türkiye'de İstihdam politikalarının etkinliği

246
Yrd. Doç. Dr. H. Nur GERMİR TÜRKİYE’DE İSTİHDAM POLİTİKALARININ ETKİNLİĞİ

Upload: independent

Post on 13-May-2023

0 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Yrd. Doç. Dr. H. Nur GERMİR

TÜRKİYE’DE

İSTİHDAM POLİTİKALARININ

ETKİNLİĞİ

II

III

Yrd. Doç. Dr. H. Nur GERMİR

TÜRKİYE’DE

İSTİHDAM POLİTİKALARININ

ETKİNLİĞİ

ADALET YAYINEVİ Ankara - 2012

IV

ADALET BASIM YAYIM DAĞITIM SAN. ve TİC. LTD. ŞTİ.   Türkiye’de İstihdam Politikalarının Etkinliği H. Nur Germir   Hukuk Yayınları Dizisi – 1004  Birinci Baskı  :  Temmuz, 2012  ISBN  :  978 – 605 – 5263 – 45 – 4   

ADALET YAYINEVİ Merkez  :  Cihan Sokak No: 16/B Sıhhiye / Ankara   Tel  : (0 312) 231 17 00 − 231 17 94    Fax  : (0 312) 231 77 04 Şube  :  Bursa Adliye Sarayı Zemin Kat Bursa web  :  adalet.com.tr – adaletyayinevi.com e‐mail  :   [email protected] 

  Sayfa Tasarımı: Bilgin Teren  Kapak Tasarımı: İlknur Özkal   Baskı: Turhan Kitabevi Ofset Tesisleri Sertifika No: 13300 Tel: (0 312) 341 18 13 ‐ Ankara 

V

 

 

ÖNSÖZ

Teknolojik gelişmede meydana gelen artışlar ve üretim biçimle-rinde yaşanan bilgi toplumuna geçiş süreci, istihdamı doğrudan etki-leyen unsurlar olarak karşımıza çıkmaktadır. Ülkenin ekonomik ge-lişmişlik düzeyi ve sosyal kalkınma seviyesinin önemli bir göstergesi, istihdam yapısı ve işsizliğin boyutudur. Ülkelerin sosyo-ekonomik durumlarına göre farklı bir tablo ortaya konsa da birçok ülkenin or-tak sorunu işsizlik rakamlarının yüksekliğidir. Türkiye’de esas itiba-riyle ekonomide başlatılan yapısal reform sürecinin dinamo etkisiyle 1950’li yıllardan itibaren gündemde olan ve son otuz yıl içinde adını daha çok duyuran istihdam yapısı ve işsizlik olgusunun başlıca ne-denleri arasında hızlı nüfus artışı, bölgelerarası ekonomik gelişme farklılıkları, köyden kente göç, siyasi ve ekonomik istikrarsızlıklar sayılabilir.

Son yıllarda ekonomik büyümeyle doğru orantılı oluşan beklen-tilerde olduğu gibi daha çok insana üretken istihdam sağladığı tak-dirde Ulusal gelirde meydana gelen artış, anlam ifade etmektedir. Türkiye’nin gündemindeki en önemli sorunlardan birisi işsizlik, açlık ve yoksulluktur. Resmi verilere göre, nüfusumuzun yüzde 43’ü yok-sul, yüzde 12’si ise açlık sınırının altında yaşamını sürdürmekte, mil-yonlarca insanımız işsizlik sorunuyla karşı karşıya bulunmaktadır. Ülkede sağlanan ekonomik büyüme ve refah artışından pay alına-bilmesi, her şeyden önce bir işte çalışıyor olunmasını gerektirmekte-dir. Yüzyılın en önemli sosyal sorunu olan işsizlik sorununun çözü-mü için önce artış hızını durdurmak ve sonra da azaltmak için gerekli politik önlemlerin alınması kaçınılmazdır. Bu sadece işsizlik sigorta-ları aracılığıyla pasif işgücü politikaları şeklinde değil, aynı zamanda bireyin girişimcilik yeteneği ve becerilerini de geliştiren aktif işgücü politikaları ile de beraberce uygulanmalıdır. Böylece çok önemli bir diğer sorun olan tüketen değil, üreten bir toplum olma yolunda me-safeler katedilebilecektir. Konfüçyüz’ün dediği gibi, “balık yemeği değil, balık tutmayı öğretmek” önemlidir.

VI

İstihdam ve işsizlik sorununun geniş bir perspektifte ele alındığı çalışmanın, konuya ilgi gösterenlere fayda sağlaması en birincil ama-cımızdır. Desteğini ve sabrını esirgemeyen aileme ve yayında emeği geçen Adalet Yayınevi’ne içten teşekkürlerimi bir borç bilirim.

Saygılarımla,

Yrd. Doç. Dr. Hatice Nur GERMİR 

İzmir, 2012

 

VII

 

 

İÇİNDEKİLER  

ÖNSÖZ.................................................................................................................. V TABLOLAR ...........................................................................................................XII GRAFİKLER.......................................................................................................... XV ŞEKİLLER............................................................................................................ XVI  

GİRİŞ .....................................................................................................................1  

1. İSTİHDAM VE İŞSİZLİK KAVRAMLARI ..........................................................3 1.1.  İSTİHDAMIN TANIMI ...............................................................................3 1.2.  İSTİHDAM TÜRLERİ .................................................................................4

1.2.1.  Tam İstihdam ...............................................................................4 1.2.2.  Eksik İstihdam ..............................................................................5 1.2.3.  Aşırı İstihdam ...............................................................................5

1.3.  İŞSİZLİK KAVRAMI....................................................................................5 1.3.1.  İşsizlik Türleri................................................................................6

1.3.1.1.  Açık İşsizlik .....................................................................6 

1.3.1.2.  Gizli İşsizlik .....................................................................7 1.3.1.3.  İradi İşsizlik.....................................................................7 1.3.1.4.  Gayri İradi (Gönülsüz) İşsizlik .........................................7 1.3.1.5.  Strüktürel (Yapısal) İşsizlik .............................................8 1.3.1.6.  Teknolojik İşsizlik ...........................................................8 1.3.1.7.  Konjonktürel İşsizlik .......................................................9 1.3.1.8.  Mevsimlik İşsizlik ...........................................................9 1.3.1.9.  Arızi (Fonksiyonel) İşsizlik ..............................................9 1.3.1.10. Doğal İşsizlik.................................................................10 1.3.1.11. Sürekli Durgunluk İşsizliği ............................................11

1.3.2.  İşsizliğin Ölçülmesi .....................................................................11 1.3.3.  İşsizliğin Maliyeti ........................................................................13

VIII

1.4.  İKTİSAT KURAMINDA İSTİHDAM TEORİLERİ..........................................16

1.4.1.  Teorik İstihdam Teorileri ............................................................16

1.4.1.1.  Klasik İstihdam Teorisi .................................................16

1.4.1.1.1. Mahreçler Kanunu (Say Kanunu).................17

1.4.1.1.2. Klasik Faiz Teorisi(Ödünç Verilebilir Fonlar Teorisi)..............................................18

1.4.1.1.3. Ücret Teorisi ................................................18

1.4.1.2.  Marksist Yaklaşımda İstihdam .....................................19

1.4.1.3.  Keynesyen İstihdam Teorisi .........................................20

1.4.1.4.  Monetarist İstihdam Teorisi ........................................21

1.4.1.5.  Arz Yönlü İktisat Teorisi ...............................................23

1.4.1.6.  Yeni Klasik Teori (Rasyonel Beklentiler Teorisi) ...........24

1.4.1.7.  Yapısalcı Yaklaşım ........................................................24

1.4.1.7.1. Okun Kanunu ...............................................25

1.4.1.8.  Post‐Keynesyen Teori ..................................................26

 

2. TÜRKİYE’DE İSTİHDAM VE İŞSİZLİK POLİTİKALARI.....................................27

2.1.  İSTİHDAM VE İŞSİZLİK POLİTİKALARININ ÖNEMİ ..................................27

2.2.  MAKRO EKONOMİK POLİTİKALAR.........................................................28

2.2.1.  Para Politikası .............................................................................28

2.2.2. Maliye Politikası .........................................................................30

2.2.3.  Gelirler Politikası ........................................................................32

2.3.  MİKRO EKONOMİK POLİTİKALAR ..........................................................35

2.3.1.  Pasif İşgücü Piyasası Politikaları .................................................35

2.3.1.1.  İşten Çıkartılanlara Ödenecek Tazminat......................36

2.3.1.2.  İşsizlik Sigortası ............................................................38

2.3.1.3.  İşsizlik Yardımı..............................................................39

2.3.2.  Türkiye’de Pasif İşgücü Piyasası Politikaları’nın Uygulanması...............................................................................39

2.3.2.1.  İşsizlik Sigortası Hizmetleri...........................................40

2.3.2.2.  Ücret Garanti Fonu Ödemeleri ....................................41

2.3.2.3.  Kısa Çalışma Ödemeleri ...............................................42

IX

2.3.2.4.  İşsizlik Sigortası Fonunun Mali Durumu.......................43 2.3.2.4.1. İşsizlik Sigortası Fonunun Gelirleri ...............43 2.3.2.4.2. İşsizlik Sigortası Fonunun Giderleri..............43 2.3.2.4.3. Fon Kaynaklarının Değerlendirilmesi...........44 2.3.2.4.4. Fonun Toplam Gelir ve Giderleri .................44 2.3.2.4.5. Fonun Denetimi ...........................................47

2.3.3.  Aktif İşgücü Piyasası Politikaları .................................................47 2.3.3.1.  İşsizliği Önlemeye Yönelik Tedbirler ............................51

2.3.3.1.1. Mesleki Eğitim Programları .........................52 2.3.3.1.2. Girişimcilere Sağlanan Yardımlar.................53 2.3.3.1.3. İstihdam Danışmanlığı Hizmetleri................53 2.3.3.1.4. Kamunun Yeni İstihdam Alanları 

Oluşturması .................................................54 2.3.3.1.5. İstihdam Arttırıcı Sübvansiyonlar ................55

2.3.3.2.  İşsizliği Sınırlamaya Yönelik Tedbirler ..........................56 2.3.3.2.1. Haftalık Çalışma Sürelerinin Kısaltılması .......56 2.3.3.2.2. Esnek Çalışmanın Yaygınlaştırılması ............57 2.3.3.2.3. İşgücü Hareketliliğinin Arttırılması ..............57 2.3.3.2.4. Erken Emeklilik Uygulamaları ......................58

2.3.4.  Türkiye’de Aktif İşgücü Piyasası Politika Araçlarını Kullanarak İstihdama Katkıda Bulunan Kurum ve Kuruluşlar .......58 2.3.4.1.  Türkiye İş Kurumu Tarafından Düzenlenen 

Kurslar ve İŞKUR’un Yeniden Yapılandırılması .............59 2.3.4.2.  Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeleri Geliştirme ve 

Destekleme İdaresi Başkanlığı (KOSGEB).....................62 2.3.4.3.  Milli Eğitim Bakanlığı....................................................64 2.3.4.4.  T.C. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı Sosyal 

Yardımlar Genel Müdürlüğü ........................................65 2.3.4.4.1. Kırsal Alanda Sosyal Destek Projesi 

(KASDEP) ......................................................65 2.3.4.4.2. Proje Destekleri ...........................................66

2.3.4.4.2.1. Geçici İstihdam Proje Destekleri .................................66 

2.3.4.4.2.2.  İşbirliğine Yönelik Sosyal Hizmet Proje Destekleri............66

X

2.3.4.4.2.3.  İstihdama Yönelik Beceri Kazandırma Eğitimi Proje Destekleri .................................67

2.3.4.4.2.4. Gelir Getirici Proje Destekleri .................................68

2.3.4.4.3. Uygulaması Biten Projeler ...........................68 2.3.4.4.3.1. Sertifikalı Tarım İşçileri 

Projesi (SETİP)...........................68 2.3.4.4.3.2.  İş Destek Projesi .......................69 2.3.4.4.3.3. Sosyal Riski Azaltma 

Projesi (SRAP) ...........................69 2.3.4.4.3.4. SRAP Yerel Girişimler 

Bileşeni Kapsamındaki Proje Destekleri ........................70

2.3.4.5.  Kültür ve Turizm Bakanlığı ...........................................70 2.3.4.6.  Belediyeler ...................................................................72 2.3.4.7.  Özel İstihdam Büroları .................................................72

2.3.4.7.1. Özel İstihdam Büroları’nın Tanımı ...............73 2.3.4.7.2. Özel İstihdam Büroları’nı İlgilendiren 

Yasal Mevzuat..............................................73 2.3.4.7.3. Özel İstihdam Bürosu Açma ve Çalışma 

Koşulları .......................................................74 2.3.4.7.4. Özel İstihdam Bürolarının Faaliyet Alanı .......75 2.3.4.7.5. AB’de Özel İstihdam Büroları.......................82

2.3.5.  Aktif İşgücü Piyasası Politikası Araçlarına Yapılan Harcamalar.................................................................................92 2.3.5.1.  Türkiye’de Yapılan Harcamalar....................................92 2.3.5.2.  AB ve OECD Ülkelerinde AİPP Harcamaları..................95

 

3. TÜRKİYE’DE UYGULANAN İSTİHDAM POLİTİKALARI .................................97 3.1.  CUMHURİYET DÖNEMİNDE UYGULANAN İSTİHDAM 

POLİTİKALARI (1923–1933) ...................................................................97 3.2.  DEVLET MÜDAHALESİ DÖNEMİ ..........................................................100 3.3.  PLANLI DÖNEM (1946‐1960) ..............................................................103 3.4.  PLANLI KALKINMA DÖNEMİ (1960‐2005) ...........................................104

XI

4. TÜRKİYE’DE İŞGÜCÜ PİYASASININ GELİŞİMİ VE İŞSİZLİĞİN BOYUTLARI .....151 4.1.  TÜRKİYE’DE İSTİHDAMIN YAPISI VE GELİŞMELER ...............................151

4.1.1.  Türkiye’de Nüfus ve İşgücü Emek Arzı .....................................152 4.1.2.  İstihdam Düzeyi ve Ekonomik Büyüme Arası İlişkinin 

İrdelenmesi ..............................................................................154 4.1.3.  Türkiye’ de İşgücü Piyasası’nın Genel Durumu ........................157

4.1.3.1.  İşgücü Piyasası’nın Genel Görüntüsü.........................159 4.1.3.2.  Türkiye’de Ekonomik Faaliyete Göre İstihdamın 

Gelişimi ......................................................................160 4.1.3.3.  OECD Üyesi Ülkelerde İşgücü Piyasasının 

Görüntüsü..................................................................161 4.1.3.4.  Türkiye’de Nüfusun İşgücüne Katılım Durumu..........163

4.1.3.4.1. Türkiye’de Kadınların İşgücüne Katılımı ....164 4.1.3.4.1.1. Eğitim Durumuna Göre 

Türkiye’deki Kadın İşgücünün Bazı Ülkelerle Karşılaştırılması ......................164

4.1.4.  Türkiye’de İstihdamın Bölgesel Dağılımı ..................................166 4.1.5.  Türkiye’de Kayıt Dışı İstihdam..................................................169

4.2.  TÜRKİYE’DE İŞSİZLİĞİN GENEL DURUMU............................................175 4.2.1.  Türkiye’de İşsizliğin Yapısal Görüntüsü ....................................175 4.2.2.  Dünyada İşsizlik Durumu..........................................................181 4.2.3.  Türkiye’de İşsizliğin Eğitim Durumuna Göre Dağılımı ..............183 4.2.4.  Türkiye’de İş Arama Süresine Göre İşsizlerin Durumu.............185 4.2.5.  Türkiye’de Genç İşsizlerin Durumu ..........................................186 4.2.6.  Türkiye’de İşsizliğin Bölgesel Dağılımı ......................................188

 GENEL DEĞERLENME ..................................................................................189  KAYNAKÇA .................................................................................................193  EKLER.........................................................................................................207  KAVRAM DİZİNİ..........................................................................................219

 

XII

 

 

TABLOLAR  

Tablo.1:  Ücret Garanti Fonu Ödemeleri (2005‐2011) (Bin TL) ...................... 42 

Tablo.2:  Kısa Çalışma Süreleri (Bin TL)........................................................... 43 

Tablo.3:  İşsizlik Sigortası Fonunun Gelir‐Gider Tablosu (Bin TL).................... 45 

Tablo.4:  Fon Portföyünün Getirisi ................................................................. 46 

Tablo.5:  Yeni Girişimci Desteği Destek Unsurları .......................................... 63 

Tablo.6:  İş Geliştirme Merkezi Desteği Destek Unsurları .............................. 64 

Tablo.7:  2003‐2008 (Kasım) Dönemi Geçici İstihdam Proje Destekleri ......... 66 

Tablo.8:  2003‐2008 (Kasım) Dönemi İşbirliğine Yönelik Sosyal Hizmet Proje Destekleri ............................................................................... 67 

Tablo.9:  2003‐2008 (Kasım) Dönemi İstihdam Eğitimi Proje Destekleri........ 67 

Tablo.10:  2003‐2008 (Kasım) Dönemi Gelir Getirici Küçük Ölçekli Proje Destekleri ......................................................................................... 68 

Tablo.11:  İllere Göre Özel İstihdam Bürolarının Dağılımı ................................ 78 

Tablo.12:  Büro Çalışan Sayıları (Günlük Tam‐Zamanlı Çalışan Dengi x 1,000)............................................................................................... 85 

Tablo.13:  AİPP Harcamaları (GSYİH’nın %’si olarak)........................................ 96 

Tablo.14:  1923‐1933 Yılları Arasında Sektörlere Göre İstihdam Dağılımı (Bin Kişi) ........................................................................................... 99 

Tablo.15:  1930‐1945 Yılları Arasında Sektörlere Göre İstihdam Dağılımı (Bin Kişi) ......................................................................................... 102 

Tablo.16:  Çalışan Nüfusun Ana Sektörlere Bölünümü (1962‐1977)(milyon) ................................................................................ 105 

Tablo.17:  Çalışan Nüfusun Ana Sektörlerde Yüzde Dağılımı (%) ................... 106 

Tablo.18:  Sanayide Çalışan Nüfusun Alt Sektörlere Göre Bölünümü (1962‐1977) (Bin)........................................................................... 106 

Tablo.19:  İstihdamda Gelişmeler (1962‐1972) (a)......................................... 108 

Tablo.20:  Nüfusun Üç Ana Yaş Grubu Arasında Bölünüşü (1965 ‐ 1975) (%).................................................................................................. 109 

XIII

Tablo.21:  İşgücü Piyasasında Gelişmeler (1979‐1983) (1984‐1989) (K + E) (Bin Kişi).......................................................................................... 114 

Tablo.22:  Türkiye’de Sektörel İstihdam (1979 – 1989) (K + E) (Milyon Kişi) ................................................................................................ 115 

Tablo.23:  Beşinci Beş Yıllık Kalkınma Planı Döneminde Hedeflenen‐Gerçekleşen İstihdam Durumu (Milyon Kişi) ................................. 116 

Tablo.24:  Altıncı Beş Yıllık Kalkınma Planı Döneminde Hedeflenen ve Gerçekleşen İstihdam Durumu (Bin Kişi) ....................................... 118 

Tablo.25:  Yurtiçi İşgücü Piyasasında Gelişmeler (15 Yaş Üstü) (Bin Kişi) ....... 120 

Tablo.26:  Yurtiçi İşgücü Piyasasında Gelişmeler.1 (15+Yaş) (Bin Kişi) ........... 123 

Tablo.27:  Yurtiçi İşgücü Piyasasında Gelişmeler.2 (15+Yaş) (Bin Kişi) ........... 124 

Tablo.28:  Yurtiçi İşgücü Piyasasında Gelişmeler (1995–2005) (15+Yaş,Bin Kişi)............................................................................. 127 

Tablo.29:  Yurtiçi İstihdam Göstergeleri (2000 ‐2005) ................................... 131 

Tablo.30:  2004 Yılı Bazı Ülkeler Karşılaştırmalı İşgücü Verimliliği Göstergeleri ................................................................................... 133 

Tablo.31:  İş Ortamına İlişkin Göstergelerde Türkiye OECD Karşılaştırması(2005) ..................................................................... 134 

Tablo.32:  Hizmetler Sektörüne İlişkin Göstergeler (1) .................................. 136 

Tablo.33:  İstihdama İlişkin Göstergeler (2000‐2005) (Yüzde) ....................... 137 

Tablo.34:  İstihdam Göstergeleri (2006‐2013 Projeksiyonu) (Yüzde)............. 140 

Tablo.35:  İşgücü Piyasasında Gelişmeler (2006‐2007) (15Yaş+,Bin Kişi) ....... 141 

Tablo.36:  İşgücü Piyasasında Gelişmeler (2006‐2010) .................................. 142 

Tablo.37:  Temel İstihdam ve İşgücü Göstergeleri (2003‐2006)..................... 142 

Tablo.38:  2006 Yılında İşgücünün Eğitim Düzeyi ........................................... 143 

Tablo.39:  2006 Yılı Bazı Ülkeler Karşılaştırmalı İşgücü Verimliliği Göstergeleri ................................................................................... 144 

Tablo.40:  Yıllar İtibariyle Nüfus Artış Oranı (1990‐2010)............................... 153 

Tablo.41:  Nüfusun Kentsel ‐ Kırsal Dağılımı (1955‐2010) (%)........................ 154 

Tablo.42:  Türkiye’de Çalışma Çağı Nüfusu İçinde İstihdam Rakamları (1980‐2010).................................................................................... 155 

Tablo.43:  GSYİH’da Meydana Gelen Gelişmeler (1999‐2010) (%)................. 157 

XIV

Tablo.44:  Türkiye’de İşgücü Piyasasındaki Temel Göstergeler (Bin) ............. 159 

Tablo.45:  Türkiye’de İstihdamın Sektörel Dağılımı (15 Yaş +) (Bin Kişi) ........ 161 

Tablo.46:  OECD Üyesi Ülkelerin Ekonomik Faaliyetine Göre İstihdamın Dağılımı (2008‐2009) (%) ............................................................... 162 

Tablo.47:  Türkiye’de İşgücüne Katılım Oranları (1990‐2010) (Kentsel‐Kırsal) (K+E) (%).............................................................................. 163 

Tablo.48:  Eğitim Düzeyine Göre 15‐64 Yaş Arası Çalışabilir Kadın Nüfusu (Bin Kişi) (2009).............................................................................. 165 

Tablo.49:  Eğitim Durumuna Göre İşgücüne Katılım Oranı Farklarının Ayrıştırılması................................................................................... 165 

Tablo.50:  Kadın İşgücüne Katılım Oranı Farklarının Ayrıştırılması................. 166 

Tablo.51:  2010 Yılı İl Düzeyinde Temel İşgücü Göstergeleri.......................... 168 

Tablo.52:  Türkiye’de Kayıtdışı İstihdam Oranları (1988‐2009) ...................... 171 

Tablo.53:  Esas İşlerinden Dolayı SGK’a Kayıtlı Olmayanlar............................ 173 

Tablo.54:  İşsizlik Oranlarının Dağılımı (1988‐2009) ....................................... 178 

Tablo.55:  Dünya’da İşsizlik Oranları .............................................................. 182 

Tablo.56:  Türkiye’de Eğitim Durumuna Göre İşsizler (1988‐2009) (%) ......... 183 

Tablo.57:  İş Arama Süresine Göre İşsizler (2000‐2009) (Bin Kişi) .................. 185 

Tablo.58:  15‐24 Yaş Grubu Nüfusun İşgücü Göstergeleri (1988‐2009) ......... 187 

 

XV

 

 

GRAFİKLER

Grafik.1:  İşsizlik Sigortası Ödemeleri (Eylül 2009‐Eylül 2011) ........................ 41 

Grafik.2:  Fon Portföyünün Yatırım Araçları İtibariyle Dağılımı ....................... 46 

Grafik.3:  ÜFE, Döviz Sepeti ve İşsizlik Sigortası Fonu Getirisi ......................... 47 

Grafik.4:  Şirketler İki Ana Nedenden Dolayı Dönemsel Çalışmaya İhtiyaç Duyar: Yoğun Dönemler ve Esneklik .................................... 86 

Grafik.5:  Farklı İK Servisleri için Ülkelerin Değişik Seviyelerdeki Değişimi ..... 87 

Grafik.6:  Japonya’daki Kontrolün Kaldırılması ile Firmaların Dönemsel İşçi Bulma Bürolarına da Başvuruları Artmıştır................................ 88 

Grafik.7:  Özel İstihdam Ajansları Hayat Tarzı Seçimleri ve İş İle İlgili Çözümler Sunar ............................................................................... 89 

Grafik.8:  Avrupa Ülkelerinde İşgücü............................................................. 119 

Grafik.9:  Mevsimsel Etkilerden Arındırılmış İşsizlik Oranları........................ 181 

Grafik.10:  Türkiye’de İşsizlik Haritası.............................................................. 188 

 

XVI

 

 

ŞEKİLLER

Şekil.1:  Özel İstihdam Sektörünün Kamu Maliyesine Katkıları..................... 88 

Şekil.2:  Özel İstihdam Sektörü Adil Olmayan Tüzük‐Kısıtlamalar İle Karşı Karşıyadır. ............................................................................... 90 

Şekil.3:  Dönemsel Çalışmanın Bazı Sektörlerde Yasaklanması Kaldırılsın ......................................................................................... 91 

Şekil.4:  Özel İstihdam Ajanslarının İK Hizmeti Vermesinin Önü Açılmalıdır........................................................................................ 91 

XVII

 

 

KISALTMALAR

AB  Avrupa Birliği 

ABD  Amerika Birleşik Devletleri 

AİPP  Aktif İşgücü Piyasası Politikası 

AİS  Avrupa İstihdam Stratejisi 

AR‐GE  Araştırma ve Geliştirme 

BBYSP  Birinci Beş Yıllık Sanayi Planı 

CİETT  Uluslararası Özel İstihdam Ajansları Konfederasyonu 

ÇSGB  Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı 

DİE  Devlet İstatistik Enstitüsü 

DPT  Devlet Planlama Teşkilatı 

DTH  Döviz Tevdiat Hesabı 

DİBS  Devlet İç Borçlanma Senedi 

EUROCIETT  Uluslararası Özel İstihdam Ajansları Konfederasyonu Avrupa Organizasyonu 

EUROSTAT  Statistical  Office  of  the  European  Communities  (Avrupa İstatistik Kurumu) 

GSMH  Gayri Safi Milli Hasıla 

GSYİH  Gayri Safi Yurt İçi Hasıla 

HİA  Hanehalkı İşgücü Anketi 

ILO  Internatinal Labour Office (Uluslar arası Çalışma Örgütü) 

İBYSP  İkinci Beş Yıllık Sanayi Planı 

İİBK  İş ve İşçi Bulma Kurumu 

İK  İnsan Kaynakları 

İKO  İşgücüne Katılım Oranı 

XVIII

İŞGEM  İş Geliştirme Merkezi 

İŞKUR  Türkiye İş Kurumu Genel Müdürlüğü 

JIM  Ortak Sosyal Koruma ve İçerme Belgesi 

KEP  Kalkınma Öncesi Ekonomi Programı 

KİT  Kamu İktisadi Teşekkülü 

KHK  Kanun Hükmünde Kararname 

KOBİ  Küçük ve Orta Büyüklükteki İşletme 

KOSGEB  Küçük  ve Orta Ölçekteki  Sanayi Geliştirme  ve Destekleme İdaresi Başkanlığı 

MBM  Meslek Bilgi Merkezi 

MTA  Maden Tetkik Arama Enstitüsü 

NAIRU  Nonaccelerating  Inflation  Rate  of  Unemployment  (Enflas‐yon Yaratmayan İşsizlik Oranı) 

OECD  Organization  for  Economic Cooperation  and Development (Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı) 

ÖİB  Özel İstihdam Bürosu 

ÖSDP  Özelleştirme Sosyal Destek Projesi 

RG  Resmi Gazete 

SGK  Sosyal Güvenlik Kurumu 

SSK  Sosyal Sigortalar Kurumu 

SY  Sayılı 

SYDGM  Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Genel Müdürlüğü 

ŞNT  Şartlı Nakit 

TC  Türkiye Cumhuriyeti 

TFV  Toplam Faktör Verimliliği 

TİGEM  Tarım İşleri Genel Müdürlüğü 

TİSK  Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu 

TÜBİTAK  Türkiye Bilimsel ve Teknik Araştırma Kurumu 

TÜİK  Türkiye İstatistik Kurumu 

XIX

TÜSİAD  Türkiye Sanayici İşadamları Derneği 

TTGV  Türkiye Teknoloji Geliştirme Vakfı 

UMEM  Uzmanlaşmış Meslek Edindirme Merkezleri Projesi 

ÜFE  Üretici Fiyat Endeksi 

VD  Ve Diğerleri 

YÖK  Yüksek Öğretim Kurumu 

YY  Yüzyıl 

 

 

 

 

GİRİŞ  

Ekonomik, sosyal ve ahlaki boyutları olan işsizlik olgusu, sadece Türkiye’ de değil, tüm dünya ekonomilerinde giderek büyüyen bir çığ görüntüsü sergilemektedir. Türkiye’de işgücü piyasasının yumu-şak karnı “hızlı nüfus artışı” ve “köyden kente yaşanan göç” tür. 1950’li yıllardan itibaren başlayan köyden kente göç ve demografik göstergelerde meydana gelen yapısal değişimle birlikte Türk işgücü literatürüne kaydını yaptıran işsizlik olgusu, 1960’lı yıllarda Türk işgücünün yurtdışı pazarlara göçüyle bir nebze de olsa soluk almış, 1970 ve 1980’li yıllarda yaşanan terör sorunu ile birlikte gündemdeki yerini koruyarak 1990’lı ve özellikle 2000’lerde yaşanan ulusal ve uluslar arası kriz dönemlerinde daha da derinlik kazanarak yükseli-şine devam etmiştir. Günümüzde küreselleşmenin neticesinde yaşa-nan global krizin etkileriyle giderek büyüyen bir hal almaktadır.

Türk ekonomisinde yaşanan yapısal dönüşümün işsizlik sorunu-nun kronikleşmesinde katkısı olduğu yadsınamaz bir gerçektir. Geç-mişte “tarım ülkesi” hüviyetinde olan ve işgücünün çoğunluğunu bu sektörde istihdam eden Türkiye ekonomisi, sanayileşmesini tamamla-yamadan hizmetler sektörüne geçiş yapmış ve istihdamın da ağırlığını bu sektöre kaydırmasıyla, işgücü piyasasındaki uyumu olumsuz şekil-de etkileyen bir tablo ortaya çıkmıştır. Tarım sektöründe yaşanan olumsuz gelişmeler de domino taşı etkisi yaratıp sorunu büyütmüştür.

Bütün bu unsurların yanı sıra; istihdam oranı, işgücüne katılım oranı ve mevcut işgücünün eğitim seviyesinin düşük olması, tarım sektörünün istihdamdaki ağırlıklı yapısını koruyarak gelişmiş ülkele-re göre çok yüksek bir görüntü sergilemesi, eksik istihdam, gizli işsiz-lik, çocuk işçiliği ve kayıt dışı istihdam diğer önemli sorunlar olarak Türk işgücü piyasasında varlıklarını korumaktadır. Ayrıca, kadın-erkek işgücü ve istihdamı arasındaki aşırı oransızlık ile bölgeler arası gelişmişlik farkları da Türkiye’deki işgücü piyasasının temel olum-suzlukları şeklinde betimlenebilir.

Giriş 2

Son yıllarda yaşanan istikrarlı ortamın getirisi olarak ortaya çı-kan ekonomik büyümenin rakamlarda oluşturduğu iyimser tablo ise, işgücü göstergelerine ancak 2010 yılında yansıyabilmiştir. “İstihdam-la birlikte ekonomik büyüme” prensibine riayet edilerek hareket edilmesinin, işsizlik olgusunun getirdiği sosyo-ekonomik sorunlarda dikkate alınarak, özellikle ahlaki değerlerin de korunabilmesi adına bireylerin huzur ve refah seviyesi yüksek bir toplumda yaşayabilmesi için önemi büyüktür. Bu nedenle Türkiye’nin uyguladığı genel eko-nomi politikaları içerisinde, sahip olduğu potansiyel ve kendi dina-mikleri de göz önüne alınarak istihdam ve işsizlik sorununun çözüm-lenmesinde sorunun doğru algılanması ile daha dikkatli ve etraflıca politikaların üretilmesi ve uygulanması büyük önem arz etmektedir.

Çalışma 4 bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde, istihdam ve işsizliğe ilişkin kavramlar ile iktisat kuramında istihdam teorileri ele alınmıştır. İkinci bölümde, Türkiye’de uygulanan istihdam ve işsizlik politikalarına mikro ve makro yönüyle değinilmiş ve özellikle mikro politikalar olan aktif ve pasif işgücü piyasası politikaları üzerinde durulmuştur. Üçüncü bölümde, Türkiye’de işsizlik sorununun çö-zümlenmesinde Cumhuriyet’in kuruluş yıllarından bugüne kadar uygulanan ekonomi politikalarının neler olduğu ve bu politikaların etkinliği analiz edilmeye çalışılmıştır. Dördüncü bölümde Türki-ye’deki işgücü piyasasının durumu ve işsizliğin özellikleri çeşitli gös-tergeler yardımıyla belirlenmeye çalışılmıştır.

 

 

 

 

1. İSTİHDAM VE İŞSİZLİK KAVRAMLARI  

1.1. İSTİHDAMIN TANIMI

Ekonomik açıdan istihdamı, üretim faktörlerinin kazanç elde et-mek amacıyla çalışması veya çalıştırılması şeklinde tanımlayabiliriz. Üretim faktörlerinin mal ve hizmet üretiminde bulunmak için kulla-nılıp kullanılmadığı bu kavram içerisinde ele alınmaktadır. Ancak işgücü yani emek dışındaki üretim faktörlerinin üretimde kullanıl-mayarak atıl kalması halinde sadece ekonomik anlamda bir kayıp söz konusu olurken, işgücünün üretimin dışında kalması bir başka de-yimle işsiz kalması sosyo - politik sorunları da beraberinde getirmek-tedir.

İstihdam kavramını dar ve geniş anlamda açıklamalarıyla ele al-mak konunun daha iyi anlaşılmasını sağlayacaktır. Dar anlamda is-tihdam; üretim faktörlerinden sadece emek faktörünün çalıştırılması-na dair sorunları, geniş anlamda ise emek dahil diğer tüm üretim faktörlerinin de üretimde kullanılmasına ilişkin sorunları kapsamak-tadır (Pekin, 2007; 94).

Ülkeler istihdamın yarattığı etkileri kontrol altında tutmayı ve emek faktörünün tamamını üretim faaliyetinde kullanmayı amaç edinmektedirler. Bir ülkedeki istihdam düzeyi, işgücünü birebir etki-leyen nüfus, teknoloji, iş yaşamı ve çalışma mevzuatı, hukuksal yapı ve sosyal alışkanlıklar dışında faiz, enflasyon, yatırım gibi parasal etkenlerde de değişiklikler yaratmaktadır. Bu anlamda bir ülkenin ekonomik yapısında istihdam sorunu önemli bir yer işgal etmektedir (Kocacık, 2000; 72). İstihdam kavramını daha iyi irdelemek için türle-rini incelemek gerekmektedir.

İstihdam ve İşsizlik Kavramları 4

1.2. İSTİHDAM TÜRLERİ

İstihdam türlerinin incelenmesi sonucu işgücü faktörüyle ilgili olmasının yanı sıra diğer üretim faktörlerinin üretim faaliyetinde kullanılmasıyla da ilgili olduğu ortaya çıkmaktadır. İktisadi açıdan istihdam, tam istihdam, eksik istihdam ve aşırı istihdam olmak üzere gruplara ayrılabilir.

1.2.1. Tam İstihdam

Çalışma istek ve arzusunda olan herkesin çalışmakta olduğu ve hiç kimsenin üretim dışında kalmadığı bir durumun varlığını ileri sürmektedir. Tam istihdam seviyesini gerçekleştirmiş olan bir eko-nomide üretim faktörlerinin tümünün üretim aşamasına katılımının sağlanmış olduğu kabul edilir. 

Nüfus her geçen yıl artmakta ve bu artan nüfus içinde çalışmak isteyenlerin de oranı artış kaydetmektedir. Çalışanlar verimli olabile-cekleri ve üretime optimum katkıyı sağlayabilecekleri sahalarda çalı-şıyorlarsa tam istihdam seviyesi kendisinden beklenen maksimum faydayı sağlamıştır. Ancak kaynakların etkin dağılımı sağlanmıyor ise kaynak savurganlığı söz konusudur(Pekin, 2007; 100).

Tam istihdamın gerçekleşebilmesi ve sürdürülebilmesi için yapı-lan yatırımlar ile ülkenin sermaye donanımı ve teknolojik ilerlemesi-nin sağlanmış olması böylece tam istihdam düzeyinde reel milli geli-rin de sürekli olarak artış kaydetmesi sağlanmış olacaktır.

Tam istihdam düzeyinin bütün üretim faktörleri için sağlanmış olması amaçlanmakla birlikte, diğer üretim faktörlerinden ziyade emek faktöründe tam istihdamın gerçekleştirilmiş olması beklenmek-tedir. Konjonktürel işsizliğin önlenmesi, yapısal, mevsimsel ve geçici işsizlik türlerinin ortadan kaldırılması tam istihdamın amacını oluş-turmaktadır(Parasız, 1998; 112).

İstihdam ve İşsizlik Kavramları 5

1.2.2. Eksik İstihdam

Mal ve hizmet talebinin belirlediği istihdam hacminde emeğin tamamının çalıştırılması mümkün olamamaktadır. Ekonomide her-hangi bir anda gerçekleştirilebilecek maksimum istihdam hacmi ile gerçekleşen istihdam arasındaki fark, eksik istihdam olarak tanım-lanmaktadır.

Ulusal ekonomiye sunulan üretim faktörlerinin bir kısmının ta-lep yetersizliğinden kaynaklanan bir şekilde işsiz kalıp çalıştırılma-ması eksik istihdam olarak kabul edilmektedir(Türkbal, 1993; 384).

1.2.3. Aşırı İstihdam

Ulusal ekonomideki işgücünün tümü tam istihdam durumunda olmasına rağmen, yine de işgücüne talep söz konusu ise bu durum ekonominin “aşırı istihdam” koşulları içinde olduğunu ifade etmek-tedir(Eyuboğlu, 2003; 12).

Üretilen mal ve hizmet miktarı toplam talebi karşılamıyorsa, aşırı istihdam durumunun varlığından söz edilebilir. Aşırı istihdam du-rumunda, iş sahipleri mevcut talebi karşılamak için vardiya yöntemi ile çalışıp kapasite kullanım oranlarının üzerinde performans göste-rerek daha fazla üretim faktörünü üretim faaliyetinde kullanmak üzere talep edeceklerdir. Üretim öğelerini istenildiği zaman sınırsız olarak arttırmak mümkün olamayacağından, dış ülkelerden faktör temin ederek mevcut talebin karşılanması yoluna gidilecektir.

1.3. İŞSİZLİK KAVRAMI

Kuramsal bir olgu olan tam istihdam durumunda tüm üretim öğelerinin üretimde kullanılması ile daha gerçekçi olan eksik istih-dam durumunda işgücünün üretim dışında kalması ile ortaya çıkan fark duruma işsizlik denir.

Gelişmişlik düzeyi ne olursa olsun çağlar boyunca üzerinde önemle durulan ve sonuçları itibariyle sosyo-ekonomik boyutları ile

İstihdam ve İşsizlik Kavramları 6

tüm toplumu derinden etkileyen bir olgu olan işsizlik, üretken insan-ların tüketici konumuna düşmesine yol açmaktadır.

Uluslar arası Çalışma Örgütü (ILO) işsizlik tanımını ifade etmek için üç tane unsur belirlemiştir. Bunlar aşağıda sıralanmıştır(Sloman, 2004; 43);

1. Çalışma çağında olup da işi olmayan,

2. İki hafta içinde işe başlayabilecek durumda olan,

3. Son dört haftadır aktif olarak iş arayan ya da bir iş görüşmesi için bekleyenler.

Cari ücret düzeyinde bir iş aradığı halde, çalışma iradesi ve gü-cünde olup da çalışmaya engel bir özrü bulunmayan kişilerin iş bu-lamamasına “işsizlik”, bu durumdaki kişiye de “işsiz” adı verilmek-tedir(Seyidoğlu, 1999; 294).

1.3.1. İşsizlik Türleri

İşsizlik yaş, cinsiyet, eğitim seviyesi, etnik grup gibi kategoriler-den oluşabileceği gibi meslekler, coğrafi dağılım ve süresi gibi farklı kriterlere göre de alt dallara ayrılabilir.

1.3.1.1. Açık İşsizlik

Çalışma gücü ve isteği olmasına karşın, cari ücret düzeyinde iş arayıp da bulamayanların toplamından ortaya çıkan işsiz kitleye açık işsizlik denmektedir(Zaim, 1997; 100).

Ekonomik açıdan önem arz eden ve bir kişinin para kazanmak ve geçimini temin etmek üzere yapacağı bir işinin bulunmaması duru-mu olan bu işsizlik türü, uzmanlaşma ve özellikle bir mal yada hiz-metin üretiminde teknoloji ve otomasyon kullanımı sonucu iş gücüne olan talebin azalması sonucu ortaya çıkmaktadır.

İstihdam ve İşsizlik Kavramları 7

1.3.1.2. Gizli İşsizlik

Bireyin açık bir şekilde işsiz görünmemesine karşın reel anlamda üretim faaliyetine herhangi bir katkısının oluşmadığı durumu ifade etmekte olan bir işsizlik türüdür(Yıldırım vd, 2006; 350).

1.3.1.3. İradi İşsizlik

Gönüllü işsizlik adı da verilen bu işsizlik türü, çalışma gücüne sahip ve iş bulma imkanı olan ancak cari ücret seviyesi ve çalışma koşullarını beğenmediği için çalışmayı kabul etmeyenlerin durumu-nu açıklayan bir olgudur. Gönüllü işsizler sosyal veya ekonomik et-kenlerle iş teklifini geri çevirmektedirler. Bu etkenler şöyle sıralanabi-lir (Eyupoğlu, 2003; 13);

1. İşin kendisine uygun olmadığını düşünebilirler,

2. Kendisine arzu ettiği ve hak ettiği ücretin verilmeyeceğini dü-şünebilir,

3. Faal olarak iş aramıyor olabilir,

4. Çalışmak arzusunda olmayabilir.

Kişilerin veya ailelerin gelir talebi esnekliğinin yüksek olması da iradi işsizliği ortaya çıkaran en önemli sebeplerden bir tanesidir (Pe-kin, 2007; 104).

1.3.1.4. Gayri İradi (Gönülsüz) İşsizlik

Klasik ve Neo-Klasik iktisatçıların bu tür işsizliğin varlığını kabul etmemelerine ve bireylerin daha düşük ücret düzeyinde çalışmayı kabul etmeleri halinde bu tür işsizliğin ortadan kalkacağını iddia et-melerine karşın, J.M.Keynes’e göre, gayri iradi işsizlik talep yetersizli-ğinden ileri gelmektedir ve gayri iradi bir olaydır(Pekin, 2007; 104).

Ülkenin ekonomik koşulları, kişilerin cari ücret düzeyine ve iş koşullarına razı olsalar bile iş bulamadıkları bir durumun varlığı

İstihdam ve İşsizlik Kavramları 8

olup, işsiz kalan kişinin gönüllü olarak bu duruma düşmediği bir durumu ifade etmektedir.

1.3.1.5. Strüktürel (Yapısal) İşsizlik

Ülke ekonomisinde meydana gelen yapısal değişimler sebebiyle bazı sektörlerde daha fazla işgücüne talep olurken, bazı sektörlerde ise bunun aksine olarak talep daralması yaşanmaktadır. Toplam tale-bin yapısıyla ilgili olarak ortaya çıkan bu işsizlik türünde daralan sektörlerdeki işgücü fazlası ve gelişen sektörlerdeki işgücü talep faz-lası arasında işgücünün hareketliliği ortaya çıkabilecektir.

Özellikle az gelişmiş ülkelerde görülen yapısal işsizliği ortaya çı-karan bazı faktörler sıralanabilir(Parasız, 2006; 436);

1. Ekonomik büyüme, endüstriyel ve teknolojik gelişmeler

2. Hükümetlerin izlediği sektörel, endüstriyel ve bölgesel politi-kalar

Üretim faktörleri arasındaki hareketlilikten ortaya çıkan yapısal işsizlik, yoğun olarak işgücü talep eden küçük sanayiden teknoloji yoğun olarak üretim gerçekleştirdiğinden daha az işgücü talebinde bulunan fabrika sanayine geçişte ortaya çıkmaktadır ve sermaye ye-tersizliği yaşayan az gelişmiş ülkelerde devamlılık arz eden bir işsiz-lik türüdür(Unay, 2001; 348).

1.3.1.6. Teknolojik İşsizlik

Gelişmiş ve gelişmekte olan tüm ekonomilerde karşılaşılabilen bu işsizlik türü, teknik bilgi kapasitesine sahip ekonomilerin yeni yaratılan sektörler vasıtasıyla işsiz kalanlara yeni fırsatlar sağlaya-bilmesi nedeniyle daha ziyade az gelişmiş ülkelerde rahatsız edici boyutlarda ortaya çıkmaktadır(Kocaoğlu, 1997; 154).

Ekonomilerde yaşanan değişim sonucu, tarımda mekanizasyon, sanayi ve hizmet sektörlerinde otomasyon olarak ortaya çıkan geliş-meler nedeniyle verimi arttırmak adına emek yoğun teknolojilerden sermaye yoğun teknolojilere geçiş yaşanmaktadır(Öcal, 2007; 28).

İstihdam ve İşsizlik Kavramları 9

1.3.1.7. Konjonktürel İşsizlik

Yapısal ve teknolojik işsizliğe nazaran daha az süreli olarak var-lık gösteren konjonktürel veya dönemsel işsizlik türü daha çok sana-yileşmiş ülkelerde ortaya çıkmaktadır. Alçak konjonktür dönemi de denilen depresyon döneminde girişimcilerin yatırımlarını gereğinden fazla arttırmış olmaları nedeniyle mal ve hizmet arzı talepten daha fazla olmaktadır. Ekonominin durgunluk dönemine yöneldiği ve işsizliğin arttığı bu dönemde, mallarını satamayan girişimciler mali-yetlerini azaltmak için işçi çıkartırlar. İşsiz kalan kesimin geliri azala-cağından satın alma gücünde meydana gelen daralma nedeniyle, toplam talep daha da daralır. Firmalar üretimlerini arttıramaz. İşsiz-lik devam eder. Yüksek konjonktüre geçiş dönemlerinde ise işsizlik yavaş yavaş azalmaktadır. Dönemsel bir yapı arz eden bu işsizlik türü, ekonomide iyi yönde meydana gelen gelişmeler sonucu azalma eğilimine girmektedir(Pekin, 2007; 106).

1.3.1.8. Mevsimlik İşsizlik

Turizm, inşaat, tarım gibi sektörler başta olmak üzere bazı sek-törlerde üretim düzeyine bağlı olarak işgücüne talep de değişiklik göstermektedir. Üretimin mevsimsel olarak arttığı dönemlerde çalı-şan işgücünün önemli bir bölümü, takip eden mevsimde işlerini kay-bederler(Ünsal, 2000; 54).

Mevsimlik işlerde çalışan işgücünün tümüne iş fırsatı sağlamak toplumsal nedenlerden dolayı mümkün olamayabilir. Bu nedenle bu işsizlik türü bazen süreklilik gösterebilir(Eyuboğlu, 2003; 14).

1.3.1.9. Arızi (Fonksiyonel) İşsizlik

Gelişmiş ya da az gelişmiş tüm ekonomilerde karşılaşılabilen bu işsizlik türünün ortaya çıkışı işgücü piyasasının iyi işlememesinden kaynaklanmaktadır. Fonksiyonel işsizliğin nedenleri şöyle sıralanabi-lir (Eyuboğlu, 2003; 16);

İstihdam ve İşsizlik Kavramları 10

1. Nerede, ne tür bir iş olduğunu bilmeyen insanların varlığı

2. Yer değiştirmenin masraflı, yorucu olması

3. İşgücü akışkanlığının düşük olması

İşgücü arz ve talebi arasında meydana gelen kısa süreli dengesiz-likler ve emek piyasasının iyi organize edilmemiş olması bu işsizlik türünü ortaya çıkaran başlıca etmenlerdir. Hammaddenin zamanında temin edilmesinde ortaya çıkan sıkıntılar, işgücünün mobilitesinde karşılaşılan sorunlar, emek piyasası hakkındaki bilgi noksanlığı, mal ve hizmet lojistiğinin teknik arıza nedeniyle hızını kaybetmesi friksiyonel işsizliğin temelinde yatan sorunlar olarak karşımıza çık-maktadır(Pekin, 2007; 105).

1.3.1.10. Doğal İşsizlik

Milton Friedman tarafından 1968 yılında ileri sürülen doğal işsiz-lik, enflasyon oranında artış kaydetmeden sürdürülebilen en düşük işsizlik oranı olarak tanımlanmaktadır. Nüfusun yapısı, asgari ücret uygulamaları, farklı sektörlerin büyüme özellikleri ve işsizlik sigorta-sının varlığı bu işsizlik türünü belirleyen başlıca faktörlerdir(Unay, 2001; 351).

Yeni Keynes taraftarları, friksiyonel eksik istihdam ile yapısal ek-sik istihdamın toplamından oluşan ve enflasyon yaratmayan işsizlik oranı (NAIRU) olarak doğal işsizlik oranını tanımlamaktadırlar. Do-ğal oran enflasyonla yakından ilgilidir. Yüksek istihdam rakamını gerçekleştirmiş ekonomilerde bile friksiyonel ve yapısal işsizliğin varlığı nedeniyle önemli ölçüde üretim dışında kalmış işgücü vardır. Bu nedenle doğal işsizlik oranı sıfır olamaz. Düşük işsizlik oranına ulaşılması ancak enflasyonun artış kaydettiği dönemlerde sağlanabi-lir. Bu açıdan doğal oran, ekonomide istenmeyen bir orana yükselme riski taşımayan en düşük işsizlik oranı olarak kabul edilmektedir (Yıldırım ve Özer, 2006; 372).

Doğal işsizlik oranı cari işsizlik oranını yakından takip eder. “İş-sizlikte Hysteresis” denilen bu durum ekonomide cari işsizlik düze-yinin düşürülmesi ile doğal işsizlik oranının da düşürüleceğini ifade etmektedir.

İstihdam ve İşsizlik Kavramları 11

Nüfus artışını kontrol edici ve göçü sınırlandırıcı tedbirler almak, işsizlik sigortası, transfer ödemeleri, sosyal politikalar gibi uygulana-cak politikaların iyi seçilmesi, emek piyasası hakkında enformasyo-nun sağlanması, iş bulmayı kolaylaştıran ve işgücünü motive eden çalışmaya yönlendiren eğitim programları yanı sıra devletin küçül-mesi işveren olma rolünden çıkmaya çalışması veya nisbeten bu ro-lünü azaltması doğal işsizliğe karşı alınabilecek tedbirler şeklinde sıralanabilir. Tasarrufların teşvik edilerek böylece yatırımların arttı-rılmasına da önem verilmelidir(Unay, 2001; 351-352).

1.3.1.11. Sürekli Durgunluk İşsizliği

Genellikle gelişmiş ülke ekonomilerinde karşılaşılan sürekli dur-gunluk işsizliğini ortaya çıkaran bazı unsurlar vardır. Bunlar madde-ler halinde şöyle sıralanabilir(Serter, 1993; 13);

1. Rakip ülkelerin daha ucuz, bol ve o ölçüde karlı üretimi,

2. Ticaret yollarının değişmesi,

3. Araç-gereç ve stok temininde ortaya çıkan aksaklıklar,

4. Dış ödeme olanaklarının daralması sonucu ithalatta meydana gelen azalmalar,

5. Finansman kaynaklarında ve kredi arzında ortaya çıkan bek-lenmedik daralmalar,

Üretim hacminde gerileme yaşatan ekonomide meydana gelen yukarıda belirtilen bu tür daralmalar, geniş halk kitlelerinin işlerini kaybetmelerine neden olabilir.

1.3.2. İşsizliğin Ölçülmesi

Türkiye’de işsizliğin ölçülmesi konusunda yetkili kurum Türkiye İstatistik Kurumu(TÜİK)’ dur. (1926 yılında Merkezi İstatistik Dairesi olarak çekirdeği atılan kurum, 1984 yılından itibaren Devlet İstatistik Enstitüsü olarak faaliyetlerine devam etmiş ve 18 Kasım 2005’de ise TÜİK adını almıştır). TÜİK’e göre işsizliğin tanımı şu şekilde yapıl-maktadır(TÜİK, 2010; XXIV);

İstihdam ve İşsizlik Kavramları 12

1. Referans dönemi içinde istihdam halinde olmayan (kar karşı-lığı, yevmiyeli, ücretli veya ücretsiz olarak hiçbir işte çalış-mamış ve böyle bir iş ile bağlantısı da olmayan) kişilerden,

2. İş aramak için son üç ay içinde iş arama kanallarından en az birini kullanmış ve

3. 2 hafta içinde işbaşı yapabilecek durumda olan tüm kişiler iş-siz nüfusa dahildir.

Ayrıca,

1. Üç ay içinde başlayabileceği bir iş bulmuş veya

2. Kendi işini kurmuş ancak işe başlamak veya işbaşı yapmak için çeşitli eksikliklerini tamamlamak amacıyla bekleyenler de işsiz nüfus kapsamına dahildirler.

İşsizlik oranı (%) = (İşsizler / İşgücü) x 100 formülü ile hesaplan-maktadır. Ancak hesaplamalarda bazı noksanlıklar söz konusu olup, bunlar aşağıda sıralanmıştır(Biçerli, 2000; 423-424);

1. Kısmi zamanlı (part–time) çalışanlar ile kayıtdışı çalışanlar is-tatistiklere sağlıklı olarak yansımamaktadır,

2. Beyaz yakalı olarak tabir edilen yüksek ücretli kişiler ücretleri yüksek olduğundan iş bulamamakta ve işgücü piyasasının dı-şında yer almaktadır. Bu kitlenin verileri, işsizlik verileri ara-sında bulunmamaktadır,

3. Evde gündelik olarak çalışan kadınlarda önemli düzeyde emeklerini kullanıp üretimde bulunmalarına rağmen, istatis-tikler dışında kalabilmektedir.

Verileri elde etmede karşılaşılan zorluklara rağmen, bir ekono-mideki işsiz kitleyi tespit etmek için yaygın olarak dört çeşit yöntem kullanılmaktadır. Bu yöntemler aşağıda sıralanmıştır(Serter, 1993; 6);

1. Özel veya kamu istihdam bürosu istatistikleri,

2. Sendika yardım fonu istatistikleri,

3. Zorunlu işsizlik sigortası istatistikleri,

4. İşgücü örnekleme anketleri.

İstihdam ve İşsizlik Kavramları 13

Resmi istatistik kurumlarının veri analiz sistemlerinin yetersizli-ği, istihdam kurumlarındaki kayıt sistemlerinin yetersizliği, işsizlik sigortalarının yeterince gelişmemiş olması, kayıtdışı istihdam, eksik istihdam ve gizli işsizlik gibi olguların varlığı verilere güveni sars-maktadır. Bununla birlikte zorunlu işsizlik sigortası verileri, işsiz kit-lenin tespitinde en kolay ve gerçeğe yakın verileri sağlayabilmekte-dir. Bu grup verilerin olmadığı ülkelerde ise diğer istatistiklerden yararlanılarak sonuçlara ulaşılmaya çalışılır.

1.3.3. İşsizliğin Maliyeti

İşsizliğin sosyal maliyet ve ekonomik maliyet olmak üzere iki tür maliyeti bulunmaktadır. Sosyal maliyetlerde, dolaylı sosyal maliyet-ler ve dolaysız sosyal maliyetler olarak ikiye ayrılmaktadır. Dolaysız sosyal maliyeti; işgücü piyasası dışında kalanların kazançlarını, sos-yal statülerini, kendilerine verdikleri değeri ve toplum içindeki arka-daş çevrelerini kaybetmeleri olarak tanımlarken, alkolizm, seks işçili-ği, kayıt dışılığın yaygınlaşması ve suç oranlarının artmasını da işsiz-liğin dolaylı maliyeti olarak tanımlamak mümkündür. Bu noktadan hareketle, toplumsal huzur ve refahın sağlanması için en önemli ve sürekli işlemesi gereken piyasa, işgücü piyasasıdır. İşsizliğin sosyal maliyetini minimuma indirgemek için işsiz kalana işsizlik tazminatı olarak adlandırılan ödeme yapılmaktadır. İşsizliğin ekonomik mali-yeti ise, işgücünü üretim faktörü olarak nitelendirdiğimizde işsiz kalan bireylerin atıl kalmalarından dolayı gerçekleştirilemeyen üre-timi ifade etmektedir. İşsizliğin ekonomik maliyeti, Gayri Safi Yurt İçi Hasıla açığı (GSYİH) olgusu ile hesaplanmaktadır.

GSYİH açığı = Reel GSYİH – Doğal GSYİH 

Bu formüldeki Doğal GSYİH, tam istihdam durumunda işsizlik oranının doğal işsizlik oranına eşit olduğunda ortaya çıkan reel GSYİH’ yı belirtmektedir ve potansiyel GSYİH olarak adlandırılır. Reel GSYİH ile doğal GSYİH arasındaki – yönlü fark, işsizlik nede-niyle hasılada ortaya çıkan kaybı gösterir.

“Sözgelimi, bir ekonomide 2010 yılında reel GSYİH 200 TL ve doğal GSYİH 220 TL ise, 2009 yılında GSYİH açığı -20 TL’ dir. Reel

İstihdam ve İşsizlik Kavramları 14

GSYİH tam istihdam durumunda üretilecek reel GSYİH’yi temsil eden GSYİH’ den 20 TL daha küçüktür.

GSYİH Açığı= 200 TL – 220 TL = ‐ 20 TL 

GSYİH açığını, yüzde bir değer olarak ifade etmek gerekirse;

Örneğin bir ülkede 2009 yılında doğal GSYİH ve reel GSYİH de-ğerleri yine 220 TL ve 200 TL ise, GSYİH açığı (200-220)/220=-0,09 =%-9’ dur.

İşsizlik reel GSYİH’nın doğal GSYİH’dan % 9 daha küçük olma-sına yol açmıştır.”

Reel hayatta, doğal işsizlik oranını aşan her ilave yüzde bir işsiz-liğin reel GSYİH’ nın doğal GSYİH’nın yüzde kaç altına inmesine yol açtığına bağlı olarak işsizliğin iktisadi maliyeti değişmektedir. Bu bağlamda Arthur Okun’ un yaptığı deneye dayalı çalışmaya göre, ABD ekonomisinde doğal işsizlik haddini aşan her ilave %1 işsizlik, reel GSYİH’nin doğal GSYİH’den %2,5 küçük olmasına yol açmakta-dır. Okun kuralı olarak adlandırılan bu nokta, GSYİH açığının yüzde değer olarak hesaplandığı formül ile birlikte değerlendirilirse, doğal GSYİH’nin ve reel GSYİH’nin kısaca GSYİH* ve GSYİH ile gösterildi-ği aşağıdaki Okun kuralı formülüne ulaşılır.

(GSYİH – GSYİH*)/GSYİH*= ‐ 2,5 

“Örneğin, Türkiye ekonomisinde 2009 yılında işsizlik oranının %14, doğal işsizlik oranının % 8.5 olduğu ve doğal işsizlik haddini aşan her ilave %1 işsizliğin ABD’de olduğu gibi Türkiye’de de reel GSYİH’ nin doğal GSYİH’den %2,5 küçük olmasına yol açtığı kabul edilirse, 2009 yılında GSYİH açığının % -13.75 olduğu, 2009 yılında reel GSYİH’nin doğal GSYİH %13,75 küçük olduğu sonucuna ulaşılır.

(GSYİH – GSYİH*)/GSYİH*= ‐2,5 x (%14‐%8,5)=%‐13,75” 

Okun kuralı denklemi [(GSYİH – GSYİH*) / GSYİH*=A] GSYİH* için çözülerek şöyle de yazılabilir; GSYİH* = GSYİH / (1+GSYİH Açığı)

“Bu bağlamda Örneğin, Bir ekonomide 2009 yılında reel GSYİH 100 TL ve Okun Kuralı denkliğine göre GSYİH açığı % -13,75 oldu-ğunda, doğal GSYİH*= 115.94 TL olmaktadır.

GSYİH* = 100 TL / (1‐0.1375) = 115.94 TL’ dır”. 

İstihdam ve İşsizlik Kavramları 15

Bazı durumlarda büyüme hızı olarak da tanımlanan Okun kuralı, reel GSYİH büyüme hızı g ve doğal GSYİH büyüme hızı g* ile göste-rilerek aşağıdaki gibi formüle edilebilir:

g= g*‐2,5∆u 

İşsizlik oranlarındaki değişmeyi ∆u teriminin gösterdiği bu denk-liğe göre, işsizlik oranının değişmemesi (∆=0) halinde reel GSYİH bü-yüme hızı doğal- potansiyel GSYİH büyüme hızına eşit olur:

∆u=0,g=g* 

Buna karşılık işsizlik oranı pozitif olduğunda, reel GSYİH bü-yüme hızı doğal GSYİH büyüme hızından küçük olur. ∆u>0, g < g*. Örneğin doğal büyüme hızının g*= %4 olduğu bir ekonomide 2009 yılında işsizlik haddi %1 artmış ise (∆u = %1), 2009 yılı reel GSYİH büyüme hızı %1,5 olur.

g = %4 ‐ (2,5x %1)= %1,5 

Bu örnekte işsizlik oranı %1 yerine %2 artmış olsaydı (∆u= %2) 2009 yılı reel GSYİH büyüme hızı % -1 olurdu:

g= %4 – (2,5 x %2)= % ‐1 

Öte yandan yapılan açıklamaların ışığında, GSYİH açığının dai-ma pozitif olduğu (GSYİH haddinin daima 100’ den küçük olduğu-nu) düşünmek doğru olmaz. Çünkü doğal işsizlik oranının işsizlik oranına eşit olduğu bir ekonomide işi olan bireylerin yoğun çalışma-ları (örneğin günde 8 saat yerine 16 saat çalışmaları) sonucu, reel GSYİH doğal–potansiyel GSYİH’nin üstüne çıkabilir ve dolayısıyla da GSYİH açığı negatif bir değere (GSYİH haddi 100’ den büyük bir değere) sahip olabilir. Doğal GSYİH’yi reel GSYİH’nin ulaşabileceği maksimum değer olarak algılamanın doğru olmadığını belirten bu detay dikkate alındığında, doğal-potansiyel GSYİH, işsizlik oranı doğal işsizlik oranına eşit olduğunda ve işgücü sürdürülebilir sevi-yede istihdam edildiğinde üretilebilecek reel GSYİH diye yeniden anlamlandırılabilir(Bekiroğlu, 2010; 58-61).

İstihdam ve İşsizlik Kavramları 16

1.4. İKTİSAT KURAMINDA İSTİHDAM TEORİLERİ

1.4.1. Teorik İstihdam Teorileri

İstihdam konusundaki ilk yaklaşımların 17.yüzyılın başlarında Merkantilist dönemde ortaya çıktığı görülmektedir. Daha önceleri gelir artışı ve istihdamda meydana gelen artışların harcama öğeleri-nin arttırılmasına bağlı olduğu kabul edilmekteydi. Bu dönemde ise daha sonraları Klasik İktisat düşüncesinin ortaya çıkmasına zemin oluşturacak Fizyokrasi anlayışı hakim olmaya başlamıştır. Klasik iktisatçılar, ekonomide tam istihdamı sağlayan bir sistemin varlığına inandıkları için istihdam konusuna gereken ilgiyi göstermemişlerdir. Bu dönem iktisatçıları çalışmalarında daha ziyade tam istihdam sevi-yesindeki milli gelirin oluşumu ve bunun tercih tarzına yönelmiştir (Aren, 2005; 13).

Ekonominin sürekli olarak tam istihdam düzeyinde oluşacağını kabul eden Klasik ve Neo-Klasik görüş yanlıları, ekonominin krizler nedeniyle geçici olarak denge halinden sapma gösterdiğini yine ken-diliğinden dengeye geleceğini savunmaktadır. Bu inanış ise krizlerin giderek kronik bir hal almasına ve 1929 bunalımında olduğu gibi ekonomilerde ciddi yaralar açmasına neden olmuştur. 1936’da Keynes’in Genel Teorisi ise bu güne kadar yeterince önem verilme-yen istihdam konusuna ağırlık vermiştir.

1.4.1.1. Klasik İstihdam Teorisi

18.yüzyılın ikinci yarısında teknolojide meydana gelen buluşlarla özellikle İngiltere’de yaşanan “Sanayi Devrimi” sermaye birikiminin artışına ve kapitalist-girişimci denilen sermaye sahibi iş adamlarının ortaya çıkması ile üretim araçları mülkiyetinden yoksun işçi kesimin doğmasına zemin hazırlamıştır. Klasik görüş, devleti sınırlı bir alan-da faaliyette bulunan, ekonomiye müdahale etmeyen bir birim olarak tanımlamış ve ekonominin sorunlarının kendiliğinden eldeki imkan-lar ölçüsünde etkin bir şekilde çözümleneceğine inanmış bunun için-de piyasa ekonomisine ve onun kurallarına uyulması gerektiğini ileri

İstihdam ve İşsizlik Kavramları 17

sürmüştür. Adam Smith, Jean Baptiste Say, David Ricardo bu ekolün en ünlü simalarıdır. Ekonomide “görünmeyen el” in varlığına inanan bu görüş, kesinlikle devletin piyasaya müdahalesine sıcak bakmamış-tır. Gerek fiyat istikrarı gerekse tam istihdamı temin edecek özelliğin ekonomideki bu görünmeyen el tarafından sağlandığına inanılmak-tadır (Kökocak, 2005; 1)

Üretim Fonksiyonu kavramı hareket noktasını oluşturan Klasik İktisatçıların ortaya koyduğu Klasik İstihdam Teorisi üç tane görüş ileri sürmektedir. Bunlar şöyle sıralanabilir(Wallace, 1994; 98);

1. Tümevarım mantığıyla üretilen ve firma ekonomisinden tüm ekonomiye genelleştirilen emek arz ve talebi teorisi (başa baş noktasında karşılaşan emek arz ve talep eğrileri istihdamın dengede olmasını sağlar, bu da tam istihdam dengesidir),

2. Ekonomideki efektif talep seviyesi ile ilgili olup, toplam talep-te meydana gelen yetersizlik nedeniyle işsizliğin ortaya çık-masının mümkün olmadığıdır,

3. Klasik düşüncede paraya dair yaklaşıma da ışık tutan bu teo-ri, “paranın miktar teorisi” olup fiyatlar genel seviyesi ile ilgi-lidir.

Mahreçler Kanunu, Klasik Faiz Teorisi ve Ücret Teorisi olmak üzere üç başlık altında Klasik İstihdam Teorisinin ana hatları ortaya konmuştur.

1.4.1.1.1. Mahreçler Kanunu (Say Kanunu)

Satış, sürüm, mal ve hizmetin talebe sunulduğu yer, Pazar anla-mına gelen Mahreç ifadesiyle kendini bulan bu görüşü ortaya atan Jean Baptiste Say’a göre, ekonominin bütünü içinde talep yetersizli-ğinden kaynaklanan gayri iradi işsizliğin meydana gelmesi düşünü-lemez. “Her arz kendi talebini yaratır” fikrine inanan Say, piyasaya çıkan her malın kendi satış değerine eşit satın alma gücünde bir talep artışına neden olacağını ileri sürmekteydi. Malların mallarla mübade-le (değiş-tokuş) edildiği bu yapıda, para sadece bir araç olarak görev üstlenmiştir.

İstihdam ve İşsizlik Kavramları 18

Say Kanunu, ekonominin tümü için değil ancak bazı üretim ke-simleri için talep yetersizliğinin olabileceğini bu durumun da işsizlik olarak ortaya çıkmasının kaçınılmaz olduğunu kabul eder. Kazanılan gelirin derhal ve hemen harcanacağı varsayımıyla hareket eden görü-şün aksine bireyler elde edilen gelirin bir kısmını tasarruf amacıyla para olarak muhafaza ederler. Tüm insanların harcama eğilimli oldu-ğunu düşünmesi, Say Kanunu’na getirilen ilk eleştiridir. Para kul-lanmadan malın malla değişimi olan trampa sisteminin geçerli oldu-ğu tüm ekonomide bir talep yetersizliği veya arz fazlalığından bah-setmemesi ikinci eleştiri olarak getirilmektedir. Oysa Klasik İktisatçı-ların Say Kanunu’ndan yararlanarak mercek altına yatırıp incelediği ekonomiler, değişimlerde paranın kullanıldığı ekonomilerdir(Pekin, 2007; 115-116).

1.4.1.1.2. Klasik Faiz Teorisi(Ödünç Verilebilir Fonlar Teorisi)

Klasik teoride faiz haddi, tasarrufu yatırıma dönüştüren meka-nizma olarak ortaya çıkmaktadır. Bireyler gelirlerinin tümünü harca-mamakta bunun bir kısmını tasarruf amacıyla ödünç olarak vermekte bunu borç olarak alan girişimciler yoluyla da tekrar paranın piyasaya dönüşü yaşanmaktadır. Tasarruflardan faiz haddi karşılığında vazge-çildiği ve aralarında fonksiyonel bir ilişkinin olduğu varsayımına da-yanan Teori, Say Kanunu’na getirilen eleştrileri ortadan kaldırmak için ileri sürülmüştür. Klasik iktisatçılar, belirli bir dönemde yapılması planlanan tasarrufların o dönemde planlanan yatırımlara dönüşeceği böylece tasarruflarla yatırımların eşitleneceğini ve toplam talebin top-lam arza eşitleneceğini savunmuşlardır(Uluatam, 1998; 282).

1.4.1.1.3. Ücret Teorisi

Klasik iktisatçıların istihdam konusundaki görüşlerini tamamla-mak için ortaya attığı ve üç temel üzerinde yükselen teorinin ana baş-lıkları şunlardır(Savaş, 1998, 755);

1. Marjinal Verimlilik İlkesine göre, istihdam miktarı arttıkça emeğin marjinal verimliliği azalacaktır,

İstihdam ve İşsizlik Kavramları 19

2. Emeğin reel ücreti emeğin marjinal verimliliğine eşit olma eği-limindedir.

3. İşçi ile işveren arasında yapılan ücret pazarlığı aynı zamanda reel ücretlerin de belirlenmesini sağlayacaktır.

Bu bağlamda Klasik iktisatçılar, işçilerin marjinal verimliliğine eşit bir ücreti kabul etmedikleri için ekonomide işsizliğin var olduğu-nu öne sürmekte ve ücretler ile emeğin marjinal verimliliğinin eşit olması halinde istihdamda bir artış sağlanacağını savunmaktadırlar.

1.4.1.2. Marksist Yaklaşımda İstihdam

Emek piyasasının arz fazlası olan bir piyasa olduğunu ve işsizli-ğin de kapitalist sistemin doğal bir parçası olduğunu ileri sürmekte olan bir yaklaşımdır. Emek arzı fazlasını yedek işgücü ordusu olarak tanımlayan Marks, ev içi üretim dışında çalışmayan ev kadınları ve göçmen işçileri bu sonsuz esneklikteki emek arzının en temel kaynak-ları olarak görmektedir. Bununla birlikte ekonomik kriz veya hızlı yapısal ve teknolojik değişim dönemleri sonucu sürekli olarak yeni-den yaratılan işsizliğin de yedek işgücü ordusunun varlığını garanti altına aldığını kabul etmektedir (Onaran, 2000; 199).

Marksist teori, nüfus ile ekonomik sistem arasındaki ilişki sonu-cu işsizlik olgusunun ortaya çıktığını savunmaktadır. Bu noktada birbiriyle bağlantılı iki tip işsizlikten söz etmek mümkündür. Bunlar, kapitalist üretim tarzının bir sonucu olarak şekillenen ve yedek işsiz-ler ordusunu yaratan teknolojik işsizlik ve yedek işsizler ordusu ile birikim ve birikime kaynak olan karın azalması sonucunda ortaya çıkan işsizliktir(Ataman, 1999; 62).

Kurumsal ve tarihsel kökenlerin yanı sıra işsizlik, emeğin pazar-lık gücünü arttıran önemli bir faktördür. Ekonomik genişleme dö-nemlerinde daralan, kriz dönemlerinde genişleyen işsiz kitle, ücret düzeyini belirleyici önemli etmenlerden birisidir. İşsiz kitlede eko-nomik genişleme dönemlerinde meydana gelen azalma ücret düzeyi-ni yükseltmekte ve daralma dönemlerinde ise azaltmaktadır. Bir işçi iki kişilik iş yaptığı için aralarında rekabet ortaya çıkmaktadır(Marks, 1999; 62).

İstihdam ve İşsizlik Kavramları 20

Kapitalizm koşullarının egemen olduğu bir ekonomide, siyasi otoritenin tam istihdamı sağlamak amacıyla kamusal politikaları uy-gulamaya koymasını beklemek çok da anlamlı olmayacaktır(Onaran, 2000; 199).

1.4.1.3. Keynesyen İstihdam Teorisi

1921 yılında İngiltere’de başlayan ve kısa sürede başta A.B.D. olmak üzere tüm gelişmiş piyasaları etkileyen ve 1930’lu yılların de-vamında ekonomik depresyona yol açan ve o güne kadar eşi benzeri görülmemiş boyutlarda sarsıntılara yol açan Büyük Ekonomik Buh-ran sebebiyle işsizlik rekor seviyeye ulaşmış ve giderek artış kaydet-miştir. Bu dönemde işsizlik ve durgunluk gibi iki büyük sorun piyasa ekonomilerinin önünde bir engel teşkil ediyordu(Savaş, 1998; 742).

Neo-klasik teorinin ortaya koyduğu düşüncelerin krizlerin önü-ne geçemediği bir dönemde, 1930’lu yıllarda John Maynard Keynes ileri sürdüğü fikirlerle devrim niteliğinde tartışmalara yeni bir boyut kazandırdı. Modern istihdam kuramının kurucusu olan Keynes 1936 yılında “İstihdam, Para ve Faizin Genel Teorisi” adını taşıyan ve kı-saca “Genel Teori” diye anılan eserini yayınlayarak Klasik teoriye ağır eleştrilerde bulundu. Ekonomiyi arz yönüyle ele alan Klasiklerin aksine Keynes talep yani harcamalar açısından konuyu ele almış ve “Tam İstihdam Düzeyi”nin ekonominin normal dinamizmi içinde gerçekleşecek bir durum olmadığını ve ekonomide eksik istihdamın varlığını savunarak bunun çözümü için, talebin yani toplam harca-maların artışının gerekliliğini ispata çalışmıştır. Keynes istihdam teo-risine toplam arz ve toplam talep şeklinde iki önemli kavram kazan-dırmıştır. Toplam arzı veri olarak ele alıp, toplam talep üzerinde ça-lışmalarını yoğunlaştırmıştır(Dirimtekin, 1981; 206).

Keynes’in Modern İstihdam Teorisi’ne kazandırdığı önemli bir diğer kavram “Efektif Talep”tir. Bir toplumda çeşitli mal ve hizmet-leri satın almak için fiilen harcanmış paraların miktarı olan efektif talep seviyesi, toplumda elde edilen gelirlerin toplamı yani milli ge-lire eşit olmalıdır. Keynes, kısa vadeli istihdam düzeyini belirleyen toplam talebin toplam arza eşitlendiği seviyeyi fiilen gerçekleşmiş

İstihdam ve İşsizlik Kavramları 21

olan talep manasına “Efektif Talep” olarak açıklamaktadır (Üstünel, 1990; 190-191).

Keynes, faizin sermaye arz ve talebine göre değil, para arz ve ta-lebine göre oluştuğunu kabul etmiş ve Klasiklerin planlanan tasar-rufların planlanan yatırımlara her zaman eşit olacağı görüşünü red-detmiştir. Çünkü tasarruflar faiz oranına değil, gelir düzeyine bağlı olarak değişim göstermektedir. Gelirlerin yüksek olması harcamala-rı, harcamalar ise ekonomideki toplam talebi arttıracaktır(Parasız, 2000; 58).

Keynes, “Likidite Tuzağı” kavramı ile değişik faiz oranı seviyele-rinde insanların ellerinde ne kadar para tutmak isteyeceğine dair dü-şüncelerini ortaya koymuştur. Likidite tercihi, çeşitli faiz seviyelerin-de insanların ellerinde ne kadar para tutmak isteyeceklerini göster-mektedir(Seyidoğlu, 1999; 366-367).

Keynesyen model Klasiklerin noksan kaldığı alanlara ışık tut-makla kalmamış, aynı zamanda 1970’li yıllara kadar dünya ekonomi-sinde geniş bir kabul görmüştür. Bu dönemde tüm dünyayı sarsan 1nci ve 2nci “Petrol Krizi” sırasında ve gelişmiş ekonomilerin sorun-larına Keynesyen yaklaşım yetersiz kalsa bile yine de görüşleri ile ileride kurgulanacak olan makroekonomik modellerin çatısını oluş-turmuştur.

1.4.1.4. Monetarist İstihdam Teorisi

Keynesyen Teori, 1960’lı yıllarda Milton Friedman tarafından ge-liştirilen Monetarist Yaklaşım ile ilk eleştrileri almaya başlamıştır. Keynesyen görüş toplam talebe önem verir ve para arzındaki değiş-melerin toplam talebi belirlediğini savunur. Toplam hasıla, fiyatlar ve istihdam gibi belirli makro değişkenler esas itibariyle para arzından etkilenmektedir. Bu değişkenlerin maliye politikasından etkilenmesi geçici ve oldukça etkisiz düzeyde olup, Monetarist görüşe göre sade-ce para önemli bir değişkendir(Parasız, 2000; 550-551).

Monetarist yaklaşım, fiyat istikrarına önem vermiş ve gönüllü veya uyarılmış eksik istihdamın ve Büyük Bunalımın özel sektörün yapısından kaynaklanan herhangi bir istikrarsızlıktan ziyade hükü-

İstihdam ve İşsizlik Kavramları 22

metin kötü yönetimi ve yanlış politikalarından kaynaklandığını ileri sürmüşlerdir(Skousen, 2003; 456).

Monetaristler, enflasyonun para arzındaki artışların bir sonucu olarak ortaya çıkan parasal bir sorun olduğunu savunmaktadır. Para-sal tabanda meydana gelen talep fazlası, enflasyonun temel nedenini oluşturmaktadır(Günçavdı vd, 2000; 152).

Monetarizm, hükümetler tarafından para arzının aşırı ve gerek-siz bir şekilde arttırılmasının enflasyon sorunun temelinde yatan fak-tör olduğuna inanmaktadır(Aktan, 2000; 1).

Bu yaklaşım, talep, üretim, fiyatlar genel düzeyi ve istihdam gibi temel ekonomik ögelerin para arzında meydana gelen değişmelere göre belirlendiğini savunmaktadır. Ekonomide ortaya çıkan sorunlar hükümetlerin yanlış para ve maliye politikalarından kaynaklanmak-tadır. Rekabet gücünün ekonomide otomatik düzenleme mekanizma-sı olduğuna inanılmaktadır. Fiyat ve ücretlerin esnek olduğu bir eko-nomide dengenin her zaman gerçekleştiği varsayımına dayanır. Tüm piyasalarda denge “tam istihdam düzeyinde” sağlanır. İşsizlik ve kapasite fazlası olan üretimin tamamı gönüllü olarak hareket etmek-tedir(Keyder, 2002; 296).

Parasalcı görüş, Klasiklerin tam öngörü varsayımına dayalı ola-rak işgücü piyasası dengesini “uyumlanabilir beklentiler hipotezi” altında yeniden değerlendirir. Burada temel varsayım, işçilerin işgü-cü arz davranışının beklenen reel ücret düzeyi tarafından belirlendi-ğidir. İşgücü arz düzeyi, beklenen reel ücret düzeyi ile pozitif yönde değişmektedir. İşgücü talebi, sabit sermaye stoku ile pozitif işgücü talebi düzeyi, gerçekleşen reel ücret düzeyi ile negatif yönde değiş-mektedir. Enflasyonla işsizlik arasında ters yönlü dinamiği gösteren Phillips eğrilerinin ancak kısa dönem için etkili olacağını savunmuş-lardır. Hükümetlerin para ve maliye politikalarını kullanarak enflas-yonu aşağıya çekmesi halinde bile minimum düzeyde bir işsizlik se-viyesi vardır. Fiyatların durgun olmasına karşın işsizlik her zaman vardır ve bu işsizlik düzeyine “doğal işsizlik oranı” denmektedir (Lordoğlu vd, 1999; 282).

Emek arzı ile emek talebinin birbirine eşit olduğu noktadaki iş-sizlik oranı, doğal işsizlik oranı olarak tanımlanmaktadır (Biçerli, 2005; 375).

İstihdam ve İşsizlik Kavramları 23

Ekonomik birimlerin gelecekteki beklentileri hatalı olursa mev-cut işsizlik, doğal işsizlik oranının altında ve üstünde olabilir. Uzun süre enflasyonist bir ortamda karar almak zorunda kalan ekonomik birimler beklenen enflasyon oranını doğru tahmin etmeye başlaya-caklarından ve bu tahminlerini ücretlerine yansıtacaklarından işsizlik oranı doğal işsizlik oranında dengeye gelecektir. Monetarist yakla-şıma göre para, ücretleri belirlemekte buna karşılık piyasa ise diğer faktörleri belirlemektedir. İşgücüne ödenmek istenen ücretlerde bir düşüş varsa bu, işgücünün yeteneklerindeki veya motivasyonundaki düşüşten kaynaklanmaktadır. Bu görüşün savunucularına göre, iş bulunamaması işsizliğin sonucu olarak değil, istihdam edilebilirliğin sonucu olduğunu ifade eder ve işsizliği yapısal hatta gönüllü olarak kabul ederler(Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, 2004; 5).

Friedman eksik istihdamı piyasa güçlerinin normal sonucu ola-rak değerlendirmiş ve doğal eksik istihdam kavramını geliştirmiştir. Enflasyon eksik istihdamdan daha tehlikeli bir durum olarak görül-düğünden, işsizliği önlemeyi amaçlayan politikalara kıyasla yüksek oranlı enflasyonu önlemenin yaratacağı yüksek işsizliği üstlenmeye daha fazla önem vermişlerdir(Parasız vd, 2000; 552).

1.4.1.5. Arz Yönlü İktisat Teorisi

1970’li yıllarda ortaya çıkan petrol krizlerinin gelişen piyasalarda yarattığı olumsuz etkileri ortadan kaldırmak için iktisadi sorunları arz kaynaklı olarak ele alan Arz Yönlü İktisat Teorisi ileri sürülmüş-tür. Bu görüş bir bakıma Say Kanunu’nu kabul edip hareket noktası olarak almıştır. Bu yaklaşımı gündeme getiren Arthur Laffer “Arz yönlü iktisat, klasik iktisadın modern tarzda ifadesinden başka bir şey değildir” ifadesini kullanmıştır. Bu görüş temel olarak teşviklere dayanır. Teşvikler değiştiğinde insanların davranışlarının da değişe-ceğini savunmaktadır. Vergi, dolaysız kontroller (regulation), hükü-met harcamaları ve devletin ekonomi üzerindeki tüm faaliyetleri üze-rinde yapılacak kapsamlı değişiklikler bireyleri teşvik eder ve davra-nışlarını değiştirir(Bartlett, 1981; 1).

Ekonominin içinde olduğu verimlilik, enflasyon, reel büyüme gi-bi pek çok sorunla ilgili bir disiplinler bütünü olan Arz Yönlü İktisat

İstihdam ve İşsizlik Kavramları 24

yaklaşımı, tasarruf, yatırım, çalışma gayreti, teşvikler, iş verimi, hü-kümetin büyüklüğü, etkinlik alanı, piyasaların etkinliği ve hatta ulus-lar arası karşılıklı etkileşim gibi konularla da ilgilenmektedir(Evans, 1987; 107).

1.4.1.6. Yeni Klasik Teori (Rasyonel Beklentiler Teorisi)

Keynesyen Teori’ye bir tepki olarak 1970’lerde geliştirilen bu teo-riye göre, işsizlik diye bir sorun yoktur. İşsizlik geçici ve iradi oldu-ğundan işgücü piyasası işleyişi gereği işsizliğe izin vermeyecektir (Törüner, 2000; 240).

Yeni Klasikler, ekonominin sürekli olarak dengede olduğunu ka-bul ettiğinden kısa dönemde de ekonomideki işsizlik oranını doğal işsizlik oranı olarak ifade ederler. Emek arzı içsel ve ücretin bir fonk-siyonu olarak kabul edilmekte, nüfusun büyüklüğü emek arzını belir-lemektedir.

1.4.1.7. Yapısalcı Yaklaşım

1950’ li yıllarda Latin Amerika ülkelerinin yaşadığı darboğazları aşmakta Friedman’ın gelişmiş ekonomiler için geçerli olan Monetarist yaklaşımının gelişmekte olan ülkelerin sorunlarına çözüm olmada yetersiz kaldığı iddiası üzerine, Monetarizme bir tepki olarak Yapısal-cı Yaklaşım Latin Amerikalı İktisatçılar tarafından ileri sürülmüştür.

Yapısalcı teoriye göre işsizliğin çözümüne dair öneriler şöyle sı-ralanabilir(Lordoğlu ve Özkaplan, 2003; 407);

1. İlk aşamada Keynesyen para ve maliye politikaları uygulana-rak işsizliğin aşağıya çekilmesi önerilmiştir. Ancak bu uygulama, işsizlik oranını aşağıya çekerken enflasyon rakamının artış gösterme-sine sebep olmuştur.

2. İkinci aşama ise, işgücünün kalifikasyonunu (niteliğini) geliş-tirmeye, dinamizmi hızlandırmaya ve bölgesel farklılıkları gidermeye yönelik çabalardır. Bunlar işgücünü daha nitelikli hale getirecek olup,

İstihdam ve İşsizlik Kavramları 25

böylece iş bulma ve çalışma imkanlarını arttıracaktır. Bölgesel kal-kınma ve istihdam olanaklarının yükselmesi de işsizliği azaltan bir uygulama olarak görülmektedir.

Gelişmekte olan ülkelerde yüksek oranlı enflasyonlar Yapısalcı Okul’un politikalarının başarı şansını azaltmakla birlikte, 1970’li yıl-lara kadar birçok ülkede uygulama alanı bulmuştur. 1960’lı yıllarda işsizlik sorununun çözümü açısından Yapısalcı Okul’un görüşlerini Solow ve Okun adlı iktisatçılar savunmuşlardır.

1.4.1.7.1. Okun Kanunu

Okun Yasası’na göre talep yetersizliği veya atıl kapasite, işsizliği ortaya çıkaran veya artışına sebep olan ögelerdir. İşsizlik ile çıktı bü-yümesi arasında bir ilişki olduğuna inanılır. Buna göre işsizlik ora-nında %1’lik bir artışın GSYİH’da yaklaşık %3’lük bir azalmaya karşı-lık geldiği hesaplanmıştır. Okun yasası, politikacıların yanı sıra eko-nomistler tarafından da özellikle işgücü piyasaları ve mal piyasası üzerinde bazı ekonomi politikası ölçümlerinin etkisini anlamak için kullanılmıştır. Okun kanunu verilerle ifade edilirse;

Y‐yt = ‐ β (u‐ut) 

Y’nin doğal logaritmik ifadesi mevcut çıktıyı, u işsizlik oranını ifade etmektedir. İfade edilen yüzdesel terim ise, t denge değerine tekabül eden katsayıyı gösterir. Eşitlik iki farklı çıktıyı ve işsizlik açı-ğını tanımlar(Apergis and Rezitis, 2003; 35).

Okun Kanunu, saptanan bir büyüme hedefinin zaman içinde ek-sik istihdamı nasıl etkiyeceğini göstermeye çalışmıştır. Sözgelimi ekonomide resesyon olduğunu ve eksik istihdamın %9’a yükseldiğini varsaydığımızda eksik istihdamın %6’lara düşürülmesi istendiğinde bunun kaç yıl devam etmesi gerekmektedir diye sorulduğunda yanı-tı, ekonominin canlanma dönemindeki büyüme hızı olacaktır. Büyü-me hızı yılda %5 olarak belirlenirse, eksik istihdamın %9’dan %6’ya düşmesi için 3 yıl gerekecektir(Parasız, 2006; 6).

İstihdam ve İşsizlik Kavramları 26

1.4.1.8. Post-Keynesyen Teori

Post-Keynesyenler, istihdam ve işsizlik düzeylerinin belirlenme-sinde efektif talebin rol oynadığını ve iradi olmayan işsizliğin nedeni olarak katı parasal ücretlerin görülemeyeceğini ifade ederler(Parasız, 1994; 188-189).

Emek talebi ile reel ücret arasında neo-klasik ekonominin öngör-düğü şekilde sürekli bir negatif ilişkinin varlığını da kabul etmezler. Keynes ve birçok post-keynesyen iktisatçıya göre, ücretler toplam talebin önemli bir unsurunu oluşturmaktadır. Ücretlerdeki bir düşüş, işsizliğin azalmasına ve piyasa temizlenmesinin gerçekleşmesine yol açmayacaktır. Bu yaklaşıma göre, ücretlerdeki bir azalma, toplam talepte bir daralmaya sebep olacaktır bu da ekonomik durumu daha da kötüye götürecektir(Seccareccia, 1991; 44-45).

1990’lı yıllarda post-keynesyenler, doğal işsizlik kavramı yerine enflasyonu hızlandırmayan eksik istihdam veya işsizlik oranı (NAIRU) kavramını kullanmışlar, yüksek istihdam düzeyine ulaşmış ülkelerde dahi friksiyonel ve yapısal işsizliğin varlığı sonucu işsizli-ğin var olabileceğini ve doğal işsizlik oranının sıfır olmayacağını sa-vunmuşlardır. Bu görüşün en belirgin özelliği, makro piyasa olan işgücü piyasasını mikro davranış kalıpları içinde değerlendirerek firmaları ve işçileri kısıtlayan ve böylece eksik istihdamda çalışmala-rına neden olan faktörler üzerinde değerlendirmede bulunmuşlardır.

2. TÜRKİYE’DE İSTİHDAM VE İŞSİZLİK POLİTİKALARI  

2.1. İSTİHDAM VE İŞSİZLİK POLİTİKALARININ ÖNEMİ

Ekonomik ve sosyal yönlerden birey ve toplum üzerinde sorun-lara yol açan işsizlik olgusu, belli bir gelir güvencesinden yoksun bırakarak bireyin hayatını idamesini ekonomik yönden sıkıntıya dü-şürmekte, sosyal yönden ise sosyal yapıyı tahrip ederek bir huzur-suzluk kaynağı şeklinde ortaya çıkmaktadır(Şakar, 1992; 9).

Ülkede işsizlik oranlarının yükseldiği ekonomik kriz dönemle-rinde hırsızlık, cinnet, cinayetler ile boşanmaların arttığı ve ahlaki değerlerin yozlaştığı gözlemlenen bir durumdur(Baştaymaz, 1998; 24).

İşsizliğin bir sonucu olarak satın alma gücünde daralma yaşayan emek ögesi, talep yönünden de daralma yaşamakta bu durum üretim miktarı ve istihdam hacminde de daralma şeklinde sonuçlanmakta-dır. Amerikalı İktisatçı Arthur Okun tarafından ileri sürülen Okun Yasası bu durumu şöyle izah etmektedir; işsizlik oranındaki %1’lik artış gayri safi milli hasılayı %2,5 oranında azaltmaktadır(Emploi en Europe, 2002; 57).

İşsizliği giderebilmek ve istihdamı arttırmak amacıyla kullanılan ekonomi politikalarını makro ekonomik politikalar ve mikro ekono-mik politikalar şeklinde iki ana başlıkta toplamak mümkündür. Para, maliye ve gelirler politikası makro ekonomik politikaların konusunu oluştururken, aktif istihdam politikaları ve pasif istihdam politikaları da mikro ekonomik politikaların konusunu oluşturmaktadır.

Türkiye’de İstihdam ve İşsizlik Politikaları 28

2.2. MAKRO EKONOMİK POLİTİKALAR

2.2.1. Para Politikası

Merkez Bankası, para politikası araçlarının uygulayıcısı konu-mundadır. Merkez Bankası bu araçlarını kullanarak belirlediği makro hedefleri gerçekleştirmeye çalışır. Belirlenen hedeflere ulaşmak için Merkez Bankası’nın kullandığı para politikası araçları aynı zamanda Merkez Bankası’nın piyasadaki para ve kredi hacmini değiştirmek için kullandığı yöntemlerdir. Merkez Bankası’nın açık piyasa işlemle-ri, reeskont politikası ve yasal karşılık politikası (mevduat munzam karşılık oranları) olmak üzere üç politika aracı bulunmaktadır. Mer-kez Bankası, para politikası araçlarını kullanarak, parasal taban ya da kaydi para çarpanının büyüklüğünü etkilemeye çalışmaktadır. Buna göre açık piyasa işlemleri ve reeskont politikası parasal tabanın bü-yüklüğünü etkilemeye yönelik para politikası araçları durumunda iken, zorunlu karşılık politikası para çarpanının büyüklüğünü denet-lemeye yönelik olarak kullanılan bir para politikası enstrümanıdır. Para politikası araçları kullanılarak ulaşılmak istenen nihai hedefler, para politikası hedefleridir. Merkez Bankası’nın para politikası nihai hedeflerini şöyle sıralamak mümkündür(Aktan vd, 1998; 5);

1. Tam istihdamın sağlanması,

2. Ekonomik büyüme hızının arttırılması,

3. Fiyat istikrarının sağlanması,

4. Döviz kuru istikrarının sağlanması,

5. Faiz oranı istikrarının sağlanması

6. Mali sistemin istikrarının sağlanması,

Para Politikasının esas hedefinin piyasada fiyat istikrarını sağ-lamaya yönelik olduğu kabul edilmektedir. Zira fiyat istikrarı sağ-landığı takdirde diğer hedeflere ulaşılabileceği düşünülmektedir. Ancak istihdam diğer hedeflerden daha farklı bir öneme sahip bu-lunmaktadır. Para politikalarında enflasyonun önlenmesi için fiyat istikrarı hedefinin belirlenmesinin yanında enflasyonu hızlandır-

Türkiye’de İstihdam ve İşsizlik Politikaları 29

mayan işsizlik oranı (NAIRU)’da çatıyı oluşturan unsurlardan biri-sidir (Lipsey vd, 1994; 243).

Para politikası ekonominin içinde bulunduğu durum değerlen-dirmesi yapılarak genişletici (büyümeye odaklı) veya daraltıcı politi-kalar (tasarruf tedbirlerinin ön planda olduğu sıkı para politikaları) seçilerek uygulanır. Genişletici ve daraltıcı para politikalarında amaç piyasadaki para miktarını kontrol altında tutmaktır. Bu kontrolü de Merkez Bankası yukarıda arz edilen para politikası araçları vasıtasıy-la gerçekleştirmektedir. Mevduat parası veya hesap parası da denilen kaydi para, para arzının önemli bir parçasıdır. Mali sistem içindeki vadesiz mevduat, dar para tanımı M1’ in yüzde 75’den fazlasını ve geniş ölçüde kullanılan M3’ün (en geniş para tanımlaması) yaklaşık olarak yüzde 15’ ini oluşturmaktadır. Ticari bankaların kaydi para yaratma olanağı rezervlerine (disponibilite, mevduat munzam karşı-lık oranları, reeskont oranları gibi) bağlı olarak ortaya çıkmaktadır. Merkez Bankasının para arzını etkileme politikası, bu rezervlerin oranlarını konjonktüre bağlı olarak etkileme olanağıyla çok yakından ilişkilidir(Lipsey vd, 1994; 246)

Ekonomik konjonktürde işgücü fazlasının olduğu varsayımıyla, ekonomideki para arzı arttırılırsa yani genişletici para politikası uygulanırsa faiz oranı inişe geçecektir. Bu durum aktarma meka-nizmasının başladığı süreçtir. Para arz ve talebindeki değişmelerin toplam talebi etkilemesine yol açan mekanizmaya “aktarma meka-nizması” denmektedir. Bu mekanizma üç aşamalı olarak işlemekte-dir. Birincisi, parasal denge ile faiz oranı arasındaki bağlantıdır. İkincisi, faiz oranı ile yatırım harcaması arasındaki bağlantıdır ve üçüncüsü de yatırım harcaması ile toplam talep arasındaki bağlan-tıdır. Para arzı değişirse ya da para talebinde bir kayma olursa faiz oranı değişime uğrar. Sözgelimi, piyasadaki para miktarı ve halkın likidite tercihi fonksiyonu değişmezse, denge faiz oranında para arzı fazlası oluşacaktır. Para arzı fazlasının oluşması faiz oranının düşmesine neden olacaktır. Tam tersi durumda ise para arzındaki bir azalma durumunda, faiz oranı düşecektir. Eğer para arzı sabit kalıyorsa ve para talebinde bir artış olursa, denge faiz oranında para talebi fazlası oluşacak ve faiz oranı da yükselecektir. Para talebin-deki bir azalma da faiz oranının düşmesine neden olacaktır. Para

Türkiye’de İstihdam ve İşsizlik Politikaları 30

arz ya da talebindeki dalgalanmaların sebep olduğu parasal değiş-meler, faiz oranını da değiştirmektedir. Faiz oranındaki değişmeler toplam harcamalarda da değişmeye neden olmaktadır. Bu da ak-tarma mekanizmasının ikinci bağlantısını oluşturmaktadır. Faiz oranlarının düşmesi borçlanma maliyetini ucuzlatmak yoluyla yeni yatırım harcamaları yapılmasına yol açmaktadır. Yatırımla faiz ora-nı arasındaki bu negatif ilişkiye “yatırımın marjinal etkinliği fonksi-yonu” adı verilmektedir.

Para arzındaki bir artış faiz oranının düşmesine ve yatırım har-camalarının da artmasına sebep olmaktadır. Para arzındaki bir azalma ise faiz oranının yükselmesine ve yatırım harcamalarının düşmesine neden olmaktadır. Para arzındaki bir değişme, hedefle-nen yatırım harcamasını değiştirecek ve toplam harcama eğrilerinin yer değiştirmesine neden olacaktır. Para arzının artması yatırım harcamalarını arttıracak ve dolayısıyla toplam talep yükselmiş ola-caktır. Tersi durumda ise para arzının azalması, yatırım harcamala-rını da azaltacak ve dolayısıyla toplam talep azalmış olacaktır. Ak-tarma mekanizması parasal güçlerin ve gerçek harcama akımlarının ilişkilendirilmesini sağlamaktadır. Para arz ya da talebindeki bir değişmeden tahvil fiyatlarında ve faiz oranlarında bir değişmeye, oradan yatırım harcamalarındaki bir değişmeye ve sonuç olarak ta toplam talepte bir değişmeye doğru işleyen bir mekanizma çalış-maktadır (Lipsey vd, 1994; 228-230)

2.2.2. Maliye Politikası

Devletin amaçlarına ulaşabilmek için ekonomiye, vergi, borç-lanma ve harcamalar yoluyla yapmış olduğu müdahalelere Maliye Politikası adı verilir. Kamu harcamaları, kamu gelirleri ve borçlanma devletin amaçlarını gerçekleştirebilmek için kullandığı maliye politi-kasının araçlarıdır. Bu sınıflandırma en basit sınıflandırma olup ka-lemlerin kendi içerisinde alt kalemleri de bulunmaktadır. Maliye po-litikasını tanımlamak için birçok yöntem kullanılmıştır. Samuelson kamu gelirleri ve kamu harcamaları arasındaki hassas dengeye özen gösterip ekonomideki dönemsel dalgalanmaların mümkün olduğun-ca azaltılmasına ve aşırı enflasyon veya deflasyon durumlarından

Türkiye’de İstihdam ve İşsizlik Politikaları 31

uzak gelişen ve tam istihdamın sağlanabildiği ekonominin sürdürü-lebilirliğine destek olabilecek bir maliye politikası şeklinde konuyu tanımlamıştır. Musgurave ise, kamu harcamalarında meydana gelen değişmelerin kamu gelirlerindeki değişmelerle karşılandığı şeffaf bir maliye politikası’ndan bahsetmektedir (Akdoğan, 1993; 389-390). J.M.Keynes ise, fiyat istikrarı ve tam istihdamla ilgili ekonomik istik-rarı tesis etmek üzere toplam talepteki gelişmeler ile kamu ve özel kesim işlemleri arasındaki fon akımları olarak maliye politikasını tanımlamıştır(Eker, 1996; 280).

1929 Dünya Ekonomik Kriz’i, iktisat politikalarının kapsamına maliye politikası olgusunun girmeye başladığı yıllardır. Toplam talep noksanlığından ortaya çıkan kriz ile ortaya çıkan işsizliği azaltmak için doğru bir talep yönetiminin gerekliliği üzerinde durulmuştur. Bu konuda başvurulacak en iyi enstrümanda maliye politikası araçları olarak ifade edilmiştir. 1970’li yıllara kadar maliye politikası önemini korumuştur. 1970’li yıllarda yaşanan Enerji Şokları (1nci ve 2nci Pet-rol Krizleri) stagflasyon olgusuna (“ekonominin eksik istihdam ve potansiyel üretim seviyesinin altında olmasına karşılık, genel fiyat seviyesinin yükseldiği durum olarak tanımlanabilecek stagflasyonun nedenini Hayek, yanlış para politikası ile faiz oranlarının yanlış yönlendirilmesi ve marjinal yatırım projelerine kaynak temin edil-mesi olduğunu” ileri sürmektedir). [(www.ekodialog.com/konular/ stagflasyon.html erişim, 15/11/2011].

Keynesyen İktisat Politikalarının açıklama getirmekte yetersiz kalması üzerine maliye politikası, önceki dönemlere göre önemini yitirmiştir. Ancak 1980, 1990 ve 2000’li yıllarda bazı gelişmekte olan ülkelerde yaşanan finansal ve reel ekonomik krizlerde mali baskınlı-ğın, kamu ekonomisi açıklarının, kayıt dışı ekonomi olgusunun önemli rolü olduğunun tespiti üzerine yeniden iktisat politikası tar-tışmalarında Keynesyen yaklaşımlar yüksek sesle konuşulur olmuş-tur(Eğilmez, Radikal Gazetesi; 28.08.2001).

Günümüz ekonomilerindeki maliye politikası yaklaşımı 1930–1970 döneminde algılanan maliye politikası anlayışından farklılık arz etmektedir. 1930’lu yıllar maliye politikalarının iradi olarak etkin olduğu bir dönemi yansıtmaktadır. 1980’li yıllardan itibaren ise mali-ye politikası yasal düzenlemeler bağlamında ele alınıp uygulamaya

Türkiye’de İstihdam ve İşsizlik Politikaları 32

konmaktadır. Kanun koyucu tarafından, maliye politikasına dair çe-şitli kanunlar çıkarılmıştır. Ani bir ekonomik olumsuzluk meydana geldiğinde her durum için uygulanacak maliye politikasının önceden yasal olarak belirlenmesi, mali önlemler için yasama sürecine gidil-mesi zaman alacağından, uygulanacak politika gecikmelerinin de önüne geçilebilmesini sağlamaktadır. Keynesyen yaklaşımın bir uzantısı olan Modern Maliye Politikası, Keynesyen görüşün zaman içinde yeniden yapılanması ile birlikte, mali araçların da sosyo-ekonomik koşullara uygunluğuyla giderek kendini geliştirme imkanı bulmuştur. Devletin ekonomik kalkınmayı sağlamak üzere sosyo-ekonomik hayat üzerine ve alacağı mali ve ekonomik teşvik ve yaptı-rımlarla piyasalara müdahalelerde bulunması şeklinde kabul gör-müştür. Devlet demokratik hukuk düzeni içinde ve güven verici bir ortamda bu uygulamalarını, halka benimseterek başarıyla uygulama imkanı bulabilecektir.

2.2.3. Gelirler Politikası

Doğrudan ücret ve fiyatlarda yapılan değişimlerle gerçekleşen politikalar gelirler politikası olarak adlandırılmaktadır. Gelirler poli-tikası toplam gelirin bölüşüm sürecine etki etmeye çalışmakta ve bu bölüşümün enflasyon ve işsizliğe neden olmamasını sağlamayı ken-disine amaç edinmektedir. Fiyatlar, ücret kontrolleri veya standartlar olarak da uygulama alanı bulan gelirler politikası, parasal ve mali önlemlerden ziyade ücret, faiz, kar ve rant gibi tüm üretim faktörle-rini ilgilendiren toplam üretim faktörlerinin gelirleri ve mal –hizmet fiyatlarını doğrudan etkileyen politikalardır. Gelir politikası araçları, doğrudan müdahaleler yoluyla nominal gelir ve fiyat artışlarını kont-rol altında tutmak için kullanılmaktadır. Bu politika ücret ve fiyatlar-da istikrarın sağlanabilmesi amacıyla ücret ve fiyatların, doğrudan piyasa koşullarına bırakılmadan önce denetlenmesini öngörmektedir. Gelirler politikası, tam istihdam ortamında ücret ve kar’larda mey-dana gelen artışların enflasyona sebep olacağı varsayımdan hareket etmektedir. Bunun önüne geçebilmek için ücret ve fiyatlardaki artış-lar, gelirler politikasıyla sistemin büyüme ve istikrar koşullarına uyarlanmakta ve üreticilerin konjonktürü şiddetlendirici fiyat ve yatı-

Türkiye’de İstihdam ve İşsizlik Politikaları 33

rım stratejilerine mümkün olduğu ölçüde kısıtlamalar getirilmekte-dir. Ekonomide ortaya çıkabilecek dengesizliklere karşı mücadelede kullanılan para ve maliye politikalarının bir tamamlayıcısı olarak algılanan gelirler politikası, parasal ve mali sınırlamalar için bir araç olarak algılanmamakta, devletin nominal gelir artış oranını dizginle-yebilmesi için fiyat ve ücretler üzerinde yaptığı müdahaleleri bünye-sinde barındırmaktadır. Gelirler politikası, 20.yy’ nin ilk yarısından başlayarak gelişmiş Batı Avrupa ülkelerinde değişen ekonomik ko-şullarla birlikte uygulama alanı bulmuştur. Bu dönemde ortaya çıkan ekonomik krizlere karşı klasik makro ekonomik teorinin çözüm ge-tirmekte zorlanması hatta duyarsız kalmaları modele karşı tepkileri arttırmıştır. Bu tepkiler 1936’da J.M.Keynes’in genişletici para ve ma-liye politikalarıyla, kamunun devam eden ekonomik depresyonu sona erdirebileceğini savunan yaklaşımıyla giderilmiştir. Ancak 1970’ li yıllarda yaşanan eşzamanlı enflasyon ve işsizlik sorunu ile birlikte ortaya çıkan ekonomik istikrarsızlık ortamı (=stagflasyon) ekonomi politikası hedefleri için sadece para ve maliye politikalarının yeterli olmadığını göstermiş ve gelirler politikasının da yıldızının parladığı bir dönem olmuştur. Gelirler politikasına göre, ücret ve fiyatların bir arada kontrolünün yapılması suretiyle diğer gelirlerin de dolaylı kontrolü gerçekleştirilmektedir. Adil gelir dağılımını sağlama amacı-na yönelik de hareket etmeye başlayan gelirler politikası, kişisel gelir dağılımı, faktörel/fonksiyonel gelir dağılımı, aynı faktörün farklı tür-leri arasındaki gelir dağılımı, servet dağılımı ve fakirlik gibi konular da bu politika kapsamında değerlendirilmeye başlanmıştır. Uygula-mada kısa dönemli ve uzun dönemli olarak belirlenmekte olan gelir-ler politikası; kısa dönemli veya kanuni gelirler politikası olarak sa-vaş, kriz gibi olağanüstü dönemlerde belli bir süre boyunca ücret veya fiyatların dondurulması şeklinde uygulanır. Uzun dönemli veya gönüllü gelirler politikası ise, devletin sosyal taraflar arasında işbirli-ğini temin etmek maksadıyla sınırlı ve dolaylı müdahalelerde bu-lunması şeklinde uygulama alanı bulmaktadır. İkinci tür uygulama-lar devletin direktif veren yaptırımlarının yerine sosyal diyaloglar şeklinde işleyişin olduğu bir süreçtir. Gelirler politikasının ekonomik amaçları yanı sıra bazı sosyal amaçları da bulunmaktadır. Sözgelimi, uzun dönemli veya gönüllü gelirler politikası uygulamasında, emek–sermaye işbirliği ve buna bağlı olarak sosyal barışın oluşturulması

Türkiye’de İstihdam ve İşsizlik Politikaları 34

başlıca amaçlar olarak hedeflenmektedir. Sosyal taraflar, gelirler poli-tikası aracılığıyla öngörülen ekonomik hedeflere ulaşabilmek için karşılıklı fedakârlıklarda bulunmakta ve dayanışma içine girmekte-dir. Bu süreç, ekonomik hayata barış getirmektedir. Sosyal tarafların işbirliğini sağlaması ve kişisel çıkarlarla toplumsal çıkarlar arasında bir uyum sürecinin gerçekleştirilebilmesi, gelirler politikasının eko-nomik amaçları içinde gereklidir. Böylece gelirler politikası ile birbir-leriyle çatışma halinde olan hedeflerin optimum seviyede gerçekleşti-rilmesi sağlanmakta ve taraflar ile devlet arasında sıkı ve gönüllü bir işbirliği oluşmaktadır. Sosyal tarafların yapıcı olarak bir araya gelme-si, ulusal hedeflere uygun şekilde karşılıklı fedakârlıklar içeren yakla-şımları benimsemelerini bir başka deyişle, sosyal diyalog sürecini başlatmaktadır. Esas itibariyle ülkenin benimsemiş olduğu piyasa modeli ve uyguladığı ekonomi politikalarının bir sonucu, mevcut gelir dağılımı politikasıdır. Ekonomik yapı ve ilişkiler sistemine yön veren ekonomi hukuku, ekonomi ahlakı, toplumsal değer yargıları da siyasi yapının bir fonksiyonu olarak belirlenmektedir. Bu tür faktör-lerin şekillendirdiği ekonomik atmosfer ortamında sosyal tarafların karşılıklı feragatlar da bulunmaları, makro veya mikro düzeyde sos-yal diyalog sürecinin başlatılması, bütün çıkar gruplarının görüş ve düşüncelerini açıkça ifade edebilecekleri demokratik ortamların var-lığı ekonomik ve sosyal istikrarın sağlanmasında önemli rol oyna-maktadır(Bekiroğlu, 2010; 67-70).

Ülke ekonomisinin performansını ifade eden önemli göstergeler-den birisi, gelir düzeyinin durumudur. İşsizlik sorununu çözmek için politikalar geliştirirken hükümetler, esas itibariyle iki hedefi gerçek-leştirmek üzere odaklanırlar. Bunlar, işsizliğin neden olacağı sosyal sorunları ortaya çıkmadan önleyebilme ve tam istihdamı sağlayarak yüksek büyüme hızı elde edilmesiyle milli gelirin arttırılabilmesidir.

20.yy’ın ilk çeyreğinden itibaren bazı ülkeler işsizliğin neden ol-duğu sorunlarla baş edebilmek için, işsizliğin maddi olumsuzlukları-nı azaltmaya yönelik gelir desteği şeklinde “pasif önlemler” almıştır. Pasif önlemlerin yetersiz kalması üzerine, 1980’li yıllardan itibaren hükümetlerin emek piyasasını düzenlemek için bütçelerinden ayır-dıkları payı arttırmaları bir gereklilik halini almıştır. Bu sayede işve-renleri yeni istihdam alanları açmaya teşvik etmeye, işsizlere iş bul-ma ve beceri kazandırmaya böylece istihdamı arttırmaya en azından

Türkiye’de İstihdam ve İşsizlik Politikaları 35

mevcut istihdamı korumaya yönelik “aktif önlemler” olarak adlandı-rılan politikaların uygulamasına geçilmiştir.

2.3. MİKRO EKONOMİK POLİTİKALAR

İşsizlikle mücadelede kullanılan mikro ekonomik politikalar, ak-tif ve pasif emek piyasası politikaları olarak iki gruba ayrılmaktadır.

2.3.1. Pasif İşgücü Piyasası Politikaları

Pasif emek piyasası politikaları istihdam hacmini arttırmaya ve yeni istihdam alanları oluşturmaya yönelik önlem olma özelliği ol-mayan, işsizliğin neden olduğu sosyal boyutlu sorunları onarmaya ve işsizlere asgari düzeyde de olsa bir ekonomik güvence sağlamaya yönelik önlemler bütünüdür, şeklinde tanımlanabilir.

20.yy’ın ilk çeyreğinden işsizliğin henüz kronik bir hal almadığı 1973 (ilk petrol krizi) öncesine kadar geçen süreçte ortaya çıkan kü-çük ölçekte doğal işsizliğin neden olduğu sorunları, gelişmiş ülke hükümetleri “pasif emek piyasası politikaları” ile çözmeye gayret göstermişlerdir. Bu doğrultuda 20.yy’ın ilk çeyreğinde bazı gelişmiş ülkelerde, işsizlere gelir sağlayıcı “işsizlik sigortası” (assurance chomage/unemployment insurance) ve “işsizlik yardımı” (secours/ allocation de chomage/unemployment insurance) gibi kurumsal yapılar şekillendirilmiştir.

İşsizlik sigortası ödeneği ve işsizlik yardımı iki temel unsurunu oluşturan pasif emek politikaları, Türkiye’de olduğu gibi bazı ülke-lerde de kıdem tazminatı ve ihbar tazminatı gibi uygulamaları da bünyesine almaktadır. Pasif işgücü piyasası politikaları üç başlık al-tında özetlenebilir;

1. İşverenin işten çıkarılan işçilere tazminat ödeme yükümlülü-ğü, bunlardan en eskisi ve en kapsamlı olanıdır.

2. İşsizlik sigortası sistemi en az 600 gün prim ödemiş kişileri kapsamaktadır. Sistem, işçi, işveren ve hükümetin katkılarıyla

Türkiye’de İstihdam ve İşsizlik Politikaları 36

finanse edilmektedir. Teknik olarak bu düzenlemelerden bü-tün çalışanların yararlanması gerekirken, fiilen yararlananlar yalnızca formel kesimde çalışanlardır.

3. Üçüncü önlem, özel olarak, özelleştirme nedeniyle işten çıkar-tılanlara iş kaybı tazminatı verilmesi biçiminde tasarlanmıştır.

İş Yasasında AB’ye uyum süreci kapsamında gerekli düzenleme-lerle Yasa şekillendirilmektedir. Türkiye’de pasif istihdam politikaları olarak şu uygulamalar mevcuttur;

1. Kıdem tazminatı,

2. İhbar tazminatı,

3. İşsizlik sigortası,

4. Özelleştirme sonucu işsiz kalanlara ödenen iş kaybı tazminatı

5. Ücret garanti fonu.

İşgücü piyasasına karşı duyarlı yaklaşımın en kayda değer olanı, 1999 yılı Ağustos ayında getirilen işsizlik sigortası olmuştur. Bu ma-nada prim toplanması 2000 yılı Haziran ayında başlamış, ilk işsizlik sigortası ödemeleri ise 2002 yılı Mart ayında gerçekleştirilmiştir (Tu-nalı, 2004; 97).

4447 Sayılı Kanuna göre İşsizlik Sigortası Fonundan, işsizlik ödeneği, sağlık güvencesinin devamlılığı, yeni bir iş bulma, meslek geliştirme, edindirme ve yetiştirme eğitimi ile ücret garanti ve kısa çalışma ödemelerine ilişkin hizmetler sunulmaktadır.

2.3.1.1. İşten Çıkartılanlara Ödenecek Tazminat

İşveren 1475 sayılı İş Kanunu’na göre süresiz iş akdi çerçevesin-de birikmiş hizmetleri olan bir işçisine ölüm, emeklilik veya kadın-larda evlilik gibi durumlarda işten kendi isteğiyle ayrılma veya er-keklerde askere gitme nedeniyle kendi isteğiyle ayrılma hallerinde veya işçinin hata ya da kusuru olduğunu ispatlayamadığı takdirde kendi isteği dışında işten çıkartılan daimi işçiye tazminat ödeme yü-kümlülüğü getirmektedir. 2003 yılı Mart ayında yürürlüğe giren 4773

Türkiye’de İstihdam ve İşsizlik Politikaları 37

sayılı İş Güvencesi Kanunu ise, “Kanunun yürürlük tarihinden itiba-ren başlayarak geçerli olmak üzere süresi belirsiz sözleşme altı ay sonra geçerlilik kazanacaktır ve 4773 sayılı Yasa’ da belirtilenler dı-şındaki nedenlerle işten çıkartılan işçilere ek tazminat ödenecektir” şeklinde hüküm konmuştur. 10 ve üzerinde işçi çalıştıran kuruluşlar için geçerli olan bu düzenlemede kıdem tazminatı ve ihbar tazminatı şeklinde işten çıkarma tazminatının iki alt başlığı mevcuttur;

a) Kıdem tazminatı, her hizmet yılı için bir aylık (30 gün) ücrete eşit olarak hesaplanır. Yıllık miktar, kamu sektöründe en üst kademede hizmette bulunan kişiye (Başbakanlık Müsteşarı) ödenecek yıllık emeklilik ikramiyesini geçemeyecektir.

b) İhbar tazminatı ise, işverenin çalışanının hemen işten çıkar-mak istemesi halinde, önceden yapılan ihbarda belirlenen sü-re içinde işçiye ödenmesi gereken ücret miktarını kapsar.

İşten çıkartılan bir işçinin bir süre için de olsa işte kalmasının or-taya koyacağı sakıncaları gözeten işverenler, genel olarak her iki bile-şenin öngördüğü tazminatı ödeyip, bildirimin hemen ardından ilişki-yi sonlandırmaktadırlar.

4773 Sayılı İş Güvencesi Kanunu, işçinin yasal mercilere baş-vurmasında kolaylıklar getirmektedir. Mahkeme işçinin haksız yere işten çıkartılmış olduğu sonucuna varırsa ve ilgili kuruluş bu kişiyi yeniden işe almazsa, 4773 Sayılı Yasa kapsamında firma işçisine en az 6, en fazla 12 aylık ücretiyle birlikte yasal işlemler için geçen za-man karşılığında 4 aylık ücret tutarına kadar tazminat ödeyecektir. Yasa bunların dışında, 1475 sayılı yasaya kıyasla toplu işten çıkarma kavramının kapsamını genişletmekte, basın sektöründe çalışanların iş güvencesini sağlayacak ek hükümler ve sendikal etkinlikler dü-zenleyen işçilerle ilgili ek koruyucu önlemler getirmektedir (Tunalı, 2004; 94).

İhbar tazminatının süresi aynı zamanda hizmet süresine bağlı olarak hesaplanmaktadır. Sözgelimi, bir işçi 6 aydan daha kısa bir süreyle çalışmışsa, ihbar tazminatı süresi 2 haftadır. Hizmet süresi 6 ay ile 1.5 yıl arasında değişiyor ise süre 4 hafta, 1.5 ile 3 yıl arasında 6 hafta, üç yıldan daha uzun hizmet içinse 8 hafta şeklinde hesaplanır. 20 yıllık hizmeti bulunan bir işçiye ödenecek tazminat kıdem tazmi-

Türkiye’de İstihdam ve İşsizlik Politikaları 38

natı olarak 20 aylık ücret tutarı, ihbar tazminatı olarak da 8 haftalık ücret tutarı kadardır. Toplu sözleşme düzenine tabi işyerlerinde ise, ihbar ve kıdem tazminatları işveren ile sendika arasında yapılan son sözleşmeye göre değiştirilebilir. İşçi kendi iradesi ile işten ayrılıyor-sa, yasa önceden ihbarda bulunma sorumluluğunu işçiye verir ve işvereni mağdur taraf olarak kabul eder. Tazminat ödenmeksizin iş akdi fese dair gereken koşullar da Yasa’ da bulunmaktadır (Tunalı, 2004; 95).

2.3.1.2. İşsizlik Sigortası

Pasif emek piyasası önlemleri içinde yer alan işsizlik sigortası, kendi iradesi dışında işinden yoksun kalanlara kendisi ve ailesinin bir süreliğine veya yeni bir işe yerleşinceye kadar asgari gereksinim-lerini temin etmek üzere geliştirilmiş bir sosyal politika önlemidir (Törüner, 1992; 4).

Dünyada ihtiyarlık, sağlık ve ölüm sigortaları 19.yy’ın sonla-rında gerçekleştirilmesine karşın, işsizlik sigortası gelişmiş bazı ekonomilerde 20.yy’ın ilk çeyreğinde uygulama alanı bulmuştur. ILO’nun 102 sayılı “Sosyal Güvenliğin Asgari Normları” başlıklı sözleşmesinde işsizlik sigortası yer almıştır. Bu sözleşmede sosyal güvenliğin asgari çerçevesi çizilmiş olup, işsizlik riskine IV. ve IX. Bölümlerde yer verilmiştir. IV. Bölümün 20.maddesinde, işsizlik sigortasından yararlanabilmek için gerekli olan şartlar şu şekilde belirtilmiştir(Andaç, 1999; 40);

1. Diğer sigorta dallarında olduğu gibi, işsizlik sigortasından ya-rarlanabilmek için çalışanların belli bir miktar prim ödemeleri sigorta tekniğinin doğası gereğidir.

2. Ülkeden ülkeye değişmekle beraber işsizlik sigortası fonuna gelir sağlayan taraf sadece çalışan değil, işçiyle birlikte işveren ve devlettir.

3. Avrupa Birliği (AB) ülkelerinin çoğunda prim ödeme siste-minde üçlü (tripartit) bir katılım vardır. Bu kuralın istisna olup devlet desteğinin uygulanmadığı ülkeler; Yunanistan,

Türkiye’de İstihdam ve İşsizlik Politikaları 39

Hollanda ve Fransa’dır. İşçinin katılmadığı tek ülke; İtalya iş-verenin katılmadığı tek ülke ise Lüksemburg’tur.

Tüm ülkelerde olduğu gibi, işsizlik sigortasından yararlanabil-mesi için işçinin, kendi isteği ve kusuru dışında işsiz kalması ve belli bir süre işçi olarak çalışıp işsizlik sigortası fonuna prim ödemesi prensip olarak benimsenmiştir. Belli bir süre sigortalı olarak çalışma ve prim ödeme süreleri ülkeden ülkeye farklılık gösterebilmektedir. İşsizlik sigortası ödeneği de ülkeden ülkeye değişebilmektedir. Bazı ülkelerde 3 yıla kadar uzayabilirken, bazı ülkelerde 6 ay ila 1 yıl ara-sında süreler söz konusudur. Türkiye’de uzun yıllar kıdem tazminatı ödemesi işsizlik sigortasına karşılık gelebilecek bir ödenti olarak ka-bul edilmiştir.

2.3.1.3. İşsizlik Yardımı

Sosyal devlet ilkesini benimsemiş ekonomik bakımdan güçlü ekonomilerde, işsizlik sigortası yanı sıra işsizlik yardımı şeklinde bir ödenti daha mevcuttur. Bu yardım, işsizlik sigortasından yararlan-madığını belgeleyen her işsize verilebilmektedir. İşsizlik sigortasına göre faydalanma oranı oldukça düşük olmakla birlikte süresi daha uzun ve hatta bazı ülkelerde sınırsız olabilen işsizlik yardımının fi-nansmanı, işsizlik sigortasında olduğu gibi işçi ve işverenin ödediği primler değil, sosyal devlet prensibinin açık bir sonucu şeklinde ge-nel bütçeden karşılanmaktadır(Ekin, 1994; 53).

2.3.2. Türkiye’de Pasif İşgücü Piyasası Politikaları’nın Uy-gulanması

4447 Sayılı İşsizlik Sigortası Kanuna göre İşsizlik Sigortası Fo-nundan; işsizlik ödeneği, sağlık güvencesinin devamlılığı, yeni bir iş bulma, meslek geliştirme, edindirme ve yetiştirme eğitimi ile ücret garanti ve kısa çalışma ödemelerine ilişkin hizmetler sunulmaktadır.

Türkiye’de İstihdam ve İşsizlik Politikaları 40

2.3.2.1. İşsizlik Sigortası Hizmetleri

Sigortalı işsizlerin hizmet akdinin sona erdiği tarihi izleyen gün-den itibaren 30 gün içerisinde İŞKUR ünitelerine veya elektronik or-tamda http://www.iskur.gov.tr adresine başvurması durumunda, en az 600 gün çalışmış sigortalılar 180 gün, 900 gün çalışmış sigortalılar 240 gün, 1080 gün çalışmış sigortalılar 300 gün süre ile İşsizlik Sigor-tası hizmetlerinden yararlanabilirler. Yasal başvuru süresi 30 günlük süre olup, bu süreden sonra başvurulması halinde, geç kalınan süre toplam hak sahipliği süresinden düşülmektedir. 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun Ek 1. Maddesinin uygulamasına ilişkin yönetmelik; 21.07.2009 tarih ve 27295 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır. Yönetmelik hükümlerine göre; işten çıkış tarihi, 01.08.2009 ve sonrası olanlar için 4447 sayılı İşsizlik Sigor-tası Kanunu’nun 48 inci maddesi kapsamında verilmesi gereken işten ayrılma bildirgeleri ile tüm işten çıkışlara ilişkin bildirimler işten çıkış tarihinden itibaren 10 gün içinde Sosyal Güvenlik Kurumu’na(SGK) yapılması gerekmektedir. SGK’na yapılmış bildirimler İşkur’a yapıl-ması gereken bildirimlerin yerine geçmektedir. 6111 Sayılı Kanun ile 4447 Sayılı Kanunda değişiklik yapılmıştır. Bu değişiklik ile;

1) 4857 Sayılı Kanuna göre kısmi süreli iş sözleşmesi ile çalışan sigortalılara,

2) Ticari taksi, dolmuş ve benzeri nitelikteki şehir içi toplu taşı-ma aracı işyerleri ile Kültür ve Turizm Bakanlığınca belirlene-cek alanlarda kısmi süreli iş sözleşmesiyle bir veya birden faz-la kişi tarafından çalıştırılan ve çalıştıkları kişi yanında ay içe-risinde çalışma gün sayısı 10 günden az olan kişilere, istekleri halinde işsizlik sigortası hükümlerine tabi olma imkanı sağ-lanmış olup, İşsizlik Sigortasının kapsamı genişletilmiştir.

İşsizlik Sigortasının uygulamaya başladığı Mart 2002 tarihinden 30.09.2011 tarihine kadar sisteme 2 milyon 878 bin 580 kişi başvuruda bulunmuş, 2 milyon 334 bin 717 kişi işsizlik ödeneği almaya hak ka-zanmıştır. Mart 2002 tarihinden 30 Eylül 2011 tarihine kadar toplam-da 4 milyar 341 milyon 444 bin 554 TL ödemede bulunulmuştur. Ey-lül 2011 ayında işsizlik ödeneğinden yararlanmak üzere 39 bin 365

Türkiye’de İstihdam ve İşsizlik Politikaları 41

kişi İşkur ünitelerine başvuruda bulunmuştur. Eylül 2011 ayında 167bin 105 kişiye 64 milyon 379 bin 924 TL ödeme yapılmıştır(ÇSGB, 2011; 1) (http://statik.iskur.gov.tr/tr/IOBE/iobe/s/2011/ekim.pdf) Eri-şim, 20/11/2011

Grafik.1: İşsizlik Sigortası Ödemeleri (Eylül 2009-Eylül 2011)

Kaynak: ÇSGB, 2011; 2 {(http://statik.iskur.gov.tr/tr/IOBE/iobe/s/2011/ekim.pdf) Erişim, 20/11/2011}

2.3.2.2. Ücret Garanti Fonu Ödemeleri

4447 Sayılı İşsizlik Sigortası Kanununa göre sigortalı sayılan ki-şileri hizmet akdine tabi olarak çalıştıran işverenin; konkordato ilan etmesi, işveren için aciz vesikası alınması, iflası veya iflasın ertelen-mesi nedenleri ile ödeme güçlüğüne düştüğü hallerde geçerli olmak üzere, işçilerin iş ilişkisinden kaynaklanan üç aylık ödenmeyen ücret alacakları, işçinin, işverenin ödeme güçlüğüne düşmesinden önceki son bir yıl içinde aynı işyerinde çalışmış olması koşulu esas alınarak temel ücret üzerinden ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağ-lık Sigortası Kanununun 82 inci maddesi uyarınca belirlenen kazanç üst sınırını aşmayacak şekilde başvuru tarihinden itibaren 30 gün içerisinde ödenmektedir. Sosyal Güvenlik Kurumu(SGK) tarafından tahsilatı yapılarak, İşsizlik Sigortası Fonuna aktarılan primler üze-rinden işveren payı olarak hesaplanan miktarın yüzde biri, Ağustos 2003 tarihinden itibaren oluşturulan Ücret Garanti Fonuna aktarıl-maktadır. Ücret Garanti Fonu İşsizlik Sigortası Fonu içinde değer-lendirilmekte olup; Fonun varlığı, 30/09/2011 tarihi itibariyle, gider-ler toplamı 63 milyon 9 bin 534 TL düşüldükten sonra 141 milyon 784 bin 464 TL’dir. Ücret Garanti Fonu’ndan yapılan ödemeler aşa-

Türkiye’de İstihdam ve İşsizlik Politikaları 42

ğıdaki tabloda verilmiştir. Buna göre 2011 yılının Eylül ayında Ücret Garanti Fonu’ndan 104 kişiye toplam 224 bin 254 TL ödeme yapıl-mıştır (ÇSGB, 2011; 2)

Tablo.1: Ücret Garanti Fonu Ödemeleri (2005-2011) (Bin TL)

Kaynak: ÇSGB, 2011; 2

2.3.2.3. Kısa Çalışma Ödemeleri

6111 Sayılı Kanun ile 4447 Sayılı Kanunun ek 2 inci Maddesinde değişiklik yapılmıştır. Genel ekonomik kriz, sektörel veya bölgesel kriz ile zorlayıcı nedenlerle işyerindeki haftalık çalışma sürelerinin geçici olarak önemli ölçüde azaltılması veya işyerinde faaliyetin kıs-men veya tamamen geçici olarak durdurulması hallerinde, işyerinde 4447 sayılı İş Kanununa göre sigortalı sayılan kişilere çalıştırılmadık-ları süre için üç ayı aşmamak üzere ÇSGB’ca yapılan tespit işlemin-den sonra İşsizlik Sigortası Fonu’ndan kısa çalışma ödeneği öden-mektedir. Günlük kısa çalışma ödeneği; sigortalının son oniki aylık prime esas kazançları dikkate alınarak hesaplanan günlük ortalama brüt kazancının yüzde 60’ıdır. Bu şekilde hesaplanan kısa çalışma ödeneği tutarı, 4857 Sayılı İş Kanununun 39 uncu maddesine göre 16 yaşından büyük işçiler için uygulanan aylık asgari ücretin brüt tuta-rının yüzde 150’sini geçemeyecektir. Genel ekonomik kriz nedeniyle, 2008, 2009 ve 2010 yıllarına münhasır olmak üzere, kısa çalışma süre-si 6 ay, ödenek miktarı yüzde 50 oranında artırılarak ödenmiş ve ya-pılan bu ödemeler işsizlik ödeneğinden mahsup edilmemiştir. Bakan-

Türkiye’de İstihdam ve İşsizlik Politikaları 43

lar Kurulu Kararı ile bir altı ay daha uzatılmış ve uzatılan bu süre başlangıçta hesaplanan işsizlik ödeneği süresinden mahsup edilmiş-tir. Söz konusu bu uygulama 31/12/2010 tarihinde sona ermiştir. Ey-lül 2011 ayında 586 kişiye 101 bin 31 TL ödeme yapılmıştır (ÇSGB, 2011; 3).

Tablo.2: Kısa Çalışma Süreleri (Bin TL)

(*) Geçmiş aylarda Kısa Çalışma Ödeneği almaya hak kazananların, ilgili aylara ait planlanmış ödemelerini de kapsamaktadır. Not: Rakamlar yuvarlamadan dolayı toplamı vermeyebilir.

Kaynak: ÇSGB, 2011; 3

2.3.2.4. İşsizlik Sigortası Fonunun Mali Durumu

2.3.2.4.1. İşsizlik Sigortası Fonunun Gelirleri

Sigortalının prime esas aylık brüt kazancı üzerinden hesaplanan yüzde 2 işveren, yüzde 1 sigortalı kesintileri ve yüzde 1 Devlet payı ile bu primlerin değerlendirilmesinden elde edilen kazanç ve iratlar, işverenlerden alınan gecikme zammı ve faizler Fonun gelirlerini oluş-turmaktadır.

2.3.2.4.2. İşsizlik Sigortası Fonunun Giderleri

4447 sayılı Kanunun 48 inci maddesi gereği, işsizlik ödeneği, ge-nel sağlık sigortası prim ödemeleri, sigortalı işsizler ile Kuruma kayıt-

Türkiye’de İstihdam ve İşsizlik Politikaları 44

lı diğer işsizlere; iş bulma, danışmanlık hizmetleri, mesleki eğitim, işgücü uyum ve toplum yararına çalışma hizmetleri ile işgücü piya-sası araştırma ve planlama çalışmalarına ait giderlerden, 4447 sayılı Kanunun 50 inci maddesinin 5 inci fıkrası kapsamında işsizlik öde-neği alanların; işe alındığı tarihten önceki aydan başlayarak işe alan işyerine ait işçi ve işveren payı sigorta primleri ile genel sağlık sigor-tası primi giderlerinden, 4447 sayılı Kanunun; Ek.1inci maddesi gere-ğince Ücret Garanti Fonundan yapılan ödemelerden, Ek.2. Maddesi gereğince Kısa Çalışma Ödemeleri, geçici 6 ıncı maddesi gereğince, Güneydoğu Anadolu Projesi kapsamındaki yatırımlar için aktarılan miktarlardan, geçici 7 inci ve 9 uncu maddeleri gereği ilave istihdam olarak işe alınanların prime esas kazanç alt sınırı üzerinden hesapla-nan işveren sigorta prim giderlerinden ve işsizlik sigortası hizmetle-rinin yerine getirilebilmesi için Yönetim Kurulunun onayı üzerine İŞKUR tarafından yapılan giderlerden oluşmaktadır(ÇSGB, 2011; 3).

2.3.2.4.3. Fon Kaynaklarının Değerlendirilmesi

4447 sayılı İşsizlik Sigortası Kanununun değişik 53 üncü madde-sine dayanılarak çıkartılan yönetmelik gereğince, “serbest piyasa ko-şullarında, yatırım araçlarının riskleri, vadeleri ve fonun nakit akış durumu ile aktüeryal dengeler dikkate alınarak” profesyonel bir an-layışla yönetilmektedir. Fon bir önceki yıl bilançolarına göre aktif büyüklükleri Bankalar Birliği’nce ilan edilen ilk on ticari banka ile çalışmaktadır(ÇSGB, 2011; 3)

2.3.2.4.4. Fonun Toplam Gelir ve Giderleri

İşsizlik sigortasına ilişkin olarak, Kanunun uygulanmaya başla-dığı 01/06/2000 tarihinden 30/09/2011 tarihine kadar Sosyal Sigortalar Kurumu(SSK) tarafından tahsilatı yapılarak fona aktarılan primler ve gecikme zamları, Hazine tarafından aktarılan devlet katkı payı, işve-renlerden alınan idari para cezaları ile fonun serbest piyasa koşulla-rında, yatırım araçlarının riskleri, vadeleri ve fonun nakit akış duru-mu dikkate alınarak mevduat, ters repo, Döviz Tevdiat Hesabı(DTH)

Türkiye’de İstihdam ve İşsizlik Politikaları 45

ve Devlet İç Borçlanma Senetler (DİBS)’inde değerlendirilmesi sonu-cunda elde edilen faiz gelirleri ile giderleri aşağıdaki tabloda göste-rilmiştir (ÇSGB, 2011; 4) {(http://statik.iskur.gov.tr/tr/IOBE/iobe/s/ 2011/ekim.pdf) Erişim, 20/11/2011}

Tablo.3: İşsizlik Sigortası Fonunun Gelir-Gider Tablosu (Bin TL)

Kaynak: ÇSGB, 2011; 4

30 Eylül 2011 tarihi itibariyle, Fonun girişler toplamı; 22 milyar 518 milyon TL İşçi ve İşveren primi, 7 milyar 589 milyon TL Devlet Katkısı, 15 milyon 623 bin TL İdari Para Cezası, 441 milyon 648 bin TL Gecikme Zammı, 295 bin TL Diğer Gelirler, 241 milyon 931 bin TL İade girişi, 37 milyar 223 milyon TL faiz geliri olmak üzere toplam 68 milyar 30 milyon TL olarak gerçekleşmiştir. İşsizlik Sigortası Fonu toplam varlığı, çıkışlar toplamı 16 milyar 670 milyon TL düşüldükten sonra 51 milyar 359 milyon TL’dir(ÇSGB, 2011; 4).

Türkiye’de İstihdam ve İşsizlik Politikaları 46

Grafik.2: Fon Portföyünün Yatırım Araçları İtibariyle Dağılımı

Kaynak: ÇSGB, 2011; 5

30 Eylül 2011 tarihi itibariyle toplam fon varlığını incelediğimiz-de; yüzde 25,85’i iskontolu bono ve tahvil, yüzde 70,26’sı kuponlu tahvil, yüzde 2,10’u mevduat ve yüzde 1,79’u da DTH’ından meyda-na geldiği görülmektedir.

Tablo.4: Fon Portföyünün Getirisi

Kaynak: ÇSGB, 2011; 5

Türkiye’de İstihdam ve İşsizlik Politikaları 47

Grafik.3: ÜFE, Döviz Sepeti ve İşsizlik Sigortası Fonu Getirisi

Kaynak: ÇSGB, 2011; 6

2.3.2.4.5. Fonun Denetimi

4447 Sayılı İşsizlik Sigortası Kanununun 53 üncü maddesi uya-rınca, denetim raporları Yeminli Mali Müşavir tarafından hazırlanıp, http://www.iskur.gov.tr sayfasında kamuoyuna sunulmaktadır (ÇSGB, 2011; 6).

2.3.3. Aktif İşgücü Piyasası Politikaları

Aktif işgücü piyasası politikalarını OECD (Organization for Economic Cooperation and Development / Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü), işçilerin işle ilgili yeterliliklerini geliştirmek ve daha etkin bir işgücü piyasası oluşumunu motive etmeye yönelik önlemler şeklinde tarif etmektedir. 1960’lı yıllardan beri OECD aktif

Türkiye’de İstihdam ve İşsizlik Politikaları 48

istihdam politikalarının gelişimine katkıda bulunmaktadır. Tanımda geçen “aktif” sözcüğü İsveç’te 1950’lerde ücret kısıtlamalarına daya-nan politikalara tepki oluşturan politikalardan alınmıştır. İkinci dün-ya savaşından önce de işgücü piyasalarına dair birçok iş tasarımı ve mesleki eğitim kurs programları olmakla birlikte, bu çalışmalar aktif işgücü piyasası politikaları” olarak adlandırılmamaktaydı. Aktif İs-tihdam Politikalarını ilk defa 1948 yılında Gösta Rehn ve Rudolph Meidner adında iki İsveçli iktisatçı ekonomide tam istihdam hedefini realize ederken enflasyonu kontrol altında tutmaya çalışan sosyal demokrat bir strateji olarak tanımlamaktadırlar (Biçerli, 2004; 46).

1961 yılında OECD kendisine üye ülkeler arasında aktif istihdam politikalarının uygulanmasını teşvik etmek amacıyla emek ve sosyal sorunlar komitesi oluşturmuştur. Zaman içerisinde aktif istihdam politikalarının üzerinde durduğu noktalarda değişiklik olsa dahi po-litikaların bazı amaçları sürekli ön sayfada yer almıştır. İnsan kaynak-larını geliştirmek ve ekonomik büyümeyi teşvik ederek işgücünün yapısal değişimlere adapte olmasını kolaylaştırmak OECD’ nin önce-likli amaçları arasında yerini korumuştur(Biçerli, 2004; 147).

1970’li yıllarda yaşanan petrol krizlerinin etkisiyle AB ve OECD üyesi ülkelerde işsizliğin giderek artış kaydetmesi üzerine aktif istih-dam politikaları yeniden gündeme gelmiştir. AB ülkelerinde 1965’de yüzde 3,4, OECD ülkelerinde ise yüzde 2 olan işsizlik 1994 yılında AB’ de yüzde 7,8’e OECD’ de ise yüzde 11,2’ye yükselmiştir (Varçın, 2004; 7).

Liberal ekonomi politikaları uygulayan pek çok ülke 1973’de Bi-rinci Petrol Şoku’ndan sonra ortaya çıkan işsizlik sorununu çözmek için liberalizmin temel prensiplerinden olan “ekonomiye müdahale etmeme” adına, sorunların çözümü için “ekonomik gelişme” içinde çare aramaya başlamışlardır(Koray, 1992; 91).

İşsizliğin nedenlerine dair Avrupa Komisyonu’nun yaptığı tes-pitler aşağıda sıralanmaktadır;

1. Mesleki eğitime yeteri kadar yatırım yapılmayışı,

2. Ekonomik gelişmenin yeteri kadar istihdam yaratmaması,

3. Ücret dışı işçilik maliyetlerinin yüksekliği,

4. İşgücü piyasalarının yeteri kadar etkin olamaması ve

Türkiye’de İstihdam ve İşsizlik Politikaları 49

5. Uzun dönem süren yapısal işsizlik.

İşsizlikle mücadelede takip edilen istihdam politikalarını ise OECD 7 kategori altında gruplandırmıştır (Sohlman ve Turnham, 1994; 23);

1. Kamunun eşleştirme ve danışmanlık hizmetleri,

2. Mesleki eğitim,

3. Sübvanse edilmiş istihdam anlamında kullanılan özel sektöre yönelik ücret ve istihdam sübvansiyonu,

4. Kendi işini kuranlara yardım,

5. Doğrudan kamu sektöründe istihdam,

6. İşsizlik sigortası,

7. Erken emeklilik.

Bu kategorilerden 1 ila 5 arasındakiler aktif istihdam piyasası po-litikalarının, 6 ve 7 ise pasif istihdam piyasası politikalarının çalışma alanına girmektedir.

1990’ların ilk yıllarından itibaren işsizlik oranlarının gelişmiş ekonomilerde dahi yüzde 10’lar seviyesini geçmesi üzerine, çalışma hakkını bir insan hakkı olarak kabul eden ILO Sözleşmeleri ve Avru-pa Sosyal Şartı gibi uluslar arası belgelerde imzası bulunan devletler tarafından taahhüt edilmiş olması bu ülke hükümetlerini işsizlikle mücadelede radikal istihdam politikaları geliştirmeye yöneltmiştir. Aktif İstihdam Piyasası Politikaları (AİPP) olarak da adlandırılan bu önlemler paketi esas itibariyle, işsizlerin iş bulmada karşılaştığı so-runları gidermek, yeni iş alanları açmak, işgücü arz ve talebini bir araya getirerek işgücü piyasasına girişi kolaylaştırma üzerine inşa edilmiştir. Aktif işgücü piyasası önlemlerini iki başlıkta incelemek mümkündür;

1. İşsizliği önlemeye yönelik tedbirler,

2. İşsizliği sınırlayıcı tedbirler,

Aktif emek piyasası önlemleri, yeni istihdam alanları açma, is-tihdamı koruma ve arttırma amacıyla iş ve meslek danışmanlığı yapma, kariyer yönetimi hizmetleri verme, iş analizleri ve meslek

Türkiye’de İstihdam ve İşsizlik Politikaları 50

sınıflandırması yapma, istihdamla ilişkilendirilmiş çeşitli meslek eği-timlerini uygulama, iş arama ve böylece işsizliği azaltmaya yönelik stratejilerin geliştirildiği bir paket program olarak tanımlanabilir (İŞKUR, 2002; 13).

Bireyin değişen ve gelişen iş koşullarına en uygun ve en kolay şe-kilde uyum sağlamasını temin etmek, kişileri işlere yerleştirmek ve iş bulmalarına yardımcı olmak üzere geliştirilmiş hizmetler, danışman-lık hizmeti olarak tarif edilmektedir. İş ve meslek danışmanlığı, işgücü piyasası hakkında enformasyon, sosyal danışmanlık, işe yerleştirme hizmetleri, toplu işten çıkarma ve özelleştirme gibi durumlarda en-düstriyel uyum hizmetleri, işgücü açığı bulunan bölgelere taşınma teşviki gibi hizmetler bu kapsamda verilmektedir(Körpe, 2003).

Kamu ve özel sektör tarafından ekonominin ihtiyaç duyduğu iş veya meslek dallarında, işsizler veya halen çalışmakta olanlar için mesleki eğitim amaçlı beceri kazandırma ve geliştirme kursları açıl-maktadır. Mesleki eğitim hizmetleri özellikle genç işgücü üzerinde arz yönlü bir politika olarak uygulanmaktadır. Böylece daha iyi mo-tive edilmiş ve yüksek seviyede eğitilmiş işgücünün küreselleşme ve rekabet ortamında işgücüne dahil olabilmesinin önü açılmaya çalı-şılmaktadır. Genç işgücünün ücretleri düşük olacağından bu grubun eğitilmesi, işverenlerin genç işgücü istihdamını teşvik edici bir unsur olarak da karşımıza çıkmaktadır. Ücret yapısının doğrudan değişti-rilmesi veya ücretler üzerinden alınan vergi ve kesintilerin düşürül-mesi yöntemleriyle işgücü maliyetinin azaltılmasına çalışılmaktadır. Siyasi irade, bazı durumlarda işverenlere uygulayacağı programı duyurarak işe alınması konusunda duyuruda bulunduğu hedef grup-taki işçilerin istihdamı halinde ücretin belirli bir kısmını karşılayaca-ğını veya bu işverenlerin ödeyeceği vergide indirim yapacağını bil-dirmektedir(Biçerli, 2004; 74).

Yeni işe alınan işçilerin ücretlerinin bir kısmının devlet tarafın-dan karşılanması şeklindeki uygulamada ücretlerin üzerinden yapı-lan aktif piyasa politikası sübvansiyonudur. Özürlüler ve eski hü-kümlü gibi iş bulmada zorluklarla karşılaşan gruplar için hükümetler strateji geliştirmektedir. Bu manada kamu veya özel sektörde, kanun-larla belirlenmiş oranlarda özürlü ve eski hükümlü çalıştırılması zo-runluluğu da aktif istihdam politikaları içerisinde bulunmaktadır.

Türkiye’de İstihdam ve İşsizlik Politikaları 51

Küçük işletmelere ve kendi işini kuracak işletmelere yönelik eğitim, teşvik ve danışma hizmetlerinin uygulanması da günümüzde olduk-ça yaygın olarak kullanılan bir AİPP’dır. Küçük işletme yöneticilerini eğitmek, küçük işletmeler üzerinde vergi yükünü hafifletmek, kamu düzenlemeleri ve bürokratik işlemleri basitleştirmek şeklinde bu grup işlemler özetlenebilir(Biçerli, 2004; 99).

İstihdama dahil edilemeyen kişilerin kamuya ait yerlerde veya kamu yararına olduğu düşünülen alanlarda geçici olarak (en fazla 6 ay süre) kamu yararına çalışma programları çerçevesinde, istihdam edilmesi, kamunun yeni istihdam alanları oluşturmasına yönelik iz-lediği bir AİPP yöntemidir(Biçerli, 2004; 121).

Bu program çerçevesinde açılan işlerin yeni iş sahaları olmasına ve bunların özel sektör işlerini ortadan kaldırmamasına özen göste-rilmesi gerekmektedir(Varçın, 2004; 45).

OECD üyesi geçiş ekonomilerinde pasif işgücü piyasası politika-larından ziyade AİPP, işsizlikle mücadelede kullanılan temel bir araç olarak kabul görmektedir. Amerika’da, İngiltere’de, işsizleri tekrar işgücü piyasasına kazandırmak için uygulanan baskın politika, AİPP olmuştur. Avrupa İstihdam Stratejilerinin temelindeki hareket nokta-sı ise AB üyesi ülkeler arasında yüksek vasıflı ve bilgi ekonomisinin yaratılmasını amaçlayan işgücü piyasası politikalarını aktifleştirmek olmaktadır. Bu manada AİPP’ nın değerlendirilmesi önemli bir ko-numa sahip bulunmaktadır(Reenen, 2001; 17-25).

2.3.3.1. İşsizliği Önlemeye Yönelik Tedbirler

Gelişmiş ekonomilerde 1990’lı yılların ortalarına doğru işsizlikle mücadelede alınan aktif işgücü piyasası önlemlerinin yetersiz kaldığı görülerek, yeni önlemler alınmasının kaçınılmaz olduğu sonucuna varılmıştır. Bu önlemler şöylece sıralanabilir;

1. Devletin işsizlik sorununun çözümünde aktif rol oynayarak işgücünün niteliklerini yükseltici, çeşitli düzeylerdeki eğitim hizmetlerini organize etmesi,

2. İstihdam danışmanlığı ve özel istihdam bürolarının aktifleşti-rilmesi,

Türkiye’de İstihdam ve İşsizlik Politikaları 52

3. Gençlere iş deneyimi kazandıracak programların işletme içi ve dışında uygulamaya konulması,

4. İstihdamı teşvik amacıyla küçük ve orta boy işletmelere (KOBİ) vergi indirimi, ucuz kredi sağlanması şeklinde mali yardım yapılması,

5. “Genç işsiz”, “özürlü işsiz” veya “uzun süreli işsiz” lerin işe alınması durumunda sosyal güvenlik harcamalarından bir kısmının belirli bir süreliğine devlet sübvansiyonuyla destek-lenmesi şeklinde özetlenebilir.

2.3.3.1.1. Mesleki Eğitim Programları

Gelişmiş ülkeler aktif emek piyasası politikaları adına ilk tedbir olarak mevcut emeğin “istihdam edilebilirliği” ni arttıran ve beşeri sermaye yatırımı olan eğitim programları düzenlenmesi üzerinde yoğunlaşmışlardır(Ataman, 2000; 3).

1980 sonrası dönemde üretimde teknoloji kullanımının giderek artması bunu kullanamayan işsizler için negatif bir durumun ortaya çıkmasına sebep olmuş ve işgücüne olan talebin daralması durumu yaşanmıştır. Boşta kalan kalifiye olmayan işgücünü tekrar istihdama geri kazandırabilmek ve işgücü piyasasına yeni katılacak işgücünün niteliğini arttırmak amacıyla mesleki eğitime bütçeden daha fazla pay ayrılması gerekliliği ortaya çıkmıştır. Bu doğrultuda oluşturulan for-masyon programları mesleki yönlendirme ve istihdam araştırma stra-tejileri geliştirilerek, emek piyasasına girmede zorluk yaşayan özürlü, kadın, genç ve göçmen gibi özel kitleler “dezavantajlı kitleler” olarak görülüp bunlara ilişkin tedbirler öncelikli bir hal almıştır.

Mesleki eğitim programlarının lokomotifi olan formasyon prog-ramları ve mesleki eğitim, işgücünün verimliliğini (prodüktivite) de arttırmaktadır. İşgücünün niteliğini arttırmaya yönelik kurum içi ve kurum dışı şeklinde kamu kurumları tarafından verilen eğitim prog-ramlarının en belirgin özelliği, üretim aşamasında “yaparak öğren-me” ağırlıklı olması sebebiyle beceri kazanma sürecinin kısaltılması şeklinde ifade edilebilir.

Türkiye’de İstihdam ve İşsizlik Politikaları 53

2.3.3.1.2. Girişimcilere Sağlanan Yardımlar

1980 sonrası ekonomik piyasa ortamında İngiltere ve Almanya başta olmak üzere birçok gelişmiş ekonomide işsizlik rakamlarının kronik hale gelmesi ekonomide bazı yapısal değişimleri de berabe-rinde getirmiştir. Bunların en önemlilerinin başında geleni, büyük işletmelerin bazı işlerini küçük ve orta büyüklükteki işletme (KOBİ) olarak tabir edilen girişimcilere yaptırmak istemeleri yan sanayi veya taşeron şeklinde bazı ekonomik ögelerin de ekonomideki önemleri-nin giderek artmasına imkan tanımıştır.

Ekonomideki bu yapısal nitelikteki değişim sonucunda, uzun süreli işsiz kalanlar gerek kendi imkanları gerekse kamu yardımla-rıyla bir sermaye temin edebildiklerinde kendi işlerini kurmaya yö-nelmişlerdir.

1990 sonrası dönemde Avrupa İstihdam Stratejisi (AİS) çerçeve-sinde AB ülkelerinde kendi işini kuracaklara önemli kolaylık ve teş-vikler sağlanması da şahısları kendi işlerini kurmaya yönelten sebep-ler arasındadır.

Kendi işini kuracaklara yapılacak yardımlarla kendi işini kuran bir girişimcinin işletmesini büyütüp yanında bağımlı çalışana da yer verebildiğinde, dolaylı yoldan da olsa ücretli istihdamında artış sağ-lanmış olabilecektir.

2.3.3.1.3. İstihdam Danışmanlığı Hizmetleri

İstihdam danışmanlığı hizmetleri, işgücü arzı ile işgücü tale-binin karşılaşmasını sağlamak şeklinde ifade edilebilir. Kamu ve özel istihdam büroları tarafından verilen bu tür hizmetlerin gerçekleşe-bilmesi için, emek piyasasına işgücü arz edenlerin nitelik ve özellik-lerini bu piyasadan işgücü talep edenlerin büroya bildirmiş olduğu açık işler ve istenenlerin özellikleri ile eşleştirmeye çalıştırılması ge-rekmektedir. Aynı zamanda beceri noksanlığı olanların da çeşitli kurs ve eğitimlerle seviyesinin yükseltilerek istenen seviyeye ulaştı-rılmasına da çalışılmaktadır.

Türkiye’de İstihdam ve İşsizlik Politikaları 54

1980 sonrası dönemde ekonomide yaşanan gelişmelerle işsizlik rakamlarının kronik hale gelmesi, ILO’nun çalışmalarına da yansı-mıştır. Bu bağlamda istihdam danışmanlığı hizmeti sunmak için ku-rulması öngörülen istihdam bürolarının çalışma esaslarını düzenle-yen bir dizi sözleşme yayınlanmıştır. 1933 yılında 34 sayılı “Ücretli İstihdam Büroları Hakkında Kanun” la başlayan ilk düzenlemeler, 1948 tarih 88 sayılı “İstihdam Kurumu Kurulması Hakkında Sözleş-me” ve 1949 yılı 96 sayılı “Özel İstihdam Büroları Hakkında Sözleş-me” ile devam edilmiş ve nihayetinde 1997 tarih 181 sayılı “Özel İs-tihdam Büroları Hakkındaki Sözleşme” ile bu düzenlemeler de revize edilerek günün piyasa koşulları ve gerçeklerine uyarlanmıştır.

Kamu ve özel istihdam büroları tarafından şu hizmetler sağlana-bilmektedir(Sayın,2002;165);

1. İnsan Kaynakları Yönetimi danışmanlığı yapmak,

2. İşsizlerin nitelik düzeyini yükseltmek için mesleki eğitim kursları düzenlemek,

3. Eşleştirme, işe yerleştirme ve iş geliştirme hizmetleri sunmak,

4. İşsizlere ulaşmak,

2.3.3.1.4. Kamunun Yeni İstihdam Alanları Oluşturması

Kar amacı taşımayan sadece istihdam hacmini arttırmaya yönelik ve hizmet ağırlıklı alanlarda işsizliğin sosyo-ekonomik olumsuzluk-larını ortadan kaldırarak, işsizlerin satın alma güçlerinin iyileştirilme-siyle üretim ve istihdam artışı sağlanmaya amaçlanmaktadır.

Özellikle uzun süreli işsiz kalmış işsizler, kadın ve genç işsizler, özürlüler gibi dezavantajlı grup arasından seçilerek kısa süreli de olsa kamu kurumlarında istihdam edilmeye çalışılanlar, okullarda öğren-cilerin giriş ve çıkış saatlerinde trafiği gözetleme ve kamu binalarının temizliği gibi nitelik istemeyen ve kar amacı gütmeyen işlere yerleşti-rilir.

Toplum Yararına Çalışma Programları ile doğal afetler, ekono-mik krizler, özelleştirme gibi nedenlerle işten mahrum kalanlar şek-linde tespit edilen belirli bir hedef kitleyi teşkil eden grubun en fazla

Türkiye’de İstihdam ve İşsizlik Politikaları 55

altı aylık bir süreyi kapsayacak şekilde geçici olarak istihdam edilerek işsizliğin ortaya koyduğu sorunları azaltılmaya çalışılır. Programa konu olan işler, İŞKUR tarafından yönlendirilen ve hedef kitleye yar-dımcı olacak işler şeklinde hazırlanır(Tunalı, 2004; 98).

2.3.3.1.5. İstihdam Arttırıcı Sübvansiyonlar

İstihdam aracı sübvansiyonlar bütün ekonomi türlerinde çoğun-lukla işgücüne talebi arttıran bir yöntem olarak kullanılmaktadır. Ça-lıştırdıkları işçiler için işverenlere sağlanan vergisel indirimler, sosyal sigorta prim sübvansiyonları, doğrudan ücret sübvansiyonları, işyer-lerinde kullanılan enerji masraflarının tamamı veya bir bölümünün devlet tarafından karşılanması şeklinde uygulanan bu desteklerin temel hedefi işgücünün maliyetini minimize ederek istihdamın geniş-lemesini sağlamaktır. Üretim maliyetleri azaldığında, ürünün fiyatı da ucuzlayacak mal ve hizmetin talebi artacak; sonuç olarak hasıla ve istihdamda artış kaydedilecektir. Bunun yanı sıra, faktör maliyetleri-nin minimize edilerek fiyatlar genel seviyesinin aşağı yönlü hareket-lendirilmesi ülkenin dış satımını da artıracak bu da döviz geliri sağla-yıp kamunun kazancını arttıracaktır. İstihdam arttırıcı sübvansiyonlar bu misyonu nedeniyle ihracat sübvansiyonu olarak da ekonomideki fonksiyonunu tamamlamaktadır (Layard ve Nickell; 2004; 74).

Vergi ve sosyal sigorta primi sübvansiyonu şeklindeki istihdamı arttırmaya yönelik kamu destekleri ile kayıt dışı istihdamın önüne geçilmesi de mümkün olabilecektir. Kayıt altına alınan işçi için öde-necek primlerin yanı sıra işçinin ödeyeceği gelir vergisi ile işçiye sağ-lanan sübvansiyonel yardımlar tekrar devlet hazinesine dönebilecek-tir. İstihdamı arttırmaya yönelik olarak alınan aktif emek piyasası politikalarından birisi olan “istihdam arttırıcı sübvansiyonlar”a işler-lik kazandırılmasıyla istihdam, üretim, ihracat, döviz kazandırıcı faaliyetler, prim ve vergilerde artış, kayıtdışının azaltılması gibi eko-nomik ögelerde sağlanan tüm bu olumlu gelişmelerin yanı sıra işsiz-liğin kaynağında olduğu toplumsal cinnet gibi sorunlar en aza indir-genebilecektir (Biçerli, 2004; 78).

Mevzuat açısından da yapılan düzenlemelerle istihdam arttırıcı sübvansiyonlar konusunda gerekli tedbirler alınmaktadır. 25 Şubat

Türkiye’de İstihdam ve İşsizlik Politikaları 56

2011 tarih ve 27857 (mükerrer) Sayılı Resmî Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren 6111 Sayılı Yasayla 2015 yılı sonuna kadar ilk defa işe alınacak her sigortalı için özel sektör işverenine sigorta primi desteği getirilmektedir. Buna göre, 31 Aralık 2015 tarihine kadar işe alınan sigortalının sigorta primlerinin işverene ait tutarı, işe alındık-tan sonra belirli sürelerle İşsizlik Sigortası Fonu’ndan karşılanacaktır. Sigortalı bu destekten bir kez yararlanabilecektir. Bu uygulamadan yararlanacak işverenin Sosyal Güvenlik Kurumu’na (SGK) prim, para ve gecikme cezası borcu bulunmaması gerekmektedir. Sigorta prim desteği süresi, Bakanlar Kurulu’nca 5 yıla kadar uzatılabile-cektir. (http://www.hurriyet.com.tr/ekonomi/17012979.asp Erişim, 20/11/2011

2.3.3.2. İşsizliği Sınırlamaya Yönelik Tedbirler

Haftalık çalışma sürelerinin kısaltılması, esnek çalışma biçimleri-nin yaygınlaştırılması, işgücünün hareketliliğinin arttırılması, yeni-den eğitim ve erken emeklilik gibi istihdamı dolaylı olarak etkileyen uygulamalarla mevcut iş ve işyerlerindeki istihdamın korunmasına çalışılmakta böylece istihdamın mevcut iş ve işyerleriyle kısmen arttı-rılıp işsizliğin sınırlanması öngörülmektedir.

2.3.3.2.1. Haftalık Çalışma Sürelerinin Kısaltılması

1973 yılında yaşanan “Birinci Petrol Krizi” sonrası Avrupa’daki gelişmiş bazı ekonomilerde haftalık çalışma süreleri 45 saatten 40 saate indirilmiş, 1980 sonrası işsizliğin kronikleşmesi ile haftalık ça-lışma süreleri 40 saatin altına çekilmeye çalışılmıştır. Günümüzde AB üyesi ülkelerin çoğunda haftalık çalışma süreleri toplu iş sözleşmele-riyle 35 saate kadar indirilmiştir. Bu bağlamda yıllık mesai süreleri de kısaltılmıştır. Çalışma sürelerinin kısaltılması ile çalışanın kendisine ve sevdiklerine daha fazla zaman ayırabilmesi şeklinde insani bir düşünce olmasının yanı sıra diğer yandan da artan işsizlik rakamla-rının kontrol edilebilmesi için alınan bir önlem olarak değerlendirile-bilmesi mümkündür.

Türkiye’de İstihdam ve İşsizlik Politikaları 57

2.3.3.2.2. Esnek Çalışmanın Yaygınlaştırılması

1980 sonrasında işsizlik rakamlarının kronik bir görüntü sergile-mesiyle AB ülkeleri emek piyasasında esnekliğe gidilmesinin gereklili-ği yönünde karar almıştır. Böylece kısmi süreli çalışma, iş paylaşımı, tele çalışma, çağrı üzerine çalışma şeklinde esnek çalışma türlerini yasal hale getirmişlerdir. Ekonomik kriz dönemlerinde işin tamamen durdu-rulması yerine işgücü sayısında indirime gidilmeden kısa süreli çalış-malarla iş sürdürülerek mevcut istihdamın korunabilmesine çalışıl-maktadır. A.B. ülkelerine nazaran A.B.D.’de işsizlik rakamlarının daha düşük olmasını emek piyasasının esnek çalışma koşullarından ileri geldiğini bazı sosyal siyasetçiler ileri sürmüşlerdir(Yavuz, 1995; 88).

Esnek çalışmanın yaygınlaştırılmasına dair 25 Şubat 2011 tarih ve 27857 (mükerrer) sayılı Resmî Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren 6111 sayılı Yasa’da da gerekli düzenlemeler yapılmıştır. Buna göre, haftalık çalışma süresi 30 saatin altında olan, esnek çalışma türlerini kapsayan kısmi süreli iş sözleşmesiyle çalışan sigortalılar, kısmi süreli çalıştıkları aylara ait eksik sürelerini borçlanma imkanına kavuşmuş-lardır. Borçlanılan bu süreler, hizmet akdine istinaden gerçekleşen ça-lışma sürelerinde olduğu gibi, sigortalılık türü olarak sayılabilecektir. Kısmi süreli iş sözleşmesiyle çalışanlar ile ev hizmetlerinde ay içerisin-de 30 günden az çalışan sigortalıların, eksik günlerine ait Genel Sağlık Sigortası primlerini 30 güne tamamlama yükümlülüğü 1 Ocak 2012’de başlamaktadır. Kısmi süreli çalışanların işsizlik ödeneğinden yararla-nabilmelerine engel teşkil eden düzenleme, İşsizlik Sigortası Kanu-nu’ndan çıkarılmaktadır. Buna göre, “hizmet akitlerinin sona ermesin-den önceki son 3 yıl içinde en az 600 gün sigortalı olarak çalışıp işsizlik sigortası primi ödemiş ve işten ayrılmadan önceki son 120 gün içinde prim ödeyerek sürekli çalışmış olma” koşulu kaldırılmaktadır. (http://www.hurriyet.com.tr/ekonomi/17012979.asp) Erişim, 20/11/2011

2.3.3.2.3. İşgücü Hareketliliğinin Arttırılması

Firmalar ve bölgelerde çeşitli dönemlerde ortaya çıkan istihdam olanaklarına dair işgücünü bilgilendirme ve danışmanlık hizmeti

Türkiye’de İstihdam ve İşsizlik Politikaları 58

verilmesi, uzak bölgelerde oluşan işgücü talebini karşılamak amacıy-la işgücüne ulaşım yardımı sağlanması şeklinde özetlenebilecek ve işgücünün dinamizmini arttırmaya yönelik tedbirler bu paket içeri-sinde değerlendirilebilir. İşgücü hareketliliği bölgeler arasında yeterli düzeyde değilse firma ve bölgelerde açık işler olsa dahi, bilgilendir-mede karşılaşılan noksanlıklar nedeniyle işgücü arzındaki fazlalığı giderebilecek politikalar alınamayabilir.

2.3.3.2.4. Erken Emeklilik Uygulamaları

İşsizlik oranlarının arttığı dönemlerde birçok ülke emeklilik ya-şını 65’den 60’a hatta 58’e indirerek yeni bir iş yaratılmadan eldeki mevcut iş imkanlarıyla erken emekli edilenlerin yerine işsizlerin yer-leştirilmesi suretiyle büyük ölçüde işsizlik rakamlarını olumlu yönde etkilemeye çalışmıştır (Koray,1992; 95-96).

2.3.4. Türkiye’de Aktif İşgücü Piyasası Politika Araçlarını Kullanarak İstihdama Katkıda Bulunan Kurum ve Kuruluşlar

İstihdama katkıda bulunmak gayesiyle Aktif İstihdam Piyasası Politika Araçlarını kullanarak işgücü eğitim programları, girişimcili-ğin geliştirilmesine yönelik eğitim ve kurslar, dezavantajlı kesim olan yoksul kadınlar, gençlere ve özürlülere yönelik beceri kursları şeklin-de işgücünün istihdam edilebilirliğini veya istihdamda kalınabilirli-ğini artırıcı faaliyetleri düzenleyen kurum ve kuruluşlar İŞKUR başta olmak üzere, Milli Eğitim Bakanlığı Çıraklık, Mesleki ve Teknik Eği-timi Geliştirme ve Yaygınlaştırma Dairesi Başkanlığı, üniversiteler, halk eğitim merkezleri, belediyeler, KOSGEB, Başbakanlık Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Genel Müdürlüğü, Kültür ve Turizm Bakanlığı, özel istihdam büroları ve diğer çeşitli kurum ve kuruluşlar sayılabilir. Ancak bu kurumlardan mevcut yetersizlikleri olmasına rağmen işgücü eğitim programları ile en deneyimli kuruluşun İŞKUR olduğunun belirtilmesi gerekmektedir (Bulut, 2010; 60-61).

İŞKUR ile diğer kurumlar arasında işbirliği ve koordinasyona da-ir noksanlığın giderilerek ortak bir politika yaklaşımı belirlenmesi ve

Türkiye’de İstihdam ve İşsizlik Politikaları 59

sinerji oluşturulabilmesi adına İl İstihdam ve Mesleki Eğitim Kurulla-rı’ nın çalışma prensipleri yeniden yapılandırılmıştır. 21/10/2008 tarih ve 27031 sayılı Resmi Gazete’de ilan edilen ve 15/01/2011 tarih ve 27816 sayılı Resmi Gazete’de Ek ve Değişiklik yapılan İl İstihdam ve Mesleki Eğitim Kurulları Çalışma Usul ve Esasları Hakkındaki Yö-netmeliğe göre, il düzeyinde; istihdam ve mesleki eğitim programla-rının oluşturulmasını, istihdamı koruyucu, geliştirici ve işsizliği önle-yici tedbirler ile uygulanacak aktif işgücü programlarının belirlenme-si, istihdam etkinliklerinin ve mesleki eğitim uygulamalarının izlen-mesi ve değerlendirilmesine yönelik çalışmaları kapsayan İl İstihdam Kurulları oluşturulmuştur (http://mevzuat.meb.gov.tr/html/27031_ 0.html) Erişim, 21/11/2011.

2.3.4.1. Türkiye İş Kurumu Tarafından Düzenlenen Kurslar ve İŞKUR’un Yeniden Yapılandırılması

Türkiye İş Kurumu kurulduğu günden (1936 yılında İş ve İşçi Bulma Kurumu olarak teşekkül etmiş olup; 2000 yılında 617 sayılı Kanun Hükmünde Kararname(KHK) ile İş ve İşçi Bulma Kurumu (İİBK) kaldırılarak Türkiye İş Kurumu(İŞKUR) kurulmuştur. Ancak ilgili KHK Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilince, İŞKUR Teş-kilat Yasası ancak 2003 yılında 4904 sayılı Kanun’la yürürlüğe gire-bilmiştir) beri işgücü eğitim hizmetleri vermekte ise de, özellikle bu hizmetlerin yapısal işsizliğin yoğunlaşıp uzun dönemli işsizliğin artmaya başladığı 1990’lı yıllardan itibaren faaliyetlerinin odak nok-tasına oturduğu ve işgücünün niteliğinin yükseltilerek istihdamına katkıda bulunmak ve işsizliğin önlenmesine yardımcı olmak amacıy-la, Kuruma kayıtlı işsizlere yönelik olarak ihtiyaç duyulan alanlarda işgücü eğitim kursları düzenlenmekte olduğu görülmektedir. İŞKUR’un 2000’li yıllarla birlikte işgücü eğitim hizmetlerinde daha fazla faaliyette bulunduğu ve sunulan hizmetler ile hedef kitlesinin giderek arttığı gözlemlenmektedir. Bu bağlamda işverenler tarafın-dan da İŞKUR hizmetlerine olan talep ve işe yerleştirme oranlarında da artışlar kaydedilmektedir. Bununla birlikte, kurumun işgücü piya-sasının dinamizminin etkisiyle ortaya çıkan yeni şartlara uyum gös-termede ve yön vermede zorluklar yaşadığı bir gerçektir. Ancak yine

Türkiye’de İstihdam ve İşsizlik Politikaları 60

de kamu ve özel kurum ve kuruluşlarına göre işgücü eğitim hizmet-lerinin daha yoğun olması ve sunduğu hizmetlerin öneminin giderek artması nedeniyle İŞKUR projelerinin ağırlıklı önemi daha büyüktür (Bulut, 2010; 64)

İŞKUR 2007 yılından beri işgücü piyasası ihtiyaç analizine yöne-lik olarak İşgücü Piyasası Araştırması yapmaya başlamıştır. İşgücü Piyasası Araştırması, işverenlerin günümüzde ve önümüzdeki dö-nemlerde hangi sektörlerde, hangi mesleklerde ve ne kadar elemana ihtiyaç duyduğunun ve hangi mesleklerde eleman temininde güçlük çektiklerinin tespit edilmesine yardımcı olmakla birlikte, aktif işgücü programlarının piyasanın ihtiyaçlarına göre tasarlanmasına ve uygu-lanmasına katkıda bulunmaktadır(Bulut, 2010; 132).

İŞKUR’un noksanlıklarının giderilerek kurumsallaşmasının sağ-lanması böylece işgücü piyasasına daha fazla katkıda bulunabilmesi adına yeniden yapılandırılmasına devam edilmektedir. İŞKUR, işsiz-likle mücadele adına işsizlik sigortası, kısa çalışma ödeneği, ücret garanti fonu gibi pasif politikaları etkin bir şekilde kullanırken, diğer yandan aktif istihdam politikalarını da ağırlıklı olarak kullanma yö-nünde kurumsallaşmasını devam ettirmektedir. 2013 yılından itiba-ren İŞKUR tarafından her yıl 400 bin işsizin aktif işgücü programla-rından yararlandırılması hedeflenmektedir. Kurum bu amacı gerçek-leştirmek için 2011 yılında 2 bin, 2012 yılında da 2 bin olmak üzere toplam 4 bin sözleşmeli “İş ve Meslek Danışmanı” istihdam etmeyi planlamaktadır. Aktif işgücü programlarının başında işsizlere ve meslek değiştirme aşamasında olanlara iş ve meslek danışmanlığı hizmeti verilmesi gelmektedir. İŞKUR’un kurumsal altyapısının bu alanda güçlendirilmesi ile sayısal anlamda hedefleri yakalamakta önemli bir avantaj sağlaması düşünülmektedir. İşgücünün hala bü-yük bir kısmının nitelik bakımından yetersiz olduğu Türkiye’de, iş-sizlikle mücadele etmek için aktif işgücü programlarının uygulanma-sı en doğru yöntem olarak görülmektedir. Gelişmiş ülkelerde danış-manlık faaliyetleri istihdam hizmetlerinin en önemli bölümünü oluş-turmaktadır. Sözgelimi, refah seviyesinin çok yüksek, işsizliğin ise çok düşük olduğu ülkelerden birisi olan İsveç Kamu İstihdam Kuru-munda (Arbetsförmedlingen) 2010 yılında görev yapan yaklaşık 10 bin 500 personelin 8 bin’den fazlası danışmanlık hizmeti sunmakta-

Türkiye’de İstihdam ve İşsizlik Politikaları 61

dır. İŞKUR’da görev yapan personel sayısı ise toplam 3 bin 297 olup, bu personelin sadece 393’ü iş ve meslek danışmanlığı eğitimi almıştır. Danışmanlık faaliyetleri bu kişiler tarafından yerine getirilmeye çalı-şılmaktadır. Bu nedenle 61 inci Hükümet Programında ifade edildiği üzere her işsizin bir “iş ve meslek danışmanı” olması ve işsizlere bi-rebir hizmet verilmesi planlanmaktadır. Meslek sahibi olup olmadı-ğına bakılmaksızın tüm iş arayanlara “mesleğe yönlendirme” ve “iş bulma” hizmeti verilecektir. Danışmanlar bireylerin mesleki ve kişisel özelliklerini göz önüne alarak iş ortamına daha iyi uyum sağlamaları için yardımcı olacaklar, böylece “doğru kursiyerin doğru kursa ve doğru işsizin doğru işe” yönlendirmesiyle işsizlik oranı ve süresinin azaltılmasında ve kaynakların etkin kullanılmasında önemli adımlar atılacaktır(Çelik, 2011; 11,12) (http://statik.iskur.gov.tr/tr/IOBE/iobe/ 3i.pdf Erişim,19/11/2011

23 Haziran 2010 tarihi itibariyle İŞKUR, Milli Eğitim Bakanlığı Er-kek Teknik Öğretim Genel Müdürlüğü (MEB-ETÖGM), Türkiye Oda-lar ve Borsalar Birliği (TOBB) ve TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversi-tesi (TOBB-ETÜ) arasında imzalanan “Uzmanlaşmış Meslek Edindir-me Merkezleri UMEM Beceri’10) Projesi uygulama protokolü kapsa-mında 3 bin 269 kur düzenlenmiştir. Proje kapsamında 81 il genelinde düzenlenen mesleki eğitim kurslarını tamamlayanlar TOBB üyesi iş-yerlerinde iş başı eğitim programlarına katılmaktadırlar. Kurslar so-nunda 1936 kursiyer işgücü piyasasına kazandırılmıştır(3İ Dergisi, 2011; 86) http://statik.iskur.gov.tr/tr/IOBE/iobe/3i.pdf Erişim 19/11/2011

“Sosyal Yardım Sisteminin İstihdam İle Bağlantısının Kurulması ve Etkinleştirilmesi Eylem Planı” doğrultusunda SGK Başkanlığı, Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Genel Müdürlüğü ve Vakıflar Genel Müdürlüğü ile İŞKUR arasında imzalanan protokol gereği, iller bazında 1108 İŞKUR Hizmet Noktası oluşturulmuştur. Eylem Planı kapsamında sosyal yardım kurumları, yardım başvuru-su yapan veya yardım alan kişiler ile SHÇEK’in sığınma evlerinde kalan kadınların İŞKUR’a kayıtlarının ardından iş ve meslek danış-manlarının nezaretinde beceri düzeylerinin tespiti ile ihtiyaç duyulan eğitim programlarına yönlendirilmesi veya açık işlere yönlendirilerek işe yerleştirilmeleri mümkün olabilmiştir (3İ Dergisi, 2011; 88) http://statik.iskur.gov.tr/tr/IOBE/iobe/3i.pdf Erişim, 19/11/2011

Türkiye’de İstihdam ve İşsizlik Politikaları 62

2.3.4.2. Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeleri Geliştirme ve Destek-leme İdaresi Başkanlığı (KOSGEB)

KOSGEB tarafından verilen Aktif İşgücü Piyasası Politikaları içe-risinde değerlendirilebilecek istihdama katkı ve işgücünün niteliğini yükseltme yönündeki politikalardan olan Girişimcilik Destek Prog-ramı üç alt programdan oluşmaktadır. Bunlar şöyle sıralanabilir (www.kosgeb.gov.tr/Pages/UI/Destekler.aspx?ref=8);

1. Uygulamalı Girişimcilik Eğitimi

2. Yeni Girişimci Desteği

3. İş Geliştirme Merkezi (İŞGEM) Desteği

Bu programların içeriği incelendiğinde;

1.  Uygulamalı Girişimcilik Eğitimi kapsamında,

a) Minimum 60 saatlik eğitim ve atölye çalışmasından oluşan eğitim programı; (girişimcilik özelliklerinin sınanması, iş fikri egzer-sizleri yapılması ve iş planı hazırlanması)

b) Uygulamalı Girişimcilik Eğitimleri KOSGEB veya diğer ku-rum ve kuruluşlar (üniversite, İŞKUR, meslek kuruluşu, belediye v.b. tarafından düzenlenebilir,

c) Eğitimler, genel ve özel hedef grupları (gençler, kadınlar, de-zavantajlı gruplar) için düzenlenir,

Eğitimlere katılanlardan herhangi bir ücret talep edilmemektedir.

2010 yılında 309 adet Uygulamalı Girişimcilik Eğitim Programla-rında 11 bin 184 kişi eğitim almıştır (http://www.kosgeb.gov.tr/pages/ ui/Haberler.aspx?ref=199 Erişim, 20/11/2011)

Yeni kurulan işletmelerin mevcut banka ve diğer finansman ku-ruluşlarından destek alabilmesinde zorluklar yaşandığından eğitim programlarından mezun olup işini kuran girişimcilere, KOSGEB Yeni Girişimci Desteği ile finansal destek sağlamaktadır. Bu destek bir nevi başlangıç sermayesi niteliğindedir. Daha önce de uygula-nan ancak limitleri çok düşük olan yeni girişimci desteği ile hibe des-teğini 4 bin TL’den 27 bin TL’ye, geri ödemeli destek limitini de 40

Türkiye’de İstihdam ve İşsizlik Politikaları 63

bin TL’den 70 bin TL’ye yükseltmiştir. (http://www.kosgeb.gov.tr/ pages/ui/Haberler.aspx?ref=199) Erişim, 20/11/2011.

2. Yeni Girişimci Desteği programında, uygulamalı girişimcilik eğitimini tamamlayarak işini kuran girişimciler ve İŞGEM girişimci-leri faydalanabilmektedir.

Tablo.5: Yeni Girişimci Desteği Destek Unsurları

DESTEK UNSURU ÜST LİMİT(TL)

DESTEK ORANI (%)(1. ve 2 . Bölge)

DESTEK ORANI (%) (3. ve 4. Bölge)

İşletme Kuruluş Desteği Geri ödemesiz 5.000

Kuruluş Dönemi Makine, Teçhizat ve Ofis Donanım Desteği

Geri ödemesiz 10.000

İşletme Giderleri Desteği Geri ödemesiz 12.000

Sabit Yatırım Desteği Geri Ödemeli 70.000

60 (Kadın veya özürlü

girişimci:70)

70 (Kadın veya özürlü

girişimci:80)

Kaynak: Kosgeb

Not: 1, 2, 3 ve 4 üncü bölgelere dair bilgi için 16.07.2009 tarih ve 27290 sy R.G.’ de Yayınlanan Yatı-rımlarda Devlet Yardımları hakkında Bakanlar Kurulu Kararına bakınız.

3.  İş Geliştirme Merkezi Desteği (İŞGEM) 

İş Geliştirme Merkezleri, bünyesinde barındırdığı işletmelere, iş-letme geliştirme danışmanlığı, uygun koşullarda iş yeri mekânı, ortak ofis ekipmanı, ofis hizmetleri gibi hizmetler sunarak işletmelerin en kırılgan olduğu kuruluş yıllarını sağlıklı bir şekilde aşmalarını ve büyümelerini sağlamak amacıyla kurulan ve işletilen merkezlerdir.

İşletme Geliştirme Merkezlerinin kuruluş başvurusu, belediyeler, üniversiteler, özel idareler, kalkınma birlikleri, meslek kuruluşları ve kar amacı gözetmeyen kooperatifler tarafından bireysel olarak veya birlikte yapılabilmektedir.

Türkiye’de İstihdam ve İşsizlik Politikaları 64

Tablo.6: İş Geliştirme Merkezi Desteği Destek Unsurları

DESTEK UNSURU ÜST LİMİT(TL)

DESTEK ORANI (%) (1. ve 2 . Bölge)

DESTEK ORANI (%) (3. ve 4. Bölge)

İŞGEM Kuruluş Desteği (18 ay) Bina tadilatı Mobilya Donanım İŞGEM Yönetim

Geri ödemesiz

750.000600.000125.000

25.000

60 70

İŞGEM İşletme Desteği (36 ay) • Personel • Eğitim, • Danışmanlık • Küçük Tadilat

Geri ödemesiz

100.00030.00050.00020.000

60 70

Kaynak: Kosgeb

2.3.4.3. Milli Eğitim Bakanlığı

Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı Halk Eğitim Müdürlükleri ve Mesleki Eğitim Merkezleri tarafından işgücünün niteliğini ve istih-dam imkanını arttırmaya yönelik işgücü eğitim kursları düzenlen-mektedir. Kursiyerlerden herhangi bir ücretin talep edilmediği bu kursları tamamlayanların ne kadarının istihdam edildiği veya işini kurduğuna dair herhangi bir istatistiki bilgi bulunmamaktadır. Mes-leki Eğitim Merkezlerinde 100’den fazla meslek dalında yıllık olarak yaklaşık 200.000 kişiye hizmet veriliyorken Halk Eğitim Merkezlerin-de 1.000.000’un üzerinde kişiye mesleki eğitim hizmeti verilmektedir (Bulut, 2010; 65-66).

81 ilde hizmet veren sayıları yaklaşık 300’den fazla olan Millî Eği-tim Bakanlığı Hayat Boyu Öğrenme Genel Müdürlüğü’ne bağlı Mes-lekî Eğitim Merkezleri’nde 12 Eylül 2010 tarihli ve 27697 kayıtlı R.G.’de yayımlanarak yürürlüğe giren 22 inci Mesleki Eğitim Kurulu kararları doğrultusunda; çıraklık eğitimi uygulamasında olan 35 mes-lek alanı ve 133 meslek dalına ait liste ve programları, uygulamadan gelen görüşler doğrultusunda ve modüler yapıdaki örgün mesleki orta öğretim programlarına paralel olarak güncellenmesi yapılmıştır. Bu güncellemede bazı meslek alan ve dallarının adları ve yerleri ile

Türkiye’de İstihdam ve İşsizlik Politikaları 65

eğitim süreleri değişmiş, yeni meslek dalları kapsamına alınmış ve eski sıralı programı olan iki meslek dalı kapsamdan çıkarılmıştır. 3308 sa-yılı Mesleki Eğitim Kanunu çıraklık eğitim uygulamaları kapsamın-daki yeni hazırlanan 31 meslek alanı ve 153 meslek dalına ait “Çerçeve Öğretim Programları” ve “Ders Bilgi Formları” için erişim sağlanmış-tır (http://cygm.meb.gov.tr/mem/index_mem.html) Erişim, 21/11/2011

2010 yılında 969 adet olan Halk Eğitim Merkezleri’nde 246 bin 547 kurs düzenlenmiş ve 3 milyon 831 bin 241 kişi bu kurslara katılarak bilgi ve beceri sahibi olup, böylelikle niteliklerini arttırma fırsatı bul-muşlardır.  (http://cygm.meb.gov.tr/duyurular/FarkliKonudaDuyurular /hemfest.pdf) Erişim, 21/11/2011 

2.3.4.4. T.C. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı Sosyal Yardım-lar Genel Müdürlüğü

3294 Sayılı Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Kanunu kapsamında faaliyetlerini yürüten T.C. Aile ve Sosyal Politikalar Ba-kanlığı’na bağlı Sosyal Yardımlar Genel Müdürlüğü, çalışma gücü ve kabiliyeti olan bireylerin üretime ve istihdama katılmalarını teşvik ederek, kendi işlerini kurmalarını sağlayacak projelere destek ver-mektedir. Kurum bünyesinde istihdama yönelik gerçekleştirilen ve devam eden projelere dair bilgi aşağıda sunulmuştur;

2.3.4.4.1. Kırsal Alanda Sosyal Destek Projesi (KASDEP)

Kırsal Alanda Sosyal Destek Projesi ile, kırsal alanda ekonomik ve sosyal yoksunluk içinde bulunan kişi ve ailelere en uygun organi-zasyonla, gelir seviyesini yükseltme, istihdamı artırma, üretilen ta-rımsal çıktıları mahallinde değerlendirme ve pazarlama alanlarında gerekli maddi ve teknik desteği zamanında ulaştırarak, onların üre-time katılmaları ve üretimde sürekliliklerinin sağlanması amaçlan-maktadır. Tarım ve Köy İşleri Bakanlığı, Ziraat Bankası Genel Mü-dürlüğü ve Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Genel Müdürlü-ğü’nün bağlı olduğu Devlet Bakanlığı arasında 16.08.2003 tarihinde imzalanan Protokolle 2003 yılı Ekim ayında başlatılmıştır.

Türkiye’de İstihdam ve İşsizlik Politikaları 66

2.3.4.4.2. Proje Destekleri

2.3.4.4.2.1. Geçici İstihdam Proje Destekleri

Toplumun ortak yararı için uygulanacak çeşitli projelerde ihtiyaç duyulan işgücünün kısa süreli istihdamla karşılanması, yoksul işsiz-lerin çalıştırılması ve bu kişilerin geçici de olsa para kazanıp aile ge-çimine katkı sağlaması amaçlanmaktadır.

Tablo.7: 2003-2008 (Kasım) Dönemi Geçici İstihdam Proje Destekleri

Desteklenen Proje Sayısı Desteklenen Kişi Sayısı Aktarılan Kaynak (TL)

732 5005 6.447.930

Kaynak: www.sydgm.gov.tr/tr/ Erişim, 21/11/2011

Geçici istihdam projeleri kapsamında 2003-2008 (Kasım) döne-minde, 732 projede 5bin 5 kişi desteklenip, istihdam imkanına kavuş-turulmuştur. Proje için aktarılan kaynak tutarı; 6 milyon 447 bin 930TL’ dır.

2.3.4.4.2.2. İşbirliğine Yönelik Sosyal Hizmet Proje Destekleri

Sosyal hizmet projelerini sokakta çalışan/yaşayan çocuklara, en-gellilere, yaşlılara, korunmasız kadın ve erkeklere, işsiz gençler ve yoksullara sağlanan düşük maliyetli sosyal hizmetlerin yaygınlaştı-rılması için toplum merkezleri veya sosyal amaçlı merkezlerin ku-rulması veya mevcut merkezlerdeki programların çeşitlendirilmesini amaçlanmaktadır. Ayrıca hedef kitledeki dezavantajlı kesimlere yö-nelik çeşitli sosyal hizmet projelerine de destek verilebilmektedir. (Örn: Sosyal market, eğitime yönelik projeler vb.)

Türkiye’de İstihdam ve İşsizlik Politikaları 67

Tablo.8: 2003-2008 (Kasım) Dönemi İşbirliğine Yönelik Sosyal Hizmet Proje Destekleri

Desteklenen Proje Sayısı Desteklenen Kişi Sayısı Aktarılan Kaynak (TL)

2.814 756.564 61.801.095

Kaynak: www.sydgm.gov.tr/tr/ Erişim, 21/11/2011

2003-2008 (Kasım) döneminde İşbirliğine Yönelik Sosyal Hizmet Proje Destekleri kapsamında 2 bin 814 proje ile 756 bin 564 kişi des-teklenmiş, projeye 61milyar 801bin 95 TL kaynak aktarımı gerçekleş-tirilmiştir.

2.3.4.4.2.3. İstihdama Yönelik Beceri Kazandırma Eğitimi Proje Des-tekleri

İstihdam eğitimi projeleriyle, yoksul kadınlara, işsiz gençlere dü-zenlenecek kısa süreli kurslarla çeşitli teknik ve sosyal beceriler ka-zandırılması ve bu kişilerin daha nitelikli iş bulmalarının sağlanması amaçlanmaktadır. Eğitimlerde, benzer konularda çalışma yapan ka-mu ve sivil toplum kuruluşları (Vakıflar, dernekler, sanayi, ticaret ve esnaf odaları, kooperatifler, birlikler vb.) ile işbirliği yapılarak istih-dam güvencesi sağlanmaya çalışılmaktadır.

Elektronik eşya tamiri, forklift operatörlüğü, gemi kaynakçılığı, sekreterlik-ön muhasebe, tesisatçılık, yaşlı bakıcılığı vb. konulardaki projelere destek verilmektedir.

Tablo.9: 2003-2008 (Kasım) Dönemi İstihdam Eğitimi Proje Destekleri

Desteklenen Proje Sayısı Desteklenen Kişi Sayısı Aktarılan Kaynak (TL)

503 15.922 12.211.326

Kaynak: www.sydgm.gov.tr/tr/ Erişim, 21/11/2011

Türkiye’de İstihdam ve İşsizlik Politikaları 68

2.3.4.4.2.4. Gelir Getirici Proje Destekleri

Gelir getirici projelerin amacı, yoksul birey ya da hanelerin kendi geçimlerini sağlayacak işleri kurmaları, gelir elde etmeleri ve başlat-tıkları çalışmaları uzun süre devam ettirebilmeleridir. Uygulanacak projelerin teknik ve ekonomik olarak yerel koşulara uygunluğunun yanında üretilecek ürün veya hizmetin yöresel satış ve pazarlama olanaklarının bulunması da gerekmektedir. İş kurma projelerinde el emeğine, zanaata dayalı, sürdürülebilirliği emeğe dayalı olan projeler desteklenmekte olup; satış ve pazarlamaya yönelik, sermaye yoğun, kurulma maliyeti yüksek ve sürdürülebilirliği emeğe değil sermaye-ye dayanan projeler desteklenmemektedir.

Gelir getirici projeler için kırsal ve kentsel konularda kişi başına en fazla 15 bin TL, her iki alt grup için de en fazla toplam 150 bin TL destek sağlanmaktadır. Gelir getirici projelerde geri dönüşler ilk iki yıl ödemesiz, sonraki altı yıl altı eşit taksit şeklinde sekiz yıl faizsiz olarak uygulanmaktadır.

Tablo.10: 2003-2008 (Kasım) Dönemi Gelir Getirici Küçük Ölçekli Proje Destekleri

Desteklenen Proje Sayısı Desteklenen Kişi Sayısı Aktarılan Kaynak (TL)

11.625 107.002 216.910.823

Kaynak: www.sydgm.gov.tr/tr/ Erişim, 21/11/2011

2.3.4.4.3. Uygulaması Biten Projeler

2.3.4.4.3.1. Sertifikalı Tarım İşçileri Projesi (SETİP)

Sertifikalı Tarım İşçileri Projesi (SETİP), “istihdam amaçlı eğitim” projesidir. SETİP’ in amacı, kırsal alanda yoksul ve işsizler için istih-dam oluşturmaya yönelik tarımsal faaliyetler konusunda eğitim kurs-ları düzenleyerek yoksullukla mücadele etmek, tarım işçilerinin iş görme kabiliyetini yükseltmek ve hizmetlerde kalite ve istikrarı sağ-lamaktır. Proje, Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Genel Müdürlüğü (SYDGM), Tarım İşletmeleri Genel Müdürlüğü (TİGEM) ve Türkiye

Türkiye’de İstihdam ve İşsizlik Politikaları 69

İş Kurumu (İŞKUR) işbirliğinde gerçekleştirilmiştir. Proje ile 2006 yılı eğitimleri kapsamında çeşitli alanlarda (sulama, hayvancılık, traktör sürücülüğü ve bakımı, tohum hazırlama ve selektör bakımı) yaklaşık 1.100 kursiyer eğitim alarak sertifikalandırılmıştır.

Kursiyerlerin eğitim sonunda aldıkları sertifikalarda belirtilen eğitim alanlarında, TİGEM işletmelerinde, TİGEM tarafından hizmet satın alımı yoluyla müteahhitler aracılığı ile istihdam edilmelerine çalışılmıştır. Sertifikalı işçilere işe alınmada öncelik verilerek diğer işçilere göre yüzde 20 daha fazla ücret ödenmiştir. 2007 yılı itibariyle Sertifikalı Tarım İşçileri Projesi (SETİP) için 374 bin 915 TL 70 kuruş kaynak aktarılmıştır.

2.3.4.4.3.2. İş Destek Projesi

3294 sayılı Yasa’nın hedef kitlesinde yer alan yoksul bireyler için sürdürülebilir gelir oluşturulması amacına yönelik olarak, Diyarbakır Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı tarafından hazırlanan “İş Destek Projesi” kapsamında, 94 projede yer alan 172 kişi için market işletmeciliği, kuaförlük, terzilik, elektronik eşya satışı, lokantacılık, mobilya üretimi ve satışı, konfeksiyon, pimapen-pvc imalatı vb. ko-nularda gelir getirici projeler için destek sağlanmıştır.

2.3.4.4.3.3. Sosyal Riski Azaltma Projesi (SRAP)

Türkiye’de uygulanmakta olan yapısal reform programını des-teklemek amacıyla, Dünya Bankası’ndan sağlanan ek finansman kapsamında 500 Milyon ABD Doları, sosyal yardım sisteminin güç-lendirilmesi ve reform programının sosyal etkilerinin azaltılması için TC Hükümeti ve Dünya Bankası arasında 14 Eylül 2001 tarihin-de imzalanan ve 28 Kasım 2001 tarihli Resmi Gazete’de yayınlana-rak yürürlüğe giren Sosyal Riski Azaltma Projesi İkraz Anlaşma-sı’yla Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Genel Müdürlüğü’nün kullanımına ayrılmıştır. Bu anlaşmayla Türkiye’de kısa ve uzun dönemde yoksulluğun azaltılmasına katkıda bulunulması amaç-

Türkiye’de İstihdam ve İşsizlik Politikaları 70

lanmıştır. 2002 yılında uygulamaya konulan ve 31 Mart 2007 tari-hinde son bulan SRAP, birbiriyle bağlantılı dört bileşenden oluş-maktadır. Bunlar:

1) Yaşanan ekonomik krizin muhtaç nüfus üzerindeki etkisini azaltma (Hızlı Yardım Bileşeni)

2) Yoksullara hizmet ve sosyal yardım sağlayan devlet kurumla-rının kapasitesini arttırma (Kurumsal Gelişim Bileşeni)

3) Temel Sağlık ve eğitim hizmetlerinin iyileştirilmesi için nüfu-sun en yoksul yüzde 6’lık bölümüne yönelik bir sosyal yardım sistemi kurma (Şartlı Nakit Transferi Bileşeni)

4) Yoksulların gelir elde etme ve istihdam fırsatlarını artırma (Yerel Girişimler Bileşeni)

2.3.4.4.3.4. SRAP Yerel Girişimler Bileşeni Kapsamındaki Proje Des-tekleri

Gelir Getirici, İstihdama Yönelik Eğitimi, İşbirliğine yönelik sos-yal yardım/hizmet amaçlı, geçici istihdam ve toplum kalkınması pro-jeleri) ve Şartlı Nakit Transferi Bileşeni (ŞNT Sağlık ve Eğitim Yar-dımları) 31 Mart 2007 tarihinden itibaren Sosyal Yardımlaşma ve Da-yanışma Genel Müdürlüğü’nün sosyal yardım ve proje destek prog-ramları bünyesinde Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Fo-nu kaynaklarıyla sürdürülmektedir (http://www.sydgm.gov.tr/tr/) Erişim, 21/11/2011.

2.3.4.5. Kültür ve Turizm Bakanlığı

Kültür ve Turizm Bakanlığı Araştırma ve Eğitim Genel Müdür-lüğü bünyesinde faaliyet gösteren Yaygın Eğitim Daire Başkanlığı tarafından turizm işletmelerinde talepleri halinde Bakanlık uzmanla-rınca eğitim programları düzenlenmektedir. Bu kurslar ana hatları ile şunlardır;

1) İşbaşı eğitim kursları,

Türkiye’de İstihdam ve İşsizlik Politikaları 71

2) Yöneticileri Eğitici Olarak Yetiştirme Kursları

3) Sosyal Davranışlar Semineri

4) Ev Pansiyonculuğu Eğitim Kursu

Bu kursların ortak amacı, katılımcıların mesleki bilgi ve becerile-rinin yükseltilmesini sağlamaktır.

29 Nisan 2003 gün ve 25093 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 4848 sayılı Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın Teşkilat ve Görevleri Hak-kındaki Kanun’un 2. ve 13 üncü maddelerine dayanılarak 29.08.2009 tarihli ve 27334 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren “Türk Süsleme Sanatları ve Geleneksel El Sanatları Kursları Yönetme-liği” hükümleri doğrultusunda yürütülen ve milli kültürümüzü geliş-tirme faaliyetleri çerçevesinde kaybolmaya yüz tutan Türk süsleme sanatlarını ve geleneksel el sanatlarımızı yaşatmak, tanıtmak, tahribini ve yok olmasını önlemek, bu sanatları aslına uygun olarak öğretip eği-tilmiş elemanlar ve ustalar yetiştirerek gelecek nesillere aktarılmasını sağlamak ve istihdam olanağı yaratılmasını, kültür ve sanat sevgisinin yayılmasını gerçekleştirmek için her yıl illerden gelen kurs tekliflerinin değerlendirilmesi neticesinde Türk süsleme sanatları ve geleneksel el sanatları kursları düzenlenmektedir. Türk süsleme sanatları ve gele-neksel el sanatlarımızın kursiyerlere öğretilip beceri kazanmaları ve istihdam edilebilirliğini sağlayan kurslar şöyle sıralanabilir; Tezhip, minyatür, hüsnühat, ebru ve kaatı olmak üzere beş dalda Türk süsleme sanatı, şal dokumacılığı, tel kırma, motifli yün çorap, gej kumaş doku-ma, harik, seramik, edirnekari, akçe kesesi ve gergef işlemeciliği, oltu taşı işlemeciliği, sepet örme, ağaç oymacılığı, folklorik bebek yapımı, çini desenleri ve çinicilik, klasik kitap ciltçiliği, halı ve kilim dokuma, sim sırma, taka ve kemençe yapımı, dövme bakır işlemeciliği, yöresel bez dokuma, şal şapik dokuma, poşu işlemeciliği, çember dokuma ve üç telli cura yapımı gibi dallarda da geleneksel el sanatları kursları düzenlenmektedir (http://aregem.kulturturizm.gov.tr/belge/1-87275/ yaygin-egitim-dairesi-baskanligi.html Erişim, 21/11/2011).

Kültür ve Turizm Bakanlığı bünyesinde gerçekleştirilen bu kurs-lar ile hem Türk el sanatlarının kuşaklar boyu devamlılığı sağlanma-ya çalışılmakta hem de sanat ve beceri öğrenip nitelik kazanan veya nitelikleri pekişen işgücünün istihdam olanakları artmaktadır.

Türkiye’de İstihdam ve İşsizlik Politikaları 72

2.3.4.6. Belediyeler

5393 sayılı Belediyeler Kanunu ile faaliyet alanları belirlenen be-lediyeler, gerek kırsalda gerekse metropolde hemşehrilerinin nitelik ve beceri kazanmasıyla mesleki ve teknik olarak yeterliliğe kavuş-masını, Milli Eğitim Bakanlığı’ndan onaylı sertifikalı ve ücretsiz ola-rak düzenlediği kurslarla gerçekleştirmeye çalışmaktadırlar. Eko-nomik şartlar nedeniyle özel kurslara bütçe ayıramayan, yeni bir meslek sahibi olmayı veya beceri kazanmayı isteyen, örgün eğitim-den herhangi bir nedenle yararlanamamış olan, mesleğinde ilerle-mek daha donanımlı hale gelmek isteyen kişilerin hedef kitlesini oluşturduğu bu kurslara katılanlar makine nakış, alüminyum folyo, tel kırma, ahşap boyama, bağlama, gitar çalma, yabancı dil kursları, işitme engelli hastasıyla iletişim kurabilmek için Türk işaret dili kur-su, cilt bakımı ve temel makyaj, kuaförlük, el nakışı ve tel kırma, davul derisi ile süs eşyası yapımı, bilgisayar kullanımı, bilgisayar okur-yazarlığı, bilgisayarlı muhasebe, kalorifer ateşçisi, tekstil nakışı, kasiyerlik, resim, kurdele nakışı, ofis programları kullanımı, bilgisa-yar destekli proje çizimi (autocad), yönetici asistanı, cilt bakımı ve temel makyaj, aşçılık, seramik, aerobik, kadın giysileri dikimi, hasta ve yaşlı refakatçisi, diksiyon, gümüş kazaz işletmeciliği, satış görev-lisi, sahne makyajı ve drama gibi alanlarda mesleki ve teknik yeterli-liğe kavuşup emek piyasasında ara eleman olarak istihdam edilebilir hale gelmektedirler. Bunun yanı sıra hayat boyu öğrenme felsefesiy-le nitelik ve becerilerini arttırmak için gelen iş sahibi kursiyerler de belediyelerin Meslek Edindirme ve Beceri kurslarına katılmaktadır-lar (www.izmir.bel.tr/projelerb.asp?pID=28psID=o) (ismek.ibb.org.tr/ ism/index.asp) Erişim, 21/11/2011

2.3.4.7. Özel İstihdam Büroları

2003 yılından itibaren kamunun yanı sıra özel istihdam büroları-nın da işe yerleştirme faaliyetlerinde bulunabilmeleri için düzenleme yapılmıştır.

Türkiye’de İstihdam ve İşsizlik Politikaları 73

2.3.4.7.1. Özel İstihdam Büroları’nın Tanımı

İş arayanlarla işçi arayanların bir ortamda karşılaşmasını sağ-lama faaliyeti prensibinden hareket eden özel istihdam bürolarını ILO 96 Sayılı Sözleşmesinde, iş bulma büroları olarak tabir etmiştir. Türkiye’de işgücü piyasasında hareketliliğinin sağlanması ve istih-dam faaliyetlerine katkıda bulunması gerekçeleriyle özel istihdam bürolarının kurulmasına dair gerekli düzenlemeleri yapacağını Seki-zinci Kalkınma Planı kaleme almıştır (http://ekutup.dpt.gov.tr/ plan/plan8.pdf).

İŞKUR tarafından izin verilen, bir işyerinde veya 09/06/2004 ta-rihli ve 5187 sayılı Basın Kanunu’nda yazılı araçlarla ya da radyo, televizyon, video, internet, kablolu yayın veya elektronik bilgi ileti-şim araçları ve benzer yayın araçlarından biri ile, iş arayanların elve-rişli oldukları işlere yerleştirilmeleri ve çeşitli işler için uygun işçiler bulunmasına aracılık yapmak üzere faaliyet gösteren gerçek veya tüzel kişilere, özel istihdam bürosu denmektedir.

2.3.4.7.2. Özel İstihdam Büroları’nı İlgilendiren Yasal Mevzuat

İşgücü piyasasında istihdamı sağlamaya yönelik yardımcı olma görevi olan özel istihdam bürolarının ilgili olduğu Kanun maddeleri aşağıda sunulmuştur {(http://www.ioibd.com/mevzuat/Ozel-Istihdam-Burosu-Olma-Sartlari-6.html) Erişim 17/11/2011}; 

- 4857 sayılı İş Kanununun 90. maddesi,

- 4904 sayılı Türkiye İş Kurumu Kanununun 17-20. maddeleri,

- Özel İstihdam Büroları Hakkında Yönetmelik (01/08/2008 ta-rih ve 26954 sayılı Resmi Gazete),

- Türkiye İş Kurumu tarafından 4904 sayılı Türkiye İş Kurumu Kanununun 20 inci Maddesine ve 4857 sayılı İş Kanununun 108 inci Maddesine İstinaden Uygulanacak İdari Para Cezaları Hakkında Tebliğ (06/08/2008 tarih ve 26959 sayılı Resmi Gaze-te ile 28 Temmuz 2010 tarih ve 27655 sayılı Resmi Gazete).

Türkiye’de İstihdam ve İşsizlik Politikaları 74

2.3.4.7.3. Özel İstihdam Bürosu Açma ve Çalışma Koşulları

Gerçek ve tüzel kişilikler özel istihdam bürosu açabilir. Türk Ti-caret Kanunu’na göre kurulan şirketlerin yanı sıra belediye, üniversi-te, dernek, vakıf gibi kuruluşlar da tüzel kişilik hüviyeti sahibi olma-ları nedeniyle özel istihdam bürosu açabilmektedirler.

Özel istihdam bürosu açmak için başvurular, aşağıda verilen ev-raklar ile Türkiye İş Kurumu il müdürlüklerine yapılır. İl Müdürlükle-ri tarafından belgeler üzerinde ve işyerinde; Genel Müdürlükçe de belgeler üzerinde yapılan incelemelerde başvuru koşullarına uygun bulunanlara, Yönetim Kurulunca değerlendirilerek, izin verilir. Ku-rumda yapılan değerlendirmeler 30 gün içinde sonuçlandırılmaktadır.

Özel istihdam büroları başvuruları Yönetim Kurulunca kabul edildikten sonra, kendilerine verilen izin dönemi başlangıç tarihinden itibaren üç yıllık süre içinde faaliyette bulunabilirler. Başvuru yapmış olanlar, kendilerine izin verilmeden önce faaliyette bulunamamakta-dırlar.

Özel istihdam bürosuna faaliyet izni veren izin belgeleri üç yıl süre için geçerlidir. Bürolar, izin belgelerinde yazılı olan tarihler ara-sında faaliyet gösterebilirler. İzin belgesini yenilemek için izin süresi-nin bitiminden bir ay önce Kurum il müdürlüğüne başvuru izin bel-gesinin yenileme isteğinde bulunmak gereklidir. Bu süre içinde ve daha sonra başvurulması halinde, yeni izin belgesi düzenlenene ka-dar faaliyette bulunulamaz.

Özel istihdam bürosu açmak için gerekli evraklar şunlardır;

1) Yetkili kişiye ait T.C. kimlik numarası beyanı (Başvuru Formu üzerinde), yabancılar için başvuru yapılan büroda çalışmak üzere Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’ndan alınan ça-lışma izin belgesinin örneği,

2) Yetkili kişiye ait en az lisans düzeyinde öğrenim belgesinin örneği, yurtdışı okullardan mezun olanlar için yeminli müter-cimlerce Türkçeye tercüme edilmiş diploma örneği,

3) Tacir sıfatı taşıyan yetkili kişiye ait müflis veya konkordato ilan etmemiş olduğuna ilişkin ticaret sicil memurluğundan

Türkiye’de İstihdam ve İşsizlik Politikaları 75

veya ticaret mahkemelerinden alınmış belge, tacir sıfatı taşı-mayanlar için beyan,

4) Adli sicil kaydının bulunmadığına dair beyan/beyanlar

5) Özel İstihdam Büroları Yönetmeliğinin 7 inci maddesinde be-lirtilen kriterlere uygun, nitelikli personelin özgeçmişi, belge-leri ve teknik donanıma sahip olunduğuna dair beyan (Başvu-ru Formu üzerinde web sayfası ve e-posta adresi),

6) İş ve işçi bulmaya aracılık faaliyetinin yapılması için tahsis edilmiş, iş arayanla görüşme yapılabilecek şartları haiz fiziki bir mekâna ve/veya internet sayfasına sahip olduklarını göste-rir belge,

7) Kuruluş ve değişikliklere ilişkin ticaret veya esnaf sicili gaze-teleri, şirket niteliği taşımayan tüzel kişiler için kuruluş söz-leşmesi ya da yerine geçen belge (gerçek kişiler dahil),

8) Yetkili kişiye ait imza sirküleri,

9) Kat’î ve süresiz banka teminat mektubu (Kurumca hazırlanan örneğe uygun)(2011 yılı için Teminat Mektubu bedeli 22 bin 350 TL ‘dir) veya

10) Türk Lirası Masraf karşılığı, (2011 yılı için 1.700 TL ‘dir).

2.3.4.7.4. Özel İstihdam Bürolarının Faaliyet Alanı

İŞKUR tarafından izin verilen özel istihdam büroları aşağıda be-lirtilen faaliyetlerde bulunabilirler;

1. Yurt içinde ve yurt dışında iş ve işçi bulmaya aracılık faaliyeti,

2. İstihdamın arttırılması, işsizliğin azaltılması ya da işgücünün istihdam edilebilirliğini veya istihdamda kalınabilirliğini artı-rıcı faaliyetler,

3. Firmalara insan kaynakları yönetimi alanında danışmanlık fa-aliyeti,

4. İzin belgesi almış olan bürolar aynı ya da başka bir ilde şu-be/irtibat büroları açabilirler,

Türkiye’de İstihdam ve İşsizlik Politikaları 76

5. Özel istihdam büroları sadece internet kanalıyla ya da işyeri yanı sıra internet kanalıyla da faaliyette bulunabilirler,

6. Yurtdışında buldukları işler için, yurtdışı iş sözleşmelerini Kurumca hazırlanan örneğe uygun olarak düzenleyerek taraf-lara imzalatacak ve iş sözleşmesini Kuruma onaylatacaklardır. Yurtdışı iş sözleşmelerinin Kurumca onaylanması esnasında iş pasaportlarına “işçi kaşesi” Kurum tarafından basılır,

İşgücü piyasasına yönelik istihdam arttırıcı bir öge olarak değer-lendirilen özel istihdam bürolarının hangi alanda faaliyette bulunup hangi alanda faaliyette bulunamayacaklarına dair Kanun’un ilgili maddelerinde detaylı bilgi verilmiştir.

Özel İstihdam Bürolarının faaliyette bulunamayacağı alanlar şöyle sıralanmıştır{(http://www.ioibd.com/mevzuat/Ozel-Istihdam-Burosu-Olma-Sartlari-6.html) Erişim 17/11/2011};

1) Kamu kurum ve kuruluşlarına iş ve işçi bulma faaliyetinde bulunamazlar,

2) Özel istihdam büroları, kendilerine bağlı işçiler için İş Kanunu yedinci maddede yer alan haller dışında geçici iş ilişkisi söz-leşmesi düzenleyemezler,

3) Özel istihdam büroları pasaportlara işçi kaşesi vuramaz, bu kaşe Kurumca iş sözleşmelerinin onaylanması esnasında Ku-rum tarafından pasaportlara vurulmaktadır,

4) Çalışma izni bulunmayan yabancı uyruklularla ilgili iş ve işçi bulmaya aracılık yapamazlar,

5) Özel istihdam büroları, aynı zamanda mesleki eğitim faaliyeti yapabilmek için Milli Eğitim Bakanlığı’ndan ayrıca izin almak durumundadır.

Kanun Özel İstihdam Büroları’nın yükümlülüklerini de şu şekil-de sıralamıştır;

1) İş arayanlardan ücret alınmaması, menfaat sağlanmaması, bu amaçlarla sözleşme yapılmaması,

2) Bürolar tarafından düzenlenen sözleşmelerde işçiye ödene-cek ücrete yer verilmesi halinde, ödenmesi öngörülen ücretin net mi yoksa brüt mü olduğunun mutlaka yazılması,

Türkiye’de İstihdam ve İşsizlik Politikaları 77

3) İŞKUR’dan alınan izin belgesinin işyerinde görülebilir bir şe-kilde asılması,

4) Başlıklı kağıt, tabela, afiş ve ilanlarda Yönetmelik ekinde ya-yınlanan logonun kullanılması,

5) Kendine ait web adreslerinin Kuruma bildirilmesi, 6) İnternet sayfasında izin belgesi no ve tarihine yer verilmesi, 7) Özel istihdam bürolarının yönetmelikte öngörülenler dışında iş

arayanlarla ücret konusunda, onlardan ücret almaları veya her-hangi bir şekilde menfaat temin edecek anlaşmalar yapmaması,

8) İşgücünün sigortasız çalışması veya sendikaya üye olmaması ya da asgari ücretin altında ücret ödenmesi koşullarını taşı-yan ve bu nedenle geçersiz sayılan anlaşmalar yapmaması,

9) Bir işverenin veya iş arayanın, işe yerleştirme faaliyeti için di-ğer özel istihdam bürolarından veya Kurumdan hizmet alma-sını engelleyen ve bu nedenle geçersiz sayılan anlaşma yap-maması,

10) Faaliyetlerine ilişkin istatistiklerin üçer aylık dönemler halin-de İŞKUR’a bildirilmesi,

11) İşletme ve iş arayanlara ilişkin sadece iş ve işçi bulma faaliye-ti için gereken bilgilerin toplanması ve amaç dışında kulla-nılmaması,

12) İşe yerleştirme faaliyetlerine ilişkin kayıtların Yönetmelikte öngörülen sürelerde saklanması,

13) İstendiğinde İŞKUR müfettişlerine ve Kuruma bilgi ve belge verilmesi,

14) Yurtdışı iş sözleşmelerinin İŞKUR’a onaylatılması, 15) Elektronik ortamda iş arayan ve işvereni eşleştiren büroların,

yurtdışı işe yerleştirmede iş sözleşmesinin Kuruma onayla-tılması gerektiğinden, bu şekilde eşleşenlerin olması duru-munda bunun merkez ve şubelerinin elektronik ortamında görülmesinin sağlanması,

16) Elektronik ortamda çalışma yapan bürolara, elektronik or-tamda yabancı uyruklu iş arayanlar da kayıt yaptırabilecek-lerinden, yabancı iş arayanların çalışma izinlerini müteakip kayıt ve/veya eşleştirme yaptırabilmeleri konusunda prog-

Türkiye’de İstihdam ve İşsizlik Politikaları 78

ramlarında düzenleme yapmaları, bürolar tarafından işe yer-leştirilen yabancı uyruklular olması halinde bu kişilerin bilgi-lerinin ilgili büro ve şubelerince elektronik ortamda görüle-bilmesine yönelik düzenleme yapmaları,

17) İşçi pasaportlarına Kurumda “işçi kaşesi” bastırılması,

18) Gazete, afiş vb. ilanlarında İŞKUR’dan izin belgesi alındığı ifadesi ile izin tarihi ve belge no’sunun yazılması,

19) Başvuru anında Kuruma ibraz edilen bilgi ve belgelerde de-ğişiklik olduğunda 10 gün içinde Kuruma bildirilmesi,

20) Şube ve irtibat büroları için bilgi verilmesi/başvuru yapılması,

Türkiye’de faaliyette bulunan özel istihdam bürolarının illere gö-re dağılımı ve sayıları hakkında aşağıdaki tablo sunulmuştur.

Tablo.11: İllere Göre Özel İstihdam Bürolarının Dağılımı

İl Adı Öİ B ÖİB’nın İlde Bulunan Şube/İrtibat Büroları

Adana 4 1 Ankara 29 7 Antalya 12 2 Bursa 7 4 Denizli 1 - Diyarbakır 1 - Eskişehir 1 - Gaziantep 4 1 İstanbul 219 4 İzmir 21 7 Kastamonu 1 - Kayseri 1 1 Kocaeli 1 3 Konya 1 - Manisa 2 - Muğla 1 - Sakarya 2 - Samsun - 1 Tekirdağ 3 - Trabzon 1 - Uşak 1 - Toplam 313 31

Kaynak: İŞKUR Verilerinden Derlenmiştir.

Türkiye’de İstihdam ve İşsizlik Politikaları 79

İŞKUR verilerinden derlenen tabloda, Kurum tarafından izin ve-rilen ve tablonun hazırlandığı 15/11/2011 tarihinde faaliyet izni de-vam eden özel istihdam bürolarına yer verilmiştir. Türkiye genelinde 313 tane olan İŞKUR tarafından izin verilen ve faaliyet izni devam eden özel istihdam bürolarının il bazında dağılımına baktığımızda, nüfus ve işgücü yönünden yoğunluğun olduğu illerimizde daha fazla sayıya sahip oldukları dikkat çekmektedir. Buna göre, toplam özel istihdam bürolarının yüzde 70’i İstanbul’da bulunmaktadır. İstanbul ilinde Avrupa ve Anadolu yakalarında açılan özel istihdam bürosu ve şubelerin / irtibat bürolarının dağılımını incelediğimizde ise 155 adet özel istihdam bürosu ve 1 irtibat bürosu olmak üzere toplam 156 adedin (İstanbul toplamının yüzde 71.2) Avrupa tarafında faaliyette bulunduğu kalan 64 adet özel istihdam bürosu ve 3 adet irtibat büro-sunun da Anadolu tarafında faaliyetine devam ettiği tespit edilmiştir. İstanbul’daki yoğunlaşmanın ardından Türkiye toplamının illerimize göre yüzdesel dağılımına baktığımızda ise yüzde 9.3’ü Ankara’da, yüzde 6.7’si İzmir’ de, yüzde 3.8’ i Antalya’ da, yüzde 2.2’si Bursa’ da, yüzde 1.3’ ü Adana ve Gaziantep’te ve kalan yüzde 5.4’lük kısım da 14 il arasında paylaşılmıştır.

Kanun’la faaliyet çerçeveleri belirlenmiş olan özel istihbarat bü-rolarının 2003 yılından günümüze değin faaliyetleri göz önüne alın-dığında, sanayileşmenin ve özel sektörün geliştiği metropoller dışın-da birkaç ilde faaliyet ve etkinlikte bulunmalarının yeterli olmadığı ve işgücü piyasasının gereksinimlerini karşılamakta performansları-nın düşük kaldığı görülmektedir.

Geçici İstihdam Büro’ları veya özel istihdam büroları, 181 sayılı ILO sözleşmesinden önce de, artan uluslararası rekabet sonucunda ortaya çıkan, esnek ve kaliteli işgücü ihtiyacını karşılamak üzere birçok ülkede yasadışı şekilde işletmelere hizmet vermekteydi. 1997 yılından itibaren ise söz konusu sözleşmenin kabulü ile birlikte bu hizmet yasal bir dayanağa kavuşmuş ve mevcut yasal düzenlemelerle de daha libe-ral hale getirilmeye başlanmıştır. Bu gelişmelerin ışığında, 1967 yılında kurulan CIETT (Uluslararası Özel İstihdam Ajansları Konfederasyo-nu)’e bağlı olan ulusal geçici istihdam büroları federasyonları ise, taraf sendikalarla toplu pazarlık masasına oturabilecek nitelikte güce ka-vuşmuşlardır. 29.06.2000 tarihli 4588 sayılı Kanun’un verdiği yetkiye

Türkiye’de İstihdam ve İşsizlik Politikaları 80

dayanılarak 24.08.2000 tarihinde çıkarılan 617 sayılı KHK ile Türkiye İş Kurumu Türkiye’de işgücü piyasasında faaliyetlerine başlamıştır. 617 sayılı KHK ile kurulan İŞKUR’da, gerekli koşulları taşıyan özel istih-dam bürolarına izin veren, izinlerin uzatılmasına ve iptaline ilişkin işlemleri yürüten özel bir hizmet birimi olarak Özel İstihdam Büroları Daire Başkanlığı oluşturulmuştur. Ancak gerek 4588 Sy Yetki Kanunu, gerekse bu Kanuna dayanılarak çıkarılan KHK’ler Anayasa Mahkeme-si tarafından iptal edilmiştir. Bu nedenle halen İŞKUR ve özel istihdam büroları konusunda yasal bir boşluk bulunmaktadır. 1475 Sy İş Kanu-nu’nda yer verilen belirli süreli hizmet akdine bağlı olarak çalışan geçi-ci işçiler için aracılık yapacak olan özel istihdam büroları ve diğer geçi-ci istihdam bürolarının yasal bir zemine kavuşabilmeleri için en kısa zamanda, ülkemiz tarafından henüz onaylanmamakla birlikte 96 sayılı ILO sözleşmesine göre özel istidam büroları ve özellikle GİB(Geçici İstihdam Büroları)’ler için daha ileri düzenlemeler getiren 181 sayılı ILO Sözleşmesi’nin ışığında, Türkiye İş Kurumu ile ilgili yeni bir Ka-nunun yasalaşması ve 1475 sayılı Kanun’da iş ve işçi aracılığı konu-sunda devlet tekelini öngören düzenlemelerin yeniden yapılandırılma-sı gerekmektedir (Uçkan, 2002) {(http://www.tisk.org.tr/isveren_sayfa. asp?yazi_id=521&id=31) Erişim, 22/11/2011}

Özel İstihdam Büroları(ÖİB)’nın kurulmaları bakımından Türki-ye ile A.B. üyesi ülkeler karşılaştırıldığında bazı yönlerden farklılıklar olduğu dikkati çekmektedir. Türkiye’de ÖİB’nin kurulması, hukuki düzenleme olarak lisans sistemine tabi olduğundan, İŞKUR’un iznine bağlıdır. AB’de ise aracılık hizmetleri giderek serbestleşme yolunda ilerlemektedir. 4904 sy Kanun Türkiye’de ÖİB’nin kurulma şartlarını düzenlemektedir. Bu şartlara uygunluk gösterenlerin belgeleri İŞKUR’a ibraz edilmesi ile izin belgesi alınmaktadır. AB ülkelerinde ödünç istihdam aracılığı faaliyeti yürütülebilmekte ve bu aracılık sistemin esasını oluşturmaktayken Türkiye’de ödünç istihdam, İş Kanunu ile sınırlandırılmış, mesleki faaliyet olan ödünç iş ilişkisine değinilmemiş yani ödünç emek bürolarının kurulmasıyla ilgili bir düzenleme yapılmamıştır. İş Kanunu’nda yapılacak bir değişiklikle ödünç iş aracılığının da ÖİB tarafından yapılmasının istihdamı arttı-rıcı ve özellikle geçici istihdam sağlamaları yönündeki gayretleriyle işsizliği azaltıcı yönde bir katkısı gerçekleşebilecektir. İş aracılığı hizmeti yapan bürolar, A.B. ülkelerinde sosyal taraflar vasıtasıyla

Türkiye’de İstihdam ve İşsizlik Politikaları 81

denetime tabi tutulurken Türkiye’de 4904 sayılı Kanunla ÖİB’ları, İŞKUR müfettişleri tarafından denetlenmektedir. Denetleme, Ka-nun’da yer alan bazı hususlara göre yapılmakta ise de, İş Kanu-nu’nda yer alan bazı maddeler denetim ve yaptırım dışıdır. Bunlara uygunluğun Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı İş Müfettişleri tarafından yapılması söz konusu olmaktadır(Erkan, 2008; 107)

Özel istihdam bürolarının en yoğun olduğu ülkeler olarak İngil-tere, Almanya, Fransa ve Hollanda sayılabilir. AB ülkelerindeki ÖİB’nin yüzde 90’ı bu ülkelerde faaliyet göstermektedir. AB ülkele-rinde ÖİB tarafından işe yerleştirmenin en fazla olduğu ülkeler ise, İngiltere, Almanya, Fransa, Hollanda ve İspanya’dır. ÖİB aracılığıyla istihdam edilenlerin yüzde 80’i bu ülkelerde gerçekleşmiştir. Türki-ye’deki ÖİB sayısı ve ÖİB tarafından işe yerleştirilen çalışan sayısına baktığımızda, A.B. ülkeleri arasında Türkiye’ye yakın nüfus miktarı-na sahip olan Almanya, Fransa, İngiltere ve İtalya’nın Türkiye’den daha fazla özel istihdam bürosuna sahip olduğu ve daha çok çalışanı işe yerleştirdiği görülmektedir(Erkan, 2008; 107).

İstihdam piyasasında ÖİB uygulamasında, Türkiye’de henüz is-tenilen başarıya ulaşılamadığı dikkat çekmektedir. ÖİB’nın henüz kuruluş aşamasında olmalarının yanı sıra gerek sektörü tanımak ge-rekse kendilerini tanıtmak sürecinde olmaları da bu sonucun elde edilmesinde başlıca etmen olmuştur. ÖİB çeşidi olarak faaliyette bu-lunan ve A.B. ülkelerinde ÖİB aracılığıyla istihdamın yarısını oluştu-ran ödünç emek bürolarının faaliyetlerine ülkemizde izin verilmeme-si de ikinci etmen olarak karşımıza çıkmaktadır. İş piyasasında işsiz-likle sürekli istihdam arasında bir köprü görevi gören ödünç emek bürolarının, ÖİB’nın istihdama katkılarını da arttırmaları nedeniyle değerleri göz ardı edilmemelidir. ÖİB ile İŞKUR’un işgücü ile ilgili ortak programlarda yer alıp sinerji ve güçbirliği oluşturmamaları, ÖİB açısından dolayısıyla istihdam piyasası açısından bir sorun teşkil etmektedir. ÖİB’na da İŞKUR’a kayıtlı iş arayanları işe yerleştirme hakkı tanınırsa işe yerleştirmede elde edilecek artışın yanında, sis-temdeki iş arayanlar için uygun iş bulunma süresi kısalacaktır (Er-kan, 2008; 108)

Türkiye’de İstihdam ve İşsizlik Politikaları 82

2.3.4.7.5. AB’de Özel İstihdam Büroları

Uluslar arası Özel İstihdam Ajansları Konfederasyonu (CİETT)’in Avrupa organizasyonu olan EUROCİETT tarafından yapılan ve küre-sel bir danışman firması olan Bain & Company’nin de desteklediği bir araştırmaya dayanarak hazırlanan Avrupa, A.B.D. ve Japonya başta olmak üzere birçok A.B. ve O.E.C.D. üyesi ülkede özel istihdam bürolarının ekonomiye katkıları ve işgücü istihdam edilebilirliğine yaptığı desteklerle istihdam oranlarındaki artışları dile getiren ancak tüm bu olumlu katkılara karşın, hala bazı ülkelerde çekimser davra-nılan özel istihdam bürolarına dair hazırlanan rapordan yararlanarak aşağıdaki bilgiler sunulmuştur.

Bu raporda ifade edilen “özel istihdam firmaları”, özel istihdam sektörünün tamamına veya onu temsil edenler anlamına kullanıl-maktadır(EUROCİETT, 2007; 7).

İş yaratma ve ekonomik büyüme için bir motor görevi gören özel istihdam ajansları, işgücü piyasasına geçiş ve değişimlere de katkıda bulunmaktadır. Almanya 2002 yılında “Hartz Reformu” ile, İtalya 2003’de “Biagi Reformu” ile ve Fransa 2005’te “Loi de Cohesion Sociale” ile işgücü piyasasında işlerliği arttırabilmek adına özel istih-dam sektörünün karşılaştığı sınırlamaları kaldırmıştır. 2006 yılında 27 AB üyesi ülke içinde Fransa, İngiltere, Hollanda, Almanya, Belçika ve İspanya’dan oluşan altı ülkede istihdam büroları piyasanın yüzde 85’ini oluşturmaktadır. Araştırmalar, özel istihdam sektörünün ge-lişmiş olduğu ve çok az ya da hiçbir sınırlamaya muhatap olmadığı ülkelerde iş arayanların (özellikle dışarıdan gelenlerin) işgücü piya-sasına dahil edilmesinde daha etkili bir rol oynadığını ortaya koy-maktadır. Ancak bazı Avrupa ülkeleri bu tür ajansların işgücü piya-sasında oynadığı rolü kabul etmekte çoğunlukla kültürel isteksizlik-ten kaynaklanan etmenlerle çekimser kalmakta, ayrımcılık ve yanlış anlaşılmalar nedeniyle özel istihdam sektörünün katkıları bazı yö-netmeliklerle kısıtlanmaya çalışılmaktadır. Özellikle kültürel bazdaki bu faktörler bir yana bırakıldığında, özel istihdam sektörünün daha fazla insan için birçok iş imkanı yaratabilme kapasitesine sahip oldu-ğu görülmektedir. Yapılan araştırmalara göre dönemsel iş ajansının,

Türkiye’de İstihdam ve İşsizlik Politikaları 83

sektörel yasakların kaldırılması ve kullanım alanlarının genişletilmesi önerilerinin sağlanması ile yukarıda arz edilen altı Avrupa ülkesinde 2012 yılına kadar 570 bin ek iş yaratabileceği (bu rakam özel istihdam sektörünün yapısal büyümesiyle yaratılacak 1.6 milyon işin haricin-dedir) hesaplanmıştır. 5 yıl içinde gerçekleşme ihtimali olan bu tablo ile kamu maliyesine 12.5 milyar Avro katkıda bulunup sosyal uyum-luluğun da güçlendirilmesi mümkün olabilecektir (EUROCİETT, 2007; 4).

Özel istihdam sektörü, Avrupa’daki en büyük özel işverenlerden birisi olarak 2006 yılında günlük tam zamanlı işe eşit olmak üzere 3.3 milyon kişiye iş imkanı sağlamıştır. Avrupa’daki işe alımın yaklaşık olarak yüzde 1.8’ini özel istihdam büroları gerçekleştirmektedir. 2006 yılındaki yıllık sermaye devri 90 milyar Avro’yu geçmiş olup, dünya çapındaki sermaye devrinin yüzde 45’ini oluşturmaktadır. 1996-2006 yılları arasında Avrupa’daki ajanslarla çalışan dönemsel işçi sayısı 1.5 milyondan 3.3 milyona yükselerek iki katından fazla artış kaydetmiş-tir. Dönemsel iş bulma, organizasyonlara dönemsel işçi sağlama ve kalıcı işe alım, işinden yeni ayrılmış üst düzey çalışanlara iş bulma, ara dönem yönetimi, yönetici işe alımı, eğitim ve maaş çizelgesi ida-resi gibi insan kaynakları ile ilgili servisler özel istihdam ajanslarının ana faaliyetleri olarak sayılabilir.

Özel istihdam sektörü göstermiş olduğu gelişim ve geniş akti-vasyon ağı ile işgücü pazarının güçlü rekabet fırsatlarını kullanarak daha etkili bir konuma getirilmesinde rol oynamaktadır. Bunlar şöyle sıralanabilir(EUROCİETT, 2007; 1);

1) Beceri açıkları konusu başta olmak üzere yerel işgücü piyasa-sının gereklilikleri konusunda geniş bilgi ağı,

2) Geniş beceri ve tecrübe ağıyla işe alıma hazır geniş bir işçi ha-vuzu,

3) İşgücü talep ve arzını karşılamada geniş tecrübe,

4) Eğitim programlarının üretilmesi ve uygulanması konusunda teknik bilgi,

5) Avrupa’da 30 binin üzerinde şube ağıyla çok sayıda ve geniş bir coğrafyaya dağılım,

Türkiye’de İstihdam ve İşsizlik Politikaları 84

6) Avrupa genelinde işe alım danışmanı, satış uzmanı, idari per-sonel ve ofis yöneticileri olarak 250 binin üzerinde oldukça ni-telikli ve özverili çalışan bir kadro,

7) Hem ulusal hem de Avrupa bazında gerçekleştirilen sektörel sosyal dialog çerçevesinde sendikalarla kurulan ya-pıcı ilişkiler.

Özel istihdam firmaları, Hollanda’da özürlülerin yüzde 28’inin, yaşlıların yüzde 26’sının ve etnik azınlıkların yüzde 23’ünün dönem-sel iş yoluyla kalıcı iş bulmalarını sağlamıştır. Fransa’da dönemsel çalışanların yüzde 87’si, bir yıl dönemsel çalıştıktan sonra bunların sadece yüzde 36’sı işsiz kalmıştır (yüzde 24’ü işsiz, yüzde 7’si eğitime devam etmiş ve yüzde 5 diğer nedenlerle). Böylece istihdam oranları yüzde 13’den yüzde 64’e artış kaydetmiştir. Belçika’da istihdam yüz-de 44’den yüzde 70’e artış kaydetmiştir. 25 yaşın altında yer alan genç grup, dönemsel istihdam açısından yoğunluk oluşturmaktadır. Fransa’da yüzde 34 olan bu oran, Hollanda’da yüzde 50’ye kadar çıkabilmektedir. Fransa’daki firmalara bağlı çalışanların yüzde 20’si, İngiltere’dekilerin yüzde 33’ü ve Hollanda’dakilerin yüzde 35’i kalıcı iş almayı tercih etmemişlerdir(EUROCİETT, 2007; 3).

2003-2006 yılları arasında özel istihdam sektörü, Avrupa’da 669 bin yeni iş ortaya çıkarmıştır (bu sayı toplamda yaratılan iş miktarı-nın yüzde 7.5’ine karşılık gelmektedir). Bu işlerden yüzde 80’i (535 bin) özel istihdam ajansları olmadan meydana gelemeyecek işlerden oluşmaktadır. Dönemsel işe alım oranının artışı ile uzun süreli işsiz-lik oranı ters orantılı olarak çalışmaktadır. Dönemsel işe alımın art-ması, daha az uzun süreli işsizlik anlamını ifade etmektedir. Bu du-rum beyan edilmeyen çalışan oranı ile de aynı şekilde orantılıdır. İş hareketliliği ve dönemsel işe alım arasında ise doğru orantılı bir etki-leşim mevcuttur(EUROCİETT, 2007; 2).

Özel istihdam bürolarında çalışanların 2006 yılı itibariyle verileri aşağıdaki tabloda sunulmuştur.

Türkiye’de İstihdam ve İşsizlik Politikaları 85

Tablo.12: Büro Çalışan Sayıları (Günlük Tam-Zamanlı Çalışan Dengi x 1,000)

Kaynak: Eurociett & SEO Ekonomik Araştırması – Amsterdam, 2007; 8

Özel istihdam bürolarının yukarıda arz edilen aktivasyonları içe-risinde en önemli dilimini oluşturan bireylere dönemsel çalışma im-kanı sağlamasıdır. Madrid’deki III.Carlos Üniversitesi’nin yaptığı bir araştırmaya göre, özel istihdam ajansları ile çalışmış bir işsizin iş bulma imkanı ajanslarla çalışmayanlara oranla yüzde 10 daha fazla olmaktadır (EUROCİETT, 2007; 17).

Türkiye’de İstihdam ve İşsizlik Politikaları 86

Grafik.4: Şirketler İki Ana Nedenden Dolayı Dönemsel Çalışmaya İhtiyaç Duyar: Yoğun Dönemler ve Esneklik

 Kaynak: EUROCİETT, 2007; 20.

A.B. ülkelerinde ÖİB ile ilgili hukuki düzenlemeler, lisans siste-mi, iş kanunu–sosyal yasalar, toplu anlaşmalar ve iyi uygulama kod-ları olmak üzere dört sahada gruplandırılmıştır. ÖİB faaliyette bulu-nabilmek için lisans sistemine kayıt yaptırmak zorundadır. Lisans sisteminin olmadığı ülkelerde ÖİB iş kanunları ve sosyal yasalar tara-fından belirlenen çerçevede aktivasyonda bulunabilmektedir. İş ka-nunları ve sosyal yasalar daha çok ödünç emek bürolarına uygulan-maktadır. Toplu anlaşma sisteminde ÖİB’nin faaliyetleri toplu söz-leşmelerle belirlenmektedir. İyi uygulama kodlarında ise ÖİB işveren-leri kendi kendilerine etik standartlar oluşturmakta ve mesleki tu-tumlarını sağlayan düzenlemeler yapmaktadırlar(Erkan, 2008; 107).

Özel istihdam bürolarına her ülkenin gösterdiği yaklaşım aynı değildir. Bunu aşağıdaki grafikte görmek mümkündür.

Türkiye’de İstihdam ve İşsizlik Politikaları 87

Grafik.5: Farklı İK Servisleri için Ülkelerin Değişik Seviyelerdeki Değişimi

Kaynak: EUROCİETT & SEO Ekonomik Araştırması – Amsterdam, 2007; 12

İnsan Kaynakları (İK) ek servisleri olan özel istihdam bürolarına farklı ülkelerde farklı yaklaşımlar ve uygulamalar vardır. A.B.D., İngiltere ve Hollanda’da ÖİB’na kısıtlama getirilmeyişi iş piyasasında daha etkili bir çalışma performansı gerçekleştirmesini de bu bürolara sağlamıştır. Japonya’da ise önceleri çekimser yaklaşılan ÖİB üzerin-deki kontrolün zamanla kaldırılması konusunda yapılan düzenleme-lerle de bu bürolara yapılan başvurularda artış yaşanmıştır (Grafik.6).

Türkiye’de İstihdam ve İşsizlik Politikaları 88

Grafik.6: Japonya’daki Kontrolün Kaldırılması ile Firmaların Dönemsel İşçi Bulma Bürolarına da Başvuruları Artmıştır

Kaynak: EUROCİETT, 2007; 24.

Şekil.1: Özel İstihdam Sektörünün Kamu Maliyesine Katkıları

Kaynak: EUROCİETT, 2007; 29.

Türkiye’de İstihdam ve İşsizlik Politikaları 89

ÖİB, işsizlik oranının azalmasıyla işsizlik hak ve menfaatlerinin birikmesine imkan tanımaktadır. Kayıt dışı işlemlerin azalması ve ÖİB’da iç çalışanların sayıca artması ekonomik faaliyetlerin ve vergi yükümlülüklerinin gözlemlenme sayesinde vergi yükümlülüğü do-ğurmasına sonuç olarak; istihdam artışını getiren zincirleme aktivas-yon vergi gelirlerinde de artış yaşanacağı için kamu gelirlerinin art-masına ve kamu maliyesinin gelişimine yol açmaktadır.

Grafik.7: Özel İstihdam Ajansları Hayat Tarzı Seçimleri ve İş İle İlgili Çözümler Sunar

Kaynak: EUROCİETT, 2007; 34

Dönemsel çalışma, bireylere hayat tarzlarına uygun modeli seç-me imkanı tanımaktadır. Öğrenciler hem okuyup, hem de ihtiyaçları-nı karşılayabilecek kazancı elde etme fırsatını yakalayabilirler. Özel hayatına ve sevdiklerine daha fazla zaman ayırmak isteyenler için geçici iş son derece cazip gelmektedir. Yaşlılar ve emekli öncesi du-rumda olanlar emekli olduklarında hayat standartlarını devam ettir-me imkanı verebilecek dönemsel işte çalışmayı isteyebilirler. Serbest çalışan kişiler ise, alternatif çalışma perspektiflerinden hangisi kendi-leri için en uygunsa onu tercih edebilmektedirler.

Türkiye’de İstihdam ve İşsizlik Politikaları 90

Şekil.2: Özel İstihdam Sektörü Adil Olmayan Tüzük-Kısıtlamalar İle Karşı Karşı-yadır.

 Kaynak: EUROCİETT, 2007; 35

ÖİB, istihdama ve kamu maliyesine gerçekleştirdikleri son derece değerli kazanımlara rağmen hala üzerinde bazı kısıtlama ve yasak-lamalarla çalışma alanlarının sürekli kontrol edildiği bir durumdadır. Özellikle kamuya dair işe alımlar ve inşaat sektörü başta olmak üzere riskli olarak kabul edilen bazı sektörlere işe alımlar konusunda dö-nemsel çalışma üzerinde Fransa ve İspanya başta olmak üzere sınır-landırmaların olması dikkat çekmekte ve ÖİB’nın hareket kabiliyetini daraltmaktadır.

Türkiye’de İstihdam ve İşsizlik Politikaları 91

Şekil.3: Dönemsel Çalışmanın Bazı Sektörlerde Yasaklanması Kaldırılsın

 Kaynak: EUROCİETT, 2007; 36

Şekil.4: Özel İstihdam Ajanslarının İK Hizmeti Vermesinin Önü Açılmalıdır.

 Kaynak: EUROCİETT, 2007; 40

Türkiye’de İstihdam ve İşsizlik Politikaları 92

İnsan kaynakları bilimi içinde aktivasyonda bulunan ÖİB’nın özellikle İspanya ve Fransa’da dönemsel işe yerleştirmelerle kısıt-lanmaması ve diğer insan kaynakları hizmetlerini de gerek firmalara gerekse işe yerleştirdiği bireylere sunabilmesi imkanının kendilerine tanınması böylece potansiyellerinden daha fazla yararlanılması ye-rinde olacaktır.

Özel istihdam ajansları İngiltere’de işgücü piyasasının işlevsel-liğinin arttırılması için kamu kuruluşları ile işbirliği yapmaktadır. Bu anlamda Job Centre Plus (İş ve İşçi Bulma Kurumu) ile koordine-li çalışan özel istihdam sektörü, sadece işe alımı arttırmak için değil aynı zamanda her kesimden insanın iş imkanına ulaşmasında fırsat eşitliğini sağlamak için kurulmuş olmanın verdiği misyonla, ka-muyla olan işbirliğini 5 temel nedene dayandırmaktadır (Eurociett, 2007; 26)

1) Özel ve kamu sektörünün birlikte çalışmasının önünü açan bir ulusal “Bildiri”,

2) Özel istihdam ajanslarının pozisyonlarını yayınlayacağı bir elektronik iş sayfası,

3) Job Center Plus’ı kullanmak için bir kullanım klavuzu,

4) Ajansların kamu kuruluşlarının herhangi bir şubesini müla-katlarda kullanabilme izni,

5) Kuruluşun yöneticileri ile yılda dört kere yapılan ve stratejik meselelerin konuşulduğu toplantılar

2.3.5. Aktif İşgücü Piyasası Politikası Araçlarına Yapılan Harcamalar

2.3.5.1. Türkiye’de Yapılan Harcamalar

2004 yılında aktif istihdam tedbirlerine 7 milyon 443 bin Avro’luk bir kaynak ayrılmıştır. Bu tutarın 1 milyon 250 bin Avro’luk kısmı kamu bütçesinden (GSYİH(Gayrisafi Yurt İçi Hasıla)’nın binde 5’i), 6 milyon 193 bin Avro’luk bölümü Dünya Bankası ve AB kay-

Türkiye’de İstihdam ve İşsizlik Politikaları 93

naklarıyla finanse edilmiştir. 2005’de aktif istihdam tedbirlerine 29 milyon 547 bin Avro kaynak ayrılırken; bunun 5 milyon 141 bin Avro’ luk kısmı (GSYİH’nın yüzde 1.8’i) kamu bütçesinden 3 milyon 883 bin Avro’su Dünya Bankası’ndan ve 25 milyon 664 bin Avro ise AB fonlarından sağlanmıştır. Bu dönemde sırasıyla Türkiye’nin GSYİH’sı 2004’de 250 milyon 481 bin Avro ve 2005’de ise 280 milyon 237 bin Avro’dur. Aktif istihdam programlarına dair ayrılan kayna-ğın 2005 yılında kaydettiği artış, AB finansal desteği ve ortaklığıyla hayata geçirilen Aktif İşgücü Programları Projesi yanı sıra işsizlik oranlarında meydana gelen artışa acil çözüm getirmek amacıyla Hü-kümetin izlediği stratejiden kaynaklanmaktadır. Projenin amacı, aktif işgücü piyasası politikaları yoluyla işsizlikle mücadele edip işgücüne katılım oranını arttırmak ve işsizlik rakamlarını AB standartlarına çekebilmektir. Bunun yanı sıra kamu istihdam kurumu olan İŞKUR’un AB Uyum Yasaları müktesabatıyla hareket edip, birlik içerisindeki benzer kurumlarla denkliğinin sağlanması adına gerekli kurumsallaşmanın gerçekleştirilebilmesidir(Tiryaki, 2007; 41,42)

İŞKUR tarafından yürütülen aktif işgücü programları kapsamın-da; 2009 yılı Ocak-Haziran dönemi itibariyle işsizlik sigortası kaynak-lı, istihdam garantili, işgücü kursları/genel, Toplum Yararına Çalışma Programı, özürlü ve hükümlülere yönelik kurslar ile Dünya Bankası finansmanıyla düzenlenen Özelleştirme Sosyal Destek Projesi (ÖSDP)-2 kapsamında olmak üzere toplam 3 bin 421 kurs açılmış olup, bu kurslara 71 bin 952 kişi katılmıştır. Bu faaliyetler için Kurum kaynakları ile iç ve dış kaynaklardan toplam 155 milyon 107 bin 298 TL 91 kuruş tahsis edilmiştir. Türk Meslekler Sözlüğü’ne yeni meslek ilave edilmesi ile ilgili çalışmalar kapsamında; 2009 yılı Haziran sonu itibariyle toplam 113 adet taslak Meslek Bilgi Yaprağı hazırlanmıştır. İş ve Meslek Danışmanlığı hizmetleri bağlamında; Ocak-Haziran 2009 döneminde 759’u meslek danışmanlığı, 2 bin 697’si iş danışman-lığı olmak üzere toplam 3 bin 456 kişiyle bireysel danışmanlık gö-rüşmesi yapılmıştır. 89 bin 25 öğrenci ile sınıf ve grup çalışması ya-pılmış, Meslek Bilgi Merkezi (MBM) hizmetlerinden 54 bin 451 kişi yararlanmıştır. İş arama becerileri seminerleri yoluyla 74 bin 709 kişi-ye hizmet sunulan bu dönemde, tüm bu hizmetlerden 221 bin 641 kişinin yararlanması sağlanmıştır. Ayrıca, 2009 yılı haziran sonu iti-bariyle düzenlenen 288 “işletmelerde eğitim” seminerine toplam 6

Türkiye’de İstihdam ve İşsizlik Politikaları 94

bin 680 kişi katılmıştır. 2009 yılının ilk altı ayında 2008 yılının aynı dönemine göre seminer sayısında yüzde 4,6 katılımcı sayısında ise yüzde 3,6’lık bir azalma görülmektedir(ÇSGB, 2009; 7,8).

2010 yılında İŞKUR tarafından yürütülen İş ve Meslek Analizi hizmetleri kapsamında, 90 adet mesleğin meslek bilgi yaprakları ha-zırlanmış ve Türk Meslekler Sözlüğü’ne dahil edilmesi sağlanmıştır. İş ve Meslek Danışmanlığı hizmetleri kapsamında, 1.289’u meslek danışmanlığı, 3 bin 720’si iş danışmanlığı olmak üzere toplam 5 bin 009 kişiyle bireysel danışmanlık görüşmesi yapılmıştır. 116 bin 090 öğrenci ile sınıf ve grup çalışması yapılmış, Meslek Bilgi Merkezi (MBM) hizmetlerinden 33 bin 661 kişi yararlanmıştır. İş arama beceri-leri seminerleri yoluyla 73bin 889 kişiye hizmet sunulmuştur. İŞKUR’ca yürütülen aktif işgücü programları kapsamında, işgücü yetiştirme kursları (Özürlü, Hükümlü/Eski Hükümlü kursları ve da-hil), toplum yararına çalışma 2010-2011 yılları programları, staj prog-ramları, girişimcilik programları ve çalışanların mesleki eğitimi ol-mak üzere toplam 6 bin 181 kurs/program açılmış olup, bu kurs/programlara toplam 125 bin 867 kişi katılmıştır. Bu faaliyetler için ise toplam 210 milyon 643 bin 965 TL’lık (projeler dahil) harcama yapılmıştır. İŞKUR tarafından yürütülen işletmelerde eğitim semineri kapsamında, 375 seminerden toplam 8 bin 771 kişi yararlanmıştır (ÇSGB, 2010; 10-11)

2011 yılı Temmuz ayı itibariyle İŞKUR tarafından “İş ve Meslek Analizi” hizmetleri kapsamında, 111 adet iş/mesleğin ISCO-08’göre sınıflandırılarak meslek kodu verilmiş ve mesleklere ait meslek bilgi yaprakları hazırlanmış olup, Türk Meslekler Sözlüğü’ne eklenerek sistem üzerinden yayınlanmıştır. “İş ve Meslek Danışmanlığı” hiz-metleri kapsamında, 3 bin 214’ü meslek danışmanlığı, 75 bin 177’si iş danışmanlığı olmak üzere toplam 78 bin 391 kişiyle bireysel danış-manlık görüşmesi yapılmıştır. 107 bin 661 öğrenci ile sınıf ve grup çalışması yapılmış, Meslek Bilgi Merkezi (MBM) hizmetlerinden 38 bin 639 kişi yararlanmıştır. İş arama becerileri seminerleri yoluyla 87 bin 963 kişiye hizmet sunulmuştur. Kurum tarafından yürütülen aktif işgücü programları kapsamında, işgücü yetiştirme kursları (Özürlü, Hükümlü/Eski Hükümlü kursları ve dahil), Uzmanlaşmış Meslek Edindirme Merkezleri (UMEM) Projesi kapsamında düzen-

Türkiye’de İstihdam ve İşsizlik Politikaları 95

lenen kurslar ve işbaşı eğitim programları, toplum yararına çalışma programları, girişimcilik programları ve çalışanların mesleki eğitimi olmak üzere toplam 7 bin 250 kurs/program açılmış olup, bu kurs/programlara toplam 101 bin 251 kişi katılmıştır. Bu faaliyetlerin toplam 220 milyon 570 bin 5 TL’lik (projeler dahil) harcama bütçesi bulunmaktadır (ÇSGB, 2011; 10) (2007-2008-2009-2010 Yılları İŞKUR tarafından verilen İşgücü Yetiştirme Kursları ve İllere Göre Dağılımı İçin Eklere Bakınız).

2.3.5.2. AB ve OECD Ülkelerinde AİPP Harcamaları

Aşağıdaki Tabloda AB ve OECD üyesi ülkelerin Aktif İşgücü Pi-yasası Politika Harcamalarının 1986-1990, 1991-1995 ve 1996-1999 dönemlerinde GSYİH’ nın yüzdesel olarak ne kadarını kapsadığı şematize edilmiştir. 1986-1990 devresinde Finlandiya ve Danimarka, 1991-1995 döneminde Belçika ve 1996-1999 yılları arasında Norveç GSYİH’ dan pay ayırarak kamusal harcamaları daha fazla yapmış ve ilgili tarihlerde ön sırada yerlerini almışlardır. Bu noktadan hareketle, işgücü ve işsizlikle ilgili politikalara tablodan da görüleceği üzere AB üyesi ülkeler diğer ülkelere nazaran daha fazla yatırım yapmakta hatta siyasi partiler bunu birer politika malzemesi olarak ta kullan-maktadırlar.

Türkiye’de İstihdam ve İşsizlik Politikaları 96

Tablo.13: AİPP Harcamaları (GSYİH’nın %’si olarak)

1986-1990 1991-1995 1996-1999

Avusturya 26 28 36

Belçikaa 1.06 99 1.12

Danimarka 82 1.15 1.21

Finlandiya 82 1.39 1.22

Fransaa 50 85 1.04

Almanya 72 1.16 1.04

Yunanistanb 16 23 23

İrlandac 1.06 70 1.37

İtalya - 89 0.66

Lüksemburgb 16 12 18

Hollanda 56 85 1.07

Portekiza 26 41 32

İspanya 71 59 48

İsveç 1.10 1.79 1.14

İngilterea 0.50 38 26

Avrupa Ortalaması 0.62 79 0.78

Avustralya 25 45 48

Kanada 52 57 46

Japonya 10 10

Yeni Zelanda 81 77 60

Norveç 69 1.28 56

İsviçre 08 18 51

ABD 20 17 14

OECD Ortalaması 0.54 0.70 0.66

Not: a veriler 1998’e kadar elde edilebilir, b veriler 1997’ye kadar elde edilebilir, c veriler 1996’ya kadar elde edilebilir.

Kaynak: Körpe, (www.isguc.org/?p=article&id=1668cilt=58sayi=2003) Erişim, 16/11/2011

 

 

3. TÜRKİYE’DE UYGULANAN İSTİHDAM POLİTİKALARI  

3.1. CUMHURİYET DÖNEMİNDE UYGULANAN İSTİHDAM POLİTİKALARI (1923–1933)

Birinci Dünya Savaşı’na kadar Türkiye ekonomisi bünyesinde kurulan sanayiye yönelik, bazı yeni imalat sanayileri bulunmaktaydı. Ancak yatırım mallarının tümü ithal edilerek ihtiyaç karşılanmaktay-dı ve gerçekleştirilen imalat ta yurt içi talebe cevap veremiyordu. Birinci Dünya Savaşı’nın içinde aniden kendimizi buluvermemiz ve ardından başlayan Kurtuluş Savaşı’nın durmaksızın sekiz yıl gibi uzun bir süreçte devamı Anadolu’nun üretim yapısı üzerinde büyük bir yıkıma sebep olmuştur(Tezel, 2002; 103).

Yeni Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulması kararını takiben 1923-1929 yılları arasında siyasi, hukuki ve sosyal alanda ortaya çıkan önemli değişikliklerin ekonomi politikaları ile de tamamlanması ge-rekmekteydi.

Ülkenin içinde bulunduğu ekonomik sorunlara çözüm getirmek adına 17 Şubat 1923 tarihinde İzmir’de Birinci İktisat Kongresi top-lanmıştır(Parasız, 1998; 23).

Lozan Anlaşması ile kazanılan ulusal egemenliğin ekonomik egemenlik ile de tamamlanmasını misyon edinen Kongre’nin en önemli kararlarından birisi, bireylerin çalışma özgürlüğünün kendi iradelerine bırakılmış olmasıdır. Hayvancılık, ormancılık başta olmak üzere birçok sektörde yerli üretime önem verilmesi ve arz fazlasının da ihracata yönlendirilmesi amaçlarının yanı sıra sanayicinin kredi imkanlarının geliştirilmesi suretiyle teşvik edilmesi ve teknik öğreti-min geliştirilmesi kongrede kabul edilen diğer satır başlarıdır. Fakat ekonomik kadro ve danışman düzeyinde nitelikli kişilerin yeterli

Türkiye’de Uygulanan İstihdam Politikaları 98

olmayışı var olanların da yakın geçmişteki savaşlarda yitirilmiş ol-ması alınan kararların hayata geçirilmesini olumsuz yönde etkilemiş-tir. Çalışanlara dair belli başlı hakların çerçevesi çizilmiş ise de uygu-lamaya geçilmediği görülmektedir(Talas, 1999; 494).

1925 yılında çıkarılan kanun ile çiftçilerden alınan aşar vergisi kaldırılmış, böylece tarımsal üretimin arttırılması sağlanmaya çalı-şılmıştır. 1926 yılında ise köylülerin işlediği toprakları kendi adlarına tapuya kaydedebilme hakkı yasa ile kendilerine verilmiştir. 1927 yı-lında sanayileşmenin özel sektör eliyle olmasını sağlamak gayesiyle çıkarılan Teşviki Sanayi Kanunu’na rağmen özel sermayenin yetersiz olması gibi nedenlerle bu konuda istenen başarı yakalanamamış ve bu çalışma Kamu İktisadi Teşebbüslerinin kurulması ile sonuçlanmış-tır(Tokgöz, 1991; 22-23).

1927–1929 yılları arasında toprağı olmayan köylülere toprak ve-rilmesi, tarım kredi kooperatiflerinin kurulması ve çiftçiye verilen kredilerin düzenlenmesi amacıyla çıkarılan yasalarla Türkiye eko-nomisinin bir tarım ülkesi olma hüviyeti hızlandırılmış ve tarım sek-töründe çalışan işgücü miktarı arttırılmıştır.

Tarım sektöründe küçük arazi mülkiyeti ve sanayide ise el sanat-ları ile küçük imalathanelerin başta olduğu bir ekonomik yapı içeri-sinde, ücretsiz aile işçilerinin ağırlıklı sayıda olduğu kendi adlarına veya ücretli çalışanların ise az sayıda olduğu bir görüntü sergilen-mektedir. 1921 sanayi sayımı sonuçları toplam işçi sayısını 76 bin 216, kuruluş başına düşen işçi sayısını ise sadece 2 olarak göstermektedir. Bu dönemde ücretliler, büyük ölçüde eğitimsiz ve vasıfsız olup kırsal kesim ile bağlarını koparıp sürekli sanayi işçisine dönüşmemişler-dir(Makal, 2003; 3).

1923 yılında GSMH içinde tarım sektörünün payının yüzde 39,8, sanayi kesiminin payının ise yüzde 13,2 düzeyinde olması bu dönem-lerde Türkiye ekonomisine tarımsal bir ekonomi görüntüsü vermek-tedir(Bulutay vd, 1974; 86).

Toplam istihdam içinde yüzde 89,6 ile tarım sektörü, yüzde 4,6 ile sanayi ve yüzde 5,5 ile hizmetler sektöründe çalışanlar, istihdamın tarımsal ağırlıklı bir yapıda yoğunlaştığına işaret etmektedir(Bulutay, 1995; 189).

Türkiye’de Uygulanan İstihdam Politikaları 99

1927 yılında sanayi ve madenciliği geliştirmek için alınan karar-ların devamında 1930 yılında İktisat ve Tasarruf Cemiyeti’nin katkı-larıyla Sanayi Kongresi bir araya gelmiştir. 1927 yılında yapılan en-vantere göre; 65 bin olarak tespit edilen işletmelerin yüzde 43,6’sı tarım ürünlerinde, yüzde 23,9’u dokuma ve yüzde 22,6’sını maden sanayi, makine yapımı ve onarımında faaliyet göstermektedir. 1925 yılında Sanayi ve Maadin Bankası kurulmuştur. 1927 yılında Sanayi Teşvik Yasası çıkarılmıştır. Yapılan bu hamlelerle sanayi alanında girişimciliğin geliştirilmesi sağlanmaya çalışılmıştır(Kepenek ve Yentürk, 1994; 38).

Cumhuriyetin ilk yıllarında sektörlere göre istihdam envanteri çıkarıldığında aşağıdaki tabloya ulaşılmaktadır.

Tablo.14: 1923-1933 Yılları Arasında Sektörlere Göre İstihdam Dağılımı (Bin Kişi)

Yıllar Toplam A B C D E F G H I

1923 5031 4525 17 159 1 40 138 19 13 119

1924 5161 4618 28 162 1 56 141 21 13 121

1925 5280 4712 24 166 1 73 144 22 14 124

1926 5447 4809 33 197 1 74 147 23 16 147

1927 5593 4909 36 207 1 94 150 24 17 155

1928 6058 5345 39 213 1 106 153 25 17 159

1929 6197 5459 34 215 1 127 156 26 19 160

1930 5975 5229 35 212 1 132 160 29 18 159

1931 6026 5341 37 201 1 86 163 29 18 150

1932 6150 5455 41 202 2 84 166 31 18 151

1933 6259 5571 40 177 2 99 170 31 18 151

Kaynak: Devlet İstatistik Enstitüsü Yıllıkları

A: Tarım, ormancılık, avcılık ve balıkçılık, B: Madencilik ve taşocakcılığı, C: İmalat Sanayi, D: Elektrik, gaz ve su, E: İnşaat ve bayındırlık işleri, F: Toptan ve perakende ticaret, lokanta ve oteller, G: Ulaştır-ma, haberleşme ve depolama, H: Mali kurumlar, sigorta, taşınmaz mallara ait işler ve kurumları yardımcı iş hizmetleri, I: Toplum hizmetleri, sosyal ve kişisel hizmetler.

Tablodan da izleneceği üzere 1923–1933 yılları arası yukarıda arz edilen sektörler itibariyle istihdamın dağılımı verilmiştir. 1923 yılında 5 bin 31 kişi olan toplam istihdam hacminin yüzde 90’ı olan 4 bin 525

Türkiye’de Uygulanan İstihdam Politikaları 100

kişi tarım sektöründe iş bulabiliyorken, sanayi ve hizmet sektörlerin-de sermaye yetersizliğine bağlı olarak yapılan yatırımların yetersizli-ği ve nitelikli eleman temininde yaşanan sıkıntılar ve tarım sektörünü destekleyici politikaların takip edilmesi ile tarım sektörü içinde istih-dam edilen işgücü 1933 yılında geçen on yıla rağmen oransal üstün-lüğünü (yüzde 89) korumuştur. Bu tablo Türkiye ekonomisi görüntü-sünün tarımsal bir profil sergilemesiyle doğru orantılıdır.

3.2. DEVLET MÜDAHALESİ DÖNEMİ

17 Şubat 1923 tarihinde İzmir İktisat Kongresi’nde özel sektörün tesisi ve geliştirilmesine dair kararlar alınmış ve liberal bir ekonomik görüntü sergilenmeye çalışılmış olsa dahi, ülkede yeterli sermayenin olmayışı siyasi ve hukuki alanda yapılan atılımların tamamlayıcısı olarak ekonomik alanda da gözle görülür hamleler gerçekleştirilme-sini engellemiştir. Devletin ekonomik kalkınmayı gerçekleştirebilmek için ekonomik yaşantı içine girmesi kaçınılmaz olmuştur.

1929 yılında tüm dünyayı sarsan ekonomik krizin artçı şok dal-gaları olarak Türkiye ekonomisinde de tarımsal ürünlerin fiyatların-da ani düşmeler yaşanmıştır. Fiyatlarda yaşanan hızlı düşmeler ta-rımsal üreticilerin kazançlarında da ciddi kayıplara neden olmuştur. İhracatımızda önemli pay sahibi olan ülkelerde devam eden kriz or-tamı ise ihracat rakamları ve devamında ihracat kazançlarının da azalmasına neden olmuştur. Bu dönem, ithal ikamesi olarak adlandı-rılan korumacı tedbirlere geçiş dönemini hızlandıran bir süreç olarak değerlendirilebilir(Pamuk, 2008; 175). 

1930–1933 yılları devletçi uygulamaların başlatılıp, kurumsal-laştırılmaya çalışıldığı dönemdir. Topraksız köylülere toprak dağı-tımı bu dönemde de devam etmiş; 1927’de yüzde 4,9 olan işlenen toprak oranı 1934’te yüzde 110 artış kaydederek 10,2’ye, 1940’ta ise yüzde 12,3’e yükselmiştir. Dünya ekonomik buhranının olumsuz yansımaları tarımsal ürünlerin fiyat hadlerinde kendisini göstermiş-tir. Çiftçiden alınan aşar vergisi 1925 yılında kaldırılmış olsa bile yerine sınai ürün vergilendirmesi getirilmiştir(Kepenek ve Yentürk, 1994; 63).

Türkiye’de Uygulanan İstihdam Politikaları 101

Türkiye ILO’ya 1932 yılında katılmış ve imza altına aldığı söz-leşmeler gereği bazı sorumluluklar üstlenmiştir; bunun sonucunda da 1936 yılında ilk iş kanunu kabul edilerek uygulamaya konmuştur. Grev ve lokavtın yasak edildiği ve sendika kurulmasını düzenleme-yen bu yasa, bir çalışma ilişkileri sistemi getirmiştir.

Birinci Beş Yıllık Sanayi Planı (BBYSP,1930) devletin sanayi sek-töründeki girişimciliğinin ilk adımı olarak hayata geçirilmiştir. Do-kuma, maden işleri, kağıt, kimya ve taş, toprak olmak üzere beş kate-goride sanayinin kurulmasını hedefleyen plan, makro plan olma özelliğinden uzaktır. Bu plan bünyesinde temel tüketim maddeleri-nin üretimine öncelik verilerek cari açığın kapatılması ve ulusal pa-ranın değerinin korunması hedefleniyordu(Şahin, 2000; 60).

1934 yılında uygulamaya konan BBYSP’nın getirdiği başarılı so-nuçlar, İkinci Beş Yıllık Sanayi Planı (İBYSP)’nın da hazırlanmasına zemin oluşturmuştur. BBYSP’da sanayi sektörünün desteklenmesiyle toplam ithalatın yüzde 44’ünü kapsayan temel ihtiyaç maddelerini ikame edebilecek mallar ülke içinde üretim imkanını elde ediyorken, 1936 yılında hazırlanan İBYSP’da sermaye malı hüviyetine sahip ara ve yatırım mallarının üretimi ile alt-yapı inşasına önem verilmiştir. BBYSP tüketim malı niteliğindeki malların üretimine ağırlık vermiş-ken, bu planın finansmanı da bu malların üzerinden alınan dolaylı vergilerle gerçekleştirilmiştir.

Tarım dışı sektörlerde de gelişim kaydedilerek bunların ihracata yönlendirilmesi böylece döviz geliri elde edilmesi gayretiyle madenci-lik alanında çalışmalar yapılmıştır. Ancak özel sektörün sermaye ye-tersizliği nedeniyle bu çalışmalar kamu sektörü eliyle gerçekleştirilmiş ve 1935 yılında Maden Tetkik Arama Enstitüsü (MTA) ve bu işlemlerin finansmanı ve teşviklerin sağlanması için Etibank kurulmuştur.

Türkiye’de bilinçli bir iktisat politikasının tohumlarının atıldığı bu dönem, devletin ekonominin her sahasında girişimcilik örnekleri sergilediği ve ağırlığını hissettirdiği bir dönem olarak ekonomi tari-himize geçmiştir. Üretim anlayışı ithal ikamesi politikasının benim-senmesiyle yapısal bir değişime uğramıştır. İstihdam edilen nüfusun önemli bir kesimi halen tarımda çalışıyorken, yeni kurulan sanayi işletmelerinde de istihdam olanakları oluşturulmaya başlandığı gö-rülmektedir(Hazine, 2006; 6-10).

Türkiye’de Uygulanan İstihdam Politikaları 102

Tablo.15: 1930-1945 Yılları Arasında Sektörlere Göre İstihdam Dağılımı (Bin Kişi)

Yıllar Toplam A B C D E F G H I

1930 5975 5229 35 212 1 132 160 29 18 159

1931 6026 5341 37 201 1 86 163 29 18 150

1932 6150 5571 41 202 2 84 166 31 18 151

1933 6259 5690 40 177 2 99 170 31 18 151

1934 6420 5690 50 185 2 117 174 32 18 152

1935 6638 5835 53 256 2 114 174 34 18 152

1936 6802 5937 53 298 2 130 177 35 17 153

1937 6942 6040 58 319 2 136 181 36 17 153

1938 7124 6146 63 347 3 172 184 37 18 154

1939 7328 6326 62 367 3 172 189 37 18 154

1940 7259 6243 66 408 3 163 171 32 18 155

1941 7272 6311 56 401 3 125 173 29 18 156

1942 7303 6379 68 370 3 102 175 26 18 162

1943 7459 6448 75 411 3 131 178 26 18 169

1944 7573 6518 74 447 3 124 180 26 18 183

1945 7681 6559 70 490 3 121 186 30 19 203

Kaynak: DİE yıllıkları

A: Tarım, ormancılık, avcılık ve balıkçılık, B: Madencilik ve taşocakcılığı,C: İmalat Sanayi, D: Elektrik, gaz ve su, E: İnşaat ve bayındırlık işleri, F: Toptan ve perakende ticaret, lokanta ve oteller, G: Ulaştır-ma, haberleşme ve depolama, H: Mali kurumlar, sigorta, taşınmaz mallara ait işler ve kurumları yardımcı iş hizmetleri, I: Toplum hizmetleri, sosyal ve kişisel hizmetler.

Yukarıdaki tabloda 1930-1945 yılları arasında toplam istihdamın içerisindeki tarım sektöründe çalışanların payına bakıldığında, yıllar itibariyle sırasıyla yüzde 87,52 ve yüzde 85,40 şeklinde paya sahip olduğu dikkati çekmektedir. Çıkarılan kanunlarla sanayi sektörü teş-vik edilip yeni iş imkanları açılıyor olmasına karşın, sermaye yeter-sizliği sanayi kesiminin gelişimini sekteye uğratmış ve istihdamın tarım sektöründe yoğunlaşması kaçınılmaz olmuştur.

Türkiye’de Uygulanan İstihdam Politikaları 103

3.3. PLANLI DÖNEM (1946-1960)

Türkiye İkinci Dünya Savaşı’na girmese de ülkede savaş ekono-misi uygulanmıştır. 1938-1943 dönemi için hazırlanmış olan İBYSP seferberlik durumu nedeniyle uygulama alanı bulamamıştır. Yatırım hacminin daraldığı ve üretim miktarının düştüğü bu süreçte toplam tüketimin kaydettiği artışa rağmen üretim arzının buna cevap vere-memesi nedeniyle (üretimin tüketimi karşılayamaması) enflasyon oranlarında artış yaşanmıştır.

1940 yılında Milli Korunma Kanunu çıkarılarak, mal kıtlıklarının ortaya koyduğu sıkıntılar ve bu durumdan yararlanıp spekülatif amaçlı hareket etmek isteyenlerin önüne geçilmeye çalışılmıştır. Sa-nayi kurumlarının hangi malı ne kadar üreteceği ve çiftçinin hangi ürünü yetiştireceğine dair düzenlemeler yapılmıştır. 1942’de yürür-lüğe giren Varlık Vergisi ile de savaş yıllarında haksız kazanç elde edenlerden vergi yoluyla devlete gelir kaydı gerçekleştirilerek piya-sadaki para miktarı absorbe etmeye çalışılmıştır(Gül vd, 2009; 87).

Türkiye’nin gerçekleştirmeye çalıştığı sanayileşme sürecinin de-vamında bireylerin işgücü ve sosyal statü dağılımında meydana ge-len değişimler, sanayi sektöründe çalışanların payının artması, kır-saldan kente göç ve aile yapısındaki değişiklikler ve beraberinde ge-tirdiği sorunlar sosyal güvenlik olgusunu ortaya çıkarmıştır. Batı Av-rupa’da İkinci Dünya Savaşı sonrası yaşanan sosyal güvenlik akımı, çok partili hayata geçiş ve partilerin bireylerin sosyo-ekonomik so-runlarına karşı duyarlı davranıp parti programlarına almaları bu alandaki gelişmelere hız kazandırmıştır(Makale, 2002; 391).

Türkiye ILO’ya 1932 yılında katılmış olmasına rağmen, işçilerin sosyal güvenliklerini düzen altına almak amacıyla İşçi Sigorta Kuru-mu’nu 1945 yılında kurmuştur. Memurlara dair sosyal güvenlik dü-zenlemeleri ise 1949 yılında kurulan Emekli Sandığı ile sağlanabilmiş-tir. 1950 yılından itibaren tek partili rejim ve beraberindeki devletçi anlayışa Demokrat Parti’nin iktidara gelmesiyle son verilerek liberal ekonomi politikası ilkeleri benimsenmiştir. Özel sektörün öncülüğün-de sanayileşme stratejisi, tarım sektöründe iyileştirmeler ve dış ticare-tin serbestleştirilmesi bu döneme damgası vuran başlıca ekonomi po-litikalarıdır. Ancak ekonomide yaşanan sıkıntılar nedeniyle tekrar

Türkiye’de Uygulanan İstihdam Politikaları 104

ithal ikamesi politikasına geri dönülerek Milli Koruma Kanunu yeni-den uygulamaya konmuştur. 1954 sonrasında ekonomide yaşanan küçülmeye rağmen milli gelirde kayda değer artışlar gerçekleştiril-miştir. Tarımın GSMH içindeki payı azalırken sanayinin payında artış kaydedilmiştir. Yurt içi üretimde sanayi lehine yaşanan olumlu gelişmeler istihdam hacminde de aynı yansımayı göstermiştir. 1944 yılında tarımın toplam istihdam hacmi içindeki payı yüzde 86,5 iken 1960 yılında yüzde 74,8’e gerilemiştir. Sanayi kesiminin toplam istih-damda kapsadığı alan yüzde 8,3 iken 1960’da yüzde 11,5’e (yüzde 38,6 artış oranı) yükselmiştir. Böylece Cumhuriyetin ilk yıllarından itibaren gerçekleştirilmeye çalışılan sanayileşme sürecinde ivme ka-zanılması ve devamında bu sektörde niteliklerinin arttırılarak çalışan-ların payında da artış kaydedilmesi başarılmıştır(Gül vd, 2009; 88-89).

3.4. PLANLI KALKINMA DÖNEMİ (1960-2005)

Cumhuriyetin ilk yıllarından itibaren hedeflenen sanayileşmeye yönelik kalkınma stratejisi sonuçlarını vermiş olup; 1950 yılından itibaren kırsal kesimden kentsel alana göç dalgası yaşanmıştır. 1955 yılında kırsalda yaşayanların toplam nüfus içindeki payı yüzde 71,2 oranındayken 1970’e gelindiğinde bu oran yüzde 61,5 (yüzde 13,6 oranında azalma) olmuştur. 1955 ve 1970 yılları itibariyle şehirde ya-şayanların nüfusu yüzde 28,8’den yüzde 33,68 artış oranıyla yüzde 38,5 düzeyine yükselmiştir. Sonuç olarak şehir ortamında sunulan işgücü arzı talep edilenin üzerinde gerçekleşmiştir. Köyden kente göç dalgalarının devamında 1960’lı yıllar Türkiye’de işsizliğin bir sorun olarak hissedildiği yıllar şeklinde dikkat çekmektedir. Almanya başta olmak üzere yabancı ülkelere işçi gönderilmesi ile işgücü arzındaki fazlalık giderilmeye çalışılmışsa da 1970’li yıllardan itibaren ortaya çıkan Petrol Krizleri gerek dünyada gerekse Türkiye’de işsizlik ra-kamlarını yükseltmiştir. 1960’lı yılların başından itibaren işsizlik bir sorun olarak hükümetlerin programlarında yerini almıştır. İşsizliği önlemek ve artışın önüne geçmek için Kalkınma Planlarında yapıl-ması gerekenler sıralanmıştır(Ekin, 1994; 13).

1963-1967 dönemini içeren Birinci Beş Yıllık Kalkınma Planı’nda işsizliğin artışı, yüksek orandaki nüfus artışı ve köyden kente göçün

Türkiye’de Uygulanan İstihdam Politikaları 105

halen devam ediyor olmasına bağlanmıştır. Bu noktada işsizliğin önüne geçilebilmesi için nüfus artışının aile planlaması önlemleriyle kontrol altına alınması ve tarım-dışı alanlarda çalışmanın gerçekleşti-rilmesi ile tarımdaki fazla işgücü arzının absorbe edilmesi gereği üze-rinde durulmuştur(DPT, 1963; 453-454).

Birinci Beş Yıllık Kalkınma Planı döneminde sanayileşmeye ağır-lık verilerek şehirlerde iş imkanlarının arttırılmasına gayret gösteril-mesi hedeflenmiştir(DPT, 1963; 127).

Tablo.16: Çalışan Nüfusun Ana Sektörlere Bölünümü (1962-1977)(milyon)

Sektörler 1962 1963 1964 1965 1966 1967 1972 1977

Tarım 9,86 10,00 10,14 10,28 10,42 10,56 10,86 11,16

Sanayi 1,25 1,34 1,44 1,54 1,65 1,77 2,36 2,99

Hizmetler 1,63 1,78 1,94 2,12 2,31 2,52 3,64 5,05

Toplam 12,74 13,12 13,52 13,94 14,38 14,85 16,86 19,20

Kaynak: DPT, 1963; 445 {(http://ekutup.dpt.gov.tr/plan/plan1.pdf) Erişim, 08/11/2011}

Not: 1962 için Temmuz ayında gizli işsiz tahmini 1 milyondur. (Burada gizli işsiz tabiri tarımda belli işlerin gereğinden çok insan tarafından yapılması olarak kullanılmaktadır)

1962 yılında tarımda istihdam edilen nüfus toplam içinde yüzde 77 paya sahipken, 1977 yılına gelindiğinde mutlak üstünlüğünü ko-rumakla birlikte toplam istihdam içindeki payı yüzde 58,13 olarak gerçekleşmiştir (1962-1977 yıllarını tarım kesimi olarak kıyasladığı-mızda sadece yüzde 13,15 düzeyinde bir artış sağlanabilmiştir). Sa-nayi sektöründe istihdam edilenlerin oranı ise 1962 yılından 1977 yılına gelindiğinde yüzde 139 gibi uzun atlama düzeyinde bir sıçra-ma kaydetmiştir. Hizmetler sektörü açısından tabloyu incelediğimiz-de 1962 yılında toplam istihdam içinde kaydettiği rakamı yüzde 209,81 oranında bir artışla 1977 yılında çalışanlara istihdam olanağı sağlanmıştır.

Türkiye’de Uygulanan İstihdam Politikaları 106

Tablo.17: Çalışan Nüfusun Ana Sektörlerde Yüzde Dağılımı (%)

Sektörler 1962 1967 1972 1977

Tarım 77,4 71,1 64,4 58,1

Sanayi 9,8 11,9 14,0 15,6

Hizmetler 12,8 17,0 21,6 26,3

Kaynak: DPT; 1963, s.446. (http://ekutup.dpt.gov.tr/plan/plan1.pdf) Erişim, 08/11/2011

Çalışan nüfusun ana sektörlere dağılımının yüzdesel oranları sa-nayi ve hizmetler sektöründe istihdam rakamlarında sağlanan başarı-lı artış trendine bağlı bir görünüm olarak karşımıza çıkmaktadır.

Tablo.18: Sanayide Çalışan Nüfusun Alt Sektörlere Göre Bölünümü (1962-1977) (Bin)

Sektörler 1962 1963 1964 1965 1966 1967 1972 1977

Maden Çıkarma 70 74 78 81 35 89 110 131

İmalat 880 933 990 1048 1110 1177 1470 1756

İnşaat 300 333 372 411 455 504 780 1103

Toplam 1250 1340 1440 1540 1650 1770 2360 2990

Kaynak: DPT, 1963; 446. (http://ekutup.dpt.gov.tr/plan/plan1.pdf) Erişim, 08/ 11/ 2011

İmalat sanayinde çalışanlar 1962 yılında toplam içinde yüzde 70,4 gibi yüksek bir paya sahip olmakla birlikte bu oran 1977’de yüzde 58,7’ye düşmüştür. Maden çıkarma alanında faaliyet gösterenlerin payı toplam içinde yüzde 25 azalmıştır.(yüzde 6’dan yüzde 4,5’e geri-lemiştir) sanayi sektöründe istihdam edilenlerin 1962’de toplamda yüzde 62’sini barındıran inşaat alt dalı yüzde 53,67 oranında artışla 1977 yılında toplam içinde yüzde 36,88 düzeyine yerleşmiştir. Bu çer-çevede şehirleşme neticesinde artan bina ihtiyacını gidermek için yeni binalar yapılması ve sanayileşme stratejisiyle yeni yapılan fabrikalar gibi etkenler inşaat sektöründe istihdam olanaklarını arttırmıştır.

1968-1972 dönemini kapsayan İkinci Beş Yıllık Kalkınma Planı döneminin en önemli sorunlarından biri olarak, işsizliği ortadan kal-dırmak veya bir nebze olsun artışını hafifletebilmek en öncelikli he-

Türkiye’de Uygulanan İstihdam Politikaları 107

defler arasında değerlendirilmiştir. Çalışma Bakanlığı’nın güçlendi-rilmesi, işçi-işveren arası çalışma ilişkilerinin düzenlenmesi, iyileşti-rilmesi için alınması gereken tedbirler, çalışanın niteliğinin arttırılma-sı ve hizmet içi eğitim, çalışanların haklarını korumalarına yardımcı sendikalar şeklinde örgütlenmeleri grev, lokavt hakları gibi çalışma dünyasına dair ögeler Birinci Beş Yıllık Kalkınma Planı’yla karşılaştı-rıldığında daha fazla üzerinde durulan konular ve politikalar haline gelmiştir. Bunun belli başlı sebepleri arasında sanayi yatırımlarının artışı ve şehirleşme sonucunda kentlere doğru akan büyük göç dalga-larının Türkiye’nin sosyo-ekonomik yapısında meydana getirdiği büyük ölçekteki yapısal değişim sayılabilir.

İkinci Beş Yıllık Kalkınma Planı istihdamı üretime katkıda bulu-nan iktisadi ve sosyal gelişme içinde olan aktif nüfus olarak tanım-larken, bunun aynı zamanda önemli bir sorun olduğunun da altı çi-zilmektedir. İstihdam sorununun çözülmesinin zamana yayılarak gerçekleştirilmesinin mümkün olabileceğine dikkat çekilerek, bunun sadece işgücünde meydana gelen her yılki artışı karşılamak anlamın-da algılanmaması gerektiği aynı zamanda mevcut işsizlik ve gizli işsizliği azaltmak için gittikçe artan istihdam olanakları oluşturulması gerektiği ve ekonomik gelişme sonrasında ortaya çıkan demografik, ekonomik ve sosyal değişim sonucu yeni işler aramak durumunda kalanlara da yeni iş imkanları bulunmasını gerektirdiği ifade edil-mektedir(DPT, 1968; 127) (http://ekutup.dpt.gov.tr/plan/plan2.pdf) Erişim,10/11/2011.

İkinci Beş Yıllık Kalkınma Planı’nda istihdama dair izlenmesi ge-reken politikalar anlatılırken aşağıda belirtilen hususlara değinilmiş-tir{(DPT, 1968; 134) (http://ekutup.dpt.gov.tr/plan/plan2.pdf) Erişim, 09/11/2011}; 

“İstihdam seviyesinin yükseltilmesi ve işsizliğin azaltılması ama-cıyla istihdam etkisi yüksek olan sektörlere ağırlık verilecek, bunun yanında maliyeti arttırmaksızın işgücü yoğunluğu yüksek, sermaye tasarruf edici ve istihdam yaratıcı projelere bütün sektörlerde öncelik verilecektir. Bu konuda istenilen ölçüde bir gelişme sağlanabilmesi için teknoloji seçimi üzerinde araştırmalar yapılmasına devam oluna-caktır. Fakat farklı teçhizatın sermaye-işgücü ve sermaye-hasıla kat-sayıları ve dayanışma süreleri göz önüne alınarak yatırımın verimli-

Türkiye’de Uygulanan İstihdam Politikaları 108

liğinden fedakarlık yapılmaksızın en çok istihdam yaratan donanım modellerini bulmaya ve aynı kriterlere göre en verimli inşaat tipini tespit etmeye yönelecektir”.

“Tarım sektöründe, kullanılmayan işgücünden yararlanmak baş-lıca sorun olmaktadır. Daha çok işgücü kullanmayı gerektiren yönde tarım teknolojisinde ve ürün tiplerinde değişiklik sağlanırken, yan bir gelir kaynağı olarak el sanatlarının geliştirilmesi tarımda kullanıla-mayan işgücü sorununu bir ölçüde çözebilecektir”.

İkinci Beş Yıllık Kalkınma Planı döneminde 1962’de 235 bin olan tarım dışı işgücü fazlalığı yüzde 219,1 artış kaydederek 1972’de 750 bin’e yükselmiş, buna tarımdaki gizli işsizler de eklendiğinde toplam işgücü fazlalığı 1 milyon 600 bin kişiyi aşmıştır (Korkmaz ve Mahiroğulları, 2007; 99)

Tablo.19: İstihdamda Gelişmeler (1962-1972) (a)

Yıllar 15-64 Çağ Nüfusu İstihdam İstihdam Dışındaki 15-64 Yaş Nüfus

1962 15970 12520 3450

1967 17920 13270 4650

1972 20350 14110 6240

Kaynak: DPT,1973;s.76 ((http://ekutup.dpt.gov.tr/plan/plan3.pdf) Erişim,09/11/2011

(a) Yurtdışındaki işçiler dikkate alınmamıştır.

İşgücüne Katılma Oranı = İşgücü Arzı / Toplam Nüfus

Yukarıdaki tabloda, 15-64 yaş grubundaki istihdamın 1962 yılında 12,5 milyon kişi düzeyinden yüzde 12,7 artış kaydederek 1972’de 14,1 milyon kişiye ulaştığı görülmektedir. 15-64 yaş nüfusun artış oranına baktığımızda ise aynı dönem itibariyle yüzde 27,4 artış olduğu dikkat çekmektedir. Bu yaş grubundaki artışın istihdamdan daha hızlı oldu-ğu ortadadır. İşgücüne katılım oranında da aynı göstergeyi yakala-mak mümkündür. 1965 yılı itibariyle işgücüne katılım oranı yüzde 43,4 seviyesinden 1970 yılında yüzde 40,8’e düşme kaydetmiştir {DPT, 1973; 76 ((http://ekutup.dpt.gov.tr/plan/plan3.pdf) Erişim, 09/11/2011}.

Üçüncü Beş Yıllık Kalkınma Planı’nda (1973-1977) Cumhuriyetin ilk yıllarından itibaren benimsenmiş olan sanayileşme stratejisi ile

Türkiye’de Uygulanan İstihdam Politikaları 109

işsizliği önleyip, işgücüne istihdam yaratma olanaklarının sağlanabile-ceği vurgulanarak, bunun kısa vadede çözüm bulunabilecek bir sorun olmadığı ve mevcut sanayileşme trendiyle 1990’lı yıllara bu sorunun sarkabileceği ifade edilmiştir (Korkmaz ve Mahiroğulları, 2007; 99).

Yurt içi nüfus dinamizminin bir eklentisi olarak yurt dışına işçi göçü ağırlıkta olarak gerçekleşen göçler, nüfusun doğurganlığını do-layısıyla toplam nüfus artışındaki hızı belirleyen etmenlerin başında gelmektedir. Bunun doğal sonucu olarak ta doğurganlıktaki azalma sonucunda 0-14 yaş genç nüfusun payı düşme kaydederken, emek arzını teşkil eden 15– 64 yaş grubunun ağırlığını arttırdığı aşağıdaki tabloda görülmektedir.

Tablo.20: Nüfusun Üç Ana Yaş Grubu Arasında Bölünüşü (1965 - 1975) (%)

Yaş Grupları 1965 1970 1975 (1)

0 – 14 42,0 41,8 40,1

15 – 64 54,1 53,8 55,4

65 ve yukarısı 3,9 4,4 4,5

Kaynak: {DPT,1979; 25 (http://ekutup.dpt.gov.tr/plan/plan4.pdf) Erişim,09/11/2011}

(1) 1975 Nüfus sayımı yüzde 1 örnekleme sonuçları.

Üçüncü Beş Yıllık Kalkınma Planı döneminde, 1972 yılında çalı-şanların yüzde 66,9’u tarımda istihdam ediliyorken, bu oran 1977’de yüzde 61,8’e düşmüştür; imalat sanayiinde (inşaat dahil) çalışanların oranı ise yüzde 14,0’dan 16,2’ye çıkmıştır. Hizmetlerde ise bu oran yüzde 19,1’den yüzde 22,0’a çıkmış bulunmaktadır. Bu veriler ışı-ğında aslında istihdam sorununun, bir bölümü Türkiye’nin gelişmiş-lik düzeyi ve demografik olguları, bir bölümü de geçmiş dönemlerde uygulanan politikaların getirdiği yapısal bozuklukların sonucu ol-duğu ifade edilebilir {DPT, 1979; 25 (http://ekutup.dpt.gov.tr/plan/ plan4.pdf) Erişim, 09/11/2011}.

Dördüncü Beş Yıllık Kalkınma Planı’nda (1979–1983) ekonomik büyümeye hız kazandıran ve işsizliği azaltan bir gelişme kaydedile-bilmesi için belirlenen programın istihdamı ilgilendiren yönüyle ana başlıkları şunlardır {DPT, 1979; 657-658-659-661-665- 666-667-668 (http://ekutup.dpt.gov.tr/plan/plan4.pdf) Erişim, 09/11/2011};

Türkiye’de Uygulanan İstihdam Politikaları 110

a) “İşsizliği azaltmak için, teknolojik gelişmenin gerisinde kal-mak yerine ekonomik açıdan uygun alanlarda teknolojileri emek yo-ğun olan üretim ve hizmet dalları geliştirilecektir. Gerektiğinde emek-yoğun imar, bayındırlık ve kalkınma projeleri uygulanacaktır”.

b) “Kişilerin ve kurumların artan gelirlerinden, gelişmeyi hızlan-dırmak ve enflasyonu önlemek için gereken bölümlerin üretken yatı-rımlara yönelmesi özendirilecektir. Halk girişimciliği, halkın ekonomik gücünü arttırmak için olduğu kadar, bu amaçla da desteklenecektir”.

c) “Kamu kesiminin, özellikle kamu iktisadi kuruluşlarının, kay-nak yaratma gücü arttırılacak, ekonomik ve toplumsal işlevlerini ye-terli biçimde yerine getirmeleri sağlanacaktır. Bu kuruluşların yatı-rımları büyük ölçekli, tümleşik, çağdaş teknolojileri içeren sanayilere yöneltilecektir”.

d) “Kamu yönetiminde savurganlığı önleyici, iş verimini ve et-kinliğini arttırıcı, gelir dengesizliğini giderici bir personel ve gelir politikası izlenecektir”.

e) “Tarımda kooperatifleşme bir temel amaç olarak yaygınlaştırı-lıp etkinleştirilecektir. Tarımda, ormancılıkta, hayvancılıkta ve balık-çılıkta verim arttırıcı örgütlenmelere ve düzenlemelere gidilecek, ko-operatifçilik bu amaçla da özendirilip desteklenecektir”.

f) “İşçi gelirlerindeki artışlar, ulusal gelirin giderek daha adaletli bölüşümünü sağlarken, kendi içinde dengeli olacaktır: Verim ve üre-tim artışıyla desteklenecektir”.

g) “Orman köylülerinin orman ürünlerini her aşamada değer-lendirme olanakları geliştirilecektir; orman köylüleriyle orman işlet-meleri arasında hem orman verimini hem de köylünün gelirini yük-seltici bir işbirliği düzeni kurulacaktır. Ormanların korunmasına, geliştirilmesine ve yeni ormanlar yetiştirilmesine orman köylüsünün ve genel olarak halkın etkin biçimde katkısı özendirilecektir”.

h) “İnsan sağlığı ve mutluluğu öncelikle gözetilmek koşuluyla, insan gücünün en verimli biçimde değerlendirilmesine özen gösteri-lecektir”.

ı)” İş ve işçi bulma hizmetleri her alanı kapsayan bir devlet işlevi olarak, bir yandan işsizliği azaltıcı, bir yandan da insan gücünün rasyo-nel biçimde kullanımını sağlayıcı yönde örgütlenip düzenlenecektir”.

Türkiye’de Uygulanan İstihdam Politikaları 111

i) “ Sanayide iş verimini arttırıcı çalışmalar hızlandırılıp özendiri-lecektir”.

j) “İşçilerin gelir ve yaşam düzeyinin yükseltilmesinde toplumsal adaletle ekonomik gerekler gözetilecektir; işçi gelirlerinin kendi içinde dengeli kılınmasına çalışılacaktır. Toplu sözleşme düzeninin işlerliği ve çalışma güvenliği açısından gerekli yasal düzenlemeler yapılacaktır”.

k) “Tarım işçilerinin iş bulmalarına Devlet geniş ölçüde yardımcı olacak, haklarını korumak ve toplumsal güvenliklerini sağlamak üze-re Tarım İl Yasası çıkarılacaktır”.

l) “Esnaf ve sanatkarların durumlarını düzeltmek, geleceklerini güvence altına almak ve gelişmeye katkılarını arttırmak üzere:

- Daha büyük işletmeciliğe geçebilmeleri,

- Çağdaş teknolojilere uyabilmeleri,

- Teknolojik gelişme veya ekonomik ve toplumsal yapıdaki de-ğişme sonucu meslekleri geçersiz duruma geldiğinde yeni meslekler için eğitim görebilmeleri veya olanak edinmeleri,

- Girdilerini, araçlarını ve gereçlerini, topluca ve düşük mali-yetle sağlayabilmeleri kolaylaştırılacaktır,

- Çırakların hakları etkin biçimde korunacaktır ve çıraklık eği-timi örgün eğitimle bağlantılı olarak düzenlenip denetlene-cektir. Öylelikle çırakların eğitimde ve yaşamda ilerleyebilme-leri güvence altına alınacaktır”.

m) Bölgeler ve yöreler arasında gelir dağılımı iyileştirmek amacıyla;

- Geri kalmış bölgelerde ve yörelerde ekonomik olanaklara uy-gun ve üretimi yükseltici, toplum yaşamını canlandırıcı yeni iş alanları yaratıcı doğurgan yatırımlar Devlet eliyle veya Devlet öncülüğünde yapılacaktır, özel girişimin buralardaki yatırımları özendirilecektir. Bu bölge ve yörelerin hızla sana-yileşmesine çalışılacaktır. Bu bölgede ve yörelerde kooperatif-çilik ve halk girişimleri desteklenecektir”.

n) “Kamu görevlilerinin maddi ve manevi huzur içinde çalışabil-melerini ve olanak eşitliği içinde ilerleyebilmelerini sağlamak üzere:

- Gelir düzeyleri, ulusal gelirden paylarının hakça ölçüler için-de artmasını güvence altına alacak biçimde yükselecektir.

Türkiye’de Uygulanan İstihdam Politikaları 112

- Teknik ve yönetici personelin kamı kesiminde çalışmasını özendirici bir gelir politikası izlenecektir.

- Görevde yükselme ve gelir artışı, objektif ölçütlere, görevdeki ve meslek içi eğitimdeki başarıya dayalı olacaktır. Bunun için gerekli yasal düzenlemeler yapılacaktır.

- Kamu görevlilerinin demokratik örgütlenmeleri, kamu göre-vinin özellikleri göz önünde tutularak, sağlıklı bir düzene ka-vuşturulacaktır”.

o) “İşsizlere çalışma olanağı ve gelir sağlayıcı kalkınma projeleri uygulanacaktır”.

ö) “İşsizlik sorununa teknolojik ilerlemeyle çelişmeyen etkin çö-zümler getirmek üzere;

- Sermaye–yoğun teknolojilere geçmenin ekonomik açıdan ge-rekli olduğu durumlarda bu gereğe uyulmakla birlikte, işsiz-liğin artmasını önlemek üzere, gerektiğinde emek–yoğun kal-kınma projeleri uygulanacaktır.

- Sınaileşme kırsal alanda yaygınlaştırılarak, tarım ve hayvancı-lıkla geçinen ailelerin üyelerinden bir bölümüne, yer değiş-tirmeksizin ve aileler bölünmeksizin sanayide iş bulma im-kanları açılmış olacaktır.

- Yurt dışına yöneltilecek mühendislik hizmetleriyle birlikte yurt dışına işçi gönderme olanağı da genişletilmiş olacaktır.

- Gelişme sürecinde geçerlilik kazanacak alanlarda işsizlerin meslek edinebilmelerini kolaylaştırıcı sürekli meslek eğitim düzeni kurulacaktır”.

p) “İşbaşında eğitim ve çıraklık eğitimi, örgün eğitimle bağlantılı olarak Devlet gözetimi altında düzenlenip yaygınlaştırılacaktır”.

r) “Kamu yönetiminin her kesiminde ve aşamasında sürekli ve etkin bir meslek içi eğitim düzeni kurulacaktır”.

s) “Yetişkinler için yurdun her yöresinde sürekli meslek eğitim olanağı sağlanacaktır”.

Dördüncü Plan döneminde geliştirilen istihdam politikasının yukarıda arz edilen maddelerden de görüleceği üzere teknoloji ve

Türkiye’de Uygulanan İstihdam Politikaları 113

sanayi politikalarıyla uyumlu olmasına özen gösterilmiştir. Emek ögesinin üretim süreci öncesi ve üretim sırasında eğitiminin öncelikli olduğu ve nitelikli insan gücü yetiştirilmesinin özel programlar, ku-rumlaşmalar ve çeşitli özendirmelerle gerçekleştirilmesine çalışılaca-ğına değinilmiştir.

Beşinci Beş Yıllık Kalkınma Planı (1985–1989)’da istihdamın ve-rimliliğinin arttırılması esası üzerinde durularak, özellikle kamu sek-töründe yeni işgücü ihtiyacının işgücü fazlası olan alanlardan belli oranda yapılacak kaydırmalarla karşılanmasına öncelik verileceği kaleme alınmıştır. İstihdamda sağlanacak prodüktivite yani verimli-lik artışı ile yatırım hacminin, yatırımların verimliliğinin, üretim sek-törünün ve üretim tekniğinin fonksiyonu olarak belirlenmesine önem verilmiştir. Nitelikli ve tecrübeli elemanların ihtiyaç duyulan sektör ve bölgelerde istihdamı için ücret politikasının uygun ve çalışma şart-larının da iyileştirilmesine özen gösterilecektir{DPT, 1985; 2 (http://ekutup.dpt.gov.tr/plan/plan5.pdf) Erişim, 09/11/2011}.

Beşinci Beş Yıllık Kalkınma Planı ile 24 Ocak kararlarıyla benim-senen ihracata yönelik sanayileşme stratejisi kapsamında istihdam politikasına dair alınan kararlar aşağıda sunulmuştur{DPT, 1985; 128, (http://ekutup.dpt.gov.tr/plan/plan5.pdf) Erişim, 10/11/2011};

1. Dışa açılan ekonominin, dışa açılmasıyla uyumlu yeni istih-dam alanlarının geliştirilmesi,

2. Üretim faktörlerinde gerçekçi faktör fiyat politikasının uygu-lanarak, üretimde emek yoğun teknolojilerin kullanımına özen gösterilmesi,

3. Kamu ve özel sektör firmalarının kapasite kullanımlarının yükseltilmesi, atıl üretim faktörü kalmamasına gayret edil-mesi,

4. İşçi işveren arasındaki çalışma ilişkilerinin iyileştirilerek, iş barışının sürdürülmesi,

5. Vasıfsız işgücünün vasıf kazanarak nitelikli hale gelmesi için okul içi ve yaygın eğitim programlarına işlerlik kazandırılma-sı, işe dönük ve hizmet içi eğitimin teşvik edilmesi,

6. Yabancı sermaye hareketlerine yasalarla hız kazandırılması,

Türkiye’de Uygulanan İstihdam Politikaları 114

7. İstihdam olanaklarının arttırılması yollarından biri olarak ser-best bölgelerin geliştirilmesi,

8. İstihdam ve üretime olumlu katkısı bulunan yerel girişimcile-re ait küçük ve orta ölçekteki işletmelerin büyümesine destek olunarak yaygınlaşmalarına çalışılması,

9. Konut yapımı ve özellikle işgücü fazlasının ağırlıkta olduğu bölgelerde kamu altyapı ve imar projelerinin desteklenerek bölgesel işsizliğin giderilmesine çalışılması,

Tablo.21’de Beşinci Plan Döneminde (1984 yılında) yaklaşık 18 milyon olan toplam emek arzının 1989 yılında 19,5 milyon kişiye ulaşmasının beklendiği görülmektedir. 1984 yılında 15,7 milyon olan toplam sivil işgücü talebi Planlı dönemin sonunda 17,2 milyon kişiye ulaşması beklenmektedir. Yüzde 12,8 olan tarım dışı işgücü fazlası ise yüzde 11,7’ye düşmesi beklenmektedir. Bu oran içinde yüzde 5,5’i açık işsizler kalan kısmı ise iş aramayan potansiyel işgücünün oluştu-racağı tahmin edilmektedir.

Tablo.21: İşgücü Piyasasında Gelişmeler (1979-1983) (1984-1989) (K + E) (Bin Kişi)

1 9 7 9 1 9 8 3 1 9 8 4 1 9 8 9

İşgücüne katılma oranı % 64.15 60.78 60.03 56.92

Toplam sivil işgücü arzı 16.827.0 17.773.0 18.016.0 19.457.0

Toplam sivil işgücü talebi 15.238.6 15.577.0 15.706.0 17.174,0

Tarım dışı işgücü fazlası 1.588.4 2.196.0 2.310.0 2.283.0

Tarım dışı işgücü fazlası oranı % 9.44 12.40 12.81 11,73

Tarımdaki işgücü fazlası 700.0 665.0 665.0 414.0

Toplam işgücü fazlası 2.288.4 2.861.0 2.975.0 2.697.0

Toplam işgücü fazlası oranı % 13.6 16.1 16.5 13.9

15 + yaş çalışan başına bağımlı her yaştan nüfus (Kişi) 1.87 2.07 2.13 21.8

Kaynak: {DPT, 1985; 128 (http://ekutup.dpt.gov.tr/plan/plan5.pdf) Erişim, 09/11/2011}.

Türkiye’de Uygulanan İstihdam Politikaları 115

Tablo.22: Türkiye’de Sektörel İstihdam (1979 – 1989) (K + E) (Milyon Kişi)

Sektörler 1979 % 1983 % 1984 % 1989 %

Tarım 9.5 62.5 9.4 60.3 9.4 59.9 9.4 54.7

Sanayi 1.8 11.8 1.9 12.2 2.0 12.7 2.4 13.9

Tüm Hizmetler (inşaat dahil) 3.9 25.7 4.3 27.6 4.3 27.4 5.4 31.4

Toplam 12.2 100.0 15.6 100.0 15.7 100.0 17.2 100.0

Kaynak: DPT,1985;129 (http://ekutup.dpt.gov.tr/plan/plan5.pdf) Erişim, 10/11/2011

Beşinci Beş Yıllık Plan’da önceki dört dönemden farklı bir şekilde makro ekonomik önlemlerle birlikte işgücü piyasası önlemlerine de ağırlık verildiği dikkat çekmektedir (Korkmaz ve Mahiroğulları, 2007; 100).

Türkiye ortalaması olarak 15–19 yaşları arasında bulunan her 100 gençten 10.5’i açık işsiz konumundadır. İl ve ilçe merkezleri olarak konu irdelendiğinde bu oran yüzde 28.5’e çıkmakta, kadınlarda ise oranın yüzde 39.3 olduğu dikkat çekmektedir. Bu veriler, işsiz kitle içinde genç işsizlerin durumunu ortaya koymakta ve bu kitleye yöne-lik istihdam arttırıcı projelere önem verilmesi gerektiğini gözler önü-ne sermektedir. Belli alt sektörlerin belli vasıflara sahip işgücü talep ettiği tespit edilmiştir. 15–19, 20–24 çağ nüfusu ve ilkokul, ortaokul, lise mezunu ve benzeri eğitim grubundaki işgücüne talepte bulunan alt sektörler şöyle sıralanmıştır; Örneğin; giyim, mobilya, basım, ma-deni eşya, elektrik makineleri ve taşıt araçları imalat sektörleri istih-dam ettikleri işgücünün yüzde 25–35 oranında kısmını 15–19 yaş grubu içinden talep etmektedir. Petrol madenciliği, enerji üretimi, toptan ticaret, bankacılık gibi alt sektörler ise 15–19 yaş aralığından sadece yüzde 1–5 arasında istihdam talebinde bulunmaktadır. Bu plan döneminden itibaren, işgücü yoğunluğu yüksek sektörlere ağır-lık verilmesi ve en çok göçle nüfus kaybeden illere bu sektör yatırım-larının götürülmesi esas alınacaktır(DPT, 1985; 132).

Türkiye’de Uygulanan İstihdam Politikaları 116

Tablo.23: Beşinci Beş Yıllık Kalkınma Planı Döneminde Hedeflenen-Gerçekleşen İstihdam Durumu (Milyon Kişi)

Hedeflenen Gerçekleşen

Sektörler 1984 1989 1984 1989

Tarım 9.4 9.4 8.3 8.6

Sanayi 2.0 2.4 2.5 2.9

Diğer Hizmetler 4.3 5.4 5.6 6.7

Toplam 15.7 17.2 17.3 18.2

Kaynak: Gül vd, 2009; 111

Tablo.22 ile bağlantılı olarak Tablo.23’ü incelediğimizde, 1984 yı-lında tarım sektöründe istihdam hacmi 9.4 milyon kişi olarak hedef-lenirken 8.3 milyon kişiye iş imkanı sağlanabilmiştir. Plan döneminin sonu olan 1989 yılında tarımda 9.4 milyon kişinin iş bulacağı tahmin edilirken bu sayıda 8.6 milyon kişide kalmıştır. Sanayi sektörüne bak-tığımızda, sırasıyla 1984 yılında 2 milyon kişi, 1989 yılında ise 2.4 milyon kişiye iş yaratılmaya çalışılırken 1984’de 2.5 milyon ve 1989’ da 2.9 milyon kişiye iş imkanı yaratılarak hedefin aşıldığı görülmüş-tür. Hizmetler sektöründe de hedeflerin üzerinde bir gerçekleşme yaşanmıştır; 1984’de 4.3 milyon kişinin istihdamı hedeflenirken 5.6 milyon kişiye, 1989’da 5.4 milyon kişi tahmin edilirken 6.7 milyon kişiye istihdam sağlandığı görülmüştür. Cumhuriyetin ilk yıllarından itibaren hedef olarak seçilen sanayileşme yönündeki adımlar önceki plan dönemlerinde realize edilmeye çalışılmış olup sürecin devamı olan 24 Ocak 1980 tarihinde Türk ekonomisinde bir kilometre taşı olan ihracata yönelik sanayileşme stratejisi benimsenerek dışa dönük bir ekonomik hayata başlanmıştır. Bunun sonuçları olarak tarım hariç sanayi ve hizmetlerde hedeflenenin üzerinde bir performansla istih-dam rakamları realize edilmiştir(Gül vd, 2009; 111).

Altıncı Beş Yıllık Kalkınma Planı’nda (1990–1994), makro hedef-ler çerçevesinde yatırımların özellikle kalkınmada öncelikli yörelerde teşvik edilerek kırsal yörelerde yeni istihdam alanları oluşturulması ve bu yöre insanlarına ek gelir imkanı sağlanması, girişimciliğin teş-vik edilmesi, küçük ve orta büyüklükteki işletmelerin (KOBİ) kredi imkanlarıyla desteklenmesi, eğitime önem verilmesi böylece mevcut

Türkiye’de Uygulanan İstihdam Politikaları 117

işgücünün hizmet içi eğitimi ile niteliğinin yükseltilmesi ve nitelikli yeni iş gücü yetiştirilmesi, ücret politikasının istihdamı arttırıcı ve büyüme politikalarına uygun bir şekilde yapılandırılması, önceki planlardan farklı olarak esnek çalışma şekli olan kısmi süreli (part–time) çalışmanın yaygınlaştırılması ve uyum yasaları kapsamında Türkiye’ deki istihdam politikalarının ILO ve Avrupa Birliği kriterle-rine uygun hale getirilmesi esasları üzerinde ağırlıkla durulmuş-tur(DPT, 1990; 302).

İş ve İşçi Bulma Kurumu’nun (İİBK) işgücü piyasasının etkinliği-ni arttıracak şekilde yeniden organize edilmesi; işgücü eğitimi, istih-dam rehberliği, mesleğe yöneltme ve benzeri istihdamı geliştirme faaliyetlerine kamu kuruluşları ile özel istihdam kuruluşlarının aktif katılımının sağlanması ile işgücü piyasasının şeffaflaştırılması ve iş-gücünün hareketliliğini kolaylaştırıcı bilgilendirme hizmetlerinin geliştirilmesine ve özürlüler ile eski hükümlülerin işgücü piyasasına girişte karşılaştığı sorunların yavaş yavaş çözülmesine çalışılacaktır (DPT, 1990; 303).

İşyeri hekimliği kurumu küçük sanayi siteleri ve organize sanayi bölgelerinde de yer alacak şekilde geliştirilerek, iş kazalarının orta-dan kaldırılması veya azaltılmasına dair gerekli tedbirler alınacaktır (DPT, 1990; 304).

Aktif olarak işgücü piyasasının içindeyken üretim dışında kalan-lar için işsizlik sigortası hazırlık çalışmalarına başlanacaktır (DPT, 1990; 305).

Kadın işgücünün üretime daha fazla katkıda bulunmalarını, özür-lülerin rehabilitasyonunu ve işe yerleştirilmelerini sağlayıcı meslek edindirme ve beceri kazandırma kurs çalışmalarına özel programlar ve projelerle önem verilerek iyileştirmeler yapılacaktır (DPT, 1990; 354).

Altıncı Beş Yıllık Kalkınma Dönemi içerisinde kaleme alınan “İs-tihdam ve Eğitim Projesi” 1993 yılında, özelleştirme sonucu üretim dışında kalan işsizlere yönelik “İşgücü Uyum Projesi” ise 1994 yılın-da uygulama alanı bulabilmiştir (Biçerli, 2004; 278).

Plan dönemi sonu olan 1994 yılında sivil işgücünün 20.9 milyon kişi, sivil istihdamın 19.1 milyon kişi ve işsizlik oranının ise yüzde 8.7 olacağı varsayılmaktadır(DPT, 1990; 362).

Türkiye’de Uygulanan İstihdam Politikaları 118

Tablo.24: Altıncı Beş Yıllık Kalkınma Planı Döneminde Hedeflenen ve Gerçekle-şen İstihdam Durumu (Bin Kişi)

Hedeflenen Gerçekleşen

Sektörler 1989 1994 1989 1994

Tarım 8.390 8.830 8.823 8.812

Sanayi 2.579 3.345 2.662 3.294

Diğer Hizmetler 5.833 6.942 6.736 7.900

Toplam 16.802 19.117 18.222 20.006

Kaynak: Gül vd, 2009;114

Tablo.24’de Altıncı Beş Yıllık Kalkınma Döneminde hedeflenen ve gerçekleşen istihdam rakamları ana sektörler itibariyle verilmiştir. 1989 yılında tarımda 8 milyon 390 bin kişinin istihdamı hedefleniyor-ken, yüzde 5,16 fazlasıyla 8 milyon 823 bin kişiye istihdam imkanı yaratılabilmiştir. 1994 yılında ise hedef 8 milyon 830 bin kişi olmasına karşın binde 2 standart sapma ile 8 milyon 812 bin kişiye iş sağlan-mıştır. Sanayi sektörü açısından tabloyu incelediğimizde, 1989 yılın-da hedeflenen 2 milyon 579 bin kişiye sağlanan iş imkanı yüzde 3,21 fazlasıyla 2 milyon 662 bin kişi olarak realize edilmiştir. 1994 yılı açı-sından sanayi 3 milyon 345 bin kişiye istihdam hedefinin yüzde 1.52 hata payı ile 3 milyon 294 bin kişilik kısmını gerçekleştirebilmiştir. Diğer hizmetlere baktığımızda, 1989 yılında 5 milyon 833 bin kişi hedefini yüzde 15.48 oranında katlayarak 6 milyon 736 bin kişiye istihdam imkanı sağlanmıştır. 1994 yılında hizmetler sektörünün is-tihdam hedefi 6 milyon 942 bin kişi iken yüzde 13.80 fazlasıyla 7 mil-yon 900 bin kişi olarak gerçekleştirdiği görülmektedir. Bu çerçeveden hareketle 1989 yılında her üç ana sektörün istihdam hedeflerini fazla-sıyla gerçekleştirdiği dikkat çekerken, 1994 yılında ise diğer hizmetler hariç sanayi ve tarım sektörünün beklenenin altında istihdam per-formansı gösterdiği izlenmektedir(Gül vd, 2007; 114).

Yedinci Beş Yıllık Kalkınma Planı’nda (1996-2000), ülkemizin genç bir nüfus yapısına sahip olduğuna işaret edilerek 15-64 yaş gru-bunun toplam nüfus içindeki payının 1994 yılında 20.4 milyon kişi-den Plan dönemi sonu olan 2000 yılında 22.5 milyon kişiye (yüzde 10.29 artışla) ve 2030 yılında ise 34 milyon kişiye (1994 yılına göre

Türkiye’de Uygulanan İstihdam Politikaları 119

yüzde 66 ve 2000 yılına göre yüzde 51.1 artışla) ulaşacağı öngörül-mektedir. Buna karşılık, mevcut olan ve 2000 yılına kadar Birliğe ka-tılması beklenen AB ülkelerinde 1992 yılında toplam 198.2 milyon olan işgücü arzının 2000 yılında yüzde 2.52 artışla 203.2 milyon kişiye ulaşması 2030 yılında ise 189.9 milyon kişiye (1992 yılına göre yüzde 4.5 ve 2000 yılına göre yüzde 6.5 oranında azalma ile) düşmesi böyle-ce AB işgücü piyasasında açık olacağı beklenmektedir (Grafik.8). Bu işgücü açığının da diğer AB ülkeleri tarafından karşılanması mevcut veriler ışığında mümkün görülmediğinden, iyi yetiştirilmiş insan kaynağımızın bir taraftan giderek dünyaya daha fazla açılan ülkemi-zin rekabet edebilme gücünü arttırması diğer taraftan da AB’nin ya-rattığı katma değerden daha fazla yararlanma imkanını ortaya koy-ması beklenmektedir(DPT, 1996; 22).

Grafik.8: Avrupa Ülkelerinde İşgücü

 Kaynak: DPT, 1996; 23.

Türkiye’de Uygulanan İstihdam Politikaları 120

1990 Genel Nüfus Sayımı sonuçlarına göre; işgücünün yüzde 5.2’sinin yükseköğretim, yüzde 9.7’sinin lise ve dengi okul, yüzde 7’sinin ortaokul ve dengi okul ve yüzde 78.1’inin ilkokul ve daha alt seviyede eğitime sahip olduğu noktasından hareketle işgücünün eği-tim seviyesinin yeterli düzeyde geliştirilemediği görülmektedir.  İn-san kaynağının uluslar arası sahada rekabet edebilme şansını arttıra-cak nitelikte eğitim düzeyinin geliştirilerek verimliliğinin arttırılması üzerinde durulmuş, eğitime ayrılan kaynakların arttırılarak özel sek-tör kaynaklarından da akılcı bir şekilde  yararlanılmasının önemine dikkat çekilmiştir (DPT, 1996; 27).

Tablo.25’de, 1994 yılında Yurtiçi İşgücü Piyasasında Gelişmeler olarak 20.4 milyon olan işgücü toplamının yüzde 89.53’üne üç ana sektör içinde hizmetler sektörü ağırlıkta olarak iş imkanı oluşturula-bildiği ve yüzde 10.47 oranında işgücü açığı olduğu görülmektedir.

Tablo.25: Yurtiçi İşgücü Piyasasında Gelişmeler (15 Yaş Üstü) (Bin Kişi)

1990 1991 1992 1993 1994(1) Sivil İşgücü 19954 19967 20196 20232 20424 İşgücüne Katılma Oranı 56.7 56.2 55.5 54.2 53.2 Sivil İstihdam 18364 18421 18600 18702 18285 Tarım 8731 8714 8169 8397 8166 Sanayi 2773 2837 3047 2916 2880 Hizmetler 6860 6870 7385 7389 7239 İşsiz 1590 1546 1596 1530 2139 Eksik İstihdam 1271 1373 1535 1383 1904 İşsizlik Oranı (Yüzde) 8.0 7.7 7.9 7.6 10.5 Eksik İstihdam Oranı (Yüzde) 6.4 6.9 7.6 6.8 9.3 İşsizlik+ Eksik İstihdam Nedeniyle Atıl Durumda Bulunan İşgücü Oranı (Yüzde)

14.4 14.7 15.5 14.4 19.8

Kaynak: DPT,1996; 49

(1) Tahmin

Özellikle 1960 yılından itibaren köyden kente göç patlaması ne-deniyle Türkiye demografik özelliklerinde meydana gelen yapısal değişimler ve devamında getirdiği sosyo–ekonomik sorunların varlı-

Türkiye’de Uygulanan İstihdam Politikaları 121

ğına rağmen, toplam istihdam hacminin yüzde 45 kadarı prodüktivi-te düşüklüğü yaşayan tarımda iş imkanı bulabilmiştir. Bu kesimin yüzde 60’ını ücretsiz aile işçileri oluşturmakta, bunun yüzde 80’lik kısmı ise kadınlardan meydana gelmektedir. Kentlerde kadınların üretime katılma oranı yüzde 17 seviyesindedir. Tarımda 12–14 yaş nüfusun toplam işgücü hacmi içindeki oranı yüzde 4.5 olup, kentler-de bu oran yüzde 1.9’a gerilemiştir. Sanayi ve hizmetler sektörünün özellikle kamusal tarafında işgücünün prodüktivitesi uluslar arası standartların altındadır. İmalat sanayi işletmeleri içinde büyük ölçek-te olanlara nazaran küçük ölçekte olanların istihdam yaratma kapasi-tesinde artış kaydedilmiştir. Ancak teknolojik gelişme düzeyi uluslar arası standartların altında kaldığından otomasyona geçiş uygulama-ları gerçekleştiren işletmelerde kısa süreli istihdam azaltıcı etkileri giderebilecek teknoloji bağlantılı fonksiyonlar gerçekleştirilememiş-tir. Doğu, Güneydoğu Anadolu, Karadeniz ve İç Anadolu bölgeleri-nin bazı yörelerinde işsizlik yaygın bir nitelik kazanmakla birlikte, köyden kente göç ve okullaşma oranındaki artışında etkisiyle nüfus artış hızının işgücü arzı üzerindeki baskısı azalmıştır. Yapısal nitelik kazanmış birikmiş sorunların ekonomide daralmaya yol  açtığı 1994 yılına  gelinceye kadar işsizlik oranı göreli olarak düşük seviyede kalmıştır. İşsizlik oranı 1994 yılında yüzde 10,5’e, eksik istihdam ora-nı ise yüzde 9.3’e çıkmıştır. Açık işsizlik ve eksik istihdam nedeniyle üretim dışında kalan işgücünün hacmi 1994 yılında yüzde 19.8’e ulaşmıştır. 1993 yılında kırsal kesimde işsizlerin oranı yüzde 7.6, kentlerde ise yüzde 11.4 düzeyinde gerçekleşmiştir. Kentlerdeki işsiz kesimin yüzde 30’unu lise ve üniversite mezunu gençler oluşturmak-tadır. İşgücünün ortalama olarak bakıldığında kalifikasyonunun dü-şük olması istihdam düzeyinin geliştirilmesinde sınırlayıcı bir faktör olarak karşımıza çıkmaktadır. İşgücü toplamı içinde azami eğitim düzeyi yüzde 75 oranında ilkokul mezunlarından oluşmaktadır. İş-gücüyle bağlantılı kesintiler de işgücünün maliyetini arttırarak bir baskı unsuru olmakta ve istihdam artışını olumsuz yönde etkilemek-tedir(DPT, 1996; 50).

1994 yılında Kamu İktisadi Teşekkülleri (KİT)’nin özelleştirilmele-ri sonucu işlerini kaybedecek olanlara yeni iş fırsatları temin etmeye yönelik İşgücü Uyum Projesi ve işsizlere eğitim verilmesiyle istihdam edilmelerini sağlamaya dair İstihdam ve Eğitim Projeleri hayata geçi-

Türkiye’de Uygulanan İstihdam Politikaları 122

rilmiştir. Yeniden yapılanmasını gerçekleştiremeyen ve istihdam hiz-metleri yeterli düzeyde gelişmemiş olan İş ve İşçi Bulma Kurumu ise daha kapsamlı ve etkili hizmetler verecek şekilde İş Kurumu olarak yeniden düzenlemeye yönelik Yasa Tasarısı 1995 yılında Meclis’e sevk edilmiştir. İşgücü piyasasının yaygınlaşmaya başlayan esnek çalışma biçimlerinin artırılmasını sağlayacak ulusal gerçeklere ve uluslar arası standartlara uyumlu şekilde mevzuatı oluşturma çalışmaları henüz tamamlanmamıştır. Altıncı Plan döneminde çalışma hayatı açısından önem arz eden sendikal hak ve hürriyetler ile iş güvencesinin AB’ne uyum şartları bağlamında ILO’nun norm ve kriterlerine uygun olarak geliştirilmesine yönelik çalışmalar sonuçlanmış ve onaylanan ILO Söz-leşmesi sayısı 28’den 36’ya yükselmiştir. Başbakanlık Genelgesiyle 1995 yılında Ekonomik ve Sosyal Konsey tesis edilmiştir. Kamu çalı-şanlarına sendikal hakların tanınması ve gerekçesiz olarak iş güvencesi akdinin feshini sona erdirecek yeni düzenlemelere ilişkin Yasa Tasarı-ları Meclis’in iş planı içindedir. Sendika üyeliği oranı kayıtlı işçilerde yüzde 55’den yüzde 69’a yükselmiştir. Grev ve lokavtlar sebebiyle üre-timin gerçekleşmediği atıl kalan günlerin sayısı 1992, 1993 ve 1994 yıl-ları itibariyle giderek azalma göstermiştir. Ücretlerde kamu kesimi işçilerinde memurlara göre daha fazla hissedilen bir iyileştirme gerçek-leştirilmiştir. Kurumsallaşmada noksanlıklar, bazı alanlarda güvence belirsizliği prodüktivite, liyakat, kıdem ve kariyer ile ücretler arasında yeterli bağlantının oluşturulamaması, bu bağlantının ücretli çalışanla-rın yüzde 40’ını oluşturan kamu kesiminde tamamen zayıf olmasının etkisi işgücü piyasasının işleyişini olumsuz yönde etkilemektedir. Emek piyasası tarım–tarımdışı ve kayıtlı–kayıtdışı yapısı nedeniyle mozaik bir görüntü vermektedir. Ücretlilerin kayıtdışı istihdamı yay-gın olarak kabul etmesi iş ilişkileri üzerinde negatif etki yaratmakta ve kayıtdışı istihdamın küçük işletme ölçütünü aşan faaliyetlere doğru genişlediği gözlenmektedir (DPT, 1996; 51).

İşgücü Piyasası Enformasyon Sistemi ve bu sistemle bağlantılı olarak uluslararası standartlara uygun nitelikte ücret istatistiklerinin oluşturulması işgücü piyasasının işleyişi, yapısı ve gelişimi hakkında etkili politikalar alınabilmesi, önem arz etmektedir. Çalışma hayatın-da denetimin etkinliğini arttırmaya yönelik çalışmalar, işçi sağlığına önem veren ve iş güvenliğini iyileştirmeye dair tedbirler acilen ele alınması gereken konular olarak dikkat çekmektedir(DPT, 1996; 52).

Türkiye’de Uygulanan İstihdam Politikaları 123

İstihdamın arttırılması ve kayıtdışılığın önüne geçebilmek için ücretler üzerindeki kesintilerin AB normlarına getirilmesi, kamuda gereğinden fazla olan dengesiz istihdam hacminin daraltılmasına ve ara kademede işgücü yetiştirilmesine, işsizlik oranının yüksek seyret-tiği yöreler başta olmak üzere ve Güneydoğu Onarım Projesi çerçeve-sinde yerel ihtiyaçlara cevap verecek belirli altyapı, konut yapımı, ağaçlandırma, çevre koruması ve arazilerin işlenebilir hale getirilmesi gibi konularda özel istihdam projeleri oluşturulmasına ve Gümrük Birliği ile ilgili birkaç sektörün ve özelleştirme sonucu işini kaybede-cek olanların yeni iş fırsatlarını yakalayabilmelerinin yanı sıra kendi işini kuracak girişimcilerin desteklenmesi amaçlarını taşıyan projele-rin geliştirilmesi planlanmaktadır(DPT, 1996; 54).

Tablo.26’da izlendiği üzere toplam işgücü hacminin 2000 yılında 22 milyon 462 bin kişiye ulaşacağı ve belirtilen projelerin gerçekleşti-rilmesi ile 20 milyon 737 bin kişi’ye istihdam imkanı sağlanabileceği işgücü fazlasının ise yüzde 7.67 seviyesinde olacağı tahmin edilmek-tedir.

Tablo.26: Yurtiçi İşgücü Piyasasında Gelişmeler.1 (15+Yaş) (Bin Kişi)

1994 2000

Sivil İşgücü 20.424 22.462

İşgücüne Katılma Oranı (Yüzde) 53.2 50.3

Sivil İstihdam 18285 20737

Tarım 8166 8427

Sanayi 2880 3494

Hizmetler 7239 8816

İşsiz 2139 1725

Eksik İstihdam 1909 1535

İşsizlik Oranı (Yüzde) 10.5 7.7

Eksik İstihdam Oranı (Yüzde) 9.3 6.8

İşsizlik+Eksik İstihdam Nedeniyle Atıl Durumda Bulunan İşgücü Oranı(%) 19.8 14.5

Kaynak: DPT, 1996; 55.

Türkiye’de Uygulanan İstihdam Politikaları 124

Tablo.27’ye göre, 1994 yılında istihdam edilenlerin yüzde 44.7’si tarımda yoğunlaşmış olmasına karşın, sanayi toplumu olma yolunda izlenen politikalar sonucunu vermiş sanayide istihdam oranı yüzde 15.7 inşaat ve turizm alt sektörlerini bünyesinde barındıran hizmetler sektörü ise toplam hacmin yüzde 39.6’sına iş olanağı sağlayabilmiştir. 2000 yılına gelindiğinde hizmetler sektöründe istihdam yüzde 7.3 artış-la 42.5 olarak gerçekleşmiştir. Kırsaldan kente göçün önemli bir gös-tergesi olarak tarımda çalışanların payında yüzde 9.2 daralma yaşan-mış ve toplam istihdam içindeki payı 40.6 olmuştur. Toplam istihda-mın dağılımı açısından üç büyük sektör incelendiğinde, hizmetler sek-törü kalkınma dönemleri içerisinde ilk defa tarım sektörünün üzerinde bir istihdam performansını 2000 yılında gerçekleştirebilmiştir. Kayıtdışı istihdamın önlenebilmesi adına önemli bir gösterge olan si-gorta kapsamındaki nüfus oranı, 1994 yılında yüzde 80 olup, emek piyasasına dair alınan politikaların olumlu yansımaları olarak 2000 yılında yüzde 15.75 artışla 92.6 oranına ulaşabilmiştir(DPT, 1996; 216).

Tablo.27: Yurtiçi İşgücü Piyasasında Gelişmeler.2 (15+Yaş) (Bin Kişi)

İstihdamın Sektörel Dağılımı (Yüzde) 1994 2000

Tarım 44.7 40.6

Sanayi 15.7 15.9

Hizmetler 39.6 42.5

Sigorta Kapsamındaki Nüfus Oranı (Yüzde) 80.0 92.6

Kaynak: DPT, 1996; 216.

Yurtdışında faaliyette bulunan Türk işçi ve ailelerinin ekonomik ve sosyal sorunlarının çözümüne ve bulundukları toplumla entegras-yonuna yönelik tedbirler ile yurtdışındaki Türk girişimcilere ilişkin ortak bir ticaret merkezi kurulmasına böylece sorunlarının çözümüne dair gerekli ortamın yaratılması ve sermayelerinin Türk ekonomisini destekler mahiyette daha verimli değerlendirilmesi için gerekli ted-birler alınması kararlaştırılmıştır. Türkiye’de yabancıların çalışmasına dair gerekli yasal düzenlemelerin yapılması ve 1475 sayılı İş Kanunu çıkarılarak esnek zamanlı, kısmi zamanlı ve diğer standart dışında kalan çalışma biçimlerinin düzenleneceği belirtilmiştir (DPT, 1996; 55).

Türkiye’de Uygulanan İstihdam Politikaları 125

Sanayinin her kademesinde gereksinim duyulan nitelikli eleman ihtiyacının giderilmesine çalışılacağı, yeni girişimcileri, teknolojik gelişmeler ve yönetim tekniklerine dair bilgilendirmek ve hazırlaya-cakları projelere finansal destek sağlamak ve danışmanlıkta bulun-mak üzere Küçük ve Orta Ölçekli Sanayi Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığı (KOSGEB) tarafından program hazırlanacağı ifade edilmiştir(DPT, 1996; 69). 

Araştırma Geliştirme (AR-GE) faaliyetlerine önem verilerek, Türkiye’nin en değerli ve atılımın birincil kaynağı olan insan gücünü nitelik olarak geliştirmeye çalışılacağı ve AR–GE çalışmalarından elde edilen inovasyonun yani teknolojik bilginin ticari ürüne trans-formasyonunda gerekli finansal desteğin sağlanabilmesine ilişkin risk sermayesi (venture capital) uygulamasının girişimciye sağlanması gerektiğine işaret edilmiştir(DPT, 1996; 75- 76).

Kardeş Türk Cumhuriyetleri arasında üretim faktörlerinin hare-ketliliğinin kolaylaştırılmasına dair gerekli düzenlemeler yapılması ve Türk girişimcilerin Türki Cumhuriyetlerde iş kurmasına dair ge-rekli destek temin edileceği belirtilmiştir(DPT, 1996; 86). 

İşsizlik Sigortası ve Aile Yardımlarına ilişkin gerekli düzenleme-ler ile Sosyal Güvenlik Temel Yasası’nın 1996 yılında gerçekleştirile-ceği, çalışırken işsiz kalanların işsiz kaldıkları zaman zarfında uğra-yacakları gelir kayıplarını bir ölçüde gidermek üzere işsizlik sigortası uygulamasına geçileceği dile getirilmiştir(DPT, 1996; 115-117- 200).

İş Kanunu’nda gerekli düzenlemeler yapılarak çalışan kadının annelik görevlerini yerine getirmesinin sağlanması ve bundan dolayı çalışma hayatından çıkarılmasının engellenmesi ile çalışan annelerin çocuklarına yeterli bakımın sağlanmasının gerçekleştirileceği, Umumi Hıfzıssıha Kanunu, İş Kanunu ve Meslek Eğitimi Kanunu olmak üze-re çocuğun çalışmasını düzenleyen Yasalarda birlik sağlanması, ço-cukların çalışma yaşamında korunmaları ve istismarın engellenerek tarımda çalışan çocukların korunması için gerekli Yasal düzenlemele-rin yapılacağı belirtilmiştir(DPT, 1996; 217). 

Sekizinci Beş Yıllık Kalkınma Planı’nda (2001-2005) çalışma haya-tının düzenlenmesi ve istihdam yaratılabilmesine dair yapılan tespit-lerin başlıcaları aşağıda sunulmuştur;

Türkiye’de Uygulanan İstihdam Politikaları 126

Kadınların işgücüne katılma oranı 1999 yılında yüzde 31,1 iken bu oran kentlerde yüzde 16.9 olarak gerçekleşmiştir. Kırsal kesimde kadınlar 1999 yılında yüzde 49.6 oranında işgücüne katılmışlardır (DPT, 2000; 16).

1999 yılı verileri incelendiğinde, 23.2 milyon kişi toplam işgücü ar-zından 21.5 milyon kişiye istihdam imkanı sağlandığı, Yedinci Plan döneminde ortalama yüzde 1.3 oranında yıllık istihdam artışının özel-likle hizmetler sektörü üzerinde yoğunlaşarak gerçekleştiği tespit edil-mektedir. Küresel boyutta etkileri olan krizin Türkiye ekonomisi üze-rinde yarattığı olumsuz etkinin sonuçları olarak, kriz öncesi yüzde 6 seviyesinde olan işsizlik oranının 1999 yılında yüzde 7.3’ e yükseldiği açık işsizlik ve eksik istihdamın da etkisiyle atıl kalan işgücünün oranı yüzde 14.2 olmuştur. Toplam istihdam hacmi içinde tarımın payı yüzde 45.1, sanayinin payı yüzde 15.2 ve hizmetler sektörünün istihdamdaki payı ise yüzde 39.6 olarak gerçekleşmiştir. 1999 yılında işgücüne katılım oranı yüzde 51.8 olarak gerçekleşmiş olup; bunun yüzde 31.1’İ kadınlara yüzde 73.5’i ise erkeklere aittir. İş imkanı edinenlerin eğitim seviyesinin ilkokul ve altında olması üretimin verimliliğini olumsuz yönde etkile-mektedir. İstihdam edilenlerin eğitim seviyelerinin düşük olması geniş bir işgücü hacmini barındıran tarım sektörünün  verimliliğini düşür-mekte ve ekonomik etkinliğini de sınırlandırmaktadır(DPT, 2000; 17).

İşini kaybedenlerin gelir kaybı riskini karşılamak amacıyla pasif emek piyasası politikalarından olan işsizlik sigortası 1999 yılında uygulamaya konmuştur. Aktif emek piyasası politikalarının da uygu-lanmasına önem verilmiş; bu kapsamda işsizlere beceri kazandırma kursları düzenlenmiş, kariyer danışmanlığı sistemi ve emek piyasası-nın gereksinimleri çerçevesinde 250 meslekte meslek standardı geliş-tirilmiştir. KOBİ’lerin istihdam yaratma kapasitelerinin desteklenme-si ve eğitim yoluyla işgücünün beceri düzeyinin artması ve nitelik kazanmasına da özen gösterilmesi vurgulanmıştır(DPT, 2000; 75-89).

Kadınların istihdam imkanları araştırılmış olup, İş ve İşçi Bulma Kurumu Genel Müdürlüğü tarafından yürütülen İstihdam Eğitim Projesi kapsamında kadınlara yönelik beceri edinme kursları düzen-lenmiştir (DPT, 2000; 93).

İşgücünün eğitim seviyesinin yükseltilerek AB ve uluslar arası standartlara uygun olması işgücünün verimliliği adına önem arz et-

Türkiye’de Uygulanan İstihdam Politikaları 127

mektedir. 1995 yılında yükseköğrenim almış işgücünün toplam işgü-cüne olan oranı yüzde 5.7 iken 1999’da bu oran 7.3’ e yükselmiştir. Lise ve dengi okul düzeyinde eğitim almış işgücünün toplam istih-dam içindeki payı 1995’te 12.6 seviyesindeyken 1999’da yüzde 13.2’ye artış kaydetmiştir(DPT, 2000; 89) 

Sekizinci Beş Yıllık Kalkınma Dönemi’nde sektörler arası işgücü-nün hareketliliğini arttıracak ve işgücü piyasasına girişlerin kolaylaş-tırılmasına yönelik tedbirlerin alınmasına özen gösterilmesi kaleme alınmıştır(DPT, 2000; 102).

Tablo.28: Yurtiçi İşgücü Piyasasında Gelişmeler (1995–2005) (15+Yaş,Bin Kişi)

1995 1999(1) 2005

Sivil İşgücü 21907 23247 25689

Sivil İstihdam 20394 21546 24242

Tarım 9538 9709 8727

Sanayi 3111 3284 4322

Hizmetler 7745 8553 11193

İşsiz 1513 1701 1447

İşsizlik Oranı (Yüzde) 6.9 7.3 5.6

Eksik İstihdam 1474 1601 1672

Eksik İstihdam Oranı (Yüzde) 6.7 6.9 6.5

İşsizlik ve Eksik İstihdam Nedeniyle Atıl İşgücü Oranı (Yüzde) 13.6 14.2 12.1

Kaynak: DPT, 2000; 102

(1) DİE 1999 Hanehalkı İşgücü Anketi

Tabloda 1999 yılında tarımsal istihdamın toplam istihdam için-deki payının yüzde 45.1, sanayi istihdamının payının yüzde 15.2 ve hizmetler sektöründe istihdamın toplam istihdam hacminin yüzde 39.7’si düzeyinde olduğu görülmektedir. Gelişmiş ülkelerde yüzde 5 olan tarım sektörünün toplam istihdam içindeki payının Türkiye’de yüzde 45.1 düzeyinde olması, eğitim seviyesi ortalama olarak çok dü-şük olan işgücünün büyük bir kısmının tarımda barındırılıyor olması bu sektörün üretimini ve verimliliğini olumsuz yönde etkilemektedir. Önceki yıllarda yüzde 6’larda seyreden işsizlik oranı 1999 yılında

Türkiye’de Uygulanan İstihdam Politikaları 128

makro ekonomik istikrarsızlık ve küresel kriz faktörlerinin olumsuz etkileşimi olarak yüzde 7.3 seviyesine yükselmiştir. Açık işsizlik ve eksik istihdam sonucunda işsiz kalanların oranı ise yüzde 14.2’ye artış kaydetmiştir.

1999 yılı Nisan ayı DİE Hanehalkı İşgücü Anketi sonuçlarına gö-re sanayi sektöründe istihdamın yüzde 5.4’üne karşılık gelen 1.2 mil-yon kişi inşaat alt sektöründe iş imkanı bulabilmiştir(DPT, 2000; 179).

Ülke genelinde ücretsiz aile işçilerinin toplam istihdama oranı yüzde 28.4 iken tarım sektöründe bu oran 57.8’dir. Önemli bir sorun olan bu oran, ülke genelinde kadınlarda yüzde 64.2 erkeklerde ise yüzde 12.4 düzeyindedir. Tarım sektöründe çalışan aile işçilerinin yüzde 74’ünü kadın işçiler oluşturmaktadır(DPT, 2000; 102).

1999 yılında kentlerde işsizlik oranı yüzde 11.7, kırsalda ise yüzde 3.4 olmuştur. İşsizlik oranının kırsal kesimde kente göre düşük olma-sının başlıca sebepleri ücretsiz aile işçileri oranının yüksekliği (yüzde 57.8) ve kendi hesabına çalışan sayısından kaynaklanmaktadır. Köy-den kente göçün devam etmesi ve vasıfsız, herhangi bir beceriye sahip olmayan bu kitlenin kentlerde işgücü piyasasına girmekte zorlanması ya işsiz kalmasına veya marjinal işlerde çalışmasına böylece kayıtdışılığın artmasına neden olmaktadır. Eğitimli gençlere bakıldı-ğında, kentlerde bu yaş grubundaki işsizlik oranının yüzde 30 olduğu dikkat çekmektedir. 1999 yılında işgücüne katılma oranı yüzde 51.8 (erkeklerde yüzde 73.5, kadınlarda yüzde 31.1) olarak realize edilmiş-tir. İşgücüne katılma oranı kentlerde erkek nüfus açısından yüzde 69.4, kadınlarda ise yüzde 16.9 şeklinde gerçekleşmiştir. Kırsal kesim-de işgücüne katılma erkeklerde yüzde 79 kadınlarda yüzde 49.6 oran-larına sahiptir. Sosyo–kültürel nedenlerle kadınların kentlerde işgü-cüne katılma oranlarının çok düşük kalması kadınların genel düzeyde işgücüne katılma oranını da aşağıya çekmektedir. İstihdamın genel olarak eğitim seviyesi incelendiğinde yüzde 79’unun ortaokul, ilkokul veya daha düşük seviyede eğitim aldıkları hatta çoğunluğunun oku-ma yazma dahi bilmediği tespit edilmiştir. Bu tablo ancak işgücünün eğitim seviyesinin arttırılması ile üretim ve verimliliğinin arttırılması-nın söz konusu olabileceğini ifade etmektedir(DPT, 2000; 103).

İstihdam hizmetlerinde etkinliği arttırmak, özel istihdam bürola-rının faaliyet göstermelerine imkan sağlamak, işsizler ile beceri düze-

Türkiye’de Uygulanan İstihdam Politikaları 129

yi düşük işçilerin niteliklerinin arttırılarak üretken istihdamda çalış-malarını teşvik etmek, mesleki danışmanlık sistemi kurmak, meslek standartları sınav ve belgelendirme sistemi kurmak, işgücü piyasa-sının kararlarının oluşturulmasında etkinliği arttırmak amacıyla baş-latılan istihdam ve eğitim projelerinin uygulanmasına devam etmek gibi başlıklar altında özetlenebilecek aktif işgücü politikalarının yürü-tülmesi amaçlanmaktadır. İstihdam ve eğitim projesi kapsamında, İş ve İşçi Bulma Kurumu’nun personeline yönelik hizmet içi eğitim uy-gulanmıştır. 81 bin işsize istihdam garantili beceri kazandırma kurs-ları düzenlenmiş, mesleki danışmanlık sistemi kurulması, Türk mes-lekler sözlüğünün yeniden düzenlenmesi ve işgücü bilgilendirme sisteminin geliştirilmesi için çalışmalar yapılması ile 250 meslekte meslek standartı ve sınav soru bankası geliştirilmiştir. İş ve İşçi Bul-ma Kurumu’nun işgücü piyasasının gereksinimlerine etkili bir şekil-de cevap verecek, çağdaş istihdam hizmetleri sunacak şekilde yeni-den yapılandırılması ve meslek standartları sınav ve belgelendirme-nin kurumsallaştırılması üzerinde çalışılması gereken, önem arz eden diğer konulardır(DPT, 2000; 103).

Kamuda memur olarak çalışmak isteyenleri seçmek için merkezi sınav giriş uygulaması 1999 yılında başlatılmıştır. Milli Eğitim Bakan-lığı ve Sağlık Bakanlığı bünyesinde başlatılan norm kadro uygulama-sının tüm kamu alanlarına yaygınlaştırılması gerekmektedir. Kamu istihdamındaki aşırı ve dengesiz istihdamı ve ücret politikasındaki adaletsizliği giderecek verimliliğe dayalı ücretlendirmeyi içeren dev-let personel rejimi reformu getirilememiştir. Tarım ve orman işçileri-nin haklarını korumaya yönelik Tarım İş Kanunu yapılandırılama-mıştır(DPT, 2000; 105).

İş sağlığı ve güvenliğine ilişkin ölçüm, işyeri hekimliği, meslek hastalıklarının belirlenmesi, meslek hastalıkları hastaneleri ve dene-tim gibi iş sağlığı ve güvenliğine dair hizmetler geliştirileceği ve gü-nün ihtiyaçlarına cevap verecek şekilde yeniden yapılandırılacağına işaret edilmiştir(DPT, 2000; 106).

Sigortalıların hak ve sorumluluklarının izlenmesinde bütün si-gorta kuruluşlarına dair akıllı kart uygulaması gerçekleştirileceği ve sosyal sigorta kuruluşlarının teknolojik ve işgücü niteliklerinin yeni-den yapılandırılacağı belirtilmiştir(DPT, 2000; 109). 

Türkiye’de Uygulanan İstihdam Politikaları 130

Pasif emek piyasası politikalarından olan işsizlik sigortası prog-ramının etkin bir şekilde işleyebilmesi ve toplanacak fonların fon yö-netimi prensipleri dahilinde nemalandırılmasına yönelik yasal dü-zenlemelerin gerçekleştirileceği ifade edilmiştir(DPT, 2000; 110).

Türkiye ekonomisinde 1999 yılında imalat sanayinde üretimde bulunan işletmelerin yüzde 99.2’sine sahip olan KOBİ’ler, işgücünün yüzde 55.9’una istihdam imkanı oluşturmakla birlikte yarattıkları katma değer yüzde 24.2 düzeyinde kalmıştır. KOBİ’lerin banka sis-teminden aldığı ödünç fonlarda yüzde 4-5 dolaylarında seyretmekte-dir(DPT, 2000; 124). 

Ekonomi içinde kapsadığı alan ve istihdam yaratabilme güçleri ile önemli bir konumda olan imalat sanayi KOBİ’lerinin Ar-ge, yeni ürün ve teknoloji geliştirme gibi bilgi ve iletişim teknolojileri öncelikli olmak üzere geliştirilmesine, çevre koruma ve bölgelerarası gelişmişlik farkla-rının da giderilmesine çalışılacağına işaret edilmiştir(DPT, 2000; 179). 

Dokuzuncu Kalkınma Planı (2007-2013)  döneminde ekonomik büyüme ve sosyal kalkınmanın istikrarlı bir yapı içinde sürdürüle-bilmesine ve bu alanda gerçekleştirilmesi planlanan stratejik amaçlar şekillendirilirken işgücü piyasasının geliştirilmesi, eğitimin işgücü talebine duyarlılığının arttırılması ve aktif işgücü politikalarının ge-liştirilmesi ile istihdamın arttırılmasına yönelik gerekli tedbirlerin alınması ve gerçekleştirilmesi ekonomik ve sosyal gelişme eksenleri arasında yer almıştır(DPT, 2006; 1, 6).

Birleşmiş Milletler 2005 yılı İnsani Gelişme Raporuna göre 1996–2005 döneminde yıllık ortalama olarak gelişmiş ülkeler yüzde 2.8, ge-lişmekte olan ülkeler yüzde 5.1 dünya ekonomisi ise yüzde 3.8 oranın-da büyüme kaydetmiştir. 2006–2010 döneminde ise yıllık ortalama olarak, gelişmiş ülkeler yüzde 2.9, gelişmekte olan ülkeler yüzde 5.8 dünya hasılası yüzde 4.3 oranında gelişme göstereceği tahmin edil-mektedir. Dünya ekonomisinde yaşanan bu canlılık, gelişmekte olan ülkelerden gelişmiş ülkelere doğru yaşanan ticaretten olumlu olarak etkilenmenin sonucu olarak karşımıza çıkmaktadır. Hizmetler dahil dünya ticaret hacmi dünya hasılasına göre, daha hızlı artış kaydetmek-tedir. Gelişmekte olan ülkelerin kendi aralarında yaptıkları ticarette kaydettikleri gelişme ve petrol dışı temel ürünlere olan talebin artışı ile dünya genelinde ticaretin liberalizasyonu bu gelişmede etken fak-

Türkiye’de Uygulanan İstihdam Politikaları 131

törlerdir. Hizmetler dahil dünya ticaret hacmi 1996–2005 döneminde yıllık bazda yüzde 6.5 oranında genişleme kaydetmiştir. 2006–2010 periyodunda ise aynı oranın gerçekleşmesi yüzde 6.7 olarak tahmin edilmektedir. Dünya ekonomisindeki olumlu gelişmelere ve yeni is-tihdam olanaklarına rağmen, işsizlik özellikle genç nüfus grubunda birçok ülkede başta gelen sorunlardan birini oluşturmaktadır. Tarım sektörü küresel istihdamın yüzde 40’ına iş imkanı oluşturabiliyorken, küresel işgücü verimliliğindeki artış ise 1995 yılından beri yıllık bazda yaklaşık yüzde 2 seviyesindedir. İmalat sanayinde istihdam hacminde düşme kaydedildiği ve hizmetler sektörünün istihdama dair yeni iş sahaları oluşturma kabiliyetinde olduğu görülmektedir (DPT, 2006; 6). 

Sekizinci Beş Yıllık Kalkınma Planı’nın baz yılını oluşturan 2000 yılında Türkiye ekonomisi, yüzde 7.4 oranında büyüme kaydetmiştir. 2001 Ekonomik Krizi sonucu ise ekonomi yüzde 9.5 düzeyinde da-ralma yaşamıştır. Para ve maliye politikalarında tasarruf tedbirlerinin uygulanmasının devamında elde edilen makro ekonomik istikrar ortamı ile GSYİH yıllık bazda 2002–2005 periyodunda yüzde 7.5 bü-yüme kaydetmiştir. Bu gelişmelerin ışığında, 2000 yılında milli gelir-den kişi başına düşen pay 2.879 dolar iken 2005 yılında 5.042 dolara yükselmiştir(DPT, 2006; 13).

Tablo.29: Yurtiçi İstihdam Göstergeleri (2000 -2005)

2000 2005 Sekizinci Plan Ortalaması

İşgücüne Katılma Oranı (Yüzde) 49.9 48.3 48.9

İstihdam Düzeyi (Milyon Kişi) 21.6 22.1 -

İşsizlik Oranı (Yüzde) 6.5 10.3 9.9 Tarım Dışı İşsizlik Oranı (Yüzde) 9.4 13.6 14.2

Toplam Faktör Verimliliği Artışı (Yüzde) 1.8 1.4 2.0

Nüfus 67.4 72.1 -

Kaynak: DPT, 2006;14’ deki Tablo.5.1 Temel Ekonomik Büyükler’ den derlenmiştir. www.ekutup.dpt.gov.tr/plan/plan9.pdf Erişim, 10/11/2011

Türkiye’de Uygulanan İstihdam Politikaları 132

Sağlanan verimlilik artışlarının ekonomide gerçekleştirilen yük-sek oranlı büyüme performansında büyük ölçüde rolü vardır. Top-lam faktör verimliliğinin(TFV) büyümeye katkısı, 1996–2000 döne-minde yüzde 24.5 değerindeyken, 2001–2005 döneminde yüzde 42’ye yükselmiştir. 2001- 2005 döneminde sermaye birikiminin büyümeye katkısı yüzde 51.7 ve istihdam artışının büyümeye katkısı yüzde 6.3 olarak belirlenmiştir. Sektörel yapı itibariyle büyümeyi analiz ettiği-mizde, sanayi sektörünün birincil derecede katkısı olduğu dikkat çekmektedir. 2001–2005 döneminde tarım sektörünün büyümesi yıl-lık bazda yüzde 1.1 değerinde gerçekleşirken diğer 2 büyük sektör olan sanayi yüzde 5.1 ve hizmetler ise yüzde 4.3 oranında büyüme kaydetmiştir. Tarım sektörünün yarattığı katma değerin toplam içeri-sinde gösterdiği daralma devam etmiş ve 2000 yılındaki yüzde 14.1 seviyesinden yüzde 26.9 düşme ile 2005 yılında yüzde 10.3 seviyesine inmiştir. Aynı yıllar itibariyle sanayi sektörünün toplam katma değer içindeki payı yüzde 23.3’den yüzde 9.1 artışla yüzde 25.4’e ve hizmet-ler sektörünün payı da yüzde 62.6 seviyesinden yüzde 64.4 düzeyine yüzde 2.9 artış oranıyla ulaşmıştır. 2001 yılında yaşanan kriz ve tarım sektöründeki çözülmenin etkisiyle, Plan dönemi itibariyle ekonomik büyümenin istihdam üzerindeki etkisi kısıtlı düzeyde kalmıştır. Ta-rım sektörü 2001–2005 döneminde yıllık ortalama yüzde 3.3 oranında küçülürken tarım dışı istihdam yüzde 2.5 oranında genişlemiştir. 2001–2005 döneminde istihdam artışı yıllık ortama yüzde 0.4 düze-yinde ve işsizlik oranı da 2005 yılında yüzde 10.3 seviyesindedir. İş-gücüne katılma oranı 2000 yılında yüzde 49.9 oranındayken 2005 yı-lında yüzde 3.2 azalma ile yüzde 48.3 seviyesine düşüş kaydetmiştir. İstihdam edilenlerin 15–64 yaş grubundaki oranının düşük kalması, işgücüne katılma  oranında yaşanan daralmanın en önemli faktörü-dür. İşgücü piyasasındaki bir diğer önemli sorun olan genç ve eğitim-li nüfus içindeki işsizlik oranının yüksekliği önemini korumaya de-vam etmektedir(DPT, 2000; 14, 15). 

Kamu İktisadi Teşekkülleri’ndeki (KİT) aşırı ve dengesiz istih-dama dair işgücü piyasasının gereklerine uyularak atıl istihdamı azaltma politikası izlendiği ve mali disipline uyulduğu ifade edil-mektedir (DPT, 2000; 16).

İşgücü piyasasının ihtiyaçlarına cevap verebilen yeni İş Kanunu yürürlüğe girmiştir. İş güvencesi, iş sağlığı ve güvenliğinin etkin uy-

Türkiye’de Uygulanan İstihdam Politikaları 133

gulanması, özel istihdam bürolarının kurulması, işverenin ödeme güçlüğü içine düşmesi halinde işçilerin gelir kaybı riskini giderici garanti fonunun kurulması şeklinde mevcut düzenlemeleri yeniden yapılandırarak günün koşullarına uygun hale getirilmesi ve çalışma hayatının esnek bir yapıya kavuşturulması amaçlanmaktadır. Aynı Kanunla görevleri arasında işsizlik sigortası hizmetlerinin yürütül-mesi ve işsizliğin önlenmesi faaliyetlerine yardımcı olmak ve istih-damın korunup, geliştirilmesi ve yaygınlaştırılması başlıkları yer alan Türkiye İş Kurumu’nun oluşumu gerçekleştirilmiştir(DPT, 2000; 18).

Tablo.30: 2004 Yılı Bazı Ülkeler Karşılaştırmalı İşgücü Verimliliği Göstergeleri

Verimlilik (Bin Dolar) (1) Ülkeler

Genel Tarım Sanayi Hizmetl.

ÇalışılanBaşına

Verimlilik

Saat (Dolar) İşgücü

Maliyeti(2)

Yıllık Ort. Çalışılan

Saat

ABD 81.9 70.2 103.6 76.8 43.22 21.97 1.985

Japonya 57.8 17.9 67.6 56.5 31.03 21.54 1.864

Belçika 71.4 36.8 77.3 70.6 42.06 30.45 1.722

Almany 60.6 33.6 63.8 60.2 36.17 32.84 1.674

Polonya 33.6 4.4 37.6 41.3 17.65 2.54 1.901

Romanya 18.2 7.8 24.1 22.1 9.15 0.53 1.992

Çin 9.4 2.6 20.9 9.8 4.78 0.75 1.958

Hindistan 7.3 3.6 11.5 12.7 3.10 0.60 2.347

Türkiye 24.0 8.5 30.6 32.2 11.14 3.46 2.154

Kaynak: DPT, 2006;20. www.ekutup.dpt.gov.tr/plan/plan9.pdf erişim 16/11/2011

(1) GSYİH (SAGP) / Çalışan Sayısı – (2) İmalat Sanayi

Tabloda, makroekonomik istikrar, iş ortamının kalitesi, finans-mana erişim, enerji ve ulaştırma altyapısı, çevrenin korunması ve kentsel yapı, Ar-Ge ve inovasyonun geliştirilmesi, bilgi ve teknolojile-rin yaygınlaştırılmasında henüz yeterli seviyede olamayışımız başta olmak üzere tarımsal yapıdaki sorunlar, sanayi ve hizmetlerde yüksek katma değere sahip üretimin gerçekleştirilemeyişi ve kayıtdışılığın yüksekliği gibi nedenlerle, birçok sahada uygulamaya konan yapısal reformlar ve ulaşılan makroekonomik istikrar düzeyine rağmen Tür-kiye’nin rekabet gücünün yeterince geliştirilemediği ve yıllık ortalama

Türkiye’de Uygulanan İstihdam Politikaları 134

çalışılan saat olarak gelişmiş ülkelerin yanı sıra Çin, Romanya ve Po-lonya’dan daha fazla çalışılmasına rağmen işgücü maliyetinin yüksek-liği ve çalışılan başına verimlilik faktörünün düşüklüğü nedeniyle genel bazda verimlilik yönünden Polonya ve Romanya’nın dahi geri-sinde kalındığı görülmektedir (DPT, 2000; 20).

Tablo.31: İş Ortamına İlişkin Göstergelerde Türkiye OECD Karşılaştırması(2005)

Kaynak: DPT, 2006; 21 www.ekutup.dpt.gov.tr/plan/plan9.pdf Erişim 16/11/2011

Tablo.31’de OECD ülkeleriyle İş Ortamına İlişkin Göstergeler açısından Türkiye’yi karşılaştırdığımızda, kuruluş aşamasından faa-liyete geçme dönemine kadar ilgili kuruluşlarca verilen izin, onay ve lisanslarda kırtasiyenin çokluğu, bazılarının tekrarı, işleyişin yeterin-ce şeffaf olmayışı gibi nedenler başta olmak üzere yapılan düzenle-melere rağmen halen vergi sisteminin karmaşıklığı, toplam vergi ödemelerinin brüt kara oranının yüksekliği ve işgücü üzerindeki ver-gi ve sosyal güvenlik primi yükü devam etmektedir. Sayılan bu yü-kümlülüklerin gelişmiş ekonomiler düzeyindeki uygulanabilir sevi-yeye indirgenmesi işgücünün kayıt altına alınması yönünden de bü-yük önem arz etmektedir(DPT, 2006; 21).

AB’ye uyum yasaları çerçevesinde yapılan düzenlemeler kapsa-mında 2005 yılında KOBİ tanımı da yeniden yapılandırılmıştır. Bu nok-tada Türkiye ekonomisinde önemli bir büyüklüğü işgal eden KOBİ’lere İŞGEM (İş Geliştirme Merkezi) şeklindeki kurumlar tarafından teknik destek sağlanması, kurumsal yönetişimlerinin (yönetim, denetim ve kontrol mekanizmaları bir arada) iyileştirilmesi ve uygun seçeneklere sahip finansman modelleriyle kaynak imkanlarının arttırılarak iş orta-mının geliştirilmesi büyük önem arz etmektedir (DPT, 2006; 21).

Türkiye’de Uygulanan İstihdam Politikaları 135

Türkiye’de makro ekonomik seviyede istikrar ortamının sağlan-ması ve enflasyon oranında çok büyük gelişmeler yaşanmış olmasına rağmen tüm bu iyi niyetli çabalar kayıtdışı ekonominin boyutlarının küçülmesini sağlayamamıştır. İşsizlik, yüksek veri ve sigorta primi oranları, denetim sistemindeki noksanlıklar, yolsuzluk ve kamu har-camalarında aşırılık, çarpık şehirleşme, bürokrasi, ekonominin nakit kullanımının gelişmiş ülkelere nazaran yüksek olması, sıkça çıkarılan aflar başta olmak üzere yapısal ve sosyal nedenlerin yanı sıra kayıtdışılıkla başaçıkmada toplumsal ve siyasi iradenin yeterince oluşmaması kayıtdışı ekonominin boyutlarının genişlemesine neden olmaktadır. Kayıt dışı enflasyon muhasebesi uygulamasına, bürokra-tik işlemlerin azaltılmasına, gümrük, sosyal güvenlik vergi işlemle-rinde otomasyona geçilmesine, kaçakçılıkla mücadeleye, fikri mülki-yet haklarının korunmasına, kayıtdışı işlemlerin tespitine yönelik mali kayıtları esas alan bir veri ambarı uygulaması geliştirilmiş ve gelişme seviyesi düşük kentlerde istihdamın arttırılmasına yönelik teşvik edici düzenlemeler yapılmasına rağmen kayıtdışılık boyutları-nı korumaya devam etmektedir. Tarım dışı sektörlerde kayıt dışı is-tihdam oranı 2001 yılında yüzde 29 iken yüzde 17.24 artarak 2005 yılında yüzde 34’e yükselmiştir(DPT, 2006; 22).

Ucuz emek gücüne sahip Çin ve Hindistan’ın 2001 yılında Dün-ya Ticaret Örgütüne entegrasyonuyla, temel ürünlerde rekabetin sür-dürülmesi, zor bir durum almıştır. Bu nedenlerle tekstil, giyim, deri gibi ihracatımızda baş sırada yer alan geleneksel kalemler 2002–2005 döneminde daralma yaşamıştır. Dolayısıyla bu iş sahalarında istih-dam daralması yaşanmıştır(DPT, 2006; 34).

Tablo.32’de Hizmetler sektörüne ilişkin göstergeler yer almakta-dır. Bu sektör GSYİH’nın yaklaşık yüzde 64’ünü oluşturmakta ve ekonominin genelinin üzerinde bir büyüme rakamına sahip bulun-maktadır. Ticaret hizmeti, hizmetler sektörü altında yer alan ve yüz-de 32 ile en büyük payı alan bir kalemdir. Toplam istihdam içinde hizmetler sektörü 2000 yılında yüzde 46.3 seviyesini gösterirken bu oran 2005 yılında yüzde 10.36 artış kaydederek yüzde 51.1’e çıkmış-tır. Ancak bu oran, yüzde 69.4 olan AB- 15 ortalamasının altında sey-retmektedir (DPT, 2006; 35).

Türkiye’de Uygulanan İstihdam Politikaları 136

Tablo.32: Hizmetler Sektörüne İlişkin Göstergeler (1)

Göstergeler (Yüzde) 2000 2002 2005

Hizmetlerin GSYİH İçindeki Payı 62.6 63.2 64.4

Toplam Hizmetler İçindeki Pay

İnşaat 8.3 6.5 6.8

Ticaret 31.9 31.9 31.8

Ulaştırma ve Haberleşme 22.6 23.8 22.9

Hizmetlerin İstihdam İçindeki Payı 46.3 46.6 51.1

Kaynak: DPT, 2006; 35 www.ekutup.dpt.gov.tr/plan/plan9.pdf erişim 16/11/2011

(1) Cari fiyatlarla

Sekizinci Plan Dönemi’nde, inşaat, mühendislik, mimarlık, tek-nik müşavirlik ve müteahhitlik hizmetlerinin 2001–2003 döneminde GSYİH içindeki payı daralma gösterirken 2004 yılından itibaren ge-nişlemeye başladığı dikkat çekmektedir. Toplam istihdam içindeki payı 2005 yıl sonu itibariyle yüzde 5.3 seviyesinde olan inşaat sektörü ortalama olarak 1.1 milyon kişiye istihdam imkanı sağlamaktadır (DPT, 2006; 35).

Sekizinci Plan Dönemi’nde, hızlı nüfus artışının beraberinde ge-tirdiği demografik sorunlar azalma göstermesine rağmen istihdam hacmi arttırılarak işsizliğin azaltılması ve eğitim alanındaki sorunlar yeterince çözüme kavuşturulamamış ve eğitim istihdam arasındaki bağlantı gerektiği şekilde tesis edilememiştir. 15–64 yaş grubu olan işgücü çağı nüfusu yıllık ortalama yüzde 1.9 artış kaydederken, işgücü yüzde 1.3 ve istihdam oranı da yüzde 0.4 düzeyinde artış göstermiştir.

2001 krizinin sonuçları olarak tarım sektöründe yaşanan daralma tarımın istihdamdaki payında da azalmayı beraberinde getirmiştir. Krizin de etkisiyle maliyetleri aşağıya çekmeye çalışan işletmeler iş-gücünü daha verimli kullanmayı öğrenmişlerdir. Böylece ek istihda-ma çok da fazla gerek kalmadan ellerindeki işgücünden mümkün olan en yüksek verimi almaya çalışmışlardır. Bunun sonucunda kri-zin akabinde işsizlik oranları yüzde 10.3 seviyesine yükselmiştir. Ta-rım dışı sektörlerdeki işsizlik oranı da 2000 yılındaki yüzde 9.4 gös-tergesinden 2002 yılında yüzde 15.0’a 2005 yılında ise yüzde 13.6’ya

Türkiye’de Uygulanan İstihdam Politikaları 137

inmiştir. 2002–2005 yıllarında kadınların işgücüne katılma oranları önceki yıllarda da olduğu gibi erkeklerin oranından daha düşük se-viyede seyretmektedir. Genç işsizlerin işsizlik oranının ise toplam işsizlik oranlarının yaklaşık iki katı kadar olan seviyesini korumakta olduğu Tablo.33’den izlenebilir(DPT, 2006; 38).

Tablo.33: İstihdama İlişkin Göstergeler (2000-2005) (Yüzde)

İstihdamın Sektörler İtibariyle Dağılımı

2000 2002 2005

Tarım 36.0 34.9 29.5

Sanayi 17.7 18.5 19.4

Hizmetler 46.3 46.6 51.1

İşsizlik

İşsizlik Oranı 6.5 10.3 10.3

Tarım-Dışı İşsizlik Oranı 9.4 15.0 13.6

Genç İşsizlik Oranı 13.1 19.2 19.3

Lise Üstü Eğitimli Genç İşsizlik Oranı 28.2 38.0 30.9

İşgücüne Katılma Oranı 49.9 49.6 48.3

Kadın 26.6 27.9 24.8

Erkek 73.7 71.6 72.2

İstihdam Oranı 46.7 44.4 43.4

Kaynak: DPT, 2006; 38 www.ekutup.dpt.gov.tr/plan/plan9.pdf Erişim 16/11/2011

2003 yılında AB’ye katılım sürecinde Avrupa İstihdam Strateji-si’ne (AİS) uyum çalışmaları bağlamında “İstihdam Durum Rapo-ru” oluşturulmuştur. İstihdam konusunda izlenecek yol haritasının ortaya konacağı Ortak Değerlendirme Belgesinin 2006 yılında biti-rilmesi öngörülmektedir. İstihdama dair Ulusal Reform Progra-mı’nın ise bir sonraki aşamada hazırlanacağı planlanmaktadır(DPT, 2000; 38).

Plan döneminde işgücünün eğitim düzeyi artış göstermekle be-raber bu artış yeterli düzeyde olmadığından, nitelik ve beceri düze-yi yüksek insan gücüne gereksinim duyulan günümüzde kalifiye işgücü önemli bir sorun olarak varlığını korumaktadır. Lise altı eği-

Türkiye’de Uygulanan İstihdam Politikaları 138

timli ve okuma yazma bilmeyenlerin işgücü içinde kapsadığı alan, 2000 yılında yüzde 73.8, 2005 yılında ise yüzde 67.3 oranındadır. Yükseköğrenim ve fakülte mezunlarının payı ise 2000 yılında yüzde 8.8 olup 2005 yılında yüzde 11.5’e artış kaydetmiştir(DPT, 2006; 38).

Ekonominin gereksinim duyduğu sahalarda ara eleman temi-ninde zorluk yaşanmasına rağmen, mesleki eğitim mezunlarının iş-sizlik oranı yüksektir. 2000 yılında yüzde 10.9 olan bu oran 2005 yı-lında yüzde 13.3’e çıkmıştır. Bilişsel nitelikleri yüksek olan gençlerin mesleki eğitimi tercih etmemesi, mesleki eğitim sisteminin işgücü piyasasının gereksinimleriyle örtüşecek kapasitede olmaması, mevcut mesleki eğitim programlarının ilgili sosyal taraflarla güncellenmeme-si, donanım eksikliği ve niteliği yüksek eğitim personelinin az olması gibi nedenler, mesleki eğitimin yumuşak karınları olarak ifade edile-bilir (DPT, 2006; 39).

Sekizinci Plan döneminde işgücünü yetiştirme, mesleki eğitim ve uyum kursları, mesleğe yöneltme, mesleki danışmanlık ve reh-berlik hizmetleri, iş arama stratejilerinin geliştirilmesi, dezavantajlı grup olarak adlandırılan işsizler, özürlüler, eski hükümlüler, kadın-lar ve gençlerin iş bulmasını, girişimcilik eğitimlerini ve istihdam garantili eğitim programları ile işgücünün beceri ve niteliğini geliş-tirerek istihdamın arttırılmasını amaçlayan Aktif İşgücü Politikala-rına büyük önem verilmiştir. Aktif İşgücü Politikalarının temel uy-gulayıcısı Türkiye’ de Türkiye İş Kurumu (İŞKUR)’ dur. İŞKUR, AB ve Türkiye’ nin ortak finansman desteğiyle Aktif İşgücü Programla-rı Projesi’ nin yürütücülüğünü yapmıştır. Bu bağlamda 50 bin 59 kişiye eğitimde bulunulmuş, 7 bin 463 kişiye de iş imkanı sağlan-mıştır (DPT, 2006; 39).

Sosyal yaşam alanlarının hareket edebilirliklerini sınırlandırması, işyerlerinde uygun ortamın yaratılamaması ve özürlülere karşı işgü-cü talebinin çok sınırlı olması nedenlerinden ötürü özürlü işgücü arzının ancak yüzde 20’si işgücü piyasasına girebilmektedir. Sürekli hastalığı olan özürlülerin yüzde 24.8’i ve diğerlerinin de yüzde 36.3’ü okuma–yazma dahi bilmemektedir. Ailelerin sosyal sorunlar nede-niyle özürlü çocuklarını okula göndermeyişleri, eğitim binalarında özürlülere uygun ortam olmayışı, özürlülere hitap eden eğitim kuru-luşlarının azlığı özürlülerin eğitim seviyesinin düşük kalmasında

Türkiye’de Uygulanan İstihdam Politikaları 139

başlıca etmenlerdir. Bu amaçla özürlülerin sağlık, eğitim, istihdam ve sosyal güvenliğe erişimlerinin arttırılarak toplumla bütünleşmelerini amaçlayan 5378 sayılı Özürlüler Kanunu 2005 yılında yürürlüğe gir-miştir(DPT, 2006; 43).

Zorunlu eğitimin 8 yıla çıkarılması ve çocuk işçiliğinin ortadan kaldırılmasına yönelik çalışmalar olmasına rağmen, sokakta çalışan çocuklar, sokak çocukları ve çocuk işçiliği acil çözüm bekleyen sorun-lar arasında yer almaktadır(DPT, 2006; 43).

2000–2004 yılları arasında kadınların okur yazarlık oranı yüzde 76.2’den yüzde 80.6’ya yükselmesine karşın, yine de erkek okur ya-zarlık seviyesinin altındadır. Kırsal alanda ücretsiz aile işçisi konu-munda iş bulan kadınlar, kente göç ettiklerinde vasıflarına göre kent-sel alanda iş bulmakta zorlanmakta ve sosyal baskı nedeniyle işgücü-ne katılma oranları erkeklerin gerisinde kalmaktadır. Bu nedenle kır-sal alanda kadınların işgücüne katılma oranı yüzde 33.7 iken kentsel alanda bu oran yüzde 19.3’e düşmektedir. Kırsal alanda kadınların işgücüne katılım oranı çok düşük olduğundan, bu durum kadınların toplamdaki işgücüne katılım oranını da aşağıya çekmektedir. Kadın-ların işgücüne katılımı yüzde 22.3 oranı ile toplam istihdam içinde erkeklerin yüzde 64.8 olan işgücüne katılım oranının gerisinde kal-maktadır(DPT,2006; 43).

Gerek işgücü piyasasında gerçekleştirilen reformlar ve gerekse aktif iş gücü piyasası politikalarının da etkisiyle 2006 yılında yüzde 2.3, 2007–2013 döneminde yıllık ortalama yüzde 2.7 artış trendiyle 2013 yılında yüzde 3.3 istihdam artışı beklenmektedir. İşgücü verim-liliğinde meydana gelen artışlarla 2006’da yüzde 27.0, 2007–2013 dö-neminde yıllık ortalama yüzde 29.4 artış ile 2013’de yüzde 35.1 düze-yinde işgücünün verimliliğinin büyümeye katkısı olacağı hesap edilmektedir(DPT, 2006; 55).

Türkiye’de Uygulanan İstihdam Politikaları 140

Tablo.34: İstihdam Göstergeleri (2006-2013 Projeksiyonu) (Yüzde)

2006 2013 2007-2013 Ortalaması

İşgücüne Katılma Oranı 48.6 50.7 49.8

Kadın 25.4 29.6 27.8

Erkek 72.2 72.2 72.2

İstihdam Artış Oranı 2.3 3.3 2.7

Tarım -2.9 -2.9 -2.9

Tarım Dışı 4.4 4.5

Sanayi 3.6 2.5

Hizmetler 4.7 5.2

İstihd.Sektörel Dağılımı

Tarım 28.0 18.9 22.7

Tarım Dışı 72.0 81.1 77.3

Sanayi 19.7 19.4 19.8

Hizmetler 52.4 61.7 57.5

İstihdam Oranı 43.6 46.8 45.1

İşsizlik Oranı 10.4 7.7 9.6

Kaynak: DPT, 2000; 62

Okullaşma oranının arttırılarak eğitim seviyesinin yükseltilmesi ve işgücünün beceri ve niteliklerini arttırmaya ve işgücünün istihda-ma katılımını sağlamaya yönelik aktif işgücü politikalarıyla Plan dö-neminde istihdamın yıllık ortalama bazda yüzde 2.7, işgücüne katı-lım oranının da yüzde 2.1 puan artacağı ve bu artışın temel belirleyi-cisinin kadınlar olacağı tahmin edilmektedir. Yapısal dönüşüm çer-çevesinde yapılan reformlar ile tarım sektöründen ayrılan istihdamın tarım dışına yönelmesinin de beklenmekte olduğu Tabloda gösteril-mektedir(DPT, 2006; 62).

Türkiye’de Uygulanan İstihdam Politikaları 141

Tablo.35: İşgücü Piyasasında Gelişmeler (2006-2007) (15Yaş+,Bin Kişi)

Kaynak: DPT, 2007; 5 (ekutup.dpt.gov.tr/ab/kep/2007.pdf) Erişim, 11/11/2011

Tablo.35’den hareketle, 2006 yılında öncelikle sektörler itibariyle işgücü piyasasını incelediğimizde tarım sektöründe 405 bin kişi is-tihdam dışında kalırken, sanayi sektöründe 123 bin kişi istihdama katılmış hizmetler sektöründe ise 567 bin kişiye iş olanağı sağlanmış-tır. Yapısal dönüşümün sonucu beklenen gelişmeler olarak tarım sektöründe yüzde 6.2’lik istihdam daralması yaşanmıştır. Tarım dışı sektörlerde ise yüzde 4.4 puan düzeyinde meydana gelen artış nede-niyle toplam istihdamda 2006 yılında yüzde 1.3 puanlık artış kayde-dilmiş olup bu da 285 bin kişiye iş imkanı anlamını taşımaktadır. Bu kişiler başta ticaret, toplum hizmetleri, mali müesseseler ve imalat sanayine yerleştirilmişlerdir. 2006 yılı Kalkınma Öncesi Ekonomik Program (KEP) beklentileri ile işgücü piyasası gerçekleşenleri karşı-laştırıldığında, tahminlerin üzerinde bir gelişme kaydedildiği gö-rülmüştür. 2006-2007 verileri kıyaslandığında önceki yılların aksine tarım sektöründe istihdamda dikkate değer bir düşüş gözlenmemiş-tir (DPT, 2007; 5).

Türkiye’de Uygulanan İstihdam Politikaları 142

Tablo.36: İşgücü Piyasasında Gelişmeler (2006-2010)

 Kaynak: DPT, 2007; 21

Tablo.36’da 2006 yılında ekonomi genelinde yüzde 1.3 oranında istihdam artışının gerçekleştiği görülmektedir. Tarım sektörü istih-damı yüzde 6.2 seviyesinde küçülmesine rağmen, tarım dışı sektör-lerde sağlanan yüzde 4.4 puanlık istihdam artışının ekonomi gene-linde istihdam artışı kaydedilmesinde rolü olmuştur(DPT, 2007; 21).

Tablo.37: Temel İstihdam ve İşgücü Göstergeleri (2003-2006)

Kaynak: DPT, 2007; 67

Türkiye’de Uygulanan İstihdam Politikaları 143

Ekonomide hedeflenen yapısal dönüşüme bağlı olarak tarım sektöründe istihdam daralması yaşanmaktadır. 2000–2006 periyo-dunda tarım sektörünün istihdam içindeki payı yüzde 36’dan yüzde 27.3’e inmiştir. Ekonomik kriz sonrası çalışma saatlerinde meydana gelen artış ve işgücü verimliliğinde sağlanan artış nedeniyle toplam istihdam artış hızı düşük gerçekleşmiştir. Bu artışlar yeni istihdam olanağını sınırlandırmıştır. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tara-fından hazırlanan Hanehalkı İşgücü Anketlerine (HİA) göre 2000 yılında 43.8 saat olan tüm sektörlerde ortalama esas işte haftalık fiili çalışma süresi 2005 yılında 51.4 saate yükselmiştir. Kırsal alanda üc-retsiz aile işçisi olarak çalışan kadınların kente göçten sonra burada-ki işlere göre vasıfsız nitelikte kalmaları, aile içindeki yaşlı, çocuk ve özürlü bakımının kadın tarafından üstlenilmesi sözkonusu oldu-ğundan çalışmasının sorun teşkil etmesi yanı sıra sosyal baskı unsu-runun da etkisiyle kadınlar işgücü piyasasının dışında kalmaktadır. Kadınların işgücüne katılım oranı gerek kırsal gerekse kentsel alan-da erkeklere göre düşük çıkmaktadır. 2006 yılı TÜİK HİA verilerine göre sivil istihdamın yüzde 48.5’i, tarım dışı sektörlerin ise yüzde 33.9’u kayıtdışı çalışmaktadır. İşgücü piyasasında ikili bir yapının ortaya çıkarak işletmeler için haksız bir rekabet unsuru teşkil eden kayıtdışı istihdam, çalıştırılan işçi sayısına bağlı olarak ücretler dı-şında ortaya çıkan yüksek işgücü maliyetinden kaynaklanmaktadır (DPT, 2007; 66-67).

Tablo.38: 2006 Yılında İşgücünün Eğitim Düzeyi

Kaynak: DPT, 2007; 68

Tablo.38’de 2006 yılında işgücünün eğitim seviyesi incelendiğin-de işgücünün yüzde 66 (Yüzde 5 hiç okuma yazma bilmeyenler)’sının, istihdamın yüzde 66.7’sinin (Yüzde 5.3’ü okur yazar değil) ve işsizle-

Türkiye’de Uygulanan İstihdam Politikaları 144

rin yüzde 59.9 (yüzde 2.2’nin okuma yazması yok)’unun lise altı eği-tim seviyesinde olması nedeniyle işgücü verimliliği düşük çıkmakta ve eğitim seviyesi düşük olan bu kitle nitelikli eleman arayan işgücü piyasasının gereksinimlerine cevap verememektedir(DPT, 2007; 68).

Tablo.39: 2006 Yılı Bazı Ülkeler Karşılaştırmalı İşgücü Verimliliği Göstergeleri

Kaynak: DPT, 2007; 68

Eğitim seviyesinin beklenen seviyenin altında olması, mesleki eğitim seviyesindeki yetersizlikler, hizmet içi eğitim ve yaşam boyu eğitimin bir kültür halini henüz almamış olması nedenleri başta ol-mak üzere tasarruf etme alışkanlıkları, sermaye birikimi ve teknolojik süreçteki noksanlıklar Türkiye işgücü verimliliğinin Tablo.39’da gö-rüleceği üzere diğer ülkelere göre daha düşük bir puana sahip olma-sına yol açmaktadır(DPT, 2007; 68).

Türkiye ve AB’nin ortak finanse etmesiyle 28 ili kapsayan ve ka-dınlar ile gençlerin istihdam edilebilirliklerini ve İŞKUR’un kurumsal kapasitesinin iyileştirilmesini hedef edinen Aktif İstihdam Tedbirleri ve Yerel Düzeyde Türkiye İş Kurumuna Destek Projesi 2007 yılında başlangıç almıştır. 2006 yılında İŞKUR tarafından istihdam garantili ve kendi işini kurmaya yönelik olarak çeşitli meslek gruplarında 284 kursla toplam 5 bin 673 işsiz kişiye mesleki eğitim verilerek nitelik kazandırılmıştır. Özürlü ve eski hükümlü çalıştırmayan işyerlerinden yapılan ceza tahsilatlarından elde edilen fonla 1.884 özürlü kişi ve 1.664 eski hükümlüye mesleki eğitim gerçekleştirilmiştir. İşsizlik Si-gortası Fonundan, işsizlik sigortasından yararlanan işsizlerin tekrar

Türkiye’de Uygulanan İstihdam Politikaları 145

işe girmeleri bağlamında, 118 kursla 1.687 işsize mesleki eğitimin finansmanı sağlanmıştır. Kadınların işgücü piyasasına girmelerini kolaylaştırmak ve fırsat eşitliği sağlamak amacıyla, Kamu Kurum ve Kuruluşlarının Daimi Kadrolarına İlk Defa İşçi Olarak Alınacaklar İçin Yapılacak Merkezi Sınava Girecekler İle Eğitim Düzeyleri İtiba-riyle Merkezi Sınav Dışında Kalanlar ve Bunların İşe Yerleştirilmesi-ne İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Tebliğ ile kamu kurumlarında işe alıma dair iş ve işlemler basitleştirilmiş ve kamu kurumu işçi taleple-rinde cinsiyet ayrımı ilkesi kaldırılmıştır. Bunun yanı sıra İŞKUR ka-mu kurumlarından alınan işgücü taleplerinde yaş, cinsiyet, askerlik, özel sektörden alınan taleplerin ilanında ise cinsiyet ayrımı ile ilgili kısıtlamaları kaldırmıştır. İŞKUR’ a kayıt olup iş bekleyen kadın işsiz-lerden 2005 yılında 12 bin 743’ü, 2006 yılında ise 16 bin 424’ü istih-dam imkanına kavuşmuştur. 2006 yılında 2005 yılına göre kadın iş-sizlerin işe yerleştirilmelerinde yüzde 28 oranında artış kaydedilmiş-tir. Kadınların işgücü piyasasına katılımını hedef alan projelerin ve programların başarılı ve olumlu sonuçlarıyla geri dönüşleri yaşan-maktadır. Özürlü olmaları nedeniyle iş ortamına giremeyen özürlüle-re dair de, İŞKUR tarafından yapılan çalışmalarla 2003 yılında 12 bin 481 özürlü kişi, 2006 yılında ise 23 bin 781 özürlü kişiye iş imkanı oluşturulmuştur. İŞKUR’un Kurumsal Yapısının Güçlendirilmesi ve özürlülerin bireysel becerilerini, mevcut potansiyellerini ve fonksiyo-nel kapasitelerini tanımlayıcı bir kod ve kayıt sisteminin geliştirilmesi ile birlikte özürlülerin kendilerine uygun işe yerleştirilmelerinin sağ-lanması ve özürlü istihdamının arttırılmasını amaçlayan Özürlüler İçin Gelişmiş Bir İstihdam Stratejisi ve Mesleki Rehabilitasyon Projesi Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ile Hollanda Ekonomik İşler Bakanlığı tarafından finanse edilerek 2007 yılında gerçekleştirilmeye başlanmıştır. Özelleştirme Sosyal Destek Projesi (ÖSDP) 1 Yeniden İşe Yerleştirme bileşeni bünyesinde danışmanlık, formal eğitim, işyeri eğitimi ve toplum yararına çalışma programı hizmetleri başlıklarında 2001–2006 yılları arasında toplam 773 projeden 25 bin 184 kişi fayda-lanmıştır. Programları başarı ile bitiren 22 bin 230 katılımcıdan 11 bin 701’i iş imkanına kavuşmuştur. Proje içeriğinde verilen küçük ölçekli iş kurma danışmanlığı hizmetleriyle 414 küçük ölçekli işletme ku-rulmuş ve bu işletmelerde bin 230 kişi istihdam olanağına kavuşmuş-tur. ÖSDP 2 bünyesinde danışmanlık, formal eğitim, işyeri eğitimi ve

Türkiye’de Uygulanan İstihdam Politikaları 146

toplum yararına çalışma programı hizmetleri Ekim 2007’de 254 pro-jede 5 bin 228 kişiye verilmiş, 2 bin 791’i işgücü piyasasına kazandı-rılmıştır (DPT, 2007; 70).

T.C. 60.Hükümet 2007 Yılı Üç Aylık Eylem Planı’nda istihdamın arttırılması ile ilgili yapılacak faaliyetler özet tablosunda, işgücü pi-yasasının geliştirilmesine dair istihdam üzerindeki sosyal yükümlü-lüklerin azaltılacağı ve aktif işgücü politikalarının geliştirilmesine dair de işsizlik sigortası fonundan aktif işgücü programlarına kaynak aktarılacağı yönünde madde konmuştur(Üç Aylık Eylem Planı, 2007; xii) http://ekutup.dpt.gov.tr/plan/ep2007.pdf , Erişim, 21/11/2011

Aynı Eylem Planı’nda KOSGEB’ in sorumluluğunda Avrupa Ya-tırım Fonu, TTGV (Türkiye Teknoloji Geliştirme Vakfı), Türkiye Kal-kınma Bankası ve Hazine Müsteşarlığı ile işbirliği yapılarak Avrupa Yatırım Fonu ile birlikte 200 milyon Avro tutarında girişim sermayesi fonu oluşturulması için başlatılan işlemlerin sonuçlandırılarak fon kuruluş sözleşmesinin imza altına alınacağı belirtilmiştir. Böylece girişim sermayesi sisteminin geliştirilerek, yaygınlaştırılmasına veri-len önem ortaya konmuştur(Üç Aylık Eylem Planı, 2007; 2)

Ar-Ge ve Yenilikçiliğin Geliştirilmesine dair, Maliye Bakanlı-ğı’nın sorumluluğunda DPT Müsteşarlığı, Sanayi ve Ticaret Bakanlı-ğı, TÜBİTAK, KOSGEB ile işbirliği yapılarak Ar-Ge personeli ve nite-likli işgücü istihdamının arttırılmasını desteklemek ve teşvik etmek amacıyla Araştırma ve Geliştirme faaliyetlerinin desteklenmesi hak-kında Kanun tasarısı çıkarılması kaleme alınmıştır(Üç Aylık Eylem Planı, 2007; 10)

İşgücü piyasasının iyileştirilmesine dair ÇSGB(Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı)’nın sorumluluğunda Maliye Bakanlığı, Hazine Müsteşarlığı, DPT Müsteşarlığı ile işbirliği yapılarak zorunlu istih-dam yükümlülüğünün ve diğer sosyal yükümlülüklerin azaltılması-na ilişkin düzenlemelerin yapılması ve yine ÇSGB’nın sorumlulu-ğunda Maliye Bakanlığı, Milli Eğitim Bakanlığı, DPT Müsteşarlığı, Hazine Müsteşarlığı, Sosyal Güvenlik Kurumu, İŞKUR, Mesleki Ye-terlilik Kurumu, İşçi ve İşveren Sendikaları ve Meslek Kuruluşları’nın işbirliğinde 4447 sy İşsizlik Sigortası Kanunu’nda yapılacak değişik-liklerle Kanun kapsamında sigortalı işsizlere verilen işgücü uyum hizmetlerinin Kuruma kayıtlı tüm işsizlere yaygınlaştırılmasının sağ-

Türkiye’de Uygulanan İstihdam Politikaları 147

lanarak İşsizlik Sigortası Fonu’ndan aktif işgücü programlarına kay-nak aktarılması faaliyetinin gerçekleştirilmesine dair gerekli düzen-lemelerin yapılması istenmiştir(Üç Aylık Eylem Planı, 2007; 13)

Sorumlu Kuruluş sıfatıyla YÖK(Yüksek Öğretim Kurumu)’ün Başkanlığında DPT Müsteşarlığı ve Avrupa Birliği Genel Sekreterliği ile işbirliği yapılarak belirli meslek alanlarında eğitim programlarının AB ile uyumlu hale getirilmesi için, bazı mesleklerin AB ülkelerince tanınması ve bu meslek alanlarında olan kişilerin AB ülkelerinde çalı-şabilmeleri amacıyla eğitim programlarının uyumlaştırılmasının önem taşıdığı vurgulanarak doktorluk, hemşirelik, ebelik, diş hekim-liği, veterinerlik, eczacılık ve mimarlık eğitim programlarının asgari eğitim koşullarının belirlenmesine ilişkin yönetmeliğin çıkartılacağı belirtilmektedir(Üç Aylık Eylem Planı, 2007; 14).

Yaşam Boyu Eğitim Stratejisi’nin MEB(Milli Eğitim Bakanlığı)’in sorumlu kuruluş sıfatıyla görevlendirildiği DPT Müsteşarlığı, YÖK, İŞKUR, Mesleki Yeterlilik Kurumu, İşçi ve İşveren Sendikaları Kon-federasyonları ve Meslek Kuruluşlarının işbirliği yapılacak kuruluş-lar olarak belirtildiği Eylem Planı’nda, AB’nin Lizbon Stratejisi’yle paralel olarak Yaşam Boyu Eğitim Stratejisi taslak metninin hazırlan-dığı ve belgeye son halinin verilmesi için 3 ay içinde gerekli çalışma-ların başlatılacağına işaret edilmektedir. DPT Müsteşarlığı ve YÖK’ün işbirliğinde MEB’in yeniden yapılandırılması böylece Bakanlığın merkez ve taşra teşkilatı ile bunların görevlerinin yeniden tanımlanı-larak yapılacak düzenleme ile kamu yönetiminin yeniden yapılandı-rılması böylece daha etkin bir kurumsal yapı içine girileceği ifade edilmiştir(Üç Aylık Eylem Planı, 2007; 14)

Avrupa Komisyonu tarafından Türkiye’nin 2011 Yılı İlerleme Raporu’na ilişkin 12 Ekim 2011 tarihinde Avrupa Parlamentosu’na “Genişleme Stratejisi ve Bazı Zorluklar 2011-2012, {Com (2011) 666} Ekindeki Komisyon Çalışma Dökümanı” olarak sunulan bildirimde kadın istihdamı, engelli istihdamı, mesleki yeterlilik modülü, okul-laşma oranı ve eğitim hakkında şu değerlendirmelerde bulunulmuş-tur{(Avrupa Komisyonu, 2011; 79). http://eu.bilgi.edu.tr/images/ pictures/2011_ilerleme_raporu_tr.pdf Erişim 22/11/2011};

“Türkiye, henüz istihdam ve meslek konularında erkek ve kadın-lara eşit muamele edilmesi hakkındaki AB direktifinde öngörülen

Türkiye’de Uygulanan İstihdam Politikaları 148

eşitlik kurumunu kurmamıştır. Kadınların istihdamı ve işgücüne katılım oranlarında, sırasıyla yüzde 26,6 ve yüzde 29,8 olmak üzere, çok az bir artış olmuştur. Ancak, bunlar AB ortalamalarının çok al-tındadır. TBMM Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu, işyerinde psikolojik taciz, kadınlara yönelik şiddet ve erken evlilikler de dahil, kadınların sorunlarına dikkat çeken birkaç rapor çıkarmıştır. Kadın-ların istihdamının arttırılmasına ilişkin Başbakanlık genelgesinin uy-gulanması için daha fazla çaba sarf edilmesi gerekmektedir. Kamu idaresi, hükümet, siyasi partiler ve sendikalarda üst kademe kadro-larda yer alan kadınların sayısı ve kadınların siyasette temsili düşük seviyede olmaya devam etmektedir. Erkekler ve kadınlar arasında mesleki ayrımların ele alınmasına ihtiyaç bulunmaktadır. Kadınların işgücüne katılım oranlarının arttırılması ve özellikle kadınların istih-damını engelleyen kalıplaşmış yargılarla mücadele edilmesi ve ma-kul fiyatlı çocuk bakım hizmetlerine erişimin iyileştirilmesi için daha fazla çaba sarf edilmesi gerekmektedir”. 

“Engelli kişilerin kamu kurumlarında istihdam edilmesi için kadro ile ilgili bütçe kısıtlamaların kaldırılmasının bir miktar olumlu etkisi olmuştur. Ancak bu kişilerin kamu sektöründe ve özel sektörde istihdam edilebilirliğinin arttırılması için daha fazla çaba sarf edilme-si gerekmektedir. Sosyal hizmetler ile kamu istihdam hizmetleri ara-sında bağ kurmayı hedefleyen Eylem Planı’nın bugüne kadar sınırlı etkisi olmuştur. Özellikle kırsal kesimde ve çocuklar arasında yoksul-luk riski altında olan nüfusun oranı çok yüksektir. Çalışan kesimde yoksulluk oranının yüksekliği endişe kaynağı olmaya devam etmek-tedir. Ortak Sosyal Koruma ve İçerme Belgesinin (JIM) tamamlanma-sına yönelik ilerleme kaydedilmemiştir. Bu alanda hazırlıklar erken bir aşamadadır. Ocak 2010 ile Mayıs 2011 tarihleri arasında, engelli kamu görevlisi sayısı 14 bin 325’ten 19 bin 915’e yükselmiştir. Ancak hedef, kamu çalışanlarının toplam sayısının yüzde 3’ü olan 48 bin 549’a ulaşılmasıydı”.

“Türkiye, eğitim, mesleki eğitim ve gençlik  konularında AB müktesebatı ve standartları ile uyum sağlamaya devam etmektedir. Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) Eylül 2011’de yeniden yapılandırılmış-tır; diğer değişikliklerin yanı sıra, Hayat Boyu Öğrenme Genel Mü-dürlüğü ile AB ve Dış İlişkiler Genel Müdürlüğü oluşturulmuştur. Türkiye, AB düzeyinde kriterlerin belirlendiği tüm alanlardaki per-

Türkiye’de Uygulanan İstihdam Politikaları 149

formansını arttırmıştır. Ancak, genel olarak okulu erken bırakanların ve yetişkinlerin hayat boyu öğrenime katılım oranları AB ortalaması-nın oldukça altındadır. Zorunlu okul öncesi eğitimin 2010-2011 eği-tim yılında yüzde 57 ile genişletilmesinin ardından, okul öncesi eği-time kayıt oranı yüzde 39’dan yüzde 43’e çıkmıştır. Okul öncesi eği-tim, 2012-2013 eğitim yılında tüm illerde zorunlu hale gelmektedir.

İlkokullardaki cinsiyet eşitsizliği, bir önceki yıla kıyasla azalma-ya devam etmektedir. Kız öğrencilerin ilkokula kayıt olma oranı yüzde 97,84’ten yüzde 98,22’ye çıkmıştır. Bu oran, erkek öğrenciler için yüzde 98,47’den yüzde 98,59’a yükselmiştir. Orta öğretimde ise, erkek öğrencilerin kayıt olma oranı büyük bir artış göstererek yüzde 67,55’ten yüzde 72,35’e çıkmış, kız öğrencilerde ise bu oran yüzde 62,21’den yüzde 66,14’e yükselme şeklinde gerçekleşmiştir” {(Avrupa Komisyonu, 2011; 97) http://eu.bilgi.edu.tr/images/pictures/2011_ ilerleme_raporu_tr.pdf Erişim, 21/11/2011}

“Yüksek öğrenim alanında, sekiz özel üniversitenin açılmasıyla, Türkiye’deki toplam üniversite sayısı artmaya devam etmekte olup toplamda 162’ye ulaşılmıştır. Ancak bu üniversiteler, öğretim kadrosu-nun sayısı ve altyapısı bakımından büyük ölçüde farklılıklar göster-mektedir. Türkiye Bolonya Süreci tavsiyelerini uygulama açısından, ileri aşamadadır” {(Avrupa Komisyonu, 2011; 98) http://eu.bilgi.edu.tr/ images/pictures/2011_ilerleme_raporu_tr.pdf Erişim, 21/11/2011}

“AB çerçevesiyle bağlantılı öğrenme çıktılarına dayanan kapsam-lı bir ulusal yeterlilikler taslağının geliştirilmesine devam edilmiştir. Yeterliliklerin tanınmasını ve hareketliliği kolaylaştıracak bağımsız ve tam olarak işleyen, Avrupa standartları ve kılavuzları ile uyumlu bir Kalite Güvencesi ve Akreditasyon Ajansı’nın kurulması gerek-mektedir. İşlevsel bir ulusal yeterlilikler sisteminin hayata geçirilmesi için Modüler Mesleki Eğitim ve Öğretim (VET) müfredatı geliştiril-miş ve meslek okullarında uygulanmaya başlanmıştır. Modüllerin değerlendirilmesine yönelik tutarlı süreçler geliştirilmeli ve eğitim-deki ilerlemenin izlenmesi için bunların kullanılması sağlanmalıdır. Modüller, daha önceki ve uygun seviyedeki meslek okulundan ayrılış tasdiknamelerinin yerine ulusal düzeyde tanınan sertifikaların daya-nağı olacaktır. Ayrıca modüller, önceki öğrenimlerin tanınmasını da kolaylaştıracaktır. Ulusal Mesleki Yeterlilik Sistemi’nin oluşturulma-

Türkiye’de Uygulanan İstihdam Politikaları 150

sındaki ilerleme, mesleki standartlar, yeterlilikler ve değerlendirme koşullarının oluşturulması alanındaki faaliyetlere 26 merkezin ku-rulmasıyla devam edilmiştir. Bununla birlikte, Avrupa’dakini temel alan bir ulusal yeterlilikler çerçevesi henüz oluşturulmamıştır. Hayat Boyu Öğrenme ve Gençlik Eylem programlarına duyulan ilgi ve katı-lım büyük oranda artmaya devam etmektedir. 2010 yılında bireysel program yararlanıcılarının toplam sayısı 37 bin’den fazla olmuş ve yararlanıcılarla 63,4 milyon avro tutarında 1428 hibe anlaşması imza-lanmıştır. Bütçelendirilmiş mali katkının yanı sıra daha fazla başvu-ruya destek verilmesi amacıyla, Türkiye AB tarafından tahsisine, kendi bütçesinden 9,3 milyon avro ilave yapmıştır. TBMM, bu fonların yönetilmesinden sorumlu olan Türk Ulusal Ajansı’nın idari kapasitesi-ni güçlendiren bir Kanun kabul etmiştir” {(Avrupa Komisyonu, 2011; 98) http://eu.bilgi.edu.tr/images/pictures/2011_ilerleme_raporu_tr.pdf Erişim,21/11/2011}.

4. TÜRKİYE’DE İŞGÜCÜ PİYASASININ GELİŞİMİ VE İŞSİZLİĞİN BOYUTLARI  

4.1. TÜRKİYE’DE İSTİHDAMIN YAPISI VE GELİŞMELER

İstihdam sözlük anlamıyla kullanım, çalışma veya çalıştırma an-lamına gelmektedir. İstihdam ve onunla bağlantılı olarak ortaya çıkan aşırı, tam ve eksik istihdam gibi olgular, birisi geniş diğeri dar olmak üzere iki istihdam tanımını literatüre kazandırmıştır. Geniş anlamıyla istihdamı tarif ederken, belli bir dönem aralığında bir ekonomide işgücü, sermaye, doğal kaynaklar, girişimcilik ve teknoloji olmak üzere bütün üretim faktörlerinin mevcut teknolojik düzeye göre ne ölçüde kullanıldığı anlatılmaya çalışılır. Dar anlamda istihdam kav-ramında ise üretim faktörlerinden sadece işgücü ögesi ile ilgilenil-mektedir(Karakayalı, 2005; 12).

İstihdamın yapısal olarak incelenmesi, ekonominin istihdam sağ-lama kapasitesi ve üretilen işlerin performansını göstermek açısından önem arz etmektedir. Bunun yanı sıra ülkenin sahip olduğu işgücü-nün durumu ve niteliksel özellikleri de temel gelişmişlik göstergele-rinden birisi olmaktadır. Türk işgücü piyasası gelişmekte olan ülkele-rin sahip olduğu yapısal karakteri taşımaktadır. Geleneksel ve mo-dern kesim olmak üzere işgücü piyasasının kentsel-kırsal, enformel-formel, tarımsal istihdam-sanayi istihdamı şeklinde birbirine muhalif olan farklı istihdam modellerinin aynı zamanda birbirine kenetlenmiş görüntüsü de içinde bulunulan çelişkili ve düalist yapının en güzel ifadesi olmaktadır(Ceylan, 1999; 92). .

Dünyadaki tüm ekonomilerde işgücü içinde istihdam sorunu, en önemli konuların başında yer almaktadır. İstihdamın yapısal ve eko-nomik olmak üzere iki önemli hedefi bulunmaktadır. İstihdamın ekonomik hedefi; üretimi organize etme ve istikrarlı bir süreklilik

Türkiye’de İşgücü Piyasasının Gelişimi ve İşsizliğin Boyutları 152

içinde arttırmak olurken, sosyal hedefi ise çalışmak isteyen herkese aynı zamanda bir yaşam hakkı olan çalışma imkanının sağlanması olmaktadır. Türk ekonomisinde yaşanan istihdam sorunu, sosyo-ekonomik nitelikteki yapısal dinamikler başta olmak üzere geçmişte uygulanan ekonomi politikalarından da kaynaklanmaktadır.

Siyasi ve ekonomik istikrarsızlıklar, sermaye birikimi noksanlığı, kamu ve özel sektörde yatırım yetersizliği, kapasite kullanım oranla-rındaki sektörel yetersizlikler, faiz ve dış ticaret oranları, kredi ve örgütlenmede karşılaşılan sorunlar, hızlı teknolojik değişmeler, artan rekabet ortamında nitelikli işgücü gereksinimi, işgücü niteliğinin sa-nayinin ihtiyaçlarına cevap veremeyişi, işgücü piyasası ihtiyaçları ile mesleki eğitim arasındaki koordinasyon kopukluğu, nüfus artış oranı gibi birçok faktör Türkiye’de istihdam sorununun boyutlarını geniş-letmekte ve daha karmaşık bir hale getirmektedir(DPT; 2001; 3).

4.1.1. Türkiye’de Nüfus ve İşgücü Emek Arzı

Gelişmekte olan ekonomilerde olduğu gibi ülkemizde de nüfus artış oranı istihdam üzerinde bir baskı unsuru oluşturmaktadır. Nü-fus artış oranıyla aynı düzeyde ekonomide istihdam imkanı oluşturu-lamadığı takdirde işsizlik oranlarında artış kaydedilmesi kaçınılmaz bir gerçek olarak karşımıza çıkmaktadır(Murat, 2007; 193-194).

Tablo.40’da yıllar itibariyle (1990-2010) nüfus artış oranında ya-şanan gelişmeler görülmektedir. 1990 yılı baz olarak alınıp hazırlanan tabloda yıllık nüfus artış hızının, gelişmiş ülkeler nüfus artış oranının üzerinde olmakla beraber, giderek yavaşladığı görülmektedir. Ancak 2008 yılından itibaren nüfus artış oranında yaşanan artış dikkat çekici bulunmuştur.

İşsizlik aşırı nüfusun en iyi göstergesi olmaktadır. Bir ülkede iş-sizlerin çalışabilir durumdakilere oranı olan işsizlik oranı, sürekli ola-rak yüzde 6’nın üzerinde seyrediyorsa bu durum o ülkede aşırı nüfus var anlamına gelmektedir. Türkiye’de işsizlik yüzde 10 seviyesinin altına inmemiştir ki bu da ülkede aşırı nüfus olduğuna ve aşırı nüfusa yol açanın da hızlı nüfus artışı olduğuna bir işarettir(Köse, 2003; 32).

Türkiye’de İşgücü Piyasasının Gelişimi ve İşsizliğin Boyutları 153

Tablo.40: Yıllar İtibariyle Nüfus Artış Oranı (1990-2010)

Yıllar Nüfus Artış Oranı

1990 17.0

1991 16.6

1992 16.3

1993 16.0

1994 15.7

1995 15.4

1996 15.0

1997 14.7

1998 14.4

1999 14.1

2000 13.8

2001 13.5

2002 13.2

2003 12.9

2004 12.6

2005 12.3

2006 12.1

2007 11.69

2008 13.10

2009 14.50

2010 15.88

Kaynak: TÜİK Verileri (http://nkg.tuik.gov.tr/goster.asp?aile=1) Erişim, 26/11/2011

Türk ekonomisinde yapısal anlamda meydana gelen dönüşümü değerlendirmek adına nüfusun kentsel-kırsal dağılımını irdelerken, nüfusun yerleşim dağılımına dair gelişimleri incelemek faydalı ola-caktır. Bu anlamda tarım sektöründen sanayileşmeye doğru atılımla-rın başladığı dönem olan 1955’den itibaren 2010 yılına kadar nüfusun yerleşim tercihlerine göre şekillenen Tablo.41’i incelemek gerekmek-tedir.

Türkiye’de İşgücü Piyasasının Gelişimi ve İşsizliğin Boyutları 154

Tablo.41: Nüfusun Kentsel - Kırsal Dağılımı (1955-2010) (%)

Yıllar Kırsal Kentsel

1955 71.21 28.79

1960 68.08 31.92

1965 65.58 34.42

1975 58.19 41.81

1980 56.09 43.91

1985 46.97 53.03

1990 40.99 59.01

2000 35.10 64.90

2007 29.50 70.50

2008 25.04 74.96

2009 24.47 75.53

2010 23.74 76.26

Kaynak: TÜİK Verileri (http://www.tuik.gov.tr/Gosterge.do?id=3616&metod=IlgiliGosterge) Erişim,26/11/2011

Tablo.41’de görüldüğü üzere sanayileşmeye dönük hamlelerin yaşandığı Türk ekonomisinde 1955 ve özellikle 1960 yılından itibaren başlayan köyden kente göç dalgası günümüzde nüfusun yüzde 76.26’sının kentlerde oturduğu bir durum ortaya çıkarmıştır. Nüfus artış hızında yaşanan gelişmeler ve köyden kente göç olgusuyla be-raber, şehirlerde artan nüfusa iş bulunması gereği Türk işgücü piya-sasının yapısal durumunu ortaya koymaktadır.

4.1.2. İstihdam Düzeyi ve Ekonomik Büyüme Arası İlişki-nin İrdelenmesi

Makro ekonomik çözümleme, ekonomik etkinlik düzeyinin bir bütün olarak ölçülebilmesini ifade etmektedir. Ekonomik etkinliğin ölçülmesinde kullanılan temel kavram, ulusal üretim ve ekonomik büyümedir. Gayri Safi Ulusal Üretim (hasıla- reel GSYİH-Gayri Safi Yurt İçi Hasıla) ekonominin toplam gelir düzeyini ölçmektedir. Bir yıllık zaman aralığında bir ülkenin sınırları içinde üretilen mal ve

Türkiye’de İşgücü Piyasasının Gelişimi ve İşsizliğin Boyutları 155

hizmetlerin miktarında meydana gelen gelişmeleri ifade eden reel GSYİH’yı, o ülkede yaşayan bireylerin hayat standartlarını da yük-seltmenin tek yolu olarak anlatmak mümkündür. Mal ve hizmet üre-timinin artmasıyla gelir elde edilmesi daha yüksek bir yaşam düzeyi-ni de beraberinde getirmektedir. Yeni iş alanlarının açılması ile istih-dam imkanı artmakta ve işsizlik oranlarında azalma yaşanması da mümkün olabilmektedir. Bu anlamda toplumların en önemli makro hedeflerinden birisi yüksek oranlı büyüme şeklinde tanımlanabil-mektedir(Karakayalı, 2005; 10).

Makro politika belirleyicisi ve uygulayıcısı durumunda olanlar, ekonomik büyümeye ilişkin stratejilerini belirlerken sosyal politika unsurları içeren istihdamla ilgili politikalarını da belirlemek duru-mundadır. Bu manada ekonomik büyüme gerçekleştiriliyorken “bü-yümeyle birlikte istihdam” hedefi doğrultusunda tavır sergilenmeli-dir. Tablo.42 ve Tablo.43 bu anlamda birlikte incelenebilir.

Tablo.42: Türkiye’de Çalışma Çağı Nüfusu İçinde İstihdam Rakamları (1980-2010)

Yıllar Toplam Erkek Kadın

1980 18.522 11709 6.814

1985 20.557 13.064 7.493

1990 23.382 14.973 8.408

2000 25.997 16.567 9.430

2001 21.524 15.555 5.969

2002 21.354 15.232 6.122

2003 21.147 15.256 5.891

2004 21.791 16.023 5.768

2005 22.046 16.346 5.700

2006 22.330 16.520 5.810

2007 20.738 15.382 5.356

2008 21.194 15.598 5.595

2009 21.277 15.406 5.871

2010 22.594 16.170 6.425

Kaynak: TÜİK HİA’lerinden Derlenmiştir.

Türkiye’de İşgücü Piyasasının Gelişimi ve İşsizliğin Boyutları 156

1980 yılında 18 milyon 522 kişiden oluşan toplam istihdam ra-kamı ile başlayan Tablo.42’de istihdamın sürekli artış kaydettiği hatta arada yaşanan 1994 Devalüasyonu ile gelen krize rağmen ekonomi-nin kendi dinamikleri içinde olayı soğutup 2000 yılına kadar istihdam rakamlarını arttırdığı görülmektedir. 2000 yılına gelindiğinde 1980 yılı istihdam rakamlarına göre yüzde 40.3 oranında artış kaydedilip, 25 milyon 997 kişiye iş imkanı yaratılabilmiştir. Günümüzde hala kadınların işgücüne katılımı bir sorun olmasına rağmen, tabloda ise 2000 yılına kadar kadın işgücünün istihdama katkısının giderek arttı-ğı ve 2000 yılında toplam istihdamın yüzde 36.2’sini oluşturduğu izlenmektedir. Bu noktada 1980 yılı ile karşılaştırıldığında kadınların istihdam oranı 2000 yılında yüzde 38.4 artmıştır. Ancak 2000’li yılla-rın başında yaşanan banka krizleri ve siyasi cephede yaşanan gergin-likler Türkiye ekonomisinde bu döneme kadar yaşanmamış bir da-ralmaya gidilmesine yol açmıştır. Tablo 43 ile birlikte konuyu ele al-dığımızda, 1998 yılında Asya ve Rusya krizleri devamında yaşanan banka krizleri ile toparlanmaya çalışan ekonomik dinamikler, 2000 Kasım ve 2001 Şubat aylarında yaşanan krizlerin dinamo etkisiyle ekonominin yaklaşık yüzde 10 düzeyinde küçülmesine yol açmıştır. Kriz sonucu kapanan işletmeler, gelen iflaslar, konkordatolar ve işten çıkarmalar insanların işlerini kaybetmeleri ve hayat standartlarının da düşmesi şeklinde bir acı dramın yaşanması istihdam rakamlarında da düşme şeklinde tabloya yansımıştır. 2001 yılında 2000 yılı rakam-larına göre toplam istihdam da yüzde 17 düzeyinde bir daralma ya-şanmıştır. 2007 yılında Mortgage skandalı ile A.B.D.’de ortaya çıkan ve globalleşmenin yumuşak karnı olarak bir anda tüm dünyayı saran Global Kriz, 2007 ve 2008 yıllarında Türk ekonomisinde de artçı şok-larını hissettirmiştir. Hatta ihracatçıların alacaklarını tahsil edemeyiş-leri, bankaların yurtdışı kredi imkanları daraldığı için kredi vermekte yarattığı zorluklar ve kredi maliyetinin yüksekliği gibi sorunların etkisiyle işletmelerin üretim hacimlerini daraltmaları sonucu 2009 yılında yaklaşık yüzde 5 oranında küçülme yaşanması krizin etkileri-nin 2009 da dahi devam ettiğini göstermektedir. Ancak hastalığı doğ-ru teşhis edip tedavi yöntemlerinin uygulanması ile daralan pazarlar yerine genişleyen pazarlara yönelen ihracatçıların yanı sıra işgücü-nün verimini yükseltmeye dönük uygulamalar ve Merkez Banka-sı’nın enflasyonu kontrol altında tutmak için sağlam bir duruşla uy-

Türkiye’de İşgücü Piyasasının Gelişimi ve İşsizliğin Boyutları 157

guladığı açık piyasa işlemleri yoluyla da ekonomide büyüme trendi tekrar yakalanabilmiştir. İzlenen istikrar tedbirleri doğrultusunda kararlılıkla uygulanan politikalar ekonomik büyüme oranlarına da yansımıştır. Tablo.43’den 1999-2010 yılları arasında büyüme oranla-rında meydana gelen gelişmeler izlenebilir. Bu iyimser tablo istihdam rakamlarına da yansımıştır. 2009 yılında yüzde 14.5 işsizlik oranına sahip olan Türkiye işgücü piyasası, 2010’da işsizlik oranını bazı A.B. ülkelerinin de altında yüzde 11.5 oranıyla kapatmayı başarabilmiştir.

Tablo.43: GSYİH’da Meydana Gelen Gelişmeler (1999-2010) (%)

Yıllar Büyüme Oranları

1999 -3.4

2000 6.8

2001 -5.7

2002 6.2

2003 5.3

2004 9.4

2005 8.4

2006 6.9

2007 4.7

2008 0.7

2009 -4.8

2010 8.9

Kaynak: TÜİK Verileri {www.tuik.gov.tr/AltKategori.do?ustid=16, www.hazine.org.tr/ekonomi/ ubuyume.php Erişim, 24/11/2011}

4.1.3. Türkiye’ de İşgücü Piyasası’nın Genel Durumu

Cumhuriyet’in kuruluşundan başlayarak Türkiye’de sanayileşme yönünde gösterilen gayretler sonucunda, hasıla ve işgücü bakımın-dan da halen devam eden yapısal bir dönüşüm yaşanması kaçınılmaz olmuştur(Koray, 2000; 227).

1960’lı yıllardan başlayarak 1980’lerden sonra ivme kazanan bu toplumsal dönüşüm, kentleşme olgusu başta olmak üzere bazı çarpık

Türkiye’de İşgücü Piyasasının Gelişimi ve İşsizliğin Boyutları 158

ve sakat yapıların da ortaya çıkmasına sebep olmuştur. Ani başlayıp hızla büyüyerek devam eden köyden kente göç dalgasının devamın-da çarpık kentleşme, kalitesiz bina yapımı ve kalabalık gecekondu kentleri boy göstermiştir. Kırsal yöredeyken tarım sektöründe ücret-siz aile işçisi olarak çalışan kadın, kente geldiğinde kentteki iş gücü piyasasıyla niteliklerinin örtüşmemesinin yanı sıra yaşlı, çocuk, özür-lü şeklinde evde bakımıyla ilgilendiği dezavantaj gruplarından birine de sahipse sosyal baskının da etkisiyle kendisini bir anda işgücü pi-yasasının dışında buluvermiştir. Kırsal kesimde okul olmadığı için eğitimden mahrum kalan çocuklar, bu defa kentte ekonomik imkan-lar yetersiz olduğu için yine eğitimden mahrum kalmış ve vasıfsız işlerde çalışan ucuz işgücü olmuşlardır. Köyden kente göç edenlerin çocukları, 1960’larda yabancı ülkelere işçi olarak gidenlerin çocukla-rının yaşadığına benzer ve nereye ait olduklarını sorgulayan bir kim-lik bunalımı yaşamaktadırlar. Geleneksel mi veya çağdaş mı kendini tam olarak tanımlayamayan bu kitle arada kalmış ve sıkışmış bir top-lumsal katman görünümündedir. Kırsaldan kente gerçekleşen göç dalgası sanayi toplumu evresini tam olarak ta gerçekleştirememiştir. Hizmetler sektöründeki marjinal işlerde çalışan bu büyük kitle kayıtdışı sistemin de besleyicisi olmaktadır.

Küreselleşmenin ve ekonominin kendi sosyo–ekonomik hareket-liliğinin de etkileşimiyle yaşanan bu değişim, toplumsal bir dönüşüm olarak algılanmıştır. Kadın hakları, kadınların işgücüne katılımı, ka-dın girişimciliği, eğitim düzeyindeki artış ve okullaşma oranı, eğitim - istihdam ve eğitim - işsizlik arası etkileşim, mesleki eğitim, hizmet içi eğitim, toplu pazarlık anlayışının değişimi, esnek çalışma, iç ve dış göç (yetişmiş insan göçü), çocuk işgücü arzı ve nüfusun yapısı gibi birçok ögenin katılımıyla gerçekleşen yapısal bir değişim sürecini de bünyesinde barındırmaktadır.

Türkiye’de istihdamın önemli bir bölümü tarım sektöründe bu-lunmakla birlikte, yaşanan yapısal değişimlere bağlı olarak tarımın toplam istihdam içindeki payı devam eden bir azalma eğilimi gös-termektedir. Türkiye’de işgücü verimliliğinin düşüklüğü ve yeni iş sahaları oluşturmadaki yetersizlikler de istihdamın yapısal özellikleri arasında yer almaktadır.

Türkiye’de İşgücü Piyasasının Gelişimi ve İşsizliğin Boyutları 159

4.1.3.1. İşgücü Piyasası’nın Genel Görüntüsü

Çalışan yaş grubu olarak tanımlanan 15 yaş üstü grubun nüfus, işgücü, işgücüne katılım oranı, istihdam, eksik istihdam ve işsizlik rakamları aralarındaki ilişkiler aşağıdaki Tabloda sunulmuştur;

Tablo.44: Türkiye’de İşgücü Piyasasındaki Temel Göstergeler (Bin)

Yıl 15 yaş + Nüfus İşgücü İKO İstihdam Eksik

İstihdam İşsizler İşgücü

Dışı Nüfus

1988 33.746 100 19.391 100 57.5 17.755 100 1.281 100 1.638 100 14.355 100 1989 34.571 102 19.964 103 57.7 18.223 103 1.298 101 1.741 106 14.608 102 1990 35.711 106 20.522 106 57.6 19.030 107 1.485 116 1.522 93 15.159 106 1991 37.155 110 21.005 108 56.5 19.209 108 1.418 111 1.796 110 16.150 113 1992 38.260 113 21.355 110 55.8 19.561 110 1.648 129 1.794 110 16.905 118 1993 39.236 116 20.568 106 52.4 18.679 105 1.686 132 1.889 115 18.668 130 1994 40.322 119 21.831 113 54.1 20.026 113 1.975 154 1.805 110 18.491 129 1995 41.455 123 22.567 116 54.4 20.912 118 1.523 119 1.655 101 18.888 132 1996 42.512 126 23.003 119 54.1 21.548 121 1.539 120 1.455 89 19.509 136 1997 43.553 129 22.724 117 52.2 21.082 119 1.543 120 1.643 100 20.829 145 1998 44.550 132 23.949 124 53.8 22.334 126 1.420 111 1.615 99 20.602 144 1999 45.554 135 23.222 120 51.0 21.507 121 2.479 194 1.715 105 22.332 156 2000 46.211 137 23.078 119 49.9 21.581 122 1.591 124 1.497 91 23.133 161 2001 47.158 140 23.491 121 49.8 21.524 121 1.404 110 1.967 120 23.667 165 2002 48.041 142 23.818 123 49.6 21.354 120 1.297 101 2.464 150 24.223 169 2003 48.912 145 23.640 122 48.3 21.147 119 1.143 89 2.493 152 25.272 176 2004 49.906 148 24.289 125 48.7 21.791 123 995 78 2.498 153 25.616 178 2005 50.826 151 24.565 127 48.3 22.046 124 817 64 2.520 154 26.260 183 2006 49.174 153 22.751 128 46.3 20.423 131 776 59 2.328 146 26.423 184 2007 49.994 155 23.114 129 46.2 20.738 133 689 48 2.376 148 26.879 186 2008 50.772 157 23.805 131 46.9 21.194 135 779 61 2.611 158 26.967 186 2009 51.686 159 24.748 134 47.9 21.277 135 673 47 3.471 191 26.938 186 2010 52.541 161 25.641 137 48.8 22.594 141 754 59 3.046 179 26.901 186

Kaynak: TÜİK HİA Veri Tabanından Derlenmiştir.

1988–2010 yılları arasında demografik gelişmeye baktığımızda, Türkiye nüfusunda yüzde 55.7 oranında bir genişleme yaşanmıştır. İnsan gücü bir ülkenin en değerli kaynaklarından birisi belki de en

Türkiye’de İşgücü Piyasasının Gelişimi ve İşsizliğin Boyutları 160

önemlisidir. Nüfusta meydana gelen bu denli büyük boyuttaki artışın gereksinimleri giderilmediği takdirde ortaya çıkabilecek sosyo–ekonomik sorunları göz ardı etmemek gerekir. Bu bağlamda nüfus artışında meydana gelen yaklaşık yüzde 56 oranındaki artışa rağmen 1988–2010 periyodunda istihdamda sadece yüzde 27.2 puanlık bir artış kaydedilebilmiştir. İşgücünde meydana gelen yüzde 32.2 artışa karşın işgücüne katılım oranı yüzde 57-58’lerden yüzde 47-48’lere inmiştir. İşgücüne katılma oranlarında meydana gelen yaklaşık on puanlık düşüşün yanıtlarını yapısal dönüşüm olgusu içerinde aramak gerekmektedir. Kırsaldayken ücretsiz aile işçisi olarak çalışan kadın kente geldiğinde niteliğine uygun işler bulamadığı için işgücü piyasa-sının dışında kalmaktadır. Okullaşma oranlarının artması ve eğitime verilen önem gibi nedenlerle gençler okula gitmekte ve yükseköğre-nime kadar eğitimlerini devam ettirmekteler, bu durumda gençlerin iş piyasasından uzak kalmaları haliyle işgücüne katılım oranını düşüren bir etmen olarak karşımıza çıkmaktadır. AB’ ye uyum yasaları çerçe-vesinde 4857 Sayılı İş Güvencesi Kanunu’nda, yapılan değişiklikle hafif işlerde çalıştırılabilme yaşının çocuklarda 13 den 14’e çıkarılması da işgücüne katılım oranının düşme sebepleri arasında sayılabilir.

4.1.3.2. Türkiye’de Ekonomik Faaliyete Göre İstihdamın Gelişimi

Türk Ekonomisinde yapısal dönüşümün kendisini hissettirmeye başladığı 1980’li yılların sonundan itibaren şekillendirilen tabloda, 1988’de toplamda 17 milyon 754 bin kişi olan 15-65 yaş grubu çalışan kesimin yaklaşık yarısına yakınını oluşturan yüzde 46.4’ünün tarım sektöründe bulunduğu görülmektedir. Türkiye ekonomisi sanayi-leşmesini tamamlamadan hizmetler sektörüne geçiş yaptığından bu-nun sonuçları 1990’lı yılların sonuna doğru tabloya yansımış ve tarım sektörünün toplam içindeki ağırlıklı payını hizmetler sektörü ile pay-laşmak durumunda kaldığı bir görüntü ortaya çıkmıştır. 2000’lerin başından itibaren ise hizmetler sektörünün toplam istihdamın yakla-şık yüzde 50’sini tekelinde bulundurmaya başlaması tablodan da izlenmektedir. 2000’li yıllarda tarımın toplam istihdam içindeki payı görünür bir şekilde azalmakla birlikte henüz AB veya OECD üyesi ülkeler seviyesine çekilememiştir. 

Türkiye’de İşgücü Piyasasının Gelişimi ve İşsizliğin Boyutları 161

Tablo.45: Türkiye’de İstihdamın Sektörel Dağılımı (15 Yaş +) (Bin Kişi)

Toplam Tarım Sanayi Hizmetler Yıllar Sayı Sayı % Sayı % Sayı % 1988 17.754 8.249 46.4 2.806 15.8 6.699 37.7 1989 18.222 8.639 47.4 2.847 15.6 6.735 36.9 1990 17.988 8.444 46.9 2.845 15.8 6.874 38.2 1991 19.307 9.212 47.7 2.952 15.2 7.143 36.9 1992 19.440 8.718 44.8 3.135 16.1 7.587 39.0 1993 18.427 7.862 42.7 2.868 15.5 7.697 41.7 1994 20.009 8.813 44.1 3.295 16.4 7.901 39.4 1995 20.587 9.080 44.1 3.295 16.0 8.212 39.8 1996 21.197 9.259 43.6 3.487 16.4 8.451 39.8 1997 21.205 8.837 41.6 3.715 17.5 8.653 40.8 1998 21.780 9.039 41.5 3.723 17.0 8.992 41.2 1999 22.048 8.856 40.1 3.783 17.1 9.409 42.6 2000 21.580 7.769 36.0 3.810 17.6 10.001 46.3 2001 21.524 8.089 37.5 3.774 17.5 9.661 44.8 2002 21.354 7.458 34.9 3.954 18.5 9.942 46.5 2003 21.147 7.165 33.8 3.846 18.1 10.135 47.9 2004 21.791 7.400 33.9 3.988 18.3 10.403 47.7 2005 21332 6293 29.5 4138 19.4 10.943 51.3 2006 22.330 6.088 27.3 5.674 25.4 10.568 47.3 2007 20.738 4.867 23.5 5.544 26.7 10.327 49.8 2008 21.194 5.016 23.7 5.682 26.8 10.495 49.5 2009 21.277 5.254 24.7 5.379 25.3 10.644 50 2010 22.594 5683 25.2 5.927 26.2 10.985 48.6

Kaynak: TÜİK HİA Veri Tabanından Derlenmiştir.

4.1.3.3. OECD Üyesi Ülkelerde İşgücü Piyasasının Görüntüsü

Bazı gelişmiş ülkelerin ekonomik faaliyetine göre Tablo.46’yı in-celediğimizde, 2008 yılında OECD ortalaması olarak tarım sektörün-de istihdamın yüzde 5 puanın üzerinde olduğu 5 ülke bulunmakta-dır. Bu ülkelerden Portekiz’de toplam istihdamın yüzde 11.5’i, Yuna-nistan’da yüzde 11.3’ünün tarım sektöründe istihdam edildiği gö-rülmektedir. Sanayi ortalamasında OECD’nin yüzde 24.3 olan puanı-nın altında kalan 14 ülke ve hizmetler sektöründe ise 9 ülkenin OECD ortalaması olan yüzde 70.7’nin altında kaldığı izlenmektedir. 2009

Türkiye’de İşgücü Piyasasının Gelişimi ve İşsizliğin Boyutları 162

yılında ise; OECD ortalamasını kriter olarak aldığımızda 5 ülkenin tarım ortalaması olan yüzde 5 puanın üzerinde kaldığı, yüzde 23 olan sanayi ortalamasına 15 ülkenin erişemediğini ve yüzde 72 olan hiz-metler sektörünün toplam istihdamdaki ortalamasının 7 ülke tarafın-dan realize edilemediği tablodan görülmektedir. Türkiye ise sanayi sektörünün toplam istihdam içindeki payı olarak 2008 yılında gerçek-leştirdiği yüzde 26.8 ve 2009 yılındaki yüzde 25.3 oranları ile OECD ortalamasının üzerinde bir performans göstermiştir.

Tablo.46: OECD Üyesi Ülkelerin Ekonomik Faaliyetine Göre İstihdamın Dağılımı (2008-2009) (%)

2008 2009 Ülkeler

Toplam Tarım Sanayi Hizmetler Toplam Tarım Sanayi Hizmetler Kanada1 17126 2.4 21.5 76.1 16.849 2.3 20.3 77.4 ABD2 145362 1.5 19.1 79.5 139.877 1.5 17.6 80.9 Avustralya1 10777 3.3 21.5 75.2 10.809 3.3 21.0 75.6 Japonya1 63850 4.2 27.3 68.5 62.820 4.2 26.4 69.5 Yeni Zelanda1 2188 6.9 21.6 71.4 2.164 6.8 20.8 72.4 Avusturya1 4077 5.6 26.1 68.3 4.064 5.5 24.8 69.6 Danimarka3 2799 2.7 22.9 74.4 2.719 2.5 18.8 78.8 Finlandiya3 2522 4.5 25.5 69.9 2.449 4.6 23.9 71.5 Fransa1 26035 2.6 20.6 76.8 25.718 2.6 20.0 77.4 Almanya1 38345 2.3 30.0 67.8 38.279 2.3 29.3 68.4 Yunanistan1 4583 11.3 22.3 66.4 4.532 11.7 21.1 67.2 İrlanda1 2106 5.8 25.8 68.4 1.933 5.3 22.1 72.6 İtalya1 23160 3.9 30.0 66.1 22.774 3.8 29.5 66.7 Lüksemburg5 349 1.5 21.8 76.7 352 1.5 21.4 77.1 Hollanda1 8593 2.6 17.6 79.8 8.596 2.5 16.6 80.9 Norveç4 2506 2.8 21.1 76.1 2.492 2.7 20.2 77.1 Portekiz1 5167 11.5 29.4 59.0 5.025 11.2 28.4 60.4 İspanya2 20161 4.4 27.9 67.7 18.781 4.2 24.8 71.0 İsveç4 4593 2.2 21.6 76.2 4.499 2.2 20.1 77.7 İsviçre1 4500 3.9 23.4 72.8 4.529 3.6 22.9 73.4 İngiltere1 29277 1.1 21.9 77.0 28.683 1.1 19.6 79.3 G7 343154 2.3 23.0 74.6 335.000 2.3 21.9 75.8 OECD Toplam 538064 5.0 24.3 70.7 527.270 5.0 23.0 72.0 Kaynak: TÜİK HİA, 2010; 2

(1) 15 ve daha yukarı yaştaki nüfus, (2) 16 ve daha yukarı yaştaki nüfus, (3) 15-74 yaş arasındaki nüfus, (4) 16-74 yaş arasındaki nüfus, (5) 16-64 yaş arasındaki nüfus, (6) İnşaat sektörü sanayi sektörüne dahil edilmiştir.

Türkiye’de İşgücü Piyasasının Gelişimi ve İşsizliğin Boyutları 163

4.1.3.4. Türkiye’de Nüfusun İşgücüne Katılım Durumu

1990 yılında toplamda yüzde 56.6 düzeyinde İKO (İşgücüne Katı-lım Oranı) gerçekleştiren Türk işgücü piyasası, bu dönemde de tarım ekonomisi kimliğini halen taşıyor olmanın bir göstergesi olarak yüz-de 66.9 oranında kırsal kesimde İKO’nı gerçekleştirmiştir. 1990 yılın-da yine bu yapısal görüntünün bir diğer sonucu olarak erkeklerin kırsalda İKO yüzde 83, kadınların ise yüzde 52 olmuştur. Yaşanan yapısal ve toplumsal dönüşümün sonucunda kırsaldan kente göç eden işgücü nedeniyle kırsaldaki İKO azalma seyri izlemiştir. 2007’den sonra ise GAP Projesi’nin yanısıra izlenen politikalarla top-rağın veriminin arttırılması ile tarımda İKO artış trendine girmiştir. Kadın İKO’na baktığımızda ise kırsalda aile içi ücretsiz-vasıfsız tarım işçisi olarak işgücüne katılıyorken, kente göç ettiğinde sosyal baskı başta olmak üzere kentteki iş alanlarıyla nitelikleri uyum sağlamadı-ğından dolayı, tarımdan kopan kadın işgücü aynı seviyede kentte işgücüne katılım gösterememiştir.

Tablo.47: Türkiye’de İşgücüne Katılım Oranları (1990-2010) (Kentsel-Kırsal) (K+E) (%)

Genel Erkek Kadın Yıllar

Türkiye Kent Kır Türkiye Kent Kır Türkiye Kent Kır 1990 56.6 47.2 66.9 79.7 76.8 83.0 34.1 17.0 52.0 1995 54.1 45.2 65.8 77.8 82.6 82.6 30.9 16.8 49.3 2000 49.9 44.1 58.7 73.7 70.9 77.9 26.6 17.2 40.2 2001 49.8 44.0 58.7 72.9 70.6 76.4 27.1 17.4 41.7 2002 49.8 44.4 57.6 71.6 69.8 74.5 27.9 19.1 41.4 2003 48.3 43.8 55.5 70.4 68.9 72.9 26.6 18.5 39.0 2004 48.7 44.5 55.4 72.3 70.8 74.7 25.4 18.3 36.7 2005 48.3 45.5 53.1 72.2 71.5 73.5 24.8 19.3 33.7 2006 48.0 45.5 52.2 71.5 70.8 72.7 24.9 19.9 33.0 2007 46.2 44.3 50.8 69.8 69.3 71.0 23.6 19.8 32.5 2008 46.9 45.0 51.4 70.1 69.5 71.6 24.5 20.8 32.9 2009 47.9 45.8 52.7 70.5 69.9 72.0 26.0 22.3 34.6 2010 48.8 46.8 53.5 70.8 70.4 71.6 27.6 23.7 36.3

Kaynak: TÜİK HİA Derlenmiştir.

Türkiye’de İşgücü Piyasasının Gelişimi ve İşsizliğin Boyutları 164

2011 yılı Ağustos dönemi verilerine göre, Türkiye genelinde iş-gücüne katılma oranı, bir önceki yılın aynı dönemine göre 1,3 puanlık artışla yüzde 51 olarak gerçekleşmiştir. Aynı dönemler için yapılan kıyaslamalara göre; erkeklerde işgücüne katılma oranı 1,1 puanlık artışla yüzde 72,8, kadınlarda ise 1,5 puanlık artışla yüzde 30 olarak gerçekleşmiştir (TUİK, 2011) (www.tuik.gov.tr/PreHaberBultenleri. do?id=8626) Erişim, 23/11/2011

4.1.3.4.1. Türkiye’de Kadınların İşgücüne Katılımı

Kadınların ülke genelinde işgücüne katılım oranına toplam katı-lım oranı da denmektedir. Her bir eğitim seviyesindeki katılım oranı-nın, o eğitim düzeyindeki kadın sayısının toplam çalışabilir nüfus içindeki payı ile oranlandırılarak toplanmasıyla elde edilir. Her eği-tim düzeyinde kadınların işgücüne katılım oranının düşüklüğünün yanı sıra işgücüne düşük katılım oranına sahip olan niteliksiz kadın-ların toplumdaki payının yüksekliği Türkiye’de kadın işgücüne katı-lım oranının düşük çıkmasına yol açmaktadır. Bu etkileşim bileşen etkisi olarak adlandırılır(3İ Dergisi, 2011; 31).

4.1.3.4.1.1. Eğitim Durumuna Göre Türkiye’deki Kadın İşgücünün Bazı Ülkelerle Karşılaştırılması

Tablo.48’de Türkiye ile Yunanistan, Portekiz, İtalya ve İspan-ya’da yaşayan kadın işgücü nüfusunun eğitim düzeyi ve bu kitlenin ülke genelinde kapsadığı alan karşılaştırılmıştır. Bu ülkeler içinde en fazla kadın aktif nüfusa sahip ülke görüntüsü veren Türkiye’de çalı-şabilir durumdaki kadınların yüzde 75.9’unun eğitim seviyesinin ilkokul düzeyinde olması ve vasıfsız kadınların toplumdaki payının yüksek olması kadın işgücüne katılım oranını aşağı çekmektedir.

Türkiye’de İşgücü Piyasasının Gelişimi ve İşsizliğin Boyutları 165

Tablo.48: Eğitim Düzeyine Göre 15-64 Yaş Arası Çalışabilir Kadın Nüfusu (Bin Kişi) (2009)

 Kaynak: 3İ Dergisi, 2011; 30 http://statik.iskur.gov.tr/tr/IOBE/iobe/3i.pdf Erişim, 19/11/2011

Tablo.49’da eğitim seviyesi yükseldikçe kadınların işgücüne katı-lımlarında artış görülmektedir. Ancak ilköğretim, lise ve üniversite olmak üzere tüm eğitim kategorilerinde Türkiye’de kadınların işgü-cüne katılımı Güney Avrupa ülkelerindeki oranlarla karşılaştırıldı-ğında düşük kalmaktadır.

Tablo.49: Eğitim Durumuna Göre İşgücüne Katılım Oranı Farklarının Ayrıştırılması

 Kaynak: 3İ Dergisi, 2011; 30

Türkiye ile Güney Avrupa’da bulunan 4 ülkenin kadın işgücüne katılım oranı farklarının kaynaklarının ayrıştırıldığı Tablo.50’de, Yu-nanistan ile Türkiye arasında kadın işgücüne katılım oranları arasın-da bulunan yüzde 28.6 düzeyindeki farkın yüzde 8.7’sinin eğitim seviyesi arası farklardan, yüzde 19.8’inin ise her bir eğitim seviyesin-deki katılım oranının azlığından ileri geldiği görülmektedir. Yunanis-

Türkiye’de İşgücü Piyasasının Gelişimi ve İşsizliğin Boyutları 166

tan ile Türkiye arasında kadınların işgücüne katılımında ortaya çıkan farkın büyük bir bölümü eğitim dışındaki sebepler kaynaklı olmak-tadır. Bu bağlamda farkın kaynağının diğer ülkelerde de aynı şekilde sonuç verdiği tabloda görülmektedir.

Tablo.50: Kadın İşgücüne Katılım Oranı Farklarının Ayrıştırılması

 Kaynak: 3İ Dergisi, 2011; 31

Tablo.50’de de izlenebileceği üzere, Türkiye ile Güney Avrupa ülkeleri arasındaki kadın işgücüne katılım oranı farklarının yüzde 70 düzeyinde büyük bir oranla eğitim dışı faktörlerden kaynaklandığı ve Türkiye’de işgücüne katılım bakımından kurumsal ve kültürel değerlerin kadınlar üzerinde etkili olduğu ortaya çıkmaktadır. Çocuk bakımı, işe ulaşımda karşılaşılan zorluklar, kadının toplumdaki rolü-nü belirleyen kültürel değerler şeklinde özetlenebilecek sosyo-kültürel sebeplerle kadın istihdamı ve işgücüne katılımı diğer ülkele-re nazaran Türkiye’de düşük çıkmaktadır. Toplumsal cinsiyet rolleri ve bu rolleri esas alan işbölümünü içeren kültürel değerlerin etkisiyle kadınların işgücüne katılım oranının azaldığına ilişkin Türkiye’de bir-çok araştırma gerçekleştirilmiştir. Ancak kültürel değerlerin ne ölçüde kadınların işgücüne katılımını olumsuz etkilediğine dair veri bulun-mamaktadır {(3İ Dergisi, 2011; 31). http://statik.iskur.gov.tr/tr/IOBE/ iobe/3i.pdf Erişim 19/11/2011}

4.1.4. Türkiye’de İstihdamın Bölgesel Dağılımı

Bölgeler arasında görülen ekonomik gelişmişlik seviye farkları işgücü hareketliliği ve göç hareketlerinin temel unsurları arasında yerini korumaktadır. Sekizinci Kalkınma Planında kişi başına GSYİH

Türkiye’de İşgücü Piyasasının Gelişimi ve İşsizliğin Boyutları 167

endeks değeri 1983–1998 döneminde Türkiye ortalaması 100 iken, Marmara Bölgesi’nin 156, Ege Bölgesi’nin 125, Akdeniz Bölgesi’nin 95, İç Anadolu Bölgesi’nin 91, Karadeniz Bölgesi’nin 68, Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nin 56 ve Doğu Anadolu Bölgesi’nin 41 olduğu ifade edilerek bölgeler arası gelişmişlik farklılıkları ortaya konmaya çalı-şılmıştır (DPT, 2000; 60)

İşgücü piyasasında bölgesel hareketlilik veya işgücü göçünün nedenlerine bakıldığında; ücret düzeylerinde, istihdam imkanlarında, konut maliyetlerinde oluşan farklılıklar bölgesel göçün temel faktör-leri arasında gösterilmektedir. Bu faktörler başta olmak üzere işsiz nüfus, istihdam edilen nüfusa göre daha hareketli bir görüntü sergi-lemektedir. Bunun yanı sıra bölgesel işsizliğin yoğun olduğu yöre-lerde yaşayan kişilerin, göç etme olasılıkları da fazla olmakta-dır(Yüceol, 2007; 113)

2010 yılı HİA Araştırma sonuçlarına göre hazırlanan 2010 yılı il düzeyinde işgücü piyasası verilerini Tablo.51’de incelediğimizde, toplam işgücü katılım oranının 2010 yılında yüzde 48.8 olduğu gö-rülmektedir. İşgücüne katılım oranının en yüksek olduğu iller sırasıy-la Rize (Yüzde 61.8), Artvin (yüzde 60.8) ve Burdur (yüzde 59,1) iken en düşük olduğu iller ise Diyarbakır (yüzde 31.8), Siirt (yüzde 33.3) ve Şanlıurfa(Yüzde 35.5) olarak hesaplanmıştır. Ülke genelinde 81 ilin 34’ünde işgücüne katılım oranı Türkiye ortalamasının altında kalmış-tır. İstihdam oranı ise Türkiye genelinde yüzde 43 olarak hesaplan-mış, istihdam oranının en yüksek olduğu iller sırasıyla Rize (yüzde 58.1), Artvin (yüzde 57.3) ve Gümüşhane (yüzde 55.4) iken, en düşük olduğu iller sıralamasında Diyarbakır (yüzde 27.5), Siirt (yüzde 29.1) ve Şanlıurfa (yüzde 31.1) olmuştur. Ülke genelinde ise 81 ilin 31’i Türkiye ortalamasının altında kalmıştır.  İşsizlik oranı açısından ko-nuya baktığımızda ise Türkiye ortalamasında yüzde 11.9 oranında olduğu görülerek, işsizlik oranı sıralamasında en yüksek olduğu iller Adana (yüzde 19.1), Hakkari (yüzde 17.4) ve Van (yüzde 17.2) iken en düşük iller ise Bayburt(yüzde 4.7), Artvin(yüzde 5.7) ve Gümüşha-ne(yüzde 5.8) olmuştur. Ülke genelinde 81 ilin 54’ü ülke ortalaması-nın altında işsizlik oranı göstergesine sahiptir(3İ Dergisi,i 2011; 25).

Türkiye’de İşgücü Piyasasının Gelişimi ve İşsizliğin Boyutları 168

Tablo.51: 2010 Yılı İl Düzeyinde Temel İşgücü Göstergeleri

Kaynak: 3İ Dergisi, 2011; 25

Türkiye’de İşgücü Piyasasının Gelişimi ve İşsizliğin Boyutları 169

4.1.5. Türkiye’de Kayıt Dışı İstihdam

Çalışanların yeterli çalışma standartlarına sahip olmadığı, asgari yaş haddi, asgari ücret hakkı, fazla mesai ücreti ve işyeri çalışma standartları gibi iş ve işyerine dair konularda düzenlemelere uyul-madan, sosyal güvenlik, vergi ve diğer fonların eksik ödendiği ya da hiç ödenmediği istihdam türüne kayıt dışı istihdam adı verilmekte-dir(Ilgın, 1995; 39) 

İlk defa 1970 yılında ILO tarafından düzenlenen “Dünya İstih-dam Programı” kapsamında Kenya Raporunda enformel (kayıt dışı) sektör olarak kayıt dışı istihdam kavramı kullanılmıştır. Kenya Rapo-ru’nda formel olan kayıtlı sektör tarafından mass edilemeyen açık işsizliğin enformel yani kayıt dışı sektör tarafından giderildiği ve köyden kente göçün beklenen miktarda açık işsizliğe yol açmadığı yönünde görüş bildirilmiştir(TOBB; 1994; 126). 

Türkiye’de genellikle çalışanların iradesi dışında gerçekleştirilen kayıt dışı istihdamın yanı sıra, çalışanların kendi iradesiyle de ger-çekleştirdikleri kayıt dışı istihdam faaliyetleri söz konusu olabilmek-tedir (Yereli ve Karadeniz, 2004;3-11).

Çalışanların iradeleri dışında gerçekleştirilen kayıt dışı istihdam şekilleri olarak şunlar belirtilebilir;

- Çalışanın çalıştığı işle ilgili kamu kurum/kuruluşlarına hiç bildirilmemesi,

- Çalışanın çalışmalarının ücret olarak eksik bildirilmesi,

- Çalışanın çalışmalarının gün olarak eksik bilgilendirilmesi

- İkinci bir işte çalışıp, bu işyerindeki çalışmaların bildirilmemesi,

- Çalışanın deneme süresi iddiasıyla kayıt dışı çalıştırılması,

- Sosyal Güvenlik Kurumlarına bildirilip, Vergi dairesine bildi-rilmeyen ücretliler.

Çalışanların kendi iradeleriyle ise kayıt dışı istihdam şu şekiller-de gerçekleşmektedir;

- Yabancı kaçak işçiler

Türkiye’de İşgücü Piyasasının Gelişimi ve İşsizliğin Boyutları 170

- Çocuk işçiler

- Kayıt dışı çalışan emekliler

- Ölüm(yetim)aylığı alarak kayıt dışı çalışanlar

- Malullük aylığı alarak kayıt dışı çalışanlar

- İşsizlik ödeneği alarak kayıt dışı çalışanlar

- Yeşil kart sahibi olarak kayıt dışı çalışanlar

Etki ve sonuçları açısından kayıt dışı istihdamı irdelediğimizde birbiriyle çelişen düalist karakterli bir yapının ortaya çıktığı görül-mektedir. Kayıtdışı istihdam bir taraftan ekonominin döngüsü içeri-sinde olumlu etkiler sergileyebilirken diğer bir yönüyle mali, ekono-mik ve sosyal yapı içerisinde pek çok olumsuz etkiler de gösterebil-mektedir. Bu etkileri aşağıdaki gibi maddeler halinde özetlemek mümkündür(Güloğlu, 2005; 7).

Kayıt dışı istihdamın olumlu etkileri şöyle sıralanabilir;

1. İstihdam yaratıcı etkisi,

2. Gelir dağılımını iyileştirici etkisi,

3. Kaynak dağılımını etkinleştirici etkisi

Kayıt dışı istihdamın olumsuz etkileri ise şöyle belirtilebilir;

1. Vergi gelirlerini azaltıcı etkisi,

2. Vergi adaletini bozucu etkisi,

3. Kaynak dağılımını bozucu etkisi,

4. Haksız rekabet oluşturucu etkisi,

5. Ekonomik göstergeleri bozucu etkisi,

6. Çocuk emeğini sömürücü etkisi,

7. Sosyal güvenlik sistemini bozucu etkisi,

SGK’nın kendi bünyesindeki noksanlıkların yanı sıra Maliye ve Sağlık Bakanlıkları arasında yaşanan koordinasyon kopukluğu ve ka-mu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarıyla olan iletişim kopuklu-ğu gibi nedenlerle Türkiye’deki kayıt dışı istihdamın boyutları tam olarak saptanamamaktadır. Kamu kurumları arasında ortak veritabanı ve bilişim teknolojisinin kullanımına imkan verecek teknik alt yapının

Türkiye’de İşgücü Piyasasının Gelişimi ve İşsizliğin Boyutları 171

henüz istenen düzeyde olmaması, kayıt dışı istihdamın istenilen dü-zeyde denetlenememesine sebebiyet vermektedir(ÇSGB, 2004; 30).

Kayıt dışı istihdamın varlığındaki bir başka sebep ise yüksek oranlara varan işsizliktir. İşgücü dışında kalan kitlenin sayıca yoğun olduğu il ve sektörlerde kişiler sigortalı olmak ve sosyal güvenlik koruması altına girmekten daha fazla, düşük ücretle dahi olsa iş bul-ma gayret ve endişesi taşımaktadırlar. Bu faktörlerin bir araya geldiği bir durumda ise işverenin işçiyi sigortasız çalıştırma yönündeki talebi işçi tarafından geri çevrilmemektedir(Süngü, 2007; 11).

Tablo.52: Türkiye’de Kayıtdışı İstihdam Oranları (1988-2009)

Türkiye’de İşgücü Piyasasının Gelişimi ve İşsizliğin Boyutları 172

Tablo.52’den de görüleceği üzere, yukarıda arz edilen ve kayıtdışı istihdamı tetikleyen faktörler, özellikle işsizlik oranlarının arttığı ekonomik kriz dönemlerinde belirginleşmekte ve kayıtdışı istihdamı arttırmaktadır. Ancak 1994 yılı hariç olmak üzere yüzde 45’lerin üzerinde seyreden kayıtdışı istihdam oranı, 2008 yılından itibaren kurumlar arasında sağlanan koordinasyondaki iyileştirme çabaları ve bilgi teknolojilerinde kaydedilen ilerlemenin de etkisiyle yüzde 45 seviyesinin altına çekilebilmiştir.

2010 yılı Hanehalkı İşgücü İstatistikleri’nin yer aldığı TÜİK rapo-runda, SGK’na kayıtlılık durumu ve sektörlere göre istihdam verileri-nin incelenmesi sonucu, 2010 yılında Türkiye’de 22 milyon 594 kişiden oluşan toplam istihdamın 12 milyon 822’sinin kayıtlı, 9 milyon 773’ünün ise kayıtlı olmadığı görülmektedir. Bu veriler ışığında kayıt dışı istihdamın yüzde 43.25 oranında gerçekleştiği Türk işgücü piyasa-sında 9 milyon 773 kişiden oluşan kayıt dışı istihdamın 4 milyon 857’si (yüzde 49.7) tarımda, 1 milyon 937’si (yüzde 19.8) sanayide ve 2 mil-yon 978’i (yüzde 30.5) hizmetler sektöründe bulunmaktadır. Kayıt dışı toplam rakamının 6 milyon 15’i (yüzde 61.55) erkek ve 3 milyon 758’i (yüzde 38.45) ise kadınlardan oluşmaktadır. Erkeklerin 2 milyon 239’ u (yüzde 37.2) tarımda, 1 milyon 506’sı (yüzde 25.0) sanayide ve 2 mil-yon 269’u (yüzde 37.7) hizmetler sektöründe çalışıyorken kadınların 2 milyon 619’u (yüzde 69.7) tarımda, 431’i (yüzde 11.5) sanayide ve 708’i (yüzde 18.8) hizmetler sektöründe çalışmaktadır(TÜİK, 2011; 106).

Kayıtdışı istihdam oranlarında bir düşüşün yaşandığı gözlen-mekle beraber bu oranların hala yüksek seviyelerde olduğu söylene-bilir. Ülke ekonomisi açısından istihdamın kayıt altına alınması hem mikro hem de makro bazda pozitif etkiler oluşturabilir. Türkiye’de kayıt dışı istihdamın yaygınlaşmasında, ekonomik, mali, siyasal, kül-türel temelli birbirini tamamlayan ve iç içe geçmiş birçok faktör bu-lunmaktadır. Kentsel alanda yeterli istihdam artışı sağlanmadan ta-rımsal üretimi azaltarak iç göçü hızlandıran politikalar, kayıt dışı istihdamın büyümesine doğrudan katkıda bulunmuştur. Kayıtlı ke-simdeki istihdam artışının işgücü artışının gerisinde kalması, küçük ölçekli işletmeler tarafından yürütülen ekonomik faaliyetlerin yay-gınlığı, kayıt dışılığın artışında rolü olan diğer temel faktörlerdir. İşsizlik sigortasının da yeni denilebilecek bir uygulamaya sahip ol-

Türkiye’de İşgücü Piyasasının Gelişimi ve İşsizliğin Boyutları 173

ması, yararlanma koşullarının zorluğu ve yapılan ödemelerin yeter-sizliği de, kayıt dışı istihdamın genişlemesinde etken rol oynamakta-dır(Mütevellioğlu ve Işık, 2009; 37,38)

Tablo.53: Esas İşlerinden Dolayı SGK’a Kayıtlı Olmayanlar

Kayıtdışı istihdamı esas işi itibariyle; ücretli veya yevmiyeli, iş-veren, kendi hesabına ve ücretsiz aile işçisi olarak çalışan şeklinde 1988-2009 aralığında ayrımlamaya çalıştığımızda, yıllar itibariyle is-tikrarsız bir yapı sergilemekle beraber daha ziyade tarım sektörünü ilgilendiren ücretsiz aile işçisi olarak çalışma dışında kalan diğer üç

Türkiye’de İşgücü Piyasasının Gelişimi ve İşsizliğin Boyutları 174

tip esas iş grubunda da kayıt dışı istihdam oranlarında artış kayde-dilmiştir.

Yaptığı işten dolayı herhangi bir sosyal güvenlik kuruluşuna ka-yıtlı olmadan çalışanların oranı, önceki yılın aynı dönemine göre 1,2 puanlık azalışla yüzde 43,6 olarak gerçekleşmiştir. Bu dönemde, ge-çen yılın aynı dönemine göre tarım sektöründe sosyal güvenlikten yoksun çalışanların oranı yüzde 85,9’dan yüzde 84,8’e, tarım dışı sek-törlerde yüzde 29,8’den yüzde 28,4’e düşmüştür (TUİK, 2011) www.tuik.gov.tr/PreHaberBultenleri.do?id=8626 Erişim, 23/11/2011

Kayıtdışı istihdamı önlemek adına atılan adımların birisi olarak, işsizliğin sosyo-psikolojik, sosyo-kültürel ve sosyo-ekonomik faktör-lerinin en yoğun olarak yaşandığı dezavantajlı grup kategorisinde yer alan ve çoğunluğu çiçekçilik, sepetçilik, çalgıcılık, kağıt toplayıcılığı ve pazarcılık gibi gelir getirmeyen işler kategorisinde çalışan Roman kökenli bireylerin sosyal hayattaki varlıklarının güçlendirilerek kayıt dışı çalışmalarının önlenmesi amacıyla İŞKUR bünyesinde düzenle-necek kurslarla niteliklerinin arttırılması ve istihdam edilebilirlikleri-nin sağlanmasına çalışılması sayılabilir. Türkiye’nin her bölgesindeki Romanlara yönelik olarak yapılacak bir çalıştay ile, AİPP’nın bu ke-simin işgücü piyasasına kazandırılması ve kayıt altına alınmalarına çalışılmaktadır 3İ Dergisi, 2011;33) http://statik.iskur.gov.tr/tr/IOBE/ obe/3i.pdf Erişim 19/11/2011

Yukarıdaki tablolar da arz edildiği üzere, oranlarda düşme ya-şansa da kayıt dışı istihdam sorunu devam etmektedir. Kayıtdışı Eko-nomi ile Mücadele Eylem Planının (2008-2010) sonuçları açıklanma-dığı ancak 2 bin 750 adet yeni sosyal güvenlik müfettişi kadrosu oluş-turulduğu özellikle vergi ve sosyal güvenlik yetkilileri arasında, ku-rumlar arası işbirliği ve veri paylaşımının hızlandırılmasına daha fazla ihtiyaç bulunduğu AB Komisyonu’nun Türkiye’nin 2011 Yılı İlerleme Raporu’na istinaden hazırladığı raporda ifade edilmektedir. Sosyal tarafların, kayıt dışı istihdam ile mücadelede daha etkin bir rol üstlenmelerinin gerektiği belirtilen söz konusu raporda, Türkiye’nin Ulusal İstihdam Stratejisi’nin henüz kabul edilmediğinden hareketle Türkiye’nin işgücü piyasası, çalışma koşulları ve çalışma ilişkileri bakımından derin biçimde bölünmüş olmaya devam ettiği vurgu-lanmakta ve İstihdam Politikası Öncelikleri Ortak Değerlendirme

Türkiye’de İşgücü Piyasasının Gelişimi ve İşsizliğin Boyutları 175

Belgesinin (JAP) tamamlanması konusunda da ilerleme kaydedilme-diği belirtilmektedir(AB Komisyonu, 2011; 78). http://eu.bilgi.edu.tr/ mages/pictures/2011_ilerleme_raporu_tr.pdf Erişim, 21/11/2011

25 Şubat 2011 tarih ve 27857 (mükerrer) sayılı Resmî Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren 6111 Sayılı Yasa kayıtdışı çalıştırma ve kaçak yabancı çalıştırma konusundaki denetimlerin yoğunlaştırılma-sını öngörmektedir. Yabancı çalıştırmalar durumunda işverenin yü-kümlülüklerini yerine getirip getirmediğinin müfettişlerce denetle-neceği ifade edilmektedir (http://www.hurriyet.com.tr/ekonomi/ 17012979.asp Erişim, 20/11/2011)

4.2. TÜRKİYE’DE İŞSİZLİĞİN GENEL DURUMU

4.2.1. Türkiye’de İşsizliğin Yapısal Görüntüsü

Tarım toplumu niteliğinin belirli boyutlarda ağırlığını koruyarak devam etmesine rağmen sanayileşmede henüz istenen seviyeye ula-şamadan hizmetler sektörüne geçiş yapılması, nüfus artış oranı ve kırsaldan kente göçün de etkileşimiyle hızla artan genç nüfusun is-tihdamını gerçekleştirecek yatırımların yeterli seviyede sağlanama-ması şeklinde özetlenebilecek yapısal faktörlerin etkisiyle Türkiye’de işsizlik sorunu ortaya çıkmıştır ve bu yapısal ögelerin varlığının de-vamı müddetince de var olmaya devam edecektir(Özdemir ve Öz-demir, 2008; 92) 

İşgücü arz ve talebinde yaşanan yapısal uyuşmazlık günümüz işsizliğinin temelinde yatan sorundur, diyebiliriz. Nitelik bakımından farklı nedenlerle yapısal uyuşmazlığın ortaya çıktığını ifade etmek mümkündür. Serbest piyasa ekonomilerinde her zaman bir miktar işgücünün istihdam dışında, atıl kalması kaçınılmazdır. İlk işlerini aramakta olanlar ile yeniden iş arayanların istihdam edilinceye kadar geçirdikleri sürede işsiz kalmaları doğaldır. İş ile iş arayanları eşleş-tirme sorununun varlığını ifade eden bu işsizlik(friksiyonel işsizlik) için iş arama süresi olarak tanım yapmak mümkündür. İşgücü piya-sasındaki bilgi yetersizliği, organizasyonel sorunlar, akışkanlık prob-lemleri friksiyonel işsizliğin seviyesini ortaya koymaktadır. Nerede

Türkiye’de İşgücü Piyasasının Gelişimi ve İşsizliğin Boyutları 176

ve hangi ücret düzeyinde ve hangi koşullarda boş işlerin olduğu so-rularına yanıt oluşturabilecek bilgilere ne kadar kolay ulaşılabiliyorsa friksiyonel işsizlik de o kadar düşük etkiye sahip olacaktır. Ancak asla sıfır düzeylerinde olmayacaktır. Bu durumun da kısa süreli ve geçici bir durum olması beklenmektedir. Emek arz ve talebi arasın-daki uyuşmazlığın uzun sürmesi halinde ise, yapısal işsizlik oluşma-ya başlamaktadır. Endüstriyel, mesleki, demografik, doğal ve kurum-sal yapı değişikliklerinin rol oynaması sonucunda ortaya çıkan yapı-sal işsizlik belli endüstrilerde, mesleklerde ve bölgelerde ortaya çıka-bilmektedir. Yapısal işsizliğe neden olan etkenlerin başında endüstri-yel yapıdaki değişmeler gelmektedir. Bazı ürünlere olan talebin azalması veya ortadan kalkması, ileri teknolojinin üretim sürecine girmesiyle mesleki niteliklerin uyuşmaması işsizliğe neden olacaktır. Bu tür uyumsuzluklardan niteliksiz işgücü daha fazla etkilenmekte-dir. Emeğin hareketliliğinin düşük  olmasından kaynaklanan uyum-suzluklar da işsizliğe neden olabilecektir. Nüfus yapısındaki değişik-lilerden doğan yapısal uyuşmazlıklar da önemli bir faktördür. Nüfu-sun yaşlanması veya genç bir nüfusa sahip olmak uyum esnekliğini etkilemektedir. Yapısal sorunlar bir yandan teknolojik ilerlemelerin, istihdam yaratmayan ekonomik büyümenin, küreselleşme veya reka-betin bir sonucu olarak ortaya çıkmış, diğer yandan da yanlış politika uygulamalarından etkilenmiştir. İşsizlikle mücadele konusunda çok etkili olunamaması istihdam konusundaki tartışmaları uzun bir süre-dir canlı tutmaktadır. Yeni istihdam olanaklarının yaratılması ancak makro ekonomik politika uygulamalarıyla mümkündür. Ancak “neo-liberalizm makro ekonomik politikalara” bazı sınırlamalar getirmek-tedir. Örneğin neo-liberal politika uygulamalarının en önemli parça-sını oluşturan özelleştirmeler, kamunun ekonomiye müdahalesini en aza indirmekte ve kamunun istihdam yaratma işlevini sınırlandır-maktadır. Bu durumda hükümet politikalarıyla yapılacak tek şeyin özel girişimin yatırım yapmasını teşvik edecek politika uygulamaları olduğu gözükmektedir(Ataman, 2003;1)

1960’ların sonuna kadar işsizlik oranı Türkiye’de, yüzde 3.5 do-laylarında seyretmiştir. 1960’ların sonundan itibaren de ekonomide girilen yapısal dönüşüm süreciyle bağlantılı olarak sürekli bir artış eğilimi içerisine girmiştir. 1970’li yıllarda yaşanan ekonomik krizler işsizlik oranlarındaki artışa ivme kazandırmıştır. Ekonomilerin bilân-

Türkiye’de İşgücü Piyasasının Gelişimi ve İşsizliğin Boyutları 177

çolarında cari açıklarda meydana gelen artışlardan kaynaklanan kri-zin etkileri de işsizlik oranlarına ekonomik büyüme oranındaki ya-vaşlamadan daha önce yansımıştır. 1976 yılında işsizlik oranı bütün dönemin en yüksek seviyesine ulaşarak yüzde 9 düzeyine çıkmıştır. Bu genişlemenin ardından reel ücret artışları 1977 yılından itibaren büyük ölçüde sınırlanmıştır. Fakat bu durum işsizlik oranında her-hangi bir azalmaya yol açmamıştır. 1978 yılında işsizlik oranı daha da artarak yüzde 10.1 seviyesine ulaşmış, 1977 yılında ekonomik büyü-me hızındaki yavaşlama kısa süre sonra 1979 yılında ekonomik da-ralmaya dönüşürken, işsizlik oranı hafif bir azalma göstererek yüzde 8.9 seviyesine inmiştir(Ansal vd.., 2000; 103).

Türkiye’de 1980 yılından sonra hissedilen en temel problemlerin başında ekonomik ve sosyal yapıdaki dönüşümün başlangıcı kabul edilen işsizlik olgusu gelmektedir. 24 Ocak 1980’de ithal ikamesi poli-tikasından vazgeçilerek ihracata dayalı büyüme stratejisinin izlenme-sine karar verilmiştir. 1980’lerden itibaren artan ihracat rakamları, genelde  kurulu kapasitenin yüksek oranda kullanımı ve iç talebin bastırılması yoluyla sağlanmış, bu nedenle istihdam yaratma ve işsiz-liği azaltma yönündeki etkisi sınırlı olmuştur. 1990’lı yıllara gelindi-ğinde büyümenin tek başına işsizlik sorununu çözmekte yetersiz kal-dığı, işsizliğin yapısal nitelikte önemli boyutlar kazandığı ve yapısal nitelik kazanmış olan işsizlikle mücadelede “aktif işgücü piyasası politikalarının” ön plana çıktığı yıllar olmuştur. Yeni iş sahaları aça-rak istihdam olanaklarını çeşitlendiren ve kazandığı beceri ve nitelik-ler sayesinde bireyin istihdam edilebilirliğini arttıran politikalar olan aktif istihdam politikalarının uygulanması ile bu politikaların temel olarak dayandığı ömür boyu eğitim ve formasyon programlarının uygulanmasının yanı sıra girişimciliğin özendirilmesi de program bünyesinde yer almaktadır. Bu noktada AİPP’nın temel hedefinin işgücü piyasasına esneklik kazandırmak olduğunu belirtmek gerek-mektedir. 1990’lı yıllardan itibaren Türkiye’de en önemli ekonomik sorunların başında gelen işsizliğe, Avrupa Birliği seviyesinde çözüm getirilmek üzere somut adımlar atılmıştır. 1993 yılında yayınlanan Beyaz Kitapta istihdam alanında uyumlu bir Avrupa yaklaşımının geliştirilmesine temel oluşturacak ideolojik, politik ve analitik esaslar ortaya konmuştur. Beyaz Kitaptan yola çıkılarak 1994 yılında Es-sen’de oluşturulan stratejide insan kaynaklarının geliştirilmesi, üret-

Türkiye’de İşgücü Piyasasının Gelişimi ve İşsizliğin Boyutları 178

ken istihdama destek verilmesi, işgücü piyasası kurumlarının etkinli-ğinin arttırılması ve iyileştirilmesi, girişimciliğin teşvik edilmesi, genç ve uzun dönemli  issizlerin ve kadınların işgücü piyasasına girişleri-nin kolaylaştırılması kapsamındaki önlemler bütünü bugünkü Avru-pa İstihdam Stratejisinin (AİS) temellerini oluşturmaktadır (Ataman, 2003; 1). 

Tablo.54: İşsizlik Oranlarının Dağılımı (1988-2009)

 

Türkiye’de İşgücü Piyasasının Gelişimi ve İşsizliğin Boyutları 179

Tablo.54 yardımıyla işsizlik oranlarını irdelediğimizde 1988 yı-lında yüzde 8.4 olan işsizlik oranının 2001 yılına kadar sürekli düşüş eğiliminde olduğunu görmek mümkündür. Bu dönem içerisinde yüzde 8.9 ile işsizlik oranlarının en yüksek olduğu yıl, 1993 yılıdır. Tarım dışı işsizlik oranlarına baktığımızda ise, 1988 yılında yüzde 14.4 iken 2001 yılına kadar sürekli düşüş eğilimi içerisinde olunduğu ve yüzde 14.7 ile tarım dışı işsizlik oranının en yüksek olduğu yıl olarak 1991 yılı görülmektedir. Fakat 2001 yılından sonra oranlardaki düşüş eğiliminin yerini artış eğilimine bıraktığı izlenmektedir. Bu gelişmede 2001 yılında yaşanan bankacılık krizi ve devamında ban-kalarda çalışan birçok üst düzey görevlinin işten çıkartılması netice-sinde finans sektöründe oluşan krizin reel sektörü etkilemesinin de rolü olduğu söylenebilir.

İşsizlik oranı 2000 yılında yüzde 6.5 seviyesindeyken bankacılık krizi sonrası 2002’ye gelindiğinde yüzde 10.3 seviyelerine yükseldiği görülmektedir. Tarım dışı istihdam oranlarını incelediğimizde aynı bağlamda 2000 yılında yüzde 9.3’den 2002 yıl sonunda yüzde 14.5 seviyelerine yükseldiği izlenmektedir. Bu aşamadan sonra Türkiye’de işsizlik oranları sürekli yükseliş eğilimine girmiştir. Siyasi irade, siya-sal alanda ve bankacılık sektöründe yaşanan krizleri aşmak için bir-çok politika ileriye sürmüştür. Uygulanan istikrar tedbirleriyle 2002–2005 periyodunda dört yıl aralıksız büyüme kaydedilmiştir. Büyüme performansının yanı sıra, kamu açığı ve borçlanmasında görülen iyimser tablonun enflasyon rakamları üzerine de etkisi olumlu ol-muştur. Sağlanan yüksek oranlı büyüme, kamu mali disiplini ve enf-lasyonun kontrol altına alınmış olmasına rağmen dış ticarette yaşanan ithalat rakamlarındaki artış yüksek cari işlemler açığını da beraberin-de getirmiş, reel kurda yaşanan ciddi değerlenme beraberinde ise yüksek işsizlik oranları da tablolara yansımıştır(TÜSİAD, 2005; 9,10).

İzlenen istikrar tedbirleri kapsamında 2003 yılında yüzde 10.5 iş-sizlik oranı 2004 yıl sonundan itibaren düşüş eğilimine girmiş ve 2006 yılında yüzde 10.2 olarak gerçekleşmiştir. 2007 yılında tekrar yükseli-şe geçen işsizlik oranı yüzde 10.3 seviyelerini görmüş 2007 yılında etkilerinin hissedildiği ve 2008 yılının Eylül ayından itibaren derinle-şen global finans krizinin yansımalarıyla beraber 2008 yılında bu oran yüzde 11 seviyesine yükselmiştir.

Türkiye’de İşgücü Piyasasının Gelişimi ve İşsizliğin Boyutları 180

Global krizin uzantıları olarak yurtdışındaki banka ve finansal kurumlardan sendikasyon kredileri başta olmak üzere kredi imkanla-rı daralan bankaların kredi almada yaşadığı zorluklar, kriz nedeniyle donuk aktif miktarında meydana gelen artışların net çalışma serma-yelerini zorlaması ve sermaye yeterlilik rasyolarındaki yetersizlikler nedeniyle de bu sıkıntıları müşterilerine yansıtmışlar ve kredi koşul-larını hem ticari hem de bireysel anlamda zorlaştırmışlardır. İşletme-lerin kredi maliyetleri ve koşulları zorlaştığı için bankalardan fon temin etmede zorluk yaşaması ve global krizin etkileriyle dünya tica-retinde yaşanan daralma gibi faktörler işverenlerin aktiflerini elden çıkarmaları ve küçülme yoluna gitmeleri işsizlik oranının artmasına yol açmıştır. Satın alma gücü paritesinde meydana gelen düşme trendi ile iç talebin daralması sonucu talep yetersizliği durumu sana-yi kesiminin de üretim arzını düşürmesi sonucunu beraberinde ge-tirmiştir. Sanayide özellikle imalat sanayinde gerileyen kapasite kul-lanım oranları ihracat kazançlarının da düşmesine sebep olmuştur. 2009 yılına gelindiğinde işsizlik oranı yüzde 14 seviyesine ulaşmış, tarım dışı işsizlik oranı ise yüzde 17.4 seviyesini görmüştür.

TÜİK 2010 yılından beri verilerini mevsimsel etkilerden arındı-rılmış olarak hazırlamaktadır ve bu anlamda 2005 yılı verilerine ka-dar da inebilmektedir. Buna göre de EUROSTAT(Statistical Office of the European Communities)/AB İstatistik Kurumu) 2005 yılından beri TÜİK Hanehalkı İşgücü Anketi sonuçlarından yola çıkarak Türkiye için işsizlik oranını hesaplamaktadır. 2005 yılından beri Türkiye’nin işsizlik oranı sürekli olarak AB 15 genelinin üzerinde seyir izlemiştir. 2011 yılı Şubat döneminden itibaren ise Türkiye’nin işsizlik oranı ilk defa AB 15 genelinin altında gerçekleşmeye başlamıştır. 2010 yılı HİA göre Türkiye genelinde yüzde 43 olarak istihdam oranı hesaplanmış-tır. 2009 ve 2010 yıllarında Türkiye’deki işsizlik oranı AB genelinin üzerindeyken 2011 yılı içinde AB genelinin altına inmiştir(3İ Dergisi, 2011; 23).

Türkiye’de İşgücü Piyasasının Gelişimi ve İşsizliğin Boyutları 181

Grafik.9: Mevsimsel Etkilerden Arındırılmış İşsizlik Oranları

Kaynak: 3İ Dergisi; 2011, 23 http://statik.iskur.gov.tr/tr/IOBE/iobe/3i.pdf Erişim 19/11/2011

4.2.2. Dünyada İşsizlik Durumu

Bazı ülkeler işsizlik oranları itibariyle global kriz öncesi seviyele-rine dönerken, bazı ülkelerin ise krizin işgücü piyasaları üzerindeki olumsuz yansımalarını hala taşımakta olduğu görülmektedir. Eurostat verilerine göre Türkiye tek haneli işsizlik rakamına Ocak 2011’de erişirken, TÜİK’e göre Nisan döneminde yüzde 9.9 oranına gerileyebildiği Tablo.55’de izlenebilmektedir(3İ Dergisi, 2011; 22).

2008 yılında başlayan global krizin işgücü piyasasına yaptığı darbelerin 2011 yılı ilk altı ayında bile bazı ülkelerde hala hissedil-mekte olduğu grafikten de izlenebilmektedir. AB genelinde 2010 yı-lında yüzde 9.6 olan işsizlik rakamlarının 2011 yılı itibariyle de yüzde 9.5 olarak seviyesini korumakta olduğu görülmektedir. OECD ülkele-ri incelendiğinde 2010 yılı Mayıs ayında yüzde 8.6 olan işsizlik oranı 2011’in aynı döneminde yüzde 8.1’e azalmış olmakla beraber, haziran döneminde 8.2 seviyesine yükselmiş olsa dahi AB ülkelerinden daha iyimser bir görüntü sergilemektedir. A.B.D.’de işsizlik oranının 2010 seviyesinin altında olduğu görülmekle beraber, Nisan döneminden itibaren tekrar yükseliş arayışına girdiği dikkat çekmektedir. Bulga-ristan, İspanya, İrlanda, Litvanya ve Portekiz’de 2011 yılının ilk altı ayında işsizlik oranları 2010 yılı seviyesinin üzerinde seyretmiştir ve

Türkiye’de İşgücü Piyasasının Gelişimi ve İşsizliğin Boyutları 182

özellikle İspanya’da işsizlik oranı süreklilik kazanan bir artış eğilimi-ne sahiptir. Bulgaristan ve İrlanda’da 2011 yılı başında artış gösteren işsizlik oranları azalma eğilimine girmiş, ancak düşüş süreklilik ka-zanamadan tekrar artışa yönelmiştir. Almanya, Polonya, Finlandiya, Slovakya ve Türkiye’ de ise işsizlik oranı sürekli azalan görüntü ver-mektedir. Macaristan’da sürekli azalan işsizlik oranı Haziran ayında tek haneli rakam seviyesine inmiştir(3İ Dergisi, 2011; 23)

Tablo.55: Dünya’da İşsizlik Oranları

Kaynak: 3İ Dergisi, 2011; 22 http://statik.iskur.gov.tr/tr/IOBE/iobe/3i.pdf Erişim: 19/11/2011

Türkiye’de İşgücü Piyasasının Gelişimi ve İşsizliğin Boyutları 183

4.2.3. Türkiye’de İşsizliğin Eğitim Durumuna Göre Dağılımı

Eğitim ve işsizlik arasında son derece yakın bir korelasyon bu-lunmaktadır. Yakın zamanda yapılan teorik ve ampirik düzeydeki araştırmalar da eğitim seviyesi arttıkça işsizliğin azalacağını ortaya koyarak bu bağı doğrulamaktadır(Ansal vd, 2000; 113).

Türkiye ekonomisinde işsizliğin yapısal boyutlarını açıklayabil-mek için mevcut işsizlerin eğitim düzeyinin ortaya çıkarılması önem arz etmektedir. İşsiz kitlenin eğitim düzeyinin belirlenmesi, işsizliğin nedenlerini ortaya koymak ve gidermeye çalışmak açısından belirle-necek politikalar noktasında önemli rol oynamaktadır.

Tablo.56: Türkiye’de Eğitim Durumuna Göre İşsizler (1988-2009) (%)

A: Okur-Yazar olmayan işsiz miktarı, B: Lise altı eğitimli işsiz miktarı, C: Lise ve dengi meslek eğimlili işsiz miktarı, D: Yüksek öğretimli işsiz miktarı

Türkiye’de İşgücü Piyasasının Gelişimi ve İşsizliğin Boyutları 184

Tablo.56’da eğitim durumlarına göre Türkiye’de 1988-2009 yılları arasında işsizlerin dağılımı görülmektedir. Tabloyu incelediğimizde, işsizlerin daha ziyade lise altı eğitim düzeyinde olduğu dikkat çek-mektedir. Eğitim seviyesi arttıkça işsizlik oranında da azalma izlen-mektedir. Eğitimi düzeyi yüksek işsizlerin oranında da yıllar itibariy-le artış trendi vardır. 1988 yılında yüzde 64.14 oranındaki lise altı eğitimli işsizlerin oranı 2008 yılında yüzde 57.67  oranına gerileme kaydederken, 1988 yılında yüzde 21.02 olan lise ve dengi meslek eği-timli işsizlerin oranı 2008 yılında yüzde 26’ya, 1988 yılında yüzde 4.64 olan yüksek öğretimli işsizlerin oranı ise 2008 yılında yüzde 13.86 düzeylerine ulaşmıştır. 2000’li yıllarda özellikle finans sektö-ründe yaşanan krizlerin banka üst düzey yöneticilerini işten çıkartıl-masını da beraberinde getirmesi rakamlarda bu olumsuz tabloyu ortaya çıkarmıştır.

İşsizliğin boyutlarını tesbit edebilmek bakımından iş arama süre-lerinin incelenmesi gereklidir. İşsiz kalınan sürenin uzun olması işsiz-lik probleminin yapısal bir durum haline dönüşmesine yol açmakta ve sorunun çözülmesi de giderek zorlaştırmaktadır. Bu yüzden işsiz-liğin kronik bir durum almaması için bir yıldan kısa süre içerisinde çözümlenmesi gerekmektedir(Duruel, 2007; 76).

İşsiz kalınan sürenin bir yılı aşması halinde işsizlerin moralleri-nin bozulduğu iş bulamayacaklarına dair ümitsizliğe kapılıp tembel-liğe alıştıkları istihdam edilebilmeleri bakımından niteliklerini kay-bettiklerinden, yeni bir işe adapte olmada sorunlar yaşadıkları ve sosyal konumlarından dışlandıkları duygusuna kapıldıkları şeklinde sonuçları olan işsizlere dair birçok araştırma bulunmaktadır. Bu du-rumda işsizleri işgücü piyasasına yeniden kazandırabilmek hem da-ha fazla bir süreyi gerektirmekte, hem de daha yüksek maliyetlere yol açmaktadır (Duruel, 2007; 77)

Bir ekonomide uzun süreli işsizlik oranının düzeyi veya göster-diği artış/azalış trendi işsizlikle mücadele ve istihdam politikalarının etkin olup olmadığı hakkında bilgi vermektedir. Ayrıca, işgücü piya-sasının esnekliği ve eğitim sisteminin etkinliğine dair de sinyaller alınabilmektedir (TİSK, 2010) http://www.tisk.org.tr/duyurular.asp? ayrinti=True&id=2563 Erişim: 24/11/2011

Türkiye’de İşgücü Piyasasının Gelişimi ve İşsizliğin Boyutları 185

4.2.4. Türkiye’de İş Arama Süresine Göre İşsizlerin Durumu

İş arama süresine göre işsiz miktarları 2000-2009 yılları itibariyle Tablo.57’de sunulmuştur. İş arayanların çoğunluğunun bir yıldan daha az sürede iş aradığı izlenmektedir. İş arama süresinin 1–2 aylık sürede yoğunlaştığı görülmektedir. Ancak bu grupta yer alanların geçici işsiz olduğunu söylemek mümkündür. Bir yıldan daha uzun zamandır iş arayanların durumunu incelediğimizde ise, 1-2 yıl ara-sındaki dönemde gruplaşma artmaktadır. Özellikle 2003 yılı ve de-vamındaki yıllarda bu kitlede artış oluştuğu göze çarpmaktadır. Bu kitle işsizlik sorununu kronik bir şekilde yaşayan kişilerin olduğunu göstermekte ve makro ölçekte ülke ekonomisi için de işsizlik sorunu-nun yapısal bir hal aldığını belirtmektedir. İş bulup, işe başlamak için bekleyenlerin miktarına bakıldığında ise, tabloda en düşük miktar-daki grup olduğu görülmektedir.

Tablo.57: İş Arama Süresine Göre İşsizler (2000-2009) (Bin Kişi)

Türkiye’de İşgücü Piyasasının Gelişimi ve İşsizliğin Boyutları 186

4.2.5. Türkiye’de Genç İşsizlerin Durumu

İşsizlik sorunu çalışma yaşındaki tüm gruplar üzerinde olumsuz etkiler yaratmasına karşın, toplumun en enerjik kesimi olan genç nü-fus arasında yaygın olarak izlenmesi soruna farklı bir görüntü kat-maktadır. Türk işgücü piyasasında toplam işsiz miktarının yaklaşık yüzde 33’ünü 15–24 yaş dilimindeki genç nüfus meydana getirmek-tedir. Genç nüfusun işgücü piyasası dışında atıl olarak kalması bu kitleden yeterince faydalanılamadığının da bir işaretidir. Türk eko-nomisinin içinde bulunduğu ekonomik, demografik ve yapısal et-menlere dayalı olarak ortaya çıkan genç nüfus işsizliğini, işgücü pi-yasalarında gençlerin yetişkinlere göre rekabet güçlerinin zayıf olma-sına da bağlamak mümkündür. Yetişkin nüfus, iş güvenliği mevzua-tı, toplu sözleşme ve geleneksel personel uygulamaları ile korunur-ken gençlere bu tarz bir korunma hakkı verilmeyişi de etken bir fak-tördür. Bunların yanı sıra firmaların yeni işçi alımlarında veya istih-damın devamında gençler yerine genellikle uzmanlaşmış, erkekler açısından askerliğini yapmış, yetişkin ve deneyimli işçileri tercih et-mekte oldukları bir gerçektir. Bu genel uygulama, gençlerin işgücü piyasalarına girmelerini engelleyen ve yoğun olarak yaşadıkları bir zorluktur. Ayrıca gençler iş hayatına hazırlanırken eğitim sistemleri-nin yeterli olmayışı kaynaklı sorunlarla da karşılaşabilmektedir (Mu-rat, 1991; 1,2)

Türkiye’de İşgücü Piyasasının Gelişimi ve İşsizliğin Boyutları 187

Tablo.58: 15-24 Yaş Grubu Nüfusun İşgücü Göstergeleri (1988-2009)

Tabloda 15-24 yaş aralığında bulunan genç nüfusun 1988-2009 yılları arasındaki işgücü göstergeleri yer almaktadır. 1988 yılında 15-24 yaş arası genç nüfusun işgücüne katılma oranı yüzde 56, işsizlik oranı ise yüzde 17.5’dir. Türkiye’nin genel işsizlik ortalamasının yüz-de 8.4 olduğu bir dönemde gençlerin işsizlik oranının yüzde 17.5 ol-ması sorunun daha büyük olduğunun diğer bir göstergesidir. Genç-lerde işgücüne katılım oranı 1988-2000 aralığında düşüş eğilimi gös-termiş, 2000’li yıllardan itibaren ise artış göstermeye devam etmiştir. 2000 yılında genç nüfus yüzde 42.5  oranıyla istihdama katılırken,

Türkiye’de İşgücü Piyasasının Gelişimi ve İşsizliğin Boyutları 188

2001 yılında finans sektöründe başlayan krizin dalgaları reel sektörü de vurmuş ve 2001’den itibaren gençlerin işsizlik oranı sürekli olarak artış trendi göstermiştir. 2008 yıl sonunda yüzde 20.5 olan genç işsiz-lik oranı 2009’un sonunda yüzde 24 düzeyine çıkmıştır.

4.2.6. Türkiye’de İşsizliğin Bölgesel Dağılımı

Türkiye’de bölgelerin işsizlik oranlarına göre işsizlik haritası Grafik.10’da gösterilmiştir. Orta Doğu Anadolu Bölgesi, Güney Do-ğu Anadolu Bölgesi ve Akdeniz Bölgesi’nde işsizlik oranları diğer bölgelere göre daha yüksektir. İşsizlik oranları Türkiye ortalama-sından düşük olan bölgeler ise Karadeniz Bölgesi ve Marmara Böl-gesinin Batı Marmara Bölümdür. Karadeniz bölgesinin işsizlik ora-nının düşük, istihdam ve işgücüne katılım oranlarının yüksek olma-sı ise kadınların ücretsiz aile işçisi olarak tarım sektöründe yaygın olarak çalışmasından kaynaklanmaktadır (3İDergisi, 2011; 24) http://statik.iskur.gov.tr/tr/IOBE/iobe/3i.pdf Erişim 19/11/2011

Grafik.10: Türkiye’de İşsizlik Haritası

Kaynak: 3İ Dergisi, 2011; 24 http://statik.iskur.gov.tr/tr/IOBE/iobe/3i.pdf Erişim, 19/11/2011

 

 

 

GENEL DEĞERLENME  

Tüm dünya ekonomilerinde olduğu gibi, ekonomik ve sosyal açı-lımları olan istihdamla ilgili stratejileri belirleme ve uygulamayla işsizlik sorununun giderilmesi yönündeki çabalar Türk ekonomisinde de karar vericilerin önemli uğraşlarından birisi olmuştur.

Cumhuriyetin kuruluşundan itibaren Türk ekonomisinde tarım-dan sanayiye izlenen geçiş ekonomisi, tarımdan kopan ve kente 1950’lerden başlayarak göç eden işgücüne yeni iş alanları açılamayışı ve son on yıldır yavaşlama göstermiş dahi olsa hızlı nüfus artışı diğer ülkelerden farklı olarak Türkiye’deki işsizlik sorununa yapısal bir özellik kazandırmaktadır.

Tarımsal ekonomik yapıdan sanayiye geçişi henüz tamamlaya-madan hizmetler sektörüne dayalı bir ekonomik yapıya dönüşüm, Türk işgücü piyasasında işsizliğin tarım dışı sektörlerde artış kay-detmesine ve tarımda gizli işsiz konumunda olan ücretsiz aile işçile-rinin kente geldiklerinde vasıflarına uygun iş bulamayışları halinde de açık işsiz konumuna dönüşmelerine sebep olmuştur.

Konjonktürel özellik arz eden işsizliğin yukarıda belirtilen yapı-sal sebeplerin yanı sıra yıllardır izlenen politika hatalarından kaynak-lı olarak ta kronik bir hal alması kaçınılmaz olmuştur. Bu manada ekonomiyi daraltıcı ve enflasyonu kontrol altında tutabilmek adına üretim maliyetlerini aşağıya çekebilmek için yüksek işsizliği tavsiye eden Uluslar arası Para Fonu’nun (IMF) politikalarına asla prim ve-rilmemesi gerekmektedir. Ortaya çıkabilecek sosyal sorunları göz ardı eden IMF’e karşı sağlam duruşumuzu göstermemiz toplumda huzurun sağlanması adına çok önemlidir.

İstihdam politikaları ile sağlanan ekonomik istikrar ortamında üretim faktörlerinin verimliliğinin arttırılarak üretim hacminin art-ması ve ekonomik büyümenin gerçekleştirilmeye çalışılması böylece adil gelir dağılımını sağlama yönünde gösterilen gayretler ile işgü-

Genel Değerlendirme 190

cünün daha fazla çalışma hayatına katılımlarının sağlanması yoksul-luğun önlenmesi ve toplumda huzur ortamının temini adına önem arz etmektedir.

Ekonomik büyümeyi sağlarken sadece üretim faktörlerinin ve-rimliliğinin arttırılması ile yetinilmeyip aynı zamanda işgücüne hitap edebilecek ve istihdam edilebilirliklerini arttıracak yeni iş alanları oluşturulmasına özen gösterilmelidir.

Hastalığın doğru teşhisi doğru tedavinin uygulanabilmesi adına oldukça önemlidir. Bu anlamda Türk işgücü piyasasının verdiği sin-yaller doğru çözümlenmeli ve uygun strateji ve taktikler geliştirilme-lidir. İşgücü piyasasının yapısal özelliğe sahip yumuşak karnı olan işsizlik olgusunu çözümlerken işsiz kitle içinde çok önemli bir büyük-lüğe sahip olan genç işsizlerin durumu gözden kaçırılmamalıdır. Okullaşma oranında yaşanan olumlu gelişmeler ve kadınların eğitim seviyelerini yükseltme yönünde örgün eğitim ve kurs desteklerinin yanı sıra gençlerin eğitimlerinin işgücü talebi konusundaki özel sek-tör beklentilerine uyumlaştırılmasının sağlanması gerekmektedir.

Belli meslek gruplarında okumuş işsiz kitlelerin yığılma göster-memesi için YÖK’ün kontenjanları yeniden gözden geçirilmelidir. İdari bilimler ve yöneticilik gibi alanlarda kontenjan azaltılmasına gidilmesi, reel hayatın gerçeğine uygun ve talep ettiği sahalarda eği-tim programlarının açılması ve meslek lisesi/meslek yüksek okulu düzeyinde mesleki yeterliliklerin sağlanabilmesi için nitelikli eğitici-lerin istihdamı yanısıra gençlerin staj veya işbaşı eğitimlerine önem verilerek teorinin pratiğe dönüştürülmesi sağlanmalıdır.

İşgücü içinde çok önemli bir büyüklüğü oluşturan kadınların AB standartlarına göre çok düşük olan eğitim seviyelerinin arttırılması ve eğitimli kadınların da üzerlerindeki toplum baskısının giderilmesi ve eğitim seviyeleri yüksek olanların da işgücüne katılımları ile ka-dınların işgücü piyasasında daha fazla katkı sağlamaları yolunda izlenen politikalar istikrarlı bir şekilde sürdürülmelidir.

Girişimcilik desteği ve risk sermayesi modellerine işlerlik kazandı-rılmasının yanı sıra KOBİ’lerin eğitim, vergi indirimi, kredi ve finans-man kolaylıkları, teknoloji kullanımı, işletme yönetimi ve pazarlama stratejisine dair politikalarla desteklenip gelişimlerine çalışılmalıdır.

Genel Değerlendirme 191

Birçok ülkede olduğu gibi Türk işgücü piyasasında da varlığını koruyan enformel sektörün formel hale gelmesini sağlamak için işve-ren üzerindeki yükümlülüklerin azaltılarak çalışanların sosyal gü-venlik çatısı altına alınmaları sağlanmalıdır.

Tarım sektöründe izlenecek politikalarla verimin arttırılması ve modern yöntemlerle üretim artışı sağlanması yanı sıra finansal an-lamda da tarıma destek verilmelidir. Ancak bu finansal yardım önce-ki yıllarda izlenen hibe şeklinde enflasyonu körükleyen ve tüketime yönelik popülüst destekler şeklinde yapılmamalıdır. Bir başka deyiş-le, balık yemeyi öğretmek değil, balık tutmayı öğretmek önemlidir.

Ulusal İstihdam Stratejisi ve Politikaları acilen oluşturulmalı ve ekonominin rekabet gücünü arttıracak bir şekilde AB İstihdam Strate-jisi’ne uyum sağlanmalıdır.

Gerek kamu gerekse özel sektörde engelli ve eski hükümlü istih-damını özendirmeye yönelik stratejiler belirlenmelidir. Engellilerin toplum içine çıkabilmelerini ve yaşamlarını kolaylaştırmak için ge-rekli yapısal düzenlemeler acilen gerçekleştirilmelidir.

İŞKUR’un kurumsallaşmasının sağlanmasına devam edilmesi ve bütçesinin arttırılarak Kurum’un aktif işgücü programlarının etkin bir şekilde uygulanmasında bireyleri vasıf ve niteliklerine uygun ola-rak yönlendirmede bulunabilecek danışmanların istihdam edilmesi yönündeki gayretler işgücü piyasasının ihtiyaçlarına cevap verilebil-mesi adına önem arz etmektedir.

Yabancı yatırımcıların ülkemize gelip yatırım alanları oluşturma-larında Bulgaristan başta olmak üzere diğer ülke örneklerinde oldu-ğu gibi Türk işgücünü istihdam etmeleri yönünde yaptırım içeren yasal düzenlemeler gerçekleştirilmelidir. 

Toplam işgücünün istihdamının arttırılabilmesinde istikrarlı bir seyir izleyen ekonomik büyümenin yanında istihdama yönelik üret-ken yatırımların arttırılması, KOBİ’lerin istihdam yaratma kapasitele-rinin desteklenmesi ve işgücünün genel eğitim düzeyi ve nitelikleri-nin, beceri seviyesinin yükseltilmesi büyük önem taşımaktadır.

Ekonominin ve işgücü piyasasının taleplerine cevap verecek ve özellikle gençlerin istihdam edilebilirliğini artıracak yeni mekanizma-lara ihtiyaç bulunmaktadır.

Genel Değerlendirme 192

İşgücü hareketliliği bölgeler arasında yeterli düzeyde değilse firma ve bölgelerde açık işler olsa dahi bilgilendirmede karşılaşılan noksanlıklar nedeniyle, işgücü arzındaki fazlalığı giderebilecek poli-tikalar alınamayabilir. Bu noktadan hareketle bölgeler arasında açık işler konusunda bilgi paylaşımının gerçekleştirilmesine önem veril-melidir.

181 Sayılı ILO Sözleşmesi’nin ışığında İŞKUR ile ilgili yeni bir Kanunun yasalaşması ve 1475 Sayılı Kanun’da iş ve işçi aracılığı ko-nusunda devlet tekelini öngören düzenlemelerin yeniden yapılandı-rılması gerekmektedir. 4904 Sayılı Özel İstihdam Büroları Hakkında-ki Kanun’un yeniden yapılandırılması ve AB’de bulunan geçici istih-dam büroları veya ödünç emek bürolarının faaliyetlerine ülkemizde de izin verilmesi önem arz etmektedir. Böylece ÖİB ve İŞKUR arasın-da oluşturulacak sinerji ve güç birliğinin istihdam piyasasına olumlu yansımaları sağlanabilecektir.

 

 

KAYNAKÇA

AKDOĞAN, Abdurrahman, “Kamu Maliyesi”, Gazi Kitapevi Yayın-ları, Ankara, 1993.

AKTAN, Çoşkun Can, “Arz Yönlü İktisat ve Haldun - Laffer Etkisi”, Marmara Üniversitesi Araştırma ve Uygulama Merkezi, Ya-yın No:10, 1998.

AKTAN, Çoşkun Can, vd.. “Nasıl Bir Para Sistemi?”, İMKB Yayınları, İstanbul, 1998.

ANDAÇ, Faruk, “İşsizlik Sigortası”, Tühis Yayını, Ankara, 1999.

ANSAL, Hacer vd.., “Türkiye’de Emek Piyasasının Yapısı ve İşsiz-lik”, Türkiye Ekonomik ve Toplum Tarih Vakfı Yayınları, Numune Matbaacılık, İstanbul, 2000.

AREN, Sadun, “İstihdam Para ve İktisadi Politika”, 12.Baskı, Savaş Yayınevi, Ankara, 2005.

ATAMAN, Ceylan Berrin, “İşgücü Piyasası ve İstihdam Politikasının Temel Prensipleri”, Ankara Üniversitesi, SBF İstihdam ve Danışmanlık Hizmetleri Eğitim Programı, Sayı: 53, Ankara, 1999.

ATAMAN, Ceylan Berrin, “Les Politiques Actives du Marche de Travail et la Main d’ceuvre Feminine en Turquie” Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi, Ankara, Ekim- Aralık 2000.

ATAMAN, Ceylan Berrin, “İşsizlik Sorunu ve Türkiye’nin Avrupa Birliği İstihdam Stratejisine Uyumu”, Türkiye İşveren Sen-dikaları Konfederasyonu, İşveren Dergisi, 2003. http://www.tisk.org.tr/isveren_sayfa.asp?yazi_id=809&id=48 Erişim, 23/11/2011.

Kaynakça 194

AVRUPA KOMİSYONU, “Genişleme Stratejisi ve Bazı Zorluklar 2011-2012, {Com (2011) 666} Ekindeki Komisyon Çalışma Dökümanı”, “Türkiye’nin 2011 Yılı İlerleme Raporu’na İliş-kin Avrupa Komisyonu Tarafından Avrupa Parlamento-su’na Sunulan Bildirim,, Brüksel, 12 Ekim 2011. http://eu.bilgi.edu.tr/images/pictures/2011_ilerleme_raporu_tr.pdf Erişim 22/11/2011

BARTLETT, Bruce, “Reaganomics: Supply Side Economics in Action”, Connecticut: Arilington House Pub., 1981.

BAŞTAYMAZ, Tahir, “Gelişmekte Olan Ülkelerdeki Açmaz: Aşırı İşsizlik veya Kırsal Eksik İstihdam”, Mercek, Nisan 1998, İs-tanbul.

BEKİROĞLU, Cemil, “Türkiye’de İşsizlik Sorununun Çözümlenme-sinde Uygulanan Ekonomi Politikalarının Analizi”, Kadir Has Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Finans Bankacılık Programı, Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, İstanbul, 2010. http://sites.khas.edu.tr/tez/CemilBekiroğlu_izinli.pdf Erişim 14/11/2011

BİÇERLİ, M.Kemal, “Çalışma Ekonomisi”, Beta Yayınları, 3.Baskı, İstanbul, Şubat 2005.

BİÇERLİ, MUSTAFA KEMAL, “İşsizlikle Mücadelede Aktif İstihdam Politikaları, T.C Anadolu Üniversitesi Yayınları, Eskişehir, 2004.

BULUT, Selahattin, “Türkiye’de Aktif İstihdam Politikası Aracı Ola-rak Düzenlenen İşgücü Eğitim Kurslarının İstihdam Açısın-dan Belirleyiciliği”, T.C. Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Çalışma Ekonomisi Ve Endüstri İlişkileri Anabilimdalı, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Ankara, 2010.

BULUTAY, Tuncer, Tezel, Yahya ve Yıldırım, Nuri, “Türkiye Milli Geliri: 1923-1948, Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakül-tesi Yayını, Ankara, 1974.

BULUTAY, Tuncer, “Employment, Unemployment and Wages in Turkey”, ILO, Ankara, 1995.

Kaynakça 195

CEYLAN, A.B., “İşgücü Piyasası ve İstihdam Politikasının Temel Prensipleri”, Ankara Üniversitesi, Siyasal Bilgiler Fakültesi, İstihdam ve Danışmanlık Hizmetleri Eğitim Programı, An-kara, 1999.

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANLIĞI, “Türkiye’de İşsiz-liğin Önlenmesi ve İstihdamın Arttırılması”, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Yayını, Ankara, 2004.

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANLIĞI, “Kurumsal Mali Durum ve Beklentiler Raporu-2008”,Türkiye İş Kurumu Ge-nel Müdürlüğü, 2008, Ankara,

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANLIĞI, “Kurumsal Mali Durum ve Beklentiler Raporu-2009”,Türkiye İş Kurumu Ge-nel Müdürlüğü, 2009, Ankara,

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANLIĞI, “Kurumsal Mali Durum ve Beklentiler Raporu”, Türkiye İş Kurumu Genel Müdürlüğü, 2010, Ankara.

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANLIĞI, “Kurumsal Mali Durum ve Beklentiler Raporu”, Türkiye İş Kurumu Genel Müdürlüğü, Temmuz 2011, Ankara.

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANLIĞI, “İşsizlik Sigortası Fonu”, Aylık Basın Bülteni, Türkiye İş Kurumu Genel Mü-dürlüğü, Ankara, Ekim 2011 (http://statik.iskur.gov.tr/tr/ IOBE/iobe/s/2011/ekim.pdf) Erişim, 19/11/2011

ÇELİK, Faruk, “İşsizlik Sorununa Kalıcı Çözüm Hedefliyoruz”, Çalış-ma ve Sosyal Güvenlik Bakanı, 3İ Dergisi, Sayı 3, Temmuz-Ağustos-Eylül 2011, ISSN: 1308-528X, Çalışma ve Sosyal Gü-venlik Bakanlığı Türkiye İş Kurumu Genel Müdürlüğü Yerel Süreli Yayını, (http://statik.iskur.gov.tr/tr/IOBE/iobe/3i.pdf Erişim, 19/11/2011

DEVLET PLANLAMA TEŞKİLATI, Birinci Beş Yıllık Kalkınma Planı (1963-1967), DPT Yayını, Ankara, Ocak 1963. (http://ekutup.dpt.gov.tr/plan/plan1.pdf) Erişim, 08/11/2011

Kaynakça 196

DEVLET PLANLAMA TEŞKİLATI, İkinci Beş Yıllık Kalkınma Planı (1968-1972), DPT Yayını, Ankara, (http://ekutup.dpt.gov.tr/ plan/plan2.pdf) Erişim, 09/11/2011

DEVLET PLANLAMA TEŞKİLATI, “Üçüncü Beş Yıllık Kalkınma Planı” (1973-1977), DPT Yayını, Ankara, (http://ekutup.dpt. gov.tr/plan/plan3.pdf) Erişim, 09/11/2011

DEVLET PLANLAMA TEŞKİLATI, “Dördüncü Beş Yıllık Kalkınma Planı” (1979-1983), DPT Yayını, Ankara, http://ekutup.dpt. gov.tr/plan/plan4.pdf) Erişim, 09/11/2011

DEVLET PLANLAMA TEŞKİLATI, “Beşinci Beş Yıllık Kalkınma Planı” (1979-1983), DPT Yayını, Ankara, http://ekutup.dpt.gov.tr/ plan/plan5.pdf) Erişim, 09/11/2011

DEVLET PLANLAMA TEŞKİLATI, “Altıncı Beş Yıllık Kalkınma Planı” (1985-1989), DPT Yayını, Ankara, http://ekutup.dpt.gov.tr/ plan/plan6.pdf) Erişim, 09/11/2011

DEVLET PLANLAMA TEŞKİLATI, “Yedinci Beş Yıllık Kalkınma Planı” (1996-2000), DPT Yayını, Ankara, http://ekutup.dpt. gov.tr/plan/plan7.pdf) Erişim, 11/11/2011

DEVLET PLANLAMA TEŞKİLATI, “Sekizinci Beş Yıllık Kalkınma Planı” (2001-2005), DPT Yayını, Ankara, 2000, http://ekutup.dpt.gov.tr/plan/plan8.pdf) Erişim, 11/11/2011

DEVLET PLANLAMA TEŞKİLATI, “Dokuzuncu Kalkınma Planı” (2007-2013), DPT Yayını, Ankara, 01/07/2006 http://ekutup.dpt.gov.tr/plan/plan9.pdf) Erişim, 11/11/2011

DEVLET PLANLAMA TEŞKİLATI, “2007 Yılı Kalkınma Öncesi Eko-nomik Program”, DPT Yayını, Ankara, Aralık 2007, http://ekutup.dpt.gov.tr/ab/kep/2007.pdf Erişim, 11/11/2011

DEVLET PLANLAMA TEŞKİLATI, “İşgücü Piyasası”, Sekizinci Beş Yıllık Kalkınma Planı Özel İhtisas Komisyonu Raporu, DPT Yayın No: 248-ÖİK: 564, Ankara, 2001.

DİRİMTEKİN, Halil, “Makro İktisat”, Bizim Kitabevi, Eskişehir, 1981.

Kaynakça 197

DURUEL, Mehmet, “Avrupa Birliği’nde ve Türkiye’de Uzun Dönem-li İşsizlik ve İstihdam Politikaları”, İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yayımlanmamış Doktora Tezi, İs-tanbul, 2007

EĞİLMEZ, Mahfi, “Keynes’e Geri Dönüş”, Radikal Gazetesi, 28/08/2001, http://www.radikal.com.tr/haber.php?haber no: 12406

EKER, Aytaç, “Kamusal Maliye”, Doğuş Matbaacılık, Ankara, 1996,

EKİN, Nusret, “İşsizlik Sigortası (Teorik Boyutları ve Dünya Uygu-lamaları), Kamu-İş, Ankara, 1994.

EMPLOİ EN EUROPE, “Loi d’Okun”, Commission Europeenne, Bruxelles, 2002.

ERKAN, Buğrahan, “Özel İstihdam Bürolarının İşgücü Piyasasının Düzenlenmesindeki Karşılaştırmalı Rolü”, T.C. İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri Anabilim Dalı, Endüstri İlişkileri ve İnsan Kaynakları Bilim Dalı, Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, İstanbul, 2008

EVANS, Michael, “Higher Rates of Return Will Raise Personal Saving, The Truth About Supply-Side Economics, New York, 1983.

EYUBOĞLU, Dilek, “2001 Krizi Sonrası İşsizlik ve Çözüm Yolları, Milli Prodüktivite Merkezi Yayınları, No:674, Ankara, 2003.

GÜL, Ekrem, Ekinci, Aykut ve Konya, Serkan, “Türkiye’de İstihdam Politikaları: Yapısal Bir Analiz”, Ekin Basım Yayın Dağıtım, Bursa, 2009.

GÜLOĞLU, Tuncay, “The Reality of İnformal Employment in Turkey”, İnternational Programs Visiting Fellow Working Papers, Cornell University, 2005.

GÜNÇAVDI, Öner, Levent,Haluk ve Ülengin, Burç, “Yüksek ve De-ğişken Enflasyonun Tahmininde Alternatif Modellerin Karşı-laştırılması:Türkiye Örneği”, ODTÜ Gelişme Dergisi, Anka-ra, 2000.

Kaynakça 198

HAZİNE, “Cumhuriyetin 80. Yılı Özel Sayısı” Hazine Yayınları, An-kara, 2006.

ILGIN, Yılmaz, “Kayıt Dışı Ekonomi ve Türkiye’deki Boyutları”, Ya-yınlanmamış Uzmanlık Tezi, Devlet Planlama Teşkilatı, An-kara, 1995.

İŞKUR, “İstihdamda 3İ(İşveren-İşçi-İşkur) Dergisi”, Türkiye İş Kuru-mu Genel Müdürlüğü Yerel Süreli Yayını, Sayı 3, Temmuz-Ağustos-Eylül 2011, ISSN: 1308-528X, (http://statik.iskur.gov. tr//IOBE/iobe/3i.pdf) Erişim, 20/11/2011.

İŞKUR, “İşkur’ da Yeniden Yapılanma”, Ankara, 2002.

KARAKAYALI, Hüseyin, “Makro Ekonomi”, Gözden Geçirilmiş ve Genişletilmiş Beşinci Baskı, Emek Matbaası, Manisa, 2005.

KEPENEK, Yakup ve Yentürk, Nurhan, “Türkiye Ekonomisi”, Remzi Kitabevi, 1994.

KEYDER, Nur, “Money”, Seçkin Yayıncılık, Ankara, 2002.

KOCAOĞLU, M., “Sosyal Politika”, Tümis Yayınları, Ankara, 1997.

KOCACIK, F, “Çalışma Sosyolojisi”, Dilek Ofset Matbaacılık, Sivas, 2000.

KORAY, Meryem, “Günümüzde İşgücü Piyasasının Özellikleri, So-runları ve İstihdam Politikaları”, II. İstihdam Haftası Tebliğ-leri, İİBK Yayını, Ankara, 1992.

KORAY, Meryem, “Sosyal Politika”, Ezgi Kitabevi, Bursa, 2000.

KORKMAZ, Adem ve MAHİROĞULLARI, Adnan, “İşsizlikle Müca-delede Emek Piyasası Politikaları-Türkiye ve AB Ülkeleri-Genişletilmiş 2.Baskı, Ekin Basım Yayın Dağıtım, Bursa, Şu-bat 2007.

KÜÇÜK VE ORTA ÖLÇEKLİ İŞLETMELERİ GELİŞTİRME VE DES-TEKLEME İDARESİ BAŞKANLIĞI, (www.kosgeb.gov.tr/ Pages/UI/Destekler.aspx?ref=8) (http://www.kosgeb.gov.tr/ pages/uı/Haberler.aspx?ref=199)

KÖKOCAK, A. Kadir, “Kamu Ekonomisinin Hareket Alanı ve Teorik Yaklaşımlar”, Mevzuat Dergisi, Yıl:8, Sayı:91, Temmuz 2005.

Kaynakça 199

KÖRPE, Hayati, “Avrupa Birliği Ülkelerinde Aktif İşgücü Politikaları ve İsveç Uygulama Sonuçları”, ISSN:1303–2860 Sayı:2, Cilt:5 Sıra:6, No:166, Yıl:2003 www.isguc.org/?p=article&id=1668cilt =58sayi=2&yil=2003 Erişim, 16/11/2011

KÖSE, Sevinç, “Türkiye’de Ekonomik ve Sosyal Sorunların Endüstri İlişkilerine Yansıması ve Çözüm Önerileri”, Emek Matbaası, Manisa, 2003.

LAYARD, Richard, NICKELL, Stephan, “The Case For Subsidising Extra Jobs”, The Economic Journal, Vol.90, Mart 1980, Akta-ran: Kemal Biçerli, “İşsizlikle Mücadelede Aktif İstihdam Po-litikaları”, Anadolu Üniversitesi Yayını, Eskişehir, 2004.

LİPSEY, G. Richard, vd..,, İktisat 2, Çeviren: Ahmet Çakmak, Bilim Teknik Yayınevi, İstanbul, 1994.

LORDOĞLU, K., Özkaplan, N., Törüner, M., “Çalışma İktisadı”, 3.Baskı, Beta Yayınevi, İstanbul, 1999.

LORDOĞLU, Kuvvet ve Özkaplan, Nurcan, “Çalışma İktisadı”, Der Yayınları, İstanbul, 2003.

MAKAL, Ahmet, “Cumhuriyetin 80.Yılında Türkiye’de Çalışma İliş-kileri”, Ankara Üniversitesi, Siyasal Bilgiler Fakültesi Tar-tışma Metinleri, No:62, 2003.

MAKAL, Ahmet, “ Türkiye’ de Çok Partili Dönemde Çalışma İlişkile-ri: 1946-1963”, İmge Kitapevi, Ankara, 2002.

MARKS, Karl, “Ücretli Emek ve Sermaye”, (Çev: Sevim Belli), Sol Yayınları, Ankara, 1999.

MURAT, Sedat, “Sosyo-Ekonomik Boyutlarıyla Genel Olarak ve Türkiye’de Gençlerin İşsizliği”, İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yayımlanmamış Doktora Tezi, İstanbul, 1991.

MURAT; Sedat, “Dünden Bugüne İstanbul’un İşgücü ve İstihdam Yapısı”, İstanbul Ticaret Odası Yayını, Yayın No: 2007-73, İs-tanbul, 2007

Kaynakça 200

MÜTEVELLİOĞLU, Nergis, SAYIM, Işık, “Türkiye’de Emek Piyasa-sında Neo-Liberal Dönüşüm”, Derleyen: Nergis Mütevellioğlu ve Sinan Dönmez, Küreselleşme, Kriz ve Tür-kiye’de Neo-Liberal Dönüşüm, İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları, İstanbul, 2009.

ONARAN, Özlem, “Türkiye’de Yapısal Uyum Sürecinde Emek Piya-sası’nın Esnekliği”, Toplum ve Bilim, Sayı:86, Birikim Yayın-ları, Ankara, 2000.

ÖZDEMİR, Gamze Yücesan ve ÖZDEMİR, Ali Murat, “Sermayenin Adaleti, Türkiye’de Emek ve Sosyal Politika”, Dipnot Yayın-ları, Ankara 2008.

PAMUK, Şevket, “Osmanlıdan Cumhuriyete Küreselleşme, İktisat Politikaları ve Büyüme, Seçme Eserler-II” Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, No:1611, 1.Baskı, İstanbul, 2008.

PARASIZ, İlker, “Para Politikası, Türkiye Uygulaması”, 5.Baskı, Ezgi Kitabevi, Bursa, 1998.

PARASIZ, İlker ve Diğerleri, “İktisat Teorisi”, Anadolu Üniversitesi Yayın No:1056, AÖF Yayın No:579, Eskişehir, 2000.

PARASIZ, İ., “Makro Ekonomi”, 9.Baskı, Ezgi Kitabevi Yayınları, Bursa, 2006.

PEKİN, Tevfik, “Makro Ekonomi”, İkinci Baskı, Zeus Kitabevi, İzmir, 2007.

REENEN, J. V. “No more skivvy schemes? active labour market policies and the British New Deal for young unemployed in context”, The Institute for Fiscal Studies WP01/09, 2001.

SAVAŞ, Vural F., “İktisatın Tarihi”, Liberal Düşünce Topluluğu Ya-yınları, Avcıol Matbaacılık, İstanbul, 1998.

SAYIN, A. Kemal, “Emek Piyasasında Aracılık ve Özel İstihdam Bü-roları” İşkur Yayını, Ankara, 2002.

SECCARECCIA, Mario, “An Alternative to Labour-Market Orthodoxy: Three Post Keynesian/Institutionalist Policy Vıew” Review of Political Economy, 3.1,1991.

Kaynakça 201

SERTER, Nur, “Genel Olarak ve Türkiye Açısından İstihdam ve Ge-lişme”, İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi Yayınları, İs-tanbul, 1993.

SEYİDOĞLU, Halil, “Ekonomik Terimler Ansiklopedik Sözlük”, 2.Baskı, Güzel Can Yayınları, No:16, İstanbul, 1999.

SKOUSEN, M., “Modern İktisadın İnşası”, Çev: Metin Toprak, Mus-tafa Acar, Ekrem Erdem, Liberte Yayınları, No:79, Ankara, Mart 2003.

SLOMAN, John,”Makro İktisat”, Çev: Prof. Dr. Ahmet Çakmak, Bilim Teknik Yayınları, İstanbul, 2003.

SOHLMAN, Asa, TURNHAM, David, “What  can  devoloping Countries  Leran  from  OECD  Labour  Market Programmes and Policies?, OECD Development Center Technical Paper, Brüksel, 1994.

SÜNGÜ, Yakup, “Kayıt Dışı İstihdamın Denetimi ve Sosyal Güvenlik Reformuyla Yapılan Düzenlemeler”, TUHİS İş Hukuku ve İktisat Dergisi, TUHİS Yayınları Cilt:21, Sayı:2-3, Ankara, 2007.

ŞAHİN, Hüseyin, “Türkiye Ekonomisi, Tarihsel Gelişimi – Bugünkü Durumu” Genişletilmiş 6.Baskı, Ezgi Kitabevi, Bursa, 2000.

ŞAKAR, Müjdat, “Dünyada ve Türkiye’de İşsizlik Olgusu”, Çimento İşveren, Mart 1992.

TALAS, Cahit, “Ekonomik Sistemler”, 5.Baskı, İmge Kitabevi, Anka-ra, 1999.

T.C. 60.HÜKÜMET, “2007 Yılı Üç Aylık Eylem Planı, Ankara, 08 ekim 2007 (http://ekutup.dpt.gov.tr/plan/ep2007.pdf)

TEZEL, S.Yahya, “Cumhuriyet Döneminin İktisadi Tarihi”, Tarih Vakfı Yurt Yayınları, 5.Baskı, İstanbul, 2002.

TİRYAKİ, Mustafa, “Avrupa Birliği Uyum Sürecinde Tarımdan Ko-pan İşgücünün İstihdam Edilmesinde Aktif İstihdam Politi-kalarının Rolü ve Etkinliği”, T.C. Çalışma ve Sosyal Güven-lik Bakanlığı Türkiye İş Kurumu Genel Müdürlüğü, Yayın-lanmamış Uzmanlık Tezi, Ankara, 2007.

Kaynakça 202

TUNALI, İnsan, “İstihdam Durum Raporu, Türkiye’ de İşgücü Piya-sası ve İstihdam Araştırması”, İŞKUR Yayını, Ankara, 2004.

TÜRK SANAYİCİLERİ VE İŞ ADAMLARI DERNEĞİ, “2006 Yılına Girerken Türkiye Ekonomisi: İstikrardan Sürdürülebilir Bü-yümeye”, Tüsiad Yayınları, Yayın No: T/ 2005-12-141, İstan-bul, Aralık 2005.

TÜRKBAL, A.,”İktisada Giriş”, Dicle Üniversitesi, Hukuk Fakültesi Yayınları, No.9, Diyarbakır, 1993.

TÜRKİYE İSTATİSTİK KURUMU, “Hanehalkı İşgücü İstatistikleri”, Tüik Yayını, Issn 0259–5036, Ankara, 2010.

TÜRKİYE İSTATİSTİK KURUMU, “2010 Yılı HİA İstatistikleri”, TÜİK Matbaası, Issn: 0259-5036, Ankara, 2011.

TUİK, “Hanehalkı İşgücü Anketleri Ağustos Dönemi Sonuçları”, Haber Bülteni, Temmuz, Ağustos, Eylül 2011. http: www.tuik.gov.tr/PreHaberBultenleri.do?id=8626 Erişim, 23/11/2011

TÜRKİYE İŞVEREN SENDİKALARI KONFEDERASYONU, “Uzun Süreli İşsizlik Artışında OECD’den Türkiye’ye Kötü Haber”, Duyurular Metni, 2007, http://www.tisk.org.tr/duyurular. asp?ayrinti=True&id=2563 Erişim: 24/11/2011

TÜRKİYE ODALAR VE BORSALAR BİRLİĞİ, “Ekonomik Rapor”, TOBB Yayınları, No.285, Ankara, 1994.

TOKGÖZ, Erdinç, “Türkiye’nin İktisadi Gelişme Tarihi”, Dış Politika Enstitüsü, Ankara, 1991.

TÖRÜNER, Mete, “İşsizlik Sigortası”, Friedrich Ebert Vakfı, İstanbul, 1992.

TÖRÜNER, Mete, “Çalışma Ekonomisi”, Anadolu Üniversitesi Yayın No: 879, AÖF Yayın No: 467, Eskişehir, Kasım 2000.

UÇKAN, Banu, “Geçici İstihdam Büroları Ve Cıett”, İşveren Dergisi, Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu, Mayıs 2002. http://www.tisk.org.tr/isveren_sayfa.asp?yazi_id=521&id=31 Erişim, 22/11/2011

Kaynakça 203

ULUATAM, Özhan, “Makro İktisat”, İmaj Yayıncılık, 9. Baskı, Savaş Yayınları, Ankara, 1998.

UNAY, Cafer, “Makro Ekonomi”, Vipaş A.Ş. Yayınları, No:13, Bursa, 2001.

ÜNSAL, M.Erdal, “Makro İktisat”, İmaj Yayıncılık, Ankara, 2000.

ÜSTÜNEL, Besim, “Makro Ekonomi”, 5.Baskı, Mısırlı Matbaacılık A.Ş. İstanbul, 1990.

VARÇIN, Recep, “İstihdam  ve  İşgücü Piyasası Politikaları”, Siyasal Kitapevi, Ankara, 2004.

WALLACE, C.P., “Gelir, İstihdam ve Ekonomik Büyüme”, Atatürk Üniversitesi Yayınları, No:763, İ.İ.B.F. Yayınları, No:98, Ders Kitapları Serisi, No:28, Çeviren: Talat Güllap, Erzurum, 1994.

YAVUZ, Arif, “Esnek Çalışma ve Endüstri İlişkilerine Etkisi”, Filiz Kitabevi, İstanbul, 1995.

YILDIRIM, Kemal, Karaman, Doğan ve Taşdemir Murat, “Makroe-konomi”, Seçkin Yayıncılık, 5.Baskı, Eskişehir, 2006.

YILDIRIM, Kemal ve Özer, Mustafa, “İktisat Teorisi”, 4.Baskı, T.C.Anadolu Üniversitesi Yayını, No:773, Eskişehir, 2006.

YERELİ, Ahmet, Burçin, KARADENİZ, Oğuz, “Türkiye’de Kayıt Dışı İstihdamın Vergi Kayıp ve Kaçakları Üzerine Etkileri”, e-yaklaşım Dergisi, Sayı.138, Ankara, 2004.

YÜCEOL, Hüseyin Mualla, “Türkiye’de Bölgesel İşgücü Hareketleri, İşsizlik ve Ekonomik Kalkınma”, İş Güç Endüstri İlişkileri ve İnsan Kaynakları Dergisi, Cilt:9, Sayı:1, Ocak 2007

ZAİM, S; Çalışma Ekonomisi, Filiz Kitabevi, 10. Baskı, İstanbul, 1997

Kaynakça 204

İNTERNET SİTELERİ 

www.sydgm.gov.tr/tr/

http://ismek.ibb.org.tr/ism/index.asp

http://nkg.tuik.gov.tr/goster.asp?aile=1

http://ekutup.dpt.gov.tr/plan/plan1.pdf

http://ekutup.dpt.gov.tr/plan/plan2.pdf

http://ekutup.dpt.gov.tr/plan/plan3.pdf

http://ekutup.dpt.gov.tr/plan/plan4.pdf

http://ekutup.dpt.gov.tr/plan/plan5.pdf

http://ekutup.dpt.gov.tr/plan/plan6.pdf

http://ekutup.dpt.gov.tr/plan/plan7.pdf

http://ekutup.dpt.gov.tr/plan/plan8.pdf

www.ekutup.dpt.gov.tr/plan/plan9.pdf

http://ekutup.dpt.gov.tr/ab/kep/2007.pdf

http://ekutup.dpt.gov.tr/plan/ep2007.pdf

http://www.izcim.org/basinda/web19htm

http://statik.iskur.gov.tr//IOBE/iobe/3i.pdf

http://www.radikal.com.tr/haber.php?haber

http://cygm.meb.gov.tr/mem/index_mem.html

www.izmir.bel.tr/projelerb.asp?pID=28psID=o

www.tuik.gov.tr/PreHaberBultenleri.do?id=8626

http://www.hurriyet.com.tr/ekonomi/17012979.asp

www.kosgeb.gov.tr/Pages/UI/Destekler.aspx?ref=8

http://sites.khas.edu.tr/tez/CemilBekiroğlu_izinli.pdf

http://statik.iskur.gov.tr/tr/IOBE/iobe/s/2011/ekim.pdf

http://www.kosgeb.gov.tr/pages/uı/Haberler.aspx?ref=199

Kaynakça 205

http://www.tisk.org.tr/duyurular.asp?ayrinti=True&id=2563

www.isguc.org/?p=article&id=1668cilt=58sayi=2&yil=2003

http://www.tisk.org.tr/isveren_sayfa.asp?yazi_id=521&id=31

http://eu.bilgi.edu.tr/images/pictures/2011_ilerleme_raporu_tr.pdf

http://www.tuik.gov.tr/Gosterge.do?id=3616&metod=IlgiliGosterge

http://cygm.meb.gov.tr/duyurular/FarkliKonudaDuyurular/hemfest.pdf

http://www.ioibd.com/mevzuat/Ozel-Istihdam-Burosu-Olma-Sartlari-6.html)

http://aregem.kulturturizm.gov.tr/belge/1-87275/yaygin-egitim-dairesi-baskanligi.html

EKLER

Ekler 210

Ekler 211

Ekler 212

Ekler 213

Ekler 214

Ekler 215

Ekler 216

Ekler 217

 

 

KAVRAM DİZİNİ

Açık işsizlik · 121, 128 Adam Smith · 17 Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı ·

65 Aktif işgücü · 47, 48, 49, 51, 58, 59, 60,

62, 92, 93, 94, 95, 129, 130, 138, 140, 146, 147, 177, 191

Aktif işgücü piyasası politikaları · 47, 48, 62, 93, 177

Alçak konjonktür dönemi · 9 Arthur Laffer · 23 Arthur Okun · 14, 27 Arz yönlü iktisat teorisi · 23 Aşırı istihdam · 4, 5 Atıl · 3, 13, 25, 113, 120, 122, 123, 126,

127, 132, 175, 186 Avrupa Birliği · 38, 117, 147, 177 Avrupa istihdam stratejisi · 53, 137,

178 Avrupa Komisyonu · 48, 147, 149, 150 Az gelişmiş ülkeler · 8

Belediye · 62, 74 Bölge · 63, 64, 111 Bölgelerarası gelişmişlik farkları · 130 Bürokrasi · 135 Büyüme hedefi · 25 Büyüme hızı · 15, 25, 34, 177

Cari işsizlik oranı · 10 Cari ücret düzeyi · 6, 7 Cari ücret seviyesi · 7 CIETT · 79 Cinsiyet · 6, 145, 149, 166

Ç 

Çalışan nüfus · 105, 106 Çalışma koşulları · 7, 57, 74, 174 Çalışma mevzuatı · 3 Çalışma süresi · 42, 57, 143 Çalışma ve Sosyal Güvenlik

Bakanlığı · 23, 74, 81, 145, 146 Çıraklık eğitimi · 64, 111, 112 Çocuk işçiliği · 1, 139

Dar anlamda istihdam · 3, 151 David Ricardo · 17 Demografik göstergeler · 1 Demografik özellik · 120 Devlet · 11, 32, 34, 38, 43, 44, 45, 50,

52, 55, 63, 65, 70, 80, 99, 100, 110, 111, 112, 129, 192

Devlet İstatistik Enstitüsü · 11, 99 Devlet müdahalesi · 100 Devletin piyasaya müdahalesi · 17

Kavram Dizini 220

Disponibilite · 29 Doğal işsizlik · 10, 13, 14, 15, 22, 23,

24, 26 Doğal işsizlik oranı · 10, 13, 14, 15, 22,

23, 24, 26 Dönemsel işsizlik · 9 Dünya istihdam programı · 169

Efektif talep · 17, 20 Efektif talep seviyesi · 17, 20 Ekonomi politikaları · 2, 27, 34, 48, 97,

103, 152 Ekonomik büyüme · 2, 8, 28, 48, 82,

109, 130, 132, 154, 155, 157, 176, 177, 189, 190, 191

Ekonomik koşullar · 7, 32, 33 Ekonomik kriz · 19, 27, 31, 33, 42, 54,

57, 70, 100, 131, 143, 172, 176 Eksik istihdam · 1, 4, 5, 10, 13, 20, 21,

23, 25, 26, 31, 120, 121, 123, 126, 127, 128, 151, 159

Emek · 3, 4, 8, 10, 11, 17, 19, 22, 24, 26, 27, 33, 34, 35, 38, 48, 49, 52, 53, 55, 57, 72, 80, 81, 86, 109, 110, 112, 113, 114, 122, 124, 126, 130, 135, 152, 176, 192

Emek faktörü · 3, 4 Emek piyasası · 10, 11, 19, 34, 35, 38,

49, 52, 53, 55, 57, 72, 122, 124, 126, 130

Emek yoğun teknoloji · 8, 113 Emekli · 58, 89, 103 Emeklilik · 36, 37, 58 Enflasyon · 3, 10, 22, 23, 24, 30, 32,

103, 135, 179 Enflasyon yaratmayan işsizlik oranı ·

10 Enformel · 151, 169, 191

Engelli istihdamı · 147 Erkek işgücü · 1 Erken emeklilik · 49, 56, 58 Esnek çalışma · 56, 57, 117, 122, 158 Eylem planı · 61, 146, 147, 148, 174

Faiz · 3, 18, 21, 28, 29, 30, 31, 32, 45, 152

Faiz haddi · 18 Faktör · 5, 22, 55, 113, 121, 131, 132,

152, 172 Firma · 17, 37, 58, 192 Fiyat · 17, 21, 22, 28, 31, 32, 100, 113 Fiyat istikrarı · 17, 21, 28, 31 Fizyokrasi · 16 Fonksiyonel gelir dağılımı · 33

Gayri iradi işsizlik · 7 Gecikme zammı · 43, 45 Geçici işsizlik · 4 Gelir düzeyi · 21, 34, 154 Gelir talebi · 7 Gelirler politikası · 27, 32 Gelişmişlik düzeyi · 5, 109 Genç işsizler · 54, 115, 137, 186, 190 Genel ekonomi politikaları · 2 Girişimci · 16, 62, 63 Gizli işsizlik · 1, 7, 13 Göç · 1, 103, 104, 107, 120, 139, 154,

158, 163, 166, 167, 189 Gönüllü işsizlik · 7 GSMH · 98, 104 GSYİH · 13, 14, 15, 25, 92, 95, 96, 131,

133, 135, 136, 154, 157, 166 Güneydoğu onarım projesi · 123

Kavram Dizini 221

Haksız rekabet · 170 Hayat boyu öğrenme · 64, 72, 148, 150 Hizmet arzı · 9 Hizmet süresi · 37 Hizmetler sektörü · 1, 98, 105, 106,

116, 118, 120, 121, 124, 126, 127, 131, 132, 135, 136, 141, 158, 160, 161, 172, 175, 189

Hukuksal yapı · 3 Hükümet harcamaları · 23

ILO · 6, 38, 49, 54, 73, 79, 101, 103, 117, 122, 169, 192

IMF · 189

İ 

İhbar tazminatı · 35, 36, 37 İktisat kuramında · 2, 16 İnsan kaynakları · 48, 54, 75, 83, 87,

92, 177 İnşaat · 9, 90, 99, 102, 106, 108, 109,

115, 124, 128, 136, 162 İradi işsizlik · 7 İstatistik · 11, 13, 143, 180 İstihdam · 1, 2, 3, 4, 5, 10, 12, 13, 15,

16, 18, 20, 21, 22, 23, 25, 26, 27, 28, 34, 35, 36, 44, 48, 49, 50, 51, 52, 53, 54, 55, 57, 58, 59, 60, 61, 64, 66, 67, 68, 69, 70, 71, 72, 73, 74, 75, 76, 77, 78, 79, 80, 81, 82, 83, 84, 85, 86, 87, 88, 89, 90, 91, 92, 93, 97, 98, 99, 101, 102, 104, 105, 106, 107, 109, 112, 113, 115, 116, 117, 118, 121, 123, 124, 125, 126, 127, 128, 130, 131,

132, 133, 135, 136, 138, 139, 141, 142, 143, 144, 146, 147, 148, 151, 152, 154, 155, 156, 158, 159, 160, 161, 167, 169, 170, 172, 174, 175, 177, 179, 180, 184, 188, 189, 190, 191, 192

İstihdam danışmanlığı · 51, 53, 54 İstihdam düzeyi · 3, 20, 26, 121, 131,

154 İstihdam eğitim projesi · 126 İstihdam hacmi · 5, 27, 35, 54, 99, 104,

116, 121, 123, 126, 127, 131, 136 İstihdam oranı · 1, 124, 135, 136, 137,

140, 156, 167, 172, 180 İstihdam politikaları · 27, 36, 48, 49,

50, 60, 97, 117, 177, 184, 189 İstihdam sorunu · 3, 107, 109, 151,

152, 174 İstihdam teorileri · 2, 16 İstihdam türleri · 4 İstihdamın bölgesel dağılımı · 166 İstihdamla birlikte ekonomik

büyüme · 2 İş · 3, 5, 6, 7, 9, 10, 11, 12, 16, 19, 23,

24, 25, 34, 36, 37, 38, 39, 40, 41, 44, 48, 49, 50, 51, 52, 54, 56, 57, 58, 60, 61, 62, 63, 64, 67, 68, 69, 72, 73, 75, 76, 77, 80, 81, 82, 83, 84, 85, 86, 87, 89, 92, 93, 94, 99, 100, 101, 102, 105, 107, 110, 111, 112, 113, 114, 116, 117, 118, 120, 121, 122, 123, 124, 125, 128, 129, 131, 132, 133, 134, 135, 138, 139, 141, 144, 145, 154, 155, 156, 158, 160, 163, 169, 171, 174, 175, 177, 184, 185, 186, 189, 190, 192

İş fırsatı · 9 İş Güvencesi Kanunu · 37, 160 İş Kanunu · 36, 42, 73, 76, 80, 86, 101,

124, 125, 132 İş koşulları · 7, 50 İş ortamı · 61, 133, 134, 145

Kavram Dizini 222

İş ortamının kalitesi · 133 İş yaşamı · 3 İşçi · 9, 16, 19, 35, 37, 38, 39, 44, 45, 55,

59, 73, 75, 76, 77, 78, 80, 83, 88, 92, 98, 103, 104, 107, 109, 110, 111, 112, 113, 117, 122, 124, 126, 129, 143, 145, 146, 147, 158, 171, 186, 192

İşgücü · 1, 2, 3, 4, 8, 9, 10, 12, 13, 15, 19, 22, 24, 25, 26, 29, 36, 44, 47, 48, 49, 50, 51, 52, 53, 57, 58, 59, 60, 61, 64, 73, 76, 79, 81, 82, 83, 92, 93, 94, 95, 98, 100, 103, 104, 105, 107, 108, 113, 114, 115, 117, 119, 120, 121, 122, 123, 126, 127, 128, 129, 130, 131, 132, 134, 136, 137, 138, 139, 141, 143, 144, 145, 146, 151, 152, 157, 158, 159, 160, 161, 163, 166, 167, 171, 172, 174, 176, 177, 180, 181, 184, 186, 187, 190, 191, 192

İşgücü arzı · 53, 58, 104, 105, 108, 114, 119, 121, 126, 138, 158, 192

İşgücü piyasası · 1, 2, 9, 12, 13, 22, 24, 26, 36, 44, 47, 49, 50, 51, 52, 59, 60, 61, 73, 76, 79, 80, 82, 83, 92, 114, 115, 117, 119, 120, 122, 123, 124, 127, 128, 129, 130, 132, 138, 139, 141, 142, 143, 144, 145, 146, 151, 152, 157, 158, 159, 160, 161, 167, 174, 175, 177, 181, 184, 186, 190, 191

İşgücü piyasası enformasyon sistemi · 122

İşgücü piyasasının durumu · 2 İşgücü talebi · 8, 22, 53, 58, 114, 130,

138, 190 İşgücü uyum projesi · 117, 121 İşgücüne katılım oranı · 1, 93, 108,

126, 139, 140, 159, 160, 163, 164, 165, 167, 187

İşgücünün eğitim seviyesi · 1, 120, 126, 128, 143

İŞKUR · 40, 44, 50, 55, 58, 59, 60, 61, 62, 69, 73, 75, 77, 78, 79, 80, 81, 93, 94, 138, 144, 146, 147, 174, 191, 192

İşsizliğin maliyeti · 13 işsizliğin özellikleri · 2 İşsizlik · 1, 2, 3, 5, 6, 7, 8, 9, 10, 11, 12,

13, 14, 15, 18, 19, 20, 22, 23, 24, 25, 26, 27, 29, 33, 35, 36, 38, 39, 40, 42, 43, 45, 47, 48, 49, 51, 53, 54, 56, 57, 58, 60, 84, 89, 93, 104, 107, 112, 117, 120, 121, 123, 125, 126, 127, 128, 130, 131, 132, 133, 135, 136, 137, 138, 140, 144, 146, 152, 155, 157, 158, 159, 167, 170, 172, 175, 176, 177, 178, 179, 180, 181, 182, 183, 184, 185, 187, 188, 189, 190

İşsizlik olgusu · 1, 2, 19, 27, 177, 190 İşsizlik politikaları · 2, 27 İşsizlik sigortası · 10, 11, 35, 36, 38, 39,

40, 41, 42, 43, 44, 45, 47, 49, 56, 57, 60, 93, 117, 125, 126, 130, 133, 144, 146, 172

İşsizlik Sigortası Fonu · 36, 38, 39, 41, 42, 43, 45, 47, 56, 144, 146, 147

İşsizlik Sigortası Kanunu · 40, 41, 44, 47, 57, 146

İşsizlik sigortası ödeneği · 35, 39 İşsizlik verileri · 12 İşsizlik yardımı · 35, 39 İşten çıkartılanlara ödenecek

tazminat · 36 İşveren · 11, 19, 35, 36, 38, 41, 43, 44,

45, 107, 113, 146, 147, 173, 191 İşyeri hekimliği · 117, 129

J.M.Keynes · 7, 31, 33 Jean Baptiste Say · 17

Kavram Dizini 223

Kadın girişimciliği · 158 Kadın hakları · 158 Kadın işgücü · 117, 156, 163, 164, 165,

166 Kadınların işgücüne katılım oranı ·

139, 143, 164, 166 Kadınların işgücüne katılımı · 139,

156, 158, 164, 165, 166 Kalkınma planı · 73, 104, 105, 106,

107, 108, 109, 113, 116, 118, 125, 130, 131, 166

Kamu · 12, 30, 31, 37, 49, 50, 51, 52, 53, 54, 55, 60, 67, 76, 83, 88, 89, 90, 92, 98, 101, 110, 111, 112, 113, 114, 117, 121, 122, 129, 132, 135, 145, 147, 148, 152, 169, 170, 179, 191

Kamu gelirleri · 30, 89 Kamu harcamaları · 30, 135 Kamu istihdam bürosu · 12 Kapasite · 5, 22, 25, 113, 152, 180 Kaydi para çarpanı · 28 Kayıtdışı · 12, 13, 122, 124, 135, 143,

158, 170, 171, 172, 173, 174, 175 Kayıtdışı ekonomi · 135, 174 Kayıtdışı istihdam · 13, 122, 124, 143,

170, 171, 172, 173, 174 Kayıtlı sektör · 169 Kaynakların etkin dağılımı · 4 Kenya raporu · 169 Keynesyen istihdam teorisi · 20 Kıdem tazminatı · 35, 36, 37, 38, 39 Kısa çalışma ödemeleri · 36, 39, 42, 44 Klasik faiz teorisi · 17, 18 Klasik iktisatçılar · 7, 16, 17, 18, 19 Klasik istihdam teorisi · 16, 17 KOBİ · 52, 53, 116, 126, 130, 134, 190,

191 Konjonktürel işsizlik · 9

KOSGEB · 58, 62, 63, 125, 146 Kredi · 11, 28, 52, 97, 98, 116, 152, 156,

180, 190 Kredi arzı · 11 Kriz · 1, 19, 31, 33, 42, 100, 126, 128,

132, 156, 180, 181 Kültür ve Turizm Bakanlığı · 40, 58,

70, 71 Küreselleşme · 50, 176

Lozan Anlaşması · 97

Mahreçler Kanunu · 17 Makroekonomik istikrar · 133 Mal piyasası · 25 Mali sistem · 28, 29 Maliye politikası · 21, 30, 31, 32 Marjinal verimlilik ilkesi · 18 Marks · 19 Marksist teori · 19 Marksist yaklaşımda istihdam · 19 Mekanizasyon · 8 Merkantilist · 16 Merkez Bankası · 28, 29, 156 Meslek geliştirme · 36, 39 Meslek hastalıkları · 129 Mesleki eğitim · 44, 48, 49, 50, 52, 54,

59, 61, 64, 76, 94, 95, 138, 144, 148, 149, 152, 158

Mesleki yeterlilik kurumu · 146, 147 Meslekler · 6, 93, 94, 111, 129 Mikro politikalar · 2 Milli Eğitim Bakanlığı · 58, 61, 64, 72,

76, 129, 146, 147, 148 Milton Friedman · 10, 21

Kavram Dizini 224

Monetarist istihdam teorisi · 21 Monetarist yaklaşım · 21, 23, 24 Musgurave · 31 Mübadele · 17

Nüfus · 1, 3, 4, 11, 12, 19, 70, 79, 81, 104, 105, 107, 108, 109, 114, 115, 118, 120, 121, 124, 128, 131, 132, 136, 152, 153, 154, 159, 160, 162, 164, 167, 175, 176, 186, 187, 189

Nüfus artışı · 1, 11, 104, 109, 136, 152, 160, 189

Nüfusun işgücüne katılım durumu · 163

Nüfusun yapısı · 10, 158

OECD · 47, 48, 49, 51, 95, 96, 134, 160, 161, 162, 181

Ö 

Özel istihdam bürosu · 73, 74, 79, 81 Özelleştirme · 36, 50, 54, 93, 117, 123,

145

Para · 6, 17, 18, 20, 21, 22, 23, 24, 27, 28, 29, 30, 31, 33, 44, 45, 56, 66, 73, 103, 131, 189

Para politikası · 28, 29, 31 Paranın miktar teorisi · 17 Parasal taban · 22, 28

Pasif işgücü piyasası politikaları · 2, 35, 39, 51

Petrol krizleri · 23, 31, 48, 104 Piyasa · 13, 16, 19, 20, 23, 26, 28, 32,

44, 50, 53, 54, 157, 175 Piyasa ekonomisi · 16 Planlı dönem · 103, 114 Post-Keynesyen teori · 26

Rasyonel beklentiler teorisi · 24 Reel · 4, 7, 13, 14, 15, 19, 22, 23, 26, 31,

154, 177, 179, 188, 190 Refah seviyesi · 2, 60 Referans dönemi · 12

Sağlık güvencesi · 36, 39 Sanayi · 8, 16, 53, 67, 98, 99, 100, 101,

102, 103, 104, 106, 107, 113, 115, 116, 117, 118, 121, 123, 124, 125, 127, 128, 130, 132, 133, 137, 140, 141, 146, 151, 158, 161, 162, 180

Sanayi devrimi · 16 Sanayi sektörü · 101, 102, 103, 105,

106, 116, 118, 128, 132, 141, 162 Sanayi ve Ticaret Bakanlığı · 146 Satın alma gücü · 9, 17, 27, 180 Say Kanunu · 17, 18, 23 Sektör · 50, 51, 56, 98, 113, 115, 120,

124, 132, 135, 169, 190 Sektörel istihdam · 115 Sermaye · 4, 8, 16, 21, 22, 33, 52, 53,

68, 83, 100, 101, 102, 107, 112, 113, 132, 144, 151, 152, 180

Sermaye birikimi · 16, 132, 144, 152 Sermaye donanımı · 4

Kavram Dizini 225

Sermaye yetersizliği · 8, 100, 101, 102 Sermaye yoğun teknoloji · 8 Sigorta · 38, 44, 55, 56, 99, 102, 103,

124, 129, 135 Sigorta primi · 55, 56, 135 Sigortalı · 39, 40, 41, 42, 43, 56, 57,

146, 171 Sosyal alışkanlıklar · 3 Sosyal devlet · 39 Sosyal Güvenlik Kurumu · 40, 41, 56,

146 Sosyal maliyet · 13 Sosyal statü · 13, 103 Stagflasyon · 31, 33

Tam istihdam · 4, 5, 13, 14, 16, 17, 20, 22, 28, 31, 32, 34, 48

Tarım · 1, 9, 65, 68, 69, 98, 99, 100, 101, 102, 103, 105, 108, 111, 112, 114, 116, 118, 120, 122, 124, 126, 127, 128, 131, 132, 135, 136, 137, 140, 141, 142, 143, 153, 158, 160, 161, 162, 163, 173, 174, 175, 179, 180, 188, 189, 191

Tarım dışı işsizlik oranı · 131, 179, 180 Tarım İş Kanunu · 129 Tarım ülkesi · 1, 98 Tasarruf · 18, 24, 29, 99, 107, 131, 144 Teknoloji · 3, 6, 8, 52, 61, 107, 112, 121,

130, 146, 151, 190 Teknolojik işsizlik · 8, 19 Teminat mektubu · 75 Teşvik · 11, 23, 32, 34, 48, 50, 51, 52,

65, 70, 97, 99, 102, 113, 116, 129, 135, 146, 176, 178

Ticari banka · 29, 44 Toplam faktör verimliliği artışı · 131 Toplu pazarlık anlayışı · 158

Trampa · 18 Trampa sistemi · 18 Turizm · 9, 70, 124 TÜBİTAK · 146 TÜİK · 11, 143, 153, 154, 155, 157, 159,

161, 162, 163, 172, 180, 181 Türk işgücü · 1, 151, 154, 163, 172,

186, 189, 190, 191 Türk işgücü piyasası · 1, 151, 154, 163,

172, 186, 189, 190, 191 Türk Ulusal Ajansı · 150 Türkiye ekonomisi · 1, 14, 97, 98, 100,

126, 130, 131, 134, 156, 160, 183

Ulusal mesleki yeterlilik sistemi · 149 Uzmanlaşma · 6

Ü 

Ücret · 7, 10, 17, 18, 19, 22, 26, 32, 36, 37, 38, 39, 41, 42, 44, 48, 49, 50, 55, 60, 62, 69, 76, 77, 113, 117, 122, 129, 167, 169, 176, 177

Ücret garanti fonu · 36, 41, 42, 44, 60 Ücret garanti fonu ödemeleri · 41, 42 Ücret pazarlığı · 19 Ücret teorisi · 17, 18 Ücretli · 12, 53, 54, 98, 122, 173 Ücretsiz · 12, 72, 98, 121, 128, 139, 143,

158, 160, 163, 173, 188, 189 Ücretsiz aile işçisi · 139, 143, 158, 160,

173, 188 Üretim · 3, 4, 5, 7, 8, 9, 10, 11, 13, 16,

17, 18, 19, 22, 27, 31, 32, 52, 54, 55, 97, 101, 103, 110, 113, 117, 121, 125, 128, 151, 154, 156, 176, 180, 189, 190, 191

Kavram Dizini 226

Üretim faktörleri · 3, 4, 5, 8, 32, 113, 125, 151, 189, 190

Üretim fonksiyonu · 17 Üretim hacmi · 11, 189 Üretim öğeleri · 5

Vadesiz mevduat · 29 Vardiya yöntemi · 5 Vergi · 23, 30, 50, 51, 52, 55, 89, 103,

134, 135, 169, 170, 174, 190 Verim · 110

Yapısal dönüşüm · 1, 140, 141, 143, 160, 176

Yapısal işsizlik · 8, 49, 176 Yapısalcı yaklaşım · 24 Yaş · 6, 108, 109, 111, 114, 115, 118,

120, 121, 123, 124, 127, 128, 132, 136, 145, 159, 160, 161, 162, 165, 169, 186, 187

Yatırım · 3, 24, 29, 30, 31, 44, 46, 48, 63, 95, 97, 101, 103, 113, 146, 152, 176, 191

Yeni klasik teori · 24 Yevmiyeli · 12, 173

Zorunlu işsizlik sigortası · 12, 13 Zorunlu işsizlik sigortası istatistikleri

· 12 Zorunlu karşılık politikası · 28