bilgiyi İşleme kuramı -...

77
Bilgiyi İşleme Kuramı

Upload: others

Post on 03-Nov-2019

13 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Bilgiyi İşleme Kuramı

2

• Bilgiyi işleme kuramı insanın bilgiyi nasıl aldığı, depoladığı, kaydettiği (bütünleştirdiği- entegre ettiğini), geri getirdiğini (hatırladığını) açıklamaya çalışır.

3

• Bu model insan zihninin işleme şeklini, bilgisayarın işleme şekline benzeterek açıklar. Buna göre, hem insanlar hem de bilgisayarlar bilgiyi alırlar, depolarlar, geri getirirler ve bu bilgilere dayanarak karar verirler. Bilgisayarlar girdi olarak sembolleri kullanırlar, onlara işlemleri uygularlar ve çıktı meydana getirirler, insanlar da aynı şeyi yaparlar.

4

• Bilgiyi işleme modeline göre insan zihninde öğrenmenin oluşumu, bilgi işleme fonksiyonunu yerine getirirken kullandıkları süreçler bakımdan üç ana öğe olarak sınıflandırılabilir.

5

• Bilgi depoları

• Bilişsel süreçler

• Yürütücü kontrol

6

• Bilgi depoları, bilginin tutulduğu ve bilgiyi işlemenin gerçekleştiği depolardır. Dış çevreden gelen uyarıcılar, bu depolarda bilgi formuna dönüştürülür, anlamlı yapılar halinde işlenir ve daha sonra kullanılmak üzere örgütlü bir yapıda depolanır.

• Bütün bilişsel psikologların üzerinde anlaştıkları üç ana bellek deposu vardır:

7

• Duyusal Bellek (DB): Klavye ve ya ses ayırt eden sistemler gibi “girdi" (input) araçlarına benzetildi

• Kısa Süreli Bellek (KSB) ya da Çalışan Bellek: Bilgisayarlardaki CPU ve ya RAM öğelerine benzetildi(Random-Access Memory)

• Uzun Süreli Bellek (USB): Bilgisayarlardaki “hard disk”e benzer bulundu

8

9

• Bilgiyi işleme kuramı bilişsel bir kuram olup, bilginin dışarıdan nasıl alındığını, ne gibi zihinsel işlemlerden geçirildiğini, nasıl depolandığını ve depolanan bilginin nasıl hatırlandığını kapsamlı bir şekilde izah eder.

10

• Bu bakış açısına göre, öğrenci (birey) öğrenme sürecinde aktiftir.

• Birey çevresel uyarıcıların hepsini değil bunların bir kısmını seçerek alır.

• Birey etkileşimde olduğu uyarıcılara anlam verip-yorumlar.

11

• Öğrenme sürecinde eski bilgilerle yeni bilgiler etkileşim halindedir.

• Eski bilgiler sayesinde yeni uyarıcılara anlam verilebilir ve eski bilgilerle ilintilendirilerek yeni bilgiler depolanır.

• Bu işlemlerin hepsinde birey aktiftir.

• Bu nedenle, özetle bilgiyi işleme kuramı bireyi kendi öğrenmesinin aktörü olarak görür.

12

Huitt (2003) tarafından da vurgulandığı üzere bilişsel psikoloji uzmanları aşağıdaki prensipler konusunda hemfikirdirler:

• İnsanın zihinsel sistemi sınırsız bir kapasitede değildir

• Bilginin deşifre edilmesi, dönüştürülmesi, kaydedilmesi, geri çağrılması ve kullanılmasını yöneten ve kontrol eden bir mekanizma olmalıdır. Bu mekanizmanın eldeki işlemin zorluk derecesine göre değişebilen bir işleyiş gücü olmalıdır.

13

• İnsan zihninde bilginin akışı iki yönlüdür alınan girdi ile hâlihazırda var olanlar arasında bu şekilde bir akış olmaması halinde duyusal bellekle gelen bilginin anlamlandırılması mümkün olmazdı.

• İnsan organizması bilgiyi belli şekillerde organize etme ve işlemek üzere genetik olarak programlanmıştır.

14

• Genel ve ya Spesifik: bilgi birçok yerde kullanılacak bir bilgi mi yoksa belli bir durum için mi kullanımı söz konusu olabilir?

• Deklaratif bilgi: Türkiye’de kaç il vardır? Su kaç derecede kaynar? vb.

• Prosedürel bilgi: Bir bisikletin lastiği nasıl değiştirilir? Taze fasulye nasıl pişirilir? Gibi kimi şeylerin nasıl yapıldığına dair eylemsel bilgiler.

• Koşullu bilgi: Ne zaman ve nasıl deklaratif ve ya prosedürel bilgiye başvurulması gerektiği ile ilgili bilgi.

15

• Kodlama- Dışsal ve ya içsel uyarıcılara dikkat etme, bilginin alınması ve algılanması.

• Depolama- Kodlamayı takip-eden işleme bağlı olarak bilgiyi ya kısa ya da uzun süreliğine depolama işlemi

• Geri Getirme- Bu işlem belleğin ve depolamanın etkililiğini gösteren bir etkinliktir ve bilginin ihtiyaç duyulan durum ve zamanda bellekte bulunup geri çağrılmasından ibarettir.

16

1. Çevredeki uyarıcıların alıcılar yoluyla alınması

2. Duyusal kayıt yoluyla bilginin kaydedilmesi

3. Bilginin seçilerek kısa süreli belleğe geçirilmesi

4. Kısa süreli bellekte zihinsel tekrar

17

5. Anlamlı kodlama

6. Kodlanan bilginin uzun süreli bellekte kodlanması

7. İşleyen belleğe geri getirme

8. Bilginin gönderilmesi (tepki üretici)

18

9. Tepki üreticini bilgiyi kaslara göndermesi

10. Öğrenenin çevresinde performansını göstermesi

11. Yürütücü kontrol tarafından tüm bu süreçlerin kontrol edilmesi

19

• Bütün duyusal bilgilerin oldukça kısa süreliğine taşıyan bir nevi bir bellek türüdür.

• Duyusal bilgi ile duyu organlarıyla organizmaya ulaşan uyarıcılar kastedilir.

• Nitekim, duyu organları organizma ile çevre arasında bir köprü niteliğindedirler.

20

• Oldukça sınırsız miktarda ve hatta algılayamayacağımız oranda bilgi bulundurma kapasitesine sahiptir.

• Duyusal kayıt bu bilgiyi 1-3 saniye tutar. Bilginin bilince ulaşması ancak dikkat ile mümkündür. Ancak dikkatimizin kapılarından geçen bilgiyi algılar ve hatırlayabiliriz.

21

• Duyusal bellek (kayıt) ile uzun süreli bellek arasında-bilginin uğrak yeridir.

• Kapasitesinin 7±2 birim bilgiden ibaret olduğu üzerinde uzmanlar hemfikirdir.

22

• Bu bilginin 18 saniye civarı saklanabildiği bir depodur işleyen (kısa süreli) bellek.

• Üstelik bu yaklaşık 18 saniyelik zamanda bilginin korunması için tekrar edilmesi ile mümkündür.

23

• Uzun süreli bellek öğrendiğimiz bilgilerin kaydedildiği nihai depomuzdur.

• Çoğu uzman bu belleğin kapasitesini sınırsız bulur.

• Başka bir ifadeyle, bilişsel psikologların çoğu bu hafızaya sonsuz miktarda bilgi kaydedilebilineceğini savunur.

24

• Yine, çoğu uzman uzun süreli bellekte bilgiyi saklama süresinin de bir sınırı olmadığı fikrindedir.

• Uzun süreli belleğin üç ayrı bellekten oluşur.

• Bunlar; anısal, kavramsal ve işlemsel belleklerdir.

25

• Kimi uzmanlar (Ashcraft, 1989; Tulvin, 1985) yaşam olaylarını-yaşantılarımızı ayrı bir belleğe (anısal bellek-episodic memory), kavramsal bilgileri de ayrı bir belleğe (anlamsal bellek- semantic memory) kaydederiz.

26

• Kimilerine göre ise bu iki belleğe ek olarak edindiğimiz becerileri kaydettiğimiz ayrı bir belleğimiz de (işlemsel bellek-procedural memory) mevcuttur (Woolfolk, 1993; Akt. Senemoğlu, 2004).

27

• Bilgiyi işlerken zihinsel olarak yaptığımız onca işlemi kontrol eden-gözetleyen bir mekanizma olduğu ve bu işlemleri rastlantısal bir şekilde yapmadığımız bilinmektedir.

• Bu mekanizma yaygın olarak yürütücü kontrol ya da yürütücü işlemci olarak adlandırılır.

28

• Bu mekanizma bilişsel işlemlerimizi yönetir.

• Bu nedenle meta-bilişsel süreçler olarak da nitelendirilirler.

• Yani, deyim yerindeyse, bilişimizi üstünde bilişimizi yöneten-yönlendiren süreçlerdir bunlar.

• Yürütücü kontrol, bilginin bilişsel sistemimizde nasıl bir seyir izleyerek öğrenileceğini, nasıl organize edileceği, sınıflandırılacağı ve yorumlanacağına rehberlik eder.

29

• Yine, bu süreçler çevredeki uyarıcılara dikkat edilmesini, işleme alınan bilginin tekrar edilmesini ve bilişsel organizasyonunu kontrol ederler.

• İnsan sadece öğrenen bir varlık değil aynı zamanda hangi malzemeyi nasıl öğrendiğini de zamanla öğrenen bir varlıktır.

30

• Bu nedenledir ki, kimi eğitimciler eğitim sadece müfredatta yer alan malzemeyi öğretmekle yetinmeyip- öğrenmeyi öğretmesi gerektiğini ifade ederken aslında öğrencilerin metabilişsel kapasitelerinin geliştirilmesini tavsiye ederler.

31

• Yürütücü kontrol iki önemli öğeden ibarettir. Bunlardan ilki güdülenme süreçleri (motivational processes), diğeri ise bilgiyi işleme ile ilgili süreçleri içerir (Senemoğlu, 2004).

• İnsanın içsel ve dışsa dünyaları sayısız değişkenler içerirler.

32

• Bu iki dünyanın etkileşiminin ya da bileşiminin hangi durumlarında ve hangi öğrenme malzemesini ne derece öğrenebildiğimizin farkında olmak yani bu anlamda dünyaya ve kendi öğrenmemize ilişkin bilgilerimiz ve bu durumlar üzerinde denetim kurma derecemiz bizim öğrenme performansımızı son derece etkileyen unsurlardır

33

• Kısacası, yürütücü kontrol bir yönü bireyin motivasyonu yani beklentileri amaçları ve gerek içsel gerekse çevre koşullarına kendi öğrenmesine hizmet edecek şekillerde kontrol altına alma yetilerini ifade eder.

• Yürütücü bilişin önemli işlevlerinden bir tanesi bireye kendi öğrenme durumlarıyla ilgili geri bildirim vermesi ve bu sayede birey içsel ve ya dışsal koşullarda gerektiğinde değişiklikler yapma olanağı sağlar.

34

• Kısacası bu geribildirim sayesinde birey bilgiyi edinme ve işleme süreçlerini daha etkili kılma imkânı sağlar.

• Flavel’in de (1979) özetlediği üzere, yürütücü biliş bilgisi üç öğeden oluşur: kişinin kendine, öğrenilecek malzemeye ve öğrenme strajileri (Akt. Senemoğlu, 2004).

35

• Bireyler yürütücü biliş yetenekleri açısından bireyler arasında farklılıklar vardır. Yani bütün bireyler bu yetiler açısından aynı değillerdir. Bu yetilerin okul öncesi dönemde gelişmeye başladığı ve özellikle soyut düşünme yetileri kazanıldıkça güçlendikleri düşünülmektedir.

36

• Kimi yazarlara göre öğrenme yaşantılarının etkisi 5-7 yaşlarından gelişmeye başlar ve okul yılları süresince gelişir.

• Bu nedenle, ebeveynlerin ve okulca verilen eğitsel etkinliklerin bireylerin bu yetilerini geliştirmede önemli bir rolü olduğunu söylenebilir.

37

• Yukarıda da belirtildiği gibi bilgi işleme sistemi iki temel öğeden oluşur. Bunlardan biri bilgi depoları (duyusal kayıt, kısa süreli bellek ve uzun süreli bellek) diğeri ise bilişsel süreçlerdir;

38

• Dikkat,

• Algı,

• Tekrar,

• Gruplama,

• Kodlama

• Geri getirme

39

• Bilgiyi işleme kuramına göre etrafımızdaki sonsuz uyarıcılar arasında dikkat ettiklerimizi işleriz.

• Dikkat, bir uyarıcıyı işleme alma olarak da nitelendirilebilir.

• Bilindiği üzere, insanın içsel ve dışsal uyarıcıların hepsiyle aynı anda işlem yapması olanak dahilinde değildir.

40

• Bize ulaşan bütün uyarıcıların her birini hakkıyla algılamamız mümkün olmadığından, çevredeki uyarıcılara karşı seçici bir dikkatle sadece kimilerini işleme alırız.

• Dikkat, bu uyarıcıların hepsi duyusal kayda ulaşır ancak bu uyarıcılar arasında özellikle kimilerine “yönelmekle” ve diğer uyarıcıları göz ardı etmekten ibarettir.

41

• Ders anlatan bir öğretmenin bir yandan öğrencilerin dikkatlerinin göreli olarak kısa bir süreliğine diri tutulabileceği biri de anlatımda yer alan her noktaya eşit dikkat sağlamaya gerek olmadığıdır.

• Bu nedenle, anlatım sırasında önemli konuları- eldeki konunun temel noktalarını anlatırken öğrencilerin dikkatlerini anlatımda tutması gerekir.

42

• Bu muhtelif şekillerde sağlanabilir. Öncelikle, anlatımın başında öğrencilerin motivasyonunu sağlamak ve konuya ilgilerini çekmek gerekir.

• Gerek ifadelerle ve gerekse ses tonundaki değişmelerle öğrencinin dikkati korunabilir.

• Buna ek olarak, öğrencilerin birden çok duyu organına hitap edecek şekilde dersi düzenlemek ve anlatım sırasında sınıfta dolaşmak ve göz teması kurmak da yararlı olur.

43

• Dikkatimizi istediğimiz bir noktada tutmayı etkileyen çeşitli etmenler vardır.

• Mesela, yaşımız bunlardan biridir.

• Okul dönemlerinde daha küçük çocukların dikkat süreleri daha kısadır.

• Nitekim bu nedenle üniversitede iki ders saatini birleştirerek ders yapılmasına karşın anaokulunda ya da ilkokulda ders süresi çok daha kısa tutulur.

• Hiperaktivite, kişinin o anki sağlık durumu ve ya ruhsal durumu, kaygı ve stres düzeyi ve yaşanmış travmaların etkisi olur.

44

• Algılama duyusal kayıttan dikkat yoluyla işleme alınan bilginin yorumlanması-anlamlandırılması sürecidir.

• Bu yorum ve algılama önceki bilgilerimiz sayesinde yapabiliriz.

• Algı kişinin önceki yaşantıları, içinde bulunduğu duruma dair beklentileri, duruma dair motivasyonu, gibi etkenlerden etkilendiğinden, algı nesnel (objektif) değil özneldir (subjektiftir).

45

• Öğretimde bilgiler birbirlerine eklemeli ve hiyerarşik bir sıra ile sunulur.

• Her öğretim aşamasındaki her sınıfta hatta dönem ve ya yıl boyunca müfredatta yer alan konular da bu şekilde bir sıralamayla işlenir.

• Bu yüzdendir ki, daha önce derste anlatılan konuları anlamlandırmada yapılan bir yanlışlık sonraki konuları algılarken de sürebilir.

46

• Çoğu tecrübeli öğretmen derse başlar başlamaz, o günkü konu hakkında öyle bir ön konuşma yapar ki sanki dönemin en önemli konusu o gün işlenecek konudur.

• Öğretmenin bunu yapmasının nedenlerinden bir tanesi de öğrencinin o konuya dair olumlu beklentiler geliştirip dinlemek yönünde güdülenmesine katkıda bulunmaktır.

47

• Kısa süreli bellekte bilgiyi tutma süresi 20 saniye civarı gibi kısa bir süreden ibaret olduğundan zihinsel tekrarın (rehearsal) öğrenmede önemi büyüktür.

• Kısa süreli bellekten bilgi ya uzun süreli belleğe gönderilir ya da kısa süreli bellekten kaybolmamasını sağlamak için tekrara ihtiyaç vardır çünkü kısa süreli belleğin alacağı bilgi miktarı oldukça sınırlı olduğundan yeni bilginin ulaşmasıyla kaybolur.

48

• Bu nedenle, daha fazla bilginin kısa süreli bellekte daha uzun süre kalması için; (1) gruplama, küçük parçaları ilişkilendirerek geniş parçalar haline getirme, (2) zihinsel tekrar gerekir

49

• Ayrıca bu tekrar yeteri kadar uzun süre yapıldığında bilgi ezberlenmiş bir şekilde uzun süreli belleğe kaydedilir. Bunu yaparken aralıklı tekrar tek seferde yapılan yoğun tekrardan daha etkilidir.

50

• Örnek: ayak bileği ve ayakta yer alan kemiklerin Latince isimlerini bir günde iki oturumda ezberlemek ile iki günde 4 daha küçük sürede ezberlemek kıyaslandığında ikincisi daha etkilidir.

• Bilginin ezberlenmesi kemiklerin Latince isimlerini öğrenme gibi durumlarda belki en iyi yoldur ancak ezber yüzeysel bir bilgiyi işleme yoludur.

51

• Kısa süreli bellek ancak 7±2 birimlik bilgi alabildiğinden bu belleğe ulaşan daha büyük miktardaki bilgiler daha büyük gruplar halindeki birimlere ayrılarak daha çok bilgi tutulabilir.

52

• Örneğin, 05367685143 olan bir telefon numarasını bu şekilde bir bütün olarak kısa süreli belleğe almaktansa 0536 768 51 43 şeklinde 4 birim olarak işlemek kısa süreli belleğin bu bilgiyi daha etkili bir şekilde işlemesini sağlar.

53

• Kısa süreli bellekteki bilgiyi tekrar ederek kısa bir süreliğine zihinde tutmanın dışında kodlama olmadan çevreden edinilen bilginin kaybolur.

• Kodlama, kısa süreli belleğe alınan bilginin uzun süreli bellekte var olan bilgi ile ilişkilendirilerek uzun süreli belleğe transfer edilmesidir.

54

• Uzun süreli bellekte bulunan şemalara yeni gelen bilginin eklenmesi ve var olan şemanın yeniden düzenlenmesi Piaget’nin belirttiği dengeleme ve uyum sürecinde olduğu gibi öğrenme sürecinde önemli bir etkinliktir.

• Kodlamanın etkili olması anlamlandırma ile olanaklıdır.

55

• Anlamlılık, uzun süreli bellekteki bir düşünce ve diğer düşünceler arasında mümkün olduğunca bağlantılar, ilişkiler kurmakla gerçekleşir.

• Bilginin anlamlılığını artırarak kodlama sürecini zenginleştirmede dört temel öğe vardır (Eggen ve Kauchak, 1992): a) Etkinlik, b) Örgütleme, c) Eklemleme, d) Bellek destekleyici ipuçları.

56

57

• Öğrenme sürecinde hâlihazırda bellekte var olan bilginin geri getirilmesi öğrenme düzeyini etkiler.

• Çünkü yeni bilgiler bu eski bilgi ile ilişkilendirilerek anlamlandırılır.

• Öğrenme hem eldeki öğrenilecek malzemeye hem de hâlihazırda bu malzemeyle ilgisi olan bilgi ve şemaların varlığına bağlıdır (hazır bulunmuşluk).

58

• Kısacası, eski bilinenler yeni öğrenmeleri etkiler.

• Erişimi kolay olacak şekilde kodlanmış bilgiler daha kolay olmaktadır.

• Geri getirme uzun süreli bellekten, bilginin aranıp bulunarak etkin duruma getirilmesidir.

• Bilgilerin ne derecede anımsanacağında anımsayan kişilerin bilişsel yeteneklerindeki bireysel farklar da rol oynar.

59

• Bu farklılıklar, öğrenme yaşantısı öncesinde öğrenilecek konuya dair bilgileri benzer olan öğrencilerin eldeki malzemeyi öğrenme düzeylerine bakarak belirlenir (Gage ve Berliner, 1988).

• Anımsamada (geri getirmede) söz konusu bilginin birey için önemi de rol oynar.

• İnsanlar önemsedikleri (güdülenmiş bir şekilde öğrendikleri) bilgilere daha kolay erişirler.

60

• Genel bir kural olarak orta düzeyde şiddetli olumlu, olumsuz ve nötr yaşantılar düşünüldüğünde, en az erişilen malzeme olumsuz malzeme ve en çok ulaşılan da olumlu (hoşnutluk uyandıran) yaşantılardır.

61

• Belleğe kaydedilmiş bilgiye ihtiyaç duyulduğunda bu bilgiye ulaşamama durumudur.

• Çoğu kez iki temel nedenle bilgiye ulaşılıp-bilgi geri getirilemez (hatırlanamaz):

• Kullanılmayan bilgi zamanla daha zor ulaşılır (hatırlanır) hale gelir.

62

• Kimilerine göre uzun süreli bellekte bilgi hiçbir zaman yok olmaz sadece bilgiye erişim zorlaşabilir. İki unsur bu güçlüğün nedeni olarak düşünülmektedir.

• Biri, bellekteki eski bilgi, eskimiş manyetik bantlarda olduğu gibi (video bandı gibi) zamanla aşınır.

• Bu fikirdeki uzmanlar unutmayı beyin ve sinir sistemindeki izlerin zamanla aşınıp kaybolmasından ileri geldiğini, kullanılmayan, güncellenmeyen bilginin, nöronlar arasındaki bağın ortadan kalkması ya da zayıflamasıyla yok olduğunu ileri sürmektedirler (Cüceloğlu, 2006).

63

• İkincisi, bellekteki eski bilgiye ulaşmak, o bilgi kullanılmadığı kendisine ulaşmada kullanılan ipuçları zayıflar böylelikle erişilmesi güç hale gelir.

• Hele uzun süreli belleğe sürekli bir şekilde nice bilgiler kaydedildiği için kimi eskiyen ve kullanılmayan (erişim yolunda bağları güncellenmeyen) bilgilerin ulaşılmaz hale gelmesi doğaldır.

64

• Unutma ile ilgili görüşlerden biri de karışma kavramı ile ilgilidir.

• Karışma, bir öğrenme durumunda önceden öğrenilenlerin ya da yeni öğrenilenlerin öğrenmeyi bozmasıdır.

65

• Yeni öğrenilenlerin önceki öğrenilenleri bozduğunda ortaya çıkan duruma, geriye ket vurma (retroactive interference) adı verilir.

• Bu durumun tam tersi, önceki öğrenilen bilgilerin daha sonra öğrenilenleri engellemesi de ileriye ket vurma (proactive interference) olarak adlandırılır (Senemoğlu, 2004)

66

• Bilgiyi etkili bir şekilde hafızada organize etmek

• Bilgiyi anlamlı bütünler halinde depolamak

• Hafızaya alınan bilgiyi mümkün olduğu kadar çokça eski bilgiyle ilintilendirerek kaydetmek

• Edinilen bilgiye kişisel anlamlar yüklemek- edinilen bilgiyi şahsi bilgi haline getirmek

67

• Bilgiyi edindiğimiz durum ve bağlamla beraber kaydetmek-durumu hatırlamak bilginin hatırlanmasını kolaylaştırır

• Bellek yöntemleri kullanmak

68

• Ezberlemek: Öğrenme ile aynı şey değil ama kimi bilgiler ancak ezberlenerek saklanabilir-ezberlemek bilhassa eldeki bilgiler parçalara bölünerek daha kolay yapılabilir-bir şiirin her bir mısrasını teker teker bir öncekiyle bağlantılı olarak ezberlemek gibi.

69

• Edinilen bir dizi bilgiyi sıralayarak saklamak suretiyle listenin başı ve sonunu hatırlamak kolay olacaktır ve bu da listenin geri kalanının hatırlanmasını kolaylaştırabilir

70

• Öğrenilecek çokça bilgiyi bir defada öğrenmeye çalışmaktansa, bilgiyi belli miktarlara bölerek farklı zamanlarda her bir kısmını öğrenmek hatırlamayı kolaylaştırır (vücuttaki kemiklerin Latince isimlerini öğrenirken hepsini birden öğrenmektense, vücut bölümlerinin her birinde bulunan kemikleri bir “oturumda” öğrenmek daha etkili olabilir)

71

• Zihinsel süreçte bilgi akışı kendiliğinden meydana gelmez. Bu akışı bilinçli olarak yönlendiren süreçler vardır. Bunlara yürütücü süreçler denir. Bu süreçler, hangi bilgiyi işlemek için hangi faaliyetlerin gerektiğini ve işlem öğesinin sistem kaynaklarını nasıl kullandığını belirlemek için işlem akışını kontrol eden bellek sisteminin öğesidir.

72

• Bilgiyi işleme sisteminde işlem akışını yürüten süreç "bilişi yönetme (metacognition)" olarak kabul edilmektedir. Çünkü, bilişi yönetme, "bilişsel süreçler hakkındaki bilgi ve bu süreçleri kontrol etme" özelliklerini kapsamaktadır. Bu sistemdeki bilişsel süreçler bilişi yönetme tarafından kontrol edilmekte ve bilgi akışını sağlama fonksiyonunu yürütmektedir.

73

• Bilişi yönetme aşağıdaki becerileri kapsamaktadır:

• • Bilgi depoları ve bilişsel süreçlerin bilincinde olmak

• • İşin gerektirdiği öğrenme durumuna göre, bilişsel süreçleri etkin kullanma yollarını belirlemek

74

• İşi plânlamak

• Plan çerçevesinde bilişsel süreçleri etkin olarak kullanmak

• Meydana gelen öğrenme durumunu değerlendirmek

75

• Bazı görüşler, öğrenciler arasında başarı farkının yürütücü süreçleri kullanma etkililiğinden kaynaklandığını öne sürülmektedir.

76

• Buna göre, başarılı öğrenciler, muhtemelen kendi öğrenme stillerinin karmaşıklığını iyi yönlendiren, öğrenme ihtiyaçlarını ve kendi ihtiyaçlarını kavrayan ve kendi öğrenme stillerine uygun olarak uygulayabilecekleri bir stratejiler dizisi geliştirenlerdir. Yani, nasıl öğreneceklerini öğrenmiş olanlardır.

77

TeşekkürlerDoç. Dr. Nursel TOPKAYA

Eğitim Psikolojisi

Bilgiyi İşleme Kuramı

Ünite 12