sendika özgürlüğü
TRANSCRIPT
T.C.ERCİYES ÜNİVERSİTESİ
SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜÖZEL HUKUK ANABİLİM DALI
DERSİN ADITOPLU İŞ HUKUKU
KONUSENDİKAL ÖZGÜRLÜĞÜN KORUNMASI
HazırlayanMetin POLAT
DanışmanYrd. Doç. Dr. Ertuğrul YUVALI
Nisan 2015KAYSERi
İÇİNDEKİLER
SENDİKAL ÖZGÜRLÜĞÜN KORUNMASI
KISALTMALAR CETVELİ
GİRİŞ
I. SENDİKA HAKKI VE ÖZGÜRLÜĞÜ
A. Genel Olarak Hak ve Özgürlük Kavramları
B. Sendika Hakkı ve Özgürlüğü
1. Bireysel SendikaÖzgürlüğü………………………………………....................3
a) Olumlu (Pozitif) Sendika Özgürlüğü…………………………………….…4
b) Olumsuz (Negatif) Sendika Özgürlüğü…………………………………….5
2. Kollektif Sendika Özgürlüğü………………………………………………….6
II. Türk Hukukunda Sendikal Özgürlüğün Güvenceleri………………………..…..7
A. Sendika Üyeliği Güvencesi……………………………………………...………8
1. İşe Alınmada Sendika Üyeliği Güvencesi…………………………….……....8
2. Çalışma Koşullarında Sendika Üyeliği Güvencesi……………………...........9
3. İş Sözleşmesinin Feshinde Sendika Üyeliği Güvencesi…………………......10
B. İşyeri Sendika Temsilciliği Güvencesi………………………………...………13
1. İşyeri Sendika Temsilcisinin Atanması ve Görevleri …………………..........13
2. İşyeri Sendika Temsilcisinin Güvencesi……………………………………...14
C. Sendika Yöneticisinin Güvencesi……………………………………………..16
III. Sendika Hakkının Uluslararası Alanda Korunması……………………………17
A. Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) Tarafından Benimsenen Belgeler…...18
1. Sendikal Özgürlük ve Sendikal Hakların Korunmasına İlişkin 87 Sayılı
Sözleşme………………………………………………………………………19
2. Örgütlenme ve Toplu Pazarlık Hakkına İlişkin 98 sayılı Sözleşme..............19
3. 151 Sayılı Kamu Hizmetinde Örgütlenme Hakkının Korunması ve İstihdam
Koşullarının Belirlenmesi Yöntemlerine İlişkin Sözleşme…………………...20
B. Diğer Uluslararası Belgeler…………………………………………….......20
1. İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi……………………………………..21
2. Avrupa Sosyal Şartı………………………………………………………21
1
3.Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklara İlişkin Uluslararası
Sözleşme……….........................................................................................22
SONUÇ
KAYNAKÇA
2
KISALTMALAR CETVELİ
Ay : Anayasa
AYM : Anayasa Mahkemesi
Bkz. : Bakınız.
C. : Cilt.
DEU : Dokuz Eylül Üniversitesi
dn. : dipnot.
E. : Esas.
e.t. : Erişim tarihi.
ERU : Erciyes Üniversitesi.
GK : Genel Kurul.
İLO : International Labour Organization.
K. : Karar.
m. : madde.
R.G. : Resmi Gazete.
s. : sayfa.
S. : sayılı.
T. : Karar tarihi.
TBB :Türkiye Barolar Birliği.
TBK : 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu.
TİS : Toplu İş Sözleşmesi.
vd. : ve devamı.
Y.9.H.D. : Yargıtay 9. Hukuk Dairesi.
Yay. : Yayıncılık.
3
GİRİŞ
Günümüzde kapitalizmin global gelişimi ile birlikte işçi ve işveren arasındaki
ekonomik ve sosyal uçurumun giderek attığı açıkça görülmektedir. İşçilerin çalışma
koşulları giderek ağırlaşmaktadır.
İşçiler çalışma koşullarına ilişkin yaşadıkları haksızlıklara ve sıkıntılara karşı tek
başlarına mücadele vermekte zorlanmakta, bu durum sendikal örgütlenmenin ve bu
hususta yapılacak kanuni düzenlemelerin işçiler için önemini bir kat daha
arttırmaktadır. Uygulamada şçilerin haksız sebeplerle işten çıkarıldıkları, çalışma
saatleri ve koşulları başta olmak üzere bir çok hususta zorluklarla karşılaştıkları
görülmektedir. Bu zorluklara ve haksız uygulamalara karşı bir araya gelme
ihtiyacında olan işçiler için sendikal örgütlenme hayati bir öneme sahiptir. Zira
sendikal örgütlenme ve sendikal faaliyetler, işçilerin işverenlere karşı kanuni yollarla
mücadele edebilmelerini sağlamaktadır. Bu nedenle öncelikle Anayasal güvence
altına alınmış olan sendika hakkı ve özgürlüğü , kanuni düzenlemeler ve uluslar arası
sözleşmelerle de korunmuş ve desteklenmiştir.
Bu çalışmamızda sendika hakkı ve özgürlüğü kavramlarının içeriği ve hukukumuzda
sendikal hak ve özgürlüklerin hangi Anayasal ve kanuni düzenlemeler ile ve ne
şekilde güvence altına alındığı inceleyeceğiz.
4
I. SENDİKA HAKKI VE ÖZGÜRLÜĞÜ
A. Genel Olarak Hak ve Özgürlük Kavramları
Hak, irade ve menfaat teorilerini birleştiren karma görüşe göre; hukuken
korunan ve sahibine korunmadan yararlanma yetkisi tanınan menfaattir1. Bir hak
olmaktan çok erk niteliğine sahip olan özgürlük ise kişinin objektif hukuk
kurallarının çizdiği sınırlar içerisinde hareket ederken herhangi bir sınırlamaya tabi
olmamasını, başka bir deyişle toplumun bireye tanıdığı bağımsız hareket alanını
ifade eder2. Kısaca özgürlük, serbest hareket etme gücüdür3.
Her ne kadar hak ve özgürlük kavramları çoğu zaman bir arada kullanılsa da
temelde birbirinde farklı kavramlardır. Zira özgürlükler insanın doğumundan
kaynaklanan ve hukuk normları ile sosyal yaşantının içinde düzenlenen değerler iken
haklar; özgürlüklerin sağlanması için devlet iktidarının kişilere yazılı hukuk kuralları
olan anayasa ve kanunlar ile tanıdığı olanaklardır4. Bu hususta doktrinde görüş birliği
bulunmamakla birlikte özgürlük, haktan daha geniş ve soyut bir kavramdır5. Zira
özgürlüklerin gerçekleşmesi kişilerin kendi fiillerine bağlıdır. Hakların
gerçekleşmesi için ise devletin ya da diğer bireylerin hak sahibi lehine bir takım
edimlerde bulunması gerekir6.
B. Sendika Hakkı ve Özgürlüğü
Özgürlüğün haktan daha geniş ve hakkı kapsyan bir terim olması dolayısıyla
"sendika hakkı" ve "sendika özgürlüğü" kavramları kullanılırken çoğunlukla sendika
özgürlüğü daha geniş ve soyut bir serbestiyi ifade etmek amacıyla kullanılmaktadır7.
1 Kemal Oğuzman/Nami Barlas, Medeni Hukuk, 12. Baskı, Beta Yay., İstanbul 2005, s. 103. 2 Turhan Esener/Yeliz Bozkurt Gümrükçüoğlu, Sendika Hukuku, 1. Baskı, Vedat Yay., İstanbul
2014, s. 26; Muhlis Öğütçü, "Doğal Hukuk ve Pozitif Hukuk Işığında İnsan Hakları Alanındaki Bazı Kavramlar", DEU Hukuk Fakültesi Dergisi, C: S: İzmir, s.558-559.
3 Kemal Gözler, Anayasa Hukukuna Giriş, 4. Baskı, Ekin Yay., Bursa 2004, s. 146; Narmanlıoğlu, s. 7.
4 Öğütçü, s. 559; Gözler, s. 147; Tuncay/Savaş Kutsal, s. 27. 5 Argun, s. 10; Tuncay/Savaş Kutsal, s. 27; Narmanlıoğlu, s. 9; Özgürlüğün bir hak olduğunu
savunan görüş için bkz. Öğütçü, s. 559; Sur, s. 27. 6 Gözler, s. 147. 7 Esener/ Bozkurt Gümrükçüoğlu, s. 26; Sur, s. 27.
5
Anayasamızda "Sosyal ve Ekonomik Haklar" başlığı altında 51. maddesinde8
"Sendika Kurma Hakkı" ifadesi ile yer bulan sendikal hak ve özgürlükler doktrinde
kimi yazarlar tarafından klasik temel haklar arasında değerlendirilmektedir9.
Sendikal haklar sendika üyelerinin örgütlenmesi ve sendikal faaliyetlerde
bulunmasını ifade eder. Sendikal faaliyetler ise sendika üyelerinin çalışma
hayatlarına ve sosyo-ekonomik hayatlarına ilişkin faaliyetlerdir. Bu nedenle
doktrindeki çoğunluk görüşüne göre sendika özgürlüğü sosyal ve ekonomik bir
haktır10.
Anayasal olarak güvence altına alınan sendika özgürlüğü kapsamında
çalışanlar ve işverenler, üyelerinin çalışma ilikişlerinde ekonomik ve sosyal hak ve
menfaatlerini korumak ve geliştirmek için önceden izin almaksızın sendikalar ve üst
kuruluşlar kurma, bunlara serbestçe üye olma ve üyelikten serbestçe çekilme
haklarına sahiptir. Hiç kimse bir sendikaya üye olmaya ya da üyelikten ayrılmaya
zorlanamaz.
Sendika özgürlüğü çalışanlar için tek başlarına ekonomik ve sosyal yönden
güçsüz olan işçilerin işverene ve çalışma koşullarındaki zorluklara karşı
korunmalarıını, örgütlenmelerini, özgürce sendika kurmalarını ve üye olmalarını,
menfaatleri doğrultusunda haklarını aramalarını sağlarken işverenler açısından;
8 Anayasa m. 51: "Çalışanlar ve işverenler, üyelerinin çalışma ilişkilerinde, ekonomik ve sosyal hak ve menfaatlerini korumak ve geliştirmek için önceden izin almaksızın sendikalar ve üst kuruluşlar kurma, bunlara serbestçe üye olma ve üyelikten serbestçe çekilme haklarına sahiptir. Hiç kimse bir sendikaya üye olmaya ya da üyelikten ayrılmaya zorlanamaz.
Sendika kurma hakkı ancak, millî güvenlik, kamu düzeni, suç işlenmesinin önlenmesi, genel sağlık ve genel ahlâk ile başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması sebepleriyle ve kanunla sınırlanabilir.Sendika kurma hakkının kullanılmasında uygulanacak şekil, şart ve usuller kanunda gösterilir.(Mülga: 12/9/2010-5982/5 md.)İşçi niteliği taşımayan kamu görevlilerinin bu alandaki haklarının kapsam, istisna ve sınırları gördükleri hizmetin niteliğine uygun olarak kanunla düzenlenir.Sendika ve üst kuruluşlarının tüzükleri, yönetim ve işleyişleri, Cumhuriyetin temel niteliklerine ve demokrasi esaslarına aykırı olamaz."
9 Esener/ Bozkurt Gümrükçüoğlu, s. 27. 10 Cevdet İlhan Günay, İş Hukuku ve Sosyal Güvenlik Hukuku, Genişletilmiş 2. Baskı, Yetkin Yay.,
Ankara 2010, s. 456; Başbuğ, s. 70; Argun, s. 15-16; Akyiğit, s. 168; Sendika özgürlüğünün hem klasik hak hem de sosyo-ekonomik hak olduğu yönünde görüşü için bkz. Tuncay/Savaş Kutsal, s. 28.
6
serbestçe işveren sendikaları kurabilmelerini, bunlara serbestçe üye olup hiçbir
sınırlama olmaksızın üyelikten çıkabilmelerini ifade eder11.
Anayasanın önceki metninde "işçi" ve "işveren" ifadeleri ile tanınmış olan
sendika hakkı kapsamında memurların sendika haklarının bulunup bulunmadığı
noktasında ortaya çıkan tartışmalara, bu hususta yapılan kanuni düzenlemeler ve
Anayasa değişikliği ile metnin "çalışanlar" ve "işverenler" olarak düzenlenmesi son
vermiştir12.
Sendikal özgürlük günümüzde bireysel ve kollektif özgürlüklerden oluşan bir
bütün olarak kabul edilmektedir. Bu nedenle sendika özgürlüğünü bireysel ve
kollektif sendika özgürlüğü olarak ikiye ayırarak incelemek gerekir.
1. Bireysel Sendika Özgürlüğü
Anayasamızın 51. maddesinde açıkça kişilerin çalışma ilişkilerinde, ekonomik
ve sosyal hak ve menfaatlerini korumak ve geliştirmek için önceden izin almaksızın
sendikalar ve üst kuruluşlar kurma, bunlara serbestçe üye olma ve üyelikten
serbestçe çekilme hakları düzenlenmiştir. Ayrıca hiç kimsenin bir sendikaya üye
olmaya ya da üyelikten ayrılmaya zorlanamayacağı belirtilmiştir.
Bireysel sendika özgürlüğü sadece Türk vatandaşları için tanımamış, tabiyetine
bakılmaksızın yabancı çalışan ve işverenlerin de bireysel sendika özgürlüğü
bulunduğu kabul edilmiştir13. Dolayısıyla bireylere tanınan sendika hakkının hem
olumlu (pozitif) fiil içeren hem de olumsuz (negatif) fiil içeren iki yönü
bulunmaktadır.
11 A. Can Tucay/F. Burcu Savaş Kutsal, Toplu İş Hukuku, 4. Baskı, Beta Yay., İstanbul 2015, s. 26; Argun, s. 9; Akyiğit, s. 168; Aktay, s. 9; Narmanlıoğlu, s. 10.
12 Memurların sendika hakkını düzenleyen Anayasa değişikliği ve kanun değişikliklerinin ayrıntılı açıklaması için bkz. Esener/ Bozkurt Gümrükçüoğlu, s. 27, dn. 66.
13 Akyiğit, s. 175; Tuncay/Savaş Kutsal, s. 35; Aydın Başbuğ, Toplu İş İlişkileri ve Hukuk, 1. Baskı, Şeker-İş Yay., Aralık 2012, s. 71.
7
a) Olumlu (Pozitif) Sendika Özgürlüğü
Anayasanın 51. maddesinde çalışanların ve işverenlerin önceden izin
almaksızın sendika ve üst kuruluşlar kurma ve sendikaya üye olma hakkına sahip
oldukları ifade edilmiştir. Bireylerin serbestçe sendika kurup üye olmaları ve
sendikal faaliyetlerde bulunmaları olumlu sendika özgürlüğünü ifade etmektedir. Bu
kapsamda aynı iş kolunda birden çok sendika kurulabilir. Buna "sendika çokluğu
ilkesi" adı verilmektedir14. Çalışanlar veya işverenler kendilerine en yakın buldukları
sendikaya üye olabilir ya da bu nitelikte bir sendika bulamazlarsa kendi sendikalarını
kurabilirler15. Bireylere anayasal güvence altına alınarak tanınan bu özgürlük,
sendikal faaliyetlerin de önünü açan niteliktedir.
6356 Sayılı Kanunun 17. maddesinde sendikal özgürlük şu şekilde ifade
edilmiştir: "Sendikaya üye olmak serbesttir. Hiç kimse sendikaya üye olmaya veya
olmamaya zorlanamaz. İşçi veya işverenler aynı işkolunda ve aynı zamanda birden
çok sendikaya üye olamaz. Ancak aynı işkolunda ve aynı zamanda farklı işverenlere
ait işyerlerinde çalışan işçiler birden çok sendikaya üye olabilir. İşçi ve işverenlerin
bu hükme aykırı şekilde birden çok sendikaya üye olmaları hâlinde sonraki üyelikler
geçersizdir."
Madde düzenlenlemesinde işçi veya işverenlerin aynı iş kolunda birden çok
sendikaya üye olmalarına izin verilmemiş olması olumlu sendika özgürlüğüne
getirilmiş bir sınırlama olarak düşünülmemelidir16. İşçi veya işverenlerin aynı iş
kolunda birden çok sendikaya üye olmaları ancak aynı zamanda ve aynı iş kolunda
farklı işverenlere ait iş yerlerinde çalışanlar bakımından istisnai olarak kabul
edilmiştir. Bu kapsam dışında kalan işçi ve işverenler aynı iş kolunda birden çok
sendikaya üye olamazlar. Aksi durumda sonraki üyelikler geçersiz sayılacaktır.
Olumlu sendika özgürlüğü her türlü sendikal faaliyete katılma özgürlüğünü
içermektedir. Bu nedenle bireylerin diledikleri sendikaya üye olma hakkı başta
14 Yuvalı/Kayırgan, s. 103; Tuncay/Savaş Kutsal, s. 31; Sur, s. 46. 15 Akyiğit, s. 169; Esener/ Bozkurt Gümrükçüoğlu, s. 33; Narmanlıoğlu, s. 11; Ertuğrul
Yuvalı/Hasan Kayırgan, "6356 Sayılı Kanun Bakımından Sendikal Güvencelerin Değerlendirilmesi", ERU Hukuk Fakültesi Dergisi, C:9, S:1, Kayseri 2014, s. 103.
16 Esener/ Bozkurt Gümrükçüoğlu, s. 33; Sur, s. 46.
8
olmak üzere sendika işçi çalışmalara katılma, sendikaya üye çekmek ve faaliyetleri
geliştirmek adına her türlü yasal faaliyetlerde bulunma hakkı olumlu sendika
özgürlüğü kapsamındadır17.
b) Olumsuz (Negatif) Sendika Özgürlüğü
Olumsuz sendika özgürlüğü, olumlu sendika özgürlüğünden sonra ortaya
çıkmıştır. Nitekim olumlu sendika özgürlüğü denince akla ilke olarak işçilerin
devletin ve işverenin baskısından uzak bir şekilde sendikalar kurma ve sendikal
faaliyette bulunma özgürlüğü gelmekte idi. Fakat zamanla sendikaların güçlenmesi
ile sendika üyesi olmak istemeyen işçilerin gerek sendika tarafından gerekse
işverenler tarafından belirli sendikalara üye olmaya zorlanmaları, sendikal
özgürlüğün tam manasıyla tanınabilmesi için bireylerin olumsuz sendika hakkının da
düzenlenmesi ve korunması gerektiğini ortaya koymuştur. Zira özelllikle toplu iş
sözleşmelerinde işçilerin işe alınma, işçi hakları ve çalışma koşullarının işçi lehine
düzenlenmesinin sendikaya üye olma şartına bağlanması gibi durumlar, işçinin
sendikaya karşı da korunması gerektiğini ortaya koymuştur18. İşte olumsuz sendika
özgürlüğünün düzenlenmesi ve korunması temel olarak bu amaca yani işçinin
sendikalara karşı korunması amacına hizmet etmektedir.
Olumsuz sendika özgürlüğü bireylerin sendikadan serbestçe ayrılma ve hiçbir
sendikaya üye olmaya zorlanamamasını ifade eder19. Bu yönüyle olumsuz sendika
özgürlüğü olumlu sendika özgürlüğünün teminatı ve tamamlayıcısıdır. Zira olumsuz
sendika özgürlüğü bireylerin sendikasız kalma hakkını güvence altına almaktadır.
Olumsuz sendika özgürlüğü de olumlu sendika özgürlüğü gibi hem Anayasa m.
51 hükmü ile hem de 6356 Sayılı Kanun'un 17. maddesinin "Hiç kimse sendikaya
üye olmaya veya olmamaya zorlanamaz." şeklindeki ifadesi ile güvence altına
alınmıştır. Bu kapsamda hukukumuzda işçilerin uygulamada herhangi bir iş yerinde
17 Esener/ Bozkurt Gümrükçüoğlu, s. 34; Tuncay/Savaş Kutsal, s. 31; Ünal Narmanlıoğlu, İş Hukuku II Toplu İş İlişkileri, 2. Baskı, Beta Yay., İstanbul 2013, s. 11; Cevdet İlhan Günay, İş Hukuku ve Sosyal Güvenlik Hukuku, Genişletilmiş 2. Baskı, Beta Yay., Ankara 2010, s. 456; Argun, s. 7; Başbuğ, s. 70; Narmanlıoğlu, s. 11.
18 Günay, s. 457; Tuncay/Savaş Kutsal, s. 31; 19 Argun, s. 7; Akyiğit, s. 170; Başbuğ, s. 70; Aktay, s. 10; Günay, s. 457; Tuncay/Savaş Kutsal, s.
31; Narmanlıoğlu, s. 12; Esener/ Bozkurt Gümrükçüoğlu, s. 34.
9
çalışabilmeleri için belirli bir sendikaya üye olmaları zorunluluğu getiren sözleşme
hükümleri geçersizdir20.
2. Kollektif Sendika Özgürlüğü
Bireylere tanınan sendika özgürlüğünün neticesi olarak meydana gelen
sendika, kendisini oluşturan bireylerin tüzel kişiliğinden bağımsız, özel bir hukuk
tüzel kişiliğini haizdir21. Bu sebeple sendika tüzel kişiliğinin de tıpkı kendisini
oluşturan bireyler gibi faaliyette bulunma, sendika varlığını koruma, sürdürme gibi
bir takım hak ve özgürlükleri bulunmaktadır.
Kollektif sendika özgürlüğü her ne kadar Anayasa m. 51'de açıkça düzenlenmiş
olmasa da bireysel sendika özgürlüğünün sağlanmasının kollektif sendika
özgürlüğünün tanınmasına bağlı olması, kollektif sendika özgürlüğünün de anayasal
güvence altında olduğu neticesini doğurmaktadır22. Zira Anayasa Mahkemesi 1969
tarihli bir kararında23 "…Sendika özgürlüğünden batı demokrasilerinde ne
anlaşılıyorsa öyle anlayarak yorumlamak gerekir..." ifadesi ile Alman Anayasasını
yorumlayarak kollektif sendika özgürlüğünün de anayasal güvence altına alındığı
neticesine varan doktrinin ve Federal Anayasa Mahkemesi görüşünün hukukumuzda
da benimsenmesi gerektiğini ortaya koymuştur24.
Ferdi ve kollektif olmak üzere çift görününmlü olan sendika özgürlüğü, ancak
bu iki yönünün de korunması ile gerçekleşebilir. Bu nedenle "işçiye rağmen sendika"
fikri kabul edilemez25. Zira kollektif sendika özgürlüğü, bireysel sendika özgürlüğü
teminatından çıkar ve ancak ondan dolayı mevcuttur.
Kollektif sendika özgürlüğünün üç temel görünüşü vardır. Bunlar sendikanın
kendi varlığını koruma hakkı, sendikaya üye çekme faaliyetlerinde bulunma hakkı ve
sendikal faaliyetlerde bulunma hakkıdır26.
20 Tuncay/Savaş Kutsal, s. 31; Akyiğit, s. 170.21 Esener/ Bozkurt Gümrükçüoğlu, s. 35; Argun, s. 5; Başbuğ, s. 70; Narmanlıoğlu, s. 1222 Yuvalı/Kayırgan, s. 103; Tuncay/Savaş Kutsal, s. 32; Akyiğit, s. 171; Aktay, s. 10-11. 23 AYM.,GK. Kararı, 14.10.1969, E. 1968/34, K. 1969/55, Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programları. 24 Tuncay/Savaş Kutsal, s. 32; Akyiğit, s. 171.25 Narmanlıoğlu, s. 13; Aktay, s. 11.26 Esener/ Bozkurt Gümrükçüoğlu, s. 35; Tuncay/Savaş Kutsal, s. 34; Narmanlıoğlu, s.12.
10
Kollektif sendika özgürlüğünden bahsedebilmek için öncelikle sendikaların
önceden izin almaksızın serbestçe kurulabilmesini kabul etmek gerekir27. Bu
kapsamda sendika tüzel kişiliğine üst kuruluşlar kurabilme, bunlarla birleşme ve
sendikalara katılabilme hakkı tanınmalıdır.
Sendika varlığının korunması, üye olmanın işçi veya işverenin iznine bağlı
olmamasını gerektirir. Sendikalar üye kabulünde ve sendikal faaliyetlerinde
serbestiye sahiptirler. Ayrıca Türkiye'nin de kabul ettiği 98 Sayılı İLO
Sözleşmesi'nin 2. maddesinde28 yer alan "Sendika Saflığı İlkesi" gereği işçi ve
işveren sendikalarının birbirlerine müdahale etmekleri yasaktır29.
Kollektif sendika özgürlüğünün sağlanması, sendikaları faaliyetlerini
sürdürürken "iç özerkliğe" sahip olmalarını gerektirir. Yani sendikalar organlarını ve
tüzüklerini oluştururken bağımsız olmalıdır. Ayrıca sendikaların idari bir kararla
kapatılmaması ve faaliyetlerinin engellenememesi de kollektif sendika özgürlüğünün
bir gereğidir30. Dolayısıyla sendika varlığına ve yasal faaliyetlerine engel teşkil eden
ve zarar veren girişimler engellenmelidir. Bu kapsamda 6356 Sayılı Kanunda
sendikalara dava açma ve husumete ehil olma hakkı tanınmıştır. Dava açma
sendikalara hem kendi tüzel kişilikleri açısından hem de üyeleri veya onların
mirasçılarını temsilen tanınmıştır31.
II. Türk Hukukunda Sendikal Özgürlüğün Güvenceleri
Hukukumuzda sendikal özgürlüğün güvenceleri sendika üyeliğinde, işyeri
sendika temsilciliğinde ve sendika yöneticiliğinde olmak üzere üç farklı duruma göre
ayrı ayrı düzenlenmiştir.
27 Esener/ Bozkurt Gümrükçüoğlu, s. 35; Sur, s. 46. 28İLO Sözleşmesi m. 2 "İşçi ve işveren teşekkülleri, gerek doğrudan doğruya, gerek mümessilleri veya
üyeleri vasıtasıyla birbirlerinin kuruluşları, işleyişleri ve idarelerini müdahelede bulunmalarına karşı gerekli surette himaye edileceklerdir.
Bilhassa işçi teşekküllerini bir işverenin veya bir işveren teşekkülünün kontrolüne tabi kılmaya, bir işverenin veya bir işveren teşekkülünün kendi nüfuzu altına alınmış işçi teşekkülleri ihdasını tahrik etmeye veya işçi teşekküllerinin mali yollarla veya başka bir şekilde desteklemeye matuf tedbirler, bu maddedeki manası ile müdahele hareketlerinden sayılır."
29 Tuncay/Savaş Kutsal, s. 33; Sur, s. 46. 30 Esener/ Bozkurt Gümrükçüoğlu, s. 36; Yuvalı/Kayırgan, s. 104; Argun, s. 9-10; Sur, s. 46. 31 Narmanlıoğlu, s. 13.
11
A. Sendika Üyeliği Güvencesi
Hukukumuzda işçilerin sendika üyeliğinin güvenceleri 6356 Sayılı Kanun'un
25. maddesinde açıkça düzenlenmiştir. Bu düzenlemede işçilerin işe alınmada, iş
yerindeki çalışma koşullarında ve iş sözleşmesinin feshinde sendikaya girmeleri veya
girmemelerinin, belli bir sendikadaki üyeliğini sürdürmelerinin veya üyelikten
çekilmelerinin etkili olmayacağı, sendikal sebeplerle ayrıma tabi tutulamayacağı
düzenlenmiştir. Bu düzenlemeye göre sendikal özgürlüğün güvencelerini üç başlıkta
toplamak mümkündür32. Bunlar işe alınmada sendika üyeliği güvencesi, çalışma
koşullarında sendika üyeliği güvencesi ve iş sözleşmesinin sona ermesinde sendika
üyeliği güvencesidir.
1. İşe Alınmada Sendika Üyeliği Güvencesi
6356 Sayılı Kanun'un 25. maddesinin ilk fıkrasında işçilerin işe alınmasında
sendika üyesi olup olmamalarının etkili olmayacağı ve bu sebeple ayrıma tabi
tutulamayacakları düzenlenmiştir. Madde hükmüne göre "İşçilerin işe alınmaları;
belli bir sendikaya girmeleri veya girmemeleri, belli bir sendikadaki üyeliği
sürdürmeleri veya üyelikten çekilmeleri veya herhangi bir sendikaya üye olmaları
veya olmamaları şartına bağlı tutulamaz." Hükümde açıkça işçilerin işe alınırken
herhangi bir sendikaya üye olmaları ya da olmamaları koşuluna tabi tutulamayacağı
ifade edilmiştir.
İşçi ve işverenler için sendika özgürlüğü her ne kadar Anayasal ve kanuni
güvence altına alınmış olsa da uygulamada işverenlerin sendikal faaliyetlerde
bulunan işçiler için "kara liste uygulaması" yaptıkları görülmektedir. Bu haksız
uygulamada işeverenlerin, sendikal faaliyette bulunan işçilerin isimlerinin listesini
yaparak bu listeyi elden ya da işveren kuruluşları vasıtasıyla diğer işverenlere
ulaştırıp listede ismi bulunan işçilerin iş8e alınmasını engelleme yoluna
gitmektedirler33. İşverenlerin bu söz konusu ayrıma sebep olan fiillerine karşı nasıl
bir yaptırıma maruz kalacakları 6356 Sayılı Kanun m. 25/4'te düzenlenmiştir.
Düzenlemeye göre işverenin m. 25/1-2-3 fıkralarına aykırı hareket etmesi hâlinde
32Esener/ Bozkurt Gümrükçüoğlu, s. 172; Yuvalı/Kayırgan, s. 105.33 Yuvalı/Kayırgan, s. 105.
12
işçinin bir yıllık ücret tutarından az olmamak üzere sendikal tazminata
hükmedilecektir. Maddenin önceki hali "İşverenin fesih dışında yukarıdaki fıkralara
aykırı hareket etmesi hâlinde işçinin bir yıllık ücret tutarından az olmamak üzere
sendikal tazminata hükmedilir." şeklinde idi. Bu düzenleme Anayasa Mahkemesi'nin
22.10.2014 tarihli 2013/1 E. sayılı kararı ile Anayasa'ya aykırı bulunarak iptal
edilmiş ve hükümdeki "…fesih dışında…" ibaresi kaldırılmıştır. Böylelikle ayrım
gözetilmeksizin işverenin, işçinin iş akdini fesih etmesi halinde de işçinin bir yıllık
ücret tutarından az olmamak üzere sendikal tazminata hükmedilecektir34.
Sendikal tazminatın hesaplanmasında esas alınacak ücretin ne olduğu
hususunda kanunda bir düzenleme mevcut değildir. Doktrindeki hakim görüşe göre
sendikal tazminatın hesaplanmasında esas alınacak ücret emsal ücrettir35. Dolayısıyla
sendika üyeliğine ilişkin sebeplerden dolayı işe alınmayan işçiler hangi iş kolunda
çalışıyorlar ise aynı şartlara sahip bir işçinin ne kadar ücret ile işe başlayacağı tespit
edilip tazminat buna göre hesaplanacaktır. Hesaplamada çıplak ücret dikkate
alınacak olup işçiye sağlanan ek menfaatler ve ek maddi imkanlar dikkate
alınmayacaktır36.
Sendikal tazminatın yanı sıra sendika özgürlüğünü ihlal eden fiillerden ötürü
manevi olarak zarar gören işçi, TBK m. 58 hükmü37 uyarınca manevi tazminat talep
edebilecektir.
2. Çalışma Koşullarında Sendika Üyeliği Güvencesi
6356 Sayılı Kanun m. 25/2'de açıkça işçilerin çalışma koşulları açısından
sendikal ayrım yapılamayacağı düzenlenmiştir. Hükme göre "İşveren, bir sendikaya
üye olan işçilerle sendika üyesi olmayan işçiler veya ayrı sendikalara üye olan
işçiler arasında, çalışma şartları veya çalıştırmaya son verilmesi bakımından
herhangi bir ayrım yapamaz." Bu yasak kapsamında örneğin işveren sendikalı
34 Sendikal tazminatıa kötüniyet tazminatından farklı olarak yalnızca iş sözleşmesinin feshi halinde değil, işe alınmada ve çalışma koşullarında ayrım yapma yasağına aykırılık durumlarında da hükmedileceği ifade edilmektedir. Yuvalı/Kayırgan, s. 105, 13 no'lu dn.; Özveri, s. 1524.
35 Esener/ Bozkurt Gümrükçüoğlu, s. 173; Yuvalı/Kayırgan, s. 106.36 Yuvalı/Kayırgan, s. 107; Başbuğ, s. 73.37 TBK m. 58/1 "Kişilik hakkının zedelenmesinden zarar gören, uğradığı manevi zarara karşılık
manevi tazminat adı altında bir miktar para ödenmesini isteyebilir."
13
işçilere çalışma saatleri açısından sendikalı olmayanlara göre daha sıkı ve yoğun
koşullar getiremeyecektir38.
Madde fıkrasının devamında ücret, ikramiye, prim ve paraya ilişkin sosyal
yardım konularında toplu iş sözleşmesi hükümlerinin saklı olduğu ifade edilmiştir.
Bu durumda toplu iş sözleşmesinin ücret, ikramiye, prim ve paraya ilişkin sosyal
yardım konularında getirdiği farklı düzenlemelerden yararlanabilecek olan sendika
üyesi işçiler ile sendika üyesi olmayan işçiler arasında ayrım yapılabilecek, yapılan
bu ayrım sendikal ayrım olarak nitelendirilemeyecektir39.
İşe alınmada olduğu gibi çalışma koşulları açısından sendika özgürlüğüne
aykırı hareket edilmesi de yine 6356 Sayılı Kanun m. 25/4 gereği sendikal tazminatı
gündeme getirecektir.
3. İş Sözleşmesinin Feshinde Sendika Üyeliği Güvencesi
Sendika üyeliği güvencesinin kanun hükmüyle koruma altına alındığı bir
durum da işçinin iş sözleşmesinin sendikal nedenlerle feshedilme halidir. 6356 Sayılı
Kanun m. 25/5-6 hükümlerinde iş sözleşmesinin sendikal sebeplerle feshi halinde
işçinin başvuracağı hukuki yollar ve işverene uygulanacak yaptırım düzenlenmiştir.
Yargıtay "Yaptırım belirlenirken, sendikal nedenle yapılan feshin, ilk bakışta iş
sözleşmesi ve işçi üzerinde etkisini gösteren fakat temelde sendikaya ve nihayet toplu
sözleşme düzenine yönelik bir haksız fiil olduğunu ifade etmektedir 40."
38 Yuvalı/Kayırgan, s. 106; Esener/Bozkurt Gümrükçüoğlu, s. 173.39 Sur, s. 53; Yuvalı/Kayırgan, s. 107.40 Y.9.H.D., E: 2014/34091, K: 2015/2067 T. 26.01.2015: "Bireysel sendika özgürlüğü,
kolektif sendika özgürlüğünün temelidir ve bu ikisi bir bütünü oluşturur. Çalışanların örgütlenmesi önündeki tüm engeller, toplu sözleşme düzeninin varlığını tehdit eder. Sendikal nedenle yapılan fesih, bu engellerden biridir. Feshin ilk bakışta iş sözleşmesi ve işçi üzerinde etkisini göstermesi yanıltıcıdır. Bu haksız fiil, temelde sendikaya ve nihayet toplu sözleşme düzenine yönelmektedir. Farklı ifadeyle, işveren işçiyi işe alırken ve çalıştırırken sendikal nedenle ayrım yapıyorsa ya da bu nedenle işçiyi işten çıkarıyorsa, aslında sendikayı işyerinden çıkarmak ya da toplu sözleşme düzenini etkisiz kılmak istemektedir. Haksız fiilin sebebi ve hakkın özü bakımından yapılan bu tespit, devletin yükümünün, hak sahibinin yetkilerinin ve ilgili hukuk kuralının barındıracağı yaptırımın belirlenmesinde temel dayanak olmalıdır. Yaptırım belirlenirken, sendikal nedenle yapılan feshin, ilk bakışta iş sözleşmesi ve işçi üzerinde etkisini gösteren fakat temelde sendikaya ve nihayet toplu sözleşme düzenine yönelik bir haksız fiil olduğunu gözden kaçırmamak gerekir."
14
6356 Sayılı Kanun m. 25'in 5. fıkrasının önceki hali: "Sendikal bir nedenle iş
sözleşmesinin feshi hâlinde işçi, 4857 sayılı Kanunun 18, 20 ve 21. madde
hükümlerine göre dava açabilecektir. İş sözleşmesinin sendikal nedenle
feshedildiğinin tespit edilmesi hâlinde, 4857 sayılı Kanunun 21. maddesine göre
işçinin başvurusu, işverenin işe başlatması veya başlatmaması şartına bağlı
olmaksızın sendikal tazminata hükmedilecektir. Eğer işçi işe başlatılmazsa ayrıca
4857 sayılı Kanun m. 21/1'de belirtilen tazminata hükmedilmez. İşçinin 4857 sayılı
Kanunun yukarıdaki hükümlerine göre dava açmaması ayrıca sendikal tazminat
talebini engellemez." şeklinde idi. Anayasa Mahkemesi 22.10.2014 tarihli iptal
kararında fıkra hükmünde anılan işçinin iş sözleşmesinin feshi halinde dava
açabileceği hükümler arasından 18. maddeyi kaldırmıştır. Zira iptal kararından
önceki dönemde 4857 Sayılı İş Kanunu m.18'deki 30 ve daha fazla işçi çalıştırma ve
işçinin en az altı ay kıdeminin olması koşullarının aranıyor olması sendikal üyelik
güvencesinden sadece İş Kanununda öngörülen iş güvencesi hükümlerinden
faydalanan işçilerin mi yararlanacağı oktasında tereddütlere yol açmakta idi41.
Anayassa Mahkemesi'nin iptal kararı ile fıkra metnindeki "18" ibaresini kaldırmış
olması sonucunda, 4857 Sayılı Kanunun 18. Maddesinde belirtilen ve işe iade davası
açmak için gerekli olan, en az 30 işçi çalışan işyerleri ve işçinin en az 6 aylık kıdemi
olması şartları olmaksızın, tüm işyerlerinde çalışan işçilerin iş sözleşmesinin,
sendikal bir nedenle feshedilmesi halinde 4857 Sayılı Kanunun 20 ve 21.
Maddelerine göre işe iade davası açılabilecek ve sendikal tazminata
hükmedilebilecektir.
Madde hükmünde açıkça düzenlendiği üzere eğer işçinin iş sözleşmesi
sendikal nedenlerle feshedilmiş ve işçi işe iade davası açmış ise davanın işçi lehine
sonuçlanması halinde işçinin işe alınıp alınmadığına bakılmaksızın her halükarda
işveren aleyhine sendikal tazminata hükmedilecektir42. Sendikal tazminata
hükmedilebilmesi için feshin sendikal sebeplerle gerçekleşmiş olduğunun ispat
edilmiş olması gerekir. Fakat madde fıkrasının son cümlesinde ifade edildiği üzere
işçinin işe aide dava açmamış olması, sendikal tazminat talebini engellemez.
41 Başbuğ, s. 74-75; Yuvalı/Kayırgan, s. 109.42 Yuvalı/Kayırgan, s. 108; Başbuğ, s. 75.
15
Madde düzenlemesinde kanunun işverene iş sözleşmesinin sendikal
nedenlerle feshedildiğini iddia eden ve işe iade davası açan işçiyi işe alma
zorunluluğu yüklenmemiştir. Nitekim uygulamada bu durumda işverenlerin işçilerin
işine son vermede karalı oldukları görülmektedir. Bu nedenle doktrinde bazı
yazarlara göre işe iade davasını kazanmasına rağmen işe alınmayan işçilere "işe
alınmama tazminatı" ödenmesi için bir düzenleme getirilmelidir43. Zira kanunda
"Eğer işçi işe başlatılmazsa ayrıca 4857 sayılı Kanun m. 21/1'de belirtilen tazminata
hükmedilmez." ifadesi ile işçinin işe başlatılmaması halinde işe başlatmama
tazminatına hükmedilmeyeceğine yer verilmiştir. Pratikte sendikal tazminatın ve iş
güvencesinin "işe alınmama tazminatı" olarak nitelendirildiği göz önünde
bulundurulursa bu hususta yapılacak düzenlemenin iş güvencesi kurumunun amacına
uygun olacağı açıktır.
İş sözleşmesinin sendikal nedenle feshedildiği iddiası ile açılacak davada,
feshin nedenini ispat yükümlülüğü işverene aittir44. Burada işverenden beklenen
feshin sendikal sebeplerle gerçekleşmediğini ispatlaması değil, fesih halinin nedenini
ispatlamasıdır45. Eğer işveren fesih sebebini ispat edememiş ise bu durum feshin
sendikal sebeplerle gerçekleştiği manasına gelmez46. Bu durumda feshin işverenin
ileri sürdüğü nedene dayanmadığını iddia eden işçi, feshin sendikal nedene
dayandığını ispatla yükümlüdür47.
43 Başbuğ, s. 75; Sur, s. 54; Yuvalı/Kayırgan, s. 108-109. 44 6356 S. Kanun m. 25/6; Y.9.H.D., E: 2009/19744, K: 2009/16045 T. 08.06.2009: "Davalı işveren
haklı nedeni somut olarak kanıtlayamamıştır. Davalı tarafın işten çıkarılmadan sonra işçilere haber yollayarak davalarından feragat etmeleri ve dilekçe vermeleri halinde yeniden işe alınacakları şeklinde haberler yollaması ve bu şekilde dilekçe veren işçilerden 216 işçinin işe başlatılması da bu olguyu doğrulamaktadır. Davacının iş sözleşmesinin feshi geçerli ve haklı nedene dayanmadığı gibi, açıklandığı üzere sendikal nedene dayanmaktadır. Her iki işveren aynı gruba bağlı ve organik bağ içindedir. Bu nedenle her iki işveren açısından davanın kabulü gerekir.";Y.9.H.D., E: 2010/8031, K: 2011/3223 T. 14.02.2011: "Dosya içeriğine göre davalı işyerinde sendikal örgütlenmenin Nisan 2009 ayı başında başladığı, davacı ve bir kısım işçilerin sendika üyeliği için evraklarını hazırladıkları ve sendikal örgütlenmede öncülük yaptıkları, bu aşamada işverenin 14 ve 15.04.2009 tarihinde davacı dahil birkaç işçinin iş sözleşmesini <ekonomideki daralma nedeni ile siparişlerin azalması ve üretimin düşmesinin çalışan sayısında indirime gidilmesi> gerekçesi ile feshedildiği, takip eden süreçte 15 Nisan tarihinden sonra üye olan sendika üyesi işçilerin işten çıkarıldığı, keza Eylül 2009 ayında da sendika üyesi olan bir kısım işçilerin iş sözleşmeleri süresinin sona ermesi nedeni ile feshedildiği, bu süreçte kayıt ve incelemelere göre 127 işçinin sendikaya üye olduğu, 112 işçinin sendika üyeliğinden istifa ettiği, sendika üyesi olmadığı halde 39 işçinin de üye olan işçiler gibi işveren tarafından temin edilen araçla notere gönderilerek üyelikten istifa ettikleri, üyelikten istifa eden işçilerden işten çıkarılan olmadığı anlaşılmıştır."
45 Başbuğ, s. 76; Sur, s. 56-57; Esener/Bozkurt Gümrükçüoğlu, s. 180.46 Yuvalı/Kayırgan, s. 110; Sur, s. 56-57; Başbuğ, s. 76; Esener/Bozkurt Gümrükçüoğlu, s. 180.47 6356 S. Kanun m.25/6.
16
25. madde hükülerinin mutlak emredici nitelikte olduğu maddenin 8. fıkrasında
bu "düzenlemelere aykırı olan toplu iş sözleşmesi ve iş sözleşmesi hükümleri
geçersizdir." ifadesi ile vurgulanmıştır. Dolayısıyla toplu iş sözleşmesinde veya iş
sözleşmesine 25. madde düzenlemelerine aykırı hüküm konulması durumunda işçi
lehine dahi olsa bu hükümler batıl olacaktır. Ayrıca bu hususta işçinin iş kanunları
ve diğer kanunlara göre sahip olduğu hakların saklı olduğunu da belirtmek gerekir
( 6356 m. 28/9).
B. İşyeri Sendika Temsilciliği Güvencesi
1. İşyeri Sendika Temsilcisinin Atanması ve Görevleri
Toplu iş sözleşmesi yapmak üzere yetkisi kesinleşen sendikalar 6356 S. Kanun
m. 27 uyarınca işyeri sendika temsilcisi atama hakkına sahip olurlar. 27. madde
hükmünde işyeri sendika temsilcilerinin nasıl atanacağı ve görevleri düzenlenmiştir.
Hükme göre "Toplu iş sözleşmesi yapmak üzere yetkisi kesinleşen sendika; işyerinde
işçi sayısı elliye kadar ise bir, elli bir ile yüz arasında ise en çok iki, yüz bir ile beş
yüz arasında ise en çok üç, beş yüz bir ile bin arasında ise en çok dört, bin bir ile iki
bin arasında ise en çok altı, iki binden fazla ise en çok sekiz işyeri sendika
temsilcisini işyerinde çalışan üyeleri arasından atayarak on beş gün içinde
kimliklerini işverene bildirir. Seçilen bu temsilcilerden birisi baş temsilci olarak
görevlendirilebilecektir. Ataman işyeri sendika temsilcilerinin görevi, sendikanın
yetkisi üsresince devam edecektir ( m. 27/1).
İşyeri sendika temsilcileri ve baş temsilcisi; işyeri ile sınırlı olmak kaydı ile
işçilerin dileklerini dinlemek ve şikâyetlerini çözümlemek, işçi ve işveren arasındaki
iş birliğini, çalışma barışını ve uyumunu sağlamak, işçilerin hak ve çıkarlarını
gözetmek ve iş kanunları ile toplu iş sözleşmelerinde öngörülen çalışma şartlarının
uygulanmasına yardımcı olmakla görevlidir ( m. 27/3).
İşyeri sendika temsilcileri, işyerindeki işlerini aksatmamak ve iş disiplinine
aykırı olmamak şartı ile görevlerini yerine getirir. İşyerlerinde, sendika temsilcilerine
görevlerini hızlı ve etkili biçimde yapmalarına imkân verecek kolaylıklar sağlanır
( m. 27/4).
17
2. İşyeri Sendika Temsilcisinin Güvencesi
İşyeri sendika temsilcileri yukarıda bahsi geçen görevleri nedeniyle diğer
sendika üyesi işçilerden daha fazla risk altındadırlar. Bu sebeple kanunkoyucu işyeri
sendika temsilcilerini bazı ek güvencelerle koruma altına alma ihtiyacı hissetmiştir.
Bu kapsamda 6356 S. Kanun m. 24 ile işyeri sendika temsilcisi feshe ve çalışma
koşullarının ağırlaştırılmasına karşı korunmuştur48.
24. madde hükmünün ilk fıkrasına göre "İşveren, işyeri sendika temsilcilerinin
iş sözleşmelerini haklı bir neden olmadıkça ve nedenini yazılı olarak açık ve kesin
şekilde belirtmedikçe feshedemez. Fesih bildiriminin tebliği tarihinden itibaren bir
ay içinde, temsilci veya üyesi bulunduğu sendika dava açabilir." Bu hüküm ile işyeri
sendika temsilcisi iş sözleşmesinin belirli süreli olup olmadığına ve iş güvencesine
tabi olup olmadığına bakılmaksızın feshe karşı korunmuştur49. İşverenin iş
sözleşmesini fesih sebebi 4857 S. İş Kanunu m. 25.'te düzenlenen haklı nedenle fesih
hallerinin50 yanı sıra TBK m. 435 hükmü kapsamında haklı fesih haline de
48 Sur, s. 60; Yuvalı/Kayırgan, s. 116.49 Yuvalı/Kayırgan, s. 116 50 4857 S. İş Kanunu m. 25 "İşverenin haklı nedenle derhal fesih hakkı": "Süresi belirli olsun veya
olmasın işveren, aşağıda yazılı hallerde iş sözleşmesini sürenin bitiminden önce veya bildirim süresini beklemeksizin feshedebilir:I-SağlıkSebepleri:a) İşçinin kendi kastından veya derli toplu olmayan yaşayışından yahut içkiye düşkünlüğünden doğacak bir hastalığa yakalanması veya engelli hâle gelmesi durumunda, bu sebeple doğacak devamsızlığın ardı ardına üç iş günü veya bir ayda beş iş gününden fazla sürmesi,b) İşçinin tutulduğu hastalığın tedavi edilemeyecek nitelikte olduğu ve işyerinde çalışmasında sakınca bulunduğunun Sağlık Kurulunca saptanması durumunda,(a) alt bendinde sayılan sebepler dışında işçinin hastalık, kaza, doğum ve gebelik gibi hallerde işveren için iş sözleşmesini bildirimsiz fesih hakkı; belirtilen hallerin işçinin işyerindeki çalışma süresine göre 17. maddedeki bildirim sürelerini altı hafta aşmasından sonra doğar. Doğum ve gebelik hallerinde bu süre 74 üncü maddedeki sürenin bitiminde başlar. Ancak işçinin iş sözleşmesinin askıda kalması nedeniyle işine gidemediği süreler için ücret işlemez.II- Ahlak ve iyi niyet kurallarına uymayan haller ve benzerleri:a) İş sözleşmesi yapıldığı sırada bu sözleşmenin esaslı noktalarından biri için gerekli vasıflar veya şartlar kendisinde bulunmadığı halde bunların kendisinde bulunduğunu ileri sürerek, yahut gerçeğe uygun olmayan bilgiler veya sözler söyleyerek işçinin işvereni yanıltması.b) İşçinin, işveren yahut bunların aile üyelerinden birinin şeref ve namusuna dokunacak sözler sarfetmesi veya davranışlarda bulunması, yahut işveren hakkında şeref ve haysiyet kırıcı asılsız ihbar ve isnadlarda bulunması.c) İşçinin işverenin başka bir işçisine cinsel tacizde bulunması.d) İşçinin işverene yahut onun ailesi üyelerinden birine yahut işverenin başka işçisine sataşması, işyerine sarhoş yahut uyuşturucu madde almış olarak gelmesi ya da işyerinde bu maddeleri kullanması,e) İşçinin, işverenin güvenini kötüye kullanmak, hırsızlık yapmak, işverenin meslek sırlarını ortaya atmak gibi doğruluk ve bağlılığa uymayan davranışlarda bulunması.f) İşçinin, işyerinde, yedi günden fazla hapisle cezalandırılan ve cezası ertelenmeyen bir suç işlemesi.
18
dayanabilir51. Zira 6356 S. Kanun, 4857 S. İş Kanununun yanı sıra diğer İş
Kanunlarına ve TBK'ya tabi olanları da kapsamaktadır. Bu sebeple TBK anlmaında
haklı sebep sayılabilecek bir sebep de işveren için haklı ve geçerli bir sebep
sayılacaktır52.
6356 S. Kanun m. 24'te açıkça belirtildiği üzere işveren iş sözleşmesinin haklı
sebeple feshedildiğini ispat yükü altındadır. İşveren haklı sebebi açıkça ve yazılı bir
şekilde belirtmek zorundadır. İşveren, işçiye yazılı olarak bildirdiği fesih sebebiyle
bağlı olup daha önce dayanmadığı bir fesih sebebine dayanamaz veya sonradan fesih
sebebini değiştiremez53. Bu koşullara aykırılık halinde fesih bildiriminin tebliği
tarihinden itibaren bir ay içinde, temsilci veya üyesi bulunduğu sendika dava açabilir
(m. 24/1). Temsilcinin işe iadesine karar verilirse fesih geçersiz sayılarak temsilcilik
süresini aşmamak kaydıyla fesih tarihi ile kararın kesinleşme tarihi arasındaki ücret
ve diğer hakları ödenir. Kararın kesinleşmesinden itibaren altı iş günü içinde
temsilcinin işe başvurması şartıyla, altı iş günü içinde işe başlatılmaması hâlinde, iş
ilişkisinin devam ettiği kabul edilerek ücreti ve diğer hakları temsilcilik süresince
ödenmeye devam edilir. Bu hüküm yeniden temsilciliğe atanma hâlinde de uygulanır
(m. 24/3).
İşveren, yazılı rızası olmadıkça işyeri sendika temsilcisinin işyerini
değiştiremez veya işinde esaslı tarzda değişiklik yapamaz. Aksi hâlde değişiklik
geçersiz sayılır (m. 24/4). Bu hüküm mutlak emredici niteliktedir. Bu sebeple iş
sözleşmesi veya toplu iş sözleşmeleri ile işyeri sendika temsilcisinin çalışma
g) İşçinin işverenden izin almaksızın veya haklı bir sebebe dayanmaksızın ardı ardına iki işgünü veya bir ay içinde iki defa herhangi bir tatil gününden sonraki iş günü, yahut bir ayda üç işgünü işine devam etmemesi.h) İşçinin yapmakla ödevli bulunduğu görevleri kendisine hatırlatıldığı halde yapmamakta ısrar etmesi.ı) İşçinin kendi isteği veya savsaması yüzünden işin güvenliğini tehlikeye düşürmesi, işyerinin malı olan veya malı olmayıp da eli altında bulunan makineleri, tesisatı veya başka eşya ve maddeleri otuz günlük ücretinin tutarıyla ödeyemeyecek derecede hasara ve kayba uğratması.III- Zorlayıcı sebepler:İşçiyi işyerinde bir haftadan fazla süre ile çalışmaktan alıkoyan zorlayıcı bir sebebin ortaya çıkması.IV- İşçinin gözaltına alınması veya tutuklanması halinde devamsızlığın 17 nci maddedeki bildirim süresini aşması.İşçi feshin yukarıdaki bentlerde öngörülen sebeplere uygun olmadığı iddiası ile 18, 20 ve 21. madde hükümleri çerçevesinde yargı yoluna başvurabilir.
51 TBK m. 435: "…Sözleşmeyi fesheden taraftan, dürüstlük kurallarına göre hizmet ilişkisini sürdürmesi beklenemeyen bütün durum ve koşullar, haklı sebep sayılır."
52 Yuvalı/Kayırgan, s. 116; Tuncay/Savaş Kutsal, s. 123. 53 Yuvalı/Kayırgan, s. 116.
19
koşullarına ilişkin esaslı değişiklikler hususunda sendika temsilcisinin rıza hükümleri
temsilcilik süresi boyunca geçerli kabul edilmemelidir54.
C. Sendika Yöneticisinin Güvencesi
Sendika yöneticileri kavramı, 6356 S. Kanun m. 2/i hükmünde yapılan
açıklama gereği sadece sendikanın yönetim kurulu üyelerini ifade etmektedir.
Dolayısıyla mülga olan 2821 S. Sendikalar Kanunu döneminde denetim kurulunda
bulunan işçilerin de sendika yöneticisi sayılıp madde kapsamında güvenceye tabi
olup olmadıkları tartışması sona ermiştir. Bu sebeple sendikanın disiplin ve denetim
kurulu üyeleri yönetici sayılmayacak, birazdan bahsini edeceğimiz güvencelerden
yararlanamayacaklarıdır55.
İşyeri sendika temsilcilerine sağlanan güvenceler, işyerinde çalışmaya devam
eden sendika yöneticileri için de geçerlidir. Bu kapsamda işveren, sendika
yöneticilerinin de iş sözleşmelerini haklı bir sebep olmadan feshedemeyecek, fesih
sebebi varsa bunu açık ve yazılı olarak belirtecektir (m. 24/5). Ayrıca işveren, yazılı
rızası olmadıkça sendika yöneticisinin işyerini değiştiremez veya işinde esaslı tarzda
değişiklik yapamaz. Aksi hâlde değişiklik geçersiz sayılır.
Sendika yöneticilerini işverenlerin haksız uygulamalarına karşı korumak
maksadıyla ek güvenceler de getirilmiştir. Bu kapsamda sendika veya şubesinin
yönetim kuruluna seçilen ve işyerini terk ederek sendikada görev yapan kişilere bazı
seçimlik haklar tanınmıştır56. Buna göre işçi kuruluşunda yönetici olduğu için
çalıştığı işyerinden ayrılan işçinin iş sözleşmesi askıda kalacaktır. Yönetici dilerse
işten ayrıldığı tarihte iş sözleşmesini bildirim süresine uymaksızın veya sözleşme
süresinin bitimini beklemeksizin feshedebilir. Bu durumda kıdem tazminatına hak
kazanır. Yönetici, yöneticilik süresi içerisinde iş sözleşmesini feshederse kıdem
tazminatı fesih tarihindeki emsal ücret üzerinden hesaplanacaktır (m. 23/1).
İş sözleşmesinin askıda olması, işçi açısından iş görme borcunun, işveren
açısından ise ücret ödeme borcunun askı süresi boyunca talep edilmesinin ve ifa 54 Yuvalı/Kayırgan, s. 117; Tuncay/Savaş Kutsal, s. 124. 55 Yuvalı/Kayırgan, s. 118.56 Başbuğ, s. 77.
20
yükümlülüğünün ortadan kalktığı manasına gelir. İş görme ve ücret ödeme borcu
dışındaki borçlar ise devam eder57.
İş sözleşmesi askıya alınan yönetici; sendikanın tüzel kişiliğinin sona ermesi,
seçime girmemek, yeniden seçilmemek veya kendi isteği ile çekilmek suretiyle
görevinin sona ermesi hâlinde, sona erme tarihinden itibaren bir ay içinde ayrıldığı
işyerinde işe başlatılmak üzere işverene başvurabilir. İşveren, talep tarihinden
itibaren bir ay içinde bu kişileri o andaki şartlarla eski işlerine veya eski işlerine
uygun bir diğer işe başlatmak zorundadır. Bu kişiler süresi içinde işe başlatılmadığı
takdirde, iş sözleşmeleri işverence feshedilmiş sayılır (m. 23/2). Hüküm
düzenlemesinden kıdem tazminat talebinin yalnızca bir ay süre ile sınırlandırılmış
olduğu anlaşılmaktadır. Doktrinde bu durum hukuka aykırı olduğu gerekçesi ile
eleştirilmektedir. Zira Yuvalı/Kayırgan' a göre58 bir aylık süre emsal bedel üzerinden
kıdem tazminatına hak kazanmak için getirilmiş bir süre olarak anlaşılmalıdır.
Dolayısıyla 1 aylık süre geçirdikten sonra başvu yapan işçi, kıdem tazminatını emsal
bedel üzerinden değil iş sözleşmesini feshettiği zamanki ücret üzerinden hak
kazanacaktır.
Yukarıda sayılan nedenler dışında yöneticilik görevi sona eren sendika
yöneticisine ise başvuruları hâlinde işveren tarafından kıdem tazminatı ödenir.
Ödenecek tazminatın hesabında, işyerinde çalışılmış süreler göz önünde
bulundurulur ve fesih anında emsalleri için geçerli olan ücret ve diğer hakları esas
alınır. İşçinin iş kanunlarından doğan hakları saklıdır (m. 23/3).
III. Sendika Hakkının Uluslararası Alanda Korunması
Sendika hakkı ulusal boyutta olduğu kadar, hatta belki de daha fazla uluslar
arası boyutta önem arz eden bir haktır. Zira sendika hakkı özünü insan haklarından
alır. Bu nedenle İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi m. 23/4'te "Herkesin çıkarını
korumak için sendika kurma veya sendikaya üye olma hakkı vardır." ifadesi ile
sendika hakkına yer verilmiştir.
57 Başbuğ, s. 77. 58 Yuvalı/Kayırgan, s. 122.
21
A. Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) Tarafından Benimsenen Belgeler
Uluslararası Çalışma Örgütü, merkesi İsviçre'nin Cenevre kentinde bulunan,
ülkelerdeki çalışma yasalarında ve bu alana ilişkin uygulamalarda standartları
geliştirmek ve ileriye götürmek gibi bir amaçla kurulan kuruluştur. ILO, II. Dünya
Savaşından sonra sendikal hakların korunması amacıyla çalışmalar yapmış ve bu
kapsamda Sendikal Özgürlük ve Sendikal Hakların Korunmasına İlişkin 87 Sayılı ve
Örgütlenme ve Toplu Pazarlık Hakkına İlişkin 98 sayılı sözleşmeler kabul edilmiştir.
Ayrıca Tarım İşçilerinin Dernek Kurma ve Birleşme Haklarına Müteallik 11 Sayılı
Sözleşme, 151 Sayılı Kamu Hizmetinde Örgütlenme Hakkının Korunması ve İstihdam
Koşullarının Belirlenmesi Yöntemlerine İlişkin Szöleşme ve İşletmelerde İşçi
Temsilcilerinin Korunması ve Onlara Sağlanacak Kolaylıklar Hakkında 135 Sayılı
Sözleşme de ülkemiz tarafından örgütlenme özgürlüğün korunması için
onaylanmıştır.
Önemle belirtmek gerekir ki sendikal hak ve özgürlüklere ilişkin en temel
ILO belgesi 87 Sayılı sözleşmedir. Diğer bütün sözleşmeler kanunun daha özel
alanlarını düzenlediği için 87 sayılı sözleşme temelinde ele alınmalıdır59.
ILO sözleşmelerinin hiyerarşik açıdan iş yasalarına göre hangi konumda
olduğu oldukça önem arz eder. Ay. m. 90 hükmü uyarınca usulüne göre yürürlüğe
konulmuş milletlerarası anlaşmalar kanun hükmündedir. Bunlar hakkında
Anayasaya aykırılık iddiası ile Anayasa Mahkemesine başvurulamaz. Usulüne göre
yürürlüğe konulmuş temel hak ve özgürlüklere ilişkin milletlerarası anlaşmalarla
kanunların aynı konuda farklı hükümler içermesi nedeniyle çıkabilecek
uyuşmazlıklarda milletlerarası anlaşma hükümleri esas alınır. Dolayısıyla insan
haklarına ilişkin uluslararası sözleşmelere aykırı yasa kuralları yerine bu sözleşme
hükümleriuygulanacaktır. Temel hak ve özgürlüklere ilişkin olmayan uluslar arası
çalışma sözleşmelerinin hiyerarşik konumu ise doktrinde tartışmalı olmakla birlikte60
kanaatimizce iş yasaları ile eş değerde olduğunu kabul etmek gerekir61.
59 Boran Çiçekli, "2822 Sayılı T.İ.S.G.L. Yasasının Getirdiği Sendikal Barajlar ve Sendika Özgürlüğü", Yargı Dünyası Dergisi, S: 25, Ocak 1998, s. 15.
60 Sarper Süzek, İş Hukuku, Yenilenmiş 10. Baskı, Beta Yay., İstanbul 2014, s. 83, 11 no'lu dn. 61 Süzek, s. 84.
22
Aşağıda bu sözleşmelerden bir kısmının sendikal özgürlüğe ilişkin
düzenlemelerine yer vereceğiz.
1. Sendikal Özgürlük ve Sendikal Hakların Korunmasına İlişkin 87 Sayılı
Sözleşme
87 Sayılı sözleşme 1948 yılında Uluslararası Çalışma Konferansında kabul
edilmiş, ülkemiz tarafından 1993 yılında onaylanmıştır62.
87 Sayılı sözleşme, 98 Sayılı Sözleşme'nin aksine bireysel sendika
özgürlüğüne değil daha çok kollektif sendika özgürlüğüne ilişkin düzenlemeler
getirmiştir63. Ayrıca sendikanın devlete ve idareye karşı bağımsız olduğuna dair
düzenlemeye yer verilmiştir64. 87 Sayılı Sözlşme'de sendika hakkı kamu-özel sektör
ayrımı yapılmaksızın tüm çalışanlara tanınmıştır65. Sözleşme'nin 9. maddesinde
"öngörülen güvencelerin silahlı kuvvetlere ve polis mensuplarına ne ölçüde
uygulanacağı hususunun ulusal mevzuatla belirleneceği" düzenlenerek bu kapsamda
sınırlama getirilebileceğine yer verilmiştir.
2. Örgütlenme ve Toplu Pazarlık Hakkına İlişkin 98 sayılı Sözleşme
Ülkemiz tarafından 1951 yılında onaylanan 98 sayılı sözleşme 1949 yılında
Uluslararası Çalışma Konferansında kabul edilmiştir.
Sözleşmenin 4. maddesi gerektiğinde devletin Çalışma şartlarını kollektif
mukavelelerle tanzim etmek üzere işverenler veya işveren teşekkülleriyle işçi
teşekkülleri arasında ihtiyari müzakere usulünden faydalanılmasını ve bu usülün tam
bir surette geliştirilmesini teşvik etmek ve gerçekleştirmek için lüzumu halinde milli
şartlara uygun tedbirler alacağını düzenlerken 6. maddesi devlet memurlarını bu
sözleşme kapsamın dışında tutmuştur.
62 RG NO:21507, S:1993/3967, T. 25.02.1993. 63 Sur. s. 36.64 87 Sayılı ILO Sözleşmesi m. 3: "Çalışanların ve işverenlerin örgütleri tüzük ve iç yönetmeliklerini
düzenlemek, temsilcilerini serbestçe seçmek, yönetim ve etkinliklerini düzenlemek ve iş programlarını belirlemek hakkına sahiptirler. "
65 Argun, s.7; Sur. s. 36
23
98 Sayılı Sözleşmede dikkat çeken hususlar ağırlıklı olarak sendikal
özgürlüğün bireysel yönünün, dolayısıyla olumlu ve olumsuz sendika özgürlüğünün
düzenleniyor olması ve memurları kapsam dışı bırakılarak uygulama alanının
nispeten daha dar tutulmuş olmasıdır66.
3. 151 Sayılı Kamu Hizmetinde Örgütlenme Hakkının Korunması ve
İstihdam Koşullarının Belirlenmesi Yöntemlerine İlişkin Sözleşme
151 Sayılı Sözleşme Uluslararası Çalışma Örgütü tarafından 1978 yılında
kabul edilmiş, ülkemiz tarafından ise 1993'te onaylanmıştır. Bu sözleşme esas
itibariyle kamu makamlarınca çalıştırılan herkese uygulanır (m.1). Fakat "görevleri
izlenecek politikaları belirleme ve yönetim işleri kabul edilen üst düzey görevlilere
veya çok gizli nitelikte görevler ifa edenlere, silahlı kuvvetlere ve polise" hangi
ölçüde uygulanacağı ulusal yasalarla belirlenecektir.
Sözleşme'nin 5. maddesinde kamu görevlileri örgütlerinin kuruluş, işleyiş
veya yönetimlerinde kamu makamlarının her türlü müdahalesine karşı yeterli
korumadan yararlanacakları düzenlenmiş, bu şekilde sendikal örgütlerin bağımsızlığı
vurgulanmıştır67.
Sözleşme'nin 7. maddesinde "Kamu görevlileri ve kamu makamları arasında
çalışma koşullarının görüşülmesine olanak veren yöntemlerin ve kamu görevlileri
temsilcilerinin anılan koşulların belirlenmesine katılmalarını sağlayan başka her türlü
yöntemin en geniş biçimde geliştirilmesi ve kullanılmasını teşvik için gerektiğinde
ulusal koşullara uygun önlemler alınacağı" düzenlenmiştir. Toplu iş sözleşmelerini
bu madde kapsamında değerlendirmek mümkündür68.
Son olarak sözleşmenin 8. maddesinde "Çalışma koşullarının belirlenmesiyle
ilgili olarak ortaya çıkan uyuşmazsızlıkların çözümünde ulusal koşullara uygun
olarak taraflar arasında görüşme yoluyla veya ilgili tarafların güvenini sağlayacak
şekilde kurulan arabuluculuk, uzlaştırma veya tahkim gibi bağımsız ve tarafsız
mekanizmalardan yararlanılacağı" belirtilmiş, bu kapsamda işçilerin işveren 66 Sur. s. 36.67 Sur. s. 37. 68 Sur. s. 37.
24
tarafından taleplerinin kabul edilmemesi halinde son çare olarak başvurdukları greve
ilişkin herhangi bir düzenlemeye yer verilmemiştir69.
B. Diğer Uluslararası Belgeler
1. İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi
10.12.1948'de Birleşmiş Milletler Genel Kurulu tarafından kabul edilmiş olan
İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi'ne ülkemiz, 1948 yılında katılmıştır.
Beyannamenin 23. maddesinin 4. fıkrasına göre "Herkesin çıkarını korumak için
sendika kurma veya sendikaya üye olma hakkı vardır."
2. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi 04.11.1950 tarihinde Avrupa Konseyi'nin
Roma'da yaptığı toplantıda kabul edilmiştir. Sözleşme, 03.09.1953 yılında yürürlüğe
girmiş ve ülkemiz tarafından 1954 tarihinde onaylanmıştır70.
Sözleşme'nin 11. maddesinde herkese çıkarlarını korumak için başkalarıyla
birlikte sendikalar kurmak ve sendikalara katılma hakkı tanınmıştır. Maddenin
devamında ise bu hakların kullanılmasının ulusal güvenlik, kamu emniyetinin
korunması, kamu düzeninin sağlanması ve suç işlenmesinin önlenmesi, genel sağlık
ya da ahlakın veya başkalarınn hak ve özgürlüklerinin korunması için ancak yasayla
kısıtlama getirilebilceği, bunun dışında kısıtlama yapılamayacağı hüküm altına
alınmıştır.
2. Avrupa Sosyal Şartı
Avrupa Konseyi üyesi olan devletler tarafından 10.10.1961 tarihinde
imzalanıp 26.02.1965 tarihinde yürürlüğe giren Avrupa Sosyal Şartı, ülkemiz
tarafından 16.06.1989 tarihinde onaylanmıştır.
69 Sur. s. 37. 70 6366 S. Kanun, T. 10.03.1954.
25
Avrupa Sosyal Şartı'nın çekirdek hükümlerinden olan 5. ve 6. maddeleri
örgütlenme ve pazarlık haklarını şu şekilde düzenlemektedir: "Tüm çalışanlar ve
işverenler ekonomik ve sosyal çıkarlarını korumak amacıyla ulusal ve uluslararası
kuruluşlar düzeyinde örgütlenme özgürlüğüne sahiptir (m. 5). Tüm çalışanlar ve
işverenler toplu pazarlık hakkına sahiptir (m. 6)." Her iki madde hükmü de ülkemiz
tarafından çekince konularak onaylamaya dahil edilmeyen hükümlerdir.
3. Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklara İlişkin Uluslararası Sözleşme
Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nda 1966 yılında kabul edilip 1976 yılında
yürürlüğe giren Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklara İlişkin Uluslararası Sözleşme,
ülkemiz tarafından 10.07.2003 tarihinde onaylanmıştır.
Sözleşme'nin 8. maddesinde sendika hakkına ilişkin olarak şu düzenlemelere
yer verilmiştir:
"1. Bu Sözleşme'ye Taraf Devletler aşağıdaki hakları güvence altına almakla
yükümlüdürler:
(a) Herkesin, ekonomik ve sosyal çıkarlarını geliştirmesi ve koruması için
sendika kurma ve yalnızca ilgili örgütün kurallarına bağlı olarak dilediği sendikaya
girme hakkı. Bu hakkın kullanılmasına, yasalarda belirtilen ve demokratik bir
toplumda ulusal güvenlik ve kamu düzeni menfaati ya da başkalarının hak ve
özgürlüklerinin korunması bakımından gerekli olan sınırlamalardan başka bir
sınırlama getirilemez;
(b) Sendikaların ulusal federasyonlar ya da konfederasyonlar kurma hakkı ve
konfederasyonların uluslararası sendikal örgütler kurma ya da bunlara katılma
hakkı;
(c) Sendikaların, yasalarda belirtilen ve demokratik bir toplumda ulusal
güvenlik ve kamu düzeni menfaati ya da başkalarının hak ve özgürlüklerinin
korunması bakımından gerekli olan sınırlamalardan başka bir sınırlama olmaksızın
özgürce faaliyette bulunma hakkı;
(d) Her ülkenin yasalarına uygun olarak kullanılmak kaydıyla, grev hakkı.
26
2. Bu madde, sözü edilen hakların, silahlı kuvvetler, polis ya da devlet
yönetiminin mensupları tarafından kullanılmasına yasal kısıtlamalar getirilmesine
engel olmaz.
3. Bu maddenin hiçbir hükmü, Sendika Özgürlüğü ve Sendika Hakkının
Korunmasına İlişkin 1948 tarihli Uluslararası Çalışma Örgütü Sözleşmesi'ne Taraf
Devletlere, Sözleşme'de öngörülen güvenceleri haleldar edici yasal tedbirler alma ya
da yasaları bu güvenceleri ihlal edici şekilde uygulama yetkisi vermez."
SONUÇ
Sendika özgürlüğü çalışanlar için tek başlarına ekonomik ve sosyal yönden
güçsüz olan işçilerin işverene ve çalışma koşullarındaki zorluklara karşı
27
korunmalarıını, örgütlenmelerini, özgürce sendika kurmalarını ve üye olmalarını,
menfaatleri doğrultusunda haklarını aramalarını sağlarken işverenler açısından;
serbestçe işveren sendikaları kurabilmelerini, bunlara serbestçe üye olup hiçbir
sınırlama olmaksızın üyelikten çıkabilmelerini ifade eder.
Sendika özgürlüğünü bireysel ve kollektif sendika özgürlüğü olarak ikiye
ayırarak incelemek gerekir. Bireysel sendika özgürlüğü Ay. m. 51'de güvence altına
alınmıştır. Anayasamızın 51. maddesinde açıkça kişilerin çalışma ilişkilerinde,
ekonomik ve sosyal hak ve menfaatlerini korumak ve geliştirmek için önceden izin
almaksızın sendikalar ve üst kuruluşlar kurma, bunlara serbestçe üye olma ve
üyelikten serbestçe çekilme hakları düzenlenmiştir. Ayrıca hiç kimsenin bir
sendikaya üye olmaya ya da üyelikten ayrılmaya zorlanamayacağı belirtilmiştir.
Bireysel sendika hakkının ise hem olumlu (pozitif) fiil içeren hem de olumsuz
(negatif) fiil içeren iki yönü bulunmaktadır.
Bireylere tanınan sendika özgürlüğünün neticesi olarak meydana gelen
sendika, kendisini oluşturan bireylerin tüzel kişiliğinden bağımsız, özel bir hukuk
tüzel kişiliğini haizdir. Bu sebeple sendika tüzel kişiliğinin de tıpkı kendisini
oluşturan bireyler gibi faaliyette bulunma, sendika varlığını koruma, sürdürme gibi
bir takım hak ve özgürlükleri bulunmaktadır.
Kollektif sendika özgürlüğü her ne kadar Anayasa m. 51'de açıkça düzenlenmiş
olmasa da bireysel sendika özgürlüğünün sağlanmasının kollektif sendika
özgürlüğünün tanınmasına bağlı olması, kollektif sendika özgürlüğünün de anayasal
güvence altında olduğu neticesini doğurmaktadır.
Hukukumuzda sendikal özgürlüğün güvenceleri sendika üyeliğinde, işyeri
sendika temsilciliğinde ve sendika yöneticiliğinde olmak üzere üç farklı duruma göre
ayrı ayrı düzenlenmiştir.
Hukukumuzdaki kanuni düzenlemelerin yanı sıra sendika hakkı uluslararası
alanda da korunmuştur. Bu kapsamda Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) Tarafından
Benimsenmiş ve diğer uluslar arası belgelerden bir kısmı ülkemiz tarafından
onaylanmıştır. İnsan haklarına ilişkin uluslararası sözleşmelere aykırı yasa kuralları
yerine bu sözleşme hükümleri uygulanacaktır. Temel hak ve özgürlüklere ilişkin
28
olmayan uluslar arası çalışma sözleşmelerinin hiyerarşik konumu ise doktrinde
tartışmalı olmakla birlikte kanaatimizce iş yasaları ile eş değerde olduğunu kabul
etmek gerekir.
KAYNAKÇA
Aktay Nizamettin, Toplu İş Hukuku, 1. Baskı, Gazi Yay., Ankara 2015.
Akyiğit Ercan, Toplu İş Hukuku El Kitabı, 1. Baskı, Seçkin Yay., Ankara 2015.
29
Argun Fazilet Nurel, "Sendikal Hak ve Özgürlüklerin Hukuki Niteliği", TBB
Dergisi, S: 1, Ankara 1995.
Başbuğ Aydın, Toplu İş İlişkileri ve Hukuk, 1. Baskı, Şeker-İş Yay., Aralık 2012.
Çiçekli Boran, "2822 Sayılı T.İ.S.G.L. Yasasının Getirdiği Sendikal Barajlar ve
Sendika Özgürlüğü", Yargı Dünyası Dergisi, S: 25, Ocak 1998.
Esener Turhan / Bozkurt Gümrükçüoğlu Yeliz, Sendika Hukuku, 1. Baskı, Vedat
Yay., İstanbul 2014.
Gözler Kemal, Anayasa Hukukuna Giriş, 4. Baskı, Ekin Yay., Bursa 2004.
Günay Cevdet İlhan, İş Hukuku ve Sosyal Güvenlik Hukuku, Genişletilmiş 2. Baskı,
Yetkin Yay., Ankara 2010.
Narmanlıoğlu Ünal, İş Hukuku II Toplu İş İlişkileri, 2. Baskı, Beta Yay., İstanbul
2013.
Oğuzman Kemal / Barlas Nami, Medeni Hukuk, 12. Baskı, Beta Yay., İstanbul
2005.
Öğütçü Muhlis, "Doğal Hukuk ve Pozitif Hukuk Işığında İnsan Hakları Alanındaki
Bazı Kavramlar", DEU Hukuk Fakültesi Dergisi, C: S: İzmir.
Özveri Murat, "Bireysel Sendika Özgürlüğünün Korunması Sendikal Tazminat ve
Yargı Kararları", İş Hukuku ve Sosyal Güvenlik Hukuku Dergisi, Legal Yay., S:8,
İstanbul 2005.
Sur Melda, İş Hukuku Toplu İlişkiler, Güncellenmiş 4. Baskı, Turhan Yay., Ankara
2011.
Süzek Sarper, İş Hukuku, Yenilenmiş 10. Baskı, Beta Yay., İstanbul 2014.
30
Tuncay A. Can / Savaş Kutsal F. Burcu, Toplu İş Hukuku, 4. Baskı, Beta Yay.,
İstanbul 2015.
Yuvalı Ertuğrul / Kayırgan Hasan, 6356 Sayılı Kanun Bakımından Sendikal
Güvencelerin Değerlendirilmesi, ERU Hukuk Fakültesi Dergisi, C:9, S:1, Kayseri
2014.
metinpolat.av.tr
31