cografya.-felsefe geofelsefeisamveri.org/pdfdrg/d02420/2006_6_3/2006_3_palah.pdf · bu çalışma,...

10
marife, 6, 3, 2006, s. 197-206 COGRAFY A.-FELSEFE GEOFELSEFE Hüseyin PAIA ÖZET Bu çerçevesinde kalarak tarihsel-mitolojik kökenleri, bir terkibe ve pratik netleelerinin ne sorulanna arayacak ele alacak ve felsefe zaman Içinde 'geofelsefe' yeni bir disiplini ortaya göstermeye Anahtar kelimeler: Jeografi, Jeoloji, Felsefe, Jeofelsefe GEOPHILOSOPHY: AN INTRODUcriON TO RELATIONSHIP BETWEEN GE- OGRAPHY AND PHILOSOPHY This artlde to explain the relatlonship between geography and phi- losophy by seeklng for its historical-mythological roots, describing the intellectual synthesis reached, reporting its results and how its developed and named as "geophilosophy" staying in the aspects of Westem Knowledge. Key words: Geography, Geology, Philosophy, Geophilosophy Tannlar ilk tür tur'dür. Bunlar benzer bir §ekilde i§siz güçsüz ve endi§esiz bir §ekilde ÖlümsÜz olan ikinci tür 1 gümü§'ten Baba Zeu. s'un üçüncü tür olan insan ise topraktan Yunan mitolojisinin bu toprak ve onun üzerinde in§a edilenler üzerine dü§ünmenin dair -en çerçevesinde- da vermektedir. Üçüncü türün topraktan ve toprak üzerinde ya§amaya mecbur edilmesi, üzerinde 'yer'i gibi, yer üzerine her insaru giri§imi belirli bir çerçevede ön-bilgileri veya anlam çerçeve- lerini elde tutma da öne Bu ön-bilgi de üçüncü tür olan · Dr., Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümü. [email protected] Gustav Schwab, Die Sageu des Altertums, Droemersche Verlagsanstalt Th.Knaur nach F., München-Zürich 1961, s.13.

Upload: others

Post on 05-Nov-2019

30 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: COGRAFYA.-FELSEFE GEOFELSEFEisamveri.org/pdfdrg/D02420/2006_6_3/2006_3_PALAH.pdf · Bu çalışma, coğrafya-felsefe ilişkisini, Batı düşüncesi çerçevesinde kalarak tarihsel-mitolojik

marife, yıl. 6, sayı. 3, kış 2006, s. 197-206

COGRAFYA.-FELSEFE İLİŞKİSiNE BİR GİRİŞ: GEOFELSEFE

Hüseyin PAIA

ÖZET Bu çalışma, coğrafya-felsefe ilişkisini, Batı düşüncesi çerçevesinde kalarak

tarihsel-mitolojik kökenleri, nasıl bir düşünsel terkibe ulaştığı ve pratik netleelerinin ne olduğu sorulanna yanıt arayacak şeklide ele alacak ve coğrafya felsefe ilişklsinin zaman Içinde 'geofelsefe' adlı yeni bir disiplini nasıl ortaya çıkardığını göstermeye çalışacaktır. Anahtar kelimeler: Jeografi, Jeoloji, Felsefe, Jeofelsefe

GEOPHILOSOPHY: AN INTRODUcriON TO RELATIONSHIP BETWEEN GE­OGRAPHY AND PHILOSOPHY

This artlde tıies to explain the relatlonship between geography and phi­losophy by seeklng for its historical-mythological roots, describing the intellectual synthesis reached, reporting its practıcal results and how its developed and named as "geophilosophy" staying in the aspects of Westem Knowledge. Key words: Geography, Geology, Philosophy, Geophilosophy

Tannlar tarafından yaratılan ilk tür 'altın tur'dür. Bunlar tanrılara benzer bir §ekilde i§siz güçsüz ve endi§esiz bir §ekilde vaı;bulunan varlıklardır. ÖlümsÜz olan ikinci tür 1gümü§'ten yaratılmı§tır. Baba Zeu.s'un yarattığı üçüncü tür olan insan ise topraktan yaratılrnı§tır. ı Yunan mitolojisinin bu sınıflandırması, toprak ve onun üzerinde in§a edilenler üzerine dü§ünmenin nasıl ba§la:dığına dair -en azından Batı Dünyası çerçevesinde- ipuçlannı da vermektedir. Üçüncü türün topraktan yaratılması ve toprak üzerinde ya§amaya mecbur edilmesi, üzerinde bulunduğu 'yer'i tanımaya zorlanması anlamına gelebileceği gibi, yer üzerine her insaru giri§imi belirli bir çerçevede anlamlı kılacak ön-bilgileri veya anlam çerçeve­lerini elde tutma zorunluluğunu da öne çıkarır. Bu ön-bilgi de üçüncü tür olan

· Dr., Gaziosmanpa~a Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümü. [email protected] ı Gustav Schwab, Die Sclıö11steıı Sageu des klassisc/ıeu Altertums, Droemersche Verlagsanstalt Th.Knaur

nach F., München-Zürich 1961, s.13.

Page 2: COGRAFYA.-FELSEFE GEOFELSEFEisamveri.org/pdfdrg/D02420/2006_6_3/2006_3_PALAH.pdf · Bu çalışma, coğrafya-felsefe ilişkisini, Batı düşüncesi çerçevesinde kalarak tarihsel-mitolojik

198 Hüseyin Pala

insanın ilk örneklerini ve dolayısıyla da dü§ünmedeki hareket noktalanru daha üst türlere bakarak belirlemesi anlamına gelecektir. Yer üzerinde hareket etmek, bir noktayı orijin olarak belirleyip, bu noktaya göre doğrular ve eğriler çizmek anlamına geldiğinden, geometrik §ekiller, yer hakkındaki dü§ünmelerin tarihinde önemli denilebilecek bir rol oynarlar. Bu da, yerküre hcikkında dü§ünme hususun­da primordial bir tarafı bulunan çiziml~rin vazgeçilemezliğini gösterir.

İnsanoğlu çizimler (haritalar) aracılığıyla yerküreyi dü§ünsel bir nesne ha­line getirmenin yanında, onun sunduğu imkanlan kullanarak dönü§­me/dönü§türme eylemine de hayatiyet kazandırmı§tır. Nitekim ilk haritalar, udeği§ik türden kaya ya da minerallerin -genelde iktisadi önem ta§ıyan metal cevherleri, kömür ve kireç ta§ının- yalnızca yerlerinin i§lendiği topografya harita­landır."1 Haritalar çağına gelene dek insan dü§üncesi §U çok önemli ayrımı ortaya koymu§ ve bundan haritalama eylemi de nasibini almı§tır: Muhatap olduğumuz

· dü§ünsel nesnenin dı§andan görünü§ü ile fiziksel gerçekliği birbirinden farklı §eylerdir.3 Sokrates öncesi filozoflarm da bu aynm üzere dü§ünerek dül).yanın görünü§ünün ötesine geçip bir cevher arayı§ına gittikleri söylenebilir. Felsefenin temelini ~tan İyonyalı dü§ünürler, adeta insanlık tarihinin atacağı adımlarm sey­rini de ba§tan belirlerni§tir desek bu pek de yanh§ olmayacaktır. Görünü§ ve ger­çeklik arasındaki aynm, modem çağa gelinceye kadar yerküre hillındaki dü§ün­melere de ister istemez d~gas~ VUrmU§tUr.

Dünyanın görünü§ünün tarihi ilk evrelerinde fiziksel gerçekliği kendi ba§ı­na ele almaya imkan verebilecek dü§ünsel-ele§t~rel bir atmosfere uygun görün­memektedir. D.J,. Boorstin bu hususta §U tespiti yapar: uYerkürenin biçimini, anakaralan, okyanuslan saptama çabalarının önündeki en büyük engel bilgisizlik değil, bilgi inancı olmu§tur."4 Burada 'bilgi inancı' terkibi, varsayılan ve varlıklan tartı§ılmayan §eylere olan inancı. ifade etmektedir. Bugün de varlıklarını devam ettiren efsaneterin çoğu dünya~üstü varlık alanlanru betimleme i§ini merkeze koymak suretiyle tebarüz etmi§lerdir. Deyim yerindeyse efsaneler ve mistik söy­lemler dünya-üstünün topografyasını çırtaya koyma iddiasındadırlar. Efsanelerin kullana geldiği _dil dünya hakkında değildir. Diğer bir deyi§le efsaneler, yerküre hakkında semboller aracılığıyla yap!lmı§ bir açıklama olmalan nedeniyle, ba§lan­gıçta, anlamlandırma bakırnından fiziki dünyayı da yedeklerine almı§lardır.' Yer­yüzü §ekilleri her · ne .kadar türlü güçlükleri ortaya çıkararak korku, endi§e ve

2 David Oldroyd, İıısaıı Düşüııcesinde Yerküre, Çev. Ülkiin .Tansel, Tiirkiye Bilimsel Araştirma Kurumu Yayınları, Ankara, 2004, s.B.

3 Bkz. Martin Heidegger, Nedir Bu Felsefe, Çev. Durrin Tunç, Logos Yayınları, İstanbul, 1990, s.3. 4 Daniel J. Boorstin, Keşifler ve Buluşltır, Çev. Fato§ Dilber, Tiirkiye ݧ Bankası Yayınları, Ankara, 1994,

s.88. · 5 Bkz. ·Erman Gören, "Antikçağ Bilgeliğinde Ruh ve Öte Dunya•, Doğu Batt Dergisi, Sayı: 40, ss.127-

133.

Page 3: COGRAFYA.-FELSEFE GEOFELSEFEisamveri.org/pdfdrg/D02420/2006_6_3/2006_3_PALAH.pdf · Bu çalışma, coğrafya-felsefe ilişkisini, Batı düşüncesi çerçevesinde kalarak tarihsel-mitolojik

Coğrafya-Felsefe ilişkisine Bir Giriş: Geefelsefe 199

umutsuzluğa sebep olmuş ise de neticede mit üreticileri bu kaygı kaynaklannı 'yüce' bir aktörle ilişkilendirmekte gecikmemişlerdir.

Coğrafyanın öte dünya topografyası olmaktan çıkarak yeryüzüne inişini takip edebilmemizi sağlayan anahtar terim 'simetri'dir. Simetri gerçi, yerküreyi 'öte bir dünya'nın izdüşümü olarak görmek bakımından efsanelerin söyleminde de vardır; ama yer üzerinde yaşayıp düşünen bir varlığın önünde görünür anlamlı yapılar kurma arndiyesinin de en önemli aracıdır. Simettinin oynadığı rolü tabia­~ıyla 'geometri'den bağımsız düşünemeyiz. Nesnelerin yerini belirlerken geomet­rinin zorunlu bir şekilde, onlann 'görüldükleri gibi' olmalan kuralına uyduğu, diğer bir deyişle nesneler nasıl görünüyorlarsa öylece yerlerini tespit edip hesapla­dığı söylenebilir. Bu açıdan bakıldığında, nesnelerin çizimler aracılığıyla geometrik bir şekilde konumlandınlınası ancak temsili bir durum olarak anlaşılabilir. Nesne­lerin gerçekte nasıl oldukları veya onlann hakiki görünüşlerinin temsile konu olup olamayacağı ayn bir tartışma konusu olabilir. Coğrafya bu bakımdan, birhipyle uyumlu çizgilerin anlamlı bir yapıya kavuşturulması çabasının bir verimidir deni­lebilir. Burada simettinin zorunlu olmasını değil de belki 'anlamlı' yapılar ortaya koymanın vazgeçilemezliğini tartışmak daha isabetli bir yaklaşımdır. R. Barthes klasikierin 'anlatmak, insanın kafasındaki tabioyu göstermesinden başka bir şey değildir.' şeklindeki ünlü cümlesini geometri-sanat ilişkisine u yariayarak · şunları söyler: "Sahne, resim, çekim, oyulup çıkarılmış üçgen: Tiyatroyu, resmi, sinema­yı, edebiyatı, müzik dışında kalan ve dioptric sanatlar (ışığın kırılması ile ilgili sanatlar) diyebileceğimiz sanatlan anlarnamızı sağlayacak olan koşul budur işte. n6

Oyulup çıkarılmış üçgen, simettinin ve mekanla kurduğumuz bağlantının izahını yapmamızı kolaylaştırabilir. 'Anlatma'nın vazgeçilemezliğine vurgu yapmaktan sarfmazar edemeyeceğirnize göre, insanın mekanla kurduğu ilişkinin geometrik nesneler aracılığıyla coğrafyanın temelini oluşturduğunu söylemekte bir beis yok­tur.

Ahiret topografyası döneminden sonra insanoğlunun yerküre üzerine dü­şünürken kullandığı en temel geometrik nesnenin elips (elipsoid) olduğu kabul edilir. Eski mitik söylemin dünya(lar) hakkında: konuşurken kullanmış olduğu

temel enstrümanlar ekseriyetle bir 'döngü' merkezinde kullanıldığından, eşdeyişle geliş ve gidişe odaklı bir insan hikayesi tasvir edildiğinden, bu anla,tırn biçimine en uygun geometrik nesne zamanla yum4rta biç~den yuvarlaklığa doğru evrilen 'çember/daire'dir. Eski anlatım biçimince daire, sonsuzluğu temsil eden bir sem­bolik yüzük olarak tasvir edilir.7 Sembolik yüzük yerküre hakkında konuşurken

6 Roland Barthes, Diderot Brecht Eisenstein, Siııema Yazıları ve Breelli Sa11aı İlişkileri Üzerille Yazı/ar, Çev. Bertan Onaran-Yurdanur Salman, Görsel Yayınlar, İstanbul, 1977, s.209.

7 Bugün siyasi-dini ve coğrafi bir aynmı ifade eden ve daire/çeroberin akrabası olan Hilal'in Maniheizm'e kadar geri giden bir tarihinin olduğu ve Cumhuriyet Dönemi Roma'sında temiz ruhia­nn bir sembolü olarak senatörlerin ayakkabılarına takılmasıyla ilgili olarak bkz. D.J. Boorstin, Keşif­ler ve Buluşlar, s.89.

Page 4: COGRAFYA.-FELSEFE GEOFELSEFEisamveri.org/pdfdrg/D02420/2006_6_3/2006_3_PALAH.pdf · Bu çalışma, coğrafya-felsefe ilişkisini, Batı düşüncesi çerçevesinde kalarak tarihsel-mitolojik

200 Hüseyin Pala

de i§e yaraiTU§, daire veya kürenin en kusursuz cisim olduğu kabulünden hareket­le, dünyanın da küre §eklinde olduğu sonucuna varılını§tır. Bu dü§ünce M.Ö. 5. Yüzyıl'da Yunanlı dü§ünürler tarafından ortaya atılıru§tır. Pisagorcular, Platon ve Aristoteles bu dü§ünceyi geli§tirmeye çalı§ırken §U gerekçe hepsinde ortak payda

olmu§tur: Küre kusursuz bir geometrik nesne olduğundan, dünyanın bu küre dı§ında ba§ka bir §eye benzemesi dü§ünülemez.• Bunun yanında, Platon'un meta­forik yakla§ımına dair tartı§malar mythos-logos ayrımı etrafında yapılmı§tır ve burada dikkat edilmesi gereken husus logos'un bizim bilim kategorimize denk dü§en bir tarafının olmamasıdır. Buna göre de göre fiziksel dünyanın incelenmesi, yalnızca geçici tanımiara ciayandığı ve sırf olasılığın konusu olduğu için esas ola­rak kesinlik alanının dı§ında yer alır. 9 Bu teorik ve tarihsel bilgilerden sorıra

geefelsefenin sözlük ve teknik tanımlarına ve günümüzde nasıl bir çalı§maya konu olduğuna değinebiliriz.

Bir genelierne yapmak gerekirse geofelsefe, felsefe ve coğrafya bilimleri (ve­ya yerbilirnleri)nin ili§kilerinin incelenmesi arılarnma gelir. Bu terkibin dünyanın veya karasal olayların davranı§ını gösterdiği söylenebilir. Geefelsefeden nihaye­tinde, felsefi çalı§malarda yer alan ve dünyanın ve karasal olayların davranı§ını

gösterdiği dü§ünülen metaforik gösterimler kastedilecekse, böyle bir kabul, kültür tarihinin ko§ulları çerçevesinde metinler ve teorilerin içerdiklerinde zaten merkez! bir §ekilde yer alır. 10 Bu kabulü esas aldığımızda da geefelsefenin ne arılama geldi­ğini tam olarak ortaya koymu§ olmayız.

Yerbilim kavramının sırurlanması 18. Yüzyıl'ın sarılarına doğru- Larenz Oken ömeğiyle- "Geognostikn (veya "Geognosis0 )in e§anlamlısı olan uceogenesis" ve nihayetinde uceologie" §eklinde olmu§tUr. Geosophie terimi bugün çoğunlukla

ezoterik doğa öğretilerinde (ekseriya 'Geomantik' veya Feng Shui'nin Geomanti olarak bilinen öğelerinin tanzirninde) kullanılır. Geosophie, Theadar Fechner tarafından sorunsalla§tırılarak, Jakop Bachofen tarafından tarihsel olarak me§rui­yet kazandırılmı§ ve Birinci Dünya Sava§ı'nda aniden Ludwig Klages tarafından dünyanın 'ana' bir dü§ünce akımı olarak popülerize edilmi§ bir kavramdır.

Geefelsefe'deki 'geo' ön eki, alı§ılmadık bir §ekilde felsefeyle daha önce ku­rulmu§ olan uyumlu ilgilere kar§ın uyumsuz bir rol oynar ve daha ziyade coğraf­

ya terimi ile tarihin -daha doğrusu tabakalandırılmı§ jeolojinin- akrabasıdır. Coğ-

8 D.J. Boorstin, Keşifler ve Buluşlar, ~.96, Aynca bkz. Wilhelm Capelle, Soluarestw Önce Felsefe I, Çev. Oğuz Özügül, Kabalcı Yayınevi, Istanbul, 1994, ss.68-70 ve80; Wilhelm Capelle, Sokratesten Önce Felsefe Il, s.165; Walther Kranz, Amik Felsefe, Çev. Suat Y. Baydur, Sosyal Yayınlar, İstanbul, 1995, ~s.ll-19; Andre Bonnard, Antik Yunan Uygarlığr II, Çev. Kerem Kurtgözü, Evrensel Basun Yayım, Istanbul, 2004, ss.71-98; Hüsamettin Erdem, Ilkçağ Felsefesi Tarihi, Hü-Er yayınları, Konya, 2000, ss.72-76.

9 Peter Kingsley, Aıttik Felsefe Gizem ı·e Büyü, Çev. Kenan Kalyon, Kabalcı Yayınevi, İstanbul, 2002, s.89. ·

10 Stephan GünzeJ: Geophilosophie .. ~ http://www.information-philosophie.de/geophilosophie.html, s. ı.

Page 5: COGRAFYA.-FELSEFE GEOFELSEFEisamveri.org/pdfdrg/D02420/2006_6_3/2006_3_PALAH.pdf · Bu çalışma, coğrafya-felsefe ilişkisini, Batı düşüncesi çerçevesinde kalarak tarihsel-mitolojik

Coğrafya-Felsefe ilişkisine Bir Giriş: Geofelsefe · 201

rafya, Kaİıt'ın felsefeye bir pozisyon belirlemek için, 'Şeylerle Kaplanmış Uzay Biliminin Fiziki Coğrafyası Hakkında Dersler'inden beri felsefenin pozisyonunu tam olarak belirleme işini düzenlemekle uğraşır. Coğrafyanın önemi ve felsefe kavramının genişliği, felsefi coğrafya terkibinin ortaya koyduğu adresle birlikte Almanya'da 18. Yüzyıl'ın sonlarında ve 19. Yüzyıl'ın başlannda hem Johann Reinhold Forster, Alexander von Humboldt hem de Hegelciler ve Ritter'in öğren­

cisi Emst Kapp aracılığıyla bilimlerin kapsamlı bir taslağı haline gelmiştir.

19.Yüzyıl'ın sonlarında ve 20.Yüzyıl'ın başlarındaki dünya görüşü fonksiyonuna kadar, düşünülmüş ulusal bölgeler, daha doğrusu bölge bilgisi olarak da anlaşıl­mıştır. Buna karşın bugün felsefi coğrafyanın yansıtıcı rolü artmakta ve Wittgenstein ve Ryle'ye göre mantıksal bir dosyalama düşüncesiyle ilgili gözük­mektedir.

Alman ve Fransız coğrafyasının ilk çıkışlan arasındaki fark, basmakalıp bir şekilde geefelsefenin çıkışını da karakterize eder. Cari Ritter ve Friedrich Ratzel'e göre geofelsefe, coğrafya bağlamında geodeterministik bir hazırlık ve Vidal de La Blache'ye göre de geoolasılıklı bir hazırlık anlarnındadır. Bu ayrurun nedeni ilgili bilirnin maksadının siyasi bağlamında görülebilir: Sömürge döneminde Fransa,

sahipsiz bölgeleri ele geçirip hükmederken bu bölgeleri düzenleme işinde ve bu

bölgelerdeki yer değişimierinili kayıt altına alınması hususunda bir erken görü kazanmak ister. Almanlar ise geç kalmış bir ulus olarak 'kan ve toprak' efsanele­

rine ulaşırlar. Bununla ilgili öncü düşünceler Montesquieu ve Herder'de bulunur. Bu her iki düşünür de Hipokr~tes'in o zamanki iklim koşullan aracılığıyla kültürel farklılıklan ortaya koyma araştırmasına geri dönerler. Montesquieu ikiimin etki­lerini ve insanın buna karşı geliştirdiği tepkiler hakkında yasa koyucunun özgür­

lüğünü ortaya koymaya çalışırken;" Herder, kültürel çeşitliliğin yer-bağımlılığına vurgu yapar. 12 Bu her iki düşüncenin Modem Avrupa Düşüncesi'ndeki yansımala­rı ise şöyledir: Rudolf Kjellen ve Karl Haushofer'in "Jeopolitikne fiili yakınlığı ve aynı şekilde geohukukl düşünceleri zamansal bakımdan bunlara denk düşen Cari

Schmitt ve savaş sonu yıllarına kadar benzer sure~te reddedilmiş olan iklim coğ­rafyası etnolojisi olarak ortaya çıkan ve coğrafi koşulların ve insani hareketlerin deterministik davranışlarını mükemmelce tanımlayan Willy Helpach bu iki görü­şe örnek olarak verilebilir. 13

11 Montesquieu, Kauuu/arm Ruhu Üzeriue I, Çev. Fehmi Baldaş, MEB Yayınlan, Ankara, 1963, ss.415-416; Aynca bk. Stephan Günzel, "Geographie der Aufklaerung, (Klimapolitik von Montequıieu zu Kant)", Aufklaeruug&Kritik 2!2004, s.66.

12 Macit Gökberk, Kam İle Herder'iu Tarih Aulayışları, Yapı Kredi Yayınlan, İstanbul, 1997, s.137; Aynca bkz_ Stephan Günzel, "Geographie Bei Herder und Nietzsche, Eine Geophilosophische Detailstudien, lu: ]tııaer Geographisclıt Mauuskripte, 23, ss.2444, http:/ /www.geophilosophie.de/T exte/Guenzel_ HerderNietzsche.pdf

13 Stephan Günzel, "Geophilosophie", s.2.

Page 6: COGRAFYA.-FELSEFE GEOFELSEFEisamveri.org/pdfdrg/D02420/2006_6_3/2006_3_PALAH.pdf · Bu çalışma, coğrafya-felsefe ilişkisini, Batı düşüncesi çerçevesinde kalarak tarihsel-mitolojik

202 Hüseyin Pala

Geofeisefi bakı§ açısı Hegel'in ruh dünyası'• ve felsefenin olu§umu teorile­rinde anahtar bir poZisyon kaza~. Buna göre bilim ve demokrasinin vatanı Yu­

.nanistan'dır. Hegel'e göre tarih, Doğu ve Küçük Asya'nın kültürel geli§iminin sürekliliği demektir ve aynı zamanda bu, es.ki Yunanistan ve Avrupa'nın merke­zine (ve muhtemelen Ku.zey Ameri,ka'ya da) . uzanan coğrafya temelli bir seyrin altını çizmektedir. Fakat .bu gayeli seyir, ilerlemenin basamaklarını p.ynı zamanda özgürlüğe de götüriir ki, bu da gerekli olan bir' §eydir. Hegel'in coğrafyayı tarihin altına · yerle§tiren vahim ~onumlandırması, uzu~ sürece yayılarak geni§lik ve ge­nellik kazanan tarih biliminin en temelde' duran 'deterministik resminin gizlerr­mesine neden olmu§tur. Bu öyle bir §eydir ki, 19. Yüzyıl'ın sonlarında coğrafya, bazen özgürle§meyi aramanın bedelini jeopolitiğe doğru evrilerek ödemi§tir.

Hegel'in deterministik geofelsefesine 1991'den önce Gilles Deleuze ve Felix Guattari Fransız sosyal tarihçi Fernand Braudel'in felsefi dü§ünce ve delillendirmenin tarihsel bir ortarnab_ağımlılığırun olduğu dü§üncesine dayanarak kar§ı b_ir cephe olu§turur. 15 Fakat bu, dü§üncenin özgürlük te§ebbüsü ve serbest bir ticaret temelinde kanaatleri açıklamanı.İl rastlantısal bir bulu§ması §eklinde ortaya çıkar. Hakikate sadakat veya dostluk olarak felsefe, ancak kar§ılıklı rekabe­tin olduğu yerde mümkündür. Hegel kar§ıtı geofelsefenin öncüleri olarak 1874 tarihli uunzeitgemaessen Betracht~ngen" adlı . eserinde öne sürdüğü tarihsel bi­limlerin ko§ulsuz bir §ekilde §im4iki zamana bağımlı olduğu ve onu ne yükseltip ne de dü§ürmek gerektiği, aksine yalnızca §imdiki zamanla ilgili kala_rak ele§tirici olduğunu söyleyen Friedrich Nietzsche ve Deleuze&G_uattari zikredilebilir. Coğ­rafyanın bilim olarak altını çizen husus burada öne çıkar: E§zamanlılık zamansal aykınlıktan önce gelir. Nietzsche'nin bu tehlikeli kategorisi, bu noktada, ele§tiri­nin kendisini atarih-dı§ı"nın sanlmı§/ku§atılmı§ atmosferi olarak ·tarih yazımın­dan faydalandınr.16 Nietzsche böylece hangi türdense, amaçları.Q. da uhayat"ın emrinde olabildiğini söylemi§ olur. Jeopolitikte ulusal bir talep de tamamıyla 'ele§tirel' olabilir ve yeni sınırlar belirleme taleplerine göre ve Hegel'in tarihin merkezi Avrupa'ya doğru gerginle§mesi tezine göre 'kendi nesnesine' hizmet edebi4c.

14 Bkz. Joachlm Schulte, "Weltseele", !ıı Wiuge11stei11 Studies, 2!94, 10-2-94; hrsg. von K.-0. Apel, F. Börncke, N. Garver, P. Hacker, R:. Haller, G. Meggle, K. Puhl, Th. Rentsch, A Roser, J.G.F. Rothhaupt, J. Schulte, U. Steinvorth, P. Stekeler-Weithofer, W. Vossenkuhl. .

ıs Gilles Deleuze ve Felix Guattari'nin geefelsefe anlayışları için bkz. G.Deleuze-Felix Guattari, Felsefe Nedir, Çev. Turhan IJgaz, '('1:'{ Ya)lllllan, İstanbul, l993; Philip Goodschild, Deleuze&Guattari, Arzu Politiluısma Giriş, Çev. Rahmi G. Öğdul, Ayrıntı Yayınlan, İstanbul, 2005; Claire Colebrook, Gilles Deleuze, Çev. Cem Soyde.J?ir, Bağımsız Kitaplar, Ankara, 2004; Felix Guattari, Üç Ekoloji, Çev. Ali Akay, Bağlaıl! Y~yınlan, Istanbul, 2000; Gilles Deleuze Felix Guattari, Kapitalizm ve Şii:o{re11i I Göçebebilimi l11ce/emesi: Savaş Maki11ası, Çev. Ali Akay, Bağlam Yayınlan, Istanbul, 1990; Gilles Deleuze Felix Guattari, Kapitalizm ve Şizo(reui ll Kapma Aygw, Çev. Ali Akay, Bağlam Yayınlan, İs­tanbul, 1993. ·

16 Stephan Giinzel, "Nietzsche unq das Denken der Gemaessigten Zone im Abendland", www.uni­tuebingen.de/uni/f07/download/guenzei.PDF, ss.4-6.

Page 7: COGRAFYA.-FELSEFE GEOFELSEFEisamveri.org/pdfdrg/D02420/2006_6_3/2006_3_PALAH.pdf · Bu çalışma, coğrafya-felsefe ilişkisini, Batı düşüncesi çerçevesinde kalarak tarihsel-mitolojik

Coğrafya-Felsefe İlişklsine Bir Giriş: Geefelsefe 203

Eleştirel Coğrafya'nın (veya eleştirel jeopolitiğin) iddiasının bir tarafı da angio-sakson yönünü gösterir. Bugün mekansal dönüşüm olarak adlandırılan şey, İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra antrapo veya sosyal coğrafya çerçevesinde ortaya çıkar ve gelişir. Daha sonra yardımcı bir kriter olarak eleştirel ve eleştirel olmayan geofelsefe arasındaki ayrımda kullarulınak suretiyle tebarüz eder. Her coğrafya ve aynı zamanda her felsefe belirli bir mekan kavrayışı demektir ve bununla da ken­

di ifadelerinin. statüsüne bağlı kalarak bilinçaltına bağlı işlem(e)ler yapar. Bunun yanında esas fark, antolajik ve foim~l mekan konseptleri arasındaki farktır, Me­kan bir cevher olarak görünür ve mekansal i§aretler de sabit bir §ekilde gözlemle­nebilir. Bu ise artık §U anlama gelir: Nesnelerin fiziki coğrafyası politik sınır. çek­

me işlemi olarak anla§ılır. Mekan, orta Kant döneminde olduğu gibi çıplak bir form olarak dü§ünülür ve bu Cassirerin ortaya koymuş olduğu gibi her kültür ve çağa göre deği§ir. Böylece mekan analizi denilen şey de ele§tirel bir bilim olarak

geçerlilik kazanır .. Mekan bilimi, ~anya'da coğrafyacı Alfred Hettner tarafın­dan adı konulan bir bilim olmuştur. Mekan bilimi tıpkı Spengler gibi, mekanı, faustvari bir eylem ortarnı olarak kavrar·ve·bundan dolayı özcü bir mekan kavra­

yışı gelecek nokta-i nazanndan desteklenmi§tir. 17

Alman idealizminden beri felsefede - NeWt:oı:ı.cu mekan kavramının redde­dilişinde- yalnızca mek~nın ontolojize edilmesi güç kazanmarnış, aksine bununla birlikte coğrafi mutlakla§tırma ve determinizm geçerli olmu§tur. Heidegger'in

görüşüne göre en etkili örnek, 'tar_fusel zemin ~larak vatan'dı~ _ve bu da kusursuz bir örnek olarak felsefe yapmanın iddialı bir temelidir. Alman ta§rası büyük §ehir­lere karşı yalnızca ideal ·düşünce mekanı olarak gösterilmez, aksine bu, Yunan

dilinin düşünce mekanı olarak alman dilinin metafiziki yükselişi anlamına da gelir. Özsel mekan yapımının arka planında Heidegger'in etkisiyle olu§an 'yersel­lik'le ilgili· yeni Aristocu görüşlere tepki olarak şu görüşler ortaya çıkar: Otto Friedric.h Bollnows;u~ mimari çalı§malannda· takip ettiği çizgi, Peter Sloterdijk'in

adres merkezli küre projesi ve Gernot Böhmes'in _atmosfer es tetiğinin doğa felse­fesiyle ilgili ·kavramlarını konu alan çalışmalan.18 •

Geefelsefenin en eski.dilsel kullanımlanndan birihe de Heidegger'in çağda§ı olan Eugen Diesel'de rastlaı;ur. 1?29'a geri dönerek Alman topr~anndaki oto­

mobil yolCuluklarına bakar~ak, Eugen Diesel'in babasının yaptığı giri§irnler bir bilimi müjdeler ki, bu da farklı bÖlgesel ve mental enstı:ntenelerin· ortak bir bakı§­ta birle~tirilmesi anlamında ulusal. bir birliğe hizmet etmiştir. Diesel'in 'Alman Deği§imi' nsalesinde Almanya'nın mümkün ·coğrafyasının taslağı çıkarılır ki, bu, fiziksel ve metafi~sel ko§Ulların ayru tarzda nazan dikkate alınmak istendiği bir

17 Stephan Günzel, ·~eop~losopl:iie", s.3. 18 Stephan Günzel, age, s.4.

Page 8: COGRAFYA.-FELSEFE GEOFELSEFEisamveri.org/pdfdrg/D02420/2006_6_3/2006_3_PALAH.pdf · Bu çalışma, coğrafya-felsefe ilişkisini, Batı düşüncesi çerçevesinde kalarak tarihsel-mitolojik

204 Hüseyin Pala

risaledir. Heidegger'in bu zor durumdan çıkması, özselle§tirilmi§ mekanla, önce­lenmi§ toplumsal-politik niteliklerin olumlu bir ili§kisinde ortaya çıkar ve yalnız­ca buna dayanarak ortaya çıkabilen topografik sistemde gösterilebilir. Onun doğa felsefesinin ba§langıcından beri felsefe, elementlere, topraklara ve kozmolojik koordinatlara itiraz etrni§tir. Kant'ın tüm felsefesi coğrafi metaforlada doludur.

Kant'ta böyle yerler çoğunlukla suçlamaya pek· mahal bırakmayan ek(lenti)lere ula§ır: Saf Aklın Kritiği'nin ba§ında göçebeler (sözgelimi Prusya'daki çingeneler) ve §üpheciler (mesela Hume bağWan) arasındaki dü§ünsel bağlantı yalnızca bir örnektir. "Saf anlayı§ ilkesinnin, yani gerçeğin bir ba§ka sınırlaması da 'fırtınalı

okyanus'un arkasında ke§fedilrni§ olan "görünü§lerin merkezi" yani yeni dünya­dır. Kant'ın bir ba§kasını reddetmesi anlayı§ına dayanan bilgi, akılla kurulmu§ ahlakı beyan eder. Bu, felsefede resim kullanımının uygun rolü hususunda temel­de bir aydınlığı i§in içine katmaz ve çoğunlukla telkin edici bir karakteri vardır.

Bu açıdan Nietzsche ele§tirel geofelsefenin kurucusu olarak görülür. Bu türden alegorik yazılar, 'tropik insan'ın ahlaki olarak itibar kaybetmesi veya monoteistik resimlerin üstünlüğüne bir saldırı anlamına gelir ve Avrupa felsefesinin belirli kültür coğrafyasına yönelik tercihlerine vurgu yapar. Bu saldırı her §eyden önce

de Platoncu Heliosentrizme yöne~tir. 19

İtalya'da Luisa Bonetti 1997'de Nietzsche, Heidegger ve Emst Jünger'in 'ta§ra felsefesi' hakkında konu§mu§ ve bu münasebetle ta§ra varidatırun sembol

yazı olarak temelde bulunduğunu ve bunun öncelikle estetik doğa olduğunu söy­lerni§tir. Bu noktada Rus filozof Valerij A. Podoroga'nın 1993'deki "Ta§ranın Metafiziği" adlı çalı§ması zikredilmelidir. İlgili yazann yazılarında, ta§ra varidatı

konusunda tarihsel temelin göz önünde bulundurulması gerektiği saptaması da yapılmaktadır. Aynı zamanda filozof da olan Venedik'in eski belediye ba§kanı Massimo Cacciari 1994 tarihli 'Avrupa'nın geofelsefesi' hakkındaki denemesinde bu kavramı kullanır. Cacciari, Nietzsche'yle birlikte Avrupa'nın soykütüğünün antik dünyadan çıktığını göstermek için bu çalı§mayı yapar. Nietzsche hakkında ilk kez 1981'de Rudolf Berlinger "Nietzsche'nin Felsefi Coğrafyasın adh kitabıyla

konu§ur ve bu kitapta Ernst Bertram'ın (1918) ve Theodor Lessing'in (1925) her §eyden önce ruhsal-§ü.rsel ta§rayla ilgili yazılan ve bunun yanında Vico'nun "poetik coğrafya" fikrinin benimsendiği görü§ler bu kitapta yer alır. Fiziki coğraf­yanın her bir temsili olarak harita, subjektif veya kültürel yapıbozuro arnili de­mektir ve esasen poetik coğrafya da buna dayanır. Nihayet çok dikkatli bir felsefi çalı§manın ürünü olan Atlas von Elmar Holenstein'in(2004) öz dü§üncesi açıkça yansıtılmamı§, fiziki coğrafyaya takılıp kalan ve yine 'felsefenin haritası'nın da

19 Stephan Günzel, "Geographie· der Aufklaerung, (Klimapolitik von Montequıieu zu Kant)", Au(klauu11g&Kritik 2/2004, s.69.

Page 9: COGRAFYA.-FELSEFE GEOFELSEFEisamveri.org/pdfdrg/D02420/2006_6_3/2006_3_PALAH.pdf · Bu çalışma, coğrafya-felsefe ilişkisini, Batı düşüncesi çerçevesinde kalarak tarihsel-mitolojik

Coğrafya-Felsefe ilişkisine Bir Giriş: Geefelsefe 205

eksik olduğu ve filozoflarm coğrafi lokalizasyonunu ortaya koyan bir kitabı var­dır. lo

Geefelsefenin aktüelliği iki türlüdür: Bir kere felsefe için, kendi konseptinin

oluşum koşullannın coğrafi, teknik veya genel olarak kültürel-sanatsal olduğu

fikri daha. fazla kabul edilemez. Günümüzde felsefenin kendisini klasik babalık

veya danışmanlık fonksiyonuna indiegemiş olması, onun yalnızca evrensel bir

bilim olarak kalması anlamına gelmemektedir. Aksine o, kurucu ve aynı zamanda

planlayıcı kültürel birikimini günümüzdeki bilginin yeniden değerlendiriciliğine

katılarak kaybetmiştir. Coğrafya ise, felsefenin bir tür bilinçdışı olarak onun cid­

diyetinin bir mihenk taşı anlamına gelir olmuştur.

Bir diğer husus da kültür ve insan bilimlerinin ilgilerinin felsefenin biriki­

mini büyütmesidir. Çok yakın bir geçmişte mekan sosyolojisi ve sosyal coğrafya­

nın mekansallığın felsefi kavramşma dair farklı yaklaşımlar geliştiren ilgileq bu

durumu güçlendirmi§tir. Martina Löw ve coğrafyacı Bemo Werlen'in çalı§maİan bunu ortaya koyabilecek niteliktedir.21

SONUÇ

Yerküre'nin tarihindeki ilk düşünsel girişimler fiziksel gerçekliği, dünya­

üstü varlık alanlarını merkeze alarak açıklamaya çalı§rnı§lardır. Bu tür açıklamalar

mitik-dinsel açıklamalardır. Mitik açıklamalar, fiziksel gerçeklikleri ve olaylan

genellikle bir 'yüce'ye dayanduarak açıklama eğilimdedirler. Bu eğilimin ortaya

koyduğu açıklamalar daha çok bir tür' ahiret topografyası' ortaya koymu§tur.

Yerküre üzerine ilk bilimsel denebilecek görü§ler M.Ö. S.Yüzyıl'da Yunarılı dü§ünürler tarafından ortaya atılmı§tır. Pisagorcular, Platon ve Aristoteles'in

kusursuz bir nesne olarak kabul ettiği küre, zorunlu olarak dünyanın da §ekli

olarak dü§ünülmü§tür. Bu görü§, geometrik bir nesneyi dünya ile ilişkilendirirken,

yerbilim ve giderek coğrafya ile felsefe arasında kurulmuş bir ilgiyi de imler. Ge­

ometrik bir nesne ile ilişkilendirilebilen dünya, çizgiler aracılığıyla modellernesi

yapılabilen 'yeni' bir şey olarak karşımıza çıkar. Bu yeni durumu, 'haritalar çağı'

ve onu takip eden coğrafi ke§ifler üzerinden okumak imkan dahilindedir.

Felsefe önceleri yer ile ilgilenirken, haritalar çağından sonra bu ilgi coğraf­

yaya kayrnıştır. Coğrafya Kant'ın dü§üncesinde felsefenin pozisyonunu belirleme

i§iyle uğra§ırken Montesquieu ve Herder kültürel farklılıklan iklim ve yer bağımlı­

lığı ile açıklamaya uğra§ırlar. Yer bilim ve coğrafy~ felsefe ile ilişkilendirilerek

bir 'geofelsefe'nin örtaya konulması ise Hegel'in coğrafya temelli 'ruh dünyası'

teorisinin F. Nietzsche tarafından reddedilmesi ile mümkün olmu§tur. Bu bakım­

dan 'geofelsefe'nin isim babasının Nietzsche olduğu söylenebilir. Nietzsche ile

20 Stephan Günzel, "Geophilosophie", s.S. 21 Stephan Günzel, "Geophilosophie", agy.

Page 10: COGRAFYA.-FELSEFE GEOFELSEFEisamveri.org/pdfdrg/D02420/2006_6_3/2006_3_PALAH.pdf · Bu çalışma, coğrafya-felsefe ilişkisini, Batı düşüncesi çerçevesinde kalarak tarihsel-mitolojik

206 Hüseyin Pala

. . birlikte Hegel'in deterministik geefelsefe anlayışıı:a karşı çıkarı diğer filozoflar ise Deleuze ve G~attari'dir. Nietzsche eleştirel. geofel.sefenin kurucusu sayılırken,

Deleuze ve Guattari de bu anlayışın sürdürücüsü olarak anılırlar. Eleştirel

geofelsefe, felsefede kullanıl~ coğrafi metaforların (mesela Karıt) Platoncu Heliosentrizmini ortadarı kaldırmaya yönelir. Bugün artık felsefenin bir dalı ol­maya doğru giden geefelsefenin Avrupa Düşünc~sirıdeki. temsilcileri olarak şu düşünürler zikredilebilir: Luisa Bonetti, Valerij A. Podoroga, Massimo Cacciari, Rudolf Berlinger, Atlas von Elrn.ar Holensteirı, Martina Löw ve Berna Werlen.