dünya bankası kredileri tartışma yaratıyorbthaber.com/pdf/22yiloncesi/50.pdf · lan proje...

24
Dünya Bankası kredileri tartışma yaratıyor • Dünya Bankası kredili bilgi teknolojisi ihalelerinde Türk şirketleri bir kez daha şansını yitirdi. Geçtiğimiz hartalarda bir kamu kuruluşunun Dünya Bankası kredili BT projeleri için açtığı ihale, sektörde çeşitli yorumlara yol açtı. İhale şartnamelerinde ilk göze çarpan konu, Türk şirketlerinin katılamaması idi. İş ve İşçi Bulma Kurumu'nun açtığı yeniden yapılanma ve geliştirme projesi ihalesine katılacak şirketlerde aranan özelliklerden biri, şirketin son 3 yıldaki yıllık ortalama cirosunun 200 milyon dolar ve son 2 yıldır da kâr eder durumda olması. Bu durumda, 1994 yılında yaklaşık 125 milyon dolar ciro yapan ve Interpro Pazar Araştırma Merkezi'nin İlk 100 BT Şirketi sıralamasında ilk sırada yer alan IBM Türk'ün bile ihaleye teklif vermesi olası değil. • Dünya Bankası projelerini değerlendiren sektör şirketleri, Dünya Bankası'nın kendi yatıramlarını güvenceye almak için bu derece kapsamlı BT ihalelerinde birtakım sınırlamalar getirmesini olumlu karşılarken, öte yandan Türkiye BT sektöründe hiç bir şirketin söz konusu ciroya erişememesini de garip ve düşündürücü buluyor. Yetkililer, Türkiye BT sektörünün 1995 yılı cirosunun 960 milyon dolar olduğunu kabul ederek bu sektörün büyük bir sektör olmadığını; gelecekte pazarın ve şirket gelirlerinin büyütülerek iyileştirilmesi gerektiğini savunuyor. Bunun yolunun da devletin bir BT politikasının olmasından geçtiğini dile getiriyorlar. (Ayrıntılı haber sayfa 3'de) 107 proje Ar-Ge desteği bekliyor TÜBİTAK tarafından sağ- lanan Ar-Ge desteğinden yararlanmak amacıyla yapı- lan proje başvurusu 107'e ulaştı. TÜBİTAK'a bugüne kadar gelen ve 1 Haziran-31 Aralık 1995 dönemini kap- sayan bu projelerin parasal büyüklüğü 115 milyon do- lar .Ar-Ge desteği için yapı- lan proje başvurularında ilk sırayı 26 proje ile bilgi tek- nolojisi alanı alıyor. Bu sek- törü 16 proje ile savunma ve 14 proje ile malzeme ve meteoroloji izliyor. Yazılım- la ilgili olarak Ar-Ge desteği almak için ise 9 proje baş- vurusu olduğu öğrenildi. (Ayrıntılı haber sayfa 6'da) Beko, bütünleşik otomasyona geçiyor Bekoteknik, tasarımdan üretime tüm birimlerini bütün- leşik bir otomasyona kavuş- turmak için uzun süreli bir ye- niden yapılanma içine girdi. Yeniden yapılanma sürecinin ilk aşamasında depo otomas- yonu var. Şu andaki uluslara- rası standartlara göre Beko'da- ki otomasyon oram, yüzde 70 civarında. Hedef, bu oranı yüzde 90-95'lere çekmek. Bu- nun yolu da komple otomas- yondan geçiyor. (Ayrıntılı haber sayfa 2'de) Sağlık Projeleri hızla ilerliyor Dünya Bankası desteği ile yürü- tülen Birinci ve İkinci Sağlık Proje- leri için önemli adımlar atıldı. Bi- rinci Sağlık Projesi Sağlık Enfor- masyon Sistemleri çerçevesinde 79 ilde bulunan 11 Sağlık Müdürlükle- rine kurulacak olan bilgi sistemle- rinin ilk ihalesi yapıldı. İkinci iha- lenin ise önümüzdeki günlerde so- nuçlanması bekleniyor. Kalkınma- da öncelikli illeri kapsayan İkinci Sağlık Projesi için yürütülen fizibi- lite çalışmaları da önümüzdeki ay tamamlanıyor. Birinci Sağlık Projesi, 1990 yılın- da yapılan bir anlaşma sonucu yüzde 51'i Dünya Bankası kredisi, yüzde 49'u Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti tarafından sağlanacak toplam 146.7 milyon dolar bütçe ile başladı. İkinci Sağlık Projesi'nin toplam bütçesinin ise 200 milyon dolar olduğu öğrenildi. (Ayrıntılı haber sayfa 4'de) İnterpro 1996 Türkiye Bilgisayar Rehberi çıktı Türkiye bilgisayar pazarındaki ürünler ve bunları üreten/ithal eden/satan şirkedere ilişkin bilgi- lerin bir araya getirildiği "İnterpro 1996 Türkiye Bilgisayar Rehberi" çıktı. Rehber ürün, ana şirketler (üretici/ithalatçı/montajcı) ve bayi- ler olmak üzere 3 ana bölümden oluşuyor. Ürün bölümünde Bilgi- sayar, Çevre Birimleri, OT/VT Sis- temleri, Yazılım, lletişim/Network ve Hizmet olmak üzere 6 ana baş- lıkta ürün ve ana şiirketi bilgileri yer alıyor. İnterpro 1996 Türkiye Bilgisayar Rehberi'nde toplam 3 bin 200'e yakın şirkete ait kimlik bilgileri de bulunuyor. (Ayrıntılı haber sayfa 6'da) BT Pazarı, GSMH'dan iki kat daha hızlı büyüyor! Türkiye'de GSMH 1986' dan bu yana yılda ortalama yüzde 10.79 artarken, BT pazarının büyüme hızı yüz- de 19.2 oranında oldu. "Türkiye BT Pazarının Son On Yılı: 1986/1995" adlı ra- por yayınlandı. Interpro Pa- zar Araştırma Merkezi'nce hazırlanan rapora göre, 1986 yılında 247.2 milyon dolar olan BT pazarı, 2 kat artışla 1995'de 964 milyon dolara ulaşacak. (Ayrıntılı haber sayfa 8 'de)

Upload: others

Post on 31-May-2020

10 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: Dünya Bankası kredileri tartışma yaratıyorbthaber.com/PDF/22YilOncesi/50.pdf · lan proje başvurularında ilk sırayı 26 proje ile bilgi tek nolojisi alanı alıyor. Bu sek

Dünya Bankası kredileri tartışma yaratıyor

• Dünya Bankası kredili bilgi teknolojisi ihalelerinde Türk

şirketleri bir kez daha şansını yitirdi. Geçtiğimiz hartalarda bir

kamu kuruluşunun Dünya Bankası kredili BT projeleri için

açtığı ihale, sektörde çeşitli yorumlara yol açtı. İhale

şartnamelerinde ilk göze çarpan konu, Türk şirketlerinin

katılamaması idi. İş ve İşçi Bulma Kurumu'nun açtığı yeniden

yapılanma ve geliştirme projesi ihalesine katılacak şirketlerde

aranan özelliklerden biri, şirketin son 3 yıldaki yıllık ortalama

cirosunun 2 0 0 milyon dolar ve son 2 yıldır da kâr eder

durumda olması. Bu durumda, 1 9 9 4 yılında yaklaşık 1 2 5

milyon dolar ciro yapan ve Interpro Pazar Araştırma

Merkezi'nin İlk 1 0 0 BT Şirketi sıralamasında ilk sırada yer alan

IBM Türk'ün bile ihaleye teklif vermesi olası değil.

• Dünya Bankası projelerini değerlendiren sektör şirketleri,

Dünya Bankası'nın kendi yatıramlarını güvenceye almak için

bu derece kapsamlı BT ihalelerinde birtakım sınırlamalar

getirmesini olumlu karşılarken, öte yandan Türkiye BT

sektöründe hiç bir şirketin söz konusu ciroya erişememesini

de garip ve düşündürücü buluyor. Yetkililer, Türkiye BT

sektörünün 1 9 9 5 yılı cirosunun 9 6 0 milyon dolar olduğunu

kabul ederek bu sektörün büyük bir sektör olmadığını;

gelecekte pazarın ve şirket gelirlerinin büyütülerek

iyileştirilmesi gerektiğini savunuyor. Bunun yolunun da

devletin bir BT politikasının olmasından geçtiğini dile

getiriyorlar.

(Ayrıntılı haber sayfa 3'de)

107 proje

Ar-Ge desteği

bekliyor TÜBİTAK tarafından sağ­

lanan Ar-Ge desteğinden

yararlanmak amacıyla yapı­

lan proje başvurusu 107'e

ulaştı. TÜBİTAK'a bugüne

kadar gelen ve 1 Haziran-31

Aralık 1995 dönemini kap­

sayan bu projelerin parasal

büyüklüğü 115 milyon do­

lar .Ar-Ge desteği için yapı­

lan proje başvurularında ilk

sırayı 26 proje ile bilgi tek­

nolojisi alanı alıyor. Bu sek­

törü 16 proje ile savunma

ve 14 proje ile malzeme ve

meteoroloji izliyor. Yazılım­

la ilgili olarak Ar-Ge desteği

almak için ise 9 proje baş­

vurusu olduğu öğrenildi.

(Ayrıntılı haber sayfa 6'da)

Beko, bütünleşik otomasyona geçiyor

Bekoteknik, tasarımdan

üretime tüm birimlerini bütün­

leşik bir otomasyona kavuş­

turmak için uzun süreli bir ye­

niden yapılanma içine girdi.

Yeniden yapılanma sürecinin

ilk aşamasında depo otomas­

yonu var. Şu andaki uluslara­

rası standartlara göre Beko'da-

ki otomasyon oram, yüzde 70

civarında. Hedef, bu oranı

yüzde 90-95'lere çekmek. Bu­

nun yolu da komple otomas­

yondan geçiyor.

(Ayrıntılı haber sayfa 2'de)

Sağlık Projeleri hızla ilerliyor Dünya Bankası desteği ile yürü­

tülen Birinci ve İkinci Sağlık Proje­

leri için önemli adımlar atıldı. Bi­

rinci Sağlık Projesi Sağlık Enfor­

masyon Sistemleri çerçevesinde 79

ilde bulunan 11 Sağlık Müdürlükle­

rine kurulacak olan bilgi sistemle­

rinin ilk ihalesi yapıldı. İkinci iha­

lenin ise önümüzdeki günlerde so­

nuçlanması bekleniyor. Kalkınma­

da öncelikli illeri kapsayan İkinci

Sağlık Projesi için yürütülen fizibi­

lite çalışmaları da önümüzdeki ay

tamamlanıyor.

Birinci Sağlık Projesi, 1990 yılın­

da yapılan bir anlaşma sonucu

yüzde 51'i Dünya Bankası kredisi,

yüzde 49'u Türkiye Cumhuriyeti

Hükümeti tarafından sağlanacak

toplam 146.7 milyon dolar bütçe

ile başladı. İkinci Sağlık Projesi'nin

toplam bütçesinin ise 200 milyon

dolar olduğu öğrenildi.

(Ayrıntılı haber sayfa 4'de)

İnterpro 1996 Türkiye

Bilgisayar Rehberi çıktı Türkiye bilgisayar pazarındaki

ürünler ve bunları üreten/ithal

eden/satan şirkedere ilişkin bilgi­

lerin bir araya getirildiği "İnterpro

1996 Türkiye Bilgisayar Rehberi"

çıktı. Rehber ürün, ana şirketler

(üretici/ithalatçı/montajcı) ve bayi­

ler olmak üzere 3 ana bölümden

oluşuyor. Ürün bölümünde Bilgi­

sayar, Çevre Birimleri, OT/VT Sis­

temleri, Yazılım, lletişim/Network

ve Hizmet olmak üzere 6 ana baş­

lıkta ürün ve ana şiirketi bilgileri

yer alıyor. İnterpro 1996 Türkiye

Bilgisayar Rehberi'nde toplam 3

bin 200'e yakın şirkete ait kimlik

bilgileri de bulunuyor.

(Ayrıntılı haber sayfa 6'da)

BT Pazarı,

GSMH'dan iki

kat daha hızlı

büyüyor!

Türkiye'de GSMH 1986'

dan bu yana yılda ortalama

yüzde 10.79 artarken, BT

pazarının büyüme hızı yüz­

de 19.2 oranında oldu.

"Türkiye BT Pazarının Son

On Yılı: 1986/1995" adlı ra­

por yayınlandı. Interpro Pa­

zar Araştırma Merkezi'nce

hazırlanan rapora göre,

1986 yılında 247.2 milyon

dolar olan BT pazarı, 2 kat

artışla 1995'de 964 milyon

dolara ulaşacak.

(Ayrıntılı haber sayfa 8 'de)

Page 2: Dünya Bankası kredileri tartışma yaratıyorbthaber.com/PDF/22YilOncesi/50.pdf · lan proje başvurularında ilk sırayı 26 proje ile bilgi tek nolojisi alanı alıyor. Bu sek

2 h a b e r 8-14 Ocak 1 9 9 6 . Sayı: 50

Beko, bütünleşik otomasyona geçiyor NURAY ÖZKAN

Bekoteknik, bugüne

kadar daha çok her

birimin kendi içinde

yürüttüğü bilgi sistemi proje­

lerini kuruluşun bütününü

kapsayan tek şemsiye altın­

da toplama kararı aldı. Yeni­

den yapılanma projesi çerçe­

vesinde ilk aşamada depo

otomasyonunun optimizas-

yon çalışmaları yürütülüyor.

Beko'da yaklaşık 4 yıl önce

kurulan bir otomatik mamul

deposu var. Depo I olarak

adlandırılan Arnold depo

sistemi, tam otomatik bir sis­

tem. Bu yapının görevi, ürü­

nü ambalaj noktasından ala­

rak otomatik olarak sırala­

yıp, aynı türden olan TV'leri

aynı paletin üzerine yarleşti-

rerek depo üstündeki raflar

üzerinde yer bulmak, o gü­

nün planlaması gereği hangi

ürünler sevkedilecekse bu

sevk emirlerinin girilmesi so­

nucunda kapıya otomatik

olarak ürünleri göndermek.

Beko Otomasyon Sistemleri

Şefi Hüseyin Hamarat, söz

konusu sistemin o zamanlar­

daki maliyetinin 6 milyon

Alman Markı'nı bulduğunu

söyleyerek, bugün sistemin

tüm bakım ve desteğini Be­

ko'da yürüttüklerini dile ge­

tirdi. Beko'da depo birimi

fiktif ve mamul depo olmak

üzere ikiye ayrılıyor. Mamul

depoda şu anda 4 bin palet-

lik ürünün stoklanması iş­

lemleri yapılıyor. 1 palet or­

talama 8-12 adet TV alıyor.

Dolayısıyla depodaki ürün

sayısı 20-30 bin arasında de­

ğişiyor. Depoda 998 çeşit

ürün bulunuyor. Fiktif depo­

nun hacmi ise 800 paletlik.

Hüseyin Hamarat, bunun

dışında komponent depo

denilen ikinci bir depola­

rının daha olduğunu söyle­

yerek, burada 9 bin kutunun

yer aldığını belirtiyor. Bu de­

ponun daha çok MRP'den

çıkan iş emirlerini işleyen bir

yapısı var. Hamarat, kompo­

nent depodaki temel ilkeleri

şöyle açıklıyor. "Bu depoda

kayıtlar palet ve ürün bazın­

da tutuluyor. Ancak seri nu­

marası bazında tutulmuyor.

Böyle bir sisteme gereksini­

mimiz oldu. Bir şirket ile sis­

temdeki veritabanını yenile­

me işlemleri başlattık. Ancak

istediğimiz sonucu alama­

dık. Bu arada bir gereksini­

mimiz daha oldu. Arnold

mamul depomuzun yanı sıra

bir de üretim bantlarımız

var. Bantlarda ayrı bir oto­

masyonumuz var, anlık ne

üretiliyorsa bunlar depolar­

da toplanıyor ve tasnif edili­

yor. Bunların ikisi arasında

bir ilişki yoktu. Hatta ana

bilgisayar arasında da bir

ilişki yoktu. İki yapıyı da Ar-

nold'un yazılımına dokun­

madan dışarıda ilişkilendir­

mek istedik. Bu arada kapa­

sitenin de yetmediği görül­

dü. TV ve TV olmayan ürün­

lerin de bu sistemde yer al­

ması gereği ortaya çıktı. Do­

layısıyla bir de Depo II gibi

fiziksel bir yer bulduk. Depo

II'de RF teknolojisi var ve bu

depo yarı otomatik. İki de­

poyu da ilişkilendirecek bir

sistem geliştirildi. RF el ter­

minallerini Exim'den temin

ettik. Yazılımı ise Sistek üst­

lendi. Sistek'in geliştirdiği

sistemin adı, Mamul Hare­

ketlerin Rasyonalizasyonu

(MHR). Söz konusu proje,

Ocak ayının başında devre­

ye girmiş durumda."

Projenin donanım maliye­

ti 50 bin, yazılım maliyeti ise

30 bin doları buluyor. Be­

ko'da bu noktada başlatılan

entegrasyon ileride bütün

birimleri de kapsayacak bi­

çimde yürütülecek.

Hüseyin Hamarat, gele­

cekteki projelerini ise şöyle

özetledi: "Veritabanını yeni­

den tasarlamamız gerekiyor.

Gelecekte bu yenilemenin

iki bölümü olacak. 1996 yı­

lında buna başlanacak. Şu

anda TV dışı ürünler yan sa­

nayide üretiliyor ve buraya

gelip tasnif ediliyor. Sonra

bölge depolarına gönderili­

yor. Bu noktada yan sanayi­

lere de RF terminaller verile­

cek. Böylece kabul ve sevk

işlemleri doğrudan buradan

yapılacak. Bu işlemler 1996

yılında düşünülüyor. Bu ara­

da komponent depoda ger­

çekleştireceğimiz bir işlem

var. Depodaki hammaddeler

çıkarken tutulduğu nokta­

dan arabalara kadar insanlar

ürünleri elleriyle taşıyor. Bu

noktada otomatik bir siste­

me geçme söz konusu. He-

nüz ara stokları ölçemiyo­

ruz. Sonuçta depoda eşza­

manlı mühendisliğe geçilme­

si gerekiyor. Beko'daki oto­

masyon oranı şu anda yüzde

70. Uluslararası standartlarda

ise bu oranın yüzde 90-95

olması gerekiyor. Bizim de

hedefimiz bu orana eriş­

mek."

Böyle bir sistemin kurulu­

şa ne kazandırdığı sorusunu

ise Hamarat şöyle yanıtlıyor:

"Dinamizm kazandırıyor, ne­

rede hangi ürünün olduğu

bilgisine hızla erişebilme, es-

neklik ve planlı davranma."

Beko'da depo otomasyonunun işleyişi

Bekoteknik'teki depo oto­

masyonunun işleyişi konu­

sunda ayrıntılı bir rapor ha­

zırlanmış. Depo otomasyo­

nunun işleyişini, yazılımı

gerçekleştiren Sistek'in Pa­

zarlama Müdürü Mustafa

Onar şöyle anlatıyor: "Be­

ko'da başlattığımız projenin

adı MHR diye kodlandırılan

Beko Mamul Depo II Oto­

masyonu. Depo I olarak ad­

landırılan bölüm ise tam oto­

matik olan Arnold sistemi.

Yarı otomatik olan Depo

IFde RF el terminalli sistem­

ler mevcut. Burada sistem

donanımları yeni kuruluyor.

Arnold'da iki adet PLC

(programlanabilir logic kont­

roller) var. Bunlar Arnold'a

giren ve bizim depoya akta­

rılan konveyörlere kumanda

ediyorlar. Bu kumanda ci­

hazları, TV kutularının Ar­

nold'a ya da Depo II'ye gi­

deceğine karar veriyor. Yön­

lendirmeden sonra Depo

II'ye gelen TV kutuları kon-

veyör üzerinden alınıp palet­

lere yerleştiriliyor. Palet eti­

ketleri yapıştırılıyor. TV'lerin

üzerinde ürün etiketleri var.

Bunlar eşleştiriliyor ve siste­

me tanıtılıyor. Cihaz olarak

Exim'in 3 adet PTC 960'ları

kullanılacak. Şu anda depo­

da raf sistemi yok. Biz sis­

temde, kutuları rafa benzer

bir yapıda istifleyeceğiz. Sis­

tem paletlenmiş ürünün ne­

reye gönderileceğine karar

veriyor, yerleştiriyor ve sev-

kiyat sırasında nereden alı­

nacağını söylüyor. Bu işin

içeri giriş yönü. Bir de TV dı­

şı ürünlerin içeriye alınması

kısmı var. Kamyonlarla de­

ponun kapısından geçirilen

bu ürünlere de aynı işlemler

yapılıyor. Bunun yanı sıra

'rework' denilen yeniden iş­

leme uygulaması da yapılı­

yor. Bu işlemde satışın dışın­

da herhangi bir nedenle de­

podan dışarı çıkan TV'leri

kontrol ediyor. Kısacası ge­

liştirilen sistem, giriş ve çı­

kışları kontrol ediyor. Bunla­

rın dışında bir de depo oto­

masyonu dışında tutacağı­

mız bant etiketleme sistemi

geliştirdik. TV ürünlerine

tüm kontrollerden sonra tüm

bilgilerini içeren bir kimlik

numarası veriliyor ve üründe

herhangi bir sorun olduğun­

da geri dönüşleri yapılıp

arızanın nereden kaynaklan­

mış olabileceği araştırılıyor.

Bekoteknik, tasarımdan üretime tüm birimlerini

bütünleşik bir otomasyona kavuşturmak için

uzun süreli bir yeniden yapılanma içine girdi.

Yeniden yapılanma sürecinin ilk aşamasında

depo otomasyonu var. Şu andaki uluslararası

standartlara göre Beko'daki otomasyon oranı,

yüzde 70 civarında. Hedef, bu oranı yüzde

90-95'lere çekmek. Bunun yolu da komple

otomasyondan geçiyor.

Page 3: Dünya Bankası kredileri tartışma yaratıyorbthaber.com/PDF/22YilOncesi/50.pdf · lan proje başvurularında ilk sırayı 26 proje ile bilgi tek nolojisi alanı alıyor. Bu sek

8-14 Ocak 1 9 9 6 - Sayı: 50 h a b e r 3

Dünya Bankası kredileri tartışma yaratıyor

NURAY ÖZKAN

Geçtiğimiz haftalarda

İş ve İşçi Bulma Ku­

rumu, Dünya Banka­

sı kredili BT projesi için iha­

le açtı. İhale şartnamesinde

ilk göze çarpan konu, Türk

şirketlerinin katılamaması

idi. Şartnamede, katılacak

şirketlerin son 3 yıldaki yıllık

ortalama cirosunun 200 mil­

yon dolar ve son 2 yıldır da

kâr eder durumda olması

öngörülüyor Bu durumda,

1994 yılında yaklaşık 125

milyon dolar ciro yapan ve

Interpro Pazar Araştırma

Merkezi'nin İlk 100 BT Şir­

keti sıralamasında ilk sırada

yer alan IBM Türk'ün bile

ihaleye teklif vermesi olası

değil.

Türk şirketlerinin Dünya

Bankası projelerine katıla­

maması sektörde çeşitli yo­

rumlara yol açtı. Dünya Ban­

kası projelerini değerlendi­

ren şirket yetkilileri, Dünya

Bankası'nın kendi yatırımla­

rını güvenceye almak için

bu derece kapsamlı BT iha­

lelerinde birtakım sınırlama­

lar getirmesini olumlu karşı­

larken, öte yandan Türkiye

BT sektöründe hiç bir şirke­

tin söz konusu ciroya erişe-

memesini de garip ve dü­

şündürücü buluyor. Yetkili­

ler, Türkiye BT sektörünün

1995 yılı cirosunun 960 mil­

yon dolar olduğunu kabul

ederek bu sektörün büyük

bir sektör olmadığını, gele­

cekte pazarın ve şirket gelir­

lerinin büyütülerek iyileşti­

rilmesi gerektiğini savunu­

yor. Bunun yolunun da dev­

letin bir bilişim politikasının

olmasından geçtiğini dile ge­

tiriyorlar.

Bunun yanı sıra bu türden

ihalelerde genellikle dikkati

çeken bir başka konu da,

Türkiye'de ofisi bulunan

uluslararası şirketlerin bağlı

oldukları yurtdışı şirketleri

aracılığıyla ihaleye katılması

ve ihale soncunda işlemleri­

ni Türkiye ofisi üzerinden

yürütmeleri. Ancak buna

karşın yerel kuruluşlar Dün­

ya Bankası ihalelerine gire­

memekte. Bu durum bazı

kesimlerce haksızlık olarak

nitelendirilirken, bir kesim

yetkili tarafından da böylesi­

ne kapsamlı ihalelerde belli

bir iş yapma gücü ölçeği ko­

nulmadığı sürece çok ciddi

bir haksız rekabetin yaşana­

bileceği savunuluyor.

Özellikle devlet ihalele­

rinde kadrosu, bilgi birikimi

ve altyapısı ile büyük olan

şirketlerin, çok küçük olan

şirketlerle karşı karşıya kal­

ması ve sonunda fiyatı ucuz

olanın tercih edilmesi duru­

munda projenin sağlıklı biti-

rilememesinin söz konusu

olduğu ileri sürülüyor.

Herşey BT politikasının

oluşturulmasına bağlı

Öte yandan, Dünya Ban­

kası'nın uygulamasını kına­

mak yerine, 'neden Türkiye

BT sektöründen hiçbir şirket

bu ihaleye katılamıyor, eksi­

ğimiz ne?' diye kendimizi

sorgulamamızın daha doğru

olacağı görüşünü dile geti­

renler de var. Türkiye BT

sektörünün küçük bir sektör

olduğunu, dolayısıyla top­

lam pazarı büyütmek için

çok daha fazla çaba harca­

mamız gerektiği öne sürülü­

yor. Bunun yolunun da dev­

letin sağlam bir bilgi tekno­

lojisi politikası oluşturmasın­

dan geçtiği görüşü üzerinde

birleşiliyor. Bu politika ger­

çekleştirildiği takdirde, bu

politika çerçevesinde yalnız

devlet ihaleleri için değil, ay­

nı zamanda özel sektörün de

bilgi teknolojisi kullanmasını

yönlendirici bir faktör olaca­

ğı savunuluyor. Oysa bugün

devlet tarafında hem yazılım,

hem de donanım konusunda

herhangi bir politika üretil­

miş değil.

Yetkililer özellikle yazılım

alanında gerçekten de özel

bir politika geliştirilmesi ve

uygulamasının oldukça zo­

runlu olduğu görüşünde bir­

leşiyor. Gümrük Birliği ve

dünya ile bütünleşme gibi

kavramların gündeme geldi­

ği bir ortamda, Türkiye yazı­

lım sektörünün belirli bir

politika çerçevesinde yön-

lendirilemediği takdirde, ya-'

zilim sektörümüzün geliş­

mesi mümkün gibi görün­

müyor.

Aralık ayı bekleneni vermedi Türkiye'de BT şirketleri

yıllık satışlarının nere­

deyse yüzde 50'sini

son 3 ayda yapar. Her ne ka­

dar son yıllarda yaz sezonu

geçmiş yıllara oranla biraz

canlansa da, bu gerçeği pek

değiştirmedi. Ancak, geride

bıraktığımız Aralık ayı, nere­

deyse 1995 yılının en durgun

aylarından biri niteliğindey­

di. Bu da pek çok şirketi ve

genelde BT sektörünü olum­

suz etkiledi.

Aralık ayının durgun geç­

mesinin en önemli nedeni,

kuşkusuz seçimlerdi. Seçim

öncesi gerek politik, gerekse

ekonomik alandaki belirsiz­

lik, tüm gözleri ve beklenti­

leri seçim sonrasına odakla-

mıştı. Ancak, seçim sonrası

dövizde yaşanan dalgalanma

ve politik belirsizliğin devam

etmesi 'son hafta' umutlarını

da boşa çıkardı.

Kamuda genellikle Aralık

ayına yığılan BT alımları se­

çim nedeniyle neredeyse ta­

mamen dururken, PC pazarı

da oldukça umutlu girilen bu

ayda beklenen satışları yapa­

madı. Özellikle 1995'in yaz

aylarının beklenenin üzerin­

de hareketli geçmesi, tüm

sektörde yılın son aylarına

ilişkin beklentileri artırmıştı.

Yaşanan hayal kırıklığında

bu yüksek beklentilerin de

etkisi olduğu tahmin edili­

yor.

Aralık ayındaki durgunluk

Ocak ayının ilk haftasına da

yansımış durumda. Gerek

şirketlerde yeni yıla hazırlık

çalışmaları, gerek politik ve

ekonomik belirsizliğin de­

vam etmesi, gerekse Güm­

rük Birliği sonucu gümrük­

lerde yaşanan sıkıntılar

Ocak ayının da isteneni ve-

remeyebileceğini gösteriyor.

Özellikle Gümrük Birliği'ne

ilişkin mevzuatın uygulama­

ya geçirilmesine ilişkin güm­

rüklerde yaşanan tıkanıklık­

lar da, gümrüklerden mal

çekimini güçleştirmiş du­

rumda.

Son dönemdeki tüm

olumsuz gelişmelere karşın,

genelde BT sektörü 1996'

dan oldukça umutlu. Sektö­

rün 1995 yılında gösterdiği

büyümeyi 1996 yılında da

devam ettireceği tahmin edi­

liyor.

Seçim öncesi ve sonrası belirsizlikler nedeniyle BT

sektörünün satışlarının büyük bir kısmını yaptığı Aralık

ayı, bu yıl umutlan boşa çıkardı. Aralık ayının 1995 yılı

hedeflerini de olumsuz etkilemesinden endişe ediliyor.

Her kesim BT'den yararlanabilir. Ama nasıl?

T I N A Z T İ T İ Z

Toplumumuz ç o k sayıda ilgi ve çıkar kesiminden

(İÇK) oluşan bileşik bir yapıdadır. Bireyler ise en az

bir ilgi veya çıkar kesiminin üyesidirler. Bir kişi, Fener­

bahçel i , yazı l ımcı, hayvansever, bedensel özürlü, kadın

ve aynı zamanda da A partisinin sempatizanı olabilir.

Bu kesimlerin her birinin, bilgi teknolojileri (BT)nden

yararlanabileceği ortak alanlar kuşkusuz ki vardır. Örne­

ğin, her kesim, üyelerine ait bazı bilgileri bir veri teme­

linde toplamak ister.

Bir de, her kesime özgü BT kullanım alanları vardır.

Örneğin görme özürlüler, ses ile yöneltim (voice naviga­

tion) yoluyla bilgisayar kullanıp, yazılım ürünleri ürete­

rek hayatlarını kazanmaya ilgi duyarlarken, kadınlar (ya

da erkekler) bir "elektronik mor çatı ağı" kurmak isteye­

bilirler.

Evde ç o c u ğ u n a bakmak ama aile bütçesine katkıda

bulunmak isteyen kadınlardan oluşan kesim ise BT'nden

daha farklı yararlanabilirler. Onlar, "büro yönetimi" ya­

zılımlarını kullanarak "evden sekreterya" hizmeti vere­

bilirler.

Diğer yandan, belediye başkanları ise hizmet verdik­

leri yöre halkının ihtiyaç profillerinin elleri altında bu­

lundurulmasında BT 'nden yararlanabilirler.

Toplumumuzun bir "bilgi toplumu"na dönüşebi lme-

sinin anahtarı, "sorunların bilgiyle çözülmesi"dir. Bu

ise daha somut olarak şu demektir: Her İÇK, ilgi veya çı­

karlarını -ki sorunları denilebilir- BT yoluyla tatmin ede­

bilmelidir. Sorunlarını bu yolla çözebilen bir kesim, bil­

gi toplumuna katılmaya hak kazanmış bir kesim demek­

tir. Bu tür kesimlerden oluşan bir toplum ise bilgi toplu­

munun ta kendisidir.

Çeşit l i İÇK'nin durup dururken BT'nden yararlanma­

ya kalkmalarını beklemek ise gerçekçi değildir. Bu an­

cak bilinçli çabalar ın sonunda olabilir.

İşte bu yazıma konu etmek istediğim düşünce, bilişim

sektörümüzü oluşturan kuruluşların birlikte ya da ayrı

ayrı biçimde harekete geçerek şunu yapmalarıdır:

(a) Her İÇK için birer ça l ı şma grubu oluşturmaları,

(b) Bu çalışma gruplarının, birer A r a m a Konferansı yapıp, o kesimin sorunlarını ve o sorunların analiz

ve çözümlenmesinde BT'nden yararlanma yollarını

belirlemeleri,

(c) Belir lenen bu yolların birer pilot uygulama ile

hayata geçirilmesi,

(d) Sonuçlar ın, o kesimin tümüne yaygınlaştırılması

için p lanlama ve uygulamanın izlenmesi.

Bilişim sektörünün temsilcisi durumundaki kuruluşla­

rın ilk anda böyle bir düşünce çevres inde toplanmaları

güç olabilir.

Bu nedenle BT/haber'in böyle bir girişimin en az baş­

langıcını üst lenebileceğini düşünüyorum.

BT'nden en kolay yarar lanabi lecek olan -ve halen

pek yararlanmayan- kesim(ler)i sıralayıp, bunların varsa

bilişim ilgililerini, yoksa bu işlere yatkınlarını bir araya

getirip projeyi açıklamak bir ilk adım olabilir.

Page 4: Dünya Bankası kredileri tartışma yaratıyorbthaber.com/PDF/22YilOncesi/50.pdf · lan proje başvurularında ilk sırayı 26 proje ile bilgi tek nolojisi alanı alıyor. Bu sek

4 h a b e r 8-14 Ocak 1 9 9 6 - Sayı: 50

Bekleyiş devam ediyor M. SİNAN OYMACI

Trio Çözümevi Yönetici Ortağı

Oldukça uzun bir süredir, bilgi teknolojisi sektöründe, Türkiye pazarındaki gelişme­

lerin neler olduğu konusunda, sizlere haber ve-remiyordum. Bu hem köşede yer alacak başka konuların oluşmasından, hem de sektörün yıl sonu hareketinin beklenmesinden ortaya çıkı­yordu.

Ancak, son sıralarda yaptığım pek çok gö­rüşmede, fikir alışverişinde, 1995'in son bir iki haftası (seçimlerden önceki hafta ile içinde bu­lunduğumuz haftalar), sektördeki şirketlerin, hayatlarından pek memnun olmadıklarını orta­ya çıkarttı.

Hemen hemen herkes, çok daha iyi olması gerektiğini belirttiler. Gümrük Birliği anlaşma­sının yürürlüğe girmesi, seçim atmosferi, döviz­deki dalgalanmalar, siyasette neler olacağının henüz açıklığa kavuşmaması, bilgi işlem ile ilgi­li yatırımların istenilen seviyede gerçekleşmesi­ni engellemiş gözüküyor.

İthalat rakamlarının Aralık 1995 için düşük olacağını tahmin ediyorum. Aynı şekilde, 1996'nın ilk aylarında da, ithalatta bir düşüş söz konusu olabilir.

Gümrük rejiminin yerleşmesi, yeni tarifele­rin yürürlüğe girmesi, dövizdeki belirsizlik orta­mının aşılması sonucunda, ithalat yapan firma­lar, yeni sene ile ilgili planlarını gözden geçire­cekler.

Bir başka açıdan yaklaşırsak, piyasada bazı ürünlere, son kullanıcılardan gelen talep vardı. Ancak, ithalatçı firmaların, çok ihtiyatlı davran­maları, birtakım ürünlerin pazara sunulmasını geciktirdi. Bunu çok doğal karşılamak gereki­yor. Geçmişte yaşadığımız olaylardan, özellikle bilgi teknolojisi sektörü olarak, yeterince ders aldık. Yaşadığımız tecrübeleri, günlük yaşamı­mızda uygulamaya başladık. Sektörün sorunla­rının diğer sektörlerin sorunlarından soyutlana-mayacağını biliyoruz.

Önümüzdeki günlerde, Amerika ve Uzak Doğu'dan ithalatı yapılan ürünlerle, Avru­pa'dan ithalatı yapılan ürünlerin rekabetini, da­ha fazla yaşamaya başlayacağız. Çok sıcak, re­kabetçi bir ortam sektörümüzü bekliyor. Türki­ye pazarında oluşacak fiyatlarda büyük dalga­

lanmalar oluşabilir. Pazarı dikkatle takip etmek­te yarar var.

1996'da "3D grafik kartlarım" ve "Java"yı da yakından izleyin. Internet'i izleyin dememe ge­rek yok, medyanın tüm araçlarında, bu konuya yeterince yer ayrılıyor. Internet oluşumunda, hangi ülkelerde ne tür yaptırımlar uygulanacağı­nı göreceğimiz bir yıl olacak.

* * * * *

Okuduğunuz yazı benim BT/haber'de sizle­re ulaştırdığım ellinci yazı Zaman ne kadar ça­buk akıp gidiyor. Elli yazıdır sizlerle birlikteyim. Daha çok katılım bekliyorum Görüşlerinizi ulaştırmaya devam edin.

Son günlerde, bana ulaşmaya başlayan elektronik posta adedinde bir artış görüyorum. Gelen elektronik postalardan bir özeti ve farklı işletim sistemlerinde kullanılan Türkçe karakter­lerin sayesinde, dedektiflik yaparak çözmeye uğraştığım kelimeleri, önümüzdeki haftaların birisinde, yazıma konu yapacağım.

Internet'ten bana ulaşan, içerisinde Türkçe karakterler bulunduran mesajlar, elektronik posta işinin çok kolay olamayacağını gözler önüne seriyor. Bir an önce, bir şeyler yaparak, çare bulunmasında fayda var.

* * * * *

Başrollerini Emma Thompson ve Jonathan Pryce'nin paylaştıkları "Carrington", sinemaya değer verenlerin zevkle izleyebilecekleri bir film. Sanatçının fırtınalı yaşamını, tablo kadar güzel nitelemesinde bulunabileceğiniz görün­tüler eşliğinde, sinemaseverlerin beğenisine sunuyor. Belki vizyondan kalkar ancak, kalksa bile ileride bir fırsatını bulursanız, izleyebilir­siniz.

* * * * *

Samuel Johnson'ın bir deyişini aktarmak is­tiyorum. "Bilgisiz dürüstlük, güçsüz ve yararsız­dır. Dürüst olmayan bilgi ise tehlikeli ve kor­kunçtur."

İletişim adresi:

E-mail: [email protected]

Sağlık Projesi

hızla ilerliyor GÜNEŞ KAZDAĞLI

Sağlık Bakanlığı tarafın­

dan Dünya Bankası

desteğiyle yürütülen Bi­

rinci ve İkinci Sağlık Projele­

rinde önemli adımlar atıldı.

Bu Sağlık Projeleri çerçeve­

sinde yürütülen Sağlık Enfor­

masyon Sistemi'yle (SES) il­

gili çalışmalar ise devam edi­

yor. Sağlık Bakanlığı bünye­

sinde oluşturulan Sağlık Pro­

jesi Genel Koordinatörlüğü

(SPGK) tarafından yürütülen

Sağlık Enformasyon Sistemi,

genel anlamda sağlık hiz­

metleri ile ilgili tüm planla­

ma, karar verme, uygulama,

izleme, veri toplama, çözüm­

leme ve değerlendirme aşa­

malarını kapsayan bilgi des­

teğini içeriyor.

Sağlık Enformasyon

Sistemi

Birinci Sağlık Projesi kap­

samında 1991-93 döneminde

alt projesinin planlama aşa­

masının gerçekleştirildiği

Sağlık Enformasyon Siste-

mi'nin iki farklı çerçevesi

var. Bunlardan ilki Temel

Sağlık istatistikleri Bilgi Siste­

mi. Bu sistemin amacı, kay­

nak ve programlara yön ver­

mek için kullanılacak sağlık

durumu ve sağlık riskleri ve­

rilerini sağlamak. Bunun için

de 79 ilin tümünde ve Ba­

kanlık Merkez Teşkilatında

Temel Sağlık istatistikleri Bil­

gi Sistemi'nin yaşama geçiril­

mesi planlanıyor. Bu çerçe­

vede iki aşamalı alımlardan

ilk aşamanın ihalesi tamam­

lanmış durumda. Her II Sağ­

lık Müdürlüğü'ne 2 adet PC

ve 2 adet yazıcı ile 63 ile ye­

tecek sunucu alımlarının ya­

pıldığı öğrenildi. Sunucu ve

ağ sistemlerini kapsayan ve

uç sayısının artırılacağı ikinci

aşama ihalenin ise önümüz­

deki aylarda sonuçlanması

bekleniyor. Yine bu çerçeve­

de başlatılan bir çalışma da

Sağlık Bakanlığı Merkez Teş­

kilatında Bilgi işlem Merke-

zi'nin altyapısının "hazırlan­

masına yönelikti. Bu çalış­

manın 1996'nın ilk ayları

içinde tamamlanması bekle­

niyor. Bunların yanı sıra hem

Bakanlık Merkez Teşkila-

tı'nın hem de Sağlık Projesi

Genel Koordinatörlüğü'nün

Internet'e bağlanması yö­

nünde çalışmalar da var.

Temel Sağlık İstatistikleri

Bilgi Sistemi çalışması yuka­

rıda söz ettiğimiz alımların

bir bölümünün tamamlan­

masından sonra Aralık 1995

tarihinde başladı. Şu anda 63

İl Sağlık Müdürlüğü'nde yü­

rütülen 15 günlük bilgisayar

okur yazarlığı eğitimini kap­

sayan çalışmalar devam edi­

yor. Ayrıca pilot il olarak se­

çilen Kırıkkale'de de yerel ağ

kuruldu ve yazılım için pro-

totipleme çalışması yapılıyor.

Bunun yanı sıra Temel Sağ­

lık istatistikleri Bilgi Sistemi

çalışmasında veri toplama ve

değerlendirme yöntemleri ile

ilgili olarak da yaklaşık 2500

kişinin eğitimi tamamlandı.

Söz konusu eğitim çalışmala­

rının sonuçlanması duru­

munda ise yaklaşık 10 bin

kişi eğitim almış olacak.

Birinci Sağlık Projesi'nin

ikinci çerçevesini oluşturan

Çekirdek Kaynak Yönetimi

Bilgi Sistemi'nin ilk aşamada

8 ilde uygulamaya sokulması

düşünülüyor ve daha sonra

ikinci Sağlık Projesi'nde 23

ilin de bu sisteme dahil edil­

mesi planlanıyor. Bu çerçe­

vedeki sistem çözümleme

çalışmaları Mayıs 1995'de

başladı ve Şubat 1996'da ta­

mamlanması bekleniyor.

Çekirdek Kaynak Yönetim

Sistemi, üç ana kümeden

oluşuyor. Bunlar Mali Yöne­

tim Kümesi; bütçe, muhase­

be, maliyet ve fiyat alt sis­

temlerini, Malzeme Yönetimi

Kümesi; araç, gereç, ilaç, de­

po ve nakliye alt sistemlerini

ve İnsan Kaynakları Yönetim

Kümesi ise personel ve

bordro alt sistemlerini kapsı­

yor. Daha önce de belirttiği­

miz gibi sistem çözümleme

çalışmalarının tamamlanma­

sından sonra 1996 yılında bu

çalışmayla ilgili olarak uygu­

lamaya yönelik adımlar atıla­

cağı öğrenildi.

Kalkınma da öncelikli 23

ilde uygulanmakta olan ikin­

ci Sağlık Projesi ile ilgili ça­

lışmalar ise 1994 yılının son­

larında başladı. Bu projenin

ana amacı, proje illerinde te­

mel sağlık hizmetlerinin yay­

gınlaştırılması, sağlık altyapı­

sının güçlendirilmesi, gelişti­

rilmesi ve sağlık insangücü

niteliğinin yükseltilmesi. Bu

amaçlarla sağlık altyapısının

güçlendirilmesi doğrultusun­

da sağlık konularındaki bilgi

sistemleri de ele alınıyor ve

23 ilde bulunan 34 hastane­

de bilgi sistemleri kurulması

planlanıyor. Bu konuyla ilgi­

li olarak yetkililerin dünya

ve Türkiye'deki hastaneler­

deki mevcut durum konu­

sunda araştırma ve durum

saptaması yaptıkları öğrenil­

di. 1996 yılı içinde bu ko­

nuyla ilgili olarak da somut

adımlar atılacağı bildiriliyor.

Sağlık Projelerinin

mali portresi

Birinci ve ikinci Sağlık

Projeleri, Dünya Bankası

desteği ile Sağlık Bakanlığı

tarafından yürütülüyor. Birin­

ci Sağlık Projesi'nin yüzde

51'i Dünya Bankası kredisi,

yüzde 49'u Türkiye Cumhu­

riyeti Hükümeti tarafından

sağlanacak toplam 146.7 mil­

yon dolar bütçe ile 1990 yı­

lında yapılan bir anlaşma ile

başladı. Bu proje bütçesinin

yüzde 85'ini oluşturan 125-3

milyon dolar sağlık hizmetle­

rinin yeniden yapılandırılma­

sı ve güçlendirilmesi için kul­

lanılırken, kalan bütçe ku­

rumsal kapasitenin güçlendi­

rilmesi, sektörde yeni hizmet

sunumu ve finansman mo­

dellerinin geliştirilmesi ama­

cıyla kullanılacak, ikinci Sağ­

lık Projesi'nin toplam bütçesi

ise 200 milyon dolar. Eylül

1994 tarihinde yapılan anlaş­

maya göre bütçenin yüzde

75'i Dünya Bankası kredisi

yüzde 25'i ise TC Hükümeti

tarafından karşılanacak.

Dünya Bankası desteği

ile yürütülen Birinci ve

İkinci Sağlık Projeleri

için önemli adımlar

atıldı. Birinci Sağlık

Projesi Sağlık

Enformasyon Sistemleri

çerçevesinde 79 ilde

bulunan İl Sağlık

Müdürlüklerine

kurulacak olan bilgi

sistemlerinin ilk ihalesi

yapıldı. İkinci ihalenin

ise önümüzdeki

günlerde sonuçlanacak

Page 5: Dünya Bankası kredileri tartışma yaratıyorbthaber.com/PDF/22YilOncesi/50.pdf · lan proje başvurularında ilk sırayı 26 proje ile bilgi tek nolojisi alanı alıyor. Bu sek
Page 6: Dünya Bankası kredileri tartışma yaratıyorbthaber.com/PDF/22YilOncesi/50.pdf · lan proje başvurularında ilk sırayı 26 proje ile bilgi tek nolojisi alanı alıyor. Bu sek

h a b e r 6 8-14 Ocak 1 9 9 6 - Sayı: 50

Zaman öldürmek N E Z İ H K U L E Y İ N

Semor A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı

Her yıl olduğu gibi bu yıl da gelen teb­

rik kartlarını büyük bir zevkle okur­

ken, okuduklarımdan bir tanesinde diğerle­

rinden çok farklı bir mesaj olduğunu gör­

düm. Hazırlanan kartta şöyle yazıyordu:

'Zaman tüm sokaklardan aynı hızla geçer,

yalnız bazılarını güzelleştirir'. Aslında bi­

rinci önerme zaman açısından doğru, ikin­

cisi ise yanlıştı. Zaman tüm sokaklardan

aynı hız ve biçimde geçiyordu; farklı olan

bazı sokaklarda gerçekleşmekte olan gü­

zelleşmenin nedeni, o sokaklarda zamanı

yaşatmayı bilen insanların var olmasıydı.

Halikarnas Balıkçısı'nın en çok sinirlen­

diği sözcük 'zaman öldürme' sözcüğüy-

müş. Yazılarında inatla vurgulamasına çok

tanık olmuşumdur; sürekli 'zaman kendini

yaşatmasını bilmeyenleri öldüren bir me­

kanizmadır' diye yazardı. Zaman aslında

bir nalıncı keseridir, eğer siz ona karşı dire­

nerek yontulmayı geciktirmezseniz sonun­

da tek keser darbesi ile yok o lma durumu­

na beklediğinizden daha hızlı gelebilirsi­

niz.

İşi zamana bırakmak da benzer bir bi­

ç imde her türlü üretim ve işletme teorisi ta­

rafından reddedilen bir anlayıştır. İşi zama­

na bırakmak demek, işi sürüncemede bı­

rakmak ya da işin çözümünün yetki li-yetki-

siz, bilgili-bilgisiz insanların eline bırak­

mak demektir.

Z a m a n bilişim sektörü açısından doğu­

dan batıya doğru değil, batıdan doğuya

doğru ilerlemektedir. Yeni bir dünya düze­

nine doğru at koşturan ülkemiz bu süreci

zamana bırakmadan geçirmek istiyorsa ki­

şisel, sektörel ve toplumsal olarak sorumlu­

luklarımızı ve bu sorumluluklarımıza bağlı

olarak da zamana karşı bir yarışta yerine

getirmemiz gerekenleri, yeniden gözden

geçirmemiz gerekmektedir.

Hepimizin bildiği gibi Gümrük Birliği

ile birlikte ülkemizle birlik içerisinde yer

alan tüm ülkelerde ortak gümrük tarifesi

uygulanmaya başlanmış, bu kapsamda

malların serbest dolaşımı olgusu ve üçüncü

ülkelere karşı ortak tarife pozisyonları ge­

liştirilmiştir. Türkiye açısından Avrupa Top-

luluğu'na üye ülkeler ile kıyaslandığında

bir olumsuzluktan söz edilmektedir. Bu

olumsuzluk mallar ile birlikte işgücüne de

serbest dolaşım hakkının sağlanmamış ol­

masıdır.

B e n c e bu durum Türkiye açısından bü­

yük bir avantaj yaratmaktadır. Bu avantajı

bilişim sektörü iyi değerlendirmek zorun­

dadır. Bu avantajın ülke yararına kullanıla­

bilir duruma getirilmesi de sektör gönüllü

kuruluşlarının görevleri arasındadır. Nedir

bu avantaj?

Nitelikli insangücünün serbest dolaşımı­

nın ülkemiz açısından yasaklanmış olması­

nın oldukça önemli bir yararı vardır. Eğer

serbest bırakılmış olsaydı ya ülke içerisin­

deki mühendislerin ve teknik elemanların

tamamı yurtdışına çıkacaktı ya da ülkenin

ortalama ödenen ücret oranı Avrupa ülke­

leri düzeyine yükselecekti. Ücretlerin yük­

selmesinin yaşam seviyesinin yükselmesi

olmadığını artık hepimiz bilmekte olduğu­

muz için o konuyu tartışma dışı bırakıyo­

rum.

H e r iki şartın sağladığı olumsuzluk yazı­

lım endüstrisinin rekabet gücünün yok ol­

masıdır. Yazılım endüstrisinin başarı şansı.

Avrupa ülkeleri ile kıyaslandığında rekabet

edecek kaliteli işgücünün ülkemizdeki var­

lığına bağlıdır. Bu temel koşul şu anda var­

dır. Temel koşulun var olması bu iş için

tüm koşulların varolduğu anlamına mı gel­

mektedir? Doğallıkla hayır.

Bir endüstriyel ürünü piyasaya sunma­

nın koşullarından sadece bir tanesi yetişmiş

insangücüdür. Buna ek olarak yapılması

gereken ürünü bir mal haline getirmek, iyi

tasarlanmış bir pakette sunmak gibi en az

temel koşul kadar ö n e m e sahip bileşenler

olmakla birlikte, görevimiz temel koşuldan

doğan avantajı yararlı bir sonuca çevirmek­

tir.

107 proje Ar-Ge

desteği bekliyor GÜNEŞ KAZDAĞLI

TÜBİTAK tarafından

verilen Araştırma-Ge-

liştirme (Ar-Ge) yar­

dımı büyük ilgi gördü. Bu

destekten yararlanmak ama­

cıyla 1 Haziran-31 Aralık

1995 dönemini kapsayan ve

bugüne kadar TÜBİTAK'a

yapılan başvurularda proje

sayısının 107'e ulaştığı öğre­

nildi. Ortalama olarak 24 ay­

lık süreleri kapsayan bu pro­

jelerin parasal büyüklüğü ise

115 milyon dolar.

Konu hakkında görüştü­

ğümüz TÜBİTAK Ar-Ge so­

rumlusu Doç. Dr. Cemil Arı-

kan, öncelikle dönemlere

ilişkin süreler konusuna

açıklık getirdi. Arıkan, "Her­

hangi bir dönem için proje

talebinde bulunmak bir son­

raki dönemin sonuna kadar

mümkün. Yani şimdi 1 Hazi­

ran-31 Aralık 1995 tarihleri­

ne ait dönem için başvuru

süresi 30 Haziran 1996'ya

kadar devam ediyor" dedi.

Parasal büyüklüğü daha ön­

ce de belirttiğimiz gibi 115

milyon doları bulan bu 107

proje için ayrılan kaynak ko­

nusunda ise Cemil Arıkan

şunları söyledi:

"Bunun kaynağı Merkez

Bankası Değerlendirme ve

Fiyat istikrar Fonu. Bizim

Dış Ticaret Müsteşarlığı ile

Merkez Bankası'ndan talebi­

miz 100 milyon dolarlık fo­

nun buraya ayrılması. Bu

hem TÜBİTAK'ın Ar-Ge yar­

dımlarıyla ilgili hem de

TTGV'ye aktarılacak kay­

naktır. Ancak TTGV'nin kay­

nak büyüklüğünün 10 mil­

yon doların üzerinde olaca­

ğını sanmıyorum. Bu kaynak

ağırlıklı olarak TÜBÎTAK

destekli Ar-Ge olacaktır."

Öte yandan TÜBİTAK,

başvurulan 107 projeyle ilgi­

li olarak çalışmalarına başla­

mış durumda. Uygulamaya

göre her projenin 3'er hake­

mi olacak. Bu hakemler sa­

nayiciye gidip belli denetim­

leri yapıp raporları TÜBİ­

TAK'a ulaştıracaklar. Bugü­

ne kadar 94 proje ile ilgili

hakemlerin saptandığı, ayrı­

ca 4 projenin hakem deneti­

minden geçip Ar-Ge olduğu­

nun belirlendiği öğrenildi.

Bu 4 projenin sahibi şirket­

ler 1 Haziran-31 Aralık 1995

dönemine ait harcamalarını

Ar-Ge yardımı olarak geri

alabilecekler.

Ar-Ge yardımı almak için

TÜBİTAK'a başvuran proje

sahibi şirketlerin sektörel

dağılımında ilk sırayı 26 pro­

je ile bilgi teknolojisi alanı

alıyor. Toplam 107 projenin

diğer sektörlere dağılımı ise

şöyle:

Savunma 16 proje, malze­

me ve meteoroloji 14 proje,

mekanik 12 proje, ileri mal­

zeme 9 proje, kimya 9 proje,

iletişim 6 proje, elektrik-

elektronik 6 proje, biotekno-

loji 3 proje, uzay ve havacı­

lık 3 proje, gıda 2 proje ve

otomotiv 1 proje.

Yazılımla ilgili olarak 3'ü

bilgi teknolojisi alanında ol­

mak üzere toplam 9 proje ile

Ar-Ge yardımı almak için

başvuru yapıldığı öğrenildi.

Bu 9 projenin toplam para­

sal büyüklüğünün 4 milyon

dolar olduğunu belirten TÜ­

BİTAK yetkilileri 9 projenin

5 şirketten geldiğini de kay­

dettiler. Ayrıca bu 5 şirket­

ten 2'sinin iletişim ağırlıklı

olduğu, 3'ünün ise doğru­

dan yazılım şirketleri olduğu

belirtiliyor.

TÜBÎTAK tarafından sağlanan Ar-Ge desteğinden

yararlanmak amacıyla yapılan proje başvurusu

107'e ulaştı. TÜBİTAK'a bugüne kadar gelen ve

1 Haziran-31 Aralık 1995 dönemini kapsayan bu

projelerin parasal büyüklüğü 115 milyon dolar.

İnterpro 1996 Türkiye

Bilgisayar Rehberi çıktı

Türkiye bilgisayar pa­

zarındaki ürünler ve

bunları üreten/ithal

eden/satan şirketlere ilişkin

bilgilerin bir araya getirildiği

"interpro 1996 Türkiye Bilgi­

sayar Rehberi" çıktı, interpro

A.Ş. tarafından dört yıldan

bu yana hazırlanan Türkiye

Bilgisayar Rehberi, bilgi tek­

nolojisi ürünlerine gereksi­

nim duyan kişilere, gerek

aranan ürün grubundaki se­

çenekleri, gerekse aranan

ürünün Türkiye'de hangi şir­

ketler tarafından satıldığına

ilişkin bilgileri sağlamayı

amaçlıyor.

Bu doğrultuda hazırlanan

1996 Türkiye Bilgisayar Reh­

beri, bu yıl da önceki örnek­

lerinde olduğu gibi Ürünler,

Ana Şirketler (ithalatçı/ Üre­

tici/ Montajcı) ve Bayiler ol­

mak üzere 3 ana bölümden

oluşuyor.

Ürünler Bilgisayar, Çevre

Birimleri, OT/VT Sistemleri,

Yazılım, Iletisim/Network ve

Hizmet olmak üzere 6 ana

başlıkta toplanıyor. Her ana

başlık da kendi içinde ilgili

başlıklara ayrılıyor.

564 adet ana şirketin bu­

lunduğu Ana Şirketler bölü­

münde, bir ürünün ithalatçı­

sı, üreticisi ya da montajını

yapan şirketler (yani ürünün

ana satıcısı) yer alıyor. Bu

bölümde ana şirketlere ait

kimlik bilgilerinin yanı sıra

şube ve bayi isimleri de ille­

ri ile birlikte veriliyor ve şir­

ketler alfabetik olarak sırala­

nıyor. 2,609 adet bayi konu­

mundaki şirketin bulunduğu

Bayiler bölümünde ise, bayi­

ler illere göre sıralanıyor ve

ana şirketlerine ilişkin bilgi­

ler veriliyor. Hem bir şirke­

tin bayisi, hem de bir ya da

birkaç ürünün ithalatçı­

sı/ üreticisi/montajcısı olan

şirketler sadece Ana Şirket­

ler bölümünde yer alıyor.

Sürekli güncelleşecek

olan 1996 Türkiye Bilgisayar

Rehberi, Interpro'dan temin

edilebilir.

(lnterpro/0212- 212 3122)

1995 OEM ürünleri pazarı

105 milyon dolar YASEMİN OGAN

İnterpro Pazar Araştırma Merkezi, bilgi

teknolojisi pazarına ilişkin araştırmaları­

na bir yenisini ekledi. 1995 OEM ürünle­

ri pazarını konu alan ve Türkiye'de bu ko­

nuda yapılan ilk araştırma olan "Türkiye

OEM Ürünleri Pazarı Araştırması" Aralık

1995'de tamamlandı. Rapor anakart, görün­

tü kartı, bellek, CD-ROM sürücü, disket sü­

rücü, ekran, I/O kartı, kasa, klavye, mikroiş-

lemci, sabit disk, ses kartı ve yedekleme üni­

tesi özelinde ayrıntılı bilgileri de içeriyor.

Rapora göre 1995 yılının ilk dokuz ayında

90 milyon 436 bin dolar olan OEM ürünleri

pazarının 1995 yılı sonuna kadar 105 milyon

dolar olacağı tahmin ediliyor.

Ürün bazında satış gelirlerinin verildiği

Tablo'da da görüldüğü gibi, OEM ürünleri

içinde en fazla gelir sabit disk satışlarından

elde edilmiş durumda. Ocak-Eylül 1995

dönemi OEM pazarının yüzde 20.6'sını sabit

disk oluşturuyor. Sabit diski az bir farkla ek­

ran (% 16.7) ve bellek (% 15.3) izliyor.

Page 7: Dünya Bankası kredileri tartışma yaratıyorbthaber.com/PDF/22YilOncesi/50.pdf · lan proje başvurularında ilk sırayı 26 proje ile bilgi tek nolojisi alanı alıyor. Bu sek

8-14 Ocak 1 9 9 6 . Sayı: 50 h a b e r

Kalitenin belgesi, ISO 9000 serisi ŞEBNEM NURAYDIN

Kalite ile ilgili kayıtlar M.Ö.

2150 yılına kadar uzanıyor.

Ünlü Hamurabi Kanunla­

rının 229. maddesinde kalite ile il­

gili şöyle bir hüküm yer alıyor:

"Eğer bir inşaat ustası bir adama

ev yapar ve yapılan ev yeterince

sağlam olmayıp ev sahibinin üstü­

ne çökerek ölüme sebep olursa, o

inşaat ustasının başı uçurulur."

Günümüzün büyük ölçüde reka­

bete dayanan ekonomik sistemi

içinde, kalitenin önemi de oldukça

arttı. Kaliteli çalışma, şirketlere gö­

revi en iyi şekilde yapmanın doyu­

mu, verimlilik, işlerin bir defada

doğru olarak yapılmasıyla kazanı­

lan zaman ve alıcıların bir şirketin

adını kalite ile birlikte anmaların­

dan kaynaklanan kazanç gibi bir

dizi avantaj sağlıyor. Kalite, ekono­

mik sistemde bu denli önemli bu­

yer tutarken, doğal olarak kalitenin

güvence altına alınması konusunda

da bir takım talepler ortaya çıkıyor.

Kaliteyi güvence altına alan ve

Uluslararası Standartlar Örgütü

(ISO) tarafından ISO 9000 koduyla

yayınlanan standartlar serisi, bugün

dünyanın birçok ülkesinde standart

olarak kabul ediliyor.

ISO 9000 standartları Türkiye'nin

Gümrük Birliği'ne girmesiyle birlik­

te, ülkemizde de uyulması gereken

zorunluluklardan biri olarak karşı­

mıza çıkıyor. Son yıllarda BT sektö­

ründen de Digital Türkiye, IBM

Türk, HP Türkiye ve Eczacıbaşı Bil­

gi iletim (EBİ) gibi birçok şirketin

almaya hak kazandığı ISO 9000

standartları nedir? Hangi kuruluşlar,

hangi şartlar altında bu belgeleri al­

maya hak kazanır? Bu belgeler han­

gi kuruluşlar tarafından verilir? Ve

en önemlisi de bu belgeler şirketle­

re ve tüketiciye ne gibi avantajlar

sağlar?

ISO 9000 standardı, 1987 yılında

ISO tarafından uluslararası standart

olarak onaylanıp yayınlanan bir

uluslararası yönetim kalitesi stan­

dardı olarak tanımlanıyor. ISO

9000, yaygın kanının aksine yalnız­

ca bir ürün standardı olmamakla

birlikte yine yalnızca kalite bölü­

münün ilgi alanına girmiyor. Hiz­

metten üretime kadar tüm sektörle­

re yönelik olan ISO 9000 standart­

ları, bir kuruluşun üst yönetim ka­

demesinden başlamak üzere tüm

yönetim kademelerine, kuruluşun

organizasyonel yapısına ve tüm iş

akışlarına bazı düzenlemeler getiri­

yor. ISO 9000 serisi, ISO 9001,

9002, 9003, 9004 ve 9005 gibi ken­

di içinde de birçok standarttan olu­

şuyor. En yaygın olarak kullanılan­

ları ise ISO 9001, 9002 ve 9003. Ta­

sarım, geliştirme, üretim, tesis ve

hizmette kalite güvencesi modeli

olarak en geniş kapsamlı standart

serisi olan ISO 9001, bir kuruluşta

tasarımdan servise kadar bütün

aşamalarda kalite güvencesi veri­

yor. ISO 9002 ise, üretim ve satış

sonrası servisi kapsıyor. Standartla­

rın en dar kapsamlısı olan ISO 9003

ise yalnızca deney ve son kontrol

için kalite güvencesi veriyor.

Türkiye'de ISO 9000 serisi, Türk

Standartlar Enstütüsü tarafından

1988 yılında, önce TS 6000 serisi

daha sonra ise TS-ISO 9000 serisi

olarak kabul edildi. TS-ISO 9000

kalite standardı almak isteyen şir­

ketler bu belge için TSE'ye başvu­

ruyorlar. Ancak başvuran şirketin,

yeni kurduğu ya da var olan siste­

mini ISO 9000 standardı şartlarına

göre uyarlaması gerekiyor. TSE, şir­

ketlere özellikle TS-ISO 9000 serisi

standartlarını uygulayabilmeleri ve

yorumlayabilmeleri amacıyla eğitim

programları da düzenliyor. Türki­

ye'de TSE'nin dışında ISO 9000 bel­

gesi veren uluslararası kuruluşlar

da bulunuyor. Bu kuruluşlara ör­

nek olarak Bureau Veritas Quality

International, SGS Yarsley ve TÜV

Control Unionü sayabiliriz. Ancak,

bu kuruluşların yetkilileri kendi

belgelerinin tüm dünyada geçerli

olduğunu ifade ederken, TSE'nin

verdiği belgelerin ise yalnızca Tür­

kiye'de geçerli olduğunu, uluslara­

rası geçerliliğinin bulunmadığını

belirtiyorlar.

ISO 9000 standardının şirketlere

getirdiği avantajları ise şöyle sırala­

yabiliriz:

Kârın ve pazar payının artması,

verimin artması, maliyetlerin azal­

ması, çalışanların tatmini, müşteri

şikayetlerinin azalması, daha az

servis-bakım olanağı, maliyet ve za­

mandan tasarruf, kaynakların opti­

mum kullanımı ve iadelerin azal­

ması.

Page 8: Dünya Bankası kredileri tartışma yaratıyorbthaber.com/PDF/22YilOncesi/50.pdf · lan proje başvurularında ilk sırayı 26 proje ile bilgi tek nolojisi alanı alıyor. Bu sek

8 h a b e r 8-14 Ocak 1 9 9 6 - Sayı: 50

Bilgisayar giremez K E M A L B A L C I

G a z e t e c i - Y a z a r

Bilgisayarın ülkemizde giremeyeceği yerler de var. Kı­saca üç S (SSS) olarak simgelenen bu alanlarda bilgi­

sayar kullanımı, deveye hendek atlatmaktan zordur.

Bilgisayar kullanımına karşı direnen bu üç yer; siya­

set, seçim ve sayımdır. Siyasetin merkezi olan Meclis

Genel kurulunda oylamalar asla bilgisayarla yapılmaz.

Gümrük Birliği'ne girişimizin oylandığı Avrupa Parla-

mentosu'nda (AP) oylama o kadar kısa süreye sığdırıldı

ki, televizyondan naklen izleyenler doğrusu işin farkına

bile varamadılar.

AP'de birkaç saniye süren oylama, bizim parlamento­da bazen saatlerce sürebilir. Bizim meclisimizde oyla­maların elektronik sistemle yapılmasını mümkün kılacak düzenleme var. Ama, yıllardır kullanılmaz. Çünkü mil­letvekilleri kendi sıralarına asla oturmazlar. Oturanlar da oylama sırasında gelmeyen üyenin oyunu kullanmayı alışkanlık edinmiştir. Oylamaya katılanların sayısı çok az da olsa, sonuç şaşırtıcı biçimde tam katılıma eşit bir rakama ulaşır. Eğer ciddi bir bilgisayar sistemi kullanıl­sa, hiç bir oylamada haksızlık yapılamaz. Ama bu da bi­zim siyasetçilerin, özellikle de iktidar çoğunluğunu elin­de tutanların işine gelmez. Biz de en ucuz, harcaması en kolay, üretimi ise sürekli olan kavram zaman olduğu için, saatler süren oylamaya kimse ses çıkarmaz. Güçlü olan da, haksızlık yapma imkanı elde eder.

Bilgisayar kullanımı bizim ülkemizde nüfus sayımın­da da kolay kolay kullanılamaz. Her 5 yılda bir ev hap­sine alınırız. Nüfusumuzun 5 yılda ne kadar arttığı evle­re gelen sayım memurlarınca tek tek yazılarak saptanır. Bu sistemde ilçe nüfuslarının kabarıklığı önem taşır. Çünkü devletten belediyelere yapılacak hazine yardı­mında nüfus öğesi belirleyicidir. Durum bu olunca, be­lediyeler nüfus sayımında ahaliyi kabarık göstermenin en kolay yolu olan yazım memurlarını iknada her za­man başarı sağlarlar. Oysa doğum ve ölüm resmi kayıt­lara göre tutuluyorsa bilgisayarla her an ülke nüfusunu ölçme imkanı vardır. Yurtdışı çıkışları ve göçler de res­mi kayıtlara alındığına göre nüfusu saptayacak bir prog­ram yazmak, çocukların bile kolayca başaracağı bir iştir. Ama bilgisayar bu alana da giremez.

Bilgisayarın seçimlerde kullanımı da gelecek yüzyıla

bırakılan işlerdendir. Çünkü, hem vatandaş eziyetten

kurtulur hem de mükerrer oy kullanılamaz. Bunlarsa yö­

netenlerin işine gelmez. Ülkemizde bilgisayarın üç S'ler-

de kullanıldığı an bilgi çağına girmiş olduğumuza ina­

nacağım. Yoksa bilgisizlik çağı sürüyor olacak.

BT Pazarı, GSMH'dan iki kat hızlı büyüyor!

SEVGİ CAN

Türkiye BT Paza­

rının Son On Yı­

lı: 1986/1995"

adlı rapor yayınlandı. İn­

terpro Pazar Araştırma Mer-

kezi'nce hazırlanan rapora

göre, 1986 yılında 247.2

milyon dolar olan BT paza­

rı, 2 kat artışla 1995'de 964

milyon dolara ulaşacak.

Raporda, pazarın büyü­

mesinde donanım satışların­

dan elde edilen gelirlerdeki

artışın etkin olduğu, özellik­

le PC pazarının son on yıl­

da önemli gelişme gösterdi­

ği vurgulanıyor. Yazılım ge­

lirleri son on yılda, toplam

pazarın iki katı bir büyüme

hızına sahip olmuş. Yılda

ortalama yüzde 42.3 büyü­

yen yazılım pazarı, yine de

toplam pazarın yalnızca

yüzde 12.55'ini oluşturuyor.

Kişi başına düşen PC adedi

Raporun en ilginç bö­

lümlerinden biri de kişi ba­

şına düşen PC adedi. 1994

yılında dünyada 29. sırada

olan Türkiye'de, 1994 yılı

sonunda bin kişiye yaklaşık

8 PC düşüyor.

Türkiye'nin son on yılda­

ki ekonomik göstergeleri­

nin de yer aldığı raporda

son on yılın verilerinin su­

nulduğu başlıklardan bazı­

ları şunlar:

Türkiye'de GSMH 1986' dan bu yana yılda

ortalama yüzde 10.79 artarken, BT pazarının

büyüme hızı yüzde 19.2 oranında oldu.

• BT pazarının GSMH

içindeki payı

• Donanım, yazılım ve

hizmet gelirleri

• BT sektörü ithalatı

• Türk BT sektörünün

katma değeri

• PC satış adetleri

• Kurulu PC adetleri

• PC gelirleri

• İlk 100 içinde yer alan

şirketlerin on yıl boyunca,

cirosu, sırası ve ilk 100 için­

deki payları

• 2000 yılına kadar pazar

tahminleri

Rapordaki ayrıntılı bilgi­

lere sahip olmak isteyenler,

250 dolar karşılığında, İn­

terpro Pazar Araştırma Mer-

kezi'nden raporu edinebilir­

ler.

EYE, endüstri şirkederine

bilgi sisteminde ışık tutuyor ŞEBNEM NURAYDIN

Endüstriyel Yönetim

Enstitüsü (Derneği),

endüstriyel şirketlerin

bilgi sistemleri seçiminde

metodolojik yaklaşımlarının

ne olması gerektiğine ilişkin

bir doküman yayımlamaya

hazırlanıyor. Akademisyen­

ler ve endüstriyel yönetim

alanındaki uzmanların der­

nek bünyesinde yaptıkları

çalışmalar sonucunda ya­

yımlanacak olan doküman­

da, endüstriyel yönetimde

kullanılan sistemlerin stan-

dardizasyonunun nasıl sağ­

lanması gerektiği gibi sistem

seçimine yönelik birçok so­

ruya yanıt aranıyor.

Endüstriyel Yönetim Ens­

titüsü (EYE) Yönetim Kurulu

Başkanı Bülent Yurdum,

Türkiye pazarında endüstri

şirketlerine yönelik yaklaşık

50 paket yazılımın çeşitli do­

nanım olanağı ile bulundu­

ğunu; ancak bu yazılımların

kendi aralarında bir standar-

dizasyona sahip olmadığını

belirtiyor. Yazılımlarını pa­

ket halinde alan şirketlerin

destek gibi bir takım sorun­

larla karşılaştıklarını belirten

Yurdum, kendi yazılımlarını

geliştiren şirketlerin de iç so­

runları bulunduğunu vurgu­

luyor.

Tüm bunlardan yola çı­

kan EYE, "Endüstri şirketleri,

bilgi sistemlerinde kendi ge­

liştirdikleri iç yazılımı mı

kullanmalı, yoksa hazır pa­

ket mi almalı?" sorusuna çe­

şitli toplantılarda yanıt ara­

mış. Sonuçta endüstriyel yö­

netim alanındaki uzmanların

görüşleri ile akademi dünya­

sının görüşlerini birleştiren

EYE, ortaya çıkan bilgileri

1996 yılının Mart ayı sonuna

kadar bir kitapta toplamayı

amaçlıyor.

Yurdum, Türkiye'de ilk

denilebilecek olan bu dokü­

manın şirketlere, endüstriyel

yönetim yöntemlerinin uy­

gulanmasında yardımcı ola­

cağını vurguluyor. EYE ku­

rulduğu zaman ilk yönetim

kurulu toplantısında olaylara

hangi başlıklar altında yakla­

şabileceklerini tartıştıklarını

ve 25'ten fazla başlık belirle­

diklerini belirten Yurdum,

şunları söylüyor:

"Akademisyen başkanlı­

ğındaki bir eğitim kurulun­

da, bu başlıklar altında pro­

fesyonellerden gelen bilgiler

ile akademik düzeydeki bil­

gileri biraraya getirerek bir

sentez oluşturmayı kararlaş­

tırdık. Daha sonra da elde

ettiğimiz bilgileri dokümante

etmeye karar verdik. İlk top­

lantımızı sistem seçimleri ile

ilgili olarak yaptık.

"Bir sonraki başlığımız ise

"Lojistik organizasyonların

şirketler içindeki yeri ne ol­

malıdır?" sorusu olacak. Biz

EYE olarak bu konuya çok

önem veriyoruz. Çünkü,

dünyada 1991'den sonra 'çe­

vik yaklaşımı' başladı. Çevik

yaklaşımı çevik karar, çevik

üretim ve çevik lojistik ol­

mak üzere üç ana grupta

toplanıyor.

"İşte burada lojistik dedi­

ğimiz yapının integral dü­

zeyde olması yani planlama,

tedarik, depolama ve ürün­

lerin dağıtımı yönündeki

zinciri tamamlayan yapıyı

kurması gerekiyor. Bu yapı­

yı Türk Philips'de denedik

ve oldukça iyi işliyor. Bu ya­

pıyı Türkiye'de tanıtmamız

gerekiyor. Şu ana kadar olan

toplantılarda yaptığımız tar­

tışmalardan edindiğimiz bil­

gilerden, lojistik yapının iş­

leyiş olarak yeterli olmadığı

ve bunun da birçok negatif

sonucunun şirketleri etkile­

diğini saptadık. Bunu tartış­

maya açıyoruz. Daha sonra

lojistik yapının fonksiyonları

ve bu yapıda kullanılacak

olan bilgi sistemleri konusu­

na geçeceğiz."

EYE nedir?

1994 yılında, Türkiye'nin

önde gelen şirkeüeri ve üni­

versitelerinden bir grup tara­

fından kurulan EYE, başta

üretim ve malzeme yönetimi

olmak üzere Türk şirketleri­

nin ileri endüstriyel yönetim

yöntemlerini uygulamalarına

yardımcı olmayı hedefliyor.

Türkiye endüstrisinin kritik

gereksinimlerini karşılamaya

yönelik etkinliklerde bulu­

nan EYE, çalışmalarını şim­

dilik Boğaziçi Üniversite-

si'nde yürütüyor, Ankara ve

istanbul'da düzenli toplantı­

lar ve eğitim programları su­

nuyor. Türk Philips Sanayi

Lojistik Müdürü ve EYE Yö­

netim Kurulu Başkanı olan

Bülent Yurdum, derneğin

kurulmasındaki amacı şöyle

özetliyor:

"Türkiye'deki endüstriyel

yönetimin özellikle malzeme

idaresi üretim bölümü ala­

nındaki uzman insanları bi­

raraya getirmek, gerekiyorsa

eğitim olanağı sağlamak ve

birbirleriyle bilgi alışverişin­

de bulunarak iş yaşamında

karşılaştıkları sorunlara bir­

likte çözüm aramalarını ve

bu konuda sinerji yaratmala­

rını beklemek. Ve ayrıca uz­

manlarla akademi dünyası

arasında köprü kurmak."

Türkiye'de akademi dün­

yası ile uzman dünyanın bir­

birinden kopuk olduğundan

sürekli yakınıldığını belirten

Yurdum, bu iki dünya ara­

sında iletişim kurulmasını

sağlamayı amaçladıklarını

söylüyor.

Gloxo, STFA, Türk Phi­

lips, 3M ve Beko gibi büyük

kuruluşların da aralarında

bulunduğu yaklaşık 50 şir­

ketten 200'e yakın üyesi bu­

lunan EYE, yöneticiler, mü­

hendisler, ekonomistler, uz­

manlar ve öğrenciler için

eğitim olanakları sağlıyor ve

uzmanlıklarını belirleyen

sertifikalar veriyor.

Diğer ülkelerdeki bilgi ve

deneyimin aktarılmasını sağ­

lamak için gerekli iletişimle­

ri kuran EYE'de, eğiticiler,

uzmanlar, donanım ve yazı­

lım sağlayıcı şirketler dene­

yimlerini paylaşıp uzmanlık­

larını geliştirecekleri sosyal

bir ortam oluşturuyorlar. Bo­

ğaziçi Üniversitesi, Orta Do­

ğu Teknik Üniversitesi, Mar­

mara ve Bilkent Üniversitesi

profesörlerinin aktif olarak

katkıda bulunduğu EYE,

APICS'in (American Produc­

tion and Inventory Control

Society) geliştirdiği ve finan­

se ettiği sertifika programla­

rını da destekliyor.

APICS'ten alınan sertifika­

nın, sertifika sahibinin uz­

manlığını uluslararası düzey­

de teyid eden bir belge ol­

duğunu vurgulayan Yur­

dum, bu sertifikaya şu anda

Türkiye'de 10 kişinin sahip

olduğunu belirtiyor. APICS

sertifikası sınavlarının istan­

bul ve Ankara'da yılda 3 kez

yapıldığını belirten Yurdum,

EYE'nin bu sınavları sağladı­

ğı eğitim ve dokümanlarla

desteklediğini söylüyor.

APICS sınavlarının konu­

ları arasında malzeme yöne­

timi, üretim kontrolü, tam

zamanında üretim (JIT), ka­

pasite yönetimi, malzeme

gereksinim planlaması

(MRP) ve endüstriyel sistem­

ler gibi konular yer alıyor.

Endüstriyel Yönetim Enstitüsü, Türk şirketlerinin

ileri endüstriyel yönetim yöntemlerini

uygulamalarına yardımcı olmayı hedefliyor.

Page 9: Dünya Bankası kredileri tartışma yaratıyorbthaber.com/PDF/22YilOncesi/50.pdf · lan proje başvurularında ilk sırayı 26 proje ile bilgi tek nolojisi alanı alıyor. Bu sek
Page 10: Dünya Bankası kredileri tartışma yaratıyorbthaber.com/PDF/22YilOncesi/50.pdf · lan proje başvurularında ilk sırayı 26 proje ile bilgi tek nolojisi alanı alıyor. Bu sek

10 d ü n y a d a n 8-14 Ocak 1996 . Sayı: 50

Siemens, 1995 yılı hedeflerine ulaştı Elektrik ve elektronik sektörünün

öncü kuruluşlarından biri olan Alman

Siemens şirketi, 1995 yılı büyüme he­

deflerine ulaşarak kârını yüzde 26

oranında artırdığını duyurdu. Dünya

çapında satışlarını yüzde 5 oranında

artıran Siemens'in. 1995 yılı net kârı

ise 2,084 milyar DM olarak gerçekleş­

ti.

Siemens'in, 1995 yılı faaliyetleri ile

ilgili olarak düzenlediği yıllık basın

toplantısı 14 Aralık 1995 tarihinde Al­

manya'nın Münih kentinde yapıldı.

Çok sayıda basın mensubunun katıldı­

ğı toplantıda bir konuşma yapan Si­

emens Yönetim Kurulu Başkanı Dr.

Heinrich V. Pierer, 1995 yılı içinde

çok iyi bir performans gösterdiklerini

belirterek "Yenilikler, verimlilik artışı

ve yeni piyasalara açılma yoluyla kârı­

mızı artırmaya devam edeceğiz" dedi.

1995 yılnda satışlarını yüzde 5 ora­

nında artırdıklarını belirten Pierer, v e ­

rimlilikte ise yüzde 8lik bir artış ekle

ettiklerini ve 1996 yılında da aynı per­

formansı göstermeyi hedeflediklerini

söyledi. 1995 yılı satışlarını 88.8 milyar

DM olarak gerçekleştiren Siemens'in,

1996 yılı satış hedefi ise 93 milyar DM

olarak açıklandı.

Progress bayi toplantısı

Progress'in Avrupa, Ortadoğu ve Afrika bayileri-

Çek Cumhuruyeti'nin başkenti Prag'ta toplandı. 1995

yılı genel değerlendirilmesinin yapıldığı toplantıda

Progress bayileri kendi ülkelerindeki pazar durumlarını

ve hedeflerini sundular. Toplantının 1996 yılı stratejiler

ve hedefler bölümünde Progress'in AS/400 pazarında

sunduğu yeni uyarlamanın tanıtımı, bu pazardan bek­

lentileri, Progress'in Dataserver ile uygulamaları, Raun-

table, Progress ürünlerine genel bakış, Progres Smar-

tObject, Kaynak Kod Yönetimi, Progress RDBMS ve

Sunucu ürünleri, Translation Manager 2 0, fiyatlandır-

ma, Windows 95 vb. başlıklar yer alıyordu.

Borland-RIOS

işbirliği

Borland International şirketi, Japon RI-

OS şirketi ile yeni bir anlaşma imzaladı.

Bu anlaşmaya göre RIOS Corp., Bor-

land'ın UNIX platformunda çalışan veri-

tabanı InterBase lor UNIX ürününün Ja-

ponya'daki dağıtıcısı konumuna geldi.

Aynı zamanda UNIX tabanlı büyük sis­

temlerde deneyimli bir sistem bütünleşti­

rici şirket olan RIOS, ürünlerine Bor-

land'ın InterBase'ini de katmış oldu

1992 yılından beri InterBase ürünü

üzerinde çalışan ve aynı zamanda ürü­

nün Japonya'daki satışlarıyla ilgilenen RI­

OS şirketi bu anlaşma ile InterBase'in Ja­

ponya'daki tüm dağıtıcılık ve pazarlama

haklarını alarak, meşru bir kişilik kazan­

mış oluyor. RIOS, şu anda InterBase ürü­

nü için oldukça agresif bir pazarlama

stratejisi ve satış kampanyası sürdürüyor.

InterBase'in 4.0 uyarlaması Japonya'da

halen SunOS ve HP-UX platformlarında

bulunuyor. Solaris ve AIX uyarlaması ise

1996'nın ilk aylarında RIOS tarafından sa­

tışa sunulacak

Compaq masaüstünde

Matrox'u seçti

Compaq, masaüstü sistemlerde kullan­

dığı yüksek performanslı grafik kartı

QVision 2000 ve QVision 2000 + model­

lerini terk ederek bunların yerine Matrox

Millenium 64 bit grafik kartı mimarisini

kullanacağını açıkladı. Matrox'un MGA

2064W grafik işlemcisine sahip olan Mat­

rox Millenium PCI veriyolu üzerinden

haberleşen yüksek performanslı bir gra­

fik kartı, Compaq'in Matrox Millenium

grafik kartını kullandığı masaüstü model­

leri şunlar: ProLinea Standart 5120 M

1080, ProLinea Standart 5133 M 1080,

ProLinea MiniTovver 5133 M 1080,

Deskpro 5120 M 1080, Deskpro 5133 M

1080, Deskpro MiniTovver 5133 M 1080

ve Deskpro XL serisi.

Sunergy 18,

Ocak ayında

gerçekleştiriliyor

Sun Microsystems tarafından düzenli

olarak yapılan ve kullanıcıları belli bir

konuda eğirmeyi ve sorularını yanıtlama­

yı hedefleyen Sunergy uydu yayininin

18.'si 18 Ocak 1996 Persembe günü ger­

çekleştirilecek Sunergy 18'de Dataware-

house konusu üzerinde durulacak.

ABD'nin batı kıyısı zamanı ile sabah

8:30'da başlayacak uydu yayını bir saat

sürecek

Sun Microsystems in Bilim Ofisi Müdü­

rü John Gage'in sunacağı programda ko­

nuşmacı olarak Williams-Sonoma dan

Michael Green, VP of Inlormation

Systems'dan Carole Florence, META Gro-

up'dan Robert Tholemeier ve The Ken

Orr Institute'den Ken Orr yeı alacak. Et­

kileşimli olarak yayınlanan uydu yayını

için Türkiye'de de bir toplantı düzenlen­

mesi bekleniyor. Sunergy'e ulaşmak ve

daha fazla bilgi almak için:

Sunergy Office Tel: (415) 786-8205

E-mail: [email protected]

WWW: http://www.sun.cornlsunergy!

Page 11: Dünya Bankası kredileri tartışma yaratıyorbthaber.com/PDF/22YilOncesi/50.pdf · lan proje başvurularında ilk sırayı 26 proje ile bilgi tek nolojisi alanı alıyor. Bu sek

8-14 Ocak 1 9 9 6 . Sayı: 50 d ü n y a d a n 11

OS/2 Warp cephesi 1996 yılında çok renkli IBM'in Kişisel Yazılım Ürünleri Bölümü'ne

yeni atanan Genel Müdür John W. Thompson,

OS/2 Warp ailesine ilişkin 1996 yılı ve ötesini

kapsayan planlarını açıkladı. IBM'in OS/2 ve ağ

bağlantılı tüketiciye olan yönelimini destekle­

yen Thompson, OS/2 Warp Server dışında

OS/2 Warp Client'ın Merlin kod adlı yeni uyar­

laması, OS/2 Warp'in mikrokernel tabanlı uyar­

lamaları ve IBM Project Eagle kod adlı bütünle­

şik sunucu serileri için olan planlarından söz et­

ti. Merlin kod adlı OS/2 Warp Client'ın yeni

uyarlaması, 1996 üretim planının en can alıcı

noktasını oluşturuyor. Gelişmiş çokluortam-

oyun, tak & çalıştır özelliklerine sahip Merlin

kullanıcı arabirimi, genişletilmiş ve güncellen-

miş BonusPak ile kullanıcılar istediği anda oto­

matik olarak ağ bağlantısı sağlayabilecekler.

Merlin'in diğer ağ özellikleri arasında C2 seviye

güvenlik ve yüksek performanslı veri iletişimi

yer alıyor. Yine Thompson tarafından yapılan

açıklamaya göre, IBM Mikrokernel ve OS/2

Warp'in mikrokernel tabanlı uyarlamaları ise

1996 üretim stratejisinin diğer önemli elemanla­

rı arasında yer alıyor. IBM, Intel ve PowerPC

platformları için OS/2 Wap'in taşınabilir mikro­

kernel tabanlı uyarlamalarını üretmeyi planlı­

yor. Project Eagle kod adıyla üretilecek OS/2

Warp Server, 1996 üretim planının son durağı.

Novell'in 1995 yılı

geliri 2 milyar

41 milyon dolar

Novell 1995 mali yılını 2 milyar 41

milyon dolar gelir ile kapadığını bil­

dirdi. Şirket bir önceki yıl ise 1 milyar

998 milyon dolar gelir elde etmişti.

Novell'in net geliri 207 milyon dolar­

dan 338 milyon dolara yükselerek,

toplam gelirinin yüzde 17'sini oluştu­

ruyor. Novell gelirini oluşturan en

önemli ürününün Netware ağ işletim

sistemi olduğunu belirtiyor. Ayrıca

Novell birkaç ay önce aldığı bir karar­

la kişisel üretkenlik uygulamaları pa­

zarından çekileceğini ve bu konu ile

ilgili satışlar için çeşitli şirketler ile gö­

rüşmelerinin devam ettiğini de açıkla­

mıştı. Novell'in bu pazardan çekilme­

sinin nedeninin, 1995 yılında şirketin

ağ ve sistem yazılımları gelirinin, kişi­

sel üretkenlik uygulamaları pazarın­

daki 122 milyon dolarlık düşüşten et­

kilenmesi olduğu tahmin ediliyor.

Novell'in 2 milyar 41 milyon dolarlık

gelirinin bölgesel dağılışı ise şöyle:

ABD 1 milyar 82 milyon dolar, Avru­

pa, Orta Doğu ve Afrika 568 milyon

dolar, Asya-Pasifik 292 milyon dolar,

Kanada 99 milyon dolar.

BSO/Origin ile Phi­

lips birleşmesi

gerçekleşti: Sonuç

Origin

Philips Electronics'in geçtiğimiz ay­

larda BSO/Origin şirketinin yüzde 80

hissesini satın alarak Origin adında

yeni bir şirket kuracağı duyurulmuştu.

1996'nın ilk günlerinde yeni Origin

resmen kuruldu. Bu şirketin ortakları

arasında Philips Communication &

Processing Services, BSO/Origin, Be­

agle Investments, Rabobank Neder-

land ve De Nederlandse Participati-

emaatschappij bulunuyor. Yeni Ori­

gin, Avrupa'nın en büyük BT şirketle­

ri arasında yer alıyor. Bu arada şirke­

tin başkanlığım BSO/Origin'in eski

başkanı Henk D. Cohen üstleniyor.

Alpha üzerindeki

Oracle, kendi reko­

runu kırdı

Digital ve Oracle'ın yakın mühen­

dislik ilişkisi sonucu Oracle, TCP-C

Açık Sistem benchmanrk 9414 tmpC

ile daha önce yine Oracle7 veritaba-

nınm elde etmiş olduğu performans

rekorunu kırdı. Oracle tarafından ya­

pılan açıklamada, Oracle7'nin kırdığı

bu rekorun, Sybase'in elde ettiği en

iyi performanstan iki kat, Informix'in

elde ettiği en iyi performanstan ise üç

kat daha fazla olduğu ileri sürülüyor.

Bu benchmark testlerinde Oracle'ın

64 bit Oracle7'si ve Digital'ın 64 bit

Alpha sistemleri üzerinde çalışan 64

bit Digital UNLX işletim sistemi kulla­

nılmış.

Page 12: Dünya Bankası kredileri tartışma yaratıyorbthaber.com/PDF/22YilOncesi/50.pdf · lan proje başvurularında ilk sırayı 26 proje ile bilgi tek nolojisi alanı alıyor. Bu sek

12 d ü n y a d a n 8-14 Ocak 1 9 9 6 . Sayı: 50

BİLGİ TEKNOLOJİSİNDE GELİŞMELER Derleyen ve Yorumlayan:

Prof. Dr. O Ğ U Z MANAS

İletişim dünyasında bölgesel devrim Aşağıdaki iletişime ait çeşitli

bölgesel göstergeler içeren tablo

oldukça ilginç. Bu nedenle siz­

lerle paylaşmak istedim. Tabloyu

incelediğimizde şu ilginç sonuç­

lar ortaya çıkıyor:

1- Türkiye, Portekiz ve kıs­

men Yunanistan ile birlikte Avru­

pa yüzdelerini aşağıya çekerken,

Transporter adedi yönünden or­

talamanın artmasına katkı veri­

yor. Ayrıca Kuzey Avrupa ülke­

lerinde el telefon yüzdeleri

20'nin üzerinde iken Avrupa or­

talamasının 3.88 olarak çıkması­

nın en önemli nedeni de bu.

2- Meksika'nın da dahil olma­

sı nedeniyle Kuzey Amerika ile

Avrupa arasındaki farklar daha

önce sözünü ettiğimiz ülkelerin

varlığına rağmen yine de birbir­

lerine oldukça yaklaşıyor.

3- Okyanus ülkelerinde her

türlü ölçümler oldukça yüksek­

ken, her yüz kişiye düşen tele­

vizyon adedinin 0.01 olarak veri­

lişini açıklamak oldukça güç gö­

rünüyor.

Nitekim el telefon yüzdesi Ku­

zey Amerika ülkelerinden bile

fazla oluşu bu ülkelerin yaşam

koşulları hakkında sanırım ol­

dukça güzel bir örnek.

Internet yönetim

protokolunda

(SNMP) güvenlik

sorunları çözülemedi Bilindiği gibi Internet ile ilgili teknik

sorunların çözülmesi işlerini yürütmek

üzere Internet Engineering Task Force

(IFTF) görev yapıyor Bu grubun plan­

ladığı ve Internet içindeki birçok

sorunun ele alındığı SNMPV2 ile ilgili

çalışmalar devam ederken, güvenlik

sorununun bu program içinde

çözülemeyeceği anlaşılmış ve çözüm

ileri bir tarihe ertelenmiş durumda

SNMPV2 çalışma grubunun başkanı

Bob Stewart, güvenlik sorunu çözül­

meden sağlam herhangi bir adımın

atılmasının mümkün olmayacağını

belirtiyor. Ayrıca birçok şirket ve geliş­

tiricinin SNMPV2 nin uygulaması için

harcadıkları para ve zaman da,

(McConnell Consulting şirketinin baş­

kanı John McConneH'in ifadesi ile

"Now work might be flushed down

the toilet") boşa gitmiş bulunuyor

Norveç, cep telefonu

(GSM) kullanımında

isveç'i geçti Norveç, dünyada GSM kullanımın­

da birinci sıraya yükselmiş durumda

Norveç, son iki aydaki satışları ile İs­

veç'i geçerek kullanma yüzdesini

22.1'e yükseltmiş bulunuyor Bu oran

İsveç'te yüzde 21 1 düzeyinde. Yetki­

liler bu oranın 2000 yılına kadar yüz­

de 40'a ulaşacağını ümit ediyorlar

Bu artışta en önemli etkenlerden

biri fiyatlardaki düşüş. Bugün Nor­

veç'te 240 dolar (1500 Norveç kronu

ya da 15 milyon TL'den daha az) ve­

ren herkes cep telefonuna sahip ola­

biliyor. Bu rakam ülkemizde yaklaşık

3 kat dolayında. Norveçlinin hayat

standardı (geliri) düşünülürse, bu ra­

kamın ne kadar düşük olduğu.kendi­

liğinden ortaya çıkar. Örneğin, Türki­

ye'de bir profesör cep telefonu alma­

yı düşünürse, bu işe bir aylığını yatır­

mak zorunda. Halbuki Norveç'te aynı

görevi yerine getiren bir profesör ma­

aşının onda biri ile bir cep telefonu

alabiliyor. Ayrıca cep telefonu kullan­

ma lüksü (PTT fiyatları ile) de buna

dahil edilirse bizde halen cep telefon­

larının neden Avrupa düzeyinde ol­

madığı ve bu gidişle olamayacağı

kendiliğinden ortaya çıkıyor.

Page 13: Dünya Bankası kredileri tartışma yaratıyorbthaber.com/PDF/22YilOncesi/50.pdf · lan proje başvurularında ilk sırayı 26 proje ile bilgi tek nolojisi alanı alıyor. Bu sek
Page 14: Dünya Bankası kredileri tartışma yaratıyorbthaber.com/PDF/22YilOncesi/50.pdf · lan proje başvurularında ilk sırayı 26 proje ile bilgi tek nolojisi alanı alıyor. Bu sek

14 s e k t ö r 8-14 Ocak 1 9 9 6 - Sayı: 50

Bentaş, Halk Yaşamın

otomasyonunu yapıyor Bentaş A.Ş., Halk Yaşam Sigor-

ta'nın elektronik doküman yöne­

timi ve arşiv sisteminin otomas­

yonunu "Imaging", "Workflow"

ve "Cold" ürünlerinin bir bütün

olarak sunulduğu Optica Imaging

Sistem ile yapacağını duyurdu.

İlk aşamada, Optica Imaging Sis­

tem ile AS/400 üzerinde kullanı­

lan sigorta paketinin bütünleşme­

sinin sağlanacağı otomasyonda,

böylece sigorta paketi ile açılan

her hasar dosyasının arşiv siste­

minde de otomatik olarak açılma­

sı, sigortacılık paketi tarafından

üretilen dokümanların bu dosya­

lara otomatik olarak arşivlenmesi

ve sigortacılık paketinde bulunan

"Hasar Ödeme" ekranından, iste­

nen dokümana kullanılan yazı­

lımdan çıkmadan ulaşılmasının

sağlanacağı belirtiliyor.

CD-ROM Data dergisi çıkıyor

CD-ROM dergisi "CD-ROM Data" 25 Ocak 1996 tarihinde yayın hayatına

başlıyor. Infinity Experts tarafından yayınlanacak olan dergi, aylık olarak

kullanıcılara CD-ROM üzerinde ulaşacak. Çokluortam, sanal gerçeklik, yazı­

lım ve donanım konularını kapsayan CD-ROM Data'da her ay en az 200 do­

lar değerinde orijinal bir yazılımın ücretsiz olarak verileceği belirtiliyor.

Oyun kullanıcılarına da yönelik olan bültende, pazarda bulunan CD-ROM

oyunlarının deneme uyarlamaları, incelemeler, tavsiye ve hileler yer alıyor.

PC DOS&Windows için üretilen CD-ROM Data'nın içeriğinde bulunan ko­

nuların bazıları şöyle belirtiliyor: Haberler, yeni ürünler (donanım, yazılım),

Internet, programlama sanatı, yönetim bilgi sistemi, yardımcı yazılımlar ve

Shareware yazılımları.

"BSA Hot Line"

kuruldu

Yazılım telif haklarının korun­

ması amacıyla dünyanın birçok

ülkesinde ve Türkiye'de faaliyet

gösteren BSA (Business Software

Alliance), bu etkinlikleri kapsa­

mında bir "Hot Line" kurdu. Mic-

rosoft'un desteği ile kurulan "BSA

Hot Line", yazılım telif hakları,

orijinal yazılım kullanımının

avantajları ve kopya yazılım kul­

lananlara ilişkin ihbarlar gibi çe­

şitli konularda bilgi alışverişinin

gerçekleştirilmesini sağlamayı

amaçlıyor. BSA Hukuk Bürosu ile

bağlantı sağlayan Hot Line, kop­

ya yazılım kullanımına ilişkin hu­

kuksal uyarılar, eğitim ve cezai

yaptırımlara ilişkin konulardaki

çalışmalara da hız kazandırmayı

hedefliyor.

BSA Hot Line'a 0212- 272 22 39

numaralı telefondan ulaşılabiliyor.

Netaş'ın ürünü

"CE" markası aldı

Donanım ve tasarımı Netaş ta­

rafından yapılan ve İngiltere pa­

zarında kullanıma sunulacak olan

(hem sayısal şehir santralına bağ­

lı, hem de kendi başına çalışan

bir uzak hat ünitesi) SRU 60 adlı

ürün, CE markası aldı. Avrupa

Topluluğu'na üye ülkelerde paza­

ra sunulan ürünlerin üzerinde bu­

lunması zorunlu olan "CE" mar­

kası, ürünün insan sağlığı ile ilgi­

li standartlara uyumlu olduğunu

belgeleyen bir standart. Türki­

ye'nin Gümrük Birliği'ne girmesi­

nin ardından, ülkemizde de gün­

deme gelen CE, ürünün çalıştığı

ortamdaki diğer ürünlere zarar

vermesi ve diğer ürünlerden gele­

cek zararlar nedeniyle bozulması

gibi olasılıkları ortadan kaldırıyor.

ETKİNLİK Hyatt Regency'de

Internet semineri

20 Ocak 1996 tarihinde, İstan­

bul Hyatt Regency Hotel'de Inter­

net konulu bir seminer düzenle­

niyor. Organizasyonunu Mirage

Group & Kontem Uluslararası Tu­

rizm ve Organizasyon Limited

Şirketi'nin yaptığı seminerde, In­

ternet bütün ayrıntıları ile anlatı­

lacak. Seminere konuşmacı ola­

rak CompuPublication Genel Mü­

dürü Ali Kurt, Bağlan Bilgisayar

Genel Müdürü Necdet Kabil ve

Hürriyet Gazetesi Intermedya Ya­

zan Yurtsan Atakan katılıyor. Öğ­

le yemeğinin de dahil olduğu se­

minerin katılım ücreti ise 250 do­

lar. Katılımın yoğun olması duru­

munda, seminerin 27 Ocak 1996

tarihinde tekrarlanması planlanı­

yor.

Ayrıntılı bilgi ve rezervasyon için

0212- 240 77 07 numaralı telefon

aranabilir.

Page 15: Dünya Bankası kredileri tartışma yaratıyorbthaber.com/PDF/22YilOncesi/50.pdf · lan proje başvurularında ilk sırayı 26 proje ile bilgi tek nolojisi alanı alıyor. Bu sek

s e k t ö r 8-14 Ocak 1 9 9 6 . Sayı: 50 15

TelePro ve Vision Time ile video konferans OD-OL Mühendislik, yeni video konferans çö­

zümünü tanıttı. OD-OL'un video konferans çözü­

mü ağırlıklı olarak TelePro donanımına ve Vision-

Time yazılımına dayanıyor. Görüntüyü çokluorta-

ma taşıyabilen sistem, sesi PCden telefon hattına

kesintiye uğramadan iletebiliyor. Yüksek çözü­

nürlükte görüntü taşıyabilen sistem, ISDN ve ye­

rel alan ağlarında da çalışabiliyor. Video konfe­

rans çözümünün gereksinim duyduğu en az kon-

figürasyon ise şöyle: 386 ve daha daha yukarısı

bir işlemci, 8 MB bellek, 8 MB boş sabit disk ala­

nı, Windows 3 1 ya da daha üzeri bir işletim sis­

temi, 800x600 noktalık çözünürlükte 65 bin renk

basabilen SVGA grafik kartı, video görüntü yaka-

Netsis Entegre'nin

yeni uyarlaması

Netsis, ticari yazılım paketi olan

Netsis Entegre paketinin 4 00 uyarla­

masını duyurdu Netsis Entegre

V.4.00'da eski uyarlamalardan farklı

olarak muhasebe modülüne eklenen

KDV beyannamesi düzenlemesi ve

basımı ile 6 0 0 ve 700 hesaplarının

yansıtma mahsuplarının otomatik

oluşturması bulunuyor. Şubat 1 9 9 6 '

dan itibaren satışa sunulan Netsis En­

tegre V.4.00'ın uyarlama yenileme fi­

yatı ise 2 milyon TL olarak belirtiliyor..

TBD, PC çekiliş

süresini uzattı Türkiye Bilişim Derneği (TBD) ku­

ruluşunun 25'inci yılı nedeniyle 1995

ve 1 9 9 6 yılı aidatlarının tamamını 31

Aralık 1995 tarihine kadar ödeyen

üyeler arasında yapılacak çekilişin sü­

resini uzattı. Kampanyaya gösterilen

yoğun ilgiden dolayı 1 9 9 5 ve 1 9 9 6 yıl­

larına ait aidatların ödeme süresi 31

Ocak 1 9 9 6 tarihine kadar uzatıldığı

bildiriliyor.

"On-line Banking"

semineri Microsoft Türkiye, Microsoft'un 2 1 .

yüzyıl bankacılığına yönelik projeksi­

yonlarını ve bu yönde yaptığı çalış­

maları özetlemek amacıyla "On-line

Banking" konulu bir seminer düzen­

ledi. 4 Ocak 1 9 9 6 tarihinde İstanbul

Hyatt Regency Otel'de düzenlenen

seminerde, Microsoft'un 2 1 . yüzyılda

bankalar ile müşterilerini ortak bir

platformda buluşturmak amacıyla yü­

rüttüğü çalışmalar hakkında bilgi ve­

rildi. Seminerde, Microsoft'un Inter­

net, ev PC'leri, self-servis sistemler ve

sanal şubeler üzerinde yoğunlaşan

bu çalışmaların geleceğin finans sis­

temlerinin temelini oluşturmasının

beklendiği belirtildi

Piar-Gallup'un

ağ projesi, Epsilon'un Bilgisayar ağları ve veri iletişimi

alanında komple çözümler sunan Ep-

silon Bilgisayar, Piar-Gallup Araştır­

manın kablolama altyapısını gerçek­

leştirdi. Piar-Gallup'un bilgisayar ağı­

nın kablolama altyapısının tamamlan­

masıyla Novell 3 12 ağ işletim sistemi

ile birlikte 20 GB sabit disk kapasite

ve 60 terminale ulaştığını söyleyen

Epsilon yetkilileri, kablolama sistemi­

nin ise Categori 5 sistemine geçirildi­

ğini belirtiyorlar.

AutoCAD R13 ağ projesi Hes Mühendislik Ltd. Şti'nin AutoCAD

R13 Ağ Projesini Datasel gerçekleştiri­

yor. Datasel yetkilileri,Hes Mühendis­

likte var olan sistemle iki boyutlu çizim­

ler yapıldığını; ancak AutoCAD R13'le

birlikte dört boyutlu çizimlere olanak

sağlandığını belirtiyor. Yetkililer, söz ko­

nusu projenin AutoCAD R13 sunucu ve

20 adet Node bağlantısı ile gerçekleştiği­

ni de kaydettiler. Böylelikle Hes Mühen-

dislik'te mevcut olan Novell ağ sistemi

üzerinde 20 terminalin lisanslı AutoCAD

sistemine geçirileceği öğrenildi.

Düzeltme

BT/haber'in 1-7 Ocak 1996 ta­

rihli 49. sayısında, 'Karma 6 yaşın­

da' başlıklı haberde Karma'nın ye­

ni adının Karma Dağıtım, Dona­

nım, Yazılım Ticaret ve Sanayi A.Ş

olduğu belirtilmişti. Doğrusu Kar­

ma Donanım, Yazılım Ticaret ve

Sanayi A.Ş olacaktır. Düzeltir, özür

dileriz

Page 16: Dünya Bankası kredileri tartışma yaratıyorbthaber.com/PDF/22YilOncesi/50.pdf · lan proje başvurularında ilk sırayı 26 proje ile bilgi tek nolojisi alanı alıyor. Bu sek
Page 17: Dünya Bankası kredileri tartışma yaratıyorbthaber.com/PDF/22YilOncesi/50.pdf · lan proje başvurularında ilk sırayı 26 proje ile bilgi tek nolojisi alanı alıyor. Bu sek

8-14 Ocak 1 9 9 6 . Sayı: 50 s e k t ö r 17

Karma, yeni ürünlerle ekran pazarında... Karma Donanım, Yazılım A.Ş.,

geçtiğimiz günlerde Acer, ECM ve

Sony'nin yeni ekranlarını Türkiye

pazarına sundu.

Acer ekranlar

14 inç tüp genişliğine sahip olan

Acer 7133D 252, 0.28 mm nokta

aralığına sahip. 45 MHz bant geniş­

liğine sahip olan ekranın üzerinde

15 pin VGA çıkışı bulunuyor.

1024x768 noktalık ekran modunu

titreşimli olarak destekleyebilen

ekranın dikey taraması 50-100 Hz,

yatay taraması ise 31-5 ile 35.5 KHz

arasında değişiyor.

Diğer ekran olan Acer 7134T

222'nin Acer 7133D 252'den tek

farkı 1024x768 noktalık ekran mo­

dunu titreşimsiz olarak destekleye-

bilmesi.

14 inç tüp genişliğine sahip olan

Acer 7134T 422 ekranları ise 0.28

mm nokta genişliğine sahip. 45

MHz bant genişliğine sahip olan

ekranın yatay taraması 31.5-48.3

KHz, dikey taraması ise 50-100 Hz

arasında değişiyor. 1024x768 nok­

talık ekran modunu titreşimsiz ola­

rak destekleyebilen ekran, 15 pin

VGA çıkışına sahip.

ECM ekranları

0.28 mm nokta genişliğine sahip

olan ECM MON EF-836F, 14 inç

tüp genişliğine sahip. 65 MHz bant

genişliğine sahip olan ekran, 1024

x 768 noktalık ekran modunu titre­

şimsiz olarak destekleyebiliyor.

Yatay tarama aralığı 31.5 ile 48

KHz arasında olan ekranın dikey

tarama aralığı ise 50 ile 90 Hz ara­

sında değişiyor.

14 inç tüp genişliğine sahip olan

ECM MON EF-848F ekranının nok­

ta genişliği ise, 0.28 mm. 45 MHz

bant genişliğine sahip olan ekran,

1024x768 noktalık çözünürlüğü tit­

reşimli olarak destekleyebiliyor.

Yatay tarama aralığı 31-5 ile 35.5

Hz arasında değişen ekranın dikey

taraması ise 50 ile 90 Hz arasında

değişiyor.

Sony ekranlar

Karma Donanım, Yazılım A.Ş.

Sony'nin de 5 model ekranını pa­

zara sundu. 15 inç tüp genişliğine

sahip olan Sony 15SF, 0.25 mm

nokta genişliğine sahip. 15 pin

analog VGA çıkışına sahip olan ek­

ran 1280x1024 noktalık ekran mo­

dunu titreşimsiz olarak destekleye­

biliyor. Yatay tarama aralığı 31.5 ile

65 KHz arasında değişen ekranın

dikey tarama aralığı isğe 50-120 Hz

arasında değişiyor.

0.25 mm nokta aralığına sahip

olan Sony 17SF'nin tüp genişliği

ise, 17 inç. 15 pin analog VGA çı­

kışa sahip olan ekran, 1280x1024

noktalık ekran modunu titreşimsiz

olarak destekleyebiliyor. Sony

17SE ekranı da, 17 inç tüp genişli­

ğine sahip. Nokta aralığı 0.25 mm

olan ekran, 15 pin analog VGA çı­

kışma sahip. 1600x1200 noktalık

ekran modunu titreşimsiz olarak

destekleyebilen ekran, yatay ola­

rak 31.5 ile 82 KHz, dikey olarak

ise 50-120 Hz arası tarama aralığı­

nda.

Diğer bir model olan 20 inç tüp

genişliğindeki Sony 20SE'nin nokta

aralığı 0.30 mm. 15 pin analog

VGA, RGBHV ve Macintosh için çı­

kışlara sahip olan ekran 1600x1200

noktalık ekran modunu titreşimsiz

olarak destekleyebiliyor.

Sony 20 SE-V modeli de 20 inç

tüp genişliğinde. 15 pin analog

VGA ve RGBH çıkışlarına sahip

olan ekranın nokta genişliği 0.30

mm. Sony 20 SE-V 1280x1024 nok­

talık grafik modunu titreşimsiz ola­

rak destekleyebiliyor.

Acer, EMC ve Sony ekranları

Bilgi için: Karma, 0212- 233 30 30

CALLS 4.3

CD-ROM'u

pazara sunuldu ACS Bilgisayar geçtiğimiz

günlerde İngilizce eğitim seti

CALLS 4.3 CD-ROM'unu pazara

sundu. Windows ve DOS işletim

sistemleri altında çalışabilen

CALLS 4.3 CD-ROM, Türkçe

açıklamalara da sahip. Ağ üze­

rinde de kullanılabilen CALLS

4.3'ün içinde 1000 adet güncel

sözcüğü içeren bir de sözlük bu­

lunuyor. Her konu için 28 adet

resim ve 13 adet cümleden olu­

şan bir eğitim sistemine sahip

olan yazılımın gramer bölümü

Prepositions, Open The Brac­

kets, Questions ve Verbs bölüm­

lerinden oluşuyor.

CALLS 4.3 CD-ROM

Bilgi için: ACS, 0212-241 6528

Page 18: Dünya Bankası kredileri tartışma yaratıyorbthaber.com/PDF/22YilOncesi/50.pdf · lan proje başvurularında ilk sırayı 26 proje ile bilgi tek nolojisi alanı alıyor. Bu sek

18 i n s a n l a r 8-14 Ocak 1 9 9 6 . Sayı: 50

Sorun çözücü

bir kişilik NURAY ÖZKAN

Melek Bar Elmas: Bir toplantıda sektörün sorun-

ları mı tartışılıyor ya da bir

konuda çözüm önerisi mi

getirilecek? Melek Bar Elmas ora­

daysa mutlaka söz alır -ya da söz

alması sağlanır- düşüncelerini söy­

ler, farklı bakış açılan getirir, ama

mutlaka somut bir öneri ortaya

atar, içi boş sözlerle uzatılan ko­

nuşmalar O'na göre değildir. Bir an

önce sonuca ulaşılmalıdır. Çünkü,

yaşamının her aşamasında sorun

çözücü kimliği ile hareket etmeyi

öğrenmiştir.

Son yıllarda tartışma ortamların­

da görüşlerini cesurca savunan, çö-

zümlemeci kişiliğiyle tanıdık O'nu.

Ancak onun ötesinde sektördeki

pek çok kişi projecilik yönüyle ta­

nıdı Melek Bar Elmas'ı.

Bankacılıkta şube otomasyonu

alanında henüz sektör olgunlaşma­

mışken inatla üzerine gitti, projeler

üretti.

"Ben basanlarım somut olarak

ve hızla görmek isteyen biriyim.

'Bir keşifte bulunayım, 20 yıl sonra

insanlar kıymetimi anlarsa ne mut­

lu bana' diye düşünenlerden deği­

lim. Yaptığım işin sonucunu hemen

yarın görmek isteyen biriyim" şek­

linde tanımlıyor kendini.

Uğraşı alanını daha okul yılların­

da belirliyor; üniversiteden mezun

olacağı yıl kendi deyimiyle herkes

ağırbaşlı ve kendini kanıtlayabile­

ceği alanlarda staj yaparken o za­

manlar pek de ağırlığı olmayan,

hatta ciddiye alınmayan bankacılık­

ta şube otomasyonu projelerine da­

lıyor. Herkesin hafife aldığı bu ko­

nu O'na göre çok önemliydi. Nite­

kim son yıllarda Türkiye'de şube

otomasyonunda katedilen mesafe­

leri gördükçe o zamanlar ne kadar

isabetli bir seçim yaptığının farkına

varıyor.

Sektörde kadın yönetici az

Melek Bar Elmas aynı zamanda

azınlıkta bulunan kadın yönetici

kimliğinin gereklerini de yerine ge­

tirenlerden. "Biz buralara dişimizle,

tırnağımızla geldik. Mezun olur ol­

maz büyük sorumluluklar almak ve

erkeklerin yanında inanılmayacak

kadar büyük bir rekabetle karşı

karşıya kalmak zorunda kaldık" di­

yor.

Ülkemizde her alanda olduğu gi­

bi BT sektöründe de kadın yöneti­

cilerin sayılarının az olmasına dik­

kat çekerek, "1977 yılında 24 kişilik

sınıfın 4'ü bayandı. Bugün bu 4 ki­

şinin hepsi sektörde önemli görev­

ler üstlenmiş durumda. Ancak ara­

dan bunca yıl geçmesine rağmen

bayan yönetici diye baktığımda bu

sayının artmadığını görüyorum"

şeklinde görüşlerini açıklıyor. Bu­

nun yanı sıra Bilgisayar Mühendis-

liği'nin o yıllardaki bilinmezliği, zor

bir alan olması ve genelde 'erkek

mesleği' olarak algılanmasının da

bayan yönetici oranının düşük ol­

masına katkısı olduğuna inanıyor.

Sektörün genel tablosunu ise şöyle

değerlendiriyor: "Aslında sektörde­

ki kadınların sayısı yadsınamaz.

Kullanıcı tarafına baktığımızda güç­

lü bir erkek yönetici ve arkasında

çok güçlü bir kadın desteği görüyo­

ruz. Ama kadın yönetici dediğimiz­

de, sayıca bir sıkıntı var. Öte yan­

dan çalışan kadından beklenen hiç

az değil Türkiye'de. Böyle düşünül­

düğünde özveri isteyen, çok çalış­

mayı gerektiren bir meslekte kadın

kimliğinizle ön plana çıkıyorsu­

nuz."

Ancak O, bu kimliğinden hiç ra­

hatsız değil. Küçük yaşlardan bu

yana kendine aşın güvenen, her or­

tamda zekasını yarıştırma gereği

duyan yapısının doğal bir yansıma­

sı olarak kabul ediyor bunu. Bilgi

O'nu çok küçük yaşlardan bu yana

cezbettiği için bilgiye dayalı bir tek­

noloji öğrenmek de çekici geliyor.

Ne kadar zorlu bir alan olsa da her

gün işine büyük bir mutlulukla git­

mek, 'acaba bugün hangi güzellik­

lerle karşılaşacağım' diye düşün­

mek bir yaşam felsefesi olmuş.

Son dönemde BT sektörünün

çehresinin olumlu yönde değişim

göstermesinin de buna katkısı bu­

lunduğuna inanıyor. "Piyasa koşul­

larına göre hareket etmenin, satış

yapabilmenin ve işi iyi yönetmenin

zorunlu olduğunu herkes farketti

ve buna göre yapılanıyor. Sektör,

teknik bazlı yapıdan giderek kendi­

ni kurtanyor. Bu da olumlu bir ge­

lişme, satış, pazarlama, iş idaresi gi­

bi her türlü dengeye gereksinimi­

miz var" diyor.

Çözümlemeci bir kişiliğe sahip

olan Melek Bar Elmas'a BT sektörü­

nün ne derece çözüm üreten bir

alan olduğunu soruyorum. Yarası­

na parmak basmışım gibi, artık o

kelimeyi kullanmak istemediğini,

çünkü hiç bir tanımı yapılmadan

olur olmaz her yerde herkesin çö­

züm sunduğunu söylediğini ve ke­

limenin gerçek değerinden uzak­

laştırıldığını söylüyor.

"Disiplinler arası entegrasyonu oluşturamadık"

Melek Bar Elmas, insanın ancak

uzman olduğu konularda çözüm

sunabileceğine inanıyor ve bu ko­

nuda dürüst olmak gerekirse bugü­

ne kadar acemice çabalar yürütül­

düğünü ileri sürüyor. Bu noktada

en büyük eksiğin ise disiplinler ara­

sı entegrasyon oluşturulamaması

olduğunu savunuyor. "Çözüm üre­

teceğiniz alanda o işi bilen analist-

lere gereksinim var. Bugüne kadar

hep gözardı edilen bir konudur bu.

Size doğru verileri sağlayan, sektö­

rün sorunlarını saptayıp çözümü

oluşturan, sizin de doğru yöne yö­

nelmenizi sağlayacak şekilde bir

yapılanma sektörde çok az. Bizim

bir çözümü oluşturmamız için tek­

noloji, bilgi ve gereksinimi sapta­

yan bir grup ve uygulamacı üçlüsü­

nü çok iyi oturtmamız gerek. Ama

yıllarca bu üçlü hep amatör düzey­

de gitti. Hele iş analizi kısmı olduk­

ça zayıftı. 'Siz tanımlayın, biz yapa-

nz' mantığıyla yürüdü ve böyle

olunca, hiçbir piyasa şansı olma­

yan, sadece bir kuruluşa yönelik,

kullanıcıya özel çözümler oluştu"

şeklinde görüşlerini açıklıyor.

Ancak bu arada çözüm üretirken

sadece kullanıcıya bel bağlanan bir

çözüm oluşturma anlayışının yanın­

da, kullanıcı kesiminin de bu yanlış

yapılanmada katkısı olduğu görü­

şünde. Kullanıcıların da bilinçsiz ve

kuralsız bir tüketici tablosu çizdiği­

ne değiniyor ve "Ne istediğini bil­

meyen, gereksinimlerini saptaya-

mayan, doğru tüketim alışkanlıkla­

rına sahip olmayan bir kullanıcı

grubu var. Bence sektörün bir türlü

şahlanamamasının nedeni bir parça

burada yatıyor. Tüketici hep kendi­

ni koruyor, hep kendine olsun isti­

yor. Bu arada karşı tarafı besleyici

bir katkısı yok. Kendisi için en doğ­

rusu yapılsın istiyor. Peki bunu ya­

parken o şirket nasıl yaşayacak? El­

bette bilinçsiz satıcıların sektöre et­

kilerini hiçbirimiz yadsıyamayız.

Ama kötü bir ürünü satanların ya­

nında hiç mi bunu alanın suçu yok­

tu diye de bakmak gerek" diyor.

"BT sektörü bilgiyi kullanamıyor"

Melek Bar Elmas, dünyada başa­

rılı olmuş şirketlere bakıldığında,

artık yazılım değil de teknik ve

yöntem sattıklarını, buna karşılık

kullanıcıların da paket seçme yolu­

na gitmeyip daha çok yazılımda

kullanılan yöntemin doğruluğu ve

o yöntemin gereksinimlerini karşı­

layıp karşılamadığına dikkat ettiğini

söylüyor.

Sorunlarla yaşamak O'nun için hep lüks oldu. Nasıl ve hangi koşulda olursa olsun

sorunlan hayatında barındırmadı, çözüm üreterek her zorluğun üstesinden gelmek, ilkesi

oldu. Zor şeyleri sevdi. Erkek cinsiyetiyle özdeşleşen, özveri isteyen ve çok çalışmayı

gerektiren bir meslek seçti kendine. Bilgisayar Mühendisliği Bölümündeki 24 kişi

arasından mezun olan 6 kişi içinde yer aldı. Ardından herkes 'veritabanı yazmak' gibi

'ciddi' işlerle uğraşmayı seçerken, O bankacılıkta şube otomasyonu yapmayı tercih etti.

Buna yıllarını verdi. Sonuçta bugün Türkiye'de banka otomasyonunda gelinen noktada,

basan payı bulunan en önemli kişilerden biri oldu.

Page 19: Dünya Bankası kredileri tartışma yaratıyorbthaber.com/PDF/22YilOncesi/50.pdf · lan proje başvurularında ilk sırayı 26 proje ile bilgi tek nolojisi alanı alıyor. Bu sek

8-14 Ocak 1 9 9 6 . Sayı: 50 i n s a n l a r 19

Bilgi yoğun bir ortamın bireyi

olmak büyük bir mutluluk veriyor

O'na. Ama 'Bizim ana işimiz bilgi'

diye tanımladığı sektörün ne dere­

ce bilgi sektörü olabildiği konu­

sunda ise net yanıt vermekte zorla­

nıyor. Buna karışılık, geçen hafta­

larda yaşadığı bir olayı aktarmakla

yetiniyor. "Tursoft'un son 3 yılın

personel bilgilerini istediği bir an­

ketine yanıt vermekte zorlandık.

Şirketteki sistemimiz son dönemde

birkaç kez değişikliğe uğradığı için

bilgileri tek elden toplamak müm­

kün olamadı ve birkaç gün gecik­

tik. Bunu karşı tarafa üzülerek an­

latıyorum. Çünkü bizler için bu tür

bilgilerin anında hazır olması ve is­

tendiğinde anında verilmesi gerek.

Biz bilgi sektörüyüz, önce kendi­

miz bilgiyi oluşturmalı, tüketmeli­

yiz diye düşünüyorum. Meğerse 3

aydır cevap vermeyenler, hatta

böyle bir bilgiyi bulamayacağını

beyan edenler bile olmuş. Ortaya

çıkan sonuç, bilgisayar şirketlerinin

bilgisayar kullanmadığı olmuş."

Bilgiyi oluşturma ve kullanma­

nın öneminin, önümüzdeki dö­

nemlerde daha derinden hissedile­

ceğini söylüyor. O'na göre bilgi

toplumu, dünyadaki olağanüstü

değişimin büyüsüne kapılmış gidi­

yor. Bugünlerde bilgi toplumuna

direnişin son çabaları da ortadan

kalkıyor ve insanlık, sınırların ve

hiç bir eğilimin kalmadığı bütünsel

bir yapıya doğru gidiyor. Tıpkı sa­

nayi devriminde olduğu gibi bilgi

dönemine geçiş de farkında olma­

dan oluyor. İnsan, kendine sunula­

nı kabullenmek durumunda kalı­

yor. Bütün çaba birdenbire değişi­

me ayak uydurmak oluveriyor.

Fayda-zarar tartışması yapacak ka­

dar da zaman yok çünkü.

Bilgi çağının ötesinde ise, inanıl­

maz bir yalnızlık duygusu var.

O'na göre bilgi çağının en büyük

sorunu, insanların yalnızlaşması,

toplumsal değerlerini kaybetmesi,

bireyciliğin ve bireysel yaklaşımın

çok ön plana çıkması. Sonuç; in­

sanların derin mutsuzluğu. Son za­

manlarda izlediği filmler buna en

güzel örnek. "İzlediklerimden keyif

almıyorum; çünkü inanç, umut, ya­

şama sevinci gitmiş. Son derece

karanlık tipli insanlar, karanlık

olayların içinden çıkmaya çabalı­

yorlar. Bir insanın bunu film yap­

ması için bunları hissetmesi gerek

ve ne acı ki hissediyor" diyerek en­

dişesini dile getiriyor.

"Ancak bilgi çağı bu tehlikenin

farkında ve çözüm üretmeye çalışı­

lıyor" diyor ve ekliyor. "Örneğin

turizm, sosyal dernekler, gruplar

oluşuyor. Ve tarikatlar da çok art­

mış durumda. Yalnızlık duygusuna

karşı inanç gittikçe kuvvetleniyor.

Dünya ya da evreni bir küme ola­

rak algılarsak, bilgi bu kümenin

hepsini kapsıyor, bu bir alt küme.

Evrenle bilgi kümesi arasındaki

boşluğu inanç dolduruyor. Ve in­

sanlar yalnızlaştıkça aslında evren­

le bilgi arasındaki boşlukları artı­

yor. Çünkü ne kadar az iletişim, o

kadar az bilgi aslında bir anlamda.

Boşluk arttıkça inancın değeri bü­

yüyor. Birşeyler eksik insanların

hayatında. Buna karşılık bilgi te­

melli yeni bir din doğacağı konu­

sunda söylentiler var. Belki de bil­

gi toplumu bu dezavantajını bu şe­

kilde kapatacak."

Bu noktada herkesin yaşamdaki

görevini yerine getirmesi gerektiği­

ni savunuyor ve bu görevin de, ge­

lecek kuşaklara doğruyu ve iyiyi

aktarmak olduğunu savunuyor. Bu

yüzden kızı Cansu ile doğru ilişki­

ler kurma kaygısında. Kendisi için

önemli olanları vermeye çabalama­

sı da bundan. Dürüst olmak, öğ­

renme sevincini aşılamak ve sev­

meyi öğretmek ise en önemli şey­

ler.

Eğitim konusunda bir hayli de­

neyimli. Bu deneyimini kızı üzerin­

de de uyguluyor. Örneğin, bir ara

psikolojide bilgisayar kullanımı

üzerine seminer hazırlıyor. Bu ara­

da 2 yıl kadar Türkiye'de ilk olarak

4-5 yaş arası grubun bilgisayar eği­

timi koordinatörlüğü yapıyor. Yazı

yazmayı sevdiği için çok ciddi bir

anı birikiminin olduğunu söylüyor.

İleride bu birikimlerini Türk toplu­

munun yaşadığı değişimler olarak

belge niteliğinde yayınlamayı dü­

şünüyor.

Page 20: Dünya Bankası kredileri tartışma yaratıyorbthaber.com/PDF/22YilOncesi/50.pdf · lan proje başvurularında ilk sırayı 26 proje ile bilgi tek nolojisi alanı alıyor. Bu sek

20 i n s a n k a y n a k l a r ı 8-14 Ocak 1 9 9 6 . Sayı: 50

Page 21: Dünya Bankası kredileri tartışma yaratıyorbthaber.com/PDF/22YilOncesi/50.pdf · lan proje başvurularında ilk sırayı 26 proje ile bilgi tek nolojisi alanı alıyor. Bu sek
Page 22: Dünya Bankası kredileri tartışma yaratıyorbthaber.com/PDF/22YilOncesi/50.pdf · lan proje başvurularında ilk sırayı 26 proje ile bilgi tek nolojisi alanı alıyor. Bu sek

22 m e s a i s o n r a s ı 8-14 Ocak 1996.Sayı: 50

FORMAT ALTUĞ ÖZGENLİK

işte 50'nci Format'ı yazıyorum.

Hayatımda hiç bu kadar uzun süre düzenli

yazı yazmamıştım. Aslında bundan oldukça

hoşlanıyorum. Bazı zamanlar kötü yazsam

da sizin bu yazıyı sevdiğinizi ve

okuduğunuzu biliyorum.

Yakın çevremdeki insanlar nedense

bilgisayarımla konuşmamı anlayamıyorlar.

Bazıları beni deli zannediyor. Bazıları ise

bilgisayarımı kıskanıyor. Aklınız alıyor mu?

Halbuki ben herşeyin bir ruhu olduğuna ve

canlı olduklarına inanırım. Size de saçma

gelebilir ama ben böyle düşünüyorum.

Bilgisayarım, canım sıkıldığında ve

sinirliyken beni eğlendirir. Bir telefon hattı

ile beni dünyanın her köşesindeki diğer

bilgisayarlara bağlar. Dön kişi toplanıp

müzik yapmak genelde çok zordur. Yani

bir araya gelecek dört kişi, çalışacak stüdyo

ve bir sürü ekipman gerekir. Bilgisayar ise

her zaman çalar. İyi gününde de, kötü

gününde de olsa hep çalar. Kapris yapmaz.

Her türde ve ritmde çalar. Üstelik hiç yanlış

çalmaz, ritm kaçırmaz. Onunla para

kazanırım ve hiç bir zaman kazandığım

paradan pay istemez. Arada bir alacağım

yeni bir donanım ve biraz temizlik onu

mutlu eder. Tabii en önemlisi onunla

konuşmaktır. Genellikle ona moral verir ve

zor bir işin altından kalkmasına yardımcı

olursunuz. Ama bazen de küfür edersiniz

(beni yarı yolda bırakan ve beklemekten

ağaç eden bir iki Macintosh dışında hiç bir

bilgisayara küfür etmemiştim).

Bilgisayarlarıyla konuşan diğer insanlarda

gördüğüm en belirgin şey küfürdür. Daha

doğrusu bilgisayarı ile konuşan bu kısanlar

sadece küfür ederler. Aynı zamanda hiçbir

değerleri yokmuş gibi kabaca ve hırsla

kullanırlar. Eğer siz de böyle

kullanıyorsanız, büyük olasılıkla sürekli

sisteminiz çöküyor ve sıkça donanım

arızasına uğruyorsunuzdur. Lütfen bundan

vazgeçin ve bilgisayarınıza iyi davranın,

onunla konuşun. Göreceksiniz herşey daha

kolay olacak.

Dün gece evde içecek bir şey

kalmadığından, dışarı alış-verişe çıkmıştım.

Biraz ilerideki markete tam girerken

Burak'ın oradan çıktığını gördüm.

Yanımızdaki apartmanda oturan ama yılda

ancak bir iki kez görebildiğim çocukluk

arkadaşımla hemen sıkı bir sohbete girdik.

Daha sonra sohbet Burak'ın odasında

devam etti. Yaklaşık iki yıldır bilgisayar

almak istiyordu. Çeşidi zamanlarda ona

muhtelif sistemler önerdim. Ama bir türlü

bir araya gelip adam akıllı konuşamadık.

Endüstri Tasarım bölümünde okuduğu için

ona bir CAD sisteminin daha uygun

olacağını söyledim. O da bana okulda

biraz AutoCAD kullanmayı öğrendiğini,

ama kullandıkları bilgisayarların müzelik

olduğunu söyledi. Aslında bunu tahmin

edebiliyordum. Yani üniversitelerin

çoğunda donanım altyapısı oldukça eksik.

Belki bilgisayar mühendisliği gibi

bölümlerde görece daha yeni sistemler var,

ama genelde tüm laboratuvarlar müze gibi.

Burak bana hala 286'lı sistemler üzerinde

çalıştıklarını söyledi. Daha kötüsü ise

çalışan bu birkaç 286'nın başına oturunca,

hocalar "bozarsın" diye onları

kaldırıyormuş. Güleyim mi, yoksa

ağlayayım mı, bilemiyorum. Ama

kararlıyım, Burak'a hesaplı ve güçlü bir

CAD sistemi almasında yardımcı olacağım.

O da bana makul bir fiyata Fender

Stratocaster ya da Gibson Les Paul bulacak.

Bu arada Ayasofya'nın anlattığı bir şey

aklıma geldi. Ayasofya'nın okulda ders

verdiği zamanlarda iki öğrenci sınıfa girmiş.

Ellerinde tostlar ve içecekler varmış. Sonra

bir süre oturup yemek yiyecek bir yer

aramışlar. En sonunda AO sayısallaştırıcıyı

gösterek "hocam bu masada yiyebilir

miyiz", diye sormuşlar. İnanabiliyor

musunuz? Mimarlık öğrencilerinin AO

sayısallaştırıcıdan haberleri yok. Birisinin

gelip bilgisayarınıza bakıp, "Aaaaa, bunun

televizyonu kablolu yayınları çekiyor mu?",

demesine benziyor.

Evet, bu haftaki Format'ın da sonuna

geldik. 50 sayıdır yazılarıma katlandığınız

ve Format'a destek verdiğiniz için çok

teşekkürler. Umanm daha uzun yıllar

BT/haber ve Format ile beraber oluruz.

Kendinize ve bilgisayarınıza iyi davranmayı

unutmayın.

Haftaya kadar hoşçakalın.

Page 23: Dünya Bankası kredileri tartışma yaratıyorbthaber.com/PDF/22YilOncesi/50.pdf · lan proje başvurularında ilk sırayı 26 proje ile bilgi tek nolojisi alanı alıyor. Bu sek
Page 24: Dünya Bankası kredileri tartışma yaratıyorbthaber.com/PDF/22YilOncesi/50.pdf · lan proje başvurularında ilk sırayı 26 proje ile bilgi tek nolojisi alanı alıyor. Bu sek

Koç 'un Yönetim Bilgi Sistemi Projesi:

Uluslararası standartları yakalama NURAY ÖZKAN

Koç Grubu 'na bağlı

tüm şirketlerde 2 yıla

yakın bir süredir Yö­

netim Bilgi Sistemi-Manage-

ment Information Systems

(MİS) projesi yürütülüyor.

Proje kapsamında şirketlerin

finans ve finans dışı bilgileri­

nin uluslararası standartlarda

oluşması sağlandı ve bunla­

rın holding bazında belli

standartlarda raporlaması iş­

lemi yapıldı. Uygulama aşa­

masına geçişte ilk kez Eylül

1995 itibariyle raporlar üre­

tildi. Bu noktada 1995 yılı

sonuçlan da şirkederde ra-

porlanıyor. Böylelikle 90'ı

aşkın Koç şirketinin yönetim

bilgi sistemi esaslarında,

uluslararası standartlarda bil­

gi göndermeleri, bilgi oluş­

turmaları sağlanıyor. Koç şir­

ketlerinin 1996 yılı program

ve bütçelerinin de yine aynı

mantık ve standartlarda

oluşturulması söz konusu.

Projenin çekirdeği

Koç-Unisys Genel Müdü­

rü Bülent Gönç, YBS projesi

ile tüm raporların çok daha

rahat ve kolay alınacağını

umduklarını belirtti. 2 yıla

yakın bir süredir bu raporla­

rın oluşması için gerekli alt­

yapı çalışmaları yürütüldü.

Altyapı çalışmalarında oluş­

turulan sistemlerin en önem­

lilerinden bir tanesi de fî-

nansal sistemler. Bülent

Gönç, fînansal sistemlerle il­

gili olarak yurtdışından Coda

şirketi ile bir anlaşma yaptık­

larını söyleyerek, Coda'nın

finans paketlerini alarak Tür­

kiye şartlarına uyarladıkları-

nı dile getirdi. Şu anda bu

paketi Koç'un 14 şirketi kul­

lanmaya başlamış durumda.

Gönç, "Bu, projenin yal­

nızca finans ayağı. Koç Gru-

bu'nun çok önemli bir özel­

liği var. Koç Grubu Şirketleri

birbirinden değişik, çeşitli

sektörlerde çalışıyor. Hepsi­

nin ortak olarak kullanabile­

ceği sistemin hangisi olduğu­

na baktığımız zaman, çekir­

dek dediğimiz finans sistemi

karşımıza çıkıyor. Bu yüzden

öncelikle bu sistemi standart

hale getirdik. Aynı şekilde

teknoloji olarak büyük sis­

temlerden açık sistemlere, is­

temci/sunucu mimarisine ge­

çilmesi kararlan alındı ve bu

büyük çapta uygulandı. Şu

anda 14 şirket, 1996 içinde

de 24 şirketimiz, standart fi­

nans sistemine geçecek. Di­

ğer şirkederimizde satış ve

satın alma, MRP dediğimiz

üretim planlama gibi uygula­

malarda koymuş olduğumuz

açık sistem teknoloji stan­

dartlarına uygun olarak çalış­

malar" yapılıyor. Bunların ba­

zılarında Koç-Unisys olarak

liderlik yapıyoruz. Bazıların­

da da şirketler kendi çözüm­

lerine ulaşarak çalışmalarını

yürütüyor. Projemizde ilk

planlamamızdan bugüne ka­

dar sadece 3 aylık bir gecik­

me ile çalışıyoruz. Bu süreyi

de 1996 sonunda kapataca­

ğız. 1997 yılı sonunda bütün

bu çalışmaların biteceği ve

son haline geleceği varsayılı­

yor" şeklinde çalışmaları

özetledi.

YBS projesi, kültür

değişimi getiriyor

Koç Grubu bünyesinde

başlatılan YBS projesi, aynı

zamanda bir sürekliliği de

getiriyor. Yani başlatılıp bit­

tiğinde durdurulacak bir

proje olmaktan çok, sürekli

ve devamlı geliştirilmesi söz

konusu.

Bülent Gönç, projenin iyi

bir temelle kurulduğunu, iyi

planlandığını, zamanlaması­

nın iyi yapıldığını ve her tür­

lü soruna rağmen uygulama­

ya zamanında geçildiğini be­

lirtiyor. Gönç, YBS projesi

ile bir kültür değişimi başlat­

tıklarım da sözlerine ekliyor.

Bülent Gönç, YBS projesi­

nin amacını şöyle özetliyor:

"Bu çalışmaların temelinde

bilgi teknolojisinde bir evrim

gerçekleştirmek, istemci/su-

nucu teknolojisi ve son tek­

nolojileri kullanmada örnek

olmak yatıyor. Buna paralel

olarak da hedef, uluslararası

standartta finans ve yönetim

raporlama sistemlerini oluş­

turmak. Sonuçta bütün bun­

lar daha iyi bir yönetimi, da­

ha kaliteli ve kolay ölçmeyi

sağlıyor."

K o ç 2 0 0 0 P r o j e s i oç Grubu bünyesuıde Y B S projesinden amaç, anlayış ve

yöntem olarak tamamen farklı bir başka proje daha yürü­

tülüyor. Projenin adı, " K o ç 2 0 0 0 " . Proje, bir metodolojiler

bütünü. Temel olarak bir şirkette belirli bir metodoloji kulla­

nılarak ve bu metodolojiye sadık kalınarak şirketin haritasını,

resmini çıkartmak; buna bağlı olarak da şirketin iyileştirilmesi

gereken işlemlerini ele alıp, zaman ve hedef koyarak bunları öl­

çülebilir yöntemlerle iyileştirmek olarak özedenebilir. K o ç

2 0 0 0 adı verilen bu projeyi, Koç Grubu'na bağlı her şirket

kendisi oluşturuyor ve yürütüyor.

Bülent Gönç, Koç 2 0 0 0 Projesi'nin işleyişini şöyle tanım­

lıyor: "Şirket, Koç 2 0 0 0 metodolojisiyle işe başlıyor. Önce

pazar senaryosunu oluşturuyor. Rakipleri inceliyor, şirketi

analiz ediyor. Arkasından özdeğerlendirmesini yapıyor ve şir­

ketin ana hedeflerini yeni baştan oluşturuyor. Eksik ya da dü­

zeltilmesi gereken süreçleri saptıyor. Bu süreçler daha ayrıntı-

lı bir çalışma ile, ölçülebilir bir metodoloji ile düzeltilmeye

çalışılıyor.

Sonra bu metodolojiyle süreç analizleri yaparak katma de­

ğeri olmayan süreçlerin ortaya çıkması sağlanıyor. Katma de­

ğeri olmayan süreçler elenerek daha kaliteli ve daha ekono­

mik çalışmalar elde edilebiliyor. Bu metodoloji, sürekli bir

iyileştirme anlamına geliyor."

Bugün hemen her Koç Grubu şirketinin uyguladığı Koç

2 0 0 0 Projesi, tüm şirkederde aynı anda başlamamış. Çünkü

proje, derin ve ayrıntılı bir eğitimi gerektiriyor, öncel ikle

Koç'un büyük sanayi kuruluşları, daha sonra orta ölçekli ve

daha sonra da ticari şirketleri devreye giriyor.

Bülent Gönç, projenin tüm şirketlerde bir yaşam tarzı, bir

felsefe, iş yapma felsefesi haline geldiğini dile getiriyor. Her

şirkette Koç 2 0 0 0 Projesi'ne atanan kişiler, kendi işlerinin

yanında bu projeyi de büyük bir özveriyle yürütüyor.

Teknoloji Yönetim Derneği kuruldu

Türkiye'de teknoloji yönetimi konusu­

nu kurumsallaştırmak ve Türkiye'nin

sosyo-ekonomik gelişmesinde bilim

ve teknolojiyi itici bir güç olarak kullanmak

amacıyla, bir grup TÜBİTAK'lı araştırmacı ta­

rafından Teknoloji Yönetim Derneği kurul­

du. Özellikle bilgi teknolojisi üretiminin ve

kullanımınm yaygınlaştırılması gerektiğine

inanan demek kuruculannın araştırma ko­

nulan, yapay zeka, robotik, Internet, teleko­

münikasyon ve biyoteknoloji gibi alanlan

kapsıyor.

TÜBİTAK'ın Gebze'de bulunan Marmara

Araştırma Merkezi'nde (MAM) faaliyete ge­

çen Teknoloji Yönetim Derneği, Pak Hol-

ding'in desteğiyle eğitim seminerleri dizisi

de başlattı. Ocak 1996'dan itibaren başlaya­

cak olan ve Pak İş Merkezi'nde belli dö­

nemlerde yapılacak seminerlerin konulan

şöyle:

Internet kullanımı ve uygulamaları, işlet­

melerde teknoloji yönetimi, teknoloji yöne­

timi ve değişim mühendisliği (re-engine­

ering), teknoloji yönetimi ve organizasyonel

değişim, C++ ve nesneye yönelik program­

lama, CAD/CAM ve endüstriyel otomasyon,

yapay zeka, uzman sistemler ve endüstriyel

uygulamaları, çevresel etki değerlendirme,

MS-DOS işletim sistemi, Windows, Word,

Excell, Power Point paket program kulla-

nimlan.

"Eğer teknolojiyi biz yönetemezsek, tek­

noloji bizi yönetecek" diyen Teknoloji Yö­

netim Derneği kurucuları, bilim ve teknolo­

jiye değer veren sosyal bilimler, mühendis­

lik, fen bilimleri gibi farklı disiplinlerden ge­

len, teknolojinin farklı alanlarıyla ilgilenen,

teknolojiyi üreten, yöneten ve kullanan her­

kesi derneğe üye olmaya çağırıyor.

Teknoloji Yönetim Derneği'ne üye olmak

ya da çalışmalarına katkıda bulunmak iste­

yenler dernek telefonundan ya da Internet

üzerinden Dernek Başkanı Dr. Halime İnce­

ler ile iletişime geçebilirler.

Teknoloji Yönetim Derneğinin iletişim

adresleri:

Telefon: 0262- 64123 00

E-mail: [email protected].