doğanşehirdeki Şeker fabrikası arazisi belediyeye...

8
C M Y K 1 C M Y K 1 Haftalık Siyasi Gazete Fiyatı:50 Kuruş 8 KASIM 2016 SALI Doğanşehirdeki Şeker Fabrikası Arazisi Belediyeye Devredildi Doğanşehir İlçesinde bulunan ve Şeker Fabrikasına ait 6 bin metrekare arazi ve binalar Özelleştirme Yüksek Kurulu kara- rı ile Doğanşehir Belediyesine hibe edildi Doğanşehir ilçe merkezinde bulu- nan Malatya Şeker Fabrikası’na ait ve pancar bölge şefliğince kullanılan 6 bin metre kare üzerinde bulunan bina ve arsa düzenlenen protokol imza töreni ile Doğanşehir Belediyesine devredildi. İmza töreninde konuşan Doğanşehir Belediye Başkanı Vahap Küçük hayal ettikleri projeleri bir bir gerçekleştirm- eye çalıştıklarını belirterek “Burada Büyükşehir belediyemiz ile el ele ver- erek halkımızın hizmetine bir kültür merkezi sunacağız. Burada düğün sa- lonu, kütüphane, konferans salonları, gençlerimizin istifadesine sunacağımız çok amaçlı salonlar yer alacak. Genç- lik merkezi planımız var. Onu da yapacağız” ifadelerine yer verdi. SAYFA 5 2016 DOĞANŞEHİR DEMOKRASİ KUPASI FUTBOL TURNUVASI DÜZENLENDİ Doğanşehir Kaymakamlığı İlçe gençlik ve Spor Hizmetleri Müdürlüğünce düzenlenen ve İlçedeki çeşitli kamu kurum ve kurulrşların personelleri ile Sivil Toplum Kuruluşları katıldı. SAYFA 4 DOĞANŞEHİRLİ HEMŞERİMİZ KÜLTÜR SANAT MERKEZİNİ ZİYARET ETTİ Son yıllarda yaptığı önemli yatırımlarla Malatya’nın çehresini değiştiren Büyükşehir Belediyesi, kültür-sanat yatırım ve hizmetleriyle de göz dolduruy- or. Vatandaşların bire bir yaşamına dokunan faaliyetler büyük takdir topluyor. Büyükşehir Belediyesi’nin yaptığı hizmetlerle hayatına dokunduğunu anlatan Çini Kursu öğrencisi Güner Öğütcan, teşekkür ettiğini belirtti. SAYFA 6 Bakana İlkokul Diploması Gümrük ve Ticaret Bakanı Bülent Tüfen- kci’ye Yeşilyurt Kay- makamlığı ziyareti nde Kaymakam Ne- sim Babahanoğlu ilkokul diplomasını hediye etti SAYFA 5 Kızılay’dan İlk Yardım Eğitimi İnönü Üniversitesi Bilimsel Araştırma Topluluğunun daveti üzerine Türk Kızılayı ilk yardım ekibi tarafından Tıp Fakültesi öğrencilerine bu yıl ikinci defa olmak üzere ilk yardım semineri verildi SAYFA 3

Upload: others

Post on 18-Oct-2020

6 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: Doğanşehirdeki Şeker Fabrikası Arazisi Belediyeye Devredildiyenidogansehirgazetesi.com/FileUpload/as814723/File/8-11-16-00.pdf · Nedir laiklik? Laiklik, toplum ve devlet düzeninin

C M Y K 1 C M Y K 1

Haftalık Siyasi Gazete Fiyatı:50 Kuruş 8 KASIM 2016 SALI

Doğanşehirdeki Şeker FabrikasıArazisi Belediyeye Devredildi

Doğanşehir İlçesinde bulunan ve Şeker Fabrikasına ait 6 bin metrekare arazi ve

binalar Özelleştirme Yüksek Kurulu kara-rı ile Doğanşehir Belediyesine hibe edildi

Doğanşehir ilçe merkezinde bulu-nan Malatya Şeker Fabrikası’na ait ve pancar bölge şefliğince kullanılan 6 bin metre kare üzerinde bulunan bina ve arsa düzenlenen protokol imza töreni ile Doğanşehir Belediyesine devredildi.

İmza töreninde konuşan Doğanşehir Belediye Başkanı Vahap Küçük hayal ettikleri projeleri bir bir gerçekleştirm-

eye çalıştıklarını belirterek “Burada Büyükşehir belediyemiz ile el ele ver-erek halkımızın hizmetine bir kültür merkezi sunacağız. Burada düğün sa-lonu, kütüphane, konferans salonları, gençlerimizin istifadesine sunacağımız çok amaçlı salonlar yer alacak. Genç-lik merkezi planımız var. Onu da yapacağız” ifadelerine yer verdi.

SAYFA 5

2016 DOĞANŞEHİR DEMOKRASİ KUPASI FUTBOL TURNUVASI DÜZENLENDİ

Doğanşehir Kaymakamlığı İlçe gençlik ve Spor Hizmetleri Müdürlüğünce düzenlenen ve İlçedeki çeşitli kamu kurum ve kurulrşların personelleri ile Sivil Toplum Kuruluşları katıldı.

SAYFA 4

DOĞANŞEHİRLİ HEMŞERİMİZ KÜLTÜRSANAT MERKEZİNİ ZİYARET ETTİ

Son yıllarda yaptığı önemli yatırımlarla Malatya’nın çehresini değiştiren Büyükşehir Belediyesi, kültür-sanat yatırım ve hizmetleriyle de göz dolduruy-or. Vatandaşların bire bir yaşamına dokunan faaliyetler büyük takdir topluyor. Büyükşehir Belediyesi’nin yaptığı hizmetlerle hayatına dokunduğunu anlatan Çini Kursu öğrencisi Güner Öğütcan, teşekkür ettiğini belirtti.

SAYFA 6

Bakana İlkokul DiplomasıGümrük ve Ticaret

Bakanı Bülent Tüfen-kci’ye Yeşilyurt Kay-

makamlığı ziyareti nde Kaymakam Ne-

sim Babahanoğlu ilkokul diplomasını

hediye etti SAYFA 5

Kızılay’danİlk Yardım

Eğitimiİnönü Üniversitesi Bilimsel

Araştırma Topluluğunun daveti üzerine Türk Kızılayı ilk yardım ekibi tarafından Tıp Fakültesi öğrencilerine bu yıl ikinci defa olmak üzere ilk yardım semineri verildi

SAYFA 3

Page 2: Doğanşehirdeki Şeker Fabrikası Arazisi Belediyeye Devredildiyenidogansehirgazetesi.com/FileUpload/as814723/File/8-11-16-00.pdf · Nedir laiklik? Laiklik, toplum ve devlet düzeninin

2 8 KASIM 2016HABER

TasarımYeni Doğanşehir Gazetesi

Kuruluş Tarihi: 21.06.2005Yıl: 12 Sayı: 549

Yayın Türü: Süreli

8 KASIM 2016 SALI

Yönetim YeriBelediye Çarşısı Kat:1 No:A/6

Tel - Fax: 0422 517 41 27 Doğanşehir

[email protected]

BaskıYedirenk Yayıncılık Matbaacılık A.Ş

Saray Mahallesi Ömer Efendi Sok. No:16Tel:0422 323 52 92 MALATYA

KÖŞE YAZILARININ SORUMLULUĞU YAZARA AİTTİR

Hasan Ç[email protected]

ÎSLÂM ve LAİKLİKBu hafta ki yazıyı ben kaleme almadım/alamadım…Siz kıymetli okurlarımızla; 21 Ekim 1999 tarihinde An-

kara’da uğradığı bombalı saldırı sonucu hayatını kaybeden değerli bilim insanı ve siyaset bilimci Prof. Dr. Ahmet Taner Kışlalı hocamızın ‟Îslâm ve Laiklik‟ adlı makalesini pay-laşıyorum… Dinin siyasete alet edilmesinin getirdiği manevi erozyonların sonuçlarına ve Cumhuriyet‟in eşsiz kazanım-larına bir kez daha bakabilmek adına (!)

***Nedir laiklik?Laiklik, toplum ve devlet düzeninin akla ve bilime dayalı

olmasıdır. Din-devlet ayrımı, ya da din ve vicdan özgürlüğü, bu bütünün birer parçasıdır.

Laikliğin ortaya çıkışını zorunlu kılan iki temel neden var. Birincisi; farklı inançtan insanların barış içinde bir ara-da yaşamalarını sağlamak. İkincisi; değişen koşullara, aklın ve bilimin ışığında çözüm arama yolunu açık tutmak.

Bu gereksinme ilk kez Batı’da, Hristiyan dünyası içinde doğmuş. Çünkü din savaşlarını, mezhep ayrımı nedeni ile komşuların birbirini öldürmesini ilk kez onlar yoğun olarak yaşamışlar. Din adına yapılan baskılarla, onlar bin yıl kadar süren karanlık bir dönem yaşamışlar.

Ve gerilikten ve kardeş kavgasından kurtulmanın ön koşulu olarak laiklik gündeme gelmiş.

***Acaba onları laikliğe zorlayan nedenler Îslâm dünyası

için geçerli değil mi? Anadolu Müslümanları için geçerli değil mi?

Hristiyanlık uzun bir geri ve karanlık dönem yaşarken, Îslâm aydınlıktaydı. Endülüs Müslümanları, sanatta, bilimde ve felsefede çok ilerideydiler. Bir İbni Rüşt çıkıyor; ‟Tan-rı‟ya imanla değil akılla ulaşılabilir.‟ diyordu. Ve sadece Îslâm düşünürlerini değil, Hristiyan din adamlarını ve düşünürlerini de etkiliyordu.

Bundan birkaç yıl önce, ANAP‟lı bir milli eğitim bakanı, ders kitaplarından Darwin‟in evrim kuramını çıkarttırdı… Niçin?.. İnsanın kökenini maymuna götürdüğü ve bu neden-le de dinsel inançlara ters düştüğü için.

Oysa zamanımızdan yaklaşık altıyüz elli yıl önce yaşamış olan bir İbn-î Haldun vardı. Tunuslu bir Îslâm bilgini, Mukâddime adlı kitabında

neyi savunuyordu biliyor musunuz? İnsanın kökeninin maymuna kadar değil, bitkiye kadar uzandığını…

Yanlış olup olmaması önemli değil!Asıl önemli olan, İbn-î Haldun‟un bunu yazabilmiş ve

yazdığı için de başına bir şey gelmemiş olması… Kimsenin ne onu, ne de kitabı yakmaya kalkışmamış olması… Hatta tam tersine, toplumda ‟dini bütün bir Müslüman‟ olarak da saygınlığını sürdürmüş olması…

İşte o zamanlar Îslâm dünyası aydınlıktaydı ve ilerdeydi. Ama ne yazık ki, Hristiyan dünyası -laikliği de içeren- bir Aydınlanma Devrimi ile karanlıktan ve gerilikten kurtulurk-en, Îslâm dünyası aydınlıktan karanlığa geçti… Kaçınılmaz olarak geri kaldı.

Osmanlı‟da ilk gözlemevi, Şeyhülislam‟ın fetvası ile top atışıyla yıkıldı. Astronomi, matematik, ilkçağ tarihi kita-pları, kitaplıklardan Şeyhülislam‟ın fetvası ile atıldı, yakıldı.

Basımevi, bulunmasından çok geçmeden Osmanlı‟ya geldi. Hatta 1660 yılında padişahın Başçevirmeni Ali Bey, Tevrat ve İncil‟i Türkçe‟ye çevirdi ve basıldı. Ama aynı basımevinin Müslümanlar için kullanılabilmesi için iki yüzyıldan fazla zaman gerekti… Hele Kur‟ân‟ın Türkçe basılabilmesi için, Atatürk‟ün laik Türkiye Cumhuriyeti‟nin kurulması beklendi!

Yapılan araştırmalar -laik Türkiye dışında tutulursa- tüm Îslâm dünyasının bilimin ve teknolojinin gelişmesine kat-kısının sıfır dolaylarında olduğunu gösteriyor. Koskoca Arap dünyasının bilime ve teknolojiye katkısı, küçük bir İsrail‟in

sadece yüzde 4‟ü kadar…Bunun suçu elbette ki dinde olamaz!

Eğer olsaydı geçmişte de Hristiyan dün-yası ilerde Îslâm dünyası geride olurdu.

***İnanç kavgaları nedeni ile çıkan

acımasız kavgaları biz de yaşadık ve yaşıyoruz. 1978‟de Kahramanmaraş‟-ta yüzden fazla insanımız komşuları tarafından öldürüldü. Arkasından bir Çorum kıyımı meydana geldi… Ve daha birkaç yıl önce Sivas‟ta olanları biliyoruz. 37 pırıl pırıl insanımız, in-ançlarından dolayı, düşüncelerinden dolayı, çıra gibi yakıldı!

Dini bir çıkar aracı gibi kullananların baskılarıyla, koyulaşan geriliğin bazı

örneklerini ise yukarda gördük… Laikliği Batı‟da zorunlu kılan koşulların bizim için de geçerli olduğu açıktır.

Geriye, yanıtlanması gereken bir soru kalıyor: Laikliğin Hristiyanlık ile bağdaşıp, Müslümanlıkla bağdaşmayacağı savları doğru mu?

Hristiyanlık, çok güçlü bir merkezi otoritenin bulunduğu Roma İmparatorluğu toprakları üzerinde doğdu. Roma eşit-sizlik, kölelik, sömürgecilik üzerine kuruluydu. Oysa İsa‟nın insanların eşitliliğine dayalı bir söylemi vardı. Öyleyse -ez-ilmekten kurtulmak için- Roma‟ya güvence vermek gereki-yordu. ‟Sezar‟ın hakkı Sezar‟a, Tanrı‟nın hakkı Tanrı‟ya‟ sözü işte bu koşulların ürünüdür. Buna dayanarak, Hris-tiyanlığın din- devlet ayrımı içerdiğini söylemeye olanak yoktur… Nitekim kendisi güçlenip de Roma zayıflayınca, Hristiyanlığın da tavrı değişmiştir:

‘’Ruh bedene üstündür. Öyleyse ruhun iktidarı da be-denin iktidarına üstün olmalıdır!’’

Papa‟ların kralları, imparatorları ‘’aforoz’’ ettiğini, edebildiğini bilmiyor muyuz? Aforoz edilenlerin karda kışta Papa‟nın şatosuna gidip, ayaklarına kapanıp af dilediklerini ve ancak bu sayede tahtlarını koruyabildiklerini unutabilir miyiz?

Hristiyanlık üç yönetim biçimi yaşadı.Dinin devlete egemen olduğu, zamanla engizisyon

işkencelerinin devreye girdiği yönetim biçimi… Bizans‟ta-ki gibi kralın kiliseye -yani devletin dine- egemen olduğu yönetim biçimi…

Ve üçüncü olarak da laiklik.Bu yönetim biçimini Anadolu‟da biz de yaşadık.Anadolu Selçukluları‟nda ve Osmanlı‟nın yükselme

döneminde devlet dine egemendi. Sadrazam devlet işler-ine, Şeyhülislam da din işlerine bakardı. Padişah kızdığında Şeyhülislam‟ın kafasını bile vurdururdu.

Osmanlı hiçbir zaman hırsızın kolunu kesmedi, içki içene ağır ceza vermedi, kocasını aldatan kadını taşlatarak öldürtmedi. Hatta faizi yasaklamadı. Bazı padişahlar fer-man çıkararak, o yılın faiz oranlarını bile ilan ettiler… Ünlü Fatih Kanunnâmesi‟nin hiçbir yerinde şeriat yoktur. Os-manlı‟da ‟şeriat hukuku‟ değil ‟örfi hukuk‟ egemendi…

Osmanlı‟nın duraklaması ve giderek gerilemesi ile durum tersine döndü. Dinci güçler devlete egemen olmaya başladılar. Her ileri atılım, ‟din elden gidiyor‟ çığlıkları ile boğuldu.

Ve Atatürk laikliği getirdi. Anadolu yeniden aydınlığa döndü.

***Kur‟ân bir ahlâk kitabıdır, hukuk kitabı değil!Hukuk hükmü içeren âyet sayısı sadece 55‟tir. Ve bun-

lar da aile hukuku ve kısmen de borçlar hukuku ile ilgili hükümlerdir.

Hrisyianlığın tersine, Îslâm dini merkezi otoritenin bulunmadığı, aşiretlerin, kabilelerin yan yana yaşadığı bir ortamda doğdu. Bu nedenle de Hz. Muhammed bir yandan dinini yaymaya çalışırken bir yandan da devleti kurmak zorunda kaldı. Boşluğu doldurdu.

Şeriatı uygulama savında olan devletlere bakın! Hang-isinin yönetimi birbirine benziyor? Hangisinin uygulama-ları aynı? Var mıdır Kur‟ân‟da Suudi Arabistan‟daki gibi, insanlara sokakta namaz kıldıran bir ‟din polisi?‟

Ve var mıdır, laikliği kabul etmemiş bir Îslâm ülkesinde, demokrasi ve aydınlık?

Fransız Müslümanlarının manevi önderi, Arap kökenli Şeyh Abbas‟ın, Avrupa‟daki Müslümanlar konusunda geniş kapsamlı bir araştırma yapan gazeteci-yazar Sıtkı Uluç‟a söyledikleri daha çok taze: ‟Türklerin Ata‟sı dine karşı savaşmadı; cehâlete karşı savaştı!‟

HARAM: sel suyu gibidir. Çok akar, bol akar, her türlü pisliği bünyesinde barındırır. Sonu çabuk gelir.

HELAL: Çeşme gibidir. Az akar, Öz akar, Temiz akar Sürekli akar.

Haftanın Sözü

SöğütlüAhmet GÜNEŞ

BÜYÜDÜK MÜ,KÜÇÜLÜYOR MUYUZ.?

SahibiHüseyin KARAASLAN

MuhabirlerKenan Erenİsa Kanlıbaş

Demet Tuncel

SorumluYazı İşleri Müdürü

Ali AVŞAR

Merhum Prof.Dr.Ahmet Taner Kışlalı Hocamızın Bu Anlamlı Makalesini10 Kasım’ın Maneviyatına İstinaden Siz Okurlarımızla Paylaşıyorum:

Söğüt Malatya iline 70 km uzaktaDoğanşehir’e bağlı bir kasabaydıAdımız Büyükşehir Beldemiz mahalle olduBüyüdük mü,Küçüldük mü.?Başkanımız vardı iki muhtarımız vardıİş makinemiz taşıma aracımız vardıHepsi gitti devlet zarar ediyor diyeBüyüdük mü,Küçüldük mü.?Beldemizin iki çobanı vardı her birinde 600

hayvan vardıİki sığırcımız vardı her birinde 250 Hayvan

vardıŞimdi adak için oğlak yokBüyüdük mü,Küçüldük mü.?Eskiden evlerimizde ambarımızdaBuğday darı nohut mercimek doluyduŞimdi kuru samana ithal ediyoruzBüyüdük mü,Küçüldük mü.?Eskiden düğünlerde altın takardıkŞimdi Çeyreğin urubunu arıyoruzAdeti bozdukBüyüdük mü,Küçüldük mü.?Eskiden lokantalarda dana eti kuzu pirzola

arayanlarŞimdi köşelerde kuytularda ucuz tavuk

dürüm arıyorEskiden dağlarda üç beş çapulcu terör

vardıŞimdi Türkiye Cumhuriyeti devleti ile

savaşan terör olduDevlet mi küçüldü terör mü büyüdü?Yıllık kişi başı milli gelirimiz ne oldu.?Vekil maaşlarımız ne oldu?Askeri ücret ne oldu ?Yeşil kart sayısı ne oldu?Büyüdük mü,Küçüldük mü.?

Page 3: Doğanşehirdeki Şeker Fabrikası Arazisi Belediyeye Devredildiyenidogansehirgazetesi.com/FileUpload/as814723/File/8-11-16-00.pdf · Nedir laiklik? Laiklik, toplum ve devlet düzeninin

38 KASIM 2016 HABER

10 KASIMBugün Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin ku-

rucusu büyük önder Mustafa Kemal Atatürk’ün

aramızdan ayrılışının kendisini anmak ve onun

mirasına olan minnettarlığımızı ifade etmek

günüdür.

Doğadaki tüm canlılar gibi insanoğlunun da

yaşamının bir sınırı vardır. Ancak Bazı insanlar

vardır ki yaşamları boyunca yaptıkları esrelerle,

insanlığa yapmış oldukları hizmetlerle yaşam-

larından sonra da varlıklarını sürdürürler. Tıpkı

ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk gibi.

Yaşamını milletine adayan, bir imparator-

luğun küllerinden yepyeni ve güçlü bir devlet

yaratan eşsiz bir lider, mümtaz bir devlet ad-

amı, büyük bir komutan ve çağımızın dâhisi olan

Atatürk bu ender insanlardan biri belki de en

büyüğüdür. Atatürk, hem milli mücadele, hem de

Türkiye Cumhuriyeti Devletini inşa etme süre-

cinde, daima ileriye bakmış, ileriyi görmüş ve

ileriye yürümüştür.

Bugün için, Büyük Atatürk’ün yolundan gid-

en bizlere düşen görev’de yüzümüzü geleceğe

dönmek, ufkumuzu geniş, hedeflerimizi büyük

tutmaktır. Bunun için 10 Kasım’ları aydınlık ge-

leceğimize yönelik atılımlarımızın esin kaynağı

haline getirmeliyiz. Atatürk’e saygının gereğinin

bu olduğuna, Onun manevi huzuruna ancak bu

şekilde başımız dik alnımız açık olarak çıkabi-

leceğimiz inancında olmalıyız. Atamızın en büyük

emaneti olan Türkiye Cumhuriyeti’ne her yönü

ile sahip çıkacağımıza söz vererek onu bu ölüm

yıldönümünde bir kez daha rahmet ve minnetle

anıyor.

Yazıma Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün şu

sözleriyle son veriyorum.

İki Mustafa Kemal vardır. Biri Ben, et ve ke-

mik, geçici Mustafa Kemal, ikinci Mustafa Kemal,

onu “ben” kelimesiyle ifade edemem; o, ben

değil, O,memleketin her köşesinde yeni fikir, yeni

hayat ve büyük ülkü için uğraşan aydın ve savaşçı

bir topluluktur. Ben, onların rüyasını temsil edi-

yorum. Benim teşebbüslerim, onların özlemini

çektikleri şeyleri tatmin içindir. O Mustafa Kemal

sizsiniz, hepinizsiniz. Geçici olmayan, yaşaması

ve başarılı olması gereken Mustafa Kemal odur.

HÜSEYİNKARAASLAN

DUYURUDoğanşehir Oba Köyleri Kültür ve Dayanış-

ma Derneğinin 24.11.2016 tarihinde Perşem-be günü Saat 19.oo da Paşa Köşkü Mel-ekoğulları düğün salonunda düzenlemiş olduğu “ BİRLİK ve BERABERLİK” Gecesine Tüm halkımız Davetlidir.

NOT; Gecemiz yemekli ve Müziklidir.BİLET SATIŞ NUKTASI: Yeni Mah. Sürgü Cad.Doğanşehir Emlaktan temin edebilirsiniz.

TEL:

Hasan Değirmenci 0505 668 24 09

Ali Avşar 0535 485 95 57

Kızılay’dan İlk Yardım Eğitimi

İnönü Üniversitesi Bilimsel Araştırma Topluluğunun daveti üzerine Türk Kızılayı ilk yardım ekibi tarafından Tıp Fakültesi öğrencilerine bu yıl ikinci defa olmak üzere ilk yardım semineri verildi

Türk Kızılayı Malatya Şube Başkanlığı İlk Yardım Mesul Müdürü Safa Yaşar tarafından temel ilk yardım eğitim sunumu yapıldı. Sunumda ilk yardımın önemine değinen Safa Yaşar, ilk yardımın temel bilgilerinin dahi hayat kurtarmakta ne kadar önemli olduğunu İnübat öğren-

cileri ile paylaştı. Sunumun ardından yaklaşık 100 kişilik katılımcıya Türk Kızılayı Temel Yaşam Desteği Uygulaması İlk yardım eğitmenleri Ramazan Soylu ve Şükrü Özmarasalı tarafından birebir uygulamalı olarak anlatıldı.

İnübat Başkanı Büşra Şimşek, yapmış olduğu konuşmada; "İnönü Üniversitesi Bilimsel Araştırma Topluluğu (İNÜBAT) olarak Bilim Günleri 1:"Acil Du-rumlarda Hekimlik" isimli et-kinliğimizi gerçekleştirdik. Et-kinliğimizin açılış konuşmasını

yapan Yrd. Doç. Dr. Mehmet Aslan'a, Acil durumlarda nel-er yapabileceğimiz konusunda bizleri bilgilendiren AFAD'dan Mustafa Türker'e, İlk yardım eğitimleri ile pratik eğitimimize katkı sağlayan KIZILAY yetkilil-eri Şükrü Özmarasalı, Ramazan Soylu, Safa Yaşar'a, İNÜBAT ail-esine yeni katılan her biri bir-birinden yetenekli müstakbel meslektaşlarımıza ve siz değerli katılımcılarımıza sonsuz teşek-kürlerimizi sunarız.'Bilim'le kalın" diyerek programı son-landırdı.

Page 4: Doğanşehirdeki Şeker Fabrikası Arazisi Belediyeye Devredildiyenidogansehirgazetesi.com/FileUpload/as814723/File/8-11-16-00.pdf · Nedir laiklik? Laiklik, toplum ve devlet düzeninin

4 8 KASIM 2016HABER

C M Y K 4 C M Y K 4

2016 DOĞANŞEHİR DEMOKRASİ KUPASI FUTBOL TURNUVASI DÜZENLENDİ

Doğanşehir Kaymakamlığı İlçe gençlik ve Spor Hizmetleri Müdürlüğünce düzenle-nen ve İlçedeki çeşitli kamu kurum ve ku-rulrşların personelleri ile Sivil Toplum Kuru-luşları katıldı.

Halkın Spor yaparak sağlıklı yaşam, mor-al, motivasyon, dayanışma ve kaynaşmasını sağlamak amacıyla, İlçe deki kamu kurum ve kuruluşlarının katılımıyla Doğanşehir halı saha futbol turnuvası düzenlendi.

15 Temmuz Demokrasi Şehitleri ve gazileri Adına yapılan 15 Temmuz Demokrasi Kupası Final maçında, Doğanşehir Kaymakamlığı tarafından Düzenlenen Turnuvaya 13 kamu ve Sivil Toplum Kuruluların takımı katıldı. Final Maçında A ve B Gurubunun Birincileri katıldı. Doğanşehir Esnaf Spor ve Doğanşehir Belediye Spor takımları karşı Karşıya geldi. Oynanan Final Maçında Doğanşehir Esnaf spor 10 gol attı ve 5 gol kendi filelerinde gördü. Esnaf Spor turnuvanın birincilik ku-pasını alırken, İkinciliği Doğanşehir belediye Spor, üçüncülüğü ise Doğanşehir AK Gençlik kazandı. Turnuvada Centilmenlik kupasını Doğanşehir Fındıklılar Derneği Spor takımı adına Dernek başkanı Muhsin Karaoğlan Aldı. İlk kez turnuvanın en yaşlı oyuncusu-na da kaymakamlık tarafından madalya verildi. Adını 15 Temmuz Demokrasi Şehit-lerinden alan Demokrasi kupası halı saha karşılaşmasının kupa töreninde konuşan Doğanşehir Kaymakamı Memiş İnan

“ 2017 baharında yine birlikte olmayı umut ediyorum, Turnuvamızın adı Demokrasi kupası olsun istedik. 15 Temmuz Demokrasi Şehitleri ve Gazilerimize çok şey borçluyuz, bu turnuvayı 15 Temmuz Demokrasi Şehit

ve gazileri onuruna düzenledik. Onlar bu hayatlarını ortaya koymasalardı. Bizler bura-da bu turnuvaları düzenleyemezdik, onların sayesinde buradayız. Allah onlardan Razı olsun katılımlarından Dolayı herkese çok teşekkür ederim” dedi.

Doğanşehir Belediye başkanı Vahap Küçük yaptığı konuşmada gençler geleceğin umudur diyerek şunları kaydetti: “ Değerli gençler, hepinizi selamlıyorum ve öpüyorum. Burada sporda Ahmet Mehmet Fark etmez biriniz kazanırsınız amma mühim olan birlik beraberlik ve kardeşliktir. Ben sizlerin birlik te kardeşçe büyüklerinize saygılı olmanızı tavsiye ediyorum. Ben Doğanşehir beledi-ye başkanı olarak tüm gençlerimizin yanın-dayım. Hepinize başarılar diler, sevgi ve sal-malar sunarım” dedi.

Doğanşehir Kaymakamlığı halı saha Fut-bol Turnuvası kaymakamlık tarafından ver-ilen tatlı ikramından sonra sona erdi.

Türkiye’nin birbirinden farklı ve güzel

lezzetlerini Malatya’da buluşturan İl İl yöre-

sel ürünler fuarı lezzetle dolu 10 günün ar-

dından kapılarını kapattı. Firmalar, Malat-

yalının yoğun ilgi gösterdiği ve hıncahınç

doldurduğu fuardan oldukça memnun ayrıldı

Malatya Büyükşehir Belediyesi Kültür A.Ş

tarafından 28 Ekim – 06 Kasım 2016 Tari-

hleri arasında bu yıl ikinci kez düzenlenen “İl

İl Yöresel Ürünler Fuarı” sona erdi. 28 Ekim

– 06 Kasım 2016 Tarihleri arasında düzenle-

nen “İl İl Yöresel Ürünler Fuarı” 7'den 70'e zi-

yaretçi akınına uğradı. Edirne’den Kars’a tüm

yöresel ürünlerin katıldığı fuarda birbirinden

farklı yöresel lezzetler Malatyalılara sunuldu.

BAŞKAN ÇAKIR: “200 BİN KİŞİ FUARIMIZI ZİYARET

ETTİ”Malatya Büyükşehir Belediye Başkanı

Ahmet Çakır; "Hamd olsun "2. İl İl Yöresel

Ürünler Fuarımızı"da başarıyla tamamladık

ve 2016 yılında 9 Fuar ile Malatya’mızı Fuar-

lar Kenti yaptık. 40 ilimizden 100’e yakın fir-manın katıldığı fuarımızı, binlercesi komşu illerimizden olmak üzere 200 bini aşkın hemşehrimiz ziyaret etti. Fuarımıza katılan tüm firmalarımıza, teşrif eden misafirlerim-ize ve büyük bir özveri ile fuarımızı organize eden Kültür AŞ çalışanlarına teşekkür edi-yorum" dedi.

AKIN: “TÜRKİYE’NİNFARKLI LEZZETLERİNİ

MALATYA’MIZA SUNDUK”Malatya Büyükşehir Belediyesi Kültür A.Ş

Genel Müdürü Sabri Akın; “ Bu yıl ikincisini düzenlediğimiz İl İl yöresel ürünler fuarımıza, Türkiye’nin yedi bölgesinde birbirinden farklı ve güzel lezzetler katıldı. Firmalar ve vatandaşlarımız fuarımızda memnun ayrıldı. Fuarımızı 10 gün boyunca ziyaret eden tüm hemşerilerimize teşekkür ediyorum” dedi. Karadeniz ürünlerini Malatyalılarla buluştur-an Alican Aygün ise, İl il yöresel ürünler fuarı çok yoğun ve kalabalık geçti. Malatya’yı çok sevdik. Malatya insanını çok sevdik. Malat-yalı insanı çok sıcakkanlı insanlar. Keşke bir daha fuar olsa, bütün ürünlerimizi bitirdik. Emeği geçen herkese teşekkürlerini belirt-ti. Fuarı ilk günden itibaren gezen ve çok iyi bulduğunu söyleyen Zeynep Şengönül ise, hemen hemen her yörenin ürününü görme ve alış-veriş yapma şansımız oldu. Son günler baya kalabalık ve yoğun geçti. Fuarın her yıl olmasını istiyorum. Türkiye’nin farklı ürün-lerini burada görme şansımız oluyor diye be-lirtti.

İl İl Yöresel Ürünler Fuarı Kapılarını Kapattı

Page 5: Doğanşehirdeki Şeker Fabrikası Arazisi Belediyeye Devredildiyenidogansehirgazetesi.com/FileUpload/as814723/File/8-11-16-00.pdf · Nedir laiklik? Laiklik, toplum ve devlet düzeninin

58 KASIM 2016 HABER

C M Y K 5 C M Y K 5

Doğanşehirdeki Şeker FabrikasıArazisi Belediyeye Devredildi

Doğanşehir ilçe merkezinde bulunan Malatya Şeker Fabrikası’na ait ve pancar bölge şefliğince kullanılan 6 bin metre kare üzerinde bulunan bina ve arsa düzen-lenen protokol imza töreni ile Doğanşehir Belediyesine devredildi.

İmza töreninde konuşan Malatya Şek-er Fabrikası Müdürü Suat Altun yaptığı konuşmada “Bugün hayırlı bir hizmet için Doğanşehir’deyiz. İnşallah devrettiğimiz arazi Doğanşehirlilere güzel hizmetlerde kullanılacaktır. Biz Türk Şeker olarak bu ülke İçin Türkiye için üretiyoruz. Yıllardan beri kullandığımız araziyi Doğanşehir Be-lediyesine hibe ediyoruz. Doğanşehir il-çemize hayırlı uğurlu olsun. Doğanşehir Belediye Başkanımız Vahap Küçük’e bi-zlere gösterdikleri ilgi ve alakadan dolayı teşekkür ediyoruz” dedi.

Doğanşehir Belediye Başkanı Vahap Küçük ise hayal ettikleri projeleri bir bir gerçekleştirmeye çalıştıklarını belir-terek “Burada Büyükşehir belediyemiz ile el ele vererek halkımızın hizmetine bir kültür merkezi sunacağız. Burada düğün salonu, kütüphane, konferans salonları, gençlerimizin istifadesine sunacağımız çok amaçlı salonlar yer alacak. Gençlik merkezi planımız var. Onu da yapacağız” ifadelerine yer verdi.

Doğanşehir Belediye Başkanı Vahap Küçük, yapılan protokol ile Şeker Fabri-kasına ise ilçede 240 metre büyüklüğünde 2 katlı hizmet binası ve 420 metrekare kapalı depo yaptıklarını söyledi.

Küçük, devraldıkları şeker fabrikasının alanında yer alan evleri ‘Halk Evleri’ olar-ak restore edeceklerini ve halkın hizme-tine sunacaklarını söyledi.

Konuşmaların ardından daha sonra karşılıklı olarak protokol imzalandı ve tapu devri yapıldı.

Doğanşehir İlçesinde bulunan ve Şeker Fabrikasına ait 6 bin metrekare arazi ve binalar Özelleştirme Yüksek Kurulu kararı ile Doğanşehir Belediyesine hibe edildi

Bakana İlkokul DiplomasıBakan Tüfenkçi’yi Kaymakamlık ziyaretinde

Vali Mustafa Toprak ve İlçe Protokolü karşıladı. Bakan Tüfenkçi, Kaymakamlık Şeref Deft-

erini imzaladıktan sonra İlçe Kaymakamı Ne-sim Babahanoğlu’ndan kısa bir brifing aldı. Ziyarette Kaymakam Babahanoğlu, Bakan Tüfekci'nin 1976-1977 eğitim ve öğretim döne-mine ait İsmetpaşa İlkokulu’ndaki diplomasını hediye etti. Bakan Tüfenkci ise Vali Toprak ve Kaymakam Babahanoğlu’na kendisini yıllar öncesine götüren ve duygulandıran bu hedi-ye için teşekkür etti. Kaymakamlık ziyaretinin ardından Bakan Tüfenkçi, Vali Toprak ve İlçe Protokolü ile birlikte ziyareti anısına Hükümet konağı önünde hatıra fotoğrafı çektirdi.

Gümrük ve Ticaret Bakanı Bülent Tüfen-kci’ye Yeşilyurt Kay-

makamlığı ziyareti nde Kaymakam Ne-

sim Babahanoğlu ilkokul diplomasını

hediye etti

Page 6: Doğanşehirdeki Şeker Fabrikası Arazisi Belediyeye Devredildiyenidogansehirgazetesi.com/FileUpload/as814723/File/8-11-16-00.pdf · Nedir laiklik? Laiklik, toplum ve devlet düzeninin

6 8 KASIM 2016HABER

Soldan sağa1. Üzme, sıkıntı verme, üzgü... Meyvelerin ezilmesi so-

nucu elde edilen yiyecek... 2. Zanaat (eski)... Bir şeyi anlat-mak için ona benzetilen başka bir şeyin adını eğreti olar-ak kullanma, eğretileme (eski)... 3. Üçüz ünlü... Tersine... 4. Yalnız bir ailenin oturabileceği biçimde yapılmış yapı... Dili ve yazılı belgeleri dil ve tarih açısından inceleme... Ün, şan, şöhret... 5. Birçok bitkisel maddede bulunan, deri tab-aklamada, hekimlikte kullanılan, tadı buruk bir madde... Özür... 6. Yanıcı cisimlerin tutuşmasıyla beliren ısı ve ışık, od, nâr... Çağrı, tellal ile duyurma (halk ağzı)... Zengin sem-bollerle, ritimli sözlerle, seslerin uyumlu kullanımıyla or-taya çıkan, hece ve durak bakımından denk ve kendi başı-na bir bütün olan edebî anlatım biçimi, manzume, nazım, koşuk... 7. Sporlu bitkilerde, özellikle mantarlarda, su

yosunlarında görülen, bir veya birkaç hücreden oluşmuş organ... Kalabalık bir şeyin arkası kesilmeyen bir geliş du-rumunda olması... Cinsel çekiciliği olan... 8. Küriyum ele-mentinin simgesi... Bir zanaatı gereği gibi öğrenmiş olan ve kendi başına yapabilen kimse... Kahramanca mücadele, çarpışma, savaş... Kar, süt vb.nin rengi, beyaz... 9. Kısa kır manzumesi, çoban türküsü... Düşkünlük, eksiklik, yeter-sizlik, zayıflık, dayanamama... Kaldığında... 10. Başkan... Havalandırma aracı, pervane, pervane kanadı, vantilatör... Er, onbaşı ve çavuşlara verilen genel ad... 11. Boynu olan... Resmî kuruluşlarda, iş yerlerinde, temizlik ve getir götür işlerine bakan görevli, hizmetli, hademe, müstahdem... 12. Özellikle Rumeli’de seslenmek ve dikkati çekmek için kullanılan bir söz (halk ağzı)... Akçalamak işi... Ülkenin vali yönetimindeki bölümü, vilayet... 13. Kavga, gürültü, karışıklık (halk ağzı)... Savaş gemilerinde kamara hizmeti yapan görevli er... 14. “Ciddi, ağırbaşlı, soğukkanlı, sabırlı ol!” anlamında kullanılan bir söz... Manganez elementinin simgesi... Herhangi bir kas kümesinin irade dışı hareketi... 15. İlgisi kalmamak, ayrılmak...

Yukarıdan aşağıya1. Vücutta meydana gelen bozuklukları düzeltmek,

hasarları gidermek için yapılan cerrahi müdahale... 2. Saç-ma, saçma sapan, boş, anlamsız söz... Zihinde tasarlanan ve gerçekleşmesi özlenen şey, düş, hayal, hülya... Baryum elementinin simgesi... 3. Ansızın ortaya çıkan... Açıklık, açık ve kesin yargı (eski)... Serbest ekonomiden yana olan (kim-se, parti vb.), liberalist... 4. Bir parça yumuşak ve duygulu bir biçimde çalınarak... Geniş toprakları olan, sözü geçen,

varlıklı kimse... 5. Gündüz gösterimi... Siborgiyum elemen-tinin simgesi... Herkesi üzebilecek şey, günah... 6. Genel-likle kürkten, gösterişli kumaşlardan veya yün örgüden yapılmış uzun omuz atkısı... Sığ sularda ağır yükleri taşı-mak için kullanılan, altı düz bir çeşit tekne... Yoksul, fakir... 7. Eski Mısır’da şehir devleti... Satılan bir mal, yapılan bir iş veya harcanan bir emek karşılığında elde edilen para, ge-tiri, temettü... Bir toplantıya katılanların, bir sorunla ilgili birkaç seçenekten birini tercih etmesi, rey... 8. Savaş ve ticaret gemilerinde gönderler üzerinde nöbet tutan kim-se... Zeki... 9. Notada duraklama zamanı ve bunu gösteren işaretin adı... Ozan gibi... Muğla iline bağlı ilçelerden biri... 10. Raflı, taşınabilir, küçük dolap... Yiğit, özellikle Batı Anadolu köy yiğidi, zeybek... Kamu... 11. Anma, söyleme, sözünü etme... Kalay elementinin simgesi... Sekiz hece-lik dizelerden oluşmuş bir İspanyol şiir türü... 12. Emme, emerek içine çekme, soğurma (eski)... Büyük, iri, aşırı derecede gelişmiş... 13. Didişim... Baba... Tanrıtanımaz.. . 14. Övme (eski)... Ulaştırma (eski)... İnsan veya hay-van memesi (halk ağzı)... 15. Entri-kacı olma duru-mu...

HAFTALIK KARE BULMACA

ÖNCEKİ SAYININ ÇÖZÜMÜ

Seni ararken seni, bu beni kaybettiğim;Bir aşkın ateşinden, güle nazı arattın...Beni sararken beni o seni kaybettiğim,Cehennem ateşinden, cennet hazzı yarattın...

Sen, azınla-özünle ömrü eda ettin ya;Sen, sazınla-sözünle dil-seda inlettin ya;Sen, veda derken bile aşkı derinlettin ya,Cehennem ateşinden, cennet hazzı yarattın...

Sen, dilde bir afet'tin, budur işte dilde dem;Sen, gülde letafet'tin, dilde, dişte, gülde dem;Sen, gönüller fethettin, her gidişte dem-be-dem;Cehennem ateşinden, cennet hazzı yarattın...

Sana gelmek güzel de, hani yol, hani araf?Seni bulmak güzel de, hani yön, hani taraf?Ben sensizlik elinden bertarafım bertaraf!Cehennem ateşinden, cennet hazzı yarattın...

Seninle söken şafak! alev gibi, har gibi;Senle yer-gök pür-u pak! tan vakt-i ahar gibi;Sen zemheri eliyle gelen ilkbahar gibi;Cehennem ateşinden, cennet hazzı yarattın...

Sen, onca dil döktüğüm aşkın elinden sonra;Sen, gönca gül diktiğim taşkın selinden sonra;Kabrinde kıyam eden hasret gülünden sonra;Cehennem ateşinden, cennet hazzı yarattın...

İşte! ömür denen şey, böyle bir şeymiş meğer;Ne kömür aramaya, ne de yanmaya değer;Sen ki, mahşere kadar hasretimdeysen eğer;Cehennem ateşinden, cennet hazzı yarattın...--------------------------------------Sevgili eşime yazdığım bu son şiirimi siz sevgili dostlarımla paylaşmak dileklerimlesaygılar sunarım...

AbdullahTüzün

SEN...

DOĞANŞEHİRLİ HEMŞERİMİZ KÜLTÜRSANAT MERKEZİNİ ZİYARET ETTİ

Son yıllarda yaptığı önemli yatırım-larla Malatya’nın çehresini değiştiren Büyükşehir Belediyesi, kültür-sanat yatırım ve hizmetleriyle de göz dol-duruyor. Vatandaşların bire bir yaşamı-na dokunan faaliyetler büyük takdir topluyor. Büyükşehir Belediyesi’nin yaptığı hizmetlerle hayatına dokun-duğunu anlatan Çini Kursu öğrencisi Güner Öğütcan, teşekkür ettiğini be-lirtti.

Malatya Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreter Yardımcısı Hemşerim-iz Ertan Mumcu, Sanat Merkezi’ni zi-yaret ederek kursiyerlerle sohbet etti. Çini Kursu’nda yapılan çalışmaları in-celeyen Mumcu, üretilen eserlere olan beğenisini dile getirdi. MABESEM Çini Kursu öğrencilerinden olan emekli Güner Öğütcan, kursa geliş sebebinin vakit geçirmek olmadığını anlatarak, “2 aydır kursa geliyorum. Çini, bize ait bir çalışma. Çini ile kilimde anlat-tıklarımızı anlatıyoruz. Çizgilerle gün-lük yaşantımızı tarif ediyoruz. Hayatın, sıkıntılarını, keyiflerini, neşelerini orda izah etmeye çalışıyoruz. Bunun bir anlamı var. O yüzden Çini çok önemli. Çininin hayata kattığı kalite var. Tari-hi eserlerimizdeki muhteşemliği biraz da içlerindeki Çinilerle yakalıyoruz. Bu çalışmalara yüklediğim anlam bu. Yani, vakit geçirmiş olmak için burada değilim, onu belirtmek istiyorum” dedi. Büyükşehir Belediyesi’ne teşekkür eden Öğütcan, “Malatya Büyükşehir Be-lediyesi, sanat kurslarıyla hayatımıza dokundu. Ondan dolayı çok teşekkür

ediyorum. Burada bu işle meşgul ol-mak ve üretmek çok güzel. Bize ait olan sanatları devam ettirme olanağı verdi-niz. Yaşam Merkeziyle olsun, bisiklet yollarıyla olsun Büyükşehir Belediyesi bir çok yönden hayatımıza dokundu. Çok teşekkür ediyorum” ifadelerini kul-landı.

Kaliteli zaman geçirmek, katılımcıları ayrıcalıklı

kılıyorBüyükşehir Belediyesi Genel Se-

kreter Yardımcısı hemşerimiz Ertan Mumcu da kursiyerlere teşekkür et-tiklerini belirterek, “Zira zamanınızı kaliteli geçirme adına buraları tercih etmeniz aslında sizi ayrıcalıklı kılıyor” dedi. Malatya Büyükşehir Belediyesinin son 7 yılda Malatyalılara sunduğu sosy-al-kültürel fiziki mekânlar ve içerisinde açtığı kurslarla taliplisine, meraklısına büyük bir imkân sunduğunu kaydeden

Mumcu, şunları belirtti:“Şu an Sanat Merkezimizde 35

bıranşta 80’e yakın kurs var. Yılda yak-laşık 6 bin insana dokunuyoruz. Bu sayıyı yıllık 10 bine çıkarmayı hedefli-yoruz. Özellikle genç kitleye, çocuk-larımıza yönelik eğitim faaliyetlerimiz de var. TEOG’a girecek 2300 ortaokul öğrencisine eğitim merkezlerimizde hizmet veriyoruz. Korolarımız, kon-servatuarımız, Yaşam Merkezimiz, Kernek Külliyesi, Sanat Sokağı, Sanat Galerisi, Eğitim Merkezlerimiz, Semt Ko-naklarımız hizmetteler. Sosyal-Kültürel alanda çalışmalarımız taçlandırıldı, ödüller verildi. Büyükşehir Belediye Başkanımız Sayın Ahmet Çakır’ın bu konudaki arzusu, çabası işi bu nokta-lara getirdi. Daha yukarılara çıkarmak istiyoruz. İnşallah, hemşerilerimizle birlikte bunu yapacağız. Ne kadar talep olursa o kadar imkânları genişletmeye çalışacağız. Bu ortamlar bizi çok mut-lu ediyor. Katılımcılarımızın mutluluğu bizi mutlu ediyor.”dedi.

Page 7: Doğanşehirdeki Şeker Fabrikası Arazisi Belediyeye Devredildiyenidogansehirgazetesi.com/FileUpload/as814723/File/8-11-16-00.pdf · Nedir laiklik? Laiklik, toplum ve devlet düzeninin

78 KASIM 2016

- KAVUNCUOĞLU AİLESİ – Bu aile, 1930 yılında Viranşehir’e gelip, kalıcı olar-

ak yerleşmiştir. 93 muhacirliği ile ilgileri bulunmamaktadır. Besni’nin yerli halkındandır. Besni halkının Viranşehir’i tercih nedeni, sanıyorum buraların, eskiden Osmanlı zamanında, Besni beylerine ait olmasındadır. Mustafa- Hüseyin ve Hacı Ah-met kardeşlerden, Mustafa; ailesiyle birlikte gelip Viranşehir’e yerleşmiştir. Musta- fa’nın ismi bilinmeyen eşinden Hüseyin dünyaya gelmiş, Hüseyin’in de ismi bilinmeyen eşinden Hacı Ahmet dünyaya gelmiştir.

-HACI AHMET- Birinci evliliğini Zeynep ile yapmış ve bu be-raberlikten; Mustafa- Ömer ve Abuzer dünyaya gelmiştir. Bu üç çocuk ta Besni doğumludur. İkinci evliliğini Viranşehirde Em-ine ile yapmış ve bu beraberlikten de; Memet ve Elif dünyaya gelmiştir.

1)MUSTAFA KAVUNCUBAŞI- İsmi bilinmeyen eşinden Kadir dünyaya gel- miştir.

Kadir Kavuncubaşı( Başkent Üni.Rek.Yrd.)- Ümmü ile olan beraberliğinden; Memet- Şahin ve iki çocuğu daha vardır.

Mustafa Kavuncubaşı ve ailesinin Viranşehir’e gelmediği, Besni’de kaldığı sanılmaktadır.

2)ÖMER KAVUNCUOĞLU- Toplumdan kopuktu. Sinirli bir yapısı vardı. Bunun haricinde kimseyle bir alıp veresi bulun-mamakta idi. Şimdiki yeni Sağlık Ocağının, ön boşluk alanın, caddeye bakan kısmında iki katlı bir evleri vardı. Bu evi, kardeşi Abuzer ile birlikte kullanmakta idiler. Birinci evliliğini Emine ile yaptı. Bu evlilikten, Hasan Kavuncuoğlu oldu.

Hasan Kavuncuoğlu- Bizim komşumuz sayılırdı. Benim akranlarımdandır. Birbirimize yakın olduğumuzda arkadaşlık ilişkilerimiz devam etmiştir. Okul ve memuriyet nedeniyle uzun süre birbirimizi göremedik. Ancak tesadüfen karşı- laştığımız-da, eskilerden laf ederek hasretlik gidermişizdir. Kendisi D.D.Yol- larında kondüktör olarak çalışmış ve buradan emekli olmuştur. Fikriye ile yap- mış olduğu evlilikten; Harun ve Metin adlarında iki çocukları bulunmaktadır. - Ömer Kavuncuoğlu, eşinin ölümü üzerine ikinci evliliğini Cahide ile yapmış, bu ev-lilikten;

-Sacide + Mehmet = Selim ve Gökçe-Zeynep + Mehmet = Işık ve Tara.-Aysel + Cemal = İbrahim- Özdemir ve Özlem.-Yüksel + Kemal = Namık ve Sevgi.-Yaşar (Polis) + Hatice = Burcu- Yeşim ve Burak.- Yaşar, son-

radan “Koray” soyadını kullanmıştır. Kendisi yakınen tanıdığım öğrencilerimdendir.

3)ABUZER KAVUNCU- Gözleri pek iyi görmezdi. Bakkal Osman Bilgili’nin evlerinin altında bir aktar dükkanı vardı. Gününün çoğunu dükkanında geçirirdi. Toplum insanı değildi. Kendi işinden başka hiçbir şeyi ve hiçbir kimseyi düşün- mez-di. Kimseye faydası olmasa da, kimseye de zararı dokunmazdı. Feride isminde hatırı sayılır, iyi bir kadın ile evli idi. Bu bera-berlikten;

-Ferdane- Besnili şoför Bekir’in oğlu, arkadaşımız Kazım ile olan evliliğinden; Zafer- Barış ve Özlem dünyaya gelmiştir. Son zamanlarda Doğanşehirde bulunmadılar.

-Abdullah Kavuncu- Babası gibi aktarlık yaptı. İşleri de çok iyi gidiyordu. Ancak son zamanlarda içine kapandı. Ruhsal bir bunalım sonucu intihar etti. Hiç kimse buna bir anlam vere-medi. Zira işleri gayet iyi ve görünürde hiçbir sorunu da yok-tu. Semra ile olan evliliğinden; Gülşah – Murat ve iki çocukları daha vardır.

-Süleyman Kavuncu--Erdane- Servet ile evli olup, bir kız çocukları vardır.-Güldane--Ferit Kavuncu--Feridun Kavuncu- Benim zeki ve çalışkan öğrencilerim-

dendi. Okudu ve iyi bir doktor oldu. Doğan ailesinden Mesut ve Suzan’dan olma eczacı Canan ile evliliğinden, Toprak ve……..dünyaya gelmiştir.

4)MEMET KAVUNCUOĞLU- Yakın komşumuzdu. Kendisi çalışkan, faal bir insandı. Ailesini geçindirmek uğruna yap-madığı iş kalmadı. Dolmuşçuluk, gazoz imalatçılığı, gazete bay-iliği v.s. Koyu bir halk partili idi. Demokrat Partililer tarafından hiç sevilmezdi. Bir zaman sonra ailesi birlikte İzmir’e göç etti. Uzun bir zaman sonra, özlem duyduğu Doğanşehir’e geldi. Eş, dost ve arkadaşları görmek umudu ile, ilçe yerlilerinin genel-likle bir arada olduğu, Kris- tal Kahvehanesinden içeri girip, içeridekilere büyük bir heyecan ve özlemle selam verdi. Ancak oraya girdiğine ve içeridekilere selam verdiğine ve hatta ilç-eye bile geldiğine bin pişman oldu. Zira, kendisi koyu bir Halk Partili idi ve Kristal Kahvehanesi ise Demokrat Partililere aitti. Kendisi kovulmaktan beter edildi. Ne yazık!.. Partisel ayırım-cılık hala devam ediyor diye düşünerek, orayı hemen terk edi-verdi.

Memet Kavuncu, kendisi çalışmayı sevdiği gibi, çocuklarını da çalışmaya sevk ederdi. Hatta bu hususta onları azarladığı ve dövdüğü çok olurdu. Çocukları bugün bile, kendisinden razı

olmadıklarını ima ederlerdi. Köhan ve Fadime’den olma Hatice ile olan evliliğinden;

-İBRAHİM KAVUNCU- Okumadı ama çok çalıştı. Çalışmasının semeresini de aldı. Kendi özel buluşlarla sanayi alanında söz sahibi oldu. İzmir’e taşındık- larında çalışma ve kendini geliştirme imkanı buldu. Mobilyacılık, tamircilik derken, balo-ncuklu naylon imalatını, bizzat kendisinin yaptığı makinelerle sürdürmeye başladı. Ankara, Bursa, Kayseri ve hatta Romanya-da fabrika ve imalathaneler oluşturdu. İşlerini kardeşlerin de destekleriyle ilerlettiler. İşlerin iyi gitmesi üzerine kardeşleri de işin üzerine iyice eğildiler. Kendini ve kardeşlerini, memle-ketlim ve komşumuz olarak yürekten kutluyorum ve ken- diler-ine işlerinde daha daha çok başarılar diliyorum. Şeker hastalığı nedeniyle ayaklarının kesildiğini duyunca pek üzüldüm. Evlilik yaptığı Çavuşlu’lu Fatma’ dan çocukları bulunmamaktadır.

-EMRİYE –Sessiz, sakin ve terbiyeli biri idi. Ümit Keçecioğlu ile olan bera- berliğinden; Kubilay ve Sevilay dünyaya gelmiştir. Şu sıralar İzmirde kardeş- lerinin işleri ile meşguldür.

-KADİR KAVUNCU- Çalışkan, üretken ve düzgün biridir. Mehtap ile olan beraberliğinden; Tuğçe ve Hatice dünyaya gelmiştir.

-HACI KAVUNCU- Çalışkan, bilinçli ve saygılı biridir. Saynur ile evlilili- ğinden, Oktay vardır.

-ALİ KAVUNCU- Kayseride iken uzun bir süre beraberliğimiz oldu. Gayet konuşkan, çalışkan ve üretken biridir. Yakınlarına ve büyüklerine ve özellikle bana karşı daima saygılı olmuş, şımarmamış ve mütevazi olmaya özen göster- miştir. Berna ile olan beraberliğinden; Kaan ve Ulaş bulunmaktadır.

V) E L İ F –Kirvem Abuzer Yerlikaya ile beraberliğinden; Miktat- Behzat ve Mustafa dünyaya gelmiştir. Kendisi çok değer verdiğim, iyi bir insandır.(Geniş bilgi“Yerlikaya” ailesindedir.)

- CİHANGİROĞLU AİLESİ- Bu aile, çok sonraları Besni’den ilçeye gelmiş, uzun-

ca bir süre burada ikamet ettikten sonra, Tekrardan Besni’ye dönüş yapmışlardır. İlçede kaldıkları süre içerisinde, mazbut bir yaşam sürmüşler, hiç kimselerle ihtilafa düşme- mişlerdir. Aile reisi Efendi Yarım, ilçede at ve eşeklere semer yaparak ailesini geçindirmeye çalışmıştır. Adı üzerinde efendi biri olar-ak kendini kabul ettirmiştir. Eşinin adı ise Hanım’dır. Gerek isimleri ve gerekse soyadları yöre halkına ilginç gelmiş ve bu konunun dillendirilmesi üzerine, bu durumdan rahatsızlık duyarak mahkeme kararı ile soyadlarını Cihangiroğlu şek-linde değiştirmişlerdir. Kısıtlı imkanlarla okuttukları çocukları başarılı olmuşlar ve devlet kademelerinde görevler üslen-mişlerdir.

İSMET CİHANGİROĞLU- Öğretmen olarak hizmet vermiştir.VEDAT CİHANGİROĞLU- Nayman ailesinden, Hüseyin ve

Serfinaz’dan olma Hülya evlilik yapmış ve bu beraberlikten; Seda ve Oğuz dünyaya gelmiştir.

- T U Z L U A İ L E S İ – Bu aile, Emiş ve ……………. ‘den olma Mevlüt( Kel) ile

Kumaş’tan türe- medir. Emiş, Besni’de evlilik yaptığı…………..den, Mevlüt(Kel) dünyaya geldi. Kocasının ölümü üzerine, çocuğu Mevlüt ile birlikte ilk evvela Sürgü’ye gelen Emiş, yine eşini kaybetmiş olan Viranşehir’deki Nayman ailesinden Hüseyin Çavuş ile bir evlilik daha yapmış ve bu beraberlikten Fadime dünyaya gelmiştir.

( Kel )MEVLÜT TUZLU- Mahalle ve kapı komşumuz idi. Kel Mevlüt olarak anılmıştır. Fazlaca bir mal varlığı yoktu. Do-lasısiyle fazlaca bir meşguliyeti de yoktu. Gününün çoğunu evinin hemen yanıbaşındaki Kristal Kahvehanesinde Entelli Kadir Armağan ile kağıt oynayarak(üçlü) geçirirdi. Bir bardak çay içer- ler akşama kadar kağıt oynayarak bir masayı işgal ederlerdi. Bundan dolayıdır ki kahvehaneyi işletenler, onların bu durumundan şikayetçi olurlardı. Eşi Kumaş nene, sessiz ve sakin bir insandı. Duyumlarıma göre Kel Mevlüt ona kaba davra- nıyordu. Kumaş nene, Bilal Yuradakul’un Kaya ve Şefi-ka’dan olma Behiye’in teyzesidir.

Kel Mevlüt Tuzlu’nun Kumaş ile olan evliliğinden, Sebahat dünyaya gelmiştir. Sebahat, Hacı Bekir Özşeker ( Bşk.Cen-giz Özdemir’in annesinin dayısı) ile olan beraberliğinden ; Kenan- Memet- Emine- Fikriye ve Nihal dünyaya gelmiştir.

-F A D İ M E – Emiş’in Hüseyin Çavuş ile olan evliliğinden doğmadır. Kel Mevlüt ile ana bir, baba ayrı kardeştirler. Fadime, ilk evliliğini Köhan Öztaş ile yapmış, bu beraberlikten Hati-

ce(Topal) dünyaya gelmiştir. Köhan ölünce Fadi- me köhan’ın kardeşi Nuri Öztaş ile evlenmiş ancak, bu beraberlik uzun sür- memiş ve ayrılmışlardır. Fadime ölünceye kadar, Besnili Memet ile evlenmiş olan kızı Hatice(topal) ile aynı evde yaşam sürmüştür. Hatice’nin Besnili Memet ile olan berabeliğinden de; İbrahim- Emriye- Kadir- Hacı ve Ali dünyaya gelmiştir.

- Ç İ L A İ L E S İ – Ellili yıllarda, Besni’den gelip Doğanşehir’e yerleşmişler-

dir. İlçede ayakka- bı yapımı ve tamircliği üzereine uğraş ver-miştir. Aile Enes ve İmmi’den türe- medir. Uzun süre ilçede Enes usta ve oğulları mesleklerini icra etmiş, bilahare Ada-na’ya göçmüşlerdir. İlçede bulundukları süre içerisinde, evli-likler yolu ile il- çe halkı ile bütünleşmişlerdir. Enes Usta çocuk-luğumdan hatırladığım üzere çok olgun, işini severek yapan ve bunu çocuklarına da yaptırma hususunda çaba har- cayan bir insandı. İlçe halkı, ona sevgi ve saygı göstermiş ailecek kabullenilmiş- lerdir. Nitekim çocuklarının tümü burada evli-likler yaparak ilçe halkı ile bütün- leşmişlerdir. Enes ve İmmi berberliğinden; 1) MEMET ÇİL- Özbey ailesinden Hafız Fahri ve Emine’ den olma Kifaye ile olan evliliğinden ; Tahsin- Redal (Marmara depreminde hayatını kaybetmiştir.)- Sıddık ve Güls-en. 2) ABDUR- RAHMAN ÇİL- Durak ailesinden Sulu Hasan kızı Abide ile olan evliliğinden; Mesleha- Mescude- Songül ve Uğur. 3) MUSTAFA ÇİL- Hatice ile beraberli- ğinden; 3 kız ve 1 oğlan olmuştur. Çocuklarından birnin ismi Birsen, diğerinin ismi Murat’tır. 4) DOĞAN ÇİL( Müh.)- Öğretmen Hatice ile olan beraberli- ğinden; Filiz ve Güliz isimlerinde iki kızları vardır. 5) FATMA- İlçenin köklü ailelerinden Ali Rıza Yılmaz ile evlilik yapmış ve bu beraberlikten de Şahin- Bahri- Müslüm- Şadiye- Bahşende ve Fadime dünyaya gelmişlerdir.

- S İ İ R T ( Tillo- Aydınlar ) dan G E L E N A İ L E -

- D E M İ R A L P A İ L E S İ - Bu aile, Derviş oğlu Osman’ dan olma Hamza Hoca’nın,

muhacir kesimin Viranşehir’ e gelip kalıcı olarak yerleştikler-inden sonraki yıllarda, memlekette evlendiği eşinin ölümü üzerine, buraya gelip bir muhacir aile kızı ile evlenip çoğal-masından oluşmuştur. Hamza Hoca’nın buraya ne sebeple ve hangi tarihte geldiği kesin olarak bilinmemektedir.

Hamza Hoca ilk evliliğini kendi memleketli Tillo’lu biri ile yapmış bu evli- likten Azize dünyaya gelmiştir. İkinci evliliğini Viranşehirdeki muhacir kesim- den Sadık Ağa ile Hazeni’ den olma Menevşe’nin Taner ailesinden Molla Refik ile beraber-liğinden olan Nesihe ile yapmıştır. Bu beraberlikten; Memet Ali Hoca ve Muhsine olmuştur. Hamza Hoca ayrıca Erzurumlu biri ile de evlilik yap- mıştır. Şimdi bu evlilikleri mercek altına alalım.

Hamza Hoca’nın Tillolu eşinden Azize dünyaya gelmiştir. Azize Viranşehirdeki muhacir ailelerden Keçeci Yakup ve Binnaz’dan olma Abdurrahman Turan ile evlilik yapmış, bu beraberlikten; Hatice- Ahmet- Niyazi ve Müşerref dünya gel- miştir. ( Geniş bilgi “ Turan “ ailesinde.)

Hamza Hocanın, Molla Refik ve Menevşe’den olma Nesihe ile olan beraberli- ğinden de Memet Ali Demiralp ve Muhsine olmuştur.

Memet Ali Demiralp- Öğretmenlik hayatını başka yerlerde yaptıktan sonra Do- ğanşehir ilçesinde noktalamıştır. Emekliye ayrıldıktan sonra başka işlerle uğraş- mak istemesine rağmen muvaffak olamamış ve bir müddet sonra hastalanarak vefat etmiştir. Memet Ali Hoca yakinen tanıdığım ve saygı duyduğum bir büyü- ğüm ve meslektaşımdır. Yine öğretmen olan Şaban ve Ayşe’ den olma Fatma ile yaptığı evlilikten; 1) Hamza- Zeki ve çalışkan öğrencilerimden biri idi. Uzun yıllar orman idare müdürlüğü yaptıktan sonra emekli olmuş, şu anlar Suriyeden savaş nedeni ile kaçıp Türkiyeye sığınan sığınmacıların Malat-yadaki durum- larından sorumlu olarak hizmet vermektedir. 2) İrfan- O da zeki ve çalışkan öğrencilerimdendi. 1980 öncesi anarşi ortamında yediği dayak sonucu şuurunu kaybetmiş, te-davi ile ayakta durmaktadır. 3) Eralp- Okudu, öğretmen oldu. Öğretmenlik görevini başarı ile sürdürmektedir. 4) Erhan- Yük-sek tahsile devam edemedi. Dolayısiyle bir devlet görevinde bulunamadı. Durmadan bir şeylerle uğraş vermekte kendince.

M u h s i n e – Siirt Tillo’ dan Hüseyin ile yaptığı evlilikten 1-Türkan 2- Şükran 3- Fahri 4- Fahriye 5- Hayri 6- Hayriye 7- Sabite ve Aydın olmuştur.

Hamza Hocanın Erzurumlu eşinden de Fethullah dünyaya gelmiştir. Fethullah Bilen Rabia ile olan evliliğinden de;

1- Kutbettin + Kevser = Perihan- Nilüfer- İzzet ve Meryem2- Memet+Rahime= Keziban-Gülhan-Turgut-Erd-

al-Kenan-Memduh-Beyhan3- Hanım + Abdullah = ? 4- Hazal + Ziyabin = ? 5- Muhsine

+ Mehmet 6-Basra + İsmail = ? 7-Delal + Medeni= ? Tüm aile Erzurum-

da yaşamakta.

MÜNIR TAŞTANEMEKLİ ÖĞRETMEN

DOĞANŞEHİR’İN TARİHİMUHACİRLER 3. BÖLÜM-15

Devamı Gelecek Sayıda

Page 8: Doğanşehirdeki Şeker Fabrikası Arazisi Belediyeye Devredildiyenidogansehirgazetesi.com/FileUpload/as814723/File/8-11-16-00.pdf · Nedir laiklik? Laiklik, toplum ve devlet düzeninin

C M Y K 8 C M Y K 8

DOĞANŞEHİR BELEDİYE BAŞKANI VAHAP KÜÇÜK’ÜN YAPTIRMIŞ OLDUĞU MESLEK YÜKSEK OKULU BİTTİĞİ TAKTİRDE BÖYLE OLACAK

MALATYA VALİSİ MUSTAFA TOPRAKDOĞANŞEHİR BELEDİYE BAŞKANI

VAHAP KÜÇÜK’ÜN YAPTIRMIŞ OLDUĞU MESLEK YÜKSEK OKULUNDA İNCELEMELERDE BULUNDU