bursa teknİk Ünİversİtesİ makİne mÜhendİslİĞİ bÖlÜmÜ...
TRANSCRIPT
Laboratuvar Tarihi:
Laboratuvarı Yöneten: Laboratuvar Yeri: Laboratuvar Adı:
Öğrencinin Adı-Soyadı :
Numarası:
İmza :
BURSA TEKNİK ÜNİVERSİTESİ
MAKİNE MÜHENDİSLİĞİ BÖLÜMÜ
MAKİNE LABORATUVAR DERSİ
İÇTEN YANMALI MOTORLARIN VE TAŞIT ELEMANLARININ
TANITIMI DENEY RAPORU
KONU: İÇTEN YANMALI MOTORLARIN VE TAŞIT ELEMANLARININ TANITIMI
1.MOTORLARIN TANITILMASI VE SINIFLANDIRILMASI
İçten Yanmalı Motorun Tarifi:
Motor, yakıtın kimyasal enerjisini mekanik enerjiye çeviren
makinadır.
Yanma sonucu açığa çıkan basınç ve ısı enerjisi ilk önce piston silindir
mekanizmasıyla öteleme hareketine daha sonra krank biyel
mekanizmasıyla dönme hareketine, son olarakta aktarma organları
aracılığıyla tekerleklere iletilir.
Mekanik enerjinin elektrik enerjisine dönüşümü:
Şarj dinamosu (doğru akım jeneratörü) ve alternatörler ( alternatif akım üretici) kullanılmaya başlanmıştır. Bir
önceki işlem tersine dönmüştür. Elektrik motoru gibi çalışan marş dinamosunun yerini jeneratör gibi çalışan
alternatör almıştır. Motorlarda ilk önceleri dinamolar daha sonra ise alternatörler kullanılmaya başlanmıştır.
Motorların sınıflandırılması çeşitli temel mühendislik prensipleri veya bazı tasarım ve sistem detayları yönünden
yapılabilir. Bu bakımdan motorlar aşağıdaki gibi sınıflandırılabilir;
1.1. Temel (Ana) Sınıflandırmalar
1.1.1 İçten veya dıştan yanmalı
1.1.2 Termodinamik çevrim türü
1.1.3 Bir çevrimi meydana getiren strok sayısı
1.1.4 Dönme hareketini oluşturan mekanik prensip
2.İYM’un TEMEL PARÇA VE SİSTEMLERİ İLE ONLARIN GÖREVLERİ
Bir motor başlıca
3 ana kısımdan oluşur:
- Motor Bloğu
-Silindir Kafası
- Karter
2.1.Motor Bloğu
Motor bloğu bir motorun piston, biyel, krank gibi temel fonksiyonel parçalarını barındıran ana parçasıdır.
Silindirler blok içerisine açılırlar. Krank mili motor bloğunun altındaki yataklara yerleştirilir ve sabitlenir. Bazen
kam mili blok içine açılan yataklara yerleştirilir. Motor bloğu dış kısmında birçok yardımcı motor sistemini taşır ve
bloğun dış mimarisi bu yardımcı sistemleri sabitlemeye uygun formda yapılır.
1.2. Küçük sınıflandırmalar
1.2.1 Dolgu sevki
1.2.2 Karışım oluşum tipi
1.2.3 Silindir düzenlemesi
1.2.4 Soğutma tipi
1.2.5 Supap yerleşimi
2.2.Silindir Kafası
Yanma odası hacmini (kompresyon hacmi, sıkıştırma hacmi) bulundurur. Silindir kafası üzerinde emme ve egzoz
portları, supaplar, kam milleri, supap yayları (genellikle) manivelalar (varsa) ve onların destekleri, bujiler,
enjektörler ve onların delikleri yer alır.
2.3.Karter
Piston krank biyel mekanizmasını dış etkilerden korur ve yağlama yağına
depoluk eder. Yağ süzgeci ve yağ pompası (genellikle dişli tip pompa) karter
içerisinde bulunur ve yağ yağ pompası vasıtasıyla yağ filtresinden geçerek ana
yağ kanalına gönderilir.
2.4. Motor Parçalar ve Sistemlerin 2.4.2.Piston
detaylı incelenmesi En önemli ve fonksiyonel parçadır.
Dönüştürme hareketini yerine
getirir ve gaz basıncını krankta
moment oluşturacak kuvvete
dönüştüren ilk elemandır. Piston
üzerindeki kompresyon segmanları
gaz kaçağını engellerler. Yağ
segmanları ise silindir yüzeyi
üzerinde uniform bir yağ filmi oluştururlar.
2.4.1.Piston Pimi (perno) : Pistonla biyeli birbirine bağlar.
2.4.3. Piston Kolu (Biyel)
Pistondan aldığı hareketi dönme hareketi olarak kranka transfer eder.
Dolayısıyla ileri- geri hareket eder (reciprocates) ve kuvvetleri taşır.
Hemen hemen tüm gerilme türlerine maruz kalır. Bu yüzden, onun
dayanımı son derece önemlidir.
2.4.4.Krank Mili
Motorun dönen güç çıkışı elemanıdır. Ağır ve farklı bir yapıya sahiptir ve bu
nedenle dengelenmemiş büyük atalet kuvvetleri meydana getirir.
Sürtünme kayıplarının önemli bir yüzdesi krank ana yataklarında meydana
gelir. Ağırlığının önemli bir kısmını ilave edilen dengeleme kütleleri
oluşturur.
2.4.5.Volan
Dış kısmında dişililer bulunan bir disktir ve motorun arka tarafında
bulunur ve krank milinin ucuna monte edilmiştir. İlk çalıştırmaya
yardımcı olur, motorun dinamik dengesini sağlar ve ÜÖN ve AÖN nın
kolay geçilmesini sağlar.
2.4.6.Kam Mili
Üzerine uygun bir şekilde yerleştirilmiş kamlar ile açmak için supapları
iter. Bu işlemi ya doğrudan doğruya kendisi, ya itici çubuklar ve
manivelalar vasıtasıyla ya da sadece manivelalarla yerine getirir.
Kamlar tarafından uygulanan kuvvet yay kuvvetini yendiğinde supaplar
açılmaya başlar.
2.4.7.İtici Çubuklar (Tijler)
İtici çubuklar kamdan supaba hareket iletimini sağlayan ara elemanlardır. Eğer kam mili motor bloğunda ise itici
çubuklar uzun olur. Fakat nadiren bazı OHC tasarımlarında veya yukarı yönde hareket eden supaplarda kısa itici
çubuklara rastlanmaktadır.
2.4.8.Supaplar
Emme egzoz supapları sırasıyla taze dolgunun silindir içine alınmasını ve yanmış gazların egzoz
portundan atılmasını düzenlerler. Supapların açılma ve kapanma açıları motorun volumetrik
verimi açısından son derece önemlidir.
2.4.9.Manifoldlar
Manifoldlar sırasıyla taze dolgunun silindirlere alınmasını ve egzoz gazlarının
ise silindirlerden atılmasını sağlayan kanallardır.
Emme ve Egzoz Manifoldları (Kolları):Çoğunlukla bir ele ve onun
parmaklarına benzer. Silindir kafasındaki portların dışına monte edilmişlerdir
ve atmosferden motora emme dolgusunun alınmasını (emme manifoldu) ve
motordan atmosfere egzoz gazlarının atılmasını (egzoz manifoldu) sağlarlar.
Karbüratörlü motorlarda karbüratör emme manifoldu üzerine yerleştirilir.
2.4.10.Hava Filtresi
Değişik tipte olabilirler. Emme manifoldunun girişi kısmına monte edilirle. Filtreler atmosfer havasını temizlerler.
2.4.11.Su Cepleri (Su ceketleri)
Motor bloğu içerisinde ve silindir kafasında (sadece büyük motorlar için)
birbirleri ile bağlantılı boşluklardır. Bu kanallar soğutma suyunun dolaşımına
müsaade ederler.
2.4.12. Su Devirdaim Pompası: Radyatörle su cepleri arasında suyun dolaşımını sağlar.
2.4.13.Karbüratör:Yakıtı atomize eder ve motorun dışında yakıt ile havayı karıştırır.Emme manifoldunun girişine
monte edilir.
2.4.14.Yakıt Pompaları
Yakıt pompaları yakıtın basıncını arttırır ve püskürtüleceği ortamın çok
üzerindeki bir basınç değerinde enjektörlere gönderilir. Bu basınç değeri
manifolda püskürtmeli benzin motorlarında (MPI) 3-5 bar, direkt
püskürtmeli benzin motorlarında (50-120 bar), klasik yakıt sistemli dizel
motorlarında 100-1200 bar, common-rail sistemine sahip dizel motorlarında
ise 1400-3000 bar mertebelerindedir. Yakıt yüksek püskürtme basınçları
sayesinde çok iyi bir atomize olur. Partikül ve is emisyonları da artan
püskürtme basınçlarıyla birlikte azalır.
2.4.15.Besleme (Transfer) Pompaları
Yakıtı tanktan karbüratöre (SI) veya yakıt pompasına (CI) pompalar.
Karbüratörlü motorlarda mekanik veya püskürtmeli motorlarda elektrik
motoru ile tahrik edilir (SI). Klasik dizellerde ana yakıt pompası
üzerine monte edilir veya modern dizellerde yüksek basınç pompası
ile entegre hale getirilmiştir. Bununla birlikte benzinli motorlarda
motor bloğu üzerinde bir yere (karbüratörlü) veya yakıt tankı
içerisine (MPI ve GDI) monte edilir.
2.4.16.Enjektörler
Yakıtı manifolda (manifolda püskürtmeli motorlar) veya doğrudan doğruya
silindir içersine (dizel motorları ve GDI) püskürtür. Mekanik tipte veya elektrik
tahrikli olabilirler. En yeni tipi sabit basınçlı common-rail sistemlerinde
kullanılmaktadır.
2.4.17.Ateşleme Bobini
Benzinli motorlarda ateşleme sisteminin bir parçasıdır. Akü voltajını 6-12 V
seviyelerinden 20000-50000 V seviyelerine yükselten bir transformatördür (gerilim
yükselticisi). Bu sayede bujilere yüksek enerji gönderilir.
2.4.18.Distribütor
Benzinli motorlarda ateşleme sisteminin bir elemanıdır. Yüksek voltajı akımı
ateşleme sırası gelen silindirlere gönderir. Distribütör gövdesi üzerinde ayrıca
mekanik ve vakum avans mekanizmaları (eğer varsa) bulunur. Elektronik ateşleme
sistemine sahip modern motorların çoğu distribütörsüzdür.
2.4.19.Bujiler
Benzinli motorlarda silindir içerisindeki dolguyu ateşlerler. Bujinin iki elektrodu
arasındaki oluşan kıvılcım yanmanın başlangıç anını belirler ve bu kıvılcım silindir
içerisine yayılarak son bulur. Bujiler genellikle 4 bölümden oluşurlar.
1- Elektrik bağlantı ucu 2- Porselen yalıtıcı (Izolatör)
3- Bağlantı gövdesi ve dişler 4- Elektrotlar
2.4.20. Isıtma Bujileri (Glow plugs)
Isıtıcı rezistanslardır, yama başlangıcından önce silidir içi dolgunun sıcaklığını artırırlar ve yanmanın optimum
noktada başlamasına yardımcı olurlar.
2.4.21. Marş motoru (Starter motor)
İlk anda motorun krank milini döndürmeye yarayan bir elektrik motorudur.
Enerjisini aküden alır. Marş motoru dişlisi volan dişlileri ile eşleşir ve
ateşleme sürekli olduğunda dişliler birbirlerinden ayrılır.
2.4.22.Alternatör (AC generator)
Motordan aldığı mekanik enerjiyi elektrik enerjisine dönüştüre bir jeneratördür (alternatif akım jeneratörü).
Alternatör alternatif akım üretilir daha sonra b akım diyotlardan geçirilerek doğrultulur ve aküye gönderilir.
Geçmişte alternatör yerine dinamolar (doğru akım jeneratörleri) kullanılmıştır.
3.İDEAL MOTOR ÇEVRİMLERİ
İçten yanmalı motorların performans hesabında kullanılan başlıca 3 ideal çevrim (hava çevrimi) vardır:
*Otto çevrimi *Dizel çevrimi *Dual (Seiliger) çevrimi
Herhangi bir güç makinesinin performansı en iyi özel bir termodinamik çevrim kullanılarak bilinebilir.
*Buji ateşlemeli motorlar Otto çevrimi ile; *Dizel motorları dizel çevrimi ile;
*Yüksek hızlı dizel motorları Dual çevrimi ile; *Stirling Motoru Stirling Çevrimi İle
3.1.1.Sabit Hacim (Otto) Çevrimi
1. Emme Zamanı: Piston ÜÖN’dan AÖN’ya doğru hareket ederken silindir içerisinde oluşturulan vakum
sayesinde yakıt-hava karışımı gaz kelebeği ve açık olan emme supabından geçerek silindire dolar. Teorik
olarak bu zaman piston AÖN’ya geldiğinde sona erer.
2. Sıkıştırma zamanı: Piston AÖN’dan, ÜÖN’ya geri döndüğünde her iki supap kapalı olduğundan silindire alınan
karışım piston tarafından sıkıştırılarak sıcaklık ve basıncı artırılır. Sıkıştırma stroğunun sonuna doğru karışım
bir buji ile ateşlenir. Teorik olarak sıkıştırma zamanı ÜÖN’da sona erer.
3. Genişleme veya Güç Zamanı: Sıkıştırma stroğu sonunda sıcaklık ve basınç artan hava ile yakıtın oluşturduğu
karışımın yanması, yanma odasında yüksek basıncın meydana gelmesini sağlar. Elde edilen yüksek basıncın
piston yüzeyine yaptığı itme tesiri ile piston ÜÖN’dan AÖN’ya doğru hareket ederken iş elde edilmiş olur.
4. Egzos Zamanı: Teorik olarak piston AÖN’ya vardığında egzoz subabı açılır. Piston AÖN’da ÜÖN’ya doğru
hareket ederken, açık olan egzoz supabından, egzoz gazları dışarıya süpürülür.
3.1.2.Sabit Basınç (Dizel) Çevrimi
1. Emme Zamanı: Piston ÜÖN’dan AÖN’ya doğru hareketiyle silindir içerisinde oluşturulan vakum sayesinde
sadece hava açık olan emme supabından geçerek silindir içerisine alınır.
2. Sıkıştırma Zamanı: Piston AÖN’dan ÜÖN’ya geri döndüğünde her iki supap kapalı olduğu için silindir içerisine
sıkıştırılan havanın sıcaklık ve basıncı artar. Sıkıştırma stroğunun sonunda havanın sıcaklığı püskürtülecek
yakıtın kendi kendine tutuşma sıcaklığının üstündedir. Sıkıştırma stroğunun sonuna doğru dizel yakıtı silindir
içerisine püskürtülür.
3. Genişleme veya Güç Zamanı: Sıkıştırma stroğu sonlarına doğru püskürtülen dizel yakıtının buharlaşması, hava
ile karışması, kendi kendine tutuşması ve yanması sonucu açığa çıkan yüksek basınç piston ÜÖN’dan AÖN’ya
doğru iter.
4. Egzos Zamanı: Piston AÖN’da ÜÖN’ya doğru hareketiyle silindir içerindeki egzoz gazları açık olan egzoz
supabından, geçerek silindirin dışına gönderilir.
4.GERÇEK MOTOR ÇEVRİMLERİ
Bildiğimiz üzere, yakıt çevrimi yaklaşımı kimyasal kompozisyonda değişim ile sıcaklıkla termodinamik sabitlerdeki değişimi dikkate aldığı için bir adım daha gerçekçi bir yaklaşımdır. Fakat daha hala üstesinden gelinmesi gereken durumlar vardır.
Pompalama kayıpları
Isı kayıpları
Mekanik kayıplar (ısı kaybına dönüşür)
Ateşleme veya püskürtme avansı (ÜÖN’dan önce ısı girişinin başlangıcı) veya yanma zamanı kayıpları
Blow-down kayıpları
SORULAR:
1. Stirling Wankel Gaz türbini ve sıra tip klasik bir motor için aşağıdaki tabloyu doldurunuz.
2. İdeal çevrim ve gerçek çevrimi maddeler halinde karşılaştırınız.
3. Sıkıştırma stroku sonunda 1500 kPa basınç ve 350 sıcaklığa ulaşılan bir benzin motorunda bir
silindire bir çevrimde sevk edilen dolgu miktarı 0,56 gr’dır. Y/H oranı ise 1/15’tir. Buna göre teorik
çevrimde ulaşılan maksimum basınç ve sıcaklığı bulunuz.( Benzinin ısıl değeri Hu=43800 kJ/kg, Cp=1,00
kJ/kg°K , Cv,h=0,7165 kJ/kg°K)
Sınıflar Klasik sıra tipi
motor Stirling motoru
Wankel motoru Gaz
Türbini
Güç Üreten Devir Sayısına Göre
Termodinamik Çevrim Türüne
Göre
Kimyasal Ener.- Mekanik Ener.
Çevrimine Göre
Tabi Emmeli Mi? Aşırı
Doldurmalı Mı?
Silindirlerin Diziliş Şekline
Göre
Yanma Odalarına Göre
Karışım Teşkili Yönünden
Kullanılan Yakıt Türüne Göre
5. TAŞIT ELEMANLARININ TANITILMASI
5.1. Aktarma Organları
Taşıt yapısı ve güç iletim gereksinimlerine göre farlılıklar arz etse de genel olarak aktarma organları kavramalar,
vites kutuları, şaft ve mafsallar ile diferansiyel ve akslardan oluşur.
Taşıtlarda motor momentini bir hareket oluşturmak üzere tekerlek-yol düzlemine bir kuvvet olarak aktaran
sistemlere çekiş sistemleri denir. Taşıtlarda çekiş sistemlerinin tasarımı taşıtı iten kuvvetin yola aktarma
biçimine göre üç ayrı teknikle yapılır. Bunlar; arkadan çekiş, önden çekiş ve dört tekerlekten çekiş sistemleridir.
Çekiş sistemine göre aktarma organları farklılık gösterebilmektedir.
5.1.1. Kavramalar (Debriyaj)
Makine terminolojisinde aynı eksende bulunan iki milden
birinde olan hareketi diğerine iletmekte veya iletilen hareketi
kesmekte kullanılan makine elemanları olarak tarif edilir.
Otomotiv sanayinde ise motorla ile aktarma organları
arasındaki irtibatı sağlamakta kullanılır. Motorla vites kutusu
arasına bağlanmış olup, kalkışlarda motordaki hareketi vites
kutusuna yavaşça ileterek sarsıntısız ve yumuşak bir kalkış
sağlar. Taşıt durmakta veya hareket halinde iken motor ile vites
kutusu arasındaki bağlantının kesilmesine, dolayısıyla vites
değişimine olanak sağlar ve gerekli hallerde motor ile aktarma
organlarının bağlantısının kesilmesini temin eder.
Hareket iletim ve kumanda sistemlerine göre göre kavramalar:
Sürtünmeli mekanik kavramalar (Mekanik, hidrolik, elektromekanik, elektrohidrolik)
Sürtünmeli santrifüj kavramalar (Mekanik, hidrolik, elektromekanik)
Sürtünmeli elektrikli kavramalar (Mekanik, Elektromekanik)
Sürtünmeli Hidrolik kavramalar (Hidrolik)
5.1.2. Vites Kutusu (Şanzıman)
Taşıt tahrikinde enerji kaynağı
olarak kullanılan motorun tahrik
tekerlerine doğrudan bağlanması,
tahrik tekerlerinin yüksek hızlarda
dönmesine ve elde edilecek itme
kuvvetinin taşıtı hareket
ettiremeyecek düzeyde kalmasına
neden olur. Değişik seyir
koşullarında gerekli itme
kuvvetinin tahrik tekerlerinde
oluşturulabilmesi için motor
momentinin belirli oranlarda
arttırılarak tahrik tekerlerine
iletilmesi gerekir. Bu işlem vites
kutuları ile gerçekleştirilir. Vites
kutularının temel elemanları dişli mekanizmalarıdır. Dişliler ile hareket iletiminde iletilen hareketin yönü, hızı ve
momenti, hareket alan ve hareket veren dişlilerin dişli oranları ile hareket ileten dişli sayısına bağlı olarak
değiştirebilir. Dişli sistemlerinde devir, güç ve moment değişimleri dişli oranlarının bilinmesiyle bulunabilir.
Aşağıda “g” indisi girişi , “ç” indisi çıkışı ifade etmek üzere dişli oranı;
devir cinsinden, r=ng/nç
çap cinsinden r=Dç/Dg
diş sayısı cinsinden r=Zç=Zg
moment cinsinden r=Mç/Mg
olarak bulunabilir.
Dişli oranı r>1 ise hız azalması, moment artışı, r<1 ise moment azalması, hız artışı söz konusudur.
Motorlu taşıtlarda kullanılan vites kutuları aracın yol ve yük şartlarına göre en uygun moment ve hız oranlarını
sağlamak üzere tasarlanır. Bu taleplere sürücü ve yolcu konforu ve kullanım kolaylığı eklenince çok farklı vites
kutuları taşıtlarda görülmektedir. Yaygın vites kutuları:
Standart vites kutuları
o Kayıcı dişli tip vites kutuları
o Daimi iştirakli vites kutuları
o Senkromeçli vites kutuları
o Elektronik kontrollü vites kutuları (Yarı otomatik)
Otomatik vites kutuları
o Hidrolik otomatik vites kutuları
o Sürekli değişken dişli oranlı vites kutuları (CVT)
5.1.3. Kardan Mili (Şaft)
Arkadan itişli otomobillerde
vites kutusu çıkış hareketini
diferansiyele ileten organdır.
Şaft otomobilin değişen yol ve
yük koşullarında vites kutusu
ile diferansiyel arasındaki
değişen mesafe ve açılar
altında hareket geçişini sağlar.
Kayıcı mafsal değişen
mesafeyi, istavroz mafsalları
ise açıları karşılar. Esnek
kaplin ise hareket
geçişlerindeki titreşimleri yok
eder. Kardan mili dönerken
hareket ileten eleman olduğu
için balansının çok iyi
yapılması gerekir.
Günümüz araçlarımızda kullanım durumuna göre;
Tek Parçalı Şaftlar : Bu günkü ağır hizmet araçlarında kullanılmaktadır. (Kamyon, kamyonet, otobüs vb.)
Çok Parçalı Şaftlar : Ağırlık merkezinin yere daha yakın olması istenilen araçlarda kullanılır. (Otomobil,
vb.)
Farklı eksenlerdeki (açılı) miller arasında dairesel hareket iletimi amacıyla üniversal mafsal kullanılır.
Otomobillerde vites kutusu ile diferansiyel arasındaki şaft bağlantılarında, direksiyon mili bağlantılarında ve
akslarda kullanılır. Günümüzde en çok kullanılan istavroz tipi ve küresel mafsallardır. İstavroz mafsallar yapıları
basit ve ekonomik olduğu için otomotiv sanayindei küresel mafsallar da genellikle robot teknolojisinde kullanılır.
Üniversal mafsallar iki sınıfta toplanabilir;
Adi tip üniversal masallar: Şaftlarda ve direksiyon sistemlerinde kullanılır.
Sabit hız üniversal mafsallar: Akslarda kullanılır.
5.1.4. Diferansiyel
Diferansiyel bir mile, iki ayrı mile birden hareket veren,
bu iki mili farklı hızlarda döndürebilen ve onlara eşit
döndürme momenti iletebilen bir dişliler sistemidir.
Diferansiyel, güç aktarma organlarında moment artışı
sağlamanın yanı sıra taşıt viraj dengesinin sağlanması
için tekerlek devirlerinin olması gereken devirlerde
tutulmasını da sağlamaktadır. İç ve dış tekerleklerin
virajlarda farklı dönmesi gerekir. Bu fark iç tekerlekteki
azalma oranında dış tekerlekte artış şeklindedir. Bu farkı
diferansiyel muhafazasında bulunan istavroz dişli takımı
sağlar. Dört tekerlekten çekişli araçlarda ise her çift
teker için ayrı ayrı iki tane diferansiyel vardır.
5.1.5. Akslar
Diferansiyel aks dişlilerinden aldığı dönüş hareketini çekici tekerleklere iletir. Akslarda diferansiyel
tarafında 3 lü mafsal tekerlek tarafında ise sabit hız mafsalı bulunmaktadır.
Akslar güçlerini diferansiyelden tekerlere aktarırlar. Önden çekişli araçlarda aks aynı zamanda 2
farkı görevi yerine getirmektedir.
Tekerlerin aşağı yukarı hareketleri ile ortaya çıkan şaft boyundaki değişmeleri
karşılayabilecek bir mekanizmaya sahip olmalıdır.
Tahrik ve direksiyon için aynı tekerin kullanılmasından dolayı ön tekerler döndürülürken
aynı çalışma açısının sağlayacağı kapasite de olmalıdırlar ve tekerlere hızlarında değişmeye
sebep olmadan döndürmelilerdir.
5.1.6. Tekerlekler
Jantlar, lastikleri üzerinde taşıyarak lastiklerin görevini en
iyi şekilde yerine getirmesini sağlar. Jantlar, sürüş
emniyetini sağlayan hayati parçalar oldukları için, dikey
ve yanal yüklere, sürüş ve frenleme kuvvetlerine ve
üzerine etkiyen çeşitli diğer kuvvetlere dayanacak şekilde
yeterli dayanıklılıkta olmalıdır.
Lastiğin görevleri:
Otomobilin yükünü ve ağırlığını taşımak
Yol yüzeyi ile tekerlek arasında teması sağlayarak iyi bir sürtünme yüzeyi oluşturmak. Böylece motorun
yarattığı döndürme momentini yola aktarıp çekiş kuvvetine dönüştürür ve frenlemelerde aracın uygun
mesafelerde durmasını sağlar.
Yol yüzeyindeki pürüzlerden ve sürüşten doğan titreşimleri ve darbeleri emerek yok etmek. Böylece
süspansiyon sisteminin elemanı gibi çalışır
Direksiyon ile verilen yönü izlemek. (Viraj dönüşlerinde direksiyon kontrolüne gerekli olan yanal kuvveti
üretir)
5.2. Hareket Kontrol Sistemleri
5.2.1. Direksiyon Sistemleri (Ön Düzen)
Ön
düzen sistemi, aracın dönüsünü sağlar. Direksiyon simidi, direksiyon mili, sonsuz dişli, sektör dişli, rot, eğri rot,
kısa rot, rot başı bu sistemin bazı parçalarıdır. Direksiyon simidindeki dairesel hareket, dişliler vasıtasıyla doğrusal
harekete çevrilerek tekerleklerin yönlendirilmesi sağlanır.
Hidrolik Direksiyon: Direksiyon simidine uygulanması gereken gerekli döndürme kuvvetinin düşürülmesini
sağlayan sistemdir. Direksiyon eforunu sağlayan iki ayrı tipi vardır, birinci tip motor gücünü kullanan hidrolik bir
sistemdir. Diğeri ise bir elektrik motor kullanır. Birincisi için motor bir pompanın hareketinde kullanılır ikincisi
için, ön bagaj kompartımanı içinde bağımsız bir elektrik motorlu pompa kullanılır, har ikisi de hidrolik basınç
üretir ve bu basınç hidrolik silindir içinde bir piston üzerinde uygulanır, böylece hidrolik basınç kremayer eforu
için pinyona yardım eder. Bu yardımın miktarı basıncın miktarına bağlı olarak pistonun üzerine uygulanır.
Bu nedenle, eğer daha fazla direksiyon kuvveti gerekirse, basınç yükselmelidir. Hidrolik basınç içindeki
değişim, direksiyon ana miline bağlı bir kumanda valfi ile sağlanır.
5.2.2. Süspansiyon Sistemleri
Araç gövdesi ile tekerlekler arasına yerleştirilen süspansiyon sistemi, yolun yapısından kaynaklanan titreşimleri
sönümlemek üzere tasarlanmıştır. Süspansiyon sistemi sürüş konforu ve güvenliği açısından ihtiyaç duyulan bir
sistemdir. Direksiyon sistemi, ön düzen geometrisi ve tekerleklerle bir bütünlük içerisinde çalışır.
Süspansiyon sisteminin görevleri şunlardır:
Sürüş esnasında lastikler ile birlikte çalışarak yolcuları veya taşınan yükü korumak ve sürüş konforunu iyileştirmek amacıyla yol yüzeyinin yapısından kaynaklanan titreşimleri, salınımları ve ani şokları sönümleyerek yumuşatır. Aynı zamanda şasi ve kaportayı da korumuş olur.
Yol yüzeyi ile tekerlekler arasındaki sürtünmeye bağlı olarak ortaya çıkan sürüş ve fren kuvvetlerini gövdeye aktarır.
Akslar üzerinde gövdeyi taşır ve gövde ile tekerlekler arasındaki uygun geometrik ilişkiyi sağlar.
Yol ile tekerlekler arasında teması kaybetmeden güvenli dönüş yapmayı sağlar.
Süspansiyon sistemleri genellikle yapılarına göre 2’ye
ayrılır:
Serbest (Askı) Süspansiyon Sistemi: Tekerlekler birbirlerinden bağımsız olarak yol darbelerini karşılayan ve sönümleyen donanımlardır.
Sabit (Askı) Süspansiyon Sistemi: Sağ ve sol tekerlekler birbirlerine bir aks veya aks kovanı ile bağlanır ve yol darbelerini birlikte karşılayıp sönümleyen donanımlardır.
Süspansiyon sistemi, yaylar ve amortisörlerden oluşur.
Yaylar:
Bir aracın şasisi araca bindirilmiş yükü,
aktarma organlarını ve motoru taşır.
Şasi çerçevesi ise yaylar ve diğer
bağlantı elemanları yardımıyla
tekerleklere bindirilir. Yaylar
tekerlekler ile dingil arasına yerleştirilir.
Yaylar enerji depolayan elemanlardır. Seyir halindeki taşıta yoldan gelen darbeler, tekerlekler aracılığı ile çok kısa
zaman içerisinde yaylara kinetik enerji olarak iletilir. Yaylar bu enerjiyi sıkışmak suretiyle potansiyel enerji olarak
üzerine depolar. Bir süre sonra yaylar, oldukça yavaş bir salınım hareketiyle potansiyel enerjiyi kinetik enerjiye
dönüştürerek bırakır. Böylece yoldan gelen darbeler şasiye geçmeden yay üzerinde sönümlenmiş olur.
Yayların Görevi:
Taşıta ait ağırlık ve kütle kuvvetlerini üstüne alır.
Sürüş konforu için yolun darbelerini karşılar ve yumuşak titreşimlere dönüştürür.
Sürüş güvenliği için tekerleklerin yol yüzeyine iyi tutunmasını sağlar.
Yayların Çeşitleri: Yaprak yaylar Helezon yaylar Burulma çubuklu yaylar Hava yayları
Amortisör:
Araç yol yüzeyindeki darbelere maruz kaldığında
süspansiyon yayları uzayarak ya da kısalarak bu darbeleri
karşılar. Darbeleri karşılamaları esnasında bir süre salınım
hareketi yapar. Gerçekte bir yayın kısa bir salınımdan sonra
durması beklenir. Aynı zamanda yayların hem yeter
derecede sert hem de eğilebilir özellikte olmaları
gerekmektedir. Bunun yanı sıra yayların sıkışması ve
gevşemesi hallerinde araçta aşırı sarsıntılara yol açmaması
emniyet ve konfor için zorunludur. Bu nedenle sarsıntı ve
darbeyi şasiye iletmeyen yayın yavaşça gevşemesi ve
sıkışmasını sağlayan, kontrolsüz salınımı kısa sürede
durduracak donanıma ihtiyaç vardır. Bu görevi
amortisörler gerçekleştirir.
Amortisörün görevleri:
Yayların salınım süresini kısaltır.
Lastiklerin her durumda zeminle temasını sağlayarak sürüş emniyeti sağlar.
Lastiklerin daha iyi yol tutuşunu sağlayarak direksiyon hâkimiyetini kolaylaştırır.
Yatmayı, kaymayı, zıplamayı, fren sırasında dalmayı ve hızlanma sırasında ön tarafın yükselmesini arka tarafın çökmesini azalarak sürüş konforunu artırır.
5.2.3. Fren Sistemleri
Motorlu araçlarda birbirinden bağımsız üç farklı fren sistemi kullanılmaktadır. Bunlar;
Servis (Ayak) freni: Araç hızının kontrol edilmesi ve aracın durdurulması için kullanılır.
El (Park) freni: Park edilen aracın olduğu yerde sabit kalması için kullanılır.
Yardımcı frenler: Dizel kamyonlar ve diğer ağır yük araçlarında servis frenleriyle birlikte
kullanılır.
Bundan başka, aracın hızını azaltmak için bazen “motor freni” de kullanılır. Bu, motorun dönmeye
gösterdiği kendi direnci tarafından oluşturulmuş frenleme etkisi olduğundan hiçbir özel donanıma
gerek duymaz.
Motorlu taşıtlar üzerinde oldukça farklı yapılarda ve özelliklerde frenler kullanılmaktadır.
Bunlar;
Hidrolik frenler,
o Klasik hidrolik frenler,
o Vakum yardımlı hidrolik frenler,
o Hava yardımlı hidrolik frenler,
Mekanik frenler,
Havalı frenler,
Elektrikli frenler şeklindedir.
Günümüz otomobillerinin birçoğunda hidrolik fren sistemleri
kullanılmaktadır. Fren pedalı, kaldıraç prensibine göre çalışır
ve pedala uygulanan küçük bir kuvvet fren merkezine büyük
bir kuvvet olarak iletilir. Paskal kanununa göre fren ana
merkezi içinde oluşan hidrolik kuvvet, fren hattı yoluyla
tekerlek silindirlerinin her birine ulaşıp fren balatası ve fren
disk balatasında bir frenleme kuvveti oluşturur.
Klasik Hidrolik Fren:
Klasik hidrolik fren sisteminde, pedala
kuvvet uygulandığında merkez
silindirinin pistonu basınç oluşturur.
Oluşan bu basınç, borular vasıtasıyla
tekerlek silindirlerine ulaştırılır.
Tekerlek silindirlerinin pistonları
açılarak frenleme sağlanır.
Vakum Yardımlı Hidrolik Fren:
Vakum yardımlı güç freni; aracın
motorunda meydana getirilen emme
manifoldu vakumu yardımıyla frenleme
anında şoförün ayak kuvvetine ek
olarak ilave bir kuvvet oluşturur. Fren
pedalına basıldığında vakum kontrol
sübabı, pistonun merkez silindiri
tarafına vakumun etki etmesini sağlar.
Böylece pistonun bir yanında
atmosferik basınç, diğer yanında
vakumun etkisi oluşur. Vakum ünitesinin pistonu fren merkez silindirinin pistonuna bağlı olduğu için
onu da hareket ettirir ve fren merkez silindirinin içinde basınç oluşturur. Bu basınç, fren sistemine etki
eder ve fren tekerlek silindirleri üzerinden frenlemeyi meydana getirir. Bu vakum ünitesine hidrovak
(westinghouse) denir.
Hava Yardımlı Hidrolik Fren:
Bu tür fren sisteminde merkez pompasında
oluşturulan hidrolik basınca ek olarak
basınçlı havadan faydalanılmıştır. Sistemde
kullanılan basınçlı hava, motordan hareket
alan bir kompresör tarafından
sağlanmaktadır. Kompresör tarafından
üretilen basınçlı hava, hava tanklarında
depolanmıştır. Fren pedalına basıldığında
hava tanklarında bulunan basınçlı havaya,
frene basma miktarıyla orantılı olarak yol
verilir. Basınçlı hava bir diyafram ünitesine
etkiyerek merkez silindiri, pistonun itme
çubuğunu daha büyük bir kuvvetle iterek
frenleme kuvvetinin artmasını sağlar.
Merkez pompasından itibaren sistem, klasik
hidrolik fren gibi çalışmaktadır.
5.2.3.1. Diskli Fren Sistemi
Günümüzde genellikle ön tekerleklerde diskli frenler, arka tekerleklerdeyse kampanalı frenler
kullanılmaktadır. Ancak dört tekerlekte de diskli fren kullanımı yaygınlaşmaktadır. Diskli fren sistemi
sabit bir kaliperle bu kaliper üzerine yerleştirilen fren balataları, pabuçlarıyla birlikte, fren hidrolik
silindiri ve pistonlarından oluşur. Fren pedalına basıldığında merkez silindirinden gelen basınçlı
hidrolik, kalipere geçerek silindirin içerisine dolar. Pistonlara itme kuvveti uygulayarak pistonları açar.
Pistonlar pabuçları ve üzerlerindeki balataları diske doğru iterler ve diski sıkmaya çalışır. Böylece disk
iki pabuç arasında sıkılarak frenleme sağlanır.
5.2.3.2. Kampanalı Fren Sistemi
Kampanalı fren sisteminin çalışması şu
şekildedir: Fren pedalına basıldığı zaman
merkez silindirinde oluşan basınç, borular
yardımıyla fren tekerlek silindirlerine iletilir.
Tekerlek silindirlerinin içerisine dolan
basınçlı hidrolik, pistonları dışa doğru iter.
Pistonlar aldıkları itme kuvvetini, itme
çubukları vasıtasıyla pabuçlara iletir.
Pabuçlar kampanaya karşı açılarak balataları
kampanaya yaslar ve oluşan sürtünmenin
etkisiyle frenleme sağlanır. Fren pedalından ayağımızı çektiğimiz zaman pabuçlara bağlı olan geri
getirme yayları vasıtası ile pabuçlar kampanadan uzaklaşır. Böylece yeni bir frenleme için fren
mekanizması hazır hale gelir.