eagleton beckett

12
S‹YAS‹ BECKETT M‹?* Terry Eagleton gh Eylül 1941’de, yirminci yüzy›l›n görünüte en siyasi olmayan sa- natç›lar›ndan biri faizme kar› silaha sar›ld›. 1906’n›n Kutsal Cuma günü (ayn› zamanda 13. Cuma) do¤an ve 1937’den beri Paris’te ya- amakta olan ünlü bir kötümser için enfes bir zamanlamayla Samu- el Beckett, gözde ‹rlandal› yazarlar›n pek ço¤unun yapt›¤› ekilde kendini bilerek anavatan›ndan sürgün etmiti. Asl›nda ‹rlandal›lar, bir zamanlar›n sömürgeci mülk sahiplerin- den farkl› olarak, ortaça¤lar›n göçebe keilerinden Kelt Kaplan›** döneminin irket yöneticilerine kadar her zaman kozmopolit bir ulus olagelmitir. E¤er sömürge yönetiminin bask›c› rejimi ‹rlanda- 157 *) NLR (II) 40, Temmuz-A¤ustos 2006. **) Kelt Kaplan›, ‹rlanda Cumhuriyeti’nde 1990’l› y›llardaki h›zl› büyme dönemine at›f yapan bir tabirdir. (ç.n.)

Upload: dramaturji

Post on 30-May-2018

221 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

8/14/2019 eagleton beckett

http://slidepdf.com/reader/full/eagleton-beckett 1/11

S‹YAS‹ BECKETT M‹?*Terry Eagleton

gh

Eylül 1941’de, yirminci yüzy›l›n görünüflte en siyasi olmayan sa-

natç›lar›ndan biri faflizme karfl› silaha sar›ld›. 1906’n›n Kutsal Cumagünü (ayn› zamanda 13. Cuma) do¤an ve 1937’den beri Paris’te ya-flamakta olan ünlü bir kötümser için enfes bir zamanlamayla Samu-el Beckett, gözde ‹rlandal› yazarlar›n pek ço¤unun yapt›¤› flekildekendini bilerek anavatan›ndan sürgün etmiflti.

Asl›nda ‹rlandal›lar, bir zamanlar›n sömürgeci mülk sahiplerin-den farkl› olarak, ortaça¤lar›n göçebe keflifllerinden Kelt Kaplan›**döneminin flirket yöneticilerine kadar her zaman kozmopolit bir

ulus olagelmifltir. E¤er sömürge yönetiminin bask›c› rejimi ‹rlanda-

157

*) NLR (II) 40, Temmuz-A¤ustos 2006.**) Kelt Kaplan›, ‹rlanda Cumhuriyeti’nde 1990’l› y›llardaki h›zl› büyme dönemine at›f yapan bir tabirdir. (ç.n.)

8/14/2019 eagleton beckett

http://slidepdf.com/reader/full/eagleton-beckett 2/11

l›lar›n baz›lar›n› milliyetçi hale getirdiyse, baz›lar›n› da dünya vatan-dafl› yapm›flt›. Zaten iki ya da üç kültür ile dil aras›nda yakalanm›flolan Joyce, Synge, Beckett ve Thomas MacGreevy gibi yazarlar, az

çok yar›m yüzy›l sonra Avrupa Birli¤i’ni yürekten benimseyecekolan hemflerilerine benzer flekilde, yüksek modernist Avrupa’n›nköksüz ve çok dilli atmosferinde serpileceklerdi. Bu e¤ilim, dilselaç›dan bilinçli bir modernizme ayak uydururken, bir ulusun içinden-siyasal bir may›n tarlas› olarak- dilin hiçbir zaman verili olarak al›-namamas›na katk›da bulunmufltur.

Beckett, 1940 y›l›nda Frans›z güçleri ad›na gönüllü olarak birambulansta floförlük yapm›flt›; fakat Almanlar ülkeyi iflgal ettiklerin-

de, Naziler kaz ad›mlar›yla Paris sokaklar›nda yürümeye bafllama-dan sadece k›rk sekiz saat önce, kar›s› Suzanna’yla beraber güneyekaçt›. Kar› koca, Toulouse’daki mülteci kamp›nda k›sa süre kald›k-tan sonra, yorgunluktan tükenmifl ve neredeyse tek kuruflsuz birhalde Atlantik k›y›s›ndaki Arcachon’da yaflayan bir arkadafllar›n›nevine vard›lar. Birkaç ay sonra çift, k›smen Almanlar›n baflkenttekitutumlar›yla ilgili güven verici söylentilere kanarak, bir avuçtan bi-raz fazla sebzeyle yetinip 1940-1941 k›fl›n›n sert koflullar›na gö¤üsgermeye, Paris’teki dairelerine geri döndüler.

Beckett’in resmi biyografisinin yazar› James Knowlson, iflte bu k›-fl›, Vladimir ile Estragon’un Godot’yu Beklerken’deki havuçlar, turp-lar ve flalgamlarla ilgili nefleli tart›flmalar›n›n kökeni sayar.1 Bec-kett’in kendi savafl zaman› tecrübelerine tamamen sad›k olarak çizi-len karakterleri, öznellik kadar görkemli bir fleye biyolojik olarakkendilerini kapt›rmayacak kadar çok meflgul, kaba materyalistlerdir.

Onlar ‘ruh’tan ziyade ‘beden’dirler –Swift, Sterne veya Flann O’Bri-en’›n Üçüncü Polis Memuru’ndaki gibi insan bedenlerinin, ›st›rapl›bir flekilde bisikletlerin içine kar›fl›p kaybolma e¤ilimine ihanet edenbeden parçalar›n›n mekanik birer montaj›ndan oluflmaktad›rlar.Tipperary do¤umlu Laurence Sterne için yaz›lm›fl bir sayfadaki siyahiflaretlerin esrar› gibi insan bedeninin esrar› da bu hareketsiz maddeparças›n›n nas›l kendinden daha fazla bir fley haline geliflinde yat-maktad›r –normalde bir tafl kadar sessiz olmas› gerekirken, nas›l sü-

rünmeye ve c›l›z bir sesle inlemeye devam etmesidir bize esrarengizgelen. Beckett’in oyunu Ben De¤il’in odakland›¤› noktan›n insan a¤-

158

1) James Knowlson, Damned to Fame: The Life of Samuel Beckett, Londra 1996, s. 361.

8/14/2019 eagleton beckett

http://slidepdf.com/reader/full/eagleton-beckett 3/11

z› olmas›n›n sebebi, anlam ile maddeselli¤in esrarengiz bir flekildebirbirine yak›nlaflmas›d›r.

Tekrar Paris’e dönüp de Rezistans’a kat›l›nca Beckett’in Nazi re-

 jimine duydu¤u nefret, bir Yahudi dostunun toplama kamp›na gö-türülmesiyle birlikte en üst raddesine ulafl›r. Nitekim, kendine hascömertli¤iyle, zaten yetersiz olan karne hakk›n› dostunun kar›s›naba¤›fllayacakt›r. Kendisinin de üye oldu¤u ve kurucular› aras›ndaünlü Dadac› ressam›n sayg› ve korku uyand›ran k›z› Jeannine Pi-cabia’n›n da bulundu¤u seksen kiflilik, güçlü Rezistans hücresi,Britanya Özel Operasyonlar Komutanl›¤›’n›n bir parças›yd›. Resmidüzlemde tarafs›z kalm›fl olan ‹rlanda devletindeki Nazi yanl›s›

Cumhuriyetçilerin bak›fl›yla, Dublinli sürgün art›k siyasal düfl-manla ittifak halindeydi.

Beckett’in grup içindeki rolü, edebi vas›flar›na dayanmaktayd›:Ajanlar›n Alman birliklerinin hareketleri hakk›nda toplad›klar› (vedaha sonra mikrofilme al›n›p Fransa’dan kaç›r›lan) bilgileri tercü-me etmek, s›raya koymak, düzeltmek ve daktiloya çekmekle u¤ra-fl›yordu. T›pk› Godot’yu Beklerken’deki o¤lan çocu¤u gibi ajanlar›nmesajlar›n›n bir k›sm›n›n güvenilmez bilgilerden olufltu¤u k›sa sü-rede anlafl›l›yordu. Yapt›¤› ifl, masa bafl›nda oturup durmaktan öte-sini gerektirmemesine ra¤men, oldukça tehlikeliydi; nitekim, sa-vafltan sonra, savafl s›ras›ndaki hizmetlerinden ötürü hem Croix deGuerre hem de Médaille de la Reconnaissance niflanlar›na lay›k gö-rülecekti. Sanat›nda da göze çarpan nitelikleri olan suskunlu¤u vegizlili¤e yatk›nl›¤›, bir maki’nin* dikkate de¤er üstünlükleri halinegelmiflti.

Buna ra¤men, hücrenin s›rr› çok geçmeden ortaya ç›kt›. Biryoldafl iflkencede çözülünce gruptan elliyi aflk›n kifli tutukland› veyakalananlar›n ço¤u toplama kamplar›na gönderildi. Baflkenttenhemen ayr›lmalar› tavsiye edilen Beckett’ler, hücrenin öteki men-suplar›n› uyarmak üzere bask›na u¤rama tehlikesini göze alarakyola ç›kmay› ertelediler; hatta Suzanne bu dönemde Gestapo tara-f›ndan tutukland›, fakat bafl›na bela açmadan ellerinden kurtul-may› baflard›.

Beckett çifti, gizli polisin kap›lar›n› çalmaya gelmesinden öncedakika fark›yla dairelerini boflalt›p k›l pay› kaçmay› baflard›lar. Sah-

159

*) Frans›z direniflinde özellikle k›rsaldaki direniflçilere Maki ad› verilmekteydi. (ç. n.)

8/14/2019 eagleton beckett

http://slidepdf.com/reader/full/eagleton-beckett 4/11

te isimlerle küçük oteller aras›nda cirit att›ktan sonra, bir süre yazarNathalie Sarraute’un evinde bar›nd›lar; daha sonra da usulüne uy-gun olarak haz›rlanm›fl sahte belgelerle silahlanm›fl bir flekilde Pro-

vence’teki Roussillon köyünde sakland›lar. Burada yaflayanlar›n ço-¤u, Beckett çiftinin mülteci Yahudiler oldu¤unu zannediyordu.

Beckett 1944’te burada, yeniden bir Rezistans hücresine kat›ld›;evinin mahzeninde patlay›c› saklad›, tüfek kullanabilmek üzere te-mel e¤itimden geçti ve baz› geceler Almanlara kurulan pusulara ka-t›ld›. Vladimir’le Estragon nas›l hendeklerde uyudularsa, yarat›c›lar›da ayn› yerlerde uyudu. Do¤rusunu söylemek gerekirse, Beckett on-lar›n oldu¤undan daha serseriydi; çünkü oyun asl›nda bizlere Vladi-

mir’le Estragon’un aylak serseriler oldu¤unu anlatmaz.Beckett çifti, savafl bitip de Paris’e döndüklerinde, flehir halk›n›n

geri kalan› gibi kendilerini gene bir deri bir kemik ve yar› aç haldebuldular. Beckett kalemine sar›ld›¤›nda bazen parmaklar›n›n ucu-nun so¤uktan morard›¤›n› görüyordu. ‹flte, Beckett’in o dönemin birnoktas›nda a¤›r bir psikolojik çöküntüye u¤rad›¤› da söylenmekte-dir –Wilfred Bion’dan psikoterapi seans› almadan on y›l önce.

Angst ve Sürgün

Beckett o zamanlar, sa¤dan ziyade solun militan› haline gelen çokaz say›daki modernist sanatç›dan biriydi. Nitekim, James Knowlsonçok yerinde bir saptamayla flöyle demektedir: “Beckett’in daha son-raki düzyaz› ve oyunlar›n›n birço¤unun kayna¤›, do¤rudan onunciddi belirsizlik, yönelimsizlik, sürgün, açl›k ve muhtaçl›k tecrübe-

leridir.”2

Onun eserlerinde gördü¤ümüz, zamand›fl› bir insanl›k du-rumu (condition humaine) de¤il, savafl›n harabeye döndürdü¤ü yir-minci yüzy›l Avrupa’s›d›r.

Bu -Adorno’nun iflaret etti¤i üzere-, ciddi bir minimalizm ile sus-kunluk, dehflet ve var olmaman›n efllik etti¤i kal›c› bir kasvete ilifl-kin inanc›n› koruyan Auschwitz’den sonraki sanatt›r. Beckett’in ya-z›lar› güç bela kavranabilecek ölçüde seyreltilmifltir. Hatta, kendi-mizde yanl›fl olan› adland›rabilmeye yetecek kadar anlam dahi söz

konusu de¤ildir. Perspektifsiz bir anlat›, sadece baflka, eflit derecedebeyhude bir hikâyeyi bofla ç›karmak için hayli zahmetli flekilde ken-

160

2) Knowlson, Damned to Fame, s. 416.

8/14/2019 eagleton beckett

http://slidepdf.com/reader/full/eagleton-beckett 5/11

dini yerden kald›rmaya çal›flmaktad›r. Art›k ihtiyatl›l›k ve k›l› k›rkyaran bir kesinlik, hakikate en çok yaklaflabilenlerdir.

Bir keresinde Beckett, dostu James Joyce’un elindeki materyale

sürekli olarak bir fleyler ekledi¤ini belirtmifl ve flöyle devam etmiflti:“Halbuki ben kendi tarz›m›n yoksullaflmada, bilgi yoksunlu¤unda,al›p götürmede, eklemekten çok ç›karmakta yatt›¤›n›n fark›na var-m›flt›m.”3 Beckett, memleketlisi Swift’le birlikte, eksilmekten al›nanvahfli bir hazz› paylaflmaktad›r.

Beckett’in sanat›, Nazi utkuculu¤uyla do¤rudan örtüflen baflar›-s›zl›¤›, onun ölümcül mutlakiyetini, müphemlik ve belirsizlik silah-lar›yla mahvederek tamamlar. Kendi yorumunca, en çok sevdi¤i söz-

cük ‘galiba’yd›. Faflizmin megalomanyak totalliklerine karfl›, parçal›ve bitmemifl olan› mücadeleye dahil ediyordu. Kendine özgü Sokra-tesçi tavr›yla -muhtemelen çok daha az cesete yol açt›¤›ndan- ceha-leti bilgiye tercih etmekteydi. E¤er eserleri somurtkanca bulunuyor-sa, belki de hiçbir zaman var olmayabilecekleri gerçe¤inin nefleylebilincinde olarak -ki evrenin kendisi kadar onlar›n varl›¤›n›n da gü-lünç flekilde mant›kl› hiçbir sebebi yoktu-, bunun sebebinin komikoldu¤u kadar trajik ve gereklili¤in cani mitolojilerine karfl› duyulanolumsall›k hissi oldu¤unu söyleyebiliriz.

Ortaça¤›n büyük filozofu ve menfi teologu John Scotus Eriuge-na’dan, yücelik esteti¤ini haiz Edmund Burke’e, Flann O’Brien’a veça¤dafl ‹rlandal› filozof Conor Cunningham’a4 de¤in pek çok ‹rlan-dal› yazar gibi Beckett’in de, hevesli bir Heraklitos okuyucusu ola-rak, ‘hiçlik’ nosyonuna karfl› yok edici bir ilgisi vard› –Sterne’e görebu ilgi hayli zarars›zd›, gözlemledi¤i kadar›yla Beckett, “dünyada ne-

lerin kötü oldu¤unu düflünmekle meflguldü”.“Biz ‹rlandal›lar,” diye yaz›yordu Piskopos Berkeley, “‘bir fley’ ile‘hiçbir fley’i yak›n komflular saymaya yatk›n›z”. Beckett’in endifle ve-rici flekilde Lacanc› anlam›yla meyilli karakterlerle dolu seyreltilmifldünyas›, bütün belagatl› fliflirmelere ve ideolojik taml›¤a alerjik biranti-edebiyat formu olarak, bu alacakaranl›k bölgenin bir yerlerindevarl›¤›n› sürdürmekteydi. Godot’yu Beklerken Londra’da 1955’te ilkdefa sahnelendi¤inde, bir skandalla karfl› karfl›ya olduklar›n› düflü-

nen dinleyici s›ralar› aras›ndan yüksek sesle, “Sömürgeleri böylekaybettik!” hayk›r›fllar› duyulacakt›.

161

3) Knowlson, Damned to Fame, s. 417.4) Bkz. Conor Cunningham, Genealogy of Nihilism, Londra, 2002.

8/14/2019 eagleton beckett

http://slidepdf.com/reader/full/eagleton-beckett 6/11

‹rlandavari Çöküfller 

Yine de Beckett’in içi boflalm›fl, s›f›r derece -Shakespeare’inkinek›yasla Descartes ile Racine’in dilinin ona daha dostane göründü¤ü-yaz›s›, Hitlervari olana k›yasla çok daha merhametli bir milliyetçilikflekli olan ‹rlanda Cumhuriyetçili¤inin gösteriflli retori¤ine karfl› birmisillemedir de. Joyce gibi Beckett’teki güçlü ‹rlandal›l›k duygusuda asla mekâna kök salmadan y›llar boyunca varl›¤›n› sürdürmüfltürve onu sersemleten, k›smen ‹rlanda’ya özgü say›lan bir tür umutsuz-luk ve kolayca incinebilirlik karfl›s›nda ç›plak gözle fark edilen birgüçsüzlü¤ü her zaman olmufltur.

Beckett, Paris’ten geçerken bir ülkedafl›yla iki kadeh içmektenher zaman mutlu oluyordu; zaten onun kara mizah duygusu ve i¤-neleyici esprileri, kiflisel hasletleri (erken eserlerinden birisi, Dreamof Fair to Middling Women bafll›¤›n› tafl›yordu) oldu¤u kadar kültü-rel hasletlerini de yans›tmaktad›r. Eserlerinde açl›¤›n kol gezdi¤i,dura¤an ve cans›z manzaralar Auschwitz sonras›n› temsil etmekleberaber, y›pranm›fl, tekdüze sömürge kültürü ve kay›ts›zca, asla gel-meyen Mesiyanik kurtuluflu bekleyen yabanc›laflm›fl kitleleriyle bir-

likte, açl›ktan k›r›lan ‹rlanda’ya dair bilinçalt›yla alg›lanan bir haf›-zay› oluflturur. Bu aç›dan bakt›¤›m›zda ‘Vladimir’ ismine herhaldeözel bir ironi yüklenmifltir.

Böyle bile olsa, 18. yüzy›l Hugenot göçmenlerinin soyundan ge-len Güney ‹rlandal› bir Protestan olarak Beckett, ba¤›ms›zl›k savafl›esnas›nda evleri yak›l›p y›k›lan ve 1922’den sonra birço¤u Londraçevresindeki semtlere göç etmek zorunda kalan kültürel haklar›n-dan mahrum, kuflat›lm›fl bir az›nl›¤a mensuptu. Orta s›n›flar›n yafla-d›¤› Foxrock’tan gelen münzevi, genç bir Trinity Koleji ö¤rencisininabart›l› bir Gal ba¤nazl›¤› olarak hakir bak›fl›yla kuflat›lan Güney ‹r-landal› Protestanlar, daha sonra kendilerini Serbest Devlet bölgesi-nin Katolik darkafal›l›¤›na s›k›flm›fl halde bulmufllard›.

Babas›n›n ölürken belki de siyasal bir t›n›yla Beckett’e söyledi¤ison sözlerin ‘savafl, savafl, savafl’ olmas›na ra¤men Beckett, bu savaflça¤r›s›n› oldu¤undan hafif gösteren bir ifade -“Ne kadar güzel bir sa-

bah!”- ile birlikte okuyarak hükümsüz k›lm›flt›r. Bu, tam olarak o¤-luna yak›flan bir flekilde, çok önemli bir düflünceye aniden dudakbüküfltür. Tecrit edilen ve yaflad›¤› yeri terk etmek zorunda kalanBeckett, teokratik ve otoriteryan De Valera iktidara geldikten bir y›l

162

8/14/2019 eagleton beckett

http://slidepdf.com/reader/full/eagleton-beckett 7/11

sonra, 1933’te bir süreli¤ine ‹rlanda’y› terk eder ve Londra’ya gider.Bundan sonra hayat›n›n di¤er bir-iki y›l›n› daha ‹rlanda’da geçirmekdurumunda kalacakt›r.

Yaflad›¤› ülke içinde göçmen olan herkes gibi, ülke d›fl›nda oldu-¤u kadar içinde de evsiz olmak ona mant›kl› görünüyordu. ‹rlanda-l› sanatç›n›n geleneksel yabanc›laflmas›, daha çok Avrupa avangard›-n›n hayli göz al›c›  Angst’›na* tercüme edilebilirdi. Sanat veya dilin,modern zamanlar›n en huzursuz milliyetçili¤i ufukta belirirken, bir-kaç dilin konufluldu¤u bohem kafelerinde bir modas› geçmifl olaraknitelendirilen ve alay konusu olan ulusal kimli¤in yerine ikame edil-mesi hayli mümkün bir fenomendi bu.

Ayn› zamanda, ironik bir flekilde Beckett’teki çöküntünün ay›rtedici ‹rlandal› niteli¤inin, bugünlerde ‘Oirishness’ olarak adland›r›l-mas› mümkündür. Öncelikle, hiçbir fley kirli çamafl›rlar›n ortaya ç›-kar›lmas›ndan daha ‹rlandavari de¤ildir. Baflka bir nokta da, Bec-kett’in t›pk› Joyce gibi ulusunu reddetmesinin, tuhaf flekilde özel veaile içinde kalmas› gereken türden bir durumu yans›tt›¤›d›r. Kendi-ni afla¤›lamak, sadece içeriden olanlar›n yerine getirebildi¤i (ve ‹ngi-lizlere kesinlikle izin verilmeyen), zaman›n taçland›rd›¤› eski bir ‹r-landa görene¤idir.

Bu görenek, ‹rlanda aç›s›ndan söz konusu yerin d›fl›na ç›kmakkadar yerli bir niteli¤e sahiptir. Karfl›t görüfllü birçok ‹rlandal›, t›pk›‹rlanda Katolik Kilisesi’nin ateizmi teflvik etti¤i iddias›na benzer fle-kilde milliyetçi olarak tasvir edilip çarpt›r›lm›fllard›r. Beckett ise da-ha çok Oscar Wilde gibi, iddial› ve yeni bir kültürel ortodoksininiçinde yaln›z kalm›fl marjinal bir non-konformist olarak, ‹rlandal›

Protestan nüfustan olman›n üstünlü¤ünü daha derin bir flekildemülksüzlü¤e sadakate tercüme etmenin yollar›n› bulmufltur. WolfeTone ve Thomas Davis’ten Parnell ve Yeats’e kadar birçok ‹rlandal›Protestan figürün radikal amaçlar u¤runa fikirlerini de¤ifltirdi¤i güç-lü bir nesil tan›mlamak mümkündür.

Beckett’teki fliflkin retori¤in sönmesine yard›mc› olan fley, ayn›zamanda içten ve s›cak hümanist duyarl›l›klar›n gizini a盤a ç›kar-maktad›r. Bu, içinde az say›da ayn› tekdüze tuhafl›k ve sonucun kli-

nik bir gayr› kiflisellikle farkl› flekillerde s›raland›r›ld›¤› -daha sonra-

163

*) Kierkegaard’dan mülhem ’angst’ (kayg›, tedirginlik) kavram›, Heidegger’e göre insani va-roluflun (Dasein’›n) ’temel bulunufl olgular›’ndan biri, hatta en önemlisidir. (ç.n.)

8/14/2019 eagleton beckett

http://slidepdf.com/reader/full/eagleton-beckett 8/11

dan yap›salc›l›k diye adland›r›lacak olan- birleflim (combinatoire) ay-g›t›d›r. Beckett’in sanat›nda kefliflvari bir bilgiçlik vard›r; baflka fley-lerin yan› s›ra mecnun bir titizlik, dikbafll› Protestan rasyonalizmi-

nin surat›nda bir tokat gibi patlar.Benzer bir boyut, teskin edici Kelt düfllerini büyünün nevrotik

flekilde sistematize edilmifl dünyas›yla s›k› f›k› olan Dublinli orta s›-n›f Protestan meslektafl› Yeats için de söz konudur. Beckett’in Mol-loy’u emece¤i tafllar›, elbisesine özel biçimde dikilmifl ceplerin içinedizer ve emilen her tafl› farkl› bir cebe geçirir, böylece hiçbir tafl be-lirli bir s›ran›n d›fl›nda emilmifl olmayacakt›r. Burada akla, Ster-ne’nin deli profesörü Walter Shandy veya Swift’in kaç›kça projeleri

gelmektedir. S›n›rlar›na dek zorlanan rasyonalizm, alt üst edilmifl vekarfl›t›na dönüfltürülmüfltür. Felsefi olarak idealist bir kültürde, aslaesasl› bir rasyonalizm veya ampirisizm yaratmam›fl k›ymetli bir ‹r-landa hiciv gelene¤i vard›r.

Bütün Beckettci metinler birbirine benzer az say›da parça ve dö-küntünün marifetli bir el çabuklu¤uyla kar›flt›r›lmas›yla yarat›lm›fl-t›r. Bu cimrilik teatral olarak y›k›c› iken, dramatik aç›dan da çekicive al›ml›d›r. Okur veya tiyatro izleyicisini pek kuvvetli olmayan birflekilde ama dürüstçe sarmalar.

Bizleri çarpan, insanlar› cahil b›rakma yanl›s› oldu¤u farz edilenadam›n rüzgâr› kovalamaya kalk›flt›¤› s›rad›fl› kesinlik; hiçli¤i so-mutlaflt›rd›¤› ve kendi ifadesiyle ‘anlat›lamayan› anlatma’ya çal›flt›¤›aç›k görüfllülüktür. Tak›nt›l› bir titizlik tamamen flekilsiz görünen-den daha ince nüanslar ç›karabilir. Beckett’in malzemeleri ifllenme-mifl ve gelifligüzel seçilmifl olabilir; fakat onun bu malzemeleri, t›p-

k› birçok Anglo-‹rlanda sanatç›s› gibi, ele al›fl üslûbu balevari bir za-rafet ve tutumlulukla süslüdür. ‹çeri¤i uzun süredir s›zd›r›yor olma-s›na ra¤men bütün flekilsel hakikat, ak›l ve mant›k ayg›t›n›n eksik-sizmifl gibi varl›¤›n› sürdürmesi e¤er ‹rlanda afl›r›l›¤›na karfl› bir pan-zehirse, bu durum ‹rlanda-Katolik okuluna çok fley borçludur.

Auschwitz-sonras› dünyada her fley müphemdir ve belirlenimsiz-dir; fiziksel ac›n›n neden bu derece kabaca varl›¤›n› sürdürmesi ge-rekti¤ini anlamay› zorlaflt›r›r. Belirsizlik derinlefltikçe gerçekleflen,

hiçbir fleyin olmamas› de¤il, herhangi bir fleyin olup olmad›¤›ndanveya neyin hadise olarak say›laca¤›ndan emin olman›n zorlaflmas›-d›r. Beklemek bir fley yapmak m›d›r, yoksa bunun ertelenmesi mi?Bu kesinlikle bir tür ertelemedir, fakat ayn› zamanda Beckett’in gö-

164

8/14/2019 eagleton beckett

http://slidepdf.com/reader/full/eagleton-beckett 9/11

zünde, t›pk› nihai bir anlam›n sürekli olarak ertelenmesiyle varl›¤›-n› devam ettiren Derridac› ‘farkl›l›k’ gibi insan varoluflunun kendisi-ne dair bir gerçektir. Tek bilebildi¤imiz, teleolojinin bütün karfl› ko-

namaz gücüyle fakat herhangi bir manadan yoksun, Endgame’dekiClov’un ifadesiyle, “bir fleyler olaca¤›na varmaktad›r”.

Nihaili¤i Reddetmek

Belki de nihai anlam ‘ölüm’ olacakt›r ve bu, ac›n›n tek afyonununal›flkanl›k oldu¤u, sayg› duyulan Burkevari bir görenekten mekanikbir reflekse dönüflerek de¤ersizleflmifl bir dünyada arzu edilebilir.

Asl›nda, Beckett’in eserinde hâlâ ölüm yoktur; daha çok, vücut kas-kat› kesilip soyulmaya devam ettikçe düzenli bir parçalanma söz ko-nusudur. Ölüm bu içi boflalm›fl figürlerin bafla ç›kabilece¤inden çokdaha mühim ve kati bir olayd›r. Hatta intihar bile bu figürlerin biraraya toplayabildi¤i kimlik hissinden daha fazlas›n› gerektirir.

Dolay›s›yla, Beckett’in karakterleri gülünç baflkahramanlar›n bü-tün öldürülemezli¤ine, kurnazca edinilen hiçbir baflar› veya neflelibir gayret olmaks›z›n sahip olmaktad›r. Bir saç tokas› ya da melonflapka yüzünden dikkati da¤›lan bu karakterler, sadece replikleriniyanl›fl okurlar ve aptalca hatalarla büyük an› mahvederler. Burada,Lucky’nin önemli metafizik konuflmas›, a¤z›ndan ç›kt›¤› anda parça-lara ayr›l›r. Yüce bir dramadan ziyade ucuz bir maskaral›¤›n ya da si-yah bir karnaval›n huzurunday›zd›r.

Kuflkusuz Godot’nun er geç gelifli büyük bir an olacakt›r. Fakatbu gerçekleflti¤i zaman, had safhada kavramsal k›tl›¤›n içinde herke-

se yetecek kadar anlam›n mevzu bahis oldu¤u bir dünyada, bununöneminin kavranabilir oldu¤unu kim söyleyebilir?

Belki de Godot, asl›nda Pozzo’dur; Vladimir ile Estragon, onunismini pekâlâ yanl›fl duymufl olabilirler; bu mümkündür. Veya belkide, geçmiflin silindi¤i ve her an kendinizi s›f›rdan bafllayarak yeni-den tan›mlamak zorunda oldu¤unuz zaman›n bütün bu ›st›rap veri-ci donuflu, Walter Benjamin’in tarihin büyük felaketini Mesih’in ya-k›ndaki tehdidi olarak tarif etti¤i anlam›yla Godot’nun geliflidir. Bel-

ki de kefaret dilenerek yalvarmaktan daha önemli bir fley hiç olma-m›flt›r ve bu, karakterlerin hatas›d›r. Mesiyanik düflüncenin bir nes-line göre, Mesih dünyay› küçük uyarlamalar yaparak de¤ifltirecektir.

165

8/14/2019 eagleton beckett

http://slidepdf.com/reader/full/eagleton-beckett 10/11

Asl›nda sorun, Beckett’in evreninin, kefaret fikrinin gerçektenanlam tafl›d›¤› fakat ayn› zamanda ve ac› bir flekilde bundan yoksunbir yere benzemesidir. Bu ac›nas› durumun tam ortas›nda anlam› fle-

killendiren bir delik vard›r, çünkü daha tecrübesiz postmodern to-runundan farkl› olarak modernizm, çok say›da hakikat ve gerçeklikoldu¤unu hat›rlayacak kadar yafll›d›r ve bunun ortadan kaybolmas›ona ›st›rap vermeye devam etmektedir. Burada afl›r› bir nostalji teh-likesi yoktur, fakat bellek ve dolay›s›yla kimlik baflka her fleyle bir-likte darmada¤›n olmufltur.

Birinin teselliyle kurtarmay› düflünebilece¤i tek fley -gerçeklikhakikaten belirsizse- umutsuzlu¤un mümkün olmad›¤›d›r. Belirle-

nemeyen bir evren, mant›ki olarak umuda yer b›rakmak zorundad›r;bunu bir kenara not etmek gerekir. E¤er birtak›m mutlaklar yoksa,Godot’nun gelmeyece¤ine veya Nazilerin zafere ulaflaca¤›na dairherhangi bir mutlak kesinlik olamaz. E¤er dünya geçiciyse, bu du-rum bilgimiz aç›s›ndan da geçerlilik tafl›mak durumundad›r. Bunoktada, tamamen farkl› bir aç›dan ele al›nan hilkat garibelerinin,sakatlar›n ve üst üste y›¤›l› vücutlar›n dünya de¤ifltirmenin efli¤inde

olmad›¤›n› söyleyebilmek söz konusu de¤ildir.Kefaret ihtimaline tutunman›n en az›ndan böyle bir faydas› bu-lundu¤unu bilelim: Bu neyi sa¤lar, kederli bir flekilde ondan ne ka-dar uzaklaflt›¤›m›z› ölçmemizi. Beckett, herkesin bildi¤i üzere, ba-zen nihilizmle suçlanmaktad›r; fakat e¤er onun evreninde herhangibir flekilde alt› çizilebilecek bir de¤er duygusu yoksa, bu derece fer-yat etmenin de asl›nda herhangi bir sebebi yoktur.

Dolay›s›yla, bir de¤er duygusu olmadan çekti¤imiz ac›y›, itiraz

edilebilir olarak tan›mlayabilmemiz bile söz konusu de¤ildir; bu se-beple, içinde bulundu¤umuz kötü durumu farkl› flekilde de¤il denormal olarak kavrar›z.

Böylesi bir de¤er ideolojiklefltirilme, duygusal bir hümanizm ka-t›na yükseltilme korkusu yüzünden aç›kça konuflulmaz ve dolay›s›y-la çözümden ziyade sorunun bir parças› haline gelir. Bunun yerinede¤er, kendini negatif bir flekilde ve de¤iflmez bir berrakl›kla ortaya

koymal›d›r; böylelikle yaz›, konuflulamaz olan› karfl›s›na al›r.Çünkü yaz›n›n bu karfl›s›na alma için ihtiyaç duydu¤u ayr›lma,ayn› zamanda komedi ile maskaral›¤›n birbirinden ayr›lmas›d›r; bi-zim zekâ olarak bildi¤imiz de¤er de -‹rlanda yaz›n›nda s›k s›k görül-

166

8/14/2019 eagleton beckett

http://slidepdf.com/reader/full/eagleton-beckett 11/11

dü¤ü gibi- hazin bir flekilde bask›c› olan dünyan›n bu anl›k ve aç›k-lanamaz aflk›nsall›¤›nda yatar.

Delilik, ukalal›k, beden, kendiyle istihza, keyfilik, sonsuz tekrar,

mekanik bir indergemecilik: Burada s›ralanan bütün bu motifler, ay-n› zamanda çok e¤lenceli olabilecek ac›mas›z motiflerdir ve dolay›-s›yla, post-insan›n gülünç maestrosu Samuel Beckett’in pay›na uy-gun birer besin olufltururlar.

Sonuç olarak, e¤er Beckett bir komedyen olarak nitelenebiliyor-sa, bunun aç›kça gösterilebilecek sebebi, en az›ndan trajediyi bir ide-oloji formu olarak reddetmemesinden kaynaklanmaktad›r. T›pk›Freud ve Adorno gibi Beckett de, umutlu ütopyac›lardan ziyade

temkinli ve cesaret k›r›c› bak›fllara sahip realistlerin, insan özgürlefl-mesi davas›na daha sad›k bir flekilde hizmet edeceklerini çok iyi bil-mektedir.

(Türkçesi: Osman Ak›nhay - Aykut Tunç K›l›ç)

167