Çukurova Ünİversİtesİ fen bİlİmlerİ enstİtÜsÜ …library.cu.edu.tr/tezler/7478.pdf ·...
TRANSCRIPT
ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ
YÜKSEK LİSANS TEZİ
Zuhal ÜZÜMCÜ
PSEUDOMONAS SP. SUŞLARINDA COLD SHOCK PROTEİN İZOLASYONU VE SDS-PAGE ANALİZİ
BİYOLOJİ ANABİLİM DALI
ADANA, 2009
ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ
Zuhal ÜZÜMCÜ
YÜKSEK LİSANS TEZİ
BİYOLOJİ ANABİLİM DALI
Bu tez 18/09/2009 Tarihinde Aşağıdaki Jüri Üyeleri Tarafından Oybirliği İle Kabul Edilmiştir.
İmza………………………. İmza…………………………. İmza…………………
Prof. Dr. Burhan ARIKAN Doç. Dr.Hatice GÜVENMEZ Doç. Dr Fuat BUDAK Danışman Üye Üye
Bu tez Enstitümüz BİYOLOJİ Anabilim Dalında hazırlanmıştır. Kod No:
Prof. Dr. Aziz ERTUNÇ Enstitü Müdürü İmza ve Mühür
Bu Çalışma Ç.Ü. Bilimsel Araştırma Projeleri Birimi Tarafından Desteklenmiştir.
Proje No: FEF2008YL25
•Not: Bu tezde kullanılan özgün ve başka kaynaktan yapılan bildirişlerin, çizelge, şekil ve fotoğrafların kaynak gösterilmeden kullanımı, 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunundaki hükümlere tabidir.
PSEUDOMONAS SP. SUŞLARINDA COLD SHOCK PROTEİN
İZOLASYONU VE SDS-PAGE ANALİZİ
I
ÖZ
YÜKSEK LİSANS TEZİ
PSEUDOMONAS SP. SUŞLARINDA COLD SHOCK PROTEİN
İZOLASYONU VE SDS-PAGE ANALİZİ
Zuhal ÜZÜMCÜ
ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ BİYOLOJİ ANABİLİM DALI
Danışman: Prof. Dr. Burhan ARIKAN Yıl: 2009, Sayfa: 69 Jüri: Prof. Dr. Burhan ARIKAN Doç. Dr. Hatice GÜVENMEZ Doç. Dr. Fuat BUDAK Bu araştırmada, soğuk şoku protein izolasyonu için Çukurova Üniversitesi Balcalı Hastane Laboratuarından alınan, Pseudomonas aeruginosa balcalı-1, Pseudomonas aeruginosa balcalı-2 ve Pseudomonas aeruginosa ATCC 27853 suşu kullanılmıştır. Soğuk şoku protein sentezi için, 5, 10, 20 ºC sıcaklıklar seçilmiş ve bu sıcaklık değerlerinde 60 ve 480 dakika süreyle inkübasyon gerçekleştirilmiştir. Cold shock proteinlerin moleküler ağırlığının saptaması için, SDS-PAGE jel sistemi kullanılmıştır.
P. aeruginosa ATCC 27853 suşundan izole edilen 1700 ve 18130 Da ağırlığındaki proteinler, diğer proteinlere göre daha fazla sentezlenmiştir. Bu iki protein soğuk şok muamelesi ile ortaya çıkmıştır. P.aeruginosa Balcalı 1 ‘in 20ºC’ de 60 dakika ve 5, 10, 20 ºC’de 480 dakika sonra 77066 Da’ luk cold shock protein sentezledikleri bulunmuştur. SDS_PAGE analizleri P. aeruginosa Balcalı-2 suşunda 22666 ve 21576 Da’ luk iki farklı protein ürettiğini gösterdi. Araştırmada kullanılan suşlar içerisinde Pseudomonas Balcalı-1 ve 2 suşlarının, P. aeruginosa ATCC 27853 suşundan daha yüksek düzeyde soğuk şok yanıt oluşturmuştur.
Sonuç olarak P.aeruginosa’ nın 3 farklı suşu, soğuk şokuna maruz bırakıldığında, 10 ºC sıcaklıkta 60 dakika inkübasyon süresinde en fazla protein sentezi gerçekleştirmiştir.
Anahtar Kelimeler: Pseudomonas aeruginosa, Soğuk Şoku Proteinleri,
SDS-PAGE.
II
ABSTRACT
MSc THESIS
Zuhal ÜZÜMCÜ
DEPARTMENT OF BIOLOGY
INSTITUTE OF NATURAL AND APPLIED SCIENCES UNIVERSITY OF ÇUKUROVA
Supervisor : Prof. Dr. Burhan ARIKAN
Year: 2009, Pages: 69 Jury: Prof. Dr. Burhan ARIKAN Assoc. Prof. Dr. Hatice GÜVENMEZ Assoc. Prof. Dr. Fuat BUDAK
In this research, Pseudomonas aeruginosa balcalı-1, Pseudomonas aeruginosa
balcalı-2 which taken Çukurova Univercity Balcalı Hospital Laboratory for cold shock protein isolation and Pseudomonas aeruginosa ATCC 27853 strains were used. For cold shock protein synthesis had choosen 20, 10, 5 ºC and the temperature values selected for 60 and 480 minutes incubation were carried out. Cold shock proteins to determine the molecular weight, SDS-PAGE gel system was used.
P. aeruginosa ATCC 27853 strain isolated in 1700 and 18130Da weight proteins, were synthesized more than other proteins. These two proteins have occuranced with the cold shock treatment.
P. aeruginosa Balcalı 1 produced the protein in 77066Da cold shock protein at 20ºC at for 60minutes and 5, 10, 20ºC for 480 minutes incubation
SDS-PAGE analysis showed that P. aeruginosa Balcalı 2 strains numbered two different protein bands in 22666and 21576 Dalton molecular weight . Strains used in the study of Pseudomonas balcalı-1 and balcalı-2 from Cold Shock response higher constituted than Pseudomonas ATCC 27853.
As a conclusion, Pseudomonas have three different strains Cold shock treatment when isolated the most cold shock protein, 10 ºC at for 60 minutes incubation
KeyWords: Pseudomonas aeruginosa. ,Cold Shock Protein, SDS-PAGE
ISOLOTION OF COLD SHOCK PROTEIN FROM PSEUDOMONAS SP.
STRAINS AND ANALYSIS OF SDS-PAGE
III
TEŞEKKÜR
Öncelikle çalışmalarım esnasında her türlü desteğini ve yardımını benden
esirgemeden sunan, değerli danışman hocam Prof. Dr. Burhan ARIKAN’ a teşekkürü
bir borç bilirim.
Her zaman desteklerini benden esirgemeyen değerli hocalarım Prof. Dr. Ömer
ÇOLAK, Doç. Dr. Hatice GÜVENMEZ ve Prof. Dr. Sadık DİNÇER’ e ve
arkadaşlarıma teşekkür ederim.
Hayatımın her aşamasında beni yüreklendiren ailemin değerli üyelerine
özellikle de babam Rüstem ÜZÜMCÜ’ ye şükranlarımı sunarım.
IV
İÇİNDEKİLER SAYFA NO
ÖZ ................................................................................................................................................................................................ I
ABSTRACT .......................................................................................................................................................................... II
TEŞEKKÜR ......................................................................................................................................................................... III
İÇİNDEKİLER .......................................................................................................................................................... IV
ÇİZELGELER DİZİNİ ......................................................................................................................................... VII
ŞEKİLLER DİZİNİ ............................................................................................................................................... VIII
SİMGELER VE KISALTMALAR ............................................................................................................................. IX
1. GİRİŞ ................................................................................................................................................................................... 1
1.1. Bakteri Hücre Yapısı ......................................................................................... 2
1.1.1. Pseudomonadaceae Familyası ................................................................... 3
1.1.1.1. Pseudomonas Cinsi ............................................................................. 4
1.1.1.2. Hücre Morfolojisi ve İnce Yapısı ........................................................ 5
Pigmentasyon ..................................................................................... 6
1.1.1.3. Plazmidler ........................................................................................... 7
1.2. Moleküler Şaperonlar ........................................................................................ 8
1.3. Isı Şoku Proteinleri ............................................................................................ 8
1.4. Büyük Molekülleri Şaperonlar .......................................................................... 9
1.5. Yüksek Sıcaklık Şoku Proteinleri ................................................................... 10
Sıcaklık Şoku Proteinlerinin (Hsp) Gruplandırılması ........................................ 10
1.5.1.1. Hsp-100 ............................................................................................. 11
1.5.1.2. Hsp-90 ............................................................................................... 11
1.6. Stres Cevabının Özellikleri ............................................................................. 12
1.7. Cold Shock Proteinler ..................................................................................... 12
1.7.1. E.coli’ nin CspA Ailesi ............................................................................ 13
1.7.2. Diğer Mezofilik Bakterilerdeki Cold Shock proteinler ............................ 13
1.7.3. Antifriz Glikoproteinlerin Yapısı ve Görevleri ........................................ 15
1.8. Soğuk Şoku ve Membran Kompozisyonu ...................................................... 16
1.8.1. Bakterilerin Membran Lipidleri ve Yağ Asidi İçeriğinde Sıcaklığa Bağlı
Olarak Ortaya Çıkan Değişiklikler .......................................................... 19
V
1.8.2. Lipid Gruplarındaki Değişiklikller ........................................................... 19
1.8.3. Karotenoidlerin Bileşimindeki Değişiklikler ........................................... 20
1.9. Elektroforez Uygulamaları .............................................................................. 21
1.9.1. Jel Elektroforezleri ................................................................................... 22
1.9.2. Sodyum Dodesil Sülfat-Poliakrilamid Jel Elektroforezi (SDS-PAGE) ... 24
2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR ....................................................................................................................................... 27
3. MATERYAL VE METOD ....................................................................................................................................... 30
3.1. Materyal .......................................................................................................... 30
3.1.1. Bakteri İzolasyonu ve İdentifikasyonunda Kullanılan Besiyeri ............... 30
3.1.1.1. GSP Agar Besiyeri ............................................................................ 30
3.1.1.2. N1 Besiyeri ....................................................................................... 31
3.1.2. Kullanılan Çözeltiler ................................................................................ 31
3.1.2.1. Solusyon I (Bakteri hücre duvarının yıkılması için kullanılmıştır) .. 31
3.1.2.2. Örnek Hazırlama Çözeltisi (Duvarsız bakterilerin patlatılması sonucu
oluşan protein yapılarının denatürasyonu için kullanılmıştır) ......... 32
3.1.3. SDS-PAGE İçin Kullanılan Çözeltiler ..................................................... 32
3.1.3.1. Akrilamid Monomer Solüsyonu (Sol-A) .......................................... 32
3.1.3.2. 4x Separating (Ayırma) Jel Tamponu (Sol-B) .................................. 33
3.1.3.3. 4x Stacking (Dengeleme) Jel Tamponu (Sol-C) ............................... 33
3.1.3.4. Yürütme Tamponu (pH: 8,3) ............................................................ 33
3.1.3.5. Ayırma (Seperating) Jeli (%10’ luk) ................................................. 34
3.1.3.6. Ayırma (Seperating) Jeli (% 12’ lik) ................................................. 34
3.1.3.7. Dengeleyici (Stacking) Jel ................................................................ 34
3.1.3.8. Jel Boyama Solüsyonu (CBB R-250, Coomassie Brillant Blue) ...... 35
3.1.3.9. Jelden Boyayı Uzaklaştırma Solüsyonu (Destaining) ....................... 35
3.1.3.10. AMPS Çözeltisi ............................................................................... 35
3.1.3.11. TEMED (N,N,N’N’-tetramethylenediamine) ................................. 35
3.2. Metod .............................................................................................................. 36
3.2.1. Bakteri Stok Kültürlerin Hazırlanışı ........................................................ 36
3.2.2. Bakterilerin Tanımlanmaları .................................................................... 36
3.2.3. Soğuk Şoku Protein İzolasyonu İçin Bakterilerin İnkübasyon Koşulları 36
VI
3.2.4. Protein İzolasyonu .................................................................................... 37
3.2.5. Poliakrilamid Jel Elektroforezinde (PAGE) Moleküler Ağırlık ve
Zymogram Analizi ................................................................................... 38
3.2.5.1. Moleküler Ağırlık Analizi İçin SDS-PAGE Sisteminin Hazırlanması
.......................................................................................................... 39
3.2.5.2. Enzim Örneklerinin PAGE’ ne Yüklenmesi ve Yürütülmesi ........... 40
3.2.5.3. SDS-PAGE Jelinin Boyanması ve Boyanın Geri Alınması .............. 40
4. BULGULAR VE TARTIŞMA ............................................................................................................................... 41
5. SONUÇ VE ÖNERİLER .......................................................................................................................................... 53
KAYNAKLAR ................................................................................................................................................................... 63
ÖZGEÇMİŞ ......................................................................................................................................................................... 69
VII
ÇİZELGELER DİZİNİ SAYFA NO
Çizelge 1.1. Bakterilerin Üreme Sıcaklıklarına Göre Sınıflandırılması .................... 18
Çizelge 1.2. Düşük Sıcaklığın Bakteri Membranında İndüklediği Değişiklikler ...... 20
Çizelge 3.1. Cold shock protein üretim uygulama sıcaklık ve süreleri ...................... 37
Çizelge 3.2. % 12 lik SDS-PAGE jeli için gerekli miktarlar ..................................... 39
Çizelge 3.3. Dengeleyici Jelin Bileşimi ..................................................................... 39
Çizelge 4.1.P. aeroginosa ATCC 27853 suşuna ait cold shock proteinlerin % 12’ lik
SDS-PAGE jelinde oluşan protein profilleri .......................................... 42
Çizelge4.2. P. aeroginosa balcalı-1 suşuna ait cold shock proteinlerin % 12’ lik SDS-
PAGE jelinde oluşan protein profilleri .................................................. 45
Çizelge 4.3. P. aeroginosa balcalı-2 suşuna ait cold shock proteinlerin % 12’ lik
SDS-PAGE jelinde oluşan protein profilleri .......................................... 48
VIII
ŞEKİLLER DİZİNİ SAYFA NO Şekil 1.1. Cold Shock Proteinin 3 boyutlu yapısı ...................................................... 14
Şekil 4.1. P. aeroginosa ATCC 27853 suşundan % 12’ lik SDS-PAGE ile elde edilen
protein profilleri. Albumin marker 5 µl, protein örnekleri ise 30 µl
miktarda kullanılmıştır. .............................................................................. 44
Şekil 4.2. P. aeroginosa balcalı-1 suşundan % 12’ lik SDS-PAGE ile elde edilen
protein profilleri. ........................................................................................ 47
Şekil 4.3. P.aeroginosa balcalı-2 suşundan % 12’ lik SDS-PAGE ile elde edilen
protein profilleri. ........................................................................................ 50
IX
SİMGELER VE KISALTMALAR SDS: Sodiumdodesilsülfat EDTA: Etilen daimin tetra asetik asit AMPS: Amonyum persülfat PAGE: Polyacrilamid jel TEMED: Tetrametil etilen diamin Rpm: Devir/dakika ºC: Santigrat derece Csp: Cold Shock Protein Hsp: Isı şoku proteini Da: Dalton AFGP: Antifriz glikoprotein
1. GİRİŞ Zuhal ÜZÜMCÜ
1
1. GİRİŞ
Birçok mikroorganizma sadece soğuk ortamlarda canlı kalmayıp 0 ºC’ de bile
üreyebilmektedir. Bu şekilde üreme davranışı gösterenler psikrofil
mikroorganizmalar şeklinde adlandırılırlar. Psikrofil bakteriler zorunlu ve fakültatif
olmak üzere iki alt gruba ayrılırlar. Bu ayrım yapılırken, mikroorganizmaların 20 ºC’
nin altında ya da üstündeki sıcaklıklarda hızlı üreyip ürememe durumlarına
bakılmıştır. Bazı mikroorganizmaların 0 ºC’ lerde üreyebildikleri 100 yıldan fazla bir
zamandır bilinmektedir. Değişik araştırmacılar çeşitli çevrelerden psikrofil
mikroorganizma izole ettiklerini bildirmişlerdir. Bu çevrelere örnek olarak, denizler,
okyanuslar, topraklar, balıklar, süt, et ve sebze gibi ortamlar verilebilir (Graumann,
1996).
Psikrofil mikroorganizmalar hakkında yapılmış çalışmaların büyük bir kısmını
gıda mikrobiyologlarının yapmış olduğu araştırmalar oluşturmaktadır. 0 ºC’ ye yakın
sıcaklıklar yüksek sıcaklıkların tersine fazla uç koşulları oluşturmaz.
Mikroorganizmaların düşük sıcaklıklarda üreme yetenekleri sadece prokaryotlarla
sınırlı değildir. Psikrofil mikroorganizmalara çeşitli gram pozitif ve gram negatif
bakterilerle, Cyanobakter, mantarlar ve eukaryotic algler de dahildir.
Psikrofil mikroorganizmalar yiyeceklerde yaygın şekilde bulunmaktadırlar. Bu
organizmaların kaynağı, su, toprak ve bazı durumlarda da besinin kendisidir
(örneğin, süt, et ürünleri, deniz balıkları ve sebzeler). Son zamanlarda dondurulmuş
ve özellikle soğutulmuş gıdaların aşırı şekilde tüketilmesi bu gıdaların üretim ve
tüketim zamanları arasındaki geçen sürenin uzun olması, psikrofil bakterilerin gıda
endüstrisi alanındaki önemini artırmaktadır (Uyttendaele ve ark. 1998; Wang ve ark.
1999).
Gerçek anlamda psikrofil organizmalar (deniz ürünleri hariç) oldukça ender
bulunurlar. Süt ürünlerinde bulunan psikrofil populasyon genel olarak gram negatif
çomak yapılı bakterilerdir. Bu bakteriler Pseudomonas, Acinetobacter, Alcaligenesis,
Chromobacterium ve Flavobacterium şeklindedir. Pseudomonas suşları süt
endüstrisinin en başa bela psikrofilik bakterileridir. Çünkü bu bakteriler, ürünlere hoş
olmayan tat, koku, renkler vermektedirler. Bundan öte, bu bakteriler, lipaz ve
1. GİRİŞ Zuhal ÜZÜMCÜ
2
protease gibi pastörizasyon ve sterilizasyona dayanabilen ısıya dayanıklı enzimler
üretme yeteneğine sahiptir (Broeze ve ark. 1978).
Escherichia coli’ nin de ortam sıcaklığı 37 ºC’ den 10 ºC’ ye düşürüldüğünde
çok sayıda farklı proteinin sentezlendiği bulunmuştur. Proteinler organizma düşük
sıcaklıklarda üreme gösterirken meydana gelen transkripsiyon ve translasyon
olaylarında görev yapmaktadırlar.
Psikrofil bir maya türü olan Trichosporon pullants’ ta yapılan soğuk
araştırmalarında ortam sıcaklığı 21 ºC’ den 5 ºC’ ye düşürüldüğünde kontrole göre
26 farklı protein sentezlendiği bulunmuştur. Buna karşılık sıcaklık 15 ºC’ den 5 ºC’
ye indirildiğinde sadece 6 protein, 24 ºC’ den 5 ºC’ ye indirildiğinde ise 10 proteinin
sentezlendiği görülmüştür (Jones ve ark. 1987; Uyttendaele ve ark. 1998).
1.1. Bakteri Hücre Yapısı
Prokaryotik canlı hücrelerinin ince yapıları, elektron ve ışık mikroskobu
çalışmalarıyla tamamen aydınlatılmıştır. Tipik bir prokaryot hücre, hücre duvarı,
hücre membranı, ribozom ve nüklear bölgeden ibarettir.
Hücre membranını saran hücre duvarı, hücreye desteklik sağlayan ve onu
koruyan, hücrenin dışındaki yapıdır. Prokaryotik canlılar hücre duvarlarının
durumuna ve diğer bazı özelliklerine göre dört büyük gruba ayrılarak incelenirler.
Bunlar; gram negatif eubakteriler, hücre duvarına sahip olan gram pozitif
eubakteriler, hücre duvarına sahip olmayan eubakteriler, archea bakterilerdir.
Hücre membranı, hücreyi dışarıdan gelebilecek olan herhangi bir etkiye karşı
koruyucu vazife gören bir yapıdır. Ribozomlar, protein ve ribonükleik asit
molekülünden oluşan küçük yapılardır. Hücredeki ribozomlar, sadece elektron
mikroskobu ile görülebilirler. Bir prokaryotik hücrenin bulundurduğu ribozom sayısı
10.000 civarındadır. Prokaryotik ribozomlar 30S ve 50S büyüklüğünde iki alt
birimden oluşan nükleoprotein yapılarıdır. Sağlam bir prokaryot ribozomu 70S
büyüklüğe sahiptir.
Prokaryotik hücreler gerçek bir nükleusa sahip değildirler. Prokaryotik
hücrelerde nükleusun fonksiyonlarını sadece tek ve uzun bir molekülü, bu hücrelerde
1. GİRİŞ Zuhal ÜZÜMCÜ
3
az veya çok serbest olarak bulunmaktadır. Bu nedenle, bu hücrelerde bir nükleustan
ziyade nüklear bölgeden bahsedilmektedir. Ancak, bu hücrelerdeki nükleik asit
molekülüne de ökaryotik hücrelerdekine benzer olarak kromozom adı verilmektedir.
Ayrıca, Prokaryotik hücreler bu kromozom DNA’ sına ilave olarak plazmid olarak
adlandırılan küçük, halka şeklinde DNA’ lara da sahiptirler.
Hepsi olmamakla birlikte, pek çok Prokaryotik mikroorganizma hareket
edebilme özelliğine sahiptir. Prokaryotik hücrelerin hareketleri, genellikle flagella
adı verilen organeller yardımıyla olmaktadır.
Bazı bakteriler, karşılaştığı uygun olmayan şartlarda hayatını devam
ettirebilmek için endospor olarak adlandırılan, dayanıklı formlar oluşturmaktadırlar.
Endosporlar, bakteri hücresi içerisinde meydana gelen, ısıya karşı oldukça dirençli ve
kaynama ile dahi kolaylıkla ölmeyen dayanıklı yapılardır. Aktif olarak üreyen
bakteriler spor oluşturmazlar bununla birlikte açlık veya diğer bazı nedenlerden
dolayı spor oluşumu başlatabilir. Bir bakterinin endospor oluşturup oluşturmadığının
bilinmesi ve endosporun pozisyonu taksonomik olarak önemlidir. Endospor,
hücrenin merkezinde ise merkezi endospor, ucunda kutba yakın ise terminal
endospor ve uçlarla merkez arasında ise subterminal endospor olarak adlandırılır.
1.1.1.Pseudomonadaceae Familyası
Gram-negatif çomak şeklinde bakteriler olup, polar flagella vasıtasıyla hareket
ederler. Kemoorganotrof ve aerobik bakterilerdir. Üremeleri 4 ºC’ den 43 ºC’ ye
kadar geniş ısı ortamlarında olmaktadır. Organotrofik olan Pseudomonas’ lar karbon
ve enerji kaynağı olarak bir karbonlu organik bileşikleri kullanabilirler. Katalaz
pozitif ve genellikle oksidaz pozitif bakterilerdir. DNA’ nın G+C oranı % 58-71’ dir.
Pseudomonaceae familyası Pseudomonas, Xanthomonas, Frateuria ve Zooglea
olmak üzere 4 cins ihtiva eder.
Geçmişte birçok bakteriyal cinsi Pseudomonadaceae familyasına
yerleştirilmiştir. Kluyver ve Niel, bu familyanın üç takım içinde 25’ ten fazla cins
ihtiva ettiğini ileri sürmüşlerdir. Bu fazla sayı, filogenetik kriterlerin incelenmesiyle
zamanla azaltılmış ve “Bergey’ s Manuel of Systematic Bacteriology” in sekizinci
1. GİRİŞ Zuhal ÜZÜMCÜ
4
baskısında, olduğu gibi cins sayısı 4’ e indirilmiştir (Sneath, A.P., Mair, N.S ve ark.,
1986).
Familyanın karakteristik cinsi, çoğu gruplara fenotipik benzerlikleriyle gram
negatif bakterilerin en kompleks gruplarından biri olan Pseudomonas’ tır. Bu cinsin
üyeleri pek çok basit organik bileşiklerin kullanıldığı basit besi yerlerinde
üremeleriyle ayırt edilirler. Oksidaz reaksiyonu genellikle pozitif ve % G+C oranı ise
58-70 arasındadır. Xanthomonas suşları bitki patojenidirler. Bunlar, besinsel olarak
Pseudomonas’ lardan daha duyarlıdırlar ve karakteristik sarı hücresel pigment
(ksanthomonadian) üretirler. Geç ve negatif oksidaz reaksiyonu verirler. Bunların
G+C oranları % 65-71 mol’ dür. Pseudomonas ve Xanthomonas suşları asit tölerant
değildirler ancak, Frateuria suşları pH 3,6’ da büyüyebilirler. Bu cins için G+C oranı
% 62-64 mol’ dür. Zooglea cinsi doğal şartlar altında katı yüzeylere tutunmak için
yapışkan bir kütle üretir ve belli laboratuar şartları altında yapışkan madde
oluşumunu gerçekleştirebilirler. Zoogloea’ nın DNA’ sının % G+C oranı da 65 mol’
dür.
1.1.1.1. Pseudomonas Cinsi
Düz veya nispeten eğri ve çubuk şeklinde olan ve 0,5-1,0 x 1,5-5,0 µm
boyutlarında bakterilerdir. Çoğu türler sudanofilik inklüzyonlar şeklinde görülen
karbon rezerv materyali olarak poli-β-hidroksibutiratı biriktirirler. Pseudomonas’ lar
kapsül ile sarılı değildir. Hücreler gram negatif boyanırlar. Hareket, bir veya birkaç
polar flagella ile olur ve nadiren de hareketsizdirler. Bazı türlerde kısa dalgalı lateral
flagella da bulunabilir. Oksijen, terminal elektron akseptörü olarak fonksiyon
görürken (aerobik), nitrat da bazı durumlarda üremenin anaerobik olarak oluşmasına
yardımcı olmak için alternatif elektron akseptörü işlev görebilir. Çoğu, asidik şartlar
altında (pH 4,5) üreme göstermez.
Çoğu türler organik büyüme faktörlerine ihtiyaç göstermezler. Oksidaz pozitif
veya negatif olabilirler. Katalaz pozitif ve kemoorganotrofiktirler. Bazı türler enerji
kaynağı olarak H2 veya CO2 kullanabilen fakültatif kemolitotrofturlar. Doğada geniş
bir şekilde yayılırlar. Bazı türler insan, hayvan ve bitkiler için patojendir. DNA’ nın
1. GİRİŞ Zuhal ÜZÜMCÜ
5
% G+C oranı 58-70 mol’ dür. Pseudomonas cinsi tip türü Pseudomonas aeruginosa ’
dır.
1.1.1.2. Hücre Morfolojisi ve İnce Yapısı
Pseudomonas cinsine ait bakteriler genellikle büyüklük ve şekilleri yönünden
genel tanımlamadan farklıdır. Bazı türlerde (P. putida’ nın bir sinonimi olan P.
ovalis) hücreler ovaldir, bazı bitki patojen türleri 4 µm boyunda olağan üstü
hücrelere sahiptirler.
Hücreler, sınırlı azot şartlarında ürediği zaman, çoğu türler fazla miktarda poli-
β-hidroksibutirat (PHB) biriktirirler. PHB birikiminin çok düşük olduğu durumlarda
(P.pseudoalcaligenes gibi), tanınmaları için spesifik enzimlerin meydana getirdikleri
ekstrasyon ve hidroliz (depolimerizasyon)’ lere ihtiyaç duyulmaktadır.
Bazı türler (P. vesicularis, P. pseudoflava), glikojeni andıran bir polisakkarit
biriktirirler. Glikojen, PHB’ tan daha az göze çarptığından, tanınmaları için izolasyon
ve kimyasal karakterizasyonlara ihtiyaç duyarlar. Elektron mikroskobu çalışmaları,
Pseudomonas’ ların hücre membranına ve gram-negatif bakterilerin tipik hücre
duvarına sahip olduklarını göstermektedir.
Pseudomonas aeruginosa’ nın hücre membranına ait dört farklı bileşen,
Hancock ve Nikodia tarafından, sukroz-gradient santrifigasyon yöntemiyle
tanımlanmıştır. Ayrıca P.aeruginosa ve P. saccharophila hücrelerinde mezozom
benzeri yapıların olduğu da belirlenmiştir (Hancock ve Nikodia, 1978).
Pseudomonas türlerinde rapidosom olarak bilinen mikrotibül özelliğindeki
yapılar oluşmaktadır. P. flourescens’ deki bakteriyosinlerin polimerize olduğu kılıf
ile rapidosomların aynı olduğu, Amako ve arkadaşları tarafından belirlenmiştir. P.
aeruginosa’ nın rapidosom durumunda daha önce aydınlatılamamış bazı özellikler,
Baecher ve Berk’ in yaptığı çalışmalarla açıklanmıştır (Amako ve ark.. ile Beacher
ve berk.. 1972).
1. GİRİŞ Zuhal ÜZÜMCÜ
6
Pigmentasyon
Pigmentasyon, başlangıçta Pseudomonas cinsinin bir genetik karakteri olarak
bilinirdi. Fakat daha sonraki çalışmalar cinsin birkaç pigment oluşturmayan tür ihtiva
ettiğini ortaya koymuştur. Koloniler normal hücresel alt yapılardan dolayı bazı
renkler gösterirler. P. stutzeri başlangıçta pigment oluşturmayan cinsler içerisinde
gruplandırılmış fakat bu türe ait birçok suşa ait kolonilerin, hücrelerdeki sitokrom c’
nin yüksek konsantrasyonundan dolayı, yaşlandıkça kırmızımsı kahverengi bir renk
oluşturdukları tespit edilmiştir.
Pseudomonas’ ın en iyi bilinen çözünebilir pigmentleri piyoverdin ve
piyosiyanindir. Piyosiyaninin yapısı iyi bilinmesine rağmen, piyoverdinler sadece
kısmi olarak karakterize edilmiştir. Flouresant pigmentler, düşük demir içerikli
besiyerlerinde bol miktarda elde edilebilirler. Bu özellikten dolayı P. flourescens’ e
ait piyoverdin pigmenti hakkında oldukça fazla bilgiler elde edilmiştir. Molekülün
yapısının yakın bir gelecekte aydınlatılabileceği umut edilmektedir.
Piyoverdinin asıl bileşeni, kompozisyonu türe göre değişen siklik peptide bağlı
quinoline kromoforudur. Meyer ve Hornsperger, piyoverdinin demir taşınmasında rol
aldığını aydınlatmışlardır. P.aeuriginosa’ ya ait piyosiyanin, çeşitle fluoresant ve
fluoresant olmayan Pseudomonas’ lar arasında bulunan en belirgin pigment grubudur
(Meyer ve Hornsperger, 1978).
Piyosiyanin mavi renge sahiptir ve fluoresant özellikteki pigmentler gibi
besiyerine kolayca difüze olurlar. Diğer fenazin pigmentleri daha az eriyebilir
özellikte oldukları için bazı kolonilerin etrafında kristalize olurlar. P.chlororaphis
türü tarafından üretilen yeşil bir pigment olan klororafin böyle bir pigmenttir.
Fenazin pigmentleri flouresant olmayan bazı türler tarafından da üretilir (Morris, B.
M. ve J. B. Roberts, 1959).
P. indigofera, indigodin pigmenti ürettiği için ‘indigo bakteri’ lerinden biri
olduğuna karar verilmiştir. İndigoidin indol ihtiva eden besiyerinde üreyen P.
indoloxidans kolonisinin etrafında toplanan, suda çözülebilen mavi bir bileşiktir.
1. GİRİŞ Zuhal ÜZÜMCÜ
7
Pseudomonas’ lar tarafından üretilen pigmentler, grup özellikleri ile ilişkili
oldukları için sınıflandırmada özel bir öneme sahiptirler. Bununla birlikte,
pigmentasyon durabileceği gibi inkübasyon süresi uzadığı zaman da pigment
oluşumunun düzensizleşmesi söz konusudur ( Sneath, 1960 ve Gray, 1928).
1.1.1.3. Plazmidler
Yapılan araştırmalarda Pseudomonas grubunda bir birinden farklılık gösteren
10 plazmid grubu belirlenmiştir. Pseudomonas plazmidleri ile en fazla araştırmayı
Jacoby gerçekleştirmiştir (Jacoby, 1979). Araştırmaların sonunda değişik
plazmidlerin farklı konak spesifitesi gösterdikleri saptanmıştır.
En geniş konak spektrumuna IncP-1 plazmidlerinin sahip oldukları
bulunmuştur. IncP-2 grubunda yer alan plazmidler dirençlilik (R-plazmidi) ve
değişik karbon kaynaklarının parçalanmasından sorumlu genleri taşıyan plazmidler
yer almaktadır.
Pseudomonas grubundan izole edilen plazmidler, genel olarak 16-90
megadalton arasında değişen büyüklüğe sahiptirler. Bununla birlikte büyüklüğü 300
megadaltonu geçen bazı plazmidler de izole edilmiş olup, bunlar büyük
Pseudomonas plazmidleri olarak adlandırılmışlardır. IncP-2 grubunun yanı sıra IncP-
9 grubunda da farklı karbon kaynaklarını parçalama özelliğinde olan plazmidler
saptanmıştır. Sırası ile CAM, OCT, SAL, NAH, TOL ve XYL şeklinde adlandırılan
parçalama yeteneğine sahip plazmidler, kafur, n-oktanol, salisilat, naftalen, toluen ve
ksilen gibi hidrokarbon türevi karbon kaynaklarını mineralize etme yeteneğine
sahiptirler ( Bryan, L.E., 1979).
Laboratuarlarda yapılan değişik araştırmalarda zor parçalanan karbon
kaynaklarını mineralize etme yeteneğine sahip değişik plazmidlerin Pseudomonas
suşlarına aktarılması ile yeni yetenekler kazandırılmış organizmalar elde edilmiştir.
Örneğin ham petrol bileşiği olan PAH’ ları parçalama yeteneğine sahip plazmidler,
Pseudomonas aeruginosa ve Pseudomonas putida suşlarına transfer edilmişlerdir
(Chakrabarty, 1981).
1. GİRİŞ Zuhal ÜZÜMCÜ
8
1.2. Moleküler Şaperonlar
Moleküler şaperonlar proteinlerin bir sınıfı olup yüksek düzeyde korunmuş
hücresel moleküllerdir. Organizmanın yaşamı için gerekli yapılardır. Moleküler
şaperonlar arasında E.coli’ de de saptanan ve stres proteinleri adı verilen GroEL-
GroES ve Dna K, Dna J, GrpE şeklinde moleküller saptanmıştır.
Birçok stres protein türü tanımlanmıştır. Örneğin ısı şoku proteinleri gibi (Hsp
70, Hsp 40).
1. Hsp 70: M.ağırlığı: 70000 dalton (kendi başına)
2. Hsp 40: M. ağırlığı: 40000 dalton (kendi başına)
Stres proteinleri protein katlanmalarında yeni sentezlenen proteinleri içerdikleri
gibi, katlanma yapan proteinlerin rasgele toplamalarını da engellerler. Bu
proteinlerin en öncelikli görevi budur. Şaperon yapıları stres altında bozulmuş
proteinleri ATP ve diğer Co-faktörlerinde yardımıyla onarırlar.
1.3. Isı Şoku Proteinleri
Isı şok proteinleri veya HSP’ ler, farklı stres koşullarında sentezlenmektedirler.
Isı şok proteinleri, protein molekülleri için moleküler şaperon gibi davranırlar. Bu
proteinlerin adlandırmaları tamamen moleküler ağırlıklarına göre yapılmaktadır. Isı
şoku proteinleri sitoplazmik proteinler olup, organizmanın yüksek sıcaklık etkisinde
kalması sonucu sentezlenirler.
Bu gruptaki proteinlerin birçok önemli görevi olduğu bulunmuştur. Buna örnek
olarak proteinlerin katlanması, proteinlerin hücresel düzenlenmeleri ve uygun
olmayan proteinlerin hücrede birikmesinin önlenmesi verilebilir.
Birçok şaperon ısı şoku proteinleri olarak adlandırılır (Örneğin Hsp 60). Bunun
nedeni, bu moleküllerin işlevlerini yüksek sıcaklıklarda gerçekleştirmeleridir. Isı,
normalde şaperonlar olmadan proteinlerin uygun olmayan katlanmalar yapmasına
sebep olur. Bu yüzden protein molekülleri sıcaklığın çok yüksek olduğu ortamlarda
doğru katlanma yapmak için şaperonlara ihtiyaç duyarlar.
1. GİRİŞ Zuhal ÜZÜMCÜ
9
1.4. Büyük Molekülleri Şaperonlar
Bu grupta farklı şekillerde tanımlanmış çok sayıda protein vardır. Bu proteinler
genel olarak Hsp (Isı şoku proteini) şeklinde adlandırılmışlardır. Isı şoku proteinler
Hsp-8, Hsp-10, Hsp-20, Hsp-25, Hsp-27, Hsp-32 (hücreyi strese karşı koruma), Hsp-
40, Hsp-47, Hsp-60 (protein katlanmasında görevli), Hsp-70 (Polipeptid zincirinin
uzatılması ve ısı şoku yanıtlarının düzenlenmesinde görevli), Hsp-90 (Steroid
reseptörlerin düzenlenmesi, proteinlerin katlanması ve sabitlenmesinde görevli),
Hsp-100 ve Hsp-110 (termotoleranslıktan sorumlu) şeklinde gruplanmışlardır.
-Hsp-8: Sitoplazmik proteinlerin hücre içi düzenlenmelerinde önemli role
sahiptir.
-Hsp-10: Hsp-60 ile kompleks yaparak işlevsel duruma geçer.
-Hsp-20: Farklı hetero kompleks diğer HSP’ lerle birleştiği zaman işlevsellik
kazanmaktadır. Isı ile oluşan stres koşullarında membran yapılarının düzgün şekilde
yerleşmesine yardımcı olurlar.
-Hsp-25, Hsp-27 ve Hsp-32 küçük moleküler ağırlıklı şaperonlar şeklinde
adlandırılırlar. Moleküler ağırlıkları 15-30 kDa arasında değişiklik gösterir. Hsp-25
ve Hsp-27 stres bulunmayan koşullarda sitoplazmada lokalize olmuş durumda
bulunurlar ve apoptosisin düzenlenmesinde etkindirler.
-Hsp-40 ökaryot organizmalarda Hsp-70’ in fonksiyonlarına yardımcı olur.
Büyük moleküllü şaperon grubuna ait olup, Hsp-70 ile aynı görevi yerine
getirmektedir.
-Hsp-47 özellikle fotofosforilizasyon sırasında hücredeki miktarı önemli
düzeyde artar ve serin proteaz enziminin aktivitesinde rol oynar.
-Hsp-60 sıcaklıkla özelliği bozulmuş proteinlerin tekrar aktive olmasını sağlar.
-Hsp-70’ in görevi bakteride ve ökaryotta farklıdır. Olgun polipeptid
zincirlerinin veya hatalı katlanmış protein moleküllerinin yeniden ve düzgün şekilde
katlanmalarına yardımcı olur. Bakterilerde Hsp-70’ de meydana gelecek mutasyonun
çoğu kez ölümle sonuçlandığı saptanmıştır.
-Hsp-90 dimer ya da hetero komplekslerin birleştirilmesini gerçekleştirir.
1. GİRİŞ Zuhal ÜZÜMCÜ
10
1.5. Yüksek Sıcaklık Şoku Proteinleri
Yüksek sıcaklık stresi, proteinlerin intermoleküler bağlarında değişikliklere
neden olarak enzimatik fonksiyonlarını ve çözünebilirliliklerini azaltmaktadır.
Sıcaklık artışı non-kovalent bağların kırılması sonucu denatürasyona neden
olmaktadır. (Buchner et al. 1998). Yüksek sıcaklık ile denatüre olan proteinler geri
dönüşümsüz olarak çökelmekte ve diğer denatüre proteinlerle hidrofobik veya
elektrostatik etkileşimler oluşturmaktadır. Bu nedenle, proteinlerin fonksiyonel
yapılarının korunması, doğal proteinlerin çökelmesinin engellenmesi, denatüre olmuş
proteinlerin yeniden fonksiyonel duruma gelmesi ve fonksiyonel olmayan, fakat
potansiyel olarak zararlı polipeptitlerin (denatürasyon veya çökelme ile meydana
gelen) uzaklaştırılması, hücrelerin stres koşulları sırasında yaşamlarını
sürdürebilmeleri için çok önemlidir ( Wang et al. 2004).
Yüksek sıcaklık stresine maruz kalan birçok organizmada, yüksek sıcaklık
şoku proteinleri (Hsp’ ler) olarak adlandırılan bir grup proteinin sentezlendiği
bildirilmiştir (Vierling 1991, Simões-Araújo et al. 2003). Yüksek sıcaklık şoku
proteinlerinin bazıları optimum sıcaklıklarda hücrede eksprese edilirken, birçok Hsp’
nin sentezi yüksek sıcaklık şoku ile teşvik edilmektedir. Ayrıca, Hsp’ lerin
biyosentezi, sadece yüksek sıcaklık stresi ile uyarılmamakta, aynı zamanda tuzluluk,
ağır metal, soğuk etkisinde kalma ve oksidatif stres gibi faktörler de bu proteinlerin
sentezini artırmaktadır.
Moleküler biyoloji ve genetik çalışmaları, çeşitli transkripsiyon faktörlerinin
stres ile uyarılan genlerin düzenlenmesinde rol oynadığını göstermiştir ( Uno et al.
2000, Sakuma et al. 2002, Doubuzet et al. 2003). Bray ve ark. (2000), gen
ifadesindeki değişikliklerin, optimum üreme sıcaklığından en az 5 ºC daha yüksek
sıcaklıklarda gözlendiğini bildirmiştir.
Sıcaklık Şoku Proteinlerinin (Hsp) Gruplandırılması
Ökaryotlar tarafından sentezlenen önemli Hsp’ ler, yapısal özellikleri farklılık
gösteren altı grupta toplanırlar. Hsp-100, Hsp-90, Hsp-70, ve Hsp-60 proteinleri
1. GİRİŞ Zuhal ÜZÜMCÜ
11
yaklaşık 17-30 kDA arasında moleküler ağırlığa sahipken, ubiquitin gibi proteinler
8.5 kDa moleküler ağırlıktadırlar (Waters et al., 1996; Vierling, 1997). Moleküler
ağırlıkları büyük olan Hsp-100, Hsp-90 ve Hsp-70 proteinlerinin sekansları, bitkiler
aleminde büyük benzerlik gösterirler. Bununla birlikte spesifik fonksiyonları farklılık
göstermektedir.
1.5.1.1. Hsp-100
Bu gruptaki proteinlerin hücrenin gelişmişliğiyle yakın ilişkili olduğu
belirtilmiştir. Bununla birlikte stres koşullarına bağlı olarak hücredeki sentezi artış
göstermektedir. Hsp-100 grubunda bulanan proteinler daha çok proteinlerin
yığılmasını ve/veya protein degradasyonunu önlemekte görev yaparlar (Wang et al.,
2004). Hsp-101’ in Arabidopsis,, Hsp-104’ ün ise maya hücrelerinde yüksek
sıcaklığa toleranslıkta önemli rol oynadıkları belirtilmiştir (Burke, 2001; Maestri et
al., 2002). Ayrıca Hsp-101’ in Arabidopsis’ de fazla miktarda sentezlenmesiyle
büyümeye önemli katkı yaptığı belirlenmiştir (Vinocur and Altman, 2005).
1.5.1.2. Hsp-90
Hsp-90 proteinleri yüksek düzeyde korunmuş yapılar olup, başlıca görevi
protein katlanmasını gerçekleştirmektir (Lindquist and Craig, 1988). Ayrıca sinyal
iletme ağında, hücre döngüsünün kontrolünde, protein yıkımında ve protein
taşınımında rol oynar. Toplam hücresel proteinin % 1-2’ sini oluşturur. Birçok
organizmada strese bağlı olarak artar (Wang et al., 2004).
Hsp-70
Evrimsel süreçte büyük ölçüde korunmuşlardır. Yüksek sıcaklık ve diğer stres
koşullarında uyarılmaktadırlar. Katlanmamış veya kısmen denature olmuş
polipeptidlere bağlanırlar. Omurgalı, mantar, bakteri ve bitkilerdeki bazı Hsp-70
grubu proteinleri fosforile edildiği ve/veya metillendiği bulunmuştur (Nover et al.,
1. GİRİŞ Zuhal ÜZÜMCÜ
12
1989). Hsp-70 grubundaki proteinlerin sıcak, soğuk, kuraklık, kimyasal ve diğer
çevresel etiler sonunda sentezlendikleri gösterilmiştir (Wang et al., 2004).
1.6. Stres Cevabının Özellikleri
Stres proteinlerinin fizyolojik fonksiyonları, hücre ısı şokuna maruz kaldığında
daha önemli hale gelir. Stres proteinleri, ısı şoku altında oligomerik komplekslerin
ayrılmasını ve polipeptitlerin açılmasını önler. Tekrar katlanma imkânsız hale
gelmişse, denature olmuş proteinlerin atılmasını hızlandırır. Diğer taraftan hücre
içinde denatüre proteinlerin varlığı stres proteinlerinin yapımını uyarır.
Mikrobiyal patojenler, konakçı fagositlerinin yarattığı stresten kendilerini
korumak için, stres proteinlerinin sentezini hızlandırırlar. Hücre içi patojen olan
Salmonella, önceden hidrojen peroksit ile muamele edilirse stres proteinlerinin
sentezi artar ve bu durum onu daha yüksek öldürücü dozdaki hidrojen peroksit
etkisinden korur. Genel olarak, yüksek dozda stres proteinleri üreten mutantların, ısı
ve oksiden ajanlara ileri derecede dirençli olduğunu, buna karşılık stres proteinlerine
ait genlerinde bozukluklar olan mutantların ise aktif makrofajların öldürücü etkisine
ileri derecede hassasiyet gösterdikleri tespit edilmiştir.
1.7. Cold Shock Proteinler
Biyolojik sistemler ultraviyole ışını, pH, tuzluluk, oksijen kullanılabilirliği,
basınç veya termal gibi stres koşullarından etkilenebilirler. Sıcaklığın düşmesi
membran akışkanlığını değiştirir ve sonuçta hücresel fonksiyonlar değişir. Hücrede
meydana gelen fonksiyonel değişiklikler cold shock adı verilen proteinlerin
sentezlenmesi sonucunda gerçekleşir. İlk tanımlanan cold shock protein E.coli’ deki
CspA’ dır. Bu protein psikrotrofik, psikrofilik, mezofilik ve termofilik birçok gram
negatif ve gram pozitif bakteride de tanımlanmış ve CspA ile homoloji gösterdikleri
belirlenmiştir.
1. GİRİŞ Zuhal ÜZÜMCÜ
13
1.7.1. E.coli’ nin CspA Ailesi
Bu protein E.coli’ nin en önemli cold shock proteini olup, organizmanın
ortama uyum döneminde sentezlediği toplam proteinlerin % 10’ undan daha yüksek
oranda üretilmektedir. CspA, CspB and CspG soğukla uyarılabilen fakat farklı
şekillerde regüle olan cold shock proteinlerdir. E.coli’ nin CspA ailesindeki
proteinlerin tamamı soğukla uyarılmamaktadır. CspD glukoz azlığı ve stationer fazda
uyarılmaktadır. CspC ve CspE ise 37 ºC’ de üretilmektedirler (Phadtare ve ark.,
1999).
1.7.2. Diğer Mezofilik Bakterilerdeki Cold Shock proteinler
Bacillus subtilis’ te sıcaklık 37 ºC’ den 15 ºC’ ye düşürüldüğünde 37 farklı
protein sentezlendiği bulunmuştur. Bu proteinlerin fonksiyonları hücrede kemotaksi
(CheY) ve şeker alımı (Hpr), protein folding ve genel metabolizma gibi farklı
düzeylerde ortaya çıkmaktadır. Bacillus subtilis’ te E. coli’ dekine benzer şekilde
multicopy CspA benzeri proteinlere sahiptir. Organizmanın optimum sıcaklıkta
üremesinden üç adet Csps (CspB, CspC ve CspD) homoloğunun temel olduğu ve
düşük sıcaklığa adaptasyonda gerekli olduğu saptanmıştır. B.subtilis’ te en önemli
cold shock proteinin CspB olduğu ve bunun diğerlerinin sentezlenmesinde
düzenleyici rolü olduğu belirtilmiştir (Phadtare ve ark., 1999).
Salmonella typhimurium ortam sıcaklığı düşürüldüğü zaman E.coli CspA
proteinine homoloji gösteren ve CspB adı verilen cold shock proteini
sentezlemektedir. Bu proteinin expresyonu 24 ºC’ nin eşik değeri olduğu
bulunmuştur.
Lactobacillus lactis’ in E. coli CspA proteini ile ilgili üç gen taşımakta olduğu
ve bu genlerin, CspB ile uyarıldığı belirtilmektedir. Sıcaklık 30 ºC’ den 15 ºC’ ye
düşürüldükten sonra CspB’ nin mRNA’ yı transkribe etme düzeyi artmaktadır. Bu
proteinle yapılan çalışmalar L. lactis’ in sıcaklık dahil çevre koşullarının sürekli
değiştiği, özellikle süt endüstrisinde yaygın şekilde kullanılması için önemlidir.
1. GİRİŞ Zuhal ÜZÜMCÜ
14
Csps sentezi, cold shock uygulamasına yanıt olarak sentezlenir, oysaki cold
shock acclimation proteini (Caps) spesifik olarak organizma soğuk sıcaklık
koşullarında sürekli üretildiği zaman sentezlenir. Daha da ilginç olan, mezofilik
bakterilerdeki Caps sentezin psikrofilik ve psikrotroflardaki Csps inden açık bir
şekilde farklı olmasıdır (Phadtare ve ark., 1999).
Şekil 1.1: Cold Shock Proteinin 3 boyutlu yapısı
Prokaryotlardan ökaryotlara ya da invertebratalardan vertebratalara, tüm
organizmalar, çok çeşitli üreme sıcaklıklarında hayatta kalmalarını sağlayacak çeşitli
adaptasyon mekanizmaları geliştirmiştir. Soğuk adaptasyon mekanizmasının önemli
bir kısmı stoplazmik membran seviyesinde gerçekleşir. Soğuk şoku, istenen
membran işlevini sürdürebilmek için membranın komposizyonunu ve
organizasyonunu ile hücre bölünmesini etkiler.
Sıcaklık düşmesi üremenin yavaşlamasına neden olur. Sıcaklığın düşmesi
sırasında organizma stoplazmik membranın komposizyonunu değiştirir ve soğuk
şoku proteinleri adı verilen yapılar sentezlenir.
Tüm canlı organizmalar çevredeki değişimlere adapte olmak zorundadır.
Soğuk, sıcak, asit şoku, ve basınç gibi çevresel değişimler bir çok organizma için
ölümcül olduğundan bu değişikliklere uyum sağlamak organizmaların hayatta
kalabilmeleri için gereklidir.
Soğuk adaptasyonu ile ilgili çalışmalar 1960’ ların sonlarında başlamıştır.
Bütün canlılar için soğuğa uyum sağlamak amacıyla değişik fizyolojik olayların
gerçekleştirildiği bilinmektedir. Örneğin, bazı balık türleri -1,9 ºC olan deniz
1. GİRİŞ Zuhal ÜZÜMCÜ
15
suyunun donma noktasında yaşayabilirler. Antarktik Balıkları için kanın donma
noktası -2,0 ile 2,1 ºC arasındadır. Bu olağandışı düşük donma noktalarına uyum
sağlanmasının nedeni kanda bulunan yüksek sodyum klorik konsantrasyonu ile
antifriz glikoproteinler (AFGP) olarak adlandırılan proteinlerdir Bazı böcekler ve
çam iğneleri de -3,0 ºC kadar düşük sıcaklıklara dayanabilmektedirler.
1.7.3. Antifriz Glikoproteinlerin Yapısı ve Görevleri
Trematomus borchgreviki, Trematomus bernacchi ve Dissostichhus mawsoni
Antartik Balıklarının serumlarından izole edilmiş glikoproteinlerin, tekrarlanan bir
tripeptid (Ala-Ala-Thr) ve N-asetilgalaktosamin, ve treonin posalarına iliştirilmiş
galaktoz üniteleri olur. Trematomus borchgrevinki glikoproteinlerinin, prolin içeren
antifriz glikoproteinlerden farklı olduğu ve (Ala): 7, (Thr): 2, (Pro):1 yaklaşık
oranlarını içerdiği de bildirilmiştir. Antifriz glikoprotein içeren Arginin de ayrılmış
ve Eleginus gracilis’ den karakterize edilmiştir. Bu glikoproteinlerin moleküler
ağırlıkları 2600-33000 Da’ dır.
AFGP’ lerin, suyun donma sıcaklığını düşürdüğü, muhtemelen hidroksil
karbonhidrat gruplarında bulunan hidrojen bağları aracılığıyla ve buz oluşumunun
önlendiği düşünülmektedir.
Antifriz molekülleri glikopeptid yapısındadırlar (alanin-alanin-threonin-
galaktozil-N-asetil galaktozamin). Her biri üç amino asitlik bir peptid zincirinin
üçüncü amino asidine kovalent bağlarla bağlanmış bir disakkarit molekülünden
oluşan birimlerin tekrarlanmasıyla meydana geldiği saptanmıştır (Crevel ve ark.,
2002).
Bileşiklerin molekül ağırlıkları arttıkça, antifriz etkileri de artar (Sidell, 2000).
Antifriz moleküllerinin buza nasıl bağlandığı tam olarak bilinmemekle beraber
antifrizlerin hidroksil grupları (-OH) ve diğer polar grupları amino asit
zincirlerindeki karbonil (=CO-) grupları ile buza bağlandığı tahmin edilmektedir
(Eastman ve DeVries, 1986).
Son yıllarda, en yoğun çalışmalar prokaryot ve ökaryotlarda soğuk
adaptasyonu üzerine yapılmıştır. Bazı bakterilerde, düşük sıcaklıklarda uyarılabilen
1. GİRİŞ Zuhal ÜZÜMCÜ
16
bir grup protein saptanmış ve bunlar soğuk-uyarımlı proteinler (CIP) ya da soğuk
şoku proteinleri (CSP) olarak adlandırılmışlardır.
1.8. Soğuk Şoku ve Membran Kompozisyonu
Sıcaklık, biyolojik membranların kompozisyonu, organizasyonu ve
fonksiyonunda çok önemli bir rol oynamaktadır. Membranlar, kendi doymamış yağ
asiti kompozisyonlarını çevresel sıcaklıklardaki değişimlere göre uyarlamaktadırlar.
Membran lipitlerin organizasyonunun ve termal adaptasyonunun moleküler
mekanizmasını anlamak için gerekli bilginin çoğu, termotolerant özellik gösteren
Tetrahymena pyriformis NT-1 kullanılarak elde edilmiştir. Sıcaklık düşecek olursa,
doymamış-yağ asitlerin oranının arttığı gözlenmiştir. Tetrahymena hücrelerindeki
mikrosomal membranlarda yer alan Palmitoyl-CoA’ nın denatürasyonu ilk kez 1977’
de saptanmıştır. Palmitik asit miktarındaki artışın hücrelerin daha düşük sıcaklıklara
adapte olmalarını sağladığı bulunmuştur.
Bacillus megaterium ATCC 14581 suşu ile yapılan çalışmalarda, Δ5 -
denatürasyonunun seviyesini düzenleyen üç kontrol mekanizmasının bulunduğu
saptanmıştır.
a) Sıcaklık tarafından ayarlanan süreç denatürasyonu uyarmaktadır. 35 ºC’ de
üreyen bir kültürde doymamış yağ asitlerinin sentezlenmediği bulunmuştur. Kültür
20 ºC’ ye aktarıldığında, denatürasyonun başladığı ve en az bir saat boyunca artan bir
oranda devam ettiği belirlenmiştir.
b) İkinci bir kontrol süreci de enzimin denatürasyonun inaktivasyon oranı olup,
sıcaklıktaki küçük değişimlere karşı aşırı duyarlıdır. Enzim 20 ºC’ nin üzerinde
inaktive olmaktadır. Ancak, sıcaklık 2 ºC düşürülecek olursa enzimin yarılanma
süresi iki kat artmaktadır.
c) Üçüncü süreç, denatürasyon sisteminin bozulmasıdır. Organizma kültürü
tekrar 34 ºC’ ye konduğu zaman denatürasyon hızla bozulmaya başlamaktadır.
Yüksek sıcaklıklarda üretilmiş Bacillus subtilis, doymuş yağlı asitleri
sentezlemektedir. Bunun nedeni Δ5-denatürasyon fonksiyonunun zayıf olmasıdır.
1. GİRİŞ Zuhal ÜZÜMCÜ
17
Kültür 20 ºC’ ye aktarıldığında, doymamış yağ asiti sentezinin indüklendiği
gösterilmiştir.
Bacillus megaterium kültürleri yüksek sıcaklıktan (35 ºC) düşük bir sıcaklığa
(20 ºC) aktarıldığında, membrandaki doymamış-yağ asitlerinin miktarı artar, çünkü
bakteriler 35 ºC’ de herhangi bir denatürasyon hareketliliği göstermezler. Bu olay
çok kısa bir sürede gerçekleşmektedir. Denatüranların sentezi 5 dakika içerisinde
başlar ve 15 dakikada maksimum oranına ulaşır. İnkübasyon sıcaklığı 20 ºC’ ye
düşürüldükten sonra 90 dakika süreyle yüksek oranda devam eder.
Bu “hiperindüksiyon” sürecinin kültürün farklı sıcaklığa transferinden sonra
başlayan protein sentezi ve RNA sentezi nedeniyledir. Bu düşünce 20 ºC’ de üretilen
fakat 35 ºC’ de gözlenmeyen sıcaklığa duyarlı modülatör proteinin kütlerden izole
edilmesiyle desteklenmiştir.
Ekstremophil organizmalar düşük veya yüksek sıcaklık (pisikrofil veya
termofil), ekstrem pH (asidofil veya alkalofil), yüksek veya düşük tuz
konsantrasyonları (halofiller) ve yüksek basınç (barofiller ve endolitler) gibi ekstrem
çevre koşullarında yaşamlarını sürdürmektedirler. Ekstrem çevre koşulları içerisinde
en iyi tanımlananların başında sıcaklık gelmektedir. Yeryüzünde sıcaklık kutup
bölgelerinde sıfır derecenin altında, hidrotemal bölgelerde ise suyun kaynama
noktasının üzerindedir. Böylece farklı ekolojik nişler mikroorganizmaların
üreyebilmeleri için minimum, optimum ve maksimum sıcaklıkların oluşmasını
sağlamaktadırlar.
Dünya biyosferinin % 85’ ten daha fazla bir kısmı, yılın büyük bir bölümünde
5 ºC’ den daha düşük sıcaklığa sahip olup, % 75’ ten daha büyük kısmı ise sürekli
soğuktur (yıl boyunca sıcaklık 5 ºC’ den daha düşük) (Baross ve Marita., 1978). Bu
yüzden psikrofil ve psikrotolerant bakteriler bakteriyel çeşitliliğin önemli bir
bölümünü oluştururlar. Bu organizmalar zor iklimsel koşullarda yaşayabilme
yetenekleri nedeniyle cold-adaptasyonun moleküler mekanizmasının anlaşılmasında
model organizmalar olarak kullanılmaktadırlar. Psikrofil organizmaların moleküler
biyoloji, biyokimya ve fizyolojilerinin anlaşılması, cold adaptasyon mekanizmasının
moleküler temeli üzerindeki esrar perdesinin kaldırılmasında yardımcı olabilir
(Nakagawa ve ark., 2002).
1. GİRİŞ Zuhal ÜZÜMCÜ
18
Bakterilerin üremeleri üzerine sınırlayıcı etki gösteren sıcaklık değerlerini
çizelge-1 deki gibi göstermek mümkündür.
Çizelge 1.1. Bakterilerin Üreme Sıcaklıklarına Göre Sınıflandırılması Üreme sıcaklığı (ºC)
Kategori Minimum Optimum Maksimum
Mezofil 10-15 30-40 45
Psikrofil ≤0 10-15 20
Psikrotolerant ≤0 20-25 30
Termofil 45 50-70 80
Hipertermofil 55 10-110 113
Bakterilerin cold-shock koşullarına karşı gösterdikleri tepki türden türe
değişiklik göstermektedir. Bununla birlikte hepsinde gözlenen ortak özellik
sıcaklıktaki değişikliğe bağlı olarak membran kompozisyonlarında ihtiyaca göre
düzenlemeler yapmak ve buna uygun protein sentezi gerçekleştirmektir.
Mikroorganizmaların non lethal cold shock koşullarına karşı oluşturdukları yanıtları
üç safhada gruplandırmak mümkündür.
Birinci safha ortama alışma olarak adlandırılır ve geçici cold shock cevabın
göstergesi olup bunun arkasından hemen cold shock yanıt ortaya çıkar. Üreme
hızının düşmesi nedeniyle bu aşamanın karakteristiği olan enzim aktivitesi ve
membran akışkanlığı azalır.
İkinci safhada hücreler üremeye başlar ve birinci aşamayla karşılaştırıldığı
zaman protein içeriğinde ileri modifikasyonlar görülür. Bu nedenle bu aşama aynı
zamanda cold adaptasyon fazı olarak adlandırılır.
Üçüncü safha stasyoner faz şeklinde adlandırılır ve hücreler protein içeriklerini
ileri düzeyde değiştirirler (Chintalapati ve ark., 2004).
Membran hücrenin iç ve dış ortamı arasındaki ayırıcı yapıdır. Bu yüzden
çevresel koşullardaki değişikliklerde ilk etkilenme membranın fiziksel yapısında
meydana gelmektedir. Membranın yapısındaki değişiklikler ve dinamik özelliği
1. GİRİŞ Zuhal ÜZÜMCÜ
19
özellikle solunum ve taşımada görevli membran proteinlerin fonksiyonunu
etkileyerek değiştirir. Organizma bütün bu değişikliklerin sonucunda çevredeki
değişikliklere uyum sağlar. Membran çevreyle hücre içi arasındaki ilk bariyer
olduğundan hücrenin değişikliklere uyum sağlaması ve canlılığını sürdürmesinde
önemlidir.
Bu nedenle, hücrenin yaşamının sürdürülmesinde hücre membranının fiziksel
durumu (membran akışkanlığı) ve modelinin iyi anlaşılmasına gereksinim vardır
(Chintalapati ve ark., 2004).
1.8.1. Bakterilerin Membran Lipidleri ve Yağ Asidi İçeriğinde Sıcaklığa Bağlı
Olarak Ortaya Çıkan Değişiklikler
Bazı organizmalarda çevre sıcaklığındaki değişikliğe yanıt olarak membran
lipid kompozisyonu değiştirilir ve bunun sonucunda membranın değişik
fonksiyonları için gerekli olan optimum membran akıcılığı sağlanmış olur. Bu durum
homeoviscos adaptasyon şeklinde adlandırılır. Son yıllarda yapılan çalışmalar bu
tanımın genel olmayıp genotipte meydana gelebilecek değişikliklere bağlı olarak
lipidlerde değişiklik olması nedeniyle organizmadan organizmaya değiştiğini
göstermiştir. Organizmanın genotipinde meydana gelen değişiklik termofil ve
psikrofil gibi bakterilerin ekstrem çevre koşullarında yaşamaya uyum sağlamalarına
yardımcı olur (Vigh ve ark., 1998). Membranın protein içeriği ve lipid gruplarının
değişmesiyle karotenoid tipi, yağ asidi zincirinin uzunluğu ve yağ asitlerindeki cis ve
trans oranları değişir.
1.8.2. Lipid Gruplarındaki Değişiklikller
Polar gruplardaki değişikliklerin frekansı daha düşük düzeyde olup membranın
lipid akışkanlığında daha az etkilidir. Bununla birlikte polar grupların büyüklüğü ve
elektriksel yükleri membranın çift tabakası içindeki gliserofosfolipidlerin
paketlenmesini etkileyebilir. Lipid gruplarının oranları Bacillus caldotenaxta
gözlendiği gibi çevre sıcaklığındaki farklılığa bağlı olarak değişebilir.
1. GİRİŞ Zuhal ÜZÜMCÜ
20
1.8.3. Karotenoidlerin Bileşimindeki Değişiklikler
Karotenoidler bakteri, alg, mantar ve bitkilerin büyük kısmında
bulunmaktadırlar. Zerkantin polar karotenoid özelliğinde olup, membrana beta-
karotenden daha fazla sertlik verdiği gösterilmiştir. İn vitro çalışmalar karotenoid
pigmentlerinin hücre membranı ile etkileşime girdiğini ve membranın sertliğini
artırdığını göstermiştir. Çok sayıda Antartik bakterinin membranlarında karotenoid
tipi pigmentler içerdikleri bulunmuştur. Bu pigmentlerin membranda yerleşerek
membran akışkanlığında tampon rolü oynadıkları ileri sürülmektedir. Çalışmalarda
membrandaki stabilitenin polar, akışkanlığın ise non polar karotenoidlerle sağlandığı
bulunmuştur. Antartik bakterilerde (Sphingobacterium antarcticus ve Micrococcus
poseus) karotenoid sentezinin üreme sıcaklığına bağlı olduğu, düşük sıcaklıklarda
polar karotenoid sentezinin arttığı ve bu nedenle membran stabilitesinde artış
meydana gelirken non polar karotenoid sentezinde düşme olduğu saptanmıştır
(Jagannatham ve ark., 2000).
Çizelge 1.2. Düşük Sıcaklığın Bakteri Membranında İndüklediği Değişiklikler
Bakteri ve Cyanobacter
Membranda Sentezlenen Yapılar
Optimum Üreme Sıcaklığı
1.Non polar karotenoidler
2.Uzun zincirli yağ asitleri
3.Düz zincirli yağ asitleri
4.Doymuş yağ asitleri
5.trans doymamış yağ asitleri
Düşük Sıcaklık
1.Polar karotenoidler
2.Kısa zincirli yağ asitleri
3.Dallanmış zincirli yağ asitleri
4.Doymamış yağ asitleri
5.cis-doymamış yağ asitleri
1. GİRİŞ Zuhal ÜZÜMCÜ
21
1.9. Elektroforez Uygulamaları
İyonlaşabilir gruplara sahip amino asitler, peptidler, proteinler, nükleotidler ve
nükleik asitler gibi önemli birçok biyolojik moleküller bir elektriksel alanda sahip
oldukları yüke bağlı olarak anod veya katoda göç ederler. Moleküller aynı yüke sahip
olsalar dahi, molekül ağırlık farklılığından dolayı sahip olunan yükün molekül
ağırlığına oranı (yük/kütle) farklı olacaktır. Bu farklılıklar sayesinde solüsyon
içindeki iyonlar bir elektriksel alana tabii tutulduklarında moleküllerin göçüne
yönelik oluşan temel elektroforezin prensibidir. Elektroforez için gereken gereçler
sadece bir güç kaynağı ve elektroforez ünitesinden oluşur.
Güç kaynağı elekroforez ünitesinde elektrodlar arasında doğru bir akım sağlar.
Elektriksel alanda sürekli güç arasındaki dengeye bağlı olarak katyonlar katoda (-) ve
anyonlar ise anoda (+) göç eder. Örnekler elektroforezin gerçekleşmesi için tampon
içinde çözülür veya süspanse edilmelidir ayrıca, ayırıcı ortam da (Destek matriks)
elektrik akımını iletmesi için tampon ile doyurulmalıdır. pH değişikliği, separasyonu
yapılan moleküldeki yükü de değiştirebildiğinden iyonizasyonun sabit tutulması
açısından tampon önemlidir.
Ayırıcı ortam absorban kağıdı, selüloz asetat, silika veya bir jel, nişasta, agar
ya da poliakrilamid gibi birçok farklı tipte olabilir. Her biri diğerlerine göre spesifik
seperasyonlar için farklı avantajlar sunar. Tüm ayırıcı ortamlar farklı özellikte
kapiller yapısı vardır. Doğal olarak elektroforez ayırıcı ortamın por çapından olumlu
ya da olumsuz olarak etkilenir. Bunlardan başka, tampon pH’ sı, ortam sıcaklığı,
uygulanan akım, ve zaman elektroforezde göç oranını etkileyen faktörlerdir. Örneğin
elektrodlar arasındaki akım genel olarak tampon iyonları ile az bir kısmı ise örnek
iyonları iletilir. Voltajdaki bir artış elektrodlara karşı iletilen saniyedeki toplam yükü
artıracaktır. İyonlarla gerçekleştirilen göç mesafesi hem akım hem de zamana göre
oransaldır.
Sıcaklık artışı elektroforez sırasında direncin düşmesine neden olur. Isı artışı
ayırıcı ortamdan solvent evaporasyonuna sebep olduğundan direncin düşmesi söz
konusu olacaktır. Elektroforezdeki göç yüzdesi örneğin net yükü arttıkça artacaktır.
Diğer taraftan molekül büyüklüğü arttıkça göç oranı düşecektir. Örnekler aynı
1. GİRİŞ Zuhal ÜZÜMCÜ
22
molekül büyüklüğüne sahip olsalar bile moleküllerin globüler ya da fibröz oluşu
farklı bir göç karakteristiği ortaya çıkaracaktır.
Elektroforez, kompozisyon ve konsantrasyondan kaynaklı olarak kullanılan
tampondan farklı yönde etkilenebilir. Yaygın olarak kullanılan tamponlar Format,
Asetat, Sitrat, Barbitat, Fosfat, Tris, Edta ve Piridin’ dir. Bu tür örnekle bağlanmayan
tamponlar göç oranını değiştirebilirken, karbohidratların seperasyonunda kullanılan
Borik Asit tamponu karbohidratlarla yüklü kompleksler oluşturduğu için bazı
durumlarda dezavantaj sağlayabilmektedir. Aynı şekilde tamponun iyonik gücü
artarsa, tamponun taşıdığı elektrik akımıda yükselecektir. Örneğin taşıdığı akım
paylaşımı ise düşecektir (Wilson ve Goulding, 1986).
1.9.1. Jel Elektroforezleri
Ayırıcı ortam olarak jellerin kullanılmaya başlanması, nükleik asit ve protein
gibi büyük moleküllü maddelerin seperasyonunda “düşük voltajlı ince tabaka
elektroforez” sistemlerinin devre dışı kalmasına sebep olmuştur. Suda çözünmez
olmaları, hidrofilik ve yarı-katı kolloid olmaları gibi fiziksel özelliklerinin katkısı
tercih edilmelerinde önemli olmaktadır. Nişasta, Agar ve poliakrilamid kullanılan jel
malzemeleri olup kullanmadan hemen önce hazırlanırlar.
Nişasta jeller, uygun tamponlar içerisinde kısmen hidrolize olmuş nişasta
karışımı ısıtılıp soğutularak hazırlanır. Nişastanın amilopektin bileşeni dallanmış
zincirlerinin sarılmaları ile yarı katı jelin oluşumu sağlar. Nişastanın bu moleküler
elek özelliği, nişastayı fizyolojik olarak aktif proteinleri ve kompleks yapısal molekül
karışımlarının seperasyonunda iyi bir tercih sebebi yapmaktadır.
Agar, ucuz, toksik olmayan, zararsız, bir malzeme olup iki galaktoz polimeri
olan agaroz ve agaropektinden oluşur. Agar kaynayan sıvı tamponlar içerisinde
çözünür ve yaklaşık 40 oC’ de jelleşir. Geniş por ölçülerine sahip olduklarında dolayı
elektroforez esnasında iyonların hareketi çok hızlı gerçekleşir. Böylece makro-
moleküllerin seperasyonuna da imkan tanır. Agar aynı zamanda seperasyon sonunda
boyama için çok uygun olup düşük difüzyon direnci sayesinde de immüno-
1. GİRİŞ Zuhal ÜZÜMCÜ
23
elektroforez ile antijenik proteinlerin tespiti için mükemmeldir. Saflaştırılmış agaroz
jel DNA ve nükleik asitlerin seperasyonu için yaygın olarak kullanılmaktadır.
Poliakrilamid jeller oldukça toksik sentetik bileşiklerle hazırlanır. Akrilamid
monomeri (CH2=CHCONH2) katalizör ve inisiyatör varlığında genellikle N,N-
metilenbisakrilamidin (CH2(NHCOCH=CH2)2) çapraz bağlanmaları ile polimerize
olurlar. Bunlar yeni hazırlanmış amonyum persülfat (AMPS) ve TEMED’ dir.
Moleküler oksijenin kimyasal polimerizasyonu inhibe etmesinden dolayı AMPS ve
TEMED’ in ilavesinden önce yani polimerizasyonun başlamasından önce degaz
işleminden geçirilmelidir.
Bu amaçla karışım vakum pompası ya da vakumlu desikatörde veya ultrasonik
su banyosunda 5 dakika bekletilir. Jelin dökümünden hemen sonra üst yüzeydeki
gerilim nedeniyle ortaya çıkan eğimli yüzey bantlaşmayı olumsuz yönde etkileyeceği
için ve de yüzeyin hava ile temasını önlemek için jelin üstüne çok ince bir su, su ile
doyurulmuş n-bütanol veya % 1’ lik SDS çözeltisinden biri ile eklenerek kapatılır.
Eğer jelin riboflavin ve TEMED varlığında foto-polimerizasyonu amaçlanıyor ise
oksijene ihtiyaç duyulur. Bazı durumlarda deterjan, enzim substratları ya da enzimler
jele polimerizasyondan önce tamponlar içerisine katılabilir (Wilson ve Goulding,
1986).
Akrilamid jel uygulamaları Kesiksiz (Continuous) ve Kesikli (discontinuous)
olmak üzere iki farklı şekilde gerçekleştirilebilir. Kesiksiz sistemde tek bir ayırıcı jel
vardır ve tanklarla jelde aynı tampon kullanılır. Kesikli sistemde ise jel farklı
tamponlarla hazırlanmış iki kısımdan oluşur. Büyük porlu stacking (denegeleme jeli)
ve küçük porlu separating (ayırıcı) jel şeklindedir.
Bir jelin porlarının büyüklüğü akrilamid monomerinin konsantrasyonu
oranlanarak belirlenebilir. Jeller mevcut akrilamidin toplam yüzdesi ile % 3 ila % 30
arasında bir konsantrasyonda hazırlanabilir. Düşük konsantrasyonlarda geniş por
büyüklükleri oluşurken büyük moleküllerin geçişinde daha az bir dirençle separasyon
gerçekleşecektir. Proteinlerin seperasyonu çoğunlukla % 5 ile % 15’ lik jellerde
gerçekleştirilmektedir. Benzer yüklere sahip olsalar bile farklı şekil ve büyüklükteki
moleküllerin analizinde çok uygun bir elektroforez tekniğidir.
1. GİRİŞ Zuhal ÜZÜMCÜ
24
Elektroforetik separasyon sonunda proteinler ya doğrudan jel üzerinde ya da
sabit bir yüzeye (örn: nitroselüloz veya naylon menbran) aktarıldıktan sonra saptanır
ve analiz edilir. Saptama amacıyla kullanılan en genel yöntem jel üzerinde
boyamadır. Jeldeki proteinler genellikle Coomassie Brillant Blue veya Gümüş Nitrat
ile; filtreye emdirilmiş proteinler ise Amido Black, India ink, Ponceau S gibi
boyalarla boyanır. Boyama sonunda ayrılmış proteinler, jel ya da membran üzerinde
bantlar şeklinde görünür hale gelirler. Herhangi bir yöntemle boyanmış protein
bantlarının bulunduğu jel çeşitli çözeltiler içinde birkaç ay veya jel kurutma aletinde
kurutulduktan sonra yıllarca saklanabilir.
Ancak görüntünün kalıcı olması açısından en pratik yol fotoğrafının
çekilmesidir. Ayrıca görüntünün bir bilgisayar ortamına aktarılması veya
spektrofotometrik ölçüm temeline dayanan bir densitometre ile analiz etmek
gerekebilir. Bu temele göre çalışan ve renkli bölgelerin jeldeki konumunu ve alanını
standartlarınkilerle karşılaştıran jel görüntüleme sistemleri günümüzde geniş bir
kullanım alanı bularak nitel analiz yanı sıra nicel analiz yapmak da mümkün
olmaktadır (Temizkan ve Arda, 2004).
Proteinlerin elektroforez uygulamalarında farklı amaçlar güdülerek Denatüre
veya Native (Doğal) jel elektroforezi olmak üzere iki şekilde gerçekleştirilir.
Denatüre jeller SDS veya üre gibi örneklerin denatürasyonu ile gerçekleştirilir. Bu
tür uygulama başta molekül ağırlık belirlenmesi olmak üzere, proteinlerin
saflıklarının araştırılması, konsantrasyonlarının tanımlanması, enzim aktivitelerinin
belirlenmesine imkan verir.
1.9.2. Sodyum Dodesil Sülfat-Poliakrilamid Jel Elektroforezi (SDS-PAGE)
Proteinlerin molekül ağırlıklarını belirlemede en yaygın olarak kullanılan
poliakrilamid jel elektroforez tipidir. Sodyum dodesil sülfat (SDS) bir anyonik
deterjan olup proteinlere sıkıca bağlanarak proteinlerin denatürasyonunu sağlar.
Yaklaşık 1 gr protein başına 1.4g SDS varlığında proteinler birim kütle başına sabit
negatif bir yük kazanırlar. Yani protein molekülünde her üç aminoasitlik birime
bağlanarak proteinlere homojen negatif bir yük kazandırır. Böylece proteinler yük
1. GİRİŞ Zuhal ÜZÜMCÜ
25
bakımından eşitlendiği için moleküler ağırlıklarına göre separasayonları
geçekleşecektir.
Oluşan SDS-protein kompleksi elektroforez sırasında anoda doğru hareket
kazanırlar. Jelin moleküler elek özelliğinden dolayı belirli bir sürede katettikleri
mesafe moleküler ağırlığa göre proteinden proteine farklılık gösterecektir. Eğer
moleküler ağırlığı bilinen standart bir protein de aynı ortamda yürütüldüklerinde
örnek proteinlerin moleküler ağırlıkları belirlenebilir.
Standart SDS-PAGE’ ler anodun aşağıda olduğu bir şekilde dikey olarak
yürütülürler. Protein örnekleri genellikle pH’ sı 6-8 olan tris tamponları içinde
çözülür. Bu tamponlar denatüran olarak SDS, disülfit bağlarını indirgeyen β-
merkaptoetanol, yoğunluk verici olarak sükroz veya gliserol, iz boyası veya marker
olarakta bromfenol mavisi içerir.
Separasyonun gerçekleştirileceği jel genellikle Stacking (Dengeleme) ve
Separating (ayırma) jeli olarak iki kısımdan oluşur. Bunlar akrilamid
konsantrasyonları bakımından birbirlerinden farklıdır. Bu iki jeldeki pH ve
konsantrasyon farklılığı sayesinde, proteinlerin rezolüsyonu artırılır, elektriksel
akımdan dolayı yönlendirme ve hareket kazandırılarak separatin jeldeki bantlaşma
artırılır.
SDS-Page uygulamalarının diğer bir şekli gradient jellerdir. % 5 ila % 25
arasında kademeli olarak değişen konsantrasyon ile giderek küçülen por büyüklükleri
elde edilir. Bu sayede proteinlerin daha yüksek bir oranda bantlaşmaları sağlanır.
Jeldeki gradient ise yüksek ve düşük akrilamid konsantrasyonlu solüsyonlarının bir
gradient mikseri sayesinde cam plakalar arasına dökülmesi ile sağlanır. Bu gradient
ortamında protein karışımları daha yüksek bir separasyon etkinliği ile büyüklük
farklılıklarına göre ayrışırlar.
İki boyutlu (2-dimesional) jeller ise kompleks protein karışımlarını yüksek bir
resolüsyon oranı ile ayrılmalarını sağlar. Örnekler önce izoelektrik fokuslama ile
izoelektrik nokta farklılıklarına göre kısmen separe edilirler. Sonra SDS jel
elektroforezi ile stacking jel boyunca separasyona tabii tutularak moleküler
büyüklüklerine göre ayrıştırılırlar.
1. GİRİŞ Zuhal ÜZÜMCÜ
26
İzoelektrik Fokuslama (IEF) tekniğinde aminoasitler ve peptidler gibi
amfoterik maddeler hem voltaj hem de pH gradientinin olduğu bir alanda
separasyonları sağlanır. Bu yöntemde jel boyunca bir pH gradienti oluşturmak için
izoelektrik noktaları belli olan düşük moleküler ağırlıklı amfolitler kullanılır. Belli
pH aralıkların ortaya koyan bu karışımlar sentetik alifatik poliamino polikarboksilik
asit yapısındadırlar. Anod ile düşük pH gradienti aynı tarafta olurlar.
Başlangıçta izoelektrik noktalarının altında bir pH’ da bulunan maddeler,
pozitif olarak yüklenecekler ve katoda doğru ilerleyeceklerdir. İzoelektrik nokta
değerine bağlı olarak çevresel pH’ sı kademeli olarak yükselecektir. Sonra belirli bir
noktada net yükün yok olduğu yani zwitterion formunda daha fazla bir hareket
gösteremeyecektir. Diğer taraftan zıt reaksiyon izoelektrik noktasının üzerinde bir
pH’ da bulunan maddeler de negatif yük kazanarak net yüklerinin dengede olduğu
ana kadar anoda doğru hareket ederler. Bu teknik izo enzim separasyonunda oldukça
kullanışlıdır. İzoelektrik noktalarındaki 0,01 pH ünitelik farklılık separasyonları için
yeterlidir.
Bu çalışmada, buzdolabında saklanan (4 °C) ürünlerden ve mezofil ortamdan
izole edilecek Pseudomonas sp. suşlarına ait hücresel proteinler SDS-PAGE
ortamında analiz edilerek, organizmalarda farklılık gösteren protein yapılarının
moleküler ağırlıklarına göre saptanması amaçlanmaktadır
Pseudomonas cinsi bakteriler gıda endüstrisinin en başa bela bakterileridir.
Besinlerde bozulmaya neden olan soğuk şoku proteinler bakterilerde ortaya
çıkarılırsa gıdalarda, özellikle süt endüstrisinde daha uzun bir raf ömrü elde
edilebilir.
2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Zuhal ÜZÜMCÜ
27
2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR
Zhao ve Yeo.,(2006), Pseudomonas alcaligenes NCIMB 9867’ de genistasın
varlığında ve yokluğunda P25X hücrelerinin 32 ºC veya 42 ºC’ de üretildiği zaman
yeni Hsp 100, Hsp 90, Hsp70, Hsp60, ve Hsp 45, ile küçük ısı şok protein ailesine ait
olan toplam 19 şok proteini tanımlamışlardır. Bu proteinler arasında 16 Hsps
genellikle 42 ºC’ lik inkübasyon sonunda gözlenmiştir.
Perin ve ark., (1999), ortam sıcaklığının 42 ºC’ den 15 ºC veya 20 ºC’ ye
düşürülmesi ile Streptococcus thermophilus’ un soğuk şok duyarlılığını
araştırmışlardır. Hücrelerin 15 ºC’ de 20 ºC’ dekinden daha çok etkin ürediğini
bulmuşlardır. S. thermophilus’ un optimum ürediği sıcaklık ile cold shock
koşullarında sentezlemiş olduğu proteinler iki boyutlu elektroforezde analiz edilerek
karşılaştırılmış ve 21.5 ile 7.5 kDa ağırlığındaki proteinlerin cold shock koşullarında
sentezlendiklerini saptamışlardır.
Khan ve ark., (2003), Pseudomonas flourescens MTCC 103 ve mutant suşu
Pseoudomonas flourescens CRPF, 4, 10, 20, 30 ve 37 ºC’ lik sıcaklıklarda
üretilmişlerdir. Elektron mikroskobi analizlerinde Pseudomonas flourescens MTCC
103 ve mutant suş CRPF’ de morfolojik değişimlerini gözlemlenmişlerdir.
Imbert ve Gancel., (2003), Psikrotropik bakteri olan Aeromonas hydrophila
7966 suşunu, 30 ºC’ de ürettikten sonra sırası ile 20 ºC, 15 ºC, 10 ºC ve 5 ºC’ lerde
soğuk şoka maruz bırakmışlardır. İki boyutlu elektroforez analizlerinde bazı
proteinlerin sentezinin azaldığı, buna karşılık çok sayıda yeni protein sentezlendiğini
saptamışlardır. Moleküler ağırlığı 11 kDa olan proteinin cold shock yanıtın
oluşmasından sorumlu olduğu belirtilmiştir.
Horton ve ark., (1998), Salmonella typhimurium LT2 suşuna ait kültürün 37
ºC’ den 5 ºC ve 10 ºC’ ye transfer edildikten sonra üremede yaklaşık 12 saatlik bir
gecikmenin gerçekleştiğini belirtmişlerdir. Analiz sonunda 37 ºC’ de moleküler
ağırlığı 7,4 kDa olan cold shock proteinin çok düşük miktarlarda sentezlenmiştir.
Salmonella typhimurium kültürlerinin 10 ºC ve 5 ºC’ de inkübe edilmesi sonunda 105
kDa ağırlığında yeni bir protein sentezlenirken, 6 proteinin sentezi önemli miktarda
azalmıştır.
2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Zuhal ÜZÜMCÜ
28
Richter ve Hecker (1986), yaptıkları çalışmalarda Bacillus subtilis rel A- ve rel
A+ suşları ile yaptıkları çalışmalarda ısı şoku uygulamasıyla çeşitli proteinlerin
sentezinin arttığını belirlemişlerdir. İnkübasyon sıcaklığı 52 ºC’ ye yükseltildiği
zaman hücresel protein sentezinin inhibe olduğu, buna karşılık ısı şoku proteinlerin
korunduğu görülmüştür. Sıcaklığın 37 ºC’ den 52 ºC’ ye çıkarılmasıyla 66 kDa
ağırlığındaki proteinin sentezlendiği tespit etmişlerdir.
Ritchker ve Hecker, (1986), Qorofleh ve Streips, (1987), Miller ve ark., (1991),
Bernardt ve ark., (1997), Browne ve Dowds, (2001), Periago ve ark., (2002), Isı
stresi ile yapmış oldukları çalışmalarda ısı stres proteinlerini tanımlayabilmek için iki
boyutlu PAGE sistemini kullanmışlardır.
Mezofilik organizmalar için 10-15 ºC’ lik sıcaklık aralığı cold shock olarak
adlandırılır. Buna karşılık antarktik mikroorganizmalar, donma sıcaklığındaki soğuk
çevrede koşullarında sürekli yaşadıkları için bu konuda çok daha az çalışılmışlardır.
Antarktik organizmalarla gerçekleştirilen 0-4 ºC aralığında çalışmaların cold shock’
u tam olarak ifade ettiği açık değildir. Bu nedenle genetik ve biyokimyasal çalışmalar
yapılarak, düşük sıcaklıkta üreyen organizmaların temel biyolojik özelliklerinin
ayrıntılı olarak öğrenilmesi önemlidir (Graumann ve ark., 1996).
E.coli’ de Cold Shock’ un protein sentezi ve üreme üzerine olan etkisi de
araştırılmıştır. Sıcaklık 37 ºC’ den 10 ºC’ ye düşürüldükten sonra 14 farklı proteinin
sentezi hızla artış gösterirken bakteriler 4 saat süreyle üremelerini durdurmuşlardır.
Bu süreçte sentezlenen proteinler cold shock proteinler (Csps) olarak
adlandırılmışlardır. Bu proteinler başlangıçta sentezlenen heat shock proteinlerden
(Hsps) tamamen farklıdırlar (Grumann ve ark. 1996).
Imbert ve ark. (2004), psikrofil Aeromonas hydrophilia’ da 30 ºC’ de çok az
proteinin eksprese edilmesine karşılık, 20, 15, 10 ve 5 ºC’ de tamamen yeni
proteinlerin ortaya çıktığını ve çok daha fazla sayıda protein sentezinin
gerçekleştiğini belirtmişlerdir.
Phadtare ve ark., (1999), Psikrotrophik bakteri olan Pseudomonas fragi’ de
sıcaklık 30 ºC’ den 20 ve 5 ºC’ ye düşürüldüğü zaman lag faz boyunca 20 ºC’ de 25,
5 ºC’ de 17 farklı proteinin sentezlendiği saptanmışlardır.
2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Zuhal ÜZÜMCÜ
29
E.coli 37 ºC’ de optimum üreme gösterdiği halde 10-15 ºC’ lik ortamda
üretildiği zaman 12’ den fazla yeni protein sentezi gerçekleştirmiştir. Bu proteinler
cold shock proteinler olarak adlandırılmış ve organizmanın düşük sıcaklık
koşullarına uyum sağlamasında gerekli oldukları belirtilmiştir (Feller ve ark., 1996).
Listeria monocytogenes gıda patojeni olup, buzdolabı sıcaklığında ürer.
Organizma 37 ºC’ den 5 ºC’ ye alındığında, 30, 60 ve 120 dakikalık inkübasyon
sonunda, moleküler ağırlıkları 48600, 41000, 21800, 21100, 19700, 19200, 18800,
18800, 17200, 15500, 14500 ve 14400 Da olan 12 cold shock proteinin sentezlendiği
saptanmıştır. Şok periyodunda önemli hücresel proteinlerin sentezinin 37 ºC’ den
daha az olduğu gözlenmiştir (Bayles ve ark., 1996).
Stres yanıtı düşük sıcaklıkta çok daha aktiftir. Bunun nedeni bu sıcaklıkta cold
shock protein (Csp) olarak adlandırılan proteindeki hedef bölgenin, soğuk
koşullarına bağlı olarak transkripsiyon ve translasyon seviyesinin etkilenmesidir
(Khan ve ark., 2003).
Michel ve ark., (1997) Protein sentezinde çeşitliliğin önemli kısmının 60
dakikalık inkübasyon sonunda gerçekleştiği belirtilmiştir. Örneğin 20 ºC’ de
sentezlenen 29 proteinden 15’ i, 30 ºC’ de sentezlenen 37 proteinden 24’ ünün,
sıcaklık 5 ºC’ ye düşürüldüğünde ilk bir saat (60 dakika) içerisinde sentezlendiğini
saptamışlardır.
3. MATERYAL METOD Zuhal ÜZÜMCÜ
30
3. MATERYAL VE METOD
3.1. Materyal
Bu araştırmada cold shock protein izolasyonu için Çukurova Üniversitesi
Balcalı Hastanesi Merkez Laboratuarından alınan Pseudomonas cinsi
mikroorganizmalar ve Pseudomonas ATCC 27853 suşu kullanılmıştır.
3.1.1. Bakteri İzolasyonu ve İdentifikasyonunda Kullanılan Besiyeri
3.1.1.1. GSP Agar Besiyeri
Glutamate Starch Phenol Red olarak da adlandırılır. Her türlü yiyecek
maddesinde Pseudomonas ve Aeromonas’ ın selektif olarak üretilmesi amacı ile
kullanılır. 1969 yılında Kielwein isimli araştırmacı tarafından bulunmuştur.
Bileşimi
Sodyum Glutamat 10
(g/L)
Nişasta 10
KH2PO4
MgSO
2
4.7H2
Fenol kırmızısı 0,036
O 0,5
Agar 12
Otoklavda 121 ºC’ de 15 dakika süre ile sterilize edilir. Otoklav sonrası 50 ºC’
ye soğutulur ve önceden Pasteur fırınında 175 ºC’ de 2 saat süreyle steril edilmiş olan
petri kutularına dökülür (Anonymous, 1978).
3. MATERYAL METOD Zuhal ÜZÜMCÜ
31
3.1.1.2. N1 Besiyeri
Saf kültür olarak seçilmiş bakteri suşlarının çoğaltılması amacıyla
kullanılmıştır (Anonymous, 1978).
Bileşimi
3.1.2. Kullanılan Çözeltiler
(g/L)
Pepton 10
Et Özütü 10
Maya 5
Glikoz 1
Agar 15
Distile su 1000 ml
pH=7.0’ a ayarlanmış olarak, otoklavda 121 ºC’ de, 1.2 atmosfer basınçta 15
dakika steril edilir.
3.1.2.1. Solusyon I (Bakteri hücre duvarının yıkılması için kullanılmıştır)
Bileşen Miktar
Glikoz 50 mM
Trisma-Base 25 mM
EDTA 10 mM
Distile su 100 ml
Otoklavda 121 ºC’ de 15 dakika steril edilir ve + 4 ºC’ de saklanır. Solusyon I’
in içine kullanacağı zaman son konsantrasyonu 5 mg/ml olacak şekilde lizozim
enzimi karıştırılır (Manniatis ve ark., 1982).
3. MATERYAL METOD Zuhal ÜZÜMCÜ
32
3.1.2.2. Örnek Hazırlama Çözeltisi (Duvarsız bakterilerin patlatılması sonucu
oluşan protein yapılarının denatürasyonu için kullanılmıştır)
Bileşimi
3.1.3. SDS-PAGE İçin Kullanılan Çözeltiler
(g/L)
Tris Buffer (pH: 6,8) 0,6 ml
Gliserol % 50 5 ml
Β-merkaptoetanol 0,5 ml
Brom Fenol Mavisi (%1) 1 ml
Distile su 2,9 ml (Bollag ve Eldestein, 1991)
3.1.3.1. Akrilamid Monomer Solüsyonu (Sol-A)
% 30 w/v Akrilamid,,% 0,8 w/v bis-akrilamid ve distile su karışımından
hazırlanır (Bollag ve Eldestein, 1991).
Bileşen Miktar
Akrilamid 29,2 gr
Bisakrilamid 0,8 gr
Distile su 100’ ye tamamlanır.
Yukarıdaki miktarlarda tartılan akrilamid ve bis-akrilamid bir miktar distile su
içerisinde çözüldükten sonra, son hacmi distile su ile 100 ml’ ye tamamlanarak
hazırlanır. Hazırlanan çözelti koyu renkli şişeye konularak buzdolabında saklanır
(Bollag ve Eldestein, 1991).
3. MATERYAL METOD Zuhal ÜZÜMCÜ
33
3.1.3.2. 4x Separating (Ayırma) Jel Tamponu (Sol-B)
Bileşen
3.1.3.3. 4x Stacking (Dengeleme) Jel Tamponu (Sol-C)
Miktar
Tris-HCl 2M (pH: 8,8) 75 ml
SDS (% 10 w/v) 4 ml
Distile su 21 ml (Bollang ve Eldestein, 1991)
Not: +4 ºC’ de buzdolabında saklanır.
3.1.3.4. Yürütme Tamponu (pH: 8,3)
Bileşimi (SDS’ li)
Tris-HCl 1M (pH: 6,8) 50 ml
SDS (% 10w/v) 4 ml
Distile su 46 ml (Bollang ve Edelstein., 1991)
SDS-PAGE jellerinde proteinlerin seperasyonu sırasında yürütme (running)
tamponu olarak kullanılmıştır.
Bileşimi
Trisma base (25 mM) 3 gr
Glisin (192 mM) 14,4 gr
SDS (% 10 w/v) 1 gr
Önce bir miktar distile suda çözülür ve pH: 8,3’ e ayarlanıp son hacim distile
su ile 1 litreye tamamlanır (Bollag ve Eldestein, 1991).
3. MATERYAL METOD Zuhal ÜZÜMCÜ
34
3.1.3.5. Ayırma (Seperating) Jeli (%10’ luk)
Bileşen Miktar
3.1.3.6. Ayırma (Seperating) Jeli (% 12’ lik)
Sol- A 6,5 ml
Sol-B 5 ml
Distile su 8,4 ml
AMPS 66 µl
TEMED 13 µl (Bollag ve Eldestein, 1991)
Not: AMPS ve TEMED çözeltiye eklenmeden önce, karışıma 5 dakika süreyle
degaz işlemi uygulanarak moleküler oksijenin uzaklaştırılması işlemi yapılır
Bileşen
3.1.3.7. Dengeleyici (Stacking) Jel
Miktar
Sol-A 7,8 ml
Sol-B 5,0 ml
Distile su 6,2 ml
AMPS 66,0 µl
TEMED 13,0 µl
Bileşen Miktar
Sol-A 1 ml
Sol-C 1,5 ml
Distile su 3,5 ml
AMPS 20 µl
TEMED 7 µl (Bollag ve Eldestein, 1991)
3. MATERYAL METOD Zuhal ÜZÜMCÜ
35
3.1.3.8. Jel Boyama Solüsyonu (CBB R-250, Coomassie Brillant Blue)
SDS-PAGE jellerinin Elektroforezden sonra boyanması ve protein bantlarının
görünür hale gelmesi amacıyla kullanılmıştır.
Bileşimi
3.1.3.9. Jelden Boyayı Uzaklaştırma Solüsyonu (Destaining)
% (v/v)
Coomassie Blue R-250 0,1 (w/v)
Metanol 41,7
Glasial Asetik Asit 16,7
Distile su 41,6 (Bollag ve Edelstein, 1991).
SDS-PAGE jellein CBB R-250 ile boyandıktan sonra jeldeki boya fazlasının
geri alınarak, bantların netleşmesi amacıyla kullanılmıştır.
Bileşimi
Distile su 60 (Bollag ve Edelstein,1991)
% (v/v)
Metanol 30
Glasial Asetik Asit 10
3.1.3.10. AMPS Çözeltisi
%10 konsatrasyonda hazırlanır. Kullanılmadan hemen önce hazırlanmalıdır.
(Bollag ve Edelstein., 1991).
3.1.3.11. TEMED (N,N,N’N’-tetramethylenediamine)
PAGE yönteminde kullanılır. Polimerizasyonda katalizör olarak görev yapar.
(Bollag ve Edelstein., 1991).
3. MATERYAL METOD Zuhal ÜZÜMCÜ
36
3.2. Metod
3.2.1. Bakteri Stok Kültürlerin Hazırlanışı
Pseudomonas aeruginosa (P. aeruginosa) ATCC 27853 ve Çukurova
Üniversitesi Merkez Laboratuarından alınan P. aeruginosa suşları GSP Agar
besiyerine tek koloni oluşturacak şekilde ekilerek 37 ºC’ de 24 saat inkübasyon
gerçekleştirilmiştir. Besiyerinde üreyen mor-menekşe görünümlü koloniler aynı
besiyerine çizgi şeklinde ekilerek stok kültür elde edilmiştir. Daha sonra N1 Sıvı
besiyerine GSP Agarda çizgi ekimle üretilmiş olan Pseudomonas suşlarından
alınarak ekim yapılmış ve 200 rpm de 30 ºC’ de çalkalamalı etüvde inkübasyona
bırakılmıştır (Anonymous, 1978).
3.2.2. Bakterilerin Tanımlanmaları
Çukurova Üniversitesi Hastanesi Merkez Laboratuarından alınan Pseudomonas
sp. örnekleri API 20 E identifikasyon kiti kullanılarak tanımlanmıştır. Tanımlamanın
doğruluğunu kontrol etmek için P. aeruginosa ATCC 27853 suşu kullanılarak API
20 E testi ile tanımlama yapılmış ve yaban tip örnekler (P. aeruginosa balcalı-1 ve
balcalı-2) ATCC suşu ile karşılaştırılmıştır.
3.2.3. Soğuk Şoku Protein İzolasyonu İçin Bakterilerin İnkübasyon Koşulları
Soğuk Şok Protein üretimi için 20, 10 ve 5 ºC’ lik sıcaklıklar seçilmiştir. Bu
sıcaklık değerlerinde 60 ve 480 dakika süreyle inkübasyon gerçekleştirilmiştir.
Kontrol olarak soğuk şoku protein üretimi için kullanılan bakteriler 37 ºC’ de aynı
sürelerle üretilmişlerdir. Soğuk Şok Protein izolasyonu için Balcalı Hastane Merkez
Laboratuarından alınan iki P. aeruginosa suşu ile P. aeruginosa ATCC 27853 suşu
37 ºC’ de N1 besi yeri kullanılarak bir gece üretilmişlerdir (Horton ve ark., 2000).
Bir gecelik kültürden (37 ºC’ de üretilmiş) bakteri örnekleri 1 ml miktarda 9 ml
N1 buyyon besiyerine aktarılarak önceden belirlenen ortamlara konulup, inkübasyon
3. MATERYAL METOD Zuhal ÜZÜMCÜ
37
gerçekleştirilmiştir. Altmış dakikanın sonunda örnekler alınarak 6000 devir/dk ve +4
ºC’ lik sentrifüjde çöktürülerek bakteriler besiyerinden uzaklaştırılmıştır.
İnkübasyona devam eden örnekler 480 dakikanın sonunda alınarak çöktürülüp
bakteri pelletleri elde edilmiştir. Aynı işlemler kontrol örneği içinde yapılmıştır (37
ºC’ de üretilen örnekler 60 ve 480 dakika sonunda alınarak çöktürme işlemi sonunda
bakteri elde edilmiştir).
Çizelge 3.1. Cold shock protein üretim uygulama sıcaklık ve süreleri Örnek Kont. İnkübasyon sıc. İnk.s. Kont. İnkübasyon sıc. İnk.s.
P.aeruginosa
ATCC27853
37 ºC 5ºC 10 ºC 20 ºC 60 dk 37 ºC 5ºC 10 ºC 20 ºC 480 dk
P.aeruginosa
Balcalı-1
37 ºC 5ºC 10 ºC 20 ºC 60 dk 37 ºC 5ºC 10 ºC 20 ºC 480 dk
P.aeruginosa
Balcalı-2
37 ºC 5ºC 10 ºC 20 ºC 60 dk 37 ºC 5ºC 10 ºC 20 ºC 480 dk
3.2.4. Protein İzolasyonu
Farklı sıcaklıklarda üretilip çöktürülerek elde edilen bakteri pelletlerinin
üzerine 2 ml Sol-1 çözeltisi eklenerek 37 ºC 60 dakika inkübasyon
gerçekleştirilmiştir. Örnekler 2000 rpm ve +4 ºC’ de 10 dakika süreyle
çöktürülmüşlerdir. Üst faz temiz bir tüp içerisine aktarılarak sıvıdaki protoplast
yapılarının çöktürülmesi için 8000 rpm ve +4 ºC’ de 10 dakika sentrifüj edilmiştir.
Üst faz dökülerek protoplastların patlatılması amacıyla örneğin üzerine 2 ml distile
su eklenmiş ve -33 ºC de 60 dakika dondurma, 70 ºC de 60 dakika çözme uygulaması
yapılmıştır. Bu işlem her örnek için üç kez tekrarlanmıştır.
Dondur/çöz yöntemiyle patlatılan örneğin üzerine örneğin eşit hacımda soğuk
etanol ilave edilerek -33 ºC’ de bir gece bekletilmiştir. Örnekler +4 ºC’ de 20 dakika
10000 rpm de çöktürülerek üst faz atılmış ve total protein eldesi gerçekleştirilmiştir.
3. MATERYAL METOD Zuhal ÜZÜMCÜ
38
Her bir tüpe 200 µl örnek tamponu ilave edilerek örnekler süspansiyon haline
getirilmiştir. Hazırlanan örnekler 100 ºC 5 dakika kaynatılarak proteinler denatüre
edilmiş ve 10000 rpm’ de 10 dakika süreyle +4 ºC’ de sentrifüj edilmişlerdir. Üst faz
temiz bir ependorf tüpüne alınarak elektroforez analizlerinde kullanılmışlardır
(Maniatis ve ark. 1982).
3.2.5. Poliakrilamid Jel Elektroforezinde (PAGE) Moleküler Ağırlık ve
Zymogram Analizi
Soğuk şok proteinlerin moleküler ağırlıkların saptanması için SDS-PAGE jel
sistemi kullanılmıştır ( Laemmli,1970).
PAGE uygulamasında dengeleme ve ayırma jeli olmak üzere, yoğunlukları
farklı iki ayırma ortamının birlikte kullanılması söz konusudur. Jel oluşturulması
sırasında uygun şekilde hazırlanmış cam plakalar kullanılır.
PAGE sisteminde ayırıcı jelin konsantrasyonu analiz edilecek örneğin yaklaşık
moleküler ağırlığına göre farklılık gösterirken, dengeleme jelinin konsantrasyonu
sabittir. Hazırlanan jel karışımlarından ayırıcı jel örneğin asıl analiz edildiği yapı
olup, enzim çalışmalarında genellikle % 10-12 konsantrasyonda kullanılır.
Dengeleme jeli, ayırıcı jelin üstünde yer alır ve örneklerin yüklenmesi için
tarak gözlerinin oluşturulduğu bölümdür. SDS-PAGE sisteminde jelde denatüre edici
ajan olarak SDS bulunur.
3. MATERYAL METOD Zuhal ÜZÜMCÜ
39
3.2.5.1. Moleküler Ağırlık Analizi İçin SDS-PAGE Sisteminin Hazırlanması
Çizelge 3.2. % 12 lik SDS-PAGE jeli için gerekli miktarlar Solüsyonlar Miktar
Sol A 6,5 ml
Sol B 5,0 ml
Distile Su 8,4 ml
AMPS (%10) 66 µl
TEMED 13 µl
Sol A, Sol B ve distile su çizelgede ( çizelge 3.2) belirtilen miktarda alınarak
şişe içerisine konur, moleküler oksijenin uzaklaştırılması için 5 dakika vakum
pompası ile degaz işlemi gerçekleştirilir, örneğin üzerine uygun miktarda yeni
hazırlanmış AMPS çözeltisi ve TEMED ilave edildikten sonra cam plakalara
dökülür.
Jelin üst yüzeyi atmosferik oksijenin difüzyonunu önlemek ve düzgün bir
tabaka elde etmek amacı ile ince bir su tabakası ile kapatılarak oda sıcaklığında
polimerizasyona bırakılır.
Çizelge 3.3. Dengeleyici Jelin Bileşimi
Solüsyonlar Miktar
Sol A 1,5 mL
Sol C 2,25 mL
Distile Su 5,25 mL
AMPS (%10) 30 µL
TEMED 7,5 µL
Ayırma jelinin polimerizasyonu tamamlandıktan sonra jelin üst yüzeyindeki
distile su atılarak, üzerine uygun hacımda dengeleme jeli dökülür. Jele örnek sayısına
3. MATERYAL METOD Zuhal ÜZÜMCÜ
40
uygun tarak yerleştirdikten sonra, oda sıcaklığında polimerizasyona bırakılır. Jelin
hazırlamasında izlenecek yol ayırma jeli ile aynıdır (Bollag ve ark,1996).
3.2.5.2. Enzim Örneklerinin PAGE’ ne Yüklenmesi ve Yürütülmesi
Polimerize olmuş jeldeki tarak, oluşan örnek yükleme gözlerini yırtmadan
çıkarılır ve örnek yükleme tamponu ile karıştırılmış protein örnekleri ceplere 15-30
µL arasında gözlere doldurulur. Jel uygulaması SDS-PAGE ise örnek yükleme
tamponu ile 1/3 oranında karıştırılan protein örnekleri yüklemeden önce 2 dakika
kaynatılarak tam bir denatürasyon sağlanır. Elektroforez işlemi sonunda moleküler
ağırlıkları doğru saptamak için gözlerden birine içeriği ve moleküler ağırlığı bilinen
protein standart’ı (marker) konur.
Örnek yükleme işlemi tamamlandıktan sonra elektroforez uygulaması
başlatılır. Örnekte bulunan izleme boyası ayırma jeli içine girinceye kadar yaklaşık
30 mA, daha sonra 20 mA akım uygulanır. İzleme boyası jelin diğer ucuna 2 cm
uzaklığa ulaştığı zaman elektroforez işlemi sonlandırılır (Laemmli, 1970; Bollag ve
ark,1996).
3.2.5.3. SDS-PAGE Jelinin Boyanması ve Boyanın Geri Alınması
Elektroforezden sonra jel, cam plakalar arasından çıkarılarak Boyama
solüsyonuna (Staining) konulur. Yaklaşık 12 saat boyunca boyama solüsyonu içinde
bırakıldıktan sonra birkaç kez saf sudan geçirilir ve jele bağlanmış fazla boyanın
uzaklaştırılması için bir gece boyayı geri alma çözeltisinde inkübasyon
gerçekleştirilir. Protein örneklerine bağlanan boya jelden çıkmadığı halde jelin diğer
bölgelerindeki boya ortamdan uzaklaşır ve örnekler görünür hale gelirler (Laemmli,
1970; Bollag ve ark.,1996).
4. BULGULAR VE TARTIŞMA Zuhal ÜZÜMCÜ
41
4. BULGULAR VE TARTIŞMA
Canlı sistemlerin çevresel değişikliklere adaptasyonu evrimin anahtarı olup,
biyotik ve abiyotik stres koşulundan herhangi birisine karşı yanıt olarak ortaya
çıkmaktadır. Değişik koşullar arasında sıcaklık doğrudan hücrenin iç dengesini
(üreme, fizyoloji ve ozmolarite gibi) etkilediği için özellikle ilginçtir.
Düşük sıcaklık değerleri, besin alımı, protein sentezinin değişmesi ve
sitoplazmik membran ile ribozomu doğrudan etkilemesi nedeniyle, bakterinin
üremesi üzerinde derin bir etkiye sahiptir (Thieringer ve ark., 1998).
Stres yanıtı düşük sıcaklıkta çok daha aktiftir. Bunun nedeni bu sıcaklıkta cold
shock protein (Csp) olarak adlandırılan proteindeki hedef bölgenin, soğuk
koşullarına bağlı olarak transkripsiyon ve translasyon seviyesinin etkilenmesidir
(Khan ve ark., 2003).
Çalışmada birisi ATCC suşu, diğerleri hastane laboratuarından izole edilmiş ve
API 20 E test kiti kullanılarak adlandırılmış üç (3) P. aeruginosa suşundan soğuk
şoku proteinler izole edilerek, SDS-PAGE sisteminde analizleri yapılmıştır. Elde
edilen bulgular şekil-4.1, 4.2 ve 4.3 ile çizelge-4.1, 4.2 ve 4.3’te gösterilmiştir.
P. aeruginosa ATCC 27853 numaralı suştan 5, 10, 20 ve 37 ºC’ lerde 60 ve
480 dakika süreyle inkübasyon yapılarak izole edilen soğuk şoku proteinleri % 12
konsantrasyona sahip SDS-PAGE jelinde analiz edilmiş, çizelge-4.1 ve şekil-4.1’ de
gösterilen farklı moleküler ağırlıklara sahip protein fraksiyonları elde edilmiştir.
4. BULGULAR VE TARTIŞMA Zuhal ÜZÜMCÜ
42
Çizelge 4.1.P. aeruginosa ATCC 27853 suşuna ait cold shock proteinlerin % 12’ lik SDS-PAGE jelinde oluşan protein profilleri
60 Dakika 480 Dakika
Marker 37 ºC 5 ºC 10 ºC 20 ºC 5 ºC 10 ºC 20 ºC
68000 Da 97140 Da 18133 Da 90660 Da 90660 Da 85000 Da 90660 Da 30220 Da
85000 Da 80000 Da 85000 Da 75550 Da 85000 Da 17430 Da
75550 Da 71570 Da 75550 Da 18130 Da 75550 Da 17000 Da
17210Da 20000 Da 20920 Da 17000 Da 18130 Da
15632 Da 18130 Da 18130 Da 17000 Da
15111 Da 16790 Da 17000 Da
15110 Da
14620 Da
P. aeruginosa ATCC 27853 numaralı standart suş ile yapılan çalışmalar
sonunda inkübasyon süresinin 60 dakika uygulandığı dönem incelendiği zaman;
İnkübasyon sıcaklığı 5 ºC seçildiği zaman 18133 Da ağırlığa sahip tek bir
protein fraksiyonu saptanmıştır. Kontrol olarak 37 ºC’ de yapılan inkübasyon
sonunda elde edilen fraksiyonlardan farklıdır.
İnkübasyon sıcaklığı 10 ºC olarak seçildiğinde 90660 Da, 80000 Da, 71570 Da,
20000 Da, 18130 Da ve 16790 Da ağırlığa sahip farklı ve 37 ºC’ de üreyen örnekten
tamamen farklı protein fraksiyonları elde edilmiştir.
İnkübasyon sıcaklı 20 ºC seçildiğinde 90660 Da, 85000 Da, 75550 Da, 20920
Da, 18130 Da, 17000 Da, 15110 Da ve 14620 Da ağırlığa sahip protein bantları elde
edilmiştir.
İnkübasyon sıcaklığı 10 ºC ve inkübasyon süresi 60 dakika seçildiğinde 18130
Da büyüklüğündeki bant hariç SDS-PAGE de saptanan bütün proteinler 10 ºC’ de
sentezlenmişlerdir.
Düşük sıcaklık stresi ve genlerin uyarılması sonucu protein sentezine etkisi
çeşitli mezofilik mikroorganizmalarda ayrıntılı olarak incelenmiştir. Örneğin E. coli
37 ºC’ de optimum üreme gösterdiği halde 10-15 ºC’ lik ortamda üretildiği zaman
12’ den fazla yeni protein sentezi gerçekleştirmiştir. Bu proteinler soğuk şoku
4. BULGULAR VE TARTIŞMA Zuhal ÜZÜMCÜ
43
proteinleri olarak adlandırılmış ve organizmanın düşük sıcaklık koşullarına uyum
sağlamasında gerekli oldukları belirtilmiştir (Feller ve ark., 1996).
Sıcaklık 20 ºC’ ye yükseltildiğinde 60 dakika sonunda 20920, 15110 ve 14620
Da ağırlığa sahip üç protein bandı ilk kez saptanmıştır. Bu proteinlerin soğuk
ortamında yaşamaya yanıt olarak ortaya çıktıkları düşünülmektedir.
Bununla birlikte 85000 ve 75500 Da ağırlığa sahip bantların 37 ºC’ de üretilen
örnekte de ortaya çıktığı görülmüştür. Bu bantların 37 ºC’ de de görülmesi 20 ºC’ nin
mezofilliğe geçiş olduğunu düşündürmektedir.
İnkübasyon süresi 480 dakika yükseltildiğinde 20 ºC’ de 30220, 17430 ve
17000 Da ağırlığa sahip ilk kez sentezlenen protein bantları saptanmıştır. Ayrıca 60
dakikalık periyodu dikkate alındığında 480 dakikalık süre sonunda (20 ºC için) çok
az sayıda protein sentezlendiği gözlenmiştir (60 dakika da 10 farklı protein
sentezlenirken 480 dakika sonunda 2 protein gözlenmiştir).
İnkübasyon süresinin 480 dakika inkübasyon sıcaklığının 5 ºC olarak
uygulandığı uygulama sonunda 18130 Da ağırlığındaki bandın 60 dakikalık (10 ºC)
uygulamada da ortaya çıktığı, 90660 ve 17000 Da ağırlığındaki bantların 60
dakikalık sürede (20 ºC) de sentezlendiği ortaya çıkmıştır. Ayrıca 37 ºC’ de
sentezlenen 85000 Da ile 75550 Da ağırlığındaki proteinlerin 5 ºC’ de (inkübasyon
süresi 480 dakika) de sentezlendikleri bulunmuştur.
Psikrotrophik bakteri olan Pseudomonas fragi’ de sıcaklık 30 ºC’ den 20 ve 5
ºC’ ye düşürüldüğü zaman lag faz boyunca 20 ºC’ de 25, 5 ºC’ de 17 farklı proteinin
sentezlendiği saptanmıştır (Phadtare ve ark., 1999).
İnkübasyon süresinin 480 dakika, inkübasyon sıcaklığının 10 ºC olduğu
uygulamada ise 37 ºC’ de sentezlenen iki proteinin (85000 ve 75550 Da) organizma
tarafından bu sıcaklık değerinde de üretildiği bulunmuştur. Ayrıca 5 ºC’ de
sentezlenen 90660, 18130 ve 17000 Da ağırlığındaki proteinlerin 10 ºC’ de de
üretildikleri gözlenmiştir.
P. aeruginosa ATCC 27853 suşu ile yapılan soğuk şok uygulamasında, soğuk
şoku proteinlerin 60 dakikalık inkübasyonda özellikle 5 ve 10 ºC, 480 dakikalık
uygulamada ise 20 ºC’ de sentezlendikleri (diğer sıcaklıklarda ortaya çıkmamışlardır)
saptanmıştır.
4. BULGULAR VE TARTIŞMA Zuhal ÜZÜMCÜ
44
İki proteinin (85000 ve 75550 Da) 37 ºC’ lik inkübasyon sonunda da ortaya
çıktıkları dikkate alındığında, hem 60 hem de 480 dakikalık (5, 10 ve 20 ºC)
inkübasyonlar sonunda elde edilen yeni protein bantlarının, soğuk şoku proteinleri
olduğu ortaya çıkmaktadır.
Şekil 4.1. P. aeruginosa ATCC 27853 suşundan % 12’ lik SDS-PAGE ile elde edilen
protein profilleri. Albumin marker 5 µl, protein örnekleri ise 30 µl miktarda kullanılmıştır.
Psikrotrofik bakteri Pseudomonas fragi 30 veya 20 ºC’ den 5 ºC’ lik üreme
ortamına alınarak analiz edilmiştir. Yapılan protein analizleri sonunda 25 ile 17
proteinin aşırı derecede üretildiği, 12 proteinin ise düşük düzeyde sentezlendiği
bulunmuştur. Diğer taraftan her iki sıcaklık değerinde de (30 veya 20 ºC) ve (5 ºC)
20 proteinin sentezinde değişiklikler olduğu bulunmuştur (Michel ve ark., 1997).
4. BULGULAR VE TARTIŞMA Zuhal ÜZÜMCÜ
45
Michel ve ark., (1997), protein sentezinde çeşitliliğin önemli kısmının 60
dakikalık inkübasyon sonunda gerçekleştiği belirtilmiştir. Örneğin 20 ºC’ de
sentezlenen 29 proteinden 15’ i, 30 ºC’ de sentezlenen 37 proteinden 24’ ünün,
sıcaklık 5 ºC’ ye düşürüldüğünde ilk bir saat (60 dakika) içerisinde sentezlendiğini
saptamışlardır.
Khan ve ark., (2003), farklı sıcaklıklarda inkübe ettikleri (4, 10, 20, 30 ve 37
ºC ) Pseudomonas flourocessens MTCC 103 suşundan 14000 Da ağırlığında cold
shock, Pseudomonas flourocessens mutant CRPF suşundan 35000 Da ağırlığında
cold resistant proteini izolasyonu gerçekleştirmişlerdir.
P. aeruginosa balcalı-1 numaralı suştan 5, 10, 20 ve 37 ºC’ lerde 60 ve 480
dakika süreyle inkübasyon yapılarak izole edilen soğuk şoku proteinleri % 12
konsantrasyona sahip SDS-PAGE jelinde analiz edilmiş, çizelge-4.2 ve şekil-4.2’ de
gösterilen farklı moleküler ağırlıklara sahip protein fraksiyonları elde edilmiştir.
Çizelge 4.2. P. aeruginosa balcalı-1 suşuna ait cold shock proteinlerin % 12’ lik SDS-PAGE jelinde oluşan protein profilleri
60 Dakika 480 Dakika
Marker 37 ºC 5 ºC 10 ºC 20 ºC 5 ºC 10 ºC 20 ºC
68000Da 85629 Da 85629 Da 85629 Da 88923 Da 85629 Da 85629 Da 92480 Da
72250 Da 72250 Da 74580 Da 77066 Da 77066 Da 77066 Da 85629 Da
64222 Da 62486 Da 23591 Da 24083 Da 21407 Da 21811 Da 77066 Da
60842 Da 25688 Da 21081 Da 21407 Da 25130 Da
23835 Da 23835 Da 20104 Da 20280 Da 21607 Da
21407 Da 21407 Da 19260 Da 19260 Da 19931 Da
19760 Da 19760 Da 18645 Da 18796 Da 19266 Da
19593 Da 19260 Da
18796 Da 18796 Da
P. aeruginosa balcalı-1 suşuyla yapılan soğuk şok çalışmalarında 60 dakikalık
inkübasyon uygulaması dikkate alındığı zaman 5 ºC’ deki uygulamada 62486, 25688
ve 19260 Da ağırlığındaki proteinlerin 37 ºC’ de üretilen örnekteki proteinlere göre
ilk kez sentezlendikleri görülmektedir. Bu sıcaklık değerinde sentezlenen
4. BULGULAR VE TARTIŞMA Zuhal ÜZÜMCÜ
46
proteinlerden 85629, 23835, 21407, 19760 ve 18796 Da ağırlığında olanlar ise aynı
zamanda 37 ºC’ de de gözlenmişlerdir.
İnkübasyon sıcaklığı 10 ºC olarak seçildiği zaman 85629 Da dışındaki bütün
proteinlerin (74580, 23591, 21081, 20104, 19260 ve 18645 Da) ilk kez üretildikleri
görülmüştür.
İnkübasyon sıcaklığının 20 ºC olarak seçildiği inkübasyon sonunda 21407 ve
18796 Da ağırlığındaki proteinlerin 37 ºC’ de de sentezlendikleri görülmüştür. Diğer
proteinler arasında 19260 Da ağırlığındaki yapının aynı zamanda 10 ºC’ de de
sentezlendiği belirlenmiştir.
Elde edilen 7 farklı protein yapısı içerisinde 88923, 24083 ve 20280 Da
ağırlığındaki proteinler ilk kez bu sıcaklık değerinde (20 ºC’ de) sentezlenmişlerdir.
İnkübasyon süresi 480 dakika seçildiğinde 5 ve 10 ºC’ deki inkübasyonlarda
85629 ve 77066 Da ağırlığındaki proteinlerin ortak olduğu görülmüştür. Bununla
birlikte 5 ºC’ de 21407, 10 ºC’ de ise 21811 Da ağırlığında iki farklı proteinin varlığı
belirlenmiştir. Örneklerden 21470 Da ağırlığa sahip olan 60 dakikalık uygulamada 5
ve 20 ºC’ de de üretilmiştir. Buna karşılık 21181 Da’ luk protein ilk kez ortaya
çıkmaktadır.
İnkübasyon sıcaklığı 20 ºC seçildiğinde 85629 Da ağırlığındaki proteinin 37
ºC’ de sentezlendiği saptanmıştır. Sentezlenen proteinlerden 77066 Da ağırlığa sahip
olan yapı diğer sıcaklık değerlerinde de sentezlenmiştir. Buna karşılık 92480, 25130,
21607, 19931 ve 19266 Da ağırlığındaki yapılar ilk kez bu sıcaklık değerinde
sentezlenmişlerdir.
P.aeruginosa balcalı-1 suşunda 60 dakikanın 20 ºC ile 480 dakikanın bütün
sıcaklık değerlerinde sentezlenen 77066 Da ağırlığındaki protein yapıları temel
soğuk şoku proteinleri olarak değerlendirilmişlerdir.
Kontrol amacı ile 37 ºC’ de üretilen organizmadan elde edilen proteinlerin
dışında 5, 10 ve 20 ºC’ de ortaya çıkan bütün protein yapıları soğuk şoku
proteinlerdir. Bu suş dikkate alındığı zaman özellikle 60 dakikalık inkübasyonda 5 ºC
(4 yeni protein) ve 10 ºC’ nin, 480 dakikalık inkübasyonda ise 20 ºC’ nin (6 yeni
protein) soğuk şok yanıtın en fazla gerçekleştiği sıcaklıklar olduğu görülmektedir.
4. BULGULAR VE TARTIŞMA Zuhal ÜZÜMCÜ
47
Henrike ve ark., (2002), Mikroorganizmanın düşük sıcaklıkta üretilmesinden
sonra (10 ºC) soğuk şoku proteini sentezinin uyarılma oranının maksimum düzeyde
gerçekleştiğini belirtmiştir.
Hebraud ve ark., (1994), farklı sıcaklıklarda (4, 10, 15, 20, 30 ve 34 ºC)
izolasyonunu gerçekleştirdikleri proteinlerden 7000 ve 8000 Da ağırlığa sahip iki
fragmentin 30 ºC ile karşılaştırıldığında sadece 4 ºC’ de sentezlendiğini
belirtmişlerdir.
Şekil 4.2. P. aeruginosa balcalı-1 suşundan % 12’ lik SDS-PAGE ile elde
edilen protein profilleri.
Imbert ve Gankel (2004), Aeromonas hydrophila suşunu 20, 15, 10 ve 5 ºC’
lerde ürettiklerinde sıcaklık düştükçe çok sayıda yeni proteinin sentezlendiğini
belirtmişlerdir (20 ºC’ de yaklaşık 22, 5 ºC’ de ise 30 yeni protein). Bu yeni
proteinler arasında 33000 ve 62000 Da bütün sıcaklık değerlerinde sentezlenen ortak
4. BULGULAR VE TARTIŞMA Zuhal ÜZÜMCÜ
48
proteinlerdir. Soğuk şoku proteinleri göstermek için organizma 30 ºC’ de üretilmiş,
daha sonra 20 ve 5 ºC’ lik ortama alınarak 2 saat inkübasyon gerçekleştirilmiştir.
Kontrol (30 ºC’ de üretilen) ve soğuk ortamda üretilen (20, 15, 10 ve 5 ºC)
bakterilere ait protein örnekleri iki boyutlu SDS-PAGE jelinde karşılaştırmalı olarak
analiz edildiği zaman 20 ºC’ de 26, 5 ºC’ de ise yaklaşık 47 proteinin sentezlendiği
saptanmıştır. Analizler sonunda 5 ºC’ de sentezlenen proteinlerin büyük
çoğunluğunun 25000 ile 64000 Da arasında moleküler ağırlığa sahip oldukları ve
asidik karakterde olduklarını bulmuşlardır (Imbert ve Gankel,.2004).
P.aeruginosa balcalı-2 numaralı suştan 5, 10, 20 ve 37 ºC’ lerde 60 ve 480
dakika süreyle inkübasyon yapılarak izole edilen soğuk şoku proteinleri % 12
konsantrasyona sahip SDS-PAGE jelinde analiz edilmiş, çizelge-4. 3 ve şekil-4. 3’
de gösterilen farklı moleküler ağırlıklara sahip protein fraksiyonları elde edilmiştir.
Çizelge 4.3. P. aeruginosa balcalı-2 suşuna ait cold shock proteinlerin % 12’ lik SDS-PAGE jelinde oluşan protein profilleri
60 Dakika 480 Dakika Marker 37 ºC 5 ºC 10 ºC 20 ºC 5 ºC 10 ºC 20 ºC
68000 Da 83111 Da 86300 Da 83111 Da 86400Da 86300Da 83111Da 86300 Da
77379 Da 80142 Da 77379 Da 83111Da 80142Da 80142Da 77379 Da
68000 Da 31170 Da 68000 Da 80145Da 70125Da 70125Da 31100 Da
24129 Da 24391 Da 24391 Da 31166Da 25213Da 24933Da 25500 Da
22240 Da 22666 Da 22666 Da 25500Da 23134Da 22897Da 23375 Da
21576 Da 22000 Da 23375Da 21576Da 22000Da 22240 Da
21576 Da 22400Da 21576Da
P. aeruginosa balcalı-2 suşu ile yapılan soğuk şok yanıt oluşumu sırasında
sentezlenen proteinlerin moleküler ağırlıkları P. aeruginosa ATCC 27853 ve P.
aeruginosa balcalı-1 suşlarından elde edilenlere göre daha küçük bulunmuştur.
İnkübasyon süresinin 60 dakika olarak uygulandığı periyotta organizma 5 ºC’
de üretildiği zaman 86300, 80142, 31170, 24391, 22666 ve 21576 Da ağırlığa sahip
farklı proteinin sentezlendiği saptanmıştır. Proteinlerinden 31170, 24391 ve 2266 Da
ağırlığa sahip olanlar sadece bu sıcaklık değerinde üretilmişlerdir.
4. BULGULAR VE TARTIŞMA Zuhal ÜZÜMCÜ
49
Organizma 10 ºC’ de üretildiği zaman 83111, 77379, 68000, 24391, 22666,
22000 ve 21576 Da ağırlığa sahip 7 farklı proteinin üretildiği bulunmuştur.
Proteinlerden 83111, 77379 ve 68000 Da ağırlığındakiler 37 ºC’ de
sentezlenmişledir. 22666 ve 21576 Da ağırlığındaki proteinler 5 ºC’ de üretilirken,
24391 ve 22000 Da ağırlığındaki yapılar bu sıcaklıkta ilk kez gözlenmişlerdir.
Buna göre, 22666 ve 21576 Da ağırlığındaki fraksiyonların her iki sıcaklık
değerinde de gözlenmesi (5 ve 10 ºC) bu yapıların temel soğuk şoku proteinleri
olduğunu göstermektedir.
Organizma 20 ºC’ de üretildiği zaman 86400, 83111, 80145, 31166, 25500,
23375 ve 22400 Da ağırlığında 7 farklı proteinin üretildiği belirlenmiştir. Bu
proteinlerden 83111 aynı zamanda 37 ºC’ de gerçekleştirilen inkübasyon sırasında da
sentezlenmiştir. Diğer 6 protein ilk kez bu sıcaklık değerinde indüklenmişlerdir.
İnkübasyon süresinin 480 dakika olarak uygulandığı aşamada, organizma 5 ºC’
de üretildiği zaman SDS-PAGE jelinde 86300, 80142, 70125, 25213, 23134 ve
21576 Da ağırlığında protein bantları saptanmıştır. Bu yapılardan 86300, 80142 ve
21576 Da ağırlığındaki fraksiyonlar inkübasyon 5 ºC ve 60 dakika gerçekleştirildiği
zaman elde edilenler ile aynı moleküler ağırlığa sahiptirler. Bu durum, inkübasyon
süresindeki değişikliğin P. aeruginosa balcalı-2 suşunda soğuk şok yanıt üzerinde
farklılık yaratmadığını göstermektedir.
Bununla birlikte 70125, 25213, 23134 Da ağırlığındaki fraksiyonlar ilk kez
ortaya çıkmışlardır.
Organizma 10 ºC’ de üretildiği zaman 83111, 80142, 70125, 24933, 22897,
22000 ve 21576 Da ağırlığında 7 farklı proteinin sentezlendiği bulunmuştur. Bu
yapılardan 83111 Da ağırlığındaki protein organizma 37 ºC’ de üretildiği zaman da
sentezlenmiştir. Proteinlerden 22000 ve 21576 Da ağırlığında olanlar 60 dakikalık
inkübasyonda (10 ºC) da sentezlenmişlerdir. SDS-PAGE jelde saptanan
proteinlerden 80142, 70125, 24933, 22897 Da ağırlığındakiler ilk kez bu sıcaklık ve
inkübasyon süresinde üretilmişlerdir.
Organizma 20 ºC’ de üretildiği zaman 86300, 77379, 31100, 25500, 23375 ve
22240 Da ağırlığında 6 farklı proteinin sentezlendiği gözlenmiştir. Proteinlerden
31100, 25500, 23375 Da ağırlığındaki yapılar ilk kez saptanmıştır. Buna karşılık
4. BULGULAR VE TARTIŞMA Zuhal ÜZÜMCÜ
50
77379 ve 22240 Da ağırlığındaki yapılar organizma 37 ºC’ de üretildiği zaman da
üretilmiştir. Bu yapıların 20 ºC’ de ortaya çıkması (37 ºC’ de sentezlenmişlerdir)
soğuk şok yanıtta fazla öncelikli olmadıklarını düşündürmektedir.
Proteinlerden 86300 Da ağırlığındaki yapı 5 ºC’ de gerçekleştirilen, 60 ve 480
dakikalık inkübasyon sonunda da saptanmışlardır. Bu yapının her iki zamanda ve 5
ºC’ de sentezlenmiş olması soğuk şok yanıttan sorumlu olduğunu göstermektedir.
Şekil 4.3. P.aeroginosa balcalı-2 suşundan % 12’ lik SDS-PAGE ile elde edilen
protein profilleri.
Soğuk şok uygulaması sırasında bazı proteinlerin sentezinin arttığı
belirlenmiştir. Dokuz proteinin 20 ve 5 ºC’ de aşırı miktarda sentezlendiği bunun
yanısıra özellikle 5 ºC’ de ekstradan 17 proteinin daha aşırı miktarda üretildiği
gözlenmiştir. 33000 Da ve 36000 Da ağırlığındaki iki proteinin sıcaklığın düşmesine
bağlı olarak özellikle sentezlerinin arttığı saptanmıştır (Imbert ve Gankel, 2004).
4. BULGULAR VE TARTIŞMA Zuhal ÜZÜMCÜ
51
Horton ve ark., (2000), Salmonella typhimurium LT2 suşunda CspA’ nın
karakterizasyonu ve soğuk şok sıcaklığa adaptasyon için oluşan yanıt ile ilgili
çalışmışlardır. Organizmanın 37 ºC’ den 10 veya 5 ºC’ lik ortama transferinden sonra
üremedeki lag fazının başlaması 10 ºC’ de 10 saat, 5 ºC’ de ise 25 saat sonra
gerçekleşmiştir.
Her iki sıcaklık değerinde de 74000 Da ağırlığındaki CspA’ nın yanı sıra
105000 Da ağırlığında soğuk şoku proteini sentezi gerçekleşmiştir. Bununla birlikte
10 ve 5 ºC’ de gerçekleşen üreme sırasında 21000, 24000, 26000, 32000, 36000 ve
80000 Da ağırlığında 6 farklı proteinin ekspresyonlarının önemli derecede azaldığını
saptamışlardır. Bu proteinlerden 26000 Da ağırlığında olan diğer proteinlerin
Salmonella enteritidis (Jefreys ve ark., 1998) veya E. coli (Goldstein ve ark., 1990)
de soğuk şok koşullarda sentezlenmedikleri ve ilk kez üretildikleri saptanmıştır.
Barbaro ve ark., (2002) Psikrotrophic Acinetobacter sp. HIHI-1 suşunu 25 ºC’
de inkübe ederek protein sentezini indükledikten sonra 5 ºC’ ye transfer ederek iki
boyutlu SDS-PAGE siteminde analiz etmiştir. Soğuk şok uygulamasında 2 saat sonra
moleküler ağırlığı yaklaşık 12000 Da olan protein sentezlendiğini saptamışlardır.
Araştırmacılar analizler sonunda Acinetobacter sp.HIHI-1 suşunun25 ºC’ den 5 ºC’
ye transfer edilmesinden sonraki 2 saatlik inkübasyon sonunda 19 proteinin
sentezinin arttığını saptamışlardır.
Bacillus pscychrophilus, bakterisinin 0, 5 ve 10 ºC’ de üretildiği zaman sırası
ile 11, 10 ve 4 adet soğuk şoku proteini sentezlediği belirtilmiştir (Whyte and Inniss,
1992). Cold adapted Pseudomonas flourescens bakterisi 5 ºC’ de üretildiğinde 5 adet
soğuk şoku proteini sentezlemiştir. Pseudomonas flourescens 0 ºC’ de üretildiğinde
28 proteinin sentezinde artış olduğu belirtilmiştir (Colucci ve Inniss, 1996).
Berger ve ark., (1996), Arthrobacter globiformis SI55 suşunun 25 ºC inkübe
edildiğinde sentezlenen 28 proteinden 9’ unun bakteri 4 ºC’ ye transfer edilmesinden
sonra eksprese edildiğini belirtmişlerdir.
Listeria monocytogenes gıda patojeni olup, buzdolabı sıcaklığında ürer.
Organizma 37 ºC’ den 5 ºC’ ye alındığında, 30, 60 ve 120 dakikalık inkübasyon
sonunda, moleküler ağırlıkları 48600, 41000, 21800, 21100, 19700, 19200, 18800,
18800, 17200, 15500, 14500 ve 14400 Da olan 12 soğuk şoku proteinin sentezlendiği
4. BULGULAR VE TARTIŞMA Zuhal ÜZÜMCÜ
52
saptanmıştır. Şok periyodunda önemli hücresel proteinlerin sentezinin 37 ºC’ den
daha az olduğu gözlenmiştir (Bayles ve ark., 1996).
Listeria monocytogenes 10403S suşu 37 ºC’ den 5 ºC’ ye aktarıldığında 5 ºC’
de üremenin gerçekleştiği ve moleküler ağırlıkları 48000, 21100, 19700 ve 18800
olan 4 cold Caps (acclimation) sentezlendiği saptanmıştır (Bayles ve ark., 1996).
Phan-Thanh ve Gormon, (1995), Farklı bir Listeria monocytogenes ile
yaptıkları çalışmada 32 farklı proteinin sentezlendiğini ve bunların büyük kısmının
soğuk şoku proteinleri olduğunu belirtmişlerdir. Bu soğuk şoku proteinlerin normale
göre beş kat daha fazla sentezlendikleri moleküler ağırlıklarının 94700, 89500,
87000, 70000, 68500, 68200, 55300, 40600, 37000, 36800, 34800 ve 17600 Da
olduğunu belirtmişlerdir.
Psikrofil bir maya türü olan Trichosporon pullants’ ta yapılan soğuk
araştırmalarında ortam sıcaklığı 21 ºC’ den 5 ºC’ ye düşürüldüğünde kontrole göre
26 farklı protein sentezlendiği bulunmuştur. Buna karşılık sıcaklık 15 ºC’ den 5 ºC’
ye indirildiğinde sadece 6 protein, 24 ºC’ den 5 ºC’ ye indirildiğinde ise 10 proteinin
sentezlendiği görülmüştür (Jones ve ark. 1987; Uyttendaele ve ark. 1998).
5. SONUÇ VE ÖNERİLER Zuhal ÜZÜMCÜ
53
5. SONUÇ VE ÖNERİLER
Ekstremophil organizmalar düşük veya yüksek sıcaklık (pisikrofil veya
termofil), ekstrem pH (asidofil veya alkalofil), yüksek veya düşük tuz
konsantrasyonları (halofiller) ve yüksek basınç (barofiller ve endolitler) gibi ekstrem
çevre koşullarında yaşamlarını sürdürmektedirler. Ekstrem çevre koşulları içerisinde
en iyi tanımlananların başında sıcaklık gelmektedir. Yeryüzünde sıcaklık kutup
bölgelerinde sıfır derecenin altında, hidrotemal bölgelerde ise suyun kaynama
noktasının üzerindedir. Böylece farklı ekolojik nişler mikroorganizmaların
üreyebilmeleri için minimum, optimum ve maksimum sıcaklıkların oluşmasını
sağlamaktadırlar.
Dünya biyosferinin % 85’ ten daha fazla bir kısmı, yılın büyük bir bölümünde
5 ºC’ den daha düşük sıcaklığa sahip olup, % 75’ ten daha büyük kısmı ise sürekli
soğuktur (yıl boyunca sıcaklık 5 ºC’ den daha düşük) (Baross ve Marita., 1978). Bu
yüzden psikrofil ve psikrotolerant bakteriler, bakteriyel çeşitliliğin önemli bir
bölümünü oluştururlar. Bu organizmalar zor iklimsel koşullarda yaşayabilme
yetenekleri nedeniyle cold-adaptasyonun moleküler mekanizmasının anlaşılmasında
model organizmalar olarak kullanılmaktadırlar. Psikrofil organizmaların moleküler
biyoloji, biyokimya ve fizyolojilerinin anlaşılması, cold adaptasyon mekanizmasının
moleküler temeli üzerindeki esrar perdesinin kaldırılmasında yardımcı olabilir
(Nakagawa ve ark., 2002).
Stres, biyotik ve abiyotik faktörlerin ayrı ayrı ya da birlikte fizyolojik ve
biyokimyasal olaylarda belli değişimleri meydana getirmesi veya organizmada hasar
oluşturma kapasitesi olarak tanımlanabilir (Levitt, 1980). Başka bir deyişle, üreme,
gelişme ve üretim için genetik potansiyelin ifadesini olumsuz şekilde etkileyen
herhangi bir çevresel faktörü veya bunların etkileşimlerini içermektedir (Jones ve
Qualset, 1984).
Biyolojik sistemler ultraviyole ışını, pH, tuzluluk, oksijen kullanılabilirliği,
basınç veya termal gibi stres koşullarından etkilenebilirler. Sıcaklığın düşmesi
membran akışkanlığını değiştirir ve sonuçta hücresel fonksiyonlar değişir. Hücrede
meydana gelen fonksiyonel değişiklikler cold shock adı verilen proteinlerin
5. SONUÇ VE ÖNERİLER Zuhal ÜZÜMCÜ
54
sentezlenmesi sonucunda gerçekleşir. İlk tanımlanan cold shock protein E. coli’ deki
CspA’ dır. Bu protein psikrotrofik, psikrofilik, mezofilik ve termofilik bir çok gram
negatif ve gram pozitif bakteride de tanımlanmış ve CspA ile homoloji gösterdikleri
belirlenmiştir (Phadtare ve ark., 1999).
Bakteri hücreleri ekstrem sıcaklık, UV ışını, etanol, tuz veya asidik koşullar
gibi çevresel streslerin etkisinde kaldıkları zaman canlılıklarını sürdürebilmek için bu
koşullara uygun protein sentezi gerçekleştirmeleri esastır. Bakteriler, düşük
sıcaklıkta spesifik olarak cold shock yanıt oluştururlar (Jones ve Inouye, 1994).
Mezofilik organizmalar için 10-15 ºC’ lik sıcaklık aralığı soğuk şok olarak
adlandırılır. Buna karşılık antarktik mikroorganizmalar, donma sıcaklığındaki soğuk
çevre koşullarında sürekli yaşadıkları için bu konuda çok daha az çalışılmışlardır.
Antarktik organizmalarla gerçekleştirilen 0-4 ºC aralığında çalışmaların soğuk şoku
tam olarak ifade ettiği açık değildir. Bu nedenle genetik ve biyokimyasal çalışmalar
yapılarak, düşük sıcaklıkta üreyen organizmaların temel biyolojik özelliklerinin
ayrıntılı olarak öğrenilmesi önemlidir (Graumann ve ark., 1996).
Bütün antarktik mikroorganizmalar iki grupta toplanmışlardır. Birinci grupta
pisikrofiller yer alır ve bunlar sıfır veya sıfır derecenin hemen altından 18-20 ºC’ ye
kadar üreyenleri kapsar. Optimum üreme sıcaklıkları ise 10-12 ºC aralığıdır.
İkinci grupta ise pisikrotroflar yer alırlar ve sıfır ile sıfır derecenin altında
üremektedirler. Bu organizmaların 30-32 ºC’ lerde de üreme yetenekleri vardır.
İkinci grupta yer alan organizmalar antarktikanın karasal çevresinde dominant olup,
laboratuarda 20-24 ºC aralığında optimum üreyebilirler. Bu nedenlerle antarktik
psikrofilik ve psikrotrofik organizmalar, tipik cold shock davranışı göstermezler.
Cold shock yanıt gerçek anlamda, mezofil organizmalarda gözlenmektedir (Ray ve
ark., 1998).
Fiziksel veya kimyasal streslere karşı mikroorganizmalarda ortaya çıkan
yanıtlar protein sentezinde kalitatif veya kantitatif düzenlemelerle karakterizedir.
Heat shock gibi bazı fenomenler fizyolojik ve moleküler düzeyde en iyi bakterilerde
araştırılmıştır. Heat shock en iyi bilinen yanıt şekli olup, bu aşamada sentezlenen
proteinlerin nasıl düzenlendikleri aydınlatılmıştır.
5. SONUÇ VE ÖNERİLER Zuhal ÜZÜMCÜ
55
E. coli’ de soğuk şokun protein sentezi ve üreme üzerine olan etkisi de
araştırılmıştır. Sıcaklık 37 ºC’ den 10 ºC’ ye düşürüldükten sonra 14 farklı proteinin
sentezi hızla artış gösterirken bakteriler 4 saat süreyle üremelerini durdurmuşlardır.
Bu süreçte sentezlenen proteinler soğuk şoku proteinleri (Csps) olarak
adlandırılmışlardır. Bu proteinler başlangıçta sentezlenen ısı şoku proteinlerden
(Hsps) tamamen farklıdırlar.
Son yapılan çalışmalarda 4 yeni Csps tanımlanmıştır. Bunlardan birincisi
(CspA) ribozoma bağlı protein olup, çift iplikli RNA’ nın düşük sıcaklıkta
gevşemesini sağlamaktadır. Diğer iki protein (HscA ve HscB), Hsp ile büyük
homoloji gösteren şaperonlar olup, aynı zamanda DnaK ve DnaJ şeklinde de
adlandırılmaktadırlar. Bu proteinler soğuk şok yanıtın oluşmasında düzenleyici
olarak görev yapmaktadırlar. Son protein ise RbfA olup, ribozoma bağlı diğer bir
protein tipidir. Ribozomun translasyon kapasitesini artırdığı saptanmıştır.
E. coli’ nin soğuk şoku proteinleri arasında birinci sırada yer alan CspA DNA
ve RNA’ ya bağlanan potein olup, sıcaklık 37 ºC’ den 10 ºC’ ye düşürüldüğün zaman
sentezi 200 kat artmaktadır. CspA 7 genin bir araya gelmesiyle oluşmuş ve bunların
fonksiyonu sonucu sentezlenen multigenik özellik göstermektedir.
CspA E. coli’ nin soğuk şok yanıtında başrolü oynamakta olup, diğer soğuk
şok proteinlerin transkripsiyonunu aktive etmektedir. Aynı zamanda diğer soğuk
şoku proteinlerin translasyonunda mRNA’ yı spesifik olarak uyarmaktadır. Birçok
bakteride CspA analoğu olan proteinler saptanmıştır (Grumann ve ark. 1996).
Bununla birlikte multigenik özellik sadece Bacillus cereus (Mayr ve ark., 1996) ve
Bacillus subtilis’ te gözlenmiştir (Grumann ve ark., 1996).
Psikrotrofik bakteri olan Pseudomonas fragi 2-35 ºC arasında değişen çok
geniş bir aralıkta üreme yeteneğine sahiptir. Bu bakteri özellikle buzdolabında etlerin
yüzeylerinde üreyerek bozulmaya neden olur. Dondurma işlemi sırasında ürünün
yüzeyindeki sıcaklık hızla düşmektedir. Bakteri bu stres koşuluna hızla yanıt vererek
etin yüzeyinde üremektedir. P. fragi ile yapılan çalışmalarda sıcaklık 30 veya 20 ºC’
den aniden 5 ºC’ ye düşürülerek sıcaklık düşüşünün üremeye etkisi araştırılmıştır.
Sıcaklığın düşmesinden itibaren birkaç saat içerisinde organizmada öncelikli olarak
CspA proteininin sentezlendiği saptanmıştır (Hebraud ve ark., 1994).
5. SONUÇ VE ÖNERİLER Zuhal ÜZÜMCÜ
56
Elektron mikroskobik çalışmalar Csp ve Crp’ lerin her ikisinin de sitosolde
sentezlendiğini bununla birlikte Csp’ lerin ekspresyon seviyelerinin Crp’ lerden daha
düşük düzeyde gerçekleştiği bulunmuştur. Soğuk şoku proteinleri sadece sıcaklıktaki
ani düşüşlerin sonunda sentezlenirken bazı proteinlerin ekspresyonlarının
inkübasyondan birkaç saat sonra tamamlandığı belirtilmiştir. Soğuk şok yanıtın
büyüklüğünün şokun ölçüsüne bağlı olduğu belirtilmiştir (Khan ve ark., 2003).
P. aeruginosa ATCC 27853 numaralı standart suş ile yapılan çalışmalarda 5,
10 ve 20 ºC’ de gerçekleştirilen inkübasyonda, 60 dakika sonunda toplam 15, 480
dakika sonunda ise 11 soğuk şoku proteinin sentezlendiği saptanmıştır.
SDS-PAGE analizlerinde 60 dakikalık sürede 5 ºC’ de moleküler ağırlığı
18133 Da olan tek bir protein fraksiyonu saptanırken, 10 ºC’ de moleküler ağırlığı
90660 Da, 80000 Da, 71570 Da, 20000 Da, 18130 Da ve 16790 Da olan 6 ve 20 ºC’
de moleküler ağırlığı 90660 Da, 85000 Da, 75550 Da, 20920 Da, 18130 Da, 17000
Da, 15110 Da ve 14620 Da olan 8 soğuk şoku proteinin sentezlendiği gözlenmiştir.
Aynı organizma 37 ºC’ de üretildiğinde ise 6 farklı moleküler ağırlıkta protein
sentezlenmiş, bunlardan 85000 ve 75500 Da ağırlığa sahip olanlar aynı zamanda 10
ve 20 ºC’ lerde de üretilmişlerdir (Çizelge-4.1).
P. aeruginosa ATCC 27853 numaralı standart suş ile yapılan çalışmalarda 60
dakikalık inkübasyon sonunda 20 ºC’ de 8, 480 dakika sonunda sadece 2 proteinin
sentezlenmesi, genel olarak 60 dakikalık inkübasyonda 480 dakikaya göre çok daha
fazla sayıda yeni soğuk şoku proteini üretilmesi, soğuk şok yanıtın latent aşamada
gerçekleştiğinin kanıtı olup, literatür verileri ile büyük benzerlik göstermektedir.
Ayrıca 37 ºC’ de 6 protein sentezlenirken 5, 10 ve 20 ºC’ de 26 (60 ve 480
dakikanın toplamında) protein sentezlenmesi ve bu proteinlerin 24’ ünün tamamen
yeni sentezlenmiş olması elde edilen sonuçların literatür verileriyle tam bir uyum
içerisinde olduğunu göstermektedir. Her iki inkübasyon süresinde de özellikle 17000
ve 18130 Da ağırlığındaki proteinleri 10 ve 20 ºC’ lik inkübasyonda diğer proteinlere
göre daha yüksek düzeyde indüklendikleri görülmektedir. Bu iki proteinin P.
aeruginosa ATCC 27853 suşunda soğuk şok yanıtta ön plana çıktıkları
düşünülmektedir (şekil-4.1).
5. SONUÇ VE ÖNERİLER Zuhal ÜZÜMCÜ
57
Imbert ve ark. (2004), psikrofil Aeromonas hydrophilia’ da 30 ºC’ de çok az
proteinin eksprese edilmesine karşılık, 20, 15, 10 ve 5 ºC’ de tamamen yeni
proteinlerin ortaya çıktığını ve çok daha fazla sayıda protein sentezinin
gerçekleştiğini belirtmişlerdir.
Bakteriler düşük sıcaklıkta spesifik olarak soğuk şok yanıt oluştururlar.
Sıcaklık 37 ºC’ den 10 ºC’ ye düşürüldüğü zaman üremenin eksponansiyal faz
aşaması sırasında 4 saatlik lag fazı dönemi vardır. Bu dönemde sentezlenen protein
sayısında ciddi bir azalma gerçekleşir. Lag periyodu sırasında soğuk şoku proteini
sentezinin uyarıldığı ve iki boyutlu SDS-PAGE analizlerinde yaklaşık 16 soğuk şoku
proteini sentezlendiği saptanmıştır. Sentezlenen 16 soğuk şoku proteini arasında
başlıcası CspA olduğu belirtilmiştir (Jones ve Inouye, 1994).
P. aeruginosa balcalı-1 suşuyla yapılan soğuk şok çalışmalarında 60 dakikalık
inkübasyon uygulaması dikkate alındığı zaman 5 ºC’ deki uygulamada 62486, 25688
ve 19260 Da ağırlığındaki proteinlerin 37 ºC’ de üretilen örnekteki proteinlere göre
ilk kez sentezlendikleri görülmektedir.
Bakteri 10 ºC’ de inkübe edildiği zaman sentezlenen 7 protein içerisinde
moleküler ağırlıkları 74580, 23591, 21081, 20104, 19260 ve 18645 Da olanlar
kontrol amacı ile 37 ºC’ de üretilen örnekte sentezlenmeyip, ilk kez saptanmışlardır.
P. aeruginosa balcalı-1 suşu 20 ºC’ de üretildiği zaman 88923, 77066, 24083,
20280 ve 19260 Da ağırlığa sahip proteinlerin bu sıcaklıkta ilk kez sentezlendiği
saptanmıştır. Bununla birlikte 19260 Da ağırlığındaki protein aynı zamanda 5 ºC’ de
sentezlenmiştir. İnkübasyon süresinin 60 dakika olarak seçildiği periyotta 5, 10 ve 20
ºC’ de toplam 23 proteinin sentezi gerçekleşmiştir. Bunlardan 15’ i ilk kez
sentezlenmişlerdir (Çizelge 4.2).
İnkübasyon süresi 480 dakikaya çıkarıldığı zaman 5, 10 ve 20 ºC’ de toplam 13
protein sentezi gerçekleşmiştir. Bunlardan 10 ºC’ de 21811 Da, 20 ºC’ de ise 92480,
25130, 21607, 19931 ve 19266 Da ağırlığında toplam 6 örnek ilk kez sentezlenmiştir.
Her iki inkübasyon süresinde de 85629, 77066 ve 19260 Da moleküler ağırlığa sahip
3 proteinlerin soğuk şoku proteinleri olduğu düşünülmektedir (Şekil-4.2).
P. aeruginosa balcalı-1 suşunda, sentezlenen toplam soğuk şoku proteinleri
dikkate alındığı zaman, soğuk şok yanıtın 60 dakikalık inkübasyonda daha etkili
5. SONUÇ VE ÖNERİLER Zuhal ÜZÜMCÜ
58
şekilde ortaya çıktığı görülmektedir. Bu sonuç litaratür verileri ile uygunluk
göstermektedir.
Imbert ve Gankel (2004), Aeromonas hydrophila suşunu 20, 15, 10 ve 5 ºC’
lerde ürettiklerinde sıcaklık düştükçe çok sayıda yeni proteinin sentezlendiğini
belirtmişlerdir. Bu araştırmacılar iki saatlik inkübasyon sonunda 20 ºC’ de yaklaşık
22, 5 ºC’ de ise 30 yeni proteininin sentezlendiğini belirtmişlerdir.
P. aeruginosa balcalı-1 suşunda, 60 dakikalık inkübasyon sonunda özellikle 10
ºC sentezlenen toplam 7 proteinden 6’ sının yeni olması, cold shock uyarımın bu
organizmada 10 ºC’ de çok yüksek olduğunu göstermektedir.
Henrike ve ark., (2002), Mikroorganizmanın düşük sıcaklıkta üretilmesinden
sonra (10 ºC) cold shock protein sentezinin uyarılma oranının maksimum düzeyde
gerçekleştiğini belirtmiştir. Elde edilen sonuç litaratür verileriyle uyum içerisindedir.
P. aeruginosa balcalı-2 suşu ile yapılan cold shock çalışmalarında 60 dakikalık
inkübasyon uygulaması dikkate alındığı zaman, 5 ºC’ deki uygulamada tamamen
yeni sentezlenen, moleküler ağırlıkları 86300, 80142, 31170, 24391, 22666 ve 21576
Da olan toplam 6 protein elde edilmiştir (şekil-4.3).
On derecede gerçekleştirilen inkübasyon sonunda moleküler ağırlıkları 83111,
77379, 68000, 24391, 22666, 22000 ve 21576 Da olan toplam 7 farklı proteinin
sentezi gerçekleşmiştir. Proteinlerden 22666 ve 21576 Da ağırlığındakiler aynı
zamanda 5 ºC’ de de sentezlenmişlerdir. Buna karşılık, 24391 ve 22000 Da
ağırlığındaki yapılar, bu sıcaklıkta ilk kez üretilmişlerdir. Moleküler ağırlıkları 22666
ve 21576 Da olan yapıların (5 ve 10 ºC’ de ortak olarak üretilmişlerdir) asıl soğuk
şoku proteinleri olduğu düşünülmektedir.
P. aeruginosa balcalı-2 suşu, 20 ºC’ de üretildiği zaman 86400, 83111, 80145,
31166, 25500, 23375 ve 22400 Da ağırlığında 7 farklı proteinin üretildiği
belirlenmiştir. Bunlardan 83111 Da ağırlığındakilerin dışındaki bütün proteinler ilk
kez sentezlenmiştir. İnkübasyon süresinin 60 dakika olarak seçildiği uygulamada 5,
10 ve 20 ºC’ de moleküler ağırlıkları farklı olan toplam 20 protein sentezi
gerçekleşmiştir (Çizelge-4.3).
5. SONUÇ VE ÖNERİLER Zuhal ÜZÜMCÜ
59
Psikrotrophik bakteri olan Pseudomonas fragi’ de sıcaklık 30 ºC’ den 20 ve 5
ºC’ ye düşürüldüğü zaman lag faz boyunca 20 ºC’ de 25, 5 ºC’ de 17 farklı proteinin
sentezlendiği saptanmıştır (Phadtare ve ark., 1999).
E. coli 37 ºC’ de optimum üreme gösterdiği halde 10-15 ºC’ lik ortamda
üretildiği zaman 12’ den fazla yeni protein sentezi gerçekleştirmiştir. Bu proteinler
cold shock proteinler olarak adlandırılmış ve organizmanın düşük sıcaklık
koşullarına uyum sağlamasında gerekli oldukları belirtilmiştir (Feller ve ark., 1996).
İnkübasyon süresi 480 dakika olarak seçildiği zaman, 5 ºC’ de toplam 6 protein
sentezinin gerçekleştiği gözlenmiştir. Bunlar içerisinde moleküler ağırlıkları 70121,
25213 ve 23134 Da olanlar ilk kez üretilmişlerdir. On derecede gerçekleştirilen
uygulamada ise toplam 7 protein sentezi gerçekleşmiştir.
Sentezlenen proteinlerden moleküler ağırlıkları 80192, 24933 ve 22897 Da
olanlar ilk kez gözlemlenmişlerdir. İnkübasyon sıcaklığı 20 ºC olarak seçildiği
zaman, 6 protein sentezi gerçekleştiği görülmektedir. Proteinler içerisinde 31100,
25500, 23375 ve 22240 Da ağırlığa sahip olanlar ilk kez bu sıcaklıkta üretilmişlerdir
(Çizelge-4.3).
İnkübasyon süresinin 480 dakika ve inkübasyon sıcaklığının 5, 10, 20 ºC
olarak belirlendiği uygulamada toplamda 19 protein sentezi gerçekleşmiştir.
P. aeruginosa balcalı-2 suşunda moleküler ağırlıkları 86300, 80141, 22000 ve
21576 Da olan proteinler 5 ve 10 ºC’ lik inkübasyonlarda (60 ve 480 dakikanın her
ikisinde de) ortak örnekler olarak saptanmıştır. Bu yapıların soğuk şok yanıttan asıl
sorumlu proteinler olduğu düşünülmektedir.
Yamanaka ve Inouye (2001), bütün CspA ve homologlarının küçük proteinler
olduklarını ve moleküler ağırlıklarının SDS-PAGE jelinde ortalama 7500 Da
olduğunu belirtmişlerdir.
Imbert ve Gankel (2004), Psikrofilik bakteri Aeromonas hydrophila 7966 suşu
ile yaptıkları çalışmada 30 ºC’ de üreyen organizmayı 20, 15, 10 ve 5 ºC’de inkübe
ederek düşük sıcaklıkta adaptasyon için oluşan yanıtı araştırmışlardır. İki boyutlu
SDS-PAGE analizlerinde 30 ºC’ de çok az sayıda proteinin eksprese edildiğini buna
karşılık düşük sıcaklık değerlerinde yeni proteinlerin ortaya çıktığını, var olan bazı
proteinlerinde ekspresyonlarının aşırı derecede arttığını saptamışlardır.
5. SONUÇ VE ÖNERİLER Zuhal ÜZÜMCÜ
60
Özellikle 11000 Da ağırlığındaki iki soğuk şoku proteinin ilk kez
sentezlendiğini belirlemişlerdir. Ayrıca çalışmalar sırasında E. coli ’nin temel soğuk
şoku proteini olan CspA’ ya benzer moleküler ağırlıkta protein sentezlenmediğini
belirtmişlerdir.
Perin ve ark., (1999), Streptococcus thermophilus suşunda soğuk şok
uygulamasından sonra major soğuk şok ve 21500 Da ağırlığında soğuk şoku proteini
sentezlendiğini saptamışlardır. Çalışmada 42 ºC’ de üreyen suş 15 ve 20 ºC’ lik
ortamlarda üretilerek soğuk şoku proteini sentezi araştırılmıştır.
Organizmanın üremesinin 15 ºC’ lik koşulda 20 ºC’ ye göre dramatik şekilde
etkilendiğini saptamışlardır. Analizler sonunda 7500 ve 21500 Da ağırlığında iki
soğuk şoku proteini sentezlendiği bulunmuştur. Bu proteinlerden 21500 Da
ağırlığında olanın 15 ºC’ de gerçekleştirilen üreme sırasında sentezlenmesinin soğuk
şok cevapta asıl rol oynayan yapı olduğu belirtilmiştir (Perin ve ark.,1999).
Margesin ve Schinner, (1997), Psikrofilik mikroorganizmalar uygun sıcaklık
koşullarında çevre kirliliğine yol açan bileşiklerin parçalanması ve atık suların
arıtılmasında kullanılabileceğini belirtmişlerdir.
Mikroorganizmaların düşük sıcaklıklardaki üreme mekanizmaları tam olarak
anlaşılamamıştır. Ancak, psikrofilik bakterilerin düşük sıcaklıklarda protein
sentezleme yetenekleri onları mezofilik bakterilerden ayıran önemli bir özelliktir.
Diğer psikrotrofik dünyanın aksine, Acinetobacter sp. atık suların
arıtılmasındaki rolleri, biyosürfaktan üretimi ve lipolitik enzimleri açısından öncelikli
olarak araştırılmaktadır. Ancak bu bakterilerin düşük sıcaklığa adaptasyonda
kullandıkları enzimlerin aktiviteleri için gerekli olan optimum sıcaklık ve düşük
sıcaklıkta üremelerini sağlayan fizyolojik adaptasyon yeterince araştırılmamıştır.
Yamashita ve ark., (1998), Acinetobacter sp. KINI-1 suşunun düşük sıcaklıkta
üremesi sırasında antifiriz özelliğinde proteinler sentezlediğini belirtmişlerdir. Bu
proteinlerin Acinetobacter sp.’ nin düşük sıcaklıkta üremesini sağlamasının mümkün
olduğunu ileri sürmüşlerdir.
Csp ve Cap’ lerin her ikiside soğuk şok koşullarında sentezlenen ve Vibrio sp.,
Aquaspirillum articum, Bacillus psychrophilus, Pseudomonas fragi, Lactobacillus
lactis, Bacillus subtilis ve Vibrio vulnificus gibi sınırlı sayıda psikrofilik, psikrotrofik
5. SONUÇ VE ÖNERİLER Zuhal ÜZÜMCÜ
61
ve mezofilik organizmada tanımlanmıştır (Araki, 1991; Panoli ve ark., 1994; Roberts
ve Innis, 1992; Whyte ve Innis, 1992).
Bakterilerin düşük sıcaklıklara adaptasyonunda membran akışkanlığı, ribozom
yapısı ve çeşitli proteinlerin uyarılarak sentezlenmesi gibi etkenlerin etkili olduğu
belirtilmektedir (Khan ve ark., 2003).
Listeria monocytogenes gıda patojeni olup, buzdolabı sıcaklığında ürer.
Organizma 37 ºC’ den 5 ºC’ ye alındığında, 30, 60 ve 120 dakikalık inkübasyon
sonunda, moleküler ağırlıkları 48600, 41000, 21800, 21100, 19700, 19200, 18800,
18800, 17200, 15500, 14500 ve 14400 Da olan 12 soğuk şoku proteinin sentezlendiği
saptanmıştır. Şok periyodunda önemli hücresel proteinlerin sentezinin 37 ºC’ den
daha az olduğu gözlenmiştir (Bayles ve ark., 1996).
Listeria monocytogenes 10403S suşu 37 ºC’ den 5 ºC’ ye aktarıldığında 5 ºC’
de üremenin gerçekleştiği ve moleküler ağırlıkları 48000, 21100, 19700 ve 18800
olan 4 cold Caps (acclimation) sentezlendiği saptanmıştır (Bayles ve ark., 1996).
Sonuç olarak,
1. P. aeruginosa ATCC 27853 suşunda 37 ºC’ de gerçekleştirilen inkübasyon
sonunda moleküler ağırlıkları farklı olan 6 protein sentezi gerçekleşmiştir.
İnkübasyon süresinin 60 dakika olarak seçildiğinde 15, 480 dakika seçildiğinde 12
olmak üzere toplamda 27 proteinin sentezlendiği gözlenmiştir.
2. P. aeruginosa balcalı-1 suşunda 37 ºC’ de gerçekleştirilen inkübasyon
sonunda 9 protein sentezi gerçekleşmiştir. İnkübasyon süresi 60 dakika olarak
seçildiği zaman 23, 480 dakika seçildiğinde ise 13 protein sentezi gerçekleşmiştir. Bu
suşla yapılan soğuk şok çalışmasında toplam 36 proteinin üretildiği saptanmıştır.
3. P. aeruginosa balcalı-2 suşunda 37 ºC’ de gerçekleştirilen inkübasyon
sonunda 5 protein üretilmiştir. İnkübasyon süresi 60 dakika olarak seçildiği zaman
20, 480 dakika seçildiğinde ise 19 proteinin üretildiği saptanmıştır. Bu suşla yapılan
cold shock araştırmasında toplam 39 proteinin üretildiği bulunmuştur.
Bacillus pscychrophilus, bakterisinin 0, 5 ve 10 ºC’ de üretildiği zaman sırası
ile 11, 10 ve 4 adet soğuk şoku proteini sentezlediği belirtilmiştir (Whyte and Inniss,
1992). Cold adapted Pseudomonas flourescens bakterisi 5 ºC’ de üretildiğinde 5 adet
5. SONUÇ VE ÖNERİLER Zuhal ÜZÜMCÜ
62
soğuk şoku proteini sentezlemiştir. Pseudomonas flourescens 0 ºC’ de üretildiğinde
28 proteinin sentezinde artış olduğu belirtilmiştir (Colucci ve Inniss, 1996).
4. Her üç organizmada da en fazla protein 60 dakikalık inkübasyonda ve 10 ºC’
de gerçekleşmiştir. Bu sonuç soğuk şok yanıtın literatürde de belirtildiği gibi
organizmanın latent döneminde ve 10 ºC’ de maksimuma ulaştığını göstermektedir.
Michel ve ark., (1997), protein sentezinde çeşitliliğin önemli kısmının 60
dakikalık inkübasyon sonunda gerçekleştiği belirtilmiştir. Örneğin 20 ºC’ de
sentezlenen 29 proteinden 15’ i, 30 ºC de sentezlenen 37 proteinden 24’ünün,
sıcaklık 5 ºC’ye düşürüldüğünde ilk bir saat (60 dakika) içerisinde sentezlendiğini
saptamışlardır.
5. Araştırmada kullanılan suşlar içerisinde P. aeruginosa balcalı-1 ve 2
suşlarının, P. aeruginosa ATCC 27853 suşundan daha yüksek düzeyde soğuk şok
yanıt oluşturmuştur.
6. Litaratürde de belirtildiği gibi, soğuk şoku proteini sentezleyen
organizmaların atık su arıtma sitemleri başta olmak üzere çevre kirliliğinin
giderilmesinde kullanılmaları yönünde araştırmalar vardır. Diğer psikrotrofik
dünyanın aksine, Acinetobacter sp. atık suların arıtılmasındaki rolleri, biyosürfaktan
üretimi ve lipolitik enzimleri açısından öncelikli olarak araştırılmaktadır (Margesin
ve Schinner, 1997; Yamashita ve ark., 1998). Bu açıdan bakıldığında özellikle
P.aeruginosa balcalı-2 numaralı suş bu amaçla kullanılabilecek potansiyele sahiptir.
Ayrıca Pseudomonas cinsi bakteriler gıda endüstrisinin de en başa bela bakterileridir.
Eğer bu soğuk şoku proteinler bakterilerden analiz edilip bu mikroorganizmaların
soğukta sentezlemiş oldukları proteinleri eksprese edilerek gıdalarda, özellikle süt
endüstrisinde daha uzun bir raf ömrü elde edilebilir.
63
KAYNAKLAR
ANONYMOUS,. 1978. Microbiologischen Handbook. Mecrk, Darmstad.
ARAKI, T. 1991. The effect of temperature shifts on protein synthesis by the
psychrophilic bacterium Vibrio sp. strain ANT-300. J. Gen. Microbiol.
BALLARD R. W., M. DOUDOROFFD, R. Y. STAINER ve M. MANDEL 1968.
Taxonomy of the Aerobic Pseudomonas: Pseudomonas diminuta and P.
vesiculare, J. Gen. Microbiol., 53: 349-361.
BARBARO, S.E., TREVORS, J.T., and INNISS, W.E. 2002. Effect of different
carbon sources and cold shock on protein synthesis by a psychrotrophic
Acinetobacter sp. Can. J. Microbiol. 48:239-244137:817-826.
BAROSS,J.A., and MORITA,R.Y. Microbial life at low temperatures ecological
aspects.1978. In Microbiol Life in Extreme Environments. Kushner, D.J. (ed).
Acad. Pres. New York, pp.9-71.
BAYLES, D.O., ANNOUS, B.A., and WILKINSON, B.J. 1996. Cold stres proteins
induced in Listeria monocytogenes in response to temperature downshock and
growth at low temperatures. Appl. And Environm. Microbiol. 62:1136-1139.
BEAUFILS S., SAUVAGEOT N.,2007; The cold shock response of Lactobacillus
casei relation Between HPr phosphorylation and resistance freeze/thaw cycles.
J Mol Microbiol Biotechnol ; 13:65-75.
BERGER, F., NORMAND, P., and POTIER, P. 1997. CspA a cspA like gene that
encodes a cold acclimation protein in the psychrotrophic bacterium
Arthrobacter globiformis SI55. J. Bacteriol, 179:5670-5676.
BOLLAG, D.M., and EDELSTEIN, S.J. 1991. Protein Methods, VILLEY_LISS
Pres.
BOLLAG,D.M., ROZYCKI, M.D., EDELSTEIN, S.J., 1996. Protein Methods (2nd
Edt). Viley-Liss Press, USA. 414s.
BRAY, E. A., BAILEY-SERRES, J. and WERETILNYK, E., 2000, Response to
ağabeyotic Stresses In: BUNCHANAN B., GRUISSEM W., JONES R,
Biochemistry and Moleculer Biology Rockwille, MD: ASPB,1158-1203.
64
BROEZE, R.J., SOLOMON C. J., POPE D. H. 1978. Effects of low temperature on
in vivo and in vitro protein synthesis in Escherichia coli and Pseudomonas
fluorescens. J Bacteriol 134: 861-74.
BUCHNER, J. J., GRALLET, H. And JACOB, U., 1998, “Analysis of chaperone
function using citrate synthase as nonative substrate protein”, Meth, Enzymol,
Vol.290, 323-338.
BURKE, J.J. and O’ MAHONY, P. J., 2001, Protective rol in acquired
thermololerance of developmentally regulated heat shock proteins in cotton,
Journal of cotton Sience , vol.5:173-184.
CHINTALAPATHI, S., KIRAN,M.D., and SHIVAJI, S. 2004. Role of membrane
lipid fatty acids in cold adaptation. Cellular and Molecular Biology. 50 (5):
631-642.
COLICCI, M.S., and INNISS, W.E. 1996. Ethylene glycole utilization cold and
ethylene glycole shock and acclimation proteins in a psychrotrophic bacterium.
Curr. Microbiol. 32:179-182.
CRAIG J. and BOYLE D. 1998, Expression of the cold shock gene CspB Salmonella
tyohimurium Occurs below a threshold temperature. Microbiology 144, 697-
704.
FELLER, G., NARINX, E., ARPIGNY, J.L., AITTALEB, M., BAISE, E.,
GENICOT, S., and GERDAY, C. 1996. Enzymes from psychrophilic
organisms. FEMS Microbiol, Rev. 18; 189-202.
GARCİA-MIRA and SCHMID F. 2006, Key of coulombic ıntreraction for the
folding transition satate of the cold shock protein. J. Mol. Biol 364, 458-468.
GRAUMANN, P., SCHRODER, K., SCHMID, K., and MARAHIEL, M.A. 1996.
Cold Shock stres-induced proteins in Bacillus subtilis. J. Bacteriol. 178; 4611-
4619.
GOLDSTEIN, J., POLLIT, N.S., and INOUYE, M. 1990. Major cold shock protein
of E. coli. Proc. Natl. Acat. Sci. USA. 87:283-287.
HANCOCK, R. E., W.,H. NIKOIDA, 1978. Outer Membranes of Gram-negative
Bacteria, XIX, Isolation from Pseudomonas aeruginosa PA01 and Use in
65
Reconstitution and Definition of the Permeability Barrier, J. Bacteriol., 136:
381-390.
HEBRAUD, M., DUBOIS, E., POTIER, P., and LABADIE, J, 1994. Effect of
growth temperatures on the protein levels in a psychrotrophic bacterium
Pseudomonas fragi. J. Bacteriol, 176:4017-4024.
HENRIKE,H., KARATZAS, A.K., WOUTERS, J.A., and ABEE, T.J. 2002.
Enhanced level of cold shock proteins in Listeria monocytogenes Lo28 upon
exposure to low temperature and high hydrostatic pressure. Appl. Env.
Microbiol. 68 (2): 456-463.
HORTON,A.J., HAK, K.M., STEFFAN, R.J., FOSTER, J.W., and BEJ, A.K. 2000.
Adaptive response to cold temperatures and characterization of cspA in
Salmonella typhimurium LT2. Antonie von Leuwenhook. 77:13-20.
IMBERT, M., and GANCEL, F. 2004. Effect of different temperature downshifts on
protein synthesis by Aeromonas hydrophila. Current Microbiology, 49:79-83.
JAGANNATHAM, M.V., CATTOPADHYAY, M.K., SUBBALAKSHMI, C.,
VAIRAMANI, M., NARAYANAN, K., RAO, C.M., and SHIVAJI, S., 2000.
Carotenoids of an Antarctic psychrotolerant bacterium. Sphingobacterium
antarcticus and a mesophilic bacterium Sphingobacterium multivorum. Arch.
Microbiol. 173:418-424.
JEFREYS, A.G., HAK, K., STEFFAN, R.J., FOSTER, J.W., and BEJ, A.K. 1998.
Growth, survival and characterization of CspA in Salmonella enteritidis
following cold shock. Curr. Microbiol. 36:29-35.
JONES, P.G., and INOUYE, M. 1994. The cold shock response-a hot topic. Mol.
Microbiol. 11:811-818.
JONES, P.G., VANBOGELEN, R.A., and NEIDHART, F.C., 1987 Induction of
Proteins in Response to Low Temperature in Escherichia coli J. Bacteriol.
169:2092-2095
KHAN, M., BAJPAI,V.K., ANASARI, S.A., KUMAR,A., and GOEL, R. 2003.
Characterization and localization of fluorescent Pseudomonas cold shock
protein (s) by monospesific polyclonal antibodies. Microbiol İmmünol, 47
(12): 895-901.
66
KLAAS E. A. MAX, WUNDERLİCH M., ROSKE Y., SCHMİD F. AND
HEINEMANN U. 2007, Optimized variants of the cold shock protein from in
vitro selection: Structural Basis of Their high thermostability. J. Mol. Biol.
369, 1087-1097.
LAEMMLI, U.K., 1970., Cleauage of Structural Proteins During the Assembly of the
Head of the Bacteriophage T4. Nature, 227: 680-685.
LINNDQUIST, S. and CRAIG, E.A., 1988, “The heat shock proteins”, Ann. Rev.
Genet.,22:631-637.
MAESTRI, E., KLUEVA, N., PEROTTA, C., GULLI, M., NGUYEN, H.T. and
MARMIROLI, N., 2001, “Molecular genetics of heat tolerance and heat shock
proteins in cereals”, Plant Molecular Biology, .48:667-681.
MANIATIS, T., FRITSCH, E.F., and SAMBROOK, J. 1982. Molecular cloning: A
Laboratory Manuel Cold Spring Harbour, New York.
MAYER, J. M., Pigment Fluorescent et Metabolisme du Fer Chez Pseudomonas
flourescens, These d’Etat, Strasbourg, 1977.
MAYR, B., KAPLAN, T., LECHNER, S., and SCHERER, S. 1996. Identification
and purification of a family of dimeric major cold shock protein homologs
from the psychrotrophic Bacillus cereus WSBC 10201. J. Bacteriol, 178:2916-
2925.
MICHEL, V., LEHOUX I., DEPRET, G., ANGLADE, P., LABADIE, J., and
HEBRAUD, M. 1997. The cold shock response of the psychrotrophic
bacterium Pseudomonas fragi involves four low molecular mass nucleic acid
binding proteins. J. Bacteriol, 179 (23): 7331-7342.
NAKAGAVA, T., FUJIMOTO, Y., UCHINO, M., MIYAJI, M., TAKANO, T., and
TOMIZU, N.2002. Isolation and characterization of psychrophiles producing
cold-active beta-galactosidase. Lett. Appl. Microbiol. 37: 154-157.
PANOLI, J.M., LEGRAND, S., THAMANAVANGS, R., and RAIFIHONNES, P.
1994. The cold shock respons in Lactococcus lactis subsp lactis. Curr.
Microbiol. 29:213-216.
PERRIN,C., GUIMONT,C., BRACQUART,P., and GAILLARD, J.L. 1999.
Expression of a new cold shock protein of 21.5 kDa and of the major cold
67
shock protein by Streptococcus thermophilus after cold shock. Curr.
Microbiol. 39:342-347.
PHADTARE, S., ALSINA, J., and INOUYE, M. 1999. Cold shock response and
cold shock proteins. Current Opinion in Microbiology. 2;175-180.
PHAN-THANH, I., and GORMON, T. 1995. Analyses of heat and cold shock
proteins in Listeria by two dimentional electrophoresis. Electrophoresis,
16:444-446.
RAY, M.K., KUMAR, G.S., JANIYANI, K., KANNAN, K., JAGTAP, P., BASU,
M.K., and SHIVAJI, S. 1998. Adaptation to low temperature and regulation of
gene expression in antarctic psychrotrophic bacteria. J. Bioscience. 23 (4):423-
435.
ROBERTS, M.E., and INNISS, W. 1992. The synthesis of cold shock proteins and
cold acclimations proteins in the psychrophilic bacterium Aquaspirillum
arcticum. Curr. Microbiol. 25:275-278.
SAKUMA, Y., LIU, Q., DUBOUZET, J.G.,2002 DNA-binding specificity of the
ERF/AP2 domain of Arabidopsis DREBs, transcription factors involved in
dehydration-and cold-inducible gene expression, Biochem. Biophys. Res.
Commun., 998-1009.
SNEATH, A. P., BERGEY’s Manuel of Systematic Bacteriology, Volume 2,
Sneath,A. P., MAIR, N. S., SHARPE, M. S., HOLT, J.G., WILLIAMS and
WILKINS, 428 East Proston Street, Baltimore, D. M., 21202.
THIERINGER,H., PAMELA,A., JONES,G., and INOUYE, M. 1998. Cold shock
and adaptation. BioAssey, 20:49-57
UNO, Y., FURUHATA, T., ABE, H., YOSHIDA, R., SHINOZAKİ, K. and
YAMAGUCHI-SHINOZAKI, K., 2000, Arabidopsis basic acid-dependent
signal transduction pathway under drought and high-salinity conditions, Proc,
Natl. Acad. Sci. USA, 11632-11637.
UYTTENDAELE, M., GRANGETTE, C., ROGERİE, F., PASTEAU, S.,
DEBEVERE, J., and LANGE, M., 1998. Influence of cold stress on the
Preliminary Enrichment Time Needed for Detection of Enterohemorrhagic
68
Escherichia coli in Ground Beff by PCR. Apll Environ. Microbiol. 64:1640-
1643.
VIERLİNG, E., 1991, the roles of heat shock proteins, Annu. Rev. Mol Biotech. 579-
620.
VIGH, L., MARESCA, B., and HARWOOD, J.L. 1998. Does the membran’s
physical state control the expression of heat shock and other genes. Trends
Biochem. 23:369-373.
WALKER V.,. PALMER G. And VOORDOUW G., 2006, Freeze-Thaw tolerance
and Clues to the winter survival of a soil community. Applied and
Environmental Microbiology 1794-1792.
WANG, W., VINOCUR, B., SHOSEYOV, B. And ALTMAN, A., 2004, Moleculer
chaparones in the abiotic stress response, Trends Plant Sci. Vol.9:244-252.
WANG, N., YAMANAKA, K., and INOUYE, M., 1999 CspI, ın the Ninth Members
of the CspA Family of Escherichia coli, Is Induced upon Cold Shock. J.
Bacteriol.181:1603-1609.
WATERS, E.R., LEE, G.J. and VIERLING, E., 1996, “Evolution, structure and function
of the small heat shock proteins in plants”, J. Exp. Bot., Vol.47, pp.325-338.
WHYTE, L.G. and INNISS, W.E. 1992. Cold shock proteins and cold acclimation
proteins in a psychrotrophic bacterium. Can. J. Microbiol. 38:1281-1285.
WUNDERLİCH M., MARTIN A. and SCHMID F. 2005,Stabilization of the cold
shock protein CspB from Bacillus subtilis by evolutionary optimization of
coulombic ınteractions. J. Mol. Biol.347, 1063-1076.
YAMANAKA, K., and INOUYE,M. 2001. Induction of CspA an E.coli major cold
shock protein upon nutritional upshift at 37 ºC. Genes to Cells, 6:279-290.
YAMASHITA, Y., KAWAHARA, H., and OBATA, H. 1998. Purifications and
characterizations of anti-freeze proteins produced by Acinetobacter sp. KINI-1
and Bromhomella sp. KAF-1. FASEB J. 11:2449-2460.
ZHAO and YEO, 2006, Proteome analysis of Heat Shock Protein expression.
Pseudomonas alcaligenesis NCIMB 9867 in Response to gentisate exposure
and elevated growth temperature. Genome Institue of Singapore 138672.
69
ÖZGEÇMİŞ
1983 yılında İskenderun’ da doğdum. İlk ve orta öğrenimimi İskenderun’ da
tamamladım 2002 yılında Çukurova Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Biyoloji
Bölümü’ ne kaydoldum. 2006 yılında mezun oldum. Yine aynı sene Çukurova
Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Biyoloji Anabilim Dalı’ nda Yüksek Lisans
öğrenimime başladım.