dino buzzatl (1906-1972) - media.turuz.com · dino buzzatl (1906-1972) İtalya'nın belluno...

151

Upload: others

Post on 09-Sep-2019

23 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: DINO BUZZATl (1906-1972) - media.turuz.com · DINO BUZZATl (1906-1972) İtalya'nın Belluno kentinde doğup Roma'da ölen Buzzati, meslek yaşamına 1928'de Milano’da Corriere deüa
Page 2: DINO BUZZATl (1906-1972) - media.turuz.com · DINO BUZZATl (1906-1972) İtalya'nın Belluno kentinde doğup Roma'da ölen Buzzati, meslek yaşamına 1928'de Milano’da Corriere deüa

DINO BUZZATl (1906-1972) İtalya'nın Belluno kentinde doğup Roma'da ölen Buzzati, meslekyaşamına 1928'de Milano’da Corriere deüa Sera gazetesinde başladı. Uk romanlarında gelenekselgerçekçi bir üslup hâkimdi. 1935’te yayımlanan II secreto de! bosco vecchio (Eski Korunun Gizi)romanıyla eski üslubunu terk edip simgeciliğe, gerçeküstücülüğe ve uyumsuza yöneldi. Bu tarihtenbaşlayarakbuüslupöne çıkacaktır.Oyunlar da yazanBuzzati’nin, 1953’te sahnelenenUn caso clinico(KlinikBirVaka) adlı eseri çok beğenildi.AlbertCamus'nün yaptığı uyarlamaParis’te de sahnelendi.Türkçe’de yayımlanan eserleri: öykülerinden yapılan seçmelerin bulunduğu Büyücü (1971), KeşişinKöpeği (1981) veTanrıGörmüşKöpek (1995);BüyülüÖyküler (1995);K.Balığı (1994);BirAşk(1975);AyılarBaskım(1995).

İletişimYayınlan,1baskı(1991)IIdesertodeiTartari

©2003DinoBuzzatiEstate©1945AmoldoMondadoriEditöreS.p.A.(Milano)

İletişimYayınlan134•ÇağdaşDünyaEdebiyatı26ISBN-13:978-975-470-125-8©2004İletişimYayıncılıkA.Ş.

1-11.BASKI2004-2012,İstanbul12.BASKI2013,İstanbul13.BASKI2014,İstanbul

KAPAKSuatAysuUYGULAMAFıratDenizDÜZELTİBirhanKoçak

BASKIveCÎLTSenaOfset•SERTİFİKANO.12064LitrosYolu2.MatbaacılarSitesiBBlok6.KatNo.4NB7-9-11

Topkapı34010İstanbulTel;212.6130321İletişimYayınları

SERTİFİKANO.10721BinbirdirekMeydanıSokakİletişimHanNo.7Cağaloğlu34122İstanbul

Tel:212.5162260-61-62•Faks;212.5161258e-mail:[email protected]•web:www.iletisim.com.tr

DİNOBUZZATI

TatarÇölü

IIDesertodeiTartanÇEVİRENHülyaTufan

Page 3: DINO BUZZATl (1906-1972) - media.turuz.com · DINO BUZZATl (1906-1972) İtalya'nın Belluno kentinde doğup Roma'da ölen Buzzati, meslek yaşamına 1928'de Milano’da Corriere deüa

IIIIIIIVVVIVIIVIIIIXXXIXIIXIIIXIVXVXVIXVIIXVIIIXIXXXXXIXXIIXXIIIXXIVXXVXXVIXXVIIXXVIIIXXIXXXX

Page 4: DINO BUZZATl (1906-1972) - media.turuz.com · DINO BUZZATl (1906-1972) İtalya'nın Belluno kentinde doğup Roma'da ölen Buzzati, meslek yaşamına 1928'de Milano’da Corriere deüa

ISubay çıkanGiovanniDrogo, ilk atandığı yer olanBastianiKalesi’ne gitmek üzere kenti bir eylül

sabahıterketti.Uyandırılıpdailkkezteğmenüniformasınıgiydiğindehenüzgünağarmamıştı.Giyindiktensonra,bir

gaz lambasının ışığında, aynada kendisine baktı ama umduğu sevinci hissetmedi. Evde, yalnızca,kendisinevedaetmeküzerekalkanannesininbulunduğuyanodadangelenküçüktıkırtılarınbozduğuderinbirsessizlikhükümsürüyordu.

Yıllardan beri, hep bu anı, gerçek yaşamının başlayacağı bu günü beklemişti. HarpAkademisindegeçen kasvetli günleri düşündüğünde, sokaktan geçen ve mutlu olduklarına inandığı özgür insanlarınseslerini duyduğu hüzünlü etüt akşamları aklına geldi; aynı zamanda, karakışta, ceza karabasanının kolgezdiği buzlu odalardaki uyanışlarını ve günlerin sayılmakla bitmeyeceğini düşündüğünde içini saranendişeyideanımsadı.

İşteşimditümbunlargeçmiştekalmış,subayolmuştu;artıkkitaplarınönündebetininbenzininatmasıveçavuşunsesiniduyduğundatirtirtitremesisözkonusudeğildi.Oiğrençgünlerartıktamamiylebitmişvebirdahaaslagerigelmeyecekaylarveyıllaradönüşmüştü.Evet,artıksubaydı,parakazanacak,belkidegüzelkadınlarınbakışlarınamaruzkalacaktı.Ama,sonuçta,engüzelyıllarının,ilkgençliğininbelkideartık tükendiğini de fark etmekteydi. Ve sabit bakışlarla incelediği aynada, boşuna sevmeye çalıştığıyüzündezorakibirgülümsemegörüyordu.

Ne saçma!NedenGiovanniDrogo, annesiyle vedalaşırken kaygısız bir biçimde gülümseyemiyorduki? Neden onun son öğütlerine kulak bile vermiyor, o çok yakın ve çok insani sesin tınısını zorlaalgılayabiliyordu?Nedenherbiriyerliyerindeduransaatini,kırbacını,kepinibulamayıp,odasındakısırbir asabiyetle dönüp duruyordu? Savaşa gitmiyordu ya!Halbuki, aynı saatlerde, yüzlerce teğmen, eskiokul arkadaştan, baba evlerini, neşeli kahkahalar arasında bir şölene gidermişçesine terk ediyorlardı.Nedenonundudaklarından,sevgidoluveyüreklendiricisözcükleryerinesıradanveanlamsızlakırdılarçıkıyorduki?Herdeğişiminkendisiylebirliktesürüklediğiumutvekaygılarıtattığıbueskievdenilkkezayrılmanın acısı ve annesine veda etmenin heyecanı yüreğini doldurmaktaydı, ama tüm bu duygularınüzerindetanımlayamadığıgüçlübirdüşünceninağırlığını,adetadeğiştirilemeyecekbirşeylerinolacağını,neredeysedönüşüolmayanbiryolaçıkışınsezgisinihissediyordu.

Arkadaşı Francesco Vescovi, bir süre atla kendisine eşlik etti. Atların adımları ıssız sokaklardayankılanıyordu. Tan ağarıyordu, kent henüz uykudaydı; sağda solda, üst katlarda, pencereler açılıyor,bezginsuratlarbeliriyor,ruhsuzbakışlarbiran,oharikuladegündoğuşunatakılıyordu.

İki arkadaş konuşmuyordu. Drogo, Bastiani Kalesi’nin neye benzediğini düşünüyor ama bir türlügözününönünegetiremiyordu.Bukaleninneredeolduğunuvenekadaryolkatedeceğinibilebilmiyordu.

Page 5: DINO BUZZATl (1906-1972) - media.turuz.com · DINO BUZZATl (1906-1972) İtalya'nın Belluno kentinde doğup Roma'da ölen Buzzati, meslek yaşamına 1928'de Milano’da Corriere deüa

Kimileriatlabirgünlük,kimileriisedahaazyolununolacağımsöylemişama,sonuçtasorduğukişilerdenhiçbirininorayagitmemişolduğunuöğrenmişti.

Kentin çıkışma geldiklerinde, Vescovi, sanki Drogo basit bir geziye çıkıyormuşçasına, heyecanlasıradanşeylerdensözetmeyebaşlamıştı.Sonrabirara:

“Bak,” dedi, “şu yeşil dağı görüyormusun?Evet, şunu.Tepedeki binayı seçebiliyormusun? İşte obina, kaleye aittir. ileri tabyalarından biridir. İki yıl önce, amcamla ava giderken, oradan geçtiğimianımsıyorum”.

Kentigeridebırakmışlardı.Mısırtarlaları,kırlarvegüzünkızılrenklereboyadığıkorularbelirmeyebaşlamıştı.Giovanni ileFrancescogüneşinkavurduğubeyazyoldayanyana ilerliyorlardı.Arkadaşlar,uzunyıllaraynıyaşamısürdürmüş,aynı tutkuları,aynıdostluklarıpaylaşmışlardı;bir-birleriylehergüngörüşmüşlerdi;sonraVescoviticareteatılmış,Drogoisesubayçıkmış,şimdiiseFrancesco’nunkendisinene kadar yabancı olduğunu hissediyordu.Artık bu kolay ve hoş yaşamkendisine ait değildi. Şimdidenkendi atıyla Francesco’nunkinin farklı olduğunu düşünüyordu; kendi atının yürüyüşü daha ağır, dahadurgundu,hayvanbileyaşamınındeğişmeküzereolduğunuhissediyorduadeta.

Biryamacıntepesinevarmışlardı.Drogogeridöndüveışığıarkasınaalarakkentebaktı;damlardansabahınbaşladığınaişaretedendumanlaryükseliyordu.Uzaktakendievinigördü.Odasınınpenceresinebaktı.Pencereaçıktı,hizmetçilerortalığı topluyorolmalıydı.Yatağıbozacak,ortalığasaçılmışeşyalarıbir dolaba kaldırıp pencereleri kapatacaklardı. Aylar boyunca odaya tozdan, bir de belki güneşlihavalarda ince ışık huzmelerinden başka hiçbir şey girmeyecekti. İşte, çocukluğunun küçük dünyasıböylece karanlığa gömülüyordu. Annesi, dönüşünde Drogo’nun kendisini yeniden o dünyadahissedebilmesi ve orada, uzun yokluğuna rağmen yeniden bir çocuk olarak kalabilmesi için, odasınıöylecesaklayacaktı;yaa...demekkiannesi,birdahahiçgerigelmemeküzereyitipgitmişbirmutluluğuolduğu gibi koruyabileceğine, zamanın akışını durdurabileceğine, oğlu geri geldiğinde kapı ve camlarıaçmaklaherşeyineskisigibiolabileceğineinanıyordu..

Arkadaşı Vescovi orada, sevgiyle kendisine veda etti ve Drogo dağlara doğru yoluna tek başınadevam etti. Kaleye giden vadinin girişine vardığında güneş tam tepedeydi. Sağda, bir yükseltinintepesinden, Vescovi’nin kendisine gösterdiği tabya seçilebiliyordu. Oraya varmak için pek fazla yolukalmamışgibiydi.

BiranöncevarmaendişesiyledoluolanDrogo,yemekmolasıvereceğine,zatenyorulmuşolanatınıgiderekdahasarpvedikyamaçlararasındauzayanyoladoğruçevirdi.Gitgidedahaazinsanarastlıyordu.Giovannibirarabacıyakaleyevarmakiçindahanekadarlıkyoluolduğunusordu.“Kalemi?”dediadam.“Nekalesi?”

“BastianiKalesi,”dediDrogo.“Buralardakalefalanyok,”dediarabacı.“Buralardahiçbirkaledensözedildiğiniduymadım.”Anlaşılan,adamdünyadanhabersizdi.Drogoyenidenyolakoyuldu.Öğledensonrasaatlerilerledikçe

yavaş yavaş endişelenmeye başladı. Kaleyi görebilmek için vadinin çok dik yamaçlarını dikkatle

Page 6: DINO BUZZATl (1906-1972) - media.turuz.com · DINO BUZZATl (1906-1972) İtalya'nın Belluno kentinde doğup Roma'da ölen Buzzati, meslek yaşamına 1928'de Milano’da Corriere deüa

inceliyordu. Dik duvarlarıyla bir tür eski şato bulacağını düşlüyordu. Saatler geçtikçe Francesco'nunkendisine yanlış bilgi verdiğine kanaat getiriyordu; gösterdiği tabya çoktangerilerde kalmış olmalıydı.Akşambastırıyordu.

GiovanniDrogo’ylaatmabirbakın:Giderekdahadikvevahşigörünendağınyamacındanekadardaküçük görünüyorlar. O, kaleye gece bastırmadan varabilmek için tırmanmaya devam ediyor amakendisindendahaçevikgölgeler,hızladereninçağıldadığıboğazdanyukarıdoğruyükseliyorlar.Bir ankarşıyamaçtatamDrogo’nunhizasınavarıyorvesankionuncesaretinikırmamakistermişçesineakışlarınıyavaşlatıyor ama sonra bayırlara ve kayalara tırmanarak yeniden aralardan geçip, atlıyı geridebırakıyorlar.

Tüm vadi mor gölgelere bürünmüştü, yalnızca inanılmaz yüksekliklerdeki otlu ve çıplak doruklargüneş ışınlarıylaparlıyordukiDrogokendisinibirdenbireopek temiz ikindigöğününaltındakapkara,kocaman, eski ve tamamen ıssız görünen askerî tarzda bir yapının karşısında buldu: Burası, kaleolmalıydı.Amaduvarlardanmanzarayakadarherşeykasvetliveiçbunaltıcıbirgörünümdeydi.

Yapıyı çepeçevre dolaştı ama girişi bir türlü bulamadı. Havanın iyice kararmış olmasına karşın,pencerelerin hiçbirinde ışık yoktu, nöbet mahallinde bulunması gereken nöbetçilerin fenerleri degörünmüyordu.SonundaDrogoseslenmeyeçalıştı:“Heyy!”diyebağırdı.“Kimseyokmu?”

Duvarlarındibineçökmüşgölgelerinarasındanbiradam,berduşvedilencikılıklı,grisakallı,elindeküçük torbasıyla bir adam fırladı. Ama alacakaranlıkta pek iyi seçilemiyor, yalnızca gözlerinin akıparıldıyordu.Drogoilgiyleadamabaktı.

“Kimiarıyorsunuzefendim?”diyesorduadam.“Kaleyiarıyorum.Bubinamı?”“Buradakale falanyok,”dediyabancıkalenderbir tavırla. “Heryerkapalı, aşağıyukarı onyıldır

kimseyokburada.”“Pekiozamankalenerede?”diyesorduDrogo,anidenbuyabancıyahafifsinirlenmişti.“Hangikale?Şuolmasın?”diyenyabancıeliyleuzaklaraişaretetti.Karanlığagömülükayalarınarasındakibiryarıktanvedüzensizbasamaklarınardında,hesaplanması

güçbirmesafede,Giovanni,hâlâbatangüneşinkızıllığınabürünmüşveadetabirmasaldançıkmışgibiduran çıplak bir düzlük ve bu düzlüğün kıyısında özel sarımsı bir renkte, düzgün, geometrik bir çizgigördü:Bu,kaleninprofiliydi.

Öff, kale hâlâ ne kadar da uzaktı! Kimbilir daha kaç saatlik yolu vardı, halbuki Drogo’nun atıyorulmuştu! Drogo, gözleri kamaşmışçasına hâlâ kaleye bakıyor ve bu yapayalnız dünyadan tamamentecrit edilmiş durumda olduğundan adeta ulaşılmaz görünen yapıda hoşa giden ne olabileceğinidüşünüyordu.Negibigizlersaklıyordu?Amabunlarsondemlerdi.Güneşinsonışınlarıdayavaşyavaşuzaktakitepedençekiliyorvesarıkulelerdegelengeceninkurşunidumanlarıbeliriyordu.

Page 7: DINO BUZZATl (1906-1972) - media.turuz.com · DINO BUZZATl (1906-1972) İtalya'nın Belluno kentinde doğup Roma'da ölen Buzzati, meslek yaşamına 1928'de Milano’da Corriere deüa

IIAnidengeceyeyakalandığında,GiovanniDrogohâlâyolalıyordu.Vadidaralmış,kale,dağlarınkaim

perdesiardındayokolmuştu.Tekbirışık,enufakbirgecekuşununçığlığıdahiyoktu;yalnızcaarasırauzaklardakibirsuyunçağıltısıduyuluyordu.

Drogo aniden seslenmeye çalıştı ama yankının kendisine iade ettiği seste düşmanca bir tını vardı.Atını,yolkenarında,hayvanınotbulabileceğibirağaçdibinebağladı.Sonra,sırtınıağacavererekoturdu,katetmesi gereken yolu, rastlayacağı kişileri, gelecekteki yaşamını düşünerek ve tüm bu düşüncelerarasında kendisini sevindirecek hiçbir öğeye rastlamaksızın uykuyu beklemeye koyuldu.Arada bir, atı,tuhafvetatsızbiçimdeyeritepiyordu.

Sabaha karşı, Giovanni yeniden yola koyulduğunda, vadinin karşı yamacında, yaklaşık aynıyüksekliktebaşkabiryolunolduğunufarkettivebirsüresonraoyoldabirşeyinhareketettiğinigördü.Güneşhenüzohizayakadaryükselmemiştiveyarlarıdoldurandumanlariyiseçmesiniengelliyordu.YinedeDrogohızlanarakoşeyleaynıhizayagelmeyibaşardıvebununbiradam,atlıbirsubayolduğunufarketti.

Nihayet kendisi gibi bir adam, birlikte gülüp şakalaşabileceği, kendilerini bekleyen yaşamdan sözedebileceği, avcılıktan, kadınlardan, şehirden; şu anda Drogo’nun gözünde çok çok uzak bir dünyayagömülmüşolanşehirdensözedebileceğidostbirvarlıkbulmuştu.

Bu arada vadi giderek daralıyor, yollar birbirine yaklaşıyordu; Giovanni Drogo, diğer atlının biryüzbaşı olduğunu fark etti. Önce, seslenmeye cesaret edemedi, bu davranışının saçma ve saygısızcaolduğudüşünülebilirdi.Böyleyapacağına,elinikepinegötürerekbirkaçkezselamverdiamakarşısındakiatlıyanıtvermiyordu.Drogo'yugörmemişolmalıydı.

SonundasabırsızlığınayenikdüşenDrogo:“Yüzbaşım’diyeseslendi.Veyenidenselamverdi.Karşıtaraftangelenbirses:“Nevar?”dedi.Yüzbaşı durmuştu, dikkatle selam vermiş, Drogo’ya seslenmesinin nedenini soruyordu. Sorusunda

hiçbirkızgınlıkifadesiyoktu:Yinedesubayın,şaşırmışolduğuhissediliyordu.“Nevar?”Yüzbaşınınsesiyenidenyankılandıamabukezbirazcıksinirligibiydi.Giovannidurdu,elleriniağzınagötürdüvetümgücüylecevapverdi.“Hiç!Yalnızcasizeselamvermekistedim!”Bu,aptalca,hattakötübirşakaizlenimiuyandırabileceğindenneredeysehakaretamizbiraçıklamaydı.

Page 8: DINO BUZZATl (1906-1972) - media.turuz.com · DINO BUZZATl (1906-1972) İtalya'nın Belluno kentinde doğup Roma'da ölen Buzzati, meslek yaşamına 1928'de Milano’da Corriere deüa

Drogohemenkendinitoparladı.Neaptalcabirtuzağadüşmüştü,üstelikbununteknedenikendikendisiyleyetinememesiydi.

“Sizkimsiniz?”diyeseslendiyüzbaşı.İştebutamdaDrogo’nunkorktuğusoruydu.Vadininbiryamacıyladiğeryamacıarasındasüregidenbu

hasbıhal giderek hiyerarşik bir sorgu havasına bürünüyordu. Bu kötü bir başlangıç olmuştu çünküyüzbaşınınkaledekisubaylardanbiriolmasımuhtemelhattabelkidekesindi.Neolursaolsunyanıtlamasıgerekiyordu.

“TeğmenDrogo,”diyebağırdıGiovanni.Yüzbaşıkendisinitanımıyorduvetanımaolasılığıdayoktuçünküomesafedenismianlamasımümkün

değildi amayatışmışolmalıydıki, adetayakındakarşılaşacaklarını söylemek istermişçesine anladığınadair bir işaret yaparak yeniden yola koyuldu. Gerçekten de, yarım saat sonra, boğazın daraldığı birnoktada,karşısınabirköprüçıktı.İkiyolburadabirleşiyordu.

Köprüde iki adam karşılaştılar. Yüzbaşı, atıyla Drogo’ya yaklaştı ve elini uzattı. Kırk yaşlarında,belkidedahayaşlı,kuruvekibaryüzlübiradamdı.Üniformasınınkesimipekzevkliolmamaklabirliktetamamenyönetmeliğeuygundu.Kendinitanıttı:

“YüzbaşıOrtiz.”ElinisıktığındaDrogobirden,kalenindünyasınagirdiğiniduyumsadı.Buhenüzilkbağlantıydı,daha

sonra,kendisiniorayatamamenzincirleyeceksayısızvehertürdenbaşkabağlantılardaolacaktı.Yüzbaşı,hiçvakityitirmedenyenidenyolakoyuldu;yanından,amarütbesinesaygıdanbirazgeriden

gelenDrogo,onunazöncekitatsızkonuşmalarıylailgilihoşolmayananıştırmalaryapmasınıbekliyordu.Ama, yüzbaşı susuyordu, belki cam konuşmak istemiyor, belki de çekingen olmasından dolayı sözeneredengireceğinibilemiyordu.Yolengebeli,güneşyakıcıydı,ikiatyavaşyavaşilerliyordu.

“Azönce,uzakmesafeden,”dedinihayetyüzbaşıOrtiz,“adınızıpekiyianlayamadım.Drogomuydu?”“Drogo,” diye yanıtladı Giovanni, “g ile, Drogo Giovanni. Aslında ben affınıza sığınmak isterim

yüzbaşım, az önce size seslenmiş olduğumdan ötürü. Tahmin edeceğiniz gibi,” diye ekledi suçunuhafifletmekistercesine,“ouzaklıktanrütbenizipekiyiseçememiştim”.

“Gerçekten de, göremezdiniz,” dedi Ortiz, ona karşı çıkmaktan vazgeçip kabullenmişti; gülmeyebaşladı.

“Pekiböylenereyegidiyorsunuz?”“BastianiKalesi’ne.Doğruyoldadeğilmiyiz?”Yoo,doğruyoldayız.”Sustalar.Havasıcaktıvehertarafotlarlakaplı,vahşivedevgibidağlarlaçevriliydi.“Yaa,”dediOrtiz,“demekkaleyegidiyorsunuz?Herhaldehabergötürüyorolmalısınız”.“Hayıryüzbaşım,görevebaşlayacağım,tayinimçıktı.”“Kadroluolarakmı?”“Evetkadroluolmamgerek...builktayinim.”“Ozamanmutlakakadrolusunuzdur..İyi,mademöyle,çokiyi...sizikutlarım.”“Teşekkürederimyüzbaşım.”

Page 9: DINO BUZZATl (1906-1972) - media.turuz.com · DINO BUZZATl (1906-1972) İtalya'nın Belluno kentinde doğup Roma'da ölen Buzzati, meslek yaşamına 1928'de Milano’da Corriere deüa

Sustularvebirazdahailerlediler.Giovanniçoksusamıştı,yüzbaşınıneyerindeasılıtahtabirmataravardıveiçindekisuyunlıkırlıkırsesiduyuluyordu.

“İkiyıllığınamı,”diyesorduOrtiz.“Affedersinizyüzbaşım:Nedemekistemiştiniz?”“Kaleye,âdetolduğuüzereikiyıllığınatayinedilmişolmalısınızdemekistedim.Öyledeğilmi?”“İkiyılmı?Bilmiyorum.Banasüreyleilgilibirşeysöylemediler.”“Canımmuhakkakikiyıldır;sizbütünyenimezunteğmenlerikiyılkalırgidersiniz.”“İkiyılherkeseuygulananbirkuralmıdır?”“İkiyılama,kıdeminizedörtyılolarakişler,nitekimsizideilgilendirenbuyönüdür,öyledeğilmi,

yoksa kim buraya gelmek ister ki. Ama insan hızla terfi etmek için her şeye alışabilir, öyle değilmi,BastianiKalesi’nebile.”

Drogobunuhiçdüşünmemiştiamaaptalyerinekonmamakiçin,genelgeçerbircümleylelafagirdi:“Muhakkakkipekçokkişi...”Ortiz üstelemedi, görünüşe bakılırsa bu konuyla artık ilgilenmiyordu. Ama, artık buzların eridiğini

düşünerekGiovannibirsorusormacesaretinibuldu:“Kaledegeçirilenhizmetyıllarıherkesiçinikikatıolarakmıkabulediliyor?”“Herkestenneyikastediyorsunuz?”“Diğersubaylardemekistiyordum.”Ortizgüldü:“Yaa,evetherkesiçin,nedemezsiniz.Hiçolurmu!Tabiikiyalnızcaaltdüzeydekisubaylariçin,öyle

yayoksakimburayagönderilmesiniisterdiki?”“Benböylebirtaleptebulunmadım,”dediDrogo.“Müracattabulunmadınızmı?”“Hayır,yüzbaşım.Yalnızcaikigünönce,BastianiKalesi’netayinedildiğimiöğrendim.”“Ya!Bupektuhaf,gerçektende...”Yenidensustular.Herbiribaşkabirşeydüşünüyorgibiydi.DerkenOrtizkonuştu:“Belkide...”Giovannihareketlendi:“Efendimyüzbaşım?”“Diyordumki:Belkidebaşkahiçmüracaatolmadığındansizidoğrudanburayatayinetmişlerdir.”“Olabiliryüzbaşım.”“Evet,mutlakaöyleolmuştur.”Drogo,yoluntozunda,başlarıheradımda“evet,evet,”dergibisallananikiatıniyicenetgölgelerine

bakıyordu: Onların dörtlü adımları ve birkaç iri sineğin vızıldaması dışında hiçbir şey duymuyordu.Yolun ucu görünmüyordu. Arada bir, vadinin dönemeçlerinden birinde, önlerinde, iyice yüksekte, sarpyokuşlarüzerineyapılmışzigzagşeklindeyükselenyolgörünüyordu.

“Yüzbaşım,”dediDrogo,“özürdilerim...”

Page 10: DINO BUZZATl (1906-1972) - media.turuz.com · DINO BUZZATl (1906-1972) İtalya'nın Belluno kentinde doğup Roma'da ölen Buzzati, meslek yaşamına 1928'de Milano’da Corriere deüa

“Buyrun,söyleyin,sizidinliyorum...”“Dahaçokyolumuzvarmı?”“Hayır,pekfazlasayılmaz,ikibuçuk,belkibuhızlagiderseküçsaat.Yani,belkideöğlenevarırız.”Uzunbirsûrekonuşmadılar,atlarteriçindeydi,yüzbaşımınkiyorulmuş,ayağınısürüyordu.“KraliyetAkademisi’nibitirdiniz,değilmi,”dediOrtiz.“Evetyüzbaşım,Akademiyibitirdim.”“Yaa,evetSöylesenizeAlbayMagnushâlâoradamı?”“AlbayMagnusmu?Zannetmiyorum,kendisini

tanımıyorum.”O sıradan vadi daralıyor ve güneş ışınlarının girmesini engelliyordu. Yanlarda arada bir karanlık

boğazlargörünüyor, içlerindenbuzgibibirhavaesiyordu; iyiceyukarıdakonibiçimindesarpdoruklarbeliriyordu:Öyleyüksekgörünüyorlardıkigörünüşegörebunlarınentepesineulaşmakiçinikibelkideüçgünbileyetmezdi.

“Söylesenizeteğmenim,”dediOrtiz,“KumandanBoscohâlâoradamı?Hâlâatışdersiveriyormu?”“Hayıryüzbaşım,zannetmiyorum.AtışdersiniZimmermann,BinbaşıZimmermannveriyor.”“A, evet Zimmermann, tabii ya, bu ismi biliyorum. İşin aslım sorarsanız, benim Akademi’de

okuduğumyıllardanbuyanaçokzamangeçti...Şimdihepsibaşkagörevlereatanmışolmalı.”Şimdi,her ikisidekendidüşüncelerinedalmıştı.Yolyenidengüneşeçıkmış,dağlardağlan,giderek

dahadolambaçlıvekayalıkdağlanizliyordu.“Dünakşam,onuuzaktangördüm,”dediDrogo.“Neyi,kaleyimi?”“Evet,kaleyi.”Biransustu.Sonrasevimligörünmekiçin:“Pekheybetliolmalı,değilmi?Banadevasagöründü.”“Heybetlimi,kalemi?Yokcanım,enküçük

kalelerdenbiridir,eskibiryapı.Yalnızcauzaktanetkileyicidir.”Biransustuktansonraekledi:“Çok,çokeski,tamamengeçmişeaitbiryapıdır.”“Ama,enönemlikalelerdenbiridir,öyledeğilmi?”“Yoo,hayır,ikincisınıfbirkaledir,”diyeyanıtladıOrtiz.Kalehakkındakötükonuşmaktanzevkalıyor

gibiydi ama bunu özel bir ses tonuyla tıpkı çocuğunun kötü yanlarını, aslında erdemleriylekarşılaştırıldığında pek az olduklarından emin olmanın rahatlığıyla sayıp dökmekten hoşlanan bir babagibiyapıyordu.

“Burasıölübirsınırucu,”diyeeklediOrtiz.“Bunedenlekaleyehiçelsürülmedivebiryüzyılöncenasılsaaynıkaldı.”“Ölüsınırdemeklenekastediyorsunuz?”

“Endişeuyandırmayanbirsınır.Öbürtaraftabüyükbirçölvar.”“Çölmü?”“Evet,gerçekbirçöl,taşlıkvekurubirtoprak,adınaTatarÇölüdiyorlar.”“NedenTatarÇölü?”diyesorduDrogo.“Tatarlarmıvarmış?”

Page 11: DINO BUZZATl (1906-1972) - media.turuz.com · DINO BUZZATl (1906-1972) İtalya'nın Belluno kentinde doğup Roma'da ölen Buzzati, meslek yaşamına 1928'de Milano’da Corriere deüa

“Eskidenvarmışherhalde.Ama,dahaçokbirefsaneyanıvardır.Eminimkiburalardan,eskisavaşzamanlarındabilekimselergeçmemiştir.”

“Yanikalehiçbirzamanhiçbirişeyaramamışöylemi?”“Hiç.”dediyüzbaşı.Yol sürekli yukarı doğru çıkıyordu, ağaçlar görünmez olmuş, sağda solda yalnızca tek tük çalılık

kalmıştı;bunlarındışındayakılmıştarlalar,kayalıklarvekızıltoprakdöküntülerindenbaşkabirşeyyoktu.“Affedersinizyüzbaşım,kaleninçevresindeyerleşimyörelerivarmı?”‘"Yakınındayok.SanRoccevaramaenazındanotuzkilometreuzaklıktadır.’'‘‘Öyleysepekeğlencedeolmasagerek.”“Pekeğlenceyokturgerçektende.”Havaserinlemişti,dağyamaçlarıyuvarlaklaşıyor,sondoruğunyaklaştığıizleniminiveriyordu.Giovanni,gizlibirşeydensözedermişgibivebununkendisiiçinpekönemliolmadığımifadeetmek

istercesine,gülerek“Kaledeinsanıncamsıkılmıyormu,yüzbaşım?”diyesordu.“İnsanalışıyor,”diyeyanıtladıOrtiz.Sonradaüstükapalıbirkinayeyleşunusöyledi:“Ben neredeyse on sekiz yıldır buradayım. Yoo, yanılıyorum, on sekiz yılı aşkın bir süredir,

buradayım.”“Onsekizyılha?”dediGiovannietkilenmişbirtonda.“Tamonsekiz,”diyeyanıtladıyüzbaşı.Birkargasürüsügeldi,ikisubayınbaşlarınıyalayarakvadininderinliklerinedaldı.“Kargalar,”dediyüzbaşı.Giovanniyanıtvermedi,kendisinibekleyenyaşamıdüşünüyor,kendisinibudünyaya,budağlara,bu

yalnızlığayabancıhissediyordu.“Peki,ilkgörevlerineBastianiKalesi’negelensubaylararasından,dahasonrakaledekalanlaroluyor

mu?”“Artık, pek azoluyor,”diyeyanıtladıOrtiz, karşısındakinin abartmayabaşladığını fark edincekale

hakkında kötü konuştuğundan dolayı pişmanlık duyar gibiydi. “Hatta hemen hemen hiç olmuyor. Artıkhepinizparlakgarnizonlaragitmekistiyorsunuz.EskidenBastianiKalesi’negitmekbirşerefti,şimdiyseneredeysebircezaolarakgörülüyor.”

Giovannibirşeysöylemediamayüzbaşıüsteledi.“Sonuçta,” diye devam etti, “burası bir sınır garnizonu. Genel olarak bu tür yerler en üst düzey

elemanlardanoluşangarnizonlardır.Çünkütehlikeyemaruzbirgörevherzamanbuniteliğinikorur”.Aniden ezildiğini hissedenDrogo susuyordu.Genişleyen ufukta tuhaf testere dişi gibi taşlar, gökte

birbirininüzerinebinensivrikayalargörünüyordu.“Artık,”diyedevamettiOrtiz,“ordudabileanlayışdeğişti.EskidenBastianiKalesi’negitmekbüyük

birşerefti.Şimdiyseburanınölübirsınırolduğusöyleniyor,amaunutuyorlarkisınırherzamansınırdır

Page 12: DINO BUZZATl (1906-1972) - media.turuz.com · DINO BUZZATl (1906-1972) İtalya'nın Belluno kentinde doğup Roma'da ölen Buzzati, meslek yaşamına 1928'de Milano’da Corriere deüa

veneolacağıhiçbelliolmaz...”Yolunortasındanbir çaygeçiyordu.Atları sulamak içindurdular veyere inincebacaklarını açmak

içinbirazvoltaattılar.“Kaledeesasbirincisınıfolannedirbiliyormusunuz?”diyesorduOrtiz.Veiçtengelenbircoşkuylagülmeyebaşladı.“Neymişyüzbaşım?”“Yemekler:Kaledeneleryendiğinibirbilseniz.Nitekim, teftişlerin sıklığınındanedenibu.Heron

beşgündebir,birgeneralgelir!”Drogonezaketengüldü.Ortiz’inaslındaaptalınbirimiolduğuna,birşeylermisakladığınayoksabu

lafları,öylesine,herhangibirnedenolmaksızınmısöylediğinebirtürlükararveremiyordu.“Mükemmel,”dediGiovanni,“öyledeacıktımki!”“Eh, neredeyse vardık sayılır. Çakıllardan bir leke olan şu sırtı görüyor musunuz, işte kale onun

hemenardında.”Yenidenyola çıkınca iki subay, çakıllardanbir lekeninolduğu sırtınhemenardındahafif yokuşbir

düzlüğünkenarınavardılarvebirkaçyüzmetreönlerindekalebeliriverdi.Gerçekten deDrogo’nun bir akşam önce görmüş olduğuyla karşılaştırıldığında küçük görünüyordu.

Merkezdeyeralanvesonuçta,pekfazlapenceresibulunmayanbirkışlayıandırananabinamazgallı,kalınve alçak iki duvarla, kenardaki tabyalara bağlanıyordu; her bir yanda ikişer tabya bulunmaktaydı.Duvarlar,yaklaşıkbeşyüzmetregenişliğindeydiveherbiryanındayükseksarpkayalarbulunanvadiyineredeysetamamenkapayanbasitbirengeloluşturuyordu.

Sağda,dağınkenarlarınınhemenaltında,düzlükbirçukurainiyordu;eskivadiyoluburadangeçiyorveduvarlarındibinevarıyordu.

Kalesessizdi,öğlegüneşinegarkolmuştu,tekbirgölgedendahieseryoktu.Duvarları(kuzeyebakanyanıgörülmüyordu)çıplakvesarımtırakuzanıpgidiyordu.Bacanınbirindensolgunbirdumançıkıyordu.Teftişyoluboyunca,merkezbinadanduvarlarvetabyalarıntepesinekadarolanyerlerde,tüfekomuzda,herbiriotomatgibisadecebirkaçadımyürüyenonlarcanöbetçigörünüyordu.Birsarkacınhareketigibi,sonsuzizlenimiverenbuyalnızlığınbüyüsünübozmaksızınzamanınakışınıparçalarabölüyorlardı.

Dağlar,sağdavesolda,gözgörebildiğincegirintiliçıkıntılızincirlerşeklindeuzanıyorveulaşılmazgörünüyordu.Onlarbile,enazındanosaattesanvekavrukbirrenkteydiler.

GiovanniDrogo,içgüdüselolarakatımdurdurdu.Sabitbirbakışladuvarlarıinceliyor,gözleriylebiruçtandiğerucabakıyoramaanlamınıçözemiyordu.Birhapishaneyi,terkedilmişbirşatoyudüşünüyordu.Hafifbiresinti,önceleridireklebirmişgibisarkıkduranbirbayrağıdalgalandırdı.Bellibelirsizbirborusesi duyuldu.Nöbetçiler ağır ağır yürüyorlardı.Giriş kapısının önündeki alanda, iki ya da üç kişi (bumesafedenaskerolupolmadıklarıgörülmüyordu)biratarabasınaçuvalyüklüyordu.Amaherşeygizemlibiruyuşukluk,ağırlıkiçindedurmaktaydı.

YüzbaşıOrtizde,durmuş,binayabakıyordu.

Page 13: DINO BUZZATl (1906-1972) - media.turuz.com · DINO BUZZATl (1906-1972) İtalya'nın Belluno kentinde doğup Roma'da ölen Buzzati, meslek yaşamına 1928'de Milano’da Corriere deüa

“İşte,”dedi,tamamengereksizolmasınarağmen.“Şimdi,”diyedüşündüDrogo,“banakalehakkındanedüşündüğümüsoracak”,vebudüşüncecanını

sıktı.Amayüzbaşı,sessizkaldı.BastianiKalesi,alçakduvarlarıylaetkileyicideğildi,ayrıcanegüzelnedekuleveburçlarınarağmen

pitoreskdi.Bu çıplaklığı örtecek, yaşamın tatlı yanlarını anımsatacakhiçbir şeyyoktu.YinedeDrogo,tıpkıbirgeceöncesindekigibi,yüreğininderinliklerindenkopanbirşeylerle,hipnotizeolmuşbirbiçimdekaleyebakıyor,içiniaçıklamasıolanaksızbirheyecandolduruyordu.

Peki, arkada ne vardı? Bu hiç de davetkâr olmayan binanın, görüş alanını kapayan siperler,kazamatlar,baruthanelerinötesinde,nasılbirdünyayeralıyordu?YaKuzeyKrallığı,aslahiçkimseningeçmediğibu taşlıkçölneyebenziyordu?Drogo’nunhayalmeyalanımsadığıkadarıyla,haritadasınırınötesindepekazisimveişaretinbulunduğugenişbiralanuzanıyordu;amakalenintepesindenhiçolmazsabirkaçyerleşimalanı, tarla,yadabirevgörünüyormuyduyoksayalnızca,hiçkimseninoturmadığıbirtoprakparçasınınmutsuzluğumuuzanıyordu?

Kendinianidenyalnızhissetti:oanadeğin,garnizonyaşamınınsakindeneyimleriboyunca,rahatbirevi, yakınında neşeli arkadaşları ve uyuyan bahçelerdeki küçük gece serüvenleri olduğu sürece sahipolduğu kaygısız asker tavrı, o güzel özgüven aniden yitip gitmişti. Kale, ona, dahil olacağını asladüşünmediği,amagözünekötügöründüklerindendeğil,yalnızcaalıştığıyaşamdançokuzakolduklarındandüşünmediğimeçhuldünyalardanbiriolarakgörünüyordu.Geometrikyasalarını«kindenbaşkaçekiciliğiolmayan,tahminindendahaetkileyicibirdünya...

Geridönmek,kalenineşiğindenbileatlamadan,ovaya inip,kentineve tatlıalışkanlıklarınayenidenkavuşmak...Drogo’nunilkdüşüncesibuoldu,böylesinebirzaafınbirasker içinutançvericiolmasınınhiç önemi yoktu: Gitmesine izin verildiği takdirde bunu bizzat itiraf etmeye hazırdı. Ama, gözegörülmeyen kuzey ufkundan bembeyaz ağır bir bulut yamaçların üzerinden yükseliyor ve tam tepedekigüneşinaltındahiçetkilenmezbirbiçimdenöbetçiler,otomatgibibirileribirgeriyürüyordu.Drogo’nunatıkişnedi,sonraherşeytekrarsessizliğegömüldü.

Giovanninihayetgözlerinikaledenindirdivedostçabirşeylerduymaumuduyla,yanındakiyüzbaşıyabaktı.Ortizdekıpırtısızdıvedikkatlesanduvarlarabakıyordu.Evet,onsekizyıldırburadayaşamasınarağmen, duvarları, bir dünya harikasının karşısındaymışçasına, neredeyse hayranlıkla seyrediyordu.Buduvarlarabakıpdurmaktanbıkmazgibiydi,hemsevinç,hemhüzünifadeedenbellibelirsizbirgülümsemeyavaşçayüzünüaydınlatıyordu.

Page 14: DINO BUZZATl (1906-1972) - media.turuz.com · DINO BUZZATl (1906-1972) İtalya'nın Belluno kentinde doğup Roma'da ölen Buzzati, meslek yaşamına 1928'de Milano’da Corriere deüa

IIIDrogo,kaleyevarırvarmaz,başmuavinBinbaşıMatti’ninyanınagitti.Nöbetçi teğmen,rahat tavırlı

ve candan bir delikanlı olan Carlo Morel, onu kalenin tam merkezine götürdü. İki adam, ucu pekgörünmeyen uzun bir koridordan geniş ve boş bir avlunun göründüğü giriş holünden geçtiler. Tavan,gölgeleriçindeyitiyor,zamanzamandarmazgaldeliklerindenincebirgüneşhuzmesisızıyordu.

Ancak bir üst kata çıktıklarında, elinde haritalar olan bir askere rastgeldiler. Çıplak ve rutubetliduvarlar, sessizlik, ölgün ışık, her şey, kaledekilerin, dışarıda, dünyada bir yerlerde çiçeklerin, gülenkadınlarınneşelive insanakucakaçanevlerinvarlığınıunuttuğunudüşündürüyordu.Buradaherşeybirferagatiandırıyordu;amaneuğruna,hangigizemlişeyuğrunabirferagattibu?Üçüncükatavarmış,tıpkıilkkattakinineşibirkoridordailerliyorlardı.KuşkuluDrogo,kimizaman,bazıduvarlarınardındanuzakkahkahalarınyankılandığımduyargibioluyordu.

BinbaşıMatti şişmancaydı ve aşırı bir babacanlıkla gülümsüyordu. Çalışma odası da, üzeri gayetdüzenli kâğıtlarlakaplımasası dagenişti.Duvardakralın renkli bir portresi vardı, albayınkılıcı, özelolarakyapılmıştahtabiraskıyaasılıydı.

Drogo esas duruşa geçerek kendini tanıttı, kâğıtlarını gösterdi ve buraya kendi isteğiyle tayinedilmediğini(ilkfırsattabaşkayeretayininiistemeyekararlıydı)açıklamayabaşladıamaMattisözünükesti.

“Eskiden babanızı tanırdım, teğmen. Mükemmel bir toplum adamıydı. Kuşkusuz onun anısınıonurlandırmakonalayıkolmakistersiniz.Yanılmıyorsam,YüceDivanbaşkanıydı,değilmi?’

“Hayır,binbaşım,”dediDrogo.“Babamdoktordu.”“A,evet,doktordu.HayAllah,karıştırdım,doktorduya,tabii..”Bir anMattı sıkılmışgibidurdu,Drogoonun sol elini, üniformasınınyakasındakiyuvarlakveyeni

olduğuanlaşılanbiryağlekesinigizlemekiçinsıksıkyakasınagötürdüğünüfarketti.Binbaşıhementoparlandı:“Sizi burada görmek beni pek memnun etti,” dedi. “Biliyor musunuz, Majesteleri Pietro 111 ne

demiştir? Bastiani Kalesi ‘tahtımın bekçisidir, ben de onun garnizonuna dahil olmanın büyük bir onurolduğunueklemekisterim.Sizceöyledeğilmi,teğmen?”

Busözlerimekanikbirbiçimde,yıllarönceöğrenilmişvebelirlizamanlardatekrarlanmasıgerekenbirformülgibisöylemişti.

“Yokbinbaşım,”dediGiovanni.“Tamamenhaklısınız,yalnız,sizeitirafedeyimkibubenimiçinbirsürprizoldu.Şehirdeailemvarveeğermümkünseorada...”

“Aa!Yanibizdenayrılmakmıistiyorsunuz,hemdetabiricaizseayağınızıntozuyla?Bununhiçhoşumagitmediğiniitirafetmekisterim,evethiçhoşumagitmedi.”

Page 15: DINO BUZZATl (1906-1972) - media.turuz.com · DINO BUZZATl (1906-1972) İtalya'nın Belluno kentinde doğup Roma'da ölen Buzzati, meslek yaşamına 1928'de Milano’da Corriere deüa

“Canımistediğiiçindeğil.Tartışmayagirmem...yanidemekistiyorumki...”“Anladım,”dedibinbaşı,sankibueskibiröyküymüşveonuaffedebilirmişgibiiççekerek.“Anladım:

Sizkaleninçok farklıbiryerolduğunudüşünüyordunuz, şimdiysebirazürktünüz.Amabanadürüstlüklesöyleyin: Açıkçası, geleli birkaç dakika olduğuna göre nasıl olup da kale hakkında bir yargıyavarabildinizki?”

“Binbaşım,”dediDrogo,“kaleyekesinliklekarşıdeğilim...Sadece,şehirde,yadaenazındanşehrinyakınlarında kalmak istiyorum. Anlıyor musunuz? Bakın içtenlikle söylüyorum, görüyorum ki bu türşeylereanlayışlayaklaşıyorsunuz,oyüzdeniyiniyetinizesığmıyorum”.

“Tabii, tabii!”dediMatti kısabirgülümsemeyle. “Bizbunun içinburadayız.Burada,hiçkimsenin,eldekalansonnöbetçininbilegönül rızasıolmadankalmasını istemeyiz.Yalnızcaüzülüyorum...Efendibirdelikanlıyabenziyorsunuz...”Binbaşı,enuygunçözümübulmakistermişçesinebiransustu.İşteDrogoo anda, başını hafifçe sola çevirince gözü iç avluya açılan pencereye takıldı. Karşıda, diğerleri gibisarımtırak ve güneşe gark olmuş, üzerinde pencerelerin oluşturduğu tek tük karanlık dörtgenlerinbulunduğubirduvargörünüyordu.İkiyigösterenbirduvarsaativeenüsttaraçada,tüfekomuzdailerigeriyürüyenbirnöbetçivardı.Ama,binanınüstçevresininentepesinde,çokuzakta,öğlesıcağınınyansımasıarasından bir kayanın doruğu yükseliyordu. Sadece en sivri ucu görülüyordu ve başlı başına hiçbirözelliğiyoktu.YinedebukayayığınındaGiovanniDrogo’yu,kuzey toprağına,gözetimikaleningöreviolanefsanevikrallığa,ilkkezbelirginolarakdavetedenbirşeylervardı.Yagerikalanınasıldıacaba?Öteden,ağırsiskıvrımlarıarasındantembelbirışıksızıyordu.Binbaşıyenidenkonuşmayabaşladı.

“Söyleyinbakalım,”dediDrogo’ya,“hemenmigeridönmekistersinizyoksabirkaçaykalmanızsiziniçinfarketmezmi?Bizegelince,tekraredeyim,bizimiçinhiçfarketmez...yaniidariaçıdan,”diyeekledicümlesininkababiranlamtaşımamasıiçin.

“Mademki gideceğim,”dedi hiç zorluk çıkmamasınahoşbir şekilde şaşıranGiovanni, “mademkigideceğim,banaöylegeliyorki,biranöncegitmemdahauygunolur”.

“Tamam,peki,”dedibinbaşıgüvenverenbir sesle. “Yalnız şunuaçıklamak isterim:Hemengitmekistiyorsanızenuygunuhastalıkgerekçesidir.İkiüçgünrevirdemüşahadedekalırsınız,sonradoktorsizebirraporverir.Zatenbuyükseklikte,gerçektendepekçokkişihavayadayanamaz.”“Gerçekten,illedehastaolarakgörünmemgerekirmi?”diyesordubutürdolambaçlardanhoşlanmayanDrogo.

“Gerekli olmayabilir ama böylesi her şeyi kolaylaştırır. Çünkü yoksa, yazılı bir tayin talebindebulunmanız,bunuGenelkuratay’ayollamanız,sonradacevabınıbeklemenizgerekir,budaenazındanikihafta alır.Özelliklede, böyleolduğu takdirde, durumunuzla albayın ilgilenmesi gerekir ki, benbundankaçınmaya çalışıyorum. Çünkü böyle şeyler onun hoşuna gitmez, onu gücendirir, evet doğrusu bugücendirir,kalesininhakkıyeniyormuşgibibirdurumyaratır.Dolayısıyla,açıkkonuşmakgerekirse,sizinyerinizdeolsaydım,bundankaçınmayıtercihederdim...”

“Özür dilerim binbaşım,” diye belirtti Drogo, “bunu bilmiyordum. Eğer buradan gitmem banaherhangibirzararverecekse,ozamandurumdeğişir”.

Page 16: DINO BUZZATl (1906-1972) - media.turuz.com · DINO BUZZATl (1906-1972) İtalya'nın Belluno kentinde doğup Roma'da ölen Buzzati, meslek yaşamına 1928'de Milano’da Corriere deüa

“Kesinlikleböylebirşeyyok,teğmen,beniiyianlayamadınız.Herikidurumdadameslekikariyerinizbir zarar görmeyecektir. Arada sadece -nasıl diyeyim?- bir nüans vardır... Tabii ki, size ilk andasöylediğimgibi,budurumalbayınboşunagitmezamagerçektenkararlıysanız...”

“Yoo,hayır,”diyekarşıçıktıDrogo,“durumsizinsöylediğinizgibiyse,belkidedoktorraporudahauygundur”.

“Yadatabii...”dediMatti,cümlesiniyarımbırakanimalıbirgülüşle.“Yada?”“Yadaburadadörtaykalmayıkabuledersinizkibueniyiçözümdür.”“Dörtaymı?”diyesorduDrogo,hemengidebilmeumudundansonrabirazdüşkırıklığınauğramıştı.“Evet dört ay,” dedi Matti. “O zaman prosedür çok daha nizami olacaktır. Şimdi de isterseniz

açıklayayım:Yıldaikikezherkesdoktormuayenesindengeçer,bukuraldır.Birdahakimuayenedörtaysonra.Siziniçinenuygunfırsatınbuolduğundüşünüyorum.Veraporunuzda‘Kale’dekalamaz’yazacaktır:Bukonudabenşahsentaahhüdegirebilirim,isterseniz.Tamameneminolabilirsiniz.”

“Ayrıca,” diye devam etti binbaşı bir süre sustuktan sonra, “dört ay dört aydır ve bu, insanındeğerlendirilmesi için yeterli bir süredir. Albayın size uygun bir not vereceğinden emin olabilirsiniz.Mesleki kariyeriniz için bunun ne denli önemli olduğunu biliyorsunuzdur. Ama, bir konuda iyiceanlaşmamızgerekir:Bubenimsizeverdiğimbiröğüttür,yoksatamamenserbestsiniz...”

“Evetbinbaşım,çokiyianlıyorum.”“Burada,” diye altını çizdi komutan, “görev yorucu değildir, neredeyse sürekli nöbet vardır. Biraz

daha fazla iş gerektiren yeni tabyaya gelince, ilk zamanlarda zaten oraya yollanmazsınız. Dolayısıylaendişeetmeyin:Yorgunluknedirbilmezsiniz,enkötüihtimalle,canınızsıkılabilir...”

Ama Drogo, Matti’nin açıklamalarını zoraki dinliyordu. Pencereden görünen duvarın ardındansipsivri kayalık tepesiyle, önünde uzanan bu manzara kendisini tuhaf bir biçimde cezbediyordu.Çözümleyemediğibelirsizbirduygudoluyorduruhuna;belkideaptalcavesaçmabirşey,temeliolmayanbirdüşünceydibu.

Öteyandan,kendisiniyatışmış,kaygılarındankurtulmuşhissediyordu.Hâlâgitmektesabırsızlanıyorduama az önceki endişeyi duymaz olmuştu. Kaleye ilk varışında hissettiklerinden şimdi neredeyseutanıyordu. Onun diğer subaylardan bir eksiği mi vardı? Şimdi hemen geri dönmenin, kendisinindiğerlerindendahaaşağıolduğunukabullenmesianlamınageleceğinidüşünüyordu.Böylecehaysiyetiyle,bildikrahatbiryaşamakavuşmaarzusuiçindemücadelehalindeydi.

“Binbaşım,” dedi Drogo, “öğütleriniz için teşekkür ederim. Ama, izin verirseniz yarına kadar birdüşüneyim”.

“Peki,”dediMatti,belirginbirmemnuniyetle.“Yabuakşam?Albaylayemekhanedekarşılaşmakistermisiniz,yoksaişlerisürüncemedebırakmayıtercihmiedersiniz?”

“Ama,”diyeyanıtladıGiovanni,“saklanmamıntamamengereksizolduğunudüşünüyorum,heledörtaykalacaksam...”“Tamamenhaklısınız,”dedibinbaşı.“Hemdeburadakilerinnekadarcanayakınçocuklar,

Page 17: DINO BUZZATl (1906-1972) - media.turuz.com · DINO BUZZATl (1906-1972) İtalya'nın Belluno kentinde doğup Roma'da ölen Buzzati, meslek yaşamına 1928'de Milano’da Corriere deüa

nasılbirincisınıfsubaylarolduğunugörecek,belkidecesaretbulacaksınız.”Mattigülümsedi.Drogoizinistemevaktiningeldiğinianladı.Amaönce:“Binbaşım,”dedigörünürdesakinbirsesle,“kuzeyebirgözatabilir,duvarlarınötesindeneolduğuna

bakabilirmiyim?”“Duvarlarınötesindemi?Manzaralarailgiduyduğunuzubilmiyordum,”diyeyanıtverdibinbaşı.“Yalnızcabirgözatmakistiyorumbinbaşım,basitbirmerak.Oradabirçölolduğunuduydumda.Ben

ömrümdehiççölgörmedim.”“Zahmetinizedeğmezteğmen.Tekdüzebirmanzara,hiçbirgüzelliğiyok.Banainanınveaklınızıhiç

bunatakmayın.”“Üstelemiyorumbinbaşım,”dediDrogo.“Güçlükçıkabileceğinidüşünmemiştim.”BinbaşıMattitombulparmaklarınınuçlarını,duaedermişgibibirleştirdi.“Benden tam da izin veremeyeceğim tek şeyi istediniz. Yalnızca görev başındaki askerler nöbet

yollarınavesınırkarakollarınagidebilirler,parolayıbilmekgerekir.”“Pekiama,özelolarakbileböylebirizinverilemezmi?Enazındanbirsubaya...”“Hayır,birsubayabileizinverilemez.Siziçokiyianlıyorum:Butürtitizlikler,sizkentlileregülünç

geliyor,değilmi?Üstelikoralardaparoladabirgizdeğildir.Buradaise,herşeybambaşkadır.”“Evetamaısrarımımazurgörünbinbaşım...”“Devamedin,lütfendevamedinteğmen.”“Demekistiyordumki,hiçolmazsabirmazgaldeliği,oyanabakılabilecekbirpenceredeyokmu?”“Var,tekbirpencereorayabakar.Odaalbayınçalışmaodasında.Neyazıkkihiçkimsemeraklılar

için bir seyrangâh yapmayı düşünmemiş. Ama tekrar etmek isterim, gerçekten hiç değmez, hiç de ilgiçekici olmayan bir manzaradır. İnanın, kalmaya karar verirseniz, zaten kısa zamanda bıkarsınızmanzaradan.”

“Teşekkürederimbinbaşım,izniniziricaedebilirmiyim?”Veesasduruşageçerekselamverdi.Mattieliyledostçabirişaretyaptı.“Güle güle teğmen.Ama bu konuyu hiç düşünmeyin, sizi temin ederim hiç ilgi çekici olmayan bir

görünüm,olabilecekenanlamsızmanzaradır.”Yinedeoakşam,nöbetibitenTeğmenMorel,Drogo'yu,çölügörebilmesi için,gizlicenöbetyoluna

götürdü.Tek tük lambaların aydınlattığı pekuzunbirkoridor, bir boğazdanöbürünedeğinkaleninbedenleri

boyuncauzanıyordu.Aradabir,birkapı,birdepo,biratölyeyadabirnöbetçiodasıgörünüyordu.Üçüncütabyanın girişine değin yaklaşık yüz elli metre kadar yürüdüler.. Eşikte silahlı bir nöbetçi bekliyordu.MorelkarakolamiriTeğmenGrotta’ylagörüşmekistediğinisöyledi.

Böylece, yönetmeliğe rağmen içeri girebildiler. Giovanni, kendini küçük bir geçitte buldu:Duvarlardanbirinde,birlambanınaltındanöbetçiaskerlerinadlarınınyazılıolduğubirtahtakonmuştu.

Page 18: DINO BUZZATl (1906-1972) - media.turuz.com · DINO BUZZATl (1906-1972) İtalya'nın Belluno kentinde doğup Roma'da ölen Buzzati, meslek yaşamına 1928'de Milano’da Corriere deüa

“Gelin,burayagelin,”dediMorelDrogo’ya,“aceleetsekiyiolur*.Drogo,onunpeşinden,dışarı,tabyanıneğintilerininüzerinevarandarbirmerdivenitırmandı.Teğmen

Morel,oradabekleyenbirnöbetçiye,formaliteleringereksizolduğunubelirtenbirişaretyaptı.Giovanni kendisini aniden, sur duvarındaki mazgal arası bir siperin üzerine tünemiş buldu:

Karşısında,batangüneşinışınlarıylayıkananvadiderinleşiyor,kuzeyingizemiönüneseriliyordu.Donmuş bir şekilde bakan Drogo’nun yüzü belli belirsiz soldu. Yandaki nöbetçi durmuştu ve

günbatımınınhaleleriylebirliktesonsuzbirsessizliküzerlerineçökmekteydi.Derken,Drogobakışlarınıçevirmeksizinsordu:

“Yaötede,bukayalarınötesinasıl?Heryer,sonunakadarböylemi?”“Nasılolduğunuhiçgörmedim,”dediMorel.“Bununiçinyenitabyayagitmekgerek,orada,şukoninin

tepesindekine.Oradantümovagörülüyormuş.Diyorlarki...”Oandasustu.“Evet?..Nediyorlar?”diyesorduDrogo.Alışıkolmadığıbirendişesesinititretiyordu.“Tümovanıntaşlıkolduğu,birtürçölolduğunusöylüyorlar,diyorlarkitaşlarbembeyazmış,kargibi.”“Sadece taşlar mı varmış, başka bir şey yok muymuş?” “Öyle diyorlar. Sadece taşlar ve birkaç

bataklıkvarmış.”“Sonuçtayinede,kuzeydebirşeyleringörülmesigerekir,öyledeğilmi?”“Genelde ufukta her zaman sis vardır,” dedi az önceki açık yüreklilik ve taşkınlığını yitirmiş olan

Morel.“Kuzeyin,herhangibirşeyingörülmesiniengeller.”“Sismi,”dediDrogoinanmamışgibi.“Sissüreklikalmazki,aradabirufukaydınlanıyorolmalı.”“Hemenhiçbirzamanaydınlanmıyor,kışınbile.Amabazılarıbirşeylergördüklerinisöylüyorlar...”“Nelergördüklerinisöylüyorlar?Neler?..”“Hayalgördüklerikesin.Hiçaskerlereinanılırmı?Biribirşeydiyor,öbürübaşkaşey.Bazılarıbeyaz

kuleler, başkaları ise tütenbir volkanolduğunuvedumanlarınoradangeldiğini söylüyorlar.Ortizbile,yüzbaşı,bundanbeşyılöncebirşeylergördüğünüsöylüyor.Dediğinegöre,uzunsiyahbir lekevarmış,güyabirormanmış.”

Sustular.Drogobudünyayıdahaönceneredegörmüştü?Düşündemigörmüşyoksaeskibirsöylenceyiokurken mi kurmuştu? Burayı hatırlar gibiydi, şu alçak kayalıklardan oluşan yığınları, hiçbir bitkininolmadığıgirintiliçıkıntılıbuvadiyi,busarpuçurumuveöndekikayalarınkapatamadığıovanınbuzavallıüçgenparçasınıhatırlıyorgibiydi.Ruhununderinliklerindeçözemediğibazıyankılaruyanmıştı.

Şimdi Drogo kuzey dünyasını, söylendiğine göre hiçbir zaman insan ayağı değmemiş olan bu boştoprağı seyrediyordu. Buradan asla hiçbir düşman gelmemiş, hiçbir muharebe olmamış, hiçbir olayyaşanmamıştı.

“Eee?”dediMorelneşeliolmayaçalışanbirtonla,“ee,nasılbeğendinmi?”Drogoancak“ee...”diyebildi.İçindekarmaşıkisteklerleçılgıncakorkularbirbirinekarışıyordu.Birborusesi,cılızveneredengeldiğibelliolmayanbirborusesiduyuldu.Morel:

Page 19: DINO BUZZATl (1906-1972) - media.turuz.com · DINO BUZZATl (1906-1972) İtalya'nın Belluno kentinde doğup Roma'da ölen Buzzati, meslek yaşamına 1928'de Milano’da Corriere deüa

“Artıkgitsendahaiyiolur,”dedi.AmaGiovanniduymamışgibiydi,kendidüşüncelerindenbirşeylerçıkarmayaçalışıyordu.Akşamın

ışıkları kararıyor ve karanlıkla birlikte yeniden başlayan rüzgâr, kalenin geometrik yapılan boyuncaesiyordu. Nöbetçi asker, ısınmak için yeniden yürümeye başlamıştı ve arada bir tanımadığı GiovanniDrogo’yabakıyordu.

“Artıkgitseniyiolur,”diyetekrarladıMorel,arkadaşımkolundantutarak.

Page 20: DINO BUZZATl (1906-1972) - media.turuz.com · DINO BUZZATl (1906-1972) İtalya'nın Belluno kentinde doğup Roma'da ölen Buzzati, meslek yaşamına 1928'de Milano’da Corriere deüa

IVSıksıkyalnızkalmıştı:Henüzçocukken,kırdakaybolduğunda,gecevakticinayetinkolgezdiğişehir

sokaklarında, hatta bir gece önce yolda uyuduğunda.Ama şimdi durum farklıydı, yol heyecanı geçmiş,yeni meslektaşları çoktan uykuya dalmıştı, kendisiyse odasında hüzünlü ve yitmiş bir biçimde, birlambanınışığındayatağınınkenarındaoturuyordu.İşteşimdi,evetşimdi,gerçekyalnızlığınneolduğunuanlıyordu(çirkinolmayan,tamamenlambrikaplıbiroda,genişbiryatak,birmasa,pekrahatolmayanbirdivan,birdolap).Yemekteherkesonaçoknazikdavranmışveşerefinebirşişeşarapaçılmıştıamaişteşimdi,hiçbirikendisinealdırmıyordu,şimdidenkendisini tamamenunutmuşlardı (yatağınüzerinde tahtabir haç, öbür yanında ise bir efsaneyi tasvir eden ancak ilk lafları okunabilen eski bir gravür vardı:Humanissimi Viri Francisci Angloisi Virtutibus). Bu uzun gece boyunca hiç kimse ziyaretinegelmeyecek; bütün kalede, hatta sadece kalede değil tüm dünyada tek bir insanoğlu kendisinidüşünmeyecekti;herkesinkendimeşguliyetivardı,herkeskendikendinezoryetiyordu,hattaannesibile,evet,belkideannesibileşuandabaşkaşeydüşünüyordu, tekoğluGiovannideğildi,bütünbirgünonudüşünmüştü, şimdi sıra biraz da ötekilerdeydi. Bu son derece adil bir şey diye düşünüyorduGiovanniDrogo,içindehiçbirkızgınlıkyoktu,amaoaradakaledekiodasında,yatağınınkenarınaoturmuş(şimdi,duvarın tahtasının içine aslında uygun büyüklükte ve gerçeğiyle karıştırılabilecek şekilde, incelikleyontulmuşveboyanmışbirkılıçolduğunugördü,herhangibirsubayın,kimbilirkaçyılöncekibireseriolmalıydıbu)evet,yatağınkenarınaoturmuştu,kafasıbirazöneeğik,sırtıhafifkambur,sönükveağırbirbakışlakendinihiçbirzamanolmadığıkadaryalnızhissediyordu.

Derken Drogo, belli bir çaba göstererek ayağa kalktı, camı açtı ve dışarı baktı. Pencere avluyaaçılıyorve camdanavludışındahiçbir şeygörünmüyordu.Güneyebakanbucamdan,Giovanniboşunakaleye gelmek için aştığı dağları görebilmeyi umdu; dağlar alçak kalıyor kalenin bedeninin ardındangörünmüyordu.

Yalnızca üç pencerede ışık vardı ve bunların tümü kendisiyle aynı cihetteydi, yani içlerigörülemiyordu; tıpkı Drogo’nun odasının ışığı gibi onlarınki de karşı duvara yansıyor ve yansıyanhalelerdenbirininiçindebirgölgenin,olasılıklasoyunmaktaolanbiraskerinhareketettiğigörülüyordu.

Camı kapadı, üzerindekiler! çıkardı, yatağa girdi ve birkaç dakika yine tahta kaplı tavana bakarakdüşündü.Okuyacakbirşeylergetirmeyiunutmuştuamabuakşambununhiçönemiyoktuçünküçokuykusugelmişti.Lambayısöndürdü,karanlığıniçindepenceresinindörtgençerçevesigiderekdahabelirginleştiveDrogoparlayanyıldızlarıgördü.

Ani bir ağırlığın kendisini uykuyadoğru sürüklediğini hissetti.Amabunun fazlasıyla bilincindeydi.Neredeyserüyadagibi,birgörüntüseliönündengeçiyorhattaneredeysebiröyküyedönüşüyorduama,birsüresonra,Giovannihâlâuyanıkolduğunufarketti.

Page 21: DINO BUZZATl (1906-1972) - media.turuz.com · DINO BUZZATl (1906-1972) İtalya'nın Belluno kentinde doğup Roma'da ölen Buzzati, meslek yaşamına 1928'de Milano’da Corriere deüa

Hatta az öncekinden daha da uyanıktı çünkü sessizliğin derinliği çok çarpıcı geliyordu. Çok çokuzakta, ama bu belki de bir yanılsamaydı, birisi öksürüyordu. Sonra, oldukça yakında, bir su sesi,duvarlarda yayılan yumuşak bir ses duydu. Yeşil bir yıldız (kıpırtısız yattığı yerden görüyordu) geceyolculuğusırasındapenceresininneredeyseüstköşesineulaşmıştı,birazdankaybolacaktı;birankaranlıkpervazın üzerinde parıldadı, sonra, gerçekten de kayboldu. Drogo, kafasını uzatarak onu biraz dahaizlemekistedi.Oandasuyabirşeydüşüyormuşgibiikincibir“şıp”sesidahaduyuldu.Busesyenidenduyulacak mıydı? Kulak kesilerek gürültüyü duymak istedi, yeraltı gürültüsü, bataklık gürültüsü, terkedilmiş ölü evlerin gürültüsü. Hareketsiz, dakikalar geçti, sonuçtamutlak sessizlik, kalenin tartışılmazefendisiolmuştu.SonraDrogo’nunçevresindeyenidenuzakyaşamıngörüntüleridolaşmayabaşladı.

“Şıp!”,işteyineoiğrençses.Drogooturdu.Demekkibuaralıklıolarakişitilenbirsesti,sonsesler,başlangıçtakilerden daha hafif değildi, dolayısıyla bu giderek durulacak bir akıntı olamazdı. Bukoşullarda nasıl uyunabilirdi ki? Drogo birden bir kordonun, muhtemelen zile bağlı bir kordonunbaşucundan sarktığını anımsadı, ipi çekme cüretini gösterdi, kordon aşağı kaydı ve binanın uzak birköşesinde belli belirsiz bir çınlamaduyuldu.Ne aptallık, diye düşündüDrogo, böylesine bir saçmalıkyüzündeninsanlarıçağırmak...Pekikimgelecekti?

Azsonradışarıdaayaksesleriduyuldu,koridordakiadımlargiderekyaklaştılarvekapıyavuruldu.“Girin,”dediDrogo.Elindebirfenerlebiraskergöründü.“Emriniz,teğmenim?“Tanrım,”dediDrogo,soğukbirbiçimdeöfkelenerek,“buradauyunmuyor.Budayanılmazgürültüde

neyinnesi?Sukaçıranbirborumuvar,nedir,şusesinkesilmesiiçinnegerekiyorsayap,hiçbirşekildeuyumakmümkündeğil.Bazenaltınabirbeztıkamaklaişhallolur”.

“Sarnıç,”dedihemenasker,busoruyaalışkınmışçasına,“sarnıcınsesidirteğmenim,yapacakbirşeyyok”.

“Sarnıçmı?”“Evetteğmenim,”dediasker.“Susarma,hemenbuduvarınarkasında.Herkesyakmıyoramabirşey

yapılamıyor.Yalnızcaburadanduyulmaz.YüzbaşıFonzasodaaradabirbağırırçağırıramayapacakbirşeyyok.”

“Pekiozaman.Git,”dediDrogo.Kapı kapandı. Adımlar uzaklaştı, yeniden sessizlik oldu, yıldızlar pencerenin berisinde parladı.

Giovanni şimdi, kendisinden birkaç metre ötede, soluklanmak için bir an durmaksızın makineler gibisüreklibir ileribirgeriyürüyennöbetçileridüşünüyordu.Kendisiyatağınauzanmışken,her şeyuykuyadalmışgibigörünürkenbuadamlarınonlarcasıuyanıktı.Onlarca,diyedüşünüyorduDrogo,pekikimiçin,ne için? Bu kalede askerî biçimcilik adeta akıl almaz bir başyapıt yaratmıştı. Asla hiç kimseningeçmeyeceği bir boğazı korumak için yüzlerce adam... Gitmeli, bir an önce gitmeli, diye düşünüyorduGiovanni, bu havadan, bu puslu gizemden uzaklaşmalı. Ah, kendi güzel evi!.. Bu saatte annesi uyuyor

Page 22: DINO BUZZATl (1906-1972) - media.turuz.com · DINO BUZZATl (1906-1972) İtalya'nın Belluno kentinde doğup Roma'da ölen Buzzati, meslek yaşamına 1928'de Milano’da Corriere deüa

olmalıydı, tüm ışıklar sönüktü; ama belki de annesi bir süre daha onu düşünecekti, hatta bu neredeysekesindi,onu iyi tanırdı:Enufakşeydenendişelenirvebu,geceleyinhiçdinlenemedenyatağındadönüpdurmasınanedenolurdu.

Yinesarnıcıngürültüsü,sonrayinepencereninpervazınıaşanveışığıhâlâdünyaya,kalenindoruğuna,nöbetçilerin coşkulu gözlerine ulaşan ama, buna karşılık uykuyu bekleyen ve şu an iç karartıcıdüşüncelerinpençesindekıvrananGiovanniDrogo’yabirtürlüerişemeyenbiryıldız.

PekiyaMatti’ninoincealavereleribirerşakadanibaretse?Yagerçekte,dörtaysonrabilegitmesineizinverilmezse?Yaidaribirtakımüçkâğıtlarlakentiyenidengörmesiengellenecekolursa?Yayıllarveyıllar boyunca burada durmak ve gençliğini burada, bu tek kişilik yatakta tüketmek zorunda kalırsa?Bunlarınanlamsızlığımdüşünerek,nesaçmavarsayımlardiyorduDrogo,amayinedeaklındanbirtürlükovamadığıbu fikirler, geceninyalnızlığınınkorumasında,kısa zaman sonrayenidengeliponu rahatsızediyordu.

Böylece, çevresinde onu burada tutabilmek için karanlık bir komplonun hazırlandığı fikrinekapılıyordu.Muhtemelen,sözkonusuolanMattidedeğildi.Neo,nealbay,nedebaşkabirsubayonunlabirnebzeolsunilgileniyordu:Kalmasıyadagitmesininonlaratamamenvızgeldiğikesindi.Amagizlibirgüç, kente dönmesine karşı çıkıyor hatta belki de bu güç, hiç farkına varmaksızın, kendi ruhundanfışkırıyordu.

Sonrabirsundurma,beyazbiryolüzerindebiratgördü,birininadıylakendisineseslendiğiniduyargibiolduvenihayetuykuyayenikdüştü.

İkigünsonra,GiovanniDrogo,ilkkezüçüncütabyadanöbetegitti.Saataltıda,yedinöbetçimüfrezesiavludasırayadizildi:Üçüesaskale,dördüdeyandakitabyalardagörevyapacaktı.Yenitabyadanöbetegidensekizincimüfreze,ötekilerdenönceyolaçıkmıştıçünküepeyceuzunbiryolkatedecekti.

KaleninemektarlarındanBaşçavuşTronk,üçüncütabyayagidecekyirmisekizkişiylebirborazancıyı,yanitoplamyirmidokuzkişiyiyerlerinegötürmüştü.Bunlarınhepsiikincibölükten,Giovanni’nindetayinedildiğiYüzbaşıOrtiz’inbölüğündendi.Drogogrubunbaşınageçtivekılıcınıçekti.

Yukarı çıkan yedi nöbetçi ip gibi sıraya dizilmişlerdi ve geleneğe göre, pencerelerin birindengarnizon komutam onları gözetliyordu. Avlunun sarı zemininde yedimüfreze, göze hoş gelen, kara birşekiloluşturuyordu.

Rüzgârıntemizlediğigökyüzü,songüneşışınlarınınverevbiçimdekestiğikalebedenlerininüzerindeyeniden parıldıyordu.Komutan yardımcısı,YarbayNicolosi komutanlık kapısından geçti, eski bir yarayüzündentopallıyorvekılıcınayaslanıyordu.Ogün,iriyanYüzbaşıMontide,teftişiçinnöbetteydi:Toksesiemirverdivetümaskerlermükemmelbirbütünhalindemadenîbirgürültüyleselamdurdular.Derinbirsessizlikoldu.

Sonra, birbiri ardından yedi müfrezenin de borazancıları bildik nakaratı çaldılar. Bunlar BastianiKalesi’nin ünlü gümüş borazanlarıydı, kırmızı ipekten kordonlarında büyük bir arma asılıydı. Pürüzsüzsesleri,gökteyankılanaraksüngülerdenoluşanhareketsizduvarıbellibelirsizbirçansesiyletitretiyordu.

Page 23: DINO BUZZATl (1906-1972) - media.turuz.com · DINO BUZZATl (1906-1972) İtalya'nın Belluno kentinde doğup Roma'da ölen Buzzati, meslek yaşamına 1928'de Milano’da Corriere deüa

Askerlerheykelgibiydi,suratlarıgayetaskerîbirbiçimdeifadesizdi.Hayır,bunlartekdüze,sıradanbirnöbetehazırlanıyorolamazlardı,bukahramanbakışlarıylakesinlikledüşmanıbeklergibiydiler.

Sonnota,uzaklardakikalebedenlerindeyankılanarak,uzun sürehavadaasılı kaldı.Süngüler,deringöğe karşı bir kez daha parıldadı, sonra tek tek sönerek, sıralar arasında kayboldu.Albay penceredençekilmişti. Yedi müfreze, her biri kendi yönüne doğru hareket etti, adımları kalenin dehlizlerindeyankılandı.

Birsaatsonra,GiovanniDrogo,üçüncütabyanınüsttaraçasında,birgeceöncekuzeyebakmışolduğuyerdeydi. Bir gece önce, geçici bir konuk gibi etrafı kolaçan etmeye gelmişti. Şimdiyse buranınefendisiydi: Yirmi dört saat boyunca tüm tabya ve ona bağlı olan kale bedenleri yalnızca kendisinebağlıydı.Emrindekidörttopçu,küçüktabyadavadinindibinedoğruçevriliikitoplailgileniyorlardı;üçnöbetçitabyadakinöbetalanınıpaylaşıyorlardı,kalandörtnöbetçiisesurlarboyunca,sağadoğruyirmibeşermetrelikaralıklarladizilmişlerdi.

Nöbet değişimi, yönetmelik uzmanı Başçavuş Tronk’un gözü önünde ince bir titizlikle gerçekleşti.Tronkyirmiikiyıldırkaledeydiveartıkizingünlerinibileoradageçiriyordu.Hiçkimsekaleninenincenoktalarınıonunkadariyibilemezdi;çoğuzamangecevakti,subaylaronuntekbirfeneriolmaksızınzifirikaranlıkta etrafta dolaştığını görürlerdi. Nöbet ondayken, nöbetçi askerler bir an bile tüfeklerinibırakmazlar, duvara yaslanmazlar, hatta hiç durmamaya çalışırlardı çünkü duraklamalar ancak özeldurumlardahoşgörülürdü;bütüngeceTronkuyumaz,nöbetyollarındadolaşarak,nöbetçileriyerlerindensıçratirdi.“Kimvarorada,kimvarorada?”diyesorardınöbetçiler,“Grotta,”diyeyanıtlardıbaşçavuş,“Gregorio,”derdinöbetçi.

Gerçektenöbetçisubayveastsubaylar,birbirlerininburcundakinöbetyollarındanformaliteleregerekduymaksızıngeçerlerdi,askerleronlarıtanır,parolasorulmasıgülünçkaçardı.AskerleryalnızcaTronk'akarşıyönetmeliğeharfiyenuyarlardı.

Tronkuzunboylusayılmazdı,zayıftı,ihtiyarküçükbirsuratıvardı,kafasıtıraşlıydı,meslektaşlarıylabile pek az konuşur ve serbest saatlerinde yalnız kalıp, müzik konusunda incelemeler yapmayı tercihederdi.Müziğetutkundu,buyüzdenAstsubayçavuşEspina,belkidetekdostuydu.Güzelbirakordeonuvardıamahemenhemenhiççalmazdı,yinedebirvirtüözolduğusöylentisidolaşırdı;armoniöğrenirdivebirçokaskerîmarşbestelediğisöylenirdi.Amaaslında,kesinolarakbilinenbirşeyyoktu.

Nöbetsırasında,serbestzamanlarındayaptığıgibiıslıkçalmayabaşlamasısözkonusudeğildi.Olsaolsa, mazgallar boyunca dolaşır, kuzeydeki vadiyi gözden geçirerek bilinmeyen bir şeyler arardı.Şimdiyse Drogo’nun yanındaydı ve ona sarp yamaçlardan geçerek yeni tabyaya ulaşan keçi yolunugösteriyordu.

Sağelinin işaretparmağınıuzatarak “İştegeri dönennöbetçiler,”diyorduTronkamagünbatımınınalacakaranlığındaDrogohiçbirşeyseçemedi.Başçavuşbaşınısalladı.

“Nevar?”diyesorduDrogo.“Olanşuki,bunöbetböyletutulmaz,”diyeyanıtladıTronk.“Herzamansöylemişimdir,çılgınlıkbu.”

Page 24: DINO BUZZATl (1906-1972) - media.turuz.com · DINO BUZZATl (1906-1972) İtalya'nın Belluno kentinde doğup Roma'da ölen Buzzati, meslek yaşamına 1928'de Milano’da Corriere deüa

“Ama,neolduki?”“Bunöbetböyleyapılmaz,”diyetekrarladıTronk,“önceyenitabyadanöbetdeğişimiyapılmalı.Ama

albayistemiyor”.Giovannişaşkınlıklaonabaktı:Tronknasılolupdaalbayıeleştirmeyecüretediyorduki?“Albay,” diye sözünü sürdürdü başçavuş inanç dolu ve derin bir ciddiyetle; az önceki sözlerini

düzeltmeyehiçniyetiyokgibiydi,“albaykendiaçısındanmuhakkakkitamamenhaklı.Ama,hiçkimseonamevcuttehlikedensözetmiyor”.

“Tehlike mi?” diye sordu Drogo. Kaleden yeni tabyaya, böylesine ıssız bir yerde, o rahat keçiyolundangitmeninnegibibirtehlikesiolabileceğinidüşünüyordu.

“Tehlikemi,”diyetekrarladıTronk,gününbirindebukaranlıktabirşeylerolabilir.“Pekineyapmakgerekir?”diyesorduaslındatümbuhikâyeyepekdeilgiduymayanDrogo,sevimli

görünmekiçin.“Eskiden,” dedi başçavuş bilgisini kanıtlayabilmekten dolayı pekmemnundu, eskiden yeni tabyada

nöbet, kaledekinden iki saat önce biter ve mutlaka, hatta kışın bile gündüz gözüyle hava kararmadandeğişirdi;sonraparolasistemibasitleştirilmişti.Tabyanıniçinegirmekiçinbir,nöbetboyuncavekaleyedönmek için de bir başka parola vardı. Böylece iki parola yetiyordu. Geri dönen nöbetçiler kaleyegeldiklerinde,buradakinöbethenüzbitmemişolurdu,böyleceparolahâlâgeçerliliğinikorurdu.

“Evet,anlıyorum,”dediDrogoonuizlemektenvazgeçerek.“Amasonra,”diyesözünedevamettiTronk,“korktular.Kalesınırlarıdışında,parolayıbilenbukadar

çok askerin ortalıkta dolaşmasının sakıncalı olduğunu düşündüler. Hiç belli olmaz, diyorlardı, elliaskerdenbirininihanetetmesitekbirsubayınihanetetmesindendahakolaydır.”

“Öyleya,”dediDrogo.Bununüzerine, parolayı bir tek komutanın bilmesinin dahadoğruolacağını düşündüler.Dolayısıyla

artık, kaleden, nöbetin bitmesinden kırk beş dakika önce ayrılıyorlar. Bugünü ele alalım. Genel nöbetdevri altıdaydı.Yeni tabyaya gidecek nöbetçiler buradan beşe çeyrek kala yola çıkıp oraya tam altıdavardılar.Kaleden çıkmak için bumüfrezenin parolaya ihtiyacı yoktu çünkübaşlarındabir subayvardı.Tabyaya girebilmek için dünkü parolanın bilinmesi gerekiyordu, onu da yalnızca subay biliyordu.Tabyadaki nöbet değişiminde bugünkü parola devreye girdi, bu parolayı da tek bilen subaydı. Ve budurumyirmi dört saat boyunca yani yeni nöbet değişimine kadar sürecektir.Yarın akşam askerler gerigeldiğinde(burayasaataltıbuçuksıralarındavarırlar,dönüşyoludaharahattır),kaledekiparoladeğişmişolacaktır. Böylece üçüncü bir parola gerekiyor. Subay üç parolayı birden bilmek zorunda, gidiştekullanılacakolanparolayı,nöbetsırasındageçerliolanparolayıvedönüşiçingerekenüçüncüparolayı.Tümbukarmaşanıntekamacıaskerlerinyürüdükleriyolboyuncaparolayıbilmeleriniengellemek.

“Bense,diyorumki,”diyesözünedevamettiTronk,Drogo’nunkendisinidikkatleizleyipizlemediğinepek aldırmıyordu, “ben diyorum ki: Eğer parolayı bilen tek kişi subaysa, yolda biraz fenalaştığınıdüşünelim,askerlerneyapar?Onukonuşmayazorlayamazlar,çıkışnoktalarınageridedönemezlerçünkü

Page 25: DINO BUZZATl (1906-1972) - media.turuz.com · DINO BUZZATl (1906-1972) İtalya'nın Belluno kentinde doğup Roma'da ölen Buzzati, meslek yaşamına 1928'de Milano’da Corriere deüa

oaradaparoladeğişmiştir.Bunudüşünmüyorlarmı?Sonragizliliğebukadarönemvermelerinekarşınbusistemleikiparolayerineenazüçparolayaihtiyaçduyduklarınıveüçüncüparolanın,ertesigünkaleyedönüştekullanılacakolanınenazındanyirmidörtsaatönceaçıklandığınıgörmüyorlarmı?Üstelikbusonparolayıneolursaolsunsürdürmekzorundalarçünküyoksanöbetçilergeridönemezler.”

“Ama,”dediDrogo,“onlarıtanıyabiliriz,değilmi?Gerigelennöbetçilerinkimolduğunugörürüz”.Tronkteğmenebaktı.“Teğmenim,” dedi biraz yukarıdan konuşarak, “bu mümkün değil. Kalenin yönetmeliği var. Parola

olmaksızın,kuzeydengelenhiçkimse,kimolursaolsun,kaleyegiremez...”“Evet,ama,”dedibusaçmatitizliktencanısıkılanDrogo,“bununyerineyenitabyaiçinözelbirparolanınolmasıişlerikolaylaştırmazmı?Nöbetdevriöncedenyapılır,geridönüş içingerekenparoladayalnızcasubayabildirilir.Böyleceaskerlerinhaberiolmaz.”

“Elbette,”diyeyanıtladıastsubaybuyanıtıbekliyormuşgibimuzafferanebirtavırla.Muhtemelenendoğruçözümdebuduramabununiçinyönetmeliğindeğişmesi,yenibiryasaçıkmasıgerekir.Yönetmelikder ki (Tronk kuramsal bir ses tonuna geçti): “Parola yirmi dört saat, bir nöbetten öbür nöbete kadargeçerlidir,kalevekaleyebağlıbirimlerdetekbirparolakullanılır.”Yönetmelikte“bağlıbirimler,”diyebelirtiliyor.Gayetaçık.Hileyapmakolanaksız.

“Amaeskiden,dedikonuşmanınbaşlangıcımpekdikkatleizlemişolanDrogo,“nöbetdevriönceyenitabyadayapılmıyormuydu”?

“Tabiiki,”diyebağırdıTronk,sonra taşkınlığınıdüzeltmekiçin:“Evet teğmenim,busistemsadeceikiyıldanbuyanakullanılıyor.Eskidençokdahaiyiydi.”

Astsubaysustu.Drogoürküntüyleonabakıyordu.Kaledegeçirdiğiyirmiikiyılınsonundabuaskerdengeriye ne kalmıştı? Tronk, dünyanın bir yerlerinde kendisine benzeyen, üniforma giymeyen, kenttegezinebilen ve akşamları arzularına göre ister yataklarına ister sinemaya, ister kabareye gidebilenmilyonlarca insanolduğunuhâlâanımsıyormuyduacaba?Hayır,Tronk’undiğer insanlara ilişkinhiçbirşey anımsamadığını ve onun için kale ve iğrenç yönetmelikleri dışında hiçbir şeyinmevcut olmadığımanlamakiçinyüzünebakmakyeterliydi.Tronkgençkızlarınseslerindekitatlıtınıyı,bahçelerin,ırmaklarınve kale çevresindeki sıska ve seyrek çalılıklar dışındaki ağaçların neye benzediğini unutmuştu. Tronk,gerçektendekuzeyebakıyorduamaDrogoylaaynıhaleti ruhiyeyledeğil,osabitgözlerle,yeni tabyayagiden patikaya, uçurum ve yamaca bakıyor, bakışıyla vahşi kayaları, o gizemli ova parçasını ya daneredeysetamamenkararmışgökyüzündehareketedenbulutlarıdeğilulaşımyollarıminceliyordu.

BöyleceakşamolurkenkaçmaarzusuyenidenDrogo’nunyakasınayapıştı.Nedenhemengitmediğinidüşünüp kızıyordu. Neden Matti'nin ağdalı diplomasisine kanmıştı ki? Şimdi dört ayın geçmesinibeklemek zorundaydı, dört ay, yarısı kalenin bedenlerinde nöbet tutmakla geçecek bitmek bilmez yüzyirmi gün. Yabana bir toprakta, katı ve nankör bir dünyada farklı bir ırktan insanlar arasında kaldığıizleniminekapıldı.Çevresinebakındı,hareketsiz,nöbetçilerigözleyenTronk'ugördü.

Page 26: DINO BUZZATl (1906-1972) - media.turuz.com · DINO BUZZATl (1906-1972) İtalya'nın Belluno kentinde doğup Roma'da ölen Buzzati, meslek yaşamına 1928'de Milano’da Corriere deüa

Vİkigünsonra,GiovanniDrogo,ilkkezüçüncütabyadanöbetegitti.Saataltıda,yedinöbetçimüfrezesi

avludasırayadizildi:Üçüesaskale,dördüdeyandakitabyalardagörevyapacaktı.Yenitabyadanöbetegidensekizincimüfreze,ötekilerdenönceyolaçıkmıştıçünküepeyceuzunbiryolkatedecekti.

KaleninemektarlarındanBaşçavuşTronk,üçüncütabyayagidecekyirmisekizkişiylebirborazancıyı,yanitoplamyirmidokuzkişiyiyerlerinegötürmüştü.Bunlarınhepsiikincibölükten,Giovanni’nindetayinedildiğiYüzbaşıOrtiz’inbölüğündendi.Drogogrubunbaşınageçtivekılıcınıçekti.

Yukarı çıkan yedi nöbetçi ip gibi sıraya dizilmişlerdi ve geleneğe göre, pencerelerin birindengarnizon komutam onları gözetliyordu. Avlunun sarı zemininde yedimüfreze, göze hoş gelen, kara birşekiloluşturuyordu.

Rüzgârıntemizlediğigökyüzü,songüneşışınlarınınverevbiçimdekestiğikalebedenlerininüzerindeyeniden parıldıyordu.Komutan yardımcısı,YarbayNicolosi komutanlık kapısından geçti, eski bir yarayüzündentopallıyorvekılıcınayaslanıyordu.Ogün,iriyanYüzbaşıMontide,teftişiçinnöbetteydi:Toksesiemirverdivetümaskerlermükemmelbirbütünhalindemadenîbirgürültüyleselamdurdular.Derinbirsessizlikoldu.

Sonra, birbiri ardından yedi müfrezenin de borazancıları bildik nakaratı çaldılar. Bunlar BastianiKalesi’nin ünlü gümüş borazanlarıydı, kırmızı ipekten kordonlarında büyük bir arma asılıydı. Pürüzsüzsesleri,gökteyankılanaraksüngülerdenoluşanhareketsizduvarıbellibelirsizbirçansesiyletitretiyordu.Askerlerheykelgibiydi,suratlarıgayetaskerîbirbiçimdeifadesizdi.Hayır,bunlartekdüze,sıradanbirnöbetehazırlanıyorolamazlardı,bukahramanbakışlarıylakesinlikledüşmanıbeklergibiydiler.

Sonnota,uzaklardakikalebedenlerindeyankılanarak,uzun sürehavadaasılı kaldı.Süngüler,deringöğe karşı bir kez daha parıldadı, sonra tek tek sönerek, sıralar arasında kayboldu.Albay penceredençekilmişti. Yedi müfreze, her biri kendi yönüne doğru hareket etti, adımları kalenin dehlizlerindeyankılandı.

Birsaatsonra,GiovanniDrogo,üçüncütabyanınüsttaraçasında,birgeceöncekuzeyebakmışolduğuyerdeydi. Bir gece önce, geçici bir konuk gibi etrafı kolaçan etmeye gelmişti. Şimdiyse buranınefendisiydi: Yirmi dört saat boyunca tüm tabya ve ona bağlı olan kale bedenleri yalnızca kendisinebağlıydı.Emrindekidörttopçu,küçüktabyadavadinindibinedoğruçevriliikitoplailgileniyorlardı;üçnöbetçitabyadakinöbetalanınıpaylaşıyorlardı,kalandörtnöbetçiisesurlarboyunca,sağadoğruyirmibeşermetrelikaralıklarladizilmişlerdi.

Nöbet değişimi, yönetmelik uzmanı Başçavuş Tronk’un gözü önünde ince bir titizlikle gerçekleşti.Tronkyirmiikiyıldırkaledeydiveartıkizingünlerinibileoradageçiriyordu.Hiçkimsekaleninenincenoktalarınıonunkadariyibilemezdi;çoğuzamangecevakti,subaylaronuntekbirfeneriolmaksızınzifiri

Page 27: DINO BUZZATl (1906-1972) - media.turuz.com · DINO BUZZATl (1906-1972) İtalya'nın Belluno kentinde doğup Roma'da ölen Buzzati, meslek yaşamına 1928'de Milano’da Corriere deüa

karanlıkta etrafta dolaştığını görürlerdi. Nöbet ondayken, nöbetçi askerler bir an bile tüfeklerinibırakmazlar, duvara yaslanmazlar, hatta hiç durmamaya çalışırlardı çünkü duraklamalar ancak özeldurumlardahoşgörülürdü;bütüngeceTronkuyumaz,nöbetyollarındadolaşarak,nöbetçileriyerlerindensıçratirdi.“Kimvarorada,kimvarorada?”diyesorardınöbetçiler,“Grotta,”diyeyanıtlardıbaşçavuş,“Gregorio,”derdinöbetçi.

Gerçektenöbetçisubayveastsubaylar,birbirlerininburcundakinöbetyollarındanformaliteleregerekduymaksızıngeçerlerdi,askerleronlarıtanır,parolasorulmasıgülünçkaçardı.AskerleryalnızcaTronk'akarşıyönetmeliğeharfiyenuyarlardı.

Tronkuzunboylusayılmazdı,zayıftı,ihtiyarküçükbirsuratıvardı,kafasıtıraşlıydı,meslektaşlarıylabile pek az konuşur ve serbest saatlerinde yalnız kalıp, müzik konusunda incelemeler yapmayı tercihederdi.Müziğetutkundu,buyüzdenAstsubayçavuşEspina,belkidetekdostuydu.Güzelbirakordeonuvardıamahemenhemenhiççalmazdı,yinedebirvirtüözolduğusöylentisidolaşırdı;armoniöğrenirdivebirçokaskerîmarşbestelediğisöylenirdi.Amaaslında,kesinolarakbilinenbirşeyyoktu.

Nöbetsırasında,serbestzamanlarındayaptığıgibiıslıkçalmayabaşlamasısözkonusudeğildi.Olsaolsa, mazgallar boyunca dolaşır, kuzeydeki vadiyi gözden geçirerek bilinmeyen bir şeyler arardı.Şimdiyse Drogo’nun yanındaydı ve ona sarp yamaçlardan geçerek yeni tabyaya ulaşan keçi yolunugösteriyordu.

Sağelinin işaretparmağınıuzatarak “İştegeri dönennöbetçiler,”diyorduTronkamagünbatımınınalacakaranlığındaDrogohiçbirşeyseçemedi.Başçavuşbaşınısalladı.

“Nevar?”diyesorduDrogo.“Olanşuki,bunöbetböyletutulmaz,”diyeyanıtladıTronk.“Herzamansöylemişimdir,çılgınlıkbu.”“Ama,neolduki?”“Bunöbetböyleyapılmaz,”diyetekrarladıTronk,“önceyenitabyadanöbetdeğişimiyapılmalı.Ama

albayistemiyor”.Giovannişaşkınlıklaonabaktı:Tronknasılolupdaalbayıeleştirmeyecüretediyorduki?“Albay,” diye sözünü sürdürdü başçavuş inanç dolu ve derin bir ciddiyetle; az önceki sözlerini

düzeltmeyehiçniyetiyokgibiydi,“albaykendiaçısındanmuhakkakkitamamenhaklı.Ama,hiçkimseonamevcuttehlikedensözetmiyor”.

“Tehlike mi?” diye sordu Drogo. Kaleden yeni tabyaya, böylesine ıssız bir yerde, o rahat keçiyolundangitmeninnegibibirtehlikesiolabileceğinidüşünüyordu.

“Tehlikemi,”diyetekrarladıTronk,gününbirindebukaranlıktabirşeylerolabilir.“Pekineyapmakgerekir?”diyesorduaslındatümbuhikâyeyepekdeilgiduymayanDrogo,sevimli

görünmekiçin.“Eskiden,” dedi başçavuş bilgisini kanıtlayabilmekten dolayı pekmemnundu, eskiden yeni tabyada

nöbet, kaledekinden iki saat önce biter ve mutlaka, hatta kışın bile gündüz gözüyle hava kararmadandeğişirdi;sonraparolasistemibasitleştirilmişti.Tabyanıniçinegirmekiçinbir,nöbetboyuncavekaleye

Page 28: DINO BUZZATl (1906-1972) - media.turuz.com · DINO BUZZATl (1906-1972) İtalya'nın Belluno kentinde doğup Roma'da ölen Buzzati, meslek yaşamına 1928'de Milano’da Corriere deüa

dönmek için de bir başka parola vardı. Böylece iki parola yetiyordu. Geri dönen nöbetçiler kaleyegeldiklerinde,buradakinöbethenüzbitmemişolurdu,böyleceparolahâlâgeçerliliğinikorurdu.

“Evet,anlıyorum,”dediDrogoonuizlemektenvazgeçerek.“Amasonra,”diyesözünedevamettiTronk,“korktular.Kalesınırlarıdışında,parolayıbilenbukadar

çok askerin ortalıkta dolaşmasının sakıncalı olduğunu düşündüler. Hiç belli olmaz, diyorlardı, elliaskerdenbirininihanetetmesitekbirsubayınihanetetmesindendahakolaydır.”

“Öyleya,”dediDrogo.Bununüzerine, parolayı bir tek komutanın bilmesinin dahadoğruolacağını düşündüler.Dolayısıyla

artık, kaleden, nöbetin bitmesinden kırk beş dakika önce ayrılıyorlar. Bugünü ele alalım. Genel nöbetdevri altıdaydı.Yeni tabyaya gidecek nöbetçiler buradan beşe çeyrek kala yola çıkıp oraya tam altıdavardılar.Kaleden çıkmak için bumüfrezenin parolaya ihtiyacı yoktu çünkübaşlarındabir subayvardı.Tabyaya girebilmek için dünkü parolanın bilinmesi gerekiyordu, onu da yalnızca subay biliyordu.Tabyadaki nöbet değişiminde bugünkü parola devreye girdi, bu parolayı da tek bilen subaydı. Ve budurumyirmi dört saat boyunca yani yeni nöbet değişimine kadar sürecektir.Yarın akşam askerler gerigeldiğinde(burayasaataltıbuçuksıralarındavarırlar,dönüşyoludaharahattır),kaledekiparoladeğişmişolacaktır. Böylece üçüncü bir parola gerekiyor. Subay üç parolayı birden bilmek zorunda, gidiştekullanılacakolanparolayı,nöbetsırasındageçerliolanparolayıvedönüşiçingerekenüçüncüparolayı.Tümbukarmaşanıntekamacıaskerlerinyürüdükleriyolboyuncaparolayıbilmeleriniengellemek.

“Bense,diyorumki,”diyesözünedevamettiTronk,Drogo’nunkendisinidikkatleizleyipizlemediğinepek aldırmıyordu, “ben diyorum ki: Eğer parolayı bilen tek kişi subaysa, yolda biraz fenalaştığınıdüşünelim,askerlerneyapar?Onukonuşmayazorlayamazlar,çıkışnoktalarınageridedönemezlerçünküoaradaparoladeğişmiştir.Bunudüşünmüyorlarmı?Sonragizliliğebukadarönemvermelerinekarşınbusistemleikiparolayerineenazüçparolayaihtiyaçduyduklarınıveüçüncüparolanın,ertesigünkaleyedönüştekullanılacakolanınenazındanyirmidörtsaatönceaçıklandığınıgörmüyorlarmı?Üstelikbusonparolayıneolursaolsunsürdürmekzorundalarçünküyoksanöbetçilergeridönemezler.”

“Ama,”dediDrogo,“onlarıtanıyabiliriz,değilmi?Gerigelennöbetçilerinkimolduğunugörürüz”.Tronkteğmenebaktı.“Teğmenim,” dedi biraz yukarıdan konuşarak, “bu mümkün değil. Kalenin yönetmeliği var. Parola

olmaksızın,kuzeydengelenhiçkimse,kimolursaolsun,kaleyegiremez...”“Evet,ama,”dedibusaçmatitizliktencanısıkılanDrogo,“bununyerineyenitabyaiçinözelbirparolanınolmasıişlerikolaylaştırmazmı?Nöbetdevriöncedenyapılır,geridönüş içingerekenparoladayalnızcasubayabildirilir.Böyleceaskerlerinhaberiolmaz.”

“Elbette,”diyeyanıtladıastsubaybuyanıtıbekliyormuşgibimuzafferanebirtavırla.Muhtemelenendoğruçözümdebuduramabununiçinyönetmeliğindeğişmesi,yenibiryasaçıkmasıgerekir.Yönetmelikder ki (Tronk kuramsal bir ses tonuna geçti): “Parola yirmi dört saat, bir nöbetten öbür nöbete kadargeçerlidir,kalevekaleyebağlıbirimlerdetekbirparolakullanılır.”Yönetmelikte“bağlıbirimler,”diye

Page 29: DINO BUZZATl (1906-1972) - media.turuz.com · DINO BUZZATl (1906-1972) İtalya'nın Belluno kentinde doğup Roma'da ölen Buzzati, meslek yaşamına 1928'de Milano’da Corriere deüa

belirtiliyor.Gayetaçık.Hileyapmakolanaksız.“Amaeskiden,dedikonuşmanınbaşlangıcımpekdikkatleizlemişolanDrogo,“nöbetdevriönceyeni

tabyadayapılmıyormuydu”?“Tabiiki,”diyebağırdıTronk,sonra taşkınlığınıdüzeltmekiçin:“Evet teğmenim,busistemsadece

ikiyıldanbuyanakullanılıyor.Eskidençokdahaiyiydi.”Astsubaysustu.Drogoürküntüyleonabakıyordu.Kaledegeçirdiğiyirmiikiyılınsonundabuaskerden

geriye ne kalmıştı? Tronk, dünyanın bir yerlerinde kendisine benzeyen, üniforma giymeyen, kenttegezinebilen ve akşamları arzularına göre ister yataklarına ister sinemaya, ister kabareye gidebilenmilyonlarca insanolduğunuhâlâanımsıyormuyduacaba?Hayır,Tronk’undiğer insanlara ilişkinhiçbirşey anımsamadığını ve onun için kale ve iğrenç yönetmelikleri dışında hiçbir şeyinmevcut olmadığımanlamakiçinyüzünebakmakyeterliydi.Tronkgençkızlarınseslerindekitatlıtınıyı,bahçelerin,ırmaklarınve kale çevresindeki sıska ve seyrek çalılıklar dışındaki ağaçların neye benzediğini unutmuştu. Tronk,gerçektendekuzeyebakıyorduamaDrogoylaaynıhaleti ruhiyeyledeğil,osabitgözlerle,yeni tabyayagiden patikaya, uçurum ve yamaca bakıyor, bakışıyla vahşi kayaları, o gizemli ova parçasını ya daneredeysetamamenkararmışgökyüzündehareketedenbulutlarıdeğilulaşımyollarıminceliyordu.

BöyleceakşamolurkenkaçmaarzusuyenidenDrogo’nunyakasınayapıştı.Nedenhemengitmediğinidüşünüp kızıyordu. Neden Matti'nin ağdalı diplomasisine kanmıştı ki? Şimdi dört ayın geçmesinibeklemek zorundaydı, dört ay, yarısı kalenin bedenlerinde nöbet tutmakla geçecek bitmek bilmez yüzyirmi gün. Yabana bir toprakta, katı ve nankör bir dünyada farklı bir ırktan insanlar arasında kaldığıizleniminekapıldı.Çevresinebakındı,hareketsiz,nöbetçilerigözleyenTronk'ugördü.

Page 30: DINO BUZZATl (1906-1972) - media.turuz.com · DINO BUZZATl (1906-1972) İtalya'nın Belluno kentinde doğup Roma'da ölen Buzzati, meslek yaşamına 1928'de Milano’da Corriere deüa

VIİyice gece olmuştu. Drogo tabyadaki çıplak odada oturuyordu, yazı yazmak için kâğıt kalem ve

mürekkep getirtmişti. “Sevgili anneciğim,” diye yazmaya başladı, sonra birden kendini çocukluğundakigibihissetti.Yapayalnız,birfenerinışığında,artıkkimseninkendisinigörmediğibuanda,tanımadığıbukaleninortasında,evindenuzakta,bildikvegüzelşeylerinhepsindenuzakta,enazındanyüreğinitamamenaçabilmeninbirteselliolacağınıdüşünüyordu.

Tabiiki,diğerlerine,subayarkadaşlarınakarşıbirerkekgibidavranması,onlarlagülüpbirbirindenaçık saçık asker ve kadın hikâyeleri anlatması gerekiyordu. Ama gerçeği annesine söylemezse, kimesöyleyebilirdi ki? Ve bu akşam Drogo’nun gerçeği, cesur bir askerin gerçeği değildi, ciddi BastianiKalesi’nelayıkbirgerçekdeğildi,arkadaşları,yolyorgunluğundan,bukaranlıkkalebedenlerininbaskıcıyapısındanvekendinitambiryalnızlığıniçindebulmasındanoluşanbugerçeğiduysalar,gülerlerdi.

“İkigünlükyolculuktansonrabitkinbirhaldekaleyevardım,”onaböyleyazacaktı,“Varırvarmazdaistediğimtakdirdeşehregeridönebileceğimiöğrendim.Kaleiçkarartıcıbiryer,çevredehiçbiryerleşim,hiçbireğlenceveneşekaynağıyok.”İşteböyleyazacaktı.

AmaDrogoannesinianımsadı:Busaatteonudüşünüyorveoğlununvaktini sevimliarkadaşlarınve

Page 31: DINO BUZZATl (1906-1972) - media.turuz.com · DINO BUZZATl (1906-1972) İtalya'nın Belluno kentinde doğup Roma'da ölen Buzzati, meslek yaşamına 1928'de Milano’da Corriere deüa

belki de, belli mi olur, hoş bir hanımın eşliğinde geçirdiğini düşünüp teselli buluyor olmalıydı.Kendisininmutluvehuzurluolduğunudüşündüğükesindi.

“Sevgili anneciğim,” yazdı Drogo’nun kalemi. “Harika bir yolculuktan sonra kaleye önceki günvardım. Kale müthiş.” Ah., ona kale bedenlerinin hüznünü, bu ceza ve sürgün havasını, yabancı veanlamsız bu adamları nasıl anlatabilirdi ki? Bunların yerine “Buradaki subaylar beni sevgiylekarşıladılar,” yazdı. “Komutan yardımcısı yüzbaşı da bizzat çok iyi davrandı ve beni, arzu ettiğimtakdirdeşehregeridönmemkonusundaserbestbıraktı.Amaben..”

Belkideşuanda,annesionunodasındabirileribirgeridolaşıyoroterkettiğiodada,birçekmeceyiaçıyor,bazıeskigiysilerini,kitaplarını,yazımasasınıyerleştiriyordu;tümbunlarıbirçokkeztoplamıştıannesi,amaşimdiböyleyapmakla,oğlununyaşayanvarlığınakavuşurgibioluyordu,sanki,herzamankigibi, yemekten önce eve dönecekti... Giovanni annesinin küçük adımlarının, hep birileri için endişeduyarmış izlenimivereno tanıdıkküçükadımların seslerini duyargibi oldu.Onuüzmeyenasıl cesaretedebilirdiki?Annesininyanında,onunlaaynıodada,lambanınbildikışığıaltındaolsaydı,Giovannionaher şeyi söyleyebilir, annesi de buna üzülmezdi çünkü o zaman oğlu yanında bulunur ve her şey artıkgeridekalmışolurdu.Amaböyle,uzaktanuzağa,mektupla...Şömineninönünde,onunyanıbaşında,eskievlerinin huzur verici sakinliğinde oturuyor olsalardı, o zaman annesine komutan Matti’den ve imalıiltifatlarından, Tronk’un saplantılarından söz edebilirdi! Nasıl aptalca davranıp dört ay kalmayı kabulettiğinisöyleyebilirdi,bunaikisidegülerlerdi.Amabudenliuzaktayken,nasılyapabilirdiki?

“Amaben,”diyeyazdıDrogo, “bir süreburadakalmanınhemkendimehemdemeslekikariyerimeyararlı olacağını düşündüm... Ayrıca arkadaşlarım çok sevimli, iş kolay ve yorucu değil...” Ya odası,sarnıcın sesi, Yüzbaşı Ortiz’le karşılaşması ve çırılçıplak kuzey toprağı? Hayır, annesiyle bile içtenolamayacak,onabilekendinehuzuryüzügöstermeyenkorkularınıitirafedemeyecekti.

Evde,şehirde,şimditümsaatlersalonlarınbüfelerindekibardaklarıhafifçeçınlatarak,farklıtınılarlaonuçalıyorolmalıydı;mutfaktanbirkahkaha;sokağınkarşıtarafındanbirpiyanosesigeliyorolmalıydı.Drogooturduğuyerden,daracık,neredeysemazgaldeliğigibibirpenceredenkuzeydekiovaya,ohüzünlüaraziye bakabiliyordu; ama şu an için karanlıktan başka hiçbir şey görülmüyordu. Dolmakalem hafifgıcırdıyordu. Gecenin bastırmasına, rüzgârın siperler arasından gizemli mesajlar getirerek esmeyebaşlamasına, tabyanın içine koyu bir karanlığın sinmesine ve havanın nemli, nankör olmasına karşın:“Özetolarak,”diyeyazıyorduGiovanniDrogo,“çokmutluyumveiyiyim”.

Akşamdokuzdan, şafakvaktinekadar, her yarım saatte bir, dördüncü tabyada, kaleninbedenlerininsonbulduğuyerde,vadininsağucundabirçançalıyordu.Küçükbirçançalıyorvehemensonnoktadakinöbetçi enyakınındaki arkadaşına sesleniyordu; askerdenaskere,giderekbedenlerinöbürucunadeğin,tabyadan tabyaya, kalenin içinde ve burçlarda yankılanan çağrı geceyi bölüyordu: “Haz’rol!Haz’rol!”Nöbetçilerinbağırışlarındahiçbirheyecanyoktu,mekanikolarak,tuhafbirsesletekrarlıyorlardı.

KüçükyatağagiyinikolarakuzanmışolanGiovanniDrogogiderekartanbiruyuşukluğunpençesinde,uzaktan,buhaykırışındüzenliaralıklarlayankılandığınıduyuyordu“Ha..ol!.

Page 32: DINO BUZZATl (1906-1972) - media.turuz.com · DINO BUZZATl (1906-1972) İtalya'nın Belluno kentinde doğup Roma'da ölen Buzzati, meslek yaşamına 1928'de Milano’da Corriere deüa

Ha’ol! Ha..ol!” Ona değin yalnızca bu kadarı ulaşıyordu. Haykırış giderek güçleniyor, azamiyoğunluklaüzerindengeçiyor,gitgideazalaraköbürtarafageçiyorveyokoluyordu.İkidakikasonrabirkarşılıkşeklinde,bukezsoldakisurdangelerek,yenidenbaşlıyor,sonrayineyitiyordu.Drogo,haykırışınağır ve düzenli yeniden yaklaşışını izliyordu “Ha., ol! Ha .ol!”. Ancak, haykırış kendi tepesine gelip,kendi nöbetçileri tarafından tekrarlandığında, sözcükleri ayırt edebiliyordu. Ama “hazır ol”, en kısazamanda,yeniden,kayalıklarındibindekinöbetçidesonbulanbirtüryakınmayadönüşüveriyordu.

Giovannibuçağrınındörtkeznöbetalanındanyukarıçıkıp,yenidenilkçıkışnoktasınageridöndüğünüduydu.Beşinci turda,Drogo sadece kendisini kısa bir an yerinden sıçratan bir tür yankılanmahissetti.Nöbetçisubayınuyumasınındoğruolmadığınıanımsadı;yönetmelik,tamamensoyunulmadığısürecebunaizin veriyordu ama kaledeki tüm genç subaylar, kibar bir yüreklilikle, geceyi uyanık geçiriyor, kitapokuyor, puro içiyor, hatta biraz abartarak birbirlerine ziyarete gidip kâğıt oynuyorlardı. Az öncekendisindenbazıbilgileraldığıTronk,onauyanıkdurmanındahadoğruolduğunuimaetmişti.

Bunakarşılık,gaz lambasının ışığındanuzak,küçükyatağauzanmışolanDrogo,yaşamıüzerinedüşkurarken uyuyakalmıştı. Halbuki, tam da o gece -ah, bunu bilseydi, canı uyumak istemezdi- onun içinzamanınönlenemezakışınınbaşlangıcıolacaktı.

O zamana değin, çocukken insana sonsuz gibi görünen bir yolda yılların yavaş yavaş ve hafifçegeçtiği, böylece hiç kimsenin akıp gittiklerinin ayırdına varmadığı bir yolda, hep ilk gençliğininkaygısızlığıyla ilerlemişti, insan bu yolda, sakin sakin, çevresine merakla bakarak ilerlerdi, aceleyegerçekten hiç gerek yoktu, ne arkanızda sizi sıkıştıran ne de tabii, bekleyen birileri bulunurdu,arkadaşlarınızdakaygısız,oynamakiçinsıksıkdurarakilerlerlerdi.Evlerininkapısındanbüyüklersizedostça selam verir ve suç ortaklığı dolu gülüşlerle ufku gösterirlerdi; böylece yürek yiğitçe ve tatlıarzularlaçarpmayabaşlarveinsankendisiniazötedebekleyenharikuladeşeylerinumudunutadar;gerçioşeylerhenüzuzaktadıramabirgünonlaraulaşılacağıkesin,tartışmasızbirbiçimdekesindir.

Dahaçokyolvarmıdır?Yoo,şuileridekinehrigeçmek,şuyeşiltepeleriaşmakyeterlidir.Belkidevarmışızdırbile.Şuağaçlar,kırlar,şubeyazevbelkidebizimaradığımızşeylerdir.Biran,bunundoğruolduğuna inanıp,oradadurmak isteriz.Sonra,kulağımıza ileridedaha iyisininolduğuçalınırve tasasızbirbiçimdeyenidenyolakoyuluruz.

İnsan, böylelikle, umut dolu, kendi yolunda gider durur; günler uzun ve sakindir, güneş yukarıdagökyüzündeparlamaktaveakşambastığındaüzülerekyokolmayayüztutmaktadır.

Ama bir noktada, belki de içgüdüsel olarak, insan geri döner ve arkasında bir kapının kapanarakdönüşüolanaksızkıldığımfarkeder.İşteozamanbirşeylerindeğişmişolduğununayırdınavarırız,güneşeskisigibikıpırtısızdeğildir,hızlahareketetmektedir;neyazıkki,henüzbakmayabilefırsatbulamadan,onunufkunucunadoğruhızlakaydığını,bulutlarındagökyüzündekimavikoylardahareketsizdurmadığını,birbirlerininüzerineçıkarakkaçtıklarını,iyiceaceleettiklerinigörürüz;zamanıngeçtiğinivegünügelinceyolunzorunluolaraksonbulacağınıanlarız.

Belirlibirzamanda,arkamızdabirkapıkapanır,kapanırvebirşimşekhızıylakilitlenir;geridönecek

Page 33: DINO BUZZATl (1906-1972) - media.turuz.com · DINO BUZZATl (1906-1972) İtalya'nın Belluno kentinde doğup Roma'da ölen Buzzati, meslek yaşamına 1928'de Milano’da Corriere deüa

zamankalmamıştır.Amaişteoanda,GiovanniDrogobunlardanhabersizuyuyorveuykusundaçocuklargibigülümsüyordu.

Drogo’nun olup bitenin farkına varmasından önce günler geçecektir. O zaman adeta uyanacak,inanamayarak çevresine bakacak; sonra ardında bir koşuşturma olduğunu duyacak ve kendinden önceuyanmışinsanların,kaygıylakoşup,kendisindenöncevarmakiçinyanındangeçtiğinigörecektir.Zamanlakalp atışlarının yaşamı hızla parçalara ayırdığını duyacaktır. Pencerelerden bakan artık gülen çehrelerdeğilhareketsizvekayıtsızyüzlerolacaktır.Veonlaradahanekadaryolkaldığınısorduğunda,onayinebir hareketle ufku gösterecek ama artık bu hareketi iyi niyet ve neşeyle yapmayacaklardır. Yine de o,arkadaşlarınıgözdenkaçıracaktır,biriyoruluparkada,kalmış,birdiğeriiseonunönündenkaçarak,artıkufuktaküçükbirnoktahalinegelmiştir.

İnsanlar,şunehriaştıktansonraonkilometredahagidincevarırsın,”diyeceklerdir.Ama,bunakarşılıkyolhiçbitmeyecektir,günlergitgidedahakısalacak,yolarkadaşlarıseyrekleşecek,camlardahareketsiz,donuk,kafalarınısallayansuratlargörünecektir.

Bu, Drogo, yapayalnız kalıncaya ve ufukta ölçüsüz, hareketsiz ve kurşun rengi bir denizin çizgisibelirene kadar böyle sürecektir. Artık yorgun düşecektir, yol boyundaki evlerin hemen tümününpencerelerikapalıolacaktırvegörebildiğienderinsanlaronaumutsuzbirtavırlacevapvereceklerdir:İyiolan,arkada,iyicearkadakalmış,ofarkınavarmadanönündengeçipgitmiştir.Ah,artıkgeridönmekiçinvakit çok geçtir, arkasında, aynı yanılsamayla kendisini izleyen ama henüz beyaz ve ıssız yoldagörünmeyenkalabalığınuğultusugiderekartmaktadır.

Şu anda,GiovanniDrogo, üçüncü tabyada uyumakta, düş görüp gülümsemektedir.Gecenin içinden,tamamenmutlu bir dünyanın imgeleri son olarak ona ulaşmaktadır. Eğer düşünde kendini yolun bittiğiyerde,kurşunibirdenizinkıyısında,kurşunivetekbiçimlibirgöğünaltındaezeldenberibirev,birağaç,çevredetekbirinsan,hattatekbirotbulunmayanbiryerdegörecekolursa,dikkatetmelidir.

Page 34: DINO BUZZATl (1906-1972) - media.turuz.com · DINO BUZZATl (1906-1972) İtalya'nın Belluno kentinde doğup Roma'da ölen Buzzati, meslek yaşamına 1928'de Milano’da Corriere deüa

VIITeğmen Drogo’nun eşyalarının bulunduğu sandık nihayet şehirden kaleye ulaştı, içinde, diğer

eşyaların yanı sıra, son moda, olağanüstü şık bir de pelerin vardı. Drogo, hemen pelerini giydi veodasındaki küçük aynada inceden inceye kendini seyretti. Bu pelerin, onda, ait olduğu uzak dünyaylaarasındabirbağizlenimibırakıyordu.Kumaşöylegüzel,kesimodenlizevkliydiki,herkesinkendisinebakacağınıdüşündü.

Pelerini,nöbetgecelerigörevbaşındaykengiyerek,kaleninrutubetliduvarlarıarasındaeskitmemesigerektiğinidüşündü.Hattaonuburadagöstermesininbile,giymekiçindahaiyifırsatlarıolamazmışgibi,uğursuzlukgetireceğinidüşünüyordu.Yinedeonugöstermemedüşüncesicanınısıkıyorduvehavanınpeksoğukolmamasınakarşın,hiçolmazsagündelik,modelisıradanbirbaşkapelerinalmakiçingideceğikaleterzisinekadaronugiymeyidüşündü.

Böylece odasından çıktı ve ışık uygun düştüğünde gölgesinin güzelliğini izleyerek merdivenleriinmeye başladı. Ama, Drogo, kalenin merkezine doğru indikçe, pelerin, adeta ilk anki güzelliğiniyitiriyordu.Drogo,ayrıcabupelerinidoğalbirhavaylataşıyamadığınıdafarketti;giysionatuhaf,dikkatçekmektenbaşkaişeyaramayanbirşeyolarakgörünmeyebaşlamıştı.

İştebuyüzdenmerdivenlerdevekoridorlardapekkimseninbulunmamasınamemnunoldu.Sonundarastlaştığıbiryüzbaşı,selamına,hiçbirekdikkatsarfetmedenkarşılıkverdi.Gördüğütektükaskerbile,gözleriyleonutakipetmedi.

Duvarıniçineyapılmışbirasmamerdivenleaşağıindi,adımlarıhemaşağıdahemdeyukarıda,sankibaşkainsanlarvarmışgibiyankılanıyordu.Pelerinininşıketeklerisallanarak,beyazküflekaplıduvarlarısüpürüyordu.

Drogo böylece bodruma ulaştı. Terzi ustası Prosdocimo’nun atölyesi bodrumdaydı. Havanın güzelolduğu zamanlarda, hemzemin bir hava deliğinden ince bir ışık içeri giriyordu ama o akşam çoktanlambalaryakılmıştı.

AlayınterzisiProsdocimo,onungelişinigörürgörmez“iyigünlerteğmenim,”dedi.Genişodada,sadecebazıyerleraydınlatılmıştı:ufaktefekbirihtiyarınyazıyazdığıbirmasa,üçgenç

çırağınçalıştıklarıbirtezgâh.Sağdasolda,cefaçekipterkedilmişinsanlargibionlarcaüniforma,tunikvepelerinasılıydı.

“İyiakşamlar,”diyekarşılıkverdiDrogo.“Birpelerinistiyordum.Pekpahalıolmasın,benidörtayidareetsinyeter.”“Bakmamaizinverirmisiniz?”dediterzi,Drogo’nunpelerininineteğiniyakalayıpışığadoğruçekerek,kuşkulubirmerakla;Astsubayçavuşrütbesindeydiamaterziustasıolması,onaüstleriylebiraz şakacı bir yakınlık sağlıyordu. “İyi kumaş,” diye sözünü sürdürdü, “gerçekten... Eminim bunaçuvallaparavermişsinizdir;orada,şehirde,adamıngözününyaşınabakmazlar!”

Page 35: DINO BUZZATl (1906-1972) - media.turuz.com · DINO BUZZATl (1906-1972) İtalya'nın Belluno kentinde doğup Roma'da ölen Buzzati, meslek yaşamına 1928'de Milano’da Corriere deüa

Pelerinin tümüne, işinibilenbir edaylabaktı,kafasını salladı,böylecekırmızıve tombulyanaklarıtitredi.

“Yinedeyazık...”“Neymişyazıkolan?”“Yakanın bu kadar açık olması, bir askere pek uygun değil.” “Şimdi böylesi moda,” dedi Drogo

tepedenbakanbirsestonuyla.“Açık yakalar moda olabilir,” dedi terzi ustası, ama biz askerler, modayla ilgilenmek durumunda

değiliz.Bizim içinmodayönetmeliktir.Yönetmelikdederki: “Pelerininyakasıboynusıkacakveyedisantimetreboyundaolacak.Teğmenim,siz,benibufaredeliğindegördüğünüziçin,herhaldeuydurukbirterziolduğumusanıyorsunuz.”

“Niyeymiş?” dedi Drogo. “Hiç de değil, hatta tam tersi.” “Muhtemelen benim uyduruk bir terziolduğumudüşünüyorsunuz.Amabirçoksubaybanaderinbirsaygıduyar,hattaşehirdebile,üstelikbunlarçoküst düzey subaylardır.Benburada tamamengeçici olarakbulunuyorum,”diye son sözleri, öneminivurgulamakistercesinetektekheceleyereklafınıbitirdi.

Drogonediyeceğinipekbilemiyordu.“Her an gidebilirim,” diye sözünü sürdürdü Prosdocimo. “Gitmeme izin vermeyen albay olmasa...

Aaa,sizoradaniyegülüpduruyorsunuzbakayım?”Gerçekten de odanın karanlık köşesinden üç çırağın boğuk kahkahaları duyuluyordu; şimdiyse

başlarını eğmiş, işlerinegerektiğindende fazladikkatkesilmişlerdi.Ufak tefek ihtiyar, sankihiçoradadeğilmişgibi,yazmasınısürdürüyordu.

“Nevarmışöylegülecek?”diyetekrarladıProsdocimo.“Sizbirazfazlayüzsüzçocuklarsınız.Yakındasizekötübirşakayaparsamgörürsünüz.”

“Evet,”dediDrogo,“gülüneceknevardı?”“Salakbunlar,”dediterzi.“Hiçilgilenmemekeniyisi.”O anda, merdivende ayak sesleri duyuldu ve bir asker içeri girdi. Prosdocimo yukarıya giyim

deposundakibaşçavuşunyanınaçağrılmıştı.“Özürdilerimteğmenim»"dediterzi»“gitmekzorundayım.ikidakikaiçindegelirim”.Askerinardındançıktı.Drogo,beklemeküzereoturdu.Patrongidinceüççırakişlerinearavermişti,ihtiyar,kafasınınihayet

kâğıtlarındankaldırdıveayağakalktıktansonratopallayarakGiovanni’yeyaklaştı.“Duydunuz mu?” dedi tuhaf bir şiveyle; eliyle işaret ederek dışarı çıkan terziden söz ettiğini

belirtiyordu.“Duydunuzdeğilmi?Teğmenim,onunkaçyıldırburadaolduğunubiliyormusunuz?”“Hayır.,bilmiyorum.”“Onbeşyılteğmenim,onbeşlanetolasıyıldırburadavehâlâobilinenhikâyeyianlatıpduruyor:Ben

geçiciolarakburadayım,herangidebilirim...”Çıraklarıntezgâhında,birkıkırdamaduyuldu.Buonların,alıştıklarıbirşakakonusuolmalıydı,ihtiyar

Page 36: DINO BUZZATl (1906-1972) - media.turuz.com · DINO BUZZATl (1906-1972) İtalya'nın Belluno kentinde doğup Roma'da ölen Buzzati, meslek yaşamına 1928'de Milano’da Corriere deüa

ilgilenmedibile.“Halbuki, asla buradangitmeyecek,” dedi. “O, alay komutanı albay, ve daha pek çoğuölene değin

buradakalacaklar; bubir tür hastalık, dikkatli olun teğmenim, siz ki yenisiniz, henüzgelmişsiniz, dahavakitvarken,dikkatedin...”

“Neyedikkatedecekmişim?”“ilkfırsattagidin,onlarınçılgınlığınayakanızıkaptırmayın.”“Bensadecedörtayburadayım,”dediDrogo,“kalmayaenufakbirniyetimyok”.“Yinededikkatedinteğmenim,”dediufaktefekihtiyar.“BunubaşlatanAlbayFilimoreoldu.Önce,

büyük olaylar olacak demekle işe başladı, çok iyi anımsıyorum. On sekiz yıl önceydi. Evet ‘olaylar’diyordu. Bu sözcüğü kullanmıştı. Kalenin çok önemli olduğunu, diğer kalelerden çok daha önemliolduğunu,şehirdehiçbirşeybilmediklerinikafasınatakmıştı.”

Yavaşyavaşkonuşuyor,laflarınınarasınaboşluklarınyerleşmesineolanakveriyordu.“Kafasına,kaleninçokönemliolduğunu,vebirşeylerinolacağınıtakmıştı.”Drogogülümsedi.“Neolacakmış.Savaştanmısözetmekistiyorsunuz?“Kimbilir.Belkidebirsavaş.”“Çölünoradangelecekbirsavaşmı?”“Muhtemelençölünoradan,”diyedoğruladıihtiyar.“Amakim?Kimgelebilirki,oradan?”“Nereden bilebilirim? Tabii ki kimse gelmeyecek. Ama albay haritaları incelemiş, Tatarların hâlâ

oradaolduğunu,eskiordudankalanbirgrubunbölgeyitarayıpdurduğunusöylüyor.”Yankaranlıkta,üççırağınsalakçakıkırdadığıduyuldu.“Hâlâburadakalarakbekliyorlar,”diyedevamettiihtiyar.“Örneğinalbay,YüzbaşıStizione,Yüzbaşı

Ortiz,yarbay:Heryılbirşeylerinolmasıbekleniyor,böyleceemekliliklerigelenekadar...”Sustu,kafasınıyanaeğdi,kulakkesilmişgibiydi.“Ayaksesleriduyargibioldum,”dedi.Amayanılıyordu.“Benbirşeyduymuyorum,”dediDrogo.“Prosdocimoda,”dedi ihtiyar.“Basitbirçavuş,alayınterzisi,amaonlarlabiroldu.Odabekleyip

duruyor,onbeşyıldır...Amabakıyorum,pek inanmışabenzemiyorsunuz teğmenim,susuyor,sizehikâyeanlattığımı sanıyorsunuz.Dikkatli olun,”diye ekledi adetayalvararak, “bana inanın, siz de etki altındakalırsonuçtaburayademiratarsınız:Gözlerinizebakıncaanlaşılıyor”.

Drogosusuyordu.Birsubayın,böylezavallıbiradamadertanlatmasınıhiçdeuygunbulmuyordu.“Pekiamasiz,”dedi,“yasizneyapıyorsunuzburada?”“Ben mi,” dedi ihtiyar. “Ben onun erkek kardeşiyim, onunla birlikte çalışmak üzere burada

kalıyorum.”

Page 37: DINO BUZZATl (1906-1972) - media.turuz.com · DINO BUZZATl (1906-1972) İtalya'nın Belluno kentinde doğup Roma'da ölen Buzzati, meslek yaşamına 1928'de Milano’da Corriere deüa

“Kardeşimi,yaniağabeyi?”“Evet,”dediufaktefekihtiyargülümseyerek,“ağabeyi.Bendeeskidenaskerdim,amasonrabacağımı

kırdımveancakbuişeyarıyorum”.Bodrumun sessizliğinde, Drogo birden hızla çarpmaya başlayan yüreğinin atışlarını duydu. Yani,

hesapyapmaküzerebodrumagömülmüşolanbuihtiyar,buzavallıvebasityaratıkbilekahramancabiryazgının beklentisi içinde miydi? Giovanni adamın gözlerinin içine bakıyordu, adam hafif birmelankoliyle, adeta, “Evet, bunun çaresi yoktur,” dercesine başını sallıyordu: İşte biz böyleyiz, dergibiydi,veasladüzelmeyeceğiz.

Belkideyukarıdamerdivenlerinherhangibiryerindebirkapıaçılmışolduğundan,duvarlardan,iyiceuzaktangelenvekaynağı belli olmayan insan sesleri duyuluyordu; aradabir sesler susuyor, bir boşlukoluyor,sonratekrarseslerduyuluyor,seslerkaleninsakinsoluğugibi,birgelipbirgidiyordu.

Drogo şimdi anlıyordu. Etrafa asılı üniformaların, lambaların her sallanışında titreyen gölgelerinebakıyordu, derken tam o anda albayın, bürosunun sessizliğinde, kuzeye bakan penceresini açtığımdüşündü. Bundan emindi: Sonbaharın ve karanlığın iyice hüzünlendirdiği bu anda, kalenin komutanı,kuzeye,vadininkarauçurumlarınadoğrubakıyordu.

Onların talihleri, serüven,herkesinyaşamındaenazbirkezçalanomucizeanıkuzeydengelecekti.Zamanla gitgide belirsizleşen bu uzak olasılık uğruna koskoca yetişkin adamlar yaşamlarının en güzelbölümünüburadatüketiyorlardı.

Onlar, herkesin ortak yaşamına, sıradan insanların mutluluğuna, vasat bir yazgıya alışmamışlardı;birbirleriyle yan yana ya gerçekte bilincine varmadıklarından, ya da sadece ruhlarının kıskanççekingenliğiylebireraskerolduklarından,hiçsözünüetmeksizinaynıumutlayaşıyorlardı.

Belki Tronk da, hatta büyük olasılıkla Tronk da böyle yapıyordu. Tronk titizlikle yönetmeliğinmaddelerini inceliyor, matematiksel bir disiplinle, gayet titiz biçimde üstlendiği sorumluluklarınıngururunu taşıyor ve bunun kendisi için yeterli olduğunu düşünüyordu. Halbuki, birisi ona “Yaşadığınsürecebuhepböyleolacak,sonunakadarhepaynışey,”demişolsaydıodakendinegelirdi.“Olamaz,”derdi, “Muhakkak farklı bir şeyler olagelmeli, öyle bir şey ki insan: Artık sonuna gelmiş olsam bilebeklemeyedeğmişdiyebilmeli”.

Drogo, onların basit sırlarım anlamıştı ve gönül rahatlığıyla kendisinin bunun dışında olduğunu,hastalığınbulaşmadığıbirseyirciolduğunudüşünüyordu.Tanrıyaşükürlerolsunki,dörtaysonraonlarıtemelli terk edecekti. Eski binanın karanlık cazibesi gülünç bir şekilde gerçek yüzünü göstermişti. İşteböyle düşünüyordu. Ama ufak tefek ihtiyar, neden hâlâ o karmaşık ifadeyle kendisini süzmeye devamediyorduki?NedenDrogo,anidenbirazıslıkçalma,şarapiçme,açıkhavayaçıkmaarzusuduyuyordu?Belkidekendikendisine,gerçektenözgürvesakinolduğunukanıtlamakiçin...

Page 38: DINO BUZZATl (1906-1972) - media.turuz.com · DINO BUZZATl (1906-1972) İtalya'nın Belluno kentinde doğup Roma'da ölen Buzzati, meslek yaşamına 1928'de Milano’da Corriere deüa

VIIIİşte,Drogo’nunyenidostları.TeğmenCarloMorel,PietroAngustina,FrancescoGrotta,MaxLagorio,

hepsi bir arada, o saatte kimsenin bulunmadığı yemekhanede oturuyorlar. Onlardan başka yalnızcauzaktaki bir kapıya yaslanmış bir garsonla, duvarlara çepeçevre asılı ve yan karanlığa gömülü eskialbaylarınresimlerivar.Masada,bitmekteolanbiryemeğinkalıntılarıarasındasekizboşşişe.

Hepsi de, biraz şarabın, biraz da gecenin etkisiyle az çok heyecanlı, sustuklarında dışarıdakiyağmurunsesiduyulmakta.

Kaledeikiyılgeçirdiktensonra,ertesigünayrılacakolanKontMaxLagorio’nungidişinikutluyorlar.“Angustina,”diyorLagorio,“eğersendegeleceksen,beklerim”.Bunuherzamankişakacıtavrıylasöylemesinekarşın,ciddiolduğuanlaşılıyor.Angustinadaikiyıllıkhizmetinibitirmiştiamagitmekistemiyordu.Angustinasolgundu,herzamanki

dalgınhaliyle,sankionlarlahiçilgilenmiyormuş,oradatamamentesadüfenbulunuyormuşgibioturuyordu.“Angustina,”diyeadetahaykırdıLagoriosarhoşluğunsınırında.“Eğergeleceksen,senibeklerim.Seni

üçgünbeklemeyehazırım.”Teğmen Angustina yanıt vermiyor ama sabırla hafifçe gülümsüyor. Güneşte solmuş açık mavi

üniforması,tanımlanmasıgüç,birazsavrukbirşıklıkladiğerlerininkindenfarklıduruyordu.Lagoria diğerlerine, MoreFe, Grotta’ya, Drogo’ya döndü. “Siz de söylesenize,” dedi sağ elini

Angustina’nınomzunakoyarak.“Şehreinmekonaiyigelecektir.”“İyimigelecektir?”diyesorduAngustina,merakınpençesindeymişgibi.“Şehirdekendinidahaiyihissedersin,işteokadar.Ayrıca,bencebuherkesiçingeçerlidir.”“Ama,bençokiyiyim,”dediAngustinakurubirtonla.“Bakımaihtiyacımyok.”“Bakımaihtiyacınolduğunusöylemedimki,sanadahaiyigeleceğinisöyledim.”Lagoria böyle söyledi ve dışarıda, avluda yağmurun sesi duyuldu. Angustina iki parmağıyla kısa

bıyığınısıvazlıyordu.Canısıkılmıştı,besbelli.“Yani anneni hiç düşünmüyormusun?” diye yeniden söze girişti Lagorio, “Tüm aileni...Düşünsene

annen...”“Annembudurumaalışacaktır,”dediAngustinaacıimalarladolubirsesle.Lagoriaanladıvekonuyudeğiştirdi.“SöyleseneAngustina,öbürgünClaudina’yagittiğinidüşünebiliyormusun?İkiyıldırsenigörmedi...”“Claudinamı,”dediAngustinatiksintiyle.“HangiClaudina,hatırlamıyorum.”“Tabii ya, hatırlamazsın! Bu akşam seninle hiçbir şey konuşulmaz, işin aslı bu. Halbuki bunda

bilinmeyecekbirşeyyok.Hergünberaberdiniz,herkesgörüyordu.”“Ah,”dediAngustinaiyidavranmışolmakiçin.“Şimdihatırlıyorum.Doğru,Claudina,varlığımıbile

Page 39: DINO BUZZATl (1906-1972) - media.turuz.com · DINO BUZZATl (1906-1972) İtalya'nın Belluno kentinde doğup Roma'da ölen Buzzati, meslek yaşamına 1928'de Milano’da Corriere deüa

hatırlamıyorolmalı.”“Yoo..hayır.Şimdidealçakgönüllülüktaslama.Bütünkadınlarınsanadeliolduğunubiliyoruz,”diye

bağırdıGrotta,Angustina sabit bir şekilde gözünükırpmadanonabaktı, böyle bir sıradanlığa şaşırmışgibiydi.

Sustular. Dışarıda, sonbahar yağmurunun altında, gecenin içinde nöbetçiler yürüyordu. Yağmurtaraçalaradamlıyor,oluklardaçağıldıyor,duvarlarboyuncaselgibiakıyordu.DışarısızifirikaranlıktıveAngustina öksürmeye başladı. Böylesine ince görünümlü bir delikanlıdan bu derece sevimsiz seslerinçıkması garip geliyordu. Ama bilgece bir gizlilikle öksürüyordu, her seferinde, elinden bir şeygelmediğini,bununkendidışındabirşeyolduğunuamaterbiyesigereğikatlanmasıgerektiğinigöstermekistercesinebaşımöneeğiyordu.Böyleceöksürüğünü,taklitedilmeyeyatkınbirtikedönüştürüyordu.

Yinedefecibirsessizlikoldu,Drogokendinibusessizliğibozmakzorundahissetti.“SöyleseneLagorio,” dedi. “Yarın kaçta gidiyorsun?” “Zannedersem ona doğru.Daha önce gitmek

istiyordumamaalbaylavedalaşmamgerekiyor.”“Albaybeştekalkar,yazvekış,hergünbeştekalkar.Senigeciktirmesiolanaksız.”Lagoriogülmeyebaşladı.“İyide,benbeştekalkmıyorum.Enazındanbusongün,rahatımabakmakistiyorum.Acelemyok.”“Ozaman,”dedihevesleMorel,“öbürgünvarmışolacaksın,değilmi?”“Bubanaolanaksızgibigeliyor,”dediLagorio.“İnanınki..”“Neymişolanaksızgözüken?”“İkigünsonraşehirde,üstelikde,”diyeekledi“Kısabiraradansonra,temellikalmaküzereşehirde

olacağım”.Angustina solgundu, artık küçük bıyığını sıvazlamıyordu, sabit bir şekilde ileriye, gölgelere doğru

bakıyordu.Şimdi,salondagecenin,korkununboyasıdökülmüşduvarlardansızdığı, felaketin tatlılaştığı,ruhunuyuyaninsanlığınüzerindekanatçırptığısaatlerinağırlığıhissediliyordu.Dışırıdayağmuryağmayadevamediyordu.

“Düşünebiliyormusun?”dediLagorioAngustina’yaacımasızbir tonda.“Yarındeğilöbürakşambusaatte,belkideConsalvi’deolacağım.”Eskibir tekerlemeyi tekrarederek,“Hoş insanlar,müzik,güzelkadınlar,”diyemırıldandı.

“Negüzelbireğlence,”dediAngustinaküçükgörerek.“Yada,”diyesözünüsürdürdüLagoriobütüniyi niyetiyle, sırf arkadaşını ikna etmek için, hem bu daha iyi bir fikir bence, Tron amcalara giderim.OnlardasevimliinsanlararastlamakmümkündürveGiacomo’nundeyişiyle,“kodamanlar”gibieğlenilir.

“Yaa,evet.Negüzelbireğlence!”dediAngustina.“Ne olursa olsun,” dedi Lagorio, “öbür gün, ben eğleniyor olacağım, sense nöbet tutacaksın. Ben

şehirdedolaşacağım (vebunudüşündüğüandagülümsüyordu) senyüzbaşıya tekmilvereceksin. ‘Kaydadeğer bir durumyok.NöbetçiMartini biraz hastalandı.’ Saat ikide çavuş seni uyandıracak:Teğmenimteftiş vakti.’ Seni tam ikide uyandıracağından hiç kuşkun olmasın, aynı saatte ben Rosaria’yla yatıyor

Page 40: DINO BUZZATl (1906-1972) - media.turuz.com · DINO BUZZATl (1906-1972) İtalya'nın Belluno kentinde doğup Roma'da ölen Buzzati, meslek yaşamına 1928'de Milano’da Corriere deüa

olacağım...”Bunlar Lagorio’nun aptalca ve bilinçsizce laflarıydı, bunlara hepsi alışıktı. Ama bu sözcüklerin

ardında,sarayları,kocamankiliseleri,yüksekkubbelerivenehirboyuncauzananromantikcaddeleriyleşehir tüm arkadaşlarının gözünün önünde beliriverdi. Bu saatte, şehirde hafif bir sis olurdu, sokaklambalarıölgünsarıbirışıkyayardı,busaatte,ıssızvekaranlıksokaklardaçiftlerdolaşırdı,arabacılar,operacının ışıklı kapılarının önünde insanlara seslenirlerdi, keman sesleri ve kahkahalar, zenginapartmanların karanlık kapılarından gelen, kadın sesleri duyulurdu, damların labirentinde pencereler,inanılmaz yüksekliklere değin aydınlık olurdu; gençlik düşleriyle ve henüz bilinmeyen serüvenleriyledopdoluşehirgözkamaştırıcıydı.

Şimdi tümü,belli etmedenAngustina’nın, itiraf edilmeyenbiryorgunluğunağırlığıyla ezilenyüzünebakıyordu;gerçekte,Lagorio’nungidişinikutlamakiçindeğil,Angustina’ylavedalaşmakiçinoradaydılar,çünkü içlerinden bir tek o burada kalacaktı, bunu biliyorlardı. Lagorio’dan sonra, hepsi tek tek, sırasıgelincegidecekti,Grotta,Morel,veyalnızcadörtaykalacakolup,onlardanöncegidecekolanGiovanniDrogo.BunakarşılıkAngustinakalacaktı,nedenolduğunuanlayamıyorlaramakalacağınıbiliyorlardı.Vebukezde,kendineözgükahramanlıkhayallerineuyduğunubilmelerinekarşın,onaözenemiyorlardı;çünküsonuçtabuonlara,saçmabirçılgınlıkgibigeliyordu.

PekiAngustina,şukahrolasızüppe,nedengülümsüyorşimdi?Buderecehastaykennedenkoşakoşagidip bavulunu hazırlamıyor, neden gitmeye yeltenmiyor? Neden böyle yapacağına, sabit bir şekildeileriye,alacakaranlığadoğrubakıyor?Nedüşünüyor?Onukaledehangigizlikibir tutuyoracaba?Odamı?OnaiyibakLagorio,senkien iyidostusun,henüzvakitvarkenonaiyibak,çehresi,belleğindebuakşamkihaliyle,yaniburnukısık,gözleriölgün,gülüşübezgin,kazınıpkalsın,belkiböylecebirgünnedenseninlegelmekistemediğinianlar,buhareketsizalnınardındanelerolduğunubilebilirsin.

Lagorio,ertesisabahyolaçıktı,biratıveemireri,kalekapısındaonubekliyorlardı.Havakapalıydıamayağmuryağmıyordu.

Lagorio’nunyüzifadesihoşnuttu.Odasından,sonbirkezolsunbakmadançıktıvedışarıyavardığında,geri dönüp kaleye de bakmadı. Surlar, karanlık ve düşmanca tepesinde yükseliyordu, kapıdaki nöbetçikıpırtısızdı,genişavludaincintopoynuyordu.Kaleyebitişikküçükbirkulübedençekiçseslerigeliyordu.

Angustinaarkadaşıylavedalaşmaküzereaşağıinmişti.Atıokşadı.“Herzamankigibigüzelbirhayvan,”dedi.Lagorio gidiyor, ikisinin ortak şehrine, kolay ve neşeli bir yaşama doğru gidiyordu.O ise, tersine

kalıyordu ve ifadesiz gözlerle atların çevresinde koşuşan arkadaşına bakıyor, kendini gülümsemeyezorluyordu.

“Hâlâ gitmem olanaksızmış gibi geliyor,” diyordu Lagorio. “Bu kale bende tam bir takıntı halinialmıştı.”

“Şehre vardığında, ailemi görmeyegit,” dediAngustina onapekde ilgi göstermeden. “Anneme iyiolduğumusöyle.”“Meraketme,”dediLagorio.

Page 41: DINO BUZZATl (1906-1972) - media.turuz.com · DINO BUZZATl (1906-1972) İtalya'nın Belluno kentinde doğup Roma'da ölen Buzzati, meslek yaşamına 1928'de Milano’da Corriere deüa

Vebirsüresonra:“Biliyormusun.Dünakşamiçinüzgünüm.Bizgerçektenbirbirimizdenfarklıyızvesenindüşündüğün

şeyleri,benaslındahiçbirzamananlamadım.Fikirlerinbanabirazçılgıncagibigeliyoramabilmemki,belkidesenhaklısındır.”

“Benunuttumbile,”dediAngustinaeliniatınboynunakoyarakvegözleriniyeredikerek.“Hiçmihiçkızmadım.”Onlarikifarklıinsandı,farklışeyleriseviyor,zekavekültürleriaçısındandabirbirlerindenayrılıyorlardı.Hatta,Angustinaodenlidahaüstündüki,hepbirlikteolduklarınıgörmekşaşırtıcıydı.Bunarağmen dosttular; Lagorio, tüm diğerleri içinde, içgüdüsel olarak Angustina’yı anlayan tek kişiydi,arkadaşı için acı çeken tek kişi oydu ve sanki kötü bir gösteriş yapıyormuşçasına onun önünde çekipgitmektenneredeyseutançduyuyor,birtürlükararveremiyordu.

“Eğer Claudina’yı görürsen,” dedi Angustina renksiz bir sesle, “tarafımdan selam söyle.. Ya da.,hayır,hiçbirşeysöylememendahauygun”.

“Ah,ama,görüşürsek,nasılsaosenisoracaktır.Seninburadaolduğunubiliyor.”Angustinasustu.“Artık,”dediLagorio,emirerinindeyardımıylaçantasınıyüklemişti,“yolaçıksamiyiolacakgaliba,

yoksaçokgeçvaracağım.Hoşçakal”.Arkadaşının elini sıktı, sonra zarif bir hareketle atına bindi. “Elveda Lagorio,” diye bağırdı

Angustina, “İyi yolculuklar!” Lagorio, atının üzerinde dimdik, ona bakıyordu; pek akıllı değildi amakaranlıkbirsesonabirbirlerinibelkidebirdahahiçgörmeyeceklerinisöylüyordu.

Birmahmuzdarbesiyleathareketlendi.İşteozamanAngustinasağelinikaldırdı,birişaretyapmak,sankiarkadaşınıgeriçağırmak,ondanbirazcıkdahakalmasınıtalepetmek,istermiş,onasöyleyeceksonbirşeyivarmışgibi.Lagoriogözününucuylabuhareketigördüveyaklaşıkyirmimetreötededurdu.

“Nevar,”diyesordu.“Birşeymiisteyecektin?”AmaAngustinaelininaşağıindirdi,birazöncekikayıtsıztavrıtakındı.“Yoo,hiçbirşeyyok,”dedi.“Nedenki?”“Ah, öyle zannettim de,” diye yanıtladı Lagorio, şaşırarak. Ve eyerin üzerinde yaylanarak avlunun

ucundagözdenkayboldu.

Page 42: DINO BUZZATl (1906-1972) - media.turuz.com · DINO BUZZATl (1906-1972) İtalya'nın Belluno kentinde doğup Roma'da ölen Buzzati, meslek yaşamına 1928'de Milano’da Corriere deüa

IXKalenin taraçaları bembeyazdı, tıpkı güneydeki vadi ve kuzeydeki çöl gibi. Kar tüm eğintileri

kaplayarakmazgallarınarasındakisiperlerboyuncakırılganbirkenaroluşturuyor,saçaklardansağırbirgürültüyle kayıyordu; zaman zaman, belli bir nedeni olmaksızın uçurumların kenarından kopuyor vekorkunçbloklargürültüyledumanlıdipleredoğrudüşüyordu.

Bu karın ilk değil, üçüncü ya da dördüncü yağışıydı, ama aradan birkaç gün geçtiğini belirtmekistercesinetutmuştu.

“Sankikaleyedüngelmişimgibi,”diyorduDrogo.Gerçektendeöyleydi.Düngibigeliyorduamazamangeçmişti,ohareketsiz,herkes içinaynı,duran

yaninedahamutluolanlariçindahayavaş,nedetalihsizleriçindahahızlıolmayanritmiylegeçiyordu.Nehızlınedeyavaşderkenüçaygeçmişti.Noelçoktangeridekalmış,yeniyıldabirkaçsaniyeiçin

insanlara tuhaf umutlar yükleyerek gelmişti. Giovanni Drogo artık gitmeye hazırlanıyordu. Tek eksiği,doktormuayenesine ilişkin formaliteydi, sonraKomutanMatti’nin vaat ettiği gibi gidebilecekti. Bununhayırlıbirolayolacağını,şehirdekendisinirahatbiryaşamın,eğlenceli,hattabelkidemutlubiryaşamınbeklediğinikendikendisinetekraredipduruyorduamayinedememnundeğildi.

10Ocak’ta akşama doğru, kalenin en üst katındaki doktorun odasına gitti.Doktorun adı FerdinandRovina’ydı, yaşı ellinin üzerindeydi, suratı yumuşak ve zekiydi, boyun eğen bezgin bir havası vardı,üniforma değil, yargıçlar gibi uzun koyu renk bir cüppe giymişti. Masasında oturuyordu, ama önündekitaplar ve kâğıtlar vardı. Drogo, içeri neredeyse habersiz, girdiği için ilk anda, doktorun hiçbir işlemeşgulolmadığınıanladı;hareketsiz,oturmuş,kimbilirnedüşünüyordu.

Pencere avluya bakıyor ve avludan düzenli ayak sesleri geliyordu çünkü hava kararmıştı ve nöbetdeğişimi başlıyordu. Pencereden karşı duvarın bir parçası ile inanılmaz derecede sakin gökyüzügörünüyordu.İkiadamselâmlaştılarveGiovannihemen,doktorundurumundanhaberdarolduğunuanladı.

“Kargalar yuva yapar, kırlangıçlar gider,” dedi Rovina şaka yaparcasına, bir yandan daçekmecesindenmatbubirkâğıtçıkarıyordu.

“Doktor,belkibilmiyorsunuzduramabenburayayanlışlıklagönderildim.”“Herkes buraya yanlışlıkla gönderilir, sevgili çocuğum,” dedi doktor, süslü bir şekilde kendisine

imadabulunuyordu.“Hattakalanlarbile.”Drogopekiyianlayamıyordu,gülümsemekleyetindi.“Yoo...sizikınamıyorum!Sizgençler,buradaçürümekistememektehaklısınız,”diyeeklediRovina.

“Oradaşehirde,çokdahafazlaşansınızvar.Benbilebazendüşünüyorumda,yapabilsem...”“Pekineden,”dediDrogo.“Şehretayininiziisteyemezmisiniz?”Doktor,korkunçbirşeyduymuşgibi,ellerinisalladı.“Tayinimimi?”

Page 43: DINO BUZZATl (1906-1972) - media.turuz.com · DINO BUZZATl (1906-1972) İtalya'nın Belluno kentinde doğup Roma'da ölen Buzzati, meslek yaşamına 1928'de Milano’da Corriere deüa

İyiniyetlegüldü.“Yirmibeş yılımı buradageçirdikten sonramı?Artık çokgeç çocuğum,bunudahaöncedüşünmek

gerekirdi.”Belki de Drogo’nun tersini savunmasını arzuluyordu ama teğmen susmayı tercih ettiği için, esas

konuya geçti: Giovanni’ye oturmasını söyledi, adım soyadını sorarak, matbu kâğıdın gerekli yerlerineyazdı.

“Güzel,”dedisonunda.“Kalbinizdenrahatsızlığınızvardeğilmi?Organizmanızbudereceyüksekbirortamadayanamıyor,değilmi?Busizeuygunmu?”

“Banagöregayetuygun,”dediDrogo.“Bunusizdahaiyitakdiredersiniz.”“Peki,hazırelimizdeğmişkensizebirdenekahatiçinistirahatverelimmi?”dedidoktorişbirlikçibir

tavırla.“Çokteşekkürederim,”dediDrogo,“amaabartmakdaistemem”.“Nasıl isterseniz. O zaman istirahat vermiyoruz. Ben sizin yaşınızdayken böyle incelikli

düşünemezdim.”Giovanni oturacağına pencereye yaklaşmıştı ve arada bir, aşağıya, karda sıra olmuş askerlere

bakıyordu.Günyenibatmıştı,tabyalararasındamavimsibirgölgeyayılıyordu.“İçinizdekilerin aşağıyukarı yansı, üçyadadört ay içindegitmek istiyor,”diye sözlerini sürdürdü

doktor,bellibelirsizbirhüzünle,odaşimdigölgeyebürünmüştü,öylekiinsanyazabilmekiçingözlerininnasıl seçebildiğim düşünüyordu. “Ben de, geçmişe dönebilseydim, sizin gibi yapardım... Ama yine desonuçolarak,yazık.”

Drogo, ilgisiz dinliyordu, tamamiyle camdan gördüklerine yoğunlaşmıştı. İşte o anda, avlununsarımtırakduvarlarınınkristalgökyüzünedoğruiyiceyükseldiğini,onlarındadahaüstündeogünedeğinhiçdikkatiniçekmemişolantektekkulelerin,karlakaplıverevsurların,mazgallararasındakisiperlervetabyaların uzandığını gördü. Batıdan gelen berrak bir ışık bunların tümünü halen aydınlatıyor böylecekeşfedilemezbiryaşamladoluolarakgizemleparıldatıyordu.Drogokaleninbudenlikarmaşıkveuçsuzbucaksızolduğunuhiçfarketmemişti.Neredeyseakılalmazyüksekliktevadiyebakanbirpencere(yadabelki bir mazgal deliği) gördü. Orada, tanımadığı adamlar, hatta belki de kendisine benzeyen, dostolabileceği bir subay olmalıydı. Burçlar arasında uzanan uçurumların oluşturduğu geometrik gölgeler,damlararasınaasılıtitrekköprüler,surlarboyuncaörülütuhafkapılar,artıkkullanılmayaneskimazgallar,yıllarınyassılaştırdığıuzundağsırtlarıgördü.

Lambalar ve fenerler arasında, avlunun solgun ışığında, devasa ve kibirli askerlerin süngüleriniçektiğini gördü. Karın beyazlığında adeta demirden yapıldıkları izlenimi veren hareketsiz kara sıralaroluşturuyorlardı. Çok güzeldiler ve boru çalmaya başladığında taşlaşmışçasına duruyorlardı. Berraknotalar,canlıveparlakhavayayayılıyor,insanındosdoğruyüreğineişliyordu.

“Hepiniz sırayla gidiyorsunuz,” diye mırıldanıyordu Rovina alacakaranlıkta. “Sonuçta bizihtiyarlardanbaşkakimsekalmayacak.Busene...”

Page 44: DINO BUZZATl (1906-1972) - media.turuz.com · DINO BUZZATl (1906-1972) İtalya'nın Belluno kentinde doğup Roma'da ölen Buzzati, meslek yaşamına 1928'de Milano’da Corriere deüa

Boru,aşağıdaavludainsansesigibipürüzsüzvemadenibirsesleçalıyordu.Notalarbirkezdahabirsavaşçıatılımıylatitredi.Sustuklarında,artlarındadoktorunbürosunakadaruzanananlatılamazbircazibebırakmışlardı. Sessizlik öylesine yoğunlaşmıştı ki uzun bir adımın donmuş kardaki gıcırtısı duyuldu.Olağanüstügüzellikteüçborusesigöğüyırttı.

“Sizdenkimkaldıki?”diyeyakınmasınısürdürdüdoktor.“BirTeğmenAngustina.EminimkiMorelbile,önümüzdekiyıltedavigörmekiçinşehreinmekzorundakalacak.Nasılolsaodahastalanacak...”

“Morelmi?”Drogo,dinlediğinigöstermekiçin,zorunluolarakcevapveriyordu.“Morelhastamı?”diyesordu,sadecesonsözlerikavrayabildiğiiçin.“Yoo,hayır,”dedidoktor.“Lafıngelişiyani.”Pencereninkapalıolmasınakarşınalbayınkuruadımlarıduyuluyordu.Günbatımında, süngüler sıra

sıragümüşîçizgileroluşturuyordu.Borusesleri,tahminigüçuzaklıklardangeliyordu,belkideazöncekiborusesininsurlardangelenyankısıydıbu.

Doktorsusuyordu.Sonraayağakalkarak:“İşteraporunuz.Şimdi,komutanaimzayagötüreceğim,”dedi.Kâğıdıkatladıvebirdosyayakoydu,portmantodankaputunuvekocamankürkkalpağınıaldı.“Sizdegeliyormusunuz,teğmen?”diyesordu.“Nereyebakıyorsunuzöyle?”Nöbete giden askerler, silahlarını bırakmış, müfreze müfreze kalenin çeşitli bölümlerine doğru

ilerliyorlardı. Karın üzerinde adımları boğuk bir ses çıkarıyor ama bandonun müziği tarafındanbastırılıyordu.Sonra, inanılmazgörünmesinekarşın,geceyegarkolmuşduvarlaryavaşçadoruğadoğruyükseldivekarlakaplıenuçnoktalarından,yıldızlarınarasındayüzenbalıkçılkuşlarıgibibeyazbulutlarhavalandı.

Şehrinin hayali Drogo’nun aklından geçti, solgun bir hayaldi bu; yağmurun altındaki gürültülüsokaklar, alçıdan heykeller, kışlaların rutubeti, can sıkıcı çanlar, yorgun ve bakımsız çehreler, sonsuzöğledensonralar,tozdangrileşmiştavanlar.

Buradaise,tersinekalenintepesindenuçupgidenvemucizevialametlertaşıyanbulutlarıylakocabirdağ akşamı başlıyordu. Ve Drogo, yazgısının kuzeyden yana, görünmeyen kuzeyden yana ağırlığınıkoyduğunuhissetmeyebaşladı.

Page 45: DINO BUZZATl (1906-1972) - media.turuz.com · DINO BUZZATl (1906-1972) İtalya'nın Belluno kentinde doğup Roma'da ölen Buzzati, meslek yaşamına 1928'de Milano’da Corriere deüa

Doktor,kapınıneşiğindeydi.“Doktor,doktor,”dediDrogo,neredeysefısıltıhalinde.“Ben,kendimiçokiyihissediyorum.”“Biliyorum,”dedidoktor.“Nedüşünüyordunuzki?”“Gayet iyiyim,” diye tekrarladı Drogo, kendi sesini tanımakta güçlük çekerek. “Gayet iyiyim ve

buradakalmakistiyorum.”“Burada,kaledemi?Yanigitmekistemiyormusunuz?Neoldukisize?”“Bilmiyorum,”dediGiovanni.“Amaartıkgidemem.”“Ah,”dediRovina,yaklaşarak,“eğerşakayapmıyorsanızinanınkiçoksevindim”.“Hayır, şaka değil,” dedi Drogo, heyecanının mutluluğu andıran tuhaf bir acıya dönüştüğünü

hissediyordu.“Doktor,atınokâğıdı.”

Page 46: DINO BUZZATl (1906-1972) - media.turuz.com · DINO BUZZATl (1906-1972) İtalya'nın Belluno kentinde doğup Roma'da ölen Buzzati, meslek yaşamına 1928'de Milano’da Corriere deüa

XHerşeyinböyleolmasıgerekiyordu,belkideherşeyçokönceden,yaniDrogo’nunOrtiz’lebirlikte

ovanınkenarındanaşağıbaktığıvekaleninöğlegüneşininağırgörkemialtındagözünegöründüğüo ilkgündenbelirlenmişti.

Drogo,biristeğingidişiniengellemesiylekalmayakararverdi,amabirşeydahavardı:Kahramancabiryaklaşım,böylesiönemlibirkararınalınmasıiçinyeterliolmayabilirdi.Şuaniçinsoyluveiyiniyetlibirdavranıştabulunduğunudüşünmekte,kendisiniumduğundandahaüstünbularakşaşırmaktadır.Ancakbirkaçaysonra,geriyedönüpdebaktığında,kendisinikaleyebağlayanzavallışeylerinfarkınavaracaktır.

Borularçalabilir,savaştürküleriduyulabilir,kuzeydenürkütücühaberlergelebilirdi,birtekbunlarlakalsaDrogoyinedekaledengiderdi;amaşimdidenalışkanlıklarınuyuşukluğunu,askerlereözgükibri,hergünkü duvarlara karşı duyulan evcil bir aşkı duyumsamaya başlamıştı. Görevin monoton ritmiçerçevesindedörtayonutuzağadüşürmeyeyetmişti.

Başlangıçtaonadayanılmazbirangaryagibigörünennöbetleryavaşyavaşbiralışkanlıkhalinialmış,yönetmelikleri, söylemek istediğini ifade etmeyi, üstlerin küçük takıntılarını, tabyaların yer şekillerini,nöbetçilerin yerlerini, rüzgârdan iyi korunan kuytuları, boruların dilini öğrenmişti. Göreve hakimolmaktanözelbirkeyifalıyor,askerlerveastsubaylarınkendisinekarşıduyduklarıgiderekartansaygıdanhoşlanıyordu;Tronkbile,Drogo’nunnedenliciddivetitizolduğunuanlamış,onakarşıneredeysesevgibeslemeyebaşlamıştı.

Arkadaşları da bir alışkanlık haline gelmişti: Artık onları öylesine iyi tanıyordu ki, en incelikliimalarınabiledikkatsizceyakalanmıyor,karşılıkveriyordu,akşamlarıuzunuzun,geçenzamanlabirliktesonsuzönemkazananşehirkonusundakonuşuyorlardı.Rahatvelezzetliyemekler,subayyemekhanesiningecegündüzyananşöminesi;veGeronimoadındasevimlibirçocukolan,gidereközelzevklerinidahaiyiöğrenmeyebaşlayanemirerininaceleciliği,hepalışkanlıkhalinegelmişti.

Arada bir, Morel’le birlikte en yakın köye yaptıkları gezintiler, artık ezbere bildiği dar bir vadiboyuncaatlaaldıktanikisaatiaşkınyol,nihayetbirkaçyenisimagörebildikleri,harikayemekleryapanvekuryapabildiklerikadınlarınşakrakkahkahalarınıduyduklarıhan,hepbireralışkanlıktı.

Kaleninarkasındakivadideyaptıklarıbitmekbilmezatyarışları,arkadaşlarlayaptıklarıyarışmalar,dinlenmeklegeçirdikleri tatilöğledensonralarıveakşamları,çoğuzamanDrogo’nungürültülüzaferiylesonbulansabırlısatrançpartileri(amaYüzbaşıOrtizdemiştiki:“Başlangıçtahepböyledir.Yenigelenlerkazanır.Herkesiçindurumaynıdır,insangerçektengüçlüolduğunuzannederamabuyalnızcayenigelmişolmanın yarattığı bir durumdur, sonunda diğerleri de sisteminizi öğrenir ve günün birinde bakarsınızhiçbirşeyyapamıyorsunuz.”).

Oda, geceleri sakin sakin kitap okumak, yatağının tepesi hizasında tavandaki çatlaklar, sarnıcın

Page 47: DINO BUZZATl (1906-1972) - media.turuz.com · DINO BUZZATl (1906-1972) İtalya'nın Belluno kentinde doğup Roma'da ölen Buzzati, meslek yaşamına 1928'de Milano’da Corriere deüa

tıptıplan, zamanla tanıdık bir hal alan, şiltede bedeninin oluşturduğu çukurluk, ilk günlerde hiç dedavetkâr görünmeyen ama şimdi gayet yumuşakbaşlı ve işe yarar görünen battaniyeler, artık içgüdüselolarak lambayı söndürmekyadakitabımasayabırakmak içinyapılanhatasızhareket, bunlarhepbireralışkanlıktı.Artık,sabahleyintıraşolmakiçin,ışığınyüzünüiyibirşekildeaydınlatabilmesiiçinaynanınönünde nasıl durması gerektiğini, suyu yere dökmeden küvete nasıl boşaltabileceğim, herhangi birçekmeceninaçılmamasıdurumunda,anahtarabirazbastıraraknasılaçabileceğinibiliyordu.

Yağmurluhavalardakapınıngıcırdaması,penceredensızdığındaayışığınınaydınlattığınoktavesonrazamanilerledikçeışığınhareketetmesi,hergecetambirbuçuktaYarbayNicolosi’ningizemlibirbiçimdesızlamaya başlayan yarasının etkisiyle odasının üstündeki gelgitlerin başlaması, tüm bunlar alışkanlıkolmuştu.

Tüm bunlar artık ona aitti ve bunları terk etmek Drogo'ya acı verecekti. Ama, aslında o bunubilmiyordu, ne gitmesinin kendisine nasıl bir çaba gerektireceğinden, ne de kaledeki yaşamın günleri,birbirinin tıpkısı günleri, baş döndürücü bir hızla yutup gittiğinden haberdardı. Dünle evvelsi günbirbirindenfarksızdı,onlarıbirbirindenayırtedebilmesiolanaksızdı;üçgünönceolmuşbirşeydeyirmigün önce olmuş bir şey de sonuçta ona eskiden olup bitmiş bir şey olarak görünüyordu. Böylece, oayırdınavaramadan,zamanakıpgidiyordu.

Amaşuan için,bupürüzsüzvebuzgibigecede, işteorada,dördüncü tabyanıneğintisininüzerindekaygısız, kibirli bir şekilde durmaktadır. Soğuktan ötürü nöbetçiler sürekli yürümekte, adımları kangıcırdatmaktaydı.Aşınderecedebeyaz,kocamanbiray,herkesiaydınlatıyordu.Kale,kayalar,kuzeydekitaşlı vadi harika bir ışığa gark olmuştu, en kuzey noktada hareketsiz duran sis perdesi bile pırıl pırılparlıyordu.

Page 48: DINO BUZZATl (1906-1972) - media.turuz.com · DINO BUZZATl (1906-1972) İtalya'nın Belluno kentinde doğup Roma'da ölen Buzzati, meslek yaşamına 1928'de Milano’da Corriere deüa

Aşağıda, tabyanın içinde, nöbetçi subayın odasında, lamba açık kalmıştı, alev hafifçe kıpırdayarakgölgelerioynatıyordu.Drogobirkaçdakikaöncebirmektupyazmayabaşlamıştı,birgünbelkidekarısıolacakMaria’ya,arkadaşıVescovi’ninkızkardeşinecevapvermesigerekiyordu.Amaikisatıryazdıktansonra,nedeninibilmeksizinayağakalkmışveetrafabakmakiçindamaçıkmıştı.

Tabya surların en alçak noktasını oluşturuyordu, konumu vadinin en dibine denk düşüyordu. Bunoktada, surun içinde, iki devlet arasındageçişi sağlayanbir kapı vardı.Demirle donatılmış ağır kapıkanatları,anımsanamayacakkadareskizamanlardanberihiçaçılmıyordu.Yeni tabyanınnöbetçilerihergün,ancakbiradamıngeçebileceğivebirnöbetçininkoruduğuküçükbirgizlikapıdangeçiyordu.

Rüzgârın soluğu gökyüzünde küçük beyaz bulutları sürüklemeye veDrogo’nun pelerinini, onun içinoncaşeyifadeedenyenipelerininisallamayabaşlamıştı.

Kıpırtısız, sabit bir biçimde karşısındaki kayaların oluşturduğu engellere, kuzeyin ulaşılmazuzaklığınabakıyorduvepelerininineteklerigörkemlibirşekildesallanarakbirbayrakgibisavruluyordu.Drogo,ogece, taraçanınkenarındaayaktadururveşahanepelerini rüzgârdasavrulurken,kibirdoluvehamasibirgüzelliğesahipolduğunuhissediyordu.Yanındaki,genişbirkaputuniçindekaybolmuşTronkiseaskerebilebenzemiyordu.

“Söylesenize Tronk,” dedi Giovanni yapmacık bir can sıkıntısıyla karışık, “bana mı öyle geliyorbilmemama,aybugeceherzamankindendahabüyük,değilmi?

“Herzamankindendahabüyükolduğunusanmamteğmenim,”dediTronk."Ama,burada,kaledeinsanahepöylebirizlenimverir.”

Page 49: DINO BUZZATl (1906-1972) - media.turuz.com · DINO BUZZATl (1906-1972) İtalya'nın Belluno kentinde doğup Roma'da ölen Buzzati, meslek yaşamına 1928'de Milano’da Corriere deüa

Sesleri,sankihavacamdanmışgibiolağanüstübirbiçimdeyankılanıyordu.Tronk,teğmeninkendisinesöyleyecekbaşkabirşeyiolmadığınıgörünce,nöbetidenetlemeyönündeduyduğuezelî ihtiyaçla,nöbetyoluboyuncayürüdü.

Drogoyalnızkaldıvekendisinineredeysemutluhissetti.Gururiçinde,kaledekalmakararınıntadınıçıkarıyor,uzunvebelirsizvadelibiriyilikuğrunagüvenliküçüksevinçlerdenvazgeçmişolmasındanacıbirtatalıyordu(kibufikrinaltındaistediğizamangitmeyefırsatbulacağınailişkinbiravuntudayatıyorolabilirdi).

Soyluveuluşeylereilişkinbirönseziyle-bubelkidesadecebirumuttu-buradakalmayıtercihetmiştiamabuyalnızcabirertelemedeolabilirdi;yaniherşeyyitmişsayılmazdı.Önündeöyleçokzamanvardıki. Yaşamdaki tüm güzel şeyler onu bekliyor gibiydi. Aceleye ne gerek vardı? Kadınları, o uzaktakisevimliyaratıklarıbile,yaşamındoğalakışınınkendisinenasılolsabirgünsunacağıkesinbirmutlulukolarakgörüyordu.

Önündeöyleçokzamanvardıki!Tekbiryılbileonabitmeztükenmezmişgibigörünüyorduoysagüzelyıllardahahenüzbaşlamaktaydı;yıllarsonugözükmeyensınırsızbirdiziye,insanınuğrunabirazsıkılmayıgözealabileceğihalenhiçeldeğmemişvegörkemlibirhâzineyebenziyordu.

Ona“DikkatetGiovanniDrogo!”diyecekhiçkimseyoktu.Gençliğininsolmayabaşlamışolmasınarağmen, inatçı bir yanılsama sonucu, yaşam bitmek bilmezmiş gibi görünüyordu gözüne. Ama Drogo,zamanınneolduğundanhabersizdi.Önünde tanrılargibi,yüzlercegençlikyılıolsadahi,onadüşenpayhep küçücük olacaktı. Oysa, onun önünde, tersine, basit ve sıradan bir yaşam, cimrice verilmiş birarmağangibi, yılları parmakla sayılabilecekve insan tanıyanakadar eriyipgidecekküçücük insani birgençlikvardı.

“Önümdeöyleçokzamanvarki,”diyedüşünüyordu.Halbuki,duyduğunagörebazıinsanlar,bellibiranda(bunusöylemekbiletuhaf)ölümü,kendisinihiç

ilgilendirmeyenobildikvesaçmaşeyibeklemeyekoyuluyorlardı.Drogo,bunudüşünürkengülümsüyordu,amasoğuğundaetkisiyleyürümeyebaşlamıştı.

Bu noktada, surlar, vadinin eğimini izleyerek karmaşık bir taraçalar ve basamaklar bütünüoluşturuyorlardı. Drogo, aşağısında, ay ışığında, karın üzerinde, adımları donmuş toprakta “gırç gırç'’edensırasıravekapkaranöbetçilerigörüyordu.

Enyakındaolanı,bulunduğuyerdenbironmetrekadarötede,alt taraçada,diğerlerinegöredahaazüşüdüğübelli,kıpırtısızduruyor,omuzlarıduvarayaslanmış,uyuyorizlenimiveriyordu.AmaDrogo,onundavudibirseslebasitbirşarkımırıldandığınıduyuyordu.

Şarkı,(Drogo’nunbirbirindenayırtedemediği)birsözcüklerdizisindenoluşuyor,aradamonotonvebitmek bilmez birmelodi duyuluyordu.Nöbet sırasında konuşmak, hele şarkı söylemek ciddi biçimdeyasaktı.Giovanni nöbetçiyi cezalandırmalıydı amagecenin soğuğuveyalnızlığını düşünerekona acıdı.Taraçayainenbirikibasamağıinmeyebaşlayarak,askeriinişindenhaberdaretmeküzerehafifçeöksürdü.

Asker kafasını çevirdi, subayı görünce duruşunu düzeltti ama şarkısını kesmedi. Drogo birden

Page 50: DINO BUZZATl (1906-1972) - media.turuz.com · DINO BUZZATl (1906-1972) İtalya'nın Belluno kentinde doğup Roma'da ölen Buzzati, meslek yaşamına 1928'de Milano’da Corriere deüa

öfkelendi:Bu askerler, hayasızca kendisiyle alay edebileceklerinimi düşünüyorlardı yani?En azındanbundakialayetmeniyetinibozacaktı.

Nöbetçi,Drogo’nuntehditkârifadesininhemenfarkınavardıveeskidenberikabulgörengayrıresmibirfikirbirliğinegöreaskerlerlesubayarasındaparolauygulamasınınyapılmamasınakarşın,anidenaşırıbir görev duygusuna kapıldı. Silahını kavrayarak, kalede kullanılan o pek özel ses tonuyla: “Kim varorada?Kimvarorada?”dedi.

Drogo,birdenneyapacağımbilemedendurdu.Aralarındabeşmetredenazvardı,ayınberrakışığındaaskerin suratını çok iyi seçebiliyordu, ağzı kapalıydı.Ama şarkı susmamıştı.Nereden geliyordu ki buses?

ButuhafdurumudüşünürkenGiovanni,askerinhâlâyanıtbeklediğinifarkedince,mekanikbirbiçimdeparolayısöyledi:“Mucize,”“Sefalet,”diyeyanıtladınöbetçi,silahınıindirerek.

Parolamübadelesi sonrası derin bir sessizlik oldu, bu sessizlikte şarkının sözlerinimırıldanan sesöncekindendedahagüçlüduyuluyordu.

Sonuçta Drogo ne olduğunu anladı ve tepeden tırnağa bir ürpermeyle titredi. Suydu bu, evet,çevredeki kayaların tepelerinden dökülen uzak bir çağlayan. Fışkıran suyu titreten rüzgâr, yankılarıngizemli oynaşması, suyun çarptığı taşların çıkardığı değişik sesler, sürekli konuşan bir insan sesioluşturuyordu: Bizim yaşamımıza değin sözler söylüyordu, hep anlayacak gibi olup bir türlüseçemediğimizsözlerdibunlar.

Demekkişarkısöyleyen,birasker,soğuğa,cezalaraveaşkaduyarlıbiradamdeğildüşmancadikilendağdı.Neacıklıbirhata,diyedüşündüDrogo,belkideherşey içinaynıdurumgeçerlidir,çevremizdebizimgibiyaratıklarolduğunudüşünürüzhalbukiolan,sadece,don,veyabancıbirdilkonuşantaşlardır;birdostaselamvermeküzereyizdir,amakolumuzhareketsizyanadüşer,gülümsememizyarıdakalırçünkütamamenyalnızolduğumuzugörürüz.

Rüzgâr, subayın, görkemli pelerinine çarpıyor, ve karın üzerindeki mavi gölge de bir bayrak gibisallanıyordu. Nöbetçi kıpırtısız duruyordu. Ay ilerliyor, ilerliyor, yavaş yavaş, ama şafağa ulaşmanınsabırsızlığı içinde, tek bir ânı yitirmeksizin ilerliyordu.Giovanni’nin yüreği, göğsünde “küt, küt,” diyeatıyordu.

Page 51: DINO BUZZATl (1906-1972) - media.turuz.com · DINO BUZZATl (1906-1972) İtalya'nın Belluno kentinde doğup Roma'da ölen Buzzati, meslek yaşamına 1928'de Milano’da Corriere deüa

XIAşağı yukarı iki yıl sonra, bir akşam, Giovanni odasında uyuyordu. Yirmi iki ay, hiçbir yenilik

getirmeksizin geçip gitmişti, o ise, yaşamın kendisine karşı özel bir hoşgörüsü olmalıymışçasına,bekleyişinikararlıbirbiçimdesürdürmüştü.Halbukiyirmiikiayuzundur,birçokşeyolabilir:Yirmiikiayyeniailelerinkurulması,çocuklarındoğmasıhattakonuşmayabaşlaması,otlarınolduğuyerdekocamanbirevinyükselmesi,güzelbirkadınınyaşlanıpartıkhiçkimsetarafındanarzuedilmezhalegelmesi,birhastalığın,enuzunhastalıklardanbiridahiolsa,hareketegeçmesi(kibuarada,insan,kaygısızyaşamayadevameder),yavaşyavaşbedenikemirmesi,birsüreduraklayıpiyileşmeumuduvermesi,sonadahadaderinleşerek yeniden ortaya çıkıp son umutları kemirmesi için yeterlidir; yine de ölünün gömülüp,unutulmasına ve oğlunun yeniden gelmeye başlayıp, akşamları mezarlığın parmaklıkları boyunca saf,temizkızlarlagezinmesinevakitkalacaktır.

Oysa,Drogo’nunyaşamıdurmuşgibiydi.Birbirinin tıpkısıolaylarla,aynıgün, ileriyedoğru tekbiradım atmaksızın yüzlerce kez tekrarlanmıştı. Zamanın ırmağı kalenin üzerinden geçiyor, duvarlarda izbırakıp, tozları ve taş parçalarını önüne katıp, basamakları ve zincirleri aşındırıyor, ama Drogo’nunüzerindenboşunagelipgeçiyordu;onu,henüzakıntısınakatıpgötürmeyibaşaramamıştı.

Drogoodüşügörmemişolsaydı,ogecedediğerlerinebenzeyecekti.Yenidençocukolmuş,geceyansıkendinibirpencereninönündebulmuştu.

Evin derin bir çıkıntısının ötesinde ayla aydınlanmış görkemli bir saray görüyordu. Ve çocukDrogo’nun tüm dikkati, iyice tepede yer alan, üzerinde mermer bir çıkıntı olan dar bir penceredeyoğunlaşmıştı.Camdangirenayışığı,üzerindekaimbirörtü,birvazovefildişiheykellerolanbirmasayıaydınlatıyordu.Vegözegörünenbueşyalarınvarlığı,geridekaranlıktakalanvebirsürüdeğerlieşyanınbulunduğugenişbirsalonun,sonsuzbirdizisalondanilkininvarlığınınhabercisiydivetümsarayzenginvemutlu insanların evlerinde görülenmutlak ve kışkırtıcı bir uykuya dalmış, uyuyordu.Bu salonlardayaşamak,hepyenihazinelerkeşfedereksaatlerceoralardadolaşmaknehoş,diyedüşünüyorduDrogo.

Ama,kendi sarktığıpencereyle,görkemli sarayarasında -yaklaşıkyirmimetrelikbirmesafevardı-kırılganbiçimli,belkideperileriandıranşeyler,artlarındaayınokşadığıuzuntüllerlesalınıyorlardı.

Uykusunda, gerçek dünyada asla görmediği böylesi yaratıkların varlığı Giovanni’yi şaşırtmıyordu.Havadaağırburgaçlarhalinde,ısrarlaküçükpencereyedokunarakkıvrılıpbükülüyorlardı.

Bizzatdoğalarındanötürü,mantıksalolaraksarayaaitmişgibiduruyorlardıamaDrogo’yahiçdikkatetmemeleri, onun evine doğru hiç yaklaşmamaları, onu çok üzüyordu. Demek ki, periler bile, sıradançocuklardan kaçıp yalnızca varlıklı kişilerle ilgileniyorlardı, oysa o varlıklı kişiler, perilerebakmıyorlardıbile,ipekyatakperdelerininardında,aldırışsızuyuyorlardı.

“Hişt., hişt..” dedi utanarak Drogo birkaç kez, hayaletlerin dikkatini çekmek için, ama yüreğinin

Page 52: DINO BUZZATl (1906-1972) - media.turuz.com · DINO BUZZATl (1906-1972) İtalya'nın Belluno kentinde doğup Roma'da ölen Buzzati, meslek yaşamına 1928'de Milano’da Corriere deüa

derinliklerindebununbir işeyaramayacağınıbiliyordu.Nitekimiçlerindenhiçbirionuduymadı,hiçbiripencereyebiradımbileyaklaşmadı.

Ama, birden o büyülü yaratıklardan biri karşıki pencereye yaklaşarak, kola benzeyen bir şeyle,birisiniçağırmakistergibicamavurdu.

Titrek ve, ah o pencerenin büyüklüğü yanında öylesine küçük bir siluetin camın ardında belirmesibirkaçsaniyesürdüveDrogo,bununkendisigibiçocukhaliyleAngustinaolduğunugördü.

Etkileyici biçimde solgun olanAngustina’nın üzerinde dantel yakalı kadife bir kostümvardı ve busessizserenattanhiçdehoşlanmamışabenziyordu.

Drogo, arkadaşının, enazındannezaketen,kendisinidehayaletlerleoynamayaçağıracağınıdüşündüama yanılmıştı. Angustina arkadaşının farkına varmamış gibiydi ve Giovanni “Angustina! Angustina!”diyebağırdığında,gözlerinionadoğruçevirmedibile.

BunakarşılıkAngustina,bezginbirhareketle,pencereyiaçtıvekendisiylepek samimiymiş,onunlabirşeykonuşmakistermişgibi,pencereyetutunanruhadoğruuzandı.Ruhbirhareketyaptıvebuhareketinyönünü izleyen Drogo gözlerim, evlerin önünde uzanan, tamamen boş bir alana doğru çevirdi. Bumeydanda, yerin onmetre kadar üzerinde, havada başka ruhlardan oluşmuş küçük bir kortej ufacık birtahtırevantaşıyorlardı.

Görünüşe göre perilerle aynı yapıya sahip olan tahtırevan da tüller ve şatafatlı şeylerle süslüydü.Angustina,kendineözgükayıtsızlıkvesakıntıifadesiyleilerleyentahtırevanabakıyordu.Butahtırevanınkendisinibeklediğibesbelliydi.

Drogo’nunyüreğiadaletsizlikduygusuyladoluydu.NedenherşeyAngustinaiçindi,nedenkendisinehiçbir şeyyoktu?Başkabiri olsa neyse ama, neden, her zamankibirli ve küstaholanAngustina içindibütün bunlar?Drogo, kendi tarafını tutabilecek birilerinin olup olmadığını görmek için gözlerini diğerpencerelerdegezdirdiamahiçkimseyigöremedi.

Sonunda, küçük tahtırevan durdu, tam pencerenin önünde sallandı ve bir sıçrayışta tüm hayaletlerçevresineyapışıpadetahareketlibirtaçoluşturdular;hepsiAngustina’yadoğrudönmüştüamadalkavukçabir ifadeyledeğilbir türaşırıveneredeysekötücülmerakla.Terkedilmiş tahtırevan,havadagörünmeziplerlebağlıymışgibi,duruyordu.

Drogo,anidenkıskançlıkduygusununkendisini terkettiğini farkettiçünkünelerolduğunuanlamıştı.Pencerede dimdik, gözleri tahtırevana çevrili duranAngustina’yı görüyordu. Evet perilerin elçileri bugeceonagelmişlerdiamahangielçiliktenyollanıyorlardı!Anlaşılanküçüktahtırevanuzunbiryolculuğahazırlanıyordu ve ne şafaktan önce, ne ertesi gece, ne de daha sonra, asla dönmeyecekti. Sarayınsalonları,küçükefendileriniboşunabekleyeceklerdi,birçiftkadıneli,kaçanınaçıkbıraktığıpencereyidikkatlekapatacak,tümdiğerpencerelerdehıçkırıklarıveüzüntüyügölgedesaklamakiçinörtülecekti.

Önceleri sevimligörünenhayaletler,demekki, ay ışığıylaoynaşmak içingelmemişlerdi;bumasumyaratıklarkokulubahçelerdendeğiluçurumdangeliyorlardı.

Başka çocuklar ağlar, annelerini çağırırlar ama Angustina korkmuyordu ve ruhlarla sakin sakin

Page 53: DINO BUZZATl (1906-1972) - media.turuz.com · DINO BUZZATl (1906-1972) İtalya'nın Belluno kentinde doğup Roma'da ölen Buzzati, meslek yaşamına 1928'de Milano’da Corriere deüa

söyleşiyordu,sankikesinleştirilmesigerekenformaliteleribelirlemek istergibiydi.Onlarsa,pencereninçevresine sıralanmış, köpükten bir zincir gibi, birbirlerinin üzerine binerek çocuğa doğru itişiyorlardı,çocukisebaşıyla“evet,”diyordusanki:Tamam,tamam,herşeyyolunda,demekistergibiydi.Sonunda,ilk olarak pencereye yapışan, belki de diğerlerinin başı olan bu hayalet, küçükve şatafatlı bir hareketyaptı.Angustina,herzamankisıkıntılıifadesiylepencereninpervazındanatladı,(dahaşimdidenhayaletlerkadar hafif görünüyordu) ve küçük tahtırevana oturarak, efendiler gibi bacak bacak üstüne attı.Hayaletlerdenoluşanhevenksavrulantüllerarasındadağıldıveküçüktahtırevanhafifçehareketetti.

Bir kortej oluştu, hayaletler evlerin arasında yarım daire şeklinde kümelendikten sonra, göğe, ayadoğruyükseldiler.Yarımdaireyi izlemek içinküçük tahtırevandaDrogo’nunpenceresininbirkaçmetreyakınından geçti. Drogo ise kollarını sallayarak son bir veda umuduyla “Angustina! Angustina!” diyebağırıyordu.

Ölen arkadaşı nihayet gözleriniGiovanni’ye çevirerek, birkaç saniyekıpırtısız onabaktı veDrogoonun gözlerinde, o denli küçük bir çocuğa göre aşın bir ciddiyet olduğunu gördü. AmaAngustina’nınçehresindeyavaşyavaş,sankiDrogoileo,hayaletlerinbilemeyeceğipekçokşeyibiliyorlarmışgibi,sonkezşakayapmak istiyormuş,veonun,Angustina’nınhiçkimseninmerhametine ihtiyacıyokmuşgibibirsuçortaklığıgizleyenbirgülümsemebeliriyordu:“Bugayetsıradanbirolay,”dergibiydi,“bunaşaşırmakçokaptalcabirşey”.

Tahtırevanla giden Angustina gözlerini Drogo’dan kaçırdı ve hem eğlence hem de kuşku dolu birmeraklaönünekortejebaktı.Hiçdemeraketmediğiamanezaketicabıgeriçeviremediğibiroyuncaklailkkezoynuyormuşgibibirhavasıvardı.

İşte böyle, neredeyse insanlık dışı bir soylulukla gecenin içinde uzaklaştı. Sarayına, altındakimeydana, diğer evlere, ya da yaşadığı şehre bir kez bile dönüpbakmadı.Kortej, kıvrılarak ve sürekliyükselerekgökyüzündeilerledi,giderek.belirsizbirakıntıya,sonrasislerdenoluşmuşbirsüsedönüştüvenihayetkayboldu.

Pencere açık kalmıştı, ay ışığı hâlâ masayı, vazoyu, uykularım sürdürmüş olan fildişi heykelleriaydınlatıyordu. Bu evin içinde, başka bir odada, mumların ışığında, belki de yatağa uzanmış yüzüAngustina’ya benzeyen bir başka küçük insan bedeni, cansız yatıyordu; üzerinde büyük dantel yakalıkadifebirkostüm,solgunvedonmuşdudaklarındaisebirgülümsemeolmalıydı.

Page 54: DINO BUZZATl (1906-1972) - media.turuz.com · DINO BUZZATl (1906-1972) İtalya'nın Belluno kentinde doğup Roma'da ölen Buzzati, meslek yaşamına 1928'de Milano’da Corriere deüa

XIIErtesigün,GiovanniDrogo,yenitabyadakinöbetegitmeyitalepetti.Burası,tekbaşına,kaledenyaya

kırkbeşdakikamesafede,TatarÇölü’ne tepedenbakankayalıkbir tepenindoruğundaydı.Burasıdiğeryerlerden tamamen tecrit edilmiş ve herhangi bir tehlike anında alarmı verecek olan, en önemli nöbetyeriydi.

Drogo, akşamleyin, yaklaşık altmış kişinin başında kaleden çıktı: Bu kadar çok adam olmasınınnedeni,ikitopçubölümüdışındaonayrınöbetnoktasınınbulunmasıydı.Drogo,ilkkezboğazınöteyanınaayakbasıyordu,buradainsanneredeysesınırınötesindegibiydi.

Giovanni nöbetin getirdiği sorumlulukları düşünmekle birlikte, aklı özellikle Angustina’yı gördüğüdüşünde,ruhundaciddiyankılaruyandıranodüşteydi.Batıl inancıolmamasınarağmenbudüşünilerideolacakşeylerlekaranlıkbirilişkisiolduğunuhissediyordu.

Yeni tabyaya girdiler, nöbet devri yapıldı, sonra nöbeti bitenler gitti ve Drogo, taraçanın ucundaonlarınkayalıklarınucundagözdenyitişiniseyretti.Buradanbakıncakale,çokuzunamaardındahiçbirşeyolmayanbasitbirduvargibigörünüyordu.Nöbetçilerçokuzaklaştıklarıiçingözdenkaybolmuşlardı.Ancak,bayrak,zamanzamanrüzgârestikçegörülebiliyordu.

Yirmi dört saat boyunca, tecrit edilmiş bu tabyada Drogo tek komutan olacaktı. Ne olursa olsun,yardım isteyemezlerdi. Düşman çıkıp gelse bile, küçük tabya kendi kendine yetmek zorundaydı. BuduvarlararasındakralınbileDrogo’danazsözügeçerdi.

Havanınkararmasınıbeklerken,Giovannidurupkuzeydekiovayıseyretti.Kaleden,öndekidağlardanötürü,buovanınküçüküçgenbirbölümünügörebilmişti.Şimdiyse tersine,ovayı tamamen,herzamankisis bloğunun durduğu en uç noktalarına değin görüyordu. Burası, sağda solda tek tük bodur ve tozluçalılıklarınyeraldığıbirtürkayalıkçöldü.Sağda,endipte,siyahbirşeritvardı,birormanolabilirdibuşerit.Kenarlarda, çetin dağ zincirleri yer alıyordu.Bazıları, doruklara uzanan dev yamaçları ve en uçnoktalarındasonbaharınilkkarınınoluşturduğubeyazkülahlarıylapekgüzeldi.Amahiçkimsebudağlarabakmıyordu;herkes,Drogoveaskerler, içgüdüselolarakkuzeye,cansızvegizemliçıplakovayabakmaeğilimindeydiler.

Belkitabyadasözügeçentekkişiolmanın,çıplaktoprağıgörmeninyadabelkiAngustina’yıgördüğüdüşü anımsamanın sonucu olarak Drogo, şimdi, gecenin gelmesiyle birlikte içinde sağır bir endişeninbüyüdüğünüduyumsuyordu.

Birekimakşamıydı,havadeğişkendi,sağdasoldatoprağınüzerinde,kaynağıbelliolmayanvekurşunigünbatımınıngiderekyuttuğukızıllekelervardı.

Herzamanolduğugibi,güneşinbattığıbusaatlerde,Drogo’nunruhuşiirselbirheyecanladoluyordu.Şimdi,umutsaatiydi.Uzunnöbetsaatlerisırasındakimbilirkaçkezbelirenveherseferindebirazdaha

Page 55: DINO BUZZATl (1906-1972) - media.turuz.com · DINO BUZZATl (1906-1972) İtalya'nın Belluno kentinde doğup Roma'da ölen Buzzati, meslek yaşamına 1928'de Milano’da Corriere deüa

zenginleşenkahramanlıkhülyalarınabirkezdahadaldı.Genelliklebirkaçadamlakendisininbaşlattığıvesayısızdüşmangücünekarşıgirişilenumutsuzbirmuharebedüşlerdi;örneğin,sankibuakşamyenitabyabinlerceTatar’ın istilasına uğramış gibi.Günlerce ve günlerce karşı koyar, tümarkadaşları ölür ya dayaralanırdı.Onadabirmermiisabeteder,önemlibiryaraalıramabuyinedekumandayıelindetutmasınıengellemezdi.Derken,mermilertükenmeyeyüztutar,alnındasıkıcabağlanmışbirsargısonadamlarınınbaşınageçipbirçıkışyapmayayeltenir;derkennihayettakviyegüçlergelir,düşmansinipkaçmayabaşlar,oisekanlıhançerinisallayarakbitkinyeredüşer.Amabirdenbirisininkendisiniçağırdığınıduyar:

“TeğmenDrogo,TeğmenDrogo!”Birisi onu çağırır ve kendine gelmesi içini sarsardı. O, Drogo, yavaş yavaş gözlerini açar: Kral,

kralıntakendisiüzerineeğilmişonukutlamaktadır.Evet, şimdi umut vaktiydi ve kendi kendine belki asla gerçekleşmeyecek olan ama insana yaşama

cesaretiverenaskerîkahramanlıkolaylarınıtekrarlıyordu.Bazençokdahaazıylayetiniyor,tekkahramanolmaktan vazgeçiyor, yaralanmaktan vazgeçiyor, hatta kendisini kutlayan kraldan bile vazgeçiyordu.Sonuçta basit bir muharebe onun için yeterliydi, bir tek ama önemli muharebe, güzel üniformalarıylasaldırıyageçmekve ilerleyerekdüşmanların ifadesiz suratlarınagülebilmek...Tekbirmuharebe, sonraömürboyumutluolmasıiçinyeterliydi.

Amaoakşam,insanınkendisinibirkahramanolarakgörmesipekkolaydeğildi.Karanlıkçoktanheryerikaplamıştı,kuzeydekiçöltümrenkleriniyitirmişamasankihüzünlübirşeyolmaküzereymişçesine,henüzuykuyadalmamıştı.

SaatsekizolmuştuveDrogo,ovadabirazsağdahareketedensiyahbirnoktagördüğünüzannettiğindegökyüzübulutlarlakaplanmıştı.“Gözlerimyorulmuşolsagerek,”diyedüşündü.“Evet,bakabakagözlerimyoruldu, lekeler görmeye başladım.” Aynı şey, bir kez de çocukluğunda, ders çalışmak üzeresabahladığındabaşınagelmişti.

Birkaç saniye gözlerini kapalı tutmaya çalıştı, sonra bakışlarını çevresindeki eşyalara çevirdi;taraçayı yıkamak için kullanılmış olan bir kovaya, duvardaki demir çengele, kendindenöndeki nöbetçisubayın dinlenmek için buraya çıkartmış olduğu bir banka baktı. Ancak birkaç dakika sonra gözleriniyenidenaşağıya, azöncekarabir lekegördüğünüzannettiğiyere çevirdi.Lekehâlâoradaydıveyavaşyavaşhareketediyordu.

“Tronk,”diyeseslendiDrogotelaşlıbirsesle.“Emredin,teğmenim,”dediaynıandabirses;odenliyakınındaydıkiDrogosıçradı.“Ah, siz buradamıydınız?” dedi ve soluklandıktan sonra: “Tronk, yanılmış olabilirim ama., orada,

ovadabirşeyinkıpırdadığınıgörürgibioldum.”“Evet, teğmenim,” diye cevap verdi Tronk resmi bir sesle. “Birkaç dakikadır ben de onu

gözlüyorum.”“Nasıl?”dediDrogo.“Sizdegördünüzmü?Negörüyorsunuz,peki?”“Şuhareketedenşeyi,teğmenim.”

Page 56: DINO BUZZATl (1906-1972) - media.turuz.com · DINO BUZZATl (1906-1972) İtalya'nın Belluno kentinde doğup Roma'da ölen Buzzati, meslek yaşamına 1928'de Milano’da Corriere deüa

Drogo kanının donduğunu hissetti. “Tamam,” diye düşündü, savaşçı düşlerini aniden unutarak,“bendekitalihebak,iştesorunlarbaşlıyor,başımızadertaçılacak”.

“Ah,demeksizdegördünüzha?”diyesordubirkezdaha,mantıksızolmasınarağmenkarşısındakininhayırdemesiniumutediyordu.

“Evetteğmenim,”dediTronk.“Yaklaşıkondakikaoldu.Toplarıntemizolupolmadığınabakmakiçinaşağıyaindiktensonraburayaçıktımveozamangördüm.”

İkisidesustu;Tronkiçindebutuhafveendişevericibirolayolmalıydı.“SizceneyebenziyorTronk?”“Pekanlayamıyorum,çokyavaşhareketediyor.”“Nedemekyavaş?”“Öncesazlarıntepesindekitüylerinolabileceğinidüşündüm.”“Tüymü,netüyü?”“Aşağıda, dipte, sazlıklar var.”Sağa doğru bir hareket yaparak işaret etti amabu çok gereksiz bir

harekettiçünkükaranlıktahiçbir şeygörülmüyordu.“Bumevsimdesazların tepesindesiyah tüygibibirşeylerolur.Bazenrüzgârbutüylerikoparır,hafifolduklarıiçinuçuşurlar,küçükdumangibibirizlenimverirler...”

“Ama,tüylerolamaz,”dedibirzamansonra.“Onlarçokdahahızlıhareketederler.”“Pekiozamanneolabilir?”“Bilemiyorum,”dediTronk.“İnsanmı?Amagarip.Öyleolsabaşkayerdengelirlerdi.Üstelikhâlâ

hareketediyor.Anlaşılırgibideğil.”“Dikkat!Dikkat!”diyebağırdıoanda,yakındakibirnöbetçi,derkenikinci,sonradiğernöbetçilerde

aynıkomutuverdiler.Onlardasiyahlekeyigörmüşlerdi.Aynıanda,tabyanıniçindennöbetteolmayanaskerlerdekoştular.

Merakla,amabirazdakorkuyladolu,korkuluklarınkenarınayığıldılar.“Görmüyormusun?”diyorduiçlerindenbiri.“Bakiştehemenşuradaaşağıda.Şimdidurdu.”“Sis olsa gerek,” diyordu bir diğeri. “Bazen sis bulutunun ortasında delikler olur ve arkadakini

görebilirsin.Hareketedenbirivarzannedersinamasadecesisbulutlarıdır.”“Evet, evet şimdigörüyorum,”diyebir sesduyuldu.Amaosiyahşeyheporadaydı, siyahbirkaya

olmalı.Başkabirşeyolamaz.“Kayamı?Yokcanım!Görmüyormusun,hareketediyor.Körmüsünnesin?”“Kayadiyorum,yahu.Hepgördüğümbirşey,biçimibirrahibeyiandıransiyahbirkaya.”Birisigülmeyebaşladı.“Haydi,haydiçekilin,derhaliçeriyegirin,”diyemüdahaleettiTronk,endişesikonuşulanlarıduyunca

büsbütünartanteğmeninönünegeçerek.Askerlergönülsüzbirşekildetabyanıniçinegirdiler,yenidensessizlikbastı.“Tronk,”dedianidentekbaşınabirkararalamayanDrogo.“Sizolsanızalarmverirmiydiniz?”

Page 57: DINO BUZZATl (1906-1972) - media.turuz.com · DINO BUZZATl (1906-1972) İtalya'nın Belluno kentinde doğup Roma'da ölen Buzzati, meslek yaşamına 1928'de Milano’da Corriere deüa

“Kaleyealarmvermektenmisözediyorsunuz?Birparetopatışıyapılmasımıgerekirsizce?”“Vallahibenbilemiyorum.Sizcealarmvermekgerekirmi?”Tronkkafasınısalladı.“Benolsambirsüredahadurur,dahaiyigörebileceğimizbiranıbeklerdim.Topatarsakkaleninaltı

üstünegelir.Sonra,birdehiçbirşeyyoksa,neolur?”“Doğru,”dediDrogo.“Sonra,”dediTronk,“böyleyaparsakyönetmeliğedeaykırıolur.Yönetmelik,ancak tehlikeanında

alarm verilmesi gerektiğini belirtir, evet tam da böyle söyler: Tehlike anında, eğer, silahlı birliklergörülürse ya da duvarlara yüz metreden daha yakın mesafede kuşkulu insanlar görülürse’, yönetmelikböyleder”.

“Doğru,”dediGiovanni.“Mesafeyüzmetredenfazladırherhalde.”“Evet,bencedefazladır,”dediTronk.“Ayrıcabununbirinsanolduğunemalum?”“Başkaneolabilirki,sizce?Hayaletmi?”diyesorduhafifcanısıkılanDrogo.Tronkcevapvermedi.Drogo ve Tronk, bitmez tükenmez geceye doğru uzanmış olarak korkuluklara yaslı, gözleri Tatar

Çölü’nünbaşladığınoktayadikiliduruyorlardı.Kuşkulu leke hareketsiz, adeta uykuda gibi duruyordu, Giovanni yavaş yavaş bir kez daha rahibe

biçimindeki büyük siyah bir kayadan gayrı hiçbir şey olmadığını, gözlerinin yanılmış olacağım, birazyorgunluktan ötürü hayal gördüğünü düşünmeye başladı. Hatta şu anda, içinde derin bir eziklikhissediyordu, hani yazgının en belirleyici anları, size dokunmadanburnunuzundibindengeçip gider vesizisolmuşyapraklardanoluşanbirburgacınortasındabırakırlarya,işteoyitenkorkunçamadevfırsatduygusunuhissediyordu.

Amasonra,geceninilerlemesiylebirlikte,korkununsoluğuyenidenvadidenyukarıdoğrusüzülmeyebaşladı. Gece ilerledikçe, Drogo kendini küçücük ve yapayalnız hissediyordu. Tronk, o kadar farklıbiriydi ki onunla dostluk kuramazdı. Ah, arkadaşları yanında olsaydı, arkadaşları, hatta içlerinden birteki, tekbirarkadaşıbileolsaydıherşeyfarklıolurdu.OzamanDrogo,şakalaşmakbile isteyebilirveşafağıbeklemekbudenlikorkunçolmazdı.

Ovada sisten şekiller oluşuyor, kara okyanusun üzerinde akçıl takımadalar gibi hareket ediyordu.Bunlardanbiritabyanınhemendibinedoğruyayılarakogizemlişeyiörttü.Havanemlenmişti,Drogo’nunpelerinişekilsizveağıromuzlarındanaşağısarkıyordu.

Ne uzun geceydi bu böyle! Gökyüzü ağarmaya başlayıp da buzlu dumanlar şafağın yaklaştığınımüjdelediğinde,Drogo,geceninbiteceğiumudunuyitirmişti.İşteosıradauykununpençesineyenikdüştü.Ayakta,taraçanınkorkuluğunayaslanmışbirdurumdaykenDrogoikikezbaşınındevrildiğinihissetti,tamikikez,sıçrayarakbaşınıdikleştirdiamasonuçtabaşıdüştüvegözkapaklarıuykununağırlığınapesetti.Yenibirgündoğuyordu.

Birininkolunadokunmasıylauyandı.Işıktangözlerikamaşarak,düşlerindensıyrıldı.Birses,Tronk’un

Page 58: DINO BUZZATl (1906-1972) - media.turuz.com · DINO BUZZATl (1906-1972) İtalya'nın Belluno kentinde doğup Roma'da ölen Buzzati, meslek yaşamına 1928'de Milano’da Corriere deüa

sesi:“Teğmenim,biratmış,”diyordu.Bunun üzerine, yaşamı, kaleyi, yeni tabyayı, siyah lekenin esrarını anımsadı. Hemen, öğrenme

arzusuylaaşağıbaktıvebirkorkakgibi,taşveçalılıklardan,herzamankigibiyapayalnızveboşovadanbaşkabirşeygörmemeyidiledi.

Ama,aynısestekrarediyordu.“Teğmenim,biratmış.”VeDrogo,gözlerineinanamayarak,onu,birkayanındibindedururvaziyettegördü.Gerçektendebirattı,büyükdeğil,küçükvetıknazdı,incebacaklarıvedalgalananyelesionatuhafbir

güzellikveriyordu.Biçimibir garipti amaasıl harikaolan tüylerinin rengiydi; tüyleri çevredebir lekegibiduransiyahparlakdonrengindeydi.

Neredengeliyordu?Kimeaitti?Yıllardır,buralardahiçbiryaratıkbelkibirkargayadaengerekyılanıdışında hiçbir yaratık görünmemişti. İşte şimdi bir at ortaya çıkıvermişti ve bunun vahşi bir at değil,seçme bir hayvan, gerçek bir asker atı (belki bir tek bacakları biraz fazla zayıftı) olduğu hemen bellioluyordu.

Buolağanüstüveendişevericibirşeydi.Drogo,Tronk,nöbetçiler,aynızamandadaüstkatınsiperarasımazgallarındanbakandiğeraskerlergözlerinihayvandanalamıyorlardı.Buat,kuruludüzenialtüstediyor, kendisiyle birlikte kuzeye ilişkin eski efsaneleri. Tatarları, muharebeleri de geri getiriyordu:Mantıksızvarlığıylatümçölüdolduruyordu.

Tekbaşınaele alındığındapekbir şey ifadeetmiyorduamabuatın ardından, zorunluolarakbaşkaşeylerin de geleceği anlaşılıyordu. Düzgün bir şekilde, sanki kısa süre öncesine değin üzerine biribiniyormuşgibieyerlenmişti.Demekkibuişiniçindebirişvardı:Dünedeğinsaçmabirbatılinançolanşey, demek gerçek olabilirdi.Drogo onları, o gizemli düşmanları, Tatarları duyar gibiydi:Çalılıklarıniçine,kayalarınardınasinmiş,hareketsizvesuskun,saldırmakiçinkaranlığıninmesinibekliyorlardı.Buarada başkaları da geliyordu, yavaş yavaş kuzeydeki sisler arasından çıkan karınca sürüleri gibi.Müzikleri ve şarkıları yoktu, ne parıldayan kılıçları ne de bayrakları vardı. Silahları, güneşteparlamasınlardiyematlaştırılmış,atlarıkişnemeyecekşekildeterbiyeedilmişti.

Ama küçük bir at -yeni tabyada ilk akla gelen buydu- küçük bir at kaçmış ve ileri doğru giderekdüşmanın gizliliğine ihanet etmişti. Muhtemelen kimse farkına varmamış, hayvan kamp yerinden gecekaçmıştı.

Böyleceatçokdeğerlibirmesajgetirmişti.Amadüşmanınnekadarönündeydiacababuat?Drogo,kalekomutanınaakşamdanöncehaberveremezdi;ozamanadeğinTatarlarsaldırabilirdi.

Bu durumda alarm vermek mi gerekirdi? Tronk tersini iddia ediyordu: Sonuçta, diyordu, ortadasadecebiratvar;tabyanındibinekadargelmesisadecekaybolduğunaişareteder,belkisahibidikkatsizceçölde dolaşan yalnız bir avcıdır, ölmüş ya da hastalanmıştır; yalnız kalan at yardım istemeye gitmiş,kaleninyakınındainsankokusuduyuncadurmuşşimdidekendisineyemverilmesinibekliyordur.

Page 59: DINO BUZZATl (1906-1972) - media.turuz.com · DINO BUZZATl (1906-1972) İtalya'nın Belluno kentinde doğup Roma'da ölen Buzzati, meslek yaşamına 1928'de Milano’da Corriere deüa

İşte bir ordunun yaklaşmakta olduğuna ilişkin ciddi kuşkulara yol açan da buydu. Bu hayvanın, budenli uygunsuz bir sahada bir kamptan kaçmasının ne gibi bir nedeni olabilir? Sonra, diyordu Tronk,söylentileregöteTatarlarınatlarıneredeysetümüylebeyazdır,evet,hattakaledekisalonlardanbirineasılıbir tabloda, Tatarların hepsi bembeyaz atlara binmiş olarak resmedilmiştir halbuki bu at kömürrengindedir.

Böylece Drogo, epeyce tereddüt ettikten sonra akşamı beklemeye karar verdi. Bu arada gökyüzüaydınlanmış, güneş etrafı ışığa boğarak askerlerin yüreğini ısıtmıştı. Giovanni bile güneşle yenidencanlandığınıhissediyordu;hayalîTatarlarönemleriniyitirmiş;herşeynormalboyutlarınageridönmüştü,at,sıradanbirattıvevarlığınıaçıklamakiçindüşmanistilasıdışındabirçoknedenbulunabilirdi.İşteozaman,gecekikorkularınıunutarakkendinianidenherhangibirserüvenehazırhissettiveyazgısınınonudiğer insanlardan üstün kılacak güzel bir yazgının, burnunun dibinde olduğuna ilişkin bir önsezi, içinineşeyledoldurdu.

Büyükbirzevklenöbetineninceayrıntılarınadeğinbizzatkendisiilgilendi,Tronk’aveaskerlere,atınbelirivermesinintuhafveendişevericiolmasınakarşın,kendisinihiçmihiçetkilemediğinivebunuçokaskercebulduğunugöstermekistergibiydi.

Aslım söylemek gerekirse, askerlerin hiçbir korkusu yoktu; at hikâyesini şaka konusu yapmışlardı.Onuyakalayıp,kaleyeganimetolarakgötürmekistiyorlardı.Hattaiçlerindenbiribununiçinbaşçavuştanizin istedi, ama başçavuş ona, nöbet sırasında olan şeylerle alay etmenin yasak olduğunu söylemekistercesinesitemdolugözlerlebakmaklayetindi.

Bunakarşılıkaltkatta,ikitopunbulunduğuyerdetopçulardanbiriatıgörünceçokheyecanlanmıştı.ButopçununadıGiuseppeLazzari’ydi,görevekısasüreöncebaşlamışgençbiradamdı.Gördüklerininkendiatı olduğunu söylüyordu, onu gayet iyi tanımıştı, yanılmadığından emindi, kaleden çıkarılan hayvanlarsulağagötürüldüğündekaçmışolmalıydı.

Hayvan gerçekten kendi mülkiyetindeymiş de çalışmış gibi, “Bu Fiocco, benim atım,” diyebağırıyordu.

Page 60: DINO BUZZATl (1906-1972) - media.turuz.com · DINO BUZZATl (1906-1972) İtalya'nın Belluno kentinde doğup Roma'da ölen Buzzati, meslek yaşamına 1928'de Milano’da Corriere deüa

AltkatainenTronkderhalbubağırtıyısusturduveLazzari’yekurubirşekildeatınınkaçmasınınnedenolanakdışıolduğunuaçıkladı:Kuzeyvadisinegeçmek içinhayvanınyasurlarıaşmasıyadadağlardangeçmesigerekirdi.

Lazzaribirgeçitolduğunusöyledi-öyleduymuştu-kayalarınarasındatamamenkullanılabilirdurumdabirgeçit,terkedilmişolanvehiçkimseninanımsamadığıbiryol.Gerçektendebu,BastianiKalesi’ndesözü edilen efsanelerden biriydi. Ama bir şaka olduğu kesindi çünkü hiçbir zaman bu gizli geçitbulunamamıştı. Kalenin sağında ve solunda kilometreler boyunca asla aşılamamış olan dağlaruzanmaktaydı.

Page 61: DINO BUZZATl (1906-1972) - media.turuz.com · DINO BUZZATl (1906-1972) İtalya'nın Belluno kentinde doğup Roma'da ölen Buzzati, meslek yaşamına 1928'de Milano’da Corriere deüa

Amaaskerbirtürlüiknaolmadı,yarımsaatiçindegidipdönebilecekveatınıalabilecekkentabyadakapalıkalmafikritüyleriniürpertiyordu.

Bu zaman zarfında saatler geçiyor, güneş batıya doğru yolculuğunu sürdürüyor, nöbet devri gereklizamanda yapılıyor, çöl, her zamankinden daha ıssız parıldıyor, küçük at, önceki yerinde kıpırtısız,uyuyormuş gibi duruyor ya da zaman zaman bir parça ot arar gibi hafif uzaklaşıyordu. Drogo uzaktanbakıyoramayenibirşeygörmüyordu:Hepaynıenginkayalıklaraynıçalılıklar,enkuzeynoktada,gününilerlemesiylerenkdeğiştirenhepaynısislervardı.

Yeni nöbetçiler geldi. Drogo ve adamları tabyayı terk ederek, kaleye dönmek için, akşamın morgölgeleriarasındangeçerek,taşlıtarlalardailerlediler.Surlaravardıklarında,Drogokendisivemüfrezesiadınaparolayısöyledi,kapıaçıldı,yeninöbetçilerbirtürküçükavludayerlerinialdıveTronkyoklamayapmayabaşladı.Buarada,Drogokomutanaesrarengizatınvarlığınıbildirmeküzereuzaklaştı.

Yönetmelikte belirtildiği gibi, Drogo yüzbaşının yanına vardı, sonra ikisi birlikte albayı bulmayagittiler;geneldeherhangiyenibirşeyolduğunda,komutanyardımcısınahabervermekyeterliydiamabukezdahaciddibirdurumsözkonusuolduğundanvakityitirmemekdahadoğruolacaktı.

Yine de haber bir yıldırım hızıyla tüm kaleye yayılmıştı. Uzak nöbet noktalarında, bazı kişiler,kayalıklarındibindekoskocaTatarbirlikleriningörüldüğündensözediyorlardı.Durumdanhaberdarolanalbay:

“Atıelegeçirmeyeçalışalım.Eyerinebakarakbelkineredengeldiğinianlayabiliriz,”dedi.Ama artık buna gerek kalmamıştı, çünkü er Giuseppe Lazzari, nöbeti devredenler kaleye doğru

ilerlerkenkimseyefarkettirmedenbüyükbirkayanınardınasaklanmayıbaşarmış,sonradataşlıtarlalararasından tekbaşına aşağı inerekküçükataulaşmış, atı kaleyegetirmekteydi.Hayretlebununkendi atıolmadığınıfarketmiştiamaartıkyapacakbirşeyyoktu.

Ancak kaleye girecekleri sırada, arkadaşlarından biri Lazzari’nin kaybolduğunu fark etmişti. Tronkbunu öğrendiği takdirde, Lazzari en az iki ay hapis yatardı. Onu kurtarmak gerekirdi. İşte bu nedenlebaşçavuşyoklamayaparken,Lazzari’ninadıgeçtiğinde,içlerindenbiri“burada,"demişti.

Birkaçdakikasonra,askerlersıralarındanayrıldıklarındaLazzari’ninparolayıbilmediğianımsandı;bu kez hapse atılması değil yaşamı söz konusuydu; eğer surların yanına giderse üzerine ateş açarlardı.Bununüzerineiki-üçarkadaşı,onubudurumdankurtarmasıiçinTronk’uaramayagiriştiler.

Ama,artıkçokgeçkalmışlardı,siyahatıyularındantutanLazzarisurlarıniyiceyakınınavarmıştıbile.Tronk da bir önseziyle oraya gitmiş dolaşıyordu; başçavuş yoklamayı yapar yapmaz nedenini bir türlükestiremediği bir endişeye kapılmıştı, bir şeylerin yolunda gitmediğini hissediyordu. O gün olanlarıkafasından geçirerek, kuşkulu bir şey olmadığı kanaatiyle kaleye ulaşmış; sonra gayri nizami bir şeyolduğununfarkınavarmıştı;evet,yoklamasırasındagayrinizamibirşeyolmuştuama,butürdurumlardaherzamanbaşageldiğigibi,gerektiğiandafarkınavarmamıştı.

Tamgirişkapısınınüzerindebirnöbetçivardı.Yankaranlıktayaklaşanikigölgegördü.Yaklaşıkikiyüz metre ötedeydi gölgeler. Asker bu durumla pek ilgilenmedi, hayal görmüş olmalıydı; çoğu zaman

Page 62: DINO BUZZATl (1906-1972) - media.turuz.com · DINO BUZZATl (1906-1972) İtalya'nın Belluno kentinde doğup Roma'da ölen Buzzati, meslek yaşamına 1928'de Milano’da Corriere deüa

böyletecritedilmişyerlerde,uzunsüreetrafıgözetlemekten,insangüpegündüzbile,çalılıklarınarasındançıkan insan gölgeleri gördüğünü zanneder; birinin sizi gözetlediği izlenimine kapılırsınız ama gidipbakarsınızkikimseyoktur.

Nöbetçi,dikkatinidağıtmakiçinçevresinebaktı,otuzmetreötedenöbettutanarkadaşlarındanbirinebir selam yolladı, alnını sıkan ağır kepini düzeltti sonra gözlerini sola çevirdi veBaşçavuşTronk’un,hareketsizbirbiçimde,sabitvesertbakışlarlakendisinisüzdüğünügördü.

Nöbetçikendinitoparladı,yenidenönünebaktıveikigölgeninbirhayalolmadığınıgördü,şimdidahadayaklaşmışlardı,enfazlayetmişmetreötedeydiler:Biraskervebirat.Derkenhemensilahımkavradı,köpeğiuyardı,eğitimsırasındayüzlercekeztekrarladıklarıpozisyonualarakdikleşti:

“Kimvarorada?Kimvarorada?”diyeseslendi.Lazzari askere yeni girmişti ve parolayı bilmeyince içeri giremeyeceği aklına bile gelmiyordu. En

kötüolasılıklaizinsizuzaklaştığıiçincezalandırılacağımdüşünüyordu;hatta,kimbilirbelkidealbay,atıgetirmişolduğuiçinonuaffederdi;atharikabirhayvandı,gerçekbirgeneralatmabenziyordu.

Varmasına kırk metre kadar kalmıştı. Atın nalları taşlar üzerinde yankılanıyordu, hava neredeysetamamenkararmıştı,uzaklardanbirborusesiduyuldu.

“Kimvarorada?Kimvarorada?”diyetekrarladınöbetçi.Birkezdahasöyleyeceksonraateşetmesigerekecekti.Nöbetçininilkçağrısında,Lazzarianibirsıkıntıyakapıldı.Şuandamuhatapkendisiolduğundan,bir

arkadaşıtarafındançağrılmaköyletuhafınagidiyorduki,amaikinci“Kimvarorada?”dakendinitopladıçünküarkadaşınınsesinitanımıştı,“Arap,”diyelakaptaktıkları,kendisiyleaynıbölüktenbiraskerdi.

“Benim, Lazzari,” diye bağırdı. “Nöbet şefine kapıyı açmasını söyle! Atı yakaladım! Amaçaktırmadanhareketet,yoksabeniiçeritıkarlar!”

Nöbetçi kıpırdamadı. Silahını kaldırmış, hareketsiz, üçüncü “Kim var orada?”'yı olabildiğincegeciktirmeyeçalışarakduruyordu.Lazzari,belkikendiliğindentehlikeninfarkınavarırdı,belkigeridöner,ertesi gün yeni tabyadaki nöbetçi grubuna katılabilirdi. Ama birkaç metre ötesinde, kendisini sert birifadeylesüzenTronkvardı.

Tronk tek kelime etmiyordu. Bir nöbetçiye, bir de kendisinin de cezalandırılmasına neden olacakLazzari’yebakıyordu.Neanlamageliyordububakışlar?

Askerle at, yaklaşık otuz metre mesafedeydiler, daha fazla beklemek tedbirsizlik olurdu. Lazzariyaklaştıkçahedefolmaolasılığıdahadaartıyordu.

“Kim var orada? Kim var orada?” diye bağırdı üçüncü kez nöbetçi, sesinde gizli, kişisel veyönetmeliğe aykırı bir uyarı var gibiydi. “Henüz vakit varken geri dön, demek istiyordu, kendinivurdurtmakmıistiyorsun?”

SonuçtaLazzarianladı,anidenkaledekikatıkurallarıanımsadıveneyapacağınıbilemezbirduyguyakapıldı.Amakaçacağına,kimbilirneden,atınyularınıbıraktıvetekbaşına,keskinbirsesle:

“BenimLazzari!BenitanımadınmıArap?HeyArap!Benim.Neyapıyorsunöylesilahınla?Çıldırdın

Page 63: DINO BUZZATl (1906-1972) - media.turuz.com · DINO BUZZATl (1906-1972) İtalya'nın Belluno kentinde doğup Roma'da ölen Buzzati, meslek yaşamına 1928'de Milano’da Corriere deüa

mıArap?”diyebağırarakilerlemeyebaşladı.AmanöbetçiartıkArapdeğildi;oartıksadecesertbirçehreylesilahınıkaldıranvearkadaşınanişan

alanbiraskerdi.Tüfeğinkabzasınıomuzunadayamış,gözününkenarıylabaşçavuşusüzüyor,içindenonunısraretmemesiiçinişaretetmesinidiliyordu.AmaTronkhâlâkıpırtısızdıveaynısabitvesertbakışlarlakendisinebakıyordu.

Lazzari,geridönmeden,taşlaratakılarakbirkaçadımgerigitti.“Benim,Lazzari,diyebağırıyordu.Görmüyormusun,benim,ben.AteşetmeArap!”Ama nöbetçi, artık tüm arkadaşlarının rahatça dalga geçtiği Arap değildi, o sadece bir nöbetçi,

lacivert kumaştan üniforması omuzundaki cilalı kılıç kayışı ile, gece vakti diğerlerinden hiçbir farkıolmayanbirnöbetçi,kendisinenişanalanveşimdidetetiğebasanbirnöbetçiydi.KulaklarıuğuldayanveTronk’tanteksesçıkmamasınakarşın,onunkendisine“İyinişanal!”diyenkaimsesiniduyargibiolanbirnöbetçiydi.

Silahtanküçükbirkıvılcımveminikbirdumanbulutuyükseldi,hattabaşlangıçtasespekdeyüksekçıkmadıamadahasonrabusesyankılanarakçoğaldı,surlardansurlarayankılandı,uzunsürehavadaasılıkaldıktansonra,gökgürültüsünebenzeruzakbirgümbürtüylesonbuldu.

Nöbetçi,göreviniyerinegetirdiktensonrasilahınıyeredayadı,korkuluktanaşağısarktıvearkadaşınaisabetalamamışolmayıümitederekyeredoğrubaktı.Karanlıkta,gerçektendeLazzari’ninisabetalmamışolduğunuzannetti.

Hayır,Lazzari hâlâ ayaktaydı, at da ona yaklaşmıştı. Sonra silah sesini izleyen sessizliğin içinden,umutsuzbirvurguyla,

“AhArap!Vurdunbeni!”diyensesiduyuldu.İşte böyle söyledi Lazzari, sonra yavaş yavaş öne doğru yıkıldı. İfadesiz suratıyla Tronk, tek bir

hareketbileyapmamıştı.Bunakarşılık,kaleniniçindeçoktansavaşçıkmışçasınabirtelaşbaşlamıştı.

Page 64: DINO BUZZATl (1906-1972) - media.turuz.com · DINO BUZZATl (1906-1972) İtalya'nın Belluno kentinde doğup Roma'da ölen Buzzati, meslek yaşamına 1928'de Milano’da Corriere deüa

XIIIO unutulmaz gece işte böyle başladı; esen rüzgârlarla savrulan, sallanan fenerlerin ışıklarıyla,

alışılmamışboruseslerikoridorlardakitelaşlıadımlarlabölükpörçükbirgeceydi;ayrıcakuzeydengelenbulutlar kayaların doruklarında parçalar bırakarak ilerliyor ama daha önemli bir çağrıya uyarmış gibizamanyitirmedengeçipgidiyorlardı.

Bir silah sesi yetmiş, basit bir silah sesiyle tümkale uyanmıştı.Yıllardır buradahep sessizlik -veinsanlar,yaklaşansavaşınsesiniduymakiçinkulaklarınıhepkuzeyeuzatmışlardı-aşırıderecedeuzunbirsessizlikhükümsürmüştü.Şimdibir silahpatlamış -yönetmeliğeuygunbarutla doldurulmuşveotuz ikigramlık bir kurşunun çıktığı bir silah- ve insanlar, bu bir şeyin belirtisiymiş gibi sırayla birbirlerinebakmışlardı.

Kuşkusuz o akşam bile, birkaç er dışında hiç kimse, hepsinin yüreğinde yatan o sözcüğü telaffuzetmemektedir.Subaylarbunusöylememeyitercihetmektedirçünkübuonlarınumududur.KaleninsurlarıTatarlar yüzünden inşa edilmiştir, yaşamlarının büyük bir bölümünü burada onlar yüzündengeçirmektedirler,nöbetçiler.Tatarlaryüzündengecegündüzmakinegibiyürümektedirler.Vebazılarıbuumuduhersabahyenibir inançlabeslemekte,bazılarıonu,benliklerininengizliköşesindesaklamakta,bazıları isebuumudasahipolupolmadıklarınıbilebilmemekte,onuyitirdiklerinizannetmektedir.Amasonuçta hiç kimse bundan söz etme cesaretini gösterememektedir; bunun uğursuzluk getirebileceğidüşünülür, ya da daha kötüsü insanın en gizli düşüncelerini itiraf etmesi anlamına gelebilir ki askerlerböylebirdurumdanutançduyarlar.

O an için, ortada yalnızca ölmüş bir asker ve nereden geldiği belli olmayan bir at vardır.Kuzeyebakan kapıdaki nöbet yerinde, yani felaketin olduğu kapıda, büyük bir hareket görülmektedir veyönetmeliğepekuygunolmamasına rağmen,kendisinibekleyencezanınendişesiyledoluolanTronkdaoradadır; sorumluluk ona aittir, Lazzari'nin kaçışını engellemesi gereken, askerin yoklamada cevapvermemesindenhareketledurumunhemenfarkınavarmışolmasıgerekenodur.

Şimdi de, otoritesi ve yetkisini hissettirmeyi arzulayan komutan Matti gelmektedir. Yüzünde tuhafanlaşılmaz bir ifade vardır, neredeyse gülümsüyor gibidir. Her şeyden haberli olduğu belli, tabyadagörevliTeğmenMontana’yaaskerincesedininkaldırılmasıiçinemirvermektedir.

Montanasilikbirsubaydırvekalenineneskiteğmenidir;parmağındairibirelmasyüzükolmasaveiyisatrançoynamasahiçkimseonunvarlığınınfarkınavarmayacaktır;gerçiserçeparmağındakiyüzüğündeğerlitaşıkocamandırveonusatrançtaaltedebilenpekazdıramaşuandakomutanMatti’ninönündetirtirtitremekte,birisiniölenincesedinialmakgibibasitbirangaryayayollamaktanibaretbuküçükişbileaklımbaşındanalmaktadır.

Montana’nmşansına,komutanMatti,birköşedeayaktaduranTronk’ugörürveçağırır:

Page 65: DINO BUZZATl (1906-1972) - media.turuz.com · DINO BUZZATl (1906-1972) İtalya'nın Belluno kentinde doğup Roma'da ölen Buzzati, meslek yaşamına 1928'de Milano’da Corriere deüa

“Tronk,buradayapacakhiçbirişinizolmadığınagöre,ölüyükaldıracakolanlarınbaşınageçin!”Busözleriöylesine,sankiTronksıradanbirastsubaymış,veolaylahiçbirkişiselilişkisiyokmuşgibi

söyledi;çünküMattihiçkimseyiyüzünekarşıazarlayamayan,hemenbembeyazkesilenvenediyeceğinişaşıran biridir; o, en basit hataları bile dev gibi büyüten ve hemen hemen her zaman ciddi cezalarlasonuçlanansıkıcısorgularıveyazılıraporlarıylasertsoruşturmasilahınıkullanmayıterciheder.

Tronkhiçsesiniçıkartmaz,yalnızca“Evetkomutanım,”dervehemenkapınınardındakiküçükavluyaçıkar.Kısasüresonrafenerlerin ışığındaküçükbirgrupkaledençıkmaktadır:BaşlarındaTronkvardır,arkasındabirsedyetaşıyandörtasker,onlarınarkasında,ihtiyaten,silahlıdörtasker,enarkadadarengisolmuşpeleriniyle,kılıcınıtaşlarınüzerindesürükleyenKomutanMatti.

Lazzari'yidüştüğüyerdebulurlar,suratıyereçevrili,kollarıileridoğruaçılmıştır.Omuzundataşıdığıtüfeği, düşerken iki kayanın arasına sıkışmış, dimdik durmakta, tuhaf bir etki yapmaktadır.Asker, yeredüşerkeneliniyaralamıştırvecesethenüzsoğumadanbirmiktarkanakarakbeyazbirtaşınüzerindelekebırakacakzamanıbulmuştur.Esrarengizatortadankaybolmuştur.

Tronkölününüzerineeğilirvesankiomuzlarındantutacakmışgibibirhareketyaparama,yönetmeliğeaykırıdüşeceğininanidenfarkınavarmışgibi,hemengeridoğrulur.

“Alınonu,”diyekısıkvekötübirsesleaskerlereemirverir.“Amaöncesilahımçıkarın.”Askerlerden biri kayışı çözmek için yere eğilir ve fenerini yere, hemen ölünün yanına koyar.

Lazzari’nin gözlerini tamamenkapamayavakti olmamıştır ve gözkapağındaki hafif aralıktan içeri girenışıkgözününakındahafifçeparlamaktadır.

“Tronk,”diyebağırırtamamengölgedekalmışolanKomutanMatti.“Emredinkomutanım,”diyecevapverirMatti,esasduruşageçerek,askerlerdehareketsizkalırlar.“Nerede oldu bu olay?Nereden kaçtı?” diye sorar komutan; sanki canını sıkan birmerakla zoraki

konuşuyormuşgibilaflarınıyaymaktadır.“Kaynağınorada,oiritaşlarınolduğuyerdemi?”“Evetkomutanım,büyüktaşlarınolduğuyerde,”diyeyanıtlarTronk,başkabirşeysöylemez.“Peki,hiçkimsekaçtığınıgörmedimi?”“Hiçkimsegörmedikomutanım,”derTronk.“Kaynağınorada,öylemi?Peki,havakaranlıkmıydı?”“Evet,komutanım.Oldukçakaranlıktı.”Tronk birkaç saniye hazırolda durur sonra Matti’nin sustuğunu görünce askerlere, işlerine devam

etmeleri için işaretverir. İçlerindenbiri tüfeğinkayışını çözmeyeuğraşmaktadır ama tokabiraz serttir,açılmamaktadır. Çekiştirdikçe, asker cesedin ağırlığım hissetmektedir, sanki ölü kurşundanmış gibi,normaldışıbirağırlıktırbu.

Tüfekçıkarıldıktansonra ikiasker,naaşıdikkatliceçeviripsırtüstüyatırırlar.Şimdisuratı tamamengörülmektedir.Ağzı kapalı ve ifadesizdir, sadece yan açık ve hareketsiz olan, fenerlerin ışığında dahikıpırdamayangözler,gerçektenölüizlenimivermektedir.

“Tamalnındanha?”diyesorarMatti,hemenburnunüzerindehafifbirçukurlukolduğunufarketmiştir.“Birşeymidedinizkomutanım?”diyesorarTronk,anlamamışbirifadeyle.

Page 66: DINO BUZZATl (1906-1972) - media.turuz.com · DINO BUZZATl (1906-1972) İtalya'nın Belluno kentinde doğup Roma'da ölen Buzzati, meslek yaşamına 1928'de Milano’da Corriere deüa

“Tamalnındanmıisabetalmış,dedim,”derMatti,lafımtekrarettiğindenötürücanısıkılmışgibidir.Tronk feneri kaldırır, Lazzari’nin suratım aydınlatır, o da hafif çöküntüyü fark eder ve içgüdüsel

olarak,dokunmakistermişçesinebirparmağınıuzatır.Ama,canısıkılarak,hemengeriçeker.“Zannedersemöylekomutanım, şurada, tamalnınınortasında.” (Madembukadar ilgileniyor, neden

gelipdecesedekendisibakmıyor?Niyebuaptalcasorularısoruyorki?)Tronk’un sıkıntısını anlayan askerler yalnızca kendi işleriyle ilgilenirler; içlerinden ikisi cesedi

omuzlarındantutarakkaldırır,ikisidebacaklarındantutar.Desteksizkalanbaş,korkunçbirşekildegeriyekaykılmışsallanmaktadır.Ölümündondurmuşolmasınarağmenağızneredeyseaçılmaküzeredir.

“Pekikimateşetti?”diyesorar,hâlâkaranlıktakıpırtısızduranMatti.AmaoandaTronkkomutanahiçaldırmamakta,yalnızcaölüyleilgilenmektedir.“Kafasınıtutun,”diyebuyururöfkeyle,sankiölenkendisiymişgibi.SonraMatti’ninkonuşmuşolduğununfarkınavararak,duruşunuyenidendüzeltir.“Özürdilerimkomutanım,ben...”“Kimin ateş ettiğini sormuştum,” diye tekrarlar Matti, sözcükleri, sabrını muhafaza etmesinin tek

nedenininölenolduğunubelirtmekistercesinehecelemektedir.“Adıneydi,biliyormusunuz?”diyesorarTronkaskerlere.“Martelli,”deriçlerindenbiri.“MartelliGiovanni.”“MartelliGiovanni,”diyetekrarlarTronk,yükseksesle.“Martelli,” diye kendi kendine tekrarlar komutan. (Bu isim kendisine yabancı değildir, atış

yarışmasındaödülalanadamlardanbiriolmalıdır.AtışokulunuMattiyönetmekteve iyiatıcıları ismentanımaktadır.)“ŞulakabıArapolandeğilmi?”

“Evetkomutanım,”diyeyanıtlarhâlâhazıroldaduranTronk,“yanılmıyorsamlakabıArap.Bilirsinizya,komutanım,arkadaşarasında...”

Bunu,neredeyseonuaffettirmek,adetaMartelli’ninsorumluolmadığını,onaAraplakabı takılmışsakabahatin kendisinde olmayacağım, bu yüzden cezalandırılmaması gerektiğini göstermek istercesinesöylemişti.

Amakomutanonucezalandırmayıhiçmihiçdüşünmemektedir,böylebirşeyaklınabilegelmez.“Ah!Arap!”derbellibirmemnuniyetigizleyemeden.Başçavuş,sertgözlerleonunyüzünebakmakta

ve anlamaktadır: “Evet, evet,” diye düşünür, “bari arkadaşını öldürdü diye bir de ödül ver, pis herif.Hedefionikidenvurmakbunaderler,değilmi?”

Evet, hedefi on ikiden vurmak buna derler.Matti tam da bunu düşünmektedir (üstelik Arap, tetiğiçektiğindehavakaranlıktı,nişancılarınınhepsidemarifetlimaşallah).

Tronk, o anda, komutandan nefret etmektedir: “Evet, evet,” diye düşünür, “yüksek sesle söylesene,memnunsundeğilmi?Lazzari’ninölmesisanavızgelir,değilmi?Arap’ınıtebriket,onaövgüleryağdır”.

Komutangerçektendedüşündüğügibidir.Gayetsakinyüksekseslememnuniyetiniifadeetmektedir:“Yaa,buArap,hedefinihiçşaşırmaz!”der,sanki:ŞuLazzari,kendinipekakıllızannediyor,Arap’ın

Page 67: DINO BUZZATl (1906-1972) - media.turuz.com · DINO BUZZATl (1906-1972) İtalya'nın Belluno kentinde doğup Roma'da ölen Buzzati, meslek yaşamına 1928'de Milano’da Corriere deüa

iyihedefalamayacağını,işiniçindensıyrılacağımdüşünüyordun,değilmiLazzari?Böyleceonunnasılbirnişancı olduğunu gördün. Ya Tronk, belki o da Arap’ın hedefini şaşıracağını (ve böylece birkaç günhapisleherşeyinyolunagireceğini)düşünüyordu?“Ya,evet,diyetekrarlar,önlerindebirölübulunduğunutamamenunutankomutan,buArapgerçektendeustabirnişancı!”

Sonuçta yine de susar, böylece başçavuş geri dönerek adamlarının cesedi sedyeye nasılyerleştirdiklerinebakabilir.Gerektiğigibiyatırılmış,suratıbiraskerbattaniyesiyleörtülmüştür,yalnızcaelleriaçıktadır,bunlarhâlâyaşamlavekanladoluymuşgibidurankocamanköylüelleridir.

Tronkbaşıylabirişaretyapar.Askerlersedyeyikaldırırlar.“Gidebilirmiyiz,komutanım?”diyesorar,i“Kimibekleyeceğizki?”diyeyanıtlarsertbirsesleMatti;

şimdiiçtengelenbirhayretleTronk’unnefretinihissetmekteveonaüstolmanıngetirdiğiküçümsemenindeeklendiğidahadabüyükbirnefretduygusuylakarşılıkvermekistemektedir.

“İleri,”diyekomutverirTronk.İlerimarş,demesigerekirdi,amabununeredeysebirsaygısızlıkolarakaddetmektedir.Artıkkalenin

duvarlarına, duvarın dibindeki fenerlerin ışığıyla belli belirsiz aydınlanan nöbetçiye bakıyordu. Buduvarlarınardında,birodada,Lazzari’ninyatağı,içindeevindengetirdiğişeylerinyaniörneğindinîbirresim, iki mısır koçanı, bir çakmak, renkli mendiller, bayramlık kostümü için dedesinden kalan amakaledeaslakullanamayacağıdörtkoldüğmesininbulunduğusandığıvardı.

YastıktaLazzari’ninbaşıbelki,hâlâikigünönceuyanmışolduğundakigibiizbırakmıştı.Sonra,belkide bir küçük şişemürekkep -diye ekliyordu aklındanTronk, en kişisel düşüncelerinde bile pek titizdi-küçükbir şişemürekkepvebir kalem.Tümbunlar, albayınyazacağıbirmektuplabirliktepaket edilipevine yollanacaktı. Hükümet tarafından sağlanan diğer şeyler, hatta değiştirmelik gömlek bile, doğalolarakbirbaşkaaskereverilecekti.Amaneogüzelimüniformasınede tüfeğibaşkasınınolmayacaktı,çünkükaledekieskiyönetmeliğegöreonlar,kendisiylebirliktegömülecekti.

Page 68: DINO BUZZATl (1906-1972) - media.turuz.com · DINO BUZZATl (1906-1972) İtalya'nın Belluno kentinde doğup Roma'da ölen Buzzati, meslek yaşamına 1928'de Milano’da Corriere deüa

XIVŞafak sökmeyebaşladığındayeni tabyadakiler,kuzeyçölünde ince siyahbir şeritgördüler.Hareket

eden ve hayal olamayacak ince bir çizgi. Bunu, önce nöbetçi Andronico, sonra çizgiyi görür görmezgülmeyebaşlayanÇavuşBatta,sonundadanöbetşefiTeğmenMademagördüler.

Kuzeyden gelen ince bir çizgi ıssız topraklar üzerinde ilerliyordu ve durum, gece boyunca kaledebirtakımsöylentilerinçıkmışolmasınakarşın,saçmaveolağanüstügörünüyordu.AşağıyukarısaataltıdanöbetçiAndronico ilkalarmçağrısınıyaptı.Kuzeydengelenbirşeygitgideyaklaşıyordukibu,bugünedeğin hiç görülmemiş bir şeydi. Ortalığın aydınlanmasıyla ilerleyen insan grubu çölün beyaz fonuüzerindebüsbütünbelirginleşti.

Birkaç dakika sonra, ezelden beri her sabah yapmış olduğu gibi (eskiden bu yalnızca bir umuttu,sonralarıbirtürkuruntu,şimdiyseneredeysesaltbiralışkanlıkolagelmişti)terzibaşıProsdocimo,etrafabakmak içinkalenindamınaçıktı.Nöbetçiler eskidenberi onungeçişine izinverirlerdi; nöbet alanınınbulunduğu yerde korkuluktan aşağı sarkar, nöbetçi çavuşla bir iki kelam eder, sonra bodrum katındakiatölyesineinerdi.

Osabah,bakışlarınıaçık seçikgörülençöldekiüçgenediktiveölmüşolduğunuzannetti.Bununbirdüş olabileceğini düşünmedi. Düşlerde, her zaman saçma ve karmaşık bir şeyler vardır ve insan tümgördüklerinin yalan olduğu duygusundan ve en güzel anda uyanacağı düşüncesinden hiçbir zaman tamolarak kurtulamaz. Düşlerde olanlar, hiçbir zaman üzerinde yabancı adamlardan oluşan bir ordununilerlediğibuçölparçasıkadarberrakvegüngibiaçıkolmazdı.

Ama bu öylesine tuhaf, gençlik zamanlarındaki bazı hülyalarına o kadar benzeyen bir şeydi kiProsdocimobunungerçekolabileceğiniaklınabilegetirmediveölmüşolduğunudüşündü.

Ölmüş olduğunu ve Tanrı’nın kendisini affettiğini düşündü. Kendini öbür tarafta, görünüşte tıpkıbizimkinebenzeyenamagüzel şeylerin tamamenbizimarzularımızdoğrultusundaolupbittiğivebunlarolduktansonradainsanınbiriçferahlığı,amaburadakigibiengüzelşeyleribilemahvedecekbirşeylerinher zaman mevcut olduğu kuşkusuyla dolu bir iç ferahlığı değil, bambaşka bir rahatlık duyduğu birdünyadazannetti.

Prosdocimo ölmüş olduğunu ve öldüğüne göre hareket etmesinin gereksiz olduğunu ve gizemli birmüdahale sonucu uyandırılacağım düşünerek hiç kıpırdamıyordu. Ama bunu beklerken başçavuş gayetsaygılıbirşekildekolunadokundu:

“Çavuş,”dedi.“Neyinizvar?iyimisiniz?”Prosdocimoişteozamandurumukavramayabaşladı.Sankidüşmüşgibi,amasonuçtadüşlerdekindendahagüzelbirbiçimde,kuzeykrallığındanbirtakım

yaratıklar geliyordu. Zaman çabuk geçiyor, bu olağandışı resme bakarken insanın göz kapakları bile

Page 69: DINO BUZZATl (1906-1972) - media.turuz.com · DINO BUZZATl (1906-1972) İtalya'nın Belluno kentinde doğup Roma'da ölen Buzzati, meslek yaşamına 1928'de Milano’da Corriere deüa

kapanmıyordu, güneş şimdiden ufkun kızıl çizgisinde parıldıyor, ve yabancılar, aşın derecede yavaşolmaklabirlikteyaklaşıyordu.Bazıları,bunlarınbirbölümününpiyade,birbölümününatlıolduğunu,teksıra olarak ilerlediklerini, hatta başlarında bir de sancak olduğunu söylüyorlardı. Bazıları bunlarısöylerken, diğerleri de aynı şeyleri gördüklerini zannediyor, hepsi birden, piyadelerle atlılar, sancağınkıvrımlarını, tek sırayıgördüklerini iddiaediyorlardı;halbukigördükleriyalnızca,yavaşyavaşhareketedenincebirçizgiydi.

SuratıölügibibembeyazkesilennöbetçiAndronico, sahtebir cesaretle “Tatarlar,”demecüretindebulundu.

Yarım saat sonra, yeni tabyada. TeğmenMadema, yabancı silahlı birliklerin yaklaştığı durumlardaöngörüldüğügibikurusıkıbirpâretopatılmasını,birihtaratışıyapılmasınıemretti.

Kalede, top sesi duyulmayalı yıllar olmuştu. Surlar hafifçe titredi. Ses giderek dağıldı, ağır biriniltiye,kayalararasındaakıpgidenyaslıbiryıkımsesinedönüştü.VeTeğmenMaderna'nıngözleri,birhareket belirtisi görme amacıyla kalenin yassı profiline doğru çevrildi. Ama top atışı hiçbir şaşkınlıkyaratmamıştı çünkü yabancıların ilerleyişi ancak ortada yer alan bu kaleden görülen o üçgen içindegözlenebiliyordu,ayrıcazatenherkesdurumdanhaberdardı.Haber,soldakisurlarınkayalarayaslandığıenuzakköşelere,hattayerindibinde,mahzendeki fenerveyapımalzemesideposundanöbet tutanemirerine,okaranlıkmahzendekapalıkalanvehiçbirşeygörmesimümkünolmayanadamabileulaştı.Oda,nöbetalanınagidipbirgözatabilmekiçinsabırsızlıktanürpererek,kendinöbetininbitmesinibekliyordu.

Her şey eskisi gibi sürüp gidiyordu, nöbetçiler yerlerinde duruyor, kendilerine ayrılan yerde voltaatıyor,katiplerkalemlerinigıcırdatarakveherzamankiritimleriylemürekkephokkasınasokarakraporlarıtemize çekiyorlar, kuzeyde yabancılar, düşman oldukları varsayılabilecek yabancılar ise yavaş yavaşgeliyorlardı.Ahırlarda,adamlarhayvanlarıtımarlıyor,mutfağınbacasısoğukkanlıbirşekildetütüyor,üçaskeravluyusüpürüyor,ama tümbunlarınüzerindekeskinveciddibirduygu, sanki sonsaatgelmişdehiçbirşeybunudurduramazmışgibiruhlarınmüthişgerginliğininağırlığınıhissettiriyordu.

Subaylarveerler,sabahhavasımiçlerindebutaptazeyaşamıhissedebilmekistermişçesinesoludular.Topçular, birbirleriyle şakalaşarak topları hazırlamaya başladılar, sakinleştirilmeye çalışılanıhayvanların çevresindeymiş gibi toplamı etrafında dönüp duruyorlar ve onlara belli bir endişeylebakıyorlardı: Belki de bunca zaman sonra, birtakım parçaları bozulmuş, top atamayacak durumagelmişlerdi, belki geçmişte, yeterince titiz bir biçimde temizlenmemişlerdi, şimdiyse bir anlamda bueksiklikleringiderilmesigerekiyorduçünkükısazaman içindeherşeybelliolacaktı.Emirerlerihiçbirzamanmerdivenleriböyletelaşlaçıkmamış,üniformalarhiçbirzamanbudenlidüzenli,süngülerbudenliparlak, boru sesleri bu denli cengâverce olmamıştı. Demek ki boşuna beklememişlerdi, yıllar boşagitmemişti,ihtiyarkalenihayetbirişeyarayacaktı.

Şimdi,çoközelbirborusesi,askerlerinasladuymaşansınasahipolmadıkları“büyükalarm”sinyalibekleniyordu.Sesinkaledenduyulmamasıveböyleceyanlışanlamalarayolaçmamasıiçinkaledışında,küçük sapa bir vadide yaptıkları idmanlarda boru çalanlar, sakin yaz öğleden sonraları, özellikle de

Page 70: DINO BUZZATl (1906-1972) - media.turuz.com · DINO BUZZATl (1906-1972) İtalya'nın Belluno kentinde doğup Roma'da ölen Buzzati, meslek yaşamına 1928'de Milano’da Corriere deüa

işgüzarlıktan dolayı (hiç kimse bunun bir işe yarayacağını düşünmüyordu) o meşhur sinyali çalmayaçalışmışlardı.Şimdiyse,buçalışayeterincehazırlanmamışolmaktandolayıhayıflanıyorlardı;çünkübu,pekincenotalaradeğinuzananuzunbirmelodiolduğundanfalsoluçalmalarıçokolasıydı.

Businyalinçalınmasıemriniyalnızcakalekomutanıverebilirdi;herkesonudüşünüyordu:Erler,gelipbiruçtanbirucasurlarıteftişetmesinibekliyorveyüzündegururdolubirgülümsemeylehepsiningözününiçine bakarak ilerlediğini görür gibi oluyorlardı. Onun için de bugün çok önemli bir gün olmalıydı:Yaşamıboyuncabuanıbeklememişmiydi?

Halbuki Albay Filimore bürosunda oturuyor ve pencereden kuzeye, kayaların gizleyemediği küçüküçgene bakıyor ve karıncalar gibi tam da kale istikametinde hareket eden ve gerçekten de askerlerebenzeyenküçüksiyahnoktalardanoluşanbirçizgigörüyordu.

Arada bir, bir subay içeri giriyordu,YarbayNicolosi, teftişle görevli yüzbaşı ya da o günkü emirsubaylarındanbiri.Sabırsızlıklaonunemirlerinibekleyerek,anlamsızhaberlergetirerektürlübahanelerleiçeri giriyorlardı: Şehirden yiyecek sevkiyatı gelmişti, fırının onarımıyla ilgili çalışmalar bu sabahbaşlatılmıştı,yaklaşıkonaskerinizneayrılacağıtarihgiderekyaklaşmaktaydı,albaykullanmakistiyorsa,uzunmenzillidürbünortadakikalenintaraçasınayerleştirilmişti...

Buhaberleriaktarıyor,topuklarımvurarakselamveriyor,vealbayınnedenorada,suskunbirşekilde

Page 71: DINO BUZZATl (1906-1972) - media.turuz.com · DINO BUZZATl (1906-1972) İtalya'nın Belluno kentinde doğup Roma'da ölen Buzzati, meslek yaşamına 1928'de Milano’da Corriere deüa

durduğunu,nedenbekledikleriemrivermediğinianlayamıyorlardı.Henüznöbetçisayısınıarttırmamış,kişiseltayınvecephaneleriikikatmaçıkartmamış,“büyükalarm”

sinyaliniçaldırtmamıştı.Neredeysetuhafbirfelceuğramışgibi,nehüzünlüneneşeli,sankitümbunlaronuilgilendirmiyormuş

gibisoğukbirbiçimdeyabancılarıngelişiniseyrediyordu.Halbuki öyle güzel bir Ekim günüydü ki, güneş berrak, hava hoştu, yani bir muharebe için

düşlenebilecekenuygunzamandı.Rüzgârkalenindamınaasılıbayrağıdalgalanıyor,avlununsanzeminiparıldıyor ve geçen askerlerin gölgeleri belirgin biçimde görülüyordu. Ne güzel bir sabah, değil mialbayım?

Ama kale komutanı yalnız kalmak istediğini açıkça belli ediyor, yalnız kaldığında da, masadanpencereye, pencereden tekrar masaya gidip geliyor, bir türlü karar veremeyip, hiç gereği yokken gribıyıklarınısıvazlıyor,ihtiyarlargibibasbayağızorlanarakderinderiniçiniçekiyordu.

Ovanıncamdangörünenküçükparçasındayabancılarınoluşturduğuosiyahçizgiartıkgörünmüyordu,budayabancılarındahadayaklaşmış,suruniyiceyakınınagelmişolmalarınaişaretti.Üç-dörtsaatiçindehiçkuşkusuzdağlarıneteklerinevarmışolacaklardı.

Amaalbay,hâlâanlamsızbirbiçimdemendiliylegözlükcamlarınısiliyor,masasındayığılıkâğıtlarıkarıştırıyordu:İmzalamasıgerekengünlükkarar,birizindilekçesi,hekimingünlükraporu,eyeralımıylailgilibirbelge...

Nebekliyorsunalbay?Güneşçoktanyükseldi.AzönceiçerigirenBinbaşıMattibile,hiçbirşeyeaslainanmayanyapısına rağmen, heyecanımgizleyemiyordu.Haydi, hiç olmazsa nöbetçilere kendini göster,surlarınoradabirgörün.Yeni tabyayı teftişegidenYüzbaşıForzi, artıkyabancılarıngayetnetbiçimdegörüldüklerini,silahlıolduklarını,tüfeklerininomuzlarındaolduğunusöyledi,kaybedilecekzamanyok.

Bütün bunlara karşın Filimore, beklemek niyetindedir. Yabancıların asker olduğu muhakkak, o datersiniiddiaetmiyor,amakaçkişiler?Biriikiyüzkişidedi,birbaşkasıikiyüzelli;ayrıcaeğerbunlaröncü birliklerse, karşıdaki ordunun en az iki bin kişilik olacağı da söylendi. Ama henüz ordunun asılbölümügörünmedi;hembelkideböylebirorduyoktu.

“Eğerordununasılbölümühenüzgörünmüyorsaalbayım,bununteknedenikuzeyikaplayansistir.Busabah sis iyice yakınımıza geldi, kuzey rüzgârı sisi güneye sürükledi, böylece sis ovanın geniş birbölümünü kapladı. Artlarından gelen bir ordu olmasa bu iki yüz adamın hiçbir anlamı olmazdı: Hiçkuşkusuz, öğleden önce, geri kalanlar da ortaya çıkacaktır. Hatta nöbetçilerden biri, kısa süre önce,sislerinhemendibindehareketedenbirşeygördüğünüsöyledi.”

Ama kale komutanı, masasıyla pencere arasında volta atmakta, dalgın bir biçimde kâğıtlarıkarıştırmaktadır. Bu yabancılar neden kaleye saldırsınlar ki, diye düşünür. Belki de çöl koşullarınaalışmakiçinnormal,sıradanbirtatbikatyapıyorlardır.Tatarlarındevrikapandıartık,efsaneolupçıktılar.Peki, onlar değilse, sının başka kim ihlal etmek isteyebilir ki? Bu hikâyede inandırıcı olmayan birşeylerinbulunduğuçokaçık.

Page 72: DINO BUZZATl (1906-1972) - media.turuz.com · DINO BUZZATl (1906-1972) İtalya'nın Belluno kentinde doğup Roma'da ölen Buzzati, meslek yaşamına 1928'de Milano’da Corriere deüa

BunlarTatarlarolmayabilirkomutanım,amaaskerolduklarıkesin.UzunyallardırKuzeyKrallığı’nakarşıbirkinbeslendiğivebirçokkezsavaştansözedildiğiherkesçemalum.Herhalükârdabunlarasker.Bir kısmı atlı, bir kısmı piyade, topçu birlikleri de olasılıkla yakında ortaya çıkar. Karamsar olmakistemem ama akşama kadar saldırmak için bol bol zamanları var, buna karşılık kalenin bedenleriyıpranmışdurumda,tüfekler,toplar,yaniaskerlerdekicesaretindışındaherşeyeskimiş,herşeyinmodasıgeçmiş.İhtiyatlıolalbayım.

İhtiyatlıolmakha!Ah, ihtiyatsızolabilmeyinekadarçok isterbilirmisiniz?Tümyaşamınıbuyolakoymuştur;yaşayacakpekazvaktivardır,buseferdeolmazsa,muhtemelenherşeybitmişolacaktır.Onuengelleyenkorku,ölebileceğidüşüncesideğildir.Hayır,budüşünceaklınınucundanbilegeçmemektedir.

İşin aslı şuydu ki, Filimore ömrünün sonuna doğru, gümüş zırhı ve kana bulanmış kılıcıyla anidentalihiningeliverdiğinigörüyordu;(artıkonuhiçdüşünmemesinekarşın)dostbirsuratlatuhafbirbiçimdeyaklaştığınıhissediyordu.

VeFilimore, aslını sorarsanız, talihini karşılamaya, selamınakarşılık vermeye cesaret edemiyordu;şimdiyedeğinöyleçokyanılmıştıki,artıkbıkmıştı.

Diğerleri, kaledeki subaylar, hemen talihe doğru koşmuş, ona kafa tutmuşlardı. Kendisinin aksine,onlar güvenle ilerlemişler ve sanki geçmişte bunu yapma fırsatı bulmuşçasına, şimdiden muharebeninkekrevegüçlükokusunutatmayabaşlamışlardı.

İştebuyüzdeno,yalnızca,hayırdemekistercesinekafasınıkaldırıyordu:Talihyanılıyorolmalıydı.Veinanmazbirbiçimdeçevresinebakıyor,çevresine,arkasına,talihinasılyöneldiğikişilerinbulunabileceğiyerlere bakınıp duruyor ama kendisinden başka hiç kimseyi görmüyordu; hem kişi konusunda yanılgıolamazdı,buinsanıimrendirenyazgınınkendisineyöneldiğineinanmakzorundaydı.

Şafağınilksaatlerindeçölünbeyazlığındaogizemlisiyahçizginingözüneilkgöründüğüsıralarda,biranyüreği neşeyle çarpmıştı. Sonra, kılıcı kanlı vegümüş zırhlı görüntügitgidedaha silikleşmişti, hâlâkendisinedoğruilerliyorolsada,gerçekteyaklaşmıyormuş,okısaamaaynızamandadasonsuzmesafeyikatedemiyormuşgibiydi.

Bunun nedeni Filimore’un bugüne değin çok uzun süre beklemiş olması ve belli bir yaştan sonraumutlanmanınaşırıderecedeçabagerektirmesi,yaniinsanınyirmiyaşındasahipolduğuinancaaslatekrarkavuşamamasıydı.Çokuzunsüreboşuboşunabeklemiş,gözlerigereğindenfazlakararokumuş,sabahlarboyuhepıssızolanokahrolasıovayıgörmüştü.

Buarada,masanınkarşısındakiduvarsaatiyaşamıöğütmeyedevamediyorvealbayınzayıf,yıllarınkuruttuğu parmakları, mendil aracılığıyla, hiçbir ihtiyaç yokken, inatla gözlük camlarını silmeyisürdürüyordu.

Binbaşı Matti, albaya subayların tekmil saatinin geldiğini belirtmek için odaya girdiğinde duvarsaatinin akrebiyle yelkovanı on buçuğu gösteriyordu. Filimore bunu unutmuştu, o yüzden tatsız birşaşkınlık geçirdi: Orada beliren yabancılardan söz etmek zorunda kalacak, karar alma süresiniuzatamayacak,onlarıyaresmendüşmanilanedecek,yaalaykonusuyapacak,yadaortavadedebirkarara

Page 73: DINO BUZZATl (1906-1972) - media.turuz.com · DINO BUZZATl (1906-1972) İtalya'nın Belluno kentinde doğup Roma'da ölen Buzzati, meslek yaşamına 1928'de Milano’da Corriere deüa

varıp, güvenlik önlemleri alınmasını emredecek, aynı zamanda da kuruntuya kapılmaya gerekyokmuşçasınakuşkucudavranacaktı.Amahernepahasınaolursaolsun,birkararalmasıgerekiyor,budamüthiş canını sıkıyordu. Bekleme süresini uzatmayı, neredeyse yazgıyı kışkırtmak, onun tamamenzincirlerindenboşanmasınısağlamakiçin,kesinliklehareketsizkalmayıtercihediyordu.

“Bencebusefertamam,”dediBinbaşıMattioikircikligülümsemesiyle.AlbayFilimorecevapvermedi.“Şimdi,”diyedevamettiBinbaşıMatti,“başkalarıdagelmeyebaşladı.Üçsırahalindeler.Buradan

bilegörünebilir”.Albay,Matti’ningözlerininiçinebaktıvekısabiraniçinonakarşıadetasevgiduydu.“Başkalarıdamıgeliyordediniz?”“Buradanbilegörmekmümkünalbayım.Çoğaldılar.”Pencereyeyaklaştılarvekuzeyçölününoradangörünenküçüküçgenbölümündehareketedenyeniince

siyah çizgileri rahatlıkla seçebildiler; şafak vaktindeki gibi tek bir çizgi yoktu artık, ardı arkasıkesilmeyenüççizgigörülüyordu.

“Savaş, savaş...” diye düşündü albay ve sanki suçlu bir istekmişçesine bu düşünceyi kafasındanuzaklaştırmayaçalıştı.Matti’ninsözleriyledoğanumutşimdiyerinibirendişeyebırakmıştı.

Albay, kendini aniden sıraya girmiş tüm subayların (nöbettekiler dışında tüm subaylar) karşısındatoplantıodasındabulduğunda,kafasıböylekarmakarışıktı.Üniformalardanoluşanmavilekeninüzerinde

Page 74: DINO BUZZATl (1906-1972) - media.turuz.com · DINO BUZZATl (1906-1972) İtalya'nın Belluno kentinde doğup Roma'da ölen Buzzati, meslek yaşamına 1928'de Milano’da Corriere deüa

tekilsuratlarsolgunluklarıylaparıldıyordu;buşuradantanımaktagüçlükçekiyordu;istergençolsun,isterburuşuk, bunların tümü kendisine aynı şeyi söylüyordu:Gözleri ateşle parlayan bu adamlar, büyük biraçlıkla, kendisinden düşmanın geliş haberini açıklamasını istiyorlardı. Esas duruşta, taş gibi, tümsubaylar,sabitgözlerindeyanılmamaumuduylaonabakıyorlardı.

Salonunsessizliğinde,yalnızcasubaylarınderinsoluklarıduyuluyordu.Albaykonuşmasıgerektiğinianladı. İşte Filimore, tamo anda içinin yepyeni ve çılgınca bir duyguyla dolduğunu hissetti. Filimore,birdenbire, o yabancıların, sının ihlale niyetli gerçek düşmanlar olduğuna kesin kanaat getirdi. Azöncesine kadar emin olma eğilimini yenmesini bilmişken, bu kanaate nasıl varmış olduğunu katiyenanlamıyordu. Fikirlerin ortak gerilimiyle sürüklendiğini duyumsuyor, hiç çekincesiz konuşacağınıanlıyordu. “Beyler,” diyecekti, “işte yıllardır beklenen an gelip çattı”. Bu ya da buna benzer bir şeysöyleyecekti; subaylar ise yakın bir zaferin gelişini resmen vaat eden bu sözlerini minnetledinleyeceklerdi.

Şimdi bu şekilde konuşacaktı. Ama ruhunun derinliklerinde, aykırı bir ses, hâlâ inatla kendiniduyuruyordu.Olanaksızbirşey,albay,diyordubuses,vakitvarkendikkatliol,yaptığınhatalı,(yoksaherşeyçokgüzelolurdu),dikkatetçünkükorkunçbiryanlışlıkyapabilirsin.

İçinidolduranheyecanınarasında,iştebudüşmanses,zamanzamankendiniduyuruyordu.Amaartıkgeçolmuştu,geçensüregitgidedaharahatsızedicibirhalalıyordu.

Albayileridoğrubiradımattı,konuşurkenherzamanyaptığıgibikafasınıkaldırdı,derkensubaylarbirdenbire yüzünün kızardığını gördüler: Evet albay bir çocuk gibi kızarıyordu çünkü ömrü boyuncagözündenbilesakınarakgizlediğisimaçıklamaküzereydi.

Filimore, bir çocuk gibi inceden inceye kızardı; tam dudaklarından ilk tını çıkmak üzereydi ki, odüşmansesbirkezdaharuhununderinliklerindenyukarıdoğruçıktı,bununüzerineendişeyleürperdi.Oanda, merdivenlerden telaşla çıkarak, toplandıkları odaya yaklaşan bir ayak sesi duyar gibi oldu.Şeflerinin ağzının içine bakan subaylardan hiçbiri bu ayak sesini duymadı, ama Filimore’un kulaklarıyıllardırkaledekienufakgürültüleribileayırtetmeyetalimliydi.

Adımların, olağandışı bir telaşlayaklaştığı kesindi.Alışıkolmanındışında endişeverici bir sesle,idaribirteftişsesiyleyaklaşıyordu;sankidoğrudanovadangelirgibiydibuadımlar.Sesleri,şimdi,aynınetliklediğersubaylaradaulaşıyorvenedenibilinmeksizinonlarıkorkunçbiçimdeetkiliyordu.Nihayetkapıaçıldı,içeri,soluksoluğa,tozatoprağabulanmış,tanımadıklarıbirmuhafızsubayıgirdi.

Esasduruşageçti:“Yedinci muhafız alayından Teğmen Fernandez,” dedi, “şehirden Genelkurmay Başkam

Ekselanslarındanbirmektupgetirdim”.Kepini,zarifbirşekildekıvrılmışsolkolununüzerinekoymuştu,albayayaklaştıveonamühürlübir

zarfuzattı.Filimore,subayınelinisıktı.“Teşekkür ederim teğmen,” dedi. “Yorgun görünüyorsunuz, arkadaşımız Santi sizi rahat

Page 75: DINO BUZZATl (1906-1972) - media.turuz.com · DINO BUZZATl (1906-1972) İtalya'nın Belluno kentinde doğup Roma'da ölen Buzzati, meslek yaşamına 1928'de Milano’da Corriere deüa

edebileceğiniz,dinleneceğinizbiryeregötürsün.”Enufakbirendişebelirtisigöstermeksizin,gözüne ilkçarpankişiye,TeğmenŞantiye işaretederek,

kaleyeyenigelenkişiyeilgigöstermesinibelirtti.İkisubaydışarıçıkarken,kapıarkalarındankapandı.“İzninizle,” diyerekFilimorehafif bir gülümsemeyle, zarfın içeriğini hemenöğrenmeyi arzuladığını

imaetti.Parmaklarıhafifçemührüaçtı,zarfınbirköşesiniyırttı,içindenheryanıyazıylakaplıikikâğıtçıkardı.Mektubuokurken, subaylar gözlerini ondan ayırmıyor, yüzündenbir şeyler anlamaya çalışıyorlardı.

Amaçabaları tamamenboşunaydı.Görenonun, sakinbirkışakşamı, şömineninbaşındagazetesinegözattığınızannederdi.Sadeceyüzündekikızarıklıkyokolmuştu.

Albay,okumasınıbitirdiğinde,kâğıtlarıkatlayıpzarfakoydu,zarfıcebineyerleştirdivekonuşacağımbelirtenbir biçimdekafasınıkaldırdı.Havadabir şeyolduğuna, azönceki cazipdurumunbozulduğunaişaretedenbirşeylervardı.

“Beyler,” dedi, sesinden büyük bir çaba sarf ettiği hissediliyordu, “eğer yanılmıyorsam bu sabah,TatarÇölü tabir edilenyerdeki birliklerin varlığı nedeniyle, hemeratta hemde sizdebir heyecanhaligörülmüş”.

Sözleri, derin sessizliğin içinde kendilerine zorlukla yer açar gibiydiler. Bir sinek havadadolaşmaktaydı.

“Görülenler, tıpkı, bizim yıllar önce yapmış olduğumuz gibi, sınır çizgisini belirlemeklegörevlendirilmişKuzeyDevleti’ne ait birliklerdir.Sonuçolarakbubirlikler kaleyedoğrugelmeyecek,olasılıkla dağılarak, kademe kademe dağlara yöneleceklerdir. Genelkurmay Başkanı Ekselanslarımektubundabanabudurumubildirmekteler.”

Filimorekonuşurkenuzunuzuniççekiyorduamabunusabırsızlıkyadaacıçektiğiiçinyapmıyor,tıpkıihtiyarlar gibi, zorla soluk alırmışçasına yapıyordu; birdenbire yumuşakve kalın bir tonabürünen sesiihtiyarsesinedönüşmüş,aynışekildebakışlarıdatıpkıçokyaşlıbiradamınbakışlarıgibisarımtırakvecamdanbirgörünüşalmıştı.

Albay Filimore bunu, ta en başından beri hissetmişti. Onların düşman olamayacağım biliyordu:Kendisizaferekoşuludeğildi,çokuzunsüreyanılsamalarlayaşamıştı.Mademkitaenbaşındansonucunböyleolacağınıhissetmişti,nedenaldatılmayıkabullenmiştiki?

“Bildiğiniz gibi,” diye devam etti, ses tonu sonsuz bir acı hissi vermemek için aşın derecede cansıkıcı bir hal almıştı, “sınır çizgileri ve diğer ayrım işaretleri bizim tarafımızdan ve çok zaman önceyapılmıştı. Yine de, Ekselanslarının bana iletmiş oldukları gibi, henüz sının çizilmemiş bir bölümkalmıştır.Buikiyadaüçparalelzincirdenoluşandağlıkbirbölgedir.Ayrıca,olabildiğinceilerigidip,kuzeydeki doruğu emniyete almanın çok yerinde olacağını eklemek gereksizdir. Ama bunun nedeni,doruğunstratejikolmasıdeğildir,bunuiyiceanlamanızıisterim,çünküsavaşaslatepelereyayılamazveoyöredehiçbirharekâtolanağıolamaz...”Bir an sustu,düşünceyedaldı, “Harekâtolanağı,”diyedevametti.“Neredekalmıştım?”

Page 76: DINO BUZZATl (1906-1972) - media.turuz.com · DINO BUZZATl (1906-1972) İtalya'nın Belluno kentinde doğup Roma'da ölen Buzzati, meslek yaşamına 1928'de Milano’da Corriere deüa

“Olabildiğince ileri gitmek gerektiğini söylüyordunuz,” dediMatti kuşkulu bir iç ezikliğiyle. “Ha,evet.Olabildiğinceilerigitmekgerek,diyordum.Neyazıkki,buherzamankolayolmayabilir:Şuaniçinbiz kuzeydekilere göre geri kalmış durumdayız. Her halükârda... Neyse, bunu sonra konuşuruz,” diyesözünübitirerekYarbayNicolosi’yedöndü.

Sustu, bitkin görünüyordu. Kendisi konuşurken, subayların yüzüne bir düş kırıklığının çöktüğünügörmüştü, subaylar muharebe aşkıyla yanan askerlerden, kişiliksiz garnizon subaylarına dönüşüvermişlerdi.Ama,“Onlarhenüzgenç,”diyedüşündü,“dahaönlerindeçokzamanvar”.

“Peki,” dedi albay. “Şu anda içinizden bir kısmınızı hedef alan bir eleştiride bulunacağım içinüzgünüm. Birçok kez, nöbet devri sırasında bazı müfrezelerin avluya başlarında subayları olmaksızınçıktıklarınıfarkettim.Busubaylar,görevevaktindengeçgitmehakkınasahipolduklarınısanıyorlar...”

Sinek salonda dolaşıp duruyordu, kalenin duvarındaki bayrak sarkmıştı, albay disiplin veyönetmelikten söz ediyor, Kuzeydeki ovada silahlı adamlardan oluşan birlikler, savaşa susamışdüşmanlardandeğil,kendilerigibisaldırganolmayanaskerlerden,canalmayaniyetlierlerdendeğil,doluolmayantüfeklerivekörelmişkılıçlarıylabirtürkadastroişiyapmayagelenaskerlerdenoluşanbirliklerilerliyordu. Orada, kuzeydeki ovada, o saldırgan olmayan ordu müsveddesi kendini göstermekte;kaledeyse,herşeygündelik,bilinenritmiyleyenidendurağanlaşmaktadır.

Page 77: DINO BUZZATl (1906-1972) - media.turuz.com · DINO BUZZATl (1906-1972) İtalya'nın Belluno kentinde doğup Roma'da ölen Buzzati, meslek yaşamına 1928'de Milano’da Corriere deüa

XVHenüz resmen kabul görmemiş olan sınır bölgesini belirlemekle görevli ekip ertesi gün şafakla

birlikte yola çıktı.Grubunkomutası, iri yarıYüzbaşıMonti’deydi, kendisineTeğmenAngustina ve birçavuş eşlik ediyordu.Oveonu takip edendört gününparolaları üçünedebildirilmişti.Üçününbirdenölme olasılığı pek azdı; yine de hayatta kalan askerlerden en yaşlısına ölen ya da bayılan üstlerininceketini açma, küçük bir cepten, içinde kaleye dönme olanağını sağlayacak parolanın yazılı olduğumühürlüzarfıçıkarmahakkıverilmişti.

Silahlıkırkadam,gündoğarkenkuzeyistikametinegitmeküzerekaledenayrıldı.YüzbaşıMonti’ninaskerlerinkine benzeyen kabaralı kocaman postalları vardı. YalnızcaAngustina ince çizmeler giymişti,yolaçıkmadanöncebinbaşıbuçizmelereabartılıbirmeraklabakakalmışamahiçbirşeysöylememişti.

Yaklaşıkyüzmetreboyuncaçakıllararasındanaşağıdoğruindiler,sonradağınmerkezinedoğrugidendarbirvadiningirişinedoğruufkaparalelolaraksağadoğrukıvrıldılar.Yolakoyulalıyaklaşıkyarımsaatolmuştukiyüzbaşı:

“Bu aletlerle yürümekte güçlük çekeceksiniz,” dedi. Parmağıyla Angustina’nın çizmelerinigösteriyordu.

Angustinacevapvermedi.“Durmakzorundakalmayıhiçistemem,”dedibirsüresonrayüzbaşı.“Buçizmelerayağınızıacıtacak

göreceksiniz.”“Artık çok geç yüzbaşım,” diye cevap verdiAngustina. “Mademböyle düşünüyordunuz, bunu bana

dahaöncesöylemeliydiniz.”“Nasılolsabirşeydeğişmezdi,”diyecevapverdiMonti.“SizibilirimAngustina.Söylemişolsaydım

bile,yinedebuçizmelerigiyerdiniz.”Monti ona hiçbir zaman tahammül edemezdi. “İstediğin gibi büyük havalar at,” diye düşünüyordu,

“çokgeçmedensanagününügösteririm”.Angustina’nınçoksağlamolmadığınıbildiği içinyürüyüşü,endikyokuşlardabile iyicehızlandırıyordu.Buaradakayalıkyamaçlarınbulunduğualanayaklaşmışlardı.Yerdekitaşlariyicesivriydi,fecişekildeinsanınayağınabatıyordu.

“Normalzamanda,”dediyüzbaşı,“buboğazdanfecibirrüzgâreser...Amabugünhavaiyi”.TeğmenAngustinasusuyordu.“Güneşinolmamasıdabirşans,”diyedevamettiMonti.“Bugünyürümekgerçektendezevkli.”“Sizdahaönceburayageldinizherhalde,değilmi?”diyesorduAngustina.“Evetbirkezgeldim.Biraskerkaçağının...”Lafıyarımkaldı,çünkükulaklarına,tepelerindeyükselengribirsurundoruknoktasındankopanbirtür

heyelan sesi çarpmıştı. Kayalara çarparak kırılan ve toz bulutlarının arasından sıçrayarak, vahşice

Page 78: DINO BUZZATl (1906-1972) - media.turuz.com · DINO BUZZATl (1906-1972) İtalya'nın Belluno kentinde doğup Roma'da ölen Buzzati, meslek yaşamına 1928'de Milano’da Corriere deüa

uçurumayuvarlanan taşların çıkardığı sağır gürültü duyuluyordu.Kenarlara çarparakyankılananbir türgökgürültüsügibiydi.Butuhafses,yarlarınmerkezindebirsüredahadevamettisonra,aşağıyavarmadanderinkanallarıniçindeyokoldu;askerlerinizlediğitaşlıyolaancakikiüçküçüktaşyuvarlandı.

Herkessusmuştu:Bugürültününardındabirdüşmanınvarlığısezinleniyordu,Monti,bellibelirsizbirmeydan okuma ifadesiyle Angustina ya baktı. Teğmenin korkunç olmasını umuyordu ama, hiç de öylegörünmüyordu.Yinede, teğmen,bukadarkısabiryürüyüşsonrası,olmasıgerektiğindençokdahafazlaterlemişti;güzelüniformasınınbiçimişimdidenbozulmuşgibiydi.

“Birazdan görürüm seni, pis züppe,” diye düşünüyordu Monti, “bütün havana rağmen...” Hızınıarttırarak hemen yürüyüşe devam etti, arada bir arkaya göz atıp Angustina’ya bakıyordu; evet, tahminettiğiveumduğugibiçizmeleriayağınıvurmayabaşlamıştı.GerçiAngustina,yavaşlamıyoryadayüzünüburuşturmuyorduamabudurumadımlarınınhızındanveyüzündebelirenkaygılıifadedenanlaşılıyordu.

“Bugünkendimialtısaathiçaralıksızyürümeyehazırhissediyorum.Şuerlerolmasaydı...Evetbugün,gerçektendeçokiyiilerliyoruz.(Safbirkurnazlıklavurgulayıpduruyordu)iyimisinizteğmen?”

“Efendim,yüzbaşım?”dediAngustina.“Nedemiştiniz?”“Hiç,”dediyüzbaşıkötükötügülümseyerek,“iyimisinizdiyesormuştumda.”

“Ha,evet.Teşekkürederim,”dedidalgındalgınAngustina;vesoluksoluğaolduğunubellietmemekiçin,birsüresonra:

“Aslındabenceyazık...”“Neymişyazıkolan?”diyesorduMonti,karşısındakininyorgunluğunuitirafetmesiümidiyle.“Burayadahasıkgelinmemesineyazık,etrafokadargüzelki.”Veoaldırmaztavrıylagülümsedi.Montiyürüyüşünüdahadahızlandırdı.AmaAngustinayineaynıhızlakendisinitakipediyordu;artık

gösterdiğiçabayüzünüsoldurmuştu,ağırkepininaltınadoğruterlerakıyorduveceketininsırtısırılsıklamolmuştu,yinedehiçbirşeysöylemiyor,arayıdaaçmıyordu.

Artık, kayaların içine girmişlerdi, dört bir yanları korkunç sivri kayalarla kaplıydı, insan vadinininanılmazderecedeyüksekleretırmanmakistediğiizleniminekapılıyordu.

Yaşamınalışılagelmişgörüntüleri,yerinidağınkıpırtısızyıkımınabırakıyordu.Angustina,hayranlıkdolu,gözleriniaradabir,üzerlerindeyükselensallantılıdoruklaraçeviriyordu.

“İleridemolavereceğiz,”dedigözleriniondanayırmayanMonti.“Gideceğimizyerhenüzgörünmüyor.Ama,sizgerçektendeyorulmadınızmı?Bazeninsanınkeyfiyerindeolmaz.Budurumda,gecikmeksözkonusuolsabile,söylemekgerekir.”

“Yürüyelim,yürüyelim,”dediAngustina,neredeysekendisininüstolduğuizleniminiverenbirtonla.“Yanlış anlamayın, bunu söylememin nedeni, zaman zaman herkes kendini keyifsiz hissedebilir.

Sadecebuanlamdasöylüyordum.”Angustina solgundu, kepinin altından iri ter taneleri dökülüyordu; üniforması bumburuşuk olmuştu.

Ama dişlerim sıkıyor, pes etmiyordu; ölmeyi yeğler gibiydi. Yüzbaşının görmemesine dikkat ederek,

Page 79: DINO BUZZATl (1906-1972) - media.turuz.com · DINO BUZZATl (1906-1972) İtalya'nın Belluno kentinde doğup Roma'da ölen Buzzati, meslek yaşamına 1928'de Milano’da Corriere deüa

varacakları yeri saptamak için boğazdaki vadinin doruğuna doğru bakıp duruyordu. Bu arada güneşdoğmuş,güzelsonbaharsabahlarınınserinparlaklığıylaolmasabile,enyüksekdoruklarıaydınlatıyordu.Aldatıcıvetekbiçimlibirsisdalgasıyavaşyavaşgöğeyayılmaktaydı.

Açıkçası şu anda, çizmeleri Angustina’nın feci canını yakmaya başlamıştı. Pabucun derisi bileğiniacıtıyordu;çektiğiacıyabakılırsaderisisıyrılmışolmalıydı.

Birdenbire,taşlıklarsonaerdivevadi,çevresikayalıklarlakaplıyerindibindeseyrekvecılızotlarlakaplıdaracıkbirdüzlüktesonbuldu.Angustinasakinbirşekildebüyükbirtaşınüzerineoturdu,aslındater içinde olduğundan ve buz gibi bir rüzgâr estiğinden ürperiyordu. Yüzbaşıyla birlikte bir somunekmeği,birparçaetivebirşişeşarabıpaylaşarakkarınlarınıdoyurdular.

Angustinaüşüyor,yüzbaşıyıveerlerisüzüyordu,içlerindenbiriparkasınıgiyecekolursaodahemenaynışeyiyapacaktı.Amaaskerleryorgungörünmüyoraralarındaşakalaşıyorlardı,yüzbaşıiseikilokmaarasında,önlerindeuzanansarpbirdağıinceleyerek,iştahvezevkleyemeğiniistiyordu.

“İşteşimdi,”dedi,“neredençıkmamızgerektiğinianladım”.Veeliyleihtilafkonusudoruğadoğruyükselentepeyigösteriyordu.“Dosdoğruburadantırmanmakgerek.Birazsarpgözüküyor,ha?Nedersinizteğmen?”Angustina kayalıklardan oluşan yamaca baktı. Herhangi bir boğazın çevresinden dolaşılmadığı

takdirde,gerçektendesınırıoluşturandoruğaulaşmakiçinoradangitmekgerekiyordu.Ama,birboğazınçevresinden dolanmak çok daha fazla zaman alırdı, halbuki şu anda acele etmeleri gerekiyordu:Kuzeydekiler kendilerine göre avantajlıydı çünkü ilk önce onlar harekete geçmişlerdi, üstelik onlarıntarafındayolçokdahamüsaitti.Hemenkarşıdakiyamacatırmanmakyeterliydi.

“Buradan mı tırmanacağız?” diye sordu Angustina sarp bayıra bakarak, yaklaşık yüz metre kadarsolda,yolunçokdahauygunolduğunufarketti.

“Evetdosdoğruburadan,”diyetekrarladı,yüzbaşı.“Nedersiniz?”“Asılönemliolan,onlardanöncevarmak,”dediAngustina.Yüzbaşıaçıkseçikbirantipatiyleteğmenebaktı.“Peki,”dedi.“Haydişimdi,birelkâğıtoynayalım.”Cebindenbirdesteiskambilçıkardı,büyükdört

köşebirtaşınüzerinepaltosunuyaydıvekâğıtlarıdağıtmasıiçinAngustina’yauzattı,sonra:“Bulutlara,keyifsizbirşekildebakıyorsunuzamakorkmayın,”dedi,“bunlaryağmurbulutudeğil...”Vekimbilirnesebeple,sankiçokbüyükbirespriyapılmışgibigülmeyebaşladı.Böylecekâğıtoynamayabaşladılar.Angustinarüzgârestikçedonduğunuhissediyordu.Çünküyüzbaşı,

ikitaşınarasına,kuytuyaoturmuş,kendisiisetamcereyanınortasındakalmıştı.“Bukez,hastalanacağım,”diyedüşündü.

“Ah,bukezbirazabarttınızişte!”diyehiçbeklenmedikbirandahaykırdıyüzbaşıMonti.“Allahallah,asınasılkaptırdınız?Aklınızneredeteğmen?Hâlâhavayabakıyor,kâğıtlarahiçdikkatetmiyorsunuz.”

“Yoo, yoo,” diye cevap verdi Angustina. “Sadece yanlış oynadım.” Ve gülmeye çalıştı amabeceremedi.

Page 80: DINO BUZZATl (1906-1972) - media.turuz.com · DINO BUZZATl (1906-1972) İtalya'nın Belluno kentinde doğup Roma'da ölen Buzzati, meslek yaşamına 1928'de Milano’da Corriere deüa

“Haydiitirafedin,”dediMontimuzafferanebirhavayla.“İtirafedin:Şualetlertayolunbaşındanbericanınızıacıtıyor,eminimbundan.”

“Hangialetler?”“O güzel çizmeleriniz, bu tür yürüyüşler için hiç de uygun değil, teğmen. İtiraf edin, canınızı

yakıyorlar, değil mi?” “Biraz rahatsız ediyorlar,” diye kabullendi Angustina ama bundan söz etmenincanınısıktığınıgöstermekiçinküçümseyenbirtavırlakonuştu.“Gerçektendebirazcanımıacıttı.”

“Yaa! Yaa!” Yüzbaşı memnuniyetle güldü. “Biliyordum! Taşlık yere giderken çizme giymemekgerekir.”

“Dikkatedin,maçapapazıattım,”diyebelirttibuzgibibirsesleAngustina.“Alamıyormusunuz?”“Ha,evet,yanlışyapıyordum,”dediyüzbaşı,hâlâgayetneşeliydi.“Ya,çizmeler!”Aslınısöylemekgerekirse,TeğmenAngustina’nınçizmeleri,yamaçtakikayalıklarboyuncatırmanmak

içinhiçdeuygundeğildi.Kabaralarıolmadığındankayıyor,bunakarşılıkYüzbaşıMonti’ninveerlerinpostalları yere gayet sağlam basıyordu. Ama Angustina yine de geride kalmıyordu: Yeterince yorgunolmasına ve terden sırılsıklamolmuş cekedinin kendisini iyice rahatsız etmesine rağmen, iki katı çabagösterereksarpyamaçboyuncasürdürdüğüyürüyüşteyüzbaşıyıgayetyakînentakipediyordu.

Sonuçta, dağ, aşağıdan bakıldığında tahmin edildiğinden daha rahattı. Her tarafı dehlizler vegeçitlerle doluydu ve her kaya, insanın rahatlıkla üzerine basabileceği çıkıntılar arz ediyordu. Yapıitibariyle pek çevik olmayan yüzbaşı, arada bir Angustina’nın pes ettiğini görme umuduyla aşağıyabakarak, birbirini izleyen sıçrayışlarla zor bela tırmanıyordu. Ama Angustina duruma gayet güzelkatlanıyordu;olabildiğincegenişveemniyetlidayanakyerlerini saptayarak,elverdiğinceçabukhareketediyorvekendisinibitkinhissetmesinerağmenböylesinekolaylıklailerleyebilmesineneredeysekendisibileşaşıyordu.

Aşağılarındaki uçurum derinleştikçe, sarı bir set tarafından korunan doruk gitgide daha dauzaklaşıyormuş izlenimi veriyordu. Kalın ve gri bir bulut kümesinin güneşin yüksekliğinin tahminedilmesini engellemesine rağmen, akşam gitgide daha çabuk yaklaşıyordu. Hava da serinlemeyebaşlamıştı.Vadidenkötübirrüzgâryükseliyor,dağınyarıklarıarasındanıslıkgibibirsesçıkararakestiğiduyuluyordu.

Yürüyengrubunönündeyeralançavuş,aşağıdan“Yüzbaşım!”diyeseslendi.Montidurdu,Angustinavetaenarkadakierekadartümaskerlerdeonuizledi.“Yinenevar?”diyesorduyüzbaşı,sankiaklımkurcalayanbaşkaşeylervarmışgibi.“Kuzeyliler!”diyebağırdıçavuş,“Doruğaçıkmışlarbile”.“Çıldırdınmı?Neredengördünki?”dedi

Monti.“Solda,şuküçükdüzlüğünüzerindeykengördüm.Hemensolda,şuburnabenzeyenyerde!”Gerçekten de oradaydılar. Ûç minicik siyah gölge, gri gökyüzünde belirginleşiyor ve net biçimde

ilerliyordu.Kuzeylilerindoruğunaltkısmınıişgalettiklerivebüyükolasılıkla,tepeyekendilerindenöncevaracaklarıaçıktı.

Page 81: DINO BUZZATl (1906-1972) - media.turuz.com · DINO BUZZATl (1906-1972) İtalya'nın Belluno kentinde doğup Roma'da ölen Buzzati, meslek yaşamına 1928'de Milano’da Corriere deüa

Yüzbaşı, gecikmeden erler sorumluymuş gibi aşağıya doğru öfkeli bir bakış fırlatarak: “Allahkahretsin,” dedi. Sonra Angustina’ya dönerek: “Hiç olmazsa doruğu biz ele geçirmeliyiz. Bir olayolmamalı,yoksaalbayınfecitepesiatar!”

“Bunu yapabilmemiz için oradakilerin biraz duraklamaları gerekir,” dediAngustina. “Bulunduklarıdüzlüktendoruğabirsaattenkısabirzamandaulaşırlar.Eğerbirsüredurmazlarsa,bizimonlardansonravaracağımızkesin.”

“Belkidebenimdörtadamlaöndengitmemdahaiyiolur,”dediyüzbaşı.“Küçükbirgrupolursakdahahızlıilerleriz.Sizderahatlıklabizitakipedersiniz.Yada,eğerkendiniziyorgunhissediyorsanız,sizbiziburadabekleyin.”“Amacılafıburayagetirmekti,salakherif!”diyedüşündüAngustina.İşintümgururunutekbaşınayaşamakiçinkendisinigeridebırakmakistiyordu.

“Emredersiniz, yüzbaşım,” diye cevap verdi. “Ama sizinle birlikte gelmeyi tercih ederim, insanhareketsizkalırsa,soğuktandonabilir.”

Yüzbaşı,ençevikaskerlerarasındanseçtiğidörtkişiylebirlikte,biröncügrubuoluşturarakyolaçıktı.Angustina, diğerlerininbaşınageçti,Monti’ninkendileriyle arasını pek açmamasını ümit ediyordu amatabiikibuümidiboşunaydı.Müfrezesiçokkalabalıktı;hızlandıkları takdirdeoluşturduklarısıragitgideuzuyor,enarkadakilergözdenkayboluyordu.

Böylece Angustina, yüzbaşının grubunun az sonra, tepede, gri kayalıkların ardında gözdenkayboluşunuizledi.Birsüre,geçtikleriyerlerdenyuvarlanantaşlarınyarıklardaçıkardığıseslerduyuldu,sonragiderekseslerideuzaklaştıveduyulmazoldu.

Buaradahavakararıyordu.Çevredekikayalar,boğazınöbüryanındakiyamaçlar,yarındibi,solukbirrengebürünüyordu.Küçükkargalar,tepedekiiğneuçlukayalarınarasındançığlıklaratarakuçuyor,adetabirbirlerinikendilerinibekleyentehlikeyekarşıuyarıyorlardı.

“Teğmenim,”dedikendisinitakipedenasker,“azsonrayağmuryağacak”.Angustina durup bir süre adamın yüzüne baktı ama hiçbir şey söylemedi. Artık çizmeleri ayağını

acıtmıyordu ama buna karşılık müthiş bir yorgunluk hissediyordu. Yukarı çıkmak için attığı her adım,insanüstü bir çaba gerektirmeye başlamıştı. Allahtan, kayalar bu düzeyde pek sarp değildi ve azöncekilerdendahadaparçalanmışbirdurumdaydı.Angustina,kendikendine,yüzbaşıkimbilirnerelerevarmıştır, diye düşünüyordu, belki doruğa varmıştır, belki küçük bayrağı dikmiş ve sınır tabelasınıasmıştır,hattabelkideçoktandönüşegeçmiştir.

Yukarıdoğrubaktıvedoruğunartıkpekdeuzaktaolmadığınıgördü.Nevarki,yamaçlarmüthişdikvedüzolduğundanneredengeçeceklerinipekkestiremiyordu.

Sonuçta, çakıllarla kaplı geniş bir düzlüğe vardıklarında, Angustina, kendisini Yüzbaşı Monti’ninbirkaç metre yakınında buluverdi. Bir askerin omzuna çıkmış olan yüzbaşı, on iki metreden uzungörünmeyen ama ulaşılması olanaksız izlenimi veren dik bir kayaya çıkmaya çalışıyordu. Monti’nindakikalardırbuişidenediğiamakendinebirgeçitbulamadığıbellioluyordu.

Birtutamakarayaraküç-dörtkezelleriyleetrafıyokladı,bulurgibiolduamasonraküfrettiğiduyuldu

Page 82: DINO BUZZATl (1906-1972) - media.turuz.com · DINO BUZZATl (1906-1972) İtalya'nın Belluno kentinde doğup Roma'da ölen Buzzati, meslek yaşamına 1928'de Milano’da Corriere deüa

vegösterdiğiçabadandolayı tir tir titreyenaskerinomzunadüştü.Sonuçta,denemektenvazgeçtivebirsıçrayıştakendinidüzlüktekiçakıllarınüzerindebuldu.

YorgunluktansoluksoluğakalmışolanMonti,Angustina’yadüşmancabirifadeylebaktı.“Aşağıdabekleyebilirdiniz,teğmen,”dedi,“herkesinburadangeçemeyeceğikesin;birikiaskerlebir

tekbenimbileçıkabilmembaşlıbaşınabir iş.Sizinaşağıdabeklemenizdahadoğruolurdu,çünkühavakararıyor,yenidenaşağıinmek,büsbütüngüçleşecek”.

“Amasizbanaböylesöylediniz,yüzbaşım,”diyecevapverdiAngustina.“Bananasıl istersemöyleyapmamı, istersembeklememi, istemezsemsizi takip etmemi söylediniz.” “Peki,”dediyüzbaşı. “Şimdibiryolbulmakgerek.Doruğavarmakiçinbirkaçmetrelikyolkaldı.”

“Nasılyani?Dorukhemenarkadamı?”diyesorduteğmen,sesindeyüzbaşınınfarkınabilevarmadığımüthişalaycıbirtonvardı.

“Arada on iki metre bile yok,” diye homurdandı yüzbaşı. “Tanrım, geçip geçemeyeceğimigöreceğiz...”

Yukarılardangelenküstahçabirseslelafıyarıdakesildi:Kısayamacınüsttarafında,gülümseyenikisurataşağıdoğrueğilmekteydi.

“iyi akşamlar, beyler,” dedi yeni gelenlerden biri, bir subay olmalıydı. “Oradan geçemezsiniz, şusırtınarkasındangeçmenizgerekir.”

Montiöfkedenmorarmışa.Artıkyapacakbirşeyyoktu.Kuzeylilerdoruğudaellerinegeçirmişlerdi.Yüzbaşı aşağıdan gelmeye devam eden adamlarına dikkat bile etmeden, düzlükteki kayalardan birininüzerineoturdu.

İşte tam o anda kar yağmaya başladı, kışın tam ortasındaymış gibi sıkı ve ağır bir kar yağıyordu.Düzlüktekitaşlarbembeyazolduveanidenışıkyetersizkaldı.Ortalıkkararmış,akşamolmuş,oanakadarhiçkimseninciddiolarakdüşünmediğigecegelivermişti.

“Allah kahretsin!” diye kükredi yüzbaşı, “ne yapıyorsunuz? Parkalarınızı kaldırın hemen!Herhaldegeceyiburadageçireceğinizidüşünmüyorsunuz?Artık,geridönmeliyiz”.

“İzninizle,yüzbaşım,”dediAngustina,“öbürleridoruktaolduğusürece...”“Ne,nene?Nedemekistiyorsunuz,siz?”dediyüzbaşı,öfkeyle.“Bana öyle geliyor ki, Kuzeyliler dorukta olduğu sürece, yüzgeri dönemeyiz, ilk onlar vardılar,

dolayısıylabizimburadayapacakbirişimizkalmadıamayinedegeridönmemizhiçyakışıkalmaz.”Yüzbaşıcevapvermedi,birkaçdakikailerigerivoltaattı,sonra:“Amaartıkonlardagidecektir.Buhava,doruktabüsbütünbeterdirherhalde,”dedi.“Beyler!” diye seslendi yukarıdan gelen bir ses, aynı anda dört beş kafa, kayalık küçük yamacın

kenarındanaşağısarktı.“Haydi,aramızdateklifegerekolmasın,tutunşuipleri,yukarıçıkın,bukaranlıktaaşağıinemezsiniz.”

Oanda,kaledengelenlerinalçaksettenyukarıçıkabilmeleriiçinikiipatıldıaşağıya.“Teşekkürler,” dedi Yüzbaşı Monti. “Teklifiniz için çok teşekkür ederiz ama biz kendi başımızın

Page 83: DINO BUZZATl (1906-1972) - media.turuz.com · DINO BUZZATl (1906-1972) İtalya'nın Belluno kentinde doğup Roma'da ölen Buzzati, meslek yaşamına 1928'de Milano’da Corriere deüa

çaresinebakmayaalışığız.”“Nasılisterseniz,”dedi,doruktangelenses.“Herhalükârdaipleraradakalsın,kullanmakisterseniz,

alırsınız.”Busözlerinardındanuzunbirsessizlikoldu,yalnızcayağankarınveöksürenbiraskerinsesiduyuldu.

Görüş mesafesi sıfıra inmişti. Şimdi bir fenerin kırmızı ışığının seçildiği , üst yamacın kenarı bilegörünmüyordu.

Kaleden gelen birçok asker de, parkalarını giydikten sonra fener yakmışlardı. İhtiyaç duyduğutakdirdekullanmasıiçinyüzbaşıyadabirfenerverildi.

“Yüzbaşım,”dedikısıkbirsesleAngustina.“Yinenevar?”“Yüzbaşım,bireliskambilenedersiniz?”“İskambillerincanıcehenneme!”diyecevapverdiMonti.Ogecegeridönmelerininartıksözkonusu

olamayacağınıgayetiyianlamıştı.Angustina tek söz etmeden, yüzbaşının bir ere teslim ettiği çantasının içinden iskambilleri aldı.

Taşlardanbirininüzerinepelerininineteğiniyaydı,feneriyaklaştırdıvekâğıtlarıkarıştırmayabaşladı.“Yüzbaşım,”dedi,“canınızistemesebiledediğimiyapın”.Monti, işte o zaman teğmenin ne demek istediğini anladı: Muhtemelen kendileriyle alay eden

Kuzeylilerin gözü önünde, yapacak başka bir şey kalmamıştı. Bu sırada, askerler, kuytu bir yerdenyararlanmakiçinyamacındibinesığınıyoryadabazıları,kahkahalarveşakalararasındayemekyiyordu,ikisubaykarınaltındakâğıtoynamayabaşladılar.Tepelerindesipsivrikaya,onundaüstündekaranlıkbirboşlukvardı.

Yukarıdan“Kaput,kaput!”diyealaycıseslergeliyordu.NeMonti nedeAngustinakafasınıkaldırmadı; oynamayadevamettiler.Yinede, yüzbaşı, kâğıtları

pelerinin üzerine öfkeyle atarak gayet gönülsüzce oynuyordu. Angustina, boş yere, şaka yapmayaçalışıyordu:

“Üstüsteikias,ha?Harika...amabuseferbenalıyorum...Hiçbeklemiyordunuzdeğilmi?”Aradabir,gayetiçtengeliyormuşizlenimiverenbirkahkahabileatıyordu.Yukarıdantekrarbirtakımseslergeldi,sonradaadımlarınaltındaezilençakıllarıngürültüsüduyuldu:

Ötekileringitmeküzereolduğuanlaşılıyordu.“Şeytanınızbololsun,”diyeseslendiazöncekises.“iyieğlenceler...habuarada,ipleriunutmayın!”Ne yüzbaşı ne de Angustina cevap vermediler. Karşılık verme niyetiyle en ufak bir hareket bile

yapmaksızın,çokkonsantreolmuşgibioynamayadevamettiler.Doruktaki fenerin ışığı kayboldu, evet Kuzeyliler gidiyorlardı. Karın altında iskambiller ıslanmış,

karıştırmakiyicezorlaşmıştı.“Artıkyeter!”dediyüzbaşı,kâğıtlarıpelerininüzerineatarak.“Bumaskaralıkçokbilesürdü!”Kayalarınaltınadoğruçekilip,dikkatlepelerininesarındı.

Page 84: DINO BUZZATl (1906-1972) - media.turuz.com · DINO BUZZATl (1906-1972) İtalya'nın Belluno kentinde doğup Roma'da ölen Buzzati, meslek yaşamına 1928'de Milano’da Corriere deüa

“Toni!”diyeseslendi.“Banaçantamıgetirvebiraziçeceksubul.”“Bizihâlâgörüyorlar,”dediAngustina.“Tepedekilerbizihâlâgörüyorlar.”AmaMonti’ninartıkgerçektensıkıldığınıanlayarak,oyundevamediyormuşgibi,kendikendinekâğıt

atmayadevametti.Kâğıtoynanırkenherzamanyapıldığıgibi,bağırıpçağıranteğmen,iskambillerisolelindetutuyor,sağ

eliyle kâğıtları pelerinin üzerine atıyor, sonra yerdeki kâğıtları alırmış gibi yapıyordu; bu yoğun karınaltında,yabancılartepedenyüzbaşınıntekbaşınaoynadığımgöremezlerdi.

Ama bu arada, teğmen kasıklarına kadar müthiş bir üşüme duygusuyla dolmuştu. Artık hiçkıpırdayamayacağmı,hattaşöylebiruzanmayabilehaliolmadığınıhissediyordu;kendisinihiçbudenlikötühissettiğinianımsamıyordu.Tepede,uzaklaşanyabancılarınfenerininsallananışığıgörülüyordu;hâlâkendisini görüyor olabilirlerdi (ve görkemli sarayın penceresinde ince bir gölge göründü: BuAngustina’nın çocukluğuydu, etkileyici bir biçimde solgundu, üzerinde beyaz dantel yakalı kadife birkostüm vardı; yorgun bir hareketle camı açarak, balkonda dalgalanan ruhlara doğru eğildi, sankiaralarındabellibirsamimiyetvarmış,onlarabirşeylersöylemekistermişgibiydi.)

“Kaput! Kaput!” diye bağırmaya çalışıyordu, sesini yabancılara duyurma amacıyla ama sesi iyicekısıkvebitkindi.“HayAllahyüzbaşım.İkincikezkaputoluyorsunuz!”

Pelerininesarınmış,yavaşyavaşbirşeylerçiğneyenMonti,Angustina’yıdikkatlesüzüyordu,öfkesigiderekazalmaktaydı.

“Yeterartık,teğmen,haydikuytuyagelin.Kuzeylilergittilerartık.”“Benden çokdaha iyisiniz yüzbaşım,”diyorduAngustinaoyununu sürdürerek, sesi giderekdahada

zayıflıyordu. “Ama bu akşam, gerçekten hiç şansınız yok. Neden hâlâ yukarıya, doruğa doğrubakıyorsunuz?Acababirazsinirlimisiniz?”

Oanda,karınuğultusuiçinde,sırılsıklamolmuşsonkâğıtlarda teğmenAngustina’nındindenkaydı,elidecansızbirşekildetitreyenfenerışığınınaltında,pelerinininyanınadüştü.

Sırtı bir kayaya yaslı olan teğmen, yavaş yavaş geri kaykıldı, içine tuhaf bir uyuşukluk duyusuyayılıyordu. (Dolunayınaydınlattığıgecede,başkaruhlardanoluşanvebir tahtırevan taşıyankortejhavada,sarayadoğruilerliyordu.)

“Teğmen,gelinburayadabirşeyleryiyin.Busoğuktabirşeyleryemekgerekir,canınızistemesebilekendinizizorlayınbiraz!”Yüzbaşıböylesesleniyor,birtüracımaduygususesinititretiyordu.“Gelindekorununbiraz,karbirazdandurur.”

Söylediğidoğruydu:Kartanelerineredeysebirandaseyrekli,havadahabirberraklaştıvefenerlerinışığındaonlarcametreötedekikayalarınuçlarıseçilmeyebaşladı.

Ve birdenbire, tipinin seyreldiği bir noktadan, kestirilemeyen bir uzaklıkta kalenin ışıkları gözüktü.Eskikarnavallarınşenliğinedalmışsihirlibirşatonunışıklarıgibisaymaklatükenmiyorlardı.Angustinaışıklarıgördüğünde,soğuktanuyuşmuşdudaklarındabellibelirsizbirgülümsemeışıdı.

"Teğmen,”diyeseslendibirkezdahayüzbaşı,artıkanlamayabaşlamıştı."Teğmen,atınoiskambilleri

Page 85: DINO BUZZATl (1906-1972) - media.turuz.com · DINO BUZZATl (1906-1972) İtalya'nın Belluno kentinde doğup Roma'da ölen Buzzati, meslek yaşamına 1928'de Milano’da Corriere deüa

deburayagelin,bakınburayarüzgârgelmiyor.”Ama Angustina ışıklara bakıyor ve aslını söylemek gerekirse, bu ışıkların nereden geldiğini

kestiremiyordu, kaledenmi, uzak bir şehirdenmi, yoksa, artık hiç kimsenin dönüş yolunu gözlemediğikendişatosundanmıgeldiğibelliolmayanışıklar...

Belkideoanda,kaleninsurlarındakinöbetçilerdenbiritesadüfengözlerinidağlaradoğruçevirmişveentepedekiışıklarıgörmüştü;bukadaruzaktanolanetolasıyamaçbelkidehiçfarkedilmiyordu.Belkide bu akşam nöbetin başındaDrogo vardı, Drogo istese yüzbaşı veAngustina’yla birlikte gelebilirdi.Amabunuçoksaçmabulmuştu:Tatarlarıntehlikeolmadığıanlaşıldıktansonra,bugörevona,kendisinehiçbir şey kazandırmayacak bir angarya gibi gelmişti. Ama o anda, Drogo, doruktaki fenerlerin yanıpsöndüğünügörüyorvegitmediğindendolayıpişmanlıkduymayabaşlıyordu. İnsan,kendine,şanına layıkbirşeyleri,illedesavaştayaşamazdıki;şimdioda,tepede,geceninvefırtınanınortasındaolmakisterdi.Amaartıkçokgeçti,fırsatyanıbaşındangeçmişoisebufırsatıngeçipgitmesinegözyummuştu.

Gayet iyi dinlenmişbir şekilde, karın ıslaklığındanuzak, sıcacıkpaltosuna sarınmış olanGiovanniDrogo, belki de gıptayla uzaktaki ışıklara bakarken, Angustina, tepeden tırnağa kara bulanmış, songayretiyle ıslak bıyıklarını sıvazlıyor ve titizlikle pelerinini düzeltiyordu, amapelerinini düzeltmektekiamacı daha iyi sarınmak ve ısınmak değil, yalnızca kendisinin bildiği bambaşka bir şeydi. SığındığıyerdenYüzbaşıMonti,şaşkınşaşkınonabakıyorvebiryandanAngustina’nınneyaptığını,biryandandabunabenzerbirmanzarayıdahaönceneredegördüğünüdüşünüyoramabirtürlüanımsayamıyordu.

Kaledeki salonlardanbirinde.PrensSebastien’in ölümünü tasvir edenbir tablovardı.Ölümcül biryaraalmışolanPrensSebastienormanınortasında,sırtıbirağacayaslanmış,kafasıhafifçeyanakaymış,pelerini uyumlu kıvrımlarla ayaklarına uzanmış, yatıyordu; bu resimde, ölümün fiziksel olarak iticitatsızlığındaneseryoktu; insan resmebakarken, ressamınprensin tümsoyluluğuveolağanüstü şıklığınıaynenkorumuşolmasınınormalkarşılıyordu.

İşte şu anda, Angustina, yoo, isteyerek değil, öylesine, ormanın ortasında yaralı yatan PrensSebastien’e benzemeye başlıyordu; Angustina’nın üzerinde onunki gibi parlak bir zırh yoktu, ayağınındibindedenekanlıbirmiğfernedekırılmışbirkılıçgörünmüyordu;sırtıbirağacadeğil,sertbirkayayayaslanmıştı;yüzünügünbatımınınsonışıklarıdeğilsadecebirfenerincılızaydınlığıaydınlatıyordu.Yinede Angustina, şaşırtıcı biçimde Prens Sebastien'e benziyordu, kol ve bacakların duruşu, pelerinininkıvrımları,yüzündekioaşınbitkinlikifadesiaynıydı.

Budurumda,Angustina’nınyanında,yüzbaşı, çavuşvediğeraskerler, çokdahaetkinvedahacanlıhalleriyle, kaba saba hödüklere benziyorlardı.Ve çok şaşırtıcı olmakla birlikte,Monti’nin içi gıptaylakarışıkbirhayretledoldu.

Kar durmuştu, rüzgâr kayalara çarparak ürpertici sesler çıkarıyor, havaya buzlu toz bulutlarıkaldırıyor ve fanusların ardında fenerlerin ışığını titretiyordu. Ama Angustina, bu rüzgâr hissetmiyorgibiydi:irikayayayaslanmış,gözlerikaleninuzaktakiışıklarınadalmış,kıpırtısızduruyordu.

“Teğmen,”diyebirkezdahaseslenmeyeçalıştıYüzbaşıMonti.“Teğmen!Teğmen,kararverinartık!

Page 86: DINO BUZZATl (1906-1972) - media.turuz.com · DINO BUZZATl (1906-1972) İtalya'nın Belluno kentinde doğup Roma'da ölen Buzzati, meslek yaşamına 1928'de Milano’da Corriere deüa

Gelinburaya;oradakalırsanız,dayanamaz,donarsınız.Haydigelin.Tonibirbarınakyaptıburaya.”“Sağolunyüzbaşım,”dedizorluklaAngustina,konuşmanınkendisiniçokyorduğunubelirtircesine,bir

elinihafifçehavayakaldırmış,sankibütünbunlarönemsiz,anlamsızşeylerdemekistergibibirhareketyapmıştı. (Sonunda, ruhların başkanı ona bir şey işaret etti ve Angustina, o canı sıkılmış ifadeyle,pencereninpervazındanatlayarak,zarifbirşekildeküçüktahtırevanıniçineoturdu.Sihirliaygıt,yolaçıkmaküzerehafifçekıpırdandı.)

Birkaçdakikasüreyle rüzgârınboğukçığlığındanbaşkahiçbir şeyduyulmadı.Daha iyi ısınabilmekiçinkayadiplerindebirbirininüzerineyığılmışolanaskerlerdedeşakayapacakhalkalmamıştı,soğuğakarşımücadeleetmeyeçabalıyorlardı.

Rüzgârbiraradurunca,Angustinahafifçekafasınıkaldırdıvekonuşmakiçindudaklarımyavaşyavaşkıpırdatarak şu sözleri heceledi: “Yarın, inşallah...” Sonra, hiçbir ses çıkmadı. Yalnızca iki sözcükdöküldü dudaklarından, bunu da öylesine yavaş söylemişti ki, Yüzbaşı Monti bile Angustina'nınkonuştuğununfarkınavarmadı.

İki sözcük çıktı ağzından ve Angustina’nın başı, önüne düştü. Eli, bembeyaz ve kaskatı, pelerininkıvrımıarasındaduruyordu,ağzıkapandı, sonrayenidenhafifbirgülücükbelirdidudaklarında. (Küçüktahtırevankendisinigötürürken,bakışlarınıarkadaşındançevirdivebaşımbir türneşelivekuşkulumeraklaöne,kortejedoğruçevirdi.İştegeceniniçindenböyle,neredeyseinsanlıkdışıbirsoyluluklauzaklaşmaktaydı.Büyülükortej, yavaş yavaş kıvrılarak,gökyüzünde giderek yükselerek yukarı çıktı,sonrabelirsizbirçizgi,minnacıkbirbuhartanesinedönüştü,sonradakayboldu.)

Ne demek istiyordun Angustina? Yarın inşallah, ne? Yüzbaşı Monti, sonunda barınağından çıkıp,kendine gelmesi için teğmeni omuzlarından tutarak hızlı hızlı sarsar; ama ancak, o savaşkan kefeninkıvrımlarınıkıpırdatabilir.Askerlerdenhiçbiri,henüzolupbiteninfarkındadeğildir.

Monti’nin,yakarışlarınasadece,karanlıkuçurumdanyükselen rüzgârınsesicevapvermektedir.“Nedemek istiyordunAngustina? Cümleni bitiremeden gittin; belki de gayet sıradan aptalca bir şey, belkisaçmabirumuttudilegetireceğin,belkide...hiçbirşeydeğildi.”

Page 87: DINO BUZZATl (1906-1972) - media.turuz.com · DINO BUZZATl (1906-1972) İtalya'nın Belluno kentinde doğup Roma'da ölen Buzzati, meslek yaşamına 1928'de Milano’da Corriere deüa

XVITeğmenAngustina’nındefnindensonra,kaledegünler,tıpkıeskisigibigeçmeyebaşladı.“Nekadarzamanoldu?”diyesoruyorduBinbaşıOrtiz,Drogo’ya.“Dörtyıldırburadayım,”diyorduDrogo.Uzunkışmevsimianidengelivermişti.Karyağacaktı,öncekalınlığıdört-beşsantimetreolacak,sonra

kısabiraradansonradahakalınlaşacak, sonralarıdahadaçokyağacaktı,nekadarolacağınıkestirmekolanaksızdı,yalnızbaharıngelişinekadardahaçokuzunzamangeçecekti.(Yinedebirgün,öngörülendençok önce, taraçaların kenarlarından sellerin aktığı duyulacak ve nedeni tam olarak açıklanamadan kışbitiverecekti.)

Teğmen Angustina’nın bayrağa sanlı tabutu, kalenin yakınında, küçük bir çukurda toprağın altındayatıyordu.Üzerindeiseismiyazılıbeyaztaştanbirhaçvardı.ErLazzariiçinise,birazileridedahaküçükbirhaçbulunmaktaydı.

“Bazen,” dedi Ortiz, kendi kendime derim ki, “savaş olmasını ister, bunun için uygun bir fırsatçıkmasınıbekler,hiçbirşeyolmadığıiçintalihimizeküseriz.Amabakın,Angustina../’

“Yani,”dediGiovanniDrogo,“Angustina'nıntaliheihtiyaçduymadığınımısöylemekistiyorsunuz?Otalihindenferagatmıetti?”

“Yapısızayıftı,”dedikomutanOrtiz,“hattazannedersemhastaydı.Gerçektesağlığıhepimizinkindendahabozuktu.Odabizimgibi,düşmanyüzügörmedi,savaşyaşamadı.Ama,sankibirmuharebedeymişgibiöldü.Nasılöldüğünübiliyormusunuz,teğmen?”

“Evet,”dediDrogo,“YüzbaşıMontianlattığındabendeoradaydım.”Kış gelmiş, yabancılar gitmişti. Umutlarındaki, belki de kanlı sancaklar yavaş yavaş katlanmış,

ruhlarayenidensükûnetgelmişti;amagökyüzüyinebomboştu,gözlerufkunenuçnoktalarındaboşunabirşeyleraramaktaydı.

“Gerçekten de,” dedi komutanOrtiz, “tam zamanında öldü.Bir kurşun yemiş gibi.Kahraman oldu,evetkelimenintamanlamıylakahramanoldu,halbukiateşedenfalanyoktu.Onunlabirlikteolanherkesiçin aynı tehlike vardı, onlara göre hiçbir avantajı yoktu, sadece belki daha kolay ölme üstünlüğünesahipti.Sonuçtadiğerlerineyaptı?Diğerleriiçinogün,aşağıyukarıdiğerlerindenfarksızbirgündü”.

“Evet,”dediDrogo,“belkibirazdahasoğuktu,okadar”.“Evet,” dedi Ortiz, “biraz daha soğuk. Nitekim siz de onlarla gidebilirdiniz teğmen, bunu talep

etmenizyeterliydi”.Dördüncü tabyanın en yüksek taraçasında tahta bir bankın üzerinde oturuyorlardı. Ortiz, nöbette

bulunanDrogo’yu görmeye gelmişti. Günden güne ikisi arasındaki dostluk pekişiyor, sağlam temellereoturuyordu.

Page 88: DINO BUZZATl (1906-1972) - media.turuz.com · DINO BUZZATl (1906-1972) İtalya'nın Belluno kentinde doğup Roma'da ölen Buzzati, meslek yaşamına 1928'de Milano’da Corriere deüa

Pelerinlerinesarınmış,bakışlarıkardolubiçimsizbulutlarındoluştuğukuzeyistikametineçevrili,birbankınüzerindeoturuyorlardı.Aradabirkuzeyrüzgârıesiyor,giysilerinidonduruyordu.Boğazınsağındavesolundaki,yüksekkayalıklarındoruklarıkararmıştı.

“Sanırım,”dediDrogo,“yarındakaryağacak”.“Olabilir,”dedibinbaşıkayıtsızlıkla,sonrasustu.“Evetkaryağacak,”diyetekrarladıDrogo,“kargalaruçupduruyor”.“Biraz da bizim kabahatimiz,” dedi Ortiz, “aklındaki fikrin peşini bırakmıyordu. Sonuçta herkes

layığınıbulur.Angustina,herzaman,herşeyinbedelinifazlasıylaödemeyehazırdı.Bizise,aynıdurumdadeğiliz,belkidesorunburada.Belkibizlerçokşeytalepediyoruz.Gerçekteherkeslayığınıbulur”.

“Pekiohalde,”dediDrogo,“ohaldeneyapmamızgerekir?”“Vallahi,benhiçbirşeyyapmam,”dediOrtizgülümseyerek.“Benartıkgereğindençokbekledim,ama

siz...”“Benmi?Benneyapmalıyım?..”“Henüz vakit varken gidin, şehre inin, garnizon yaşamıyla yetinin, yaşamın zevkli taraflarını

küçümseyecekbirinebenzemiyorsunuz.Mutlakaterfiedersiniz,hemdeburadakindendahakısazamanda.Üstelikherkeskahramanolmaküzeredoğmazki.”

Drogosusuyordu.“Zaten dört yılınızı geçirdiniz,” diyordu Ortiz. “Sicilinizde bu durum etkili olacaktır. Bunu kabul

ediyorumamabir de sizin için, şehirdekalmanınnedenli dahayararlı olacağını düşünün.Burada, dışdünyadan tamamen kopuk bir şekilde kaldınız, artık herkes sizi unutmuştur, henüz vakit varken orayadönün.”

Giovanni,gözleriyeredikili,tekkelimeetmedendinliyordu.“Sizin gibilerim daha önce de gördüm,” diye devam etti komutan. “Yavaş yavaş kalede kalmaya

alıştılar,burayahapsoldular,hiçkıpırdayamadılar.Sonuçtaotuzyaşındakocadılar.”“Sizeinanıyorumkomutanım,”dediDrogo,“amabenimyaşımda”.“Gençsiniz,”dediOrtiz,“dahauzunsüredegençkalacaksınız,doğru.Amabensizinyerinizdeolsam

bunagüvenmem. bir yıl daha geçirirseniz, iki yıl yeterli olacaktır, o zamangitmek için çokdaha fazlaçabasarfetmenizgerekir”.

“Teşekkürederim,”dediDrogo,busözlerdenhiçetkilenmemişti.“Amasonuçta,insanburada,kalededahaiyibirşeylerolacağıumudunutaşıyabilir.Saçmagelebilirama,yinede,sizbile,samimiolun,itirafedinki...”

“Belkideevet.,maalesef..”dedikomutan.“Hepimiz,azçokumutetmektediretiyoruz.Amabuçoksaçma, birazcık düşünmek yeterli (eliyle kuzeye doğru bir işaret yaptı) Bu taraftan asla savaşçıkmayacaktır.Heleşimdi,busondeneyimdensonra,böylebirşeyeciddiolarakkiminanabilirki?”

Konuşurkenayağakalkmıştı, gözleri tıpkıDrogo’nunonu,ovanınkenarındakalenin sihirli surlarınıseyrederken,hayranlıkladoluolarak,gördüğüouzaksabahkigibikuzeyedikiliydi.Ozamandanbuyana

Page 89: DINO BUZZATl (1906-1972) - media.turuz.com · DINO BUZZATl (1906-1972) İtalya'nın Belluno kentinde doğup Roma'da ölen Buzzati, meslek yaşamına 1928'de Milano’da Corriere deüa

dört yıl geçmiş ve bunca umudun varlık nedenini açıklayacak hiçbir şey, ama gerçekten hiçbir şeyolmamıştı. Günler birbiri ardına geçip gitmişti; düşman olabilecek birtakım askerler bir sabah karşıovada belirmiş, ama sonra hiç de saldırgan bir niteliği olmayan kadastro işlemlerini yaptıktan sonraçekilmişlerdi. Dünyaya barış hakimdi, nöbetçiler alarm vermiyor, hiçbir şey yaşamın değişeceğikonusunda bir umut kıpırtısı içermiyordu. Kış, tıpkı geçmiş yıllarda olduğu gibi, aynı formalitelerle,ilerliyorvekuzeyrüzgârınınsüngülerüzerindekisesihafifbirıslığıandırıyordu.İşteBinbaşıOrtizyinedördüncütabyanıntaraçasındaduruyor,kendibilgecesözlerinekendisideinanmıyor,bunuyapmayahakkıolan tekkişikendisiymiş,hangi amaçlaolursaolsunoradayalnızcakendisidurabilirmiş,bunakarşılıkDrogo yolunu şaşırmış, hesaplarında hata yapmış dürüst bir çocukmuş ve geri dönmesi daha doğruolacakmışgibibirkezdahakuzeytoprağınabakıyordu.

Page 90: DINO BUZZATl (1906-1972) - media.turuz.com · DINO BUZZATl (1906-1972) İtalya'nın Belluno kentinde doğup Roma'da ölen Buzzati, meslek yaşamına 1928'de Milano’da Corriere deüa

XVIINihayet, kalenin taraçalarındaki kar yumuşadı ve ayaklar, çamura basarmışçasına kara gömülmeye

başladı.İşteozaman,sellerinyakındakidağlardangelentatlısesibirdenbirekendiniduyurduvetepelerinyamaçlarında, güneşte parıldayan beyaz şeritler oluşuyordu, arada bir askerler, aylardan beri unutmuşolduklarıbirşeyiyapmaya,türkümırıldanmayabaşladılar.

Güneş, eskisi gibi, hemen batma endişesiyle çarçabuk kaçıp gitmiyor, birikmiş karı yutarak göğünortasındadahauzunsüreasılıkalıyordu;kuzeybuzullarındakibulutlarboşunahareketegeçiyordu:Artıkkar üretemiyor, yalnızca yağmur getiriyorlardı; gelen yağmur ise kalan az miktarda karı daha daeritmekteydi.Yenidenbahargelmişti.

Daha şimdiden, sabahları, herkesin unutmuş olduğu kuş cıvıltıları duyuluyordu. Buna karşılık,kargalar artık kalenin düzlüğünde durup mutfaktan atılacak artıkları beklemiyor, canlı avlar peşindevadilereyayılıyorlardı.

Akşamları odalarda, çantaların asıldığı tahtalar, silahlıklar, kapılar, hatta albayın odasındakimasifcevizdengüzelmobilyalar,yanikısacasıeneskieşyalardadahilolmaküzerekaledekitahtadanyapılmışherşeykaranlıktaçatırdıyordu.Bazenbuses,tabancasesiniandırankısabirpatlamahalinialıyor,insanbir şeylerin kırılmış olduğu düşüncesiyle uykusundan uyanıp kulak kabartıyor, ama tek duyulabildiğigeceniniçindeyükselençatırtılaroluyordu.

Bu,eskitahtalarıniçindeinatçıbiryaşamözlemininuyandığıdönemdi.Çokuzunzamanönce,onlarda sıcaklık ve gücün getirdiği çocuksu bir duyguya sahiptiler, o zamanlar dallardan tomurcuklarfışkırıyordu.Sonradan ağaçkesilivermişti.Şimdiyse, bahargeldiğinde, o ağacınparçalarındahâlâ çokçokhafifbiryaşamürpertisiuyanmaktaydı.Eskidenyapraklarveçiçeklerivarkenşimdiyalnızca“çatır,”diyecekkadarbellibelirsizbiranıyasahiptiler,sonraherşeytâbirsonrakiyılakadarsusacaktı.

Kaledekilerin, askerî konularla hiç mi hiç ilgisi olmayan düşüncelere kapılmaları da bu dönemerastlardı. Duvarlar, konuksever bir barınak havasından sıyrılır, hapishane izlenimi verirdi. Çıplakgörünümleri, üzerlerinde suyun bıraktığı siyah izler, kulelerin üçgen uçları ve sarı renkleri, bunlarınhiçbiri,ruhlardakiyeniyönelimlerehitapetmezoluyordu.

İşte böyle bir bahar sabahında, bir subay -arkadan görüldüğü için kim olduğu anlaşılmıyor, pekâlâGiovanniDrogodaolabilir-birliğinosaattebomboşolangenişelyıkamamusluklarınınoradasıkıntılıbir şekilde yürümektedir. Yapmak zorunda olduğu herhangi bir teftiş ya da denetim yoktur; öylesine,aslında sırf hareket etmek için dolaşmaktadır; zaten her şey gerektiği gibidir, küvetler temiz, yerlersüpürülmüştür,oradakimusluklardanbirisusızdırıyorsadabundaaskerlerinbirsuçuyoktur.

Subay, gözlerini iyice yukarıdaki pencerelerden birine çevirerek durur.Camlar kapalıdır, yıllardanberiyıkanmamışolduklarından,köşeleriörümcekağlarıtutmuştur.Bugörüntüdeinsanıniçinirahatlatacak

Page 91: DINO BUZZATl (1906-1972) - media.turuz.com · DINO BUZZATl (1906-1972) İtalya'nın Belluno kentinde doğup Roma'da ölen Buzzati, meslek yaşamına 1928'de Milano’da Corriere deüa

hiçbirşeyyoktur.Yinede,ocamlarınardından,gökyüzünüandırırbirşeylerseçilmektedir.Veogökte,hem bu ruhsuzmuslukları hem de çok uzaklardaki çayırları aydınlatan bir güneş parlamaktadır - diyedüşünmektedirsubay.

Çayırlaryemyeşildirveüzerlerindemutlakaküçükbeyazçiçekleraçmışolmalıdır.Ağaçlardadayeniyapraklar belirmiştir. Öylesine, aylak aylak kırlarda dolaşmak ne güzeldir kim bilir. Küçük bir yolda,yanındanatınızlageçtiğinizdesizeselamverecekgüzelbirkızınolmasıdaçokhoşolmalıdır.Amabuçokgülünç bir fikirdir, Bastiani Kalesi’nde yaşayan bir subayın böylesine aptal şeyler hayal etmesidüşünülemez.

İnsananekadar tuhaf gelirse gelsin, banyonun tozlu camlarının ardından çokhoşbiçimli beyazbirbulutbilegörülmektedir.Bunabenzerbulutlar şimdişimdiuzaktaki şehrinüzerindengeçiyorolmalıdır;sakin sakingezinen insanlar aradabir, kışınbitmişolmasındanhoşnut, bubulutlarabakmaktadır; hepsiyeniyadatertemizgiysilergiymiş,kadınlarçiçeklişapkalartakmış,parlakrenklielbiselerkuşanmıştır.Herkes,çokyakındaolacakgüzelbirşeyleribeklermişçesinemutludur.Enazından,eskidenolsaherşeyböyledüşündüğügibiolurdu,belkişimdibirşeylerdeğişmiştir.Helebirde,balkonlardanbirindegüzelbir kız duruyor ve tam altından geçerken sizi selamlıyorsa? Bunların hepsi gülünç, liselilere yakışır,aptalcadüşüncelerdi.

Kirlicamlardan,birdeduvargörünmektedir.Odagüneşleaydınlanmıştıramayinedeçokhüzünlübirgörünüşüvardır.Çünkübirkışladuvarıdırvegünışığınınvurmasıyadaayışığınınyansımasıonuniçinhiçbir şey değiştirmemektedir, ona göre tek önemli olan işlerin normal akışının engellenmemesidir.Sadece bir kışla duvarıdır çünkü. Yine de günlerden bir gün, uzaklarda kalmış bir eylül günü, subaydurmuş ve neredeyse hayranlıkla o duvarlara bakmıştır. O zamanlar, bu duvarlar onda, katı amaimrenilecek bir yazgıyı gizledikleri izlenimini uyandırmıştı. Güzel olduklarını düşünmemiş amaolağanüstübirşeyinkarşısındaymışçasınadakikalarcabuduvarabakmıştı.

Page 92: DINO BUZZATl (1906-1972) - media.turuz.com · DINO BUZZATl (1906-1972) İtalya'nın Belluno kentinde doğup Roma'da ölen Buzzati, meslek yaşamına 1928'de Milano’da Corriere deüa

Boşmusluklarınarasındabirsubaydolaşmaktadır,başkasubaylarçeşitli tabyalardanöbet tutmakta,bazıları ise taşlık ovada dolaşmakta ya da bürolarında oturmaktadır. Hepsi de, nedenini tam olarakbilmedenyanındakininsinirlerinibozduğunudüşünmektedir.Herbiri,içgüdüselolarak,“hepaynısuratlar,aynı söylem, aynı görev, aynı kâğıtlar,” diye düşünür.Bu arada tatlı istekler tomurcuklanmaktadır, tamolarakneistediklerinitanımlamakzorduramakesinolanbirşeyvarsaoda,buduvarları,buerleri,buborusesleriniistemedikleridir.

Mademöyleküçükat,ovadakiyolboyuncakoşdörtnala,dahageçolmadankoş,yorulsanbile,yeşilçayırlara,bildikağaçlara,insanlarınoturduklarıyerlere,kiliseveçankulelerinevarmadansakındurma.

OzamanBastianiKalesi’neelvedademekgerekir,dahafazlaoyalanmak tehlikeliolacaktır;zavallıkalebasitsihrinçabukçözüldü,kuzeyçölühepöylebomboşkalacak,asladüşmangelmeyecek,aslahiçkimsegelipdeseninzavallısurlarınasaldırmayacak.ElvedaBinbaşıOrtiz,elvedakendinibuyapıdanbirtürlü kurtaramayan melankolik dost; elveda, senin gibi çok uzun zaman inatla umut eden ve sanabenzeyenler:Zamanelinisizdendahaçabuktuttu,sîzinseartıkherşeyeyenidenbaşlamahakkınızyok.

AmaGiovanniDrogo,herşeyeyenidenbaşlayabilir.Artıkonukaledetutanhiçbirşeyyoktur.Şimdi,ovayainse,insanarasınakarışsa,rahatlıklaherhangibirgörevebaşlayabilir,hattabelkidebirgeneralinmaiyetine dahil olup yurtdışına bile gidebilir. Kalede geçirdiği yıllar boyunca bir sürü uygun fırsatınkaçtığı doğrudur amaGiovanni hâlâ gençtir, kaçan fırsatları rahat rahat yakalayabilecek kadar zamanıvardır.

Madem öyle, elveda Bastiani Kalesi, saçma tabyaların, sabırlı askerlerin, her sabah gizlice,dürbünüylekuzeyçölünü inceleyenamahiçbir şeyolmadığı içinboşunayorulanalbayınlaelvedasana.Belki sadeceAngustina’nınmezarınıziyareteder;belkide içlerindeen şanslılarıoydu,hiçolmazsao,

Page 93: DINO BUZZATl (1906-1972) - media.turuz.com · DINO BUZZATl (1906-1972) İtalya'nın Belluno kentinde doğup Roma'da ölen Buzzati, meslek yaşamına 1928'de Milano’da Corriere deüa

gerçekbiraskergibiöldü,enazındankendisinibirhastaneköşesindebekleyenölümdendahagüzelbirsondubu.Sonuçtayüzlercegeceboyunca,gönülrahatlığıylauyuduğuodaya,birde,buakşambilenöbetegidenlerindüzenlesıraolduklarıavluyavenihayetartıktümdüşlerdenarınmışkuzeyçölünevedaetmesiyeterlidir.

Hiç düşünmeGiovanniDrogo, geri dönme, vadinin sınırına geldin, yolun neredeyse ovaya inecek.Geridönersenanlamsızbirzaafakapılmışolursun.BastianiKalesi’ninhertaşımezberebildiğinmalum,nasılsa unutmanmümkün değil.At, keyifle ilerliyor, güzel bir gün, hava ılık ve hafif, önünde uzun biryaşamvar, işinneredeysebaşındasın;surlara,mazgallara, tabyalarınoradakinöbetalanlarındakıvrılanaskerleresonbirkezbakmayanegerekvar?Birsayfa,böylece,yavaşçaçevrildive tüketilmişgünlereeklenereköbür tarafageçti, şimdilikbirikensayfalar incebirciltoluşturmaktaamabunakarşılıkkalansayfalarbitmekbilmezbirhacimsunmaktadır.Amayinedebitenbirsayfadır,teğmenim,yaniyaşamınbirparçası.

Gerçekten,Drogo,taşlıdüzlüğünkıyısınavardığında,bakmakiçingeriyedönmez;enufakbirtereddütgeçirmeden,atınımahmuzlarveinişegeçer,kafasınıçevirmekiçinenufakbirhareketbileyapmaz,birtüraldırmazlıklakendisiiçinyorucuolmasınakarşınıslıklabirtürkütutturur.

Page 94: DINO BUZZATl (1906-1972) - media.turuz.com · DINO BUZZATl (1906-1972) İtalya'nın Belluno kentinde doğup Roma'da ölen Buzzati, meslek yaşamına 1928'de Milano’da Corriere deüa

XVIIIEvinkapısıaçıldığında,Drogobirdenbire,çocukkenyaztatilisonundaşehredöndüğündeduyduğuo

tanıdık kokuyu duydu.Bu bildik ve dost bir kokuydu ama yine de bunca zaman sonra içine bayağı birşeylerinkarıştığımhissetti.Evet,bukokuGiovanni'ye,geçmişyılları,pazargünlerininhoşluğunu,neşeliakşam yemeklerini, yitip gitmiş çocukluğunu anımsatıyor ama aynı zamanda da kapalı pencereleri, evödevlerini,sabahtemizliğini,hastalıkları,kavgaları,fareleridedüşündürüyordu.

“Aa..BayGiovanni!”diyebağırdıkendisinekapıyıaçaniyiyürekliGiovanna.Annesihemengeldi;Allahtan,hiçdeğişmemişti.Salonda oturup, kendisine sorulan tüm sorulara cevap vermeye çalışırken neşesinin aşırı bir hüzne

dönüştüğünü duyumsuyordu. Eskiyle karşılaştırdığında ev bomboş geliyordu; erkek kardeşlerinden biriyurtdışınagitmiş,diğerikimbilirnereyeyolculuğaçıkmış,üçüncüsü ise taşrayayerleşmişti.Birannesikalmıştıamaoda,azsonrabirarkadaşıylabuluşarakkilisedebirtörenegidecekti.

Odası, tıpkıbıraktığıgibikorunmuş, tekbirkitapbileyerindenkaldırılmamıştıamayinedegözünebaşkasınınodasıymışgibigöründü.Koltuğaoturdu,sokaktangeçenarabalarınsesini,aradabirmutfaktangelen mırıltıları dinledi. Odasında yalnızdı, annesi kilisede dua ediyordu, kardeşleri uzaktaydı, yanidünyadaherkesGiovanniDrogo’yahiçdealdırmaksızınyaşayıpduruyordu.Pencerelerdenbiriniaçtı,grievler,birsürüdamvesislekaplıgökyüzünügördü.Çekmecelerdenbirindeeskiokuldefterlerinibuldu,uzun süre tuttuğubir günlük, birkaçmektup...Bütünbunları kendisinin yazmış olduğunudüşünüphayretetti,hiçbirinianımsamıyordu,herbirituhafveunutulmuşolaylarlailgiliydi.Piyanonunbaşınaoturdu,birşeyçalmayaçalıştı,sonrakapağımkapattı.“Yaşimdineolacak?”diyedüşündü.

Tıpkı bir yabancı gibi, şehirde dolaşıp eski arkadaşlarını aradı, her birinin işyerlerinde, büyükşirketlerde ya da siyaset alanında çok meşgul olduğunu öğrendi. Ona, ciddi ve önemli şeylerden,fabrikalardan,trenyollarından,hastanelerdensözettiler.İçlerindenbirikendisiniakşamyemeğinedavetetti,birbaşkasıevlenmişti,herbiriayrıbiryolakoşulmuşvedörtyıl içinde iyice ilerlemişti.Deniyorama tüm çabalarına karşın eski sohbetleri, şakaları, kullanılan sözcükleri yeniden hayata geçirmeyibeceremiyordu(belkikendisidebunlarıyapabilecekdurumdadeğildi).Şehriniçindeeskiarkadaşlarınıbulmak için dolaşıp duruyor ama sonuçta kendisini hep bir kaldırımda tek başına buluyor, akşamıngelmesinedahabomboşveuzunsaatlerinolduğununfarkınavarıyordu.

Geceleri, mutlaka eğlenmeye niyetli olarak, geç saatlere kadar dışarıda kalıyordu. Her seferinde,gençlerdeâdetolduğuüzereşansınınyavergideceğineilişkinumutlarlayolaçıkıyoramadüşkırıklığınauğramışolarakgeridönüyordu.

Kendisini,yapayalnızevegerigötürenosokaklardan,ohepaynı,hepbomboşolansokaklardannefretetmeyebaşladı.

Page 95: DINO BUZZATl (1906-1972) - media.turuz.com · DINO BUZZATl (1906-1972) İtalya'nın Belluno kentinde doğup Roma'da ölen Buzzati, meslek yaşamına 1928'de Milano’da Corriere deüa

DerkenbüyükbirbaloyapıldıveDrogo,bulabildiğitekarkadaşıVescovi’ylebirliktesalondaniçerigirerkenkendinigayetiyiveherşeyehazırhissediyordu.Mevsiminbaharolmasınarağmen,geceuzundu,önündeneredeysesonsuzbirzamansüresivardı;sabahakadarbirsürüşeyolabilirdi;Drogobuşeylerinneler olabileceğini kestiremiyor amakatıksız zevkli saatler geçireceğini tahmin ediyordu.Nitekimmorelbiselibirgençkızlaflörtetmeyebaşlamıştı,saathenüzonikibileolmamıştı,sabahakarşıaşkbelkidetomurcuklanırdı; ama tamosıradaevsahibi, evinigezdirmek içinkendisiniçağırdı,bir sürüdehlizveköşelerdengeçtiktensonrakütüphanesinegötürüpadetaesiraldı,silahkoleksiyonununherbirparçasınıuzun uzun gösterdi; stratejiden dem vuruyordu, kışla hikâyeleri ve saray dedikoduları anlatıyordu, buarada zaman geçiyor, saatin akrep ve yelkovanı akıl almaz bir hızla dönüyordu. Drogo onun elindenkurtulupdabaloyageridöndüğünde,morlukızçoktankaybolmuş,muhtemelenevinedönmüştü.

Drogo boşu boşuna içmeye, gereksiz yere gülmeye çalıştı, şarabın bile bir etkisi olmuyordu.Kemanlarınsesigiderekhafifliyordu;hattabiraratamamenboşuboşunaçaldılarçünküdansedenkimsekalmamıştı.Drogo,ağzındaacıbirtatla,kendinibahçedekiağaçlarınarasındabuldu,şöleninsihribozulurveşafaklabirlikteufukyavaşyavaşağarırkenkulağınabellibelirsizbirvalsçalınıyordu.

Yıldızlar kaybolurken Drogo, ağaçların koyu gölgelerinin içinde günün doğuşunu seyretti; güzelimarabalar tek tek saraydan ayrılıyorlardı. Artık müzisyenler de susmuştu, bir vale, salonları dolaşarakışıklarıkısıyordu.Drogo’nunhementepesindekibirağacıniçindenminikbirkuşunincevebillursusesiduyuldu. Gökyüzü yavaş yavaş aydınlanıyor, her şey güzel bir günün beklentisiyle sakin bir biçimdeistirahat ediyordu. Şu anda, diye düşündü Drogo, güneşin ilk ışınları kalenin burçlarına ulaşmış,nöbetçilersoğuktanadetauyuşmuştur.Kulağıboşyerebirborusesiduymayıumutetti.

Hâlâ uykunun kucağında olan kentin içinden geçti, evin kapısını abartılı bir gürültüyle açtı. Eve,panjurlarınarasındancılızbirışıksızıyordu.

“İyiakşamlaranne,”dedikoridordangeçerkenveodadan,kapınınardından,herzamanolduğugibi,tıpkı,evegecegeçgeldiğiuzakzamanlardaolduğugibibelirsizbirses,uykuluamasevgidolubirsesinkendisinecevapverdiğiniduyargibioldu.Neredeysesakinleşmişbirşekildekendiodasınagirecekken,annesininkonuşmaktaolduğunufarketti.

“Neyinvaranne?”diyesordusessizliğiniçinde.Aynıanda,uzaktangelenbirarabasesinisevgiliannesininkiylekarıştırdığınıfarketti.Aslındaannesi

kendisine cevap vermemişti, artık oğlunun gece vakti duyulan ayak sesleri, onu eskisi gibiuyandıramıyordu;ayaksesleriyabancılaşmış,adetazamanladeğişmişti.

Eskiden adımları, uykunun arasında bir çağrı gibi annesine ulaşırdı. Geceleyin duyulan tüm diğergürültülerbu ayak seslerindençokdahakuvvetli olsalarbile annesiniuyandırmazlardı; ne sokaktaki atarabaları, ne çocuk ağlamaları, ne çarpan bir panjur, ne bacalardaki rüzgârın sesi, ne yağmur, ne demobilyalarıngıcırtısıuyandırmazdıonu.Ancakoğlununayaksesleriuyandırabilirdi,amabununnedenibuayak seslerinin çok gürültü çıkarması değildi (hatta Giovanni parmaklarının ucuna basarak yürürdü).Bunun,oayakseslerininoğlunaaitolmasındanbaşkahiçbiraçıklaması,hiçbirnedeniyoktu.

Page 96: DINO BUZZATl (1906-1972) - media.turuz.com · DINO BUZZATl (1906-1972) İtalya'nın Belluno kentinde doğup Roma'da ölen Buzzati, meslek yaşamına 1928'de Milano’da Corriere deüa

Ama,artıkbudasonbulmuştu.Annesineeskidenolduğugibi,aynısestonuyla,bildikayakseslerineuyanacağınıümitederekiyiakşamlardemiş,amauzaktakibirarabanınhomurtusudışındakendisinecevapveren olmamıştı. Saçma, diye düşündü, bu belki de gülünç bir tesadüftü.Amayine de, yatağa girmeyehazırlanırken içinde acı bir izlenim, adeta eski sevginin azalmış olduğuna, ikisi arasında zaman veuzaklığınyavaşyavaşayırıcıbirağördüğüneilişkinbirduyguvardı...

Page 97: DINO BUZZATl (1906-1972) - media.turuz.com · DINO BUZZATl (1906-1972) İtalya'nın Belluno kentinde doğup Roma'da ölen Buzzati, meslek yaşamına 1928'de Milano’da Corriere deüa

XIXSonra,arkadaşıFrancesco'nunkızkardeşiMaria'yıgörmeyegitti.Vescovi'lerininevigenişbirbahçe

içindeydi.Mevsimbaharolduğundanağaçlaryeşillenmiş,dallardakuşlarötmeyebaşlamıştı.Maria, gülümseyerek kendisini karşılamaya geldi. Geleceğini duymuş, eskiden çok sevdiği bir

elbiseyiandıranmavi,beleoturmuşbirelbisegiymişti.Drogobukarşılaşmanınkendisiiçinçokheyecanlıolacağını,yüreğininçarpacağınıdüşünmüştü.Ama,

kızın yanına gidip de gülüşünü yeniden gördüğünde “Ah Giovanni, nihayet geldin!” diyen sesiniduyduğunda(busesdüşlediğisestenöylesinefarklıydıki),geçenzamanınayırdınavarabildi.

Kendisinineskisigibiolduğunuzannediyordu,belkiomuzlarıbirazgenişlemiş,tenikaleningüneşindehafifesmerleşmişti.Kızdadeğişmemiştiamaaralarınabirşeylergirmiştisanki.

Dışarıdafazlagüneşolduğundansalonagirdiler;odadatatlıbirloşlukhükümsürüyor,birışıkçizgisihalınınüzerindeoynaşıyor,duvarsaatinintiktaklarıduyuluyordu.

Birbirlerini görebilmek için hafifçe yan dönerek divana oturdular. Drogo söylemesi gerekensözcükleribir türlübulupçıkaramadankıpırtısızkızıngözlerinin içinebakıyordu;Maria ise,çevresine,biraz ona, biraz mobilyalara biraz da kolundaki yeni olduğu anlaşılan turkuaz bileziğe canlı bakışlarfırlatıyordu.

“Francesco’nundaelikulağındadır,”dedineşeyleMaria.“Ogelenekadarbirazbenimleoturursun,anlatacakbirsürüşeyinolmalı!”

“Of,” dediDrogo, “olağanüstü bir şey yok, hep aynı...” “Peki, neden bana öyle bakıyorsun?” diyesordukız,“beniçokmudeğişmişbuldun?”

Hayır, Drogo kızı değişmiş bulmamıştı, hatta bir genç kızın dört yılda en azından görünürdedeğişmemiş olması şaşırtıcıydı.Ama içinde bir tür düş kırıklığı, bir soğukluk hissediyordu. İki kardeşgibikonuştuklarıbirbirleriylehiççatışmadanhemenherşeyegülebildiklerioeskihavayıbulamıyordu.Divanda niye öyle diken üzerinde oturuyor, neden konuşurken kendini kapıp koyuvermiyordu ki? Onukolundan tutup çekmeli ve “Sen çıldırdın mı? Niye böyle büyük insan havalarına giriyorsun ki?”diyebilmeliydi.Ozamanobuzgibibüyübelkibozulurdu.

AmaDrogobunuyapabilecekdurumdadeğildi.Karşısında,nedüşündüğünübilmediğifarklıveyenibirisivardı.Belkikendisideeskisigibideğildi,belkideilköncekendisifarklıbirhavayabürünmüştü.

“Değişmekmi?”dediDrogo.“Yoo,hayır,kesinlikledeğişmemişsin.”“Beniçirkinleşmişbulduğuniçinböylesöylüyorsun.Haydidoğruyusöyle.”BukonuşangerçektendeMariamıydı?Giovannikızınsözlerinineredeysehiçinanmadandinliyorve

her an kibar gülüşünden ve terbiyeli tavrından sıyrılıp kahkahalarla gülmeyi düşünüyordu. “Çirkinmi?Evet,seniçirkinbuldum,”derdieskidenolsaGiovanni,kolunubelinesararak,odaGiovanni’yesarılırdı.

Page 98: DINO BUZZATl (1906-1972) - media.turuz.com · DINO BUZZATl (1906-1972) İtalya'nın Belluno kentinde doğup Roma'da ölen Buzzati, meslek yaşamına 1928'de Milano’da Corriere deüa

Amayaşimdi?Böylebirşeysaçmakaçar,tatsızbirşakaolurdu.“Hayır,”dediDrogo.“Hiçdeğişmemişsin,eminol."Kızpekdeinanmayanbirifadeyleyüzünebaktıvekonuyudeğiştirdi.“Şimdisöylebakayım.Temellimigeldin?”BuGiovanni’nin beklediği bir soruydu (Bu sana bağlı demeyi, ya da bu türden bir şey söylemeyi

düşünmüştü). Ama bu soruyu daha önce sormasını beklemişti, gerçekten önemsemiş olsa ilkkarşılaştıklarındasorardı.Amasoruşimdineredeysebeklenmeyenbirandasorulmuştu,vebambaşkabirşeylertaşıyor,adetanezaketensorulmuş,ardındagizliduygulartaşımayanbirsorugibiduruyordu.

Loş salonda bir an sessizlik oldu, yalnızca bahçeden gelen kuş cıvıltıları ve uzaktaki bir odadan,piyanoçalışanbirininçıkardığımekanikveağırmüzikduyuluyordu.

“Bilmiyorum.Şimdilikbilmiyorum.Şuansadeceizindeyim,”dediDrogo.“Sadeceizindemisin?”dedihemenMaria.Sesinde, tesadüfen,yadabirdüşkırıklığım,belkidegerçekbirüzüntüyüyansıtanbir titremeoldu.

Amaaralarınagerçektendebir şeyler, tanımlanmasıolanaksız,belirsizvebir türlüdağılmayanbir sisperdesigirmiş;hattabelkidebusis,uzunsürenayrılıklarıboyunca,günvegün,onlarıfarkınavarmadanbirbirlerindenuzaklaştırarakartmıştı.

“İki ay izinliyim. Sonra, belki gitmemgerekecek.Amabelki de, başka bir yere, hatta buraya tayinedilebilirim,”diyecevapverdiDrogo.

Artıkbukonuşmaiyicezorunagidiyordu,ruhubirtürkayıtsızlıkladolmuştu.İkiside sustular.Şehirdeöğleden sonranınağırlığıhissediliyordu,kuşların sesikesilmişti,yalnızca

uzaktakipiyanonungitgideyükselenvebütünevidolduranhüzünlüvemetodikmelodisiduyuluyorduvebu seste, insanın bir türlü dile getiremediği, söylenmesi güç bir şey gibi, ısrarlı bir çabanın izlerihissediliyordu.

Giovanni’ninosesidinlediğinifarkedenMaria,“ÜstkattaMicheli’lerinkızıpiyanoçalıyor,”dedi.“Eskidensendebumelodiyiçalardın,değilmi?”Maria,dinlemeamacıylazarifbirşekildebaşınıeğdi.“Yoo,hayır.Buçokzorbirparça.Başkabiryerdeduymuşolmalısın.”“Banaöylegeldiherhalde...”dediDrogo.Piyanist, gayet ısrarlı bir şekilde çalışıyordu.Giovanni, halının üzerindeki ışık huzmesine bakıyor,

kaleyidüşünüyor,eriyenkan,taraçalaraakansuyunsesini,sadeceçayırlardakiküçükçiçeklerverüzgârıngetirdiğiotkokusuylayetinendağlardakizavallıbahandüşlüyordu.

“Amaartık tayinini isteyeceksin,değilmi,”dedigençkız.“Buncazamansonra,bunahakkınvardırherhalde.Yukarısıçoksıkıcıolmalı!”

Busonsözleri,sankikaledeniğreniyormuşgibi,hafifbirtiksinmeylesöylemişti.“Biraz sıkıcı olduğu muhakkak. Burada senin yanında olmayı tercih ederdim.” Bu zavallı cümle,

Page 99: DINO BUZZATl (1906-1972) - media.turuz.com · DINO BUZZATl (1906-1972) İtalya'nın Belluno kentinde doğup Roma'da ölen Buzzati, meslek yaşamına 1928'de Milano’da Corriere deüa

cüretlibirolasılıkşeklindeDrogo’nunaklındangeçiverdi.Çoksıradandıamayinedeyeterliolabilirdi.Nevarki,birdenbiretümisteğiyokoldu.Hattaaniden,busözlerinkendiağzındançıkmasıdurumundanekadargülünçolacağınıdüşündü.

“Evet,” dedi. “Ama günler öyle çabuk geçiyor ki!” Piyanonun sesi duyuluyordu ama notalar nedensankisürekliyükselipdebirtürlübitmekbilmiyordu?Notalar,eğitselbiryalınlıkla,eskidenpekdeğerliolanbiröyküyü,herşeyikabullenenbiraldırmazlıkla,tekrarlayıpduruyorlardı.Kentinışıklarıarasındakisislibirakşamdan,veikisininbomboşcaddede,çıplakağaçlarınaltında,anidençocuklargibi,nedeninibilmeden el ele tutuşarakmutlu bir biçimdeyürüdüklerinden söz ediyorlardı.Gayet iyi anımsıyordu, oakşamda,evlerdenpiyanoseslerigeliyordu,ışıklıpencerelerdennotalardökülüyorvemuhtemelengayetsıkıcıçalışmaparçalarıolmalarınakarşınGiovanniileMariabundandahatatlı,dahainsancılbirmüzikduymadıklarınıdüşünüyorlardı.

“Tabii,” dedi Drogo, şakacı bir tavırla, “orada pek fazla eğlence olduğu söylenemez. Ama insanalışıyor...”

Çiçek kokularının yayıldığı bu salondaki sohbet, yavaş yavaş aşıklara uygun şiirsel bir havayabürünüyordu. “Kimbilir,” diye düşünüyorduDrogo. “Oncauzunbir ayrılıktan sonra bu ilk karşılaşma,belkidebundan farklıolamazdı,belkibirbaşkakezyenidenbuluşabiliriz,önümde iki ayımvar, insanböyle bir kerede karara varamaz, beni hâlâ seviyor olması ve böylece benim kaleye dönmememmümkün.”Amaosıradagençkızlafagirdi.

“Ne yazık ki,” dedi, “üç gün sonra annem ve Giorgina’yla yola çıkıyoruz. Birkaç ay buradaolmayacağız(bunudüşününceanidencanlanırgibioldu)Hollanda'yagidiyoruz”.“Hollanda’yamı?”

Şimdi genç kız, heyecan içinde, yolculuktan, birlikte gideceği arkadaşlardan, atlarından, karnavalsüresinceyapılacakolaneğlencelerden,yaşamından,Drogo’nuntanımadığıarkadaşlarındansözediyordu.Şimdikeyfiyerinegelmişgibiydiveçokdahagüzelleşmişti.

“Negüzelfikir,”dediboğazındaacıbirdüğümünvarlığınıhissedenDrogo.“DediklerinegöreşimdiHollanda’nın en güzel mevsimiymiş. Tamamen lalelerle kaplı ovalar varmış.” “Yaa, evet,” diyedoğruladı. “Maria, harika olmalı.” “Buğday yerine gül topluyorlar,” dedi sesi hafifçe titreyen Drogo,“milyonlarcagözalabildiğinegül,güllerinardındadacanlırenklereboyanmışyeldeğirmenleri.

“Boyanmışmı?”dediMaria,gençadamınşakayaptığınıanlamayabaşlıyordu.“Nediyorsun?”“Öylediyorlar,”diyecevapverdiDrogo.“Birkitaptaokumuştum.”Halıyı boydan boya geçmiş olan ışık huzmesi şimdi, büfenin kenarına vuruyordu. Gün bitiyordu,

piyanonun sesi hafiflemiş, dışarıda, bahçede tek bir kuş yeniden şakımaya başlamıştı. Drogo, süreklişöminenin ızgaralarına bakıyordu, tıpkı kalede gördüğü ızgaralara benziyorlardı; bu benzeşme içinde,sankikaleyleşehir,yaşamalışkanlıklarıaşağıyukarıaynıolantekbirdünyaoluşturuyormuşgibibirtüravuntudoğmuştu.AmaDrogo,yinedeızgaralardışında,kaleyleşehirarasındahiçbirbenzerlikbulamadı.

“Evetgüzelolmalı,”dediMaria,gözleriniyereçevirerek.“Amaşimdi,gitmemizeazkaldıya,canımhiçgitmekistemiyor.”

Page 100: DINO BUZZATl (1906-1972) - media.turuz.com · DINO BUZZATl (1906-1972) İtalya'nın Belluno kentinde doğup Roma'da ölen Buzzati, meslek yaşamına 1928'de Milano’da Corriere deüa

“Saçma. Son anda hep böyle olur, bavul yapmak öyle sıkıcıdır ki,” dedi Drogo, bu cümledekiduygusalimayıanlamamışgibibilhassaöylekonuşmuştu.

“Yok,bavullardandolayıdeğil...”Gidişinin kendisini üzdüğünü belirtmek için tek bir sözcük, basit bir cümle yeterli olabilirdi.Ama

Drogo, şuandahiçbir şey sormak istemiyordu,gerçektenbunuyapacakdurumdadeğildi,kendiniyalansöylüyormuşgibihissediyordu.Böylece,bellibelirsizgülümseyereksusmayıtercihetti.

“Birazbahçeyeçıkalımmı,”dedigençkız,nesöyleyeceğinibilemeden.“Güneşçekilmiştir.”Divandan kalktılar. Kız Drogo’nun konuşmasını beklermiş gibi susuyor, ona, muhtemelen bir aşk

kırıntısıyla bakıyordu. Ne var ki bahçeyi görünce Giovanni’nin düşünceleri, kaleyi çevreleyen cılızçayırlara doğru uçtu gitti: Orada da güneşli günler yakın olmalıydı, cesur küçük bitkiler, çakıllararasındankafalarımuzatıyordu.Tatarlar,yüzyıllarcaönce,belkideböylebirzamandagelmişlerdi.

“Nisanaymagöreçoksıcakbirhava,”dediDrogo.“Görürsün,yenidenyağmuryağacak.”GiovannibusözlerisöyleyinceMariaüzüntülübirgülümsemeylecevapverdi.“Evet,aşırıderecedesıcak,”diyecevapverdirenksizbirsesleveikisideherşeyinbitmişolduğunu

anladılar. Şimdi bir kez daha birbirlerinden uzaklaşmışlardı, aralarında bir boşluk oluşuyordu,birbirlerinedokunabilmekiçinelleriniuzatmalarıboşunaydı,giderekdahadaartıyordu.

Drogo hemMaria'yı hem deMaria'nın içinde yaşadığı dünyayı hâlâ sevmekte olduğunu biliyordu:Amaeskidenyaşamınıbesleyenherşeyuzaklaşmıştı,kendiyerininrahatlıkla işgaledildiğiyabancıbirdünyaydıoartık.VeGiovanni,odünyayı, şimdibirazözlemlekarışıkdaolsa,dışarıdanseyrediyordu;oraya geri dönmekkendisine rahatsızlık verecekti.Yeni simalar, farklı alışkanlıklar, yeni aşklar, alışıkolmadığı yeni konuşma tarzları oluşmuştu.Artık bu onun yaşamı değildi; o başka bir yola koşulmuştu,geriyedönmekaptalcaveboşunaydı.

Francescogelmediğinden,Giovanni’yleMana,birazabartılıbirsamimiyetleayrıldılar,ikisidekendigizli duygularını susturuyordu.Maria, genç adamın gözlerine bakarak, kuvvetle elini sıktı, bu hareketbelkideböylegitmemesi,onuaffetmesi,artıkyitenşeyleriyenidendenemeleriiçinbirçağrıydı.

Oda,dikkatlegençkızabaktıve:“Hoşçakal.Gitmedenöncegörüşeceğimiziümitederim,”dedi.Sonra da, hiç arkasını dönmeden, sessizliğin içinde, bahçe yolundaki çakılları gıcırdatan askerî

adımlarlakapıyadoğruyöneldi.Kalede dört yıl geçirdikten sonra, yeni bir yere atanma hakkı doğuyordu ama Drogo, uzak bir

garnizonayollanmasınıengellemekvekendişehrindekalabilmekiçin,yinedemüfrezesininbağlıolduğutümeninkomutamolangeneralleözelbirgörüşmetalepetmeyitercihetti.Gerçektebugörüşmeyiyapmasıiçin asıl ısrar eden annesi olmuştu; unutulmamak için insanın kendisini göstermesi gerektiğini ve eğerbizzathareketegeçmezse,hiçkimseninkalkıpdakendiliğindenGiovanni’yleilgilenmeyeceğini;sonundaonu yine aynı derecede kasvetli bir başka sınır garnizonuna gönderebileceklerini söylemişti. Hatta,Giovanni’ylegörüşeceğigünkomutanınmüsaitvekeyfiyerindeolmasıiçingerekengirişimleride,bazı

Page 101: DINO BUZZATl (1906-1972) - media.turuz.com · DINO BUZZATl (1906-1972) İtalya'nın Belluno kentinde doğup Roma'da ölen Buzzati, meslek yaşamına 1928'de Milano’da Corriere deüa

tanıdıklararacılığıylayapanyineGiovanni’ninannesioldu.General,genişbirodada,büyükbirmasadaoturuyor,puroiçiyordu;öylesine,sıradanbirgündü,belki

yağmurlu,belkidesadecebulutlubirgün.Generaloldukçayaşlıydı,monoklününberisindenteğmeniiyiniyetlesüzdü.

“Sizinle görüşmek istedim,” dedi hemen, sanki bu mülakatı kendisi talep etmiş gibi. “Yukarıdadurumunnasılolduğunuöğrenmekistiyordum.Nasıl,Filimore’unsağlığıyerindemi?”

“BenoradanayrıldığımdaAlbayFilimoregayetiyiydi,generalim.”Generalbirsüresustuktansonrababacanbirtavırlakafasınısalladı.“Ah, siz kaledekiler, bizi az üzmediniz. Yaa.. şu, sınır sorunu. Sonra o teğmen, şu an adını

çıkartamayacağım,tümbunlarHaşmetmeab’ınhiçhoşunagitmedi.”Drogo,nediyeceğinibilemediğinden,susuyordu.“Evetşuteğmen...”diyedevamettigeneral.“Neydiadı?Arduinegibibirşeydigaliba.”“Angustina’ydıgeneralim.”“A,evetAngustina,ammainatçıbiradammış!Saçmabirinatyüzündensınırçiziminelekedüşürdü...

Nasılolupdaona...Neyse,hiçkonuşmayalımdahaiyi!”diyekestiripattıbüyüklüğünkendisindekalmasıiçin.

“Ama,afbuyurursanız,generalim,”demecesaretinigösterdiDrogo,“sonuçtaAngustinaöldü!”“Olabilir,çokmümkün,haklıolabilirsiniz,bençokiyianımsamıyorum,”dedigeneralsankiönemsiz

birayrıntıdansözedermişgibi.“Amabuolaymajestelerininçokcanınısıktı.”SustuveDrogo’yasorgudolubirbakışfırlattı.“Siz buraya,” dedi ima dolu diplomatik bir ses tonuyla, “tayininizin şehre yapılması için geldiniz

değil mi? Siz hepiniz, varsa yoksa şehri düşünürsünüz, insanın askerlik mesleğini en iyi şekilde uzakgarnizonlardaöğrendiğinianlayamazsınız”.

“Evet,generalim,”dediDrogosözleriniveses tonunukontrolaltında tutabilmek için.“Benşahsen,dörtyılımıoradageçirdimve...”

“Sizin yaşınızda dört yıl nedir ki?Hiçbir şey...” dedi general gülerek. “Her neyse, ben size sitemetmiyorum... sadece, genelde bu yöntemin kadrolara belli bir ruhu aşılama açısından pek başarılıolmadığını söylemek istiyorum...” Söyleyeceklerini şaşırmış gibi, lafım kesti.Kısa bir süre düşünceyedaldı.

“Neyse,” diye devam etti, “sevgili teğmenim, sizi memnun etmeye çalışacağız. Şimdi dosyanızıisteteceğiz”.

Dosyanıngelmesinibeklerken,generalkonuşmayadevametti.“Kalenin...”dedi,“BastianiKalesi’ninenzayıfyanınedirbiliyormusunuz?”“Bilemeyeceğim, generalim,” dedi Drogo, “belki aşın derecede tecrit edilmiş bir durumda

olmasıdır”.Generalinyüzündeacımadoluiyilikseverbirgülümsemebelirdi.

Page 102: DINO BUZZATl (1906-1972) - media.turuz.com · DINO BUZZATl (1906-1972) İtalya'nın Belluno kentinde doğup Roma'da ölen Buzzati, meslek yaşamına 1928'de Milano’da Corriere deüa

“Sizgençlernetuhaffikirlerbesliyorsunuz.Aşırıderecedetecritedilmişha!İtirafedeyimkibuhiçaklımagelmemişti.Kaleninzayıfyanınedir,söyleyeyimmi?Çokkalabalıkolması,çokkalabalık!”

“Çokkalabalıkolmasımı?”Teğmeninsözünükesmişolmasınaaldırmadan,“İştebunedenle,yönetmeliğindeğiştirilmesinekararverildi,”dedigeneral.“Sahi,kaledebukonuda

nediyorlar?”“Hangikonudageneralim,özürdilerim.”“Nedemek,hangikonuda,konuştuğumuzkonudatabiiki.Yeniyönetmelikkonusunda,”diyedevametti

general.“Hiçbirşeyduymadım,”dediDrogohayretledolu,“gerçektendehiç...”“Evet, belki de henüz resmen tebliğ edilmemiştir,” dedi general daha yumuşak bir tonda. “Buna

rağmen, haberdar olacağınızı tahmin etmiştim: Genelde, askerler olayları herkesten önce duymakonusundapekuzmandırlar.”

“Yenibiryönetmelikmigeneralim?”diyesorduDrogo,gayetilgili.“Adam sayısının azaltılması söz konusu, garnizondaki adam sayısı neredeyse yarıya inecek,” dedi

aniden general. “Çok kalabalıktı, çok. Ben hep o kaledeki adam sayısının azaltılması gerektiğinisöylemişimdir.”

Osırada,elindekocabirdosyayığınıylayaveriçeriyegirdi.Bunlarıbirmasanınüzerineyaydıktansonra,içlerindenbirini,Drogo’nunkiniseçerekgeneraleverdi;generaluzmanbirgözledosyayagözattı.

“Herşeydüzgün,”dedi.“Ama,zannedersemtayindilekçesiyok.”“Tayindilekçesimi?Ben,kalededörtyılıtamamladıktansonra,böylebirdilekçeyegerekolmadığını

zannediyordum.”“Geneldegerekmez,”dedigeneral, astınaaçıklamayapmaktandolayıcanı sıkılmışgibiydi, amabu

kez adam sayısında ciddi bir düzenleme, kısıtlama yapılacağından ve herkes gitmek isteyeceğinden,öncelikleridikkatealmakgerekecektir.

“Amageneralim,kaledehiçkimsebudurumubilmiyorki.Kimsedilekçeyazmadı...”Generalbaşçavuşadöndü:“Başçavuş,”dedi,“BastianiKalesi’ndenhiçtayindilekçesigeldimi?”“Zannedersemyirmikadardilekçevar,generalim,”diyecevapladıyüzbaşı.Ne kötü bir şaka diye düşündü, apışıp kalan Drogo. Arkadaşları, gerçekten de, kendisinden önce

davranabilmekiçin,konuyugizlemişlerdi.Ortizbilekendisiniböylealçakçaaldatmışmıydı,acaba?“Üstelediğim için özür dilerim generalim,” dedi Drogo, muhatabının vereceği cevabın ne derece

belirleyiciolacağını tahminediyordu.“Amabanaöylegeliyorki,dörtyılkaledehizmetvermişolmak,basitbirönceliksırasındandahaönemlidir,öyledeğilmi?”

“Sizindörtyılınız,sevgiliteğmenim,”dedisoğukbirsestonuylageneral,“yaşamlarınıntümünüoradageçirenlerin zamanının yanında solda sıfır kalır. Sizin durumunuzu özel bir ilgiyle inceleyebilir,tarafınızdandoğrulananbirmüracaataönceliktanıyabilirimamaadaletekarşıçıkamam.Ayrıcasicilinizi

Page 103: DINO BUZZATl (1906-1972) - media.turuz.com · DINO BUZZATl (1906-1972) İtalya'nın Belluno kentinde doğup Roma'da ölen Buzzati, meslek yaşamına 1928'de Milano’da Corriere deüa

deincelemekgerekir”.GiovanniDrogo’nunrengisolmuştu.“Evetama,generalim,”diyemırıldandı,“ozamanoradaömürboyukalmammümkünöylemi?”“...Siciliniziincelemekgerekir,”diyedevamettimuhatabı,hiçetkilenmemişbirşekilde.“Evet,bakın

burada-tesadüfenkarşımabuçıktı-bir‘ihtar’görüyorum,‘ihtar’çokvahimbirşeydeğildir... (oaradadosyayı incelemeyedevamediyordu),amaburadapekesefvericibirolaygörüyorum,yanlışlıksonucuöldürülenbirnöbetçi...”

“Evet ama generalim, o konuda benim hiçbir suçum...” “Açıklamalarınızı dinleyemem, bunu idrakedebilirsiniz,değilmi,sevgiliteğmenim,”dedigeneralsözünükeserek.“Bendosyanızdayazılıolanlarıokumakla yetiniyorum ve bunun talihsiz bir kaza olduğunu kabul etmeye hazırım... Elimden geleniyapmayaçalışırım,sizinleşahsengörüşmeyibenkabulettim,amabudurumda...Ah,müracaatınızıbirayönceyapmışolsaydınız!..Bilgilendirilmemişolmanızçoktuhaf...Bugerçektendebüyükbirengel.”

Konuşmanınbaşındakibabacan tavrıkaybolmuştu.General, şimdi,hafifbirsıkıntıvealayarasındagidipgelenbirsestonuylakonuşuyor,hocatavrıylasözcükleritanetanesöylüyordu.Drogo,birdenaptaldurumuna düştüğünü, arkadaşlarının kendisiyle alay etmiş olduğunu, generalin üzerinde gayet vasat birizlenimbıraktığımveyapılacakhiçbirşeykalmadığınıalgıladı.Haksızlık,göğsünde,yüreğineyakınbiryerdeciddibiracıyadönüşüyordu.“Alıpbaşımıgitmemdemümkün,”diyedüşündü,“istifaedebilirim:Sonuçtaaçlıktanölmem,üstelikhenüzgencim”.

Generaleliyledostçabirişaretyaptı.“Peki,haydihoşçakalın,teğmen,ayrıcaendişelenmeyin.”Drogoesasduruşageçti,topuklarınıvurdu,

gerigerigittivekapıyavardığındasonbirselamvererekayrıldı.Bir at boş vadide yukarı doğru çıkmakta ve nal sesleri geçitlerin boşluğunda geniş yankılar

uyandırmaktadır; kayalıkların tepesindeki çalılıklar ve küçük san otlar kıpırtısızdır, hatta bulutlar bilegökyüzündealışılmamışbiryavaşlıkla ilerlemektedir.Nal sesleri, yavaşçabeyazyolboyuncayükselir,GiovanniDrogokaleyedönmektedir.

Evet,Drogo’durbuilerleyen,şimdidahayakındaolduğuiçinkolaycaseçilmekte,yüzündehiçbirözelhüzün belirtisi görülmemektedir. İsyan etmemiş, istifasını vermemiş, bu haksızlığı hiç ses etmedenkabullenmiş, her zamanki görevine dönmektedir. Hatta, ruhunun derinliklerinde, yaşamında büyükdeğişikliklerin böylece bertaraf edilmiş olmasından ve eski alışkanlıklarına aynen kavuşmaktan doğanutangaçbirhoşnutlukbilevardır.Dahası,yineDrogo,uzunvadedemüthişbirintikamalmayıdüşünmekte,önünde sonsuz bir zaman süresi olduğuna inanmaktadır, böylece gündelik yaşam için verilen bayağımücadeledenvazgeçmiştir.Tümhesaplarıncömertçeverileceğigününgeleceğinidüşünmektedir.Amabuarada, başkaları da gelmekte, varan ilk kişi olabilmek için buruk bir şekilde yarışa girmekte, hiçdüşünmeden Drogo’yu geçip, onu arkalarında bırakmaktadırlar. O ise, diğerlerinin uzaklarda gözdenkayboluşunudalgın,tuhafkuşkularakapılarakseyretmekteydi:Ya,aslındayanılıyorsa?Ya,gayetsıradanbiryazgıyasahipsıradanbiriolarakyaratılmışsa?

Page 104: DINO BUZZATl (1906-1972) - media.turuz.com · DINO BUZZATl (1906-1972) İtalya'nın Belluno kentinde doğup Roma'da ölen Buzzati, meslek yaşamına 1928'de Milano’da Corriere deüa

GiovanniDrogo, tıpkıouzaklardakalmışEylülgünündeolduğugibi tekbaşınakaleyeçıkmaktaydı.Aradaki tek fark, bu kez, vadinin öbür yamacında ilerleyen başka bir subayın, ve iki yolun birleştiğiyerdekiköprüdebirYüzbaşıOrtiz'inolmayışıydı.

BukezDrogotekbaşınayolalıyorvebufırsattanyararlanarakyaşamıüzerinedüşünüyordu.Kaleye,dahakimbilirnekadarsürekalmaküzeregidiyordu,halbukiaynıandaarkadaşlarınınbirçoğuoradanbirdahahiçdönmemeküzereayrılıyorlardı.Drogo,arkadaşlarınınkendisindendahakurnazdavrandıklarınıdüşünüyordu; ama bunun yanı sıra arkadaşları belki de aynı zamanda kendisinden daha değerliydiler:Belkideherşeyiaçıklayanbuydu.

Zamangeçtikçe,kaleöneminiyitiriyordu.Belkide,çokeskilerdeburasıönemlibirgarnizondu,yadaenazındanöyleaddedilmişti.Ama,şimdi,gücününyarıyaindirgendiğişusıralarda,artıkstratejikolaraktüm savaş planlarından dışlanmış, basit bir güvenlik setinden başka bir şey değildi. Kalenin oradakorunmasının teknedeni, bu sınır köşesinin tamamenboşbırakılmamasıydı.Kuzeydeki ovadangelecekbir tehlike fikri hiçbir kabul görmüyordu, en kötü olasılıkla geçitin orada bir göçmen arabasıgörülebilirdi,işteokadar?Şimdi,yukarıdakiyaşamnasılolacaktıacaba?

Drogo, bunları düşüne düşüne öğleden sonra, ovanın uç noktasına ulaştı ve karşısında BastianiKalesi’nigördü.Artıkkale,ilkgelişindekigibi,endişevericigizlerledoludeğildi.Gerçekteburası,birsınır kışlası, duvarları yeni model topların darbelerine birkaç saat ancak dayanabilecek gülünç biryapıydı.Zamanla,kendihalinebırakılıpyıkılacaktı,dahaşimdidenmazgalarasındakisiperlerdenbazılarıyıkılmıştı,hattabirtoprakseti,hiçkimsedüzeltilmesiiçinbirçabagöstermediğindengöçüyordu.

İşte Drogo, ovanın ucunda durmuş, devriyelerin her zamanki nöbet alanında volta atışlarınıseyrederken bunları düşünüyordu. Damdaki bayrak, süklüm püklüm duruyor, bacalardan hiç dumançıkmıyorveçıplakgiriştehiçkimselergörünmüyordu.

Drogo’yuşimdikimbilirnasılsıkıcıbiryaşambekliyordu?BüyükolasılıklaoneşedoluMoreldeilkgidenler arasında olacak, Drogo’nun tek bir dostu bile kalmayacaktı. Sonra yine aynı bitmek bilmeznöbetler, aynı iskambil oyunları ve biraz içki ya da düzeysiz aşk serüveni için en yakın köye yapılanyürüyüşlerbaşlayacaktı.Nezavallılık,diyedüşünüyorduDrogo.Oysasan tabyalarınduvarlarıboyuncabir gizem kalıntısı kol geziyor, bu kalıntı, olacak şeylere ilişkin bu ifadesi güç duygu yukarılardauçurumlarındiplerinde,kazamatlarıngölgelerindevarlığınıinatlasürdürüyordu.

Kaledeçeşitlideğişikliklerlekarşılaştı.Anidenbukadarçok insanıngitmesindendolayı,heryerdebüyükbirhareketgözleniyordu.Henüzkimleringideceğibilinmiyor,hementümütayintalebindebulunmuşolan subaylar, eski kaygılarını unutmuş, sıkıntılı bir bekleyiş yaşıyorlardı. Güvenilir bir kaynaktanöğrenildiğinegöreFilimorebilegidecektivebudurumhizmetinritminintamamenallakbullakolmasınanedenoluyordu.Heyecandalgasıerleribilesarmıştı,alayınhenüzbilinmeyenbüyükbirbölümüdeşehregönderilecekti. Nöbetler gönülsüzce tutuluyor; çoğu zaman nöbet devri sırasında yeni nöbetçiler hazırolmuyor,herkestebukadarönleminkabavegereksizolduğuduygusukolgeziyordu.

Eski umutların, savaş hayallerinin, kuzeydeki düşmana ilişkin beklentilerin artık sadece insanların

Page 105: DINO BUZZATl (1906-1972) - media.turuz.com · DINO BUZZATl (1906-1972) İtalya'nın Belluno kentinde doğup Roma'da ölen Buzzati, meslek yaşamına 1928'de Milano’da Corriere deüa

yaşamabiranlamvermeküzereuydurduğugerekçelerolduğukesinolarakkabulgörüyordu.Artık,sivilyaşama dönüş olanağı gündeme geldiğinden beri bu hikâyeler çocukluk düşleri görünümüne bürünüyor,kimse bir zamanlar bunlara inandığını kabullenmiyor, herkes bu konuyla alay ediyordu. Önemli olangitmekti. Drogo’nun arkadaşlarının her biri, kendisine öncelik verilmesi için etkili tanışları arayasokmuştu,herbiri,içiniçinbaşaracağınaemingözlebakıyordu.

Kendisinden önce davranmak ve böylece bir rakibin azalmasını sağlamak için o önemli haberikendisindensaklamışolanarkadaşları,bellibelirsizbirsempatiyle“Yasen?”diyesoruyorlardı.

“Benim,”diyecevaplıyorduDrogo,“birkaçaydahaburadakalmamgerekecek”.Ozamandiğerlerionuavutmayaçalışıyorlardı:Mutlakaonundatayiniçıkacaktı,doğruolanbuydu,

karamsarlığakapılmamalıydı,vb.,vb.İçlerindeyalnızcaOrtizhiçdeğişmemişgibiydi.Ortizgitmekiçinmüracaattabulunmamıştı,yıllardır

bu konu artık onu ilgilendirmez olmuştu, garnizondaki adam sayısının azaltılacağı haberi en son onaulaşmıştı,oyüzdendeDrogo’yahaberverecekvakitbulamamıştı.Ortizbuyeniheyecana,gayetkayıtsızbirifadeyletanıkoluyorveherzamankititizliğiylekaledekiişlerleilgileniyordu.

Sonuçta, gerçekten de kaleden gidiş başladı. Avluda, arabalar eşya taşımak için gidip geliyor vebölüklersırayadizilerekayrılıyorlardı.Herseferindealbaybürosundanaşağıinerek,onlarıinceliyorveaskerlere,ruhsuzvesilikbirseslebirkaçvedacümlesisöylüyordu.

Uzun yıllar boyunca kalede yaşamış, yüzlerce gün boyunca, tabyaların tepelerinden kuzeyinyalnızlığınıgözlemişvedüşmanınanibirsaldırısıvarsayımıüzerinebitmekbilmeztartışmalaragirmeyealışmışolanbusubaylarınçoğusevinçveneşedolubiryüzleyolaçıkıyorlar;kalanarkadaşlarınatuhaftuhaf göz kırpıyor, eyerleri üzerinde dimdik durarak küstahça, bölüklerinin başında vadiye doğruuzaklaşıyor,kalelerinesonbirkezolsunbakmakiçinbaşlarınıbilegeriçevirmiyorlardı.

YalnızcaMorel’in,sabahgüneşindeavludayolaçıkmayahazırlananbölüğünükomutanalbayatakdimettiğindeveselamvermeküzere,kılıcınıindirdiğinde,gözlerinemlendivekomutverdiğindesesititredi.Drogo, sırtı duvara yaslı bu sahneyi seyrediyordu, arkadaşı atının üzerinde çıkışa doğru gitmek üzereönünden geçtiğinde dostça gülümsedi. Birbirlerini belki de son kez görüyorlardı. Giovanni sağ elinikepininkenarınagötürerek,nizamiselamadurdu.

Sonra, kalenin, yazları bile soğuk olan ve gitgide daha tenhalaşan koridorlarına yöneldi.Morel'ingitmesiyle birlikte, kendisine yapılan haksızlık yeniden bir yara gibi ortaya çıkmış ve canını acıtmayabaşlamıştı. Giovanni Ortiz’i aradı, bürosundan çıkmak üzereyken buldu, koltuğunun altında bir yığındosyavardı.Yanmayaklaştı:

‘‘Günaydınbinbaşım.”“GünaydınDrogo,”dediOrtiz,durarak.“Yenibirşeyvarmı?Siziniçinneyapabilirim?”GerçektendeDrogo,onabirşeysormakistiyordu.Hiçbiraciliyetiolmayansıradanbirşeydibuama

yinedekendisinibirkaçgündürrahatsızediyordu.“Özürdilerimbinbaşım,”dedi.“Bilmemhatırlarmısınız,dörtbuçukyılöncekaleyeilkvardığımda,

Page 106: DINO BUZZATl (1906-1972) - media.turuz.com · DINO BUZZATl (1906-1972) İtalya'nın Belluno kentinde doğup Roma'da ölen Buzzati, meslek yaşamına 1928'de Milano’da Corriere deüa

BinbaşıMatti banaancakgönüllülerinburadakaldıklarını söylemişti.Gitmek isteyenin,bunuyapmaktatamamenserbestolduğunubelirtmişti.Sizebütünbunlarıanlatmıştım,hatırlıyormusunuz?Matti’yegöre,idari bir gerekçe oluşturması açısından bir doktor raporu edinmem yeterliydi, yalnızca bu durumunalbayınpekhoşunagitmeyeceğinisöylemişti.”

“Evethayalmeyalhatırlıyorum,”dediOrtizbellibelirsizbirsıkıntıyla.“Ama,özürdilerimsevgiliDrogo, şimdi ben...” “Yalnızca bir dakikanızı alacağım komutanım... Hatırlarsınız, albayın hoşunagitmeyecek bir şey yapmamak için burada dört ay kalmaya rıza göstermiştim. Ama, eğer isteseydimgidebilirdim,öyledeğilmi?”

“Anlıyorum,sevgiliDrogo,”dediOrtiz,“amabudurumdaolanteksizdeğilsiniz”.“Öyleyse,” diye sözünü kesti Giovanni, “öyleyse bütün bunlar hikâyeydi değilmi?Yani, istediğim

takdirdegidebileceğimdoğrudeğildi.Bu,sadecebenimrahatdurmamiçinbiryutturmacaydı”.“Yoo,”dedikomutan.“Zannetmiyorum...Böyledüşünmemelisiniz!”“Sakın tersinisöylemeyinbinbaşım,”diyecevapverdiGiovanni.“YaniMatti’nindoğrusöylediğini

miiddiaediyorsunuz?”“Benimbaşımadaaynışeygeldi,yadabunabenzerbirşey,”dediOrtizsıkıntıylayerebakarak.“Ben

de,ozamanlarparlakbirkariyerehevesediyordum...”Uzun koridorlardan birindeydiler ve sesleri mekânın çıplak ve boş olmasından dolayı duvarlar

arasındahüzünleyankılanıyordu.“Budurumdaburaya tümsubaylarınkendi istekleriylegelmişolduğudadoğrudeğil?Hepsi,benim

gibiburadakalmayazorlandılar,öyledeğilmi?”Ortizsusuyor,kılıcınınkınınınucunuyerdekitaşlardakibirdeliğesokmayaçalışıyordu.“Burada kendi istekleriyle kaldıklarını iddia edenlerinki de palavraydı, değil mi?” diye üsteledi

Drogo.“Nedenhiçkimseasladoğruyusöylemecesaretinigöstermedi?”“Belki tamolarak sizin dediğiniz gibi değildi,” diye cevapverdiOrtiz. “Gerçektendebazı kişiler

buradakalmayıkendiliklerindentercihettiler,gerçiaslınıistersenizsayılanpekfazladeğildiamayinedeböylebirkaçkişivardı...”

“Kimdibunlar?Söyleyinbakalım!”dedicanlıbirtondaDrogo;sonraanidendurdu.“Ah,özürdilerimbinbaşım,”diyeekledi,“birdensiziunuttum,maluminsankonuşurkenkendinikaptırıveriyor”.

Ortizgülümsedi.“Yok,inanın,bunukendimiçinsöylememiştim.Benbelkidere'senburadakalmışımdır!”Parmaklıklıpencerelerinyanındangeçerekyanyanayürümeyebaşladılar:Bupencerelerdenkalenin

arkatarafındakiçıplakolan,güneydekidağlar,vadidekiağırsisgörünüyordu.“Öyleyse,”dediDrogobirsüresustuktansonra,“Öyleysetümoheyecan,oTatarhikâyeleri..Aslında

bunainanmıyorlardı,değilmi?”“Hayır,inanıyorlardı,”dediOrtiz.“Eminolunkiinanıyorlardı.”Drogokafasınısalladı:

Page 107: DINO BUZZATl (1906-1972) - media.turuz.com · DINO BUZZATl (1906-1972) İtalya'nın Belluno kentinde doğup Roma'da ölen Buzzati, meslek yaşamına 1928'de Milano’da Corriere deüa

“Tanrım,iyiceşaşırdım...”“Sizenesöyleyebilirimki,”dedikomutan.“Bunlarkarmaşıkşeylerdir...Burası,birtürsürgüngibidir,

bir kaçamak noktası bulmak, bir şeylerin ümidini taşımak gerekir. Günün birinde, birisi kafasını taktı,derken herkes Tatarlardan söz etmeye başladı. Bu lafı ilk kimin ortaya attığını Allah bilir...” “Belkimekânındabundabellibirkatkısıolmuştur,”dediDrogo,oçölebakabaka...

“Tabii,mekândaönemli...Çöl,uzaktakisisler,dağlar,bunu inkâredemeyiz...Gerçekten,mekândaetkiliolmuştur.”Biransustu,düşünceliydi,sonrasankikendikendinekonuşuyormuşgibiyenidenbaşladı:

“Tatarlar...Tatarlar...Başlangıçta,tabiisaçmalıkgibigeliyor,amagiderekinsanyinedeinanıyor,yadaenazındançoğunlukiçinböyleoldu.”

“Amasizkomutanım,kusurabakmayınamasiz,siz...”“Benimiçindurumfarklıydı,”dediOrtiz.“Benbaşka bir kuşağa aitim. Artık hiçbir iddiam yok, sakin bir görev bana yeter de artar bile. Ama siz,teğmen...sizinönünüzdekocabirömürvar.Biryıl,çokçokbirbuçukyılsonratayininizçıkar...”

“Ah,bakın,işteMorelneşanslıadam!”diyebağırdıDrogo,küçükbirpencereninönündedurarak.Gerçektendeavludauzaklaşanmüfrezegörünüyordu.Çıplakvekavrukyerde,güneşinaltındaaskerler

netbiçimdeseçiliyordu.Ağırçantalarınarağmengayethızlıilerliyorlardı.

Page 108: DINO BUZZATl (1906-1972) - media.turuz.com · DINO BUZZATl (1906-1972) İtalya'nın Belluno kentinde doğup Roma'da ölen Buzzati, meslek yaşamına 1928'de Milano’da Corriere deüa

XXKalede dört yıl geçirdikten sonra, yeni bir yere atanma hakkı doğuyordu ama Drogo, uzak bir

garnizonayollanmasınıengellemekvekendişehrindekalabilmekiçin,yinedemüfrezesininbağlıolduğutümeninkomutamolangeneralleözelbirgörüşmetalepetmeyitercihetti.Gerçektebugörüşmeyiyapmasıiçin asıl ısrar eden annesi olmuştu; unutulmamak için insanın kendisini göstermesi gerektiğini ve eğerbizzathareketegeçmezse,hiçkimseninkalkıpdakendiliğindenGiovanni’yleilgilenmeyeceğini;sonundaonu yine aynı derecede kasvetli bir başka sınır garnizonuna gönderebileceklerini söylemişti. Hatta,Giovanni’ylegörüşeceğigünkomutanınmüsaitvekeyfiyerindeolmasıiçingerekengirişimleride,bazıtanıdıklararacılığıylayapanyineGiovanni’ninannesioldu.

General,genişbirodada,büyükbirmasadaoturuyor,puroiçiyordu;öylesine,sıradanbirgündü,belkiyağmurlu,belkidesadecebulutlubirgün.Generaloldukçayaşlıydı,monoklününberisindenteğmeniiyiniyetlesüzdü.

“Sizinle görüşmek istedim,” dedi hemen, sanki bu mülakatı kendisi talep etmiş gibi. “Yukarıdadurumunnasılolduğunuöğrenmekistiyordum.Nasıl,Filimore’unsağlığıyerindemi?”

“BenoradanayrıldığımdaAlbayFilimoregayetiyiydi,generalim.”Generalbirsüresustuktansonrababacanbirtavırlakafasınısalladı.“Ah, siz kaledekiler, bizi az üzmediniz. Yaa.. şu, sınır sorunu. Sonra o teğmen, şu an adını

çıkartamayacağım,tümbunlarHaşmetmeab’ınhiçhoşunagitmedi.”Drogo,nediyeceğinibilemediğinden,susuyordu.“Evetşuteğmen...”diyedevamettigeneral.“Neydiadı?Arduinegibibirşeydigaliba.”“Angustina’ydıgeneralim.”“A,evetAngustina,ammainatçıbiradammış!Saçmabirinatyüzündensınırçiziminelekedüşürdü...

Nasılolupdaona...Neyse,hiçkonuşmayalımdahaiyi!”diyekestiripattıbüyüklüğünkendisindekalmasıiçin.

“Ama,afbuyurursanız,generalim,”demecesaretinigösterdiDrogo,“sonuçtaAngustinaöldü!”“Olabilir,çokmümkün,haklıolabilirsiniz,bençokiyianımsamıyorum,”dedigeneralsankiönemsiz

birayrıntıdansözedermişgibi.“Amabuolaymajestelerininçokcanınısıktı.”SustuveDrogo’yasorgudolubirbakışfırlattı.“Siz buraya,” dedi ima dolu diplomatik bir ses tonuyla, “tayininizin şehre yapılması için geldiniz

değil mi? Siz hepiniz, varsa yoksa şehri düşünürsünüz, insanın askerlik mesleğini en iyi şekilde uzakgarnizonlardaöğrendiğinianlayamazsınız”.

“Evet,generalim,”dediDrogosözleriniveses tonunukontrolaltında tutabilmek için.“Benşahsen,dörtyılımıoradageçirdimve...”

Page 109: DINO BUZZATl (1906-1972) - media.turuz.com · DINO BUZZATl (1906-1972) İtalya'nın Belluno kentinde doğup Roma'da ölen Buzzati, meslek yaşamına 1928'de Milano’da Corriere deüa

“Sizin yaşınızda dört yıl nedir ki?Hiçbir şey...” dedi general gülerek. “Her neyse, ben size sitemetmiyorum... sadece, genelde bu yöntemin kadrolara belli bir ruhu aşılama açısından pek başarılıolmadığını söylemek istiyorum...” Söyleyeceklerini şaşırmış gibi, lafım kesti.Kısa bir süre düşünceyedaldı.

“Neyse,” diye devam etti, “sevgili teğmenim, sizi memnun etmeye çalışacağız. Şimdi dosyanızıisteteceğiz”.

Dosyanıngelmesinibeklerken,generalkonuşmayadevametti.“Kalenin...”dedi,“BastianiKalesi’ninenzayıfyanınedirbiliyormusunuz?”“Bilemeyeceğim, generalim,” dedi Drogo, “belki aşın derecede tecrit edilmiş bir durumda

olmasıdır”.Generalinyüzündeacımadoluiyilikseverbirgülümsemebelirdi.“Sizgençlernetuhaffikirlerbesliyorsunuz.Aşırıderecedetecritedilmişha!İtirafedeyimkibuhiç

aklımagelmemişti.Kaleninzayıfyanınedir,söyleyeyimmi?Çokkalabalıkolması,çokkalabalık!”“Çokkalabalıkolmasımı?”Teğmeninsözünükesmişolmasınaaldırmadan,“İştebunedenle,yönetmeliğindeğiştirilmesinekararverildi,”dedigeneral.“Sahi,kaledebukonuda

nediyorlar?”“Hangikonudageneralim,özürdilerim.”“Nedemek,hangikonuda,konuştuğumuzkonudatabiiki.Yeniyönetmelikkonusunda,”diyedevametti

general.“Hiçbirşeyduymadım,”dediDrogohayretledolu,“gerçektendehiç...”“Evet, belki de henüz resmen tebliğ edilmemiştir,” dedi general daha yumuşak bir tonda. “Buna

rağmen, haberdar olacağınızı tahmin etmiştim: Genelde, askerler olayları herkesten önce duymakonusundapekuzmandırlar.”

“Yenibiryönetmelikmigeneralim?”diyesorduDrogo,gayetilgili.“Adam sayısının azaltılması söz konusu, garnizondaki adam sayısı neredeyse yarıya inecek,” dedi

aniden general. “Çok kalabalıktı, çok. Ben hep o kaledeki adam sayısının azaltılması gerektiğinisöylemişimdir.”

Osırada,elindekocabirdosyayığınıylayaveriçeriyegirdi.Bunlarıbirmasanınüzerineyaydıktansonra,içlerindenbirini,Drogo’nunkiniseçerekgeneraleverdi;generaluzmanbirgözledosyayagözattı.

“Herşeydüzgün,”dedi.“Ama,zannedersemtayindilekçesiyok.”“Tayindilekçesimi?Ben,kalededörtyılıtamamladıktansonra,böylebirdilekçeyegerekolmadığını

zannediyordum.”“Geneldegerekmez,”dedigeneral, astınaaçıklamayapmaktandolayıcanı sıkılmışgibiydi, amabu

kez adam sayısında ciddi bir düzenleme, kısıtlama yapılacağından ve herkes gitmek isteyeceğinden,öncelikleridikkatealmakgerekecektir.

“Amageneralim,kaledehiçkimsebudurumubilmiyorki.Kimsedilekçeyazmadı...”

Page 110: DINO BUZZATl (1906-1972) - media.turuz.com · DINO BUZZATl (1906-1972) İtalya'nın Belluno kentinde doğup Roma'da ölen Buzzati, meslek yaşamına 1928'de Milano’da Corriere deüa

Generalbaşçavuşadöndü:“Başçavuş,”dedi,“BastianiKalesi’ndenhiçtayindilekçesigeldimi?”“Zannedersemyirmikadardilekçevar,generalim,”diyecevapladıyüzbaşı.Ne kötü bir şaka diye düşündü, apışıp kalan Drogo. Arkadaşları, gerçekten de, kendisinden önce

davranabilmekiçin,konuyugizlemişlerdi.Ortizbilekendisiniböylealçakçaaldatmışmıydı,acaba?“Üstelediğim için özür dilerim generalim,” dedi Drogo, muhatabının vereceği cevabın ne derece

belirleyiciolacağını tahminediyordu.“Amabanaöylegeliyorki,dörtyılkaledehizmetvermişolmak,basitbirönceliksırasındandahaönemlidir,öyledeğilmi?”

“Sizindörtyılınız,sevgiliteğmenim,”dedisoğukbirsestonuylageneral,“yaşamlarınıntümünüoradageçirenlerin zamanının yanında solda sıfır kalır. Sizin durumunuzu özel bir ilgiyle inceleyebilir,tarafınızdandoğrulananbirmüracaataönceliktanıyabilirimamaadaletekarşıçıkamam.Ayrıcasicilinizideincelemekgerekir”.

GiovanniDrogo’nunrengisolmuştu.“Evetama,generalim,”diyemırıldandı,“ozamanoradaömürboyukalmammümkünöylemi?”“...Siciliniziincelemekgerekir,”diyedevamettimuhatabı,hiçetkilenmemişbirşekilde.“Evet,bakın

burada-tesadüfenkarşımabuçıktı-bir‘ihtar’görüyorum,‘ihtar’çokvahimbirşeydeğildir... (oaradadosyayı incelemeyedevamediyordu),amaburadapekesefvericibirolaygörüyorum,yanlışlıksonucuöldürülenbirnöbetçi...”

“Evet ama generalim, o konuda benim hiçbir suçum...” “Açıklamalarınızı dinleyemem, bunu idrakedebilirsiniz,değilmi,sevgiliteğmenim,”dedigeneralsözünükeserek.“Bendosyanızdayazılıolanlarıokumakla yetiniyorum ve bunun talihsiz bir kaza olduğunu kabul etmeye hazırım... Elimden geleniyapmayaçalışırım,sizinleşahsengörüşmeyibenkabulettim,amabudurumda...Ah,müracaatınızıbirayönceyapmışolsaydınız!..Bilgilendirilmemişolmanızçoktuhaf...Bugerçektendebüyükbirengel.”

Konuşmanınbaşındakibabacan tavrıkaybolmuştu.General, şimdi,hafifbirsıkıntıvealayarasındagidipgelenbirsestonuylakonuşuyor,hocatavrıylasözcükleritanetanesöylüyordu.Drogo,birdenaptaldurumuna düştüğünü, arkadaşlarının kendisiyle alay etmiş olduğunu, generalin üzerinde gayet vasat birizlenimbıraktığımveyapılacakhiçbirşeykalmadığınıalgıladı.Haksızlık,göğsünde,yüreğineyakınbiryerdeciddibiracıyadönüşüyordu.“Alıpbaşımıgitmemdemümkün,”diyedüşündü,“istifaedebilirim:Sonuçtaaçlıktanölmem,üstelikhenüzgencim”.

Generaleliyledostçabirişaretyaptı.“Peki,haydihoşçakalın,teğmen,ayrıcaendişelenmeyin.”Drogoesasduruşageçti,topuklarınıvurdu,

gerigerigittivekapıyavardığındasonbirselamvererekayrıldı.

Page 111: DINO BUZZATl (1906-1972) - media.turuz.com · DINO BUZZATl (1906-1972) İtalya'nın Belluno kentinde doğup Roma'da ölen Buzzati, meslek yaşamına 1928'de Milano’da Corriere deüa

XXIBir at boş vadide yukarı doğru çıkmakta ve nal sesleri geçitlerin boşluğunda geniş yankılar

uyandırmaktadır; kayalıkların tepesindeki çalılıklar ve küçük san otlar kıpırtısızdır, hatta bulutlar bilegökyüzündealışılmamışbiryavaşlıkla ilerlemektedir.Nal sesleri, yavaşçabeyazyolboyuncayükselir,GiovanniDrogokaleyedönmektedir.

Evet,Drogo’durbuilerleyen,şimdidahayakındaolduğuiçinkolaycaseçilmekte,yüzündehiçbirözelhüzün belirtisi görülmemektedir. İsyan etmemiş, istifasını vermemiş, bu haksızlığı hiç ses etmedenkabullenmiş, her zamanki görevine dönmektedir. Hatta, ruhunun derinliklerinde, yaşamında büyükdeğişikliklerin böylece bertaraf edilmiş olmasından ve eski alışkanlıklarına aynen kavuşmaktan doğanutangaçbirhoşnutlukbilevardır.Dahası,yineDrogo,uzunvadedemüthişbirintikamalmayıdüşünmekte,önünde sonsuz bir zaman süresi olduğuna inanmaktadır, böylece gündelik yaşam için verilen bayağımücadeledenvazgeçmiştir.Tümhesaplarıncömertçeverileceğigününgeleceğinidüşünmektedir.Amabuarada, başkaları da gelmekte, varan ilk kişi olabilmek için buruk bir şekilde yarışa girmekte, hiçdüşünmeden Drogo’yu geçip, onu arkalarında bırakmaktadırlar. O ise, diğerlerinin uzaklarda gözdenkayboluşunudalgın,tuhafkuşkularakapılarakseyretmekteydi:Ya,aslındayanılıyorsa?Ya,gayetsıradanbiryazgıyasahipsıradanbiriolarakyaratılmışsa?

GiovanniDrogo, tıpkıouzaklardakalmışEylülgünündeolduğugibi tekbaşınakaleyeçıkmaktaydı.Aradaki tek fark, bu kez, vadinin öbür yamacında ilerleyen başka bir subayın, ve iki yolun birleştiğiyerdekiköprüdebirYüzbaşıOrtiz'inolmayışıydı.

BukezDrogotekbaşınayolalıyorvebufırsattanyararlanarakyaşamıüzerinedüşünüyordu.Kaleye,dahakimbilirnekadarsürekalmaküzeregidiyordu,halbukiaynıandaarkadaşlarınınbirçoğuoradanbirdahahiçdönmemeküzereayrılıyorlardı.Drogo,arkadaşlarınınkendisindendahakurnazdavrandıklarınıdüşünüyordu; ama bunun yanı sıra arkadaşları belki de aynı zamanda kendisinden daha değerliydiler:Belkideherşeyiaçıklayanbuydu.

Zamangeçtikçe,kaleöneminiyitiriyordu.Belkide,çokeskilerdeburasıönemlibirgarnizondu,yadaenazındanöyleaddedilmişti.Ama,şimdi,gücününyarıyaindirgendiğişusıralarda,artıkstratejikolaraktüm savaş planlarından dışlanmış, basit bir güvenlik setinden başka bir şey değildi. Kalenin oradakorunmasının teknedeni, bu sınır köşesinin tamamenboşbırakılmamasıydı.Kuzeydeki ovadangelecekbir tehlike fikri hiçbir kabul görmüyordu, en kötü olasılıkla geçitin orada bir göçmen arabasıgörülebilirdi,işteokadar?Şimdi,yukarıdakiyaşamnasılolacaktıacaba?

Drogo, bunları düşüne düşüne öğleden sonra, ovanın uç noktasına ulaştı ve karşısında BastianiKalesi’nigördü.Artıkkale,ilkgelişindekigibi,endişevericigizlerledoludeğildi.Gerçekteburası,birsınır kışlası, duvarları yeni model topların darbelerine birkaç saat ancak dayanabilecek gülünç bir

Page 112: DINO BUZZATl (1906-1972) - media.turuz.com · DINO BUZZATl (1906-1972) İtalya'nın Belluno kentinde doğup Roma'da ölen Buzzati, meslek yaşamına 1928'de Milano’da Corriere deüa

yapıydı.Zamanla,kendihalinebırakılıpyıkılacaktı,dahaşimdidenmazgalarasındakisiperlerdenbazılarıyıkılmıştı,hattabirtoprakseti,hiçkimsedüzeltilmesiiçinbirçabagöstermediğindengöçüyordu.

İşte Drogo, ovanın ucunda durmuş, devriyelerin her zamanki nöbet alanında volta atışlarınıseyrederken bunları düşünüyordu. Damdaki bayrak, süklüm püklüm duruyor, bacalardan hiç dumançıkmıyorveçıplakgiriştehiçkimselergörünmüyordu.

Drogo’yuşimdikimbilirnasılsıkıcıbiryaşambekliyordu?BüyükolasılıklaoneşedoluMoreldeilkgidenler arasında olacak, Drogo’nun tek bir dostu bile kalmayacaktı. Sonra yine aynı bitmek bilmeznöbetler, aynı iskambil oyunları ve biraz içki ya da düzeysiz aşk serüveni için en yakın köye yapılanyürüyüşlerbaşlayacaktı.Nezavallılık,diyedüşünüyorduDrogo.Oysasan tabyalarınduvarlarıboyuncabir gizem kalıntısı kol geziyor, bu kalıntı, olacak şeylere ilişkin bu ifadesi güç duygu yukarılardauçurumlarındiplerinde,kazamatlarıngölgelerindevarlığınıinatlasürdürüyordu.

Kaledeçeşitlideğişikliklerlekarşılaştı.Anidenbukadarçok insanıngitmesindendolayı,heryerdebüyükbirhareketgözleniyordu.Henüzkimleringideceğibilinmiyor,hementümütayintalebindebulunmuşolan subaylar, eski kaygılarını unutmuş, sıkıntılı bir bekleyiş yaşıyorlardı. Güvenilir bir kaynaktanöğrenildiğinegöreFilimorebilegidecektivebudurumhizmetinritminintamamenallakbullakolmasınanedenoluyordu.Heyecandalgasıerleribilesarmıştı,alayınhenüzbilinmeyenbüyükbirbölümüdeşehregönderilecekti. Nöbetler gönülsüzce tutuluyor; çoğu zaman nöbet devri sırasında yeni nöbetçiler hazırolmuyor,herkestebukadarönleminkabavegereksizolduğuduygusukolgeziyordu.

Eski umutların, savaş hayallerinin, kuzeydeki düşmana ilişkin beklentilerin artık sadece insanlarınyaşamabiranlamvermeküzereuydurduğugerekçelerolduğukesinolarakkabulgörüyordu.Artık,sivilyaşama dönüş olanağı gündeme geldiğinden beri bu hikâyeler çocukluk düşleri görünümüne bürünüyor,kimse bir zamanlar bunlara inandığını kabullenmiyor, herkes bu konuyla alay ediyordu. Önemli olangitmekti. Drogo’nun arkadaşlarının her biri, kendisine öncelik verilmesi için etkili tanışları arayasokmuştu,herbiri,içiniçinbaşaracağınaemingözlebakıyordu.

Kendisinden önce davranmak ve böylece bir rakibin azalmasını sağlamak için o önemli haberikendisindensaklamışolanarkadaşları,bellibelirsizbirsempatiyle“Yasen?”diyesoruyorlardı.

“Benim,”diyecevaplıyorduDrogo,“birkaçaydahaburadakalmamgerekecek”.Ozamandiğerlerionuavutmayaçalışıyorlardı:Mutlakaonundatayiniçıkacaktı,doğruolanbuydu,

karamsarlığakapılmamalıydı,vb.,vb.İçlerindeyalnızcaOrtizhiçdeğişmemişgibiydi.Ortizgitmekiçinmüracaattabulunmamıştı,yıllardır

bu konu artık onu ilgilendirmez olmuştu, garnizondaki adam sayısının azaltılacağı haberi en son onaulaşmıştı,oyüzdendeDrogo’yahaberverecekvakitbulamamıştı.Ortizbuyeniheyecana,gayetkayıtsızbirifadeyletanıkoluyorveherzamankititizliğiylekaledekiişlerleilgileniyordu.

Sonuçta, gerçekten de kaleden gidiş başladı. Avluda, arabalar eşya taşımak için gidip geliyor vebölüklersırayadizilerekayrılıyorlardı.Herseferindealbaybürosundanaşağıinerek,onlarıinceliyorveaskerlere,ruhsuzvesilikbirseslebirkaçvedacümlesisöylüyordu.

Page 113: DINO BUZZATl (1906-1972) - media.turuz.com · DINO BUZZATl (1906-1972) İtalya'nın Belluno kentinde doğup Roma'da ölen Buzzati, meslek yaşamına 1928'de Milano’da Corriere deüa

Uzun yıllar boyunca kalede yaşamış, yüzlerce gün boyunca, tabyaların tepelerinden kuzeyinyalnızlığınıgözlemişvedüşmanınanibirsaldırısıvarsayımıüzerinebitmekbilmeztartışmalaragirmeyealışmışolanbusubaylarınçoğusevinçveneşedolubiryüzleyolaçıkıyorlar;kalanarkadaşlarınatuhaftuhaf göz kırpıyor, eyerleri üzerinde dimdik durarak küstahça, bölüklerinin başında vadiye doğruuzaklaşıyor,kalelerinesonbirkezolsunbakmakiçinbaşlarınıbilegeriçevirmiyorlardı.

YalnızcaMorel’in,sabahgüneşindeavludayolaçıkmayahazırlananbölüğünükomutanalbayatakdimettiğindeveselamvermeküzere,kılıcınıindirdiğinde,gözlerinemlendivekomutverdiğindesesititredi.Drogo, sırtı duvara yaslı bu sahneyi seyrediyordu, arkadaşı atının üzerinde çıkışa doğru gitmek üzereönünden geçtiğinde dostça gülümsedi. Birbirlerini belki de son kez görüyorlardı. Giovanni sağ elinikepininkenarınagötürerek,nizamiselamadurdu.

Sonra, kalenin, yazları bile soğuk olan ve gitgide daha tenhalaşan koridorlarına yöneldi.Morel'ingitmesiyle birlikte, kendisine yapılan haksızlık yeniden bir yara gibi ortaya çıkmış ve canını acıtmayabaşlamıştı. Giovanni Ortiz’i aradı, bürosundan çıkmak üzereyken buldu, koltuğunun altında bir yığındosyavardı.Yanmayaklaştı:

‘‘Günaydınbinbaşım.”“GünaydınDrogo,”dediOrtiz,durarak.“Yenibirşeyvarmı?Siziniçinneyapabilirim?”GerçektendeDrogo,onabirşeysormakistiyordu.Hiçbiraciliyetiolmayansıradanbirşeydibuama

yinedekendisinibirkaçgündürrahatsızediyordu.“Özürdilerimbinbaşım,”dedi.“Bilmemhatırlarmısınız,dörtbuçukyılöncekaleyeilkvardığımda,

BinbaşıMatti banaancakgönüllülerinburadakaldıklarını söylemişti.Gitmek isteyenin,bunuyapmaktatamamenserbestolduğunubelirtmişti.Sizebütünbunlarıanlatmıştım,hatırlıyormusunuz?Matti’yegöre,idari bir gerekçe oluşturması açısından bir doktor raporu edinmem yeterliydi, yalnızca bu durumunalbayınpekhoşunagitmeyeceğinisöylemişti.”

“Evethayalmeyalhatırlıyorum,”dediOrtizbellibelirsizbirsıkıntıyla.“Ama,özürdilerimsevgiliDrogo, şimdi ben...” “Yalnızca bir dakikanızı alacağım komutanım... Hatırlarsınız, albayın hoşunagitmeyecek bir şey yapmamak için burada dört ay kalmaya rıza göstermiştim. Ama, eğer isteseydimgidebilirdim,öyledeğilmi?”

“Anlıyorum,sevgiliDrogo,”dediOrtiz,“amabudurumdaolanteksizdeğilsiniz”.“Öyleyse,” diye sözünü kesti Giovanni, “öyleyse bütün bunlar hikâyeydi değilmi?Yani, istediğim

takdirdegidebileceğimdoğrudeğildi.Bu,sadecebenimrahatdurmamiçinbiryutturmacaydı”.“Yoo,”dedikomutan.“Zannetmiyorum...Böyledüşünmemelisiniz!”“Sakın tersinisöylemeyinbinbaşım,”diyecevapverdiGiovanni.“YaniMatti’nindoğrusöylediğini

miiddiaediyorsunuz?”“Benimbaşımadaaynışeygeldi,yadabunabenzerbirşey,”dediOrtizsıkıntıylayerebakarak.“Ben

de,ozamanlarparlakbirkariyerehevesediyordum...”Uzun koridorlardan birindeydiler ve sesleri mekânın çıplak ve boş olmasından dolayı duvarlar

Page 114: DINO BUZZATl (1906-1972) - media.turuz.com · DINO BUZZATl (1906-1972) İtalya'nın Belluno kentinde doğup Roma'da ölen Buzzati, meslek yaşamına 1928'de Milano’da Corriere deüa

arasındahüzünleyankılanıyordu.“Budurumdaburaya tümsubaylarınkendi istekleriylegelmişolduğudadoğrudeğil?Hepsi,benim

gibiburadakalmayazorlandılar,öyledeğilmi?”Ortizsusuyor,kılıcınınkınınınucunuyerdekitaşlardakibirdeliğesokmayaçalışıyordu.“Burada kendi istekleriyle kaldıklarını iddia edenlerinki de palavraydı, değil mi?” diye üsteledi

Drogo.“Nedenhiçkimseasladoğruyusöylemecesaretinigöstermedi?”“Belki tamolarak sizin dediğiniz gibi değildi,” diye cevapverdiOrtiz. “Gerçektendebazı kişiler

buradakalmayıkendiliklerindentercihettiler,gerçiaslınıistersenizsayılanpekfazladeğildiamayinedeböylebirkaçkişivardı...”

“Kimdibunlar?Söyleyinbakalım!”dedicanlıbirtondaDrogo;sonraanidendurdu.“Ah,özürdilerimbinbaşım,”diyeekledi,“birdensiziunuttum,maluminsankonuşurkenkendinikaptırıveriyor”.

Ortizgülümsedi.“Yok,inanın,bunukendimiçinsöylememiştim.Benbelkidere'senburadakalmışımdır!”Parmaklıklıpencerelerinyanındangeçerekyanyanayürümeyebaşladılar:Bupencerelerdenkalenin

arkatarafındakiçıplakolan,güneydekidağlar,vadidekiağırsisgörünüyordu.“Öyleyse,”dediDrogobirsüresustuktansonra,“Öyleysetümoheyecan,oTatarhikâyeleri..Aslında

bunainanmıyorlardı,değilmi?”“Hayır,inanıyorlardı,”dediOrtiz.“Eminolunkiinanıyorlardı.”Drogokafasınısalladı:“Tanrım,iyiceşaşırdım...”“Sizenesöyleyebilirimki,”dedikomutan.“Bunlarkarmaşıkşeylerdir...Burası,birtürsürgüngibidir,

bir kaçamak noktası bulmak, bir şeylerin ümidini taşımak gerekir. Günün birinde, birisi kafasını taktı,derken herkes Tatarlardan söz etmeye başladı. Bu lafı ilk kimin ortaya attığını Allah bilir...” “Belkimekânındabundabellibirkatkısıolmuştur,”dediDrogo,oçölebakabaka...

“Tabii,mekândaönemli...Çöl,uzaktakisisler,dağlar,bunu inkâredemeyiz...Gerçekten,mekândaetkiliolmuştur.”Biransustu,düşünceliydi,sonrasankikendikendinekonuşuyormuşgibiyenidenbaşladı:

“Tatarlar...Tatarlar...Başlangıçta,tabiisaçmalıkgibigeliyor,amagiderekinsanyinedeinanıyor,yadaenazındançoğunlukiçinböyleoldu.”

“Amasizkomutanım,kusurabakmayınamasiz,siz...”“Benimiçindurumfarklıydı,”dediOrtiz.“Benbaşka bir kuşağa aitim. Artık hiçbir iddiam yok, sakin bir görev bana yeter de artar bile. Ama siz,teğmen...sizinönünüzdekocabirömürvar.Biryıl,çokçokbirbuçukyılsonratayininizçıkar...”

“Ah,bakın,işteMorelneşanslıadam!”diyebağırdıDrogo,küçükbirpencereninönündedurarak.Gerçektendeavludauzaklaşanmüfrezegörünüyordu.Çıplakvekavrukyerde,güneşinaltındaaskerler

netbiçimdeseçiliyordu.Ağırçantalarınarağmengayethızlıilerliyorlardı.

Page 115: DINO BUZZATl (1906-1972) - media.turuz.com · DINO BUZZATl (1906-1972) İtalya'nın Belluno kentinde doğup Roma'da ölen Buzzati, meslek yaşamına 1928'de Milano’da Corriere deüa

XXIIGidecekolansonbölükdeavludasırayadizilmişti,herkesertesigün,kısıtlıbirpersonelleyenibir

yaşamınkalıcıbiçimdeorganizeedileceğinidüşünüyorvebitmekbilmezveda törenlerininsonbulmasıkonusunda duyulan sabırsızlık başkalarının gidişine duyulan hırsla birleşiyordu.Bölük sıraya dizilmiş,YarbayNicolosi'ninteftişinibekliyorduki,töreniizleyenGiovanniDrogo,TeğmenSimeoni’ningaripbiryüzifadesiylegeldiğinigördü.

Simeonikaleyegeleliüçyılolmuştu,dürüstbirçocuğabenziyordu,birazukala,otoriteyesaygılıveyorucu talimlere pek meraklıydı. Avluda ilerlemiş, çevresine neredeyse sıkıntılı bir şekilde bakarak,derdini anlatacak birini arıyordu. Hiç kimseyle özel bir dostluğu olmadığından herhangi birisi işinigörebilirdi.

Drogo’nunkendisinebaktığınıgörünceyanınayaklaştı:“Gelbak,”dedikısıkbirsesle.“Çabukgeldebak.”

“Nevarki,”dediDrogo.“Üçüncütabyadanöbetteyim,birarakaçıpgeldim,ilkfırsattagel.Anlayamadığımbirşeyvar.”Koşarakgelmişgibibirmiktarsoluksoluğaydı.“Nerede?Negördünki?”dediDrogo,işkillenmişbirbiçimde.“Birdakika,”dediSimeoni,“bölüğüngitmesinibekle”.Aynıanda,borularüçkezçaldıveaskerleresasduruşageçtiler,çünkügözdendüşenkaleninkomutanı

gelmişti.“Gitmelerini bekle,” diye tekrarladı Simeoni çünküDrogo, görünüşte hiçbir anlamı olmayan bu sır

konusundasabırsızlıkgösteriyordu.“Hiçolmazsadışarıçıkışlarınıgörmekistiyorum.Sanabunubeşgünöncesöylemekistiyordumamaönceherkesingitmişolmasınıbeklemeliyiz.”

SonuçtaNicolosi’ninkısakonuşmasıvebandonunşatafatındansonra,uzunbiryürüyüşiçindonanmışolanbölükkaledenağıradımlarlaçıkarakvadiyeyöneldi.AylardanEylül’dü,gökyüzügriveruhsuzdu.

Bunun üzerine Simeoni Drogo’yu uzun ve tenha koridorlardan geçirerek, üçüncü tabyanın girişinegötürdü.Nöbetçilerigeçereknöbetalanınavardılar.

Teğmen Simeoni bir dürbün çıkararak Drogo’ya, önlerindeki dağların arasından görünen o küçüküçgenistikametinebakmasınısöyledi.

“Nevar?”dediDrogo.“Öncebirbak,yanılmışolabilirim.Öncesenbakdabanabirşeygörüpgörmediğinisöyle.”Drogo dirsekleri korkuluğa dayalı, dikkatle çöle baktı ve Simeoni’nin şahsi malı olan dürbün

sayesinde,çokuzaktaolmalarınakarşınkayaları,toprağınkaydığıyerleri,nadiryeşilliklerinoluşturduğulekelerirahatçaseçebildi.

Page 116: DINO BUZZATl (1906-1972) - media.turuz.com · DINO BUZZATl (1906-1972) İtalya'nın Belluno kentinde doğup Roma'da ölen Buzzati, meslek yaşamına 1928'de Milano’da Corriere deüa

Drogo,parçaparça,bütünalanıtaradıvetamhiçbirözelşeygörmediğinisöyleyecektikiiyicedipte,herşeyinosonsuzsisperdesininardındayittiğiyerde,hareketedenküçüksiyahbirlekegörürgibioldu.

Yüreğihızlaçarpmayabaşladığında,dirseklerihâlâkorkuluğadayalı,gözleri isedürbüneyapışıktı.Tıpkıikiyılönce,düşmanlarıngeldiğinisandığımızgünkügibi,diyedüşündü.

“Şuküçüksiyahlekedenmisözediyorsun?”diyesorduDrogo.“İlkolarakbeşgünöncegördümamakimseyesöylemekistemedim.”“Neden?”dediDrogo,“nedenkorkuyordunki?”“Söyleseydimbelkigidişleridurdururlardı.Böylece

bizimledalgasınıgeçenMorelvediğerlerifırsattanistifadekalmayakalkarlardı.Azsayıdaolmamızdahaiyi.”

“Ne fırsatı? Ne olduğunu zannediyorsun ki? Geçen seferki gibi bir şeydir, bir tesbit grubu ya daçobanlar,belkideyalnızcabirhayvandır.”

“Benbeşgündürizliyorum.Eğerçobanyadahayvanolsaydı,şimdiyekadarçoktangiderdi.Buhemhareketeden,hemdeneredeysehepaynıyerdekalanbirşey.”

“Eee,bununne türbir ‘fırsat’olduğunusanıyorsunki?”Simeoni,Drogo’yagülümseyerek,adetabusimona açmasının doğruolupolmadığını tartarakbakıyordu.Sonra: “Banakalırsa, bir yol yapıyorlar,askerîbiryol.Bukez,kesin.İkiyılönce,gelipsahayıincelediler,şimdigerçektendegeliyorlar.”

Drogosamimiyetlegülmeyebaşladı.“Peki ama niye yol yapsınlar ki?Yine birilerinin geleceğinimi düşünüyorsun, geçen sefer ağzının

payınıalmadınmı?”“Sendebelkibirazmiyoplukolabilir,”dediSimeoni,“belkiçokiyiseçemiyorsun,benneyaptıklarını

gayetgüzelseçebiliyorum,çakıllarıdöşemeyebaşladılar.Dünhavagüneşliydivegörüşaçısıçoknetti”.Drogo, böylesi bir takıntıya hayret ederek kafasını salladı. Simeoni beklemekten hâlâ bıkmamış

olmalıydı. Üstelik keşfini, sanki büyük bir cevhermiş gibi, açıklamaktan korkuyordu. Elindenalınmasındanmıkorkuyorduki?

“Eskidenolsa,” dediDrogo, “bende buna inanabilirdim ama şu anda bendegerçekten hafif çatlakizlenimiuyandırıyorsun.Benseninyerindeolsam,hiçbirşeysöylemezdim,yoksasonundamilletinalaykonusuolursun”.

“Yolyapıyorlar,”diyecevapverdiSimeoni,Drogo’yaacımaylakarışıkbirduyguylabakıyordu.Tabiikibuişaylarcasürecektiramabuseferkesin.

“Öylebileolsa,”diye itirazettiDrogo,“yanigerçektendekuzeydekicephaneleriniburaya taşımakiçinbiryolyapıyorolsalar,hiçbizimkilerkaleyibaşıboşbırakırlarmıydı?Böylebirşey,hemdeyıllarcaöncesindengenelkurmaytarafındanbilinirdi”.

“GenelkurmayBastianiKalesi’nihiçciddiyealmıyorki,bombardımanamaruzkalmadıkçahiçkimsebuhikâyelereinanmayacak...Kanaatgetirdiklerindedevakitçokgeçolacak.”

“İstediğini söyleyebilirsin,” dedi Drogo. “Yine de eğer o yol yapılıyor olsa, genelkurmayın konuhakkındagereğindençokbilgisiolurdu,eminol.”

Page 117: DINO BUZZATl (1906-1972) - media.turuz.com · DINO BUZZATl (1906-1972) İtalya'nın Belluno kentinde doğup Roma'da ölen Buzzati, meslek yaşamına 1928'de Milano’da Corriere deüa

“Genelkurmaya binlerce enformasyon gider ama bin taneden ancak biri doğrudur, bu yüzden dehiçbirineinanmazlar.Zatentartışmakboşuna,göreceksin,herşeybenimdediğimgibiolacak.”

Nöbet alanında yalnızdılar. Eskisine göre çok daha uzun aralıklarla duran nöbetçiler, her biri içinbelirlenmişyerdebir ileribirgeriyürüyorlardı.Drogoyenidenkuzeyebaktı;kayalar,çöl,uzaktakisis,hepsikendisineanlamsızgörünüyordu.

Drogo sonraları Ortiz’le konuşurken, Teğmen Simeoni’nin meşhur sırrının hemen hemen herkestarafından bilindiğini anladı. Ama anlaşılan hiç kimse konunun üstünde durmamıştı. Hatta çoğu kimseSimeonigibiciddibirininböyleboşhaberleryaymasınaşaşıyordu.

O günlerde, yapacak başka işler vardı. Personel sayısının azaltılması, tabyalar boyunca kullanılangüçlerindahagenişaralıklarladağıtılmasınızorunlukılmıştıvehâlâdahakısıtlıolanaklarlaenazındaneskisikadaretkinbirnöbetdüzenioluşturmakiçinçabasarfediliyordu.Bazınöbetnoktalarıterkedildi,başkanoktalar daha fazla teçhizatladonatıldı, bölüklereyeniden eğitimverildi, insanlarbaşkaodalarataşındı.

Yapılışından bu yana ilk kez kalenin bazı bölümleri kapatıldı ve kilitlendi. Terzibaşı Prosdocimo,çıraklarından üçüne yol vermek zorunda kaldı çünkü yeterince iş çıkmıyordu. Kimi zaman insan,duvarlarındagötürüleneşyavetablolarınbeyazizlerininkalmışolduğutamamenboşodayadabürolarlakarşılaşıyordu.

Ovanınenuçnoktasındahareketedenküçüksiyahnoktayabirşakagözüylebakılıyordu.Simeoni’nindürbününüalıpbakmakisteyenpekazkişiçıktı,bunlardahiçbirşeygöremediklerinisöylediler.Vehiçkimse kendisini ciddiye almadığından Simeoni de, keşfinden söz etmekten kaçınıyor, hatta ihtiyatlıdavranmakiçinbukonuyakendisidegülüpgeçiyordu.

DerkenbirakşamSimeoni,Drogo’nunodasınagitti.Havaçoktankararmışnöbetdeğişimiyapılmıştı.Yeni tabyadaki küçük müfreze geri dönmüş, kale bir geceyi daha boşu boşuna uykusuz geçirmeyehazırlanmıştı.

“Gelbak,mademinanmıyorsun,geldegörbak,”diyorduSimeoni.“Yabenhayalgörüyorum,yadaoradabirışıkvar.”

Bakmayagittiler.Dördüncü tabyahizasındasurlarınüzerineçıktılar.Simeoni,karanlıkta,dürbününübakmasıiçinarkadaşınaverdi.

“Evetamahavazifirikaranlık!”dediGiovanni.“Bukaranlıktanegörebilirimki?”“Bak diyorum sana,” diye üsteledi Simeoni. “Söyledim ya hayal görmüş olabilirim. Geçen sefer

gösterdiğimyönebakvebirşeygörüpgörmediğinisöyle.”Drogodürbünüsağgözüneyaklaştırdı,kuzeyinenuçnoktasınadoğrulttuvekaranlığıniçinde,sislerin

dibindebirışık,yanıpsönenminicikbirnoktagördü.“Bir ışık,” dedi heyecanlı Drogo. “Küçük bir ışık görüyorum... dur... (dürbünün ayarını yapmaya

devam ediyordu) Birkaç tane mi yoksa tek bir ışık mı olduğu seçilmiyor, bazen iki ışık varmış gibioluyor.”

Page 118: DINO BUZZATl (1906-1972) - media.turuz.com · DINO BUZZATl (1906-1972) İtalya'nın Belluno kentinde doğup Roma'da ölen Buzzati, meslek yaşamına 1928'de Milano’da Corriere deüa

“Gördünmü,”dediSimeonimuzafferanebirtonla.“Aptalolanbenmiyimacaba?”“Pekibunedemekoluyor?”dediDrogo,“Hâlâ tamiknaolmamışgibi.Bu ışığınolmasıneanlama

geliyor?Birçingeneyadaçobankafilesiolabilir”.“Şantiyeninfeneri,”dediSimeoni.“Yeniyolşantiyesininışığı,haklımıyımdeğilmiyimgöreceksin.”Çoktuhafolmasınakarşın,çıplakgözleışıkgörülemiyordu.Nöbetçilerbile(kiiçlerindepekiyiavcı

olanlarvardı)hiçbirşeygöremiyordu.Drogobirkezdahadürbünüoesrarlınoktayadoğruçevirdi,uzaktaki ışığıhedefledi,birkaçdakika

baktı, sonra aletini kaldırdı ve merak kabilinden yıldızlan incelemeye başladı. Görülecek bir şeydi,milyonlarca yıldız göğün her yanını kaplamıştı. Yine de doğuda belli belirsiz bir aydınlığın içindeseyreliyorlardıçünküaydoğmaküzereydi.

“Simeoni,”diyeseslendiDrogo,arkadaşınıyanındagöremeyince.Amateğmencevapvermedi,nöbetalanınıteftişiçinküçükbirmerdivendenaşağıinmişolmalıydı.Drogo çevresine baktı, karanlıkta sadece beş nöbet alanı, surların profili, dağların kara gölgesi

görülebiliyordu.Uzaktabirsaatbirkaçkezçaldı.Sağda,enuçnoktadakinöbetçigeceçağrısınıyapmışolmalıydı,askerdenaskerebuçağrıduvarlarboyuncayankılandı:“Hazr’ol!Hazr’ol!”Sonraçağrıaynıyolu bu sefer ters yönden teperek, büyük kayaların dibinde duyulmaz oldu. Nöbetçilerin yerleri şimdibirbirindendahauzaknoktalardabulunduğundan,diyedüşündüDrogo,çağrı tamturunuçokdahaçabuktamamlamalıydı,amaböyleolacağınatambirsessizlikhükümsürüyordu.

İşteoandauzakveiştahaçıcıbiryaşamailişkinhayallerDrogo’nunaklınatakılıverdi,örneğintatlıbir yaz gecesinde deniz kenarında bir saray, yanında oturan zarif kadınlar, müzikler duydu, gençliğinhemenkendinikapıpkoyverdiğimutlulukimgeleribeliriyordu,buaradadoğudaufukyavaşyavaşnetvebelirginbirhalegeliyor,atmayabaşlayanşafak,göğühafifhafifaydınlatmayabaşlıyordu.Geceleriböylegeçirmek, uykuya sığınmamak, geç kalmış olma duygusuna kapılmamak, güneşin doğuşunu izlemek,insanınönündesonsuzgibigörünenbirzamanınbulunmasıvebundanhiçkaygılanmadanyararlanması...DünyadavarolanoncagüzelşeyiçindeDrogoinatladenizkenarındakiosaraya,müziğe,saatlerinboşaharcanmasına, güneşin doğuşunun beklenmesine imreniyordu. Ne kadar aptalca görünürse görünsün,yitirdiğiobarışçıyaşamıenyoğunbiçimdebunlardilegetiriyordu.Gerçektende,birsüredir,bir türlütanımlayamadığı bir endişe dur durak bilmeksizin içini kemiriyordu: Bu, bir türlü zamanındayetişemeyeceği,önemlibirşeyinanidenoluveriponuhazırlıksızyakalayacağıduygusuydu.

Şehirde, generalle arasında geçen konuşma, tayini ve parlak bir kariyer yapması konusundakiumutlarını yıkmıştı ama, Giovanni aynı zamanda da, yaşamı boyunca kalenin duvarları arasındakalamayacağını fark ediyordu. Er geç bir karar alması gerekecekti. Derken kendini alışkanlıklarınmonotonritimlerinekaptınveriyor,böyleceDrogodiğerlerini,vakitlicekaçıpgitmişolan,şimdizenginyada ünlü olma yolundaki eski arkadaşlarını düşünmez oluyordu; kendisiyle aynı sürgünü yaşayanarkadaşlarına bakarak avunuyor, ama onların belki de en zayıf ve en fazla yenilgiye uğramış, örnekalınacakensonkişilerolacağınıhiçaklınagetirmiyordu.

Page 119: DINO BUZZATl (1906-1972) - media.turuz.com · DINO BUZZATl (1906-1972) İtalya'nın Belluno kentinde doğup Roma'da ölen Buzzati, meslek yaşamına 1928'de Milano’da Corriere deüa

Drogo,almasıgerekenkarangündengünegeciktiriyor,biryandandakendisinihâlâgençgörüyordu,daha yirmi beşini bile bitirmemişti. Yine de bu hafif kaygı, peşini hiç bırakmıyordu; derken şimdi deKuzeyçölündekioışıkhikâyesiçıkmıştı;öyleyaSimeoni’ninhaklıolmasıdamümkündü.

Kaledebukonudansözedenpekazkişiydiler,bunuönemsizvekendileriniilgilendirmeyenbirşeymişgibielealıyorlardı.Oolmayansavaşınyarattığıdüşkırıklığınınanısı,hiçkimseitirafetmesebile,henüzçoktazeydi.Ayrıca,arkadaşlarınıngitmişolmasının,bugereksizduvarlarıkorumakiçinburadakalanveunutulanküçücükgruptanbiriolmanınyarattığıaşağılanmaduygusudaçok tazeydi.Garnizondakiadamsayısınınazaltılması,genelkurmayınBastianiKalesi’nehiçönemvermediğiniaçıkseçikortayakoymuştu.Eskidenokadarkolayolanvearzulanandüşlerartıkhırslasafdışıbırakılıyordu.Simeoni,alaykonusuolmamakiçinsusmayıtercihediyordu.

Ayrıca,sonrakigecelerdeoesrarlı ışıkgörünmedi,gündüzvaktide,ovanınenuçnoktasındahiçbirharekete rastlanmadı. Merak nedeniyle burcun tepesine çıkan komutan Matti, Simeoni’den dürbününüistediveçölüinceledi.

“Buyrun dürbününüzü teğmen,’’ dedi sonra Simeoni’ye kayıtsız bir tonla. “Boşu boşuna gözleriniziyoracağınızaadamlarınızlabirazdahayakındanilgilenmenizdahaiyiolurherhalde.Nöbetçilerdenbirinintüfekkayışınınolmadığınıfarkettim.Gidinbakınbakalım.Zannedersemşu,enuçtadurandı.”

Teğmen Madema da Matti’nin yanındaydı ve akşam olayı yemekhanede aktardığında, etrafkahkahalarla çınladı. Artık herkes vaktini olabildiğince zevkli bir biçimde geçirmeye çalışıyordu vekuzeydekiolayunutuldugitti.

Simeoni bu esrar konusunda yalnızca Drogo’yla konuşuyordu. Gerçekten de dört gün boyuncagörülmeyen ışıkvehareket eden lekelerbeşincigünyenidenbelirdiler.Simeoni’nin açıklamasınagörekuzeydeki sisler, mevsime, rüzgâra ve ısı derecesine göre çoğalıyor ya da azalıyorlardı, o dört günboyuncadasislergüneyedoğruinerekhayalîşantiyeyiörtmüşlerdi.

Işık yeniden belirmekle kalmamış, Simeoni’nin söylediğine göre, yaklaşık bir hafta sonra kaleistikametinde ilerleyerek hareket etmişti. Bu kez Drogo karşı çıktı; insan nasıl, gecenin karanlığındaherhangibirnirenginoktasıolmaksızınböylebirhareketigörebilirdiki?

“Her halükârda,” diyordu inatla Simeoni, “ışığın hareket etmesi durumunda bile, bunun kesin birbiçimde kanıtlanamayacağını kabul ediyorsun. Dolayısıyla sen hareket etmediğini söylerken ne derecehaklıysan, ben de tersine hareket ettiğini söylemekle aynı oranda haklı olabilirim. Üstelik göreceksin;hareketedenoküçüknoktalanhergünizlemeyisürdüreceğim,göreceksinyavaşyavaşyaklaşacaklar”.

Ertesi gün dürbünü elden ele geçirerek birlikte baktılar.Gerçekte çok çok ağır hareket eden iki üçküçücük noktadan başka bir şey görülmüyordu. Bu hareketleri bile fark etmek zordu. Birkaç nirenginoktası edinmek gerekiyordu; bir kaya gölgesi, küçük bir tepenin doruğu gibi birkaç nirengi noktasısaptamaksonradabunlaragöremesafeyibelirlemekgerekiyordu.Birkaçdakikasonraomesafelerinaynıolmadığıfarkediliyor,budaküçüknoktanınkonumunudeğiştirdiğineişaretediyordu.

Simeoni’nin bunu ilk seferinde fark edebilmiş olması müthiş bir şeydi. Bu olayın, yıllardır hatta

Page 120: DINO BUZZATl (1906-1972) - media.turuz.com · DINO BUZZATl (1906-1972) İtalya'nın Belluno kentinde doğup Roma'da ölen Buzzati, meslek yaşamına 1928'de Milano’da Corriere deüa

asırlardırtekrarlanmaktaolmasıdamümkündü;oradabirköy,yadakafilelerindurakyeriolanbirkuyuolabilirdi,buzamanakadarkaledehiçkimseokadargüçlübirdürbünkullanmadığındanbudurumufarketmemişolabilirdi.

Normalde,aradabiroynayanüçyadadörtküçüknoktagörülüyordu.Bunlareğeryükarabalarıysa,diyedüşünüyorduSimeoni,hareketedenüçtanesindenbaşkaenazaltıtanearabadahaolmalıydı;bunlaryükalınıpkoyulurkenduruyorlardıveonlarıseçebilmekmümkündeğildi,çünküçevredekibinlerceküçüklekedenayırtedilemezlerdi.Demekki,yalnızcabuistikamette,kullanılanonkadaryükarabasıvardıvebunların her birine ağır yük taşımada âdet olduğu üzere dörder at koşuluyordu. Dolayısıyla, oradayüzlerceadambulunuyordu.

Başlangıçta,neredeysebirbahiskonusuolarakortayaatılanbufikirler,Drogo’nunyaşamındaki tekilginçhusushalinegeldi.Simeoni’yihiçneşeliolmamasıvepekukalagörünmesindenötürüçoksevimlibulmasada,Giovannineredeysetümboşsaatlerinionunlageçiriyor,hattaakşamlan,yemekhanede,ikisibaşbaşaveripgeçsaatlerekadarkonuşuyorlardı.

Simeonibirtakımvarsayımlarüretmişti.Yapımişiağıryürüse,mesafedegeneldekabuledildiğindendahauzunolsabile,yolun,kaleyebirtopatımlıkfarkkalacakkadaryaklaşmasıiçinaltıayyeterliolur,diyordu. Tüm olasılıklar ele alındığında, düşmanın çölün ortasında boylu boyunca uzanan bir topraktümseğininardınasaklanacağınıdüşünüyordu.

Bu toprak tümseği, aynı renkte olduğu için çölün geri kalan kısmından ayırt edilemiyor ancak bazıakşamlar inen gölgeler ya da sis böyle bir şeyin varlığını ortaya çıkarıyordu.Bu tümsek kuzeye değinuzanıyorveengebeliolupolmadığıyadaderinliğininnekadarolduğukestirilemiyordu.Dolayısıyla,yenitabyadan bakan kişilerin gözünde çölün ne kadarlık bir bölümünü gizlediği bilinemiyordu (Kaleninbedenlerinden,karşıdakidağlardanötürübutümsekgörülmüyordu).

Butümseğinüsttarafındandağlarıneteğine,yenitabyanınkayalıktepesininbulunduğuyeredeğin,çölaynı biçimde ve dümdüz devam ediyor, yalnızca bazı çatlaklar, birtakım yıkıntılar ve sazlıklarla kaplıenderalanlarfarklıbirgörünümsunuyordu.

Yolbu tümseğin altınavardığında,diyedüşünüyorduSimeoni, düşmanyolungeri kalankısmınıhiçzorlanmadan, biraz bulutlu bir gecede, adeta bir hamlede katedecekti. Arazi yeterince düz ve sağlamolduğundan,topçubirlikleriderahatlıklailerleyebilirdi.

Teğmenegöre,azamialtıayvakittanımasınarağmen,busüre,durumagöre,yedi,sekizayaçıkabilirhatta daha da artabilirdi. Bu düzeye vardığında Simeoni olası gecikmenin nedenlerini sıralıyordu:katedilmesi planlanan toplammesafe konusunda yapılan bir hata; arada, yeni tabyadan görünmeyen veişleridahagüçkılacak,dahageçbitmelerininedenolacakengebelerinbulunması;inşaatın,yabancılarınüslerinden ayrılmalarıyla birlikte giderek yavaşlaması; işlerine bir süre ara vermelerine neden olacaksiyasalnitelikliolaylar;çalışmalarıikiay,belkidedahauzunbirsürefelceuğratabilecekolankar;çölübataklığa çevirebilecek yağmurlar. Bunlar belli başlı engellerdi. Simeoni, deli yerine konmasınıengellemekiçin,bunlarıbüyükbirtitizlikle,tekteksıralamayıtercihediyordu.

Page 121: DINO BUZZATl (1906-1972) - media.turuz.com · DINO BUZZATl (1906-1972) İtalya'nın Belluno kentinde doğup Roma'da ölen Buzzati, meslek yaşamına 1928'de Milano’da Corriere deüa

“Peki,yabuyolunstratejikbiramacıyoksa?Ya,örneğin,tarımsalamaçlarla,şimdiyedeğinboşvekıraç olan bu toprağın verimli kılınması için yapılıyorsa? Ya da, örneğin yabancılar bir ya da ikikilometresonraduracaklarsa?”diyesoruyorduDrogo.

Simeoni“Hayır,”diyordu.Arazi,tarımyapılamayacakkadartaşlıydı.AyrıcaKuzeyKrallığı’ndasırfotlak olarak kullanılan ve toprağı bu tür bir girişim için çok daha elverişli olan çok geniş çayırlıklarvardı.

Pekiamayabancılarıngerçektenbiryolyaptıklarındanbudereceeminmiydi?Simeoni,havanınözelolarak berraklaştığı bazı günlerde, gün batımına doğru, yani gölgelerin orantısız bir şekilde uzadığısaatlerde, yapılan şosenin düz çizgisini görmüş, buna karşılık Drogo, tüm çabalarına karşın aynı şeyigörmeyi başaramamıştı. O düz çizginin topraktan bir tümsek olmadığı ne malumdu? Küçük siyahnoktalarınhareketiveakşamadoğrugörülenışıkçokdakesinolarakbirşeyifadeetmeyebilirdi;belkideonlar eskiden beri hep oradaydı da, kimse, örneğin sislerin engellenmesinden ya da o zamana değinkaledekullanılandürbünlerinyetersizliğinden,bunufarketmemişti.

Bir gün, Drogo’yla Simeoni bu minval üzere tartışırlarken kar yağmaya başladı. Daha yaz bilebitmemişti, diye düşündü ilk andaGiovanni, hemen kötü havalar baş gösterdi. Gerçekten de, şehirdenhenüz yeni döndüğünü, daha tam anlamıyla yerleşmeye bile vakit bulamadığını düşünüyordu. Halbukitakvim25Kasım’ıgösteriyordu,aradanuzunaylargeçmişti.

Kar,yoğunbirşekildeyağıyor,taraçalarıkaplıyordu.Karabakarken,Drogo,herzamankiendişesinidaha da güçlü bir biçimde duyumsadı; gençliğini, önünde kendisini bekleyen uzun yılları düşünerek buduygudan kurtulmaya çalıştı ama başaramadı. Nedeni bilinmeksizin zaman, günleri birbiri ardındanyutarak,çokdahahızlıbirbiçimdeakıpgitmeyebaşlamıştı.insanşöylebirçevresinebakanakadarakşamoluyor, güneş ufukta kayboluyor, derken öbür taraftan yeniden belirerek karla kaplı dünyayıaydınlatıyordu.

Diğerleri, oradaki arkadaşları, bunun farkındadeğil gibiydiler.Her zamanki işlerini heyecansızbirşekildeyapıyor,hattaoradakitakviminüzerindeyenibirayınbelirmesinden,sankibukendilerinebirşeykazandırıyormuş gibi, sevinç duyuyorlardı. Bastiani Kalesi’nde geçecek günler biraz daha azaldı diyedüşünüyorlardı.Budaonların,istersıradanolsunisteronurlu,hoşnutlukduyacaklarıkişiselbiramaçlarıolduğunugösteriyordu.

ElliyaşınayaklaşanBinbaşıOrtizbilehaftalarınveaylarınakıpgidişinikıpırtısızizliyordu.Büyükumutlardan artık vazgeçmişti: “On yıl daha dayanayım. Sonra emekli olacağım,” diyordu. Evinegideceğinisöylüyordu,bazıakrabalarınınhâlâyaşadığıküçükbirtaşrakentindeydievi.Drogo,ona,pekanlayamadanamasempatiylebakıyordu.Ortizorada,sivillerinarasında,artıkhiçbiramacıkalmamışbirdurumdaneyapardı?

“Ben azla yetinmeyi öğrendim,” diyordu binbaşı, Drogo’nun düşüncelerini sezerek. “Her yıl birazdahatamahkârolmayıöğrendim.Herşeyyolundagiderse,evimealbayrütbesiyledöneceğim.”

“Yasonra?”diyesoruyorduDrogo.

Page 122: DINO BUZZATl (1906-1972) - media.turuz.com · DINO BUZZATl (1906-1972) İtalya'nın Belluno kentinde doğup Roma'da ölen Buzzati, meslek yaşamına 1928'de Milano’da Corriere deüa

“Sonra mı? Sonrası bu kadar,” diyordu Ortiz, boyun eğen bir gülümsemeyle. “Sonra biraz dahabekleyeceğim...İştegerektiğibiçimdeyapılangörevinödüllendirilmesibukadardır...”diyetamamlıyordusözlerinişakayaparak.

“Amaburada,kaledeoonyılsüresince,sizce...”“Savaşmı?Sizhâlâsavaşımıdüşünüyorsunuz?Yeterincedüşkırıklığıyaşamadıkmı?”Kuzeydeki ovada, her zamanki sislerin ucunda, artık kuşkulu hiçbir şey görünmüyordu; akşamları

beliren ışık bile yoktu artık. Ve Simeoni bundan son derece memnundu. Bu, onun haklı olduğunugösteriyordu: Oradaki ne bir köy, ne de çingenelerin kamp yeri değildi, orada bir yol yapılıyordu veçalışmalarkardandolayıdurdurulmuştu.

Page 123: DINO BUZZATl (1906-1972) - media.turuz.com · DINO BUZZATl (1906-1972) İtalya'nın Belluno kentinde doğup Roma'da ölen Buzzati, meslek yaşamına 1928'de Milano’da Corriere deüa

XXIIIKış,günlerdirkaleninüzerinebirkâbusgibiçökmüştüki,küçükbirçerçeveiçindeasılangünlükkarar

tablosundatuhafbirilangörüldü.“Yanlış söylentiler ve esef verici bir hareket,” yazıyordu. “Yüksek komuta mercilerinin kesin

talimatları doğrultusunda, astsubay, onbaşı ve erleri, sınırlarımızın tehdidine ilişkin hiçbir temeledayanmayan söylentilere itibar etmemeye davet ediyorum; ayrıca kendilerinden bu söylentileritekrarlamamaları ve ne şekilde olursa olsun yaymamalarını da rica ediyorum. Bu söylentiler, disiplinaçısından zararlı oldukları gibi, komşu devletle aramızdaki iyi ilişkileri bozabilir ve insanlarımızarasında,görevindoğruyürütülmesinezararverecekgereksizbirsinirlilikhaliyaratabilir.Nöbetçileringözetimgörevlerininormalyöntemlerleyapmalarınıveçoğunluklagerektiğibiçimdekullanılmadığındandolayıkolaylıklahatalaraveyanlışyorumlarayolaçabilengayrinizamioptikaraçlarkullanmamalarınıtalepediyorum.Butürdenbiraletesahipolanherkesmüfrezekomutanınabildiridebulunmalıvekomutanbualetlereelkoyarak,saklamalıdır.”

Bunun dışında normal gündelik nöbet listesinin yer aldığı ilanın altında, kale komutanı YarbayNicolosi’ninimzasıbulunmaktaydı.

Gerçekte astsubay ve erlere hitaben yazılmış olan günlük kararın aslında subaylara yönelik olduğuaçıktı.Nicolosiböylecehemhiçkimseyikırmamışoluyorhemdekaledekiherkesihaberdarediyordu.Budurumda, hiçbir subayın, nöbetçi askerlerin önündeyönetmeliğe aykırı bir dürbünle gözükmeye cesaretedemeyeceğiaçıktı.Tabyalardaki aletlersezateneski,neredeysekullanımdışıydı,hattabazılarıheptenkaybolmuştu.

İhbarıkimyapmıştı?Şehirdekiüstdüzeykomutamercilerinekimhabervermişti?Herkes içgüdüselolarakMatti’yidüşünüyordu,elininaltındaheranyönetmelikledolaşanvezevkliolabilecek,insanabirmiktarsolukaldırabilecekhertürgirişimibaltalayanyalnızcaoydu.

Subaylarınçoğubudurumamüthişkızdı.Üstdüzeykomutamercilerininyanılmadığınıamasadeceikiyılgeridengeldiklerinisöylüyorlardı.Gerçektekuzeydengelecekbiristiladankimsözediyorduki?Ha,evetDrogoveSimeoni (onlar aklabilegelmemişti).Yinedebugünlükkararın sırf ikisi içinyazılmışolmasıdüşünülemezdi.Drogogibiiyibirçocuk,diyorlardı,bütüngününüdürbünlebakarakgeçirsebilehiçkimseiçinbirtehditoluşturamazdı.Simeoni’yegelince,onudatehlikesizolarakgörüyorlardı.

Buna karşılık Drogo, içgüdüsel olarak yarbayın uyarısının doğrudan kendisine yönelik olduğunakanaatgetirdi.Birkezdahaolaylarkendisinekarşıgelişiyordu.Saatlerceçölügözlemesindenegibibirkötülükolabilirdiki?Nedenbuavuntuyukendisindenesirgiyorlardı?Bunudüşündükçeiçindebüyükbiröfke kabarıyordu. O ki, şimdiden bahan beklemeye hazırlanıyordu: Kar erir erimez esrarengiz ışığınyeniden belireceğini, küçük siyah noktaların yeniden gidip gelmeye başlayacağım, umudun yeniden

Page 124: DINO BUZZATl (1906-1972) - media.turuz.com · DINO BUZZATl (1906-1972) İtalya'nın Belluno kentinde doğup Roma'da ölen Buzzati, meslek yaşamına 1928'de Milano’da Corriere deüa

doğacağınıdüşünüyordu.Gerçektetümduygusalyaşamıbuumudunüzerinekurulmuştuvebukezkendisiylebirlikolanbirtek

Simeoni vardı, diğerleri, ne Ortiz, hatta ne de terzibaşı Prosdocimo bu işe katılmıyorlardı. Eskiden,Angustina’nın ölümünden önce, herkesin birbirine suç ortağı bakışlarla bakıp, bir tür kekre rekabetteolduğu günlerdeki gibi değil, şimdiki gibi insanın tek başına kaldığı bir zamanda, sakınarak bir giztaşımasıçokgüzeldi.

Ama artık dürbün kullanımı yasaklanmıştı. Son derece titiz ve itaatkâr olan Simeoni’nin kendidürbününü kullanmaya cesaret edemeyeceği kesindi. Her zamanki sislerin bittiği yerde o ışık yenidengörünse,küçüknoktalarınhareketibaşlasada,artıkhiçbirşeydenhaberdarolamayacaklardı;çıplakgözlehiç kimse, hatta o seçkin avcılıklarıyla ünlü, küçük bir kargayı bile bir kilometre öteden görebilennöbetçilerbile,hiçbirşeygöremeyecekti.

Ogün,Drogo,Simeoni’ninbukonudakigörüşünüalmakiçinsabırsızlanıyorduamadikkatçekmemekiçinakşamıbeklemeyitercihetti,çünkünasılolsabirisigiderkonuşmalarımihbarederdi.AyrıcaSimeoniöğleyinyemekhaneyegelmemiş,Giovannibaşkabiryerdedekendisinerastlamamıştı.

Simeoni akşam yemeğine geldi ama her zamankinden daha geç bir saatte vardığı için Giovanniyemeğebaşlamıştı.AlelaceleyemeğiniyiyenSimeoniGiovanni’denönceyemektenkalktıvehemenkâğıtoynananmasayadoğrugitti.BelkideDrogo’ylayalnızkalmaktanürküvordu.

O gece ikisinin de nöbeti yoktu. Giovanni, arkadaşım dışarı çıkarken yakalayabilmek için salonunkapısına yakın bir koltuğa oturdu.Ve bu arada, Simeoni’nin bir yandan kâğıt oynarken, bir yandan dagörülmemeyedikkatederekkendisinekaçamakbakışlarfırlattığınıfarketti.

Simeoni geç saatlere kadar kâğıt oynadı, hiç huyu olmadığı halde her zamankinden çok daha geçsaatlerekadarmasadankalkmadı.Drogo'nunbeklemektenusanacağıumuduylaaradabirkapıyabakmayadevamediyordu.Sonuçtaherkesgittiktensonra,odakalkıpkapıyagitmekzorundakaldı.Drogoyanınayanaştı.

“SelamDrogo,”dediSimeonisıkıntılıbirgülümsemeyle.“Senigöremedim.Neredeydinki?”Kaleyiboyluboyuncakatedenokasvetlikoridorlardanbirinedalmışlardı.“Hiç, oturmuş kitap okuyordum,” dedi Drogo. “Saatin bu kadar geç olduğunun farkına bile

varmadım.”Duvarlara simetrik olarak asılmış fenerlerin ışığında, bir süre sessizce yürüdüler. Diğer subaylar

çoktanuzaklaşmışlardı,alacakaranlıktauzaktanseslerigeliyordu.Geceyarısıydıvehavasoğuktu.“Kararı okudun mu?” dedi birdenbire Drogo. “Şu yanlış söylenti hikâyesini duydun mu? Bunun

ardındaneolduğunuvekimingammazlıkettiğinimerakediyorum.”“Ben ne bileyim?” diye neredeyse kaba bir biçimde cevap verdi Simeoni, üst kata çıkan bir

merdivenindibindedurarak.“Buradanmıçıkıyorsun?”“Peki ya senin dürbünün?” diye üsteledi Drogo. “Artık senin dürbünün de kullanılamaz. Ancak,

belki...”

Page 125: DINO BUZZATl (1906-1972) - media.turuz.com · DINO BUZZATl (1906-1972) İtalya'nın Belluno kentinde doğup Roma'da ölen Buzzati, meslek yaşamına 1928'de Milano’da Corriere deüa

“Onuçoktankomutanateslimettimbile,”dediSimeoniçekincelibirtavırla.“Böylesinindahauygunolacağınıdüşündüm.Gözlerisürekliüzerimizdeolduğunagöre.”

“Birazbekleyebilirdinbence.Belkideüçaysonra,kareridiğinde,kimsebuolayıdüşünmezdibile,bizdeyenidengözlemlerimizebaşlayabilirdik.Sözünüettiğinyolu,dürbünolmadannasılgörebilirizki?”

“Ha, yol...” Simeoni’nin sesinde bir tür acıma duygusu seziliyordu. “Ama ben sonuçta senin haklıolduğunakanaatgetirdim1”

“Benimhaklıolduğumamı?Nasılyani?”“Oradayolfalanyapılmıyorherhalde.Senindediğingibiyabirköyvar,yadabirçingenekafilesi.”Anlaşılan Simeoni öyle korkuyordu ki, her şeyi inkâr ediyordu. Herhangi bir ihtar yapılacağı

korkusuyla, ona, Drogo’ya bile açılamıyordu. Giovanni arkadaşının gözlerinin içine baktı. Koridorbomboştu,enufakbirsesduyulmuyor,ikisubayıngölgesidevboyutlardaikitarafadüşüyordu.

“Artık inanmadığını mı söylüyorsun yani,” dedi Drogo. “Ciddi olarak yanıldığını mı söylüyorsun?Pekiyailerisürdüğüntümovarsayımlarneoldu?”

“Vakitgeçirmekiçinyapılanşeylerdi,”dediSimeoni,“herşeyişakayavurmaarzusuyla.Umarımbeniciddiyealmamışsındır”.

“Aslında korkuyorsun, değil mi?” dedi Drogo, kötü bir sesle. “İtiraf et, karardan dolayı böylesöylüyorsun,artıkkonuşmayabilecesaretedemiyorsun.”

“Buakşamneyinvaranlamıyorum,”dediSimeoni.“Nedemekistediğinianlamıyorum.İnsanseninleşakadayapamıyor,işinaslıbu,herşeyiçocukgibiciddiyealıyorsun,evettıpkıbirçocukgibi.”

Drogo cevap vermedi, uzun uzun arkadaşına baktı. Kasvetli koridorda birkaç dakika sustular amasessizlikaşırıboyutlardaydı.

“Peki,bengidipyatacağım,”dedisonundaSimeoni.“İyigeceler!”Veherzamanbasamağınızavallıbirerfenerinaydınlattığımerdiveneyöneldi.

Simeoni ilk katın sahanlığına vardı, sonra koridorda kayboldu, yalnızca duvardaki gölgesi kaldı,sonraodayokoldu.“Neyavşakherif,”diyedüşündüDrogo.

Page 126: DINO BUZZATl (1906-1972) - media.turuz.com · DINO BUZZATl (1906-1972) İtalya'nın Belluno kentinde doğup Roma'da ölen Buzzati, meslek yaşamına 1928'de Milano’da Corriere deüa

XXIVYinedezaman,gitgidedahahızlıbirbiçimdeakıpgidiyordu;sessizritmiyaşamıparçalaraayırıyor,

insan geriye bir göz atmak için bile duramıyordu. “Dur!Dur!” diye bağırmak istiyor ama sonra bununhiçbir yaran olmadığının farkına varıyordu. Her şey, insanlar, mevsimler, bulutlar, her şey kaçıpgidiyordu;insanıntaşlara,birkayanıntepesineasılmasıdayararsızdı,yorulanparmaklargevşiyor,kollar,cansız bir şekilde düşüyor ve insankendini bu çokyavaşlamış gibi görünen amahiç durmayan ırmağakapılmışbuluveriyordu.

Drogo,gündengünebuesrarlıparçalanmanındahadaarttığınıgörüyor,karşıçıkmayaçalışıyoramabirsonuçalamıyordu.Kaledekitekbiçimliyaşamdakendinebirnirenginoktasıbulamıyorvesaatlerdahaonunsaymasınavakitkalmadanakıpgidiyordu.

Bir de Drogo’nun, yaşamının en güzel bölümünü uğruna harcadığı o gizli umut vardı. O umudubeslemekiçinoncaayı,gözünükırpmadanharcıyoryinedevaktinyetmediğinifarkediyordu.Kış,kaleninobitmekbilmezkışıkendisineverilenbirtüravanstıadeta.Kışbittiğinde,Drogo’nunbekleyişihâlâsonbulmamıştı.

Bahargeldiğinde,diyordu,yabancılaryolyapımınayenidenhızverecekler.AmaonlarıgörmelerinisağlayanSimeoni’nindürbünüyoktuartık.Yinedeçalışmalarınhızlanmasıyla-amaAllahbilirbudahanekadar sürerdi- yabancılar yakınlaşmış olacak ve günün birinde bazı nöbet noktalarında hâlâ bulunanmodasıgeçmişdürbünlerinbilegörüşalanınagireceklerdi.

Sonuç olarak, Drogo, baharı, bekleyişinin miadı olarak görmüyor, gerçekten de bir yol yapıldığıvarsayımıdoğruysabilebahardanbirkaçaydahasonrasıiçinumutlanıyordu.ÜsteliktümbudüşüncelerigizligizlibeslemekdurumundaydıçünkübaşınadertgelmesindençekinenSimeoni,bunlarıdinlemekbileistemiyordu,diğerarkadaşlarınagelince,onlarzatenkendisiylealayederler,üstleridebutürfantezilerbeslemesinekötügözlebakarlardı.

Mayısbaşında,Giovanniyönetmeliğeuygunolandürbünlerinengelişkiniyleovayıiyiceincelediamahenüz hiçbir insani etkinlik izi olmadığını gördü; geceleyin ışık da görünmüyordu, halbuki gece vaktiışıklar,enuzakmesafelerdenbileöylekolaygörünürdüki.

Yavaşyavaşgüveniazalıyordu. İnsanın, tekbaşınaolduğuvehiçkimseylekonuşamadığızamanbirşeye inanması çok zordur. İşte tam da o dönemde, Drogo, insanların her zaman birbirlerinden uzaktaolduklarını farketti, birisi acı çektiğinde, acısı sadecekendisineaitoluyor,hiçkimseoacıyıbirazcıkolsundindiremiyordu;birinsanacıçektiğindediğerlerinin,duyduklarısevginedenlibüyükolursaolsun,buyüzdenacıçekmedikleriniveyaşamdakiyalnızlığıiştebudurumunoluşturduğunufarketti.

Güveniazalıyor,sabırsızlığıartıyor,buaradaduvarsaatiningitgidebirbirinedahayakındarbelerleçaldığını duyuyordu. Kimi zaman, bütün bir gün, kuzeye bir kez bile bakmadan zamanını geçirdiğini

Page 127: DINO BUZZATl (1906-1972) - media.turuz.com · DINO BUZZATl (1906-1972) İtalya'nın Belluno kentinde doğup Roma'da ölen Buzzati, meslek yaşamına 1928'de Milano’da Corriere deüa

görüyordu. (Gerçi, bazen kendi kendine yalan söylemekten ve bunun bir unutkanlık olduğuna kanaatgetirdiğini düşünmekten hoşlanıyor, halbuki aslında bunu özel olarak, bir dahaki sefere birazcık dahaşansıolabilmesiiçinyapıyordu.)

Sonuçtabirakşam(amaaradanöyleçokzamangeçmiştiki!),dürbününucundaküçük titrekbir ışıkgörünüverdi,sönmeküzereymişgibikıpırkıpırolan,amaaradakimesafedüşünüldüğündeaslındagayetgüçlüolduğutahminedilenbirışıktıbu.

7 Temmuz gecesiydi. Yıllar boyunca Drogo, ruhunu dolduran olağanüstü neşeyi, herkesi haberdaretmek içinavazavazbağırmak isteyişini,ama ışığanazardeğipsönmesindenkorkarakkimseyebir şeysöylememekiçingöstermişolduğugururdoluçabayıhatırlayacaktı.

Drogo,herakşam,surlarıntepesindebeklemeyebaşlıyordu;herakşamışığınbirazdahayaklaştığınıvebüyüdüğünühissediyordu.Budurum,çoğuzamaniçindekiarzudankaynaklananbiryanılsamaydıamakimi zamanlar da gerçekten bir ilerleme görülüyordu; nitekim sonunda bir gün nöbetçilerden biri ışığıçıplakgözlegördü.

Sonrada,çölündipnoktasındagündüzvakti,tıpkıbiryılöncekigibiküçüksiyahnoktalargörünmeyebaşlandı, ama aradaki fark şimdiki dürbünlerin daha güçsüz olması, dolayısıyla da düşmanın çok dahayaklaşmışolmaolasılığıydı.

Eylül’de şantiye olduğu varsayılan yerin ışığı, açık pencerelerde, görüşü gayet normal olan kişilertarafındanbilebelirginbiçimdeseçilirhalegeldi.Yavaşyavaşaskerlerarasında,yenidenkuzeyçölünün,yabancılarınotuhafhareketlerininvegeceleribelirenışıklarınsözüediliroldu.Pekçoğubunungerçektende bir yol olduğunu söylüyor ama ne amaçla yapıldığını kes üremiyordu; stratejik amaçlı çalışmalarolması fikri saçma geliyordu. Ayrıca aradaki çok uzun mesafeden dolayı, çalışmaların çok yavaşilerlediğiizlenimidoğuyordu.

Yinedebir akşam,birisininüstükapalı laflarla savaştan sözetmeyebaşladığıgörüldüvebirtakımtuhafumutlaryenidenkaleduvarlarıarasındahareketegeçiverdi.

Page 128: DINO BUZZATl (1906-1972) - media.turuz.com · DINO BUZZATl (1906-1972) İtalya'nın Belluno kentinde doğup Roma'da ölen Buzzati, meslek yaşamına 1928'de Milano’da Corriere deüa

XXVKuzey çölünü boydan boya ikiye ayıran toprak tümseğinin üzerinde kaleye bir kilometreden az bir

mesafedebirkazıkçakılmıştır.Buradanyeni tabyadakikoni şeklindekikayalığakadar çöl, sanki topçubirliklerinin rahatça ilerlemesine imkân tanımak içinmişçesine dümdüz uzanır gider. Tümseğin üsttarafına, yeni tabyanın tepesinden çıplak gözle bile seçilebilecek şekilde bir kazık çakılmıştır, bu daçöldekiinsanlarınvarlığınaişaretetmektedir.

Yabancılaryollarınıburayakadargetirmişlerdir.Büyükyolyapımınihayetbitmiştiramanepahasına!TeğmenSimeonibirtahmindebulunmuş,altıaydemişti.Amaaltıayyetmedi,nealtıay,nesekiznedeonay... Artık yol bitmiştir, düşman konvoyları sıkı bir ritimle kalenin surlarına varmak üzere kuzeydengelebilirler; sonra tek yapacakları sonmesafeyi atlatmaktır, bu da düz ve kolay bir arazide birkaç yüzmetrelikbiryoldur,amabütünbunlarçokşeyemalolmuştur.Aradanonbeşyılgeçmiştir,onbeşbitmekbilmeyenamaaynızamandadabirdüşmüşgibihemengeçipgidiverenyıl...

Etrafa bakıldığında hiçbir şey değişmemiş gibidir.Dağlar aynı kalmıştır; kalenin duvarlarında hepaynı lekeler vardır, belki birkaç yeni leke daha oluşmuştur ama bunlar pek büyük değildir. Gökyüzüaynıdır,topraktümseğinucundakiokazıkveışığagörebirgörülenbirgözdenkaybolanveomeşhuryololduğusanılandümdüzçizgidışındaTatarÇölüdeaynıdır.

Buonbeşyıldağlariçinhiçbirşeyifadeetmemektedir,kaleninsurlarıaçısındandapekbüyükönemtaşımayan bir zaman dilimidir. Ama, insanlar açısından, her ne kadar bu yılların nasıl geçtiği tamanlaşılmamışolsada,zamankatedilmesigerekenuzunbiryololuşturmuştur.Simalar,üçaşağıbeşyukarıhepaynıdır;alışkanlıklar,nöbetler,subaylarınakşamlarıbirbirlerineettiklerilaflarhiçdeğişmemiştir.

Yinedeyakındanbakıldığındasuratlardageçenzamanın izigörülüyordu.Ayrıcagarnizondakiadamsayısıdahadaazaltılmıştır,surlarınüzerindegenişalanlarartıkkorumasızdır,nöbettutulmuyor,oralaraparolasızgidilebiliyordu,yalnızcaenönemliyerlerdenöbetçilervardı,hattayeni tabyanınkapatılması,yalnızca on günde bir teftiş için birmüfrezenin yollanması kararlaştırılmıştı, işte üst komutamercileriBastianiKalesi’neartıkancakbukadarönemveriyordu.

Gerçekte,kuzeyçölündebiryoluninşaediliyorolması,genelkurmaytarafındanciddiyealınmamıştı.Bazıları,bununaskerîkomutanlarınalışılmışsaçmalıklarıolduğunu,diğerleriisebaşkenttedoğalolarakdahafazlaenformasyonbulunacağınısöylüyorlardı;sonuçta,tabiikiyolunhiçbirsaldınamacıolmadığıkesindi,ayrıcabupekinandırıcıgörünmesebile,işinbaşkabiraçıklamasıdayoktu.

Kaledeyaşam,giderekdahada tekdüzeve tecrit edilmiş bir hal almıştı;YarbayNicolosi,BinbaşıMonti, YarbayMatti, hepsi emekliye ayrılmıştı. Artık garnizon, Yarbay Ortiz’in komutasındaydı, hâlâçavuşolanterzibaşıProsdocimodışındaherkesterfietmişti.

Nefis bir Eylül sabahı, Drogo, Yüzbaşı Giovanni Drogo, atıyla ovadan kaleye giden yolu

Page 129: DINO BUZZATl (1906-1972) - media.turuz.com · DINO BUZZATl (1906-1972) İtalya'nın Belluno kentinde doğup Roma'da ölen Buzzati, meslek yaşamına 1928'de Milano’da Corriere deüa

tırmanıyordu.Biray izinalmışamayirmigününsonundadönmeyekararvermişti;artık şehirkendisinetamamenyabancıydı,eskiarkadaşlarıilerlemiş,önemlikonumlaragelmişler,kendisinialelaceleherhangibirsubaymışgibiselamlarolmuşlardı.Evibile,hâlâsevdiğievibile,gittiğinderuhunuaçıklanmasızorbir acıyla dolduruyordu. Ev, her seferinde neredeyse bomboş oluyordu, annesinin odası bir daha asladolmamaküzereboşalmış,Giovanni’ninerkekkardeşleritamamenortadankaybolmuşlardı;birievlenmişvebaşkabirkenteyerleşmişti,diğeriisesürekliseyahatlerdeoluyordu;odalardaartıkbildiğibiryaşamınizleriyoktu,sesleraşınderecedeyankılanıyor,camlarıaçıp,güneşiniçerigirmesinisağlamakdahiçbirişeyaramıyordu.

BöyleceDrogo, bir kez dahaBastianiKalesi’ne çıkan vadiyi tırmanmaktadır, ömründen on beş yıldaha eksilmiştir.Ne yazık ki, kendisinde hiçbir değişiklik hissetmemektedir, zaman çok çabuk geçmiş,ruhuyaşlanmayavakitbulamamıştır.Vegeçensaatlerinyarattığıkaranlıkendişehergünbirazartsada,Drogohâlâ asıl önemli olan şeyinhenüzbaşlamadığı fikrinde inat etmektedir.Giovanni, sabırla, o hiçgelmeyen anı beklemektedir, geleceğin feci derecede güdükleştiğini, artık hiçbir şeyin eskisi gibi, yaniönündeki zamanın kendisine upuzun bir dönem, harcamakla tükenmeyecek bir servet gibi göründüğüzamanlardakigibiolmadığımgörmemektedir.

Yinedebirgün,uzunzamandanberi,kaleninarkasındakiavludaatladolaşmayagitmediğinifarketti.Hattabunupekdearzulamadığını,ayrıca(kimbilirnezamandanberi?)sonaylardamerdivenleridörderdörder çıkmadığını fark etti. Saçma, diye düşündü; fiziksel olarak kendisini hep aynı hissediyordu:Bukonuda hiç kuşkusu yoktu, her şeye yeniden başlamak yeterliydi; gidip muayene olmak gülünç vegereksizdi.

Hayır,Drogo fizikselolarak çökmemişti, eğeryenidenatabinmekyadamerdivenleri hızla çıkmakistese, bunu pekâlâ yapabilirdi ama önemli olan bu değildi. Önemli olan, böyle bir şeye hiç hevesetmemesiydi,öğledensonralarıtaşlıklıovadayürüyüşyapacağınakısabiruykuçekmeyitercihediyordu.İşteönemliolanbudur,ancakbu,yıllarıngeçişininbirgöstergesidir.

Oh, bütün bunları merdivenleri teker teker çıktığı ilk akşam düşünmüş olsaydı, yine neyse! Evetkendisinibirazbitkinhissettiğidoğruydu,kafasıbirmengeneyesıkışmışgibiydiveherzamankigibikâğıtoynamakiçinhiçbiristekduymuyordu(ayrıca,zatendahaönceleridebazen,geçicirahatsızlıklardanötürümerdivenleri dörder dörder çıkmadığı olmuştu). O akşamın kendisi için çok üzücü olacağım, bubasamaklarda, tambu saattegençliğinin tükeneceğinive ertesi gün,hiçbirözelnedeniolmaksızın, eskigezintilerinedönmeyeceğini,bunudahasonrakigünlerdede,yanihiçbirzamanyapmayacağımhiçmihiçkestiremiyordu.

Şuanda,Drogogüneşinaltındadüşünerekengebeliyolboyuncailerlerkenvebirmiktaryorulmuşolanatıyavaşlamışken,vadininöbüryanındanbirseskendisiniçağırmaktadır.

“Yüzbaşım,” diye seslenildiğini duyar ve dönüp baktığında, öbür yolda, nehir yatağının karşıkıyısında,atlıgençbirsubaygörür;kimolduğunuanlayamazamateğmenolduğunufarkeder,onunkendisigibiizindendönenkalelisubaylardanbiriolduğunudüşünür.

Page 130: DINO BUZZATl (1906-1972) - media.turuz.com · DINO BUZZATl (1906-1972) İtalya'nın Belluno kentinde doğup Roma'da ölen Buzzati, meslek yaşamına 1928'de Milano’da Corriere deüa

“Nevar?”diyesorarGiovanni,karşısındakininselamınakarşılıkverdiktensonra.Buteğmenin,kendisini,gayetuygunsuzbirşekilderahatsızetmesininnegibibirnedeniolabilirki?Karşısındakinincevapvermediğinigörüncedahayüksekseslevebukezhafifçesinirli“Nevar?”diye

tekrarlar.Hiçtanımadığıteğmen,eyerininüzerindedimdik,elleriniağzınagötürürvetümgücüylebağırarak:“Hiçbirşey,sadecesizeselamvermekistemiştim!”der.Giovannibununsaçma,neredeysesaldırganca,adetaalaylıbiraçıklamaolduğunudüşünür.Köprüye

kadaryarımsaatdahaatlagidilecek sonrayollarbirleşecektir.Sivillereyakışırbu tür taşkınlıklaranegerekvardırki?

“Sizkimsiniz?”diyebağırdıDrogo,karşılıkolarak.“TeğmenMoro!”Drogo’nunaldığıcevapyadaduyduğuisimbundanibaretti.“TeğmenMoromu?”diyedüşündü.Kaledebunabenzeradıolanhiçkimseyoktu.Herhaldegöreve

başlamaküzeregelenyenibirsubayolmalıydı.İşteozaman,kaleye ilkgidişinde tamdaburadaYüzbaşıOrtiz’lekarşılaşmasının,dostbir insanla

konuşmakiçin içindebüyüyensıkıntılı isteğinvenehiryatağınınöbüryanıylaarasındageçenosıkıntılıkonuşmanınanısı,ruhunuacıylatitreterek,benliğinisarstı.

Tıpkıogünolduğugibi,diyedüşündü,tekfarkrollerindeğişmişolmasıveartıkyüzüncükezBastianiKalesi’neçıkanyaşlıyüzbaşınınkendisi,yeniteğmeninde,yabancıbirMoroolmasıydı.Drogo,buaradakoskoca bir kuşağın geçtiğini, artık kendi yaşamının doruğunu geride bıraktığını, artık, o uzak EylülgünündeOrtiz in içlerinde bulunduğunu düşündüğü ihtiyarların tarafına geçtiğini anladı. Ve kırk yaşınıgeride bırakmış ve hiçbir iyi şey yapmamış olarak, çocuksuz, yaşamda gerçekten tek başına olanGiovanni,çevresine,kendiyazgısınındüşüşegeçtiğinigörerek,korkuylabakıyordu.

Bir yanda çalılıklarla kaplı kayaları, ıslak nehir yataklarını, uzakta gökyüzünde birbirinin üzerinebinençıplaktepeleri,dağlarınaşılmazyüzünü,öbüryandaisevadininyamacındautangaçveyabancılıkçeken, kalede birkaç ay kalacağını ve ileride parlak bir kariyeri olacağını düşünen, zaferlesonuçlanacağını umduğu askerî başarıların ve romantik aşkların hayalini kuran bu genç teğmenigörüyordu.

Bireliyle,atınınbaşınıokşadı,atdostçabaşımçevirdiamatabiikikendisinianlayamazdı.Drogo’nunyüreğikabarmıştı; elvedageçmiştekidüşleri, elvedayaşamıngüzel yanları...Berrakve insanları ısıtangüneşparlıyor,vadidenaşağıinsanıcanlandıranbirrüzgâresiyor,kırlarmisgibikokuyor,kuşcıvıltıları,çağlayanınsesineeşlikediyordu,insanlariçinmutlulukdolubirgün,diyedüşündüDrogo,vehiçbirşeyingençliğindeki bazı güzel sabahlardakinden farklı görünmediğini algılayarak şaşırdı. At, yeniden yolakoyuldu. Yarım saat sonra, Drogo, yolların birleştiği köprüyü gördü, kısa sûre sonra genç teğmenlekonuşmasıgerekeceğinidüşündüveiçiniacıylaburkanbirduyguyakapıldı.

Page 131: DINO BUZZATl (1906-1972) - media.turuz.com · DINO BUZZATl (1906-1972) İtalya'nın Belluno kentinde doğup Roma'da ölen Buzzati, meslek yaşamına 1928'de Milano’da Corriere deüa

XXVI

Yol bittikten sonra, yabancılar neden ortadan kaybolmuşlardı ki? İnsanlar, atlar ve arabalar, kocaovayı geçtikten sonra, neden gidip kuzeyin sisleri içinde yok olmuşlardı? Tüm bu yapılanlar boşunamıydı?

Gerçektende,yolyapımındaçalışanekiplergitgideuzaklaşarak,sonundaonbeşyılöncesindeolduğugibi, ancak dürbünle görülebilen birer minicik noktaya dönüştüler. Yol, askerlere açılmıştı: ŞimdiBastianiKalesi’nesaldırmakiçinilerlemesırasıordudaydı.

Ama ordunun ilerlediği falan yoktu, Tatar Çölü’nde tek kalan, bu yüz yıllık yalnızlık içinde insandüzeninisimgeleyentekşeyolanoyoluninceşeridiydi.Ordusaldırıyageçmedi,herşey,kimbilirkaçyıliçin,sürüncemedekaldı.

Böylece çöl yine kıpırtısız bir hale büründü, kuzeydeki sisler, Bastiani Kalesi’nin nizami yaşamı,hepsi kıpırtısızdı; nöbetçiler nöbet alanının o ucundan bu ucuna hep aynı yolu katediyordu; alayınkaravanası hep aynıydı; günler birbirine benziyor ve uygun adım yürüyen askerler gibi sonsuza değintekrarlanıyordu.Yinedezamangeçiyordu;insanlarıhiçdüşünmeden,dünyadagidipgeliyor,güzelşeylerisolduruyor; ve henüz adı bile konmamış yeni doğmuş bebekler de dahil olmak üzere hiç kimse onunelindenkurtulamıyordu.

Giovanni’nin kırışıklıklarla dolmaya başlayan yüzü, grileşen saçları ve ağırlaşan adımları dakurtulamıyorlardızamanınelinden;yaşamşelalesi,artıkonu,nehrinakıntılarınadoğrubirtarafaatmıştı;henüz elli yaşında bile olmamasına karşın, Drogo, doğal olarak artık nöbet almıyordu; komutanlıkbölümünde.YarbayOrtiz’inkiyleyanyanabirbürosuvardı.

Page 132: DINO BUZZATl (1906-1972) - media.turuz.com · DINO BUZZATl (1906-1972) İtalya'nın Belluno kentinde doğup Roma'da ölen Buzzati, meslek yaşamına 1928'de Milano’da Corriere deüa

Gece olduğunda, nöbetteki az sayıda asker, karanlığın kaleyi ele geçirmesini engelleyemiyordu.Surlardaki bazı geniş bölümler artık korunmuyor ve gecenin endişeli düşünceleri, yalnızlığın hüznüburalardaniçerigiriyordu.Gerçekte,boşarazilerleçevrilibueskikale,yitikbiradagibiydi:Sağdavesolda dağlar, güneyde boş vadi, öbür tarafta da Tatar Çölü. O zamana değin hiç duyulmamış tuhafgürültüler surların dehlizleri boyunca gecenin içinde yankılanıyor, nöbetçilerin yürekleri çarpmayabaşlıyordu.Duvarların bir ucundan öbürüne yine aynı “Nöbetçi, hazır ol!” sesleri gidiyordu ama artıkaralarındakimesafeokadarçoktuki,askerlerbumesajıaktarmakiçinbüyükçabasarfediyorlardı.

Drogo o dönemde,TeğmenMoro’nun ilk endişelerine tanık oluyor, onda kendi gençliğinin tam birkopyasını buluyordu. Moro da ilk anda dehşete kapılmış, bir anlamda Matti’nin yerine geçmiş olanBinbaşıSimeoni’yekoşmuştu;dörtaykalması için iknaedilmişvesonunda tuzağadüşmüştü.Moroda,biraz aşın bir inatla, boylu boyunca savaş hayallerinin kol gezdiği yepyeni ama kullanılmayan yoluylakuzeyçölünebakmayabaşlamıştı.Drogoonunlakonuşmak,dikkatetmesini,henüzvakitvarkengitmesinisöylemekisterdi;üstelikdeMorosevimliveiyiniyetlibirçocuktu.Amaherseferindesaçmasapanbirşey,bukonuşmayıengelliyordu;hemayrıca,belkideböylebirkonuşmagereksizdi.

Günlerin gri, gecelerin kara yaprakları birbiri üzerine düştükçe, Drogo ve Ortiz’de (ayrıca belkibirkaçyaşlısubaydadaha)artıkvaktinkalmamışolacağınailişkinendişeartmaktaydı.Yıllarıngeçmesikarşısındaduyarsızolanyabancılar,sankiölümsüzmüşlerveuzunmevsimleriböyleharcamakonlariçinönemsizmişgibihiçkıpırdamıyorlardı.Bunakarşılık,kaledeyalnızcavadesigittikçeyaklaşansaldırılarakarşıkorumasızzavallıadamlarvardı.Eskiden,inanılmazderecedeuzakgibidurantarihler,anidençokyakın görünerek, yaşamın zorlu miadlarını anımsatıyorlardı. Devam edebilmek için, her seferinde,yeniden organize olmak, karşılaştırmak için yeni vadeler yaratmak, kendilerinden daha kötü durumdaolanlarınhaliyleavunmakgerekiyordu.

DerkenOrtizdeemekliliğiniistemekzorundakaldı(vekuzeydekidüzlükte,hiçbiryaşambelirtisi,enufak bir ışık bile yoktu). Yarbay Ortiz görevini, kalenin yeni komutanı Simeoni’ye devretti, nöbetçimüfrezeleridışında tümadamları avluda topladı, emirerininyardımıylaatmabindivekalekapısındançıktı.Birteğmenveikiaskerkendisineeşlikediyordu.

Drogo,giriştekidüzlüğünsonunadeğinonunyanındakaldı,sonrabirbirlerindenayrıldılar.Uzunbiryaz gününün sabah saatleriydi, gökten, gölgeleriyle çevrede tuhaf lekeler oluşturan bulutlar geçiyordu.Yarbay Ortiz, atından inerek, Drogo’yla birlikte bir kenara gitti, ikisi de nasıl vedalaşacaklarınıbilmediklerindensusuyordu.Derkenorahatsızvesıradanşeylerisöylediler,söyledikleriiçlerindengelenşeylerdenöylesinefarklıveöylesinezavallıydılarki!..

“Artık,” dedi Drogo, “benim için yaşam öyle değişik olacak ki. Artık ben de gitmek isterim.Neredeyseistifaetmeyeniyetleneceğim”.

“Sendahagençsin!”dediOrtiz.“Aptalcabirşeyyapmışolursun.Önündedahavakitvar!”“Neiçinvakitvar?”“Savaşmakiçin.Göreceksinikiyılgeçmeden...”

Page 133: DINO BUZZATl (1906-1972) - media.turuz.com · DINO BUZZATl (1906-1972) İtalya'nın Belluno kentinde doğup Roma'da ölen Buzzati, meslek yaşamına 1928'de Milano’da Corriere deüa

Ortiz böyle diyor ama, kendisi bile için için bunun doğru olmamasını temenni ediyordu:Gerçekte,Drogo’nunhayatınınentalihliolayınıyaşamadankendisigibigitmesiniistiyordu;yoksakendisininhakkıyenmişgibiolurdu.(HalbukiDrogo’yudostçasever,onuniçineniyişeyleritemenniederdi.)

AmaGiovannisusuyordu.“Göreceksin,”dedibununüzerineısrarlaOrtiz,aynızamandadakarşısındakininitirazetmesiniümit

ediyordu,“ikiyılavarmaz,eminol”.“İkiyılha!”dedinihayetDrogo.“Aradanyüzyıllargeçecek,yinedehiçbirşeyolmayacak.Artıkyolu

kendihalinebıraktılar,kuzeydenhiçkimsegelmeyecek.”Dile getirdiği şeyler bunlardı ama, aslında içinde, ta derinde bir yerlerde bambaşka şeyler

kıpırdanıyordu:Anlamsız,yıllardıryıpranmamışbirşekilde,içinde,gençliğindenberi,yazgıyailişkinbirönsezi,yaşamıngüzelşeylerininhenüzbaşlamamışolduğunailişkinbirinançvardı.

Bu konuşmanın onları birbirinden ayırdığının farkına vararak, yeniden sustular.Ama aynı duvarlararasında,aynıhayallerle,neredeyseotuzyılyanyanayaşadıktansonrabirbirlerinenediyebilirlerdiki?Onca zaman aynı istikamette yürüdükten sonra, şimdi yolları ayrılıyordu, biri o yana, biri bu yana,bilinmeyenülkeleredoğrugidiyorlardı.

“Güneşnekadarparlak!”dediOrtiz,yıllarınferinisöndürdüğügözlerleartıkhiçdönmemeküzereterkedeceğikaleduvarlarınabaktı.Aynısarırenkleriveromantikgörünümleriylehiçdeğişmemişgibiydiler.Ortizyoğunveboşbirbiçimdeduvarlarabakıyordu;Drogodışındahiçkimseonunnedenliacıçektiğinianlayamazdı.

“Gerçekten de çok sıcak,” diye cevapladıGiovanni, aynı andaManaVescovi’yi ve bir piyanonunmelankoliksesininduyulduğuosalondakiuzakkonuşmayıanımsadı.

“Evet, gerçekten de sıcak bir gün,” diye eklediOrtiz ve birbirlerine gülümsediler; bu, o anlamsızsözcüklerinanlamınıçokiyibildiklerineilişkiniçgüdüselbiranlamaişaretiydi.Osırada,üzerlerinebirbulut gelip, gölge yapmıştı; birkaç dakika boyunca tüm alan karardı ve hâlâ ışık içindeki kalenin okasvetli görkemi bu loşlukta daha da belirginleşti. Birinci tabyanın üzerinde iki kocaman kuş dairelerçizerek uçuşuyordu. Uzaklarda, belli belirsiz bir boru sesi duyuldu. “Duydun mu?” dedi yaşlı subay.“Borusesi.”

“Hayır,hiçbirşeyduymadım,”dediDrogo,arkadaşınınhoşunagiderdüşüncesiyleyalansöylüyordu.“Belki yanılmışımdır.Gerçekten de çok uzaktayız,” dediOrtiz, sesi titriyordu, “ilk günü anımsıyor

musun,”diyeekledibüyükbirgayretsarfederek:“İlkburayagelipdedehşetekapıldığında.Hiçkalmakistemiyordun,anımsıyormusun?”“Çokzamangeçti...”diyebildisadeceDrogo,boğazındatuhafbiryumruoluşmuştusanki.

Ortizbirşeylerdahasöyledi,sonrabirkaçdakikadaldıktansonra:“Kimbilir?”dedi.“Belkidesavaşolsa,bir işeyarayabilirdim.Yararlılıkgösterebilirdim.Savaşta

olsaydık;amabunundışında,görüldüğügibi,beşparaetmem...”Bulutuzaklaşmıştı,çoktankaleyiaşmış,Tatarlarınıssızçölünde,süreklikuzeyedoğruyönelerekkayıp

Page 134: DINO BUZZATl (1906-1972) - media.turuz.com · DINO BUZZATl (1906-1972) İtalya'nın Belluno kentinde doğup Roma'da ölen Buzzati, meslek yaşamına 1928'de Milano’da Corriere deüa

gidiyordu.Güneşyenidenortayaçıkınca,ikiadamıngölgeleriyenidenbelirdi.Ortiz’invekendisineeşlikedenlerin atları, bulunduktan yerin yirmi metre ötesinde, sabırsızlıklarını anlatabilmek için nallarınıtaşlaravuruyorlardı.

Page 135: DINO BUZZATl (1906-1972) - media.turuz.com · DINO BUZZATl (1906-1972) İtalya'nın Belluno kentinde doğup Roma'da ölen Buzzati, meslek yaşamına 1928'de Milano’da Corriere deüa

XXVIISayfalar çevrilir, aylar ve yıllar geçer. Drogo’nun eski okul arkadaşları neredeyse çalışmaktan

yorulmuşlardır,düzgün,grisakallarıvardır,şehirlerdesakinsakinyürümekte,insanlartarafındansaygıylaselamlanmaktadırlar,oğullarıyetişmiş,bazılarıçoktandedeolmuştur.Drogo’nuneskiarkadaşları,artıkyaptırdıkları evlerin eşiğinde durup, kendi kariyerlerinden memnun, yaşam nehrinin akışındanhoşlanmakta, çoğunluğun burgacında kendi çocuklarını ayırt etmekten zevk almakta, onları daha hızlıilerlemeye,başkalarınınönünegeçmeye,yarışıöndebitirmeyeyöneltmektedirler.BunakarşılıkGiovanni,umuduheranbirazdahaazalmaklabirlikte,hâlâbeklemektedir.

Evet, sonuçta artık değişmiştir. Elli dört yaşına gelmiş, süvari birliği şefi ve kaledeki küçükgarnizonun komutan yardımcısıdır. Son zamanlara kadar, aşağı yukarı hep aynı kalmıştır; hâlâ gençgöründüğüsöylenebilir.Aradabir,birazzorlanarakdaolsa,ovadaatlagezintileryapmaktadır.

Sonrazayıflamayabaşladı,yüzühüzünlüsarıbirrengebüründü,kaslarıgevşedi.Artıkiyiceyaşlanmışolan, ama son günlerini kalede geçirmeye kararlı Doktor Rovina, karaciğer bozukluğu diyordu. AmaDoktorRovina’nınverdiği ilaçlaretkisizdi.Sabahları,Giovanni,ensesindenyukarıdoğruçıkancesaretkırıcıbirhalsizlikleuyanıyordu.Sonra,bürosunagidipoturduğunda,kendisinibirkoltuğayadayatağınaatmak için akşamın gelişini zor ettiği oluyordu. Doktor, genel bir yıpranmanın daha da ağırlaştırdığıkaraciğer sorunları diyordu ama böylesi bir yıpranmaGiovanni’nin sürdürdüğü yaşam düşünüldüğündeinsanaçoktuhafgeliyordu.Herhalükârdabunun,oyaşlardasıksıkgörülengeçicibirrahatsızlıkolduğunusöylüyorduDoktorRovina,belkibirazuzunsürerdiamaağırlaşmatehlikesiyoktu.

Böylece Drogo’nun yaşamına yeni bir beklenti daha girmiş oldu: İyileşme umudu. Hem zaten, bukonudasabırsızdavranmıyordu.Kuzeydekiçölhâlâbomboştuvebirdüşmansaldırısıkonusundahiçbirumutvermiyordu.

“Daha iyi görünüyorsun,” diyordu her gün arkadaşları ama gerçekte Drogo en ufak bir iyileşmehissetmiyordu.Başağrılarıveilkzamanlardagörülensancılıishallergeçmişti,özelbiryeriağrımıyordu.Yinedegeneldeenerjisi,gücügiderekdahadaazalıyordu.

“Birazizinal,”diyorduSimeoni,kalekomutanı.“Gitdinlen:Denizkenarındabirtatilsanaiyigelir.”Drogo, bunu reddediyor, kendisini daha iyi hissettiğini, kalede kalmayı tercih ettiğini söylüyordu.

Simeoni,sankiGiovannideğerlibiröğüdü,tamamenyönetmelikruhunauygun,tekamacıişlerindahaiyiyürümesi veDrogo’nun şahsi iyiliği olan bir tavsiyeyi nankörce geri çeviriyormuş gibi sitemle başımsallıyordu.Simeoni’ninMatti’denbeterolan tekyanı,diğerleriüzerindekendikişiliğiniörnekalmalarıkonusundabaskıyapmasıydı.

Konuştuğukonuneolursaolsun,görünüşteçokiçtenmişgibiduransözlerihepbaşkalarınakarşıhafifbir sitem tadındaydı, sanki görevini yapan, kalenin dayanağı olan, başka türlü kargaşa ve düzensizliğe

Page 136: DINO BUZZATl (1906-1972) - media.turuz.com · DINO BUZZATl (1906-1972) İtalya'nın Belluno kentinde doğup Roma'da ölen Buzzati, meslek yaşamına 1928'de Milano’da Corriere deüa

mahkumolacaksorunlaratekçarebulanoymuşgibidavranıyordu.Mattide,oeskigüzelgünlerdebirazöyle davranırdı ama Simeoni daha ikiyüzlüydü; Matti yüreğinin katılığını gösterme konusunda hiççekinmezdivebiraskeraçısındanbazıkabasabadavranışlardaçokrahatsızediciolmuyordu.

Allahtan Drogo, Doktor Rovina’yla ahbap olmuş ve bu dostluğu sürdürmek için de onun suçortaklığını kabul etmişti. Tuhaf bir batıl inançtan hareketle, şimdi kaleyi hastalık nedeniyle terk ettiğitakdirdebirdahahiçdönmeyeceğinidüşünüyordu.Budüşüncedeiçindebirendişeyaratıyordu.Yirmiyılönce, gitmek, yaz harekâtları, atış talimleri, at yarışları, tiyatroları, baloları, güzel kadınlarıylagarnizonlardaki sakin ve parlak yaşama katılmak istiyordu. Ama, öyle yapmış olsaydı, tüm bunlardanşimdi elindenekalmış olacaktı ki?Emekliliğinebirkaçyıl kalmıştı, kariyeri bitmişti, en iyi olasılıklakendisineherhangibirolayda,sırfgörevsüresinitamamlamasıiçinbirgörevverilebilirdi.Önündepekazzamanı kalmıştı, belki de umut ettiği olay bu süre tamamlanmadan olabilirdi. Güzel yıllarını zatenharcamıştı,şimdiysesondakikasınakadarbeklemekistiyordu.

Rovina, daha çabuk iyileşmesi için, yorulmamasını, bütün gün yatakta istirahat etmesini, yapılacakişleriodasınagetirtmesiniönermişti.Bütünbunlar,soğuk,yağmurlu,dağlardadevgibiçığlarınoluştuğu;koskoca buz tepelerinin bilinmeyen bir nedenle çöküp, uçurumlara yuvarlandığı ve geceleri saatlerboyuncaürkünçgürültülerinduyulduğubirMartayındaolupbitiyordu.

Sonuçta biraz zor da olsa, bahar yavaş yavaş gelmeye başladı. Boğazdaki kar zaten erimişti amayarım yamalak erimiş kar birikintileri taraçalarda sürükleniyor ve kalenin üzerinde kar bulutlarıdolanıyordu.Kış, vadinin havasını öylesine nemlendirmişti ki, bu bulutların gitmesi için güneşin iyicegüçlü bir biçimde görünmesi gerekiyordu. Derken bir sabah, Drogo, uyandığında, yerde döşemeninüzerindegüzelbirgüneşhuzmesininparladığınıgördüvebaharıngeldiğinianladı.

Havaların düzelmesiyle gücüne kavuşacağı umudunu beslemeye başladı. Baharda, eski putrellerdebile bir yaşam kalıntısı canlanıverir; gecelerini kaplayan çatırtılar putrellerdeki o yaşam kalıntılarınınsesleridir.Herşeysankiyenidenbaşlar,birsağlıkveneşedalgasıbütündünyayısarar.

Ünlü yazarların bu konu hakkında yazmış olduklarını anımsayarak, kendini ikna etmek amacıyla,Drogo yoğun bir biçimde böyle şeyleri düşünmekteydi. Yatağından kalkıp sallanarak pencereye gitti.Birazbaşıdönüyorduama,uzunsüreyattıktansonraayağakalkıldığında,insanıniyileşmişolsabileböylebaşınındöndüğünüdüşünerektesellibuldu.GerçektendeobaşdönmesihissibirsüresonrayokolduveDrogo,bütüngörkemiylegüneşiseyredebildi.

Dünya sınırsız bir neşeyle kaplanmış gibiydi. Drogo, tam karşısında duvar olduğundan, bunu tamolarakgöremiyoramarahatlıklasezebiliyordu.Buköhneduvarlar,avlununkırmızımsı toprağı,boyalarıdökülmüştahtabanklar,boşbirelarabası,yavaşyavaşyürüyenbiraskerbilemutlugörünüyorlardı.Kimbilir,dışarıda,buduvarlarınötesindeherşeynasıldı?

Giyinip açık havada bir koltuğa oturarak güneşten yararlanmak istedi ama hafif bir ürperti içinikorkuttu,bununüzerinegidipyattı.“Yinede,bugünkendimidahaiyihissediyorum.Bayağıdahaiyiyim,”diyordu,yanılmadığındaneminbirbiçimde.

Page 137: DINO BUZZATl (1906-1972) - media.turuz.com · DINO BUZZATl (1906-1972) İtalya'nın Belluno kentinde doğup Roma'da ölen Buzzati, meslek yaşamına 1928'de Milano’da Corriere deüa

O harikulade bahar sabahı, gayet sakin geçiyordu. Taşlıkta güneş ışığı yavaşça yer değiştiriyor,Drogo,yatağınyanındakibirsehpanınüzerindeduranmürekkeplekelidosyaları incelemekiçinenufakbiristekduymaksızın,aradabirbuışığıseyrediyordu.Ayrıca,nearadabirçalanboruların,nedesarnıcıntıptıpsesininbozamadığınefisbirsessizlikhükümsürüyordu.Drogo,binbaşırütbesineeriştiktensonrabile, odasını değiştirmek istememiş, bunun neredeyse kendisine şanssızlık getirebileceğinden endişeduymuştu;amaartıklavabonunhıçkırıklarıbirgelenekhalinegelmiş,kendisinirahatsızetmezolmuştu.

Drogo, yere, tam ışık huzmesinin ortasına konmuş bir sineğe baktı, bu mevsimde sineğe pekrastlanmazdı.Kim bilir nasıl olup kışı atlatabilmişti.Kapı çalındığında, sineğin kuşkuyla yürüyüşünüseyretmekteydi.

BuçalışınherzamankilerdenfarklıolduğunudüşündüGiovanni.Neemireri,nedekapıyıvurmadaniçeri girip giremeyeceğini soran maiyetindeki yüzbaşı, ne de alışık olduğu diğer ziyaretçilerden biriolamazdı.

“Girin,”dediDrogo.Kapı açıldı ve eskiden onbaşı üniforması giyerken şimdi tuhaf bir cüppe kuşanmış olan, iyice iki

büklümbirhalalmışterzibaşıProsdocimoiçerigirdi.Hafifsoluyarakilerlediveparmağıyla,duvarlarınötesindekibirşeyibelirtirmişgibibirişaretyaptı:

“Geliyorlar!Geliyorlar!”dedisırverirmişgibiiyicekısıkbirsesle.“Kimgeliyor?”diyesorduDrogo,terzibaşınıbukadarheyecanlıgördüğüiçinşaşırmıştı.“Yandık,”diyedüşündü,“şimdibuadamgevezeliğiyleiçimidaraltır:Enazındanbirsaatesiralındım

anlaşılan.”“Allah’ınizniyleyoldangeliyorlar,kuzeydekiyoldan!Herkesbakmakiçintaraçalaraçıktı.”“Kuzeydekiyoldanmıgeliyorlar?Askerlermi?”“Taburtaburgeliyorlar,”diyeheyecanlabağırıyorduufaktefekihtiyar,yumruğunusıkarak.“Bukez,

hiç şüphe yok, nitekim genelkurmaydan bize takviye kuvvet yolladıklarını belirten bir mektup geldi!Savaş!Savaş!”diyebağırıyordu,onundabirmiktarürkmüşolupolmadığıpekanlaşılamıyordu.

“Açıkçagörülebiliyormu?Dürbünolmadandagörülüyorlarmı?”Korkunçbirendişeyekapılmış,yatağındadoğrulmuştu.“Görülüyorlarmı?HayAllahım,negörülmesi, topları bile görülüyor.Şimdiyekadaron sekiz topu

sayabildik!”“Saldırıyageçebilmeleriiçindahanekadarzamangerekir?”“Buyeniyoldabüyükhızlailerliyorlar:Benceikigüniçindeburadaolurlar.Engeçikigünde.”“Allah kahretsin şu yatağı,” diye düşündü Drogo, “şu hastalık yüzünden buraya çakılı kaldım”.

Prosdocimo’nun masal uydurmuş olabileceği aklına bile gelmiyordu: Aniden söylediklerinin doğruolduğunu,havanınbile,günışığınınbilefarklıolduğunualgılamıştı.

“Prosdocimo,”dedi endişeli bir sesle, “git emir erinLucca’yagelmesini söyle; zili çalmanbir işeyaramazçünküevraklarıalmakiçinbürodaolmasıgerekir,haydiAllahaşkınaçabukol!”

Page 138: DINO BUZZATl (1906-1972) - media.turuz.com · DINO BUZZATl (1906-1972) İtalya'nın Belluno kentinde doğup Roma'da ölen Buzzati, meslek yaşamına 1928'de Milano’da Corriere deüa

“Siz de çabuk kalkın komutanım,” dedi Prosdocimo giderken. “Hastalığınızı düşünmeyin, siz desurlaragelindeseyredin!”

Aceleyle çıkarken kapıyı kapatmayı unuttu; koridorda uzaklaşan ayak sesleri duyuldu, sonra tekrarsessizlikoldu.

“Tanrım,” diye mırıldandı Drogo, endişesini bastıramıyordu, “Tanrım ne olursun iyileşeyim,yalvarırımhiçolmazsaaltıyedigüniyiolayım.”

Ne pahasına olursa olsun hemen kalkmak, surlara gitmek, kendini Simeoni’ye göstermek, müsaitolduğunu, komuta görevinde olduğunu, her zamanki gibi, hasta olmadığına göre, tıpkı eskisi gibisorumluluklarımyüklenebilecekdurumdaolduğunukanıtlamakistiyordu.

Küt!Kapı,cereyanınetkisiyleçarptı.Sessizliğiniçindebugürültü,Drogo’nunyakarışınabirkarşılıkoluşturuyormuşgibigüçlüvekötücülbirbiçimdeyankılandı.ŞuLuccaniyegelmiyorduki?Salakherifinmerdivenleriçıkmasıiçinkaçsaatgerekecekti?

OnubekleyemeyenDrogo,ayağınıyerebastıveanidenbaşıdöndü,neysekisonrabuhisgeçti.Şimdiaynanınönünde,korkuylasanvesolmuşyüzünebakıyordu:“Benisakalböylegösteriyor,”demeyeçalıştıGiovanni; ve titrek adımlarla hâlâ gecelik entarisiyle olmasına karşın odanın içinde dört dönerekusturasınıaradı.PekiamaLuccanedengelmiyorduacaba?

Küt!diyeyenidençarptıkapı.Drogobirküfürsallayarak,kapamaküzerekapıyagitti.Aynıandadaemirerininyaklaşanayaksesleriniduydu.

Tıraş olup özenle giyindikten sonra -gerçi bollaşmış üniformasının içinde yüzer gibi bir hisduyuyordu- Binbaşı Giovanni Drogo odasından çıktı ve gözüne her zamankinden daha uzun görünenkoridoradaldı.Lucca,hafifçearkasındayürüyordu,ayaktadurmaktanasılzorlandığınıfarkettiğindenheran kendisine destek vermeye hazır gibiydi. Şimdi baş dönmeleri, aniden geliveriyordu: Drogo. herseferinde durup duvara yaslanmak zorunda kalıyordu. “Çok hareket ettim:Her zamanki sinirli halim,”diyedüşünüyordu;“amagenelolarakkendimidahaiyihissediyorum”.

Derken baş dönmeleri kesildi ve Drogo, birçok subayın, dağların arasından görünen o üçgen ovaparçasınıgözlemeküzeredürbünleriylebaktıklarıüst taraçayavardı.Artıkalışkanlığınıyitirmişolduğuiçingüneşinparlaklığıgözünüalıyordu,mevcutsubaylarınselamlarınadalgınbir tavırlakarşılıkverdi.Astlarınınkendisinibellibiraldırmazlıkla,artıkdoğrudanüstleri,yanibiranlamdagündelikyaşamlarınıyönetenkişideğilmişgibi selamladıkları izleniminekapıldı,amabubelkidebiryanılsamaydı.Acaba,kendisinişimdidenyokmuşgibimifarzediyorlardı?

Bu tatsızdüşünceaklındanşöylebirgelipgeçti, amaasılkaygısı, savaşdüşüncesiydi.Drogo,önceyeni tabyadanhafifbirdumanınyükseldiğinigördü:Demekkiorayayenidennöbetçileryerleştirilmişti.Yani şimdiden olağanüstü önlemler alınmıştı; hiç kimse kendisine, komutan yardımcısına haber vermegereğiduymamışamakomutamercileriçoktanhareketegeçmişti.

Ona haber bile verilmemişti. Eğer Prosdocimo kendiliğinden gelmemiş olsa, Drogo hâlâ, kaleninmaruzolduğutehlikedenhabersizyatağındayatıyorolacaktı.

Page 139: DINO BUZZATl (1906-1972) - media.turuz.com · DINO BUZZATl (1906-1972) İtalya'nın Belluno kentinde doğup Roma'da ölen Buzzati, meslek yaşamına 1928'de Milano’da Corriere deüa

Keskinveacıbiröfkeyekapıldı,gözleribuğulandı,taraçanınkorkuluğunadayanmaihtiyacımhissetti,ama diğerlerinin ne duruma düştüğünü görmemeleri için bunu büyük bir gizlilik içinde yaptı. Kendini,düşmanlararasındakalmışveyapayalnızhissediyordu.Morogibikendisinesempatiduyanbirkaçgençsubayvardıamaastlarınsempatisineişeyarardıki?

Aynı anda “Hizaya gir.Haz’rol!” diye bağırıldığımduydu.Yarbay, yüzükıpkırmızı, hızlı adımlarlailerliyordu.

“Yarım saattir her yerde seni arıyorum,” diyorduDrogo’ya. “Ne yapacağımı bilemedim!Bir kararalmamızgerekiyor.”

Çarpıcıbiryakınlıkla,sankiDrogo’nuntavsiyelerinialmakiçinsabırsızlanıyorveendişeduyuyormuşgibikaşlarınıçatarakgeldi.Giovannisüngüsünündüştüğünühissetti.Simeoni’ninkendisinialdattığınıçokiyibilmeklebirlikteöfkesidiniverdi.SimeoniDrogo’nunkıpırdayamayacağımdüşünmüş,kendisiiçinhiçendişe duymamış, kararları tek başına almış, ancak her şey olup bittikten sonra bilgi verebileceğinitasarlamıştı:BununüzerinekendisineDrogo’nunkalededolaştığısöylenmiş,oda iyiniyetinikanıtlamakaygısıylakoşarakyanımagelmişti.

“Elimde, General Stazzi’den gelen bir mesaj var,” dedi Simeoni; Drogo’nun soru sormasınıengellemişvediğerlerininduymamasıiçinonukenaraçekmişti,“ikialayaskergelecek,anlıyormusun?Bennereyeyerleştiririmokadaradamı?”

“Takviyeiçinikialay,ha?”dediDrogo,şaşkın.Simeoni mesajı gösterdi. General, güvenlik önlemi olarak, düşman provokasyonu endişesiyle, 17.

piyade alayıyla, yeni oluşturulmuş bir alayı, ayrıca bir hafif topçu grubunu kaleye yollamıştı; en kısazamanda nöbetlerin eski yönetmeliğe, yani kalenin tam istihdam halinde çalıştığı dönemdekine uygunolarakdüzenlenmesini veyeni gelecek subaylarla eratın konaklamayerlerininhazırlanmasını istiyordu.Bunlarınbirbölümü,doğalolarakçadırlardakalacaktı.

“Benbuarada,birmüfrezeyiyenitabyayayolladım,iyiyapmışım,değilmi?”dediSimeoni,Drogo’yakonuşmafırsatıvermeden.“Gidenlerigördünmü?”

“Yaa,iyiyapmışsın,”diyecevapverdigüçlükleGiovanni.Simeoni’ninsesikulağınaparçaparçavegerçekdışıymışgibigeliyordu;çevresindekiherşey tatsız

bir biçimde dans eder gibiydi. Drogo kendini kötü hissediyordu, iğrenç bir bitkinlik duygusu, anidenyakasına yapışıvermişti, tüm iradesi ayakta durabilmek için harcadığı çabada yoğunlaşmıştı, içinden,“Tanrım,banayardımet,”diyeyalvarıyordu.

Bitkinliğini gizlemek için, bir dürbün istedi (bu Teğmen Simeoni’nin o meşhur dürbünüydü) vedirseklerinikorkuluğayaslayarakkuzeyebakmayabaşladı,böylecedahakolayayaktadurabiliyordu.Ah,şudüşmanlarhiçolmazsabirazbekleselerdi,yenidenayaklanmak içinbirhaftakendisineyeterdi,oncazamanbeklemişlerdi,birkaçgündahabekleyemezlermiydi,sadecebirkaçgün?

Dürbünün içinden çölün görünebilen o küçük parçasına bakarken, hiçbir şey görmeyeceği umudunutaşıyordu, yol bomboş olacak, hiçbir yaşam emaresi bulunmayacaktı; işte tüm yaşamını düşmanı

Page 140: DINO BUZZATl (1906-1972) - media.turuz.com · DINO BUZZATl (1906-1972) İtalya'nın Belluno kentinde doğup Roma'da ölen Buzzati, meslek yaşamına 1928'de Milano’da Corriere deüa

bekleyerektüketmişolanGiovanni’ninşuandakitekarzusubuydu.Hiçbir şey görmeyeceğini umarken, siyah bir şeridin çölün dibindeki beyaz alanı verev olarak

kestiğinivebuşeridinhareketettiğinigördü,bu,kaleyedoğruineninsanlarvekonvoylarınkaynadığımgösteriyordu.Sınırçizgisibelirlendiğizamangörünenzavallısilahlıgruplardançokfarklıydıbugelenler.Basbayağıkuzeyordusuydu,belkide...

Oanda,Drogodürbündekigörüntünündönmeyebaşladığınıvegiderekkarardığınıhissetti,sonraheryer kapkaranlık kesildi. Bir kukla gibi, baygın korkuluğa yığılıverdi. Simeoni, tam zamanında tuttuDrogo’yu;buhareketsizbedenikaldırırken,elbiseninaltındanetlerierimişkemiklerinvarlığınıhissetti.

Page 141: DINO BUZZATl (1906-1972) - media.turuz.com · DINO BUZZATl (1906-1972) İtalya'nın Belluno kentinde doğup Roma'da ölen Buzzati, meslek yaşamına 1928'de Milano’da Corriere deüa

XXVIIIAradanbirgün,birgecegeçti,BinbaşıGiovanniDrogoyatağındayatıyordu;aradabirsarnıcınsesi

kendisinekadarulaşıyorduamakaledeki telaşdoluhareketingiderekartmasına rağmenduyabildiği teksesbuydu.Her şeyden tecritedilmişolanDrogo,bedeninidinleyerekgücününkuvvetiningerigeleceğianıkolluyordu.DoktorRovinabununiçinbirkaçgüngerekeceğinisöylemişti.Amaaslındakimbilirkaçgün gerekecekti? Hiç olmazsa düşman geldiğinde, ayağa kalkıp giyinebilecek, kalenin damına kadargidebilecekmiydi?Aradabirayağakalkıyorveherseferindekendinidahaiyihissettiğinidüşünüyordu;hiçbiryeretutunmadanaynasınınönünegidiyoramaoradayüzünün,gitgidedahasolgunlaşangörüntüsüvegiderekdahaçukurlaşangözleri,umutlarınıyenidenyerlebirediyordu.Sonrabaşıdönüyor,sendeleyerekvekendisiniiyileştiremeyendoktoralanetleryağdırarakyatağınagidiyordu.

Döşemeye vuran güneş ışığı iyice ilerlemişti, saat on biri geçmiş olmalıydı, avludan hiç aşinaolmadığıseslergeliyor,Drogoisegözlerisabitbiçimdetavanatakılmışolarakyatıyordu.TambusıradakalekomutanıYarbaySimeoniiçerigirdi.

“Nehaber?”dedineşeyle.“Dahaiyisinya?Off,çokdasolgunsun,biliyormusun?”"Biliyorum,”dediDrogosoğukbirsesle.“YaKuzeyliler,yaklaştılarmı?”“Ne yaklaşması,” dedi Simeoni. “Piyadeler çoktan tümseğin tepesine vardılar, yerleşiyorlar... ama

kusurumabakmadahaöncegelemedimya...burasıcehennemedöndü.Öğledensonrailktakviyegeliyor,ancakşimdibeşdakikaboşvaktimoldu...”

“Yarın,”dediDrogo,vesesinintitrediğinifarkedincehayretedüştü,“yarınkalkmayıumutediyorum,sanabirazyardımederim”.

“Yokcanım,hiçböyle şeyler düşünme, sen iyileşmenebak, bu arada sakın seniunuttuğumu sanma,hemsanaiyibirhaberimvar:Bugüngüzelbirarabagelipsenialacak.İstersavaşolsunisterbarış,”demecüretindebulundu,“insanöncedostlarınıdüşünmeli.”

“Birarabagelipbenialacakmı?Pekineden?”“Evet,özelolarakgelecek.Hepburada,bukorkunçodadakalmakistemezsinherhalde,şehirdeçok

dahaiyi tedavigörürsün,birayakalmazyenidençakıgibiolursun.Sakınburası içinendişelenme:Asılzorolanhalloldu.”

Drogo içinde korkunç bir öfkenin yükseldiğini hissetti. O ki, düşmanı bekleme uğruna yaşamın engüzel şeylerinden feragat etmiş, o ki, otuz yıldır yalnızca bu umutla beslenmişti, şimdi tam savaşınbaşlayacağızamandakovuluyormuyduyani?

“En azından bana fikrimi sorabilirdin,” dedi öfkeden titreyen bir sesle. “Ben bir yere gitmekistemiyorum,buradakalacağım,zannettiğindendahaiyiyim,yarmaayağakalkacağımve...”

“Lütfen heyecanlanma: Sana bir şey yapmayacağım. Heyecanlanırsan daha da kötüleşirsin,” dedi

Page 142: DINO BUZZATl (1906-1972) - media.turuz.com · DINO BUZZATl (1906-1972) İtalya'nın Belluno kentinde doğup Roma'da ölen Buzzati, meslek yaşamına 1928'de Milano’da Corriere deüa

Simeoni,anlayışlıbirifadeylegülümsemeyeçalışarak.“Böylesininçokdahaiyiolacağınıdüşünmüştüm.Rovinadaaynıfikirde...”

“NedemekRovina?ArabayıgetirtmeniRovinamısöyledi?”“Yoo, hayır. Rovina’yla araba konusunu konuşmadık. Ama hava değişikliğinin sana iyi geleceğini

söyledi...”BununüzerineDrogoSimeoni’yledostçakonuşmayı,eskidenOrtiz’eyaptığıgibionaruhunuaçmayıdüşündü,sonuçtaSimeonideinsandı.

“Bak Simeoni,” demeye çalıştı, ses tonunu değiştirerek. “Gayet iyi biliyorsun ki... biz... hepimiz,buradakalede,birşeylerümitettiğimiziçinkalmayıtercihettik...Bunusöylemekgüçamasendeçokiyibilirsin ya... (Drogo derdini anlatamıyordu: Böyle bir adama bazı şeyler nasıl anlatılabilirdi ki?)Biliyorsunki,enufakbirolasılıkbileolsa...”

“Anlamıyorum,” dedi Simeoni bariz bir sıkıntıyla (Drogo acaba acıma duygularını mı hareketegeçirmekistiyordu?Hastalıkonubudenliyumuşatmışmıydı?).

“Hayır, olamaz, anlaman gerek,” diye üsteledi Giovanni. “Ben otuz yılı aşkın bir süredir, buradabeklemekteyim...Kaç fırsatıdeğerlendirmedimkimbilir.Otuzyıl, azbuzdeğil, tümbusüreyidüşmanıbekleyerek geçirdim. Şimdi sen kalkıp da... Şimdi sen kalkıp da benim gitmem gerektiğini iddiaedemezsin,hayırbunuyapamazsın,kalmakiçinküçücükbirsözhakkımınolmasıgerekir...”

“Peki,”dediSimeoni,canısıkılmışgibi.“Bensanaiyilikyapmakistemiştim,seninverdiğinkarşılığabak. Demek ki değmezmiş. Bu yüzden iki haberci yolladım, arabanın geçebilmesi için iki bataryayıdurdurdum.”

“Evetamabensanabirşeydemiyorumki,”dediDrogo.“Ayrıcasanaminnetduyuyorum,tümbunlarıiyiniyetleyaptığını,gayet iyianlıyorum(Öf,diyordu,busalağadostlukgösterisindebulunmakzorundakalmam ne büyük işkence), ama araba yolda durabilir: Şu anda, böyle bir yolculuğu dahi kaldıracakdurumdadeğilim,”dediyanlışlıkla.

“Birkaç dakika önce yarın ayağa kalkacağını söylüyordun, şimdiyse arabaya bile binemeyeceğimdiyorsun.Affedersinamaneistediğinisendebilmiyorsunherhalde...”

Drogohatasınıdüzeltmeyeçalıştı.“Hayır,” dedi. “İkisi çok farklı şeyler.Böylesinebir yola çıkmakla, nöbet alanınakadar inivermek

aynı şey değil ki. Hatta yanıma bir tabure alıp, orada eğer kendimi bitkin hissedersem oturabilirim(‘sandalye,’ diyecekti ama bunun komik olacağını düşünerek vazgeçti), oradan işlerin gidişatınıizleyebilir,enazındangörebilirim.”

“Peki, kal öyleyse,” dedi Simeoni, lafı kesmek için. “Ama gelen askerleri nerede yatıracağımıbilemiyorum. Herhalde koridorlarda ya da bodrumda yatamazlar! Bu odaya en azından üç yatakkonabilirdi...”

DrogobuzkesmişgibibaktıSimeoni’ye.“Demekbukadaralçalmıştıha?”Onu,Drogo’yusadecebirodayıboşaltabilmekiçinyollamakistiyordu,“sırfbununiçinha?”Gerçektendepekdüşünceli,pekdostcanlısıydı!“Enbaşındankuşkulanmalıydım,”diyedüşündüDrogo,“böyleaşağılıkbiradamdanancakbu

Page 143: DINO BUZZATl (1906-1972) - media.turuz.com · DINO BUZZATl (1906-1972) İtalya'nın Belluno kentinde doğup Roma'da ölen Buzzati, meslek yaşamına 1928'de Milano’da Corriere deüa

beklenirdi...”Drogo’nunsustuğunugörenSimeoni,iyicecesaretlenereksözünedevametti:“Evetburayaüçkaryolaçokrahatsığar. İkisinişuduvaraüçüncüsünüdeoköşeyekoyarız.Anlıyor

musunDrogo?Beni biraz dinlersen,” dedi artık imalı konuşmasına son vererek, “beni dinlersen işimikolaylaştırmışolursun,yoksa,buradakalacakolursan,bunusöylediğimiçinlütfenkusurumabakmaama,buhalinleişeyararneyapabilirsinki?”

“Tamam,”diyelafınıkestiGiovanni.“Artıkyeter,anladım,lütfenısraretme,çünkübaşımdaağrıyor.”“Özür dilerim,” dedi karşısındaki, “ısrar ettiğim için özür dilerim ama bu işi hemen halletmek

istiyorum.Şuandaarabayolda,Rovinadagitmendenyana,hembirodaboşalacak,hemseniyileşeceksin,ayrıcaburada,böylehastahastaalıkoymaklabendesorumlulukalıyorum,Allahkorusun,yakötübirşeyolsa.Beniçokbüyükbirsorumlulukalmakzorundabırakıyorsun,bakaçıkçasöylüyorum”.

“Dinle,”dediDrogo,amamücadeleetmesininnekadarsaçmaolduğunuanladı;konuşurkenbiryandandayavaşyavaşlambrikaplıduvarınüzerindeyukarıyadoğruhareketedengüneşışığınabakıyordu“Sanaret cevabı verdiğim için özür dilerim ama kalmayı tercih ediyorum. Kötü bir şey olmayacağına sözveriyorum;eğeristersenbunubelirtenyazılıbirbeyanvermeyehazırım.HaydiSimeoni,benirahatbırak,herhaldeyaşayacakpekazvaktimkalmıştır,bırakonudaburadageçireyim.Otuzyıldanberibuodadayatıyorumben...”

Karşısındakibirsüresustu,hastaarkadaşınaküçümseyerekbaktı,kötükötügülümsedisonradeğişikbirsestonuyladevametti:

“Pekiyabunubirüstolarakistiyorsam?Yabubiremirse,ozamanneyaparsın?(Bunoktayagelince,yarattığıetkinintadınavarmakiçin,hafifçedurakladı.)SevgiliDrogo,bukezherzamankiaskerîdisiplinruhundanuzaklaşıyorsun, bunu söylediğimdendolayı üzgünüm.Ama, sonuçta iyi koşullarda gideceksin.Senin yerinde olmak isteyen kim bilir kaç kişi vardır?Bunun hoşuna gitmediğini kabul ediyorum amainsan hayatta her istediğini elde edemez ki, mantıklı olmak gerek... Şimdi emir erini yollayacağım,eşyalarınıtoplasın,arabaikisaatekadarburadaolur.Birazdangörüşürüz...”

Bunları söyledikten sonra, rahatlamış olarak veDrogo’ya yeni şeyler söyleyecek vakit bırakmadançabucacık çıkıp gitti. Kapıyı alelacele kapattıktan sonra, koridorda, kendinden memnun ve durumatamamenhakimbiradamınduygularıylahızlıadımlarlauzaklaştı.

Ağır bir sessizlik çöktü. Tıp! yaptı, duvarın arkasındaki sarnıçtan damlayan su. Sonra, odadaDrogo’nunsıkıntılı,birazhıçkırığıandıransolumasındanbaşkabirşeyduyulmazoldu.Dışarıdaisegününen güzel saatleriydi; taşlar ısınmaya başlamıştı, uzaklarda kayaların yamaçlarından akan suyun düzenlisesi duyuluyor, düşman, kalenin önündeki son tümsekte kümeleniyordu. Kalenin en tepesinde her şeyhazırdı, cephaneler yerli yerinde, askerler dizili, tüfekler teftişten geçmişti. Tüm bakışlar, öndekidağlardan ötürü pek bir şey görülmemesine rağmen (olup biten ancak yeni tabyadan doğru dürüstgörülebilirdi)kuzeyedoğruçevrilmişti.Yabancılarınsınırıbelirlemeyegeldiklerizamankigibi,kafalarkâhkorku, kâh sevinçle dolarak karışıyordu.Her halükârda kimsenin,Lucca’nın yardımıyla giyinen ve

Page 144: DINO BUZZATl (1906-1972) - media.turuz.com · DINO BUZZATl (1906-1972) İtalya'nın Belluno kentinde doğup Roma'da ölen Buzzati, meslek yaşamına 1928'de Milano’da Corriere deüa

gitmeyehazırlananDrogo’yudüşünmeyevaktiyoktu.

Page 145: DINO BUZZATl (1906-1972) - media.turuz.com · DINO BUZZATl (1906-1972) İtalya'nın Belluno kentinde doğup Roma'da ölen Buzzati, meslek yaşamına 1928'de Milano’da Corriere deüa

XXIXGelengerçektendegüzel,hattabuyollaragörefazlasıylalüksbirarabaydı.Kapılardaalayınarması

olmasa,birparababasınınarabasıolduğuzannedilebilirdi.Koltuktaikikişivardı:ArabacıveDrogo’nunemireri.

İlk takviye kuvvetlerinin geldiği kalenin telaşı arasında hiç kimse, merdivenleri ağır ağır inerek,kaleninçıkışmadoğruilerleyenvearabanınbulunduğuyeregidensolgunvesanbenizli,zayıfsubayapekdikkatetmedi.

Osırada,güneşleadetayıkananavluda,vadidengelenbirdiziasker,atvekatırsürüsügörülüyordu.Zorlu yürüyüşten dolayı yorgun olmalarına rağmen, askerler kaleye yaklaştıkça adımlarınıhızlandırıyorlardı.Sonra,enbaştayürüyenmızıkacıların,sankiçalmayabaşlayacaklarmışgibialetlerininüzerindekigrikılıflarıçıkardıklarıgörüldü.

GeçerkenaskerlerdenbirkaçıDrogo'yuselamladıamasayılarıpekaz,selamlarıdaeskiselamlardanfarklıydı.Herkesonungittiğiniveartıkkaleninhiyerarşisindehiçbiryeriolmadığınıbilirgibiydi.TeğmenMoro'yla birkaç arkadaşı ona iyi yolculuklar dilemek için yanına gittiler ama vedalaşmaları gençlerinyaşlıkuşaklarakarşıgösterdikleriobellibelirsizsevgininetkisindeydi,pekkısasürdü. İçlerindenbiriAlbay Simeoni’nin kendisini beklemesini rica ettiğini söyledi: Şu andaAlbay Simeoni çokmeşguldü,AlbaySimeoni,BinbaşıDrogo’nunbirkaçdakikadahabeklemelütfundabulunmasınıistirhamediyordu,mutlakagelecekti.

Bunarağmen,Drogoarabayabinerbinmezgitmeleriniemretti.Daharahatsolukalmakiçin,arabanınüstünüaçtırmıştı.Kılıcı,bacaklarınısardığıkoyurenkbattaniyelerinüzerindeparıldıyordu.

Araba çakılların üzerinde yaylanarak, Drogo’yu varacağı yere götürmek üzere ilerledi. Kenaraoturmuş, her sallantıda kafası sarsılan Drogo kalenin san duvarlarına bakıyor ve giderek duvarlarınküçüldüğünügörüyordu.

Tüm yaşamı, dünyadan tamamen tecrit edilmiş bir şekilde orada geçmişti; otuz yılı aşkın bir süredüşmanı beklemek için kendini her türlü zevkten mahrum kılmış, şimdiyse, tam düşman gelirkenkovulmuştu. Hele arkadaşları, şehirde rahat ve mutlu bir yaşam sürmüş olan o arkadaşları, şimdiküçümseyenvetepedenbakangülücüklerleyukarıya,zaferinmeyvelerinitoplamayageliyorlardı.

Drogo’nungözlerikaleninsarımtırakduvarlarından,kazamatlarınvecephanedepolarınıngeometrikşekillerindenbirtürlüayrılamıyordu.Kırışmışyanaklarındanyavaşçaacıgözyaşlarıdökülüyordu,herşeyçokzavallıbirbiçimdesonbuluyorduvesöylenecekhiçbirşeyyoktu.

Hiçbir şey, evetDrogo’yagerçektendehiçbir şeykalmıyordu,dünyadayapayalnızvehastaydı,bircüzzamlıgibikapıdışarıedilmişti.“İğrençherifler!İğrençherifler!”diyedüşünüyordu.Amabirdakikasonrakendinibırakmayı, hiçbir şeydüşünmemeyi tercih ediyordu,yoksadayanılmazve taşkınbir öfke

Page 146: DINO BUZZATl (1906-1972) - media.turuz.com · DINO BUZZATl (1906-1972) İtalya'nın Belluno kentinde doğup Roma'da ölen Buzzati, meslek yaşamına 1928'de Milano’da Corriere deüa

hemencecikyakasınayapışıveriyordu.Güneş alçalmaya başlamıştı, yine de daha çok yolları vardı; koltukta iki asker sakin bir şekilde

gevezelikediyordu,kalmanınyadagitmeninonlariçinhiçbirşeyifadeetmediğibelliydi.Onlaryaşamı,olduğugibi,saçmadüşüncelerlekafalarınıyormadankabullenmişlerdi.Çokkonforlu,neredeysetambirhasta içinöngörülmüşolanaraba,her tümsekte,hassasbir terazigibihafifçeyaylanıyordu.Manzaranınbütünlüğü içindekale,duvarlarınınbubahar ikindisinde tuhafbirbiçimdeparıldamasınakarşıngitgidedahaküçükveyassıbirgörünümalıyordu.

“Büyükolasılıklasonkez,”diyedüşündüDrogo,arabadüzlüğünucuna,yolunartıkvadiyeindiğiyeregeldiğinde. “ElvedaBastianiKalesi,” dedi kendi kendine.Amabiraz sersemlemiş gibiydi vevarlığınıyüzyıllar sonra ancak şimdi kanıtlamak üzere olan o eski yapıya son bir kez bakmak için atlarıdurdurmayabilecesaretedemedi.

Sarı duvarların, verev duran surların, gizemli tabyaların ve eriyen karlarla renkleri kararmışkayalıkların görüntüsü Drogo’nun gözlerinde bir an daha durdu. Giovanni’ye surlar ışık içindeparıldayarakgöğedoğruuzuyorlarmışgibigeldi -amabu izlenimçokkısasürdüvebitti-,derkenaşağıinenyoluçevreleyenkayalarbirdenbireherşeyikapatıverdi.

Saat beşe doğru, yolunbir boğazın yanındangeçtiği yerdebir hanavardı.Yukarıda tıpkı bir serapgibi,otvekırmızıtopraklakaplıtepeler,belkideinsanayağınınhiçdeğmemişolduğubayırlargörülüyor,diptebirçağlayanakıyordu.

Araba,hanınönündekiküçücüktoprakavludatambiravcıbirliğigeçerkendurdu.Drogo,çevresindegenç, terden ve yorgunluktan kızarmış gözleri şaşkın şaşkın bakan suratlar gördü. Yalnızca subaylar,kendisini selamladı. Çoktan yanlarından geçmiş olan birinin şu sözleri söylediğini duydu: “Anlaşılanmorukbusorunuhiçdertetmiyor!”Neysekibusözünardındangülüşmeolmadı.Onlarsavaşagiderken,kendisi onursuz bir biçimde ovaya iniyordu. Askerler herhalde, ne komik bir asker diye düşünüyorolmalıydıamabelkidekendisuratındanonundaöleceğinianlamışlardı.

O belli belirsiz sersemlikten bir türlü kurtulamıyordu, bulutların içinde gibiydi: Belki arabanınsallantısı,belkihastalığı,belkide sadeceyaşamınınacıklıbirbiçimde tükenmesininverdiğibirduyguolmalıydı bu. Artık hiçbir şey onu ilgilendirmiyordu. Şehrine geri dönmek, boş evinde ayağınısürükleyerekdolaşmakyadayatağındasıkıntıveyalnızlıkdoluuzunaylargeçirmekgözünükorkutuyordu.Varmakiçinhiçaceleetmiyordu.Geceyigeçirmekiçinhandakalmayakararverdi.

Birliğin geçmesini, askerlerin kaldırdığı tozun adımları üzerine inmesini, arabalarının sağır edicisesinin çağlayan tarafından susturulmasını bekledi. Sonra Lucca’nın omuzuna dayanarak yavaşçaarabadanindi.

Eşiktebirkadınoturuyor,örgüörüyordu;ayaklarınındibindeköyişiolduğubellibirbeşikteküçükbirçocuk uyumaktaydı. Drogo bu çocuğun büyük insanlarınkinden çok farklı, nazik ve derin bir uykuylauyuyuşunuhayretleseyretti.Buküçükyaratıkhenüzkafabulandırandüşlerinneolduğunubilmiyor,küçükruhu, kaygısız, isteksiz ve acısız, saf ve son derece sakin bir atmosferde dolaşıyordu. Drogo hiç

Page 147: DINO BUZZATl (1906-1972) - media.turuz.com · DINO BUZZATl (1906-1972) İtalya'nın Belluno kentinde doğup Roma'da ölen Buzzati, meslek yaşamına 1928'de Milano’da Corriere deüa

kıpırdamadanuyuyanküçükçocuğuseyretti,yüreğiderinbirhüzünledoldu.Kendiniböyleuykuyadalmışbir biçimde düşünmeye çalıştı, gözünün önüne hiçbir zaman göremeyeceği çok özel bir Drogo geldi.Kendibedenininhayvansıbiçimdeçökmüş,karanlıkkaygılarlasarsılan,zorlasoluyangörüntüsü,yarıaçıkvesarkıkağzıgözününönünegeldi.Halbukiodabirzamanlar,buçocukgibiuyumuş,odazarifvemasumolmuştu,kimbilirbelkidehastayaşlıbirsubay,acıbirşaşkınlıkladurupkendisinedebakmıştı.“ZavallıDrogo,” diye düşündü, bunun nasıl büyük bir zaaf olduğunun farkındaydı, ama sonuçta dünyadayapayalnızdıveonukendisindenbaşkasevecekkimseyoktu.

Page 148: DINO BUZZATl (1906-1972) - media.turuz.com · DINO BUZZATl (1906-1972) İtalya'nın Belluno kentinde doğup Roma'da ölen Buzzati, meslek yaşamına 1928'de Milano’da Corriere deüa

XXXOdadaki geniş koltuğunda oturuyordu; pencereden içeri, mis gibi kokan havasıyla olağanüstü bir

akşam dolmaktaydı. Drogo, ölü bir gözle giderek daha da koyulaşan gökyüzüne, küçük vadideki morgölgelere,hâlâgüneşteparıldayanyüksektepelerebaktı.BastianiKalesiuzaktaydıartık,oradakidağlarbilegörülmüyordu.

Pek talihli olmayanlar için bile güzel bir akşamdı. Giovanni, günbatımında şehri, baharın tatlıtelaşlarını,nehirboyundakicaddedegezengenççiftleri,camlardantaşanpiyanoseslerini,uzaklardakibirtren düdüğünü düşündü. Kuzey çölünün ortasındaki düşman karargâhının ışıklarını, kalenin rüzgârdasallananfenerlerini,muharebeöncesindekiuykusuzveharikageceleridüşündü.Kendisidışında,herkesinumutlanmakiçinöyleyadaböyleazyadaçokbirnedenivardı.

Aşağıda,hanınoturmaodasındaöncebirsonraikiadamaşktansözedenbirşarkısöylemeyebaşladı.Göğünenyüksek,lacivertinenkoyuolduğuyerdeüçyadadörtyıldızparladı.Drogoodasındayalnızdı,emireribirkadehbirşeyiçmekiçinaşağıinmişti.Köşelerdevemobilyalarınaltlarındakuşkulugölgeleroluşuyordu.Giovannibirankendinehakimolamadı(sonuçtakimsekendisinigörmüyordu,yeryüzündehiçkimse bunu bilmeyecekti), BinbaşıDrogo bir an için, ruhunun o ağır yükünün gözyaşları içinde eriyipgideceğinizannetti.

İştetamoanda,uzakyerlerdengelenyepyenibirdüşünce,ölümfikri,apaçıkvekorkunçbirşekildeortayaçıkıverdi.

Drogo zamanın akışının duruverdiğini zannetti. Bir büyü bozulmuş gibiydi. Son zamanlarda burgaçgiderekdahayoğunlaşmış,sonraanidenortadahiçbirşeykalmamıştı,dünyayataybirkıpırtısızlıkiçindeduruyor, saatler boşu boşuna çalışıyordu. Drogo yolun sonuna gelmişti; işte artık, gri ve tekdüze birdenizinbomboşsahilinevarmıştıveçevredeezeldenberinebirev,nebirinsan,nebirağaçvardı.

Büyüyenveyoğunlaşanbirgölgenintaendiplerdenüzerinedoğruyürüdüğünühissediyordu;belkibirsaat,belkibirhafta,belkidebiraymeselesiydi;amaölümsözkonusuolduğundahaftalarveaylarbilepekküçükbirimlerdi.Demekkiyaşambir tür şakaydı:Kibirinden,girdiğibir iddiayüzündenher şeyiyitirmişti.

Dışarıdagökkoyulacivertti,yinedebatıdadağlarınmorgölgelerininötesindeincebirışıkhuzmesikalmıştı. Odası karanlıkla dolmuştu, yalnızca mobilyaların tehditkâr biçimleri, yatağın beyazlığı veDrogo’nunparlakkılıcıfarkediliyordu.Buradanhiçkalkmayacaktı,bununfarkındaydı.

Aşağıda gitar sesine karışan şarkılar süregiderken, o tamamen karanlığa bürünmüştü; işte o zamanGiovanni Drogo içinde müthiş bir umudun doğduğunu hissetti. Yeryüzünde yapayalnız olan, bir yük,gereksiz bir şey gibi kaleden kovulan, herkesin arkasında kalmış utangaç ve zayıfDrogo, belki de herşeyinbitmediğinidüşünmecüretinigösteriyordu;belkideasıltalihi,tümyaşamınaanlamverecekolano

Page 149: DINO BUZZATl (1906-1972) - media.turuz.com · DINO BUZZATl (1906-1972) İtalya'nın Belluno kentinde doğup Roma'da ölen Buzzati, meslek yaşamına 1928'de Milano’da Corriere deüa

muharebegelipkapıyadayanmıştı.Gerçektende enbüyükdüşmanGiovanniDrogo’yadoğru ilerliyordu.Bukendisinebenzeyen, onun

gibiçöllerinvesancılarınacısınıtaşıyan,yaralanabilenbirettenyapılmışolan,yüzünebakılabilecekbirinsandeğil,çokgüçlüvekötübirdüşmandı;artıksurlarıntepesinde,topseslerivecoşkuverençığlıklararasında, lacivert bir bahar göğü altında dövüşmek söz konusu değildi, çevrenizde gördüğünüzdecesaretiniarttıracakdostlarınız,barutunkekrekokusu,ateşvezafervaatleriyoktu.Herşeybilinmeyenbirhan odasında, mum ışığında, tam bir yalnızlık içinde olup bitecekti. Artık, güneşli bir sabah, gençkadınların gülüşleri arasında, boynunda çiçeklerle her şeye yeniden başlamak için çarpışılmıyordu.Bakan,alkışlayankimseyoktu.

Ah, bu bir zamanlar arzuladığından çok daha zor bir muharebeydi. Yaşlı savaşçılar bile bunudenememeyitercihederlerdi.Çünküaçıkhavada,kargaşanınortasında,henüzgençvesağlıklıbirbedenesahipken, zafer borularının öttüğü anda ölmek güzel olabilir; ama bir hastane koğuşunda uzun uzun acıçektikten sonra ölmek daha kötüdür herhalde; evde, sevgi dolu ilenmeler, hafif ışıklar ve ilaç şişeleriarasındaölmekdahamelankoliktir.Amabilinmeyen,yabancıbirdiyarda,sıradanbirhanodasında,yaşlıveçirkinleşmişbirbiçimde,dünyada,arkadahiçkimseninkalmadığınıbilerekölmekkadarzorhiçbirşeyolamazdı.

HaydibirazcesaretDrogo,buseninsonkâğıdın,ölümünkarşısınabiraskergibiçıkki,hiçolmazsakandırılmışyaşamıngüzelbitsin.Yazgıdanintikamınıal,kimsesanakahramanyadabunabenzerbirşeydemeyecek ama işte tamda bunun için böyle yapmaya değer.Gölgenin sınırını, resmi geçitteymiş gibidimdik,kararlıbiradımlaaş,hattabecerebilirsengülümse.SonuçtavicdanınçokrahatsızdeğilveTanrıseniaffedecektir.

Giovanni,yaşamınınbitişçemberininçevresindegitgidedaraldığınıhissederken,kendikendine,duaedermişgibi bunları tekrarlıyordu.Vegeçmiş şeylerin, doyurulmamış isteklerin, katlanılankötülüklerinacı kuyusundan yukarı doğru hiçbiri zaman sahip olamayacağı bir güç çıkıyordu. Giovanni Drogobirdenbire,çoksakin,neredeysebusınavayenidengirişmektendolayıendişeliolduğununfarkınavardı.İnsanhayattaheristediğinieldeedemezdiki,yaa,evet,insanhayattaheristediğinieldeedemezdiki,öylemiSimeoni?Drogoşimdisanagösteriröyleolupolmadığını.

Ha gayretDrogo.Ve çaba göstermeye, sıkı durmaya, o korkunç düşünceyle oyun oynamaya çalıştı.Kocabirorduyakarşıtekbaşınaymışgibiumutsuzbiratılımlatümruhunuortayaattı.Vebirdenbirebütünköhnekorkularyıkıldı,kâbuslarçöktü,ölümbuzgibisuratındansıyrıldıvebasit,doğayauygunbirşeyedönüştü.GiovanniDrogo,yıllarınvehastalığınkemirdiğiozavallıadam,büyükkarakapıyadoğruatıldıvekanatlarınaçılarak,ışığıniçerigirdiğinifarketti.

Kalenin tepelerindeki kuşkulu bekleyiş, kuzeydeki boş ovanın incelenmesi, kariyer konusundakikaygılar,bekleyişlegeçenuzunyıllarküçücükbasitbir şeyedönüşüverdi.Angustina’yaözenmeninbilegereğiyoktuartık.Evet,Angustinabirdağın tepesinde, fırtınadaölmüş, tekbaşına,gerçektenbüyükbirzarafetleuçupgitmişti.AmaDrogo’rıunkonumunda,hastalıktantükenerek,bilinmeyenkişiler tarafından

Page 150: DINO BUZZATl (1906-1972) - media.turuz.com · DINO BUZZATl (1906-1972) İtalya'nın Belluno kentinde doğup Roma'da ölen Buzzati, meslek yaşamına 1928'de Milano’da Corriere deüa

kaledışınasürülmüşolarak,dürüstbiçimdeölmekçokdahaimrenilecekbirşeydi.Tek hoşuna gitmeyen, kemikleri fırlamış, derisi solmuş bu bedeniyle göçmek zorunda olmasıydı.

Angustinaöldüğündesapasağlamdı,diyedüşünüyorduGiovanni,onungörüntüsügeçenyıllararağmenhiçdeğişmemiş; o hep uzun boylu, zarif, soylu ve güzel yüzlü bir delikanlı olarak kalmıştı; tek ayrıcalığıbuydu.Ama kim bilir, belkiDrogo da, o karanlık eşiği atladıktan sonra eskisi gibi olacaktı, yakışıklıdeğilse bile (çünkü hiçbir zaman yakışıklı biri olmamıştı) hiç olmazsa gençliğin tazeliğine bürünmüşolabilirdi.BunudüşündüğündeDrogo,çocukgibi,negüzel,diyedüşünüyorduçünkükendinituhafbiçimdeözgürvemutluhissediyordu.

Amasonraaklınabir şey takıldı:Yaherşeybiryanlışlıktan ibaretse?Yabucesaret sadecebir türsarhoşluksa? Ya o cesaret aslında yalnızca mis kokulu havaya, harika günbatımına, fiziksel acılarınbitimine ve alt kattaki şarkılara bağlıysa? Ya birkaç dakika ya da bir saat sonra, eski zayıf ve yenikDrogo’yadönüşürse?

Hayır, bunu hiç düşünme Drogo, artık tasalanmaktan vazgeç, artık en zor olanı başardın. Sancılarüzerineçullansada,seniavutacakmüzikolmasada,buharikuladegeceninyerinetatsızsislergelsede,sonuçaynıolacaktır.Enzorolanbittiartık,kimseseniengelleyemez.

Odakaranlığabüründü,yatağınbeyazlığızorlaseçiliyordu,gerikalanherşeykapkaraydı.Azsonraaydoğacaktı.

Drogo’nunayıgörmeyevaktiolacakmı,yoksadahaöncemigitmesigerekecek?Odanınkapısıhafifçesarsılıpgıcırdar.Belkibiresinti,yadaböylebaharakşamlarıgörüldüğütürdenhafifbirrüzgârdır.Belkide,sessizadımlarlagelenveşimdiDrogo’nunkoltuğunayanaşanO’dur.Giovannibirgayretledikilir,bireliyleüniformasınınyakasınıdüzeltir,camdandışarısonbirgözatar,yıldızlarısonkezgörebilmekiçinfırlatılan küçük bir bakıştır bu. Sonra, karanlıkta, hiç kimsenin kendisini göremeyeceğini bilmesinerağmen,gülümser.

Page 151: DINO BUZZATl (1906-1972) - media.turuz.com · DINO BUZZATl (1906-1972) İtalya'nın Belluno kentinde doğup Roma'da ölen Buzzati, meslek yaşamına 1928'de Milano’da Corriere deüa

Kazamat:AskerlikObüslerden,bombalardankorunmakiçinyerinaltınakazılmışsiper.

Nekahat:Hastalıksonrasısağlıklıdurumageçmedönemi.

Putrel:Yapılarda,demiryollarındakullanılandemirkiriş,bağlama.

Eğinti:Eğelenenbirşeydendökülenincetoz

Cihet:Yön,yan,taraf

Miat:esk.1.Birşeyinyapılmasıiçintanınansüre.2.Birşeyinyerineyenisininverilebilmesiiçinkabuledilmişbulunansüre,kullanmasüresi: