı 1500 tarihinde 5698 akçe iken, 1518’de % 59,7 oranında bir artışla 9097 akçe,

1522’de % 42,5 azalarak 5228 akçe, 1555’te % 62,5 nispetinde azalma göstererek 1959

akçe olmuş, nihayet 1584’te bir önceki tahrire göre % 70,4 artışla 3339 akçeye

yükselmiştir. Bu rakamlar gösteriyor ki zaviyelerin tasarruf ettiği gelirler, onların

mevcudundaki azalmaya paralel olarak, 1518 ve 1584 tarihleri hariç sürekli bir düşüş

içerisindedir. Zaviye vakıflarının gelirlerinde yüzyılın başı ile sonu arasında % 41,40

nispetinde bir azalma müşahede edilmektedir.

1. Halil Bey Evlâdı Karaman Zaviyesi (Mevlevîhâne)

Tahrir Defterinde geçen “Vakf-ı Zaviye-i Halil Bey min Âl-i Karaman der nefsi

Ermenek” ifadesinden, Ermenek merkezinde bulunduğu anlaşılan bu zaviyenin banisi,

şehir merkezinde ve taşrada birçok değerli eserler bırakan Halil Bey’dir. Bu zaviye Halil

Bey’in Camisinin yanındadır484. Zaviye, Şer‘i hüccet gereği Mevlevîhâne olarak

bilinmektedir. Bu husus, 1584 tarihli tahrirde geçen: “ber-mûceb-i hüccet-i şer‘iyye

Mevlevîhâne ile ma‘rufdur” ifadesinden anlaşılmaktadır. Ayrıca, zaviyede 2 cilt

Mesnevî de bulunmakta, bunların bir cildi mevcutken diğerinin mevcut olmadığı 477 Bu azalma hakkında Bkz., M. A. Erdoğru, “Kanunî’nin İlk Yıllarında Karaman Vilâyeti”, s. 41; A. Y.

Ocak, S. Faroqhi, “Zaviye”, s. 472; Aynı azalma diğer bölgelerde de görülmektedir. Bkz., H. Doğru, Sultanönü , s. 50.

478 A. Işık Doğan, Osmanlı Mimarisinde Tarikat Yapıları: Tekke ve Zaviyeler, İstanbul 1977, 33 vd. 479 TK 565, s. 221b-231a. 480 TD 1, s. 1–16; BOA., TD 387, s. 258–263. 481 BOA., TD 1, s. 42–50. 482 TK 576, s. 11b-19a. 483 TK 565, s. 221b-231a; TD 1, s. 1-16; BOA., TD 387, s. 258-263; BOA., TD 1, s. 42-50; TK 576, s.

11b-19a. 484 BOA., TD 1, s. 48; İ.H. Konyalı, Karaman, s. 677; İ. Çiftçioğlu, a.g.e., s. 242 vd.

Page 166: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

FİZİKÎ, DEMOGRAFİK VE İKTİSADÎ YAPI

142

belirtilmektedir485. Elde mevcut olan bütün tahrirlerde yer alan zaviyenin 1500 tarihinde,

5 kıt‘a zeminden 370 akçe, 1 kıt‘a bahçeden 15 akçe ve altı adet dükkânın icar

bedelinden 180 akçe olmak üzere toplam 565 akçe gelir elde edilmiştir486. 1518

tarihinde, vakfın gelirlerinde 1500 tarihi hâsılatına göre, % 2,7’lik bir artış

görülmektedir. Bu tarihte, 6 kıt‘a zeminden ve 1 kıt‘a bahçeden 420 akçe, 6 adet

dükkândan ise 140 akçe olmak üzere toplamda 580 akçe gelir elde edilmiştir487. Zaviye

vakfının bu gelirinden zaviyenin şeyhi ve 2 hizmetkârı için senede 200 akçe

ödenmektedir. Geriye kalan 380 akçe ise misafirlerin yemeği için harcanmaktadır488.

1522 tarihinde, zaviye vakfının gelirlerinde % 2,6 oranında bir azalma olmuştur.

Bu tarihte, vakfın zeminlerinden ve altı adet dükkân icarından toplam 565 akçelik bir

meblağa ulaşmıştır489. 1555 tarihinde zaviyenin yıllık gelirinde bir önceki tahrire göre,

% 54 oranında bir azalma gözlenmektedir. Zaviye vakfına kayıtlı olan akarlar 1522

tarihli tahrirde olduğu gibi, hâsılat miktarı ayrıntılı olarak verilmemiş yekûn olarak

belirtilmiştir. Bu akarlar: Berat Köyü’nde ve zaviye yakınlarında toplam 4 kıt‘a zemin,

şehre nazır yerde su değirmeni, ayrıca 2 kıta su değirmeni zemini, 2 kıt‘a dükkân

zemini, zaviye içerisinde ve Değirmenlik Mahallesinde 2 kıt‘a bahçeden tarihinin en

düşük geliri olan 260 akçe gibi bir meblağ elde edilmiştir490. Bu tarihteki düşüşün nedeni

su değirmenlerinin ve dükkânların harap durumda olmalarıdır. Dikkat edilirse bu akarlar

sadece zemin olarak kaydedilmişlerdir491.

1584 tarihinde 1555 yılına göre % 78,8’lik bir artış olmuştur. Bu tarihteki

gelirleri: Berât Köyü’ndeki zeminin öşür hâsılatı 200 akçe ve 6 kıt‘a zeminden 160

akçe, 2 adet su değirmeninden 30 akçe, zaviye yakınlarında ve Değirmenlik

Mahallesindeki içerisinde ceviz ağaçları bulunan ve bazısı ziraat olunan 3 kıt‘a

bahçeden 65 akçe, 2 adet dükkandan 30 akçe olmak üzere toplam 465 akçe gelir elde

edilmiştir492. Ermenek merkezindeki bu zaviyenin gelirleri ayrıca aşağıdaki tabloda da

485 TK 576, s. 17a; Zaviyelerde bulunan kitapların çeşitleri ve Mevlevîlerin müzik sahasındaki katkıları

hakkında Bkz., A. Y. Ocak, S. Faroqhi, “Zaviye”, s. 470 vd.; H. İnalcık, Klasik Çağ, s. 209; Denizli’deki Mevlevihâne için Bkz., T. Gökçe, a.g.e., s. 129.

486 TK 565, s. 226b. 487 BOA., TD 1, s. 14. 488 BOA., TD 1, s. 14. 489 TD 387, s. 261 490 BOA., TD 1, s. 48 491 BOA., TD 1, s. 48 492 TK 576, s. 17a

Page 167: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

ERMENEK KAZÂSI (1500–1600)

143

görülmektedir. Zaviye görevlilerinden isimleri tespit edilebilenler, sadece 1518

tarihindeki tahrirde isimleri belirtilen şahıslarla sınırlı kalmaktadır. Bu şahıslar: berât-ı

hümâyun ile zaviyenin şeyhi olan, Ahmed Paşa ile zaviyenin hizmetkârları Yusuf v.

Ahmed ve O’nun oğlu Ahmed’dir493. Tablo 15: Halil Bey Zaviyesi Gelirleri Gelir Türü 1500 1518 1522 1555 1584

Dükkân 6 Kıt‘a 180 140 - - 30

Zemin 7 Kıt‘a 370 410 - - 360

Bahçe 3 Kıt‘a 15 10 - - 65

Su Değirmeni2 Adet

- - - - 30

Toplam 565 580 565 260 465 Yüzde 2,7 -2,6 -54,0 78,8

2. Abdullah b. Hüsameddin Altunbaş Zaviyesi

Abdullah b. Hüsameddin Altunbaş tarafından Ermenek merkezinde kurulan bu

zaviye, Hacı Abdullah zaviyesi olarak da bilinmektedir. 1518 tarihli tahrirde “Evkâf-ı

Zaviye-i Altunbaş der-nefs-i Ermenek ber-mûceb-i vakfiye-i ketebe-i kadîm” ibaresiyle

tahrirde yer almakta ancak bu tarihte, zaviyenin tamamen münhezim yani yıkılmış

durumda olduğu belirtilmektedir494. 1555 ve 1584 tarihli tahrirlerde faal olduğu

anlaşılan zaviyenin vakfiyesinin 1333 tarihini taşıdığı görülmektedir495. Altunbaş

Zaviyesi bu tarihte veya kısa bir süre önce yapılmış olmalıdır496.

1518 tarihli tahrirde, zaviye vakfının gelirleri, içerisinde Ermenek’e bağlı

Gerdeli, Gargara, Sarumazı, Uluköy, Fariske köyleri ile Mut ve Anamur kazâlarının

muhtelif köylerindeki 31 kıt‘a zeminin öşründen 1042 akçe elde edilmiştir. Şeyh

Mehmed tarafından vakfedilen ve bu sebeple vakfa sonradan ilhak edilen 1 adet su

değirmeni icarından 400 akçe ve 1 kıt‘a bağdan 20 akçe olmak üzere tarihinin en

yüksek meblağı olan 1462 akçeye ulaşmıştır497. Ele geçen bu hâsılattan, zaviyedâr bütün

mahsulün ¼’ünü, mütevelli zaviyenin rakabesinden sonra, hafîd ise öşrün tamamından,

493 BOA., TD 1, s. 14 494 “Hâliyâ zaviye külliyen münhezimdir.” Bkz., BOA., TD 1, s. 15 495 “Vakfiye-i zaviye-i mezbûre el- müverrih Şevval sene erba‘a ve selâsîn ve seb‘a mie” Bkz., BOA., TD

1, s. 48; Aynı vakfiye kaydı için Bkz., TK 576, s. 18a. 496 İ. Çiftçioğlu, a.g.e., s. 239. 497 BOA., TD 1, s. 15

Page 168: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

FİZİKÎ, DEMOGRAFİK VE İKTİSADÎ YAPI

144

zaviye şeyhi ile misafirlerin yiyecek masrafı öşrün yarısından ödenmektedir498. Hacı

Abdullah zaviyesinde 1518 tarihinde görevli olarak, zaviyedâr, mütevelli, hafîd, şeyh

olmak üzere toplam dört görevli bulunmaktadır499. 1555 tarihinde Hacı Abdullah

zaviyesi gelirlerinde % 72,4 oranında azalma gözlenmiştir. Bu azalmanın nedenleri

arasında, 1518 tarihinde 400 akçe gelir getiren su değirmeni gelirindeki düşüştür. Ayrıca

1518 tarihinde zaviyenin akarları arasında kaydedilen 21 kıt‘a zeminin 1555 tarihinde

artık kaydına rastlanmamasıdır. Bu tarihte, zaviyeye ait toplam 10 kıt‘a zeminden 330

akçe, 1 kıt‘a bağdan 14 akçe ve 1 adet su değirmeni icarından 60 akçe olmak üzere

toplam 404 akçelik bir gelir elde edilmiştir500.

1584 tarihinde zaviyenin vakıf gelirleri % 18,6 oranında artış göstererek 479

akçe olarak gerçekleşmiştir. 10 kıt‘a zeminin öşür hâsılatından 400 akçe, 1 adet su

değirmeni icarından 65 akçe ve şehirdeki Pir Ömer bağından 14 akçe olmak üzere

toplam 479 akçe gelir elde edilmiştir501. Zaviyenin üç ayrı tahrirde ele geçen hâsılat

miktarı ayrıca aşağıdaki tabloda da görülmektedir.

Tablo 16: Hacı Abdullah Zaviyesi Gelirleri Gelir Türü 1518 1555 1584

10 kıt‘a zemin 1042 330 400

1 kıt‘a bağ 20 14 14

1 adet su değirmeni 400 60 65

Toplam 1462 404 479

Yüzde -72,4 18,6

3. Hacı İvaz Zaviyesi

Ermenek’te olduğu anlaşılan bu zaviyenin banisi bilinmemekle birlikte,

muhtemelen ismini taşıdığı Hacı İvaz tarafından kurulmuştur. Tahrir kaydında zaviyenin

bulunduğu yer açıkça belirtilmese de, köylerdeki vakıf müesseseleri köylerin isimleriyle

birlikte anılması hasebiyle, bu zaviyenin Ermenek merkezi veya civarında kurulmuş

olabileceği ihtimalini kuvvetlendirmektedir502. 1500 tarihinde Hacı İvaz Zaviyesi’nin

498 BOA., TD 1, s. 15 499 BOA., TD 1, s. 15 500 BOA., TD 1, s. 48 501 TK 576, s. 18a 502 TK 565, s. 227a; TD 387, s. 261

Page 169: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

ERMENEK KAZÂSI (1500–1600)

145

geliri, Aru-seki sınırıyla, Zaviye ve Lavârî zeminlerinden elde edilen senelik 195

akçeden müteşekkildi503. 1522 tarihinde, zaviye gelirlerinde artış olmamış ve senelik

hâsılat 195 akçe olarak gerçekleşmiştir504. 1555 tarihli tahrirde ise defterdeki “Defter-i

atikde mesturdur. Tahrir-i cedideden sıhhat-ı vücudu malum olunmadı. İnde’l-muhâsebe

defter-i atîke müracaat oluna” 505 kaydından ismi geçen 5 zaviye ile birlikte bu zaviyenin

de artık mevcut olmadığı sonucuna ulaşmaktayız

4. Yalıncak Zaviyesi

Yalıncak Zaviyesinin kim tarafından ve nerede kurulduğu belli değildir. Zaviye

Ermenek merkezine yakın bir mahalde olmalıdır506. Bu zaviye, Horasan bölgesinden

gelip, Larende civarına yerleşen Yalıncak Dede ya da Yalıncak Sultan adıyla tanınan

şahıs veya onun müritleri tarafından yaptırılmış olmalıdır. Zaviye, 1500 ve 1522

tarihlerinde faal durumda olup, 1555 tarihinde ise geriye sadece ismi kalmıştır507. 1500

tarihinde Yalıncak zaviyesinin gelirleri, Zaviye köyünde 1 kıt‘a bahçe ve 3 kıt‘a

zeminden elde edilen toplam 105 akçedir508. 1522 tarihinde zaviyenin gelirlerinde bir

artış görülmez ve senelik hâsılat 105 akçe olarak gerçekleşmiştir509. 1555 tarihine

gelindiğinde ise zaviyenin sadece adı zikredilmiş, yeni yapılan tahrirde zaviyenin

mevcut olmadığı, muhasebe yapılacağı zaman “defteri atîk”e müracaat edilmesi şeklide

kayıt düşülmüştür510.

5. Arabşah Zaviyesi

Arabşah Zaviyesi Ermenek merkezinde ve aynı adı taşıyan mahallede kurulmuş

bir zaviye olup, 1500 ve 1522 tarihlerinde yapılan tahrirlerde yer almaktadır. Arabşah

503 TK 565, s. 227a. 504 TD 387, s. 261 505 “Vakf-ı Zaviye-i Hacı İvaz, vakf-ı Zaviye-i Yalıncak, vakf-ı Zaviye-i Lamos. Vakf-ı Zaviye-i Bayram

Seydi, Vakf-ı Zaviye-i Şeyh Yumlu ve Vakf-ı Zaviye-i Şeyh Ali der Lamos. Defter-i atikde mesturdur. Tahrir-i cedideden sıhhat-ı vücudu malum olunmadı. İnde muhasebe; defter-i atike müracaat oluna” Bkz., BOA., TD 1, s. 48.

506 Yalıncak/Yarıncak ismi ile Ermenek’in Ahat Köyü yakınlarında bir mevkiidir. Aynı zamanda Ermenek’te Yalıncaklılar adında bir de aile vardır. [Bu bilgi hocam Prof. Dr. Salim Cöhce’den alınmıştır.]

507 TK 565, s. 227a; TD 387, s. 261; BOA., TD 1, s. 48; Ayrıca Bkz., İ. Çiftçioğlu, a.g.e., s. 244. 508 TK 565, s. 227a. 509 TD 387, s. 261 510 “Zaviye-i Hacı İvaz, vakf-ı zaviye-i Yalıncak, vakf-ı zaviye-i Lamos. vakf-ı zaviye-i Bayram Seydi,

Vakf-ı zaviye-i Şeyh Yumlu ve Vakf-ı zaviye-i Şeyh Ali der Lamos. Defter-i atikde mesturdur. Tahrir-i cedideden sıhhat-ı vücudu malum olunmadı. İnde muhasebe; defter-i atike müracaat oluna.” BOA., TD 1, s. 48.

Page 170: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

FİZİKÎ, DEMOGRAFİK VE İKTİSADÎ YAPI

146

Zaviyesi de diğerleri gibi 1522–1555 tarihleri arasında geçen 25 yıllık bir zaman

içerisinde ortadan kalkmıştır. Çünkü diğer tahrirlerde mevcut değildir511. 1500 tarihinde

Arabşah Zaviyesi’nin senelik hâsılatı, 4 kıt‘a zemin ve 2 kıt‘a bahçeden elde edilen 235

akçedir512. 1522 tarihli tahrire göre zaviyenin gelirlerinde artış olmamış ve senelik 235

akçelik bir hâsılat söz konusu olmuştur513.

6. Karaman Neslinden Efendi Çelebi Zaviyesi

Efendi Çelebi Zaviyesi, Karamanoğlu hanedanı neslinden olduğu ifade edilen

Efendi Çelebi tarafından Ermenek merkezinde kurulmuş bir zaviyedir. 1518 tarihinde

zaviye harap durumda olup, 1543 tarihinde Ermenek şehrindeki Ulu Caminin sofasını

yaptıran ve sofa kitabesinde ismi geçen şahıs olduğunu tahmin ettiğimiz, Seydi Ali

isimli zat tarafından Allah rızası için ihya edilmiştir514. 1518 tarihinde vakfın senelik

hâsılatı zaviye arazisi içerisindeki ağaçlardan elde edilen 100 akçedir515.

7. Halil Bey Evlâd-ı Karaman Zaviyesi

Karamanoğlu Halil Bey tarafından muhtemelen Ermenek merkezinde

kurulmuştur. Zaviyenin Ermenek şehrinde olduğu ihtimalini kuvvetlendiren husus, vakıf

zeminleri arasında geçen Saray yeri adındaki bahçenin varlığıdır. Ermenek köylerinde

saray yeri isimli arazi bulunmadığı için adı geçen bahçe, Saray Mahallesi’nde

olmalıdır516. 1518 tarihinde, zaviye vakfının akarları olan 6 kıt‘a zemin ve 1 kıt‘a

bahçeden, toplam 570 akçelik bir gelir elde edildiği görülmektedir. Sağlanan bu gelirden

zaviye şeyhleri için günde 1 akçe, misafirlerin yemekleri için de 210 akçe

harcanmaktaydı. Bu tarihte Hüseyin v. Tahir ve Mustafa v. Mehmed’in müşterek şeyh

oldukları görülmekteydi517.

511 TK 565, s. 228a; TD 387, s. 261. 512 TK 565, s. 228a. 513 TD 387, s. 261 514 “Harab olmuşdur hâliyâ Seydi Ali nam kimesne hisbeten-lillah ihya ediyor” Bkz.,BOA., TD 1, s. 16;

Ulu Caminin sofasını yaptıran Seydi Ali hakkında Bkz., İ. H. Konyalı, Karaman, s. 705; H. Bardakçı, a.g.e., s. 98

515 BOA., TD 1, s. 16; Efendi Çelebi Zaviyesi vakfı için ayrıca Bkz., İ.H. Konyalı, Karaman, s. 677; İ. Çiftçioğlu, a.g.e., s. 238.

516 BOA., TD 1, s. 11; Günümüzde şehir içinde bulunan ve halen Sultani bağ adıyla anılan bir bağın varlığı bilinmektedir. Muhtemelen burası olmalıdır. [Bu bilgi hocam Prof. Dr. Salim Cöhce’den alınmıştır.]

517 “Hüseyin veled-i Tahir, Mustafa veled-i Mehmed. İkisi de müşterek şeyhândır” Bkz., BOA., TD 1, s. 11.

Page 171: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

ERMENEK KAZÂSI (1500–1600)

147

8. Paşa Bey Zaviyesi

Zaviye muhtemelen Tol Medrese’nin banisi Musa Bey tarafından

yaptırılmıştır518. Kurulduğu yer tam olarak belli olmamakla birlikte, Ermenek civarında

olmalıdır. 1518 tarihinde zaviye geliri İznebolı sınırındaki 1 adet su değirmeninden elde

edilen senelik 800 akçeden oluşmaktadır. Bu tarihte eskiden beri zaviyeye hizmet

ettikleri belirtilen beş şahıstan bahsedilir. Bunlar zaviye şeyhi Derviş Ali v. Mahmud ile

birlikte Şeyh Ali’nin çocukları olan Mahmud, Hamza ve Efendi ile şeyhin kardeşi

Sinan’dır519.

9. Şehir Kırlık Alanındaki Zaviyeler

Görmel Şeyh Pürçeklü-Börklü Zaviyesi: Zaviye, Görmel Köyü’nde Şeyh

Pürçeklü tarafından kurulmuştur. 1500-1522 tarihleri arasında yapılan bütün tahrirlerde

faal durumda olduğu görülmüştür520. Şeyh Pürçeklü veya diğer adıyla Şeyh Börklü

dervişleri, Karamanoğulları zamanından beri avarızdan muaf olagelmişler ve Osmanlı

Padişahları da, aynı uygulamayı devam ettirerek dervişlerin ellerine avarızdan muaf

olduklarına dair mukarrar-nâmeler vermişlerdir521. 1522 tarihli tahrire düşülen bu kayıt

Pürçeklü Zaviyesi’nin Karamanoğulları zamanında kurulduğuna işaret etmektedir.

1500 tarihinde zaviyeye ait zeminlerden senelik 600 akçelik bir gelir elde

edilmiştir522. 1518 tarihli tahrirde ise zaviyeye ait gelirler % 93,3 oranında artış

göstererek 1160 akçe olmuştur. Bu tarihteki hâsılat içerisinde İznebolı ve Çavuşlar

köylerindeki 2 kıt‘a zeminin de bulunduğu toplam 13 kıt‘a araziden elde edilmiştir. Bu

gelirden zaviye şeyhine günlük 1 akçe, misafirlerin yemeği için senelik 800 akçe

ödenmektedir. Bu tarihteki zaviye şeyhi Derviş Mehmed isimli şahıstır523. 1522 tarihinde

ise vakfın akarlarından elde edilen senelik öşür hâsılatı % 48,3 oranında azalarak, 600

akçe olmuştur524.

Görmel Zaviyesi: Görmel Köyü’nde büyük bir ihtimalle Pürçeklü Zaviyesi’ni

kuran şahıslar tarafından kurulmuştur. Çünkü her iki vakfın akarları da aynıdır. Örneğin,

518 İ. Çiftçioğlu, a.g.e., s. 243. 519 BOA., TD 1, s. 11. 520 TK 565, s. 226a; BOA., TD 1, s. 12; TD 387, s. 262 521 “El-meşhur Şeyh Pürçeklü dervişlerinin kadîm-u’z-zamandan ve Karamanoğulları’ndan ve

Hüdâvendigâr aleyhim er-rahme hazretlerinden ellerinde mukarrar-nâmeleri var ki avarızdan emin olalar deyü defter-i köhnede mestûr”. Bkz., BOA., TD 387, s. 262.

522 TK 565, s. 226a. 523 BOA., TD 1, s. 12 524 BOA., TD 387, s. 262

Page 172: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

FİZİKÎ, DEMOGRAFİK VE İKTİSADÎ YAPI

148

1500 ve 1522 tarihinde “Vakf-ı Zaviye-i Görmel” adı altında iki ayrı zaviye kaydı vardır.

Birinci kayıttaki Görmel zaviyesine: Papas, Bağ üstü, Altuntaş, zemin-i diğer ve Türbe

çukuru zeminleri akar olarak yazılmıştır525. İkinci “Zaviye-i Görmel” ismi altında ise,

zaviye dervişlerinin avarızdan muafiyeti hakkındaki kayıt düşüldükten sonra vakfın o

tarihteki toplam hâsılatı verilmiştir526.

1500 tarihinde “Vakf-ı Zaviye-i Görmel” için akar olarak kaydedilen zeminlerin

aynısı 1518 tarihinde “Vakf-ı Zaviye-i Görmel binâ-i Şeyh Börklü” ve 1584 tarihinde ise

“Vakf-ı Zaviye-i Görmel” adıyla anılan zaviyeye vakıf akarı olarak kaydedildiği

görülmektedir527. Sonuç olarak, iki zaviyenin de aynı şahıslarca kurulduğu ve aynı

akarların vakfedildiği veya zaviyenin birisi işlerliğini kaybettiği ve diğerinin de onun

vakfıyla varlığını sürdürdüğü söylenebilir. 1500 tarihli tahrire göre Görmel Zaviyesi’nin

gelirleri, 4 kıt‘a zeminden elde edilen 302 akçe olmuştur528. 1522 tarihli tahrire göre,

zaviye vakfının gelirlerinde artış gözlenmemiş ve senelik hâsılat 302 akçe olmuştur529.

1555 tarihinde Görmel zaviyesi gelirleri % 30,5 oranında gerilemiştir. Bu tarihte vakfın

gelirleri, 9 kıt‘a zeminden 16 kile gendüm karşılığı 160 akçe, 1 kıt‘a Bağdan hâsıl olan

35 akçe bağ öşrü ve 15 akçe ceviz öşründen oluşan toplam 210 akçedir530. 1584 tarihine

gelindiğinde adı geçen zaviyenin zeminleri “defter-i atîkde” sıhhatli şekilde yazılmadığı

için “defter-i köhne”ye bakılarak zeminlerin isimleri ve onların harcanacağı cihetler

tashih olunup naklolunmuştur531. Bu tarihte vakfa ait 11 kıt‘a zemin ve zaviye

nezdindeki 2 kıt‘a bağdan 1160 akçe gelir elde edilmiştir. Bu gelirden günde 1 akçe

zaviye şeyhi olan Can Seydi v. Mümin’e, geri kalan 800 akçe ise misafirlerin iaşesine

sarf olunmaktadır532.

Gargara Zaviyesi: Gargara köyünde kurulan bu zaviye 1500 ve 1522

tarihlerinde faal durumda olduğu anlaşılan bu zaviyenin 1555 tarihinde geriye sadece

ismi kaldığı anlaşılmaktadır533. 1500 tarihinde zaviyeye ait gelirler, 2 kıt‘a bağ ve 5 kıt’a

525 BOA., TD 387, s. 261; TK 565, s. 226a. 526 BOA., TD 387, s. 262; ; TK 565, s. 228b. 527 TK 576, s. 14b 528 TK 565, s. 226a. 529 BOA., TD 387, s. 261 530 BOA., TD 1, s. 48. 531 “Zâviye-i mezbûrenin zeminleri defter-i atîkde sıhhatli yazılmayub defter-i köhneden cihet-i masârif ve

zeminlerin ismi tashih olunup nakl olunmuşdur” Bkz., TK 576, s. 14b. 532 TK 576, s. 14b. 533 TK 565, s. 226a; TD 387, s. 261.

Page 173: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

ERMENEK KAZÂSI (1500–1600)

149

zeminden elde edilen 2039 akçedir. Bu meblağ kırlık kesimdeki mevcut zaviyelerin

içerisinde en yüksek rakamdır534. 1522 tarihinde Gargara Zaviyesine ait gelirlerde artış

gözlenmemekte 2 kıt‘a bağ ve 5 kıt‘a Değirmen zemininden 2039 akçe gelir elde

edilmiştir535. 1555 tarihinde zaviye vakfına ait zeminlerin isimleri kaydedilmiş fakat

yeni tahrir ve kaydından vakfın sıhhatinin malum olunamadığı belirtilmiştir. Bu kaydın

altına düşülen başka bir notta ise, zaviye vakfına ait zeminlerin tahrir emini tarafından

mirlivâya tımar kaydedildiği bildirilmektedir536.

Gargara Halil Bahadır Zaviyesi: Gargara Köyü’nde Halil Bahadır tarafından

inşa edilmiştir. 1518 tarihinde geliri Gargara Köyü sınırındaki 6 kıt‘a zeminden hâsıl

olan 600 akçedir. Bu gelirin 360 akçesi zaviye şeyhine, 240 akçesi ise “ayende ve

revende” gelip geçene sarf olunmaktadır537. 1518 tarihinde, zaviyenin şeyhi elinde beratı

bulunan Mustafa v. Mahmud’dur538. 1584 tarihinde ise, gelirleri 2 kıt‘a bağ ile 5 kıt‘a

zeminden hâsıl olmakta ve bu gelirler, vâkıfın ruhuna günde bir vakit Amme Sûresi

okunması şartıyla, Gargara Köyü’ndeki Muallimhâneye harcanmaktadır539.

Bednam Halil Bey Evlâd-ı Karaman Zaviyesi: Karamanoğlu Halil Bey

tarafından Bednam Köyü’nde kurulan bu zaviye 1500–1584 tarihlerinde yapılan bütün

tahrirlerde varlığını devam ettirdiği görülmektedir540. 1500 tarihinde zaviye vakfının

gelirleri, İznebolı ve Bednam köylerindeki 4 kıt‘a zeminden elde edilen 92 akçedir541.

1518 tarihinde zaviye vakfının gelirleri % 813 oranında artış göstermiştir. Bu tarihte,

Bednam köyündeki Köristan mezraası hâsılatının yarısı olan 480 akçe, Bednam Köyü

sınırındaki 1 adet su değirmeni icarından senelik 150 akçe, 1 kıt‘a bağdan 50 akçe, 1

kıt‘a zeminden 160 akçe olmak üzere toplam 840 akçe gelir elde edildiği görülmektedir.

Bu tarihte hasıl olan gelirden vakfın mütevellisi olan Alişah v. Ahmed için günde yarım

akçe, zaviye şeyhi Safer v. Ahmed’e günlük 1 akçe toplamda 540 akçe ödenmektedir.

534 TK 565, s. 226a. 535 TD 387, s. 261. 536 “Tahrir-i cedid ve kaydından sıhhati malum olunmadı. Mevlâna Ebu’l …. Efendi mirlivâya Tımar

kayd eylemiş” Bkz., BOA., TD 1, s. 48. 537 BOA., TD 1, s. 4. 538 BOA., TD 1, s. 4. 539 “el-an karye-i mezbûre içinde vâki‘ olan muallimhâneye tasarruf olunur. Muallim sahib-i vakf ruhu

içün günde bir vakit Sûre-i Amme kıraat eyleye” Bkz., TK 576, s. 13b 540 TK 565, s. 226; BOA., TD 1, s. 6; TD 387, s. 261; BOA., TD 1, s. 48; TK 576, s. 13b 541 TK 565, s. 226.

Page 174: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

FİZİKÎ, DEMOGRAFİK VE İKTİSADÎ YAPI

150

Misafirlerin yemeği için de 300 akçe harcanmaktadır542. Buradaki gelirlerin tutarı 800

akçe, harcamaların tutarı ise 840 akçe olarak hesaplandığı görülüyor, hâlbuki bu tarihte

gelirlerin toplamı 840 akçe olması gerekmektedir543.

1522 tarihli tahrire göre bu zaviyeye ait gelirler % 89 oranında gerilemiş ve

1500 tarihli tahririn hâsılat tutarı olan 92 akçeye düşmüştür544. 1555 tarihinde vakfın

gelirleri % 226,1 oranında artış göstererek 300 akçe olmuştur. Bu tarihte elde edilen

hâsılat Bednam Köyü Kozovası zeminindeki ceviz ve galle öşrü ile su değirmeni

icarından senelik 50 akçe, İznebolı zemininden 20 akçe, ziraat yapıldığı belirtilen

Bednam Köyü yaylağından senelik 200 akçe ve Bednam Köyündeki bağa dönüştürülen

1 kıt‘a zeminden 30 akçe olmak üzere toplam 300 akçedir545. 1584 tarihine gelindiğinde

vakıf gelirlerinde artış gözlenmemiş ve 5 kıt‘a zeminden 300 akçe gelir elde

edilmiştir546. Bednam Halil Bey Zaviyesi’nin gelirleri aşağıdaki tabloda da

görülmektedir. Tablo 17: Bednam Halil Bey Zaviyesi gelirleri

Gelir türü 1500 1518 1522 1555 1584 Zemin 4 kıt‘a 92 160 92 70 70

Âsiyab icarı* - 150 - - -

Nıfs-ı mezraa - 480 - 200 200

Bağ 1 kıt‘a - 50 - 30 30

Toplam 92 840 92 300 300 Yüzde 813 -89 226,1 0,0

Lamus Şeyh Ali Bey Zaviyesi: Lamus Köyü’nde Şeyh Ali tarafından

kurulmuştur. 1500–1584 tarihlerinde yapılan bütün tahrirlerde yer almaktadır. Fakat

1555 tarihli tahrirde zaviyenin varlığı mevcut değilken 1584 tarihinde yeniden

faaliyetine devam ettiğini görmekteyiz547. 1500 tarihinde Şeyh Ali Zaviyesi’ne ait

gelirler, 4 kıt‘a zeminden elde edilen 140 akçelik bir hâsılattan oluşmaktadır548. 1518

tarihinde zaviye vakfının hâsılatında % 7,1 oranında bir artış gözlenmektedir. Bu tarihte,

vakfa ait öşr-ü galle, resm-i çift, resm-i ağnâm, öşr-ü kovan ve diğer vergi türlerinden 542 BOA., TD 1, s. 6. 543 BOA., TD 1, s. 6. 544 TD 387, s. 261. 545 BOA., TD 1, s. 48. 546 TK 576, s. 13b. * 1555 ve 1584 tarihlerinde asiyab icarı zemin geliriyle birlikte yazılmıştır.. 547 TK 565, s. 227b; TD 387, s. 261; BOA., TD 1, s. 14; BOA., TD 1, s. 48; TK 576, s. 14a. 548 TK 565, s. 227b.

Page 175: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

ERMENEK KAZÂSI (1500–1600)

151

150 akçelik bir gelir elde edilmiştir549. 1522 tarihli tahrirde de Şeyh Ali Zaviyesinin

gelirlerinde herhangi bir artışın olmadığı ve vakıf hâsılatının 140 akçe olduğu

görülmektedir550. 1555 tarihinde ise Şeyh Ali Zaviyesi’nin “defter-i atik”te yer almasına

rağmen varlığının devam etmediğini görmekteyiz551. 1584 tarihinde zaviyenin

zeminlerinin “defter-i atik”te belli olmadığı, fakat “defter-i köhne”de kayıtlı olan

zeminlerin Kadıasker Mevlâna Mehmed b. Abdülvehhab imzasını taşıyan bir suretinin,

ilgililerin ellerinde bulunduğu bildirilmiştir552. Bu tarihte, zaviyenin gelirleri 1518

tarihine kıyasla % 6,7 oranında azalma göstermiştir. Elde edilen gelirler, zaviye

yakınlarındaki zeminden 13 akçe, Asmalu zemininden 19 akçe, Bey yeri zemininden 78

akçe, Boyalıca bağından 30 akçe olmak üzere toplam 140 akçe olarak gerçekleşmiştir553.

Lamus Hacı İsmail Zaviyesi: Hacı İsmail isimli şahıs tarafından Lamus

Köyü’nde kurulan zaviye 1500 ve 1522 tarihli tahrirlerde yer almaktadır554. 1500

tarihinde zaviye vakfının gelirleri, öşrü gallesinden hâsıl olan 425 akçedir555. 1522

tarihine gelindiğinde ise zaviyenin hâsılatında gelişme olmamış ve senelik gelir 425

akçe olarak gerçekleşmiştir556.

Lamus Şeyh Kasım Zaviyesi: Ermenek kırlık alanındaki zaviyeler arasında

vakfiye tarihi belli olan tek zaviyedir ve adını taşıdığı Şeyh Kasım tarafından, 1416

tarihinde veya bu tarihten biraz önce inşa edilmiştir. Zaviye, vakfiye tarihi itibariyle

Karamanoğulları dönemine aittir557. 1500 tarihinde zaviye gelirleri, galle öşründen elde

edilen 425 akçedir558. 1522 tarihinde zaviyeye ait gelirler, % 64,7 oranında azalma

göstererek 150 akçe olarak gerçekleştiği görülür559. 1555 tarihinde ise zaviye vakfının

gelirlerinde artış olmamış ve 1 kıt‘a bağ ile 2 kıt‘a zeminden yine 150 akçe gelir elde

549 BOA., TD 1, s. 14. 550 TD 387, s. 261. 551 BOA., TD 1, s. 48. 552 “Defter-i atîkde zeminleri nâ ma‘lum lâkin defter-i köhneden bu minval üzere ellerinde sûret-i

defterleri vardır. Bi- imzâ-i Mevlâna Mehmed b. Abdülvehhab Kadıasker” Bkz., TK 576, s. 14a. 553 TK 576, s. 14a. 554 TK 565, s. 229a; TD 387, s. 262 555 TK 565, s. 229a. 556 TD 387, s. 262 . 557 “Ber mucebi-i vakıfname el-müverrih tarihi sene 819” Bkz., BOA., TD 1, s. 47; “Ber-mûceb-i

vakıfnâme el-müverrah sene 819 deyü mukayyed der-defter-i atîk hâliyâ yine mukarrar”. Bkz., TK 576, s. 14b; Ayrıca Bkz., İ. Çiftçioğlu, a.g.e., s. 244.

558 TK 565, s. 229b. 559 TD 387, s. 262.

Page 176: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

FİZİKÎ, DEMOGRAFİK VE İKTİSADÎ YAPI

152

edilmiştir560. 1584 tarihinde Yol ismiyle bilinen 1 kıt‘a bağ ve ayrıca 2 kıt‘a zeminden

150 akçe hâsılat sağlanmıştır561.

Dindebolı Bayram Seydi Zaviyesi: Dindebolı Köyü’nde bayram Seydi isimli

şahıs tarafından kurulduğu anlaşılan zaviye, 1500 ve 1522 tarihli tahrirlerde yer

almasına rağmen, 1555 tarihli defterde varlığının artık devam etmediği görülmektedir562.

1500 tarihinde Bayram Seydi zaviyesine ait vakıf akarları olan 6 kıt‘a zemin isim olarak

belirtilmiş fakat bu zeminlerden elde edilen hâsılat miktarı belirtilmemiştir563. 1522

tarihinde de vakıf zeminlerin ismi belirtilmesine rağmen, yine gelir miktarının mevcut

olmadığı görülür564. 1555 tarihli tahrirde ismi anılan fakat varlık olarak mevcut olmayan

6 zaviyeden birisinin de Bayram Seydi Zaviyesi olduğunu öğrenmekteyiz565.

Boyalık Şeyh Yumlu Zaviyesi: Boyalık Köyü Şeyh Yumlu Zaviyesi adını

taşıdığı şahıs tarafından kurulmuş olmalıdır. Yumlu Zaviyesi zeminlerinden elde edilen

hâsılat miktarları belirtilmemiş, 1500 ve 1522 tarihli tahrirlerde mevcut olduğunu

gördüğümüz zaviye, 1555 tarihinde ortadan kalkan 6 zaviye ile birlikte aynı kaderi

paylaşmıştır566. Buna göre, 1500 tarihinde Şeyh Yumlu Zaviyesi gelirleri Boyalık

Köyündeki 6 kıt‘a zeminle, Lamus Köyündeki 1 kıt‘a bağdan elde edilmekteydi567. 1522

tarihinde zaviyenin zeminlerinde herhangi bir artış olmamıştır568. Yukarıda belirtildiği

gibi, 1555 tarihinde zaviye artık mevcut değildir569.

Davdas Derviş Ahmed Zaviyesi: Zaviye, Derviş Ahmed isimli şeyh tarafından

Davdas Köyünde kurulmuştur. Derviş Ahmed Zaviyesi 1500–1584 tarihlerinde yapılan

bütün tahrirlerde faal olarak yer almakta olup570, zaviyenin kurucusu olan Derviş

Ahmed, 1518 tarihinde hayattadır ve padişah beratıyla zaviyenin şeyhliğini

yürütmektedir571. 1500 tarihinde bu zaviyeye ait gelirler, zaviyenin içerisinde bulunan

yarım çiftlik büyüklükteki Derviş Ahmed Bahçesi’nden elde edilen senelik 150

560 BOA., TD 1, s. 47. 561 TK 576, s. 14b. 562 TK 565, s. 227b; TD 387, s. 261; BOA., TD 1, s. 48. 563 TK 565, s. 227b; Ayrıca Bkz., TD 387, s. 261. 564 TD 387, s. 261. 565 BOA., TD 1, s. 48. 566 TK 565, s. 228a; TD 387, s. 261; BOA., TD 1, s. 48 567 TK 565, s. 228a; TD 387, s. 261. 568 TD 387, s. 261 569 BOA., TD 1, s. 48 570 TK 565, s. 228b; BOA., TD 1, s. 11; BOA., TD 387, s. 261; BOA., TD 1, s. 48; TK. 576, s. 19a. 571 BOA., TD 1, s. 11.

Page 177: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

ERMENEK KAZÂSI (1500–1600)

153

akçedir572. 1518 tarihinde zaviye gelirinde % 33,3 oranında artış görülmüş ve aynı

bahçeden 200 akçe gelir elde edilmiştir. 1518 tarihinde zaviye görevlileri: Zaviyenin

kurucusu Derviş Ahmed zaviye şeyhi, oğulları Derviş Mehmed ve Ali ile Ali’nin oğlu

Veli de aynı şekilde hizmetkar olarak kaydedilmiştir573. 1522574 ve 1555575 tarihlerinde

zaviye vakfının gelirlerinde artış olmadığı ve senelik hâsılatın 150 akçe olarak sabit

kaldığı görülmektedir. 1584 tarihine gelindiğinde ise, yine Derviş Ahmed bahçesinden

150 akçelik bir gelir elde edildiği görülmekle birlikte zaviyedâr olarak Pîri v.

Mustafa’nın adı geçmektedir576.

Şadgeldi Yatağan Dede Zaviyesi: İznebolı Köyü’nün yakınındaki Karapınar

ismiyle bilinen mevkide, Yatağan Dede namıyla anılan dervişin makamında kurulan bir

zaviyedir ve elde mevcut olan bütün tahrirlerde faal durumunu muhafaza etmiştir577.

1555 ve 1584 tarihli tahrirlerde yer alan bir kayıttan anlaşıldığına göre, İznebolı

Köyü’nün yakınındaki Karapınar ismiyle bilinen mevziide, Yatağan Dede namıyla

anılan dervişin makamında, bazı kimseler kazandıkları rızklarından gelene ve geçene

hizmet ederlermiş, adı geçen zaviyede Şeyh İsmail isimli derviş bulunurken,

Karamanoğlu İbrahim Bey eline mektup verip, avârız-ı divâniyeden muaf tutmuş.

İbrahim Bey mektubunda Şeyh İsmail’den ve onun hizmetkârları olan Ömer, Osman ve

Mestan’ın çiftlerinden ve bağından vergi talep edilmemesi için kayıt koymuş.

Mevzubahis bu mektup gereği Sultan Cem, Sultan Şehinşah ve Sultan II. Bayezid da

Şeyh İsmail ve kardeşi Mestan evladı eline hüküm verip aynı şekilde her türlü vergiden

muaf tutmuşlar, onlar da kazandıklarını “ayende ve revendeye” sarf etmeye devam

etmişlerdir578.

572 TK 565, s. 228b. 573 BOA., TD 1, s. 11. 574 BOA., TD 387, s. 261. 575 BOA., TD 1, s. 48. 576 TK 576, s. 19a. 577 TK 565, s. 229a; 1518 tarihli tahrirde zaviyenin vakıf zeminlerinin Pınar-deresi Köyü’nde olduğu

bildirilmektedir. Ancak günümüzde Ermenek’te XVI. yüzyılda ve günümüzde böyle bir köy mevcut değildir. Ancak defterde “Karapınar mevkii” diye geçen mahal zamanla köy haline gelmiştir. Bkz., H. Bardakçı, a.g.e., s. 438 vd.; “Zemin, der-karye-i Pınar-deresi, zaviye-i mezbûre ma‘a eşcâr-ı ceviz” Bkz., BOA., TD 1, s. 3; TD 387, s. 262; BOA., TD 1, s. 48; TK 576, s. 13a.

578 “İznebolı nam karyenin kurbunda Karapınar ile maruf mevzide Yatağan Dede nam dervişin makamında bazı kimesneler kesb ettikleri rızklarından ayende ve revendeye hizmet ederlermiş. Zikr olunan zaviyede Şeyh İsmail nam derviş sakin oldukta Karaman oğlu İbrahim Bey eline mektup verip, avarız-ı divaniyeden muaf eylemiş. Ve çiftlerinden ve bağından nesne taleb etmeyeler. Ve hizmetkârlarından Ömer, Osman ve Mestan’dan dahi taleb etmeyeler deyü, mektubunda kayd eylemiş. Zikr olunan mektub mucebince Sultan Cem ve Sultan Şehinşah; Şeyh İsmail ve karındaşı Mestan evlâdı

Page 178: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

FİZİKÎ, DEMOGRAFİK VE İKTİSADÎ YAPI

154

Konya’ya bağlı Yatağan köyünde de Yatağan namı ile meşhur Ahmed Mürsel ve

onun zaviyeleri bulunmaktaydı. Vakfiyesinde Alâ’ed-din Ali Bey’in oğlu Mehmed

Bey’in ismi geçmektedir. Şeyh Ahmed Mürsel, Sultan Dediği tarafından yetiştirilmiş,

oğlu Toruncan Çelebi’nin de Konya merkezde zaviyesi olup, gelip geçen misafir ve

fukarâyı doyurduğu, Karamanoğlu İbrahim Bey’in bunlara iltifat ederek öşür ve diğer

vergilerden muaf tuttuğu belirtilmektedir579. 1522 tarihli tapu tahririnde, Beyşehir

livâsına bağlı Göçi Nahiyesi’nin Sulu-Çemen karyesinde de Yatağan-Mürsel Zaviyesi

bulunmaktaydı580.

1500 tarihinde Yatağan Dede Zaviyesi’ne ait gelirler, galle gelirinden elde edilen

425 akçeden ibaretti. Dervişlerin ellerinde padişah hükmü olup, kendi masarifi ile

zaviyeye sarf ettikleri belirtilmiştir581. 1518 tarihinde zaviye vakfının gelirlerinde % 60

oranında azalma görülmüştür. Bu tarihte, Pınar Deresi Köyü’nde içerisinde ceviz

ağaçları olan zeminden 10 kile buğday karşılığı 160 akçe, cevizden 10 akçe olmak üzere

toplam 170 akçe gelir elde edilmiştir. Bu tarihte zaviyede padişah beratı ile hâsılatı

tasarruf eden iki şeyh görev yapmaktadır. Bunlar: Nevmigeldi v. İsmail ve Şaban v.

Mestan’dır582.

1522 tarihinde zaviyenin senelik hâsılatında % 150 gibi büyük bir artış

göstererek galle öşründen elde edilen 425 akçe olmuştur. Bu tarihte de zaviye

dervişlerinin ellerinde padişah hükmü olduğu ve kendi kazançlarıyla zaviyeye hizmet

ettikleri tekrar vurgulanmaktadır583. 1555 tarihli tahrirde zaviyeye ait 60 dönüm zeminin,

zaviyenin şeyhleri olan İsmail b. Nevmigeldi ve İbrahim v. Mestan arasında eşit olarak

paylaştırıldığı görülmektedir584. 1584 tarihine gelindiğinde de aynı uygulama devam

ettirilmiş ve 60 dönüm olduğu belirtilen zaviye zemini Mestan ile İsmail’in çocukları

eline hüküm verip, Padişah-ı Saîd Sultan Bayezid aleyhir-rahme ve’l gufrân hazretleri dahi muaf tutub, hükmü şerife sadaka etmişler ki; ber karar-ı sâbık ayende ve revendeye hizmet ideler haliyâ” Bkz., BOA., TD 1, s. 48; 1584 tarihli tahrirdeki kayıt için Bkz., TK 576, s. 13a; Buna benzer diğer zaviye vakıfları için Bkz., Ö. L. Barkan-E. Meriçli, a.g.e., s. 132; M. E. Düzdağ, Kanunî Devrinde Osmanlı Hayatı, s. 123; A. Y. Ocak, S. Faroqhi, “Zaviye”, s. 472.

579 M. Z. Oral, “Yatağan Mürsel Vakfiyesi”, s. 337–345. 580 BOA., TD 387, s. 55. 581 “Dervişlerinin ellerinde hükm-i Padişâhî var. Kendi masarifi ile zaviyeye sarf ederler” Bkz.,TK 565,

s. 229a. 582 “Bâ-berât-ı padişâhî hâsılı ikisi tasarruf iderler” Bkz.,BOA., TD 1, s. 3 583 “Dervişlerinin ellerinde hükm-ü Padişahî var. Kendi masarifi ile zaviyeye sarf ederler” Bkz., TD 387,

s. 262 . 584 BOA., TD 1, s. 48.

Page 179: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

ERMENEK KAZÂSI (1500–1600)

155

arasında 30’ar dönüm paylaştırılmıştır585. Bu tarihte zaviyede görevli zaviyedârlar:

Erdem v. Mestan, Mestan v. O, Yusuf biraderi O, Şaban v. Hızır olmak üzere dört

kişidirler586. Zaviyenin bulunduğu mahalde zamanla Büyük Karapınar adıyla bir köy

teşekkül ettiği görülüyor587.

Çukurbağ Şeyh Halil b. Şeyh İsmail Zaviyesi: Çukurbağ Köyü’nde bulunan

bu zaviyenin ismi, 1518 tarihinde “Zaviye-i Şeyh İsmail” olarak anılmasından,

banisinin Şeyh İsmail olduğu anlaşılmakla birlikte,588 daha sonraki tahrirlerde“Zaviye-i

Şeyh Halil b. Şeyh İsmail der Karye-i Çukurbağ”589 şeklinde Şeyh Halil’in ismiyle

anılmaya başlanacaktır. 1518 tarihinde zaviyenin geliri, Yerköprü’de bulunan bağın 360

akçelik hâsılatından oluşmaktadır590. 1555 tarihinde zaviyeye ait gelirlerde % 56,9’luk

bir azalma gözlenmektedir. Bu tarihteki gelir, Çukurbağ köyünde bulunan 1 kıt‘a

zeminden elde edilen yıllık hâsılat 155 akçedir591. 1584 tarihinde zaviyenin gelirlerinde

herhangi bir artış olmamış ve zaviyeye ait 1 kıt‘a zeminden 155 akçe gelir elde

edilmiştir592. Tahrir defterlerindeki kayıtlardan bu zaviyede görev yapan şahısların

isimleri ve tasarruf ettikleri miktar hakkında bilgilere de ulaşılmıştır. Buna göre 1518

tarihinde elinde Padişah beratı bulunan zaviyede iki şeyh vardır. Bunlardan birisi, günde

yarım akçe yevmiye alan Ömer, diğeri ise günde yarım akçe yevmiye alan Hüseyin v.

Yusuf’tur593. 1584 tarihinde ise, zaviyenin biri şeyh diğeri mütevelli iki görevlisi vardır.

Hamza v. Halil padişah beratıyla şeyh, Pir Ömer v. Halil ise mütevellidir594.

Bedene Şeyh Hasan Zaviyesi: Bedene Köyü’nde Şeyh Hasan tarafından inşa

edilen zaviyenin inşa tarihi bilinmemektedir. 1500, 1518 ve 1522 tarihli tahrirlerde yer

almayan zaviye, 1555 ve 1584 tahrirlerinde:“Vakf-ı Zaviye-i Hasan der karye-i

Bedene”595 ismiyle yer almıştır. 1555 tarihinde zaviyeye ait gelirler, Yıllık geliri 300

akçe olan 1 adet su değirmeni, içerisinde ceviz ağaçları bulunan Baş Âsiyab zemininden

585 TK 576, s. 13a 586 TK 576, s. 13a 587 H. Bardakçı, Bütün Yönleriyle Ermenek Başyayla ve Sarıveliler, İstanbul 2005, s. 486 vd. 588 BOA., TD 1, s. 2. 589 “Vakf-ı Zaviye-i Şeyh Halil b. Şeyh İsmail der-karye-i Çukurbağ ber-mûceb-i kitâb-ı vakıf deyü

mukayyed der-defter-i atîk” TK 576, s. 13a; BOA., TD 1, s. 49. 590 BOA., TD 1, s. 2 591 BOA., TD 1, s. 49 592 TK 576, s. 13a. 593 BOA., TD 1, s. 2. 594 TK 576, s. 13a. 595 BOA., TD 1, s. 49; TK 576, s. 14a.

Page 180: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

FİZİKÎ, DEMOGRAFİK VE İKTİSADÎ YAPI

156

senelik 30 akçe, toplam hâsılatı ise 330 akçedir596. 1584 tarihine gelindiğinde ise, vakıf

gelirleri % 13,3 oranında artarak 340 akçe olmuştur. Bu gelirler, 1 adet su değirmeni

icarından 300 akçe, Baş zemininden 30 akçe, Boyalık Köyü zemininden 10 akçe olmak

üzere toplam 340 akçedir597. 1584 tarihinde zaviyenin şeyhi Seydi Ahmed v. Seydi,

zaviyedârı ise onun kardeşi olduğu anlaşılan, Hüseyin Fakı v. Seydi isimli şahıslardır598.

İznebolı Halil Bey Evlâd-ı Karaman Zaviyesi: İznebolı Köyü’nde Halil Bey b.

Karaman tarafından inşa edilen bu zaviye, sadece 1518 tarihli tahrirde yer almaktadır.

Bu tarihte Halil Bey Zaviyesi’nin gelirleri 8 kıt‘a zeminden elde edilen 1030 akçedir599.

Aynı tarihte, zaviyede görevli olan şahıslardan mütevelli Celâleddin, günde 1, senede

360 akçe, Zaviye Şeyhi olan Mehmed, günde 1, senede 360 akçe, hizmetkâr Hacı İsa

ise, günde 1, senede 300 akçe maaş olmaktadır600.

Nadire Şeyh Hüseyin Zaviyesi: Nadire Şeyh Hüseyin Zaviyesi ismini taşıdığı

Şeyh Hüseyin tarafından Nadire Köyü’nde kurulduğu anlaşılmakta olup, 1518

tarihinden sonra tahrir kayıtlarında yer almadığı görülmektedir601. 1518 tarihinde

zaviyenin gelirleri, Nadire Köyü’ndeki 1 adet su değirmeninden senelik 300 akçe,

Boyalık Köyü’nde bulunan 1 kıt‘a bağdan senelik 80 akçe, aynı köydeki 6 kıt‘a

zeminden, 200 ve toplamda 580 akçeden oluşmaktadır. Elde edilen bu hâsılattan, zaviye

şeyhi günde 1 akçe almakta, hâsılatın geri kalan 220 akçesi şeyh tarafından “ayende ve

revendeye sarf olunmaktadır602. Bu tarihte zaviyenin şeyhi, Muhyiddin’dir. Seydi

Ahmed v. Seydican ve onun kardeşleri Sûfî ve Mahmud ise zaviyenin

hizmetkârlarıdır603.

Günderler Şeyh Paşa Zaviyesi: Zaviye Günderler köyünde Şeyh Şücâoğlu

Şeyh Paşa tarafından kurulmuştur. Diğer bazı zaviyeler gibi sadece 1518 tarihli tahrirde

yer yer alan zaviyenin604 bu tarihteki hâsılatı, Kışla-önü, mer‘a-arası, Burhan-alanı,

Köprücek, Sivricetaş, Yassıcakaya isimlerinde 6 kıt‘a zemin ve Günderler Köyü’ndeki 1

596 BOA., TD 1, s. 49 597 TK 576, s. 14a 598 TK 576, s. 14a. 599 BOA., TD 1, s. 2. 600 BOA., TD 1, s. 2. 601 BOA., TD 1, s. 12. 602 BOA., TD 1, s. 12. 603 BOA., TD 1, s. 12. 604 BOA., TD 1, s. 12.

Page 181: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

ERMENEK KAZÂSI (1500–1600)

157

kıt‘a bağdan elde edilen 300 akçeden ibarettir. Bu gelirden günde 1 akçesi zaviye şeyhi,

¼’ü mütevellileri için, geri kalanı ise ayende ve revendeye sarf olunduğu görülür605.

10. Kilise

XVI. yüzyılda yapılan bütün tahrirlerde Ermenek şehrinde yer alan gayrimüslim

Sumbatlar Mahallesi’nin sakinleri, şehirdeki Kayadibi mevkiinde yer alan kiliselerinde,

dinî ayinlerini serbestçe yapabilmekteydiler. 1518 tarihli tahrirde yer alan Kilise vakfına

ait Ermenek sınırındaki 13 kıt‘a zemin İbrahim Bey’in azatlılarından Gümüşboğa b.

Abdullah tarafından vakfedilmiştir606. Bu zeminden hâsıl olan 1011 akçe gelir, o tarihte

kilisenin papazı olan İstefanos’un tasarrufundadır. Tahrirde yer alan: “vakf-ı kadîm

kâfiri” (Kâfirlerin eski vakfı) ifadesinden kilise ve vakfın tarihinin çok eski olduğu

anlaşılıyor607.

Tablo 18: Ermenek Kazâsındaki Zaviyelerin 1500–1518 Tarihlerindeki Vakıf Gelirleri

1500 1518 Zaviyenin Adı ve Bulunduğu Yer

Gelir Türü Hâsıl Gelir Türü Hâsıl

Halil Bey (Ermenek)

Zemin, 5 kıt‘a Bahçe, 1 kıt‘a Dükkân, 6 bab

565 Zemin, 6 kıt‘a Bahçe, 1 kıt‘a Dükkân, 6 bab

580

Hacı Abdullah (Ermenek- 1333)

- - Zemin, 31 kıt‘a, Âsiyab, 1 bab Bağ, 1 kıt‘a

1462

Hacı İvaz (Ermenek)

Zemin, 3 kıt‘a 195 Zemin, 3 kıt‘a 195

Yalıncak (Ermenek)

Zemin, 3 kıt‘a Bahçe, 1 kıt‘a

105 - -

Arabşah (Ermenek)

Zemin, 4 kıt‘a Bahçe, 2 kıt‘a

235 - -

605 “Cihet-i şeyh, ber- mûceb-i berât-ı hümâyûn, fi yevm 1. Cihet-i mütevelliyân, rub‘u mahsûl, 150.

Bakiyesi ayende ve revendeye sarf olunur” Bkz., BOA., TD 1, s. 12; Ayrıca Bkz., İ. Çiftçioğlu, a.g.e., s. 239.

606 Osmanlılarda eğer efendi köleyi azat etmişse azat edilen köleye yüklü miktarlarda bağışlarda bulunmak âdet olmuştu. Belki böyle bir gelenek sebebiyle bu kadar zengin olmuş olabilir. Bkz., İsmail Parlatır, “Türk Sosyal Hayatında Kölelik”, Belleten XLVII/187 (Temmuz 1983), s. 822; Sebahattin Bayram, Salih Çeçen, “Yeni Belgelerin Işığında Eski Anadolu’da Kölelik Müessesesi”, Belleten LX/229 (Aralık 1996), s. 579–585.

607 “Ki vakf-ı kenîse-i der-nefs-i Ermenek der-Kayadibi der-yed-i İstefanos zımmî der-sınûr-ı Ermenek, 13 kıt‘a, vakf-ı kadîm Kâfirî, Hâsıla: 1011. Kadîmü’z-zamandan vakf-ı kenîse deyû kenîse-i mezbûr Papasları sarf iderler” Bkz., BOA., TD 1, s. 16; Bkz., M. E. Düzdağ, a.g.e.,s. 163, 168; Ayrıca Bkz., İ.H. Konyalı, Karaman, s. 722; BOA., TD 1, s. 16; XVI. Asırda Adilcevaz ve Ahlat’ta kilisenin olmadığı fakat köylerde kiliselerin mevcut olduğu tespit edilmiştir. Bkz., O. Kılıç, Adilcevaz ve Ahlat, s. 103, 130.

Page 182: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

FİZİKÎ, DEMOGRAFİK VE İKTİSADÎ YAPI

158

Efendi Çelebi (Ermenek)

- - Bahçe, 1 kıt‘a 100

Halil Bey (Ermenek)

- - Zemin, 6 kıt‘a Bahçe, 1 kıt‘a

570

Şeyh Pürçeklü-Börklü (Görmel)

Zemin, 13 kıt‘a 600 Zemin, 13 kıt‘a 1160

Görmel Zemin, 4 kıt‘a 302 - -

Gargara Zemin, 5 kıt‘a Bağ, 2 kıt‘a

2039 - -

Halil Bahadır (Gargara)

- - Zemin, 6 kıt‘a 600

Halil Bey (Bednam)

Zemin, 4 kıt‘a 92 Mezraa, nısf Âsiyab, 1 bab Zemin, 2 kıt‘a

840

Şeyh Ali Bey (Lamus)

Zemin, 4 kıt‘a 140 Öşr-i galle, kovan, resmi çift, ağnâm

150

Hacı İsmail (Lamus)

Öşr-i galle 425 - -

Şeyh Kasım (Lamus-1416)

Öşr-i galle 425 - -

Bayram Seydi (Dindebolı)

Zemin, 6 kıt‘a ? - -

Şeyh Yumlu (Boyalık)

Zemin, 6 kıt‘a Bağ, 1 kıt‘a

? - -

Derviş Ahmed (Davdas)

Bahçe, 1 kıt‘a 150 Bahçe, 1 kıt‘a 200

Paşa Bey (Ermenek)

- - Âsiyab, 1 bab 800

Şadgeldi Yatağan Dede (İznebolı yakınında)

Öşr-i galle 425 Zemin, 1 kıt‘a 170

Şeyh Halil b. Şeyh İsmail (Çukurbağ)

- - Bağ, 1 kıt‘a 360

Şeyh Hasan (Bedene)

- - - -

Halil Bey (İznebolı)

- - Zemin, 8 kıt‘a 1030

Şeyh Hüseyin (Nadire)

- - Âsiyab, 1 bab Bağ, 1 kıt‘a Zemin, 6 kıt‘a

580

Şeyh Paşa (Günderler)

- - Zemin, 6 kıt‘a Bağ, 1 kıt‘a

300

Yekûn 5698 9097

Page 183: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

ERMENEK KAZÂSI (1500–1600)

159

Tablo 19: Ermenek Kazâsındaki Zaviyelerin 1522–1584 Tarihlerindeki Vakıf Gelirleri

1522 1555 1584 Zaviyenin Adı ve Bulunduğu Yer

Gelir Türü Hâsıl Gelir Türü Hâsıl Gelir Türü Hâsıl

Halil Bey (Ermenek)

Zemin, 6 kıt‘a Bahçe, 1 kıt‘a Dükkân, 6 bab

565

Zemin, 6 kıt‘a Âsiyab, 1 bab Bahçe, 2 kıt‘a Dükkân, 2 bab

260

Zemin, 6 kıt‘a Âsiyab, 2 bab Bahçe, 3 kıt‘a Dükkân, 2 bab

465

Hacı Abdullah (Ermenek-1333) - -

Zemin, 10 kıt‘a Bağ, 1 kıt‘a Âsiyab, 1 bab

404

Zemin, 10 kıt‘a Âsiyab, 1 bab Bağ, 1 kıt‘a

479

Hacı İvaz (Ermenek) - - - - - -

Yalıncak (Ermenek)

Zemin, 3 kıt‘a Bahçe, 1 kıt‘a 105 - - - -

Arabşah (Ermenek)

Zemin, 4 kıt‘a Bahçe, 2 kıt‘a 235 - - - -

Efendi Çelebi (Ermenek) - - - - - -

Halil Bey (Ermenek) - - - - - -

Şeyh Pürçeklü-Börklü (Görmel)

Zemin, 13 kıt‘a 600 - - - -

Görmel Zemin, 4 kıt‘a 302 Zemin, 9 kıt‘a Bağ, 1 kıt‘a 210

Zemin, 11 kıt‘a Bağ, 2 kıt‘a

1160

Gargara Zemin, 5 kıt‘a Bağ, 2 kıt‘a 2039 - - - -

Halil Bahadır (Gargara) - - - - Zemin, 5 kıt‘a

Bağ, 2 kıt‘a ?

Halil Bey (Bednam) Zemin, 4 kıt‘a 92

Âsiyab, 1 bab Yaylak, 1 kıt‘a Zemin, 2 kıt‘a

300 Zemin, 5 kıt‘a 300

Şeyh Ali Bey (Lamus) Zemin, 4 kıt‘a 140 - - Zemin, 3 kıt‘a

Bağ, 1 kıt‘a 140

Hacı İsmail (Lamus) Öşr-i galle 425 - - - -

Şeyh Kasım (Lamus-1416)

Zemin, 2 kıt‘a Bağ, 1 kıt‘a 150 Zemin, 2 kıt‘a

Bağ, 1 kıt‘a 150 Zemin, 2 kıt‘a Bağ, 1 kıt‘a 150

Bayram Seydi (Dindebolı) Zemin, 6 kıt‘a ? - - - -

Şeyh Yumlu (Boyalık)

Zemin, 6 kıt‘a Bağ, 1 kıt‘a ? - - - -

Derviş Ahmed (Davdas) Bahçe, 1 kıt‘a 150 Bahçe, 1 kıt‘a 150 Bahçe, 1kıt‘a 150

Paşa Bey (Ermenek) - - - - - -

Page 184: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

FİZİKÎ, DEMOGRAFİK VE İKTİSADÎ YAPI

160

Şadgeldi Yatağan Dede (İznebolı yakınında) Öşr-i galle 425 Zemin, 60

dönüm ? Zemin, 60 dönüm ?

Şeyh Halil b. Şeyh İsmail (Çukurbağ) - - Zemin, 1 kıt‘a 155 Zemin, 1 kıt‘a 155

Şeyh Hasan (Bedene) - - Âsiyab, 1 bab

Zemin, 1 kıt‘a 330 Âsiyab, 1 bab Zemin, 2 kıt‘a 340

Halil Bey (İznebolı) - - - - - -

Şeyh Hüseyin (Nadire) - - - - - -

Şeyh Paşa (Günderler) - - - - - -

Yekûn 5228 1959 3339

bç. Medreseler ve Diğer Eğitim Kurumları Arapçada ( د ر س ) “Derase” kökünden gelen “Medrese” kelimesi, talebenin

kendisinde ilim öğrendiği yer manasında olup, genel olarak Sıbyân Mektebi’nin üstünde

eğitim ve öğretim yapılan orta ve yüksek tahsil müesseselerine delâlet etmektedir608.

Medreseler, genellikle bir dershâne ve etrafında yeteri kadar talebe hücrelerinden

meydana gelmektedir. Tesis edenin anlayış ve malî gücüne göre bunların dışında imaret,

kütüphâne, hamam, ilave edilirdi609. İslam âleminde ilk defa medrese kuran kişi, Türk

emirlerinden Nisabur Hâkimi Emir Nasr b. Sebug Tigin olmuştur610. Selçuklu ve

Beylikler döneminde de eğitim işine büyük ehemmiyet verilmiş, bu yöreler

Osmanlıların eline geçtikten sonra eğitim kurumları asli fonksiyonlarını sürdürmeye

devam etmişlerdir611.

Osmanlılarda ilk medrese, 1331’de Orhan Gazi tarafından İznik’te yapılmış,

sonra bunu Bursa’daki Sultan medresesi ve II. Murad zamanında Edirne’de, 1447’de

inşa edilen büyük medrese ile Dârül-hadis takip etmiştir612. Fatih, İstanbul’da Sahn-ı

608 Şemseddin Sami, Kâmûs-ı Türkî, İstanbul 1317, s. 1314; Mevlût Sarı, El- Mevârid, İstanbul 1982, s.

485; M. Z. Pakalın, OTDTS II, s. 436; C. Baltacı, a.g.e., s. 25. 609 Ö. L. Barkan, “İmaret Sitelerinin Kuruluş…”, s. 239; Î. Ateş,“Vakıflarda Eğitim Hizmetleri “, s.31; H.

Akgündüz, a.g.e., s. 258; C. Baltacı, a.g.e., s. 25; G. Göğebakan, a.g.e., s. 170. 610 İbn’nül- Emin Mahmut Kemal, “Evkaf-ı Hümâyun Nezaretinin Kuruluş Tarihi I”, VD XV, (1982), s.

90; Uzunçarşılı, İlmiye Teşkilatı, s. 1; A. Adnan Adıvar, Osmanlı Türklerinde İlim, İstanbul 1991, s. 16; A. Yiğit, a.g.e., s. 83; Ziya Kazıcı, Osmanlı’da Eğitim Öğretim, İstanbul 2004, s. 7.

611 F. Köprülü, Osmanlı İmparatorluğu’nun Kuruluşu, s. 115; M. Şerefettin Yaltkaya, “Tanzimat’tan Evvel ve Sonra Medreseler”, Tanzimat I, (Tanzimat’ın 100. Yıl Münasebetiyle), İstanbul 1940, s. 463; Ö. L. Barkan-E. Meriçli, a.g.e., s. 5; Uzunçarşılı, Beylikler, s. 256; C. Baltacı, a.g.e., s. 31; Î. Ateş,“Vakıflarda Eğitim Hizmetleri”, s. 32; Y. Akyüz, a.g.e., s. 40, 56, 60, 72; M. Akdağ, “Türkiye’nin İktisadî Vaziyeti II ”, s. 327; T. Baykara, Konya, s. 98 vd.; Z. Kazıcı, a.g.e., s. 17; İbrahim Ateş, a.g.m., s. 6; A. Yiğit, a.g.e., s. 85.

612 Uzunçarşılı, İlmiye Teşkilatı, s. 3; A. Adıvar, a.g.e., s. 16-17, 48; Abdülhak Adnan, “Ali Kuşçu”, İA. I,

Page 185: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

ERMENEK KAZÂSI (1500–1600)

161

Seman medresesini yaptırdıktan sonra Osmanlı medreseleri buna göre yeniden

düzenlendi613. Kanunî, Süleymaniye Medresesi’ni yaptırdıktan sonra, medreselerin

tasnifi tekrar belirlendi. Osmanlıda medreseler, müderrisinin aldığı yevmiyeye göre

isimlendirilmekteydi. Medreselerde okutulan kitaplar ve eğitim süreleri de farklılık

gösteriyordu 614. Kırklı ve elli akçe yevmiyeli Hariç medreseler, Anadolu Selçuklu

Devleti ve Anadolu beylikleri döneminde yaptırılan medreseler olup, tahsil süresi

önceleri bir yıl iken sonra beş aya inmiştir. Hâriç medreseleri “bilginin temelleri”, yani

Arapça ve fikrî ilimler üstüne hazırlık dersleri veriliyordu. Dâhil denilen, Osmanlı

padişahları ve hanedan üyeleri tarafından yaptırılan medreseler ise “ulûm-i âliye”, yani

dinî ilimler üstüne öğretim yapardı615.

XVI. yüzyılda Ermenek kazâsında, başta Musa Bey (Tol) Medresesi olmak

üzere, Bednam Köyü’nde Ömer ve İsmet Dâru’l-Huffâzı, Ermenek merkezinde Seyyid

Kemal b. Seyyid Ahmed Mektebhânesi, Gargara Köyü’nde Abdüllatif Halife

Mektebhânesi, Dindebolı Mektebhânesi ve Bednam Köyü’nde Hacı Mehmed b.

Abdüllatif Halife Muallimhânesi gibi eğitim kurumları bulunmaktaydı. Bu eserlerden

sadece Tol Medrese günümüze kadar gelebilmiştir.

1. Ermenek Musa Bey Medresesi (Tol Medrese)

Tol Medrese616 adıyla da bilinen medrese, Ermenek kazâ merkezinde Karaman

oğullarından Bedreddin Mahmud Bey’in oğlu Emir Musa Bey tarafından 1339 yılında

inşa edilmiştir617. Taçkapısında bulunan Arapça kitâbede yer alan ifadeler: “Bu mübârek

s. 322; H. Akgündüz, a.g.e., s. 251.

613 Kıvâmî, s. 70; Fatih zamanında, medreseler; Haşiye-i tecrid, Miftah, Kırklı, Hâriç, Dâhil ve Sahn-ı Seman olarak altı kademeli akademik tasnife tâbi tutuldu Bkz., Uzunçarşılı, İlmiye Teşkilatı, s. 1; A. Adıvar, a.g.e., s. 16, 44; H. İnalcık, Klasik Çağ, s. 175; Î. Ateş,“Vakıflarda Eğitim Hizmetleri”, s. 35; M. Z. Pakalın, OTDTS II, s. 436; M. Ş. Yaltkaya, a.g.m., s. 464; H. İnalcık, Klasik Çağ, s. 174 vd.; H. Akgündüz, a.g.e., s. 256; İ. Tekeli, S. İlkin, a.g.e., s. 15.

614 Bu tasnife göre medreseler yukarıdan aşağıya doğru; Dar’ul hadis, Medrese-i Süleymaniye, Musıla-i Süleymaniye, Hareket-i altmışlı, İbtida-i altmışlı, Sahn-ı Seman, Musıla-i Sahn, Hareket-i dâhil, İbtida-i dâhil, Hareket-i hariç, İbtida-i hariç, Kırklı, Miftah, Tecrid şeklinde sıralandı. Bkz., Uzunçarşılı, İlmiye Teşkilatı, s. 19, 59; H. İnalcık, Klasik Çağ, s. 176 vd.; C. Baltacı, a.g.e., s. 37 vd.; F. Unan, a.g.m., s. 45 vd.; A. Akgündüz, S. Öztürk, a.g.e., s. 406; H. Akgündüz, a.g.e., s. 256, 259.

615 H. İnalcık, Klasik Çağ, s. 176; Uzunçarşılı, İlmiye Teşkilatı, s. 12; C. Baltacı, a.g.e., s. 40; Fahri Unan, “Osmanlı İlmiye Tarikinde Payeli Tayinler Yahut Devlette Kazanç Kapısı”, Belleten LXII/223, (Nisan 1998), s. 45; Osmanlı medreseleri “Umumi medreseler” ve “İhtisas medreseleri” olarak da tasnif edilmiştir. Bkz., C. Baltacı, a.g.e., s.19–24; F. Unan, a.g.m., s. 46, 53 vd.

616 Kıpçak ve Oğuz ağzında Tol kelimesi taş anlamına gelmektedir. [Bu bilgi hocam Prof. Dr. Salim Cöhce’den alınmıştır.]

617 E. Diez-O. Aslanapa-M. Koman, a.g.e., s. 22 vd.; Câhid Baltacı, XV-XVI. Asırlar Osmanlı Medreseleri, İstanbul 1976, s. 11; Î. Ateş,“Vakıflarda Eğitim Hizmetleri”, s.49; H. Akgündüz, a.g.e., s.

Page 186: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

FİZİKÎ, DEMOGRAFİK VE İKTİSADÎ YAPI

162

medreseyi 740 senesinde gâzi, âbid, âlim, büyük emir din ve dünyanın ziyneti Mahmud

oğlu Musa yaptırdı” anlamına gelmektedir618. Ayrıca zamanın Ermenek Kadısı Mevlâna

Gıyaseddin b. Safiyyüddin imzalı ve 1345 tarihli medrese vakfiyesinden Tol

Medrese’nin 1339 yılında Musa Bey tarafından yaptırıldığı anlaşılıyor619.

Tol Medrese, Karamanoğulları zamanında yaptırılan ilk büyük medrese olup, bu

devre ait eserlerin en muhteşemi ve sanat değeri en yüksek olanıdır. Kayalık fakat fazla

meyilli olmayan bir arazi üzerinde kesme taştan, tek katlı ve iki eyvanlı revaklı avlusu

ile klasik medrese planına uygun bir şekilde inşa edilmiştir. Portal üzerindeki

penceresiyle Selçuklu devri medreselerinde görülmeyen bir yeniliğe sahiptir620. Mimarı

bilinmeyen medresenin, kuzey tarafındaki küçük eyvanın kemeri üzerinde bulunan

parçalanmış kitabeden, 1708 tarihinde Şahin isimli bir şahıs tarafından tamir edildiği

anlaşılmaktadır621.

Selçuklu devri medreseleri gibi, Tol Medrese de açık avlulu bir medresedir.

Avlunun ortasında dörtgen bir havuz vardır. Avlunun çevresi üç cepheden revaklarla

çevrilidir. Portal veya ana eyvanın kuzeyinde, önleri revaklı dört oda ve bir eyvan,

güneyinde ise altı oda yer almaktadır. Kuzeydoğu ve güneydoğu cephelerinde bulunan

köşelerdeki odalar diğer odalara nispeten daha büyüktür. Ana eyvanın sağında ve

solunda yer alan kubbeli salonlar, türbedir. Türbenin solundaki beşikörtülü orta eyvan

hem dershâne hem de mescid olarak kullanılmıştır622.

Musa Bey ile karısından sonra hanedana mensup diğer bazı şahısların da

cenazeleri buraya gömülmüştür. Fakat günümüze kadar isim ve ölüm tarihi bulunan

244; G. Öney, Beylikler Devri Sanatı, s. 41; H. Bardakçı, a.g.e., s. 151; K. İlisulu, a.g.e., s. 6; M. Armutlu, a.g.e., s. 140; İsmail Çiftçioğlu, “Ermenek’te Emir Musa Bey Medresesi (Tol Medrese) ve Vakfiyesi”, İlmî Araştırmalar XII, İstanbul 2001, s. 73-82 .

618 H. Edhem, a.g.m., s. 704; İ. H. Konyalı, Karaman, s. 716; U. İğdemir, “Türk-İslam Kitâbe Estampajları”, s. 551; H. Bardakçı, a.g.e., s. 152; A. Uysal, N. Adalı, M. Demirci, a.g.e., s. 503.

619 Vakfiye kaydı: “Ber- muceb-i vakıfname-i şer’iyye bi-imza-i Mevlana Gıyaseddin b. Safiyyüddin kâdi yevme izin bi-Ermenek fi tarihi sene 745. Vâkıf-ı mezkûrun vefatı Ramazan sene 745” şeklinde geçer. Bkz., BOA., TD 1, s. 45; Aynı kayıt için Bkz., TK 576, s. 16a; Medrese vakfiyesi örneği için Bkz., Refet Yinanç, “Selçuklu Medreselerinden Amasya Halifet Gazi Medresesi ve Vakfı”, VD XV, (1982), s. 9 vd.

620 Oktay Aslanapa, Türk Sanatı II, İstanbul 1973, s. 203; E. Diez-O. Aslanapa-M. Koman, a.g.e., s. 22 vd.; K. İlisulu, a.g.e., s. 6; G. Öney, Beylikler Devri Sanatı, s. 41; İ. Çiftçioğlu, a.g.m., s. 76.

621 İ. H. Konyalı, Karaman, s. 717; H. Bardakçı, a.g.e., s. 157. 622 S. Eyice, “Mescid”, s. 114; İ. H. Konyalı, Karaman, s. 718; Türbedeki mezar taşlarının tarihsiz Farsça

ve Arapça kitâbeleri için Bkz., U. İğdemir, “Türk-İslam Kitâbe Estampajları”, s. 551; C. Baltacı, a.g.e.,s. 11; Y. Önge, Su Yapıları, s. 14; Tanju Cantay, “Avlu”, DİA. IV, İstanbul 1991, s. 122; CL. Huart, “Aksaray”, İA. I, s. 274; İ. Çiftçioğlu, a.g.e., s. 118.

Page 187: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

ERMENEK KAZÂSI (1500–1600)

163

hiçbir mezar kitabesi gelememiştir Türbedeki lahitlerin alçıya gömülmüş çini

parçacıkları, beylikler zamanındaki mihraplarda da görülmektedir623.

Binanın Taçkapısı, eski Türk geleneğine uygun olarak doğuya bakmaktadır.

Genelde Selçuklu geleneğinin devam ettirildiği taçkapıda, süsleme köklü değişikliklere

uğramıştır. Taçkapı, oransızlığıyla dikkati çekmektedir. Niğde Akmedrese’de görülen

mukarnas konsollardan sütun başlıklarına burada da rastlanmaktadır. Giriş kapısı

kemeriyle mukarnas kavsara arasındaki alan, hayli geniş tutulmuştur. Bu alan içine, ana

niş cephe yüzünde bir pencere açılmıştır. Köşelerde, mukarnas konsollardan sütuncuk

başlıklarının üst kısmında, örme kaynlardan iki sütuncuk daha yükselir624.

Medrese vakfiyesinde müderrislerin hangi dersleri okutacağına dair herhangi bir

kayıt olmamakla birlikte, Karamanlı medreselerinin genelinde dini ilimlerin yoğunluk

kazandığı göz önünde bulundurulacak olursa, Tol Medrese’de de dini ve aklî ilimlerin

okutulduğunu söylemek mümkündür625. Müderris yaptığı görevin karşılığında “Paşa-

yeri” adıyla bilinen ekinliği ziraat edip, bunun ¼’ünü vakfa vermekte geriye kalan

kısmını ise kendisi tasarruf etmektedir626.

1555 ve 1584 tarihli tahrirlerde yer alan bir kayda göre627, vâkıf Musa Bey

vakfiyesinde müderrisin kasabaya çıkarak, imamlık ve tabiplikle uğraşmasını men etmiş

ve öğrencilerin eğitimiyle meşgul olmasını şart koşmuştur. Ancak müderrisin bu şarta

uymadığı özellikle vurgulanmıştır.

Tol Medresenin Evkâf Gelirleri: 1500 tarihinde Ermenek Medresesi’nin

gelirleri, Fariske köyü, yıllık öşür hâsılatının yarısı olan 3094 akçe, Konya’ya tâbi

Mescidlü Salur Köyü öşrünün yarısı 3107 akçe, Ermenek’e tâbi Akmanastır ve Görmel

köylerinde zemin gelirleri. Gülnar‘a tâbi içerisinde Larsun zemininin de bulunduğu 11

adet zeminin geliri. Ayrıca Gülnar’a tâbi Belkoru mevkii, Mut’a bağlı Ketselözü, Sakız

ve Suçatı, Yaylak-ı diş mevzii, Uğurlu Köyü sınırı, Hatun zemini ve Cenne köyü

623 H. Bardakçı, a.g.e.,s. 156; G. Öney, Beylikler Devri Sanatı, s. 40 vd. 624 Taç kapısı bakımından aynı dönemin emsal medreseleri; Karaman Nefise Hatun Medresesi, Niğde

Akmedrese, Aksaray Zinciriye Medresesi. Bkz., Rahmi Hüseyin Ünal, Osmanlı Öncesi Anadolu-Türk Mimarisinde Taçkapılar, İzmir 1982, s. 26 vd.; İ. Çiftçioğlu, a.g.m., s. 76.

625 İ. Çiftçioğlu, a.g.e., s. 100. 626 BOA., TD 1, s. 45; TK 567, s. 16b. 627 “Şurût-ı vâkıf vakıfnâmesinde mesturdur. Ammâ riâyet olunmaz. İçel’de reîfü’l bünyân medârisden bir

medresedir. Tedrisi inâyet olunan müderrise te’kid buyrula ki hâriç kasabaya varub imamet ve tebâbet eyleyüb durmaya medresede ders-i daime meşgul ola deyü mukayyed der-defter-i atîk”. Bkz., BOA., BOA., TD 1, s. 46; Aynı kayıt için Bkz., TK 576, s. 17a.

Page 188: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

FİZİKÎ, DEMOGRAFİK VE İKTİSADÎ YAPI

164

zeminlerinden elde edilen 3434 akçe, Toplamda ise 9.635 akçe yıllık hâsılatı olduğu

görülmektedir628.

1518 tarihinde vakfın gelirleri % 18,9 artış göstererek 11465 akçe olmuştur. Bu

tarihte medresenin evkâfına yeni ilaveler yapıldığı görülmektedir. Bunların başlıcaları,

Larende’ye tâbi Sıdırva Köyü’ndeki629 Kadı zemini, Ermenek merkezinde muhtelif

zeminler ile 1 adet su değirmeni ve Sarumazı, Gargara, Berat, köylerinde bulunan

zeminlerin bu tarihte 682 akçelik bir gelir sağladığı görülmektedir. Yapılan ilavelerle

birlikte zeminlerden elde edilen toplam gelir 2740 akçedir. Bu tarihte Fariske Köyü ile

Mukaddem, Adiller, Nuret ve Çor-beği cemaatlerinin öşür ve rüsum gelirleri toplamı

6460 akçedir. Geliri medreseye bağlı Konya’nın Mescidlü Salur Köyü’nün yarı hâsılatı,

ayni olarak 300 kile kayda geçmiştir. Bu köyün öşür hâsılatı kovan ve bostan

gelirleriyle birlikte 2420 akçe, diğer zeminlerden elde edilen 2740 akçe ve toplam

gelirin 11465 akçe olduğunu görüyoruz630.

1522 tarihinde, vakıf gelirlerinde % 20’lik azalma ile 9166 akçe olarak

gerçekleşmiştir. Ermenek Medresesi’nin gelirleri, Fariske köyü öşür hâsılatının yarısı

2800 akçe, Konya’ya tâbi Mescidlü Salur Köyü öşrünün yarısı olan 3020 akçe631.

İçerisinde Gülnar’a Mut’a bağlı zeminlerin, ayrıca Uğurlu köyü sınırı, Ermenek’te

Hatun zemini ve Cenne köyü zeminlerinden senelik 3346 akçe gelir elde edildiği,

toplam hâsılatın 9.166 akçe olduğu görülmektedir632.

1555 tarihinde medrese vakfının gelirleri, %13,3’lük bir azalmayla 7946 akçeye

inmiştir. Fariske Köyü ile Ermenek’e tâbi Başdere Köyü, Vadi-i Kovastan ile Kabukan-

Taş diye isimlendirilen arazilerle sınırlı yerlerin öşür gelirlerinin yarısı olan 2214 akçe

medresenin müderrisine ve talebelerine aittir633. Öşrün diğer yarısı tımara aittir.

Konya’ya tâbi Mescidlü Salur Köyü mahsulünün yarısı olan 2635 akçe, hâsılatın diğer 628 TK 565, s. 225a. 629 Sıdırva köyü için Bkz., O. Gümüşçü, a.g.e., s.36, 65. 630 BOA., TD 1, s. 13–14; Ş. Çelik; Konya Mescidlü Salur Köyü hâsılatının 300 kile aynî olarak

yazıldığını, ayrıca aynı defterin 14. sayfasında kaydedilen toplam hâsılatı dikkate almayarak, 1518 tarihinde medrese gelirinin 6405 akçe olarak gerçekleştiğini belirtir. Hâlbuki defterde medresenin o tarihteki geliri olan 11.465 akçe yekûn olarak verilmiştir. Bkz., Ş. Çelik, a.g.e., s. 244.

631 TD 387, s. 30; Medresenin Fariske Köyü’ndeki geliri için ayrıca Bkz., BOA., TD 182, s.34. 632 TD 387, s. 260; Ayrıca Bkz., İ. Çiftçioğlu, a.g.e., s. 95, 118 vd. 633 Fariske Köyü ve Başdere mezraası vakfının üzerine dikey bir şekilde düşülen nota göre, Depe Eyikü

mezraası da bu köyün hududuna dâhil olup, sipâhiye tımar olarak verilmediyse medrese vakfının tasarrufunda olduğu belirtilmiştir. “Mezraa-i Depe Eyikü der-gurbu karye-i mezkûre sipâhiye Tımar verilmediyse, bu karyenin hududunda dâhildir vakfa tasarruf oluna”. Bkz., BOA., TD 1, s. 44; 1555’te Fariske Köyü öşründen vakfa ait 2214 akçelik miktar için ayrıca Bkz., BOA., TD 272, s. 30.

Page 189: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

ERMENEK KAZÂSI (1500–1600)

165

yarısı Konya’daki Mevlâna Celâleddin-i Rumî Türbe’sine aittir634. Larende’nin Küçük

Mahalle’sinde ve şehrin yakınında, içerisinde evler bina olunduğu belirtilen arazideki

hâne ve bağların kirasından yıllık 200 akçe, Larende’nin Sıdırva Köyü’nde Kadı-yeri

adıyla bilinen mezraanın öşrünün 1/8’i olan 620 akçe, Kızıl Üyük’ün yakınında, Paşa

yeriyle anılan ve müderris tarafından ziraat olunan mezraanın mahsulâtının ¼’ü olan

240 akçe, bu köy ve mezraa gelirlerinden başka gelirleri Tol Medrese’ye ait olan,

Ermenek yakınlarında içinde ceviz ağacı ve üzüm asmaları bulunan aynı zamanda ziraat

de olunan Kovastan zemininden 300 akçe, Ermenek merkezi ile ona bağlı köylerden

Görmel, Lamus, Uğurlu, Gargara, Keremüddin, Akmanastır köyünde muhtelif

zeminlerden elde edilen gelirler. Ayrıca Mut ve Gülnar’a tâbi yerlerden elde edilen

gelirler yaklaşık 3097 akçe ve medresenin toplam mahsulâtı 7946 akçe tutarındaydı. Bu

gelirler, medresenin tamirat ve rakabesine ayrıca müderris, muid, imam, mütevelli ve

talebesine sarf olunmaktaydı635. Bir önceki tahrire göre evkâf gelirlerinde gözlenen

düşüşün sebebi, medresenin vakfı olan hamamın tamamen yıkılmış olmasıdır636.

1584 tarihinde, vakfın gelirleri % 46,9’luk bir artışla 11673 akçeye yükselmiştir.

Bu tarihte, Ermenek’e tâbi Fariske ve Başdere köyleri ve onlara bağlı bazı yerlerin şer‘i

ve örfî vergilerinin yarısı olan 6310 akçe637. Konya’ya tâbi Mescidlü Salur Köyü

öşrünün yarısı olan 2635 akçe, diğer yarısı Mevlâna Türbesi’ne vakfedilmiştir638.

Larende’ye tâbi Kadıyeri adıyla bilinen mezraanın 1/8 öşür, resm-i tapu ve teşt-i bânî

634 Ermenek kadısına 1568 tarihinde Mevlâna türbesinin vakıflarıyla ilgili bir hüküm gönderildiği

anlaşılıyor. Bu hüküm aynen şöyledir: “Konya’da bulunan Mevlana Celâleddin-i Rumi (k.s)’nın mezarı civarında bina olunan beş bab basmahâne, gerek taamiyeti içün, vakıf irad edilen karyelerin ve mezraların kadim sınırları bozulup, bazı seneler mahsulünü birileri tasarruf edip, mahsulü vakfa nadan eylediği ilam üzerine buyurdum ki; müşarunileyhin basmahânesine vakıf kayd olunan karyelerin ve mezraların üzerlerine varıp dahi kadimden mamul işaret sınırların yeniden taş vaz edip sınırları mümtaz kılasın”. Bkz., BOA., MD 7, nr. 946, (14 Mart 1568).

635 BOA., TD 1, s. 45; Vakıf gelirlerinin tasarrufuyla ilgili olarak Bkz., A. H. Berki, Vakıflar, s. 254, 294; Medrese vakfının bu tarihteki geliri hakkında ayrıca Bkz., İ. Çiftçioğlu, a.g.m., s. 77; İ. Tekeli, S. İlkin, a.g.e., s. 17.

636 BOA., TD 1, s. 45 637 “Karye-i Fariske ma‘a mezra‘a-i Başdere tâbi-i Ermenek el-mahdûd bih vadi-i Köristan ve bi’l

mevzi‘il müsemmât bihi Kabukân (Kapukaya) ve Taş harman ve Mıhlu ardıç, Sırderi hisârı ve bi’l- tariki’n–nâzî an- Opak ve bi’l- mevzi‘il-müsemmâ bi-Balca kürümü ve bi’l- mevzi‘il-müsemmâ bi- Bahçe deresi bi-hukûkihâ’ş-şer‘iyye ve rusûmihâ’l- örfiyye alâ mâ yeftâhu vakfiyetihâ şer‘an”. Bkz., TK 576, s. 16a.

638 “Nısf-ı öşr-i anar bi‘aynihi bu minvâl üzere vakf-ı türbe-i celâliye der-Konya. Mahsûlât-ı ber-vech-i iştirâk tasarruf olunur lâkin nısf-ı öşürden ma‘dâ salâriye ve rusûm-ı örfiyye türbe-i Celâliye’ye mahsûsdur. …Anın mütevellisi zabt ider. Bu medreseye andan hisse yokdur deyü mukayyed der-defter-i atîk hâliyâ yine mukarrar” Bkz., TK 576, s. 16a

Page 190: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

FİZİKÎ, DEMOGRAFİK VE İKTİSADÎ YAPI

166

vergisi geliri 620 akçe639. Ermenek merkezinde, Lamus ve Berât köylerinde zemin

gelirleri. Medrese yakınındaki Hamamın sadece zemin icarı gelirinden bahsedilmekte

olup, hamamın tamamen yıkılmış olduğu belirtiliyor640. Larende yakınında Zaviye-i

Küçük Mahallesinde içerisinde evler binâ ve bağlar bulunan zemin icarından senelik

200 akçe, Ayrıca Ermenek medresesi vakıfnâmesinde ehl-i medresenin müteveffâları

için tayin olunan medrese önündeki zeminden de bahsedilmektedir. Ayrıca Kızıl-üyük

mezraasının yakınlarında, Paşa yeriyle bilinen zeminin mahsulünün ¼’ü 250 akçe641.

Ermenek yakınlarında Kovastan olarak bilinen zeminden 300 akçe, Ermenek’e tâbi

Gargara, Keremüddin, Görmel, Sarumazı, Lamus, Uğurlu, Çavuşlar, Akmanastır köyleri

ile Gülnar, Mut ve Silifke’de bulunan 32 kıt’a zeminden 1858 akçe olmak üzere,

medresenin toplam gelirinin 11673 akçe olduğu görülmektedir. Bu gelirler, tamirat ve

rakabeden sonra, müderris, muid, imam, mütevelli gibi görevlilerle talebelere sarf

edilmekteydi 642. 1500–1584 tarihlerinde medrese vakfının gelir türleri, miktarı ve artış

oranları aşağıdaki tabloda mukayeseli olarak verilmiştir.

Tablo 20: Tol Medrese'nin Evkâf ının gelir türleri ve miktarı

Gelir Türü 1500 1518 1522 1555 1584

Fariske Köyü öşür ve rüsumunun yarısı. 3094 6460 2800 2214 6310

Konya Mescidlü Salur Köyü öşrünün yarısı 3107 2420 3020 2635 2635

19+11+2 kıt’a zemin 3434 2740 3346 3097 1858

Toplam 9635 11465 9166 7946 11673

% Artış oranı - 18,99 -20,05 -13,31 46,90

Yukarıdaki tablodan da anlaşılacağı üzere 1500 senesinde 9635 akçe olan

medresenin yıllık hâsılatı, 1518 tarihinde %18,9 artış göstererek 11465 akçe olmuştur.

1522 senesinde vakıf gelirlerinde % 20’lik azalma ile 9166 akçe olarak gerçekleşmiştir.

639 “Sehven Sultanîye imaretine vakıf kayd olunmuş deyü şayi’dir. Mütevellisi görüb… hakk itmek üzerine

lazımdır”. Bkz., TK 576, s. 16b 640 “Zemin-i Hamam der-kurb-i medrese-i mezkûre vakıfnâmede mesturdur. Hâliya eser-i binâ kalmayub

yeri vakıfdır. İcâre: 12” Bkz., TK 576, s. 16b; Karaman’daki Emir Musa Medresesi yakınındaki hamam için Bkz., İ. H. Konyalı, Karaman, s. 459.

641 TK 576, s. 16b. 642 “El-masraf ba‘de’t-ta‘mir ve’r-rakâbât nezâret ve cibâyet zevâyiddir”. Bkz., TK 576, s. 17a; H.

Akgündüz, a.g.e., s. 330.

Page 191: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

ERMENEK KAZÂSI (1500–1600)

167

Bu azalma 1555 tarihinde de devam etmiş ve %13,3’lik bir azalmayla 7946 akçeye

inmiştir. Sürekli küçülen medresenin gelirleri 1584 tarihinde % 46,9’luk bir yükselişle

11673 akçeyle yüzyılının en yüksek rakamına ulaşmıştır.

Tahrir defterlerinde, 1500–1584 tarihleri arasında medresede görev yapan

görevliler hakkında da bazı bilgilere rastlanmaktadır. 1500 tarihinde Ermenek

Medresesi “Padişah-ı âlem penâh”ın hükmüyle müderris olan Mevlana Abdülkadir’in

tasarrufu altında olduğu belirtilmişken müderris, muid, talebe ve diğer şahıslar için

ödenen yevmiyeler hakkında malumat verilmemiştir643.

1518 tarihinde Tol Medrese’nin görevlileri, Müderris Mevlâna Taceddin, Muid

Alâeddin, Mütevelli Pir Ömer, vakıf nâzırı Ahmed Fakih’ten oluşmaktadır. Fakat

görevlilerin maaşları hakkında herhangi bir bilgiye rastlamıyoruz644. 1555 tahririnde

medresede, müderris, muid, imam, mütevelli, gibi görevliler görev yapmaktaydılar.

1555 tarihli Tapu Tahrir defterinde, Akçamescidlü Mahallesinde yazılan Dadağı v.

Ali’nin medrese Ferrâşı olduğu belirtilmektedir. Bunun dışında diğer görevlilerin

isimleri mevcut değildir645. 1584 tarihinde de medresede, müderris, muid, imam,

mütevelli gibi görevlilerin görev yaptığı anlaşılmaktadır646.

Burada çok önemli bir husus da, 1483 tarihli bir evkâf defterinde647, 1500 tarih

ve 565 numaralı evkâf tahririnde648, ayrıca 387 Numaralı Tahrir Defteri’nde, Konya ve

Larende vakıfları yazılırken: “Medrese-i Halil Bey der-Ermenek” yani “Ermenek Halil

Bey Medresesi” şeklinde bir medrese kaydı göze çarpmaktadır649. Halil Bey Medresesi

adıyla kayda geçirilen vakıflara bakıldığında: Konya’ya tâbi Mescidlü Salur Köyü,

Larende’ye tâbi Hoca Baba mezraası ile Kızılca-üyük mezraası ve Sıdırva Köyü’ndeki

Baş zeminleri olup bu evkâf, Ermenek Tol Medrese’nin Larende ve Konya’daki

vakıflarından ibaret olduğu görülür. Çünkü bu yerlerden birisi olan Konya’nın

Mescidlü-Salur Köyü öşrünün yarısı Tol Medrese’nin diğer yarısı ise Konya’daki

643 TK 565, s. 225a. 644 “Mezbûrînin cihet-i maiyyetesiyle berâtları vardır” Bkz., BOA., TD 1, s. 14. 645 BOA., TD 1, s. 45; BOA., TD 272, s. 5; Vâkıf tarafından tayin olunan miktar, vakfın hademe ve

mesalihine kâfi gelmez de artırılmasına lüzum ve zaruret hâsıl olursa hâkimin kararıyla vâkıfın tayin ettiği miktara belirlenen oranda yetecek kadar artış yapılabilmektedir. Bkz., A. H. Berki, Vakıflar, s. 254, 294.

646 TK 576, s. 17a; 1571 yılında Ahlat’taki Zaimiyye Medresesi müderrisine 9 akçe yevmiye tahsis edilmişti. Bkz., O. Kılıç, XVI. Yüzyılda Adilcevaz ve Ahlat, s. 115.

647 İ. Çiftçioğlu, a.g.e., s. 117. 648 TK 565, s. 225b. 649 BOA., TD 387, s. 30, 118.

Page 192: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

FİZİKÎ, DEMOGRAFİK VE İKTİSADÎ YAPI

168

Mevlâna Celâleddin Türbesi’nin vakfıdır650. Buna rağmen İ. Çiftçioğlu, doktora tezinde

1483, 1500 ve 1522 tarihli kayıtları esas kabul ederek, Ermenek’te Halil Bey’in banisi

olduğu bir medresenin varlığından bahsetmektedir651.

2. Bednam Köyü Ömer Danişmend Dâru’l-Huffâzı

İhtisas medreseleri sınıfına giren Dâru’l-Huffâz, “Yer, mekân, ev” gibi anlamlara

gelen “dâr” ile “hafızlar” anlamına gelen “huffaz” kelimelerinden meydana gelmiş olup,

Kur’an-ı Kerim’in öğretildiği, bir bölümü veya tamamının ezberletildiği ve kıraat

vecihlerinin talim ettirildiği mektepler için kullanılmıştır. Bu müesseselere “Dâru’l-

Kurrâ” ve “Dâru’l-Kur’an” denildiği de olmuştur652.

Bednam köyündeki Dâru’l-Huffâz’ın Ömer Danişmend tarafından kurulduğu

bilinmektedir. Dâru’l-Huffâz’ın vakfiye tarihinden (817 H-1414 M) anlaşıldığına göre,

bu müessese Karamanoğulları Devrinde tesis edilmiştir653.

1555 tarihinde Dâru’l-Huffâz vakfının akarları olan, Eskice, İznebolı ve Lamus

köylerindeki toplam 18 kıt‘a zeminden hâsıl olan senelik 300 akçedir654. Müessesenin

1584 tarihli tahrirde yer almadığı görülmektedir.

3. Mektep ve Muallimhâneler

Mektep olarak da anılan muallimhâneler, aslında sıbyan okullarından başka bir

şey değildi. Osmanlı Devleti’nde mektepler, küçük çocukların okuma yazma

öğrendikleri yerlerdi. Bunlar padişahlar tarafından yaptırıldığı gibi, vâlide sultanlar,

büyük devlet adamları ve iyiliksever kimseler tarafından da yaptırılır, özel vakıfların

gelirleri ve bu vakıflarda konulmuş olan kurallara göre yönetilirdi. Bunlara

“mektebhâne” denildiği de görülmüştür655.

Seyyid Kemal b. Seyyid Ahmed’in Sanduklı ve Sifas Mahallelerindeki

Mektebhânesi: 1584 tarihinde, Ermenek merkezinde Seyyid Kemal b. Seyyid Ahmed

tarafından kurulduğu anlaşılan iki adet mektebhâne vardır. Bunlardan birisi Sanduklı

650 BOA., TD 1, 47 vd. 651 İ. Çiftçioğlu, a.g.e., s. 116 vd. 652 Z. Kazıcı, a.g.e., s. 57, 130; İ. Tekeli, S. İlkin, a.g.e., s. 13. 653 “Ber mucebi vakıfname el-müverrih tarihi seba ve aşrun ve semani mie.(817)”. BOA., TD.1, s. 49;

Ayrıca Bkz., İ. Çiftçioğlu, a.g.e., s. 55. 654 BOA., TD.1, s. 49 655 Zeki Arıkan, XV-XVI. Yüzyıllarda Hamit Sancağı, İzmir 1988, s 143; T. Baykara, Konya, s. 87

Page 193: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

ERMENEK KAZÂSI (1500–1600)

169

Mahallesinde, diğeri de Sifas Mahallesindedir656. 1584 tarihinde, Seyyid Kemal b.

Seyyid Ahmed tarafından, Sanduklı ve Sifas mahallelerindeki her bir mektebhâne için

4600 akçe, toplamda 9200 akçe nakdin vakfedildiği görülmektedir657.

Ermenek Hacı Süleyman Mektebhânesi: Ermenek kazâ merkezinde Celâl

Mahallesi’nde, aynı mahallede bir de mescidi bulunan Hacı Süleyman tarafından

yaptırılmıştır658. 1555 tarihli tahrirde yer alan mescidin vakfiyesi 932/1525 tarihli

olduğuna göre, muhtemelen mektebhânesi de aynı tarihte inşa edilmiş olmalıdır659.

1584’te vakfın geliri 7000 akçedir. Nakdin rıbhı olan 1050 akçe, aynı zamanda vakfın

muallim ve halifesi olan Emrullah tarafından tasarruf edilmektedir660.

Dindebolı Mektebhânesi: Bu mektebhânenin kim tarafından kurulduğu belli

değildir. 1584 tarihinde mektebhâne vakfına, Hacı Mustafa isimli şahıs 4000 akçe,

Abdullah Sofi 1000 akçe, Ali Sofi ise 120 akçe olmak üzere toplamda 5120 akçe

vakfedildiği görülmektedir661.

Gargara Köyü Abdüllatif Halife Mektebhânesi: Abdüllatif Halife tarafından

Gargara köyünde bina edilen mektebhâne için 1584 tarihinde nakit 5100 akçe

vakfedildiği görülür. Bu nakdin muamelesinden hâsıl olan rıbh muallime tahsis

edilmiştir662. Aynı köydeki Halil Bahadır Zaviyesi’nin vakfı olan, 2 kıt‘a zemin ve 5

kıt‘a bağ da, muallimin, vakıf sahibinin ruhu için günde bir vakit Amme Sûresi okuması

şartıyla aynı mektebhâneye vakfedilmiştir663.

Bednam Hacı Mehmed b. Abdülkerim Halîfe Muallimhânesi: Hacı Mehmed

b. Abdülkerim Halife tarafından Bednam köyünde kurulan muallimhânenin 1584

tarihindeki vakıf geliri, 5 kıt‘a bağ ile muallimhânenin bânisi Hacı Mehmed’e ait evden

656 TK 576, s. 18a. 657 TK 576, s. 18a. 658 TK 576, s. 19a. 659 “Ber muceb-i vakıfname el-müverrah sene isnâ ve selasîn ve tisa mie”. Bkz., BOA., TD.1, s. 47; Biz

vakfiye tarihini 932 olarak okuduk. Çünkü 981 şeklinde okunursa (Ş. Çelik), bu tarih M. 1573 tarihine tekabül ediyor ki, o zaman Mescidin 1555 tarihli tahrir defterinde yer almaması gerekirdi. Bkz., Ş. Çelik, a.g.e., s. 228

660 TK 576, s. 19a. 661 TK 576, s. 12b. 662 TK 576, s. 14b. 663 “el-an karye-i mezbûre içinde vâki‘ olan muallimhâneye tasarruf olunur. Muallim sahib-i vakf ruhu

içün günde bir vakit Sûre-i Amme kıraat eyleye” denilmektedir. Bkz., TK 576, s. 13b

Page 194: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

FİZİKÎ, DEMOGRAFİK VE İKTİSADÎ YAPI

170

elde edilen gelirden oluşmaktadır. Vakıf evden bahsedilirken merhum tabirinin

kullanılmaması vâkıf Hacı Mehmed’in hayatta olduğunu göstermektedir664.

Muallimhâne bünyesinde bulunan Tefsir, Fıkıh, Kelâm, Dil vb. konularda 57 cilt

kitabın varlığı ile dikkat çekmektedir. Küçük çocukların okuma yazma öğrendikleri bir

eğitim kurumunda bu kadar çok kaynak kitabın bulunması Ermenek kırlık alanında

eğitim-öğretim seviyesinin tespiti açısından önemlidir665.

4. Kütüphâneler

Kütüphâneler, insanlığın fert ve toplum temelinde araştırma, öğrenme ve mevcut

bilgi birikimini sonraki kuşaklara aktarma niyet ve çabasının bir bakıma kurumlaşmış

ifadesidir666. Yazmak suretiyle çoğaltılan, hem pahalı hem de korunması zor olan eserler,

camilerin bir kısmında kurulan kütüphânelerde toplanmışlardır. Vakıf gelirlerinden her

yıl ayrılan belirli miktar para ile yeni kitaplar alınarak kütüphâne daha da

zenginleştirilebiliyordu667.

XVI. yüzyıla ait belgelerde Ermenek şehri ve kırlık alanında mevcut bir

kütüphâneye rastlayabilmiş değiliz. Ancak 1584 tarihli evkâf tahririnde Emir Rüstem

Paşa Camii’nde 9 cilt668, Bednam Muallimhânesi’nde 57 cilt669 olmak üzere toplam 66

adet kitap tespit etmiş bulunmaktayız. Bu 57 cilt kitabın dışında Ermenek Musa Bey

Medresesi’ne ait 22 cilt kitabın ise kalede emanette olduğu görülüyor670. Medrese

kitaplarının kalede emanette olmasının sebebini tespit etmek mümkün olamıyor. Ancak

bu tarihlerde bölgede Celâlî baskınlarının çok etkin olduğu da bilinen bir gerçektir. Bu

kitaplar, bulunduğu asırdaki Ermenek şehri ve çevresinin sahip olduğu yüksek ilmî

seviyenin canlı birer şahidi durumundadır. Bu ilmi ve sosyal çevre sayesindedir ki daha

sonraki yüzyıllarda bu coğrafyadan çok sayıda bilgin yetişmiştir671.

664 “Sipâhi(ye) öşür vire geldü ise kemâkân gerü vire” denilmektedir. Bkz., TK 576, s. 18a 665 TK 576, s. 18a. 666 H. Akgündüz, a.g.e., s. 216, 477. 667 T. Baykara, Konya, s. 91 vd.; A. Yiğit, a.g.e., s. 93. 668 Tabloda yer alan kitaplardan: Fetevâ-yı Bezâziye 1, Fetevâ-yı Kadıhan 2, Dürer Gürer 1, Kenzü’d-

Dekâyık 1, Tefsir el-Birgivî 2, Lügatü’l –ahteri 1, Tefsir-i Elvânü’l-azîm 1 cilt olmak üzere toplam dokuz cilt kitap Emir Rüstem Camii’ndeydi. Bkz., TK 576, s. 17b.

669 Emir Rüstem Paşa Camii’nde bulunan ve yukarıda isimleri de verilen 9 cilt kitabın haricindeki 57 eser Bednam Muallimhânesi’nde bulunuyordu. Bkz., TK 576, s. 18a.

670 Medresenin kitapları “Kitâbihâ cild 22 hisarda emanetdir” cümlesiyle evkaf tahririnde yer alır. Bkz., TK 576, s. 16a.

671 Ebul‘ula Mardin, (1758–1922) tarihleri arasında Padişahların huzurunda icra edilen “Huzur Dersleri”ni ele aldığı makalesinde ders veren âlimler arasında, Ermenekli üç şahsın adını zikreder. Bunlardan Muhammed Aynî Efendi (1870–1895), Muhammed Fevzi Efendi (1904–1913), Mustafa

Page 195: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

ERMENEK KAZÂSI (1500–1600)

171

Tablo 21: 1584 Yılında Ermenek’teki Mevcut Kitaplar Kitabın Adı Yazarı Adedi Alanı

Avârifü’l-Meârif 1 TasavvufBahru’l Avâre 1 Bezâziye 1 Fıkıh Câmiü’l-Mevsûlîn 1 Cerîde-i Fâris 1 Farsça Dürer Gürer Molla Hüsrev (1480) 1 Fıkıh Emmâmât ma‘a Ef‘al 1 Erbaîn-i Cevâhir 1 Esmâü’l-Hüsnâ 1 Fâsih-i Monlazâde 1 Ferâyiz 1 Fıkıh Ferâyiz-i Farisi 1 Fıkıh Fetevâ-yı Bezâziye 1 Fıkıh Fetevâ-yı Kadıhan Kadıhan (müçtehit) 2 Fıkıh Gülistân 1 TasavvufHaruniye ma‘a Şâkiye 1 İftitah 1 İhtiyâr Abdullah b. Mahmud b. Mevdûd 2 Fıkıh İnsü’l-Vâizîn 1 Kavâid-i İ‘râb İbni Hişâm 1 Arapça Kenzü’d-Dekâyık Zeylâî (1342) 1 Fıkıh Keşşâf ez-Zemahşerî (1143) 4 Tefsir

Ketebe-i Fetevâ,Kanye ? 1 Fıkıh Kitab-ı Elvânü’l azim 1 Letâyif ma‘a Mu‘reb-i Avâmil 1 Arapça Lügat’ül-Ahterî 1 Arapça Masâdır ve Mücmel Lügat 1 Arapça Menâr Ebu’l-Berekât Hafizüddin en-Nesefî (1310) 1 Fıkıh Mukaddime 1 Mutavassıt 1 Necfetü’l -Mülûk 1 Ravzatu’l-Meyyitûn 1 Reyhânî 1 Hüsnühat

Saffet Efendi (1920) tarihinde Huzur Dersi vermekle tayin olmuştur. Bkz., Ebul‛ûlâ Mardin, “Huzur Dersleri”, İHFM XVII/3–4, (1951), s. 736, 766, 777, 785; Diğerleri için Bkz., H. Bardakçı, Ermenek, s. 258 vd.

Page 196: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

FİZİKÎ, DEMOGRAFİK VE İKTİSADÎ YAPI

172

Sahâh-ı Muhtâr 1 Silk-i Cevâhir 1 Şerh-i Dibâce ma‘a mushah 1 Arapça Şerh-i Mesârif 1 Şerh-i Mevâkıf S. Şerif ma‘a S.Ali Bahaeddin 1 Kelâm Şerhu’l Cum‘a 1 Fıkıh Ta‘birnâme 1 Tefsir el-Birgivî Muhammed Birgivî (1573) 2 Tefsir Tefsîr-i ‘Uyun 1 Tefsir

Tefsîr-i Ebu’l-Leys 1 Tefsir

Tefsîr-i Ebu’l-Muîn Ebu’l Muin en-Nesefi 1 Tefsir Tefsîr-i Fâris 1 Tefsir

Tefsîr-i Kadımir 1 Tefsir Tefsîr-i Kâdî Nasreddin Abdullah b. Ömer Beyzâvî (1286) 1 Tefsir Tefsîr-i Ketebe 1 Tefsir Tefsîr-i Muhammed 1 Tefsir Tefsîr-i Müstecâb Şeyh Ali es-Semerkandî 1 Tefsir

Tefsîr-i Ta‘şir 1 Tefsir

Tefsir-i Vuslât 1 Tefsir

Tenbiyetü’l-‘akilîn 1 Türkçe Divan 1 TasavvufVikâye Ubeydullah b. İbrahim el Hanefi (1274) 1 Fıkıh Zifrü’l-Abidîn İbn Abidin 1 Fıkıh İsimleri okunamayan kitaplar 4

Yekûn 66

Yukarıdaki tabloda görüldüğü üzere, Emir Rüstem Paşa Camii’nde bulunan ilk 9

cilt kitap ile aynı tarihte, Bednam Hacı Mehmed b. Abdülkerim Halife

Muallimhânesi’nde bulunan 57 cilt eser genellikle Tefsir, Fıkıh, Kelâm, Hadis, Tasavvuf

gibi Din Bilimleri’yle Arapça ve Farsça ile ilgili kitaplardır. Bu kitaplar içerisinde

Muhammed Birgivî (1573) tarafından telif olunan iki cilt kitabın mevcut olması gayet

dikkat çekicidir. Çünkü günümüzde bile İstanbul’da basılan bir kitabın diğer şehirlere

ulaşması muayyen bir zaman alırken, 1573 yılında vefat eden bir zatın kitabının bu

kadar kısa bir zaman zarfında Ermenek’te bulunması yörenin ilmi seviyesini gösteren en

önemli delillerden birisidir.

Page 197: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

ERMENEK KAZÂSI (1500–1600)

173

bd. Türbeler ve Ziyaret Yerleri Etrafı ve üstü kapalı veya açık, içinde mezar bulunan bir mekân için türbe

denilmektedir672. Türbelerde, vakıf gelirlerinin büyük bir kısmı, türbedâr ve bilhassa dua

okumayı meslek edinmiş “duâgû” denilen kişilere gidiyordu673.

Kerimüddin Karaman ve Mahmud Bey Türbesi: Türbe Ermenek’e bağlı

Balkasun köyünde vadiye hâkim bir meylin üstüne kurulmuştur. Türbenin, altında

kabirlerin bulunduğu kubbeli kısım eskidir. Türbenin kubbesi ve mescidin tonozu

tamamen yontma taştan düzenli olarak yapılmıştır. Önündeki beşikörtülü kısmın tonoz

kubbesi yıkılmıştır. Türbenin sol duvarına sonradan ters olarak yerleştirilmiş bir taşta

imaretin Hoca Ömer tarafından yapıldığını belirtir. Türbe içerisinde bulunan beş

mezarın hepsi de kitabesizdir674.

Türbe kapısının sağında üstünde zarif süslemeler bulunan tarihsiz Arapça

kitabede yer alan: “Bu mübarek imareti Keykâvus oğlu büyük Sultan Mesud’un

hükümdarlığı günlerinde Ulu Allah’ın rahmetine muhtaç Nûre oğlu Kerimüddin

Karaman yaptı”675 anlamındaki bu tarihî ifadelerden başka, bu kitâbenin altında bir

kartuş içinde “el-emîr Mahmud b. Karaman” yazısı okunmaktadır676. Buna göre, türbe

Selçuklu Hükümdarı II. Mesud zamanında Kerimüddin Karaman tarafından

yaptırılmıştır. Konuyla ilgilenen müellifler: Türbeyi Kerimüddin Karaman hayatta iken

yaptırdığı, II. Mesud zamanında ise tamir gördüğü677, II. Mesud tarafından Kerimüddin

Karaman adına yaptırıldığı678 veya Kerimüddin Karaman’ın Mimar Hoca Ömer’e

yaptırdığı şeklinde değişik fikirler ileri sürmüşlerdir679.

Türbe kitâbesinde geçen mamûre kelimesi genellikle, bir cami etrafında

toplanmış olan medrese, aşocağı, misafirler yurdu, hastane, han, hamam, kervansaray,

suyolları, çeşme vb. abidevî sistemin çekirdeğini teşkil eden yapılar için

kullanılmaktaydı680. Karamanoğlu İbrahim Bey’in imaretini örnek olarak ele alacak

672 Behçet Ünsal, “ İstanbul Türbeleri Üzerinde Stil Araştırması”, VD XVI, (1982), s. 77. 673 B. Yediyıldız, “Vakıf Müessesesinin XVIII. Asır Türk Toplumundaki Rolü”, s. 4 674 İ. H. Konyalı, Karaman, s. 695. 675 İ. H. Konyalı, Karaman, s. 693. 676 Uluğ İğdemir, “Merhum Halil Ethem Eldem’in Türk Tarih Kurumuna Armağan Ettiği: Türk-İslâm

Devri Kitâbe Estampajları”, Belleten IV/16, (1940), s. 550. 677 M. Yusuf Akyurt, Resimli Türk Abideleri III, s. 189. 678 E. Diez-O. Aslanapa-M. Koman, a.g.e., s. 24. 679 P. Tuğlacı, Osmanlı Şehirleri, s. 122. 680 Ö. L. Barkan-E. Meriçli, a.g.e., s. 121; H. İnalcık, Klasik Çağ, s. 148.

Page 198: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

FİZİKÎ, DEMOGRAFİK VE İKTİSADÎ YAPI

174

olursak, külliyenin bir tarafında bir mescid, diğer tarafında da zengin-fakir ayırt

edilmeden ve nereden geldiklerine bakılmadan, bütün yolcu ve misafirlere yemek

verilmesi için bir matbah ve hafız yetiştirilmesi için bir Dâr-ı Kurrâ bina edildiğini

görürüz681.

Söz konusu türbenin civarındaki meranın otunu orada yaşayan halkın

hayvanlarına yedirdiği, vâkıf Mahmud Bey’in vakfiyesi gereğince “mer‘a hakkı” olarak

bu hayvanlardan bir-iki boğazlayıp fakirlere paylaştırmaları şart koşulmuştur682. İ. H.

Konyalı, incelemelerinde büyük bir mamurenin kubbe eteklerini ve iri kitabeli parçalar

tespit etmiştir. Ayrıca mahalli rivayetlere dayanarak, Gedik Ahmed Paşa’nın

Karaman’dan Ermenek’e gelirken, toplarını Balkasun’dan geçirdiği ve bu esnada

Karaman Bey’in mamuresini yıktırdığını belirtir683.

Zamanın Ermenek Kadısı Mevlâna Necmeddin b. Mehmed b. Abdulmuhsin

imzasını taşıyan 702/1302 tarihli vakfiye metninden anlaşıldığına göre684, Karamanoğlu

Mahmud Bey Ermenek’e tâbi Balkasun köyünde bulunan babası ve kendisinin türbesi

için, Balkasun ve Dedelü köyleri ile adı geçen mezraaları vakfetmiştir. Vâkıf Mahmud

Bey, vakfın tevliyet görevini, Mevlâna Muhyiddin b. Ziyâeddin’e, sonra onun sâlih ve

mütedeyyin erkek evlâdına nesilden nesile şart koşmuştur685. Mütevellî türbenin gerekli

tamiratını yaptıktan sonra, öşrün yarısından maaşını alacaktır. Türbe vakfının gelirinden

arta kalan ise, mescid ve medreselerin hizmetkâr ve masariflerine sarf olunacaktır. Vakıf

kaydının başlığında Mahmud Bey’in ismi yazıldığı halde, metinde vâkıf olarak “mezkûr

681 Uzunçarşılı, “Karaman İmareti Vakfiyesi”, s. 92–106; İ. H. Konyalı, Karaman, s. 416–452; Y. Yücel,

“Anadolu Beyliklerinde Devlet Teşkilâtı”, s. 814; Uzunçarşılı imarete vakfedilen yerler arasında Ermenek merkez nahiyesine bağlı köylerden İmsi (diğer ismi Örenler) ve Bisa isimli köyleri sayar. XVI. asırda Ermenek’e tâbi Bisa değil de, Bisecik adında bir köy mevcuttur. Lâkin hiçbir tahrir defterinde adı geçen köy İbrahim Bey İmareti’nin vakfı olarak geçmez. Yalnız söz konusu tarihte, Tahrir Defterlerinde Ermenek köylerinden Eskice ve Muhallar’ın öşürleri bu vakfa ait görülmektedir. Bkz., TD 387, s. 262.

682 “Vâkıfın türbesi civârında olan mer‘a otunu halk davarlarına yedürüb, hakk-ı mer‘a her yıl bir iki boğazlayub fukarâya ülüşdüreler deyu şart etmiş ber- mûceb-i defter-i evkâf-ı atîk hâliya yine mukarrar” Bkz., TK 576, s. 12a.

683 İ. H. Konyalı, Karaman, s. 694. 684 BOA., TD 1, s. 49; Ş. Tekindağ, Mahmud Bey’e ait olan vakfiyenin 1300 tarihini taşıdığı ve türbenin

ikinci vakfiyesi olduğunu ifade etmektedir. Bkz., Ş. Tekindağ, “Karamanlılar”, s. 618. 685 Mütevelli tayini ve mütevellinin erkeklerden olması şartının aranmadığı hakkında Bkz., A. H. Berki,

Vakıflar, s. 38 vd., 194 vd.; Fetvalarda, eslâh evladın tavsifinde, “Eslâh Evlâd, sâlih mütedeyyin, namazını kılan ve vakfın işlerinde ihmalkâr olmayan” gibi özellikler zikredilmektedir. Bkz., M. E. Düzdağ, a.g.e., s. 122; Barkan, tedkiklerinde “elyak ve evlâ” tabirlerinden bahseder. Ayrıca Kütahya evkâfı arasında rastladığı “Ahi İslam zevcesi Ahi Fatma” isminde kadın şeyhin bir zaviyeyi ihya ve tamir ettiğini belirtir. Bkz., Ö. L. Barkan-E. Meriçli, a.g.e., s. 142 vd.

Page 199: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

ERMENEK KAZÂSI (1500–1600)

175

Mehmed Bey” şeklinde Mehmed Bey’in adı geçmektedir ki burada bir yanlışlık olduğu

apaçık ortadadır686.

1500 tarihli tahrirde vakfın mahsulâtı, Balkasun Köyü’nden 2028 akçe, Dedelü

Köyü’nden ise 846 akçe, toplam 2874 akçedir687. 1518 tarihinde ise vakıf gelirleri % 6,5

oranında azalma göstermiştir. Buna göre bu tarihte, Balkasun Köyü mahsulâtından 1784

akçe, Dedelü Köyü hâsılatından ise 904 akçe ve toplamda 2688 akçe olarak

gerçekleşmiştir688.

1522 tarihinde türbenin gelirlerinde 1518 tarihli tahrire göre % 0,1 oranında bir

azalma gözlenmektedir. Bu tahrirde vakfın gelirleri, Ermenek’e tâbi Balkasun ve

Dedelü köylerinden elde edilmekteydi. 14 hâne ve 15 neferden teşekkül eden Balkasun

Köyü’nden 1750 akçe, 14 hâne, 19 neferin meskun olduğu Dedelü Köyü’nden ise, 934

akçe gelir elde edilmişti. Bu iki köyün hâsılat toplamı ise 2684 akçedir689.

1555 tarihinde türbenin gelirlerinde bir önceki tahrire göre % 37 oranında bir

artış gözlenmektedir. Buna göre türbenin vakıf gelirleri: Balkasun Köyü’nün buğday,

bostan, bahçe ve meyve öşürlerinden elde edilen 1358 akçe, yine aynı köye ait raiyyet

rüsûmu, ganem, zemin, tapu, âsiyab ile bad-ı hevâdan elde edilen 434 akçe olmak üzere

toplam 1792 akçedir. Dedelü Köyü’nün galle öşründen 818 akçe, köyün raiyyet rüsûmu,

ganem, tapu ve bâd-ı hevâ resimlerinden 946 akçe, toplam 1764 akçedir. Bu iki köyün

divânî hâsılatı 1380 şer‘i hâsılatı ise 2294 akçedir. Balkasun ve Dedelü köyleri

gelirinden başka, Aladağ kazâsının Ağca-alan ve Viran-kırı köyleri civarındaki Karaca-

öyük mezraasının galle öşründen 120 akçe hâsılat elde edildiği ve bu mezraanın

686 “Mezkûr Mehmed Bey kazâ-i Ermenek’e tâbi‘ karye-i Balkasun içinde olan türbesi mesalihiçün ve

babası Karaman türbesi mesâlihiçün vakfeylediği kurâ ve mezari‘ bunlardır ki zikr olunur. Ber mûcebi-i vakıfnâme el-müverrah tarih-i sene isnâ ve seb‘a mie (702). Bi-imzâ-i Mevlana Necmeddin b. Mehmed b. Abdulmuhsin kâdı-i Ermenek. Vâkıf-ı merhum, evkâf-ı mezkûrenin tevellisini Mevlâna Muhyiddin b. Ziyaeddin’e ba’dehu eslah olan zukûruna, neslen ba‘de neslin şart eylemiş evlad-ı inâse değil. Ba‘dehû Ermenek hâkimini tayin eylemişdir. Ve cihet-i tevliyet olan nısf-ı öşürden tamir ve rakabât takdim olunduktan sonra mâfazl cihet-i tevliyet tayin olunmuşdur. Bâkisi Mescid ve medâris hüddâmına ve masârifine sarf oluna deyü vakıfnâmede mukayyeddir.” Bkz., BOA., TD 1, s. 49; Aynı metin 1555 tarihli tahrire atfedilerek 1584 tarihinde yapılan evkaf tahririnde de yer almıştır. Ancak yukarıdaki metinde “mezkûr Mehmed Bey” şeklindeki yanlış ifade daha sonra “Mezkûr Mahmud Bey” tarzında tashih edilmiştir. Bkz., TK 576, s. 11b; Ayrıca Bkz., İ. H. Konyalı, Karaman, s. 596; Türbe görevlilerinin tayin kayıtları için Bkz., VGMA 420/81.

687 1500 tarihinde Balkasun ve Dedelü köyleri geliri için Bkz., BOA., TD 31, s. 15. 688 1518 tarihinde aynı köylerin gelirleri için Bkz., BOA., TD 83, s. 319 vd. 689 BOA., TD 387, s. 263.

Page 200: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

FİZİKÎ, DEMOGRAFİK VE İKTİSADÎ YAPI

176

vakıfnâmede kayıtlı olduğu belirtiliyor. Böylece türbenin senelik hâsılat toplam 3676

akçe olarak tahakkuk etmiştir690.

1584 tarihinde köyün ahalisi eskiden olduğu gibi kış aylarında Gargara

Köyü’nde kışlayıp, yaz aylarında ise Gargara Köyü ile birlikte vakfın sınırları dâhilinde

yaylamaktadır. Ayrıca köyde Hacı Saidlü ismindeki cemaat de burada yaylamakta, otlak

ve yaylak resmini vakfa vermekteydiler. Köyde 7 nim, 15 caba, 4 bennak ve 1 imam

ikâmet etmektedir. Ayrıca Türbe vakfına gelir olarak Hacı İskender zeminleri, Ermenek

merkezi ile Çavuşlar, Sarumazı, Keremüddin köylerinde bulunan 17 kıt‘a bağ, çayırlık

ve zeminlerin mahsulâtı da eskiden olduğu gibi Balkasun Köyü mahsulüne ilhak

olunmuştur691.

1584 tarihinde vakıf gelirlerinde bir önceki tahrire göre % 10 oranında bir artış

gözlenmiştir. Bu tarihte vakfın hâsıla-i serbesti, 35 kilçe buğdaydan 350 akçe, 40 kilçe

arpadan 320 akçe, 6 kilçe darıdan 54 akçe, 126 akçe resmi çiftten, 36 akçe bennak, 54

akçe caba resminden, 220 akçe resmi küvvâreden, 50 akçe bahçe meyveleri ceviz ve

diğerlerinin öşründen, 160 akçe 4 adet su değirmeni resminden, 50 akçe aded-i ağnâm

resminden, 120 akçe Resm-i tapuyı zemin ve deşt-i bânîden, 105 akçe Bâd-ı hevâ ve

resm-i arûsâneden, 500 akçe Balkasun çayırından olmak üzere toplam 2145 akçe gelir

elde edilmiştir692.

Türbe vakfının diğer köyü olan Dedelü Köyü 1584 tarihinde eskiden olduğu gibi

Belviran kadılığında Kızılca kışla adındaki mevzide kışlamaktaydı693. Bu tarihte köyde 7

nim, 12 caba, 18 de Bennak meskun olup, Hâsıla-i serbesti 45 kile buğdaydan 450

akçe, 10 kile arpadan 80 akçe, 10 kile darıdan 90 akçe, çift resminden 126 akçe, Bennak

resminden 192 akçe, caba resminden 66 akçe, resm-i küvvâreden 80 akçe, aded-i ağnâm

resminden 320 akçe, Resm-i tapu ve deşt-i bânî den 130 akçe, bâd-ı hevâ ve resm-i

arûsâne 245 akçe olmak üzere toplam 1779 akçelik bir gelir elde edilmiştir694. Ayrıca

Aladağ kazâsında, Ağca alan ve Viran-kırı köyleri civarındaki Karaca-öyük meza‘asının

690 BOA., TD 1, s. 49; Karaca-öyük mezra‘ası için ayrıca Bkz., BOA., TD 387, s. 93. 691 “Zikrolunan zeminlerin mahsûlü karye-i Balkasun mahsulüne ilhak olundu deyü mukayyed der- defter-

i atîk hâliya yine mukarrar” . Hacı Saidlü cemaati metinde şu şekilde yer almaktadır: “Hacı Saidlü nâm cemaat bu karyenin vakıf sınuru dahiline yaylarlar. Koyunu olan kânun üzere resm-i otlak virür vakıf cânibine koyunu olmayan yayla keçiden âlâ çift başına üçer akçe resm-i yaylak alunur.” Bkz., TK 576, s. 11b.

692 TK 576, s. 11b. 693 TK 576, s. 11b. 694 TK 576, s. 12a.

Page 201: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

ERMENEK KAZÂSI (1500–1600)

177

mahsûlünden 120 akçe olmak üzere türbe vakfının 1584 tarihindeki toplam geliri 4044

akçe olarak gerçekleşmiştir695.

1555 tarihinde türbede görevli olan elemanlar: Mütevelli, imam, müezzin, 2

hâfız ve bir türbedârdan oluşmaktadır. Daha evvel de açıklandığı üzere Mütevelli, öşrün

yarısından tamir ve rakabe masraflarından arta kalan kısmını alacaktır. Türbe

mescidinin imamı ve müezzini aynî 10 müd, nakdî günde birer akçe almaktadır. Sayıları

belirtilmeyen ama hâfızân kelimesinden birden fazla oldukları anlaşılan, türbenin

hafızları ise aynî 10 müd, nakdî birer akçe alacak ve iki tarife üzerinden Kur’an

okuyacaklardır. Türbedar ise aynî 6 müd, nakdî günlük 1 akçe alacaktır696.

1584 tarihindeki türbe görevlilerine gelince: Mütevelli, imam, müezzin, 2 hâfız,

türbedâr-hizmetkâr ve berât-ı hümâyun ile nâzır tayin edildiği görülür. Bu tarihte

Mütevelli, öşrün yarısından tamirat ve rakabeden geriye kalan miktarı alacaktır. İmam

ise nakit günlük 1 akçe, aynî 10 müd galle, müezzin günlük 1 akçe, ayni 10 müd galle,

2 nefer hâfızân ise nakit günlük 2 akçe, aynî 10 müd galleyi aralarında taksim edip

türbede Kur’an tilaveti edeceklerdir. Türbedâr-hizmetkâr ise nakdî günlük 1 akçe, aynî,

6 müd galle almaktadır. Diğer tahrirlerde yer almayan vakıf nâzırı ise günde 1 akçe

maaş almaktadır697. Görevlilerin toplam nakdi maaşı 2124 akçe, aynî olarak da 46 müd

buğdaydan oluşmaktaydı.

Yukarıda ele aldığımız 84 yıllık bir zaman dilimi içerisinde türbe vakfının

gelirinde ve gelir türlerinde sürekli bir değişim göze çarpmaktadır. Aşağıdaki tabloda

1500–1584 tarihleri arasında Karaman ve Mahmud Bey’in Türbesi vakfının senelik

gelirleri ve yıllar arasında gösterdiği değişiklik oranları görülmektedir. Tablo 22: Karaman ve Mahmud Bey Türbesi vakıf gelirleri Gelir Türü 1500 1518 1522 1555 1584 Balkasun Köyü mahsulâtı 2028 1784 1750 1792 2145

Dedelü Köyü mahsulâtı 846 904 934 1764 1779

Karaca-öyük mezraası - - - 120 120

Yekûn 2874 2688 2684 3676 4044 Yüzde % - -6,5 -0,1 37,0 10,0

695 TK 576, s. 12a. 696 BOA., TD 1, s. 49. 697 TK 576, s. 12a.

Page 202: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

FİZİKÎ, DEMOGRAFİK VE İKTİSADÎ YAPI

178

Tabloda görüldüğü gibi türbenin 1500 tarihindeki vakıf geliri 2874 akçe iken,

1518’de % 6,5 azalarak 2688 akçe, 1522’de % 0,1 oranında küçük bir azalma ile 2684

akçe, 1555’te % 37 artarak 3676 akçe, 1584’te ise % 10 artarak 4044 akçe olmuştur.

Ziyaret Yerleri: Evliya Çelebi Seyahatnâmesi’nde Kara Mü’min Sultan ve

kesik yol önünde Kırklar makamı ve şehir içinde Yalınca Baba ve Hızırlık Sultan, onun

yakınında Kulacık Baba, Pir İlyas Dede, şehri ucunda Erbâc Dede isimli ziyaret

yerlerinden bahseder698.

Evliya Çelebi, Fariske Köyü’nde bulunan Büklü Baba Sultan ziyâretgâhından

bahseder. Evliya Çelebi’nin rivayetine göre, Büklü Baba Sultan Karaman

oğullarındandır. Tacı tahtı terk edip, bu yerde av yaparken, Hz. Hızır’a rastlamış ve bu

karşılaşmadan sonra ölünceye kadar burada yaşamaya devam etmiştir. Çelebi,

ziyaretgâhın yakınından yağlı çamur çıktığını ve bu çamurun frengi, tuzlu balgam ve

cilt hastalıklarına iyi geldiğini belirtir699.

1294/1877 tarihli Adana Salnâmesi’nde, Sarı Alâ’ed-din ve Erbâc Dede, Nevâhi

ve köylerinde ise Şeyh Ahmed, Şeyh Hedâli, Şah geldi ve Şeyh Pürçeklü isimlerinde

ziyaret yerleri olduğu belirtilmektedir700.

Yukarıda bahsi geçen Sarı Alâ’ed-din’in mütevazı türbesi, Yassıkaya

mevkiindeki mezarlıkta bulunmaktadır. Çocuğu olmayanların ziyaret ettiği iki kitabeli

türbenin içerisinde tek mezar mevcuttur701.

be. Hamamlar Gelişmesi, ibadetin makbûliyeti açısından kaçınılmaz olan vücut temizliği

kavramına çok şey borçlu olan bu ananevi yapıların birçoğu vakıflar sayesinde hayat

bulmuştur. Türk hamamları, mimarî yönleri ve fonksiyonları bakımından hayranlık

uyandırmıştır. Soyunma yeri ve kurulanma ile peştamal değiştirmeye mahsus

Soğukluğu, yıkanma yeri olan Sıcaklığı olmak üzere, üç kısımdan müteşekkil kubbeli

olarak inşa edilen hamamlar, Türk-İslam medeniyetinin önemli eserleri arasında yer

alır702. Hamamlar temizlik için inşa edilmiş yapılar olup, ikamet semtlerinde inşa

edilmekte, hamamda, keçeci esnafın da istifade ettiği bölüm de bulunabilmekteydi703.

698 Evliya Çelebi Seyahatnâmesi IX, İstanbul 1935, s. 306. 699 Evliya Çelebi IX, s. 303. 700 Adana Salnâmesi (1294), BOA., Nr. 600, s. 125. 701 Bunların birisinde Ayet’el-kürsî diğerinde ise: “el-merhuü’l-hayr ve’l-mağfûr vel mecid, Alâ’üd-din

Mevlanâ el-cenneh” yazısı okunmaktadır. Bkz., H. Bardakçı, a.g.e., s. 233. 702 M. Yılmaz Önge, Anadolu’da XII.-XII. Yüzyıl Türk Hamamları, Ankara 1995, s. 22 vd.; B.

Page 203: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

ERMENEK KAZÂSI (1500–1600)

179

Karamanoğlu Hamamı: XIV. yüzyılda Karamanoğulları zamanında inşa edilen

hamam, Ulu Camii’nin 40-50 m. kadar güneyinde kurulmuş olup704, XVII. asırda

Karamanoğlu Hamamı olarak bilinmektedir. Evliya Çelebi’nin ziyareti yıllarında

Ermenek’in iki hamamı vardır. “Ammâ Karamanoğlu hamamının âbı havası ve binası

gayet latiftir” sözleriyle söz konusu hamamı metheder. Bununla beraber diğer hamamın

isminden ve özelliklerinden bahsetmez705. Hamam, giriş kısmı, keselik, esas bölüm,

külhan ve odunluk olmak üzere beş bölümden teşekkül etmiştir. Hamamın “aralık”

kısmı helâdan tamamen ayrılmış ve soğukluğun mukâbil köşesinde yer almıştır706.

Hamamın altı, Selçuklu devrinin poligon kenarlarına yarım daire nişlerin eklenmesiyle

elde edilen çok dilimli kompozisyon geleneğini yansıtır707.

1500 tarihinde hamamın faaliyette olduğu ve vakfı olduğu Ulu Camii’ne 8640

akçe gelir sağladığı görülmektedir708. 1518’de tamamen harap olduğu görülen hamamı,

Nasuh Bey eski vakıf suyu ile tamir edip, gelirin yarısını Mahmud Bey ile Halil Bey

Camii’ne diğer yarısını ise Konya’da bulunan kendi vakıflarına tahsis etmiştir709.

Nasuh Bey, Karamanoğlu İbrahim Bey’in kızının oğludur. İ. H. Konyalı,

Karaman’da Gazidükkân ve Külhan mahalleleri sınırında, eski Zincirli Han’ın

güneyinde ve ayrıca Ereğli’de Ulu Camii evkâfına dâhil bir hamamının olduğu tespit

edilmiştir Muhtemelen Ermenek’te bulunan hamamı yıkıldıktan sonra tekrar inşa eden

şahıs aynı kişi olmalıdır710.

1522 tarihli tahrir defterinde hamamın işler halde olduğu ve 8640 akçe gelir

getirdiği kaydına bakılırsa, hamam 1518–1522 tarihleri arasında tamir edilmiş

Yediyıldız, “XVIII. Asır Türk Vakıflarının İktisadî Boyutu”, s. 12; M. Şeker, a.g.e., s. 136.

703 T. Baykara, Konya, s. 114. 704 Hamamın yapı özellikleri hakkında Bkz., H. Bardakçı, a.g.e., s. 166. 705 Evliya Çelebi IX, s. 306. 706 Aralık kısmı XII.-XIII. Yüzyıl Türk hamamlarının hepsinde, soyunma mahallinden soğukluğa geçişte,

üstü kubbe veya tonozla örtülü bir mekandır. Bkz., M. Y. Önge, Türk Hamamları, s. 22 vd.; XVI. Yüzyılda Adilcevaz ve Ahlat şehirlerinde birer hamam vardı. 1556’da 5500 akçe, 1574’te ise 8000 akçe olan geliri ise zaviye vakfına aitti. Ahlat’taki hamam 1556’da harap, 1571 tarihinde 1200 akçe gelir getiriyordu. Bkz., O. Kılıç, Adilcevaz ve Ahlat, s. 103, 130.

707 Y. Önge, Türk Mimarisinde Su Yapıları, s. 31. 708 TK 565, s. 222a. 709 “Mukaddemâ hamâm-ı mezkûr bil-külliye münhezim oldukdan sonra Nasuh Bey kadîmi vakıf suyu ile

hamâmı ta‘mir idüb nısf-ı mahsûl kemâkân câmi‘lere sarf oluna ve nısf-ı kendünün Konya’da evkâfına sarf olunmak üzere müseccel bulundu deyü mukayyed der-defter-i atîk hâliyâ yine mukarrar” kaydı yer almaktadır. BOA., TD 1, s. 42; Aynı kayıt için Bkz., TK 576, s. 15a.

710 İ. H. Konyalı, Karaman, s. 123–130, 531 vd.; İ. Hakkı Konyalı, Ereğli, s. 575 vd. nu: 1.

Page 204: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

FİZİKÎ, DEMOGRAFİK VE İKTİSADÎ YAPI

180

demektir711. 1555’te günlük 20 akçe senelik 7200 akçe gelir getirmiş, 3200 akçesi Ulu

Camii’ne, 400 akçesi Halil Bey Camii’ne geri kalan yarısı ise Konya’daki vakıflarına

ayrılmıştır712. 1584 tarihine gelindiğinde ise Hamam 9000 akçe gelir getirmiş, bu gelirin

4500 akçesi vâkıfın Konya’daki vakıflarına, diğer yarısından 4100 akçesi Ulu Camii

için geri kalan 400 akçesi ise Halil Bey Camii’ne tahsis edilmiştir713. Tablo 23: Karamanoğlu Hamamının 1500–1584 Tarihleri Arasında Gelir Durumu Gelirin Tahsis Edildiği Yer 1500 1518 1522 1555 1584

Ulu Camii’ne 8640 - 8640 3200 4100

Halil Bey Camii’ne - - - 400 400

Konya’daki vakıflarına - - - 3600 4500

Toplam 8640 - 8640 7200 9000

Ulu Camii Köhne (Eski) Hamamı: 1584 yılında binasından hiçbir eser

kalmayan bu hamamın, vakıf olan arazisinden yıllık 8 akçe gelir sağlandığı

görülmektedir. H. Bardakçı, bu hamamın adının Murat Paşa Hamamı olduğunu ve

Değirmenlik Mahallesi’nde, Değirmenlik Camii’nin kıble duvarına sınır olan boş alanda

kurulduğunu belirtir. Ancak müellifin 1555 tarihli tahrir defterine dayanarak, hamamın

300 akçe gelir getirdiğini belirtmesi tamamen yanlış olup, defterde sadece “Köhne

Hamam” olarak kayıtlıdır. Yazarın bahsettiği gelir ise, Murat Paşa Değirmeni’nin 8/12

hissesinden Ulu Camii için tahsis olan gelirdir. Hamam arazisinin 1584 tarihindeki

geliri 8 akçedir714.

Musa Bey Medresesi Hamamı: Karamanoğlu Musa Bey tarafından yaptırılan

medresenin güneybatı kısmında inşa edilen bu hamam, muhtemelen medreseye gelir

temin etmesi için medreseyle birlikte inşa edilmiş olmalıdır715.

1557 Tarihinde Yaptırılması İstenilen Yeni Hamam: 2 Numaralı Mühimme

Defteri’nde Ermenek kadısının, Ermenek şehrinin camileri halkın ihtiyacını karşılamaya

yetmediği için, Karaman Paşa Hazretleri tarafından inşa edilen yeni camide, Cuma

namazı kılınması için padişahtan izin talebini ve bu talebe verilen olumlu cevabı ihtiva

711 TD 387, s. 259. 712 BOA., TD 1, s. 42 vd. 713 TK 576, s. 15a. 714 BOA., TD 1, s. 42; TK 576, s. 15b; Bardakçı’nın tespiti için Bkz., H. Bardakçı, a.g.e., s. 167. 715 “Zemin-i Hamam der-kurb-i medrese-i mezkûre vakıfnâmede mesturdur. Hâliya eser-i binâ kalmayub

yeri vakıfdır. İcâre: 12” Bkz., BOA., TD 1, s. 45; TK 576, s. 16b.

Page 205: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

ERMENEK KAZÂSI (1500–1600)

181

etmekteydi716. 18 Nisan 1557 tarihini taşıyan diğer bir Mühimme hükmünde ise,

masrafları Yeni Camii evkâfından karşılanmak suretiyle, yeni bir hamam inşa

edilmesinin istendiği, ancak bu isteğe olur verildiğine dair bir kayda rastlanmadığı daha

önce belirtilmişti717.

1584 tarihinde Ermenek’te, Hacı Receb b. Mehmed isimli bir şahısın, hamam

suyunun tamiratı için Ermenek pazarında bir adet dükkân vakfettiği görülmektedir.

Fakat hamamın hangi hamam olduğu belirtilmemiştir718.

Davdas Köyü Hamamı: 1518 tarihli evkâf tahririnde yer alan hamam, İshak

isimli şahıs tarafından bina edilen caminin vakfı olup, bu tarihte yıllık 300 akçe gelir

getirdiği görülür. Bu gelirin yarısı Davdas Köyü’ndeki İshak Camii’ne, diğer yarısı ise

aynı köyde yer alan Ahmed Camii’ne tahsis edilmiştir719. Köy yerleşiminde hamamın

bulunması biraz şaşırtıcı gelse de, bu geleneğin aslında Selçuklular zamanından beri

ettiğini ve köylerde hamamın bulunduğu bilinmektedir720.

bf. Çeşmeler Anadolu’da eski iskân merkezlerinin, genellikle su kaynağı kenarında tesis

olunduğu görülmektedir721. Yerleşme merkezlerine akıtılan suyun herkesin hizmetine

sunulması yine vakıflar sayesinde mümkün olmuş, bu maksatla şehir ve köylerin

muhtelif mahallerine çeşmeler ve su kuyuları inşa edilmiştir722. Selçuklu devri ve bu

devrin devamı olan Beylikler dönemi çeşmelerinin cami, medrese, han gibi muhtelif

yapıların ana yola bakan ön cephelerine veya bunların iç havlularına açılan, cümle

kapısına yakın bir eyvan içinde veya müstakil olarak inşa edildikleri görülmektedir723.

716 “Ermenâk kadısı mektub gönderüp, Ermenâk’in cami’leri halkına hacetde itmeyüb, Cami’i âhara

ihtiyaçları olmağın şehrin ulemâ ve sülehâsı talebleri ile Karaman Paşa Hazretleri tarafından cami‘i cedid binâ olunup, Cum‘a kılınmağa izn-i şerif ricâ ider deyü arz itmeğin İzin buyruldu”. Bkz., BOA., MD 2, s. 243, Nr. 2164, (18 Nisan 1557).

717 “Ermenâk Kadısı mektub gönderüp, Medine-i Ermenâk’de mukaddemâ vaki‘ hamam olub, mürûr-u eyyâm ile ikisi bil-külliye harab olub, çifte hamam olmayub, ânçün bir ferdde ki (ber-hayrda ki) öyle hamamı olub, müsa‘ade olmayub, hamâma şiddete ihtiyaç vardır deyü ihyâ-yı dâdîn cem‘ olub yeni cami‘ evkâfından bir hamam bina olunmasın rica etdüklerini arz itmeğin” Bkz., BOA., MD 2, s. 243, nr. 2165, (18 Nisan 1557).

718 TK 576, s. 18b. 719 BOA., TD 1, s. 10. 720 T. Baykara, “Osmanlılar ve Şehir Hayatı”, s. 1925. 721 Yılmaz Önge, Türk Mimarisinde Selçuklu ve Osmanlı Dönemlerinde Su Yapıları, Ankara 1997, s.

1. 722 B. Yediyıldız, “Vakıf Müessesesinin XVIII. Asır Türk Toplumundaki Rolü”, s. 6 723 Y. Önge, Su Yapıları, s. 11, 19, 37 vd.

Page 206: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

FİZİKÎ, DEMOGRAFİK VE İKTİSADÎ YAPI

182

Yerleşim merkezlerinin vazgeçilmez yapıları olan ve aynı zamanda şehrin fizikî

görünümünü tamamlayan çeşmeleri, su kaynakları yönünden oldukça zengin olan

Ermenek’te de bolca görmekteyiz. Ancak XVI. yüzyıl arşiv vesikalarında çeşmelerin

varlığıyla ilgili sadece bir kayıt bulunmaktadır. 1518’de Hoca Cevher Mescidi’nin

imamı Kadı-zâdelerden Abdurrahman, mescid civarında yer alan ve halkın çok ihtiyaç

duyduğu harabeye dönmüş çeşmeyi tamir ettirdiği kaydedilmiştir724. Evliya Çelebi, “17

çeşme âb-ı hayatı vardır” der725.

Bu çeşmelerden bazılarının üzerinde kitabesi bulunmakla birlikte, çoğu da

kitabesizdir. Ermenek çeşmelerinin ekserisi Karamanoğulları dönemine, bazıları ise

Osmanlı dönemine ait yapılardır. Karamanoğulları devrinin tüm ihtişamını yansıtan

çeşme, kuşkusuz Yedi Ülüklü Çeşmedir. Çeşme, Maraspolis Mağarası’nın önünde eski

Ermenek’in Gülpazarı Mahallesinde, eski çarşı içinde, Ulu Camii’nin 20-30 m.

batısındadır. Çeşmenin sağdan birinci ülüğü üzerindeki ayna taşında mevcut istif

karakteri ve palmet yapraklarının, Karamanoğulları devri mimari tezyinatıyla olan

kuvvetli ilişkisi sebebiyle bu yapının Karamanoğulları devrinde veya imaretlerin

yanında çeşme yaptırma adetine binaen Ulu Camii ile yaşıt olduğu tahmin

edilmektedir726. Çeşme, ismini yedi adet oluğundan almaktadır. Çeşmenin iki kitabesi

bulunmaktadır. Bunlardan birincisinde: “Rüzgarları rahmetinin önünde müjdeci olarak

gönderen ve gökten tertemiz bir su indiren O’dur”727 anlamındaki Kuran ayeti yazılıdır.

İkinci kitâbe kırık olup, kitâbenin geri kalan kısmından sadece çeşmeyi bir Paşa’nın

yaptırmış olduğu anlaşılıyor. Çeşmenin üçüncü kitabesinde ise: “Rableri onlara temiz

bir içecek içirmiştir”728 anlamındaki Kuran ayeti ve tamir tarihi olarak 1276 H. tarihi

yazılıdır. Üç çeşmenin bir araya gelmesinden oluştuğu belirtilen bu çeşmenin muhtelif

zamanlarda tamir gördüğü ve en son tamiri ise, 1276/1859 yılında gördüğü

anlaşılmaktadır729.

Diğer bir çeşme, Meydan Mahallesinde Meydan Camii minaresinin doğu

tarafında olup kemerli, ahşap saçaklı iki lüleli ve iki havuzludur. Çeşmenin ayna

taşındaki Rıfkı isminde birisinin hazırladığı kitâbeye göre çeşme, 1230 H–1814 M. 724 BOA., TD 1, s. 15. 725 Evliya Çelebi IX, s. 306. 726 İ. H. Konyalı, Karaman Tarihi, s. 730; H. Bardakçı, a. g. e, s. 198 vd. 727 Kur’ân-ı Kerîm, 25/ 48. 728 Kur’ân-ı Kerim, 76/ 21. 729 İ. H. Konyalı, Karaman Tarihi, s. 730.

Page 207: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

ERMENEK KAZÂSI (1500–1600)

183

yılında Abidin Paşa’nın oğlu Abdullah Bey tarafından yaptırılmıştır730. Hacı Hüseyin

Efendi Çeşmesi ise, Ermenek Orta Mahalle’de tarihi Karamanoğulları hamamının

güney duvarının batı köşesinde kurulmuş, kemerli taş oyma tekneli, büyükçe tek lüleli

bir çeşmedir. Kitabesine göre çeşmeyi H. 1267- M. 1850 yılında Seyyid Hacı Hüseyin

Efendi yaptırmıştır731. Hacı İbrahim Efendi Çeşmesi’ne gelince, Taşbaşı’ndan Sultani

Bağ’a inen yokuşun ortalarında ve doğu kısmında yer alan çeşme, yuvarlak bir kemerle

inşa edilmiştir. İki tane kitâbesi vardır. İnşa tarihi belli olmamakla birlikte, 1342/1923

senesinde tamir gördüğü kitâbesinden anlaşılmaktadır732. Latif Ağalar Çeşmesi, Sandıklı

Mahallesinde Saltaşı mevkiinde Latif Ağa Mescidi’nin hemen ardında yapılmış olan

çeşme, sivri kemerli ve kesme taştan inşa edilmiştir. Çeşme tek muslukludur ve tek

parça taştan oyma teknesi vardır. Kitâbesine göre Abidin Paşa oğlu Hacı Abdullah

isminde bir şahıs tarafından H.1233-M. 1817 tarihinde yaptırılmıştır. Ermenek’te kitâbeli bu çeşmelerin yanında çok sayıda kitabesiz çeşme

bulunmaktadır. Bunlardan birisi, Keben Yokuşu’na çıkan anayolun solunda, tek

musluklu ve kemerli bir yapı olup, M. 1807 yılında yapıldığı belirtilen Arabşah

Çeşmesidir. Bugünkü Kebendibi Mahallesi’nde bulunan Fatma Ana Çeşmesi ise, Fatma

Ana Camiin beş metre doğusunda inşa edilmiş yuvarlak kemerli bir çeşmedir.

Akçamescid Mahallesinde yer alan Akçamescid Çeşmesi, Akçamescid Camii’nin kıble

duvarı içerisinde ve büyük ihtimalle cami ile aynı tarihte inşa edilen kemerli bir yapıya

sahiptir733.

Meydan Mahallesi’ndeki Çilingir Çeşmesi, Meydan Camiin doğusundan güneye

inen anayolun doğusunda bulunan mütevazı bir çeşmedir. İnsan başı suretinde

yapılmıştır ve insanın ağzından su akar. Çilingir Çeşmesi’nin iki yüz metre kadar

güneyinde ve aynı yol üzerindeki Göğlemez Çeşmesi ise, kemerli ve tek lüleli orijinal

taş tekneli bir çeşmedir. Aynı mahalledeki diğer bir çeşme, Çilingir çeşmesinin 100 m

kadar kuzeyinde yer alan tek musluklu Avlu-içi Çeşmesidir. Kiçibazar (Gülpazar)

Mahallesi’nde Ulu Camiin güneyinde, Hacı Behçet Efendi tarafından yaptırılan Behçet

Çeşmesi yer alır. Aynı mahallede yukarı çarşının batısındaki çeşme, kemerli bir yapı

730 İ. H. Konyalı, Karaman Tarihi, s. 729; H. Bardakçı, a. g. e, s. 202. 731 H. Bardakçı, a. g. e, s. 202. 732 H. Bardakçı, a. g. e, s. 204. 733 H. Bardakçı, a. g. e, s. 205 vd.

Page 208: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

FİZİKÎ, DEMOGRAFİK VE İKTİSADÎ YAPI

184

olup Börekçiler Çeşmesi adını taşımaktadır. Gubuşlar Çeşmesi ise tek lüleli, kemerli bir

yapıya sahip olup, Ermenek’te bulunan en eski çeşmelerden birisidir734.

Eski Cumma (Başpınar) Mahallesi’nde yer alan Cumma Çeşmesi, Maraspoli

yeraltı suyunun galeri ağzına inşa edilmiş, tek lüleli ve taş tekneli basit bir çeşmedir.

Değirmenlik Mahallesi’nde, Değirmenlik Camiin batısında inşa edilen Değirmenlik

Çeşmesi, yuvarlak kemerli bir çeşmedir. Aynı mahallede bulunan, Hacı Sofular Çeşmesi

ise Elmalı-bahçe’ye ayrılan yol kavşağı üzerindedir. Bugünkü Orta Mahalle’de bulunan

Celâl Çeşmesi ise, Celâliye Mescidi’nin ardındaki evlerin birisinin güney duvarı

içerisine yapılmış, basit bir yapıdır. Yine aynı mahalledeki Ciyekler Çeşmesi ise

Ciyekler Mescidi’nin ardında kurulmuş bir çeşmedir735. Pirağalar Çeşmesi, Sipas

(bugünkü Çınarlısu) Mahallesinde sularını Sipas pınarından alan bir çeşmedir. Aynı

mahallede yer alan Sipas Camii Çeşmesi ise, Sipas Camiin yazlık kısmının batı duvarı

üzerinde kurulmuş ve yarım daire yayvan biçimde kemerleri olan, Sipas Pınarı’ndan

beslenen üç lüleli bir çeşmedir736. Saltaşı Çeşmesi, Sandıklı Mahallesinde kemerli,

büyük ve taş oyma bir teknesi olan bir çeşmedir. Aynı isimli başka bir çeşme diğerinin

biraz batısında ve kemerli eski bir çeşmedir. Bugünkü Sıra ve Taşbaşı mahalleleri

Çeşmeleri, kesme taşlarla inşa edilmiş çeşmelerdir. Yukarı Havâsıl Çeşmeleri ise, aynı

adı taşıyan mahallede birbirlerine yakın mevkilerde inşa edilmiş dört adet çeşmedir737.

bg. Köprüler Köprüler, nehirlerin üzerine inşa edilmek suretiyle su üzerinden geçişi sağlayan

eserlerdir. Taş köprüler ancak askeri veya ticari trafiğin oldukça yoğun olduğu yerlerde

kurulması nedeniyle de anayollar hakkında ipuçları vermektedir. Bazı köprülerin

derbentçiler tarafından korundukları bilinmektedir. Derbentçilerin bulunduğu yerlerde

pazar kurulan bir köyün de teşekkül etmesi de kolaylaşmaktadır738.

Ermenek kazâsında bilenen en meşhur köprü, Ermenek’e 18 km uzaklıkta

Anamur, Gülnar ve Silifke’ye giden tarihi yol üzerinde Görmel Köyü civarında ve

Göksu nehri üzerinde Karamanoğlu Mirza Halil Bey tarafından 706/1306 tarihinde inşa

edilen Alaköprü veya diğer ismiyle Görmel Köprüsü’dür. Köprünün mimarı Yusuf oğlu

734 H. Bardakçı, a. g. e, s. 207 vd. 735 H. Bardakçı, a. g. e, s. 209. 736 H. Bardakçı, a. g. e, s. 210. 737 H. Bardakçı, a. g. e, s. 211 vd. 738 S. Faroqhi, a.g.e., s. 78; A. Yiğit, a.g.e., s. 101.

Page 209: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

ERMENEK KAZÂSI (1500–1600)

185

Süleyman’dır. Muntazam kesme taşlardan yapılan iki kemeri mevcuttur. Eni 7.16,

uzunluğu 67, su seviyesinden yüksekliği ise 27 m olarak ölçülmüştür739. Osmanlı

döneminde Zinhar denilen Konya-Larende-Ermenek-Anamur yolu üzerinde

Karamanoğulları tarafından inşa edilen köprünün tamir ve bakımı için Başdere

Köyü’nden 4 şahıs, avârız-ı dîvâniye ve rüsûm-ı örfiyyeden muaf tutulmuşlardı.

Konuyla ilgili olarak Tahrir defterinde: “Karaman oğlunun bina ettiği harabeye maşrık

olan köprünün daima ta‘mîr ve teremmimin idüp, mukâbelesinde avârız-ı dîvâniyeden

ve rüsûm-u örfiyyeden muaf (kılındıkları) sebt-i defter olundu”740 denmekteydi.

bh. Şahsi ve Evlatlık Vakıflar Ermenek kazâsında, gelirin tamamının doğrudan doğruya nihaî gayeye gittiği

vakıflardan camii, mescid, zaviye, mekteb, medrese, muallimhâne gibi tesislerin

vakıfları bulunduğu gibi, şahsî ve evlatlık vakıfların da varlığı söz konusudur. Bu tür

vakıflarda mülk, doğrudan doğruya hayır maksatlı olarak tahsis edilmemiş, asıl gaye

aile servetinin vâkıfın tayin ettiği şartlar dâhilinde korunmasıdır741. Bu sebeple vâkıf

tarafından vakfedilen akarın tevliyeti evlada ve özellikle erkek evlada bırakılmış, eğer

nesli tükenirse ancak o zaman vakfedilen gelir, cami vb. kurumlara geçmesine izin

verilmiştir. XVI. yüzyılda Ermenek’te, âvârız ve nüzûl vergilerini ödeyemeyenlerin

vergilerini ödeyen, bakımını yaptığı mahalle veya köyün adıyla ihdas edilmiş “Avârız ve

nüzul vakıfları”742 da vardı. Evlatlık ve şahsî vakıf sahipleri içerisinde bulunan 2 Kadı, 1

Kazasker kardeşi, 1 Miralay, 1 bey, 1 Halife, 1 Paşa, 1 Çelebi’nin bendesi ve bir de

İbrahim Bey’in azatlı kölesi vb. isimlerden bu şahısların yönetici veya imtiyazlı

şahıslardan oluştuğu anlaşılır.

1. Evlatlık Vakıflar

Ermenek’te, 1518’de 3, 1555’te 2, 1584’te 6 evlatlık vakıf mevcuttur. Bu

Evlatlık vakıflardan birisi Evlâd-ı Musa Halil Vakfıdır. 1518’de Hüseyin Bâli, Pınar,

739 İ. H. Konyalı, Karaman, s. 722 vd.; H. Bardakçı, a.g.e., s. 169-170; Ayrıca Bkz., 1294 Tarihli

Salnâme-i Adana, s. 125. 740 TK 128, s. 52. 741 Ö.L. Barkan, “Türk-İslâm Toprak Hukuku Tatbikatının Osmanlı İmparatorluğu’nda Aldığı şekiller, Şer‘î Miras Hukuku ve Evlatlık Vakıflar”, Toplu Eserler I, s. 214 vd., 218; Ö. L. Barkan-E. Meriçli, a.g.e., s. 125–130, 137 vd.; B. Yediyıldız, “Vakıf Müessesesinin XVIII. Asır Türk Toplumundaki Rolü”, s. 9; Zimmi ve mühtedilerin vakfı için Bkz., A. H. Berki, Vakıflar, s. 47 vd.; T. Soykan, Gayrimüslimler, s. 124.

742 A. H. Berki, Vakıflar, s.110; B. Yediyıldız, “Vakıf Müessesesinin XVIII. Asır Türk Toplumundaki Rolü”, s. 5 vd.; H. Akgündüz, a.g.e., s. 99

Page 210: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

FİZİKÎ, DEMOGRAFİK VE İKTİSADÎ YAPI

186

Yuka Avlu, Daluş Çayırı, Karga Tepesi ve bunlardan maada 2 kıt‘a zemine daha sahip

olan vakıf, toplam 7 kıt‘a zeminden hasıl olan 63 akçe gelire haizdir. Adı geçen

zeminler aslında Musa Halil’in olup, evlâd-ı âlinin üzerine şer‘i vakfiyesi vardır. Bu

tarihte vakıf, Musa Halil’in torunlarından Gökbörklü oğlu Hacı Yusuf elindedir ve

vakfiyeye göre tasarruf etmektedir743.

Canbaz-zâde ismiyle meşhur Kadı Abdurrahman Vakfı, 1518 tarihli evkâf

tahririnde yer almaktadır. Burada bulunan bir kayıttan, Kadının oldukça zengin olduğu

anlaşılıyor. Kadı, vakfettiği 7 dükkânın haricinde, Ermenek pazarında bulunan 1

dükkânın, ayrıca aynı yerdeki kervansarayın da yarısına maliktir. Kadı Abdurrahman,

haftanın her Pazartesi günü Kur’an tilavet edilmesi için bu vakfı yapmıştır. Vakfiyedeki

şarta göre kendisi hayatta olduğu müddetçe mütevelli kendisidir. Vefat ettikten sonra ise

en sâlih evladı mütevelli olacaktır744. 1518’de vakfın gelirleri, Mahmud Bey’in Ulu

Camii yakınlarındaki 6 dükkânın kira geliri 240 akçe, aynı yerdeki diğer bir dükkânın

kirasından senelik 40 akçe olmak üzere toplam 280 akçedir. Elde edilen bu gelirden 3

hâfıza kişi başına 80 akçe, bir de evkâf nazırına 40 akçe ödenmektedir745.

Karamanoğlu İbrahim Bey’in azatlı kölelerinden Gümüşboğa b. Abdullah, 1430

tarihli vakfiyesi ile Arnava ve İznebolı köylerinden 7 kıt‘a zemini, Halil Bey Camii’nde

Cuma günü namazdan önce Kur’an-ı Kerim’den cüz okunması şartıyla vakfetmiş746,

tevliyetini de evladına şart koşmuştur747. 1518’de vakfın mütevellisi vâkıfın evladından

Hatice Hatun’dur. Bu tarihte vakfın geliri Arnava’daki 3 kıt‘a zeminden 200 akçe,

İznebolı’daki 4 kıt‘a zeminden 300 akçe olmak üzere yekûn 500 akçedir. Bu gelirden

743 “Bu zikr olunan yerler fi’l-asıl müşarünileyh Musa Halil vakfı evlâdı âl-inin üzerine vakfiye-i şer‘iyyesi vardır. Haliyâ evlâd-ı evladından Hacı Yusuf b. Gök-börklü elindedir ve vakfiyet üzere tasarruf iderler.” BOA., TD 1, s. 10.

744 “Berâyı tilâvet-il-Kur’an fî külli yevm’il-isneyni fi’l-usbûi vâkıf-ı mezbûr mâ-dâme kayd-ı hayatta der-hin-i mütevellidir. Ba’de eslâh ebnâ-i mezbûr”. Vakıfnâme metni için Bkz., BOA., TD 1, s. 16; Asıl adı Yunus Efendi oğlu Canbaz-zâde diye tanınan Kadı Abdurrahman Efendi, diğer adıyla Mevlâna Canbaz-zâde’nin Karaman’daki muallimhânesinin kitabesinde (1531), vakfiyesinde ise 1528 tarihi mevcuttur. Muallimhânenin Türbesini kendisi hayatta iken yaptırdığı için tarih yeri açık bırakılmış, bu sebeple ölüm tarihi belirlenememiştir. Bkz., İ. H. Konyalı, Karaman, s. 494 vd., 585 vd.

745 BOA., TD 1, s. 16. 746 “Vakf-ı Gümüş boğa b. Abdullah, Berây-ı tilâvet-i eczây-ı şerîf der-Cami-i Halil Bey der-nefs-i

Ermenek, Ber mucebi vakıfname el-müverrih tarihi senete erbaa‘ ve selâse ve semâni mie (834).Tevliyeti evlâdına meşrut.” Bkz., BOA., TD 1, s. 49; “Vakf-ı Gümüşboğa ez‘üteka-i İbrahim Beğ bera-i tilayet-i eczâ ber-vechi ki yevm’il-cum‘a kable’s-salât’il-Cum‘a fi Camii Halil Beğ fi Ermenek” Bkz., BOA., TD 1, s. 16; Abdullah b. Gümüşboğa hakkında Bkz., İ. H. Konyalı, Karaman, s. 722; Bu durumun sıkça görülen bir durumdu. Bkz., Ö. L. Barkan-E. Meriçli, a.g.e., s. 112.

747 “Tevelliyet vakfiyesinde evladına meşrutdur. Hâliyâ evlâdından Hatice nâm Hatun elindedir”. Bkz., BOA., TD 1, s. 16.

Page 211: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

ERMENEK KAZÂSI (1500–1600)

187

mütevelli yılda 55 akçe, 6 hâfız ise kişi başına 89 akçe alacaklardır748. 1555 ve 1584’te

vakfın gelirinde % 72 oranında bir azalma olmuş ve 140 akçe hâsılat elde edilmiştir749.

Aynı şahsın ayrıca kiliseye de arazi vakfetmesi, Karamanoğulları zamanında da

insanların başka dinden olanlara karşı derin bir hoşgörü içerisinde olunduğunu

göstermektedir.

Eski Kazasker Merhum Mevlâna Seydi Efendi’nin kardeşi ve Mevlanâ Sinan’ın

oğlu Mevlanâ Âbid’in Lafza Köyü’ndeki vakfına gelince, vakıfnâmesi 1528 M tarihini

taşımaktadır. Vakfiyeye göre vakıf, hayatta olduğu sürece vâkıfa aittir. Ondan sonra

evladına nesilden nesile, sonra Lafza Köyü’nde bulunan mescidin ve yarısı fakirler

içindir. Vakfın gelirini oluşturan bütün menzil ve evler Lafza köyünde bina olunmuş,

hududu ve hukuku vakıfnâmesinde yazmaktadır. Vakıfnâmede vakıf olunan yerlerin örfî

ve şer‘î resimleri tımar sahibine verildikten sonra vâkıfın evladı tarafından tasarruf

olunmaktadır 750. 1555’te vakfın geliri, içerisinde ceviz, meyve ağaçları ve bağ olan iki

bahçe ile Kavuncu değirmeninin 11/24 hissesinden oluştuğu görülür751. 1584’te ise vakıf

ve vakıf akarları varlığını sürdürmekle birlikte, diğer tahrirde olduğu gibi, vakfın toplam

hâsılat miktarı verilmemiştir752.

1584’te mevcut Kadı Mevlâna Muslihiddin Evladı vakfına gelince, Dindebolı

Köyü’ndeki yeni değirmeni nesilden nesile ve batından batına vakfetmiştir753. 1584’te

Miralay Mustafa Bey, 1547 tarihli vakfiye gereğince Kur’an tilâveti için 7 ev, içerisinde

meyve ağaçları bulunan 1 kıt‘a bağ ile ceviz ağaçlarını vakfetmiştir. Bu tarihte vakfın

gelirlerinin yekûnu 600 akçe olup, bu meblağ Kadının hücceti gereği oğullarından

Kureyş Halife’nin tasarrufundadır754.

Aynı tarihte, mevcut diğer bir vakıf da Cenne Köyü’ndeki Osman Halife

Vakfı’dır. Vâkıf vakfiyesinde her gün kardeşlerinin 3 defa İhlâs Suresi okunmalarını şart 748 Toplam hâsılat 500, ama masraflar 589 akçe olmaktadır. Bkz., BOA., TD 1, s. 16. 749 BOA., TD 1, s. 49; TK 576, s. 18b. 750 Vakfiye: “Vakf-ı Mevlana Abid b. Mevlana Sinan birader-i Mevlana Seydi Efendi Kadıasker-i sabık

rahimehu’llah der Karye-i Lafza. Ala‘ nefsihi ve ba’dehu ala evlâdihi neslin ba‘de nesil sümme el-mesâlihü’l-Mescid’el kâin fil karye-i mezkûre nimi lil fukarâ ala mucebi-i kitabil vakf el-müverrih bi tarihi senete hamsin ve selâse ve tisa‘ mie (935)”. “Nefs-i vakıfnâmede bazı arazi vakıf olmuşdur. Şimdiye değin rüsûm-u şer‘iyye ve örfiyyeleri sâhib-i timâra virildikten sonra evladının tasarrufunda olub ziraat ve hirâset ideler”. Bkz., BOA., TD 1, s. 50; Vakfiye metni için ayrıca Bkz., TK 576, s. 19a.

751 BOA., TD 1, s. 50 752 TK 576, s. 19a. 753 “Neslen ba‘de neslin batnen ba‘de batnın”. Bkz., TK 576, s. 12b. 754 “Hâliyâ Salih oğlu Kırış (Kureyş) halife aslah olmağın kıraat ider ber-mûceb-i hüccet-i kâdı” Bkz.,

TK 576, s. 13b.

Page 212: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

FİZİKÎ, DEMOGRAFİK VE İKTİSADÎ YAPI

188

koşmuştur. Kardeşlerinden sonra onların evlatlarına, onların nesli son bulduktan sonra

ise camiye vakıf olmasını istemektedir. Vâkıf’ın vakfettiği yerler Pınar, Hatun Parmağı

ve Danişmendler adlarında 3 kıt‘a bağdan oluşmaktadır. Buraların öşrünü de sipâhiye

verirler755. İznebolı Köyü’nde Ali Bey vakfı ise, İznebolı’nın Yusuf mahallesinde yer

alan evler ve meyve ağaçları gelirlerinden oluşmaktadır. Vâkıf Ali Bey vakfiyesinde, adı

geçen hâneler ve bağın kendi vefatından sonra oğlu Ahmed ve İbrahim’e, onlardan

sonra evladının evladına nesilden nesile, inkırazdan sonra ise akrabaları ve sevdiklerine

şart eylemiştir756. 1518’de evlatlık vakıflar 843 akçelik bir gelire sahipken, 1555’te %

83,4 oranında azalarak 140 akçeye gerilediği, 1584’te ise % 428 nispetinde bir artış

göstererek, 740 akçe olduğu görülür. Aslında rakamların bu kadar düşük çıkmasının tek

nedeni, çok sayıda vakfın hâsılat miktarının akçe olarak kayıtlara geçmemesidir.

2. Şahsi Vakıflar

Ermenek’te mevcut olan şahsi vakıfların sayısı 1500’de 6, 1518’de 4, 1555’te 5,

1584’te ise 8 olmuştur. 1500 tarihli tahrirde yer alan Yahya Paşa vakfının, yıllık hâsılatı

700 akçedir757. Vakfın gelir kaynakları ve vâkıfın şahsiyeti hakkında hiçbir ayrıntıya

rastlanmaz. Ancak tahrir defterlerine baktığımızda, Adı geçen Yahya Paşa’nın: Ermenek

şehir sınırındaki Cevas zemini, Bağarası Mahallesi sınırındaki Görse zemini, Sarumazı

Köyü’nde İnişdibi ve Emir Pınarı zeminleri, Abdurrahman sınırı, Keremüddin

Köyü’nde Hatun Bilâdanı zemini, Boyalık Köyü sınırında 4 parça zeminin olmak üzere

toplamda 8 kıt‘a zemin ve bir de sınırın sahibi olan Mahdum-zâde Yahya Çelebi olması

gerekir. 1518 tarihli Evkâf tahririnde yer almayan vakıf, aynı tarihli 83 nr.’lı tahrirde yer

alır. Buna göre, şehirdeki Cevas ve Görse zemininden 130 akçe, Sarumazı Köyü’ndeki

Emir Pınarı ve İnişdibi zemininden 100 akçe, 2 kıt’a zeminden 80 akçe, Abdurrahman

sınırından 350 akçe olmak üzere toplam 740 akçe gelir elde edilmiştir758. Vakfın

gelirleri: 1500’de 700 akçe, 1518’de 740 akçedir. 1555’te 720 akçe gelir elde

755 “Be-cihet-i İhlâs be-her yevm selâse merrât karındaşlarına meşrutdur. Ba‘dehu evlâdına ve evlâd-ı

evlâdına ve ba‘de’l inkıraz cami’i şerife vakf ola”. Bkz., TK 576, s. 14a. 756 “Zikr olunan hâneler ve bağ kendü vefât eyledükten sonra oğlu Ahmed ve İbrahim ba‘dehu evlâdına

ve evlâdı evlâdına neslen ba‘de neslin ve ba‘de’l-inkırâz akrabâihâ ve ehibbâihâ ber-mûceb-i vakfiye”. TK 576, s. 19a.

757 TK 565, s. 222b. 758 Defterde Emir Pınarı zemini için şu ifadeler yer almaktadır. “Bu yer mahdum-zâde evlâdından Yahya

Çelebinin mülk-ü mevrûsudur. Elinde hükm-ü hümâyun vardır.” Bkz., TD 83, s. 272, 309 vd.; Boyalık Köyü’ndeki zemin hakkında: “Bu yerler mahdum-zâdelerden Yahya Çelebinin mülk-ü mevrûsudur. Elinde hüccet-i şer‘iyye vardır” Bkz., TD 83, s. 314.

Page 213: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

ERMENEK KAZÂSI (1500–1600)

189

edilmiştir759. Ancak aynı tarihli evkâf tahririnde Yahya Paşa Vakfı’nın Gülnar’ın

Gezende Köyü’ndeki Şeyh Mahmud b. Şeyh Yunus Camii vakfı içerisinde görüyoruz760.

1584’e gelindiğinde ise adı geçen vakıf, Ermenek merkezindeki Ulu Camii evkâfı

içerisinde yer almaktadır761.

Bu vakıflardan birisi de Sanduklı Mahallesi vakfıdır. Vakfın 1500’de yıllık

hâsılatı 100 akçedir762. Değirmenlik Mahallesi vakfı ise 1500’de Dindebolı Köyü

zeminlerini tasarruf etmekteydi763. Zaviye Mahallesi vakfı 2 kile ceviz ağacından elde

edilen 8 akçe764, Paşakışlası Köyü vakfı 1500 tarihinde 5 kile gallâttan hâsıl olan 38

akçe ayrıca Ulu, Bellut dibi, Yahya Paşa Bağı civarında zemin ve Karaağaç zemininden

elde edilen 780765 akçe gelire sahipti. Aynı vakfın 1555’te 420 akçelik bir gelire sahip

olduğu ve bu meblağı, Kur’an tilaveti karşılığında köyün imamının tasarruf ettiğini

görürüz766. Vakfın 1584’te de varlığını sürdürdüğü ve 280 akçe geliri vâkıfın ruhu için

Kur’an okuyan köy imamı tasarruf etmeye devam etmektedir767.

1584’te Yavaşça oğlu Ali Bey, nakit 4000 ile Karaman’daki kervansaray’dan

hâsıl olan 500 akçeyi İznebolı Köyü’nün avârızı için vakfetmiştir. Vakfın bu tarihte

4500 akçe gelire haiz olduğu görülüyor. Şahsın, aynı tarihte bir de evlatlık vakfı

vardır768. 1584’te Mustafa oğlu Yahşi Gargara Köyü’nün Madenli Mahallesi’nin avârız

ve nüzulü için, kendi vakfettiği nakit 3000 akçeden gayrı, Hacı Mehmed v. Hacı Ahmed

1000, Hacı Mehmed v. Abdülkerim 1000 ve Hacı Hatun’un vakfettiği 500 akçe ve

toplamda 2500 akçelik bir meblağ vakfedilmiş, nakdin muamelesinden hâsıl olan rıbh

ise imama tahsis edilmiştir769.

759 TK 565, s. 222b; TD 83, s. 314; BOA., TD 272, s. 6, 32. 760 “Defter-i atikte, Vakf-ı Yahya Paşa; zemini Sakar Hacı der Ermenek ve zemini der karye-i Lamas ve

zemin-i Bağçe-i Çüllah Hızır maa Asiyab deyü mukayyed bulundu. Bağ-ı Fakih ve Halil Bey ve Bala hamam Gezende; defter-i atikte mukayyed bulundu. Kazâ-i Gülnar evkafı tahrir olunduğu mahalde vakfı mezkûr olan kayd olunmuştur. Hâsıla: 880”. Bkz., BOA., TD 1, s. 42.

761 “Defter-i atîkde vakf-ı Yahya Paşa ve zemin-i Hızır Hacı der-Ermenek ve zemin-i karye-i Lamas ve zemin-i bağçe-i Lamas ve zemin-i bağçe-i Celâ b. Hızır ma‘a âsiyab deyü mukayyed bulundu. Hâliyâ nâma‘lûm. ‘İnde’t-taleb defter-i ‘atîka mürâcaat oluna deyü mukayyed der-defter-i atîk hâliyâ nâma‘lûmdur ki deftere mürâcaat oluna hîn-i hâcetde” . Bkz., TK576, s. 15b.

762 TK 565, s. 231a. 763 Yıllık hâsılat miktarı belirtilmemiştir. TK 565, s. 231a. 764 TK 565, s. 231a 765 TK 565, s. 231a. 766 BOA., TD 1, s. 50 767 TK 576, s. 19a 768 TK 576, s. 13a; Evlatlık vakfı için Bkz., TK 576, s. 19a. 769 TK 576, s. 14b.

Page 214: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

FİZİKÎ, DEMOGRAFİK VE İKTİSADÎ YAPI

190

Diğer bir şahsi vakıf da Efendi Çelebi Kızı Hatice Hatun vakfıdır. Hatice Hatun,

2 kıt‘a zeminden üretilen 20 kile buğdaydan elde edilen 160 akçelik geliri, her sene

Hatm-i Şerif tilaveti için vakfetmiştir. 1518’de bu hatmi berât ile Veli Fakih tilavet

etmektedir770. Şahsi vakıflardan birisi de Halil Bey oğlu İsmail Bey’in vakfıdır. İsmail

Bey de aynen Hatice Hatun gibi Hatm-i Şerif tilaveti için Has bahçesini vakfetmiştir.

1518’de vakfın geliri 160 akçedir. Bu tarihte hatmi, diğerinde olduğu gibi Veli Fakih

okumaktadır771. Celâleddin’in Fukarâ Vakfı ise, 1518’de 2 kıt‘a zeminin hâsılatından

oluşan 80 akçedir. Bu meblağı, Huten oğlu Bekir padişah berâtıyla tasarruf

etmektedir772.

Mehmed oğlu Hacı Receb’in vakfı da 1555 ve 1584’te mevcut şahsi bir vakıftır.

Adı geçen vâkıf, Ermenek pazarındaki 3 adet dükkânın 130 akçelik gelirinden, 80

akçesini Mahmud Bey Camii’nin tamiri işine, 50 akçesini ise hamam suyunun

tamiratına tahsis etmiştir773. Ermenek’te Ahmed kızı Hatice ise, Güzve Köyü’nde 1 kıt’a

bağı Kur’an tilaveti için vakfetmiştir. Vâkıfın şartına gereği tasarruf olunmaktadır774.

1555 ve 1584’te Mustafa oğlu Hacı Mehmed, Kavak yazısu ve Yusuf Fakih bağlarını

sabah vaktinde Yasin okunması için vakfettiğini görüyoruz775. 1584 tarihinde Hacı Hızır

el-Ermenekî, Mahmud Bey Camii’nde, Kur’an-ı Kerim’den cüzler okunması, Yasin

Sûresi, Aşr-ı şerîf okunması ve mum için 8500 akçe vakfetmiştir. Bu vakfiye 1554

tarihini taşımaktadır776.

Diğer bir vakıf da, vakfiyesi 1558 tarihini taşıyan Şeyh Çelebi’nin Bendesi

Fatma Hatun vakfıdır. Bednam köyündeki bir zemini Kur’an tilaveti için vakfetmiştir.

Vakıf gelirini berât-ı şerif gereğince Bednam Camii’ne hatip olanlar tasarruf

etmektedir777. Ermenek ve köylerinden şahsi vakıf sahibi olan kişilerin sahip olduğu

unvanlar incelendiğinde, Paşa, Hacı, Çelebi, Hatun gibi unvanları taşıdıkları görülür.

1500 tarihinde Ermenek ve köylerindeki mevcut şahsi vakıfların toplam geliri 1624

770 “Vakf-ı Hatice Hatun bint-i Efendi Çelebi berâyı tilâvet-i hatm-i şerif fi külli sene. Mezkûr hatmi berât

ile Veli Fakih tilâvet ider” BOA., TD 1, s. 4. 771 “Vakf-ı İsmail Beğ veled-i Halil Beğ bera-yı tilâvet-i hatmi şerif. Mezbûr hatmi Veli Fakih tilâvet

ider”. BOA., TD 1, s. 4. 772 “Vakf-ı Celâleddin Vakf-ı Fukarâ. Berat-ı hümâyûn ile Bekir ibn-i Huten tasarruf ider bâ berât-ı

pâdişâhî”. Vakıf metni hakkında Bkz., BOA., TD 1, s. 4. 773 BOA., TD 1, s. 50; TK 576, s. 18b. 774 BOA., TD 1, s. 50. 775 BOA., TD 1, s. 50; TK 576, s. 15a. 776 TK 576, s. 18b. 777 TK 576, s. 19a

Page 215: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

ERMENEK KAZÂSI (1500–1600)

191

akçedir. Bu meblağ 1518’de % 34,7 azalarak 1060 akçe, 1555’te % 19,8 nispetinde

artarak 1270 akçe, 1584’te ise oldukça yüksek bir artışla 15. 910 akçe olarak

gerçekleşmiştir.

Tablo 24: Ermenek Kazâsında Şahsi ve Evlatlık Vakıflar: Vakıf Türü 1500 1518 1555 1584 Şahsi Vakıflar 1624 1060 1270 15910

Evlatlık Vakıflar 0 843 140 740

Yekûn 1624 1903 1410 16650 Yüzde % - 17,2 -25,9 1080,9

Tablo 25: Ermenek Kazâsında Vakıflar ve Gelirleri Vakıflar 1500 1518 1522 1555 1584

Camii 12336 7471 12884 8501 68495

Mescid 1396 5313 1493 1838 43606

Zaviye 5698 9097 5228 1959 3339

Kilise - 1011 - - -

Eğitim Kurumları 9635 11465 9166 8246 39143

Türbe 2874 2688 2684 3676 4044

Hamam 8640 300 8640 7200 9000

Şahsi Vakıflar 1624 1060 0 1270 15910

Evlatlık Vakıflar 0 843 0 140 740

Yekûn 33563 38948 31455 29230 179777

Yüzde - 16,0 -19,2 -7,1 515,0

C- İKTİSADİ HAYAT VE TİCARET

Varlığın ve servetin biriktiği yerler olan kentler, büyük nüfus kütlelerinin bir

arada bulunduğu ve geçimini genellikle tarım dışı faaliyetlerle temin ettiği yerlerdir.

Bununla birlikte şehirler, belirli bir coğrafî mıntıkanın eseri olarak teşekkül ederler.

Burada yaşayan insanlar gıda ihtiyaçlarını şehir kırlık alanındaki nüfustan yani alt

bölgesinden karşılayacaktır. Çeşitli sebeplerle kırlık kesimle bağları kopan ve güç

kaynağını kaybeden kentlerin bazen eriyerek yok olduğu görülmüştür. Bu sebeple,

Page 216: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

FİZİKÎ, DEMOGRAFİK VE İKTİSADÎ YAPI

192

şehirden kırlık alana, çevre yörelerden de şehre mamul ve hammadde akışı söz

konusudur778.

Şehirler kendi kendilerine yeterli olamadıkları için, şehirlerle kırsalları arasında

sürekli olarak sosyal, ekonomik ve kültürel ilişkiler söz konusudur. Bu münasebetler

şehirlerin gelişmesi için vazgeçilmez unsurlardır. Şehirlerin büyüklüğü ve önemi

bilhassa onun iktisadî etki alanının genişliğiyle doğru orantılıdır779. Bu genel

mülahazalar Ermenek şehrinin XVI. yüzyıl iktisadî ve ticarî yapısını ortaya koymada da

geçerli olacaktır.

a. Ermenek’in İktisadi Kapasitesi Şehirler mevcudiyetlerini, yerinin münasip seçilmiş olmalarına ve bölgedeki

ulaştırma şebekesini kontrol edebilecek durumda bulunmalarına borçludurlar780.

Ermenek şehri antik çağlardan beri, Akdeniz’e ve İç Anadolu’ya geçit sağlayan önemli

yollar sayesinde ticarî canlılığını sürdürmüştür. Bu yollardan ilki ve en eskisi, bugün

hâlâ kullanılan Larende (Karaman), Mut, Balabolu, Ermenek yoludur. Diğer bir yol ise

günümüzde halen kullanılan Bozkır-Üçpınar-Hadim-Taşkent-Sarıveliler-Ermenek-

Anamur-Aydıncık yoludur. Bu yol muhtemelen, M.Ö. 3000–2000’li yıllarda Hitit Kralı

Tarhundassa döneminde ve Roma İmparatorluğu zamanında kullanılan, Anamur-

Ermenek-İsauria arasındaki yollardan birisiydi781. Bugün olduğu gibi antik çağda da

önemli olduğu tahmin edilen ikinci yol ise, Başköy’den (Başyayla) geçerek, Kuşu

Hanı’ndan Karaman’a (Larende) açılan İç Anadolu yoludur. Bu yollar antik çağın “Orta

Dağlık Kilikya Yolları”dır782. XII. yüzyılda Selçuklular, Larende (Karaman), Konya,

778 T. Baykara, Konya, s. 19; N.Tunçdilek, Türkiye’de Yerleşmenin Evrimi, s. 99 vd.; Toktamış Ateş,

Siyasal Tarih, İstanbul 2004, s. 14; A. Aksın, 19. Yüzyılda Harput, s. 56; O. Gümüşçü, a.g.e., s.98. 779 G. Göğebakan, a.g.e., s. 102. 780 C. Orhonlu, Şehircilik ve Ulaşım, s. 5. 781 K. Hopwood, “Who Where The Isaurians”, s. 381. 782 Bu yol, Larende’den (Karaman) sonra, Sartavul Geçidi’ni aşarak Mut’a ulaşıyordu. Burada ikiye

ayrılan yolun bir kolu Kırbaşı, Uzuncaburç üzerinden kıyıdaki Susanoğlu’na, Kızkalesi’ne ve Silifke’ye ulaşıyordu. Diğer yol da, Göksu’nun batısından geçerek Balabolu’dan Ermenek’e geliyordu. Ermenek’e ulaşan yol ise Kazancı tarafından tarihi Eirenepolis kentine ulaşır, burada ikiye ayrılır. Biri Anamur’a iner, diğer kol ise bugünkü Bardat yaylasından Kelenderis’e ulaşırdı. Ramsay, Eirenepolis üzerinden Anamur’a ulaşan yolun bu kısmının, tarihin hiçbir döneminde mühim olduğuna ihtimal vermese de; bu kısımdaki yol üzerinde antik Eirenepolis kentinin kurulmuş olması yolun tarihin her döneminde çok önemli olduğunu göstermektedir. Bkz., W. M. W. M. Ramsay, Anadolu’nun Tarihi Coğrafyası, (nşr. M. Pektaş), İstanbul 1961, s. 397, 401 vd.; H. Bahar, a.g.e., s. 43 vd.

Page 217: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

ERMENEK KAZÂSI (1500–1600)

193

Ermenek, Alanya, Beyşehir, Kayseri, Aksaray, Niğde, Sivas ve Erzurum gibi şehirler

boyunca uzayıp giden olağanüstü bir ticaret örgütlenmesi kurmuşlardı783.

Selçukluların varisi olan Karamanoğulları zamanında da ticarî tesislerin

yapımına önem verildiği anlaşılıyor. Karamanoğlu Alâ’ed-din Ali Bey Sartavul

Geçidi’ne bir han yaptırmıştı. Ayrıca Sartavul yakınlarında aynı dönemde yapılan,

Kozak Hanı adı verilen bir han bulunmaktaydı784. Ermenek’in İç Anadolu ile

bağlantısını sağlayan Larende-Ermenek yolunun üzerinde yapılan bu hanlar, önemi

açısından insan vücudundaki “kan damarlarına” benzetilen yolların güvenli olduğunu,

aynı zamanda şehrin bu devirdeki ticarî canlılığını gösteren önemli işaretlerden birisidir.

Çünkü bu yol “Orta Anadolu yol halkası”ndan ayrılan bir yol olup, Orta Anadolu’dan

Silifke sahillerine geçen yolların zorunlu güzergâhıdır785.

Osmanlı döneminde “Zinhar” adı verilen Konya-Larende ve Ermenek’ten sonra

Anamur kalesinde son bulan yolun, kışın yağmur ve sellerden bazı yerleri harap

olduğundan iki köy yol hizmetinin görülmesine tayin edilmişlerdi. Fakat ele alınan

dönemde hizmete tahsis edilen köylerin ahalisinin başka yerlere dağılması sebebiyle yol

hizmeti tam olarak ifa edilememişti. 1565’te onların yerine Ermenek ve kırlık alanında

bulunan 13 hâne zımmî istenen hizmete talip olduklarını beyan etmişlerdi786. Adı geçen

bu yolun Kıbrıs’ın fethiyle birlikte önemi artmış, bakımı için yolcu, derbentçi ve

köprücü tayin edilmişti787. Ermenek, Hint-Arap mallarının Güney Anadolu’daki geçiş

noktası olan Larende’ye zinhar adı verilen bu yolla bağlanmış durumdayı. Bu ticaret,

Adana, Karaman (Larende), Konya, Akşehir ve Kütahya yoluyla, Halep’ten İstanbul’a

kadar Anadolu’yu çapraz olarak geçiyordu. Osmanlılar bu ticaret yolunun tam

denetimini ancak 1468’de Karaman Beyliği’nin ilhakından sonra ele geçirebildiler788.

Diğer taraftan, Toros dağlarından kesilen keresteler Antalya, Alanya, Silifke vb. Güney

Anadolu limanlarından Mısır ve Suriye’ye ihraç ediliyordu789. Bu meyanda Ermenek’ten

783 Gürsel Korat, Taş Kapıdan Taç Kapıya-Kapadokya, İstanbul 2003, s. 39 784 İ. H. Konyalı, Karaman, s. 663 vd.; Sapancalı H. Hüseyin, a.g.e., s. 69. 785 O. Gümüşçü, a.g.e., s. 28, 68 vd. 786 C. Orhonlu, Şehircilik ve Ulaşım, s. 27. 787 TK 128, s. 52; Sapancalı H. Hüseyin, a.g.e., s. 81; Osmanlı Devleti’nde derbent ve köprücüler

hakkında Bkz., Cengiz Orhonlu, Osmanlı İmparatorluğunda Derbend Teşikilatı, İstanbul 1990, s. 101-118 vd.; C. Orhonlu, Şehircilik ve Ulaşım, s. 70-77; O. Gümüşçü, a.g.e., s. 71.

788 Bu ana yolun diğer kolu da Halep, Birecik, Urfa ve Diyarbakır üzerinden Tebriz’e uzanıyordu. Bkz., H. İnalcık, Klasik Çağ, s. 127 vd., 217.

789 H. İnalcık, Klasik Çağ, s. 134; V. Gordlevski, a.g.e., s. 222.

Page 218: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

FİZİKÎ, DEMOGRAFİK VE İKTİSADÎ YAPI

194

Göksu üzerinden de kereste sevkıyatı yapılmaktaydı. Göksu’ya bırakılan keresteler,

Yerköprü’ye geldiğinde sudan çıkarıldıktan bir müddet sonra tekrar suya bırakılarak,

Silifke’den yukarıda Sayağzı denen yerde depolanmakta, buradan da Silifke limanı

üzerinden ihraç edilmekteydi790.

Diğer Anadolu şehirlerinde olduğu gibi çarşı ve pazarlar Ermenek’te de

mevcuttu. Çarşı içerisinde çoğu vakıf kuruluşlarına ait çok sayıda dükkân ve bu

dükkânlarda bakkal, debbağ, kazancı, kalaycı, tahtacı, boyacı gibi çeşitli sanat erbabı ve

esnaf bulunmaktaydı791. 1500–1584 tarihleri arasında yapılan evkâf tahrirlerinden, 84

yıllık bir zaman dilimi içerisinde şehirde mevcut olan vakıf dükkânların miktarı

öğrenilebilmektedir. Buna göre 1500’de 28, 1518’de 40, 1522’de 29, 1555’te 27 ve

1584’te 35 adet dükkân bulunmaktadır. 1518 tarihinde Ermenek pazarında yarısı Kadı

Abdurrahman’ın mülkü olan bir kervansaray vardı792. Her hafta Çarşamba günü şehirde

pazar kuruluyordu. Ayrıca İrnebolı Köyü’nde de Cumartesi günlerinde bâzâr ikâme

edilmişti. Ermenek pazarı 1840’da yeni tanzim olunan “Arifiye” isimli sokakta

kurulmaktaydı.793. Köylerde pazar kurulmasının sebebi kazâ merkezinin çevresiyle olan

uzaklığı sebebiyle olurdu794. Ancak İrnebolı Köyü’ne pazaryeri kurulması, köyle şehir

arasında büyük bir nehrin bulunması ve buradan her mevsimde geçmenin mümkün

olmaması gibi sebeplere bağlanmıştı795. Ermenek’e tâbi bu köyde kurulan pazaryeri,

burasının ekonomik yapısını değiştirmiş, diğer köylerde görülmeyen bâc-ı bâzâr, resm-i

boyahâne ve tahunhâne gibi vergi kalemlerini ortaya çıkarmıştır796.

790 H. Bahar, a.g.e., s.34; O. Doğanay, a.g.e., s. 61. 791 BOA., TD 1, s. 42; TK 576, s. 11b-19a; Benzer bir durum için Bkz., F. Emecen, a.g.e., s. 78, şehirlerde kurulan pazayerlerinin şekli için Bkz., T. Baykara, Anadolu’nun Selçuklular Devrindeki..., s. 24.

792 TD 1, s. 16. 793 TK 128, s. 14; Harput’ta aynı adı taşıyan çarşı bulunmaktadır. Bkz., M.A. Ünal, Harput, s. 224; T.

Baykara, Konya, s. 56; Ermenek’te ikâme edilen pazarın “Ârifiye nâm Sûk-ı Sultâni-i Cedîd” yani “yeni sultan çarşısı” ismini taşıyan çarşıda kurulması, burada eskiden de bir çarşının olduğunu; ayrıca 1584 tarihli tahrir defterine eklenen “ikâme-i bâzâr” yazısının 1840 tarihini taşıması, XIX. yüzyılda sürdürülen imar faaliyetlerinin Ermenek’te de görüldüğünü ispat eder mahiyettedir. Bursa örneği için Bkz., Béatrice Saint Laurent, “Bir Tiyatro Amatörü Ahmed Vefik Paşa ve 19. Yüzyılın Son Çeyreğinde Bursa’nın Yeniden Biçimlenmesi”, Modernleşme Sürecinde Osmanlı Kentleri, (Edit. P. Dumont, F. Georgeon), İstanbul 1999, s. 79–98; Osmanlı Devleti’nde 1839–1900 yıllarında, çarşıların genelde meydana gelen yangınlar neticesinde yenilendiği görülmektedir. Bkz., Aleksandra Yerolimpos, “Tanzimat Döneminde Kuzey Yunanistan'da Şehircilik ve Modernleşme”, Modernleşme Sürecinde Osmanlı Kentleri, s. 38. (31–59)

794 F. Emecen, a.g.e., s. 269. 795 TK 128, s. 14; Konuyla ilgili hüküm için Bkz., BOA., MD 2, s.198,nr. 1798, (16 Aralık 1556). 796 TK 128, s. 13.

Page 219: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

ERMENEK KAZÂSI (1500–1600)

195

Evliya Çelebi şehri ziyaretinde çarşısında elli dükkânın olduğunu bildirir fakat

dükkânların özellikleri hakkında bilgi vermez. Ayrıca şehrin bedesteni olmadığını, lakin

her şeyin bulunabildiğini, şehrin beziyle meşhur eski şirin bir kasaba olduğunu

belirtirken, “fukarâlardır âyânı Süleyman Bey ve karındaşı Ahmed Ağa’dır” der797. V.

Cuinet ise, şehirde 2 han ve Göksu üzerinde inşa edilmiş 12 değirmenden bahseder798.

b. Şehrin İaşesinin Sağlanması

Anadolu şehirlerinin geneli, bahçeli ve avlulu evlerden oluşması hasebiyle, şehir

halkı umumiyetle kendi temel ihtiyaçlarını bu alanlardan karşılamak durumundaydı.

Ayrıca köylüler de ürettikleri malların bir kısmını şehirlere getirerek pazarlarda

satmaktaydılar. Bunu dışında köylünün tımar sahibine ödediği hububat öşrü aynî olarak

verildiği için, köylünün bu malı en yakın pazara iletmek mecburiyeti vardı. Bu suretle

köy ile kent arasında ticarî bağlantı kurulmuş oluyordu. Halkın ürettiği veya ticaret

amacıyla getirilen malların satışa sunulduğu yerler olan han, bedesten, çarşı ve pazarlar,

bir şehrin iktisadî açıdan içinde bulunduğu durumun aynası idi799.

Ermenek’in su kaynaklarının bolluğu, bağ ve bahçelerinin çok olduğu şehirden

bahseden bütün kaynakların ifade ettiği bir husustur. Bağ ve bahçelerde üretilen meyve

ve sebzeler şehirde yaşayan halkın ihtiyaçlarını karşılamaktaydı800. Tahrir defterlerinde

görüldüğü gibi, Ermenek merkezinde yeterli miktarda buğday, arpa ve darı üretiliyordu.

Ayrıca köylerden de getirtilen hububat, şehir civarındaki değirmenlerde öğütülüyor,

fırınlarda veya evlerde pişiriliyordu801. Ermenek’te temel gıdalardan birisi olan et için

koyun tercih edilmekteydi. Şehirden tahsil edilen vergiler arasında gördüğümüz “resm-i

797 Evliya Çelebi IX, s. 306; Ayanlık hakkında Bkz., Mustafa Akdağ, “Osmanlı Tarihinde Ayanlık Düzeni

Devri (1730–1739)”, AÜTAD. VII/12 (1970–1974), Ankara 1975, s. 51–61. 798 V. Cuinet VI, s. 189. 799 F. Köprülü, Osmanlı İmparatorluğu’nun Kuruluşu, s. 116; S. Faroqhi, Kent ve Kentliler, s. 69-70;

Örnekler için Bkz., A. Yiğit, a.g.e., s. 94; G. Göğebakan, a.g.e., s. 128; T. Baykara, Konya, s. 107. 800 Kalkaşandî, Subh el-a‘şâ V, Mısır 1914, s. 346–347; Kâtib Çelebi, Cihannümâ, s. 611; Evliya Çelebi

IX, s. 305; V. Cuinet VI, s. 188–189; Ahmet Rifat, Lügât-i Tarihiyye ve Coğrafiyye I-II, İstanbul 1299, s. 133.

801 Saray Mahallesi’nde 1 bab kahvehâne, 7 bab dükkân ve fırını vakfı [Vakfiye Tarihi: 1308, No: 591, s. 102. “Ermenek kazâsı Mukaddem Taburu Kolağası Tevfik Bey’in kazâ-i mezkûrda vaki Mimar Emir Rüstem Paşa Camii Şerîfi levazımı için Saray Mahallesinde bina eylediği bir bab kahvehâne ile yedi bab dükkân ve fırını vakfı” Bkz., VGMA. 164 Nr’lı fihrist, s. 79; Adilcevaz’da 1556’da 8, köylerinde ise 21 değirmen vardı. Bkz., O. Kılıç, Adilcevaz ve Ahlat, s. 104 vd.

Page 220: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

FİZİKÎ, DEMOGRAFİK VE İKTİSADÎ YAPI

196

ağnâm-ı kasâban”802kasapların kesmek için ellerinde bulundurdukları koyunlardan

alınan vergilerdi803.

Şehrin ziraî mahsul gelirinde 1555’te % 8,11, 1584’te ise % 16,18 oranında bir

azalma görülmektedir. Fakat bu azalma şehrin hububat sıkıntısı çektiğini göstermez.

Ziraat alanları az da olsa şehir kendisine yetecek kadar hububatı ve diğer gıdaları

üretebilmektedir. 1550’den başlamak üzere Osmanlı Devleti gittikçe büyük bir iaşe

darlığı içine düşmüş, II. Selim devrinden itibaren kıtlık bilhassa Anadolu’yu ciddi

olarak tehdit etmeye başlamıştır. Özellikle II. Selim’in son zamanlarında baş gösteren

şiddetli açlık 1576 ve hatta 1577’ye kadar devam etmiştir804. XVI. yüzyılda Osmanlı

Devlet yöneticileri her kazânın, tahıl açısından kendi kendine yeterli olmasını

istiyordu805. Binaenaleyh 23 Şubat 1576 tarihli İçel sancakbeyi Veli’ye gönderilen bir

Mühimme hükmünde şehrin kendisine yetebilmesi için buradan İstanbul’a yapılan

zahire sevkinden vazgeçildiğini haber veriyordu806.

Şehrin iaşesinin sağlandığı mekânlardan birisi çarşısıydı807. Çarşıda genellikle

dükkânlar ayni satış yerleri çoğunluktadır. Ancak bu yerlerin bir kısmı, kendi imallerini

yine kendi dükkânlarında satışa çıkarabilirler. Bunlara kendi topladıkları veya

avladıkları malları satanları da ilave etmeliyiz. Burada daha çok, şehir sahası dışında

üretilen, zirai ürünleri şehre getirerek satışa çıkarırlar808. Belli başlı Anadolu kentlerinin

çarşılarında sürdürülen ekonomik faaliyet olarak, tekstil ticareti ve üretiminin başta

geldiği, bunu dericilikle, metal ve besin maddesi işleme dallarının izlediği ifade

edilmiştir809.

802 Konya örneği için Bkz., T. Baykara, Konya, s. 109 vd.; F. Emecen, a.g.e., s. 82 vd. 803 BOA., TD 272, s. 6. 804 M. Akdağ, Celalî İsyanları, s. 84. 805 S. Faroqhi, a.g.e., s. 235. 806 “Südde-i saadete mektup gönderip mukaddemân İstanbul’a zahîre sevki tiz ihraç oluna deyü ahkâm-ı şerife irad olunan kadılıklardan; Kazâ-i Ermenâk, Gülnar, Karataş ziyadesiyle senkistân olmağın ziraatı ve hiraseti galil olup ve cezîre-i Kıbrıs’a dahi zahire zikr olunan kadılıklardan gidüp nüfuz ve tahammüllerinden fazladır deyü kadıların i‘lâm eylediğün bildirmişsin, ihraç olunan ve irsal olunandan başka zahireden feragat etmek emr ittüm. Şöyle ki; makbul buldukta zikr olunan kadılıklardan mahsule-i mezbûre sevki ve ihraç olunmak emr-i şahanem mucibince irsal idüb, arz olunduğu üzere nüfuz ve tahammüllerinden ziyade bulunan zahire ihracından feragat idesin”. Bkz., BOA., MD 27, s. 291,Nr. 696, (23 Şubat 1576).

807 Çarşı; üstü kapalı pazarlara verilen isimdir. Bu kelime Farsça “çarsu” kelimesinden bozmadır. Fars dilinde üstü kapalı alım-satım yerlerine “bâzâr” denildiği ve tabir batı dillerine de geçtiği halde bu kelime sonraları bırakılarak, yerine çarşı kullanılmaya başlanmıştır. Bkz., M. Z. Pakalın, OTDTS I, s. 330; F. Köprülü, Osmanlı İmparatorluğu’nun Kuruluşu, s. 117; H. İnalcık, Klasik Çağ, s. 149.

808 Konya örneği için Bkz., T. Baykara, Konya, s. 53. 809 S. Faroqhi, a.g.e., s. 58.

Page 221: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

ERMENEK KAZÂSI (1500–1600)

197

Şehrin çarşısında bulunan dükkânlar, genellikle vakıf dükkânlarıdır ve eskiden

özel mülk iken sahipleri tarafından vakfedilmişlerdir. Bu dükkânların, birkaç yüz akçeyi

geçmeyen yıllık geliri de mahalle camisinin bakımına tahsis edilmiştir. S. Faroqhi,

Ermenek’i vakıf dükkânları 100’den az şehirler içerisinde ele alır ve bu dükkânların

neredeyse tamamının iki vakfa ait olduğunu belirtir810. 1500, 1518, 1522, 1555 ve 1584

tarihli beş adet evkâf tahririleri üzerinde yaptığımız tetkikler sonucunda, bu tarihlerde

şehir merkezinde mevcut olan vakıf dükkânlarının sayılarını tespit etmeye çalıştık. Bu

cümleden hareketle, 1500 tarihinde dükkânların sayısı 29’a ulaşmakta ve bunların

sadece 1 tanesinin harap olduğu görülmektedir811. 1518’de Ermenek’te 40 adet dükkân

ve bir Kervansaray bulunduğu anlaşılır812. 1522’de toplam 29 (veya 31) adet dükkân

bulunmaktadır813. 1555 tarihli evkâf defterinde, toplam 34 adet dükkân mevcuttur. Fakat

bu dükkânlardan 7 tanesi zemin halinde olup, ancak 27 tanesi faaliyettedir814. 1584’te

olmak üzere toplam 43 dükkân bulunmaktaydı. Ancak bu dükkânların 8 tanesi harap

veya zemin halinde olup, bu tarihte Ermenek’te işler halde 35 dükkânın olduğu

görülür815. Aşağıdaki tabloda 1500–1584 tarihleri arasında çeşitli vakıf müesseselerine

bağlı vakıf dükkânlar yer almaktadır.

Tablo 26: XVI. Yüzyılda Ermenek'te Bulunan Vakıf Dükkânları

BAĞLI OLDUĞU VAKIF 1500 1518 1522 1555 1584

Akça Mescid 1 - 1 - 1

Bâzâr Mescidi 2 - 2 2 2

Celâl M. Hacı Süleyman mescidi - - - 2 2

Celâl Mescidi - - - 2 2

Cumma Mescidi 2 2 2 2 0

Değirmenlik M. İskender Bey Mescidi - 1 - - -

Emir Rüstem Paşa Camii - - - - 5

Ermenek Altunbaş zaviyesi - 7 - - -

Hacı Ali Bey Mescidi - - - - 1

810 S. Faroqhi, a.g.e., s. 37, 41, 44, 49, 139 nu: 31. 811 TK 565, s. 222a-231a. 812 TD 1, s. 2–16. 813 Defterde 31 adet vakıf dükkân olduğunu belirtiyor. Bkz., BOA., TD 387, s. 263. 814 BOA., TD 1, s. 42–50; Vakıflara ait bu tip zeminlerin Anadolu şehirlerinde rastlanan köylülerin

mallarını satması için ayrılan yerler olduğu söylenmektedir. Bkz., F. Emecen, a.g.e., s. 76. 815 TK 576, s. 15a-18b.

Page 222: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

FİZİKÎ, DEMOGRAFİK VE İKTİSADÎ YAPI

198

Hacı Receb b.Mehmed Vakfı - - - 2 1

Halil Bey Camii 3 - 3 2 4

Halil Bey Zaviyesi 6 6 6 2 6

Hoca Cevher Mescidi - - - 4 -

Kadı Abdurrahman Vakfı - 8 - - -

Mescid-i Kadîm - 1 - - -

Sanduklı M. Hacı Ali Bey Mescidi - - - - 1

Ulu Camii 13 15 13 14 16

Yeşiloğlu Mescidi 2 - 2 2 2

Toplam 29 40 29 34 43

Harap olanlar 1 0 0 7 8

Faal olanlar 28 40 29 27 35

Yüzde % 42,9 -27,5 -6,9 29,6

Grafik 2: 1500–1584 Tarihleri Arasında Ermenek'te Mevcut Vakıf Dükkânları

051015202530354045

1500 1518 1522 1555 1584

Dükkanlar

Yukarıdaki tablodan ve grafikten de anlaşılacağı gibi, 1500 tarihinde Ermenek’te

28 adet vakıf dükkânı bulunmaktaydı. 1518’de bu sayının % 42,9 oranında artarak 40’a

çıktığı görülür. 1522’de % 27,5 gerileyerek 29 olmuştur. 1555’te % 6,9 oranında

azalarak 27’ye düşmüştür. 1584’te ise vakıf dükkânların sayısında % 29,6 oranında bir

Page 223: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

ERMENEK KAZÂSI (1500–1600)

199

artış göze çarpmaktadır. Evliya Çelebi, XVII. yüzyılın ikinci yarısında Ermenek’te 50

dükkân olduğunu bildirir816.

İslâm’ın temel vecibelerinden birisi olan Cuma namazının küçük yerlerde ifa

edilememesi sebebiyle, köylerde yaşayanların, Cuma namazı ile pazar ihtiyaçlarının

aynı günde karşılanması maksadıyla, kent pazarların Cuma günü kurulması Selçuklular

Devrinde de genel bir temayül durumundaydı817. Fakat bunun köylerdeki camilere zarar

verebileceği öne sürülmekteydi. Bu sebeple pazarın Çarşamba günleri kurulması

istenmekteydi. Esnaflar ise Cuma günü pazar kurulduğu vakit cami cemaatinin çok

olacağından, pazarda yapılacak alışverişin olumlu yönde etkilediğini iddia

etmekteydiler818.

Kırlık alanındaki yerleşim birimlerinde üretilen ziraî ve hayvansal mamuller için

pazar konumunda olan Ermenek’te pazar, Çarşamba günü kuruluyordu819. 16 Aralık

1556 tarihli Mühimme hükmünde “Halkın köyde bulunan camiye Cuma günü namazdan

evvel gelip, alışveriş yaptıklarını, Ermenek ile köyün arasında büyük bir nehir (Göksu)

olup, çoğu zaman üzerinden geçmek mümkün olmadığı, köyde tayin edilen bir pazarın

olmaması hasebiyle halkın talepte bulunması, Ermenek kadısının durumu arzı üzerine

İrnebolı Köyü’nde bâzâr ikamesine izin verildiği” anlatılmaktaydı. Hükümde kurulan

pazarın günü net olarak ifade edilmemekle birlikte, 1584 tarihli tahrirden bu pazarın

Cumartesi günü olduğu anlaşılmaktadır820.

Kapanlar, yiyecek ve içeceklerin toptan satıldığı yerlerdir. Vaktiyle yağ, bal,

pekmez, un, erzak, hububat, kahve tütün, enfiye, ipek, pamuk ve mensucat gibi ürünler,

kapan, mizan, mengene ve çardaklara getirilirdi821. Ermenek şehrinin vergi toplamları

816 Evliya Çelebi IX, s. 306. 817 T. Baykara, Anadolu’nun Selçuklular Devrindeki Sosyal ve İktisadi Tarihi, s. 37 818 S. Faroqhi, a.g.e., s. 71 vd. 819 TK 128, s. 14 (1 Eylül 1840). 820 TK 128, s. 14; Bu metnin transkripsiyonu için ekler kısmına bakınız.; Maraş Sancağı, Zamantu

kazâsına tâbi Karye-i Pınarbaşı’nda bâzâr ve panayır ikâmesi “arazinin az olmasından ve medâr-ı maîşet olacak diğer bir ticâret bulunamamasından dolayı…” ifadeden anlaşılacağı üzere arazinin az olması ve başka bir geçim kaynağı bulunmaması bâzâr ikâmesi için sebep olarak gösterilmektedir. Bkz., R. Yinanç-M. Elibüyük, a.g.e. , s. 692, 838.

821Fatih dönemine ait bir kapan yasağında kapanda satılacak nesneler, az veya çok olsun kapana getirilip satılması ve başka yerlerde mal satılmaması yasaklanmaktadır. Özellikle şehir dışından getirilen bu eşyaların, oradaki emin ve nâibler tarafından, ihtisap, imâliyye, ruhsatiye ve resm-i munzâm gibi adlarla vergileri tahsil olunduğu gibi narh da tayin olunur ve yine kadı yâda naibinin gözetiminde satılırdı. Bkz., R. Anhegger, H. İnalcık, Kānūnnāme-i Sultānî, s. 59; M. Z. Pakalın, OTDTS II, s. 164–165; H. İnalcık, Klasik Çağ, s. 160; T. Baykara, Konya, s. 63; T. Baykara, XVIII. Yüzyılda Görev ve Görevliler, s. 15; A. Yiğit, a.g.e., s. 97; E. Çakar, a.g.e.,136..

Page 224: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

FİZİKÎ, DEMOGRAFİK VE İKTİSADÎ YAPI

200

içerisinde yer alan resm-i ihtisabın sürekli artış gösterdiği göz önünde bulundurulursa

şehrin temel ihtiyaçlarını karşılayan pazaryeri ve kapanların gayet faal olduğu anlaşılır.

XVI. yüzyılda 600 akça resm-i ihtisab hâsılı olan Bilecik pazarın orta büyüklükte

olduğu kabul edilmiştir822. Ermenek’in 1518-1522’de ihtisap resmi 2000 akçe olduğuna

göre, Ermenek pazarının orta büyüklükte kabul edilen bir pazardan 3 kattan fazla büyük

olduğunu göstermektedir. Bu sonuç hem pazarın, hem de şehrin iktisadî kapasitesini

göstermesi açısından oldukça manidârdır823. 1584 tarihli tahrir defterinde şehirde at ve

öküz pazarı, ayrıca “kapan-ı kotan” yani pamuk kapanının da bulunduğunu

öğreniyoruz824.

c. Sanayi (Küçük İşletmeler)

Şehir hayatının temelini teşkil eden en etken kuvvetlerden diğeri de sanayi

erbabıdır ve şehrin en kalabalık kesimini teşkil eder825. Osmanlı devletinde sanayi,

geleneksel üretim organizasyonu içinde “erbâb-ı hiref” yani sanat sahibi, esnaf kişilerin

faaliyet alanını oluşturuyordu826. XVI. yüzyıl Osmanlı ülkesinde sanayiden anlaşılan,

gıda üretimi haricinde yapılan tekstil üretimiyle deri ve maden işlemeciliği

faaliyetleridir827. Cevherden demir veya bakır elde edilmesi, deriden tabaklanmış deri

yapmak gibi, yarı mamul hale gelen bu hammaddeler bölgesel ve bölgeler arası

pazarlara sevk ediliyordu828. Osmanlı döneminde boyacılık sanatının oldukça ileri seviye

olduğu bilinmektedir. Özellikle Türk kırmızısı Avrupa’nın en çok aradığı maldı. Ayrıca

dokumacılık sanatı, ipekli kumaş imalâtı Türkiye’nin birçok bölgesinde yapılmaktaydı.

Tabaklık ve dericilik, sahtiyan imalatı XIV. yüzyıldan itibaren canlanmıştı. Şehirlerdeki

sanayileşme şehrin yalnız ticarî ve iktisadî hayatını etkilemekle kalmıyor, aynı zamanda

çevreden şehir merkezine doğru bir nüfus hareketliliğine de sebep oluyordu829.

822 H. Doğru, Sultanönü, s. 163 823 TD 182, s. 6; Bâc-ı bâzâr tercihan akçe cinsinden tahsil edilmekteydi. [Bkz., N. Beldiceanu,a.g.e., s.

63] 824 TK 128, s. 13–14. 825 F. Köprülü, Osmanlı İmparatorluğu’nun Kuruluşu, s. 110 vd.; Ermenek’teki meslek gruplarıyla ilgili

olarak Bkz., TD 272, s. 6. 826 C. Orhonlu, Şehircilik ve Ulaşım, s. 5; Özer Ergenç, “XVIII. Yüzyılda Osmanlı Sanayi ve Ticaret

Hayatına İlişkin Bazı Bilgiler”, Belleten LII/203, (Ağustos 1988), s. 501; M. Z. Pakalın, OTDTS, I, s. 509.

827 S. Faroqhi, a.g.e., s. 155; T. Baykara, Konya, s. 19; 1775 tarihinde kurulan “Maden-i Hümayûn Emaneti” hakkında Bkz., A. Aksın, Harput, s. 27 nu: 28.

828 N.Tunçdilek, Türkiye’de Yerleşmenin Evrimi, s. 100 vd.; T. Baykara, Konya, s. 53. 829 Muzaffer Göker, “Türklerde Sanayi”, Belleten II/7-8, (Temmuz 1938), s. 439 vd.

Page 225: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

ERMENEK KAZÂSI (1500–1600)

201

Ermenek’te şehir ahalisinin XVI. yüzyıl boyunca sanayi ve ticaretin yanında

ziraî faaliyetlerde de bulundukları müşahede olunmuştur. Arazisinin gayet taşlık olması

sebebiyle şehir halkı bağ ve bahçe mahsulüne çok rağbet etmekteydi. Hatta neredeyse

çoğu arazisi bağ olmak üzeredir. Ayrıca İçel sancağı halkı kış aylarında sahile inmekte,

yaz aylarında ise yaylalara çıkarak kışın ve yazın ziraatla meşgul olmaktaydılar830. Bu

sebeple kırlık alanda üretilemeyen basit aletlerin yapılması ve satılması ile ayrıca

çevrede üretilen hammaddenin işlendiği bir merkez konumunda olduğundan şüphe

edilmemelidir.

Tahrirlerde rastlanan debbağ, kazancı, tahtacı, boyacı gibi çeşitli sanat erbabının

varlığı bize şehirdeki küçük ölçekli sanayi tesislerinin varlığını göstermektedir831.

Binaenaleyh, Kıbrıs’ı imar ve iskân için 1572’de çıkarılan sürgün hükmü gereğince

Ermenek’ten Kıbrıs’a sürülen toplam 54 hânenin % 87’lik oranla 47’sinin meslek sahibi

olduğu müşahede edilmiştir. Bunlardan sadece % 12,96’lık bir oranla yedisinin herhangi

bir mesleğinin olmadığı görülüyor. Meslek sahibi hânelerin mesleklere göre dağılımı şu

şekilde olmuştur: 2 inşaat ustası, yedi çüllah (çulcu), 2 terzi, 1 fırıncı, 2 hallaç

(pamukçu), 2 pabuççu, 1 semerci, 2 başmakçı, 2 dülger, 2 kaşıkçı, 1 boyacı ve 23 çiftçi

şeklindedir832. Meslek gruplarından yola çıkılarak bir değerlendirme yapılacak olursa, %

42,59 ile çiftçilerin ilk sırada yer aldığını görülür. Bu durum Ermenek şehrinin bu

tarihteki iktisadî ve ticarî yapısının büyük ölçüde ziraat üzerine kurulu olduğuna

işarettir. % 12,96 ile ikici sırada yer alan çulcu, ayrıca hallaç ve boyacının varlığı ise

şehirde dokuma sanayi ve onun yan kolu mahiyetindeki boyahânenin faal durumda

olduğunu gösterir. Esasen şehir daha sonraki asırlarda da özellikle pamuklu dokuma

alanında haklı bir şöhret kazanmıştır833. Pabuççu ve başmakçılar şehirdeki deri

işlemeciliğinin, dülger ve inşaat ustasının varlığı ise şehirde marangozluk, ağaç

işlemeciliği ve yapı sanatının canlı olduğunu gösterir. Şehirde kaşıkçı, semerci, terzi,

830 “Livâ-i mezbûre reâyâsının tereke zira‘atinden bağ mahsullerine rağbetleri ziyâde olduğu ecilden

ekser erâzîsi bağ olmak üzredir …”, “Ve bu livânın halkı daimâ göçüb eyyâm-ı şitâda sevâile inüb, ve eyyâm-ı sayfda yaylağa çıkub kışlakda ve yaylakda zira‘atleri mukarrerdir…” Bkz., TK 128, s. 1 vd.

831 BOA., TD 1, s. 42; TK 576, s. 11b-19a. 832 Salim Cöhce, “İçel Sancağı Ermenâk Kazâsından Kıbrıs'a Göçürülen Aileler”, III. Uluslararası

Kıbrıs Araştırmaları Kongresi, (Gazimagosa 13–17 Kasım 2000), s. 226; R. Dündar, age., s. 354 vd.; Macaristan’da Türk şehirlerindeki zanaat erbabı için Bkz., T. Halası-Kun, “Sixteenth-Century Turkısh Settlements in Southern Hungary”, s. 25.

833 Ali Sâib, Coğrafya-i Mufassal, s. 230 vd; Benzer durum için Bkz., F. Emecen, a.g.e., s. 78.

Page 226: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

FİZİKÎ, DEMOGRAFİK VE İKTİSADÎ YAPI

202

fırıncı gibi mesleklerin mevcut oluşu, şehir halkının kendi günlük temel ihtiyaçlarını

karşılayabilecek kapasite ve insan gücüne sahip olduğunu açıkça ortaya koyar.

Ermenek’te dokuma sanayinin bağlantılı olduğu boyahânenin mevcut olduğunu

şehrin gelirleri arasında yer alan “resm-i boyahâne”den öğreniyoruz. Buna göre 1518 ve

1522’de şehirde bulunan boyahâneden her iki tarihte de 4000 akçe boyahâne resmi

alınmıştır834. Fakat 1555’te Lafza Köyü vergi hâsılatı içerisinde rastlanan “resm-i

boyahâne”, buradaki mevcut boyahâneden yıllık 300 akçe vergi alındığını

göstermektedir835. 1584 tarihinde “resm-i boyahâne”yi İznebolı Köyü vergi gelirleri

arasında görmekteyiz. Burada bulunan bir adet boyahâneden yıllık 60 akçelik bir vergi

alınmıştır836.

Toplanan vergi miktarlarına bakılırsa, Lafza Köyü’ndeki boyahânenin İznebolı

Köyü’ndekine nazaran daha faal olduğu görülmektedir. Boyahânenin dışında diğer bir

küçük ölçekli sanayi tesisi de tabakhânelerdir. Şehirde derinin işlendiği tabakhânelerin

mevcudiyeti tahrir defterlerinden tespit edilmektedir. 1518 tarihli evkâf defterinde Sipas

Camii vakıf gelirleri arasında zikredilen ve 36 akçelik hâsılı olan 2 adet tabakhâne837,

bunun dışında 1555 ve 1584 tarihlerinde şehrin vergi yekûnu içerisinde geçen “resm-i

debbağhâne” ibaresinden anlaşılmaktadır. Buralardan 1555’te 1000 akçe vergi

alınmışken, 1584’te 4500 akçe vergi tahsil edildiği görülmektedir838.

1584 tarihli evkâf tahririnde, 1518 tarihinde faal olduğu görülen Sipas Camii’ne

ve Hacı Süleyman Mescidi’ne bağlı tabakhânenin sadece zemininin kaldığı

anlaşılıyor839. Ayrıca şehirde kömür, demir, krom ve kurşun madenlerinin varlığı eskiden

beri bilinmektedir. Hatta 1518 tarihinde Muzvadi Köyü’nde demir madeni

çıkarılmaktaydı. Ancak bu madenin çıkarıldıktan sonra nerede ve nasıl işlendiği

hakkında malumat mevcut değildir840. Ermenek şehir merkezinde XVI. yüzyılın ilk

yarısında mevcut olan küçük ölçekli sanayi tesislerinin yüzyılın ikinci yarısından

itibaren yavaş yavaş köylere doğru kaymaya başladığı müşahede edilmektedir. Bu

834 BOA., TD 83, s. 271; BOA., TD 182, s. 6. 835 BOA., TD 272, s. 18 vd. 836 TK 128, s. 22. 837 TD 1, s. 14. 838 BOA., TD 272, s. 6; TK 128, s. 14. 839 TK 576, s. 16a-17b. 840 1518 tarihli tahrirde “Öşr-i maden-i demir der-Kâfir eyüği” şeklinde yer almış ve bu tarihte 50 akçe

öşür alınmıştır. Bkz., BOA., TD 83, s. 317 vd.; BOA., TD 182, s. 43.

Page 227: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

ERMENEK KAZÂSI (1500–1600)

203

gelişmeye kazâ nüfusunun ekserisinin köylerde yaşaması, şehir merkezine ulaşımın bazı

köyler için her mevsimde kolay olmaması841, köylerin sanayide kullanılan hammaddenin

kaynağında bulunması ve buralarda üretilen malların daha ucuza mal olması sebep

olmuş olabilir.

Ermenek kazâsında küçük işletmelerden değirmenler, boyahâneler, kasaphâneler

ve tabakhâneler bulunmaktaydı. Kazâ genelinde varlığı anlaşılan bu işletmeler

hakkındaki bilgilerimiz, tahrir defterlerinin verdiği bilgilere dayanmaktadır. Bu

işletmeler sırayla ele alınacaktır. Şüphesiz bunların içerisinde sayıca en çok olanı

değirmenlerdi.

ca. Değirmenler

XVI. yüzyıl insanı için elde edilen hububatın un haline getirilmesi842 önemli

işlerden birisiydi. Bu sebeple Ermenek ve kırlık alanında bu iş için kullanılan çok

sayıda su değirmeni görmekteyiz843. Şehri ziyaret eden seyyahlar sadece Göksu üzerinde

12 değirmenin varlığından söz etmektedirler844. Bu da gösteriyor ki Ermenek insanı her

asırda sahip olduğu tabii zenginliklerden faydalanmasını bilmiştir. Su değirmenleri,

suyun düzenli olarak geldiği zaman yıl boyunca faal olabiliyordu. Su veya yel ile dönen

un değirmenlerinden alınan vergiye resm-i âsiyab deniliyordu845. Osmanlı ülkelerinde

“resm-i âsiyab” muhtelif şekillerde ve oranlarda alınmaktaydı. Genellikle değirmenin

işlediği her ay için 5 akçe hesap olunmaktadır846. Tahrir defterlerinde değirmenlerde

dönen taş adedine “bab” denilmekte ve resm-i âsiyab taş sayısına göre alınmaktaydı847.

İçel sancağı kânun-nâmesi, yılın bütün aylarında faal olan değirmenlerden 60 akçe, altı

ay çalışan değirmenlerden ise 30 akçe âsiyab resmi alınmasını emretmektedir848.

Aşağıdaki tabloda XVI. yüzyıl boyunca Ermenek kazâsında bulunan değirmen sayıları,

değirmende dönen taş adedi ve ödenen resim miktarları yer almaktadır.

841 BOA., MD 2, s.198, Nr. 1798, (16 Aralık 1556). 842 Osmanlı Dönemi’nde enerji kaynakları hakkında Bkz., M. Öztürk, “Osmanlı Para Politikası”, s. 1594 843 Örnek olarak Bkz., TK, TD 128, s. 14. 844 V. Cuinet VI, s. 189. 845 M.A. Ünal, Harput, s. 139; F. Emecen, a.g.e., s. 260; T. Gökçe, a.g.e., s. 383. 846 H. İnalcık, Arvanid, s. XXXI 847 M. A. Ünal, Osmanlı Müesseseleri Tarihi, s. 156. 848 “Ve resm-i asiyab bilâ-mâni‘ bir yıl tamam yürümeğe kabil olan değirmenden altmış akça ve altı ay

yürümeğe kabil olan değirmenden otuz akça ve sel suyu ile yürüyen değirmenden kaç ay yürürse ayda beşer akça alınmak kânundur.” TD 128, s. 1–2; H. İnalcık, “Adâletnâmeler”, s. 86; Ö. L. Barkan, Kânunlar, s. 48–54; benzer bir uygulama için Bkz., Refet Yinanç, Mesut Elibüyük, Kanunî Devri Malatya Tahrir Defteri (1560), Ankara 1983, s. 5.

Page 228: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

FİZİKÎ, DEMOGRAFİK VE İKTİSADÎ YAPI

204

Tablo 27: Ermenek Kazâsında Değirmen Sayısı ve Resim Miktarları 1518 1522 1555 1584 YB* DA BAB RM DA BAB RM DA BAB RM DA BAB RM Şehir 4 4 240 4 4 240 9 9 540 9 9 480 Köy 15 22 1022 18 25 1292 26 46 2215 24 59 3405 Cemaat 7 10 465 2 2 65 2 2 90 2 2 90 Mezraa 1 1 60 1 1 60 - - - 1 1 30 Zemin - - - - - - 1 1 30 1 3 90 Sınır 1 3 150 1 3 150 1 3 150 1 3 120 Yekûn 28 40 1937 26 35 1807 39 61 3025 38 77 4215

Ermenek kazâsında değirmenler daha çok köylerde bulunmaktadır. 1500

tarihinde defterin baş tarafı eksik olmasına rağmen, defterde mevcut olan 18 köyün 15

adet değirmene sahip olduğunu görürüz. Bu tarihte Balkasun, Çavuşlar, Muzvadi ve

Gargara köylerinde birer değirmen bulunurken, ismi tahrip olmuş iki köy ile birlikte

Lamus ve Fariske köylerinin ikişer değirmeni olduğu anlaşılır. Bunun yanında, Gargara

köyünde sakin Mumcu cemaatinin ve Çavuşlar köyündeki mütekaid sipâhilerin de su

değirmeni olduğu görülmektedir849.

1518’de Ermenek şehrinde 4 adet değirmen vardı. Aynı tarihte, kazâda mevcut

değirmenlerin % 53,6’sı 15 köyde bulunmaktaydı. Bu değirmenlerden Bedene, Bednam,

Dindebolı, Ezvendi, Aşağı ve Yukaru İzvid ile Lafza köyünün değirmenlerinde çift taş

bulunmaktaydı. 1518’de köylerdeki değirmenlerin toplam 22 adet un öğüten taşı vardı

ve buna karşılık olarak tımar sahibine 1022 akçe değirmen resmi ödemek

durumundaydılar. Aynı tarihte, değirmenlerin % 25’ini oluşturan 7 adet değirmen

cemaatlerin elindedir. % 7,2’si ise mezraa ve sınırlarda bulunmaktadır. 1522’de ise

Gargara, Eskice ve Uluköy’den de değirmen resmi alındığı görülüyor. Bu tarihte

köylerdeki toplam değirmen adedi 25’tir ve kazâ genelinin % 69’unu teşkil etmektedir.

1555 tahririnde kazâdaki değirmen sayısında % 50 artış gözlenmektedir. Bu

tarihte Ermenek şehrindeki değirmen sayısı 9’a çıkarken, değirmen sahiplerinin isimleri

de yer almıştır. Bu kişiler, Yakaoğlu, Kazancı Ahmed, Kendirci, Mahmud, Selmanoğlu,

Mahdumoğlu, Çulcu Cuma’dan müteşekkildir. Bu değirmenlerin tamamının da senenin

12 ayında faal oldukları, ayrıca bunlardan ikisinin gelirinin İçel mirlivâsı ile vakıf

arasında paylaştırıldığı görülür. Yani 540 akçelik toplam gelirin 60 akçesi vakıf

* YB: Yerleşim Birimi DA: Değirmen Adedi, BAB: Dönen taş adedi, RM: Resim Miktarını ifade

etmektedir. 849 BOA., TD 31, s. 7, 12.

Page 229: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

ERMENEK KAZÂSI (1500–1600)

205

tasarrufuna bırakılmışken, 480 akçesi mirlivâ hassına dâhil edilmiştir. Köylerdeki

değirmen adedinin 26’ya dönen taş sayısının ise bir önceki tahririn iki Köylerin

değirmen adedi 26’ya yükselmiştir. Aynı tarihte, cemaatlerde 2, Başdere’deki İkiz

zemininde 1 olmak üzere kazâdaki toplam değirmen sayısı 39 olmuştur. 1584 tarihinde

değirmen sayısında 1 adet eksilme görülse de, değirmen taşı adedinde % 26,2 oranında

bir artış söz konusudur. Gelir açısından bakıldığında, 1518–1584 tarihleri arasında su

değirmenlerinden tahsil edilen resim miktarında % 33,34 nispetinde artış gözlenirken,

değirmen adedi ortalama % 13,43 civarında çoğalmıştır.

Ermenek kazâsında mevcut olan değirmenlerin ekserisinin 6 ay ve 12 ay çalıştığı

görülür. Örneğin, 1518’de köylerde faal olan 15 değirmenden % 66,7’sini oluşturan 10

değirmen tam yıl çalışmakta, diğer 5 tanesinden 3’ü altı ay diğer ikisi de 3 ay

çalışmaktadır. Bu değirmenlerin dışında camii, mescit, medrese vb. vakıf kurumlarının

gelirleri arasında bulunan çok sayıda değirmen mevcuttur. 1518 tarihli evkâf tahririnde

kazâ genelinde faal olarak çalışan 9 adet değirmen vardır. Bu değirmenlerin

vakfedildikleri kurumlara yıllık getirisi ise 1820 akçedir. Bu meblağ 1518’de toplanan

resm-i âsiyabın % 94’ü kadardır. Bu da gösteriyor ki, 1518 tarihinde Ermenek ve

çevresinde, sayıları rüsuma tahsis edilen değirmenler kadar olmasa da, bu sayının %

32,14’ünü teşkil etmektedir. Vakıf değirmenleri 1555’te 7’ye gerilese de 1584 tarihinde

artarak 13’e çıktığı görülür. Bu tarihte daha önceki tahrirlerde faal olan değirmenlerden

bazılarını zemin olarak görsek de, yerine yenilerinin yapıldığı anlaşılıyor. 1518–1584

tarihleri arasında Ermenek kazâsında, vakıfların tasarrufunda bulunan değirmenler ve

bunlarının gelirleri ayrıca aşağıdaki tabloda yer almaktadır.

Tablo 28: Evkâf Defterlerine Göre Ermenek Kazâsındaki Vakıf Değirmenler ve Gelirleri

1500 1518 1555 1584 VAKIF KURUMU YERİ DA DG DA DG DA DG DA DG

Mahmud Bey Camii Ermenek 1 ? 1 60 - - - - Halil Bey Zaviyesi Ermenek - - 1 200 - - 2 ? Halil Bey Zaviyesi Bednam - - 1 150 1 ? 1 30 Bednam Camii Bednam - - 1 - - - 1 ? Paşa Bey Zaviyesi Ermenek - - 1 800 - - - - Şeyh Hüseyin Zaviyesi Nadire - - 1 300 - - - - Paşa Musa Bey Medresesi Ermenek - - 1 60 - - - - Hoca Cevher Mescidi Ermenek - - 1 250 1 200 - - Altunbaş Zaviyesi Ermenek - - 1 - - - 1 65 Halil Bey Camii Ermenek - - - - 2 ? - - Karaman Bey Türbesi Balkasun - - - - 1 ? 4 160

Page 230: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

FİZİKÎ, DEMOGRAFİK VE İKTİSADÎ YAPI

206

Şeyh Hasan Zaviyesi Bedene - - - - 1 300 1 300 Mevlana Âbid Vakfı Lafza - - - - 1 ? 1 ? Hacı Mehmed Mescidi İznebolı - - - - - - 1 ? Veli v. Emeleddin Camii İznebolı - - - - - - 1 30 Yekûn 1 ? 9 1820 7 500 13 585 DA= Değirmen Adedi DG= Değirmen Geliri

Ermenek kazâsında, âsiyab adı verilen su değirmenlerinin yanında, susamdan

yağ elde edilen tahunhâneleri de görmekteyiz850. 1522 tahririnde Yusuf v. Yadigâr isimli

şahsa ait olduğu anlaşılan şehirdeki tahunhânenin, 1518 ve 1522’de 600, 1555’te 1000

ve 1584’te ise 500 akçe resim geliri mevcuttur851. Elbette kazâdaki tek tahunhâne

şehirdekiyle sınırlı değildir. Zaviye köyünde de 1 adet tahunhâne bulunmaktadır. Bu

işletmenin 1518 ve 1522’deki vergi hâsılı 300 akçedir. 1555’te ise ismi zikredildiği

halde gelir kaydının olmadığı bunun yerine: “şehir hânesine tabidir” 852 şeklinde bir

ifade yer almaktadır. Aynı tarihte, şehirdeki işletmenin ismi altında şu cümle yer

almıştır: “Tahunhâne nefs-i şehirde ola, âhar yerlerde olmaya olursa buna tabidir”853,

bu cümle şehir haricinde tahunhâne işletilmesine müsaade edilmediğini göstermektedir.

Ancak bu yasağın, 1584 tarihli tahrirde delindiği anlaşılıyor. Çünkü bu tarihte İrnebolı

köyünde kurulan tahunhâneden 100 akçe gelir kaydedildiği görülmektedir854.

cb. Debbağhâneler

Osmanlı Dönemi’nde Anadolu kentlerinde, derileri bitkisel maddelerle veya

şapla işleyerek sahtiyan, meşin ve gön haline getiren tabakhâneler bulunmaktaydı855.

Ermenek kazâsı tâbi bulunduğu İçel sancağında tabakhânesi olan tek kazâ

konumundadır856. 1518 tarihinde, Sipas Camii vakıf gelirleri arasında geliri 36 akçe olan

2 adet tabakhâne mevcuttur857. Bu iki tabakhânenin, 1584’te sadece arsası kalmıştır858.

Ancak şehirdeki tabakhâneler, yalnız bunlardan ibaret değildir. 1555’te 4 adet olduğu

bildirilen tabakhânelerden “resm-i debbağhâne” adı altında 4600 akçe, 1584’te ise 4500

akçe resim tahsil edildiği görülür859. İki tahrir arasındaki aşırı bir vergi kaybının

850 Mardin’de “ma’sara” denildiği görülüyor. Bkz., N. Göyünç, a.g.e., s. 125. 851 BOA., TD 83, s. 271; BOA., TD 272, s. 6; BOA., TD 272, s. 6; TK 128, s. 14. 852 BOA., TD 83, s. 294; BOA., TD 182, s. 25 vd.; BOA., TD 387, s. 255; BOA., TD 272, s. 22. 853 BOA., TD 272, s. 6. 854 TK 128, s. 20–22. 855 S. Faroqhi, a.g.e., s. 198 vd. 856 Ş. Çelik, a.g.e., s. 260. 857 TD 1, s. 14. 858 TK 576, s. 16a-17b. 859 BOA., TD 272, s. 6; TK 128, s. 14.

Page 231: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

ERMENEK KAZÂSI (1500–1600)

207

olmayışı, Ermenek kazâsının hayvancılık ve dericilikte bölgesinin merkez şehri

olduğunu gösterir mahiyettedir.

cd. Boyahâneler

Dokuma sanayinin yan kolu olan boyahânelerde, ipliklerin renklendirilmesi

işlemi yapılmaktaydı. Bir yerdeki boyahâne gelirlerinin durumu, o yerdeki dokuma

sanayinin gelişmişliği hakkında da fikir vermektedir860. Bu sebeple dokuma sanayinin

çok gelişmiş olduğu yerlerde boyahâne gelirlerinin hayli yüksek olduğu

görülmektedir861. 1500 tarihinde Zaviye mahallesinde bulunan boyahânenin 100 akçe

geliri vardı. Bu gelir Gülnar’ın Gezende köyündeki Adem Seydi Zaviyesi’ne aittir862.

1518 tarihinde Ermenek şehrindeki mevcut boyahânenin 4000 akçelik resm-i boyahâne

geliri olduğu görülür863. 1555 tarihinde ise şehir merkezinde rastlayamadığımız

boyahânenin varlığına Lafza köyünde karşılaşmaktayız. Boyahânenin bu tarihteki vergi

hâsılı 300 akçe olmuştur. 1584’te Ermenek kazâsında boyahâne mevcuttur. Ancak

İrnebolı köyündeki bu işletmenin senelik boyahâne resmi sadece 60 akçedir864.

Hamid, Alanya ve İçel sancaklarında küçük boyahâneler genellikle köylerde

bulunmaktaydı. Kapan-ı kotonu olan dolayısıyla tekstil ticaretinde belli bir yeri olduğu

anlaşılan Ermenek’le birlikte aynı tarihte Akşehir, Seydişehir gibi merkezlerde de, hatta

Manisa’da boyahâne bulunmuyordu. Bunu anlamak güç bir hadise olmakla birlikte, S.

Faroqhi, dokuma işi yapanların boyahâne vergisinden kaçabilmek için, bazı kumaşları

boyamadan beyaz, siyah, kahverengi gibi doğal renklerinde sattıklarını belirtir865.

1518’de şehir merkezindeki boyahânenin 4000 akçelik resmi bu tezi doğrular

niteliktedir.

ce. Kassabhâneler

Ermenek şehrinin et ihtiyacını karşılayan kassabhânelerin varlığı 1555 ve 1584

tarihli tahrir defterlerinde geçmektedir. Ancak tahrir defterlerinde bunların sayıları

hakkında bir bilgi mevcut değildir. Kassabhânelerin varlığıyla ilgili bilinen tek şey,

860 Bursa boyahânelerinde boyanan ipeğin her vukiyyesinden iki akçe vergi alınmaktaydı. Bkz., Ö.

Ergenç, “XVIII. Yüzyılda Osmanlı Sanayi”, s. 511 861 S. Faroqhi, a.g.e., s. 182; M.A. Ünal, Çemişgezek, s. 126; M.A. Ünal, Harput, s. 143; 862 TK 565, s. 230a. 863 BOA., TD 83, s. 271. 864 TK, TD 128, s. 14; TK, TD 128, s. 22 865 S. Faroqhi, a.g.e., s. 186, 187; F. Emecen, a.g.e., s. 80.

Page 232: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

FİZİKÎ, DEMOGRAFİK VE İKTİSADÎ YAPI

208

1555 ve 1584 tarihli tahrirlerde şehrin vergi hâsılı arasında geçen “Bâc-ı bâzâr ve resm-i

ağnâm-ı kassâbân” cümlesinden ibarettir. İçel sancağı kânun-nâmesinde, taşradan birisi

koyun getirip boğazlayıp satsa 2 koyuna 1 akçe, yerli kasap koyun kesip satsa 4 koyuna

1 akçe, sığır boğazlayıp satsa mal başına 1 akçe “kanara bâcı” alınacağı bildirilmiştir866.

Ermenek’te 1555’te bu verginin hâsılı 3000 akçe iken, 1584’te % 50 azalarak 1500

akçeye inmiştir867. Acaba bu bâcın ne kadarı kasapların kestikleri koyunlardan

alınmıştır? Şimdilik bu konu karanlık kalmaktadır.

D. VERGİLER

a. Şehir Merkezinden Alınan vergiler XVI. yüzyılın ilk yarısından başlayıp sonlarına kadar, Ermenek’in iktisadî ve

ticarî kapasitesi hakkında 1518, 1522, 1555 ve 1584 tarihli tahrir defterlerinde yer alan

vergi gelirlerinin kendi aralarında mukayese etmek suretiyle fikir sahibi olabilmekteyiz.

1500 tarihli tahririn baş tarafı eksik olduğu için bu tarihte Ermenek’ten hâsıl olan vergi

miktarı tespit edilememiştir. TD 387 numaralı icmal tahririnde şehir merkezinden

toplanan vergiler yekûn olarak kaydedilmiş fakat vergi çeşitleri bildirilmemiştir. Aynı

defterde Ezvendi ve Davdas köylerinin İçel mirlivâsına tahsis edildiği görülmektedir.

Ayrıca bütün tahrirlerde Berat Köyü’nün öşrü Nefs-i Ermenek ile birlikte hesap

edilmiştir. Aşağıdaki tablolarda 1518–1584 tarihleri arasında şehirden elde edilen vergi

çeşitleri ve miktarları yekûn rakamındaki payına göre ele alınmıştır. Buradan da

anlaşılacağı üzere, vergi kalemleri içerisinde resm-i çift ve resm-i bennâk yer

almamaktadır. Çünkü şehir halkı reâyâ sayılmıyor ve onlardan bu vergiler

alınmıyordu868. Ancak şehir haricinde ziraatla meşgul olursa, o yerin sahib-i arzına öşür

ve rüsumu vermekte idi869.

866 İçel Sanacağı kânun-nâmesinde konuyla ilgili olarak: “Taşradan koyun getürüp boğazlayup satsa ana

dahi iki koyuna bir akça alınur. Ammâ yerlü kasap koyun boğazlayup satsa dört koyuna bir akça kanara bacı alınur sığır boğazlanup satılsa bir akça bâc alınur bundan ziyade alınmak merfû‘ ve memnu‘dur” denilmektedir. Bkz., TK, TD 128, s. 1vd.

867 BOA., TD 272, s. 6; TK, TD 128, s. 14. 868 M. Akdağ, “Türkiye’nin İktisadî Vaziyeti I”, Belleten XIII, (1949), s. 540; M.A. Ünal, Harput, s. 64;

A. Akgündüz, S. Öztürk, a.g.e., s. 344. 869 F. Emecen, a.g.e., s. 60

Page 233: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

ERMENEK KAZÂSI (1500–1600)

209

Tablo 29: 1518 ve 1522 Tahrirlerine Göre Şehirden Alınan Vergi ve Rüsumların Cinsleri

VERGİNİN BEDELİ VERGİNİN ADI

1518 1522 %

El-gallât, gendüm ve şair ma’a öşr-i karye-i Berat 14.800 14.800 34,23

Öşr-i bagât 6.000 6.000 13,88

Öşr-i kovan 500 500 1,16

Resm-i ağnâm 2.000 2.000 4,63

Öşr-i ibrişim 300 300 0,69

Bâc-ı bâzâr 6.000 6.000 13,88

İhtisâb 2.000 2.000 4,63

Resm-i Boyahâne 4.000 4.000 9,25

Âsiyab 4 bab 240 240 0,56

Tahunhâne 600 600 1,39

Öşr-i penbe 1.300 1.300 3,01

Öşr-i bostan 400 400 0,93

Meyhâne 1100 1100 2,54

Bâd-ı hevâ 4.000 4.000 9,25

Yekûn 43.240 43.240

Page 234: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

FİZİKÎ, DEMOGRAFİK VE İKTİSADÎ YAPI

210

Tablo 30: 1555–1584 Tahrirlerine Göre Şehirden Alınan Vergi ve Rüsumların Türleri

VERGİNİN BEDELİ % % VERGİNİN ADI

1555 1584 1555 1584

El-gallât, gendüm ve şair ve erzen 13600 11400 31,14 29,30

Öşr-i bagât ve bağçehâ 6000 6600 13,74 16,96

Resm-i kevvâre-i şehr 500 550 1,14 1,41

Aded-i ağnâm ma'a ağnâm-ı Abdurrahman 1000 1000 2,29 2,57

Bâc-ı bâzâr ve resm-i ağnâm-ı kassâbân 3000 1500 6,87 3,86

İhtisâb ber-mûceb-i kânûn-ı ma'rûf 2000 5000 4,58 12,85

Resm-i Boyahâne 0 0 - -

Resm-i Âsiyabhâ 9 bab 480 480 1,10 1,23

Tahunhâne 1000 500 2,29 1,29

Öşr-i penbe 1000 2420 2,29 6,22

Tabakhâne 4600 4500 10,53 11,57

Öşr-i bostan 400 350 0,92 0,90

Öşr-i ceviz 100 200 0,23 0,51

Bac-ı keyl-i gallat 5000 0 11,45 -

Bâd-ı hevâ, resm-i arûsâne 3000 3500 6,87 9,00

Resmi ihzâriye ber mûcebi kûnûn-ı ma'rûf 1000 0 2,29 -

Resm-i tapû-yı zemin 1000 910 2,29 2,34

Yekûn 43680 38910 100,00 100,00

Page 235: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

ERMENEK KAZÂSI (1500–1600)

211

Ermenek şehri İçel mirlivâsının, köyleri ise tımar ve zeâmet erbâbının

tasarrufundadır. 1518 ve 1522 tarihlerinde şehrin vergi yekûnu verilirken bu hususun

ifade edilmediği görülür. Ancak TD 387’de Nefs-i Ermenek’in vergi geliri, adı geçen

mirlivâ tarafından tasarruf edildiği belirtilmiştir870. 1518–1522 tarihli tahrirlerde şehrin

gayrimüslimlerinden alınan cizye ve ispençe gibi vergiler yer almamıştır. Hatta bu

tarihlerde adı geçen mahalle sakinlerinin isimlerinin altına ödediği vergi miktarını

belirten herhangi bir kayıt da düşülmemiştir871. TD 387’de “mâl-ı gâib ve mâl-ı mefkûd”

senelik 3000 akçelik bir vergi kalemini oluşturmaktadır872. 1518 ve 1522 tarihlerinde

Berat Köyü öşrünün de şehrin vergi hâsılatına dâhil edildiğini görüyoruz. Bu sebeple

“öşr-i gallât” vergi hâsılatı içerisinde 14.800 akçe ile % 34,23’lük en yüksek paya

sahiptir. Bunu bâc-ı bâzâr873, öşr-i bagât, bâd-ı hevâ, resm-i boyahâne, resm-i ihtisâb874,

resm-i ağnâm, öşr-i penbe ve diğerleri takip etmektedir. Ayrıca şehirdeki meyhâneden

her iki tarihte 1100 akçe vergi elde edilmiştir875. TD 83 ve 182 numaralı tahrirlerde,

Ermenek’in toplam hâsılatı 43.240 akçedir. Bu tarihlerde vergi türlerinde ve

rakamlarında hiçbir farklılık görülmez. TD 387 ise 182 numaralı defterin icmali

niteliğinde olduğu için şehrin toplam vergi hâsılatı bu defterde de 43.240 akçe olarak

kaydedilmiştir876.

1555 tahririnde bir öncekine göre “öşr-i gallât”ın miktarında gerileme görülse

de 13.600 akçe ile % 31,14’lük bir paya sahiptir. Bu tarihte “Öşr-i bagât ve bağçehâ”

yani bağ ve bahçelerin öşrü 6000 akçe ile ikici sırada yer almaktadır. Öşür gelirinden

sonra “bâc-ı keyl-i gallât” 5000 akçelik yekûnuyla şehrin vergi hâsılı içerisinde üçüncü

870 “Der-tasarruf-ı mirlivâ-i İçel el-mezbûr” Bkz., BOA., TD 387, s. 253. 871 BOA., TD 83, s. 270; BOA., TD 182, s. 5; BOA., TD 387, s. 253. 872 BOA., TD 387, s. 253. 873 Bâc kelimesi Doğu Türkistan’da Türkler arasında da hala, genel olarak vergi ve resim manasında

kullanılır. M.Fuad Köprülü, Türk Hukuk Tarihi Araştırmaları, s. 167–172; M. Fuad Köprülü, “Bâc”, İA II, s. 187; Bâc vergisine Selçuklu döneminde de rastlanmaktaydı. T. Baykara, I. Gıyaseddin Keyhusrev, s. 59; Bâc-i bâzâr; yalnız pazarlarda satılan eşyalardan, miktarına göre belirli oranlarda alınan bir muamele vergisidir. Bkz., H. İnalcık, Arvanid, s. XXVII; Bâc-ı bâzâr; pazaryerindeki taşınmaz mallar hariç, her türlü malın satışından alınan bir vergi niteliğindeydi. Bkz., S. Faroqhi, a.g.e., s. 84; H. Doğru, Sultanönü, s. 163.

874 Çarşı ve pazardaki fiyatları, alışverişi ve kalite kontrolü işlerine ihtisâb, bu görevi yürüten kişiye de “muhtesib” denmekteydi. Başlangıçta muhtesiplere gelir sağlamak için konulmuş bir vergidir. İkinci dereceden kentlerde baçların Osmanlı hanedanına mensup kişilere temlik edilebilmekteydi. Bkz., Ö. L. Barkan- E. Meriçli, a.g.e., s. 27; S. Faroqhi, a.g.e., s. 87 vd.; N. Beldiceanu,a.g.e., s. 30; Ziya Kazıcı, Osmanlılarda İhtisab Müessesesi, İstanbul 1987, s. 32 vd.; M.A. Ünal, Çemişgezek, s. 127; M.A. Ünal, Harput, s. 146; T. Baykara, Konya, s. 62, 75; N. Abacı, a.g.e., s. 66 vd.

875 BOA., TD 83, s. 271; BOA., TD 182, s. 6. 876 BOA., TD 83, s. 271; BOA., TD 182, s. 6; BOA., TD 387, s. 253.

Page 236: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

FİZİKÎ, DEMOGRAFİK VE İKTİSADÎ YAPI

212

sırada yer almaktadır. Şehrin önemli işletmeleri olan tabakhânelerden bu tarihte 4600

akçelik resim alınmıştır. Burada ayrıca, 3000 akçe tutarındaki “bâc-ı bâzâr” vergisi için

“Bâc-ı bâzâr ve resm-i ağnâm-ı kassâban ve bâc-ı bâzâr ber-mûceb-i kânûn-ı kadîm ve

kânûn-ı cedîd ki kırk akçeden bir akçe alınır”877 kaydı düşülmüştür. Bu kayıttan

anlaşılan şehirde kasaphâneler de bulunmaktadır. 1518 ve 1522’de “resm-i ağnâm”

ismiyle alınan koyun vergisi, bu tarihte “aded-i ağnâm” ismiyle alınmış ve bu vergiye

Abdurrahman’ın koyunlarından alınan vergi de dâhil edilmiştir.

1555’te daha önceki tahrirlerde bulunmayan ispençe kayıtları da yer almaktadır.

Bu tarihte Sumbatlar Mahallesi sakinlerinden 1625 akçe, İznebolı Köyü’nden gelerek

bu mahalleye yerleşen “cemaat-i zımmiyyân” başlığı altında deftere yazılan 17 hâne

gayrimüslimden 537 akçe ispençe alındığı anlaşılıyor. Aynı tarihte, karşılaşılan diğer bir

durum ise, önceki tarihlerde alınan resm-i meyhânenin “Merfû‘un bi-emr-i sultânî”,

yani padişahın emri ile kaldırılmasıdır. Ayrıca kânûn-ı ma‘rûf mucibince ihtisâb resmi

alınmaya devam edilmiştir. Bu tarihteki kayıtların öncekilere kıyasla oldukça karmaşık

tutulduğu görülüyor. 1555’te şehrin yekûn vergi hâsılatı 43.680 akçedir. Ancak bu

rakama “bâc-ı keyl-i gallat”ın dahil edilmediği ortaya çıkmaktadır878. Çünkü 1584 tarihli

tahrir defterinin 13 ile 14. sayfaları arasına sonradan yapıştırılan, Ermenek pazarının

gün düzeltme yazısında yer alan: “nefs-i Ermenek hâsıla-i gayr-i ez-cizye ve tamga ve

bâc-ı keyl tahtında”879 ibaresi şehrin cizye, tamga ve bâc-ı keyl’in Ermenek hâsılasına

dâhil edilmediğini ifade etmektedir. Yani adı geçen vergiler İçel mirlivâsı hassına dâhil

edilmemişlerdir. Bu rakam dâhil edilmediğinde toplam hâsılatın 38.680 olduğu ortaya

çıkıyor, ancak defterde kayıtlı olan rakam 39.680 akçedir880.

1584 tahririnde şehrin genel vergi toplamının % 29,30’unu 11.400 akçe ile “öşr-i

gallât” oluşturmaktadır. Bu hâsılı, % 16,96’lık bir payla 6.600 akçe ile bağ ve bahçe

öşrü takip etmektedir. Önceki tahrirde 2000 akçe olan resm-i ihtisâb, 1584’te 5000

akçeye yükselmiştir. İhtisab resmindeki bu yükseliş, Ermenek pazarının daha da

canlandığının bir göstergesidir. Debbağhâne resminde ise 100 akçelik küçük bir azalma

877 BOA., TD 272, s. 6; Kânun-nâme için Bkz., TK 128, s. 1vd., Manisa kazâsında resm-i keyl 2166 akçe

idi. F. Emecen, a.g.e., s. 68. 878 BOA., TD 272, s. 6. 879 Bu metnin transkripsiyonu için çalışmamızın ekler bölümüne bakınız. 880 BOA., TD 272, s. 6; 1541 ve 1584 tarihlerinde Larende şehri vergi hâsılı içerisinde “Tamga-i tülbend

ve bogası der-kazâ-i Larende tâbi-i livâ-i Konya ve kazâ-i Ermenek ve Mud tâbi-i livâ-i İçel ve gayrihi, fi sene” (1541’de 30.000, 1584’te 20.000) ibaresi yer almıştır. [Bkz., O. Gümüşçü, a.g.e., s. 80.]

Page 237: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

ERMENEK KAZÂSI (1500–1600)

213

söz konusudur. Resm-i arûsâne ve bâd-ı hevâ vergisi bu tarihte 1555 tahririne göre 500

akçe artarak 3500 akçe olmuştur. Burada dikkat çeken bir husus da bâc-ı bâzâr’ın 1500

akçeye gerilemesidir. Bizce bunun nedeni İrnebolı Köyü’nde ayrıca pazar ikâmesinden

kaynaklanmaktadır. Önceki tahrirlerde çok düşük seyreden öşr-i penbe ise rekor bir

rakamla 2420 akçe olduğu görülür. Bu tarihte de vergi kalemleri içerisinde boyahânenin

olmadığı anlaşılıyor. 1584’te şehrin vergi hâsılatı önceki tahrire göre % 10,9 nispetinde

azalarak deftere göre 38.910 akçe olarak gerçekleşmiştir. Deftere göre bu rakam 38.000

akçedir881.

Yukarıda ele alınan vergi çeşitlerine bakıldığında ancak bir şehrin vergi

kalemleri arasında yer alan, pazaryerine gelen mallardan 1/40 oranında alınan bâc-ı

bâzâr, ayrıca ihtisâb ve ihzâriye rüsûmu, boyahâne, değirmen ve tabakhânelerden alınan

rüsûm, kasaphâne ve dükkânların ödediği vergiler, ayrıca hububat, bağ ve bahçelerden

alınan yüksek meblağlara ulaşan öşürler buradaki ticarî ve iktisadî hayatın canlılığını

göstermesi açısından büyük öneme sahiptir. Şehirden alınan vergi çeşitleri ve Yekûnuna

bakıldığında, burası küçük ölçekli sanayi tesislerini bünyesinde barındırsa da tamamen

ziraattan elini çekmemiş bir şehir görünümündedir882. Fakat şehrin bu yapısının yapılan

her tahrirde değişmeye uğradığı görülür. Çünkü şehrin ürettiği hububattan alınan öşür

miktarında, 1555’te % 8, 1584 tarihinde ise % 16 azalma olmuştur.

b. Reayâdan alınan vergiler Osmanlı Devleti’nde Reâyâ kelimesi askerî sınıftan tamamıyla ayrı, üreten ve

vergi veren tebaa için kullanılan bir terimdir. Dar anlamda ise, kanunî konumları kentli

ve göçebelerden ayrı köylü halkı ifade eder. Şehirliler, köylüler veya çiftçi sınıfı ile

konargöçer unsurlar raiyyet rüsûmu vermek zorundaydılar883. Ermenek kazâsında

şahıslardan alınan, resm-i çift, resm-i mücerred, resm-i bennak, resm-i caba ve cizye-i

gebran, bâd-ı hevâ ve resm-i zemin gibi vergilere rastlanmaktadır884.

881 Defterde 38.000 olarak kayıtlıdır. Bkz., TK 128, s. 14. 882 Suraiya Faroqhi, “Taxation and Urban Activites in Sixteenth Century Anatolia”, İnternational

Journal of Turkish Studies I/I (1980), s. 39–50; Macaristan’daki Türk yerleşim birimleri için bak. T. Halası-Kun, “Sixteenth-Century Turkısh Settlements in Southern Hungary”, s. 20.

883 H. İnalcık, Arvanid, s. XXXII; Ö. L. Barkan-E. Meriçli, a.g.e., s. 30; H. İnalcık, “Osmanlı Hukukuna Giriş”, s. 36; Yusuf Halaçoğlu, İskân Siyaseti ve Aşiretlerin Yerleştirilmesi, s. 13; B. Yediyıldız, M. Öz, Ü. Üstün, a.g.e., s. XXXIV.

884 Bu vergiler hakkında Bkz., H. İnalcık, “ Osmanlılarda Raiyyet Rüsûmu”, s. 599; Ö. L. Barkan-E. Meriçli, a.g.e., s. 83.

Page 238: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

FİZİKÎ, DEMOGRAFİK VE İKTİSADÎ YAPI

214

1. Resm-i Çift

Çift veya Çiftlü bir çiftlik (60–150 dönüm) genişlikte, nim çift ise onun yarısı

kadar bir arazi parçasına tapu ile tasarruf eden köylüdür. Osmanlı kânun-nâmeleri ve

defterlerinde çift, bir çift öküz, çiftlik ve bir çiftlik sahibi köylü manalarına gelir885.

Bütün sistemin temel birimi olduğu için kânun-nâmelerde ve tahrir defterlerinde ilkin

çift resminden söz edilir. Çift- hâne defterlerde hâneyi temsil eden aile reisi adı altına (

,Ç” harfi ile tespit olunur886. Çift resmi Anadolu’da 33 akçe, Rumeli’de 22“ ( ج

Suriye’de 40, Doğu Anadolu’da 50 akçe alınmaktaydı887. Bu vergi, tasarruf edilen

toprağın kirası olarak toprak sahibi Müslüman çiftçilerden (imamlar ve bazı hizmet

erbabı hariç) maktu olarak her yıl 1 Mart’ta, tımar sahibi- mülk sahibi veya vakıf

tarafından toplanır888. Üzerine yazılı toprağı işlemeyen reâyâdan “çift bozan akçesi” adı

altında yılda 1 altın dukadan biraz fazla tutan bir tazminat alınırdı889.

Karaman (1528), İçel (1584) tarihlerinde çift resmi 36 akçe, nim çift 18, bennak

12 akçe, caba ve mücerred resmi ise 6 akçe üzerinden alınmıştır890. Ermenek kazâsında

885 H. İnalcık, “Raiyyet Rüsûmu”, s. 581 886 H. İnalcık, “Köy, Köylü ve İmparatorluk”, Osmanlı İmparatorluğu, s. 7; H. Doğru, Sultanönü, s. 152 887 H. İnalcık, “Köy, Köylü ve İmparatorluk”, Osmanlı İmparatorluğu, s. 8; Çift resmi zamanla bölgesine

göre, 33, 50, 100 akçe olarak tespit edilmiştir. Bkz., H. İnalcık, Klasik Çağ, s. 115; Sivrihisar merkezinden de çift resmi alındığı görülüyor. Bkz., H. Doğru, Sivrihisar, s. 35; Ordu yöresinde 50 akçe olarak alınmaktaydı. Bkz., Yediyıldız, Ü. Üstün, a.g.e., s. 100 vd.

888 TC. Maliye Bakanlığı, Osmanlı Vergi Mevzuatı, Ankara 1999, s. XLI; İçel sancağında 1522 tarihinde toplanan vergi gelirlerinden % 4’ü vakıflar tarafından tasarruf edilmekteydi. Bkz., M. A. Erdoğru, “Kanunî’nin İlk Yıllarında Karaman Vilâyeti”, s. 41.

889 Ö. L. Barkan, “Türk Toprak Hukuku Tarihinde Tanzimat ve 1858 Tarihli Arazi Kânun-nâmesi”, Toplu Eserler I, s. 341; Aynı makale için ayrıca Bkz., “Türk Toprak Hukuku Tarihinde Tanzimat ve 1858 Tarihli Arazi Kânun-nâmesi”, Tanzimat I, (Tanzimat’ın 100.yıl Münasebetiyle), İstanbul 1940, s. 321- 421; H. İnalcık, Klasik Çağ, s. 115; S. Faroqhi, a.g.e., s. 329.

890 “Livâ-i mezbûre reâyâsının müslümanlarından ve keferelerinden bir çift otuz altı akça ve nîm çifte on sekiz akça resim alınur ve bennâk resmi on iki akça ve caba resmi altı akça alınur Bennâk hiç yeri olmayan veyahud nîm çiftden eksik yeri olan evliye dirler.Ve caba mücerred olan baliğ kimesneye dirler ki babası yanında kisb ü kâra kâdir ola babası yanında olup kisb ü kâra kâdir olmayan acizden resm alınmaz. Ve bu rüsûm mart evvelinde olur” Bkz., TK 128, s.1–2; Ö. L. Barkan, Kânunlar, s. 48–54; II. Bayezid Kânun-nâmesinde; “Mescid vakfın tasarruf eden eimmeden resm-i çift ref‘ olunup defterde hâsıl yazılmamışdır. Avârız hod mutlaka eimmeden merfûdur. İmam oldukları zamanda tekâlif-i avârız alunmaya” denilmektedir. Bkz., TC. Maliye Bakanlığı, Osmanlı Vergi Mevzuatı, s 49; Fatih Kânun-nâmesinde; “Bir çift tasarruf eden raiyet yılda üç hizmet veya bunun karşılığı olarak üç akça vere, bundan başka bir orak (ot) ve bir döğen (saman) ve bir kağnı odun vere ve ayrıca boyunduruk resmi olarak iki akça vere, bu yedi kulluk (hizmet) yerine para almak lazım gelse 22 akça alına, Bennak’dan üç hizmet veya 6–9 akça alına” denilmektedir. Bkz., H. İnalcık, “Raiyyet Rüsumu”, s. 576, 584–585; H. İnalcık, Klasik Çağ, s. 80; H. İnalcık, “Adâletnâmeler”, s. 82, 85, 88, 96; Albarda ve Antalya bölgesinde de resm-i çift 36 akça olarak alınmaktaydı. Bolu’da 34–46 akça, Eğridir’de 57 akça, Ereğli’de 34 akça, Hamid Sancağı’nda 33, 40, 42 akça ve Hızırbeyli’de 42 akça alınmaktaydı. Bkz., N. Beldiceanu,a.g.e., s. 32, 55; Harput sancağında resm-i çift 50 akçadır. Bkz., M.A. Ünal, Harput, s. 128

Page 239: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

ERMENEK KAZÂSI (1500–1600)

215

toprağın genellikle nim çiftler şeklinde işlendiğini ve tam çiftlere çok nadir

rastlandığını, yukarıda çiftlik ve zeminler konusunda belirtmiştik. Buna göre 1518

tarihinde mevcut olan 11 çiftten 396 akçe resm-i çift alınmıştır. Aynı tarihte, 1271

kişiden 22.878 akçe tutarında resm-i nim çift alınmıştır. 1522’de ise çiftlerin sayısı

12’ye, ödedikleri resm-i çift ise % 9,1 artarak 432 akçeye çıkmış, resm-i nim çift ise %

3,54 nispetinde artarak 1316 kişiden 23.688 akçe alınmıştır. 1555 tarihinde tam çiftler 1

kişi azalarak 11’e ödedikleri resm-i çift de % 8,3 azalarak 396’ya inmiştir. Bu tarihte

nim çiftlerin sayısı önceki tahrire göre % 2,51 azalarak 1283’e, ödedikleri nim çift

vergisi ise 23.094’e gerilemiştir. 1584’te çiftlerin sayısı 5’e ödedikleri vergi miktarı ise

180 akçeye düşmüştür. Resm-i nim çift ise 1246 kişiden 22.428 akçe olarak tahsil

edilmiştir. Bu rakam nim çiftlerin ödedikleri vergide 1555’e göre % 2,88 azalmayı ifade

etmektir. Görüldüğü gibi 1522 tarihli tahrir hariç, XVI. yüzyıl boyunca çiftlerde ve

ödedikleri vergide sürekli azalma yaşanmıştır.

2. Resm-i Mücerred

Müslüman bekâr, az topraklı veya topraksız köylü erkeklerden, tımar sahipleri

tarafından 1 Mart’ta alınan bir vergidir891. Bu vergi çoğu bölgelerde olduğu gibi

Ermenek kazâsında da 6 akçe olarak alınmıştır892. Hüdavendigâr ve İçel sancağı

kanunlarında, “ehl-i kisb olmayan mücerredlerden nesne alınmaz”893 denilerek,

çalışmaya güç yetiremeyecek kadar küçük olandan resim alınmaması istenmiştir.

Tablo 31: Ermenek’te Bulunan Mücerredler ve Resimleri YIL 1518 1522 1555 1584 YB YA MS RM % YA MS RM % YA MS RM % YA MS RM % Şehir* 1 49 294 6,8 1 39 234 5 1 168 1008 18 1 11 66 0,3 Köyler 48 652 3912 90,3 50 663 3978 93 0 748 4488 79 50 3268 19608 98 Mezraa 1 3 18 0,4 - - - - - - - - - - - - Cemaat 24 18 108 2,5 3 10 60 1 5 27 162 3 2 44 264 1,3 Yekûn 74 722 4038 100 54 712 4038 100 6 943 4650 100 53 3323 19872 100*Şehirde yaşayanlardan resm-i mücerred alınmadığından resimleri toplama dâhil edilmemiştir.

Yukarıdaki tabloda görüleceği gibi, 1518’de kazâ genelindeki mücerred sayısı

721 iken, 1522’de 712’ye gerilemiş, ancak şehirden mücerred resmi alınmadığı için iki

tahrirde de resm-i mücerred 4038 akçe olarak kalmıştır. 1555’te ise mücerred sayısı % 891 TC. Maliye Bakanlığı, Osmanlı Vergi Mevzuatı, s. XLII. 892 TK, TD 128, s. 1 vd.; Yediyıldız, Ü. Üstün, a.g.e., s. 89. 893 “Babası yanında kisb ü kâra kâdir ola babası yanında olup kisb ü kâra kâdir olmayan acizden resm

alınmaz” Bkz., TK, TD 128, s. 1–2; Hüdâvendigâr livâsı için Bkz., H. İnalcık, “Raiyyet Rüsûmu”, s. 587; Harput Sancağı’nda mücerred resmi 6 akçadır. Bkz., M.A. Ünal, Harput, s. 131.

Page 240: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

FİZİKÎ, DEMOGRAFİK VE İKTİSADÎ YAPI

216

32,4’lük bir artışla 943’e çıkmıştır. 1584’te ise mücerred sayısında tam olarak patlama

olmuş ve 1555 tahririne göre % 252,4 nispetinde artarak 3323’e yükselmiştir. XVI.

yüzyılda Ermenek kazâsında, 1518–1584 yılları arasında mücerredlerin sayısında

ortalama % 94,28, mücerred resminde ise % 114,2 artış olduğu anlaşılmaktadır.

3. Resm-i Bennak

Mücerred evlenir evlenmez, derhal bennak adı altında vergi mükellefiyeti

bakımından yeni bir durum kazanırdı. İçel sancağı Kânun-nâmesi’ne göre bennâk: “Hiç

yeri olmayan ve yahud nîm çiftden eksik yeri olan evliye”894 denmektedir. Hiç yeri

olamayan evliye caba bennak, nim çiftlikten az yer tasarruf eden şahsa ise ekinlü

bennak denilmekte ve 12 akçe bennak resmi alınmaktadır. Caba bennaklar, genellikle

başkalarının topraklarında işçi olarak çalışırlar veya sipâhiden tapusuz olarak toprak

alıp işlerler ve bunun için “Dönüm resmi” öderler895. Ermenek kazâsında tahrir

defterlerine yazılan bennaklarda, ekinli ya da caba bennak tarzında bir tasnife

rastlanmamıştır896. Kazâ genelinde mevcut olan bennaklar ve yerleşim birimlerine göre

yüzdeleri aşağıdaki tabloda gösterilmiştir.

Tablo 32: Ermenek Kazâsında Bennaklar ve Resim Miktarı YIL 1518 1522 1555 1584 YB YA BS RB % YA BS RB % YA BS RB % YA BS RB % Şehir** 1 - - - 1 - - - 1 - - - 1 - - - Köyler 48 764 9168 88,1 50 829 9948 99 50 768 9216 98 50 2047 24564 97 Mezraa 1 2 24 0,23 - - - - - - - - - - - - Cemaat 23 101 1212 11,6 3 9 108 1,1 2 15 180 1,9 2 53 636 2,5Yekûn 73 867 10404 100 54 838 10056 100 53 783 9396 100 53 2100 25200 100

4. İspençe-i Gebrân, Cizye-i Gebrân

İspençe, buluğa ermiş her gayrimüslim erkeğin ödemek zorunda olduğu,

müslümanların çift resmine denk kabul edilen örfî bir baş vergisidir. Köylüler, göçebeler

ve kasaba halkı da ispençe ödemekle yükümlüdür. İspençe, çift resmi gibi genellikle

tımara tahsis edilmiştir. Farklı bölgelere göre 20–25 akçe arasında alınmıştır897.

894 TK. TD 128, s.1–2; Ö. L. Barkan, Kânunlar, s. 48–54; H. İnalcık, Klasik Çağ, s. 79 vd.; F. Emecen,

a.g.e., s. 229. 895 H. İnalcık, “Raiyyet Rüsûmu”, s. 585, 588- 589; Ö. L. Barkan- E. Meriçli, a.g.e., s. 83. 896 Örnek olarak Bkz., TK, TD 128, s. 8 vd. * YA: Yerleşim Adedi; MS: Mücerred Sayısı; RM: Resm-i Mücerred; Şehir merkezinde bennak kaydı bulunmamaktadır; BS: Bennak Sayısı; RB: Resm-i Bennak. 897 Moralılar’dan 125, Kıbrıslılardan 30 akça ispence alınmıştır. Bkz., H. İnalcık, “Raiyyet Rüsûmu”, s.

601– 602; H. İnalcık, Arvanid, s. XXXII nu: 207, 208; Ö. L. Barkan- E. Meriçli, a.g.e., s. 26; M.A. Ünal, Harput, s. 132; A. Aksın, a.g.e., s. 246

Page 241: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

ERMENEK KAZÂSI (1500–1600)

217

Gayrimüslimler, öşür ve zekât gibi şer‘i vergileri ödemezken, gayrimüslim kalındığı

sürece adam başına cizye vermek durumundadır898. Cizye adı daha çok devletin resmi

kayıtlarında kullanılmakta olup, halk arasında bu vergiye genellikle “haraç”899

denilmekteydi900. Kanunî’nin Umumî Kânun-nâmesinde “Ve dahi reâyâ kâfir olsa, her

müzevveç kâfirden sipahî her yılda yirmi beşer akça ala” denilmektedir901. Bizzat devlet

eliyle kendisine cizyedâr denilen şahıslar tarafından toplanmıştır902.

1500–1584 tarihleri arasında, ne Ermenek şehri vergi hâsılında, ne de

gayrimüslimlerin yaşadığı İrnebolı, Ezvendi, Aşağı İzvid köylerinde “cizye-i gebrân”

kaydına rastlanılmamaktadır903. 1555’te ise Sumbatlar Mahallesi sakinlerinden ve

İznebolı Köyü’nden gelerek bu mahalleye yerleşen 17 hâne gayrimüslimden ispence

alındığı anlaşılıyor. Fakat isimlerin altındaki rakamlar 73, 71, 70, 60, 52, 35, 33, 31, 30,

28, 27 gibi farklı miktarlardan oluşmaktadır904. Bu tarihte Sumbatlar mahallesinden

1625 akçe, zımmî cemaatinden ise 537 akçe ispençe alınmıştır. Ancak alınan bu

verginin İçel mirlivâsı hassı olan nefs-i Ermenek’in vergi hâsılına dâhil edilmediği

anlaşılmaktadır905.

1584 tarihli TK 128’de Ermenek şehrinin ikâme-i bâzâr yazısında, nefs-i

Ermenek’in hâsılından bahsedilirken: “Nefs-i Ermenek hâsıla-i gayr-i ez-cizye ve tamga

ve bâc-ı keyl tahtında… Mirlivâ-i İçel Hassı mülhakâtından olmak üzere tahrîr-i defter

olmuş deyü…” şeklinde devam eden açıklama, bu verginin İçel mirlivâsı hassına dâhil

edilmediğini teyit etmektedir906. 1555 tarihinde Ezvendi köyünde mukim gayrimüslim

reâyâdan ispençe alındığına dair hiçbir kayıt bulunmazken, İrnebolı köyündeki 5 hâne

gayrimüslimden 154 akçe alınmıştır. Buradaki miktarlar birbirinden farklı da olsa 898 el-Ferrâi, el-Ahkâmü’s- Sultâniyye, s. 153; Mâverdî, El- Ahkâmü’s Sultâniyye, s. 331 vd.; Rifat

Özdemir, “Ankara ve Antakya Sancaklarına Ait Bazı Gelir ve Giderlerin Mukayesili Tahlili (1790-1806)”, Şerafettin Turan Armağanı, Antakya 1996, s. 130 vd.; T. Soykan, Gayrimüslimler, s. 162.

899 Ebûl’ulâ Mardin, “Harâc”, İA, V/1, s. 222; H. Cin, a.g.e., s. 26 900 R. Anhegger, H. İnalcık, Kānūnnāme-i Sultānî, s. 76–78; Y. Ercan,“ Gayrimüslimlerin Ödedikleri

Vergiler”, s. 371. 901 XV ve XVI. asırda defterlerde ve kânun-nâmelerde bu vergi genellikle 25 akça olarak

gösterilmektedir. Fatih kannâmesinde “her müzevvec Kâfir ispençe için suvarına yirmi beş akça vire haraca yarar oğlanına dahi tamam ispençe, ve duldan ki çifti olmıya altı akça” alınır denilmektedir. Bkz., H. İnalcık, Arvanid, s. XXXII; TC. Maliye Bakanlığı, Osmanlı Vergi Mevzuatı, s 93.

902 Y. Ercan, “Gayrimüslimlerin Ödedikleri Vergiler”, s. 373 vd.; A. Akgündüz, S. Öztürk, a.g.e., s. 441. 903 BOA., TD 83, s. 270; BOA., TD 182, s. 5; BOA., TD 387, s. 253. 904 BOA., TD 272, s. 5–6; Malatya kazâsında 1519–1530 tarihlerinde ispençe 25, cizye ise 32 akçeden

alınmıştır. Bkz., G. Göğebakan, a.g.e., s. 408. 905 BOA., TD 272, s. 6. 906 TK, TD 128, s.14.

Page 242: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

FİZİKÎ, DEMOGRAFİK VE İKTİSADÎ YAPI

218

ortalama kişi başına 30,8 akçe düşmektedir. Aşağı İzvid köyünden ise 265 ispençe

alınmıştır907. Buna göre 1555’te Ermenek kazâsı genelinde alınan toplam ispençe miktarı

2581 akçe olmuştur. H. İnalcık, ispençenin nadiren cizye gibi mükellefin hali vaktine

göre değişik oranlarda alındığını tespit etmiştir908.

5. Bad-ı Hevâ Resimleri (Bad-ı Hevâ, Resm-i Arûs, Cürm-i Cinayet, Resm-i

Tapu ve Deştbanî)

Bu vergiler örfî resimler kategorisi içerisinde yer almaktadır. Sadece bâd-ı hevâ

olarak değil, çok defa resm-i arûs, cürm-i cinâyet909, niyâbet910, resm-i tapu, resm-i

zemin, yave, abdi abık, kenizek, tütün resmi, deştbâni, gibi adlarla zikredilmektedir911.

Evlilik esnasında tımar sahibi tarafından kadının kocasından maktu’ olarak alınan

vergiye resm-i arûs denmektedir912. Kanunî’nin Umumî Kânun-nâmesinde “Cihazlı

kızdan altmış ve avretden kırk akça alına ve bazı yerden avretden otuz alınur. Fakir

kızdan yine 60 alınur ve fakir avretden nısf-ı resm alınur ve muvassat’ul hâl olandan

beyne- beyne alınur” ifadeleriyle yer alan bu vergi913, 1584 tarihli İçel kânun-nâmesinde

evlenen kızlardan 60 akçe, orta halli olanlardan 40 akçe, fakirlerden ise 20 akçe resm-i

arus alınması istenmektedir914.

Bâd-ı hevâ resimleri içerisinde yer alan diğer bir vergi de “resm-i tapu”dur. Mîrî

arazi devlet malı olduğundan bu araziyi işleyen köylü, sahib-i arz’a bir çeşit “Tapu

bedeli” niteliğinde olan bu vergiyi ödemek durumundaydı915. Kanuni döneminde 300

907 BOA., TD 272, s. 7–8; BOA., TD 272, s. 11 vd. 908 İmroz adasında a‘lâ 50, muvassıtu’l-hal 25, edna ise 15 akçe olarak ödemiştir. Bkz., H. İnalcık,

“Raiyyet Rüsûmu”, Osmanlı İmp., s. 61. 909 “Cürm-ü cinayet” resimlerinin eşkıyalığı ve suhte kıyamlarını teşvik ettiği hakkında İstanbul’da

yapılan şikâyetler hakkında Bkz., M. Akdağ, “Medreseli İsyanları”, s. 367; Medreselilerin, yerel idarî ve askerî görevlilerle genellikle iyi ilişkiler içerinde olduğu hakkında Bkz., S. Faroqhi, a.g.e., s. 83.

910 Bad-ı hevâ içerisinde değerlendirilen bir vergidir. Hırsızlık, yol kesmek, fâsıklık ve zinâ gibi suçların cezalarından mürekkeptir. “Niyâbet-i cürüm ve cinâyet” tabirleri de kullanılmıştır. Bkz., H. İnalcık, Arvanid, s. XXVII, 103; Ö. L. Barkan- E. Meriçli, a.g.e., s. 98.

911 Beldiceanu,a.g.e., s. 58 vd.; M.A. Ünal, Çemişgezek, s. 128; M.A. Ünal, Harput, s. 147 vd. 912 TC. Maliye Bakanlığı, Osmanlı Vergi Mevzuatı, s. XLII 913 TC. Maliye Bakanlığı, Osmanlı Vergi Mevzuatı, s 102; M.A. Ünal, Çemişgezek, s. 129; Harput

sancağı’nda kızdan 60 akça, dul ise 30 akça bağlı olduğu sipâhiye resm-i arûs vermek durumundaydı ve Kadı’nın alacağı tescil ve akid işlemleri karşılığı alacağı nikâh resmi bunların dışında kalıyordu. Bkz., M.A. Ünal, Harput, s. 150; N. Göyünç, a.g.e., s. 157.

914 “Umûmen resm-i gerdek ve a’rûsânenin a’lası bakire kızdan altmış akçadır ve evsatu'l-ha1 olandan kırk akça ve fakîrü'l-halden yirmi akçadır. Serbest olan Tımar ve zeametlerden gayrı serbest olmayan nısf resmi a’rusaneleri mirlivâya hâsıl kayd olunmuşdur” TK, TD 128, s. 1–2; Karaman Eyaleti Kânun-nâmesi için Bkz., BOA., TD 387, s. 4; Ö. L. Barkan, Kânunlar, s. 48–54.

915 Ö. L. Barkan, “Tanzimat”, s. 304; N. Beldiceanu,a.g.e., s. 50.

Page 243: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

ERMENEK KAZÂSI (1500–1600)

219

dönümlük “âlâ” yerden üç yüz akçe, “evsat” yerden 200, “edna” yerden 100 akçe tapu

resmi alınması kanun olmuşken, II. Selim zamanında daha da pahalandığı anlaşılıyor916.

İçel sancağı kânun-nâmesinde resm-i tapunun genellikle sipâhiye hâsıl kaydolunduğu

bildirilmiş, köylerde ev yerinden alınan tapu resminin ise en çok 50 akçe, ortası 30, en

azı 10 akçe olarak kabul edilmiştir917.

Ermenek kazâsında, niyabet türü vergiler, 1518 ve 1522 tarihli tahrirlerde “Bâd-ı

Hevâ” adı altında kaydedilmiştir918. Bâd-ı hevâ resmi, 1555 tarihiyle birlikte “bad-ı hevâ

ve resm-i arûs”, tarzında defterlerde yer almaya başlamıştır919. Tahrir defterlerine göre

1518–1584 tarihleri arasında kazâ genelinde halktan tahsil edilen bâd-ı hevâ

resimlerinin miktarı aşağıdaki tabloda yer almıştır. Tabloda görüleceği gibi, 1518’de

23.607 akçe olan kazâ genelindeki bad-ı hevâ resim toplamının % 16,9’u Ermenek

şehrinden tahsil edilmiştir. Şehrin ödediği vergi 1522 yılında sabit kalırken, 1555’te

3000 akçeye gerilemiştir. Köylerde ise 1518–1522 yıllarında dahi resmin artış içinde

olduğu görülür. Buna göre, 1518’de toplam verginin % 77,1’ini ödeyen köyler, 1522’de

% 82,2’sini ödemişlerdir. 1555’te ise köylerin kazâ genelindeki payı % 76’ya gerilerken,

1584’te tekrar % 80’e yükselmiştir. Ermenek kazâsından elde edilen bâd-ı hevâ ve

resm-i arus, 1518–1584 tarihleri arasında ortalama % 1,13 nispetinde gerilemiş

gözükmektedir. Tablo 33: Tahrirlere Göre Ermenek Kazâsında Niyabet Türü Vergilerin Miktarı BÂD-I HEVÂ VE RESM-İ ARUS RESM-İ TAPU VE DEŞTBÂNİ

1518 1522 1555 1584 1555 1584Şehir 4000 4000 3000 3500 1000 910

Köyler 18212 20507 10366 14981 12470 14238

Mezraa 70 - - - 540 2812

Cemaat 1325 440 280 110 - 380Zemin - - - - - 204

Yekûn 23.607 24.947 13.646 18.591 14.010 18.544

916 M. Akdağ, “Türkiye’nin İktisadî Vaziyeti II”, s. 372 917 “Resm-i tapu umûmen sipâhiye hâsıl kaydolunmuşdur. Karyelerde ev yeri tapusunun a‘lası elli

akçadır ve evsâtı otuz akça ve ednâsı on akçadır. Ve sipâhi cebir ile ve zulüm ile bir ra‘iyyeti kovsa yerine gelincek resm-i tapu olınmaya. Feammâ bir ra‘iyyet ki ihtiyarıyla damın ve yurdun terk edüp ahar vilâyete gitse sipâhinin olur kime dilerse tapu ile verir” denilmektedir. Bkz., TD 128, s. 1–2; Ö. L. Barkan, Kânunlar, s. 48–54.

918 Çemişgezek örneği için Bkz., M.A. Ünal, Çemişgezek, s. 131. 919 BOA., TD 272, s. 30 vd.

Page 244: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

FİZİKÎ, DEMOGRAFİK VE İKTİSADÎ YAPI

220

1518 ve 1522 tarihlerinde kaydına rastlanılmayan “resm-i tapu ve deştbâni”,

1555’ten itibaren karşımıza çıkmaktadır. Yukarıdaki tablodan anlaşılacağı üzere,

Ermenek kazâsında bu resim çoğunlukla köylerden tahsil edilmiştir. İki tahrir arasında

vergi miktarında % 32,3 oranında bir artış gözlenmektedir. 1555’te Ermenek şehri kazâ

geneline göre % 7,1’lik paya sahipken, 1584’te % 4,9’a gerilemiştir. Mezraalar toplam

verginin % 3,9’unu karşılarken, 1584’te % 15’ini yüklenmiştir. Köylerden alınan resim

miktarında ise iki tahrir arasında % 14,2 nispetinde bir artış söz konusu olmuştur.

6. Resm-i Zemin (Aded-i dönüm)

Kara- caba-bennakların- mücerredlerin yani topraksız köylülerin, sipâhinin

elinde olup tapu ile başkasının tasarrufu altına verilmemiş toprakları işlemeleri sonucu

dönüm başına ödedikleri paraya dönüm resmi denmektedir. Dönüm hakkı ve resm-i

zemin adıyla da anılır920. Tarla olarak kullanılan arazide en iyi topraklardan iki

dönümüne, orta vasıflı topraklardan üç dönümüne, aşağı vasıta olanların 4–5 dönümüne

1 akçe alındığı tespit olunmuştur921. Defterde çift veya nim-çift yazıldığı halde sipâhi

fazladan şüphelenir ve yerin hakiki yüzölçümünü bilmek isterse ölçer ve fazlası için

dönümüne muayyen bir resim, “Dönüm Resmi” alırdı922. İçel sancağı kânun-nâmesinde ,

asıl ve hariç reâyânın 2 dönüm yere 1 akçe resm-i dönüm kaydolunmadığını, öşür ve

salariyenin haricinde toprak iki baş kayıtlı ise beşte bir vereceğini ancak resm-i dönüm

vermeyeceğini belirtiyor923. Karaman Eyaleti kânun-nâmesinde ise, “eğer yeri az olsa

iki dönümüne bir akçe virir” denilmektedir924. Tahrir defterlerinin tetkikinden bu

verginin 1584 tarihli tahrirde, “aded-i dönüm” adı altında kaydedildiği

anlaşılmaktadır925. Buna göre 1584’te şehirden dönüm resmi kaydedilmemişken,

köylerden 721, mezraalardan 610, kazâ genelinde ise toplam 1331 akçe yazılmıştır926.

Dönüm resmi 2 dönüme bir akçe alındığına göre, bu tarihte Ermenek’te hariç reâyânın

işlediği toprak miktarı, 2.662 dönüm olarak karşımıza çıkmaktadır.

920 H. İnalcık, “Raiyyet Rüsûmu”, s. 590 921 Halil İnalcık, “Osmanlılarda Raiyyet Rüsûmu”, Belleten XXIII/92, (1959), s. 591. 922 H. İnalcık, “Raiyyet Rüsûmu”, s. 582 923 “Asıl reâyâ ve hâriç reâyâ iki dönüm yere bir akça resm-i çift ve nîm çift ve resm-i dönüm kayd

olunmamışdır hemân hâriç ol mezra'ada zira‘atde öşr ve sâlâriye ve iki baş mukayyed ise hums verir resm-i dönüm ve resm-i çift vermez zira kimesne zira‘at etmeyüp hâlî ve mu‘attal kalur” Bkz., TK, TD 128, s. 1–2.

924 BOA., TD 387, s. 4–5. 925 BOA., TD 272, s. 13 vd.; TK 128, s. 31–33 vd. 926 Malatya kazâsında 1530’da 2336 akçedir. Bkz., G. Göğebakan, a.g.e., s. 412.

Page 245: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

ERMENEK KAZÂSI (1500–1600)

221

7. Konargöçerlerden Alınan Bazı Vergiler

XVI. yüzyılda Ermenek kazâsında sakinlerinin hepsi konargöçerlerden oluşan

köylerin bulunmadığı daha evvel ifade edilmişti. Yüzyılın başında 13 köyde rastlanan

bu tip teşekküller, önceleri arazisinde bulunduğu köylerden tamamen müstakil iken,

1522 tarihinde “hâsılı maa cemaat-i …” şeklinde sadece isimlerine tesadüf edilmiş,

muhtemelen aradan geçen 33 yıllık süre zarfında artık maişetlerini temin ettikleri bu

köylerin yerleşik halkı olmuşlardır. Bu cemaatlerden Evlâd-ı Fariske’nin, yüzyılın

sonlarına kadar aynı yerde konakladığı bağ-bahçe, bostan sahibi oldukları, arıcılık ve

küçükbaş hayvan yetiştirdikleri müşahede edilmektedir. Diğer topluluk ise Fariske

Köyü’ne yerleşmiş bulunan Mukaddemlü cemaatidir927. Ermenek’te bulunan bu iki

cemaatin hiçbir zaman konargöçer statüsünde görülmediği anlaşılıyor. Çünkü

konargöçerlerden alınan vergilerden hiçbirisi bu iki topluluktan alınmamıştır. Elbette bu

durum kazâda konargöçerlerin olmadığı anlamına gelmez.

Konar-göçerlerden alınan vergiler, onların iktisadî faaliyetlerinin tarz ve

derecesine göre değişir ve çeşitlilik gösterir. Ancak hepsinde müşterek olan adet-i

ağnam, resm-i arûsâne, bad-ı hevâ gibi bazı vergiler vardır. Koyun vergisi olan adet-i

ağnam, yerlide de olduğu gibi iki koyuna bir akçedir. Resm-i arusâne ve bâd-ı hevâ

çeşitli miktarlarda alınan vergilerdir928. Bunun dışında resm-i ganem veya resm-i merâî

olarak geçen koyun resmi de alınmaktaydı. Koyunlar 300 olduğu zaman sürü tabir edilir

ve 5 akçe ağıl resmi alınırdı. Evli bir kimse bir sipâhinin tımarında kışlarsa 6 akçe

kışlak resmi verir, ayrıca ziraat yaparsa, resm-i zemin verirdi929. 1583 tarihli Avlonya

kânun-nâmesine göre “resm-i kışlak-ı ganem” hariçten gelip kışlayan koyun

sahiplerinden alınır, yereliden alınmaz. 1464 tarihli bir Beyşehri defterinde Akşehir

yaylalarında hariçten gelen yürüklerden 50 koyuna bir koyun alınırdı. Bazı kânun-

nâmelere göre deftere otlak resmi yazılmamış yerlerden bu resim alınamazdı930. Bu

927 Evlad-ı Fariske için Bkz., BOA., TD 83, s. 295–296; BOA., TD 182, s. 26–27; BOA., TD 387, s. 255;

BOA., TD 272, s. 22–23; TK 128, s. 31–33; Mukaddemlü için Bkz., BOA., TD 31, s. 4; BOA., TD 83, s. 306–307; BOA., TD 182, s. 34; BOA., TD 387, s. 255; BOA., TD 272, s. 29–30; TK 128, s. 54–55.

928 Faruk Sümer, “XVI. Asırda Anadolu, Suriye ve Irak’ta Yaşayan Türk Aşiretlerine Umumî Bir Bakış” İFM, XI/ 1- 4, (1949- 50), s. 518, H. İnalcık, “Adâletnâmeler”, s. 118; Ö. L. Barkan- E. Meriçli, a.g.e., s. 98.

929 H. İnalcık, “Adâletnâmeler”, s. 84; Halaçoğu, İskân Siyaseti, s. 22 – 24 930 300 koyunluk sürüden bir koyun veya 20 akça, 200’den noksan olursa 15, 100’den noksan olursa 10

akça alınır. Bkz., H. İnalcık, Arvanid, s. XXXIV; H. İnalcık, “Adâletnâmeler”, s. 88–89; Diyarbekir

Page 246: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

FİZİKÎ, DEMOGRAFİK VE İKTİSADÎ YAPI

222

yerlerden birisi olan İçel sancağında otlak resmi ancak eskiden beri korunmuş, otlak

resmi alınmış yaylaklardan ve üzerlerinde resm-i otlak kaydedilmiş yerlerden, 2 koyuna

bir akçe olarak alınmıştır931.

Ermenek kazâsında konargöçer teşekküllerden resm-i otlak, yaylak ve resm-i

çayır gibi birtakım vergilerin tahsil edildiği görülür. Bunlardan resm-i çayır, Balkasun

Köyü sınırında yer alan Camuz çayırında yaylayan Hacı Saidlü aşiretinden932 1500–

1522 tarihlerinde 500 akçe, 1555’te 550, 1584’te ise yine 500 akçe olarak tahsil

edilmiştir. 1555’te Alakilise köyündeki Altuntaş mezraasından 1500 akçe, Dedelü

köyündeki Çayırkamışı mezraasından ise 600 akçe resm-i yaylak alınmıştır. Bu tarihte

konargöçerlerden alınan vergi yekûnu 2650 akçe olmuştur933. 1584 tarihine gelindiğinde

durum oldukça farklılık arzeder. Çünkü Çukurbağ, Fariske, Fit, İrnebolı ve Sarumazı

gibi köylerden toplam 1540 akçe resm-i yaylak alınmıştır. Ayrıca Kuyucak yaylağı,

Aşağı İzvid köyüne tâbi yaylak, İnoluk, Derecik, Akpınar, Bedene köyüne ait 2 adet

yaylak, Taşlucaoluk, Tepelüce, Üçpınar, Eşek çayırı, Eşek ini, Ali Fakih gedüği,

Düğünözü, Gürağaç, Yazı beyi, Gölyeri, Çavuş kuyusu, Narluca gibi mezraa ve

yaylaklardan 3162 akçe otlak-yaylak resmi alındığı görülür934. 1584’te köy ve

mezraalardaki otlak resmi toplamı 4.702 akçe olmuştur. Aşağıdaki tabloda yıllara göre

konargöçerlere ait koyun ve sürü sayıları yer almaktadır. Tablo 34: Konargöçerlerin Sahip Olduğu Koyun ve Sürü Sayısı YIL 1500–1522 1555 1584 Vergi Adı SS KS SS KS SS KS Resm-i çayır 3 1000 4 1100 3 1000 Resm-i otlak ve Yaylak - - 14 4200 28 8404 Yekûn 3 1000 18 5300 31 9404

Yukarıdaki tablodan da anlaşılacağı gibi, konargöçerlerden alındığı bilinen resm-i

çayır vergisi, 1500 tarihli tahrirden itibaren defterlerde yer alırken, otlak ve yaylak

resmine 1555 tarihine kadar rastlanmamıştır. Defterlerde verilen vergi rakamlarını, vergi

oranı olan 2 koyuna bir koyun esasına göre değerlendirdiğimizde 1500, 1518,1522

tarihlerinde 3 olan sürü sayısı 1555’te 18’e çıkarken, 1584’te 31’e yükselmiştir.

Sancağı’nda 300 koyun bir sürü kabul edilmiş ve karşılığında 1 alâ koyun yaylak resmi olarak alınmıştır. Bkz., M.A. Ünal, Harput, s. 137.

931 TK, TD 128, s.1–2. 932 TK. TD. 576, s. 11b 933 BOA., TD 272, s. 14; BOA., TD 272,s. 40. 934 Tepelüce için Bkz., TK, TD 128, s. 78.

Page 247: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

III. BÖLÜM

(İDARÎ TEŞKİLAT, İSKÂN VE NÜFUS)

A- İDARİ TEŞKİLAT Osmanlı Devleti’nin idarî teşkilâtı, merkez ve taşra olmak üzere iki kısımdan

müteşekkildir. Taşra teşkilâtı aşağıdan yukarıya doğru köy, nahiye, kazâ, sancak, eyalet

şeklinde bir taksimata dayanırdı1. Osmanlı taşra teşkilâtının temel idarî birimini teşkil

eden sancaklar2, askerî-idarî bakımdan nahiyelere, idarî-adlî bakımdan da bir veya

birkaç kazâya ayrılmıştır3. Kadının sorumluluk alanını ifade eden “kazâ” hukukî açıdan

en önemli temel birimdir. Kazâ merkezleri siyasî, ticarî ve kültürel yönlerden

üstünlüğüyle çevresinin merkezi olmuş bir kasaba veya şehirdir. Kazâlar, bir alt birim

olarak nahiyelerden meydana geliyordu. Aynı özelliklere sahip köylerden müteşekkil

idarî bölgeye nahiye4 denildiği gibi, tek bir divan veya bölükten oluşan bir nâiblik

bölgesini ifade edebilmekteydi5.

XVI. yüzyıl boyunca Ermenek’te sadece bir nahiye bulunmaktadır. Tahrir

defterlerinde Ermenek şehrini oluşturan mahalleler “Kazâ-i Ermenek” başlığı altında

yazılmış, kırlık yerleşim birimleri ise “Nâhiye-i Ermenek” şeklinde geçmektedir. Tahrir

kayıtlarında yer alan “Nâhiye-i Ermenek” tabiri, köy ve mezraaların kendisine bağlı

olduğu yerleşim birimi anlamında kullanılmıştır6.

B- ERMENEK KAZÂSINDA İSKÂN VE NÜFUS Coğrafî yapı iskânı etkileyen ve tayin eden en önemli faktördür. Arazinin dağlık,

ovalık, yayla, vadi boyu, yol güzergâhı oluşu, ayrıca iklim tipi ve bitki örtüsüne göre

1 Uzunçarşılı, Osmanlı Tarihi I, s. 503; A. Yiğit, a.g.e., s. 105 2 J. Denny, “Sancak” , İA. X, s. 187; M. Fuad Köprülü, “Bayrak”, İA. II, s. 401 3 H. İnalcık, Klasik Çağ, s. 78, 108; İ. M. Kunt, Sancaktan Eyalete, s. 17 vd.; M. Z. Pakalın, OTDTS III, s.

118–119; M. A.Ünal, Harput, s. 29 vd.; M. Ali Ünal, “1056/1646 tarihli Avârız Defterlerine Göre XVII. Yüzyıl Ortalarında Harput”, Belleten LI/199 (1987), 626 vd.; E. Çakar, a.g.e, s. 67; F. Köprülü, Bizans’ın Tesiri, s. 166, 200; T. Baykara, Konya, s. 72; A. Aksın, Harput, s. 77; “Askerî” tabiri hakkında Bkz., Ö. Lütfi Barkan, “Edirne Kassamına Ait Tereke Defteri”, Belgeler III/5–6, (Ankara 1968), 4–7.

4 Nahiye kelimsinin “Nahiyet” şeklinde kullanılması hakkında Bkz., H. İnalcık, Arvanid, s. 88. 5 M. Tayyib Gökbilgin, “Nâhiye”, İA. IX, s. 36–37; M. Z. Pakalın, OTDTS II, s. 642; Yaşar Yücel, “XVI-

XVII. Yüzyıllarda Osmanlı İdarî Yapısında Taşra Ümerâsıınn Yerine Dair Düşünceler”, Belleten XLI/163 (Temmuz 1977), s. 495 vd.; T. Baykara, XVIII. Yüzyılda Görev ve Görevliler, s. 5; Bahaeddin Yediyıldız, Ordu Kazâsı Sosyal Tarihi, Ankara 1985, s. 44; M.A. Ünal, Harput, s. 35; M. A.Ünal, Çemişgezek, s. 26; E. Çakar, a.g.e., s. 34, 38; H. Doğru, Sultanönü, s. 89; Ahmet Aksın, 19. Yüzyılda Harput, Elazığ 1999, s. 26, 50.

6 BOA., TD 83, s. 265–272; Osmanlı idarî teşkilatı içerisinde aynı sancağın nahiyeleri arasında farklı kânun-nâmeler vazedildiği buraların vergi çeşidi ve miktarında da farklılıklar gözlendiği belirtilmiştir. Bkz., M.A. Ünal, Harput, s. 37; T. Gökçe, a.g.e., s. 51.

Page 248: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

İDARÎ TEŞKİLAT, İSKÂN VE NÜFUS

224

yerleşim düzeni değişmekte, fiziki ve sosyal yapı da buna göre şekillenmektedir7. Bu

arada Ermenek ve çevresi, coğrafya ve iklim yönünden buraya yerleşen Türklerin

eskiden beri alışık olduğu hayat tarzlarına uygun düşmüş olmalıdır8.

a. XVI. Yüzyıl Öncesi ve Sonrası Ermenek’te İskan

İçtimaî bir varlık olan insanoğlu tarihin her evresinde hayatını devam

ettirebilmek için, geçici veya daimî, ferdî veya toplu olarak mutlaka belirli bir mekâna

yerleşme ihtiyacı duymuştur9. Ermenek’in çok eski bir yerleşim yeri olduğu şehir ve

kırlık alanındaki çok sayıda antik kalıntılardan anlaşılmaktadır. Hâlihazırda yapılan

çalışmalar, Ermenek’in Helenistik devirden Roma devrine geçiş evresinde yeniden

iskân edilen şehirler kategorisinde yer aldığını ortaya koymaktadır10.

Ermenek şehrinin bölgeyi iskan eden Türkler tarafından yeniden kurulduğu daha

önce ifade edilmişti11. Bazı coğrafî amiller ve Moğol istilâsı sebebiyle yeni Türk

kabilelerinin Anadolu’ya gelmeleri, bir kısım göçebe aşiretlerin iskânı meselesi yalnız

Selçuklular devrinde değil, Osmanlılar döneminde de devlet idaresine fazlasıyla

uğraştırmıştır. 1228 yılında Ermenek’in Selçuklular tarafından fethini müteakip yöreye

yerleştirilen ilk Türk ve müslüman halkın çoğunluğu, ileride Karamanoğulları Beyliğini

kuracak olan Karaman oymağına mensup Türkler olduğu bilinmektedir. Bölge ilk

zamanlar yöneticisinin adıyla “Kamerüddin İli” olarak anıldı12.

Türklerin Ermenek’e geldiği sırada, tamamen boş olmayıp çok seyrek de olsa

meskûn olduğu muhakkaktır. Yöreyi iskân eden Türk aşiretleri kısmen eski şehirlere

eyerleşerek, kısmen de yeni köyler kurarak toprağa bağlandılar13. Ermenek ve

çevresinde Karamanlıların hâkimiyet kurmasından sonra, Karaman oymağının mensup

olduğu Avşar boyundan başka, Selçuklu-Moğol ve Osmanlılara karşı mücadelelerinde

yanlarında yer alan ve çoğu göçebe olan diğer Türk unsurlarının yanında devlet

görevlileri, esnaf ve sanatkâr zümresi ile ulema sınıfının da yerleşmiş oldukları

görülmektedir14.

7 M.A. Ünal, Çemişgezek, s. 54. 8 H. Saraçoğlu, Akdeniz, s. 397; T. Baykara, Konya, s. 17. 9 Ali Tanoğlu, “İskân Coğrafyası, Esas Fikirler, Problemler, Metod”, TM. XI (İstanbul 1954), s. 1 vd. 10 M. H. Sayar, a.g.m., s. 193, 211. 11 İ. Ortaylı, Türkiye İdari Tarihine Giriş, s. 160. 12 Konya örneği için Bkz., T. Baykara, Konya, s. 119. 13 F. Köprülü, Bizans’ın Tesiri, s. 108 vd.; N. Beldiceanu, a.g.e., s. 1. 14 İbn Kemâl VIII, s. 38b; Cengiz Orhonlu, Osmanlı İmparatorluğunda Aşiretlerin İskânı, İstanbul

1987, s. 30; İbadethâneler etrafında kurulan Anadolu Türk şehirleri hakkında Bkz., M. H. Yinanç,

Page 249: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

ERMENEK KAZÂSI (1500–1600)

225

Nûre Sofi, Babaîler isyanına katıldığı ve Selçuklulara karşı mücadelesini

kaybederek Muhlis Paşa ile beraber Ermenek’e gelip Karamanlılar arasına katıldığı

bilinmektedir15. XV ve XVI. yüzyılda Batı Anadolu ve Rumeli topraklarında, Ahi ve

Baba gibi tarikat mensuplarının taşıdığı lakaplarla başlayan köy isimleri tespit edildiği

halde16, Ermenek kazâsında “Baba” ismi taşıyan bir yerleşim biriminin olmaması gayet

manidârdır.

Ermenek’teki aslen Türk olan gayrimüslim unsurların, şehir merkezinde ve bazı

köylerde toplandıkları, Türklerin de onların terk ettikleri birçok köye yerleştikleri

görülmektedir. Bu durum Boyalık, Adiller, Başdere, Başköy, Berat, Boyalık, Çavuşlar,

Çukurbağ, Eskice, Gargara, Görmel, Kazancı, Kızılca, Kızılin, Paşakışlası, Sarumazı,

Sivricekaya, Uğurlu, Uluköy, Yassıcaköy, Zaviye gibi tamamıyla Türkçe olan köy

isimlerinden de anlaşılmaktadır17. Fetihten önce gayri müslim unsurlarla meskûn olduğu

anlaşılan birçok köyün isimleri Türkçe fonetiğe uyarlanmıştır. Zenonopolis-İznebolı,

Eirenepolis-İrnebolı isimlerinde olduğu gibi, Ermenek isminin de “Germanikopolis”

isminden uyarlandığı bilinmektedir18.

XVI. asrın sonlarında meydana gelen içtimaî buhranlar Anadolu, Rumeli ve

Suriye’de binlerce köyün boşalmasına ve harap olmasına yol açtığı halde19, Ermenek

kazâsında bu sebeplerle boşalan yerleşim birimlerini rastlanmamıştır. Bu durum söz

konusu yörenin XVI. yüzyılda ciddi bir nüfus kaybı yaşamadığını göstermektedir.

b. Ermenek Kazâsının Tahmini Nüfusu

Ermenek kazâsında nüfus yerleşik şehirli ve köylü reâyâ ile bunlar arasında

yaşayan çok az sayıda gayrimüslimden oluşmaktadır. Bunun yanında tahrirlerde cemaat

Anadolu’nun Fethi, s. 182

15 Ş.Tekindağ, a.g.e., s. 9. 16 C. Orhonlu, Aşiretlerin İskânı, s. 102 17 BOA., TD 83; BOA., TD 182, BOA., TD 387; BOA., TD 272 vd.; Harput örneği için Bkz., M.A.Ünal,

Harput, s. 67; Yeni yerleşim yerleri genellikle buralara yerleşen aşiretlerin isimleriyle anılmaktaydı. Eskişehir örneği için Bkz., H. Doğru, Sultanönü, s. 93.

18 BOA., TD 83, s. 273–274; BOA., TD 182, s. 7–8; BOA., TD 387, s. 254; BOA., TD 272, s. 7–8; TK 128, s. 20–22; BOA., TD 83, s. 274–275; BOA., TD 182, s. 8–9; BOA., TD 387, s. 254; BOA., TD 272, s. 9; TK 128, s. 43–46; Ramsay, a.g.e., s. 405 vd..

19 C. Orhonlu, Aşiretlerin İskânı, s. 32; 39; XVIII. yüzyılda Karaman valisi Vezir Ali Paşa tarafından Ermenek kazâsı dâhilindeki Beyçayırı mahalline yerleştirilen İçel Yörükleri cemaatleri yerlerini terk ederek Teke, Aydın ve Hamid livâları karyelerine yerleşmişler, ahaliye baskı yaparak mal ve hayvanlarını gasp etmişlerdi. Bu sebeple 1708 yılında, yerlerinden kaldırılarak eski iskân mahallerine nakledilmesi ve nezre bağlanmaları yolunda emir gönderilmiştir. [Bkz. Y. Halaçoğlu, İskân Siyaseti ve Aşiretlerin Yerleştirilmesi, s. 39, 83.]

Page 250: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

İDARÎ TEŞKİLAT, İSKÂN VE NÜFUS

226

ibaresiyle geçen konargöçer teşekküller de bulunduktadır. Bahsettiğimiz bu zümrelerin

nüfus durumları tafsilatlı bir şekilde aşağıda yer alacaktır.

ba. Yerli Reâyâ ve Muaf Zümre Ermenek kazâsının şehir merkezi ve kırsalının nüfus dağılımını gösteren

Tablo’dan anlaşılacağı üzere, 1500 tarihli TD 31’in Ermenek şehri ile köylerinin büyük

bir bölümünün eksik olması, ayrıca TD 387’deki verilerin 1522 tarihli TD 182 ile aynı

olması sebebiyle bu defterlerdeki nüfus kayıtları tabloda yer almamıştır. 1555 tarihinden

itibaren tahrir defterlerinde hâne ve neferân sayısının verilmediği, 1584’te şehir

merkezinde mücerred nüfusun belirtilmediği, buna karşılık nüfusun neferân olarak

kaydedildiği görülmektedir. 1584’te köylerde yer alan hâne sayılarının yerine, deftere

toplam nefer sayıları kaydedilmiştir. Burada hâne sayısını tespit etmek için

Çift+Nim+Bennak sayılarının toplamı esas alınmıştır. Buna göre babasının evinde

yaşayan evli erkek anlamına gelen bennakların, büyük çoğunlukla ayrı evlerde

yaşadıkları anlaşılıyor. Muhtemelen bunda yörenin örf ve âdetleri etkili olmalıdır20.

Kazâ geneline bakıldığında 1518 ile 1522 tarihleri arasında % 12,6’lık bir artışın

söz konusu olduğu görülür. 1555’te ise kazâ nüfusunda % 2,2 oranında bir azalma

olmuştur. 1584’te ise tam anlamıyla bir nüfus patlaması yaşanmış ve kazâ nüfusu %

101,9 nispetinde artış göstermiştir. XVI. yüzyılın birinci yarısında Ermenek kazâsında

toplam nüfusun ortalama % 96’sı müslümanlardan, % 4’ü ise gayrimüslimlerden

oluşmaktadır. Yüzyılın ikinci yarısında ise kazâ nüfusunun % 97,5’i müslümanlardan, %

2,5 oranında gayrimüslimlerden müteşekkildir. 1584 tarihinde ise % 97,8’i müslim, %

2,2’si ise gayrimüslimlerden oluşmaktadır21.

Kazâ genelinde 1518’de nüfusun % 16,8’i şehir merkezinde % 83,2’si kırlık

kesimde yaşıyor iken, 1522’de % 15,6’sı şehir, % 84,4’ü kırlık kesimde yaşıyordu.

1555’te nüfusun % 14,5’i şehir merkezi, % 85,5’i kırlık kesim, 1584’te ise % 23,8’i

şehir merkezinde, % 76,2’si kırlık kesimde yer alıyordu. XVI. yüzyıl boyunca Ermenek

kazâsında toplam nüfusun ortalama % 17,7’si şehir merkezinde, % 82,3 gibi kahir bir

ekseriyetin de kırlık alanda yaşadığı görülür. Müslüman nüfusta 1518–1522 arasında %

14,5 oranında artış, 1522–1555 arasında % 3,6 azalma, 1555–1584 arasında ise % 107,5

20 Bu konudaki tespitlerimiz için şehir nüfusunun yer aldığı II. Bölüm’e bakınız. 21 Uşak kazâsında 1571’de 5.013 nefer nüfus bulunmaktaydı. Bkz., T. Gökçe, “XVI. Yüzyılda Uşak

Kazâsı”, s. 1375.

Page 251: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

ERMENEK KAZÂSI (1500–1600)

227

nispetinde muazzam bir yükseliş görülmektedir22. Gayrimüslimlerde ise 1518–1522

tarihleri arasında % 9,2’lik artış, 1522–1555 arasında % 32,7’lik azalma, 1555–1584

arasında ise müslüman nüfusta görülen nüfus artışı % 79,4’lük bir oranla

gayrimüslimlerde de gözlenmiştir. Kırlık alanda 1518–1522 tarihleri arasında % 16,8’lik

artış gözlenirken, 1522–1555 arasında % 4,2 oranında bir azalma olmuş, 1555–1584

arasında ise % 74,47 nispetinde bir artış gözlenmiştir. Şehir merkezinde yaşayan nüfusa

gelince 1518-1522’de % 6,6’lık artış, 1522-1555’te % 11,9’luk bir azalma, 1555–1584

arasında ise % 221,3 oranında bir artış söz konusu olmuştur. Ancak 1584’te şehir

merkezinde mücerred kaydına yer verilmediği, vergi mükelleflerinin nefer olarak

kaydedildiğini de akıldan çıkarmamak gerekmektedir. Aslında 1584 tarihinde şehir

nüfusu bu kadar artış gösterse de, kırlık kesimde yaşayan nüfusun oldukça gerisindedir.

Tablo 35: Ermenek Kazâsında Tahrirlere Göre Müslüman ve Gayrimüslim Nüfus

MÜSLİM GAYRİMÜSLİM

HÂNE MÜCERRED HÂNE MÜCERRED

YILLAR A* B C D A B C D A B C D A B C D

ŞEHİR 364 388 342 1099 64 60 167 0 55 55 35 92 0 0 0 11

KIRLIK 1798 2100 2011 3513 646 660 748 3248 35 44 32 22 6 3 0 20

YEKÛN 2162 2488 2353 4612 710 720 915 3248 90 99 67 114 6 3 0 31

% - 15 -5,4 96 - 1,4 27 255 - 10 -32 70 - -

50 -

66 100

22 XVI. yüzyıl Anadolusu’nda nüfus artış hızının % 10–15 arasında olduğu düşünülürse, Ermenek

kazâsında görülen % 32,9 oranındaki nüfus artışı bu rakamın 2–3 katı üzerindedir. Bkz., O. Gümüşçü, a.g.e., s. 157, 168; Sivrihisar için Bkz., H. Doğru, Sivrihisar, s. 33; N. Abacı, a.g.e., s.73 vd..

* A= 1518, B= 1522, C= 1555, D= 1584

Page 252: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

İDARÎ TEŞKİLAT, İSKÂN VE NÜFUS

228

Tablo 36: Ermenek Kazâsında Müslim-Gayrimüslim Nüfus Mukayesesi

1518 1522 1555 1584

M GM M GM M GM M GM

HÂNE 2162 90 2488 99 2353 67 4612 114

MÜCERRED 728 6 720 3 915 0 3248 31

YEKÛN 2890 96 3208 102 3268 67 7860 145

NÜFUS 11538 456 13160 498 12680 335 26308 601

% 96 4 96,2 3,8 97,4 2,6 97,7 2,3

Tablo 37: Ermenek Kazâsında Zümrelerin Tahrirlere Göre Dağılımı

ZÜMRELER 1518 1522 1555 1584

MÜSLİM 364 388 342 1099

GAYRİMÜSLİM 55 55 35 92

M. MÜCERRED 64 60 167 0

GM. MÜCERRED - - - 11

ŞEHİR MERKEZİ

MUAF 26 22 21 52

MÜSLİM 1798 2100 2011 3513

GAYRİMÜSLİM 35 44 32 22

M. MÜCERRED 646 660 748 3248

GM. MÜCERRED 6 3 - 20

KIRLIK KESİM

MUAF 132 88 102 161

KONARGÖÇER TEŞEKKÜLLER 55 81 53 138

YEKÛN 3181 3501 3511 8356

Osmanlı Devleti’nde devletin vergi geliri kaynaklarını sıhhatli ve ayrıntılı olarak

tayin ve tespit etmek amacıyla tahrirler yapılmaktaydı. Bu tahrirler aynı zamanda nüfus

Page 253: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

ERMENEK KAZÂSI (1500–1600)

229

sayımları bakımından zengin malzemeler sunmaktadır23. Çünkü bu defterlerde tasarruf

ettiği toprağın büyüklüğüne göre çift ya da nim şeklinde tasnif edilen aile reisleri ile

ailenin evli oğlu demek olan bennaklar ve reâyânın bekâr oğlu mücerredin de vergi

mükellefi olarak tespit edildiği görülür. Bu sebeple müslim reâyâ çift, bennak ve

mücerred resmi ile diğer rüsumları, gayrimüslimler ise bunlara bedel olarak cizye

ödemek zorundaydı. Bunların yanında devlet için yaptıkları belirli hizmetler

karşılığında veya diğer başka sebeplerden dolayı bazı kimseler, avârızdan, şer’î

vergilerden bazen de her ikisinden muaf olanlar da yer almaktaydı24.

Ermenek şehir merkezinde 1518’de 483 vergi mükellefi bulunurken, 1522’de %

1,4 artarak 490’a, 1555’te % 6,7 artarak 523, 1584’te ise % 130 yükselerek 1203

mükellefe ulaşmıştır. Kırlık kesimde vergi mükellefi sayısı 1518’de 3660 iken, bu sayı

1522’de % 1’lik yükseliş göstererek 3695’e, 1555’te ise % 0,9 nispetinde yükselerek

3729’a, 1584’e gelindiğinde ise % 86,1’lik bir artışla 6939 olmuştur. Ermenek kazâsı

genelinde ise, 1518’de 4143, 1522’de % 1 artışla 4185, 1555’te % 1,6 oranında artarak

4252, 1584’te ise % 91,5 nispetinde artarak 8142’ye çıkmıştır. Ermenek kazâsındaki

mevcut vergi mükelleflerini ifade eden bu rakamlar kazânın ekonomik gücünün bir

göstergesi olması hasebiyle önem taşımaktadır. Ancak bu rakamlarla aşağıdaki Tablo’da

yer alan kazânın tahmini nüfus rakamlarını karşılaştırdığımızda vergi veren reâyânın

tahmini genel nüfusa nispetle düşük kaldığı görülür.

Tablo 38: Tahrirlere Göre Ermenek Kazâsının Tahmini Nüfusu

1518 1522 1555 1584

Şehir Merkezi 2289 2320 2052 4984

% 10 İdareci Sınıf ~229 ~232 ~205 ~498

Kırlık Kesim 11187 12370 12269 22476

Yekûn 13705 14922 14526 27958

Osmanlı Devleti’nde vergilerden muafiyette üç kademe vardı. Devlet önce

avârızdan, sonra raiyyet rüsûmundan ve nihayet şer’î vergilerden muafiyet bağışlardı. 23 Ö.L. Barkan, E. Meriçli, a.g.e., s. 5. 24 H. İnalcık, “Raiyyet Rüsûmu”, s. 38, 43–46, 56 vd.

Page 254: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

İDARÎ TEŞKİLAT, İSKÂN VE NÜFUS

230

A’şâr ve cizyeden muafiyet fevkalade hallerde nadiren yapılırdı. Genellikle uygulanan

en basit muafiyet şekli avârız-ı divâniye’den muafiyetti. Raiyyet rüsûmundan muaf

olanlar, avârızdan da muaf olurlardı. Şer’î vergilerden muaf olanlar ise, tabii olarak

raiyyet rüsûmundan ve avârızdan muaf olurlardı. Bağışlanan bütün bu muafiyetler,

ancak din ve devlet için birtakım hizmetler karşılığı sağlanmış sayılırdı25.

Ermenek kazâsında 1518’de nüfusun % 5,9’u, 1522’de % 3,7’si, 1555’te %

4,4’ü, 1584’te ise % 3,9’u muaf zümreden meydana geldiği anlaşılıyor. 1518’de 158

olan muaf nüfus, 1522’de % 30,4 azalarak 110, 1555’te % 11,8 artarak 123, 1584’te ise

% 73,2 oranında yükselerek 213 olmuştur. Görüldüğü gibi 1518–1584 tarihleri arasında

yapılan tahrirlerde sadece 1522 tarihli tahrirde muaf sayısında bir azalma söz konusu

olmuş, ancak diğerlerinde sürekli bir artış gözlenmiş, nihayet 1584’te muaf sayısındaki

bu artış % 73,2 ile doruk noktasına ulaşmıştır. Buradaki artışın nedeni Danişmend ve

Muhassıl gibi ilim tahsiliyle iştigal eden şahıslarla, kale görevlisi ve derbentçilerin bu

zümreye dâhil olmasıdır.

1555 tarihli tahrir defterinde İznebolı Köyü’nde “cemaat-ı der-karye-i mezbûre”

başlığı altında yazılan 11 şahıstan 5 tanesinin ismi altına “seyyid” ibaresi düşülmüştür.

Bu 5 kişi: “Adem v. İshak, Mestan v. O, Ahmed v. Nevmigeldi, Mehmed v. O, Mahmud v.

İsmail” isimli şahıslardan oluşuyordu26. Bednam Köyü’nde 1555’te muhassıl kaydedilen

6 şahıs için: “Bu tâife ‘ulemâ ve meşâyih nesli olup, kadîmden mer’î ve mahmî

olmuşlardır” kaydı mevcuttur. 1584 tarihinde sayıları 7’ye ulaşan bu şahıslar için ulema

ve meşâyih neslinden oldukları, bazılarının halka vaaz ve nasihat ettikleri böylece halka

faydalı kişiler olmaları hasebiyle vergilerden muaf tutuldukları anlatılıyor27.

Ermenek kırlık alanında 1518’de Günderler, Kazancı, Muzvadi ve

Akmanastır’da bir , İznebolı ve Aşağı İzvid’de 2, Dindebolı’da 3 olmak üzere toplam 11

muhassıl bulunmaktaydı28. 1522’de Günderler, Kazancı, Muzvadi29 ve Akmanastır

köylerinde bir , Aşağı İzvid ve Bednam köylerinde 2, Dindebolı Köyü’nde 3 ve toplam

11 muhassıl mevcuttu30. 1555 tarihine gelindiğinde Akmanastır, Balkasun, Başdere,

25 H. İnalcık, “Raiyyet Rüsûmu”, s. 52. 26 BOA., TD 272, s. 9; TK 128, s. 43–46; Siyadet hüccetleri hakkında Bkz., M. Sarıcık, a.g.e., 66-87. 27 BOA., TD 272, s. 14–15; TK 128, s. 59–62. 28 BOA., TD 83, 272–322. 29 Bu köy Özbek yerleşimidir ve Kıpçak neslindendir. [Bu bilgi hocam Prof. Dr. Salim Cöhce’den

alınmıştır.] 30 BOA., TD 182, s. 1–46.

Page 255: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

ERMENEK KAZÂSI (1500–1600)

231

Cenne, Eskice, Keremüddin ve Nadire köylerinde bir , Boyalık ve Dindebolı’da 2,

Yukaru İzvid’de 3, Lamus’ta 5, Bednam’da 6 olmak üzere toplam 25 muhassıl

bulunuyordu31. 1584 tarihinde ise Alakilise, Akmanastır ve Günderler’de bir , Başdere,

Boyalık, Dindebolı ve Gargara’da 2, Bednam 7 olmak üzere toplam 18 muhassıl

bulunmaktaydı32. İlim tahsil ettiği için muaf olan diğer bir zümre de danişmendlerdir.

Bunlara 1584 tarihine kadar rastlanmaz. 1584’te Başdere’de33 bir , Dindebolı’da34 2,

Yukaru İzvid’de35 2, Lamus’da 3 ve Lafza köyünde bir olmak üzere toplam 9

danişmend mevcuttur.

Ermenek şehir merkezinde imamlık yapanların sayıları 1518 ve 1522’de 13 iken,

1555’te 14’e yükselmiş, 1584’te ise 12’ye inmiştir. Şehirde 1584 tarihi hariç hatib

kaydına rastlanmamıştır. Kırlık kesimde ise 1518’de 32 imam, 2 hatib görev yaparken,

1522 tarihinde 30 imam görev yapmaktadır. 1555’te 25 imam, 10 hatib bulunmaktaydı.

1584 tarihine gelindiğinde ise 39 imam, 19 hatib görevlidir. Bu tarihte Gargara

Köyü’nde 4 imam görevliyken, Alakilise, Başdere, Davdas, Dindebolı, İrnebolı, Lamus,

Mulumu köylerinde 2 imam görev yapmaktaydı. Bunun yanında A. İzvid, Eskice,

Güzve, Keremüddin, İznebolı, Lafza, Muhallar, Sarumazı, Uğurlu ve Yassıcaköy gibi

köylerde imamın mevcut olmadığı anlaşılmaktadır. Kırlık kesimde görev yapan

müezzinlere gelince, 1518’de İznebolı, A. İzvid, Y. İzvid köylerinde birer, 1584’te ise

Y. İzvid’de bir müezzin görev yapmaktaydı36.

Kazâ geneline baktığımızda 1518’de 45 imam, 2 hatib, 3 müezzin bulunurken,

1522 tarihinde 43 imam görev yapmaktaydı. 1555’te 39 imam, 10 hatib görev yaparken,

1584 tarihine gelindiğinde bu sayının 52 imam, 22 hatib ve 5 müezzine çıktığı görülür.

Fariske köyü arazisinde yaylayan Mukaddemlü cemaatinde de 1555’te Sinan v. Hamza

adında bir vaiz ve imam, bir tane de Sami Fakih adında imam bulunmaktaydı37.

Ermenek kazâsında İmam, hatip, müezzin ve muhassıllar yanında çalışamayacak

durumda ihtiyar olan pîr-i fanilerin de muaflar içerisinde büyük bir çoğunluğa sahip

31 BOA., TD 272, s. 6–40. 32 TK 128, s. 14–108. 33 TK 128, s. 47–52. 34 TK 128, s. 31 vd. 35 TK 128, s. 18. 36 BOA., TD 83, s. 272; BOA., TD 182, s. 6; BOA., TD 387, s. 254; BOA., TD 272, s. 7; TK 128, s. 15;

BOA., TD 31, s. 13–14; BOA., TD 83, s. 312–313; BOA., TD 182, s. 39; BOA., TD 387, s. 255; BOA., TD 272, s. 34; TK 128, s. 107.

37 BOA., TD 272, s. 30.

Page 256: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

İDARÎ TEŞKİLAT, İSKÂN VE NÜFUS

232

olduğu görülür. 1518’de kırlık kesimde 32 olan pir-i fani sayısı, 1522’de 28’e, 1555’te

6’ya düşmüş, 1584’te ise tekrar artarak 14’e yükselmiştir. Şehirde ise 1518’de 3,

1522’de bir iken 1555’te pir-i faniye rastlanmamaktadır. 1584’te ise sayıları 4’e

çıkmıştır. Diğer bir kalabalık muaf zümre de ehl-i berat olanlardır. Şehir merkezinde

1518’de 2 ve 1584’te bir şahıs ehl-i berat mevcut iken, kırlık alanda oldukça

kalabalıktırlar. Buna göre, 1518’de 22, 1522’de 3, 1555’te tarihinin en yüksek rakamına

ulaştığı anlaşılan zümrenin sayısı 25’tir. Nihayet 1584’te 3 şahsın ehl-i berat olarak

muaf oldukları görülür.

Muaf zümreler içerisinde yer alan sayıca az bir zümre de şeyh, derviş ve

dervişzâde zümresidir. Şehir merkezinde 1584’te Değirmenlik mahallesinde yazılan

İbrahim adında bir şahsın şeyh olduğuna dair kayıt mevcuttur38. Kırlık alanda 1518’de

bir, 1522’de 5, 1555’te ve 1584’te 3 olarak kalmıştır. Aslında şehir merkezinde 1500–

1584 tarihleri arasında mevcut evkâf defterlerinde zaviyeler yer almaktayken tahrir

defterlerinde kayda girmemesi sebebiyle bu zümrenin şehir merkezinde olmadığını

söylemek mümkün gözükmemektedir. Ayrıca 1584 tarihine kadar rastlanmayan şerif ve

seyyidlerle bu tarihte karşılaşıyoruz. Ermenek’te görülen muaf zümrelerden birisi de

mu‘taklardır. 1584’te şehir merkezinde rastlanan mu‘takların da isimleri altına hangi

vergi zümresine ait olduğuna dair herhangi bir açıklanma bulunmamaktadır. İsimlerinin

üzerinde ise kimin azatlısı oldukları kayıtlıdır. Bunlar, Değirmenlik mahallesinde ikâmet

eden 2 azatlıdır39. Aşağıdaki tabloda 1518–1584 tarihleri arasında Ermenek’in kırlık

alanındaki mevcut muaf hâneler ve bunların mensup oldukları zümreler görülmektedir. Tablo 39. Şehir Kırlık alanındaki Muaf Hâneler ve Tâbi Oldukları Zümreler

YILLAR MUAF ZÜMRE 1518 1522 1555 1584 ‘ma 3 3 5 9 Dânişmend 0 0 0 9 Dervişân, Duaguyân 3 5 1 1 Dîvâne, meczûb 0 0 1 5 Ehl-i berât 32 3 25 4 Hatip 2 0 10 19 İmam 32 30 25 39 Köprücü 0 0 0 7 Ma‘lûl 6 4 1 11

38 TK 128, s. 11 vd.. 39 TK 128, s. 11 vd.

Page 257: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

ERMENEK KAZÂSI (1500–1600)

233

Merd-i hisâr 0 0 0 8 Merd-i timâr 0 0 0 2 Mua‘rrif 0 0 0 1 Muhassıl 11 11 25 18 Müezzin 3 0 0 1 Mütevelli 3 0 0 1 Pîr-i fânî 32 27 6 14 Seyyid 0 0 0 7 Şerîfzâde 0 0 0 1 Şeyh-i zaviye 0 0 2 2 Topçu 0 0 0 1 Zâviyedarân 5 5 1 1 YEKÛN 132 88 102 161 Yüzde % -33,3 15,9 57,8

Tablo 40: 1518-1584 Tarihleri Arasında Sipâhizâdegân ve Mütekâid Sipâhiler HÂNE MÜCERRED KÖYÜN ADI 1518 1522 1555 1584 1518 1522 1555 1584 Alakilise 2 2 0 4 - - - - Başdere 1 0 0 - - - - Cenne 3 3 0 - - - - - Çavuşlar 18 11 0 1 15 - - - Dindebolı 2 2 6 - - - 3 - Eskice 6 5 12 10 - - - 1 Fariske 4 3 3 4 1 - - 1 Gargara 4 5 8 8 3 - 7 1 Mulumu 4 5 7 7 1 - - 2 Sivricekaya 12 10 - 8 10 - 3 1 Paşakışlası 6 11 5 7 7 - 2 1 Yukaru İzvid 0 1 0 0 0 - 0 0 Uluköy 7 9 4 - 4 - 4 -

YEKÛN 69 67 45 49 41 0 19 7

Yukarıdaki tablodan anlaşıldığı üzere, 1518’de 41 m., 69 h. sipâhizâde ve

mütekaid sipâhi bulunuyordu40. 1522 tarihinde ise, 67 h. kaydedilmiş olup, bir önceki

tarihe göre % 2,9 oranında azalma olmuştur. Bu tarihte hiç mücerred kaydı yer

almaması dikkat çekmektedir41. 1555’te bu zümrenin sayısında % 32,8 nispetinde bir

azalma görülmüş ve 19 m., 45 h. olduğu anlaşılmaktadır42. 1575 tarihli İçel sancağına ait

mütekait sipâhi ve sipâhizâde defterinde Gargara köyünde 7 sipâhizâde kayıtlıdır.

Akmanastır köyünde ise birisi pîr-i fanî olmak üzere 6 sipâhizâde mevcuttur. Fariske 40 BOA., TD 83, 272–322. 41 BOA., TD 182, s. 1–46. 42 BOA., TD 272, 2–40.

Page 258: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

İDARÎ TEŞKİLAT, İSKÂN VE NÜFUS

234

köyünde birisi pir-i fanî 3, Mulumu köyünde ise 11 sipâhizâde vardır. Aynı tarihte,

Paşakışlası köyünde 7, Sivricekaya köyünde 10, Eskice köyünde biri pir-i fanî 9,

Çavuşlar köyünde bir sipâhizâde yer almaktadır43. 1584 tarihine gelindiğinde ise

sipâhizâdelerin sayısında % 8,9 oranında artış gözlenmektedir. Bu tarihte, 7 m. 49 h.

kaydı tespit edilebilmiştir44. Bu rakamları nüfus formülüne tatbik ettiğimizde, 1518’de

386, 1522’de 335, 1555’te 244, 1584’te ise 254 rakamlarına ulaşılmaktadır. Ermenek’te

mevcut olan muaf zümrelerden bazıları aşağıdaki tabloda gösterilmiştir.

Tablo 41: 1518–1584 Tarihleri Arasında Ermenek Kazâsındaki Muaf Nüfusun Zümrelere ve Yerleşim Birimlerine Göre Dağılımı İmam Hatib Pir-i fani, ma’lul

Yeri A B C D A B C D A B C D

Şehir 13 13 14 12 - - - 3 3 1 4

Akmanastır 1 1 - 1 1 1 1 - -

Alakilise 1 1 1 2 1

Arnava - - 1 1 1 1

Balkasun - - 1 1 1 1

Başdere 1 1 - 2 1 2 2 2

Başköy - - - 1 1 1 1 1

Bednam 2 1 1 1 1 1 1 1

Bisecik

Boyalık 1 - 1 1 1 3

Cenne - - - 1 1 1 1 2

Çavuşlar 1 1 - 1 1

Çimene 1 1 1 1

Çukurbağ 1 1 - 1 1

Daran 1 1

Davdas 1 1 1 2 3 2

Dedelü 1 1

Dindebolı 2 1 1 2 1 1 2 2

Eskice 1 1 1 -

Ezvendi 1 1 1 1 2 1 1

Fariske - - - 1

Fit - - - 1 1 1

Gargara 1 1 1 4 1 1

Gerdeli 1 1 - 1 1 1 1

Görmel 3 3 1 1 1 1 2

Günderler 1 1 - 1 1 1

Güzve 1 1 1 - 1 1 1

İrnebolı 1 1 2 2

İznebolı - - 1 - 1 2 2

43 BOA., TD 1021, s. 4 vd. 44 TK 128, s. 2–108.

Page 259: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

ERMENEK KAZÂSI (1500–1600)

235

İzvid A. 1 1 - - 1 1 1 2 - 3 3

İzvid Y. 1 1 1 1 1 1 4 3 - -

Kazancı - 1 1 1 1 1

Keremüddin - - 1 -

Lafza 1 1 1 - 1 1 1 1

Lamus 1 1 1 2 1 - 1 1

Muhallar 1 1 - -

Mulumu - - - 2

Muzvadi 1

Nadire 1 1 2 1 1 1

Paşakışlası 1 - 1 1 1

Sarumazı 1 1 - -

Uğurlu 1 2 - -

Uluköy - - 1 1 1 - 1 1

Yassıcaköy 1 1 - -

Zaviye - - - 1 1

YEKÛN 45 43 39 52 2 - 10 22 35 29 6 18

Tablo 42: 1518–1584 Tarihleri Arasında Ermenek Kazâsındaki Muaf Nüfusun Zümrelere ve Yerleşim Birimlerine Göre Dağılımı Ehl-i berat Muhassıl Şeyh, dervişzade

Yeri A* B C D A B C D A B C D

Şehir 2 1 6 8

Akmanastır 1 1 1 1

Alakilise 1

Arnava

Balkasun 1 1 1 -

Başdere 1 3 1 2

Başköy 1

Bednam 2 6 7

Bisecik

Boyalık 2 2 2 2 2 1

Cenne 1 1

Çavuşlar

Çimene

Çukurbağ 1 - 3 1 1 1

Daran

Davdas

Dedelü 2

Dindebolı 1 2 3 3 2 2

Eskice 1

* A=1518, B=1522, C=1555, D= 1584.

Page 260: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

İDARÎ TEŞKİLAT, İSKÂN VE NÜFUS

236

Ezvendi 2

Fariske

Fit 1

Gargara 2

Gerdeli

Görmel 1 1

Günderler 1 3 1 1 1

Güzve 3 1

İrnebolı

İznebolı 1 2 2 2

İzvid A. 1 2 2

İzvid Y. 1 3

Kazancı 1 1

Keremüddin 1

Lafza

Lamus 1 1 5

Muhallar

Mulumu 1

Muzvadi 2 1 1

Nadire 2 1 1

Paşakışlası

Sarumazı 4 1

Uğurlu 1

Uluköy 1

Yassıcaköy 1 1

Zaviye 1

YEKÛN 24 3 25 4 11 11 31 25 1 5 3 3

bb. Konargöçer Teşekküller Tahrir defterlerinde cemaat başlığı altında kaydedilen topluluklar, bazı resmi

kayıtlarda ve kânun-nâmelerde kullanılan “konargöçer” tabiri bunların hayat tarzlarını

ifade etmektedir45. Vergi hususunda raiyet kısmına tâbi bulunuyor46 ve genellikle

hayvancılıkla uğraşıyorlardı47. Kışlakta ziraatla, yaylakta ise hayvancılık ile meşgul

idiler48. Yerleşik hayata geçtikten sonra daima oturamamışlar, kışlakta tesis ettikleri

45 C. Orhonlu, Aşiretlerin İskânı, s. 35; N. Göyünç, a.g.e., s. 79; F. Emecen, a.g.e., s. 127 vd.; T. Gökçe,

a.g.e., s. 286; T. Gökçe, “XVI. Yüzyılda Uşak Kazâsı”, s. 1382; 1519 tarihinde Gölbaşı Nahiyesi’nin çoğu konargöçer Yörük taifesinden olup, toplam 14 köyün 6’sı Dulkadirli Türkmenlerinden oluşmaktaydı. Bkz., M. Taştemir, Adıyaman, s. 38; Bir yerleşim biriminde Konargöçer reâyânın azlığı orada sakin bir hayat yaşanmasının sebebi olarak görülmüştür. Bkz., H. Doğru, Sultanönü, s. 173

46 C. Orhonlu, Aşiretlerin İskânı, s. 22 vd.; H. Doğru, Sultanönü, s. 104 47 M. Akdağ, “Türkiye’nin İktisadî Vaziyeti II”, s. 352 vd. 48 C. Orhonlu, Aşiretlerin İskânı, s. 12 vd.

Page 261: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

ERMENEK KAZÂSI (1500–1600)

237

meskenlerini yaylak için terk etmişler, bu suretle altışar ay süren iki devreli hayat tarzını

bir süre sürdürmüşlerdir49.

Ermenek, hayvancılıkla geçinen konargöçer aşiretler için gayet müsait bir yapıya

sahiptir. Bu cemaatlerden birisi olan Mukaddemlü cemaati hakkında “Cemaat-i

Mukaddemlü tâbi-i Ermenek, eyyâm-ı şitâda Selendi Kasasına tabî Günderler nâm

karye civârında kışlayub, eyyâm-ı sayfda Fariske nâm vakıfda karyenin hududunda

yazlarlar” denmekteydi50. Bu cemaat Fariske köyünde yazlıyor ve burada küçükbaş

hayvan yetiştiriciliği ile arıcılık yapıyordu. Ermenek’te yer alan cemaatlerin ekseriyetle

hayvancılıkla uğraşması hilâfına, Evlâd-ı Fariske cemaati hayvancılıktan ziyade ziraatla

uğraşmaktaydı. Pamuk üretimi başta olmak üzere buğday, arpa, nohut, gibi hububat

ürünlerini de üretmektedirler. Pamuktan alınan öşrün 500 akçe olması, cemaatin ürettiği

pamuk miktarı hakkında fikir vermektedir. Ayrıca hayvancılık, arıcılık, bağcılık, ceviz

ve sebze yetiştirdiği gibi faaliyetlerin de yürütüldüğü görülür51.

Ermenek’te tamamen konargöçerlerden oluşan köyler yer almaz. Ancak muahhar

dönemlerde Ahad ve Keşillik ismindeki yerleşim birimleri söz konusu bu topluluklardan

teşekkül edecektir. 1500–1584 tarihleri arasında toplam 13 köyde cemaatlerin varlığına

rastlıyoruz. 1500 tarihinde defter eksik olduğundan bu tarihte mevcut 55 nefer olan

aşiretlerin sayısı kazâ geneli için geçerli olmasa da, konargöçerlerin sayısı hakkında

yaklaşık bir fikir vermektedir. 1518’de % 47,5 oranında artış göstererek 81 n. olmuştur.

1522’de % 34,6 nispetinde azalarak 53 n. olmuştur. 1555’te konargöçer nüfusta % 160,4

oranında yükselme görülürken, 1584’te % 13,8’lik bir azalma söz konusu olmuştur.

Mukaddemlü ve Evlâd-ı Fariske cemaatleri hariç, tahrirlerin hepsinde arazisinde

bulunduğu köyden ayrı yazılan cemaat yoktur. Yerleşik reâyâdan ayrı olarak yazılan

cemaat sayısı, 1522’ye kadar 10–13 arasında iken, 1555’te 3’e 1584’te ise ikiye inmiştir.

1500–1584 tarihleri arasında tahrir defterlerinde kaydı geçen cemaatler şunlardır:

Adiller: TD 58’de varlığı görülen cemaat, Ömer v. Yıva’ya tımar

kaydedilmiştir52. Aynı defterdeki diğer bir kayıttan, Adiller isminde53 bir de köy olduğu

49 C. Orhonlu, Aşiretlerin İskânı, s. 106 50 TK 128, s. 55. 51 BOA., TD 272, s. 23. 52 BOA., TD 58, s. 419. 53 Aşiret liderinin adıyla anıldığı görülüyor. Benzer bir durum için Bkz., M. Delilbaşlı, M. Arıkan, a.g.e.,

s. XVI.

Page 262: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

İDARÎ TEŞKİLAT, İSKÂN VE NÜFUS

238

anlaşılıyor. 1518’de ise Fariske sınırındaki bir cemaat olarak kaydedilmiş54, 1522’den

itibaren de tahrir kayıtlarında “karye” sıfatıyla yazılmaya başlanmıştır55.

Balabâniyân: 1518’de Fariske köyünde gördüğümüz bu cemaat, 1 mücerred ve

biri de bennak olmak üzere toplam 5 neferden teşekkül etmiştir56.

Evlâd-ı Fariske: Dindebolı köyünde bulunan bu cemaat, 1518’de 3 bennak, 3

caba, 13 nefer ve 13 hâneden oluşmuştur57. 1522’de 16 neferden müteşekkildi ve cemaat

içerisinde 2 de sipâhizâde yer almaktaydı58. Aynı tarihli TD 387’de ise 16 n. ve 13 h.

Nüfuslu olduğu anlaşılıyor59. 1555’te 13 neferden oluşan cemaat60, 1584 tarihinde

defterde “Evlâd-ı Ferâsîn” şeklinde kayıtlıdır. Bu tarihte 15 caba, 7 bennak ve 28

neferden müteşekkildir61.

Hacı Alâeddin: Ermenek’te Lamus, Daran ve Fariske köyünde sakin olduğunu

gördüğümüz bu cemaat, 1500 tarihinde Lamus köyünde 21 h., 23 n., 6 bennak, 2 caba

ve bir pir-i fani nüfuslu olarak köyden müstakil olarak yazılmıştır62. Aynı tarihte, Daran

köyünde 3 h. ve 4 n., bir de pir-i fani nüfustan müteşekkil olup, hayvancılıkla iştigal

ettikleri anlaşılıyor. 1518’de kayıtlarda göremediğimiz cemaat, 1522’de Fariske Köyü

reâyâsı ile birlikte yazılmıştır63.

Hacı Saidlü: Yörükân taifesinden olduğu bildirilen64 bu cemaat, Balkasun

Köyü’ndeki Karaman ve Mahmud Bey Türbesinin vakıf arazisi sınırları dâhilinde

yaylamaktaydı. Bunlardan koyunu olan kanun üzere, keçisi olan ise alâsından çift

başına üçer akçe resm-i otlak veriyordu65.

İkiz-İkizce: Bu cemaat Ermenek’te, Fit, Başdere, Başköy, Fariske, köylerinde

bulunmaktadır66. Ayrıca, Bursa kazâsı, Karahisar-ı sahib sancağı, Anamur, Selendi,

54 BOA., TD 83, s. 316. 55 BOA., TD 182, s. 42; BOA., TD 387, s. 255. 56 BOA., TD 83, s. 317. 57 BOA., TD 83, s. 296. 58 BOA., TD 182, s. 27. 59 BOA., TD 387, s. 255 60 BOA., TD 272, s. 23. 61 TK 128, s. 33. 62 BOA., TD 31, s. 9. 63 BOA., TD 182, s. 34 64 C. Türkay, a.g.e., s. 29 65 “Hacı Saidlü nâm cemaat bu karyenin vakıf sınuru dâhiline yaylarlar. Koyunu olan kânun üzere resm-i

otlak virür vakıf cânibine koyunu olmayan yayla keçiden ala çift başına üçer akçe resm-i yaylak alunur”. TK 576, s. 11b

66 BOA., TD 182, s. 18–19, 28.

Page 263: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

ERMENEK KAZÂSI (1500–1600)

239

Silistre sancağı-Varna kazâsı, Konya sancağı-Sahra kazâsı vb. yerlerde bulunuyorlardı67.

1500 tarihinde Daran köyünde 2 n. nüfuslu ve köy reâyâsından müstakil olarak

yazılmıştır68. Aynı tarihte, Fit köyünde birisi bennak 4 n. nüfustan teşekkül etmiştir69.

1518’de ise Fit70, Çukurbağ71 ve Başdere72 köylerinde sakin oldukları görülen cemaat

artık köylerin reâyâsıyla birlikte yazılmaya başlanmıştır. 1522’de Fit73, Başköy74 ve

Davdas75 köylerinde bulunan cemaat, bir önceki usule göre deftere kaydedilmiştir.

Defterlerden anlaşıldığı kadarıyla bu cemaat küçükbaş hayvancılık yapmaktadır. Aynı

tarihli TD 387’de ise Evlâd-ı Fariske ve Mukaddemlü ile birlikte ismi zikredilen 3

cemaatten birisidir76. 1522 tarihinden sonra defterlerde artık ismi de geçmeyecektir.

Mukaddemlü:77 Ermenek’te Fariske köyünde yer alan bu cemaat, 1500 tarihli

Tahrir Defterinde köy olarak kaydedilmiştir. Bu tarihte Mukaddem köyünde, 31 h., 1 m.,

nüfus barınmaktaydı78. 1518’de 27 h., 3 m., 6 bennak olmak üzere 31 neferden meydana

gelen cemaat79, 1522’de 6 bennak, 1 caba, 37 nefer vergi nüfusunu barındıran en büyük

cemaat konumundadır80. Aynı tarihi taşıyan TD 387’de 37 n. ve 31 h. Nüfuslu olduğu

görülür81. 1555’te 9 caba, 14 bennak, 49 nefer nüfuslu cemaat, bu tarihte, kış günlerinde

Selendi kazâsına tâbi Günderler isimli köy civarında kışlayıp, yaz günlerinde ise Fariske

Köyü hududunda yazlamaktaydılar82. 1555’te vaiz ve imam Sinan v. Hamza, İmam

Sami Fakih veledi O, pîr-i fânî Necmeddin v. Zekeriya isimli şahıslardır. Cemaat, 1584

tarihinde de kışlak ve yazlık âdetini sürdürmekte olup, 29 caba, 43 bennak, 1 pir-i fani,

1 malul 91 neferan nüfusuyla Ermenek’in çoğu köyünden büyük bir topluluğu

67 C. Türkay, a.g.e, s. 428; Ö.L. Barkan, Mihaliç kazâsında İkizce adıyla bir köyün varlığını Haber

veriyor. Bkz., Ö. L. Barkan-E. Meriçli, a.g.e., s. 120. 68 BOA., TD 31, s. 4. 69 BOA., TD 31, s. 3. 70 BOA., TD 83, s. 298. 71 BOA., TD 83, s. 304–305. 72 BOA., TD 83, s. 314–315. 73 BOA., TD 182, s. 28; BOA., TD 387, s. 255. 74 BOA., TD 182, s. 18–19. 75 BOA., TD 182, s. 23–25. 76 BOA., TD 387, s. 255. 77 C. Türkay, a.g.e, s. 592. 78 BOA., TD 31, s. 4–5. 79 BOA., TD 83, s. 307. 80 BOA., TD 182, 34; BOA., TD 118, s. 500. 81 BOA., TD 387, s. 255. 82 BOA. TD.272,s. 30.

Page 264: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

İDARÎ TEŞKİLAT, İSKÂN VE NÜFUS

240

bünyesinde bulundurmaktadır. Bu tarihte Halil b. Şemseddin pir-i fâni, Mustafa v. Necib

ma‘lûldur. Bir kişi de Alâiye’den gelmiştir83.

Mumcı-Mumcıyan: 1500 tarihinde baş tarafı eksik köyde bulunan Mumcı

cemaati 484, Daran köyünde ise 1 n. nüfustan teşekkül etmiştir85. 1516 ve 1517

tarihlerinde Mulumu86, Fariske87, İznebolı88 köylerinde, 1518’de Başköy89, Çukurbağ90 ve

Mulumu91 köylerinde köy reâyâsıyla birlikte yazılmıştır. 1522’de Fariske92, Başdere93,

Mulumu94 ve Başköy’de95 yine aynı yöntemle kaydedildiği görülür. MAD 25’te96, 18

Kasım 1556 tarihinde Fit köyünde yer almakta olup vergi geliri Hüseyin isimli sipâhiye

tımar olarak verilmiştir. C. Türkay’ın tespitine göre aynı cemaate Niğbolu sancağı

Hezârgrad kazâsında da rastlanmaktadır97.

Ermenek kırlık alanında mevcut olan cemaatler hakkındaki mütalaalarımızın

sonucu olarak şunu diyebiliriz: 1522’ye kadar hiç olmazsa isim olarak geçen bu

cemaatlerin bu tarihten itibaren ikisi hariç defterlerde yer almaması, artık bunların

bulundukları köylere tamamen yerleştiklerini göstermektedir.

1500–1584 tarihleri arasında tahrir defterlerinde kayda geçen ve yukarıda

isimleri zikredilen bu cemaatlerin dışında, C. Türkay’ın eserinde Ermenek’te

bulunduğunu belirttiği çok sayıda cemaat vardır. Bunlardan bazıları: Köseler-Köseli,

Konar-göçer Türkmen ve Yörükân taifesinden olduğu bildirilen bu cemaat, Bozok

Sancağı’nda Zemheri karyesine iskân olunmuştur98. Keşlü-Keşli: Ermenek’ten başka,

Silifke, Karataş, Tarsus kazâlarında bulunduğu bildirilmektedir99. Bıçakçı, bu cemaatin

83 “Cemaat-i Mukaddemlü tâbi-i Ermenek, eyyâm-ı şitâda Selendi Kasasına tabî Günderler nâm karye

civârında kışlayub, eyyâm-ı sayfda Fariske nâm vakıfda karyenin hududunda yazlarlar.” Bkz., TK 128, s. 55.

84 BOA., TD 31, s. 2. 85 BOA., TD 31, 4. 86 BOA. TD.58,s.422 87 BOA. TD.58,s.423. 88 BOA. TD.58,s.423 89 BOA. TD.83, s. 286 90 BOA. TD.83, s.305 91 BOA., TD 83, s. 317 92 BOA., TD 182, s. 34; BOA., TD 118, s.494. 93 BOA. TD.118,s.494 94 BOA., TD 182, s. 42; BOA. TD.118,s.503. 95 BOA., TD 182, s. 18–19; BOA. TD.118,s.505. 96 BOA., MAD 125, Sayfa numarası belirsiz. (Gurre-i Muharrem 964) 97 C. Türkay, a.g.e, s. 593 98 C. Türkay, a.g.e., s. 544 vd., 257. 99 C. Türkay, a.g.e., s. 105, 510.

Page 265: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

ERMENEK KAZÂSI (1500–1600)

241

Konargöçer Türkmen taifesinden ve Danişmendli Aşireti’nden olduğu

bildirilmektedir100. Bozkır101, Burhan (Burhanlu-Burhanlı, nam-ı diğer Abdülahadoğlu),

bu cemaatin Bozdoğan Yörükânından olduğu bildirilmektedir102. Deliler Boynuinceli

Aşireti’nden ve Türkmen taifesindendir103. Dedelü, Ermenek ile birlikte Köstendil

sancağı-Toyran kazâsı, Paşa sancağı-Cumapazarı kazâsı, Niğde-Şamardı kazâsı,

Gelibolu Sancağı- Abri kazâsında da bulunan bu cemaat, Türkmen Yörükânı

topluluğuna bağlıydı104. Ermenek’te “Dedelü” adında bir köyün mevcut oluşu, kesin

olmamakla birlikte bu cemaatin Dedelü Köyü’nde meskûn olduğu ihtimalini

kuvvetlendirmektedir105. Saruveliler (Sarıveliler), Yörükân taifesine mensup olan bu

cemaat, Ermenek ve Silistre sancağı-Rosikasrı kazâsında bulunmaktaydılar106. Uğurlu

(Uğurlar, Uğur), Türkmen Yörükânından olan bu cemaat, Ermenek’le beraber Mut,

Göksun ve Mudurnu kazâlarında ve diğer bazı yerleşim birimlerinde de

bulunmaktaydı107.

Hıdır, Konar-göçer Türkmen yörükânı taifesinden olduğu belirtilmektedir108.

Işık-Işıklı cemaatinin Yörükân taifesinden olduğu bildirilmektedir. Bu topluluk “Küre

isimli mahalden kalkıp, İçel livâsında Yellibel de yaylayıp, yine Gülnar’da

kışlıyorlardı”109. Diğerleri ise Karadonlu110, Resuller (Resullü)111 ve Farsak112

cemaatleridir.

100 C. Türkay, a.g.e, s. 247. 101 C. Türkay, a.g.e, s. 254. 102 C. Türkay, a.g.e, s. 261 vd. 103 C. Türkay, a.g.e, s. 317; XVI. Yüzyılda Haleb Sancağı’nda yaşayan Avşar taifesine bağlı “Delüler”

cemaati hakkında Bkz., E. Çakar, a.g.e., s. 187. 104 C. Türkay, a.g.e, s. 313 105 BOA., TD 182, s. 45 vd. 106 C. Türkay, a.g.e, s. 662 107 C. Türkay, a.g.e, s. 745 108 C. Türkay, a.g.e, s. 418. 109 C. Türkay, a.g.e, s. 443 vd. 110 C. Türkay, a.g.e, s. 469. 111 C. Türkay, a.g.e, s. 634. 112 C. Türkay, a.g.e, s. 365.

Page 266: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

İDARÎ TEŞKİLAT, İSKÂN VE NÜFUS

242

Tablo 43: Konargöçer Reâyânın Köylere Göre Dağılımı Köyler 1500 1518 1522 1555 1584

Daran

4 n. Hacı Alâeddin 2 n. İkiz, 1 n. Mumcı

- - - -

Fit 4 n. İkiz (İkizce) İkizce cemaati İkizce - -

Gargara 6 n. Mumcı - - -

Lamus 23 n. Hacı Alâeddin 3 n. Nar daran - - -

Sarumazı 11 n. Mumcı - - - -

Adı tahrip olan köy 4 n. Mumcı - - - -

Başköy - - Mumcı-ikizce - -

Davdas - 9 n. Nar daran Mumcı, İkizce - -

Dindebolı - 13 n. E. Fariske 16 n. E. Fariske

13 n. E. Fariske

28 n. E. Fariske

Çukurbağ - Mumcıyan, Orhanlu, İkizce - - -

Fariske - 5 n. Balabâniyân, 31 n. Mukaddemlü 20 n. Adiller

Hacı Alâeddin, Mumcı, İkizce, 37 n. Mukaddemlü

49 n. Mukaddemlü

91 n. Mukaddemlü

Başdere - İkizce İkizce - -

Mulumu - Mumcı, 5 n. Balabâniyân Mumcı 31 n. Mumcı -

YEKÛN

27 n. Hacı Alâeddin 6 n. İkiz (İkizce) 22 n. Mumcı

12 n. Nar daran 13 n. E. Fariske 5 n. Balabâniyân 31 n. Mukaddemlü 20 n. Adiller

37 n. Mukaddemlü 16 n. E. Fariske

13 n. E. Fariske 94 n. Mukaddemlü 31 n. Mumcı

28 n. E. Fariske 91 n. Mukaddemlü

Muhtemel Nüfus 220 324 212 552 476

% 47,3 -34,6 160,4 -13,8

Yukarıdaki tabloya bakıldığında konargöçer cemaatler içerisinde gayrimüslim

reâyânın olmadığı görülür. Buna göre 1500 tarihinde cemaatlerin yaklaşık nüfusu 220

iken, 1518’de 324, 1522’de 212, 1555 tarihinde 552, 1584’te ise 476 olmuştur. Bu

rakamlar kırlık kesim geneline kıyaslandığında 1518’de % 2,5, 1522’de % 1,5, 1555’te

Page 267: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

ERMENEK KAZÂSI (1500–1600)

243

% 3,8 nihayet 1584’te % 1,4 olmuştur. Yerleşik reâyâ ise kırlık alan nüfusunun 1518’de

% 97,5, 1522’de % 98,5, 1555’te % 96,2 ve 1584’te % % 98,6’sını teşkil etmekteydi.

Kuşkusuz bu rakamlar, Ermenek kazâsındaki mevcut konargöçerlerin hepsini içine

almamaktadır. Çünkü vergi geliri bulunduğu köyle birlikte hesap edilen cemaatlerin

nefer ve hâne sayıları belirtilmediğinden bunların nüfus durumu hakkında tahminde

bulunmamız mümkün gözükmemektedir. Ancak eldeki mevcut verilere göre tespit

edilen konargöçer nüfus ile yerleşik reâyânın 1518’deki nüfus durumları aşağıdaki

grafikte de görülmektedir.

C- ERMENEK KAZÂSI YERLEŞİM BİRİMLERİ

a-Köyler

Adiller:113 1516 tarihli TD 58’de, Adiller cemaati Ömer v. Yıva’ya, “Karye-i

Adiller” ise Mahmud v. Şah’a tımar yazılmıştır114. Bu kayıttan aynı adı taşıyan hem bir

cemaat, hem de bir köy olduğu anlaşılıyor. 1518 tarihli TD 83’te115 ise Adiller, Fariske

sınırında konaklayan bir cemaat olarak kaydedilmiştir. 1522’den itibaren de tahrir

kayıtlarında “karye” sıfatıyla yazılmaya başlanmıştır116. 1518’de defterde yer alan:

“Cemaat-ı Adiller tâbi-i Fariske der-sınûr-ı karye-i mezbûr, vakf-ı Fariske sınûrında

oturur öşürleri vakfa alınur evvelîsinden böyle yazıldı”117 ibaresinden Adiller

Cemaatinin Fariske Köyü sınırında oturduğu ve öşürlerinin Tol Medrese vakfına ait

olduğu anlaşılmaktadır. Bu tarihte, cemaati oluşturan Ahmed v. Adil, Veli birader-i O ve

Adil v. O gibi isimlere bakıldığında bu topluluğun Adil ve onun soyundan gelenlerce

oluşturulduğu görülür. 1555’te köyün ismi yanına düşülen notta “ziraatları Fariske

sınırındadır” açıklaması yer almaktadır118.

1518’de 15 h., 4 m. nüfuslu bir cemaat iken, 1522’de 18 h., 6 m., nüfusla

meskun küçük bir köy haline gelen Adiller, 1555’te 15h., 1584’te ise mücerred ve

muafın bulunmadığı köy 17 h. nüfustan teşekkül etmiştir. Öşür geliri vakfa ait

olduğundan 1518’de üretilen hububat miktarı tespit edilememiştir. Fakat köyde az

miktarda koyun beslenmekte ve bal üretimi yapılmaktaydı. 1516’da Mahmud v. Şah’a,

1522’de Ömer v. Şah’a, 1583’te ise gelirin ½’si Ali v. Seydi Ahmed’e tımar 113 BOA., TD 387, s. 255; BOA., TD 272, s. 36–37; TK 128, s. 53 114 BOA., TD 58, s. 419. 115 BOA., TD 83, s. 316. 116 BOA., TD 182, s. 42. 117 BOA., TD 83, s. 316. 118 BOA., TD 272, s. 36–37.

Page 268: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

İDARÎ TEŞKİLAT, İSKÂN VE NÜFUS

244

kaydedilmiştir. Adiller Köyü hâsılatı, 1518’de 596 akçe, 1522’de 584 akçe, 1555’te 612

akçe, 1584’te ise 700 akçeye ulaşmıştır.

Akmanastır:119 1518 tarihli tahrirde 49 h., 14 m., 1 imam, 1 muhassıl, 1 pîr-i

fânî bulunan köy, 1522’de 48h., 13m., 1 imâm, 1 muhassıl, 1 pîr-i fânî, 1555’te 49 h., 2

m., 1 muhassıl nüfustan teşekkül etmişken, 1584’te 73 h., 10 m., 1 imam, 1 hatib, 1

muhassıl, 1 ma‘lûl nüfusun ikâmet ettiği tezahür etmiştir.

1522’de köyde, Konya’daki Sırçalu Medrese’nin müderrisi olan Ahmed v.

Mahdûm da bulunmaktaydı. Müderris, muhtemelen köydeki, Emir-pınarı, Bağ-ı

Mundûs ve Çayır-yeri zeminlerinin tasarrufunu elinde bulunduran Muhammed Çelebi v.

Mahdum’un kardeşidir. 1555’te Adiller ve İznebolı köylerinden 2 nefer köyde ziraat

yapmaktaydılar. 1584’te 1’i Selendi, 1’i Anamur, 1’i de Gülnar’dan Akmanastır’a gelen

şahıs vardı. Buğday, arpa ve pamuk ziraatı yapılan köyde, bağ-bostan ürünleri ve ceviz

üretiminin yanında, arıcılık ve koyun besiciliği de görülmektedir. 1516’da Ali v. Hamza

Zâim’e tımar, 1522’de ise Ahmed v. Hasan b. Adalu’ya zeâmet olmuştur. Köy hâsılı

1518’de 4686 akçe, 1522’de 4676 akçe 1555’te ise 4952, 1584’te ise 5900 akçedir.

Alakilise (Alakenîse):120 1518’de 22 h., 6 m., 1 imam, 1522’de 25h., 6 m., 1

imâm, 2 sipâhizâde, 1555’te 37 h., 1 imam, 1584’te ise 73 h., 1 m., 2 imam, 1 hatib, 1

muhassıl nüfustan müteşekkildir.

Köyde temel üretim maddesi olan arpa, buğday gibi hububat ürünleri yanında az

da olsa pamuk üretildiği ayrıca ceviz ve bağcılık ziraatı, koyun ve arıcılık da yapıldığı

müşahede edilmektedir. 1516’da Üveys v. Cabbar ile Eydin’in müşterek, 1522’de Ali v.

Beğdili ile İsmail v. Hayreddin Subaşı’nın müşterek tımarıdır. Köyün vergi geliri

1518’de 1996 akçe, 1522’de 2348, 1555’te 2640 akçe, 1584’te ise 3500 akçelik bir

meblağa ulaşmıştır.

Arnava:121 1518 tarihinde 28 h., 7 m., 1522’de 31 h., 8 m., 1555’te 30 h., 2 m., 1

imam, 1584’te ise 83 h., 1 imam, 1 hatib, 1 pir-i fânî, 1 a‘mâ nüfustan oluşmaktadır.

1584’te 2 Anamur’dan, 1 Larende’den, 1 Bozdoğan’dan, 2 kişi de Görmel ve Çimene

Köyü’nden gelen şahıs vardı. Köyde, arpa, buğday, pamuk, meyve, bostan ürünleri 119 BOA., TD 83, s. 307–308; BOA., TD 182, s. 35–36; BOA., TD 387, s. 255; BOA., TD 272, s. 31; TK

128, s. 39–40. 120 BOA., TD 83, s. 280–281; BOA., TD 182, s. 15; BOA., TD 387, s. 254; BOA., TD 272, s. 14; TK 128,

s. 16 121 BOA., TD 83, s. 313; BOA., TD 182, s. 39–40; BOA., TD 387, s. 255; BOA., TD 272, s. 34–35; TK

128, s. 28

Page 269: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

ERMENEK KAZÂSI (1500–1600)

245

ziraatı yapılmakta, arıcılık ve koyun yetiştirilmektedir. 1583’te Hüseyin v. Kara-

Memi’ye tımar kaydedilmiştir. 1518’de köyün geliri 3366, 1522’de 3408, 1555’te 4696

akçe, 1584’te ise 6000 akçe olmuştur.

Balkasun:122 Mahmud Bey v. Karaman’ın türbesini bünyesinde bulunduran bu

köy rüsûm-u örfiyyesiyle birlikte bu türbenin vakfıdır. 1500 tarihinde: “Vakf-ı Türbe-i

Mahmud Beğ b. Karaman ber-mûceb-i vakfiye-i şer‘iyye vakfiyet üzerine mutasarrıf”

kaydı düşülmüştür. 1500’de 13 h., 2 m., 1 şeyh, 1 mütevelli, 1 imam, 2 hâfızdan

oluşuyordu ve hâfızlar vergiden muaf değillerdi. 1518’de 13 h., 1 m., 1 pir-i fânî,

1522’de 14 h., 1 pîr-i fânî, 1555’te 10 h., 1 m., 1 imam, 1 muhassıl, 1 muaf, nüfustan

teşekkül ediyordu. 1584 tarihine gelindiğinde ise, 1584 tarihli evkâf Tahririnde adı

geçen türbe evkâfı arasında zikredilir. Yine aynı tarihte, Ermenek Kadısı’nın siciline

göre, Balkasun Köyü sakinleri kış günlerinde Gargara Köyü’nde kışlayıp, yaz

günlerinde ise Balkasun Köyü’nde yazlayıp, kendi rızalarıyla çok eski zamanlardan beri

davarları karışık olarak otlamaktadır. Ayrıca Hacı Saidlü cemaati de Balkasun Köyü’nün

vakıf sınırı dâhilinde yaylamakta ve koyunu olan kanun üzere resm-i otlak vermekte,

koyunu olmayan ise yaylayan keçiden iyilerine çift başına üçer akçe resm-i yaylak

vermektedir. Köy bu tarihte 11 h., 1 imam nüfustan teşekkül etmekteydi.

Köyde, buğday ve arpa üretimi yanında arıcılık ve hayvan besiciliği de

yapılmaktaydı. Köyün Camus Çayırı diye bilinen çayırlığı 1516’da Güzel v. Seydi b.

Bozkırlıya tımara verilmiştir. Köyün hâsılı 1500’de 2028 akçe, 1518’de 1784, 1522’de

1780 akçe, 1555’te ise 1792 akçe, 1584’te ise 2145 akçeden oluşmaktaydı.

Başdere: 123 Tol Medrese’nin vakfı olan, İkizce Cemaati ve Sipâhilerin de

bulunduğu bu köy, 1518 tarihinde 90 h., 19 m., 1 imâm, 1 pîr-i fânî, 1 a‘mâ, 5 muaf,

1522’de 110 h., 20 m., 2 pîr-i fânî, 1 a‘mâ, 1 imam nüfustan müteşekkildi. 1555’te 95

h., 1 m., 1 muhassıl, 2 pîr-i fânî, 1 a‘mâ, 3 muaf nüfus ikâmet etmekteyken, 1584’te 294

h., 2 imam, 1 hatib, 2 muhassıl, 1 danişmend, 533 neferânın ikâmet ettiği büyük bir

yerleşim yeri olma hüviyetine kavuşmuştur. 1518 tarihli tahrirde öşür hâsılatının

medrese vakfına ait olduğuna dair herhangi bir ifade yer almamış, fakat köyün hâsılat

122 BOA., TD 31, s. 15; BOA., TD 83, s. 319–320;. BOA., TD 182, s. 44–45; BOA., TD 272, s. 39; TK

576, s. 11b 123 BOA., TD 83, s. 314–315; BOA., TD 182, s. 40–41; BOA., TD 387, s. 255; BOA., TD 272, s. 35–36;

TK 128, s. 47–52

Page 270: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

İDARÎ TEŞKİLAT, İSKÂN VE NÜFUS

246

kalemleri arasında öşrün bulunmadığı görülmüştür. 1555’te ise “öşr-ü galle Ermenek

medresesinin vakfıdır” notu düşülmüştür.

1555’te 1 kişi Selendi, 1 Anamur, 1 Mud, 4 kişi de Nefs-i Alâiye’den Başdere’ye

göçmüştür. 1584 tarihinde ise 1 neferin Gülnar kazâsından geldiği tespit edilmiştir.

Ayrıca “Karamanoğulları’nın binâ ettiği harâbeye meşrîk olan köprünün dâimâ ta‘mîr

ve teremmimin idüp, mukâbelesinde avârız-ı dîvâniyeden ve rüsûm-u örfiyyeden

muafiyetleri sebt-i defter olundu” kaydından Karamanoğulları zamanında yaptırılan

köprünün bakım ve tamirine karşılık, 4 şahsın avârız ve rüsûmattan muaf olduğu

anlaşılmaktaydı. Köyde hububat üretimi yanında hayvancılık ve arıcılık da yaygın

olarak yapılmaktaydı. 1522 ve 1523’te köyün örfî vergi gelirleri, Mumcıyân ve ikizce

cemaatleri Ermenek Seraskeri Emre v. Şah’a, 1583’te ise İshak v. Şah ve İsa v. Bâlî’ye

tımar kaydedilmiştir. Köyün vergi hâsılı 1518’de 3266, 1522’de 3422 akçe, 1555’te

4322, 1584’te ise 7000 akçe olmuştur.

Başköy:124 1518’de 53 h., 17 m., 1 pîr-i fânî, 1 imam, 2 muaf, 1522’de 60 h., 20

m., 1 pîr-i fânî nüfustan oluşmakta, ayrıca İkizce ve Mumcıyân cemaatleri de

bulunmaktaydı. 1555’te 40 h., 1 hatib, 1 mâ‘lûl, 1 muaf nüfusun meskun bulunduğu

köyde mücerredin olmadığı görülür. 1584 tarihinde gelindiğinde ise 58 h., 4 m., 1 imam

ve hatib, 1 a‘mâ, 1 ehl-i berâtın ikâmet etmekteydi.

Köyde buğday, arpa, bostan ürünleri ekiminin yaygın olduğu köyde hayvan

yetiştiriciliği, ceviz üretimi ve arıcılık da yapılmaktaydı. Başköy 1516’da Ermenek

Seraskeri Emre v. Şah’a, 1583’te ise 7000 akçelik gelirin 4200 akçesi Cafer’e 2800

akçesi de Erdoğdu v. Hızır’a tımara verilmiştir. İkizce ve Mumcıyân cemaati geliri de

1522’de Karataş Seraskeri İsa v. Ahmed b. Yağlu’ya tımar olmuştur. Köyün vergi

gelirinin 1518’de 5472, 1522’de 5614 akçe, 1555’te 7077 akçe, 1584’te ise 7000 akçe

olduğu görülür.

Bedene:125 1518 tarihinde 11 h., 5 m., 1522’de 12 h., 5 m., 1555’te 8 h., 1584

tarihinde ise 9 h., 2 m., nüfustan oluşan bir köydür. Her köyde olduğu gibi buğday ve

arpa ekimi başta gelmekte, bağcılık ve ceviz üretimi, arıcılık ve koyun yetiştiriciliği de

yapılmaktaydı. Köyde bir yıl süreyle çalıştığı görülen 2 adet su değirmeni de 124 BOA., TD 83, s. 286; BOA., TD 182, s. 18–19; BOA., TD 387, s. 254; BOA., TD 272, s. 17–18; TK

128, s. 87–89. 125 BOA., TD 83, s. 287; BOA., TD 182, s. 19–20; BOA., TD 387, s. 255; BOA., TD 272, s. 18; TK 128,

s. 92

Page 271: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

ERMENEK KAZÂSI (1500–1600)

247

bulunmaktadır. 1522’de Ermenek Seraskeri Emre v. Şah’a, 1523’te Timur v. Mustafa b.

Şamlu’ya, 1583’te Hüseyin v. Sûfi’ye tımar kaydedilmiştir. 1518’de 1379, 1522’de

1411akçe, 1555’te 1536 akçe, 1584 tarihinde ise 1700 akçe vergi hâsıl olmuştur.

Bednam:126 1518’de 89 h., 11 m., 1 pir-i fânî, 2 muhassıl, 2 imam, 1522’de 99

h., 12 m., 1 imam, 2 muhassıl, 1 pîr-i fânî, 1555’te 90 h., 1 imam, 1 hatib, 6 muhassıl,

1584 tarihinde ise 259 h., 12 m., 1 imam ve hatib, 1 hatib, 7 muhassıl nüfustan

oluşmaktadır.

1555’te muhassıl kaydedilen 6 şahıs için: “Bu tâife ‘ulemâ ve meşâyih nesli

olup, kadîmden mer’î ve mahmî olmuşlardır” kaydı mevcuttur. 1584 tarihinde sayıları

7’ye ulaşan bu şahıslar için defterde: “Bu tâife ‘ulemâ ve meşâyih nesli olup kadîmden

mer’î ve mahmî olagelmişlerdir deyû mukayyed der-defterât-ı kâliyâ. Bâzısı va‘z ve

nasîhat etmek üzere olup halka nâfî kimesneler olmağın yine mukarrar” denilerek

önceki kayda atıfta bulunulmuş, adı geçen şahısların ulema ve meşâyih neslinden

oldukları, bazılarının halka vaaz ve nasihat ettikleri böylece halka faydalı kişiler

olmaları hasebiyle eskiden beri himaye edilerek vergilerden muaf tutuldukları

anlatılıyor.

Diğer köylerde olduğu gibi üretimin ağırlığı buğday ve arpadadır. Üretim

açısından bağcılık üçüncü sırayı almakta, koyun yetiştiriciliği, pamuk üretimi de önemli

bir yer tutmaktadır. Bostan ürünleri ve ceviz üretimi diğer köylere nazaran daha fazla

yapılmaktadır. Köyün 2 adet de su değirmeni vardır. 1516, 1522 ve 1523’te Emre v.

Hacı Said’e tımar kaydedilen köyün vergi hâsılatı 1518’de 7856, 1522’de 8020 akçe,

1555’te 8974 akçe, 1584’te ise 10500’ye yükselmiştir.

Berat:127 1518 tarihinde 8 h., 1 m., 1522’de 11 h., 1 m., 1555’te 3 h., 1584

tarihinde ise 12 h., 4 m. nüfusun meskun olduğu köyün öşür geliri bütün tahrirlerde

nefs-i Ermenek’le birlikte hesaplanmıştır. 1522’de Karataş kazâsı Seraskeri İsa v.

Ahmed b. Yağlu’ya tımar kaydedilmiştir. Köyün örfi geliri 1518’de 184, 1522’de 212

akçe, 1555’te 102, 1584’te ise 300 akçe olmuştur.

126 BOA., TD 83, s. 281–282; BOA., TD 182, s. 15–16; BOA., TD 387, s. 254; BOA., TD 272, s. 14–15;

TK 128, s. 59–62. 127 BOA., TD 83, s. 272; BOA., TD 182, s. 6; BOA., TD 387, s. 254; BOA., TD 272, s. 7; TK 128, s. 15

Page 272: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

İDARÎ TEŞKİLAT, İSKÂN VE NÜFUS

248

Bisecik:128 1500 tarihinde 5 h., 5 neferândan, 1518’de 12 h., 3 m., 1522’de 14 h.,

3 m., 1555’te 19 h., 1584’te 6 h., nüfusun meskun olduğu Bisecik’te 1555’te Gülnar’a

tâbi Ora Köyü’nden 1 şahsın geldiği görülür. Köyde buğday, arpa ve pamuk istihsalinin

yanında meyvecilik, nar ve bostan ürünleri üretiminin de yapıldığı görülmektedir.

1516’da İbn Kuşaklu Ali’nin evvelinden tasarrufunda, 1583’te ise Sinan v. Musa’nın

tımarıdır. 1500’de 715 akçe, 1518’de 838, 1522’de 857 akçe, 1555’te 1535 akçe,

1584’te ise 1400 akçe gelir elde edilmiştir.

Boyalık:129 1518’de 14 h., 1 m., 1 imam, 3 dervişân-ı zâviye, 1522’de 15 h., 1

m., 2 zaviyedâr, 1555’te 17 h., 1 imam, 1 zaviyedâr, 1 ma‘zûl kadı, 1 muhassıl, 2 muaf,

1584’te ise 31 h., 2 m., 3 pîr-i fanî, 1 hatib, 1 imam, 1 zaviyedâr, 2 muhassıl, nüfustan

müteşekkildir.

1555’te Ali v. Ahmed isimli “ma’zûl kâdî” olarak kaydedilen şahsın, Şeyh

Mehmed v. Ahmed’in kardeşi olduğu görülür. Muaf olanlar ise Şeyh Mehmed v. Ahmed

ile Mevlâna Mustafa isimli şahıslardır. Zaviyedâr ve muhassıl ise mazûl kadının

kardeşidir. 1584’te “Mazûl kadı” Ali v. Ahmed pîr-i fânî olmuş, ayrıca 1 kişinin de köye

Selendi kazâsından geldiği tespit edilmiştir. Köyde buğday ve arpa üretimi ilk sırayı

almakta, koyun yetiştiriciliği, arıcılık ve bağcılık az da olsa yapılmaktaydı. 1516’da

Halil v. Orhan b. Bozdoğan’a, 1522 ve 1523’te Halil v. Orhan’a Tımara verilmiştir.

Köyün hâsılatı 1518’de 1058, 1522’de 1100 akçe, 1555’te 1522 akçe, 1584’te ise 2500

akçeye ulaşmıştır. Ma’zûl kadının köyde bulunması muhtemelen görevi sona erdikten

sonra buraya yerleştiğini ve köyden mal mülk sahibi olduğunu göstermektedir130.

Cenne:131 1518’de 18 h., 4 m., 1 pîr-i fânî, 1 muaf, 1522’de 25 h., 3 m., 1 pîr-i

fânî, 3 sipâhizâde, 1555’te 33 h., 1584’te ise 63 h., 8 m., 1 imam, 1 hatib, 1 muarrif-i

câmi-i şerîf, 2 pir-i fânî, 3 merd-i hisar, 1 a‘mâ, 1 Topçu-yı Akçakale’den oluşan

nüfusun ikâmet ettiği bir köydür. Bu tarihte toplam 10 kişinin muaf olduğu köyde, ana

üretim buğday ve arpa olmak üzere, pamuk, ibrişim, bağ-bostan ürünleri ve ceviz

üretimi, küçükbaş hayvancılık da yapılmaktaydı. 1516’da Pir Beğ v. Çoban’ın tımarıydı.

128 BOA., TD 31, s. 2–3; BOA., TD 83, s. 275; BOA., TD 182, s. 9–10; BOA., TD 387, s. 254; BOA., TD

272, s. 10; TK 128, s. 105. 129 BOA., TD 83, s. 314; BOA., TD 182, s. 40; BOA., TD 387, s. 255; BOA., TD 272, s. 35; TK 128, s.

56–57. 130 Edirne örneği için Bkz., Ö. Ergenç, “Edirne’nin Demografik Durumu”, s. 1421. 131 BOA., TD 83, s. 289; BOA., TD 182, s. 21–22; BOA., TD 387, s. 255; BOA., TD 272, s. 19–20; TK

128, s. 103–104.

Page 273: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

ERMENEK KAZÂSI (1500–1600)

249

Köyün vergi geliri 1518’de 1940, 1522’de 2251 akçe, 1555’te 2514 akçe, 1584’te ise

2500 akçe olarak gerçekleşmiştir.

Çavuşlar:132 1500 tarihinde 21 h., 4 m., 1518’de 27 h., 6 m., 1 imâm, 1522’de

28 h., 23 m., 11 sipâhizâde, 1 imam, 1 pîr-i fânî, 1 mütevellî, 1555’te 44 h., 1584

tarihine gelindiğinde ise 39 h., 6 m., 1 imam nüfustan müteşekkil bir köydür. 1500’de

19 neferden müteşekkil sipâhiyân-ı mütekâid cemaati de bulunuyordu.

Köyde buğday, arpa, pamuk ve meyve gibi ürünlerin üretimine ilave olarak

koyun yetiştiriciliği önemli bir yer tutar. 1518’de 1 olan su değirmeni sayısı 1522’de

2’ye çıkmıştır. 1516’da Mehmed Çelebi v. Ahmed Bey’e zeâmet, 1522’de Hazma v.

Şah’a tımar kaydedilen köyün geliri 1500’de 3171akçe, 1518’de 2640, 1522’de 4158

akçe, 1555’te 4714, 1584’te ise 5000 akçeye ulaşmıştır.

Çimene (Çimne):133 Köyün adı 1518’de “Çimne/Çimene” 1555’te ise “Çimene”

şeklinde kaydedilmiştir. 1518’de 35 h., 8 m., 1 imâm, 1522’de 36 h., 8 m., 1 imam,

1555’te 29 h., 1 imam, 1 a‘mâ, 1584’te ise 26 h., 5 m., 1 imam, nüfustan meydana

gelmiştir. 1555’te Selendi’ye tâbi Tursun cemaatinden 1 şahıs köyde bulunmaktaydı.

Köyde buğday ve arpa istihsali başta gelmek üzere, pamuk üretimi ve koyunculuk,

arıcılık, ayrıca bağ ve bostan ürünleri ziraatı da yapılmaktaydı. Köyün vergi hâsılı 1518

tarihinde 3150, 1522’de 3186 akçe, 1555’te 3738 akçe, 1584’te ise 4500 akçe olduğu

görülür.

Çukurbağ:134 1518 tarihinde 42 h., 5 m., 1 imam, 1 pir-i fânî, 1 muaf, 1 ehl-i

berât, 1522’de 51 h., 6 m., 1 imam, 1 zaviyedâr, 1555’te 33 h., 2 m., 3 muaf, 1584’te ise

64 h., 12 m., 1 şeyh-i zaviye, 1 mütevelli-i zaviye, 1 imam nüfusun ikâmet ettiği köyde,

1518’de Halil Baba v. Seydi Mahmud’un ehl-i berât, 1522’de ise aynı şahsın zaviyedâr

olduğu belirtilmiştir.

1555’te Pir Ömer v. Halil Baba ile onun kardeşleri olan Pir Mehmed ve Pir

Ahmed’in muaf kaydedildiği görülür. 1584’te ise Hamza v. Halil Baba zaviyenin şeyhi,

önceki tahrirde muaf kaydedilen Pir Ömer v. Halil de zaviyenin mütevellisidir. 1584’te

1 şahıs da Selendi’den gelerek köyde yaşamaktadır. Köyde buğday ve arpa gibi hububat 132 BOA., TD 31, s. 11–12; BOA., TD 83, s. 302–303; BOA., TD 182, s. 31–32; BOA., TD 387, s. 255;

BOA., TD 272, s. 28; TK 128, s. 77 133 BOA., TD 83, s. 285; BOA., TD 182, s. 18; BOA., TD 387, s. 254; BOA., TD 272, s. 17; TK 128, s.

81–82. 134 BOA., TD 83, s. 304–305; BOA., TD 182, s. 33; BOA., TD 387, s. 255; BOA., TD 272, s. 29; TK 128,

s. 58

Page 274: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

İDARÎ TEŞKİLAT, İSKÂN VE NÜFUS

250

ürünleri yanında pamuk üretimi, bağcılık ve ceviz üretimi yapıldığı, çok sayıda koyun

beslendiği, az miktarda bal üretildiği de görülmektedir. 1522 ve 1523’te Mustafa v.

Ahmed Paşa b. Beğdili için Tımar kaydedilen köy, 1583’te Kıbrıs livâsı Çavuşlarından

Saru’ya tımar olmuştur. Köyün hâsılatına gelince, 1518’de 3476 akçe, 1522’de 3620

akçe, 1555’te 3128 akçe, 1584’te ise 5000 akçe olarak gerçekleşmiştir.

Daran:135 1500’de 6 h., 1 m., 1518’de 9 h., 1 pir-i fânî, 1522’de 10 h., 1 pîr-i

fânî, 1555’te 11 h., 1584 ise 10 h., nüfuslu küçük bir köydür. Köyde buğday ve arpa

ziraatı, pamuk üretimi, koyun ve arıcılık, bağ ürünleri ve ceviz üretimi yapılmaktadır.

1516’da İbn Kuşaklu Ali’ye tımara verilmiştir. Köyün 1500’deki geliri 508 akçe,

1518’de 722 akçe, 1522’de 728, 1555’te 773 akçe, 1584’te 900 akçedir.

Davdas:136 “Davdas” olarak bilinen köy, 1518–1584 tarihli tahrirlerde (طوداس)

“Tavdas” şeklinde kaydedilmiştir. 1518’de 87 h., 50 m., 1 imam, 3 pir-i fânî, 1522’de 95

h., 50 m., 1 imam, 2 pîr-i fânî, 1555’te 80 h., 1 imam, 1584’te 135 h., 2 imam nüfustan

oluşmaktadır. 1555’te 1 kişi Belviran’dan, 1584’te ise 1 kişi Anamur’dan gelmiştir.

Köyde hububat ürünlerinden buğday ve arpa, ayrıca pamuk üretimi ve bağcılığın

çok yaygın olduğu bunun yanında, nar ve bostan ürünleri üretimi, koyun besiciliği ve

arıcılığın da yapıldığı görülmektedir. 1518’de köyün hâsılatı 7536, 1522’de 8534 akçe,

1555’te 8043 akçe, 1584’te ise 8800 akçedir.

Dedelü:137 Balkasun Köyü’ndeki Mahmud Bey v. Karaman türbesinin vakfı olan

köy, 1500’de 6 h., 1 m., 1518’de 11 h., 7 m., 1 pir-i fânî, 1522’de 14 h., 4 m., 1 pîr-i

fânî, 1555’te 18 h., 2 muaf, nüfustan oluşmakta iken, 1584’te 25 h., nüfustan

oluşmuştur.

1584’te aynı vakfın akarı olan Balkasun Köyü gibi TK 128 nr’lı defterde yer

almamış ancak, aynı tarihli evkâf tahririnde Karaman-Mahmud Bey Türbesi Evkâf ı

arasında geçmektedir. 1584 tarihli tahrire göre adı geçen köyün halkı eskiden beri,

Belviran Kadılığında Kızılca-kışla isimli mevzide kışlamaktaydılar. Köyde buğday ve

arpa ziraatı, arıcılık ve küçükbaş hayvan besiciliği de yapıldığı müşahede olunmuştur.

135 BOA., TD 31, s. 3; BOA., TD 83, s. 307; BOA., TD 182, s. 35; BOA., TD 387, s. 255; BOA., TD 272,

s. 30; TK 128, s. 57 136 BOA., TD 83, s. 292–293; BOA., TD 182, s. 23–25; BOA., TD 387, s. 254; BOA., TD 272, s. 24; TK

128, s. 36–38. 137 BOA., TD 31, s. 15; BOA., TD 83, s. 320; BOA., TD 182, s. 45–46; BOA., TD 272, s. 40; TK 576, s.

11b

Page 275: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

ERMENEK KAZÂSI (1500–1600)

251

Köyün hâsılatı 1500’de 846 akçe, 1518’de 904 akçe, 1522’de 934 akçe, 1555’te 1764

akçe, 1584’te ise 1779 akçe olmuştur.

Dindebolı (İndebolı):138 1518’de 75 h., 16 m., 1 imam, 1 padişah berâtıyla imam

(bâ-berât-ı pâdişâhî), 3 muhassıl, 2 pîr-i fânî, 1 a‘mâ, 1522’de 84 h., 15 m., 2 pîr-i fânî,

3 muhassıl, 1 imam, 1555’te 73 h., 3 m., 1 hatib, 1 imam, 2 muhassıl, 1 muaf, 1584’te

ise 106 h., 7 m., 1 imam, 1 hatib ve imam, 2 danişmend, 1 merd-i tımar, 1 ma‘lûl, 1

mu‘tâk (H. Ali’nin azatlısı Murad b. Abdullah), 2 muhassıl, 2 muaf, nüfusun meskun

olduğu büyük bir köydür.

1518’de Seydi v. Ali’nin padişah beratıyla imam olduğu kayıtlıdır. 1555’te 1

şahsın Aşağı İzvid Köyü’nden geldiği görülüyor. 1555’te köyün tahririnde en başta yer

alan Mevlâna Mustafa v. Mevlâna Sinan’ın rüsum ve avarızdan muaf olduğu

belirtilmiştir. 1584 tarihinde Dindebolı Köyü’nde 11 neferândan müteşekkil “Evlâd-ı

Şeyh Mehmed Birgivî (r.a.) Cemaati” de bulunmaktaydı. Defterde cemaat hakkında

mevcut olan: “Mezkûrlar, Şeyh Mehmed Birgivî’nin oğlu Şeyh Vâiz Sinan evlâdından

olup muâf ve müsellem merfûu’l öşür ‘avârız ve tekâlif-i örfiyye deyü ellerinde selâtin-i

mâzî ve padişahımız e‘azze-allahu ensârahû hazretlerinden muafnâme-yi hümâyûnları

vardır ve dahi resm-i tapu viregelmemişlerdir” şeklindeki kayıttan anlaşıldığına göre,

Şeyh Mehmed Birgivî’nin evladı Şeyh Vaiz Sinan’ın evladından olduğu bildirilen bu 11

şahıs, her türlü avarız, tekâlif-i örfiyye ve tapu resminden muaftır. Adı geçen

vergilerden muaf olduklarına dair ellerinde geçmiş sultanlardan ve zamanın sultanı III.

Murad’dan muafnâme-yi hümâyunları vardır. Cemaatin imamı ise 1578’de Ermenek

Kadısı olarak görülen Mevlâna Muslihiddin’dir139.

Köyde üretim olarak, buğday ve arpa başta gelmek üzere, pamuk üretimi ikinci

sırada yer almakta olup, bağcılığın yaygın olduğu, arıcılık ve koyun besiciliğinin 138 BOA., TD 83, s. 295–296; BOA., TD 182, s. 26–27; BOA., TD 387, s. 255; BOA., TD 272, s. 22–23;

TK 128, s. 31–33. 139 Birgivî ya da Birgili Muhammed b. Pir Ali (1522–1573), XVI. yy. da yaşamış şöhretli bir Türk

âlimidir. Balıkesir’de dünyaya gelmiştir. Babasının yanında tahsile başladıktan sonra, Ahî-zâde Mehmed Efendi ve Kazasker Abdurrahman Efendi’den tahsilini tamamlaması akabinde, Bayramiye tarikatı şeyhlerinden Abdurrahman Karamânî’den inâbe alarak, tasavvuf yoluna girmiştir. Edirne’de Kassâm-ı askerî görevine getirildi. II. Selim’in hocası Ataullah Efendi, Birgi’de yaptırdığı medresenin müderrisliğini Mehmed Efendiye vermiş, burada müderrislik, telif ve vaaz ile meşgul iken 1573’te burada vefat etmiştir. Birgivî, herhangi bir ibadet karşılığında ücret almanın haram olduğunu ilan etmiş, zamanın şeyhülislamı Ebussu‘ud Efendi, Birgivî’nin ortaya attığı bu meseleden vakıfların zarar göreceği gerekçesiyle aleyhte fetva vermiştir. Günümüze kadar ününü korumuş eserlerinden bazıları şunlardır: Vasiyetnâme (Fıkıh), el-Tarikatu’l Muhammediye (Vaaz ve irşat), İzhar ve Avâmil, Bkz., Kasım Kufralı, “Birgivî-Birgili Muhammed b. Pir Ali”, İA. II, s. 634 vd.

Page 276: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

İDARÎ TEŞKİLAT, İSKÂN VE NÜFUS

252

yapıldığı, bostan ürünleri ve ceviz üretiminin de mevcut olduğu görülmektedir. Köyde 6

ay çalışır durumda olan 2 adet su değirmeni de bulunmaktadır. Dindebolı Köyü 1516’da

Mahmud v. Zeyne ile Tatfî’e müşterek tımar, 1583’te 12300 akçelik gelirin ½’si Osman

v. Halil’e diğer yarısı Süleyman v. Halil’e hisseli tımar yazılmıştır. Ermenek köyleri

arasında çok gelir getiren köyler arasında bulunan Dindebolı’nın hâsılatı, 1518’de

11240 akçe, 1522’de 11354 akçe, 1555’te 10762 akçe, 1584’te ise 12300 akçe olduğu

görülmektedir.

Eskice:140 1518 ve 1522 tahrirlerinde yer alan: “Karye-i Eskice tâbi-i Ermenek

der-vakf-ı imâret-i İbrahim Beğ der-Larende rüsûm-u örfiyye ma‘a sâlârî timârdır”

ibaresinden anlaşıldığına göre, öşür hâsılatı Larende’deki İbrahim Bey İmareti vakfına,

rüsûm-u örfiyyesi ise tımara ayrılmıştır. 1555’te ise: “Karye-i Eskice tâbi-i Ermenek

rüsûm-u örfiyye tımar, bu karyenin reâyâsı Mud kazâsına tâbi Emsi nâm vakıf kurbunda

ziraat (idüp) öşrüni vakıf canibine virirler” kaydı mevcuttur. Bu kayıttan anlaşıldığına

göre, köyün reâyâsı Mut’a bağlı Emsi Köyü yakınındaki vakıf arazisinde ziraat yaparak

öşrünü İbrahim Beğ İmareti’ne vermektedir.

Eskice 1518’de 39 h., 6 m., 1 imam, 1522’de 42 h., 6 m., 1 mütevellî, 1 imâm, 4

sipâhizâde, 1555’te 50 h., 1 m., 1 imam, 1 muhassıl, 1 ma‘lûl, 1584’te ise 66 h., 8 m.

nüfustan meydana gelmekteydi. 1555 tarihinde 12 neferândan oluşan sipâhizâde

topluluğu da bulunuyordu. Köyde koyunculuk başta gelmekte olup, üretilen ürünler

arasında buğday, arpa, pamuk ve meyve yer almaktadır. 1516, 1522 ve 1523’te

“Çerisürücü-i Nahiye-i Selendi” yani Selendi kazâsı Çeribaşısı olan, Osman v. Seydi

Ahmed b. Şah’a tımar, 1583’te ise Hüseyin v. Bekir ile İsa v. Bâlî’ye hisseli tımar

yazılmıştır. 1518’de köy hâsılatı 1950, 1522’de 2555 akçe, 1555’te 1822 akçe, 1584’te

ise 4000 akçe olmuştur.

Ezvendi:141 Müslim ve gayrimüslimlerin bir arada yaşadıkları köylerden birisi

de Ezvendi’dir. Köyün 1518’de 60 h., 9 m., 1 imam, 1 pîr-i fânî, 1 muaf, 60 müslüman,

10 gayrimüslim toplam 70 neferden, 1522’de 64 h., 9 m., 1 imam, 1 pir-i fânî 73

müslim, 10 gayrimüslim toplam 83 neferden teşekkül ediyordu. 1555’te köydeki İslam

toplumu 86h., 1 m., 1 imam, 115 neferândan oluşurken gayrimüslimler 10 h., 2 muaf, 12 140 BOA., TD 83, s. 283; BOA., TD 182, s. 16–17; BOA., TD 387, s. 254; BOA., TD 272, s. 15–16; TK

128, s. 97 141 BOA., TD 83, s. 282; BOA., TD 182, s. 13; BOA., TD 387, s. 254; BOA., TD 272, s. 12–13; TK 128,

s. 93–95.

Page 277: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

ERMENEK KAZÂSI (1500–1600)

253

neferân nüfustan oluşmaktadır. 1584’te ise müslüman cemaati, 113 h., 19 m., 2 hatib, 1

imam, 310 neferden teşekkül ederken, gayrimüslim toplum, 7 h. ve 9 neferândan

meydana geliyordu. Köyün nüfusunun 1518’de % 83’ü, 1522’de % 86’sı, 1555’te ise %

89’u, 1584’te ise % 97’si müslümanlardan oluştuğu görülür. Köydeki Gayrimüslim

şahıslar: Hızır, Mihail, Bâlî, Güleç, Murad, Sinan gibi isimler taşımaktaydılar.

Köyde tahıl ürünlerinden buğday ve arpa başta olmak üzere, pamuk ziraatı, bağ-

bostan, nar ve ceviz üretimi, arıcılık ve küçükbaş hayvancılık önemli bir yer

tutmaktadır. Köyde birisi bütün yıl, diğeri 6 ay çalışan 2 adet su değirmeni

bulunmaktaydı. 1518’de yıllık hâsılatın 6889 akçe, 1522’de 6973 akçe, 1555’te 7724

akçe, 1584 tarihinde ise 8731 akçe olarak gerçekleşmiştir.

Fariske (Ferseke/Fersika):142 1500–1584 tarihleri arasında yapılan tahrirlerde

yer aldığı görülen: “Nısf-ı öşrü vakf-ı Medrese-i Ermenek” veya “nısf-ı öşrü vakf-ı

medrese-i Musa Beğ der-Ermenek” ibaresinden Tol Medrese’nin vakfı olduğu anlaşılan

Köyün öşrünün diğer yarısı ise “nısf-ı öşri ma‘a sâlâriye” yani salârî tımardır. Adı 1555

tarihine kadar “Ferseke” olarak geçmekteyken, 1555’te: “nâm-ı diğer Fariske” ilavesi

yapılmıştır. Fariske 1500 tarihinde 4 h., 4 neferân nüfustan müteşekkil küçük bir köydü.

1518’de 14 h., 1522’de 16 h., 1 m, 3 sipâhizâde, 1555’te 23 h., 1 m., 1 a‘mâ, 1 malûl, 1

mütevelli, 1 sipâhizâde, 1584’te 22 h., 5 m., 1 imam, 1 malûl, nüfustan meydana geldiği

görülür. Köyde Hacı Alâeddin, Mumcıyân, İkizce ve Sipâhizâdegân, köy sınırında ise

Mukaddemlü cemaati de bulunuyordu. Buğday ve arpa ziraatının yanında koyuncuk ve

arıcılığın da yapıldığı köyde, 6 ay çalışan bir de su değirmeni bulunmaktadır.

1500 tarihinde Fariske Köyü öşrünün yarısı ve rusûm-ı örfiyyesi Veled-i Sûfî’nin

tımarıdır. Köydeki cemaatler, 1516’da Mustafa v. Küçük’e ve Efendi v. Küçük’e tımara

verilmişti. 1522 ve 1523’te ise öşrün yarısı cemaatleriyle birlikte Mustafa veledi

Kudüs’e “ber-vechi zeâmet”, 1583’te ise Mahmud b. Ali ile Osman b. Ali’ye hisseli

tımar olarak verilmişti. Köy hâsılatı 1500’de 2197 akçe, 1518’de 4427, 1522’de 4471,

1555’te 4033 akçe, 1584’te ise 8400 akçe olmuştur.

142 BOA., TD 31, s. 4; BOA., TD 83, s. 306–307; BOA., TD 182, s. 34; BOA., TD 387, s. 255; BOA., TD

272, s. 29–30; TK 128, s. 54–55.

Page 278: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

İDARÎ TEŞKİLAT, İSKÂN VE NÜFUS

254

Fit (Fet):143 1500 tarihinde 40 (?) h., 26 neferân, 1518’de 34 h., 9 m., 1 pîr-i fânî,

1 muaf, 1522’de 40 h., 10 m., 1 pîr-i fânî, 1555’te 38 h., 1 m., 1584’te ise 46 h., 4 m., 1

imam, 1 a‘mâ, nüfustan teşekkül etmiştir.

1555’te bir şahıs Selendi’den Fit’e gelmişti. Buğday ve arpa ziraatının yanında,

pamuk, bağ ve bostan ürünleri üretimi, arıcılık ve koyun yetiştirildiği görülen köyde,

yılda 3 ay çalışır durumda olduğu görülen 1 adet su değirmeni vardır. Köy hâsılı 1583’te

Şah v. Hızır’a hisseli tımar kaydedilmişti. Köyün vergi geliri 1500’de 2402 akçe,

1518’de 2429 akçe, 1522’de 2667 akçe, 1555’te 3342, 1584’te 4300 akçedir.

Gargara:144 1500’de 77 h., 16 m., 1518’de 55 h., 24 m., 1 imam, 1 pîr-i fânî,

1522’de 57 h., 23 m., 1 imam, 5 sipâhizâde, 1 pîr-i fânî, 1 mütevelli, 1555’te 90 h., 1

imam, 1584 tarihine gelindiğinde ise 256 h., 4 imam, 1 meczup, 2 muhassıl, 1 mâ‘lûl

nüfus kaydedilen köyde, 1518’de mütekâid sipâhiler de bulunmaktaydılar.

1555’te 3 Balkasun, 2 Alakilise, 2 Mulumu köylerinden gelen şahıslar vardı.

Anlaşılan bu tarihte görülen dış göç daha da artmış ve 1584 tarihine gelindiğinde ise

büyük bir nüfus patlaması olmuştur. Hububat ürünlerinden buğday ve arpanın çokça

üretildiği Gargara Köyü’nde pamuk ve ona bağlı olarak ibrişim üretimi ile dikkate değer

miktarda bağ ve bostan ziraatı yapılmakta, ceviz ve nar da üretilmekteydi. Köy,

1516’da, 1522’de Halil b. Bahadır’ın oğulları olan Ağa, Ürküd, Korkud, Savcı ve

Paşa’ya hisseli tımar kaydedilmiş, 1523’te Savcı’nın ölümü dolayısıyla köyün geliri

diğer 4 kardeş arasında paylaştırılmaya devam edilmiştir. Köy hâsılı 1500’de 12555

akçe, 1518’de 13560 akçe, 1522’de 14196, 1555’te 13986 akçe, 1584’te ise 15500 akçe

ile Ermenek köyleri arasında daima ilk sıradaydı.

Gerdeli/Gerde:145 1555 tarihine kadar “Gerdelü gerye” olarak kaydedilen köy,

bu tarihten itibaren “Gerdeli” şeklinde yer almıştır. 1518’de 37 h., 6 m., 1 imam, 1 pîr-i

fânî, 1522’de 40 h., 5 m., 1 imam, 1 pîr-i fânî, 1555’te 39 h., 1584’te 61 h., 2 m., 1

imam ve hatib nüfusun meskun olduğu bir köydür.

1518’de köyün isminden sonra yer alan kayıttan bu tarihte adı geçen şahsın oğlu

Pir Ali’nin yurt olarak tasarrufunda olduğu, 1522 tarihinden itibaren bu mefhumun 143 BOA., TD 83, s. 298; BOA., TD 182, s. 28; BOA., TD 387, s. 255; BOA., TD 272, s. 25; TK 128, s.

63. 144 BOA., TD 31, s. 6–7; BOA., TD 83, s. 276–277; BOA., TD 182, s. 10–11; BOA., TD 387, s. 254;

BOA., TD 272, s. 10–11; TK 128, s. 83–87. 145 BOA., TD 83, s. 297; BOA., TD 182, s. 27–28; BOA., TD 387, s. 255; BOA., TD 272, s. 24–25; TK

128, s. 27.

Page 279: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

ERMENEK KAZÂSI (1500–1600)

255

ortadan kalktığı görülüyor. 1555’te 1 şahsın Lafza Köyü’nden, 1584’te ise birisi Davdas

diğeri Selendi’den 2 şahsın geldiği belirtilen köyde, buğday ve arpa ziraatından başka,

pamuk, ibrişim, ceviz, bağ ve bostan ürünleri, arıcılık ve koyun besiciliği

yapılmaktaydı. Gerdelü, 1516’da Mahmud v. Şah’a tımar, 1583’te ise Hüseyin v. Sûfî ve

Ali v. Seydi Ahmed’e hisseli tımar verilmiştir. Köyün hâsılatı 1518’de 3126, 1522’de

3160 akçe, 1555’te 3869, 1584’te ise 5000 akçe olmuştur.

Görmel:146 1518–1584 tarihlerindeki tahrir defterinde (Görmel) şeklinde yer

alan köy, 1518’de 78 h., 23 m., 3 imam, 1 muaf, 1522’de 89 h., 24 m., 3 imam, 1555’te

93 h., 1 imam, 1 hatib, 1 muaf, 1584’te ise 108 h., 11 m., 1 imam, 1 hatib, 3 merd-i

hisar, 1 Topçu-yı Akçakale, 2 pîr-i fânî, 1 a‘mâ nüfustan müteşekkildir.

1518-1522’de imamlar: Yusuf v. Halil, Mahmud Fakih v. Mustafa, Pir Ali v.

Yusuf Fakih isimli kişilerdi. İmam Pir Ali’nin biraderi Pir Ahmed’in de 1518’de muaf

olduğu, 1522’de bu muafiyetin kalktığı görülüyor. 1555’te 3 neferin Manyan

Kal‘ası’ndan, 1 Davdas, 1 şahsın da Nefs-i Ermenek’ten geldiği görülüyor. Köyde,

buğday ve arpa ziraatı, az miktarda pamuk, bağ ve bostan ürünleri, ceviz, nar üretiminin

yanında koyun besiciliği ve arıcılık da yapılmaktaydı. 1516’da Üvey’se “ber-vech-i

zeâmet”, 1583’te ise Mehmed v. Hacı Ali, Sinan v. Musa, Deniz v. Ahmed ve Osman v.

Mustafa’ya hisseli tımar olarak verilmiştir. Köyün geliri 1518’de 8540, 1522’de 8420,

1555’te 9730 akçe, 1584’te ise 9500 akçeydi.

Günderler:147 1500’de 21 h., 1 imam, 1518’de 30 h., 6 m., 1 imâm, 1 muhassıl,

1 a‘mâ, 1 muâf, 1522’de 36 h., 7 m., 1 imam, 1 muhassıl, 1 a‘mâ, 1555’te 30 h., 3 muaf,

1584’te 50 h., 9 m., 1 imam, 1 hatib, 1 muhassıl, 1 pir-i fânî ve 1 divane nüfustan

müteşekkildir.

1518 ve 1522’de köyün imamı olan Günder Fakih v. Salih Baba’nın ismi dikkat

çekicidir. Muhassıl ise imamın kardeşidir. 1555’te muaf olan Habib Fakih v. Şeyh Paşa

aynı köydeki Şeyh Paşa Mescidi banisinin oğludur. Köyde buğday ve arpa gibi hububat

ürünleri üretimi yanında, koyunculuk ve bağ ürünleri ziraatının yaygın olduğu, az

miktarda balcılık yapıldığı, bostan ürünleri, ceviz ve nar gibi ürünlerin de üretildiği

görülmektedir. 1516’da Tur Hoca v. Tengrivirmiş’e, 1523’te ise Mahmud v. Şah’a tımar 146 BOA., TD 83, s. 300–302; BOA., TD 182, s. 30–31; BOA., TD 387, s. 255; BOA., TD 272, s. 27–28;

TK 128, s. 100–102. 147 BOA., TD 31, s. 10; BOA., TD 83, s. 311–312; BOA., TD 182, s. 38–39; BOA., TD 387, s. 255;

BOA., TD 272, s. 33–34; TK 128, s. 80.

Page 280: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

İDARÎ TEŞKİLAT, İSKÂN VE NÜFUS

256

kaydolunmuştur. Köyün geliri 1500’de 3130 akçe, 1518’de 2664, 1522’de 2746 akçe,

1555’te 3106 akçe, 1584’te 4000 akçe olmuştur.

Güzve:148 1518 tarihinde 21 h., 10 m., 1 imam, 4 muaf, 1 pîr-i fânî, 1sufî,

1522’de 23 h., 9 m., 1 imam, 1 pîr-i fânî, 1 muaf, 1555’te 30 h., 1 m., 1 imam, 1584’te

35 h., 1 m., 1 pîr-i fânî nüfustan oluşmaktaydı.

1518’de muaf olduğu bildirilen Mestan v. Sûfî hakkında: “mezkûr Mestan

evvelden âbâ ve ecdâdı Karaman zamanından berû muâf olagelüp İbrahim Beğ’den ve

Sultan Mehmed Han’dan muâfiyet-nâmeleri olup ve Sultan Bayezid Han’dan mukarrar-

nâmeleri vardır” denilmektedir. Bu ifadelerden anlaşıldığına göre, Karamanoğulları

zamanında tanınan bir muafiyet, onların yerine geçen Osmanlı Sultanları tarafından da

devam ettirilmekteydi. Köyde buğday ve arpa ziraatı, koyun besiciliği, bağ ve bostan

ürünleri ziraatı, meyve ve ceviz üretimi ile az da olsa arıcılık yapıldığı görülür. 1516’da

İbn Kuşaklu Ali’ye tımara verilmiştir. 1518’de köyün geliri 1762, 1522’de 1846 akçe,

1555’te 2788, 1584’te 2000 akçedir.

İrnebolı:149 İrnebolı Köyü’nde müslim ve gayrimüslimler bir arada

yaşamaktaydılar. Köyün adı 1518 ve 1522 tarihli Tahrir Defterlerine (ارنابولي)

“İrnâbolı”, 1555 ve 1584’teki tahrir kayıtlarında ise öncekilerden farklı olarak (ن) “nun”

harfindeki uzatma harfi “elif”in (ا) yerine (ه) “he” harfi yazılmış ve (ازنه بولي) “İznebolı”

şeklinde kaleme alınmıştır. 1518’de köyün müslüman sakinleri, 65 h., 30 m., 1 imam,

96 neferden oluşurken, gayrimüslim cemaat, 20 h., 4 m., 26 neferden meydana

geliyordu. 1522’de köyün müslüman nüfusu 91 h., 27 m., 1 imam, 2 muaf 100

neferândan meydana gelirken, gayrimüslim sakinler 6 m., 28 neferden ibaretti. 1555’te

ise müslüman nüfusu 46 h., 1 m., 1 imam, 1 muaf, 92 neferândan oluşurken

gayrimüslim topluluk 14 hâneye çıkmıştır. 1584’te ise müslüman toplum 85 h., 2 imam,

173 neferden oluşurken gayrimüslim cemaat 8 m., 10 neferândan oluşmaktaydı. 1555’te

Anamur’dan 7, Gülnar’dan 1, Selendi’den 1, Kazancı Köyü’nden 1 olmak üzere 10

nefer dış göç almıştır.

Gayrimüslim reâyâ arasında: Akça, İlyas, Eymür, Doğan, Murad, Yusuf, Bâkî,

İlyas, Sinan, Kara Bâlî, Alâeddin, Turmuş gibi isimlere rastlanmaktaydı. 1555’te 148 BOA., TD 83, s. 298–299; BOA., TD 182, s. 28–29; BOA., TD 387, s. 255; BOA., TD 272, s. 25–26;

TK 128, s. 106. 149 BOA., TD 83, s. 273–274; BOA., TD 182, s. 7–8; BOA., TD 387, s. 254; BOA., TD 272, s. 7–8; TK

128, s. 20–22.

Page 281: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

ERMENEK KAZÂSI (1500–1600)

257

gayrimüslimlerin elindeki arazileri, Anamur ve Gülnar’dan gelen müslümanların

ektikleri gözlenmektedir. Köyde buğday ve arpa ziraatı başta gelmekte, koyun besiciliği

ve arıcılık, meyve ve ceviz üretimi de yapılmaktaydı. 1518 ve 1522’de köyde pamuk

üretimi olmadığı halde ibrişim üretilirken, 1555’te pamuk da üretilmeye başlanacaktır.

İznebolı Köyü 1516’da Ömer v. Yıva ile İbrahim v. İsmail b. Hamza’ya hisseli tımar,

1522 ve 1523’te Ömer v. Yıva’ya, 1583’te Ali b. Yakub ve Ahmed b. Ali’ye hisseli tımar

olarak verilmiştir. Köyün 1518’deki geliri 5780 akçe, 1522’de 5944 akçe, 1555’te

10996 akçe, 1584’te 12000 olarak gerçekleşmiştir.

İznebolı:150 1518–1584 tarihleri arasında yapılan bütün tahrirlerde (ازنابولي)

“İznâbolı” şeklinde okunmaktadır. Çünkü diğerinden farklı olarak “zel” (ذ) ve “nun” (ن)

harflerine nokta konulduğu görülür. 1518’de 56 h., 8 m., 2 pîr-i fânî, 1 muaf, 2

mütevelli-i cami‘, 1 müezzin, 1 hatib, 2 muhassıl, 5 muaf, 1522’de 87 h., 10 m., 2 muaf,

2 zaviyedâr, 2 pîr-i fânî, 1 mütevelli, 1 şerîf, 1555’te 51 h., 1 imam, 1584’te 168 h., 5

m., 7 seyyid nüfustan müteşekkildir.

1518’de muaf olan Seydi Ahmed ile ilgili olarak: “mezkûr Seydi Ahmed

Karamanoğlu zamanından muâf olup, Sultan Bayezid Han’dan dahî muâfiyet-nâmesi

vardır” denilmektedir. Aynı şahıs 1522’de pîr-i fânî olmuş, çocukları İsa ve Hacı Musa

muaf olmaya devam etmişlerdir. 1518’de Tahrir Defterinde geçen: “Çiftlik der-zemin-i

karye-i mezbûre der-yed-i Ömer ve Alâeddin ve İsmail ber-mûceb-i hüccet-i Kâdı-i

Ermenek” ibaresinden anlaşıldığı üzere, Ermenek Kadısı’nın hücceti gereği, Ömer,

Alâeddin ve İsmail’in elinde olan bir de çiftlik vardır. 1522’de çiftlik aynı kişilerin

elindedir.

Köyde hububat ürünlerinden buğday ve arpa üretimi başta gelmek üzere, pamuk

üretimi, bağ ürünleri önemli yer tutmakta, bostan ve ceviz üretimi yanında koyun

besiciliği de yapılmaktaydı. Köyde bir yıl süreyle çalışır durumda olan bir de su

değirmeni mevcuttu. 1522’de Mehmed v. Mürsel ve Ömer v. Yıva’ya, 1523’te Mehmed

v. Mürsel’e, 1583’te ise Seydi Ali v. İsa’ya tımar kaydedilmiştir. 1518 tarihinde köyün

gelirinin 4820 akçe, 1522’de 4962, 1555’te 5675 akçe, 1584’te ise 8000 akçeye

ulaşmaktaydı.

150 BOA., TD 83, s. 274–275; BOA., TD 182, s. 8–9; BOA., TD 387, s. 254; BOA., TD 272, s. 9; TK 128,

s. 43–46.

Page 282: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

İDARÎ TEŞKİLAT, İSKÂN VE NÜFUS

258

Aşağı İzvid (İzvid-i Süflî):151 Ermenek’te müslim ve gayrimüslimlerin bir arada

yaşadıkları kırlık yerleşim birimlerinden birisi olan Aşağı İzvid Köyü, 1518’de 64 h., 23

m., 1 imam, 1 müezzin, 1 hatib-i cami‘, 2 pîr-i fânî, 1 ma‘lûl, 2 muhassıl, 121 müslim

nefer, 5 gayrimüslim, 1522’de 70 h., 23 m., 1 imam, 1 ma‘lûl, 1 muhassıl, 118 müslim

nefer, 1 m., 7 gayrimüslim nüfus meskun idi. 1555 tarihinde müslüman toplum 84 h., 1

hatib, 1 muaf, 3 pîr-i fânî, 120 neferden teşekkül etmişken, gayrimüslim cemaatin 6 h.

ve 6 nefer olduğu görülür. 1584 tarihine gelindiğinde ise, müslüman toplumu 126 h., 5

m., 1 hatib, 1 mülâzım, 1 şerifzâde, 3 pîr-i fânî, 1 ma‘lûl, 270 neferân nüfustan

müteşekkil durumdayken, gayrimüslimler 5 h., 15 neferden oluşmaktaydı.

1584’te şerifzâde olan kişi Sulu Fakih v. Kemal, Mülâzım ise Mehmed v. O idi.

“Gebrân” ibaresiyle müslüman nüfusun alt tarafına yazılan şahısların isimlerine

bakıldığı zaman, “Hızır v. Alâeddin, Hızır v. Sulu, Buderis, Bâlî, Hacı” gibi isimler

taşıdıkları görülür. Köyde temel besin maddesi olan buğday ve arpa gibi hububat

ürünleri üretimi başta gelmekte, pamuk ikinci sırayı almaktaydı. Bunun yanında kendir,

nar yetiştirilen, bostan ve bağ ürünleri üretimi ile arıcılık ve küçükbaş hayvan

yetiştiriciliği de yaygındı. Köyde senenin 6 ayında çalışan 2 tane su değirmeni vardı.

Köyün 1518’deki hâsılat miktarı 8564, 1522’de 8738 akçe, 1555’te 8515 akçe, 1584’te

8000 akçe olarak gerçekleşmiştir.

Yukaru İzvid (İzvid-i Ulvî):152 Köy nüfusu, 1518 tarihinde 54 h., 24 m., 1

imam, 1 müezzin, 2 muaf, 4 pîr-i fânî, 1522’de 57 h., 25 m., 3 pîr-i fânî, 1 imam, 1

sipâhizâde, 1555’te 53 h., 1 imam, 1 hatib, 2 muhassıl, 1 a‘mâ, 1584’te ise 108 h., 1

imam ve hatib, 1 müezzin, 2 danişmend nüfustan teşekkül ettiği görülür.

Köyde buğday ve arpa, pamuk ve ibrişim üretimi, koyunculuk ve arıcılık, bağ,

bahçe ve bostan ziraatı, ceviz üretimi de yapılmaktaydı. Köyde bütün yıl boyunca

çalışan 2 adet su değirmeni mevcuttu. Köyün 1518’deki vergi geliri 6862 akçe, 1522’de

ise 6507 akçe, 1555’te 8520 akçe, 1584’te ise 8500 akçe tutarındaydı.

151 BOA., TD 83, s. 277–279; BOA., TD 182, s. 11–12; BOA., TD 387, s. 254; BOA., TD 272, s. 11–12;

TK 128, s. 23–26. 152 BOA., TD 83, s. 279–280; BOA., TD 182, s. 14; BOA., TD 387, s. 254; BOA., TD 272, s. 13–14; TK

128, s. 18

Page 283: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

ERMENEK KAZÂSI (1500–1600)

259

Kazancı:153 Kazancı Köyü’nde 1500’de 23 h., 6 m., 1518’de 20 h., 1 muhassıl, 1

pîr-i fânî, 1522’de 26 h., 1 muhassıl, 1 pîr-i fânî, 1 imam, 1555’te 1 m., 17 h., 1 a‘mâ, 1

imam, 1584’te 16 h., 1 imam, nüfus kaydedilmiştir.

1555’te 1 şahıs Nefs-i Anamur’dan, bir de Selendi kazâsından olmak üzere 2 kişi

köyde bulunmaktaydı. 1584’te ise Ali v. Mehmed isimli şahıs Anamur'dan gelmiştir.

Hububat ürünleri olan buğday ve arpadan sonra, pamuk üretimi, koyunculuk, arıcılık ve

bağ ürünleri üretimi yapılmaktaydı. 1516’da İsa v. Şamlu ile Erdoğdu v. Tengrivirmiş’e

tımar kaydedilmiştir. 1522 ve 1523’te tekrar İsa v. Şamlu’ya tımar yazılmıştır. 1500’de

3249 akçe, 1518’de köyün geliri 2650 akçe, 1522’de 1716, 1555’te 1728 akçe, 1584’te

ise 2100 akçeydi.

Keremüddin:154 1500 tarihinde 10 h., 2 m., 1518’de 11 h., 6 m., 1522’de 15 h., 8

m., 1555’te 14 h., 1 m., 1 imam, 1 muhassıl, 1584’te ise 13 h. 21 nefer nüfustan

oluşmaktaydı.

1555’te Seydi Ahmed isimli bir şahsa der-şehir, diğer bir şahsa da an-karye-i

Çavuş notu düşülmüştür. Köyde buğday, arpa, pamuk, bağ ve bostan ziraatı yanında

koyun besiciliği de yapılmaktaydı. 1516’da köy, Üveys v. Cabbar ve Eydin’e müşterek

tımar, 1522’de ise Ahmed v. Hasan b. Adalu’ya “ber vechi zeâmet” verilmiştir. Köyün

1500’deki hâsılı 1985 akçe, 1518’de 1918, 1522’de 2084, 1555’te 1994 akçe, 1584’te

1800 akçeydi.

Kızılca:155 1518 tarihli defterde yer alan: “Kızılca der-an karye-i mezbûre

(Gargara)” ibaresinden anlaşıldığına göre, 1518’de Gargara Köyü’ne tâbi durumdadır.

1518 ve 1522’de 2 h., ve 2 neferden, 1555’te 2 h. ve 3 neferden teşekkül etmiştir.

1555 tarihli tahrirde kaleme alınan: “mezârii‘ Bednam Davdas ve Yukaru İzvid

halkı ziraat ider” notundan artık köyün arazilerini Bednam, Davdas ve Yukaru İzvid

halkı ekip biçtiğini öğreniyoruz. Köyde meskûn kimse kalmadığından 1584 tarihli

tahrirde hali olarak kaydedilecektir. Köyde buğday ve arpa ziraatı yanında çok miktarda

pamuk üretildiği görülmektedir. 1518 tarihinde köyün hâsılatı 1780 akçe, 1522’de 1456

akçe, 1555’te ise 1390 akçe tutarında olmuştur. 153 BOA., TD 31, s. 10–11; BOA., TD 83, s. 304; BOA., TD 182, s. 32–33; BOA., TD 387, s. 255; BOA.,

TD 272, s. 28–29; TK 128, s. 34. 154 BOA., TD 31, s. 13–14; BOA., TD 83, s. 312–313; BOA., TD 182, s. 39; BOA., TD 387, s. 255;

BOA., TD 272, s. 34; TK 128, s. 107. 155 BOA., TD 83, s. 277; BOA., TD 182, s. 11; BOA., TD 387, s. 254; BOA., TD 272, s. 11; TK 128, s.

23

Page 284: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

İDARÎ TEŞKİLAT, İSKÂN VE NÜFUS

260

Kızılin:156 1518 tarihli tahrirde geçen: “der-mezraa-yı Kızılin an-nefs-i

Ermenek” ibaresinden, köyün Ermenek’e tâbî bir mezraa olduğu görülür. 1518’de 5 h.,

2 m., nüfuslu bir mezraa iken, köy statüsüne geldiği: “Karye-i Kızılin an-nefs-i

Ermenek” ibaresinden anlaşılan Kızılin 1522’de 6 h., 1 m., 1555’te 11 h., 1584’te ise 16

h., 2 m., nüfustan müteşekkildir.

1518 ve 1522’de Kızılin’de sadece koyun beslendiği ancak, buraya bağlı bir

zeminde hububat ziraatı yapıldığı görülür. 1516’da, 1522’de ve 1523’te Mustafa v.

Eflatun b. Küçük’e, 1583’te ise Ahmed b. Ali’ye tımar kaydedilmiştir. 1518’de yıllık

hâsılat 387, 1522’de 411 akçe, 1555’te 739 akçe, 1584’te ise 1009 akçe olmuştur.

Lamus (Lamas):157 Köy Lamus/Lamus adıyla bilinmesine rağmen, 1500, 1518

ve 1522’de (الماس) “Lamas” olarak kayıtlıdır. 1500 tarihli tahrirde 69 h., 4 m., 1 imam,

1518’de 121 h., 29 m., 1 imam, 1 pîr-i fânî, 1 mütevelli-i câmi‘, 3 muâf, 1522’de 130 h.,

30 m., 1 imam, 1 pîr-i fânî, 1555’te 107 h., 1 m., 1 imam, 1 hatib, 5 muhassıl, 1584’te

ise 183 h., 5 m., 2 imam, 3 danişmend, 1 ma‘lûl, 1 mülâzım, 1 merd-i tımar, 1 muaf

nüfustan teşekkül etmiştir.

1500’de imam olan Şihabeddin v. Abdurrahman’ın ismi yanına düşülen bir

notta, “mâdemki imamdır resm-i çift ve avârız virmeye” denilmektedir. 1518’de 2

kişinin ismi üzerinde “der-karye” notu, muâf olan Süleyman v. İbrahim’e ise: “Merhûm

Sultan Bayezid Han’ın rüsûm-u dîvâniyeden muâfnâme verdiği” kayıtlıdır. Köyde

buğday ve arpa ziraatından başka, pamuk üretimi, bağcılık, bostan ürünleri ziraatı ve nar

üretimi, arıcılık ve koyun besiciliği yapılmaktaydı. 1518 ve 1522’de köyde 1 adet

değirmen bulunmaktaydı. 1516’da Mehmed Çelebi v. Ahmed Bey’e “ber-vech-i

zeâmet”, 1522 ve 1523’te Süleyman Çelebi v. Umur Bey’e tımar olarak verilmiştir.

Köyün hâsılatının 1500’de 7040 akçe, 1518’de 7536 akçe, 1522’de 8311, 1555’te 9432

akçe, 1584’te ise 11000 akçe olduğu görülür.

Lafza (Lavza):158 1518 ve 1522’de “Lavgâr veya Lavhâr”, 1555’te ise “Lavza”

şeklinde kaydedilen köy, 1518’de 50 h., 19, m., 1 imam, 1 pîr-i fânî, 1522’de 55 (الوظه)

156 BOA., TD 83, s. 311; BOA., TD 182, s. 38; BOA., TD 387, s. 255; BOA., TD 272, s. 33; TK 128, s.

105–106. 157 BOA., TD 31, s. 8; BOA., TD 83, s. 289–291; BOA., TD 182, s. 22–23; BOA., TD 387, s. 255; BOA.,

TD 272, s. 20–21; TK 128, s. 72–77. 158 BOA., TD 83, s. 287–288; BOA., TD 182, s. 20–21; BOA., TD 387, s. 255; BOA., TD 272, s. 18–19;

TK 128, s. 89–91.

Page 285: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

ERMENEK KAZÂSI (1500–1600)

261

h., 16 m., 1 imam, 1 pîr-i fânî, 1555’te 70 h., 1 imam-hatib, 1584’te ise 106 h., 3 m., 1

hatib, 1 danişmend, 6 dervişzâde, 1 a‘mâ, nüfusun meskun olduğu bir köydür. 1555’te 1

şahıs Başdere Köyü’nden gelerek burada ziraat yapmaktaydı.

1584 tarihinde Dindebolı Köyü’nde görülen, Mevlâna Sinan evladından 6 kişi

bulunmaktaydı. Bu şahıslar: Mevlâna Sinan v. Seydi, Pirî birader-i O, Mehmed birader-i

O, Abid birader-i diğer, Abdullah birader-i diğer, Ahmed birader-i diğer isimli kişilerdir.

Bunlar hakkında: “Bu zikr olan altı nefer kimesneler Şeyh Mehmed Birgivî oğlu Şeyh

vâ‘iz Sinan evlâdından olup merfû‘ul-öşr ve’r-rüsûm ve’l ‘avârız ve tekâlif-i örfiyye

deyü ellerinde selâtin-i mâziden ve padişahımız e‘azzellahu ensârahû hazretlerinden

muafnâme-i hümâyunları vardır” denilmekteydi. Metinden anlaşıldığına göre bunlar da

Dindebolı’daki akrabaları gibi, öşr, rüsûm, avarız ve tekâlif-i örfiyyeden muaftılar.

Köyde buğday ve arpa, bostan ürünleri ziraatı ile nar, ceviz üretimi yapılmakta

olup, bal üretimi ve hayvancılık da köyün temel geçim kaynaklarındandır. Diğer

köylerden farklı olarak sadece “öşür” kaydıyla 500 akçe vergi alındığı görülür. 1516’da

köye bağlı mezraalar Efendi v. Küçük’e tımar, köy ise 1583’te Seydi Ali v. İsa’ya hisseli

tımar kaydedilmiştir. 1518’de köyün hâsılatı 7391, 1522’de 7467 akçe, 1555’te 7886,

1584’te ise 9500 akçe olmuştur.

Muhallar (Mihaller/Mihallardı):159 Köy, Larende (Karaman)’da bulunan

İbrahim Bey İmareti vakfıdır. 1518’de köyün adı “Mihâller (Muhallar) zemîn-i Eniş

vakf-ı İmâret-i İbrahim Beğ der-Larende”, 1522’de “Mihaller-öşriyye vakf-ı imâret-i

İbrahim Beğ-örfiyye tımar” ibaresiyle kaydedilen köy, 1518’de 28 h., 3 m., 1 imam,

1522’de 31 h., 3 m., 1 imam, 1555’te 27 h., 1584’te 33 h., 1 m., 1 a‘mâ, 1 divâne

nüfustan teşekkül etmekteydi.

1555 tarihinde öşür hâsılatı imaret vakfına ait Eskice Köyü’ne düşülen kaydın

bir benzerinin Muhallar için de yazıldığını görüyoruz. Bu kayıtta: “karye-i mezbûrenin

reâyâsı kazâ-i Mud’a tâbi Emsi nâm İbrahim Beğ İmareti vakfı sınûrında mütemekkin

olup ziraat itmeğin arazisi ol vakfa tâbi‘ olup öşrüni vakıf canibine virirler”

denilmekteydi. Bu nottan anlaşılan Muhallar reâyâsı da Eskice Köyü reâyâsı gibi

İbrahim Beğ İmareti’nin vakfı olan Mut’a tâbi Emsi Köyü sınırında ziraat edip öşrünü

adı geçen vakfa vermekteydiler. 159 BOA., TD 83, s. 284–285; BOA., TD 182, s. 17–18; BOA., TD 387, s. 254; BOA., TD 272, s. 16; TK

128, s. 99

Page 286: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

İDARÎ TEŞKİLAT, İSKÂN VE NÜFUS

262

Köyde buğday, arpa, pamuk ziraatı, koyun besiciliği, bal üretimi, bağ ve bostan

ürünleri ziraatı yapılmaktaydı. Muhallar Köyü örfî vergi hâsılatı 1516’da İbrahim v.

Bozkırlı’ya, 1522’de Veled-i Hüseyin b. Adalu’ya tımar olmuştur. 1518’deki hâsılat

2071 akçe olup, bunun 1046 akçesi tımara, 1025 akçesi ise vakfa 1522’de 1146 akçe

tımara, 1505 akçe vakfa tahsis edilmişti. 1555’te köyün örfi vergi hâsılı 1036 akçe,

1584’te ise 1320 akçe olmuştur.

Mulumu (Mulumı):160 1518’de 27 h., 3 m., 1 muaf, 1522’de 34 h., 4 m., 5

sipâhizâdegân, 1555’te 34 h., 1584’te 82 h., 2 m., 2 imam nüfustan müteşekkildi.

1518’de İsmail v. Sinan isimli şahsın muâf olduğu anlaşılıyor. 1518’de köyde sadece

Mumcıyân cemaati konaklarken, buna 1522’de 5 neferden oluşan sipâhizâdegân

cemaati de dâhil olmuş, 1555’te sayıları 9’a yükselmiştir. Köyde arpa, buğday ziraatı, az

miktarda pamuk üretimi, koyun besiciliği ve arıcılık, bağ ürünleri üretimi de

yapılmaktaydı. 1516’da köydeki Mumcıyân cemaati Güzel veledi Seydi b. Bozkırlı’ya

tımara, 1522’de Emre v. Orhan’a tımara verilmiştir. Mulumu ise 1583’te Memi v.

Mustafa’ya hisseli tımar olarak verilmişti. Köyün 1518’deki hâsılatının 2737 akçe,

1522’de 2789 akçe, 1555’te 3536 akçe, 1584’te ise 5500 akçe olduğu görülür.

Muzvadi:161 1500 tarihinde 23 h., 4 m., nüfustan müteşekkil iken, 1518’de 36 h.,

15 m., 1 muhassıl, 2 muaf, 1522’de 41 h., 15 m., 1 muhassıl, 1555’te 38 h., 1 m., 1 pîr-i

fânî, 1584’te 54 h., 1 m. nüfustan oluşmaktaydı. Köyde buğday arpa ve pamuk üretimi,

koyun besiciliği, arıcılık, bağ ve bostan ürünleri, ceviz yetiştirilmekteydi. Köydeki

Kâfir-eyügi diye bilinen mevkiden çıkarılan demir madeninden 1518 ve 1522’de 50

akçe öşr-ü maden alınmıştı. 1518’de köyün yılın 6 ayı çalışır durumda bir de değirmeni

varken, 1555’te sayıları 3’e ulaşmış fakat çalışma süresi 6 aydan 3 aya inmiştir. Geliri

tımara tahsis edilen köy, 1516, 1522 ve 1523’te İlaldı v. İlbeği b. Yağlu’ya, 1583’te ise

Hüseyin v. Halil’e tımar kaydedilmişti. 1518’de köyün vergi geliri 2510 akçe, 1522’de

2652 akçe, 1555’te 3961 akçe, 1584’te ise 4300 akçeydi.

Nedre (Nadire):162 1518’de 42 h., 14 m., 1 imam, 1522’de 45 h., 14 m., 1

imamdan, 1555’te 53 h., 1 m., 2 imam, 1 hatib, 1 muhassıl, 2 muaf, 1584’te ise 144 h., 4 160 BOA., TD 83, s. 316–317; BOA., TD 182, s. 42; BOA., TD 387, s. 255; BOA., TD 272, s. 37; TK 128,

s. 78 161 BOA., TD 31, s. 9–10; BOA., TD 83, s. 317–318; BOA., TD 182, s. 43; BOA., TD 387, s. 255; BOA.,

TD 272, s. 38; TK 128, s. 71 162 BOA., TD 83, s. 310–311; BOA., TD 182, s. 37–38; BOA., TD 387, s. 255; BOA., TD 272, s. 32–33;

TK 128, s. 67.

Page 287: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

ERMENEK KAZÂSI (1500–1600)

263

m., 1 imam, 1 hatib, 1 ma‘lûl, 1 a‘mâ, 1 şeyh-i zaviyeden oluşan bir nüfus yapısı vardı.

1584’te şeyh-i zaviye olarak kayıtlı olan şahıs, Ahmed Seydi v. O idi. Köyde üretilen

ürünler arasında buğday, arpa, pamuk, bağ ve bostan ürünleri ile ceviz bulunmaktaydı.

Ayrıca arıcılık ve bal üretimi ile koyunculuk da yapılmaktaydı. Köyde bütün yıl çalışır

vaziyette olan 1 adet su değirmeni mevcuttu. 1516’da Ermenek kazâsı seraskeri olan

Emre v. Şah ile Timur v. Mustafa b. Şamlu’ya hisseli tımara, 1522’de ise Timur v.

Mustafa b. Şamlu’ya tımara verilmişti. 1518’de köyün hâsılatı 5082, 1522’de 4520

akçe, 1555’te 6889 akçe, 1584’te ise 9000 akçeydi.

Paşakışlası:163 1518’de 12 h., 5 m., 1 imam nüfustan teşekkül eden köyün nüfus

yapısında 1522’de de değişiklik olmamıştır. 1555’te 13 h., 1 imam, 1584’te ise 20 h., 2

m., 1 imam-hatibin oluşturduğu köyde, buğday, arpa ve pamuk ziraatı yapılmaktaydı.

Meyveciliğin yaygın olduğu anlaşılan köyde az da olsa koyun besiciliğinin de yapıldığı

müşahede edilmiştir. Köyde 1522’de bütün yıl boyunca çalışan 1 su değirmeni

mevcuttur. 1516’da Aba v. Güçlü’ye tımar, 1522 ve 1523’te Ali v. Beğdili ile İsmail v.

Hayreddin Subaşı’ya hisseli tımar, 1583’te ise Kıbrıs livâsı Çavuşlarından Saru’ya tımar

yazılmıştır. Köyün hâsılatı Bekrî mezraası ile birlikte hesaplanmış ve 1518’de 1524

akçe, 1522’de 1590 akçe, 1555’te 1828 akçe olan hâsılat, 1584’te 3000 akçe olarak

gerçekleşmiştir.

Sarumazı:164 1500’de 34 h., 7 m., 1 imam, 1 muarrif, 1518’de 49 h., 18 m., 1

imam, 4 muaf, 1522’de 57 h., 22 m., 1 imam, 1555’te 70 h., 1 muaf, 1584’te 78 h., 3 m.

nüfus kayıtlıdır. Köyün ürettiği ürünler arasında, ilk sırayı hububat ürünleri olan buğday

ve arpa almakta, ayrıca pamuk üretiminin de yapıldığı da görülmekteydi. Köyde çok

sayıda koyun beslendiği, arıcılığın az da olsa mevcut olduğu, bağ ve bostan ürünleri

ziraatının da yapıldığı görülmektedir. 1516 ve 1522’de İlyas v. Yağlu’ya “ber vechi

zeâmet” verilmişti. Köyün vergi geliri 1500’de 3618 akçe, 1518’de 4132, 1522’de 4624

akçe, 1555’te 5350 akçe, 1584’te ise 5800 akçeydi.

Sivricekaya:165 1518 tarihinde 12 h., 1 m., 1522’de 16 h., 1 m., nüfustan

teşekkül ettiği görülen küçük bir köydür. 1555’te köy nüfusu 12 h., 1584’te ise 7 hâne 163 BOA., TD 83, s. 318–319; BOA., TD 182, s. 43–44; BOA., TD 387, s. 255; BOA., TD 272, s. 38–39;

TK 128, s. 96. 164 BOA., TD 31, s. 5; BOA., TD 83, s. 309–310; BOA., TD 182, s. 36–37; BOA., TD 387, s. 255; BOA.,

TD 272, s. 31–32; TK 128, s. 41. 165 BOA., TD 83, s. 293–294; BOA., TD 182, s. 25; BOA., TD 387, s. 255; BOA., TD 272, s. 21; TK 128,

s. 63.

Page 288: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

İDARÎ TEŞKİLAT, İSKÂN VE NÜFUS

264

ve 16 neferâna inmiştir. Köyde bulunan sipâhizâdegân cemaati 1518’de 12 h., 12 nefer,

1522’de 11 neferân, 1555’te ise 3 neferden oluşmaktaydı. Sipâhizâdegânın hâsılı

1518’de ayrı, 1522’de ise köy hâsılıyla birlikte hesaplanmaya başlanmıştır. 1555’te 2

kişi Selendi’den gelerek köyde ziraat yapmaktaydı. Köyde buğday ve arpa ziraatı

yapıldığı, bağ ürünleri ve arıcılık, ayrıca koyun yetiştiriciliği de görülmektedir. 1516’da

Mustafa v. Bozdoğan’a, 1522’de Eflatun b. Yağlu ile Seydi Ahmed b. Yıva’ya hisseli

tımar, 1523’te Çavuş Hazma veledi Şah ve Seydi Ahmed veledi Yıva’ya hisseli tımar

olarak verilmiştir. Köyün hâsılatı 1518’de 2066 akçe, 1522’de 2450 akçe, 1555’te 2637,

1584’te 2280 akçedir.

Uğurlu:166 1518’de 15 h., 1 imam, 1522’de 16 h., 1 imam, 1555’te 16 h., 1 muaf,

1584’te ise 27 h., 2 m., 1 a‘mâ nüfustan teşekkül eden köyde hububat ziraatı, koyun

besiciliği ve bal üretimi yapılmaktaydı. 1516’da Erdoğdu v.Tengrivirmiş’e, 1583’te ise

Geyvan b. Abdullah’a tımar kaydedilmiştir. 1518 tarihinde köyün hâsılatı 982 akçe,

1522’de 976 akçe, 1555’te 1234, 1584’te ise 1000 akçe olmuştur.

Uluköy:167 1500’de 14 h., 1 imam nüfustan meydana gelmekte ayrıca köyde

“mütekâid sipâhi” cemaati de bulunmaktaydı. 1518’de 29 h., 9 m., 1 pîr-i fânî, 1 muaf,

1522’de 32 h., 14 m., 2 mütevelli, 1 pîr-i fânî, 1555’te 40 h., 1 hatib ve imam, 1584’te

31 h., 1 imam nüfustan oluşmaktaydı. Köyde buğday ve arpa ziraatı, bağcılık ve ceviz,

arıcılık ve bal üretimi, koyun besiciliği yapılmaktaydı. Köyde 1518’de 7 h., 11 nefer,

1522’de ise 9 nefer Sipâhizâdegân bulunuyordu. Köy hâsılatı bu mütekâid sipâhilerin

geliriyle birlikte hesaplanmış olup, 1516’da Kasım v. Şah Mehmed’e, 1522’de Yahya v.

Mehmed b. Beğdili ile Mahmud v. Şah’a hisseli tımar, 1523’te ise Mehmed v. Seydi b.

Beğdili’ye tımar olarak verilmiştir. Köyde 1500’de 2340 akçe, 1518’de 2340 akçe,

1522’de 3172 akçe, 1555’te 3420, 1584’te 3600 akçe gelir elde edilmiştir.

Yassıcaköy:168 1518’de 15 h., 7 m., 1 imam, 1 muaf, 1 ‘alîl, 1522’de 18 h., 6 m.,

1 imam, 1555te 18 h., 2 m., 1 muaf, 1584’te ise 27 h., 1 m. nüfustan müteşekkildir.

1555’te Muaf olan Yusuf Fakih v. Hacı Uluköy’deki Halil Beğ v. Karaman Camiinde

görevliydi. Köyde buğday ve arpa ziraatı yanında, koyunculuk ve arıcılık, bostan,

166 BOA., TD 83, s. 305- 306; BOA., TD 182, s. 33–34; BOA., TD 387, s. 255; BOA., TD 272, s. 29; TK

128, s. 64 167 BOA., TD 31, s. 13; BOA., TD 83, s. 299–300; BOA., TD 182, s. 29; BOA., TD 387, s. 255; BOA.,

TD 272, s. 26; TK 128, s. 66. 168 BOA., TD 83, s. 272; BOA., TD 182, s. 7; BOA., TD 387, s. 254; BOA., TD 272, s. 7; TK 128, s. 65.

Page 289: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

ERMENEK KAZÂSI (1500–1600)

265

meyve ve nar ürünleri de üretilmekteydi. 1518’de köyün vergi hâsılatı 1197 akçe,

1522’de 1256 akçe, 1555’te 2256, 1584’te ise 2600 akçe olmuştur.

Zaviye (Zeyve):169 1518 tarihli tahrire göre köyün nüfusu, 19 h., 9 m., 1 muaf,

1522’de 26 h., 8 m., 1555’te 36 h., 4 m., 1584’te ise 45 h., 2 m. 1 imam, 1 pîr-i fânî

nüfustan teşekkül etmekteydi. 1555’te köyde bulunan Manyan Kalesi imamının yarım

çift toprak tasarruf ettiği, ayrıca 1 kişinin Anamur’dan geldiği belirtilmiştir. 1584’te 1

kıt’a zeminin mükerrer yazıldığı, 2 kişinin Gülnar, 2 kişinin de Anamur’dan geldiği

görülür. Köyde hububat üretimi yanında, pamuk ziraatının da yapıldığı, ayrıca bağ

ürünleri ve ceviz üretildiği, çok sayıda koyun beslendiği ve bal üretiminin de mevcut

olduğu görülür. Köyde 1518 ve 1522’de senelik 300 akçe vergi hâsılı olan 1 adet

Tahunhâne de bulunmaktaydı. 1516’da İlyas v. Yağlu’ya “ber vechi zeâmet”, 1522’de

Mahmud b. Zeyne’nin oğulları olan Muhammed ve Mustafa ile İlyas b. Yağlu’ya hisseli

tımar, 1523’te ise Muhammed ve Mustafa v. Mahmud b. Zeyne’ye hisseli tımar olarak

verilmiştir. 1518’deki köyün hâsılat miktarı 3688 akçe, 1522’de 3822 akçe, 1555’te

4028, 1584’te ise 5000 akçe idi.

b-Mezraalar

Kırlık yerleşim birimlerinden birisi olan mezraalar, genellikle ahalisi dağılmış

eski iskân yerleri olarak kabul edilen ekinlikler olup, köy-altı iskân tipleri170 arasında yer

almaktadır. Mezraa ziraat yapılan, ekilip biçilen yer demektir. Bir yerin müstakil mezraa

sayılabilmesi için, harabesi ve suyu ile mezarlığının olup olmadığı dikkate

alınmaktaydı171. Tahrir memurlarının bir tek kişiyle de meskûn olsa o yeri derhal karye

saymaları sebebiyle, buralarda sürekli olarak nüfus barınmamakta, ancak bazı

mezraaların üzerindeki geçici yerleşimlerin, devamlı yerleşimler haline geldiği de

görülmüştür172. Bir mezraa, bir tımar erine gelir olarak yazılabilir, yakın bir köyün

169 BOA., TD 83, s. 294; BOA., TD 182, s. 25–26; BOA., TD 387, s. 255; BOA., TD 272, s. 22; TK 128,

s. 35 170 İbrahim Atalay, “Türkiye’de Kır Yerleşmelerinin Arazi Degredasyonu Üzerindeki Etkileri”, Coğrafya

Araştırmaları I/1 (Şubat 1989), s. 92–96. 171 Ö. L. Barkan, Kânunlar, s. 133, 190; H. İnalcık, Arvanid, s. XXIX; N. Göyünç, a.g.e., s. 73; A.

Tanoğlu, “İskân Coğrafyası”, s. 13-31; F. Emecen, a.g.e., s. 122 vd.; T. Baykara, Anadolu’nun Selçuklular Devrindeki..., s. 72.

172 H. İnalcık, “Köy, Köylü ve İmparatorluk”, Osmanlı İmparatorluğu, s.11; Ö. L. Barkan-E. Meriçli, a.g.e., s. 34; Bahaeddin Yediyıldız, “XVIII. Asır Türk Vakıflarının İktisadi Boyutu”, VD. XVIII, (1984), s. 7; M.A. Ünal, Çemişgezek, s. 91–92; XVI. yüzyılda Adıyaman’da mezraa iken köy haline gelen yerleşim birimleri için Bkz., M. Taştemir, Adıyaman, s. 43, 69,73, 84, 88;. O. Gümüşçü, a.g.e., s.119-126.

Page 290: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

İDARÎ TEŞKİLAT, İSKÂN VE NÜFUS

266

ekinliği olarak belirlenebilir, ya da hâriç reâyânın gelip işledikleri topraklar olarak da

tayin edilebilirdi. Mezraa, hangi tımar sahibi üzerine yazılmışsa, öşrünü o alırdı. Fakat

gelip işleyen çiftçilerin şahsî-örfî vergileri, kime tâbi iseler, ona ödenirdi. Evvelce köy

olmaları hasebiyle umumiyetle sınırları belli olan mezraaların, sınırları tayin olunmamış

ise, mezraa sahibi yeni bir tahrirde, tahrir eminine sınırlarını tayin ettirirdi. Mezraalar

ekseriyetle hâlî topraklar olduğundan tahrir sırasında çok defa “hâric-ez-defter” kalırlar,

eğer buralar tahrirden sonra ziraat olunursa, vergilerini hazîne adına “hâriç eminleri”

alırlardı173. Mezraa gelirlerinin tımar, padişah hassı, sancakbeyi hasları veya zeâmetler

içerisine dâhil oldukları vâkidir174.

Ermenek kırlık alanında yaşayan köylülerin, bazı cemaatlerin ve hatta

şehirlilerin, ikâmet ettikleri yerleşim birimlerine yakın mezralarda ziraat yaptıkları

anlaşılmaktadır175. Arazinin engebeli oluşu nedeniyle, yerleşim yeri olabilecek bir

yamaç veya düzlükte yerleşim yerini kuran insanlar, çevrelerinde ziraata elverişli

gördükleri arazilerde de ziraat yapmışlardır. Tahrir defterlerinde genellikle mezraalar ve

zeminler için, orada ziraat yapan köy halkı veya cemaatlerin isim kayıtlarının düşülmesi

bu fikri destekler mahiyettedir. Bu mezraalarda tarım ve hayvancılık yapan aşiretlerin

buralara yerleşerek köy haline getirdikleri görülmektedir176. Elimizde mevcut TD 83,

TD 182, TD 387, TD 272 ve TK 128’de mezraalar, “mezraa-i … tâbi-i karye-i…”

şeklinde kaydedilmiş olduğundan, bu kayıt tarzı adı geçen mezraaların yerlerinin

tespitine imkân vermektedir177. Ermenek’te 1518’de 61, 1522’de 58, 1555’te 66, 1584’te

62 mezraa bulunmaktaydı178. TD 387’de görüldüğü üzere çoğu mezraaların deftere

173 H. İnalcık, Arvanid, s. XXIX; Ö. L. Barkan, Kânunlar, s. 13; M. Delilbaşlı, M. Arıkan, a.g.e., s. XIII. 174 M.A. Ünal, Çemişgezek, s. 92; Malatya Kazâsında, mezraaların malikâne geliri, bir vakfa ya da şahıs-şahıslara bağlanmış olup, divâni hisseleri ise mîrîye ait görülmüştür. [Bkz., G. Göğebakan, a.g.e., s. 193]

175 Ermenek şehir sınırında bulunan mezraalardan başlıcaları şunlardı: Aktepe mezraası, Ören mezraası, Bkz., BOA., TD 272, s. 6.

176 Kızılin 1518’de mezraa iken sonra köye dönüşmüştür. BOA., TD 83, s. 311. 177 “Mezraa-i Gürağaç an-karye-i Sivricekaya” [Bkz., BOA., TD 387, s. 256]; “Mezraa-i Biladan oluğu

der-sınır-ı karye-i mezbûre (İznebolı), mezraayı köy ahâlisi ziraat ederler” [BOA., TD 83, s. 274]; “Mezraa-i Yaylak-ı Muhassılu, Muhassılu halkı tasarruf ederler ellerinde fermanları vardır” [Bkz., BOA., TD 83, s. 275]; “Mezraa-i Kuyucak Yaylağı, der-karye-i mezbûre (Y. İzvid), tâbi-i karye-i mezkûr” [BOA., TD 83, s. 280 vb.]

178 BOA., TD 83, s. 265–322; BOA., TD 182, s. 1–46; BOA., TD 387, s. 253–263; BOA TD 272, s. 1–40; TK 128, 1–107; 1522 tarihli defterde tespitlerimize göre 58, TD 387’de ise mezraa sayısı 46’dır. İki defterde kayıtlı mezraa isimleri karşılaştırıldığında, TD 387’de hâsılları bağlı bulunduğu köye dâhil olan mezraaların ayrıca mezraalar arasında kaydedilmediği görülür.; Adilcevaz sancağında 1556–1605 arasında mezraa hâsıllarında % 78’lik bir artış gözlenmiştir. Bkz., O. Kılıç, Adilcevaz ve Ahlat, s. 156

Page 291: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

ERMENEK KAZÂSI (1500–1600)

267

birlikte kaydedildiklerinden mezraa sayısı 46’da kalmıştır. Eğer bu mezraalar tek tek

sayılacak olursa bu sayının kesinlikle 70’ten aşağı düşmeyeceği muhakkaktır179.

Yukarıda da temas edildiği gibi şehir sınırında ziraat yapılan birkaç mezraanın

varlığı malumdur180. Fakat mezraalar kırlık alanda daha yaygındır. Bunlardan

İrnebolı’daki Biladan oluğu181, İznebolı’daki Muhassılu yaylağı182, A. İzvid Köyü’nün

Yassı ve Akarca183, Y. İzvid’in Kuyucak184, Alakilise’nin Altuntaş185, Eskice’nin Yazıbeği,

Gölyeri, Çavuşkuyusu, Halil ve Eskibağ, Mengen alanı ve Kefaretlü186, Muhallar

Köyü’nün Yazıbeği, Kebiş yumağı, Devlet bağı187, Çimene Köyü’nün Üçpınar

yaylağı188, Başköy’ün Keşileni, Ali Fakih gedüği ve bükü189, Lafza Köyü’nün Çömlekçi

toprağı, Nısf-ı Düğünözü, Burun, Göçük/Gölcük, Gülafer, Koşudamı, Hatun ekinliği,

Bahadır boğazı190, Cenne Köyü’nün Karakaya191, Lamus Köyü’nün Lâçin, Kör Sinan

gedüği ile Uğurlu köyü sınırında diğer bir mezraası daha bulunmaktaydı192. Bu

mezraalar sınırları içerisinde bulunduğu köylerin halkı tarafından ziraat olunan yerlerdi.

Halktan bazılarının elinde tapu ve fermanları bulunmaktaydı. Zaviye’nin Lâmâs

mezraası 1518’de adı geçen köy ile Arnava arasında bulunduğu kayıtlıyken 1522’de

Dindebolı sınırında olduğu belirtilmiştir193.

Dindebolı’nın Bali kışlağı, Çamtepesi194, Fit’in Yeğanca195, Güzve’nin

Şahınlar196, Uluköy’ün Akpınar yaylağı197, Görmel’in Adiller, Mazya seniri yaylağı,

Furunoluk ve Yarenlüce198, Çavuşlar’ın Narluca199, Çukurbağ’ın Kızılkaya burnu200,

179 BOA., TD 387, s. 253-258. 180 Aktepe mezrası için Bkz., BOA., TD 83, s. 271; BOA., TD 182, s. 6. 181 BOA., TD 83, s. 274; BOA., TD 182, s. 8. 182 BOA., TD 83, s. 275; BOA., TD 182, s. 9; 1584’te Yaylak-ı Keçilü şeklinde yazılmıştır. Bkz., TK 128,

s. 43–46. 183 BOA., TD 83, s. 279; BOA., TD 182, s. 12. 184 BOA., TD 83, s. 280; BOA., TD 182, s. 14. 185 BOA., TD 83, s. 281; BOA., TD 182, s. 15. 186 BOA., TD 83, s. 284; BOA., TD 182, s. 17. 187 BOA., TD 83, s. 284–285; BOA., TD 182, s. 18. 188 BOA., TD 83, s. 285; BOA., TD 182, s. 18. 189 BOA., TD 83, s. 286; BOA., TD 182, s. 19. 190 BOA., TD 83, s. 288; BOA., TD 182, s. 21. 191 BOA., TD 83, s. 289; BOA., TD 182, s. 22. 192 BOA., TD 83, s. 291; BOA., TD 182, s. 23. 193 BOA., TD 83, s. 294; BOA., TD 182, s. 26. 194 BOA., TD 83, s. 296; BOA., TD 182, s. 27. 195 BOA., TD 83, s. 298; BOA., TD 182, s. 28. 196 BOA., TD 83, s. 299; BOA., TD 182, s. 29. 197 BOA., TD 83, s. 300; BOA., TD 182, s. 30. 198 BOA., TD 83, s. 302; BOA., TD 182, s. 31.

Page 292: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

İDARÎ TEŞKİLAT, İSKÂN VE NÜFUS

268

Akmanastır’ın İnoluk yaylağı201, Sarumazı’nın Taşlucaoluk202, Nadire’nin Dağlutaş ve

Belenova, Yarentaşı, Kızılin 1518’de mezraa 1522’de karye olmuştur203. Arnava’nın

Kızılkaya burnu204, Başdere’nin Depedayağu, Beypınarı205, Mulumu’nun Taşlucaoluk206,

Paşakışlası’nın Bekir, Kösrelik, Kuruca ve Buhran, Kurutaş ve Güney, Nısf-ı

Düğünözü207 mezraaları da aynı özellikleri taşıyan mezraalardır. Dikkat edilecek olursa

mezraa isimlerinde yer alan taş, burun, gedik, bük, oluk, in gibi kelimeler bölgenin

coğrafî özelliklerini en güzel şekilde yansıtmaktadır.

020406080

100120

Konargöçer Yerli reaya

Grafik 3: 1518’de Yerleşik Köylüler ve Konargöçerler

Ermenek kazâsı köylerinin yeni isimlerinin tespitinde, Prof. Dr. S. Cöhce’nin

“Ermenak Kazâsından Kıbrıs’a Göçürülen Aileler” isimli makalesi ve şehir hakkında

telif olunan bazı eserleri esas olarak aldık208. 1555 ve 1584 tarihli tahrirlerde hâne

sayıları bulunmadığından, bu yıllara ait hâne verileri “Nefer sayısı-

(Mücerred+caba+muaf)” işlemi sonucunu ihtiva eder209.

199 BOA., TD 83, s. 303; BOA., TD 182, s.32. 200 BOA., TD 83, s. 305; BOA., TD 182, s. 33. 201 BOA., TD 83, s. 308; BOA., TD 182, s. 35. 202 BOA., TD 83, s. 309; BOA., TD 182, s. 37. 203 BOA., TD 83, s. 311; BOA., TD 182, s. 38. 204 BOA., TD 83, s. 313; BOA., TD 182, s. 40. 205 BOA., TD 83, s. 314; BOA., TD 182, s. 42. 206 BOA., TD 83, s. 318; BOA., TD 182, s. 42. 207 BOA., TD 83, s. 319; BOA., TD 182, s. 44. 208 S. Cöhce, a.g.m., s. 223–243; A. Uysal, N. Adalı, M. Demirci, a.g.e., s. 237–298; H. Bardakçı, a.g.e., s.

544–606. 209 TD 83 üzerinde Microsoft Excel ile yaptığımız hesaplamalar, hâne sayısının (Hâne sayısı=Nim+Çift+

Bennak) olduğunu ortaya koymaktadır. Bkz., BOA., TD 272, s. 1–40; 1584 için Bkz., TK 128, s. 2–108; “İçel Sancağı” müellifi, köylerin hâne sayısı verilmediği halde bu durum hakkında aydınlatıcı bir

Page 293: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

ERMENEK KAZÂSI (1500–1600)

269

Tablo 44: 1518–1584 Tarihlerinde Ermenek Kazâsı Kırlık Yerleşimlerin Tahmini Nüfusu YILLAR

1518 1522 1555 1584 Hâne 9165 10720 10215 17675 Muaf 660 440 510 805 Mücerred+caba 652 663 748 3268 Sipâhizade 386 335 244 252 Konargöçer 324 212 552 476 Nüfus 11187 12370 12269 22476 Değişim Oranı 10,6 -0,8 83,2

Tablo 45: Kırlık Kesimdeki Gayrimüslim Nüfus 1518 1522 1555 1584 Köy adı H M H M H M H M İrnebolı 20 4 27 1 14 - 10 8 A. İzvid 5 - 7 1 6 - 5 10 Ezvendi 10 2 10 1 12 - 7 2 Yekûn 35 6 44 3 32 - 22 20

c. Kırlık Yerleşim Birimlerinin Özellikleri

Nahiyeleri teşkil eden ve tahrir defterlerinde “karye” ismiyle kaydedilen köyler,

bütün faaliyeti ziraat ve hayvancılığa dayanan ve kendilerini çevreleyen ziraat

sahalarıyla birlikte değer kazanan, sınırları tayin edilmiş, sipâhilerin oturduğu iskân

yerleridir210. Özetle köylü, tarlaları, otlağı ve çayırı sınırlandırılmış, defterlerde ve kadı

hüccetlerinde mahallî varlığı tespit edilmiş idarî bir birimdir211.

Ermenek köylerinin kısmen verimli topraklara sahip, su kaynakları yönünden

zengin yerlerde kurulduğu dikkat çekicidir212. İçel Sancağı’nın diğer kazâları gibi

Ermenek’in ziyadesiyle taşlık olduğu, buna bağlı olarak ziraatının da az olduğu

bilinmektedir213. Ermenek şehri sınırındaki Ören mezraası hariç, kazâ genelinde viran,

bilgi vermemiştir. Bkz., Ş. Çelik, a.g.e.,105, 106.

210 H. İnalcık, Arvanid, s. XVIII, XXVIII; İ. Ortaylı, Mahalli İdareler, s. 95–104; T. Baykara, Anadolu’nun Selçuklular Devrindeki..., s. 75; E. Çakar, a.g.e., s. 55; A. Aksın, Harput, s. 36; Halime Doğru, XV ve XVI. Yüzyıllarda Sivrihisar Nahiyesi, Ankara 1997, s. 13, 55-56.

211 H. İnalcık, “Köy, Köylü ve İmparatorluk”, Osmanlı İmparatorluğu Toplum ve Ekonomi, s. 12 vd.; Ö. L. Barkan, “Tanzimat”, s. 294; F. Köprülü, Osmanlı İmparatorluğu’nun Kuruluşu, s. 101; F. Emecen, a.g.e., s. 116; O. Gümüşçü, a.g.e., s. 98 vd.; N. Abacı, a.g.e., s. 82; T. Gökçe, “XVI. Yüzyılda Uşak Kazâsı”, s. 1368.

212 1294Tarihli Adana Salnâmesi, s. 125. 213 BOA., MD 27, s. 291, nr. 696, (23 Şubat 1576); Ayrıca Bkz., 1312 Tarihli Adana Salnâmesi, s. 61.

Page 294: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

İDARÎ TEŞKİLAT, İSKÂN VE NÜFUS

270

ören veya höyük ismi taşıyan bir yer ismine rastlanmaması214, Türklerin bölgeye

geldiklerinde eski yerleşim yerlerinin fiziki durumları hakkında fikir vermektedir215.

Gayrimüslimlerin meskûn oldukları köyler genelde eski isimlerini muhafaza

etmişlerdir216. Akmanastır ve Alakilise köylerinin isimlerindeki manastır ve kilise

kelimeleri217, Çukurbağ, Daran, Dindebolı, İznebolı, İrnebolı, Fit, Görmel, Lafza,

Mulumu, Muzvadi, Nadire, Fariske ve Yukaru İzvid köylerinde bulunan kalıntılar bu

yerlerin geçmişinin eskiye dayandığının delilleridir218. Ermenek’te köylerin birkaçı hariç

Türkçe adlar taşımaları, bu yerlerin bölgeyi iskan eden Türkmenler tarafından

kurulduğunu bariz bir şekilde ortaya koyar219.

Ermenek’te köylerin “Karye-i… tâbi-i Ermenek” şeklinde tâbi olduğu nahiye ile

birlikte220, ayrıca nüfusu ve vergi geliri az olan köylerin başka bir köyün nezdinde değil,

müstakil köy olarak kaydedildikleri görülür221. Ermenek kazâsında bazı mezraaların

daha sonra köye dönüştüğü, bazı köylerin ise bu konumlarını kaybettikleri vakidir.

Örneğin, 1518’de 5 h., 2 m. nüfusu barındıran Kızılin mezraasının 1522’de köye

dönüştüğü, ancak köyün altındaki zemin hâsılatının “zemîn-i mezraa-yı mezbûre”

ifadeleriyle kayda geçirildiği görülmektedir222. 1500 tarihinde, 31 h., 1 m. nüfustan

müteşekkil Mukaddem Köyü223, 1518’de 27 h., 3 m. nüfusa sahip Fariske Köyü

sınırında konaklayan bir cemaat konumuna düşmüştür224. Adı geçen cemaat, 1555

tarihinden itibaren, Selendi kasabasına tâbi Günderlü Köyü havalisinde kışlayıp, yaz

214 Ören, viran ve höyük harabe olmuş yerlere deniliyordu. Bkz., M. Kafalı, “Anadolu’nun Fethi ve

Türkleşmesi”, s. 11; T. Baykara, Anadolu’nun Selçuklular Devrindeki..., s. 78; O. Gümüşçü, a.g.e., s. 50.

215 O. Kılıç, Adilcevaz ve Ahlat, s. 133 vd. 216 Benzer durum için Bkz., N. Göyünç, a.g.e., s. 60. 217 W. Ramsay, a.g.e., s. 405 vd.; Bu köylerin kuruluşu hakkında geniş bilgi çalışmamızın Giriş

Bölümü’nde verilmiştir. Eskişehir kırlık alanında kilise ismi taşıyan köyler hakkında Bkz., H. Doğru, Sultanönü, s. 96; Anadolu’da ismi değişen ve değişmeyen yer adları hakkında Bkz., M. H. Yinanç, Anadolu’nun Fethi, s. 180.

218 O. Doğanay, a.g.e., s. 115, 130, 136, 138, 179, 184, 187, 188, 191, 205, 224. 219 M. Kafalı, “Anadolu’nun Fethi ve Türkleşmesi”, s. 10; T. Baykara, Anadolu’nun Selçuklular

Devrindeki..., s.77. 220 BOA., TD 83, s. 273. 221 1518’de Kızılca’da 2 hâne meskûn olduğu halde müstakil köy olarak kaydedilmiştir. BOA., TD 83, s.

277. 222 BOA., TD 83, s. 311; 1522 tarihinde “karye-i Kızılin an-nefs-i Ermenek” şeklinde geçmektedir. [Bkz.,

BOA., TD 182, s. 38]; Mardin’de köye dönüşen mezraalar hakkında Bkz., N. Göyünç, a.g.e., s. 74. 223 BOA., TD 31, s. 4. 224 BOA., TD 83, s. 306–307.

Page 295: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

ERMENEK KAZÂSI (1500–1600)

271

aylarında Fariske Köyü’nün hududunda yazlamaktaydı225. Adiller ismi altında, 1516

tarihinde hem Fariske sınırında bulunan bir cemaat, hem de müstakil bir köy olarak iki

ayrı kayıt mevcuttur226. 1518’de Fariske köyü sınırında ikamet eden Adiller cemaati227,

1522 tarihli tahrirde müstakil bir köy olarak yer almıştır228. 1584’te Balkasun ve Dedelü

köyleri vergi tahririnde yer almazken, evkâf defterinde mevcutturlar229. Aynı tarihte,

Kızılca Köyü’nün hâli olduğu belirtilmiştir230. Gerdeli Köyü 1518’de yurt olarak

tasarruf edilmekte iken231, 1522’den sonra tımara ayrılmıştır232. Balkasun ve Dedelü

köyleri gelirlerinin tamamı Karaman Bey ve oğlu Mahmud Bey’in Balkasun

Köyü’ndeki türbesi vakfının tasarrufundadır233. Fariske ve Başdere köyleri öşrünün

yarısı Ermenek Musa Bey medresesi’ne vakfedilmiş, diğer yarısı ise rüsûm-ı örfiyyesi

ile birlikte tımara tahsis edilmiştir234. Eskice235 ve Muhallar236 köylerinin öşür hâsılatı

Larende’deki İbrahim Bey İmareti vakfına, rüsum-ı örfiyyesi ise tımara ayrılmıştır.

Ayrıca bazı mezraaların da vakfa tahsis edildikleri anlaşılır. Bunlardan Cenne köyündeki

Karakaya mezraası, aynı köydeki Hacı Muhyiddin Camii’nin tasarrufundadır237.

225 BOA., TD 182, s. 34; BOA., TD 387, s. 255; BOA., TD 272, s. 29–30; TK 128, s. 54–55. 226 Adiller Cemaati, Ömer v. Yıva’ya, Adiller Köyü ise aynı sayfada Mahmud v. Şah’a tımar

kaydedilmiştir. Bkz., BOA., TD 58, s. 419; Ş. Çelik ise Adiller’in 1518’de cemaat, 1522’de köy olduğunu belirtiyor. [Bkz., Ş. Çelik, a.g.e., s. 103.]

227 BOA., TD 83, s. 316; Adiller mezrası için Bkz., BOA., TD 392, s. 249. 228 BOA., TD 387, s. 255; Yeni teşekkül eden köylerle ilgili olarak Bkz., Yunus Koç, “XVI. Yüzyılın İkinci Yarısında Köylerin Parçalanması Sorunu: Bursa Kazâsı Ölçeğinde Bir Araştırma”, XIII. Türk Tarih Kongresi (4–8 Ekim 1999), Kongreye Sunulan Bildiriler, III/III, Ankara 2002, s. 1966–1968; E. Çakar, a.g.e., s. 56 vd.

229 TK 576, s. 11b. 230 TK 128, s. 23; Hısn-ı Mansur kazâsında Köy olarak kaydedilmesine rağmen hâne ve mücerred

belirtilmeyen köyler hakkında Bkz., M. Taştemir, Adıyaman, s. 55; Manisa’da % 16 civarında boş köy vardı. Bkz., F. M. Emecen, a.g.e., s. 299; Uşak’ta ortalama 13 köyün hali olduğu görülüyor. T. Gökçe, “XVI. Yüzyılda Uşak Kazâsı”, s. 1373.

231 “Fi’l-asl Sulihân Çavuş’un kadîmî yurdı olub sâbıka Asitâne’ye arz olunup yurdlığı mukarrar olundukdan sonra defter-i sâbıkda emr-i padişahî ile yurd kayd olunmuş hâliyâ dahî yurd kayd olundı. Şimdiki halde Pir Ali ber-vech-i yurd tasarrufundadır.” Bkz., BOA., TD 83, s. 295.

232 BOA., TD 182, s. 27 vd.; BOA., TD 387, s. 255; BOA., TD 272, s. 24 vd.; TK 128, s. 27. 233 BOA., TD 31, s. 15; BOA., TD 83, s. 319–320; BOA., TD 182, s. 44–46; BOA., TD 272, s. 39–40; TK

576, s. 11b. 234 BOA., TD 83, s. 306; BOA., TD 387, s. 263; BOA., TD 272, s. 29; Haleb örneği için Bkz., E. Çakar,

a.g.e., s. 61. 235 BOA., TD 83, s. 283; BOA., TD 182, s. 16–17; BOA., TD 387, s. 254; BOA., TD 272, s. 15–16; TK

128, s. 97. 236 BOA., TD 83, s. 284–285; BOA., TD 182, s. 17–18; BOA., TD 387, s. 254; BOA., TD 272, s. 16; TK

128, s. 99. 237 BOA., TD 83, s. 289; F. Emecen, a.g.e., s.118.

Page 296: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

İDARÎ TEŞKİLAT, İSKÂN VE NÜFUS

272

Bednam köyündeki Köristan mezraası gelirinin yarısı ise, Bednam Halil Bey

zaviyesinin vakfıdır238.

Ezvendi, İznebolı ve Aşağı İzvid hariç, bütün köylerde müslüman nüfus

yaşamaktadır. Bu köylerdeki gayrimüslim nüfus “cemâat-i gebrân” başlığı altında

kaydedilmiş olup, müslümanlarla beraber yaşamaktadır239. Bu durum Türklerin bölgeyi

fethinden sonra yerli halka hiçbir baskı yapmadığını ve birlikte yaşama kültürüne sahip

medenî insanlar olduklarını göstermektedir240. Gayrimüslim nüfusun yaşadığı köyler

kazâda en kalabalık 10 köy arasında yer almaktadır. Bu köyler Lamus, Aşağı İzvid,

İrnebolı, Görmel, Ezvendi, Dindebolı, Davdas, Bednam ve Başdere’dir. Adı geçen

köylerin kırlık alandaki nüfusun % 59’unu barındırdığı göz önünde bulundurulacak

olursa, gayrimüslimlerin nüfus yönünden kalabalık, iktisadî açıdan daha iyi durumda

olan köyleri tercih ettikleri görülür241. Bu arada Balkasun Köyü halkı kış günlerinde

Gargara köyünde kışlayıp, Gargara halkı da yaz aylarında Balkasun Köyü’nde yaylayıp,

birbirlerinin rızası ile eski günlerden beri davarları birlikte otladığı kayıtlıdır242.

Ermenek köylerinde müşahede edilen diğer bir durum da bilhassa 1555 tarihinden

sonra, kazâya tabî köyler ve İçel sancağına bağlı diğer kazâlardan çok sayıda göç aldığı

görülür. Bu şahısların nereden geldiği isimlerinin altında yer alan “âmed …” kaydından

anlaşılmaktadır243.

Ermenek’te XVI. yüzyılda bulunan köylerin çoğunun ismi günümüzde

değişikliğe uğramış olsa da bu köylerden yaklaşık % 93’ü (45) günümüze kadar

gelebilmiştir244. Osmanlı devletinin bazı bölgelerinde, birçok köyün birden fazla isimle

anıldığı bazılarının ise isimlerinin zamanla değiştiği görülmüştür. Bu durum daha çok

farklı kültürlerin hâkimiyeti altında kalmış olan bölgelerde yaygındır. Yer adları da

238 BOA., TD 1, s. 6. 239 BOA., TD 83, s. 274. 240 T. Baykara, “Osmanlılar ve Şehir Hayatı”, s. 1932. 241 BOA., TD 83, s. 273–274, 277–279, 282; BOA., TD 182, s. 7–8, 11–13; BOA., TD 387, s. 254; BOA.,

TD 272, s. 7–8, 11–13; TK 128, s. 20–26, 93–95; Mardin sancağında da Hristiyanların meskûn olduğu köyler, nüfusça kalabalık ve hâne-i avârız miktarları yüksek köylerdir. Müslüman köyleri ise genel olarak tenhadır. [Bkz., N. Göyünç, a.g.e., s. 60.]

242 “Karye-i mezbûr halkı eyyâm-ı şitâda Gargara nâm karyede kışlayub ve Gargara halkı dahi eyyâmı sayfda Balkasun nâm mevzi‘de yaylayub birbirinin rıza ile kadîmü’l eyyâmdan davarları mahlût yürüye geldügi kayd-ı defter olundu. Ber-muceb-i sicil-i Kadı-i Ermenek” [Bkz., TK. TD 576, s. 11b.]

243 BOA., TD 272, s. 31; TK 128, s. 39 vd. 244 Hâlbuki aynı sancak idaresinde bulunan diğer kazâlardan Karataş’ta % 10, Silifke’de % 39, Gülnar’da

% 42’si günümüze kadar gelebilmiştir. Bkz., Ş. Çelik, a.g.e., s. 100.

Page 297: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

ERMENEK KAZÂSI (1500–1600)

273

kültürlerin etkisinde kalarak zamanla değişikliğe uğramış veya eski ve yeni olmak üzere

birden fazla isimle anılmıştır245. Ermenek kazâsında da isimleri değişikliğe uğrayan

köyler mevcuttur. Bu konuya bilhassa “Ermenek Kazâsı Yerleşim Merkezleri” konu

başlığı altında temas edilecektir. Ermenek kazâsında bulunan mahalle, köy ve

mezraaları isimlerine göre tasnif etmek gerekirse dört ana kategoride ele alabiliriz:

1- Coğrafî özellikler, tabii yapı, toprak, su, renkler, iklim ve bitki örtüsüne

dayanan köy adları: Akmanastır, Alakilise, Başdere, Başköy, Boyalık, Cenne, Çimene,

Çukurbağ, Eskice, Kızılca, Kızılin, Muzvadi, Paşakışlası, Sarumazı, Sivricekaya, Ören,

Uluköy246, Yassıcaköy, Aktepe, Akpınar yaylağı, Altuntaş Yaylağı, Çömlekçi Toprağı,

Dağlutaş, Belenova, Beypınarı, Emir pınarı, Süleyman deresi, Depedayağu, Tepesi

(Çam tepesi), Furunoluk, Göçük yaylağı (Gölcük), Gürağaç, Eskibağ, Karakaya,

Kızılkaya burnu, Gülnar alanı, Kurutaş ve Güney, Kuyucak yaylağı, Kösrelik, Mazya

Seniri, Narluca247, Koşudamı, Gölyeri, Söğüt, Taşluca Oluk, Burun248, Bahadır Boğazı,

Kuruca Buhran (Kozca katran), Üçpınar Yaylağı, Biladan oluğu, Çayıryeri, Furun, Eniş,

Yardibi, Söğütçük, Asmaarası, Görse, Bekirlü Tepesi, İğdelü bağ, Bâlâlı Tepesi, Sumak

ağzı, Sarı köpri, Kapı alanı, Çardak, Kumaş, Davud pınar, Sakız yazusı, Yurd pınar,

Bağarası, Söğütçük özü, Yarbaşı, Düzgün oluk, Gökbaş, Kötücek (Kötücük),

Şamlubağı, Beğ bağı, Kışla-i Paşa, Kayabaşı, Vezir çukuru, Oluk, Narluca yaka,

Deliklütaş, Ardıç, Ferraş pınarı, Söğüt kuşağı, Yaka avlu, Daluş çayırı, Köprübaşı, Eruk

ağacı, Benekli kaya, Ulupınar, Sarmaşuk, Saray yeri, İkizkök kenarı, Gülönü, Sivricetaş,

Yassıcakaya, Pelit dibi, Çömlek, Erikaltı, Köprücek, Karaçayır, Bağ-ı imad, Kenar-ı

Aybastı, Serrâc-bükü, Muhassılu yaylağı, Kavak yazusu, Mengen alanı vd249.

2- İnsan ve insan topluluklarına, boy, soy, oymak, aşiret ve mesleklere dayanan

isimler: Kazancı, Adiller, Dedelü, Mulumı, Çavuşlar, Muhallar, Keremüddin250, Kışlak-ı

Bâli, (Berdik), Halil, Kebiş Yumağı (bucağı), Devlet bağı, Keşileni (Eşek ini), Ali Fakih

Gediğü, Hatun Ekinliği, Körsinan Gediğü, Lâçin, Düğünözü, Şahınlar, Yarenlüce,

245 Mehmed Eröz, “Sosyolojik Yönden Türk Yer Adları”, Türk Yer Adları Sempozyumu (11–12 Eylül

1984) Bildirileri, Ankara 1984, s. 43–53; E. Çakar, a.g.e., s. 55. 246 Uşak’ta aynı isimli bir köy yer almaktadır. T. Gökçe, “XVI. Yüzyılda Uşak Kazâsı”, s. 1372. 247 Mardin’de aynı ismi taşıyan köy için Bkz., N. Göyünç, a.g.e., s. 69. 248 Burun ismi Kazakçada Buzuluk şeklini almıştır. Bkz., T. Gülensoy, a.g.m., s. 709. 249 Bu konuda Bkz., Bahaeddin Yediyıldız, “Türkiyede yer Adı Verme Usulleri”, Türk Yer Adları

Sempozyumu (11–13 Eylül 1984) Bildirileri, Ankara 1984, s. 28 vd. 250 Ereğli kazâsında da aynı ismi taşıyan bir köye rastlanmaktadır. Bkz., İ. H. Konyalı, Ereğli, s. 261.

Page 298: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

İDARÎ TEŞKİLAT, İSKÂN VE NÜFUS

274

Yazıbeği, Çavuş kuyusu, Yığanca, Zengi, Gülafer, Uğurlu, Nadire, Daran, Gargara,

Gerdeli (Gerde), Bednam, Günderler, Güzve, Berat, Bedene, Bisecik, Balkasun, Kâfir

Alanı, Görmel, Ayas Ağa, Emir Fakih, Hacı İskender, İbrahim Bey, Yakub, Ahmed Paşa,

Kuplu Boğa, Hatun Bilâdanı, Emir Ala(iye), Cevas, Bödük, Bağı Mundus, Fakih Yurdu,

Hüseyin Bağı, Deve çökeği, Kındûs, Köristan, Sülemiş, Öziki Hatun, Hamza Fakih,

Hacı Lütfi, Dölek-i Nasuh, Emirhan, Karga tepesi, Babalı, Körkeçi, Kuştaşı vd.

3- Manevî değerlerden kaynaklanan yer adları: Zaviye, Türbe sekisi, Yatır

çukuru, Nuryeri, Hayrıcak, Keşiş, Papas bağı, Vukuf, Türbe çukuru, Nuret, Yar tekyesi,

Meşhed seküsü, Mücahid, vd.

4- Eskileri tashih edilerek kullanılan yer adları: Eski dönemlerden kalma olduğu

anlaşılan bazı köy isimlerinin, bazı değişikliklerle Ermenek coğrafyasının yeni sahipleri

olan Türkler tarafından kullanılmaya devam edildiği görülmektedir. Bu isimlerden

bazıları şunlardır: Kovastan zemini, Davdas, Arnava, İznebolı, Fit, Ezvendi, Fariske,

Lamas, Lamus, Lafza (Lavza), İrnebolı, Dindebolı, Aşağı İzvid, Yukaru İzvid gibi

isimlerdir.

XVI. yüzyılda, Ermenek kazâsında da içtimaî ve iktisadî hayatın ağırlık

noktasını köyler teşkil ediyordu. Halkın geneli geçimini tarım yoluyla temin ettiği için,

nüfusun çoğunluğu köylerde toplanmıştı251. Ermenek’te, XVI. yüzyıl boyunca köy

sayılarında kayda değer bir değişiklik olmamıştır252. 1518 tarihinde 48253, 1522’de 50254,

1555’te 50255 ve 1584’te 50 köy bulunmaktadır256. Ermenek kırlık alanında bulunan halk,

köylerin yanında, mezraalarda da ziraat yapmaktaydılar. Ermenek kırlık alanında

yaşayan köylülerin, bazı cemaatlerin ve hatta şehirlilerin, kendi ikamet yerlerine yakın

mezraalarda ziraat yaptıkları anlaşılmaktadır257. Mezraa adedinin köylerden fazla olduğu

kazâda 1518’de 61258, 1522’de 58259, 1555’te 66260, 1584’te 62261mezraa bulunmaktaydı.

251 Eskişehir örneği için Bkz., H. Doğru, Sultanönü, s. 90. 252 Aynı yüzyılda Çemişgezek’in merkeze bağlı Belde nahiyesinde, 1541 tarihinde 100 olan köy sayısı

1566 tarihinde 43’e inmiştir. Bkz., M. Ali Ünal, Çemişgezek, s. 28; Bu azalmanın nedenleri hakkında Bkz., N. Tunçdilek, Yerleşmenin Evrimi, s. 71 vd.

253 BOA., TD 83, s. 272–322. 254 BOA., TD 182, s. 6–46. 255 BOA., TD 272, s. 7–40. 256 BOA., TD 128, s. 14–108. 257 Ermenek şehri sınırındaki Aktepe ve Ören mezraaları hakkında Bkz., BOA., TD 272, s. 6. 258 BOA., TD 83, s. 265–322. 259 BOA., TD 182, s. 1–46; BOA., TD 387, s. 253–263.

Page 299: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

ERMENEK KAZÂSI (1500–1600)

275

1522 tarihli TD 182 üzerinde yapılan incelemeler, bu tarihte Ermenek’te 58 mezraa

bulunduğunu ortaya koymaktadır. Ancak, aynı tarihli TD 387’de mezraa sayısının 46

olduğu görülür. İki defteri mukayese ettiğimizde, TD 387’de hâsılları tâbi oldukları

köye dâhil olan mezraaların, ayrıca mezraalar arasına alınmadığı anlaşılmaktadır.

1518’de mezraalardan sadece Kızılin mezraasının meskûn olduğu müşahede

edilmiştir262.

Tablo 46: Tahrirlere Göre Müslüman ve Gayrimüslimlerin Yaşadığı Köy Adedi

1518 1522 1555 1584

Gayrimüslimlerle birlikte yaşanan köyler 3 3 3 3 Sadece Müslümanların yaşadığı Köyler 45 47 47 47

YEKÛN 48 50 50 50

260 BOA TD 272, s. 1–40. 261 TK 128, 1–107; Adilcevaz sancağında benzer durumlar için Bkz., O. Kılıç, Adilcevaz ve Ahlat, s. 156

vd.; T. Gökçe, a.g.e., s. 168; F. Emecen, a.g.e., s. 117. 262 BOA., TD 83, s. 311.

Page 300: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

IV. BÖLÜM

(ZİRAÎ HAYAT, HAYVANCILIK ve TOPRAK İDARESİ)

A- ZİRAÎ HAYAT

a. Ziraat Sahaları ve Toprak Durumu

Türkiye’nin son derece eski bir iskân ve ziraat sahası olması hasebiyle, pek çok

nebatın beşiği olduğu bilinmektedir1. Türkiye topraklarının 2/3’ünün eğimli veya çok

dik meyilli olması sebebiyle dağlık bölgelerde ekime elverişli topraklar çok az yer

tutmakta ve ziraat alanlarının yerini ormanlık sahalar almaktadır2.

Ermenek şehir merkezi ve kırsalının dağlık olması sebebiyle, arazisinin ancak sı-

nırlı bir bölümü ziraat yapmak için elverişlidir. Geri kalan kısımların da orman ve

meralardan oluştuğu görülmektedir. Ziraatın, XVI. yüzyıl tarım teknolojisi ile yapıldığı

hususu göz önünde bulundurulacak olursa, ekilebilir alanların gayet sınırlı olduğu, arazi

şartlarından kaynaklanan güçlükler ve buna bağlı olarak da hububat ile diğer ürünlerin

miktarının başka bölgelere göre belirli bir miktarda üretildiği anlaşılır. 23 Şubat 1576

tarihli İçel Sancak Beyi Veli’ye gönderilen Mühimme hükmünden de bu husus

anlaşılmaktadır3.

XVI. yüzyılda Ermenek kazâsının merkezi olan Ermenek şehri, her ne kadar

şehir statüsünde kabul edilse de, ziraat de tamamen ihmal edilmiş değildir. Esasen

1518–1584 tarihleri arasında, şehir merkezinden toplanan vergi geliri içerisinde en

yüksek pay daima ziraî faaliyetlerinden toplanan vergilerdedir4. Şehre yakınlığı

1 Süha Göney, Türkiye Ziraatının Coğrafî Esasları, İstanbul 1975, s. 11. 2 S. Göney, Türkiye Ziraatının, s. 56; Ermenek’te tarım dağ aralarına sıkışmış veya yamaçlardaki

verimsiz arazilerde yapılır. Dağlık kesimlerinde toprak yetersizdir. Kazâda tarım, yerli diliyle “Maldan” denilen taraça usulü ile yapılmaktadır. Vadi yamaçlarındaki toprakların verimsizliğinin yanında, sel sularının yıpratıcı etkisinden kurtarmak için yamaçlar taraça şeklinde düzenlenmiş ve tahıl ekimi bu taraçalarda yapılmaktadır. Ermenek kazâsı oldukça dağlık ve yüksek topraklara sahip olmasına rağmen, Ermenek Çayı havzasındaki kuytu vadiler, ziraî faaliyetlerin yürütülmesi için gerekli iklim şartlarına haiz olduğundan, buralarda Akdeniz iklimine özgü tarım ürünlerinin yetiştirilebildiği görülür. Ermenek kazâsında tarıma en elverişli alanlar, günümüzde Kazancı kasabası ve köylerinin bulunduğu arazilerdir. [ Bkz., Hüseyin Saraçoğlu, Akdeniz Bölgesi, İstanbul 1990, s. 31, 81; N. Aksoy, a.g.e., s. 12.]

3 “Südde-i saadete mektup gönderip mukaddemân İstanbul’a zahire sevki tiz ihraç oluna deyü ahkâm-ı şerife irad olunan kadılıklardan; Kazâ-i Ermenek, Gülnar, Karataş ziyadesiyle senkistan olmağın ziraati ve hiraseti galil olup ve cezîre-i Kıbrıs’a dahi zahire zikr olunan kadılıklardan gidiüp nüfuz ve tahammüllerinden fazladır deyü kadıların ilam eylediğün bildirmişsin, ihraç olunan ve irsal olunan başka zahireden feragat etmek emr ittüm. Şöyle ki; makbul buldukta zikr olunan kadılıklardan mahsule-i mezbûre sevki ve ihraç olunmak emr-i şahanem mucibince irsal idüp, arz olunduğu üzere nüfuz ve tahammüllerinden ziyade bulunan zahire ihracından feragat idesin”. Bkz., BOA., MD 27, s. 291,nr. 696, (23 Şubat 1576).

4 II. bölümdeki vergiler kısmına bakınız.

Page 301: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

ERMENEK KAZÂSI (1500–1600)

277

sebebiyle, Berat Köyü öşür hâsılı Ermenek şehir merkezi vergi gelirlerine dâhil

edilmiştir5. Tahrir defterlerinde, Ermenek şehir sınırında birçok mezraa ve zemin olduğu

görülmektedir. Nitekim Örenyeri, Depearası ve Aktepe mezraaları şehir halkının ziraat

yaptığı belli başlı yerlerdendir6. Bu mezraalardan Aktepe mezraasının 1518 ve 1522’de

150 akçe öşür geliri vardır7. Adı geçen mezraaların haricinde, mülkiyeti şahıs8 ya da

vakıfların elinde bulunan tarım alanları da vardır. Şehir merkezinde faaliyet gösteren

camii, mescid, medrese vb. vakıf kurumlarının gelirleri arasında çok sayıda zemin, tarla,

bağ ve bahçeler görülmektedir. Örneğin, 1518’de sadece Halil Bey Camii’ne ait toplam

7 kıt’a araziden 830 akçe gelir elde edilmişti9. Mahmud Bey Camii’ne ait ve yılda 700

akçe gelir getiren 1 kıt’a zemin ve 4 kıt’a bahçe bulunmaktaydı10. Aynı tarihte, Emir

Musa Medresesi’ne ait ikisi medrese civarında olmak üzere 12 kıt’a zemin mevcuttu11.

Ermenek’i ziyaret eden seyyahlar ve şehir hakkında malumat veren coğrafyacılar

Tahrir ve evkâf defterlerinin kayıtlarını teyit ederler. Arap müellif Kalkaşandi,

Ermenek’te “çok sayıda bostan ve çok çeşitli meyveler” bulunduğunu haber verir12.

Evliya Çelebi’nin ise, “bağı ve bahçesi, dağı ve taşı tutmuştur”13 demesi biraz

mübalağalı görünse de aslında Kalkaşandi’nin verdiği bilgileri doğrular mahiyettedir.

b. Çiftlik ve zeminler

Çiftlik Osmanlı toprak idaresinde asıl ziraî birimi temsil eden bir tabir olup, “bir

çift öküzle işlenebilecek büyüklükte” birkaç tarladan oluşan toprağa deniliyordu14. Topra-

ğın verimliliğine göre çiftliğin büyüklüğü de değişiyordu. Bu tabir genellikle 60, 80 ya

da 150 dönümlük sahayı ifade ediyordu. Bir çiftliğin büyüklüğü de bölgelere göre

değişmekteydi. Ermenek kazâsının da tâbi olduğu Karaman Vilâyetinde çiftlikler âlâ, 5 BOA., TD 83, s. 265; BOA., TD 182, s. 6. 6 BOA., TD 83, s. 271; BOA., TD 182, s. 6; BOA., TD 272, s. 6; TK 128, s. 14; Ayrıca “Ermenâk

kasabasının AkMescid (AkçaMescidlü) mahallesinden Ahmed b. Hacı, validesiyle çift sürerken bir miktar floriyi hâvi bir çömlek bulup, eniştesi Kör Veli’ye teslim ettiğini dava, Veli de inkâr etmekle hapsedildikleri hakkındaki sancakbeyi mektubuna cevaptır; İhtimamla teftiş edilip neticesinin bâb-ı saadete bildirilmesi” hakkındaki 20 Temmuz 1577 tarihli hükümden şehir ahalisinin ziraatla uğraştığı anlaşılmaktadır. Bkz., BOA., MD 31, nr.138, (19 Ağustos 1577).

7 BOA., TD 83, s. 271; BOA., TD 182, s. 6; BOA., TD 387, s. 256. 8 BOA., TD 83, s. 271; BOA., TD 182, s. 6–7; BOA., TD 387, s. 256. 9 TD 1, s. 2. 10 TD 1, s. 14. 11 TD 1, s. 14. 12 Kalkaşandi, Subhü’l-a’şâ V, s. 346 vd. 13 Evliya Çelebi IX, s. 305’deki kaydın sonunda “Ermenek’in meyve bahçeleri ve bostanlarla iç içe”

olduğunu belirtir. 14 M. Akdağ, “Türkiye’nin İktisadî Vaziyeti II”, s. 350; Ö. L. Barkan- E. Meriçli, a.g.e., s. 95.

Page 302: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

ZİRAÎ HAYAT, HAYVANCILIK VE TOPRAK İDARESİ

278

evsât ve ednâ olarak tasnif edilmiştir. Karaman kânun-nâmesine göre bir çiftlik “âlâ”

yerde 60, “evsât” yerde 80–90, “ednâ” yerde ise 100–120 dönüm olarak belirlenmiştir15.

Ş. Çelik, İçel topraklarının coğrafî yapısı, iklimi ve verimliliğini de göz önüne alarak,

sancak dâhilindeki bir çiftlik yeri 90 dönüm olarak benimsemiştir. Biz de Sancak için

kabul görülen 90 rakamının, Ermenek kazâsı için de geçerli olduğunu düşünmekteyiz16.

Eğer reâyâ, 60–150 dönümlük bir araziyi tasarruf ediyorsa, “tam çift”, yarısı

kadar yer tasarruf ediyorsa “nim çift”, nim çiftten az olan yerlere ise “zemin”17 adı

verilmekte ve genellikle 2 dönüme 1 akçe olmak üzere, “resm-i zemin” karşılığında

topraksız reâyâya verilmekteydi. Çiftlik tasarruf eden şahsın evli olması şarttı. Reâyâ

kendisine verilen toprağı ekmek zorundaydı. Sebepsiz yere üç seneden fazla boş

bıraktığı takdirde, toprağı başkasına verilirdi. Başka bir yere gidemez, şayet toprağını

bırakıp giderse “çift-bozan resmi” denilen bir defaya mahsus vergiyi vermek

zorundadır18. Tabii yapısı itibariyle Ermenek kazâsında arazinin çoğunluğunun yarım

çift şeklinde bulunduğu, bunun yanında nim çiftten daha az arazi parçalarını ifade eden

zeminlerin de olduğu görülmektedir.

1584 tarihli tahrir defterinin baş tarafında yer alan İçel sancağı kânun-nâmesine

göre, resm-i zemin ya da adet-i dönüm “hâriç reâyâ iki dönüm yere bir akçe” alınması

gerektiği ifade edilmektedir19. Bu usulden hareket ederek Ermenek kazâsında mevcut

zeminlerin alanlarını tespit etme imkânına sahibiz. Buna göre Ermenek kazâsında 1518

tarihinde 990 dönümü tam çift, 57.195 dönümü nim çift arazisi olmak üzere toplam

58.185 dönümlük tam ve nim çiftlik yerde ziraat yapılmaktaydı. 1522’de 1080 dönümü

tam çift, 59.220 dönümü ise nim çiftler halinde, toplam 60.300 dönüm tarım alanı

bulunmaktadır. 1555’te ise 990 dönümü tam çift, 57.735 dönümü ise nim çift olmak

üzere toplam 58.725 dönüm arazide tarım yapıldığı anlaşılmaktadır. 1584 tarihine

gelindiğinde ise, 450 dönümü tam çift, 56.070’i yarım çiftler şeklinde kazâda yaklaşık

56.520 dönüm tarım sahası yer almaktadır. 1584’te hariç raiyetin elindeki 1442 dö-

15 BOA., TD 387, s. 5; İçel sancağı için Bkz., Ş. Çelik, a.g.e., s. 264; F. Emecen, a.g.e., s. 223; Malatya

kazâsında 100 dönüm olarak kabul edilmiştir. Bkz., G. Göğebakan, a.g.e., s. 374. 16 Ş. Çelik, a.g.e., s. 265. 17 H. İnalcık, Arvanid, s. XXIX vd.; H. İnalcık, “Adâletnâmeler”, s. 92; Mustafa Akdağ, Celalî İsyanları,

s. 69; M. Akdağ, “Türkiye’nin İktisadî Vaziyeti II”, s. 374 vd.; Y. Özkaya, “Göç Sorunu”, s. 178. 18 TK, TD 128, s. 1 vd.; Ö. Lütfi Barkan, “Çiftlik” İA. III, s. 393; Ö. L. Barkan-E. Meriçli, a.g.e., s. 93;

H. İnalcık, “Adâletnâmeler”, s. 86; B. Yediyıldız, “XVIII. Asır Türk Vakıflarının İktisadî Boyutu”, s. 7 vd.; M.A. Ünal, Çemişgezek, s. 88; M.A. Ünal, Harput, s. 89.

19 TK, TD 128, s. 1 vd.

Page 303: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

ERMENEK KAZÂSI (1500–1600)

279

nümlük ziraat alanını toplama dâhil edersek bütün tarım alanlarının 57.967 dönüme

baliğ olduğu görülür.

Aşağıdaki tabloda görüleceği gibi, Ermenek kazâsı dâhilindeki arazilerin

çoğunluğu nim çift araziler şeklindedir. 1518’de 11 tam çift, 1271 nim çift mevcuttur.

1522 tarihinde tam çiftler 12, nim çiftler ise % 3,5 nispetinde artarak 1316’ya

yükselmiştir. 1555’te tam çiftler 11 iken, nim çiftler % 2,5 oranında azalarak 1283

olmuştur. 1584 tarihinde kazâ genelinde görülen tam çift ve nim çiftlerin düşüşü devam

etmiştir. Bu tarihte tam çiftler % 54,5 azalarak 5’e, nim çiftler ise % 2,9’luk azalmayla

1246’ya inmiştir. Bu tarihte tam ve yarım çiftlerdeki düşüşe rağmen, bennak sayılarında

sürekli bir artış söz konusudur. Bu sonuçlar, Ermenek’teki tarım arazilerinin artık nim

çiftten de az topraklar halinde işlenmeye başlandığını göstermektedir20.

Ermenek’te nüfus, toprak ve gelir yönünden bazı köylerin sınırlı olduğu bunların

da sayılarının az olduğu görülmektedir. Ancak bu hususta çok iyi durumda olan köyler

de bulunmaktadır. Onun için bu köyler dışarıdan göç almakta ve gelen şahıslar

muhtemelen burada yerleşerek bu köylerin daha da kalabalıklaşmasına sebep

olmaktaydı. Reâyânın elinde bulunan tam çift ve yarım çift araziler aşağıdaki tabloda

görülmektedir. Bu rakamlardan yola çıkarak, 1518–1584 tarihleri arasında Ermenek

kazâsındaki tarım sahasının büyüklüğü tespit edilebilmektedir.

Tablo 47: Ermenek Kazâsında Ziraatla Meşgul Olanlar ve Ellerindeki Topraklar TAM ÇİFT NİM ÇİFT BENNAK KÖY ADI 1518 1522 1555 1584 1518 1522 1555 1584 1518 1522 1555 1584

Adiller - - - - - 12 10 11 - 7 5 11

Akmanastır - - - - 28 28 30 30 20 22 19 56

Alakilise - - - - 20 19 19 13 5 5 19 56

Arnava - - - - 18 17 20 22 14 14 9 55

Balkasun - - - - 7 7 1 - 6 7 9 0

Başdere - - - - 68 68 65 68 29 36 30 101

Başköy - - - - 28 26 29 27 35 35 13 35

Bedene - - - - 7 7 7 7 4 5 1 4

Bednam - - - - 47 48 50 46 50 47 42 82

Berat - - - - 3 4 3 4 8 7 0 10

Bisecik - - - - 11 11 14 13 3 3 5 2

Boyalık - - - - 8 8 10 12 5 6 9 24

Cenne - - - - 18 18 19 21 8 6 14 35

Çavuşlar - - 1 - 16 15 18 21 13 16 26 28

Çeşme - - - - 27 26 26 27 10 10 4 13

20 Bennaklar hakkında Bkz., H. İnalcık, “Raiyyet Rüsûmu”, s. 588 vd.; Ö. L. Barkan-E. Meriçli, a.g.e., s.

83.

Page 304: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

ZİRAÎ HAYAT, HAYVANCILIK VE TOPRAK İDARESİ

280

Çukurbağ - - - - 24 23 24 22 20 26 10 36

Daran 1 1 1 - 5 7 8 10 3 3 3 1

Davdas 1 1 3 1 54 61 7 50 42 46 32 88

Dedelü - - - - 5 7 56 - 6 7 11 0

Dindebolı - - - - 54 51 27 46 31 32 16 58

Eskice - - - - 31 31 43 21 12 11 23 49

Ezvendi - - - - 48 47 16 41 15 15 43 94

Fariske - 1 - - 13 13 25 18 3 3 9 14 Fit 1 - - - 27 29 45 27 12 13 12 29 Gargara - 1 2 1 56 58 32 60 27 33 45 116

Gevdelü - - - - 34 36 60 40 7 5 7 27

Görmel - - - - 46 48 22 60 43 38 36 79

Günderler - - - - 26 24 19 22 11 11 8 33

Güzve - - - - 17 19 45 18 2 8 11 19

İrnebolı - - - - 47 49 36 52 41 39 11 50

İznebolı - - - - 38 36 56 36 27 37 15 124

İzvid A. - - - - 53 54 34 56 25 25 30 88

İzvid Y. 1 1 1 1 34 34 16 35 22 22 20 81

Kazancı 1 1 - - 14 16 4 17 11 10 1 12

Keremüddin - - - - 7 6 1 6 9 9 10 7

Kızılca - - - - 2 2 5 - - - 1 -

Kızılin - - - - - 5 90 5 - 2 6 11

Lamas - - - - 91 95 42 27 33 37 18 76 Lafza - - - - 43 43 22 44 43 42 29 82 Muhallar - - - - 21 22 11 21 9 9 5 20 Mulumı - - - - 26 25 25 29 7 9 14 57 Muzvadi - - - - 25 27 30 23 14 16 12 34 Nadire 1 1 - - 23 26 7 26 16 18 23 90 Paşakışlası 1 1 1 - 5 7 27 9 6 6 7 14

Sarumazı 2 2 1 1 24 24 19 24 25 31 44 55

Sivricekaya 1 1 - - 9 11 49 10 7 6 3 3

Uğurlu - - - - 11 11 11 12 5 5 6 16

Uluköy - - - - 20 20 21 17 10 16 20 21

Yassıcaköy - - - - 11 12 7 11 7 9 10 20

Zaviye 1 1 1 1 21 23 20 29 3 4 12 31

Yekûn 11 12 11 5 1271 1316 1283 1246 764 829 768 2047

Arazi 990 1080 990 450 57195 59220 57735 56070

Ermenek kazâsında reâyâ çiftlikleri haricinde umumiyetle mülkiyeti şahıslara

ait, köy halkı ya da vakıflar tarafından tasarruf edilen birtakım zemin ve çiftlikler de

mevcuttur. Bu arazilerin bazısı yaylaklarda, çoğunluğu ise yerleşim birimlerinin sınırla-

rında bulunmaktadır21. Bu yerler, tahrir defterlerine kaydedilirken “zeminhâ-i karye-i

Boyalık mülk-i Yahya v. Mahdum”22, gibi arazinin statüsünü belli edecek tarzda, zeminin

21 BOA., TD 182, s. 45. 22 BOA., TD 182, s. 40.

Page 305: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

ERMENEK KAZÂSI (1500–1600)

281

yeri ve sahibinin adı birlikte yazılmıştır. Bazen de “zeminhâ-i Pirî, mülk-i evlâd-ı

Mahdum” tarzında arazinin özel adı ve sahibinin adıyla kaydedilmiştir23. Boyalık

köyündeki zeminlerin, “hüddâme-i zaviye”, yani zaviyenin hizmetkârları tarafından

tasarruf edildiği belirtilmiştir24. Bazıları ise “ber vech-i tapu”, reâyâdan birtakım kişiler

tarafından işlenmektedir25. Ermenek ve kırlık alanında bazı zemin, bağ ve bahçelerin

sahiplerinin adını aldığı görülür. Örneğin, “zemin-i Emir pınarı, Emir Alâiye, zemin-i

İbrahim Bey, zemin-i Mehmed ve Piri, Hatun Bilâdanı, zeminhâ-i Hacı İskender” gibi

isimlerle anılmaktadır. Görmel ve Çavuşlar Köyü26 sınırlarında Lâçin adını taşıyan iki

ayrı zemin mevcuttur. Bunlardan Görmel Köyü sınırındaki Lâçin zeminleri içerisinde

Sultani Bağ, Beğ Bağı ve Hatun Bağı isimleriyle 3 bağ yer almaktadır27. Aşağıdaki

tabloda görüleceği üzere bu zeminler 1, 2, 3, 4, 7, 8, 19 kıt’a büyüklüğündedir.

Tablo 48: Reâyâ Çiftlikleri Haricinde Çiftlik ve Zeminler Bulunduğu Yer Kıt’a 1518 1522 1555 1584 Akmanastır 8 300 300 360 500 Balkasun 19 300 300 Başdere 3 2800 2800 4538 4970 Boyalık 2 140 140 224 - Çavuşlar 1 350 350 - 500 Dedelü 7 89 89 - - Ermenek 4 200 130 - - Görmel 3 210 220 335 500 Günderler 1 230 230 300 340 İznebolı ½ (Çiftlik) - - - - Keremüddin 3 305 305 486 780 Kızılin 1 140 140 - - Muhallar 1 - - - 600 Sarumazı 4 180 180 1882 - Uluköy 1 150 150 - - Yekûn 58 5394 5334 8125 8190

Tabloya göre, İznebolı Köyü yarım çiftlik büyüklüğünde bir araziye sahiptir. Bu

çiftlik köy halkı tarafından ekilip biçilmektedir28. Bunun dışında 19 parça arazi ile en

23 BOA., TD 182, s. 6. 24 BOA., TD 83, s. 314; BOA., TD 182, s. 40; BOA., TD 387, s. 255; BOA., TD 272, s. 35; TK 128, s.

56–57. 25 BOA., TD 182, s. 6; Osmanlı Devleti’nde mirî araziler üzerinde tesis edilmiş mülk topraklar ve

çiftlikler bulunmaktadır. [Bkz., Ö.L. Barkan, “Çiftlik”, s. 393.] 26 BOA., TD 182, s. 32; Zeminler hakkında Bkz., F. Emecen, a.g.e., s. 224 vd. 27 BOA., TD 182, s. 31. 28 BOA., TD 83, s. 274–275; BOA., TD 182, s. 8–9; BOA., TD 387, s. 254; BOA., TD 272, s. 9; TK 128,

Page 306: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

ZİRAÎ HAYAT, HAYVANCILIK VE TOPRAK İDARESİ

282

fazla araziye sahip bulunan yerleşim birimi olan Balkasun başta olmak üzere,

Akmanastır 8, Dedelü 7, Ermenek ve Sarumazı 4, Görmel, Keremüddin ve Başdere 3,

Boyalık 2, Çavuşlar, Günderler, Kızılin ve Muhallar birer olmak üzere toplam 58 kıt’a

arazi bulunmaktadır. Anlaşıldığına göre bu araziler üzerinde tahıl ziraatı yapılan

yerlerdir. Bazılarında yıllık hâsıla 80, 100, 200, 300 hatta Başdere köyündeki ikiz

zemininin senelik hâsılının 1518 ve 1522 yıllarında 2450, 1555’te 3682 akçe, 1584’te

ise 4000 akçe olduğu görülür. Bu hâsılat miktarı hiç de küçümsenemeyecek bir

meblağdır29. Tablodan anlaşıldığına göre, Ermenek şehir sınırında ve köylerinde bulunan

toplam 58 adet araziden elde edilen hâsılat 1518 tarihinde 5394 akçe iken, 1522’de bir

önceki tahrire göre % 1,1 nispetinde azalarak 5334 akçe olmuştur. 1555’te ise, % 52,4

oranında bir artış söz konusu olmuş ve hâsılat 8125 akçe olarak gerçekleşmiştir. 1584

tarihinde ise % 0,8 nispetinde küçük bir yükseliş göstererek 8190 akçe olmuştur. 1518–

1584 tarihi arasında zeminler ortalama % 17,3 nispetinde bir atış göstermiştir.

Bu zeminlerin haricinde, 1555 ve 1584 tarihlerine mahsus olmak üzere,

defterlerin hâsılat kısmında belirtilen zeminlerden ayrı olarak köy nüfusu içerisinde yer

alan, sahipleri ile o tarihteki toprağı ekip biçen kişinin adı belirtilerek kaydedilen

zeminler mevcuttur. Bu zeminler genellikle yarım çiftlik büyüklüğündeki arazilerdir.

Buralarda ziraat yapan şahıslar genellikle köye dışarıdan gelen kişilerden teşekkül

etmiştir. Köylerdeki bir kısım zeminler ise “karye”de sakin reâyâ tarafından

işlenmektedir30. Örneğin, İrnebolı köyünde 1555 tarihinde 26 adet yarım çift

büyüklüğündeki zeminlerin çoğu, Anamur’a tâbi Barka cemaatine mensup kişiler

tarafından işlenmektedir31. Lamus köyündeki bazı zeminler Selendi’den gelen kişilerin

elindedir32. İrnebolı köyünde dikkati çeken bir husus da, bu köyün gayrimüslim

sakinlerinin kendi arazilerini Anamur ve Gülnar’dan gelen müslümanlara işletmeleridir.

Tahrir defterlerinde İrnebolı ve Lamus köylerine ait vergi gelirlerinin oldukça yüksek

olması bu köylerin iktisadî vaziyetlerinin iyi olduğunu göstermektedir. Nitekim İrnebolı

Köyü’nde 16 Aralık 1556 tarihinden itibaren pazar kurulmaya başlandığı, 1584’te ise

s. 43–46.

29 BOA., TD 83, s. 314–315; BOA., TD 182, s. 40–41; BOA., TD 387, s. 255; BOA., TD 272, s. 35–36; TK 128, s. 47–52.

30 Lafza Köyü örneği için Bkz., BOA., TD 272, s. 18–19. 31 BOA., TD 272, s. 7–8. 32 BOA., TD 272, s. 20–21.

Page 307: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

ERMENEK KAZÂSI (1500–1600)

283

boyahânenin mevcut olduğu göz önünde bulundurulacak olursa burasının dışardan

gelen insanlar için bir cazibe merkezi durumunda olduğu anlaşılacaktır.

1555 tarihinde Daran, Dedelü, Paşakışlası, Uğurlu, Mulumu ve Ezvendi’de 1,

Adiller, Arnava, Bisecik33, Keremüddin Bedene, Muzvadi’de 2, Balkasun ve Boyalık’ta

3, Çukurbağ, Eskice, Güzve, Nadire ve Yassıcaköy’de 4 adet nim çift zemin vardır.

Alakilise, Fariske, Sivricekaya ve Zaviye’de 5, Başköy, Günderler ve Kazancı’da 6,

Akmanastır ve Çavuşlar’da 7, Yukaru İzvid34 ve Muhallar’da 835, Fit ve Lafza

köylerinde 9, Aşağı İzvid köyünde ise 10 zemin bulunmaktadır36. Bednam37 ve

Gerdeli’nde 12, Görmel ve İznebolı’da 1338, Çeşme ve Davdas köylerinde 14,

Sarumazı’da 15, Başdere ve Gargara’da 1639, Dindebolı’da 22, İrnebolı ve Lamas

köylerinde ise 26 adet yarım çift arazi yer almaktadır. Buna göre 1555 tarihinde

Ermenek kırlık alanında mevcut nim çiftlik zemin sayısı 338’dir40. 1584 tarihinde ise %

15,7 nispetinde artarak 391 nim çift olmuştur41. Bu tarihte Çukurbağ ve Uğurlu

köylerinde 1, Bedene, Daran, Ezvendi, Paşakışlası’nda 2, Güzve ve Keremüddin’de 3,

Adiller, Eskice, Lafza, Mulumu, Yassıcaköy’de 4 adet zemin yer almaktadır. Alakilise,

Başköy, Cenne ve Günderler köylerinde 5, Uluköy’de ise 6 adet zemin bulunmaktaydı.

Muhallar, Bisecik, Boyalık ve İrnebolı köylerinde 7, Arnava ve Sivricekaya’da 8,

Fariske, Muzvadi ve Nadire’de 9, Davdas, Dindebolı ve Aşağı İzvid köylerinde 10 nim

çiftlik zemin vardır. Çeşme, Fit ve Kazancı’da 11, Başdere ve Bednam’da 12, Çavuşlar,

Gerdeli ve İznebolı’da 13, Akmanastır’da 15, Lamus ve Sarumazı’da 18, Zaviye’de 20,

Gargara’da 25, Görmel’de ise 29 adet zemin mevcuttu. 1555 tarihli tahrir defterinden

anlaşıldığına göre, cemaatler de köylerde yazılan reâyâ gibi zemin işlemektedirler.

Örneğin, Dindebolı köyündeki Evlâd-ı Fariske cemaatinin işlediği 3 adet nim çift arazi

33 BOA., TD 272, s. 10. 34 BOA., TD 272, s. 13–14. 35 BOA., TD 272, s. 16. 36 BOA., TD 272, s. 11–12. 37 BOA., TD 272, s. 15. 38 BOA., TD 272, s. 9. 39 BOA., TD 272, s. 10–11. 40 BOA., TD 272, 1–46; Ş. Çelik, bu tarihteki zemin sayısının 184,5 çift, yani 369 yarım çift olduğunu

belirtiyor. [Bkz., Ş. Çelik, a.g.e., s. 266.] 41 TK 128, s. 2–108; Ş. Çelik, bu tarihteki zemin adedini 442 yarım çift, 221 tam çift olarak tespit

etmiştir. [Bkz., Ş. Çelik a.g.e, s. 266.]

Page 308: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

ZİRAÎ HAYAT, HAYVANCILIK VE TOPRAK İDARESİ

284

bulundurmaktadır42. Aynı tarihte, Fariske köyünde yaylayan Mukaddemlü cemaatinin

ise, 4 zemini mevcuttur43.

B- ZİRAÎ ÜRETİM VE VERGİLER

Muayyen bir bölgenin eseri olan şehirler, gıda vb. ihtiyaçlarını kırlık alanında ya-

şayan nüfustan karşıladığından, şehirlerle kırlık alanları iktisadî ve içtimaî açıdan

sürekli bir etkileşim içerisindedir44. Özellikle küçük şehirler, öncelikle çevrelerindeki

ziraat sahalarının ürünleri için pazar durumundadır. Buralarda ikamet eden sanat erbabı,

hem kasaba halkının hem de civar köylerin ihtiyaçlarını karşılamaktaydı45. Ermenek

şehri de kırlık alanda üretilen ziraat mahsulleri için bir pazar konumundaydı. Üretilen

bu ürünler, hem şehir halkının, hem de dışarıdan gelen insanlara pazarlanmaktaydı46.

Osmanlı Devleti’nde vergiler rüsûm-i örfiyye, rüsûm-i şer‘iyye ve avarız-ı

dîvâniyye olmak üzere üçe ayrılmıştır47. Şer‘i resimler, öşür, cizye ve pençik gibi vergi-

leri kapsamaktadırlar48. Öşür kelime itibariyle onda bir anlamına gelmesine rağmen,

öşrün miktarı nadiren, hasat edilen ürünün onda birine eşit oluyordu. Öşrün oranı, top-

rağın verim kabiliyetine, sulama şartlarına, ziraat çeşitlerine mahallî örf ve adetlere

göre, mahsulün yarısı ile sekizde biri arasında değişmektedir. Öşür adı altında her sene

mahsulden bir hisse şeklinde devlet hesabına alınan vergiler, hukukî anlamda toprak

kirası veya “haracı mukâseme” niteliğindedir. Aynı toprağı elinde bulunduran kişiler,

her sene “çift akçesi” adı altına diğer bir vergiyi maktu‘ olarak nakden vermek duru-

mundadır49.

42 BOA., TD 272, s. 23. 43 BOA., TD 272, s. 30. 44 S. Göney, a.g.e., s. 122.; T. Baykara, Konya, s. 18 vd.; G. Göğebakan, a.g.e., s. 376. 45 T. Baykara, Anadolu’nun Selçuklular Devrindeki …, s. 23. 46 TK. TD. 128, s. 14 ( 1 Eylül 1840M.); Başka bir örnek için [Bkz. Refet Yinanç-Mesut Elibüyük,

Maraş Tahrir Defteri (1563) II, Ankara 1988, s. 692, 838.] 47 H. İnalcık, Klasik Çağ, s. 55, 76; Halil İnalcık, “Osmanlı Hukukuna Giriş: Örfi-Sultânî Hukuk ve

Fatihi’in Kânunları”, Osmanlı’da Devlet, Hukuk, Adalet, İstanbul 2000, s. 27, 34; Ö. L. Barkan- E. Meriçli, a.g.e., s. 97; Beldiceanu,a.g.e.,, s. 26; Avârız vergileri Selçuklu döneminde de mevcuttu. Bkz., T. Baykara, I. Gıyaseddin Keyhusrev, s. 59; Ayrıca Bkz., M. E. Sarıcaoğlu, a.g.e., s. 94-99.

48 Beldiceanu,a.g.e., s. 26; Ö. Ergenç, “XVIII. Yüzyılda Osmanlı Sanayi”, s. 527 vd.; Reâyânın ayni olarak ödediği vergi mahsulü en kısa zamanda paraya çevrilmek üzere pazarlara iletiliyordu. Ayrıca vergisini ayni olarak ödeyen köylüler evinde yemeklik ürününü bırakıp geri kalanını pazarlamak durumunda idi. Kırsal kesimde kurulan pazarlar sipâhi ve köylülerin ürünlerini pazarladıkları organize olmuş ticaret merkezleri durumunda idiler. Ürünleri nakit paraya çevirme sıkıntısı bulunmuyordu. Çünkü tüccarlar en ücra nahiye pazarlarına kadar gidip hububat alıyor ve aldığı malı büyük merkezlerin ihtiyacı için buralara naklediyorlardı. Bkz., H. Doğru, Sultanönü, s. 162; E. Çakar, a.g.e., s. 91-92.

49 Ö. L. Barkan, “Öşür”, İA. IX, s. 485 vd.; H. İnalcık, Arvanid, s. XXXIII; Selçuklularda Öşür, her türlü zirai üretimden alınan 1/10 şer‘i vergiyi ifade etmekteydi. [Bkz., T. Baykara, I. Gıyaseddin Keyhusrev,

Page 309: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

ERMENEK KAZÂSI (1500–1600)

285

a. Hububat - Bakliyat Üretimi ve Öşrü

Hububat ürünlerinden alınan vergiler öşür namıyla alınmıştır. Alınan öşrün

miktarı verilirken, o zamanki câri fiyatlar göz önünde bulundurularak, arazinin

durumuna göre nakdî karşılığı yani “tahrir kıymeti” tespit edilip deftere hâsıl miktarları

yazılmıştır50. Tahıl üretimi, bölgesine göre mudd, kile veya şomar cinsinden

kaydedilmekteydi51. Ermenek kazâsında hububat türü ürünler tahrir defterlerine kile

cinsinden hesaplanarak yazılmıştır. Burada yazılan kile Karaman kilesidir ve İstanbul

kilesinden bir şinik fazladır. Tahrir defterlerinde açık bir bilgi bulunmamakla birlikte 1

Konya kilesi 32,07 kg tahıla denk gelmekteydi. 1584 tarihinde Karaman Vilâyeti bir kile

buğdaya 7 akçe ve bir kile arpaya 5 akçe nakdi değer biçilmiştir. 1518–1584 tarihleri

arasında Ermenek kazâsında üretilen hububat ve bakliyatın tahrir kıymetleri şu şekilde

tespit edilmiştir:

ÜRÜN 1518 1522 1555 1584

Galle 7 7 - -

Mahlût - - 9 8

Buğday 5 9 10 10

Arpa 9 5 8 8

Erzen - - 8 8

Çavdar - - 8 8

s. 60]; T. Ateş, Siyasal Tarih, s. 38; Ordu yöresinde hububatta 1/5 nisbetinde alınmaktaydı. Bkz., B. Yediyıldız, Ü. Üstün, a.g.e., s. 98 vd.

50 Lütfi Güçer, XVI-XVII. Asırlarda Osmanlı İmparatorluğu’nda Hububat Meselesi ve Hububattan Alınan Vergiler, İstanbul 1964, s. 58 vd.; F. Emecen, a.g.e., s. 240.

51 Bir mudd yaklaşık 20 kile= 1000 kase= 100.000 habbe= 513.160 kg’a tekabül etmektedir. Bir kile ise standart 8 kutu= 50 kase= 5000 habbe ağırlığındadır. Ancak her bölgenin kilesi birbirini tutmamaktadır. İstanbul kilesi buğdayda 25.656 kg, arpada ise 22.25 kg.dır Konya kilesi ise buğdayda 32 kg, arpada ise 27,8 kg.dır. Bkz., Ö. L. Barkan, Kânunlar, s. 134; Ahmet Akgündüz, Osmanlı Kânun-nâmeleri ve Hukukî Tahlilleri III, İstanbul 1991, s. 436; H. İnalcık, Klasik Çağ, s. 251 vd.; Walther Hınz, İslamda Ölçü Sistemleri, (trc. A. Sevim), İstanbul 1990, s. 51; Konya kilesi için Bkz., S. Faroqhi, a.g.e., s. 239, 256; Ş. Çelik, a.g.e., s. 272; Şükrü Elçin, “Konya Vilâyetinde Uzunluk Ölçüleri”, Erdem Türk Halk Kültürü Özel Sayısı I, XIII/37, Ankara 2002, 159-161; Ayrıca Bkz., Çemişgezek sancağında İstanbul kilesi kullanılmıştır. Bkz., M.A. Ünal, Çemişgezek, s. 105; Harput kilesi için Bkz., A. Aksın, 19. Yüzyılda Harput, s. 261; Isparta’da 1822–23 yılları arasında 1 İstanbul kilesi buğday 60 akçadır. Bkz., Köstüklü, Hamid Sancağı, s. 68; N. Beldiceanu,a.g.e., s. 27, 63; A. Aksın, 19. Yüzyılda Harput, s. 231.

Page 310: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

ZİRAÎ HAYAT, HAYVANCILIK VE TOPRAK İDARESİ

286

Bakla - - 10 10

Burçak 8 8 8 8

Nohut - - 9 8

Yukarıda görüldüğü üzere, gallenin kıymeti 1518–1522 tarihleri arasında 7 akçe

olup, herhangi bir değişikliğe uğramamıştır. 1518 ve 1522 tarihlerinde görülmeyen

mahlûtun kıymeti ise, 1555’te 9 akçe iken 1584’te 8 akçeye inmiştir. 1518’de 5 akçe

olan buğdayın kıymetinde, 1522’de 4 akçelik bir artışla 9 akçe olmuştur. 1555 ve 1584

tarihlerinde ise 1 akçe artarak 10 akçeye yükselmiştir. Arpanın kıymeti ise 1518’de 9

akçe iken, 1522’de 4 akçe değer kaybederek 5 akçe olmuş, 1555 ve 1584 tarihlerinde

ise 3 akçelik bir artışla 8 akçe olmuştur. 1518 ve 1522 tarihlerinde hâsılat kalemi

içerisinde yer almayan Erzen (darı) ise, 1555 ve 1584 tarihlerinde kıymeti 8 akçedir.

1555’e kadar görülmeyen baklanın kıymeti 1555 ve 1584 tarihlerinde 10 akçe olarak

gösterilmiştir. Burçağın kıymetinde 1518–1584 tarihleri arasında herhangi bir değişiklik

olmamış ve bütün tahrirlerde 8 akçe olmuştur. 1555’te 9 akçe kıymet biçilen nohut,

1584’te 1 akçe azalarak 8 akçe olmuştur.

İçel sancağında öşrün sekizde bir oranında alındığı anlaşılmaktadır52. Biz de

Ermenek kazâsında üretilen hububat ve bakliyat miktarını hesaplarken, öşür miktarlarını

8 ile çarpmak suretiyle, ürünlerin kazâ genelindeki üretim miktarları tespit edilmiştir.

Tablolarda öşür miktarlarıyla, gerçek üretim miktarları, ayrıca bu değerlerin kg olarak

karşılıkları birlikte verilmiştir. 1500 tarihli tahrir defterinde, buğday ve arpa gibi hubu-

bat ürünlerinin “galle” adıyla kaydedildiği görülür53. Ancak bu defterin baş tarafının

eksik olması hasebiyle, mevcut olan kısmı ile kazâ geneli hakkında bir genelleme

yapılamayacağı için 1500 tarihi değerlendirme kapsamına alınmamıştır. 1518 tarihli

tahrir defterinde ise, köy ve mezraaların hububat ürünleri hâsılı, “el-galle” başlığı al-

tında, buğday ve arpa ayrı ayrı kaydedilmiştir54. 1522, 1555 ve 1584 tarihlerinde buğ-

day, arpa ve darı çoğunlukla “el-galle”, başlığı altında yazıldığı görülür. Hâsılı az olan

52 BOA., TD 272, s. 131; Ş. Çelik, a.g.e., s. 272; Dini anlamda öşür hakkında Bkz., Ebî Ya’lâ Muhammed İbn-ül-Hüseyin el-Ferrâi (öl. 1065 M), el-Ahkâmü’s- Sultâniyye, Dâru’l Kütübü’l İlmiyye, Beyrut 1983, s. 122.

53 BOA., TD 31, s. 2 vd. 54 BOA., TD 83, s. 272 vd.

Page 311: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

ERMENEK KAZÂSI (1500–1600)

287

bazı köylerde ise hububat ürünlerinin karışımını temsil eden “mahlût” kelimesinin kulla-

nıldığı görülür.

Ermenek kazâsında Eskice ve Muhallar köyleri öşür hâsılları Karamanoğlu İbra-

him Bey İmareti vakıflarına ait olduğundan, bu iki köyün “rüsûm-ı örfiyyesi ve

salariyyesi tımâr”dır55. Diğer bir vakıf köyü olan Fariske’nin ise “nısf-ı âhar ve rüsûm-ı

örfiye maa salariyye” tımara tahsis edilmiştir56. 1584 tarihli İçel kânun-nâmesinde yer

alan: “Ve reayânın hâsıl veren mukayyed olan çiftlikleri kâbil-i zirâ‘at olup hâsıl veren

yerlerden sürmeyüp boz koyup varup âhar sipâhi veya vakıf veya mülk arazisinde ekerse

ve zirâ‘at ederse sahib-i ‘arz öşr ve sâlâriyesin aldıkdan sonra sahib-i ra‘iyyet dahi bir

öşr ve sâlâriyesin aldıkdan sonra sahib-i ra‘iyyet dahi bir öşr ala”, ifadelerinden

anlaşıldığına göre bilhassa hariç reâyânın kendi toprakları haricinde vakıf veya mülk

arazide ekip biçerse, sahib-i arz öşür ve salariyesini aldıktan sonra, raiyet sahibi de bir

öşür almaktaydı. Ayrıca yine hariç raiyetin bulunduğu toprağın vergi geliri iki baş

kayıtlı ise beşte bir olup bunlardan dönüm resmi alınmazdı57. Diğer bölgelerde, hâsılın

1/5’i dışındakinden 20 kilede 2,5 kile58 ile 40 kilede 1 kileye kadar alınmıştır59.

Bazılarında ise öşrün mahsule nispeti salariyyesiyle birlikte sekizde bire

yükselmektedir60. Ermenek’te de aynı oranın tatbik edildiği bilinmektedir.

Osmanlı Devleti’nin diğer bölgelerinde olduğu gibi Ermenek kazâsında yaşayan

halkın çoğu, geçimini tarımdan sağlamaktadır. Kısmen Akdeniz iklimi görülen

Ermenek’te, başta tahıl olmak üzere çok çeşitli ziraî ürünler yetiştirilmektedir. Tahıl

ürünlerinden şehir merkezinde, köylerde ve mezraalarda üretimi yapılan buğday ve arpa

en fazla üretilen ve öşür bedeli en fazla olan üründür. Bunu 1555’ten sonra üretilmeye

başlandığı görülen darı, çavdar, burçak61, nohut, mercimek62 ve fasulye takip edecektir.

Baklagillerin üretiminin az olması bu ürünlerin aile içinde tüketildiğini gösterir63.

55 BOA., TD 83, 283–284; BOA., TD 182, 16–18; Salariye hakkında Bkz., F. Emecen, a.g.e., s. 240 nu:

71. 56 BOA., TD 31, s. 4; BOA., TD 83, s. 306–307; BOA., TD 182, s. 34; BOA., TD 387, s. 255; BOA., TD

272, s. 29–30; TK 128, s. 54–55. 57 TK, TD 128, s. 1 vd. 58 Ö.L. Barkan, “Öşür”, s. 485. 59 Malatya kazâsında daha sonraları bidat addedilerek kaldırılmıştır. Bkz., G. Göğebakan, a.g.e., s. 380. 60 Ö.L. Barkan, “Öşür”, s. 486. 61 İçel sancağında burçak, Ermenek ile birlikte Gülnar, Silifke ve Karataş’ta yetiştirilmektedir. Bkz., Ş.

Çelik, a.g.e., s. 289. 62 BOA., TD 31, s. 10. 63 H. Doğru, Sultanönü, s. 155.

Page 312: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

ZİRAÎ HAYAT, HAYVANCILIK VE TOPRAK İDARESİ

288

Ermenek’in köyleri arasında buğday ve arpa üretiminin en fazla olduğu köyler,

Bednam, Davdas, Dindebolı, Ezvendi, Fariske, Gargara, Görmel, İrnebolı, Aşağı ve

Yukarı İzvid köyleri ile Lamus ve Lafza köyleridir. Daha sonra bu köylerin arasına

Nadire ve Zaviye köyleri de dâhil olmuştur. Darı üretiminin en fazla yapıldığı köyler ise

yukarıda isimleri zikredilen köylerden başka Mulumu, Sivricekaya ve Uluköy’dür.

Çavdar üretimine gelince Arnava, Cenne, Çavuşlar, İrnebolı ve Zaviye köyleridir.

Fariske, Lamus, Sarumazı ve Sivricekaya’da ise burçak üretimi yapılmaktadır. Diğer bir

üretim kalemini oluşturan nohuda gelince ziyadesiyle Dindebolı, Ezvendi, Fariske,

Günderler, Lamus ve Mulumu köylerinde üretilmektedir. Ermenek kazâsında üretilen

hububat türlerinin şehir, köy, mezraa, sınır ve cemaatler arasında dağılımı aşağıdaki

tablolarda görülmektedir.

Tablo 49: 1518Yılında Hububatın öşür, İstihsal Yekûnu ve kg Olarak Karşılıkları Buğday Galle Arpa

ÖY İY Kg. ÖY İY Kg. ÖY İY Kg.

Şehir 1200 (6000) 9600 307200 0 0

444 (4000) 3555 98835

Köy 5899 (29495) 47192 1510144 0 0

5788 (52092) 46304 1287251

Mezraa 650 (3250) 5200 166400

223 (1561) 1784 57088

651 (5859) 5208 144782

Sınırlar 70 (350) 560 17920 0 0

70 (630) 560 15568

Zemin 349 (1745) 2792 89344 0 0

330 (2970) 2640 73392

Cemaat 302 (1510) 2416 77312 0 0

242 (2178) 1936 53820,8

Yekûn 8470 67760 2168320 223 1784 57088 7525 60203 1673649

Tablo 50: 1522 Yılında Hububatın öşür, istihsal Yekûnu ve kg. Olarak Karşılıkları Buğday Galle Arpa

ÖY İY Kg. ÖY İY Kg. ÖY İY Kg.

Şehir 1200 (10800) 9600 307200 - - - 445

(2225) 3560 98968

Köy 5974,5 (53.770,5) 47796 1529472 - - - 2932

(30.647,5) 49036 1363201

Mezraa 483 (4347) 3864 123648 376

(2632) 3008 96256 483 (2415) 3864 107419

Sınırlar 70 (630) 560 17920 12

(84) 96 3072 70 (350) 560 15568

Zemin 349 (3141) 2792 89344 60

(420) 480 15360 275 (1375) 2200 61160

Cemaat 70 (630) 560 17920 - - - 70

(350) 560 15568

Yekûn 8146,5 65.172 2.085.504 448 3584 114.688 7472,5 59780 1661884

Page 313: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

ERMENEK KAZÂSI (1500–1600)

289

Tablo 51: 1555 Yılında Hububatın öşür, istihsal Yekûnu ve kg. Olarak Karşılıkları Buğday Arpa Darı

ÖY İY Kg. Arpa İY Kg. ÖY İY Kg.

Şehir 812 (8120) 6496 207872 500

(4000) 4000 111200 - - -

Köy 5500 (55000) 44000 1408000 3266

(26124) 26124 726247,2 1881 (15048) 15048 481536

Mezraa 1192 (11920) 9536 305152 873

(6984) 6984 194155,2 124 (992) 992 31744

Sınırlar 25 (250) 200 6400 25

(200) 200 5560 - - -

Zemin 427 (4270) 3416 109312 399

(3192) 3192 88737,6 7 (56) 56 1792

Cemaat 60 (600) 480 15360 35

(208) 280 7784 20 (160) 160 5120

Yekûn 8016 (80160) 64128 2052096 5097,5

(40780) 40780 1133684 2032 (16256) 16256 520192

Tablo 52: 1555 Yılında Hububatın öşür, istihsal Yekûnu ve kg. Olarak Karşılıkları

Çavdar Burçak Nohut

ÖY İY Kg. ÖY İY Kg. ÖY İY Kg.

Şehir - - - - - - - - -

Köy 434 (3472) 3472 111104 434

(3472) 3472 111104 434 (3472) 3472 111104

Mezraa - - - - - - - - -

Sınırlar - - - - - - - - -

Zemin - - - - - - - - -

Cemaat - - - - - - - - -

Yekûn 434 3472 111104 434 3472 111104 434 3472 111104

Tablo 53: 1584 Yılında buğday, arpa ve darının öşür ve istihsal Yekûnu

Buğday Arpa Darı ÖY İY Kg. ÖY İY Kg. ÖY İY Kg.

Şehir 500 (5000) 4000 128000 800

(6400) 6400 177920 300 (2400) 2400 76800

Köy 5041 (403280) 40328 1290496 3358

(26864) 26864 746819,2 2002 (16016) 16016 512512

Mezraa 1603,5 (16035) 12828 410496 1073,5

(8588) 8588 238746,4 160 (1280) 1280 40960

Sınırlar 150 (1500) 1200 38400 60

(480) 480 13344 - - -

Zemin 349 (3490) 2792 89344 3490

(27920) 27920 776176 - - -

Cemaat 35 (350) 280 8960 25

(200) 200 5560 25 (200) 200 6400

Yekûn 7678,5 61.428 1.965.696 8.806,5 70452 1958565,6 2487 19.896 636672

Page 314: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

ZİRAÎ HAYAT, HAYVANCILIK VE TOPRAK İDARESİ

290

Tablo 54: 1584 Yılında çavdar, burçak ve nohudun öşür ve istihsal yekûnu Çavdar Burçak Nohut

ÖY İY Kg. ÖY İY Kg. ÖY İY Kg.

Şehir - - - - - - - - -

Köy 275 (2200) 2200 70400 275

(2200) 2200 70400 275 (2200) 2200 70400

Mezraa 30 (240) 240 7680 30

(240) 240 7680 30 (240) 240 7680

Sınırlar - - - - - - - - -

Zemin - - - - - - - - -

Cemaat 10 (80) 80 2560 10

(80) 80 2560 10 (80) 80 2560

Yekûn 315 2520 80640 315 2520 80640 315 2520 80640

1518’de kazâdaki buğday istihsal miktarının arpadan fazla olduğu görülür. 1522

yılında durumda değişiklik olmamıştır. 1518’de şehir, köy, mezraa, zemin, sınır ve

cemaatlerin toplam buğday istihsali 67.760 kile iken, aynı tarihteki arpa üretimi 60.203

kile olarak gerçekleşmiştir. 1522’de buğday üretiminde % 3,8 nispetinde bir azalma

görülse de 65.172 kile ile yine ilk sırayı almıştır. Aynı tarihte, arpa üretiminde ise % 0,7

gibi küçük bir azalma görülmüş ve 59.780 kile olmuştur. 1555 tarihinde, 64.128 kile

buğday üretimi en fazla yapılan hububat türüdür. Bu tarihte arpa istihsali ise 1522’ye

göre % 31,8 oranında azalarak 40.780 kile olmuştur. 1584 tarihinde bir önceki tahrire

göre arpa üretiminde % 72,8 nispetinde artış gözlenmektedir. Bu tarihte kazâda en çok

üretimi yapılan ürün 70.752 kile ile arpa olmuştur. Aradan geçen 29 yıllık bir zamana

rağmen, buğday üretimi 1555 tarihine göre % 4,2’lik bir azalma ile istihsal miktarı

61.428 kile olarak gerçekleşmiştir. 1584 tarihinde görülen yüksek oranlardaki nüfus

artışlarına rağmen buğday üretiminin düşüş göstermesi, arpanın buğdaya göre daha

erken yetişmesi sebebiyle tercih edilmiş olmasıyla ilgilidir64.

Yukarıdaki tablolarda da görüldüğü gibi, tarım toplumlarının başta gelen

ürünleri olan buğday ve arpa Ermenek şehrinde de üretilmekteydi. Şehrin ürettiği

buğday ve arpanın öşür hâsılatına şehre yakınlığı sebebiyle Berat köyünün hâsılatı da

dâhil edilmekteydi. Buna göre 1518 ve 1522 tarihlerinde65 Ermenek şehrinde 9600 kile

buğday, 3555 kile arpa üretilmiştir. 1555’te ise buğday üretiminde azalma, arpa

üretiminde ise artış gözlenmektedir. Bu tarihte 6496 kile buğday, 4000 kile arpa 64 Malatya kazâsında buğdaya göre arpa üretiminin daha fazla olduğu tespit edilmiştir. Bkz., G.

Göğebakan, a.g.e., s. 383. 65 BOA., TD 83, s. 271; BOA., TD 182, s. 6; Ayrıca Bkz., Lütfi Güçer, “XVIII. Yüzyıl Ortalarında İstanbul’un İaşesi İçin Lüzumlu Hububatın Temini Meselesi”, İFM XI/ 1–4, (1949–50), s. 398 vd.; S. Faroqhi, a.g.e., s. 103.

Page 315: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

ERMENEK KAZÂSI (1500–1600)

291

üretilmiştir66. 1584 tahririnde istihsal edilen hububatta ve gelirinde azalma devam

etmiştir. Bu tarihte üretilen 4000 kile buğday, 6400 kile arpanın yanında 2400 kile darı

istihsali yapılmıştır67. Görüldüğü gibi şehrin hububat üretimi kaleminde 1584’te

zenginlik görülse de, şehrin tahıl üretiminde, 1555’ten sonra gözle görülür bir düşüş söz

konusudur.

Görüldüğü gibi, Ermenek kazâsında, hububat üretiminde en büyük pay sahibi

köylerdir. Köylerde başta arpa ve buğday olmak üzere darı, burçak, çavdar, nohut ve

bakla üretilmekteydi. 1518 tarihli tahrir defterine göre, köylerin buğday üretimi 47.192

kile iken, arpa istihsali 46.304 kile olmuştur. Bu hâsıldan alınan öşrün nakdî karşılığı da

81.909 akçedir. 1522 tarihinde ise 47.796 kile buğday, 49.036 kile de arpa üretilmiştir.

1555 tarihinde 44.000 kile buğday, 26.124 kile arpa üretimi yapıldığı görülür. 1584

tarihine gelindiğinde ise, 40.324 kile buğday istihsali yapılmışken, 26.864 kile de arpa

üretilmiştir. Görüldüğü gibi üretim miktarlarında ilk iki tahrirde gözle görülür bir

değişiklik olmazken 1555 tarihinden sonra buğdayda % 7,9, arpada % 46,7’lik bir düşüş

söz konusudur. Üretim miktarlarında görülen bu azalma 1584 tarihinde de devam etmiş

ve buğdayda % 8,3 olarak gerçekleşmiştir. Aynı tarihte, arpada % 2,8’lik küçük bir artış

görülmektedir.

Tahrir defterlerinde öşür hâsılı kaydedilirken bazı yanlışlıkların da yapıldığını

düşünmekteyiz. Tespitlerimize göre İrnebolı köyü hâsılında 200 kile buğdayın nakdî

karşılığı 1000 akçe olması gerekirken, 1100 akçe olarak yazılmıştır. Burada 100 akçelik

bir fazlalık mevcuttur68. Defterde hâsılı az olan köylerin öşür geliri tek bir kalemde

yazılmıştır. Bu tip köylerden birisi olan Kazancı Köyü’nün galle hâsılı toplu olarak

yazılırken 400 kile olarak kaydedildiği görülür. Bu rakamın doğru olması mümkün

gözükmemektedir. Çünkü 400 kilenin akçe olarak karşılığı köyün toplam geliri olan

2650 akçeden daha büyüktür. Kanaatimizce burada yazılan 400 kile 57 kile olmalıdır69.

Ermenek’te ziraat yapılan, ekilip biçilen yer anlamına gelen mezraalarda70 da

hububat istihsali yapılmıştır. Buna göre, 1518’de tespit ettiğimiz 61 mezraanın 1784 kile

66 BOA., TD 272, s. 6. 67 TK, TD 128, s. 14. 68 BOA., TD 83, s. 273–274. 69 BOA., TD 83, s. 10–11. 70 Ö. L. Barkan, Kânunlar, s. 133, 190; H. İnalcık, Arvanid, s. XXIX; N. Göyünç, a.g.e., s. 73.

Page 316: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

ZİRAÎ HAYAT, HAYVANCILIK VE TOPRAK İDARESİ

292

galle, 5200 kile buğday, 5208 kile arpa üretimi mevcuttur71. 1522’de ise 58 mezraanın,

3008 kile galle, 3864 kile buğday, 3864 kile de arpa üretimi bulunmaktadır72. 1555’te ise

mevcut 66 mezraa, 9536 kile buğday, 6984 kile arpa, 992 kile darı istihsal etmiştir73.

1584 tarihinde ise ürün tespiti yapılan 62 mezraada 12.828 kile buğday, 8588 kile arpa,

1280 kile darı, 240 kile çavdar üretilmiştir74.

1518’de Ermenek kazâsında mevcut 23 cemaatin ürettiği hububat 2416 kile

buğday, 1936 kile de arpadır75. Cemaatlerin hububat hâsılatı kıymetinin 9 akçe olarak

belirlendiği anlaşılmaktadır. Yalnız 1522’de, Evlâd-ı Fariske cemaati hariç diğer

cemaatlerin vergi geliri toprağında bulundukları köylerin geliriyle birlikte hesap

edilmiştir76. Adı geçen cemaatin toplam üretimi 1140 kiledir. Bu tarihte arpa ve

buğdayın ortalama kıymetinin 7 akçe olarak tespit edildiği anlaşılır77. 1555’te

cemaatlerin çoğunun hâsılı yine köylerin vergi toplamlarına dâhil edilmiştir78. Buna

rağmen Eskice köyünde bulunan Sipâhizâdegân cemaati ile Dindebolı köyündeki

Evlâd-ı Fariske cemaati hâsılı köylerden ayrı yazıldığından bunların ikisinin ürettiği

hububat miktarı tespit edilebilmektedir. Buna göre iki cemaatin üretimi, 480 kile

buğday, 280 kile arpa, 160 kile darı ve 80 kile nohuttur79. 1584 tarihinde ise sadece

Evlâd-ı Fariske cemaatinin hububat hâsılı ayrı kaydedilmiştir. Buna göre cemaatin 280

kile buğday, 200 kile arpa, 200 kile darı ve 80 kile çavdar üretimi mevcuttur80.

Buğdaydan sonra Ermenek’te ekimi en çok yapılan ikinci hububat ürünü arpadır.

Hayvanların beslenmesinde yem olarak kullanılan arpa, fazla rağbet edilmemekle

beraber, yufka yapımında kullanılmaktadır. Arpa ve buğday saplarının dövenle

dövülmesi neticesinde elde edilen saman, hayvanların temel besinidir. Darı ise hem

yem, hem de yiyecek olarak kullanılan bir bitki olup, Anadolu’nun her bölgesinde ve

kolayca yetiştirilmesi sebebiyle Ermenek’te de hemen hemen her köy ve mezraada

buğday ve arpadan sonra en fazla ziraatı yapılan hububat türü olmuştur.

71 BOA., TD 83, s. 265–322. 72 BOA., TD 182, s. 1–46. 73 BOA., TD 272, s. 2–40. 74 TK, TD 128, s. 2–108. 75 BOA., TD 83, s. 272–319. 76 BOA., TD 182, s. 28 vd. 77 BOA., TD 182, s. 26 vd. 78 BOA., TD 272, s. 21. 79 BOA., TD 272, s. 15–16, 22 vd. 80 TK, TD 128, s. 31–33.

Page 317: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

ERMENEK KAZÂSI (1500–1600)

293

Tablo 55: Ermenek Kazâsında Hububatın Tahrirlere Göre Öşür Bedeli Hâsıl (Akçe)

1518 1522 1555 1584 Köy Köy+Mezraa Köy Köy+Mz. Köy Köy+Mz. Köy Köy+Mz. Buğday 29717 32967 53771 58118 55000 66920 40328 56363 Arpa 52092 57951 30648 33063 26124 33108 26864 35452 Galle - 1561 - 2632 - - - - Darı - - - - 15048 16040 16016 17296 Çavdar - - - - 3472 3472 2200 2440 Burçak - - - - 1368 1368 400 400 Nohut - - - - 1638 1638 360 360

Yekûn 81809 (k.) 92479 (km) 84418(k) 93812(km) 102650(k) 122546(km) 86168(k) 112311(km)

Yukarıdaki tabloda, Ermenek kazâsında ziraatı yapılan ürünlerin öşür bedelleri

yer almaktadır. Tabloya göre 1518’de en fazla öşür bedelinin 57.951 akçe ile arpadan

alındığını, arpadan sonra 32.967 akçelik öşür bedeliyle buğday, 1561 akçe ile sadece

birkaç mezraada alınan ve toplu hububat bedeli olan galle izlemektedir. 1522’de ise

58.118 akçe ile ilk sırayı buğday almaktadır. Buğdayı 33.063 akçe ile arpa ve 2632 akçe

ile de galle takip etmektedir. 1555’te 66.920 akçe öşür bedeliyle buğday en fazla öşür

alınan ürün olmuştur. Sonra 33.108 akçe ile arpa gelmektedir. Arpadan sonra ise öşür

kalemine yeni eklenen ürünlerden darı, çavdar, nohut ve burçak gelmiştir. 1584 tarihli

tahrirde ise öşür bedelleriyle buğday, arpa, darı, çavdar, burçak ve nohut büyükten

küçüğe doğru sıralanmaktadır. Burada dikkati çeken bir husus, öşür bedellerinin 1518–

1522 tarihleri arasında % 1,44 gibi bir artış gözlenmesidir. Ancak bu cüzi artış 1555’te

yerini % 30,63 gibi bir artış oranına bırakacaktır. Velâkin 1584 tarihli tahrirde % 8,35

nispetinde tekrar azalacaktır. Bu ani düşüşün nedeni buğday üretiminde görülen

azalmadır.

Tablo 56: 1518’de Hububatın Köylerde ve Mezraalarda İstihsal Yekûnu Öşr Yekûnu (Kile) İstihsal Yekûnu (Kile) Kg. Karşılığı Buğday 5899 (k) 47192 (k) 1510144 (k) 650 (m) 5200 (m) 166400 (m) Arpa 5788 (k) 46304 (k) 1287251 (k) 651 (m) 5208 (m) 144782,4 (m) Galle 0 (k) 0 (k) 0(k) 223 (m) 1784 (m) 57088 (m) Yekûn 11687 (k) 93496 (k) 2797395 (k) 1524 (m) 12192 (m) 368270,4 (m) 13211 (k+m) 105688 (k+m) 3165666 (k+m)

Page 318: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

ZİRAÎ HAYAT, HAYVANCILIK VE TOPRAK İDARESİ

294

Tablo 57: 1522 Tahririne Göre Hububatın Köylerde ve Mezraalarda İstihsal Yekûnu Öşr Yekûnu (Kile) İstihsal Yekûnu (Kile) Kg. Karşılığı Buğday 5974,5 (k) 47796 (k) 1529472 (k) 483 (m) 3864 (m) 123648 (m) Arpa 6129,5 (k) 49036 (k) 1363200,8 (k) 483 (m) 3864 (m) 107419,2 (m) Galle 0 (k) 0 (k) 0 (k) 376 (m) 3008 (m) 96256 (m) Yekûn 12104 (k) 96832 (k) 2892672,8 (k) 1342 (m) 10736 (m) 327323,2 (m) 13446 (k+m) 107568 (k+m) 3219996 (k+m) Tablo 58: 1555 Tahririne Göre Hububatın Köylerde ve Mezraalarda İstihsal Yekûnu Öşr Yekûnu (Kile) İstihsal Yekûnu (Kile) Kg. Karşılığı Buğday 5500 (k) 44000 (k) 1408000 (k) 1192 (m) 9536 (m) 305152 (m) Arpa 3266 (k) 26124 (k) 726247,2 (k) 873 (m) 6984 (m) 194155,2 (m) Darı 1881 (k) 15048 (k) 481536 (k) 124 (m) 992 (m) 31744 (m) Çavdar 434 (k) 3472 (k) 111104 (k) 0 (m) 0 (m) 0 (m) Burçak 171 (k) 1368 (k) 43776 (k) 0 (m) 0 (m) 0 (m) Nohut 182 (k) 1456 (k) 46592 (k) 0 (m) 0 (m) 0 (m) Yekûn 11434 91468 (k) 2817255,2 (k) 2189 17512 (m) 531051,2 (m) 13623 108980 (k+m) 3348306,4 (k+m) Tablo 59: 1584 Tahririne Göre Hububatın Köylerde ve Mezraalarda İstihsal Yekûnu Öşr Yekûnu (Kile) İstihsal Yekûnu (Kile) Kg. Karşılığı Buğday 5041 (k) 40328 (k) 1290496 (k) 1603,5 (m) 12828 (m) 410496 (m) Arpa 3358 (k) 26864 (k) 746819,2 (k) 1073,5 (m) 8588 (m) 238746,4 (m) Darı 2002 (k) 16016 (k) 512512 (k) 160 (m) 1280 (m) 40960 (m) Çavdar 275 (k) 2200 (k) 70400 (k) 30 (m) 240 (m) 7680 (m) Burçak 50 (k) 400 (k) 12800 (k) 0 (m) 0 (m) 0 (m) Nohut 45 (k) 360 (k) 11520 (k) 0 (m) 0 (m) 0 (m) Yekûn 10771(k) 86168 (k) 2644547,2 (k) 2867 (m) 22936 (m) 697882,4 (m) 13638 (k+m) 109104 (k+m) 3342429,6 (k+m)

Page 319: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

ERMENEK KAZÂSI (1500–1600)

295

Tablo 60: 1584 Tarihinde Köylerin Hububat İstihsali Öşr İstihsal Kg. Karşılığı Buğday 5041 40328 1.290.496 Arpa 3358 26864 746.819,2 Darı 2002 16016 512.512 Çavdar 275 2200 70.400 Burçak 50 400 12.800 Nohut 45 360 11.520 10.771 (kile) 86.168 (kile) 2.644.547,2 kg.

Ermenek kazâsında köy ve mezraalarda üretimi yapılan hububat ürünleri, öşr

yekûnu ve kg. olarak miktarları yukarıdaki tablolarda gösterilmiştir. Bu ürünlerin

dışında 1500 tarihli tahrir defterinde Selendi sınırında alınan öşrün meblağına bakılırsa

çok az miktarda mercimek üretildiği görülüyor81. Ayrıca 1555’te Fit köyünde bakla

üretildiği görülür. Bu tarihte yetiştirilen üründen 2 kile öşür alınmıştır82. Diğer bir husus;

1518’de, buğdaydan alınan öşrün, galle ana başlığı altında, “kabuğu soyulmuş buğday”

anlamına gelen “gendüm” ismiyle kaydedilmiş olmasıdır. Hâlbuki diğer bazı kazâlarda,

gendümün bir ya da iki köyde yetiştirildiğini görürüz83.

1518 tarihinde yaklaşık 3.899.057,4 kg. olan kazânın hububat üretiminin %

71,7’si olan 2.797.395,2 kg.lık kısmını köyler üretmektedir. 406.035 kg ile toplam

üretimin % 10,4’ünü karşılayan Ermenek şehri ise ikinci sıradadır. Aynı tarihte,

mezraalar % 9,4, zeminler % 4,2 ve cemaatler % 3,4’lük bir paya sahipken sınırların

yıllık üretim içindeki payı sadece % 0,9’dur. 1522’de ise 3.862.076 kg. olan toplam

hububat istihsalinin % 74,9’unu oluşturan 2.892.673 kg.ını köyler üretmiştir. Ermenek

şehrinin üretim içindeki payı % 10,5’tir. Bu tarihte mezraaların üretimdeki payı düşmüş

ve % 8,5’e gerilemiştir. Mezraaları zemin, sınır ve cemaatler izlemektedir.

1555 tarihinde köylerin üretimdeki payında küçük bir azalma vardır. Bu tarihte

köyler 2.817.255 kg. ile hâsılatın % 72’sini karşılamaktadır. Şehrin üretimdeki payında

da % 2’lik bir düşüş söz konusudur. Bu tarihte şehirde 319.072 kg hububat üretilmiştir.

Mezraalar 531.051,2 kg ile üretimin % 13,6’sını yapmıştır. Sınırlarda üretilen hububat

oranında azalma devam ederken zeminlerin payı % 5,1’e yükselmiştir. 1584 tarihine

gelindiğinde ise, 4.665.893,6 kg olan hububat istihsalinin % 56,6’sını 2.644.547,2 kg ile 81 BOA., TD 31, s. 10. 82 BOA., TD 272, s. 25. 83 Ş. Çelik, a.g.e., s. 271 vd.

Page 320: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

ZİRAÎ HAYAT, HAYVANCILIK VE TOPRAK İDARESİ

296

köyler karşılamaktadır. Bu tarihte zeminlerde üretilen hububatta gözle görülür bir artış

söz konusudur. Zeminler bu tarihte 865.520 kg hububat üretmiştir. Şehrin hububat

üretimindeki payı % 18,55’e yükselmiştir. Mezraalar ise 697.882,4 kg üretimle

%14,96’lık bir pay sahibidir. Sınır ve cemaatlerde de hububat üretimi az da olsa devam

etmektedir. Cemaatlerin üretimdeki payının azalması, özellikle 1522’den sonra hububat

ve diğer hâsılatlarının bulundukları köylerle birlikte kaydedilmeye başlanması sebep

olmuştur.

Yukarıda yıllara göre üretim miktarlarını vermeye çalıştığımız buğday ve

arpanın, XVI. yüzyılda kişi başına düşen miktarını tespit edebilmekteyiz. Her hânenin

yıllık 1500 kg tahıla ihtiyacı olduğu84 ve hânenin 5 kişiden oluştuğu tezinden yola

çıkılacak olursa, istenilen üst miktar kişi başına 300 kg hububat düşmesidir. Buna göre

1518’de Ermenek kazâsında kişi başına 121,78 kg buğday, 91,59 kg arpa, 1522’de

110,58 kg buğday, 83,53 kg da arpa düşmektedir. 1555’te 105,95 kg buğday, 58,53 kg

arpa, 1584 tarihinde ise kişi başına 52,73 kg buğday, 52,54 kg arpa düşmektedir.

1530’da Malatya kazâsında buğday 216,8 kg arpa miktarı ise 247,7 kg.dır85. Harput

sancağında 1566’da kişi başına 154 kg buğday, 78 kg arpa hesaplandığı görülür86.

1547’de Ordu kazâsında kişi başına 82 kg buğday, 3,10 kg arpa düşmektedir87.

Görüldüğü gibi 1584 tarihinde Ermenek kazâsında tahmini nüfusun oldukça

kabarık olması, kişi başına düşen buğday miktarında % 50, arpa miktarında ise bir

önceki tahrire göre % 6 oranında düşüşe sebep olmuştur. İçel sancağı geneline

bakıldığında, 1518’de kişi başına düşen miktar 123,81 kg buğday, 86,06 kg arpa 1555’te

112,83 kg buğday, 66,94 kg arpa, 1584’te ise 88 kg buğday, 58 kg arpadır88.

Bu rakamlara göre, 1555’e kadar sancak ortalamalarında seyreden hububat

miktarının 1584 tahririnde artan nüfusa artık cevap vermediği görülmektedir. Ancak

bilinmelidir ki bu hesaplamaların tamamı tımar için ayrılan köylerin buğday ve arpa

istihsaline göre yapılmıştır. Bilindiği gibi Ermenek kazâsında medrese, cami, zaviye vb.

vakıf kurumlarına ait vakıf arazilerinde de hububat üretimi yapılmaktadır. Örnek

vermek gerekirse, 1518’de Fariske sınırında mukim ve daha sonra köy haline gelen

84 F. M. Emecen, a.g.e., s. 244 vd. 85 G. Göğebakan, a.g.e., s. 386. 86 M. A. Ünal, Harput, s. 101. 87 B. Yediyıldız, a.g.e., s. 133. 88 Ş. Çelik, a.g.e., s. 291.

Page 321: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

ERMENEK KAZÂSI (1500–1600)

297

Adiller cemaatinin öşür geliri medrese vakfına dâhil edilmiştir. Yine aynı tarihte, Tol

Medrese’nin vakfı olan Başdere Köyü’nün ürettiği tahıl miktarı tahrir defterine

girmemiştir. evkâf tahririnde medresenin galle gelirinin 6400 akçe olduğu bildirilmiştir.

Tahminen bu meblağ, 800 kile (25.600 kg) hububata denk gelmektedir89. Bunun dışında

Şadgeldi Yatağan Dede Zaviyesi, Larende Hacı Alâeddin Camii’nin Ermenek’teki

arazilerinden Ermenek Altunbaş Zaviyesi90 gibi vakıf kurumlarının üretimleri de bu

rakama dâhil edilecek olursa 7160 kile olmakta bu da 28.535 kg.a tekabül etmektedir.

Bu rakamlar 1518 tarihli tahririn toplam rakamlarına dâhil edildiği zaman kişi başına

düşen buğday miktarı 122,57 kg, arpa ise 92,37’ye yükselmektedir. 1584’te ise TK

128’de yer almayan ancak aynı tarihli evkâf defterinde gördüğümüz Balkasun ve

Dedelü köylerinin istihsali olan 20.480 kg. buğday ile 11.120 kg. arpayı toplama dâhil

ettiğimizde kişi başına 53,28 kg buğday, 52,84 kg. arpa düşmektedir. Bu toplama diğer

vakıf kurumlarının gerçekleştirdiği hububat üretimi dâhil edilmemiştir.

Bu rakamlardan da anlaşılacağı gibi, Ermenek’te üretim nüfus artışıyla orantılı

olarak büyümemiştir. Muhtemelen iklimin kurak gitmesiyle iyi ürün elde edilememesi,

bütün Anadolu’da hüküm süren karışıklıklar91 ve Osmanlı malî sistemindeki

dengesizlikler böyle bir tablonun ortaya çıkmasına sebep olmuştur92.

23 Şubat 1576 tarihli bir Mühimme hükmünde hububattaki bu yetersizliğin,

“ziyadesiyle senkistân”, yani oldukça dağlık taşlık bir yer olması sebebiyle “ziraatı ve

hirasetinin” az olmasına bağlandığı93 dikkati çekmektedir. Yine de bu olumsuz şartlara

rağmen Kıbrıs’ın zahire ihtiyacı Ermenek kazâsı ile İçel Sancağının diğer kazâları olan

Gülnar ve Karataş’tan karşılanmaktaydı. Zamanın Osmanlı idaresi İçel sancağına tâbi

kazâlara, İstanbul’a zahire sevk etmeleri için emir göndermişti. Kadıların İçel

Sancakbeyi Veli’ye müracaatta bulunarak, yerlerinin ziyadesiyle taşlık, ziraat ve

hirâsetinin de az olduğu, hatta Kıbrıs’a dahi zahirenin bu bölgelerden gittiği cihetle,

halkın tahammül gücünü aştığı, bu sebeple İstanbul’a zahire sevkinden vazgeçilmesi

talep edilmiş ve İstanbul’dan bu taleplerine olumlu cevap almışlardır94.

89 TD 1, s. 12 90 TD 1, s. 3; TD 1, s. 15. 91 Bkz., S. Akşin, a.g.m., s. 36. 92 H. İnalcık, Klasik Çağ, s. 52, 54, 120 93 BOA., MD 27, s. 291, nr. 696. 94 “İçel Sancak Beyi Veli’ye Hüküm ki: Südde-i saadete mektup gönderip mukaddemân İstanbul’a zahire

Page 322: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

ZİRAÎ HAYAT, HAYVANCILIK VE TOPRAK İDARESİ

298

b. Sınai Bitkiler

Tahrir defterlerinden öğrendiğimiz kadarıyla günümüzde olduğu gibi95, XVI.

yüzyılda Ermenek kazâsında sınaî bitkilerden pamuk, zeytin, keten ve susam

yetiştirildiği görülmektedir. 1555 tarihinde Lafza köyünde “Mevlana Abid b. Mevlana

Sinan birader-i Mevlana Seydi Efendi Kadıasker-i sabık (r.a.)”, adına kayıtlı vakıf bir

bahçe içerisinde zeytin ağaçları olduğu kayıtlıdır96. Ancak üretilen zeytinin miktarına

dair bir açıklama mevcut değildir. Aynı defterde yer alan Ermenek şehrindeki Halil Bey

zaviyesi vakıfları arasında “Zeytinli” adıyla bir zemin mevcuttur97. Bu iki kayıt Ermenek

kazâsında zeytin yetiştirildiğini göstermektedir.

Dokuma sanayinin hammaddelerinden biri olan pamuk, genellikle sulak ve

nemli bölgelerde yetişir. Pamuk, bölgenin en alçak ve en geniş düzlüğü konumundaki

Ermenek şehir merkezinin güneyini saran bahçelerden daha güneye doğru uzanan,

günümüzdeki Sarıtaş bucağı ile Çimene kapızı arasında kalan bölgede, yani Ermenek

çayının meydana getirdiği büklerde yetişmektedir98. Ermenek bu dönemde kaliteli

pamuğu ile çevresinde ve Anadolu’da hatırı sayılır bir pazar payına sahiptir99. XVI.

yüzyılda çok sayıda köyde üretilen pamuk hammaddesinin mamul hale getirilmesine

yönelik işletmelerin varlığı da bu hususu destekler mahiyettedir100. XVI. yüzyılın

ortalarından itibaren ekilmeye başlanan diğer bir sınaî bitki olan tütün, Tol medresenin

Fariske ve Başdere’deki öşür gelirleri arasında “an- nısf-ı öşr-i galat ve nısf-ı öşr-i

tütün”, ifadeleriyle yer almaktadır101. Ancak üretilen tütünün miktarı belirtilmemiştir.

sevki tiz ihraç oluna deyü ahkam-ı şerife irad olunan kadılıklardan; Kazâ-i Ermenek, Gülnar, Karataş ziyadesiyle senkistan olmağın ziraati ve hirâseti galîl olup ve cezîre-i Kıbrıs’a dahî zahire zikr olunan kadılıklardan gidüp nüfuz ve tahammüllerinden fazladır deyü kadıların ilam eylediğün bildirmişsin, ihraç olunan ve irsal olunan başka zahireden feragat etmek emr ittüm. Şöyle ki; makbul buldukta zikr olunan kadılıklardan mahsule-i mezbûre sevki ve ihraç olunmak emr-i şahanem mucibince irsal idüp, arz olunduğu üzere nüfuz ve tahammüllerinden ziyade bulunan zahire ihracından feragat idesin”.Bkz., BOA., MD 27, s. 291, nr. 696, (23 Şubat 1576); Osmanlı Devleti, Kıbrıs’ın fethini müteakip düzenlenen İçel Kânun-nâmesinde, Silifke yakınlarındaki Akliman’a getirilen tahıllar için hiçbir vergi alınmayacağını belirtmiştir. Bkz., S. Faroqhi, a.g.e., s. 103.

95 A. Uysal, N. Adalı, M. Demirci, a.g.e., s. 235 96 BOA., TD 1, s. 50 97 BOA., TD 1, s. 48. 98 Benzer coğrafî özelliklere sahip Çemişgezek sancağında pamuk üretimi hakkında Bkz., M.A. Ünal,

Çemişgezek, s. 106. 99 S. Faroqhi, Osmanlı Kentleri’nde Ermenek bezinin Edirne pazarında en pahalı ve aranılan dokuma

ürünlerinden birisi olduğunu bildirmektedir. [Bkz. S. Faroqhi’den naklen, S. Cöhce, “Türkili’nden Ermenek’e”, s. 3.

100 Bkz., BOA., TD 83, s. 271. 101 BOA., TD 1, s. 44.

Page 323: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

ERMENEK KAZÂSI (1500–1600)

299

ba. Pamuk Üretimi ve Öşrü İçel sancağı kânun-nâmesinde yer alan “Ve keten ve kendirden öşr alınur sâlâriye

alınmaz öşr ve sâlârîye kendüm ve şa‘ir ve mahlût ve çavdar ve ‘alef cinsine mahsusdur.

Keten ve kendir ana kıyas olunmaya ve penbe ve haşhaşdan fakat öşr olunur. Sâlâriye

alınmak mu‘tad değildir” ifadelerinden pamuk, keten ve susamdan öşür alındığını, ancak

salariye alınmadığı anlaşılıyor102. 1518 tarihli tahrir defterinde “öşr-i penbe” miktarı,

hem aynî hem de nakdî olarak kaydedilmiştir103. Pamuğun ölçü birimi olarak “men”

kullanılmıştır. 1 men104 pamuğun kıymeti ise 10 akçe tutarındadır105.

1522–1584 tarihleri arasında yapılan tahrirlerde ise sadece nakit olarak

karşılıkları verilmiştir106. Eldeki mevcut tahrir defterleri ve kânun-nâmelerde, İçel

sancağında pamuğa tatbik edilen öşür miktarı belirtilmemiştir. Ayrıca 1518 tahriri hariç,

öşür kıymeti bilinmediği gibi, vergi hâsılının aynî miktarının da belirtilmeyip sadece

nakdî değerlerinin kaydedilmesiyle yetinildiğini görmekteyiz. Bu sebeple XVI. yüzyılda

kazâda üretilen pamuğun, bugünkü ağırlık ölçüleriyle değerlendirilmesi imkânsız hale

gelmiştir107. Biz burada öncelikle pamuktan alınan öşür miktarlarını vereceğiz, her şeye

rağmen bölgede bu kadar çok üretilen pamuğun istihsal yekûnu hakkında bazı

tahminlerde de bulunacağız108. Ermenek şehri, 1518–1584 tarihleri arasında kazâ

genelinde üretilen pamuğun ortalama % 10,68’ini karşılamaktayken, köyler toplam

ürünün % 80,31’ini karşılamaktadır. Üretimdeki payı hasebiyle öncelikle pamuk

yetiştirilen köylerden elde edilen öşrün hâsılı aşağıdaki tablolarda yer almaktadır.

102 TK, TD 128, s. 1. 103 BOA., TD 83, s. 277 vd 104 Pamuk ölçüsü olarak kullanılan Menn, bir çeşit ağırlık birimi olup, değişik şehir ve bölgelere göre

farklılıklar gösterir. 1518 tarihli Harput kânun-nâmesinde, 1 menn 1800 dirhem ediyordu. 1800 dirhem ise 5,773 kg’a tekabül ediyordu. [Bkz., H. İnalcık, Klasik Çağ, s. 252]; Ayrıca M.A. Ünal, Çemişgezek, s. 107; M.A. Ünal, Harput, s. 121; Malatya kazâsında pamuk üretiminin bugünkü değeri hesaplanırken Sivas meni kullanılmıştır. 1 Sivas meni 977 gr.a karşılık geliyordu. [Bkz. G. Göğebakan, a.g.e., s. 388.]

105 Bkz., BOA., TD 83, s. 265–322. 106 BOA., TD 182, s. 15 vd. 107 Bölgeye ve zamana göre 2–7 kg arasında değiştiği belirtilmektedir. Bkz., Said Öztürk, Osmanlı Arşiv

Belgelerinde Siyakat Yazısı ve Tarihî Gelişimi, İstanbul 1996, s. 474; Aydın’da 1/10 vakiyye alınmaktaydı. Bkz., F. Emecen, a.g.e., s. 240, 250; Çemişgezek sancağında 1 kantar pamuğun değeri 60 akça olarak hesaplanmıştır. Pamuk öşrü Müslümanlar için 1/7 gayri Müslimler için ise, 1/5 nisbetinde alınmıştır. Daha sonraki tarihlerde ise Müslümanların ayrıcalığı kaldırılmış 1/5 oranında alınmıştır. Pamuk öşrü 1/5 nisbetinde tahsil edildiği için toplam üretim hesaplanırken, 5 ile çarpılmıştır. Bkz., M.A. Ünal, Çemişgezek, s. 107.

108 Aynı tarihlerde, İçel sancağı pamuk üretimi miktarlarının hesaplanmasında sadece öşür yekûnlarının verilmesiyle yetinildiği görülüyor. Bkz., Ş. Çelik, a.g.e., s. 310.

Page 324: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

ZİRAÎ HAYAT, HAYVANCILIK VE TOPRAK İDARESİ

300

Tablo 61: 1518-1522’de Ermenek Kırlık alanında Pamuk Üretimi 1518 1522

Öşür Kategorileri Köy Adedi ÖY % Köy Adedi ÖY % 20–30 4 100 0,96 3 80 0,78 60–100 6 560 5,36 5 470 4,59 110–170 4 560 5,36 6 850 8,31 200–250 4 920 8,81 4 940 9,19 300–350 2 650 6,23 2 650 6,35 450–500 5 2450 23,47 3 1450 14,17 590–700 2 1400 13,41 3 1990 19,45 800 1 800 7,66 1 800 7,82 1400 1 1400 13,41 1 1400 13,69 1600 1 1600 15,33 1 1600 15,64 Yekûn 30 10440 100 29 10230 100

Tablo 62: 1555–1584 Tarihlerinde Ermenek Kırlık alanında Pamuk İstihsali

1555 1584 Öşür Kategorileri Köy Adedi ÖY % Köy Adedi ÖY % 10–50 1 50 0,53 4 124 0,90 60–100 4 330 3,47 1 100 0,73 120–170 5 688 7,24 4 620 4,52 200–250 4 966 10,16 1 200 1,46 300–400 4 1320 13,89 6 2240 16,32 500–650 2 1150 12,10 5 2750 20,03 700–725 3 2100 22,10 3 2145 15,62 780–814 0 0 0,00 2 1594 11,61 900–1056 1 900 9,47 2 2056 14,98 1900–2000 1 2000 21,04 1 1900 13,84 Yekûn 25 9504 100 29 13729 100

Tablo 61’de görüldüğü gibi, 1518’de kırlık alan genelinde 30 köyde pamuk

üretilmekte ve bu istihsalden 10440 akçe öşür alındığı anlaşılmaktadır. 1518’de pamuk

üreticisi köyler içerisinde en yüksek öşür Dindebolı ve Aşağı İzvid köylerinden tahsil

edilmiştir. 1518’de bu iki köy, kırlık alanda üretilen pamuğun 28,78’ini üretmiştir109.

Ezvendi ve Kızılca köyleri ise üretimin % 13,41’ini karşılamaktadır. Bednam, Çimene,

Gargara, Yukaru İzvid ve Lafza köyleri ise toplam pamuğun % 36,88’ini üretmektedir.

Aynı tarihte Bisecik, Çavuşlar, Gerdeli ve Mulumu köyleri de üretimin % 5,6’sını

109 BOA., TD 83, s. 295–296; BOA., TD 182, s. 26–27; BOA., TD 387, s. 255; BOA., TD 272, s. 22–23;

TK 128, s. 31–33; Aşağı İzvid Köyü için Bkz., BOA., TD 83, s. 277–279; BOA., TD 182, s. 11–12; BOA., TD 387, s. 254; BOA., TD 272, s. 11–12; TK 128, s. 23–26.

Page 325: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

ERMENEK KAZÂSI (1500–1600)

301

karşılamaktadır. Günümüzde Pamuklu ismiyle anılan Cenne köyünden bu tarihte 60

akçe pamuk öşrü alındığı anlaşılmaktadır110.

1522’de 29 köyde üretim yapılmış ve 10230 akçe öşür tahsil edilmiştir. Bu

miktar, 1518’e göre üretimde % 2,01’lik bir azalma olduğunu gösterir. Bu tarihte Lafza

köyünün vergi hâsılı arasında pamuk öşrü yer almamaktadır111. Aradaki fark bu sebeple

meydana gelmiştir. Bu köyün dışındaki köylerde üretimde küçük artışlar söz konusudur.

1555’te ise 25 köyde pamuk istihsali yapılmış ve 9504 akçe öşür alınmıştır. Bu

tarihteki öşür miktarında 1522’ye göre % 7,10 nispetinde azalma olmuştur. Bu tarihte

önceki tahrirde üretim yapılan köylerden Cenne, Eskice, İznebolı, Kazancı ve Zaviye

köylerinde pamuk üretimi yapılmadığı, bunun yerine İrnebolı köyünde üretilmeye

başlandığı görülür112. Cenne köyü hâsılı arasında pamuğa rastlanılmamasına rağmen

köyün mezraası olan Karakaya’da istihsal edildiği görülür113. 1584 tarihli tahrirde ise, 29

köyde üretildiği görülen pamuktan 13729 akçe öşür alındığı görülür. Bu rakam 1555

tarihli tahrire göre % 44,45’lik bir artışı ifade etmektedir. Bu tarihte, 4 köy daha

üreticiler arasında girmiş ve böylece pamuk üretimi de 1518–1584 tarihleri arasında en

yüksek seviyeye ulaşmıştır. 1584’te Bednam Köyü tek başına bütün köylerin ürettiği

pamuğun % 13,84’ünü karşılamaktadır114. Bu köyü % 7,69’luk üretimle Kızılin köyü

takip etmiştir. Bu köyden sonra sırasıyla Fariske, Sivricekaya, Muzvadi, Lamus, Cenne

ve Alakilise köyleri % 7,28 ile % 5,68 arasında üretim paylarıyla sıralanmaktadır115.

Kazâda ikinci büyük pamuk üreticisi Ermenek şehridir. 1518’de şehir gelirleri

arasında 1300 akçelik pamuk öşrü alındığı dikkat çekmektedir116. 1522 tarihinde de

öşrün nakdî miktarında artış görülmemektedir117. 1555 tahririnde şehrin pamuk öşrü

1000 akçeye düşmüş, ancak 1584’te tekrar artış göstererek 2400 akçeye çıkmıştır118.

XVI. yüzyılda Ermenek kazâsında, bazı mezraalarda da pamuk yetiştirildiği

anlaşılmaktadır. Buna göre 1518’de Bâli kışlağı, Halil, Karakaya ve Şahınlar

mezraalarında pamuk istihsal edilmiştir. Bu beş mezraanın ürettiği pamuktan 630 akçe

110 BOA., TD 83, s. 289. 111 BOA., TD 182, s. 21. 112 BOA., TD 272, s. 7 vd. 113 BOA., TD 272, s. 20. 114 TK 128, s. 59–62. 115 TK 128, s. 105 vd. 116 BOA., TD 83, s. 271. 117 BOA., TD 182, s. 6. 118 BOA., TD 272, s. 6; TK, TD 128, s. 14.

Page 326: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

ZİRAÎ HAYAT, HAYVANCILIK VE TOPRAK İDARESİ

302

öşür alınmıştır119. 1522’de üç mezraada pamuk üretildiği ve 45 men aynî öşür alındığı

görülür ki bu da nakit olarak 450 akçe etmektedir120. 1555’te altı mezraadan 861 akçe

öşür hâsılı sağlanmıştır. Üretim yapılan bu mezraalar, Yassı, Şahınlar, Bâli kışlağı,

Karakaya, Narluca ve Yazıbeği’dir121. 1584 tarihinde ise altı mezraadan 1180 akçe öşür

tahsil edilmiştir122.

Ermenek’te, pamuk ziraatı yapılan köy ve mezraaların dışında bazı cemaatlerin

de bu işle meşgul olduğu görülmektedir. 1518’de Nar-Daran, Evlâd-ı Fariske ve 4

sipâhizâdegân cemaatinin ürettiği pamuktan 610 akçe öşür alınmıştır. 1522’de ise

Dindebolı’da mukim Evlâd-ı Fariske cemaati’nin 336 akçe öşür kaydı yer almıştır123.

Adı geçen cemaatin, 1555’te 500 akçe124, 1584’te ise 350 akçe öşür hâsılı mevcuttur125.

Aşağıdaki tabloda, Ermenek şehri ve kırlık alanında 1518–1584 tarihleri

arasında üretilen pamuğun öşür yekûnu yer almaktadır. Tabloda görüleceği gibi 1518’de

kazâ genelinde üretilen pamuğun, % 80,43’ü köylerde, % 10’u Ermenek şehrinde, geri

kalan % 9,55’lik kısmı ise mezraa ve cemaatlerde üretilmiştir. 1522 tarihinde köyler %

83,06’lık üretim payına sahipken, mezraa ve cemaatlerin üretimdeki katkısı % 6,38’e

gerilemiştir. 1555’te üretilen ürünün % 80,10’u köylere, % 7,26’sı mezraa, % 4,21’i ise

cemaatlere aittir. Bu tarihte toplam üretimde 1522’ye göre % 3,7’lik bir azalma

mevcuttur.

1584 tarihine gelindiğinde ise köyler % 77,6, mezraa ve cemaatler ise % 8,65’lik

bir paya sahiptir. Şehir merkezinin payı ise % 14 olmuştur. 1584’te Ermenek kazâsında

pamuk üretimi, ele aldığımız tarihler arasında ilk defa % 49 nispetinde bir artış

yakalamıştır. İçel sancağının diğer kazâlarında126 görüldüğü gibi Ermenek kazâsı

genelinde pamuk, çoğunlukla köylerde yetişmekte ve tâbi olduğu İçel sancağı

içerisinde, Mut kazâsından sonra ikinci büyük pamuk üreticisi konumundadır. Buna

göre sancak genelinde yetiştirilen pamuğun 1518’de % 17,80’i, 1555’te % 10,95’i,

1584’te ise % 14,06’sı Ermenek’te yetişmektedir127.

119 BOA., TD 83, s. 289. 120 Örnek olarak Bâli kışlağı Bkz., BOA., TD 182, s. 27. 121 Narluca mezraası örneği için Bkz., BOA., TD 272, s. 28. 122 TK 128, s. 77. 123 BOA., TD 182, s. 26–27. 124 BOA., TD 272, s. 23. 125 TK 128, s. 31–33. 126 Ş. Çelik, a.g.e., s. 312. 127 Ş, Çelik, a.g.e., s. 311.

Page 327: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

ERMENEK KAZÂSI (1500–1600)

303

Tablo 63: Ermenek Kazâsı Genelinde Pamuktan Alınan Öşür Miktarları 1518 1522 1555 1584

Birimler Adet ÖY % Adet ÖY % Adet ÖY % Adet ÖY % Şehir 1 1300 10,02 1 1300 10,56 1 1000 8,43 1 2420 13,69 Köyler 30 10440 80,43 29 10230 83,06 25 9504 80,10 29 13729 77,66 Mezraalar 5 630 4,85 3 450 3,65 6 861 7,26 6 1180 6,67 Cemaatler 6 610 4,70 1 336 2,73 1 500 4,21 1 350 1,98 Yekûn 42 12980 100 34 12316 100 33 11865 100 37 17679 100

Burada mevcut bazı örneklere bakarak128 pamuk öşrünün 10/1 alındığı ve pamuğun

standart tahrir kıymetinin sabit 10 akçe olduğunu varsayarsak, nitekim 1518-22’de 10 akçe

idi. Tahrirlere göre kazâ genelinde üretilen pamuğun istihsal yekûnunu şu şekilde

verebiliriz. (Tabloda verilen istihsal yekûnu “menn” ağırlık ölçüsüne göre hesap edilmiştir.)

Tablo 64: Ermenek Kazâsında Pamuk İstihsal Miktarı 1518 1522 1555 1584

Birimler ÖY İY % ÖY İY % ÖY İY % ÖY İY % Şehir 130 1300 10,02 130 1300 10,56 100 1000 8,43 242 2420 13,69Köyler 1044 10440 80,43 1023 10230 83,06 950,4 9504 80,10 1372,9 13729 77,66Mezraalar 63 630 4,85 45 450 3,65 86,1 861 7,26 118 1180 6,67 Cemaatler 61 610 4,70 33,6 336 2,73 50 500 4,21 35 350 1,98 Yekûn 1298 12980 100 1231,6 12316 100 1186,5 11865 100 1767,9 17679 100

Pamuğun dışında Ermenek’te keten ve susamın yetiştiğini belirtmiştik. Bu

bitkilerden keten öşrü, 1518’de Aşağı İzvid köyünde 40 akçe olarak kaydedilmiştir129.

Aynı ürüne 1555’te Muzvadi Köyü’nde rastlanmakta ve 72 akçe öşür hâsılı

bulunmaktadır130. Susam ise 1518’de Aşağı İzvid köyünde yetiştirilmiş ve bu tarihte 400

akçe öşür hâsılı yazılmıştır131. 1555’te ise yine aynı köyde “küncit” adıyla yer almakta

ve 20 men susamdan 200 akçe öşür alındığı belirtilmektedir ki bundan, 1 men susamın

1555’teki “tahrir kıymeti”nin, 10 akçe olduğu anlaşılır132.

bb. İbrişim Üretimi ve Öşrü: Osmanlı Devleti’nde ibrişim üretimi ve pazarlanması kontrol altına alınmış olup,

bazı usuller ölçüsünde icra edilmekteydi. Bu hususta sıkı tedbirler alınmıştı. Şayet

128 Öşür miktarı belli olmadığı halde Manisa kazâsında 1/10 oranında hesap edildiği görülüyor. Bkz., F.

M. Emecen, a.g.e., s.250; Aynı yazarı örnek alan diğer çalışmalar için Bkz., T. Gökçe, a.g.e., s. 372 vd. 129 BOA., TD 83, s. 277 vd.; Manisa’da az yetişen bir bitki olduğu belirtiliyor. Bkz. F. Emecen, a.g.e., s.

257. 130 BOA., TD 272, s. 38. 131 BOA., TD 83, s. 277 vd. 132 BOA., TD 272, s. 11 vd.

Page 328: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

ZİRAÎ HAYAT, HAYVANCILIK VE TOPRAK İDARESİ

304

tüccar İstanbul’a, Bursa, Trabzon ve Tokat ibrişimi getirirse “iki baştan” resim vermek

mecburiyetindeydi133. 1500 tarihli TD 31 dâhil Tahrir defterlerinin tetkikinden

anlaşıldığına göre Ermenek kazâsında ibrişim üretilmekte ve bundan öşür alınmaktadır.

Ancak bu öşrün miktarı hakkında herhangi bir karine tespit edilememiştir134. Tahrirlerde

yer alan “öşr-i ibrişim” nakit olarak kaydedilmiş olup, öşrün oranı ve tahrir kıymeti

belirtilmemiştir.

1518135 ve 1522136 tarihlerinde Ermenek şehri vergi gelirleri arasında 300 akçe

ibrişim öşrü hâsılı mevcuttur. Ermenek kazâsı kırlık alanında 1518’de Cenne, Gargara,

Gerdeli, İrnebolı ve Yukaru İzvid köylerinde üretildiği görülen ibrişimden 125 akçe öşür

hâsılı yazılmıştır. 1518’de Ermenek kazâsında üretilen ibrişimin % 70,6’sını şehir

merkezi, % 14,1’ini Gargara, % 9,42’sini Gerdeli ve İrnebolı, % 3,51’ini Yukaru İzvid,

% 2,35’ini ise Cenne köyü istihsal etmektedir. 1522’de ise aynı köylerin ibrişim

ürettiğini gördüğümüz Ermenek kırlık alanında, sadece Cenne köyünün ibrişim öşründe

10 akçelik bir artış olmuştur137. 1555 ve 1584 tarihli tahrirlerde ise şehir merkezi ve

kırlık alanında öşr-i ibrişime rastlanmamaktadır.

c. Bağ-Bahçe, Bostan Ziraatı ve Öşürleri

Bağ ve bahçeler Türk şehirlerinin karakteristik özelliklerindendir. Bu sebeple

evler genellikle bahçe içerisinde inşa edilmektedir138. Ermenek’ten bahseden kaynaklar,

şehrin su kaynaklarının, bağ ve bahçelerinin bol olduğunda hemfikirdirler139. Ermenek

kazâsında bağcılık ve sebze yetiştiriciliği, tahıl üretimi kadar köklü ve eski bir tarım

koludur140. Ermenek mahallelerinden birisinin “Bağarası” adını taşıması da, şehirde

yaşayan halk için bağ ve bağcılığın ne kadar önemli olduğunu gösterir mahiyettedir141.

Zaten İçel sancağında yaşayan halkın, XVI. yüzyılda bağcılığa çok rağbet ettiği bu

133 R. Anhegger, H. İnalcık, Kānūnnāme-i Sultānî, s. 42 vd. 134 İçel sancağı kânun-nâmesi için Bkz., TK, TD 128, s. 1. 135 BOA., TD 83, s. 271 136 BOA., TD 182, s. 6 137 BOA., TD 182, s. 20. 138 Kâtib Çelebi, Cihannümâ, s. 611; Evliya Çelebi IX, s. 305; Ayrıca Bkz., Bkz., M. Erdoğan, “Osmanlı

Devrinde İstanbul Bahçeleri”, s. 149 vd.; F. Emecen, a.g.e., s. 263-264. 139 Kalkaşandî V, s. 346 vd.; Kâtib Çelebi, Cihannümâ, s. 611; Evliya Çelebi IX, s. 305; V. Cuinet VI, s.

188 vd.; Ahmet Rifat I-II, s. 133. 140 H. Bardakçı, a.g.e., s. 274. 141 BOA., TD 387, s. 253.

Page 329: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

ERMENEK KAZÂSI (1500–1600)

305

sebeple ekseri arazisinin bağ haline geldiği, hatta reâyânın daha önce ziraat olunan çoğu

yerleri bağa dönüştürdükleri anlaşılmaktadır142.

Aslında coğrafî ve fizikî yapısı itibariyle Anadolu topraklarında bağcılık çok

yaygındır. Genellikle ovalarda kurulan köylerde bağ ve bostan öşürlerinin az olduğu ve

bu köylerin daha çok hububat üretimine yöneldikleri, dağlık olan yerleşim birimlerinde

ise bağcılığın daha yaygın olduğu görülmüştür143. Ermenek kazâsı yerleşim özellikleri

gereği meyvecilik ve bağcılığa gayet elverişli bir arazi yapısına sahiptir. Bu sebeple,

Ermenek ve yöresi eski çağlardan beri Anadolu’nun sayılı bağcılık ve şarapçılık

merkezlerinden birisi olmuştur144.

XVI. yüzyılda Tahrir defterlerinde, kazâda üretilen bütün meyve ve sebzeler,

ayrı ayrı zikredilmediğinden hangi meyve ve sebzenin ne kadar üretildiğini tespit

edebilme imkânına sahip değiliz. Ancak üretilen meyve ve sebzeler, vergiye konu

olduğuna göre ihtiyaçtan fazla üretildiğini söylenebilir. Yetiştirilen sebze ve meyvenin

tamamının türünü ve miktarını tespit etmek mümkün olmasa da, günümüzde yetiştirilen

soğan, domates145, patlıcan, biber, salatalık, kabak, fasulye, havuç, kavun, karpuz,

patates gibi bütün sebze türlerinin XVI. yüzyılda da yetiştirildiği muhakkaktır146. Bu

gibi sebzelerin yanında elma, ceviz, portakal, Antepfıstığı, şeftali, armut, nar, erik,

ceviz, incir, üzüm yetiştirilmekteydi147.

Bağlardan hangi ölçüye göre öşür alındığı mufassal tahrir defterlerinde

belirtilmezken daha önce ziraat arazisi iken reâyâ tarafından bağ ihdas edilmiş yerlerin

öşrüyle ilgili olarak, “Zira hâdis olan bağlarının öşrü ol arâzinin sâbıkda zirâ‘at olunur

iken terekeden olan öşrünün mukâbili belki daha ekallidir. Öyle olıcak karyenin ve

yahud mezra’anın hâsılında mahsûb kılınmışdır ve bostan ve penbe ve küncid ekilse ol 142 “Livâ-i mezbûre reâyâsının tereke zira‘atinden bağ mahsullerine rağbetleri ziyâde olduğu ecilden

ekser erâzîsi bağ olmak üzredir bir karye ve bir mezra‘a sınûrunda kadîmden zira’at olunan yerleri tahrirden sonra reâyâ tâifesi bağ eyledüklerinde ba‘zı ‘amili senün karyenin veyahud mezra‘anın üzerine bağ mahsûlü kaydolmamışdır deyü dahli caiz değildir. Zira hâdis olan bağlarının öşrü ol erâzinin sâbıkda zira‘at olunur iken terekeden olan öşrünün mukabili belki daha akallidir. Öyle olıcak karyenin ve yahud mezra‘anın hâsılında mahsûb kılınmışdır ve bostan ve penbe ve küncid ekilse ol dahi bu kısımdır”. Bkz., TK, TD 128, s. 1–2; ayrıca krş. Ö. L. Barkan, Kânunlar, s. 48 vd.

143 Günay Kut, “Meyve Bahçesi”, Journal of Turkish Studies XXIX/205 (2005), s. 201-256; Eskişehir örneği için Bkz., H. Doğru, Sultanönü, 126

144 H. Bardakçı, a.g.e., s. 274. 145 Domates ile patatesin Amerika kıtası keşfedildikten sonra dünyaya yayıldığı bilinmektedir. Tütün de

aynı dururmdadır. XVI. yüzyılın ikinci yarısında tütün üretimi görüldüğüne göre, aynı zaman dilimi içerisinde domates ve patatesin ziraatinin de başladığı söylenebilir.

146 H. Bardakçı, a.g.e., s. 271. 147 A. Uysal, N. Adalı, M. Demirci, a.g.e., s. 235

Page 330: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

ZİRAÎ HAYAT, HAYVANCILIK VE TOPRAK İDARESİ

306

dahi bu kısımdır”148 denilmekte ve ekili arazi iken bağ yapılan yerlerden alınacak olan

öşrün, daha önce o arazinin mahsulâtından alınan öşür miktarı gibi belki daha az olacağı

bildirilmektedir149. Bağçe kelime anlamı itibariyle, küçük bahçe anlamına geliyordu.

Şehir içinde veya daha ziyade çevresinde bulunan meyve ağaçlarının veya süs

bitkilerinin yetiştirildiği umumiyetle etrafı çevrilmiş bir yerdi150. Kurutulmuş meyve ve

özellikle kuru üzüm ticareti, XVI. yüzyıl Akdeniz kentlerinin ekonomik hayatında

önemli rol oynadığı görülür. Çünkü bu yüzyılın ikinci yarısında, bir kantar siyah

üzümün fiyatı 40 akçeden 120 akçeye çıkmıştır151.

Tahrir defterlerinde, “öşr-i bostan”, “öşr-i meyve”, “öşr-i ceviz” adı altında

vergiler alındığı görülmektedir152. “Resm-i bağât” adı altında toplanan vergi maktu‘ olup

nakit olarak alınmaktaydı. Bağ ve bahçelerden 1/5’e kadar öşür alınmaktaydı Karaman

Eyaleti’nde bağdan alınan vergi yöresine göre değişmekteydi153. Tahrir defterlerinde

Ermenek kazâsında bağ-bahçe ürünlerinden alınan öşrün miktarında açıklık yoktur154.

1500–1584 tarihleri arasında yapılan bütün tahrirlerde, Ermenek kazâsında yetiştirilen

meyve ve sebzelerden alınan öşürler, defterlere nakdî olarak yazılmıştır. Bu sebeple

üretilen bu ürünlerin miktarını tespit edemiyoruz. Aşağıdaki tablolarda ziraatı yapılan

bu ürünlerden alınan öşür yekûnu ve yıllara göre mukayesesi yer almaktadır.

Tablo 65: 1518–1584 Tarihleri Arasında Ermenek Kazâsında Bağcılıktan Alınan Öşür Miktarı YIL 1518 1522 1555 1584 YB Adet ÖY % Adet ÖY % Adet ÖY % Adet ÖY % Şehir 1 6000 33,47 1 6000 37 1 6000 31,66 1 6600 35,49 Köy 30 11595 64,68 28 10018 61,77 33 12567 66,31 28 11598 62,36 Mezraa 1 70 0,39 1 70 0,432 3 220 1,16 2 70 0,38 Zemin - - - - - - 2 65 0,34 3 130 0,70 Cemaat 7 213 1,19 1 80 0,493 1 100 0,53 1 200 1,08 Sınır 1 50 0,28 1 50 0,308 - - - - - - Yekûn 40 17928 100 32 16218 100 40 18952 100 35 18598 100

148 TK, TD 128, s. 1–2; Ö. L. Barkan, Kânunlar, s. 48–54. 149 Çemişgezek Sancağı’nda, Müslümanların bağlarından her 100 kökte 5 akça, gayri müslimlerden ise

her 100 kökte 6 akça vergi alınmaktaydı. Bkz., M.A. Ünal, Çemişgezek, s. 108; 1518 tarihinde Harput sancağında her 100 kök (devek) için 4 akça, 1566’da her 100 kök için 5 akça olarak tespit edilmiştir. Bkz., M.A. Ünal, Harput, s. 122

150 B. Yediyıldız, “XVIII. Asır Türk Vakıflarının İktisadî Boyutu”, VD XVIII, (1984), s. 7. 151 S. Faroqhi, a.g.e., s. 100 vd. 152 BOA., TD 83, s. 282-283 vd.; Harput örneği için Bkz., M.A. Ünal, Harput, s. 103,122. 153 H. İnalcık, “Adâletnâmeler”, s. 105; H. İnalcık, Arvanid, s. XXXIV; M.A. Ünal, Harput, s. 119–120. 154 TK, TD 128, s. 1–2; Harput sancağında meyvenin müdü 2 akçadır. Meyve öşrü Müslümanlarda 1/7,

zımmîlerden ise 1/5 nisbetinde alınmıştır. [Bkz., M.A. Ünal, Harput, s. 103,122.]

Page 331: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

ERMENEK KAZÂSI (1500–1600)

307

Tablodan anlaşılacağı gibi, 1518’de bağcılık yapılan 30 köy toplam üretimin %

64,68’ini karşılarken, 1 mezraa, 1 sınır ve 7 cemaat ise istihsalin ancak % 1,85’ine

sahiptir. Ermenek şehri ise kazânın bağ ürünleri ihtiyacının % 33,47’sini

karşılamaktadır. Bu tarihte tahsil edilen toplam öşür miktarı 17.928’dir. Dikkat edilecek

olursa, şehir merkezi bütün tahrirlerde köylerin ürettiği bağ ürünlerinin yarısı kadar

üretim yapmıştır. Bu sonuç şehrin XVI. yüzyılda bağ ve bahçe ziraatı açısından oldukça

ileride olduğunu göstermektedir. 1522 tarihinde, bağcılıkta % 9,53 nispetinde bir

gerileme görülmektedir. Bu tarihte köyler üretimin % 61,77’sini yaparken, Ermenek

şehri % 37’lik paya sahiptir. 1555’te ise bağ ürünlerinde % 16,85 oranında artış söz

konusudur. Bu tarihte köylerin istihsalinde % 5 oranında bir yükseliş vardır. Ermenek

şehrinden alınan öşür oranının, 1555’te de 6000 akçe olarak kalması dikkat

çekmektedir. 1584’te bir önceki tahrire göre % 1,87 oranında azalma olmuş ve üründen

alınan öşür 18.598 akçe olarak gerçekleşmiştir155.

Ermenek’te her zaman bağ ile birlikte anılan bahçe öşrüne de rastlanmaktadır.

Buna göre, 1518’de Yukaru İzvid köyünde 20 akçe “öşr-i bağçe” kaydedilmiştir156.

1522’de 920 akçe olan öşrün 900 akçesini Bednam Köyü, 20 akçesini de Yukaru İzvid

Köyü karşılamıştır157. 1555’te Yukaru İzvid, Başköy, Dindebolı, Gerdeli ve Güzve

köylerinde toplam 538 akçe bahçe öşrü tahsil edilmiştir. Bu tarihte zemin hâsılları

arasında “öşr-i bağât ve bağçehâ” şeklinde kaydedilen 65 akçe öşür hâsılı vardır. Ancak

bağ kelimesinin önce zikredilmesi ve bahçenin müstakil olarak geçmemesi, bahçe

öşrünün az olduğuna delil teşkil etmektedir158. 1584 tarihinde ise Yukaru ve Aşağı İzvid

köyleri ile Uğurlu köyünden toplam 90 akçe öşür tahsil edilmiştir159. Ermenek şehrinin

bahçe öşrü “Öşr-i bagât ve bağçehâ”, adıyla bağ öşrüyle birlikte yazıldığından bağ öşrü

tablosunda değerlendirilmiştir.

155 Ş. Çelik Ermenek kazâsından tahsil edilen bağ öşrünün, 1518’de 7522 akçe; 1555’te 10927 akçe;

1584’te 9828 akçe olduğunu ve bu tarihte sancak genelinin % 4,99’unu karşıladığını belirtir. [Bkz., Ş. Çelik, a.g.e., s. 299.]

156 BOA., TD 83, s. 279–280. 157 BOA., TD 182, s. 14. 158 BOA., TD.272,s. 35. 159 TK 128, s. 64.

Page 332: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

ZİRAÎ HAYAT, HAYVANCILIK VE TOPRAK İDARESİ

308

Tablo 66: 1518–1584 Tarihleri Arasında Ermenek Kazâsında Bahçe Öşrü Miktarı YIL 1518 1522 1555 1584 Adet ÖY % Adet ÖY % Adet ÖY % Adet ÖY % Şehir - - - - - - - - - - - - Köy 1 20 100 2 920 100 5 538 100 3 90 100 Mezraa - - - - - - - - - - - - Zemin - - - - - - - - - - - - Cemaat - - - - - - - - - - - - Sınır - - - - - - - - - - - - Yekûn 1 20 100 2 920 100 5 538 100 3 90 100

Osmanlı Devleti’nde bazı yerleşim birimlerindeki halk, evinin yanında kendi

ihtiyacı için ürettiği sebze ve meyveyi pazara getirip satmadıkça vergi

vermemekteydi160. Büyük ihtimal Ermenek kazâsında da böyle bir durum söz konusu

olmalıdır.

Tablo 67: XVI. Yüzyılda Ermenek Kazâsında Bostan Öşrü YIL 1518 1522 1555 1584

YB Adet ÖY % Adet Adet ÖY % Adet Adet ÖY % Adet

Şehir 1 400 19,9 1 400 18,5 1 400 20,8 1 350 19,9

Köy 25 1550 77,1 23 1680 77,7 25 1299 67,6 24 1387 78,9

Mezraa - - - - - - - - - - - -

Zemin - - - - - - 3 220 11,4 - - -

Cemaat 2 30 1,49 - - - - - - 1 20 1,14

Sınır 1 30 1,49 1 80 3,70 - - - - - -

Yekûn 29 2010 100 25 2160 100 29 1919 100 26 1757 100

1518’de kazâ genelinde bostan öşrünün % 77,7’lik kısmını 25 köy

karşılamaktadır. Bunun yanında şehir merkezi de % 19,9’luk bir paya sahip olduğu

dikkati çeken diğer bir husustur. 1518’de bu rakamların haricinde Eskice ve Muhallar

köyünde, tasarrufu İbrahim Bey İmareti’ne ait, toplam 55 akçe bostan öşrü

bulunmaktadır161. 1522’de 23 köyün bostan öşrü 1680 akçedir. Aynı tarihte, Derecik

sınırından da bostan öşrü alınmıştır162. Toplam bostan öşründe % 7,46 nispetinde bir

artış olmuştur. 1522 tahriri bostan öşründe artış görülen tek tahrir olma durumundadır.

Çünkü 1555’te % 11,2, 1584’te ise bir önceki tahrire göre % 8,4 oranında bir azalma

olmuştur.

160 Ş. Çelik, a.g.e., s. 297. 161 BOA., TD 83, s. 283. 162 BOA., TD 182, s. 7.

Page 333: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

ERMENEK KAZÂSI (1500–1600)

309

Tahrir defterlerinde yer alan kayıtlardan anlaşıldığına göre, XVI. yüzyılda

Ermenek kazâsına bir Akdeniz meyvesi olan nar da yetişmekteydi. 1518’de Bisecik,

Davdas, Gargara, Lafza ve Yassıcaköy’de üretildiği görülmektedir. Buna göre toplam

nar öşrü 140 akçedir. 20 akçe de Muhallar köyü öşründen İbrahim Bey imaretine

vakfedilen gelir içerisindedir163. 1522’de 4 köyün ürettiği nardan 120 akçe öşür

alınmıştır. Bu köyler, Yassıca, gargara, Aşağı İzvid, Lafza köyleridir164. 1555’te ise nar

üreten köylerin sayısı 9’a, öşür geliri ise 471’e yükseldiği görülür. Bu tarihte nar üreten

yeni köyler, Gerdeli, Görmel, Günderler ve Muzvadi köyleridir165. 1584’te ise beş

köyden toplam 475 akçe nar öşrü alınmıştır. Bu öşrün 320 akçesi sadece Muzvadi

köyünden alınmıştır166. Aşağıdaki tabloda 1518–1584 tarihlerinde üretilen nardan hâsıl

olan öşür miktarları yer almaktadır.

Tablo 68: 1518–1584 Tarihleri Arasında Ermenek Kazâsında Nar üretimi ve Öşrü YIL 1518 1522 1555 1584 Adet ÖY % Adet ÖY % Adet ÖY % Adet ÖY % Şehir - - - - - - - - - - - - Köy 6 160 100 4 120 100 9 471 100 5 475 100 Mezraa - - - - - - - - - - - - Zemin - - - - - - - - - - - - Cemaat - - - - - - - - - - - - Sınır - - - - - - - - - - - -

Yekûn 6 160 100 4 120 100 9 471 100 5 475 100

Ermenek ve çevresinde en çok yetişen meyvelerden birisi de cevizdir. Ceviz

bölge ekonomisine büyük girdi sağlamaktadır. Özellikle darlık zamanlarında, “fakir

halkın yemeğinde yağ, kandilinde ışık, ocağında odun, ekmeğinde katık”167 olmuştur.

Tahrir defterlerinde cevizin şehir, köy, zemin ve sınırlarda yetiştiği alınan “öşr-i

ceviz”den anlamaktayız. Tahrir defterlerine göre 1518–1584 tarihleri arasında cevizden

alınan öşrün miktarı aşağıdaki tabloda görülmektedir.

163 BOA., TD 83, s. 275. 164 BOA., TD 182, s. 20–21. 165 Muzvadi için Bkz., BOA., TD 272, s. 38. 166 TK 128, s. 71. 167 H. Bardakçı, a.g.e., s. 273.

Page 334: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

ZİRAÎ HAYAT, HAYVANCILIK VE TOPRAK İDARESİ

310

Tablo 69: Tahrirlere Göre 1518–1584 Tarihlerinde Ermenek Kazâsında Ceviz Öşrü YIL 1518 1522 1555 1584

YB Adet ÖY % Adet ÖY % Adet ÖY % Adet ÖY % Şehir - - - - 1 100 3,21 1 200 5,67

Köy 23 2790 96,0 24 3885 99,5 25 2993 96,1 23 3267 92,6

Mezraa - - - - - - - - - 1 10 0,3

Zemin 1 10 0,3 - - - 2 20 0,6 - - -

Cemaat 4 85 2,9 - - - - - - 1 50 1,4

Sınır 1 20 0,7 1 20 0,5 - - - - - -

Yekûn 29 2905 100 25 3905 100 28 3113 100 26 3527 100

Tablodan anlaşıldığına göre, kazâ genelinde yetiştirilen cevizin çoğunluğu

köylerde yetişmektedir. 1518’de ve 1584’te dikkat çeken bir husus köylerde konaklayan

cemaatlerin de ceviz istihsal etmeleridir. Ancak ceviz üretimi ekseriyetle köylerde

yapılmakta olup, bütün tahrirlerde % 99,5 ile % 92,6 arasında üretim payına

sahiptir.1518’de zemin ve sınırlarda da ceviz üretimi yapılmaktadır. Diğer bir husus,

1518–1522 tarihlerinde üretimin % 34,42 nispetinde artmasıdır. 1518’de köylerin

ürettiği cevizin % 14,34’ü Başköy’de üretilmiştir. İznebolı, Dindebolı, Ezvendi, Yukaru

ve Aşağı İzvid168 köyleri % 10,75 ile % 7,14 arasında pay sahibidirler. 1522’de Görmel

Köyü köylerin toplam ceviz üretiminin % 33,46’sını üretmiştir. Başköy % 10,1’lik payla

Görmel’den sonra gelmektedir. 1555’te Ermenek şehrinden de ceviz öşrü alındığı

görülür. Buna göre şehir, 1555’te toplam ceviz üretiminin % 3,21’ini, 1584’te ise %

5,67’sini karşılamaktadır. Bu tarihte Çimene ve Aşağı İzvid köyleri, toplam üretimin %

20,04’ünü karşılamaktadır. Bu köylerden sonra sırayla İrnebolı, Zaviye, Ezvendi ve

Bisecik köyleri gelmektedir. Yıllara göre 1518–1522 tarihlerinde % 34,42 nispetinde

artan ceviz üretimi, 1555’te % 20,3 oranında azalmış, 1584’te ise bir önceki tahrire göre

% 13,3 nispetinde artış göstermiştir.

168 BOA., TD 83, s. 277 vd.

Page 335: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

ERMENEK KAZÂSI (1500–1600)

311

Tablo 70: Tahrirlere Göre Ermenek Kazâsında Meyveden Alınan Öşür Miktarları

YIL 1518 1522 1555 1584

Adet ÖY % Adet ÖY % Adet ÖY % Adet ÖY %

Şehir - - - - - - - - - - - -

Köy 8 805 73,8 10 780 98,7 10 1223 100 9 1524 100

Mezraa 1 20 1,8 - - - - - - - - -

Zemin - - - - - - - - - - - -

Cemaat 5 256 23,5 - - - - - - - - -

Sınır 1 10 0,9 1 10 1,26 - - - - - -

Yekûn 15 1091 100 11 790 100 10 1223 100 9 1524 100

Ermenek kazâsında diğer bir öşür kalemini de “öşr-i meyve” oluşturmaktadır.

1518’de Paşakışlası, Yassıcaköy, Arnava, İrnebolı, Bisecik, Güzve, Eskice ve Çavuşlar

köylerinden 705 akçe meyve öşrü alındığı görülür. Bu köylerden Paşakışlası Köyü

meyve öşründe % 35,46’lık bir pay sahibidir. İrnebolı ve Arnava köyleri ise üretimde %

21,28 ile % 14,18’lik hisseye sahibidir. Bu tarihte Alakilise, Paşakışlası ve eskice

köylerinde mukim sipâhizadegân topluluklarından meyve öşrü alınmıştır. Güzve köyüne

tâbi Şahınlar mezraasından 10 akçelik öşür alındığı anlaşılıyor169. Köylerin toplam

üretim içerisindeki payı % 73,79, cemaatlerin ise % 23,46 olmuştur. 1522’de Derecik

sınırından alınan 10 akçe hariç, diğer meblağı köyler karşılamıştır. 1555 ve 1584’te ise

meyve öşrünün sadece köylerden alındığı görülür.

Ermenek kazâsında yetişen ürünlerden birisi de piyaz yani soğandır. Ermenek

şehir merkezinden bu öşrün alınmadığı görülür. Tahrir defterlerinin tetkikinden, 1518 ve

1522’de Çimene ve Sarumazı köylerinden 200 akçe piyaz öşrü tahsil edilmiştir. 1555’te

Başköy, Lafza, Cenne, Lamus, Gerdeli, Fit, Çavuşlar, Kızılin, Günderler, Keremüddin,

Arnava, Yassıcaköy, İznebolı, Gargara ve Yukaru İzvid köylerinin de bulunduğu toplam

16 köyün piyaz ürettiği ve 969 akçe öşür alındığı anlaşılıyor170. 1584’te ise 100 akçe

öşür elde edilmiştir. Görüldüğü gibi 1555’te en yüksek seviyeye çıkan piyaz öşrü,

1584’te tekrar 1518’li yıllara geri dönmüştür. Buraya kadar ele alınan özellikle bağ,

bahçe ve bostan ürünlerinden alınan öşür miktarları, Ermenek ve çevresinin bağcılık ve

bahçe tarımı bakımından oldukça ileride bulunduğunu ortaya koymaktadır.

169 BOA., TD 83, s. 299; BOA., TD 182, s. 29. 170 Örnek olarak Gerdeli Köyü Bkz., BOA., TD 272, s. 24–25.

Page 336: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

ZİRAÎ HAYAT, HAYVANCILIK VE TOPRAK İDARESİ

312

C- HAYVANCILIK

a. Küçükbaş Hayvan Besiciliği ve Resm-i ağnam

Diğer Türk-İslam devletlerinde olduğu gibi Osmanlı Devleti’nde de koyunlardan

alınan “resm-i ağnam” vergisi, şer‘i hükümlerle bağdaştırılmış bir vergidir171. Fatih

döneminde 1477 tarihli kânun-nâmede üç koyuna bir akçe alınması istenmektedir. Aynı

tarihte, Rumeli Türklerinin koyunlarından ise 100 koyunda ya bir koyun ya da koyunun

pahası alınması emredilmiştir172. Kanunî’nin Umumî Kânun-nâmesinde, “yerlüden ve

yörükden iki koyuna bir akça” 173 alınması kanun olmuştur.

İçel Sancağı Kânun-nâmesi’nde, iki koyuna bir akçe adet-i ağnam alınması

meridir. Kânun-nâmede koyunlar kuzusuyla birlikte sayılmış, üç yüz koyun bir sürü

addedilmiş ve her sürüden beş akçe “resm-i ağıl” alınması kanun olmuştur174.

Yaylakların fazla miktarda olması, hayvancılık yapmaya elverişli coğrafî ve iklim yapısı

sebebiyle Ermenek’te hayvancılık halkın en önemli geçim kaynağı durumundadır. XVI.

yüzyılda, cemaatlerin ve hatta bazı köy halkının eski zamanlardan beri, kendi rızalarıyla

birbirlerinin arazisini yaylak ve kışlak olarak kullandıkları, davarlarının birlikte

yayıldığı, yaylak ve kışlakların kullanımında barış ve sükûnun hâkim olduğu

görülmektedir175.

171 F. Köprülü, Bizans’ın Tesiri, s. 93 172 Bu dönemde İstanbul’a dışardan gelen yoğurt, tavuk, yumurta, ekmek, kuzu, koyun vb. nesnelerden

gümrük alınmamaktaydı. Bkz., R. Anhegger, H. İnalcık, Kānūnnāme-i Sultānî, s. 38 vd.; F. Köprülü, Bizans’ın Tesiri, s. 93 nu: 164; Ö. L. Barkan- E. Meriçli, a.g.e., s. 97; N. Beldiceanu,a.g.e., s. 8 vd., 21; TC. Maliye Bakanlığı, Osmanlı Vergi Mevzuatı, s. 9; 1363 tarihli vergi ferman örneklerinden anlaşıldığına göre, Anadolu’da “Şumâre-i Kobcur” adında köylülerin mevcut hayvanlarına mahsuben “kobcur”dan ayrı olarak hayvan vergisi alınmaktaydı. Bkz., W. Hınz, “Vergi Kitabeleri”, s. 777.

173 “Resm-i Ağnam ve resm-i otlâk beyan olunur: Resm-i ağnam yerlide ve yörükde ve kâmette, iki koyuna bir akçe alınmak kanundur. Ve dahi koyun ile kuzu bir sayılmak ve bazı yerlerde kanundur, koyunu olmayan yörükden Resm-i Kara deyü 12 akçe alına. Eğer koyunu kırılıp yirmiden ekall kalsa kara dinür koyun resmi alınmaz” Bkz., Kânun-nâme-i Osmânî ve’l- Örfiyât-ı Dîvânî, BYEK 3953, Nr.’lı Yazma, vr. 9; “Yörük tabakası senede resm-i ağnam iki koyuna bir akçe vire.” Bkz., Aynı Yazma, vr. 11; TC. Maliye Bakanlığı, Osmanlı Vergi Mevzuatı, s 99; Canik sancağında çift resmi 57, bennak 18, caba 13 akçedir. Bkz., B. Yediyıldız, M. Öz, Ü. Üstün, a.g.e., s. XXXIV.

174 “Koyun Mayıs (ayı) içinde tamam dölün döker andan sonra kuzusıyla bile sayılup ikisine bir akça alınur. Ve üç yüz koyun bir sürü i‘tibar olunur beş akça resm-i ağıl alınmak dahi kânundur”. Bkz., TK, TD 128, s.1–2; Ö. L. Barkan, Kânunlar, s. 48–54; B. Yediyıldız, M. Öz, Ü. Üstün, a.g.e., s XXXVI; Çemişgezek sancağında müslim ve gayri müslim malı ayırt edilmeksizin 2 koyuna bir akça alınmaktaydı. Bkz., M.A. Ünal, Çemişgezek, s. 111; Harput sancağında 2 koyuna bir akça resm-i ağnam alınmıştır. Bkz., M.A. Ünal, Harput, s. 137; H. Doğru, Sultanönü, s. 160

175 “Karye-i mezbûr (Balkasun) halkı eyyâm-ı şitâda Gargara nâm karyede kışlayub ve Gargara halkı dahi eyyâmı sayfda Balkasun nâm mevzi‘de yaylayub birbirinin rıza ile kadîmü’l eyyâmdan davarları mahlût yürüye geldügi kayd-ı defter olundu. Ber-mûceb-i sicil-i kadı-i Ermenek”. Bkz., TK, TD 576, s. 11b.

Page 337: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

ERMENEK KAZÂSI (1500–1600)

313

1518 ve 1522 tarihli tahrir defterlerinde koyundan alınan vergi “resm-i ganem”,

1555 ve 1584 tarihli defterlerde ise “adet-i ağnam” şeklinde yer almıştır. Ancak 1555’te

Berat ve Paşakışlası köylerinin koyun vergileri “resm-i ganem” tarzında

kaydedilmiştir176. Resm-i ağnam, koyun vergisi olmakla birlikte, İçel sancağı kânun-

nâmesi sipâhizâdelerin koyun ve keçi beslediklerini haber vermektedir177. 1555 tarihli

tahrirde Paşakışlası köyünde ikamet eden sipâhizâde cemaatinden koyun resmi

alınmamış ve “adet-i ağnam vermezler” kaydı düşülmüştür178. Bu sebeple resm-i ganem

veya adet-i ağnam vergisi keçileri de ihtiva etmektedir. Adet-i ağnam koyun başına sabit

bir resim vergisi olduğu için, koyunlardan toplanan vergi toplamından hareketle

Ermenek’te XVI. yüzyılda mevcut koyun miktarını belirlememiz mümkün

olabilmektedir179. Aşağıdaki tabloda Ermenek kazâsı yerleşim birimlerindeki mevcut

koyun sayısı ve genel toplama nispeti görülmektedir.

Tablo 71: Ermenek Kazâsında Koyun Sayıları ve Vergi Miktarları YIL 1518 1522 1555 1584

YB* YA KA RM % YA KA RM % YA KA RM % YA KA RM %

Şehir 1 4000 2000 11 1 4000 2000 11 1 2000 1000 5 - 2000 1000 5

Köy 45 28324 14162 80 48 31946 15973 88 49 36254 18127 95 48 35080 17540 90,7

Mezraa 1 430 215 1 - - - - - - - - - - - -

Cemaat 15 2728 1364 8 3 460 230 1 - - - - 2 1600 800 4,2

YEKÛN 62 35482 17741 100 52 36406 18203 100 50 38254 19127 100 50 38680 19340 100

Yukarıdaki tablodan anlaşılacağı gibi, 1518 tarihinde kazâ genelinde 35482 adet

koyun mevcuttur. Bu yekûn rakamın % 80’ini köylere, % 11’i Ermenek şehrine, % 8’i

cemaatlere, % 1’i ise o tarihte mezraa konumunda olan Kızılin’e aittir180. Bu tarihte en

fazla koyun sahibi olan köylerin başında 1600 koyunla Sarumazı gelmektedir. Bu köyü

Başdere 1560, Ezvendi 1400, Eskice 1336, Yukaru İzvid 1300, Başköy 1260 koyunla

takip etmektedir. Bu köylerden başka Lamus, Aşağı İzvid, Dindebolı, Davdas ve Lafza

köylerinin hayvan sayısı, bütün köylerin sahip olduğu hayvanın % 44,12’sini

176 BOA., TD 272, s. 7; BOA., TD 272, s. 38–39. 177 TK, TD 128, s. 1–2. 178 BOA., TD 272, s. 39. 179 Çemişgezek sancağında 1566 tarihinde 330.000 koyun bulunmaktaydı. Bkz., M.A. Ünal, Çemişgezek,

s. 111; A. Aksın, 19. Yüzyılda Harput, s. 238 * YB: Yerleşim Birimi; YA: Yerleşim Adedi; KA: Koyun Adedi; RM: Resim Miktarı. 180 BOA., TD 83, s. 311.

Page 338: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

ZİRAÎ HAYAT, HAYVANCILIK VE TOPRAK İDARESİ

314

oluşturmaktadır. Koyun sayısı en az görülen köyler ise Cenne, Daran, Dedelü, Fariske

ve Paşakışlası’dır181. 1522’de kazâ genelinde koyun sayısında % 2,60 nispetinde bir artış

söz konusudur. Bu tarihte köylerdeki koyun sayısı bir önceki tahrire göre % 8 oranında

artmıştır. Şehrin hayvan sayısında ise herhangi bir artış olmamıştır.

1555 tarihine gelindiğinde ise % 5,08 nispetinde artış olduğu görülür. Bu tarihte

köylerin sahip olduğu hayvan sayısı, kazâ genelinin % 95’ini oluşturmuş ve hayvanların

sayısı 38.254 olmuştur. En fazla hayvan sahibi olan ilk on köy, Başköy 3200, Gargara

1800, Çavuşlar 1720, Nadire 1600, Yukaru İzvid 1564, Sarumazı 1520, Ezvendi 1400,

Dindebolı 1300 ve Aşağı İzvid 1240 şeklinde sıralanmaktadır. 1584 tahririnde ise, genel

sayı % 1,11 nispetinde artış göstermiştir. Bu tarihte cemaatlerden Evlâd-ı Fariske 200,

Mukaddemlü cemaati ise 1400 hayvana sahiptir. Bu tarihte en çok koyunu olan köyler,

2400’er koyunla Başdere ve Dindebolı köyleridir. Adiller, Boyalık ve Güzve köyleri ise

200’er küçükbaş hayvanla en az hayvanı olan köyler olarak dikkat çekmektedirler182.

Görüldüğü gibi Ermenek kazâsında hayvancılık, Ermenek şehri ve kırlık alanında

yapılmaktadır. Ancak kazâ genelinde hayvancılıkta, ortalama % 89’luk pay köylere

aittir. Tahrir defterlerinden anlaşıldığına göre, kazâdaki toplam koyun sayısında sürekli

artışlar olmuştur. Buna göre, 1522’de % 2,60, 1555’te % 5,08, 1584’te ise 1,11 oranında

artış söz konusudur. Kazâdaki her yerleşim birimine 1518’de 709 koyun düşerken,

1522’de 728, 1555’te 765, 1584’te ise 773 koyun düşmektedir. Mükellef ve muaf hâne

başına düşen koyun sayısı ise, 1518’de 15,18 iken, 1522’de % 10,68 oranında azalarak

14,1’e düşmüş, 1555’te ise % 12,33 artarak 15,8’e, 1584’te ise % 48,23 oranında düşüş

göstererek 8,2 olmuştur183. Ermenek kazâsı, İçel sancağı geneliyle kıyaslandığında,

1518’de % 5,68, 1555’te % 5,36, 1584’te ise % 6’lık bir paya sahiptir184.

b. Arıcılık ve Resm-i Kovan

Anadolu'nun çoğu yerinde olduğu gibi, iklim özellikleri ve bitki örtüsü

bakımından göstermiş olduğu çeşitlilik sebebiyle, arıcılık yapmaya gayet müsait bir

yapıya sahip olan Ermenek’te de arıcılık çok yaygındır185.

181 Dedelü Köyü için Bkz., BOA., TD 83, s. 320. 182 Boyalık Köyü için Bkz., TK 128, s. 56–57. 183 Aynı düşüş (% 48) oranı sancak genelinde de görülmektedir. Bkz., Ş. Çelik, a.g.e., s. 320. 184 Ş. Çelik, a.g.e., 317 vd. 185 F. Emecen, a.g.e., s. 267; H. Doğru, Sultanönü, s. 161.

Page 339: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

ERMENEK KAZÂSI (1500–1600)

315

Kanuni devrinde, verginin nakit olarak değil de, 1/10 alınması istenmiştir. Ancak

İçel Sancağı Kânun-nâmesi’nde, her kovandan iki akçe “resm-i Küvâre” (Kivâre) veya

“Öşr-i ‘asel” alınması kanun olmuş186, hiç balı bulunmayan kovandan kovan resmi

alınması ise yasaklanmıştır187. Kovanların bulunduğu tımar arazisinden diğer sınır veya

yaylağa götüren reâyâ, iki akçelik kovan resminin bir akçesini kendi sipâhisine, diğer

bir akçesini ise bal hâsılının elde edildiği toprağın sipâhisine vermek durumundaydı.

Şayet kovan vakıf veya mülk arazi üzerinde bulunuyorsa aynı kanun geçerliydi188.

XVI. yüzyılda Ermenek kazâsında, şehir merkezi başta olmak üzere köy, cemaat,

mezraa ve zeminlerde arıcılık yapıldığı görülmektedir. 1518’de Ermenek şehri ile 36

köy ve 11 cemaatten kovan resmi alındığı görülür. Bu tarihte en çok arıcılık yapan on

köy Aşağı İzvid (125 kovan), Nadire, Dindebolı, Gargara, Lafza, Başdere Çimene,

Davdas, Balkasun, Ezvendi, Yukaru İzvid, Muzvadi ve Akmanastır’dır. (40 kovan) Bu

tarihte kazâda bulunan toplam kovan sayısı 1847dir. Kovanların % 14’ünü teşkil eden

250 kovan şehirde, % 80’ini oluşturan 1480 kovan köylerde, toplamın % 7’si demek

olan 116 kovan ise cemaatlerin elindedir. 1522 tarihinde ise Ermenek şehri başta olmak

üzere 38 köy ve 3 cemaatten kovan resmi alınmıştır. Başdere Köyü’ne tâbi Depe

Dayağu mezraasında “öşr-i kovan”, adıyla yazılmış ancak vergi hâsılı

kaydedilmemiştir189.

1555’te 38 köyde kovan resmi tespit edilmiştir. Köylerdeki toplam kovan sayısı

2094’tür. En fazla kovana sahip olan köyler, Görmel (220), Dindebolı, Nadire, Başdere,

Balkasun, Akmanastır, Aşağı ve Yukaru İzvid, Lafza ve Alakilise (75) köyleridir.

Boyalık, Daran ve Kazancı köylerinde ise sadece 5’er kovan bulunmaktadır. Köylerin

186 “Vilâyet-i Karaman'da ‘asel kovanından şer'i şerîf muktezâsı üzere öşr kayd olunmuşdur. Ammâ

müddet-i medideden berü reâyâ ta‘ifesi sipâhisine her kovana ikişer akça-resm-i küvâre deyü viregelüp öşr alınmak mu‘tadları olmaduğuna binâen rızâları üzere resm alınmak tecviz olundu.” Bkz., TK, TD 128, s. 1–2; Ö. L. Barkan, Kânunlar, s. 48–54; H. İnalcık, “Adâletnâmeler”, s. 85; N. Beldiceanu,a.g.e., s. 61; Harput sancağında, 1518’de resmn-i asel öşür üzre alınmış olup, değeri akça olarak verilmiş fakat oran belirtilmemiştir. Bkz., M.A. Ünal, Harput, s. 123; Sultanönü Sancağı’nda da her kovandan 2 akça resm-i küvare alınmaktaydı. Bkz., H. Doğru, Sultanönü, s. 161.

187 II. Bayezid’in Umumî Osmanlı Kânun-nâmesinde; “Vilâyet-i Karaman’da kovan kimin Tımarında bal eylerse, öşri ol timârın sahibine buyurulmuşdur. Hiç bal eylemeyen kovandan emre muhalif nesne taleb olunmaya” denilmektedir. Bkz., TC. Maliye Bakanlığı, Osmanlı Vergi Mevzuatı, s. 40.

188 “Lakin reâyânın ba‘zısı küvârelerin olduğu mahalden âhar sınura ve yaylağa iledüp anda oğul hasıl etmeğin resm alınduğı takdirce bir akçasın sahib-i ra’iyyet ve bir akçasın kovan hasıl olduğı arz sipâhisi alageldüğü üzere mukarrer kılındı. Havâss-ı hümâyun ve havâss-ı ümera-i elviye ve zu‘ama ve sipâhiyân ve mustahfızân-ı kıla‘ ve evkaf ve emlâk ashabı tasarruf eyledüğü kurâ ve mezâri‘ ve yaylakda bu kânun mukarrerdir. Minvâl-i meşruh üzere amel oluna” Bkz., TK, TD 128, s. 1 vd.

189 BOA., TD 182, s. 41.

Page 340: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

ZİRAÎ HAYAT, HAYVANCILIK VE TOPRAK İDARESİ

316

haricinde, 6 mezraada da arıcılık yapıldığı görülür. Bu mezraalar: Derecik, Karakaya,

Göktepe-Karain, Depe Dayağu, Taşluca oluk ve Yaylak-ı Mulumu olup, toplam 467

adet kovana sahiptir190. Ayrıca ikiz ve Söğütçük zeminlerinde 35 kovan mevcuttur191.

Mukaddemlü ve Evlâd-ı Fariske cemaatlerinin 30’ar kovanı vardır. Paşakışlası köyünde

mukim sipâhizâdegan cemaati arıcılık yaptığı halde, kovan resmi alınmamış ve “öşr-i

kovan vermezler” şeklinde not düşülmüştür192.

1584’te toplam kovan sayısı 2198, olduğu görülür. Bu sayının % 75’ini teşkil

eden 1658’i köylerde, % 13’ü Ermenek şehrinde, % 10’u ise mezraalarda

bulunmaktaydı. Bu tarihte arıcılık en fazla Dindebolı, Nadire, Gargara, Lafza, Alakilise,

Gerdeli ve Görmel köylerinde yapılmaktadır. Tahrirlere göre, 1518’de 1847 olan kovan

sayısında 1522’de % 3,25 gibi küçük oranda azalma görülmüştür. 1555’te ise bir önceki

tahrire göre % 62,66 gibi mükemmel bir artış söz konudur. Ancak 1584’te % 24

nispetinde tekrar düşüş göstererek 2198 olarak gerçekleşmiştir. Aşağıdaki tabloda

tahrirlere göre Ermenek kazâsında kovan sayıları, arıcılık yapan yerleşim birimleri ve

kovan resmi miktarları görülmektedir. Tablo 72: Ermenek Kazâsında Kovan Sayıları ve Vergi Miktarları YIL 1518 1522 1555 1584 YB YA KA RM % YA KA RM % YA KA RM % YA KA RM % Şehir* 1 250 500 14 1 250 500 14 1 250 500 9 1 275 550 13 Köyler 36 1480 2960 80 38 1477 2953 83 39 2094 4187 72 46 1658 3316 75 Mezraa - - - - 1 - - - 6 468 935 16 - - - - Cemaat 11 117 233 6 3 60 120 3 2 60 120 2 2 220 440 10 Zemin - - - - - - - - 2 35 70 1 2 45 90 2

48 1847 3693 100 43 1787 3573 100 50 2906 5812 100 38 2198 4396 100

C- TOPRAK İDARESİ

a. Mîrî Arazi

Osmanlı Devleti’nde toprağın hukuki statüsü ve tasarruf şekli bakımından tek bir

sistem uygulanmadığı anlaşılmaktadır. Osmanlı idarecileri, genellikle fethedilen yerler-

deki tatbik edilen örf, âdet ve hukukî - fiilî durumları göz önüne alarak her bölgenin

kendi özelliğine göre şekillenen istikrarlı bir yapı oluşturmaya çalışmışlardır. Osmanlı

190 Örnek, Yassıcaköy’deki Derecik mezraası için Bkz., BOA., TD 272, s. 7. 191 Başdere’deki İkiz zemini için Bkz., BOA., TD 272, s. 36. 192 BOA., TD 272, s. 39. * YB: Yerleşim Birimi; YA: Yerleşim Adedi; KA: Kovan Adedi; RM: Resim Miktarı

Page 341: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

ERMENEK KAZÂSI (1500–1600)

317

Devleti’nde toprak genel olarak, Mîrî, Mülk ve Vakıf şekillerinde bulunabilirdi193. Mîrî

toprak rejimi, Selçuklu Türkiye’sinde194 ve Anadolu beyliklerinde195 olduğu gibi,

Osmanlı Devleti’nin teşekkülü seyri içerisinde gelişen tarihi olaylar, içtimaî ve iktisadî

şartlar gereği adeta kendiliğinden yaygınlaşmış, Anadolu’nun hemen hemen bütün

topraklarında hâkim olan bir toprak rejimi haline gelmiştir196.

Mîrî, hükümet malı yerine kullanılan bir tabirdir197. Mîrî arazi198, devletin mutlak

mülkiyet hakkını elinde bulundurduğu arazi olup199, köylerin etrafındaki ziraat olunan

yerlerdir ve bütün tarım topraklarını kapsamaz. Satmak, hibe etmek veya vakfetmek

mümkün değildir200. Toprağı tasarruf eden kişi öldüğünde oğulları varsa tasarruf eder.

Yoksa sipâhi tapuya verir201. Bu tip toprakların tarla, bağ ve bahçe haline getirilmesi ya-

sak olduğu halde, İçel sancağında bu durum farklılık göstermiş, daha önceki tarihlerde

ekili arazi olan çoğu tarlaların reâyâ tarafından bağ haline getirildiği görülmüştür202.

Mîrî toprak rejiminde tarım arazilerinin sürekli işletilmesi kanunla garanti altına

alınmıştır. Bu yolla vergilerin kolaylıkla tahsili, vergi kaynaklarının garanti altına alın-

ması, şer’î ve örfî vergilerin idâmesi hedeflenmiştir203. Bir çift öküzü olan bir reayâ, bir

işletme birimini oluşturur. Bu sisteme “çift hâne sistemi” denilmektedir. Bu çiftlikler bir

193 H. İnalcık, Klasik Çağ, s. 77; Beldiceanu,a.g.e.,, s. 23; H. Cin, a.g.e., s. 47; M.A. Ünal, Çemişgezek, s.

87; M.A. Ünal, Harput, s. 89; T. Gökçe, a.g.e., s. 392-408; H. Doğru, Sultanönü, s. 166. 194 Osman Turan, “Türkiye Selçuklularında Toprak Hukuku, Mîrî topraklar ve Hususî Mülkiyet Şekilleri”,

Belleten XII/47, (1948), s. 549; O. Turan, Selçuklular ve İslâmiyet, s. 21, 69–91; Selçukluların İkta sistemi hakkında Bkz., F. Köprülü, Bizans’ın Tesiri, s. 95–99; Ö. L. Barkan-E. Meriçli, a.g.e., s. 5; N. Beldiceanu,a.g.e., s. 65.

195 Maraş’ta Dulkadiriyye Kânunları mer‘i iken Padişahın emriyle Rum Kânunu emr olunmuştur. Bkz., Refet Yinanç-Mesut Elibüyük, Maraş Tahrir Defteri (1563) I, Ankara 1988, s. 7; Uzunçarşılı, Medhal, s. 147 vd.; F. Köprülü, Bizans’ın Tesiri, s. 90

196 Ö. L. Barkan, “Tanzimat”, s. 296; O. Turan, “Türkiye Selçuklularında Toprak Hukuku”, s. 551. 197 Ö. L. Barkan- E. Meriçli, a.g.e., s. 23; H. İnalcık, Klasik Çağ, s. 113; M. Z. Pakalın, OTDTS, II, s.

542; Aynı yazar, a.g.e., I, s. 74. 198 Yavuz Ercan,“Osmanlı İmparatorluğu’nda Gayrimüslimlerin Ödedikleri Vergiler ve Bu Vergilerin

Doğurduğu Sosyal Sonuçlar”, Belleten LV/ 212, ( Ağustos 1991), s. 381 vd. 199 Mâverdî, El- Ahkâmü’s Sultâniyye, s. 325; Ayrıca Bkz., M. Birsin, a.g.e., s. 219-220. 200 Ö. L. Barkan, “Tanzimat”, s. 298; H. Cin, a.g.e., s. 17; M. E. Düzdağ, a.g.e., s. 265; S. Faroqhi, a.g.e.,

s. 299. 201 M. Ertuğrul Düzdağ, Şeyhülislâm Ebusu‘ûd Efendi’nin Fetvalarına Göre Kanunî Devrinde

Osmanlı Hayatı-Fetevâ-yı Ebussu‘ûd Efendi, İstanbul 1998, s. 265 vd.; Eyalet-i Rum’daki tatbikatı için Bkz., Ö. L. Barkan-E. Meriçli, a.g.e., s. 30.

202 “Livâ-i mezbûre reâyâsının tereke zira‘atinden bağ mahsullerine rağbetleri ziyâde olduğu ecilden ekser erâzîsi bağ olmak üzredir” Bkz., TK, TD 128, s. 1–2; Ayrıca Bkz., Ö. L. Barkan, Kânunlar, s.48–54; Reâyânın belli ölçüler içerisinde hürriyete sahip olması hakkında Bkz., N. Beldiceanu, a.g.e., s. 102; A. Akgündüz, S. Öztürk, Bilinmeyen Osmanlı, s. 376; A. Himmet Berki, Vakıflar, s. 14.

203 H. İnalcık, “Köy, Köylü ve İmparatorluk”, Osmanlı İmparatorluğu, s. 3; H. İnalcık, “Adâletnâmeler”, s. 83; Ö. L. Barkan,“Tanzimat” s. 342 vd.; Ö. L. Barkan- E. Meriçli, a.g.e., s. 93 vd.; H. Cin, a.g.e., s. 45; M.A. Ünal, Çemişgezek, s. 87;

Page 342: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

ZİRAÎ HAYAT, HAYVANCILIK VE TOPRAK İDARESİ

318

miktar para karşılığında “Tapulu” olarak tasarruf edilen, raiyyet çiftlikleridir204. Devlet

arazisinin mülkiyet hakkını elde eden kişi, bunun karşılığı olarak her sene mahsulden

1/10 nispetinde bir vergi vermek205 ve araziyi işlemek zorundadır206.

Tımar sistemi207, devletin geçimlerini veya hizmetlerine ait masrafları karşılamak

üzere bir kısım asker ve memurlara muayyen bölgelerden kendi nam ve hesaplarına

tahsili salahiyeti ile birlikte tahsis edilmiş olan vergi kaynaklarına ve bu arada bilhassa

senelik geliri yirmi bin (19.999) akçeye kadar olan askerî dirliklere verilen addır208.

Yıllık geliri 20.000–100.000 akçe arası olanlar “zeâmet”, hâsılatı yüz bin akçeden fazla

olanlara “has” denmektedir. Haslar padişaha, saltanat ailesine, vazifesi müddetince bazı

yüksek rütbeli Devlet adamlarına tahsis edilmişlerdi. Haslardan geliri devlete ait

olanlara “havass-ı hümâyun”, şahıslara ait olanlara ise beylerbeyi hassı, sancakbeyi

hassı, vüzerâ hassı veya şehzâde hassı denilmekteydi209.

Ermenek kazâsının yer aldığı TD 58 (1516), TD 118 (1522), TD 392 (1524–

1525) ve TK 331 numaralı İcmal Tımar Tevcihât Defterlerinin tamamında, kazâda

uygulanan tımar sistemi ve taksimatı hakkında kıymetli bilgiler mevcuttur. Bu defter-

lerde, zeâmet veya tımar tevcih olunan şahısların isimleri “tımâr-ı Ali v. Yağlu”, “zeâmet-

i Evliya…” şeklinde verildikten sonra hangi köy, mezraa veya cemaatten ne kadar gelire

sahip olduğu belirtilmiş ve yekûn gelirin altına tarih kaydı düşülmüştür. Ayrıca TD 387

204 Ö. L. Barkan, “Osmanlı İmparatorluğu’nda Kuruluş Devrinin Toprak Meseleleri I”, Toplu Eserler I,

s. 287; H. İnalcık, “Raiyyet Rüsûmu”, s. 582; Y. Özkaya, “Göç Sorunu”, s. 178; F. Emecen, a.g.e., s. 230; M.A. Ünal, Harput, s. 90

205 H. İnalcık, Arvanid, s. XXXI; R. Anhegger, H.İnalcık, Kānūnnāme-i Sultānî, s. 13-24 vd.; H. İnalcık, Klasik Çağ, s. 114, 145; N. Beldiceanu, a.g.e., s. 61,79, 11 vd.; V. Gordlevski, a.g.e., s. 129; A. Akgündüz, S. Öztürk, a.g.e., s. 502; Mustafa Akdağ, Türk Halkının Dirlik ve Düzenlik Kavgası Celalî İsyanları, İstanbul 1995, s.46; Akça tabiri hakkında Bkz., İ.H. Uzunçarşılı, “Akça”, İA I, s. 232; Akçenin vezni hakkında Bkz., M. Öztürk, “Osmanlı Para Politikası”, s. 1595.

206 H. İnalcık, “Köy, Köylü ve İmparatorluk”, Osmanlı İmparatorluğu, s. 5 vd.; Ö. L. Barkan,“Tanzimat”, s. 336 vd.; O. Turan, “Türkiye Selçuklularında Toprak Hukuku”, s. 559; B. Köprülü, “Vakıf Nev’iyetleri”, s. 694; A. Himmet Berki, Vakıflar, s. 18; H. Cin, a.g.e., s. 46, 79.

207 Ö. L. Barkan, “Tanzimat”, s. 371; Nagy, “Merkezi Yönetimin Başlıca Sorunları”, s. 49; M.A. Ünal. Çemişgezek, s. 97; Tımar sistemine bu taoraklarda hüküm süren eski uygarlıklarda da rastlandığı bildirilmektedir. Bkz., Adil Alpman, “Nuzi Metinlerinde Tımar Müessesesi”, XII. Türk Tarih Kongresi (Ankara 12–16 Eylül 1994), Kongreye Sunulan Bildiriler I, Ankara 1999, s. 97.

208 Ö. L. Barkan, “Tımar”, İA. XII/1, s. 286.; Ö. L. Barkan- E. Meriçli, a.g.e., s. 53; A. S. Özçelik, “Tımar Teşkilâtının Mukayesesi”, s. 848–849.

209 Ö. L. Barkan-E. Meriçli, a.g.e., s. 53; Ö. L. Barkan, “Feodal Düzen ve Osmanlı Tımarı”, Toplu Eserler I, s. 888; R. Anhegger, H. İnalcık, Kānūnnāme-i Sultānî, s. 26; H. İnalcık, Klasik Çağ, s. 119; B. Köprülü, “Vakıf Nev’iyetleri”, s. 688; Beldiceanu,a.g.e., s. 72-75; H. Cin, a.g.e., s. 61 vd.; M.A. Ünal, Harput, s. 179; G. Göğebakan, a.g.e., s. 330.

Page 343: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

ERMENEK KAZÂSI (1500–1600)

319

numaralı icmal tahrir defteri, Ermenek kazâsında hangi gelirlerin has, zeâmet veya

tımara ayrıldığının öğrenilmesi babında önem arzetmektedir.

aa. Haslar Hükümdara ait olan araziye “Has” adı veriliyordu210. Haslar padişaha, saltanat

ailesine, vazifesi müddetince bazı yüksek rütbeli devlet adamlarına tahsis

edilmişlerdi211. Padişah hasları gelirleri, maktu‘at ve mahsulâttan elde edilmekteydi.

Bunun içerisinde köy ve mezraaların vergi gelirleri ve mukâta‘alardan elde edilen

gelirler, ayrıca cizye ve adet-i ağnam vergisi de aynı müştemilât içerisindedir212.

Ermenek kazâsında 1500 tarihinde padişah hassı görülmezken, Sarumazı kö-

yünde “reâyâ-ı has” ismi altında 36 akçe çift resmi, 24 akçe bennak, 40 akçe ganem

resmi ve 30 akçe de bad-ı hevâdan olmak üzere 130 akçelik bir gelir kaydı mevcuttur213.

Ancak bu hassın türü hakkında açıklayıcı bir bilgi bulunmamaktadır. Ermenek kazâsın-

daki mevcut hasların tamamı İçel sancakbeyi hassı olup, 1516 tarihinde nefs-i

Ermenek’in toplam geliri 43.520 akçe, adet-i emirâne 15.000 akçe, beytülmal, mal-ı

gâib ve mal-ı mefkûd, yave ve av-ı abık geliri 4000 akçedir. Aynı tarihte, hassa ayrılan

köy ve mezraaların gelirinden 14.695 akçe, sipâhizâdelerin ödedikleri vergi

toplamından 5.673 akçe, bu tarihte kazâ geneli hasların toplamı 82.888 akçedir214.

1522 tarihinde ise, Ermenek şehrinin gelir yekûnu 43.240 iken215, adet-i emirâne

15.000 akçe, beytülmal vb. 3000 akçe, köy ve mezraalarından 15497 akçe, yekûn

76.747 akçe sancakbeyi hassı mevcuttur. Bu rakam 1516’ya göre % 7,4’lük bir azalmayı

ifade etmektedir216. Aynı yılın Kasım-Aralık aylarında ise kazâdaki sancakbeyi hasları

bir önceki tahrire göre % 1,3 nispetinde artmıştır. Buna göre, şehir merkezinden 43.240

akçe, adet-i emirâne 15.000 akçe, beytülmal vb. 4000 köy ve mezraalarından 15497

akçe olmak üzere yekûn 77.737 akçedir217. Temmuz 1535’te hasların miktarında % 13,6

oranında artış gözlenmiştir. Bu tarihte nefs-i Ermenek’in geliri 43.240 akçe, adet-i

emirâne 15.000 akçe, köy ve mezraalarında 30.088 akçe ve yekûn 88.328 akçedir218.

210 F. Köprülü, Bizans’ın Tesiri, s. 102 211 H. Cin, a.g.e., s. 61; H. İnalcık, Klasik çağ, s. 119; N. Abacı, a.g.e., s. 83 vd. 212 M.A. Ünal, Harput, s. 167 vd.; F. M. Emecen, a.g.e., s. 272; M. E. Sarıcaoğlu, a.g.e., s. 116 vd. 213 BOA., TD 31, s. 5. 214 BOA., TD 58, s. 340. 215 BOA., TD 182, s. 6 216 BOA., TD 387, s. 264. 217 BOA., TD 118, s. 427. 218 Ş. Çelik, a.g.e., s. 351.

Page 344: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

ZİRAÎ HAYAT, HAYVANCILIK VE TOPRAK İDARESİ

320

Kasım 1536 tarihinde ise has gelirlerinde % 21,1 nispetinde bir azalma söz konusu

olmuştur. Bu tarihte Ermenek kazâsından, şehir merkezinden 44.240 akçe, adet-i

emirâne 15.000 akçe, köy ve mezraa gelirlerinden 10.448 akçe olmak üzere yekûn

69.688 akçe sancakbeyi hassı elde edilmiştir219. Tablo 73: Tahrirlere Göre Ermenek Kazâsı Sancakbeyi Hasları

GELİR ÇEŞİDİ 1516 1522 KASIM-ARALIK 1522

TEMMUZ 1535 KASIM 1536

Nefs-i Ermenek’in vergi geliri 43520 43240 43240 43240 44240

Emirâne 15000 15000 15000 15000 15000

Beytülmal, Mal-ı gâib Mal-ı mefkûd Yave ve av-ı abık

4000 3000 4000 - -

Köy ve mezraaların gelirinden 14.695 15.497 15.497 30.088 10.448

Sipâhizâdelerin ödedikleri vergilerden 5673 - - - -

Yekûn 82.888 76.737 77.737 88.328 69.688

% - -7,4 1,3 13,6 -21,1

Bu rakamlar Ermenek kazâsı genelindeki sancakbeyi haslarını ihtiva etmekte

olup, İçel sancak geneli ile kıyaslandığında sancakbeyi haslarının, 1516’da % 23,3,

1522’de % 33,3, Kasım-Aralık 1522’de 25,8, Temmuz 1535’te 31,4, Kasım 1536’da ise

% 31,9’unu oluşturmaktadır220. Bu rakamlar, Ermenek kazâsı haslarının İçel sancağı

içerisinde oldukça yüksek bir paya sahip olduğunu göstermektedir.

ab. Zeâmetler Yirmi bin akçeden 99,999 akçeye kadar olan dirliklere zeâmet denilmekte ve su-

başı, defterdarlar, alaybeylerine verilmekteydi. Zeâmet sahipleri de tımarlılar gibi

dirliklerinin bulunduğu yerde ikâmet etmek zorundadır221. Vezir, paşa ve beylerin has ve

zeâmetleri iki üç senede bir sahip değiştirmekte ve bu sahiplerin tımarıyla ailevî bir 219 Ş. Çelik, Gösterilen yer. 220 Sancak geneli için Bkz., Ş. Çelik, Gösterilen yer. 221 Aynî Ali, a.g.e., 37 vd., 42 vd.; Ö. L. Barkan, “Feodal Düzen ve Osmanlı Tımarı”, s. 889; H. İnalcık,

Klasik Çağ, s. 113; H. Cin, a.g.e., s. 61; M.A. Ünal, Harput, s. 178 T. Gökçe, a.g.e., s. 411; Mehmet Ali Ünal, Osmanlı Müesseseleri Tarihi, Isparta 1997, s. 67. Osmanlı dirlik sisteminde, Tımar sahiplerinin tasarruf ettiği gelire göre sınıflandırılması tenkit edilmiştir. Bkz., N. Beldiceanu, a.g.e., s. VII, çevirenin sunuş yazısı.

Page 345: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

ERMENEK KAZÂSI (1500–1600)

321

nikbet tesis etmesi imkânsız bulunmaktadır222. Tımarlar, idarî ve malî muhtariyetleri

açısından, serbest ve serbest olmayan tımarlar olarak iki kısımda ele alınmışlardır. Padi-

şah hasları ile sultan ve vezir vakıflarından başka vezir, beylerbeyi, sancakbeyi, nişancı,

defterdar, divan kâtipleri, çavuşlar, çeribaşları, subaşılar ve dizdarlar gibi yüksek rütbeli

idare amirleri ile diğer memur ve askerlerin has ve zeâmetleri bazı imtiyazlara sahip

“serbest tımarlar” olarak muamele görmektedir. Adî sipâhi tımarları ise “serbest olma-

yan tımar” şeklinde isimlendirilmiştir223.

Ermenek kazâsında 1516 ve 1522 tarihlerinde 4 zeâmet sahibi bulunmaktadır224.

Bu Zaimler 1516’da yekûnu 54.506 akçe225, 1522’de 64.506 akçe226 olan köy, mezraa ve

cemaat gelirlerini tasarruf ettikleri görülmektedir. 1523’te ise sadece Mustafa v. Ku-

düs’ün227 11.614 akçelik zeâmet kaydı yer almaktadır. Ancak 1522’de 4 olan zeâmet

sahiplerinin bir sene sonra bire inmesi, TD 392’de eksiklik olduğu kanaatini akla getir-

mektedir.

1516 tarihli TD 58’de Ermenek’te 4 zeâmet sahibi mevcuttur. Bunlardan birisi

olan Ali v. Yağlu’nun tasarruf ettiği 19.321 akçe gelirin sadece 90.14 akçelik kısmı

Yukaru İzvid ve Çimene köylerinden hâsıl olduğu anlaşılıyor. Gelirinin geri kalan

10.307 akçesi ise İçel sancağının diğer kazâlarından tahsis edilmiştir228. İlyas v. Yağlu

için, Ermenek köylerinden Sarumazı ve Zaviye köyleri ile Narluca mezraasından toplam

6517 akçelik gelir yazılmışken, diğer kısmı Karataş kazâsından tahsis edilmiştir. Bu

şahsın yekûn 8197 akçelik bir geliri mevcuttur229. 16.946 akçe tasarruf eden Üveys v.

Arslan’a230 ise Ermenek’ten sadece Görmel köyünün 8640 akçelik geliri ayrılmış, geliri-

nin 8.306 akçelik kısmı, Karataş ve Mut kazâsı köylerinden tamamlanmıştır. 10.042231

akçe tasarruf ettiği görülen Mehmed Çelebi v. Ahmed Bey ise, Ermenek köylerinden

Lamus ve Çavuşlar köylerinin gelirini elinde bulundurmaktadır.

222 Ö. L. Barkan, “Osmanlı Devrinin Eşküncülü Mülkleri”, Toplu Eserler I, s. 898. 223 Ö. L. Barkan, “Tımar”, s. 310 vd. 224 Manisa kazâsında da sayının aynı olduğu görülüyor. Bkz., F. M. Emecen, a.g.e., s. 282. 225 BOA., TD 58, s. 416 vd. 226 BOA., TD 118, s. 494 vd., 504, 507. 227 BOA., TD.392,s.244 228 BOA., TD 58, s. 416. 229 BOA., TD 58, s. 418. 230 BOA., TD 58, s. 417. 231 BOA., TD 58, s. 417.

Page 346: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

ZİRAÎ HAYAT, HAYVANCILIK VE TOPRAK İDARESİ

322

1522 tarihli TD 118’de Ermenek’te yine 4 Zâim bulunmasına rağmen, şahıslarda

değişiklik göze çarpmaktadır. Buna göre 11614 akçe zeâmet geliri olan Mustafa v. Ku-

düs, Fariske köyünün öşrünün yarısı ile yine burada konaklayan Hacı Alâeddin,

Mumcıyan ve İkiz cemaatleri geliriyle, Depedayağu mezraası gelirinden toplam 5.571

akçe tasarruf etmektedir. Geriye kalan 6043 akçelik kısmı ise Mut ve Anamur köylerin-

den elde edilmiştir. Bu kısmın 1047 akçesi, İsmail Beğ’in feragati sebebiyle Mustafa v.

Kudüs’e tahvil olunduğu görülür232. Ahmed v. Hasan b. Adalu ise, Keremüddin,

Muhallar ve Akmanastır köylerinin toplam 29.260 akçelik gelirini tasarruf etmektedir233.

İlyas b. Yağlu’nun tasarrufundaki köylerde bir değişiklik olmamış ancak 1516 tahririnde

tasarrufundaki meblağ 8197 akçe iken 1522’de 7041 akçeye düşmüştür234. Ali v.

Yağlu’nun elindeki köylerde de herhangi bir değişiklik görülmemekle birlikte, 1516’da

19.321 akçe olan geliri 1522 tarihinde 16.591 akçeye gerilemiştir235.

1523 tarihli TD 392’de ise sadece Mustafa v. Kudüs’ün Ermenek’te zeâmet sa-

hibi olduğu görülür. Defterde geçen: “Mezkûr Mustafa merhum Sultan Şehinşah zama-

nında mutasarrıf olup, hakkında hükmü şerif-i tımar çıkmıştır. Şam tarafında iltizam

idüp, ber vechi zeâmet bu tımarı Hüsrev Paşa zamanından tasarruf eder”236, kaydından

Mustafa’nın Şam taraflarından iltizam ettiği anlaşılıyor. Bu şahıs 1523 tarihinde yine

11.614 akçelik bir zeâmet gelirine sahiptir.

1573 tarihli MAD 15286’da Ermenek’te 2 adet zeâmet kaydı yer almaktadır. 17

Eylül 1573 tarihli kayıt zeâmet sahibi Seydi’nin adından sonra “Nahiye-i Ermenek der

livâ-i İçel” şeklinde başlamakta ve onun da altına “20 Cemâziye’l-evvel sene 981’de

emr-i şerîf verilmiştir. Kıbrıs’ta mütemekkin olmak üzere berat ola deyu buyruldu. Be-

ratına şerh ola, mütemekkin olmazsa zeâmeti alına” kaydı düşülmüştür. Bu zeâmetin

Abdurrahman’ın tahvilinden Seydi’ye verildiği anlaşılıyor. Zeâmet şu gelirlerden oluş-

maktadır: Ermenek kazâsından İrnebolı, İznebolı köyleri gelirinden hisse, Muhassılu

yaylağı, Kuruca katran mezraası, Gülnar’dan Karacalar Köyü ile bir kıt’a zeminin hâsı-

lından toplam 9.043 akçe kaydedilmiştir. Bu yerlerin haricinde Bednam Köyü Altuntaş

mezraası ile Mut ve Karataş kazâlarından 4.392 akçe gelir ilave edilmiştir. Şahsın top- 232 BOA., TD 118, s. 494. 233 BOA., TD 118, s. 495. 234 BOA., TD 118, s. 504. 235 BOA., TD 118, s. 507. 236 BOA., TD.392,s.244; Şehinşah’ın Manisa’da da sancak beyliği yaptığı görülüyor. Bkz., F. M. Emecen,

a.g.e., s. 288.

Page 347: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

ERMENEK KAZÂSI (1500–1600)

323

lam zeâmet geliri ise 16.538 akçedir. Bu 16.538 akçelik tımar, 4 Mayıs 1572 gününde

vaki olan Kıbrıs muhafazalarına katılmayan Abdurrahman’ın tahvilinden dolayı mahlûl

olması hasebiyle, bundan evvel Dergâh-ı âli Çollaklarından olup Cezayir’in batısında 40

akçe ulûfe ile yeniçeri mal kethüdası olan Seydi’ye verilmiştir. Seydi, İnebahtı Do-

nanma-i Hümâyun seferine katılmış, burada çeşitli kahramanlıklar işlemiş ve yaralan-

mıştır. Seydi’ye Rumeli vilâyetinde 15.000 akçelik zeâmet tevcih olunması irad edilmiş,

ayrıca Kıbrıs’ta oturmak kaydı şartıyla 8.462 akçe ilavesiyle zeâmet tevcih olunup, be-

rat için tezkere verilmiştir237. 13 numaralı Mühimme defterinde geçen 1571 tarihli bir

hükümde yukarıda bahsi geçen Seydi oğlu Ahmed’in, reâyâdan iken savaşta yayarlık

göstererek, Niğde’nin Şücaiddin nahiyesinde Turgut’tan alınan tımarı tasarruf etmeye

başladığı anlaşılıyor238.

1573 tarihli defterdeki diğer zeâmet kaydı ise Abdurrahman’ın namınadır. Adı

geçen Abdurrahman için Bekir’in feragati sebebiyle Ermenek’e bağlı köylerden İrnebolı

ve İznebolı köyleri gelirinden 2000 akçelik hisse, ayrıca Muhassılu yaylağı hâsılından

250 akçe, Kozca katran mezraasından 80 akçe, Bednam köyü 8974 akçe, Altuntaş

mezraasından 1552 akçe, olmak üzere toplam 10.539 akçe hâsıl kaydedilmiştir. Mut’un

bazı köy ve mezraalarının hâsılı da bu toplama dâhildir. Bunun dışında Mut ve Karataş

kazâlarından çeşitli yerler ile Ermenek’ten Gargara, Lafza ve Mulumu köyleri

hâsıllarından hisselerin dâhil edildiğini görüyoruz. Bu yerlerin de ilhak edilmesiyle

Abdurrahman’ın toplam zeâmet geliri 28.598 akçe olmuştur239.

237 “Zikr olunan 16,538 akçelik Tımar sene 979 Zilhiccesi’nin 20. gününde bu hine kılıç vaki olan Kıbrıs

muhafazalarına katılmayan Abdurrahman’ın tahvilinden mahlûl olmağın bundan akdem Dergâh-ı Ali Çollaklarından olup Cezayir’in garbında 40 akçe ulufe ile Yeniçeri mal kethüdası olan işbu Seydi, İnebahtı Donanma-i Hümâyun seferinde mecruh olup envai bülend işleği müşahede olunmağın Vilâyet-i Rumeli’nde 15,000 akçelik zeamet tevcih olunmak irad etmeğin ber muceb-i emr-i âli (Not: Kıbrıs’ta mütemekkin olmak üzere, mütemekkin olmazsa zeameti alınmak şartıyla) bidayetten 8,462 akçe tekmil olunmak üzere tevcih ve tayin olunup, berat-ı hümâyun içün tezkere verildi. Tahriren fi Gurre-i Rebiu’l- evvel sene 981.( Tezkere-i Cafer )” Bkz., BOA., MAD 15286, s.158–159.

238 BOA., MD 13, s. 122 nr, 849, (9 Haziran 1571) 239 “İçil sancağının Ermenek nahiyesinde zikr olunan 10,539 akçelik Tımara 7,000 akçe ziyadesiyle

17,540 akçelik üzerine mutasarrıf olup, Karaman askeri Şam muhafazasında iken Çavuşlar Kethüdası terfiye varup, azimet-i hümâyun için Şam’dan maada nice defa ulaklık ile gönderilip, istihdam olmağın Şam Beylerbeyisine arz-ı müteveccih sene 977 de ondan 1500 akçe terfi hükmi şerif verilüp, sonra müyesser olmağın mezkûr Abdurrahman yine Livâ-i İçil’de Karataş nahiyesinde, 1461 akçe zammı Tımara müteveccih olduğun ve Ermenek nahiyesinde 500 akçe zammı Tımara müteveccih Ali, Mud nahiyesinde 6,098 akçe zammı Tımara müteveccih tahvillerinden Karaman Beylerbeyisi Hüseyin Paşa sene 979 da mezkûr akçeden maada 2,000 akçe terfi mülhakı emr olunmuştur deyu merkumu tevcih idüp, sefer üzerine olmağın ruznâmeden tezkere verilmeğin tarihi mezbûrda Mir-i Miran-ı Kıbrıs olan Sinan Paşa; Ermenek nahiyesinde 10,539 akçe tımardan feragat eden Bekir’in tahvilinden 10,539 akçe

Page 348: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

ZİRAÎ HAYAT, HAYVANCILIK VE TOPRAK İDARESİ

324

1595–1597 tarihli MAD 15264’te240 defter-i hümâyun kâtiplerinden Mehmed,

Seydi Ali b. İmran’ın tahvilinden İznebolı ve Lafza köyleri hâsılından toplam 10,100

akçelik gelire sahip olduğu görülür. Tekmil ile yekûn 23.000 akçelik bir zeâmet tasarruf

eden şahsın diğer toprakları Kıbrıs livâsındadır241.

Aynı defterde, Dergâh-ı âli Çavuşlarından Sefer Çavuşu b. Emrullah’ın242, 20

Mart 1596 tarihinde Muzvadi ve Kazancı köyleri hâsılının tamamını, Dindebolı,

İznebolı, Fariske köylerinin hâsıllarının da yarısını, ayrıca Mazya seniri mezraasını da

zeâmet üzere tasarruf ettiği görülmektedir. Gelirinin diğer kısmını ise Gülnar, Anamur

ve Selendi gibi İçel sancağı kazâlarıyla, Kıbrıs ve Tarsus livâlarından elde etmektedir.

Çavuşun toplam geliri ise 26.000 akçeden teşekkül etmiştir243.

Aynı defterde Mahmud v. Ali’nin zeâmet kaydı ise, Ermenek kazâsından Uluköy,

Yassıcaköy ve Derecik sınırı, Gevdelügerye’de kâin Mukaddemlü cemaatinin dışında

Selendi ve Anamur kazâlarından köy ve cemaat gelirlerinden toplam 24.800 akçe gelir

kaydedilmiştir. Bunun dışında Konya livâsından 2.400 akçe, Akşehir livâsından

tahvillerle birlikte yekûn 28.700 akçe, Sinan’ın feragatinden dolayı Uluköy, Yassıcaköy

ve Adiller köyü hâsılından 9.000 akçe, Aksaray livâsından 11.000 ve tekmillerle beraber

terfi olmuştur deyü sene 980 Muharremi’nin 12. gününde tevcih edüp tezkere verüp, tezkeresin südde-i saadete gönderüp, mezkûr Abdurrahman der-i devlete gelip, Kıbrıs ceziresinde Magosa kalesinde kaydolup,sene 979 da 4,000 akçe terfiye hükmü şerife verilüp, inayet rica eder iken, Şam muhafazasında ve Magosa kalesinde emr olunan berat verilmeğin buyrulup, tezkeresi Bab-ı saadetten ihraç olunmak ferman olunması içün, ber muceb-i emr-i âli zikr olunan 10,059 akçe mezkûr Bekir’in tahvilinden merkum Abdurrahman’ın elinde olanın cümlesi 20,548 akçe olup, Şam muhafazasında emr olunan 2,442 akçeden maada tekmil olunmak üzere Mir-i miran müşarun ileyhima tezkere ber vech-i zeamet tevcih olunup der-i devletten berat-ı ali-şan içün tezkere verildi. Fİ Gurre-i Muharrem sene 981”. Bkz., BOA., MAD 15286, s.412.

240 BOA., MAD 15264, Sayfa numarası tespit edilemedi. 241 “Defter-i Hümâyun kâtibleri sâliklerinden olan mezkûr Kâtib Mehmed; Südde-i saadet’e gelüp, Kıbrıs

Sancağı’nda 10,000 akçe Tımara mutasarrıf olduğun bildirip, İçil Sancağı’nın Ermenek nahiyesinde İznebolı nam karye ve gayrisinde 10,100 akçe Tımara müteveccih olan Seydi Ali muharebeden firar ettiğinden Tımarı kendiye verilmek rica eyledi.10,100 akçe hükmü şerif üzere tevcih olup, mezbûr mutasarrıf Seydi Ali tahvilinden alınanın kendisine ila-i irad olunan, ber-mucebi terfi 12,900 akçe ziyadesiyle ber-vech-i tekmil 23,000 akçelik olmak üzere Katib Mehmed’e tevcih olunan zeamet için tezkere verildi. 28 Şevval-i muazzam sene hamsin ve elf (1005)”. BOA., MAD 15264. Sayfa numarası belirlenemedi.

242 BOA., MAD 15264,s.185. 243 “İçil ve Kıbrıs ve Tarsus sancaklarında 20,626 akçe Tımara ve ber vech-i tekmil 26,000 akçelik

üzerine mutasarrıf olup, Dergâh-ı muallâ çavuşlarından olan Emrullah oğlu işbu Sefer Çavuşu’na 7,974 akçe zam olup ve İçil Sancağı’nda 2,899 akçe ber vech-i Tımar müteveccih Çelebi b. Pir Ahmed’in 2,900 akçe olan Tımarı ve yine Mustafa b. Habib’in 668 akçe tahvilinden mahlûl olmağın mezkûr gelip, 4,865 akçe tekmil ile olan Tımarına yine zam olunup, 23,000 akçelik olup vaki olunan tevcihatı bidayetten 2,590 akçe ber vech-i tekmil 26,000 akçelik üzerine ber vech-i zeamet zikr olunan hesaplar mezbûra tevcih olunup, berat-ı hümâyun için tezkere verildi. Fi 20 Receb 1004”. Bkz., BOA., MAD 15264, s.185.

Page 349: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

ERMENEK KAZÂSI (1500–1600)

325

46.570 akçelik bir meblağa ulaştığı görülmektedir. Adı geçen zeâmet sahibinin beratının

yenilenmesi maksadıyla 6 Nisan 1597 tarihinde tezkere verildiği belirtilmektedir244. 23

Haziran 1593 tarihli berat ile çavuş olan Ali v. Mehmed Çavuş’un tımar kaydında,

toplam geliri 9.000 akçe olan Uluköy, Yassıcaköy ve Depecik mezraası hâsıllarından

hisseler ile Anamur ve Selendi’den çeşitli köy, mezraa ve cemaat hâsılları

kaydedilmiştir. İçel sancağı haricinden Tarsus livâsından da 6.809 akçe tımar geliri

kaydedilen şahsın bu gelirlerle birlikte toplam 19.809 akçe tımarı vardır245. Aşağıdaki

tablolarda 1516–1523 tarihlerinde zeâmet sahipleri ve tasarruf ettikleri miktarlar yer

almaktadır. Tablo 74: 1516 Tarihinde Ermenek Kazâsında Zeâmetler

Zeâmet Sahibi Gelir Türü Kazâdaki Geliri Yekûn Geliri

Ali v. Yağlu 5 kth, 1 cth, 1 sth 90.14 19.321

İlyas v. Yağlu 2 kth, 2 mth, 1 cth 6.517 8197

Mehmed Çelebi v. Ahmed Bey 2 kth 10.42 10.042

Üveys v. Arslan 2 kth, 8 cth, 2 mth 8.640 16.946

Yekûn 25.213 54.506

244 “İçil, Konya, Akşehir sancaklarında 28,700 akçe ber vech-i tekmil 38,700 akçelik üzerine mutasarrıf

olup, Dergah-ı Ali müteferrikalarından Ali Gence oğlu müşarun ileyh Mahmud için 999 Zilhiccesinin evâili, 2,000 akçe ve sonra 100 akçe câri üzerine cülus-u hümâyun sene 1003 Zilhicce’sinin evasıtı 2,870 akçe. Niğde sancak beyi Mehmed’in mektubu sene 1005 Safer’inin evasıtı 3,000 akçe. Üç kıta olan berat ilhak olunmak emr olup ve İçil sancağında Ermenek nahiyesinde Uluköy nam karye ve gayrısında 11,600 akçe tevcih-i tımar Dergâh-ı âli müteferrikalarından fariğ Sinan için kendiye verilmek rica etmeğin müşarun ileyh varup üzerinde olan beratını verip buna olmak üzere, Aksaray sancağında Bekir nahiyesine Genetala karyesi ve gayrisinde 2,000 akçe tımarın sahibi müteveffa ve mahlûl olduğundan kendiye tevdi içün, bir berat alıp, kendiye tevcih olup kendiye verilip, hükmü hümâyun rica etmeğin mezkûr fevt olup Tımarı mahlûl oldukda ona tevcih olup, tahvil mektubu verilmiş, ol tahvil mektubu tarihi mezbûrda tevcih edip deyü, Karaman Beylerbeyisine sene 1005 Şaban’ının evasıtı ahkâm-ı şerife verildikten sonra, yine bab-ı saadetten ihraç olmağın bir mutasarrıf emrini İçil sancağında 11,900 akçelik Tımar fariğ Sinan ve Aksaray sancağında 2,000 akçe tevcih-i Tımar Mustafa tahvilinden vaki olan tevcihatı için evliye-i mezbûrede eline ulasıya cümle cümle zeamet 39,700 akçe olup, vaki olan azimet takviyesiyle ber vech-i tekmil 46,570 akçeli üzerine mir-i miranca kaydı verilen tahvil-nâmeyi ibraz eden müşarun ileyh Mahmud’a der-i devletten tecdid-i berat-ı azimet içün tezkere verildi. Tahrir tarihi: 18 Şabân-ul azim sene 1005” Bkz., BOA. MAD 15264,s.141–142.

245 “Cülus-u Hümâyun vaki olmağla umumen tecdid-i berat ferman olmağın İçil sancağında zikr olunan 18,409 akçe tımar 1,400 akçe ziyadesiyle ber vech-i tekmil 19,809 akçe üzerine sene ihda ve elf (1001) Ramazan’ının 23. gününde merkum Hüdavendigâr beratıyla Dergah-ı Ali çavuşlarından mutasarrıf olan Mehmed Çavuş oğlu merkum Ali tarih-i mezbûrda Tımarım üzerimdedir deyü beratı tecdid olunmak rica ederek, üzerinde “beratı tecdid oluna” deyü buyrulmağın ber muceb-i ferman-ı ali der-i devletten tecdid-i berat-ı alişan içün tezkere verildi. Fi Cemâziye’l-evvel sene hamsin ve elf. (1005)”. Bkz., BOA., MAD 15264, s.141 vd.

Page 350: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

ZİRAÎ HAYAT, HAYVANCILIK VE TOPRAK İDARESİ

326

Tablo 75: 1522 Tahririne Göre Ermenek Kazâsında Zeâmetler

Zeâmet Sahibi Gelir Türü Kazâdaki Geliri Yekûn Geliri

Ahmed v. Hasan b. Adalu 3 kth* 29.260 29260

Ali v. Yağlu 5 kth, 1 cth, 1 sth 9.693 16.591

İlyas v. Yağlu 2 kth, 2 mth, 1 cth 6.691 7041

Mustafa v. Kudüs 1 kd ve nmh, 2 kth, 1 mth 5571 11.614

Yekûn 51.215 64.506

ac. Tımarlar Ermenek kazâsındaki tımar sahiplerinin 1516, 1522, 1523 ve 1584 tarihlerini

taşıyan hepsi de icmal olan tımar tevcihât defterlerinde ayrıntılı şekilde kaydedildiği

görülmektedir. Bu defterlerde ilk önce tımar sahibinin adı, sonra hangi köy, mezraa

yahut cemaatin hâsılını aldığı ve bunların toplamları sistemli bir şekilde yazılmıştır. Bu

defterlerden köylerin gerçek hâsıllarını çıkarmak da mümkün olmaktadır. Ancak 1523

tarihli defterde dirlik sahiplerinin tasarruf ettiği köy vb. yerlerin isimleri topluca

yazılmış ve sonuna da yekûnu kaydedilmiş olduğundan her köyün ayrı ayrı hâsılını

tespit etmek mümkün gözükmemektedir. 1584 tarihli defter ise köy, mezraa ve

cemaatlerin gerçek hâsıllarının tespitinde kullanılabilir. Çünkü bu defterde önce hâsıl

kaydedilen yerin gelirinin tamamı yazılmış, sonra da bu gelirden tahsis edilen hisse

miktarı belirtilmiştir.

Dirlik sahipleri tımarı, ya müşterek olarak yahut hisseler halinde tasarruf ederler.

Tımar müşterek olarak tasarruf edildiğinde, köyler ve hisseler ayrılmadan ve hepsi için

bir berat verilir. Müşterek tımar genellikle ölen bir tımar erinin çocuklarına veyahut

birbirlerine yakın kimselere, tımarı parçalamak imkânı olmadığından toptan verilmek

suretiyle meydana çıkmıştır246. Hisseli tımar ise, bir tımarın parçası veya bir köyden

ayrılmış parça olarak iki anlamda kullanılmaktadır. Bir tımar hissesi, muhtelif köy his-

selerinden oluşmaktadır. Köy hisselerine köyün başına daima (ع ن) edatının ilk harfi

olan (ع) konmaktadır. Bir tımarı hisseler halinde müştereken tasarruf edenlerin hisseleri

genellikle her birinin adına ayrı ayrı gösterilmiştir. Bu kişilerin her birisinin ayrı berat-

* kth= köyün tam hâsılı, cth= cemaatin tam hâsılı, mth= mezraanın tam hâsılı, sth= sınırın tam hâsılı, Kd ve nmh= köyün divanî ve nısf-ı malikâne hâsılı. 246 H. İnalcık, Arvanid, s. XXIV.

Page 351: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

ERMENEK KAZÂSI (1500–1600)

327

ları vardır247. Ermenek kazâsında mirî toprakların ekseriyetinin tımara tahsis olunduğu

görülür. Tımar birimlerinin hisseler halinde taksim edildiği müşahede olunmuştur. Buna

göre Ermenek kazâsındaki hisseli tımar sahiplerinin tamamı, kardeş veya kardeş

çocukları olduğu anlaşılmaktadır. Bu tür tımar birimi, aynı zamanda iki veya daha fazla

şahıs tarafından tasarruf olunmaktadır. Diğer bir husus da kazâda “be-nevbet” yani “ber-

vech-i iştirak” tımarların bulunmamasıdır. Bu tür tımarlarda sefere nöbetleşe

gidilmektedir248.

1516 tarihinde tımarlı sipâhi sayısı 31’dir249. Bunlardan 8 sipâhi, 2 tımar birimini

hisseli müşterek olarak paylaşmışlar ve 26.074 akçeyi bulan gelirleri, toplam gelirin %

21,8’ini teşkil etmiştir. Diğer tımar birimleri, 23 şahıs tarafından müstakil veya hisseli

olarak tasarruf olunmaktadır. Bunların yekûnu ise 93.380 akçedir ve toplam miktarın %

78,2’sini oluşturmaktadır. Bu tarihte, tımarlı sipâhilerin tasarrufunda bulunan toplam

meblağ 119.454 akçedir. Bu miktarın % 85,7’ini oluşturan 102.414 akçelik kısmı

Ermenek kazâsındadır. Meblağın geri kalan % 14,3’ünü teşkil eden 17040 akçesi ise

Ermenek haricindeki kazâlardan yazılmıştır.

1522’de bir önceki tahrirden sonra geçen 6 yıllık zamana rağmen tımar

sahiplerinin sayısında bir değişiklik görülmemiş ve sayıları 31’de kalmıştır250. Buna

göre 1522’de 3 tımar biriminin hisseli müşterek 9 hisseye ayrıldığı görülür. Geri kalan

22 sipâhi ise hisseli ya da müstakil tımarlara sahiptir. Bu tarihte hisseli müşterek tımar

sahipleri 24.394 akçe tasarruf etmekte ve toplam tımar gelirinin % 24,8’ini ellerinde

bulundurmaktadır. Diğer 22 sipâhi ise 73.804 akçe ile toplam gelirin % 75,2’sine

sahiptirler. 1522’de dirlik sahiplerinin tasarrufundaki meblağ yekûn olarak 98.198 akçe

olup, 1516’ya göre tımar gelirlerinde % 17,8’lik bir azalma olduğu görülür. Bu gelirin

% 91,3’ünü teşkil eden 89.969 akçelik bölümü Ermenek kazâsındadır. % 8,7’lik kısmı

olan 8502 akçe ise İçel sancağının diğer kazâlarından kaydedilen hâsıllardan teşekkül

etmiştir.

1523 tarihinde 27 tımar mevcuttur251. Bir sene öncesine göre sipâhilerin

sayısında 4 kişilik bir azalma söz konusudur. Bu tarihte 3 tımar birimi, 9 hisseli

247 H. İnalcık, Arvanid, s. XXV. 248 N. Göyünç, a.g.e., s. 154; Ş. Çelik, a.g.e., s. 357; F. M. Emecen, a.g.e., s.280. 249 BOA., TD 58, s. 416–424. 250 BOA., TD 118, s. 494–508. 251 BOA., TD.392, s.244–249.

Page 352: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

ZİRAÎ HAYAT, HAYVANCILIK VE TOPRAK İDARESİ

328

müşterek tımara taksim edilmiştir. Hisseli müşterek tımarlılar toplam gelirden 25.604

akçesini ellerinde bulundurmaktadır. Bu miktar genel gelirin % 27,6’sını teşkil eder.

Diğer tımar birimleri ise, hisseli veya müstakil olarak 18 sipâhi tarafından tasarruf

edilmektedir. Bunların sahip olduğu gelir ise 66.963 akçe ile tımar gelirinin % 72,3’ünü

oluşturur. 1523’te sipâhi sayısında olduğu gibi toplam gelirde de bir azalma

görülmektedir. Buna göre 92567 akçe olan toplam meblağın % 94,9’unu teşkil eden

87.860 akçesi Ermenek kazâsında, % 5,1’lik kısmını oluşturan 4707 akçe ise diğer

kazâlardadır.

1584 tarihli TK 331’de ise 33 dirlik sahibi bulunmakla birlikte bunların hangi tür

tımar tasarruf ettikleri belirtilmemiştir252. Bu tarihte sipâhiler tarafından tasarruf edilen

gelir miktarında da artış olmuştur. 135.686 akçe olan toplam tımar gelirinin 116.288

akçelik % 85,7’sini teşkil eden kısmı Ermenek’ten, 19.398 akçelik % 14,3’lük bölümü

ise kazâ haricinden yazılmıştır. Burada dikkat çeken bir husus da, 1584 tarihinde

Ermenek’ten toplanan vergi hâsılatının toplam tımar geliri içerisindeki payının, % 85,7

ile 67 yıl önceki değerlere geri dönmesidir. Ermenek kazâsındaki tımarlı sipâhilerin253

sayısı ve gönderecekleri cebelü sayıları aşağıdaki tabloda gösterilmiştir. Tablo 76: Kazâdaki Tımarlı Sipâhi Sayıları Türleri ve Gelirleri

Yıl Sipâhi Adedi

Hisseli Tımarlar

Gelir Yekûnu

Müstakil Tımarlar

Gelir Yekûnu

Cebelü Adedi

1516 31 8 26.074 23 93.380 11

1522 31 9 24.394 22 73.804 5

1523 27 9 25.604 18 66.963 5

1584 32 - - 33 135.686 13

Tablo 77: 1516 ve 1522 Tarihlerine göre Ermenek Kazâsında Tımar Gelir kategorileri ve Nisbetleri

Gelir Kategorileri 1516 % 1522 %

1000’den az - 0 1 3,2

1000–2000 6 19,4 6 19,4

2001–3000 13 41,9 12 38,7

3001–4000 2 6,5 6 19,4

252 TK. TD 331, s. 15a–19a. 253 M. A. Ünal, Osmanlı Müesseseleri, s. 67.

Page 353: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

ERMENEK KAZÂSI (1500–1600)

329

4001–5000 2 6,5 3 9,7

5001–6000 2 6,5 - 0,0

6001–7000 2 6,5 1 3,2

7001–8000 1 3,2 - 0,0

8001–9000 2 6,5 - 0,0

9001–10.000 1 3,2 1 3,2

10.000’den fazla - 0 1 3,2

Yekûn 31 31

Yukarıdaki tabloda görüleceği üzere 1516 tarihinde tımarlı sipâhilerden gelirleri

1000–2000 akçe arasında olanlar gelirlerin % 19,4’ünü teşkil etmektedir. 2000–4000

arasında olanlar ise tımar gelirlerinin % 48,4’ünü oluşturmaktadır. 1522 tarihinde bu

oran % 58,1’e yükselmiştir. 2000–3000, 3000–4000 ve 5000–6000 akçe arasında gelire

sahip olan tımarlı sipâhiler kazâ genelinin % 67,8’ini teşkil etmektedir. Tımarlıların

içerisinde yüksek miktarda gelire sahip olanlardan Emre v. Şah 1516 ve 1522 tarihle-

rinde Ermenek kazâsı seraskeridir. Süleyman Çelebi v. Umur Bey ise 1522’de 9066

akçelik tımara maliktir254.

1516 tarihinde (TD 58) bazı tımarların içerisinde tımar gelirini oluşturan köy,

mezraa, sınır ya da cemaatin tam hâsılı, bazısında ise sadece divanî hisse hâsılını

bulundurmaktadır255. Müşterek hisseli tımar sahiplerinden Halil Bahadır’ın çocukları olduğu

anlaşılan sipâhiler Gargara köyünün 13484 akçelik hâsılını paylaşmışlardır. Kardeşlerden

Ağa 2800 akçe, Orkud 2600, Korkud 1900, Savcı 1900, Mehmed 1300, Paşa 1984 akçe

tasarruf etmektedir256.

Ermenek kazâsı tımar sahiplerinden bazılarının devlet görevlerini ifa eden

şahıslar olduğu anlaşılmaktadır. Bunlardan Emre v. Şah 1516–1523 yılları arasında

Ermenek seraskeridir257. 1522’de Osman v. Seydi Ahmed b. Şah Ermenek Çeri

254 BOA., TD 118, s. 501; Benzer durum için Bkz., F. M. Emecen, a.g.e., s. 301. 255 BOA., TD 58, s. 416–424. 256 BOA., TD 58, s. 422. 257 BOA., TD 58, s. 417; BOA., TD 118, s. 494; BOA., TD.392, s. 244.

Page 354: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

ZİRAÎ HAYAT, HAYVANCILIK VE TOPRAK İDARESİ

330

sürücüsü258, İsa v. Ahmed b. Yağlu ise Karataş kazâsı Seraskeridir 259. 1523’te Osman v.

Seydi Ahmed b. Şah Selendi Nahiyesi Çeri sürücüsü260, Hazma v. Şah ise çavuştur261.

1584 tarihinde tımarlılardan Saru, Kıbrıs livâsı çavuşlarından olup, 8704 akçe tasarruf

etmektedir262. Dikkat edilecek olursa bu görevlilerden 3’ü Ermenek haricinde görevli

oldukları halde tımarları Ermenek topraklarındadır. 1516–1584 yılları arasında yapılan

dört tahrirde tımar sahipleri, “Emre v. Şah” şeklinde babalarının adlarıyla

yazılmışlardır. Bunlar arasında beğ, çelebi, Zâim, subaşı, emir gibi sıfatların mevcut

olduğu görülür. 1516–1523 tarihleri arasında babası devlet memuru olan tımarlı sayısı

4’tür.

Tımar sahipleri içerisinden bazılarının tımarından feragat etmesi neticesinde, bu

fazlalık tımarın ya tımarı olmayan ya da eksik olana verildiği vakidir. 1516 tarihinde

Ermenek kazâsı tımarlılarından Mahmud v. Zeyne ve Tatfi adında iki kardeş, Bâlî

Beğ’in feragatiyle boşalan Dindebolı köyünün 12590 akçelik hâsılını, 9350 ve 3290

akçelik hisseler halinde müştereken tasarruf ettikleri görülür263. Yine aynı tarihte, Yakub

adlı sipâhinin tımarından feragat etmesi sebebiyle boşalan tımar, Ali v. Beğdili ve İsmail

v. Hayreddin Subaşı isimli şahıslar arasında 2909’ar akçe müşterek hisseli tımar olarak

tahsis edilmiştir264. 1523 tarihinde ise Mehmed v. Mürsel, Mustafa b. Emeleddin’in

tımarından tahvil olan İznebolı, Göçük mezraası hâsılından oluşan 4677 akçeyi tasarruf

etmektedir265. Aynı tarihte, Mehmed v. Seydi b. Beğdilli, Uluköy’ün hâsılından 2999

akçeyi Hüseyin’in feragatinden kendisine tahvil olunmuştur266. 1523’te Halil Bahadır’ın

çocuklarından Savcı öldüğü için onun hissesi Ahmed adında diğer bir oğluna tahvil

olunmuştur267.

TD’lerden başka MAD’lar içerisinde de Ermenek kazâsındaki tımarların tevcihi,

feragat, azil, tahvil yoluyla tımarların el değiştirme seyrini ve tımarların tekmilini

ilgilendiren bazı kayıtlar mevcuttur. Bunlardan 1546–1565 tarihlerindeki kayıtları ihtiva

258 BOA., TD 118, s. 497. 259 BOA., TD 118, s. 504. 260 BOA., TD.392,s.245. 261 BOA., TD.392,s.246. 262 TK. TD 331, s. 15a. 263 BOA., TD 58, s. 418. 264 BOA., TD 118, s. 500 265 BOA., TD.392, s.247. 266 BOA., TD.392, s.247 267 BOA., TD.392, s.248.

Page 355: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

ERMENEK KAZÂSI (1500–1600)

331

eden MAD 125’te 4 adet tımar kaydı bulunmaktadır. 1551’de bunlardan birisi olan

Karaman Vilâyeti Mir-i miran çavuşlarından Mehmed Çavuş, Günderler, Mulumu, Fit,

Yukaru İzvid, Gargara ve Lafza köyleri mahsulünden toplam 15040 akçe tasarruf

etmektedir268. 1554’te Mahmud b. Nazlu, Bedene, Y. İzvid ve Uğurlu köylerinden 7500

akçe tımar almıştır269. Veli b. Mehmed ve Ali b. İbrahim270, Fit köyü hâsılından 2800

akçe almıştır. 1555–1558 tarihlerinde Ermenek kalesi askerlerinden Ali b. Süleyman Fit

köyünde mukim Mumcıyan cemaati hâsılından 1239 akçe almıştır271.

1573 tarihli MAD 15286’de Süleyman v. Ali’nin tımar kaydı yer almaktadır.

Buna göre adı geçen şahıs, Görmel Köyü ve buranın mezraası olan Mazya seniri’nin

toplam 4.999 akçe tımarını tasarruf etmekteydi. Bu tımara toplam 10.039 akçe olan

İrnebolı ve İznebolı köyleri hâsılları ile Muhassılu yaylağı, Kozca katran mezraası,

Bednam Köyü ve Altuntaş mezraası hâsılları ile Mut ve Gülnar’dan köy ve mezraa

hâsılları, Ermenek’in Gargara, Lafza, Mulumu köyleri ile Mut ve Gülnar kazâlarından

yerlerin ilhak edilmesiyle yekûn olarak 14.538 akçelik bir meblağa çıkmıştır. Süleyman

Çavuş’un beratının yenilenmesi için 12 Eylül 1573 tarihinde tezkere yazıldığı belirtil-

mektedir272.

1596 tarihli MAD 15264’te 7 tımar kaydı mevcuttur. Bu tarihte Fenârî v.

Ahmed’in, Arnava Köyü ve Kızılkaya burnu mezraası hâsılından oluşan toplam 6.600

268 BOA., MAD 125, (1551), sayfa numarası tespit edilemedi. 269 BOA., MAD 125, (1554). 270 BOA., MAD 125, (1554–1558). 271 BOA., MAD 125, (1555–1558). 272 “Zikr olunan 4499 akçe Tımara 301 akçelik ilavesiyle 4800 akçelik üzerine mutasarrıf olan Dergâh-ı

âli çavuşlarından olup, terfi iltizam ile Ali Çavuş oğlu mezkûr Süleyman südde-i saadete gelip Tımarının olmaklı olan ve babası mezbûr Ali Çavuş nezaret-i mezbûrda ziyade eylediği 12021 akçeyi dahi kabul eyleyip, sene 977 Şaban’ının Gurresinde 3100 akçelik tımara iltizam eylediğin kendinin Tımarıyla 2500 akçe terfi ferman olunup, Çavuş-u mezbûr muhasebesin getirüp, maa ziyade terfi dahi ziyade olunmak şart eyledüm imdi deyü inayet rica eylediğin Vilâyet-i Ankara defterdarı Mehmed Çelebi, bab-ı ulyaya arz eylediğün 1500 akçe ziyadesiyle sene 979 Muharrem’inin evvelinde 1200 akçe terfi vaki olduğun Karaman Beylerbeyisi Ali Paşa’ya arz ittükde sene 980 Recebi’nin evvelinde 1500 akçe terfi(sahih) ve çavuş-u mezbûrun iltizamı sene-i mezbûrda 3100 akçeyi kabul ve iltizam eyleyüp, tekrar kendiye 300 akçe terfi olunmak rica eylemeğin Defterdar Musa ile paye-i beratı bab-ı ulyâya arz eylediğin emr olup sene-i mezbûrda dâhil olunan 300 akçe cümlesi kendiye (terfi sahih) 8500 akçe terfiye ahkâm-ı şerife verilüp, mezbûr çavuş müyesser olduğun bildirüb ve yine Livâ-i mezbûrda zikr olunan 10,039 akçe Tımardan feragat eden Abdurrahman’ın tahvilinden mahlûldür deyü, talep olup inayet rica eylemeğin, elan yine emr olunan miktarı bulup tevcih idesün deyû Kıbrıs Beylerbeyisine hükmü şerif verildikten sonra tezkeresi 1000 akçe ziyadesiyle Bab-ı saadetten emr olunmak ferman olunmak için ber muceb-i emr-i hümâyun, feragat iden Abdurrahman’ın tahvilinden merkûm Süleyman’ının elinde olup cümle Tımarı 14,538 akçelik olup, ferman olunan ziyadesinden maada cânibi-i emr olunan 238 akçe ziyadesiyle tevcih olunup, berat-ı âlîşan içün, tezkere verildi. Fi 15 Cemâziye’l- evvel sene 981” Bkz., BOA., MAD 15286, s. 156.

Page 356: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

ZİRAÎ HAYAT, HAYVANCILIK VE TOPRAK İDARESİ

332

akçelik tımarı tasarruf ettiği anlaşılmaktadır. Bu sebeple adı geçen sipâhinin tımarının

yenilenmesi için H. 1596 tarihinde tezkere verilmiştir273. Aynı tarihte, Savcı v. Hızır’ın

Kıbrıs’taki taburdan firarı274 neticesinde mahlûl olan tımarı Mahmud v. Sunduk’a tahvil

edilmiştir. Adı geçen şahıs, Başköy’ün, Berdik mezraası ve Kızılin Köyü’nün vergi

gelirlerinden hâsıl olan 3000 akçe tımar kaydedilmiştir. İçel sancakbeyi Adem’in şahıs

adında “savaşta yararlılık gösterdiği” ve beratlı olduğu hakkındaki ricası sebebiyle

1595 tarihinde tımar için tezkere verilmiştir275. Hüseyin v. Saru’ya, Saru’nun tımarından

feragat etmesi nedeniyle, Çukurbağ köyünün gelirinden 2500 akçe, Mulumu’dan 1100

akçe, Furunoluk mezraasından 354 akçe, Paşakışlası ve Nadire köylerinden 5000 akçe,

Musa’nın tımarının tahvilinden 3704 akçe olmak üzere toplam ilavelerle birlikte 8704

akçe tımar kaydedilmiştir276.

Aynı defterde yer alan Yusuf v. Mahmud’un tımarı ise, Paşakışlası Köyü

gelirinden 4.200 akçe ve Selendi’deki İsaklu Cemaati’nin gelirinden toplam 5000

akçeliktir. Adı geçen şahıs 1584 tarihinden beri aynı tımarı tasarruf etmekte olup,

tımarın beratının yenilenmesi maksadıyla 1595 tarihinde tezkere verilmiştir277. İbrahim

v. Abdullah’ın tımarına gelince, Ermenek’ten Güzve ve Uğurlu köyleri ile Dağlutaş ve

Aktepe mezraaları hâsılının gelir kaydedildiğini görüyoruz. Bunun dışında Selendi ve

Mut’tan toplam geliri 5.999 akçe olan köy ve mezraalar kaydedilmiştir278. 1595 tarihinde

273 “Cülus-u Hümâyun vaki olmağla umumen tecdid-i berat olmağın, zikr olunan 6,600 Tımara 990 Şaban’ın gurresinde, merhum Hüdâvendigâr beratıyla mutasarrıf olan Ahmed oğlu mezkûr Fenâri tarih-i mezbûrda; tımarım üzerimdedir deyü beratı tecdid olmağın rica eyleyib, merkûm Fenâri’ye der-i devlete tecdid-i berat-ı alişan için tezkere verildi. Fi 14 Recebi’l- muazzam sene hamsin ve elf.(1005)” Bkz., BOA., MAD 15264, s.184.

274 Firarlar ve uygulanan cezalar hakkında Bkz., M. E. Sarıcaoğlu, a.g.e., s. 34 vd.. 275 “İçil Sancak beyi Adem mektup gönderüp, Sunduk oğlu mezkûr Mahmud içün, beratlu olup,“…”

seferinde hizmette bulunmuştur deyü inayet ricasını arz etmeğin mezid inayetten ibtidadan; Vilâyet-i Kıbrıs’ta 3,000 akçe Tımara sene 1003 sayfının evailinde hükmü şerif irad iden mezkûr Mahmud, südde-i saadete gelüp, İçil sancağının Ermenek nahiyesinde Başköy nam karye ve gayrisinde 2,500 akçe Tımara mutasarrıf olan Savcı, Kıbrıs ceziresinden firar etmiştir deyü, Tımarı kendiye verilmek rica eyledi. Hamsin ve elf (1005) senesinin Gurre-i Zilkade dördüncü gününde beratı hümâyun tevcihi için tezkere verildi” Bkz., BOA., MAD 15264,s.167.

276 “İçil sancağının Gülnar nahiyesinde 5,704 akçe Tımara mutasarrıf olan Hüseyin, Tımarının 2,000 akçelik mülhakat tevcih olunan Tımarına, yine livâ-i mezbûrda Ermenek nahiyesinde 5,000 akçe Tımara berat-ı hümâyun için tezkere verildi. Sene 1005”. Bkz., BOA., MAD 15264,s.169.

277 “Cülus-u Hümâyun vaki olmağla umumen tecdid-i berat ferman olmağın, İçil sancağında işbu 5,000 akçe Tımara 992 Zilhicce’nin yirmi beşinci gününde merkum Hüdâvendigâr beratıyla mutasarrıf olan Mahmud oğlu mezkûr Yusuf tarih-i mezbûrda zikr olunan Tımarım üzerimdedir deyû, beratın tecdid olmağın rica eddükde der-i devletten tecdid-i berat-ı âlişan içün tezkere verildi. Fi 4 Muharrem’ül- haram sene hamsin ve elf.(1005)” Bkz., BOA., MAD 15264, s.50 vd.

278 “Abdullah oğlu mezkûr İbrahim der-i devlete gelip, bundan akdem “…” muharebesinde hizmette bulunduğundan Silistre Sancağı ve gayrisinde, Rumeli’nde 3,000 akçe tımara hüküm verilüp, kayd

Page 357: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

ERMENEK KAZÂSI (1500–1600)

333

Kıbrıs çavuşlarında olan Hayreddin v. Hüseyin’e, Fariske Köyü gelirinden 4200 akçe,

Anamur’dan Çeltikçi cemaatinin gelirleriyle toplam 4,849 akçe tımar yazılmıştır. Adı

geçen yerler, tımar sahibi Mahmud’un tımarından feragati sebebiyle, Hayreddin’in

müracaatı neticesinde kendisine verilmiştir279.

Mühimme defterlerinde de Ermenek kazâsında bulunan tımarlarla ilgili bazı

kayıtlara rastlamaktayız. Bunlardan birincisi, yukarıda zeâmet sahibi Seydi’nin oğlu

Ahmed’in savaşta yararlık göstererek 3000 akçe tımar verilmesi idi280. Bu kayıttan

Ermenek’teki tımar sahiplerinden bazılarının çocuklarının reâyâdan olmalarına rağmen

savaşlarda yaralık göstererek tımara hak kazandığını anlıyoruz. Diğeri ise Akmanastır

Köyü’nde 6000 akçelik tımarı olup da vefat eden Hasan’ın tımarının oğlu Ali’ye tevcih

edilmesini emreden hükümdür281. Bu kayıt ise babanın vefatı ile boşalan tımarın onun

varisi olan oğluna verilebildiğini göstermektedir. Ermenek’teki bazı tımar sahipleri ise

halktan zorla fazla para aldığı için halk tarafından zamanın yönetimine şikâyet edilmiş

ve bunun üzerine tımar elinden alınmıştır. 25 Haziran 1556 tarihli Mühimme

olduğun bildirüb, İçil Sancağı’nın Ermenek nahiyesinde Güzve nam karye ve gayrisinde 5,999 akçe Kul’un tahvilinden mahlûldür deyü, rica etmiş ol hükmü alınub, mezbûr fevt olup Tımarı mahlûl ile ferman olunduğu üzere bidayetten 1,000 akçe ziyadesiyle tevcih ide deyü Kıbrıs Beylerbeyisine sene erbaa ve elf (1004) Cemâziye’l-âhir’in Gurresi’nde arzıyla hükmü şerif verildikte hükümde 1,000 akçe ziyadesiyle tezkeresi bab-ı saadetten ula olunmak ferman olunup, 999 akçe ziyadesiyle dahi arz olundukta verilmek buyurmağın ber muceb-i emr-i âli, zikr olunan 5,999 akçe Tımara müteveccih olup, tahvilinden elinde ahkâm olduğu, vaki zamma ferman olunan ziyadeleri İbrahim’e der-i devletten tevcih olup, berat-ı hümâyun için tezkere verildi. Fi 18 Şaban-ı Şerif. Sene erbaa ve elf. (1004)” Bkz., BOA., MAD 15264, s. 50.

279 “Hüseyin oğlu mezkûr Hayreddin der-i devlete gelüp, berat ver deyû… Beylerbeyisi olan Mehmed’e arz ettikde bundan ibtidadan 3,000 akçe Tımara merhum Hüdâvendigâr zamanında berat verilüp müyesser olduğun bildirip, Kıbrıs’a gidüp ve berat tecdid olunmak rica etmeğin, hükmü şerif vaki olup, tevcih olunmak için sene 1005 Şaban’ının evailinde emri şerif verilüp, İçil sancağının Ermenek nahiyesinde Fariske nam karye ve gayrisinde 4,849 akçe Tımara mutasarrıf olan Mahmud beratın virüp Tımardan feragat ider deyû, tımarın kendiye verilmek rica etmeğin. Mezkûrun elinde merkum sahih feragat idüp beratı tevcih edip, deyû Kıbrıs Beylerbeyisine sene 1005 Şaban’ının evasıtında hükmü şerife tezkere kerde 1,000 akçe ziyadesiyle tezkeresi bab-ı saadete ula olunmak ferman olunup, 550 akçe ziyadesi dahi arz olundukta ve verilmek buyrulmağın vakıa Kıbrıs Beylerbeyisi olan Seyyid Ahmed der-i devlete mektup gönderip, Livâ-i mezbûrda Tımara mutasarrıf olup Çavuşandan olan mezkûr Hayreddin içün Kıbrıs çavuşlarına ilhak olunmak rica edip ve mezkûr gelip, Kıbrıs çavuşlarına ilhak olucağın nefer olmak için muazzaman emri hümâyun verilmeğin, zikr olunan otuz neferi kendiye verilmesini rica etmeğin ve zikr olunan çavuşlukların nevin tevcih edip, istihdam eylesin ve mezkûrin çavuşları Kıbrıs’a kayd edüp, bir suretin yazıp ve kaydını südde-i saadete gönderesin deyü Kıbrıs Beylerbeyisine sene 1005 Şaban’ının evailinde müverrih hükmü şerif verildikde tezkeresi bab-ı saadete ula olunmak ferman olunmağın ber muceb-i feragat-ı Tımardır deyü müverrih üzere fariğ Mahmud tahvilinden ibtida ferman olunan iki defa emr olunan tezkereleri bidayetten 294 akçe ziyadesi ve Livâ-i Kıbrıs’a çavuşluğu akdem Hayreddin’e der-i devletten tevcih olup, beratı âli-şan için tezkere verildi. 18 Şaban-ı Şerif hamsin ve elf.(1005)”. Bkz., BOA., MAD 15264, s.140.

280 BOA., MD 13, s. 122 nr, 849, (9 Haziran 1571). 281 BOA., MD 13, s. 241, nr, 1771, (20 Haziran 1571).

Page 358: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

ZİRAÎ HAYAT, HAYVANCILIK VE TOPRAK İDARESİ

334

hükmünden öğrendiğimize göre, İznebolı Köyü sipâhisi Yıva oğlu Derviş’in halktan

fazla para toplayarak zulmetmesi sebebiyle tımarının elinden alınması

emredilmektedir282. 27 Şubat 1574 tarihli bir Mühimme hükmünde ise, İçel sancağı

Zaimlerinden Şaban, Gargara Köyü’ne mahsulünü toplamaya gittiğinde, reâyâdan

Abdüllatif isimli şahıs tarafından sıkıca bağlanıp, iyice dövülmüştür. Bu şahıs cezasını

Kıbrıs’a sürülerek ödemiştir. Ancak bu iki hadise tımar yiyen şahısların Ermenek

köylüleri nazarında sevimsiz kişiler olduklarını gösterir283.

b. Malikâne-Divanî

Osmanlı Devleti’ne diğer İslam devletlerinden284 geçtiği görülen “malikâne-

divanî” sistemi285, “iki baştan tasarruf” şeklinde tabir olunan bir sistemdir. Anadolu

Selçuklu devletinde, sınırlı oranda da olsa hususî toprak mülkiyetine müsaade edildiği

görülmüştür286. Bu sistemde malikâne sahibi yalnızca öşür ile yetinmekte, tımarlı ise

yalnızca örfi vergilerden yararlanabilmektedir. Malikâne sahibi şer'i resimlerin

malikidir. Bunları istediği gibi tasarruf edebilir ve miras olarak bırakabilir. Mülkiyet

hakkı287 toprağın bizzat kendine kadar (rakabe) uzanmamakta, gelirlerle sınırlı

kalmaktadır288. Diğer İslam memleketlerinde, hatta bazı Hristiyan devletlerinde289

olduğu gibi, Osmanlı Devleti’nde de toprağın büyük bir kısmının hakiki mülkiyeti

devlete tahsis edilmişti290. İlk Osmanlı Padişahları, büyük kumandanlara, Ahi ve Derviş

gibi imparatorluğun teşkilatlandırılması, maddi ve manevî kuvvetli esaslar üzerine

282 BOA., MD 2, s.96, nr. 996, (22 Haziran 1556). 283 “Ermenâk kadısı mektup gönderip, İçel züemasından Şaban kazâ-i mezbûrda mutasarrıf olduğu

Gargara nam karyesine mahsulü cema vardıkta Abdüllatif nam şerir üzerine müteveccih olup, müşarünileyhi muhkem darp eylemiştir ve ondan gayrı velisi marifeti olmadan bazı kızları nikâh eylediği kadı arz eylemekle, arz olunduğu alakası kat olunup Kıbrıs’a sürülmek buyruldu. Esamileri ile kabul ve Kıbrıs’a nakil olunmuştur” Bkz., BOA., MD 25, s. 71, nr. 767, (27 Şubat 1574).

284 Ali b. Muhammed b.Habib Ebi’l Hasani’l Mâverdî, El- Ahkâmü’s Sultâniyye s. 325–327; Ö. L. Barkan, “Türk-İslam Toprak Hukuku Tatbikatının Osmanlı İmparatorluğu’nda Aldığı Şekiller-Mülk Topraklar ve Sultanların Temlik Hakkı I”, Toplu Eserler I, s. 240; H. Cin, a.g.e.,s. 30-33; M. Z. Pakalın, OTDTS I, s. 75.

285 Ö. L. Barkan, “Şer’i Miras Hukuku ve Evlatlık Vakıflar”, Toplu Eserler I, s. 213; Halil Cin, Osmanlı Toprak Düzeni ve Bu Düzenin Bozulması, İstanbul 1985, s. 16; F. Emecen, a.g.e., s. 118 vd.; B. Yediyıldız, M. Öz, Ü. Üstün, a.g.e., s. XXXVII.

286 O. Turan, “Türkiye Selçuklularında Toprak Hukuku”, s. 562. 287 M. Z. Pakalın, OTDTS, I, s. 74; B. Köprülü, “Vakıf Nev’iyetleri”, s. 690 288 N. Beldiceanu,a.g.e., s. 27, 102; Mithat Sertoğlu, “Osmanlı İmparatorluğu Devrinde Toprak

Dirliklerinin Şekilleri”, VI. Türk Tarih Kongresi (20-26 Ekim 1961), Bildiriler, Ankara 1967, s. 282. 289 A. Selçuk Özçelik, “Feodalitenin İçtimaî Mahiyeti, Menşei, Avrupa’nın Siyasî ve Medenî İnkişafındaki

Rolü”, İHFM XVII/ 1- 2, ( 1951), s. 373. 290 Ö. L. Barkan, “Mülk Topraklar ve Sultanların Temlik Hakkı I”, s. 247

Page 359: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

ERMENEK KAZÂSI (1500–1600)

335

istinat ettirilebilmesi için gerekli gözüken yardımcı sınıflara yeni fethedilen arazinin

büyük bir kısmı üzerinde geniş muafiyetlerle temlikler yapmışlardır291.

XVI. yüzyılda ilk zamanlardan farklı olarak, Malikâne-Divanî sisteminde, bu

gibi mülkler dâhilinde devlet, kendisine ait her türlü hukuk ve rüsumu (divanî

hisselerini) toplamak için müdahale etmektedir. Vakıf veya mülk olan şey devlete ait

rüsum ve haklar değil, toprağın rakabesinin mülkiyetidir292. Bu mülkiyet tarzı mutlak

mülkiyet veya temellük hakkından biraz farklıdır293. Bu sisteme göre, vakıf veya mülk

olan şey topraktan ve toprak üzerinde yaşayan köylüden alınan her türlü vergiler

olmayıp, sadece toprağın kuru bir mülkiyet hakkıdır. Bu itibarla vakıf veya mülk

sahipleri mülkiyeti kendilerine ait olan bu toprakları işleyen köylüden yalnız bir toprak

kirası istemek salahiyetine sahip bulunmaktadır. Bu toprak kirası genellikle mahsulün

1/5, 1/7 veya 1/10’u olarak kabul edilir294.

Bazı köylerde vakfa mahsulün öşrü verildikten sonra, geriye kalan mahsulden

tohum çıkarılıp sipâhiye reâyâ arasında taksim edilmektedir. Mümbit olmayan toprak-

larda, çift öşür alınamayacağından bir tek öşürle yetinilmektedir. Bu vaziyette sipâhi,

rüsûmu örfiye ile birlikte mahsulden ancak “sâlâri” adında 1/40 veya 1/20 sâlâr hakkı

alabilmektedir295. Ö. L. Barkan’ın Karaman Eyaleti’ndeki malikâne-divani sisteminden

bahsederken verdiği örnek, Karamanoğlu İbrahim Bey imareti vakfıdır. İbrahim Bey

imareti vakfiyesinde, bütün köylerin tâbii oldukları yerler isimleriyle bütün olarak

vakfedildiği yazılı olduğu halde, daha sonra tanzim edilmiş olan Osmanlı defterlerinde,

birçok köyün yalnız malikânesinin vakıf veya eşküncülü mülk addedilmesi296, Osmanlı

devletinin vakıflar üzerinde ne şekilde oynamış olduğunu göstermektedir297.

291 Ö. L. Barkan, “Türk–İslâm Toprak Hukuku Tatbikatının Osmanlı İmparatorluğu’nda Aldığı Şekiller-

Malikâne-Dîvânî Sistemi”, Toplu Eserler I, s. 151; Ö. L. Barkan- E. Meriçli, a.g.e., s. 18. 292 Ö. L. Barkan, “Malikâne-Divânî Sistemi”, s. 152 vd. 293 Ö. L. Barkan, “Malikâne-Divânî Sistemi”, s. 157. 294 Ö. L. Barkan, “Malikâne-Divânî Sistemi”, s. 154; H. İnalcık, “Adâletnâmeler”, s. 104 295 Ö. L. Barkan, “Malikâne-Divânî Sistemi”, s. 170 vd.; Salariyye genellikle bahçe ürünlerinden ve

sebzelerden değil yalnızca buğday, arpa, bazen de çavdar, burçak gibi tarla ürünlerinden alınırdı ve öşrün dörtte birine denk gelmekteydi. Bağ, bahçe ve bostan ürünlerinden ise onda birlik öşür alınmaktaydı. [Bkz.S. Faroqhi, a.g.e., s. 237]; N. Beldiceanu,a.g.e., s. 61.

296 Ö. L. Barkan, “Osmanlı İmparatorluğunda Kuruluş Devrinin Toprak Meseleleri I”, Toplu Eserler I, s. 286; 1431 tarihinde Arnavut’ta hâli yerlerin çokluğu hakkında Bkz., H. İnalcık, Arvanid, s. 4; H. İnalcık, Klasik Çağ, s. 114; F. M. Emecen, a.g.e., s. 272.

297 Ö. L. Barkan, “Malikâne-Divânî Sistemi”, s. 183; Ö. L. Barkan- E. Meriçli, a.g.e., s. 17; R. Anhegger, H. İnalcık, Kānūnnāme-i Sultānî, s. 25–26; F. M. Emecen, a.g.e., s. 271.

Page 360: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

ZİRAÎ HAYAT, HAYVANCILIK VE TOPRAK İDARESİ

336

Ermenek kazâsında 1518’de malikâne-divanî siteminin tatbik edildiği köyler

mevcuttur. Bunlardan birisi olan Gerdeli Köyü, Sulihan Çavuş’un yurdu iken, padişah

beratıyla yurtluğu mukarrar kılınmıştır. 1518’de ise Pir Ali isimli şahıs tarafından “ber-

vech-i yurt” tasarruf olunmaktadır298. Ancak daha sonraki tahrirlerde bu duruma son

verilerek köy tamamen tımara tahsis olunmuştur299. Bu köyden başka gelirleri cami,

mescid, zaviye, medrese, daru’l-huffâz, muallimhâne gibi dini, sosyal ve eğitim amaçlı

vakıf müesseseleri tarafından tasarruf edilen köy ve mezraa, gibi yerleşim birimleri ile

sınır, zemin, bağ-bahçe gibi arazi parçaları da bulunmaktadır.

Ermenek’te, Balkasun ve Dedelü köyleri hâsıllarının tamamı, Balkasun

köyündeki Karaman ve oğlu Mahmud Bey’in türbesine aittir. Balkasun Köyü’nün 1500

tarihindeki geliri 2028 akçe, 1518’de 1784 akçe, 1522’de 1780 akçe, 1555’te 1792 akçe,

1584’te ise 2145 akçe olmuştur300. Dedelü Köyü hâsılatı ise yıllara göre 1500’de 846

akçe, 1518’de 904, 1522’de, 934 akçe, 1555’te 1764 akçe, 1584’te ise 1779 akçedir301.

Eskice ve Muhallar köyleri öşür hâsılları ise Larende’deki Karamanoğlu İbrahim

Bey İmareti vakıfları arasındır. Bu iki köyün “rüsûm-ı örfiyyesi ve salariyyesi tımâr”dır.

Eskice Köyü’nün 1518’deki vergi gelirinden imaret vakfına ayrılan miktar 2090

akçedir. 1522’de vakfa ayrılan miktarda artış olmamış ve 2090 akçe olmuştur. Muhallar

Köyü’nden ise 1518’de 1025 akçe, 1522’de 1505 akçelik gelir vakfa aittir302. 1555 ve

1584 tarihlerinde yapılan tahrirlerde, Muhallar ve Eskice köyleri reâyâsının, Mut

kazâsındaki İbrahim Bey İmareti vakfı olan Emsi Köyü’nde ziraat ettikleri, öşür

gelirinin ise bu köy hâsılına dâhil edildiği belirtilmiştir303.

Diğer bir vakıf köyü olan Fariske’nin öşür gelirinin yarısı, Ermenek şehir

merkezindeki Musa Bey Medresesi’ne, diğer yarısı ise “nısf-ı âhar ve rüsûm-ı örfiye

maa salariyye” tımara tahsis edilmiştir. Fariske’nin gelirinden vakıf hissesine ayrılan

kısmı, 1500 tarihinde 2197 akçedir. 1518’de 2800 akçe, 1522’de 2800 akçe, 1555’te

298 “Fi’l-asl Sulihân Çavuş’un kadîmî yurdı olub sâbıka asitâne’ye arz olunup yurdlığı mukarrar

olundukdan sonra defter-i sâbıkda emr-i padişahî ile yurd kayd olunmuş hâliyâ dahî yurd kayd olundı. Şimdiki halde Pir Ali ber-vech-i yurd tasarrufundadır.” Bkz., BOA., TD 83, s. 295.

299 BOA., TD 182, s. 27–28; BOA., TD 387, s. 255; BOA., TD 272, s. 24–25; TK 128, s. 27. 300 BOA., TD 31, s. 15; BOA., TD 83, s. 319; BOA., TD 182, s. 44–45; BOA., TD 272, s. 39; TK, TD

576, s. 11b. 301 BOA., TD 31, s. 15; BOA., TD 83, 319; BOA., TD 182, 45–46; BOA., TD 272, s. 40; TK, TD 576, s.

11b-12a. 302 BOA., TD 83, 283–284; BOA., TD 182, 16–18. 303 BOA., TD 272, s. 15–16; TK 128, s. 97, 99.

Page 361: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

ERMENEK KAZÂSI (1500–1600)

337

2214 akçedir304. 1584 yılında 4200 akçe olmuştur. Ayrıca bu tarihte Başdere Köyü

reâyâsı Fariske Köyü sınırında ziraat ettiklerinden öşürleri medrese vakfına dâhil

edilmiştir305.

Kazâda vakıflar tarafından tasarruf edilen mezraalara da rastlanmaktadır.

Bunlardan birisi Köristan mezraası olup, hâsılının yarısı Bednam Köyü Halil Bey

Zaviyesi’nin vakfıdır. Mezraanın 1518’deki hâsılı 480 akçedir306. Diğer bir vakıf mezraa

ise Cenne Köyü’ne tâbi Karakaya mezraasıdır ve aynı köydeki Hacı Muhyiddin

Camiinin vakfıdır. Vakfın 1518’de 270 akçe, 1522’de 240 akçe, 1555’te 410 akçe,

1584’te ise 400 akçelik bir gelire sahip olduğu görülür307.

Kazâda gelirlerinin tamamı veya yarısı vakıflara ait olan köy ve mezraaların ya-

nında, mülkiyeti tamamen şahıslara ait olan mülk topraklar da mevcuttur. Bu toprakların

çoğu zeminlerden müteşekkildir. Bu zeminler 1518’de 10 yerde bulunan toplam 19 kıt‘a

zemin ve bir sınırdan oluşmaktadır. Mülkler arasında yer alan sınır, Sarumazı Köyü’nde

bulunan Abdurrahman sınırıdır. Ermenek’te mülk olarak kayıtlı arazilerin tamamı miras

yoluyla babadan oğla intikal etmiş “mülk-i mevrûs” mülklerdir. Bu mülk arazilerin

hepsi, Mahdumzâde Mehmed ve Mahdumzâde Yahya Çelebi’nin yedindedir. Kazâda tek

mülk sınır “Sınûr-ı Abdurrahman”, adını taşımaktadır. Adı geçen sınır, Abdurrahman’ın

soyundan gelen Kasım isimli bir şahıs tarafından, Ermenek kadısı Mahmud b. Ahmed’in

tescil ettiği bir satış akdiyle Mahdumzâde Pir Ali Çelebi’ye satılmıştır308.

1500 tarihli tahrir defterinin Ermenek kısmı eksik olduğundan, 1584 tarihli def-

terde ise mülk arazilerin gelir miktarlarının tamamen boş bırakılmasından, yalnız hâsılı

verilenlerle yetinmek zorundayız. Ancak tahrir defterlerinden 1518–1555 tarihleri ara-

sında geçen 37 yıllık bir zaman periyodu içerisinde, Ermenek kazâsındaki mevcut mülk

toprakların yerleri, sahipleri ve hâsıllarını tespit edebilmekteyiz. Buna göre: Ermenek

şehri sınırındaki Cevas zemini, Mahdumzâde Yahya Çelebi’nin mülkü olup, 1518’de 50

akçe, 1522’de 50 akçelik bir gelire sahiptir309. Bağarası mahallesi sınırında,

304 BOA., TD 31, s. 4; BOA., TD 83, s. 306–307; BOA., TD 182, s. 34; BOA., TD 387, s. 255; BOA., TD

272, s. 29–30; TK 128, s. 54–55. 305 TK, TD 128, s. 47. 306 BOA., TD 1, s. 6. 307 BOA., TD 83, s. 289; BOA., TD 182, s. 21–22; BOA., TD 387, s. 255; BOA., TD 272, s. 19–20; TK

128, s. 103–104. 308 BOA., TD 83, s. 310. 309 BOA., TD 83, s. 265; BOA., TD 182, s. 6; BOA., TD 387, s. 263; BOA., TD 272, s. 6.

Page 362: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

ZİRAÎ HAYAT, HAYVANCILIK VE TOPRAK İDARESİ

338

Mahdumzâde Yahya Çelebi mülkü olan Görse zemini, 1518’de 80 akçe, 1522’de 80

akçe hâsıla sahiptir310. Emir Pınarı ve İnişdibi zeminleri ise Sarumazı köyünde olup,

Mahdumzâde Yahya Çelebi’nin mülk-i mevrusudur. 1518, 1522 ve 1555 tarihlerinde

100 akçelik bir hâsılı bulunmaktadır311. Yine Sarumazı köyünde Mahdumzâde Yahya

Çelebi’nin mülk-i mevrûsu olan 4 kıt’a zeminin 1518’de 560 akçe, 1555’te ise 720 akçe

hâsılı bulunmaktadır312. Bağ-ı Mundûs zemini ise Akmanastır Köyü’nde bulunmakta

olup, Mahdumzâde Mehmed Çelebi’nin mülküdür. 1518, 1522 ve 1555 tarihlerinde 70

akçelik hâsıla sahiptir. Mahdumzâde Mehmed Çelebi’nin Akmanastır’daki diğer mülkü

ise Çayır-yeri ismini taşımakta olup 1518, 1522 ve 1555 tarihlerinde 20 akçe hâsılı bu-

lunmaktadır313. Keremüddin Köyü’ndeki Yardibi zemini ise yine Mahdumzâde Mehmed

Çelebi’nin mülküdür. 1518 tarihli defterde, “Mehmed Çelebi v. Mahdum mevrûsu’l-mülk

ber- mûceb-i hüccet-i şe’riyye muaf ani’l öşr ve’r-rüsum ber-mûceb-i bi-hükm-i salâtin-

i âl-i Osman”, kaydı yer almıştır314. 1518 ve 1522’de 70 akçe, 1555 tarihinde ise 90

akçelik bir geliri mevcuttur. Zeminin 1584 tarihindeki hâsılı ise 470 akçedir315.

Keremüddin Köyü’ndeki Hatun Bilâdanı zemini, Mahdumzâde Yahya Çelebi’nin mülk-i

mevrusu olup, 1518 ve 1522’de 25 akçe olan zemin hâsılı 1555’te 36 akçeye yüksel-

miştir316.

Emir Fakih, Yakub Ece, Ahmed Paşa, Kuplu (Kutlu) Boğa zeminleri Boyalık

Köyü’nde yer almaktadır. Bu zeminler Mahdumzâde Yahya Çelebi’nin mülk-i mevrusu

olup, 1518 ve 1522 tarihlerinde 140 akçe, 1555’te ise 224 akçedir317. 1555 tarihinde

Boyalık zaviyesi şeyhinin tasarrufunda olduğu kaydı yer almaktadır318. Mahdum-

zâdelerden Pir Ali Çelebi’nin mülkü olan Abdurrahman Sınırı Sarumazı köyünde bu-

lunmaktadır. Aslında adını taşıdığı Abdurrahman’ın mülkü iken torunu Kasım Bey tara-

fından Mahdumzâde Pir Ali Çelebi’ye satılmıştır. 1518’de hâsılat yekûnu 434 akçedir.

1522 ve 1555’te 350 akçelik bir hisse hâsılatına sahiptir319. 1522’de Pir Ali Çelebi’nin

310 BOA., TD 83, s. 265; BOA., TD 182, s. 6; BOA., TD 387, s. 263; BOA., TD 272, s. 6. 311 BOA., TD 83, s. 309; BOA., TD 182, s. 37; BOA., TD 387, s. 263; BOA., TD 272, s. 32. 312 BOA., TD 83,s. 310; BOA., TD 272, s. 32. 313 BOA., TD 83, s. 307; BOA., TD 182, s. 36; BOA., TD 272, s. 31. 314 BOA., TD 83, s. 313. 315 BOA., TD 83, s. 312; BOA., TD 182, s. 39; BOA., TD 272, s. 34; TK, TD 128, s. 107. 316 BOA., TD 83, s. 313; BOA., TD 182, s. 39; BOA., TD 272, s. 34. 317 BOA., TD 83, s. 314; BOA., TD 182, s.40; BOA., TD 272, s. 35. 318 “Zeminhâ der karye-i mezbûre der tasarruf-ı şeyh-i zaviye.” BOA., TD.272, s. 35. 319 BOA., TD 83, s. 310; BOA., TD 182, s. 38; BOA., TD 387, s. 263; BOA., TD 272, s. 32.

Page 363: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

ERMENEK KAZÂSI (1500–1600)

339

evladından Mehmed ve Yahya’nın ellerinde olduğu belirtilmiştir320. Aşağıdaki tabloda

Ermenek kazâsındaki mevcut mülkler ve bunların 1518–1555 tarihleri arasındaki hâsıl-

ları yer almaktadır. Tablo 78: 1518–1555 Tarihleri Arasında Ermenek'te Yer Alan Mülk Araziler ve Hâsılları MÜLK ARAZİNİN ADI YERİ 1518 1522 1555 Bağ-ı Mundûs Ermenek 50 50 0 Cevas Ermenek 80 80 0 Çayır-yeri Sarumazı 100 100 100 E. Fakih, Yakub E., Ahmed P., K. Boğa Sarumazı 560 0 720 Emir pınarı ve inişdibi Akmanastır 70 70 70 Görse Akmanastır 20 20 20 Hatun Biladanı Keremüddin 70 70 90 Sarumazı’da 4 kıt'a Keremüddin 25 25 36 Sınur-ı Abdurrahman Boyalık 140 140 224 Yar-dibi Sarumazı 434 350 350 Toplam 1549 905 1610 % -41,6 77,9

Yukarıdaki tablodan anlaşılacağı üzere, Ermenek’te mülk olarak tasarruf olunan

bu arazilerin hâsılı 1518 tarihinde 1549 akçe iken, 1522’de % 41,6 nispetinde azalarak

905 akçe, 1555’te ise % 77,9’luk bir artışla 1610 akçe olmuştur. Ancak aşağıdaki tab-

loda görüldüğü gibi has ve tımara ayrılan miktara göre oldukça düşüktür.

Tablo 79: Tahrirlere Göre Köy ve Mezraalarda Malikâne, Divanî ve Toplamları 1518 1522 1555 1584

M* D Y M D Y M D Y M D Y

10905 214229 225134 10254 214658 224912 7790 264297 272087 8994 298588 307582

4,8 95,2 4,6 95,4 2,9 97,1 2,9 97

Tablo 80: Ermenek Kazâsı Gelirlerinin Toplu Neticeleri Gelir Türü 1518 % 1522 % 1555 % 1584 %

Vakıflar 38948 13,1 31455 10,8 29230 8,7 179777 34,8

Mülkler 1549 0,5 905 0,3 1610 0,5 470 0,1

Divani Gelirler (Haslar, Zeâmetler, Tımarlar) 257469 86,4 257898 88,9 303977 90,8 336998 65,2

Yekûn 297966 290258 334817 517245

320 “Mahdum evladından Pir Ali Çelebi mülkü, halen evladı mezkûrdan Mehmed ve Yahya ellerindedir”.

BOA., TD 182, s. 38. * M: Malikâne, D: Divanî, Y: Yekûn

Page 364: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

ZİRAÎ HAYAT, HAYVANCILIK VE TOPRAK İDARESİ

340

Tablodan anlaşılacağı üzere, Ermenek kazâsı gelirleri yekûnu içerisinde divanî

gelirlerin payı vakıf ve mülklere göre daha fazla olduğu görülür. 1518’de vakıf ve

mülkler toplam gelirin % 13,6’sını, divanî gelirler ise % 86,4’ünü oluşturmaktadır.

1522’de toplam gelirin % 11,1’i vakıf ve mülklere, % 88,9’u divanî gelirlere aittir.

1555’te % 9,2’i vakıf ve mülklerin, % 90,8’i divanî gelirlerin payıdır.

1584 tarihine gelindiğinde, toplam gelirin % 34,8’i vakıf ve mülklerin, % 65,2’si

ise divanî gelirlerin hissesidir. Görüldüğü gibi vakıf ve mülklerin toplam gelir

içerisindeki payında 1522 ve 1555’te bir azalma söz konusu iken, 1584 tarihinde bir

önceki tarihe göre % 25,6 gibi bir artış göstererek, kazânın genel geliri içerisinde %

34,8 nispetinde bir paya sahip olmuştur. Bu tarihte vakıf gelirlerinin bu kadar yüksek

seyretmesi, vakıf kurumlarına yapılan nakdî yardımlar sebebiyledir. Yoksa toprağa bağlı

vakıf gelirlerinde fazla bir artış olmamıştır. Divani gelirlerde ise sürekli bir artış söz

konusu olmuştur321.

Bu neticeler zamanın Osmanlı idaresinin Ermenek kazâsında malikâne-divanî

sisteminden daha çok klasik tımar sistemini tatbik ettiğini göstermektedir. 1518’de

Ermenek kazâsında toplam hâsılat 297.966 akçedir. Bu miktarın % 14,51’ini oluşturan

43.240 akçesi Ermenek şehrinden toplanan vergi gelirlerinden müteşekkildir. Aynı

tarihte, köy ve mezraalar ise, toplam gelirin % 71,9’unu oluşturan 214.229 gibi yüksek

bir meblağını teşkil etmiştir. 1522’de Ermenek merkezinin vergi hâsılı yine aynı

kalırken toplam gelir içerisinde % 14,9’luk bir paya sahiptir. Bu tarihte köy ve

mezraaların hâsılı ise toplam gelirin % 74’ünü oluşturmakta ve 214.658 akçelik kısmını

karşılamaktadır. Görüldüğü gibi Ermenek kazâsının vergi hâsılı içerisinde şehir

merkezinin payı sürekli düşerken kırlık kesimin payı sürekli artmaktadır.

321 H. İnalcık; “1584’te Osmanlı pazarı Avrupa gümüş sikkelerinin akınına uğramış, fiyatlar kısa sürede

iki katına fırlamış, Tımarlı Sipâhiler, kapıkulları ya da vakıf geliriyle yaşayanlar birdenbire yoksullaşmışlardı” diyor. [Bkz., H. İnalcık, Klasik Çağ, s. 52, 54, 120.]

Page 365: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

ERMENEK KAZÂSI (1500–1600)

341

Tablo 81: Ermenek’in Kırlık Kesiminde Malikâne Divanî Sistemin Uygulandığı Köy ve Mezraalar Köy-Mezraa 1500 1518 1522 1555 1584 M* D M D M D M D M D Balkasun 2028 - 1787 - 1792 - 1780 - 2145 - Dedelü 846 - 904 - 1764 - 934 - 1779 - Eskice - - 2090 1950 - 2555 2090 1822 - 4000 Muhallar - - 1025 1046 1146 1505 1505 1036 - 1320 Fariske 2197 2197 2800 4427 2214 4471 2800 4033 4200 8400 Köristan mz. - - 480 - - - - - - - Karakaya mz. - - 270 - 410 - 240 - 400 - Yekûn 5071 2197 9356 7423 7326 8531 9349 6891 8524 13720

Yukarıdaki tabloda yer alan köylerden ikisinin gelirinin tamamı, üçünün de öşür

gelirinin yarısı malikâne hissesidir. Bu köylerin malikâne hisseleri vakıf kurumlarına

tahsis edilmişken, divanî hisseleri tımara ayrılmıştır. Mezraaların hâsıllarının tamamı ise

malikâneye tahsis edilmiştir.

* MZ: Mezraa, M: Malikâne, D: Divanî

Page 366: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

V. BÖLÜM

(İÇTİMAÎ HAYAT)

A- SUHTE OLAYLARI

a. Olayların Genel Seyri

Medrese talebesine ilim aşkıyla yanmalarına kinaye olarak, halk arasında

“suhte” veya “softa” denilirdi1. Ne zaman başladığı henüz tespit edilemeyen Medrese

talebelerinin kıyamları, o zamanın tabiri ile “Suhteler” in ayaklanmaları, içtimaî

tarihimizin en önemli hadiseleri arasında gösterilmektedir2.

Osmanlı Devlet teşkilatında, Kanuni’nin son dönemlerinde başlayan bozulma3,

ilmiye sınıfına da sirayet etmiş ve bu yüzyılın sonunda bütün ilmiye sınıfı büyük bir

kargaşa içine girmiştir4. Şimdiye kadar, bu konu üzerinde çalışan müellifler, medreseli

hadiselerinin değişik nedenleri üzerinde durmuşlardır5. Ancak bizi ilgilendiren yönü

olayın nedenleri değil, kısaca olayların gelişim seyri ile Ermenek’le alakalı olarak

gelişen bazı suhte olaylarıdır.

Hadiselerin seyri hakkında yapılan çalışmalarda, medreseli öğrencilerin XVI.

asrın ikinci yarısından itibaren derslerini bırakarak eşkıyalığa başladıkları6 ve bu

kargaşaya son vermek için devletin büyük bir çaba sarf ettiğini belirtilir7. Ancak suhte

taifesinin kendi hallerinde ve tahsil işiyle uğraşmayarak8, çeteler kurup ok, yay vb. harp

1 M. Z. Pakalın, OTDTS, II, s. 437. 2 Mustafa Akdağ,“Türkiye Tarihinde İçtimaî Buhranlar Serisinden: Medreseli İsyanları ”, İFM, XI/ 1- 4,

(1949-50), s. 361; H. İnalcık, Klasik Çağ, s. 122; F. M. Emecen, a.g.e., s. 296; Sina Akşin, “Bugün de Celâlî İsyanları mı?”, SBFD XLVI/1-2 (Ocak-Haziran 1991), s. 33 vd.

3 Fütuhat devri kapanıp dışarıda rant kaynakları tıkandıkça, bir kısım vazife ve ulûfe ashabının özellikle yeniçeri ve sipâhinin tamamlayıcı bir geçim sahası olarak esnaflığa el atmaları mukarrerdi. [Bkz., Sabri F. Ülgener, “ XIV. Asırdan beri Esnaf Ahlâkı ve Şikâyeti Mucip Bazı Halleri”, İFM XI/ 1- 4, (1949–1950), s. 388]; Grammont Bacqué, Louis jean, “1527 Anadolu İsyanı Hakkında Yayınlanmamış Bir Rapor”, Belleten LI/199 (1987), s. 107 vd.

4 C. Baltacı, Osmanlı Medreseleri, s. 62; M. Şerefettin Yaltkaya, “Tanzimat’tan Evvel ve Sonra Medreseler”, s. 465; Osmanlı hâkimiyeti altındaki Mısır Eyaletinde de XVI. asrın ikinci yarısından sonra, malî, idarî ve askerî ahvalin bozulduğuna dair Bkz., Seyyid Muhammed, XVI. Asırda Mısır Eyâleti, s. 282; K. Barkey, Eşkıyalar ve Devlet, s. 162.

5 Olayların nedenleri hakkında Bkz., M. Akdağ,“Medreseli İsyanları”, s. 361vd.; M. Akdağ, “Türkiye’nin İktisadî Vaziyeti II”, s. 380; Uzunçarşılı, İlmiye Teşkilatı, s. 67; H. İnalcık, “Adâletnâmeler”, s. 101; C. Baltacı, Osmanlı Medreseleri, s.65 vd.; F. Unan, “Osmanlı İlmiye Tarikinde “Paye”li Tayinler”, s. 46, 49 vd.; H. Akgündüz, a.g.e., s. 279; K. Barkey, Eşkıyalar ve Devlet, s. 168; S. Faroqhi, a.g.e., s. 345; Y. Özkaya, “Göç Sorunu”, s. 178.

6 Uzunçarşılı, İlmiye Teşkilatı, s. 241; Benzer olaylar hakkında Bkz., A. Aksın, 19. Yüzyılda Harput, s. 198–209, 194.

7 Çıkarılan kânun-nâmeler hakkında Bkz., Uzunçarşılı, İlmiye Teşkilatı s. 244, vd.; C. Baltacı, Osmanlı Medreseleri, s. 69; H. Akgündüz, Osmanlı Medrese Sistemi, s. 261.

8 M. Akdağ, Celalî İsyanları, s. 156.

Page 367: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

ERMENEK KAZÂSI (1500–1600)

343

aletleri kullanarak, köy ve kasabaları bastığı, genç oğlanları zorla alıp kötü fiiller

işlemeye devam ettikleri anlaşılmaktadır9. Onların bu faaliyetleri, halkın medreseliye

gösterdiği itibarı azaltmış ve öğrenciler aleyhine çevirmişti10.

Ö. L. Barkan ve M. Akdağ, Anadolu’da karışıklıkların yoğun olarak yaşandığı

bölgeler arasında Bursa, Balıkesir, Afyonkarahisar üçgeni çevresi, Manisa, Muğla,

Isparta üçgeni, Kastamonu, Çankırı-Bolu üçgeni, Tokat, Amasya, Çorum üçgeni, Tarsus,

Silifke ve Manavgat üçgenini zikretmişlerdir11. 1565’te suhteleri 20–50 kişilik bölükler

halinde halktan zorla haraç toplamaya başladıkları görülmüştür12. 1570 yılında Kıbrıs

seferi açıldığından, 1570 ilkbaharından itibaren suhte bölükleri kıyam mıntıkalarında

harekete geçmişlerdi13. 1574 senesinde II. Selim’in Tunus seferine çıkmasını fırsat bilen

suhteler bütün bölgelerde ayaklanmış ve çok kanlı olaylar meydana gelmişti14. 1580’li

yıllarda ise, Osmanlı Devletinin iktisadî bir darlık içerisine düştüğü görülüyor15. Bu

durumdan istifade eden suhteler de, faaliyetlerine iyice hız vermişlerdir.

b. Suhte Olaylarının Ermenek’e Yansımaları

İçel Sancağının dağlık ve sarp arazi yapısı, Anadolu’nun diğer bölgelerinde

sıkışan öğrencilerin buraya sığınmasına sebep olmuştur. Suhtelerin, devlete karşı yaptığı

en çetin mücadeleleri bu bölgede icra ettikleri, hatta İçel’in bazı kasaba ve köylerinde

yönetimi bile ele geçirdikleri belirtilmektedir16. İçel sancağının bir parçası olan

Ermenek’te de bazı olayların görülmesi gayet tabidir. Bu hadiselerin bir kısmı Ermenek

haricinde isyancıların zulmüne uğrayan Ermenekliler ile ilgilidir. Diğerleri ise

Ermenekli olduğu belirtilen suhtelerin karıştığı olaylardır. Kuşkusuz bunlar içerisinde

en mühim olanı, Ermenek şehrinin suhtelerin baskınına uğramasıdır.

9 Uzunçarşılı, İlmiye Teşkilatı, s. 242. 10 M. Akdağ, “Medreseli İsyanları”, s.364; M. Akdağ, Celalî İsyanları, s.158 11 Ö. L. Barkan-E. Meriçli, a.g.e., s. 19; M. Akdağ, Celalî İsyanları, s.162; K. Barkey, a.g.e., s. 167 12 H. İnalcık, “Adâletnâmeler”, s. 98; M. Akdağ, “Medreseli İsyanları”, s.363; M. Z. Pakalın, OTDTS, I,

s. 283; K. Barkey, a.g.e., s. 161 13 M. Akdağ, “Medreseli İsyanları”, s. 376 vd. 14 M. Akdağ, “Medreseli İsyanları”, s. 384 vd. 15 Ümeranın İçel’deki çeltikçilerden fazla para aldıkları hakkında Bkz., TK, TD 128, s. 1–2; Ö. L.

Barkan-E. Meriçli, a.g.e., s. 50 vd.; H. İnalcık, “Türkiye'nin İktisadî Vaziyeti Üzerinde Bir Tedkik Münasebetiyle”, Osmanlı İmparatorluğu, s. 166; Ayrıca Bkz., H. İnalcık, Klasik Çağ, s. 145; William J. Griswold, Anadolu’da Büyük İsyan 1591–1611, (trc. Ü. Tansel), İstanbul 2000, s. 8 vd.

16 M. Akdağ, Celalî İsyanları, s.162; Hüdavendigâr, Aydın ve Menteşe’de vuku bulan benzer olaylar için Bkz., F. Emecen, a.g.e., s. 39.

Page 368: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

İÇTİMAÎ HAYAT

344

10 Nisan 1580 tarihli Mühimme hükmünde anlatılan olay, aslen Ermenekli olan

ve hüküm yazıldığı sıralar Akça Medrese’de müderrislik yapan Muslihiddin ile ilgilidir.

Olayla ilgili hüküm: “Sen ki Ermenek kadısısın!” şeklinde başlamakta ve Ermenek

kadısının gönderdiği mektuba karşılık yazıldığı anlaşılmaktadır. Kadı, müderrise

yapılanları anlatan bir mektup yazmış, ayrıca Karaman Vilâyeti’ndeki beylere ve

kadılara ahkâm-ı şerife yazılmasını istemiştir. Bu istek üzerine yazılan ahkâm-ı şerife

ilgili bey ve kadılara gönderilmiştir. Hükümde haber verildiğine göre, softa taifesi adı

geçen müderrisin emlâkini cebren sattırıp, bütün altınlarını elinden almış, tekrar evini

basıp olanca elbisesini yağma ve zulümle el koymuşlardı. Zamanın Osmanlı idaresi,

müderrisin gelerek hakkını dava ve mallarını gasp eden softaların kimler olduğunu

teşhis etmesini istemiştir. Vilâyetin âyanlarından dürüst ve kendisine güvenilir kimseler,

belirlenen şahısların olaya karışan “ehl-i fesat” kişiler olduğuna dair şahitlik edip yemin

ederlerse hukuka uygun olarak suçu sabit olanların tamamen hakkından gelinmesi,

kendi hallerinde olanlara müdahale edilmemesi, ayrıca ehl-i fesadı himaye etmekten

kaçınılması da emredilmektedir17. Özellikle bu son tembih, içerisinde kadıların da

bulunduğu bazı devlet görevlilerinin isyancı öğrencileri himaye ettikleri yönünde

değerlendirilebilir. Çünkü Anadolu’nun diğer yörelerinde buna benzer olaylarda benzer

tavırların sergilendiği görülmüştür18.

17 “Sen ki Ermenâk kadısısın mektup gönderip, Vilâyet-i Karaman ve İçel sancağında eşrar softa taifesi

daima fesad ve teaddi üzere olup, hatta kazâ-i Ermenâk’den elan Akça Medrese’den maruf Muslihiddin nam müderrisin cebren emlakin satturup bütün altunun alıp, tekrar evin basup olanca esbâbını yağma gâret idüp, ve Akşehir’i yakub, nice müslümanların esbâbını gâret ve kendilerine mülûk itmişlerdir deyû, Vilâyet-i Karaman’da olan beylere ve kadılara ahkâm-ı şerife verilmek ricaen arz eylediğüz ecilden ol babdan, Vilâyet-i Karaman’da olan beylere ve kadılara ahkam-ı şerife yazulup anın gibi zuhur olmayan ehl-i fesad-ı softa ele getürmek emrim olmuştur. Buyurdum ki; Husul buldukta anun ki mezkûr müderrisin gelüb davâ-i hak eyleyüb, ehl-i fesatın kimler olduğunu alenen mürte‘in eyleyüb ve tayin eylediğü kimesnelerin, kadıya âyân-ı vilâyetten sika ve mutemedün aleyh biri ikrarına ve ehl-i fesat olduğuna şahadet ederlerse iktizâ-i hakkan gelüp yemin iderlerse şer‘ ile buldurursa lazım olunanı buldurup getürüp deyü bu husus bir defa şer‘ ile fasl olmayıp evin eşyasın terk olmuş davayı ve külli şeyin ber muceb-i şer-i şerif vechiyle hak üzerine tesis eyleyüp göresin, kadıya arz olunduğu gibi ki şer‘ ile sabit olanlardan, üzerinde şer‘ ile sübut bulan her ehli fesadı sipâhilerce hapis ve arz eyleyesin ve külli şeyi şer‘ ile lazım gelüne şer-i şerife muhalif kimesne ise tamamen hak üzere olup arz ve tespit eyle kendi hallerinde olunana dahl ve taarruz etmeden ehli fesadı himaye olmaktan hazer idüp, tamamen hak üzerine oluna”. Bkz., BOA., MD 39, s. 318, nr. 615, (10 Nisan 1580).

18 Kadıların suhtelerle işbirliği yaptığına dair Bkz., M. Akdağ, “Medreseli İsyanları”, s. 381; K. Barkey, a.g.e., s. 163; T. Gökçe, a.g.e., s. 36-46.

Page 369: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

ERMENEK KAZÂSI (1500–1600)

345

1584 tarihli Ermenek’te suhte olaylarının sadece medreseli talebelerle sınırlı

kalmadığı, hatta hatiplik yapan Abdullah isimli bir şahsın bu olaylara karıştığı daha

önce ifade edilmişti19.

Benzer özellik gösteren diğer bir olay ise 17 Mayıs 1586 tarihinden önce

Ermenek kadısı olduğu anlaşılan Mustafa’nın çocuklarının softalarla birlikte hareket

etmesidir. Adı geçen eski kadı İstanbul’a gönderdiği mektubunda, oğulları Mehmed ve

Sinan’ın kendi sözünü dinlemeyip evden kaçtığını, mührünü kazdırarak sahte hüccet ve

atiknâmeler dağıttıklarını haber vermiştir. Adı geçen çocukların softalar içerisine

karışarak halka zarar verdiklerinden bahisle, softalarla birlikte ele geçirilerek Ermenek’e

getirilip hapsedilmesi ve bilahare İstanbul’a gönderilmesi, Ermenek kadısı ve İçel

beyinden istenmektedir20. Bu hadiseden yola çıkarak, Abdullah isimli hatibin, elindeki

belgesini böyle sahte hüccet dağıtan birisinden almış olabileceği de düşünülebilir.

1600 tarihinde, Tarsus ve İçel çevresinde hüküm süren suhtelerin, Ermenek’i ele

geçirdikleri anlaşılıyor. Kazânın ileri gelenleri tarafından yollanan arzda verilen

malumata göre, altı yedi yüz kadar tüfekli softa grubu gafletten istifade ederek şehri

ansızın basmışlar, pek çok insanı katlettikten sonra evleri yağma ederek, acımadan ateşe

vermişlerdi. İçel çevrelerinde muhafız tayin olunan İshak Bey oğlu Mehmed Bey’e

“emr-i şerif” yollanması üzerine, Larende kadısı ile birlikte, yanlarına yeterli sayıda

insan toplayarak suhtelere hücum ettiler ve kırk elli suhtenin başını kestiler. Ermenek’te

kanun hükümlerini tatbik etme görevi kazasker tarafından Larende kadısı Seyyid

Ahmed’e verildi21. Görevin Ermenek kadısına verilmemesi, ya kadının isyancılarla

işbirliği içinde olduğunu ya da onlar tarafından öldürüldüğünü akla getirmektedir.

19 “Karman Beylerbeyisine ve Konya kadısına hüküm: Ermenâk ahalisinden Abdullah nâm hatibin softa

olduğu ve daima ev basıp, halka zulmettiği bildirilmekle, Konya’ya tâbi kurâda sakin olduğu haber alınmakla, derdest edüp cürmü sabit olursa Dersaadet’e gönderilmesi” Bkz., BOA., MD 53, s. 155, nr. 452, (7 Eylül 1584).

20 BOA., MD 60, s. 284, nr. 654, (17 Mayıs 1586). 21“Larende kadısı Seyid Ahmed'e hüküm ki: Kazây-ı mezbûrun ülema ve süleha ve kuzzat ve müderrisini

mahzar gönderüp senin işun diyanet ve istikamet üzere olup ehl-i vilâyet rıza ve şükran üzere olduklarından gayrı Tarsus ve İçel sancaklarında altı yedi yüz miktarı tüfenkdaz suhte eşkiyası al-elgafle kasaba-i Ermenak’i basup nice adam katledüp ve evlerini ihrak edüp esbablarını nehb-ü garet eyledikleri ecilden bu sene muhafaza hizmetini memur olan İshak Bey oğlu Mehmet Larende’den emr-i şerif mucibince yarar yiğitler cem ve tedarik edüp gönderdikte merkum (…?) dahi senin muavenetin ile zikrolunan eşkıyanın üzerine varup kırk elli neferlerinin başlarını kesüp enva‘ muavenetin zuhura gelmekte tekmil-i müddet edince kazây-ı mezbûrda icray-ı ahkâm-ı şerif eylemek babında inayet rica eyledikleri ecilden buyurdum ki kazây-ı mezbûre kadıaskerim tarafından tevcih olunup verilen mektup mucibince tekmil edince icray-ı ahkam-ı şer‘iye edesin. 5 Rebiülevvel 1009” (Divan Kayıt Def. Nr. 146, vrk. 21) [Bkz., M. Akdağ, Celalî İsyanları, s. 513]; 1604 M. tarihli bir Mühimme hükmünde

Page 370: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

İÇTİMAÎ HAYAT

346

Daha sonra çıkan olaylar sonucunda Karayazıcı ve Rum Beylerbeyisi Mahmud

Paşa İçel sancağındaki isyanları bastırmakla görevlendirilmiş, fakat buna rağmen

buralardaki suhte olayları daha uzun süre bastırılamamış, sekban askeri softalar üzerine

yürümeyi reddetmiş ve sürekli kıtlığın hüküm sürdüğü bir zamanda yiyecek derdine

düşerek, bölgedeki zavallı reâyâyı devamlı olarak yağmalamayı seçmişti. Suhteler ise,

1603 yılında Avgadi22, Akliman23 ve Silifke24 gibi birkaç sağlam kaleyi ellerine

geçirdikten sonra, halkın ve bazı tımar sahiplerinin yardımıyla, bu sancağa uzun müddet

hâkim olmuşlardı25.

Osmanlı Devleti tarafından suhte olaylarını önlemek maksadıyla sancaklara

muhafızlar ve müfettişlerin atanması, İl erleri örgütlerinden faydalanma26, gençlerin

kefile bağlanmaları, halkın silahtan arındırılması, kanun dışı işkence ve yıldırma

yolları27gibi önlemler almıştı. Bunların yanında bazı isyancılara bazı mansıplar vererek

içlerinde Ermenekli Seydi’nin de bulunduğu yirmi dört kişinin ismi zikredildikten sonra, bunların eşkıya ile il üzerine çıkıp, fukarânın mal ve erzaklarını yağmalayıp ve evlerini yakıp, iki yüzden fazla adam katledip, müslümanların oğlanlarını ve bakire kızlarını, hanımlarını leventlere tasarruf ettirip, elli binden ziyade koyun, keçi, at, deve, iki bin sığırı vs. sürüp ve mevcut bulunan arpa, buğday, yağ, bal vs. zahireden alıp, üç yüzden fazla adamı hapsedip, gece gündüz işkence ettikleri bildiriliyor ve yetkililerden yardım isteniyor. [Bkz., W. J. Griswold, a.g.e., s. 39]; K. Barkey, a.g.e., s. 162, 193.

22 Avgadi Kalesi; bugünkü Erdemli ilçesi dâhilinde, Güzeloluk nahiyesinin yaklaşık 5 km güney-doğusundaki Avgadi köyündedir. 1565 tarihinde kalede dizdar hariç en az 34 görevli olduğu belirtilmektedir. [Bkz., Ş. Çelik, a.g.e., s. 199 vd.]

23 Kale Silifke kazâsı sınırları içerisinde olup, Taşucu körfezinde bulunmaktadır. Bu kalenin Akça Kale, Ak Kale, Yenice Kale isimleriyle de anıldığı görülmektedir. Bu kale, Kıbrıs adasının fethinden sonra, Anadolu’daki karayollarının denize ulaştığı iki noktadan birisidir. (Diğeri Mamuriye Kalesi) 1573 tarihinde kalede 13 nefer muhafızın bulunduğu belirtilmektedir. [Bkz., Ş. Çelik, a.g.e., 198 vd., 360.]

24 Silifke Kalesi; bugün Silifke ilçe merkezinde, şehre hâkim bir tepe üzerindedir. 1584’te kalede 65’i muhafız olmak üzere toplam 128 nefer bulunmaktaydı. [Bkz., Ş. Çelik, a.g.e., s. 208 vd.]

25 (Larende kasabasından müftü, müderrisler, sabık kadılar, şeyhler, vesair kimselerin imzalarını ve mühürlerini taşıyan bir arz): “İçel'de vaki Avgadi ve Karataş kazâlarından Dergah-ı Ali çavuşları Mehmet ve Derviş ve Zaim Cafer ile Kale-i Avgadi merdânları bu canibe arz ve mahzarları ile gelip ilâm-ı hal edüp suhte namına zuhur eden eşkıya cümle bir yere gelüp Avgadi kazâsında sakin olan zuamâ ve erbab-ı Tımardan ve fukarâdan bir âhad kalmayup evlerini harap ve ekserisini katledüp bakıyetüs-süyûfu Avgadi kalesine düşüp dört beş ay miktarı etrafa feryade varulup meded yetişmeyüp ahir’ül-emr mezbûrlar bir tarikle firar edüp Larende’ye gelüp arz ve mahzarların ibraz edüp mefhûmunda Akliman ve Silifke kalesini alup Avgadi kalesin dahi alup adamların katledüp kaleyi kendulerin edinmek niyetleridir deyi tahrif olunmağın ellerinde olan temessükleri hüsn-ü halleri olup dört beş ay miktarı kalede muhasara olundukları ve Akliman ve Silifke suhte elinde olup Avgadi kalesi elan muhasarada olduğu sikaat ihbârı ile malumumuz olmagın şolki vâki haldir vukuu üzere der-i devlet nisâbına arzolundu baki ferman ol reyiehanârâya menut ve müfavvazdır. Âhir-i Zilhicce 1011” (İbnülemin, Karton 3, Nr. 615/5). [Bkz., M. Akdağ, Celalî İsyanları, s.516.]

26 M. Akdağ, Celalî İsyanları, s. 207 vd.; İl erleri, suhtelerin kıyamlarına karşı oluşturulan, doğrudan doğruya Türk gençlerinden toplanan bir çeşit milis kuvvetiydi ve başlarında serdar olarak Kadılar bulunmaktaydı. [Bkz., M. Akdağ, “Medreseli İsyanları”, s. 368–369]; K. Barkey, Eşkıyalar ve Devlet, s. 164 vd.; S. Akşin, a.g.m., s. 36 vd.

27 Bu konuda yayınlanan hükümler hakkında Bkz., Ahmet Refik, On Altıncı Asırda Rafızîlik ve Bektaşilik, İstanbul 1932, s. 17, 34, 37; M. Akdağ, Celalî İsyanları, s.212–215

Page 371: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

ERMENEK KAZÂSI (1500–1600)

347

onları etkisizleştirme yoluna gidilmiştir28. Bu olaylar, XVII. yüzyıl başlarındaki “büyük

kaçgun” ve Kuyucu Murad Paşa’nın devlet gücünü tamamıyla seferber etmesiyle

durduruldu29.

c. Diğer Bazı Asayiş Olayları

XVI. yüzyılın sonlarına doğru, Osmanlı Devleti’nin içerisine düştüğü iktisadî

darlık neticesinde, ailelerini terk eden gençlerin medreselerde yığıldıkları ve neticede

suhte olayları denilen eşkıyalık olaylarının vuku bulduğu daha önce ifade edilmişti.

Ülkenin içinde bulunduğu aynı vaziyetin sonucu olarak yeniçeri, altı-bölük sipâhisi,

topçu, cebeci vs. yazılmak niyetiyle gurbete çıkmış fakat bu arzusuna ulaşamamış,

kendilerine “levendât” denilen diğer bir topluluğun oluştuğu görülüyor30. Bir “kapu”ya

yerleşemeyen leventler, haramîlikten başka sahte olarak, sekban (asker), yeniçeri, altı-

bölük sipâhisi, hatta suhte kisvesi taşıyorlardı. Devletin daimi ordusu konumunda olan

kapıkulları ile sekban ve sarıcalar arasında şiddetli mücadeleler yaşanıyordu31. Resmi

hüviyetli şahısların emirlerinde hizmet eden insanların ve devletin ulûfeli askerlerinin

köylerdeki halka yaptıkları zulümlerden en çok şikâyet konusu olan hal, bu kişilerin

gelip halkın evine konmaları, kadınlarına, kızlarına ve hatta oğullarına tecavüz etmeye

kalkmalarıdır32.

1556 tarihinde Ermenek’te devletin ulûfeli askerleri yanında, görevi bulunduğu

yerde asayişi sağlamak olan sipâhilerin de halka zulmettiği görülmektedir. Bunlardan

birisi olan İznebolı Köyü sipâhisi Yıva oğlu Derviş’in halka zulmedip fazla para aldığını

kadı İstanbul’a bildirmiş ve adı geçen sipâhinin tımarının elinden alınması

emredilmiştir33.

28 Karen Barkey, Eşkıyalar ve Devlet Osmanlı Tarzı Devlet Merkezileşmesi, (trc. Z. Altok), İstanbul

1999, s. 2; Ayrıca Bkz., W. J. Griswold, Anadolu’da Büyük İsyan, s. 26; 1598 yıllarında Karayazıcı’ya bağlı asi güçlerin sayısı 20 bini aşıyordu. [Bkz., H. İnalcık, Klasik Çağ, s. 55.]

29 İ. M. Kunt, Sancaktan Eyalete, s. 3; E. Sabri Erman, “Türk Devlet İdaresinde ve Hukunda Reform Hareketleri”, Prof. Dr. T. Bekir Balta’ya Armağan, SBFD, Ankara 1974, s. 155.

30 H. İnalcık, Klasik Çağ, s. 52 31 Sarıca ve sekban denilen atlı ve yaya askerler, genellikle yurtlarından ayrılmış, topraksız genç

köylülerden oluşuyordu. 1590’dan sonra Osmanlı ordusunun en etkili birimi olacaklardır. [Bkz., H. İnalcık, Klasik Çağ, s. 53, 56]; M. Akdağ, “Türkiye’nin İktisadî Vaziyeti II”, s. 384; K. Barkey, Eşkıyalar ve Devlet, s. 166; Yücel Özkaya, Osmanlı İmparatorluğunda Ayanlık, Ankara 1994, s. 73 vd.

32 H. İnalcık, “Adâletnâmeler”, s. 105–119; M. Akdağ, “Türkiye’nin İktisadî Vaziyeti II”, s. 386; W. J. Griswold, a.g.e., s. 39.

33 BOA., MD 2, s.96, nr. 996, (21 Haziran 1556); Benzer durum için Bkz., F. M. Emecen, a.g.e., s. 297.

Page 372: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

İÇTİMAÎ HAYAT

348

17 Kasım 1588 tarihli başka bir hadise buna benzer bir özellik arz etmektedir.

Şöyle ki Pazarcık kadısına gönderilen hükme bakılırsa, Ermenekli Hacı Ömer isimli

şahsın Abdülkadir çavuşa gelerek Kerim, Âlimşah ve Hammadşah isimli “ehl-i fesat”

kişilerin, kardeşi Hacı Bayram’ın yolunu kesip, okla katlettikten sonra 40.000 akçelik

eşyasını aldıklarını haber veriyor. Ele geçirilen Kerim ise Hacı Bayram’ı katledenin

kendisi olmadığını, Mustafa Çelebi adındaki sipâhinin olduğunu söylemektedir.

Zamanın idaresi, zikri geçen sipâhinin bağlanarak İstanbul’a gönderilmesini kadıdan

istemektedir34. Burada anlatılan hadisenin Ermenek’te geçip geçmediği belirtilmemiştir.

Ancak hükmün pazarcık kadısına gönderilmesine bakılırsa, hadise Pazarcık’ta meydana

gelmiş olmalıdır35.

29 Ağustos 1591 tarihinde Ermenek kadısına gönderilen hüküm, bölgede bir

şeylerin yolunda gitmediğini daha açık bir şekilde haber veriyor. Buna göre cebeci,

topçu, sipâhi gibi bazı askerî sınıf mensuplarının halka şiddet uygulayıp, namuslarına el

uzattıkları ve hukuka aykırı zulüm ve cebir uyguladıkları şikâyet olunmaktadır. Bunun

yanında reâyâdan bazı başıboş kimselerin cebeci, topçu ya da sipâhi adına halka zulüm

ve haksızlık yaptıkları haber alınmıştır. Hükümet merkezi hukuka aykırı olarak halka

zulmeden bu askerlerin bölüklerinin ve ulûfelerinin araştırılarak İstanbul’a

bildirilmesini istemektedir. Topçu ya da cebeci olmayan ve eşkıyalık eden kimseler her

kim olurlarsa olsun kesinlikle himaye edilmemeleri ayrıca gerçekten topçu veya cebeci

olup da eşkıyalık edenlerin maaşları ve bölükleriyle alakasının kesilip kesin bir şekilde

haklarından gelinmesi, suçsuz insanların eşkıyalık yapanlardan ayırt edilmesi

emredilmektedir36. Aynı hükmün Karaman Beylerbeyi’ne, Konya, Larende, Gaferiyat,

34 “Abdülkadir çavuş mektup gönderip, Ermenâk’de sakin Hacı Ömer kendine gelip, Kerim nam ehl-i

fesat Alimşah ve Hammadşah nam kimselerle, kardeşi Hacı Bayram’ın yolunu kesip ve ok ile mezbûru katledip ve 40.000 akçelik eşyasını garet ettiğini ve derdest olunan Kerim ise Hacı Bayram’ı katleden Mustafa Çelebi nam ehl-i fesat sipâhi evindedir dediğini arz etmekle merkum sipâhi ne vecihle mümkün ise mukayyeden âsitâneye gönderilmesi” Bkz., BOA., MD 64, s. 184, nr. 472, (17 Kasım 1588).

35 Pazarcık 1563’te Maraş Livâsı’na bağlı bir nahiye merkezidir. [Bkz., R. Yinanç-M. Elibüyük, a.g.e., s.197–232]; Kıbrıs’a göçürülmek üzere 1572’de köylerden yazılanlara bakıldığında çoğunun kazâ dışından geldiği görülmektedir. Örnek vermek gerekirse; Akmanastır köyünden yazılan Yusuf v. Ahmed’in Trabzon’dan bu köye geldiği kayıtlıdır. Trabzonlu birisinin Ermenek’in Akmanastır köyüne gelerek yerleşmesine bakılırsa, Ermenekli birisinin de Pazarcık kazâsına gidip yerleşmesi gayet olağan bir hadise gibi gözükmektedir. Bkz., BOA., A. DVN. 793, s. 8.

36 “Karaman Beylerbeyisine, Konya ve Larende, Gaferiyat, Ermenâk, Bozdoğan, Eski-il, Beğşehri ve Seydişehri, kadılarına hüküm: Taht-ı hükümetinizde bazı kimesneler; cebeci ve topçu ve sipâhi olduk deyü kendü hallerinde olmayıp, nice kimesneleri darb-ı şedid ve ırzlarını hedmedip şer-i şerife muhalif zulüm ve teaddi ettikleri şikâyet olunmağla reâyâ vesair haytalar onlar anun gibi cebeci, topçu namına hilâf-ı şer-i şerif teaddi edenlerin ulufelerini ve bölüklerini (tecessüs) edüp ahvallerini elan der-i

Page 373: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

ERMENEK KAZÂSI (1500–1600)

349

Bozdoğan, Eski-il, Beyşehir, Seydişehir kadılarına da gönderildiği göz önünde

bulundurulursa, olayların sadece Ermenek’le sınırlı kalmadığı ve bütün Karaman

Vilâyetini bir yangın gibi sardığı anlaşılıyor37.

1577 tarihli İçel sancak beyine gönderilen bir hükümden alışıldığına göre,

Ermenek şehrinin Akçamescidlü mahallesinden Ahmed b. Hacı’nın, annesiyle birlikte

çift sürerken içerisinde bir miktar flori olan bir çömlek bulup eniştesi Kör Veli’ye teslim

ettiğini dava ederken, Veli de aldığını inkâr etmektedir. Sancak beyinden durumu

ihtimamla teftiş edip neticesini Bâb-ı Saadet’e bildirmesi istenmektedir38. İleride bazı

İçel ümerasının belki de bu tip olayları fırsat bilerek, Ermenekli varlık sahibi insanlara

“mal bulmuşsun” diye, mallarını zorla ellerinden aldığına şahit olunmaktadır.

1593 tarihinde Kıbrıs Beylerbeyisi’ne gönderilen bir hükümde anlatıldığına

göre, o tarihlerde İçel beyliği görevini yürüten Ahmet Bey, Ermenek kazâsından

Hayreddin isimli kimse üzerine bir bölük asker gönderip, bütün mallarını yağma

ettikten sonra, şahsı şehir dışına çıkarıp “mal bulmuşsun” diyerek kollarından asıp iyice

dövmüş ve 8.000 akçesini almıştır. Müslümanlar gelip Hayreddin’i kurtarmışlar, bu olay

üzerine Ermenek ve Gülnar kadıları İstanbul’a mektup, İçel halkı ise şikâyet dilekçesi

göndererek durumu İstanbul’a haber vermişlerdir. Padişah, Kıbrıs Beylerbeyi’ne

ferman-ı hümâyun ile birlikte şikâyet dilekçesinin aslına uygun bir suretini göndermiş,

bahsedilen zamanda böyle bir olayın olup olmadığını, müslümanlardan teftiş edip,

İstanbul’a yazarak arz etmesini istemiştir39. Bu hadise İçel beyinin Ermenekli Hayreddin

saadete arz idesin deyû hükkâm-ı vilâyete vermekle ol ecilden kendü hallerinde olmayıp fesad üzerine olmaya ve reâyâ ve berayaya zulüm ve teaddi idenün olduğu ilam olundu. İmdi topçu ve cebeci olduğı takdirce bir ferde zulüm ve teaddî olduğuna rıza-i şerifim yokdur. Ba husus ki topçu ve cebeci olmayan ol ehl-i eşkıyanın, her kimesneler olursa olsun, gereği gibi haklarından gelinmek emr idüp şöyle ki; husul buldukta reâyâya ve berayaya huluf-u şer-i şerif zulüm ve teaddiyatı bulunan sahih topçu ve sair bölüklerden, kötü halleri olanları tefrik-i arz eyleyesün ki ulufeleri kat olup muhkem haklarından geline, muceb-i ibret ve nasihat oluna. Eğer topçu ve cebeci olmayıp topçu ve cebeci geçinüp, şenaat üzere oldukları vaki ise, ol fertleri asla himayeye almayıp, ol muceb-i şer‘ ile lazım gerektiğü üzere muhkem haklarından gelinüb, ehl-i şenaatten ehl-i garibi tefrik eyleyesin” BOA., MD 73, s. 300, nr. 678, (29 Ağustos 1591); Benzer bir hüküm sureti için Bkz., A. Refik, Rafızîlik ve Bektaşilik, s. 37–39.

37 Bursa örneği için Bkz., N. Abacı, a.g.e., s. 90 vd. 38 “Ermenâk kasabasının AkMescid (AkçaMescidlü) mahallesinden Ahmed b. Hacı, validesiyle çift

sürerken bir miktar floriyi hâvi bir çömlek bulup, eniştesi Kör Veli’ye teslim ettiğini dava, Veli de inkâr etmekle hapsedildikleri hakkındaki sancakbeyi mektubuna cevaptır; İhtimamla teftiş edilip neticesinin bab-ı saadete bildirilmesi”. Bkz., BOA., MD 31, nr.138, (19 Ağustos 1577).

39 “Kıbrıs Beylerbeyisine hüküm ki; Gülnar ve Ermenâk kadıları dergâh-ı muallâya mektup gönderip ve İçel ahalisi mahzar gönderüp, hâlâ İçel beyi olan Ahmed içün, Ermenâk kazâsından Hayreddin nam kimesne üzerine bölük tayin idüp, cümle memâlikini yağma ittükden sonra hâric-i kazâya alub mal bulmuşsun deyû kollarından asup, muhkem darp idüb, Müslümanlar varub elinden halâs idüb, 8000

Page 374: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

İÇTİMAÎ HAYAT

350

isimli şahsa karşı gösterdiği zorbalık ve haksızlığı anlattığı kadar, Ermenek halkının

mazlumun yanında olma azmini de göstermektedir. Aynı zamanda reâyânın da

karşılaştıkları haksızlıkları padişaha şikâyet etme hakkının olduğuna dair bir delil teşkil

etmektedir40.

B- KIBRIS’A GÖÇÜRÜLEN AİLELER Kıbrıs adası, sahip olduğu stratejik coğrafî konumu, askerî ve ticarî önemi

dolayısıyla, büyük mücadelelere sahne olmuş, Ortaçağların başından itibaren, Bizans,

Arap, Haçlı, Venedik ve nihayet 1 Ağustos 1571’de Osmanlı hâkimiyetine girmiştir41.

Yeni fethedilen her bölgede olduğu gibi42 Kıbrıs’ta da imar ve iskâna büyük önem

verilmiştir. Bu maksatla 21 Eylül 1572’de çıkarılan sürgün hükmü gereğince Anadolu,

Karaman, Rum, Zulkadir eyaletlerinden yaklaşık on iki bin hâneyi adaya sürülmesi

planlanmış43, bunlardan ancak 2.580 hâne Kıbrıs’a göçürebilmiştir44. Bu nüfus nakli

1572’de başlamakla birlikte iki asır boyunca devam ettiği görülmektedir45.

a. Sürgün Hükmü ve Mahiyeti

Bu iskânın birçok nedeni olmakla birlikte bunlardan başlıcaları, saldırı

girişimine karşı burasını mahallen güvence altına almak, boş toprakları işleterek,

bayındır ve gelir getirecek bir duruma sokmak, gelir kaynaklarını çoğaltmak46,

akçesini almıştır deyü i‘lâm ile zikr olunan bu husus vaki‘ midir zikr olunup arz olunmak babından ferman-ı hümâyunum sadır olmağın, zikri geçen mahzarın sureti ayni ile aslından ûlâ olunup sana irsal olunmuşdur. Buyurdum ki; varid-i vakitte bu babdan arz olması hususu mevacib-i kadiyyeten ve alâniyeten Müslümanlardan teftiş edüp göresin. Arz ve ilam olunan hususlar vaki midir, yoksa ariziyyen mi ilam olmuştur? Nicedir tamamen ortaya irdirüp meşru vukuat üzerine yazup arz idesin amma tamamen hak üzerine olup himaye olmaktan hazer idüp sıhhati ve hakikati ile yazup arz idesin”. Bkz., BOA., MD 70, s.76, nr.151, (26 Mart 1593).

40 Padişah’a gönderilen mahzarlar hakkında Bkz., Halil İnalcık, “Şikâyet Hakkı: Arz-ı Hâl ve Arz-ı Mahzar’lar”, Osmanlı’da Devlet, Hukuk, Adalet, İstanbul 2000, s. 49 vd.; Zengin bir müslüman tespit eden kadıların, “Mal bulmuşsun” bahanesiyle ispatsız altın ve gümüş parasını zapt etmesi çok rastlanılan bir hadisedir. [Bkz., H. İnalcık, “Adâletnâmeler”, s. 109.]

41 O. Turan, “Türkiye-Kıbrıs Münasebetleri”, s. 209; İ. Bozkurt, Kıbrıs’a yerleşen korsanların doğu Akdeniz ticaretini engellemeleri ve dini özgürlükleri kısıtlanan Rumların yardım taleplerinin, Osmanlı Devleti’nin Kıbrıs’ı fethinin temel nedeni olduğunu belirtir. Bkz., İsmail Bozkurt, “Kıbrıs’ın Tarihine Kısa Bir Bakış”, Avrupa Birliği Kıskacında Kıbrıs Meselesi Bugünü ve Yarını, (Edit. İ. Kaya Ülger, E. Efegil), Ankara 2001, s. 9.

42 Ö. L. Barkan, “Sürgünler”, s. 544. 43 M. Akdağ, “Türkiye’nin İktisadî Vaziyeti II ”, s. 349 44 Bu konuyla ilgili geniş bilgi için, Prof. Salim Cöhce’nin çalışmasına Bkz., Salim Cöhce, “İçel Sancağı

Ermenak Kazâsından Kıbrıs’a Göçürülen Aileler”, III. Uluslar Arası Kıbrıs Araştırmaları Kongresi, (Gazimagosa 13–17 Kasım 2000), s. 223–243; Ayrıca Bkz., Recep Dündar, “Kıbrıs’ın Fethi ve İskânı”, Osmanlı IV, Ankara 1999, s. 632–648; A. Gazioğlu Kıbrıs’a göçürülen aile sayısının 1.689 olduğunu belirtir. Bkz., Ahmet C. Gazioğlu, Kıbrıs’ta Türkler (1570–1878), Lefkoşa 2000, s. 100–117.

45 O. Turan, “Türkiye-Kıbrıs Münasebetleri”, s. 227 46 Ö. L. Barkan, “Sürgünler”, s. 550.

Page 375: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

ERMENEK KAZÂSI (1500–1600)

351

Anadolu’daki artan nüfusa geçim alanı sağlamaktı47. Anadolu, Karaman ve

Zülkadriye’de bulunan kadılara gönderilen 13 Cemâziye’l-evvel 980 tarihli sürgün

hükmüne göre48 her on hâneden bir hâne olarak alınacak olan insan vergisine, tehcir ve

iskân işine kimlerin tabii tutulacağı açık olarak görülmektedir49. Bu hükmün birer sureti

Rum vilâyetinde tahrir emini olarak bulunan Ömer Bey’e, Karaman, İçil, Bozok, Alâiye

ve Teke’ye gönderilmiştir50. Sürgünlerden kaçanlar, her kimin tımarında rastlanırsa,

hemen yakalanması ve hemen siyaset olunması istenmekteydi51.

Kıbrıs için çıkarılan bu sürgün hükmünde yeni fethedilen boş ve bire elli-altmış

veren toprakların mevcut olduğu ifade edilmekteydi. Yerleşim için Ada ikliminin

elverişli olduğu, adada güvenliğin sağlandığı, gelecek göçmenlerden iki yıl boyunca

vergi alınmayacağı bildirilmektedir. Şehir ve köylerden mevcut hâne adedine göre her

on hâneden bir hânenin sürülmesi emredilmiş, özellikle yer hususunda sıkıntısı olanların

ve ayrıca şehir hayatı için lazım olan her meslekten ayrı ayrı seçilmesi istenmektedir.

Sürülenlerin davarları, çiftleri, esnafın ise alet ve edevatıyla gelmesi istenmiştir.

Taşınmaz mallar da kıymeti muvacehesinde müzayedeyle satılacaktır. Sanayi

erbabından sürgün edileceklerin fakir ve zavallı olanlardan değil, gittiği yerde iş

yapabilecek kuvvetli olanlardan seçilmesi istenmiştir. Sürülenlerin isimleri,

çıkarıldıkları yerler, yanlarında götürdükleri davar ve aletleri deftere kaydedilecektir. Bu

arada suiistimallerden kaçınılması istenmekte ve götürülürken yolda kaçanlara verilecek

cezalar anlatılmaktadır. Kadıların dikkat etmesi gerekli hususlar belirtilmiştir. Diğer

beylere ve nüfuzlarını kullanacak olanlara ihtar ve tembihler ihtiva etmektedir52.

b. Ermenek’ten Sürgün Yazılan Hâneler

Başlangıçta 12 bin ailenin adaya iskânı kararlaştırılmışken53, bütün güney ve İç

Anadolu bölgesinden 2.580 hâne göçürülebilmiştir54. Adı geçen bölge halkından

bazılarının da sürgün hükmünden muaf tutuldukları görülmektedir55. İçel sancağından

47 Vehbi Zeki Serter, “Osmanlılar Döneminde Kıbrıs’ta Türk Adaleti (1571–1878)”, XIII. Türk Tarih

Kongresi (4–8 Eylül 1999), Kongreye Sunulan Bildiriler, III/I, Ankara 2002, s. 220. 48 BOA MD 9, s. 334 (1 Ağustos 1571). Bkz., Ö. L. Barkan,“ Sürgünler”, s. 551. 49 Ö. L. Barkan, “Osmanlı İmparatorluğu’nda Çiftçi Sınıfların Hukuki Statüsü”, Toplu Eserler I, s. 744. 50 Ö. L. Barkan, “Tanzimat”, s. 337 vd. 51 Ö. L. Barkan, “Çiftçi Sınıfların Hukuki Statüsü”, Toplu Eserler I, s. 745. 52 BOA MD 9, s. 334 (1 Ağustos 1571); Ö. L. Barkan,“ Sürgünler”, s. 551 vd.; S. Cöhce, a.g.m., s. 224. 53 S. Faroqhi, a.g.e., s. 362 vd. 54 S. Cöhce, a.g.m., s. 224. 55 R. Dündar, Kıbrıs Beylerbeyliği, s. 342 vd.

Page 376: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

İÇTİMAÎ HAYAT

352

sürgün yazılan 672 hâneden, 54’ünü Ermenek kazâsından göçürülenler teşkil

etmektedir. Ermenek kazâsından sürgün hânelerinin yazımı için müfettiş tayin olunan

Seydişehir kadısı Muhyiddin Efendi’nin yanına mübaşir olarak Dergâh-ı âlî

çavuşlarından Hüsrev Bey ve Ermenek kadısı Mevlanâ Haydar b. Abdullah

görevlendirilmiştir56. Yazım işi 16 Aralık 1572 tarihinde tamamlanarak toplam 540

avarız hânesinden, on hâneden bir hâne yazılmak suretiyle Ermenek’ten 54 hânenin de

yer aldığı, bir defter oluşturdular57. Ermenek kazâsından yazılanlar defterin 6–14.

sayfaları arasındadır. Buna göre yazılan hâneler, tahrir defterlerinde olduğu gibi hâne

reislerinin isimleriyle yazılmış, ayrıca çocuklarının sayısı, mensup olduğu meslek, mal

ve hayvanların adedi, gayrimenkullerinin değeri ile birlikte kaçarlarsa yerlerine

gönderileceklerin isimleri de yer almaktaydı.

Ermenek’ten Kıbrıs’a göçürülen elli dört ailenin taşınmazları müzayede usulü ile

satılmış ve tamamı için 355.400 akçe ödenmiştir. Ödemeler hakkında şikâyet

bulunmaması ödenen paradan memnun kaldıklarını göstermektedir58. Ancak Ermenek

halkından bazılarının sürgün yazılmaktan kurtulmak için dağlara kaçması ya da,

babasına ot suyu içirerek öldü diye kefen diktirmeye kalkışmasına bakılırsa sürgünden

pek de hoşnut olmadıkları anlaşılmaktadır59. Bazı sürgünlerin de haksız yere yazıldıkları

anlaşılmaktadır60. Aşağıdaki tabloda Ermenek kazâsında sürgün gönderilenlerin hâne ve

çocuk sayısı, meslek sahibi olup olmayanlar ve suretle gönderildikleri yer almaktadır. Tablo 82: Ermenek Kazâsından Kıbrıs’a Göçürülen Hâneler

Çocuk Kazâsı Hâne

K E Gönüllü S.H.M.

Meslek Sahibi Olanlar

Meslek Sahibi

Olmayan

Ermenek 54 - 66 - 54 47 7

56 BOA., A. DVN. 793, s. 6. 57 BOA., A. DVN. 793, s. 6. 58 S. Cöhce, a.g.m., s. 225; Ellidört hâne için ödenen bu parayı geride kalan 480 avarız hânesi için

genelleme yaparsak 486 avarız hânesinin taşınmaz mal varlığı ortalama 3.198.366 akçe çıkmaktadır. 59 S. Cöhce, a.g.m., s. 226. 60 “Ermenek’ten Kıbrıs’a sürgün yazılan kimselerin haksız yazıldığı bildirilmiş ise de, Seydişehir kadısı

ile mübaşir olan çavuşun defterleri gelüb sürgüne yazılan kimesneler emr üzere yazılmışdur deyû ilâm itdiklerinde mahaline kayd olunup yazılanlar min-bâd birer bahâne ile olınıca sairelerin ahvâli dahî niza‘dan hali olmamak lazım gelir, yazılanlar bu tarik kalmak münasib değildir. Buyurdum ki müşarünileyh kadı ve çavuşun yazub defter itdikleri kimesnelerden henüz cezîre-i Kıbrıs’a gitmemiş var ise ale’t-ta’cil cezîre-i mezbûreye geçürtdiğini Kıbrıs beylerbeyisinden temessük alub gönderesin”. Bkz., BOA., MD 21, s. 265, nr. 636, (19 Nisan 1573). Ayrıca Bkz., S. Cöhce, a.g.m., s. 242.

Page 377: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

ERMENEK KAZÂSI (1500–1600)

353

Ermenek’ten Kıbrıs’a göçürülen 54 hâneden hiçbirisinin gönüllü gitmeyip

sürgün hükmü muvacehesinde adaya gönderildiği anlaşılmaktadır. Gönderilenlerin

çocuk sayılarındaki azlığı, çocukların hepsinin erkek oluşu, ayrıca meslek sahibi

olanların oranındaki yükseklik dikkati çeken önemli hususlardır61.

Ermenek kazâsından sürgün yazılırken Müslim-gayrimüslim, şehirli-köylü

ayrımı yapılmamıştır. Ermenek şehir merkezinde müslüman mahallelerinden Celâl,

Cemâle, Kemeros, Sanduklı ve Bağarası mahallelerinden birer, Saray mahallesinden 2

hâne, zimmî mahallesinden ise dört hâne olmak üzere toplam 11 hâne sürgün edilmek

maksadıyla deftere yazılmıştır62. Bu tarihte mevcut olup sürgün hânesi yazılmayan

mahalleler ise, Kiçibazar, Sifas, Akçamescidlü, Bâzâr, Arabşah, Zaviye ve Değirmenlik

mahallesidir. Şehirden yazılan 4 gayrimüslimin satılan taşınmazları 55.000 akçe

tutmuştur. Ayrıca Türk mahallelerinden yazılanlar tavsif edilirken, varyemez, ribahor,

şehir halkının bağlarına zarar veren, müslümanların suları üzerine tuvalet yapan vb.

kötü sıfat veya fiiller sarf edildiğini görüyoruz. Hâlbuki Gayrimüslimlerde, padişah

emri ile ihraç olunan kimseleri evinde saklayıp fitne ve ihtilal çıkaran Ori v. Hızır

adındaki şahıs hariç, diğerlerinin tacir, çüllah gibi meslekleriyle yazıldığı göze

çarpmaktadır63.

Köylere gelince, Akmanastır, Alakilise, Arnava, Başköy, Cenne, Çukurbağ,

Ezvendi, Fariske, Fit, Gargara, Gerdeli, Görmel, Yukaru İzvid, Kazancı, Muhallar,

Mulumu, Paşakışlası, Zaviye köylerinden birer hâne, İrnebolı, İznebolı, Aşağı İzvid,

Lamus, Lafza ve Nadire köylerinden 2 hâne, Bednam, Davdas ve Dindebolı köylerinden

3 hâne ve Başdere köyünden 4 hâne olmak üzere toplam 43 hâne yazılmıştır64. Bu

tarihlerde mevcut olan bazı köylerden hiçbir sürgün hânesi yazılmadığı görülür. Bu

köyler ise: Adiller, Balkasun, Bedene, Berat, Bisecik, Boyalık, Çavuşlar, Çimene,

Daran, Dedelü, Eskice, Günderler, Güzve, Keremüddin, Kızılca, Kızılin, Muzvadi,

Sarumazı, Sivricekaya, Uğurlu, Uluköy ve Yassıca köyleridir. Sürgün hânesi yazılmayan

köyler arasında on hânenin altında olan bazı köyler olduğu gibi, oldukça kalabalık

61 Meslek grupları hakkında Bkz., S. Cöhce, a.g.m., s. 226-227; Ayrıca çalışmamızın II. Bölümünde

sanayi konusuna bakınız. 62 BOA., A. DVN. 793, s. 6 vd. 63 BOA., A. DVN. 793, s. 6 vd. 64 BOA., A. DVN. 793, s. 8–13.

Page 378: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

İÇTİMAÎ HAYAT

354

köyler de mevcuttur. Sürgün hânelerinin yazıldığı tarihte bulunup da sürgün hânesi

yazılan köy sayısı 28, yazılmayan köylerin adedi ise 22’dir.

16 Mart 1571 tarihli Konya, Larende, Eskiel, Ereğli, Akşehir, Turgud ve

Bayburd kadılarına gönderilen hükümle adı geçen kazâlardaki, Sultaniye kasabasındaki

Sultan Selim imareti Evkâf-ı reâyâsının Kıbrıs’a sürgün edilmemesi emri65 göz önünde

bulundurulacak olursa, Ermenek kazâsında da aynı özellikleri taşıyan Eskice, Dedelü,

Balkasun, Adiller gibi köylerin bu sebeple sürgünden muaf tutuldukları anlaşılmaktadır.

Buna rağmen, Ermenek Tol Medrese’nin vakfı olan Başdere ve Fariske köylerinden

sürgün yazıldığı da görülür66.

Ermenek kazâsında sürgün gidenlerden hiçbirinin gönüllü olarak gitmemesi, bu

hükmün Ermenek halkı için ağır bir mükellefiyet yüklediğini göstermektedir. Bizce

bunun sebeplerinden birisi halkın baba ocağına olan bağlılık duygularıdır. Onun için

sürgün giderken bile mallarının hepsini satmadıkları görülüyor67. Sürgün defterinde bazı

köylerin “sürgün havfından dağılıp ele geçirilmek müyesser olamadığı”68

bildirilmektedir. Çoğu köy veya mahalle halkının, aralarından işsiz güçsüz insanları ya

da türlü ahlâkî zaaf ve kusurları olanları seçmesi ve aralarında kalmasını istemedikleri

kişilerden bu şekilde kurtulma yoluna gitmesi, sürgün hükmünün mana ve mahiyetini

değiştirmiş adeta suçluların toplumdan temizlenmesi işine dönüşmüştür69. Sürgün

yazılanlardan ancak 2580 hânenin göçürülebilmesi, sürgün hükmünün tam olarak

maksadına ulaşamadığını göstermektedir. Ö. L. Barkan bunun sebebini, sürgün

hükmünün gelişigüzel verilmiş ve ciddiyetle takip edilmemiş karar olmasına

bağlarken70, S. Faroqhi, bölgede hüküm süren korsan saldırılarına ve sürülenlerin

arasında çok sayıda sabıkalının bulunmasına bağlamaktadır71.

65 R. Dündar, a.g.e., s. 343 66 BOA., A. DVN. 793, s. 11, 13. 67 R. Dündar, a.g.e., s. 355. 68 R. Dündar, a.g.e., s. 357. 69 Ö. L. Barkan, “Sürgünler”, s. 557. 70 Ö. L. Barkan, “Sürgünler”, s. 559. 71 S. Faroqhi, a.g.e., s. 347, 359.

Page 379: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

SONUÇ Akdeniz Bölgesinde, Göksu vadisinin güney yamaçlarında ortalama 1250 m.

yükseklikte kalkerli yöre özelliği gösteren engebeli bir arazi üzerinde yer alan Ermenek,

kısmen Orta Anadolu bölgesi tesirinin de görüldüğü bir geçiş iklimi ve zengin bir bitki

örtüsüne sahiptir. Bugüne kadar ayrıntılı bir araştırma yapılmamış olmakla birlikte,

başta Maraspoli olmak üzere yöredeki pek çok mağarada Prehistorik, Paleolitik ve

Neolitik dönemlere ait birtakım kalıntılar, bölgenin insanlık tarihinin en eski yerleşim

alanlarından birisi olduğunu gösterir niteliktedir.

Bölgenin M.Ö. 3000 yılları civarında hakkında pek fazla bilgi bulunmayan

Luwiler tarafından iskan edildiği tahmin edilmektedir. Ancak M.Ö. 1500’lü yıllarda

Ermenek ve çevresine hâkim olan Hitit Devleti yöredeki ilk siyasi teşekkül olarak

karşımıza çıkmaktadır. Güneyyurt Kasabası’ndaki İkizin Kabartması muhtemelen bu

dönemden kalmadır. Yörede bulunan insan eliyle yapılmış gözeler ve kaya mezarı Hitit

sonrası döneme ait olup, muhtemelen M.Ö. VIII. yüzyılın ortalarından itibaren bölgede

yayılmaya başlayan ve siyasi faaliyetleri hakkında fazla bir malumat bulunmayan Firik

kavimlerinin eseridir. M.Ö. VII. yüzyılda ise Ermenek yöresinde Lidya egemenliği söz

konusudur. Yüzyıl sonra M.Ö. 546’da bu krallığa Persler tarafından son verilirken,

Ermenek ve çevresi de yeni teşkil olunan Kilikya Satraplığı içerisinde yer alacaktır.

M.Ö. 333’te Büyük İskender Anadolu içlerinde ilerlerken tabii olarak Ermenek

yöresi de Makedonyalıların eline geçmiş ve iki yüz yıl kadar Selefkosların idaresinde

kalmıştır. Bu dönemde ticaretin geliştiği, yeni şehirlerin kurulduğu bilinmektedir. Ancak

Romalıların Anadolu’da yayılmaya başladıkları sırada bütün Kilikya Bölgesi gibi

Ermenek’te de Akdeniz’in doğusunda etkili olan korsanların yatağı haline gelecektir.

M.Ö. I. yüzyılın ortalarından itibaren Romalılar bu duruma son verdikleri gibi zaman

içerisinde yeni şehirler kurmak suretiyle bölgenin iyice canlanmasını temin

edeceklerdir. Ermenek şehrinin de o dönemde yeniden şekillendiği ve iki yüzyıl kadar

her açıdan bölgenin merkezi durumuna geldiği, hatta tek başına Roma şehrinin şarap

ihtiyacının buradan karşılandığı bilinmektedir. Aslında Ermenek tabiri bu dönemde

şehre ismini veren Romalı komutan Germanicus’un adının değişikliğe uğratılarak

günümüze kadar ulaşmış şeklinde ibarettir. Romalıların son dönemlerinde Ermenek

yöresinin demografik yapısı da değişmiş ve M.S. IV. yüzyıldan itibaren bölge, buraya

Page 380: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

SONUÇ

356

göçürülen İsaurialıların adıyla anılmaya başlanmıştır. Yani Bizans döneminde yine

nüfus kaybına uğrayacak ve bölgede zamanla yönetim boşluğu da meydana gelecektir.

Bölgenin bu dönemde eski önemini muhafaza edemediği ve VI. yüzyılda başlayan

gerilemenin Türk hâkimiyeti dönemine kadar sürdüğü görülmektedir. Bu sebeple

Ermenek, fetihten sonra Bursa, Yenişehir ve Aksaray ile birlikte Türklerin Anadolu’da

yeni baştan kurduğu üç şehirden birisi olmuştur.

Türklerin Ermenek havalisine ilk girişi de Bizans’ın bölgedeki hâkimiyetinin

çok zayıf olduğu bir döneme rastlamaktadır. Nitekim Abbasilerin ünlü Türk komutanı

Afşin Beğ Türklerden teşekkül etmiş kuvvetleriyle 815 yılında Amorium (Emirdağ)

seferinden dönerken Göksu vadisine inecek ve kışı burada geçirecektir. Bu Türk

gazilerini yaklaşık üç yüzyıl sonra, 1096 yılından itibaren bir kısmı Hıristiyanlığı

benimsemiş durumdaki Türk zümrelerinden Varsaklar ve Peçenekler izleyecektir. Ancak

bu toprakların ebedî bir Türk yurdu olması Moğolların önünden çekilerek Azerbaycan

üzerinden Anadolu’ya girip Sivas yöresinde dolaşan çoğunluğunu Oğuzların Avşar

boyuna mensup oymak ve aşiretlerin oluşturduğu Türkmen gruplarının 1220’li yıllarda

bölgeye yerleştirilmesiyle mümkün olacaktır.

İstanbul’un 1205’te Haçlılar tarafından işgal edilmesi üzerine Bizans

hâkimiyetinden kurtulan Çukurova’daki Ermenilerin Korikos’u zapt ederek Selçukluları

güneyden kuşatması, bu yolla Selçukluların Akdeniz ile bağlantısını kesmeye teşebbüs

etmesi, Ermenek yöresinin önemini daha da artırmış ve Selçukluları bölgeyi fethetmeye

yöneltmiştir. 1224 yılında Hıristiyan varsak Türklerinin elinden alınan bölge ünlü

Selçuklu komutanı Kamerüddin Lala’ya ıkta olarak verilmiştir. Bu sebeple bölge bir

müddet onun adıyla anılmıştır. Bu arada bir süredir Ereğli yöresinde bekletilen Turgutlu,

Bayburtlu, Oğuzhanlu, İkizcelü, Mukaddemlü, Uğurlu, Kazanculu, Sarıvelilü, Burhanlu,

Bulgar, İğdir, Yıvalı, Beğdilli gibi aşiret ve oymaklar da Yellibel civarına getirilerek

bölgeye iskân edilmiştir.

1228’de Ermenek kalesini fethettikten sonra yörede önemli bir uç meydana

getiren Türkmenler, civardaki diğer kaleleri de teker teker zapt ederek sınırlarını

genişletmiş ve Nûre Sofî’nin önderliğinde kısa sürede yüzyıllarca yaşayacak olan

Karamanoğulları Beyliği’ni kurmuştur. Nûre Sofi’nin ölümünden sonra onun halefi olan

oğlu Kerimüddin Karaman Bey döneminde Erdemli’den Antalya’ya kadar olan bütün

Taşeli hâkimiyet altına alınarak Ermenek şehri başkent yapılmıştır. Kısa süre içerisinde

Page 381: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

ERMENEK KAZÂSI (1500–1600)

357

yeni baştan imar edilip şaheserlerle süslenen böylelikle bayındır hale getirilen şehir,

aynı zamanda önemli bir kültür merkezi olarak da seçkinleşecektir. Bu sebepledir ki bir

müddet Karamanlı adı unutulacak ve o devrin en önemli kaynaklarında bu devlet

Ermenek Beyliği olarak anılmaya başlanacaktır.

Karamanoğulları döneminde başta Tol Medrese olmak üzere önemli eğitim

kurumlarına sahip olan Ermenek, bu kurumlar sayesinde kendisine mahsus bir kültür

geliştirerek şehirleşmiştir. Adı geçen eğitim kurumlarında dönemin en önde gelen

âlimlerince dersler verildiği bilinmektedir. Ermenekli Hekim Beşir Çelebi ve şair

Nizamî’nin yanında bölgede yetişen ve hocalık yapan Yunus Emre, Şeyh Edebalî, Şeyh

Bedreddin ile Molla Fenarî bunlardan sadece birkaçıdır. Karamanoğulları Tarihi’nin

yegâne kaynağı durumundaki Şikâri tarihi ve Tevârih-i Âl-i Karaman gibi eserlerin

Ermenek’te yazılmış ve bulunmuş olması Ermenek’teki ilmî ve kültürel faaliyetlerin

ulaştığı dereceyi göstermesi açısından çok önemlidir.

Ermenek’in tavsifi ve sahip olduğu imkanların uzun uzun anlatıldığı dönemin

kaynaklarında Karamanoğullarının on iki şehir ve 15 kaleye sahip olduğu önemle

belirtilmektedir. Bu şehirlerden belli başlıları Larende, Alâiye, Mut, Anamur, Gülnar ve

Silifke’dir. Yine aynı kaynakların bildirdiğine göre adı geçen beyliğin 25.000’i yaya, bir

o kadar da süvari olmak üzere 50.000’e yakın asker çıkarabilmektedir. Verilen bu

rakamlar bölgede 250.000’e yakın bir Türk nüfusun varlığına işaret etmektedir.

Her yönden mamur bir halde olan Ermenek 1475 yılında Osmanlıların eline

geçerken Karaman Beyliği de yine doğduğu yer olan Ermenek’te son bulmuştur.

Osmanlılar tarafından, Konya merkez olmak üzere Isparta, Burdur ve Kırşehir’i

içerisine alacak şekilde, bugünkü Ankara’nın güneyinden Akdeniz’e kadar uzanan

topraklar üzerinde teşkil edilen Karaman Eyaleti’ne bağlanan Ermenek, bir müddet eski

önemini muhafaza etmiştir2120.

Ermenek Osmanlı hakimiyetine geçtikten sonra süratle bir iç bölge şehri haline

geldi. Ancak aynı dönemde Osmanlı şehirlerinde gözüken yükselmenin Ermenek

kazâsında da devam ettiği görülmektedir. Asrın sonlarına doğru Kıbrıs’ın fethinden

sonra İçel sancağı ile birlikte Kıbrıs Beylerbeyliği’ne bağlanan bu kazâda önemli bir yer

2120 Bu özgün değerlendirmeyi yapan hocam Prof. Dr. Salim Cöhce’ye ne kadar teşekkür etsem azdır.

Makale hakkında Bkz. S. Cöhce, “Türkili’nden Ermenek’e”, s. 1–4.

Page 382: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

SONUÇ

358

tutan vakıf müessesesine çok fazla bir müdahalenin yapılmadığı dikkat çekmektedir.

Yine daha önce bazı kişilere tanınmış olan muafiyetler de aynen devam etmiştir.

Osmanlı hakimiyetine geçtikten sonra da Ermenek şehir merkezinin demografik

yapısında fazla bir değişikliğin yapılmadığı görülür. Bu sebeple şehir baştan itibaren bir

gayrimüslim on üç müslim olmak üzere on dört mahalle olarak varlığını korumuştur.

Nüfusun ise 1555’te % 11,6’lık bir azalmaya karşılık 1584’te % 142,9’luk gibi büyük

bir artışla adeta bir patlama yaşandığı bir gerçektir. Bu gelişme şehir merkezindeki

gayrimüslim nüfusun iyice azınlığa düştüğünü ortaya koyar. Bu arada iki kesim arasında

kaynaklara yansıyan herhangi bir olumsuzluğun bulunmayışı da dikkat çekici olup,

yörede kurulan Osmanlı devlet düzeninin ne kadar başarılı olduğunun bir göstergesi

olsa gerektir.

Ermenek kazâsının kırlık yerleşim birimlerinde de yukarıda söz konusu olan

gelişmeler büyük ölçüde aynen yaşanmıştır. Bu arada köyden şehir merkezine yönelik

ciddi anlamda bir göç olayının yaşanmadığını ve dolayısıyla XVI. yüzyıl boyunca

nüfustaki köylü-şehirli dengesinin korunduğunu vurgulamak gerekir.

Ermenek kazâsında tarım alanları eskiden olduğu gibi miri, mülk ve vakıf

şeklinde bulunmaktaydı. Ancak bazı köylerin miri ile vakıflar tarafından çift başlı

tasarruf olunduğu da görülmekteydi. Fizikî yapısı itibariyle taşlık bir coğrafyaya sahip

olan bölgede tarıma elverişli arazilerin oldukça sınırlı kaldığı bilinmektedir. Ama bütün

olumsuzluklara rağmen, iklim ve arazinin müsait olduğu alanlarda arpa, buğday, burçak,

çavdar, pamuk, susam, keten gibi zirai mahsullerin üretildiği bilinen bir gerçektir. XVI.

yüzyılın başlarında hububat ve diğer ürünler nüfusa yetebilecek seviyelerde iken,

yüzyılın sonlarına doğru bütün Akdeniz ülkelerinde görülen ani nüfus artışının

Anadolu’da da yaşanması ve bu arada iklimin kurak geçmesi, diğer Anadolu kentleri

gibi Ermenek’i de iktisadî darlık içerine itmiştir. Buna rağmen yeni fethedilen Kıbrıs

adasına buğday ihraç eden kazâlardan birisinin Ermenek olduğunu da unutmamak

gerekir.

XVI. yüzyılın sonlarına doğru % 28 nispetinde artış gösteren vergi gelirleri, ziraî

faaliyetler başta olmak üzere, bölgede yapılan ticarî ve sanayî etkinliklerinden temin

edilmekteydi. Şehir merkezinin vergi hâsılı içerisinde, hububattan alınan öşrün payında

sürekli olarak azalma, ihtisap resminde ise % 150 nispetinde artış gözlenmesi şehrin her

geçen gün ziraattan çok ticaretle uğraşmaya başladığını göstermektedir. Aynı zamanda

Page 383: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

ERMENEK KAZÂSI (1500–1600)

359

Malatya gibi büyük şehirlerde bile pazaryeri bulunmadığı göz önünde bulundurulacak

olursa, Ermenek’in Türk şehirleri arasında nasıl köklü bir şehircilik geçmişine sahip

olduğu daha da iyi anlaşılacaktır.

1571’de Kıbrıs adasının Türkler tarafından fethinden sonra, Türklerin adaya

iskânı için çıkarılan sürgün hükmü doğrultusunda, bölgesinde hatırı sayılır bir nüfus

potansiyeline sahip olan Ermenek kazâsından, 54 hâne bu adaya göçürülmüştür.

XVI. yüzyılın sonlarına doğru, bazı Anadolu şehirlerinde vukua gelen suhte ve

Celâlî hadiselerinin Ermenek’te de gerçekleştiği görülmektedir. Şüphesiz bunlardan en

çarpıcı olanı, 1600 yılında Ermenek’in suhteler tarafından işgal edilmesidir. Ancak

Osmanlı idaresinin aldığı sıkı tedbirlerle bu badire de atlatılacaktır.

Sonuç olarak, XVI. yüzyıl boyunca Ermenek şehrinin ve Ermenek kazâsının

iktisadî ve sosyal açıdan önemini muhafaza ettiği söylenebilir. Geçen zaman içerisinde

Ermenek’te büyük gelişmelerin yaşandığı ve günümüzde Ermenek’in XVI. yüzyıldaki

iktisadî, siyasî, askerî, ziraî vb. potansiyelinden oldukça uzak bulunduğu bir gerçektir.

Page 384: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

EKLER

Page 385: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

EKLER 361

A- TABLOLAR Tablo 83: Ermenek Kazâsında Bulunan Mezraalar ve Hâsılları

MEZRAA ADI YERİ 1518 1522 1530 1555 1584

Adiller Görmel 350 350 350 450 500

Akarca A. İzvid 140 140 0 1120 400

Aktepe Ermenek 150 220 150 - -

Akpınar der-yaylak Uluköy 350 350 350 450 400

Altuntaş der-yaylak Alakilise 280 280 280 360 600

Altuntaş nısf Alakilise 280 - - 1500 -

an-sınırı karye-i Lafza Lafza 50 - 50 - -

Ardıç oluğu Sarumazı - - - - -

Bahadır Boğazı Lafza 70 70 70 110 160

Balkasun çayırı Balkasun - - - 550 -

Başdere’ye tâbi mezraa Başdere 140 140 - - -

Bekir Paşakışlası - - - - -

Bekri Gargara - - - - 100

Beypınarı çeki vadisi Başdere 170 140 170 170 170

Biladan oluğu İrnebolı 105 125 105 790 900

Burun/Berdik Lafza 140 140 140 230 150

Çamtepesi Dindebolı 350 350 350 1020 600

Çayır kamışı Dedelü - - - 600 -

Çemen(Çimen) Keremüddin - - - - 1500

Çömlekçi toprağı Lafza 220 280 280 360 500

Çukurbağ karyesi yaylağı Çukurbağ - - - - -

Dağlutaş, Belenova Nedre 140 140 140 270 200

Depe Dayağu Başdere 1100 1100 1100 1105 -

Tepelüce Mulumu - - - - 289

Derecik (Depecik) Yassıcaköy - - - 2220 3000

Elma ağacı Muzvadi - - - - -

Emir pınarı Sarumazı - - - 100 200

Eşek çayırı Başköy - - - - 870

Furunoluk Görmel 250 210 210 400 708

Göçük/Gölcük yaylağı Lafza 140 140 140 - 200

Göktepe, Karain Fariske - - - 750 1060

Gülafer Lafza 210 210 210 270 400

Gürağaç Sivricekaya 70 70 70 108 1900

Halil, Eskibağ, Mengen alanı, Kefaretlü Eskice 240 240 240 250 280

Hatun ekinliği Dindebolı - - - 580 300

Hisar önü çayırı Lafza - - - 366 400

Page 386: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

ERMENEK (1500-1600)

362

İnoluk Akmanastır - - - 270 262

Kâfir alanı Muzvadi 105 105 105 228 400

Kapu kayası, Gül alanı Muhallar - - - 210 210

Karacık Lamus - - - - -

Karakaya Cenne 270 240 240 410 400

Kebiş yumağı/bucağı, Devlet bağı Muhallar 560 210 210 400 400

Keşileni, Ali Fakih gedügü ve Büki Başköy 350 350 350 - 2470

Kışlak-ı Bali Dindebolı 112 162 162 560 400

Kızılin Ermenek 410 - - - -

Kızılkaya burnu an Gülnar alanı Arnava 112 112 112 164 600

Koşu damı, Hatun ekinliği Lafza 315 150 105 150 300

Kovacık Lamus - - - - 230

Kör Sinan gedüği Lamus 140 140 140 100 150

Kösrelik Paşakışlası 70 70 70 90 -

Kuruca Buhran(Kozca katran) Paşakışlası 30 30 30 1580 -

Kurutaş ve Güney Paşa kışlası 70 70 70 100 -

Kuyucak Başdere - - - - 800

Kuyucak yaylağı Y.İzvid 140 140 140 950 760

Lâçin Lamus - 140 140 180 300

Lafza sınırında mezraa Lafza 50 50 - - -

Lamas m. Zaviye 340 340 280 870 1000

Lamus-Uğurlu köyleri arasında m. Lamus 140 140 - 200 -

Narluca Çavuşlar 1000 1000 1000 1200 800

Nısf-ı Düğün özü Lafza 350 350 350 450 950

Nısf-ı Düğün özü Paşakışlası 350 350 350 370 -

Ören yeri Ermenek - - - - -

Pir Uluköy - - - 280 259

Pir Ermenek - 210 - - -

Pir-ak Seniri, Göktepe Gargara - - - 550 500

Söğüt Mulumu 210 210 210 800 830

Şahınlar Güzve 230 - 230 84 -

Taşluca oluk Mulumu 140 140 140 290 300

Turbeyi yaylağı Nedre - - - 320 -

Uzun yer Ermenek 210 - - - -

Yarenlüce Görmel 210 210 210 270 360

Yarentaşı Nedre - - - - -

Yarıktaş Nedre - - - - -

Yassı A. İzvid 70 70 - 2830 2600

Yaylak Bedene - - - - 300

Page 387: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

EKLER

363

Yaylak-ı Bedene Bedene - - - - 470

Yaylak-ı Çavuşlar Çavuşlar - - - - -

Yaylak-ı Mazya seniri Görmel 700 700 700 700 3000

Yaylak-ı Muhassılu İznebolı 140 140 140 250 900

Yaylak-ı Üçpınar Çimene 280 280 280 360 900

Yaylak-ı Yazıbeği Muhallar 350 350 350 270 -

Yazıbeği, Gölyeri, Çavuş kuyusu Eskice 210 210 210 540 300

Yığanca Fit 70 70 70 - -

Zengi ? 1 - 1 - -

Yekûn 12680 11434 10800 30155 36938

Tablo 84: 1516’da Ermenek Kazâsı Zeâmet ve Tımar Sahiplerinin Listesi (BOA, TD 58)

TIMAR SAHİBİ TÜRÜ HÂSILAğa v. Çelebi b. Halil Bahadır Hisseli 2800 Ali v. Hamza Zaim 6426 Efendi v. Küçük 1779 Emre v. Hacı Said 8326 Emre v. Şah Serasker-i Kazâ-i Ermenek 8665 Erdoğdu v. Tengrivirmiş 4574 Güzel v. Seydi b. Bozkırlı 1614 Halil veled-i Orhan b. Bozdoğan 2197 İbn Kuşaklu Ali 7523 İbrahim v. Bozkırlı 2999 İbrahim v. İsmail b. Yıva 2890 İlaldı v. İlbeği b. Yağlu 2999 İsa v. Şamlu 2650 İsa v. Güçlü 2999 Kasım v. Şah Mehmed 2760 Korkud v. Çelebi b. Halil Bahadır Hisseli 1900 Mahmud v. Zeyne Hisseli 9300 Mahmud v. Şah 4386 Mehmed v. Ahi b. Halil Bahadır Hisseli 1300 Mustafa v. Bozdoğan 2931 Mustafa v. Küçük 1504 Osman v. Şah 3696 Ömer v. Yıva 5592 Paşa veled-i Halil Bahadır Hisseli 2984 Pir Beğ v. Çoban 2970 Savcı v. Çelebi b. Halil Bahadır Hisseli 1900 Tatfi v. Zeyne Hisseli 3290 Timur v. Mustafa b. Şamlu 6000 Turhoca v. Tanrıvermiş 2294 Ürküd v. Çelebi b. Halil Bahadır Hisseli 2600 Üveys v. Saru Aydın 5606 Toplam 119454

Page 388: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

ERMENEK (1500-1600)

364

Zeâmet Sahibi Hasıl Ali v. Yağlu 19321 İlyas v. Yağlu 8197 Mehmed Çelebi v. Ahmed Bey (Mirlivâ-i İçel) 10042 Üveys v. Arslan 16946 Toplam 54506

Tablo 85: 1522’de Ermenek Kazâsı Zeâmet ve Tımar Sahiplerinin Listesi (BOA, TD 118)

Tımar Sahibi Türü Hâsıla İltizamAğa v. Halil Bahadır Hisseli 2900 2999 Ali v. Beğdili 2909 Bekir v. Emre b. Şah 3096 3241 Eflatun b. Yağlu 2165 2319 Emre v. Orhan 474 Emre v. Hacı Said 2300 2996 Emre v. Şah Serasker-i kazâ-i Ermenek 10708 Hacı v. Emir 1550 2000 Halil v. Orhan 2100 2637 Hazma v. Şah 2252 İlaldı v. İlbeği b. Yağlu 3181 3598 İsa v. Ahmed b. Yağlu* 1084 İsa v. Şamlu 1716 2650 İsmail v. Hayreddin subaşı Hisseli 2909 Korkud v. Halil b. Bahadır Hisseli 2700 Mahmud v. Şah 4420 Mehmed v. Mahmud b. Zeyne Hisseli 2946 3598 Mehmed v. Mürsel 4677 Mustafa v. Eflatun b. Küçük 1466 2164 Mustafa v. Mahmud b. Zeyne Hisseli 2946 3598 Mustafa v. Ahmed Paşa b. Beydili 3211 3263 Osman v. Seydi Ahmed b. Şah** 4760 Ömer v. Şah 3201 3920 Paşa v. Halil b. Bahadır Hisseli 3084 Savcı v. Halil b. Bahadır Hisseli 2000 Seydi Ahmed b. Yıva 1431 Seydi b. Ahmed v. Yıva 1131 1717 Süleyman Çelebi v. Umur Bey 9066 Timur v. Mustafa b. Şamlu 6470 Ürküd v. Halil b. Bahadır 2000 Yahya v. Mehmed b. Beğdili 3345 Toplam 98198 40700 Zeâmet Sahibi Hâsıl İltizamAhmed v. Hasan b. Adalu 29260 Ali v. Yağlu 16591 İlyas v. Yağlu 7041 Mustafa v. Kudüs 11614 11791 Toplam 64506 11791 *Serasker-i Kazâ-i Karataş **Çeri-sürüci-i kazâ-i Ermenek (çeribaşı)

Page 389: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

EKLER

365

Tablo 86: 1523’te Ermenek Kazâsı Zeâmet ve Tımar Sahiplerinin Listesi (BOA, TD 293)

TIMAR SAHİBİ TÜRÜ HÂSIL İLTİZAM TERFİ Ağa v. Halil b. Bahadır Hisseli 2900 Ali v. Beğdili Hisseli 2909 Bekir veled-i Emre b. Şah 3096 145 Çavuş Hazma v. Şah 3171 Eflatun v. Yağlu 2165 3319 Emre v. Hacı Said 2300 2990 Emre v. Şah Serasker-i Kazâ-i Ermenek 10708 1787 Hacı v. Emir Umur 1550 2000 Halil v. Orhan 2100 2636 İlaldı v. İlbeyi b. Yağlu 3181 3598 İsa v. Şamlu 1216 1650 İsmail v. Hayreddin Subaşı Hisseli 2909 Korkud v. Halil b. Bahadır 2000 Mahmud v. Şah 4420 5261 Mehmed v. Mürsel 4677 Mehmed v. Seydi b. Beğdili Hisseli 2999 Muhammed v. Mahmud b. Zeyne Hisseli 2946 3598 Mustafa v. Ahmed Paşa b. Beğdili 3211 3263 763 Mustafa v. Eflatun b. Küçük 1469 2000 Mustafa v. Mahmud b. Zeyne Hisseli 2946 3598 Osman v. Seydi Ahmed b. Şah* 4760 Ömer v. Şah 3201 3920 Paşa v. Halil b. Bahadır Hisseli 2084 2581 Seydi Ahmed v. Yıva 1413 1715 Süleyman Çelebi v. Ebubekir 9066 1566 Timur v. Mustafa b. Şamlu 6470 7300 Ürküd v. Halil b. Bahadır Hisseli 2700 Toplam 92567 50995 2695 Zeâmet sahibi Hâsıl İltizam Mustafa v. Kudüs 11614 11791

* Çerisürüci-i Nahiye-i Selendi

Tablo 87: 1584’te Ermenek Kazâsı Zeâmet ve Tımar Sahiplerinin Listesi (TK 331)

TİMAR SAHİBİ TÜRÜ HÂSIL Ahmed b. Ali 5000 Ali b. Yakub 4999 Cafer 9800 Geyvan b. Abdullah 5999 Hüseyin v. Halil 6400 Hüseyin v. Kara Memi 6600 Mahmud b. Ali 7000 Mehmed v. Hacı Ali 6500 Saru an-çavuşan-ı livâ-i Kıbrıs 8704 Seydi Ali v. İsa 10100

Page 390: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

ERMENEK (1500-1600)

366

Sinan v. Musa 5670 Sefer v. Karaman 2150 Piri v. Halil 2100 Seydi Ahmed v. İbrahim 2100 Hızır v. Mehmed 2000 Mustafa v. Ali 4300 Mahmud v. Ali 2000 Bali v. Eymür 2000 Ali v. Abdullah 2000 Memi v. Mustafa 4260 Osman v. Halil 3900 Süleyman v. Halil 3900 Şah v. Hızır 3580 Hüseyin v. Bekir 3200 Hüseyin v. Sufi 3200 İsa v. Bali 1800 Deniz v. Ahmed 3000 Osman v. Mustafa 3000 İsak v. Şah 2660 Erdoğdu v. Hızır 2000 Osman b. Ali 2300 Ali v. Seydi Ahmed 2010 Hüdaverdi b. İsmail 1454 Toplam 135686

Tablo 88: 1518–1584 Tarihleri Arasında Ermenek Kazâsı Kır Yerleşim Merkezleri ve Nüfusu

HÂNE MÜCERRED+CABA MUAF KÖYÜN ADI BUGÜNKÜ ADI

1518 1522 1555 1584 1518 1522 1555 1584 1518 1522 1555 1584

Adiller Adiller 15 18 15 17 4 6 4 13 0 0 0 0

Akmanastır Gökçekent 49 48 50 73 17 16 19 88 3 3 1 4

Alakilise Alakilise mah. 22 25 37 73 9 8 12 70 1 1 1 4

Arnava Yalındal 28 31 29 83 8 9 23 76 0 0 1 4

Balkasun Bağbelen 13 14 10 11 1 - 1 15 1 1 3 1

Başdere Sarıveliler ilçesi 90 110 96 294 20 21 39 233 8 4 8 6

Başköy Başyayla ilçesi 53 60 42 58 19 23 24 89 4 1 3 3

Bedene 11 12 8 9 5 5 2 21 0 0 0 0

Bednam Halimiye/Tepebaşı 89 99 90 259 20 12 15 35 5 4 8 9

Berat 8 11 3 12 1 1 2 17 0 0 0 0

Bisecik Evsin 12 19 19 6 4 4 3 1 0 0 0 0

Boyalık Boyalık 14 20 18 31 2 2 3 41 4 2 6 8

Cenne Pamuklu 18 25 33 63 9 7 20 70 2 1 1 10

Çavuşlar Çavuş 27 28 44 39 8 25 10 45 1 3 0 1

Çimene Ağaççatı 35 36 29 26 13 13 10 35 1 1 2 1

Çukurbağ Çukurbağ 42 51 36 64 8 14 7 75 4 2 3 3

Daran Daran 9 10 11 10 1 1 - 14 1 1 0 0

Page 391: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

EKLER

367

Davdas Üzümlü 87 95 81 135 2 51 24 122 4 3 1 2

Dedelü 11 14 18 25 7 4 9 12 1 1 2 0

Dindebolı Katranlı 75 84 73 106 17 16 47 115 8 6 5 22

Eskice Eskice 39 42 51 66 8 9 17 71 1 2 3 0

Ezvendi Kayaönü 60 74 86 113 18 18 28 194 3 2 1 3

Fariske Göktepe 14 16 26 22 1 2 5 54 0 0 5 2

Fit Işıklı 34 40 38 46 9 10 8 54 2 1 0 2

Gargara Güneyyurt 55 57 89 256 28 29 22 99 2 3 3 8

Gerdeli Bozyaka 37 40 39 61 8 9 16 40 2 2 0 1

Görmel Üçbölük 78 89 94 108 23 24 17 114 4 3 3 9

Günderler Günder 30 50 30 50 11 12 17 75 4 3 3 5

Güzve Yerbağı 21 23 30 35 14 13 18 40 7 3 1 1

İrnebolı İkizçınar 85 119 51 85 34 34 44 86 1 3 2 2

İznebolı Elmayurdu 56 87 51 168 9 11 18 148 14 8 1 7

İzvid A. Aşağı Çağlar 69 78 85 141 35 37 31 138 7 3 5 6

İzvid Y. Yukarı Çağlar 54 57 53 108 30 31 20 91 8 4 5 4

Kazancı Kazancı 20 26 17 16 1 1 6 14 2 3 2 1

Keremüddin 11 15 14 13 7 9 5 8 0 0 2 0

Kızılca Ortaköy 2 2 2 - 2 - 1 - 0 0 0 0

Kızılin 5 6 11 16 35 2 2 17 0 0 0 0

Lafza Kirazlıyayla 50 55 70 106 5 25 26 102 2 2 1 9

Lamus Esentepe 121 130 107 183 27 34 54 218 6 2 7 9

Muhallar Çamlıca 28 31 27 33 8 5 6 50 1 1 0 2

Mulumu Kocaşlı 27 34 25 82 15 8 6 67 1 0 0 2

Muzvadi Dumlugöze 36 41 38 54 17 15 15 50 3 1 1 0

Nedre Ardıçkaya 42 45 51 144 2 17 18 141 1 1 4 5

Paşakışlası Kışla 12 12 13 20 23 7 7 18 1 1 1 1

Sarumazı Özlüce 49 57 71 78 10 27 28 61 5 1 3 0

Sivricekaya 12 16 22 7 51 2 4 9 0 0 0 0

Uğurlu Uğurlu 15 16 17 27 12 1 7 29 1 1 1 1

Uluköy Uluköy+Kazancı 29 32 40 31 7 17 12 31 2 3 1 1

Yassıcaköy 15 18 18 27 10 7 7 32 3 1 2 0

Zaviye Yaylapazarı 19 26 35 45 17 9 9 30 1 0 0 2

Yekûn 1833 2144 2075 3535 652 663 748 3268 132 88 102 161

% Oran - 17,0 -3,2 70,4 - 1.7 12.8 336.9 - -33 15,9 57,8

Page 392: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

EKLER

B- KÂNUN-NÂMELER a. 1584 Tarihli İçel Sancağına Ait Kânun-nâme İçel sancağı kadîmden Vilâyet-i Karaman’a tâbi’ olup ba’dehu cezîre-i Kıbrıs

feth olmağla ana ilhâk olınup yine mâbeynlerinde câri olan kânun vilâyet-i Karaman

kânunı olup halkının i’tiyad ve ihtiyaçları olan mevâddın lâzım olanı vilâyet-i

Karaman’ın ‘atîk defterlerinde mukayyed olan Kânun-nâmeden ihraç olunup livâ-i

mezkûrun defterine kaydolunmuşdur ki zikr olunur.

Kânun-ı Livâ-i İçel

Bâcât ve Resm-i Kantar:

Bâcât ve husûsiyatı Konya defterinde yazılmışdır ve her cinsi ta‘yin olunmuşdur.

Yüküyle olandan ikişer akça alınur. Ve ba‘zı mu‘ayyen ecnas taşradan gelüp satılsa kırk

akçada bir akça alınur. Ve turfanda yemiş yükünden bir akça alınur. Şehirlere deve ile

gelen pirinç yükünden iki akça resm-i kantar ve iki akça bâc alınur ve incir ve üzüm ve

leblebü dahi bunun gibidir. Ve hınnâ ve penbe ve sükkerden ve bal mumundan ve

şirûgândan üç batmanda bir akça resm-i kantar alınur ve sabun dahi bunun gibidir. Ve

bir merkeb yükünden bir akça alınur. Şehirde mülk ya‘ni ev ve yahud değirmen ve bağ

ve dükkân satılsa bâc alınmaz. Ve bâzâr olmıyan kurâda her ne satılsa bâc yokdur. Esir

satılsa iki akça bâyi’inden ve iki akça müşteriden alınur. At ve katır ve bargir satılsa iki

akça alandan ve iki akça satandan alınur. Ve merkeb ve sığır satılsa bir akça müşteriden

ve bir akça bâyi‘den alınur. Deve satılsa altı akça bac alınur. Koyun satılsa iki koyuna

bir akça alınur. Taşradan koyun getürüp boğazlayup satsa ana dahi iki koyuna bir akça

alınur. Ammâ yerlü kasap koyun boğazlayup satsa dört koyuna bir akça kanara bâcı

alınur. Sığır boğazlanup satılsa bir akça bâc alınur bundan ziyade alınmak merfû‘ ve

memnu‘dur.

Kânun-ı Resm-i Kapan-ı Dakîk:

Deve ile bâzâra un gel[se] yüküne iki akça resm-i kantar ve iki akça bâc alınur.

Ve at, katır yükünden hemân iki akça alınur.

Kânun-ı Resm-i Çift ve Bennâk ve Caba:

Livâ-i mezbûre reâyâsının müslümanlarından ve keferelerinden bir çift otuz altı

akça ve nîm çifte on sekiz akça resim alınur ve bennâk resmi on iki akça ve caba resmi

altı akça alınur Bennâk hiç yeri olmayan veyahud nîm çiftden eksik yeri olan evliye

dirler. Ve caba mücerred olan baliğ kimesneye dirler ki babası yanında kisb ü kâra kâdir

Page 393: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

EKLER

369

ola babası yanında olup kisb ü kâra kâdir olmayan âcizden resm alınmaz. Ve bu rüsûm

Mart evvelinde olur.

Ve bir ra‘iyyete âfet erişüp bî-mecâl olsa çiftini bıraksa ve yahud sipâhi

ma‘rifetiyle kendü ihtiyâr idüp çiftliğinden ferâgat eylese ve âhar kişiye ol yeri sipâhi

virüp alan kimesneye “sen defterde çift veya nîm çift mukayyedsin resim taleb iderim”

diyü teklif idüp fâriğ olandan resm-i bennâk ala.

Ve resm-i çift ra‘iyyet yazılduğı yere verir. Sipâhinin yazıla ra‘iyyeti çiftliğinin

ba‘zısı ahar sipâhi toprağında vâki‘ olsa resm-i çifti yazılduğı yer sipâhisine virüp ahar

sipâhi hemân öşr ve sâlâriye verir. Meğer ki çiftliğinden ziyade yer tuta dönüm akçasın

verir. Ammâ yer ahar sipâhinin raiyyeti veyahut yörük taifesi ve sipâhi ve sipâhi-zâdeler

ki üzerinde resm-i çift mukayyed olan yerleri sipâhiden tapuyla alup tasarruf eyleye ol

vakit muhalefet eylemeyüp sair re‘aya verdüğü resm-i çifti sipâhiye verir, âhar

kimesnenin ra‘iyyeti olmak ve yörük ve sipâhi ve sipâhizadelik mani‘ olmaz.

Kânun-ı Resm-i Tapu: Resm-i tapu umûmen sipâhiye hâsıl kayd olunmuşdur. Karyelerde ev yeri

tapusunun ‘alâsı elli akçadır ve evsâtı otuz akça ve ednâsı on akçadır. Ve sipâhi cebir ile

ve zulüm ile bir ra‘iyyeti kovsa yerine gelincek resm-i tapu olınmaya. Feammâ bir

ra‘iyyet ki ihtiyarıyla damın ve yurdun terk idüp ahar vilâyete gitse sipâhinin olur kime

dilerse tapu ile verir.

Kânun-ı Resm-i Deştbânî:

Resm-i deştbânî ‘ale’l-‘umûm sipâhiye hâsıl kaydolunmuşdur. Bir kişinin atı veya

katırı veya öküzü ekine girse davar başına beş çomak urup ve beş akça cerîme alınur.

İnek girse dört çomak ve dört akça alına. Ve buzağu girse her birine birer çomak ve

birer akça alına. Küffârın kara canavarı girse canavar başına iki çomak ve ikişer akça

alına. Ammâ mukaddemâ her kişiye nidâ ve tenbih ideler eslemeyüp davarını hıfz

itmeyüp kimesnelerin ki gallâta ve terekeye ziyan ve hasaret ide içine davar girmiş ola

kadı ma‘rifetiyle ziyânı tazmîn itdirüp ne vechiyle ta‘zriri bi’d-darb ve bi’l-mâl ideler ki

her kişi davarını saklayup hem galle sahibine ve hem sipâhinin öşr ve sâlâriyesine

noksan müteveccih olmaya. Ve eğer kasaba ve köy kurbunda ve yol aralarında veya

davar suvadı kurbunda ve mer‘ası yakınında zirâ’at olunmuş galle olursa davar uğrağı

ola ekin sahibine avlagu etdirmek teklif oluna şöyle ki ihmâl ve taksîr ide sözü mesmu‘

olmaya ve ziyânı tazmîn ve sâhib-i davar ta‘zir olunmaya.

Page 394: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

ERMENEK (1500-1600)

370

Kanun-ı resm-i Arusâne: Umûmen resm-i gerdek ve ‘arûsânenin ‘alâsı bâkire kızdan altmış akçadır ve

evsatu’l-ha1 olandan kırk akça ve fakîrü’l-halden yirmi akçadır. Serbest olan tımar ve

zeâmetlerden gayrı serbest olmayan nısf resmi ‘arûsâneleri mirlivâya hâsıl kayd

olunmuşdur.

Kânûn-ı Resm-i Ağnâm ve Resm-i âsiyab: Bi’l-fi‘il tımar tasarruf iden sipâhilerden asıl sipâhi ve kadîmi kapu kulu ola

anlardan resm-i ganem alınmaz. Ammâ eğer ra‘iyyet ve yörük iken sonradan tımara ve

bölüğe bir tarîk ile duhûl etmiş ola anlar kemâkân rüsûmlarına ve ‘ulûfelerine

mutasarrıf olup resm-i ganem ve sâir rüsûmların eda itmek buyurulmuşdur. Muhalefet

olunmaya ve itdirmeye. Ve mu‘aflardan ve zâviyedârlardan resm-i ganem alınmak

buyrulmuşdur. Muhalefet olunmaya ve itdirilmeye. Ve mu‘aflardan ve zâviyedârlardan

resm-i ganem alınmak buyurulmuşdur. Ve şol sipâhi-zâdeler ki hâliya anlar müsellem

tâ‘ifesi gibi eşkünciye kayd olunmuşlardır anlar dahi resm-i ganem virmezler ‘af

olunmuşdur ve her bir ocağın eşküncileri ellerinde olan tezkere ve beratlarında

mukayyetdir. Ve defter-i cedîde resm-i ganem alınmamak musarrah ve mukayyed olan

mu‘aflardan alınmaz diğerlerinden alınur mücerred mu‘aflık kaydı kifâyet etmez.

Koyun Mayıs (ayı) içinde tamam dölün döker andan sonra kuzusıyla bile sayılup

ikisine bir akça alınur. Ve üç yüz koyun bir sürü i‘tibar olunur beş akça resm-i ağıl

alınmak dahi kânundur.

Ve resm-i âsiyab bilâ-mâni‘ bir yıl tamam yürümeğe kâbil olan değirmenden

altmış akça ve altı ay yürümeğe kâbil olan değirmenden otuz akça ve sel suyu ile

yürüyen değirmenden kaç ay yürürse ayda beşer akça alınmak kânundur.

Kânûn-ı Sipâhizâde ve Zaviyedârân ve Muaf ve İmam ve Müezzin ve Reayâ-yı bî-

resm: Şol kimesneler ki defter-i cedîdede mu‘af kaydolunmuşdur. Anlardan resm-i çift

ve bennâk ve caba ve avârız alınmaz. Ve defterde ra‘iyyet-oğlu bî-resm düşicek ve

sarâhaten resm verilmemeğe işaret olmayacak mu‘af ani'r-resm değildir. Kemâkân

sipâhi resmin alur. Ve mu‘af ve zaviyedâr ki babaları defter-i atîkde resimlü olup vire

gelmiş ola defter-i cedidde resim mukayyed değildir demeyüp resm vireler hemân

avârız virmezler. Meğer ki defter-i cedîdde resim virmemek musarrâh ola. Ve defterde

bilâ-resm imam ve müezzin kayd olunanlar dahi madâm ki imamlık ve müezzinlik

hidmetinde olalar reâyâ mezkûrları ri‘ayet idüp imam ve müezzin ve kethüdâlardan

Page 395: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

EKLER

371

avârız alamazlar. İmâmet ve müezzin ve kethüdâlık hidmetinden ma‘zul ve fâriğ

oldukdan sonra sâir reâyâ hükmünde olur. Ve şol ra‘iyyet ki defterde ma‘a’r-rüsûm

mukayyed ola ammâ sonra imam ve müezzin ve kethüdâ nasb oluna resm-i ra‘iyyeti

virüp hemân avârız virmezler ânın avârızı yerine mansıb olduğu ma‘zûlden alınur.

Ve hâriç reâyâdan bir kimesne âharın ra‘iyyeti olsun ve yörük ve sipâhi-zâde ve

mu‘af ve müsellem olsun bir sipâhinin tımarında resimli yer tutsa rüsûm-ı çift ve öşr ve

sâlâriyesin tımar sahibine virir. Eğer yeri az olup çifte ve nim çifte vefa eylemez ise asıl

reâyâ ve hâriç reâyâ iki dönüm yere bir akça resm-i çift ve nîm çift ve resm-i dönüm

kayd olunmamışdır. Hemân hâriç ol mezra‘ada zirâ‘atde öşr ve sâlâriye ve iki baş

mukayyed ise hums verir resm-i dönüm ve resm-i çift vermez zîra kimesne zirâ‘at

itmeyüp hâlî ve mu‘attal kalur. Ve reayânın hâsıl veren mukayyed olan çiftlikleri kâbil-i

zirâ‘at olup hâsıl veren yerlerden sürmeyüp boz koyup varup âhar sipâhi veya vakıf

veya mülk arâzisinde ekerse ve zirâ‘at iderse sâhib-i ‘arz öşr ve sâlâriyesin aldıkdan

sonra sâhib-i ra‘iyyet dahi bir öşr ve sâlâriyesin aldıkdan sonra sahib-i ra‘iyyet dahi bir

öşr ala. Ve üç yıla bilâ-mâni‘ mütemâdiyen boz kalup sürülmeyen çiftlikleri reâyâya

sürmek teklif itdükden sonra müsâhele idüp sürmez ise kadı ma‘rifetiyle âhara virüp öşr

ve rüsumun ala. Ve ra‘iyyetin azadlu kulu sipâhiye müte‘allikdir. ‘Amil-i mevkûfât ve

haymanacı dahl idemez rüsum-ı ra‘iyyeti sipâhi alur. Meğer ki tahrîr-i cedîde âhara ve

haymanaya ra’iyyet kaydolunmuş ola. Ve reâyâdan fevt olanların çiftlikleri ‘ale's-

seviyye oğullarına müte‘allikdir.

Ve sipâhilerin tımarlarında mevkuf veyahud mu‘attal kalan çiftlikler girü sürülüp

ma‘mul olsa yine sipâhilerine müte‘allikdir hâriç ez-defter deyü mevkufcu ve amil

dahlidemezler. Ve şol ra‘iyyet ki âhar yerde yazılu olmayup bir sipâhinin toprağında

mütemekkin olup anda dahi kaydolmamış hâriç kalmış ola anın gibi mevkûfât kalemine

raci‘dir sipâhi ana dahlidemez.

Kânun-ı Öşr-i 'Asel ve Resm-i Küvâre:

Vilâyet-i Karaman’da ‘asel kovanından şer-i şerîf muktezâsı üzere öşr kayd

olunmuşdur. Ammâ müddet-i medîdeden berü reâyâ tâ‘ifesi sipâhisine her kovana ikişer

akça-resm-i küvâre deyü viregelüp öşr alınmak mu‘tadları olmaduğuna binâen rızâları

üzere resm alınmak tecvîz olundu. Lâkin reâyânın ba‘zısı küvârelerin olduğu mahalden

âhar sınura ve yaylağa ilidüp anda oğul hasıl etmeğin resm alınduğı takdirce bir akçasın

sahib-i ra‘iyyet ve bir akçasın kovan hasıl olduğı arz sipâhisi alageldüğü üzere

Page 396: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

ERMENEK (1500-1600)

372

mukarrer kılındı. Havâss-ı hümâyun ve havâss-ı ümera-i elviye ve zu‘amâ ve sipâhiyân

ve mustahfızân-ı kıla‘ ve evkâf ve emlâk ashâbı tasarruf eyledüğü kurâ ve mezâri‘ ve

yaylakda bu kânun mukarrerdir. Minvâl-i meşrûh üzere amel oluna.

Ve keten ve kendirden öşr alınur sâlâriye alınmaz öşr ve sâlârîye kendüm ve şa‘ir

ve mahlût ve çavdar ve ‘alef cinsine mahsusdur. Keten ve kendir ana kıyas olunmaya ve

penbe ve haşhaşdan fakat öşr alınur. Sâlâriye alınmak mu‘tad değildir.

Kânun, Hilâf-ı Mu‘tad Olan Resm-i Otlak-ı Livâ-i İçel ki Merfu’dur:

Livâ-i İçel reâyâsı eyyâm-ı şitâde sevâhile inüp ve eyyam-ı sayfda yaylaklara

çıkar imiş. Kadîmden korunup otlağı resmi alınmış yaylaklarda ve üzerlerine resm-i

otlak mukayyed olan yerlerden ma‘dâsı ki ba‘zı haymana yurdudur ve ba‘zı âharın

tımarıdır anların ‘ummal ve sipâhisi resm-i otlak deyü iki koyuna bir akça alur imiş

hilâf-ı kânun olmağın ‘arz olunup ref‘ olundu. Defter-i ‘atîk dîbâcesinde mukayyed

bulundu diyü mukayyed der defter-i ‘atîk-i mufassal-ı Konya.

Kânun-ı Ahvâl-i Reâyâ-yı Sipâhiyân ki âhar Toprakda Sakinlerdir: İçel sancağının ekser reâyâsı yörük ta‘ifesi gibi olup ve ba‘zısı vilâyet-i

Karaman'da câ-be-câ müteferrik sâkin iken mâtekaddemden rüsûmunı sipâhilerine

viregelmişlerdir. Anlar temekkünleri i‘tibarınca oturdukları mezra‘alarda yazılmak ol

tımarların küllî noksanına sebep mülâhaza olunmağın kemâkân onlar kabile ve

cemâ‘atleri ile yazıldılar. Ve ol yer sipâhilerinin ebâ-‘an-ced tasarruf itdikleri

reâyâsından bir ferd hâriç konulmayup âhar sipâhiye temekkün i‘tibarıyla yazılsa

aralarına ihtilaf düşüp küllî şekvâya müncer olmak hususuna binâen tağyir olunmamak

nizâm ve intizâma muvâfık mülâhaza olundu. ‘Ale'l-husus ki bir nicesi vilâyet-i

Karaman’dan hâriç Teke ve ‘Alâiye ve Tarsus ve Adana ve gayrı memâlikde

mütemekkin ve mutavattın olmuşlardır. Ve lihâza defter-i ‘atîka mutabık kaydolunup

defter-i cedîde tafsîlen ne mahalde mütemekkin olduklarına işaret olundu deyü

mukayyed der defter-i atîk-i dibâce-i Konya. Ba‘dehu Tarsus ve Adana ve Sis ve Teke

sancaklarına muharrir gelüp zikrolunan perâkende reâyâyı ol câniblerde yazmağı

mukarrer etmiş iken İçel sancağı sipâhilerinden bir kaçı âsitâneye varup sancağımız

sengistân ve sa‘bistan olmağla zürra‘da cüz‘î olup halkımızın ekseri yörük ta‘ifesi gibi

olmağın etraf livâda kahi varup zirâ‘at ve hırâset idüp ve lakin her birimizin tımarına

mukayyed ve ellerimizde defter sûretlerimiz olup ne mahalde sâkin oldukları kayd

olmağla haklayı gelmişizdir. Eğer sâkin oldukları yerlerde yazılursa tımarlarımıza küllî

Page 397: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

EKLER

373

noksan lâzım gelür deyü i‘lâm eyledükleründe ol sancaklara yazılmamak için emr-i şerîf

virilmekle anda dahi yazılmayup ve her sene sipâhileri varup müteveccih olan rüsûm ve

bâd-i hevâların olup el‘an tasarruflarında olmağla defter-i cedîde dahi her biri ne

sancakda ve ne mahalde sâkin oldukları kayd ve işaret olundu. Kemâkân yine bu sancak

sipâhilerine ra’iyyet kaydolunmuşdur. Minba‘d kânun-ı mezkûr ile ‘amel olunup

tımarlarına noksan-ı mezîd olmağa.

Ve hîn-i tahrîrde livâ-i mezbûr halkı mâ-beynlerinde kânuna müte‘allik ba‘zı

hususlar zâhir ve müşâhede olmakla ‘adâlet ve intizâma bâ‘is ve sebep mülâhaza olunup

yazılmışdır ki zikr olunur:

Kânun-ı ahvâl-i reâyâ ki bir kaç bölük sâkin ola ve ba‘zı kurâ ve mezâri‘de

yazılmamış bağ ve ba‘zı çiftlik ki yaylakda ve sahildedir ve resm-i ma'sara-i

şirûgân ve resm-i alaçık hususlarıdır ki zikr olunur:

İçel sancağı gâyet sa‘b ve sengistân yer olmağın bir karyenin halkı cümle bir araya

gelüp evler bina idüp tenk yerde temekkün etmeğe kâbil olmaduğı ecilden her bir karye

beşer altışar bölük evlü müteferrik başka başka olup feth-i hâkânîden beri cümlesi bir

karye namına zabt ve tasarruf olunup tebdîl ve tağyir olmayup ihtilâle bâ‘is olmamak

için kadîmden olıgeldüğü üzere tahammülü olan ziyâde olup üslûb-ı sâbık üzere defter-i

cedîde dahi kayd olunmuşdur. Kâhi bu karyelerin bir bölüğüne âfet irişüp oturdukları

yerden göçüb birbirinin karyesine girüp ve yâhud bir âhar yerde mesken tutdukları

zamanda virâne ve mekâbir ve savad i‘tibarile mevkûfât ‘amilleri bu başka mezri‘adır

hâriç-i ez-defter kalmışdır deyü mahsûle dahl itdükleri hilâf-ı defter ve kânundur. Zirâ

ma‘mur iken asıl karye hâsılı ile mahsûb kılınmışdır dahl olunursa ol karye sahibine

zulm ve ta‘addî olmak lâzım gelür.

Livâ-i mezbûre reâyâsının tereke zirâ‘atinden bâğ mahsullerine rağbetleri ziyâde

olduğu ecilden ekser erâzîsi bâğ olmak üzredir bir karye ve bir mezra‘a sınûrunda

kadîmden zirâ‘at olunan yerleri tahrirden sonra reâyâ tâifesi bâğ eyledüklerinde ba‘zı

‘amili senün karyenin veyahud mezra‘anın üzerine bağ mahsûlü kaydolmamışdır deyü

dahli caiz değildir. Zirâ hâdis olan bâğlarının öşrü ol erâzinin sâbıkda zirâ‘at olunur iken

terekeden olan öşrünün mukâbili belki daha akallidir. Öyle olıcak karyenin ve yahud

mezra‘anın hâsılında mahsûb kılınmışdır ve bostan ve penbe ve küncid ekilse ol dahi bu

kısımdır.

Page 398: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

ERMENEK (1500-1600)

374

Ve bu livânın halkı dâyimâ göçüb eyyâm-ı şitâda sevâhile inüp ve eyyâm-ı sayfda

yaylağa çıkup kışlakda ve yaylakda zirâ‘atleri mukarrerdir. Üzerlerinde mukayyed olan

öküzlük yerlerinin ba‘zısı kışlakda ve ba‘zısı yaylakda vâki‘ olup yarar olmakla öküze

kayd olunmuşdur. Öyle olsa ba‘zı reâyâ yaylakda olan yerlere resim yokdur deyü ‘inad

itdükleri bi-vecihdir. Ol kimesne yaylakda ve sâhilde yerleri olup üzerine resim takdîr

oldukdan sonra yaylakda olan yerleri ma‘rifet-i sipâhi ile âhar eline varsa ol dahi

mikdârı kadar resmi bile çeker. Ba‘zı mezâri‘de resm-i otlak ve resm-i alaçık kayd

olunmuşdur resm-i otlak yukarda mezkûrdur resm-i alacuk şol kimesnelerden taleb

olunur ki yaylakcı yaylağa çıkup zirâ‘at ve hirâset itmeyüb otundan ve suyundan

müteneffi‘ olup yayladuğu zamanda koyunu olan otlak resmi virüp koyunu ve zirâ‘ati

olmayup inek ve merkeb ve kısrak ve bunun emsâli davarları olan kimesnelerdir ki

defterde mukayyed olduğu üzere alaçık resmi vireler.

Kânun-ı ahvâl-i çeltükciyân-ı Livâ-i mezbûr: Mud kazâsında vâki‘ olan nehirlerin çeltükçüleri resm-i çift ve resm-i ganem ve

‘avârız virmezler bakî rüsûmların bit’t-tamâm virirler. Ellerinde ra‘iyyet toprağı olursa

yerin tehammülü mikdârı resim ve ‘avarız vireler ve ba‘zı çeltükçi yazılan halkın

cümlesi çeltükci olmayub içlerinden ba‘zısı çeltükci ve ba‘zıları da reâyâdır. Hîn-i

tahrîrde çeltükcilerin üzerlerine çeltükci işaret olunmuşdur. Birisi vefat idüp oğlu veya

karındaşı kalursa kadîmden ‘adetleri yerine çeltükci eylemekdir. Akrabâsından

kimesnesi kalmaz ise yine karye-i mezbûre çeltükcilerinin oğlundan ve yahûd

karındaşlarından ma‘rifet-i kadı ile vefat iden çeltükcinin yerine ta‘yin idüp tohumunu

alup teslîm ideler Ve zirâ‘at itdüreler ki nehir battâl olmaya Ol karyenin içinde olup

çeltükci işareti olmayan reâyâdan ‘avârız ve rüsûmların virirler. Anamur ve Selendi

kadılıklarında vâki‘ olan nehirler dahi bu minvâl üzeredir. Ve dâima ümerâ ve sâhib-i

tîmâr olanlar bu livâda vâki‘ olan çeltükcilerden her sene mukayyed olan yazusun alub

ziyâde zulm itdüklerinin vechi yokdur. Kânun-ı mukarrer üzere çeltükci olanlar ta‘yin

olunan tohumların bit’t-tamâm zirâ‘at idüp otun urmakda ve koruyup gözetmekde ve

suyu eksik itmemek bâbında ihmâl ve müsâhele itmeyüp kusurları olmadıkca tazmîn

olunup yazusun alınmak zulm ve hayfdır. Feammâ eğer kusurları olup ihmâl ve

müsâheleleri ‘inde’ş-şer‘ sâbit olursa zamân lâzım gelir. Ber-mûceb-i defter-i ‘atîk ve

zikr olunan çeltükciyândan ba‘zı firâr idüp veyahûd ihmâl sebebiyle tohumların zirâ‘at

itmedükleri takdirce sâyirlerin üzerine bunların tohum ve tazmînleri tahmîl olunmayup

Page 399: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

EKLER

375

tohumları hesabı üzere taksîr idene lâzım gelür. Ve bu husûs içün ellerinde el‘an hükm-i

pâdişahî dahi vardır. Ve livâ-i mezbûrda vâki‘ olan çeltük nehirlerinden ma’dâsından

sâhib-i arz tâmâm öşrün aldıkdan sonra munasafa olur.

b. Kânun-ı Sipâhi-zâdegân der Livâ-i İçel Livâ-i mezbûr müteka‘idleri defter-i ‘atîk müktezâsınca resm-i çift ve resm-i

bennâk ve resm-i caba ve ‘adet-i ağnâm ve resm-i küvâre virmeyüp ve avârız teklîf

olunmayup zirâ‘at eyledileri yerlerinin öşrün sâhib-i arza virilmek üzere beş neferin

birisi sefer vâki‘ oldukda be-nevbet eşmek üzere eşkünci kayd olunup ba‘dehû

müteka‘id tâ‘ifesine güherçile kârhânesine ta’yin olunup her sene hizmet idüp

hidmetlerin ziyâde sakîl olduğu ecilden emr-i şerîf muktezâsınca her on neferin birisi

altı ay güherçile kârhânesinde hidmet itmek velâde nâm dâ‘ileri vilâyet-i Karaman ve

İçil sancağında olan müteka‘id sipâhi-zâdeleri tahrîr ve defterine dahi ol vechile

kaydidüp sagir olanları on sekiz yaşına girmeyince hidmet teklîf olunmamak üzere her

sene hidmet iderler deyü yazmış.

Ve bu tâ’ifenin mâ-beynlerinde ganî ve fakir birbirlerinden tefâvüt olunmayup

her biri başlı başına yılda birer altun cem‘ idüp içlerinden birisin ücret ile tutub hidmete

göndermek mu‘tadları olup ve lâkin ba‘zı ganînin sürü ile koyunu olup vesâir emlâk ve

erzâkı dahi bu minvâl üzere iken ba‘zı nafakaya muhtaç fakîrü’l-hâl olan kimesne ile

beraber harc çekmek ‘adl ve insafdan bîrûn olduğu sebebden ganî olanlar gınâlarına

göre hidmete dutup gönderdikleri âdeme harçlıkların virüp birbirlerine bu zemânedek

a‘la ve ednâmız birer altun çekerdik didiklerine ‘amel olunmayup her biri mikdâr ve

tahammüllerine göre harçlık vermesin ‘adl ve sevâb mülahazasıyle kaydolunmuşdur

muhalefet olunmaya ve itdirmeye.

Ve tâife-i mezkûreden ba‘zı kimesneler hîn-i tahrirde gelüp pîr ve marîz ve

ma‘lûl olduğun izhâr idüp veyahud bi’l-fi‘l imâmet hidmetinde olduğun i‘lâm etmekle

defter-i cedîde ol vechile kayd ve işâret olunmuşdur. Velâkin ol makûle kimesnelerin ve

çiftleri ve yerleri ve mülkleri ellerinde olup ve koyun ve keçiden dahi nesneleri

bulunursa ki mutlaka kendü hidmete tâkat getürmediği ecilden pîr veya ma‘lûl ve yahud

ma‘rîz ve imâm yazılmış ola anun gibiler hidmete ta‘yin olunanalara mikdarları kadar

harçlık virmek münâsibdir muhalefet olunmaya ve itdirilmeye.

Ve ba‘zılarının üzerlerine « ص » sad işaret olmuşdur sagîr olduklarına işâretdir.

On sekiz yaşına girdükde ol dahi hidmet itmeye me’mûr olur. Meğer ki babası fevt

Page 400: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

ERMENEK (1500-1600)

376

olmakla cemi‘ emlâk ve erazi‘ buna müntekil olup sâyir müştereklerinin dahi zaîfi ola ol

mahalden haline göre harçlık virür.

c. Karaman Vilâyeti Eşküncileri Kânunu Defter oldur ki vilâyet-i Karaman’da vâki‘ olan müteka‘id sipâhiler ve

sipâhizâdegân ve mülklerine eşkünciler tahrîr olunup sagîr olanlarına on sekiz yaşına

girince hidmet teklif olunmayup ma‘dası on neferden biri güherçile kârhânelerine

hidmet vâki‘ oldukca be-nevbet altı ay hidmet idüp resm-i çift ve bennâk ve caba ve

resm-i kovan ve ‘adet-i ağnam ve ‘avârız-ı dîvâni teklîf olunmaya ve alınmaya. Zirâ‘at

eyledikleri yerlerinin öşrün sâhib-i arza vireler deyü ferman olunmağın ber-mûceb-i

fermân-ı âlî vech-i meşrûh üzere tahrir olunup lâkin ba‘zı karyelerün neferleri ziyâde

olmağa bâ’is ba’zıları pîr-i fânî ve ‘amel-mânde olmağın üzerlerine pîr-i fânî ve ma‘sum

olanlarına «م » mim işaret olunmuşdur. Tahrîren fî evâhir-i şehr-i Cumâde’l-âhire sene

selâse ve semânin ve tis‘a mie.

C- İKÂME-İ BÂZÂR Nefs-i kasaba-i Ermenek be-her hafta Çarşamba günü:

İçel sancağında vâki‘ nefs-i Ermenek kasabasıyla sair kurâ ve civarında bulunan

kasabalarda bâzâr ikâmesi cârî olduğundan ahâli ve fukarâsı erzak-ı mütenevvia

mahsullerini ve tâife-i tüccâr dahî emtiâlarını bey‘ ve furuht itmekte ezhem-ü cihette

dûçâr ve meşakkât olmakta ol havâlide zehâyirin galîl-i nedret üzere bulunduğu cihetle

sâir gelüp giden yolcular dahi yem ve yiyeceklerinin mubâya‘a zımnında zarûret ve

sekâliyet çekmekte bulunduklarından ahâli ve fukarânın zahmet ve meşakkatten vikâye

ve himâyeleri zımnında kasaba-i mezbûre civârında vâki‘ Ârifiye nâm Sûk-ı Sultâni-i

Cedîd derûnunda be-her hafta Çarşamba günü bâzâr ikâmesi içün ruhsatı hâvî bir kıt‘a

emr-i âlîşân ısdârı kasaba-i mezbûre meclisi tarafından bâ-mazbata ve bâ- ilâm inhâ ve

Istabl-ı Âmire Müdürliği pâyesini hâiz Dergâh-ı Muallâ Kapucubaşılarından Livâ-i

mezbûr kaymakamı iftihârü’l-emâcid ve’l-ekârim Hasan zîde uluvvuhû tarafından dahî

tahrîr ve inhâ olmakdan nâşî kuyûda lede’l-müracâ‘a Ermenek nahiyesine tâbi‘ mahallât

ve neferât adedi ile nefs-i Ermenek hâsıla-i gayr-i ez-cizye ve tamga ve bâc-ı keyl

tahtında öşr-ü gallât gendüm ve şaîr ve bâc-ı bâzâr ve resm-i kassâbât-ı ağnâm ve bâc-ı

bâzâr-ı esb ve kav ber-mûceb-i kanun-u kadîm ve kapan-ı kotan kırk akçeden bir akçe

alınır. Yekûn maa’ gayr-i otuz sekiz bin akça yazu ile defter-i mufassalda muharrîr

kalemiyle tahrîr ve defter-i icmâlde tamam yazuyu mezkûresiyle Mir-Livâ-i İçel hassı

Page 401: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

EKLER

377

mülhakâtından olmak üzere tahrîr-i defter olmuş deyü takdîrce ber-muktezâ-yı defter-i

hakânî sâlifü’z-zikr nefs-i Ermenek el-mezbûrenin gayr-i ez- cizye ve tamga bâc-ı keyl-i

mahsûlât ve rusûmâtıyla tahtında muharrer bâc-ı bâzâr ve resm-i ağnâm-ı kassâbân ve

bâc-ı bâzâr-ı esb ve kav ve ber-mûceb-i kânun-nâme-i kadîmu’l-mezbûresinin dahî fî

sene müteveccihât-ı livâ-i İçel hassı zabt olunmak iktizâ itmiş Ermenek kazâsına tâbii

İrnebolu karyesinde her hafta Cumartesi günü müceddeden bâzâr ikâmesi içün 1254

tarihinde sudûr olan hatt-ı hümâyûn mûcebince Defterhâne-i Âmire’de olan kayd-ı

mahallî bâ-hatt-ı tevki’ tashih olduğu emsâlinden bulunmuş olmağla emsâl-i vechile

müceddeden be-her hafta Çarşamba günü bâzâr ikâmesi içün müsâde-i âliyye-i erzân

kılındığı halde cânib-i hümâyûn mülûkhâneleri irâde-i seniyye-i şahâne taallûk iderek

Defterhâne-i Âmire’de olan kayd-ı mahallî tashîh olunmak içün Dîvân-ı Hümâyûn’dan

tashîh emr-i şerîfinin isdâr ve tisyârı muktezâ-i maslahattan idüğü mümeyyizân-ı ricâl-i

Devlet-i Âliyye’den hâlâ defter emîni iftihâru’l-eâlî ve’l a’zâm Mustafa Kânî Bey dâme

uluvvuhû tarafından arz ve i’lâm ve mûcibince Defterhâne-i Âmire’de olan kayd-ı

mahallî bâ-hatt-ı tevki’ ifâde-i hali mütezamnın başka iki kıt’a emr-i şerîf ısdâr ve

tisyârıyla tesviyesi hususu vükelâ-yı fuhâm-ı saltanat-ı seniyyeden hâlâ Maliye Nâzırı

düstûr-ı mükerrem müşîr-i mufahhâm nizâmü’l-âlem Müşîr... Paşa Edâm’allâhu teâlâ

iclâlehu canibinden dahî bâ-takrîr ve telhîs ifâde ve ifhâm olunmuş ve ol vechile

icrasına irâde-i seniyye-i mülûkâne talikiyle ol bâbda Hatt-ı Hümâyûn-ı inâyet makrûn-ı

şahâne şeref-efzâ-i sahîfe-i sudûr olarak muktezâ-i münîfi üzere ifâde-i hâli

mutazammın diğer emr-i şerîf tasdîr kılınmış olmağla bâzâr-ı mezbûrun Çarşamba

gününde ikâme olunmak üzere Defterhâne-i Âmire’de olan kayd-ı mahallini kaleminle

tashîh sebt eyleyesin deyü bu hakîre hitâben vârîd olan emr-i âlî mûcebince tashîh

olundu. ( Fi 4 Receb Sene 1256. es- Seyyîd Ahmed Nûreddin et- Tevkî’).

Page 402: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

EKLER

TABLO FİHRİSTİ 1. 1518–1584 Tarihleri Arasında Şehirdeki Muaf Hâneler ve Tâbi Oldukları Zümreler 2. Ermenek Şehri Mahalleleri ve Nüfus Yapıları 3. 1518–1584 Tarihleri arasında Ermenek Şehri Toplam Nüfusu 4. XVI-XIX. Yüzyıl Arasında Ermenek Şehri Nüfus Değişimi 5. 1522’de Ermenek Kalesinde Mevcut Teçhizat 6. Mahmud Bey Camii’nin Vakıf Gelirleri 7. Halil Bey (Sipas) Camii’nin Vakıf Gelirleri 8. Emir Rüstem Paşa Camii’nin 1584’te Vakıf Gelirleri 9. Kazâ Kırlık alanındaki Camilerin 1500–1518 Tarihleri Arasındaki Gelirleri 10. Kırlık Yerleşim Birimlerindeki Camilerin 1522–1584 Tarihleri Arasındaki Vakıf Gelirleri 11. 1584’te Akça Mescid'e Nakit Para Vakfedenler ve Şartları 12. Değirmenlik Kemal Hoca Mescidi’ne 1584 Tarihinde Nakit Para Vakfedenler ve Nakit Miktarı 13. Ermenek Kazâsında Mescidlerin 1500–1518 Tarihleri Arasında Vakıf Gelirleri 14. Ermenek Kazâsı Mescidlerinin 1522–1584 Tarihleri Arasında Vakıf Gelirleri 15. Halil Bey Zaviyesi Gelirleri 16. Hacı Abdullah Zaviyesi Gelirleri 17. Bednam Halil Bey Zaviyesi gelirleri 18. Ermenek Kazâsındaki Zaviyelerin 1500–1518 Tarihlerindeki Vakıf Gelirleri 19. Ermenek Kazâsındaki Zaviyelerin 1522–1584 Tarihlerindeki Vakıf Gelirleri 20. Tol Medrese'nin Evkâf ının gelir türleri ve miktarı 21. 1584 Yılında Ermenek’teki Mevcut Kitaplar 22. Karaman ve Mahmud Bey Türbesi vakıf gelirleri 23. Karamanoğlu Hamamının 1500–1584 tarihleri arasında gelir durumu 24. Ermenek Kazâsında Şahsi ve Evlatlık Vakıflar 25. Ermenek Kazâsında Vakıflar ve Gelirleri 26. XVI. Yüzyılda Ermenek'te Bulunan Vakıf Dükkânları 27. Ermenek Kazâsında Değirmen Sayısı ve Resim Miktarları 28. Evkâf Defterlerine Göre Ermenek Kazâsındaki Vakıf Değirmenler ve Gelirleri 29. 1518 ve 1522 Tahrirlerine Göre Şehirden Alınan Vergi ve Rüsumların Cinsleri 30. 1555–1584 Tahrirlerine Göre Şehirden Alınan Vergi ve Rüsumların Türleri 31. Ermenek’te Bulunan Mücerredler ve Resimleri 32. Ermenek Kazâsında Bennaklar ve Resim Miktarı 33. Tahrirlere Göre Ermenek Kazâsında Niyabet Türü Vergilerin Miktarı 34. Konargöçerlerin Sahip Olduğu Koyun ve Sürü Sayısı 35. Ermenek Kazâsında Tahrirlere Göre Müslüman ve Gayrimüslim Nüfus 36. Ermenek Kazâsında Müslim-Gayrimüslim Nüfus Mukayesesi 37. Ermenek Kazâsında Zümrelerin Tahrirlere Göre Dağılımı 38. Tahrirlere Göre Ermenek Kazâsının Tahmini Nüfusu 39. Şehir Kırlık alanındaki Muaf Hâneler ve Tâbi Oldukları Zümreler 40. 1518-1584 Tarihleri Arasında Ermenek Kırlık alanındaki Sipâhizâdegân ve Mütekâid Sipâhiler

Page 403: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

EKLER

379

41. 1518–1584 Tarihleri Arasında Ermenek Kazâsındaki Muaf Nüfusun Zümrelere ve Yerleşim Birimlerine Göre Dağılımı

42. 1518–1584 Tarihleri Arasında Ermenek Kazâsındaki Muaf Nüfusun Zümrelere ve Yerleşim Birimlerine Göre Dağılımı

43. Konargöçer Reâyânın Köylere Göre Dağılımı 44. 1518–1584 Tarihlerinde Ermenek Kazâsı Kırlık Yerleşimlerin Tahmini Nüfusu 45. Kırlık Kesimdeki Gayrimüslim Nüfus 46. Tahrirlere Göre Müslüman ve Gayrimüslimlerin Yaşadığı Köy Adedi 47. Ermenek Kazâsında Ziraatla Meşgul Olanlar ve Ellerindeki Topraklar 48. Reâyâ Çiftlikleri Haricinde Çiftlik ve Zeminler 49. 1518Yılında Hububatın öşür, İstihsal Yekûnu ve kg Olarak Karşılıkları 50. 1522 Yılında Hububatın öşür, istihsal Yekûnu ve kg. Olarak Karşılıkları 51. 1555 Yılında Hububatın öşür, istihsal Yekûnu ve kg. Olarak Karşılıkları 52. 1555 Yılında Hububatın öşür, istihsal Yekûnu ve kg. Olarak Karşılıkları 53. 1584 Yılında buğday, arpa ve darının öşür ve istihsal Yekûnu 54. 1584 Yılında çavdar, burçak ve nohudun öşür ve istihsal Yekûnu 55. Ermenek Kazâsında Hububatın Tahrirlere Göre Öşür Bedeli 56. 1518’de Hububatın Köylerde ve Mezraalarda İstihsal Yekûnu 57. 1522 Tahririne Göre Hububatın Köylerde ve Mezraalarda İstihsal Yekûnu 58. 1555 Tahririne Göre Hububatın Köylerde ve Mezraalarda İstihsal Yekûnu 59. 1584 Tahririne Göre Hububatın Köylerde ve Mezraalarda İstihsal Yekûnu 60. 1584 Tarihinde Köylerin Hububat İstihsali 61. 1518-1522’de Ermenek Kırlık alanında Pamuk Üretimi 62. 1555–1584 Tarihlerinde Ermenek Kırlık alanında Pamuk İstihsali 63. Ermenek Kazâsı Genelinde Pamuktan Alınan Öşür Miktarları 64. Ermenek Kazâsında Pamuk İstihsal Miktarı 65. 1518–1584 Tarihleri Arasında Ermenek Kazâsında Bağcılıktan Alınan Öşür Miktarı 66. 1518–1584 Tarihleri Arasında Ermenek Kazâsında Bahçe Öşrü Miktarı 67. XVI. Yüzyılda Ermenek Kazâsında Bostan Öşrü 68. 1518–1584 Tarihleri Arasında Ermenek Kazâsında Nar üretimi ve Öşrü 69. Tahrirlere Göre 1518–1584 Tarihlerinde Ermenek Kazâsında Ceviz Öşrü 70. Tahrirlere Göre Ermenek Kazâsında Meyveden Alınan Öşür Miktarları 71. Ermenek Kazâsında Koyun Sayıları ve Vergi Miktarları 72. Ermenek Kazâsında Kovan Sayıları ve Vergi Miktarları 73. Tahrirlere Göre Ermenek Kazâsı Sancakbeyi Hasları 74. 1516 Tarihinde Ermenek Kazâsında Zeâmetler 75. 1522 Tahririne Göre Ermenek Kazâsında Zeâmetler 76. Kazâdaki Tımarlı Sipâhi Sayıları Türleri ve Gelirleri 77. 1516 ve 1522 Tarihlerine göre Ermenek Kazâsında Tımar Gelir kategorileri ve Nikbetleri 78. 1518–1555 Tarihleri Arasında Ermenek'te Yer Alan Mülk Araziler ve Hâsılları 79. Tahrirlere Göre Köy ve Mezraalarda Malikâne, Divanî ve Toplamları 80. Ermenek Kazâsı Gelirlerinin Toplu Neticeleri 81. Ermenek’in Kırlık Kesiminde Malikâne Divanî Sistemin Uygulandığı Köy ve Mezraalar 82. Ermenek Kazâsından Kıbrıs’a Göçürülen Hâneler 83. Ermenek Kazâsında Bulunan Mezraalar ve Hâsılları 84. 1516’da Ermenek Kazâsı Zeâmet ve Tımar Sahiplerinin Listesi (BOA, TD 58) 85. 1522’de Ermenek Kazâsı Zeâmet ve Tımar Sahiplerinin Listesi (BOA, TD 118) 86. 1523’te Ermenek Kazâsı Zeâmet ve Tımar Sahiplerinin Listesi (BOA, TD 293) 87. 1584’te Ermenek Kazâsı Zeâmet ve Tımar Sahiplerinin Listesi (TK 331) 88. 1518–1584 Tarihleri Arasında Ermenek Kazâsı Kır Yerleşim Merkezleri ve Nüfusu

Page 404: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

BİBLİYOGRAFYA

BİBLİYOGRAFYA I- ARŞİV VESİKALARI

A- ARŞİVLER

1. Başbakanlık Osmanlı Arşivi a. Tahrir Defteri: Nr. 1, 31, 58, 83, 118, 182, 272, 392, 387, 696, 968, 1021 b. Mühimme Defteri: Nr. 1–75.

Kamil Kepeci Tasnifi, Divan-ı Hümâyun Ruûs Defteri: 74, 86, 108, 110, 117, 210.

c. Maliyeden Müdevver Defterler: Nr. 125, 15286, 15264. d. Tımar ve Zeâmet Tevcih Defterleri: Nr. 2. e. Divan-ı Hümâyun ve Bab-ı Asafî Belgeleri

Bâb-ı Asafî Ruûs Kalemi (A. RSK): Defter Nr. 1459. Bab-ı Asafî Nişancı (Tahvil) Kalemi (A. NŞT) Defter Nr. 1078. Divân-ı Hümâyun Divan Kalemi (A.DVN): Defter No: 739

2. Ankara Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü Arşivi Tahrir Defteri: Nr. 128, 331, 565, 576. 3. Topkapı Sarayı Müzesi Arşivi: E. 5719, 6347, 6467, 9522, 6457, 5486, 11676. 4. Vakıflar Genel Müdürlüğü Arşivi: Defter ve Kayıt Numarası: 408/110, 530, 615,

409/1953, 410/250, 490, 411/870, 1316, 412/922–923, 414/301, 589, 942, 946, 413/862–863, 415/479, 420,1334, 420/34, 81, 337, 356, 435, 450, 648, 968, 1042, 1317, 1323, 420/81, 481/156.

B- YAYINLANMIŞ VESİKALAR

AKGÜNDÜZ, A., Osmanlı Kânun-nâmeleri II-III, İstanbul 1990–1991. BARKAN, Ö. L.- Meriçli E., Hüdavendigâr Livâsı Tahrir Defterleri I, Ankara 1988 BARKAN, Ö.L., XV ve XVI. Asırlarda Osmanlı İmparatorluğunda Ziraî Ekonominin Hukukî ve

Malî Esasları I, Kanunlar, İstanbul 1943. BOA., 387 Numaralı Muhâsebe-i Vilâyet-i Karaman ve Rum Defteri I-II (937–1530), Dizin ve

Tıpkıbasım, Ankara 1996. DELİLBAŞI, M.,- Arıkan M., Hicri 859 Tarihli Defter-i Sancak-ı Tırhala I-II, Anakara 2001 İNALCIK,H., Hicrî 835 Tarihli Sûret-i Defter-i Sancak-ı Arvanid, Ankara 1987 __________, “Adâletnâmeler”, Osmanlı’da Devlet, Hukuk, Adalet, İstanbul 2000, s. 75–190. Kānūnnāme-i Sultānî ber-Mūceb-i ‘Örf-i ‘Osmānî, (R.Anhegger, H. İnalcık), Ankara 2000. KUN, T. H., “Sixteenth-Century Turkish Settlements in Southern Hungary”, Belleten XXVIII/109 (Ocak

1964), s. 1–72 _________,“Karaman-oğulları Devri Vesikalarından İbrahim Beyin Karaman İmareti Vakfiyesi”,

Belleten I/1, (2 Kanun 1937). YEDİYILDIZ, B.,- Üstün Ü., Ordu Yöresi Kaynakları I- 1455 Tarihli Tahrir Defteri, Ankara 1992 YEDİYILDIZ, B.,-Öz, M., -Üstün, Ü., Ordu Yöresi Tarihinin Kaynakları III, 387 Numaralı Defter-i

Karaman ve Rum’un Canik Livâsına Ait Bölümü (1520), Ankara 2002 YİNANÇ, R., - Elibüyük M., Maraş Tahrir Defteri I –II (1563), Ankara 1988 ________, Kanunî Devri Malatya Tahrir Defteri (1560), Ankara 1983

II- GENEL TARİH KİTAPLARI

ABDURRAHMAN ŞEREF, Tarih-i Devlet-i Osmâniyye I, İstanbul 1309. ___________, Târîh-i Devlet-i Osmâniyye, (nşr. M. Duman), İstanbul 2005. ABÛ’L-FARAC (Bar Hebraeus), Abû’l- Farac Tarihi I, (nşr. Ömer R. Doğrul), Ankara 1987 AHMED EFLÂKİ, Menâkıbu’l-ârifîn I-II, (nşr. T. Yazıcı), İstanbul 1966. AHMEDÎ, İskender-nâme, (Tıpkıbasım, İ. Ünver), Ankara 1983 AKSARAYÎ, Müsâmeretü’l-Ahbâr, (nşr. Mürsel Öztürk), Ankara 1998 ANONİM, Târih-i Âl-i Selçuk-Anadolu Selçukluları Tarihi III, ( nşr. F. N. Uzluk), Ankara 1952

Page 405: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

BİBLİYOGRAFYA

381

ANONİM, Tarih-i Âl-i Osman, BYEK, 2495 nr’lı Yazma ANONİM, 16. Asırda Yazılmış Grekçe Osmanlı Tarihi, (nşr. Ş. Baştav), Ankara 1973. ARRİANOS, İskender’in Anabasisi I, (trc. H. Örs), İstanbul 1945 ÂŞIKPAŞAZÂDE, Tevârih-i âl-i Osman, İstanbul 1332 ____________, Âşıkpaşaoğlu Tarihi, (nşr. N. Atsız ), İstanbul 1992. AYNÎ ALİ EFENDİ, Kavânîn-i Âl-i Osman der-Hülâsa-i Mezâmin-i Defter-i Dîvân, (nşr. H. Tuncer),

Ankara 1964 CEM SULTAN, Cemşid ü Hurşid, (nşr. M. O. Meriç), Ankara 1997 DÂHİLİYE NEZARETİ SİCİL-İ NÜFUS İDARE-İ UMUMİYESİ MÜDÜRİYETİ, Memâlik-i

Osmaniyyenin 1330 Senesi Nüfus İstatistiki, Dersaadet 1336, (BOA’ de bulunan 2436 numaralı eserin TTK. Kütüphânesindeki fotokopisi)

DEDE KORKUT KİTABI, (nşr. M. Ergin), İstanbul 1988 EL-FERRÂİ (öl. H.458), El-Ahkâmü’s- Sultâniyye, Dâru’l Kütübü’l İlmiyye, Beyrut 1983 ENVERÎ, Düsturnâme-i Enverî (nşr. M. H. Yinanç), İstanbul 1929. ESTEREBÂDÎ, Bezm u Rezm, (nşr. Mürsel Öztürk), Ankara 1990 FERİDUN AHMED BEY, Münşeatü’s-Selâtin I-II, İstanbul 1274. HAMMER, J. V., Büyük Osmanlı Tarihi I, (nşr. M. Çevik, E. Kılıç), İstanbul 1993 HAYRULLAH EFENDİ, Devlet-i Âliye-i Osmâniyye Tarihi V, İstanbul 1292. _________, Devlet-i Aliyye-i Osmaniye IV, (nşr. Z. Danışman), İstanbul 1971 HAZERFEN HÜSEYİN EFENDİ, Telhîs’ul Beyân fî Kavânîn-i Al-i Osman, (Aslı Bibliothéque

Nationale de Paris, Ancien Fonds Turcs, nr. 40’daki nüshanın BOA. Kütüphânesi 2220 numarada kayıtlı sureti),

HERODOTOS, Herodot Tarihi, (nşr. M. Ökmen), İstanbul 1973 HOCA SAADEDDİN EFENDİ, Tâcü't-Tevarih II-V, (Nşr. İsmet Parmaksızoğlu), İstanbul 1976–1979. İBN BÎBÎ, El-Evamirü’l Ala’iye Fi’l Umuri’l Ala’iye (Selçuknâme) I, (nşr. Mürsel Öztürk), Ankara

1996 ________, El- Evâmir’ül Alâ’iyye fi’l Umûr’il Ala’iyye (Faks. nşr. A.S. Erzi), Ankara 1957. İBN KESİR, El-Bidâye ven-Nihâye VIX, (nşr. M. Keskin), İstanbul 1995 İBN ŞEDDÂD, el-Melikü’z-Zâhir, (nşr. M.Ş. Yaltkaya), Baypars Tarihi II, İstanbul 1941 İBNU’L EZRAK Ahmed b. Yusuf b. Ali, Meyyâfârikîn ve Âmid Târihi, (nşr. A. Savran), Erzurum 1992 İBN KEMAL, Tevârîh-i Âl-i Osman II. Defter, (nşr. Ş. Turan), Ankara 1983. __________, Tevârih-i Âl-i Osman IV, (nşr. Koji İmazawa), Ankara 2000. __________, Tevârih-i Âl-i Osman VII. Defter, (nşr. Ş. Turan), Ankara 1957 __________, Tevârîh-i Âl-i Osman VIII. Defter, (nşr. A. Uğur), Ankara 1997 İSTANBUL’UN FETHİNDEN ÖNCE YAZILMIŞ TARİHİ TAKVİMLER, (nşr. O.Turan), Ankara

1984. Kânun-nâme-i Osmânî ve’l- Örfiyât-ı Dîvânî, BYEK 3953, Nr.’lı Yazma. KÂTİP ÇELEBİ, Tuhfetü’l Kibâr fî Esfâri’l Bihâr, (Nşr. O. Ş. Gökyay), İstanbul 1973 __________, Takvimü’t Tevârih, İstanbul 1146 KAYGUSUZ ABDAL (ALÂEDDİN GAYBÎ) Menâkıbnâme, (nşr. A. Güzel), İstanbul 1999. KIVÂMÎ, Fetihnâme-i Sultan Mehmed, (Nşr. Franz Babinger), İstanbul 1955 LAMARTİNE, A., Osmanlı Tarihi, (nşr. S. Bayram, N. A. Banoğlu, H. Tuncay, Y. Toker), İstanbul 1991 Lİ-ÂŞIK EL-EFLÂK SEYYİD İLYAS KİRMÂNÎ, Karamannâme, (nşr. M. Koman), Konya Dergisi, S.

64–65, (Şubat-Mart 1944) LÜTFİ PAŞA, Tevârih-i Âl-i Osman, (nşr. K. Atik), Ankara 2001 MÂVERDÎ, El- Ahkâmü’s Sultâniye el-Vilâyât’üd-Dîvaniyye, Beyrut 1994. MECDÎ MEHMED EFENDİ, Şakâyık-ı Nu‘maniye Tercümesi I, (Şakâyık-ı Nûmaniye ve Zeyilleri),

(nşr. A. Özcan), Tıpkıbasım, İstanbul 1989 MEHMED SÜREYYA, Sicill-i Osmanî II, İstanbul 1327 MUHAMMED B. HALLİKÂN (H. 608–681), Vefayâtü’l-Ayân ve Enbâu Ebnâi’z-Zaman, (nşr. İ.

Abbas), II, Beyrut 1994 MUFASSAL ÂL-İ KARAMAN TARİHİ, TTK, Y. I, 144 Nr’lı Yazma. MUSTAFA ÂLÎ, Künhü’l-Ahbâr II, Fatih Sultan Mehmed Devri, (1451–1481), (nşr. M. H. Şentürk),

Ankara 2003 MUSTAFA NURİ PAŞA, Netayic’ul Vukuât I-II, Kurumları ve Örgütleriyle Osmanlı Tarihi, (nşr.

N. Çağatay), Ankara 1992 MÜNECCİMBAŞI AHMED, Müneccimbaşı Tarihi I-II, (nşr. İ. Erünsal), İstanbul____

Page 406: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

ERMENEK (1500-1600)

382

NEŞRÎ, Kitâb-ı Cihan-Nümâ, Neşrî Tarihi I-II, (F. R. Unat- M. A. Köymen), Ankara 1987 NİŞANCI-ZÂDE MUHAMMED B. AHMED (962- 1031 H.), Tarih-i Nişancı-zâde (1006 H.), BYEK,

1005 nr’lı Yazma. NİŞANCIZÂDE, Tarîh-i Nişancı Mehmed Paşa, İstanbul 1279 ORUÇ BEY, Tevârih-i Âl-i Osman, (nşr. N. Atsız), İstanbul 1972. PROKOPİUS, Bizans’ın Gizli Tarihi, (nşr. O. Duru), İstanbul 2001 REŞİDÜDDİN FAZLULLAH, Câmiu’t-Tevârih II, Tahran 1373 SALAVİLLE, S.,-DALLEGGİO E., Karamanlidika –Bibliographie Analytique d’ouvrages en

Langue Turque İmprimés en Caractères Grecs (Collection de l’Institut Français d’Athénes-Centre d’Etudes d’Asie Mineure) I, 1584–1850, Athénes 1958.

ŞİKÂRİ, Karamanoğulları Tarihi, (nşr. M. Mesud Koman), Konya 1946 SOLAKZÂDE, Tarih-i Solakzâde, İstanbul 1297. TABERÎ, Kitâb-ı Tarîh-i Taberî ve Âl-i Osman, BYEK, 1582 Nr.’lı Yazma TOGAN, A. Z. V., Oğuz Destanı-Reşideddin Oğuznâmesi Tercüme ve Tahlili, (nşr. T. Baykara),

İstanbul 1982. TURSUN BEY, Tarih-i Ebu’l-Feth, (nşr. A. Tezbaşar), İstanbul____

III- SEYAHATNÂMELER ve COĞRAFYA ESERLERİ

ALİ NÂZİMÂ, Memâlik-i Osmaniyye Coğrafyası, İstanbul 1325 ALİ SÂİB, Coğrafya-ı Mufassal Memâlik-i Devlet-i Osmaniyye, İstanbul 1304 BEAUFORT, F., Karamania, London 1817 BROGUİER, Deniz Aşırı Seyahat, (nşr. İ. Arda), İstanbul 2000. CUİNET, V., La Turquie d’ Asie VI, İstanbul 2001 EL-ÖMERÎ, Et-Ta’rîf bi’l-Mustalahüş-Şerîf, Kahire 1913 _________, Mesâlik-ül-Ebsar Fî Memâlik-i Emsar, (nşr. F. Taeschner), Leipzig 1929. EVLİYA ÇELEBİ, Seyahatnâme IX, İstanbul 1935. __________, Seyahatnâme IX, Tam Metin Seyahatnâme, (nşr. M. Çevik), İstanbul 1984, HAMD-ALLAH MUSTAWFÎ, Nuzhat-al-Qulûb, (Nşr. G. Le Strange), Leyden 1919 İBN BATUTA, Seyahatnâme, (nşr. İ. Parmaksızoğlu), İstanbul 1971 KALKAŞANDÎ, Subh el-a‘şâ V, Mısır 1914 KÂTİB ÇELEBİ, (Mustafa b. Abdullah, 1004–1067), Cihannümâ (1058), İstanbul 1145. RAMSAY, W. M., Anadolu’nun Tarihi Coğrafyası, (nşr. M. Pektaş), İstanbul 196 SAFVET, Memâlik-i Osmâniyye Coğrafyay-ı İktisadîsi, İstanbul 1328 SAPANCALI H. HÜSEYİN, Karaman Ahval-i İçtimaiyye Coğrafiye ve Tarihiyyesi I, (nşr. İ. Güler),

Ankara 1993 STRABON, Antik Anadolu Coğrafyası, Geographika: XII, XIII, XIV, (nşr. A. Pekman), İstanbul

1993, TEXİER, C., Küçük Asya I-III, (nşr. K. Yaşar Kopraman, M. Yıldız), Ankara 2002

IV- ARAŞTIRMA ESERLERİ

ABACI, N., Bursa Şehrinde Osmanlı Hukukunun Uygulanması (XVII. Yüzyıl), Ankara 2001 ADIVAR, A. A., Osmanlı Türklerinde İlim, İstanbul 1991 AGACANOV, S. G., Oğuzlar, (nşr. E. N. Necef, A.Annaberdiyev), İstanbul 2003 AHMED REFİK, Osmanlı Kumandanları , (nşr. D. Gürlek), İstanbul 1996 AHMET REFİK, On Altıncı Asırda Rafızîlik ve Bektaşilik, İstanbul 1932 AKDAĞ, M., Türk Halkının Dirlik ve Düzenlik Kavgası Celâlî İsyanları, İstanbul 1995 AKGÜNDÜZ, A.,- Öztürk S., 700. Yılında Bilinmeyen Osmanlı, İstanbul 1999 AKGÜNDÜZ, H., Klasik Dönem Osmanlı Medrese Sistemi, İstanbul 1997 AKKAYA, M., Hristiyan Türklerden Karamanlılar-Tarihi Bir Bakış, Sakarya 2001(Basılmamış

Yüksek Lisans Tezi). AKSIN, A., 19. Yüzyılda Harput, Elazığ 1999 AKSOY, Ermenek Monoğrafyası, İstanbul 1972, (İstanbul Üniversitesi Lisans Tezi) AKŞİT, O., Roma İmparatorluk Tarihi, İstanbul 1985 AKYURT, M. Y., Resimli Türk Abideleri III, Konya 1941, TTK. Y. 597 Numaralı Yazma. AKYÜZ, Y., Türk Eğitim Tarihi, İstanbul 1993 ANZERLİOĞLU, Y., Karamanlı Ortodoks Türkler, Ankara 2003 ARIKAN, Z., XV - XVI. Yüzyıllarda Hamit Sancağı, İzmir 1988

Page 407: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

BİBLİYOGRAFYA

383

ARMUTLU, H. M., Karamanoğulları Tarihi, Karaman 2001 ATALAY, B., Türk Büyükleri veya Türk Adları, İstanbul 1935 ATEŞ, T., Siyasal Tarih, İstanbul 2004 BABİNGER, F., Osmanlı Tarih Yazarları ve Eserleri, (nşr. C. Üçok), Ankara 1992 BAHAR, H., İsauria Bölgesi Tarihi, Konya 1991, (Basılmamış Doktora Tezi) BAKIRER, Ö., Onüç ve Ondördüncü Yüzyıllarda Anadolu Mihrabları, Ankara 1976 BARDAKÇI, H., Bütün Yönleriyle Ermenek, Konya 1976 ________, Bütün Yönleriyle Ermenek, Başyayla ve Sarıveliler, İstanbul 2005 BAŞKAN, S., Karamanoğulları Dönemi Konya Mezar Taşları, Ankara 1996. BAŞKAN, Y., Karaman-oğulları Beyliği-Alâ’ed-din-Ali Bey Dönemi (1357–1398), Malatya 1999,

(Basılmamış Yüksek Lisans Tezi) BAYKARA, T., Anadolu’nun Selçuklular Devrindeki Sosyal ve İktisadi Tarihi Üzerinde

Araştırmalar, İzmir 1990 ________, Türkiye’nin Tarihî Coğrafyasına Giriş I, Ankara 1988 ________, Osmanlı Taşra Teşkilatında XVIII. Yüzyılda Görev ve Görevliler, (Anadolu), Ankara

1990 BELDİCEANU, N., XIV. Yüzyıldan XVI. Yüzyıla Osmanlı Devleti’nde Tımar, (Çev. M. Ali

Kılıçbay), İstanbul 1985 BERKİ, A. H., Vakıflar, İstanbul 1941 BİRSİN, M., Mâverdî’nin Devlet Anlayışı, Ankara 2004, (Basılmamış Doktora Tezi). BRAUDEL, F., Akdeniz ve Akdeniz Dünyası I, (Çev. M.A. Kılıçbay), İstanbul 1989 BRANDAU, B.,- Schickert H., Hititler Bilinmeyen Bir Dünya İmparatorluğu, Ankara 2003 CAHEN, C., Osmanlılardan Önce Anadolu’da Türkler, (nşr. Y. Moran), İstanbul 1979 CAN, Y., İslam Şehirlerinin Fizikî Yapısı (H. I-III/M. VII-IX. Yüzyıl), Ankara 1995 CANSEVER, T., İslam’da Şehir ve Mimarî, İstanbul 1997 __________, Şehir ve Mimarî Üzerine Düşünceler, İstanbul 1992 CEZAR, M., Tipik Yapılarıyla Osmanlı Şehirciliğinde Çarşı ve Klasik Dönem İmar Sistemi, İstanbul

1985 CİN, H., Osmanlı Toprak Düzeni ve Bu Düzenin Bozulması, İstanbul 1985. ÇADIRCI, M., Tanzimat Döneminde Anadolu Kentlerinin Sosyal ve Ekonomik Yapıları, Ankara

1991 ÇAKAR, E., XVI. Yüzyılda Halep Sancağı (1516–1566), Elazığ 2003 ÇELİK Ş., Osmanlı Taşra Teşkilatında İçel Sancağı (1500–1584), İstanbul 1994, (Basılmamış Doktora

Tezi). ÇİFTÇİOĞLU, İ., Vakfiyelere ve Tahrir Defterlerine Göre Karamanlı Eğitim Öğretim Müesseseleri,

İsparta 2001, (Basılmamış Doktora Tezi) COŞKUN, F., 888/1483 Tarihli Karaman Eyaleti Vakıf Tahrir Defteri, İstanbul 1996, (Basılmamış

Yüksek Lisans Tezi) DANIK, E., Ortaçağ’da Harput, Ankara 2001 DANIŞMAN, Z., Osmanlı İmparatorluğu Tarihi, İstanbul 1966 DEMİRKENT, I., Haçlı Seferleri, İstanbul 1997 DİEZ, E.,- Aslanapa, O.,- Koman, M., Karaman Devri Sanatı, İstanbul 1950 DOĞAN, A.I., Osmanlı Mimarisinde Tarikat Yapıları: Tekke ve Zaviyeler, İstanbul 1977 DOĞANAY, O., Germanikopolis (Ermenek) Çevresinin Tarihi Coğrafyası ve Eserleri, Konya 2003,

(Basılmamış Yüksek Lisans Tezi). DOĞRU, H., XV ve XVI. Yüzyıllarda Sivrihisar Nahiyesi, Ankara 1997 ________, XVI. Yüzyılda Eskişehir ve Sultanönü Sancağı, İstanbul 1992. DÜNDAR, R., Kıbrıs Beylerbeyliği ( 1570- 1670), Malatya 1998, (Basılmamış Doktora Tezi) DÜZDAĞ, M. E., Şeyhülislâm Ebusu‘ûd Efendi’nin Fetvalarına Göre Kanunî Devrinde Osmanlı

Hayatı-Fetevâ-yı Ebussu‘ûd Efendi, İstanbul 1998 EDHEM, H., Kayseri Şehri, (nşr. K.Göde), Ankara 1982 _______, Düvel-i İslâmiye, İstanbul 1927. EMECEN, F. M., XVI. Asırda Manisa Kazâsı, Anakara 1989 ERGİN, O., Türk Şehirlerinde İmaret Sistemi, İstanbul 1939 FAROQHİ, S., Osmanlı’da Kentler ve Kentliler, (çev. N. Kalaycıoğlu), İstanbul 2000 GAZİOĞLU, A. F., Kıbrıs’ta Türkler (1570–1878), 308 Yıllık Türk Dönemine Yeni Bir Bakış,

Lefkoşa 2000.

Page 408: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

ERMENEK (1500-1600)

384

GENÇ Y., - YILDIRIM, H. O., - YILMAZ , N., -KÜÇÜK, M.,- SATAR, S., - KARACA, İ., Başbakanlık Osmanlı Arşivi Rehberi, İstanbul 2000.

GORDLEVSKİ, V., Anadolu Selçuklu Devleti, Ankara 1988. GÖDE, K., Eratnalılar (1327–1381), Ankara 1994. GÖKÇE, T., XVI ve XVII. Yüzyıllarda Lâzıkıyye (Denizli) Kazâsı, Ankara 2000 GÖĞEBAKAN, G., XVI. Yüzyılda Malatya Kazâsı (1516–1560), Malatya 1998, (Basılmamış Doktora

Tezi) GÖNEY, S., Şehir Coğrafyası I, İstanbul 1984 ________, Türkiye Ziraatının Coğrafi Esasları, İstanbul 1975 GÖYÜNÇ, N., XVI. Yüzyılda Mardin Sancağı, Ankara 1991 GRİSWOLD, J. W., Anadolu’da Büyük İsyan 1591–1611, (Çev. Ü. Tansel), İstanbul 2000 GÜÇER, L., XVI-XVII. Asırlarda Osmanlı İmparatorluğu’nda Hububat Meselesi ve Hububattan

Alınan Vergiler, İstanbul 1964 GÜLCAN, D. A., Karamanoğlu I. Mehmed Bey’in İhtilâli ve Nedenleri, ___1986. GÜMÜŞÇÜ, O., XVI. Yüzyıl Larende (Karaman) Kazâsında Yerleşme ve Nüfus, Ankara 2001. GÜRTÜRK, S., Silifke Tarihi, İstanbul 1987 HALAÇOĞLU, Y., XVI-XVII. Yüzyıllarda Osmanlılarda Devlet Teşkilâtı ve Sosyal Yapı, Ankara

1995 _______,XVIII. Yüzyılda Osmanlı İmparatorluğunun İskân Siyaseti ve Aşiretlerin Yerleştirilmesi,

Ankara 1991 HAMİDULLAH, M., İslam Müesseselerine Giriş, (nşr. İ. S. Sırma), İstanbul 1992 HINZ, W., İslamda Ölçü Sistemleri, (çev. A. Sevim), İstanbul 1990 HONİGMANN, E., Bizans Devletinin Doğu Sınırı, (nşr. F. Işıltan), İstanbul 1970. HÜSEYİN HÜSAMEDDİN, Amasya Tarihi II, İstanbul 1327–1330. İLİSULU, K., Ermenek Kitabı, Ankara 1961 İNALCIK, H., Osmanlı İmparatorluğu Klasik Çağ 1300–1600, (Çev. R. Sezer), İstanbul 2003. KAFESOĞLU, İ, Selçuklu Tarihi, İstanbul 1972 KAYMAZ, Pervâne Mu‘înü’d-din Süleyman, Ankara 1970 KAZICI, Z., Osmanlılarda İhtisab Müessesesi, İstanbul 1987 _______, Osmanlı’da Eğitim Öğretim, İstanbul 2004 KILIÇ, O., 18. Yüzyılın İlk Yarısında Osmanlı Devletinin İdarî Taksimatı Eyalet ve Sancak

Tevcihatı, Elazığ 1997. _______, XVI. Yüzyılda Adilcevaz ve Ahlat (1534–1605), Ankara 1999. KOÇU, R. E., Osmanlı Padişahları, (nşr. R. Çamuroğlu), İstanbul 2003 KONYALI, İ. H., Abideleri ve Kitabeleri ile Karaman Tarihi Ermenek ve Mut Abideleri, İstanbul

1967. ______,Abideleri ve Kitabeleri ile Ereğli Tarihi, İstanbul 1970. KOPRAMAN, K. Y., Mısır Memlükleri Tarihi, Ankara 1989 KORAT, G., Taş Kapıdan Taç Kapıya-Kapadokya, İstanbul 2003 KÖPRÜLÜ, M. F., Bizans Müesseselerinin Osmanlı Müesseselerine Tesiri, (nşr. O. Köprülü), İstanbul

1981 _________, İslam ve Türk Hukuk Tarihi Araştırmaları ve Vakıf Müessesesi, İstanbul 1983 _________, Osmanlı İmparatorluğu’nun Kuruluşu, (nşr. O. F. Köprülü), İstanbul 1986. _________, Türkiye Tarihi I-Anadolu’nun İstilasına Kadar Türkler, İstanbul 1923. _________, Türk Edebiyatında ilk Mutasavvıflar, Ankara 1991 KÖSTÜKLÜ, N., 1820–1836 Yıllarında Hamid Sancağı ve Türkiye, Konya 1993 KUNT, İ. M., Sancaktan Eyalete, 1550–1650 Arasında Osmanlı Ümerası ve İl İdaresi, İstanbul 1978 LEWİS, B., Modern Türkiye’nin Doğuşu, Ankara 1993. MİROĞLU, İ., Kemah Sancağı ve Erzincan Kazâsı (1520–1566), Ankara 1990 MERÇİL, E., Müslüman Türk Devletleri Tarihi, Ankara 1997 OCAK, A. Y., Babaîler İsyanı-Alevîliğin Tarihsel Alt yapısı, İstanbul 1996 ________, Sarı Saltık, Popüler İslam’ın Balkanlar’daki Destanî Öncüsü, Ankara 2002. ORHONLU, C., Osmanlı İmparatorluğunda Şehircilik ve Ulaşım Üzerine Araştırmalar, (nşr. S.

Özbaran), İzmir 1984 _______, Osmanlı İmparatorluğunda Derbend Teşkilatı, İstanbul 1990 _______, Osmanlı İmparatorluğunda Aşiretlerin İskânı, İstanbul 1987. ORTAYLI, İ., Tanzimat’tan Sonra Mahalli İdareler (1840–1878), Ankara 1974

Page 409: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

BİBLİYOGRAFYA

385

_______, Türkiye İdari Tarihine Giriş, Ankara 1996. ÖLÇER, C., Karamanoğulları Beyliği Madeni Paraları, İstanbul 1982 ÖNGE, Y., Anadolu’da XII.-XII. Yüzyıl Türk Hamamları, Ankara 1995 ______, Türk Mimarisinde Selçuklu ve Osmanlı Dönemlerinde Su Yapıları, Ankara 1997. ÖZKAYA, Y., Osmanlı İmparatorluğunda Ayanlık, Ankara 1994 ÖZTÜRK, S., Osmanlı Arşiv Belgelerinde Siyakat Yazısı ve Tarihî Gelişimi, İstanbul 1996. PAKALIN, M. Z., Osmanlı Tarih Deyimleri ve Terimleri Sözlüğü I-III, İstanbul 1993 PİRENNE, H., Ortaçağ Kentleri Kökenleri ve Ticaretin Canlanması, (çev. Ş. Karadeniz), İstanbul

2000 RÁSONYI, L., Tarihte Türklük, Ankara 1993 ROUX, J. P., Moğol İmparatorluğu Tarihi, İstanbul 2001 RUNCİMAN, S., Haçlı Seferleri Tarihi II, (nşr. F. Işıltan), Ankara 1987 SARAÇOĞLU, H., Akdeniz Bölgesi, İstanbul 1990. _____, Türkiye Coğrafyası Üzerine Etütler II-Bitki Örtüsü Akarsular ve Göller, İstanbul 1962 SARICAK, M., Osmanlı İmparatorluğunda Nakibü’l-Eşrâflık Müessesesi, Ankara 2003 SARICAOĞLU, M. E., Malî Tarih Açısından Osmanlı Devletinde Merkez Taşra İlişkileri (II.

Mahmut Döneminde Edirne Örneği), Ankara 2001 SEVİM, A.,- YÜCEL Y., Türkiye Tarihi, Fetih Selçuklu ve Beylikler Dönemi, Ankara 1989 ______,Türkiye Tarihi I, Ankara 1990 SEYYİD MUHAMMED, XVI. Asırda Mısır Eyaleti, İstanbul 1990 SÜMER, F., Oğuzlar (Türkmenler) Tarihleri-Boy Teşkilâtı-Destanları, İstanbul 1992 _______, Kara Koyunlular I (Başlangıcından Cihan Şah'a Kadar), Ankara 1984 ŞAPOLYO, E. B., Mezhepler ve Tarikatlar Tarihi, İstanbul___ ŞEKER, M., İslâm’da Sosyal Dayanışma Müesseseleri, Ankara 1987 ŞEMSEDDİN SÂMÎ, Kâmûs-ı Türkî, İstanbul 1317 _______, Kâmûsu’l–A‛lâm I-IV, (Tıpkıbasım), Ankara 1996 ŞEŞEN, R., İslâm Coğrafyacılarına Göre Türkler ve Türk Ülkeleri, Ankara 2001 SOYKAN, T.T., Osmanlı İmparatorluğu’nda Gayrimüslimler, İstanbul 1999 TANERİ, A., Osmanlı Devletinin Kuruluş Döneminde Hükümdarlık Kurumunun Gelişmesi ve

Saray Hayatı-Teşkilâtı, İstanbul 2003 TANSEL, S., Fatih Sultan Mehmed’in Siyasi ve Askerî Faaliyeti, Ankara 1999 TARIM, C. H., Tarihte Kırşehri-Gülşehri ve Babaîler-Âhiler ve Bektaşiler, İstanbul 1948 TAŞTEMİR, M., XVI. Yüzyılda Adıyaman (Behisni, Hısn-ı Mansur, Gerger, Kâhta), Sosyal ve

İktisadî Tarihi, Ankara 1999 TEKELİ, İ.,- İlkin S., Osmanlı İmparatorluğunda Eğitim ve Bilgi Üretim Sisteminin Oluşumu ve

Dönüşümü, Ankara 1993 TEKİNDAĞ, Ş., Karaman Beyliği, XIII – XV. Asırda Cenubî Anadolu Tarihine Ait tetkik, İstanbul

1947, (Basılmamış Doktora Tezi) TOGAN, Z.V., Tarihte Usûl, İstanbul 1981. __________, Umumî Türk Tarihine Giriş, İstanbul TOYNBEE, A. J., The Present-Day Experiment in Western Civilization, London 1962. _________, A Study of History (Tarih Bilinci) II, (nşr. J. Caplan), İstanbul 1978. TUĞLACI, P., Osmanlı Şehirleri, İstanbul 1985 TUNÇER, M., Ankara (Angora) Şehri Merkez Gelişimi (14–20. YY.), Ankara 2001 TURAN, O., Selçuklular Zamanında Türkiye (1071–1318), İstanbul 2002 ________, Selçuklular ve İslamiyet, İstanbul 1999 TURAN, Ş.,Türkiye-İtalya İlişkileri I: Selçuklulardan Bizans’ın Sona Erişine, Ankara 2000 TÜMERTEKİN, E., Türkiye’de Şehirleşme ve Şehirsel Fonksiyonlar, İstanbul 1973 TÜRKAY, C., Başbakanlık Osmanlı Arşiv Belgelerine Göre Osmanlı İmparatorluğunda Oymak

Aşiret ve Cemaatler, İstanbul 1979 TÜRK TARİH CEMİYETİ, Tarih II, Orta Zamanlar, Ankara 1941 UĞUR, S., İçel Tarihi I, Mersin 1943 ULUÇAY, Ç., Ünlü Padişahlar, İstanbul 1981 UMAR B., Türkiye Halkının İlkçağ Tarihi I, İzmir 1982 ________, Türkiye’deki Tarihsel Adlar, İstanbul 1993 UYSAL, A., - Adalı, N.,- Demirci M., Dünü ve Bugünüyle Karaman, Kültür Tarih Coğrafya İlçe

Kasaba ve Köyler, Konya 1992

Page 410: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

ERMENEK (1500-1600)

386

UZLUK, F. N., Fatih Devrinde Karaman Eyaleti Vakıfları Fihristi, Ankara 1958 UZUNÇARŞILI, İ. H., Anadolu Beylikleri ve Akkoyunlu, Karakoyunlu Devletleri, Ankara 1988 ________, Osmanlı Tarihi I, Ankara 1988 ________, Kütahya Şehri, İstanbul 1932. ________, Osmanlı Devletinin İlmiye Teşkilatı, Ankara 1988. ÜNAL, A., The Hittites and Anatolian Civilizations, İstanbul 1999 ÜNAL, M. A., XVI. Yüzyılda Harput Sancağı (1518–1566), Ankara 1989 ________, XVI. Yüzyılda Çemişgezek Sancağı, Ankara 1999 ________, Osmanlı Müesseseleri Tarihi, Isparta 1997. ÜNAL, T., Karamanoğulları Tarihi, Ankara 1986 ÜREMİŞ, A., Türkiye Selçuklularının doğu Anadolu Politikası, Ankara 2005 VASİLİEV, A. A., Bizans İmparatorluğu Tarihi I, (nşr. A. M. Mansel), Ankara 1943. VRYONIS, S., The Decline of Medieval Hellenism in Asia Minor and Process of İslamization From

The Eleventh Through The Fifteenth Century, London 1971 WİTTEK, P., Menteşe Beyliği, XIII-XV. Asırda Garbî Küçük Asya Tarihine Ait tetkik, Ankara 1944 WOODS, J. E., Akkoyunlular, (nşr. M. Sözen, N. Sakaoğlu), İstanbul 1993 YEDİYILDIZ, B., Ordu Kazâsı Sosyal Tarihi (1455–1613), Ankara 1985 YİĞİT, A., XVI. Yüzyılın İkinci Yarısında Edirne Kazâsı, Muğla 1998, (Basılmamış Doktora Tezi) YÜCEL, Y., Anadolu Beylikleri Hakkında Araştırmalar I, XIII – XV. Yüzyıllarda Kuzey-Batı

Anadolu Tarihi, Çoban-oğulları Beyliği, Candar-oğulları Beyliği, Ankara 1988. ______, Anadolu Beylikleri Hakkında Araştırmalar II, Eratna Devleti-Kadı Burhaneddin Ahmed

ve Devleti-Mutahharten ve Erzincan Emirliği, Ankara 1989. ______, Timur’un Doğu Anadolu Seferi ve Sonuçları (1393–1402), Ankara 1989.

V- MAKALELER

ACUN, F., “Osmanlı taşra idaresine Sistem yaklaşımı: Karahisar-ı Şarkî Örneği”, XIII. Türk Tarih Kongresi (4–8 Ekim 1999), Kongreye Sunulan Bildiriler, III/III, Ankara 2002, s. 1933–1943.

AFYONCU, E., “Defter Emini”, DİA IX, s. 91–93. ________, “Osmanlı Siyasi Tarihinin Ana Kaynakları Kronikler”, Türkiye Araştırmaları Literatür

Dergisi I/2, İstanbul 2003, s. 101–172. AKDAĞ, M., “Osmanlı İmparatorluğunun Kuruluş ve İnkişafı Devrinde Türkiye’nin İktisadî Vaziyeti I”,

Belleten XIII, (1949), s. 540 ________,“Osmanlı İmparatorluğunun Kuruluş ve İnkişafı Devrinde Türkiye’nin İktisadî Vaziyeti II ”,

Belleten XIV/ 55, (Temmuz 1950) _______, “Osmanlı Tarihinde Ayanlık Düzeni Devri (1730–1739)”, AÜTAD. VII/12 (1970–1974),

Ankara 1975, s. 51–61. ______, “Türkiye Tarihinde İçtimaî Buhranlar Serisinden: Medreseli İsyanları”, İFM, XI/ 1- 4, (1949-

1950), s. 361. AKÖZ, A., “Konya’da İhtida Hareketleri ve Osmanlı Mahkemesi”, Uluslar Arası Kuruluşunun 700. Yıl

Dönümünde Bütün Yönleriyle Osmanlı Devleti Kongresi, (Konya 7–9 Nisan 1999), Konya 2000, s.560–574.

AKŞİN, S., “Bugün de Celâlî İsyanları mı?”, SBFD XLVI/1–2 (Ocak-Haziran 1991), s. 31–40. ALPMAN, A., “Nuzi Metinlerinde Tımar Müessesesi”, XII. Türk Tarih Kongresi (Ankara 12–16 Eylül

1994), Kongreye Sunulan Bildiriler I, Ankara 1999, s. 95–102. ALT, A. “Kilikya’dan Keşfedilen Yeni Fenike Yazıtlarının Tarihi Önemi”, Belleten XII/47 (1948), s. 691–

700. ANDREASYAN, H., D.,“Türk Tarihine Aid Ermeni Kaynakları”, İÜEFTD, I/1–2, (1949–1950), İstanbul

1950, s. 95–118, 401–438. ASLANAPA, O., Türk Sanatı II, İstanbul 1973 ATALAY, İ., “Türkiye’de Kır Yerleşmelerinin Arazi Degredasyonu Üzerindeki Etkileri”, Coğrafya

Araştırmaları I/1 (Şubat 1989), s. 91–101. AYANOĞLU, F. İ., “Fatih Devri Ricâli Mezar Taşları ve Kitâbeleri”, VD. IV (1958), s. 199. (193–208) AYHAN, A.,- Tuncer, Ş., “Anadolu Beyliklerinin ve Osmanlı Beyliği’nin İlhanlalar Adına Kestirdiği

Sikkeler”, XII. Türk Tarih Kongresi, (4–8 Ekim 1999), Kongreye Sunulan Bildiriler III/ II, Ankara 2002, s. 1161–1171.

AYKUT, N., “Türkiye Selçuklu Sultanı Siyavuş’un (Cimri) Sikkeleri”, Belleten LII/ 203, (Ağustos 1988),

Page 411: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

BİBLİYOGRAFYA

387

BACQUÉ, G.,- Jean, L., “1527 Anadolu İsyanı Hakkında Yayınlanmamış Bir Rapor”, Belleten LI/199 (1987), s. 107–117.

BAHAR, H., “Takkeli Dağ (Kevele Kalesi) ve Konya Tarihi Açısından Önemi”, SÜSD III, s. 313–334. ________, “The Konya Region in The İron Age and it’s Relations With Clicia”, Anatolian Studies,

Journal of The Brithish İnstitute of Archaeology at Ankara, Vol. 49, s. 1–10. BARKAN, Ö. L., “Tarihi Demografi Araştırmaları ve Osmanlı Tarihi” , TM. X, (İstanbul 1953), 1–26. _______,“Edirne Kasamsına Ait Tereke Defteri”, Belgeler III/5–6, (Ankara 1968) _______ ,“Osmanlı İmparatorluğu Teşkilât ve Müesseselerinin Şer‛iliği Meselesi”, İHFM XI/ 3–4, ________, “Osmanlı İmparatorluğunda Bir İskân ve Kolonizasyon Metodu Olarak Sürgünler”, İFM. XI/

1- 4, (1949–1950), ________, “Osmanlı İmparatorluğunda Bir İskân ve Kolonizasyon Metodu Olarak Vakıflar ve Temlikler

I: Kolonizatör Türk Dervişleri”, VD II, (1942), s. 279–386. ________, “Kolonizatör Türk Dervişleri”, (Ayrı Basım), İstanbul____ ________, “Ayasofya Camii ve Eyüb Türbesinin 1489–1491 Yıllarına ait Muhasebe Bilânçoları”, İÜ.

İFM XXII/1–2, (Ekim 1962-Şubat 1963), s. 342–379. ________,“Fatih Cami ve İmareti Tesislerinin 1489–1490 Yıllarına ait Muhasebe Bilânçoları”, İÜ. İFM

XXII/1–2, (Ekim 1962-Şubat 1963), s. 297–341. ________,“Şehirlerin Teşekkül ve İnkişafı Tarihi Bakımından: Osmanlı İmparatorluğunda İmaret

Sitelerinin Kuruluş ve İşleyiş Tarzına Ait Araştırmalar”, İÜ. İFM XXIII/1–2, (Ekim 1962-Şubat 1963), s. 239–296.

_______,“Türk-İslâm Toprak Hukuku Tatbikatının Osmanlı İmparatorluğu’nda Aldığı şekiller, Şer’i Miras Hukuku ve Evlatlık Vakıflar”, Toplu Eserler I, s. 209–230.

_______,“Türk Toprak Hukuku Tarihinde Tanzimat ve 1274 (1858) Tarihli Arazi Kânun-nâmesi”, Toplu Eserler I, s. 291–375.

_______,“Türk Toprak Hukuku Tarihinde Tanzimat ve 1858 Tarihli Arazi Kânun-nâmesi” Tanzimat I, (Tanzimat’ın 100.yıl Münasebetiyle), İstanbul 1940, s. 321- 421.

_______, “Tımar”, Türkiye’de Toprak Meselesinin Tarihi Esasları Toplu Eserler I, İstanbul 1980. _______, “Tımar”, İA XII/1, s. 286–333. _______, “Feodal Düzen ve Osmanlı Tımarı”, Toplu Eserler I, s. 888. _______, “Osmanlı Devrinin Eşküncülü Mülkleri”, Toplu Eserler I, s. 898. ______, “Mülk Topraklar ve Sultanların Temlik Hakkı”, İHFM. VII, (1941), s. 157–176. ______, “Türk–İslâm Toprak Hukuku Tatbikatının Osmanlı İmparatorluğu’nda Aldığı Şekiller-Malikâne-

Divanî Sistemi”, Toplu Eserler I, s. 151–208. ______, “Çiftlik”. İA. III, s. 393. _______,“Osmanlı İmparatorluğu’nda Çiftçi Sınıfların Hukuki Statüsü”, Toplu Eserler I, s. 725–788. BAYKAL, B. S., “Uzun Hasan’ın Osmanlılara Karşı Mücadele Hazırlıkları ve Osmanlı-Akkoyunlu

Harbinin Başlaması”, Belleten XXI/82 (1957), s. 261–284. BAYKARA, T., “Osmanlılar ve Şehir Hayatı”, XIII. Türk Tarih Kongresi (4–8 Ekim 1999), Kongreye

Sunulan Bildiriler, III/III, Ankara 2002, s. 1923–1932. BAYRAM, S.,- Çeçen, S.,“Yeni Belgelerin Işığında Eski Anadolu’da Kölelik Müessesesi”, Belleten

LX/229 (Aralık 1996), s. 579–604. BERKİ, A. H., “İslâm’da Vakıf, Zağanos Paşa ve Zevcesi Nefîse Hatun Vakfiyeleri”, VD IV (1958), s.

19–38. BİLGİÇ, E., “Anadolu’nun İlk Yazılı Kaynaklarındaki Yer Adları ve Yerlerinin Tayini Üzerine

İncelemeler”, Belleten X/39 (1946), s. 381–423 BİLİCİ, K., “Karamanoğlu Alâeddin Bey Türbesi”, VD XIX, (1985), s. 271–276. BJÖRKMAN, W. “Kâfir”, İA VI, s. 61–63. BOSTAN, M. H., “XV ve XVI. Yüzyıllarda Osmanlı Yönetiminde Niksar Şehri”, XIII. Türk Tarih

Kongresi (4–8 Ekim 1999), Kongreye Sunulan Bildiriler, III/III, Ankara 2002, s. 1485–1512. BOZKURT, İ., “Kıbrıs’ın Tarihine Kısa Bir Bakış”, Avrupa Birliği Kıskacında Kıbrıs Meselesi

Bugünü ve Yarını, (Edit. İ. Kaya Ülger, E. Efegil), Ankara 2001, s. 9–15. CAĞFEROĞLU, “Türk Onomastiğinde At Kültü”, TM. X, (1951–53), İstanbul 1953 CAHEN, Cl.,“Türklerin Anadolu’ya İlk Girişi-XI. Yüzyılın İkinci Yarısı”, (Çev. Y. Yücel, B. Yediyıldız),

Belleten LI/201, (Aralık 1987), s.1375–1432. _______, “İlk Ahiler Hakkında”, (nşr. M. Öztürk), Belleten L/197, (Ağustos 1986), s. 591–602. CANSEL, E., “Vakıf, Kuruluşu, İşleyişi ve Amacı”, VD XX (1988), s. 321

Page 412: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

ERMENEK (1500-1600)

388

CANTAY, T.,“Avlu”, DİA. IV, İstanbul 1991, s. 122 (120–123) CHARLESWORTH, M.P., “Tiberius”, The Cambridge Ancient History X, The Augustan Empire 44

B.C. – A.D. 70, (Edit S. A. Cook, Feadcock M.P. Charlesworth), Cambridge 1971. CÖHCE, S., “İçel Sancağı Ermenak Kazâsından Kıbrıs’a Göçürülen Aileler”, III. Uluslar Arası Kıbrıs

Araştırmaları Kongresi, (Gazimagosa 13–17 Kasım 2000), Kongreye Sunulan Bildiriler, Lefkoşa 2001, s. 223–243.

______, “Doğu Akdeniz Çevresinde Türk Hâkimiyetinin Tesisi”, Ortadoğu’da Osmanlı Dönemi Kültür İzleri Uluslar arası Bilgi Şöleni Bildirileri I, (İskenderun / HATAY 25–29 Ekim 2000), Ankara 2001, s. 139–167.

______, “Doğu Karadeniz Bölgesinin Türkleşmesinde Kıpçakların Rolü”, I. Tarih Boyunca Karadeniz Kongresi Bildirileri, (Samsun 13–17 Ekim 1986), Samsun 1988, s. 477–484.

________, “Türkili’nden Ermenek’e Karamanoğulları”, Tarih, Türkçe, Atatürk Konferansı Çerçevesinde Ermenek (Ermenek\KARAMAN 25-27 Temmuz 2004), (Basılmamış Panel Konuşması), s. 1-4.

ÇADIRCI, M., “Türkiye’de Kazâ Yönetimi”, Belleten LIII/ 206, (Nisan 1989), s. 237–258. ________, “Tanzimat Döneminde Türkiye’de Yönetim”, Belleten LII/203, (Ağustos 1988), s. 601–626. ÇAĞATAY, N., “Anadolu Türklerinin Ekonomik Yaşamları Üzerinde Gözlemler (Bu Alanda Ahiliğin

Etkileri)”, Belleten LII/ 203, (Ağustos 1988), 485–500. ÇİFTÇİOĞLU, İ., “Ermenek’te Emir Musa Bey Medresesi (Tol Medrese) ve Vakfiyesi”, İlmî

Araştırmalar Dergisi XII, İstanbul 2001, s. 73–82. DARKOT, B., “Akşehir”, İA. I, s. 277. ________, “Ankara”, İ.A. I, s. 437–453. ________, “Aladağ”, İA. I, s. 279. ________, “Alâiye”, İA. I, s. 287–289. ________, “Kıbrıs”, İA. VI, s. 672–676. DEMİRKENT, I., “1101 Yılı Haçlı Seferleri Ordularının Anadolu’da Takip Ettiği Yollar Hakkında”,

Uluslararası Haçlı Seferleri Sempozyumu, (İstanbul 23–25 Haziran 1997) Bildirileri, Ankara 1999, s. 115–122.

DENNY, J. “Sancak” , İA, X, s. 187 DOĞRU, H., “Osmanlı Devleti’nde Toprak Yazımından Nüfus Sayımına Geçiş ve Bir Nüfus Yoklama

Defteri Örneği”, Anadolu üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Dergisi I/2 (Mayıs 1989), s. 233–285

DÜNDAR, R., “Kıbrıs’ın Fethi ve İskânı”, Osmanlı IV, Ankara 1999, s. 632–648. ECKMAN, J. “Karamanlıca –işin –li Gerundium Hakkında” Türk Dili, Belleten III/14–15, (Ocak

1950), s. 45–55. EDHEM, H., “Karamanoğulları Hakkında Vesâik-i Mahkûke”, TOEM XI-XIV, İstanbul 1327, s. 697–

760, 873-881. EKİNCİKLİ, M., “Milli Mücadele’de Türk Ortodoksları” XII. Türk Tarih Kongresi (Ankara 12–16

Eylül 1994), Kongreye Sunulan Bildiriler IV, Ankara 1999, s. 1297–1308 ELÇİN, Ş., “Konya Vilâyetinde Uzunluk Ölçüleri”, Erdem Türk Halk Kültürü Özel Sayısı I, XIII/37,

Ankara 2002, 159–161. ELİBÜYÜK, M., “Türkiye’nin Tarihi Coğrafyası Bakımından Önemli Bir Kaynak, Mufassal Defterler”,

Coğrafya Araştırmaları I/2 (Şubat 1990), s. 11–42 ERCAN, Y.,“Osmanlı İmparatorluğu’nda Gayrimüslimlerin Ödedikleri Vergiler ve Bu Vergilerin

Doğurduğu Sosyal Sonuçlar”, Belleten LV/ 212, ( Ağustos 1991), s. 371–391. ERDEM, İ., “Akkoyunlu Devletini Meydana Getiren Aşiretler”, TİD VI, İzmir 1992, 243–265. ERDOĞRU, M. A., “Murad Çelebi Defterine Göre 1483 Yılından Önce Karaman Vilâyetinde Vakıf

Kuran Hayırsever Müslümanlar (Vâkıflar)”, BYODK (Nisan 1999) Bildiriler, s. 169–182. _______, “Kanunî’nin İlk Yıllarında Karaman Vilâyeti”, TİD VIII, İzmir 1993, s. 37–50. ERGENÇ, Ö., “XVIII. Yüzyılın Başlarında Edirne’nin Demografik Durumu Hakkında Bazı Bilgiler”, IX.

Türk Tarih Kongresi (21–25 Eylül 1981) Kongreye Sunulan Bildiriler III, Ankara 1989, s. 1415–1424.

______, “XVIII. Yüzyılda Osmanlı Sanayi ve Ticaret Hayatına İlişkin Bazı Bilgiler”, Belleten LII/203, (Ağustos 1988), s. 501–534.

ERMAN, E. S., “Türk Devlet İdaresinde ve Hukukunda Reform Hareketleri”, Prof. Dr. T. Bekir Balta’ya Armağan, SBFD, Ankara 1974, s. 153–161.

Page 413: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

BİBLİYOGRAFYA

389

ERZİ, A. S., “Akkoyunlu ve Karakoyunlu Tarihi Hakkında Araştırmalar”, Belleten XVII/ 70, (Nisan 1954), s. 179–221.

ERÖZ, M., “Sosyolojik Yönden Türk Yer Adları”, Türk Yer Adları Sempozyumu (11–12 Eylül 1984) Bildirileri, Ankara 1984, s. 43–53.

EYİCE, S., “İlk Osmanlı Devrinin Dinî-İçtimaî Bir Müessesesi Zâviyeler ve Zâviyeli Camiler”, İFM, XXII/1–2, (Ekim 1962-Şubat 1963), s. 3–80

________,“Anadolu’da Karamanlıca Kitâbeler (Grek Harfleriyle Türkçe Kitâbeler)”, Belleten XXXIX/153, (1975), s. 25–48.

_______, “Bahçe”, DİA. IV, s. 477–482. FAROQHİ, S., “Taxation and Urban Activites in Sixteenth Century Anatolia”, İnternational Journal of

Turkish Studies I/I (1980), s. 39–50 FEKETE, L., “Türk Vergi Tahrirleri”, (çev. S. Karatay), Belleten XI/42, (Nisan 1947), s. 299–328 FLEMMİNG, B., “Türkler-Anadolu Beylikleri”, İA. XII/2, s. 280–286. GARSTANG, J. “Arzawa ve Lugga Memleketleri”, (nşr. S. Gögüş), Belleten V/17, (1941), s. 17–32. GÖKBİLGİN, M. T., “Nâhiye”, İA. IX, s. 36–37 GÖKÇE, T., “Osmanlı Kânunnâmeleri ve Bir Kânunnâme Sûreti Hakkında”, TİD V, İzmir 1990, s. 201–

228. _______, “Tahrir Defterlerine Göre XVI. Yüzyılda Uşak Kazâsı: Kır İskân Yerleri ve Nüfus”, XIII. Türk

Tarih Kongresi (4–8 Ekim 1999), Kongreye Sunulan Bildiriler, III/III, Ankara 2002, s. 1365–1387.

GÖKER, M., “Türklerde Sanayi”, Belleten II/7–8, (Temmuz 1938), s. 439–444. GÖZLER, H. F., “Karamanlı Mehmet Bey ve Fermanı Üzerine”, Erciyes Dergisi XV/180, (Aralık 1992),

s. 2–3 GÖYÜNÇ, N., “700. Kuruluş Yılında Osmanlı Devleti Hakkında”, BYODK, (Konya 7–9 Nisan 1999)

Bildiriler, s. 11–15. ________, “Hâne”, DİA. XV, İstanbul 1997, s. 522-523. GÜÇER, L., “XVIII. Yüzyıl Ortalarında İstanbul’un İaşesi İçin Lüzumlu Hububatın Temini Meselesi”,

İFM XI/ 1–4, (1949–50), s. 398–399. GÜLENSOY, T., “Türk Dünyası ve Anadolu’da ortak Yer Adları”, Erdem IX/26, (Eylül 1996),Aydın

Sayılı Özel Sayısı II, s. 693–710. GÜMÜŞÇÜ, O., “Osmanlı Mufassal Tahrir Defterlerinin Türkiye’nin Tarihi Coğrafyası Bakımından

Önemi”, XIII. Türk Tarih Kongresi (4–8 Ekim 1999), Kongreye Sunulan Bildiriler, III/III, Ankara 2002, s. 1321–1338

HASSAN, Ü., “Siyasal Tarih Açıklamalı Bir Kronoloji” Türkiye Tarihi I, Osmanlı Devleti’ne Kadar Türkler, İstanbul 2000, s. 139–281

HINZ W., , “Ortaçağ Yakın Şarkına Ait Vergi Kitabeleri”, Belleten XIII/52, (Ekim 1949), s. 771–793. HOPWOOD, K., “Who Where The Isaurians?”, XI. Türk Tarih Kongresi (5–9 Eylül 1990) Kongreye

Sunulan Bildiriler II, Ankara 1994, s. 375–386 ________, “Rough Cilicia in The Third Century A.D.”, XII. Türk Tarih Kongresi (Ankara 12–16 Eylül

1994), Kongreye Sunulan Bildiriler I, Ankara 1999, HUART, CL. “Aksaray”, İA, I, s. 274. İBN’ÜL- EMİN MAHMUD KEMAL, “Evkâf -ı Hümâyun Nezaretinin Kuruluş Tarihi I” VD XV, (1982),

s. 90. İĞDEMİR, U., “Merhum Halil Ethem Eldem’in Türk Tarih Kurumuna Armağan Ettiği: Türk-İslâm Devri

Kitâbe Estampajları”, Belleten IV/16, (1940), s. 545–563. İLBERT, R., “İskenderiye Kozmopolit Bir Kent miydi?”, Modernleşme Sürecinde Osmanlı Kentleri,

İstanbul 1999, s. 153–168. İLTER, F., “Osmanlı Ulaşım Ağında Irmak Kenarı Bir Yerleşme: Osmancık”, Belleten, LII/203, (Ağustos

1988), s.535–570. İNALCIK, H.,- Yediyıldız, B., “Türkiye’de Osmanlı Araştırmaları I- Türkiye’de Modern Tarihçiliğin

Kurucuları”, XIII. Türk Tarih Kongresi (4–8 Ekim 1999), Kongreye Sunulan Bildiriler I, Ankara 2002, s. 85–220

________, “Batı Anadolu’da Yükselen Denizci Gazi Beylikleri, Bizans ve Haçlılar”, Uluslararası Haçlı Seferleri Sempozyumu, (İstanbul 23–25 Haziran 1997), Ankara 1999, s. 173–185.

________, “Türkler-Osmanlılar”, İA. XII/2, s. 286–308. ________, “XV. Asır Türkiye İktisadî ve İçtimaî Tarihi Kaynakları”, Osmanlı İmparatorluğu Toplum ve

Ekonomi, İstanbul 1993, s. 187–202.

Page 414: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

ERMENEK (1500-1600)

390

________, “Osmanlı İmparatorluğu’nun Kuruluş ve İnkişafı Devrinde Türkiye'nin İktisadî Vaziyeti Üzerinde Bir tetkik Münasebetiyle”, Osmanlı İmparatorluğu Toplum ve Ekonomi, İstanbul 1993, s. 139–186.

_______, “Köy, Köylü ve İmparatorluk”, Osmanlı İmparatorluğu Toplum ve Ekonomi, s. 1–14. _______, “Osmanlı Hukukuna Giriş: Örfi-Sultânî Hukuk ve Fatih’in Kanunları”, Osmanlı’da Devlet,

Hukuk, Adalet, İstanbul 2000, s. 27, 38. ______, “Osmanlılarda Raiyyet Rüsûmu”, Belleten XXIII/92, (1959), 575–610. KAFALI, M., “Anadolu’nun Fethi ve Türkleşmesi”, Erdem, Türklerde Hoşgörü Özel Sayısı I, (Ocak

1996), s. 5–18. KARPAT, K., “Türkler-Osmanlılar”, İA. XII/2, s. 286–381 KESKİOĞLU, O.,- Özaydın, A. T., “Bulgaristan’da Türk - İslâm Eserleri” VD XVII, (1983), s. 109–140. KILIÇ, R., “Seyyid ve Şeriflerin Osmanlı Yönetimiyle İlişkileri”, Bütün Yönleriyle Osmanlı Devleti

Kongresi, s. 425–436. KOÇ, Y., “XVI. Yüzyılın İkinci Yarısında Köylerin Parçalanması Sorunu: Bursa Kazâsı Ölçeğinde Bir

Araştırma”, XIII. Türk Tarih Kongresi (4–8 Ekim 1999), Kongreye Sunulan Bildiriler, III/III, Ankara 2002, s. 1961–1970.

KORKMAZ, Z., “Anadolu Yazı Dilinin Tarihi Gelişmesinde Beylikler Devri Türkçesinin Yeri”, VIII. Türk Tarih Kongresi (Ankara 11–15 Ekim 1976), Kongreye Sunulan Bildiriler II, Ankara 1981, s. 583–589

KÖPRÜLÜ, B ., “Evvelki Hukukumuzda Vakıf Nev’iyetleri ve İcareteynli Vakıflar”, İHFM, XVII/ 3–4, (1951), s. 688

KÖPRÜLÜ, M. F., “Abû İshak Kâzrûnî ve Anadolu’da İshâkî Dervişleri”, (Alm. Terc. Wittek , P.,-Çev. C. Köprülü), Belleten XXXIII/130, (1969), s. 225–232.

_________, “Anadolu Selçukluları Tarihi’nin Yerli Kaynakları”, Belleten, VII/26, (1943), s. 379–521 _________, “Âşık Paşa”, İA. I, s. 701–706. _________, “Baba”, İ.A. II, s. 165–166 _________, “Baybars I”, İA. I, s. 357–363 _________, “Bayrak”, İA. II, s. 401 _________, “Bektaş-Hacı Bektaş Veli”, İA. II, s. 461–464 _________,“Osmanlı İmparatorluğu’nun Etnik Menşei Meseleleri”, Belleten VII2/28, (1943), s. 219–

314. _________,“Anadolu Selçukluları Tarihi’nin Yerli Kaynakları”, Belleten VII/26, (1943), s. 379–521. _________, “Avşar”, İA. II _________,“Oğuz Etnolojisine Dair Tarihi Notlar (Salurlar)” (O.E.D.N),Türkiyât Mecmuası (T.M.) I,

İstanbul 1925 _________,"Salur", İ.A. X, s. 136–138 _________,“Yıldırım Bayezid’in İntiharı Meselesi”, Belleten VII/ 27, (1943), s. 591–599. KÖYMEN, M. A., “Anadolu’nun Fethi”, Türkiye Diyanet Dergisi I, (1961), s. 89–122. _________, “Selçuklu Devri Hukuku”, TDTD, 66, (Haziran 1992), s. 14–16. KRAMERS, J. H. “Subaşı”, İA XI, s. 78–79. ________, “Mahalle”, İA. VII, s. 144 KUFRALI, K., “Birgivî-Birgili Muhammed b. Pir Ali”, İA. II, s. 634–635 KUT, “Meyve Bahçesi”, Journal of Turkish Studies XXIX/205 (2005), s. 201–256 KÜTÜKOĞLU, M. S., “Mühimme Defterlerindeki Muamele Kayıtları Üzerine”, Tarih Boyunca

Paleografya ve Diplomatik Semineri Bildirileri, (30 Nisan- 2 Mayıs 1986), İstanbul 1988 LAURENT, B. S., “Bir Tiyatro Amatörü Ahmed Vefik Paşa ve 19. Yüzyılın Son Çeyreğinde Bursa’nın

Yeniden Biçimlenmesi”, Modernleşme Sürecinde Osmanlı Kentleri, (Edit. P. Dumont, F. Georgeon), İstanbul 1999. s. 79–98,

MARDİN, E.,“Huzur Dersleri”, İHFM XVII/3–4, (1951), s. 736–785. _______, “Harâc”, İA, V/1, s. 222–225. _______, “Kadı”, İA. VI, s. 42-46. MERCAN, İ. H., “Şeyh Alâeddin Ali Es-Semerkandî ve Menâkıbnâmesi, Menâkıbnâme’ye Göre Osmanlı

Karamanlı Mücadelesi”, XIII. Türk Tarih Kongresi (4–8 Ekim 1999), Kongreye Sunulan Bildiriler, III/III, Ankara 2002, s. 47–76.

MİCHON, J. L., “Dini Kurumlar”, İslam Şehri, (Edit. R. B. Serjeant), İstanbul 1992, s.13-50. MÜVERRİH VARDAN, “Türk Fütuhatı Tarihi (889–1269)”, (nşr. Hrant D. Andreasyan), TSD 1/2,

İstanbul 1937

Page 415: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

BİBLİYOGRAFYA

391

MİNORSKY, V., “Uzun Hasan”, İA. XIII, s. 91-96. NACİ, A., “Anadolu'da Türklere Ait Yer İsimleri”, T.M. II, İstanbul 1927, s. 246–259. NAGY, Gy. K., “XVII. Yüzyılda Osmanlı İmparatorluğunda Merkezi Yönetimin Başlıca Sorunları”

AÜTAD, VII/ 12–13, (1973), s. 49–56. NAŞABÎ, H., “Eğitim Kurumları”, İslam Şehri, (Edit. R. B. Serjeant), İstanbul 1992, s. 89-120. NEW WEBSTER’S DİCTİONARY and Thesaurus of The English Language, “Tiberius”, Danbury 1993. OCAK, A. Y., “Baba İlyas”, DİA, IV, İstanbul 1991 ________, “Baba İshak”, DİA. IV, s. 368. OCAK, A. Y.,- Faroqhi, S., “Zaviye”, İA XIII, s. 468. ORAL, M. Z.,“Fatih Sultan Mehmed’in Gevale Kalesi İle Karaman İllerini Fethi ve Hafidî’nin Tercî-i

Bendi”, VD IV, (1958), s. 81–90. ORAL, M. Z., “Karamanoğulları Tarihine Ait Vesikalar: Yatağan Mürsel Vakfiyesi”, Belleten XVIII/71,

(1954), s. 337–345. ÖNEY, G., “İran’da Erken İslam Devri Alçı İşçiliğinin Anadolu Selçuk Sanatında Akisleri”, Belleten

XXXVII/147 (Temmuz 1973), s. 257–277. ÖZ, T., “Topkapı Sarayı Müzesi Arşivi’nde Fatih II. Sultan Mehmed’e Ait Belgeler” Belleten XIV/53

(Ocak 1950), s. 49–56. ÖZÇELİK, S., “Avrupa feodalitesi İle Türklerin Tımar Teşkilâtının Mukayesesi”, İHFM, XVII/ 3–4,

(1951), s. 848–849. _______,“Feodalitenin İçtimaî Mahiyeti, Menşei, Avrupa’nın Siyasî ve Medenî İnkişafındaki Rolü”,

İHFM XVII/ 1- 2, ( 1951), s. 373 ____ ÖZDEMİR, R., “Osmanlı Döneminde Antalya’nın Fizikî ve Demografik Yapısı (1800–1867)”, XI. Türk

Tarih Kongresi (Ankara 5–9 Eylül 1990), Kongreye Sunulan Bildiriler IV, Ankara 1994, s. 1369–1393.

_______, “Ankara ve Antakya Sancaklarına Ait Bazı Gelir ve Giderlerin Mukayesili Tahlili (1790-1806)”, Şerafettin Turan Armağanı, Antakya 1996, s. 127-212.

ÖZER, Y. Z., “Timur’un Yaptığı İşlere Toplu Bir Bakış”, Belleten IX/36 (1945), s. 423–467 ÖZKAYA, Y.,“Osmanlı İmparatorluğunda XVIII. Yüzyılda Göç Sorunu”, AÜTAD, XIV/25, (1981–82),

s. 171–210. ÖZTÜRK, M., “Osmanlı Para Politikası”, XIII. Türk Tarih Kongresi (Ankara 4–8 Ekim 1999),

Kongreye Sunulan Bildiriler III/III, Ankara 2002, s. 1593–1605. ________, “Osmanlı Dönemi Fiyat Politikası ve Fiyatların Tahlili”, Belleten LV/ 212, ( Nisan 1991), s.

87–100. PARLATIR, İ., “Türk Sosyal Hayatında Kölelik”, Belleten XLVII/187 (Temmuz 1983), s. 805–830. PARMAKSIZOĞLU, İ., “Kemal Paşa-zâde”, İA. VI, s. 561–566. PEDERSEN, J., “Mescid”, İA. VIII, s. 1–71. SAĞLAM, O. F., “Şimdiye Kadar Görülmeyen Cimri Sikkesi”, Belleten IX/35, (Temmuz 1945), s. 299–

303. SAHİLLİOĞLU, H., “Ruznâmçe”, Tarih Boyunca Paleografya ve Diplomatik Semineri Bildirileri,

(30 Nisan- 2 Mayıs 1986), İstanbul 1988. _________, “Onbeşinci Yüzyıl Sonunda Bursa’da Dokumacı Köleler”, Atatürk Konferansları VIII

(1976–1977), Ankara 1983, s. 217–230. SAYAR, M. H., “Antik Kilikya’da Şehirleşme”, XII. Türk Tarih Kongresi (Ankara 1994), Kongreye

Sunulan Bildiriler I, Ankara 1999 SERTER, V.Z., “Osmanlılar Döneminde Kıbrıs’ta Türk Adaleti (1571–1878)”, XIII. Türk Tarih

Kongresi (4–8 Eylül 1999), Kongreye Sunulan Bildiriler, III/I, Ankara 2002, s. 217–246. SERTOĞLU, M., “Osmanlı İmparatorluğu Devrinde Toprak Dirliklerinin Şekilleri”, VI. Türk Tarih

Kongresi (20–26 Ekim 1961), Bildiriler, Ankara 1967, s. 282. SEVİM, S.,“Tahrir Defterlerindeki Muhassıl Deyimi Üzerine Bazı Bilgiler”, Uluslar Arası

Kuruluşunun 700. Yıl Dönümünde Bütün Yönleriyle Osmanlı Devleti Kongresi (Konya, 07–09 Nisan 1999), Konya 2000, s. 219–226.

SOBERHEİM, M. “Hoşkadem”, İA. V/1, s. 564–565. SÜMER, F. “Abbasiler Tarihinde Orta Asyalı Bir Prens Afşin”, Belleten LI/200 (1987), 651–666 _________,“Anadolu’da Yaşayan Bazı Üçoklu Oğuz Boylarına Mensup Teşekküller”, İFM XI/ 1–4,

(1949–50), s. 437 _________, “Çepniler I”, TDTD 55, (Temmuz 1991), s. 3–11 _________, “Çepniler II”, TDTD 56, (Ağustos 1991), s. 5–6

Page 416: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

ERMENEK (1500-1600)

392

_________, “İlhanlı Hükümdarlarından Abaka, Argun Hanlar ve Ahmed-i Celâyir” Belleten LIII/ 206, (Nisan 1989), s. 175–198

_________, “Kara-Koyunlular”, İA. VI, _________, “Turgutlular”, İA. XII/2, s. 120–122 _________, “XVI. Asırda Anadolu, Suriye ve Irak’ta Yaşayan Türk Aşiretlerine Umumî Bir Bakış” İFM,

XI/ 1- 4, (1949–1950), s. 518. ŞEKER, M., “Vakfiyelerin Türk Kültürü Bakımından Özellikleri”, TİD. VIII, İzmir 1993, s. 1–18. TANOĞLU, A., “İskân Coğrafyası, Esas Fikirler, Problemler, Metod”, TM. XI (İstanbul 1954), s. 1–3. TAŞDEMİRCİ, E., “Medreselerin Doğuş Kaynakları ve İlk Zamanları”, Erciyes Üniversitesi Sosyal

Bilimler Enstitüsü Dergisi II, (1989), s. 269–279. The Cambridge Ancient History, “Late Antiquity: Empire and Successors A.D. 425–600”, (Edited by

A. Cameron, B. W.-Perkins, M. Withby), Volume XIV TEKİNDAĞ, Ş., “Ermenek”, İA. IV, s. 316–317. __________, “Karamanlılar”, İA. VI, s. 316-329. __________,“Alâüddin Keykubad ve Halefleri Zamanında Selçuklu-Küçük Ermenistan Hudutları”, T.D.

II/I, (1949–1950), İstanbul 1950. __________,“Son Osmanlı-Karaman Münasebetleri Hakkında Araştırmalar”, T.D. XVII-XVIII,

İstanbul 1963 __________, “Şemsüddin Mehmed Bey Döneminde Karamanlılar”, T.D. XIX, İstanbul 1964. __________, “Teke-oğulları”, İA. XII/1, s. 128–133. TOKATLI, Ü., “Elvan Çelebi’nin Eseri (el)-Menâkıbu’l-Kudsiyye Fi’ (il) Menakıbi’l-Ünsiyye”, Erciyes

Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi II, (1998), s. 259–268. TURAN, O., “Keykâvus I”, İA. VI, s. 636. _________, “Keykâvus II”, İA. VI, s. 642–645 _________, “Kıbrıs Tarihi Üzerinde Çalışmalar I, Orta Çağlarda Türkiye-Kıbrıs Münasebetleri”,

Belleten XXVII/110, (1964), s. 209–227. __________, “Keykubad I”, İA. VI, s. 646–661. __________, “Türkiye Selçuklularında Toprak Hukuku, Mîrî topraklar ve Hususî Mülkiyet Şekilleri”,

Belleten XII/47, (1948), s. 549–574. UĞUR, M. F., “Eski Karaman Vilâyetine Ait Kanunlar”, Konya Mecmuası XI/7, (Konya 1937), s. 433–

438. UNAN, F., “Osmanlı İlmiye Tarikinde Payeli Tayinler Yahut Devlette Kazanç Kapısı”, Belleten

LXII/223, (Nisan 1998), s. 45 (41–64), UZUNÇARŞILI, İ. H., “Karamanoğulları Devri Vesikalarından İbrahim Beyin Karaman İmareti

Vakfiyesi”, Belleten I\ 1, ( 2 Kanun 1937), Ankara 1995, s. 56–164. ________.,“ Sultan II. Murad’ın Vasiyetnâmesi”, VD IV, (1958), s. 1–18. ________,“Emir Çoban Soldoz ve Timurtaş, I. Emir Çoban Soldoz”, Belleten XXXI/124, (Ekim 1967), s.

601–646. ________, “Hamid-oğulları”, İA. V/1, s. 189–191. _________, “Osmanlı Tarihin İlk Devrelerine Ait Bazı Yanlışlıkların Tashihi”, Belleten XXI/81, (Ocak

1957) __________, “Akça”, İA I, s. 232. ÜLGENER, S. F. “XIV. Asırdan beri Esnaf Ahlâkı ve Şikâyeti Mucip Bazı Halleri”, İFM XI/ 1- 4, (1949–

1950), s. 388 ÜNAL, A.,“M.Ö: II. Binyıl Anadolu’sunda Doğal Afetler”, Belleten XLI/163 (Temmuz 1977), 423–446. ÜNAL, M. A., “1056/1646 tarihli Avârız Defterlerine Göre XVII. Yüzyıl Ortalarında Harput”, Belleten

LI/199 (1987), s. 119–129. VARLIK, M. Ç., “XVI. Yüzyılda Kütahya Şehri”, VIII. Türk Tarih Kongresi, (Ankara 11–15 Ekim

1976), Kongreye Sunulan Bildiriler II, Ankara 1981, s. 1481–1491. __________,“XVI. Yüzyılda Kütahya Sancağında Yerleşme ve Vergi Nüfusu”, Belleten LII/202 (Nisan

1988), s. 114–118. WİTTEK, P., “Ankara Bozgunundan İstanbul’un Zaptına 1402–1455”, (nşr. H. İnalcık), Belleten VII/27,

(1943), s. 557–587. YALTKAYA, M. Ş., “Tanzimat’tan Evvel ve Sonra Medreseler”, Tanzimat I, (Tanzimat’ın 100. Yıl

Münasebetiyle), İstanbul 1940, s. 463–467. YEDİYILDIZ, B., “Vakıf Müessesesinin XVIII. Asır Türk Toplumundaki Rolü”, VD XIV (1982).

Page 417: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

BİBLİYOGRAFYA

393

________, “Müessese-Toplum Çerçevesinde XVIII. Asır Türk Toplumu ve Vakıf Müessesesi”, VD XV (1982), s. 24 vd.

________, “XVIII. Asır Türk Vakıflarının İktisadi Boyutu”, VD. XVIII, (1984), s. 5–41 ________, “Türk Kültür Sistemi İçerisinde Vakfın Yeri”, VD XX, (1988). ________, “Türkiye’de yer Adı Verme Usulleri”, Türk Yer Adları Sempozyumu (11–13 Eylül 1984)

Bildirileri, Ankara 1984, s. 28–38. YEROLİMPOS, A., “Tanzimat Döneminde Kuzey Yunanistan'da Şehircilik ve Modernleşme”,

Modernleşme Sürecinde Osmanlı Kentleri, s. 38. (31–59) YİNANÇ, M. H., “Akkoyunlular”, İA. I, s. 251–270 ___________, “Alâiye”, İA. I, s. 287–289. ___________, “Bayezid I”, İA. I, s. 369–392. ___________, “Feridun Beğ Münşeâtı”, TOEM, Cüz 63, s. 77–81, İstanbul 1921 YÜCEL, Y., “XIV-XV. Yüzyıllar Türkiye Tarihi Hakkında Araştırmalar”, Belleten XXXV/140, (1971), s.

665–719. __________, “Anadolu Beyliklerinde Devlet Teşkilâtı ve Toplum Hayatı”, Belleten LIV/210, (Ağustos

1990), s. 805–823. _________, “Candaroğulları Beyliği (1439–1461)”, Belleten XXXIV/135, (Temmuz 1970), s. 377–408 _________, “XVI-XVII. Yüzyıllarda Osmanlı İdarî Yapısında Taşra Ümerâsının Yerine Dair

Düşünceler”, Belleten XLI/163 (Temmuz 1977), s. 495–506. ZACHARİADOY, Elizabeth A. “Karamanoğlu İbrahim’in Saltanatının İlk Yılları”, (trc. M. A. Erdoğru),

TİD, İzmir1999. TAMER, V., “Fatih Devri Ricalinden İshak Paşa’nın Vakfiyeleri ve Vakıfları”, VD IV, (1958), s. 107–

124.

Page 418: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

DİZİN

DİZİN

A

Abdullah b. Hüsameddin Altunbaş............... 144 Abdurrahman.....XIV, 12, 15, 20, 21, 24, 25, 26,

28, 29, 30, 31, 32, 33, 34, 35, 42, 43, 44, 54, 56, 58, 73, 74, 97, 102, 106, 109, 121, 122, 182, 187, 189, 195, 199, 211, 213, 254, 263, 325, 326, 334, 340, 341

Abdüllatif Halife Mektebhânesi ........... 162, 170 Adana Vilayeti................................................ 48 Adiller .......165, 227, 240, 245, 246, 270, 273,

276, 282, 286, 300, 317, 327, 356, 357, 364, 370

Ahilerin........................................................... 25 Ahmed Bey’den.............................................. 23 Akça Mescid.......65, 75, 95, 117, 118, 119, 136,

138, 198, 382 Akçamescidlü ......58, 68, 70, 75, 80, 81, 136,

138, 168, 280, 352, 356 Akdeniz ......XI, 1, 3, 8, 11, 18, 44, 45, 82, 84,

193, 226, 279, 290, 309, 312, 353, 358, 359, 360, 361, 387, 389, 392

Akmanastır .....9, 164, 166, 167, 233, 236, 237, 238, 246, 270, 272, 275, 282, 284, 285, 286, 318, 325, 336, 341, 342, 351, 356, 365, 370

Akşehir .... XV, XX, 18, 26, 28, 29, 31, 34, 36, 40, 43, 83, 194, 208, 223, 327, 328, 347, 357, 392

Alâ’ed-din..... 14, 16, 22, 23, 24, 25, 26, 27, 28, 29, 31, 40, 87, 92, 154, 179, 194, 387

Aladağ Kazası....................................... 176, 177 Alakilise ............................................... 247, 257 Alakilise Köyü Evlâd-ı Cece Mescidi .......... 130 Alakilise ......9, 223, 233, 247, 282, 286, 304,

314, 318, 319, 370 Altuntaş mezraası ......................................... 223 Ankara ..........VIII, X, XI, XII, XIV, XV, XXIII,

XXIV, XXVI, 1, 2, 3, 4, 7, 8, 10, 11, 12, 13, 14, 15, 16, 17, 19, 21, 22, 24, 25, 26, 27, 28, 29, 30, 31, 33, 35, 45, 47, 48, 49, 51, 52, 53, 56, 62, 63, 64, 69, 71, 74, 75, 77, 79, 80, 81, 82, 87, 90, 96, 179, 182, 196, 204, 215, 225, 272, 273, 275, 276, 287, 288, 320, 321, 334, 337, 350, 353, 354, 360, 384, 385, 386, 387, 388, 389, 390, 391, 392, 393, 394, 395, 396, 397

Arabşah.......58, 68, 69, 73, 78, 80, 81, 103, 140, 146, 184, 356

Arifiye .......................................................... 195 Arnava ....86, 135, 137, 139, 187, 237, 238, 247,

270, 277, 282, 286, 291, 314, 335, 356, 365, 370

Arnava Mescidi ............................................ 135 Arzawa ülkesi ................................................... 3

Asur...................................................................4 Aşağı İzvid ...... 56, 69, 106, 107, 218, 219, 233,

253, 260, 274, 277, 286, 303, 304, 306, 311, 312, 313, 316, 317, 318, 356

Aşağı İzvid Camii .................................106, 107 Avşar ............................... 12, 226, 243, 359, 394

B

Baba İlyas..........................................13, 14, 395 Babaî ...............................................................13 Babil Devleti .....................................................4 Bad-ı Hevâ ....................................................219 Bağarası...... 57, 68, 69, 76, 78, 80, 81, 189, 276,

308, 341, 356 Balabâniyân...........................................240, 245 balık ................................................................62 Bâlî ve İbrahim Paşa .....................................130 Balkasun..... XVIII, 17, 173, 175, 176, 177, 178,

205, 206, 223, 233, 237, 238, 241, 247, 253, 257, 273, 275, 276, 284, 285, 286, 300, 315, 318, 339, 343, 356, 357, 364, 370

Başbakanlık Osmanlı Arşivleri ....VIII, XII, XV, XVI

Başdere ...... 92, 114, 115, 116, 135, 137, 139, 165, 166, 186, 206, 227, 233, 236, 237, 238, 241, 243, 245, 248, 263, 270, 274, 275, 282, 284, 285, 286, 300, 302, 316, 317, 318, 319, 340, 356, 357, 364, 365, 370

Başdere Camii ...............................................114 Başdere Derziler Mescidi..............................135 Başköy ....... 94, 102, 114, 115, 116, 193, 227,

237, 238, 241, 242, 244, 249, 270, 275, 282, 286, 310, 313, 314, 316, 317, 335, 356, 364, 365, 370

Başköy Camii..........................................95, 114 Baybars .............................................17, 18, 394 Bazar ...... 57, 68, 73, 78, 80, 81, 117, 124, 136,

138, 198, 356 Bedene ....... 141, 156, 159, 160, 205, 207, 224,

249, 276, 282, 286, 334, 356, 365, 366, 370 Bedene Şeyh Hasan Zaviyesi ........................156 Bednam ...... 101, 102, 108, 113, 115, 116, 134,

137, 139, 141, 150, 151, 159, 160, 162, 168, 169, 170, 171, 173, 191, 205, 206, 232, 237, 238, 249, 262, 274, 276, 282, 286, 291, 304, 310, 325, 326, 334, 340, 356, 370, 382

Bednam Muhyiddin Fakih Camii..................108 Bedreddin İbrahim Bey.............................22, 23 Berat..... 101, 143, 164, 191, 209, 210, 212, 227,

250, 276, 280, 282, 293, 316, 356, 370 Beyşehir .... XX, 27, 28, 31, 32, 33, 34, 36, 40,

83, 155, 194, 352 Bisecik ....... 174, 237, 238, 250, 276, 282, 286,

304, 312, 313, 314, 356, 370

Page 419: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

DİZİN

395

Boyalık ...... 52, 141, 153, 156, 157, 159, 160, 189, 227, 233, 237, 238, 250, 275, 283, 284, 285, 286, 317, 318, 341, 342, 356, 370

Boyalık Şeyh Yumlu Zaviyesi ...................... 153

C

Celal....55, 57, 78, 117, 124, 125, 127, 169, 185, 198

Celâl....56, 68, 69, 70, 73, 80, 81, 125, 136, 138, 356

Celâl (Hallâc) Mahallesi ................................. 73 Celâl mahallesinde.......................................... 56 Cenne ..... 74, 108, 111, 112, 115, 116, 164, 165,

188, 233, 236, 237, 238, 251, 270, 274, 275, 283, 286, 291, 304, 307, 314, 317, 340, 356, 365, 370

Cermenikya....................................................... 6 Cevas zemini......................................... 189, 340 Claudiopolis...................................................... 5 Coşum................................................. 54, 68, 70 Cumma ...... 54, 55, 56, 68, 70, 73, 78, 80, 81,

117, 119, 120, 136, 138, 184, 198

Ç

Çavuşlar ..... XXII, 101, 148, 167, 176, 205, 227, 236, 237, 238, 251, 270, 276, 283, 284, 285, 286, 291, 304, 314, 317, 324, 326, 356, 365, 366, 370

Çiftlü............................................................. 215 Çimene ...... 237, 238, 247, 252, 270, 275, 301,

304, 313, 314, 318, 324, 356, 366, 370 Çukurbağ ..... 114, 115, 116, 136, 141, 155, 156,

159, 160, 224, 227, 237, 238, 241, 242, 245, 252, 270, 272, 275, 283, 286, 335, 356, 364, 370

Çukurbağ Camii............................................ 114 Çukurbağ Şeyh Halil b. Şeyh İsmail Zaviyesi

................................................................. 155 çüllah .................................................... 202, 356

D

Dağlık Kilikya .................................. 3, 5, 7, 193 Daran ... 109, 237, 238, 241, 242, 244, 252, 272,

276, 283, 286, 305, 317, 318, 356, 370 Davdas ...... 111, 115, 116, 134, 135, 137, 139,

141, 153, 159, 160, 182, 209, 233, 237, 238, 242, 244, 253, 257, 258, 262, 274, 277, 283, 286, 291, 312, 316, 318, 356, 370

Davdas Derviş Ahmed Zaviyesi ................... 153 Davdas Hacı Ahmed Mescidi ....................... 134 Davdas Hacı Ramazan Mescidi .................... 135 Davdas İshak Camii ...................................... 111 Davdas Köyü Hamamı.................................. 182 Debbağhâneler .............................................. 207 Dedelü Köyü......... 176, 177, 178, 244, 317, 339 defter-i atîk..... XI, 107, 108, 110, 111, 123, 132,

152, 156, 164, 166, 177, 180, 190

defter-i cedîd .................................................. XI defter-i Haydar ..............................................XII defter-i köhne...........XI, 108, 133, 134, 149, 151 Değirmenlik....56, 57, 68, 69, 75, 78, 80, 81, 97,

121, 124, 125, 126, 127, 136, 138, 143, 181, 185, 190, 198, 234, 356

Develi Karahisar....................................... 16, 44 Dış-il............................................................... 11 Dindebolı ......113, 115, 116, 135, 137, 139, 141,

152, 159, 160, 162, 170, 188, 190, 205, 233, 236, 237, 238, 240, 245, 253, 254, 263, 270, 272, 274, 277, 283, 286, 291, 295, 303, 305, 310, 313, 316, 317, 318, 319, 327, 333, 356, 364, 365, 370

Dindebolı Bayram Seydi Zaviyesi................ 152 Dindebolı İlyas Fakih Camii ........................ 113 Dindebolı Mektebhânesi....................... 162, 170 Dindebolı Musa Fakı Mescidi ...................... 135 Dindebolı Oluk Mescidi ............................... 135 Divân-ı Hümayûn Defterleri......................XVIII

E

Eğitim Kurumları ................................. 161, 192 ehl-i fesat .............................................. 347, 351 Elbistan..................................................... 12, 18 Emevî Devleti................................................... 8 Ereğli .... XIII, 10, 11, 13, 14, 21, 24, 25, 29, 31,

32, 33, 34, 35, 40, 41, 42, 43, 44, 47, 83, 180, 216, 276, 357, 359, 388

Erekoğlu Mescidi ......................................... 128 Ermenek Hacı Süleyman Mektebhânesi....... 169 Ermenek Kadısı Mevlâna Gıyaseddin b.

Safiyyüddin.............................................. 162 Ermenek Kalesi .......... XI, 15,16, 50, 66, 86, 88, 117 Ermenek Kazâsı...................................... 38, 275 Ermenek-Anamur yolu ................................. 185 Erzen .................................................... 288, 289 Erzincan ........................XXVI, 25, 65, 388, 390 Eskice ...... XXII, 92, 169, 174, 205, 227, 233,

236, 237, 238, 254, 255, 264, 269, 274, 275, 283, 286, 290, 295, 304, 311, 314, 316, 339, 343, 356, 357, 364, 366, 370

Evlâd-ı Fariske .....222, 240, 242, 286, 295, 305, 317, 319

Evliya Çelebi .... XXIV, 50, 56, 61, 62, 63, 64, 65, 67, 72, 84, 85, 86, 88, 89, 94, 95, 96, 100, 104, 117, 178, 179, 180, 183, 196, 200, 280, 307, 308

Ezvendi....... 205, 209, 218, 219, 237, 238, 255, 272, 274, 277, 283, 286, 291, 304, 313, 316, 317, 318, 356, 370

F

F. Barbaros ..................................................... 10 Fariske ...... XXII, 144, 164, 165, 166, 167, 179,

205, 222, 224, 234, 236, 237, 238, 239, 240,

Page 420: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

ERMENEK (1500-1600)

396

241, 242, 245, 246, 256, 272, 273, 277, 283, 286, 290, 291, 295, 300, 302, 304, 305, 317, 324, 327, 336, 339, 344, 356, 357, 364, 370

Farsaklar ......................................................... 44 Firik .................................................... IV, 4, 358 Fit ......135, 137, 139, 224, 237, 238, 241, 243,

244, 256, 270, 272, 277, 283, 286, 298, 314, 334, 356, 366, 370

Fit Köyü Yusuf Mescidi ............................... 135

G

galle......112, 150, 151, 152, 155, 159, 160, 176, 178, 248, 289, 294, 295, 296, 298, 300, 373

Gargara ...... XXII, 53, 99, 101, 103, 127, 133, 137, 139, 141, 144, 149, 150, 158, 159, 160, 162, 164, 166, 167, 170, 176, 190, 205, 227, 233, 236, 237, 238, 244, 248, 256, 262, 275, 276, 283, 286, 291, 304, 307, 312, 314, 315, 317, 318, 319, 326, 332, 334, 337, 356, 364, 365, 370

Gargara Köyü Kışla Mescidi ........................ 133 Gargara Köyü Midillü Mescidi .................... 133 Gerdeli……..101, 110, 136, 144, 237, 238, 257,

273, 276, 286, 304, 307, 310, 312, 314, 319, 339, 356, 370

Germanicus..................................1, 5, 6, 64, 358 Germiyan.................................19, 20, 28, 30, 39 Görmel .......59, 141, 148, 158, 160, 164, 166,

167, 185, 227, 237, 238, 247, 257, 270, 272, 274, 276, 283, 284, 285, 286, 291, 312, 313, 318, 319, 324, 334, 356, 364, 365, 366, 370

Görmel Zaviyesi ................................... 148, 149 Gülnar .....XVII, XXIII, 15, 16, 40, 47, 48, 52,

93, 97, 101, 122, 164, 165, 166, 167, 185, 190, 197, 244, 247, 248, 250, 259, 267, 275, 276, 279, 285, 291, 300, 301, 325, 327, 334, 335, 352, 360, 365

Günderler......133, 137, 139, 141, 157, 159, 160, 233, 237, 238, 239, 242, 258, 276, 283, 284, 285, 286, 291, 312, 314, 334, 356, 370

Günderler Şeyh Paşa .................................... 141 Gürağaç .................................224, 269, 275, 364 Güzve ...112, 191, 233, 237, 238, 258, 270, 276,

283, 286, 310, 314, 317, 335, 336, 356, 365, 370

H

Hacı Alâeddin .......92, 93, 241, 244, 245, 256, 300, 324

Hacı Ali Bey Mescidi ..............57, 121, 198, 199 Hacı Ali Mescidi .......................................... 129 Hacı İvaz Zaviyesi........................................ 145 Hacı Mehmed b. Abdülkerim Halîfe

Muallimhânesi ......................................... 170 Hacı Mehmed Mescidi ..................129, 132, 207 Hacı Muhyiddin Camii ......................... 111, 274 Hacı Ömer Mescidi ...................................... 128

Hacı Saidlü.................... 176, 177, 223, 241, 248 Hacı Yâdigâr Mescidi ...................................119 Hacı, Çelebi...................................................191 Halil Bey ...... 2, 22, 24, 39, 74, 93, 95, 100, 101,

102, 103, 109, 114, 115, 116, 140, 142, 143, 147, 150, 151, 157, 158, 159, 160, 168, 180, 181, 185, 187, 190, 191, 199, 206, 274, 280, 301, 340, 382

Halil Bey (Sifas-Sipas) Camii .......................100 Halil Bey Evlâd-ı Karaman Camii ................114 Halil Bey Evlâdı Karaman Zaviyesi..............142 Hamid...... 12, 22, 27, 32, 39, 77, 208, 216, 227,

288, 388, 396 Hazerfen Hüseyin............................................47 Hazîne-i Amire.............................................XIV Heraklius ...........................................................8 Hitit Kralı ..................................................3, 193 Hoca Cevher Mescidi..... 55, 58, 122, 182, 199,

206 Hocendi Beli .............................................XI, 45 Hüdâvendigâr . 25, 148, 216, 217, 231, 281, 335,

336

I

I. Alâ’ed-din Keykubâd...................................87 I. İzzeddin Keykâvus.......................................11 I. Murad’dan ...................................................39 II. Selim................................. 197, 220, 254, 346 II. Süleyman Şah .............................................10 IV. Konstantin...................................................8

İ

İbn Bîbi ...............................................XXIV, 87 İçel Sancağı ..... XII, XIII, XIV, XV, XVI, XVII,

XX, XXII, XXIII, XXV, 2, 45, 47, 48, 52, 65, 78, 83, 125, 170, 202, 204, 216, 217, 271, 272, 315, 318, 353, 387, 392

İkiz-İkizce .....................................................241 İnoluk ............................................224, 270, 365 İotape ................................................................5 İrnebolı ...... 195, 200, 207, 208, 214, 218, 219,

224, 227, 233, 237, 238, 259, 269, 272, 274, 277, 283, 285, 286, 291, 294, 304, 307, 313, 314, 325, 326, 334, 356, 364, 370

İskender Bey Mescidi............................127, 198 İznebolı ......XVII, 7, 9, 54, 56, 59, 69, 110, 112,

113, 115, 116, 131, 132, 136, 137, 139, 141, 147, 148, 150, 154, 157, 159, 160, 169, 187, 189, 190, 203, 207, 213, 219, 227, 232, 233, 237, 238, 242, 246, 259, 260, 269, 272, 274, 277, 283, 284, 285, 286, 304, 313, 314, 325, 326, 327, 333, 334, 337, 350, 356, 366, 370

İznebolı Cami-i Diğer ...................113, 115, 116 İznebolı Hacı Şemseddin Mescidi.................131 İznebolı Halil Bey .........................................141

Page 421: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

DİZİN

397

İznebolı Köyü ...... XVII, 54, 56, 59, 112, 113, 131, 136, 141, 154, 157, 189, 190, 203, 213, 219, 232, 259, 285, 337, 350

İznebolı Mescidi ........................................... 131 İznebolı Veli v. Emeleddin Camii ................ 112

K

Kalkaşandî ................XXIV, XXV, 66, 196, 308 Kalykadnos ....................................................... 7 Kamerüddin ...................................... 13, 87, 226 Kâmil İlisulu .................................. XXV, XXVI Kamil Kepeci .......................................... IX, 384 Kanuni Sultan Süleyman ....................XIV, XIX Karaman Beylerbeyisi............ XIX, 58, 326, 334 Karaman Eyaleti Kanunnamesinde............... 222 Karaman Neslinden Efendi Çelebi Zaviyesi .......

146 Karaman Vilayeti......XII, XIII, XIV, XVI, XIX,

XX, 44, 83, 141, 215, 334, 347, 392 Karamanlılar .... 2, 12, 14, 15, 17, 21, 22, 25, 27,

28, 31, 32, 33, 35, 36, 39, 72, 87, 121, 175, 227, 386, 396

Karamanoğlu Hamamı .................................. 179 Kasım .... XI, XIV, XX, XXII, XXIII, 2, 18, 22,

32, 36, 39, 42, 43, 45, 50, 53, 70, 102, 141, 152, 159, 160, 202, 243, 254, 267, 322, 323, 340, 341, 351, 353, 366, 392

kâtib ........................................................... X, 51 Kâtib Çelebi ...XXV, 18, 62, 65, 66, 67, 88, 196,

307, 308, 385 Kayseri..... XIII, XX, 18, 23, 25, 30, 31, 40, 41,

64, 83, 194, 387 Kazancı .... 9, 121, 128, 193, 205, 227, 233, 237,

239, 259, 261, 276, 279, 283, 286, 294, 304, 318, 327, 356, 370, 371

Kemal Hoca Mescidi ...................... 94, 125, 126 Kemeros.... XIV, 68, 69, 72, 78, 80, 81, 94, 121,

125, 126, 129, 136, 137, 138, 356 Keremüddin ...... 166, 167, 176, 189, 233, 237,

239, 261, 276, 283, 284, 285, 286, 314, 325, 341, 342, 356, 364, 370

Kerimüddin Karaman ......... 2, 15, 173, 174, 359 Kıbrıs ....XXI, XXII, XXIII, XXV, 3, 11, 19, 32,

33, 37, 43, 46, 47, 53, 54, 194, 197, 202, 252, 266, 271, 279, 300, 301, 325, 326, 327, 333, 334, 335, 336, 337, 346, 349, 351, 352, 353, 354, 355, 356, 357, 360, 361, 362, 369, 372, 383, 387, 391, 392, 395, 396

Kızılca ...... 168, 177, 227, 253, 262, 273, 275, 283, 304, 356, 370

Kızılin ...... 227, 262, 269, 270, 273, 275, 277, 283, 284, 285, 304, 314, 316, 335, 356, 365, 370

Kiçibazar......... 68, 74, 78, 80, 81, 112, 184, 356 Kilikya Eyaleti .................................................. 6 Kilise............................... 67, 131, 157, 158, 192 Konstantin Porphyrogenetos............................. 9

Konya .... XI, XII, XV, XVI, XX, XXVI, 1, 3, 4, 10, 12, 14, 15, 17, 18, 19, 21, 22, 23, 24, 25, 27, 28, 29, 30, 31, 32, 33, 35, 36, 39, 40, 41, 42, 45, 47, 48, 55, 58, 64, 65, 71, 77, 86, 87, 90, 91, 105, 108, 117, 140, 154, 161, 164, 165, 166, 167, 168, 169, 171, 179, 180, 181, 185, 193, 194, 195, 196, 197, 200, 201, 212, 214, 225, 226, 241, 246, 287, 288, 327, 328, 348, 351, 357, 372, 376, 385, 386, 387, 388, 389, 390, 391, 392, 393, 395, 396

Koru Mahallesi Satılmış Mescidi ................. 132

L

Lafza.....101, 110, 136, 137, 139, 188, 203, 205, 207, 208, 233, 237, 239, 257, 263, 270, 272, 277, 285, 286, 291, 301, 304, 312, 314, 316, 318, 319, 326, 327, 334, 356, 364, 365, 370

Lafza Köyü............136, 188, 203, 257, 270, 285 Lafza Köyü Mescidi ..................................... 136 Lafza Mevlâna Mehmed v. Şeyh Ahmed

Mescidi .................................................... 136 Lamus ...... 92, 93, 109, 115, 116, 141, 151, 152,

153, 159, 160, 166, 169, 205, 233, 237, 239, 241, 244, 262, 270, 274, 277, 285, 286, 291, 304, 314, 316, 324, 356, 365, 370

Larende .... XI, XV, XX, 3, 7, 11, 12, 13, 15, 16, 18, 20, 22, 23, 24, 29, 30, 31, 33, 35, 36, 41, 42, 43, 45, 66, 68, 71, 74, 83, 92, 93, 146, 164, 165, 166, 168, 185, 193, 194, 214, 247, 254, 264, 274, 300, 339, 348, 349, 351, 357, 360, 388

Livâ-i iç-il...................................................XXII Luwiler ..................................................... 3, 358

M

Mahmud Bedreddin........................................ 20 Mahmud Bey ....21, 23, 57, 94, 95, 99, 100, 162,

173, 174, 175, 178, 180, 187, 191, 206, 241, 247, 253, 274, 280, 339, 382

Mahmud Bey (Ulu) Camii.............................. 95 Mahmud Bey Camii’nin ..................99, 191, 382 Malatya......V, XI, 16, 46, 55, 65, 68, 80, 97, 98,

202, 204, 219, 222, 268, 281, 290, 293, 299, 302, 362, 384, 387, 388

Mamuriye ..........................................XXIII, 349 Maraspoli...................................1, 2, 3, 184, 358 Mehmed Bey ....2, 17, 18, 19, 20, 25, 30, 31, 32,

154, 175, 348, 388 Mesâlik ...................................XXV, 16, 66, 386 Mescid-i binâ-i kadîm .................................. 128 Mevlâna Ahmed ....................................... 44, 52 Mevlâna Ali v. Ahmed ................................... 52 Mevlâna Hacı Abdürrezzâk................ 49, 52, 68 Mevlâna Haydar ............................................. 52 Mevlâna Muslihiddin ..............52, 101, 188, 254 Mevlâna Mustafa.............................52, 251, 253 Mevlevîhane ....................................86, 140, 142

Page 422: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

ERMENEK (1500-1600)

398

Mısır Meliki Müeyyed’in ............................... 31 Mısır Memluklu.............................................. 30 Mimar Emir Rüstem Paşa (Meydan) Camii

................................................................. 103 Miralay Seyyid Hasan ............................ 57, 121 Mîrî Arazi..................................................... 319 Mud ........... XXIII, 214, 248, 255, 264, 326, 378 mufassa l.....IX, X, XII, XIII, XIV, XV, XX, 45,

46, 309, 376 Muhallar ...... 92, 174, 233, 237, 239, 264, 270,

274, 276, 283, 284, 285, 286, 290, 311, 312, 325, 339, 343, 356, 365, 366, 370

Muhlis............................................2, 14, 15, 227 Muhyiddin Efendi’nin .................................. 355 Mukaddemlü....... 222, 223, 234, 239, 240, 242,

245, 256, 287, 317, 319, 327, 359 Mulumı ................................................. 264, 276 Mulumu ..... XXII, 233, 236, 237, 239, 242, 245,

257, 264, 270, 272, 286, 291, 304, 319, 326, 334, 335, 356, 364, 365, 371

Mumcı-Mumcıyan........................................ 242 Murad Çelebi............................. XII, 22, 32, 392 Musa Bey..... XXV, XXVI, 22, 23, 24, 109, 115,

116, 147, 162, 163, 164, 171, 181, 206, 274, 339, 392

Muzvadi .......203, 205, 233, 237, 239, 265, 272, 275, 283, 286, 304, 306, 312, 318, 327, 356, 364, 365, 371

Mühimme ...... VIII, IX, XVIII, XXIII, 52, 53, 104, 181, 197, 200, 279, 300, 326, 336, 347, 349, 384, 394

Mühimme defterleri.............................IX, XVIII

N

Nadire ...... XVII, 110, 115, 116, 132, 137, 139, 141, 157, 159, 160, 206, 233, 265, 270, 272, 276, 283, 286, 291, 317, 318, 319, 335, 356

Nadire Mevlâna Sinan Halife ....................... 110 Nadire Seydi Mescidi ................................... 132 Nadire Şeyh Hüseyin Zaviyesi ..................... 157 Nâhiye-i Ermenek......................................... 225 Nakibü’l-Eşraf ................................................ 56 Nakibü’l-Eşraf’ın............................................ 56 Nasuh Bey ...................................97, 98, 99, 180 Nisabur Hâkimi Emir Nasr b. Sebug Tigin .. 161 Nûre Sofî ...............................13, 14, 15, 16, 359 Nûre Sofu ................2, 13, 14, 15, 16, 32, 40, 87

O

Octavianus........................................................ 5 Orta Anadolu’dan ......................................... 194 Orta Mahalle............................57, 125, 183, 185 Ortodoks Türkler ...............................10, 71, 386 Osmanlı ordusu................................... 33, 36, 42 Osmanlı şehri.................................................. 63 Otlukbeli Savaşı ....................................... 36, 43

Ö

Ömerî ................................. XXIV, XXV, 16, 66 öşür...... X, 105, 118, 143, 145, 148, 154, 164,

165, 166, 167, 170, 203, 209, 215, 218, 222, 248, 250, 254, 263, 264, 274, 280, 287, 288, 289, 290, 291, 292, 293, 294, 296, 298, 300, 302, 303, 304, 305, 306, 307, 309, 310, 312, 314, 318, 337, 338, 339, 344, 383

P

pamukçu........................................................202 Paşa .... XIII, XIX, 2, 12, 14, 15, 25, 26, 27, 28,

29, 30, 31, 32, 33, 34, 35, 39, 40, 41, 42, 43, 44, 45, 50, 70, 71, 86, 91, 93, 94, 97, 98, 103, 104, 105, 106, 109, 115, 116, 123, 130, 133, 137, 138, 139, 140, 143, 147, 157, 159, 160, 164, 165, 167, 171, 173, 175, 181, 183, 186, 189, 190, 191, 195, 196, 198, 206, 227, 243, 252, 257, 258, 276, 325, 326, 332, 334, 341, 349, 350, 365, 366, 367, 368, 381, 382, 386, 391, 394, 395, 397

Paşakışlası .... 190, 227, 236, 237, 239, 265, 270, 275, 283, 286, 314, 316, 317, 319, 335, 356, 364, 365, 371

penbe .... 210, 211, 212, 214, 302, 308, 309, 372, 376, 377

Pir Ahmed .... 24, 32, 36, 39, 40, 41, 42, 43, 102, 252, 258

Pompeius...........................................................5 Ptolemaioslar.....................................................4

R

resm-i kışlak..................................................223 Ruznamçe.................................................. XVIII Rükneddin Kılıçaslan......................................16 Rüstem Paşa Camii .......................................104

S

Sahip Ata.........................................................20 sancak...X, XVII, XXI, 12, 18, 47, 50, 225, 275,

281, 300, 306, 310, 317, 323, 325, 328, 352, 377

Sancak...... X, XI, 50, 225, 279, 281, 301, 323, 335, 352, 384, 388, 392

Sanduklı Mahallesi...... 56, 72, 80, 128, 129, 190 Saray .... XV, 12, 49, 55, 56, 58, 68, 74, 78, 80,

81, 86, 122, 136, 138, 147, 196, 276, 356, 389

Sarumazı ...... 93, 105, 106, 113, 123, 144, 164, 167, 176, 189, 224, 227, 233, 237, 239, 244, 266, 270, 275, 283, 284, 285, 286, 291, 314, 316, 317, 322, 324, 340, 341, 342, 356, 364, 371

Segedin............................................................33

Page 423: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

DİZİN

399

Selendi ..... XVII, XX, XXIII, 52, 239, 241, 242, 247, 248, 251, 252, 255, 256, 257, 259, 261, 266, 273, 285, 298, 327, 333, 335, 368, 378

Servilius ............................................................ 5 Seydişehir ............. 27, 31, 34, 83, 208, 352, 355 Seyyid Ahmed .............................................. 348 Seyyid Kemal b. Seyyid Ahmed’in

Mektebhâneleri ........................................ 169 Sifas .... 55, 57, 68, 70, 78, 80, 81, 100, 169, 356 Sifos .................................................... 68, 70, 74 Silifke ..... XVII, XIX, XXIII, 2, 14, 15, 39, 40,

41, 42, 43, 44, 47, 50, 63, 83, 167, 185, 193, 194, 243, 275, 291, 301, 346, 349, 360, 388

Sipas Mahallesi ............................................. 129 Sivricekaya ......XXII, 227, 236, 266, 269, 275,

283, 286, 291, 304, 356, 364, 371 Suhte ............................................................. 345 Sultan Murad ...................................... 26, 27, 33 Sultan Selim.......................XIII, XVII, 110, 357 Sumbatlar Mahallesi .... 68, 69, 71, 76, 77, 78,

79, 80, 81, 157, 213, 219 Süleyman Halife ........................... 58, 75, 76, 81

Ş

Ş. Çelik .. XIII, XIV, XVII, XIX, XXII, XXV, 2, 13, 15, 16, 29, 44, 45, 46, 47, 49, 50, 51, 54, 78, 80, 83, 95, 104, 125, 127, 165, 170, 207, 271, 273, 281, 286, 288, 289, 291, 298, 299, 302, 306, 310, 311, 317, 323, 330, 349

Şadgeldi Yatağan Dede Zaviyesi .......... 154, 300 Şadi Paşa......................................................XIX Şemsüddin Mehmed Bey .................. 12, 17, 396 Şer’iyye Sicilleri ....................................... XXIII Şerefeddin ....................................................... 17 Şeyh Mehmed Birgivî’nin oğlu .................... 254 Şeyh Pürçeklü ......... 59, 141, 148, 158, 160, 179 Şeyh Seyyid Hacı Abdülvehhab ..................... 96

T

tahrir emini.............XI, XII, XIII, XIV, 149, 354 Tapu Kadastro Kuyûd-ı Kadîme Arşivi ........ XX Tapu Tahrir Defterleri............................IX, XVI Teskîf .............................................................. 66 Tol Medrese .......XXV, XXVI, 23, 24, 109, 147,

162, 163, 164, 166, 167, 168, 246, 248, 256, 300, 357, 360, 382, 392

Topkapı Sarayı Müzesi Arşivi .. VIII, IX, XXIII, 22, 45, 384, 395

Toroslar................................................. 1, 10, 11 Turgutoğlu ...................................................... 44

U

Uğurlu.. 164, 165, 166, 167, 227, 233, 237, 239, 244, 266, 270, 276, 283, 286, 311, 334, 335, 356, 359, 365, 371

Ulu Camii ..... 65, 94, 95, 97, 98, 179, 180, 181, 183, 187, 190, 199

Uluköy ...... XXII, 114, 115, 116, 144, 205, 227, 236, 238, 239, 267, 270, 275, 283, 284, 286, 291, 327, 328, 333, 356, 364, 365, 371

Uzun Hasan .............36, 40, 41, 42, 43, 391, 395

V

V. Cuinet ...... XXV, 64, 65, 67, 72, 84, 85, 86, 196, 204, 308

Vakıf Müesseseleri ......................................... 90

Y

Yahşi Bey ........................................... 20, 21, 22 Yakaoğlu ...................................................... 205 Yalıncak Zaviyesi......................................... 146 Yarenlüce ......................................270, 276, 365 Yassıcaköy ...227, 233, 238, 239, 267, 275, 283,

286, 312, 314, 319, 327, 364, 371 Yazı beyi ...................................................... 224 Yeşiloğlu Mescidi................................. 123, 199 Yukaru İzvid .......107, 132, 205, 233, 261, 262,

272, 277, 286, 304, 307, 310, 314, 316, 317, 318, 324, 334, 356

Yukaru İzvid Camii ...................................... 107 Yukaru İzvid Mescidi ................................... 132

Z

Zahire ............................................................. 51 Zaviye Mahallesi .................68, 75, 93, 129, 190 Zeamet Defteri............................................. XXI Zeynü’l Hac.................................................... 17 Zeyve............................................................ 267 Zinhar ................................................... 185, 194 Ziyâeddin b. Mahmud .............................. 98, 99

Page 424: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

HARİTA

Harita 1: 1522 Tarihinde İçel Sancağı ve Ermenek Kazâsı (BOA., 387 Numaralı Muhasebe-i Vilâyet-i Karaman ve Rum Defteri I, s. 145)

Page 425: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

HARİTA

Harita 2: Günümüzde Ermenek Kazâsı

Page 426: ERMENEK KAZÂSIdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...Karamanoğulları Devleti’nin merkez üssü konumundaki Ermenek, Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra

HARİTA