T.C.
SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ
SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ
KAMU YÖNETİMİ ANABİLİM DALI
2547 SAYILI YÜKSEKÖĞRETİM KANUNU ÇERÇEVESİNDE
YÜKSEKÖĞRETİM KURUMLARINDA
AKADEMİK VE İDARİ PERSONELE UYGULANAN DİSİPLİN
SORUŞTURMASININ HUKUKİ NİTELİĞİ VE USULÜ
Abdurrahman ERDOĞAN
1130203511
YÜKSEK LİSANS TEZİ
DANIŞMAN
Dr. Öğr. Üyesi Vahdettin AYDIN
ISPARTA-2019
ii
iii
iv
(ERDOĞAN, Abdurrahman, 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu Çerçevesinde
Yükseköğretim Kurumlarında Akademik ve İdari Personele Uygulanan Disiplin
Soruşturmasının Hukuki Niteliği ve Usulü, Yüksek Lisans Tezi, Isparta, 2019)
ÖZET
“2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu Çerçevesinde Yükseköğretim
Kurumlarında Akademik ve İdari Personele Uygulanan Disiplin Soruşturmasının
Hukuki Niteliği ve Usulü” başlıklı çalışmada; ülkemizdeki yükseköğretim kurumlarında
görev yapan akademik ve idari personel hakkında yapılan disiplin soruşturmaları,
disiplin soruşturması sonrası verilen disiplin cezaları ve verilen bu disiplin cezalarına
karşı başvuru yolları, 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu’nun disiplin hükümlerinde
yapılan son değişiklikler çerçevesinde incelenmiştir.
Yükseköğretim Kurumlarında uygulanan disiplin soruşturmaları, soruşturmaya
sebep olan fiil ya da fiillerin işleniş zamanından başlayıp, soruşturma sonucunda ceza
işleminin kesinleştiği zamana kadar geçen süreçtir. Tüm bu süreçte uygulanan usul,
disiplin hukuku çerçevesinde ele alınmıştır. Disiplin hukukundaki tüm ilkelerin disiplin
soruşturmalarında nasıl uygulanacağı ve 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu’nun 53.
maddesinde yer alan disiplin hükümlerinin nasıl uygulanması gerektiği çalışmanın
amacını ortaya koymaktadır.
2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu’nun 53. maddesinde yer alan,
Yükseköğretim kurumlarındaki akademik ve idari personele uygulanacak bu usul ve
esasların, yargı kararları ve disiplin hukukunun temel ilkeleri ile örtüşmeyen hükümleri
disiplin hukuku çerçevesinde değerlendirmek suretiyle tespit edilmiştir. Bu eksiklikler
için disiplin soruşturmaları ile ilgili Danıştay içtihatları ve hukukun temel ilkeleri
ayrıntılı olarak incelenmiş ve bu çerçevede usulüne uygun bir disiplin soruşturması
yapılabilmesi için çeşitli önerilerde bulunulmuştur.
Anahtar Kelimeler
Yükseköğretim, Öğretim Elemanı, Memur, Personel, Disiplin, Disiplin Suçu,
Disiplin Cezası, Disiplin Soruşturması.
v
(ERDOĞAN, Abdurrahman, The Legal Nature and Procedure of Disciplinary
Investigation Applied to Academic and Administrative Staff in Higher Education
Institutions within the Framework of Higher Education Law No. 2547, Master Thesis,
Isparta, 2019)
ABSTRACT
In the study titled “The Legal Nature and Procedure of Disciplinary
Investigation Applied to Academic and Administrative Staff in Higher Education
Institutions within the Framework of Higher Education Law No. 2547”; disciplinary
investigations on academic and administrative staff working in higher education
institutions in our country, disciplinary penalties given after disciplinary investigation
and ways of application against these disciplinary penalties, it has been examined within
the framework of recent amendments made to the disciplinary provisions of the Higher
Education Law No. 2547.
Disciplinary investigations applied in Higher Education Institutions are the
process that starts from the time of the act or acts that cause the investigation and goes
to the time when the criminal procedure is finalized as a result of the investigation. The
aim of this study is to explain how all principles of disciplinary law will be applied in
disciplinary investigations and how the disciplinary provisions of article 53 of Higher
Education Law No. 2547 should be applied.
Article 53 of the Higher Education Law No. 2547, these procedures and
principles to be applied to academic and administrative staff in higher education
institutions, judicial decisions and the principles that do not comply with the basic
principles of disciplinary law has been identified by evaluating within the framework of
disciplinary law. For these deficiencies, the case-law of the Council of State regarding
the disciplinary investigations and the basic principles of law have been examined in
detail and various proposals have been made in order to conduct a proper disciplinary
investigation.
Keywords
High Education, Academic Staff, Civil Servant, Staff, Discipline, Disciplinary
Crime, Disciplinary Punishment, Disciplinary Investigation.
vi
İÇİNDEKİLER
TEZ SAVUNMA SINAV TUTANAĞI................................................................ ii
YEMİN METNİ SAYFASI................................................................................... iii
ÖZET...................................................................................................................... iv
ABSTRACT............................................................................................................ v
İÇİNDEKİLER...................................................................................................... vi
KISALTMALAR................................................................................................... x
ÖNSÖZ................................................................................................................... xi
GİRİŞ...................................................................................................................... 1
BİRİNCİ BÖLÜM
YÜKSEKÖĞRETİM KURUMLARININ HUKUKİ YAPISI VE YÜKSEKÖĞRETİM
KURUMLARI PERSONELİNİN SINIFLANDIRILMASI
1. YÜKSEKÖĞRETİM KAVRAMI................................................................. 5
2. YÜKSEKÖĞRETİM KURUMLARININ HUKUKİ YAPISI.................... 6
2.1. Yükseköğretim Kurumlarının Akademik Yapılanması.............................. 9
2.2. Yükseköğretim Kurumlarının İdari Yapılanması....................................... 10
3. YÜKSEKÖĞRETİM PERSONELİNİN
SINIFLANDIRILMASI VE NİTELİĞİ........................................................ 10
3.1. Akademik Personel..................................................................................... 11
3.2. İdari Personel.............................................................................................. 11
İKİNCİ BÖLÜM
YÜKSEKÖĞRETİM KURUMLARINDA AKADEMİK VE İDARİ PERSONELE
DİSİPLİN SORUŞTURMASI AÇILMASI
1. 2547 SAYILI YÜKSEKÖĞRETİM KANUNU’NUN DİSİPLİN HÜKÜMLERİ
BAKIMINDAN KAPSAMI............................................................................ 13
2. 2547 SAYILI YÜKSEKÖĞRETİM KANUNU’NDA TANIMLI DİSİPLİN
AMİRLERİ....................................................................................................... 16
vii
3. YÜKSEKÖĞRETİM KURUMLARINDA AKADEMİK VE İDARİ
PERSONELİN DİSİPLİN SORUŞTURMASINA BAŞLAMA SÜRECİ... 18
3.1. Soruşturmacı Belirleme.............................................................................. 24
3.2. Soruşturmacının Görev ve Yetkileri.......................................................... 28
3.2.1. Soruşturmaya Başlama.................................................................... 28
3.2.2. Soruşturma Hazırlık Tutanağı......................................................... 29
3.2.3. Bilgi ve Belgelerin Toplanması....................................................... 29
3.2.4. İfadelerin Alınması.......................................................................... 29
3.2.5. Soruşturmanın Genişletilmesi.......................................................... 33
3.2.6. Sicil Bilgisi İsteme.......................................................................... 33
3.2.7. Soruşturma Raporunun Düzenlenmesi............................................ 34
3.2.8. Tamamlanan Disiplin Soruşturması Dosyasının Teslimi................ 36
3.3. Soruşturmacı Değişikliği............................................................................ 36
3.4. Soruşturulanın Müdafi Talebi..................................................................... 38
3.5. Şikâyetten Vazgeçme................................................................................. 38
3.6. Soruşturmanın Gizliliği............................................................................... 39
3.7. Görevden Uzaklaştırma.............................................................................. 41
3.7.1. Görevden Uzaklaştırmaya Yetkili Makamlar.................................. 43
3.7.2. Görevden Uzaklaştırma Süresi........................................................ 43
3.7.3. Görevden Uzaklaştırma Sonrası Soruşturmaya Başlama Süresi..... 44
3.7.4. Görevden Uzaklaştırılanların Mali ve Sosyal Hakları..................... 45
3.7.5. Görevden Uzaklaştırma Tedbirinin Kaldırılması............................. 45
3.8. Soruşturma Süresi....................................................................................... 47
3.9. Görevi Sona Eren Personel Hakkında Disiplin Soruşturması.................... 48
3.10. Disiplin Soruşturması ve Ceza Kovuşturmasının Birlikte Yürütülmesi... 49
4. YÜKSEKÖĞRETİM KURUMLARINDA AKADEMİK VE
İDARİ PERSONELE UYGULANAN DİSİPLİN SORUŞTURMASI
SONUCUNUN DEĞERLENDİRİLMESİ VE SAVUNMA ALINMASI... 53
4.1. Savunma Yapma Hakkı Süresi ve Savunma İsteyecek Makamlar............. 54
4.2. Savunma Davet Yazısının İçeriği............................................................... 57
4.3. Öğretim Mesleğinden Çıkarma ve Kamu Görevinden Çıkarma
Cezalarında Savunma Şekli............................................................................... 58
viii
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
YÜKSEKÖĞRETİM KURUMLARINDA AKADEMİK VE İDARİ PERSONELE
UYGULANAN DİSİPLİN SORUŞTURMASI SONRASI CEZA İNFAZI, İTİRAZ
SÜRECİ VE DİSİPLİN CEZALARINA KARŞI YARGISAL SÜREÇ
1. YÜKSEKÖĞRETİM KURUMLARINDA AKADEMİK VE İDARİ
PERSONELE UYGULANACAK DİSİPLİN CEZALARI......................... 59
2. DİSİPLİN CEZASI VERMEYE YETKİLİ MAKAMLAR........................ 65
2.1. Uyarma ve Kınama Cezası Verme Yetkisi................................................. 66
2.2. Aylıktan Veya Ücretten Kesme ve Kademe İlerlemesinin Durdurulması
Veya Birden Fazla Ücretten Kesme Cezası Verme Yetkisi........................ 68
2.3. Üniversite Öğretim Mesleğinden Çıkarma ve Kamu Görevinden
Çıkarma Cezası Verme Yetkisi................................................................... 70
2.4. Disiplin Cezalarına Karar Verme Süresi.................................................... 71
2.5. Öğretim Elemanları Hakkında Yükseköğretim Kurulu Başkanı’nın
Disiplin Soruşturması Başlatma ve Ceza Verme Yetkisi............................ 72
2.6. Fiilin Ast İle Üst Tarafından Birlikte İşlenmesi Durumunda
Ceza Verme Yetkisi..................................................................................... 73
2.7. Disiplin Cezası Vermeye Yetkili Makamların Diğer Görev ve Yetkileri... 73
2.8. Disiplin Soruşturması Sonucunda Ceza Verilmemesi................................ 77
3. DİSİPLİN CEZALARININ VERİLMESİ AŞAMASINDA
UYGULANACAK HUSUSLAR..................................................................... 78
3.1. Aynı Fiile Birden Fazla Ceza Verilememesi.............................................. 78
3.2. Disiplin Cezalarında Tekerrür..................................................................... 79
3.3. Bir Derece Alt Ceza Uygulaması................................................................ 82
3.4. Benzer Nitelikteki Fiillere Verilecek Disiplin Cezaları............................. 84
3.5. Kademe İlerlemesinin Durdurulması Cezasının Uygulanamadığı Haller.. 84
3.6. Disiplin Cezalarının Uygulanma Zamanı................................................... 85
3.7. Disiplin Cezası Alanların Atanamayacağı Kadrolar.................................. 86
3.8. Sendika Temsilcilerinin Disiplin Kurullarına Katılması............................ 86
4. DİSİPLİN SORUŞTURMASINDA VE DİSİPLİN CEZALARININ
VERİLMESİNDE ZAMANAŞIMI................................................................ 88
ix
4.1. Disiplin Soruşturmasında Zamanaşımı....................................................... 89
4.2. Disiplin Cezalarında Zamanaşımı............................................................... 90
4.3. Yargı Kararı İle İptal Edilen Disiplin Cezalarında Zamanaşımı................ 91
5. DİSİPLİN KURULLARININ TEŞEKKÜLÜ............................................... 92
5.1. Yüksek Disiplin Kurulu............................................................................. 92
5.2. Üniversite ve Üniversiteye Bağlı Birimlerdeki Disiplin Kurulları............ 92
5.3. Yükseköğretim Kurulu Personeli ve Üniversitelerarası Kurul
Personeli İçin Disiplin Kurulu.................................................................... 95
5.4. Disiplin Kurullarına Katılması Yasak Olanlar........................................... 96
5.5. Disiplin Kurullarının Teşekkül Edemediği Durumlar................................ 97
6. DİSİPLİN CEZALARINA KARŞI İTİRAZ................................................. 98
6.1. Uyarma ve Kınama Cezalarına Karşı İtiraz Edilecek Makamlar................98
6.2. Aylıktan Veya Ücretten Kesme ve Kademe İlerlemesinin
Durdurulması Veya Birden Fazla Ücretten Kesme Cezalarına
Karşı İtiraz Edilecek Makamlar................................................................... 99
6.3. Disiplin Cezalarına Karşı İtiraz Süresi....................................................... 100
6.4. İtiraz Değerlendirme Süresi....................................................................... 100
6.5. İtirazın Değerlendirilmesi Sonucunda Verilen Kararlar............................. 101
7. DİSİPLİN CEZALARINA KARŞI YARGISAL SÜREÇ........................... 101
8. DİSİPLİN CEZALARININ ORTADAN KALDIRILMASI....................... 104
8.1. Personelin Talebi Üzerine Disiplin Cezasının
Özlük Dosyasından Silinmesi...................................................................... 106
8.2. Disiplin Cezasının Yargı Kararı İle İptal Edilmesi..................................... 107
8.3. Yasama Organı Tarafından Af Kanunu Çıkarılması.................................. 108
SONUÇ................................................................................................................... 110
KAYNAKLAR....................................................................................................... 115
ÖZGEÇMİŞ........................................................................................................... 128
x
KISALTMALAR
AİD : Amme İdaresi Dergisi
DD : Danıştay Dergisi
TİD : Türk İdare Dergisi
TDK : Türk Dil Kurumu
DMK : Devlet Memurları Kanunu
TCK : Türk Ceza Kanunu
SÜHFD : Selçuk Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi
GÜHFD : Gazi Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi
AÜHFD : Atatürk Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi
İÜHFM : İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Mecmuası
KHK : Kanun Hükmünde Kararname
AYM : Anayasa Mahkemesi
YÖK : Yükseköğretim Kurulu
ÜAK : Üniversitelerarası Kurul
C : Cilt
S : Sayı
s : Sayfa
K : Karar
E : Esas
md : Madde
a.g.e. : Adı Geçen Eser
a.g.m. : Adı Geçen Makale
Dr. Öğr. Üyesi: Doktor Öğretim Üyesi
xi
ÖNSÖZ
Bilimin merkezi olan Yükseköğretim kurumlarında görevli öğretim elemanı ve
memurlar hakkında uygulanan disiplin hükümlerinin mevzuata uygun bir şekilde
yapılması için, soruşturma süreci ve soruşturma sonrasında yapılacak tüm işlem ve
yazışmalarda bu çalışmanın rehber olması hedeflenmiştir. Böyle bir hedefin
belirlenmesindeki amaç ise, bir yükseköğretim kurumu personeli olarak gördüğüm
kadarıyla, bu kurumlardaki personellerin yeni düzenlenen disiplin mevzuatı ile ilgili
bilgi eksikliğinin olması ve disiplin hükümlerinin uygulanması yönünden yapılan usul
hatalarının çok sık görülmesidir.
Bu bilgi eksikliği ve usul hatalarının soruşturmalara yansıması sonucunda, idare
mahkemeleri tarafından bozulan soruşturma dosyaları üzerine başlatılan yeni işlemler
yükseköğretim kurumlarının iş yükünü fazlasıyla arttırmaktadır. Bu çalışmanın disiplin
soruşturmalarında uygulanacak usul ve esaslarda rehber olabileceği ve yapılacak olan
disiplin soruşturmalarındaki hataları en aza indirebileceği kanaatindeyim.
Bu çalışmamı sürdürürken manevi desteğini hiç eksik etmeyen eşime ve kızıma
başta olmak üzere, Süleyman Demirel Üniversitesi gibi büyük bir üniversitenin idari
yükünü Genel Sekreter olarak üzerine almış tez danışmanım Dr. Öğr. Üyesi Vahdettin
AYDIN’a ve Akdeniz Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekan Yardımcısı aynı zamanda
İdare Hukuku Anabilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Kürşat ERSÖZ’e yardımlarını, bilgisini
ve zamanını esirgemediği için minnet ve şükranlarımı sunarım.
1
GİRİŞ
Devlet ya da diğer kamu tüzel kişilikleri tarafından gerçekleştirilen kamu
hizmetleri, kamu görevlileri aracılığıyla yerine getirilmektedir. Kamu kurum ve
kuruluşlarında verilen hizmetlerin etkin, verimli, kesintisiz ve doğru bir şekilde devam
ettirilebilmesi için kamu görevlilerine uygulanmak üzere ve onların belli bir düzen
içinde çalışmalarını sağlamaya yönelik kanun, yönetmelik ve çeşitli mevzuatlarla
getirilen birtakım kurallar mevcuttur. İşte bu kuralların bütününe disiplin kuralları
denmektedir.
Disiplin kuralları bazen bir kanunda, bazen de bir kanuna dayanılarak çıkarılan
yönetmeliklerle sağlanmaktadır. En çok bilinen 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu1
disiplin hükümleri yönünden genel kanun olarak kabul görmüştür. Ancak bazı kurum ve
kuruluşlar disiplin hükümlerine özel kanunlarında yer vererek, disiplin soruşturmalarına
ve disiplin cezalarına ilişkin tüm uygulamaları bu özel kanuna göre yapmaktadır.
Bunlardan bir tanesi de tezimizin konusu olan 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu2 ve
bu Kanun’un 53. maddesinde yer alan ve yükseköğretim kurumları personeline
uygulanan disiplin hükümleridir.
Daha önce yükseköğretim kurumlarındaki yönetici ve öğretim elemanları ile
memur ve diğer personel hakkında yapılan disiplin soruşturmaları, 2547 sayılı
Yükseköğretim Kanunu’na dayanılarak çıkarılan Yükseköğretim Kurumları Yönetici ve
Öğretim Elemanları ve Memurları Disiplin Yönetmeliği’ne3 göre yapılıyor iken,
Anayasa Mahkemesinin 14 Ocak 2015 tarihli ve 2015/6 sayılı kararıyla;4 yükseköğretim
kurumlarında görevli öğretim elemanlarına, memurlara ve diğer personele uygulanacak
disiplin cezalarının kanuna göre değil yönetmeliğe göre verilmesinin Anayasa’ya aykırı
olduğu gerekçesiyle, anılan Yönetmelik’in iptaline karar verilmiştir.
Anayasa Mahkemesinin vermiş olduğu bu karar üzerine; 02/12/2016 tarihli ve
6764 sayılı Milli Eğitim Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun
Hükmünde Kararname İle Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
1 Resmi Gazete, Tarih: 23/07/1965, Sayı: 12056. 2 Resmi Gazete, Tarih: 06/11/1981, Sayı: 17506. 3 Resmi Gazete, Tarih: 21/8/1982, Sayı: 17789. 4 Resmi Gazete, Tarih: 07/04/2015, Sayı: 29319.
2
Yapılmasına Dair Kanun5 ile, 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu’nun 53. maddesine
eklenen disiplin hükümleri uyarınca, yükseköğretim kurumlarında görevli öğretim
elemanları ve memurlar hakkında başlatılacak disiplin soruşturmalarında uygulanacak
usul ve esaslar artık 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu’na göre yapılacaktır. Disiplin
soruşturması sonucunda verilecek disiplin cezaları ise, 657 sayılı Devlet Memurları
Kanunu’nun 125. maddesinde sayılan fiillere ilave olarak 2547 sayılı Yükseköğretim
Kanunu’nun 53. maddesinde yer alan fiil ve hallere göre verilecektir. Ancak, 2547 sayılı
Yükseköğretim Kanunu’nun 53/b-1, 53/b-2, 53/b-3, 53/b-4, 53/b-6 maddelerinde, “657
sayılı Devlet Memurları Kanunu’ndaki fiillere ilave olarak” ibaresi, Anayasa
Mahkemesi’nin 10/04/2019 tarihli ve 2019/20 sayılı kararıyla6; “Öğretim elemanı,
memur ve diğer personelden oluşan yükseköğretim kurumları kamu personeline ilişkin
disiplin kuralları öngörülürken kanun koyucu tarafından bunlar arasında görevin
niteliğinden kaynaklanan ve Anayasa tarafından öngörülen ayrım ve farklılıkların
dikkate alınmayarak öğretim elemanları ile memur ve diğer personelin tümüyle aynı
kurallara tabi kılınması ve dava konusu ibareler yoluyla öğretim elemanlarının disiplin
sorumluluğu kapsamına 657 sayılı Kanun’da sayılan fiillerin tamamının dâhil edilmesi,
Anayasa’da bu kişiler için öngörülen güvencelerle örtüşmediği gibi gerek uygulayıcılar
gerekse disiplin kurallarının muhatapları yönünden birtakım belirsizliklere de yol
açtığından dava konusu kuralların Anayasa’nın 2., 27. ve 130. maddeleriyle
bağdaşmadığı” gerekçesi ile iptal edilmiştir.
Yine Anayasa Mahkemesi’nin 10/04/2019 tarihli ve 2019/20 sayılı kararıyla;
2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu’nun 53/Ç-1-e maddesi doğrultusunda,
Yükseköğretim Kurulu Başkanı’nın öğretim elemanları hakkında soruşturma açma
yetkisi, bilimsel özerkliği zayıflatan ve Yükseköğretim Kurulu’nun sahip olduğu
denetim yetkisini aşan yönü ile Anayasa’nın 130. ve 131. maddeleri ile bağdaşmadığı
gerekçesi ile iptal edilmiştir.
Anayasa Mahkemesi vermiş olduğu karar ile, 657 sayılı Devlet Memurları
Kanunu’nda sayılan fiillerin öğretim elemanlarına uygulanamayacağı ve Yükseköğretim
Kurulu Başkanı’nın öğretim elemanları hakkında soruşturma açamayacağı hükmüne
varmıştır. Ayrıca söz konusu iptal kararının resmi gazetede yayınlanmasından
başlayarak 9 (dokuz) ay sonra yürürlüğe girmesine karar verilmiştir. Bu itibarla,
5 Resmi Gazete, Tarih: 09/12/2016, Sayı: 29913. 6 Resmi Gazete, Tarih: 17/07/2019, Sayı: 30834.
3
17/07/2019 tarihinde resmi gazetede yayınlanan bu karar 17/04/2020 tarihinde
yürürlüğe girecek ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nda sayılan fiiller öğretim
elemanlarına uygulanamayacaktır.
Görüldüğü üzere 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu özel bir disiplin normu
olarak karşımıza çıkmakta ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’ndan usul ve esas
bakımından ayrılmaktadır. Bu sebeple 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu’nun 53.
maddesinde yer alan ilgili disiplin hükümleri tezimize konu edilmiştir.
Bilindiği üzere son yıllarda ülkemizde sıklıkla çeşitli mevzuat değişikliği
yapılmaktadır. Bu değişikliklerden biri de 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu’nun 53.
maddesinde kapsamlı bir şekilde yapılmıştır. İşte söz konusu Kanun’da yapılan yenilik
ve değişiklikler doğrultusunda, yükseköğretim personeline uygulanan disiplin
soruşturmaları yeni uygulamalar ortaya çıkmıştır. Yükseköğretim kurumlarında bu
Kanun’a göre yapılan personel disiplin soruşturmaları ve bu soruşturmalar ile ilgili
yapılan yazışmalar, yeterli mevzuat bilgisi ve tecrübesi olmayan kamu görevlileri
tarafından yapılıyor olması, disiplin suçlarının unsurlarının tespit edilmesi, bu tespit
ışığında disiplin cezasına karar verilmesi aşamasında ve disiplin cezalarının disiplin
amirince veya disiplin kurulunca uygulanmasında ciddi hatalara yol açmaktadır. Bu
hatalar sonucu verilen kararlar idare mahkemelerince bozulmakta ve yükseköğretim
kurumlarımıza maddi anlamda (avukatlık ücretleri, kırtasiye giderleri, iş yükü vs.) yük
olmaktadır. Bu Kanun çerçevesinde yükseköğretim kurumlarınca yapılan personel
disiplin soruşturmalarında nelere dikkat edilmesi gerektiği, bu Kanun’daki yeniliklerin
nasıl uygulanacağı, bu uygulamalar yapılırken (özellikle usul açısından) disiplin
soruşturmalarının sonucunun anılan Kanun’a ve Danıştay içtihatlarına uygun bir şekilde
sonuçlandırılması tezin amacını ortaya koymaktadır. Ayrıca tez çalışmamız ile, 2547
sayılı Yükseköğretim Kanunu çerçevesinde yükseköğretim kurumlarında başlatılan
personel disiplin soruşturmalarında yapılan hataların en aza indirilmesi hedeflenmiştir.
Tez çalışmamızda, Devlet yükseköğretim kurumlarında görev yapan 2914 sayılı
Yükseköğretim Personel Kanunu’nun 3. maddesinde sayılan öğretim elemanları ile 657
sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 4/A maddesinde memur kadrosunda yer alan
personel hakkında yapılan disiplin soruşturmasının usul ve esasları incelenecek olup,
657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nda sayılan sözleşmeli personel, işçiler ve vakıf
üniversiteleri personeli ile ilgili yapılan disiplin soruşturmaları ele alınmayacaktır.
4
Çalışma üç bölüm halinde hazırlanmıştır. Çalışmanın birinci bölümünde;
yükseköğretim kavramı, yükseköğretim kurumlarının hukuki yapısı ve yükseköğretim
personelinin sınıflandırılması konularına yer verilmiştir.
Çalışmanın ikinci bölümünde; 2547 sayı Yükseköğretim Kanunu’nun disiplin
hükümleri bakımından kapsamı, 2547 sayı Yükseköğretim Kanunu’nda tanımlı disiplin
amirleri, yükseköğretim kurumlarında akademik ve idari personelin disiplin
soruşturmasına başlama süreci ve disiplin soruşturması sonucunda savunma alınması
konuları incelenmiştir.
Çalışmanın üçüncü bölümünde ise; yükseköğretim kurumlarında akademik ve
idari personele uygulanan disiplin cezaları, disiplin cezası vermeye yetkili makamlar,
disiplin cezalarına karşı itiraz, disiplin cezalarına karşı yargısal süreç, disiplin
cezalarının ortadan kaldırılması konularına ve disiplin soruşturmalarında göz önünde
bulundurulması gereken tüm önemli hususlara değinilmiştir.
5
BİRİNCİ BÖLÜM
YÜKSEKÖĞRETİM KURUMLARININ HUKUKİ YAPISI VE YÜKSEKÖĞRETİM
KURUMLARI PERSONELİNİN SINIFLANDIRILMASI
1. YÜKSEKÖĞRETİM KAVRAMI
Çağdaş yaşamın temel gereksinimi olan eğitim ve eğitilme ihtiyacı insanlık
tarihi boyunca giderilmeye çalışılmış ve bu gereksinim eğitim ve öğretim kurumları
tarafından öğrenmeye eğilimli insanlara sunulmuştur. Gelişmişlik düzeyi ne olursa
olsun tüm dünya ülkeleri tarafından eğitim ve öğretime önem verilmekte ve bir sistem
üzerinde uygulanmaya çalışılmaktadır. Her ülke için eğitim ve öğretim farklı bir sisteme
oturtulmuş olsa bile, tüm ülkelerde eğitim ve öğretim sırasıyla ilköğretim, ortaöğretim
ve yükseköğretim adı verilen öğretim kademelerinden oluşmaktadır.
Ortaöğretimin amaçlarından biri yükseköğretim kademesine geçebilecek öğrenci
yetiştirmektir. Yükseköğretimde verilen eğitim ve öğretim, ortaöğretimde kazanılan
bilgi, beceri ve tecrübelere dayanmaktadır. Bu nedenle, yükseköğretim kademesine
gelmiş öğrencilerin başarıları, ortaöğretim kurumlarındaki almış olduğu eğitime
bağlıdır. Birbirlerinden ayrılmaz olan bu kademelerden ilköğretim ve ortaöğretimin
önemini göz ardı etmemekle birlikte, yükseköğretimi önemi bakımında ayrıca ele almak
gereklidir.
Kanunlarımıza göre eğitim ve öğretimin en üst seviyesini yükseköğretim
oluşturmakta ve en önemli iki işlevi, bilim üretmek ve yüksek nitelikli insan gücü yetiş-
tirmektir. Nitelikli insan gücü bir diğer adıyla beşeri sermaye ülkelerin ekonomik ve
sosyal refahının arttırılmasında çok önemli bir yere sahiptir. Bireylerin yeterli bilgi ve
becerilerle donatılarak topluma kazandırılmasında eğitim özellikle yükseköğretim en
önemli araçlardan biridir. Yükseköğretim, nitelikli insan gücünü topluma
kazandırmanın ve sosyal refahı arttırmanın yanında bireylerin elde ettiği gelir düzeyini
iyileştirmesiyle de bireysel refaha katkı sağlamaktadır. Yükseköğretimin topluma ve
6
bireylere sağladığı bu faydalar sebebiyle, yükseköğretime olan talep her geçen gün
artmaktadır.7
Yükseköğretim tüm ülkelerde olduğu gibi ülkemizde de üniversiteler tarafından
verilmektedir. 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu’nun 3/a maddesinde yükseköğretim
“Milli eğitim sistemi içinde, ortaöğretime dayalı, en az dört yarı yılı kapsayan her
kademedeki eğitim-öğretimin tümüdür.” şeklinde tanımlanmıştır.
2. YÜKSEKÖĞRETİM KURUMLARININ HUKUKİ YAPISI
Yükseköğretim kurumları, insanın ve bilgi birikiminin gelişmesinde en önemli
kaynaktır. Yükseköğretim kurumları bu niteliği ile her toplumun kültür ve mirasının bir
sonraki kuşağa aktarılmasında, araştırma ve geliştirme yolu ile insanlığa yeni bilgiler
kazandırılmasında, bireyin kendisini daha iyi tanımasında ve içinde yaşamış olduğu
topluma hizmet ve öncülük ederek yaşam düzeyinin yükselmesinde önemli rol oynar.
Üniversitelerin toplumların kültürel iletişim merkezi olma özelliği büyük önem
kazanmıştır. İnsanlığın hizmetinde olan birçok buluş, yükseköğretim kurumlarının
ürünüdür. Yükseköğretim kurumları, yalnız belli sayıda öğrenciye eğitim öğretim
vermekle kalmayıp araştırma, geliştirme ve danışmanlık faaliyetleri ile de toplumun ve
ülkelerin gelişmesine büyük katkıda bulunmaktadır.8
Üniversiteler, Anayasamızın 130. ve 131. maddeleri ile Anayasa’dan önce
çıkarılarak yürürlüğe konulan 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu’na göre
düzenlenmiştir.
Anayasamızın “Yükseköğretim Kurumları” başlıklı 130. maddesindeki
düzenlemeler şu şekildedir:
“Çağdaş eğitim-öğretim esaslarına dayanan bir düzen içinde milletin ve ülkenin
ihtiyaçlarına uygun insan gücü yetiştirmek amacı ile; ortaöğretime dayalı çeşitli
düzeylerde eğitim-öğretim, bilimsel araştırma, yayın ve danışmanlık yapmak, ülkeye ve
insanlığa hizmet etmek üzere çeşitli birimlerden oluşan kamu tüzel kişiliğine ve bilimsel
özerkliğe sahip üniversiteler Devlet tarafından kanunla kurulur.”
7 Doğan Uysal-Emel Ersun Aydemir, “Türkiye’de Yükseköğretim Kavramı ve Yükseköğretimin İstihdam
ve Ekonomiye Etkisinin Analizi”, Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 2016, S.35, s.
275-284. 8 Aydoğan Ataünal, Türkiye’de Yükseköğretim, Milli Eğitim Bakanlığı Yayınları, Ankara, 1998, s. 1.
7
“Kanunda gösterilen usul ve esaslara göre, kazanç amacına yönelik olmamak
şartı ile vakıflar tarafından, Devletin gözetim ve denetimine tabi yükseköğretim
kurumları kurulabilir.”
“Üniversiteler ve bunlara bağlı birimler, Devletin gözetimi ve denetimi altında
olup, güvenlik hizmetleri Devletçe sağlanır.”
“Yükseköğretim kurumlarının kuruluş ve organları ile işleyişleri ve bunların
seçimleri, görev, yetki ve sorumlulukları üniversiteler üzerinde Devletin gözetim ve
denetim hakkını kullanma usulleri, öğretim elemanlarının görevleri, unvanları, atama,
yükselme ve emeklilikleri, öğretim elemanı yetiştirme, üniversitelerin ve öğretim
elemanlarının kamu kuruluşları ve diğer kurumlar ile ilişkileri, öğretim düzeyleri ve
süreleri, yükseköğretime giriş, devam ve alınacak harçlar, Devletin yapacağı yardımlar
ile ilgili ilkeler, disiplin ve ceza işleri, mali işler, özlük hakları, öğretim elemanlarının
uyacakları koşullar, üniversitelerarası ihtiyaçlara göre öğretim elemanlarının
görevlendirilmesi, öğrenimin ve öğretimin hürriyet ve teminat içinde ve çağdaş bilim ve
teknoloji gereklerine göre yürütülmesi, Yükseköğretim kuruluna ve üniversitelere
Devletin sağladığı mali kaynakların kullanılması kanunla düzenlenir.”
“Vakıflar tarafından kurulan yükseköğretim kurumları, mali ve idari konuları
dışındaki akademik çalışmaları, öğretim elemanlarının sağlanması ve güvenlik
yönlerinden, Devlet eliyle kurulan yükseköğretim kurumları için Anayasada belirtilen
hükümlere tabidir.”
Anayasamızın “Yükseköğretim Üst Kuruluşları” başlıklı 131. maddesindeki
düzenlemeler şu şekildedir:
“Yükseköğretim kurumlarının öğretimini planlamak, düzenlemek, yönetmek,
denetlemek, yükseköğretim kurumlarındaki eğitim-öğretim ve bilimsel araştırma
faaliyetlerini yönlendirmek bu kurumların kanunda belirtilen amaç ve ilkeler
doğrultusunda kurulmasını, geliştirilmesini ve üniversitelere tahsis edilen kaynakların
etkili bir biçimde kullanılmasını sağlamak ve öğretim elemanlarının yetiştirilmesi için
planlama yapmak maksadı ile Yükseköğretim Kurulu kurulur.”
“Yükseköğretim Kurulu, üniversiteler tarafından seçilen ve sayıları, nitelikleri,
seçilme usulleri kanunla belirlenen adaylar arasından rektörlük ve öğretim üyeliğinde
başarılı hizmet yapmış profesörlere öncelik vermek sureti ile Cumhurbaşkanınca atanan
üyeler ve Cumhurbaşkanınca doğrudan doğruya seçilen üyelerden kurulur.”
8
“Kurulun teşkilatı, görev, yetki, sorumluluğu ve çalışma esasları kanunla
düzenlenir.”
Görüldüğü üzere Anayasamızda yükseköğretim kurumları, bilimsel çalışmaların
yapıldığı ve bilimin öğretildiği kurum olarak nitelendirilip, bilimsel ve idari özerkliğe
sahip kılınarak öteki kamu kurumlarından farklı değerlendirilmiş, öğretim elemanlarına
da kamu görevlisi olmakla birlikte genel sınıflandırma içerisinde ayrı bir yer vererek,
kendilerine özgü önem ve değerde bir meslek sınıfı olduğu değerlendirilmiştir. Öğretim
elemanlarının bu konumları dikkate alındığında bunları diğer kamu görevlileri gibi
değerlendirmek mümkün değildir.9
2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu’nun 3. maddesinde, yükseköğretim
kurumları ile ilgili geçen tanımlamalar şu şekildedir:
Yüksek teknoloji enstitüsü: ”Özellikle teknoloji alanlarında yüksek düzeyde
araştırma, eğitim-öğretim, üretim, yayın ve danışmanlık yapan, kamu tüzel kişiliğine ve
bilimsel özerkliğe sahip bir yükseköğretim kurumudur.”
Üniversite: “Bilimsel özerkliğe ve kamu tüzel kişiliğine sahip yüksek düzeyde
eğitim-öğretim, bilimsel araştırma, yayın ve danışmanlık yapan; fakülte, enstitü,
yüksekokul ve benzeri kuruluş ve birimlerden oluşan bir yükseköğretim kurumudur.”
Fakülte: “Yüksek düzeyde eğitim-öğretim, bilimsel araştırma ve yayın yapan;
kendisine birimler bağlanabilen bir yükseköğretim kurumudur.”
Enstitü: “Üniversitelerde ve fakültelerde birden fazla benzer ve ilgili bilim
dallarında lisans üstü, eğitim-öğretim, bilimsel araştırma ve uygulama yapan bir
yükseköğretim kurumudur.”
Yüksekokul: “Belirli bir mesleğe yönelik eğitim öğretime ağırlık veren bir
yükseköğretim kurumudur.”
Konservatuvar: “Müzik ve sahne sanatlarında sanatçı yetiştiren bir
yükseköğretim kurumudur.”
Meslek Yüksekokulu: “Belirli mesleklere yönelik nitelikli insan gücü
yetiştirmeyi amaçlayan, yılda iki ve ya üç dönem olmak üzere iki yıllık eğitim-öğretim
sürdüren, önlisans derecesi veren bir yükseköğretim kurumudur.”
Uygulama ve Araştırma Merkezi: “Yükseköğretim kurumlarında eğitim
öğretimin desteklenmesi amacıyla çeşitli alanların uygulama ihtiyacı ve bazı meslek
9 Tayfun Akgüner-Kahraman Berk, İdare Hukuku, Der Yayınları, İstanbul, 2017, s. 448.
9
dallarının hazırlık ve destek faaliyetleri için eğitim-öğretim, uygulama ve araştırmaların
sürdürüldüğü bir yükseköğretim kurumudur.”
Bölüm: “Amaç, kapsam ve nitelik yönünden bir bütün teşkil eden, birbirini
tamamlayan veya birbirine yakın anabilim ve anasanat dallarından oluşan; fakültelerin
ve yüksekokulların eğitim-öğretim, bilimsel araştırma ve uygulama birimidir. Anabilim
dalı ve anasanat dalları bilim ve sanat dallarından oluşur. Yükseköğretimdeki çeşitli
birimlerin ortak derslerini vermek üzere rektörlüğe bağlı bölümler de kurulabilir.”
2.1. Yükseköğretim Kurumlarının Akademik Yapılanması
2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu'nda öngörülen üniversiteye ait birimlerin
akademik yönden teşkilatlanması, işleyiş, görev, yetki ve sorumluluklarıyla, ilgili alt
birimlerin üst birimlerle olan ilişkilerini düzenlemek üzere Üniversitelerde Akademik
Teşkilat Yönetmeliği10 yürürlüğe konulmuştur. Üniversitelerin akademik yapılanmaları,
en üst makam olan rektörlükten aşağı doğru bir hiyerarşi oluşturarak, akademik
birimlerde görev yapan tüm akademik personeli kapsamaktadır.
Üniversitenin tüm birimleri ile akademik ve idari personelinin genel denetim-
gözetim görevini yapan rektör, hem akademik hem de idari yapının başı konumunda
olup, söz konusu Yönetmelik’e göre yükseköğretim kurumlarında akademik yapılanma
aşağıdaki gibi sıralanmaktadır:
Rektör
Senato
Üniversite Yönetim Kurulu
Fakülteler
Enstitüler
Yüksekokullar
Konservatuvar
Meslek Yüksekokulları
Uygulama ve Araştırma Merkezleri
Bölümler
Anabilim ve Anasanat Dalları
10 Resmi Gazete, Tarih: 18/02/1982, Sayı: 17609.
10
Bilim ve Sanat Dalları
2.2. Yükseköğretim Kurumlarının İdari Yapılanması
Yükseköğretim üst kuruluşları ile yükseköğretim kurumlarının idari teşkilatının
kuruluş ve görevlerine ilişkin esasları düzenlemek üzere Yükseköğretim Üst Kuruluşları
İle Yükseköğretim Kurumlarının İdari Teşkilatı Hakkında Kanun Hükmünde
Kararname11 yürürlüğe konulmuştur. Üniversitelerin idari yapılarında hiyerarşik olarak
en üst yönetici genel sekreter olarak belirtilmektedir. Genel sekreter, üniversite idari
teşkilatının başıdır ve bu teşkilatın çalışmasından Rektöre karşı sorumludur.
Yükseköğretim kurumlarındaki idari yapılanmayı aşağıdaki gibi sıralanmıştır:
Genel Sekreterlik
Yapı İşleri ve Teknik Daire Başkanlığı
Personel Daire Başkanlığı
Komptrolörlük (İdari ve Mali İşler) Daire Başkanlığı
Öğrenci İşleri Daire Başkanlığı
Sağlık, Kültür ve Spor Daire Başkanlığı
Kütüphane ve Dokümantasyon Daire Başkanlığı
Bilgi İşlem Daire Başkanlığı
Hukuk Müşavirliği
Destek Hizmetleri Daire Başkanlığı
Üniversite Hastanesi Başmüdürlüğü
Fakülte, Enstitü ve Yüksekokul Sekreterleri
3. YÜKSEKÖĞRETİM PERSONELİNİN SINIFLANDIRILMASI VE
NİTELİĞİ
“Sınıflandırma, devlet kamu hizmetleri görevlerini ve bu görevlerde çalışan
Devlet memurlarını görevlerin gerektirdiği niteliklere ve mesleklere göre sınıflara
ayırmaktır. Diğer bir ifadeyle sınıflandırma, görev ve personel esas alınarak, hizmet
11 Resmi Gazete, Tarih: 21/11/1983, Sayı: 18228.
11
birimlerini bir grupta toplamaktır. Sınıf, ortak eğitim ve meslek niteliklerine sahip olan
kamu görevlisi grubudur. Hiçbir memur sınıfının dışında çalıştırılamayacağına göre,
ortak yetişme ve aynı nitelikleri gerektiren mesleklerin bir “sınıf” oluşturması esastır.”12
Bilindiği üzere yükseköğretim kurumlarında farklı kadro ve unvanlarda kamu
personeli görev yapmaktadır. Yükseköğretim kurumlarında görev yapan kamu
personeline uygulanacak olan disiplin hükümlerinin bulunduğu kadro ve unvanına göre
farklılık göstereceği göz önüne alındığında, Yükseköğretim kurumlarında görev yapan
kamu personelinin hangi sınıflandırılmaya tabi tutulduğunu açıklamak çalışmamız
açısından faydalı olacaktır.
3.1. Akademik Personel
Yükseköğretim kurumlarında akademik personel olarak çalışan kamu
görevlileri, 2914 sayılı Yükseköğretim Personel Kanunu’nun13 3. maddesine göre
öğretim elemanları olarak sınıflandırılmıştır. Bu sınıflandırmaya göre;
Öğretim Üyeleri Sınıfı; Profesör, Doçent ve Doktor Öğretim Üyesi
kadrosundan oluşmaktadır.
Öğretim Görevlileri Sınıfı; sadece Öğretim Görevlisi kadrosundan
oluşmaktadır.
Araştırma Görevlileri Sınıfı; sadece Araştırma Görevlisi kadrosundan
oluşmaktadır.
Görüldüğü üzere 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu’na tabi öğretim elemanları
yukarıdaki şekilde sınıflandırılmış ve anılan Kanun’un 53. maddesindeki disiplin
hükümlerine tabi tutulmuştur.
3.2. İdari Personel
657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 4. maddesine göre,“kamu hizmetleri;
memurlar, sözleşmeli personel ve işçiler eliyle gördürülür.” Böylece yükseköğretim
12 Bahtiyar Akyılmaz, Murat Sezginer, Cemil Kaya, Türk İdare Hukuku, Seçkin Yayıncılık, Ankara,
2016, s. 651-652. 13 Resmi Gazete, Tarih: 13/10/1983, Sayı: 18190.
12
kurumlarında idari personel olarak çalışan kamu görevlileri memur, sözleşmeli personel
ve işçi şeklinde istihdam edilmektedir.
657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 36. maddesine göre, “ bu Kanun’a tabi
kurumlarda çalıştırılan memurlar sınıflandırılmaya tabi tutulmuşlardır. Bu
sınıflandırmaya aşağıdaki şekildedir;
Genel İdari Hizmetler Sınıfı
Teknik Hizmetler Sınıfı
Sağlık Hizmetleri ve Yardımcı Sağlık Hizmetleri Sınıfı
Eğitim ve Öğretim Hizmetleri Sınıfı
Avukatlık Hizmetleri Sınıfı
Din Hizmetleri Sınıfı
Emniyet Hizmetleri Sınıfı
Jandarma Hizmetleri Sınıfı
Sahil Güvenlik Hizmetleri Sınıfı
Yardımcı Hizmetler Sınıfı
Mülki İdare Amirliği Hizmetleri Sınıfı
Milli İstihbarat Hizmetleri Sınıfı”
Tüm bu hizmet sınıflarında görev yapan kamu çalışanları, farklı kadro ve
unvanlar adı altında memur olarak tanımlanmıştır.
Yükseköğretim Kurumlarında genel olarak genel idari hizmetler sınıfı, teknik
hizmetler sınıfı, sağlık hizmetleri ve yardımcı sağlık hizmetleri sınıfı, avukatlık
hizmetleri sınıfı ve yardımcı hizmetler sınıfı bulunmakta olup, bu sınıflarda çeşitli kadro
ve unvanlarla görev yapılmaktadır. Örneğin fakülte sekreteri ve bilgisayar işletmeni gibi
kadrolarda bulunan memurlar genel idari hizmetler sınıfında, hemşireler sağlık
hizmetleri ve yardımcı sağlık hizmetleri sınıfında, mühendisler teknik hizmetler
sınıfında görev yapmaktadırlar.
13
İKİNCİ BÖLÜM
YÜKSEKÖĞRETİM KURUMLARINDA AKADEMİK VE İDARİ PERSONELE
DİSİPLİN SORUŞTURMASI AÇILMASI
1. 2547 SAYILI YÜKSEKÖĞRETİM KANUNU’NUN DİSİPLİN HÜKÜMLERİ
BAKIMINDAN KAPSAMI
Yukarıda sınıflandırması yapılan yükseköğretim kurumları personeli olan
öğretim elemanları, 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu’na tabi olduğundan, bu öğretim
elemanları hakkında anılan Kanun’un 53. maddesindeki disiplin hükümlerine göre işlem
yapılacaktır.
Ancak yükseköğretim kurumlarında 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’na
göre görev yapan memurlar için durum biraz farklıdır. Şöyle ki;
657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 1. maddesi kapsam maddesi olarak
düzenlenmiş olup bu maddeye göre; “Bu Kanun, Genel ve Katma Bütçeli Kurumlar, İl
Özel İdareleri, Belediyeler, İl Özel İdareleri ve Belediyelerin kurdukları birlikler ile
bunlara bağlı döner sermayeli kuruluşlarda, kanunlarla kurulan fonlarda, kefalet
sandıklarında veya Beden Terbiyesi Bölge Müdürlüklerinde çalışan memurlar hakkında
uygulanır.”
Yine aynı Kanun’un aynı maddesinin 3. fıkrasında ise, “Anayasa Mahkemesi
üye ve yedek üyeleri ile raportörleri; hâkimlik ve savcılık mesleklerinde veya bu
mesleklerden sayılan görevlerde bulunanlar, Danıştay ve Sayıştay meslek mensupları ve
Sayıştay savcı ve yardımcıları, Üniversitelerin, İktisadi ve Ticari İlimler
Akademilerinin, Devlet Mühendislik ve Mimarlık Akademilerinin, Devlet Güzel
Sanatlar Akademilerinin, Türkiye ve Orta-Doğu Amme İdaresi Enstitüsünün öğretim
üye ve yardımcıları, Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası üyeleri, Genelkurmay
Mehtaran Bölüğü Sanatkarları, Devlet Tiyatrosu ile Devlet Opera ve Balesi ve Belediye
Opera ve tiyatroları ile şehir ve belediye konservatuvar ve orkestralarının sanatkar
memurları, uzman memurları, uygulatıcı uzman memurları ve stajyerleri; Spor-Toto
Teşkilatında çalışan personel; subay, astsubay, uzman jandarma, uzman erbaş ve
sözleşmeli erbaş ve erler ile Emniyet Teşkilatı mensupları özel kanunları hükümlerine
tabidir.” denmektedir.
14
657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 125. maddesinin 6. fıkrasına göre,
“Özel kanunların disiplin suçları ve cezalarına ilişkin hükümleri saklıdır.” Bu nedenle,
bu Kanun’da yer alan disiplin hükümlerinin hangi memurlar hakkında uygulanıp
hangilerine uygulanmayacağını, bu Kanun’un 1. maddesi ışığında tespit etmek
gerekmektedir.
Özel kanunlarında farklı bir hüküm düzenlenmemesi şartıyla, 657 sayılı Devlet
Memurları Kanunu’nun 1. maddesinde sayılan kurum ve kuruluşlarda çalışan memurlar
657 sayılı Kanun’un disiplin cezalarını düzenleyen hükümlerine tabidirler. Bu
Kanun’un 125. maddesinin 6. fıkrasında yer alan hüküm gereği, özel kanunlarında
disiplin suç ve cezalarına ilişkin hüküm bulunan kurum ve kuruluşlarda görevli
memurlar bu özel hükümlere tabidirler.14
Böylece bu Kanun’un 1. maddesinin 3. fıkrasında sayılan kurum ve kuruluşlarda
görevli memurlar 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’na tabi olmadıklarından bu
Kanun’daki disiplin hükümlerinin de bunlar hakkında uygulanma olanağı
bulunmamaktadır. Ancak bu kurum ve kuruluşların özel yasalarında 657 sayılı Devlet
Memurları Kanunu’na göndermede bulunuyorsa, yalnız göndermede bulunulan
hükümler uygulanabilecektir.
Örneğin; “Bu Kanun’da hüküm bulunmayan hallerde genel hükümler uygulanır”
veya “Bu Kanun’da hüküm bulunmayan hallerde 657 sayılı Devlet Memurları
Kanunu’nun disipline ilişkin hükümleri uygulanır” şeklinde gönderme yapıldığı
takdirde genel kanun olması sebebiyle, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu
hükümlerine göre işlem yapılır.
Özel kanun olan 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu’nda da benzer bir durum
vardır. Anılan Kanun’un 53/b-1, 53/b-2, 53/b-3, 53/b-4, 53/b-6 maddelerinde, “657
sayılı Devlet Memurları Kanunu’ndaki fiillere ilave olarak bu Kanun kapsamındaki
kamu görevlileri için uyarma, kınama, aylıktan veya ücretten kesme, kademe
ilerlemesinin durdurulması ve kamu görevinden çıkarma cezalarını gerektiren fiiller
şunlardır” denilerek, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’na kısmi göndermede
bulunulmuş olup, yukarıda da bahsedildiği gibi sadece göndermede bulunulan hükümler
uygulanacaktır.
14 Kemal Gözler, İdare Hukuku, Ekin Kitapevi, Bursa, 2019, c.2, s. 789; Danıştay 12. Dairesi’nin
21/11/2000 tarihli ve E. 2000/958, K. 2000/4088 sayılı kararı, Danıştay Dergisi (DD), S. 105, s. 601.
15
Ancak, 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu’nun 53/b-1, 53/b-2, 53/b-3, 53/b-4,
53/b-6 maddelerinde, “657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’ndaki fiillere ilave olarak”
ibaresi, Anayasa Mahkemesinin 10/04/2019 tarihli ve 2019/20 sayılı kararıyla15;
“Öğretim elemanı, memur ve diğer personelden oluşan yükseköğretim kurumları kamu
personeline ilişkin disiplin kuralları öngörülürken kanun koyucu tarafından bunlar
arasında görevin niteliğinden kaynaklanan ve Anayasa tarafından öngörülen ayrım ve
farklılıkların dikkate alınmayarak öğretim elemanları ile memur ve diğer personelin
tümüyle aynı kurallara tabi kılınması ve dava konusu ibareler yoluyla öğretim
elemanlarının disiplin sorumluluğu kapsamına 657 sayılı Kanun’da sayılan fiillerin
tamamının dâhil edilmesi, Anayasa’da bu kişiler için öngörülen güvencelerle
örtüşmediği gibi gerek uygulayıcılar gerekse disiplin kurallarının muhatapları yönünden
birtakım belirsizliklere de yol açtığından dava konusu kuralların Anayasa’nın 2., 27. ve
130. maddeleriyle bağdaşmadığı” gerekçesi ile iptal edilmiştir.
Görüldüğü üzere Anayasa Mahkemesi vermiş olduğu karar ile, 657 sayılı Devlet
Memurları Kanunu’nda sayılan fiillerin öğretim elemanlarına uygulanamayacağı
hükmüne varmıştır. Ayrıca söz konusu iptal kararının resmi gazetede yayınlanmasından
başlayarak 9 (dokuz) ay sonra yürürlüğe girmesine karar verilmiştir. Bu itibarla,
17/07/2019 tarihinde resmi gazetede yayınlanan bu karar 17/04/2020 tarihinde
yürürlüğe girecek ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nda sayılan fiiller öğretim
elemanlarına uygulanamayacaktır.
Anayasa Mahkemesinin bu kararı üzerine kanun koyucu tarafından, bu dokuz
aylık dilim içerisinde 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu’nun 53/b-1, 53/b-2, 53/b-3,
53/b-4, 53/b-6 maddelerine, öğretim elamanlarının haklarını açıkça koruyacak
“üniversite özerklik ilkesi” kapsamında yeni fiiller eklenerek, anılan Kanun’un disiplin
hükümleri üzerinde gerekli düzenleme yapılacaktır.16
Yine 2914 sayılı Yükseköğretim Personel Kanunu’nun 20. maddesinde, “Bu
Kanunda hüküm bulunmayan hallerde 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu ile 657 sayılı
Devlet Memurları Kanunu hükümleri uygulanır.” ifadesi yer almaktadır. Ancak anılan
Kanun’un 1. maddesinde Kanun’un amacı, “4/11/1981 tarih ve 2547 sayılı
Yükseköğretim Kanununda yer alan öğretim elemanları tanımına giren personeli
sınıflandırmak, aylıklarını ve ek göstergelerini düzenlemek, derece yükseltilmesi ve
15 Resmi Gazete, Tarih: 17/07/2019, Sayı: 30834. 16 Akgüner, Berk, a.g.e., s. 444.
16
kademe ilerlemesinin şekil ve şartları ile, sosyal haklardan yararlanma, ek ders ücreti,
üniversite, idari görev ve geliştirme ödeneklerinin miktarını tespit etmek, emekli ve
yabancı öğretim elemanlarının sözleşmeli olarak çalıştırılma usul ve esaslarını
belirlemektir.” ifadeleri ile açıklanmış ve bu ifadelerden anlaşılacağı üzere, öğretim
elemanlarına uygulanacak disiplin hükümleri dışındaki diğer çeşitli özlük haklarını
belirlemek amacıyla yürürlüğe konulmuş bir Kanun olduğu karşımıza çıkmaktadır. Bu
sebeple disiplin hükümleri dışındaki özlük hakları ile ilgili 2914 sayılı Yükseköğretim
Personel Kanunu’nda hüküm bulunmayan durumlarda, 2547 sayılı Yükseköğretim
Kanunu ile 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu hükümleri uygulanacaktır. 2914 sayılı
Yükseköğretim Personel Kanunu’nda disiplin hükümleri bulunmadığı gerekçesi ile 657
sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun disiplin hükümlerine uygulamak, usul açısından
yanlış bir uygulama olacaktır. Kaldı ki, 2547 Yükseköğretim Kanunu’nun 53.
maddesinde akademik ve idari personel ile ilgili disiplin hükümleri yer almakta ve
anılan personele bu hükümler uygulanmaktadır.
2. 2547 SAYILI YÜKSEKÖĞRETİM KANUNU’NDA TANIMLI DİSİPLİN
AMİRLERİ
2547 Sayılı Yükseköğretim Kanunu’nun 53/a maddesinde disiplin amirleri,
“Yükseköğretim Kurulu Başkanı üst kuruluşlar, rektörler ve bağımsız vakıf meslek
yüksekokulu müdürlerinin ve 53/Ç maddesinin birinci fıkrasının (e) bendinde yer alan
fiillerle ilgili olarak öğretim elemanlarının; rektör, üniversitenin; bağımsız vakıf meslek
yüksekokulu müdürü, bağımsız vakıf meslek yüksekokulunun; dekan, fakültenin;
enstitü ve yüksekokul müdürleri, enstitü ve yüksekokulların; kadrosu bulunan uygulama
araştırma merkezi ile bağımsız enstitü müdürleri, uygulama araştırma merkezi ile
enstitünün; bu birimlerin genel sekreter veya sekreterleri de bağlı birim personelinin
disiplin amirleridir” şeklinde tanımlanmıştır.
Disiplin amirlerinin kimler olduğu ile ilgili tanımlama yapılan bu maddeyi biraz
açacak olursak;
Yükseköğretim Kurulu Başkanı; üst kuruluşlar, üniversite rektörleri, bağımsız
vakıf meslek yüksekokulu müdürleri ile aylıktan veya ücretten kesme, kademe
ilerlemesinin durdurulması veya birden fazla ücretten kesme, üniversite öğretim
17
mesleğinden ve kamu görevinden çıkarma cezaları gerektiren fiillerle ilgili olarak
öğretim elemanlarının,17
Rektör; sorumlu olduğu üniversitede görev yapan tüm idari ve akademik
personelin,
Dekan; sorumlu olduğu fakültede görev yapan tüm idari ve akademik
personelin,
Enstitü Müdürü; sorumlu olduğu enstitüde görev yapan tüm idari ve akademik
personelin,
Yüksekokul Müdürü; sorumlu olduğu yüksekokulda görev yapan tüm idari ve
akademik personelin,
Genel Sekreter; Üniversite merkez örgütü idari personelinin,
Fakülte Sekreteri; sorumlu olduğu fakültede görev yapan tüm idari personelin,
Enstitü Sekreteri; sorumlu olduğu enstitüde görev yapan tüm idari personelin,
Yüksekokul Sekreteri; sorumlu olduğu yüksekokulda görev yapan tüm idari
personelin, disiplin amiridir.
“Yukarıda belirtilen disiplin amirlerinin yardımcıları (Rektör Yardımcıları,
Dekan Yardımcıları, Yüksekokul Müdür Yardımcıları, Enstitü Müdür Yardımcıları ve
Genel Sekreter Yardımcıları) ile disiplin amiri olarak sayılmayan (Daire Başkanı,
Koordinatör, Bölüm Başkanı gibi) yöneticiler disiplin soruşturması açamazlar. Bu
kişiler, disiplin soruşturmasına konu olacak bir fiili öğrendiklerinde durumu en kısa süre
içinde sıralı disiplin amirine bildirmelidir. Ancak disiplin amirlerine vekâlet eden
vekiller, vekâlet dönemi ile sınırlı olmak üzere disiplin amiri yetkisine sahiptir.”18
17 Yükseköğretim Kurulu Başkanı’na öğretim elemanları hakkında soruşturma açma yetkisi tanıyan dava
konusu kuralın, bilimsel özerkliği zayıflatan ve Yükseköğretim Kurulu’nun sahip olduğu denetim
yetkisini aşan yönü ile Anayasa’nın 130. ve 131. maddeleri ile bağdaşmadığı gerekçesi ile, Anayasa
Mahkemesinin 10/04/2019 tarihli ve 2019/20 sayılı kararıyla iptal edilmiştir. Resmi Gazete, Tarih:
17/07/2019, Sayı: 30834. Anayasa Mahkemesi’nin bu kararı, Yükseköğretim Kurulu Başkanı’nın öğretim
elemanlarına disiplin amiri sıfatıyla soruşturma açamayacağı ve Yükseköğretim Kurulu Başkanı’nın,
öğretim elemanlarının disiplin amiri olamayacağı anlamı taşımaktadır. 18 Çankaya Üniversitesi Personel Daire Başkanlığı, “Personel Disiplin Soruşturması Kılavuzu”,
http://pdb.cankaya.edu.tr/wp-content/uploads/sites/8/2018/04/REV.03-%C3%87ANKAYA-
%C3%9CN%C4%B0VERS%C4%B0TES%C4%B0-D%C4%B0S%C4%B0PL%C4%B0N-
SORU%C5%9ETURMA-KILAVUZU-PERSONEL.pdf, (22/07/2019).
18
3. YÜKSEKÖĞRETİM KURUMLARINDA AKADEMİK VE İDARİ
PERSONELİN DİSİPLİN SORUŞTURMASINA BAŞLAMA SÜRECİ
Fransızca “dicipline” kökenli bir sözcük olan disiplin kelimesi, dilimize
Fransızcadan geçmiştir. Türk Dil Kurumu disiplin kelimesini, “Bir topluluğun
yasalarına ve düzenle ilgili yazılı ya da yazısız kurallarına titizlik ve özenle uyması
durumu, sıkıdüzen, zapturapt” ve “kişilerin içinde yaşadıkları topluluğun genel düşünce
ve davranışlarına uymalarını sağlamak amacıyla alınan önlemlerin bütünü” şeklinde
tanımlanmaktadır.19
Günümüzde yürürlükte olmayan cumhuriyet döneminin ilk memur kanunu olan
788 sayılı Memurin Kanunu’nda20 disiplin terimi yerine “inzibati” terimi kullanılmıştır.
Türk Dil Kurumu inzibati kelimesini, “Sıkı düzeni sağlayıcı, düzene bağlayıcı, insan
davranışlarını sınırlayıcı, düzenleyici, baskı altına alıcı” şeklinde tanımlamaktadır.21
Bireyin davranış ve hareketlerini kendi kendine kontrol altına almasını ifade
eden ve önleyici bir tedbir olarak kullanılan disiplin terimi, hukuksal olarak
gerçekleştirilmesi istenilmeyen bir fiilin sonucunda uygulanan yaptırımı da ifade
etmektedir.22 Bir başka tanıma göre disiplin, yönetim düzeni içerisinde yer alan kişilerin
kanunlara ve kurallara uyması ve belli bir yol izleyen bilgi ve becerilerin tümünü ifade
etmektedir.23 Bu anlamda disiplin, örgüt içinde düzenin ve örgüt hizmetlerinin en iyi bir
şekilde yürütülmesi ve başarının sağlanmasında kullanılan etkili bir araç olarak
tanımlanmaktadır.24
Kamu disiplini ise; kamu kurum ve kuruluşlarında kanun, tüzük ve yönetmelik
hükümlerine aykırı tutum ve davranışların kontrol altına alınarak, kurum içi düzenin
sağlanması yoluyla kamu hizmetlerinin etkili ve verimli olarak yürütülmesi olarak
tanımlanabilir.25
19 Türk Dil Kurumu, http://www.tdk.gov.tr/index.php?option=com_gts&arama=gts&guid=T
DK.GTS.5bdc0135b3c9f5.52873783, (02/11/2018). 20Resmi Gazete, Tarih: 31/03/1926, Sayı: 336. 21 Türk Dil Kurumu, http://www.tdk.gov.tr/index.php?option=com_gts&arama=gts&guid=T
DK.GTS.5bdc0135b3c9f5.52873783, (15/07/2019). 22 Akgüner, Berk, a.g.e., s. 721; Selman Sacit BOZ, “Memur Disiplin Hukukuna Hâkim Olan Temel
İlkler”, Selçuk Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi (SÜHFD), 2017, c. 25, S.2, s. 18. 23 Ahmet Taşkın, Kamu Görevlileri Disiplin Hukuku, Seçkin Yayıncılık, Ankara, 2006, s. 121. 24 Tiran GENÇ, “Kamu Yönetiminde Disiplin”, Türk İdare Dergisi (TİD), 1990, S. 389, s. 3. 25 Taşkın, a.g.e., s. 122; Ali D. Ulusoy, İdari Yaptırımlar, Onikilevha Yayıncılık, İstanbul, 2013, s. 149.
19
Disiplin kavramı işlevine göre “otokratik disiplin” ve “demokratik disiplin”
olmak üzere ikiye ayrılabilir. Disiplin sisteminin işlevi bastırıcılık taşıyorsa bu disiplin
türüne “otokratik disiplin” adı verilirken, disiplinin sisteminin işlevi, bastırıcı değil de
yapıcı bir anlayış doğrultusunda hareket ediyorsa bu disiplin türüne de “demokratik
disiplin” adı verilmektedir. Ülkemizdeki Devlet memurluğu sisteminde bu işlevlerden
hangisinin esas alındığına bakılırsa, karma bir sistemden söz edilebilir. Çünkü
kanunlardaki “zorunluluk”, “yasaklama” vb. gibi ifadeler her ne kadar “bastırıcılık”
işlevine işaret etse de, verilen disiplin cezalarının memurun davranışlarına da bakılarak
belli bir süre sonra özlük dosyasından silinebilmesi “yapıcı” işleve yönelik olduğu
sonucunu doğurur ki, bu da karma bir sistemin uyguladığını gösterir.26
Kelime olarak disiplin suçu, eğitim ve iş hayatında bir kimsenin disiplin
yönetmeliğine aykırı davranmasıdır.27 657 Sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 124.
maddesinin 2. fıkrasında, “Kamu hizmetlerinin gereği gibi yürütülmesini sağlamak
amacı ile kanunların, Cumhurbaşkanlığı kararnamelerinin ve yönetmeliklerin Devlet
memuru olarak emrettiği ödevleri yurt içinde veya dışında yerine getirmemek,
uyulmasını zorunlu kıldığı hususları yapmamak, yasakladığı işleri yapmak” disiplin
suçu olarak tanımlanmıştır.
Disiplin suçu kavramı ile ilgili doktrinde birden çok tanımlama yapılmıştır.
Disiplin suçu, memurun göreviyle ilgili kusurlu bir fiil işlemesidir.28 Diğer bir tanımla,
kamu kurumlarında verilen hizmetlerin yerine getirilmesine ve kurum düzeninin
sağlanmasına yönelik olarak mevzuat hükümlerinde öngörülen ve ihlali disiplin cezası
yaptırımına bağlanan fiillerin işlenmesidir.29
Tanımlardan da anlaşılacağı üzere, disiplin suçu memurun kusurlu davranışı ile
ortaya çıkmaktadır. Disiplin suçu bilerek ve istenerek (kast) gerçekleştirilebildiği gibi,
dikkatsiz ve özensiz (taksir) davranma sonucu da ortaya çıkabilir.30
Disiplin suçunun ne olduğu, disiplin suçu işlendiği zaman yaptırımının ne
olduğunu bilmek kamu personelinin en önemli sorumluluklarından biridir. Kanunlarda
açıkça yazan disiplin hükümlerini bilmemek, ceza hukukunun önemli ilkelerinden birisi
26 Gözler, a.g.e., s. 772; Taşkın, a.g.e., s. 121-122. 27 Türk Dil Kurumu, http://www.tdk.gov.tr/ /index.php?option=com_gts&arama=gts&guid=
TDK.GTS.5be43a952b3223. 27901790, (08/11/2018). 28 Kemal Gözler, İdare Hukuku, Ekin Kitapevi, Bursa, 2003, c.2, s. 686. 29 Mehmet Sağlam, Türk Personel Hukukunda Disiplin Suç Ve Cezalarına İlişkin Esaslar Ve
Uygulanması, Mahalli İdareler Derneği Yayını, Ankara, 2003, s. 6. 30 Taşkın, a.g.e., s. 192.
20
olan kanunu bilmemek mazeret sayılmaz ilkesine aykırı bir durumdur. Söz konusu ilke,
5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun31 4. maddesinde “ceza kanunlarını bilmemek
mazeret sayılmaz” şeklinde ifade edilmiştir. Ceza hukukunda olduğu gibi disiplin
hukukunda da kanunu bilmemek mazeret sayılmaz ilkesi geçerlidir.
Anayasamızın 89. maddesi gereğince, kanunların yürürlüğe girebilmesi için
Resmi Gazete’de yayımlanması gerektiği gibi, 124. maddesinin 2. fıkrasında da “hangi
yönetmeliklerin Resmi Gazete’de yayımlanacağının kanunla belirleneceği” belirtilmiş
ve uygulamaya yönelik olarak 3011 sayılı Resmi Gazete’de Yayımlanacak Olan
Yönetmelikler Hakkında Kanun32 ile “Cumhurbaşkanlığı, bakanlıklar ve kamu tüzel
kişilerinin; işbirliğine, yetki ve görev alanlarına ait hükümleri düzenleyen, kamu
personeline ait genel hükümleri kapsayan ve kamuyu ilgilendiren yönetmeliklerin
Resmi Gazete’de yayımlanması” zorunluluğu getirilmiştir.
Toplumsal düzen ve idarenin işleyişi ile ilgili olan ve kişilere yönelik hak ve
yükümlülükler ile ilgili yasal düzenlemeler, yetkili makamlarca çıkarılan kanun, kanun
hükmünde kararname ve yönetmelikler Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe
girmektedir. Bu sebeple Resmi Gazete aracılığıyla yürürlüğe giren hukuksal mevzuatı
bilmemek gibi bir mazeretin kabul edilmesi mümkün değildir.
Söz konusu ilke doğrultusunda usulüne uygun olarak yürürlüğe giren bir
mevzuat hükmünde yer alan hak ve yükümlülüklerin kamu görevlileri tarafından
bilindiği kabul edilir.33 Bu açıdan bir kamu görevlisinin işlediği fiilin ya da sergilediği
davranışın haksızlık teşkil ettiği, bu fiil ve davranışlarla kurum düzeninin bozulduğunu
bilmediği ve bilebilecek konumda olmadığı iddiası kabul edilemez.34
Kamu görevlisinin disiplin suçu işlediği iddiası; ihbar, şikâyet, hiyerarşik
denetim esnasında amirin tespiti, merkezi denetim sırasında müfettişlerin ortaya
çıkarması, başka kurumların haber vermesi ve medyada yapılan yayınlarla öğrenme gibi
yöntemlerle tespit edilebilir.35
31 Resmi Gazete, Tarih: 12/10/2004, Sayı: 25611. 32 Resmi Gazete, Tarih: 01/06/1984, Sayı: 18418. 33 Cemil Kaya, “Memur Disiplin Suç ve Cezalarına ve Disiplin Soruşturmasına Hâkim Olan Temel
İlkler”, Amme İdaresi Dergisi (AİD), 2005, c. 38, S.2, s. 68. 34Boz, a.g.m., s. 23. 35 Oğuz Sancakdar, Eser Us, Mine Kasapoğlu Turhan, Lale Burcu Önüt, Serkan Seyhan, İdare Hukuku
Teorik Çalışma Kitabı, Seçkin Yayıncılık, Ankara, 2018, s. 445; A. Alper Durmuş, Memur Disiplin
Hukuku, Adalet Yayınevi, Ankara, 2014, s. 132.
21
657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 124. maddesinin 2. fıkrasında disiplin
cezaları; “Kamu hizmetlerinin gereği gibi yürütülmesini sağlamak amacı ile kanunların,
Cumhurbaşkanlığı kararnamelerinin ve yönetmeliklerin Devlet memuru olarak emrettiği
ödevleri yurt içinde veya dışında yerine getirmeyen, uyulmasını zorunlu kıldığı
hususları yapmayan, yasakladığı işleri yapan devlet memurlarına işlediği fiilin
durumuna göre verilecek cezalar” olarak tanımlanmıştır.
Kamu çalışanı, kamu hizmetini yürüttüğü kurumun düzenine uymadığı takdirde,
kurum yönetimi hiyerarşi düzeni içinde kişinin yaptığı fiile karşılık olarak yaptırımda
bulunması disiplin cezası olarak adlandırılır.36
Doktrinde disiplin cezaları üzerine faklı tanımlamalar yapılmıştır. Pınar’a göre
disiplin cezası; kamu hizmetlerinin yürütülmesi ve kamu yararının devamlılığının
sağlanması amacıyla, kamu görevlileri için görev, yetki ve sorumlulukları bakımından
yasal olarak uygulanan yaptırımlardır.37 Sağlam’a göre; kamu kurumunda
gerçekleştirilen idari işlemlerin korunmasını ve düzenli bir şekilde devam etmesini
amaçlayan idari işlemlerdir.38
Anayasamızın 38. maddesinin 9. fıkrasında, “İdare, kişi hürriyetinin kısıtlanması
sonucunu doğuran bir müeyyide uygulayamaz.” denilmektedir. “O nedenle idare,
kişinin hayatına (Anayasa, m.17) veya mal varlığına (m.35) veya Anayasanın koruması
altında bulunan herhangi bir hürriyetine dokunan tarzda bir disiplin cezası veremez.
Örneğin idarenin hapis cezası veya para cezası gibi bir disiplin ceza vermesi mümkün
değildir. Disiplin cezası memurun hürriyetine veya mal varlığına bir zarar vermez;
sadece onun kariyerine ve görevinden kaynaklanan haklarına bir zarar verir. Disiplin
cezası maddi (örneğin maaş kesimi) veya manevi (örneğin uyarı veya kınama) sonuçlar
doğurabilir. Dolayısıyla disiplin cezalarının mesleki nitelikte cezalar olduğunu
söyleyebiliriz.”39
Tanımlarda da görüldüğü üzere disiplin cezaları, kamu kurum ve kuruluşlarında
verilen hizmetlerin etkin, verimli, kesintisiz ve doğru bir şekilde devam ettirilebilmesi
için kamu çalışanlarına uygulanmak üzere ve onların belli bir düzen içinde çalışmalarını
sağlamaya yönelik kanun ve yönetmeliklerle getirilen yaptırımların tümüdür.
36 Taşkın, a.g.e., s. 192. 37 İbrahim Pınar, 4483 sayılı Kanuna Göre Memur Suçlarında İdari ve Adli Soruşturma Usulleri, Seçkin
Yayınevi, Ankara, 2003, s. 705. 38 Sağlam, a.g.e., s. 16. 39 Gözler, a.g.e., s. 775-776.
22
Bir kamu çalışanına disiplin cezası verilebilmesi için suç sayılan fiilin sübut
bulması şart olup, fiilin varlığı sabit olmadan hiçbir disiplin mercii tarafından ceza
tayinine olanak bulunmamakla birlikte, fiilin sübut bulup bulmadığı yapılacak tarafsız
bir soruşturma sonucunda ortaya çıkarılmalıdır.40
Disiplin hükümlerine aykırı fiil olduğu önceden belirlenmiş bir fiil, işlem, tutum
ya da davranışın memur tarafından işlendiğinin iddia, ihbar, şikâyet veya diğer
yöntemlerle ileri sürülmesi halinde, memurun suçla ilgi derecesini ortaya çıkarmak ve
gerçekleri objektif kriterlerle ortaya koymak amacıyla disiplin amirinin emriyle yapılan
her türlü araştırma ve inceleme işlemini disiplin soruşturması olarak tanımlamak
mümkündür.41
Kamu hizmetlerinin gereği gibi yürütülmesini sağlamak amacıyla kanunların ve
yönetmeliklerin Devlet memuru olarak emrettiği ödevleri yurt içinde veya yurt dışında
yerine getirmeyenlere, uyulması zorunlu kıldığı hususları yapmayanlara, yasakladığı
işleri yapanlara uygulanacak disiplin cezasının hukuka uygun olması ve gerçeğin
şüpheye yer vermeyecek tarzda ortaya konularak tespit edilmesi amacıyla disiplin
soruşturması yapılır.42
Bir idari yaptırım olan disiplin cezasının verilebilmesi için cezanın dayanağı
olan fiilin hiçbir şüpheye vermeyecek şekilde belirlenmesi gerekmektedir. Bu
belirlemeyi yapmak için tarafsız ve usulüne uygun olarak yapılacak olan bir soruşturma
sonucunda düzenlenen disiplin soruşturma raporu bulunmalıdır. Disiplin amirleri ve
disiplin kurulları, disiplin cezasına esas fiilin kamu personeli tarafından gerçekleştirilip
gerçekleştirilmediğini ancak bir soruşturma raporunu değerlendirerek tespit edebilecek
ve bu rapora dayalı olarak ceza tayinine gidebileceklerdir.43
“Disiplin cezası verilmesini gerektiren bir fiilin işlendiğini öğrenen disiplin
amiri yazılı olarak disiplin soruşturması başlatır.”44 Disiplin soruşturması başlatılırken;
şikâyet veya ihbar edenin isminin gizli kalması gibi bir talebi yok ise, şikâyet ya da
ihbar edenin kim olduğu, hakkında soruşturma başlatılan yükseköğretim kurumu
40 Hüsamettin Kırmızıgül, Disiplin Suç Ve Cezaları Ve Denetim Yolları, Kazancı Hukuk Yayınları,
İstanbul, 1998, s. 9. 41 Durmuş, a.g.e., s. 179. 42 Durmuş, a.g.e., s. 179. 43 Akgüner, Berk, a.g.e., s. 738; İbrahim Pınar, “Disiplin Suç ve Cezaları ve Sicil Hukuku”, Sözkesen
Matbaacılık, Ankara, 2008, s. 439; Danıştay 10. Dairesi’nin 23/11/1989 tarihli ve E. 1987/2100, K.
1989/2239 sayılı kararı, Danıştay Dergisi (DD), S. 78-79, s. 517. 44 2547 Md. 53/A-1/a.
23
personelinin nerede görev yaptığı, unvanın ne olduğu, soruşturma başlatılmasına neden
fiilin neyden ibaret olduğu, iddia edilen fiilin nerede ve ne zaman işlendiği gibi
bilgilerin soruşturma başlatma yazısında belirtilmesi gerekmektedir.45 Yine aynı şekilde
soruşturma başlatma yazısında hangi kanun uyarınca soruşturma başlatıldığı yer
almalıdır.
“Üst disiplin amirinin soruşturma açtığı veya açtırdığı disiplin olayında alt
disiplin amiri ayrıca soruşturma yapamaz veya yaptıramaz. Daha önce açılmış
soruşturma varsa bunlar üst amirin açtığı veya açtırdığı soruşturma ile birleştirilir.”46 Bu
madde görüldüğü üzere, disiplin soruşturması alt disiplin amirince başlatılacağı gibi üst
disiplin amirince de başlatılabilir. Örneğin, bir öğretim elemanı hakkında yapılan
şikâyet üzerine, şikâyet edilen öğretim elemanının görev yaptığı fakülteye bildirilmeden
üniversite rektörü tarafından soruşturma başlatılmış olabilir. Eğer ki aynı öğretim
elemanı hakkında görev yaptığı fakültedeki disiplin amirince de bir soruşturma
başlatıldı ise, bu soruşturma üniversite rektörünün başlattığı soruşturma ile birleştirilir.
Bilimsel araştırma ve yayın etiğine ilişkin ihbar ve şikâyetler ile ilgili disiplin
soruşturmasına başlama sürecinde de dikkat edilmesi gereken hususlar bulunmaktadır.
“Bilimsel araştırma ve yayın etiğine ilişkin disiplin cezası verilmesini gerektiren fiiller
açısından soruşturma başlatılmadan önce bilimsel araştırma ve yayın etiği kurullarınca
inceleme yapılması zorunludur.”47
Bilimsel araştırma ve yayın etiğine ilişkin şikâyetler öncelikle üniversitelerin
bilimsel araştırma ve yayın etiği kurullarınca gönderilmeli, anılan kurulların yapacağı
inceleme sonucu verilecek karara göre işlem tesis edilmelidir. İnceleme sonucunda
bilimsel araştırma ve yayın etiğine aykırılık tespit edilmesi durumunda, bu karar en kısa
sürede hakkında etik inceleme yapılan personelin görev yaptığı birimdeki disiplin
amirine bildirilir.
Etik ihlali iddiaları sebebiyle yükseköğretim kurumlarının etik kurullarında
gerekli inceleme yapılmadan doğrudan soruşturma başlatılması usul açısından sakat
olacaktır. 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu’nda, etik ile ilgili disiplin soruşturması
yapılmadan önce etik inceleme yapılması zorunluluk olarak ifade edilmiştir. Bazen
yükseköğretim kurumlarına diğer yükseköğretim kurumlarından etik ihlali iddiasıyla
45 Sancakdar, Us, Kasapoğlu Turhan, Önüt, Seyhan, a.g.e., s. 446. 46 2547 Md. 53/A-1/a. 47 2547 Md. 53/A-1/b.
24
ilgili bilgi ve belge gelmekte ve bunun üzerine doğrudan soruşturma başlatılmaktadır.
Bu yanlış bir uygulamadır. Eğer faklı bir yükseköğretim kurumu tarafından etik
inceleme yapılarak etik ihlal olduğu tespit edilmiş ise, personelin görev yaptığı
yükseköğretim kurumu tarafından doğrudan soruşturma başlatılabilir. Ancak hiçbir etik
inceleme yapılmadan etik ihlali iddiası üzerine disiplin soruşturması doğru bir
uygulama olmayacaktır. Örneğin, YÖK ya da ÜAK tarafından etik ihlal iddiası ile ilgili
şikâyet başvuruları Üniversitelere gönderilmektedir. Üniversiteler bu şikâyet ile ilgili
herhangi bir etik kurulun inceleme yapıp yapmadığını tespit etmeli, eğer herhangi bir
etik inceleme yapılmadı ise mutlak suretle üniversitedeki etik kurulun incelemesine
sunulmalı ve bu inceleme sonucunda etik ihlalin tespit edilmesi durumunda disiplin
soruşturmasına başlanmalıdır.
3.1. Soruşturmacı Belirleme
Kamu görevlisi hakkında şikâyete konu olan fiilin kamu görevlisi tarafından
işlenip işlenmediği, bu fiilin disiplin suçu olup olmadığı konularının belirlenmesi için
yapılan disiplin soruşturmaları soruşturmacı görevlendirilerek yapılmaktadır.48 “Disiplin
amiri soruşturmayı kendisi yapabileceği gibi soruşturmayı yapmak üzere birim
içerisinden soruşturmacı veya komisyon görevlendirebilir. Ancak zorunlu hallerde
rektörlük aracılığıyla diğer birimlerden soruşturmacı talep edilebilir.”49
Soruşturmacı görevlendirme ile ilgili Danıştay 12. Daire Başkanlığı’nın bir
kararında, “Herhangi bir fiilin işlenildiğinin öğrenilmesi halinde disiplin amirince bir
soruşturmacı atanarak ayrıntılı bir soruşturma yapılmasının sağlanması gerektiği,
soruşturmacı atanmadan ve yöntemine uygun bir soruşturma yapılmadan disiplin cezası
verilemeyeceği sonucuna varılmaktadır. Temyiz istemi ile incelenmekte olan dava
dosyasında, Vergi Dairesinde memur olan davacı hakkında Vergi Dairesi Müdür vekili
tarafından alınan savunmaya dayalı olarak verilen disiplin cezasının soruşturmanın
eksik olduğu gerekçesiyle iptal edildiği anlaşılmaktadır. Olayda bağımsız bir
48 Akyılmaz, Sezginer, Kaya, a.g.e., s. 691. 49 2547 Md.53/A-1/c.
25
soruşturmacı atanmadan ve usulüne uygun bir soruşturma yapılmadan disiplin cezası
verilmesi hukuka aykırı bulunmaktadır.”50 denilmiştir.
Danıştay’ın başka bir kararında, “Disiplin soruşturması, soruşturmacı atanarak
yapılabileceği gibi disiplin cezasını vermeye yetkili amirce de yapılabilir. Yani
mevzuatta disiplin soruşturması açılması ve disiplin cezası verilebilmesi soruşturmacı
atanmasına bağlanmamıştır. Soruşturma bilgi belge toplanarak bir olayı aydınlatmak
için yapılır. Oysa, olayda davacının derse girmediği tutanakla sabittir. Dolayısıyla
disiplin amirince, kendisine yasaca verilen yetkiye dayanılarak davacının savunması
istenilerek ceza tatbik edilmesinde mevzuata aykırılık görülmemiştir.”51 denilmiştir.
Pınar’a göre; “disiplin soruşturmasının disiplin amiri tarafından bizzat
yürütülmesi mümkün olmakla birlikte, soruşturmanın aynı zamanda disiplin cezası
vermekle de yetkili olan disiplin amiri tarafından değil, ayrıca atanacak bir soruşturmacı
tarafından yürütülüp sonuçlandırılması daha uygundur. Disiplin cezalarının idari bir
işlem niteliği taşımasına rağmen, Danıştay, ceza hukukunda hâkim olan birçok ilkeyi
disiplin suç ve cezaları alanında da uygulamaktadır. Disiplin amirinin; hem disiplin
soruşturmasını yürütmesi ve bu kapsamda delil toplaması hem de bu delilleri
değerlendirerek disiplin cezası vermesi ceza usul hukukunda hâkim olan ‘çelişme ilkesi’
ne aykırıdır. Diğer taraftan, disiplin soruşturmasının bizzat disiplin amiri tarafından
yürütülmesi halinde, ayrı bir disiplin soruşturması raporu düzenlenmesine gerek
duyulmaması ihtimali vardır. Bu durum; disiplin işleminin yargısal denetiminin sağlıklı
bir şekilde yapılmasını tehlikeye düşürdüğü gibi, disiplin amirinin objektif hareket edip
etmediği konusunda şüphelere neden olacaktır.”52
Bu değerlendirme ve bilgiler ışığında, disiplin cezasını verecek olan disiplin
amirinin disiplin soruşturmasını doğrudan kendisinin yapması, soruşturmanın
tarafsızlığı açısından çeşitli sorunlar doğuracaktır. En uygun olanı, disiplin amirinin
50 Danıştay 12. Dairesi’nin 18/11/2005 tarihli ve E. 2002/2424, K. 2005/4113 sayılı kararı,
http://emsal.danistay.uyap.gov.tr/BilgiBankasiIstemciWeb/, (28/02/2019);
Danıştay 8. Dairesi’nin 30/03/1998 tarihli ve E. 1996/807, K. 1998/1175 sayılı kararı,
http://emsal.danistay.uyap.gov.tr/BilgiBankasiIstemciWeb/, (01/03/2019). 51 Danıştay 8. Dairesi’nin 16/12/1998 tarihli ve E. 1996/1380, K. 1998/4372 sayılı kararı,
http://emsal.danistay.uyap.gov.tr/BilgiBankasiIstemciWeb/, (28/02/2019); Danıştay 10. Dairesi’nin
10/02/1992 tarihli ve E. 1991/1310, K. 1992/215 sayılı kararı, Danıştay Dergisi (DD), S. 86, s. 426;
Danıştay 8. Dairesi’nin 16/12/1998 tarihli ve E. 1996/1380, K. 1998/4372 sayılı kararı, Danıştay Dergisi
(DD), S. 100, s. 374. 52 Pınar, a.g.e., s. 441; Danıştay 12. Dairesi’nin 15/03/2011 tarihli ve E. 2008/7739, K. 2011/1108 sayılı
kararı, Danıştay Dergisi (DD), S. 126, s. 386-387.
26
birim içerisinden bir personeli veya bir komisyonu soruşturmacı olarak
görevlendirmesidir.
Ancak bazı zorunlu hallerde rektörlük aracılığıyla diğer birimlerden
soruşturmacı talep edebilmektedir. Burada bahsi geçen zorunlu hallerden kasıt;
soruşturma başlatacak birimde, hakkında soruşturma başlatılacak personelden üst veya
eşdeğer unvanda personel olmaması, soruşturması yapılacak personelin birimin diğer
personelleriyle husumetinin bulunması, soruşturmacılık görevinin birimlerdeki
personellerce istenmemesi gibi durumlardır. Bu durum rektörlük tarafından
değerlendirilir ve uygun görülen bir soruşturmacı adı soruşturma başlatacak birime
bildirilir ve rektörlükçe belirlenen kişi birim tarafından soruşturmacı olarak
görevlendirilir. Ayrıca soruşturmacı olarak görevlendirilecek personelin soruşturmaya
konu olayla ilgisinin bulunmaması, hakkında soruşturma açılanla arasında husumet
bulunmaması ve tarafsız olması gerekmektedir.53
Soruşturmacı belirlenirken dikkat edilmesi gereken diğer bir husus da,
“soruşturmacının görev ve unvanı, soruşturulanın görev ve unvanının üstünde veya
onunla aynı düzeyde olmasıdır.”54 Bu maddeden de anlaşılacağı üzere, soruşturulan
kişinin unvan ve görevi dikkate alınarak, belirlenecek soruşturmacının görev ve
unvanının soruşturulan kişinin görev ve unvanından üst ya da eşit derecede olmasına
dikkat edilmelidir.55 Örneğin, soruşturulan kişinin doçent olarak görev yapan bir
öğretim üyesi olduğunu düşünürsek, bu öğretim üyesinin soruşturmasını ancak başka bir
doçent ya da profesör görevinde olan bir personel yapabilir. Yine başka bir örnek
verecek olursak, fakülte dekanı olarak görev yapan bir profesörün soruşturmasını yine
dekan olarak görev yapan bir profesör yapabilir.56
Soruşturmacı belirlenirken dikkat edilmesi gereken diğer başka bir husus da,
“fiilin ast ile üst tarafından birlikte işlenmesi hâlinde soruşturma usulü ve disiplin cezası
verme yetkisi üste göre belirlenir.”57 Eğer ki fiili işleyen personellerin görev ve
unvanları farklı ise soruşturmacı belirlenirken üst görev ve unvanda bulunan personele
53 Akgüner, Berk, a.g.e., s. 739; Danıştay 12. Dairesi’nin 30/06/2011 tarihli ve E. 2008/4925, K.
2011/3569 sayılı kararı, Danıştay Dergisi (DD), S. 128, s. 315-316. 54 2547 Md. 53/A-1/d. 55 Akyılmaz, Sezginer, Kaya, a.g.e., s. 691. 56 Ramazan Çağlayan, İdare Hukuku Dersleri, Adalet Yayınevi, Ankara, 2018, s. 547; Danıştay İdari
Dava Daireleri Kurulu'nun 31/10/2013 tarihli ve E. 2010/1420, K. 2013/3394 sayılı kararı, Danıştay
Dergisi (DD), S. 135, s. 109-113. 57 2547 Md. 53/A-1/e.
27
göre soruşturmacı görevlendirilir. Örneğin, bir şube müdürü ile daire başkanının birlikte
işlemiş olduğu fiil üzerine başlatılacak olan soruşturmada, soruşturmacı olarak bir daire
başkanı ya da üst görev ve unvanda bulunan personelin görevlendirilmesi gerekir.
“Soruşturulanın disiplin cezası verilmesini gerektiren fiili işlediği ve disiplin
soruşturmasının başlatıldığı tarihteki görev veya unvanının farklı olması halinde disiplin
soruşturması, üst görev veya unvanı esas alınarak yürütülür.”58 Görüldüğü üzere fiil
tarihindeki görev ve unvan ile soruşturma başlatılırken sahip olunan görev ve unvanın
farklı olması soruşturmacı belirleme konusunda önem arz etmektedir. İşlenen fiil ile
soruşturmanın başlaması arasında zaman farkı olabilir. Bu zaman diliminde görev ve
unvanda bir değişiklik olması durumunda üst görev ve unvan esas alınacaktır. Örneğin,
fiil tarihinde doçent olarak görev yapan bir öğretim üyesi fiil tarihinden sonra profesör
olarak atanmış olabilir. Soruşturmanın açılacağı tarihte profesör olarak görev yapıyor
ise, soruşturma açılacak tarihteki görev ve unvanına göre soruşturmacı belirlenmeli ve
soruşturma buna göre yürütülmelidir.
Yükseköğretim kurumlarında soruşturmacı belirleme konusu her geçen gün
sorun haline gelmektedir. Disiplin amiri soruşturmacı belirlerken yukarıda yer olan
hususları her ne kadar göz önünde bulundursa da, soruşturmacılık görevi akademik ve
idari personel tarafından kabul edilmeme gibi bir eğilim göstermektedir. Bunun sebebi
ise fazladan iş yükü, disiplin soruşturması mevzuatına hâkim olunmaması,
soruşturmacılık görevinin vermiş olduğu sorumluluktan kaçınma gibi nedenlerdir.
Söz konusu sorunu ortadan kaldırmak için, yükseköğretim kurumlarında bulunan
her bir kadro ve unvan için ayrı ayrı disiplin soruşturması kurulları oluşturmak çözüm
olabilir. Örneğin üniversitelerde bulunan etik kurullar gibi. Bilindiği üzere
Üniversitelerde Sağlık Bilimleri Bilimsel Araştırma ve Yayın Etiği Kurulu, Sosyal ve
Beşeri Bilimler Bilimsel Araştırma ve Yayın Etiği Kurulu, Fen ve Mühendislik
Bilimleri Bilimsel Araştırma ve Yayın Etiği Kurulu bulunmakta ve bu kurulların bir
görevi de, etik ihlaller ile ilgili şikâyetleri inceleyip karar bağlamaktır. Şikâyet konusu
hangi bilim dalının alanına giriyorsa o bilim dalının etik kurulu incelemeyi
yapmaktadır. İşte bu mantık ile disiplin soruşturması kurulları da kurulabilir. Örneğin
profesör kadrosunda olan akademik personeller için profesörlerden oluşan bir disiplin
soruşturması kurulu oluşturulabilir. Bu kurulda sağlık bilimleri, sosyal bilimler ve fen
58 2547 Md. 53/A-1/f.
28
bilimleri alanından profesörlerin bulunması, disiplin soruşturmasının teknik boyutta bir
inceleme gerektirmesi durumunda gerekli olacaktır. Bu kurullara bir de sekreterya
kurulmalı ve soruşturma sürecindeki tüm yazışmalar bu sekreterya tarafından
yürütülmelidir. Bu şekilde doçent, doktor öğretim üyesi, öğretim görevlisi, araştırma
görevlisi kadroları ve üniversitelerde idari kadroda bulunan personel için ayrı ayrı
disiplin soruşturması kurulları oluşturulabilir. Ayrıca bu disiplin soruşturması
kurullarının her bir üyesi için idari görev ödeneğine benzer bir ödeneğin ödenmesi de
disiplin soruşturması kurullarında görev almayı cazip hale getirecektir. Disiplin
soruşturması kurullarının oluşumu, görevleri, yetkileri ve özlük hakları ile ilgili 2547
sayılı Yükseköğretim Kanunu’nda düzenleme yapılmalıdır.
3.2. Soruşturmacının Görev ve Yetkileri
Disiplin amirinin görevlendireceği soruşturmacının görev ve yetkilileri ile
soruşturma süresince soruşturmacı tarafından uygulaması gereken usul ve esaslara
aşağıda ayrıntılı olarak yer verilmiştir.
3.2.1. Soruşturmaya Başlama
Disiplin suçlarıyla ilgili soruşturma yapılmasında amaç; gerçekleşen olayın ve
kanıtlarının, disiplin suçunun işleniş koşulları, oluş biçimi, sonuçları ve ilgililerin kişisel
durumları göz önünde tutularak tarafsız bir biçimde incelenip değerlendirilmesi ve
böylece cezalandırma yönünden sağlıklı bir sonuca ulaşılmasıdır. Disiplin soruşturması
ile, disiplin suçu teşkil ettiği ileri sürülen fiil ve bu fiili işlediği iddia edilen personel
hakkında her türlü araştırma yapılmalıdır. Disiplin soruşturmasında soruşturmacı olarak
görevlendirildiğine dair görevlendirme yazısını tebliğ alan soruşturmacı, tebliğ
tarihinden itibaren soruşturmaya hemen başlar.
29
3.2.2. Soruşturma Hazırlık Tutanağı
“Soruşturma işlemleri bir tutanak ile tespit olunur.”59 Soruşturmacı ya da
soruşturma komisyonu tarafından soruşturma sürecinde yapılacak işlemler tespit
edilerek tutanak altına alınmalıdır. Bunun yanında ifade alma işlemleri soruşturmacının
belirleyeceği yer ve zamanda gerçekleşecek olması durumunda, alınacak ifadeler de
mutlak suretle tutanak altına alınmalıdır. Yine benzer işlemler tutanak altına alınarak
yapılmalıdır.60
3.2.3. Bilgi ve Belgelerin Toplanması
“Soruşturmacı, disiplin soruşturması ile ilgili bilgi ve belgeleri toplama, ifade
alma, tanık dinleme, bilirkişiye başvurma, keşif yapma, inceleme yapma, ilgili
makamlarla yazışma yetkisine haizdir.”61 “Soruşturmacının, görevlendirme kapsamında
talep ettiği bilgi ve belgeler gecikmeksizin kendisine verilir.”62
Soruşturmacı kurum içinden ya da başka bir kurumdan disiplin soruşturması
kapsamında gerekli gördüğü her türlü bilgi veya belgeyi isteyebilir. Soruşturmacının bu
talebi gecikmeksizin yerine getirilir. Disiplin soruşturmasında nadiren de olsa özellikle
teknik konularda bilirkişi incelemesine başvurulabilmektedir. Soruşturmacı gerekli
görülmesi durumunda disiplin soruşturması kapsamında bilirkişi incelemesi isteyebilir.
Yine soruşturmacı disiplin soruşturması kapsamında keşif yapma ve inceleme yapma
yetkisine sahiptir.63
3.2.4. İfadelerin Alınması
Disiplin soruşturmasında yukarıda sayılan işlemler yanında, soruşturma konusu
olayın açıklığa kavuşturulması bakımından alınacak ifadeler de büyük önem
taşımaktadır. 2547 sayılı Kanun’da açık ve kesin hüküm bulunmamakla birlikte ifade
59 2547 Md. 53/A-1/j. 60 Akgüner, Berk, a.g.e., s. 740. 61 2547 Md. 53/A-1/g. 62 2547 Md. 53/A-1/h. 63 Çağlayan, a.g.e., s. 547.
30
için çağrılacak veya yazılı ifade istenecek şikâyetçi ya da tanığa 7 (yedi) günden az
olmamak üzere süre verilir. İfadesi istenecek şikâyetçiye gönderilecek ifade istem
yazısında; şikâyetin kendisine ait olup olmadığı, soruşturmaya konu olan olayın nerede,
ne zaman ve nasıl gerçekleştiği, varsa görgü tanıklarının olup olmadığı ve varsa
soruşturma konusuna ilişkin yeni bilgi, belge ve delil olup olmadığı konularına yer
verilmelidir. Bu ifade istem yazısı, şikâyetçinin soruşturmayı açan kurumun personeli
olması durumunda, soruşturmacı tarafından şikâyetçinin görev yaptığı birim vasıtasıyla
tebliğ/tebellüğ belgesi hazırlanarak gizli kapalı zarf içerisinde tebliğ ettirilir. Daha sonra
ifade istem yazısını tebliğ eden birim, hazırlanan tebliğ/tebellüğ belgesini
soruşturmacıya gönderir. Eğer şikâyetçi soruşturmayı açan kurum dışından bir kişi ise,
soruşturmacı tarafından hazırlanan ifade istem yazısı gizli kapalı zarf içerisinde
soruşturmayı açan birim vasıtasıyla şikâyetçinin MERNİS adresine, 7201 sayılı Tebligat
Kanunu’na64 göre tebliğ mazbatalı olarak tebliğ ettirilir. Tebligat sonucunda oluşturulan
tebliğ mazbatası soruşturmayı açan birim tarafından soruşturmacıya gönderilir.
Şikâyetçi, ifadesini yazılı olarak değil de soruşturmacının belirlediği yer ve
zamanda vermek istiyor ise, belirlenen yer ve zamanda hazır bulunmalıdır. Şikâyet
evrağı kendisine gösterilerek şikâyetin ve imzanın kendisine ait olup olmadığının tespiti
yapılarak ifadesinin alınmasına başlanmalıdır. Soruşturmaya konu olan olayın nerede,
ne zaman ve nasıl gerçekleştiği, varsa görgü tanıklarının olup olmadığı ve varsa
soruşturma konusuna ilişkin yeni bilgi, belge ve delil olup olmadığı soruları sorulmalı
ve şikâyetçi tarafından verilen cevaplar hemen yazıya geçirilerek ifade tutanağı şeklinde
tutanağa bağlanmalıdır.
Şikâyet evrağında isim ve imzası bulunan kişinin bu dilekçesinin kendisine ait
olmadığı beyanında bulunması durumunda bile, hakkında isnatta bulunulan personelle
ilgili somut deliller varsa disiplin soruşturması sürdürülmelidir. Aksi halde veya
tereddüt söz konusu ise bu durum görevlendirme yapan disiplin amirine soruşturmacı
tarafından derhal yazılı olarak bildirilmeli ve alınacak emre göre işlem yapılmalıdır.65
Şikâyetçinin ifadesinden sonra tanıkların dinlenilmesine geçilmelidir. Tanığa
gönderilecek ifade istem yazılarının tebliğ edilme şekli, şikâyetçiye yapılacak tebliğ
şekliyle aynı olmalıdır. Tanık ifadelerinin yeminli olarak alınmasına dikkat edilmelidir.
64 Resmi Gazete, Tarih: 11/02/1959, Sayı: 10139. 65 Bahattin Duman, Yükseköğretim Ceza ve Disiplin Soruşturması, Seçkin Yayıncılık, Ankara, 2010, s.
162.
31
Soruşturmacı tarafından sorulan soruların cevabı, tanık tarafından yazılı olarak
soruşturmacıya yazılı ifade şeklinde gönderilebilir. Soruşturmacının belirlediği yer ve
zamanda ifade verilmek isteniyor ise, belirlenen yer ve zamanda hazır bulunulmalı ve
soruların sözlü olarak soruşturmacı tarafından sorulup, tanık tarafından verilen cevaplar
hemen yazıya geçirilerek ifade tutanağı şeklinde tutanağa bağlanmalıdır.
Daha sonra hakkında soruşturma başlatılan personelden (sanık) ifade alma
işlemine geçilmelidir. “İfade için çağrılacak veya yazılı ifade istenecek sanığa 7 (yedi)
günden az olmamak üzere süre verilir.”66 İfadesi istenecek sanığa gönderilecek ifade
istem yazısında; şikâyetçinin sanık hakkında iddia ettiği fiilin ya da fiillerin neyden
ibaret olduğu ayrıntılı olarak belirtilmeli ve şikâyetçinin iddiasını karşı bilgi, belge ve
delil olup olmadığı konularına yer verilmelidir. Yine ifade istem yazısında, süresi
içerisinde ifade vermediği takdirde mevcut bilgi, belge ve delillere göre işlem yapılacağı
sanığa ayrıca bildirilmelidir. İfade istem yazısı soruşturmacı tarafından sanığın görev
yaptığı birim vasıtasıyla tebliğ/tebellüğ belgesi hazırlanarak gizli kapalı zarf içerisinde
tebliğ ettirilir. Daha sonra ifade istem yazısını tebliğ eden birim, hazırlanan
tebliğ/tebellüğ belgesini soruşturmacıya gönderir.
Eğer sanık, ifadesini yazılı olarak değil de soruşturmacının belirlediği yer ve
zamanda vermek istiyor ise, belirlenen yer ve zamanda hazır bulunmalıdır. Şikâyetçinin
sanık hakkında iddia ettiği fiilin ya da fiillerin neyden ibaret olduğu ayrıntılı olarak
belirtilmeli ve şikâyetçinin iddiasını karşı bilgi, belge ve delil olup olmadığı soruları
sorulmalı ve şikâyetçi tarafından verilen cevaplar hemen yazıya geçirilerek ifade
tutanağı şeklinde tutanağa bağlanmalıdır.
Kimi soruşturmacıların sanığın ifadesini aldıkları ve bunu soruşturma raporunda
savunma olarak nitelendirdikleri görülmektedir. Savunma adı altında alınmış olsa dahi,
2547 sayılı Kanun’un 53/A maddesinde 2. fıkrasında bendinde tanımlanan savunma
alma usul ve esaslarına ilişkin unsurları taşımayan sanık ifadelerinin savunma olarak
kabul edilmesi kesinlikle mümkün değildir. Bu nedenle soruşturma sonucunda
yapılacak işlem yargıda iptal edilebilir. Soruşturma devam ederken sanığa suç isnadı
henüz yoktur. Sanığa suçu anlatılmadan verdiği ifade bu nedenle savunma yerine
66 2547 Md. 53/A-2/a.
32
geçmez. Savunmadan söz edebilmek için sanığa mutlaka kendisine isnat edilen suçun
ne olduğunun bildirilmiş olması gerekir.67
Soruşturmacının alacağı tüm bu ifade sürecinde, ilgililere sorulacak soruların
çok iyi değerlendirilmesi, kullanılacak kelimelerin titizlikle seçilmesi, açık, anlaşılır ve
kısa olmasına özen gösterilmesi gereklidir. Şikâyetçi ve şikâyet edilen personelce
gösterilen veya soruşturmacı tarafından resen tespit edilen tanıklar dinlenilmeli ve
gerekli görüldüğünde kurum ve birim yöneticilerinin de görüşleri istenmelidir.
Şikâyetçi, tanık ve şikâyet edilen personelin ifadeleri ayrı ayrı ve farklı zamanlarda
alınmalı, birbirleri ile karşılaşmamaları için gerekli önlemler alınmalıdır.
Soruşturmacının belirlediği yer ve zamanda ifade alınması nedeniyle ifade tutanağı
düzenlenmesi halinde, gerekli kimlik kontrolü yapıldıktan sonra soruların ayrı ayrı
sorulması ve alınacak cevapların satır atlanmaksızın ve paraf yapmaksızın ayrı ayrı
yazılması, ifadenin birkaç sayfa sürmesi halinde her sayfanın altına ilgililer tarafından
(ifadeyi alan, ifadeyi veren ve katip) paraf atılması, son sayfanın isim ve unvan açılarak
imzalanması gerekir. Şikâyet edilen personel hakkındaki iddiaların, madde madde
sorularak ayrı ayrı cevaplanması istenmeli, ifade veren kişiye müdahale edilmemeli,
kullandığı kelimeler ve cümleler yanlış olsa da aynen yazılmalı, söyleyeceklerinin
tamamını belirtmesine imkân verilmeli, söyleyecekleri tamamladıktan sonra
cevaplandırılması istenilen hususlardan eksik kalan varsa hatırlatılmalı, başka bir
diyeceğinin bulunup bulunmadığı mutlaka sorulmalı ve bu husus tutanağa geçirildikten
sonra ifadesi imzalatılmalıdır.68
Soruşturma sürecinde ortaya çıkan yeni gelişmeler sebebiyle gerekli görüldüğü
takdirde şikâyetçi, tanık ve şikâyet edilen personelin, yukarıda belirtilen usule uygun
olarak soruşturmacı tarafından tekrar ifadesine başvurulabilir. Özellikle ifade istem
yazılarının tebliğ edilme şekline çok dikkat edilmelidir. Çünkü verilen ifade yazıları
soruşturmanın sonucuna direk etki eden belgeler olduğundan, tebliğ edilen sanığın,
tanığın ya da şikâyetçinin eline sağlıklı bir şekilde ulaşmalı ve ifadelerini vermeleri
sağlanmalıdır. Kaldı ki mahkemeler de bu duruma çok dikkat etmektedir. İfade istem
yazılarının usulüne uygun bir şekilde tebliğ edilmeyerek sonuçlanan soruşturmalar
sonucunda verilen disiplin cezaları sıkılıkla mahkemelerden geri dönmektedir.
67 Duman, a.g.e., s. 163. 68 Duman, a.g.e., s. 162-163.
33
3.2.5. Soruşturmanın Genişletilmesi
“Soruşturmacı, görevlendirildiği konuda soruşturma yürütür; soruşturma
sırasında disiplin soruşturmasına konu olabilecek başka fiillerin ortaya çıkması
durumunda bunları gecikmeksizin disiplin amirine bildirir.”69
Soruşturmacı soruşturma esnasında, disiplin soruşturmasına konu olabilecek
farklı fiillerin işlendiğini tespit ettiği anda, bu durumu geciktirmeksizin disiplin amirine
bildirir. Soruşturmacı, soruşturmaya konu olabilecek farklı fiiller ile ilgili ceza teklifi
sunamaz. Çünkü soruşturma başlatılırken, hakkında soruşturma açılan personelin hangi
fiili işlediği soruşturma başlatma yazısında belirtilmiş ve soruşturma bu fiil üzerinden
başlatılmıştır. Soruşturmacıdan ya da farklı bir yoldan disiplin soruşturmasına konu
olabilecek farklı bir fiilin işlendiğini öğrenen disiplin amiri, yazılı karar alarak
soruşturmanın bu fiili de kapsayacak şekilde genişletilmesine karar verir.70
Soruşturmanın genişletilmesi ile ilgili verilen bu karar geciktirilmeksizin
soruşturmacıya gönderilir. Soruşturmanın genişletilmesine karar verildiğini öğrenen
soruşturmacı da yeni tespit edilen fiil ya da filler çerçevesinde soruşturmayı yürütür.71
Yine disiplin amiri soruşturmanın genişletilmesine bağlı olarak, ortaya
çıkabilecek yeni durumlarda mevcut soruşturmacının değiştirilmesine ya da
soruşturmanın bir soruşturma komisyonu tarafından yürütülmesine karar verebilir. Tabi
yukarıda belirtildiği gibi bu değişikliklerin hepsi disiplin amirinin yazılı kararı ile
yapılır.
3.2.6. Sicil Bilgisi İsteme
Yürütülen disiplin soruşturması sonucunda, soruşturmacının 2547 sayılı
Kanun’un 53/D maddesinin 2. ve 3. fıkraları uyarınca ceza artırımı veya ceza indirimi
önerebilmesi için, hakkında soruşturma yapılan personelin sicil ve disiplin durumu
bilgisinin özlük dosyasının bulunduğu birimden istemesi gerekir.
69 2547 Md. 53/A-1/ı. 70 Danıştay 12. Dairesi’nin 30/01/2009 tarihli ve E. 2008/6979, K. 2009/854 sayılı kararı, Danıştay
Dergisi (DD), S. 122, s. 464-468. 71 Akgüner, Berk, a.g.e., s. 740; Sancakdar, Us, Kasapoğlu Turhan, Önüt, Seyhan, a.g.e., s. 438.
34
Soruşturmacının bu yazısına verilecek cevap yazısında, hakkında soruşturma
başlatılan personelin varsa almış olduğu ödül ya da başarı belgelerine ve varsa daha
önce almış olduğu disiplin cezalarının neler olduğu, bu disiplin cezalarının hangi fiilden
kaynaklandığı, disiplin cezasının hangi tarihte verildiği bilgilerine ayrıntılı bir şekilde
yer verilmelidir. Bu bilgiler tekerrür uygulaması bakımından da önem arz etmektedir.
3.2.7. Soruşturma Raporunun Düzenlenmesi
Disiplin soruşturmasının tamamlanmasından sonra bir soruşturma raporu
düzenlenir. Soruşturmacının kanaatini bildireceği bu raporda; soruşturma emrini veren
makam, sanığın bilgileri, disiplin soruşturmasının konusu, disiplin soruşturmasına
başlama tarihi, inceleme, değerlendirme, sonuç ve teklif başlıklarına yer verilmelidir.72
Soruşturma emri başlığı altına, soruşturma emrini veren disiplin amirinin yazılı
emrinin tarih ve sayısı yazılmalıdır. Sanığın bilgileri başlığı altında, soruşturma geçiren
personelin adı, soyadı, görev yaptığı birimin adı, unvanı ve gerek görülürse diğer kimlik
bilgileri yer almalıdır. Soruşturmanın konusu başlığı altına, disiplin soruşturmasına
konu olan olayın ne olduğu kısaca yazılır. Soruşturmaya başlama tarihi başlığı altına da
soruşturmacının fiilen soruşturmaya başladığı tarih yazılır.
İnceleme ve değerlendirme başlıkları altında; soruşturma kapsamında
soruşturmacının elde ettiği bilgi, belge ve deliller ile şikâyetçi, sanık ve tanıklardan
alınan ifadelerin incelenerek, bu inceleme sonucunda bilgi ve belgelerin nasıl
değerlendirildiğine açık ve anlaşılır bir şekilde yer verilmelidir.
Soruşturmacı raporun sonuç ve teklif başlığında; yapılan değerlendirmeler
ışığında olayın suç teşkil edip etmediği, sanığın bu suçu işleyip işlemediği, 2547 sayılı
Kanun’un 53. maddesinde veya 657 sayılı DMK’nin 125. maddesinde bu suça karşılık
gelecek fiilin madde, fıkra ve bendini belirterek uygulanabilecek cezayı teklif etmelidir.
Soruşturmacı bu ceza teklifinde bulunurken, 2547 sayılı Kanun’un 53/D maddesinin 2.
ve 3. fıkraları uyarınca ceza artırımı veya ceza indirimi uygulanıp uygulanamayacağını
da gerekçesi ile birlikte belirtmelidir.
Bir alt ceza veya bir derece ağır ceza teklif edilecek ise, asıl cezasının Kanun’da
yer alan madde, fıkra ve bendi belirtilir ve bir alt veya bir derece ağır olan cezanın
72 Çağlayan, a.g.e., s. 549-550; Akyılmaz, Sezginer, Kaya, a.g.e., s. 692.
35
sadece adı yazılır. Örneğin; “..............2547 sayılı Kanun’un 53/b-2-b maddesinde yer
alan ‘Resmi olarak ders vermekle yükümlü bulunulan öğrencilere özel ders vermek’
fiilini işlediği gerekçesi ile “Kınama” cezası ile cezalandırılması gerekmekte ise de,
daha önce almış olduğu herhangi bir disiplin cezası bulunmaması sebebiyle, anılan
Kanun’un 53/D maddesinin 3. fıkrası uyarınca bir alt ceza olan ‘UYARMA’ cezası ile
cezalandırılması teklif edilmektedir.” ifadeleri kullanılmalıdır.
Asıl cezanın uyarma cezası olduğu durumlarda bir alt cezası teklifi yapılacak ise,
uyarma cezasını altında bir ceza olmadığı için ceza verilmemesi teklifinde
bulunulmalıdır. Örneğin; “..............2547 sayılı Kanun’un 53/b-1-a maddesinde yer alan
‘Yetkili makamların bilgi ve belge istemini mazeretsiz olarak zamanında yerine
getirmemek’ fiilini işlediği gerekçesi ile ‘UYARMA’ cezası ile cezalandırılması
gerekmekte ise de, daha önce almış olduğu herhangi bir disiplin cezası bulunmaması
sebebiyle, anılan Kanun’un 53/D maddesinin 3. fıkrası uyarınca bir alt ceza ile
cezalandırılması, ancak anılan Kanun’da bir alt ceza bulunmadığı için ceza verilmemesi
teklif edilmektedir.” ifadeleri kullanılmalıdır.
Soruşturma raporu yazılırken raporun tüm bölümlerinde; açık bir anlatımla,
incelenen ve soruşturulan konularla tüm hususlar ve bunların yasal unsurları açık ve
etraflı bir şekilde belirtilmeli, kasıt ya da kusurlu fiil ve haller, şikâyet edilen kişinin
lehine ya da aleyhine olan tüm hususlar, sicil ve disiplin durumu değerlendirilmeli,
sonucu etkilemeyecek gereksiz açıklamalardan kaçınılmalı, raporun bütün soruşturma
konularını kapsayacak nitelikte olmasına özen gösterilmeli ve yapılan incelemeler
rapora tam olarak yansıtılmalı, konuların yanlış yorumlanmasına yol açılmayacak
şekilde, objektif yaklaşılmalı ve getirilen tekliflerin sebep ve dayanakları açıkça
belirtilmeli, raporda bir önceki bölümün bir sonraki bölümü açıklayıcı ve geliştirici
nitelikte olmasına ve bölümler arasında denge bulunmasına dikkat edilmeli, kullanılan
kanuni terimlerin, bilimsel deyim ve kelimelerin seçiminde ve kullanılmasında özenli
davranılmalı ve TCK’de suç olarak nitelendirilen terimlere yer verilmemeli, verilmesi
durumunda ayrıca ceza soruşturması yapılması gerektiği belirtilmelidir.73
Soruşturmacılar bazen, soruşturma esnasında elde ettiği bilgi, belge ve deliller
çerçevesinde ara rapor hazırlayarak, disiplin amirini bilgilendirme yoluna gidebilirler.
Disiplin amiri de bu bilgilendirme üzerine yetkisi dahilinde çeşitli tasarruflarda
73 Duman, a.g.e., s. 166.
36
bulunabilir. Örneğin, anabilim dalında yaşanan bir sorun ile ilgili, o anabilim dalında
görevli öğretim elemanlarının şikâyeti üzerine anabilim dalı başkanı hakkında başlatılan
disiplin soruşturması devam ederken, anabilim dalı kurulu toplantısında başkanın
öğretim üyelerine karşı uygulamış olduğu baskı ve mobbing gibi uygulamaları tespit
eden soruşturmacı, bu durumu ara rapor ile disiplin amirine sunabilir. Disiplin amiri de
bu ara raporu değerlendirerek soruşturulanı anabilim dalı başkanlığı görevinden
alabileceği gibi, tespit edilen yeni fiiller ile ilgili soruşturmayı da genişletebilir. Burada
görevden alma işlemi görevden uzaklaştırma değil, sadece anabilim dalı başkanlığı
görevinden alma olarak değerlendirilmelidir. Kaldı ki, soruşturmacının disiplin amirine
sunduğu ara rapor üzerine fiil ya da fiillerin ağırlığına göre durum atamaya yetkili amire
bildirilir ve atamaya yetkili amir tarafından görevden uzaklaştırma tedbiri de
uygulanabilir.
Soruşturmacı, soruşturma raporunun sonuç ve teklif kısmında bulunduğu disiplin
cezası teklifi nedeniyle sorumlu tutulamaz. Çünkü soruşturmacılar ceza veren makam
olmadığı için getirmiş olduğu kanaat her zaman teklif niteliği taşımaktadır. Ancak olay
ve bulguların saptanması ve delillerin karartılması gibi hukuka aykırı davrandığı
takdirde sorumlu tutulabilir.74
3.2.8. Tamamlanan Disiplin Soruşturması Dosyasının Teslimi
Soruşturmacı tarafından tamamlanan disiplin soruşturması bir üst yazı ile
soruşturmayı başlatan birime bildirilir. Bu yazı ekinde soruşturma sonucunda hazırlanan
dosya ve dosya içeriğini gösteren dizi pusulası yer almalıdır.75
3.3. Soruşturmacı Değişikliği
Disiplin soruşturmalarında, soruşturma devam ederken soruşturmayı yürüten
soruşturmacının belli gerekçelerle değiştirilmesi gerekebilir. Bu gerekçelerden bazıları
şunlardır;
74 Çağlayan, a.g.e., s. 550. 75 Gözler, a.g.e., s. 804.
37
Hakkında soruşturma yapılan personel “Reddi Muhakkik” talebinde bulunabilir.
Ancak soruşturulanın bu talebini haklı çıkaracak gerekçeleri olması gerekir. Örneğin;
soruşturmacının soruşturulanla geçmişte yaşadığı bir husumet bulunması bir gerekçe
olabilir. Gerçekten böyle bir husumet var ise eğer, bu husumeti gerekçe gösteren
soruşturulanın talebi yerine getirilerek soruşturmacı değiştirilebilir.
Soruşturmacı olarak görevlendirilen personel herhangi bir gerekçe göstererek
soruşturmacılık görevini iade edebilir. İdari işlerinin yoğun olması, sağlık sorunları,
soruşturulan ile arasında bir husumet bulunması ve disiplin soruşturması konusunda
yeterli mevzuat bilgisinin olmaması gibi gerekçeler sunarak görevi iade talebinde
bulunabilir. Bu gerekçeleri değerlendiren disiplin amiri soruşturmacı değişikliğine
gidebilir.
Soruşturma sürecinde, soruşturulanın görev ve unvanının değişmesi de
soruşturmacı değişikliği için bir gerekçe olabilir. Örneğin; Dr. Öğr. Üyesi kadro ve
unvanında bulunan bir öğretim üyesi için açılan soruşturmada, Dr. Öğr. Üyesi kadro ve
unvanında bulunan soruşturmacının görevlendirildiği düşünelim. Soruşturulanın
soruşturma devam ederken Doçentlik kadro ve unvanını alması durumunda
soruşturmacı alt bir unvanda kalacağından ve bu durum 2547 sayı Kanun’un 53/A-d
“Soruşturmacının görev ve unvanı, soruşturulanın görev ve unvanının üstünde veya
onunla aynı düzeyde olmalıdır” ve 53/A-f “Soruşturulanın disiplin cezası verilmesini
gerektiren fiili işlediği ve disiplin soruşturmasının başlatıldığı tarihteki görev veya
unvanının farklı olması hâlinde disiplin soruşturması, üst görev veya unvanı esas
alınarak yürütülür” maddelerine aykırı olacağından soruşturmacı değişikliği
yapılmalıdır. Bu durum disiplin amiri tarafından tespit edileceği gibi soruşturulan ya da
soruşturmacı tarafından da talep edilebilir.
Disiplin soruşturması devam ederken, soruşturmaya konu olan fiilin dışında
başka bir fiilin varlığı tespit edildiğinde, bu duruma bağlı olarak soruşturmanın
genişletilmesi gerekecektir. Soruşturma genişletildiğinde, bu soruşturmanın yürütülmesi
mevcut soruşturmacı tarafında devam edebileceği gibi, sonradan tespit edilen fiilin
durumu ve ağırlığına göre disiplin amirince bir soruşturma komisyonu tarafından
yürütülmesi istenebilir. Bu durumda disiplin amiri tarafından ilk görevlendiren
soruşturmacı değiştirilerek soruşturma komisyonu görevlendirilir.
38
Tüm bu soruşturmacı değişikliği işlemleri, disiplin amirinin yazılı kararı ile
yapılması zorunludur. Soruşturmacı değişikliği kararı alındıktan sonra, bu karar ilk
görevlendirilen soruşturmacıya bildirilir ve kendisine gönderilen evrakların iadesi
istenir. Daha sonra yeni belirlenen soruşturmacıya soruşturmacı tayini yazısı yazılır.
3.4. Soruşturulanın Müdafi Talebi
Soruşturmacı tarafından ifadeye davet edilen soruşturulanın müdafi talebinde
bulunması durumunda, bu talebi reddedilecektir. Çünkü disiplin soruşturmaları idari
işlemler olduğundan, ceza soruşturması gibi düşünülmemelidir. Ceza soruşturmalarında
müdafi talep edilmesi durumunda, barodan avukat talep edilir ve ceza soruşturması
geçiren personele baro tarafından avukat görevlendirilir.
Ancak disiplin soruşturmalarında bu mümkün değildir. Disiplin soruşturması
kapsamında müdafi talebine karşı Antalya Barosu Başkanlığı’nın bir yazısında, idari
soruşturma niteliğinde olan disiplin soruşturmasında avukat görevlendirmesi
yapılamadığı bildirilmiştir.76
3.5. Şikâyetten Vazgeçme
Suçtan zarar gören kimsenin yetkili mercilere gereğinin yapılması için usulüne
uygun olarak yazılı veya sözlü olarak müracaat etmesi şikâyet olarak tanımlanabilir.
Ceza hukuku yönünden şikâyetten vazgeçme, şikâyet hakkını kullanmış olan şikâyet
sahibinin, hüküm kesinleşinceye kadar şikâyetinden kendi iradesi ile vazgeçmesidir.77
Türk Ceza Kanunu’na göre, takibi şikâyete bağlı suçlarda şikâyetten
vazgeçilmesi hangi aşamada olursa olsun takibatın durdurulmasını gerektirir. Bu
hususla ilgili Danıştay 1. Daire Başkanlığı’nın bir kararında, “Şüpheliye isnat edilen
suçun 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 89. maddesine ilişkin olduğu ve takibinin
şikâyete bağlı bulunduğu, konuyla ilgili soruşturma devam ederken şikâyetçinin
soruşturmacıya verdiği 16.10.2015 tarihli dilekçesinde, şikâyetinden vazgeçtiğini
76 Antalya Barosu Başkanlığı’nın Akdeniz Üniversitesi Rektörlüğüne hitaben yazmış olduğu 12/04/2018
tarihli ve 4263 sayılı yazısı. 77 Timur Demirtaş, Ceza Hukuku Genel Hükümler, Seçkin Yayınevi, Ankara, 2002, s. 620.
39
belirttiği, böylece atılı suçun soruşturulması için gerekli olan şikâyet şartının ortadan
kalktığı anlaşıldığından…” denilerek, üniversite rektörlüğünce oluşturulan yetkili
kurulun78 vermiş olduğu men-i muhakeme kararının Danıştay tarafından bozulduğu,
şikâyetten vazgeçme nedeniyle şüpheli hakkında kovuşturmaya yer olmadığına dair
karar verildiği görülmüştür.79
Disiplin hukukunda ise takibi şikâyete bağlı bir disiplin suçu öngörülmemiş
olup, disiplin soruşturmasına başlama bakımından şikâyet bir ihbar niteliği taşımaktadır.
Dolayısıyla şikâyetten vazgeçmenin disiplin soruşturmasının yürütülmesine ve ceza
verilmesine bir etkisi bulunmamaktadır.80
Her ne kadar şikâyetten vazgeçme disiplin soruşturmasının yürütülmesine ve
ceza verilmesine engel değilse bile, disiplin amiri veya disiplin kurulunca ceza
verilmeden önce veya verilen disiplin cezasına karşı yapılan itirazların değerlendirildiği
disiplin kurulunda şikâyetçinin şikâyetinden vazgeçtiği değerlendirmeye alınabilir.
3.6. Soruşturmanın Gizliliği
“Disiplin soruşturmalarında, soruşturmanın gizliliği esastır.”81 Soruşturmayı
yürüten soruşturmacı soruşturmanın her aşamasında, soruşturmacıyı görevlendiren
disiplin amiri ve soruşturma ile ilgili yazışmaları yapan ilgili birim personeli
soruşturmanın gizliliği ile ilgili gerekli özen ve dikkati göstermelidir.82
Soruşturmanın gizliliği açısından önemli olan diğer bir husus da; soruşturma
devam ederken, soruşturma sürecinde oluşan dosya içerisindeki her türlü bilgi ve
belgenin 4982 sayılı Bilgi Edinme Hakkı Kanun’u83 kapsamında soruşturulan tarafından
talep edilmesi durumunda nasıl hareket edilmesi gerektiğidir.
78 Buradaki yetkili kuruldan kasıt; Savcılık tarafından düzenlenen görevsizlik kararı üzerine, 2547 sayılı
Kanun’un 53/c maddesi uyarınca Üniversite tarafından yapılan cezai soruşturma sonucunda düzenlenen
soruşturma dosyasının, men-i muhakeme ya da lüzum-u muhakeme yönünde karar verilmesi için
gönderildiği, anılan Kanun’un 53/c/2-d hükmü uyarınca oluşturulan Üniversite Son Soruşturma
Kurulu’dur. 79 Danıştay 1. Dairesi’nin 16/03/2017 tarihli ve E. 2017/155, K. 2017/432 sayılı kararı. 80 Sağlam, a.g.e., s. 83. 81 2547 Md. 53/A-1/k. 82 Turan Yıldırım, Melikşah Yasin, Nur Kaman, Eyüp Özdemir, Gül Üstün, Özge Okay Tekinsoy, İdare
Hukuku, Onikilevha Yayıncılık, İstanbul, 2018, s. 208. 83Resmi Gazete, Tarih: 24/10/2003, Sayı: 25269.
40
4982 sayılı Bilgi Edinme Hakkı Kanun’un “İdarî soruşturmaya ilişkin bilgi veya
belgeler” başlıklı 19. maddesinde:
“Kurum ve kuruluşların yetkili birimlerince yürütülen idarî soruşturmalarla ilgili
olup, açıklanması veya zamanından önce açıklanması halinde;
a) Kişilerin özel hayatına açıkça haksız müdahale sonucunu doğuracak,
b) Kişilerin veya soruşturmayı yürüten görevlilerin hayatını ya da güvenliğini
tehlikeye sokacak,
c) Soruşturmanın güvenliğini tehlikeye düşürecek,
d) Gizli kalması gereken bilgi kaynağının açığa çıkmasına neden olacak veya
soruşturma ile ilgili benzeri bilgi ve bilgi kaynaklarının temin edilmesini
güçleştirecek,
Bilgi veya belgeler, bu Kanun kapsamı dışındadır.” denilmektedir.84
Yine, Bilgi Edinme Hakkı Kanunu’nun Uygulanması İlişkin Esas ve Usuller
Hakkında Yönetmelik’in85 “İstenecek bilgi veya belgelerin niteliği” başlıklı 12.
maddesinin 2. fıkrasında, “Kurum ve kuruluşlar; ayrı veya özel bir çalışma, araştırma,
inceleme ya da analiz neticesinde oluşturulabilecek türden bir bilgi veya belge için
yapılacak başvurular ile tekemmül etmemiş bir işleme ilişkin bilgi veya belge için
yapılacak başvurulara olumsuz cevap verebilirler” denilmektedir.
Bu durumda soruşturmacı ve/veya disiplin amiri tarafından gerekli
değerlendirme yapılarak anılan Kanun’un 19. maddesi ve anılan Yönetmelik’in 12.
maddesi gerekçe gösterilerek dosya istem talebi reddedilebilir. Bu konu ile ilgili Bilgi
Edinme Değerlendirme Kurulu’nun örnek bir kararında, “Başvuru sahibinin talep
konusu yaptığı belgelere ilişkin soruşturmanın tekemmül etmemiş olmasına bağlı
olarak, Bilgi Edinme Hakkı Kanunu’nun Uygulanması İlişkin Esas ve Usuller Hakkında
Yönetmeliğin 12 nci maddesi 2 nci fıkrası ‘Kurum ve Kuruluşlar; ...tekemmül etmemiş
bir işleme ilişkin bilgi ve belge için yapılacak başvurulara olumsuz cevap verilebilir.’
hükmü uyarınca, itirazının reddedildiği…” denilerek, hakkında devam eden bir disiplin
soruşturmasına ilişkin bilgi ve belge isteyen personele, kurumunun vermiş olduğu cevap
yazısına karşı Bilgi Edinme Değerlendirme Kuruluna yapmış olduğu itiraz
reddedilmiştir.86
84 4982 Md. 19. 85 Resmi Gazete, Tarih: 27/04/2004, Sayı: 25445. 86 Bilgi Edinme Değerlendirme Kurulu’nun 21/06/2018 tarihli ve 2018/801 sayılı kararı.
41
Ancak soruşturma tamamlandıktan sonra, soruşturulanın savunmasını yapabilme
gerekçesi ile anılan Kanun kapsamında soruşturma dosyasını talep etmesi durumunda,
Bilgi Edinme Hakkı Kanunu’nun Uygulanması İlişkin Esas ve Usuller Hakkında
Yönetmelik’in “Gizli bilgileri ayırarak bilgi veya belge verme” başlıklı 21. maddesi
uyarınca, “İstenen bilgi veya belgelerde, gizlilik dereceli veya açıklanması yasaklanan
bilgiler ile açıklanabilir nitelikte olanlar birlikte bulunuyor ve bunlar birbirlerinden
ayrılabiliyorsa, söz konusu bilgi veya belge, gizlilik dereceli veya açıklanması
yasaklanan bilgiler çıkarıldıktan sonra başvuranın bilgisine sunulur. Ayırma gerekçesi
başvurana yazılı olarak bildirilir” 3. kişilere ait bilgi veya belgeler çıkarılarak
soruşturulana gönderilebilir. Buradaki 3. kişilerden kasıt, şikâyet eden ve soruşturulan
kişiler haricindeki tüm kişilerdir. Ancak her halükarda şikâyetçinin adı ve soyadı
dışındaki kimlik ve iletişim bilgileri dosyadan çıkarılır.
Eğer ki dosyadaki şikâyetçi, şikâyet başvurusunda bulunurken isminin gizli
kalmasını talep etti ise, 3. kişilerin yanı sıra şikâyetçinin de tüm bilgileri dosyadan
çıkarılır.
3.7. Görevden Uzaklaştırma
Anayasamızın 130. maddesinin 9. fıkrasında, “Yükseköğretim kurumlarının
kuruluş ve organları ile işleyişleri ve bunların seçimleri, görev, yetki ve sorumlulukları
üniversiteler üzerinde Devletin gözetim ve denetim hakkını kullanma usulleri, öğretim
elemanlarının görevleri, unvanları, atama, yükselme ve emeklilikleri, öğretim elemanı
yetiştirme, üniversitelerin ve öğretim elemanlarının kamu kuruluşları ve diğer kurumlar
ile ilişkileri, öğretim düzeyleri ve süreleri, yükseköğretime giriş, devam ve alınacak
harçlar, Devletin yapacağı yardımlar ile ilgili ilkeler, disiplin ve ceza işleri, mali işler,
özlük hakları, öğretim elemanlarının uyacakları koşullar, üniversitelerarası ihtiyaçlara
göre öğretim elemanlarının görevlendirilmesi, öğrenimin ve öğretimin hürriyet ve
teminat içinde ve çağdaş bilim ve teknoloji gereklerine göre yürütülmesi,
Yükseköğretim kuruluna ve üniversitelere Devletin sağladığı mali kaynakların
kullanılması kanunla düzenlenir” denilerek, öğretim elemanlarının her türlü özlük hakkı
ile disiplin ve cezai işlemlerinin kanunla düzenleneceği hükmüne yer vermiştir.
42
Daha önce yükseköğretim kurumlarındaki yönetici ve öğretim elemanları ile
memur ve diğer personel hakkında yapılan disiplin soruşturmaları ve görevden
uzaklaştırma işlemleri, 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu’na dayanılarak çıkarılan
Yükseköğretim Kurumları Yönetici ve Öğretim Elemanları ve Memurları Disiplin
Yönetmeliği’ne göre yapılıyor iken, Anayasa Mahkemesinin 14 Ocak 2015 tarihli ve
2015/6 sayılı kararıyla; yükseköğretim kurumlarında görevli öğretim elemanlarına,
memurlara ve diğer personele uygulanacak disiplin cezalarının kanuna göre değil
yönetmeliğe göre verilmesinin Anayasa’ya aykırı olduğu gerekçesiyle, anılan
Yönetmelik’in iptaline karar verilmiştir.
Anayasa Mahkemesinin vermiş olduğu bu karar üzerine; 02/12/2016 tarihli ve
6764 sayılı Milli Eğitim Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun
Hükmünde Kararname İle Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun ile, 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu’nun 53. maddesine
eklenen disiplin hükümleri uyarınca, yükseköğretim kurumlarında görevli öğretim
elemanları ve memurlar hakkında başlatılacak disiplin soruşturmalarında uygulanacak
usul ve esaslar artık 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu’na göre yapılacaktır.
Görüldüğü üzere, 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu’nun 53. maddesine
eklenen disiplin hükümleri içerisinde yer alan 53/B maddesi görevden uzaklaştırma ile
ilgili hükümleri içermekte ve yükseköğretim kurumlarında görevli öğretim elemanları
ve memurlar hakkında uygulanacak görevden uzaklaştırma tedbiri, Anayasamızın 129.
maddesi doğrultusunda artık yönetmeliğe göre değil, 2547 sayılı Yükseköğretim
Kanunu’nun 53/B maddesine göre uygulanmaktadır.
“Görevden uzaklaştırma, Devlet veya vakıf yükseköğretim kurumlarında
yürütülen kamu hizmetinin gerektirdiği hallerde, görevi başında kalmasında sakınca
görülen üst kuruluşlar ile yükseköğretim kurumu yöneticileri, öğretim elemanları,
memurlar ve diğer personel hakkında alınan ihtiyati bir tedbirdir.”87 Görevden
uzaklaştırma, bir disiplin işlemi olmadığı gibi bir ceza işlemi de değildir.88
87 2547 Md. 53/B-1. 88 Gözler, a.g.e., s. 800.
43
3.7.1. Görevden Uzaklaştırmaya Yetkili Makamlar
“Görevden uzaklaştırmaya Yükseköğretim Üst Kuruluş Başkanları ile Devlet
yükseköğretim kurumlarında atamaya yetkili amirler, vakıf yükseköğretim
kurumlarında rektörler ve bağımsız vakıf meslek yüksekokullarında müdürler
yetkilidir.”89 Kanun’un bu maddesinden, Devlet yükseköğretim kurumlarında ve vakıf
yükseköğretim kurumlarında rektörler, bağımsız vakıf meslek yüksekokullarında
müdürler görevden uzaklaştırma yapmaya yetkili amirler olduğu anlaşılmaktadır. Devlet
yükseköğretim kurumlarında ve vakıf yükseköğretim kurumlarında fakülte dekanları,
enstitü müdürleri, yüksekokul müdürleri ve meslek yüksekokul müdürleri atamaya
yetkili amir olmadığından dolayı görevden uzaklaştırma işlemi yapamazlar.
“Rektörlerin, bağımsız vakıf meslek yüksekokulu müdürlerinin ve dekanların
görevden uzaklaştırılması kararı disiplin amirinin teklifi üzerine Yükseköğretim Genel
Kurulu tarafından verilir. Görevden uzaklaştırma kararları atamaya yetkili amirlere
bildirilir.”90 Kanun’un bu maddesinden anlaşılacağı üzere, rektörlerin ve bağımsız vakıf
meslek yüksekokulu müdürlerinin görevden uzaklaştırma kararı YÖK başkanının
teklifi, dekanların görevden uzaklaştırma kararı ise rektörlerin teklifi üzerine
Yükseköğretim Genel Kurulu tarafından verilmektedir.
Görevden uzaklaştırma işlemi yetkili makamın alacağı bir olur yazısı ile
yapılmaktadır. Bu yazıda görevden uzaklaştırma tedbirinin neden uygulandığı, hangi
kanun uyarınca yapıldığı ve görevden uzaklaştırma tedbirin kaç ay süre ile yapıldığı
açıkça belirtilmelidir. Bu olur yazısı en kısa sürede bir üst yazı ile görevden
uzaklaştırılana ve birimine bildirilir.
3.7.2. Görevden Uzaklaştırma Süresi
“Görevden uzaklaştırma tedbiri disiplin veya ceza soruşturmasının herhangi bir
safhasında üç ay süreyle alınabilir. Soruşturmayı yürütenler görevden uzaklaştırmayı
89 2547 Md. 53/B-2. 90 2547 Md. 53/B-3.
44
teklif edebilirler. Bu sürenin bitiminde tedbir kararının alınmasına ilişkin sebeplerin
devam etmesi halinde tedbir her defasında üç ay uzatılabilir.”91
Atamaya yetkili amir, soruşturma devam ederken soruşturulanın görevi başında
kalmasını soruşturmanın selameti açısından sakınca görürse görevden uzaklaştırma
tedbirini uygulayabilir. Bu teklif soruşturmacı tarafından gelirse, atamaya yetkili amir
durumu değerlendirerek görevden uzaklaştırma tedbirini uygulayabilir. Kanun’da
görevden uzaklaştırmanın süresi 3 (üç) ay olarak belirtilmiş ve soruşturmanın gidişatına
ve fiilin ağırlığına göre bu süre her defasında 3 (ay) süre uzatılabilir.
Görevden uzaklaştırma uzatımı işlemi yine atamaya yetkili amirin olur yazısı ile
yapılır. Bu yazıda daha önce görevden uzaklaştırıldığı, görevden uzaklaştırma
uzatımının gerekçesi, uzatma işleminin hangi kanun uyarınca ve kaç ay süre ile
yapıldığı belirtilmelidir. Personelin görevden uzaklaştırılmış olması, bu uzaklaştırmanın
soruşturma bitene kadar devam edeceği anlamı taşımaz. Atamaya yetkili amir, her 3
(üç) ayda bir gerekli değerlendirmeleri yaparak görevden uzaklaştırma tedbirinin
devamı gerekiyorsa görevden uzaklaştırma uzatımı işlemini olur yazısı ile
tekrarlamalıdır.
Görevden uzaklaştırma uzatımı oluru en kısa sürede bir üst yazı ile görevden
uzaklaştırılana ve birimine bildirilir. Yapılacak olan görevden uzaklaştırma uzatımı
işleminin ilk 3 (üç) aylık süre bitimine birkaç gün kala yapılması, olası bir gecikme
durumunun önüne geçmesi bakımından daha doğru olacaktır.
3.7.3. Görevden Uzaklaştırma Sonrası Soruşturmaya Başlama Süresi
“Görevinden uzaklaştırılanlar hakkında görevden uzaklaştırmayı izleyen on
işgünü içinde soruşturmaya başlanması şarttır.”92 Görevden uzaklaştırma tedbirini
uygulayan atamaya yetkili amir bu durumu derhal görevden uzaklaştırılan personelin
disiplin amirine bildirir. Disiplin amiri de görevden uzaklaştırma gerekçesine uygun
olarak 10 (on) iş günü içerisinde soruşturmaya başlamak zorundadır. Tabi ki atamaya
yetkili amir de görevden uzaklaştırma tedbirini uyguladıktan sonra bu süre içerisinde
soruşturma başlatabilir.
91 2547 Md. 53/B-1. 92 2547 Md. 53/B-4.
45
“Görevden uzaklaştırma işleminden sonra süresi içinde soruşturmaya
başlamayan, görevden uzaklaştırma tedbirinin kaldırılmasının zorunlu olduğu
durumlarda bu tedbiri kaldırmayan veya görevden uzaklaştırma işlemini keyfi olarak
veya garaz ya da kini dolayısı ile yaptığı, yaptırılan soruşturma sonunda anlaşılan
yetkililer, hukuki, mali ve cezai sorumluluğa tabidirler.”93 Kanun’un bu maddesi ile,
yetkili makamlara verilen görevden uzaklaştırma yetkisinin keyfi kullanılmasının önüne
geçilmiştir.
3.7.4. Görevden Uzaklaştırılanların Mali ve Sosyal Hakları
“Görevden uzaklaştırılanlar, kanunların öngördüğü sosyal hak ve yardımlardan
faydalanmaya devam ederler. Ancak görevden uzaklaştırma süresi içinde kendilerine
aylıklarının veya ücretlerinin üçte ikisi ödenir.”94 Görevden uzaklaştırma cezai bir işlem
olmadığından dolayı, görevden uzaklaştırılan personelin yararlandığı sosyal hak ve
yardımları devam eder. Ancak maaşının üçte birlik kısmı kesintiye uğrar.
3.7.5. Görevden Uzaklaştırma Tedbirinin Kaldırılması
“Göreve tekrar başlatılmanın zorunlu olduğu durumlarda, bunların aylıklarının
veya ücretlerinin kesilmiş olan üçte biri kendilerine ödenir ve Devlet yükseköğretim
kurumlarında çalışanlar bakımından görevden uzakta geçirdikleri süre, derecelerindeki
kademe ilerlemesinde ve bu sürenin dereceye yükselmesi için gerekli en az bekleme
süresini aşan kısmı, üst dereceye yükselmeleri halinde, bu derecede kademe ilerlemesi
yapılmak ve akademik yükselme için gerekli bekleme süresinden sayılmak suretiyle
değerlendirilir.”95
“Soruşturma sonunda kamu görevinden çıkarma cezası önerilmesi hali dışında
görevden uzaklaştırma tedbiri, bu tedbiri alan yetkililerce derhal kaldırılır.”96 Görevden
uzaklaştırma tedbirini uygulayan yetkili makam, disiplin soruşturması sonucunda
herhangi bir disiplin cezası önerilmemesi ya da kamu görevinden çıkarma dışındaki
93 2547 Md. 53/B-5. 94 2547 Md. 53/B-6. 95 2547 Md. 53/B-7. 96 2547 Md. 53/B-8.
46
diğer disiplin cezalarından birinin önerilmesi durumunda görevden uzaklaştırma
tedbirini derhal kaldırır.
“Görevden uzaklaştırma tedbiri alınmakla beraber, soruşturma sonunda yetkili
makam veya mercilerce hakkında kamu görevinden çıkarmadan başka bir disiplin cezası
verilenler ile ceza kararından evvel haklarındaki disiplin soruşturması af ile
kaldırılanlar, bu kararların kesinleşmesi üzerine veya tedbir süresinin dolması hâlinde
derhal göreve iade edilirler.”97 Kamu görevinden çıkarma cezası atamaya yetkili amirin
teklifi üzerine Yüksek Disiplin Kurulu tarafından verildiğinden, disiplin soruşturması
sonuçlansa bile anılan Kurul tarafından verilecek karar beklenmelidir. Anılan Kurul,
atamaya yetkili amirin önerdiği kamu görevinden çıkarma cezası dışında başka bir
disiplin cezası verirse bu durum derhal atamaya yetkili amire bildirilir ve atamaya
yetkili amir de görevden uzaklaştırılan personeli derhal göreve iade eder.
“Kişinin görevi başında kalmasının, soruşturmanın devamına engel olmadığı
hallerde görevden uzaklaştırma tedbiri süresi dolmadan da kaldırılabilir.”98 Soruşturma
devam ederken, personelin görevi başında kalması soruşturmanın devamına engel
olmadığı kanaatine varıldığı durumlarda, 3 (üç) aylık görevden uzaklaştırma süresi
dolmadan göreve iade edilebilir. Personelin görevi başında kalması, soruşturmanın
devamına engel olmadığı soruşturmacının teklifi üzerine ya da atamaya yetkili amirin
kanaatine üzerine karar verilir. Görevden uzaklaştırma tedbirinin kaldırılması yine
yetkili makamın alacağı bir olur yazısı ile yapılmaktadır. Bu yazı en kısa sürede bir üst
yazı ile görevden uzaklaştırılana ve birimine bildirilir.
Kanun’un 53/B maddesinin 8. fıkrasında, “Soruşturma sonunda kamu
görevinden çıkarma cezası önerilmesi hali dışında görevden uzaklaştırma tedbiri, bu
tedbiri alan yetkililerce derhal kaldırılır” denmektedir. Burada akıllara gelen bir husus
da, kamu görevinden çıkarma cezası dışında bir ceza olan üniversite öğretim
mesleğinden çıkarma cezası önerilenlerin, kamu görevinden çıkarma cezası önerilenler
gibi bir görevden uzaklaştırma işlemine tabi tutulmamasıdır. Yani soruşturma sonunda
kamu görevinden çıkarma cezası önerilenler göreve iade edilmezken, üniversite öğretim
mesleğinden çıkarma cezası önerilenler neden göreve iade edilmektedir? Hâlbuki her iki
ceza da atmaya yetkili amirin teklifi üzerine Yüksek Disiplin Kurulu tarafından
verilmektedir.
97 2547 Md. 53/B-9. 98 2547 Md. 53/B-10.
47
Akıllara gelen bu husus şöyle düşünülmektedir; kamu görevinden çıkarma cezası
önerilen ve Yüksek Disiplin Kurulunca bu önerinin kabul edilmesi durumunda, bu
personelin gerek diğer kamu kurumlarında gerekse de yükseköğretim kurumlarında bir
daha görev yapamayacağı, üniversite öğretim mesleğinden çıkarma cezası önerilen ve
Yüksek Disiplin Kurulunca bu önerinin kabul edilmesi durumunda ise, bu personelin
akademik bir kadroya bir daha atanmamak üzere üniversite öğretim mesleğinden
çıkarılarak sadece yükseköğretim kurumlarının akademik kadrolarına atanamayacağı
düşünüldüğünden, kamu görevinden çıkarama cezası ile üniversite öğretim mesleğinden
çıkarma cezası bu yönleriyle görevden uzaklaştırma sonrası göreve iade açısından bir
tutulmamaktadır.
Kaldı ki, kamu görevinden çıkarma cezası önerilenler çok ciddi fiil işlediğinden
görevi başında kalmasında sakınca görüldüğünden görevden uzaklaştırılmakta ve
Yüksek Disiplin Kurulu’nun kararı beklenmeden göreve iade edilmemektedirler. Ama
üniversite öğretim mesleğinden çıkarma cezası önerilenler ise sadece “Başkalarının
özgün fikirlerini, metotlarını, verilerini veya eserlerini bilimsel kurallara uygun biçimde
atıf yapmadan kısmen veya tamamen kendi eseri gibi göstermek” fiilini işlediği için
görevden uzaklaştırılsa bile, Yüksek Disiplin Kurulu’nun kararı beklenmeden göreve
iade edilmektedir. Çünkü bu fiilin, Yüksek Disiplin Kurulu karar verene kadar görevi
başında kalmasında sakınca görülecek bir fiil olmadığı düşünülmektedir.
Hatta ve hatta, üniversite öğretim mesleğinden çıkarma cezasını gerektirecek
“Başkalarının özgün fikirlerini, metotlarını, verilerini veya eserlerini bilimsel kurallara
uygun biçimde atıf yapmadan kısmen veya tamamen kendi eseri gibi göstermek” fiilini
işleyen personel hakkında başlatılan disiplin soruşturması sebebi ile, bu personelin
görevden uzaklaştırılması doğru bir uygulama olmayacaktır.
3.8. Soruşturma Süresi
“Disiplin soruşturması, görevlendirme yazısının tebliğ tarihinden itibaren iki ay
içinde tamamlanır. Soruşturma bu süre içinde tamamlanamaz ise soruşturmacı gerekçeli
48
olarak ek süre talep edebilir, disiplin amiri gerekçeyi değerlendirerek ve zamanaşımı
sürelerini dikkate alarak karar verir.”99
Disiplin amiri ve soruşturmacı disiplin soruşturmalarındaki süreleri takip
etmelidir. Soruşturmacı süresinde bitiremediği soruşturmada 2 (iki) aylık süre dolmadan
gerekçe belirterek disiplin amirinden ek süre talep eder. Disiplin amiri de bu gerekçeyi
değerlendirerek soruşturmacının talep ettiği ek süreyi verir. Burada dikkat edilmesi
gereken husus, disiplin amirinin zamanaşımı100 sürelerini göz önüne alarak ek süre
vermesidir. Örneğin disiplin soruşturmasının zamanaşımına uğramasına 1 (bir) ay var
iken disiplin amiri soruşturmacıya 2 (iki) ay ek süre veremez.
3.9. Görevi Sona Eren Personel Hakkında Disiplin Soruşturması
Hakkında disiplin soruşturması başlatılmış personelin herhangi bir sebeple
kurumundan ayrılmış olması soruşturmanın sonlandırılması anlamına gelmez. “Fiili
işleyenin emeklilik veya başka nedenlerle görevinin sona ermesi, hakkında soruşturma
açılmasına ve soruşturmanın devamına engel olmaz. Bu durumda soruşturma sonunda
verilen disiplin cezası, özlük dosyasında saklanır. Aylıktan veya ücretten kesme ve
kademe ilerlemesinin durdurulması veya birden fazla ücretten kesme cezaları ilgilinin
kamu görevine dönmesi ya da bir vakıf yükseköğretim kurumunda göreve başlaması
halinde uygulanır.”101
Kanun’un bu hükmünden anlaşılacağı üzere, personelin kurumdan ayrılması
disiplin soruşturması açılmasına ve açılan soruşturmanın devamına engel değildir.
Disiplin suçu işlendiği zaman memur olan kişinin daha sonra memurluktan ayrılması,
disiplin suçu işlediği zamandaki nedensellik bağını ortadan kaldırmaz. Çünkü hukuk
kuralları, her suça işlendiği andaki fiile ve hukuksal durumuna göre, yürürlükteki
mevzuat hükümleri çerçevesinde ceza verilmesini gerektirir.102 Kurumundan emeklilik
ya da istifaen görevinden ayrılan personelin, görevinden ayrılmadan önce işlemiş
olduğu fiilden dolayı hakkında soruşturma açılabilir ve bu soruşturma sonucunda
disiplin cezası verilebilir. Verilen bu ceza personelin özlük dosyasında saklanır. Eğer
99 2547 Md. 53/A-1/l. 100 Disiplin soruşturmalarında zamanaşımı “Zamanaşımı” başlığı altında ayrıca incelenecektir. 101 2547 Md. 53/A-1/m. 102 İsmet Giritli, Pertev Bilgen, Tayfun Akgüner, Kahraman Berk, İdare Hukuku, Der Yayanları, İstanbul,
2015, s. 875; Sancakdar, Us, Kasapoğlu Turhan, Önüt, Seyhan, a.g.e., s. 446.
49
ceza aylıktan veya ücretten kesme ve kademe ilerlemesinin durdurulması veya birden
fazla ücretten kesme cezaları ise, personelin kamu görevine geri dönmesi ya da vakıf
yükseköğretim kurumunda göreve başlaması durumunda, göreve başladığı tarihi izleyen
aybaşında uygulanır.
Soruşturma geçiren personelin naklen başka bir kuruma gitmesi durumunda usul
biraz faklıdır. Disiplin soruşturması devam ederken kurumdan naklen ayrılan personelin
disiplin soruşturması tamamlandıktan sonra disiplin cezası önerildi ise, disiplin cezası
personelin görev yaptığı yerdeki disiplin amirince verilir kuralı103 doğrultusunda
savunma alma işlemi ve disiplin cezası verilmesi için, soruşturma dosyası personelin
naklen gittiği kuruma gönderilmelidir. Soruşturma sonucunda disiplin cezası önerilmedi
ise her halükarda soruşturma dosyası personelin özlük dosyasında muhafaza edilmesi
için ivedi bir şekilde naklen gitmiş olduğu kuruma gönderilmelidir.
3.10. Disiplin Soruşturması ve Ceza Kovuşturmasının Birlikte Yürütülmesi
“Bir fiilden dolayı ilgili hakkında ceza soruşturması veya kovuşturması yapılıyor
olması, aynı fiilden dolayı disiplin soruşturması yapılmasına, ceza verilmesine ve bu
cezanın yerine getirilmesine engel değildir. Gerektiğinde ceza kovuşturması bekletici
mesele yapılabilir. Bu durumda disiplin soruşturmasına ilişkin zamanaşımı süreleri
durur.”104
Disiplin soruşturması idari bir işlemdir ve disiplin soruşturmasına konu fiil ile
ilgili ceza soruşturması veya kovuşturması yapılıyor olması idari işlem olan disiplin
soruşturmasına ve bu soruşturma sonucunda ceza verilmesine engel değildir. Eğer ceza
kovuşturmasının sonucu beklenmek istenirse bu durumda disiplin amirinin alacağı
yazılı bir karar ile ceza kovuşturması bekletici mesele yapılabilir. Böylece disiplin
soruşturmasına konu olan fiilin işlendiği tarihten itibaren 2 (iki) yıl olan zamanaşımı
süresi durur.
Örneğin, fiilin 20/01/2017 tarihinde işlendiğini düşünülürse ve bu fiil ile ilgili
ceza kovuşturması yapıldığı gerekçesi ile ceza kovuşturması sonucunun beklenmesi
yönünde 20/02/2018 tarihinde disiplin amirince yazılı bir karar alınması durumunda, 13.
103 Disiplin cezası verme yetkisi “Disiplin Cezası Vermeye Yetkili Makamlar” başlığı altında ayrıca
incelenecektir. 104 2547 Md. 53/A-1/n.
50
ayda zamanaşımı süresi duracaktır. 20/02/2018 tarihinden sonra, ceza kovuşturmasının
20/05/2019 tarihinde sonuçlandığı ve 20/06/2019 tarihinde kuruma bildirildiği
düşünülürse, kuruma bildirildiği tarihten itibaren zamanaşımı süreleri tekrar işlemeye
başlar ve 11 (onbir) ay içerisinde yani 20/05/2020 tarihine kadar soruşturma tamamlanır
ve bekletici mesele yapılan ceza kovuşturmasından çıkan sonuca göre disiplin cezası
verilir ya da verilmez.
Ancak dikkat etmek gerekir ki, disiplin soruşturmalarında Kanun’da da
belirtildiği gibi sadece ceza kovuşturması bekletici mesele yapılabilir. Disiplin
soruşturmalarında, ceza soruşturması bekletici mesele yapılamaz. Kanun sadece ceza
kovuşturması açısından bekletici mesele yapılabileceğini uygun görmüştür.
Kamu görevlisi hakkında iddia edilen fiil, aynı zamanda ceza kanununa göre de
suç niteliği taşıyorsa ve ceza kanununa göre yapılan soruşturma veya yargılama
sonucunda ilgili suçsuz görülmüşse, artık ilgili üzerine atılı suçu işlemediğinin kabulü
zorunludur.105 Ceza kanununa göre yapılan soruşturma veya yargılama sonucu
saptanamayan bir fiilin, disiplin soruşturmasına dayanak alınıp işlenmiş olduğunun
kabulüne olanak yoktur.106
Bu durumda disiplin cezası verilmesine neden olan ve aynı zamanda ceza
kanununa göre de suç sayılan bir fiilden dolayı sanığın ceza mahkemesinde, disiplin
cezası verilmesine de neden olan fiilin hiç olmadığı veya sanık tarafından işlenmediği
yolundaki verilen beraat kararı, disiplin cezasının idare mahkemelerince iptali için
yeterli sayılmaktadır.107 Çünkü disiplin soruşturmaları sonucu verilen disiplin cezaları
her ne kadar idari işlem olsa da, disiplin cezalarının iptali için idari yargı yoluna
başvurmak gerekir. Bu nedenle bekletici mesele yapılan ceza kovuşturmasının sonucuna
göre disiplin soruşturmasının sonuçlandırılması doğru olacaktır.108 Özellikle kamu
görevinden çıkarma cezaları için ceza kovuşturması bekletici mesele yapılmalı ve ceza
mahkemelerinin kararı doğrultusunda karar verilmelidir.109
Yabancı hukuklarda ceza kovuşturmasının bekletici mesele yapılması ile ilgili
farklı uygulamalar bulunmaktadır. Örneğin İtalyan Ceza Muhakemeleri Usulü
105 Danıştay 10. Dairesi’nin 12/11/1984 tarihli ve E. 1984/907, K. 1984/1860 sayılı kararı, Danıştay
Dergisi (DD), S. 58-59, s. 390. 106 Pınar, a.g.e., s. 735. 107 Pınar, a.g.e., s. 735. 108Zehreddin Aslan, 657 Sayılı Devlet Memurları Kanununa Göre Disiplin Suç ve Cezaları, Alfa
Yayıncılık, İstanbul, 2001, s. 32. 109 Nur Kaman Karan, Devlet Memurluğunun Sona Ermesi, Seçkin Yayıncılık, Ankara, 2003, s. 193.
51
Kanunu’na göre, disiplin cezası gerektiren bir suçtan dolayı ceza kovuşturmasına
başlanmış ise, disiplin soruşturmasının durdurulması ve ceza kovuşturmasının
sonucunun beklenmesi zorunludur. İngiltere’de disiplin cezasının uygulanmasına
geçilmeden önce olayın ceza kanunlarının kapsamına girip girmediği konusunda
disiplin soruşturması başlatan kurum tarafından araştırılması veya savcılıktan tavsiye
istenmesi usul icabıdır. Yine Avrupa Birliği Personel Tüzüğü’nün 88. maddesinin son
fıkrasına göre, memur hakkında aynı eylemden dolayı ceza kovuşturması başlatılmışsa,
disiplin cezası ancak mahkemenin kararından sonra verilebilmektedir.110
Ülkemizde de, disiplin cezası gerektiren bir suçtan dolayı ceza kovuşturmasına
başlanmış ise, disiplin cezası uygulanmadan ceza kovuşturmasının sonucunun
beklenmesi gerekir.111 Bu durum yasal zorunluluk haline getirilerek 2547 sayılı
Kanun’un 53/A-1/n maddesinde eklenmelidir. Çünkü ceza kovuşturması devam ederken
verilen disiplin cezalarının kesinleşmesinden sonra, ceza mahkemelerince fiilin hiç
olmadığı veya sanık tarafından işlenmediği yolundaki verilen verilecek beraat kararı
yukarıda da bahsedildiği gibi idare mahkemelerince iptal gerekçesidir. Böyle bir önlem
alınarak idare mahkemelerinin ve üniversitelerin ve dahi tüm kurumların hukuk
müşavirliklerinin iş yükünün ciddi manada azalacağı düşünülmektedir.
Ancak kamu görevlisinin üzerine atılı suça ilişkin olayın, personel hukukuna
göre başka yönlerden değerlendirilmesine, saptandığı takdirde başka bir disiplin suçu
nedeniyle disiplin cezası verilmesine engel değildir. Yani ceza mahkemesinin vermiş
olduğu beraat kararı, işlendiği sabit olan fiilin ceza kanununda yazılı bir suçu meydana
getirmediği gerekçesine dayanıyorsa, disiplin amiri veya disiplin kurulları ceza
mahkemesinin beraat kararına rağmen disiplin cezası verebilir. Çünkü söz konusu fiil
ceza kanununda yazılı olan suç unsurlarını taşımadığı halde, disiplin suçu
oluşturabilir.112 Bu doğrultuda Danıştay’ın vermiş olduğu bir kararda; “sahte fatura
düzenleyerek veya sahte olduğunu bildiği bir faturayı kullanarak vergi iadesinden
yararlanan kamu görevlisinin ceza mahkemesinden beraat etmesine rağmen, Merkez
Bankası’nda çalışan bu kamu görevlisinin, bankaya ilişkin olmasa da gerçeğe aykırı
110 Onur Karahanoğulları, “Memur Disiplin Hukukunun Niteliği ve İlkeleri”, Çağdaş Yerel Yönetimler
Dergisi, 1999, c. 8, S.3, s. 64-65. 111 Danıştay 12. Dairesi’nin 18/02/2009 tarihli ve E. 2007/506, K. 2009/869 sayılı kararı, Danıştay
Dergisi (DD), S. 121, s. 409-411. 112Aslan, a.g.e, s. 34-35; Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu'nun 21/04/2010 tarihli ve E. 2010/1391, K.
2011/273 sayılı kararı, Danıştay Dergisi (DD), S. 128, s. 36-40; Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’nun
04/04/2012 tarihli ve E. 2007/2208, K. 2012/246 sayılı kararı, Danıştay Dergisi (DD), S. 132, s. 141-147.
52
belge düzenleyerek kendisine yarar sağlaması hafife alınamayacak ve kabul
edilemeyecek bir davranış olması sebebiyle disiplin cezası verilmesinde hukuka
aykırılık bulmamıştır.”113
Yine delil yetersizliği nedeniyle verilen beraat kararlarının disiplin soruşturması
açısından mutlak bağlayıcılık yönü yoktur.114 Danıştay’ın görüşüne göre, “delil
yetersizliği nedeniyle verilen beraat kararları tam anlamıyla aklanma niteliği
taşımamaktadır. Bu sebeple disiplin soruşturması sürecinde toplanan deliller ayrıca
değerlendirilmelidir.”115 Danıştay, “delil yetersizliği nedeni ile vermiş olduğu beraat
kararının disiplin soruşturmasını bağlamayacağını, ek gerekçe ve deliller bulunması
durumunda beraat kararına rağmen disiplin cezasının verilebileceğini”116 kabul
etmektedir. Bu doğrultuda Danıştay’ın vermiş olduğu bir kararda; “davacı hakkında
açılan ceza davası sonucunda delil yetersizliği nedeniyle beraat etmiş olmakla beraber;
disiplin soruşturması sonucunda, hesap uzmanı olarak vergi incelemelerini yaptığı firma
sahiplerinden menfaat temini yoluna gittiği anlaşılan davacının memuriyet sıfatıyla
bağdaşmayacak utanç verici nitelikte bulunan söz konusu eylemleri nedeniyle devlet
memurluğundan çıkarma cezasıyla cezalandırılmasında, delil yetersizliği nedeniyle
verilen beraat kararının disiplin hukuku yönünden mutlak anlamda bağlayıcı nitelik
taşımayacağı gerekçesiyle,”117 verilen disiplin cezasında hukuka aykırılık görmemiştir.
Aynı şekilde genel affın disiplin cezalarına etkisi yoktur. Disiplin cezaları ceza
mahkûmiyetinin sonucu olmadığı için, af kanunlarıyla mahkemelerce verilen
mahkûmiyet kararlarını ortadan kaldırması, işlenmiş olan fiillerin işlenmediği sonucunu
doğurmayacaktır. Zimmet suçunu işlediği ağır ceza mahkemesi kararıyla sabit olmakla
beraber, suçun af kanunu kapsamına girmesi nedeniyle davanın ortadan kalktığı, bu
durumda davacı hakkında Devlet memurluğundan çıkarma cezası verilemeyeceği
113 Danıştay 8. Dairesi’nin 25/11/1993 tarihli ve E. 1993/1901, K. 1993/3855 sayılı kararı,
https://www.hukukmedeniyeti.org/karar/759509/8-daire-e-1993-1901-k-1993-3855/, (15/07/2019). 114 Aslan, a.g.e, s. 36. 115 Danıştay 8. Dairesi’nin 13/11/1996 tarihli ve E. 1994/7095, K. 1996/3113 sayılı kararı,
https://www.hukukmedeniyeti.org/karar/762849/8-daire-e-1994-7095-k-1996-3113/, (15/07/2019). 116 Danıştay 8. Dairesi’nin 25/11/1993 tarihli ve E. 1993/1901, K. 1993/3855 sayılı kararı,
https://www.hukukmedeniyeti.org/karar/759509/8-daire-e-1993-1901-k-1993-3855/, (15/07/2019);
Danıştay 12. Dairesi’nin 04/02/2011 tarihli ve E. 2010/64, K. 2011/474 sayılı kararı, Danıştay Dergisi
(DD), S. 126, s. 377-381; Danıştay 12. Dairesi’nin 16/05/2013 tarihli ve E. 2010/1494, K. 2013/4059
sayılı kararı, Danıştay Dergisi (DD), S. 134, s. 345-350. 117 Danıştay 10. Dairesi’nin 26/10/1989 tarihli ve E. 1987/1637, K. 1989/1877 sayılı kararı,
https://www.hukukmedeniyeti.org/karar/759512/10-daire-e-1987-1637-k-1989-
1877/?v=list&aranan=tekit, (15/07/2019).
53
gerekçesi ile dava konusu işlemi iptal eden idare mahkemesi kararını Danıştay
bozmuştur. Danıştay’ın bozma gerekçesinde; davacının zimmet suçunu işlediğinin sabit
olduğu, ayrıca ceza mahkemesinin kararının bir beraat kararı sonucunu doğurmadığını
ve davacının af yasasından TCK’deki sonuçları itibariyle yararlandığını ifade ederek, bu
durumun disiplin hukuku açısından sonuç doğurmayacağını ifade etmiştir.118
Ayrıca, “bir fiilin diğer kanunlar uyarınca idari yaptırıma bağlanmış olması, aynı
fiile 2547 sayılı Kanun kapsamında disiplin cezası verilmesine engel teşkil etmez.”119
4. YÜKSEKÖĞRETİM KURUMLARINDA AKADEMİK VE İDARİ
PERSONELE UYGULANAN DİSİPLİN SORUŞTURMASI SONUCUNUN
DEĞERLENDİRİLMESİ VE SAVUNMA ALINMASI
Soruşturmacı tarafından tamamlanan disiplin soruşturması sonucunda
oluşturulan dosyanın soruşturmayı başlatan makama teslim edilmesinden sonra,
oluşturulan dosyanın 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu’nun 53. maddesinde yer alan
usule göre yapılıp yapılmadığı kontrol edilmelidir. Yapılan kontroller sonrasında usul
yönünden bir eksiklik yok ise ve soruşturmacı tarafından disiplin cezası önerildi ise
dosya ile ilgili gerekli değerlendirmeler yapılarak savunma alma işlemine geçilmelidir.
Fakat dosyada herhangi bir eksiklik veya yanlış yapılan bir işlemin tespit edilmesi
durumunda, dosyayı eksikliklerin veya yanlışlıkların giderilmesi için soruşturmacıya
iade edilmesi gerekmektedir.
Disiplin soruşturmalarında savunma en fazla önem verilen konulardan biridir.
Bu sebeple, disiplin soruşturmalarında en fazla dikkat edilmesi gereken savunma alma
işleminin usulüne uygun bir şekilde yapılması gerekir.
Anayasamızın 129. maddesinin 2. fıkrasında, “Memurlar ve diğer kamu
görevlileri ile kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları ve bunların üst kuruluşları
mensuplarına savunma hakkı tanınmadıkça disiplin cezası verilemez” ifadesi ile disiplin
soruşturmalarında savunmanın önemi vurgulanmıştır.
118 Aslan, a.g.e, s. 38. 119 2547 Md. 53/A-1/o.
54
4.1. Savunma Yapma Hakkı Süresi ve Savunma İsteyecek Makamlar
Demokratik düzende savunma hakkı en temel ilkelerden biridir. Bu hak yargı
organları önünde olduğu kadar disiplin soruşturmalarında da vazgeçilemeyecek
haklardan biridir.120 Disiplin soruşturmalarında “Soruşturulana, iddialar hakkında
savunma imkânı tanınmadan disiplin cezası verilemez. Soruşturmayı yapanın yedi
günden az olmamak üzere verdiği süre içinde veya belirtilen tarihte geçerli bir mazereti
olmaksızın savunmasını yapmayan, savunma hakkından vazgeçmiş sayılır.”121
Kanun’un bu hükmünden de anlaşılacağı üzere soruşturulana savunmasını yapmak
üzere en az 7 (yedi) günlük süre verilir. Tabi bu süre savunma yapacak olan
soruşturulana tebliğ tarihinden itibaren başlar. “Savunmaya davet yazısında hakkında
disiplin soruşturması açılan fiilin neden ibaret bulunduğu, savunmasını belirtilen sürede
yapmadığı takdirde savunmasından vazgeçmiş sayılacağı bildirilir.”122
Ancak yukarıda “soruşturmayı yapan” sözünden soruşturmacının değil, bizzat
disiplin amirinin anlaşılması gerekmektedir. Danıştay 3. Daire Başkanlığı’nın E.
1973/272, K. 1973/269 sayılı ve 29/05/1973 tarihli kararında “soruşturmayı yapan”
sözünden müfettiş veya soruşturmacının değil, disiplin cezası vermeye yetkili amir olan
disiplin amirinin anlaşılması gerektiği vurgulanmıştır. Danıştay 3. Daire Başkanlığı’nın
anılan görüşüne göre soruşturmacıların savunma almaları söz konusu değildir.
Soruşturmacıların savunma adı altında alınan beyanın, kusurlu ya da suçlu
konumundaki personelden ifade yoluyla123 bilgi alınması şeklinde değerlendirilmesi
gerekmektedir.124
2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu’nun 53/A-1-c maddesi ile, disiplin cezası
vermeye yetkisi bulunmayan soruşturmacı tarafından soruşturmanın yapılması mümkün
kılınmış; yine anılan Kanun’un 53/A-2-a maddesi ile bu soruşturmacı tarafından
savunmanın isteneceği belirtilmiştir. Bu usul ile yapılan disiplin soruşturmasında
savunma hakkının tam olarak kullanıldığını kabule imkân yoktur.125
120 Sancakdar, Us, Kasapoğlu Turhan, Önüt, Seyhan, a.g.e., s. 436. 121 2547 Md. 53/A-2/a. 122 2547 Md. 53/A-2/b. 123 Disiplin soruşturmasında alınan ifadeler “İfadelerin Alınması” başlığı altında ayrıntılı olarak
incelenmiştir. 124 Duman, a.g.e., s. 165; Sancakdar, Us, Kasapoğlu Turhan, Önüt, Seyhan, a.g.e., s. 438. 125 Bahtiyar Akyılmaz, “Anayasal Esaslar Çerçevesinde Kamu Personeli Disiplin Hukuku ve
Uygulamadaki Sorunlar”, Gazi Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi (GÜHFD), 2002, c. 6, S.1-2, s. 256.
55
Disiplin soruşturması sırasında, soruşturmacının soruşturulan personeli sorguya
çekip ifadesini alması ile, disiplin soruşturması sonunda olay delilleri ile ortaya
çıktıktan sonra disiplin amirin ya da disiplin kurulu tarafından savunmasının alınması
farklı sonuçlar doğurduğundan, soruşturma dosyasında personelin sorguya çekildiğine
dair ifade tutanağı olsa dahi, idare mahkemeleri süre verilerek alınmış savunmanın
varlığını mutlaka aramaktadır.126 Bu doğrultuda disiplin cezasını vermeye yetkili
disiplin amiri veya disiplin kurulları tarafından mutlak suretle soruşturulandan savunma
alınması gerekir.127
Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’nun bir kararında; “Soruşturmacı
Başmüfettiş tarafından, soruşturma devam ederken, davacıya gönderilen yazı,
soruşturma konusu olaylarla ilgili olarak davacının ifadesine başvurulması amacıyla
hazırlanmış bir yazı niteliğinde olup bu yazıda, davacı hakkındaki iddialar, bu iddiaların
dayandığı deliller, üzerine atılı fillerin hukuki nitelendirmesi ve önerilen disiplin cezası
belirtilmemiştir. Belirtilen niteliğiyle, söz konusu yazının bir savunma isteme yazısı ve
yazıya verilen cevabın bir savunma olarak da kabulü hukuken mümkün değildir”128
denilerek, soruşturmacının almış olduğu ifade yazısının savunma niteliği taşımadığı
konusuna açıklık getirilmiştir.
Danıştay 12. Daire Başkanlığı’nın başka bir kararında, “Dosyadaki belgelerin
incelenmesinden, davacı hakkında Devlet memurluğundan çıkarma cezasını veren
Adalet Bakanlığı Yüksek Disiplin Kurulunca davacının 657 sayılı Yasa'nın 129.
maddesi kapsamında son savunmasının alınmadığı, soruşturmacının almış olduğu
savunmaların değerlendirilmesi suretiyle karar verildiği anlaşılmıştır.
Bu durumda, yukarıda sözü edilen Yasa hükümleri uyarınca hakkında Devlet
Memurluğundan çıkarma cezası teklif edilen davacı hakkında Yüksek Disiplin
Kurulunca son savunması alınmadan tesis edilen işlemde mevzuata ve disiplin hukuku
ilkelerine uyarlık görülmediğinden, bu husus göz ardı edilerek verilen kararda isabet
126 Pınar, a.g.e., s. 731; Danıştay 12. Dairesi’nin 15/03/2010 tarihli ve E. 2007/1614, K. 2010/1439 sayılı
kararı, Danıştay Dergisi (DD), S. 124, s. 439-441. 127 Yıldırım, Yasin, Kaman, Özdemir, Üstün, Tekinsoy, a.g.e., s. 212; Metin Günday, İdare Hukuku, İmaj
Yayıncılık, Ankara, 2015, s. 632. 128 Danıştay İdarî Dava Daireleri Kurulu’nun 17/02/2011 tarihli ve E. 2007/1846, K. 2011/66 sayılı
kararı, http://emsal.danistay.uyap.gov.tr/BilgiBankasiIstemciWeb/, (01/04/2019).
56
bulunmamaktadır”129 denilerek, disiplin amiri veya disiplin kurullarınca savunma
alınmadan disiplin cezası verilemeyeceği vurgulanmıştır.
Aslında bu durum savcının soruşturma yaparak iddianame hazırlaması ve
hâkimin de ceza uygulama işlemine benzemektedir. Ceza soruşturmalarında savcı
gerekli soruşturmayı yapar, ifadeleri alır ve hazırladığı iddianameyi ceza mahkemesine
sunar. Bu iddianame sonucunda mahkemede hâkim tarafından bir yargılama yapılır. Bu
yargılamada sanık vekili aracılığıyla savunmasını yapar ve hâkim tarafından bir karar
verilir. Savcının hazırlamış olduğu iddianame üzerine hâkim sanığı dinlemeden
doğrudan bir ceza veremez, iddialar hakkında sanıktan vekili aracılığıyla savunma ister
ve böylece bir kanaat getirir. İşte disiplin soruşturmaları da böyledir. Soruşturmacı
soruşturmasını yapar ve bir ceza teklifinde bulunur. Bu ceza teklifi cezayı vermeye
yetkili makam tarafından değerlendirilir ve soruşturma geçiren personelden savunma
alarak disiplin cezasını verilmesi konusunda bir karara varır.130
“Disiplin cezası vermeye yetkili makamlar gerek görürse, isnat edilen fiil ve
soruşturma raporunda önerilen disiplin cezasını da belirtmek suretiyle, bu maddedeki
esaslar çerçevesinde (a) ve (b) bentlerindeki usule göre tekrar savunma isteyebilir.”131
Kanun’un bu maddesinde, ceza vermeye yetkili disiplin amiri ve disiplin kurullarının
gerek gördüğü takdirde savunma alınabileceği yazmaktadır.
Ancak Kanun’un savunma alınması ile ilgili 53/A maddesinin 2. fıkrasının (a) ve
(c) bentlerindeki çelişkili ifadeler sebebiyle, disiplin soruşturmaları sonucunda savunma
alınması ile ilgili ciddi hatalar meydana gelmektedir.
Şöyle ki, Kanun’un 53/A maddesinin 2. fıkrasının (a) bendinde “Soruşturmayı
yapan” ifadesi disiplin amiri olarak değil de soruşturmacı olarak anlaşıldığından,
soruşturma sırasında soruşturmacının almış olduğu yazılı ifade savunma alma olarak
anlaşıldığı karşımıza çıkmaktadır. Hal böyle olunca disiplin amiri veya disiplin kurulları
da soruşturmacı tarafından alınan yazılı ifadeyi savunma olarak değerlendirip,
soruşturma sonucunda savunma isteme yoluna gitmemektedirler. Ancak bilinmelidir ki,
soruşturma devam ederken sanığa suç isnadı henüz yoktur. Sanığa suçu anlatılmadan
verdiği ifade bu nedenle savunma yerine geçmez. Savunmadan söz edebilmek için
129 Danıştay 12. Dairesi’nin 27/03/2009 tarihli ve E. 2008/2174, K. 2009/1703 sayılı kararı,
http://emsal.danistay.uyap.gov.tr/BilgiBankasiIstemciWeb/, (01/04/2019). 130 Berkant Göçer, “Yükseköğretim Kurumları Yönetici, Öğretim Elemanı ve Memurları Disiplin
Yönetmeliği’nin Uygulama Sorunu”, Türkiye Barolar Birliği Dergisi, 2014, S.112 s. 252. 131 2547 Md. 53/A-2/c.
57
sanığa mutlaka kendisine isnat edilen suçun ne olduğunun bildirilmiş olması gerekir. Bu
da soruşturma sonucunda disiplin amiri veya disiplin kurullarınca, isnat edilen fiil ve
soruşturma raporunda önerilen disiplin cezasını da belirtmek suretiyle soruşturulandan
savunma istemekle mümkündür.132
Kanun’un 53/A maddesinin 2. fıkrasının (c) bendinde ise, “Disiplin cezası
vermeye yetkili makamlar gerek görürse” ifadesi, disiplin amiri veya disiplin
kurullarının savunma alma işlemini gerek gördüğü takdirde yapabileceği ve savunma
almanın zorunlu olmadığı şeklinde anlaşıldığı görülmektedir. Hâlbuki, gerek görülüp
görülmediğine bakılmaksızın disiplin cezası verilmeden önce mutlaka savunma
alınması gerekmektedir.
Kanun’un savunma alınması ile ilgili 53/A maddesinin 2. fıkrasının (a) ve (c)
bentleri ile ilgili yukarıda yapılan eleştiriler de göz önüne alınarak; (a) ve (c) bentleri
birleştirerek, “Disiplin soruşturmalarında soruşturulana, iddialar hakkında savunma
imkânı tanınmadan disiplin cezası verilemez. Disiplin cezası vermeye yetkili makamlar,
isnat edilen fiil ve soruşturma raporunda önerilen disiplin cezasını da belirtmek
suretiyle, yedi günden az olmamak üzere verdiği süre içinde veya belirtilen tarihte
geçerli bir mazereti olmaksızın savunmasını yapmayan, savunma hakkından vazgeçmiş
sayılır” ifadesine benzer bir ifadenin Kanun’a eklenmesi uygulama açısından daha
doğru olacaktır. Kaldı ki Danıştay’ın yukarıda belirtilen kararları da bu doğrultudadır.
4.2. Savunma Davet Yazısının İçeriği
Disiplin soruşturmalarında savunma alma işlemi, soruşturulana disiplin cezası
verilmeden önce usulüne uygun olarak yapılması gereken ve önem arz eden bir
işlemdir. Disiplin cezasını vermeye yetkili disiplin amiri veya disiplin kurulları
savunma istem yazısında, isnat edilen fiilin ne olduğu ve soruşturma raporunda
önerildiği şekliyle bu fiile karşılık gelen disiplin cezasının Kanun’da belirtilen madde,
fıkra ve bendini belirterek soruşturulanın yazılı savunmasını istemelidir.133
Ayrıca, soruşturulana soruşturma raporunda yer verilen maddi olayın tanık
ifadelerini, soruşturma yapanın görüş ve kanaatini, işlemin hukuki dayanağını,
132 Gözler, a.g.e., s. 803. 133 Sancakdar, Us, Kasapoğlu Turhan, Önüt, Seyhan, a.g.e., s. 437; Danıştay 12. Dairesi’nin 23/03/2011
tarihli ve E. 2008/7024, K. 2011/1334 sayılı kararı, Danıştay Dergisi (DD), S. 127, s. 375-376.
58
soruşturmacının disiplin cezası önerisini açık ve etraflı bir biçimde öğrenme hakkı
bulunmaktadır.134 Bu durumda soruşturulan hakkında düzenlenen soruşturma raporunun
yazılı savunma istem yazısı ile birlikte gönderilmesi doğru olacaktır.
Savunma istem yazısında yukarıda belirtilen hususların yanında, yedi günden az
olmamak üzere verilen süre içinde veya belirtilen tarihte geçerli bir mazereti olmaksızın
savunmasını yapmadığı takdirde savunma hakkından vazgeçmiş sayılacağı
soruşturulana bildirilmelidir. Bildirilmezse usule uygun bir bildirim yapıldığından söz
edilemez.135
4.3. Öğretim Mesleğinden Çıkarma ve Kamu Görevinden Çıkarma Cezalarında
Savunma Şekli
“Hakkında üniversite öğretim mesleğinden çıkarma ve kamu görevinden
çıkarma cezası istenenler soruşturma evrakını inceleme, tanık dinletme, disiplin
kurulunda sözlü veya yazılı olarak kendisi veya vekili vasıtasıyla savunma yapma
hakkına sahiptir.”136 Kanun’un bu maddesinde, üniversite öğretim mesleğinden çıkarma
ve kamu görevinden çıkarma cezası istenenler için yapılacak savunmanın usulü
belirtilmiştir. Üniversite öğretim mesleğinden çıkarma ve kamu görevinden çıkarma
cezaları atamaya yetkili amirin teklifi üzerine Yüksek Disiplin Kurulu kararıyla
verildiği137 ve disiplin cezasının ağırlığı da göz önüne alındığında, soruşturulana bu
kurulda evrak inceleme, tanık dinletme, disiplin kurulunda sözlü veya yazılı olarak
kendisi veya vekili vasıtasıyla savunma yapma hakkı tanınmıştır.
Görüldüğü gibi, yalnız üniversite öğretim mesleğinden çıkarma ve kamu
görevinden çıkarma cezaları için sözlü savunmadan bahsedilmiş olup, diğer disiplin
cezaları için sözlü savunma yapma söz konusu değildir.138
134 Yıldırım, Yasin, Kaman, Özdemir, Üstün, Tekinsoy, a.g.e., s. 213; Gözler, a.g.e., s. 803. 135 Sancakdar, Us, Kasapoğlu Turhan, Önüt, Seyhan, a.g.e., s. 438. 136 2547 Md. 53/A-3. 137 Disiplin cezası vermeye yetkili kurullar “Disiplin Cezası Vermeye Yetkili Makamlar” başlığı
altında ayrıca incelenecektir. 138 Akyılmaz, Sezginer, Kaya, a.g.e., s. 691.
59
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
YÜKSEKÖĞRETİM KURUMLARINDA AKADEMİK VE İDARİ PERSONELE
UYGULANAN DİSİPLİN SORUŞTURMASI SONRASI CEZA İNFAZI, İTİRAZ
SÜRECİ VE DİSİPLİN CEZALARINA KARŞI YARGISAL SÜREÇ
1. YÜKSEKÖĞRETİM KURUMLARINDA AKADEMİK VE İDARİ
PERSONELE UYGULANACAK DİSİPLİN CEZALARI
Yükseköğretim Kurumlarında görev yapan akademik ve idari personele
uygulanabilecek disiplin cezaları şunlardır:
Uyarma Cezası: “Yükseköğretim kurumlarında görev yapan personelin,
görevinde ve davranışlarında daha dikkatli olması gerektiğinin yazı ile
bildirilmesidir.”139
Kınama Cezası: “Yükseköğretim kurumlarında görev yapan personelin,
görevinde ve davranışlarında kusurlu olduğunun yazı ile bildirilmesidir.”140
Aylıktan veya Ücretten Kesme Cezası: “Aylıktan veya ücretten kesme, Devlet
yükseköğretim kurumlarında brüt aylıktan; vakıf yükseköğretim kurumlarında
brüt ücretten bir defaya mahsus olmak üzere 1/30 ila 1/8 arasında kesinti
yapılmasıdır.”141
Kademe İlerlemesinin Durdurulması Veya Birden Fazla Ücretten Kesme
Cezası: “Devlet yükseköğretim kurumlarında bulunulan kademedeki
ilerlemenin, fiilin ağırlık derecesine göre bir ila üç yıl arasında durdurulması;
vakıf yükseköğretim kurumlarında ise fiilin ağırlık derecesine göre üç ila altı ay
süreyle brüt ücretten 1/4 ila 1/2 arasında kesintiye gidilmesidir.”142
Üniversite Öğretim Mesleğinden Çıkarma Cezası: “Akademik bir kadroya bir
daha atanmamak üzere üniversite öğretim mesleğinden çıkarmadır.”143
139 2547 Md. 53/b-1. 140 2547 Md. 53/b-2. 141 2547 Md. 53/b-3. 142 2547 Md. 53/b-4. 143 2547 Md. 53/b-5.
60
Kamu Görevinden Çıkarma Cezası: “Kamu kurum ve kuruluşları ile vakıf
yükseköğretim kurumlarında öğretim elemanı ve memur olarak bir daha
atanmamak üzere kamu görevinden çıkarmadır.”144
2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu’nun 53/b-1, 53/b-2, 53/b-3, 53/b-4, 53/b-6
maddelerinde, “657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’ndaki fiillere ilave olarak bu
Kanun kapsamındaki kamu görevlileri için uyarma, kınama, aylıktan veya ücretten
kesme, kademe ilerlemesinin durdurulması ve kamu görevinden çıkarma cezalarını
gerektiren fiiller şunlardır” denilerek, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 125.
maddesinde sayılan fiiller ve bu fiillere ilave olarak 2547 sayılı Yükseköğretim
Kanunu’nun 53. maddesinde yer alan fiil ve hallere göre Yükseköğretim Kurumlarında
görev yapan akademik ve idari personele yukarıda sayılan disiplin cezası
uygulanabilecektir.
Ancak, 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu’nun 53/b-1, 53/b-2, 53/b-3, 53/b-4,
53/b-6 maddelerinde, “657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’ndaki fiillere ilave olarak”
ibaresi, Anayasa Mahkemesinin 10/04/2019 tarihli ve 2019/20 sayılı kararıyla145;
“Öğretim elemanı, memur ve diğer personelden oluşan yükseköğretim kurumları kamu
personeline ilişkin disiplin kuralları öngörülürken kanun koyucu tarafından bunlar
arasında görevin niteliğinden kaynaklanan ve Anayasa tarafından öngörülen ayrım ve
farklılıkların dikkate alınmayarak öğretim elemanları ile memur ve diğer personelin
tümüyle aynı kurallara tabi kılınması ve dava konusu ibareler yoluyla öğretim
elemanlarının disiplin sorumluluğu kapsamına 657 sayılı Kanun’da sayılan fiillerin
tamamının dâhil edilmesi, Anayasa’da bu kişiler için öngörülen güvencelerle
örtüşmediği gibi gerek uygulayıcılar gerekse disiplin kurallarının muhatapları yönünden
birtakım belirsizliklere de yol açtığından dava konusu kuralların Anayasa’nın 2., 27. ve
130. maddeleriyle bağdaşmadığı” gerekçesi ile iptal edilmiştir.
Görüldüğü üzere Anayasa Mahkemesi vermiş olduğu karar ile, 657 sayılı Devlet
Memurları Kanunu’nda sayılan fiillerin öğretim elemanlarına uygulanamayacağı
hükmüne varmıştır. Ayrıca söz konusu iptal kararının resmi gazetede yayınlanmasından
başlayarak 9 (dokuz) ay sonra yürürlüğe girmesine karar verilmiştir. Bu itibarla,
144 2547 Md. 53/b-6. 145 Resmi Gazete, Tarih: 17/07/2019, Sayı: 30834.
61
17/07/2019 tarihinde resmi gazetede yayınlanan bu karar 17/04/2020 tarihinde
yürürlüğe girecek ve bu tarihten sonra 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nda sayılan
fiiller öğretim elemanlarına uygulanamayacaktır.
Yükseköğretim Kurumlarında görev yapan akademik ve idari personel
sınıflandırılmasına ve niteliğine bakıldığında Anayasa Mahkemesi’nin kararının doğru
olduğu görülecektir. Çünkü, akademik çalışma yapan personel ile idari görev yürüten
idari personeli aynı kurallara tabi tutmak çeşitli sorunlar oluşturacaktır. Örneğin, 657
sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 125/A-g maddesinde belirtilen “Belirlenen kılık
ve kıyafet hükümlerine aykırı davranma” fiilinin bir akademisyene uygulama imkânı
yoktur. Çünkü akademik kadrolar için belirlenmiş bir kılık kıyafet mevzuatı
bulunmamaktadır. Yine başka bir örnek verecek olursak, 2547 sayılı Yükseköğretim
Kanunu’nun 59. maddesinde “Yükseköğretim kurumlarının öğretim elemanları, siyasi
partilere üye olabilirler; yükseköğretim kurumlarındaki görevlerini aksatmamak ve bir
ay içinde kurumlarına bildirmek kaydıyla, siyasi partilerin merkez organları ile onlara
bağlı araştırma ve danışma birimlerinde görev alabilirler. Şu kadar ki, bu durumdaki
öğretim elemanları, Yükseköğretim Kurulu ve Yükseköğretim Denetleme Kurulu üyesi,
rektör, dekan, enstitü ve yüksekokul müdürü ve bölüm başkanı olamazlar, onların
yardımcılıklarına seçilemezler.” denilmekte iken, 657 sayılı Kanunu’nun 125/E-c
maddesinde belirtilen “Siyasi partiye girmek” fiilinden dolayı bir akademisyene disiplin
cezası verilemeyecektir.146 Çünkü tabi olduğu 2547 sayılı Kanun siyasi partiye üye
olmaya izin vermektedir. Bu durumda 657 sayılı Kanun’daki hüküm akademisyenlere
uygulanamayacaktır.
Yine akademik personelin yapmış olduğu bilimsel çalışmaların kamuoyuna
duyurulması amacı ile basına bilgi ve demeç vermesi sebebiyle, 657 sayılı Kanunu’nun
125/B-m maddesinde belirtilen “Yetkili olmadığı halde basına, haber ajanslarına veya
radyo ve televizyon kurumlarına bilgi veya demeç vermek.” fiilinden dolayı bir
akademik personele disiplin cezası verilemeyecektir.
Anayasa Mahkemesi söz konusu kararında bahsettiği gibi, yukarıda belirtilen bu
durum gerek disiplin cezası veren makamlar gerekse disiplin cezasına muhatap olan
akademisyenler yönünden birtakım belirsizliklere de yol açmaktadır. Bu doğrultuda
suçta ve cezada kanunilik ilkesi doğrultusunda hareket ederek, akademik personel ile
146 Gözler, a.g.e., s. 759.
62
ilgili disiplin cezası gerektirecek fiil ve hallerin 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu’nda
yer alması için gerekli çalışmalar yapılmalıdır.
Bir suça karşı verilecek cezaların kanunda tarif edilmiş olması esastır. Buna “suç
ve cezada kanunilik ilkesi” denmektedir. Anayasamızın 38. maddesinin 1. fıkrasında,
“Kimse, işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanunun suç saymadığı bir fiilden dolayı
cezalandırılamaz” ifadesi ile bu ilke vurgulanmıştır.
Yine Anayasamızın 128. maddesinin 2. fıkrasında, “Memurların ve diğer kamu
görevlilerinin nitelikleri, atanmaları, görev ve yetkileri, hakları ve yükümlülükleri, aylık
ve ödenekleri ve diğer özlük işleri kanunla düzenlenir” denilmiştir. Anayasamızın bu
maddesine göre, memurların özlük haklarını etkileyecek nitelikte olan disiplin
cezalarının ilişkin düzenlemelerin kanunla yapılması öngörülmüştür.147
Disiplin hukukunda suçlar konusunda olmasa da cezalar konusunda kanunilik
ilkesi yani kanunsuz ceza olmaz ilkesi geçerlidir. Dolayısıyla disiplin cezasını vermeye
yetkili makamlar kanun tarafından öngörülmüş disiplin cezasını verebilirler.148
Kanunilik ilkesi çerçevesinde, 02/12/2016 tarihinden önce 2547 Sayılı
Yükseköğretim Kanunu’nun 53. maddesinin (b) fıkrasına bakacak olursak;
Anılan Kanunun 53. maddesine (b) fıkrasında, “Öğretim elemanları, memur ve
diğer personele uygulanabilecek disiplin cezaları uyarma, kınama, yönetim görevinden
ayırma, aylıktan kesme, kademe ilerlemesinin durdurulması, üniversite öğretim
mesleğinden çıkarma ve kamu görevinden çıkarma cezalarıdır. Hangi fiillere hangi
disiplin cezasının uygulanacağı, bu bentte sayılan kişilerin disiplin işlemleri ve disiplin
amirlerinin yetkileri, Devlet memurlarına uygulanan usul ve esaslar da göz önüne
alınmak suretiyle Yükseköğretim Kurulunca düzenlenir” ifadesi yer almaktaydı.
Söz konusu maddenin Anayasamıza aykırı olduğu iddiası nedeni ile açılan dava
sonucunda; Anayasa Mahkemesinin 14/01/2015 tarihli ve 2015/6 sayılı kararıyla,
maddenin birinci cümlesinin Anayasamıza aykırı olmadığı, ancak ikinci cümlesinin
aşağıda belirtildiği şekli ile, Anayasamızın 38., 128. ve 130. maddelerine aykırı olduğu
gerekçesi ile iptaline karar verilmiştir.
147 Ömer Asım Livanelioğlu, Memur Disiplin Hukuku, Us-a Yayıncılık, Ankara, 1997, s. 21. 148 Gözler, a.g.e., s. 777; Akgüner, Berk, a.g.e., s. 724; Yıldırım, Yasin, Kaman, Özdemir, Üstün,
Tekinsoy, a.g.e., s. 198; Doğan Soyaslan, Yürütme Organının Suç ve Ceza Koyma Yetkisi, Kazancı Hukuk
Yayınları, Ankara, 1990, s. 93; Akyılmaz, Sezginer, Kaya, a.g.e., s. 690-691.
63
Söz konusu kararda, “Anayasanın 38. maddesinde suç ve cezaların kanuniliği
ilkesi düzenlenmiştir. Ceza yaptırımına bağlanan fiilin kanunun ‘açıkça’ suç sayması
şartına bağlanmış olmasıyla, suç ve cezalara ilişkin düzenlemelerin şekli bakımdan
kanun biçiminde çıkarılması yeterli olmayıp bunların içerik bakımından da belirli
amacı gerçekleştirmeye elverişli olmaları gerekir. Bu açıdan kanunun metni, bireylerin
hangi somut fiil ve olguya hangi hukuksal yaptırımın veya sonucun bağlandığını belirli
bir açıklık ve kesinlikte öngörebilmelerine imkân verecek düzeyde kaleme alınmış
olmalıdır. Bu nedenle, belirli bir kesinlik içinde kanunda hangi fiile hangi hukuksal
yaptırımın bağlandığının bireyler tarafından bilinmesi ve eylemlerin sonuçlarının
öngörülebilmesi gerekir.
Anayasa'nın 128. maddesinin ikinci fıkrasında, ‘Memurların ve diğer kamu
görevlilerinin nitelikleri, atanmaları, görev ve yetkileri, hakları ve yükümlülükleri, aylık
ve ödenekleri ve diğer özlük işleri kanunla düzenlenir.’ denilmiş; 130. maddesinin
dokuzuncu fıkrasında ise öğretim elemanlarının disiplin ve ceza işlerinin kanunla
düzenleneceği kural altına alınmıştır.
Dava konusu kural ile düzenlenmesi öngörülen hususlar, hangi fiillerin hangi
disiplin cezalarını gerektireceği, bentte sayılan kişilerin disiplin işlemleri ve disiplin
amirlerinin yetkileri gibi konuları içermektedir. Kamu görevlileri olarak memurların ve
öğretim elemanlarının disiplin işlemleri konusunda kuralla getirilmiş bir kanuni
güvence bulunmamaktadır. Söz konusu disiplin işlemleri, Anayasa'nın yukarıda yer alan
hükümleri gereğince kanunla düzenlenmesi öngörülen hususlardır. Bu hâliyle öğretim
elemanları, memurlar ve diğer personel için getirilmiş herhangi bir kanuni güvence
bulunmadığı gibi yasal olarak belirlilik de sağlanmamıştır. Kural, sadece Devlet
memurlarına uygulanan usul ve esasların göz önüne alınmasını düzenlemiş ancak
bunun dışında herhangi bir kanuni düzenlemeye yer vermemiştir.
Dava konusu kural bu hâliyle disiplin uygulamaları ile ilgili olarak genel ilkeleri
ortaya koymamakta, disiplin cezalarını gerektiren hâl ve durumları belirlememektedir.
Ayrıca kuralda, disiplin cezası vermeye yetkili amir ve kurullar, disiplin cezalarının
verilmesinde zamanaşımı ve karar verme süreleri, yüksek disiplin kurulunun çalışma
usul ve yöntemleri, kurul kararlarına itiraz ve savunma hakkı başta olmak üzere kamu
görevlilerinin hakları, cezaların tatbik edilme şekli ve disiplin cezalarının hangi
hâllerde özlük dosyasından silinebileceği gibi konuların hiçbiri ile ilgili kanuni
64
düzenleme bulunmamaktadır. Dolayısıyla kapsama dâhil personelin disiplin işlemlerine
dair usul ve esasların kanunda gösterilmeyerek, tüm bu işlemlerin Yükseköğretim
Kurulunca düzenlenmesini öngören dava konusu kural, Anayasa'nın 38., 128. ve 130.
maddeleriyle bağdaşmamaktadır.”149 ifadelerine yer verilmiştir.
Görüldüğü üzere, Anayasa Mahkemesinin 14/01/2015 tarihli ve 2015/6 sayılı
kararıyla, yükseköğretim kurumlarında görevli öğretim elemanlarına, memurlara ve
diğer personele uygulanacak disiplin cezalarının kanuna göre değil yönetmeliğe göre
verilmesinin Anayasamıza aykırı olduğu hükmüne varılmıştır. Böylece, 2547 sayılı
Kanun’un 53. maddesine dayanılarak çıkarılan Yükseköğretim Kurumları Yönetici ve
Öğretim Elemanları ve Memurları Disiplin Yönetmeliği’nin yasal bir dayanağı
kalmamıştır.
Anayasa Mahkemesinin bu kararı ile hem disiplin cezalarının, hem de disiplin
cezalarının verilmesine neden olacak fiillerin kanunla konulabileceği zorunluluğu ortaya
çıkmıştır. Dolayısıyla bu karar göre, kanunilik ilkesi sadece disiplin cezaları için değil,
disiplin suçları için de aranmalıdır. Bu karar disiplin hukukunda, sadece disiplin cezaları
için değil, disiplin suçları için de kanunilik ilkesinin geçerli olduğu varsayımına
dayandığı için eleştiriye açıktır.
Şöyle ki, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 125. maddesinin 4.
fıkrasında, “Yukarıda sayılan ve disiplin cezası verilmesini gerektiren fiil ve hallere
nitelik ve ağırlıkları itibariyle benzer eylemlerde bulunanlara da aynı neviden disiplin
cezası verilir” ve 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu’nun 53/D maddesinin 5.
fıkrasında “Bu Kanunda sayılan ve disiplin cezası verilmesini gerektiren fiillere nitelik
ve ağırlıkları itibarıyla benzer fiilleri işleyenlere de hangi disiplin fiiline benzediği
belirtilerek aynı türden disiplin cezaları verilir” denilerek, kamu kurumlarında idareye
disiplini sağlamak adına, Kanun’da tarif edilmemiş suçlara disiplin cezası verme
olanağı sağlanmıştır. Ancak idarenin disiplin suçu saydığı fiillerin Kanun’un saydığı
disiplin suçlarına “nitelik ve ağırlıkları itibarıyla benzer” olması gerekir. Yani idare
tamamen serbest bir şekilde değil, ancak kıyas yoluyla disiplin suçu ihdas edebilecektir.
İşte bu yönü ile disiplin suçlarında kanunilik ilkesi geçerli değildir. Eğer disiplin
suçlarında kanunilik ilkesi geçerli olsaydı, Kanun’da öngörülmemiş ama kurum
düzenini bozan fiillerin disiplin cezası ile cezalandırılması mümkün olmazdı. Keza
149 Anayasa Mahkemesinin 14/01/2015 tarihli ve 2015/6 sayılı kararı, Resmi Gazete, Tarih: 07/04/2015,
Sayı: 29319.
65
disiplin suçlarında kanunilik ilkesi geçerli olsaydı, kıyas yoluyla disiplin suçu
yaratılamazdı.150
Ceza hukukunda suçları tanımlamak nispeten kolay olsa da, disiplin hukukunda
hangi fiilin disiplin suçu oluşturduğunu, hangi filin disiplin suçu oluşturmadığını tespit
etmek o kadar kolay değildir. Çünkü idarenin faaliyetleri çok çeşitli, karmaşık ve
değişken olduğundan, disiplin cezasını gerektirecek fiillerin tümünün Kanun’da tek tek
belirlenmesinin oldukça güçtür.151
Her ne kadar disiplin suçlarında kanunilik ilkesi geçerli olmasa bile idare,
personelin görevi ile ilgili kusurlu fiillerini, bu fiillerin kanun veya yönetmelikle
tanımlanmış olmasına bakmadan disiplin suçu olarak kabul edip disiplin cezası
verebilir. Çünkü idarenin disiplin yetkisi, idarenin kendi personeli üzerinde sahip
olduğu genel yönetim yetkisinden kaynaklanan genel bir yetkidir. Tabi bu yetkinin
kanunla düzenlenmesinde yarar vardır. Ayrıca disipline aykırı bir fiil kanunla
düzenlenmedi diye, bu fiili işleyen personele idarenin disiplin cezası vermeyeceğini
söylemek mümkün değildir.152
2. DİSİPLİN CEZASI VERMEYE YETKİLİ MAKAMLAR
“Adli cezalar mahkeme tarafından verilirken disiplin cezaları mahkeme
statüsüne sahip olamayan makamlarca verilir. Ayrıca adli cezalarda olduğu gibi disiplin
cezalarında da adli cezalarda ayniyet sağlanmış olsaydı yasal düzenlemelerle tüm
disiplin suçlarının tanımlanması cezaların alt ve üst sınırlarının belirlenmesi kusurlu
harekete paralel olarak cezanın belirlenmesi ve disiplin cezası verme yetkisinin özerk
bir yargı yerine bırakılması gerekirdi. Oysa durum böyle değildir. Disiplin cezaları
sıralaması yapılmış olmakla birlikte her somut olayda suçun gerektirdiği ceza disiplin
amiri tarafından belirlenir ve cezanın bir yargı yeri tarafından verilmesi ise çok
istisnai153 bir durumdur.”154
150 Gözler, a.g.e., s. 777-786; Kırmızıgül, a.g.e., s. 22. 151 Gözler, a.g.e., s. 782; Danıştay 8. Dairesi’nin 27/05/2019 tarihli ve E. 2013/8065, K. 2019/5104 sayılı
kararı. 152 Gözler, a.g.e., s. 785. 153 Danıştay 8. Dairesi’nin 25/01/2018 tarihli ve E. 2017/1154, K. 2018/311 sayılı kararı ile; Sanığın
“1/15 Oranında Aylıktan Kesme Cezası” ile cezalandırılmasına karşı açmış olduğu davayı reddeden yerel
mahkemenin kararını temyizen inceleyerek onaylayan Danıştay 8. Daire’nin kararında imzası bulunan
hâkimin reddi istemi sonucunda (Reddi Hâkim); davacı tarafından reddi hâkim talebine ilişkin herhangi
66
Disiplin soruşturmalarında, soruşturmacı tarafından soruşturma tamamlandıktan
sonra, disiplin cezası vermeye yetkili disiplin amiri veya disiplin kurulunca alınan
savunma sonrasında disiplin cezası verme süreci başlamaktadır. Bu süreçte disiplin
cezalarının hangi makam tarafından verileceği ayrıntılı olarak aşağıda incelenecektir.
2.1. Uyarma ve Kınama Cezası Verme Yetkisi
“Uyarma ve kınama cezaları sıralı disiplin amirleri tarafından, rektörler ve
bağımsız vakıf meslek yüksekokulu müdürleri hakkında Yükseköğretim Kurulu
Başkanı tarafından verilir.”155 Soruşturma sonucunda önerilen disiplin cezaları uyarma
ve kınama cezaları ise bu cezalar, hakkında soruşturma yapılan personelin görev yaptığı
birimdeki sıralı disiplin amirlerince verilir. Bu cezalar verilirken ceza verilecek
personelin görev yaptığı birimin disiplin amiri tarafından verilmesi önem arz
etmektedir.
Örneğin, soruşturma başladığında hakkında soruşturma yapılan personel
Edebiyat Fakültesi Dekanlığında görev yapıyor iken, soruşturma sürecinde 2547 sayılı
Kanun’un 13/b-4 maddesi uyarınca Fen Fakültesi Dekanlığına görevlendirilmesi
durumunda, soruşturma sonucunda soruşturmayı başlatan Edebiyat Fakültesi Dekanlığı
tarafından hazırlanan soruşturma dosyası Fen Fakültesi Dekanlığına gönderilir.
Hakkında soruşturma açılan personelin savunmasının alınması ve disiplin cezasının
verilmesi, Fen Fakültesi Dekanlığındaki disiplin cezası vermeye yetkili disiplin amiri
veya disiplin kurulu tarafından gerçekleştirilir.
Nitekim Danıştay 12. Daire Başkanlığı’nın bir kararında, “Mevzuatta aksine bir
hüküm bulunmadığı sürece, disiplin cezasının verildiği tarihteki disiplin amiri veya
disiplin kurulu disiplin cezası vermeye yetkili disiplin amiri veya disiplin kurulu olup,
olayda dava konusu işleme dayanak olan Milli Eğitim Bakanlığı Disiplin Amirleri
bir inandırıcı ve somut gerekçe ortaya konulmamakla birlikte, ileri sürülen müphem, hukuken
somutlaştırılmamış talebin 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 42. maddesinin 4. fıkrasına
göre kötü niyet taşıdığı anlaşıldığından, anılan madde uyarınca istemde bulunan hakkında takdiren 1.000
TL disiplin para cezası ile cezalandırılmasına karar verilmiştir. Tezcan’ın bahsettiği istisnai disiplin
cezasına, Danıştay 8. Dairesi’nin söz konusu kararında yer alan disiplin para cezası iyi bir örnek olarak
gösterilebilir. 154 Durmuş Tezcan, “Kamu Görevlilerine Uygulanan Disiplin Cezalarının Hukuki Niteliği ve Adil
Yargılanma Hakkı”, Prof. Dr. Çetin Özek Armağanı, 2004, s. 866. 155 2547 md. 53/Ç-1/a.
67
Yönetmeliğinde aksi yönde bir hüküm bulunmadığından, kınama cezasının verildiği
tarihte davacının görev yaptığı yerdeki disiplin amiri tarafından işlem tesis edilmesinde
hukuka aykırılık bulunmamaktadır”156 denilerek, hakkında disiplin cezası verilecek
personelin görev yaptığı birimdeki disiplin amiri veya disiplin kurulu tarafından disiplin
cezası verileceği vurgulanmıştır.
Ancak disiplin amirlerinin uyarma ve kınama cezası verme yetkisinde istisnai bir
durum vardır. Şöyle ki; profesör kadro ve unvanına sahip bir öğretim üyesine
soruşturma sonucunda verilecek uyarma ya da kınama cezası, görev yaptığı fakültedeki
dekan tarafından verilmelidir. Fakülte dekanları profesör kadro ve unvanına sahip
olduğu bilindiğine göre, vekâlet bıraktığı doçent kadro ve unvanında olan dekan
yardımcısı, profesör kadro ve unvanına sahip bir öğretim üyesine disiplin cezası
verebilecek midir? Bu durumda dekan vekili olan doçent, profesör olan öğretim üyesine
disiplin cezası veremeyecektir. Nasıl ki soruşturmacı belirlenirken eşdeğer ve üst
unvanlı bir soruşturmacı belirleniyorsa ya da disiplin kurullarında profesörlerle ilgili
hususların görüşülmesinde doçentler katılamıyorsa, ceza verme işleminde de ceza
verenin ve ceza verilenin kadro ve unvanlarına dikkat edilmelidir. Bu durumda
vekâletin bitmesi beklenerek ceza dekan tarafından verilmelidir. Ancak dekan yardımcı
doçentin vekâlet ettiği dönemde disiplin cezası verme işlemi zamanaşımına
uğrayacaksa, bu disiplin cezası istisnai olarak üst disiplin amiri olan rektör tarafından
verilmelidir. Bu istisnai durum her ne kadar Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’nun
kararına157 aykırı bir durum olmuş olsa bile, disiplin cezasının zamanaşımı uğramaması
için gerekli bir durumdur.
Ayrıca rektörler ve bağımsız vakıf meslek yüksekokulu müdürleri hakkındaki
uyarma ve kınama cezaları, disiplin amiri olan Yükseköğretim Kurulu Başkanı
tarafından verilir.
156 Danıştay 12. Dairesi’nin 26/11/2013 tarihli ve E. 2012/8023, K. 2013/8802 sayılı kararı,
http://emsal.danistay.uyap.gov.tr/BilgiBankasiIstemciWeb/, (08/04/2019). 157 Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’nun 11/03/2010 tarihli ve E. 2006/2042, K. 2010/448 sayılı
kararı, https://www.memurlar.net/haber/226279/rektor-arastirma-gorevlisine-ceza-veremez.html,
(24/09/2019).
68
2.2. Aylıktan Veya Ücretten Kesme ve Kademe İlerlemesinin Durdurulması Veya
Birden Fazla Ücretten Kesme Cezası Verme Yetkisi
“Aylıktan veya ücretten kesme ve kademe ilerlemesinin durdurulması veya
birden fazla ücretten kesme cezaları kişinin görevli olduğu birimdeki disiplin kurulu
kararı ile verilir.”158 Soruşturma sonucunda önerilen bu disiplin cezaları ile ilgili
savunma alma ve disiplin cezası verme işlemleri, hakkında soruşturma başlatılan
personelin görev yaptığı yerdeki disiplin kurulu tarafından yapılır.
Yukarıdaki örnekte olduğu gibi, bu cezalar verilirken ceza verilecek personelin
görev yaptığı birimin disiplin kurulu tarafından verilmesi ve bu cezalar verilirken
cezanın türüne göre ceza oranının disiplin kurulu kararında belirtilmesi önem arz
etmektedir.159 Aylıktan veya ücretten kesme işlemi bir defaya mahsus olmak üzere
yapılmalıdır. Bir yıl süre ile aylıktan veya ücretten kesme işlemi hukuka aykırı
olacaktır.160
Danıştay 5. Daire Başkanlığı’nın bir kararında, “Hakkında yapılan soruşturma
ile eylemi kademe ilerlemesinin durdurulması cezası olarak değerlendirilen davacının
durumunun, öncelikle bu cezayı vermeye yetkili disiplin kurulunda görüşülmesi ve bir
alt cezanın bu kurulca değerlendirilmesi gerekirken, disiplin kurulu kararı alınmaksızın
doğrudan atamaya yetkili amir tarafından bir alt ceza olan aylıktan kesme cezasıyla
cezalandırılmasına ilişkin işlemde yetki yönünden hukuka uyarlık bulunmadığı”161
denilerek, disiplin cezalarının yetkili makamlarca verilmesi gerektiği, aksi takdirde bu
durumun yetki yönünden162 hukuka aykırı olacağı belirtilmiştir.
Yine Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’nun bir kararında, “İdari kararların,
Anayasa ve yasaların yetkili kıldığı organ, makam ve kamu görevlileri tarafından
alınması zorunludur. Yetkiyle ilgili idare hukukunun bilinen ilkelerine göre alt
kademedeki bir makamın üst kademedeki bir makamın yerine karar alması nasıl işlemi
158 2547 Md. 53/Ç-1/b. 159 Danıştay 12. Dairesi’nin 18/11/2005 tarihli ve E. 2002/2424, K. 2005/4113 sayılı kararı,
http://emsal.danistay.uyap.gov.tr/BilgiBankasiIstemciWeb/, (28/02/2019). 160 Danıştay 8. Dairesi’nin 25/11/1996 tarihli ve E. 1994/7699, K. 1996/3386 sayılı kararı, Danıştay
Dergisi (DD), S. 93, s. 415-417. 161 Danıştay 5. Dairesi’nin 10/11/2016 tarihli ve E. 2016/10059, K. 2016/5931 sayılı kararı,
http://emsal.danistay.uyap.gov.tr/BilgiBankasiIstemciWeb/, (08/04/2019). 162 Detaylı bilgi için bkz. Çağlayan, a.g.e., s. 344-346; Yıldırım, Yasin, Kaman, Özdemir, Üstün,
Tekinsoy, a.g.e., s. 366-367; Güher Ulu, İdari İşlemin Yetki Unsuru, Seçkin Yayıncılık, Ankara, 2012, s.
140-160; Günday, a.g.e., s. 137; A. Şeref Gözübüyük, Yönetsel Yargı, Turhan Kitabevi, Ankara, 2015, s.
209.
69
yetki yönünden hukuka aykırı hale getirecek ise üst kademedeki bir makamın, alt
kademedeki bir idari makamın görevine giren bir konuda karar alması halinde de işlem
yetki yönünden hukuka aykırı olacaktır.
Anılan Yönetmelik maddelerinin birlikte değerlendirilmesinden anlaşılacağı
üzere; disiplin suçlarının soruşturulması konusunda sıralı disiplin amirlerinin yetkisi
belirlenirken üst disiplin amirleri bu konuda açıkça yetkili kılınmış olmasına
karşın, soruşturmaya yetkili amirlerin disiplin cezası verme konusunda da yetkili
olduklarına ilişkin bir düzenlemeye yer verilmediği gibi, disiplin cezasını vermeye
kimlerin yetkili olduğu başka bir maddede düzenlenmiştir. Böylece, soruşturma yapma
yetkisi ile ceza verme yetkisi maddelerde yer alış şekliyle de birbirinden bağımsız
düşünülmüştür. Dolayısıyla, soruşturma açma konusunda üst disiplin amirlerine tanınan
yetkinin, ceza vermeye ilişkin yetkiyi içermediği sonucuna ulaşılmaktadır.
Bu nedenle, Yönetmeliğin 33/a maddesindeki uyarma, kınama, aylıktan kesme
cezalarını vermeye yetkili olduğu belirlenen disiplin amirleri tanımından, birinci sırada
yer alan disiplin amirinin anlaşılması gerekmektedir. Sayılan bu cezaların verilmesinde
üst disiplin amirlerinin de yetkili olduğu konusunda Yönetmelik’te açık bir düzenleme
bulunmadığından, üst disiplin amirlerinin sözü edilen cezaları vermeye yetkili
olamayacağı kabul edilmelidir. Bu kabul, disiplin cezası verilirken, disiplin
soruşturmasına konu eyleme ilişkin unsurların ve ilgilinin daha önceki kişisel
performansının da değerlendirmeye tabi tutulacağını öngören Yönetmeliğin diğer
maddelerinde yer alan kuralların da doğal bir sonucudur. Yönetmelik kurallarında, bu
değerlendirmelerin, ilgiliyi en yakın tanıyan disiplin amirince yapılmasının amaçlandığı
sonucuna varılmaktadır. Öte yandan, disiplin cezasına ilişkin yetkinin doğru
kullanılmaması itiraz edilecek mercii konusunda Yönetmelikte öngörülen sıralamanın
da bozulmasına neden olacaktır.
Olayda, ...Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi İşletme Bölümü ...
Anabilim Dalında araştırma görevlisi olan davacıya, 1/8 oranında aylıktan kesme
cezasının disiplin amiri olan dekan tarafından verilmesi gerekirken rektör tarafından
verilmiş olduğu anlaşılmaktadır.
Bu durumda, Danıştay Sekizinci Dairesi’nin kararında da belirtildiği üzere, tesis
edilen işlemde yetki yönünden hukuka uyarlık bulunmadığından, işlemin bu nedenle
70
iptali…”163 denilerek, aylıktan kesme ve kademe ilerlemesinin durdurulması cezasının,
yetki yönünden personelin görev yaptığı yerdeki disiplin kurulu tarafından verilmesi
gerektiği tekrar vurgulanmıştır. Söz konusu Danıştay kararında, yürürlükten kaldırılan
Yönetmelik’ten bahsedilmiş ve aylıktan kesme cezasının bu Yönetmelik’e göre disiplin
amirince verildiği görülmüştür. Ancak 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu’nda aylıktan
kesme ve kademe ilerlemesinin durdurulması cezasının, personelin görev yaptığı
birimdeki disiplin kurulunca verilmesi gerektiği açık bir şekilde yer aldığından, söz
konusu Danıştay kararının, anılan Kanun’un hükümleri ile örtüştüğü görülmektedir.
“Rektörler, bağımsız vakıf meslek yüksekokulu müdürleri ve dekanlar hakkında
aylıktan veya ücretten kesme, kademe ilerlemesinin durdurulması veya birden fazla
ücretten kesme cezaları Yüksek Disiplin Kurulu kararıyla verilir.”164
Rektörler ve bağımsız vakıf meslek yüksekokulu müdürleri hakkında, disiplin
amiri olarak Yükseköğretim Kurulu Başkanı tarafından başlatılan disiplin soruşturması
sonucunda, bu cezalar ile ilgili savunma alma ve ceza verme işlemleri Yüksek Disiplin
Kurulu tarafından yapılır.
Fakülte dekanları hakkında ise, disiplin amiri olarak rektör tarafından başlatılan
disiplin soruşturması sonucunda, bu cezalar ile ilgili savunma alma ve ceza verme
işlemleri Yüksek Disiplin Kurulu tarafından yapılır. Dekanlar hakkında başlatılan
disiplin soruşturması sonucunda oluşturulan soruşturma dosyası derhal gerekli
işlemlerin tesis edilmesi için Yükseköğretim Kurulu Başkanlığına gönderilir.
2.3. Üniversite Öğretim Mesleğinden Çıkarma ve Kamu Görevinden Çıkarma
Cezası Verme Yetkisi
“Üniversite öğretim mesleğinden çıkarma ve kamu görevinden çıkarma cezaları
atamaya yetkili amirin teklifi üzerine Yüksek Disiplin Kurulu kararıyla verilir.”165
Soruşturma sonucunda bu cezalar, üniversitelerde atamaya yetkili amir olan rektörün
teklifi üzerine Yüksek Disiplin Kurulu kararıyla verilir. Bu cezaların diğer disiplin
163 Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’nun 11/03/2010 tarihli ve E. 2006/2042, K. 2010/448 sayılı
kararı, https://www.memurlar.net/haber/226279/rektor-arastirma-gorevlisine-ceza-veremez.html,
(24/09/2019) . 164 2547 Md. 53/Ç-1/d. 165 2547 Md. 53/Ç-1/c.
71
kurulları tarafından verilmesi yetki yönünden hukuka aykırıdır.166 Hakkında soruşturma
yapılan personelin savunması, disiplin cezası vermeye yetkili makam olan Yüksek
Disiplin Kurulu tarafından alınır.
“Rektörler, bağımsız vakıf meslek yüksekokulu müdürleri ve dekanlar hakkında
üniversite öğretim mesleğinden çıkarma ve kamu görevinden çıkarma cezaları Yüksek
Disiplin Kurulu kararıyla verilir.”167
Rektörler ve bağımsız vakıf meslek yüksekokulu müdürleri hakkında, disiplin
amiri olarak Yükseköğretim Kurulu Başkanı tarafından başlatılan disiplin soruşturması
sonucunda, bu cezalar ile ilgili savunma alma ve ceza verme işlemleri Yüksek Disiplin
Kurulu tarafından yapılır.
Fakülte dekanları hakkında ise, disiplin amiri olarak rektör tarafından başlatılan
disiplin soruşturması sonucunda, bu cezalar ile ilgili savunma alma ve ceza verme
işlemleri Yüksek Disiplin Kurulu tarafından yapılır. Dekanlar hakkında başlatılan
disiplin soruşturması sonucunda oluşturulan soruşturma dosyası derhal gerekli
işlemlerin tesis edilmesi için Yükseköğretim Kurulu Başkanlığına gönderilir.
2.4. Disiplin Cezalarına Karar Verme Süresi
2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu’nun 53. maddesinde, yetkili makamların
disiplin cezalarını kaç gün içerisinde verebileceği ile ilgili herhangi bir hüküm
bulunmamaktadır.
Ancak 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 128. maddesinde, yetkili
makamların disiplin cezalarını verebilecekleri süre belirlenmiştir. Bu Kanun’a göre
disiplin amirinin verebileceği uyarma, kınama ve aylıktan kesme cezaları 15 (onbeş)
gün içerisinde, disiplin kurullarının verebileceği kademe ilerlemesinin durdurulması
cezasının kurula gönderilme tarihinden itibaren 30 (otuz) gün içerisinde, yüksek disiplin
kurulunun verebileceği kamu görevinden çıkarma cezasının kurula gönderilmesinde
itibaren 6 (altı) ay içerisinde verilmesi gerekmektedir.
166 Danıştay 8. Dairesi’nin 29/11/1996 tarihli ve E. 1995/4567, K. 1996/3513 sayılı kararı, Danıştay
Dergisi (DD), S. 93, s. 417-419; Danıştay 10. Dairesi’nin 10/02/1997 tarihli ve E. 1995/4185, K.
1997/3879 sayılı kararı, Danıştay Dergisi (DD), S. 96, s. 406. 167 2547 Md. 53/Ç-1/d.
72
Yükseköğretim kurumları personeli hakkında başlatılan disiplin
soruşturmalarında ve verilecek olan disiplin cezalarında uygulanacak usulün 2547 sayılı
Kanun’a göre yapıldığı düşünüldüğünde, 657 sayılı Kanun’un bu süreleri bağlayıcı
değildir. Ancak 657 sayılı Kanun’daki bu süreler, yükseköğretim kurumları personeline
verilecek disiplin cezalarında karar alma açısından makul süreler olduğu
düşünülmektedir.
Bu sebeple, 2547 sayılı Kanun’a göre yapılmış bir disiplin soruşturması
sonucunda disiplin amiri tarafından verilebilecek uyarma ve kınama cezalarının 15
(onbeş) gün içerisinde, disiplin kurulu tarafından verilebilecek aylıktan veya ücretten
kesme ve kademe ilerlemesinin durdurulması veya birden fazla ücretten kesme
cezalarının 30 (otuz) gün içerisinde, yüksek disiplin kurulunun verebileceği üniversite
öğretim mesleğinden çıkarma ve kamu görevinden çıkarma cezalarının da 6 (altı) ay
içerisinde verilmesi yerinde olacaktır. Ayrıca kanun koyucu tarafından bu veya benzer
sürelerin, 2547 sayılı Kanun’un “Disiplin cezası vermeye yetkili amirler ve kurullar”
başlıklı 53/Ç maddesine eklenmesi disiplin cezası verme süreleri konusunda tereddüte
düşülmemesi açısından doğru olacaktır. Ayrıca anılan Kanun’da bu sürelerin açıkça
belirtilmemesi, disiplin cezası verme işleminin uzamasına ve personelin durumunun
belirsizliğini korumasına neden olacaktır.168
2.5. Öğretim Elemanları Hakkında Yükseköğretim Kurulu Başkanı’nın Disiplin
Soruşturması Başlatma ve Ceza Verme Yetkisi
“Aylıktan veya ücretten kesme, kademe ilerlemesinin durdurulması veya birden
fazla ücretten kesme, üniversite öğretim mesleğinden ve kamu görevinden çıkarma
cezaları gerektiren fiillerle ilgili olarak öğretim elemanları hakkında Yükseköğretim
Kurulu Başkanı disiplin amiri sıfatıyla doğrudan soruşturma açabilir. Bu kapsamda
yapılan soruşturmalar sonucunda verilecek cezalar Yüksek Disiplin Kurulunca
verilir.”169
Kanun’un bu maddesi ile, Yükseköğretim Kurulu Başkanına uyarma ve kınama
cezaları dışında disiplin cezası gerektirecek fiiller ile ilgili disiplin soruşturması açma
168 Yıldırım, Yasin, Kaman, Özdemir, Üstün, Tekinsoy, a.g.e., s. 208. 169 2547 Md. 53/Ç-1/e.
73
hakkı tanınmıştı. Ancak, Yükseköğretim Kurulu Başkanı’na öğretim elemanları
hakkında soruşturma açma yetkisi, bilimsel özerkliği zayıflatan ve Yükseköğretim
Kurulu’nun sahip olduğu denetim yetkisini aşan yönü ile Anayasa’nın 130. ve 131.
maddeleri ile bağdaşmadığı gerekçesi ile, Anayasa Mahkemesinin 10/04/2019 tarihli ve
2019/20 sayılı kararıyla170 iptal edilmiştir. Anayasa Mahkemesi’nin bu kararı ile artık,
Yükseköğretim Kurulu Başkanı öğretim elemanlarına disiplin amiri sıfatıyla soruşturma
açamayacaktır.
2.6. Fiilin Ast İle Üst Tarafından Birlikte İşlenmesi Durumunda Ceza Verme
Yetkisi
Fiilin ast ile üst tarafından birlikte işlenmesi durumunda soruşturma usulü ve
ceza verme yetkisi üste göre yapılmalıdır. Örneğin; rektörün, fakülte dekanı ve fakülte
sekreteri hakkında başlatmış olduğu bir disiplin soruşturması sonucunda soruşturmacı
tarafından her ikisine de aylıktan kesme veya ücretten kesme cezası teklif edildi ise,
dekanlara verilecek aylıktan kesme veya ücretten kesme cezası Yüksek Disiplin Kurulu
tarafından verileceği için, dosya ayrılmadan fakülte sekreteri için de Yükseköğretim
Kurulu Başkanlığına gönderilecektir. Yani fakülte sekreteri için teklif edilen bu ceza,
fakülte sekreterinin görev yaptığı fakülte disiplin kurulunca verilemez.
Fiil dekan ve fakülte sekreteri ile birlikte işlendiği için, dekan hakkında cezayı
vermeye yetkili makam hangisi ise dosya o makama gönderilir ve hem dekan için hem
de fakülte sekreteri için ceza o makam tarafından verilir.
2.7. Disiplin Cezası Vermeye Yetkili Makamların Diğer Görev ve Yetkileri
“Disiplin cezası vermeye yetkili makamlar, soruşturmada eksiklik olduğunun
tespiti halinde eksikliklerin giderilmesi amacıyla dosyayı iade edebilir, soruşturmacı
tarafından önerilen disiplin cezasını aynen verebilir, hafifletebilir veya reddedebilir.
Teklif edilen cezanın reddedilmesi halinde ilgili disiplin amiri ya da kurulu tarafından
ret gerekçesine uygun olarak en geç üç ay içerisinde yeni işlem tesis edilebilir.”171
170 Resmi Gazete, Tarih: 17/07/2019, Sayı: 30834. 171 2547 Md. 53/Ç-2.
74
Kanun’un bu maddesi ile, soruşturmacı tarafından yapılan soruşturma sonucunda
önerilen disiplin cezasının verilip verilmeyeceği disiplin cezası vermeye yetkili
makamlar takdirine bırakılmıştır. Bu makamlar önerilen cezayı aynen verebileceği gibi
hafifleterek de verebilir ya da önerilen cezayı reddederek vermeyebilir. Ancak
soruşturma yapılmasının amacı, iddia olunan fiilin hakkında soruşturma yapılan
personel tarafından işlenip işlenmediğini tespit etmektir. Yapılan soruşturma ile bu fiilin
işlendiğinin tespit edilmesi durumunda, disiplin cezası vermeye yetkili makamlar
tarafından bu durum göz ardı edilemeyeceğinden, disiplin soruşturması sonucunda
önerilen disiplin cezasına bağlı kalarak gerekli cezayı vermelidirler. Fakat yapılan
soruşturmada, disiplin cezası vermeye yetkili makamlar tarafından herhangi bir eksiklik
veya yanlış yapılan bir işlemin tespit edilmesi durumunda, dosyayı eksikliklerin veya
yanlışlıkların giderilmesi için soruşturmacıya iade edebilirler.
Ayrıca disiplin cezası vermeye yetkili makamlarca, soruşturmacının önerdiği
disiplin cezasının reddedilmesi halinde, ilgili disiplin amiri ya da disiplin kurulu
tarafından ret gerekçesine uygun olarak en geç 3(üç) ay içerisinde yeni bir soruşturma
açılmasına karar verilerek bu süre içerisinde yeni bir işlem tesis edilebilir.
Kanun’da yetkili makam olarak sayılan makamlar disiplin cezalarını verebilir.
Bu sebeple, “disiplin cezası verme yetkisi devredilemez.”172 Örneğin, kademe
ilerlemesinin durdurulması cezasının disiplin kurulu tarafından verilmesi gerekirken, bu
yetkinin herhangi bir kararla disiplin amirine devri mümkün değildir. Ancak disiplin
amirlerine vekâlet eden vekiller, vekâlet dönemi ile sınırlı olmak üzere disiplin amiri
yetkisine sahiptir.
“Disiplin kurulları gerekli gördüğü takdirde ilgilinin özlük dosyasını ve her türlü
evrakı incelemeye, ilgili yerlerden bilgi almaya, her türlü incelemeyi yaptırmaya,
yeminli tanık ve bilirkişi dinlemeye veya niyabeten dinletmeye, keşif yapmaya veya
yaptırmaya yetkilidir.”173
Disiplin kurulları cezayı veren ve yapılan itirazları değerlendiren kurul
olduğundan tüm bilgi ve belgeleri inceleyerek bir karar vermek zorundadır. Bu kararı
verirken herhangi bir hataya düşmeden doğru karar vermek için yeminli tanık ve
bilirkişi dinlemeye veya niyabeten dinletmeye, keşif yapmaya veya yaptırmaya
172 2547 Md. 53/Ç-3. 173 2547 Md. 53/Ç-4.
75
yetkilidir. Disiplin kurullarının bu talepleri doğrultusunda, gerekli tüm yazışmalar
yapılarak talepler geciktirilmeksizin eksiksiz olarak yerine getirilmelidir.
Disiplin cezası veren ve itirazları değerlendiren yetkili makamların kararları
gerekçeli olmalıdır. Karar metninde bu disiplin cezasının verilmesine yol açan hukuki
ve fiili sebepler açıklanmalıdır. Gerekçe zorunluluğu aynı zamanda disiplin cezasını
veren ve itirazı değerlendiren makamları, verilen disiplin cezasını daha iyi incelemeye
sevk eder ve art niyetli verilen disiplin cezalarını engelleyerek personele güvence
sağlar.174
Disiplin cezasını vermeye yetkili makamlar disiplin cezasını verirken memurun
lehine olan hükmün uygulanması ilkesi doğrultusunda hareket etmelidir. Kişinin, suçun
işlendiği anda yürürlükte bulunan kanuna göre cezalandırılması ve lehe olan kanun
hükmünün uygulanması ceza hukukunun önemli ilkelerindendir. Bu ilkeler, Türk Ceza
Kanunu’nun 7. maddesinin 1. ve 2. fıkrasında, “İşlendiği zaman yürürlükte bulunan
kanuna göre suç sayılmayan bir fiilden dolayı kimseye ceza verilemez ve güvenlik
tedbiri uygulanamaz. İşlendikten sonra yürürlüğe giren kanuna göre suç sayılmayan bir
fiilden dolayı da kimse cezalandırılamaz ve hakkında güvenlik tedbiri uygulanamaz.
Böyle bir ceza veya güvenlik tedbiri hükmolunmuşsa infazı ve kanuni neticeleri
kendiliğinden kalkar. Suçun işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanun ile sonradan
yürürlüğe giren kanunların hükümleri farklı ise, failin lehine olan kanun uygulanır ve
infaz olunur” şeklinde düzenlenmiştir.
Aynı prensip Anayasamızın 38. maddesinin 1. fıkrasında, “Kimse, işlendiği
zaman yürürlükte bulunan kanunun suç saymadığı bir fiilden dolayı cezalandırılamaz;
kimseye suçu işlediği zaman kanunda o suç için konulmuş olan cezadan daha ağır bir
ceza verilemez” şeklinde yer almıştır.
Buna göre, her suç işlendiği anda yürürlükte bulunan kanun hükümleri uyarınca
cezalandırılır. Ancak lehte olan hükümlerin uygulanacağı hukukun temel
prensiplerindendir. Suç işleyen kişinin lehine olan hüküm, fiilin işlendiği anda
yürürlükte olan kanun hükmü olabileceği gibi fiilin işlenmesinden sonra yürürlüğe giren
kanun hükmü de olabilir.175
174 Gözler, a.g.e., s. 780. 175 Kaya, a.g.m., s. 70.
76
Ceza hukukundaki bu prensibin disiplin hukukumuzda da geçerli olduğu
Danıştay tarafından da kabul edilmektedir.176 Buna göre disiplin hukukumuzda, fiilin
işlendiği tarihte yürürlükte bulunan hükümlerin uygulanması esastır. Ancak, fiilin
işlenmesinden, cezanın verilmesine kadar geçen zaman zarfında, mevzuatta memurun
lehine olacak şekilde değişiklik yapılması halinde bu yeni hükümler uygulanır. Yeni
yapılan düzenlemenin memurun aleyhinde olması halinde ise fiilin işlendiği tarihte
yürürlükte olan mevzuata göre işlem yapılır.177
Disiplin cezası verirken dikkate alınması gereken bir diğer ilke de eşitlik
ilkesidir. Anayasamızın 10. maddesinin 5. fıkrasında, “Devlet organları ve idare
makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek
zorundadırlar” hükmü bulunmaktadır.
Bu hüküm doğrultusunda, işlenen disiplin suçlarında kamu görevlisinin statüsü,
kişisel durumu, sosyal ve ekonomik durumu önemli değildir. Benzer disiplin suçlarına
ilişkin fiil ve davranışlar aynı disiplin cezası ile cezalandırılmalıdır. Bu açıdan disiplin
cezalarında eşitlik ilkesi geçerlidir. Dolayısıyla eşitlik ilkesi disiplin cezalarında da
uygulanan Anayasal bir ilke olarak karşımıza çıkmaktadır.178
Yine disiplin cezası verilirken ölçülülük ilkesi doğrultusunda hareket etmek
gereklidir. Suç ve cezalar arasında adil bir dengenin bulunması gerekliliği Anayasal bir
ilke olan ölçülülük ilkesinden kaynaklanmaktadır. Disiplin suçları ile bu suçlardan
kaynaklanan disiplin cezaları verilirken ölçülülük ilkesi göz önüne bulundurulmalı ve
disiplin cezası ihlalin ağırlığı ile orantılı olmalıdır.179
Ölçülülük ilkesi Anayasamızın Temel Hak ve Hürriyetlerin Niteliği başlıklı 13.
maddesinde; “Temel hak ve hürriyetler, özlerine dokunulmaksızın yalnızca Anayasanın
ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir. Bu
sınırlamalar, Anayasanın sözüne ve ruhuna, demokratik toplum düzeninin ve lâik
Cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamaz” şeklinde yer almıştır.
Bu ilkenin disiplin hukukunda da geçerli olduğunu gösteren Danıştay kararı
mevcuttur. Danıştay 8. Daire Başkanlığı’nın bir kararında, “Bir memur hakkında takdir
176 Danıştay 11. Dairesi’nin 12/12/2013 tarihli ve E. 2010/1591, K. 2013/439 sayılı kararı,
http://emsal.danistay.uyap.gov.tr/BilgiBankasiIstemciWeb/, (09/01/2019). 177 Taşkın, a.g.e., s. 142. 178 Boz, a.g.m., s. 34; Danıştay 8. Dairesi’nin 25/03/1992 tarihli ve E. 1991/1471, K. 1992/518 sayılı
kararı, Danıştay Dergisi (DD), S. 86, s. 421. 179 Akgüner, Berk, a.g.e., s. 725; Çağlayan, a.g.e., s. 536; Kaya, a.g.m., s. 71; Sancakdar, Us, Kasapoğlu
Turhan, Önüt, Seyhan, a.g.e., s. 439; Akyılmaz, Sezginer, Kaya, a.g.e., s. 693.
77
edilen disiplin cezası ile, ilgilinin eylemi arasında adil bir denge bulunması ilkesi
disiplin hukukunun temel ilkelerindendir. Bu denge kurulurken, olayın oluş biçimi,
ilgilinin suç kastının bulunup bulunmadığı, irade dışı etkenlerin eylemin meydana
gelmesine etkisi gibi hususların göz önünde bulundurulması gerekmektedir” denilerek,
bu ilkenin önemini ortaya koymuştur.180
Bu doğrultuda kamu görevlisi tarafından işlenen fiil ve davranışa uygulanacak
disiplin cezasının elverişli ve gerekli bulunması ayrıca fiil ile arasında makul bir
orantının bulunması gerekmektedir.181
2.8. Disiplin Soruşturması Sonucunda Ceza Verilmemesi
Disiplin soruşturması sonucunda soruşturmacı tarafından herhangi bir disiplin
cezasının teklif edilmemesi durumunda, disiplin amiri tarafından soruşturma dosyası
incelenir ve dosyada bir eksiklik varsa, eksikliklerin giderilmesi için dosya
soruşturmacıya iade edilir.
Eksiklik olmaması durumunda dosya disiplin amirince değerlendirildikten sonra
disiplin cezası verilmeyecek ise, soruşturma sonucu hakkında soruşturma yapılan
personele ve varsa şikâyetçiye bildirilir. Daha sonra, oluşturulan disiplin soruşturması
dosyası soruşturulan personelin özlük dosyasına kaldırılır.
Soruşturma sonucunda soruşturmacının ceza önermemesine rağmen, disiplin
amiri tarafından ceza verilmesi yönünde bir kanat getirilirse disiplin cezası verme süreci
başlatılır.
Ayrıca disiplin soruşturması sonucunda, soruşturmacı tarafından teklif edilen
disiplin cezasından sonra alınan savunma, disiplin amiri veya disiplin kurulu tarafından
yeterli görülerek disiplin cezası verilmeyebilir. Bu durum hakkında soruşturma yapılan
personele ve varsa şikâyetçiye bildirilir.
180 Danıştay 8. Dairesi’nin 11/12/1997 tarihli ve E. 1995/3680, K. 1997/3928 sayılı kararı,
http://emsal.danistay.uyap.gov.tr/BilgiBankasiIstemciWeb/, (11/01/2019). 181 Boz, a.g.m., s. 24.
78
3. DİSİPLİN CEZALARININ VERİLMESİ AŞAMASINDA UYGULANACAK
HUSUSLAR
Disiplin soruşturmalarından sonra uygulanacak disiplin cezaları için Kanun’da
belli başlı ilkeler ve usuller belirlenmiştir. Disiplin cezalarında alt ve üst cezanın nasıl
uygulanacağı, bazı disiplin cezalarının uygulanamaması durumunda yapılması
gerekenler, disiplin cezalarının ne zaman uygulanacağı ve disiplin cezası alan
personelin hangi idari görevleri alamayacağı bu başlık altında incelenecektir.
3.1. Aynı Fiile Birden Fazla Ceza Verilememesi
“Aynı fiile birden fazla disiplin cezası verilemez. Fiilin birden fazla disiplin suçu
teşkil etmesi hâlinde bu suçlardan en ağır cezayı gerektiren disiplin cezası verilir.”182
Disiplin soruşturması sonucunda soruşturmacının aynı fiile ilişkin birden fazla disiplin
cezası önermesi durumunda, cezayı vermeye yetkili makam o fiilin birden fazla disiplin
suçu teşkil edip etmediğini tespit eder. Fiilin birden fazla disiplin suçu teşkil etmesi
durumunda, cezayı vermeye yetkili makam o fiile ilişkin en ağır cezayı gerektiren
disiplin cezasını verir.183
Oğurlu’ya göre; “Birden çok disiplin cezasının aynı eylem ya da davranış içinde
öngörülmesi yapılan uygulamayı makul sınırlar dışına taşırır. Kanun koyucu ve
yöneticiler, disiplin cezalarının sebep unsurunu oluşturan bir idari ihlalin birden çok
disiplin cezası ile cezalandırılması yerine, tek fakat etkin bir yaptırım içeren
düzenlemeler yapma yoluna gitmelidir.”184
Gözler’e göre; “Bir disiplin suçundan dolayı sadece bir disiplin cezası verilir.
Yanı ceza hukukundaki “non bis in idem” (aynı suçtan dolayı birden fazla ceza
verilemez) ilkesi disiplin hukukunda da geçerlidir. Şüphesiz, memurun aynı suçu tekrar
işlemesi durumunda non bis in idem ilkesi geçerli değildir; memura tekrar ceza
verilebilir.”185
182 2547 Md. 53/D-1. 183 Akyılmaz, Sezginer, Kaya, a.g.e., s. 695. 184 Yücel Oğurlu, “Ceza Mahkemesi Kararının Disiplin Cezasına Etkisi ve Sorunu “Ne Bis İn İdem”
Kuralı”, Atatürk Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi (AÜHFD), 2003, c. 52, S.2, s. 122-123. 185 Gözler, a.g.e., s. 778.
79
2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu’nun 53/D-1 maddesinde de bu görüş
benimsenmiş ve fiilin birden fazla disiplin suçu teşkil etmesi hâlinde bu suçlardan en
ağır cezayı gerektiren sadece bir disiplin cezasının verilmesi gerektiği belirtilmiştir.
Yukarıda bahsedilen tek eyleme tek ceza ilkesinin yanında, personelin birden
fazla disiplin suçu işlenmesi durumunda her fiil için ayrı ayrı disiplin cezası verilecektir.
Bazen uygulamada birden çok disiplin suçu işleyen personele, idare tarafından tek ve en
ağır disiplin cezası verilebilmekte ve bu yönteme de tevhiden cezalandırma
denmektedir.186
Disiplin hukukunda tevhiden cezalandırma yöntemi, idarenin takdir yetkisi
çerçevesinde yapılan bir uygulamadır. Bu uygulamanın 2547 sayılı Kanun’da herhangi
bir dayanağı bulunmamaktadır. Tevhiden cezalandırma usulünün kapsam ve sınırına
ilişkin bir kanuni düzenleme bulunmadığından, bu konuda idarenin geniş takdir yetkisi
bulunmaktadır. Tevhiden cezalandırmada idarenin takdir yetkisinin çerçevesi ve sınırı,
yargı kararlarıyla çizilmektedir. Yargı makamları farklı fiillerden dolayı tek ceza
verilemez187 görüşünde bulunmuş olsa bile, özellikle son yıllarda tevhiden ceza verme
işlemini yargı makamları tarafından benimsemiştir. Ancak yükseköğretim kurumlarında
tevhiden cezalandırma yönteminin, 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu’nda yasal bir
zemine kavuşturulması disiplin suç ve cezalarının kanuniliği ilkesine de hizmet
edecektir. Tevhiden cezalandırmaya ilişkin yapılacak yasal düzenlemede, tevhiden
cezalandırma yönteminin kapsamı ve sınırı, en fazla kaç disiplin suçuna ilişkin cezanın
tevhid edileceği hususlarına açıkça yer verilmelidir.188
3.2. Disiplin Cezalarında Tekerrür
“Disiplin cezası verilmesine sebep olmuş bir fiilin, cezaların özlük dosyasından
çıkarılmasına ilişkin süre içinde tekerrüründe bir derece ağır ceza uygulanır. Tekerrüre
esas alınacak cezanın, süresi içerisinde itiraz edilmemesi veya itirazın reddedilmesi
suretiyle kesinleşmiş olması gerekir. Aynı derecede cezayı gerektiren fakat ayrı fiiller
nedeniyle verilen disiplin cezalarının üçüncü uygulamasında bir derece ağır ceza verilir.
186 Yunus Eraslan, “Disiplin Hukukunda Tevhiden Cezalandırma”, Uyuşmazlık Mahkemesi Dergisi, 2019,
S. 13, s. 170. 187 Danıştay 12. Dairesi’nin 26/12/2006 tarihli ve E. 2003/3266, K. 2006/6688 sayılı kararı, Danıştay
Dergisi (DD), S. 115, s. 396-397. 188 Eraslan, a.g.m., s. 184.
80
Kanunla affedilmiş disiplin cezaları ile tekerrür nedeniyle verilen bir derece ağır cezalar
tekerrüre esas alınmaz.”189
Disiplin soruşturmalarında daha önce işlenen bir fiilin tekrar işlenmesi
durumunda tekerrür uygulaması devreye girmektedir. Disiplin soruşturmalarında
tekerrürün üç farklı şekilde uygulanmaktadır.
Birincisi, daha önce disiplin cezası verilmesine sebep olmuş ve aynı derecede
disiplin cezasının gerektiren bir fiilin tekrardan işlenmesi durumudur. Örneğin, 2547
sayılı Yükseköğretim Kanunu’nun 53/b-2-a maddesinde yer alan “Yetkili makamların
görevle ilgili bilgi ve belge istemini mazeretsiz olarak zamanında yerine getirmemek”
fiilini işlediği gerekçesi ile “Kınama” cezası ile cezalandırılan ve bu cezası kesinleşen
personelin, bu cezanın özlük dosyasından çıkarılmasına ilişkin süre190 içerisinde anılan
Kanun’un 53/b-2-a maddesinde yer alan fiili tekrar işlemesi durumunda, bir derece ağır
ceza olan “Aylıktan veya Ücretten Kesme” cezası ile cezalandırılması yoluna
gidilecektir.191
İkincisi, aynı derecede cezayı gerektiren fakat farklı fiillerin üçüncü kez
işlenmesi durumudur. Örneğin, 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu’nun 53/b-2-a
maddesinde yer alan “Yetkili makamların görevle ilgili bilgi ve belge istemini
mazeretsiz olarak zamanında yerine getirmemek” fiilini işlediği gerekçesi ile “Kınama”
cezası ile cezalandırılan ve bu cezası kesinleşen personelin, farklı bir soruşturma
kapsamında yine anılan Kanun’un 53/b-2-b maddesinde yer alan “Resmi olarak ders
vermekle yükümlü bulunulan öğrencilere özel ders vermek” fiilini işlediğini ve bu
cezanın da kesinleştiğini düşünelim. Bu durumda iki ayrı soruşturmada iki farklı fiil
işlenmiş ve bu soruşturmalar kapsamında iki ayrı “Kınama” cezası almış olacaktır. İşte
bu cezaların özlük dosyasından çıkarılmasına ilişkin süre içerisinde anılan Kanun’un
53/b-2 maddesinde yer alan herhangi bir fiilin tekrar işlemesi durumunda aynı
derecedeki cezayı üçüncü kez işlemiş olacağından, bir derece ağır ceza olan “Aylıktan
veya Ücretten Kesme” cezası ile cezalandırılması yoluna gidilecektir.192
189 2547 Md. 53/D-2. 190Disiplin cezalarının özlük dosyasından çıkarılmasına ilişkin süreler “Personelin Talebi Üzerine
Disiplin Cezasının Özlük Dosyasından Silinmesi” bağlığı altında incelenecektir. 191 Akyılmaz, Sezginer, Kaya, a.g.e., s. 694; Danıştay 3. Dairesi’nin 15/04/1982 tarihli ve E. 1982/1554,
K. 1982/922 sayılı kararı, Danıştay Dergisi (DD), S. 48-49, s.70. 192 Akyılmaz, Sezginer, Kaya, a.g.e., s. 694; Danıştay 10. Dairesi’nin 29/03/1990 tarihli ve E. 1988/1946,
K. 1990/720 sayılı kararı, Danıştay Dergisi (DD), S. 80, s. 413; Danıştay 12. Dairesi’nin 30/01/2009
tarihli ve E. 2006/3798, K. 2009/6817 sayılı kararı, Danıştay Dergisi (DD) S. 122, s. 462-464; Danıştay
81
Üçüncüsü ise, kademe ilerlemesinin durdurulması cezasının uygulanamadığı
hallerde brüt aylıklarının 1/4’ü ila 1/2’si oranında aylıktan kesme cezası alan ve bu
disiplin cezası kesinleşen personelin, aynı derecede cezayı gerektirecek herhangi bir fiili
tekrar işlemesi durumunda bir üst ceza olan “Kamu Görevinden Çıkarma” cezası ile
cezalandırılmasıdır.
Tüm bu tekerrüre esas olan cezaların süresi içerisinde itiraz edilmemesi veya
itirazın reddedilmesi suretiyle kesinleşmiş olması ve özlük dosyasından çıkarılmasına
ilişkin süre içinde işlenmiş olması gerekir. Aynı zamanda, kanunla affedilmiş disiplin
cezaları ile tekerrür nedeniyle verilen bir derece ağır cezalar tekerrüre esas alınmaz.
Bununla ilgili Danıştay 12. Daire Başkanlığı’nın bir kararında, “Bakılan olayda;
davacının 24.06.2005 tarihli ve 141 sayılı PTT Genel Müdürlüğü Merkez Disiplin
Kurulu kararıyla, PTT Personel Yönetmeliği’nin 115/d ve (g) maddeleri uyarınca almış
olduğu iki ayrı kınama cezasının tekerrüre esas alınması suretiyle, davacının
15.10.2012-31.10.2012 tarihleri arasında işlediği iddia olunan fiilleri nedeniyle dava
konusu disiplin cezasının tesis edildiği görülmüş ise de, iki adet kınama cezasına
dayanak teşkil eden fiillerin işlenmesinden itibaren beş senelik sicilden silinme süresi
geçtikten sonra dava konusu disiplin cezasına dayanak fiillerin işlenmiş olduğu
görüldüğünden, davacı hakkında tesis edilen dava konusu işlemde tekerrür hükümleri
uygulanmasına olanak bulunmadığı sonucuna ulaşılmıştır. Bu durumda, davacı
hakkında tekerrür hükümleri uygulanmak suretiyle tesis edilen dava konusu işlemde
hukuka uyarlık, davanın reddi yolundan verilen İdare Mahkemesi kararında hukuki
isabet görülmemiştir”193 denilerek, iki ayrı kınama cezasını tekerrüre esas ceza olarak
değerlendirilip özlük dosyasından çıkarılmasına ilişkin süre içinde işlenmiş olmasına
bakılmadan verilen aylıktan kesme cezasında hukuka uyarlık bulunmamıştır.
Ancak Danıştay 12. Daire Başkanlığı’nın bir kararındaki, “657 sayılı Kanun’un
125. maddesinde, cezaların tekerrüründen değil, disiplin cezalarının verilmesine sebep
olmuş, fiil ve hallerin tekerrüründen bahsedildiğinden, söz konusu fiil ve haller
nedeniyle verilen disiplin cezaları affedilmiş olsa bile ilgiliye tekerrür hükümlerinin
12. Dairesi’nin 23/02/2011 tarihli ve E. 2008/5309, K. 2011/920 sayılı kararı, Danıştay Dergisi (DD), S.
126, s. 384-386. 193 Danıştay 12. Dairesi’nin 07/11/2017 tarihli ve E. 2014/4229, K. 2017/5230 sayılı kararı,
https://www.memurlar.net/haber/795652/danistay-dan-disiplin-cezalarinda-tekerrur-uygulamasina-dair-
onemli-karar.html, (09/04/2019).
82
uygulanması gerekir”194 ifadesi, 2547 sayılı Kanun’da yer alan “Kanunla affedilmiş
disiplin cezaları tekerrüre esas alınmaz” hükmü ile uyuşmamaktadır. Danıştay kararında
her ne kadar fiil ve hallerin tekerrüründen bahsetse de, bu fiil ve hallerin sonucunda
verilen disiplin cezası affedildiğinde disiplin cezasına sebep olan fiil de affedilmiş
olacağından, 2547 sayılı Kanun’da yer alan hükmün uygulanması usul açısından daha
doğru olacaktır.195
Ayrıca tekerrür nedeni ile verilecek bir üst ceza, o cezayı vermeye yetkili
makam tarafından verilmelidir.
3.3. Bir Derece Alt Ceza Uygulanması
“Geçmiş hizmetleri sırasındaki çalışmaları olumlu olan veya ödül veya başarı
belgesi alanlara verilecek disiplin cezalarında bir derece alt ceza uygulanabilir. Bir
derece alt cezayı, asıl cezayı vermeye yetkili makam verir.”196
İyi halin değerlendirilmesi olarak da ifade edilen bir derece alt cezanın
uygulanması işlemi, hakkında disiplin cezası uygulanacak personelin geçmişte disiplin
cezası alıp almadığı, çalışmalarının olumlu olup olmadığı ve başarı belgesinin bulunup
bulunmadığı gibi kriterler değerlendirilerek uygulanmaktadır.197 Bu kriterlerin olumlu
olması durumunda bir derece alt ceza uygulamasına gidilebilir. Ancak bu durumda bir
derece alt cezayı, asıl cezayı vermeye yetkili makam vermelidir.198 Örneğin, personelin
işlediği fiile karşılık gelen ceza “Aylıktan veya Ücretten Kesme” cezası olması
durumunda eğer bir derece alt ceza olan “Kınama” cezası verilecek ise, bu ceza aylıktan
veya ücretten kesme cezasını vermeye yetkili disiplin kurulu tarafından verilir. Yani bu
ceza kınama cezası diye düşünülerek disiplin amiri tarafından verilemez. Bir başka
örnek verecek olursak, işlenen fiile karşılık gelen ceza “Kamu Görevinden Çıkarma”
cezası olması durumunda eğer bir derece alt ceza olan “Kademe İlerlemesinin
194 Danıştay 12. Dairesi’nin 08/11/2000 tarihli ve E. 2000/3109, K. 2000/3834 sayılı kararı, Danıştay
Dergisi (DD), S. 105, s. 639. 195 Danıştay 12. Dairesi’nin 15/03/2010 tarihli ve E. 2007/1614, K. 2010/1439 sayılı kararı, Danıştay
Dergisi (DD), S. 124, s. 439-441. 196 2547 Md. 53/D-3. 197 Danıştay 1. Dairesi’nin 09/02/1998 tarihli ve E. 1997/181, K. 1998/21 sayılı kararı, Danıştay Dergisi
(DD), S. 97, s. 36; Danıştay 12. Dairesi’nin 09/10/2002 tarihli ve E. 2000/2702, K. 2002/2982 sayılı
kararı, (DKD), S. 1, s. 482-484; Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’nun 21/04/2011 tarihli ve E.
2007/1200, K. 2011/268 sayılı kararı, Danıştay Dergisi (DD), S. 129, s. 88-91. 198 Gözler, a.g.e., s. 796; Akyılmaz, Sezginer, Kaya, a.g.e., s. 694.
83
Durdurulması veya Birden Fazla Ücretten Kesme” cezası verilecek ise, bu cezayı kamu
görevinden çıkarma cezasını vermeye yetkili Yüksek Disiplin Kurulu vermelidir.199
Alt ceza uygulaması disiplin soruşturmalarında çok göz ardı edilen bir
durumdur. Her ne kadar bir derece alt ceza verilmiş olsa bile, asıl cezayı hangi makam
verecek ise alt cezayı da o makam vermelidir. Bu konu ile ilgili Danıştay 12. Daire
Başkanlığı’nın kararında, “657 sayılı Yasa'da öngörülen koşulların varlığı halinde bir
derece hafif ceza verme yetkisinin asıl cezayı vermeye yetkili disiplin kurulu veya
disiplin amirine ait olması karşısında, doğrudan kıdem indirilmesi cezasını verme
yetkisi bulunmayan Vali tarafından alt ceza uygulanmak suretiyle 1 günlük maaş kesim
cezası ile cezalandırmaya ilişkin olarak tesis edilen dava konusu işlemde yetki unsuru
yönünden hukuka uyarlık bulunmadığı”200 denilerek, bir derece alt cezayı vermeye
yetkili makamın, asıl cezayı vermeye yetkili makam olduğu vurgulanmıştır.
“Kademe ilerlemesinin durdurulması veya birden fazla ücretten kesme cezasına
bir üst ceza uygulanması gereken hallerde üst ceza kamu görevinden çıkarma cezasıdır.
Kamu görevinden çıkarma cezasına bir alt ceza uygulanması gereken hallerde ise alt
ceza kademe ilerlemesinin durdurulması veya birden fazla ücretten kesme cezasıdır.”201
Kademe ilerlemesinin durdurulması veya birden fazla ücretten kesme cezası ile
kamu görevinden çıkarma cezası arasında üniversite öğretim mesleğinden çıkarma
cezası yer aldığından, alt ve üst cezaların neler olduğu ayrımının daha rahat yapılması
için kanun koyucu tarafından Kanun’a bu hüküm eklenmiştir.
Alt ceza verme işlemi ceza vermeye yetkili makamlar tarafından bazı
durumlarda yanlış yorumlanarak, Kanun’da sayılan sıralı cezaların iki ya da üç alt
disiplin cezası uygulamasına gidilebilmektedir. Danıştay 8. Daire Başkanlığı’nın bir
kararında, “Bir alt ceza, disiplin cezası olarak memurun fiiline uyan cezanın alt sınırı
olmayıp, 657 sayılı yasadaki sıralamaya göre bir derece hafif olan cezadır”202 denilerek,
alt ceza uygulamasının sırasıyla bir alt disiplin cezası olacağını vurgulanmıştır.
199 Danıştay 10. Dairesi’nin 05/04/1989 tarihli ve E. 1987/1476, K. 1989/734 sayılı kararı, Danıştay
Dergisi (DD), S. 76-77, s.736; Danıştay 8. Dairesi’nin 22/12/1997 tarihli ve E. 1996/138, K. 1997/4123
sayılı kararı, Danıştay Dergisi (DD), S. 96, s. 449. 200 Danıştay 12. Dairesi’nin 15/03/2011 tarihli ve E. 2008/8257, K. 2011/1110 sayılı kararı,
http://emsal.danistay.uyap.gov.tr/BilgiBankasiIstemciWeb/, (09/04/2019). 201 2547 Md. 53/D-4. 202 Danıştay 8. Dairesi’nin 30/09/1996 tarihli ve E. 1994/7701, K. 1996/2345 sayılı kararı, Danıştay
Dergisi (DD), S. 93, s. 419-421.
84
3.4. Benzer Nitelikteki Fillere Verilecek Disiplin Cezaları
“Kanunda sayılan ve disiplin cezası verilmesini gerektiren fiillere nitelik ve
ağırlıkları itibarıyla benzer fiilleri işleyenlere de hangi disiplin fiiline benzediği
belirtilerek aynı türden disiplin cezaları verilir.”203
Kanun’un bu maddesinde, Kanun’da yer almayan fiillerin işlenmesi durumunda
verilecek disiplin cezalarında nasıl hareket edilmesi gerektiği yer almaktadır.
Soruşturma sonucunda tespit edilen fiile benzerlik gösteren fiil açıkça belirtilerek,
benzerlik gösteren fiile karşılık gelen disiplin cezası verilmelidir. Bu durum hem
soruşturma raporunda, hem de disiplin cezasını verecek makamın ceza verilecek
personele yazdığı yazıda gerekçeli bir şekilde belirtilmelidir.
Ancak Kanun’un bu maddesi, disiplin amirlerine tanınan geniş bir takdir hakkı
olarak karşımıza çıkmaktadır. Kanun’un bu hükmü kötü niyetli amirlerce keyfi olarak
kullanılabilme ihtimali, kamu düzenini bozucu bir tehlikeyi barındırmaktadır.204
Disiplin cezasını gerektiren fiil ve hallerin Kanun’da olabildiğince ayrıntılı olarak
sayılması ve sadece Kanun’da yer alan eylemlerin cezalandırılması, disiplin suçlarında
kanunilik ilkesine uygun bir düzenleme olacaktır.
3.5. Kademe İlerlemesinin Durdurulması Cezasının Uygulanamadığı Haller
“Birinci derecenin son kademesinde bulunulması nedeniyle kademe
ilerlemesinin durdurulması cezasının uygulanamaması halinde brüt aylıklarının 1/4’ü ila
1/2’si oranında aylıktan kesme cezası uygulanır. Tekerrürü halinde ise ilgili disiplin
kurulu tarafından kamu görevinden çıkarma cezası verilir.”205
Yükseköğretim kurumlarında akademik ve idari personellerin birinci derecenin
son kademesinde olmaları durumunda kademe ilerlemesinin durdurulması cezası
uygulanamamaktadır. Bu durumda brüt aylıklarından bir defaya mahsus olmak üzere
1/4’ü ila 1/2’si oranında aylıktan kesme cezası verilmektedir.
1/4 ila 1/2 oranında aylıktan kesme cezasını, kademe ilerlemesinin durdurulması
cezasını vermeye yetkili disiplin kurulu vermelidir. Disiplin kurulun kararında kademe
203 2547 Md. 53/D-5. 204 Giritli, Bilgen, Akgüner, Berk, a.g.e., s. 862. 205 2547 Md. 53/D-6.
85
ilerlemesinin durdurulması cezası uygulanamadığından 1/4’ü ila 1/2’si oranında
aylıktan kesme cezasının uygulanacağı açıkça belirtilmelidir. Kademe ilerlemesinin
durdurulması cezasının uygulanamadığının disiplin kurulu kararından sonra tespit
edilmesi durumunda ayrıca bir karar alınarak bu ceza uygulanamaz. Bu sebeple mutlak
suretle disiplin kurulu kararı alınmadan önce disiplin cezası verilecek personelin derece
ve kademe durumu tespit edilmelidir.
Ayrıca, kademe ilerlemesinin durdurulması cezasının uygulanamadığı hallerde
brüt aylıklarının 1/4’ü ila 1/2’si oranında aylıktan kesme cezası alan ve bu disiplin
cezası kesinleşen personelin, kademe ilerlemesinin durdurulması cezasını gerektirecek
herhangi bir fiili tekrar işlemesi durumunda bir üst ceza olan “Kamu Görevinden
Çıkarma” cezası ile cezalandırılır. Bu disiplin cezası ise, kamu görevinden çıkarama
cezasını vermeye yetkili makam olan Yüksek Disiplin Kurulu tarafından verilir.
3.6. Disiplin Cezalarının Uygulanma Zamanı
“Disiplin cezaları, verildikleri tarihten itibaren, aylıktan veya ücretten kesme
cezası ile kademe ilerlemesinin durdurulması veya birden fazla ücretten kesme cezası
ise cezanın verildiği tarihi izleyen aybaşında uygulanır.”206
“Disiplin cezaları üst disiplin amirine, üniversite öğretim mesleğinden çıkarma
cezası tüm yükseköğretim kurumlarına, kamu görevinden çıkarma cezası ise ayrıca
Devlet Personel Başkanlığına bildirilir.”207
Bir idari işlem olan disiplin cezası, tüm idari işlemler gibi geleceğe yönelik etki
ve sonuç doğurduğundan geçmişe etkili bir disiplin cezası verilemez.208 Örneğin disiplin
suçunun işlendiği tarihten geçerli olmak üzere bir disiplin cezası verilemez.209
Disiplin suç ve cezalarının geçmişe yürümezliği, bunların zaman bakımından
uygulanması ile alakalıdır. Kanunların zaman bakımından uygulanmasında temel ilke,
kanunların geriye yürümemesi, diğer bir değişle yürürlüğe girdiği tarihten sonra
gerçekleşen fiillere uygulanmasıdır.210
206 2547 Md. 53/D-7. 207 2547 Md. 53/D-8. 208 Gözler, a.g.e., s. 679. 209 Boz, a.g.m., s. 25. 210 Kaya, a.g.m., s. 69.
86
Disiplin cezalarının zaman bakımından uygulanmasına ilişkin olan bu durum
657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 132. maddesinin 1. fıkrasında, “Disiplin
cezaları verildiği tarihten itibaren hüküm ifade eder ve derhal uygulanır” ve 2547 sayılı
Yükseköğretim Kanunu’nun 53/D maddesinin 7. fıkrasında, “Disiplin cezaları,
verildikleri tarihten itibaren, aylıktan veya ücretten kesme cezası ile kademe
ilerlemesinin durdurulması veya birden fazla ücretten kesme cezası ise cezanın verildiği
tarihi izleyen aybaşında uygulanır” şeklinde düzenleme altına alınmıştır. Bu maddelere
göre disiplin cezasının uygulanması soruşturmanın tamamlanmasıyla mümkündür. Yani
soruşturma tamamlandıktan sonra disiplin amirinin veya disiplin kurulunun kararının
ardından disiplin cezası uygulanır. Bu açıdan geçmişe yönelik olarak disiplin cezasının
verilmesine imkân bulunmamaktadır.
3.7. Disiplin Cezası Alanların Atanamayacağı Kadrolar
“Aylıktan veya ücretten kesme cezası alanlar üç yıl, kademe ilerlemesinin
durdurulması veya birden fazla ücretten kesme cezası alanlar beş yıl boyunca rektör,
dekan, enstitü müdürü, yüksekokul müdürü, meslek yüksekokulu müdürü, bölüm
başkanı, anabilim dalı başkanı, anasanat dalı başkanı, bilim dalı başkanı, sanat dalı
başkanı, daire başkanı dengi ve üstü kadrolara atanamazlar. Söz konusu disiplin
cezalarının verildiği tarihte bu görevlerde bulunanların görevleri kendiliğinden sona erer
ve durum ilgili mercilere derhal bildirilir”211
3.8. Sendika Temsilcilerin Disiplin Kurullarına Katılması
2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu’nda, sendika üyesi olan personel hakkında
karar alınacak disiplin kurullarına sendika temsilcilerinin katılabileceği yönünde bir
hüküm bulunmamaktadır. Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu, sendika temsilcisinin
disiplin kurullarına katılması yönünde 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu’nda bir
kurala yer verilmediği, bu sebeple idare mahkemesinin, sendika temsilcinin disiplin
211 2547 Md. 53/D-9.
87
kuruluna katılmaması sebebiyle dava konusu işlemin şekil bakımından hukuka aykırı
olduğu yönündeki kararını bozmuştur.212
4688 sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları ve Toplu Sözleşme Kanunu’nun213
“Sendika ve konfederasyonların yetki ve faaliyetleri” başlıklı 19/f maddesinde,
“Üyelerin idare ile ilgili doğacak ihtilaflarında, ortak hak ve menfaatlerinin
izlenmesinde veya hukukî yardım gerekliliğinin ortaya çıkması durumunda üyelerini
veya mirasçılarını, her düzeyde ve derecedeki yönetim ve yargı organları önünde temsil
etmek veya ettirmek, dava açmak ve bu nedenle açılan davalarda taraf olmak” ifadesi
yer almaktadır.
Ayrıca, Türkiye Büyük Millet Meclisi Kamu Denetçiliği Kurumu tarafından,
“Yükseköğretim kurumları disiplin kurulu toplantılarına sendika temsilcisinin
katılımının sağlanması konusunda bir karar alınması hususunda Yükseköğretim Kurulu
Başkanlığı’na tavsiyede bulunulması” yönünde de bir karar alınmıştır.214
Bu doğrultuda, Kamu Görevlilerinin Geneline ve Hizmet Kollarına Yönelik
Mali ve Sosyal Haklara İlişkin 2018 ve 2019 Yıllarını Kapsayan 4. Dönem Toplu
Sözleşme hükümlerinin 2. kısım 1. bölümünün “Yükseköğretim Kurumları disiplin
kurullarında sendika temsilcisinin bulunması” başlıklı 20. maddesinde, “Hakkında
disiplin soruşturması yürütülen kamu görevlisinin üyesi olduğu sendikanın temsilcisi,
yükseköğretim kurumları disiplin ve yüksek disiplin kurullarında yer alır” ifadesi yer
aldığından, sendika üyesi olan personel hakkında karar alınacak disiplin kurullarına
sendika temsilcileri de katılabilecektir. Disiplin kurulu toplantısının ilgili sendikaya
bildirilmesi üzerine, disiplin kuruluna katılacak olan sendika temsilcisinin kim olduğu,
ilgili sendika tarafından önceden kuruma bildirilmelidir.215 Ancak disiplin kurullarında
bu sendika temsilcilerinin herhangi bir oy kullanma hakkı bulunmamaktadır.
Sendika temsilcilerinin disiplin kurullarında bulunarak üyesi olduğu personel
hakkında verilecek kararda, usulüne uygun olarak itirazda bulunması doğaldır. Çünkü
soruşturmada herhangi bir hata ve eksiklik olup olmadığı konusunda sendika üyesi
personelin aleyhine olan bir durumda gerekli itirazda bulunup düzeltilmesini talep
212 Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’nun 21/06/2017 tarihli ve E. 2015/86, K. 2017/2642 sayılı
kararı, http://emsal.danistay.uyap.gov.tr/BilgiBankasiIstemciWeb/, (01/04/2019). 213 Resmi Gazete, Tarih: 12/07/2001, Sayı: 24460. 214Türkiye Büyük Millet Meclisi Kamu Denetçiliği Kurumu’nun 06/09/2018 tarihli ve 18745356-
101.07.04-E.15042 sayılı kararı, https://www.ombudsman.gov.tr/wp-content/uploads/2018/09/karar-
2018-5964.pdf, (10/04/2019). 215 Çağlayan, a.g.e., s. 540.
88
edebilir. Ancak bazen sendika temsilcileri disiplin kurullarında koruma içgüdüsü ile
hareket etmektedir. Sendika üyesi personelin disiplin cezasına konu olan fiili çok açık
bir şekilde işlediği ortada iken, sadece sendika üyesi olduğu için işlediği fiile
bakılmaksızın korunmaktadır. Bu doğru bir uygulama değildir. Sendika temsilcileri de
bu konuda hassas davranmalı ve mevzuat çerçevesi içersinde tavır sergilemelidirler.
Yine sendika temsilcileri disiplin kurullarına katılırken, hakkında disiplin cezası
teklifinde bulunulan veya itirazı değerlendirilen personelin kadro ve unvanına eşdeğer
veya üst unvanda bir sendika temsilcisinin disiplin kuruluna katılmasına dikkat etmesi
gerekir. Örneğin idari bir personelin, akademik bir personele verilecek olan cezanın
görüşüldüğü disiplin kuruluna katılarak akademik bir personel hakkında görüş
bildirmesi uygun olmayabilir. Disiplin cezasına konu olan fiil belki teknik bir konu,
belki de akademik bir konu olabilir. Bu sebeple disiplin cezası teklifinde bulunulan veya
itirazı değerlendirilen personelin kadro ve unvanına uygun bir sendika temsilcisinin
disiplin kurulu toplantılarına katılması hem personel için hem de muhatap alınan
disiplin kurulu üyeleri için daha doğru olacaktır.
Ayrıca sendika temsilcilerinin disiplin kurullarına katılması yönünde 2547 sayılı
Yükseköğretim Kanunu’nun 53. maddesinde gerekli düzenlemelerin yapılması,
yükseköğretim kurumlarının disiplin soruşturmalarında uyguladıkları usulün mevzuata
uygun olması açısından faydalı olacaktır.
4. DİSİPLİN SORUŞTURMALARINDA VE DİSİPLİN CEZALARININ
VERİLMESİNDE ZAMANAŞIMI
Zamanaşımı konusu disiplin soruşturmalarında ve bu soruşturmalar sonucunda
verilecek disiplin cezalarında usul açısından önem arz etmektedir. Disiplin
soruşturmalarına başlama süresi, verilecek disiplin cezalarında fiilin işlendiği tarih ve
verilen disiplin cezalarının yargı kararıyla iptal edilmesi durumunda yeniden yapılacak
işlemlerin süresi zamanaşımı ile doğrudan bağlantılıdır. Zamanaşımı ile ilgili bu
hususlar aşağıda başlıklar halinde incelenecektir.
89
4.1. Disiplin Soruşturmalarında Zamanaşımı
“Disiplin cezası verilmesini gerektiren fiil ve hallerin işlendiğinin öğrenildiği
tarihten itibaren; Uyarma, kınama, aylıktan veya ücretten kesme ve kademe
ilerlemesinin durdurulması veya birden fazla ücretten kesme cezalarında bir ay içinde
disiplin soruşturmasına başlanmadığı takdirde disiplin soruşturması açılamaz.”216
“Üniversite öğretim mesleğinden çıkarma ve kamu görevinden çıkarma cezasında altı
ay içinde disiplin soruşturmasına başlanmadığı takdirde disiplin soruşturması
açılamaz.”217
Görüldüğü üzere Kanun’da belirtilen süreler içerisinde disiplin soruşturması
başlatılmadığı takdirde, disiplin soruşturması başlatma işlemi zamanaşımına
uğrayacaktır. Bu sebeple, disiplin cezası verilmesini gerektiren fiil ve hallerin
işlendiğini öğrenen disiplin amiri, bu zamanaşımı sürelerini de göz önüne alarak bir an
önce disiplin soruşturmasına başlamalıdır.218 Danıştay 12. Daire Başkanlığı’nın bir
kararında, “657 sayılı Yasa’nın zamanaşımı başlıklı 127. maddesinde düzenlenen ve
ilgililer bakımından güvence niteliği taşıyan zamanaşımı sürelerinin, kamu düzenine
ilişkin olması nedeniyle disiplin soruşturmasını açmaya yetkili amirlerce uyulması
zorunlu olan süreler olduğu ve anılan kanunda öngörülmüş olan 1 ve 6 aylık
zamanaşımı süresi geçirildikten sonra yapılan disiplin soruşturması neticesinde verilen
disiplin cezasının hukuka aykırı olacağı” şeklindeki ifadesi de zamanaşımı sürelerinin
önemini vurgulamaktadır.219
Disiplin soruşturmasına başlama süreleri hak düşürücü sürelerdir. Süreler
kesilmez ya da durmaz.220
216 2547 md. 53/C-1/a. 217 2547 md. 53/C-1/b. 218 Çağlayan, a.g.e., s. 551; Duman, a.g.e., s. 157. 219 Danıştay12. Dairesi’nin 21/03/2012 tarihli ve E. 2011/6930, K. 2012/1639 sayılı kararı,
https://mevzuatinyeri.com/disiplin-sorusturmasi/disiplin-sorusturmasinda-zaman-asimi-ile-ilgili-danistay-
kararlari.html, (10/04/2019). 220 Giritli, Bilgen, Akgüner, Berk, a.g.e., s. 873; Akgüner, Berk, a.g.e., s. 743.
90
4.2. Disiplin Cezalarında Zamanaşımı
“Disiplin cezası verilmesini gerektiren fiillerin işlendiği tarihten itibaren iki yıl,
üniversite öğretim mesleğinden çıkarma cezasını gerektiren fiil açısından altı yıl geçmiş
ise disiplin cezası verilemez.”221 Kanun’un bu maddesinde de, disiplin cezası verme
zamanaşımı süreleri yer almaktadır. Burada dikkat edilmesi gereken husus, zamanaşımı
sürelerinin disiplin soruşturmasının açılmasından itibaren değil, fiilin işlendiği tarihten
itibaren başlamasıdır.
Fiillerin işleniş tarihi ile ilgili olarak; “Ani disiplin suçlarında, fiilin bütün
unsurlarının oluşup tamamlanması ile (örneğin işyerinde mesai saatleri içinde bağırıp
çağırarak etrafı rahatsız etmek ani suçtur; yapıldığı anda suç oluşmuştur); teşebbüs
suçlarında, sonucun gerçekleşmesinden sonra (teşebbüs sayılacak hareketin
yapılmasıyla, örneğin menfaat sağlayacak herhangi bir girişimde bulunma hali);
mütemadi (devam eden) ve müteselsil (zincirleme-birbirini takip eden) disiplin
suçlarında, temadi ve teselsülün son bulduğu andan itibaren; iştirak halinde işlenen
toplu disiplin suçlarında işlenen fiile toplu suç vasfını verecek derecede iştirak halinin
tamamlanması ile”222 ceza verme zamanaşımı başlar. Bu sebeple, fiilin işlendiği tarih
itibariyle başlayacak ceza verme zamanaşımı sürelerine disiplin amiri tarafından dikkat
edilmelidir. Aynı şekilde soruşturmacı tarafından da bu süreler göz ardı edilmemeli ve
soruşturma, ceza verme zamanaşımına girmeden önce tamamlanmalıdır.223
Disiplin cezası verme süreleri hak düşürücü sürelerdir. Süreler kesilmez ya da
durmaz.224 Ancak bu durumun bir istisnası vardır. Şöyle ki; 2547 sayılı Yükseköğretim
Kanunu’nun 53/A-1/n maddesinde yer alan, “…Gerektiğinde ceza kovuşturması
bekletici mesele yapılabilir. Bu durumda disiplin soruşturmasına ilişkin zamanaşımı
süreleri durur” ifadesi gereği, disiplin soruşturmasına konu olan fiil ile ilgili aynı
zamanda ceza kovuşturması yapılıyor ise, ceza kovuşturması bekletici mesele
221 2547 Md. 53/C-2. 222 Duman, a.g.e., s. 157. 223 Çağlayan, a.g.e., s. 553; Pınar, a.g.e., s. 428; Danıştay 12. Dairesi’nin 23/02/2007 tarihli ve E.
2004/4330, K. 2007/772 sayılı kararı, Danıştay Dergisi (DD), S. 115, s. 403-405; Danıştay 12. Dairesi’nin
02/12/2013 tarihli ve E. 2010/5239, K. 2013/9337 sayılı kararı, Danıştay Dergisi (DD), S. 135, s. 232-
234. 224 Giritli, Bilgen, Akgüner, Berk, a.g.e., s. 873; Akgüner, Berk, a.g.e., s. 743.
91
yapılabilir.225 İşte bu durum disiplin cezası verme zamanaşımını durduracağı için,
burada hak düşürücü süreden bahsedilemez. Ama ceza kovuşturması yok ise ya da ceza
soruşturması bekletici mesele yapılmadı ise, işte burada hak düşürücü süreden
bahsedilebilir ve iki yıllık zamanaşımı süresi hak düşürücü süre olarak değerlendirilir.
“Bilimsel bir eserin akademik atama ve terfilerde kullanılması ya da kısmen
veya tamamen yeniden yayımlanması hâlinde bu Kanun’un yukarıda belirtilen 53/C-2
maddesinde belirtilen zamanaşımı süreleri yeniden işlemeye başlar.”226
4.3. Yargı Kararı İle İptal Edilen Disiplin Cezalarında Zamanaşımı
“Disiplin cezasının yargı kararıyla iptal edilmesi hâlinde, kararın idareye ulaştığı
tarihten itibaren kalan disiplin ceza zamanaşımı süresi içerisinde, zamanaşımı süresinin
dolması veya üç aydan daha az süre kalması hâlinde en geç üç ay içerisinde karar
gerekçesi dikkate alınarak yeniden disiplin cezası tesis edilebilir.”227
Kanun’un bu maddesi çok iyi kavranması ve çok iyi yorumlanması gereken bir
maddedir. Çünkü yükseköğretim kurumları tarafından verilen disiplin cezalarının
birçoğu idare mahkemeleri tarafından iptal edilmektedir. İşte bu iptal kararından sonra
bu madde devreye girmektedir. İptal kararı idare ulaştığı tarihten itibaren yargı kararının
gerekçesi doğrultusunda yeni bir işlem tesis edilebilir. Yargı kararı idareye ulaştığı
tarihten itibaren zamanaşımı süresi içerisinde iptal kararı doğrultusunda yeni bir
soruşturma başlatılıp disiplin cezası verilebilir. Eğer zamanaşımı süreleri doldu ise ya
da zamanaşımı süresinin dolmasına 3 (üç) aydan daha kısa bir süre kalmış ise en geç
3(üç) ay içerisinde soruşturma başlatılıp disiplin cezası verilebilir.
Örneğin, fiilin işlendiği tarihi 01/03/2017 olarak ele alalım. Bu fiil sebebi ile
personele verilen disiplin cezasının idare mahkemesince iptal edildiği 01/04/2018
tarihinde yükseköğretim kurumuna bildirilmesi durumunda, bu kurumun 01/03/2019
tarihine kadar yeni bir soruşturma açarak disiplin cezası verme yetkisi bulunmaktadır.
Eğer ki personele verilen disiplin cezasının idare mahkemesince iptal edildiği
01/02/2019 tarihinde yükseköğretim kurumuna bildirilmesi durumunda, bu kurumun, 2
225 Ceza kovuşturmasının bekletici mesele yapılması “Disiplin Soruşturması ve Ceza Kovuşturmasının
Birlikte Yürütülmesi” başlığı altında incelenmiştir. 226 2547 Md. 53/C-3. 227 2547 Md. 53/C-4.
92
(iki) yıllık zamanaşımı süresinin 01/03/2019 tarihinde dolduğuna bakılmaksızın,
01/05/2019 tarihine kadar yeni bir soruşturma açarak disiplin cezası verme yetkisi
bulunmaktadır.
Bu 3 (üç) aylık süre disiplin amiri tarafından takip edilerek soruşturmaya
başlanmalı, soruşturma sonunda savunma alınmalı ve disiplin cezası verilmelidir.
5. DİSİPLİN KURULLARININ TEŞEKKÜLÜ
Disiplin soruşturması sonucunda verilecek disiplin cezaları ve bu cezalara karşı
yapılan itirazları değerlendiren disiplin kurullarının kimlerden oluşacağı ve nasıl
teşekkül edeceği 2547 sayı Kanun’un 53/E maddesinde ayrı ayrı tanımlanmıştır.
5.1. Yüksek Disiplin Kurulu
“Yüksek Disiplin Kurulu Yükseköğretim Genel Kuruludur.”228 Yükseköğretim
Genel Kurulu Yüksek Disiplin Kurulu sıfatıyla, Kanun’un 53/Ç maddesinde bahsi
geçen disiplin cezalarını vermek ve Kanun’un 53/F maddesinde bahsi geçen itirazları
değerlendirmek üzere toplanır.
5.2. Üniversite ve Üniversiteye Bağlı Birimlerdeki Disiplin Kurulları
“Üniversite disiplin kurulu rektör dışındaki üniversite yönetim kurulu
üyelerinden oluşur; kurula akademik olarak en kıdemli profesör üye başkanlık eder.
Üniversite bağlı birimlerinin yönetim kurulları aynı zamanda disiplin kurulu olarak
görev yapar. Bu birimlerin disiplin kurullarında dekan veya müdür yer alamaz. Bu
durumda ilgili disiplin kuruluna kurul üyelerinden en yüksek unvanlı öğretim üyesi, en
yüksek unvanlı öğretim üyesinin birden fazla olması halinde en kıdemli üye, öğretim
üyesi bulunmaması halinde en kıdemli öğretim görevlisi başkanlık eder.”229
Kanun’un bu maddesinde üniversitelerdeki disiplin kurullarının nasıl teşekkül
edeceği belirlenmiştir. Üniversite yönetim kurulu, üniversite disiplin kurulu sıfatıyla
228 2547 Md. 53/E-1. 229 2547 md. 53/E-2.
93
toplanır. Üniversite disiplin kurulunda rektör yer almaz. Bu sebeple disiplin kuruluna en
kıdemli profesör üye başkanlık eder.
Üniversitelerin diğer birimleri olan Fakülte, Enstitü, Yüksekokul ve Meslek
Yüksekokullarında ise, bu birimlerin yönetim kurulları disiplin kurulu sıfatıyla toplanır.
Bu birimlerin dekan ve müdürleri disiplin kurulunda yer almaz. Bu sebeple disiplin
kuruluna en yüksek unvanlı ve en kıdemli üye başkanlık eder.
Disiplin kurullarında görüşülecek disiplin soruşturmaları dosyaları, toplantı
tarihinden makul bir süre öncesinde gizlilik esasına riayet edilerek disiplin kurulu
üyelerinin incelemesine sunulmalıdır. Çünkü disiplin soruşturması sürecinde elde edilen
tüm bilgi, belge ve deliller ve dahi verilen her türlü kararların, disiplin kurulu üyelerinin
sağlıklı bir karar vermesi açısından, toplantı öncesinde detaylı olarak incelemesi önem
arz etmektedir.
Üniversite rektörünün, fakülte dekanlarının, enstitü ve yüksekokul müdürlerinin
disiplin kurullarına katılamayacağı yönündeki 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu’nun
53/E-2 maddesinde yer alan hüküm aslında bir yönüyle eleştiriye açıktır. Şöyle ki;
uyarma ve kınama cezası verilmesini gerektiren bir fiilden dolayı soruşturma başlatan
rektör, dekan ya da müdür, soruşturma sonucunda uyarma ve kınama cezası verebiliyor
iken, aylıktan kesme ve kademe ilerlemesinin durdurulması cezasını gerektiren bir
fiilden dolayı soruşturma başlatan rektör, dekan ya da müdür, soruşturma sonucunda bu
cezaları vermeye yetkili disiplin kuruluna neden katılamamaktadır? Disiplin amiri
olarak soruşturma açma yetkisi verilen rektör, dekan ve müdüre sadece uyarma ve
kınama cezası verme yetkisinin yanında, aylıktan kesme ve kademe ilerlemesinin
durdurulması cezasını veren disiplin kurullarına da katılma yetkisi verilmelidir.
Yine itirazın değerlendirildiği kurullardan biri olan üniversite disiplin kuruluna
üniversite rektörünün katılamayacağı ayrı bir tartışma konusudur. Rektörün kendi
verdiği disiplin cezalarının dışındaki disiplin cezalarına yapılan itirazların
değerlendirildiği üniversite disiplin kuruluna rektör neden katılamamaktadır? Örneğin,
hukuk fakültesi disiplin kurulunun vermiş olduğu disiplin cezasına karşı yapılan itirazı
değerlendiren üniversite disiplin kuruluna rektör katılamamaktadır. Bakıldığında
soruşturmayı açanın hukuk fakültesi dekanı olması ve disiplin cezasını verenin de
hukuk fakültesi disiplin kurulu olmasına rağmen, 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu
üniversite rektörünün, bu disiplin cezasına karşı yapılan itirazın değerlendirildiği
94
üniversite disiplin kuruluna katılmasını yasaklamıştır. Anılan Kanun’da, yukarıdaki
eleştiriler doğrultusunda düzenleme yapılarak, rektörün kendi verdiği disiplin cezaları
dışındaki cezalara karşı yapılan itirazların değerlendirildiği üniversite disiplin kuruluna
katılma yetkisi verilmelidir.
Ancak, yukarıda da belirtildiği gibi, “Soruşturmada görev alanlar disiplin
kurullarındaki oylamalara, disiplin kurulunda görev alanlar ile disiplin cezası verenler
bu cezalara itirazların görüşüldüğü kurullardaki oylamalara katılamazlar.”230 Çünkü
cezayı veren rektör, dekan ya da müdürün, bu cezaya karşı yapılan itirazın
değerlendirildiği kurulda yer alması tarafsızlık ilkesi açısından sakınca doğuracak ve
itirazın değerlendirilmesi usul açısından sakatlanacaktır.
Kanun’da belirtildiği gibi üniversite rektörünün kendi verdiği cezaya karşı
yapılan itirazların görüşüldüğü üniversite disiplin kuruluna katılması yasaktır. Bu
disiplin kurulu dışındaki üniversite disiplin kurullarına katılmasına da kanunen engel
konulması, rektörün disiplin kurullarındaki diğer üyelerin karalarını etkileyebileceği
düşüncesi kuvvetle muhtemeldir. Bu sebeple rektörün bu disiplin kurullarına katılması
kanunen yasaklanmış olabilir.
Yine üniversite genel sekreterinin, rektörlükte görev yapan idari personele
disiplin amiri sıfatı ile verdiği uyarma ve kınama cezalarına karşı yapılan itirazın
değerlendirildiği üniversite disiplin kuruluna ya da genel sekreterin, rektörlükte görev
yapan idari personel hakkında başlatmış olduğu disiplin soruşturması sonucunda karara
bağlanacak aylıktan kesme ve kademe ilerlemesinin durdurulması cezalarının
görüşüldüğü üniversite disiplin kuruluna katılıp katılamayacağı ayrı bir tartışma
konusudur. Kanun’da her ne kadar, disiplin cezası verenler bu cezalara yapılan
itirazların görüşüldüğü kurullardaki oylamalara katılamazlar hükmü yer alsa da,
Yükseköğretim Üst Kuruluşları İle Yükseköğretim Kurumlarının İdari Teşkilatı
Hakkında Kanun Hükmünde Kararname’nin 27/b maddesinde, “Üniversite Senatosu ile
Üniversite Yönetim Kurulunda oya katılmaksızın raportörlük görevi yapmak; bu
kurullarda alınan kararların yazılması, korunması ve saklanmasını sağlamak” üniversite
genel sekreterinin görevleri arasında sayılmıştır. Yani genel sekreterin diğer disiplin
amirlerinden faklı olarak bir görevi de, üniversite disiplin kurulu sıfatıyla toplanan
üniversite yönetim kuruluna raportörlük görevi yapmak olduğundan, disiplin kuruluna
230 2547 Md. 53/E-6.
95
katılıp katılmaması ile ilgili 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu’nda herhangi bir
hüküm bulunmamakta ve bu yönü ile anılan Kanun’da boşluk bulunduğundan
uygulamada çeşitli sorunlar yaşanmaktadır.
Disiplin cezası verenler bu cezalara yapılan itirazların görüşüldüğü kurullardaki
oylamalara katılamazlar hükmü uyarınca, rektörlükte görev yapan idari personele
uyarma ya da kınama cezası veren genel sekreter, bu cezalara yapılan itirazların
görüşüldüğü üniversite disiplin kuruluna karar verme aşamasında katılamayacaktır.
Ancak raportörlük görevini yerine getirmek için, söz konusu kurula disiplin
soruşturması raporuna sunmalı ve karar verme aşamasında disiplin kurulu
toplantısından ayrılmalıdır.
Ayrıca genel sekreter, rektörlükte görev yapan idari personel hakkında başlatmış
olduğu disiplin soruşturması sonucunda karara bağlanacak aylıktan kesme ve kademe
ilerlemesinin durdurulması cezalarının görüşüldüğü üniversite disiplin kuruluna
katılabilmelidir. Yukarıda bahsedilen, disiplin amiri olarak soruşturma açma yetkisi
verilen rektör, dekan ve müdüre sadece uyarma ve kınama cezası verme yetkisinin
yanında, aylıktan kesme ve kademe ilerlemesinin durdurulması cezasını veren disiplin
kurullarına da katılma yetkisi verilmelidir mantığı çerçevesinde, genel sekretere de aynı
yetki verilmelidir. Kaldı ki genel sekreterin, üniversite disiplin kurulu sıfatıyla toplanan
üniversite yönetim kurulunda oy kullanma hakkı bulunmamaktadır.
Tüm bu eksiklikler ve uygulamada tereddüte düşülen durumlarla ilgili, 2547
sayılı Yükseköğretim Kanunu’nda gerekli düzenlemeler yapılmalıdır.
5.3. Yükseköğretim Kurulu Personeli ve Üniversitelerarası Kurul Personeli İçin
Disiplin Kurulu
“Yükseköğretim Kurulu personeli için disiplin kurulu, Genel Sekreterin
başkanlığında, I. Hukuk Müşaviri ile Personel, Strateji Geliştirme, İdari ve Mali İşler
Daire başkanlarından teşekkül eder.”231
“Üniversitelerarası Kurul personeli için disiplin kurulu, Genel Sekreterin
başkanlığında Genel Sekreter Yardımcısı ve Hukuk Müşavirinden teşekkül eder.”232
231 2547 md. 53/E-3. 232 2547 Md. 53/E-4.
96
5.4. Disiplin Kurullarına Katılması Yasak Olanlar
“Yüksek Disiplin Kurulu hariç, disiplin kurullarında profesörlerle ilgili
hususların görüşülmesinde doçent ve doktor öğretim üyeleri, doçentlerle ilgili
hususların görüşülmesinde doktor öğretim üyeleri ve kendileri ile ilgili hususların
görüşülmesinde ilgili üyeler görüşmelere katılamazlar.”233
“Soruşturmada görev alanlar disiplin kurullarındaki oylamalara, disiplin
kurulunda görev alanlar ile disiplin cezası verenler bu cezalara itirazların görüşüldüğü
kurullardaki oylamalara katılamazlar.”234 Kanun’un bu maddesinde yer alan hükümler,
disiplin cezaları verilirken çok dikkat edilmesi gereken hususlardan biridir.
Bu doğrultuda, soruşturmada görev yapan soruşturmacı ya da soruşturma
komisyonu üyeleri disiplin cezası verilecek disiplin kurullarında ve itirazın
değerlendirildiği disiplin kurullarına katılamazlar.235 Soruşturmada görev alanların
disiplin kurullarına katılamayacaklar ile ilgili Danıştay 8. Daire Başkanlığı’nın vermiş
olduğu bir kararda, “Disiplin kurulu kararlarının sağlıklı ve objektif olması, kararı veren
kurul üyelerinin, olayı objektif değerlendirebilmeleriyle mümkündür. Bu itibarla,
disiplin soruşturmasıyla görevlendirilen kişinin, delilleri toplayıp, ilgilinin savunmasını
alıp, kendi kanaatim da bildirir şekilde hazırladığı soruşturma raporunun disiplin
kuruluna intikalinden sonra, kurula katılarak oy kullanması disiplin hukukunda kabul
edilmemektedir” ifadesi yer almıştır.236
Disiplin cezası veren disiplin amiri ile disiplin cezasını veren disiplin kurulu
üyeleri, itirazın değerlendirildiği disiplin kurullarına katılamazlar.
Bu durumu birkaç örnek ile açıklayacak olursak; uyarma cezası veren bir fakülte
dekanı, bu cezaya karşı yapılan itirazın değerlendirildiği fakülte disiplin kurulana
katılamayacaktır. Yine aylıktan kesme cezasını veren fakülte disiplin kurulu üyeleri, bu
cezaya karşı yapılan itirazın değerlendirildiği üniversite disiplin kurulana
katılamayacaktır.
233 2547 Md. 53/E-5. 234 2547 Md. 53/E-6. 235 Danıştay 12. Dairesi’nin 23/03/2011 tarihli ve E. 2008/857, K. 2011/1319 sayılı kararı, Danıştay
Dergisi (DD), S. 127, s. 378-380. 236 Danıştay 8. Dairesi’nin 17/06/1999 tarihli ve E. 1997/3109, K. 1999/4030 sayılı kararı,
http://emsal.danistay.uyap.gov.tr/BilgiBankasiIstemciWeb/, (10/04/2019).
97
5.5. Disiplin Kurullarının Teşekkül Edemediği Durumlar
“Herhangi bir sebeple disiplin kurullarının teşekkül edememesi halinde eksik
üyelikler eşdeğer unvana sahip öğretim üyeleri arasından senato tarafından belirlenen
üyelerce tamamlanır.”237
Bazı durumlarda disiplin kurulları farklı sebeplerle teşekkül edememektedir. Bu
sebeplerden en çok görülen birine örnek verecek olursak; profesör unvanına sahip bir
öğretim üyesine verilecek kademe ilerlemesinin durdurulması cezası için toplanacak
fakülte disiplin kuruluna, Kanun’un yukarıda bahsedilen 53/E-5 maddesi uyarınca 2
(iki) doçent üye ve 1 (bir) doktor öğretim üyesi ve dekan katılamayacağından, 7 (yedi)
kişilik disiplin kuruluna sadece 3 (üç) profesör üye katılabilecektir. Bu durumda toplantı
nisabı sağlanamayacağından eksik eşdeğer unvana sahip üyelerin senato tarafından
belirlenmesi yoluna gidilecektir. Senato tarafından belirlenen profesör unvanına sahip
üyeler disiplin kurulunda yer alarak gerekli kararı vereceklerdir.
Yine farklı sebeplerden dolayı disiplin kurulu toplantı nisabının
sağlanamayacağı durumlarda, eksik üyelikler eşdeğer unvana sahip öğretim üyeleri
arasından senato tarafından belirlenen üyelerce tamamlanır.
Bütün idari işlemlerde olduğu gibi, disiplin sürecinde yapılan işlemlerin ve
alınan kararların da usul kurallarına uygun olması gerekir. Senato tarafından disiplin
kurullarının eksik üyelerinin tamamlanmaması durumunda, bu kurullar tarafından
verilen disiplin cezaları ve yapılan itirazı kabul ya da red kararları usul yönünden
sakatlanır.238
Bilindiği üzere üniversite yönetim kurulu, üniversite disiplin kurulu sıfatıyla
toplanır. Bu toplantılar genellikle rektörlük binası içerisinde bulunan senato odası gibi
büyük toplantı salonlarında gerçekleştirilir. Üniversite yönetim kurulu, üniversite
bünyesinde yer alan tüm fakülte dekanları ve senato tarafından seçilen 3 (üç)
profesörden oluşmaktadır. Üniversite yerleşkelerine bakıldığında, kampüs içinde olduğu
kadar kampüs dışarısında hatta ilçelerde fakülteler bulunmaktadır. Tüm bu fakülte
dekanları üniversite yönetim kurulu toplantılarına katılmak için rektörlükte toplanmakta
ve kampüse uzak olan fakültede dekanları da yönetim kurulu toplantılarına katılmak
üzere nerdeyse bir mesai gününü harcamaktadır. Peki üniversite yönetim kurulu
237 2547 Md. 53/E-7. 238 Nihat Kayar, Kamu Personel Yönetimi, Ekin Yayınevi, Bursa, 2016, s. 291.
98
toplantıları için harcanan zamandan tasarruf etmek adına, günümüz teknolojisi
kullanılarak gizlilik esasına riayet edilerek telekonferans yoluyla yönetim kurulu
toplantıları yapılabilir mi? Bakıldığında imkânsız gibi görünmemektedir. Her yönetim
kurulu üyesi, bulunduğu yerdeki kişisel bilgisayarın başına geçerek, sağlam bir altyapı
ile oluşturulmuş telekonferans sistemi ile bu toplantıları gerçekleştirebilir. Ülkemizin
iklim şartlarına da bakıldığında olası bir olumsuz hava şartlarında gerçekleştirilemeyen
yönetim kurulu toplantıları telekonferans yolu ile gerçekleştirilebilir. Hatta gündem
maddesi çok az olan yönetim kurulu toplantıları bile bu yöntem ile gerçekleştirilebilir.
Bu sayede hem zaman tasarrufu hem de toplantı salonunda gerçekleştirilen toplantılar
için gerçekleştirilen ulaşım ve benzeri maddi harcamalarda da ciddi tasarruf
sağlanabilir.
6. DİSİPLİN CEZALARINA KARŞI İTİRAZ
Soruşturma sonucunda disiplin amirleri veya disiplin kurullarınca verilen
disiplin cezalarına karşı hangi makamlara kaç gün içerisinde itiraz edileceği, bu
itirazların yetkili makamlarca kaç gün içerisinde değerlendirilip karar verileceği ve
itirazın kabulü ya da reddi halinde nasıl işlem yapılacağı bu başlık altında ayrıntılı bir
şekilde incelenecektir.
6.1. Uyarma ve Kınama Cezalarına Karşı İtiraz Edilecek Makamlar
“Uyarma ve kınama cezalarına karşı itiraz ilgilinin görevli olduğu birimin
disiplin kuruluna, dekanlar için üniversite disiplin kuruluna, rektörler ve bağımsız vakıf
meslek yüksekokulu müdürleri için Yüksek Disiplin Kuruluna yapılabilir.”239
Disiplin amiri tarafından verilen uyarma ve kınama cezalarına karşı itirazlar,
disiplin cezası alan personel tarafından görev yaptığı birimin disiplin kuruluna yapılır.
Disiplin cezasını veren disiplin amirinin katılmadığı disiplin kurulunca itiraz
değerlendirilerek bir karara varılır ve bu gerekçeli karar itiraz eden personele bildirilir.
239 2547 Md. 53/F-1/a.
99
Üniversite rektörleri ve bağımsız vakıf meslek yüksekokulu müdürlerine
Yükseköğretim Kurulu Başkanı tarafından verilen uyarma ve kınama cezalarına karşı
itirazlar Yüksek Disiplin Kuruluna yapılır.
6.2. Aylıktan Veya Ücretten Kesme ve Kademe İlerlemesinin Durdurulması Veya
Birden Fazla Ücretten Kesme Cezalarına Karşı İtiraz Edilecek Makamlar
“Aylıktan veya ücretten kesme ve kademe ilerlemesinin durdurulması veya
birden fazla ücretten kesme cezasına karşı itiraz ilgilinin görevli olduğu üniversite
disiplin kuruluna, yükseköğretim üst kuruluşlarında görev yapan personel için Yüksek
Disiplin Kuruluna yapılabilir.”240
Disiplin cezası alan personel tarafından görev yaptığı birimin disiplin kurulu
tarafından verilen aylıktan veya ücretten kesme ve kademe ilerlemesinin durdurulması
veya birden fazla ücretten kesme cezalarına karşı itirazlar, disiplin cezası alan personel
tarafından görev yaptığı üniversitenin disiplin kuruluna yapılır. Üniversite rektörünün
katılmadığı üniversite disiplin kurulunca itiraz değerlendirilerek bir karara varılır ve bu
gerekçeli karar itiraz eden personele bildirilir.
Yükseköğretim üst kuruluşlarında görev yapan personele disiplin kurulunca
verilen aylıktan veya ücretten kesme ve kademe ilerlemesinin durdurulması veya birden
fazla ücretten kesme cezalarına karşı itirazlar Yüksek Disiplin Kuruluna yapılır.
Ayrıca bu disiplin cezalarına karşı yapılan itirazları değerlendiren kurullarla
ilgili muallakta kalınan bir durum vardır. Şöyle ki, üniversite rektörlüğünde görev yapan
akademik ve idari personele, üniversite disiplin kurulu tarafından verilen aylıktan kesme
ve kademe ilerlemesinin durdurulması cezalarına karşı itiraz hangi disiplin kuruluna
yapılacaktır? Üniversitede, üniversite disiplin kurulunun üstünde bir disiplin kurulu
olmadığına göre, 2547 sayılı Kanun’un 53/E-7 maddesinde “Herhangi bir sebeple
disiplin kurullarının teşekkül edememesi halinde eksik üyelikler eşdeğer unvana sahip
öğretim üyeleri arasından senato tarafından belirlenen üyelerce tamamlanır.”
denildiğinden, bu madde doğrultusunda aylıktan kesme ve kademe ilerlemesinin
durdurulması cezası alan rektörlük personelinin bu disiplin cezalarına itiraz etmesi
durumunda, senato tarafından yeni bir disiplin kurulu oluşturularak itiraz
240 2547 Md. 53/F-1/b.
100
değerlendirilmelidir. Ancak üniversitenin rektörlük hariç tüm birimlerindeki personelin
itiraz edecekleri disiplin kurulları Kanun’da çok net bir şekilde yer almakta iken,
rektörlük personelinin bu disiplin cezalarına karşı hangi disiplin kuruluna itiraz edeceği
belli değildir. Bu durumda disiplin cezası alan rektörlük personeli hangi disiplin
kuruluna itiraz edeceğini bilemeyecek ve bu durum rektörlük personelinin aleyhine
olacaktır. Bu kapsamda, 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu’nda bu konu ile ilgili
gerekli düzenlemeye gidilerek, üniversite disiplin kurulu tarafından aylıktan kesme ve
kademe ilerlemesinin durdurulması cezası verilen rektörlük personelinin hangi disiplin
kuruluna itiraz edeceği söz konusu Kanun’da açıkça belirtilmelidir.
6.3. Disiplin Cezalarına Karşı İtiraz Süresi
“İtiraz süresi, cezanın tebliğ tarihinden itibaren yedi gündür.”241 Kanun’da
disiplin cezalarına karşı itiraz süresi, disiplin cezasının personele tebliğ tarihinden
itibaren 7 (yedi) gün olarak belirlenmiştir. Bu süre Kanun’da zorunlu tutulmuştur. Bu
süre içerisinde itiraz edilmeyen disiplin cezaları kesinleşir.242 Ancak verilen disiplin
cezasına karşı itiraz başvurusunda bulunmak zorunlu değil, ihtiyari bir başvuru yoludur.
Disiplin cezası alan personel itiraz başvurusunda bulunabileceği gibi, doğrudan idare
mahkemesine dava açma hakkını da kullanabilir.
6.4. İtiraz Değerlendirilme Süresi
“İtiraz mercileri, itiraz tarihinden itibaren altmış gün içinde karar verir.”243
Verilen disiplin cezasına karşı yapılan itirazı değerlendirecek ilgili disiplin kurulu, 60 (altmış)
gün içinde gerekli değerlendirmeyi yaparak karar verir. Gerekçeli olarak hazırlanan bu karar
geciktirilmeksizin itiraz edene bildirilir.
241 2547 Md. 53/F-2. 242 Gözler, a.g.e., s. 806. 243 2547 Md. 53/F-3.
101
6.5. İtirazın Değerlendirilmesi Sonucunda Verilen Kararlar
“İtiraz mercileri itirazı kabul ya da reddedebilir. İtirazın kabul edilmesi halinde
ceza tüm sonuçlarıyla ortadan kalkar, ancak ilgili disiplin amiri veya disiplin kurulu
tarafından kabul gerekçesine uygun olarak en geç üç ay içerisinde yeni bir işlem tesis
edilebilir.”244
İtirazı değerlendiren disiplin kurulu, yapılan itirazı kabul ya da reddeder. Bu
kurulların kabul ya da red dışında herhangi bir karar vermesi mümkün değildir. Yani
itirazın değerlendirilmesinden sonra, verilen disiplin cezasını değiştirerek bir alt ceza
veya bir üst ceza verme gibi bir yetkisi yoktur. Disiplin cezasına itiraz edecek olan bir
kamu görevlisi kendisine verilen cezanın daha da arttırılabileceği düşüncesiyle bu yolu
kullanmaktan çekinebilir.245 Ancak “İtiraz mercileri itirazı kabul ya da reddedebilir”
hüküm doğrultusunda itiraz sonucunda daha önceden verilen cezanın arttırılması
mümkün değildir. Bu durum “aleyhte düzeltme yasağı (reformatio in pejus)” olarak
ifade edilmektedir.246
İtirazın kabul edilmesi durumunda ceza tüm sonuçlarıyla ortadan kalkar. Fakat
itirazı kabul gerekçesi ayrıntılı olarak disiplin kurulu kararına yazılır ve bu gerekçeye
uygun olarak en geç 3 (üç) ay içerisinde yeni bir işlem tesis edilebilir. Örneğin,
savunma alınmadan ceza verildiği itirazı değerlendiren kurul tarafından tespit edilmesi
durumunda, yapılan itiraz kabul edilerek bu husus disiplin kurulu kararına yazılır ve
itiraz edene gönderilir. Aynı zamanda savunma almadan disiplin cezası veren disiplin
amiri veya disiplin kuruluna bu durum bildirilerek, savunma alınması yönünde yeniden
işlem tesisi edilmesi sağlanmalıdır.
7. DİSİPLİN CEZALARINA KARŞI YARGISAL SÜREÇ
Anayasamızın 129. maddesinin 3. fıkrasında yer alan, “Disiplin kararları yargı
denetimi dışında bırakılamaz.” hükmü gereğince, yükseköğretim kurumların görev
244 2547 Md. 53/F-4. 245 Boz, a.g.m., s. 34-35. 246 Gözler, a.g.e., s. 807; Yıldırım, Yasin, Kaman, Özdemir, Üstün, Tekinsoy, a.g.e., s. 213.
102
yapan akademik ve idari personele verilen disiplin cezalarına karşı yargısal başvuru
yoluna gidilebilir.247
Kendisine disiplin cezası uygulanan personel, disiplin cezasının tebliğ tarihinden
itibaren 60 (atmış) gün içerisinde personelin görevli bulunduğu yerdeki idare
mahkemesine iptal davası açabilir. İptal davası açabildiği gibi tam yargı davası da
açarak uğradığı maddi veya manevi zararların tazminini isteyebilir. Disiplin cezasının
mahkeme kararı ile iptal edilmesi durumunda, disiplin cezası geçmişe etkili olarak idare
tarafından 30 (otuz) gün içerisinde ortadan kaldırılır. Disiplin cezasının türüne göre,
maaş kesimi yapıldı ise kesilen miktar geri ödenir, kademe ilerlemesi durduruldu ise
kademe ilerlemesi yapılır. Yine kamu görevinden çıkarma uygulandı ise mahkeme
kararı üzerine personel görev yaptığı birime iade edilir.248
Disiplin cezaları üzerine açılan davalar ile ilgili olarak; disiplin cezasına karşı
itiraz başvurusu yapılmadan doğrudan dava açıldığında, 60 (atmış) günlük dava açma
süresi disiplin cezasının personele tebliğ tarihinden itibaren başlayacaktır. Yani itiraz
edilmeyen disiplin cezası personele tebliğ edildiği gün kesinleşmiş olacak ve tebliğ
tarihinden itibaren 60 (atmış) günlük süre içerisinde disiplin cezasına dava
açılabilecektir. Ancak disiplin cezasına karşı itiraz başvurusu yoluna gidilirse ve itiraz
reddedilirse ya da idare tarafından 60 (atmış) gün içerisinde herhangi bir cevap
verilmezse (zımni ret), itirazı değerlendiren disiplin kurulu kararının personele tebliğ
edildiği gün disiplin cezası kesinleşmiş olacaktır. Bu tebliğ tarihinden sonra 60 (atmış)
gün içresinde dava açma hakkı bulunmaktadır.
Söz konusu durum Danıştay 12. Daire Başkanlığı’nın bir kararında, “657 sayılı
Devlet Memurları Kanunu’nun 135. maddesi ile disiplin amirleri tarafından verilen
uyarma, kınama, aylıktan kesme ve kademe ilerlemesinin durdurulması cezalarına karşı
yapılacak itiraz ve tabi olacağı süre yönlerinden özel bir düzenleme yapılmıştır. Bu
nedenle, davacının disiplin cezasına karşı yaptığı itiraza kadar geçen sürenin, 2577
sayılı Kanun’un 11. maddesi kapsamında düşünülerek değerlendirilmesine imkân
yoktur. Çünkü itiraz edilen disiplin cezası, Kanun’un özel hükmü gereği
kesinleşmeyecektir. Ancak disiplin cezasına 135. madde kapsamında itiraz edilmesi
durumunda, idare tarafından verilen cevap üzerine veya 60 gün içerisinde cevap
verilmemesi durumunda, zımni ret işlemi üzerine dava açma süresi işlemeye
247 Gözler, a.g.e., s. 822; Çağlayan, a.g.e., s. 559. 248 Gözler, a.g.e., s. 810; Çağlayan, a.g.e., s. 559; Akgüner, Berk, a.g.e., s. 744.
103
başlayacaktır.”249 şeklinde izah edilmiştir. Bu karada belirtildiği gibi, 2547 sayılı
Yükseköğretim Kanunu’nda da disiplin cezalarına karşı yapılacak itiraz ve tabi olacağı
süre yönlerinden özel bir düzenleme yapılmış olup; itiraz edilmeyen disiplin cezaları
tebliğ edildiği günde, itiraz edilen disiplin cezaları da itirazın reddedilerek tebliğ
edildiği günde 60 (atmış) günlük dava açma süresi başlayacaktır.
Yine dava açma süresi ile ilgili Konya Bölge İdare Mahkemesi’nin vermiş oldu
bir kararda, “2547 sayılı Kanunun 53. maddesinde belirtilen disiplin cezalarına itiraz,
itiraz mercii ve itirazın tabi olacağı süre yönlerinden “özel” bir düzenleme yapılmış ve
söz konusu disiplin cezalarının usule ve yasaya aykırı olduğu iddiasıyla, yasal süresi
içerisinde doğrudan doğruya dava açmak ve yetkili merciye itirazda bulunmak
seçenekleri tanınmıştır.
2547 sayılı Kanunun 53. maddesinde yer alan “özel” düzenleme gereği, maddede
belirtilen cezalara karşı idari aşamada tanınan itiraz hakkının kullanılmasının tercih
edilmesi halinde, itiraz mercileri tarafından değerlendirme yapılarak tesis edilen işlem
cezalar hakkında nihai işlem niteliğindedir. Söz konusu maddede itiraz mercilerinin,
itiraz tarihinden itibaren altmış gün içinde karar vermek zorunda oldukları yolundaki
düzenleme uyarınca, itiraz mercileri tarafından itiraz dilekçesi incelenmek suretiyle bir
değerlendirme yapılmaması halinde ise ceza kesinleşmeyecek, uygulanabilirlik
özelliğini taşımayacaktır.
Diğer yandan, idari işlemlerin nitelikleri gereği özel yasalarda, genel dava açma
süreleri dışında ayrı dava açma sürelerinin veya ayrı idari başvuru yollarının
öngörülmüş olması halinde, idare tarafından idari işlemlerin nitelikleri ve tabi oldukları
dava açma süreleri ve özel idari başvuru yolları gösterilmedikçe özel dava açma veya
idari başvuru sürelerinin işletilmesine olanak bulunmadığından, Anayasa’nın 40.
maddesi hükmü uyarınca, özel dava açma veya özel idari başvuru süresine tabi olmasına
rağmen, bu hususun idari işlemde açıklanmaması halinde, dava konusu idari işlemin
tebliği tarihinden itibaren, özel idari başvuru süresinin geçirildiğinden ve buna bağlı
olarak davanın süresinden sonra açıldığından bahsedilemez.
Dosyanın incelenmesinden, ... Üniversitesi ... Anabilim Dalı öğretim üyesi
davacının, 2547 sayılı Kanunun 53/b-3-h maddesi uyarınca 1/30 oranında aylıktan
kesme cezası ile cezalandırılmasına ilişkin işlemin 10.04.2018 tarihinde tebliği üzerine
249 Danıştay 12. Dairesi’nin 23/12/2013 tarihli ve E. 2013/10983, K. 2013/12389 sayılı kararı, Danıştay
Dergisi (DD), S. 135, s. 427-431.
104
yasada öngörülen 7 günlük süre içinde 17.04.2018 tarihinde yaptığı itirazın 16.05.2018
tarih ve 21/09 sayılı Akdeniz Üniversitesi Disiplin Kurulu kararı ile reddedilerek
25.05.2018 tarihinde davacıya tebliği üzerine 23.07.2018 tarihinde bakılan davanın
açıldığı anlaşılmaktadır.
Bu durumda, davacının 1/30 oranında aylıktan kesme cezası ile
cezalandırılmasına ilişkin disiplin cezası, davacının itirazının 16.05.2018 tarih ve 21/09
sayılı ... Üniversitesi Disiplin Kurulu kararı kararıyla reddi üzerine kesinleşmiş olup,
dava açma süresi de cezanın kesinleşmesine yol açan itirazın reddine dair kararın tebliği
tarihinden itibaren başlatılacağından, Disiplin Kurulu kararının tebliğinden itibaren
altmış gün içinde 23.07.2018 tarihinde açılan davada süre aşımı bulunmadığının
anlaşılması karşısında, Mahkemece işin esasına girilerek bir karar verilmesi gerekirken
davanın süreaşımı yönünden reddine dair istinaf başvurusuna konu Mahkeme kararında
hukuki isabet bulunmamaktadır.”250 denilerek, dava açma süreleri ile ilgili net bir karar
ortaya koyulmuştur.
8. DİSİPLİN CEZALARININ ORTADAN KALDIRILMASI
Disiplin cezaları kesinleştikten sonra af kanunu ile affedilmedikçe, yargı kararı
ile iptal edilmedikçe veya belli sürelerin dolmasıyla birlikte 2547 sayılı Yükseköğretim
Kanunu’nun 53/G-2 maddesine göre personel tarafından talepte bulunulmadıkça ortadan
kaldırılması veya özlük dosyasından silinmesi mümkün değildir.251 Adli yargıda olduğu
gibi disiplin hukukunda yargılamanın yenilenmesi gibi bir usul de öngörülmediğinden
personele verilen disiplin cezasının sonradan haksız verildiğinin anlaşılması halinde,
yetkili disiplin amirinin veya disiplin kurulunun disiplin cezasını ortadan kaldıracak
yeni bir karar almasına yargı mercii cevaz vermemektedir.252
İdari işlemlerin geri alınması, hatalı bir idari işlemin idarenin alacağı bir başka
idari işlem ile ilk yapıldığı andan itibaren doğan bütün hukuki sonuçları ile ortadan
250 Konya Bölge İdare Mahkemesi 3. İdari Dava Dairesi’nin 28/12/2018 tarihli ve E. 2018/2071, K.
2018/2034 sayılı kararı. 251 Akyılmaz, Sezginer, Kaya, a.g.e., s. 698. 252 Yaşar Güçlü, Devlet Memurunun El Kitabı, Seçkin Yayıncılık, Ankara, 2009, s. 406-407; Danıştay 12.
Dairesi’nin 11/04/2007 tarihli ve E. 2004/848, K. 2007/1765 sayılı kararı, Danıştay Dergisi (DD), S. 116,
s. 366-368.
105
kaldırılmasıdır.253 Disiplin cezaları da idari işlem niteliğindedir. Fakat diğer idari
işlemlerden ayrı tutulmuştur.254
Verilen cezanın geri alınamaması ilkesi doğrultusunda, yetkili kurul ve
makamlarca verilip, varsa itiraz ve onay mercilerinden geçip kesinleşen disiplin cezası
kararlarının, özlük dosyasından silinme süresi geçtikten sonra prosedürüne uygun olarak
hükümsüz kılınması hali hariç, geri alınması, yerine başka bir disiplin cezasının
verilmesi veya herhangi bir sebeple kaldırılması mümkün değildir.255
Nitekim Danıştay 8. Daire Başkanlığı’nın bir kararında, “Kamu hizmetinin belli
bir düzen içerisinde yürütülmesi için gerekli önlemlerden olan disiplin cezası, niteliği
gereği öteki idari işlemlerden farklıdır. Disiplin cezası vermeye yetkili organlar, bu
organların oluşumu, çalışma usulü, karar oluşturulması, bu kararlara itiraz ve bütün bu
sürecin her aşaması için öngörülen süre koşulları ile disiplin cezası işlemi sıkı şekil
şartına bağlı olarak uygulanabilmektedir. Bu özellik, disiplin cezasının yeni bir idari
işlemle ortadan kaldırılmasına engeldir. Ceza ancak bir yargı kararı yahut yasanın
tasarrufu ile iptal edilebilir veya ancak disiplin cezasının ağırlığına göre belli süreler
geçtikten sonra sicil dosyasından silinmesi atamaya yetkili amirden istenebilir”256
denilerek, disiplin cezalarının hangi şartlarda ortadan kaldırılacağı belirtilmiştir.
Bu karar ışığında, verilen disiplin cezasının idare tarafından geri alınması için;
mahkeme kararları nedeniyle disiplin cezasının iptal edilmesi, ilgili mevzuat
çerçevesinde süre aşımı nedeniyle disiplin cezasının özlük dosyasından silinmesinin
memur tarafından talep edilmesi ve yasama organınca disiplin affı şeklinde cezanın
ortadan kaldırılması hallerinden birinin gerçekleşmesi gerekmektedir. Bu haller dışında
disiplin amiri veya disiplin kurulunca verilen ve kesinleşen disiplin cezalarının geri
alınabilmeleri mümkün değildir. Bu durum, kamu hizmetlerinin belli bir düzen
içerisinde yürütülmesi ve kurum içi disiplinin sağlanması ve sürdürülebilmesi için
zorunludur. Disiplin ile ilgili hükümlerin bulunduğu kanun ve yönetmeliklerde, disiplin
cezalarının geri alınabilmesine ilişkin olarak disiplin amirlerine veya disiplin kurullarına
takdir hakkı tanınmamış olması, kamu hizmetlerinin belli bir düzen içerisinde
253 Günday, a.g.e., s. 170; Sancakdar, Us, Kasapoğlu Turhan, Önüt, Seyhan, a.g.e., s. 326. 254 Sağlam, a.g.e., s. 80. 255 Erol Dündar, “Milli Eğitim Teşkilatı Mensuplarına İlişkin Disiplin Cezaları ve Yargı Denetimi”,
Danıştay Dergisi (DD), 1988, S. 68-69, s. 43. 256 Danıştay 8. Dairesi’nin 12/10/1998 tarihli ve E. 1998/4988, K. 1998/3015 sayılı kararı,
http://emsal.danistay.uyap.gov.tr/BilgiBankasiIstemciWeb/, (10/01/2019).
106
yürütülmesi, kurum içi disiplinin sürdürülmesi, disiplin cezalarının etkinliğinin
sağlanması ve disiplin cezalarının amacının korunması gibi pek çok faydası olduğu
söylenebilir.
Ayrıca ceza hukukunda yer alan tecil (erteleme) müessesi disiplin hukuku
açısından geçerli değildir. Çünkü 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu’nda ve 657 sayılı
Devlet Memurları Kanunu’nda verilen disiplin cezalarının ertelenmesi gibi bir hüküm
bulunmamaktadır. Bu nedenle türü her ne olursa olsun verilen disiplin cezalarının
ertelenmesi mümkün değildir.
8.1. Personelin Talebi Üzerine Disiplin Cezasının Özlük Dosyasından Silinmesi
“Uyarma ve kınama cezalarının uygulanmasından itibaren beş yıl, aylıktan veya
ücretten kesme ve kademe ilerlemesinin durdurulması veya birden fazla ücretten kesme
cezalarının uygulanmasından itibaren on yıl sonra atamaya yetkili amire başvurularak
verilmiş olan cezaların özlük dosyasından silinmesi talep edilebilir. İlgilinin, bu süreler
içerisindeki davranışları, isteğini haklı kılacak nitelikte görülürse, talep yerine
getirilir.”257
Disiplin cezasının özlük dosyasından silinmesinin istenmesi disiplin cezası alan
personelin yararına getirilmiş bir haktır.258 Kanun’da disiplin cezalarının özlük
dosyasından silinme şartı, cezanın türüne göre bir süreye ve bu süre içerisinde
personelin davranışlarına bağlanmıştır. Uyarma ve kınama cezalarının uygulanmasından
itibaren 5 (beş) yıl, aylıktan veya ücretten kesme ve kademe ilerlemesinin durdurulması
veya birden fazla ücretten kesme cezalarının uygulanmasından itibaren 10 (on) yıl sonra
atamaya yetkili amire başvurularak verilmiş olan disiplin cezalarının özlük dosyasından
silinmesi talep edilebilir. Ancak yukarıda da belirtildiği gibi bu süreler dolmuş olsa
dahi, disiplin cezası almış olan personelin bu süreler içerisindeki davranışları olumlu ise
bu talep yerine getirilir. Davranışlarının olumlu olup olmadığı ilgilinin görev yaptığı
birimin disiplin amirine yazı yazılarak sorulabilir. Bu yazıya disiplin amiri tarafından
olumlu bir cevap gelirse, atamaya yetki amir talebi yerine getirerek bir olur yazısı söz
konusu disiplin cezasını özlük dosyasından siler. Ancak disiplin cezasının özlük
257 2547 md. 53/G-2. 258 Akgüner, Berk, a.g.e., s. 748.
107
dosyasından silinmesi, soruşturma dosyasının tamamen özlük dosyasından çıkarılıp
imha edilmesi anlamına gelmez. Sadece verilen disiplin cezası özlük dosyasından silinir
ve soruşturma dosyası fiziken özlük dosyasında yer alır.
Disiplin cezalarının özlük dosyasından silinmesi ile ilgili tereddütte kalınan bir
konu daha vardır. Örneğin, soruşturma sonucunda aylıktan kesme cezası verilmesi
gerekirken iyi halden dolayı bir alt ceza olan kınama cezası ile cezalandırılan
personelin, disiplin cezasının uygulanmasından 5 (beş) yıl sonra cezasının silinmesi
talebinde bulunması durumunda, dikkate alınması gereken ceza aylıktan kesme cezası
mı yoksa kınama cezası mı olmalıdır? Bu ceza verilirken asıl ceza olan aylıktan kesme
cezasına göre işlem yapılmaktadır. Öyle ki ceza her ne kadar kınama cezası olsa bile
fiile karşılık gelen ceza aylıktan kesme cezası olduğu için, bu ceza disiplin amiri
tarafından değil disiplin kurulu tarafından verilmektedir. Bu sebeple ceza verilirken asıl
ceza olan aylıktan kesme cezasına göre işlem yapılıyor ise, bu cezanın özlük
dosyasından silinmesi telep edilirken de asıl ceza olan aylıktan kesme cezasına göre
işlem yapılmalıdır. Böylece aylıktan kesme cezası verilmesi gerekirken iyi halden
kınama cezası verilmesi durumunda, bu cezanın özlük dosyasından silinme süresi 10
(on) yıl olmalıdır.
Ayrıca “Disiplin cezaları ilgililerin özlük dosyalarında saklanır.”259
Yükseköğretim personeli hakkında yapılan disiplin soruşturması dosyaları ve bu
soruşturma sonucunda verilen disiplin cezaları, diğer özlük ile ilgili bilgi ve belgelerin
bulunduğu özlük dosyasında saklanmalıdır.
8.2. Disiplin Cezasının Yargı Kararı İle İptal Edilmesi
Disiplin cezalarının yargı kararı ile iptal edilmesi durumunda, 2577 sayılı İdari
Yargılama Usulü Kanunu’nun260 28. maddesi doğrulturunda, bu kararın yükseköğretim
kurumuna tebliğ tarihinden itibaren 30 (otuz) gün içerisinde, mahkeme kararı tarihinden
itibaren disiplin cezasının işlemden kaldırılması şarttır.261 Bu işlem alınacak bir olur
yazısı ile yapılır ve cezanın işlemden kaldırıldığına dair alınan olur yazısı ilgili
personele bildirilir.
259 2547 Md. 53/G-1. 260 Resmi Gazete, Tarih: 20/01/1982, Sayı: 17580. 261 Gözler, a.g.e., s. 827; Gözübüyük, a.g.e., s. 251.
108
Disiplin cezası işlemden kaldırıldıktan sonra, eğer mahkeme usul açısından
işlemi iptal etti ise, Kanun’un 53/C-4 maddesi uyarınca yeni bir işlem tesisi edilmesi
için soruşturma dosyası ilgili personelin görev yaptığı birime gönderilir. Personelin
görev yaptığı birim mahkeme kararını inceler ve dosya hangi usul hatası ile bozuldu ise
ona göre işlem tesis eder. Örneğin; disiplin cezası, disiplin kurulu tarafından verilmesi
gerekiyor iken disiplin amiri tarafından verilmesi sebebi ile mahkeme tarafından iptal
edildi ise, dosya disiplin kuruluna gönderilmek suretiyle yeni bir işlem tesis edilir ve
ceza disiplin kurulunca verilerek süreç devam ettirilmelidir. Fakat soruşturmacı
tarafından, soruşturma geçiren personelden hiçbir ifade almadan eksik soruşturmaya
dayalı olarak yürüttüğü soruşturma sonucunda verilen disiplin cezasının mahkeme
tarafından iptal edilmesi durumunda, disiplin amiri tarafından tekrar soruşturmacı
görevlendirilerek mahkeme kararı doğrultusunda soruşturma başlatmak sureti ile yeni
bir işlem tesis etmesi gerekmektedir. Yani mahkemenin iptal gerekçesi göz önüne
alınarak eksiklik ne ise ona göre bir işlem tesis edilmesi gerekir.
Eğer mahkeme, disiplin soruşturmasına konu olan fiilin sübut bulmadığı
gerekçesi ile verilen disiplin cezasını iptal etti ise, bu durumda yeni bir işlem tesis
etmeye olanak yoktur. Disiplin cezası işlemden kaldırılarak ilgili personele ve ilgili
personelin görev yaptığı birime bildirilir.
8.3. Yasama Organı Tarafından Af Kanunu Çıkarılması
Yasama organı tarafından çıkarılan bir kanuna göre disiplin cezaları affedilebilir
ve bu cezaların sicil dosyasından silinmesi öngörülebilir. En son 5525 sayılı Memurlar
ile Diğer Kamu Görevlilerinin Bazı Disiplin Cezalarının Affı Hakkında Kanun262
gereğince, bazı istisnalar dışında memurlar ve diğer kamu görevlilerinin 23//04/1999-
14/02/2005 tarihleri arasında işlemiş oldukları fiillerden dolayı verilmiş disiplin cezaları
affedilmiştir.
“Ancak disiplin cezalarının affına ilişkin değil, ceza hukuku anlamında suçların
affına ilişkin olan af kanunları, kanun aksini öngörmemişse, doğrudan doğruya disiplin
cezalarını ortadan kaldırmaz. Dolayısıyla bir suçtan dolayı hem ceza hukuku anlamında
ceza, hem de disiplin cezası verilmiş ise, ceza hukuku anlamında cezanın affedilmesi,
262 Resmi Gazete, Tarih: 04/07/2006, Sayı: 26218.
109
disiplin suçunun ortadan kalkması sonucunu doğurmaz. Ancak disiplin cezası, memurun
ceza hukuku anlamında bir suç işlemesinden dolayı verilmişse ve bu suç genel affa
uğramışsa, disiplin cezası da ortadan kalkar. Zira bu durumda, disiplin cezası, ceza
hukuku anlamında cezanın ek bir sonucudur ve genel af hem suçu, hem de cezayı bütün
hüküm ve sonuçlarıyla silmektedir.”263
263 Gözler, a.g.e., s. 827-828.
110
SONUÇ
Toplum düzeni açısından ve sosyal hayatın tüm alanında yer alan ve hayatın
genel akışının düzenli işlemesinde ve sürekliliğin sağlanmasında temel olan disiplin,
kamu kurum ve kuruluşlarında da hizmetlerin verimli, süratli, aksamadan ve kaliteli bir
şekilde yürütülmesi için temel unsurdur.
Kamu kurumları içerisinde kurallara uyulması, kurum içi düzenin sağlanması,
kamu hizmetlerinin eksiksiz ve aksamasına izin verilmeyecek şekilde hızlı bir şekilde
yürütülmesi için gerekli olan disiplin, kamu kurumlarının amaçlarının
gerçekleştirilmesinde kullanılan bir araç niteliğindedir.
Yükseköğretim kurumları da amaçları doğrultusunda disiplin mekanizmasını bir
araç niteliğinde kullanarak, bu kurumlar içerisinde yürütülen kamu hizmetlerinden
beklenen faydanın en üst seviyeye çıkarılması yönünde hareket etmelidir. Bu
doğrultuda, 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu’nun 53. maddesindeki disiplin
hükümleri uygulanarak yükseköğretim kurumlarındaki bu disiplin mekanizması
işletilmelidir.
Anayasamızın 130. maddesinin 9. fıkrasında; “Yükseköğretim kurumlarının
kuruluş ve organları ile işleyişleri ve bunların seçimleri, görev, yetki ve sorumlulukları
üniversiteler üzerinde Devletin gözetim ve denetim hakkını kullanma usulleri, öğretim
elemanlarının görevleri, unvanları, atama, yükselme ve emeklilikleri, öğretim elemanı
yetiştirme, üniversitelerin ve öğretim elemanlarının kamu kuruluşları ve diğer kurumlar
ile ilişkileri, öğretim düzeyleri ve süreleri, yükseköğretime giriş, devam ve alınacak
harçlar, Devletin yapacağı yardımlar ile ilgili ilkeler, disiplin ve ceza işleri, mali işler,
özlük hakları, öğretim elemanlarının uyacakları koşullar, üniversitelerarası ihtiyaçlara
göre öğretim elemanlarının görevlendirilmesi, öğrenimin ve öğretimin hürriyet ve
teminat içinde ve çağdaş bilim ve teknoloji gereklerine göre yürütülmesi,
Yükseköğretim kuruluna ve üniversitelere Devletin sağladığı mali kaynakların
kullanılması kanunla düzenlenir” denilerek, yükseköğretim kurumları personelinin her
türlü özlük hakkı ile disiplin ve cezai işlemlerinin kanunla düzenleneceği hükmüne yer
verilmiş ve bu işlemlerin “kanunilik” ilkesi doğrultusunda yapılması gerektiği
vurgulanmıştır.
111
Daha önce yükseköğretim kurumlarındaki yönetici ve öğretim elemanları ile
memur ve diğer personel hakkında yapılan disiplin soruşturmaları ve görevden
uzaklaştırma işlemleri, 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu’na dayanılarak çıkarılan
Yükseköğretim Kurumları Yönetici ve Öğretim Elemanları ve Memurları Disiplin
Yönetmeliği’ne göre yapılıyor iken, Anayasa Mahkemesinin 14 Ocak 2015 tarihli ve
2015/6 sayılı kararıyla; yükseköğretim kurumlarında görevli öğretim elemanlarına,
memurlara ve diğer personele uygulanacak disiplin cezalarının kanuna göre değil
yönetmeliğe göre verilmesinin Anayasa’ya aykırı olduğu gerekçesiyle, anılan
Yönetmelik’in iptaline karar verilmiştir.
Anayasa Mahkemesinin vermiş olduğu bu karar üzerine; 02/12/2016 tarihli ve
6764 sayılı Milli Eğitim Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun
Hükmünde Kararname İle Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun ile, 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu’nun 53. maddesine
eklenen disiplin hükümleri uyarınca, yükseköğretim kurumlarında görevli öğretim
elemanları ve memurlar hakkında başlatılacak disiplin soruşturmalarında uygulanacak
usul ve esaslar artık özel Kanun olan 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu’na göre
yapılacaktır.
Bir idari yaptırım olan disiplin cezasının verilebilmesi için cezanın dayanağı
olan fiilin hiçbir şüpheye vermeyecek şekilde belirlenmesi gerekmektedir. Bu
belirlemeyi yapmak için tarafsız ve usulüne uygun olarak yapılacak olan bir soruşturma
sonucunda düzenlenen disiplin soruşturma raporu bulunmalıdır. Disiplin amirleri ve
disiplin kurulları, disiplin cezasına esas fiilin kamu personeli tarafından gerçekleştirilip
gerçekleştirilmediğini ancak bir soruşturma raporunu değerlendirerek tespit edebilecek
ve bu rapora dayalı olarak ceza tayinine gidebileceklerdir.
Özel bilgi ve deneyim isteyen bu soruşturmaları yapan soruşturmacıların, 2547
sayılı Yükseköğretim Kanunu’nun 53. maddesinde yer alan disiplin hükümleri ile ilgili
yeterli bilgi ve birikime sahip olmaları gerekmektedir. Bu nedenle soruşturmacı tayin
edilirken, bu konuda uzman olan ve tarafsızlığı konusunda şüphe bulunmayan kişiler
seçilmelidir.
Yapılan tarafsız bir soruşturma sonucunda, soruşturmacı tarafından sunulan
teklif değerlendirilmeli ve disiplin soruşturmalarının olmazsa olmazı diye nitelendirilen
savunma alma işlemi de usulüne uygun olarak eksiksiz bir şekilde yapılmalıdır.
112
Savunma almadan verilen disiplin cezalarının idare mahkemeleri ve Danıştay tarafından
usul eksikliği olarak değerlendirildiği bilinen bir gerçektir. Bu sebeple yükseköğretim
kurumlarında yapılan her bir disiplin soruşturması sonucunda disiplin cezası verilmeden
mutlak suretle savunma alınmalıdır.
Savunma alma işleminden sonra, Kanun’da ceza vermeye yetkili makamlar
olarak belirlenmiş disiplin amirleri ve disiplin kurulları tarafından usulüne uygun olarak
disiplin cezaları verilmeli ve itiraz hakkının olduğu ve bu itirazı hangi makamlara
yapacağı veya idare mahkemelerine dava açma hakkının olduğu soruşturulan personele
bildirilmelidir.
Her ne kadar itiraz edilmeden direk olarak idare mahkemelerine dava açma
hakkı bulunsa bile, Devlet memurluğundan çıkarma cezası dışındaki disiplin cezaları
için öncelikle itiraz edilmesi, yargı yoluna başvurma hakkının ise itirazın
kesinleşmesinden sonra kullanılabilecek bir hak olarak bildirilmesi; hem idare
mahkemelerinin iş yükünü hafifleterek, bu mahkemelere götürülen sorunların daha kısa
sürede sonuçlanmasını sağlayacak, hem de disiplin cezası alan personelin mağduriyeti
daha da büyümeden sorun giderilebilecektir.
Disiplin cezasına karşı itiraz hakkını kullanan personelin itiraz dilekçesi disiplin
kurullarınca eksiksiz olarak değerlendirilmelidir. Bu değerlendirilme sonucunda
itirazının kabul ya da reddedildiği disiplin cezası alan personele bildirilmelidir. Eğer
itirazı reddedildiyse bu karara karşı idare mahkemelerinde dava açma hakkının olduğu
bildirilerek tüm soruşturma süreci tamamlanmalıdır.
Görüldüğü üzere, yükseköğretim kurumlarında görev yapan akademik ve idari
personel hakkında, 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu’na göre yapılan disiplin
soruşturmalarında sırası ile gerçekleştirilmesi gereken bu süreç, anılan Kanun
hükümlerine göre eksiksiz olarak yerine getirilmelidir. Bu sürecin herhangi bir
aşamasında yapılacak olası bir yanlışlık disiplin soruşturmasını usul açısından
sakatlayacaktır.
Gerçekleşen bu usul hataları sebebiyle, soruşturma dosyaları idare mahkemeleri
ve Danıştay tarafından bozularak yükseköğretim kurumlarına geri gönderilmekte ve bu
kurumlarda mahkeme kararı doğrultusunda yeni bir işlem yapmak zorunda kalmaktadır.
Usulüne uygun olmayan disiplin soruşturmaları hem yükseköğretim kurumlarında ciddi
113
anlamda gereksiz iş yükü, kırtasiye giderleri ve avukatlık ücretlerine yol açmakta, hem
de adli makamların iş yükünü arttırmaktadır.
Sayılan tüm bu usul hatalarını engellemek için, soruşturmacının
görevlendirilmesi sürecinden, itirazın değerlendirilip cezasının kesinleşme sürecine
kadar tüm işlemler 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu’nun 53. maddesinde sayılan
disiplin hükümlerine göre yapılmalı, bu süreçte görevli soruşturmacının mevzuata
hâkim olması ve disiplin cezasını verecek disiplin amiri ve disiplin kurullarının anılan
Kanun’un ilgili maddesindeki hükümlere göre disiplin cezasını uygulaması
gerekmektedir. Yükseköğretim kurumlarının disiplin birimlerinde görev yapan idari
personelin de mevzuata hâkim olması ve soruşturmanın tüm sürecinde gerekli dikkat ve
özeni göstermesi, yapılan usul hatalarının önüne geçilmesinde önemli faktör olacaktır.
Ayrıca 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu’nun 53. maddesinde yer alan disiplin
hükümlerinde tespit edilen eksiklikler ile ilgili, hukukun temel ilkeleri ve Danıştay
içtihatları etraflıca incelenerek tezde çeşitli önerilerde bulunulmuştur. Bu eksiklikler ve
öneriler şu şekildedir:
Disiplin soruşturması sonucunda disiplin cezası teklif edildiği durumlarda, gerek
görülüp görülmesine bakılmaksızın disiplin amiri ya da disiplin kurulu tarafından
disiplin cezası verilmeden önce soruşturulanın savunmasının alınmalıdır. Bu makamlar
tarafından savunma alınmadan disiplin cezası verilemeyeceği şeklinde anılan Kanun’da
net bir hüküm bulunmalıdır.
Anayasa Mahkemesinin 10/04/2019 tarihli ve 2019/20 sayılı kararı ile, 657 sayılı
Devlet Memurları Kanunu’nda sayılan fiillerin öğretim elemanlarına uygulanamayacağı
hükmüne varmıştır. Söz konusu iptal kararının resmi gazetede yayınlanmasından
başlayarak 9 (dokuz) ay sonra yürürlüğe girmesine karar verilmiştir. Bu itibarla,
17/07/2019 tarihinde resmi gazetede yayınlanan bu karar 17/04/2020 tarihinde
yürürlüğe girecek ve bu tarihten sonra 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nda sayılan
fiiller öğretim elemanlarına uygulanamayacaktır. Bu doğrultuda suçta ve cezada
kanunilik ilkesi doğrultusunda hareket ederek, akademik personel ile ilgili disiplin
cezası gerektirecek fiil ve hallerin 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu’nda yer alması
için gerekli çalışmalar yapılmalıdır.
2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu’nun 53. maddesinde, disiplin cezalarında
karar verme süreleri ile ilgili herhangi bir hüküm bulunmamaktadır. Bu sebeple anılan
114
Kanun’un “Disiplin cezası vermeye yetkili amirler ve kurullar” başlıklı 53/Ç maddesine
disiplin cezalarında karar verme sürelerinin eklenmesi, disiplin cezası verme süreleri
konusunda tereddüte düşülmemesi açısından doğru olacaktır.
Yine, sendika temsilcilerinin disiplin kurullarına katılması yönünde 2547 sayılı
Yükseköğretim Kanunu’nun 53. maddesinde herhangi bir hüküm bulunmamaktadır. Bu
konu ile ilgili anılan Kanun’da gerekli düzenlemelerin yapılması, yükseköğretim
kurumlarının disiplin soruşturmalarında uyguladıkları usulün mevzuata uygun olması
açısından faydalı olacaktır.
Üniversite disiplin kurulu tarafından aylıktan kesme ve kademe ilerlemesinin
durdurulması cezası verilen rektörlük personelinin hangi disiplin kuruluna itiraz edeceği
ile ilgili, 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu’nun 53. maddesinde gerekli düzenlemeye
gidilerek, bu personelin itiraz edeceği makamlar açıkça belirtilmelidir. Ayrıca, 2547
sayılı Yükseköğretim Kanunu’nun 53. maddesinde yer alan zamanaşımı sürelerinin,
aynı zaman hak düşürücü süreler olduğu anılan maddede yer almalıdır.
Bu öneriler doğrultusunda kanun koyucunun anılan Kanun’da yapacağı yapıcı
düzenlemeler, yükseköğretim kurumlarında personel hakkında yapılan disiplin
soruşturmalarındaki bazı belirsizlikleri ve uygulamadan kaynaklanan usul hatalarını
gidereceği düşünülmektedir.
115
KAYNAKLAR
Akgüner, Tayfun-Berk, Kahraman, İdare Hukuku, İstanbul, Der Yayınları, 2017.
Akyılmaz, Bahtiyar-Sezginer, Murat-Kaya, Cemil, Türk İdare Hukuku, Ankara,
Seçkin Yayıncılık, 2016.
Akyılmaz, Bahtiyar, “Anayasal Esaslar Çerçevesinde Kamu Personeli Disiplin
Hukuku ve Uygulamadaki Sorunlar”, Gazi Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi
(GÜHFD), 2002, C. 6, S.1-2, ss. 239-260.
Arslan, Süleyman-Akyılmaz, Bahtiyar-Sezginer, Murat, Kaya, Cemil, İdare Hukuku
Mevzuatı, Ankara, Seçkin Yayıncılık, 2015.
Aslan, Zehreddin, 657 Sayılı Devlet Memurları Kanununa Göre Disiplin Suç ve
Cezaları, İstanbul, Alfa Yayıncılık, 2001.
Ataünal, Aydoğan, Türkiye’de Yükseköğretim, Ankara, Milli Eğitim Bakanlığı
Yayınları, 1998.
Boz, Selman Sacit, “Memur Disiplin Hukukuna Hâkim Olan Temel İlkler”, Selçuk
Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi (SÜHFD), 2017, C. 25, S.2, ss. 15-41.
Bucaktepe, Adil,“Disiplin Makamlarının Disiplin Cezası Verme Yetkileri Üzerine
Bir Değerlendirme”, Gazi Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, 2015, C. 19, S.2,
ss. 199-224.
Çağlayan, Ramazan, İdare Hukuku Dersleri, Ankara, Adalet Yayınevi, 2018.
Demircioğlu, Mustafa Yaşar, “Üniversitelerde 2014 Yılından Önce İşlenen İntihal
Suçlarıyla İlgili Disiplin Soruşturması Ve Cezalandırma Sistemi”, Ankara Barosu
Dergisi, 2014, S.4, ss. 239-262.
116
Demirtaş, Timur - Erdem, Mustafa Ruhan, Ceza Hukuku Pratik Çalışmalar, Ankara,
Seçkin Yayıncılık, 2013.
Demirtaş, Timur, Ceza Hukuku Genel Hükümler, Ankara, Seçkin Yayınevi, 2002.
Dilek, Muzaffer, “Memur Disiplin Hukukunun ve Disiplin Soruşturmasının Temel
Esasları”, Türk İdare Dergisi (TİD), 1999, S. 423, ss. 27-64.
Dönmezer, Sulhi- Erman, Sahir, Nazari ve Tatbiki Ceza Hukuku, 1. Cilt, İstanbul,
Beta Yayıncılık, 1997.
Dönmezer, Sulhi-Erman, Sahir, Nazari ve Tatbiki Ceza Hukuku, 2. Cilt, İstanbul,
Beta Yayıncılık, 1997.
Duman, Bahattin, Yükseköğretim Ceza ve Disiplin Soruşturması, Ankara, Seçkin
Yayıncılık, 2016.
Durmuş, A.Alper, Memur Disiplin Hukuku, Ankara, Adalet Yayınevi, 2014.
Dündar, Erol, “Milli Eğitim Teşkilatı Mensuplarına İlişkin Disiplin Cezaları ve
Yargı Denetimi”, Danıştay Dergisi (DD), 1988, S. 68-69, ss. 3-45.
Eraslan, Yunus, “Disiplin Hukukunda Tevhiden Cezalandırma”, Uyuşmazlık
Mahkemesi Dergisi, 2019, S. 13, ss. 167-186.
Genç, Tiran, “Kamu Yönetiminde Disiplin”, Türk İdare Dergisi (TİD), 1990, S. 389,
ss. 1-10.
Giritli, İsmet-Bilgen, Pertev-Akgüner, Tayfun-Berk, Kahraman, İdare Hukuku,
İstanbul, Der Yayınları, 2015.
Göçer, Berkant, “Yükseköğretim Kurumları Yönetici, Öğretim Elemanı ve
Memurları Disiplin Yönetmeliği’nin Uygulama Sorunu”, Türkiye Barolar Birliği
Dergisi, 2014, S.112 ss. 237-256.
Gözler, Kemal, İdare Hukuku, 2. Cilt, Bursa, Ekin Kitapevi, 2019.
117
Gözler, Kemal, İdare Hukuku, 2. Cilt, Bursa, Ekin Kitapevi, 2003.
Gözübüyük, A. Şeref, Yönetsel Yargı, Ankara, Turhan Kitapevi, 2015.
Güçlü, Yaşar, Devlet Memurunun El Kitabı, Ankara, Seçkin Yayıncılık, 2009.
Günday, Metin, İdare Hukuku, Ankara, İmaj Yayınevi, 2015.
Irmak, Yücel, “Kamu Görevlileri Hakkında Verilen Disiplin Cezalarında Yargı
Denetimi”, İdari Yargı Paneli, 2003, ss. 169-189.
Kaman Karan, Nur, Devlet Memurluğunun Sona Ermesi, Ankara, Seçkin Yayıncılık,
2003.
Karahanoğulları, Onur, Kamu Hizmeti (Kavram ve Hukuksal Rejim), Ankara,
Turhan Kitapevi, 2015.
Karahanoğulları, Onur, “Memur Disiplin Hukukunun Niteliği ve İlkeleri”, Çağdaş
Yerel Yönetimler Dergisi, 1999, C. 8, S.3, ss. 55-77.
Kaya, Cemil, “Memur Disiplin Suç ve Cezalarına ve Disiplin Soruşturmasına
Hâkim Olan Temel İlkler”, Amme İdaresi Dergisi (AİD), 2005, C. 38, S.2, ss. 61-
87.
Kayar, Nihat, Kamu Personel Yönetimi, Bursa, Ekin Yayınevi, 2016.
Kırmızıgül, Hüsamettin, Disiplin Suç ve Cezaları Ve Denetim Yolları, İstanbul,
Kazancı Hukuk Yayınları, 1998.
Kutlu, Muharrem, “Disiplin Suç ve Cezaları ve Danıştay’ın Tutumu”, Türk İdare
Dergisi (TİD), 1989, S. 385,ss. 63-78.
Livanelioğlu, Ömer Asım, Memur Disiplin Hukuku, Ankara, Us-a Yayıncılık, 1997.
Oğurlu, Yücel, “Ceza Mahkemesi Kararının Disiplin Cezasına Etkisi ve Sorunu “Ne
Bis İn İdem” Kuralı”, Atatürk Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi (AÜHFD),
2003, C. 52, S.2, ss. 101-124.
118
Örücü, Esin,“Disiplin Cezaları 657 Sayılı Devlet Memurları Kanunu Sistemi”,
İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Mecmuası (İÜHFM), 1966, C. 32, S. 2-4, ss.
782-823.
Pınar, İbrahim, 4483 sayılı Kanuna Göre Memur Suçlarında İdari ve Adli
Soruşturma Usulleri, Ankara, Seçkin Yayınevi, 2003.
Pınar, İbrahim, Disiplin Suç ve Cezaları ve Sicil Hukuku, Ankara, Sözkesen
Matbaacılık, 2008.
Sağlam, Mehmet, Türk Personel Hukukunda Disiplin Suç Ve Cezalarına İlişkin
Esaslar Ve Uygulanması, Ankara, Mahalli İdareler Derneği Yayını, 2003.
Sancakdar, Oğuz-Us, Eser-Kasapoğlu Turhan, Mine-Önüt, Lale Burcu-Seyhan,
Serkan İdare Hukuku Teorik Çalışma Kitabı, Ankara, Seçkin Yayıncılık, 2018.
Soyaslan, Doğan. Yürütme Organının Suç ve Ceza Koyma Yetkisi, Ankara, Kazancı
Hukuk Yayınları, 1990.
Taşkın, Ahmet, Kamu Görevlileri Disiplin Hukuku, Ankara, Seçkin Yayıncılık,
2006.
Tezcan, Durmuş, “Kamu Görevlilerine Uygulanan Disiplin Cezalarının Hukuki
Niteliği ve Adil Yargılanma Hakkı”, Prof. Dr. Çetin Özek Armağanı, 2004, ss. 859-
874.
Toroslu, Nevzat, Ceza Hukuku, Ankara, Savaş Yayınevi, 2005.
Tortop, Nuri, “Disiplin, Disiplin Cezaları ve Disiplin Suçları”, Amme İdaresi
Dergisi (AİD), 1983, C. 16, S. 3, ss. 89-100.
Ulu, Güher, İdari İşlemin Yetki Unsuru, Ankara, Seçkin Yayıncılık, 2012.
Ulusoy, Ali D., İdari Yaptırımlar, İstanbul, Onikilevha Yayıncılık, 2013.
119
Uysal, Doğan-Ersun Aydemir, Emel, “Türkiye’de Yükseköğretim Kavramı ve
Yükseköğretimin İstihdam ve Ekonomiye Etkisinin Analizi”, Selçuk Üniversitesi
Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 2016, S.35, s. 275-284.
Yıldırım, Turan-Yasin, Melikşah-Kaman, Nur-Özdemir, Eyüp-Üstün, Gül-Okay
Tekinsoy, Özge, İdare Hukuku, İstanbul, Onikilevha Yayıncılık, 2018.
120
YARGI KARARLARI
Danıştay 1. Dairesi’nin 09/02/1998 tarihli ve E. 1997/181, K. 1998/21 sayılı kararı,
Danıştay Dergisi (DD), S. 97, s. 36.
Danıştay 1. Dairesi’nin 16/03/2017 tarihli ve E. 2017/155, K. 2017/432 sayılı kararı.
Danıştay 10. Dairesi’nin 05/04/1988 tarihli ve E. 1987/487, K. 1988/576 sayılı
kararı, Danıştay Dergisi (DD), 1989, S. 72-73, s. 658.
Danıştay 10. Dairesi’nin 05/04/1989 tarihli ve E. 1987/1476, K. 1989/734 sayılı
kararı, Danıştay Dergisi (DD), S. 76-77, s.736.
Danıştay 10. Dairesi’nin 10/02/1992 tarihli ve E. 1991/1310, K. 1992/215 sayılı
kararı, Danıştay Dergisi (DD), S. 86, s. 426.
Danıştay 10. Dairesi’nin 10/02/1997 tarihli ve E. 1995/4185, K. 1997/3879 sayılı
kararı, Danıştay Dergisi (DD), S. 96, s. 406.
Danıştay 10. Dairesi’nin 12/11/1984 tarihli ve E. 1984/907, K. 1984/1860 sayılı
kararı, Danıştay Dergisi (DD), S. 58-59, s. 390.
Danıştay 10. Dairesi’nin 23/11/1989 tarihli ve E. 1987/2100, K. 1989/2239 sayılı
kararı, Danıştay Dergisi (DD), S. 78-79, s. 517.
Danıştay 10. Dairesi’nin 26/10/1989 tarihli ve E. 1987/1637, K. 1989/1877 sayılı
kararı, https://www.hukukmedeniyeti.org/karar/759512/10-daire-e-1987-1637-k-
1989-1877/?v=list&aranan=tekit, (15/07/2019).
Danıştay 10. Dairesi’nin 29/03/1990 tarihli ve E. 1988/1946, K. 90/720 sayılı kararı,
Danıştay Dergisi (DD), S. 80, s. 413.
Danıştay 11. Dairesi’nin 12/12/2013 tarihli ve E. 2010/1591, K. 2013/439 sayılı
kararı, http://emsal.danistay.uyap.gov.tr/BilgiBankasiIstemciWeb/, (09/01/2019).
121
Danıştay 12. Dairesi’nin 02/12/2013 tarihli ve E. 2010/5239, K. 2013/9337 sayılı
kararı, Danıştay Dergisi (DD), S. 135, s. 232-234.
Danıştay 12. Dairesi’nin 04/02/2011 tarihli ve E. 2010/64, K. 2011/474 sayılı kararı,
Danıştay Dergisi (DD), S. 126, s. 377-381.
Danıştay 12. Dairesi’nin 08/11/2000 tarihli ve E. 2000/3109, K. 2000/3834 sayılı
kararı, Danıştay Dergisi (DD), S. 105, s. 639.
Danıştay 12. Dairesi’nin 09/10/2002 tarihli ve E. 2000/2702, K. 2002/2982 sayılı
kararı, (DKD), S. 1, s. 482-484.
Danıştay 12. Dairesi’nin 11/04/2007 tarihli ve E. 2004/848, K. 2007/1765 sayılı
kararı, Danıştay Dergisi (DD), S. 116, s. 366-368.
Danıştay 12. Dairesi’nin 15/03/2010 tarihli ve E. 2007/1614, K. 2010/1439 sayılı
kararı, Danıştay Dergisi (DD), S. 124, s. 439-441.
Danıştay 12. Dairesi’nin 15/03/2011 tarihli ve E. 2008/7739, K. 2011/1108 sayılı
kararı, Danıştay Dergisi (DD), S. 126, s. 386-387.
Danıştay 12. Dairesi’nin 16/05/2013 tarihli ve E. 2010/1494, K. 2013/4059 sayılı
kararı, Danıştay Dergisi (DD), S. 134, s. 345-350.
Danıştay 12. Dairesi’nin 18/11/2005 tarihli ve E. 2002/2424, K. 2005/4113 sayılı
kararı, http://emsal.danistay.uyap.gov.tr/BilgiBankasiIstemciWeb/, (28/02/2019).
Danıştay 12. Dairesi’nin 18/02/2009 tarihli ve E. 2007/506, K. 2009/869 sayılı
kararı, Danıştay Dergisi (DD), S. 121, s. 409-411.
Danıştay 12. Dairesi’nin 23/02/2007 tarihli ve E. 2004/4330, K. 2007/772 sayılı
kararı, Danıştay Dergisi (DD), S. 115, s. 403-405.
Danıştay 12. Dairesi’nin 23/02/2011 tarihli ve E. 2008/5309, K. 2011/920 sayılı
kararı, Danıştay Dergisi (DD), S. 126, s. 384-386.
122
Danıştay 12. Dairesi’nin 23/03/2011 tarihli ve E. 2008/7024, K. 2011/1334 sayılı
kararı, Danıştay Dergisi (DD), S. 127, s. 375-376.
Danıştay 12. Dairesi’nin 23/03/2011 tarihli ve E. 2008/857, K. 2011/1319 sayılı
kararı, Danıştay Dergisi (DD), S. 127, s. 378-380.
Danıştay 12. Dairesi’nin 26/11/2013 tarihli ve E. 2012/8023, K. 2013/8802 sayılı
kararı, http://emsal.danistay.uyap.gov.tr/BilgiBankasiIstemciWeb/, (08/04/2019).
Danıştay 12. Dairesi’nin 23/12/2013 tarihli ve E. 2013/10983, K. 2013/12389 sayılı
kararı, Danıştay Dergisi (DD), S. 135, s. 427-431.
Danıştay 12. Dairesi’nin 26/12/2006 tarihli ve E. 2003/3266, K. 2006/6688 sayılı
kararı, Danıştay Dergisi (DD), S. 115, s. 396-397.
Danıştay 12. Dairesi’nin 30/01/2009 tarihli ve E. 2006/3798, K. 2009/6817 sayılı
kararı, Danıştay Dergisi (DD), S. 122, s. 462-464.
Danıştay 12. Dairesi’nin 30/01/2009 tarihli ve E. 2008/6979, K. 2009/854 sayılı
kararı, Danıştay Dergisi (DD), S. 122, s. 464-468.
Danıştay 12. Dairesi’nin 30/06/2011 tarihli ve E. 2008/4925, K. 2011/3569 sayılı
kararı, Danıştay Dergisi (DD), S. 128, s. 315-316.
Danıştay 12. Dairesi’nin 15/03/2011 tarihli ve E. 2008/8257, K. 2011/1110 sayılı
kararı, http://emsal.danistay.uyap.gov.tr/BilgiBankasiIstemciWeb/, (09/04/2019).
Danıştay 12. Dairesi’nin 07/11/2017 tarihli ve E. 2014/4229, K. 2017/5230 sayılı
kararı, https://www.memurlar.net/haber/795652/danistay-dan-disiplin-cezalarinda-
tekerrur-uygulamasina-dair-onemli-karar.html, (09/04/2019).
Danıştay 12. Dairesi’nin 21/03/2012 tarihli ve E. 2011/6930, K. 2012/1639 sayılı
kararı,https://mevzuatinyeri.com/disiplin-sorusturmasi/disiplin-sorusturmasinda-
zaman-asimi-ile-ilgili-danistay-kararlari.html, (10/04/2019).
123
Danıştay 12. Dairesi’nin 21/11/2000 tarihli ve E. 2000/958, K. 2000/4088 sayılı
kararı, Danıştay Dergisi (DD), S. 105, s. 601.
Danıştay 12. Dairesi’nin 27/03/2009 tarihli ve E. 2008/2174, K. 2009/1703 sayılı
kararı,https://mevzuatinyeri.com/disiplin-sorusturmasi/disiplin-sorusturmasinda-
zaman-asimi-ile-ilgili-danistay-kararlari.html, (01/04/2019).
Danıştay 12. Dairesi’nin 04/04/2012 tarihli ve E. 2009/4526, K. 2012/1924 sayılı
kararı,https://mevzuatinyeri.com/disiplin-sorusturmasi/disiplin-sorusturmasinda-
zaman-asimi-ile-ilgili-danistay-kararlari.html, (09/04/2019).
Danıştay 3. Dairesi’nin 15/04/1982 tarihli ve E. 1982/1554, K. 1982/922 sayılı
kararı, Danıştay Dergisi (DD), S. 48-49, s.70.
Danıştay 5. Dairesi’nin 10/11/2016 tarihli ve E. 2016/10059, K. 2016/5931 sayılı
kararı, http://emsal.danistay.uyap.gov.tr/BilgiBankasiIstemciWeb/, (08/04/2019).
Danıştay 8. Dairesi’nin 11/12/1997 tarihli ve E. 1995/3680, K. 1997/3928 sayılı
kararı, http://emsal.danistay.uyap.gov.tr/BilgiBankasiIstemciWeb/, (11/01/2019).
Danıştay 8. Dairesi’nin 12/10/1998 tarihli ve E. 1998/4988, K. 1998/3015 sayılı
kararı, http://emsal.danistay.uyap.gov.tr/BilgiBankasiIstemciWeb/, (10/01/2019).
Danıştay 8. Dairesi’nin 13/11/1996 tarihli ve E. 1994/7095, K. 1996/3113 sayılı
kararı, https://www.hukukmedeniyeti.org/karar/762849/8-daire-e-1994-7095-k-
1996-3113/, (15/07/2019).
Danıştay 8. Dairesi’nin 16/12/1998 tarihli ve E. 1996/1380, K. 1998/4372 sayılı
kararı, Danıştay Dergisi (DD), S. 100, s. 374.
Danıştay 8. Dairesi’nin 18/11/2005 tarihli ve E. 1996/1380, K. 1998/4372 sayılı
kararı, http://emsal.danistay.uyap.gov.tr/BilgiBankasiIstemciWeb/, (28/02/2019).
124
Danıştay 8. Dairesi’nin 17/06/1999 tarihli ve E. 1997/3109, K. 1999/4030 sayılı
kararı, http://emsal.danistay.uyap.gov.tr/BilgiBankasiIstemciWeb/, (10/04/2019).
Danıştay 8. Dairesi’nin 22/05/1997 tarihli ve E. 1996/1793, K. 1997/1778 sayılı
kararı, http://emsal.danistay.uyap.gov.tr/BilgiBankasiIstemciWeb/, (28/02/2019).
Danıştay 8. Dairesi’nin 22/12/1997 tarihli ve E. 1996/138, K. 1997/4123 sayılı
kararı, Danıştay Dergisi (DD), S. 96, s. 449.
Danıştay 8. Dairesi’nin 25/03/1992 tarihli ve E. 1991/1471, K. 1992/518 sayılı
kararı, Danıştay Dergisi (DD), S. 86, s. 421.
Danıştay 8. Dairesi’nin 25/01/2018 tarihli ve E. 2017/1154, K. 2018/311 sayılı
kararı.
Danıştay 8. Dairesi’nin 25/11/1993 tarihli ve E. 1993/1901, K. 1993/3855 sayılı
kararı, https://www.hukukmedeniyeti.org/karar/759509/8-daire-e-1993-1901-k-
1993-3855/, (15/07/2019).
Danıştay 8. Dairesi’nin 25/11/1996 tarihli ve E. 1994/7699, K. 1996/3386 sayılı
kararı, Danıştay Dergisi (DD), S. 93, s. 415-417.
Danıştay 8. Dairesi’nin 29/11/1996 tarihli ve E. 1995/4567, K. 1996/3513 sayılı
kararı, Danıştay Dergisi (DD), S. 93, s. 417-419.
Danıştay 8. Dairesi’nin 30/03/1998 tarihli ve E. 1996/807, K. 1998/1175 sayılı
kararı, http://emsal.danistay.uyap.gov.tr/BilgiBankasiIstemciWeb/, (01/03/2019).
Danıştay 8. Dairesi’nin 30/09/1996 tarihli ve E. 1994/7701, K. 1996/2345 sayılı
kararı, Danıştay Dergisi (DD), S. 93, s. 419-421.
Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’nun 04/04/2012 tarihli ve E. 2007/2208, K.
2012/246 sayılı kararı, Danıştay Dergisi (DD), S. 132, s. 141-147.
125
Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’nun 11/03/2010 tarihli ve E. 2006/2042, K.
2010/448 sayılı kararı, https://www.memurlar.net/haber/226279/rektor-arastirma-
gorevlisine-ceza-veremez.html, (24/09/2019).
Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’nun 17/02/2011 tarihli ve E. 2007/1846, K.
2011/66 sayılı kararı, http://emsal.danistay.uyap.gov.tr/BilgiBankasiIstemciWeb/,
(01/04/2019).
Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’nun 21/06/2017 tarihli ve E. 2015/86, K.
2017/2642 sayılı kararı, http://emsal.danistay.uyap.gov.tr/BilgiBankasiIstemciWeb/,
(01/04/2019).
Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’nun 21/04/2011 tarihli ve E. 2007/1200, K.
2011/268 sayılı kararı, Danıştay Dergisi (DD), S. 129, s. 88-91.
Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’nun 21/04/2010 tarihli ve E. 2010/1391, K.
2011/273 sayılı kararı, Danıştay Dergisi (DD), S. 128, s. 36-40.
Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’nun 31/10/2013 tarihli ve E. 2010/1420, K.
2013/3394 sayılı kararı, Danıştay Dergisi (DD), S. 135, s. 109-113.
Konya Bölge İdare Mahkemesi 3. İdari Dava Dairesi’nin 28/12/2018 tarihli ve E.
2018/2071, K. 2018/2034 sayılı kararı.
İNTERNET KAYNAKLARI
Bilgi Edinme Değerlendirme Kurulu’nun 21/06/2018 tarihli ve 2018/801 sayılı
kararı.
Çankaya Üniversitesi Personel Daire Başkanlığı, “Personel Disiplin Soruşturması
Kılavuzu”, http://pdb.cankaya.edu.tr/wp-content/uploads/sites/8/2018/04/REV.03-
%C3%87ANKAYA-%C3%9CN%C4%B0VERS%C4%B0TES%C4%B0-
126
D%C4%B0S%C4%B0PL%C4%B0N-SORU%C5%9ETURMA-KILAVUZU-
PERSONEL.pdf, (22/07/2019).
Türk Dil Kurumu,
http://www.tdk.gov.tr/index.php?option=com_gts&arama=gts&guid=TDK.GTS.5bd
c0135b3c9f5.52873783, (02/11/2018).
Türkiye Büyük Millet Meclisi Kamu Denetçiliği Kurumu’nun 06/09/2018 tarihli ve
18745356-101.07.04-E.15042 sayılı kararı, https://www.ombudsman.gov.tr/wp-
content/uploads/2018/09/karar-2018-5964.pdf, (10/04/2019).
Resmi Gazete, Tarih: 21/8/1982 tarihli, Sayı: 17789,
http://www.resmigazete.gov.tr/arsiv/17789.pdf, (03/07/2019).
Resmi Gazete, Tarih: 07/04/2015 tarihli, Sayı: 29319,
http://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2015/04/20150407-15.pdf, (03/07/2019).
Resmi Gazete, Tarih: 09/12/2016 tarihli, Sayı: 29913,
http://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2016/12/20161209-5.htm, (03/07/2019).
Resmi Gazete, Tarih: 17/07/2019, Sayı: 30834,
http://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2019/07/20190717-7.pdf, (18/07/2019).
Resmi Gazete, Tarih: 23/07/1965, Sayı: 12056,
http://www.resmigazete.gov.tr/arsiv/12056.pdf, (03/07/2019).
Resmi Gazete, Tarih: 06/11/1981, Sayı: 17506,
http://www.resmigazete.gov.tr/arsiv/17506..pdf, (03/07/2019).
Resmi Gazete, Tarih: 13/10/1983, Sayı: 18190,
http://www.resmigazete.gov.tr/arsiv/18190.pdf, (03/07/2019).
Resmi Gazete, Tarih: 24/10/2003, Sayı: 25269,
http://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2003/10/20031024.htm, (03/07/2019).
127
Resmi Gazete, Tarih: 12/07/2001, Sayı: 24460,
http://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2001/07/20010712.htm, (03/07/2019).
Resmi Gazete, Tarih: 20/01/1982, Sayı: 17580,
http://www.resmigazete.gov.tr/arsiv/17580.pdf, (03/07/2019).
Resmi Gazete, Tarih: 11/02/1959, Sayı: 10139,
https://www.resmigazete.gov.tr/arsiv/10139.pdf, (03/07/2019).
128
ÖZ GEÇMİŞ
Kişisel Bilgiler :
Adı ve Soyadı : Abdurrahman ERDOĞAN
Doğum Yeri ve Yılı : Erzincan – 17/07/1985
Medeni Hali : Evli
Eğitim Durumu :
Ön Lisans : Atatürk Üniversitesi Erzincan Meslek Yüksekokulu
Bilgisayar Teknolojisi ve Programlama.
Lisans Öğrenimi : Anadolu Üniversitesi İşletme Fakültesi İşletme Bölümü.
Yüksek Lisans Öğrenimi : Süleyman Demirel Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü
Kamu Yönetimi Anabilim Dalı.
İş Deneyimi :
1- Trabzon İl Milli Eğitim Müdürlüğü - VHKİ
2- Antalya İl Milli Eğitim Müdürlüğü - VHKİ
3- Akdeniz Üniversitesi Rektörlüğü Personel Daire Başkanlığı Sicil-Disiplin
İşlemleri Şube Müdürlüğü - Memur
4- Akdeniz Üniversitesi Rektörlüğü Personel Daire Başkanlığı Sicil-Disiplin
İşlemleri Şube Müdürlüğü - Şef
5- Akdeniz Üniversitesi Rektörlüğü Personel Daire Başkanlığı Sicil-Disiplin
İşlemleri Şube Müdürlüğü – Şube Müdürü (Halen devam ediyor)
Yabancı Dil ve Düzeyi :
1- İngilizce (Düşük Seviye)