1
M. Zahir Ertekin, “Mervaniler Devrinde Meyyafarikin” Uluslararası Silvan Sempozyumu, T.C. Silvan
Kaymakamlığı - T.C. Diyarbakır İl Özel İdaresi-, Şarkıyat Derneği, 25-27 Nisan 2008, Artuklu
Üniversitesi Yayınları, Mardin 2012, s.103-125.
MERVANİLER DEVRİNDE MEYYAFARİKİN
Özet
Bu makalede Silvan başkent olmak üzere bölgede hüküm süren Mervani devletinin
siyasi ve kültürel tarihini konu almaktadır. Ayrıca makalemizde Mervaoğullarının Silvan’daki
imar faaliyetleri incelenmiş, hâkimiyetleri döneminde de bu devletin bölgedeki yayılışı ile
komşu devletlerle olan ilişkileri açıklanmıştır.
Abstract
This study covers the political and cultural history of the Mervani state ruling in the
region of Silvan, the capital. Also, the development and construction of public facilities in
Silvan by the Mervani state have been analyzed, and the expansion of this state as well as its
relations with neighboring states during their ruling have been presente.
Keyword
Meyyafarikin, Diyar-ı Bekr, Bad, Mervaniler, Nasrüddevle, Silvan, Amid, Ebu Ali,
Nasıruddevle Ebu’l Muzaffer Mansur, Nizameddin Ebu’l Kasım Nasr
A. Giriş
Mervanoğulları, Meyyafarikin merkezli olmak üzere, Diyar-ı Bekr1 Bölgesi’nde Amid,
Erzen2, Ahlat, Mardin, Hısn Keyf, Dunaysır
3, Maden, Atak, Ergani, Cizre’yi içine alan ve
yaklaşık bir asır hüküm süren bir devlettir.
1 Diyar-Bekr: Bu bölge başta Amid, Meyyafarikin, Erzen ve Mardin olmak üzere, 4 şehir ile Dunaysır
(Kızıltepe), İs’ird (Siirt), Hısn-ı Keyfa (Hasankeyf), Hısnü’l Haysam, Hısn-Talib, Kurayşa, Bahmurd, Saf, Kitlis,
Cuvara, Aruk, Ma’den (iki yerde), Buhayra (Şimdiki Gölcük, iki yerde), Batasa, Hısn- Haris, Hısn el- Hadid,
Hısn Zü’l-Karneyn, Savur, Hattah (Bugünkü Atak), Bariye, Hini ve Salasila kasabaları ile Eğil, Cababira,
Şakikayn, Hani, Arkanayn (Ergani), Carmuk (Çermik), Bagin, Kafrizal, Suveyda, Fatina, Baldanayn, Tel-Arcuk,
Babilda, Haylar, Husur, Kıf-Unsur, Tabus ve Yamaniya hisarları olmak üzere, 30’dan fazla kaleyi ihtiva
etmekteydi. (Bkz. A. Demir, İslam’ın Anadolu’ya Gelişi, 80. dpn. 283. ) 2 Erzen: Kaynaklar üç tane Erzen’den söz ederler.
Burada bahis mevzuu olan Erzen, Siirt’in batısında, Silvan’ın doğusunda, iki yerleşim birimine yaklaşık 40 km.
mesafede bulunan eski bir yerleşim birimidir. İsmini Erzen (Kürdçe: Garzan, Gerzen) suyundan almıştır.
Harabeleri günümüzde geniş bir alan kaplamaktadır. Şehrin harabeleri Kurtalan ilçesi Yunuslar köyü ile Garzan
çayı arasında yer almaktadır. Yaklaşık 1500x2300 m.lik bir alan kapsar. İkinci Erzen ismi, Malatya’nın altında
Fırat (Murat) nehrinin küçük bir kolunun adı olarak geçmektedir. Üçüncü Erzen ise Fırat’ın kaynak mıntıkasında
2
İslamiyet’ten önce, bu bölgede Araplardan Bekr b. Vail kabilesi yerleşmiş ve sonrasında
bölge bu isimle anılır olmuştur. İslam’ın gelmesinden sonra ise, Diyar-ı Bekr Bölgesi’nde
Bekr Kabilesi’ne mensup yeni boylar ortaya çıkmıştır. Bunlardan bir kısmı VIII. yy’da
Şeybaniler, IX. ve X. yy’da Hamdaniler ve Büveyhiler sonrasında da Humeydiye Kürtlerine
mensup Mervaniler bölgeye yerleşmişlerdir.4
B. Ebu Şuca Bad b. Destuk Dönemi (983/84-990):
Bu beyliğin temelini Ebu Şuca5 Bad
6 b. Dustek atmıştır. A. Sevim, İbn’ül Ezrak’a
dayanarak, Bad isminin beyliğinin kurucusunun lakabı olduğunu ve isminin de Ebu Şuca
Abdullah Hüseyin7 b. Dustek olduğunu belirtmektedir.
8 Bad, Harbuhti Aşiretine mensuptur.
9
Çobanlık yaparak geçimini sağlayan Bad, Bizans’a karşı yapılan seferlere de
katılıyordu. Bilinmeyen bir nedenden dolayı, yörede egemen olan Büveyhoğulları’na
başkaldırıda bulundu. Bu arada da Diyarbekr Bölgesi’ne saldırılarda da bulunmuştur.10
Bizans’ın Ermeniye Valisi Bardas Skleros’un 976-980 yıllarında başlattığı isyanı fırsat
bilen Bad, Erciş’i ele geçirdi. Sonra Ahlat ve Malazgirt’i alıp Muş’ta yağmalamalarda
bulundu.
Büveyhoğulları Emiri Adududdevle’nin 983 yılında ölmesi üzerine oğulları arasında
taht kavgası başladı. Bad, Nusaybin ve Ceziret İbn Ömer’i ele geçirdi. Diyar-ı Bekr
Bölgesi’nde de Hamdanoğulları egemenliği vardı.
Meyyafarikin, Halep Hamdanoğulları Emiri Sa’düddevle Ebu Meali Şerif b.
Seyfüddevle’nin elinde bulunuyordu. Bad 984 yılında Meyyafarikin’i kuşattı. Halka,
eski Theodosiopolis civarında kain olan, 1049 yılında Büyük Selçuklu komutanlarınca tahrip edilen şehirdir.
(bkz. A.. Demir, a.g.e.,130. dpn. 478.) 3 Mardin’in bugünkü Kızıltepe ilçesidir.
4 A. Sevim, “Tarihi Meyyafarikin ve Amid’in Mervanlılar Bölümü”, VI. Türk Tarih Kongresi, Ankara, 1967,
173. 5 Ebu Şuca: Cesaretin babası anlamına gelmektedir. Bu isim Bad’ın künyesidir. (Bkz. S. Ünalan,
“Mervanoğullarının Kuruluşu ve Selçuklu Devleti’nin Hakimiyetine Girişi”, Yeni Türkiye, S. 44, Ankara, 2002,
44 6 Ebu Şüca er-Ruzrâveri, İbnü’l Ezrak, İbn-i Haldun, İbn-i Ibri, Urfalı Mateos, Ebu’l Fida, Amedroz gibi kaynak
ve araştırma eserlerinde Bad (Rüzgar); Sıbt İbnü’l Cevzi, Yahya b. Said b. Antaki, İbn-i Esir, Bedreddin Ayni, E.
Honigmann, Minorsky gibi kaynak ve araştırma eserleri ise Baz (Doğan, şahin) olarak kaydetmektedirler. (Bkz.
A. Tufantoz, Ortaçağ’da Diyarbekir, Mervanoğulları / 990-1085, Ankara, 2005, 58, dpn. 106.) 7 İbn-i Esir, Hüseyin’in Bad’ın kardeşi olduğunu söylemektedir. İbn-i Ezrak ise Bad’ın kendisi olduğunu
belirtirken sonrasında Bad’ın aynı isimde kardeşini yazmaktadır. (Bkz., İbn’ül Ezrak el-Fariki, Meyyafarikin ve
Amed Tarihi, C. I, (Çev.: Mehmet Emin Bozarslan), İstanbul, 1990, s.69-70. 8 İbnü’l Ezrak, a.g.e. 69.
9 İbn’ül Ezrak, a.g.e. 69. (M. H. Yinanç ise, Bad’ın, Kürtlerin en büyük kabilelerinden birisi olan Humeydiye
Kabilesi’nin bir kolu olan Harbuhti Aşireti’nin reisi olduğunu yazmaktadır. Bkz.: M. H. Yinanç, “Diyarbakı”, C.
III, İA, s.610.) 10
İbnü’l Ezrak, a.g.e. 69.
3
zulmetmeyeceğine ve iyi davranacağına dair bir mektup yazarak söz verdi bunun üzerine
şehir Bad’a teslim oldu. 984 yılı itibariyle Meyyafarikin, Bad’ın eline geçti.11
Şehrin yönetimini kardeşi Ebu’l Fevaris Hüseyin b. Düstek’e devreden Bad çevre
ülkeleri fethetmekle uğraşmaya başladı.12
Bu süreçte Ebu’l Fevaris Meyyafarikin surlarını
onarımdan geçirtti.13
Büveyhoğulları Emiri Samsamüddevle, Vezir Ebu’l Hasan Ali b. Hüseyin el-Mağribi
komutasındaki bir orduyu Bad’ın üzerine gönderir. Bu ordu Meyyafarikin’e kadar gelerek
şehri kuşatır. Ancak Bad’ın zaman zaman yapmış olduğu ani saldırılara maruz kalan ordu
kuşatmayı kaldırmak zorunda kalır ve 987 yılında her iki taraf arasında bir anlaşma yapılarak
barış yoluna gidilir.14
Samsamüddevle’nin 989 yılında ölmesi üzerine yerine kardeşi Ebu Nasr Haşad geçer.
Ebu Nasr, Bad’a bir mektup yazarak İbn-i Sa’d’la yapılan ilk antlaşmanın şartlarına
dönülmesini ister. Ancak Bad bunu kabul etmez. Bu durum Halife’ye nakledilince, Halife de
Sarir Narsa b. Taşi komutasındaki bir orduyu Bad’ın üzerine gönderir. Mervanoğulları
ordusunun başında Meyyafarikin Valisi olan Bad’ın kardeşi Ebu’l Fevaris vardır. Tur Abdin
Köyü yakınlarında meydana gelen savaşta Ebu’l Fevaris öldürülür. Cenazesi Meyyafarikin’e
getirilerek şehir dışında yer alan “Eb’ül-Fevaris Kubbeleri” denilen yere defnedilir. Sonradan
mezarın üzerine bir türbe yapılmıştır. Zamanla buraya yapılan yeni türbelerle alan büyük bir
mezarlık haline gelmiştir.15
990 yılında Hamdanoğulları Emiri Ebu Abdullah ile Ukayloğulları’ndan oluşan bir
orduyla savaşa tutuşan Bad, savaş alanında öldürüldü.16
C. Ebu Ali b. Mervan Dönemi (990-997) :
Bad’ın savaş alanında ölmesi üzerine o sırada yanında bulunan yeğeni Ebu Ali b.
Mervan b. Kek Harbuhti,17
Hasankeyf’e giderek dayısı (Bad)’ın karısıyla evlenip18
990
yılında Meyyafarikin’i de ele geçirerek devletin başına geçti. Amed ve çevresindeki birçok
11
İbnü’l Ezrak, a.g.e., s.70; A.Bulduk; El- Cezire’nin Muhtasar Tarihi, 27. 12
İbnü’l Ezrak, a.g.e., 70. 13
İbnü’l Ezrak, a.g.e., 70. 14
İbnü’l Ezrak, a.g.e., 71. 15
İbnü’l Ezrak, a.g.e., 73-74. 16
İbnü’l Ezrak, a.g.e., 74.; Beyyumi, Ali; Kuruluş Döneminde Eyyûbîler (Çev. Abdülhadi Timurtaş), 28. 17
Mervan b. Kek: İbnü’l Ezrak’a göre, Bad’ın kız kardeşinin kocasıdır. Siirt ile Maden arasındaki Kermas
Köyü’ndendir. Bu köy günümüzde Siirt İli Şirvan İlçesi’ne bağlı olan Kormas (İncekaya) Köyü’dür. Mervan bu
köyde değirmencilik yapmaktadır. Mervan ve oğulları bu köyün ileri gelenleridir. (Bkz.: İbnü’l Ezrak, a.g.e., 76.) 18
Beyyumi, a.g.e., 29.
4
kaleyi de kısa zamanda ele geçirdi. Meyyafarikin’in idaresini de yaşlı ve tecrübeli bir kişi olan
Mem’e bıraktı.19
991/92 yılında Amid’i kuşatan Hamdanoğulları ile Mervanoğulları elinde bulunan Erciş,
Malazgirt, Ahlat ve Bargiri’yi 992 yılında kuşatan Bizans tehlikesini ortadan kaldırdıktan
sonra Ebu Ali içteki sıkıntıları gidermeye yöneldi.
En büyük sıkıntı ise Meyyafarikin halkıdır. Halep Hamdaniler Emiri Seyfüddevle
egemenliği altında bulunan Meyyafarikin’e büyük önem vermiş ve halkın da teveccühünü
kazanmıştı. Hatta Seyfüddevle ölünce vasiyeti üzerine Meyyafariki’ne gömüldü. Tüm bu
nedenlerden dolayı şehir halkı Hamdanoğullarına karşı teveccüh ve bağlılıkları vardı. Bu
duygu halkın Mervanoğulları’na karşı sert bir muhalefet yapmalarına neden oluyordu. Bu
durumu bilen Ebu Ali’nin tüm iyi niyet çabalarına karşın Meyyafarikin halkı her fırsatta gerek
Ebu Ali’ye gerekse adamlarına ya saldırıyor ya da ağır bir şekilde dövüyorlardı.20
Ebu Ali, Meyyafarikin halkının bu kindar davranışlarını bertaraf edemeyeceğini
anlayınca Veziri Mem’in tavsiyesi üzerine ilginç bir yöntemle Meyyafarikin halkını
cezalandırır.
Emir 994 yılında, bayram namazı için şehrin dışına çıkacağını ilan ettirir. Bunun üzerine
halk bayram namazını kılmak için şehir dışındaki namazgaha gider. Şehrin tamamen
boşalmasından sonra Ebu Ali şehrin kapısını kapattırır. Kapı üstündeki burca giderek İbn-i
Ebu Sakr ile adamlarını yakalattırarak burçtan aşağı attırır. Askerler ise halkın mallarını
yağmalar. Emir, halktan bir kısmını içeri alıp diğerlerinin eşyalarını dışarı çıkarttırarak orayı
terk etmelerini ister. Onlar da başka yerlere gittiler. Göç eden halkın bir kısmı Emirin
ömrünün sonunda Meyyafarikin’e geri döndü. Böylece Ebu Ali, Meyyafarikin’de kendisine
karşı yürütülen muhalefeti bitirerek hakimiyetini daha da güçlendirmiştir.21
Emir Ebu Ali,
Meyyafarikin surlarının yıkılan yerlerini onartmıştır. İbn’ül Ezrak, surlar üzerinde Ebu
Ali’nin isiminin yazılı olduğu kitabeleri gördüğünü söylemektedir.22
Meyyafarikin’de meydana gelen bu olay ve Ebu Sakr’ın öldürülmesi Amid Valisi
Abdulberr’i kuşkulandırmış ve kendisinin de bir gün aynı akıbete uğrayacağını düşünerek
korkuya kapılmıştır.
996 yılının sonuna doğru, Emir Ebu Ali, Halep Hamdaniler Emiri Sa’düddevle’nin kızı
Sittünnas ile evlenmek için Meyyafarikin’in ileri gelenlerinden oluşan bir heyeti Halep’e
19
İbnü’l Ezrak, a.g.e., 76-78. 20
İbnü’l Ezrak, a.g.e., 82. 21
İbnü’l Ezrak, a.g.e., 82-84. 22
İbnü’l Ezrak, a.g.e., 155.
5
gönderir. Gelin heyeti Urfa’ya geldiğinde Ebu Ali’nin öldürüldüğü öğrenilince gelin Halep’e
geri döner.23
Ebu Ali, Meyyafarikin’deki işleri veziri Mem’e bırakarak, Amid’e hareket etmek üzere
yanında Mem’in oğlu Şiro (Şerve) kardeşleri ve askerleriyle birlikte şehirden ayrılarak Hani
üzerinden Til Alevi’ye geldi. Burada Amid Valisi Abdulberr, Mem oğlu Şerve’nin
Meyyafarikin’de olanların bir gün de onun başına gelebileceği konusundaki telkinleriyle Ebu
Ali’nin Amid’de öldürülmesi konusunda Amid halkıyla da anlaştı. Emir’in şehre girdiğinde
halkın da katkısıyla Ebu Ali 997 yılında öldürüldü. Şerve, Emirin cesediyle birlikte emirin
kardeşi Ebu Mansur Said’in yanına geldi. Ebu Mansur’da askerlerle birlikte Meyyafarikin’e
geri döndü.24
Ebu Ali’nin cesedi Erzen’de, köprünün doğusundaki caminin yanındaki türbeye
gömüldü.25
D. Mümehhidüddevle Ebu Mansur Said b. Mervan Dönemi (997-1010):
Ebu Mansur Said Meyyafarikin’e gelince Vezir Mem26
, Ebu Mansur’u emir ilan etti ve
kendisine “Mümehhidüddevle” unvanını verdi. Mervanoğulları emirleri arasında unvan almış
ilk hükümdar Ebu Mansur Said’dir.27
Mümehhidüddevle kendisine yaver olarak Şerve’yi
atadı. Ülkenin idaresini de Mem ve oğluna bırakmıştır.28
İbnü’l Ezrak, Emirin ülke
yönetiminde ve bütün işlerde tek yetkili kişinin Şerve olduğunu söylemektedir.29
İbn-i Esir, Mümehhidüddevle’nin hakimiyetinin sadece hutbede ve sikke basımından
ibaret olduğunu söylemektedir.
998 yılında abisinin alamadığı Halep Hamdani Emiri Sa’düddevle’nin kızı Sittünnas’ı
Meyyafarikin’e getirerek evlendi.30
Mümehhidüddevle, Amid hariç tüm Diyar-ı Bekr’e hakim oldu. Bu sırada Amed’de
Abdulberr hüküm sürmekteydi. Şerve’ye elçi göndererek Mümehhidüddevle’ye tabiiyetini
bildirdi. Ebu Tahir b. İbn-i Dimne, Abdulberr’in en yakın adamı olmuş ve kendisine damat
yapmıştır. Abdulberr şehrin yönetimini İbn-i Dimne’ye bırakarak kendisi sadece kadılık
23
İbnü’l Ezrak, a.g.e., 86. 24
İbnü’l Ezrak, a.g.e., 88-90. 25
İbnü’l Ezrak, a.g.e., 91. 26
Tufantoz, Mem’in Muhammed isminin kısaltması olduğunu kaydetmektedir. Ayrıca vezirin adının da Hacib
Muhammed olduğunu da zikretmektedir. (Bkz.: Tufantoz, a.g.e., s.70 ve dipnot 148.) 27
İbnü’l Ezrak, a.g.e., 91. 28
İbnü’l Ezrak, a.g.e., 91. 29
İbnü’l Ezrak, a.g.e., 93. 30
İbnü’l Ezrak, a.g.e., 92.
6
işlerine baktı.31
Sonrasında İbn-i Dimne, Abdulberr’i öldürerek Amed’in tek hakimi oldu. O
da Şerve’ye mektup göndererek Mümehhidüddevle’ye tabiiyetini bildirdi.32
1000 yılında Bizans İmparatoru II. Basil, Amed ve Meyyafarikin taraflarına
geldiğinde Mümehhidüddevle, II. Basil’i karşılayarak ve yüklü hediyeler vererek ona
bağlılığını bildirdi.33
Mümehhidüddevle döneminde ülke feraha kavuşmuştur. Meyyafarikin surlarının birçok
yerini yaptırdı.34
Şehirde yaklaşık 30 civarında yer yaptırdı. Şehir Kapısı ile Orta Kapı’nın
bulunduğu burç yıkılınca bunları yeniden yaptırdı. 1006 yılında iki burç arasında Kulfa Kapısı
adında yeni bir kapı açtırdı. Böylece Meyyafarikin halkı Kulfa Kapısı, Bakusi Kapısı ve
Rabad Kapısı’nda girip çıkmaya başladı. İnşaat bitince Kulfa Kapısı’nı kapattırdı. Sonrasında
Rabad Kapısı ile Bakusi Kapısı’nı da kapattırdı. Böylece halk sadece eski kapıdan girip
çıkmaya başladı.35
Şerve, İbn-i Felyus adındaki oğlunu Meyyafarikin Şehri’nin emniyetinden sorumlu kişi
yapınca Mümehhidüddevle’yi kızdırdı. Sahibü’s Şurfa (emniyet amiri) İbn-i Felyus emir ile
Şerve’nin arasını açtı. İbn-i Felyus, Emirin, Şerve’yi de öldürtebileceği noktasında Şerve’yi
ikna etti. Şerve, Atak Kalesi’nde mutad olarak her yılın bahar aylarında emiri ağırlayıp
ziyafetler verirdi. 1010 yılında Atak Kalesi’nde yine böyle bir ağırlama sırasında İbn-i Felyus
ve Şerve Mümehhidüddevle’yi öldürdüler.36
E. Şerve b. Mem (Hacib Muhammed) Dönemi (1010-1011):
Emirin ölümünden sonra Meyyafarikin’e gelen Şerve saltanat makamı olan
“Hamdanoğulları Sarayı’nda tahta oturarak yönetime, hazineye ve orduya el koydu. Halk ise
korkusundan dolayı bu durumu benimsedi.37
Şerve, Mümehhidüddevle’nin Siirt’e sürgüne gönderdiği kardeşi Ebu Nasr bertaraf
etmek için bir askeri birliği Siirt’e gönderdi.38
31
İbnü’l Ezrak, a.g.e., 93. 32
İbnü’l Ezrak, a.g.e., 95. 33
Ş. Beysanoğlu, Anıtları ve Kitabeleri ile Diyarbakır Tarihi Başlangıçtan Akkoyunlular’a Kadar, C. I, Ankara,
1998, 187. 34
İbnü’l Ezrak, a.g.e., s.99. (İbnü’l Ezrak surun dışında 22 yerde içinde de birkaç yerde Mümehhidüddevle’nin
isminin yazılı olduğu kitabeleri gördüğünü söylemektedir. Bkz. İbnü’l Ezrak, a.g.e., s.99.) 35
İbnü’l Ezrak, a.g.e., 99. 36
İbnü’l Ezrak, a.g.e., 100. 37
İbnü’l Ezrak, a.g.e., 103-104. 38
İbnü’l Ezrak, a.g.e., 104.
7
Erzen haricindeki Meyyafarikin çevresindeki bütün kaleleri ele geçirdi. Erzen’de Emir
Ebu Ali’den beri valilik yapan İsfehanlı Hoca Ebu’l Kasım vardı. Hoca Ebu’l Kasım
Mümehhidüddevle’nin öldürüldüğünü öğrenince Siirt’e haber yollayarak Ebu Nasr’ın acilen
Erzen’e gelmesini istedi. Bu sırada Şerve’de Erzen’i almak için Dünbüli Abdurrahman b.
Ebü’l Verdi gönderdi. Bu ordu Ebu Nasr’ın Erzen’e geldiğini öğrenince ve yapılan
çatışmaların faydası olmayacağını anlayınca Meyyafarikin’ e geri döndü.39
Emir Ebu Nasr Erzen’den hareket ederek Meyyafarikin’i kuşattı. Karagahını da
Meyyafarikin’e bir fersah mesafede kurdu. Şerve bu kuşatmaya yönelik başarısız askeri
müdahalelerde bulundu. Emir, Meyyafarikin dışındaki Rabad’a saldırdı. Birçok ganimet ele
geçirdi.
Tüm bu olanların üzerine Şerve, önceleri kötü davrandığı şehir halkının gönlünü almaya
çalıştı. Aynı zamanda da İbn-i Felyus’un tavsiyesi üzerine de Bizans İmparatoruna canını
kurtarmasını ve ülkeyi ona teslim edeceğini dair bir mektup yazdı. Halk, emirlerinin Rumlarla
irtibata geçerek ülkeyi onlara vereceğini duyunca Şerve’den ümidini kesti. Halkın bu tutumu
üzerine Şerve, yakın dostu olan Amid hakimi İbn-i Dimne’den yardım istedi. Ülkenin
hazinesini de İbn-i Dimne’nin gönderdiğe komutanı ve damadı Mürtec vasıtasıyla Amid’e
kaçırttı.40
Meyyafarikin halkı ise çaresiz kalmıştı. Çünkü bir tarafta ülkeyi Rumlara vermek
isteyen Şerve, diğer tarafta ise Ebu Ali’nin Meyyafarikin ve halkına yaptıklarından dolayı pek
güven duyulmayan kardeşi Ebu Nasr vardır.
Bir Cuma namazı çıkışı galeyana gelen Meyyafarikin halkı İbn-i Felyus’un üzerine
yürüdü. Saraya sığınan İbn-i Felyus’u Şerve korumasına aldı ve saraya saldıran halkı oka
tutturdu. Halk, tüm kötülüklerin sebebi olan İbn-i Felyus’un kendilerine verilmesini istedi.
Ancak Şerve bunu kabul etmeyince halk ve asker tekrardan birbirine girdi. Bu arada İbn-i
Felyus öldürüldü.41
Halk saraya girerek her şeyi yağmaladı. Şerve ise Hükümdarlık Burcu’na sığınarak
halkın ileri gelenlerinden aman diledi. Onlardan Ebu Nasr ile Şerve arasında arabuluculuk
yapmalarını istedi.42
Burçtan inen Şerve, Ebu Tayyib Muhammed b. Ubeyd b. El-Mihver’in evinde onlara
yeniden yemin ettirdi. Ebu Tayyib, halkın sarayı yağmalamayı durdurmasını istedi. Halk bunu
dinlemeyip sarayı yıkarak Ebu Nasr’a mektupla şehre gelmesini haber verdi. Karargahını
39
İbnü’l Ezrak, a.g.e., 107-108. 40
İbnü’l Ezrak, a.g.e., 109-110. 41
İbnü’l Ezrak, a.g.e., 111. 42
İbnü’l Ezrak, a.g.e., 111.
8
şehrin kenarına kuran emir, Şerve’yi kendisine teslim edilmesini istedi. Ancak, halk Şerve’ye
aman verdiği için teslim etmedi. Ancak sonrasında halk arasında Şerve’nin Ebu Nasr’a teslim
edilip edilmemesinde ikilik çıktı. Bu durum üzerine Ebu Tayyib reislikten çekildi, yerine Ebu
Tahir b. Hammami getirildi. Bir süre sonra yine ikilikten dolayı o da reislikten çekilince onun
da yerine Bezciler Çarşısı’nın reisi Ebu’l Hasan Ahmed b. Vasıf el-Bezzaz getirildi.43
Ekim aylarında başlayan Meyyafarikin kuşatmasından bir netice çıkmayınca Kasım
ayında başlayan ağır kış şartlarından dolayı Ebu Nasr askerlerinin bir kısmını kuşatmayı
devam ettirmek için bıraktıktan sonra Erzen’e döndü.44
Şubat ayına kadar Erzen’de kalan Ebu Nasr, Meyyafarikin’e gelerek kuşatmayı ve
savaşı şiddetlendirdi. Ebu Nasr’a haber gönderen İbn-i Vasıf, emirden, şehre girdiğinde hiçbir
şey yapmayacağına dair teminat istedi. Bu teminatın emir tarafından olumlu karşılanması
üzerine, İbn-i Vasıf, halka durumu anlattı. Meyyafarikin halkı ise bu konuda İbn-i Vasıf’ın
dilediğini yapmakta serbest olduğunu söylemesi üzerine İbn-i Vasıf şehrin Su Kapısı, Rabad
Kapısı ve Şehir Kapısı’nı açarak Ebu Nasr’ı şehre davet etti.45
Meyyafarikin’e giren Ebu Nasr, hükümdarlık makamı yıkıldığı için Şerve’nin evine
gitti. Hükümdarlık Burcu’ndan inen Şerve’de emirin huzuruna çıktı.46
F. Nasruddevle Ebu Nasr Ahmed Dönemi (1011-1061) :
Mümehhidüddevle’nin Şerve ve İbn-i Felyus tarafından öldürülmesi üzerine İsfehanlı
Hoca Ebu’l Kasım, Erzen’de Ebu Nasr’ı emir ilan etti. Kendisi ve diğer tüm emirlerinde ona
itaat edeceğine garanti verdi.47
Meyyafarikin’i işgal eden ve yaklaşık 1 yıl süren Şerve dönemi 1011 yılında halkın
aracı kıldığı İbn-i Vasıf’ın Ebu Nasr’ı Meyyafarikin’e davet etmesiyle son buldu.
Hükümdarlık Sarayı’nın yıkılması üzerine Şerve’nin evine giden Ebu Nasr,
Hükümdarlık Burcu’ndan inen Şerve’yi huzuruna kabul etti.
Başkent Meyyafarikin’i ele geçiren Ebu Nasr’la birlikte ülke istikrara kavuştu. Erzen
valisi İsfehanlı Hoca Ebu’l Kasım’ı da vezir tayin ederek tüm ülke işlerini ona devretti. Ebu’l
43
İbnü’l Ezrak, a.g.e., 112. 44
İbnü’l Ezrak, a.g.e., 113. 45
İbnü’l Ezrak, a.g.e., 114. 46
İbnü’l Ezrak, a.g.e., 114. 47
İbnü’l Ezrak, a.g.e., 108.
9
Kasım b. Vasıf ise Tanze48
, Tel Fafan49
ve Ceziret İbn Ömer50
sınırına kadar olan bölgeye vali
olarak atandı.51
Nasruddevle, kardeşi Mümehhidüddevle’nin öldürüldüğü Atak Kalesi’nde Şerve’yi
astırarak öldürttü. Şerve ile birlikte bozgunculuk yapanlarıda yakalattırarak cezalandırdı. Halk
arasında fitne çıkaracak ve bozgunculuk yapacak insanları da Meyyafarikin’den sürdü.52
Meyyafarikin’de düzen ve intizamı sağlayan Nasruddevle, kardeşinin cesedini alarak
Erzen’deki anne ve babasının yanına göndererek kardeşi Ebu Ali’nin türbesine gömdürdü.53
Amed dışındaki tüm Diyar-ı Bekr Bölgesi’nde hakimiyet kuran Nasruddevle Abbasi
Halifesi’ne Büveyhoğulları hükümdarı Bahaüddevle ile diğer hükümdarlara mektuplar
gönderdi.54
Bu esnada Amed’de bulunan İbn-i Dimne, Mürtec’i hediyelerle donatarak emir
olmasından dolayı kutlayan bir mektupla Meyyafarikin’ e gönderdi. İbn-i Dimne,
Mümehhidüddevle döneminde de olduğu gibi emir adına hutbe okutacağına ve adına sikke
bastıracağını bildirerek Nasruddevle’ye tabiyetini bildirdi.55
Abbasi ve Fatimi halifelerince, Bizans kralınca ve Büveyoğulları hükündarınca tanınan
Nasruddevle ülke içindeki sıkıntıları gidermeye başladı. En önemli tamir ve yenilikleri ise
Meyyafarikin’de gerçekleştirdi. Abbasi Halifesi el-Kadir Billâh tarafından kendisine 1013
yılında “Nasrüddevle” unvanı verildi.56
Bu dönemde şehrin kadısı Ali b. Hamid’dir.
Kendisinden önceki kadı ise 1011 yılında ölen Ebu’l Kasım Hasan b. Hasan b. Münzir’di.57
İlk iş olarak, oturmak için bir saray yapmak ister ve Hamdanoğulları’ndan kalan sarayı
yenilemek ister. Ancak bazı kişiler, tepe üstündeki kalenin tamir edilip saray yapmasını
istediler. Ancak deneyimli Vezir Ebu’l Kasım yeni sarayın yüksek ve şehre hakim olan
Hükümdarlık Burcu’nun yanında yapılmasını istedi. Eğer saray, şehir içinde olursa,
Hükümdarlık Burcu’nu ele geçiren kötü niyetli birisi onu şehirden ayırıp bağımsız olarak
yönetebilirdi. Ancak, saray burcun yanında olursa Hükümdarlık Burcu’da giriş kapısı da saray
da bitişik olacağından hepsi sarayın bir parçası olup idaresi daha kolay olurdu. Bu tavsiye
üzerine sarayın inşasına 1013 yılının başında başlandı. Sarayın bahçesi ağaçlarla donatıldı.
48
Tanze: Siirt İli, Eruh İlçesi’ne bağlı Kavaközü Köyü’dür. 49
Tel Fafan: Siirt İli Kurtalan İlçesi’ne bağlı Tilnuro (Çattepe Köyü)’dür. Süryani kaynaklarında Til yada
Tille/Tillo olarak anılmaktadır. Bu köy, Dicle Nehri ile Botan Çayı’nın birleştiği yerdedir. 50
Ceziret İbn Ömer: Şırnak İli’ne baplı Cizre İlçesi’dir. 51
İbnü’l Ezrak, a.g.e., 115. 52
İbnü’l Ezrak, a.g.e., 115. 53
İbnü’l Ezrak, a.g.e., 115. 54
İbnü’l Ezrak, a.g.e., 115. 55
İbnü’l Ezrak, a.g.e., 115. 56
İbnü’l Ezrak, a.g.e., 118. 57
İbnü’l Ezrak, a.g.e., 119.
10
Saray çok ihtişamlı olup tavan ve duvarlarında altın işlemeli süslemeler vardı. Pınarbaşı
denilen yerden saraya bir su kanalı açtırdı. Buna bağlı olarak sarayda bir hamam ve havuz
inşa ettirdi. Saray 1013 yılı Zilhicce ayında tamamlandı.58
Nasruddevle, Selamlık Kapısından çıkıp bineğine binip sarayın bahçesinden ilerleyerek
doğudaki kapıdan çıktığında şehrin istediği tarafına gidebilirdi. Bunun haricinde sarayın bir
de selamlıktan çıkılınca merdiven kapısına buradan da yakınlarının evlerine gidebiliyordu.59
Şehrin, Rabad’a bakan tarafına da eski bir manastırın yerine bir yazlık yaptırdı. Bu
manastır ait malzemeler ise Hükümdarlık Manastırı’na naklettirildi.60
Halk arasında adaletli davranan Nasruddevle halka yüklenmiş olan ağır vergileri
kaldırdı. Birkaç yeri yıkık olan Meyyafarikin surlarını onarttı.61
Nasruddevle, emir olur olmaz camide her gün 1 cerib buğdayın yoksullara dağıtılmasını
sağladı. Bu olay 1017-18 yılına kadar devam etti. Veziri Ebu’l Kasım ile Vakıflarda sorumlu
Ebu Muhammed b. Hasan b. Muhammed b. El-Mihver’den yıllık 360 cerib ürün veren bir yer
bulmalarını istedi. Her ikisi de Meyyafarikin’in batısındaki el-Atşa Köyü’nü bu iş için uygun
buldular. Bu köyün ürünleri fakirlere dağıtılmak üzere vakıf olarak kabul edildi.62
1020-24 yılları arasında bir tarihte, Şerefüddevle Karvaş b. Mukalled’in kızı Seyide ile
evlendi. Bu hanımı için de Şehrin Rabad’a bakan tarafındaki yazlığının yanında ve eski
manastırın yerinde “Melike Evi” denilen bir köşk ve bahçe yaptırır.63
1023/24 yılında şahsi parasıyla Meyyafarikin’de bir bimaristan yaptırdı. Hazinedar Ebu
Said el-Katib b. Bahtşo nezaretinde şehirdeki camiyi de onarttı. Rabad Camisi’ne de bir
minare yaptırdı. Surların yıkılan yerlerini de tamir ettirdi. İbnü’l Ezrak, isminin yazılı olduğu
kitabelerin aysısının 30’dan fazla olduğunu söylemektedir.64
Her yıl olduğu gibi 1024 yılında da İbn-i Dimne, damadı ve komutanı Mürtec’i yıllık
verginin ödenmesi için Meyyafarikin’e gönderdi. Mürtec, Nasrüddevle’nin güvence vermesi
üzerine İbn-i Dimne’yi öldürdü. Saraydaki karışıklık esnasında da Mürtec öldürüldü. İbn-i
Dimne’nin oğulları 1024 yılında Amed’i Nasruddevle’ye teslim etti. Şehir kadılığını da
Meyyafarikin Kadısı Ebu Abdullah Hüseyin b. Seleme el-Maliki’yi tayin etti. El-Maliki aynı
anda her iki şehrin kadılığını yürüttü.65
58
İbnü’l Ezrak, a.g.e., 117-118. 59
İbnü’l Ezrak, a.g.e., 146. 60
İbnü’l Ezrak, a.g.e., 118. 61
İbnü’l Ezrak, a.g.e., 122. 62
İbnü’l Ezrak, a.g.e., 122. 63
İbnü’l Ezrak, a.g.e., 126-127. 64
İbnü’l Ezrak, a.g.e., 127-128, 155. 65
İbnü’l Ezrak, a.g.e., 131.
11
1025 yılında Vezir İsfehanlı Hoca Ebu’l Kasım’ın vefat etmesi üzerine yerine Ebu’l
Kasım Hüseyin b. Ali b. El-Magribi vezir olarak tayin edildi.66
Nasruddevle ülkenin tüm
işlerini de yeni vezirine bıraktı.67
Halka adaletli davranan vezirin divan işlerine vezir adına İbn’ül Bereke bakardı. Yazı
işlerini ise katibi Şeyh Ebu Nasr el-Menazi yapardı. Menazi, temin ettiği kitapları Amed ile
Meyyafarikin arasında dağıtarak camiye vakfetti.68
1033 yılında Meyyafarikin’de kendi parasıyla Muhdese69
Camii’ni yaptırdı. Bu camiye
de bazı vakıflarda bulundu.70
Vezir el-Magribi 1037 yılında öldü. Bu tarihe kadar da vezir olarak görev yaptı. Vezirin
ölmesinde sonra Nasrüddevle bir süre ülkeyi vezirsiz olarak yönetti.71
Bu süreçte emir vezirlik
işlerini Divan Nazırı İbn-i Bereke ile birlikte yürütüyordu.72
Emir Nasrüddevle, Meyyafarikin yakınlarında kendi adıyla anılan güzel bir mesire yeri
olan Nasriye’yi kurdu. Nasrıye’de ırmak kenarında, köşkler, çarşılar, evler, hamamlar ve her
bir çocuğu ile amcaoğullarına birer ev yaptırdı. Bahçelerin sulanması ve havuzların suyla
doldurulması için ırmağın kenarına bir su değirmeni yaptırdı. Benan Tepesi yakınlarında da
sağlam ve güzel bir köprü inşa ettirdi.73
Bu köprü için Hüseyniye, Hamidiye, Tılbenan,
Katinita, Babudin İbrahimiye ve Bersed Köylerini vakfetti.74
Nasrıye Sarayı’na bir bakır kapı
ve Meyyafarikin Camii’ne de bir binkam75
yaptırdı.76
Her iki madeni eserin üzerinde de
Nasruddevle’nin adının olduğu birer kitabe yer almaktadır.77
İlkbahar gelince, Nasrudevle, tüm maiyetiyle birlikte Meyyafarikin’den çıkarak ve belli
yerlerde konaklayarak yeşillikler içinde olan Nasrıye’de baharı geçirirdi. Havaların
ısınmasıyla birlikte Meyyafarikin’e geri dönerdi. 78
Meyyafarikin’den yola çıkan Nasruddevle
ilk önce Batrı Köyü’nde konaklardı. Bu köyde ırmak kenarında bir mescid ve konak bulunur.
Batrı’dan sonraki menzil yeri ırmağın güney kıyısındaki Babudin’dir. Burada da Vezir
Fahruddevle b. Cehr tarafından yaptırılan Şeyh Camii, bir han, bir hamam vardı. Babudin’den
66
İbnü’l Ezrak, a.g.e., 134. 67
Tufantoz, a.g.e., s.80. 68
İbnü’l Ezrak, a.g.e., s.134. 69
Muhdese, İbn-i Halikan’a göre Meyyafarikin dışında bulunan bir askeri kışlanın adıdır. (Bkz.: İbnü’l Ezrak,
a.g.e., s.138, dipnot 246.) 70
İbnü’l Ezrak, a.g.e., 138. 71
İbnü’l Ezrak, a.g.e., 139-140. 72
İbnü’l Ezrak, a.g.e., 144. 73
İbnü’l Ezrak, a.g.e., 141. 74
İbnü’l Ezrak, a.g.e., 142. 75
Binkam: kelime farsça olup kadeh yada tas manasındadır. Özellikle Hint köylüleri arasında çok iyi bilinen
binkan suyun taksim edildiği bir araçtır. (Bkz.: İbnü’l Ezrak, a.g.e., 143, dipnot 255.) 76
Bu kapı, İbnü’l Ezrak zamanında cami kapısı olarak kullanılmıştır. (Bkz.: İbnü’l Ezrak, a.g.e., 141.) 77
İbnü’l Ezrak, a.g.e., 143. 78
İbnü’l Ezrak, a.g.e., 141-142.
12
sonra Cenin’e gidip köprüyü geçerek ırmağın doğu kıyısında konaklardı. Köprünün yanı
başında Benan Tepesinde bir mescid ve bir konak yaptırmıştır. Cenin’den yola çıkan heyet ise
son nokta olan Nasriye’ye varırdı. Her menzil arasındaki mesafe bir günlüktür.
Nasrudevle, Meyyafarikin kadılığına Ebu’l Mürca Saadet b. Hüseyin B. Bekir’i tayin
etti.79
Nasruddevle, Amed Kadısı Ebu Ali b. Beğal’in dostu olan Şeyh Ebu Nasr b. Cehr’i
1039 yılında kendisine vezir tayin etti. Ülke işlerini de ona devretti. O’na “Kafiddevle”
unvanını verdi.80
Büyük Selçuklu Sultan’ı Tuğrul Bey, 1043 yılında Rey’de bulunan Oğuz Beylerinden
Göktaş, Boğa ve diğerlerini yanına çağırarak emrine girmelerini istedi. Ancak bu beyler
Tuğrul Bey’in teklifini kabul etmeyerek Azerbaycan üzerinden Ceziret İbn Ömer’e geldiler.
Boğa, Anasıoğlu, Mansur, Göktaş ve diğer beyler Diyar-ı Bekr’e gidip Amid, Meyyafarikin,
Erzen ve Mardin arasında dolaşıp yağmayla meşguldüler.
Musul önlerinde bozguna uğrayan Oğuzlar, Azerbayca’a çekildiler. Boğa ve Anasıoğlu
Tuğrul Bey’e tabi oldular. Tuğrul Bey’de onlara Diyar-ı Bekr’i ikta olarak verdi. Diyar-ı
Bekr’e gelen Boğa ve Anasıoğlu bölgede tekrardan yağmaya başladılar.81
Meyyafarikin önlerine gelen iki bey şehri kuşattılar. Nasruddevle onlara geri dönmeleri
için 50.000 dinar teklif etti. Ancak beyler bu teklifi kabul etmeyerek kuşatmayı sürdürdüler.
Ancak bir gece, Boğa ve Anasıoğlu sarhoş olup birbirini yaraladılar. Her iki bey ölünce
askerleri de birbiriyle çatıştı. Meyyafarikin önlerinde Oğuzların birbirine düştüğünü ve
çatıştığını gören Nasruddevle topladığı askerleriyle bunların üzerine saldırarak birçoğunu
öldürdü.82
1045 yılında, Kadı Ebu’l Mürca, Musul Kadısı ile yazıcısı Şair İbnu’l Fatîri arasındaki
bir mektup meselesi yüzünden –bu süreçte Nasruddevle ile Ukayloğulları Karvaş arasında
gerginlik vardır-Meyyafarikin’deki sarayın bir burcuna hapsedilip giriş kapısı üzerine
sıvanarak ölüme terk edilmiştir.Ebu’l Mürca’nın yerine Meyyafarikin kadılığına Ebu Mansur
b. Şazan et-Tusi tayin edildi. Et-Tusi aynı zamanda Vakıflardan sorumlu Nazır olarakta
görevlendirilmiştir.83
Meyyafarikin en görkemli dönemini Nasruddevle zamanında yaşadı. Bu dönemde
Meyyafarikin’de yoğun bir imar faaliyetleri oldu. En önemli bayındırlık ise halkın su
79
İbnü’l Ezrak, a.g.e., 143. 80
İbnü’l Ezrak, a.g.e., 147. 81
İbnü’l Ezrak, a.g.e., 152. 82
İbnü’l Ezrak, a.g.e., 153. 83
İbnü’l Ezrak, a.g.e., 154-155.
13
ihtiyacına yönelik olanıdır. Halk su ihtiyacını kuyulardan sağlarken Hamdani Seyfüddevle
tarafında yapılan ve saraya götürülen su kanalından başka Meyyafaikin’de su kanalı yoktur.
Nasruddevle döneminde Pınarbaşı’ndan getirilmiş 3 ayrı su kanalı daha yapılmıştır.84
Nasruddevle, Meyyafarikin surları için birçok köyü, el-Akabe Hamamı, Şercan
Ovası’ndaki Kaynak Pınarı’nın yanındaki Yeni Hamamı yaptırarak vakfetti.85
Emir Ebu Ali döneminden beri Vakıfların mütevelliliğini yapan Hıristiyan İbn-i Şelita
vakıf mallarından biriktirdiği parayla Pınarbaşın’dan şehre açtırdığı bir kanalla su getirtti.
Kanal, Pınarbaşı Camii altından geçerek, doğudan Rabad’ın ortasına, oradan da Su Kapısına
ve Hükümdarlık Burcu’nun altına, buradan da surun yanındaki küçük bir duvardan geçirerek
Kulfa Kapısı’ndaki burçlardan birine getirip şehrin içine geçirerek Meyyafarikin’in doğu
kesimine dağıttı.86
Meyyafarikin’de Ebu Bekir Muhammed b. Ceri adındaki bir tüccar, Hambaz
Çeşmesi’nden camiye bir kanal açtırdı.87
Hambaz Çeşmesi’nden başlayarak birkaç çeşmenin de suyunu kattığı bu kanalı batıdan
surun dibine kadar getirdi. Oradan da Küçük Sur’un bahçesine geçirdi. Emirin huzuruna
çıkarak suru delmek için izin istedi. İzin çıkınca da kanalı surdan içeriye geçirerek iki surun
arasına, buradan da Kaynak Pınar’a, sonra Büyük Sur’dan şehre, şehrin de ortasından el-Katil
Sokak’ına oradan da kubbenin (Türbe) üzerindeki kendi evinin kapısından geçirdi. Kendisine
bir damla su almadan Kubbe Çarşısı’na ve camiye götürdü. Orada da 9 boruyla helalara,
hamamlara ve başka yerlere dağıttı. Bu düzenlemeyle de şehrin en büyük su ihtiyacı
karşılanmış oldu.88
Nasruddevle, Veziri b. Cehr nezaretinde, Meyyafarikin surlarından Ali b. Vehb
burcunun yanındaki Reis Ali b. Mansur b. Kek’in bahçesinde bir sanayi çarşısı yaptırmıştır.89
Emir, Vezir İbn-i Cehr’in teşebbüsüyle Meyyafarikin Kadısı Ebu Mansur Muhammed b.
Şazan et-Tusi’yi 1058 yılında görevden alarak yerine Amed Kadısı Ebu Ali b. El-Begal’in
oğlu Kadı Ebu’l Kasım Ali’yi tayin etti.90
Büyük Selçuklu Sultanı Tuğrul Bey 1057 yılında ordusunun başında Diyar-ı bekr
Bölgesi’ne girdi. Selçuklu ordusunun öncü birlikleri Meyyafarikin önlerine gelince
84
İbnü’l Ezrak, a.g.e., 156-157. 85
İbnü’l Ezrak, a.g.e., 155-156. 86
İbnü’l Ezrak, a.g.e., 156. 87
İbnü’l Ezrak, a.g.e., 156. 88
İbnü’l Ezrak, a.g.e., 156-157. 89
İbnü’l Ezrak, a.g.e., 159. 90
İbnü’l Ezrak, a.g.e., 164.
14
Nasruddevle buradan çıkarak Amed’e gitti. Bu esnada Meyyafarikin’e giren askerler şehri
yağmalamış ve halkın bir kısmını da öldürmüştür.91
Bu esnada 20 kadar Selçuklu askeri Meyyafarikin yakınlarındaki bir Nesturi manastırına
saldırarak rahiplerin bir kısmını öldürmüş bir kısmını da karşılığını almaksızın rehin
almıştır.92
1058 yılında Bağdat’ta meydana gelen Arslan Besasiri olayı nedeniyle Abbasi Halifesi
el-Kaim’in eşi yanında oğlu Muhammed b. El-Kaim ez-Zahire Ebu’l Mukted’yi93
alarak
Meyyafariki’ne geldi. Nasruddevle onları büyük bir saygı ile karşılayıp misafir ettikten sonra
Amed’e yerleştirdi.94
Nasruddevle, Meyyafarikin’de Amed Kadısı Ebu Ali b. El-Begal’i tutuklayıp hapse
attırır. Bir süre sonra Meyyafarikin hapishanesinde öldü.95
Emir Nasruddevle 1061 yılında vefat etti. Cenazesi Muhdese Camii’ne veya
Sedılî’deki96
saraya defnedildi. Ancak Cenazesi, 1064 yılında kızı Sittülmülk tarafından
Muhdese Camii yanındaki meydanda o aile için yaptırılan türbeye nakledilmiştir.97
G. Nizameddin Ebu’l Kasım Nasr Dönemi (1061-1080) :
Ceziret İbn Ömer Valisi olan Nizameddin Ebu’l Kasım daha Nasruddevle hayatta iken
veliaht olarak tayin edilmiştir. 1061 yılında babası Nasruddevle’nin ölümü üzerine
Fahrüddevle İbn Cüheyr tarafından saraya çağırılarak tahta oturdu. Şehrin ileri gelenleri, tüm
Meyyafarikin halkı ve yakın akrabaları kendisine biat ettiler.98
Nizameddin babasının ölümünden sonra ülkesini bir süre istikrar içinde yönetti. Kardeşi
Said’in tahtın kendisinin olduğunu iddia etmesi üzerine iki kardeşin arası açıldı. Said, Tuğrul
Bey’in gönderdiği askeri desteği de alarak 1064 yılında Meyyafarikin’i kuşattı. Vezir İbn
Cehr’in araya girmesiyle ve her iki kardeş bir anlaşmaya vararak kuşatma kaldırıldı.99
91
Tufantoz, a.g.e., 101. 92
Tufantoz, a.g.e., 101. 93
Tufantoz, Halife el-Kaim’in oğlu Zahireddün Ebu’l Abbas Muhammed, Tuğrul Bey’in Bağdat’a girdiği 1056
yılında öldüğünü, bundan 6 ay sonra doğan torunu Abdullah, Halifenin tek varisi olup, halife el-Kaim tarafından
Besasiri isyanı üzerine Nasruddevle’nin yanına gönderildiğini söylemektedir. (bkz.: Tufantoz, a.g.e., s.102,
dipnot 262; İbnü’l Ezrak, a.g.e., 181.) 94
İbnü’l Ezrak, a.g.e., 148. 95
İbnü’l Ezrak, a.g.e., 165. 96
Sedilli/Sidilli: Farsça bir kelime olup kubbesi 3 sütun üzerine inşa edildiği için bu adla anılmıştır. (Bkz..
Tufantoz, a.g.e., s.104, dipnot 269.) 97
İbnü’l Ezrak, a.g.e., 166. 98
İbnü’l Ezrak, a.g.e., 167. 99
İbnü’l Ezrak, a.g.e., 169; Tufantoz, Said’in Meyyafarikin kuşatmasında Selçuklu ordusunun başında Salar-i
Horasan olduğunu belirtmektedir. Ancak İbnü’l Ezrak, Salar-i Horasan’ın 1067 yılında Meyyafarikin’i
kuşattığını belirtmektedir. Bkz. Tufantoz, a.g.e., 105; İbnü’l Ezrak, a.g.e., 170-171.)
15
Abbasi Halifesi el-Kaim, Emir Nizameddin’e haber göndererek Vezir İbn-i Cüheyr’i
kendisine vezir yapmak istediğini bildirdi. Nizameddin bu durumu memnuniyetle kabul etti.
Böylece Mervanoğulları Veziri İbn-i Cüheyr 1062 yılında “Müeyyidüddin Fahruddevle”
unvanı ile Abbasi Halifeliğinde en yüksek rütbeye yükseltildi.100
İbn-i Cüheyr’in gitmesiyle boşalan Mervanoğulları Vezirliğine bir süredir
Meyyafarikin’de bulunan el-Ecel Ebu’l Fadl İbrahim b. Enbari tayin edilerek bütün işler
kendisine devredildi.101
Ebu’l Kasım 1064 yılında Meyyafarikin Kadılığından alındı.102
Selçuklu Sultanı Tuğrul Bey tarafından 1067 yılında Diyar-ı Bekr’e gönderilen Salar-i
Horasan komutasındaki ordu Meyyafarikin’e vardı. Şehir dışında yağmalarda bulundu. Şehrin
Su Kapısı mevkiinde karargâh kurdu. Bunun üzerine şehrin kapıları kapatıldı. Vezir Ebu’l
Fadl Enbari kaleden inerek Salar-i Horasan’la anlaşma teklifine gitti. Rehine olarakta
Nasruddevle’nin oğlu Ebu’l Hasan’ı verdi. Şehre girmeye niyetlenen Salar-i Horasan
durumdan kuşkulanması üzerine vezir onun güvenini sağlamak için Nasruddevle’nin iki
kardeşi Emir Fadlun ile Emir Namık’ı rehin olarak verdi. Meyyafariikin’e giren Salar-i
horasan saraya gitti. Vezirin ihanet etmesi üzerine Salar-i Horasan ve adamları tutuklandı.
Bunun üzerine Meyyafarikin’den çıkan Mervanoğulları askerleri Salar-i Horasan’ın
karargahına saldırdı. karargahı yağmalayıp askerlerin bir kısmını öldürdüler. Bu kargaşa
esnasında Emir Nizameddin’in kardeşlerini Su Kapısı yakınındaki tepede öldürdüler. Oğlu
Emir Fadlun ise yaralı olarak kultuldu. Bu olaydan birkaç gün geçtikten sonra Salar-i Horasan
ile arkadaşları Su Kapısı’nın dışındaki tepenin üzerinde kelleleri kesildi. Cesetleri ise
mezarlığın altındaki Siyut denilen yerde kazılan çukurlara atıldı. Bundan sonra bu yer Salar-i
Horasan Savaşı olarak bilindi.103
Bu savaş esnasında öldürülen Emir Hasan’ın cesedi, Meyyafarikin’deki Muhdese
Camii’nin doğusundaki türbede heykelin dışına defnedildi. Türbe tarafına da bir kapı açıldı.104
1067 yılında Vezir Ebu’l Fadl İbrahim b. Enbari vefat etti.105
Cenazesi Hz. Ali
Şehitliği’nin yanındaki dağda bulunan uzun bir binaya defnedildi.106
100
İbnü’l Ezrak, a.g.e., 169. 101
İbnü’l Ezrak, a.g.e., 170. 102
İbnü’l Ezrak, a.g.e., 170. 103
İbnü’l Ezrak, a.g.e., 170-172; Tufantoz ise yine İbnü’l Ezrak’ı kaynak göstererek Salar-i Horasani’nin
Meyyafarikin’i değil de Amed’i kuşattığını yazmaktadır. Ancak İbnü’l Ezrak açık bir şekilde Meyyafarikin’in
Salar-i Horasan tarafından kuşatıldığını yazmaktadır.bkz.: Tufantoz, a.g.e., 108.) 104
İbnü’l Ezrak, a.g.e., 172-173. 105
İbnü’l Ezrak, a.g.e., 173. 106
Eserde bahsedilen Hz. Ali Şehitliği’nin nerede olduğu açıkça zikredilmemiştir. Ancak evzir Meyyafariki’de
öldüğüne göre bu şehir yakınlarında bir yerde olması gerekir. Farklı bir yerde olsa idi eserde anlatılırdı. Bkz.
İbnü’l Ezrak, a.g.e., 173.)
16
Ebu Fadl’ın yerine oğlu Ebu Tahir Selame vezir olarak tayin edildi. Emir Nizameddin
kendisine “el-Kafi” unvanını verdi.107
1068 yılında Emir Nizameddin ile kardeşi Said’in arası yeniden açıldı.
Meyyafarikin’den çıkan Said Sultan Alp Arslan’a sığındı. Sultan Alp Arslan, Bizans
İmparatorunun 1071 yılında Malazgirt’e geldiğini duyunca Diyar-ı Bekr’e geldi. Dicle
kenarında el-Herşefiyye’de dinlenirken Said’de yanında bulunuyordu. Büyük Selçuklu Veziri
Nizamülmülk Meyyafarikin’e giderek Emir Nizameddin ile görüştü. O’nu sultan yapacağına
dair de söz verdi.108
Emir Nizameddin 1070 yılında Kadı Ebu Nasr Hibbetullah b. Cercur eş-Şazi el-Meşrıki
nezaretinde masrafları kendi şahsi parasından karşılanmak üzere Meyyafarikin’deki
Hükümdarlık Burcu’na dördüncü katı ekletti.109
Müneccim İbn-i Aysun 1071 yılından beri Nizameddin’in yanında bulunuyordu ve
yapılan tüm meclislere katılıyordu. Bir gün Eski Saray’da iken Meyyafarikin’deki
mamurluğu, şehir dışındaki Rabad ile bahçeleri, halktaki zenginliği gördükten sonra Emir
Nizameddin’den sonra Meyyafarikin’in 80 yıl boyunca zulüm, yağma ve haksızlığa
uğrayacağı noktasında bir kehanette bulunmuştur.110
Emir Nizameddin yanında hediyelerle birlikte Sultan Alp Arslan’ın huzuruna çıktı.
Sultan Alp Arslan ise Said’e söz vermişti. Gerek Sultan gerekse vezir bu konuda anlaşmazlığa
düştü. Sonunda Said tutuklanarak Hetah (Atak) Kalesi’ne gönderilerek hapsedildi. Sultan,
Emir Nizameddin’e saygı göstererek ve “Emirü’l Ümera” unvanı vererek kendisini
Meyyafarikin’e gönderdi.111
Hatah Kalesi’nde esir tutulan Said, kardeşi Nizameddin’e durumdan şikayetçi olması
üzerine Emir, kardeşini Meyyafarikin’e getirerek vezirin tavsiyesi üzerine Amed’i tekrardan
ona verdi. Ancak Nizameddin kardeşinin tekrardan isyan edeceğini düşündüğünden dolayı bu
durumdan pişmanlık duydu. Kardeşini, ortadan kaldırmak için bir cariye ile anlaşarak
kardeşini zehirleterek 1071/72 yılında öldürttü.112
1076 yılında Meyyafarikin Kadısı Ebu Nasr b. Cercür aniden vefat edince, İbn-i
Amir, İbn-i Zeydan ve Kadı Ali b. El-Beğal’in çocuklarından oluşan bir kurul tarafından
kadılık hizmeti yürütülmeye başlandı.113
107
İbnü’l Ezrak, a.g.e., 173. 108
İbnü’l Ezrak, a.g.e., 174. 109
İbnü’l Ezrak, a.g.e., 183. 110
İbnü’l Ezrak, a.g.e., 188-189. 111
İbnü’l Ezrak, a.g.e., 176. 112
İbnü’l Ezrak, a.g.e., 178-179. 113
İbnü’l Ezrak, a.g.e., 183-184.
17
Kadı Ebu’l Hasan b. el-Beğal Vakıflara ve surlara bakmakla görevlendirildi. Onun
nezaretinde Meyyafarikin surlarının iç kapısının üstünde bulunan iki küçük burç tamir edildi.
Bu burçlar, üzerinde düşmanı gözetlemek için düzenlenmiş dürbün ve ayna bulunması
açısından oldukça önemlidir. Camideki Demirciler helasının üstündeki kitabede de Emir
Nizameddin’in adının yazılı olduğu bir kitabe vardır. 114
Vezir Ebu Tahir b. Enbari’nin gayretleriyle ve Meyyafarikin halkıyla da arasının iyi
olması nedeniyle Kadı Ebu Bekir Muhammed b. Sadaka Meyyafarikin kadılığına tayin
edildi.115
Bizans İmparatoru Michael (1071-1078) Sultan Melikşah’ın Anadolu’ya yaptığı
akınların durdurularak bir ateşkes yapılması 1074 yılında bir elçisini Meyyafarikin’e
gönderdi. İmparatorun elçisiyle birlikte Nizameddin’in de elçisi Meyyafarikin’den yola
çıkarak Abbasi Halifesi’nin huzuruna çıktılar. Babası Nasruddevle gibi oğlu Nizameddin’de
Büyük Selçuklular nazarında yüksek bir itibara sahip oldu.116
Emir Nizameddin döneminde, Meyyafarikin halkı güzel bir imar gördü. Halka çok
iyilik yaptı. Halk onun zamanında zenginlik ve refahta daha da yükseldi. Surların bir çok yeri
yükseltildi.117
Emir Nizameddin 1080 yılında vefat etti. Cenazesi Meyyafarikin surlarındaki Su
Kapısı’ndan çıkarıldıktan sonra meydanda yer alan ve babasının mezarının olduğu Muhdese
Camii’nin yanındaki türbeye gömüldü.
Nizameddinle aynı gün vefat eden Saray Mescidi kapısının altında oturan halktan elini
eteğini çekmiş olan ve Meyyafarikin’in ileri gelenlerinden olan Şeyh İbn-i Halef’te vefat etti.
Cenazesi saraya getirilerek Emir Nizameddin’le birlikte cenaze namazı kılındı.118
H. Nasıruddevle Ebu’l Muzaffer Mansur Dönemi ( 1080-1085) :
Babası Nizameddin’in 1080 yılında ölmesi üzerine Vezir Ebu Tahir Selame b. Enbari
devletin yönetimini eline alarak veliaht olan Nizameddin’in büyük oğlu Nasıruddevle’yi tahta
oturtarak emir ilan etti.119
Meyyafarikin Atarlar Çarşısı’ndaki bir dükkan sahibi olan Hıristiyan hekim Ebu Salim
emirle, hanımı Feriha bint-i Filistin’de emirin eşi Sittünnas ile yakınlık kurarak Enbari’nin
114
İbnü’l Ezrak, a.g.e., 184. 115
İbnü’l Ezrak, a.g.e., 183. 116
Tufantoz, a.g.e., 112. 117
İbnü’l Ezrak, a.g.e., 184. 118
İbnü’l Ezrak, a.g.e., 187-188. 119
İbnü’l Ezrak, a.g.e., 185-186.
18
gözden düşmesine sebep oldular. Halkın sevgisini kazanmış olan bir süre vezirlik yapan
Zaimüddevle Ebu Tahir Selame b. Enbari görevden alarak tutuklatıp hapse attırdı. Yerine de
Ebu Salim’i vezir olarak atayarak devletin tüm işlerini onun eline bıraktı.120
Babası ve dedesindeki dirayetten yoksun olan Nasıruddevle’nin bu tayiniyle birlikte
Mervanoğulları devletinin kötü gidişatı başlamış oldu.
Vezir Ebu Salim’in memleketin çeşitli birimlerindeki makamlara atadığı Hıristiyanlar
yüzünden nüfusunun çoğunluğunun Müslüman olduğu bölge ciddi sıkıntılara girmişti. Bunun
yanında bir de Ebu Salim’in Büyük Selçuklular’a karşı yürüttüğü olumsuz siyaset yüzünden
Mervani-Selçuklu dostluğu da iyice zedelenmişti.121
1078 yılında Abbasi Halifeliği’nin vezirliğinden azledildikten sonra Selçuklu Sultanı
Melikşah’ın yanına gitti. Mervanilerin veziri Ebu Tahir b. Enbari’nin görevden alınıp yerine
Hekim Ebu Salim’in devlet işlerini yürüttüğünü ve Mervani Devleti’ninde bozulup
kötüleşmeye başladığını duyunca Nizamülmülk’e Mervani ülkesini, hazinelerini ve değerli
eşyalarını anlattı. Mervani ülkesinin alındığı takdirde haddi hesabı olmayan mal ve servete
kavuşacaklarını ve bunu da kesinlikle kendisinin yapabileceğini söyledi.122
Vezir Nizamülmülk’te Sultan Melikşah’a Mervani ülkesini ve onun zenginliğini anlattı.
Diyar-ı Bekr’deki Müslümanların çektiği sıkıntıları da öğrenen Sultan Melikşah, Diyar-ı
Bekr’i Mervanoğullarından alınması şartıyla bu bölgeye vali olarak tayin ettiği ve hazırlanan
ordunun başına Mervanilerin eski veziri Fahruddevle’yi getirerek 1083 yılında Diyar-ı Bekr’e
gönderdi.123
Selçuklu ordusunun ülkesine yaklaştığını haber alan Nasıruddevle, ülkenin yönetimini
Hekim Ebu Salim’e bırakarak ve tüm Meyyafarikin halkınında kayıtsız ve şartsız olarak
Hekim Ebu Salim’e itaat etmelerini emrederek Ceziret İbn Ömer’e gitti.124
Ceziret İbn Ömer’de bulunan amcası Hüseyin b. Nasruddevle başkanlığında
Meyyafarikin halkından Emir Ebu’l Heyca er-Revadi, Emir Davud b. Eşkeri el-Kartiki, Reis
Ebu Abdullah b. Musik ile Galipoğulları, İsaoğulları ve başka adamlardan oluşan heyeti 1084
yılında İsfehan’daki Sultan Melikşah’ın huzuruna gönderdi.125
Sultanın huzuruna çıkan heyet
Mervaniler ülkesine yapılan askeri harekatın durdurulmasını istedi. Bunun üzerine
Melikşah’ta Meyyafarikin ve Amed’in Mervanilerde kalması, Ceziret İbn Ömer’in
Selçuklulara bırakılması ve ülkenin diğer yerlerinin de yarı yarıya paylaşılmasını teklif etti.
120
İbnü’l Ezrak, a.g.e., 189-190. 121
Tufantoz, a.g.e., 114. 122
İbnü’l Ezrak, a.g.e., 190. 123
İbnü’l Ezrak, a.g.e., 190 124
İbnü’l Ezrak, a.g.e., 191. 125
İbnü’l Ezrak, a.g.e., 191.
19
Ancak, Ebu Salim’in Meyyafarikin’in kuşatmaya dayanabileceğine dair haber göndermesi
üzerine Nasıruddevle bu tekliften vazgeçti.126
Diyar-ı Bekr topraklarına giren Fahruddevle ordusunu ikiye böldü. Oğlu Zaimurruesa
Ebu’l Kasım’ı Amed’e gönderdi. Kendisi de Meyyafarikin’i kuşattı. Sultan Melikşah Emir
Artuk yönetimindeki bir orduyu da Meyyafarikin kuşatmasına destek olması için gönderdi.
Onlar da şehrin suyunu kesti.127
Fahruddevle’nin yardımına Kuhbari komutasında yeni bir
ordu daha gönderilerek kuşatma daha da şiddetlendirildi.128
Durumun vahametini kavrayan Nasıruddevle, Amed’i vermek şartıyla Musul hakimi
Ukayloğlu Şerefüddevle Müslim b. Kureyş’in desteğini aldı. Müslim ve Mansur bir orduyla
Nasıruddevle’ye yardıma geldi. Meyyafarikin kuşatmasını bırakan Fahruddevle Amed
kuşatmasını yapan oğlunun yanına gitti.129
Fahruddevle, Mülim ve Mansur’la anlaşma yoluna giderken bu durumdan rahatsız olan
Artuk Bey ile arası açıldı. Artuk Bey’in ayrılmasıyla güç kaybeden Fahruddevle oğlunu Amed
önlerinde bırakarak yanında Hacib Altuntak, Emir Ayaz,Türşek, Humartaş, Bahaüddevle
Mansur b. Mezyed ve onun oğlu Seyfüddevle Sadaka ile birlikte Meyyafarikin kuşatmasına
gitti. Ancak Mezyedoğulları Meyyafarikin’e varmadan ordudan ayrılarak ülkelerine döndü.130
Amed Kalesi’ne sığınmış olan Ukayloğlu Mansur, Fahruddevle’nin Amed önlerinden
ayrılması üzerine Amed’den çıkarak Meyyafarikin’e giderek Selçuklu kuşatmasını kırmaya
çalıştı.
1083 yılı Teşrin aylarına kadar Meyyafarikin’de kalan Fahruddevle kışı geçirmek için
Siirt’te gitti. Zilkade 1084 yılına kadar Siirt’e kalan Fahruddevle Ahlat’a giderek burayı ele
geçirdi. Buradan da Meyyafarikin’e dönen Fahruddevle Muharrem 1084 yılında kuşatmayı
devam ettiren askerlerine katıldı.
1085 yılı Safer ayında Selçuklu ordusu Amed’e girdi. Şehirdeki müslüman halk ile
önemli mevkilerde bulunan Hıristiyanlar arasında çatışma çıktı. Durumu öğrenen Fahruddevle
kuşatmakta olduğu Meyyafarikin’den hızla ayrılarak Amed’e geldi. Şehri düzene soktuktan
sonra oğlu Zaimüddevle’yi yönetici olarak atadıktan sonra Meyyafarikin’e döndü.131
Amed dönüşünde şehri kuşatmakla görevlendirdiği Hacib Altuntak’ın aniden ölmesi
üzerine Fahrudevle Hısn Keyfa’yı almakla görevlendirdiği Sa’düddevle Gevherayin’i yanına
çağırdı. Onun gelmesiyle de kuşatma iyice şiddetlendi. Bu saldırılar karşısında Rabad
126
İbnü’l Ezrak, a.g.e., 192. 127
İbnü’l Ezrak, a.g.e., 191. 128
İbnü’l Ezrak, a.g.e., 193. 129
Tufantoz, a.g.e., 116. 130
Tufantoz, a.g.e., 117. 131
Tufantoz, a.g.e., 118.
20
Kapısı’nın burcu yıkıldı. Bunu gören halk şehirde Sultan Melikşah’ın hakimiyetini ilan etti.
Ancak Ebu Salim teslim olmayarak Selçuklu ordusuyla çatışmayı sürdürdü. Ebu Salim fazla
dayanamadı ve Meyyafarikin surlarının tüm burçları ele geçirildi.132
1085 yılı Cemayizelevvel ayında Fahruddevle Meyyafarikin’e girdi. Vezir Ebu Salim’i
tutuklayarak hapse attı. Hapisteki eski vezir el-Enbari’yi de serbest bıraktı. Mervanoğullarının
tüm hazinesine de el koydu.133
Fahruddevle Meyyafarikin kuşatması sırasında yıkılan Rabad Kapısı burcunu yeniden
yaptırdı. Rabad Kapısı yakınında bulunan Yuvarlak Manastır’ı yıktırdı. Surların yıkılan
yerlerini tamir ettirdi. Rabad Kapısı’ndaki büyük burç ile küçük suru yaptırdı. Ubad
Kilisesi’ni camiye çevirtti. Ancak bunu kabul etmeyen Hıristiyanlar karşılığını ödeyerek
kiliselerini Meyyafarikin halkından geri aldı. Fahruddevle Meyyafarikin’de oğlu ise Amed’de
oturdu.134
Meyyafarikin kuşatmasında büyük başarılar gösteren Çubuk Bey’e Meyyafarikin
şahneliği verilerek ordu İsfahan’a döndü. Ülkesinin alındığı sırada İsfahan’a gelen Mervani
Nasıruddevle Mansur ülkesinin karşılığında Melikşah tarafında cezalandırılmak yerine Bağdat
ile Tikrit arasında buluna ve yıllık geliri 30.000 dinar olan Harbe ikta olarak verildi.135
Ülkesini kaybeden Nasıruddevle Selçuklu Sultanı Melikşah’ın ölmesinden sonra
vekillerle yönetilen Meyyafarikin halkı bundan hoşnut olamayarak şehirde karışıklık çıkardı.
Bu sırada Selçuklu tahtına oturan Berkyaruk’tan kendilerine bir vali atanmasını istediler.
Ancak Melikşah’ın oğulları arasında da taht kavgası başladığından Meyyafarikin’e bir vali
atanamadı.
Bunun üzerine halkın bir kısmı Melikşah döneminde Harbe’de ikamet eden, ancak
Sultanın ölümünden sonra Ceziret İbn Ömer’e gelen Nasıruddevle Mansur’la tekrar emir
olması konusunda anlaşıp Meyyafarikin’e gelmesi için anlaştılar.
Bu esnada Meyyafarikin’in savunmasında sorumlu Reisu’l Beled Ebu Nasr Hasan b.
Esed el-Fariki ile irtibat halinde olan Nasıruddevle, şehrin kendisine teslim edilmesi
durumunda bazı vaatlerde bulundu. Bu sırada şehrin ileri gelenlerinde oluşan bir heyet
Melikşah’ın kardeşi Tutuş’la görüşmek için Nusaybin’e gitti. Bu boşluktan yararlanan İbnu’l
Esed, Nasıruddevle’yi Meyyafarikin’e çağırdı. 1093 yılı başlarında Meyyafarkin’e gelen
Nasıruddevle Mansur İbnu’l Esed’i de kendine vezir olarak tayin etti.136
132
Tufantoz, a.g.e., 118. 133
İbnü’l Ezrak, a.g.e., 193. 134
İbnü’l Ezrak, a.g.e., 195-196, 198. 135
İbnü’l Ezrak, a.g.e., 194. 136
İbnü’l Ezrak, a.g.e., 207-208.
21
Ancak Nasıruddevle’nin saltanatı fazla uzun sürmedi. Meyyafarikin halkı, Tutuş’a
Diyar-ı Bekr’i kendisine vermeyi teklif ettiler. Bunu kabul eden Sultan Tutuş Musul’u
aldıktan sonra Diyar-ı Bekr’e yürüyüp Amed’i aldı. Buradan da Meyyafarikin önlerine gelen
Tutuş, halkın Nasıruddevle’ye isyan etmesi sonucu 1093 yılı Rebiülahir ayında
Meyyafarikin’i aldı. Meyyafarikin’in, halk tarafından Sultan Tutuş’a teslim edildiğini gören
Nasıruddevle Sultan’ın veziri İbn-i Bedi’den aman diledi. 1096 yılında da Nasıruddevle
öldü.137
137
İbnü’l Ezrak, a.g.e., 208-209
22
I. Sonuç
Mervanoğulları, Sünni bir Müslüman olan Bad’ın Silvan merkez olmak üzere bölgede
Şii Büveyhoğulları’na karşı isyan etmesiyle oluşmaya başlamıştır. Bad’ın ölümünden sonra
kız kardeşinin oğlu Ebu Ali Hasan b. Mervan tarafından 990 yılında devletin temeli atıldı. Bu
sırada devletin başkenti olarak da Meyyafarikin (Silvan) seçildi. Merkezi Bağdat olan Şii
Büveyhoğulları Mervanileri rahatsız ediyordu.
Tüm Diyarbakır, Nusaybin, cezire yöresini kontrol altına almışlardır.
Doğu roma imparatorluğu (Bizans), Büyük Selçuklu Devleti ve Atlantik
Okyanusundan kızıl Deniz’e kadar tüm kuzey Afrikaya hükmeden Şia Fatimi halifeliği
arasındaki çatışmaların yol açtığı denge ortamında Mervani devleti bir asra kadar yaşamıştır.
Devletin coğrafi konumu gereği, ticaret yolları üzerinde olduğu için zenginleşmiştir.
Mervaniler Sünni olduğundan Abbasi halifeliğinin Diyarbekir sınırlarında Bizans’a
karşı gaza fikrini yaşatıyordu. Bu sebeple Mervanoğulları, 100 yıla yakın bu topraklarda
Sünni İslam’ın temsilciliğini yaparak bölgedeki hacri tehlikesine karşı siper olmuşlardır.
Bu dönemde bölge, başta Meyyafarikin ve Amid olmak üzere, bayındırlık ve kalkınma
hareketlerine sahne olmuştur. Sanat ve kültürel alanda birçok yenilik gerçekleşmiştir. Halk
bolluk ve düzen içinde rahat bir hayat sürmüştür. Birçok bilim ve sanat adamı bölgede
toplanmıştır.
Gerek askeri gerek siyasi ve gerekse kültürel alanda devletin en parlak dönemi,
Nasruddevle dönemi olmuştur. Mervanoğulları bu dönemde Silvan ve Diyarbakır kültür
merkezi haline getirilmiş ve kendi adlarına para basmışlardır. Değerli bilim adamları
yetişmiştir. Nasruddevle dönemi, yönetim açısından ideal bir şekilde geçmiştir. Komşu
Müslüman devletlere yardımda bulunulmuştur. Hem askeri hem siyasi hem de kültürel
anlamda devletin en parlak ve en uzun dönemi olmuştur. Bölgeye rahatsızlık veren Şii, Rum,
ve Ermenilere karşı, Selçuklular bölgeye gelene kadar Mervaniler siper olmuşlardır.
Bu dönemde bölgede Sünni İslam, özellikle Şafii mezhebi yaygın hale gelmiştir.
Nasrüddevle, Şii Büveyhoğullarına karşı Sünni İslamlığın temsilciliğine işaret olarak,
bastırmış oldukları gümüş paraların üzerine Hz. Muhuhammed’in ismini yazdırmışlardır.
Selçuklu ve Artuklu sanatının bu yöredeki temelleri bu dönmede atılmıştır.
Nasruddevle döneminde kültürel ve edebi çalışmalara da çok önem verilmiştir. İbnül erzak
nasruddevle için her ülkenin şairleri tarafından övülmüş bir hükümdar olduğunu
söylemektedir. Ona sığınan şairler himaye edilmiş ve onlara değer verilmiştir. Bu nedenle El-
Dela, Tihami, Ebur’-rıza bin Tarif, ibn Sevdavi, ibn kadiri ve sima nel hataci gibi şairler
ondan övgüyle bahsederler.
23
Bizanslıların Türklerle yapacakları görüşmelerde Mervanoğulları arabuluculuk
görevini üstlenmişlerdir.
Anadolu’da var olma mücadelesi sayılan Malazgirt savaşı sırasında Selçukluların en
büyük destekçileri yine bu yörenin halkı olmuştur.
Mervani iktidarı Selçuklu sultanı Melikşah tarafından 1085’te yıkılmıştır. Tutuş
döneminde, 1096 da bölge tamamıyla Selçuklu yönetimine girmiştir.
24
Bibliyografya
ABDULGANİ BULDUK; El-Cezire’nin Muhtasar Tarihi, (Yay. Haz. Mustafa Öztürk
ve İbrahim Yılmazçelik), Elazığ, 2004.
BEYSANOĞLU, Şevket; Anıtları ve Kitabeleri ile Diyarbakır Tarihi Başlangıçtan
Akkoyunlular’a Kadar, C. I, Ankara, 1998.
Beyyumi, Ali; Kuruluş Döneminde Eyyûbîler (Çeviren: Abdülhadi Timurtaş), İstanbul, 2005.
ÇEVİK, Adnan; “Selçuklu Fütühatı Ardından Diyarbakır ve Yöresinde Kurulan
Türkmen Beylikleri”, I. Oğuzlardan Osmanlıya Diyarbakır Sempozyumu, Diyarbakır, 2004,
s.137-152.
DEMİR, Ahmet; İslamiyetin Anadoluya Gelişi, İstanbul, 2008.
SAVCI, Süleyman; Silvan Tarihi, Diyarbakır, 1956.
GÖYÜNÇ, Nejat; “Diyarbakır”, DİA, C. IX, İstanbul, 1994. s.464-469.
HONİGMANN, E.; Bizans Devletinin Doğu Sınırı, (Çev.: F. Işıltan), İstanbul, 1970
İBN’UL ESİR; el-Kamil fi’t Tarih, C.IX, (Çev.: A. Özaydın), İstanbul, 1988.
İBN’UL EZRAK; Meyyafarkin ve Amed Tarihi, C.I, (Çev.: Mehmet Emin Bozarslan),
İstanbul, 1990.
İBN-İ ŞEDDAD, el-Alak el-Hatira fi Zikir Meraiş Şam ve’l Cezira, C. III, II. Bölüm,
Dımeşk, 1978.
İZGÖER, Ahmet Zeki; Diyarbakır Salnameleri, İstanbul, 2002.
KAYHAN Hüseyin; “İbn’l –Ezrak’ın “Tarihu Meyyâfârikin ve Âmid”inde Geçen XII.
Yüzyıla Ait Artuklu Eserleri”, Orta Çağda Anadolu, Aynur Durukan’a Armağan, Ankara,
2002, s.343-354.
NASIR-I HÜSREV, Sefername, (Çev.: A. Tarzi), İstanbul, 1967.
SÜMER, Faruk; Selçuklular Devrinde Doğu Anadolu’da Türk Beylikleri, Ankara, 1990.
ŞEREFHAN; Şerefname, (Çev.: Mehmet Emin Bozarslan), C.I, İstanbul, 1990.
ŞEŞEN Ramazan, ‘Mervanilerden Eyyubiler Döneminin Sonuna Kadar Cizre’, Hz.
Nuh’tan Günümüze Cizre Sempozyumu, İstanbul, 1999, 64
TUFANTOZ, Abdurrahim; Ortaçağ’da Diyarbekir Mervanoğulları/990-1085, Ankara,
2005.
ÜNALAN, Sıdık; “Mervanoğullarının Kuruluşu ve Selçuklu Devleti’nin Hâkimiyetine
Girişi”, Yeni Türkiye, S. 44, Ankara, 2002, s.44-58.
……………….; “Mervanoğulları Döneminde Diyarbakır” I. Uluslar arası Oğuzlardan
Osmanlıya Diyarbakır Sempozyumu, Diyarbakır, 2004,