ufki Şehre mümkün bakışlar: aksaray'da bir mimari atölye deneyimi ve turgut...

14
UFKÎ ŞEHRE MÜMKÜN BAKIŞLAR Mardin Artuklu Üniversitesi Öğrenci Mimari Proje Sergisi ve Paneli AKSARAY’DA BİR MİMARİ ATÖLYE DENEYİMİ ve TURGUT CANSEVER’İN “YENİ ŞEHİRLERİ”NİN İLKELERİ Halil İbrahim DÜZENLİ, Salih PULCU, Tuba BÖLÜK, Ömer Faruk GÖNENÇ, Emin Selçuk TAŞAR

Upload: samsun

Post on 13-May-2023

0 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

UFKÎ ŞEHRE MÜMKÜN BAKIŞLARMardin Artuklu Üniversitesi Öğrenci Mimari Proje Sergisi ve Paneli

AKSARAY’DA BİR MİMARİ ATÖLYE DENEYİMİ ve TURGUT CANSEVER’İN “YENİ ŞEHİRLERİ”NİN İLKELERİ

Halil İbrahim DÜZENLİ, Salih PULCU, Tuba BÖLÜK, Ömer Faruk GÖNENÇ, Emin Selçuk TAŞAR

nsanın en büyük hikmeti şehir kur-ma hikmetidir”.

Platon’dan böy-le aktarır Turgut Cansever. İnsanı,

yeryüzünü güzelleştirmek üzere gönderilen Allah’ın halifesi olarak tanımlayan ilahî öğretinin teme-linde tarifler. Bunun ışığında, mo-dern şehircilik yaklaşımlarını ve kent planlama ilkelerini bir kena-ra bırakarak, ‘Yeni Şehirler’ proje-sini ortaya koyar. Her ev sahibine, şehri ve bi’l-vesile dünyayı, güzel esaslara göre inşa etme hakkının sunulmasıdır asıl amaç. İnsanın, “eşref-i mahlûkat” olma şuurunu

tesis etmesinin/hatırlamasının/ih-ya etmesinin imkânları böylece te-bellür eder.

Cansever, şehri meydana getirecek bütün yapıların “israftan uzak” bir yaklaşımın ürünü, “sade”, “yüce”, “abidevî” ve “güzel” nitelikleri haiz birimler olması gerektiğini savuna-rak, yapıları, bulunduğu yeri yücel-ten bir “ziynet” olarak görür. Ancak bu takdirde şehir, içerisinde yaşa-yanlara ufuk açacak, yeni nesillerin “yüce değer yapıları” ile yetişmesi-ne imkân sağlayacak bir yer olur.

İnşa edilecek şehirler, bir-iki katlı ve nadiren üç katlı bahçeli evler ve bu yaşam çevresini destekleyecek diğer işlevlerden müteşekkildir. Bu

şehir kurgusu, ahaliye, “yaşanabi-lir”, “sürdürülebilir”, “eklemlenebi-lir”, “esnek”, “dinamik”, “katılımcı”, “ekolojik”, “ekonomik” vb. gibi cârî kavramlarla üretilen yaşam çevre-lerini vadeder. Çocuk, genç, yaş-lı, sakat, hamile vb. bireyler insan oluşlarından kaynaklı haklarını mezkûr çevrede yaşayabilecekler-dir. Bu bağlamda, şehirsel kade-meleşme, yaya-taşıt-bisiklet yolları arasında kurulacak olan kademe-lenmenin yeşil dokusu ve bahçe-li evler ile kuracağı ilişki hayatîdir Cansever’e göre.

Mardin Artuklu Üniversitesi Mi-marlık Bölümü’nde 2014-15 Güz Dönemi’nde yürütülen Kent

“İ

“İnsanın en büyük hikmeti şehir kurma hikmetidir”

Mardin Artuklu Üniversitesi Mimarlık Bölümü dördüncü sınıf öğrencileri, son zamanlarda ülke gündeminde yer edinmeye çalışan ‘yatay şehir’ kavramı ve muhakkik mimar Turgut Cansever’in fikirleri bağlamında MAÜ Mimarlık Fakültesi’nde 2014-2015 Güz Dönemi’nde gerçekleştirilen Kent Planlama ve Mimari Projesi 7 atölyelerindeki mimari üretimlerini, mimari proje sergisiyle, İstanbul’da tartışmaya açtı.

“Ufkî Şehre Mümkün Bakışlar” teması ile izleyicilerin dikkatine sunulan sergi, 22-31 Ocak 2015 tarihleri arasında açık kaldı.

Sergiye bir panel de eşlik etti. İstanbul Şehir Üniversitesi öğretim üyesi, Şehir Araştırmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Yunus Uğur’un moderatörlüğünde gerçekleşen panelde, yukarıdaki paragraf uyarınca mimari eserler üretmiş iki mimarlık bürosundan mimarlar Emine Öğün, Mehmet Öğün, Ahmet Yılmaz ve İbrahim Hakkı Yiğit konuşmalar yaptı. Ayrıca panelde, Mardin Artuklu Üniversitesi’nden Salih Pulcu ve Halil İbrahim Düzenli proje atölyesi deneyimlerini ve mezkur meselelerle ilgili yorumlarını paylaştılar.

Sergi ve panel, Esenler Belediyesi Şehir Düşünce Merkezi, İstanbul Şehir Üniversitesi Şehir Araştırmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi ve Ak-saray Belediyesi’nin katkılarıyla düzenlendi.

Mardin Artuklu Mimarlık Bölümü dördüncü sınıf öğrencileri Alper Tayfan, Aziz Arslan, Bahri Özgötürücü, Berat Çelebioğlu, Fatih Daşkara, Fi-liz Balta, Mahmut Bulut, Melike Kaya, Merve Akpak, Merve Bahur, Rahşan Doğru, Seyfettin Yaşar, Yakup Erginyürek serginin katımcılarıydı.

ŞEHİR DÜŞÜNCE DERGİSİ 2015-6 ‹ 38 39 ›

Planlama Atölyesi II ve Mimari Proje Atölyesi 7’nin amacı, 2001 ve 2003 olmak üzere iki yıl aray-la, Turgut Cansever’in biçimlendir-diği ve yayınlandığı ‘Yeni Şehirler’ raporlarını1 tetkik etmek, sorgula-mak ve oradan süzülecek düşünce-ler çerçevesinde vücut bulacak bir şehir-ev tasarımını, 1/10.000 ile 1/5 ölçekleri arasındaki gel-gitlerle araştırmaktı.

Ayrıntıları aşağıda tanımlanan şe-hir, yaklaşık olarak 24.000-21.600 nüfuslu, 6.000-5.400 konutlu; 6 mahalleli, her bir mahalle 4-6 ada-lı, her bir ada 16-17 parselli, her bir parsel 8-12 arsalı; şehir merkezli, ormanlı, sanayi ve kobi alanlı, me-zarlıklı vs. bir bütünlüktür.

Bu minvalde şehir; mahallelerden, evlerden, sergi salonu, kitaplık,

1 İstanbul Deprem Çalışma Grubu, Yıkıcı Dep-remden Etkilenecek İstanbulluları Yeni Şehir-lere Yerleştirme Projesi Ön Raporu, T. Canse-ver (Yön.), Erkam Matbaacılık, İstanbul, 2001; İstanbul Deprem Çalışma Grubu, Yıkıcı Dep-remden Etkilenecek İstanbulluları Yeni Şehirle-re Yerleştirme Amaçlı Proje Önerisi: Pilot Şehir Uygulama Raporu, T. Cansever (Yön.), İstanbul, 2003; Turgut Cansever, HABITAT II Konferansı için Şehir ve Konut Üzerine Düşünceler, HAK-İŞ Yay., Ankara, 1995.

okuma salonları ve sağlık tesisle-rinden, yönetim yapılarından ve mahalle meydanlarından başlayıp, semt merkezlerini ortaya koyan meydanlar ve merkezi iş alanları ile sanayi ve küçük sanatlar üre-tim alanlarından, çevrede ve şehir içerisinde çeşitli ölçü ve nitelik-te yeşil alanlardan oluşur. Mahal-le; şehre ana karakteri veren temel birimdir. Az yoğun, orta yoğun ve yoğun yerleşim birimleri olarak bir araya gelen bahçeli konutlardan ve mahalle merkezinden müteşekkil-dir. Adalar kadastral anlamda ma-hallelerin alt birimleridir. Konutlar ve bunlara ait otopark, bahçe, so-kak, yürüme yolları, araç yolları, bisiklet yollarının temel belirleyici-sidir. Parsel ise adaların alt birimi-dir ve küçük sokak oluşumlarının kabıdır. Arsa; en küçük “mülkiyet” sınırı olup, parsellerin bölümlen-mesiyle ortaya çıkar. Şehrin nüvesi olan bahçeli ev bir arsadır.

Çalışma arazisi Aksaray ili sınır-larında yaklaşık 250 hektarlık bir alandı.

Toplam 15 öğrenciden oluşan ta-sarımcılar dört gruba ayrılmıştır.

Genel tartışmalar yapılıp kararlar alındıktan sonra her grup farklı bir şehre, daha sonra her öğrenci de bir mahalle üzerine yoğunlaşmıştır.

Şehir; mahallelerden, evlerden, sergi salonu,

kitaplık, okuma salonları ve sağlık

tesislerinden, yönetim yapılarından ve mahalle

meydanlarından başlayıp, semt

merkezlerini ortaya koyan meydanlar ve merkezi iş alanları ile sanayi ve küçük

sanatlar üretim alanlarından, çevrede

ve şehir içerisinde çeşitli ölçü ve nitelikte yeşil alanlardan oluşur.

Atölye çalışmasının ilkeleri ola-rak nitelendirilebilecek mesele-ler, Turgut Cansever’in raporların-dan derlemeler-alıntılarla aşağıda ayrıntılandırılmıştır. Söz konusu meseleler, “mimarî ve şehirlerin kimlikleri”, “güzel ve yaşanabilir şehirler”, “şehirsel kademeleşme”, “şehri oluşturan öğeler”, “toplu-mun ve insanın hareketlerine uya-cak bir yapılaşma”, “az katlı hafif yapılar”, “yatay kat mülkiyeti ve katılım”, “yüksek mimari seviye”, “çok amaçlı mekânlar”, “planlama ve mimarlık sanatı: standartlar ve mahallîlik”, “yakın kolay, uzak zor idare edilir”, “şehirlerde artı de-ğer ve şehir merkezleri”, “evler için standartlar”, “uygulama ilkeleri” başlıklarıyla sunulmuştur.

Mimari ve Şehirlerin Kimlikleri· Merkezi toplumsal yönelişlerin, bireysel ve mahallî gerçeğin kar-şıtlığının çözümlenmesi zorunlu-luğu yanında, şehre bütünlüğü-nü kazandıracak olan en yüksek

Filiz Balta,Vaziyet Planıve Perspektif

düzeydeki mimarlık çözümlemesi-nin, şehrin en mütevazı yapısında yüksek bir kültür seviyesine sahip olabilmesinin nasıl gerçekleştirile-bileceği konusu temel sorunlar ola-rak ortaya çıkıyor.

· Bu konuda yapılabilecek ilk işin ekonomik ve sosyal sebepler ile de zorunlu olan, konut üretimini ev üretimine dönüştürmek ve ev mi-marisine seviye kazandıracak bir standartlar düzeni kurmak olaca-ğı aşikârdır. Diğer taraftan bu stan-dartlar düzeninin mahalli ve bi-reysel gereklere göre farklılaşma zorunluluklarını karşılaması, bu farklılaşma gereksinmelerini karşı-layacak özelliklere de sahip olması gerekecektir.

· Ev mimarisi için ilk adım, stan-dartlar düzeninin, bir yapının veya birkaç evin mimarisinin, uygulana-cak standart proje olması gibi bir yanılgıdan çok uzakta, esas itiba-riyle üslup özeliklerinin tartışılma-sı ve toplumca paylaşılan değerlere istinat eden bir mimarinin ve tek-nik unsurlarının standartlaşması olacaktır.

· Aynı yükseklikte beyaz bahçe du-varlarına sahip, ortada büyük, yük-sek bir çatı ile birleşen bir yaşama ve misafir kabul bloku ile iki yanda yatak odalarının yer aldığı toplam üç bloktan oluşan, çatıların siyah, mavi ve sarı kiremitler ile kaplı, mucizevî güzellikteki tarihi Pekin, insanlık tarihinde şehir ölçeğinde bir standartlar düzeninin göz ka-maştıran ancak çok katı kuralları ile vücuda getirilmiş bir örneğidir. Osmanlı şehrinde de, ahşap yapı-ların taşıyıcı ahşap karkas sistemi-nin ihtiyacı modüler birimlerinden bir veya birkaçı eksiltilerek, stan-dart pencere, çatı, saçak unsurları-nın, evin aslî mimarî unsuru olan odaların, sofalar, hayat gibi yan açık mekânlar etrafında ailenin ih-tiyacına, arsanın vs çevre unsurla-rının, komşuluk ilişkilerinin özel-liklerine göre bir araya getirilmesi gerçekleştirilebiliyordu.

· Bu örnek evrensel nitelikte olan standart unsurlar ile mahallî ger-çekler ve zorunlulukların, sorun-ların gözönünde tutulması imkâ-nını vermesi ve evrensel-standart

olan ile mahallî ve standart olma-yan düzlemlerin karşıtlıklarını aş-ma bakımından, günümüz insan-lığının şehirleşmede evrensel olan standart malzeme ve katılımcı bir yaklaşım ile mahallî bir çözümle-menin gerçekleştirilmesini sağ-layan, takip edilecek bir modeli oluşturuyor.

Şehrin ilk ve en ayırt edici özelliği, bir yapılar

topluluğu ve yapılar arasında boş alanlar

dokusu olmasıdır.

· Standart elemanlar ile tasarla-nan evlerin mahallinde, yön, me-yil, manzara, komşuluk ilişkile-ri açısından yerinde çözümlemek, ev sahibinin de bu sürece katılma-sını sağlamak çok önemli bir me-selenin çözümü olacaktır. Böyle-ce, standartların (standart mimarî elemanların) sağlayacağı bütünlük, standartların şehre kazandıracağı

Abdullah Demir,Vaziyet Planıve Perspektifler

ŞEHİR DÜŞÜNCE DERGİSİ 2015-6 ‹ 40 41 ›

özel kimlik ile her evin üzerinde yer aldığı mahallin ve ev sahibi ai-lelerin sorunlarının çözümü, her evin faaliyeti ve kimliğinin oluş-ması imkânı ile 1920-30’ların ya-nılgılarını ve şehirlerimizin planla-ma iptidailiğinin vücuda getirdiği mimarisiz, kimliksiz şehirlerimi-zin, bu yanılgıların sonucu olan gayri insanilik de aşılmış olacaktır.

Güzel ve Yaşanabilir Şehirler· Şehrin ilk ve en ayırt edici özelliği, bir yapılar topluluğu ve yapılar ara-sında boş alanlar dokusu olmasıdır. İnsan, bu yapılar topluluğu arasın-da ve içinde, bu yapılar ile beraber şehri yaşarken, çevresini fark ettiği ve bu çevreyi düzenlemek ve güzel-leştirmek sorumluluğunu üstlendi-ği zaman, dünyanın sorumluluğunu üstlenmiş ve böylece yaratılmışla-rın en yücesi mertebesine, insan ol-ma imkânına ulaşmıştır.

· Bu sebeple Platon ‘insanın en bü-yük hikmeti şehir kurma hikmeti-dir’ dediğinde, şehrin insanın ira-desi ile şekillenen, oluşan niteliği yanında, insanın bunu gerçekleş-tirebilecek varlık olduğuna da işa-ret etmiş oluyor idi. İnsanın her

an fark ettiği güzel nesnelerin, ya-pıların, yüksek kültür ürünü, sa-nat eseri vasfına sahip mimarlık eserlerinin oluşturduğu yer, şehir-dir. Bu şehir, ancak kaynaklar israf edilmeden, bilgi, yetenek, en üst seviyede sanatkârane duyarlılık ve mimarî çözümlemeye imkân vere-rek, bu yeteneklere en üst seviye-de sahip olanların, şehrin en ufak köşesinin bile oluşmasında etkili oldukları bir durumda vücut bula-bilir. Bu yetenek ve erdeme sahip kadroların, insan kaynağını en iyi şekilde değerlendirerek bütün in-sanları, sevecekleri ve güzellikleri her an yaşayacakları şehirler inşa etmeleri, yapılacak ilk ve en önemli görevleri olacaktır.

· Ancak şehirler; bu manevî değerler sistemine ait kaynakları korumak ile yetinmemeli, maddi ve insa-ni değerleri israf etmeden meyda-na getirilecek ve içinde yaşanacak yerler olmalıdır. Şehri meydana ge-tirecek bütün yapılar, israftan uzak bir yaklaşımın ürünü, sade, yüce, abidevî ve güzel bir yapı, bulundu-ğu yeri yücelten bir ziynet, bir abi-de olduğu takdirde, şehir, içerisin-de yaşayanlara ufuk açacak, yeni nesillerin yüce değer yapıları ile ye-tişmesini sağlayacaktır.

· Şehirde evden işe yürüyerek ve çevresinin güzelliklerini tadarak giden kişinin bu küçük seyahati, ‘kaybedilmiş’ bir zaman olmayıp, adeta her gün, sanat değerlerinin bir köşesinin güzelliğini fark etti-ği bir kültürel açılış, her an yeni-den bir keşif ve kültürel hazlar di-zisi olacaktır. Şehrin sakinlerinin, gürültü ve kirlilikler ortasında sa-atlerini harcayarak ve servet öde-yerek yaşamalarına son vermek, ulaşım işletme ve yatırım harca-malarından kurtulmak suretiyle, önemli nakit tasarrufu sağlama-sı büyük bir anlam taşımaktadır. Bunun için küçük şehir ve yaya ha-reketlerine imkân veren düzenleme-ler özel bir önem taşımaktadır. Öte yandan bu tür düzenlemeler, in-sanları giderek hareketsizliğe iten, bedenlerini kullanmalarını engel-leyen, en azından azaltan ve böyle-ce sağlıksız bir yaşam sürmelerine yol açan modern şehir yaşamının mahsurlarının düzeltilmesi anla-mına gelmektedir.

Şehirde evden işe yürüyerek ve çevresinin

güzelliklerini tadarak giden kişinin bu küçük seyahati, ‘kaybedilmiş’

bir zaman olmayıp, adeta her gün, sanat

değerlerinin bir köşesinin güzelliğini

fark ettiği bir kültürel açılış, her an yeniden bir keşif ve kültürel

hazlar dizisi olacaktır.

· Şehrin, yayaların yaşama ortamı olacak şekilde düzenlenmesi, yol ölçüleri, yol kesitleri ve malzeme-leri ile önemli maliyet tasarrufları sağlayacaktır. Büyük ölçüde araç-lardan arınmış yol şebekesi, çıkmaz sokaklar, farklı yerlerde çocukların oynayacakları özel mekânlar, hami-le kadınların ve yaşlıların rahatlık-la kullanabilecekleri yol ve alanlar,

Mahmut Bulut,Vaziyet Planı

ve Siluet

toplumun bu özel gruplarına şeh-ri tanıma, yaşama, onunla bütün-leşme sağlayan kültürel ortamlar olacaktır. İnsanlığın, dünyanın her köşesinde fark ettiği bu temel me-selenin bilinci içinde hareket edi-lerek, planlanan yeni şehirleri mi-marî, doğa ve insanın beraberliğini kuracak şekilde tasarlamak amaç olacaktır.

Şehirsel Kademeleşme· Hafif, az katlı yapıların, evlerin, sosyal donanım tesislerinin ve bunların parçalarının da sanayi ta-rafından üretilebildiği bir tekno-lojinin, kullanıcısının tarihi tec-rübesine de aykırı olmayanının benimsenmesi ve başarı ile uygu-lanacak olanının tercih edilmesi gerekecektir.

· Şehirlerin ölçek ve nüfus olarak büyümeleri sürecinde, gerekli sos-yal donanım tesislerinin ölçüsü ve niteliğinde büyüme ve yeni fonksi-yonlar yüklenme zarureti meyda-na gelir. Şehir alt yapısında ortaya çıkan yeni ölçeğin gerektirdiği yeni düzenlemeler ve esaslar, bu ölçek büyümesinin belirli bir düzeyden sonra, kişi başına düşen şehir ya-tırım ve işletme masraflarının bir sıçrama yaparak artmasına sebep olan eşikler oluştururlar. Şehirlerin kademeleşmesi, bu anlamda, büyük tasarrufları beraberinde getirecek bir kavramdır. Bu bağlamda, yeni şehirler dokusunun, mevcut şehir-lerin yerleşme dokusu içine yerleş-tirilmesinde başarılı olunabilmesi için, mahallî şartların en iyi şekilde incelenmesi gerekmektedir.

· Bugün yeni şehirlerimizi kurar-ken de, hem ülkemiz, hem de in-sanlık ve gelecek nesiller için çok önemli bir kaynak olan tarım top-raklarını korumak ve şehirleri tarım arazisi dışında kurmak zorunlulu-ğu ile karşı karşıyayız.

· Bu yöreler, genellikle küçük ve orta boy yeni şehirlerin kurula-bileceği en uygun ve sağlam ze-minlere sahip olup, bu yönleriy-le şehirsel kademeleşmenin de

gerçekleştirilmesini zorlaştırma-yan bir nitelik taşırlar.

Evlerin, insanların, ailelerin ihtiyaçlarına

cevap vermesi ve ailelerin bütçelerine

göre tasarlanması için insanın içinde

yaşayacağı evi seçmek imkânına sahip olması ve o

evin, o ailenin ödeme gücünü aşmayacak

bir maliyet ile vücuda getirilmesi gerekir.

· Şehirsel kademeleşme nüfusun bir bölümünü küçük ve orta boy şehirlere yerleştirmeyi zaruri kı-larken, 100.000 kişiye kadarki yer-leşmelerde, ev-iş ilişkisinde, in-sanların araç kullanma ihtiyaç ve

zaruretini ortadan kaldırır; böyle-ce onların evlerinden işlerine gidip gelirken şehri ve sokakları yaşama-larına, şehirli, mahalleli ve komşu-ları ile rastlaşmalarına, şehrin ve sosyal çevrenin yabancılığını gide-rerek şehri yaşama imkânına ka-vuşmalarını sağlayan bir düzenle-me olur.

Şehri Oluşturan Öğeler· Şehir; mahallelerden, evlerden, kültür ve sağlık tesislerinden, yö-netim yapılarından ve mahalle meydanlarından başlayıp, semt merkezlerini ortaya koyan mey-danlar ve merkezi iş alanları ile sanayi ve küçük sanatlar üretim alanlarından, çevrede ve şehir içe-risinde çeşitli ölçü ve nitelikte yeşil alanlardan oluşur.

· Evlerin küçük bahçelerine ise, ev halkı bu bahçelere günün her sa-atinde ulaşıp işlerini burada yap-ma imkânına sahip olduğu için, bir asır önceden kalmış bir şekilde,

Fatih Daşkara,Vaziyet Planı ve Perspektif

ŞEHİR DÜŞÜNCE DERGİSİ 2015-6 ‹ 42 43 ›

‘Pasif Yeşil’ demeye son vermemiz gerekmektedir.

· Türkiye’ de batılılaşma, yani Fran-sa evi olma yanılgısı ile evler yıkıl-mış ve yerlerine, belki de olası bir İstanbul depreminde çok sayıda in-sanın hayatına mal olacak biçimde ve pahalı olarak, apartmanlar inşa edilmiştir. Evi kullanacak kişi ise, spekülatif israf operasyonunu üre-ten kesimce, yalnızca para ödeyen ve üzerinden para kazanılan yara-tık olarak görülmüştür. Yeni şehir-ler inşa edilirken, insanın, evlerin, ailenin yaşadığı yer, onları temsil eden bir nesne ve yeni şehri güzel-leştiren bir eser olarak tasarlanma-sı ve inşa edilmesi önemli bir so-rumluluk olacaktır.

· Evlerin, insanların, ailelerin ihti-yaçlarına cevap vermesi ve ailele-rin bütçelerine göre tasarlanması için insanın içinde yaşayacağı evi seçmek imkânına sahip olması ve o evin, o ailenin ödeme gücünü aş-mayacak bir maliyet ile vücuda ge-tirilmesi gerekir.

· İnsanın evinin ölçüsünü, tipini seçmesinin ve evlerin farklılaşma-larının ötesinde, evlerin şehirde, 19. asır sonu sanayileşme dönemi-ni yansıtarak, tabiattan en ufak bir ize sahip olmayan yapı dizileri, yı-ğınları olmak yerine, tabiatın, to-pografyanın asimetrilerine tabi olarak geçirilmiş yolların değişen yönlerine ve komşuluk ilişkilerine

göre, küçük bir bahçeye sahip ola-cak şekilde yer almaları öngörüle-cektir. Evlerin yerlerini, komşu-larla mesafesini tayin ederken, ev sahibi olacak kişinin karara ve her ailenin diğer aileler ile fizikî me-safe ilişkilerinin kurulmasına ka-tılması, toplumda sosyal ilişkiler, mesafeler düzeninin kurulmasına da katılması anlamına gelir. Bu da açıkça, her ev sahibine, şehri ve şe-hir vasıtasıyla dünyayı, güzel esas-lara göre inşa eylemi ile yücelterek insan olma imkânı sağlayacaktır.

· Bu esaslar içinde kurulacak is-kân alanları, ekonomik ve insani yoğunlukların, mahalle ölçeğin-de ideal yoğunluk olan, hektar ba-şına 200 kişi ile 400 kişi arasında gerçekleşmesine imkân vermekte-dir. Evlerin mimarisî, toplumların en seçkin mimarları tarafından ta-sarlanmalıdır. Böylece şehrin % 80 kadar alanının “güzel” olması sağ-lanmış olacaktır. Şehir ve ev her an değişen ihtiyaçların çerçevesi ola-rak statik değil, değişmelere açık bir yapıda olmak zorundadır.

Toplumun ve İnsanın Hareketlerine Uyacak Bir Yapılaşma· Ulaşım ve haberleşme ile bugün varılan son derece dinamik dünya-nın insanının şehir tasavvuru da, iki duvar arasındaki yollar ve bul-varlar ile tamamlanan 19. asır Bo-napartist, statik, değişmeyen şehir

tasavvurunun ürünü şehirlerden çok farklı olacak ve herşeye her ta-rafından bakan, günümüzün hare-ket halindeki insanının dünyası-nı yansıtacaktır. Her adımda yeni biçim ve ilişki düzenleri ile kar-şımıza çıkacak olan evleri, içinde yaşayacak olan kişilerin, ailelerin farklılaşan ihtiyaçlarına ve kendi-lerini ifade biçimlerine cevap vere-cek biçimde inşa etmek, bu yeni şe-hirlerde hem tasarruf, hem kalite, hem katılık ve hem de sürdürülebi-lirlik ilkelerinin de zaruri bir uygu-laması olmalıdır.

Evlerin, arz kabuğunun en büyük değişmesi

olan depremlere dayanabilmesi için, az

katlı, mutlaka en sade ve her şart altında sağlam

inşa edilmiş yapılar olmaları gerekmektedir.

Az Katlı Hafif Yapılar· Evlerin, arz kabuğunun en büyük değişmesi olan depremlere daya-nabilmesi için, az katlı, mutlaka en sade ve her şart altında sağlam in-şa edilmiş yapılar olmaları gerek-mektedir. Çeşitli aile büyüklükle-ri ve ailelerin gelir düzeyine göre

Melike Kaya,Siluet

tasarlanacak evler, üzerlerine, yan-larına ilaveler alabilmelidir; böyle-ce aile fert sayısının artması ve de-ğişmesi halinde ilave edilecek oda vesair müştemilat bu ihtiyacı kar-şılayacaktır. Diğer taraftan ma-li imkânları geniş olan aileler, ev-lerine cumba, balkon, saçak gibi unsurlar ilave ettirerek hem ihti-yaçlarını karşılamış, hem de evi-ne kimlik ve şehrin mimarîsine de özellik ve bütünlük kazandırmış olacaktır. Böylece insanlar, çevre-lerini düzen içinde inşa ederken, şehrin oluşumuna da katkıda bu-lunacaklardır. Öngörülen aslî mi-marî özellikleri oluşturacak parça-lar, evin bütünlüğü esas alınarak tasarlanmalıdır.

· Yeni kurulacak şehirlerde risk-li deprem bölgelerine inşa edilme-yecek olan evler, hem depreme da-ha dayanıklı olmaları, hem de çok daha az maliyetle gerçekleştirile-bildikleri için çok büyük bir tasar-ruf imkânı sağlamaları sebebiyle, parçaları sanayi tarafından üretil-miş hafif yapı ve prefabrikasyon teknikleri ile vücuda getirilmeli-dir. Taşıyıcı iskelet, cephe kapla-ma elemanları, pencereler, kapılar, su blokları, mutfaklar ve yerli do-lapların fabrikalarda üretilmesi-nin ve evin ölçüsüne göre 3-5 gün ile 10-15 gün arasında, arsası üze-rinde monte edilmesinin sağlaya-cağı işçilik tasarrufları, bugün Tür-kiye’de betonarme gibi cari ıslak

yapı tekniklerinin gerektirdiği iş-çilik harcamalarını sıfıra indirerek, yapı maliyetinde %30-50 arasında tasarruflar sağlamaktadır.

En fakir ailenin evinin de, küçük de olsa

yüksek bir mimari değere sahip olacak

şekilde tasarlanması, 20. yüzyılda en yaygın hal olan,

“fakir olanın kültürel değere ulaşmadaki

imkânsızlığını” aşma imkânı verirken, o

küçük, fakat yüksek mimarî değere sahip ev, ailenin gelirine

uygun bir maliyet ile de inşa edilmiş olmalıdır.

· Hafif ve kuru yapı teknikleri, ihtiyaç değişmelerine paralel olarak yapı parçalarının yeniden kullanılması-na olanak tanır ve böylece evin ve şehrin, her an oluşan bir dünyanın aykırılığına ve statikliğine de son verir.

Yatay Kat Mülkiyeti ve Katılım· Şehirde, evler arasında ilişkiyi

düzenlemede katılımı bir adım ile-ri götürerek, bugün uygulanmakta olan kat mülkiyeti yasasından ya-tay kat mülkiyeti düzenine geçilme-sidir. Bu, 3-5 ile 15-20 evin içine yerleşeceği ölçüde imar parselleri-nin oluşturulması ve bu parsellere yerleştirilecek evler arası ilişkinin, herkesin katılımı ve ortak mülkün birer bağımsız bölümünün, sahip-leri tarafından düzenlenmesiyle gerçekleşecektir.

· Evlerin bahçeleri kurulurken, mi-marın hakemliği ve önderliğinde hareket edilecek, böylece komşu-lar arasındaki mesafe, evlerin kom-şulara göre konumu, komşu hakları konuları da gündeme gelecek ve insanların topluluk içindeki yer-lerini, karşısındakilerin hakları-nı da gözeterek tesis etmeleri il-kesi hayata geçirilecektir; böylece insanların şehir ve toplum ilişki-lerine, hem tam bir bilinç içinde, hem de adil bir yapıyı vücûda ge-tirmek üzere katılmaları sağlana-rak, çok üst seviyede bir çözüm oluşturulacaktır.

· Hafif ve kuru prefabrikasyon ya-pı teknikleri ile 1-2 ve çok özel hal-lerde 3 katı geçmeyen evlerden oluşan şehirler kurmak temel il-kesi içinde, farklı üslup özellikleri-ne olanak tanınması ile tarihi tec-rübenin devamı sağlanmış olacağı gibi, farklı iklim bölgelerine sahip Türkiye’nin farklı yöreleri için de-ğişik teknolojilerin kullanılma

ŞEHİR DÜŞÜNCE DERGİSİ 2015-6 ‹ 44 45 ›

zarureti de, ortaya büyük bir çeşit-lilik ve zenginlik çıkaracaktır.

Halkı güzel şehirlerin inşasına katabilmek için

mimarlık mesleğinin mensuplarına yetki

vermek, evleri, sokakları, şehri oluşturan bütün yapıları, en üst

mimarlık bilinci ile vücûda getirmek amaç olmalıdır.

Yüksek Mimari Seviye· En fakir ailenin evinin de, kü-çük de olsa yüksek bir mimari de-ğere sahip olacak şekilde tasarlan-ması, 20. yüzyılda en yaygın hal olan, “fakir olanın kültürel değe-re ulaşmadaki imkânsızlığını” aş-ma imkânı verirken, o küçük, fa-kat yüksek mimarî değere sahip ev, ailenin gelirine uygun bir ma-liyet ile de inşa edilmiş olmalıdır. Bu düşük maliyet, ilk aşamada evi kullanmaya engel olmayacak ek-siklerin, zamanla ev sahibinin katı-lımı ile tamamlanabilecek unsurlar olarak öngörülmesi ile gerçekle-şebilecektir. Böylece bir taraftan

kullanıcının çevresinin oluşumuna katılımı sağlanırken, diğer taraftan da bu insanlara insan olarak hak-ları olan güzel bir çevrede yaşama hakkı da sağlanmış olacaktır.

Çok Amaçlı Mekânlar· Ev planlamasında gözetilecek önemli bir husus, mekânların çok maksatlı kullanılmasıdır. Mekân-ların hafif ısı yüklü duvar sistemleri ile kısa zamanda ısınması sağlana-cak, böylece evin yalnız kullanıla-cak kısımlarının, kullanma sırasın-da ısıtılmasını mümkün kılacak yapı ve tesisat sistemi kullanıla-rak, ısıtmada tasarruf sağlanması öngörülecektir.

Planlama ve Mimarlık Sanatı: Standartlar ve Mahallîlik· 20. yüzyıl, mimarlık sanatını şar-latanların alanı olmaktan çıkarma çabaları ile başladı. Ancak, ülke-mizde mimarlık, hayatı çok büyük ölçüde kısıtlayıcı, aşırı teferruat-çı şehir planlama yaklaşımlarının oluşmasına yol açtı ve speküla-tif güçlerin menfaatlerine hizmet eden bir planlama ve mimarlık fa-aliyeti eliyle, şehirlerin en vahşi, en olumsuz şekilde tahrip olması-na ve şekillenmesine sebep oldu. Mimarî, şehirlerimizin içlerinde

yer vermedikleri, hatta toplum ha-yatında yeri olmayan ve ne oldu-ğu bilinmeyen bir “şey” durumuna düşürüldü. Yeni şehirleri kurarken bu seviyesizliği ve felaketlere sebep olan bu tavırları aşmak da asli bir görev olmaktadır.

· Halkı güzel şehirlerin inşasına ka-tabilmek için mimarlık mesleğinin mensuplarına yetki vermek, evle-ri, sokakları, şehri oluşturan bütün yapıları, en üst mimarlık bilinci ile vücûda getirmek amaç olmalıdır. Bu amaca ulaşmak için mimarlık mesleğinin seçkin kişileri bir ara-ya gelerek, şehirlerin hangi ilkele-ri gerçekleştirmeye yönelik olarak tanımlanması gerektiğini ortaya koymalıdırlar. Mesela, Finlandi-ya’da yapı elemanları standartları-nı belirleme işinin, ülkenin büyük mimarı Alvar Alto’ya teslim edil-miş olması örneğindeki gibi hare-ket edilmeli ve yeni şehirler, yeni evler için mimari standartların be-lirlenmesi, seçkin birkaç kişiye tev-di edilmelidir. Şehirlerimizin gele-ceğini kurtarmak için bu, tam bir zarurettir.

· İnsanların kendi dünyaları için karar verme girişimlerini düzenle-meleri ve yüksek seviyeli mimari ve teknik malzemenin kullanılma-sı suretiyle, gecekonduda olduğu-nun aksine, bilginin önderliğinde, nitelikli malzeme ve çözümlerin

Berat Çelebioğlu,Siluet ve

Perspektifler

bir araya getirilmesi sırasında, bi-linçli kullanıcının tercihleri haya-ta geçirilmiş olacaktır. Bu şartlar altında bile standartlar düzenini kuran yüksek bilgi ve duyarlılığın, mahallî sorunları çözebilecek nite-liğe sahip olması olasılığı göz ardı edilmemelidir.

Finlandiya’da yapı elemanları

standartlarını belirleme işinin, ülkenin büyük mimarı Alvar Alto’ya teslim edilmiş olması

örneğindeki gibi hareket edilmeli ve yeni şehirler, yeni evler için mimari standartların

belirlenmesi, seçkin birkaç kişiye

tevdi edilmelidir.

· Tarihî tecrübenin standartlar dü-zeninin hayata geçirilmesi süreci içinde, mahallî meseleye ve stan-dartlara ruh veren bir duyarlılığa

yabancı olmayan ve mahallî olan ile standartların evrensel değerle-rini bir araya getirecek mahallî uy-gulayıcıların katkısına ihtiyaç oldu-ğu muhakkaktır.

· Mimarın temsilcisi kalfanın geç-mişte gerçekleştirdiği bu görevi yerine getirecek bir genç mimar-lar neslinin belirlenmesi, kısa bir eğitimden sonra mahallî kararlara rehberlik edecek sade dokümanla-rın oluşturulması ve kullanılması uygulamada yüksek seviye sağlaya-caktır. Ayrıca bu genç uygulayıcıla-rın 30-50 tanesinin danışabileceği bir üst düzey uzman mimarın kat-kısı ile yeni şehirlerin, zengin, gü-zel yapı dokularına, sokaklara, mey-danlara, mahallelere sahip olmaları sağlanabilir. Bu katkı ile emredici tavırlar terkedilerek ve insanlara yön verilerek, şehirlerin kendi baş-larına gerçekleştirmeleri mümkün olmayan güzellikleri, çözümleri ha-yata geçirme imkânı doğacaktır.

Yakın Kolay, Uzak Zor İdare Edilir· İnsanların evlerinin inşası ile il-gili kararlara katılmaları ve bir mi-marın kontrolü altında, az sayıda

evin, fabrikada imal edilmiş küçük boyutlu, az sayıda parçanın birbiri-ne sade bir şekilde takılması yön-temiyle kurulacak olması, imala-tın kontrolünü de kolaylaştıran bir sistem olacaktır. Parçaların sanayi tarafından ve büyük kısmının oto-masyon teknikleri ile üretilmesi, bir taraftan evi meydana getirecek mimarî elemanların maliyetlerin-de önemli ucuzlamalar sağlarken, diğer taraftan bu parçaların mali-yet kontrolünü de yapmayı kolay-laştıracaktır. Evin bu oluşum süre-cinin kolaylıkla kontrol edilebilir olması, üretim sürecine şeffaflık kazandırılmasını ve yeni şehirle-rin oluşum sürecinin ahlâkî yapısı-nın da sağlıklı olmasını beraberin-de getirecektir.

Şehirlerde Artı Değer ve Şehir Merkezleri· Üst hakkının getireceği düzeni ve tesis edilen şeffaflığı tamamlaya-cak bir diğer tedbir, yatay kat mül-kiyeti ile gerçekleştirilecektir. Bir parselde birden fazla ev sahibinin var olması, üst hakkını ihlal etme-ye yönelik bir veya birkaç kişinin

Bahri Özgötürücü,Vaziyet Planıve Siluet

ŞEHİR DÜŞÜNCE DERGİSİ 2015-6 ‹ 46 47 ›

karşısına, diğer bağımsız bölüm sahiplerinin muhalefetini çıkara-cak ve usulsüz işlemin yapılması-nı imkânsızlaştıracaktır. Yakın ko-lay, uzak zor idare edileceği için, yakındakiler şeffaf ortamda etkin olabileceklerdir. Böylece bugün şe-hirlerimizi ve İstanbul’u gayri sıh-hi oluşumlar ve karanlık spekülatif güçlerin etkili olduğu alanlar hali-ne dönüştüren işleyişin yerini, ku-rulacak yeni şehirlerin sağlıklı, şef-faf ahlaki yapısı alacaktır.

Evler İçin Standartlar· 1991-1993 yıllarında DPT ve Ai-le Araştırma Kurumu’nun daveti üzerine Marmara Üniversitesi pro-fesörlerinden Sacid Adalı ve ekibi-nin gerçekleştirdiği çalışma “Türk şehir halkının % 95’inin” küçük de olsa bahçesi olan bir evde ya-şamak istediğini ortaya koymuş-tur. Halkın bu talebine uygun ola-rak, apartman konut inşaatı yerine “ev” üretimine geçmek mutlaka düşünülmelidir. Evlerin, standart yapı elemanlarının sanayi eliyle üretilmesi ve şantiyede birbirine takılması yoluyla çok kısa bir süre-de inşa edilmesi mümkündür. Bu yolla inşa edilecek evler, çok daha

yüksek mimarî vasıflara sahip ola-cağı gibi, ev maliyeti de çok büyük ölçüde ucuzlayacaktır.

Yeni konut inşaatları için esaslar:

· Kullanıcının aile yapısının gerek-lerine uygun olması,

· Kullanıcının ödeyebileceği bir para karşılığında gerçekleştirilebilmesi,

· Kullanıcının zamanla değişecek ihtiyaçlarını karşılayacak özellikle-re sahip olması,.

· En fakir ailenin evinin de sağlam, depremde hiçbir hasar görmeyecek teknik vasıflarda üretilmesi,

· En fakir ailenin evinin de bir mi-marlık kültür eseri olması.

· Bu özelliklerin gerçekleşebilme-si için ise, konut talebinin ve ai-lelerin ödeme güçlerinin ne ol-duğunun yanı sıra, ailenin ileride doğabilecek yeni ihtiyaçlarını kar-şılamak için neler yapılabileceğini de öngörmek ve bunun için gerekli araştırma ve planlama çalışmaları-nı başlatmak elzemdir. Yüksek mi-mari seviye için, tüm planlama ve projelendirme işlerinde şehir mi-marlarının danışmanlığı da, en az yukarıdakiler kadar elzem bir baş-ka husustur.

İnsanların evlerinin inşası ile ilgili kararlara

katılmaları ve bir mimarın kontrolü altında, az sayıda

evin, fabrikada imal edilmiş küçük boyutlu,

az sayıda parçanın birbirine sade bir şekilde

takılması yöntemiyle kurulacak olması,

imalatın kontrolünü de kolaylaştıran bir

sistem olacaktır.

Yüksek mimarlık vasfı ve düşük maliyetli evler:

· Evin taşıyıcı iskeleti, çatısı, pen-cereleri, dış kapısı, mutfak ve so-ba bacasının inşa edilmesi halinde, özellikle düşük gelirli aileler, ahşap veya çelik iskeletin içini, hemen bahçedeki toprakla kendi başları-na üretecekleri kerpiçle doldura-rak duvar örebilirler. İç kapıları ve temeli oluşturan beton zemini ilk aşamada hazır kullanmaları müm-kün olabileceği gibi, bu unsurların inşaat firması tarafından gerçek-leştirilmesi de öngörülebilir; her iki durum da evin inşaî vasıflarının yüksek standartta olması için ya-rarlı olacaktır. Evlerin, çatıya en az müdahale yapılarak gerçekleştiril-mesi de, tasarruf açısından, ileride-ki eklerin yapılma şeklini kararlaş-tırırken göz önünde tutulacaktır.

· Bu en ucuz evin sahiplerinin, yeni doğacak çocuklarını yerleştirmele-ri veya ailenin daha yüksek bir ka-zanca sahip olması halinde, bu eve bir veya iki oda eklemeleri ihtima-linin de planda öngörülmesi gerek-mektedir. Ev planının 3 X 13 veya 6.5 X 6.5 veya 4 X 10 gibi ölçüler-de olması halinde eve yapılabilecek eklerin neler olabileceği de kolay-lıkla tasarlanabilecektir.

· Her 25.000 nüfuslu yeni şehir-de, şehir mimarları tarafından

yaptırılacak bu gibi işlerin, evin komşu ilişkilerinin, arsa içindeki yerinin göz önünde tutularak ger-çekleştirilmesi gerekecektir. En fakirler başta olmak üzere ailele-rin bu sorunlarını çözmeye im-kân vermek üzere yapılacak bir düzenlemede, bu evlerin arsa tah-sislerinde arsa üst hakkının bu ek-lemelere imkân verecek şekilde ta-nımlanmış olması gerekecektir. Bu grubun arsa üst hakkını ve arsa fi-yatını bu esasa göre hesaplamak gerekecektir.

Ortak kültür değerlerinin oluş-turulması, standartlar düzeni:

·Ortak kültür ve zevk tercihlerinin yok olduğu günümüzde, hem ortak kültürün oluşmasını sağlayan yük-sek bilgi ve duyarlılık çözümleme-sinin yaygınlaştırılmasının hem de toplumumuza yüksek değerli mi-marlık ürünlerinin kazandırılma-sının günümüz kültürünün asli bir görevi olduğu da aşikârdır. Farklı-laşmaya imkân veren ve kültürün tekdüzelikten kurtulmasını, kul-lanıcının tercih yapmasını sağla-yan eklerin neler olabileceğini, ev-lerin teknik, planimetrik mimarî özelliklerini ve farklılaşma halleri-ni, üzerlerine eklenecek unsurların niteliklerini içeren “standartlar”

kataloglarının hazırlanması günü-müz mimarlığı adına yapılması, ye-rine getirilmesi şart olan aslî ve çok önemli bir görev olacaktır.

Kurulacak yeni şehirler, sürdürülebilir,

hayatın ve ailenin değişen ihtiyaçlarına cevap verecek şekilde yapılanmalı; seviyeli

mimarileri ile insanlara güvenli, ilginç

yönelişlere imkân veren çevreler sunmalıdır.

· Böyle bir yaklaşım, 19. yüzyılın ikinci yarısında Rum-İtalyan-Fran-sız-Rus ustaların, ellerindeki mi-marî eleman kataloglarını kulla-narak, yapı sahibi ile beraber evin mimarisine karar vermelerine ben-zemektedir. Aynı zamanda bu yak-laşımla, Osmanlı lonca sistemi içinde yetişmiş kalfaların, gelişmiş bir bilgi ve duyarlılıkla, kendi kül-tür çağlarının temel tercihleri çer-çevesinde, kolektif bir bilincin yan-sıması olarak gelişmiş genel üslup

düzeni içine yerleştirdikleri uygu-lamaların şahsi tercihlerine teka-bül eden özel küçük katkılarla mi-marîye kazandırdıkları zenginliğin, çeşitliliğin bir benzerinin, yeniden hayata geçirilmesi söz konusu ola-caktır. Böylece en fakir ailenin evi de, ülkenin bugün sahip olduğu en üst tasarım yeteneği ile ve kullanı-cının da katkısıyla gerçekleştirile-cek bir sanat eseri olabilecektir.

İşletme ve enerji tasarrufu:

· İşgücü ihtiyacının hızla arttığı ül-kemizde aile fertlerinin çoğunun, bazen de tamamının gündüz çalış-tığı; böyle ailelerin evlerinin gün-düzleri ısıtılmaya ihtiyaç olmadığı; öte yandan gündüz kullanılan ha-cimlerin de, geceleri ısıtılmasının gereksiz olduğu göz önünde tutu-larak geliştirilecek, yalnız kullanı-lan hacimlerin, kullanıldıkları sü-re içinde ısıtılmasını sağlayan bir tesisat sistemi ve hacimlerin ısı-tılmaya başladıktan kısa bir süre sonra ısınmasını sağlayacak, ısı yü-kü düşük yapı duvar sistemlerinin kullanılması ile ülkede ısıtma mas-raflarında büyük ölçüde, tasarruf sağlamak mümkündür.

· Büyük binalarda gerçekleştirilme-si zor olan bir diğer tasarruf dilimi Rahşan Doğru,

Analizler

ŞEHİR DÜŞÜNCE DERGİSİ 2015-6 ‹ 48 49 ›

de, müstakil evlerde, yenileme ve mimarî düzenlemeler ile güneş enerjisinden pasif metot ile yarar-lanmak suretiyle sağlanabilir. Bu yolla sağlanacak enerjinin, Orta Anadolu’da pencerelerden kaybedi-len enerji miktarından fazla oldu-ğu düşünülürse, bu tasarruf imkâ-nının büyüklüğü anlaşılır.

· Bunun yanında, ahşap, çelik veya betonarme prefabrike elemanlar ile vücuda getirilmiş evlerin, yağ-murdan korunmada yararı olacak olan saçaklı çatılar ile örtülmeleri de, teknik sebeplerle tercih edilebi-lir. Yağmur suyunu binadan uzak-laştıran, gölge sağlayan ve pencere gibi nazik mimari elemanları koru-yan çatı ve saçağın, ülkenin konut mimarîsini belirleyen unsur oldu-ğu unutulmamalıdır.

Uygulama İlkeleri· Kurulacak yeni şehirler, sürdürü-lebilir, hayatın ve ailenin değişen ihtiyaçlarına cevap verecek şekilde yapılanmalı; seviyeli mimarileri ile insanlara güvenli, ilginç yönelişle-re imkân veren çevreler sunmalı-dır. Fiziki çevre, en fakir ailelerin bireylerinin de mütevazı ancak gü-zel ortamlarda yaşadığı, her bireyin toplumsal oluşuma yabancılaşmadan katkıda bulunmasını sağlayacak bir yapıda olmalıdır.

· Bu amaca, ancak ve ancak kar-şıtlıkları giderecek bütüncül plan-lama yaklaşımının önündeki gay-ri meşru spekülatif girişimlerden oluşan engelleri aşarak ulaşılabilir.

· Projeyi gerçekleştirmek için bu-gün Türkiye’nin terk etmiş oldu-ğu veya tanımadığı ahşap, çelik ya-pı teknolojilerini gündeme getirmek ve çeşitli sosyal ve ekonomik me-seleleri çözmek gibi karmaşık so-runları içeren böyle bir girişimin, nispeten küçük ölçekli bir pilot proje ile başlatılmasının, tedbirli bir yaklaşım olacağı öngörülmüş-tür. Ayrıca, bu ilk uygulama birimi-nin, şehirsel kademeleşme ilkeleri çerçevesinde gerçekleştirilecek bü-yük ölçekli programların yapı taşı olarak kullanılması da projenin bir temel ilkesi olmuştur.

Pilot şehrin ulaşım planı toplu taşımayı

teşvik edecek bir biçimde düzenlenmeli; duraklar ile konutlar

arasında uygun yürüme mesafeleri

gözetilmelidir.

· Projenin çok ciddi tasarruf ted-birleri alınarak tamamlanması ve uygulanması gerekmektedir. Yapı elemanlarının zaruri olarak ithal edilmesi gereken küçük bir bölüm dışında, yerli sanayi tarafından üretilmesi, bu elemanların üretim maliyetlerinde önemli tasarruflar sağlayacaktır. Hafif ve kuru yapı teknikleri ise montaj sürelerinin azalmasını ve montaj işçiliklerinin

en az maliyetle gerçekleştirilmesini getirecektir. Şehirlerde insanların öncelikle yaşama düzenlerine se-viye kazandırma amacı ile şehir iç yol şebekesinin bir bölümünün ya-ya yolları ile çözülmesi, 3-6 yaş ara-sı çocuk oyunları için çıkmaz yollar, tasarruf kaynağı olabilecektir. Şe-hirsel kademeleşme çeşitli tesisle-rin yatırım ve işletme masrafların-da tasarruf sağlayacaktır.

Yollar, konutlar, bahçeler:

· Şehir planlamasında motorlu araç-lara değil, yayalara öncelik veren, motorlu araç yolları ile yaya yolla-rının birbirini tamamladığı, hiye-rarşisi doğru kurulmuş bir yol şe-bekesini öneren, servis, otopark ve benzeri hizmetlerin çözümlendiği bir tasarım gerçekleştirilmelidir.

· Pilot şehrin ulaşım planı toplu ta-şımayı teşvik edecek bir biçimde düzenlenmeli; duraklar ile konut-lar arasında uygun yürüme mesa-feleri gözetilmelidir. Özel taşıtla-rın şehirlerde en çok yer kaplayan unsurlar olduğu göz önünde bu-lundurularak otopark planlaması yapılmalıdır.

· Yayalara öncelik verilen, çeşit-li büyüklükteki bahçeli evlerden oluşan yeşil bir şehir oluşturmak hedeflenmelidir.

· Yapılar arası ve yoldan çekme me-safesi gibi ilkel yönetmelik sınırla-malarını aşan, yerleşme düzeni, to-pografya, bitki örtüsü, komşuluk ilişkilerini gözeten bir esnek planla-ma yaklaşımı ile insanların çevrele-rinin oluşumuna bilinçli ve sorum-lulukla katılımları sağlanmalıdır.

· Yatay kat mülkiyeti uygulanarak, belirli sayıda evin bir parsel içi-ne yerleştirilmesi, parsel içi yaya yollarının taşıt yollarına bağlan-ması suretiyle yarı kamusal alan ve kamusal alan kademelenmesi gerçekleştirilmelidir.

· Yaya yolları üzerindeki meydan-cıklar, çıkmazlar, çocuk oyunlarına imkân verecek şekilde planlana-rak, çocukların küçük yaştan iti-baren şehir ortamına alışmalarına,

böylelikle şehrin kültürel ve tabii değerlerini fark etmelerine imkân verilmelidir.

· Katı fonksiyonalist yaklaşımlar yerine ev tasarımlarının, hacim-lerin yeni ihtiyaçlara cevap verecek şekilde, ailenin büyümesi veya ge-lir düzeyinin yükselmesine paralel olarak genişleme, üzerine ek ala-bilme esnekliğine sahip olmaları sağlanmalıdır.

· Gerçekleştirilecek diğer yapıla-rın da çok amaçlı kullanıma açık, gerektiğinde büyüyebilir olması hedeflenmelidir.

· Tespit edilecek kullanıcı taleple-ri ışığında, konutların tasarım ve yerleşme düzenlerinde sosyolojik, kültürel faktörler, değişik şehir ve mekân algıları göz önünde bulun-durularak, farklı gelir gruplarına ve aile büyüklüklerine uygun ev tiple-ri öngörülmelidir.

25.000 kişilik pilot şehrin plan-lama ilkeleri:

· Mimar, şehir plancıları, mühendis ve alt yapı uzmanlarının ortak ça-lışması ile kesinleştirilecek bir şe-hir planı yapılması,

· Pilot şehir için bir ulaşım planı hazırlanarak, etkin bir toplu taşı-ma sisteminin oluşturulması, yü-rüme mesafelerinin planlanma-sı, özel taşıtların çevre üzerindeki olumsuzluklarının bertaraf edil-mesi, otoparkların bu çerçevede tasarlanması,

· Kentsel tasarım projeleri ile ma-hallelerde yatay kat mülkiyeti planlanması, açık alanlar, sokak-lar, meydanlar, park ve bahçelerin planlanması,

· Evlerin yatay kat mülkiyetine göre düzenlenen parseller içinde yerleştirilmeleri,

· Sosyal donanım, eğitim ve sağlık tesislerine, mahalle merkezleri ile şehir merkezinde uygun yerleşim alanlarının tahsis edilmesi,

· Şehir merkezinin kültürel faali-yetlerin odağı olarak şekillenmesi,

· Merkezde oluşacak artı değe-rin değerlendirilmesi için öne-rilerin belirlenmesi, bu te-sislerin kiralanması, sahiplik gibi veçheler göz önünde tutularak projelendirilmeleri,

· Sanayi bölgelerinin çevre ve mi-marî kalitesi, çalışanların çalışma ortamlarının insan hayatındaki özel önemi göz önünde bulundu-rularak “Danışma ve Karar Kurulu-nun” sanayi alanının çevre düzeni ve mimarîsine ait amaç ve ilkeleri belirlemesi,

Kentsel tasarım projeleri ile

mahallelerde yatay kat mülkiyeti planlanması, açık alanlar, sokaklar,

meydanlar, park ve bahçelerin planlanması

sağlanmalıdır.

· Tasarruf amaçlı yaklaşımla-rın planlama sürecinin her aşa-masında belirleyici olması, vücu-da getirilecek şehir planının her unsurunun maliyetinin tahkik edilmesi ve alternatif çözümlerle

karşılaştırılarak, en iktisadi ve en uygun çözüm ile planın oluşturul-ması sağlanmalıdır.

İnşaat için gerekli esaslar:

· Böyle bir projeyi, ülkemizde uygu-lanan ve yanlışlığı depremler neti-cesinde tartışmasız bir şekilde or-taya çıkan, ağır ve güvenilmez yapı teknikleri ile gerçekleştirmek çok zor, hatta imkânsızdır.

· Pilot şehirdeki yaklaşık 6.000 evin taşıyıcı iskeletleri, duvar ve çatı elemanları, pencere kapıları, binlerce standart mutfak tezgâhı, dolapları, su blokunun fabrikada imal edilerek montaj süresinin kı-saltılması ve depreme dayanıklılığı sağlanabilecektir.

· Bu yaklaşım ile yüklenici grupla-rı, evin standart yapı elemanlarını fabrikadan teslim alacak ve monte edecektir. Böylelikle, sadeleşen in-şaatın kontrolü kolaylaşacak, suis-timaller imkânsızlaşacaktır.

· Prefabrikasyon, montaj ve teknik uygulama kolaylığı, süreden tasar-ruf ve gayri ahlâkî eğilimlerin ön-lenmesinin yanında, önemli mali-yet tasarrufları sağlayacaktır.

ŞEHİR DÜŞÜNCE DERGİSİ 2015-6 ‹ 50 51 ›