TEŞEKKÜR Bu bitirme projesinin hazırlanmasında danışmanlığımı üstlenen, destek ve
yardımlarını esirgemeyen değerli hocam Yrd. Doç. Dr. Hüsrev EROĞLU’na, Yüksek
Lisans boyunca bilgilerinden ve deneyimlerinden yararlanma fırsatı bulduğum
işletme bölümü hocalarıma ve aileme sonsuz teşekkür ederim.
Isparta, 2011 Fatih ÖZCAN
ii
ÖZET GÖLLER BÖLGESİ’ NDE ARI ÜRÜNLERİNİN PAZAR VE PAZARLAMA
SORUNLARI, UYGULANABİLECEK PAZARLAMA STRATEJİLERİ
Fatih ÖZCAN
Süleyman Demirel Üniversitesi, İşletme Bölümü Bitirme Ödevi, Ocak 2011
Danışman: Yrd. Doç. Dr. Ahmet Hüsrev EROĞLU
İnsan tarafından bilinçli olarak üretimi M.Ö. 4000 yıllarına ve tüketimi ise
daha eskilere dayanan bal, tarih boyunca insan beslenmesi ve sağlığı açısından önem
taşımış, mağara resimlerine konu olmuş ve keşfedildiği günden bugüne besinler
arasında belki de en gizemlisi olarak dikkatleri üzerinde toplamıştır. Ayrıca, balarısı
ürünleriyle meydana getirdiği katkılardan daha fazlasını kültür bitkilerinin
tozlanmasındaki etkisiyle oluşturmaktadır. Arı bitkisel üretimin vazgeçilmez
unsurlarındandır.
Bu araştırmanın amacı Göller Bölgesi’nde arı ürünlerinin pazar ve pazarlama
sorunlarını araştırarak uygulanabilecek pazarlama stratejileri belirlemektir. Arıcılık
ile ilgili belirlenen pazarlama stratejileri literatür taramasından elde edilen bilgiler ve
bölge yetiştiricileri ile yüz yüze yapılmış görüşmelerden elde edilen bilgiler ışığında
geliştirilmeye çalışılmıştır.
Birinci bölümde arı ve arıcılık başlığı altında arı, arı türleri, arıcılık, arıcılığın
önemi ve gelişimi hakkında bilgiler verilmiş, Dünya’da, Türkiye’de ve Göller
Bölgesi’nde arıcılık faaliyetleri incelenmiştir.
İkinci bölümde Göller Bölgesi’nde arıcılık ürünlerinin pazar ve pazarlama
sorunları araştırılmıştır.
Üçüncü bölümde ise ikinci bölümde arıcılıkla ilgili tespiti yapılan pazarlama
sorunlarına karşı stratejiler geliştirilebilmiştir.
Sonuç olarak Göller bölgesinde arıcılık örgütsüz ve dağınık bir yapıdadır.
Arıcılık yan gelir kaynağı ve hobi olarak yapılmaktadır. Profesyonel olarak arıcılığı
meslek edinmiş arıcılar bulunmamaktadır. Bu nedenle arıcılık sektörü büyük ölçüde
kayıt dışıdır.
Anahtar Kelimeler: Bal, Arıcılık, Göller Bölgesi
iii
ABSTRACT MARKET AND MARKETİNG PROBLEMS OF BEE PRODUCTS IN THE
REGİON OF LAKES, APPLİCABLE MARKETİNG STRATEGIES
FATİH ÖZCAN
Süleyman Demirel University, Management Department
Final Assignment, January 2011
Advisor: Assistant Prof. Ahmet Hüsrev Eroğlu
Honey, of which conscious production reaching to 4000 B.C. and
consumption to further past, has carried importance for human nutrition and health,
has been subject to cave drawings, and since the day it was first discovered, it has
gathered attention, maybe as the most mysterious of the nutrients. In addition,
honeybee creates much more contribution with its effect on pollination than the
contribution it created with its products. Bee is one of the indispensable elements of
vegetal production.
The objective of this research is to determine applicable marketing strategies
by searching market and marketing problems of bee products in the Region of Lakes.
Marketing strategies determined about beekeeping are developed in the light of
information attained through scanning written works and interviewing face to face
with regional producers.
In the first part, under the subhead of bee and beekeeping, information about
bee, bee kinds, importance and development of beekeeping is given, and beekeeping
activities in the World, in Turkey, and in Region of Lakes is examined.
In the second part, beekeeping products’ market and marketing problems in
the Region of Lakes are explored.
In the third part, strategies are developed against the marketing problems
about beekeeping that determined in the second part.
As a result it is concluded that in the Region of Lakes beekeeping has a
scattered and unorganized structure. Beekeeping is performed as an additional
income source or as a hobby. There are not beekeepers who adopt beekeeping as a
professional job. Therefore, beekeeping sector is mostly out of record. Beekeeping
sector is good for thriving at large.
Key Words: Honey, Beekeeping, Region of Lakes
iv
İÇİNDEKİLER KISALTMALAR ................................................................................... vi GİRİŞ ....................................................................................................... 1 BİRİNCİ BÖLÜM ................................................................................... 2 1.ARI VE ARICILIK .............................................................................. 2
1.1. ARI, ARICILIK KAVRAMI, ÖNEMİ VE GELİŞİMİ .................................... 2 1.2. ARI TÜRLERİ VE ÜRÜNLERİ ...................................................................... 3
1.2.1. ANAARI .................................................................................................... 4 1.2.2. İŞÇİ ARI ................................................................................................... 4 1.2.3. ERKEK ARI ............................................................................................. 6
1.3. ARI ÜRÜNLERİ ............................................................................................... 7 1.3.1 BAL ............................................................................................................ 7 1.3.2. POLEN ...................................................................................................... 9 1.3.3. ARISÜTÜ ................................................................................................ 10 1.3.4. PROPOLİS ............................................................................................. 11 1.3.5. ARI ZEHİRİ ........................................................................................... 11
1.4. DÜNYA’ DA VE TÜRKİYE’ DE ARICILIK ............................................... 12 1.4.1. DÜNYADA ARICILIK ......................................................................... 12 1.4.2. TÜRKİYEDE ARICILIK ..................................................................... 13 1.4.3. GÖLLER BÖLGESİ’ NDE ARICILIK ............................................... 16 1.4.3.1. BURDUR’DA ARICILIK .................................................................... 16 1.4.3.2. ISPARTA’DA ARICILIK .................................................................... 18
İKİNCİ BÖLÜM ................................................................................... 19 2. GÖLLER BÖLGESİNDE ARICILIK ÜRÜNLERİNİN PAZAR
VE PAZARLAMA SORUNLARI ....................................................... 20 2.1. ÜRETİM SORUNLARI ................................................................................. 20 2.2. FİYAT SORUNLARI ..................................................................................... 22 2.3. DAĞITIM SORUNLARI ............................................................................... 25 2.4 TUTUNDURMA SORUNLARI ..................................................................... 26 2.5. DİĞER PAZARLAMA SORUNLARI ........................................................... 30
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM ............................................................................... 31 3. ARICILIKLA İLGİLİ PAZARLAMA SORUNLARINA KARŞI
GELİŞTİRİLEBİLECEK PAZARLAMA STRATEJİLERİ .......... 31 3.1. ÜRETİM STATEJİLERİ ................................................................................ 32 3.2. FİYAT STRATEJİLERİ ................................................................................. 35 3.3. DAĞITIM STRATEJİLERİ ........................................................................... 38 3.4. TUTUNDURMA STRATEJİLERİ ................................................................ 39 3.5 DİĞER PAZARLAMA STRATEJİLERİ ........................................................ 43
SONUÇ ................................................................................................... 46 KAYNAKÇA ......................................................................................... 48 ÖZGEÇMİŞ ........................................................................................... 50
v
ÇİZELGELER DİZİNİ
Çizelge 1 .1. İşçi Arıların Görevleri............................................................................ 6
Çizelge 1.2. Bal Bileşimini Oluşturan Oranlar .......................................................... 8
Çizelge 1. 3. Türkiye’de 2005-2009 yılları arası kovan sayısı ................................ 14
Çizelge 1.4. Türkiye’de 2005-2009 yılları arası bal üretim miktarı ........................ 14
Çizelge 1. 5. Burdur ili 2005-2009 yılları arası kovan sayısı ................................... 16
Çizelge 1. 6. Çizelge Burdur ili 2005-2009 yılları arası bal üretim miktarı ............. 17
Çizelge 1. 7. Isparta ili 2004-2009 yılları arası kovan sayısı .................................... 18
Çizelge 1. 8. Isparta ili 2005-2009 yılları arası bal üretim miktarı ........................... 19
vi
KISALTMALAR AB Avrupa Birliği ABD Amerika Birleşik Devletleri C Derece GDO Genetiği Değiştirilmiş Organizmalar 10-HDA 10 Hidroksi Delta-2-Dekenoik Asit HMF Hidroksi Metil Furfurol kg Kilogram MÖ Milattan Önce vs Vesaire
GİRİŞ Canlıların yaşamı doğrudan veya dolaylı olarak bitkilere bağlı olup,
aralarında zamanla güçlü ortak organik bağlar kurulmuştur. Buna verilecek en güzel
örneklerden birisi; bal arısı ile bitkinin çiçekleri arasındaki ilişkidir. Çiçeklerin
tozlaşması (palinasyon) için arılara, arıların da beslenmesi için çiçeklere ihtiyaçları
vardır.
Arıların polinasyona olan katkıları sebebiyle bitkisel üretimde yarattıkları
katma değer bal ve balmumu olarak ortaya koydukları ürünlerin parasal değerinin
çok üzerindedir. Arılar, tozlaştırdıkları bitkilerde çiçeklerin meyve ve tohuma
dönüşmesini ve bu tür bitkilerin varlığını sürdürmesini sağlamaktadır. Böylece
bitkiler ve onların meyve ve tohumlarını tüketen hayvanlar yaşamını sürdürmektedir.
Diğer taraftan bitkilerin, hayvanların ve bitkisel ve hayvansal ürünlerle beslenmekte
olan insanın yaşamı da arılar sayesinde mümkün olmaktadır. Nitekim Albert
Einstein, “ Bal arılarının yok olması durumunda insanoğlunun yeryüzündeki
macerasının 4 yıl sonra biteceğini’’ ifade etmiştir.
Amerika’da 2004 yılında, ülkemizde 2005-2006 kış ve sonrası aşırı arı
ölümleri ve koloni sönmeleri görülmüştür. Bu dönemlerde bazı bölge veya
iklimlerdeki arılıklarda neden ve nereden ileri geldiği tam olarak anlaşılamayan
anormal koloni kayıpları %30’lar ile %100’ler arasında seyretmiştir. Bu kayıplar
koloni çökme bozukluğu olarak adlandırılmış ve muhtemel sebeplerde; kötü bakım
ve besleme, küresel ısınmaya bağlı iklimsel faktörler, genetik değişikliğe uğramış
ürünler, elektro manyetik radyasyon, yüksek gerilim hatları ve baz istasyonları gibi
faktörlerdir.
2
BİRİNCİ BÖLÜM
1. ARI VE ARICILIK Dünyanın her tarafına yayılmış olmakla birlikte anavatanı Batı Asya veya
Anadolu olarak bilinen arı, hayvanlar içerisinde iletişim bağı en kuvvetli ve
düzenli canlıların başında gelir. Yabani şekilde yaşayan iki türü daha bulunmakla
birlikte, evcil türü“Apis mellifica” olarak bilinir. Arıcılık faaliyeti toprak
gereksinimine ihtiyaç duyulmayan, az bir sermaye ve düşük bir maliyetle üretim
yapılabilen bir faaliyettir. (Parkalay, 2004: 1)
1.1. ARI, ARICILIK KAVRAMI, ÖNEMİ VE GELİŞİMİ Arılar doğduğu andan itibaren içgüdüsel olarak diğer arıların bilgi ve
birikimine sahip olurlar. Örneğin balarısı mühendis gibi altıgen prizmalar yapar,
böylelikle altıgen prizmalar arasında kalıp balın ziyan olması önlenir. Şayet dörtgen
olsaydı hacimleri daha az olur ve arıların hareket kabiliyetine engel olmuş olurdu.
Başındaki iki anteni ile koku alan bu canlılar, bunları dokunma organı olarak
da kullanır. Bacakları aynı zamanda tat alma organıdır. Son araştırmalar, çıplak göze
pek renkli görünmeyen çiçeklerin bile arılara morötesi ışınlarla rengârenk
göründüğünü açıklamıştır. Arılar bu içgüdüleri sayesinde bulut arkasındaki güneşi
bile görürler ve kovanların ve çiçeklerin yerini hesap ederler. Yalnız bu üstünlükleri
nedeniyle yeşil ve kırmızıyı göremezler. Yeşil otlardan meydana gelen bir çayır
onlara gri görünür. Çiçekler bu renksizliğin içinde parlak renkleriyle ortaya çıkarlar.
Çiçek ve bitki türlerinin polenleri arıların ayaklarına yapışır. Arılar farklı bitkilere
konarak bu polenlerin taşınmasını sağlar. Polenizasyon adı verilen bu yolla bitkiler
döllenerek çoğalır. Arılar 130 bin farklı bitki türünün üremesini sağlar. Bir kovan arı,
1 gün içinde 400 kilometrekarelik bir alanı dolaşarak 1 milyon çiçeğin döllenmesini
sağlar. Bu işlem gerçekleşmezse yavaş yavaş yenebilen bitkiler ve meyveleri ortadan
kalkar ve bitkiyle beslenen hayvanlar, ardından insanlar ölür. (Tutkun, 2003: 28)
Başlangıçta insan ile ilişkilerinde bal arısının çekiciliği sadece bala
dayanmaktadır. Fakat daha sonraları sulu balın fermantasyonu sonucu şarap olarak
içilebileceği fark edilmiştir. Daha sonraları bal mumu, polen ve bunlara ek olarak arı
zehirinden oluşan ürünler demetinin insan beslenmesinde ve hastalıkların
iyileştirilmesinde kullanımı keşfedilmiştir. (Örsan, 1991: 9)
3
Çeşitli ülkelerde yapılan arkeolojik çalışmalar, toprak kazıları ve mağaralara
çizilmiş duvar resimleri, insanoğlunun uzun yıllardan bu yana arıcılıkla uğraştığını
göstermiştir. Örneğin, İspanya’da Aranas Mağarası’nda bulunan ve MÖ 4000 yılında
çizildiği belirlenen bir kaya resminde, arı yuvasından bal alan bir insan figürüne
rastlanmıştır. Anadolu’da, milattan 1300 yıl önce Hitit’lerin arıcılık yaptığını
belgeleyen birçok tarihi eser bulunmuş, taş yazması kanunlarda arıcılığı ve takas
yoluyla bal pazarlamasını düzenleyen maddelere rastlanmıştır. Sümer ve Mısır
medeniyetlerinin kalıntılarında da, arıcılık ve baldan bahseden belgeler bulunmuştur.
(Tutkun, 2003: 1)
Bal arısının, doğadaki ilk yaşama yerleri olarak bilinen yaşlı ağaç gövdeleri
ve kaya oyukları arasından çıkartılarak, fenni kovanlara alınması ve uygun yaşam
koşullarının sağlanmaya çalışılmasıyla bugünkü modern arıcılık benimsenerek
yaygınlaştırılmıştır. İnsanoğlunun bütün bu çabaları, bal ve birbirinden kıymetli diğer
arı ürünlerini elde etmek ve polinasyonu yaygınlaştırmak amacıyla
gerçekleştirilmiştir. (Tutkun, 2003: 32)
İlginçtir; Arılar birbirleriyle dans ederek iletişim kururlar. Bir bal arısı dans
ederek diğer bir bal arısına nektarın ve polenin nerde olduğunu işaret ediyor. Dans
yönü ve uzaklığı anlatmaya yardımcı oluyor. Bal arıları bir peteği doldurmak için
100 milyon çiçeğin nektarını emiyor ve 100 bin km kanat çırpıyorlar. Bal arıları
dakikada 11400 kez kanat çırpar bu da vızıltı sesinin nedenidir. Araştırmalara göre
bir koloninin 1 kilo bal üretmesi ve yaşamını sürdürebilmesi için 8 kilo bal tüketmesi
gerekmektedir. Bunu yapabilmesi için kat ettiği yol yaklaşık olarak 6 kez dünyanın
çevresinin dönülmesine eşittir. Bir arı yarım kilo bal için 88 km uçar.
(http://www.aricilik.info/aricilik-bilgisi/157-arilar-hakkinda-ilginc-bilgiler.html) Arı
kovana girip de öldürdüğü fakat dışarı atamadığı fare, kertenkele gibi hayvanları da
propolisle kaplayarak çürümekten korur. Çok iyi bir dezenfektandır.
1.2. ARI TÜRLERİ VE ÜRÜNLERİ Bal arılarında koloni kavramı, bir ana arı, on binlerce işçi arı ve yüzlerce
erkek arıdan oluşan ve bir kovan içerisinde ortak yaşayan arı ailesini tanımlar.
4
1.2.1. ANAARI
Anaarı kolonideki diğer arılar içerisinde en uzun olanıdır. Erkek arıya
nazaran ince yapılıdır. Karın kısmı uzun, kanatları vücuduna oranla daha kısadır.
Yumurtlama döneminde vücudu yağlıdır. Kanatları kısa olduğundan bu dönemde
uçma yeteneği zayıftır. Anaarı, işçi arıyla aynı özellikteki yumurtalardan oluştuğu
halde vücut yapısı onlardan oldukça farklıdır. Zehir kesesi en az gelişmiş bireydir,
iğnesi hafif çıkıntılı ve kıvrıktır. İnsanı nadiren sokar; iğnesini genelde kendisine
rakip olacak anaarılara karşı kullanır. İşçi arının bacaklarında bulunan polen toplama
ve temizlik işlevi gören polen sepeti ve fırça denilen yapılar ve mum salgı bezleri
anaarıda yoktur. İşçi arının nektar ve su taşımada kullandığı gelişmiş kursak yapısına
da sahip değildir. Anaarı, kendi kendine beslenemez. İşçi arılar tarafından ağzına
arısütü verilerek beslenir ve dışkısı da onlar tarafından alınır. (Dağroğlu, 2009: 27,
28)
Balarısı kolonisinin çoğalması tek bir anaarıya bağlıdır. Anaarı çok gelişmiş
bir üreme organına sahiptir ve günde yaklaşık 2000 adet yumurta yumurtlayabilir ki
bu yumurtaların ağırlığı kendi ağırlığına eşittir. Ana arı 4-5 yıl kadar yaşayabilir.
Fakat doğurganlığı bütün yıllar boyunca aynı kalmaz, koloni doğurganlığını yitiren
anaarıyı yeniler. Arıcılıkta bu süre genelde 2 yıldır. Doğal şartlarda bu değişim
koloni tarafından gerçekleştirilir. Böyle bir süreçte işçi arılar larvaları arı sütü ile
besleyerek yeni anaarının oluşmasını sağlar. Anaarı hücreden çıktıktan sonra diğer
anaarı gözlerini arar ve hepsini öldürmek için sokar. Anaarı çiftleşme uçuşuna çıkar
ve diğer kolonilerin erkekleri tarafından döllenir. Anaarı koloninin devamlılığı ve
düzenini kafasında bulunan bir bezde ürettiği bir kimyasal koku ile sağlar. Anaarı
ürettiği bu kimyasalla: Kovanın oğul vermesi ve anaarı üretmesi engellenir, çiftleşme
sırasında erkek arıları kendisine doğru çeker, işçi arılarda yumurtalıkların oluşmasını
engeller. (Kandemir, 2010: 28)
1.2.2. İŞÇİ ARI
Arı kolonisinde en kısa ve en ince olan işçi arılar, çiftleşme ve yumurtlama
dışında bütün görevleri yerine getiren dişi arılardır. Ortalama güçte kolonilerde
mevsime bağlı olarak sayıları 20-80 bin arasında değişir. Ancak bu sayının çok
altında veya üzerinde oldukları durumlar da görülür. Döllenmemiş yumurtadan
5
oluşan ve aslında dişi olan işçi arılar, anaarıların kendilerine verdikleri anaarı
materyali nedeniyle analı kovanda yumurta üretemezler. Uzun süre anasız
kaldıklarında yumurtalıkları gelişir fakat döllenemedikleri için bu yumurtalardan
yalnızca erkek arılar oluşur. Kolonide bütün görevler son derece belirli ve düzgün bir
işbirliği içerisinde işçi arılar tarafından yürütülür. Özveri, çalışma, dayanışma,
paylaşma ve işbölümüne dayalı olan toplumsal yaşamın en gelişmiş örneklerini
oluştururlar. Başlıca görevleri kovanın temizliği, onarımı, havalandırılması,
sıcaklığının ayarlanması ve dış etkenlere karşı korunmasıdır. Ayrıca peteklerin
yapımı, arısütü ve balmumu salgılanması, nektar-polen-propolis ve su toplanması,
kuluçka üretimi, koloninin organizasyonu, yavruların beslenmesi ve besin
maddelerinin depolanması da görevleri arasındadır. Yaşam süreleri analı bir kovanda
bahar mevsiminde ortalama 35 gün, yoğun çalışma içerisinde oldukları bal
mevsiminde ortalama 28 gündü. Ancak sonbaharda gözden çıkanlar yıpranmadan
kışa girdiklerinden bahara kadar yaşayabilirler. Bu dönemde yaşamlarının 304 güne
kadar uzadığı belirlenmiştir Belirtilen yaşam süreleri normal koşullar için geçerli
olup, çevre koşulları bu süreyi önemli ölçüde etkiler. Örneğin kıtlık nedeniyle
yeterince beslenemeyen işçi arıların yaşam süreleri oldukça kısalır. İşçi arılar aynı
koloniden olmasalar bile bir arada toplanma eğilimi gösterirler. Bu davranış onların
toplumsal yaşam özelliğine sahip olmalarından kaynaklanır. Bu şekilde kümeleşen
işçi arılar bir arada yaşayabilmek için anaarıya ihtiyaç duymazlar. Yaşamlarının
sonuna kadar kümeyi korurlar, işbölümü yaparlar Hatta bazıları nektar ve polen
toplama hizmeti yaparken diğerleri de topluluk içinde diğer işlevleri yerine
getirebilirler. İşçi arılar kuluçka ve anaarıyı beslemek için genç dönemlerinde bol
miktarda protein ve yağ asidi içeren arısütü salgılarlar. (Dağroğlu, 2009: 37, 38)
İşçi arılar yaşamları boyunca farklı dönemlerde kovan içerisinde farklı
görevler üstlenirler.
6
Çizelge 1 .1. İşçi Arıların Görevleri
Dönem Gün
Aralığı
Görev
1 1-2 Yumurta bırakılacak gözleri temizlemek
ve yavruları sıcak tutmak
2 3-5 Büyük larvaları beslemek
3 6-11 Küçük larvaları beslemek
4 12-17 Petek örmek, nektar, polen, suların
kovana depolanması
5 18-21 Kovan girişinde güvenliği sağlamak
6 22-34 Çiçeklerin tozlaşmasına yardımcı
olurken, nektar, polen, su ve propolis
toplamak
Kaynak (Kandemir, 2010: 31, 32)
Tarlacı arı eğer çok zengin bir kaynak bulursa bu bilgiyi kovandaki diğer
tarlacı arılara bildirmek için arı dansı yapar. ( Kandemir, 2010: 31, 32)
1.2.3. ERKEK ARI
Kolonideki tek işlevleri, çok azının sahip olduğu bir iş olan anaarıyı
döllemektir. İğneleri olmadığı için kendilerini savunamazlar. Dilleri ise kısa olduğu
için çiçekten beslenemezler ve yalnızca işçi arılar tarafından veya petekten bal alarak
beslenirler. İlkbahar ve yaz başında üretilen erkek arıların sayısı koloninin
büyüklüğüne, içinde bulunduğu koşullara ve ırk özelliğine bağlıdır. Bazı özel
durumlarda sayıları birkaç bine ulaşabildiği halde normal olarak birkaç yüz
dolayındadır. Erkek arıların çok azının anaarıyı dölleme şansına sahip olmasına
karşın bu denli çok üretilmesi, işgücü ve kaynak kaybı olarak değerlendirilse bile,
aslında garantili bir çiftleşme, genetik zenginlik ve doğal seleksiyon avantajları
açısından oldukça yararlıdır.
7
Erkek arılar çiftleşmemiş yumurtadan meydana gelir ve dolayısıyla sadece
ananın genetik bilgisine sahiptir. Erkek arı kovandaki diğer arılara oranla lüks bir
hayat yaşar. İşçi arıların yaptığı gibi kovanda hemşirelik, temizlik, polen ya da nektar
toplama ve yavruları besleme gibi görevleri yoktur.Sonbaharda nektar akışı azalınca
kovandan sürülür ve dışarı atılır. Kışlama sırasında kovanda erkek arı yoktur.
(Dağroğlu, 2009: 36)
1.3. ARI ÜRÜNLERİ Arıcılıktan sağlanan bal, polen, arısütü, propolis, arı zehiri ve balmumu, insan
yaşamı ve sağlığı açısından son derece önemli ürünlerdir. Her geçen gün sonuçlanan
araştırmalar, toplumların dikkatini bu konu üzerine çekmekte ve özellikle uzak doğu
ülkelerinde başlayan ve dünyada hızla gelişen arı ürünleriyle tedavi yöntemleri hızla
yaygınlaşmaktadır. Apiterapi olarak adlandırılan ve yalnızca arı ürünleri kullanılarak
yapılan bu tedavi yöntemlerinin uygulandığı apiterapi merkezlerinin sayısı sürekli
artmaktadır. Burada görev yapan araştırıcıların tıp alanında elde ettikleri sonuçlar
çoğu kez şaşırtıcı boyutlara ulaşmaktadır.
1.3.1 BAL
İnsan tarafından bilinçli olarak üretimi M.Ö. 4000 yıllarına ve tüketimi ise
daha eskilere dayanan bal, tarih boyunca insan beslenmesi ve sağlığı açısından önem
taşımış, mağara resimlerine konu olmuş ve keşfedildiği günden bugüne değin
besinler arasında belki de en gizemlisi olarak dikkatleri üzerinde toplamıştır.
Küçücük bir canlının binlerce çiçeği dolaşarak insana sunduğu balın insan sağlığı için
önemi büyüktür. Çeşitli bitki türlerinden elde edilen ballar, genel olarak içeriğindeki
maddeler nedeniyle insan bünyesinde sağlık ve enerji kaynağı olarak önem kazanır.
(Dağroğlu, 2009: 243-251)
İnsan sağlığı ve beslenmesi yönünden önemli bir gıda ve arı ürünü olan bal,
Türk Standartları Enstitüsünün Bal Standardında “bitkilerin çiçeklerinde bulunan
nektarların veya bitkilerin canlı kısımlarından yararlanarak bazı eşkanatlı böceklerin
salgıladığı tali maddelerin balarıları (Apis Mellifera) tarafından toplanması
vücutlarında bileşimlerinin değiştirilip petek gözlerine depo edilmesi ve buralarda
olgunlaşması sonucunda meydana gelen tatlı bir üründür. Bal başlıca glikoz ve
8
früktoz olmak üzere farklı şekerleri ihtiva eder. Balın rengi su beyazından koyu
kahverengine kadar değişebilir. Bal akıcı, viskoz, kısmen veya tamamen kristalize
olabilir. Balın tadı ve aroması balın menşeine ve bitkinin türüne göre değişir” olarak
tanımlanmıştır.
Çizelge 1.2. Bal Bileşimini Oluşturan Oranlar
Bal Bileşimi Oluşturan Maddeler Oranlar (%) Su 17.20 Şekerler 79.59 Fruktoz 38.19 Glikoz 31.28 Sakaroz 1.31 Maltoz ve İndirgenmiş Şekerler 7.31 Yüksek Şekerler 1.50 Asitler 0.57 Ham Protein 0.26 Kül 0.17 İz Elementler 2.21
Kaynak (Dağroğlu, 2009: 243)
Genel olarak bal; %80 şeker ve %17 su içerir. Geriye kalan %3’lük kısım
mineral maddeler, amino asitler, renk maddeleri, vitamin ve enzimlerden oluşur. Balı
diğer şekerli maddelerden daha değerli kılan içerdiği enzimlerdir. Enzimler yüksek
sıcaklıklarda tahrip olacağından bal yüksek sıcaklıklarda ısıtılmamalıdır. Bal, varroa
mücadelesinin yanlış zamanda yapılması sonucu oluşan “ilaç kalıntısı”
içermemelidir. Bu nedenle kolonilere erken ilkbahar ve son bal hasadından sonra geç
sonbahar dönemleri dışında ilaç verilmemelidir. Aksi halde bal çok değerli bir gıda
olmaktan çıkıp insan sağlığı bakımından tehlike arz edecektir. İster süzme ister petek
hangi tür bal olursa olsun, ilaç kalıntısı içermeyen ve belli oranlarda enzim
bulunduran bütün ballar kaliteli ve değerlidir. Balın tanımında da bahsedildiği üzere,
toplandığı bitkiye (orijinine) bağlı olarak bal, zamanla kristalize olabilir. Balın
kristalize olması doğal bir olaydır.
Bal yüksek su oranına bağlı olarak ekşimediği sürece yıllarca bozulmadan
kalabilir. Balın bozulmaması (ekşimemesi) için su oranı %20’nin üzerinde olmamalı
ve bunu sağlamak için de olgunlaşan bir başka ifadeyle, bir çerçevede petek
gözlerinin tümü veya en az 2/3’ü sırlanmış petekler hasat edilmelidir. Hasat edilen ve
süzülen bal dinlendirildikten sonra cam kavanozlara veya tenekelere doldurulmalıdır.
9
Özellikle %17’den daha yukarı su içeren ballar ambalaja girmeden önce ekşimeyi
önlemek amacıyla 40 C’de yarım saat ısıtılmalıdır. Doğru yapılmayan ısıtma
işleminde balın enzim değerini kaybettiği ve balda bir kalite kriteri olan HMF
(hidroksi metil furfurol) değerinin yükseldiği unutulmamalıdır.
(http://www.tarim.gov.tr/uretim/Aricilik,ariyetistiriciligi.html)
1.3.2. POLEN
Arıların beslenmesinde protein kaynağı olarak önem taşıyan polen,
bileşimindeki vitamin ve mineral maddeler nedeniyle de değerli bir besin maddesidir.
Ayrıca arının ağız salgılarını içermesi nedeniyle de ayrı bir öneme sahiptir.
Yapısında bulunan çeşitli enzimler, koenzimler, steroidler, vitaminler, antibiyotikler,
mikro elementler ve flavanoikler nedeniyle de doğal bir ilaç olarak kabul edilir. İnsan
beslenmesi ve sağlığı açısından polenin önemi büyüktür. Genel olarak vücut direncini
artırmakta, bağışıklık sistemini geliştirmekte, organ ve sistemlerin daha uyumlu ve
verimli çalışmasını sağlamakta, hormon dengesini sağlamakta, üreme ile ilgili genel
problemlerin çözümünde, zihinsel ve psikolojik problemler açısından, organizmaya büyük
katkı ve yatarlar sağlar. Düzenli bir şekilde ve özellikle arısütü ve bal ile birlikte
alındığında etkisi artar. İştahsızlığa karşı kullanıldığı gibi, aşırı kilo alma durumunda
vücudun daha dengeli yapılanmasını sağlar. Çocuklarda büyüme, raşitizm ve diş
sağlığı ile ilgili problemlerde, yetişkinlerin ve özellikle kadınların kemik erimesi ile
ilgili sorunlarında, büyük yararlar sağlar. Klorgen asit içeriğinin, iltihap gidermede,
böbreklerin çalışmasında, tiroit ve hipofiz bezlerinin salgılarını kontrol etmede
önemli etkileri bulunmaktadır. Yapısında bulunan triterpin asit ise kalbi
desteklemekte, damar sertliğini önlemekte ve iltihap gidermektedir. Aktivitesi
korunmuş polen, arının katkıları ve bitkilerden gelen bazı maddeler nedeniyle
özellikle sindirim sistemi ve idrar yolu enfeksiyonlarına yol açan gram negatif
bakteriler üzerinde anti bakteriyel etkiye sahiptir. Yapısında bulunan biyolojik aktif
maddeler nedeniyle anabolitik etkiye sahip olan polenin, gelişme bozukluklarında,
cinsel olgunluk ve üreme üzerinde önemli etkileri vardır. Kan yapıcı özelliğe sahip
olan polenin, alyuvarların sayısında ve hemoglabin değerlerinde %10-15 artış
sağladığı gözlenmiştir. Polen, vücudun organ ve sistemleri üzerinde onarıcı etkilere
de sahiptir. Özellikle karaciğerdeki travmatik, toksik, bepatitik veya herhangi bir etki
10
sonucu oluşan dejenerasyonda önemli gelişmeler sağlamaktadır. Bu amaçla Almanya
ve Romanya'da polenden yapılmış ilaçlar piyasada satılmaktadır. Günlük polen
tüketim miktarı, küçük çocuklarda başlangıçta 2 çay kaşığı olmak üzere yaş
ilerledikçe artırmak suretiyle yetişkinlerde 20 grama kadar çıkarılabilir. Ancak
yetişkinlerde başlangıçta günde 3-4 kez birer çay kaşığı, daha sonraları ise 3 kez
birer tatlı kaşığı alınabilir. Polenin hava almayacak şekilde ağzı kapalı kaplarda ve
soğuk saklanması, etkinliğinin korunmasında yardımcı olur. Aç karnına iyice
çiğnenerek alınması ise polenden yararlanmayı artırır. ( Kandemir, 2010: 38, 39)
1.3.3. ARISÜTÜ
Arıların anaarı ve larva beslemede kullandıkları bir besin olan arısütü, normal
koşullarda 6-15 günlük işçi arıların yutak üstü salgı bezlerinden salgıladıkları bir
maddedir. Oluşumu itibariyle diğer hayvanların memelerinde oluşan sütle herhangi
bir ilgisi olmamakla beraber sütsü görünüşü ve yavru beslenmesinde kullanımı
nedeniyle Türkçe terminolojide süt olarak adlandırılmakla beraber diğer dillerde,
kraliçeye özgü bir jöle olarak adlandırılmaktadır. Yumurtadan çıktığı anda aynı
genetik yapıda olan ana ve işçi arı larvaları, gerek kalite ve gerekse miktar açısından
6 günlük farklı beslenme sonucunda birbirinden farklı bireylere dönüşmektedir. Bu
farklı beslenme sayesinde anaarı, hastalıklara çok yüksek düzeyde direnç
kazanmakta, bir günde kendi ağırlığının kadar yumurta üretebilmekte ve yıllarca
yaşayabilmektedir. Buna karşılık işçi arılar kolayca hastalanabilmekte, dişi oldukları
halde döl vermemekte ve üretim sezonunda yalnızca 4-5 hafta yaşamaktadırlar. İki
bireyin bu denli farklılaşması yalnızca arısütünün olağanüstü gücünden meydana
gelmekte ve yalnızca bu yönü bile arısütü tüketen bir insanın neler kazanabileceğini
açıklamaktadır. Yapısında su, protein, yağ, şeker, mikro elementler, enzimler, hormonlar,
vitaminler, çeşitli yağ asitleri, 10-HDA ve daha birçok maddeye ek olarak %3
dolayında henüz belirlenemeyen maddeler bulunmaktadır. Etkileri bilinen fakat
belirlenemeyen bu maddeler, oranlarının az olmasına karşın arısütünün olağanüstü
etkinliğini meydana getirmektedir. Arısütü genel olarak vücutta hücre yenilenmesi,
üretimi ve metabolizması üzerinde etkili olduğundan organizmanın bütün dokularında
canlılık ve bunun sonucunda sağlık, enerji, bağışıklılık ve dinçlik verir. Bu yönüyle
akla gelecek bütün sağlık problemlerinde önemli düzeyde iyileşme sağlar. Çeşitli
11
kaynaklarda ortak olarak, arısütünün, çeşitli enfeksiyöz hastalıklarda, kas
hastalıklarında, nefes darlığında, karaciğer yağlanmasında, eklem hastalıklarında,
zayıflık ve halsizliklerde, sinirsel ve fiziksel yorgunluk hallerinde, mide ve bağırsak
hastalıklarında, bağışıklık sisteminin güçlendirilmesinde, sinirsel ve ruhsal
bozukluklarda, zihinsel faaliyetlerin artırılmasında, yaşlılık durumunda, üreme ve cinsel
problemlerin giderilmesinde, ani heyecan ve ruhi gerginliklerin giderilmesinde başarı ile
kullanıldığı belirtilmektedir. Yapısında bol miktarda bulunan asetilkolin sayesinde
karaciğer yağlanması önlenmekte, tansiyon düşmekte ve kalp atışları düzene
girmektedir. (Dağroğlu, 2009: 248,249)
1.3.4. PROPOLİS
Propolis arıların kovan çatlaklarını sıvamada, uçuş deliklerinin
daraltılmasında ve kovana girdikten sonra öldürülen fakat dışarı atılamayan zararlıların
kokuşmasını önlemek üzere mumyalanmasında kullandıkları bir maddedir: Bitkilerin taze
sürgün ve tomurcuklarından arılar tarafından polen gibi toplanan ve kovana taşınan
bu madde sanayinin birçok dalında özellikle ilaç ve kozmetik yapımında kullanıldığı
gibi apiterapi merkezlerinde çoğu hastalığa karşı başarı ile kullanılmaktadır.
Kullanımı diğer ürünlere oranla daha çok dikkat ve özen gerektirir.
1.3.5. ARI ZEHİRİ
Arı zehiri özellikle romatizma hastalıklarına karşı ilaç sanayinde
kullanılmaktadır. Bunun dışında kullanımı alerjik bir reaksiyona neden olunmamak
koşulu ile arıların istenilen bölgelere sokturulması şeklinde kullanılır. Ancak arı
zehirine karşı aşırı duyarlı olanların kesinlikle bu yönteme başvurmaması
gerekmektedir. Unutulmaması gereken en önemli konu aşırı duyarlı bir kişinin bir tek
arı sokması ile birkaç dakika içerisinde anaflaktik şoka girebileceği ve bunun
sonucunda da yaşamsal bir tehlikenin oluşabileceğidir.
Arı ürünleri tartışılmaz yararlarına karşın herhangi bir hastalık durumunda
tıbbi terapi ihmal edilmemeli, hasta öncelikle doktora başvurmalı, kendisine önerilen
yöntemleri aksatmadan uygulamalı ve buna ek olarak arı ürünlerinin desteğinden
yararlanmalıdır. Başta Uzakd oğu Ülkeleri, Rusya, Romanya ve Bulgaristan olmak
üzere birçok ülkede Apiterapi çok ciddi biçimde tedavi amacıyla kullanıldığı halde
12
ülkemizde bu konunun çok yeni olması ve ülkemiz koşullarında yapılacak bilimsel
çalışmaların sonucu alınıncaya kadar destekleyici ve tamamlayıcı olarak kullanılması son
derece olumlu sonuçlar doğuracaktır Bu gerçek ülkemiz doktorları tarafından da kabul
edilmelidir. Çünkü uygulanacak tıbbi yöntemlere ek olarak arı ürünlerinin kullanılması
ile elde edilecek başarı öncelikle doktorun başarısı olacaktır. (Dağroğlu, 2009: 246-
251)
1.4. DÜNYA’ DA VE TÜRKİYE’ DE ARICILIK Günümüzde arıcılık, tüm dünyada yapılan en yaygın tarımsal faaliyetlerden
birisidir. Bugün dünyada 59 milyon dolayında arı kovanı bulunmakta ve bunlardan
1250 milyon ton dolayında bal üretilmektedir. Türkiye sahip olduğu 5,2 milyon
dolayındaki kovan varlığı ve 82 bin ton dolayındaki bal üretimi ile dünyada sırası ile
2. ve 4. sıralarda yer alarak hem kovan varlığı hem de bal üretimi bakımından
dünyanın en önemli ülkeleri arasında yer almaktadır.
1.4.1. DÜNYADA ARICILIK
Arıcılığın tarihi insanlık tarihi kadar eskidir. MÖ 4000 yıllarına ait mağara
resimleri, çok eski tarihlere ait arı fosilleri ve tarihi buluntular bu görüşü
doğrulamaktadır. Mısırda 4000 yıl önce Firavun mezarlarında bal ve balmumları
bulunmuştur. Yine mısırlıların ayinlerinde balın yer aldığı ve kral hanedanlarından
birisinin arıyı simge olarak kullandığı bilinmektedir. Mısır’da göçebe arıcılık
yapılmaktaydı ve bu nedenle buradan Yunanistan, Filistin ve Kıbrıs’a arıcılığın
yayıldığı düşünülmektedir. Hindistan’da MÖ 3000-2000 yılları arasında arı ve bala
ait bilgiler bulunmuştur. Babilliler balı hem gıda hem de ilaç olarak kullanmışlardır.
MÖ 384-322 yılları arasında yaşayan Aristo, yazmış olduğu ‘Hayvanlar Tarihi’ adlı
eserinde kovan içerisinde ana arı, erkek arı ve işçi arı olarak 3 tip arının olduğunu,
arıların çiçek tozu topladıklarını, işçi arıların su taşıdıklarını ve işçi arılar arasında iş
bölümü bulunduğunu ifade etmiştir. (http://www.turkiyearicilik.com/aricilik-
hakkinda-bilgiler/ariciligin-tarihcesi.html)
Dünyanın en çok kovan varlığına sahip ülkesi Çin’dir. 7 milyon adet kovan
varlığı vardır. Çin yılda 256 bin ton bal üretmektedir. Bal üretiminde ise Çin’den
sonra en büyük üretici Arjantin, ABD ve Türkiye gelir. Çin’den sonra en çok koloni
13
varlığı sırası ile Türkiye, Rusya Federasyonu ve Etiyopya’dır. Kovan başına ortalama
dünya bal üretimi 20 kg dolayında olup bu rakam Çin'de 37, Arjantin'de 43,
Meksika'da 28, ABD'de 35 ve Türkiye'de 16 kg civarındadır. Bu ülkeler aynı
zamanda dünyanın en çok bal ihraç eden ülkeleridir. Dünyada en çok bal ithal eden
ülkeler ise; Almanya, ABD, Japonya, İngiltere, İtalya, İsviçre, Fransa, Avusturya ve
diğer Avrupa ülkeleridir. Bal yanında; propolis, arı sütü, polen ve balmumu gibi arı
ürünleri de dünya ticaretinde yer almaktadır. Diğer yandan tarımı gelişmiş ülkelerde
arıcılık, arı ürünleri üretimi yanında, bitkisel üretimde miktar ve kalitenin artırılması
amacıyla da yapılmaktadır ABD'de tarım ile uğraşanlar üretim yaptıkları bitkilerde
tozlaşmanın sağlanması için arıcılara kovan başına kira öderlerken, aynı zaman da
kendi arılarından da kovan ürünleri kazanmaktadırlar. Yine ABD'de yapılan bir
başka çalışmada; 40 dolayındaki bitki türünden elde edilen gelirin %30'unun bal
arılarından dolayı sağlandığı bulunmuştur. Diğer yandan bal, propolis, arı zehri, an
sütü gibi arı ürünleri pek çok ülkede "Arı Ürünleri ile Tedavi" anlamına gelen "
Apiterapi"de kullanılmaktadır. Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı arıcılık, tüm
dünyada vazgeçilmez tarımsal bir faaliyet olarak sürdürülmektedir.
1.4.2. TÜRKİYEDE ARICILIK
Türkiye’de arıcılık, çok eski yıllardan bu yana geleneksel olarak yapıla gelen
bir uğraştır. Kovan varlığı bakımından dünyada ikinci ülke konumunda olmasına
rağmen, ülkemizde kovan başına ortalama bal üretimi 16 kg dolayında olup dünya
ortalaması olan 20 kg.’ın altındadır. Türkiye'nin ekolojik yapısı gereği dört mevsimin
bir arada yaşandığı, farklı iklim özellikleri ile bitkisel ürün çeşitliliği açısından
dünyanın en önemli ülkelerinden biri olup; bu özelliklerinden dolayı birçok bitki ve
hayvanın gen merkezidir. Zengin bitki varlığı, uygun ekolojisi ve koloni sayısı ile
Türkiye büyük arıcılık potansiyeline sahiptir. Ülkemizin her yerinde arıcılık
yapılabilirken sırasıyla Ege, Karadeniz ve Akdeniz Bölgeleri gerek kovan varlığı
gerekse üretim payı bakımından arıcılık için en önemli bölgelerimizdir. Türkiye bal
üretiminin yaklaşık yarısı bu üç bölgemizde gerçekleşmektedir.
14
Çizelge 1. 3. Türkiye’de 2005-2009 yılları arası kovan sayısı
ARI
YILLAR
2005 2006 2007 2008 2009
Fenni Kovan 4.432.954 4.704.733 4.690.278 4.750.998 5.210.481
Kütük Kovan 157.059 146.950 135.318 137.963 128.743
TOPLAM 4.888.961 4.825.596 4.851.683 4.590.013 5.399.725
Kaynak:www.tuik.gov.tr
Çizelge 1.4. Türkiye’de 2005-2009 yılları arası bal üretim miktarı
YILLAR 2005 2006 2007 2008 2009
BALÜRETİMİ(ton) 82.336 83.842 73.935 81.364 82.003
Kaynak:www.tuik.gov.tr
Bal üretimi bakımından sırasıyla ilk on ilimiz; Muğla, Ordu, Adana, Aydın,
Sivas, Antalya, İzmir, İçel, Erzincan ve Samsun olup ülkemiz bal üretiminin yaklaşık
yarısı bu illerimizde üretilmektedir. Bununla birlikte, Türkiye'nin dünya bal ti-
caretinde son derece gerilerde yer alığı sahip olunan kovan varlığı ve bal üretimiyle
uyum sağlayamamaktadır. Hem dünya bal ticaretindeki payımız hem de koloni
başına bal üretimimiz dikkate alındığında, ülkemizin sahip olduğu arıcılık
potansiyelinden yeteri kadar faydalanamadığı çok açıktır. Diğer yandan ülkemizde,
bal dışındaki arı ürünlerinin üretimi ve bal arılarının bitkisel üretimde yeterli
tozlaşmanın sağlanması amacıyla kullanılmaları da yaygın değildir, her ne kadar
bahçe sahipleri arazilerine kendi kovanlarını koysalar da ekonomik açıdan kovan
başına ücret ödeyip tozlaşma için kovan kiralanması pek yaygın değildir.
Tarımsal üreticiler ile arıcılar arasında son derece sıkı bir bağ olması beklenirken,
ülkemizde durum bunun tam tersidir. Kovan başına bal üretiminin artırılması, bal
üretimi yanında diğer arı ürünlerinin üretilmesi ve bal arılarının bitkisel üretimde
daha yaygın kullanılması ile ülkemiz arıcılık potansiyelimizi daha iyi
değerlendireceğimiz son derece açıktır. Ancak, ilkel kovanlardan modern kovanlara
15
geçisin büyük ölçüde tamamlanmış olması, koloni başına ortalama bal üretiminde bir
miktar artışın sağlanması arıcılığımız için olumlu gelişmeler olmasına rağmen bu
artışın gelişmiş ülkeler seviyesine getirmek için çabalarımıza devam etmemiz
gerekmektedir. Sadece kovan ürünleri ile mevcut potansiyelin kullanılmasının
yanında balarılarının tozlaşmadaki yerini almasını da sağlamak son derece önemlidir.
Balarılarının ekonomiye dolaylı katkısı (tozlaşmadan) kovan ürünlerinden elde
edilen gelirin çok ama çok üzerindedir. Türkiye'de arıcılık aile ekonomisi için asıl
gelir kaynağı olabilir. Özellikle kırsal kesimde aile bütçesine önemli katkılar sağlar.
Yurdumuzda 100.000 den fazla aile, balarısı kolonisine sahiptir. Bunların ancak %10
kadarı geçimini arıcılıktan kazanmakta, % 30 kadarı ise arıcılığı yan gelir kaynağı
olarak kullanmaktadır. Geriye kalan büyük bir kısmı ise hobi tipi arıcılık
faaliyetlerinde bulunmaktadır. Arıcılık tarla, bağ-bahçe ve hayvancılık gibi tarım
işletmeleri içinde ikinci üretim dalı olarak yapılabilir. Bu yolla işletmenin kazancı
artırılmış olur. Aslında, tarla ve bağ-bahçe ürünleri üreten işletmelerde bal arılarına
ihtiyaç da vardır. Bilindiği üzere, arılar bitkisel üretimde bitkilerin tohum ve meyve
üretebilmeleri için ihtiyaç duydukları tozlaşmayı sağlayarak ürün miktarı ve kal-
itesinde çok büyük artışlara neden olurlar. Sadece bu nedenle bile tarımla
uğraşanların arıcılığa da önem vermesi gerekmektedir. Yukarıda da bahsedildiği
üzere, bitkilerin tohum ve meyve üretebilmeleri için çiçeklerin yeterli miktarda
tozlaşmaları gerekmektedir. Bal anları, özellikle açık alanlarda tozlaşmayı
(polinasyon) en iyi yapan böceklerdir. Bitkilerin tozlaşma ihtiyaçlarını, tozlaşmada
bal arılarının önemini ve bu yolla sağlanacak ürün artışını iyi bilen dış ülkelerdeki
üreticiler bitkilerin çiçeklenme dönemlerinde arı kolonisi kiralayarak daha fazla ve
daha kaliteli ürün elde ederler. Bu konu maalesef ülkemizde yeterince bilinmemekte
ve büyük miktarlar da ürün kayıpları meydana gelmektedir. Arılarla sağlanan
tozlaşmadan hemen hemen tüm bitki türleri fayda sağlar. Bunun yanında, bazı bitki
türlerinin tozlaşması sadece arılar aracılığı ile gerçekleşir ve bitkinin sürekliliği
arıların varlığına bağlıdır. Ülkemizde çok geniş alanlarda arı tozlaşmasına ihtiyaç
duyan ürünler yetiştirilmekte ve maalesef arıcılıktan bu yönde fazla
faydalanamamaktadır Çoğu kişilerce fark edilmeyen bu katkı arı ürünlerinden çok
daha fazladır. Arıcılığın tozlaşma yolu ile ekonomiye olan katkısının bal ve bal-
mumu ile sağlanan katkının en az 10-15 katı olduğu dikkate alındığında arıcılık, bu
16
yolla ülke ekonomisine çok büyük katkı sağlayabilecek bir potansiyele sahiptir.
(Kandemir, 2010: 9-11)
1.4.3. GÖLLER BÖLGESİ’ NDE ARICILIK
Bölge sahip olduğu zengin florası ile arıcılık faaliyetleri için uygun koşullar
sağlamaktadır.
1.4.3.1. BURDUR’DA ARICILIK
Burdur ilinde Arıcılar Birliğine kayıtlı 418 tane üye var. Burdur ilinde sabit
ve gezginci olmak üzere iki şekilde arıcılık yapılmaktadır. Arıcılar genelde boş
zaman değerlendirmek ve yan gelir elde etmek amaçlı bu işi yapmaktadır. Ancak
geçimini arıcılıktan sağlayan küçük bir kesim arılarını yöre yöre gezdirirler. Gezginci
arıcılar kışı Akdeniz kıyılarında geçirdikten sonra kovanlarını iç bölgelere ve
yükseklere doğru taşırlar. Gezginci arıcılar yılda 4-5 defa yer değiştirip 2-3 bal
hasadı yapabilirler.
Çizelge 1. 5. Burdur ili 2005-2009 yılları arası kovan sayısı
ARI
YILLAR
2005 2006 2007 2008 2009
Fenni Kovan 41731 42727 41467 39574 41076
Kütük Kovan 798 685 650 622 600
TOPLAM 42529 43412 42117 40196 41676
Kaynak:www.tuik.gov.tr
17
Çizelge 1. 6. Çizelge Burdur ili 2005-2009 yılları arası bal üretim miktarı
YILLAR 2005 2006 2007 2008 2009
BAL ÜRETİMİ (ton)
730 455 341 452 730
Kaynak:www.tuik.gov.tr
Burdur arıcılıkta önemli bir ildir. Burdur Tarım İl Müdürlüğü’ nün verilerine
göre 1995 yılında toplam 37.305. ilkel ve fenni kovan bulunmaktadır. 1988 yılında
399 ton olan bal üretimi, 1989 yılında 432 tona ulaşmış, 1990 yılında 349 ton bal
elde edilirken 1995 yılında 701 ton bal üretilmiş, 2009 yılında ise 730 ton bal üretimi
kaydedilmiştir. Burdur ilinde çam balı, çiçek balı ve lavanta balı üretimi
yapılmaktadır. İlde sadece bal üretimi yapılmaktadır. Polen, propolis, arı sütü, arı
zehri gibi arı ürünlerinin üretimi yapılamamaktadır.
Burdur İlinde Batı Akdeniz Kalkınma Ajansı tarafından arıcılıkla ilgili tespit
edilen sorunlar ve kurum tarafından sunulan çözüm önerileri aşağıdaki gibidir:
Sorun 1: Arı konaklama yerlerinin ihtiyaçlara uygun olarak düzenlenmesi
Çözüm Önerileri:
• Bölgede 100 adet arı konaklama merkezi ihtiyacı söz konusudur.
• Yola yakınlık, su kaynağına yakınlık, güvenlik, elektrik ve altyapı yer tespiti
konusunda öncelikli kriterler dikkate alınmalıdır.
Sorun 2: Ana arı ihtiyacının karşılanmasındaki sıkıntılar
Çözüm Önerileri:
• Ana arı üretim merkezi ve suni tohumlama laboratuarının kurulması
Sorun 3: Teşvik Sisteminin Yetersiz Oluşu: Kovan başı destek tutarı olan 6 TL’nin,
üretim maliyetlerine kıyasla oldukça düşük olması
Çözüm Önerileri:
• Destek miktarının artırılması
Sorun 4: Pazarlama ve markalaşamama problemi
Çözüm Önerileri:
• Anason balının yöreye özgü olarak üretim ve pazarlamasının sağlanması
Sorun 5: Arcılık ürünlerinin üretiminin yetersizliği
18
Çözüm Önerileri:
• İlyas ve Karakent köyleri orman alanlarının kışlatma alanı olarak
düşünülmesi
• Bu bölgedeki çam ağaçlarının kesiminin önlenmesi
• Kır Yoncası, Lavanta ve Akasya dikiminin yaygınlaştırılması
(http://www.baka.org.tr)
1.4.3.2. ISPARTA’DA ARICILIK
Isparta ilinde Arıcılar Birliğine kayıtlı 157 tane üye var. Isparta’ da arıcılık bir
meslek olmaktan ziyade hobi arıcılığı şeklinde ya da emekli işi olarak görülmektedir.
İlimizde arıcılığın bir meslek haline getirilmesi gerekmektedir. Coğrafi konum
itibariyle ilimiz arcılığa çok elverişli olmasına rağmen bu potansiyel yeterince
değerlendirilememektedir. İlimizde sabit arıcılık yapılmaktadır. Sabit arıcılık
yapanların çoğunluğu oluşturması, diğer bölgelerdeki kaynaklardan yararlanma
şansını ortadan kaldırmakta ve bu durum bölge bal üretim ortalamasının düşük
olmasına neden olan etmenlerden birisini oluşturmaktadır. İlde sadece bal üretimi
yapılmaktadır. Polen, propolis, arı sütü, arı zehri gibi arı ürünlerinin üretimi
yapılamamaktadır. Isparta’ da çiçek balının yanında lavanta balı da üretilmektedir.
Lavanta balı üretimi Keçiborlu İlçesine bağlı Kuyucak köyündeki yaklaşık 3000
dönümlük lavanta bahçelerinden sağlanmaktadır.
Çizelge 1. 7. Isparta ili 2004-2009 yılları arası kovan sayısı
ARI
YILLAR
2004 2005 2006 2007 2008 2009
Fenni Kovan 19617 22114 24143 24122 25372 25546
Kütük
Kovan
320 180 105 109 257 373
TOPLAM 19937 22294 24248 24231 25629 25919
Kaynak:www.tuik.gov.tr
19
Çizelge 1. 8. Isparta ili 2005-2009 yılları arası bal üretim miktarı
YILLAR 2005 2006 2007 2008 2009
BAL
ÜRETİMİ (ton)
261 309 242 270 304
Kaynak:www.tuik.gov.tr
Isparta İlinde Batı Akdeniz Kalkınma Ajansı tarafından arıcılıkla ilgili tespit
edilen sorunlar ve kurum tarafından sunulan çözüm önerileri aşağıdaki gibidir:
Sorun 1: Arıcılık potansiyelinin yeterince değerlendirilememesi
Sorunun neden olduğu problemler: Az gelir elde edilmesi, başka illerden gelen
arıcıların bu potansiyeli değerlendirmesi, arıcılığın ilimizde ikinci iş olarak yapılması
Çözüm Önerisi: Arı ürünleri çeşitlendirilmeli, polen, arı sütü, arı zehiri vb. gibi,
organik bal üretimi teşvik edilmeli, bölgeye has ana arının üretimi sağlanmalı,
paketleme ambalajlama tesisleri kurulmalı
Sorun 2: Arının faydalarının bilinmemesi
Sorunun neden olduğu problemler: Arı ve arıcılığa karşı önyargı oluşması (ağaç
ve sebzelerin çiçeklerine zarar veriyor düşüncesinin oluşması)
Çözüm önerisi: Farkındalık projesi yapılmalı, arının tozlaşma için önemli
olduğunun bilinmesi sağlanmalı, yabancı ülkelerde arı kovanları tozlaşma için
kiralanıyor. (http://www.baka.org.tr)
20
İKİNCİ BÖLÜM
2. GÖLLER BÖLGESİNDE ARICILIK ÜRÜNLERİNİN PAZAR VE PAZARLAMA SORUNLARI
Pazarlama sorunlarını çözebilmek için, bu sorunların hangi değişkenlerden
kaynaklandığının teşhis edilmesi gerekir. Önce sorunun doğru algılanması ve
tanımlanması gerekir. Pazarlama sorunlarının irdelenmesinde karşılaşılan zorlukların
kökeninde pazarlama kararlarının işletme dışına dönük olarak alınma zorunlulukları
yatmaktadır. (İslamoğlu, 2008: 29, 30)
2.1. ÜRETİM SORUNLARI Arıcılığın bitkisel üretim ve kırsal kalkınma açısından sahip olduğu öneme
karşılık arıcıların örgütsüz, kamu kesiminin de arıcılığa duyarsız davranması,
bölgede arıcılığın gelişmemesine neden olmuştur. Bölgede arıcılığının üretim
sorunları, başta modern arıcılık hakkında bilgi yetersizliği, arı hastalıkları, arı
zararlıları, iklim sorunları, zirai mücadelede arıcıların dikkate alınmaması, ana arı
üretimindeki yetersizlikler, arı ürünlerinin çeşitlendirilememesi, ölçek
ekonomisinden faydalanmamadır.
Arı Hastalıkları: Diğer bütün hayvansal üretim dallarında olduğu gibi
arıcılıkta da yaşamı ve verimliliği doğrudan ilgilendiren en önemli etmenlerden biri,
koloninin sağlığıdır. Kolonileri elde tutma ve onlardan beklediği verimi alabilme
kaygısı içinde olan arıcı, herhangi bir hastalık ile karşılaştığında veya hastalık
öncesinde, koruyucu olarak ilaç kullanmaktadır. Bu uygulama çoğu kez çözüm
olmadığı gibi arıların direncini azaltmakta ve sorun yaratan etmeni
güçlendirmektedir. Ayrıca gereksiz ilaç kullanımıyla balda meydana gelecek kalıntı
yüzünden bazı cezalar ile karşılaşabilmektedir. Arıcılıkta ilaçlama da önemli bir
tehdit olarak sektörü olumsuz etkilemektedir. Üreticiler arı hastalıkları ile mücadele
etmek amacı ile birçok kimyasallar kullanmaktadırlar. Arıları tedavi amacıyla
kullanılan ilaçların birçoğu arı sağlığına olumlu etkileri yanında, arı ürünlerinde
kalıntı bırakabilmektedir. Bu kalıntılar genellikle Avrupa Birliği bal kodeksi
limitlerinin üstünde bulunmaktadır ve ihracatta ciddi engeller oluşturmaktadır. Arı
kolonisinde görülen hastalıklar bireylerin çeşitli dönemlerinde etkili olur. Kuluçka
21
döneminde görülen hastalıklar yavru hastalıkları, ergin dönemde görülen hastalıklar
ise ergin arı hastalıkları olarak gruplandırılır. (Dağroğlu,2009:227,228)
Göller bölgesinde görülen arı hastalıkları: Amerikan yavru çürüklüğü,
Avrupa yavru çürüklüğü, kireç hastalığı, taş hastalığı, nosema, varroa biti, trake biti,
mum güvesidir. En yaygın görülen hastalık varroa biti hastalığıdır. Arıcı varroa biti
hastalığını kolayca anlayabilir. Kovan içerisinde ve dışarısında deformasyona
uğramış arıların bulunması bu hastalığın bulunduğunu gösterir. Bölgemizde bu
hastalığa karşı ilaçsız çözüm yöntemi geliştirilmiştir. Geliştireler bu yöntem ile balda
ilaç kalıntısı görülmemiştir. Yöntem çok basit ve doğaldır. Doğadan toplanan kekik
çiçeği hürmüz içinde yakılarak, dumanı arı kovanlarının giriş deliklerinden
püskürtülür.
Arı Zararlıları: Petek güvesi, eşek arıları, karıncalar, arı kuşu, fare, kirpi, ayı
ve tarım ilaçları arı zararlıları arasında sayılabilir.
İklim Sorunları: Öncelikle yüksek bal kalitesinde şu bilimsel temel ilke
arıcılar ve tüketiciler tarafından iyi bilinmelidir. En ileri arıcılık tekniklerinin
uygulandığı ülkelerde bile, arıcılık büyük ölçüde iklim ve bitki örtüsü gibi doğal
koşullara bağlıdır. İklim aynı zamanda, bölgenin bitki örtüsünde yer alan bitki
türlerinin de kaynağını oluşturur. Üretilen balın miktarı ve niteliği, büyük oranda
yöredeki bitki örtüsü ile ilgilidir. Erken gelen bahar ardından yaşanan dondurucu
soğuklar, mevsim normallerinin dışındaki yağışların çiçeklerdeki bal özlerini yok
etmesi arıların sonlarını hazırlıyor.
Modern Arıcılık Hakkında Bilgi Yetersizliği: Bölgede arıcılık babadan,
komşudan veya arıcılık yapıyor olanlardan usta çırak ilişkisi ile öğrenilmektedir.
Tarım İl Müdürlükleri veya İlçe Müdürlükleri arıcılara yeterli teknik desteği
sağlamamaktadır. Etkili ekipman kullanımı, koloni yönetimi hakkında arıcıların bilgi
eksikliği vardır. Koloni kayıt sistemi yapılmamaktadır.
Anaarı Üretimi Yetersizliği: Bal arısı kolonisinin varlığı anaarıya bağlıdır.
Genç ve çalışkan bir anaarıya sahip koloni hızla gelişir ve buna bağlı olarak daha
fazla arıcılık ürünü üretilebilir. Damızlık kullanımında karşılaşılan esas sorunlar
uygun ırk ve verimli anaarıların elde edilmesinde görülür. Bölgede bugüne değin ırk
konusunda herhangi bir ıslah çalışması yapılmamıştır. Bölgemizde anaarı
22
üretimindeki yetersizlik arı kolonilerini zayıflatmakta ve neticesinde arı ürünleri
üretimi azalmaktadır. Üretici koşullarında yapılan hatalar genelde bir kolonide
oluşturulan bütün anaarı gözlerinin anaarı olmak üzere kolonilere verilmesinden
kaynaklanır. Bu uygulamalarda anaarı olabilecek, genetik kapasiteye sahip olup
olmadığına bakılmaksızın damızlıkta kullanılmaktadır.
Arı Ürünlerinin Çeşitlendirilmemesi: Bölgemizde bal yanında polen ve arı
sütü üretimi yapılarak ürün çeşitlendirilme yapılmamaktadır. Polen ve arı sütü
üretimi uygulamalı olarak bölgemizde öğretilmemektedir. Kolonide yavru üretimi
için mutlak surette polene ihtiyaç duyulmaktadır. Bu nedenle, polenin bol olduğu
dönemlerde polen toplanarak, yeterli olmadığı dönemlerde arılar toplanan polenle
beslenmelidir.
Ölçek Ekonomisinden Faydalanmama: Kısaca, ölçek ekonomisi herhangi bir
ürünün üretilmesinde yeterince büyük kapasitelerin oluşturulması ve bu kapasitenin
etkin kullanımı ile birim başına sabit maliyetlerin en aza indirilmesi ve maliyet
açısından bir rekabet avantajı elde edilmesi kavramına deniyor. Bölgemizde arıcılık
ürünlerinin üretilmesinde ölçek ekonomisinden faydalanılmıyor, üretim yeterince
büyük kapasitelerde yapılmıyor, birim başına sabit maliyetler hesaplanmıyor, mevcut
kapasitelerde etkin kullanılmıyor. Ölçek ekonomisinden faydalanılmadığı için de
birim sabit maliyetler yüksek oluyor. Göller bölgesindeki arı ürünleri yetiştiricileri de
diğer bölgelerdeki üreticiler ile rekabet edemiyor.
2.2. FİYAT SORUNLARI
Fiyat öncelikle iktisatçılar tarafından üzerinde durulmuş, çeşitli kurumlarca
geliştirmiş önemli bir konudur. İktisatçıların geleneksel fiyat yaklaşımlarından farklı
olarak kabul edilen fiyatın, ekonomik sistem, işletmeler, hem de tüketiciler açısından
önemi büyüktür. Fiyat işletmeler için çok önemlidir. Çünkü fiyat işletmenin
pazardaki konumunu ve pazar payını doğrudan etkiler. İşletmenin elde edeceği
gelirin ve karın önemli bir belirleyicisidir. Fiyat pazar bölümlerini de etkileyebilir.
Malın kalitesini yükselterek fiyatı da yükseltilebilir. Burada önemli olan yüksek
fiyatı kabul eden pazar bölümünün bulunmasıdır. Fiyat işletmenin pazarlama
programını da etkiler. Örneğin yoğun bir tutundurma kampanyasının sağlayacağı
yararı, fiyatta yapılacak bir indirim pekâlâ karşılayabilir. Fiyat tüketici için de
23
önemlidir. Malın algılanmasında, mal ve marka değerlemede tüketiciye bir fikir
verir. Tüketicilerin üretici işletmeler hakkında yeterli bilgilerinin olmadığı hallerde
yüksek fiyatın, iyi kalitenin göstergesi gibi kabul edildiği gözlenmektedir. (Yükselen,
2006: 215)
Fiyat teorisine göre firmalar azami karı elde etmek için çalışırlar. Genel
olarak, fiyatla talep edilen mal miktarı arasında ters yönlü bir ilişki vardır. Yani fiyat
yükseldikçe talep edilen mal miktarı azalır, fiyat düştükçe artar. Fiyat saptanmasında
göz önünde bulundurulacak faktörler: Maliyetler, fiyatlamadaki hedefler, işletmenin
dağıtım kanallarındaki yeri, üretilen malın niteliği, arz ve talep, tüketicilerin
davranışları, yasal düzenlemeler dikkate alınır. (Aksöz, 1985: 222) Göller bölgesinde
arıcılık örgütsüz ve dağınık bir yapıdadır. Hobi amaçlı sadece kendi ihtiyacını
karşılayan arıcılar ve arıcılığı bir yan gelir kaynağı olarak düşünen ve yapan arıcılar
bulunmaktadır. Profesyonel olarak arıcılığı meslek edinmiş arıcılar
bulunmamaktadır. Bu nedenle arıcılık sektörü büyük ölçüde kayıt dışıdır ve arı
ürünleri çok farklı şekillerde pazarlanmaktadır. Satışa sunulan balların fiyatında
büyük farklılıklar bulunmaktadır.
Maliyet: Fiyat saptamada ilk göz önünde bulundurulacak husus üretilen
ürünün maliyetidir. Maliyet fiyatı etkileyen en önemli faktördür. Rakiplerin
maliyetleri de incelenmelidir. Göller bölgesinde balın maliyeti hesaplanamıyor.
Neticesinde ekonomik olarak standart bir satış fiyatı da oluşmuyor. Tüketiciler de
sahte balla gerçek balı birbirinden ayıramadığı için piyasada sahte ballar dolaşıyor.
Nişasta bazlı tatlandırıcılar vatandaşlara bal diye pazarlanması sonucu haksız rekabet
oluşmaktadır. Vatandaşın temiz bala erişimi engellenmektedir.
Fiyatlamadaki Hedefler: İşletmelerin fiyatlamadaki hedefleri ve fiyat
politikaları, fiyat yöntemlerini ve fiyat yapılarını biçimlendirir. Fiyatlama hedefleri,
işletmenin genel amaçlarına ve pazarlama amaçlarına göre saptanır. Kar yüksek
fiyata bağlı ise , bu fiyat birçok yeni rakip firmayı pazara girmek için özendirir. Bu
nedenle işletmeler kısa süredeki aşırı kar hedefi yerine uzun süreli karı hedef olarak
seçerler. Firmalar fiyatla rekabetten çekinirler. Yüksek fiyat uygulamaları pazarı
yitirmelerine neden olur. Düşük fiyat uygulamalarında da fiyat öncüsü ve diğer
rakipler hemen karşı davranışa geçerler. Bu durumda pazarda rekabeti kazanmak için
24
mal farklılaşması gibi yollara başvurulur. Mal farklılaşması mümkün olmadığında,
sabit giderlerden ve işletmenin kapasitesinden yararlanma yoluna gidilir. Bazı
işletmeler, malları veya işletmeleri için bir imaj yaratmak ve sürdürmek amacı ile
düşük fiyat veya yüksek fiyat imajı yaratmaya çalışırlar. (Cemalcılar, 1977: 316)
Bölgemizde ki arıcılarımız uzun süreli kar yerine kısa süreli karı tercih ediyorlar.
Günü kurtarmaya çalışıyorlar. Mevcut müşterileri elde tutmak gibi bir sorunları yok.
Yeni müşteri elde etmek, mevcut müşteriyi korumaktan daha maliyetlidir. Şirketlerin
geleceğini belirleyen en önemli unsur, elde ettikleri karlılıklar değil, müşterilerini ne
ölçüde tatmin ettiği ve müşterilerin gözünde ne derece vazgeçilmez olduklarıdır.
(Varinli ve Çatı, 2008: 105) Yüksek fiyat uygulamaları da yeni rakip firmaların
pazara girmelerini özendiriyor.
Arz ve Talep: Talep, alıcıların alım gücüyle desteklenmiş satın alma arzusu
olduğundan, fiyatı ve fiyatlandırmayı doğrudan etkiler. Diğer bir ifadeyle
belirlenecek her farklı fiyat seviyesinde, mala talepte bulunabilecek alıcıların sayısı
değişecektir. Bu da aynı zamanda farklı satış miktarları anlamını da taşımaktadır. O
halde fiyatlandırma sürecinde alıcıların fiyat hassasiyeti ve buna bağlı olarak talebin
özelliği bilinmelidir. Çünkü fiyatlarda gerçekleştirilecek küçük farklılıklar, talebin
fiyat esnekliğine bağlı olarak işletmenin satış miktarını etkilemekte ve ciddi boyutta
olumlu olumsuz farklar yaratabilmektedir. Bunlara bağlı olarak alıcıların markaya ve
işletmeye bağlılık dereceleri de bu boyutta fiyatlandırmayı etkileyen bir diğer
faktördür. Talebin fiyat esnekliği ve alıcıların fiyat hassasiyetlerine ek olarak, fiyat
saptama sürecinde mevcut ve potansiyel alıcıların işletmeye ve markasına bağlılık
derecelerinin bilinmesinde yararlı olur. (Ecer, 2004: 222-225) Fiyat yükselmesine
rağmen talepte herhangi bir azalma yoksa, işletme arzını artırır. (Yükselen, 2006:
217) Göller Bölgesi’nde faaliyette bulunan arıcılar ürettikleri arı ürünleri ile bölgenin
ihtiyacını karşılayamadıklarından bölgede arı ürünleri arzı yetersizdir. İşletmeler
küçük ve üreticilerin büyük bir bölümü arıcılığı ek gelir elde etmek için yapıyor.
Bölgede arı ürünlerinin maliyetleri yüksek olduğu için, arı ürünlerinin fiyatı da
yüksek, bölge halkı da yüksek arı ürünlerini alamadığı için dışarıdan gelen sahte arı
ürünlerini talep etmektedir.
Yasal Düzenlemeler: Devletçe ve yerel idarelerce konan yasalar, yasal
düzenlemeler ve izlenen politikalar fiyat belirlemede göz önünde bulundurulur.
25
Göller bölgesinde arıcılar bala yasal düzenleme getirilmesini istiyorlar. Bal işleyen
işletmeler, balın içindeki poleni alıp içerisine glikoz ekliyorlar.
2.3. DAĞITIM SORUNLARI Üretim genellikle bir yere bağlıdır ve miktar olarak önemli boyutlara
varmaktadır. Buna karşın tüketim, geniş bir alana farklılaşarak yayılmış ve küçük
miktarlardan oluşmaktadır. Bu özelliklerin doğal sonucu olarak üretimle tüketim
arasında yer, zaman, miktar ve hatta kalite açısından uyumsuzluklar ortaya
çıkmaktadır. Üretilen mal ve hizmetlerin, tüketime uyumlu bir şekilde akışını
sağlayacak, üretimle tüketimi uyumlayacak bir üçüncü fonksiyonun gerekliliği
açıktır. İşte bu uyumu sağlayacak dağıtımdır.
Kanal üyeleri arasındaki ilişkinin doğrudan veya dolaylı olması bu
sınıflamanın temelini oluşturur. Dağıtımın doğrudan veya dolaylı olduğu
konusundaki karar, söz konusu işletmenin dağıtım görevlilerini ne ölçüde kendi
üstlendiği, ne ölçüde yasal ve ekonomik bağımsızlığı olan yabancı kanal organlarına
aktardığına bağlıdır.
Doğrudan Dağıtım: Üreticinin hiçbir aracı kullanmadan mal veya hizmetleri
tüketici veya kullanıcıya ulaştırması söz konusudur. Başka bir deyişle doğrudan
dağıtım , üretici ile tüketici arasındaki alım-satım ilişkisinin gerçekleşmesi için
taraflardan birinin, dağıtım fonksiyonlarının tümünü veya önemli bir bölümünü
üstlenmesi ile gerçekleşir. (Arpacı, 1994: 145, 146)
Dolaylı Dağıtım: Üretici ile tüketici arasında, ekonomik bağımsızlığı olan
işletmelerin alıcı ve satıcı olarak yeralması durumunda dolaylı dağıtım söz
konusudur. Dolaylı dağıtımda üretici ile tüketici arasında alım-satım işlemlerinin
gerçekleşmesinde yasal ve ekonomik bağımsızlığı olan diğer işletmeler yer
almaktadır. Dağıtım kanalının değişik düzeylerinde yer alan bağımsız ticari
kuruluşlar; toptancılar, yarı toptancılar, satış temsilcileri, komisyoncu ve değişik
türde perakendecilerdir. Bu kuruluşların sistem içinde hangi ölçüde bulunacağı,
dağıtılacak mal ve hizmetlerin özelliklerine bağlıdır. (Arpacı vd., 1994: 148)
Göller bölgesinde arı ürünlerinin pazarlanmasında doğrudan dağıtım
kullanılmaktadır. Böyle bir dağıtım kanalının oluşması, bölgemizde üretilen arı
ürünleri bölgenin tüketimini karşılayamadığı içindir. Üreticiler ürettikleri balları
26
perakende olarak akraba ve yakın dostlarına satmaktadırlar. Aracısız bir dağıtım
sistemi bugünün pazarlama sorunlarını çözmekten daha çok, karmaşık hale getirir.
Aracısız bir sistemde, üretim ile tüketim arasındaki zaman uyuşmazlığını gidermek
için, stoklar üretici ile tüketici arasında bölüşülmek zorundadır. Bu ise her iki tarafa
katlanılması zor hatta imkansız bir maliyet yüklemektedir. Aracısız bir sistemde,
pazarı genişletmek ve pazarın her noktasına nüfuz etmek zor ve pahalı bir iştir.
Dağıtım Kanalları: Göller bölgesinde arıcılar ürettikleri balı kendileri
perakende olarak sattıklarından dağıtım kanallarına ihtiyaç hissetmiyorlar.
2.4 TUTUNDURMA SORUNLARI Bir mal veya hizmeti pazarın istekleri çerçevesinde ideal bir şekilde üreterek,
en iyi şekilde fiyatlandırabilirsiniz. Yine bu malı müşterinin istediği zamanda,
istediği yerde ve istediği özelliklerde müşteriye sunma olanaklarına da sahip
olabilirsiniz. Ancak sözü edilen tüm bu olanaklardan mevcut ve potansiyel müşteriler
bilge sahibi değilse ne yapılacaktır? Burada hiç şüphesiz işletme ile pazarın arasında
iletişim sağlanması gerekmektedir. Bu sayede işletmenin olası müşterileri, öncelikle
işletmeden, sonra işletmenin mal ve hizmetlerinden haberdar olacaklardır. Malın
özellikleri, fiyatı, dağıtımı ve ilgili diğer bilgileri iletişim sayesinde pazara
aktaracaklardır. Sadece tutundurma kavramının değil, dünyadaki her varlığın
temelinde bir iletişim bağı vardır. (Ecer, 2004: 281)
Tutundurma ile ürünün varlığından haberdar etmek, üründeki değişiklikleri
duyurmak, yeni ürünlerin pazara sunulduğunu bildirmek, pazarlama stratejilerindeki
yenilik ve değişiklikleri açıklamak ve sonuç itibariyle tüketicileri ikna etmek
suretiyle satışlarını artırma amacıyla tutundurma çabalarına ihtiyaç duyulur. Pazarda
bulunan çok sayıdaki alternatif arasında firmanın ürünlerinin tercih edilmesini
sağlamak bakımından tutundurma çabaları vazgeçilmez bir pazarlama bileşeni olarak
karşımıza çıkmaktadır. (Altunışık vd., 2007: 112)
Pazarlamanın talep yaratıcı işlevi, malları ve tüketimi özendirmeye ilişkin
mesajların uygun kanallarla hedef tüketicilere iletilmesi ile yerine getirilir.
İşletmelerde tutundurma faaliyetleri temelde dört değişik yöntemle yürütülür. Bunlar
reklâm, satışta özendirme, halkla ilişkiler, kişisel satıştır.
27
Tüketici Davranışları: Tüketicilerin ürünler, hizmetler ve fikirleri araştırma,
satın alma, tüketme ve tüketim sonrasında elden çıkarma esnasında sergiledikleri
davranışlar tüketici davranışlarıdır. Satın almayı sorun olarak tanımlayan tüketici,
sorunu çözmek için, ihtiyacı olan bilgiyi toplamaya yönelir. Satın alma bir sorun
olarak tanımlandığında iç bilgi kaynağı kullanılır. Eğer bu bilgi kaynağının
yeterliliğine inanılmaz ve güvenilmezse, dış bilgi kaynaklarına başvurulur. İç bilgi
kaynağını yetersizliği ise satın almanın alışılmış veya karmaşık oluşuna bağlıdır.
Tüketicinin bilgi edinme süreci, ihtiyacın ortaya çıkışını ve gerekli görülen bilginin
araştırılmasını kapsar. Tüketicinin psikolojik setini etkilemek için, güdünün tüketici
dikkatini çekmesi, güdünün anlaşılması ve hafızada saklanması gerekir. Tüketicilerin
dış kaynakları arasında sosyal gruplar (arkadaş grupları, referans grupları, komşuları
vb.), gazete, dergi, kitap ya da profesyonel kişi ve kuruluşlar, uzmanlar sayılabilir.
Tüketicinin ne ölçüde bilgiye ihtiyaç duyacağı; satın almanın önemine, satın almanın
karmaşıklığına ve giderilecek ihtiyacın özelliği yanında birde toplanacak bilginin
elde etme maliyetine bağlıdır. Satın alma davranışında bilginin önemine rağmen;
yapılan bazı araştırmalar, tüketicilerin dış bilgi kaynaklarına yeterince ilgi
göstermediklerini ortaya koymaktadır. (İslamoğlu ve Altunışık, 2010: 42-48) Göller
bölgesinde tüketiciler bal ürünlerini satın almayı bir sorun olarak
tanımlamadıklarından, arı ürünleri satın alırken iç bilgi kaynaklarını kullanıyorlar. İç
bilgi kaynaklarının yeterliliğine ve güvenilirliliğine inanıyorlar. Bu tercih
tüketicilerin geçmiş bilgi ve deneyimlerine dayanır.
Reklam: Reklam, belirli bir ücret karşılığında bir organizasyonun kitle
iletişim araçlarıyla hedef pazara fikirlerini, mallarını, hizmetlerini tanıtmasıdır. Diğer
bir tanım ise, bedeli ödenerek, reklam verenin belli olduğu ve reklam olduğu da belli
olacak şekilde ürün ve hizmetler hakkında kitle iletişim araçları ile yapılan tanıtım
faaliyetidir. Aldatıcı, yanıltıcı ve abartılmış reklamlar tüketicilerin kandırılmasına
yol açtığı gibi, eşit rekabet koşullarını da bozmaktadır. Reklamın başlıca amaçları
bilgilendirme, ikna etme ve hatırlatma işlevleridir. Bilgilendirmeye yönelik reklam
genellikle mal yaşam sürecinin giriş dönemi ile olgunluk döneminin başlangıcında
önemli rol oynar. Buna karşılık hatırlatmaya yönelik reklam amaçları bakımından
rekabetin azalmaya başladığı, pazarın doyuma ulaştığı dönemden itibaren önem
kazanır. Reklam mesajının hazırlanması yaratıcılık çalışmasıdır. Ancak daha da
28
önemlisi, yaratıcı fikirlerin hedef kitleyi etkileyebilecek sembollere çevrilmesidir.
Mesaj hedef kitleye , öncelikle mamulün ilgi ve arzu yaratacak yönünün verilmesidir.
Mamulün benzerlerinden ayrılan özelliklerini inandırıcı bir espriyle sunmalıdır.
(Yükselen, 2006: 301-306)
Reklamın amaçları:
• Ürün ve hizmetin satışını etkilemektir
• Kişisel satış programlarını desteklemek
• Satış elemanlarının ulaşamadığı tüketicilere veya alıcılara ulaşmak
• Aracılar ile ilişkileri geliştirmek
• Yeni bir pazara girmek veya yeni bir tüketici kitlesini işletmeye çekmek
• Pazara yeni bir ürün sürmek
• Ürünün satışını artırmak
• Sektörde satışları geliştirmek
• İşletme veya ürünle ilgili önyargı oluşmasını engellemek varsa kırmak,
• İşletmenin saygınlığını artırmak. (Tekin, 2006: 2009)
Bölgemizde arı ürünleri hakkında bilgilendirme, ikna etme ve hatırlatma gibi
işlevleri olan reklam çalışmaları yapılmamaktadır. Neticesinde de balın gıda ve besin
maddeleri arasındaki önemi bilinmemektedir. Balın insan sağlığı için ne kadar
önemli olduğu bilinmiyor. Talep yaratmak için ürünün sağladığı yararlara, tatminlere
vurgu yapılmıyor.
Marka: Müşteriler, genelde önceden bildikleri ürün ve işletmeye daha fazla
ilgi duyarlar ve onları tercih ederler. Bir ürünün bilinirliliğini etkileyen en önemli
değişken markadır. Marka farkındalık, imaj, kalite algılaması ve bağımlılık gibi
soyut değerlerin toplamıdır. Marka, müşterinin ürünün kimin tarafından üretilip
sunulduğunu, ürünün arkasında kimin durduğunu bilmesini sağlar. İstikrarlı olarak
kullanılan ve korunan bir marka ürüne kattığı imaj değerinin yanı sıra müşterinin
kişisel deneyimlerini de içerir. Bir ürün ya da hizmeti satın alan müşteri gerçekte bir
ilişki satın almaktadır. Marka bu bakımdan bir ilişkinin ismidir. Bu nedenle markanın
29
kolay söylenen, hatırlanan, olumlu duygular çağrıştıran, akılda kolay kalan bir isim
olması önemlidir. Bilinen bir marka, insanların güven duymasını ve kendilerini rahat
hissetmelerini sağlayacaktır. İnsanlar markasını bildikleri ve güvendikleri ürünleri
daha kolay satın alırlar. Marka ürün için bir fark ve farkındalık yaratmaktır. Satış
noktasındaki yazı, resim, afiş, poster, el ilanı, broşür türü araçlar markayı öne çıkaran
mesajlar verecektir. Müşteriler bunları ne kadar sık ve ne kadar değişik yerde görür
ya da işitirse etkinlik düzeyi o ölçüde yükselecektir. (Barutçugil, 2009: 129-132)
Marka, paketleme, marka ismi verme, tüketicilerin zihninde tutundurma ve
konumlandırma oluşturma yoluyla ürüne değer katma sürecidir. (Odabaşı, 2001: 135)
Günümüz pazarlarında marka adeta ürünün ayrılmaz bir parçası olarak algılanmakta,
hatta ürünün kendisi olarak bile bilinmektedir. Tüketiciler çoğu zaman
alışverişlerinde markayı öne çıkarmaktadırlar. Bu yüzden pazarlama yönetimlerinin
ürün kararlarında markalama çok önemli bir konum arz etmektedir. (Altunışık vd.,
2007: 80) Kısaca söylemek gerekirse marka, diğerlerinden ayırt edici özelliklerdir.
Marka sadece kelimelerden oluşmaz, sembol, renk, dizayn ve bunların bileşimidir.
Ayrıca markanın tüketiciler tarafından da anlaşılması gerekir. Firmalar üretim
anlayışında ne üretirsem onu satarım ilkesini benimsediler. Satış anlayışında ise ne
üretirsem onu satarım yeter ki satmasını bileyim ilkesinden hareket ettiler. Daha
sonra tüketicileri kandırmaya çalıştılar. Firmalar biz sizi kandırmayacağız bu
markayı alın güvenli olursunuz dediler. Markaya farkındalık, imaj, kalite ve
bağımlılık gibi bilgiler yüklediler.
Markanın tüketiciye sağladığı faydalar:
• Tüketicinin ürün hakkında bilgi toplamasını sağlar,
• Markalı ürünler belirli bir kalite ve garanti güvencesini sunar,
Tüketicinin aynı ürünü tekrar kolayca seçmesine yardımcı olur.(Altınbaşak
vd., 2008: 405) Günümüzde marka, tüketicilerin korunması, tatmini ve sadakati
açısından önem taşımaktadır. Göller bölgesinde markalı bal üretimi
yapılmamaktadır. Tüketiciler arı ürünleri hakkında bilgi toplayamamaktadır.
Markalı bal üretimi olmadığı için göller bölgesinde sahte ballar pazarlarda
satılmaktadır. Sahte bal genellikle, hazır peteklerin GDO'lu (Genetiği Değiştirilmiş
Organizmalar) mısır şurubundan elde edilen macuna daldırılıp gözeneklerin
30
doldurulması ile yapılıyor. Daha sonra petekler kovanlara koyuluyor, arılar da gidip
petekleri örüyor. Diğer bir yöntem de GDO'lu mısır şuruplarının bal enzimiyle
karıştırılması ve kavanozlanması. GDO'lu şuruplardan elde edilen şerbetlerin
kovanların önüne konulması yöntemi de var. Markalı üründe sahtecilik yapmanın
imkansız olduğu, çünkü tüketiciye ulaşana dek hemen her aşaması kontrol
edilmektedir.
2.5. DİĞER PAZARLAMA SORUNLARI Geçtiğimiz yıllarda Dünya çapında arıcılık sektörünü etkileyen çok sayıda
problemle karşılaşılmıştır. Son yıllarda özellikle AB ülkelerinde artan arı ölümleri
rapor edilmiştir. Bu durum Dünya çapında ciddi endişeler yaratmış, fakat bilimsel
araştırmalar bu ölümlerin sebebini ve boyutunu belirleyememiştir. Tarım ilaçları ve
GDO(Genetiği Değiştirilmiş Organizmalar) ile bu ölümler arasında bir bağlantı
üzerinde durulmuş ancak bilimsel olarak ispatlanamamıştır.
http://ec.europa.eu/food/animal/liveanimals/bees/docs/honeybee_health_communicat
ion_en.pdf
Balda Kalite Kontrol: Üreticiler, yoğun arı hastalıkları ile bulaşık kolonileri
tedavi etmek amacı ile pek çok kimyasallar kullanmaktadırlar. Varroa parazitine,
yavru çürüklüklerine ve ergin arı hastalıklarına karşı kullanılan kimyasallar ve
antibiyotikler, balda kalıntı bırakmaktadır. Bu kalıntılar çoklukla AB bal kodeksi
limitlerinin üstünde bulunmaktadır ve dış satımda ciddi engeller oluşturmaktadır.
Bazen de dış satımdan ballar geri gelmektedir.
Ticari Şekerle Sahtecilik: Yürürlükte olan bal kodeksinde çay şekeri
sakkarozun, çiçek ballarında en çok % 5 olabileceği belirtilmiştir. Uzun yıllardır bazı
üreticilerin özellikle petekli bal üretimi için kolonilerini bal üretim sürecinde
sakkarozla besledikleri görülmektedir. Dolayısı ile ballarda sakkaroz oranı % 50
seviyelerine doğru artmaktadır. Üreticiler son yıllarda sakkarozun yerine daha ucuz
olan ticari glikoza ve fruktoza yönelmişlerdir. Bu F-85 fruktozun orjini GDO’lu
mısır nişastasıdır. (Ersun, 2005: 28)
31
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
3. ARICILIKLA İLGİLİ PAZARLAMA SORUNLARINA KARŞI GELİŞTİRİLEBİLECEK PAZARLAMA STRATEJİLERİ
Stratejik düşünme, hedef pazardaki fırsat ve tehditleri dikkate almak suretiyle
işletmenin rakipleri karşısındaki güçlü ve zayıf yanlarını hesaba katarak en uygun
zamanda en uygun ürünler ile en uygun biçimde bulunabilmenin yollarını
araştırmaktır. Mevcut durumda işletmenin konumunun ne olduğunun farkında olmak,
nasıl bir gelecek arzulandığının vizyonuna sahip olmak ve mevcut durumdan
arzulanan geleceğe geçiş için nasıl bir yöntem izlenmesi gerektiğinin fikrine sahip
olmaktır. Her işletme, esas itibariyle, iki strateji izler veya izleyebilir: Yaşama
stratejisi ve ilerleme stratejisi. Yaşama stratejisi işletmenin varlığını sürdürebilmek
için kurulu düzeni çalışır tutarak, işleri yapmayı devam etmesini ifade eder. İlerleme
stratejisi ise, mevcut yaptıklarından farklı olarak neler yapılarak daha iyi bir işletme
geleceğinin inşa edilebileceğinin arayışı olarak tanımlanabilir. Albert Einstein’in
dediği gibi “Aynı şeyleri tekrar ederek farklı bir sonuç beklemek aptallıktır.”
Gelecek başarısı, büyük oranda ilerleme stratejisine bağlıdır. Diğer bir ifade ile,
işletmeler ancak geleceklerini de bugünden inşa etme çabası içerisine girerlerse, o
zaman uzun vadede başarılı bir yaşama sahip olabilirler. (Torlak ve Altunışık, 2009:
10-13)
Bölgemizde arıcılık sektörünü korumak için gerekli tedbirler acilen
alınmazsa, ithal bal ile fiyat rekabetine giremeyen üretici, arıcılığı bırakmak zorunda
kalacaktır. Bölge tarımı da bundan olumsuz etkilenecektir. Arı ölümlerini azaltmak,
üreticilerin ürün çeşitliliği konusundaki teknik bilgi ve donanımlarını geliştirmek ve
organik bal üretimi yapabilmek için arı üreticilerine yönelik eğitimler
düzenlenmelidir. Veteriner hekimlerinin çoğaltılması da arıcılık sektörünün
gelişmesi için alınacak önlemler arasında sayılabilir. Ayrıca, arı sağlığında ve bal
kalite kontrolünde yaşanan sorunlar giderilmeye çalışılarak sektörün gelişmesini
önleyen finansal problemler çözümlenmelidir.
Kalıntı problemi giderildiğinde ve dünya standartlarına uygun analiz
sonuçları elde edildiğinde balın ihracat şansı yüksektir. Bu imkânlar iyi
32
değerlendirilerek, bölge arıcılığını mevcut durumun en az on katı büyütmek
mümkündür. Diğer yandan, halen 225 bin ton bal ithalatı ile çok önemli bir pazar
olan AB üyesi ülkelerin bal ihtiyacını karşılamada bölgenin diğer tarımsal
ürünlerinin hiçbirisinde olmayan önemli bir şansı bulunduğu unutulmamalıdır.
Kovan başına bal üretiminin arttırılması, bal üretimi yanında diğer arıcılık
ürünlerinin üretilmesi (balmumu, arı sütü, polen, propolis gibi) ve bal arılarının
bitkisel üretimde daha yaygın olarak kullanılması durumunda bölge arıcılık sektörü
mevcut potansiyelini daha iyi değerlendirecektir. Bölgemizde bal ve diğer arı
ürünleri üretiminde sağlıklı bir ekonomik gelişme ancak etkin bir pazarlama ile
mümkün görülmektedir. Ayrıca ürünün markalı ve tüketiciye sağlıklı koşullarda
sunulması son derece önemlidir. (Güngör ve Paydaş, 2000: 27)
3.1. ÜRETİM STATEJİLERİ Tarım ve Köy İşleri Bakanlığı tüketici sağlığını korumak ve bal ihracatının
artırılması için bal, balmumu ve temel peteğin uygun, sağlıklı ortamlarda
üretilmesine yönelik bal eylem planı uygulama talimatını hazırlayarak ülke
genelindeki tüm birimlerine iletmiştir. Bu çerçevede bal üreten, toplayan,
ambalajlayan, depolayan ithal ve ihraç eden kişi ve kuruluşlar kayıt altına alınacaktır.
Bal ve temel petek üretici ruhsatı, bal toplama merkezlerinde ve bal mumu temel
petek işletmelerinde tutulacak kayıt formları, kullanılacak ilaçlarla ilgili işletme kayıt
defterleri hazırlanmış ve böylece balın üretimden tüketiciye ulaşana kadar tüm
süreçte ruhsatlı, kayıtlı ve kurallara uygun, denetlenebilir ve kontrol edilebilir bir
sistemi uygulamak amaçlanmıştır. Avrupa Birliği uyum yasaları çerçevesinde
üreticilerin örgütlenmesi ve kayıt altına alınabilmesi amacıyla arıcılık birlikleri ve
merkez birliği kurulmuş, üretilen ürünlerin bütün süreçlerde denetlenebilmesi için de
Türk Gıda Kodeksinde bal tebliğ ve bal eylem planı uygulamaya konulmuştur.
(http://www.kkgm.gov.tr/TGK/Teblig/2005-49.html)
Arı Hastalıkları: Hastalıklardan korunmak, onlarla savaşmaktan daha kolay,
daha ekonomik ve risksizdir. Bu nedenle, hastalık görülmeden ilaç kullanılmamalı,
hastalık görüldüğünde teşhis koydurulmalı, doğru ilaçlar uygun şekillerde
kullanılmalıdır. İlaç kullanılmış kolonilerde o sezon bal üretimi yerine arı üretimi
yapılmalıdır. Bu ilke, bakım ve besleme yapılırken her zaman göz önünde
33
tutulmalıdır. Tarım İl Müdürlüklerinin arı hastalıklarının çözümlerini bürolarda
anlatması neticesinde arıcılar hastalıklar ile mücadele edememektedir. Uygulanacak
strateji ise hastalıklar ile mücadelenin arılıkta uygulamalı olarak gösterilmesidir.
Arı Zararlıları: Petek güvesi, petek güvesiyle mücadele etmenin en etkin
yöntemi kovanları sürekli güçlü tutmaktır. Güçlü bir kolonideki arılar petek
güvesinin yumurta bırakmasına izin vermezler. Kelebek yumurtasını bırakıp
kurtçuklar çıksa bile rahatlıkla bunları peteklerden temizlerler. Dondurucu soğuklar
güvenin bütün dönemleri için öldürücü olduğundan, kullanılmayan petekler soğuk
ortamda saklanmalıdır. Ayrıca petekleri ballıklarda seyrek yerleştirip, ballıkları üst-
üste koyarak alttan havanın girip üstten çıkmasını sağlayarak oluşturulacak hava
cereyanı da güvenin gelişmesini önlemektedir. Eşek arıları, arılık civarına eşekarısı
kapanı olarak satılan aletlerden konulabilir. Bu aletlerin içine bırakılan et ya da ciğer
parçasının kokusunu duyan eşekarısı içeri girer fakat dışarı çıkamaz. Pratik olarak
şişelere pekmez ya da benzeri tatlılar koyarak arılıkta çeşitli yerlere asmak da bir
mücadele yöntemidir. Şişenin içine giren eşekarısı bir daha dışarı çıkamaz.
Karıncalarla mücadele etmek için kovanları yerden yükseğe bir sehpa üzerine
koymak gerekir. Sehpa bacaklarına karıncanın tırmanmasını engelleyecek yanık yağ
vs gibi maddeler sürülerek kovanlara ulaşması engellenir. Arılığı karıncaların
saldırısından korumak için kovanların önü ve çevresini temiz bulundurmaya dikkat
etmelidir. Bilhassa karıncalara çok çekici gelen arı ölüleri ve diğer artık maddeler
toplanarak yakılmalıdır. Arı kuşu, zaman zaman düdük çalmak, arılığa korkuluk
asmak gibi fiziki tedbirlerle mücadele edilmeye çalışılır. Zararlı böceklerle
mücadelede önemli bir kuş türü olduğu için avlanması yasaktır. Tarım ilaçları, yoğun
olarak kullanılan tarım ilaçları gerekli önlemler alınmazsa bütün arılığın toplu olarak
söneceği sonuçlara yol açar. Tarım ilaçlarının olumsuz etkilerine maruz kalmamak
için daha arılığın kurulumu aşamasında yer seçimine dikkat etmek gerekir. Özellikle
arıcının denetimi dışında ilaçlama yapılabilecek olan büyük meyve bahçeleri ve
kültür bitkilerinin yetiştirildiği tarlaların uzağında bir arılık yeri seçilmelidir.
İlaçlama zamanı arıcının kontrolündeyse ve muhakkak yapılması gerekiyorsa arıların
dışarıda faaliyette bulunmadığı zaman dilimleri tercih edilmelidir. Özellikle ağaçların
ilaçlamasını çiçek açma zamanında yapmamak arıların buraya gelip ölmelerini
engelleyecek bir önlemdir. Yoğun ilaçlama yapılması riski olan yerlerde arıcı
34
dikkatli olmalı ilaçlama yapılacağını öğrendiğinde kovan girişini kapatarak arıların
çıkışını engellemelidir. Bu durumda birkaç gün içeride kalan arıların havasızlıktan
telef olmaması için muhakkak kovan havalandırma önlemleri alınmalıdır. Ayrıca
arıların su ve besin ihtiyacı da karşılanmalıdır. Riskin büyük olduğu yerlerde arıların
telef olmasını engellemenin en garantili yolu arılığı acilen en az 7 km uzaklığa
taşımaktır. Ziraiyi ilaçlamaya karşı uygulanacak strateji meyve üreticilerinin arıcılık
hakkında bilgilendirilmesidir. Dünya, gıda maddelerinin %90’ı 82 bitki türünden
elde edilir. Bu bitki türlerinden 63’ü (%77) arı tozlaşmasına ve sonucunda tohum ve
meyve oluşturması için döllenmeye gereksinim duymaktadır. Bu bitkilerden özellikle
39 (%48) bitki türü için arı tozlaşması mutlak gereklidir. Yani bu olmazsa olmaz bir
durumdur. Gelişmiş ve zengin ülkeler artık sağlıklı gıdaları tercih etmekte ve
ekolojik ürünlere rağbet göstermektedir. ABD’de arıların tozladığı kültür
bitkilerinden elde edilen ürünün değerinin, arının oluşturduğu bal ve bal mumu
değerinden 143 kat fazla olduğu belirtilmektedir. (http://www.erginbal.com/ari-
zararlilari.html)
Modern Arıcılık: Etkili ekipman kullanımı, koloni yönetimi arıcılıkta önemli
konulardandır. Koloni kayıt sistemi, arı topluluğunun düzenlenmesi, oğul eğiliminin
önlenmesi, anaarı kabul ettirme, besleme, hastalık ve zararlıları kontrolü koloni
yönetimi için önemlidir. Üretimdeki sorunların giderilmesi için eğitim, yayım
çalışmalarına hız verilmelidir. Tarım İl Müdürlükleri, Tarım İlçe Müdürlükleri, Arı
Yetiştiricileri Birlikleri ve özel sektör işbirliği ile arıcılara yeterli teknik destek
sağlamalıdır. Arıcılara yönelik sürekli yayım ve eğitim hizmeti verilmeli ve
örgütlenmeler desteklenmelidir. Tarım İl Müdürlükleri veya İlçe Müdürlüklerince
arıcılara verilecek eğitim uygulamalı olmalıdır. Eğitim verecek eğitmenlerde arıcılık
hakkında uzman kişiler olmalıdır. Eğitim ve satış kooperatifleri kurulmalıdır.
Arıcılığımızın istenilen seviyelere gelmesinde lokomotif görevi yapan gezginci
arıcılık teşvik edilmeli ve gezginci arıcılara nakliye yardımı yapılmalıdır. Kovandan
sofraya gıda güvenliğinin sağlanması için yasal düzenleme ve denetimlerin
artırılması gerekmektedir. (Öztürk, 2010: 73)
Ana Arı Yetiştiriciliği: Bilimsel anlamda herhangi bir ıslah çalışması üretici
koşullarında söz konusu olmasa da üretici basit anlamda gelecek jenerasyonu
oluşturacak bireylerin ana ve baba hattını oluşturmak üzere sadece yüksek verimli
35
kolonilerden anaarı yetiştirebilir ve istemediği özellikteki kolonilerin anaarılarını
ayıklayabilir. Böylece birkaç jenerasyon sonra istenilen genetik kombinasyonlardaki
bireylerin sayılarını popülasyonda artırmayı başarabilir.Arıcı genç anaarı ve uygun
ırk ile çalışmalıdır. (Öztürk ve Dağaroğlu, 2008: 297)
Arı Ürünleri Çeşitlendirme : Arı ürünleri deyince bal arılarının doğal olarak
topladığı kovanda olgunlaştırdığı, bal ve poleni kullanmak suretiyle işçi arılar
tarafından üretilen ürünlerdir. Bunlar bal, polen, propolis, balmumu, arısütü ve arı
zehridir. Bu ürünlerin hepsi Apiterapi (Destekleyici Tıp) de kullanılmaktadır. Bal
arısı bütün hayati fonksiyonlarını bal ve poleni kullanmak suretiyle sağlar. Kovan
hijyenini propolis ile sağlar. Yapı malzemesi olarak balmumunu kullanır. Kraliçe
arıyı arı sütü ile besler. Savunmasını arı zehir ile sağlar. Göller bölgesinde sadece
bal üretilmekte olup, bal üretimi de iklim şartlarına bağlı olduğundan çoğu zaman
emeğinin karşılığını elde edememektedir. Bal ile birlikte diğer arı ürünlerinin
üretimine geçilmesi, bölgemizdeki arıcı ailelerine önemli bir katkı sağlayacaktır.
Böylece küçük aile işletmeleri canlanacak kırsal alanda yaşayan vatandaşlarımızın
gelirlerinin artırılması bölgemizin sosyal ve ekonomik olarak daha da ileri bir düzeye
çıkmasına yardım edecektir.
Ölçek Ekonomisinden Faydalanmama: Stratejik olarak güçlü olmanın
ilkelerinden birisi ölçek ekonomilerinden faydalanmaktır. Kısaca, ölçek ekonomisi
herhangi bir ürünün üretilmesinde yeterince büyük kapasitelerin oluşturulması ve bu
kapasitenin etkin kullanımı ile birim başına sabit maliyetlerin en aza indirilmesi ve
maliyet açısından bir rekabet avantajı elde edilmesi kavramına deniyor. Bölge
kaynaklarını etkin olarak kullanarak verimli, yüksek katma değer yaratan, kaliteli,
ürün çeşitliliğine sahip arı ürünleri üretilmelidir. Bölgede arıcılık ek gelir kaynağı
olarak değil, bir meslek haline getirilmelidir.
3.2. FİYAT STRATEJİLERİ Fiyat, pazarlama karması elemanlarının arasında değiştirilmeye en elverişli
olandır. Bir işletme kısa bir sürede kalitesini ve pazarda yarattığı görüntüsünü
değiştiremez. Ya da mamulü için kullandığı dağıtım kanalı veya tanıtım çabalarını
bir gecede silip atamaz. Ancak, satış fiyatından son derece çabuk düzenlemeler
yaparak fiyatı bir silah gibi kullanabilir. Pazara giriş stratejisini izleyen bir işletme
36
pazarda geniş paylar elde edebilmek için oldukça düşük başlangıç fiyatları belirlerler.
Pazara giriş stratejini başvuran yenilikçi bir işletme, rakiplerin tepki göstermesine
fırsat vermeden geniş pazar paylarını eline geçirebilir. Pazara giriş stratejisinin çok
önemli bir dezavantajı, düşük fiyat ve kar marjlarının ancak büyük miktarda satış
yaparak dengelenebilmesidir. Bu nedenle mamül geliştirme, dağıtım ve satış artırıcı
çabalar için yapılan harcamaların, bu strateji uygulanarak karşılanabilmesi için uzun
zaman geçmesi gerekecektir. Mamuller için kullanılan fiyatlandırma stratejilerinde
pazarın kaymağını alma stratejisinin en önemli özellikleri; yüksek başlangıç fiyatları
ve satış artırıcı çabalar için yapılan büyük harcamalardır. Strateji isminden
anlaşılacağı gibi, bir pazara herkesten önce hizmet etmeye başlayarak, o pazarın
kaymağını almaya yöneliktir. Pazarın kaymağını alma stratejisi tüketiciyi pazara
çekme konusunda başarılı bir strateji değildir. Ayrıca, hızlı bir uyum veya mamulün
hızla yayılmasına fırsat tanımaz. Yine pazarın kaymağını alma stratejisi yüksek kar
marjlarına fırsat tanıması nedeniyle faaliyet alanını rakipler gözünde cazip hale
getirebilir. İşletmeler bir mamulü pazara ilk olarak sunduklarında pazarın kaymağını
alma stratejisini tercih etmektedir. Rakiplerin pazara girmeye başlamasıyla, işletme
stratejisini pazara girişe çevirmektedir. Bu aşamada mamulün fiyatı düşürülmekte, bu
şekilde önemli bir pazar payı ve satış hacmi yakalanmaya çalışılmaktadır. (Arpacı
vd., 1994: 117, 118)
Ürün performansını ve fiyatını karşılaştırabilecek başka ürün olmadığı için
lider işletmenin önünde iki temel fiyatlandırma yaklaşımı bulunmaktadır. Yeni
geliştirilen bir ürün pazarda yer alan tüm tüketicilerin ilgisini çekmez. Başka bir ifa-
deyle yeni ürünlerin hedef pazarı çok geniş değildir. Bunun için işletme pazarı
bölümlendirdikten sonra yeni ürünleri kabul edebilecek, diğer tüketicileri de
etkileyebilecek, kanaat önderi yenilikçi kişilerin oluşturduğu pazar bölümüne
yoğunlaşmalıdır. Hedeflenen pazar bölümünün her ürün için ayrı ortak özellikler
taşıyan, kendi içinde homojen bir tüketici kitlesini ifade etmesi gerekmektedir.
Fiyatlandırmada yüksek fiyat stratejisi iki temel amaç için benimsenmektedir:
Pazarın kaymağını almak ve prestijli imaj oluşturmak için. Pazarın kaymağını alma
yaklaşımı ile işletme pazarda yer alan yeniliğe açık, gelir durumu yüksek, nispeten
eğitimli ve risk alabilen tüketicilere yönelmektedir. Bu tür tüketiciler yenilikçi olarak
isimlendirilmekte ve genellikle pazarın %2,5'lik bir kısmını oluşturmaktadır. Yüksek
37
fiyat aynı zamanda ürünün değerli olduğu şeklinde bir algılama da oluşturmaktadır.
Eğer pazarda yakın gelecekte işletmenin yeni ürününün benzerini üretecek ya da
ikame bir ürün geliştirilmesi söz konusu değilse, işletme yine pazarın kaymağını
alma fiyatlandırması yaparak yüksek kâr elde etmek isteyebilir. (Uzkurt, 2008: 28)
Maliyet: Göller Bölgesi’nde arı üreticileri ürettikleri balların maliyetlerini
bilmediklerinden standart bir bal fiyatı oluşmuyor. Göller Bölgesi’nde bal
ürünlerinde standart bir fiyat oluşmadığından bölgede sahte ballar rahatça
satılabiliyor. Bölgede acilen bal maliyetleri hesaplanıp tüketicilere duyurulmalıdır.
Tüketiciler gerçek balın fiyatını bilmelidirler, belirlenen bal maliyetinin altındaki
fiyatlar ile satılan ballar sahte bal olduğu tüketicilere duyurulmalıdır.
Fiyatlamadaki Hedefler: Genel eğilim, geleceğe yönelik çalışan işletmelerin
uzun süreli karı amaçlamasıdır. Pazar payını artırmak isteyen işletmede ürünlerinin
fiyatlarını düşük tutacaktır. İşletme, geleceğini belirsiz gördüğü durumlarda, satış
gelirlerini artırmaya çalışır. (Tekin, 2006: 127) Bölgemizde arıcılık hobi ve ek gelir
elde etmek için yapıldığından pazara hakim olabilmek için kısa ve orta dönemde bal
fiyatları düşük tutularak, uzun vadede rakipler içinden sıyrılarak, yüksek satış
miktarlarıyla işletmenin karı en üst düzeye çıkarılabilir. Bölgemiz için en uygun fiyat
stratejisi pazarda geniş paylar elde edebilmek için oldukça düşük başlangıç fiyatları
belirlemektir.
Arz ve Talep: Üretilen mal için pazardaki talep durumunu tahmin etmeye
çalışmak gerekir. Talep denilince burada kast edilen o mala tüketici gruplarının
toplam talebidir. Ancak, önce genel olarak talebi belirlemeye çalışmak sonrada
değişik fiyatlardan işletmenin satabileceği miktarları tahmin etmek gerekir. Bu
temelde bir mal için talep elastikiyetini belirlemek demektir ve çeşitli yararlar sağlar.
İşletmelerin genelde talep konusunda bilgileri çok azdır, taleple ilgili belirsizlik
fazladır. Talebe yönelik fiyatlandırmada talebin yoğunluğu göz önünde tutulur ve
talep fazla ise fiyat yüksek; talep az ise fiyat düşük saptanır. Her iki halde maliyet
aynı olsa bile bu yola gidilir; maliyetler ancak kar bırakmayacak kadar yüksek
olmaları halinde ön plana çıkar. Bu fiyatlandırma usulünün yaygın uygulama şekli
fiyat farklılaştırmasıdır. Fiyat farklılaştırma, bir malın, iki veya daha çok fiyattan
satılmasıdır. (Mucuk, 1991: 172, 173) Göller Bölgesi’nde arı ürünleri müşteri tipine
38
göre fiyatlanıyor. Akraba ve yakın dostlara düşük bir fiyat, gelir düzeyleri yüksek
olanlara yüksek fiyat uygulaması yapılıyor. Bölgemizde bal arzı bölgenin ihtiyacı
olan balı karşılayamadığından çevre bölgelerden bal satıcıları gelmektedir. Öncelikle
bölgemizdeki bal arzını artırmalıyız. Arıcılık ile ilgili projeler hazırlanmalı, üreticiler
modern arıcılık için desteklenmeli, modern arıcılık hakkında arıcılara uygulamalı
eğitim verilmeli, konaklamalı arıcılık teşvik edilmeli en önemlisi de bölgemizde
arıcılığın hobi arcılık ve ek gelir için yapılmaktan kurtarılmasıdır. Arıcılık bir meslek
haline getirilmelidir.
Yasal Düzenlemeler: Bölgemizde meyve üretiminin devamlılığı ve bal
üretiminin yeterliliği için arıcılığa yasal düzenleme getirilmelidir. Balın içine katılan
glikoz katkı maddesi yasaklanmalıdır.
3.3. DAĞITIM STRATEJİLERİ Daha önce pazarda yer almayan bir ürünün hangi kanal kullanılarak
dağıtılacağı önemli bar sorundur. İşletmenin önünde birkaç alternatif bulunmaktadır.
Pazara giriş aşamasında sınırlı dağıtım yapılmasının uygun olacağı kabul
edilmektedir. Dağıtım kanalında ürünler hakkında bilgilendirmeler, ürünün fiziksel
akışı önemli görülmektedir. Öncü işletmenin yeni ürün için kullanabileceği bir
dağıtım kanalı yoksa önünde iki alternatif bulunmaktadır. Birinci kendine ait bir
dağıtım kanalı oluşturmaktır. Bu zaman alıcı bir işlemdir. Dağıtım bölgeleri
oluşturulduktan sonra, dağıtım yoğunluğuna karar verilecek, aracılar belirlenecek ve
aracılar teşvik edilecektir. Eğer işletmenin finansal yetersizlikler, zaman kısıdı,
uzman eleman yetersizliği gibi nedenlerle kendine ait bir dağıtım kanalı oluşturma
imkanı yoksa mevcut dağıtım kanalı alternatiflerinden uygun olabilecekler değerlen-
dirilebilir. Bu durumda üretici işletme, dağıtım kanalının kontrolünü ve pazar
başarısını önemli ölçüde dağıtıcıların gayretlerine bırakmış olmaktadır. Öncü
işletmelerin yeni ürünleri dağıtımda kullanabileceği bir alternatif de doğrudan dağı-
tımdır. Ürünün cinsine ve tüketicilerin pazardaki dağılımına bağlı olarak, ayrıca
medya ve internet gibi tüketicilerle doğrudan iletişim kurma imkanlarına bağlı
olarak bu kanalın kullanılması da mümkündür. Bölgemizde arı ürünlerinin dağıtım
aşamasında üreticiler kendi örgütlerini kurarak, yüksek fiyatla ve uygun vade ile
toptan satışlar yaparak masraflarını azaltmaları ve karlarını artırmaları mümkündür.
39
Ülkemizde üretilen ballar genel olarak üretici-işleyici-market-tüketici şeklindeki
pazarlama zinciri yolu ile pazarlanmaktadır. Bölgesel pazarlarda ise üreticilerin
doğrudan tüketicilere satışı ile en kısa şeklini almaktadır. Dağıtım kanalında arı
ürünleri hakkında bilgilendirmelere ağırlık verilmelidir.
3.4. TUTUNDURMA STRATEJİLERİ Eğer ürünün pazardaki ikamesi ya da benzeri yoksa işletme o pazar bölümü
için öncü niteliğini kazanmış olacaktır. Bu niteliği korumak için bir lider gibi
davranmak avantaj sağlayabilmektedir. (Torlak ve Altunışık, 2009: 197)
Pazara yeni çıkmış bir ürünün tüketicilere iletilmesi de öncü işletmelerin
önünde çözülmesi gereken bir problem olarak durmaktadır. Yeni bir ürünü pazara
sürme durumunda öncü işletmelerin tutundurma çabalarının merkezinde
bilgilendirici ve eğitici mesajların olması gerekir. Eğitici ve bilgilendirici mesajlar
dağıtım kanalı üyeleri yardımıyla iletilebileceği gibi, diğer tutundurma araçları ile de
iletilebilir. Reklamların dikkat çekiciliği ve yaygınlığı yeni ürünlerin pazar sürülmesi
aşamasında önemli bir işlev üstlenebilir. Reklamlarda internet, televizyon, radyo,
gazete, dergiler ve açık hava reklamları kullanılabilir. Her türlü medya mecrası
kullanılabilir. Yeni ürünlerin pazara sürülmesi aşamasında belki en etkili yöntemler
fikir önderlerinin kullanılmasıdır. Yeni ürünlerin pazarda test edilmesi amacıyla
dağıtılan örnek ürünler, bu ürünlerin çevresi geniş kişilere dağıtılarak kulaktan
kulağa iletişim yolunu kullanmak etkili bir tutundurma yöntemdir. Bu amaçla
kurulan test pazarları bile bulunmaktadır. Merak uyandırıcı reklam kampanyaları
pazara girişte kullanıldığı gibi, basın toplantıları, gala gibi dikkat çekici pazara sunuş
biçimleri de kullanılmaktadır. Sponsorluklar özellikle reklamın kullanılamadığı ya da
etkisinin sınırlı kaldığı durumlarda kullanılan bir tutundurma aracıdır. Başarılı
sporculara, toplantılara yapılan sponsorluklar hedef kitleye uygun mesajların
verilmesinde etkili bir yöntem olarak bilinmektedir. (Torlak ve Altunışık, 2009: 203-
207)
Tüketici Davranışları: Tutumlar öğrenme yolu ile elde edildiğine ve davranışı
ortaya çıkardığına göre, tutumların değiştirilmesi yoluyla davranışların da
değiştirilmesi mümkündür. Bunun için de, etkili bir iletişim ile tutumları
değiştirmeye yönelmek gerekmektedir. Herhangi bir konuda görüşü ya da tutumu
40
olmayan birine belirli bir görüşü kabul ettirmek kolaydır. Çünkü bireyin daha önce
belirlemiş olduğu bir tutumu, bu yüzdende savunmaya geçmesini gerektirecek bir
nedeni ortada yoktur. Ancak mevcut bir tutumu değiştirmek ya da gücünü artırmak
zordur. Bir tutumu değiştirmek için, önce, onun elemanlarını değiştirmek gerekir. Bu
nedenle, pazarlamacılar tutumu değiştirmek için tutumun elemanlarını
değiştirmelidir. Bir nesne, olay ya da durum hakkında edinilen bilgi, duygu ve
davranış elemanını etkileyerek birlikte tutumu değiştirilebilir. Örneğin sahte balların
insan sağlığını bozduğu etkili bir biçimde kitlelere öğretilerek sahte bala karşı
olumsuz bir tutum yaratılabilir. Reklamlarla, tüketicilerin tutumlarını değiştirmek
için, tutumla ihtiyaç arasındaki çatışmadan yararlanılabilir. Örneğin bal ile
organizmanın bütün dokularında canlılık ve bunun sonucunda sağlık, enerji,
bağışıklılık, dinçlik arasındaki ilişki, sağlıksız yaşam çatışmasından yararlanılarak
kurulabilir. Tutumlar birden bire değişmediği için, yeni tutum geliştirmeye yönelmek
yararlı olabilir. Yapılan bazı araştırmalarda yeni bir tutum geliştirmenin eski tutumu
değiştirmekten kolay olduğu belirlenmiştir. Mevcut müşterilerin tutumlarını
güçlendirmek için, ürünün mevcut müşteriler arasında pozitif tutumunu yeniden
güçlendirmek gerekir. Bu amaçla pek çok reklam, marka kullanılıp tatmin olan
referans gruplara yönelmektir. Yeni müşteriler çekmek için, reklam tatmin edilmemiş
ihtiyaçların mevcut ürün ile nasıl tatmin edildiği üzerinde yoğunlaştırılır. Örneğin ‘’A
markası bal hem çocuğunuzu daha iyi besler hem de zekâ gelişimini daha iyi sağlar’’,
şeklinde bir slogan A marka balın en iyi tatmin edici marka olabileceği üzerine
yoğunlaşmıştır. Yeni ortaya çıkan bir pazar bölümünden yararlanmak ya da yeni bir
pazar bölümü yaratmak için, yeni malları yeni müşterilere göre konumlandırmak yine
uyum stratejisinin uygulanmasıdır. Mevcut tutumun değişebilmesi için, iletişim
yoluyla sunulan tutumun mevcut tutumla bir psikolojik gerilim yaratması ve bireyin
bu gerilimden kurtulmak için sunulan tutumu benimsemesi gerekir. (İslamoğlu ve
Altunışık, 2010: 163-170) Göller bölgesinde tüketicilerin bal ürünlerini satın almayı
bir sorun olarak görmesi için, etkili bir iletişim ile tutumları değiştirmeye yönelmek
gerekmektedir. Duyu elemanı doğrudan etkilemek için “Klasik Öğrenme
Teorisinden” yararlanılır. Bunun için de müzik, resim yoluyla elde edilen değerler
markaya aktarılarak bu değerle marka özdeşleştirilir. Bunun nedeni, toplumca
benimsenmiş değerlerin mallarla özdeşleştirilmesi halinde, mala karşı olumlu bir
41
duygunun oluşmasıdır. Duyu elemanını etkileyerek tutum değiştirmeye verilebilecek
en güzel örnek; tüketicilerin beğendiği nesne ve objelerle mal yada marka arasında
ilişki kuran reklamlardır. Sevilen bir müzik, artist ya da olayla marka özdeşleştirilir.
(İslamoğlu ve Altunışık, 2010: 163-170) Topluca sevilen, güvenilen bir artist ile arı
ürünleri özdeşleştirilerek ürünlere karşı olumlu bir duygu oluşturulabilir.
Reklam: Pazarlama yönetimleri, mevcut ya da girmeyi düşündükleri hedef
pazardaki tüketicileri ürünlerinden, ürünlerindeki yada pazarlama uygulamalarındaki
değişikliklerden ve pazara sundukları yeni ürünlerden haberdar etmek amacıyla bilgi
içeriği yoğun reklamlar yapabilirler. Reklâmların önemli bir kısmı ise ürünün ve
firmanın tercih edilmesine yönelik ikna etmeye yöneliktir. İkna etme fonksiyonu
güden bazı reklâmların bir kısmında tüketicilerin yanıltma ve hatta kandırmaya
yönelik unsurlarda bulunabilir. Pazarda varlığını duyurmak, rakiplerin hamlelerine
cevap vermek ve markayı vurgulamak amacıyla hatırlatmaya yönelik reklamlarda
gerçekleştirilir. (Altunışık vd., 2007: 115, 1992:174) Bilinçaltı reklam, 1958 yılında
A.B.D. ‘de New Jersey’deki bir sinemada yapılan uygulamada ilginç sonuçlar elde
edilmiştir. Saniyenin 1/3000’i kadar kısa sürede, ‘kola iç’, ‘patlamış mısır ye’
mesajları birer karelik olarak gösterilmiştir ve bu gösterme her beş dakikada bir
tekrarlanarak altı haftalık bir sürede gerçekleştirilmiştir. Sonuçta, kola satışları
%20’ye yakın, patlamış mısır satışları ise %60’a yakın bir artış göstermiştir. (Odabaşı,
2009: 160)
Uyumlaştırma Stratejisi: Tüketiciler birbirlerinden farklıdır ve reklamların bu
farklılıklara göre uyarlanması gerekmektedir. Bu stratejide her bir pazar bölümüne
farklı reklam kampanyaları düzenlenmelidir.
Standartlaştırma Stratejisi: Tüketicilerin benzer ihtiyaç ve isteklerinin olduğu
ve etkinliğin sağlanması için reklam kampanyalarında standartlaşmayı önerir.
(Altınbaşak vd., 2008: 451)
Bölgemizde arı ürünlerinin reklamında, tüketicileri ürünlerden haberdar
etmeye yönelik bilgi içeriği yoğun reklamlar yapılmalıdır. Üreticiler bal tüketimini
artırmak için bir araya gelerek ortak bir reklam mesajı vermelidirler. Ayrıca yerel
kanallara da yerel içerikli reklamlar verilmelidir.
42
Marka: Marka, ürün ve hizmetlere özel bir kimlik sağlayarak tüketiciler
tarafından tanınmalarını kolaylaştıran ve onları benzerlerinden farklılaştıran bir
araçtır. Bu anlamda herhangi bir marka için öne çıkması gereken temel kaygı,
markanın sözü edilen fonksiyonlarını hangi etkinlik düzeyinde yerine getirebildiği
olmalıdır. Bunun arkasından gelecek olan bir diğer sorgulama alanı da markanın
fonksiyonlarını üst düzeyde yerine getirebilmesi için hangi faaliyetlerin tasarlanması
gerektiğini tespit etmektir. Özellikle rekabetin yoğun olduğu ortamlar, pazar
başarısında markanın rolünü ve uygulanacak marka stratejilerini önemli hale
getirmektedir. Tüketicilerin marka tercihlerinin yönlendirilmesi ve tekrarlanan
satışlarla işletmeye gelmelerinin sağlanmasında işletmelerin geliştirdiği marka
stratejilerinin belirleyici bir rolü vardır. Marka stratejileri belirlenirken,
konumlandırma ya da yeniden konumlandırma faaliyetlerinin uzum bir süreç
gerektirdiği unutulmadan, tüketicilerin niçin söz konusu markayı satın almaları
gerektiğine dair, onlara hangi temel mesajın sunulacağına karar vermelidir. Bir
işletmenin müşterilerine bir ürünün ya da hizmetin sağladığı değere ek olarak,
markanın ismi ve logosu ile bağlantılı olarak yaratılan değer grubu marka değeri
olarak tanımlanmaktadır. Marka değerini oluşturan unsurlar; marka bağımlılığı, marka
bilinirliği, algılanan kalite ve marka çağrışımları olarak sıralanır. Marka değerinin
parçalarından olan marka bağımlılığı ve marka bilinirliliğinin yüksek olması
pazarlama maliyetlerinin azaltılması, satışlarda artış, yeni tüketicileri markaya
çekebilme gibi avantajlar sağladığı için hem bir rekabet avantajı hem de pazar payını
koruma konusunda işletmeye imkânlar sunmaktadır. Ambalaj stratejileri marka
stratejilerini destekleyici yönde olmalıdır. Çünkü ambalaj, mal farklılaştırma veya
yenileştirme çalışmalarını destekleyici bir role sahiptir. Mal ya da markayı tüketiciler
tarafından seçilebilir hale getirebiliriz. Tüketicinin ürüne ve markaya bağlılığının
yaratılmaya çalışıldığı bu dönemde farklı ambalaj uygulamaları tüketicilerin ilgisini
çekerek ürünün ya da markanın satılmasının devamlılığını sağlayabilir. Ambalaj
stratejilerinin sadece tek tek ürün ve markaları değil aynı zamanda işletmenin
kendisini de kapsaması gerektiği unutulmamalıdır. Ambalajda tercih edilecek kalite
düzeyi, ambalaj tasarımı (boyut, renk düzeni, görsel öğe kullanımı, yazı stili) ve
ambalaj yoluyla tüketicilere sunulacak bilgiler (ürün bilgisi, kullanım bilgisi, uyarılar,
ek bilgiler) ambalaj stratejisini oluşturması üzerinde durulması gereken karar
43
bölgeleridir. (Torlak ve Altunışık, 2009: 255-257) Stratejik marka uygulamaları
açısından marka stratejileri; marka yayma ve çok markalı stratejidir. Marka yayma
stratejisi, İşletme tüm mal karmasına yönelik aynı markayı kullanır. Herhangi bir mal
veya ürün hattında başarılı bir marka yaratıldığında, işletmeler aynı markayı mal
karmasının tamamında uygulamaktadır. Ancak marka yayma stratejisinde işletmeler
tüm mal karması için tek bir marka kullandığından, malların herhangi birisindeki
olumsuzluk, aynı markadaki diğer malları da olumsuz yönde etkileyebilir. Çok
markalı strateji, işletmeler, her ürün hattına veya mala birbirinden farklı markalar
geliştirir. Bu sayede işletmeler dağıtım kanallarında geniş marka yelpazesi ile büyük
oranda hâkimiyet kurabilirler. Ayrıca çoklu marka stratejisi ile işletmelerin değişik
pazar bölümlerine yoğunlaşarak, hedef pazarlarında çeşitlendirmeler yapmaları da
mümkündür. Özellikle müşteriler arasında marka değişiklikleri sık sık yapılıyorsa,
işletmeler talep kaymalarından kaynaklanan kayıplarını en aza indirebilirler. Bunlara
ek olarak markaların kendisi arasındaki iç rekabet, yöneticilerin marka konusunda
gelişmeleri yakından takip etmesini sağlamaktadır. (Ecer ve Canıtez, 2004: 207)
Bölgemizde pazar konumlandırma faaliyetlerinin uzun bir süreç gerektireceği
unutulmamalıdır. Tüketicilere niçin söz konusu markayı satın almaları gerektiği
anlatılmalıdır. Onlara hangi temel mesajın sunulacağına karar verilmelidir. Bölgesel
marka olma çabaları yapılmalıdır. Ambalajın ürünü müşteriler tarafından seçilebilir
hale getirdiği unutulmamalıdır. Ambalajlamada ürün bilgisi; Ürünün içeriği hakkında
bilgileri içerir. Balın lavanta balımı yoksa çiçek balımı olduğu hakkında bilgiler
verilmelidir. Kullanım bilgisi; Tüketicilere arı ürünlerini ne zaman ve nasıl
tüketecekleri hakkında bilgi verilmelidir. Örneğin balın metal kaşık ile değil de tahta
kaşıkla tüketilmesi gerektiği gibi pratik bilgiler verilmelidir. Ambalajın uyarılar
kısmında ise sahte bala karşı tüketici uyarılmalıdır.
3.5 DİĞER PAZARLAMA STRATEJİLERİ Pazardaki küçükler, pazar payı düşük olup, ölçek bakımından farklılık
gösterebilirler. Büyük ölçekli olan ancak mevcut bir pazarda küçük pazar payı ile
faaliyetlerini yürüten işletmelerden bahsetmek mümkündür. Küçük pazar payına
sahip işletmelerin rakipleri ile savaşta yararlanabilecekleri pazarlama stratejileri, ya
endüstrideki sınırlı sayıda pazar dilimi üzerinde yoğunlaşmak ya da araştırma
geliştirmeden yararlanmaktır. Yenilik kullanımı ve pazarlama bölümlendirme
44
yardımıyla, seçilmiş pazar için beklentileri karşılayacak ürünler sunmak mümkün
olacaktır. Pazarda küçükler için önerilen diğer bir strateji, özel pazar veya nokta
stratejisi olarak isimlendirilen niş pazarlamadır. (Torlak ve Altunışık, 2009: 294)
Gerilla Saldırısı: Gerilla savaşı hasmın farklı bölgelerine fasıllarla, ufaktan
ufaktan saldırmaktır. Amaç hasmın moralini bozmak, rahat vermemek ve sonuçta
sürekli elde tutulabilecek bir bölgeyi sağlama almaktır. Gerilla muhaberesi küçük
işletmelerce ve büyük işletmelere karşı yapılır. Küçükler için önerilen pazarlama
stratejilerinden biri gerilla saldırılarıdır. Katma değeri artırmak ve buna bağlı olarak
yüksek kar bırakabilecek Gerilla saldırısı; meydan okuyarak, belli zamanlarda
şaşırtıcı ataklarla rakibi etkileyerek pazar payı almayı mümkün kılmaktadır. Gerilla
saldırısının nihai amacı, doğal olarak pazarda tutunabilecek bir yer edinebilmektir.
Fiyat indirimi veya yoğun tutundurma çabaları yardımıyla uygulanabilir. (Yükselen,
2006: 59, 60)
Niş Pazarlama: Bu strateji, küçük bir pazar grubuna ulaşabilecek yapıdaki
işletmeler için uygun olduğundan genelde küçük işletmelere önerilmektedir. Ancak
bu stratejinin sadece küçük işletmeler değil büyük firmalar tarafından uygulanması
da mümkündür. Özel pazarda faaliyette bulunmak işletmelere uzmanlaşma ve pazar
kontrolü fırsatlarını sunmaktadır. Özel pazarların karlılığı yüksek olduğu zaman
pazarın yeni katılımcıları çekmesi de mümkün olabilecektir. Bu pazarları koruyan en
önemli özellik, büyük veya farklı firmaların söz konusu pazara girişi anlamlı
görmemeleri veya bu özel pazarlara kaynak tahsisi yapmaktan kaçınmalarıdır.
(Torlak ve Altunışık, 2009: 294)
Arıcılık ve Örgütlenme: Ülkelerin kalkınma ve gelişme hedeflerine ulaşması
için bireysel organizasyonların çalışması önem taşımaktadır. Devlet tarım ve gıda
pazarlama alanlarında: bilgi, fiziki, kurumsal ve hukuki altyapıya destek vererek
çalışmalıdır. Bunları üreticiler ve kurumları yapamazlar. Bu organizasyonların
eksikliği durumunda üreticiler tarımdan kopmakta, gıda sanayicileri ve tüccarlar da
yok olmaktadır. Piyasada haksız rekabet oluşmakta, kayıtsız ekonomi geçerli
olmaktadır. Piyasa ekonomisinde pazar düzenlenmesinde yararlanılabilecek
teşkilatlanma şekilleri; üretici birlikleri, kooperatifler, bordlar ve şirket tipi
kurumlardır. Örneğin Dünya’nın en önemli bal üretim yerlerinden biri olan Amerika
45
Birleşik Devletlerinde bütün arıcıları kapsayan ‘Ulusal Bal Bordu’ bulunmakta, bu
kurum üretimden pazarlamaya, ithalattan ihracata kadar bütün kararlarda en etkin
ülke kuruluşu olarak çalışmaktadır. Tarım kooperatiflerinin üreticilere sağladığı
ekonomik yararlar; ürün veriminin artması, ucuz girdi temini, yüksek fiyatla ürün
satışı, kaynakların daha fazla değerlendirilmesi, desteklerden yararlanma, sigorta
yaptırılarak risklerin karşılanması gibi çeşitli şekillerdedir. (Vural, 2007: 115)
46
SONUÇ Coğrafi konum itibariyle bölgemiz arıcılığa çok elverişli olmasına rağmen bu
potansiyel yeterince değerlendirilememektedir. Arıcılığın bitkisel üretim ve kırsal
kalkınma açısından sahip olduğu öneme karşılık arıcıların örgütsüz, kamu kesiminin
de arıcılığa duyarsız davranması, bölgede arıcılığın gelişmemesine neden olmuştur.
Bölgede arıcılığının üretim sorunları, başta modern arıcılık hakkında bilgi
yetersizliği, arı hastalıkları, arı zararlıları, iklim sorunları, zirai mücadelede arıcıların
dikkate alınmaması, ana arı üretimindeki yetersizlikler, arı ürünlerinin
çeşitlendirilememesi, ölçek ekonomisinden faydalanmamadır.
Bölgemizde arıcılık sektörünü korumak için gerekli tedbirler acilen
alınmazsa, ithal bal ile fiyat rekabetine giremeyen üretici, arıcılığı bırakmak zorunda
kalacaktır. Bölge tarımı da bundan olumsuz etkilenecektir. Arı ölümlerini azaltmak,
üreticilerin ürün çeşitliliği konusundaki teknik bilgi ve donanımlarını geliştirmek ve
organik bal üretimi yapabilmek için arı üreticilerine yönelik eğitimler
düzenlenmelidir. Ayrıca, arı sağlığında ve bal kalite kontrolünde yaşanan sorunlar
giderilmeye çalışılarak sektörün gelişmesini önleyen finansal problemler
çözümlenmelidir.
Göller Bölgesinde arı üreticileri ürettikleri balların maliyetlerini
bilemediklerinden standart bir bal fiyatı oluşamamaktadır. Göller Bölgesinde bal
ürünlerinde standart bir fiyat oluşmadığından bölgede sahte ballar rahatça
satılabilmektedir. Bölgede acilen bal maliyetleri hesaplanıp tüketicilere
duyurulmalıdır. Tüketiciler gerçek balın fiyatını bilmelidir, belirlenen bal maliyetinin
altındaki fiyatlar ile satılan ballar sahte bal olduğu tüketicilere duyurulmalıdır.
Bölgemizde arı ürünlerinin dağıtım aşamasında, üreticilerin kendi örgütlerini
kurarak, yüksek fiyatla ve uygun vade ile toptan satışlar yaparak masraflarını
azaltmaları ve karlarını artırmaları mümkündür
Bir nesne, olay ya da durum hakkında edinilen bilgi, duygu ve davranış
elemanını etkileyerek birlikte tutumu değiştirilebilir. Örneğin sahte balların insan
sağlığını bozduğu etkili bir biçimde kitlelere öğretilerek sahte bala karşı olumsuz bir
tutum yaratılabilir. Reklamlarla, tüketicilerin tutumlarını değiştirmek için, tutumla
ihtiyaç arasındaki çatışmadan yararlanılabilir. Örneğin bal ile organizmanın bütün
47
dokularında canlılık ve bunun sonucunda sağlık, enerji, bağışıklılık, dinçlik arasındaki
ilişki, sağlıksız yaşam çatışmasından yararlanılarak kurulabilir.
Göller bölgesinde tüketicilerin bal ürünlerini satın almayı ciddi bir sorun
olarak görmesi için, etkili bir iletişim ile tutumlarını değiştirmeye yöneltmek
gerekmektedir. Duyu elemanını doğrudan etkilemek için “ Klasik Öğrenme
Teorisinden” yararlanılır. Bunun için de müzik, resim yoluyla elde edilen değerler
markaya aktarılarak bu değerle marka özdeşleştirilir. Bunun nedeni, toplumca
benimsenmiş değerlerin mallarla özdeşleştirilmesi halinde, mala karşı olumlu bir
duygunun oluşmasıdır. Duyu elemanını etkileyerek tutum değiştirmeye verilebilecek
en güzel örnek; tüketicilerin beğendiği nesne ve objelerle mal ya da marka arasında
ilişki kuran reklamlardır. Sevilen bir müzik, artist ya da olayla marka özdeşleştirilir.
Göller bölgesinde markalı bal üretimi yapılmamaktadır. Bunun sonucunda
tüketiciler arı ürünleri hakkında bilgi edinememektedir. Bilgi yetersizliği nedeniyle
de sahte bal ile gerçek bal arasındaki ayrımı yapamamaktadır. Markalaşma ve
tüketicilerin bilinçlendirilmesi ile tüketicilerin bilgi yetersizliği giderilerek, gerçek ve
sağlıklı bala erişimleri sağlanmalıdır.
48
KAYNAKÇA Kitaplar
AKGÖZ, A., Gıda Pazarlaması, Ege Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Yayınları, İzmir, 1985
ALTINBAŞAK, İ., vd., Küresel Pazarlama Yönetimi, Beta Basım A.Ş., İstanbul, 2008
ALTUNIŞIK, R., Ş. ÖZDEMİR ve Ö. TORLAK, Pazarlamaya Giriş, Sakarya Yayıncılık, Sakarya, 2007
ARPACI, T., D. TUNCER, Y. AYHAN, E. BÖGE ve M. ÜNER, Pazarlama, Gazi Yayınları, Ankara, 1994
BARUTÇUGİL, İ., Müşteri İlişkileri ve Satış Yönetimi, Kariyer Yayınları, Ankara, 2009
CEMALCILAR, A., Pazarlama Araştırması, Pazarlama Enstitüsü Eskişehir İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi, Eskişehir, 1975
DOĞAROĞLU, M., Modern Arıcılık Teknikleri, Türkmenler Matbaacılık, Tekirdağ, 2009
ECER, F., ve M. CANITEZ, Pazarlama İlkeleri Teori ve Yaklaşımlar, Gazi Kitabevi, Ankara, 2004
ERSUN, C., Türkiye Balcılık Sektörü Sorunlar ve Çözüm Önerileri, İstanbul Ticaret Odası Yayınları, İstanbul, 2005
İSLAMOĞLU, H., Pazarlama Yönetimi, Beta Basım A.Ş., İstanbul, 2008
İSLAMOĞLU, H., Temel Pazarlama Bilgisi, Beta Basım A.Ş., İstanbul, 2009
İSLAMOĞLU, H., ve R. ALTUNIŞIK, Tüketici Davranışları, Beta Basım A.Ş., İstanbul, 2010
KANDEMİR, İ., Modern Arıcılık, Temel Petek Yayınları, İstanbul, 2010
KAYRAL, N., Yeni Teknik Arıcılık, İnkılap Kitabevi, İstanbul, 1993
MUCUK, İ., Pazarlama İlkeleri, Erdiz Masaüstü Yayıncılık, İstanbul, 1991
ODABAŞI, Y., Post Modern Pazarlama, Yaylacık Matbaası, İstanbul, 2009
ODABAŞI, Y, Pazarlama İlkeleri, Bilim Teknik Yayınevi, İstanbul, 2001(Jim BYLTHE’ dan çeviri)
OLUÇ, M., Temel Pazarlama Kavramları, Kahraman Ofset, İstanbul, 2006
TEKİN, N., Pazarlama İlkeleri Politikalar-Stratejiler-Taktikler, Seçkin Yayıncılık, Ankara, 2006
TORLAK, Ö., ve R. ALTUNIŞIK, Pazarlama Stratejileri Yönetsel Bir Yaklaşım,
Beta Basım A.Ş., İstanbul, 2009
TUTKUN, E., ve A. BOŞGELMEZ, Bal Arısı Zararlıları ve Hastalıkları Teşhis ve Tedavi Yöntemleri, Bizin Büro Basımevi, Ankara, 2003
49
VARİNLİ, İ., ve K. ÇATI, Güncel Pazarlama Yaklaşımlarından Seçmeler, Detay Yayıncılık, Ankara, 2008
YÜKSELEN, C., Pazarlama İlkeler-Yönetim, Detay Yayıncılık, Ankara, 2006
Makaleler GÜNGÖR, H., ve M. PAYDAŞ, 3. Arıcılık Kongresi, Ç.Ü. Ziraat Fakültesi Tarım
Ekonomisi Bölümü, Adana, 2000
ÖZTÜRK, A., 2. Uluslar arası Muğla Arıcılık ve Çam Balı Kongresi, Muğla
Üniversitesi Basımevi, Muğla, 2010
ÖZTÜRK, A., ve M. DAĞAROĞLU, 1. Uluslar arası Muğla Arıcılık ve Çam Balı
Kongresi, Muğla Üniversitesi Basımevi, Muğla, 2008
PARKALAY, O. vd., Türkiye’de Arıcılık Faaliyetinin Mevcut Durumu, Uludağ
Üniversitesi Ziraat Fakültesi Dergisi Sayı 22, Bursa, 2008
VURAL, H., Tarımda Örgütlenme ve Arıcılık, Uludağ Arıcılık Dergisi Sayı 4, Kasım 2007
Diğer Arı-İş İnternet Sitesi, <http://www.aricilik.info/aricilik-bilgisi/157-arilar-hakkinda-
ilginc-bilgiler.html>,(03.01.2011)
Batı Akdeniz Kalkınma Ajansı İnternet Sitesi, <http://www.baka.org.tr,>, (09.01.2011)
Ergin Bal arıcılık Hizmetleri İnternet Sitesi, <http://www.erginbal.com/ari-zararlilari.html>, (04.01.2011)
European Commission, Communication From The Commission To The European Parliament And The Council on Honeybee Health, Brussels,6.12.2010,<http://ec.europa.eu/food/animal/liveanimals/bees/docs/honeybee_ health_communication_en.pdf>, (09.01.2011)
Türkiye Arıcılık ! Arıcılığı Geliştirme Merkezi İnternet Sitesi, <http://www.turkiyearicilik.com/aricilik-hakkinda-bilgiler/ariciligin-tarihcesi.html>, (08.01.2011)
T.C.Tarım Ve Köyişleri Bakanlığı İnternet Sitesi,<http://www.tarim.gov.tr/uretim/Aricilik,ariyetistiriciligi.html>,(06.01.2011)
T.C.Tarım Ve Köyişleri Bakanlığı Koruma ve Kontrol genel Müdürlüğü İnternet Sitesi, <http://www.kkgm.gov.tr/TGK/Teblig/2005-49.html>, (07.01.2011)
Türkiye İstatistik Kurumu İnternet Sitesi, <http://www.tuik.gov.tr>, (05.01.2011)
50
ÖZGEÇMİŞ Kişisel Bilgiler
Adı ve Soyadı: Fatih ÖZCAN
Doğum Yeri: Isparta
Doğum Yılı: 1978
Eğitim Durumu
Ortaokul: 1990-1993 Keçiborlu Ortaokulu
Lise: 1993-1996 Keçiborlu Lisesi
Lisans: 1996-2000 Niğde Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi İşletme
Bölümü
İş Deneyimi
2002-2007 Zonguldak Karaelmas Üniversitesi, Genel Sekreterlik Güvenlik Görevlisi
2007-2008 Serbest Muhasebecilik
2008-…… Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Mali İşler
Bilgisayar İşletmeni