zâkirlik geleneğinin değişen yaratım ve İcra ortamı: zâkirlikten Âşıklığa Âşık...
TRANSCRIPT
© Barış Kitap, 2016Tüm hakları saklıdır.Yayıncı izni olmadan kısmen de olsa fotokopi, film, vb. elektronik ve mekanikyöntemlerle çoğaltılamaz, hiçbir şekilde kopya edilemez.
Kapak Tasarım - DüzenlemeH. Taylan Özdemir
Baskı ve CiltBRC: 0.312 384 44 54
ISBN: 978-605-4728-64-0Sertifika No: 16207
Genel Dağıtım
Zafer Çarşısı No: 10-11 Yenişehir – ANKARATel: 0312. 435 29 69 Faks: 0312. 434 33 93
Önsöz
Sözlü kültür ve edebiyatımız içerisinde oldukça önemli ve geniş bir yer tutan ve bu yönüyle de çok sayıda araştırmaya konu olan âşıklık geleneği, Alevi inanç sistemi içerisinde kendine özgü geleneksel bir yapı ve adlandırmaya sahip olmuştur. Alevi inanç sistemi içerisinde “Zâkirlik” olarak adlandırılan bu gelenek, Alevi inancının ve bu inanca bağlı oluşan ritüellerin, kültürel yapının ve edebiyatın kuşaklar arası en güçlü taşıyıcısı olmuştur. Yaratım, icra ve aktarım bağlamı özellikleri bakımından âşıklık geleneğiyle arasında belirgin farklar olan zâkirlik geleneği, yüzyıllar boyunca koruduğu yapısını, geleneksel hâliyle günümüz koşullarında devam ettiremeyecek duruma gelmiştir. 1950’li yıllardan sonra, kentli yaşam tarzının ve teknolojik gelişmelerin de etkisiyle icra ve aktarım ortamında önemli değişikliklere maruz kalan bu gelenek, çağın koşullarına ayak uydurmaya çalışmış ve bunun neticesinde yeni bir bağlamda ve farklı koşullarda, yeni işlevler üstlenerek yaşamaya devam etmiştir.
Zâkirlik geleneği içerisinde yetişen ve geleneğin yaklaşık son altmış yıl içerisinde yaşadığı değişim sürecine dâhil olan âşıklardan Âşık Niyazi’nin hayatı, sanatı ve şiirlerini konu edinen bu çalışmada, aynı zamanda bu örneklem çerçevesinde, genel hatları ve temel hususiyetleri ile zâkirlik geleneğinin yaratım ve aktarım ortamının geçmişten günümüze yaşadığı değişim hakkında tespit, değerlendirme ve incelemelere yer verilmiştir. TÜBİTAK 113K056 numaralı proje kapsamında Diyarbakır yöresi Alevi ocakları hakkında gerçekleştirdiğimiz alan araştırmalarımızın bir ürünü olan bu çalışma, aynı zamanda söz konusu alan araştırmalarında kaynak kişi olarak bizden yardımlarını esirgemeyen Âşık Niyazi’nin kızı Meryem Özdemir ve damadı Cemal Özdemir’e küçük bir teşekkür niteliğindedir. Bu çalışmaya sağladığı katkılardan dolayı başta TÜBİTAK olmak üzere, derlemeler sırasında beni hiçbir zaman yalnız bırakmayan arkadaşlarım İbrahim Özdemir ve Nihat Yalçın’a, derlenen malzemenin deşifresinde benden yardımını esirgemeyen arkadaşım Ana Kılıç’a, bu çalışmayı kaleme aldığım
sırada tamamlanmış olan ve kısa bir süre sonra yayımlanacak olan “Alevi Cem Zâkirliği” adlı kapsamlı yazısında yer alan özgün tespit ve fikirlerini henüz yazısı yayımlanmadan benimle paylaşarak bu çalışmaya önemli katkılarda bulunan kıymetli meslektaşım Yrd. Doç. Dr. Mehmet Ersal’a, çalışmanın basımını gerçekleştiren Barış Kitap’a ve proje yürütücüsü danışman hocam Prof. Dr. Metin Ekici ile emeği geçen tüm proje çalışanlarına teşekkür ederim.
25/05/2016 - İzmir Bülent AKIN
Giriş .............................................................................................................. 7
I. BÖLÜM: ALEVİ İNANÇ SİSTEMİNDE ZÂKİRLİK GELENEĞİ .................. 151.1. Alevi İnanç Sisteminde Zâkirlik Geleneğinin Yaratım ve İcra Ortamı 151.2. Zâkirlik Geleneğinin Değişen Yaratım ve İcra Ortamı ...................... 20
II. BÖLÜM: ÂŞIK NİYAZİ’NİN HAYATI VE SANATI ........................................... 272.1. Âşık Niyazi’nin Hayatı ........................................................................ 272.2. Âşık Niyazi’nin Sanatı ......................................................................... 30
2.2.1. Âşıklığı, Zâkirliği ve Yetiştiği Ortam ........................................... 302.2.2. Şiirlerinin Şekil Özellikleri .......................................................... 322.2.3. Şiirlerinin İçerik Özellikleri ......................................................... 33
2.2.3.1. Aşk ve Sevgi Konulu Şiirler .................................................... 342.2.3.2. Din ve İnanç Konulu Şiirleri ................................................... 352.2.3.3. Gurbet Konulu Şiirler .............................................................. 382.2.3.4. Toplumsal Konulu Şiirler ........................................................ 392.2.3.5. Diğer Şiirler ............................................................................. 41
2.3. Hikâyeciliği .......................................................................................... 422.4. Zâkirlik Geleneğinin İcra Ortamının Değişimi ve Âşık Niyazi ......... 44
III. BÖLÜM: ŞİİRLER ...................................................................................................... 493.1. Beş Heceliler .......................................................................................... 493.2. Sekiz Heceliler ..................................................................................... 533.3. On Bir Heceliler ................................................................................ 139Sonuç ........................................................................................................ 225Şiir Dizini .............................................................................................. 229 Kaynakça ................................................................................................. 237
İÇİNDEKİLER
7Bülent AKIN
Giriş
Âşıklık geleneğinin kökeninin eski Türklerdeki şaman, kam, baksı ve ozanlara dayandığı ve bu kimseler tarafından ilk şi-irlerin dinî bir mahiyette ve ayin ortamında kopuz adı verilen çalgı eşliğinde üretildikleri bilinmektedir. Şiirlerini dinî ayinlerde, kopuz eşliğinde ve vecd (trans) hâlinde kutsal bir nitelikte söyleyen şaman, kam, baksı ve ozanların zamanla değişen dinî ve sosyal koşullara bağlı olarak dinî vasıfları azalmış ve bu duruma bağlı olarak yaratım ve icra ortamları da değişiklik göstermiştir. Dede Korkut Kitabı’nda da toplum içerisinde kutsal ve önemli bir sosyal statü sahibi oldu-ğunu anladığımız ozanlar, zamanla bu değişimlere bağlı olarak âşık olarak adlandırılmaya başlanmıştır.1
Başta Dede Korkut Kitabı olmak üzere, Türk edebiyat tari-hinde çok sayıda eserde ozan ve kopuz ikilisinin kutsalla olan ba-ğın aracıları olduğunu ve bu yönleriyle toplumda saygın bir statüye sahip olduklarının görmekteyiz.2 15. yüzyılın önemli mutasavvıf şairlerinden Kaygusuz Abdal’ın “Otuz kopuz kırk çeşte elli ıklığı rebab/ Hub çalınsun odada ikitelli saz ile”3 dizelerinde tarif ettiği kopuzun kutsal bir saz olduğu ve kopuz eşliğinde kutsal sözün icra edildiği Yunus Emre’nin şiirlerine kadar yansımıştır. “Ben oruç na-maz için sûçi içdüm esridüm/ Tesbîh seccâde içün dinlerem şeşte kopuz”4 şeklindeki dizlerinde kopuzun kutsiyetine ve kutsal sözün aktarımındaki işlevine vurgu yapan Yunus Emre, bir başka şiirinde kopuzun bu işlevini daha ayrıntılı işlemiştir:1 Fuad Köprülü, Edebiyat Araştırmaları. Ankara: Türk Tarih Kurumu Basımevi, 1999, 56-72.2 Ozan ve kopuzun kutsiyetine yönelik manzum ve mensur aktarımlar için bk. Fuad Köprülü, a.g.e., 104-109.3 Mahmut R. Gazimihal, Ülkelerde Kopuz ve Tezeneli Sazlarımız. Ankara: Kültür Bakanlığı MİFAD Yay., 1975, 123.4 Abdurrahman Güzel-Mustafa Tatçı, Yunus Emre Hayatı Eserleri ve Şiirlerinden Seçmeler. Ankara: Semih Ofset, 1990, 183.
8 Zâkirlik Geleneğinin Değişen Yaratım ve İcra Ortamı:
ZÂKİRLİKTEN AŞIKLIĞA AŞIK NİYAZİ
“İy kopuzıla çeşte aslun nedür ne işde
Sana su’âl soraram eydivir bana üşde
Eydür ki aslum agaç koyın kirişi bir kaç
Gel ‘işretüm dinle geç ‘aklı koma beleşde
Eydürler bana harâm ben ugrulık degülem
Çünki aslum mismildür ne varımış kirişde
Bana kiriş didiler ‘ışka giriş didiler
Benüm adum ‘ışk virdi ben durmazam kolmaşda
Şâdılıgıla geldüm iş bu ‘âleme toldum
Mürvetlere düzüldüm kodılar iş bu düşde
Agaç deri dirildi kirişile bir oldı
‘Işk denizine taldı bahâne yok bu işde
…
Yûnus imdi Sübhân’ı vasf eylegil gönülde
Ayru degül ‘ârifden bu kopuzıla çeşde”5
Yunus Emre’nin bu dizeleri dışında, edebî ve tarihî kaynak-larda ozan ve kopuz ikilisinin toplumsal statüsünü ve kutsallığını gösteren çok sayıda örnek mevcuttur.6 Yunus Emre’den sonra, Şah Hatayî ve Pir Sultan Abdal’dan günümüz zâkirlerine ve âşıklarına kadar uzanan kutsal saz ve söz ikilisi, Alevi zâkirlerinin kutsal ritüel bağlamında yaratım ve icralarını sürdürmelerini sağlayarak zâkirlik 5 Mustafa Tatçı, (haz.) Yûnus Emre Dîvânı. Ankara: Kültür ve Turizm Bakanlığı Yayınları, Tarihsiz, 244-245; Cahit Öztelli, Yunus Emre Yaşamı ve Bütün Şiirleri. İstanbul: Özgür Yayınları, 1997, 114-115.6 Konu ile ilgili ayrıntılı bilgi ve örnekler için bk. Fuat Köprülü, 1999, a.g.e., 104-109.
9Bülent AKIN
geleneğinin kendine özgü geleneksel yapısını oluşturmuştur.7 Ede-biyatımızda âşıklık geleneği içerisinde kendine has özellikleri ile özgün bir yere sahip olan zâkirlik geleneğinin müstakil olarak ele alınmasının gerekliliği ortadadır. M. Fuad Köprülü Saz Şairleri adlı eserinde âşık tarzı şiir geleneğinin en orijinal ve en kuvvetli mü-messillerinin Kızılbaşlar ve Bektaşiler arasında yetiştiğini vurgular.8 Köprülü’nün sözünü ettiği âşık tarzı şiir geleneğinin bu temsilcileri-nin büyük bir kısmının zâkirlik geleneği içerisinde yetiştiğinin altını çizmek gerekir. Bu âşıkların yaratımı, icrası ve aktarımı tamamen bu gelenek çerçevesinde ve inanç merkezli ritüeller odaklı olmuştur.
Şaman, kam, baksı ve ozanların İslamiyet öncesi sahip ol-dukları inanç merkezli fonksiyonlarını İslamiyet’in kabulünden son-ra yitirdikleri, ilk önceleri tekke ya da ordu şairleri olarak, sonraları ise (16. yüzyıldan itibaren) âşıklık adı altında geleneği sürdürdükleri görülür. Âşıklık geleneğinin yaratım ve icra ortamı tekkeler ve ordu-gâhlar iken son aşamada kahvehaneler ve çeşitli âşık meclisleri ile âşık toplantılarının gerçekleştirildiği mekânlar olmuştur.9 Bu süreç içerisinde, Alevi inancına mensup âşıkların ozanlardan kalma kutsa-la dayalı şiir yaratımını ve aktarımını devam ettirdiği ortamlar cem ritüellerinin gerçekleştirildiği tekke ve cemevleri olmuştur.10 Araş-tırmacılar tarafından tekke ve tasavvuf edebiyatı içerisinde değer-lendirilen ve Alevi inanç sistemi içerisinde “zâkirlik geleneği”11 ola-7 Pir sultan Abdal’a ait “Gel benim sarı tanburam/ Sen ne için inilersin/ İçim oyuk derdim büyük/ Ben anınçin inilerim/ Koluma taktılar teli/Söyletirler bin bir dili/ Oldum ayn-ı cem bülbülü/ Ben anınçin inilerim/ Koluma taktılar perde/ Uğ-rattılar bin bir derde/ Ayn-ı cem gecesi nerde/ Ben anınçin inilerim/ Göğsüme tahta döşerler/ Durmayıp beni okşarlar/ Vurdukça bağrım deşerler/ Ben anınçin inilerim” dizeleri ile Şah Hatayi’nin “Dört şey vardur bir karındaşa lazım/ Bir Ali’m bir kelâm bir nefes bir saz” şeklindeki dizeleri kutsal saz ve söz ikilisinin Alevi zâkirleri ve âşıkları tarafından sürekli güncellenerek gelecek nesillere aktarımının yapıldığının en belirgin örnekleridir. Şiirlerin tam metni için bk. Abdülbâki Gölpınarlı-Pertev Naili Boratav, Pir Sultan Abdal. İstanbul: Der Yayınları, 1991, 118-118; Babek Cavanşir ve Ekber N. Necef, haz. Şah İsmail Hatâ’î Külliyatı. İstanbul: Kaknüs Yayınları, 455.8 M. Fuad Köprülü, Saz Şairleri. Ankara: Akçağ Yayınları, 2004, 41.9 Fuat Köprülü, 1999, a.g.e., 180-182; M. Fuad Köprülü, a.g.e., 2004, 23-51; Özkul Çobanoğlu, Âşık Tarzı Kültür Geleneği ve Destan Türü. Ankara: Akçağ Yayınları, 2000, 127-130; Ayrıca âşıklık geleneği hakkında kronolojik bir tetkik için bk. Pertev Naili Boratav, Halk Edebiyatı Dersleri. (Yayına Hazırlayan, Sabri Koz), İstanbul: Tarih Vakfı, 2011, 92-97.10 Umay Günay, doğrudan bu konu üzerinde durmasa da âşık edebiyatındaki rüya motifi hakkındaki çalışmasında, Türk-Moğol şamanlarının başlangıç rüyalarını ve bu sayede edindikleri kutsal güçlerini sonraki yüzyıllarda Alevi-Bektaşi inancı ve bir kısım diğer sufi akımlar ile Anadolu’da âşıklık geleneği içerisinde –bir ölçüde yeni kültür ve dinin etkisinde güncellenerek yeniden şekillenmesi ile- dışa kapalı bir biçimde İslamî bir kisvede sürdürdükleri üzerinde durur. Söz konusu bilgiler için bk. Umay Günay, Âşık Tarzı Şiir Geleneği ve Rüya Motifi. Ankara: Türk Tarih Kurumu Basımevi, 1986, 16-20.11 “Zâkir” sözcüğünün kelime anlamı için bk. Ferit Devellioğlu, Osmanlıca-Türkçe Ansiklopedik Lûgat. Ankara: Aydın Yay., 2000, 1166; Ayrıca zâkir sözcüğünün kullanım alanları ile ilgili olarak bk. Ethem Cebecioğlu, Tasavvuf Terimleri ve Deyimleri Sözlüğü. İstanbul: Anka Yayınları, 2005, 719; Nejat Birdoğan, Anadolu’nun Gizli Kültürü Alevilik. Ham-burg: Alevi Kültür Dernekleri Yayını, 2000, 397.
10 Zâkirlik Geleneğinin Değişen Yaratım ve İcra Ortamı:
ZÂKİRLİKTEN AŞIKLIĞA AŞIK NİYAZİ
rak adlandırılan âşıklık geleneğinin bu özgün oluşumu şaman, kam, baksı ya da ozanlık geleneğinin üstlendiği inanç merkezli ritüellere ve kutsala yönelik işlevlerini İslamiyet çatısı altında da sürdürmeyi başarmıştır. Cem ritüellerinde ve irfanî muhabbet meclislerinde faa-liyet gösteren zâkirlik geleneği, kendine özgü ve dışa kapalı bir yapı içerisinde ritüele yönelik şiir üreten ve icra eden çok sayıda “zâkir âşık” yetiştirmiştir.12
1950’li yılların başına kadar da Alevi cemleri ve irfanî mu-habbet meclisleri içerisinde yaratım ve aktarımını gerçekleştiren zâkirlik geleneği, bu yıllardan itibaren değişen ve yeni oluşan ko-şullara bağlı olarak geleneksel yaratım ve icra ortamından kopma-ya başlamış ve âşıklık geleneğinin yaşadığı değişime benzer olarak konserler, etkinlikler, şölenler, radyo ve televizyon programları gibi yeni ortamlarda yaratım ve icrasını sürdürmüştür. Yaratım kabiliyeti olan zâkirlerin şiirlerini ürettikleri ve icra ettikleri ortamın değişme-si, bu zâkirlerin ürettikleri yeni şiirlerin yapısal ve işlevsel özellikle-rinin de değişmesine yol açmıştır. Eski Türk şiirindeki kutsal sözün üreticisi ve taşıyıcısı olan ozanların görevini Alevi inanç sistemi içerisinde “sır” kavramıyla bâtıni ve ezoterik bir kimlik adı altında sürdüren zâkirler, kutsal için üretmeyi ve aktarmayı bırakarak âşık-lık geleneğinde olduğu gibi daha genel, toplumsal ve beşerî konula-ra yönelmiş, şiirlerini yeni ortamlarda, yeni amaçlarla üretmeye ve icra etmeye başlamışlardır. Zâkirlik geleneği içerisinde yetişen ve yaratım kabiliyeti olan bu zâkirler, 1950’li yıllardan itibaren zâkirlik geleneği bağlamındaki yaratım ve icralarından uzaklaşıp içerik ve işlevsel özellikleri bakımından âşık tarzı şiir üretim ve aktarımına çok daha yakın bir tarza yönelmişlerdir.
Zâkirlik geleneğinin yaratım ve icra ortamının geçirdiği bu değişim sürecini bu geleneğe ait mevcut metinler ve salt bu metinler çerçevesinde yapılan çalışmalar üzerinden değerlendirmek mümkün değildir. Herhangi bir halk bilgisi ürünü, dokusu (texture), metni
12 Âşıklık geleneği içerisinde Alevi-Bektaşi inancı çerçevesinde üretim yapan âşıklar ve şiirlerinin kapsamı ve âşıklık geleneğinin yaşatılmasındaki önemi ile ilgili olarak yapılan değerlendirmeler için bk. Şükrü Elçin, Halk Edebiyatına Giriş. Ankara: Akçağ Yayınları, 1998, 9; Umay Günay, a.g.e., 12; Erman Artun, Dinî Tasavvufî Halk Edebiyatı. İstan-bul: Kitabevi Yayınları, 2006, 95; M. Fuad Köprülü, 2004, a.g.e., 41-43.
11Bülent AKIN
(text) ve metni oluşturan çevre ve şartları (context), yani bağlamı iti-bariyle tahlil edilebilir. Bunlardan sadece birini esas alarak bir türü incelemek ve tarife çalışmak doğru sonuçlar ortaya koymayacaktır. Bir tür, ideal olarak bu üç seviyenin hepsinin göz önüne alınmasıyla tarif edilmelidir. Metnin yalnızca kendisine ve dokusuna has özel-likleri incelemek bir metni bütünüyle değerlendirmek demek değil-dir. Bu noktada üçüncü bir husus olarak metnin ve dokusunun içinde oluştuğu ve geliştiği şartlar ve sosyal çevre, yani bağlam (context)’ın devreye girmesi ihtiyacı hâsıl olur.13 “Doku, Metin ve Bağlam (Text, Texture and Context)” adlı makalesinde performans yönteminin ilk haber vericisi olarak ortaya çıkan Alan Dundes, metnin yaratıldığı ve icra edildiği çevre ve sosyal şartlara yani, bağlama dikkat çeker. “Performans (İcra) Kuramı”nın önemli temsilcilerinden Dan Ben-A-mos, “Bireysel Boyut (Anlatıcı/İcracı-Oyuncu)”, “Sosyal Boyut (Dinleyici/İzleyici)”ve “Anlatı-Söz Boyutu (Anlatılan)” şeklinde sı-raladığı üç unsurun bir arada göz önünde bulundurularak incelenme-sini teklif eder.14 Halk bilimi çalışmalarında metinin yaratım ve icra bağlamının önemi üzerinde duran Metin Ekici, “Halk Bilimi Çalış-malarında Metin (Text), Doku (Texture), Sosyal Çevre ve Şartlar (bağlam/context) İlişkisinin Önemi” başlıklı makalesinde konuyu ayrıntılı olarak ele alır. Ekici, halk bilgisinin “belli bir sanat özelliği olan ve estetik kaygı taşıyan iletişime ait sosyal bir hadise sonun-da ortaya konulan yaratma” şeklindeki tarifi üzerinden “yaratma”yı oluşturan şartların ve çevrenin ne olduğunu da kaydetmenin zorun-luluğunun kendiliğinden ortaya çıkacağını belirtir ve metnin yaratı-cıdan ya da icracıdan bağımsız ele alınmasının halk bilgisi ürünleri-ni donmuş ya da dondurulmuş birer malzeme gibi sunmaktan öteye götürmeyeceğini vurgular. Bu tavrın halk bilimi araştırmacılarının tıpkı arkeologlar gibi yaratıcısı artık mevcut olmayan herhangi bir tarihi esere yaklaşır gibi halk bilimi ürünlerine yaklaşmalarına yol açtığının altına çizer. Ekici, halk bilgisi ürünlerinin tarih içinde bir yerlerde donmuş yaratmalar olmadıkları gibi, bu yaratmaların kendi 13 Metin Ekici, Halk Bilgisi (Folklor) Derleme ve İnceleme Yöntemleri. Ankara: Geleneksel Yayınları, 2013, 7-13; Metin Ekici, “Halk Bilimi Çalışmalarında Metin (Text), Doku (Texture), Sosyal Çevre ve Şartlar (Konteks) İlişkisinin Öne-mi”. Milli Folklor, 39 (Güz/1998): 25-34; Alan Dundes, “Doku, Metin, Konteks”. (çev. Metin Ekici), Millî Folklor, 38, (Yaz/1998): 106-119.14 Metin Ekici, a.g.e., 132-133; “Performans (İcra) Kuramı” hakkında ayrıca bk. Özkul Çobanoğlu, Halkbilimi Kuram-ları ve Araştırma Yöntemleri Tarihine Giriş. Ankara: Akçağ Yayınları, 2012, 331-342.
12 Zâkirlik Geleneğinin Değişen Yaratım ve İcra Ortamı:
ZÂKİRLİKTEN AŞIKLIĞA AŞIK NİYAZİ
çevreleri içinde bir hayata, bir renkliliğe ve canlılığa sahip olduğu-nu ifade ederek bu ürünlerin sadece geçmiş zamanların yaratmaları olmadığını, aynı zamanda günümüzde de yaşayan, yaşatılan ve ya-ratılan değerler olduğunu belirtir.15 Dundes, Amos ve Ekici’nin bu görüşleri doğrultusunda Alevi zâkirlik geleneği metin (text), doku (texture), sosyal çevre ve şartlar (bağlam/context) üçlüsünün ilişkisi göz önünde bulundurularak ilk defa Mehmet Ersal tarafından “Alevî Cem Zâkirliği: Battal Dalkılıç Örneği” adlı makalede ele alınmış-tır. Ersal, söz konusu çalışmasında zâkirlik geleneğini yaratım ve icra ortamı bakımından âşıklık geleneğinden ayrı olarak ele almış ve saha çalışmalarında gerçekleştirdiği özgün tespitlerle ayrıntılı tah-lillerde bulunmuştur. Cemin dedelik hizmetinden sonra en önemli hizmeti olan zâkirliğin cemin gerçekleştirilmesinde en az dedelik hizmeti kadar zaruri olduğunu vurgulayan Ersal, Alevi zâkir ve âşık-ların yaratım ve icralarını cem ritüelleri ile cemdeki hizmetler göre yaptıklarının ve bu şekilde cemdeki topluluğun kutsalla bağlantısın-da en önemli görevi üstlendiklerinin altını çizmiştir.16
Bu doğrultuda zâkirlik geleneğine ait verimlerin yaratım ve icra ortamları göz ardı edilerek doğru değerlendirilmeleri ve tarihî süreçteki değişimlerinin takip edilmesi mümkün görünmemekte-dir.17 Kaldı ki doğrudan ritüel içerisinde ve ritüel için şiir üreten ve 15 Metin Ekici, a.g.m., 1998: 27.16 Mehmet Ersal, “Alevî Cem Zâkirliği: Battal Dalkılıç Örneği”. Alevilik-Bektaşilik Araştırmaları Dergisi, (2009) S.1. 188-205. 17 Âşıklık ve zâkirlik geleneği hakkında bugüne kadar yapılan çalışmalarda, çoğunlukla bu gelenek içerisinde üretilen şiirlerin üretildiği ve icra edildiği çevre ve şartlar (context) göz önünde bulundurulmadan salt metin olarak incelendiği görülür. Söz konusu çalışmalardan belli başlıları için bk. Sadeddin Nüzhet Ergun, Bektaşi Edebiyatı Antolojisi-Bektaşi Şairleri ve Nefesleri. İstanbul: Maarif Kitaphanesi, 1944; Vasfi Mahir Kocatürk, Tekke Şiiri Antolojisi. Ankara: Buluş Kitabevi, 1955; Eflatun Cem Güney, Halk Şiiri Antolojisi. İstanbul: Varlık Yayınları, 1959; Abdurrahman Güzel, Tekke Şiiri. Türk Dili Dergisi. Ankara: Türk Tarih Kurumu Basımevi, 1989; Abdurrahman Güzel, Zeynel Baba -Hayatı, Sanatı ve Şiirleri. Ankara, 1995; Turgut Koca, Bektaşi Alevi Şairleri ve Nefesleri (13. Yüzyıldan 20. Yüzyıla Kadar). İstanbul: Maarif Kitaphanesi, 1990; Abdülbaki Gölpınarlı, Alevi-Bektaşi Nefesleri. İstanbul: İnkılap Yayınevi, 1992; Osman Ka-zancı – Mehmet Yardımcı, Hekimhan Folkloru ve Hekimhanlı Halk Şairleri. Malatya: Açıksöz Yayınları, 1993; Hay-rettin İvgin – Mehmet Yardımcı, Zileli Âşık Ceyhuni. Ankara: Ürün Yayınları, 1998; Mehmet Yardımcı, Başlangıcın-dan Günümüze Halk Şiiri-Âşık Şiiri-Tekke Şiiri. Ankara, 1998: Ürün Yayınları; Abdülbaki Gölpınarlı, Kaygusuz Abdal Hatayi Kul Himmet. İstanbul: Kapı Yayınları, 2013; Asım Bezirci, Pir Sultan Yaşamı Kişiliği Sanatı Bütün Şiirleri. İstanbul: Say Dağıtım, 1986; Mehmet Ersal, Civelek Baba Hayatı Şiirleri ve Karaşar Bektaşiliği. Ankara: Barış Kitap, 2012; İbrahim Arslanoğlu, Şah İsmail Hatayî ve Anadolu Hatayîleri. İstanbul: Der Yayınları, 1992; İbrahim Arslanoğlu, Kul Himmet. İstanbul: Ekin Yayınları, 1997; Şükrü Elçin, Halk Edebiyatı Araştırmaları-1. Ankara: Akçağ Yayınları, 1997; Doğan Kaya, Âşık Edebiyatı Araştırmaları. İstanbul: Kitabevi Yayınları, 2000; Mehmet Temizkan, Hatayî’nin Şiir Dünyası. (Yayınlanmamış Doktora Tezi) İzmir: Ege Üniversitesi, 2001; Armağan Coşkun Elçi, “Duvazlar-Duvazi-mamlar Üzerine Müzikal Bir Çerçeve”. Türk Kültürü ve Hacı Bektaş Veli Araştırmaları Dergisi, 2001, S. 57. S. 131-174; Doğan Kaya, “Âşık Hasreti ve Şiirleri”. Folklor/Edebiyat, S. 30, Ankara, 2002/2, s. 253-276; Yunus Apaydın – Ali Ça-vuşoğlu, Kangallı Âşık İlhami ve Şiirleri. Ankara: Akçağ Yayınları, 2004; Ali Berat Alptekin, Erzurum Emrah. Ankara:
13Bülent AKIN
icra eden zâkirlik geleneğinin son yıllarda geleneksel ritüel ortamın-dan mahrum kalmasıyla geleneksel bağlamdaki yaratım ve aktarı-mının sona ermesi ve bu gelenekten yetişen yaratma kabiliyetine sahip zâkirlerin ürettikleri şiirlerin yapı, içerik ve işlevlerinin büyük oranda değişmesi bunun en önemli göstergesidir. Bu noktadan ha-reketle bu çalışmamızda, zâkirliğin değişen yaratım ve icra ortamı Âşık Niyazi örneklemi bağlamında incelenecektir. Çalışmamızda, zâkirlik geleneğinin geleneksel yaratım ve icra ortamı hakkında bil-gi verildikten sonra, 1950’li yıllar sonrasında değişen koşullara bağ-lı olarak geçirdiği değişim hakkındaki tespitlere yer verilecektir. Söz konusu tespitler üzerinden zâkirlik geleneğinin değişen yaratım ve icra ortamının geleneği nasıl bir konuma getirdiği üzerinde analitik değerlendirmeler yapılacaktır. Çalışmanın İkinci Bölümü’nde, Âşık Niyazi’nin hayatı ve sanatı hakkında genel bilgi ve incelemelere yer verildikten sonra, zâkirlik geleneğinin değişen yaratım ve icra orta-mı bağlamında Âşık Niyazi’nin zâkirlik geleneğinden yetişip âşıklık geleneği içerisinde şiir üretimine devam etmesi süreci değerlendiri-lecektir. Çalışmanın Üçüncü Bölümü’nde ise Âşık Niyazi’nin şiir-leri arasından seçilen, içerik bakımından zâkirlikten âşıklığa geçiş sürecini yansıtan, iki yüz sekiz şiirine yer verilecektir.
Akçağ Yayınları, 2004; Ahmet Buran, Nimri Dede. Elazığ: Manas Yayıncılık, 2006; Ensar Aslan, Çıldırlı Âşık Şenlik. Ankara: Maya Akademi Yayınları, 2007; Mehmet Çevik, Âşık Sefil Ali Hayatı-Deyişleri. Çorum: Lider Matbaacılık, 2007; Bayram Durbilmez, Âşık Edebiyatı Araştırmaları Taşpınarlı Halk Şairleri. Ankara: Ürün Yayınları, 2008; Metin Turan, “Alevî ve Bektaşî Kültüründe Âşıklar ve Nefesler”. Geçmişten Günümüze Alevî-Bektaşî Kültürü, Edt. Ahmet Ya-şar Ocak, Ankara: Kültür ve Turizm Bakanlığı Yayınları, 2009, 430-443; Cem Erdem, “Alevilik Geleneğinde Bir Âşık: Dertli Divani”. Türk Kültürü ve Hacı Bektaş Veli Araştırma Dergisi. S.56, ss. 211-225, 2010; Kemal Deniz – Ramazan Çiftlikçi, Hekimhanlı Âşık Sadık Baba Hayatı-Sanatı-Bütün Deyişleri. Malatya: Malatya Araştırmaları Derneği Yayın-ları, 2010; Mehmet Yazıcı, Alevilik, Alevi Deyişlerinin ve Gülbanklarının Sosyolojik Analizi. İstanbul: Çıra Yayınları 2011; Bülent Akın, Diyarbakırlı Türkmen Alevi Âşıklar. Almanya/Köln: Öner Verlag, 2011; Metin Ekici vd., İzmir’de Yaşayan Âşıklar Antolojisi. İzmir: İzmir Valiliği İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü Kültür Yayınları, 2014; Mehmet Er-sal, Alevi İnanç-Dede Ocakları Üzerine Bir Örneklem: Veli Baba Sultan Ocağı. Köln/Almanya: Alevi-Bektaşi Kültür Enstitüsü Yayınları, 2015. Zâkirlik geleneğini doku (texture), metin (text) ve metni oluşturan çevre ve şartları (bağlam/context) göz önünde bulundurarak yaratım ve icra ortamı bağlamında ayrıntılı olarak inceleyen ilk çalışma için bk. Mehmet Ersal, a.g.m., 188-205; Ayrıca zâkirlik ve kamberlik geleneklerinin icra ortamları, biçimleri ve işlevsel özel-likleri hakkında farklı değerlendirmeleri içeren çalışmalar için bk. Nilgün, Çıblak Coşkun, Alevi Cemlerinde Nefesler Nefeslerin Performans Teorisi Bağlamında İncelenmesi: Alevi Kültür Dernekleri Mersin Şubesi (Cemevi) Örneği. İstan-bul: Otorite Yayınları, 2014; Ali Duymaz vd. “Balıkesir Yöresi Çepni ve Tahtacılarında Kamberlik Geleneği”. Alevîlik Araştırmaları Dergisi, 2011, S. 2: 41-58. Ali Yakıcı – Nazife Özdemir, “Çorum Alevîleri’nde Kamberlik Geleneği”. Türk Kültürü ve Hacı Bektaş Veli Araştırma Dergisi, 2012/64, 249-270.
15Bülent AKIN
I. BÖLÜM
ALEVİ İNANÇ SİSTEMİNDE ZÂKİRLİK GELENEĞİ
1.1. Alevi İnanç Sisteminde Zâkirlik Geleneğinin Yaratım ve İcra Ortamı
Alevi inanç sistemi içerisinde “On İki Hizmet” adı verilen ritüel parçalarından oluşan ve bu yönüyle bütünleştirilmiş bir ritüel olma özelliği gösteren cem, Alevi inancına ait teolojik, sosyal, hu-kuksal, kültürel ve edebî bilgi ve birikimleri içeren bir ritüeldir. Cem ritüeli bu yönüyle sosyal bilimler alanından birçok araştırmacının ilgisini çekmiş ve çekmeye de devam etmektedir. Cem ritüellerinde gerçekleştirilen hizmetlerden “zâkirlik hizmeti” ise kendine özgü kültürel, edebî ve müziksel özellikleriyle araştırmacıların ilgi alan-larına girmiş ve hakkında en fazla akademik çalışma yapılan cem hizmeti olmuştur. Alevi inanç sisteminde kutsal kabul edilen ve cem ritüelinde gerçekleştirilen diğer hizmetlere göre ayrıcalıklı bir yere sahip olan zâkirlik hizmetinin icra alanı, yukarıda da belirttiğimiz çok yönlülüğüne bağlı olarak sadece cem ritüelleri içerisinde sınırlı kalmamıştır. Zâkirlik hizmeti, varlığını farklı ortamlarda da sürdü-rerek kendine özgü geleneksel bir yapı oluşturmuştur. Yarım asır ön-cesine kadar, yalnızca Alevi inancına mensup kimselerin katılabil-diği cem dışındaki inanç merkezli diğer ritüeller ve irfanî muhabbet meclisleri de zâkirlik geleneğine ait verimlerin icra edildiği ortamlar olmuştur. Ancak geleneksel erkân içerisinde zâkirin asıl icra ortamı her zaman cem ritüelleri olmuş ve zâkirlerin yaratımları ve icraları bu ortamlarda şekillenmiştir.
16 Zâkirlik Geleneğinin Değişen Yaratım ve İcra Ortamı:
ZÂKİRLİKTEN AŞIKLIĞA AŞIK NİYAZİ
Alevi inancına mensup topluluklar ve ocaklar arasında zâ-kir sözcüğünün yanı sıra “âşık”, “sazandar”, “kamber”, “güvende”, “gövender”, “gûyende”, “kelâmhan”, “sefithan”, “ak okuyan” ve “didedâr” gibi adlandırmaların kullanıldığı görülür. Bunların içe-risinde Anadolu coğrafyasında yaygın olarak kullanılan âşık teri-mi ile İran, Irak ve Suriye’de yaşayan Alevi topluluklardan Ehl-i Haklar, Kırklar Ocağı ve Ali‘illahiler arasında kullanılan “didedâr”, “ak okuyan” ve “gûyende” terimleri yaratım yeteneği olan zâkirleri ifade etmek için kullanılan terimlerdir. Yaratım kabiliyetine sahip zâkirlerin (zâkir âşıkların) cemdeki ve Alevi toplumu içerisindeki statülerinin de diğer zâkirlere göre daha yüksek olduğu ve toplum tarafından çoğunlukla usta zâkir olarak kabul edildikleri görülür.18 Bu sebeple bazı yöre ve ocaklarda yaratım kabiliyeti olan zâkirleri ayırmak için farklı bir terim kullanımına ihtiyaç duyulmuştur.
Cem ritüelleri, Alevi inancına mensup zâkir ve âşıkların yetiştikleri başlıca ortamlardır. Âşıklık geleneğindeki usta-çırak ilişkisi çerçevesinde âşık kahvehaneleri, toplantıları ve âşık meclis-lerinin üstlendiği görevi, zâkirlik geleneğinde cem ritüellerinin ve irfanî muhabbet meclislerinin üstlendiğinin altını çizmek gerekir. İki gelenek arasında görülen bu yaratım ve icra ortamı farklılığı, üreti-len şiirlerin içerik, yapı ve işlevsel özelliklerinin de büyük ölçüde farklı olmasına neden olmuştur. Ayrıca cem ritüellerinin, zâkirlerin yetişmesinde ve geleneğin aktarımında, âşıklık geleneğinde usta-çı-rak ilişkisi şeklinde yüz yüze gerçekleşen eğitim sürecinden daha etkili olduğunu söyleyebiliriz. Nitekim zâkirler, usta-çırak ilişkisi şeklinde karşılıklı olarak gerçekleşen bir eğitim sürecinden ziyade, zâkirlik hizmetini cemlerde, bizzat ritüelik icraları görerek ve yaşa-yarak, ritüel anındaki icra sırasında öğrenirler. Çünkü zâkirlik diğer hizmetlerden ve cemden bağımsız olarak icra edilen bir hizmet de-ğildir. Cem sırasında zâkirin her icrası bir başka hizmet ile doğrudan bağlantılıdır. Buna bağlı olarak da zâkirler icralarını ritüel içerisin-deki hizmetler sırasında gerçekleştirir, yeni yetişen zâkir adayları da bu ortamda yaratım ve icra hususiyetlerinin hizmetlerle ilişkisini bizzat görerek ve yaşayarak öğrenirler. 18 Çalışmamızda, Türkiye sınırları içerisinde yerleşik bulunan Alevi ocakları arasındaki yaygın kullanımını göz önün-de bulundurarak yaratım kabiliyeti olan zâkirler için “zâkir âşık” terimi kullanılmıştır.
17Bülent AKIN
Alevi inanç sisteminde cem, inancın mitik kökeninin yeni-den canlandırıldığı ritüeldir. Cem sırasında icra edilen hizmetlerin tamamı bu mitik kökene tekrar dönmeye ve o anı yeniden yaşamaya yönelik olarak gerçekleştirilir.19 Hizmetlerin tamamının bu yöndeki işlevsel açıdan oluşturdukları birliktelik, cem içerisinde birbirleri-ne yapısal olarak da bağlı olmalarını ve bir bütünlük arz etmelerini sağlamıştır. Hizmetlerin birbirleriyle olan bağlantılarında ve karşı-lıklı etkileşim ve iletişim içerisindeki icralarında zâkirlik hizmetinin diğer hizmetlere göre çok daha fazla işleve sahip olduğu görülür. Anlam dünyası bakımından ve işlevsel olarak birbirleriyle sıralı bir biçimde art arda bağlantılı olan hizmetlerden farklı olarak zâkirlik hizmeti, ritüelin icrasında diğer hizmetlerle teker teker ve karşılıklı bir etkileşim ve iletişim içerisindedir. Zâkirlik dışındaki hizmetle-rin birinin tamamlanmasının ardından diğerinin gerçekleştirildi-ği görülürken zâkirlik hizmeti, her hizmetin icrası sırasında etkin olarak görev alır. İcra edilen herhangi bir hizmet öncesinde, hizmet sırasında ya da sonrasında o hizmete bağlı olarak zâkirin icrasını gerçekleştirdiği görülür. Yani zâkir, her hizmet için ilgili hizmete göre ayrı ayrı belirlenmiş bir ya da daha fazla manzum metni sazı eşliğinde ve geleneksel ezgisine uygun olarak icra eder. Bu icraya “hizmet hakkı”20 adı verilir. Cem sırasında zâkir her hizmetin hak-kını sazı ve sözüyle vermek durumundadır. Dolayısıyla da zâkirlik hizmetini üstlenen hizmet sahibi/sahipleri, icralarını cem boyunca diğer tüm hizmetlilerle iletişim içerisinde gerçekleştirirler. Bu da zâkirin ritüelin gerçekleştirildiği ortamı sürekli takip etmesini ve bu ortama göre icrasını gerçekleştirmesini sağlar. Zâkirlik hizmetinin bu yönüyle dedelik hizmetine benzediği görülmektedir. Bize göre bu iki hizmetin köken itibariyle geçmiş yıllarda tek bir icracı ta-rafından gerçekleştirildiği hiç de uzak bir ihtimal değildir. Çünkü dede, ritüeldeki tüm hizmet sahiplerinin asıl muhatabı konumunda-dır. Tüm hizmetlerin icrası dedenin kontrolü altında ve tıpkı zâkirlik hizmeti gibi dedeyle karşılıklı iletişim içerisinde gerçekleştirilir. Her hizmet sahibi meydana geldiğinde öncelikle dedeyi ve meydanı se-lamlar, hizmetini tamamladıktan sonra dededen hizmet duasını alır. 19 Mircea Eliade, Mitlerin Özellikleri. (Çev. Sema Rifat), İstanbul: Om Yayınevi, 2001, 23-28.20 Mehmet Ersal, a.g.m., 196-203; Mehmet Ersal, Alevilik Kavramlar ve Ocak Sistemi –Çubuk Havzası Örneği-. Anka-ra: Gazi Üniversitesi Türk Kültürü ve Hacı Bektaş Veli Araştırma Merkezi Yayınları Araştırma Dizisi: 25, 2016, 243.
18 Zâkirlik Geleneğinin Değişen Yaratım ve İcra Ortamı:
ZÂKİRLİKTEN AŞIKLIĞA AŞIK NİYAZİ
Alevi inancına mensup topluluklar ve ocaklar arasında gerçekleştir-diğimiz saha çalışmalarında, dedelik hizmetini üstlenen dedelerin geçmiş yıllarda aynı zamanda zâkirlik hizmetini de icra ettiklerine dair oldukça fazla sayıda tespitimiz mevcuttur. Bilhassa Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde yerleşik bulunan Alevi ocakları-nın büyük çoğunluğunda günümüzde dahi bu durumun devam ettiği görülmektedir.21 Dedelik ve zâkirlik hizmeti dışında hiçbir hizmetin diğer hizmetlerin tamamıyla birebir iletişim ve etkileşiminin olma-yışı bizim bu iki hizmetin köken olarak geçmişte tek bir icracıya sahip oldukları yönündeki görüşümüzü desteklemektedir. Nitekim eski Türk kültüründe ve inançlarında Tanrı ya da doğa üstü varlık-larla bağlantı kurmaya yönelik ritüellerde müzik aleti çalmak, şiir söylemek ve bu sayede kutsal olanla bağlantı kurarak toplumun say-gınlığını kazanmak gibi vasıfları kendilerinde toplayan şaman, kam ya da baksıların İslamiyet sonrasında her geçen gün dinî vasıfların-dan arınmış bir biçimde karşımıza ozan veya âşık olarak çıkmaları ve dinî işlevlerini başka kurumlara devretmeleri Alevi inanç siste-mindeki dedelik ve zâkirlik hizmetlerinin tarihî süreçte gösterdiği bölünme ve değişimle benzerlik göstermektedir. Aynı durumu Dede Korkut için de söylemek mümkündür. Dede Korkut’un toplum içe-risindeki saygınlığı, bilirkişiliği ve dinî vasıflarının yanı sıra kopuz çalması ve kopuzun kutsal bir çalgı olarak kabul edilmesi geçmiş yıllarda Alevi dedelerinin tüm vasıfları kendilerinde toplamalarıy-la birebir benzerlik göstermektedir. Günümüzde dahi bu iki hizmeti birlikte yürüten birçok Alevi dedesinin olması bu iki hizmetin köken itibariyle tek bir icracıya sahip olduğu yönündeki fikrimizi güçlen-dirmektedir.
Zâkirlik geleneğine ilişkin tüm bu veriler geleneğin icra ve aktarım ortamının cem ritüelleri olduğunu göstermesinin ötesin-de, yaratım bağlamının da bu ritüeller olduğuna işaret etmektedir. Yaratma kabiliyeti olan zâkirlerin şiirlerini cem ve cem içerisinde
21 Saha çalışmalarımız sırasında tespit ettiğimiz zâkirlik ve dedelik hizmetlerini birlikte gerçekleştiren dedelerden günümüzde hayatta olanların bir kısmının isimleri şöyledir: Garip Bozkurt (Kureyşan Ocağı-Adıyaman), Mustafa To-sun (Teslim Abdal Ocağı-Malatya), Hüseyin Orhan (İmam Zeynel Ocağı-Malatya), Hazır Ali Beyazyıldırım (Derviş Beyaz Ocağı-Bingöl), Rıza Bozkurt (Kureyşan Ocağı-Adıyaman), Ahmet Yurt (Sarı Saltık Ocağı-Tunceli), Ali Ekber Yurt (Sarı Saltık Ocağı-Tunceli), Yusuf Başaran (Şah İbrahim Veli Ocağı-Malatya), Hüseyin Başaran (Şah İbrahim Veli Ocağı-Malatya), Musa Kargın (Dede Garkın Ocağı-Diyarbakır).
19Bülent AKIN
gerçekleştirilen hizmetler için ürettikleri görülmektedir. Zâkirin icra ettiği şiir, ilgili hizmet ile anlam bulmakta ve bu hizmetle birlikte icra edilmediğinde tüm özelliğini yitirmektedir. Örnek vermek ge-rekirse; cem sırasında çerağ hizmeti gerçekleştirilmesi ve çerağın uyandırılmasıyla zâkir bu hizmete yönelik “çerağ hakkı” diye ad-landırılan bir düvaz imam okur. Yine zâkir, cemde kurbancı kur-banlık koç ile meydana geldiğinde “kurban düvazı”nı ya da “sakka hizmeti” sonrasında Hz. Hüseyin ve Kerbelâ şehitleri konulu mer-siye türündeki şiirleri okur. Semah hizmeti icra edilirken Hz. Mu-hammed’in miraç gecesinde Kırklarla görüşmesini ve vecde gelip Kırklar Cemi’nde onlarla birlikte semah dönmesini anlatan manzum metni icra eder. Sayılarını arttırabileceğimiz bu örneklerden de an-laşılacağı üzere, zâkirin hizmetler sırasında icra ettiği metinler, ilgili hizmetlerin ritüel içerisinde anlam bulmasını sağlar. Diğer taraftan da bu metinler, ritüel içerisinde gerçekleştirilen hizmetler ile anlam-landırılır, canlandırılır ve kutsal zamanda mitik kökene ve kutsala yolculuğu sağlar. Tüm bu örnek ve açıklamalar zâkirlerin icra et-tikleri şiir metinlerinin tamamının ritüel için yaratıldığını ve akta-rımının ritüel içerisinde gerçekleştirildiği müddetçe anlamlı oldu-ğunu göstermektedir. Dolayısıyla, yaratma yeteneği olan zâkirlerin şiirlerini geleneksel yapı çerçevesinde cemlere ve cem içerisindeki hizmet adı verilen ritüel parçalarına bağlı olarak yarattıkları ve gün-celledikleri görülür. Alevi inancına mensup ocaklar arasında aynı hizmetler ya da cemler için söylenen farklı âşıklara ait hizmet hakkı adını verdiğimiz şiirlerin olması da geleneğin kendini güncellemesi ile ilgilidir. Cemde icra edilen herhangi bir âşığa ait bir hizmet dü-vaz imamı, semah, tevhit ya da mersiyenin sonraki yüzyıllarda bazı ocaklarda yerini başka bir zâkir âşığın yaratımı olan yeni bir hizmet düvaz imamı, semah, tevhit ya da mersiyeye bıraktığı görülür. Alevi inanç sisteminde ritüele bağlı icra metinlerindeki bu güncelleme du-rumu, âşıklar tarafından mevcut metinlerden daha olgununun yaratı-mı ile mümkündür.22 Bu şekilde tarihî süreçte birçok kez geleneksel bağlamına uygun biçimde güncellenerek 1950’li yıllara kadar sözlü gelenekte kuşaktan kuşağa aktarılan zâkirlik geleneği, 1950’li yıl-
22 Geleneğin güncellenmesi ve bu hususla ilgili kavramların ayrıntılı bir incelemesi için bk. Metin Ekici, “Geleneksel Kültürü Güncellemek Üzerine Bir Değerlendirme”. Milli Folklor, 80 (Kış/2008): 33-38.
20 Zâkirlik Geleneğinin Değişen Yaratım ve İcra Ortamı:
ZÂKİRLİKTEN AŞIKLIĞA AŞIK NİYAZİ
lardan sonra birçok etkene bağlı olarak önemli değişimlere maruz kalmıştır.
1.2. Zâkirlik Geleneğinin Değişen Yaratım ve İcra Ortamı
Kentli yaşam tarzı ve çağın getirdiği değişim ve yenilikler tüm toplumları olduğu gibi, Alevi toplumunu da doğrudan etkile-miştir. Son yarım asrı aşkın bir zamandır köyden kente göç etmeye devam eden Alevi inancına mensup topluluklar, bir taraftan şehir-lerdeki yeni yaşam tarzına ve ortama ayak uydurmaya çalışırken bir taraftan da sosyo-ekonomik yapıları değişmiş, siyasi ve ideolojik anlamda yeni düşünce ve fikirlerle tanışmışlardır. Bu durumun neti-cesinde de hızlı bir değişime maruz kalmaları kaçınılmaz olmuştur. Kentli yaşam tarzına geçiş, Alevi toplulukların inanç yapısının temel taşı olan dede-talip bağı üzerine kurulu olan ocak sistemini temel-den sarsmış ve bu geleneksel yapının sürdürülebilirliğini tehdit et-meye başlamıştır.23 Kentli yaşam tarzının yanı sıra, teknolojinin iler-lemesine bağlı olarak gelişen kitle iletişim araçları, topluluğun yeni ideolojik ve siyasi yapılarla tanışmasını, kendi gelenekleri dışındaki fikir ve düşüncelere açılmasını ve bu vesileyle de kendi inanç ve ge-leneklerini bu yeni yapıların sahip olduğu değerler üzerinden sorgu-lamasına neden olmuştur. Bu sorgulama zamanla oldukça pervasız bir hal almış ve geleneksel yapı hakkında yeterli malumatı olma-yan inanç mensubu şahsiyetler yazdıkları çeşitli kitaplar, katıldık-ları etkinlikler, radyo-televizyon programları ve Alevi sivil toplum kuruluşlarının düzenlediği toplantılar aracılığıyla geleneksel erkâna ve yapıya müdahale etmeye başlamışlardır. Dede ve talip topluluğu arasındaki bağın ve dolayısıyla da ocak sisteminin her geçen gün zayıflamasına bu durum da eklenince başta cemler olmak üzere ge-leneksel ritüellerin büyük çoğunluğu Alevi toplumu tarafından icra edilememeye ve unutulmaya başlanmıştır. Dede ve talip toplulukları arasındaki bu kopuş, geleneksel yapıyı her yönüyle sarsmış ve bu yapı içerisinde faaliyet gösteren tüm kurumlar işlevsizleşmiş ya da işlevini değiştirerek yeni işlevler kazanmak zorunda kalmıştır.
23 1950 ve 1960’lı yıllardan sonra köyden kente göçler neticesinde meydana gelen sosyo-ekonomik, ideolojik ve siyasi değişimlerin başta dedelik olmak üzere Alevi kurumlarını işlevsizleştirmesi hakkında bir değerlendirme için bk. Ali Yaman, “Kent Koşullarında Dedelik Kurumu”. Alevi Tören ve Ritüelleri Sempozyumu (2-3 Nisan 2005), Hacı Bektaş Veli Anadolu Kültür Vakfı, Ankara: İmece Kültür Sanatevi, 2005, 54-61.
21Bülent AKIN
Sözünü ettiğimiz bu değişimler en çok dedelik ve zâkirlik hizmetini etkilemiştir. Dedelik ve zâkirlik hizmeti, Alevi inanç sis-teminin ritüelik yapısının temelini oluşturan ve diğer hizmetlerden farklı olarak işlevsel özellikleri bakımından hem ritüelin tamamı üzerinde etkisi olan hem de ritüel dışında kalan sosyal yaşam içeri-sinde de önemli görevler üstlenen hizmetlerdir. Daha önce de ifade ettiğimiz gibi, köken itibariyle birbiriyle aynı olan dedelik ve zâ-kirlik hizmetleri, geleneksel icra ortamını yitirmiş, değişen ve yeni oluşan şartlar içerisinde yeni bir icra ortamına sürüklenmeye başla-mıştır. Cem ritüelleri geleneksel yapısını, icra ortamını ve buna bağ-lı oluşan işlevsel özelliklerini kaybetmiş ve geleneksel bağlamın-dan uzaklaşarak yeni işlevlere sahip olmaya başlamıştır. Geleneksel inanç yapısı içerisinde, Alevi olmanın ve Alevi inanç sistemine ait ritüellere katılabilmenin ön koşulu ve olmazsa olmazı olan “İkrar Cemi”, “Musahip Cemi” ve “Görgü Cemi” gibi adlar verilen temel yola giriş ve ikrar tazeleme ritüelleri icra edilmemeye başlanmış, bu ritüeller yerine yolun geleneksel yapısı içerisinde Alevi olabilmek için ön koşul olma niteliği taşımayan, gerçekleştirilmesi zorunlu olmayan ve icra edilme durumları ocaklara göre ritüelik farklılık-lar gösteren “Hızır Cemi”, “Muhabbet Cemi”, “Muharrem Cemi”, “Nevruz Cemi”, “Bayram Cemi”, “Cumalık/Perşembe Cemi”, “Birlik Cemi” vb. gibi çeşitli takvimsel ritüeller ve kriz ritüelleri teatral olarak çeşitli Alevi sivil toplum kuruluşları ve şehir cemev-leri çatısı altında gerçekleştirilmeye başlamıştır. 1950’li yılların getirdiği siyasi ve ideolojik akımları uzun yıllar tecrübe etmiş ve büyük çoğunluğu tahsilli olan Alevi inancına mensup kişiler, 1980 sonrası ve bilhassa 1990’lı yıllardan itibaren kurulmaya başlayan Alevi sivil toplum kuruluşlarının yönetiminde görev almaya ya da bu kuruluşlara bağlı cemevlerinde dedelik ve zâkirlik gibi inanç açı-sından önemli kurumların temsilcisi olmaya başlamışlardır. Alevi sivil toplum kuruluşlarının yönetiminde bulunan bu kişilerin ideo-lojik ve siyasi dünya görüşlerine göre cem ritüelleri de geleneksel bağlamından farklı mecralara çekilmiş ve bu doğrultuda ritüellere kişisel müdahalelerde de bulunulmuştur. Kentlerde oluşan bu yeni yapıların geleneksel erkâna inanç dışından güncelleme adına yap-
22 Zâkirlik Geleneğinin Değişen Yaratım ve İcra Ortamı:
ZÂKİRLİKTEN AŞIKLIĞA AŞIK NİYAZİ
tıkları müdahaleler her geçen gün ritüelik yapının daha da bozulma-sına yol açmıştır. Geleneksel yapı hakkında herhangi bir malumatı olsun ya da olmasın, zâkirlerin tamamına yakını bir şekilde bu kentli yapılanmalarla ilişki içerisinde olmuş ve onlardan etkilenmiştir. Bu gelişmelerle birlikte kentli yaşam tarzı ve çağın getirdiği yenilikler zâkirlerin geleneksel yapıdan soyutlanıp yeni sosyal ortama uygun yaratımlar ve icralar gerçekleştirmeleri için yeterli olmuştur. Zâkir-ler artık cem ya da irfanî muhabbet meclisleri yerine çeşitli konser, etkinlik, radyo ya da televizyon programlarında sahne almaya baş-lamıştır. Bir geçiş evresi olarak değerlendirebileceğimiz bu süreç, yolda “ayet”/ “kutsal kelam” olarak nitelendirilen ve gelenekte “Tel-li Kuran” olarak adlandırılan saz eşliğinde, yalnızca inanç mensubu olanların bulunduğu ritüel ve meclislerde icra edilen sır manzum metinlerin türkü cafe ya da türkü bar adı verilen ortamlarda icra edil-meleriyle günümüzde de devam etmektedir.
Tüm bu faktörler zâkir âşıkların ritüel ve ritüelin devamlı-lığı için üretme amaçlarının değişmesine yol açmış, bunun yerine yeni ortamın sosyal, siyasi ve ideolojik düşünce, fikir ve mesele-leri üzerinden üretim başlamıştır. Ritüellerin mitik kökleri, bâtıni yönü, remizler ve sembollerle sırlanmış anlam dünyası zâkirler için ikincil, hatta üçüncül kaygı haline gelmiştir. Alevi sivil toplum ku-ruluşlarının büyük çoğunluğu ve bu kuruluşlara üye olan dede ve zâkirler yeni ortama göre ritüellere müdahale etmiş ve bu ritüeller içerisinde adeta Alevi inancının sembolü haline gelmiş olan görsel ve müziksel ögeleri ön plana çıkararak inancın ritüelik yapısını ko-reografi şeklinde düzenleyerek inanç mensubu ya da inanç dışından kimselere cem, etkinlik ya da konser olarak sunmaya başlamışlardır. Yine sivil toplum kuruluşlarının himayesinde çok sayıda bağlama kursu açılmış ve burada zâkirler, müzik öğretmenleri ya da sanat-çılar tarafından bağlama dersleri verilmeye başlanmıştır. Bu da icra ortamında ve icra anında, bizzat ritüelin içerisinde öğrenilen ve ku-şaktan kuşağa aktarılan zâkirlik geleneğinin, usta-çırak ya da öğret-men-öğrenci ilişkisi şeklinde, birebir ya da sınıf ortamında sonraki kuşaklara öğretilmeye ve aktarılmaya başlamasının önünü açmıştır. Kaldı ki bu bağlama ya da yapay zâkirlik kurslarının birçoğunun
23Bülent AKIN
cüzi de olsa, belli bir miktar para karşılığında verilmesi, bu kursların zâkirlik geleneğinin aktarımından ziyade, bir müzik aleti çalmayı öğrenme amacına hizmet etmelerine neden olmuştur. Bu duruma di-ğer etkenler de eklenince, Alevi inancına mensup çok sayıda popüler kaygıları olan saz ve ses sanatçısının müzik piyasasında etkin olarak rol almaları kaçınılmaz olmuştur.24
Yaklaşık son yarım asır içerisinde meydana gelen tüm bu gelişmeler neticesinde, Alevi inancına mensup kimseler tarafından atılan bu adımlar zâkirlik geleneğini güncellemeyi başaramasa da bu geleneğe ait eserleri popüler kültüre uyarlayan çok sayıda Alevi saz sanatçısının müzik piyasasına girmesini başarmıştır. Tabii bu durum geleneksel yapıya aşinalığı olan âşık ve zâkirleri de etkilemiş, onlar da ürettikleri ve aktardıkları manzum metinlerin konularını ve ken-di ürettikleri şiirler üzerinden vermek istedikleri mesajları bu yeni ortama göre şekillendirmeye başlamışlardır. Geleneksel yapının farkında olan bu zâkir âşıklar şiirlerinde bazen öğütleriyle, bazen öfkeleriyle, bazen de serzenişleriyle bu durumu eleştirmekten geri durmamışlardır. Ancak bu âşıkların da büyük çoğunluğu sosyal ve ideolojik meselelere değinmeden geçememişler, hatta bu tür konu-ları işledikleri şiirlerinin ve eserlerinin ünlü profesyonel ses ve saz sanatçıları tarafından icra edilmesiyle kendileri de şöhret sahibi ol-muşlardır.
Nitekim geleneksel cem ritüelleri içerisinde icra edilen man-zum metinler de ilk olarak Alevi âşıklar ve zâkirler tarafından çeşitli plak ve albümlere okunmaya başlanmıştır. Düvaz imam, tevhit, se-mah, miraçlama, mersiye vb. gibi kutsal şiirlerin gerek zâkirler ve âşıklar gerekse de ses ve saz sanatçıları tarafından plaklar, albümler, etkinlikler, konserler, radyo ve televizyon programları aracılığıyla dışa açılmasının ardından, zâkirlerin ritüel ve hizmet için üretme ve aktarma kaygısı da yerini farklı kaygılara bırakmıştır. İcra bağlamı değişen geleneksel manzum metinlerin mitik ve ritüelik özellikleri önemini ve değerini yitirmeye başlamıştır. İcra edildiği bağlamda
24 Alevi âşıkların müziğinin değişimi ve günümüzdeki Alevi müzisyenlerin ayrıntılı bir değerlendirmesi için ayrıca bk. Irene Markoff, “Gelin Canlar Bir Olalım: Türkiye’de Alevî-Bektaşî Ortak Bilincinde Bağlayıcı Güç Olarak Müzik ve Şiir”. Geçmişten Günümüze Alevî-Bektaşî Kültürü, Edt. Ahmet Yaşar Ocak, Ankara: Kültür ve Turizm Bakanlığı Yayınları, 2009, 416-429.
24 Zâkirlik Geleneğinin Değişen Yaratım ve İcra Ortamı:
ZÂKİRLİKTEN AŞIKLIĞA AŞIK NİYAZİ
anlam bulan ve kutsallaşan söz hak kelâmı ya da ayet olmaktan çık-mış, gelişigüzel ezgili bir şiir metnine dönüşmüştür.
Değişen koşullar ve şartlar ile zâkirlerin yeni icra ortamı, yukarıda da belirttiğimiz gibi, cem ritüelleri ve irfanî muhabbet meclisleri değil de şehir cemevleri, konser ve etkinlik alanları, rad-yo-televizyon programları ve ses kayıt stüdyoları olmuştur. Diğer taraftan, günümüzde halen geleneksel erkâna bağlı az sayıda da olsa yöre ve ocakların olması zâkirliğin geleneksel icra ortamında yara-tım ve aktarımı hakkında doğrudan bilgi sahibi olmamız açısından önemli bir şanstır. Bu durum, zâkirlik geleneğinin son yarım asır içerisindeki değişim sürecini ve günümüzdeki durumunu takip ede-bilmemizi ve geleneksel yapısıyla karşılaştırmalı olarak inceleyebil-memizi sağlamaktadır. Bu anlamda son yarım asır içerisinde yetişen zâkirlerin bir taraftan geleneksel olanı muhafaza etmeye çalışan, diğer taraftan da değişen koşullara ayak uydurmak adına güncelle-me denemeleri yapan bir anlayışla geleneksel yapıyı tamamen göz ardı eden diğer bir anlayışın arasında kaldıkları görülür. Bu durum, zâkirlik geleneğinin yeni oluşan icra ortamında sürdürülmesini de kaçınılmaz kılmıştır.
Yaratım, icra ve aktarım ortamının değişimi, zâkirlerin yal-nızca şiirlerinde işledikleri konuları ve üslup biçimlerini değiştir-mekle kalmamış, şiirlerin üretim amaçlarını ve verdiği mesajları da değiştirmiştir. Dolayısıyla zâkirin ritüelin işleyişine etkisi ve katkısı her geçen gün azalmaya devam etmiştir. Buna bağlı olarak da zâki-rin ve icra ettiği ya da ürettiği şiirlerin işlevleri de önemli değişimler göstermiştir. Tabii bu değişim yalnızca zâkirlik hizmetinde değil, cem içerisinde gerçekleştirilen hizmetlerden görsel ve işitsel yönü ön plana çıkan semah hizmeti için de söz konusu olmuştur. Zâkir-likle birlikte semah hizmetinin de yeni icra ortamına bağlı olarak sürekli inanç içerisinden ya da dışından kimselere çeşitli vesilelerle koreografi olarak sunulmasıyla işlevsel özellikleri radikal değişik-liklere uğramıştır. Zaman zaman bu duruma diğer cem hizmetlerinin de dâhil edildiği olmuştur. Ancak, görsel ve işitsel yönü ön plana çıkan zâkirlik ve semah hizmetleri hoş vakit geçirme, eğlendirme ve
25Bülent AKIN
çeşitli etkinlik, konser ve radyo-televizyon programları aracılığıyla Alevi inancını dış dünyaya tanıtmaya yönelik birtakım yeni işlevler edinmiştir.
Zâkir âşıklar olarak adlandırabileceğimiz geleneğin bu tem-silcilerinin büyük çoğunluğunun ritüelik bağlamda yaratım ve icra-dan uzaklaşarak yukarıda sözünü ettiğimiz yeni ortamlar bağlamın-da şiirlerini üretmeleri ve aktarmaları zâkirlik vasıflarını yitirerek âşıklık geleneği kisvesinde bu sanatı devam ettirmelerine yol açmış-tır. Dolayısıyla 1950’li yıllardan itibaren zâkirlik geleneğinden yeti-şen çok sayıda zâkir âşık, sonraki yıllarda yalnızca âşıklık geleneği mensubu olarak yaratım ve icralarını sürdürmüşlerdir.
27Bülent AKIN
II. BÖLÜM
ÂŞIK NİYAZİ’NİN HAYATI VE SANATI
2.1. Âşık Niyazi’nin Hayatı25
Âşık Niyazi, 1932 yılında Diyarbakır’ın Bismil ilçesine bağlı Türkmen Alevi köylerinden Seyithasan (Bakacak)26 köyünde dünyaya gelmiştir. Ailesinin nüfusa yaşını iki yıl geç yazdırması ne-deniyle nüfus kayıtlarında doğum tarihi 1934 olarak kayda geçmiş-tir. Asıl adı Niyazi Demir olan âşığın babasının ismi Ali, annesinin adı ise Meryem’dir. Niyazi, üç yaşındayken annesi vefat etmiştir. Bu olaydan yaklaşık sekiz yıl sonra babası, Türkmenhacı köyünden bir kadınla ikinci evliliğini yapmıştır. On üç yaşına geldiğinde babasını da kaybeden Niyazi’nin çocukluk yılları Seyithasan köyünde geç-miş ve ilkokulu da burada tamamlamıştır.
Ailenin tek erkek çocuğu olan Niyazi’nin Fatma adında bir ablası vardır. Ailenin kendisinden önce dünyaya gelen tüm erkek çocukları kısa bir süre yaşadıktan sonra ölmüşlerdir. Ailesi, Niya-zi’nin hayatta kalmasını, bağlı oldukları İmam Zeynel Abidin Ocağı Dedesi Abbas Dede’nin Niyazi dünyaya geldiği gün onu yakasından geçirmesine bağlarlar.
Yakadan Geçirme, yöredeki Alevi ocaklarına mensup top-luluklar arasında erkek çocukları dünyaya geldikten kısa bir süre sonra vefat eden ailelerin çocuklarının hayatta kalmasını sağlamak 25 Çalışmamızın bu bölümü, daha önce Alevilik-Bektaşilik Araştırmaları Dergisi’nde yayımlanan “Diyarbakırlı Âşık Niyazi’nin Hayatı, Sanatı ve Şiirlerinden Örnekler” adlı makalemizin gözden geçirilmiş ve genişletilmiş şeklidir. Söz konusu çalışmamız için bk. Bülent Akın, “Diyarbakırlı Âşık Niyazi’nin Hayatı, Sanatı ve Şiirlerinden Örnekler”. Alevi-lik-Bektaşilik Araştırmaları Dergisi, S. 2, 2010, 83-99.26 Bakacak (Seyithasan) Köyü. Diyarbakır’a 60 km, Bismil’e 6 km uzaklıkta bulunan bir Türkmen Alevi köyü. 1926 yılında yapılan idari bölünmede şark nahiyesinin merkezi olmuş Bismil buraya bağlanmıştır. 1927’de ise bugünkü Bismil ilçesi nahiye olmuştur.
28 Zâkirlik Geleneğinin Değişen Yaratım ve İcra Ortamı:
ZÂKİRLİKTEN AŞIKLIĞA AŞIK NİYAZİ
amacıyla başvurdukları bir sağaltma geleneğidir.27 Aynı zamanda yeni doğan çocuk yakasından geçtiği dedenin yol evladı olur. Yöre Alevilerinde bu tip durumlarda her ailenin kendi talibi olduğu de-deye başvurduğu ya da dedenin talibinin müşkülünü halletmek için çağırdığı görülür. Dolayısıyla bu ritüel, doğacak çocuğun hangi ocak dedesine ve ocağa bağlı olacağını belirlemekten ziyade, bağlı oldukları ocak ile bağlarını güçlendirmek ve devamlılığını sağlamak şeklinde işlevsel özelliklerinin olduğu görülür.
Niyazi anne karnındayken Demir ailesinin daha önce dün-yaya gelen tüm erkek çocuklarının doğduktan kısa bir süre sonra vefat ettiğini fark eden İmam Zeynel Abidin Ocağı dedelerinden Abbas Dede, aileden çocukları dünyaya geldiğinde yakasından ge-çirmesi için kendisinin yanına getirmelerini ister. Âşık Niyazi’nin Abbas dede tarafından yakadan geçirilmesinin öyküsü kısaca şöyle-dir: Niyazi henüz anne karnındayken Abbas Dede, Niyazi’nin anne ve babasını yanına çağırarak onlara, “Çocuğunuz doğunca bana ge-tirin. Çocuğunuzun hayatta kalması ve Cenabı Allah’ın ona hayırlı uzun ömür nasip etmesi için onu yakamdan geçireceğim. İnşallah ceddim ona himmet eder ve ölmez. Bu dünyada sizin, öbür dünyada benim evladım olur.” Ailesi ve köylüleri tarafından Âşık Niyazi’nin bu vesileyle hayatta kaldığına inanılır.
Niyazi’nin, ilerleyen yaşlarda bu olayın kendisine anlatılma-sının da etkisiyle, Abbas Dede’ye karşı bağlılığı ve inancı güçlenir. Genç yaşlardayken aynı köyden Gülizar adında bir kıza âşık olan Niyazi, bir gün Abbas Dede’nin kabrine giderek dua ve niyaz edip kendisine üç şey nasip etmesini ister. Bunlardan biri halk içinde çok sevilmek ve bilinmektir. İkincisi âşıklık, üçüncüsü ise Gülizar’dır. Niyazi, bu olaydan kısa bir süre sonra irticalen şiirler söylemeye başladığını ve âşıklık muradının hâsıl olduğunu fark eder. 27- Erkek çocuğu olmayan, çocukları ölü doğan ya da olup ölen aileler bağlı bulundukları dedeye giderek erkek çocuk niyaz eder ve doğacak çocuğu ona adak ederler. Ya da Âşık Niyazi örneğinde olduğu gibi dede tarafından fark edilen bu durumdaki aileler, dedenin isteği üzerine çocuklarını dünyaya geldiği anadan itibaren bir gün içerisinde dedeye götürürler. Dede, çocuğu yakadan geçirmek üzere hazırlar. Kendisi de yakasız bir gömlek giyer ve öncelikle çocuğu kucağına alarak üç defa İhlâs suresini okur. Ardından çocuğu Besmele çekerek annesinden dünyaya geliş yönüyle üç sefer yakasından geçirir. Çocuğun teni dedenin tenine temas eder. Çocuk her yakadan geçirildiğinde dede tarafından bir Ayete’l-kürsi okunur. Bu işlem tamamlandıktan sonra Fatiha suresi ve onun ardından da bir gülbenk ve duvaz imam okunur. Çocuğun bu ritüelin ardından hayatta kalacağına inanılır. Yakadan geçirme ritüeli hakkında ayrıntılı bilgi için bk. Bülent Akın, “Alevilikte “Yakadan Geçirme Ritüeli ve Âşık Niyazi Örneği”. Türk Kültürü ve Hacı Bektaş Velî Araştırma Dergisi, S. 60, 2011, 335-346.
29Bülent AKIN
1952 yılında Gülizar’la evlenen Âşık Niyazi, birçok işe müracaat ettikten sonra Karayollarına işçi olarak alınmış ve burada greyder operatörlüğüne kadar yükselmiştir. Çeşitli manevi sebepler-den ve arayışlardan dolayı 1968 yılında ailesiyle birlikte Bakacak köyünden Bismil’in Ulutürk köyüne göç eden Âşık Niyazi’nin şiir-lerini 1968 yılından itibaren damadı Cemal Özdemir yazmaya başla-mıştır. Nitekim âşığın bu yıla kadar yazmış olduğu şiirlerinin büyük bir kısmı kaybolmuştur.
Derviş oldum ilden ile
Göçe göçe yaşıyorum
Yuvası yok kuşlar gibi
Uça uça yaşıyorum
Âşıklığa çocukluktan hevesi olan Niyazi, ilkokul yıllarından itibaren Şah Hatayi, Pir Sultan Abdal, Seyyid Niazmoğlu, Kul Him-met, Viranî, Noksanî ve Yeminî gibi Alevi-Bektaşi inancına mensup şairlerin kitaplarını okuyarak ve cemlerde deyişlerini dinleyerek bü-yümüştür. Yine çocukluk ve gençlik yıllarında Kerem ile Aslı, Yusuf ile Züleyha, Tahir ile Zühre, Ferhat ile Şirin gibi halk hikâyeleri-ni kitaplardan okuyarak ve tanıştığı âşıklardan dinleyerek ezberle-miştir. Okuduğu âşık kitaplarının içerisinde onu en fazla etkileyen Karacaoğlan olmuştur. Âşıklığa başladığı yıllardan itibaren birçok muhabbet ve âşık meclisinde bulunan Niyazi, köyün yaşlılarından ve ailesinden aldığımız bilgilere göre, yöreye gelen âşıklardan Âşık Seyyahi, Davut Sulari, Ali Kızıltuğ, Meçhuli ve Vicdani ile karşılık-lı çalıp söylemiş ve bu âşıkları bizzat evinde ağırlamıştır. Bu âşık-lardan birçoğuyla karşılıklı atışmış olmasına rağmen bu atışmalar kayıt altına alınmadığından bugün elimizde bulunmamaktadır. Ta-nışıp görüşemediği âşıkların plaklarını, kasetlerini ya da kitaplarını satın alan Niyazi, böylelikle çağdaşı olan âşıkları takip etmeyi de ihmal etmemiştir.
1969 yılında Diyarbakır’ın Bismil ilçesine bağlı Türkmen-hacı köyünden Âşık Mah Turna, Âşık Niyazi’nin evine misafir ol-muş ve 15 gün kadar kalmıştır. Görme engelli olan Mah Turna, bu
30 Zâkirlik Geleneğinin Değişen Yaratım ve İcra Ortamı:
ZÂKİRLİKTEN AŞIKLIĞA AŞIK NİYAZİ
süre içerisinde Âşık Niyazi’den hece ölçüsünü öğrenmiş ve âşık olma yolunda ilk seyranına Âşık Niyazi vesilesiyle başlamıştır. 1988 yılına kadar Darlı (Ulutürk/Türkdarlı) köyünde kalan ve bu-rada geçirdiği yirmi yıl boyunca sayısız âşıkla tanışan Âşık Niyazi, 1988 yılında ailesiyle birlikte Diyarbakır merkeze yerleşmiş ve bu-rada da dört yıl kaldıktan sonra Mersin’e göç etmiştir. Yedisi kız üçü erkek olmak üzere toplam on çocuk sahibi olan âşık, 6 Şubat 2003 tarihinde Mersin’de vefat etmiştir.
Başımdan gelip geçeni
Yaza yaza ozan oldum
Göç eyledim ilden ile
Geze geze ozan oldum
……………………….
Her işim gitti tersine
Yüklendi göçüm Mersin’e
Şu kaderin cilvesine
Kıza kıza ozan oldum
2.2. Âşık Niyazi’nin Sanatı
2.2.1. Âşıklığı, Zâkirliği ve Yetiştiği Ortam
Âşık Niyazi, şiir yazmaya ve saz çalmaya genç yaşlarda ya-şadığı köydeki cem ritüellerinin ve irfanî muhabbet meclislerinin etkisiyle başlamıştır. Ailesinde saz çalan sadece Aşur adında bir da-yısı vardır. Köylüler tarafından sevilip sayılan, bilgili ve birikimli bir Alevi yol eri kabul edilen dayısı, yörede Âşık Aşur adıyla tanın-mıştır. Kendisine ait şiiri bulunmayan Âşık Aşur’a saz çaldığı, diğer âşıkların çok sayıda şiirini icra ettiği ve zâkirlik yaptığı için âşık denilmiştir. Niyazi’nin saz çalmaya başlamasındaki en önemli iki et-kenin dayısı Âşık Aşur ve yetiştiği Alevi cemleri ve irfanî muhabbet meclisleri olduğu muhakkaktır.
31Bülent AKIN
Niyazi, daha önce de belirttiğimiz gibi bağlı olduğu ocak dedesi Abbas Dede’den üç dilek dilemiş üçü de hâsıl olmuştur. Bun-lardan biri de âşıklıktır. Herhangi bir usta-çırak eğitimi görmeyen Niyazi, genç yaşlardan itibaren bazen diğer âşıklara ait bazen de kendi ürettiği deyişleri sazı eşliğinde icra etmeye başlamıştır.
Âşık Niyazi, bir ustanın yanında yetişmemiştir. Ama bu ek-sikliğini ilk aşamada katıldığı cemler ve diğer inanç merkezli ritüel-lerle ikinci aşamada ise bulabildiği tüm âşıkların ve halk şairlerinin kitaplarını okuyarak, çağdaşı olduğu âşıkların kaset ve plaklarını dinleyerek ve onların meclislerinde bulunup onlarla bilgi alış veri-şinde bulunarak gidermiştir. Alevi inancına mensup bir köyde do-ğup büyüyen Âşık Niyazi, çok küçük yaşlardan itibaren katılmaya başladığı cem ritüellerinde tanıştığı dedelerin, âşıkların ve zâkirlerin okudukları deyiş, duvaz imam, tevhit, semah, miraçlama, mersiye vb. gibi Alevi şiir geleneğin ait manzum metinlerin icrasından çok etkilenmiştir. Sayısız âşık, zâkir ve Alevi dedesiyle tanışıp onlarla birlikte cem ritüellerinde ve muhabbet meclislerinde bulunmuş bir anlamda herhangi bir ustadan alamadığı zâkirlik âşıklık eğitimini bu ortamlarda almıştır.
Birçok âşıkla tanışma fırsatı bulan Âşık Niyazi’yi yaşadığı yüzyılın saz şairleri içerisinde en çok Âşık Veysel ve Âşık Mahzunî Şerif etkilemiştir. Ayrıca Şah Hatayi, Kul Himmet, Pir Sultan Abdal, Seyyid Nizamoğlu, Fuzuli ve Seyyid Nesimi şiirlerini cem ritüel-lerinde şiirlerini dinleyip en çok etkilendiği diğer önemli şairlerdir. Söz konusu bu âşık ve şairler Niyazi’nin şiirlerindeki dil ve söyle-yişinden ziyade, onun ruh dünyasını etkilemiş ve Niyazi, zâkirlik ve âşıklık seyranında bir anlamda onlardan ve onların şiirlerinin icra edildiği cemlerden feyiz almıştır.
32 Zâkirlik Geleneğinin Değişen Yaratım ve İcra Ortamı:
ZÂKİRLİKTEN AŞIKLIĞA AŞIK NİYAZİ
Veysel Mahzunî’ye bakın
Bize bizden daha yakın
Sakın Dost Niyazi sakın
Düşme münkir deryasına
Köyden ayrılıp cem ritüellerinden ayrı kaldığı yıllardan iti-baren âşıklık yeteneğini, çeşitli ortamlarda tanıştığı âşık ve zâkirler-den dinlediği usta malı deyişlerle ve okuduğu kitaplarla her geçen gün daha da geliştirmeye çalışmıştır. Kendisine ait 350’den fazla deyiş yazmış, ustalardan derlediği birçok halk hikâyesini sazıyla sö-züyle köy kahvelerinde, âşık meclislerinde ve muhabbet ortamların-da halka sunarak sözlü geleneğe katkıda bulunmuştur. Nitekim bu-gün de Bakacak köyünde ve Bismil’in diğer Alevi köylerinde Âşık Niyazi’yi tanıyan ve dinleme fırsatı bulmuş olan birçok insan, onun sazıyla sözüyle anlattığı çeşitli halk hikâyelerinden ve irticalen şiir söyleme yeteneğinin çok güçlü olduğundan bahsetmektedir.
Âşık Niyazi’nin çalışmamızda yer verdiğimiz 208 şiirinin şekil ve içerik özelliklerini incelediğimizde zâkirlik geleneğinin yanı sıra, son dönem Alevi zâkirlerinin ve âşıklarının benimsediği sosyal, ideolojik ve diğer beşeri konuları işleyen şiir anlayışının et-kisini görmemiz mümkündür.
2.2.2. Şiirlerinin Şekil Özellikleri
Âşık Niyazi, şiirlerini hece vezninin (4+4) 8 ve (6+5 ya da 4+4+3) 11’li kalıplarıyla söylemiştir. 11’li heceyle söylediği şiirle-rinde nadir de olsa aynı kıta içerisinde zaman zaman farklı duraklar kullandığını görmemiz mümkündür.
Birkaç bayram / mezarıma / gelinir
Toprak çöker / zorca yerim / bilinir
Nüfus kütüğünden / adım silinir
Arasınlar var mı / bulacak beni
33Bülent AKIN
Genelde şiirlerini irticalen (doğaçlama) söyleyen âşıklar, eski dönemlerden beri hafif bir ses benzeşmesini uyak için yeterli saymışlardır.28 Nitekim bu, âşıklık geleneğinde çok sık rastlanan bir durumdur. Âşık Niyazi’nin şiirlerinde rediflere ve tek ses benzeşme-sine dayalı yarım uyak çeşidine çok sık rastlamamız, büyük ölçüde şiirlerinin çoğunluğunu irticalen söylemiş olmasından kaynaklan-maktadır.
Âşık Niyazi, şiirlerinde sade ve anlaşılır bir halk dili kullan-mıştır. Şiirlerinde tek tük rastladığımız Arapça ve Farsça kelime ve terkipler, çoğunlukla Alevi-Bektaşi inancıyla ilgili olmakla beraber halkın diline yerleşmiş sözcüklerdir.
Çün erdi mah-ı muharrem
Mümin olan kullar yasta
Süslü libas giyen olmaz
Kara giyer allar yasta
Şiirlerinde duygu ve düşüncelerini, sade ve ağdasız bir söy-leyişle dile getiren Niyazi, anlam derinliğine ve bütünlüğüne önem vermiştir. Şiirlerindeki bu anlam yoğunluğunun yanında çoğu za-man ahenk bütünlüğünü de yakaladığını görürüz:
Köşe-i mihnette kaldık yalınız
Bir kalemim bir defterim bir de ben
Ağladık yalınız güldük yalınız
Bir kalemim bir defterim bir de ben
2.2.3. Şiirlerinin İçerik Özellikleri
Âşık Niyazi, şiirlerinde aşk, sevgi, din, gurbet, ölüm, doğa, yoksulluk, ihtiyarlık ve çeşitli toplumsal konulara yer vermiştir. Bir-çok Alevi zâkir âşığında olduğu gibi onun şiirlerinde de inancının izlerini geniş ölçüde görürüz. Nitekim Alevi-Bektaşi inancında ve 28 Ensar Aslan, Türk Halk Edebiyatı. Ankara: Maya Akademi Yayın-Dağıtım, 2008, 103.
34 Zâkirlik Geleneğinin Değişen Yaratım ve İcra Ortamı:
ZÂKİRLİKTEN AŞIKLIĞA AŞIK NİYAZİ
edebiyatında yer alan özel ad ve kavramlara şiirlerinde konu farkı gözetmeksizin yer vermiştir.
2.2.3.1. Aşk ve Sevgi Konulu Şiirler
Âşık Niyazi, şiirlerinde aşkı daha ziyade mecaz yönüyle iş-lemiştir. Tasavvufi konuları işlediği şiirlerinde ise ilahi aşktan ziya-de Alevi erkânına ait hususlara yer vermeyi tercih etmiştir.
Mecaz aşkı konu edindiği şiirlerinde aşk derdinin dermanı-nın yalnız sevgilide arandığı görülür. Maşuktan başka kimsenin bu derde çare bulması mümkün değildir.
Tabip doktora varmasın
Yârdan yarası olanlar
Merhem bulamaz sormasın
Yârdan yarası olanlar
Aşk konulu şiirlerinde söyleyişini güçlü kılmak için sık sık halk hikâyesi kahramanlarına telmihte bulunduğunu görürüz. Ayrıca bu şiirlerinde halk kültürü unsurlarına ve halk edebiyatı motiflerine geniş bir yer vermiştir. Turna, gül, bülbül, ceylan, karga gibi motif-leri büyük çoğunlukla diğer saz şairlerinde de olduğu gibi benzetme unsuru olarak kullanmıştır.
Sen bize sevdirdin sohbeti sazı
Bülbül sesin sanki turna avazı
……………………………
Ferhat’ı dile düşürdün
Kerem’i küle düşürdün
Mecnun’u çöle düşürdün
Yaradan yârdan ayırma
35Bülent AKIN
Birçok âşıkta olduğu gibi Âşık Niyazi’nin de kimi zaman sevgilinin vefasızlığından kimi zaman da hasret ve firakından ya-kındığını görürüz.
Bir vefasız yâri sevdim
Hiç aklımdan çıkmaz oldu
Yüzün benden çevirmezken
Şimdi dönüp bakmaz oldu
Âşık Niyazi’nin şiirlerinde sevgiyi birçok yönüyle işlediğini görürüz. Bu anlamda annesi ve çocukları başta olmak üzere yakın-larının birçoğuna onlara olan sevgisini ifade eden şiirler yazmıştır. Ayrıca sevgiyi, insanı merkeze alarak Alevi inanç ve felsefesi para-lelinde işlediği şiirlerinin de geniş bir yer tuttuğunu görürüz.
Dost Niyazi pirden dolu
İçenler bilir bu yolu
İncitmedik bir tek kulu
Görgü bilgi sevgi ile
………………………..
İki dünyada servetim
Oğlum kızım torunlarım
Hiç olmasa da kıymetim
Oğlum kızım torunlarım
2.2.3.2. Din ve İnanç Konulu Şiirleri
Âşık Niyazi, din ve inanç konulu şiirlerinin tamamında Alevi inancını işlemiştir. Alevi inancına mensup bir ailenin çocuğu olması ve çocukluğundan itibaren cem ritüellerinin yapıldığı ortam-larda büyümesi bu durumun temel sebebidir.
Zâkirlik geleneği içerisinde yetişmiş olması sebebiyle şiir-lerinde Allah-Muhammed Ali, Ehlibeyt ve On iki İmam’a duyduğu
36 Zâkirlik Geleneğinin Değişen Yaratım ve İcra Ortamı:
ZÂKİRLİKTEN AŞIKLIĞA AŞIK NİYAZİ
muhabbete ve yol üzerine kurulu Alevi inancının temel ahlaki pren-siplerine genişçe yer vermiştir.
Ehlibeyt yoluna gireyim dersen
Edebi irfanı öğren öyle gel
Hak yoluna serim vereyim dersen
Âdem’de erkânı öğren öyle gel
Alevi inanç sisteminin temel ritüelleri olan cemler, aynı zamanda inanç mensuplarının bir araya geldiği, küskünlerin dâra çekilip barıştırıldığı ve manevi bakımdan önder konumdaki inanç erlerinin ilim, ahlak ve irfan anlamında toplumu aydınlattığı toplan-tılar olma özelliğini gösterirler. Cem ritüellerinde küskünler, cemi yöneten dede tarafından barıştırılıp, ilim ve irfan içerikli sohbetler edildikten sonra herkesin birbirinden rızalığı alınarak On iki hizmet adı verilen ritüel parçalarının sıralı bir biçimde uygulanmasıyla iba-det başlar ve devam eder. Âşık Niyazi’nin şiirlerinde cem ritüelini hemen her yönüyle dile getirdiğini görürüz.
Toplansın Güruh-u Naci
Orda herkes kardeş bacı
Her bir derdin var ilacı
Can da bizim cem de bizim
…………………
Toplanmışlar bütün canlar
Gelin görün cemimizi
Gerçeği gerçekler anlar
Gelin görün cemimizi
Kimi mürşit kimi talip
Hepisi haldaş müsahip
Ele bele dile sahip
Gelin görün cemimizi
37Bülent AKIN
Âşık Niyazi, Alevi inanç sistemi temel taşını oluşturan “Taliplik” kavramına şiirlerinde genişçe yer vermiştir.
Bak bülbülüm bu zarına
Âşık olmuş gülzarına
Talip olan hak darına
Durur Allah Allah deyi
Talip isen duy haberi
Ola gör Şahın Kamberi
Müslüm elinde teberi
Vurur Allah Allah deyi
…………………
Talib-i Hayderiz gelin müminler
Doğru Şah’a gider yolumuz bizim
Allah bir Muhammed Ali demişiz
Dönmeyiz bunlardan birimiz bizim
Alevi inancında çok önemli yeri olan insan, insan sevgisi ve insanlık kavramları hemen tüm Alevi zâkir âşıklarında olduğu gibi Âşık Niyazi’nin şiirlerinde de çok sık rastladığımız unsurlardır.
Böyle emreylemiş bize dinimiz
İnsanlığa değer verenlerdeniz
Kendi düşmanımız kendi kinimiz
Hatayı özünde görenlerdeniz
Kerbelâ vakasını konu edinen maktel ve mersiyeler, Ale-vi-Bektaşi edebiyatı ve zâkirlik geleneği içerisinde çok geniş bir yere sahiptir. Hz. Hüseyin’in yetmiş iki yakınıyla birlikte Kerbelâ çölünde şehit edilmesi bütün Alevi zâkirlerinin şiirlerine konu ol-muştur. Âşık Niyazi de Kerbelâ’da Hz. Hüseyin’in şehit edilmesin-den duyduğu acıyı çeşitli şiirlerinde dile getirmiştir:
38 Zâkirlik Geleneğinin Değişen Yaratım ve İcra Ortamı:
ZÂKİRLİKTEN AŞIKLIĞA AŞIK NİYAZİ
Muhammed Ali’nin tertemiz soyu
Benzer dedesine cemali huyu
Boz bulanık akar Fırat’ın suyu
Kerbelâ’da Şah Hüseyin aşkına
Mah-ı Muharrem’de acılı günler
Makteller okunur talipler dinler
Gözü yaşlı feryat eder müminler
Kerbelâ’da Şah Hüseyin aşkına
2.2.3.3. Gurbet Konulu Şiirler
Âşık Niyazi’nin şiirlerinde yer verdiği konulardan biri de gurbet ve sıla hasretidir. Ailesinden, çocuklarından ve sevdiklerinden uzak düşmenin verdiği hasret ve firakı gurbet şiirlerinde buluruz.
Eğer olsa idi dizimde takat
Koşarak yavruma gelmek isterdim
Sanma ki unuttum saniye saat
Uçarak yavruma gelmek isterdim
…………………………
Yaşlı gözüm bakar gurbet yoluna
Hadır bayram geldi sen de gel yavrum
Ya Rab gurbet cefa oldu kuluna
Hadır bayram geldi sen de gel yavrum
Gurbet elde garip olmanın zorluğunu ve acısını şiirlerinde duygulu bir söyleyişle ifade ettiğini görürüz. Bunda kendisinin de
39Bülent AKIN
uzun süre gurbette kalmasının etkisi vardır. Nitekim gurbette garibin halini tasvir ettiği bir şiirinde yaşanmışlık ilk duyuşta hissedilir.
Gittim gezdim gördüm gurbet elleri
Halin arz edeyim size garibin
Dinleyince âşıkların sazını
Bir derdi çıkıyor yüze garibin
Yine bir gurbet şiirinde günümüzde giderek kullanımı azal-maya başlayan ve yerini telefon, internet gibi teknolojik haberleş-me araçlarına bırakan mektubun hazından bahseder. Ona göre bu iletişim araçları mektup kadar tatmin edici ve duyguları yansıtacak nitelikte değildir.
Arttı dertlerim bitmedi
Bu mektubu yazdım sana
Tel ve telefon yetmedi
Bu mektubu yazdım sana
2.2.3.4. Toplumsal Konulu Şiirler
Âşık Niyazi şiirlerinde toplumsal konulara çok geniş bir yer vermiştir. Bu şiirlerinin büyük bir çoğunluğunda da insanlara onları doğru ve güzel olana yönlendirmek amacıyla bir mesaj verme kay-gısı taşıdığını görürüz.
İnsanlığın madalyası
Biri akıl biri vicdan
Kuluna vermiş Huda’sı
Biri akıl biri vicdan
40 Zâkirlik Geleneğinin Değişen Yaratım ve İcra Ortamı:
ZÂKİRLİKTEN AŞIKLIĞA AŞIK NİYAZİ
Son dönem Alevi zâkir âşıklarının çoğunda olduğu gibi bil-hassa adaletsizlikten yakınma, ezilmişlik, işsizlik ve yoksulluk gibi toplumun önemli yaralarını dile getirdiği şiirleri çoğunluktadır.
Bu yaşamın her dalında
Emeklinin emeği var
Yürürken asfalt yolunda
Emeklinin emeği var
………………………..
Aldığım maaşım yetmez kiraya
Ondan sonra borçlu girer sıraya
Adalet nerede gidem oraya
Hakkım varsa alacağım nerede
“Zengin olmak için” adlı şiirinde toplumdaki çarpıklıkları, haksızlıkları nükteli bir biçimde dile getirmiştir:
Tamah nekes bu sözümü
Tutsun zengin olmak için
Merhameti bir kenara
Atsın zengin olmak için
Gazeteye versin ilan
Uydursun her türlü yalan
Devlet millet malın talan
Etsin zengin olmak için
Toplumsal şiirleri içerisinde dikkat çekenlerden birisi de köylü kadınlarının çektiği sıkıntıları dile getirdiği şiiridir.
41Bülent AKIN
İçtiği ayran çorbası
Kırk bir yamalı bohçası
Dövülüp sövülmek cabası
Köyde köylü kadınları
İnsana yapılan her türlü zulüm ve haksızlığın karşısında olan Âşık Niyazi, insan incitmeyi en büyük günah olarak tanımlar. Nitekim 1993 yılında Sivas’ta 37 kişinin kaldıkları otelde yakılma-larından duyduğu üzüntüyü dile getirdiği şiirlerinden birin de bunun İslam dini adına yapılamayacağını ve İslam’ı lekeleyeceğini ifade etmiştir.
İslamlık adına yapılmaz bunlar
Benzin gibi yandı dökülen kanlar
Gerçekler yolunda can veren canlar
Size bu zulümler Mervan mirası
2.2.3.5. Diğer Şiirler
Âşık Niyazi’nin şiirlerinde ayrıca ölüm başta olmak üzere ihtiyarlık, yakınma ve doğa konularını işlediğini görürüz. Bilhassa ölüm konusuna birçok şiirinde rastlarız.
Her gün haber salar ölüm meleği
Hakkım var diyenler helal eylesin
Ben naçizin temennisi dileği
Hakkım var diyenler helal eylesin
……………………………
Bir kaç bayram mezarıma gelinir
Toprak çöker zorca yerim bilinir
Nüfus kütüğünden adım silinir
Arasınlar var mı bulacak beni
42 Zâkirlik Geleneğinin Değişen Yaratım ve İcra Ortamı:
ZÂKİRLİKTEN AŞIKLIĞA AŞIK NİYAZİ
Âşık Niyazi’nin doğayı konu edindiği iki şiiri vardır. Fa-kat farklı konuları işlediği şiirlerinde tabiatla ilgili birçok unsura yer verdiğini görürüz.
Burcu burcu gül çiçeği kokuyor
Her kuş öz dilinde şiir okuyor
Deresinden berrak sular akıyor
Güzel yurdum ormanıyla güzeldir
Kişileri konu edinen şiirlerine fazla rastlayamadığımız Âşık Niyazi’nin, bu konuda sadece çağımızın önemli saz şairlerinden Âşık Mahzuni Şerif’in vefatından duyduğu üzüntüyü dile getiren bir şiiri vardır:
Acı haber bize geldi Köln’den
Sevenlerini görmeden göçtün
Aile efrada Ana Vatan’dan
Hiçbirine haber vermeden göçtün
………………………
Sen bize sevdirdin sohbeti sazı
Bülbül sesin sanki turna avazı
Mahzuni der gezer ağlar Niyazi
Akan gözyaşlarım silmeden göçtün
2.3. Hikâyeciliği
Âşık Niyazi, henüz ilkokul çağlarındayken âşıklığa merak sarmıştır. Bu merakının oluşmasında cemler ve irfanî muhabbet meclislerinin yanı sıra, çocukluğundan itibaren çeşitli âşıklardan dinlediği ve kitaplardan okuduğu halk hikâyelerinin etkisi dikkate değerdir. Özellikle gençlik yıllarında okuduğu başta Karacaoğlan hikâyesi olmak üzere Şah İsmail, Ferhat ile Şirin ve Âşık Kerem hikâyeleri onu derinden etkilemiştir.
43Bülent AKIN
Âşık Niyazi’nin hikâyeciliğinde Diyarbakır yöresi Alevi ocakları arasında gerçekleştirilen cemlerdedeki hizmetlerden “Mü-nakıplık Hizmeti”nin önemli rolü vardır. Münakıp, cem ritüellerinde Ebu Müslim Şah-ı Teberdâr, Battal Gazi Destanı, Yeminî’nin Fa-ziletnâmesi, Divan-ı Nesimi, Fuzuli’nin Hadikatü’s-süada’sı gibi eserleri okuyan hizmet sahibine verilen addır. Genelde bu hizmeti zâkirler üstlenirler. Âşık Niyazi’nin hikâye anlatma geleneği ile ilk tanışması bu ortamlarda zâkir ve münakıpların okuduğu ve anlattığı manzum ve nesir karışık dinî menkıbe ve destanlarla olmuştur. Âşık Niyazi’nin bu cemlerde öğrendiği menkıbevi anlatmaların ve dinî karakterdeki destanî anlatmaların başında Kesikbaş Hikâyesi, Hay-ber Kalesi Cengi (Cenknâme), Ebu Müslim Şah-ı Teberdâr (Kıssa-ı Ebû Müslim/Ebû Müslim-nâme) ve Battal Gazi Destanı gelmektedir.
Diğer taraftan, genç yaşlardan itibaren tanıştığı çeşitli âşık-lardan da dinlediği bu hikâyelerin çoğunu ezberleyen Âşık Niya-zi, köy kahvelerinde, muhabbet ve âşık meclislerinde öğrendiği bu hikâyeleri sazıyla ve sözüyle insanlara anlatmıştır. Âşık Niyazi’nin anlattığı halk hikâyeleri, çeşitli kitaplardan okuduğu ya da âşıklar-dan dinleyip öğrendikleriyle sınırlıdır. Âşığın sazı eşliğinde anlattığı halk hikâyeleri şunlardır:
1. Karacaoğlan Hikâyesi
2. Şah İsmail Hikâyesi
3. Köroğlu Hikâyesi
4. Âşık Kerem Hikâyesi (Kerem ile Aslı)
5. Ferhat ile Şirin
6. Tahir ile Zühre
7. Yusuf ile Züleyha
8. Leyla ile Mecnun
9. Arzu ile Kamber
44 Zâkirlik Geleneğinin Değişen Yaratım ve İcra Ortamı:
ZÂKİRLİKTEN AŞIKLIĞA AŞIK NİYAZİ
2.4. Zâkirlik Geleneğinin İcra Ortamının Değişimi ve Âşık Niyazi
Âşık Niyazi’nin gençlik yıllarının bir Alevi Türkmen kö-yünde geçmesi, geleneksel cem ritüellerine ve irfanî muhabbet mec-lislerine katılmasını ve bu ortamlarda yetişmesini sağlamıştır. Âşık Niyazi’nin şiir anlayışı doğrudan bu ortamlarda icra edilen deyiş, düvaz imam, tevhit, mersiye vb. gibi şiir türlerinin etkisi altında şe-killenmiştir. Aşağıda yer verdiğimiz cemlerde ve diğer inanç mer-kezli ritüeller sırasında icra edilen düvaz imamı bu durumun en be-lirgin örneklerindendir.
İmamı Hasan’ın zehirin yuttuk
Hüseyni Kerbelâ derdine battık
İmam Zeynel ile zindanda yatık
Muhammed Bâkır’dır pirimiz bizim
İmamı Cafer’den öğrendim yolu
Musa-yı Kazım’dan içmişim dolu
Nesimî gibi olduk doğru bir kulu
Meğerki yüzülse derimiz bizim
Horasan elinde Şah İmam Rıza
Taki ile Naki yardım et bize
Hasan’ü’l Askeri car kaldı size
Her daim çağırır dilimiz bizim
Mervan oğlu gine haddini aştı
Mehdi sahip zaman günü yaklaştı
Hû deyip de Âşık Niyazi coştu
Açar zemheride gülümüz bizim
45Bülent AKIN
Diyarbakır yöresi Alevi ocakları arasında, usta-çırak ilişkisi çerçevesinde gelişen ve kahvehaneler ve âşık meclislerinde icra orta-mı bulan bir âşıklık geleneğinden söz etmek mümkün değildir. Âşık-lık geleneğinin yaratım, aktarım ve icra ortamı cem ritüelleri ve irfanî muhabbet meclisleridir. Dolayısıyla bu ortamlarda âşıktan ziyade zâkir yetişmekte ve zâkirlik geleneği âşıklığa göre topluluk arasında daha makbul ve yaygın bir gelenek olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu ortam-larda yetişen zâkirler arasında yaratma kabiliyeti olanlar olduğu gibi, bu yeteneğe sahip olmayıp yalnızca sazı ve sözüyle geleneğin aktarımını sağlayanlar da mevcuttur. Âşık Niyazi de daha önceden de belirttiğimiz gibi herhangi bir ustanın elinde yetişmemiş, bulunduğu çevredeki cem ritüellerindeki zâkirlik geleneğinin içerisinden yetişmiştir. Alevi inancı ve cem ritüelleri bağlamında yaratım ve icralarla zâkirlik geleneği içeri-sinde yetişen Âşık Niyazi, daha sonraları bulunduğu yöredeki cemlerin ve diğer ritüellerin icrasının azalması ve itibarını yitirmesi ile âşıklık geleneği kurallarını öğrenmeye başlamış ve çok sayıda âşıkla tanışarak ve aynı ortamı paylaşarak bu gelenek içerisinde edebî yaratımlarına de-vam etmiştir.
Daha önce de belirttiğimiz gibi 1950 sonrası, kent merkezlerine göç eden Alevi zâkirlerin ve âşıkların yeni ideolojilerle ve düşüncelerle tanıştığı yıllar olmuştur. Şiirlerini yeni tanıştıkları bu ideoloji ve fikirler bağlamında üretmeye ve icra etmeye başlayan bu kuşak Alevi zâkir ve âşıkları, kısa bir süre içerisinde plaklar yapmaya ve çeşitli organizas-yonlarda konserler vermeye başlamışlardır. Aynı zamanda il il ve köy köy dolaşmaya da devam eden bu âşıklar, kent ortamına uzak kalan âşık ve zâkirlerin de şiir üretimini ve icrasını etkilemişlerdir. Âşık Niyazi’nin de bu dönemin en önde gelen Alevi inancına mensup âşıkları olan Davut Sulari, Mahzuni Şerif, Âşık Daimi ve Ali Kızıltuğ gibi önemli isimlerle tanışması ve onlardan etkilenmesi kaçınılmaz olmuştur. Yaşadığı yörede eski geleneksel cemlerin ve diğer ritüellerin gerçekleştirilmemesi Âşık Niyazi’nin şiirlerinin âşık meclislerinde, sohbet toplantılarında ve köy kahvehanelerinde icra etmesine ve yaratımına bu bağlamda devam et-mesine yol açmıştır. Nitekim kırk yaşına doğru köyündeki eski cemleri ve muhabbet meclislerini bulamayarak kente göç eden Âşık Niyazi’nin yaratım ve icra ortamı tamamen değişikliğe uğramıştır.
46 Zâkirlik Geleneğinin Değişen Yaratım ve İcra Ortamı:
ZÂKİRLİKTEN AŞIKLIĞA AŞIK NİYAZİ
Bu dönemden itibaren Âşık Niyazi’nin şiirlerinde, sosyal meseleleri önceki yıllara oranla daha çok dikkate alan, sahip olduğu dünya görüşünü konu edinen ve toplumsal sorunları ve aksaklıkları eleştiren bir içerik ile karşılaşırız. Tabii ki köyünden ve sevdiklerin-den ayrılması bir taraftan da şiirlerinde gurbet temasının ön plana çıkmasına da yol açmıştır. Cem ritüelleri ve hizmetler bağlamında gerçekleştirilen üretim ve icralar artık yerini yeni kentli yaşam tar-zında evlerde, etkinliklerde ya da çeşitli muhabbet meclislerinde gerçekleşen icralara bırakmıştır. Dolayısıyla önceleri ürettiği ritüele yönelik deyiş, düvaz imam, tevhit, mersiye vb. gibi şiir türleri ye-rine, yukarıda sözünü ettiğimiz içeriklerden oluşan koşma tarzında şiirler üretmeye ve icra etmeye başlamıştır.
Diğer taraftan, çağdaşı olan diğer Alevi âşık ve zâkirler gibi, Alevi inancına mensup olup da yola/erkâna bağlı olmayan ve bu-nun gereklerini yerine getirmeyen ya da Aleviliği çeşitli ideoloji ve siyasi düşünceleri üzerinde yorumlayan ve eleştiren Alevi inancına mensup bireyleri de şiirlerinde eleştirmekten ve uyarmaktan geri durmamıştır.
Hakikatin kervanında
Mürşide uyana sözüm
Dinlemezsen ben bağırmam
Sesimi duyana sözüm
Aradık bulunmaz sadık
Herkese dost dedik kaldık
Hangi pirden öğüt aldık
Kalmadı erkâna sözüm
Şiirlerinden zâkirliğin değişen yaratım ve icra ortamının farkında olduğunu ve bu durumdan rahatsız olduğunu anladığımız Âşık Niyazi, aşağıda yer verdiğimiz dörtlüğünde değişen şartları ve yeni icra ortamının durumunu adeta özetlemiştir.
47Bülent AKIN
Herkes çıkarına ip ucu tutmuş
Gaflet gelip muhipleri uyutmuş
Mümin müslüm ibadeti unutmuş
İltifat sinema bardadır şimdi
Alevi inancına mensup âşıkların ve zâkirlerin şiirlerinde toplumsal, siyasi ve beşeri konular içerikli şiirler üretmeleri elbette 20. yüzyılın ikinci yarısında ortaya çıkan bir durum değildir. Ancak, 20. yüzyılın ikinci yarısından itibaren zâkirler ve âşıklar tarafından bu konuların ele alınış tarzı geleneksel bağlamından farklı olmuştur. Alevi inancına ait olmayan ve inanç mensuplarının sonradan tanış-tıkları yeni birtakım siyasi ve sosyal ideoloji ve fikirlerin Alevi zâ-kirlerin şiirlerine konu edinilmesi yeni bir durum olarak karşımıza çıkmıştır. Geleneksel yapı içerisinde üretilen toplumsal ve beşeri konular içerikli şiirlerin taşıdıkları kaygının temelinde geleneğin korunması, aktarımı ve aslına uygun güncellenmesi varken, son ya-rım asrı aşkın bir zamandır bu kaygı, değişen ortamla birlikte yeri-ni bir önceki bölümde (I. Bölüm) ayrıntılı olarak sözünü ettiğimiz birtakım yeni kaygılara bırakmıştır. Buna bağlı olarak bu dönemin âşık ve zâkirleri üretimlerinde ritüelin ve yolun devamlılığı ya da güncellenmesi kaygısını taşımamışlardır. Bu durum zâkir ve âşıkları rahatsız etse de bu dönem âşıklarının büyük çoğunluğu ritüel bağla-mında şiir üretmek yerine, değişen koşulların ve oluşan yeni icra or-tamını eleştirmeye yönelik şiirler üretmeye başlamışlardır. Yukarıda verdiğimiz dörtlüğünde de olduğu gibi, Âşık Niyazi de çok sayıda şiirinde mevcut durumu bu bakış açısıyla işlemiştir. Zâkirlik gelene-ğinin cem ritüelleri ve irfanî muhabbet meclisleri ortamında yetişen Âşık Niyazi, çağdaşı zâkir ve âşıklar gibi her geçen gün zâkirlik geleneğinden uzaklaşmış, üretimini ve aktarımını âşıklık geleneği merkezli gerçekleştirmeye devam etmiştir.
Çocukluk yıllarından itibaren cem ritüelleri ve irfanî mu-habbet meclislerinde yetişen ve bu ortamdaki zâkirlik geleneği ile birebir muhatap olma şansını yakalayan Âşık Niyazi, son 1950’li yıllardan sonraki tüm Alevi âşıklar gibi, bu ortamlara yönelik şi-
48 Zâkirlik Geleneğinin Değişen Yaratım ve İcra Ortamı:
ZÂKİRLİKTEN AŞIKLIĞA AŞIK NİYAZİ
irler üretmekten ziyade, sosyal mesaj içerikli, toplumsal olayları kaygı edinen ve bu bağlamda gördüğü çarpıklıkları, adaletsizlikleri ve daha birçok olumsuzluğu dile getiren şiirler üretmiştir. Şiirleri çağdaşı olduğu diğer Alevi âşıklar gibi beşeri, ideolojik ve sosyal konular etrafında şekillenmiştir. Çocukluk ve gençlik yıllarında cem ritüellerinde ve zâkirlik geleneği içerisinde yetişen Âşık Niyazi’nin şiirlerinin içeriğinin ve üretim amacının bu geleneksel ortam bağla-mında olmamasının temel sebebi, Alevi ritüellerinin ve bu ritüellere bağlı yapıların tamamının değişime uğramasıyla ilgilidir. Değişen icra ve yaratım ortamı şiirlerin doğrudan konularını ve verdiği me-sajları da değiştirmiştir. Göçle geldiği kent ortamında geleneksel cem ortamını bulamayan diğer zâkir ve âşıklar gibi, Âşık Niyazi de şiirlerini oluşan yeni ortam bağlamında üretmeye ve icra etmeye de-vam etmiştir. Ancak bir taraftan da değişen şartların ve yeni oluşan yaratım ve icra ortamının farkında olan Âşık Niyazi, şiirlerinde bu ortamın eleştirisini yaparken bir yandan da eski geleneksel cemlere ve irfanî muhabbet meclislerine olan özlemini dile getirmekten geri durmamıştır.
Bülent AKIN
III. BÖLÜM
ŞİİRLER
3.1. Beş Heceliler
1- Diyelim Allah
İstersen dirlik Âlemde erlikOlalım birlik Diyelim Allah
Kırımızı gülle Sefil bülbülleTatlı bir dille Diyelim Allah
Haklar hak olsun İman çok olsunVücut pâk olsun Diyelim Allah
Tembel durulmaz Böyle varılmazDiyen yorulmaz Diyelim Allah
49
50 Zâkirlik Geleneğinin Değişen Yaratım ve İcra Ortamı:
ZÂKİRLİKTEN AŞIKLIĞA AŞIK NİYAZİ
Varsa itikat Hakk’a sadakatHer gün her saat Diyelim Allah
Ne güzel adı Verir muradıBal gibi tadı Diyelim Allah
Niyazi kulun Kalbinde bulunUmmana dalın Diyelim Allah
2-Cahil
Hey yola gelmezSağ solu görmezBoş dolu bilmezMünafık cahil
Boştur dediğinHaram yediğinBulursun dengin Münafık cahil
Fitne oyuncuNefse uyucuFakir soyucuMünafık cahil
Bülent AKIN 51
Karadır yüzün Yalandır sözünKör ölmüş gözünMünafık cahil
Mervan dölüsünÇok sürünürsünSonra ölürsünMünafık cahil
Bunu kim yazdıYazana kızdıDaha çok azdıMünafık cahil
Niyazi’yi gördünİt olup ürdünYurdundan sürdünMünafık cahil
3-Gurbet Elinde
Sılamı özledim Gurbet elindeYılları gözledimGurbet elinde
Tuzağa tuttu Nutkum kuruttuDostlar unuttu Gurbet elinde
52 Zâkirlik Geleneğinin Değişen Yaratım ve İcra Ortamı:
ZÂKİRLİKTEN AŞIKLIĞA AŞIK NİYAZİ
Yıldım dadından Her gün yâdındanKorktum adından Gurbet elinde
Gülmüyor yüzüm Yaşlıdır gözümDuymazsın sözüm Gurbet elinde
Günüm yıl ettin Kaddim dal ettinDilim lal ettin Gurbet elinde
Adın gurbettir Yolların settirÇekilmez derttir Gurbet elinde
N’etsin Niyazi Alnında yazıÇok gibi azı Gurbet elinde
Bülent AKIN 53
3.2. Sekiz Heceliler
4- Ne idim Ne Oldum
Kendi kendime sorarım Ne idim ne oldum şimdiBen beni bende ararımNe idim ne oldum şimdi
Mürşit rehber pirim vardıDost ceminde yerim vardıHak yolunda serim vardıNe idim ne oldum şimdi
Toplanırdı oğlum kızımDilde meyim elde sazımSohbet dolu bahar yazımNe idim ne oldum şimdi
Kendimce bir halim vardıTutunacak dalım vardıParam mülküm malım vardıNe idim ne oldum şimdi
Derdi verdin demem yeterÖlüm gelir hepsi biterDost Niyazi yandı tüterNe idim ne oldum şimdiAslıma kavuştum şimdi
54 Zâkirlik Geleneğinin Değişen Yaratım ve İcra Ortamı:
ZÂKİRLİKTEN AŞIKLIĞA AŞIK NİYAZİ
5- Ceme Gidelim
Hakikatin kervanındaCanları cemde göreydimUlu pirin divanındaCanları cemde göreydim
Zakir elinde saz ilePirim gülbeng duvaz ileTalip olan niyaz ileCanları cemde göreydim
Herkes birbirinden razıEylerken hakka niyazıAra sıra bazı bazıCanları cemde göreydim
Düşkünler tutulmuş daraMüşküllere olsun çaraErişmek için Hünkâr’aCanları cemde göreydim
Dost Niyazi’nin yoluKutsaldır içtiği doluİlim irfan okuluCanları cemde göreydim
Bülent AKIN 55
6- Ayrı
Uyma münafığa kardeşSeni kılar dinden ayrıNefs dediğin yanar ateş Seni kılar senden ayrı
Sözünde sen olma naşıYükün gevher eyle taşıBulduysan kâmil yoldaşıSakın gezme ondan ayrı
Hakka meyil katman lazımBenliğini atman lazımBu öğüdü tutman lazımÇok sözüm var bundan ayrı
Kul Niyazi bu kararı Kılan çeker mi zararıBu dünyanın günahkârıAcep var mı benden ayrı
56 Zâkirlik Geleneğinin Değişen Yaratım ve İcra Ortamı:
ZÂKİRLİKTEN AŞIKLIĞA AŞIK NİYAZİ
7- Can da Bizim Cem de Bizim
Bilelim yol ulusunuİçelim pir dolusunuSoralım hak sorusunuCan da bizim cem de bizim
Toplansın Güruh-u NaciOrda herkes kardeş bacıHer bir derdin var ilacıCan da bizim cem de bizim
Der Niyazi bir olalımHalka namazı kılalımPirin duasın alalımCan da bizim cem de bizim
8- Ceme Giderim
Cem evidir canlar yoluCem olur ceme giderimPir elinden içtim doluCem olur ceme giderim
Canım başım varım ileEşim dostum yârim ileOğlum kızım karım ileCem olur ceme giderim
Nasıl gitmem ben bu yolaOrdadır Şah-ı KerbelâBeni eyledi müptela
Bülent AKIN 57
Cem olur ceme giderimDost Niyazi dostun nerdeSalmış seni dertten derdeÖzüm darda yüzüm yerde Cem olur ceme giderim
9- Kolay mıdır Hakkı Bilmek
Bu yolun yolcusu canlarKinden kibirden arıdırRiya ile yol güdenlerMervan Yezid’in yârıdır
Kolay mıdır hakkı bilmekYolunda can verip ölmekBu birliği dörde bölmekMalum kimlerin kârıdır
Sevdik saydık ulumuzuİçtik pirden dolumuzuHor görenler yolumuzuAklı vicdanı yârıdır
Niyazi şahın kamberiOlsun herkesin haberiHam softa ezelden beriGerçeklerin inkârıdır
Düşme Münkir DeryasınaGelin canlar biz girelimDervişlerin dünyasınaDili döner teli söyler
58 Zâkirlik Geleneğinin Değişen Yaratım ve İcra Ortamı:
ZÂKİRLİKTEN AŞIKLIĞA AŞIK NİYAZİ
10- Düşmüş aşkın sevdasına
Mülayim tatlıdır huyuGözyaşları Kevser suyuSoyu Ehlibeyt’in soyuNur katılmış mayasına
Sanki meyve dolu daldırÇiçekten aldığı baldırGiydiği hırkadır şaldırBakmaz giyim modasına
Gittiği ilim yoludurGöğsü imanla doludurHakk’ın sevgili kuludurDinle bir bak sedasına
Veysel Mahzuni’ye bakınBizden bize daha yakınSakın Dost Niyazi sakınDüşme münkir deryasına
Bülent AKIN 59
11- Gelin Görün Cemimizi
Toplanmışlar bütün canlarGelin görün cemimiziGerçeği gerçekler anlarGelin görün cemimizi
Kimi mürşit kimi talipHepsi haldaş ve musahipEle bele dile sahipGelin görün cemimizi
Davası hakkın davasıKavgası hakkın kavgasıİlim ve irfan yuvasıGelin görün cemimizi
Dergâh Hünkâr’ın dergâhıSemah kırkların semahıYalnız kalemdir silahıGelin görün cemimizi
Hakk’ın dolusun içenlerİçip kendinden geçenlerDaim doğruyu seçenlerGelin görün cemimizi
Ozanları çalar sazıSesleri turna avazıDavet eder Dost NiyazıGelin görün cemimizi
60 Zâkirlik Geleneğinin Değişen Yaratım ve İcra Ortamı:
ZÂKİRLİKTEN AŞIKLIĞA AŞIK NİYAZİ
12- Eyvah Eyvah
Hayal oldu elim yurdumEyvah eyvah ellerimeGözlerimden akar durmazEyvah eyvah sellerime
Saf idim ki sana kandımSeni ben benimdir sandımMeğerki boşuna yandımEyvah eyvah küllerime
Dediler tabip gelecek Yaram içte kim bilecekÖlene dek söyleyecekEyvah eyvah dillerime
Ne olduysa bana olduAğyarlar sefayı bulduDeremedim erken solduEyvah eyvah güllerime
Kul Niyazi ölmez olduAğlayıp da gülmez olduSazım düzen tutmaz olduEyvah eyvah tellerime
Bülent AKIN 61
13- Zengin Olmak İçin-1
Temah nekes bu sözümüTutsun zengin olmak içinMerhameti bir kenaraAtsın zengin olmak için
Gazeteye versin ilânUydursun her türlü yalanDevlet millet malı talanEtsin zengin olmak için
Nerde bir saf varsa bulsunOnunla arkadaş olsunİster ise üryan kalsınYolsun zengin olmak için
Eğer var ise maaşıVermesin bacı kardaşıSattığı pirince taşıKatsın zengin olmak için
Dost Niyazi herkes duysun Akıllar vicdana uysunYetmez ise kefen soysunSatsın zengin olmak için
62 Zâkirlik Geleneğinin Değişen Yaratım ve İcra Ortamı:
ZÂKİRLİKTEN AŞIKLIĞA AŞIK NİYAZİ
14- Zengin Olmak İçin-2
Nasihatim vardır sizeUyun zengin olmak içinFakir yoksul dinlemeyinSoyun zengin olmak için
Bire alın beşe satınPirince kum süte su katınBir beş bin yalan atınSayın zengin olmak için
Gerçeğin gerçek özünüDese dinleme sözünüDost Niyazi’nin gözünüOyun zengin olmak için
15- Etmedin mi
Benim ile garezin neAğyara kul etmedin miKurutmadın gözüm yaşıDaima sel etmedin mi
Ezel hatır soranlarımOlmuşlar ok vuranlarımHani dostum yaranlarımHepsini el etmedin mi
Bülent AKIN 63
Münafığın oğlu hayınCahillikten almış payınBulamadın bir kolayınGurbeti yol etmedin mi
Çektiğim kadar çektirdinYarama tuzu ektirdinİki dudağım diktirdinDilimi lal etmedin mi
Kul Niyazi derki coştumHalden bilmeze konuştumAfyon mu içtim uyuştumKaddimi dal etmedin mi
16- Kimse Bilmez El Ne Bilsin
Zalim münafık elindenYıldığımı el ne bilsinTek başıma bir kenarda Kaldığımı el ne bilsin
Kavmim gözüm oya oyaYaşamadım doya doyaKilimin dört ucun suyaSaldığımı el ne bilsin
Kim duyarsa avazımıOkuyorum duvazımıÖlmeden öz namazımıKıldığımı el ne bilsin
64 Zâkirlik Geleneğinin Değişen Yaratım ve İcra Ortamı:
ZÂKİRLİKTEN AŞIKLIĞA AŞIK NİYAZİ
Söylemesi budur bizdenBilip bilmemesi sizdenÖğüdü terbiyesizdenAldığımı el ne bilsin
Kuluna kuldur NiyazıBeşerdir şaşıyor bazıDerdim için ben bu sazıÇaldığımı el ne bilsin
17- Köyde Köylü Kadınları
Dinleyin nasıldır beylerKöyde köylü kadınlarıÇocuk doğar ninni söylerKöyde köylü kadınları
İçtiği ayran çorbasıKırk bir yamalı bohçasıDövülüp sövülmek cabasıKöyde köylü kadınları
Erkenden hamur yoğururEbesiz çocuk doğururÇift sürer harman savururKöyde köylü kadınları
Hem babası alır başlıkÖmründe görmemiş harçlıkBuğday döver eyler aşlıkKöyde köylü kadınları
Bülent AKIN 65
Koca çağırınca koşarÇünkü boş ol dese boşarDost Niyazi böyle yaşarKöyde köylü kadınları
18- Ama Neden
Kimseye kem sözümüz yokDarıldılar ama nedenGece gündüz benim içinYoruldular ama neden
Çok severim milletimiPek bildiler kıymetimiAldılar yol biletimiAyrıldılar ama neden
Gine herkes yârımızdırDostu sevmek kârımızdırİyi niyet varımızdırSoğudular ama neden
Karşılıklı bunca hürmetSaygı sevgi değer kıymetSabah kadar muhabbetKırıldılar ama neden
Niyazi’yim sözüm çoktuBenim sözüm bana oktuHani benlik senlik yoktuKayrıldılar ama neden
66 Zâkirlik Geleneğinin Değişen Yaratım ve İcra Ortamı:
ZÂKİRLİKTEN AŞIKLIĞA AŞIK NİYAZİ
19- Ömrümün Sonunda
Zalim felek beni bendenAldı ömrümün sonundaHer iki elim koynumdaKaldı ömrümün sonunda
Suçum nerde hatam nerdeNiçin muhtacım namerdeTarifi imkânsız derdeSaldı ömrümün sonunda
Bitti artık umutlarımDert üstüne dert katlarımBir kuş gibi kanatlarımYoldu ömrümün sonundaAl hançerin yüreğim yarBen söylemem bak neler varÖz evladım bana ağyarOldu ömrümün sonunda
Dost Niyazi’nin muradıHer feryadın var bir tadıBen kaçtım ecel aradıBuldu ömrümün sonunda
Bülent AKIN 67
20- Bir Hasete Bir Nekese
Behey canlar nefretim çokBir hasete bir nekeseVerilecek kıymetim yokBir hasete bir nekese
Zehire benzer kelamıKonuştum buldum belamıVermezem Tanrı selamıBir hasete bir nekese
Haram zıkım yiyer kusmazDilini bağlasan susmazKâmil zaten kulak asmazBir hasete bir nekese
Dinim Muhammed’in diniÇağırırım ya Rab seniMuhatap eyleme beniBir hasete bir nekese
Artık usanmış NiyaziNekeslerden var mı razıHocalar kılmaz namazıBir hasete bir nekese
68 Zâkirlik Geleneğinin Değişen Yaratım ve İcra Ortamı:
ZÂKİRLİKTEN AŞIKLIĞA AŞIK NİYAZİ
21- Çaldı Eller
Güller gibi koklar idimSeni benden çaldı ellerCan evimde saklar idim Seni benden çaldı eller
Doya doya bir bakıncaDüşünmezdim bir sakıncaAz benden ayrı çıkıncaSeni benden çaldı eller
Sarı selviler boyuncaGörünürdün bana goncaBiraz gafil uyuyuncaSeni benden çaldı eller
Acı bana acı banaBal da yedim acı banaŞimdi oldun bacı banaSeni benden çaldı eller
Alay ettin benim ileAnlatamam ünüm ileKaldım kara günüm ileSeni benden çaldı eller
Kul Niyazi der görünceDeste güllerim derince Bağıma ağyar girinceSeni benden çaldı eller
Bülent AKIN 69
22- Turnam
Âşıkların ahvalinden Sorar mısın turnam turnamSen aşığın figanısın Durur musun turnam turnam
Gidiyorsun uça uçaAvcılardan kaça kaçaFelek gelmiş yaram açaSarar mısın turnam turnam
Anlasaydın keşke dilimSana yabancı değilimDiyarbakır benim ilimUğrar mısın turnam turnam
Kim takip eder peşiniKıyıp vurmuşlar eşiniSen de gör felek işiniKorkmaz mısın turnam turnam
Bilsen Niyazi’nin derdiniÖmür boyu miras verdinGizli gizli bana derdinSöyler misin turnam turnam
70 Zâkirlik Geleneğinin Değişen Yaratım ve İcra Ortamı:
ZÂKİRLİKTEN AŞIKLIĞA AŞIK NİYAZİ
23- Geçiyor Günlerim Böyle
Viranede baykuş gibiGeçiyor günlerim böyleYuvasız sefil kuş gibiGeçiyor günlerim böyle
Leyla’sından ayrı gibiNem yüreği dağlı gibiAnasız bir yavru gibiGeçiyor günlerim böyle
Gülemedim eller gibiFigan eden diller gibiSeherde bülbüller gibiGeçiyor günlerim böyle
Çağlar çağlar akarım benSöyler yürek yakarım benEl koynumda bakarım benGeçiyor günlerim böyle
Düşmanlarım Mervan gibiKatıklarım yavan gibiAvcı vurmuş ceylan gibiGeçiyor günlerim böyle
Niyazi canım hediyeGeldim cihana ne diyeDilim Şah Hüseyin diyeGeçiyor günlerim böyle
Bülent AKIN 71
24- Dünya
Yaşamak hakkı vermedinÖlmeye mi geldim dünyaMendil gibi gözyaşlarıSilmeye mi geldim dünya
Muhtaç eyledin zalimeEngeller koydun yolumaAğlanarak bu halimeGülmeye mi geldim dünya
Nasıl yazmışsın yazımıKime eyleyim nazımıÖlmeden öz namazımıKılmaya mı geldim dünya
Beni dünyaya getirdin Gün saat ömrüm bitirdinAldın elimden yitirdinBulmaya mı geldim dünya
Dost Niyazi doğru yoluBanmadan içilmez doluHırs ile nefsimin kuluOlmaya mı geldim dünya
72 Zâkirlik Geleneğinin Değişen Yaratım ve İcra Ortamı:
ZÂKİRLİKTEN AŞIKLIĞA AŞIK NİYAZİ
25- Kör Kaderim
Kime arz etsem halimiKör kaderim gör kaderimFidan iken kırdı dalımıKör kaderim gör kaderim
Ceylan gibi koşa koşaSeller gibi coşa coşa Emeklerim gitti boşaKör kaderim gör kaderim
Yâr dediğim yaraladıYalan sözle karaladıBin türlü dert sıraladıKör kaderim gör kaderim
Gurbet eli yol eylediBülbül dilim lal eylediEl âleme kul eylediKör kaderim gör kaderim
Dost Niyazi benim adımVermedi benim muradımDert verdi derman aradımKör kaderim gör kaderim
Bülent AKIN 73
26- Bayram Olmadı
Bu kaçıncı bayram bilmemBayramım bayram olmadıİçim hüzün dolar gülmemBayramım bayram olmadı
Dostlar ırak varamadımHatır gönül soramadımMerhem oldum yaramadımBayramım bayram olmadı
Saattim saniyem vaktimViran ettin gönül tahtımYâr gelmez yollara baktımBayramım bayram olmadı
Şaştı dost Niyazi şaştıHasretlik başımdan aştıDerdim efkâra karıştıBayramım bayram olmadı
74 Zâkirlik Geleneğinin Değişen Yaratım ve İcra Ortamı:
ZÂKİRLİKTEN AŞIKLIĞA AŞIK NİYAZİ
27- Emeklerim Boşmuş
Ömür boyu hep çalıştımMeğer boşmuş emeklerimKınamayın billâh şaştımMeğer boşmuş emeklerim
Cebinde yok ise paranBulamazsın hatır soranGönül köşküm oldu viranMeğer boşmuş emeklerim
Herkes bir suç buldu banaDostum düşman oldu banaHiç soran yok n’oldu banaMeğer boşmuş emeklerim
Sever kıymazdım gözümeŞimdi bakan yok yüzümeGücenmesinler sözümeMeğer boşmuş emeklerim
Dost Niyazi dosta derimYalan yok gerçek haberimYa suçumdur ya kaderimMeğer boşmuş emeklerim
Bülent AKIN 75
28- Gider
Nazlı yara ne söyledimKaşlarını yıkar giderKapıyı yüzüme çarpıpŞöyle bir ters bakar gider
Suç olur iyi niyetimPul kadar yok mu kıymetimBilmem neyledim ki nettimBu gönlümü yıkar gider
Bekle bekle kal diyememDüş yakamadan sal diyememNiyazi’yi al diyememSinirlenir çıkar gider
29- Allah
Bağıma güller ektirdimAdü ağyar derer AllahBenliğine giden kişiBir gün cezan verir Allah
Malım aldın talan gibiKaybettiğin bulan gibiEğri olma yılan gibiSeni yerde sürür Allah
76 Zâkirlik Geleneğinin Değişen Yaratım ve İcra Ortamı:
ZÂKİRLİKTEN AŞIKLIĞA AŞIK NİYAZİ
Dersen benim bildiğim varBenim de bir öğüdüm varDeme gencim yiğidim varSırtın yere vurur Allah
Bana aklı ermez dersinKimse hesap sormaz dersinKaranlıktır görmez dersinNe yaptığın görür Allah
Dost Niyazi böyle olmazÖğüt verir öğüt almazYaptıkların sana kalmazBir gün hesap sorur Allah
30- Yardan Ayırma
N’olur duam kabul eyleYaradan yârdan ayırmaDualarım makbul eyleYaradan yârdan ayırma
Ferhat’ı dile düşürdünKerem’i küle düşürdünMecnun’u çöle düşürdünYaradan yârdan ayırma
Yârin zülfü lüle lüleBak geliyor güle güleBülbül âşık imiş güleYaradan yârdan ayırma
Bülent AKIN 77
Dört kitaba kâtip sensinYere göğe sahip sensinHatip sensin tabip sensinYaradan yârdan ayırma
Dost Niyazi naçiz kuldurSana gelen doğru yoldurRahmetin ihsanın boldurYaradan yârdan ayırma
31- Görgü Sevgi Bilgi
Doğru yolun yolcusuyuzGörgü bilgi sevgi ileOl Güruh-u Naci’siyizGörgü bilgi sevgi ile
Dolduk yağdık yağdık coştukGittik ummana ulaştıkSenlik benlikleri aştıkGörgü bilgi sevgi ile
Ayna tuttuk yüzümüzeŞah göründü gözümüzeSadık kaldık sözümüzeGörgü bilgi sevgi ile
Bülbül olduk düştük zaraHalil olduk girdik naraMansur olduk durduk daraGörgü bilgi sevgi ile
78 Zâkirlik Geleneğinin Değişen Yaratım ve İcra Ortamı:
ZÂKİRLİKTEN AŞIKLIĞA AŞIK NİYAZİ
Dost Niyazi pirden doluİçenler bilir bu yoluİncitmedik bir tek kuluGörgü bilgi sevgi ile
32- Yâr
Çok söyledim çok yalvardımBildiğinden kalmadın yârDost değil düşman acıdıSen merhamet kılmadın yâr
Elim aşiretim böldünİnan kalbimde bir güldünBen ağladım sense güldünHiç cefadan yılmadın yâr
Gurbet elleri gezdirdinUsandım candan bezdirdinHem ezdin hem de ezdirdinNeden canım almadın yâr
Söyle niçin düşman oldun Sevmeye mi pişman oldunBilmezlere mihman oldunBir gün kapım çalmadın yâr
Dost Niyazi vardım yâraYârdan aldım yine yaraBunca cefalardan sonraHiç mi pişman olmadın yâr
Bülent AKIN 79
33- Kuru Yerde
Cihanın şahını gördümYatar kara kuru yerdeÜç beş metre beyaz kefenYatar kara kuru yerde
Yoksul elin tutmaz idiDerde derman katmaz idiKuş tüyünde yatmaz idiYatar kara kuru yerde
Beğenmezdi samur kürküİşi şişinmekti çünküYaramadı malı mülküYatar kara kuru yerde
İpekler versen giyemezBal börek versen yiyemezCanım acıyor diyemezYatar kara kuru yerde
Ağlar oğlu ağlar kızıKalbine gelirler bazıGösteriyor Dost NiyaziYatar kara kuru yerde
80 Zâkirlik Geleneğinin Değişen Yaratım ve İcra Ortamı:
ZÂKİRLİKTEN AŞIKLIĞA AŞIK NİYAZİ
34- Acımadı
Beni aşkın sevdasınaSaldı felek acımadıYavrularım gurbet eldeKaldı felek acımadı
Dost yolunda koşa koşaEmek verdim gitti boşaYerden yere taştan taşaÇaldı felek acımadı
Bilmem bu derdi kim çekerDoldurdum dolumu dökerSevdiklerim teker tekerAldı felek acımadı
Gelip geçen zamanlaraŞikâyetim duyanlaraUmutlarım ummanlaraDaldı felek acımadı
Dost Niyazi nefsin akılİster yan ister yakılSaatim gün günlerim yılOldu felek acımadı
Bülent AKIN 81
35- Sarhoşa Benzer
Bir vefasız yâri sevdimKalbi kara taşa benzerAh ile vah ile kaldımEmeklerim boşa benzer
Yalancısın diyemezsinEle boyun eğemezsinİstesen de yiyemezsinYağsız tuzsuz aşa benzer
Bitmez oldu gam efkârımMerhamet yok sende yârımNe yazım var ne baharımHer mevsimin kışa benzer
Talih kader kör olasıOlmuşlar Hayber Kalasıİhtiyarlık baş belasıDüz yolum yokuşa benzer
Dost Niyazi coşmuş yineSeller gibi taşmış yineSevda baştan aşmış yineİçmiş bir sarhoşa benzer
82 Zâkirlik Geleneğinin Değişen Yaratım ve İcra Ortamı:
ZÂKİRLİKTEN AŞIKLIĞA AŞIK NİYAZİ
36- Ayrıldık Yandık
Kısmet midir kader midirYâr ayrıldık ayrı kaldıkKader değilse ya nedirYâr ayrıldık ayrı kaldık
Bir ayrıldık konuşmadıkKader dedik karışmadıkMecnun gibi kavuşmadıkYâr ayrıldık ayrı kaldık
Yâdların sözüne kandıkNe dedilerse inandıkAslı Kerem gibi yandıkYâr ayrıldık ayrı kaldık
Konuşmaz dilim lal olduGeçmez günlerim yıl olduKavuşmamız hayal olduYâr ayrıldık ayrı kaldık
Dost Niyazi dost aradımKimseden görmedim yardımGerçekleşmedi muradımYâr ayrıldık ayrı kaldık
Bülent AKIN 83
37- Yârdan Yarası Olanlar
Tabip doktora varmasınYârdan yarası olanlarMerhem bulamaz sormasınYârdan yarası olanlar
Korkulu rüyalar görürGizli gizli erir çürürZaten yaşar iken ölürYârdan yarası olanlar
Gittiği yolu bilemezAğlar gözyaşın silemezSusar dili söylemezYârdan yarası olanlar
Yüreğinde bir dünya varO dünya da başına darHem hastadır hem ihtiyarYârdan yarası olanlar
İçi yanar köze benzerSapsarı bir yüze benzerDost Niyazi size benzerYârdan yarası olanlar
84 Zâkirlik Geleneğinin Değişen Yaratım ve İcra Ortamı:
ZÂKİRLİKTEN AŞIKLIĞA AŞIK NİYAZİ
38- Oğlum, Kızım, Torunlarım
İki dünyada servetimOğlum kızım torunlarımHiç olmasa da kıymetimOğlum kızım torunlarımHem bugün hem yarınlarımCandan içeri canlarım
Açsın gülleri solmasınAğyara muhtaç olmasınHiç biri darda kalmasınOğlum kızım torunlarımHem bugün hem yarınlarımYüreğimde mihmanlarım
Uğraşında karlı olsunÇok onurlu arlı olsunTopluma yararlı olsun Oğlum kızım torunlarımHem bugün hem yarınlarımCandan içeri canlarım
Her gününüz kutlu olsunPiyadeniz atlı olsunYuvanız şen mutlu olsunOğlum kızım torunlarımHem bugün hem yarınlarımYüreğimde mihmanlarım
Bülent AKIN 85
Dost Niyazi baba dedeYol bitiyor gide gideMarifet şarttır yiğideOğlum kızım torunlarımHem bugün hem yarınlarımCandan içeri canlarım
39- Nerdesin
Çoktan hasretim yüzüne Canda cihanım nerdesinUymayasın el sözüne Canda cihanım nerdesinDerde dermanım nerdesin
Kurur yaprağım dal olurSöylemez dilim lal olurGeçmez her günüm yıl olurCanda cihanım nerdesinDerde dermanım nerdesin
Yurdun bilmeden ararımUçan kuşlardan sorarımKalmadı sabrım kararımCanda cihanım nerdesinDerde dermanım nerdesin
Uyuyamam uykum gelmezGözüm açık kalır ölmezBilen demez diyen bilmezCanda cihanım nerdesinDerde dermanım nerdesin
86 Zâkirlik Geleneğinin Değişen Yaratım ve İcra Ortamı:
ZÂKİRLİKTEN AŞIKLIĞA AŞIK NİYAZİ
40- Dost Niyazi budur halım
Arz ettim dinlemez zalımYeter çok çekme vebalımCanda cihanım nerdesinDerde dermanım nerdesin
Bülbül Olsam GüllerineOk gibi yaralar beniDüştüm elin dillerineAğlarım hâkim olamamGözyaşımın sellerine
Ağacın dalı yaprağıSüslerler kara toprağıYâr sinesi cennet bağıBülbül olsam güllerine
Halimi sorup bilmedinGözyaşlarımı silmedinGönderin beni gelmedinSaldın gurbet ellerine
Yürüdüm dağdan aşağıGördüm yar toplar başağı Olaydım acem kuşağıBen o yârin ellerine
Salar gibi çağlamayıMiras ettin ağlamayıDost Niyazi bağlamayıAlda dokun tellerine
Bülent AKIN 87
41- Yaralı Kaldım
Yâr elinden aldım yaraYaradan Yaralı kaldımAncak senden olur çaraYaradan Yaralı kaldım
Kastetti kaşı kemanımAğyara verdi fermanımTabipler bilmez dermanımYaradan Yaralı kaldım
Tuttu beni kaçamadımKanadım yok uçamadımDosta sırrım açamadımYaradan Yaralı kaldım
Yoluna verdim serimiCandan yüzdüler derimiYokla benim kaderimiYaradan Yaralı kaldım
Dost Niyazi ağlar dururŞah deyip teselli kılırSizi çağıranlar bulurYaradan Yaralı kaldım
88 Zâkirlik Geleneğinin Değişen Yaratım ve İcra Ortamı:
ZÂKİRLİKTEN AŞIKLIĞA AŞIK NİYAZİ
42- Gönül Yorulmadın
Beni canımdan bezdirdinYordun gönül yorulmadınBütün dünyayı gezdirdinYordun gönül yorulmadın
Nerde güzel sen ordasınGâh zararda gâh kârdasınSaniye saat durmazsınYordun gönül yorulmadın
Yüce dağlardan aşırdınNe yapacağım şaşırdınYorgun yaya dolaştırdınYordun gönül yorulmadın
Türlü tacım nar istedinEla gözlü yar istedinAğustosta kar istedinYordun gönül yorulmadın
Nerde Dost Niyazi nerdeSeni saldılar bu derdeBeklemedin hiçbir yerdeYordun gönül yorulmadın
Bülent AKIN 89
43- Ozan Oldum
Başımdan gelip geçeniYaza yaza ozan oldumGöç eyledim ilden ileGeze geze ozan oldum
Kimseler bilmez yerimiYazarken bu eserimiNesimi gibi derimiYüze yüze ozan oldum
Ne huriden ne melektenDarbeler yedim felektenSözlerimi kırk elektenSüze süze ozan oldum
Her işim gitti tersineYüklendi göçüm Mersin’eŞu kaderin cilvesineKıza kıza ozan oldum
Dost Niyazi buralardaEngeller çok aralardaYasaklanmış deryalardaYüze yüze ozan oldum
90 Zâkirlik Geleneğinin Değişen Yaratım ve İcra Ortamı:
ZÂKİRLİKTEN AŞIKLIĞA AŞIK NİYAZİ
44- Düşme
Gelen giden kınar seniDüşme düşenin dostu yokHerkes cahil sanır seniDüşme düşenin dostu yok
Telli turnanın telindenAvcılar vurmuş belindenTutmaz bir dostun elindenDüşme düşenin dostu yok
Eyvah eylersin geç olurİyi niyetin suç olurÖlümden daha güç olurDüşme düşenin dostu yok
Varsın yoksun kimse bilmezÖlsen cenazene gelmezDeğerin bir pula değmezDüşme düşenin dostu yok
Dost Niyazi dost dergâhtırKırma kalbini günahtırDüşüp kalkmayan Allah’tırDüşme düşenin dostu yok
Bülent AKIN 91
45- Yâr Ateşi
Benim ile yoldaş olduYüreğimde yâr ateşiYerleşti kara taş olduYüreğimde yâr ateşi
Gelen giden bakar geçerSular gibi akar geçerAteş gibi yakar geçerYüreğimde yâr ateşi
Yerleşmiş içime çıkmazYalvarsan Allah’tan korkmazBenden başkasını yakmazYüreğimde yâr ateşi
Gözyaşlarım sel edecekEğip kaddim dal edecekKerem gibi kül edecekYüreğimde yâr ateşi
Dost Niyazi bakın canlarSineme ok değmiş kanarKibritsiz ateşsiz yanarYüreğimde yâr ateşi
92 Zâkirlik Geleneğinin Değişen Yaratım ve İcra Ortamı:
ZÂKİRLİKTEN AŞIKLIĞA AŞIK NİYAZİ
46- Sizi Çağırır
Kulak verin feryadımaDillerim sizi çağırırAlıp sazımı çalıncaTellerim sizi çağırır
Bir köşede kalsam bileFerhat Şirin olsam bileMadımak’ta yansam bileKüllerim sizi çağırır
Gelin dostlar gelin görün Gönlüm bahçesine girinİster kokla ister derinGüllerim sizi çağırır
O dost gelip bakar giderFakat kalbim yakar giderGözyaşlarım akar giderSellerim sizi çağırır
İlle de ölmek mi lazımYılda bir kez gelmek lazımNiyazi der oğlum kızımSözlerim sizi çağırır
Bülent AKIN 93
47- Dosta Gidelim
Eğlenme gönül bu yerdeKalk dosta gidelim dostaDeva istersen derdeKalk dosta gidelim dosta
Günler geçer ömür çürürHaklı haksız Mevlam görürDağ yürümez derviş yürürKalk dosta gidelim dosta
Her gün gördüklerim rüyaSeyredemem doya doyaÇöl ovada dağda yayaKalk dosta gidelim dosta
Ömür kısadır çok azdırTelsiz perdesiz bir sazdırDost yüzü dosta hicazdırKalk dosta gidelim dosta
Dost Niyazi buyur derlerKerbelâ’da uyur derlerFigan eyle duyur derlerKalk dosta gidelim dosta
94 Zâkirlik Geleneğinin Değişen Yaratım ve İcra Ortamı:
ZÂKİRLİKTEN AŞIKLIĞA AŞIK NİYAZİ
48- Vasiyet
Vasiyetim hepinizeYavrularım torunlarımSelam sevgi cümlenize Yavrularım torunlarım
Ne olursa olsun yaşınÇok okuyun çok çalışınBiz cahiliz bizi aşınYavrularım torunlarım
Kimsenin kalbin yıkmayınCahil sözüne bakmayınAklın yolundan çıkmayınYavrularım torunlarım
Sabır etmesini bilinKini kafanızdan silinBelasını çekme dilinYavrularım torunlarım
Uzak ol içki kumardanBeri dur pavyondan bardanBir fayda gelmez bunlardanYavrularım torunlarım
Sizi üzmesin misalimKalmadı artık emsalimBen bir ağaç sizler dalımYavrularım torunlarım
Bülent AKIN 95
Dost Niyazi sözün bitmezBelki aklım sana yetmezKâmil olan inat etmezYavrularım torunlarım
49- Telli Turnam
Avaz avaz öter giderTelli turnam telli turnamAşka yanar tüter giderTelli turnam telli turnam
Ötüşü var Hak nefesiİlham duludur bak sesiDuygulandırır herkesiTelli turnam telli turnam
Yolun uğrarsa pirimeSelman ile Kamber’imeNiyaz et benim yerimeTelli turnam telli turnam
Katı yüceden uçarsınSarp kayalardan aşarsınSeher vaktinde coşarsınTelli turnam telli turnam
Dost Niyazi benim adımSizi görmekti muradımUçamam yoktur kanadımTelli turnam telli turnam
96 Zâkirlik Geleneğinin Değişen Yaratım ve İcra Ortamı:
ZÂKİRLİKTEN AŞIKLIĞA AŞIK NİYAZİ
50- Âdem Oğlu
Bakıp dünya sefasınaGafil olma âdemoğluKatlan dostun cefasınaGafil olma âdemoğlu
Asla uyma hırsa nefseSenden incinmesin kimseSorman inancın ne iseGafil olma âdemoğlu
Fakir ile etme alayAf olmazsın kolay kolayDostun kalbi sanki sarayGafil olma âdemoğlu
Daim sevgi olsun yolunİncinmesin sağın solunİlim deryasında bulunGafil olma âdemoğlu
Dost Niyazi dosta yakınGelip geçen ömre bakınVicdandan ayrılma sakınGafil olma âdemoğlu
Bülent AKIN 97
51- Ağlarsın
Kovma beni dost kapındanGün gelir arar ağlarsınÇektirdiğin cefalaraVah deyip yanar ağlarsın
Kalırsın kendi başınaGidemezsin bir komşunaGelirsin mezar taşımaHalimi sorar ağlarsın
Gözünden yaş süze süzeBir rahmet okunur bizeAcı tatlı günümüzeHayaller kurar ağlarsın
Ne arayan soran olurNe yanımda duran olurTürlü türlü yaran olurSen kendin sarar ağlarsın
Dost Niyazi Gülizar’danGünün geçer ahu zardanAyrılması zordur yardanSaçını yolar ağlarsın
98 Zâkirlik Geleneğinin Değişen Yaratım ve İcra Ortamı:
ZÂKİRLİKTEN AŞIKLIĞA AŞIK NİYAZİ
52- Benzer
Gönül verdim bir güzeleCemali güneşe benzerTanıdıkça şaştım kaldımKalbi kara taşa benzer
Ela gözlerini süzerAk gerdana benler düzerNe yitirmiş ağlar gezerÇaresiz kalmışa benzer
Kırkında ihtiyar olmuşÇiçeğini ağyar yolmuşYaprağı yok gülü solmuşBaharsız bir kışa benzer
Bir gün bana yâr demedinMeylim sende var demedinİşte sinem sar demedinEmeklerim boşa benzer
Dost Niyazi daha nelerGâhi ağlar gâhi gülerDiline geleni söylerTıpkı bir sarhoşa benzer
Bülent AKIN 99
53- Yakamı Bırakmaz Oldu
Bir vefasız yâri sevdimHiç aklımdan çıkmaz olduYüzün benden çevirmezkenŞimdi dönüp bakmaz oldu
Bir gün beni üzmez idiBenden ayrı gezmez idiKarıncayı ezmez idiŞimdi Haktan korkmaz oldu
Gayrı geçti gençlik çağımYaprağı dökülmüş bağımSönmüş tütmüyor ocağımSöndürdün yâr yakmaz oldu
Dağı taşı asan gönülCeylan gibi koşan gönülDicle gibi coşan gönülKurudu yar akmaz oldu
Dost Niyazi yurdum yerimBilmem nerde yok haberimŞu benim de kör kaderimYakamı bırakmaz oldu
100 Zâkirlik Geleneğinin Değişen Yaratım ve İcra Ortamı:
ZÂKİRLİKTEN AŞIKLIĞA AŞIK NİYAZİ
54- Küller mi Küstürdü Seni
Ela gözlüm neden küstünEller mi küstürdü seniSazım inler seni söylerTeller mi küstürdü seni
Usandım candan usandımDerde derman seni sandımKerem Aslı gibi yandımKüller mi küstürdü seni
Sevenler küser barışırBilmem el neden karışırDost Niyazi çok konuşurDiller mi küstürdü seni
Kişi Kendini BilemezBiter mi garip hasretiSılasına varmayıncaYüz bin tabip aciz kalırYâr yaramı sarmayınca
Derdi olanlar gülemezAğlar gözyaşın silemezKişi kendini bilemezVicdanına sormayınca
Aşk beni aşka götürdüYedi ömrümü bitirdiBeni bu hale getirdiYâr ikrarda durmayınca
Bülent AKIN 101
Dost Niyazi aklın ermezFelek aldığını vermezKimse menziline ermezKendi kendin yormayınca
55- Yanarım Yâr Donarım Yâr
Halil gibi düştüm naraYanarım yâr yanarım yârBülbülden turnadan seniSorarım yâr sorarım yâr
Ben yanarken için için Kimse sormaz neden niçinYitirdiğim bulmak içinArarım yâr ararım yâr
Dost Niyazi hasret dostaMektup getirmiyor postaHaziranda AğustostaDonarım yâr donarım yâr
102 Zâkirlik Geleneğinin Değişen Yaratım ve İcra Ortamı:
ZÂKİRLİKTEN AŞIKLIĞA AŞIK NİYAZİ
56- Eyleme
Gel zahit biraz söz dinleKolay işi zor eylemeUyan gafletten aç gözünGören gözün kör eyleme
Biz de Allah’ın kuluyuzHakk’a gidenin yoluyuzGöğsü imanla doluyuzFitne fesat var eyleme
Bu dünyada çektik çileSahip olduk ele beleNe sen beysin ne biz köleYalan sözle kâr eyleme
Kimse bilmez Hak kimdedirİrfandadır ilimdedirAteş sende yak sendedirYalan mı inkâr eyleme
Dost Niyazi bazı bazıGidip dinliyor vaazıKara cübbeli yobazıBaşıma Hünkâr eyleme
Bülent AKIN 103
57- Dünya Ne Güzel Olurdu
Yobazsız ve riyakârsızDünya ne güzel olurduNe çok zarar ne çok kârsızDünya ne güzel olurduİnsan ne güzel olurdu
Ne dede ne hoca rahipMüminler olsa musahipÖzüne sözüne sahipDünya ne güzel olurduİnsan ne güzel olurdu
Biterdi bunca sefaletÇıkmazdı kavga rezaletOlsaydı gerçek adaletDünya ne güzel olurduİnsan ne güzel olurdu
Kime kaldı dünya kiminDoğrusu bu etmem yemin Gelecekten olsak eminDünya ne güzel olurduİnsan ne güzel olurdu
Dost Niyazi o dost gelseMüşkül hallerimi bilseİnsanların yüzü gülseDünya ne güzel olurduİnsan ne güzel olurdu
104 Zâkirlik Geleneğinin Değişen Yaratım ve İcra Ortamı:
ZÂKİRLİKTEN AŞIKLIĞA AŞIK NİYAZİ
58- Koca Ömür Kaldı
Ela gözlüm sen gideliİki gözüm yaşta kaldıBulamam bir dal tutayımİki elim boşta kaldı
Dalım meyve pişirmediHam diyenler devşirmediEkin ektim yeşermediTaneleri taşta kaldı
Turnalar gibi avazımGerçek dostadır niyazımTez tükendi bahar yazımKoca ömür kışta kaldı
Bey oldu yobazın adıFetva verir fitne kadıBozuldu dünyanın tadıNe meyve ne aşta kaldı
Sen bu dertle elemleUğraşamam el âlemleDost Niyazi bir kalemleMünkirle savaşta kaldı
Bülent AKIN 105
59- Ağlıyor
Bülbülüm esir kafesteBağımda güller ağlıyorAğlanarak bu halimeYâr değil eller ağlıyor
Çağırın oğlum kızımıOkusunlar bu yazımıEle alınca sazımıPerde ve teller ağlıyor
O yâr gelir bakar giderYüreğimi yakar giderGözyaşlarım akar giderKarışır seller ağlıyor
Bu yaraya merhem tozuVar ise sür serpme tuzuAnasız bir emlik kuzuDurmadan meler ağlıyor
Mürşit dedim yol bilmezeKendin Hakk’a kul bilmezeDost Niyazi hal bilmezeHalini söyler ağlıyor
106 Zâkirlik Geleneğinin Değişen Yaratım ve İcra Ortamı:
ZÂKİRLİKTEN AŞIKLIĞA AŞIK NİYAZİ
60- Akıl ile Vicdan
İnsanlığın madalyasıBiri akıl biri vicdanKuluna vermiş Huda’sıBiri akıl biri vicdan
Huzuru ararsa başın Seninle iki yoldaşınHem babandır hem kardaşınBiri akıl biri vicdan
Unutma olsun haberinHak katında olur yerinHem mürşidin hem rehberinBiri akıl biri vicdan
İkisi bir bedendedirSorma nerde neremdedirSana kıbledir Kâbe’dirBiri akıl biri vicdan
Dost Niyazi ruhun canınHak’tan emanet inanınİncil Tevrat ve Kuran’ınBiri akıl biri vicdan
Bülent AKIN 107
61- Anam Çarşafı Bırakmaz
Sarmış yüzünü gözünüAnam çarşafı bırakmazDuymaz kimsenin sözünüAnam çarşafı bırakmaz
Bazen pazarlara çıkarGörmez tırnağına bakarCehennemden çok çok korkarAnam çarşafı bırakmaz
Bilmez acayip görünürSanki libasa bürünürEteği yerde sürünürAnam çarşafı bırakmaz
Baba niye böyle karınOna biraz siz yalvarınBak korkuyor torunlarınAnam çarşafı bırakmaz
Dost Niyazi bakın niceÇok yalvardım epeyiceSıcaklık tam kırk dereceAnam çarşafı bırakmaz
108 Zâkirlik Geleneğinin Değişen Yaratım ve İcra Ortamı:
ZÂKİRLİKTEN AŞIKLIĞA AŞIK NİYAZİ
62- Benzer
Cahilin sohbeti sözüYağsız tuzsuz aşa benzerVicdan merhameti bilmezKalbi kara taşa benzer
Köledir kendin bey sanırNe sıkılır ne utanırNe erkân ne mürşit tanırKuşlarda baykuşa benzer
Elbette ki hoştur varlıkÇok zordur yoksulluk darlıkDost Niyazi ihtiyarlıkBaharı yok kışa benzer
63- Gam Kemer Olmuş Beline
Dosta nâme yazmak içinAldım kalemi elimeKimse susturamaz beniKilit vursalar dilime
Yobaz söğüt dalı gibiMeyvesi yok çalı gibiSağ yaşarım ölü gibiBoyun eğmem zalime
Bülent AKIN 109
Coşar coşar akarım benÖz halime bakarım benZannetmeyin korkarım benMeydan okurum ölüme
Altmış yıl dünya dolaştımKarlı dağ ovalar aştımBağlanmış açılmaz şaştımGam kemer olmuş beline
Dost Niyazi bâde içerİçer gam kederden geçerSineme oldu bir hançerYârden duydum bir kelime
64- Emeklinin Emeği Var
Bu yaşamın her dalındaEmeklinin emeği varYürürken asfalt yolundaEmeklinin emeği var
Yelek gömlek giydiğindeEtrafta her gördüğündeEkmeğimde yediğindeEmeklinin emeği var
Çanakkale SavaşındaAskerdi nöbet başındaŞehidin mezar başındaEmeklinin emeği var
110 Zâkirlik Geleneğinin Değişen Yaratım ve İcra Ortamı:
ZÂKİRLİKTEN AŞIKLIĞA AŞIK NİYAZİ
Çiftçi olmuş toprağındaÇalışan bahçe bağındaBu yazının yaprağındaEmeklinin emeği var
Yetişen genç kuşaklarda Aydınlatan ışıklardaDost Niyazi âşıklardaEmeklinin emeği var
65- Yasta
Gün erdi Mah-ı MuharremMümin olan kullar yastaSüslü libas giyen olmazKara giyer allar yasta
Muhip döker gözyaşınıEridir mermer taşınıHüseynin kesik başınıGötüremez yollar yasta
Lanet Mervan’ın soyunaTırnaktan tepe boyunaBir bakın Fırat suyunaAkan giden sular yasta
Dost Niyazi dostluk bağıYastadır toprağı dağıÇiçek güllerin yaprağıSolar kuru dallar yasta
Bülent AKIN 111
66- Körler ile
Sefil sefil öten bülbülAvunuyor güller ileHerkes yâr ile yâr olduBen uğraştım eller ile
Neredesin canım nerdeDüşürdün beni bu derdeSarı sazda siyah perdeDert ortağı teller ile
Tahammülüm yok durmağaArz ettim yâre varmağa Karıştım çaya ırmağaAkıp giden seller ile
Kınamayın aklım ermezDost dosta bir selam vermezBin söyle gerçeği görmezGel uğraş bu körler ile
Çok saf buldun inandırdınSönmez bir nara yandırdınDost Niyazi’yi kandırdınYalan sözlü diller ile
112 Zâkirlik Geleneğinin Değişen Yaratım ve İcra Ortamı:
ZÂKİRLİKTEN AŞIKLIĞA AŞIK NİYAZİ
67- Bilmez
Bu nasıl adalet bilmemBölüşürken payı bilmezTekme tokat başımızdaVurur vurur sayı bilmez
Sözlerim gitmesin güceUfaldık hep olduk cüceMenfaatine gelinceAmca kardeş dayı bilmez
Yarasadır gece uçarGüneşi görünce kaçarİnsanlıkta yoksul naçarHalka yarar huyu bilmez
Çeşmeden aksa bulanırGelir ayağa dolanır Ava giderken avlanırElde oku yayı bilmez
Dünya yoldur yolcu geçerHerkes ektiğini biçerDost Niyazi bâde içerKola kahve çayı bilmez
Bülent AKIN 113
68- Yazdım Sana
Arttı dertlerim bitmediBu mektubu yazdım sanaTel ve telefon yetmediBu mektubu yazdım sana
Nerdedir adresin yerinAlamadım dost haberinLütfen cevabını verinBu mektubu yazdım sana
Yâr sana naz etmek içinBir kaçta söz etmek içinMüşkülüm arz etmek içinBu mektubu yazdım sana
Hasret kaldım yüzünüzeÇarem yok gelemem sizeAlmanya vermedi vizeBu mektubu yazdım sana
Dost Niyazi söyler misinÖz haline güler misinAcep insaf eyler misinBu mektubu yazdım sana
114 Zâkirlik Geleneğinin Değişen Yaratım ve İcra Ortamı:
ZÂKİRLİKTEN AŞIKLIĞA AŞIK NİYAZİ
69- Vicdanı Boş
Bakma katına yatınaCüzdan dolu vicdan boşDeğmez bir pul fiyatına Cüzdan dolu vicdan boş
Bakma boyuna posunaKravat yakışmaz tosunaBiner o lüks otosunaCüzdan dolu vicdan boş
İstediği yerde gezer Dul yetim yoksul ezerYezit Muaviye’ye benzerCüzdan dolu vicdan boş
Çankaya’da villa almışAbdestsiz namaz kılmışBenden senden ondan çalmışCüzdan dolu vicdan boş
Dost Niyazi der ki sizlerOnuru yok şerefsizlerUtanın hey edepsizlerCüzdan dolu vicdan boş
Bülent AKIN 115
70- Pişman Olursun
Her gönül bir Kâbe gibiYıkarsan pişman olursunOnun bunun ayıbınaBakarsan pişman olursun
İnsanların mürşidi piriKötü yol göstermez biriAydınları diri diriYakarsan pişman olursun
Kim sevmez merdi yiğidiHele dinlerse öğüdüGül çiçek varken söğüdüKoklarsan pişman olursun
Eğer bilirsen vefayıKimseye etme cefayıİrticacı hurafeyiSaklarsan pişman olursun
Dost Niyazi dost sözündenKaçmaz arifler gözündenUlu Ata’nın izindenÇıkarsan pişman olursun
116 Zâkirlik Geleneğinin Değişen Yaratım ve İcra Ortamı:
ZÂKİRLİKTEN AŞIKLIĞA AŞIK NİYAZİ
71- Hacı Bektaş Olmayınca
Kısa yollar uzun olurYolda yoldaş olmayıncaKim senin halinden anlarHala haldaş olmayınca
Sakin ol eyleme feryatMünkirden alınmaz muratHer gönül olur mu abatBira uğraş olmayınca
Bağlandım mürşide yolaMevla’m zulm eylemez kulaTutunamazsın bir dala Baba kardeş olmayınca
Bir gül bahara yeter miNaz eyler bülbül öter miBoşuna duman tüter miYanan ateş olmayınca
Dost Niyazi yârine yârMansur gibi dursa da darYürür müydü cansız duvarHacı Bektaş olmayınca
Bülent AKIN 117
72- Olur
Gel ağlama mühür gözlümEla kirpiğin yaş olurTatlı dilim güler yüzlümBiraz gülersen hoş olur
Kimi ağlar kimi gülerKimi yanar kimi sönerÇarkı felek durmaz dönerBir bahara bir kış olur
Her hatanı Mevla’m görürDağa göre boran verirDağ yürümez derviş yürürKüsmüşse gönlü hoş olur
Feleğe karşı gelememKaderim neyse bilememSırlarımı söyleyememKorkarım yâda faş olur
Dost Niyazi birden bireÇaldı felek yerden yereSözü geçmeyince yâreİçer içer sarhoş olur
118 Zâkirlik Geleneğinin Değişen Yaratım ve İcra Ortamı:
ZÂKİRLİKTEN AŞIKLIĞA AŞIK NİYAZİ
73- Öle Öle
Sayınız beş yüz elliSorunumuz gelse dileİcraat ortada belliBizleri ettiniz köle
Oturunca koltuğaOldunuz birer ağaBöldünüz sola sağaGerçeği bile bile
Biz kazandık yedinizBunlar ahmak dedinizKıyaklılık fendinizYaptınız bile bile
Verdiniz yüzde onuVicdan kaldırmaz bunuMemurun çıkmış canıBatarsın güle güle
Niyazi sev BayrağıSüslensin gönül bağı Koruduk bu toprağıCephede öle öle
74- Elhamdülillah
Ya Rab beni kul ettinŞükür elhamdülillahDuamı kabul ettinŞükür elhamdülillah
Bülent AKIN 119
Ne göktesin ne yerdeDaima varsın her yerdeDeva sensin her derdeŞükür elhamdülillah
Dikenlere gül verdinGüllere bülbül verdinDilsiz idim dil verdinŞükür elhamdülillah
Mal verdin servet verdinKız verdin evlat verdinİstedim murat verdinŞükür elhamdülillah
Görmek için göz verdinRahmin için söz verdinBir istedim yüz verdinŞükür elhamdülillah
Rızkımı veren sensinHer şeyi gören sensinKalbime giren sensinŞükür elhamdülillah
Rahmin kalbime dolduHer şeyi sende bulduNiyazi Âşık olduŞükür elhamdülillah
120 Zâkirlik Geleneğinin Değişen Yaratım ve İcra Ortamı:
ZÂKİRLİKTEN AŞIKLIĞA AŞIK NİYAZİ
75- Yalan Dünya
Ben misafir geldim sanaDünya dünya yalan dünyaTürlü dertler verdin banaDünya dünya yalan dünya
Nicesin imanın aldınNicesine cefa kıldınNicesin bin derde saldınDünya dünya yalan dünya
Kimse yaşın sayamamışYaşanmaz sana uymamışGidenler sana doymamışDünya dünya yalan dünya
Kimine vurdun çok yaraKimini düşürdün zoraSonun yoktur ara araDünya dünya yalan dünya
Gözyaşımı sildirmedinÖmrüm nedir bildirmedinGötürdüğün göndermedinDünya dünya yalan dünya
Kul Niyazi der duydun muGidip geleni saydın mıYediklerinden doydun muDünya dünya yalan dünya
Bülent AKIN 121
76- Duymadın
Neler gelmedi başımaYârim duymadın duymadınBülbül oldum bahçenizeZarım duymadın duymadın
Pervaneyim dönerim benGâh yanar gâh sönerim benOn dört yıldır yanarım benNarım duymadın duymadın
Kul Niyazi sefil oldumKovma beni kefil oldumBahçenizde bir gül oldumHarım duymadın duymadın
77- Göçer Ettin
Zalim felek sadık dostuAldın benden kaçar ettinHayal mayal kaldı köyümElden ele göçer ettin
Bilmem kaderim mi böyleMedet Allah yardım eyleDedin ki derdini söyleMeğer sırrım açar ettin
Kul Niyazi der neyledimDidem yaşımı silmedimÖmrüm içinde gülmedimGünüm ağlar geçer ettin
122 Zâkirlik Geleneğinin Değişen Yaratım ve İcra Ortamı:
ZÂKİRLİKTEN AŞIKLIĞA AŞIK NİYAZİ
78- Elimi Kanda mı Görmüş
Bana kem demiş münafıkElimi kanda mı görmüş Öz özünden haberi yokKusuru bende mi görmüş
Elim sadık özüm sadıkBelim sadık gözüm sadıkDilim sadık sözüm sadıkLâfımda hata mı görmüş
Mazlumu döven değilimKâmili söven değilimDoğruya çöğen değilimElimde balta mı görmüş
Her gönüle girer AllahKim nasılsa bilir AllahKısmetimi verir AllahRızkımı kulda mı görmüş
Der Niyazi hak çeriyimKem gözlerin hançeriyimDört kapıdan içeriyimBeni yabanda mı görmüş
Bülent AKIN 123
79- Dosta Giden Yolu Gördüm
Hazin hazin seher vaktiDosta giden yeli gördümHorasan’dan Urum’a göçenHünkâr Bektaş Veli gördüm
Gördüklerim rüyadadırZannetme ki dünyadadırMevlâna da Konya’dadırOnu sağ beni ölü gördüm
Emir ile diller süsmüşHaramı yiyenler kusmuşKimisi har kimi hasmışKimin cennet gülü gördüm
Hakikat bahrine dalanOlmuştur hakkını bulanHülasa en gerçek olanAriflerde dili gördüm
Niyazi’nin bu sözündeManalar gizli özündeDaim Âşıklar gözündeDü cihanda seli gördüm
124 Zâkirlik Geleneğinin Değişen Yaratım ve İcra Ortamı:
ZÂKİRLİKTEN AŞIKLIĞA AŞIK NİYAZİ
80- Dertliyim Dermana Sözüm
Hakikatin kervanında Mürşide uyana sözümDinlemezsen ben bağırmamSesimi duyana sözüm
Aradık bulunmaz sadıkHerkese dost dedik kaldıkHangi pirden öğüt aldıkKalmadı erkâna sözüm
Düşünürüm kara karaKorkarım bu böyle varaOlacak kapanmaz yaraDertliyim dermana sözüm
N’olacak bu haller ileKar bağlamış yollar ileİbadetsiz kullar ileSarsıldı imana sözüm
Niyazi suçum saklı mıÂlem haksız sen haklı mıEyvah kaybettim aklımıSöylerim divana sözüm
Bülent AKIN 125
81- Muhtacım
Yâ Rabbi muayyen halimİnayetine muhtacımSen Muhammed ben de ümmetŞefaatine muhtacımNefsime eyledim zulümHırsına uymayan kulumErkândan ayrılmaz yolumRefakatine muhtacım
Kul Niyazi’yim ettim tabaPirsize demem merhabaElim girmesin dar kabaBereketine muhtacım
82- Yollarım Özledi Seni
Bir gün senden demeyinceDillerim özledi seniGarip sazım ötmeyinceTellerim özledi seni
Senelerim bitmez ayıÂşıklar çeker sevdayıSarılmayı sarılmayıKollarım özledi seni
Parçalansam dilim dilimGine susmaz benim dilimGel gidelim gel gidelimEllerim özledi seni
126 Zâkirlik Geleneğinin Değişen Yaratım ve İcra Ortamı:
ZÂKİRLİKTEN AŞIKLIĞA AŞIK NİYAZİ
Öz derdime ağlayanımMeylim dosta bağlayanımAşk suyunda çağlayanımSellerim özledi seni
Kul Niyazi ölmeyinceDost halimden bilmeyinceArtık gidip gelmeyinceYollarım özledi seni
83- Sana Küsmüşüm
Dertli yattım hasta yattımGelmedin sana küsmüşümZerre kadar kıymetimiBilmedin sana küsmüşüm
Sana acı geldi sözüm Yürekte sönmüyor közümKapıda kaldı bu gözümGirmedin sana küsmüşüm
Hiç görünme gözüme senYanarsın ha közüme senZalim oldum yüzüme senGülmedin sana küsmüşüm
Kul Niyazi çeker dileGetirir derdini dileBir Tanrı selamı bileVermedin sana küsmüşüm
Bülent AKIN 127
84- Boş Geçen Günü Neylerim
Elde iş ve kâr olmazsaBoş geçen günü neyleyimYürekteki bu yara varHoş geçen günü neyleyim
Her işte kararlı olsam Çalışıban karlı olsamHer zaman yararlı olsamBeş geçen günü neyleyim
Haber saldım eski dostaGötürürse eğer postaTemmuz ile AğustostaKış geçen günü neyleyim
Kul Niyazi bu anlardaGezer güvercin donlardaCahillerle nadanlarlaEş geçen günü neyleyim
85- Hırsım Seni Nefsim Seni
Keşke benden atabilsemHırsım seni seni nefsimElim erse tutabilsemHırsım seni seni nefsim
Bir kâmili sora soraPişe idim dura duraSalaydım akan sularaHırsım seni seni nefsim
128 Zâkirlik Geleneğinin Değişen Yaratım ve İcra Ortamı:
ZÂKİRLİKTEN AŞIKLIĞA AŞIK NİYAZİ
Derdime düşen edeydimHalin perişan edeydimDostuna düşman edeydimHırsın seni seni nefsim
Bırak rahat yatayım benBir er sözü tutayım benAtılmazsın atayım benHırsım seni seni nefsim
Kul Niyazi naçar kaldımHakikat bahrine daldımBilmem nerden satın aldımHırsım seni seni nefsim
86- Yaza Geldim Yaza Gittim
Yârden habersiz avlusunGeze geldim geze gittimTabipsiz yarama merhemEze geldim eze gittim
Gam bende var koza kozaBitiremem yaza yazaGitmedim Kâbe Hicaz’aSize geldim size gittim
Şükür buldum yârimi benAli soyu pirimi benNesmi gibi derimi benYüze geldim yüze gittim
Bülent AKIN 129
Unvanım Âşık NiyaziEfkârdır ağlatır bazıAk deftere kara yazıYaza geldim yaza gittim
87- Allah Allah Deyi
Mecnun çölde Leyla’sınıArar Allah Allah deyiTabipler aşk yarasınıSarar Allah Allah deyi
Bak bülbülüm bu zarınaÂşık olmuş gülzarınaTalip olan hak darınaDurur Allah Allah deyi
Talip isen duy haberiOla gör Şahın KamberiMüslüm elinde teberi Vurur Allah Allah deyi
Dal olmuştur belim benimDuaya kalkmış elim benimŞükür söyler dilim benimAnar Allah Allah deyi
İnsanlığın yolu varmışBilenlere ulu karmışAşk ehlini ateş sarmışYanar Allah Allah deyi
130 Zâkirlik Geleneğinin Değişen Yaratım ve İcra Ortamı:
ZÂKİRLİKTEN AŞIKLIĞA AŞIK NİYAZİ
Talip isen eyle tövbeBırakma haramı cebeNiyazi her kalbi kalbeSarar Allah Allah deyi
88- Falcı
Falıma baktı bir medyumTalih sana kızmış dediKurtulmana yoktur imkânKader ağla yazmış dedi
Üç yaşında annen ölmüşAğyarlar haline gülmüşGam kedere haber salmışDaha bunlar azmış dedi
Bülbülün dikene tapmışAkrandan bağların kopmuşDostların bir saray yapmışAdü ağyar bozmuş dedi
Kul Niyazi böyle falımNe ise bu imiş halımDostum mazlum düşman zalimEn az derdin yüzmüş dedi
Bülent AKIN 131
89- Ben Gidemem
Gurbet bizi esir aldıYâr gelemez ben gidememGözlerim yollarda kaldıYâr gelemez ben gidemem
Düşünürüm derin derinSözü gerçek gerçek erinKalbimde özeldir yerinYâr gelemez ben gidemem
Kar kış yolumu bağlıyorGözümden yaşar çağlıyorBen ağlarım o ağlıyorYâr gelemez ben gidemem
Acep kader midir bizeFeryadım ulaşmaz sizeAlmanya vermiyor vizeYâr gelemez ben gidemem
İmdat güzel şahım n’olurBu çilem ne zaman dolurDost Niyazi ağlar dururYâr gelemez ben gidemem
132 Zâkirlik Geleneğinin Değişen Yaratım ve İcra Ortamı:
ZÂKİRLİKTEN AŞIKLIĞA AŞIK NİYAZİ
90- Ama Neden
Kimseye kem sözümüz yokDarıldılar ama nedenGece gündüz benim içinYoruldular ama neden
Çok severim milletimiPek bildiler kıymetimiAldılar yol biletimiAyrıldılar ama neden Gine herkes yarımızdırDostu sevmek kârımızdırİyi niyet varımızdırYoruldular ama neden
Karşılıklı bunca hürmetSaygı sevgi değer kıymetSabaha kadar muhabbetKırıldılar ama neden
Niyazi’yim sözüm çoktuBenim sözüm bana oktuHani benlik senlik yoktuKayrıldılar ama neden
Bülent AKIN 133
91- Seni Seni
Ağlattığın daha gülmezZalim felek seni seniDarbeni yemeyen bilmezZalim felek seni seni
Belli olmaz senin huyunÇık meydana görem boyunBana da yaptın bir oyunZalim felek seni seni
Ok vurusun yayın yokturBilmediğin oyun yokturMerhametten payın yokturZalim felek seni seni
Oğlum aldın kızım aldınÇoğum aldın azım aldınSözüm aldın sazım aldınZalim felek seni seni
Anam atam bacım aldınBin yaptın bir acımadınNiyazi’den öcün aldınZalim felek seni seni
134 Zâkirlik Geleneğinin Değişen Yaratım ve İcra Ortamı:
ZÂKİRLİKTEN AŞIKLIĞA AŞIK NİYAZİ
92- Zarar İse Zarar Olsun
İki baştan sadık yârlıkKarar ise karar olsunŞayet bizden başka varlıkArar ise arar olsun
Yalvarırım haldaşım olHakikatte kardeşim olBen ayağım sen başım olZarar ise zarar olsun
Allah’ım demiş kulunaArayana dost bulunaKim ki beni dost yolunaYorar ise yorar olsun
Başım açık ayak yalınBen ölürsem sizler kalınNiyazi ummana dalınBoğar ise boğar olsun
Bülent AKIN 135
93- Eyvah Nefsim Uslanmamış
Daha gafil gafil yatarEyvah nefsim uslanmamışHelali harama katarEyvah nefsim uslanmamış
Elim haramına bakarHatır gönül bilmez yakarNe utanır ne de korkarEyvah nefsim uslanmamış
Bir kâmil mürşide varmazSöz verir sözünde durmazAklın dediğini duymazEyvah nefsim uslanmamış
Gösterir kendini safiHem de dört kapılı sofuBehey kuruya insafıEyvah nefsim usanmamış
Şaştı Kul Niyazi şaştıYaşım otuz dördü aştıYazamaz dilim dolaştıEyvah nefsim usanmamış
136 Zâkirlik Geleneğinin Değişen Yaratım ve İcra Ortamı:
ZÂKİRLİKTEN AŞIKLIĞA AŞIK NİYAZİ
94- Cennette Gözüm Vardır
Ey dostlar halim n’olacakZehir gibi sözüm vardırBunlar bana mı kalacakKalleş olmuş özüm vardır
Kadir bilmem kıymet bilmemKulluk bilmem ümmet bilmemMürşit bilmem hürmet bilmemCennette de gözüm vardır
Severim içki kumarıHele tiyatroyu barıYalnız evde açmış karıHem de oğlum kızım vardır
Akşam ibadet yaparımSabah nefsime taparımKarışıktır hesaplarımBinde on bir yüzüm vardır
İnsanoğlu kuru bademKırılmadan yenmez madem Ya Kul Niyazi ya âdemDemeye ne lüzum vardır
Bülent AKIN 137
95- Dara Gelmiş Dara Gider
Vefasız dünyada bahtımKara gelmiş kara giderAdülere hedef oldumVura gelmiş vura gider
Gönül verdin bir senemeBin denedin bir denemeHicran ocağın sinemeKura gelmiş kura gider
Muhabbet olmuş şu dağlarCoşmuştur selleri çağlarBu sinemi gören ağlarYara gelmiş yara gider
Bin naz ile ektim gülüDermiştir ağyarın dölüViran bahçenin bülbülüZara gelmiş zara gider
Yürürüm ben er yolundaEvliyanın her yolunaKul Niyazi pir yolundaDara gelmiş dara gider
138 Zâkirlik Geleneğinin Değişen Yaratım ve İcra Ortamı:
ZÂKİRLİKTEN AŞIKLIĞA AŞIK NİYAZİ
96- Hürmetim Var
Muhabbeti Muhammed’leEdenlere hürmetim varEli dili beli sadıkErenlere hürmetim var
Ruhu temiz asil kuldanKorkma yürü uzun yoldanSağ sol bilmez doğru yoldanGidenlere hürmetim var
Gel insan ol canlar yakmaMürşidin emrinden çıkmaAlın teri helâl lokmaYiyenlere hürmetim var
İnsan isen doğru sözüKonuş basma yerde yüzüİyi tarafları gözüGörenlere hürmetim var
Niyazi der felek gibiSinem delik elek gibiAşk ateşten yelek gibiGiyenlere hürmetim var
Bülent AKIN 139
3.3. On Bir Heceliler
97- Vazgeç
Türkmen güzeline gönül verirsemTerk eyle varını canından vazgeçHaklı olsan hakkını eyleme davaSeni öldürse de kanından vazgeç
Gürcü güzelini seversen şayetAf etmez hatanı titizdir gayetBoşnak’ın güzeli san ki bir ayetDüşersen diline şanından vazgeç
Arap’ın esmeri dudakta moruErmeni güzeli çok sorar soruYahudi güzelinin sönmüyor koruLaf filan etmeden yanından vazgeç
Hiç gönül vermedin sevmedin ZazaErine sadıktır meylim çok Laz’aDost Niyazi derki selam her kızaBirini sev al da bininden vazgeç
140 Zâkirlik Geleneğinin Değişen Yaratım ve İcra Ortamı:
ZÂKİRLİKTEN AŞIKLIĞA AŞIK NİYAZİ
98- Pir Ettin Beni
İtibarım yoktur devri zamanaTaze civan iken pir ettin beniRüsva eyledi dosta düşmanaKovdu sevdiğimden dur etti beni
Bir zamanlar malım mülküm var idiDüşmanlarım dahi bana yar idiAşikâr suçlarım gizli sır idiŞimdi suçum yokken dar etti beni
Türlü kumaş libasların giyerdimHer öğünde yağlı tatlı yiyerdimEğerlenmiş küheylana binerdimŞimdi yayalarla bir etti beni
Kul Niyazi der ki oldum bayağıHâlbuki ben idim dostlar durağıArtık fark edemem yakın ırağıAğlaya ağlaya kör etti beni
Bülent AKIN 141
99- Bilemem Dedin
Tabip olup başucuna oturdumBen senin derdini bilemem dedimBaktım ben yarana geçmiş zamanıMerhemi bende yok saramam dedim
Sen düşürdün beni dilden dillereAkıttın gözyaşım döndü sellereŞimdi gidiyorum gurbet ellereBekleme sen beni gelemem dedim
Felekten oynama oyun utulmazNe söylesem boştur sözüm tutulmazSevmiş gönül gayri kalpten atılmazZalimsin ben burda kalamam dedim
Kul Niyazi şikâyetin yazacakHakkın takdirini kimler bozacakBelki bu sözüme yârim kızacakViranedir kalbin giremem dedim
142 Zâkirlik Geleneğinin Değişen Yaratım ve İcra Ortamı:
ZÂKİRLİKTEN AŞIKLIĞA AŞIK NİYAZİ
100- Olma
Muhibb-i Hayder’im diyen taliplerMürşidi yılda bir görenden olmaTekke boş duruyor mürşit yalınızHer gün kahvelere gidenden olma
Nice dervişleri vardır bu yolunÖmürü kısadır zavallı kulunArayıp muhakkak bir mürşit bulunBoş yere emekler verenden olma
El ele verelim olalım birlikVallahi böyledir taliplik erlikBir gün ararsın bulmazsın dirlikAh deyip göğsüne vurandan olma
Çalınsın sazlar övülsün şahlarMuhammed Ali’ye yürüsün rahlarDökülsün üstünden kirler günahlarAmelsiz kabire girenden olma
Kul Niyazi derki Besmele yazanGelmesin meydana ikrarın bozanHacı olmak için bir gönül kazanMümin ol gönül kırandan olma
Bülent AKIN 143
101- Gülde Kalmadı
Hasret kaldık gayrı bülbül sesineBülbül de kalmadı gül de kalmadıAvcılar eli boş döner şikârsızCeylan da kalmadı çöl de kalmadı
Mor koyun sağardı beyaz bileklerSüt yoğurt doluydu sarı küleklerSürüldü her taraf soldu çiçeklerArı da kalmadı bal da kalmadı
Gittikçe çoğaldı insan hüneriRadyolar veriyor türlü haberiYaylalar doluydu mal sürü sürüYayla da kalmadı mal da kalmadı
Bu icatlar kimin aklında vardıSafkan Arap atlar cirit atardıNafa kısrağına meydanlar dardıDoru da kalmadı al da kalmadı
Değişti dünyanın bütün âdetiİnsanın fezaya gitmek niyetiDost Niyazı sen de yap ibadetiErkân da kalmadı yolda kalmadı.
144 Zâkirlik Geleneğinin Değişen Yaratım ve İcra Ortamı:
ZÂKİRLİKTEN AŞIKLIĞA AŞIK NİYAZİ
102- Öldükten Sonra
Felek kırdın kanadımı kolumuTaze yaprağımı döktükten sonraTuzak ettin hendek ettin yolumuAdülere boyun büktükten sonra
Senetli şahitli hakkın var gibiYığıldı başıma dağda kar gibiÖzü sözü bir olmayan yar gibiGüldün bu derdimi bildikten sonra
Düşman ettin dostlarımı amansızHerkese tanıttın beni imansızAçılan güllerim soldu zamansızElemi kederi verdikten sonra
Her türlü tarafa yönüm çevirdinBalta vurup bedenimden devirdinYarım dille bana bir selam verdinDüşmanlarım bana güldükten sonra
Niyazi’yim Yaratana kul oldumCoşkun sular ile bende sel oldumEvvel senin idim şimdi el oldumGelme ha üstüme öldükten sonra
Bülent AKIN 145
103- Beter Ha Beter
Ateşsiz dumanım dağlar başındaVarsın seyretsinler tüter ha tüterKime söylediysem inanmadılarAşkım Mecnun’dan da beter ha beter
Kalleşlik eyledin hüner değildirYiğit oğlu sönmez fener değildirAzmettiği yoldan döner değildirSenin yaptıkların yeter ha yeter
Kul Niyazi der ki yuvasız kaldımŞahit bulamadım davasız kaldımEski bina gibi sıvasız kaldımBaykuşlar başında öter ha tüter
Kader mi Desem Keder mi DesemGöründü gurbetin yolları yineKeder mi eylesem kader mi desemEfkârım yüz elli dertlerim bineKeder mi eylesem kader mi desem
Derman için bir tabibe varıncaYol alamaz oldum tıpkı karıncaMihnet elem yine başım sarıncaKeder mi eylesem kader mi desem
Yürüdükçe yol bitmiyor varılmazSu bulanık baştan akar durulmazHer olur olmaza bu söz sorulmazKeder mi eylesem kader mi desem
146 Zâkirlik Geleneğinin Değişen Yaratım ve İcra Ortamı:
ZÂKİRLİKTEN AŞIKLIĞA AŞIK NİYAZİ
Oku çekilmeyen yaylar gibiyimDoğanın vurduğu toylar gibiyimKendimce deryayı boylar gibiyimKeder mi desem kader mi desem
Derler ki bir Âşık Niyazi vardıŞu koskoca dünya başına dardıAllah’tan korkmaz kuldan korkardıKeder mi desem kader mi desem
104- Birini Arar
Deli gönül seyyah olmuş gurbetteBir mesken bulamaz yerini ararHedef olmuş her cefaya mihneteHalden anlayacak birini arar
Gâhi ceylan olur kaçar avcıdanGâhi duman olur tüter bacadanGâhi dedelerden gâhi hocadanKamil mürşit olan pirini arar
Gâhi derviş olur şala bürünürGâh külahlı gâh silahlı görünürGâhi türap ayaklarda sürünürGâhi Ferhat olur Şirin’i arar
Âşık Niyazi’nin dosttadır gönlüDinlenmek bilmez postadır gönlüGüzeli sevmekte ustadır gönlüDaima sözünün erini arar
Bülent AKIN 147
105- Nedendir
Hürmetle selamım gönderdim dostaKüsmüş selamımı almaz nedendirÇok nazını cefasını çekerdimNe gördü benden yılmış nedendir
Görmüyor gözlerim sevda karasıAçtı vücuduma Eyüp yarasıMeğer Hak’tan ola bunun çarasıBize bu cefayı kılmış nedendir
Gel inat eyleme dinle sözümüYeter kanlı yaştan kurut gözümüDost Niyazi türap ettim yüzümüYine acı haber salmış nedendir
106- Vurulmuş Gibi
Başım döner içim yanar erenlerYüreğime hançer vurulmuş gibiSakın kınamayın beni görenlerMecnun’um Leyla’dan ayrılmış gibi
Ben ağlarken felek güldüm sanıyorEski yaram yenilendi kanıyorAltı kansa üstü irin yanıyorŞu sineme ocak kurulmuş gibi
Dost Niyazi bildiğini unuttuYıllar yılı gaflet bizi uyuttuGizli düşman yine yakamı tuttuKalmadı takatim yorulmuş gibi
148 Zâkirlik Geleneğinin Değişen Yaratım ve İcra Ortamı:
ZÂKİRLİKTEN AŞIKLIĞA AŞIK NİYAZİ
107- Sensiz
Ceylan gözlerine kurban olduğumDin ile imana düşmanım sensizAyıplama benim asi olduğumAnadan doğmaya pişmanım sensiz
Kamiller cahilden aramaz kârıAlmıştır gözüne milyon zararıKalmamış günümün sabrı kararıEyüp’ün derdine düşenim sensiz
Âşık Niyazi’yim halime bakmaYüreğim yaralı ateşe yakmaAdüler elinde yalnız bırakmaOkuna yayına nişanım sensiz
108- Kardaş
Gönül mimari ol rakiplik etmeSeversen erenler yolunu kardaşDört kitabın bize nasihati varKem görme Mevla’nın kulunu kardaş
Öğrenip herkese doğruyu aşlaYetsin hırsın bir de iblisi taşlaSabah seherinde duaya başla Boşa çalıp dökme dolunu kardaş
Bülent AKIN 149
Düşünerek pişir söyle sözünüHaram olan şeye dikme gözünüGörmek diliyorsan dostun yüzünüİncitme sağını solunu kardaş
Elde arif çoktur bendini yoklarİmalı sözlerle sineni oklarArifler denizdir her sırrı saklarOynama kimseye rolünü kardaş
Gerçi bunu söyler Âşık Niyazi Bende de var huysuzluğun birazıAlana söyledim bir doğru sözüHarama uzatma kolunu kardaş
109- Gel Gel
Hayalim sendedir gözüm yollardaYüce dağlar duman olmadan gel gelBöyle dert bulunmaz gayrı kullardaVakit yetip vadem dolmadan gel gel
Felek bildiğini eyler acımazVurur ezer döver güler acımazDiline geleni söyler acımazGaddarın muradı olmadan gel gel
Dost Niyazi der ki hasret biter miBir mektup telefon bana yeter miHiç kuru bir dalda bülbül öter miÖmrümün gülleri solmadan gel gel
150 Zâkirlik Geleneğinin Değişen Yaratım ve İcra Ortamı:
ZÂKİRLİKTEN AŞIKLIĞA AŞIK NİYAZİ
110- Dalmış Unutmuş
Felekten çektiğim derde belayaHub sevdiğim beni salmış unutmuşEfkârım ağlatır derdim söyletirBenden gayrısın bulmuş unutmuş
Benim figanıma güler olmuşturAcı sözle sinem deler olmuşturBuna dünya derler neler olmuşturBeni pençesine almış unutmuş
Kul Niyazi bak gör felek n’eylediCan ciğer akrabam düşman eylediBilen işiten ve gören söylediCananım sefaya dalmış unutmuş
111- İmanı Bil Bil
Arzu eder gönül dost elleriniÖmür yetecek mi zamanı bil bilAli’nin yolunda Hüseyn’e talipOlmaksa gittiğin erkânı bil bil
Okundu tarihler verildi haberHiç olur mu Muaviye muteberSarraf isen işte lal ile gevherMüşteri olduğun dükkânı bil bil
Mezhebimdir İmam Cafer-i SadıkKimse inanmadı biz bize kaldıkKul Niyazi der ki Müslüman oldukDini ulu gerçek imanı bil bil
Bülent AKIN 151
112- Gayrı Ölemem
Efkâr aldı elem aldı dert aldıOnun için bu dünyada gülememBütün umutlarım hep yarım kaldıİlaç nedir çare nedir bilemem
Ben selam veririm varsın almasınSöylerim derdimi gizli kalmasınÖlür isem cenazeme gelmesinYaşarken ölmüştüm gayrı ölemem
Niyazi der bilemedim kârımıDünya malı küstürmüştür yarımıBülbül oldum duymaz oldu zarımıGüler ağlar gözyaşımı silemem
113- Ölüm Meleği
Her gün haber salar ölüm meleğiHakkım var diyenler helâl eylesinBen naçizin temennisi dileğiHakkım var diyenler helâl eylesin
Hoca sorup sonra namazım kılsınKimin hakkı varsa söylesin alsınİstemem kimsenin kuruşu kalsınHakkım var diyenler helâl eylesin
152 Zâkirlik Geleneğinin Değişen Yaratım ve İcra Ortamı:
ZÂKİRLİKTEN AŞIKLIĞA AŞIK NİYAZİ
Sizden özür diler bunları yazanİnsandır hataya düşüyor bazenNe terazim vardır ne elde mizanHakkım var diyenler helâl eylesin
Hakkı olan varsa buradayım burdaHem de Mansur gibi durayım dardaİnkâr eyler isem yanayım nardaHakkım var diyenler helâl eylesin
Dost Niyazi belki deli divanaHak gözüyle bakar cümle insanaKul hakkıyla gidemem ki divanaHakkım var diyenler helâl eylesin
114- Bilirsin
Ali evladısın benim sultanımDaim sana sığındığım bilirsinKalbimde zikrimde yüce mihmanımDaim sana sığındığım bilirsin
Âşıklar meyini içmesin sensizSaatim saniyem geçmesin sensizHocalar kefenim biçmesin sensizDaim sana sığındığım bilirsin
Niyazi Âşıktır taliptir kuldurŞu yalancı dünya gözümde puldurSenin yolun ışık en güzel yoldurDaim sana sığındığım bilirsin
Bülent AKIN 153
115- Aklıma Gelmedi
Kulun tedbirini Hakk’ın takdiriBozacağı hiç aklıma gelmediGittiğim yollarda kendime kuyuKazacağım hiç aklıma gelmedi
Felek yapacağın daha kaldı mıKurtulurum bu canımı aldın mıMahkûm dosyasına kendi adımı Yazacağım hiç aklıma gelmedi
Ziyaretçi var mı kulağım sesteAdım dilimdedir en son nefesteNiyazi şer değil ama kafesteKalacağım hiç aklıma gelmedi
116- Sabır
Nice dertler vardır isyan eylemeEmrine şükreyle kahrına sabırHer dile geleni hemen söylemeEmrine şükreyle kahrına sabır
Ferhat dağı deldi Mecnun çöllerdeKarga dağ başında bülbül güllerdeSenelerdir yavrum gurbet ellerdeEmrine şükreyle kahrına sabır
Dost Niyazi der ki yazdım deyişlerKalmadı başıma gelmedik işlerÖmür biter bitmez hayaller düşlerEmrine şükreyle kahrına sabır
154 Zâkirlik Geleneğinin Değişen Yaratım ve İcra Ortamı:
ZÂKİRLİKTEN AŞIKLIĞA AŞIK NİYAZİ
117- Göç Olur Bir Gün
Ağlayarak yazdığım bu deyişlerYırtılır atılıp hiç olur bir günİyi niyet ile gördüğüm işlerKalkılır başıma suç olur bir gün
Eremem menzile yolda kalırımYer bulamaz sağda solda kalırımKimse bilmez nice halde kalırımKolay gördüklerim güç olur bir gün
Ağlar gönül ağlar ah ile zardaHangi âşık kalmamıştır ki darda Bugün yaşıyorum yarın mezardaNiyazi dünyadan göç olur bir gün
Bülent AKIN 155
118- Dumansız Yandırdın Felek
Zalimsin ey felek aldattın beniHem düşürdün hem de kaldırdın felekKerem eyleyerek Aslı peşindenDağlara taşlara saldırdın felek
Rehberimsin dedin sen ise kördünElimle başıma çorap ördürdünDenizi bana damla gördürdünDalgalı sulara daldırdın felek
İç devadır dedin ağu tarttırdınHer yavrumu bir diyara attırdınNerde yuva kursam evim sattırdınTatlı dille beni kandırdın felek
Kurtulmadı gönlüm gamdan kederdenYalınız ben miras kaldım pederdenUsandırdın beni kötü kaderdenDumansız ateşte yandırdın felek
Neden Âşık derler ismim NiyaziDert ile düşmanın olur mu azıElime verdirdin üç telli sazıBir ömür ağlatıp çaldırdın felek
156 Zâkirlik Geleneğinin Değişen Yaratım ve İcra Ortamı:
ZÂKİRLİKTEN AŞIKLIĞA AŞIK NİYAZİ
119- Yanarım
İnsaf eyle doğru söyle sevdiğimBöyle miydi senle kavli kararımBeni Mecnun ettin sen oldun LeylaOvada çöllerde seni ararım
Gönül unutmuyor karşı karayıGel dedikçe açıyorsun arayıTabiplerle sardırmadım yarayıEl bilmesin vurduğunu sararım
Dost Niyazi dost bağının gülleriBizi esir aldı gurbet elleriDere olup akar çeşmim selleriSellerde söndürmez yanar yanarım
120- Ölmüş Gibidir
Arayıp mürşidin bulamayanlar Kaybolur çöllerde kalmış gibidirAşkın deryasına dalamayanlarHayal denizinde yüzmüş gibidir
Uyanıp gafletten gerçeği görseHakkı olanların hakkını verseHakkı olmayana hakkımdır derseYetimin malını çalmış gibidir
Bülent AKIN 157
Sakın gücenmesin muhterem canlarArifin sözünü arifler anlarMazlumun yetimin kalbin kıranlarKâbe duvarımı yıkmış gibidir
İnsan sevmek ile olunur insan İster Ali Veli ol istersen HasanHırsı nefsi bir kenara bıraksanAyeti Kuran’ı bilmiş gibidir
Bu dünyada yaşar dünya görmemişİnsanlık uğruna emek vermemişAşinalar görmüş gitmiş söylemişNiyazi sağ ama ölmüş gibidir
121 -Sırlarımı Söyledin
Ela gözlüm dargın küskünüm sanaDağıttın sırlarımı ele söyledinDiyar diyar gezdin cura saz ilePerdeye söyledin tele söyledin
Nasıl bir yaradır bendeki yaraNe dosta söylenir ne nazlı yâraNe hekim ne tabip bilmiyor çaraSen gittin hal bilmez kula söyledin
Feryadım figanım ahu avazımZemheriye döndü baharım yazımDost Niyazi der ki kılma namazımKerem yandı Aslı küle söyledin
158 Zâkirlik Geleneğinin Değişen Yaratım ve İcra Ortamı:
ZÂKİRLİKTEN AŞIKLIĞA AŞIK NİYAZİ
122- Bize Yâr Olur
Nazlı sunam gurbet ele gidersemSensiz dünya bu başıma dar olurNe sabrım kalır ne de kararım Geçmez ha günlerim ahu zar olur
Böyle miydi senle kavli kararımAslı gibi Kerem gibi yanarımSen yitirdin ben bulamam ararımKarlı dağda bir yol bulmak zor olur
Ayrılığın hasretinden korkmadanVardın gittin dönüp geri bakmadanBir gün olsun gözyaşlarım akmadanYakup’un misali gözüm kör olur
Bilmem bu hasrete yeter mi ömürEritir eritir olsan taş demirHasret bir ateştir yürekse kömürTutuşunca yanar yanar kor olur
Dost Niyazi bitmez derdim efkârımGittiğin yollara her gün bakarımEfendim sultanım ulu HünkârımAncak ki sizlerden bize yâr olur
Bülent AKIN 159
123- Elveda
Gine gurbet yolu göründü bizeElveda ey yavrularım elvedaAylar yıllar yine hasretim sizeElveda ey yavrularım elveda
Hasretlik yüreğe çöker derindenUğraşırım haber alam yârimdenYardım bekliyorum pirler pirindenElveda ey yavrularım elveda
Kolay mıdır hasret kalmak yüzüneAylar yıllar geçer gelmez izineAyrılık gözyaşı doldu gözüneElveda ey yavrularım elveda
İsterdim gurbete selam vermemekCennet olsa kapısından girmemekGidip gelmemek var gelip görmemekElveda ey yavrularım elveda
Dost Niyazi ayı günü sayardıYüzlerini gören bilmem kim vardıBen ayrılmaz idim yokluk ayırdıElveda ey yavrularım elveda
160 Zâkirlik Geleneğinin Değişen Yaratım ve İcra Ortamı:
ZÂKİRLİKTEN AŞIKLIĞA AŞIK NİYAZİ
124- Kalmamış
Gittim gezdim gördüm bizim illeriBahçe bostan bağı narı kalmamışBina dükkân olmuş mezar yerleriKomşu akrabadan biri kalmamış
Kardeş kardeşine selam vermiyorGençleri yetişmiş bir iş görmüyorArazi yozlaşmış verim vermiyorÇiftçi eker biçer kârı kalmamış
Güzel yayların gülleri kokmazDereler kurumuş ırmaklar akmazBir terör belası bulaşmış çıkmazFakirin kaçacak yeri kalmamış
Diyarbakır ilinin Bismil kazasıYok mu kaymakamı muhtar azasıMüslüman’a vermişler gavur cezasıKöyümün bir dostu yâri kalmamış
Dost Niyazi sözün boşa mı dersinDertler yığın yığın kim cevap versinİnanmayan gitsin gözüyle görsünBu sözümün bir inkârı kalmamış
125- Dertlilere Bayram Olmaz
Kime söyledimse bilmez halimdenDertlilere bayram olmaz bu gündeKalkıp göç eylesem kendi elimdenDertlilere bayram olmaz bu günde
Bülent AKIN 161
Küsülüler küslü kalır yaslıdırKimi Leyla Mecnun kimi Aslı’dırBenim sevdiceğim Hüseyn neslidirDertlilere bayram olmaz bu günde
Dost Niyazi der ki bu nasıl bayramSadık dostlar ile açıksa aramHer bayram her bayram azıyor yaramÂşıklara bayram olmaz bu gündeDertlilere bayram olmaz bu günde
126- Ayıptır Suçtur
Beni efkâr basar bayram ayındaAğlarsam ayıptır gülersem suçturKulak duyar gözüm görür neyleyimGizlersem ayıptır söylersem suçtur
Hep unuttuk şiir deyiş duvazıHiç kimse kimseden değildir razıÂşık diye elime alınca sazıÇalmazsam ayıptır çalarsam suçtur
Onun için susmuş Âşık NiyaziArada sırada konuşur bazıMürşit huzurunda gerçek namazıKılmazsam ayıptır kılarsam suçtur
162 Zâkirlik Geleneğinin Değişen Yaratım ve İcra Ortamı:
ZÂKİRLİKTEN AŞIKLIĞA AŞIK NİYAZİ
127- Ben Derman Ararım Dert Beni Arar
Ben yalan dünyaya geldim geleliBen derman ararım dert beni ararHülasa kendimi bildim bileliBen derman ararım dert beni arar
Birçok yeri gezdim ikamet içinİbadet yapmadım hiç cennet içinBana çok gördüğün merhamet niçinBen derman ararım dert beni arar
Dost Niyazi der ki mahbubum nerdeKınamayın akıl kalmadı sendeÇağırdım bağırdım pir şahım nerdeBen derman ararım dert beni arar
128- Yaramam Gayrı
Kimseden kimseye kalmadı faydaBir dost var mı yok mu aramam gayrıYaşım ilerledi hem yoksullaştımİlaç merhem olsam yaramam gayrı
Madem böyle yazmış kader yazımıHaktan ise kime eden nazımıHer şeyimi alın verin sazımıŞu bizim illerde duramam gayrı
Bülent AKIN 163
Bana yasak oldu vatanım yurdumÇalıştım didindim yerimde durdumNe medet bekledim asla ne yardımDerdime dermanı soramam gayrı
Meyve toplanır mı kurumuş daldan Derdim çok yavrular riyakâr kuldanSakın ha gitmeyin gittiğim yoldanBen yoruldum sizi yoramam gayrı
Dost Niyazi der ki canlar erenlerUzakları gerçekleri görenlerBani benden alıp bana verenlerYorgunum bir adım varamam gayrı
129- Af Eyle Gayrı
Çok cefalar çektim ağladım gezdimNe olur sevdiğim af eyle gayrıVallahi billahi canımdan bezdimNe olur sevdiğim af eyle gayrı
Ben bir köle kulum sen bir ulusunHakka gidenlerin tek bir yolusunFazilet merhamet mürvet dolusunNe olur sevdiğim af eyle gayrı
Ey yüce sultanım beni hor görmeAçık evim kalbim istersen girmeDost Niyazi dostun geri göndermeNe olur sevdiğim af eyle gayrı
164 Zâkirlik Geleneğinin Değişen Yaratım ve İcra Ortamı:
ZÂKİRLİKTEN AŞIKLIĞA AŞIK NİYAZİ
130- Yâr Sesi
Ey erenler bu dünyada sevdiğimTurna sesi bülbül sesi yâr sesiUyur iken rüyalarda duyduğumTurna sesi bülbül sesi yâr sesi
Sırat köprüsünde bir mizan gibiOlurum cennette bir gezen gibiHoş sedayla okunan bir ezan gibiTurna sesi bülbül sesi yâr sesi
Kimse bilmez nasıl geçer günlerimYâri hayal eyler gönül eğlerimAyet Kur’an dinler gibi dinlerimTurna sesi bülbül sesi yâr sesi
Âşıklara ilham verir saz verirGüzellere cilve verir naz verirAlır benden kışı bahar yaz verirTurna sesi bülbül sesi yâr sesi
Dost Niyazi yalvarırım Allah’aAf eylesin giriyorsam günahaHem Yasin olurdu hem de FatihaTurna sesi bülbül sesi yâr sesi
Bülent AKIN 165
131- Öyle Gel
Ehlibeyt yoluna gireyim dersenEdebi irfanı öğren öyle gelHak yoluna serim vereyim dersenÂdemde erkânı öğren öyle gel
Kuru kavga ile geçmesin gününAsla bir olmasın bu günle dününMüslüman insana olmasın kininTanrıyı âdemde gör de öyle gel
İbadeti yalnız namaz bilirsinHerkesi abdest almaz bilirsinNiyazi de iman bulmaz bilirsinHakikat Kuran’ı öğren öyle gel
132- Gelemem
Mesken tuttum gurbet elinde kaldımBekleme sevdiğim daha gelememGel diye yazdığın mektubu aldımBekleme sevdiğim daha gelemem
Gurbet bana vatan oldu yurt olduHer saatim günüm bana dert olduİçten içe kemiriyor kurt olduBekleme sevdiğim daha gelemem
166 Zâkirlik Geleneğinin Değişen Yaratım ve İcra Ortamı:
ZÂKİRLİKTEN AŞIKLIĞA AŞIK NİYAZİ
Bizim elin tatlı suyu aksa daYaylaları burcu burcu koksa daÖmür boyu gözün yola baksa daBekleme sevdiğim daha gelemem
Dost Niyazi der ki anla sözümüYazar iken yaş doldurdu gözümüSanki öldüm göremezsiz yüzümüBekleme sevdiğim daha gelemem
133- İstemem
Sivas ellerine yolum düşmesinÇarşı pazarına girmek istememMelunun yobazın soyu kurusunBir Tanrı selamı vermek istemem
Nerde insanlığın hani kul hakkınBunlara Müslüman demeyin sakınBakılacak yüzleri var mıdır bakınVallahi ben bakıp görmek istemem
Hangi vicdan kaldırır bu şiddetiÂlem lanetliyor kanlı dehşetiKerbelâ misali böyle vahşetiKonu çok hassastır germek istemem
Allah adınaymış onun fetvasıŞimir’den Mervan’dan gelir mayasıAsla utanma yok yok ki hayâsıİnsan mısın deyip sormak istemem
Bülent AKIN 167
Dost Niyazi der ki kanlı Sivas’taOzanlar yakıldı insanlık yastaTürkü yandı saz kırıldı tel hastaKardeşi kardeşe kırmak istemem
134- Yeter Ha Yeter
Seher vakti bülbül dostun bağındaAğlar figan eyler öter ha öterBeni ceylan ettin Süphan dağınaKaçtım kovaladın yeter ha yeter
Bir dileğim budur ulu yaradanMazlumu haklıyı koru beladanDost yolu beklerim gelsin sıladanHasretlik gözümde tüter ha tüter
Niyazi baktım gelip geçmişeMeğer aldanmışım hayale düşeÖlümden korkup da etmem endişeAsırlık ömür de biter ha biter
168 Zâkirlik Geleneğinin Değişen Yaratım ve İcra Ortamı:
ZÂKİRLİKTEN AŞIKLIĞA AŞIK NİYAZİ
135- Var mı Bulacak Beni
Ecel avcı olmuş gezer peşimdeDiyar diyar kaçsam bulacak beniKaleler içinde askerler nöbetTutsa ellerinden alacak beni
Eşim dostum öldüğümü duyarlarTez hoca getirip kabre koyarlarÖldüğümün birkaç günün sayarlarOndan sonra kimler anacak beni
Birkaç bayram mezarıma gelinirToprak çöker zorca yerim bilinirNüfus kütüğünden adım silinirArasınlar var mı bulacak beni
Kara toprak kabullenir cismimiDuvara asarlar solgun resmimiTorunuma bırakırlar ismimiUlu Tanrı koyma kör ocak beni
Dost Niyazi ömür geldi sonunaGider vebalini almış boynunaO yâr beni almaz oldu koynunaKara toprak artık saracak beni
136- Yobaz Kirası
Görün feryat figanını Sivas’ınYanıyor Madımak bir yüz karasıÜmmet-i Muhammed tutuyor yasınBu ikinci Kerbelâ’nın yarası
Bülent AKIN 169
İslamlık adına yapılmaz bunlarBenzin gibi yandı dökülen kanlarGerçekler yolunda can veren canlarSize bu zulümler Mervan mirası
Muhammed Ali’yi çalardı sazlarSemah döner iken gencecik kızlarİnsan olan insanın vicdanı sızlarBunların vicdanı yobaz kirası
Dost Niyazi yok mu bunun hesabıHerhalde soracak konun hesabıİrtica yobazın oyun hesabıBozulacak gelecektir sırası
137- Geçti
Bu dar-ı dünyada koskoca ömürCoşkun çaylar gibi akmakla geçtiÇok uğraştım dost bağına girmeyeDeremedim gülün bakmakla geçti
Ben yaratana yazdım dilekçeYa Rab emeklerim gitmesin hiçeSırtıma giydim bir aba keçeOvalarda koyun yaymakla geçti
Dost Niyazi bir gün yüzüm gülmediDüşman derdim bildi o dost bilmediFelek zalim merhamete gelmediGizli sırlarımı yaymakla geçti
170 Zâkirlik Geleneğinin Değişen Yaratım ve İcra Ortamı:
ZÂKİRLİKTEN AŞIKLIĞA AŞIK NİYAZİ
138- Öndere Çatan Çoğaldı
Hele bakın şu dünyanın halinePara için iman satan çoğaldıBerata belinde embir elindeCaddelerde kurşun atan çoğaldı
Kâbe kapusunda gider hicazaSofu görünmeye durur namazaBir kilo böreğe on beş yıl cezaBak gör hapiste yatan çoğaldı
Düşmanı çoğaldı Yüce Ata’nınŞevkiler vekili millet vatanınMezarcılar üyesidir Kutan’ınBunlardan Önder’e çatan çoğaldı
İşçisi memuru her gün sokakta Treni kaçırdık kaldık duraktaDost Niyazi hasta gezer ayaktaBiz oyun bilmedik utan çoğaldı
139- Geç Kalma
Yağan karlar yollarını kesmedenGeleceksen gel sevdiğim geç kalmaYaralı yüreğim sana küsmedenGeleceksen gel sevdiğim geç kalma
Bülent AKIN 171
Gurbet seni bir bağladı salmadıYazdığım mektuplar adres bulmadıArtık tahammülüm sabrım kalmadıGeleceksen gel sevdiğim geç kalma
Dost Niyazi çare var mı korkmaktanUsanmadı yâr yoluna bakmaktanİnsaf eyle vazgeç nara yakmaktanGeleceksen gel sevdiğim geç kalma
140- Sen de Gel Yavrum
Yaşlı gözüm bakar gurbet yolunaHadır bayram geldi sen de gel yavrumYa Rab gurbet cefa oldu kulunaHadır bayram geldi sen de gel yavrum
Can alıcı geldi canım vermedim Yalan dünya sende sefa sürmedimAylar yıllar geçti yüzün görmedimHadır bayram geldi sen de gel yavrum
Bende takat yok sende merhametNe bir köşk isterim ne bir ziyafetN’olur Niyazi’yi eyle ziyaretHadır bayram geldi sen de gel yavrum
172 Zâkirlik Geleneğinin Değişen Yaratım ve İcra Ortamı:
ZÂKİRLİKTEN AŞIKLIĞA AŞIK NİYAZİ
141- Gönül
Elli yıldır diyar diyar gezdirdinYordun beni yorulmadın sen gönülYetti artık öz canımdan bezdirdinYordun beni yorulmadın sen gönül
Akan sular ile coşturdun beniAşılmaz dağları aştırdın beniBoş hayal peşinden koşturdun beniYordun beni yorulmadın sen gönül
Bir dost hatırını sormak bilmedinGönül yarasını sarmak bilmedinUsanmak bilmedin durmak bilmedinYordun beni yorulmadın sen gönül
Ağlarsın ağlarsın neden gülmezsinGaflet ile geçti ömrün bilmezsinAnladım ki ben ölmeden ölmezsinYordun beni yorulmadın sen gönül
Dost Niyazi dostlarının dilindeŞimdi kendi gezer gurbet elindeBeni Mecnun ettin Leyla çölündeYordun beni yorulmadın sen gönül
Bülent AKIN 173
142- Sevdiğim
Sen giderim derdin ben inanmazdımBilmem nasıl oldu gitti sevdiğimSabah kalktım göçü durur kapıdaSon kere yüzüme baktı sevdiğim
Çok tuz ekmek yedik gel helâl eyleElin vur göğsüne ah u vah eyleGittiğin yerlerde bir zaman söyleSakın kıyamete koyma sevdiğim
Aşırınca karlı dağlar ardınaAcep o yâr ulaştı mı yurdunaKendi dursa ben duramam yurdunaAldı hayalimi gitti sevdiğim
Gittiğin yerlerde eğlenip kalmaBeni Mecnun edip çöllere salmaDost Niyazi der ki vefasız olmaBilmem benden neden küstü sevdiğim
174 Zâkirlik Geleneğinin Değişen Yaratım ve İcra Ortamı:
ZÂKİRLİKTEN AŞIKLIĞA AŞIK NİYAZİ
143- Defterim Kalemim ve Ben
Köşe-yi mihnette kaldık yalınızBir kalemim bir defterim bir de benAğladık yalınız güldük yalınızBir kalemim bir defterim bir de ben
Karar kıldık hırsa nefse uymayız Müslüman görünüp fakir soymayızBayram seyran gelir geçer duymayızBir kalemim bir defterim bir de ben
Gülbenkler okuruz deyiş söylerizAllah’tan gelene şükür eylerizBizden kim incirse özür dilerizBir kalemim bir defterim bir de ben
Kendi halimizde naçiz olandıkKim ne söylediyse doğrudur sandıkÜçümüz de riyakârdan usandıkBir kalemim bir defterim bir de ben
Bak bu âşıkların hayal düşüneKaptan değil deryalarda işi neÜçümüz de düştük bir yâr peşineBir kalemim bir defterim bir de ben
Bülent AKIN 175
144- İster
Sonbaharın sonu soldu yapraklarZemheri geliyor kış kışlık isterElimde görenler bu sarı sazıKimse sormaz halim âşıklık ister
Ağrılar sızılar indi dizimeHiçbir azam bakmaz oldu sözümeHanım küsmüş o da bakmaz yüzümeEvde azık yoktur aş aşlık ister
Medet senden olur ulu Hünkâr’ımHep zarar eyledim olmadı karımKemalini bulmuş vardır bekârımEvermeye kalksam el başlık ister
Bir Neyzen olaydım çalaydım neyiHep çalar gezerdim şah deyi deyiSâki n’olur doldur bir kadeh meyiBunu unutmaya sarhoşluk ister
Dost Niyazi’ye söyleyin gayrıNe bir dostu vardır ne sadık yârıHele bir dert var ki her dertten ayrıHer ay yavrusundan az harçlık ister
176 Zâkirlik Geleneğinin Değişen Yaratım ve İcra Ortamı:
ZÂKİRLİKTEN AŞIKLIĞA AŞIK NİYAZİ
145- Korkarım
Bana cesur gözü ile bakmayınİftiracı yalancıdan korkarımİster sizler korkun ister korkmayınİftiracı yalancıdan korkarım
Kesin bakın akrep yılan kanlarıYa Şimir’den ya Mervan’dan damarıCenazeme bırakmayın bunlarıİftiracı yalancıdan korkarım
İnandırmak için kırk yemin eylerBunlardan çok çekmiş efendi beylerGörmediğin sanki görmüştür söylerİftiracı yalancıdan korkarım
Ne Kur’an ne âlim sözüne bakarHer sözü ağzında leş gibi kokarNice canlar yakar nice ve yıkarİftiracı yalancıdan korkarım
Dost Niyazi ne gelir ki elindenKurtuluş zor münafığın dilindenKorkum yoktur Azrail’den ölümdenİftiracı yalancıdan korkarım
Bülent AKIN 177
146- Dediler
Biraz nasihate vardı niyetimSenin aklın sana yetmez dedilerHani ne malın var ne de servetinSenin aklın sana yetmez dediler
Boşa yaşamışsın boşa yaşarsınTakatin yok yürümeye koşarsınDoğru dürüst konuşamaz şaşarsınSenin aklın sana yetmez dediler
Sürmek ister isen dünya sefasınÖnce çalış sonra çekme cefasınSen çağdaş değilsin eski kafasınSenin aklın sana yetmez dediler
Biz böyle yaşarız sen git Mısır’aKimse bakmaz elindeki nasıraHiç bize gücenme bakma kusuraSenin aklın sana yetmez dediler
Dost Niyazi dosttur sever sizleriDuyurmak istedi gerçek sözleriDaha bundan fazla yorma bizleriSenin aklın sana yetmez dediler
178 Zâkirlik Geleneğinin Değişen Yaratım ve İcra Ortamı:
ZÂKİRLİKTEN AŞIKLIĞA AŞIK NİYAZİ
147- Gurbet Burası
Anlarsınız beni siz anlarsınızDünyada bir murat alamayanlarGelin canlar gelin biraz dertleşekYitirmiş yârini bulamayanlar
Alınmış fırsatım çare yok eldeBaşım dumanlı dağ gözlerim selde Boşuna gezmez mi ovada çöldeLeyla’sına Mecnun olmayanlar
Dost Niyazi der ki gurbet burasıBaşına çalınsın mülkü parasıBir selamı olsun veya duasıÖlürsem namazı kılmayanlar
Rica YetmiyorDost dost diye feryat figan eylerimGündüzler yetmiyor gece yetmiyorBir teselli verin Allah aşkınaTabipler yetmiyor hoca yetmiyor
Yalan dünya adaletin var iseBenim zararlarım sana kâr iseHer bayram yılbaşı uçar Paris’eBenim kazandığım borca yetmiyor
Dost Niyazi yeter oldu dilindenAkıp giden gözyaşının selindenKurtuluş yok felek zalim elindenYalvarmak yetmiyor rica yetmiyor
Bülent AKIN 179
148- Kendisi Bilir
Ben o dosta selam vermeden geçmemAlır mı almaz mı kendisi bilirKalbime gönlüme mihman eylerimKalır mı kalmaz mı kendisi bilir
Hayra yorun dostlar gördüm bir rüyaBeraber dalmışız derin bir suyaÖlür isem mezarımda bir duaKılar mı kılmaz mı kendisi bilir
Dost Niyazi ısrar neye yarıyorMerhemsiz ilaçsız yara sarıyorDuydum benden başkasını arıyorBulur mu bulmaz mı kendisi bilir
149- Barışmayınca
Yâr ile küskün kırgın olanlarKurur mu gözyaşı barışmayıncaKırk bin yaşasa da kendin bulamazBir kâmil mürşide danışmayınca
Ulu kervan ulu şahıma yürürAşamaz dağları duman kar bürürBir kere yerine bin kere ölürİnsan dert mihnete alışmayınca
Dost Niyazi dosta saz çalardıBazen gevher satar bazen alırdıBilmem çay ırmaklar nerde kalırdıAkıp ummanlara karışmayınca
180 Zâkirlik Geleneğinin Değişen Yaratım ve İcra Ortamı:
ZÂKİRLİKTEN AŞIKLIĞA AŞIK NİYAZİ
150- Şah Hüseyin Aşkına
Allı turnam feryat figan eyliyorKerbelâ’da Şah Hüseyin aşkınaDinleyin bülbüller neler söylüyorKerbelâ’da Şah Hüseyin aşkına
Muhammed Ali’nin tertemiz soyuBenzer dedesine cemali huyuBoz bulanık akar Fırat’ın suyuKerbelâ’da Şah Hüseyin aşkına
Mahi Muharrem de acılı günlerMakteller okunur talipler dinlerGözü yaşlı feryat eyler müminlerKerbelâ’da Şah Hüseyin aşkına
Uçar semah eyler havada kuşlarEğilir secdeye dağ ile taşlarO gün Aşure’dir her evde aşlarKerbelâ’da Şah Hüseyin aşkına
Dost Niyazi der ki Ehlibeyt ağlarVicdanlar sızlatır yürekler dağlarAy Güneş tutulur karalar bağlarKerbelâ’da Şah Hüseyin aşkına
Bülent AKIN 181
151- Kalem Yazmadı
Birçok şeyler gördüm yüzüm kızardıBen yazmak istedim kalem yazmadıDedim belki gerçekleri yazardıBen yazmak istedim kalem yazmadı
Para kazanmanın şekli değiştiMerhamet yerine riya yerleştiAr namus kalmadı ayağa düştüBen yazmak istedim kalem yazmadı
Kapıya park etmiş mersedesiniSonuna dek açmış kaset sesiniHatırlamaz asla kim kimsesiniBen yazmak istedim kalem yazmadı
Yalanı dolanı siyaset sayarNe midesi doyar ne gözü doyarAmcaya güvenir bankalar soyar Ben yazmak istedim kalem yazmadı
Bunlar bizim başımıza baş olduVicdanları kaya kalpler taş olduDost Niyazi nahoş ile hoş oldu Ben yazmak istedim kalem yazmadı
182 Zâkirlik Geleneğinin Değişen Yaratım ve İcra Ortamı:
ZÂKİRLİKTEN AŞIKLIĞA AŞIK NİYAZİ
152- Nerede
İnsan Hakları var deyip dururlarHakkım varsa alacağım neredeElime dilime kilit vururlarHakkım varsa alacağım nerede
Aldığım maaşım yetmez kirayaOndan sonra borçlu girer sırayaAdalet nerede gidem orayaHakkım varsa alacağım nerede
Eğer para dolu ise kasadaHakkın var dediniz Anayasa’daYazdınız çizdiniz kaldı masadaHakkım varsa alacağım nerede
Kim bu vurguncuya kapı açıyorPara alan barda dolar saçıyorÇalan çırpan Avrupa’ya kaçıyorHakkım varsa alacağım nerede
Dost Niyazi alacağın bu imişYüz yıl ara bulacağın bu imişVereceğin alacağın yok imişHakkım varsa alacağım nerede
Bülent AKIN 183
153- Bana Ne
İnsanlara kutlu olsun bayramlarGaribe yoksula bir de bana neHuzur mu bıraktı sütü haramlarGaribe yoksula bir de bana ne
Bağ eksem gül eksem ağyarlar keserDalına konmuyor bülbüller küserDünya cennet olsa suları KevserGaribe yoksula bir de bana ne
İster altın olsun taşı dünyanınİster bahar olsun kışı dünyanınİster havyar olsun aşı dünyanınGaribe yoksula bir de bana ne
Gizlidir yaramı tabip ne bilsinŞen olmazam ayda bir bayram gelsinGülmedim dünyada gülenler gülsünGaribe yoksula bir de bana ne
Dost Niyazi söyler sözü ar etmezYar yaktığı yere ateş nar etmezNasihat kâr etmez öğüt kâr etmezGaribe yoksula bir de bana ne
184 Zâkirlik Geleneğinin Değişen Yaratım ve İcra Ortamı:
ZÂKİRLİKTEN AŞIKLIĞA AŞIK NİYAZİ
154- Ömrün Sonu Kar Kışa Benzer
Ben de bir güzel gördüm Çukurova’daKaşı hilal yüzü güneşe benzerHuri midir melek midir bilmedimCennet-i âlâdan gelmişe benzer
Yeni gelin midir kınalı eliSırma sarısıdır saçının teliDudağı bal kaymak bademdir diliSormadım yaşını on beşe benzer
Sırmadan ipekli kuşak belindeBülbül olmak ister idim dalındaYeni dermiş deste güller elindeOjeli tırnaklar gümüşe benzer
Soramadım nerelisin nerdesinUmarım ki bize yakın yerdesinSevecek veririm serin ver desinHayali âşıklar zor işe benzer
Dost Niyazi dalın kırılmış gibiKalmışsın köşede yorulmuş gibiMecnun Leyla’sından ayrılmış gibiŞu ömrüm sonunda kar kışa benzer
Bülent AKIN 185
155- Yaşattın
Yoksulluk sen bırakamadın yakamıBir gelirle beş giderle yaşattınBir gün olsun rahat huzur vermedinTürlü türlü ile keder yaşattın
Bir ömür çalıştım ellerim nasırGünlerim yıl oldu yıllarım asırEvde bir kilim yok kamıştan hasırKuru yastık bir minderle yaşattın
Aba hırka giydim çarık yemeniGörenler zır deli sanıyor beniEn güzel yemeğim soğan lebeniKuru ekmek biber ile yaşatın
Elimden düşmedi bel kazma orakHer türlü işlerde çalıştım çırakZengin yaşamayı etmedim merakIçkın kömeç kenger ile yaşattın
İşte böyle geçti koskoca ömürBahtım kara baktım kara bir kömürDost Niyazi bilmem böyle mi emirKör talihle kör kaderle yaşattın
186 Zâkirlik Geleneğinin Değişen Yaratım ve İcra Ortamı:
ZÂKİRLİKTEN AŞIKLIĞA AŞIK NİYAZİ
156- Yolcu muyum Yol muyum
Ben kendi kendime bir soru sordumAğaç mıyım meyve miyim dal mıyımUğraştım didindim kendimi yordumKervan mıyım yolcu muyum yol muyum
Çok uğraştım çok yoruldum boşunaÖmür uçtu misal Hüma kuşunaKimse bakmaz gözlerimin yaşınaDere miyim ırmak mıyım sel miyim
Dost Niyazi bilmem neden korkarsınİyi düşün dost kalbini yıkarsınNeden bana köşelerden bakarsınAdü müyüm ağyar mıyım el miyim
157- Benzer
Nasihat verirsen öğüt almazaGevherini yere saçmaya benzerSözle biten işe kılıç çekersenKöprü varken selden geçmeye benzer
Eğri nedir doğru nasıl bilmezsenDikenden ayırıp gülü dermezsenZamana sabıra değer vermezsenYetişmeden ekin biçmeye benzer
Bülent AKIN 187
Niyetin var ise kaptan olmayaDerya deniz ummanlara dalmayaUğraşırsan gerçekleri bulmayaPirinçten çakılı seçmeye benzer
Tilki olup kuzu postu giyersenGerçeği saklayıp yalan diyersenFakir öksüz yettim hakkı yiyersenKirli gölden pis su içmeye benzer
Bazen hayal gibi bazen düş gibiÖmür geçti bir baharsız kış gibiDost Niyazi avcı vurmuş kuş gibiÇırpınıp yaralı uçmaya benzer
158- Garibin
Gittim gezdim gördüm gurbet elleriHalin arz edeyim size garibinDinleyince âşıkların sazınıBir derdi çıkıyor yüze garibin
Dökülmüş yaprağı kalmış dal gibiHalin anlatamaz kuru dili lâl gibiSaati gün geçer günü yıl gibiYüreği dertlere müze garibin
Dost Niyazi yaşar ölü değildiAşkın deryasıdır gölü değildirNe yediği ne içtiği bellidirÖzlemi sofrada meze garibin
188 Zâkirlik Geleneğinin Değişen Yaratım ve İcra Ortamı:
ZÂKİRLİKTEN AŞIKLIĞA AŞIK NİYAZİ
159- Güle Sordum
Ne idim şimdi ne olacağımNe dostuma sordum ne ele sordumAktım gittin deryalara karıştımNe yağmura sordum ne sele sordum
Veysel Mahsuni’den çaldım söyledimBoş bir hayal ile gönül eğledimLeyla’ya aşkımı ilân eyledimNe Mecnun’a sordum ne çöle sordum
Dost Niyazi kar bürüdü bağımıKader solum tuttu efkâr sağımıYıktım viran ettim gönül bağımıNe bülbüle sordum ne güle sordum
160- Sizin Olsun
Çok mu usandırdım yavrum sizleriAğu ben içerim bal sizin olsunNasırlı elime batsın dikenlerÇiçek sizin olsun gül sizin olsun
Çok yoruldum artık beni yormayınSızlasın ağrısın yaram sormayınZahmet edip hal hatırım sormayınBen siyah giyerim al sizin olsun
Dost Niyazi ölü müyüm sağ mıyımGülleri kurumuş viran bağ mıyımÂşığa yol vermez karlı dağ mıyımBen yürür gidemem yol sizin olsun
Bülent AKIN 189
161- Düş Oldu
Yetmez mi sevdiğim bunca cefalarTemmuzda üşüdüm yazım kış olduYalnız size midir seyran sefalarKurumadı didem kanlı yaş oldu
Selman oldum dosta engür dilendimArif oldum eleklerden elendimYıllar yılı dost kapında eğlendimBir vefa görmedim emek boş oldu
Aylar yıllar derken ömrüm bitirdinDerviş ettin diyar diyar götürdünDost Niyazi çok şey buldun yitirdinGeçen günler hayal oldu düş oldu
162- Olur
Garip sılasından ayrı olunca Saati gün olur günü yıl olurArayıp da maşukumu buluncaDikenli çalılar ona gül olur
Bir aşina arar sesini duysun Bulup mürşidini sözüne uysunAyları günleri saysın ha saysınKaderine köle olur kul olur
Dost Niyazi neler geldi başınaBizden yüz çevirdi bütün aşinaEngel olamadım didem yaşınaAkıp gider deryalara sel olur
190 Zâkirlik Geleneğinin Değişen Yaratım ve İcra Ortamı:
ZÂKİRLİKTEN AŞIKLIĞA AŞIK NİYAZİ
163- İhtiyarlık Neye Benzer
İhtiyar yaşlılık tarif olursaBaharı olmayan zor kışa benzerYıllar yıl havalarda uçarkenKanadı kırılan bir kuşa benzer
Az duyar kulağı az görür gözüEn az üç beş kere söyler bir sözüAğırdır bel bakacak sızılar diziOna düz yol bile yokuşa benzer
Çektiği çileyi gençler bilemezEli titrer sümüğünü silemezSöyleyecek sözü aklına gelmezİçip sızıp kalan sarhoşa benzer
Eş emsali yok ki birkaç söz etsinTakati yok dizde nereye gitsinGün saat ay bekler ömürü bitsinEskimiş çürümüş kumaşa benzer
Çiçek açmaz baharında kışındaAklar çoğalmıştır kirpik kaşındaYa mezar başında veya taşındaSefil sefil öten baykuşa benzer
Tarih ve tecrübe vardır sözündeO yanar kavrulur kendi közündeSiyah benler yanağında yüzündeTane tane çıkmış nakışa benzer
Bülent AKIN 191
Yaşım yetmiş yaşıyorum ben bunuÇokça efkârlandım eyledim konuDost Niyazi der ki bir ömür sonuSözü felek ile savaşa benzer
164- Kovmak Şart Oldu
Eller menzil aldı biz uyur ikenOnun için gurbet bize yurt olduVekil seçtik başımıza taç ettikMeclise girince azgın kurt oldu
Kimi bankaları sömürdü yuttuFakir fukarayı görmez unuttuKimi yalanlarla bizi uyuttuRiyakârlar bu millete dert oldu
Onlar mersedesli biz yolda yayaÇoğaldı fuhuşlar kalmadı hayaMeğerse çiğ süte çalmışız mayaBu güzel yurt irticaya mat oldu
Hakkın olamayan bir vatandaşımBir günlük yevmiyem bir ay maaşımSenelerdir işsiz oğlum kardaşımSizi o meclisten kovmak şart oldu
Dost Niyazi der ki sesimi duyunDönmez değirmenim kuruttum suyumHalktan aldın oyu oynadın oyunKorkak tavşan başımıza mert oldu
192 Zâkirlik Geleneğinin Değişen Yaratım ve İcra Ortamı:
ZÂKİRLİKTEN AŞIKLIĞA AŞIK NİYAZİ
165- Yorulma
Merhamet vicdanın az ise eğerÂdem bile olamazsın yorulmaSeller gibi aksan koşsan denizeTaşsan bile dolamazsın yorulma
Mecnun Leyla’sını çölde aradıÂşıklara ilham oldu yaradıHangi kem riyakâr almış muradıSen de murat alamazsın yorulma
Âlimler aydınlar böyle buyurduHer gerçeği ayrı ayrı duyurduDost Niyazi bir dost aradı durduAramakla bulamazsın yorulma
166- Gelmek İsterdim
Eğer olsa idi dizimde takatKoşarak yavruma gelmek isterdimSanma ki unuttum saniye saatUçarak yavruma gelmek isterdim
Paylaşırdım sende olan derdiniSenin ile tüm aile ferdiniYıkar idim ırmakların bendiniCoşarak yavruma gelmek isterdim
Dost Niyazi gel bu yükü sen taşıFelek ile hiç bitmedi savaşıKar olsa da yüce dağların başıAşarak yavruma gelmek isterdim
Bülent AKIN 193
167- Yoksulluk
Bu dar-ı dünyaya geldim geleliÇok ağlattın güldürmedin yoksullukTürlü dert içinde yandım yakıldımYaşatmadın öldürmedin yoksulluk
Acımadan mutlu yuvalar yıktınSen seni bizlere miras bıraktınNe saatin belli ne günün vaktınGelişini bildirmedin yoksulluk
Kuluçkaya yattın evimde yuvanArtıyor benimle bitmiyor davanGiydiğim eskidir yediğim yavan Tatlı yağlı yedirmedin yoksulluk
Kemer oldun bağlı kaldın belimdeYalınız benzerin gurbet ölümdeBir Hayber Kalesi oldun önümdeBir huzura göndermedin yoksulluk
Dost Niyazi der ki düşünce daraŞükrü eder zor olsa da idaraKerem Aslı gibi düşürdün naraYaktın fakat söndürmedin yoksulluk
194 Zâkirlik Geleneğinin Değişen Yaratım ve İcra Ortamı:
ZÂKİRLİKTEN AŞIKLIĞA AŞIK NİYAZİ
168- Hoş Geldin Yavrum
Şubat’ın birinde perşembe günüŞeref verdin bize hoş geldin yavrumDokuz ayın doldu bekledik seniŞeref verdin bize hoş geldin yavrum
Sevinç verdin Birgül ile Hayder’eŞükür olsun Yaradan’a ServereLayık ol ismine Can Ali EmreŞeref verdin bize hoş geldin yavrum
Yararlı ol ailene milleteDaima sahip ol helal serveteSeninle evimiz döndü cenneteŞeref verdin bize hoş geldin yavrum
Müjde oldun amcana ve dayınaNeş’e ile girdik Şubat ayınaHakkın lütfu oldun Demir soyunaŞeref verdin bize hoş geldin yavrum
Dost Niyazi naçiz senin dedendirBilmem bu hasretlik niçin nedendirSoyum Hakan Hasan ile sendendirŞeref verdin bize hoş geldin yavrum
Bülent AKIN 195
169- Neden Sonra
Bir halden bilmeze halim arz ettimPişman oldum amma dost neden sonraİnandım güvendim birkaç söz ettimPişman oldum amma dost neden sonra
Yürü yolcu yürü yâr yolun beklerDerdine dayanmaz taştan yüreklerHava imiş uğraştığım emeklerPişman oldum amma dost neden sonra
Sakladım kargayı gözümü oyduAklına uymayıp nefsine uyduDost Niyazi der ki duymayan duyduPişman oldum amma dost neden sonra
170- Kaldım
Sarardı yüzüm karardı gözümAnlaşılmaz sözüm dil ile kaldımÇözüldü perdeler kırıldı sazımElimde bir tomar tel ile kaldım
Elden ele diyar diyar dolaştımAkıl kâfi gelmez neyleyim şaştımCoşkun sular gibi bulandım coştumUmmana varmadan sel ile kaldım
Hele bakın bülbüllerin zarınaGazel düşmüş bahçesine bağınaDost Niyazi hasretliğin narınaYanıp Kerem gibi kül ile kaldım
196 Zâkirlik Geleneğinin Değişen Yaratım ve İcra Ortamı:
ZÂKİRLİKTEN AŞIKLIĞA AŞIK NİYAZİ
171- Sivas’ta
Temmuzun ikisi sıcak bir gündeGörün neler oldu vakti Sivas’taBunlara şefaat var mıdır dindeMazlum yandı zalim baktı Sivas’ta
Ateş çemberinde kalmış MadımakBir tane sağ kalmasın hepsini yakİncil’e Tevrat’a Kuran’a bir bakO gün iman yasa yoktu Sivas’ta
Kerbela Çorum bir de Maraş’taSanki düşman öldürdünüz savaştaDüşman bile yakılmazken ataştaMervan dölü aydın yaktı Sivas’ta
Ortada görünür bir zülüm çarkıTarihin karası Süfyan’ın ırkıVahşi canavardan var mıdır farkıİnsanlık insandan korktu Sivas’ta
Dost Niyazi der ki öldürün yakınSizden korkuluyor sanmayın sakınYüce Atatürk’ün izine bakınKızılırmak kanlı aktı Sivas’ta
Bülent AKIN 197
172- Gel Hele Gör Hele
Bağları bozulmuş yaprağı solmuşSanki üç gün önce zelzele olmuşTekkeye arılar böcekler dolmuşTalipler mürşitsiz kalmış gel hele
Bacaları küskün dumanı çıkmazÇeşmeler kurumuş suları akmazKabristan sahipsiz kimseler bakmazÖlenler duasız yunmuş gel hele
Kurumuş ağaçları yoktur gölgesiHer köşeden gelir bir baykuş sesiGözyaşıyla yazdım ben bu nefesiNiyazi der n’olmuş gel hele gör hele
173- Bir Bakın
Şu dünyanın malı dünyada kalırBugün biri satar öbürü alırKimisi kazanır kimisi çalırBu insana bu dünyaya bir bakın
Ben pişmanım dünya sana gelmeyeYaşadıkça gerçekleri bilmeyeGerek ağlamaya gerek gülmeyeBu insana bu dünyaya bir bakın
Dost Niyazi der ki boş bir ambarımHayvan doldurmaya hoş bir ambarımKimse soramaz nedir kârım zararımBu insana bu dünyaya bir bakın
198 Zâkirlik Geleneğinin Değişen Yaratım ve İcra Ortamı:
ZÂKİRLİKTEN AŞIKLIĞA AŞIK NİYAZİ
174- Ölmek İsterdim
Ela gözlerini sevdiğim dilberHer zaman yanına gelmek isterdimBana bakıp tatlı tatlı gülerkenAklından geçeni bilmek isterdim
Âşık ettin ilerlemiş yaşımdaAşkın duman olmuş döner başımdaBaş başa bir yerde otur karşımdaSeninle bir lokma yemek isterdim
Belki güleceksin bunu okurkenN’olur kaşın çatma sana bakarkenAl yanaklarından terler akarkenİpek mendil ile silmek isterdim
Dost Niyazi der ki sarılsan banaDünyam viran olur darılsan banaHurisin meleksin sorulsan banaVallahi yolunda ölmek isterdim
175- Kalmadı
Bilmem n’oldu sana ey koca dünyaKimseden kimseye kıymet kalmadıHani o insanlık hani yol erkânParadan gayriye rağbet kalmadı
Ulemalar sustu görünmez âlimHerkes çeviriyor sansürsüz filimEvinde ekmeği yoktur bir dilimÇalışmaya önem gayret kalmadı
Bülent AKIN 199
Dost Niyazi der ki dosta sözümüzAyak türabına sürdük yüzümüzBir halden bilene hasret gözümüzArasan bulunmaz murat kalmadı
176- Beni Beni
Gel derdimi açam sana biraderDertli âşıklardan say beni beniÖmrümü çürüttü şu kötü kaderAbes oldu ömrüm vay beni beni
Türlü türlü pusu kurdu adülerKimi kötü kimi hain dedilerAslan oldu fare tutan kedilerIsırdı sinemden ay beni beni
Ben böyleyim tatlı dile kanarımDostların içtiği soğuk pınarımKuru kav olmuşum hemen yanarımAşkın ocağına koy beni beni
Hâkim miyim sulh edeyim davalarAhu muyum benim olsun ovalarİster misin Niyazi’yi kovalar Bekliyor onuncu köy beni beni
200 Zâkirlik Geleneğinin Değişen Yaratım ve İcra Ortamı:
ZÂKİRLİKTEN AŞIKLIĞA AŞIK NİYAZİ
177- Duy Avazımı
Eski bir deftere kırık kalemleAğlayarak yazdım kara yazımıAdım sanım bilinmeyen bir yerdeDökeyim derdimi çalam sazımı
Hadi gönül gidek yerim yok burdaZalim çoban kuzum yedirmiş kurdaYetiş Haydar koyma talibin dardaAğlatma ayalım oğlum kızımı
Gizledim derdimi duymasın ellerGöstersem yaramı ağrımaz derlerDert derdin üstünde erenler pirlerBen Kul Niyazi’yim duy avazımı
178- Şimdi
Her gelen taşladı sinem bendiniAğrıyor sızlıyor yaradır şimdiBaş başa muhabbet ettiğim dostlarDağılmışlar pare paredir şimdi
Herkes çıkarına ip ucu tutmuşGaflet gelip muhipleri uyutmuşMümin Müslüm ibadeti unutmuşİltifat sinema bardadır şimdi
Niyazi’ye nefsi bela eylemişAşamaz engeli kale eylemişBeni Mecnun yâri Leyla eylemişDağları taşları aradır şimdi
Bülent AKIN 201
179- Yazık
Geçti ömrüm hırka ile şal ileBendeki bu müşkül hallere yazıkBilmedi kıymetim döktü gözyaşımDidemden döktüğüm sellere yazık
Uğrun uğrun bu dertleri çekerim Adüye ağyara boyun bükerimAçılınca dilim derdim dökerimDerdi gizli kalan kullara yazık
Neylesin bu gönül kaderde varmışBilmem bu dünyada kimler yâr ımışBahçıvan su vermemiş kurumuşBülbül konamayan güllere yazık
Kul Niyazi bin dert ile yanarımPir elinden bâde içtim kanarımŞahım sen varken ben kimi anarım Kavga gıybet eden dillere yazık
180- Bülbül
Sabah seherinde duydum sesiniHem ağladın hem de ağlattın bülbülSoramadım kaybeylemiş nesiniHem ağladın hem de ağlattın bülbül
Sende de varmış bendeki yâreÇok tabip uğraştı olmadı çareİkimizde gamlı dertli biçareHem ağladın hem de ağlattın bülbül
202 Zâkirlik Geleneğinin Değişen Yaratım ve İcra Ortamı:
ZÂKİRLİKTEN AŞIKLIĞA AŞIK NİYAZİ
Kul Niyazi der ki elem var bendeBoyası gözyaşı kalem var bendeYalnız görme beni âlem var bendeHem ağladın hem de ağlattın bülbül
181- Düvaz
Talib-i Hayder’iz gelin müminlerDoğru Şah’a gider yolumuz bizimAllah bir Muhammed Ali demişizDönmeyiz bunlardan birimiz bizim
İmamı Hasan’ın zehirin yuttukHüseyn-i Kerbelâ derdine battıkİmam Zeynel ile zindanda yatıkMuhammed Bâkır’dır pirimiz bizim
İmamı Cafer’den öğrendim yoluMusa-yı Kazım’dan içmişim doluNesimî gibi olduk doğru bir kuluMeğerki yüzülse derimiz bizim
Horasan elinde Şah İmam RızaTaki ile Naki yardım et bizeHasan’ü’l Askeri car kaldı sizeHer daim çağırır dilimiz bizim
Mervan oğlu gine haddini aştıMehdi sahip zaman günü yaklaştıHû deyip de Âşık Niyazi coştuAçar zemheride gülümüz bizim
Bülent AKIN 203
182- Darda Kalmışım
Yetiş imdadıma sen Hızır HocaAşılmaz şu dağlar karda kalmışımSızlar yarelerim yetiş ilacaMüşküldür hallerim darda kalmışım
Gam ile kederden olmadım arıEktiler sineme derdi efkârıBir daha yüzünü göreyim bariYitirdim vatanı nerde kalmışım
Âşık Niyazi’yim Şah’a yeterimHalim müşkül Mecnun’dan da beterimViran bağda sefil sefil öterimBir âşık-ı bülbülüm zarda kalmışım
183- Değilim
Hasetsin insafsız çekmezsin beniUyamam ben sana deli değilimDerdimi dökünce gıybetin olurDökmeden duramam veli değilim
Yılandır özün yalandır sözünElin haramından kesilmez gözünNamazdan niyazdan çürüse dizinİnanırsam Allah kulu değilim
Arkan kuvvetli diye geçersin başaAllah Lâfı ağzında bulunmaz haşaİmansızın dölü kalbi kalleşeYoktur Zülfikar’ım Ali değilim
204 Zâkirlik Geleneğinin Değişen Yaratım ve İcra Ortamı:
ZÂKİRLİKTEN AŞIKLIĞA AŞIK NİYAZİ
Sülüksün dertlinin kanını yersinYapmadığımı yapmıştır dersinEşime dostuma zemin edersinGel yüzüme söyle ölü değilim
Âşık Niyazi’yim evim göç ettinYuva yaptım emek verdim hiç ettinYa ayrılık ya ölümü seç ettinBabanın kölesi kulu değilim
184- Sevdiğim
Karlı dağlar kale oldu yolumaİmkân bulup gelemedim sevdiğimAdü ağyar ağır sarmış kolumaİmkân bulup gelemedim sevdiğim
Rüzgâr olsam dağlar kale esememBu benim kaderim sana küsememSelamı sabahı senden kesememİmkân bulup gelemedim sevdiğim
Cudi dağı yol vermiyor yurdumaBoz atlı Hızır yetiş yardımaNiyazi’yim ortak mısın derdimeİmkân bulup gelemedim sevdiğim
Bülent AKIN 205
185- Şaha Giderim
Gönül azmeyledi gayrı dönememMervan boynum vursa Şah’a giderimHiç tuzak kurmayın engele dinlememEcel yolum sarsa Şah’a giderim
Eğnime yakasız gömlek giymedenGözüm açık gider yüzün görmedenEşkıya harami engel demedenAllah izin verse Şah’a giderim
Kul Niyazi der ki ah diyer dilimHalden bilmeyene vah diyer dilimPaşa berdâr etse Şah diyer dilimVursa kırsa assa Şah’a giderim
186- Kaldım
Elveda etmedim yarana dostaDiyarı gurbette yıllandım kaldımBen de bir güzele yâr olamadımKimi sevdim ise aldandım kaldım
Oturdum dünyayı dolanmış gibiİnanmaz sözümüze yalanmış gibiSazlıklar içinde bir kamış gibiRüzgâr vurdukça sallandım kaldım
Sardılar ayağa dolaşmış gibiYazım ters yazılmış solakmış gibiKul Niyazi de bir kavakmış gibiKesildi dallarım budandım kaldım
206 Zâkirlik Geleneğinin Değişen Yaratım ve İcra Ortamı:
ZÂKİRLİKTEN AŞIKLIĞA AŞIK NİYAZİ
187- Bayramdır Bugün
Göresin sevdiğim nice bayramlarKüsme barışalım bayramdır bugünBozdu aramızı sütü haramlarKüsme barışalım bayramdır bugün
Başıma geldi eli kınamış gibiÜşüyorum yaz ayında kış gibiAtma beni sapanında taş gibiKüsme barışalım bayramdır bugün
Ağyar intikamı almasın bizdenKırık sandal ile geçme denizdenAslıhan da pişman oldu bu yüzdenKüsme barışalım bayramdır bugün
Misafirim yolculuğum buradanAdular ağyarlar çıkmaz aradanPişmanlığın fayda vermez sonradanKüsme barışalım bayramdır bugün
Âşık Niyazi der arafat günüHasrette firkatte bırakma beniZiyarete geldim sevgilim seniKüsme barışalım bayramdır bugün
Bülent AKIN 207
188- Bağrı Taş Olmuş
Sabah sabah gelir tatlı sesinizŞu bizim turnalar katar olmuşturÖtün ötün yâr uyansın uykudanBekledim gelmedi yatar olmuştur
Yeşil turnam gelişiniz ıraktanDile gelip kurtar beni meraktanKan yaş ile gözüm doldu firaktanFiganım semayı tutar olmuştur
Yağmur yağmış kanatları yaş olmuşGit bizim ellerden artık kış olmuşSevdiğim güzelin bağrı taş olmuşKul Niyazi’yi satar olmuştur
189- Ya HüseynYüzüm tuttum dergâhına kapınaKurbanlığa kabul olsam ya HüseynGönül azmeylemiş gider rahınaKurbanlığa kabul olsam ya Hüseyn
Nice taliplerin seni anarlarAh u vah eyleyip nara yanarlarSeni methetmeyen dili kınarlarKurbanlığa kabul olsam ya Hüseyn
Seni de anmazsa keserim dilimYezit Mervan nedir yaptığın zülümKorkarım ki sana layık değilimKurbanlığa kabul olsam ya Hüseyn
208 Zâkirlik Geleneğinin Değişen Yaratım ve İcra Ortamı:
ZÂKİRLİKTEN AŞIKLIĞA AŞIK NİYAZİ
Sızlasın vicdanın ey Mervan oğluVermedin su murad yolları bağlıSusuz şehit olan Hayder’in oğluKurbanlığa kabul olsam ya Hüseyn
Acımadın hanedanın soyunaHasret ettin akan Murat suyunaKandan kına yaktın Kasım toyunaKurbanlığa kabul olsam ya Hüseyn
Kırıla kalemim tutula dilim Nasılda derdini yazıyor elimEğildi kametim, büküldü belimKurbanlığa kabul olsam ya Hüseyn
Ağlamak isterim gülmek istememİsmim Kul Niyazi bilmek istememSenden başka bir şey demek istememKurbanlığa kabul olsam ya Hüseyn
190- Boşu Vermişsin
Yaz baharın kıymetini bilmeyeSonbahardan sonra kışı vermişsinKimini yaratmışsın ya Rab gülmeyeKimine de dide yaşı vermişsin
Kimine az kimine çok verdin ömürKim ne karışır senindir emirKiminin bahtını eyledin kömürKimine de pazar çarşı vermişsin
Bülent AKIN 209
Kiminin sakattır eli ayağıKiminin ela göz kaymak dudağıKiminin gözü kör duymaz kulağıKimine de belalı başı vermişsin
Kimine saraylar kimine hanlarKimse karışamaz emrindir bunlarKimine para kazanmaya türlü oyunlarKimine de devlet kuşu vermişsin
Kulundur Niyazi eyliyor davaElemi kederi sen gördün revaHerkeseye dolu kablar bedavaBana şükretmeye boşu vermişsin
191- Ağlattın
Eşim dostum gezer kendi keyfindeSen de beni derdin ile ağlattınBehey zalim yadlar safa sürerkenSen de beni derdin ile ağlattın
Dost cemalin göremedim doyuncaHoş bir günüm mü var ömrüm boyuncaEller güler oynar bir yâr buluncaSen de beni derdin ile ağlattın
Niyazi der beni düşürdün dile Sen benzettin beni gülsüz bülbüleEller yarı ile gezer el eleSen de beni derdin ile ağlattın
210 Zâkirlik Geleneğinin Değişen Yaratım ve İcra Ortamı:
ZÂKİRLİKTEN AŞIKLIĞA AŞIK NİYAZİ
192- Adres Vermeden GitmişŞikâyetim vardır bugün dostlaraCananım hatırım sormadan gitmişBelki gider yolda yeterim deyiİz belli etmeyip durmadan gitmiş
Sabah erken idi yerimden kalktımGidip de o yarın yerine baktımMeğer yar gitmişte yıkılmış bahtımBunca yarelerim var sarmadan gitmiş
Giderken yollarda vermemiş molaBilmem sağa mı gitti yoksa ki solaBeni de düşürdü çaresiz halaKonum komşular duymadan gitmiş
Âşık Niyazi’yim söylerim sözüGün be gün artıyor yaramın gözüNice ki ömrüm var ararım siziKimseye bir adres vermeden gitmiş
193- Bana Ne Kardeş
Hak sözü dilime geldi söylerimGine sen bilirsin bana ne kardeşBelki bilmen diye beyan eylerimGine sen bilirsin bana ne kardeş
Baştan bulanmasın durulan pınarAşkın kalbinde şemalar yanarMümine yasaktır içkiyle kumarGine sen bilirsin bana ne kardeş
Bülent AKIN 211
Benliğine giden menzil alamazYüz arasın maksudunu bulamazDüşerse kıymetin beş para olmazGine sen bilirsin bana ne kardeş
Nasibin al insanlığın payındanİstifade et saat gün ve ayındanKâmil ol vaz geç kötü huyundanGine sen bilirsin bana ne kardeş
Gerçi bunu söyler Âşık NiyazıBende de var huysuzluğun birazıAlana söyledim bir doğru sözüGine sen bilirsin bana ne kardeş
194- Özlemeyen Yâr
Bir zamanlar gurbet elde eğlendimGelmez diye yolum gözlemeyen yârNiçin beni ele rüsva eyledinMahrem sırlarımı gizlemeyen yâr
Haktan geldim hakka gitmek muradımMürşit buyruğunu tutmak muradımDünyada yanında olmak muradımAylar yıllar beni özlemeyen yâr
Kul Niyazi der ki sevdim bir kereGönderdim bir elçi gitsin habereSen de gel insaf eyle bir zerreDertli olanlardan hazlanmayan yar
212 Zâkirlik Geleneğinin Değişen Yaratım ve İcra Ortamı:
ZÂKİRLİKTEN AŞIKLIĞA AŞIK NİYAZİ
195- Görmez Geçerler
Benim iyi günümün sadık dostlarıKötü günümde selam vermez geçerlerSelamı ben versem merhaba desemBaş eğip de beni görmez geçerler
İyi gün dostları ağlattı anamıBu ikazıma bilmeyenler bana mıMescit etsem tekke etsem hanemiİbadet etmeye girmez geçerler
İnanmayın canlar kalleş sözüneKâbe olsa asla bakma yüzüneİyi günde kumaş diyer bezineKötü günde dert dinlemez geçerler
Senden ummadım inan ki yardımZaten kul elinde iyi olmaz derdimAcemi avcıya bir kurban verdimBaşın sağ olsun, demez geçerler
Âşık Niyazi’nin özün bilenlerElenmiş sadeden sözün bilenlerDerdim bindir bunun yüzün bilenlerYüzün de birini sormaz geçerler
Bülent AKIN 213
196- Eski Yaralarım Azmak İstiyor
Gine aldandım da deli gönüleÇıkıp gurbet eli gezmek istiyorYeşil başlı ördek gibi göllerdeBırakmaz avcılar yüzmek istiyor
Aldandım da bir kararda kalmadımGönül istediğin birin bulmadımUnuttu cananımdan haber almadımAğlar gönül derdin yazmak istiyor
Çaldı kanadımı çarklı feleklerGün be gün derdime dert verir eklerYazık sana o verdiğim emekler Duydum ki ahdini bozmak istiyor
Âşık Niyazi da durup dururkenGidenden gelenden seni sorurkenYeni dertlerime derman ararkenEski yaralarım azmak istiyor
214 Zâkirlik Geleneğinin Değişen Yaratım ve İcra Ortamı:
ZÂKİRLİKTEN AŞIKLIĞA AŞIK NİYAZİ
197- Turnalar
Gurbetten sılaya giden turnalarVarınca çöllere konun turnalarÇöllerden kalkınca Sultan Seyid’eCağcağ gözeğine inin turnalar
Cağcağ’dan kalkınca konun kepirdeYitirdim sılanın yolları nerdeMübarek dedemiz yatar kabirdeKabrini ziyaret edin turnalarYedi kez dedemin türbesin dönünYıllara bedeldir gurbette günümZiyaretten sonra az sola dönünSıtma pınarı var görün turnalar
Sıtma Pınarı’nın suyundan için Vururlar avcılar aradan laçinO Kul Niyazi’nin kefenin biçinKünye mi evime verin turnalar
198- Yazma Dediler
Kalemim defterim cevap ettilerYeter artık âşık yazma dedilerHakkı arar isen yakında araSakın uzaklarda gezme dediler
Defter der üstüme gözyaşı dökmeAk üstüme siyah satırlar çekmeKalem der ucumla derdini ekmeBizi bizim ile ezme dediler
Bülent AKIN 215
Azdan çoktan biraz derdin dinledikSeninle beraber biz de inledikBizden soranlara derdin söyledik Yeter artık bizi üzme dediler
Kul Niyazi derdin daha bitmediYazmaya mürekkep azdı yetmediAdular yüreği rahat etmediVurun mezarına kazma dediler
199- Vardır
Her emeğim diyen doğru mu söylerHelalına haram katanlar vardırEvinde hasırı yok çocuğu yatsınKahvelerde kılıç atanlar vardır
Zayıfın sırtına binme yıkılırKâmil olan bu manadan sıkılırYarın amel defterine bakılırPara için iman satanlar vardır
Kul Niyazi der ki bendeki adetHakkı bilmeyenden bekleme medetNe sevap bilir ne de ibadetYiyip içip sade yatanlar vardır
216 Zâkirlik Geleneğinin Değişen Yaratım ve İcra Ortamı:
ZÂKİRLİKTEN AŞIKLIĞA AŞIK NİYAZİ
200- Viran Görünür
Kimse bilmez benim acayip hâlimİçim yanar dışım seyran görünürGizli gizli yanarım kendi derdimeEy gönül bu işte ziyan görünür
İşlemez kervanım kaldı ha kaldıFelek hep yolumu engele saldıEmekler verdiğim bina yıkıldıEski saray şimdi viran görünür
Bir dost bulamadım durmaz ararımBulup dert söylemek kavli kararımMürşit huzurunda dara durarımŞimdilik kusurum ayan görünür
Bir talip oğluyum şahın kamberiBilmeyenler gelsin verem haberiDost Niyazi gitme beri gel geriBir gün ahvalini soran görünür
201- Haberin Yoktur
Ela gözlüm senden ayrı kalalıHastayım yatarım haberin yokturAşkın deryasına daldım dalalıÇırpınır batarım haberin yoktur
Bülent AKIN 217
Ürün vermez oldu biçip ektiğimKara taşmış gevher diye seçtiğimKimse bilmez nedir yiyip içtiğimZehirler yutarım haberin yoktur
Dost Niyazi geç tanıdım dünyayıCefa mihnet imiş âşığın payıEy yâr senin için evden eşyayıGizlice satarım haberin yoktur
202- Eşim İçin
Bir ömür seninle derdi paylaştıkBir zamanda bırakmadın yalınızZaten hiç gülmedik daim ağlaştıkDar zamanda bırakmadın yalnız
Çok kere evimde un da kalmadıÖz kardeşim selamımı almadıEtrafıma baktım dost da kalmadıZor zamanda bırakmadın yalınız
Şu naçiz Niyazi senin erindirAl koynuna beni sinen serindirBaşımın üstünde otur yerindirHer zamanda bırakmadın yalınız
218 Zâkirlik Geleneğinin Değişen Yaratım ve İcra Ortamı:
ZÂKİRLİKTEN AŞIKLIĞA AŞIK NİYAZİ
203- Mahzuni’ye
Acı haber bize geldi Köln’denSevenlerini görmeden göçtünAile efrada Ana Vatan’daHiçbirine haber vermeden göçtün
Cem evi yapılsın mezar yerineKalbimize gömülsün derineAziz mihman olmuş pirler pirineKimseden hal hatır sormadan göçtün
Cesur dizelerle tabular yıktınİnsanlık uğruna harcadın vaktınAnlayana büyük eser bıraktınZamanı zemini yormadan göçtün
Anacağız seni zaman içindeKalbimiz içinde iman içindeKolu zincirliydin zindan içindeDünyada bir sefa sürmeden göçtün
Sen bize sevdirdin sohbeti sazıBülbül sesin sanki turna avazıMahzuni der gezer ağlar NiyazıAkan gözyaşlarım silmeden göçtün
219Bülent AKIN
204- Erenlerdeniz
Böyle emreylemiş bize dinimizİnsanlığa değer verenlerdenizKendi düşmanımız kendi kinimizHatayı özünde görenlerdeniz
Hû dedik Hünkâr’a Bektaşi oldukMevlana’nın dünya bakışı oldukİçtik aşk meyini sarhoşu oldukHak cemine postu serenlerdeniz
Dost Niyazi der ki gel bu beladanYaşarken ölüyüm ben bu yaradanHaberimiz vardır arşu alâdanHakikat sırrına erenlerdeniz
220 Zâkirlik Geleneğinin Değişen Yaratım ve İcra Ortamı:
ZÂKİRLİKTEN AŞIKLIĞA AŞIK NİYAZİ
205- Dedeler
Gelişi güzel yola gitmeyinBöyle gidilir mi durun dedelerHesaba kattın mı ömür bitiyorPişman olursunuz yarın dedeler
İkilik etmeyin birlik lazımdırErenler yolunda erlik lazımdırHakiki mürşitlik pirlik lazımdırDüşküne tam ceza verin dedeler
Yola gelmeyenlere selam vermeyinYazıktır mecazi işler görmeyinErkânsız namazını kılmayınTemiz talipleri görün dedeler
Yola erkâna kalmamış saygıMaskaraya alıyorlar seyid ocağıKurban kesse tekbirleme bıçağıHak ettiği cevabı verin dedeler
Kul Niyazi yalvarıyor pirineKalleşlerin yol vermeyin birineÇoban isen dikkat eyle sürüneBir gün kurtlar yer sürüyü dedeler
221Bülent AKIN
206- Ben Beni Dinlerim
İhtiyacı yoktur kimsenin bizeBen söylerim ben dinlerim ben beniAkıl bende deyip başlıyor sözeBen söylerim ben dinlerim ben beni
Kim bunların mürşit ile rehberiOnlar kâmil biz akılsız serseriHiç kimseden almam vermem haberiBen söylerim ben dinlerim ben beni
Baka baka yalan söyler yüzümeKaçar benden yar görünmez gözümeZaten kimse kulak vermez sözümeBen söylerim ben dinlerim ben beni
O dost yüreğimde saklı atılmazSarraf olmayana gevher satılmazBen utandım neden kader utanmazBen söylerim ben dinlerim ben beni
Dost Niyazi neden böyle söyledimKahrım nedir kime sitem eyledimMeğer aklım noksan imiş bilmedimBen söylerim ben dinlerim ben beni
222 Zâkirlik Geleneğinin Değişen Yaratım ve İcra Ortamı:
ZÂKİRLİKTEN AŞIKLIĞA AŞIK NİYAZİ
207- Vermişsin
Yaz baharın kıymetini bilmeyeSohbahardan sonra kışı vermişsinKimini yaratmışsın ya Rab gülmeyeKimine de dide yaşı vermişsin
Kimine az kimine çok verdin ömürKim ne karışır senindir emirKiminin bahtını eyledin kömürKimine de pazar çarşı vermişsin
Kiminin sakattır eli ayağıKiminin ela göz kaymak dudağıKiminin gözü kör duymaz kulağıKimine de belalı başı vermişsin
Kimine saraylar kimine hanlarKimse karışmaz emrindir bunlarKimine para kazanmaya türlü oyunlarKimine de devlet kuşu vermişsin
Kulundur Niyazi eyliyor davaElemi kederi sen gördün revaHerkeseye dolu kablar bedavaBana şükretmeye boşu vermişsin
223Bülent AKIN
208- Azaldı
Gurbet dedikleri bu uzun yoldaGidenler çoğaldı gelen azaldıŞöyle seyredersen devri alemiAğlayan çoğaldı gülen azaldı
Hakkın bir yoluna varmak istersenMansur gibi darda durmak istersenHakikati bize sormak istersenBilmeyen çoğaldı bilen azaldı
Gine duman çökmüş gönül dağınaBülbül konmaz oldu dostun bağınaDost Niyazi gibi bir yâr uğrunaBu can senin deyip ölen azaldı
225Bülent AKIN
Sonuç
Alevi inancına mensup âşık ve zâkirlerin şiirlerinde sosyal ve ideolojik meseleleri konu edinmeleri, daha önce de belirttiğimiz gibi, geçtiğimiz yüzyıl ve içerisinde bulunduğumuz yüzyıl için ge-çerli bir durum değildir. Geçmiş yıllarda da bunun çok sayıda örne-ğini görmemiz mümkündür. Geçmiş yıllarda şiirlerinde bu konuları işleyen âşık ve zâkirler, sosyal ve ideolojik konulara kıyasla ritüelle-re ve hizmetlere yönelik çok daha fazla sayıda şiir üretmişlerdir. An-cak, 1950’li yıllardan sonraki durum, doğrudan zâkirlik geleneğinin yaratım ve icra ortamının, amacının ve buna bağlı oluşan işlevsel özelliklerin değişimine ve yozlaşmasına sebebiyet vermiştir. Bu dö-nem içerisinde, geleneksel yapı içerisinde hak, hukuk, adalet, insana sevgi ve saygı vb. gibi insani değerlerden hareketle üretilen şiirler yerine, dışarıdan alınan farklı ideoloji ve fikirler üzerinden Alevi inancını anlatma çabası içeren şiirler üreten âşıklar ortaya çıkmıştır. Diğer taraftan, geleneksel yapıya olan özlemini hemen her fırsatta dile getiren zâkir ve âşıklar da mevcut koşullar nedeniyle şiirleri-ni üretecek ve icra edecek geleneksel bağlamı yitirmiş ya da çok nadir bulabilir duruma gelmiştir. Dolayısıyla bu dönem âşıklarının şiirlerinde geleneksel icra ortamına duyulan özlem ve yeni ortamın eleştirisi en çok işlenen konular olmuştur.
Değişen yaratım ve icra ortamı, geleneğin zâkirlik kısmının -en azından yaratım açısından- her geçen gün yok olmasına, yaratım kabiliyeti olan zâkirlerin ise âşıklık geleneği çerçevesinde yaratım ve icralarına devam etmelerine yol açmıştır. Âşık Niyazi de yetiştiği ortamı bulamamanın doğal sonucu olarak üretimini ve aktarımını
226 Zâkirlik Geleneğinin Değişen Yaratım ve İcra Ortamı:
ZÂKİRLİKTEN AŞIKLIĞA AŞIK NİYAZİ
hayatının sonuna kadar bu yönde sürdürmüştür. Bugün gelinen nok-tada ise Alevi inancına mensup âşık ve zâkirlerin geleneksel erkân bağlamında şiir üretme ya da icra kaygılarının oldukça asgari düze-ye indiğini söyleyebiliriz.
Bu çalışmanın ortaya koyduğu en önemli sonuçlardan biri de Alevi âşıkların yaratım, icra ve aktarımlarının Alevi inanç sis-temine özgü zâkirlik geleneği içerisinde değerlendirilmesi ve ince-lenmesi gerekliliğinin kaçınılmaz olduğu çıkarımıdır. Bugüne kadar araştırmacılar tarafından âşıklık geleneği ve tekke-tasavvuf edebi-yatı çerçevesinde ele alınan ve gerçekleştirdikleri üretimler büyük çoğunlukla metin merkezli olarak inceleme ve analizlere tabii tu-tulan Alevi inancına mensup âşıkların, âşıklık geleneğinin bir kolu olarak kabul edebileceğimiz “zâkirlik geleneği” içerisinde değer-lendirilmelerinin ve ortaya koydukları verimlerin bu çerçevede icra ve bağlam merkezli olarak incelenmesinin bilimsel olarak çok daha tutarlı sonuçlar ortaya koyacağı şüphesizdir. Nitekim konuyla ilgili geçmiş yıllarda yapılan metin merkezli çalışmalarda, Alevi inancına mensup âşıklara ait edebî verimlerin icracısından ve icra ortamın-dan bağımsız, salt bir metin olarak değerlendirildiği görülmüştür. Bu durum, zâkirlik geleneğine yönelik tekke-tasavvuf edebiyatı çer-çevesinde yapılan metin merkezli tasnif, tahlil ve incelememelerin birbirinin tekrarı olmaktan öteye gidemediğini göstermiştir. Dola-yısıyla zâkirlik geleneğine yönelik gerçekleştirilecek icra ortamını ve koşullarını göz önünde bulunduran bağlam merkezli çalışmaların geleneğin daha iyi anlaşılmasına ve aktarılmasına ön ayak olacağı muhakkaktır.
227Bülent AKIN
ŞİİR DİZİNİ
Diyelim Allah .................................................................................. 49
Cahil .................................................................................................50
Gurbet Elinde ................................................................................... 51
Ne idim Ne Oldum ........................................................................... 53
Ceme Gidelim ..................................................................................54
Ayrı .................................................................................................. 55
Can da Bizim Cem de Bizim ...........................................................56
Ceme Giderim ..................................................................................56
Kolay mıdır Hakkı Bilmek .............................................................. 57
Düşmüş aşkın sevdasına .................................................................. 58
Gelin Görün Cemimizi .................................................................... 59
Eyvah Eyvah ....................................................................................60
Zengin Olmak İçin-1 ........................................................................ 61
Zengin Olmak İçin-2 ........................................................................ 62
Etmedin mi ...................................................................................... 62
Kimse Bilmez El Ne Bilsin .............................................................. 63
Köyde Köylü Kadınları ....................................................................64
Ama Neden ...................................................................................... 65
Ömrümün Sonunda ..........................................................................66
Bir Hasete Bir Nekese ...................................................................... 67
Çaldı Eller ........................................................................................68
Turnam .............................................................................................69
Geçiyor Günlerim Böyle ..................................................................70
Dünya ............................................................................................... 71
Kör Kaderim ...................................................................................72
228 Zâkirlik Geleneğinin Değişen Yaratım ve İcra Ortamı:
ZÂKİRLİKTEN AŞIKLIĞA AŞIK NİYAZİ
Bayram Olmadı ................................................................................73
Emeklerim Boşmuş .......................................................................... 74
Gider ................................................................................................ 75
Allah ................................................................................................. 75
Yardan Ayırma ................................................................................. 76
Görgü Sevgi Bilgi ............................................................................77
Yâr .................................................................................................... 78
Kuru Yerde .......................................................................................79
Acımadı ............................................................................................80
Sarhoşa Benzer ................................................................................ 81
Ayrıldık Yandık ...............................................................................82
Yârdan Yarası Olanlar .....................................................................83
Oğlum, Kızım, Torunlarım ..............................................................84
Nerdesin ...........................................................................................85
Dost Niyazi budur halım ..................................................................86
Yaralı Kaldım ...................................................................................87
Gönül Yorulmadın ...........................................................................88
Ozan Oldum .....................................................................................89
Düşme ..............................................................................................90
Yâr Ateşi .......................................................................................... 91
Sizi Çağırır .......................................................................................92
Dosta Gidelim ..................................................................................93
Vasiyet ..............................................................................................94
Telli Turnam .....................................................................................95
Âdem Oğlu .......................................................................................96
Ağlarsın ............................................................................................97
229Bülent AKIN
Benzer ..............................................................................................98
Yakamı Bırakmaz Oldu ...................................................................99
Küller mi Küstürdü Seni ................................................................ 100
Yanarım Yâr Donarım Yâr ............................................................ 101
Eyleme ............................................................................................ 102
Dünya Ne Güzel Olurdu ................................................................ 103
Koca Ömür Kaldı ........................................................................... 104
Ağlıyor ........................................................................................... 105
Akıl ile Vicdan ............................................................................... 106
Anam Çarşafı Bırakmaz ................................................................ 107
Benzer ............................................................................................ 108
Gam Kemer Olmuş Beline ............................................................. 108
Emeklinin Emeği Var .................................................................... 109
Yasta ............................................................................................... 110
Körler ile .........................................................................................111
Bilmez ............................................................................................ 112
Yazdım Sana .................................................................................. 113
Vicdanı Boş .....................................................................................114
Pişman Olursun .............................................................................. 115
Hacı Bektaş Olmayınca ..................................................................116
Olur .................................................................................................117
Öle Öle ............................................................................................118
Elhamdülillah ..................................................................................118
Yalan Dünya ................................................................................... 120
Duymadın ...................................................................................... 120
Göçer Ettin ..................................................................................... 121
230 Zâkirlik Geleneğinin Değişen Yaratım ve İcra Ortamı:
ZÂKİRLİKTEN AŞIKLIĞA AŞIK NİYAZİ
Elimi Kanda mı Görmüş ................................................................ 122
Dosta Giden Yolu Gördüm ............................................................ 123
Dertliyim Dermana Sözüm ........................................................... 124
Muhtacım ....................................................................................... 125
Yollarım Özledi Seni ..................................................................... 125
Sana Küsmüşüm ............................................................................ 126
Boş Geçen Günü Neylerim ............................................................ 127
Hırsım Seni Nefsim Seni ............................................................... 127
Yaza Geldim Yaza Gittim .............................................................. 128
Allah Allah Deyi ............................................................................ 129
Falcı ................................................................................................ 130
Ben Gidemem ................................................................................ 131
Ama Neden .................................................................................... 132
Seni Seni ........................................................................................ 133
Zarar İse Zarar Olsun ..................................................................... 134
Eyvah Nefsim Uslanmamış ........................................................... 135
Cennette Gözüm Vardır ................................................................. 136
Dara Gelmiş Dara Gider ................................................................ 137
Hürmetim Var ................................................................................ 138
Vazgeç ............................................................................................ 139
Pir Ettin Beni ................................................................................. 140
Bilemem Dedin .............................................................................. 141
Olma ............................................................................................... 142
Gülde Kalmadı ............................................................................... 143
Öldükten Sonra .............................................................................. 144
Beter Ha Beter ............................................................................... 145
231Bülent AKIN
Birini Arar ..................................................................................... 146
Nedendir ......................................................................................... 147
Vurulmuş Gibi ............................................................................... 147
Sensiz ............................................................................................. 148
Kardaş ............................................................................................ 148
Gel Gel ........................................................................................... 149
Dalmış Unutmuş ............................................................................ 150
İmanı Bil Bil .................................................................................. 150
Gayrı Ölemem ................................................................................ 151
Ölüm Meleği .................................................................................. 151
Bilirsin ........................................................................................... 152
Aklıma Gelmedi ............................................................................ 153
Sabır ............................................................................................... 153
Göç Olur Bir Gün .......................................................................... 154
Dumansız Yandırdın Felek ............................................................ 155
Yanarım .......................................................................................... 156
Ölmüş Gibidir ................................................................................ 156
Sırlarımı Söyledin .......................................................................... 157
Bize Yâr Olur ................................................................................. 158
Elveda ............................................................................................. 159
124- Kalmamış .............................................................................. 160
Dertlilere Bayram Olmaz .............................................................. 160
Ayıptır Suçtur ................................................................................ 161
Ben Derman Ararım Dert Beni Arar ............................................ 162
Yaramam Gayrı .............................................................................. 162
Af Eyle Gayrı ................................................................................. 163
232 Zâkirlik Geleneğinin Değişen Yaratım ve İcra Ortamı:
ZÂKİRLİKTEN AŞIKLIĞA AŞIK NİYAZİ
Yâr Sesi .......................................................................................... 164
Öyle Gel ......................................................................................... 165
Gelemem ........................................................................................ 165
İstemem .......................................................................................... 166
Yeter Ha Yeter ................................................................................ 167
Var mı Bulacak Beni ...................................................................... 168
Yobaz Kirası .................................................................................. 168
Geçti ............................................................................................... 169
Öndere Çatan Çoğaldı .................................................................... 170
Geç Kalma ..................................................................................... 170
Sen de Gel Yavrum ........................................................................ 171
Gönül .............................................................................................. 172
Sevdiğim ........................................................................................ 173
Defterim Kalemim ve Ben ............................................................. 174
İster ................................................................................................ 175
Korkarım ........................................................................................ 176
Dediler ........................................................................................... 177
Gurbet Burası ................................................................................. 178
Kendisi Bilir ................................................................................... 179
Barışmayınca ................................................................................. 179
Şah Hüseyin Aşkına ....................................................................... 180
Kalem Yazmadı .............................................................................. 181
Nerede ............................................................................................ 182
Bana Ne .......................................................................................... 183
Ömrün Sonu Kar Kışa Benzer ....................................................... 184
Yaşattın .......................................................................................... 185
233Bülent AKIN
Yolcu muyum Yol muyum ............................................................. 186
Benzer ............................................................................................ 186
Garibin ........................................................................................... 187
Güle Sordum .................................................................................. 188
Sizin Olsun ..................................................................................... 188
Düş Oldu ........................................................................................ 189
Olur ................................................................................................ 189
İhtiyarlık Neye Benzer ................................................................... 190
Kovmak Şart Oldu ......................................................................... 191
Yorulma ......................................................................................... 192
Gelmek İsterdim ............................................................................ 192
Yoksulluk ....................................................................................... 193
Hoş Geldin Yavrum ....................................................................... 194
Neden Sonra ................................................................................... 195
Kaldım ........................................................................................... 195
Sivas’ta ........................................................................................... 196
Gel Hele Gör Hele .......................................................................... 197
Bir Bakın ........................................................................................ 197
Ölmek İsterdim .............................................................................. 198
Kalmadı ......................................................................................... 198
Beni Beni ....................................................................................... 199
Duy Avazımı ..................................................................................200
Şimdi ..............................................................................................200
Yazık .............................................................................................. 201
Bülbül ............................................................................................. 201
Düvaz .............................................................................................202
234 Zâkirlik Geleneğinin Değişen Yaratım ve İcra Ortamı:
ZÂKİRLİKTEN AŞIKLIĞA AŞIK NİYAZİ
Darda Kalmışım ............................................................................. 203
Değilim .......................................................................................... 203
Sevdiğim ........................................................................................204
Şaha Giderim .................................................................................205
Kaldım ...........................................................................................205
Bayramdır Bugün ..........................................................................206
Bağrı Taş Olmuş ............................................................................207
Boşu Vermişsin ..............................................................................208
Ağlattın ..........................................................................................209
Bana Ne Kardeş ............................................................................. 210
Özlemeyen Yâr ............................................................................... 211
Görmez Geçerler ............................................................................ 212
Eski Yaralarım Azmak İstiyor ....................................................... 213
Turnalar .......................................................................................... 214
Yazma Dediler ............................................................................... 214
Vardır ............................................................................................. 215
Viran Görünür ............................................................................... 216
Haberin Yoktur .............................................................................. 216
Eşim İçin ........................................................................................ 217
Mahzuni’ye .................................................................................... 218
Erenlerdeniz ................................................................................... 219
Dedeler ...........................................................................................220 Ben Beni Dinlerim ......................................................................... 221 Vermişsin .......................................................................................222 Azaldı .............................................................................................223
235Bülent AKIN
KAYNAKÇA
Akın, Bülent. “Diyarbakırlı Âşık Niyazi’nin Hayatı, Sanatı ve Şiirlerinden Örnekler”. Alevilik-Bektaşilik Araştırmaları Dergisi, S. 2, 2010, 83-99.
Akın, Bülent. “Alevilikte “Yakadan Geçirme Ritüeli ve Âşık Niyazi Örneği”. Türk Kültürü ve Hacı Bektaş Velî Araştırma Dergisi, S. 60, 2011, 335-346.
Akın, Bülent. Diyarbakırlı Türkmen Alevi Âşıklar. Almanya/Köln: Öner Verlag, 2011.
Alptekin, Ali Berat. Erzurum Emrah. Ankara: Akçağ Yayınları, 2004.
Apaydın, Yunus – Ali Çavuşoğlu. Kangallı Âşık İlhami ve Şiirleri. Ankara: Akçağ Yayınları, 2004.
Arslanoğlu, İbrahim. Kul Himmet. İstanbul: Ekin Yayınları, 1997.
Arslanoğlu, İbrahim. Şah İsmail Hatayî ve Anadolu Hatayîleri. İstanbul: Der Yayınları, 1992.
Artun, Erman. Dinî Tasavvufî Halk Edebiyatı. İstanbul: Kitabevi Yayınları, 2006.
Aslan, Ensar. Çıldırlı Âşık Şenlik. Ankara: Maya Akademi Yayınları, 2007.
Aslan, Ensar. Türk Halk Edebiyatı. Ankara: Maya Akademi Yayın-Dağıtım, 2008, 103.
Bezirci, Asım. Pir Sultan Yaşamı Kişiliği Sanatı Bütün Şiirleri. İstanbul: Say Dağıtım, 1986.
Birdoğan, Nejat. Anadolu’nun Gizli Kültürü Alevilik. Hamburg: Alevi Kültür Dernekleri Yayını, 2000.
Boratav, Pertev Naili. Halk Edebiyatı Dersleri. (Yayına Hazırlayan. Sabri Koz), İstanbul: Tarih Vakfı, 2011.
Buran, Ahmet. Nimri Dede. Elazığ: Manas Yayıncılık, 2006.
236 Zâkirlik Geleneğinin Değişen Yaratım ve İcra Ortamı:
ZÂKİRLİKTEN AŞIKLIĞA AŞIK NİYAZİ
Cavanşir, Babek - Ekber N. Necef. haz. Şah İsmail Hatâ’î Külliyatı. İstanbul: Kaknüs Yayınları.
Cebecioğlu, Ethem. Tasavvuf Terimleri ve Deyimleri Sözlüğü. İstanbul: Anka Yayınları, 2005.
Coşkun, Nilgün Çıblak. Alevi Cemlerinde Nefesler Nefeslerin Performans Teorisi Bağlamında İncelenmesi: Alevi Kültür Dernekleri Mersin Şubesi (Cemevi) Örneği. İstanbul: Otorite Yayınları, 2014.
Çevik, Mehmet. Âşık Sefil Ali Hayatı-Deyişleri. Çorum: Lider Matbaacılık, 2007.
Çobanoğlu, Özkul. Âşık Tarzı Kültür Geleneği ve Destan Türü. Ankara: Akçağ Yayınları, 2000.
Çobanoğlu, Özkul. Halkbilimi Kuramları ve Araştırma Yöntemleri Tarihine Giriş. Ankara: Akçağ Yayınları, 2012.
Deniz, Kemal – Ramazan Çiftlikçi. Hekimhanlı Âşık Sadık Baba Hayatı-Sanatı-Bütün Deyişleri. Malatya: Malatya Araştırmaları Derneği Yayınları, 2010.
Devellioğlu, Ferit. Osmanlıca-Türkçe Ansiklopedik Lûgat. Ankara: Aydın Yay., 2000.
Dundes, Alan. “Doku, Metin, Konteks”. (çev. Metin Ekici), Millî Folklor 38, (Yaz/1998): 106-119.
Durbilmez, Bayram. Âşık Edebiyatı Araştırmaları Taşpınarlı Halk Şairleri. Ankara: Ürün Yayınları, 2008.
Duymaz, Ali. vd. “Balıkesir Yöresi Çepni ve Tahtacılarında Kamberlik Geleneği”. Alevîlik Araştırmaları Dergisi, 2011, S. 2: 41-58.
Ekici, Metin. “Geleneksel Kültürü Güncellemek Üzerine Bir Değerlendirme”. Milli Folklor 80 (2008): 33-38.
Ekici, Metin. “Halk Bilimi Çalışmalarında Metin (Text), Doku (Texture),
237Bülent AKIN
Sosyal Çevre ve Şartlar (Konteks) İlişkisinin Önemi”. Milli Folklor 39 (Güz/1998): 25-34.
Ekici, Metin. Halk Bilgisi (Folklor) Derleme ve İnceleme Yöntemleri. Ankara: Geleneksel Yayınları, 2013.
Ekici, Metin. vd., İzmir’de Yaşayan Âşıklar Antolojisi. İzmir: İzmir Valiliği İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü Kültür Yayınları, 2014.
Elçi, Armağan Coşkun. “Duvazlar-Duvazimamlar Üzerine Müzikal Bir Çerçeve”. Türk Kültürü ve Hacı Bektaş Veli Araştırmaları Dergisi, 2001, S. 57. S. 131-174.
Elçin, Şükrü. Halk Edebiyatı Araştırmaları-1. Ankara: Akçağ Yayınları, 1997.
Eliade, Mircea. Mitlerin Özellikleri. (Çev. Sema Rifat), İstanbul: Om Yayınevi, 2001.
Erdem, Cem. “Alevilik Geleneğinde Bir Âşık: Dertli Divani”. Türk Kültürü ve Hacı Bektaş Veli Araştırma Dergisi. S.56, ss. 211-225, 2010.
Ergun, Sadeddin Nüzhet. Bektaşi Edebiyatı Antolojisi-Bektaşi Şairleri ve Nefesleri. İstanbul: Maarif Kitaphanesi, 1944.
Ersal, Mehmet. “Alevî Cem Zâkirliği: Battal Dalkılıç Örneği”. Alevilik-Bektaşilik Araştırmaları Dergisi, (2009) S.1. 188-205.
Ersal, Mehmet. Civelek Baba Hayatı Şiirleri ve Karaşar Bektaşiliği. Ankara: Barış Kitap, 2012.
Ersal, Mehmet. Alevi İnanç-Dede Ocakları Üzerine Bir Örneklem: Veli Baba Sultan Ocağı. Köln/Almanya: Alevi-Bektaşi Kültür Enstitüsü Yayınları, 2015.
Ersal, Mehmet. Alevilik Kavramlar ve Ocak Sistemi –Çubuk Havzası Örneği-. Ankara: Gazi Üniversitesi Türk Kültürü ve Hacı Bektaş Veli Araştırma Merkezi Yayınları Araştırma Dizisi: 25, 2016.
Gazimihal, Mahmut R. Ülkelerde Kopuz ve Tezeneli Sazlarımız. Ankara: Kültür Bakanlığı MİFAD Yay., 1975.
238 Zâkirlik Geleneğinin Değişen Yaratım ve İcra Ortamı:
ZÂKİRLİKTEN AŞIKLIĞA AŞIK NİYAZİ
Gölpınarlı, Abdülbâki - Pertev Naili Boratav. Pir Sultan Abdal. İstanbul: Der Yayınları, 1991.
Gölpınarlı, Abdülbaki. Alevi-Bektaşi Nefesleri. İstanbul: İnkılap Yayınevi, 1992.
Gölpınarlı, Abdülbaki. Kaygusuz Abdal Hatayi Kul Himmet. İstanbul: Kapı Yayınları, 2013.
Günay, Umay. Âşık Tarzı Şiir Geleneği ve Rüya Motifi. Ankara: Türk Tarih Kurumu Basımevi, 1986.
Güney, Eflatun Cem. Halk Şiiri Antolojisi. İstanbul: Varlık Yayınları, 1959.
Güzel, Abdurrahman - Mustafa Tatçı. Yunus Emre Hayatı Eserleri ve Şiirlerinden Seçmeler. Ankara: Semih Ofset, 1990.
Güzel, Abdurrahman. “Tekke Şiiri”. Türk Dili Dergisi. Ankara: Türk Tarih Kurumu Basımevi, 1989.
Güzel, Abdurrahman. Zeynel Baba - Hayatı, Sanatı ve Şiirleri. Ankara: ?, 1995.
İvgin, Hayrettin – Mehmet Yardımcı. Zileli Âşık Ceyhuni. Ankara: Ürün Yayınları, 1996.
Kaya, Doğan. “Âşık Hasreti ve Şiirleri”. Folklor/Edebiyat, S. 30, Ankara, 2002/2, s. 253-276.
Kaya, Doğan. Âşık Edebiyatı Araştırmaları. İstanbul: Kitabevi Yayınları, 2000.
Kazancı, Osman – Mehmet Yardımcı. Hekimhan Folkloru ve Hekimhanlı Halk Şairleri. Malatya: Açıksöz Yayınları, 1993.
Koca, Turgut. Bektaşi Alevi Şairleri ve Nefesleri (13. Yüzyıldan 20. Yüzyıla Kadar). İstanbul: Maarif Kitaphanesi, 1990.
Kocatürk, Vasfi Mahir. Tekke Şiiri Antolojisi. Ankara: Buluş Kitabevi, 1955.
239Bülent AKIN
Köprülü, Fuad. Edebiyat Araştırmaları. Ankara: Türk Tarih Kurumu Basımevi, 1999.
Köprülü, M. Fuad. Saz Şairleri. Ankara: Akçağ Yayınları, 2004.
Markoff, Irene. “Gelin Canlar Bir Olalım: Türkiye’de Alevî-Bektaşî Ortak Bilincinde Bağlayıcı Güç Olarak Müzik ve Şiir”. Geçmişten Günümüze Alevî-Bektaşî Kültürü, Edt. Ahmet Yaşar Ocak, Ankara: Kültür ve Turizm Bakanlığı Yayınları, 2009, 416-429.
Öztelli, Cahit. Yunus Emre Yaşamı ve Bütün Şiirleri. İstanbul: Özgür Yayınları, 1997.
Tatçı, Mustafa. haz. Yûnus Emre Dîvânı. Ankara: Kültür ve Turizm Bakanlığı Yayınları, Tarihsiz.
Temizkan, Mehmet. Hatayî’nin Şiir Dünyası. (Yayınlanmamış Doktora Tezi) İzmir: Ege Üniversitesi, 2001.
Turan, Metin. “Alevî ve Bektaşî Kültüründe Âşıklar ve Nefesler”. Geçmişten Günümüze Alevî-Bektaşî Kültürü, Edt. Ahmet Yaşar Ocak, Ankara: Kültür ve Turizm Bakanlığı Yayınları, 2009, 430-443.
Yakıcı, Ali – Nazife Özdemir, “Çorum Alevîleri’nde Kamberlik Geleneği”. Türk Kültürü ve Hacı Bektaş Velî Araştırma Dergisi, 2012/64, 249-270.
Yaman, Ali. “Kent Koşullarında Dedelik Kurumu”. Alevi Tören ve Ritüelleri Sempozyumu (2-3 Nisan 2005), Hacı Bektaş Veli Anadolu Kültür Vakfı, Ankara: İmece Kültür Sanatevi, 2005, 54-61.
Yardımcı, Mehmet. Başlangıcından Günümüze Halk Şiiri-Âşık Şiiri-Tekke Şiiri. Ankara: Ürün Yayınları.
Yazıcı, Mehmet. Alevilik, Alevi Deyişlerinin ve Gülbanklarının Sosyolojik Analizi. İstanbul: Çıra Yayınları 2011.