basyazı, - tse...kalite yönetimi standardizasyonun makroekonomik etkileri 79 104 88 109 53 3 kasim...

112
1 KASIM 2013 Basyazı , Yıl: 52 • Sayı: 618 • Kasım 2013 Sahibi Türk Standardları Enstitüsü Adına Hulusi ŞENTÜRK Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Ahmet PELİT Yayına Hazırlayanlar Önder KUNT • Hatice ALTIN A. Sabit YÖNEY • Funda ÖZEN Türkay BİRBEN • Koray KOZAK Oğuz ERTAN • Belgin TAŞDİREK Mehmet Fatih IŞIK • Ebru CEM Eda BIYIKLI • Tamer KARABAY Yönetim Yeri TSE Halkla İlişkiler ve Yayın Müdürlüğü OFİM 100. Yıl Bulvarı No: 99 06374 OSTİM / ANKARA Tel: 0312 592 50 86 • 592 50 88 0312 592 50 90 Faks: 0312 592 50 91 e-mail: [email protected] Reklam ve Abone Ümüt ÖZTÜRK Eda BIYIKLI Tel: 0312 592 50 11 Tel: 0312 592 50 83 2013 Yılı Reklam Tarifesi Arka Kapak: 2000 TL + KDV Kapak İçleri: 1500 TL + KDV Son Sayfa: 1500 TL + KDV İç Tam Sayfa: 1300 TL + KDV Grafik Tasarım Türkay BİRBEN Tasarım, Baskı, Dağıtım KORZA YAYINCILIK Basım San. ve Tic. Ltd. Şti. Büyük San. 1. Cadde 95/1 İskitler-Ankara Tel:0312 342 22 08 • Fax: 0312 341 14 27 www.korzabasim.com.tr Yayın Türü: Yerel Süreli Basım Tarihi: 29.11.2013 Dergide yayınlanan yazılardaki görüşler yazarına ait olup Derginin ve yazarın adı alınarak iktibas edilebilir. Dergimize gönderilen yazılar yayınlansın veya yayınlanmasın iade edilmez. Hulusi ŞENTÜRK TSE Başkanı Değerli okuyucular, 25–26 Kasım 2013 tarihlerinde İstanbul’da Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı himayelerin- de “Standardizasyonun Küresel Ekonomiye Etkileri” konulu bir sempozyum düzenledik. 2 ana ve 15 paralel oturumla gerçekleşen; yurtiçi ve yurtdışından yaklaşık 600 konuğun katıldığı sempoz- yum, ülkemizde standardizasyon konusunda farkındalığın artırılma- sı, paydaşlar arasında geliştirile- cek işbirliklerindeki eşgüdümün sağlanması açısından önemli bir atlama taşı olmuştur. Standardizasyon konusunun birçok alandaki rolünün oldukça spesifik ve ve- rimli bir şekilde ilk kez ele alındığı bu sempozyum ile ülkemizin standardizasyon alanında artık belirleyici bir konuma gelebilecek potansiyel ve isteğe sahip ol- duğuna tanık olduk. Bu potansiyel ve isteği harekete geçirecek en önemli mo- tive edici güçlerden biri de böyle platformlarda gerçekleştirilen buluşmalardır. Nitekim Türk Standardları Enstitüsü olarak bu sempozyumu düzenlemekteki asıl amaçlarımızdan birisi de varolduğuna her zaman inandığımız potansiyeli harekete geçirecek motivasyonu sağlamaktır. Cumhurbaşkanımız Sayın Abdullah Gül, sempozyumun açılış gününde yolladığı mesajda şunları kaydetmişti: “Uluslararası rekabete uyum sağlamak ve küre- sel pazarlarda söz sahibi olabilmek için, sadece dünya standartlarında üretim yapan değil, aynı zamanda standartları belirleyen bir ülke konumuna ulaşmak zorunludur.” Türk Standardları Enstitüsü; Uluslararası Standardizasyon Teşkilatı (ISO), Avru- pa Standardizasyon Komitesi (CEN) ve Avrupa Elektroteknik Standardizasyon Komitesi (CENELEC) gibi küresel ve bölgesel kuruluşlara tam üyeliğiyle ülkemi- zin standartları belirleyici konuma gelmesi için gereken önemli altyapıyı sağla- maktadır. Ancak bu misyonu nihayete erdirecek olan ülkemizin iş ve akademik dünyasının standart hazırlama komitelerine katılımı ve bu komitelerdeki aktif çalışmaları olacaktır. Bunun için de mikro bazda yani işletme bazında standart kültürünün yerleştirilmesi gerekmektedir. “Standardizasyonun Küresel Ekono- miye Etkileri Sempozyumu”nun bu kültürün oluşmasında önemli ve benzersiz katkıları olmuştur. Saygılarımla.

Upload: others

Post on 19-Mar-2021

13 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: Basyazı, - TSE...Kalite Yönetimi Standardizasyonun Makroekonomik Etkileri 79 104 88 109 53 3 KASIM 2013 66 99 Sağlık Hizmetlerinde Kalibrasyon Uygulamaları Karbon Ayak İzi 75

1 KASIM 2013

Basyazı,Yıl: 52 • Sayı: 618 • Kasım 2013

SahibiTürk Standardları Enstitüsü Adına

Hulusi ŞENTÜRK

Sorumlu Yazı İşleri MüdürüAhmet PELİT

Yayına HazırlayanlarÖnder KUNT • Hatice ALTIN

A. Sabit YÖNEY • Funda ÖZENTürkay BİRBEN • Koray KOZAKOğuz ERTAN • Belgin TAŞDİREKMehmet Fatih IŞIK • Ebru CEMEda BIYIKLI • Tamer KARABAY

Yönetim YeriTSE

Halkla İlişkiler ve Yayın MüdürlüğüOFİM 100. Yıl Bulvarı No: 99

06374 OSTİM / ANKARATel: 0312 592 50 86 • 592 50 88

0312 592 50 90Faks: 0312 592 50 91

e-mail: [email protected]

Reklam ve AboneÜmüt ÖZTÜRK

Eda BIYIKLITel: 0312 592 50 11Tel: 0312 592 50 83

2013 Yılı Reklam TarifesiArka Kapak: 2000 TL + KDVKapak İçleri: 1500 TL + KDV

Son Sayfa: 1500 TL + KDVİç Tam Sayfa: 1300 TL + KDV

Grafik TasarımTürkay BİRBEN

Tasarım, Baskı, DağıtımKORZA YAYINCILIK

Basım San. ve Tic. Ltd. Şti. Büyük San. 1. Cadde 95/1 İskitler-Ankara

Tel:0312 342 22 08 • Fax: 0312 341 14 27www.korzabasim.com.tr

Yayın Türü: Yerel SüreliBasım Tarihi: 29.11.2013

Dergide yayınlanan yazılardaki görüşler yazarına ait olup Derginin ve yazarın

adı alınarak iktibas edilebilir. Dergimize gönderilen yazılar yayınlansın veya

yayınlanmasın iade edilmez.

Hulusi ŞENTÜRKTSE Başkanı

Değerli okuyucular,

25–26 Kasım 2013 tarihlerinde İstanbul’da Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı himayelerin-de “Standardizasyonun Küresel Ekonomiye Etkileri” konulu bir sempozyum düzenledik. 2 ana ve 15 paralel oturumla gerçekleşen; yurtiçi ve yurtdışından yaklaşık 600 konuğun katıldığı sempoz-yum, ülkemizde standardizasyon konusunda farkındalığın artırılma-sı, paydaşlar arasında geliştirile-cek işbirliklerindeki eşgüdümün sağlanması açısından önemli bir atlama taşı olmuştur.

Standardizasyon konusunun birçok alandaki rolünün oldukça spesifik ve ve-rimli bir şekilde ilk kez ele alındığı bu sempozyum ile ülkemizin standardizasyon alanında artık belirleyici bir konuma gelebilecek potansiyel ve isteğe sahip ol-duğuna tanık olduk. Bu potansiyel ve isteği harekete geçirecek en önemli mo-tive edici güçlerden biri de böyle platformlarda gerçekleştirilen buluşmalardır. Nitekim Türk Standardları Enstitüsü olarak bu sempozyumu düzenlemekteki asıl amaçlarımızdan birisi de varolduğuna her zaman inandığımız potansiyeli harekete geçirecek motivasyonu sağlamaktır.

Cumhurbaşkanımız Sayın Abdullah Gül, sempozyumun açılış gününde yolladığı mesajda şunları kaydetmişti: “Uluslararası rekabete uyum sağlamak ve küre-sel pazarlarda söz sahibi olabilmek için, sadece dünya standartlarında üretim yapan değil, aynı zamanda standartları belirleyen bir ülke konumuna ulaşmak zorunludur.”

Türk Standardları Enstitüsü; Uluslararası Standardizasyon Teşkilatı (ISO), Avru-pa Standardizasyon Komitesi (CEN) ve Avrupa Elektroteknik Standardizasyon Komitesi (CENELEC) gibi küresel ve bölgesel kuruluşlara tam üyeliğiyle ülkemi-zin standartları belirleyici konuma gelmesi için gereken önemli altyapıyı sağla-maktadır. Ancak bu misyonu nihayete erdirecek olan ülkemizin iş ve akademik dünyasının standart hazırlama komitelerine katılımı ve bu komitelerdeki aktif çalışmaları olacaktır. Bunun için de mikro bazda yani işletme bazında standart kültürünün yerleştirilmesi gerekmektedir. “Standardizasyonun Küresel Ekono-miye Etkileri Sempozyumu”nun bu kültürün oluşmasında önemli ve benzersiz katkıları olmuştur.

Saygılarımla.

Page 2: Basyazı, - TSE...Kalite Yönetimi Standardizasyonun Makroekonomik Etkileri 79 104 88 109 53 3 KASIM 2013 66 99 Sağlık Hizmetlerinde Kalibrasyon Uygulamaları Karbon Ayak İzi 75

2

51

StandardizasyonBilincininGelişmesindeEğitimin Rolü

Standardizasyonun Kobilerin Rekabet Gücüne Etkileri

56

95

Haberler

5

İnovasyon ve AR-GE’nin Standardizasyonu

16

Ambalaj Standardizasyonu İle Verimlilik

Standardizasyon ve Kalite Konularının Eğitim Sistemine Entegrasyonu

Standardizasyonun KOBİ’lerin Rekabet Gücüne Etkisi

Helal Gıda Belgelendirmesi ve Dünyada Bu Sektördeki Düzenlemeler

Örgüt Kültürü ve Kalite Yönetimi

Standardizasyonun Makroekonomik Etkileri

79

104

88

109

53

Page 3: Basyazı, - TSE...Kalite Yönetimi Standardizasyonun Makroekonomik Etkileri 79 104 88 109 53 3 KASIM 2013 66 99 Sağlık Hizmetlerinde Kalibrasyon Uygulamaları Karbon Ayak İzi 75

3 KASIM 2013

66

99

Sağlık Hizmetlerinde Kalibrasyon Uygulamaları

Karbon Ayak İzi

75

102

Yükseköğretim Yönetim Standartlarının Uygulanması ve Akreditasyon

Standardizasyonun KOBİ’lerde Verimliliğe ve Rekabete Etkileri

463631

Yeni Bir MeslekStandardizasyonMühendisliği

Ormanların Belgelendirilmesi

63

96

İmalat Sanayi İşletmelerinde Kalite Altyapısının ve Kalite Yönetim Sistemi Uygulamalarının Verimliliğe Etkisi

Standartların ve Uygunluk Değerlendirmenin Tarife Dışı Engel Olarak Kullanımı

17025 Laboratuvar Akreditasyonunda Adli Tıp Enstitüsü Adli Bilimler Laboratuvarı Örneği

Page 4: Basyazı, - TSE...Kalite Yönetimi Standardizasyonun Makroekonomik Etkileri 79 104 88 109 53 3 KASIM 2013 66 99 Sağlık Hizmetlerinde Kalibrasyon Uygulamaları Karbon Ayak İzi 75

4

C

M

Y

CM

MY

CY

CMY

K

KazandıranBankkart (21,5x27cm).pdf 1 26.09.2013 09:55

Page 5: Basyazı, - TSE...Kalite Yönetimi Standardizasyonun Makroekonomik Etkileri 79 104 88 109 53 3 KASIM 2013 66 99 Sağlık Hizmetlerinde Kalibrasyon Uygulamaları Karbon Ayak İzi 75

HA

BER

LER

5 KASIM 2013

“STANDARDİZASYONUN KÜRESELEKONOMİYE ETKİLERİ”

Sempozyumu Yapıldı

Türk Standardları Enstitüsü’nün, standardizasyon çalışmalarının ülke ekonomileri için taşıdığı önemin vurgulanması, standartların küresel rekabete etkilerinin uluslararası uzmanlar ile tartışılması amacıyla düzenle-diği “Standardizasyonun Küresel Ekonomiye Etkileri” konulu sempozyum 25-26 Kasım tarihlerinde İstanbul ‘da yapıldı.

Cumhurbaşkanlığının himayelerinde gerçekleştirilen sempozyumda 2 ana oturum ve 15 paralel oturum ya-pıldı. Akademisyenler, bürokratlar, iş adamları ve sivil toplum temsilcilerinden oluşan 600 kişi konuk edildi.

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, sempozyum nedeniyle yayınladığı mesajda; standardizasyonun dünyayla re-kabet etmek ve gelişmiş ülkeler arasına girmek isteyen devletlerin en önemli aracı olduğunu vurguladı. Cum-hurbaşkanı Gül mesajında şunları kaydetti: “Uluslarara-sı rekabete uyum sağlamak ve küresel pazarlarda söz sahibi olabilmek için, sadece dünya standartlarında

üretim yapan değil, aynı zamanda standartları belir-leyen bir ülke konumuna ulaşmak zorunludur. Bu da ciddi ve planlı çalışmaları gerektirir. Dünyayla her alan-da yarışan Türkiye’nin dünya standardizasyon ailesinin etkin üyesi olması için milli standardizasyon kuruluşu TSE’nin çabalarını takdir ediyor ve önemsiyorum.’’

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, sempozyum nede-niyle gönderdiği mesajda şunları vurguladı: “Çağımızın önemli meselelerinden biri olan bilim ve teknolojinin kullanımı, geliştirilmesi ve ekonomiye ve geleceğine ak-tarılması konuları hiç şüphe yok ki ülkelerin kalkınması adına büyük öneme sahiptir. Bu hususta ülkemizin ve dünyanın çeşitli yerlerinden değerli katılımcıların biri-kimleri ve kıymetli değerlendirmeleriyle gerçekleşecek, “Standardizasyonun Küresel Ekonomiye Etkileri” ko-nulu sempozyuma nazik davetinize içtenlikle teşekkür eder, toplantının verimli ve başarılı geçmesini dilerim.”

Sempozyumun açılış konuşmasını yapan Bilim, Sa-

Başbakan Recep Tayyip ERDOĞAN:

“Çağımızın önemli meselelerinden biri olan bilim ve teknolojinin kullanımı, geliştirilmesi ve ekonomiye vegeleceğine aktarılması konuları hiç şüphe yok ki ülkelerin kalkınması adına büyük öneme sahiptir”

Cumhurbaşkanı Abdullah GÜL:

“Uluslararası rekabete uyumsağlamak ve küresel pazarlarda

söz sahibi olabilmek içinsadece dünya standartlarında üretim

yapan değil, aynı zamandastandartları belirleyen bir ülke

konumuna ulaşmak zorunludur”

Page 6: Basyazı, - TSE...Kalite Yönetimi Standardizasyonun Makroekonomik Etkileri 79 104 88 109 53 3 KASIM 2013 66 99 Sağlık Hizmetlerinde Kalibrasyon Uygulamaları Karbon Ayak İzi 75

6

HA

BER

LER

nayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün, Türkiye’de son 11 yılda başta ekonomi olmak üzere hayatın her ala-nında önemli gelişmeler yaşandığını belirterek, kamu maliyesindeki ve bankacılık sistemindeki reformların Türkiye’nin hem bir istikrar ülkesi haline gelmesini sağ-ladığını hem de ekonomik büyümeye sağlıklı zemin ha-zırladığını kaydetti.

Ergün, “Reel ekonomi ile ilgili hangi göstergeye ba-karsak bakalım, çok daha dinamik, rekabetçi, yenilikçi ve güçlü bir Türkiye tablosuyla karşı karşıya kalıyoruz. Sanayicilerimizin, KOBİ’lerin yoğun çalışmalarına ve kendilerini sürekli geliştirmelerine şahit oluyoruz. Bütün bu çabalar 2023 hedeflerine ulaşmak için yapılıyor. Bu hedeflere ulaşmak için tedarik zincirinden satış sonra-sı hizmetlere kadar üretim zincirinin her aşamasında kaliteye odaklanmamız gerekiyor. Dünya ticaretinden daha fazla pay almanın tek bir yolu var; daha kaliteli, yüksek teknolojili ürünler üretmektir.” değerlendirme-sinde bulundu.

Bakan Ergün, Türkiye için standardizasyon ve bel-gelendirmenin büyük önem taşıdığını ifade ederek, “ABD’de kurulan bir Japon firmasında, Meksikalı işçiler tarafından üretilen ürünler Almanya’da Türk girişimci tarafından satılabilmekte ve onu Yunanlı tüketiciler kul-lanabilmektedir. Bu kadar milletten insanın anlaşmasını

sağlayacak ortak dil üretimdeki standart belgeleridir.” dedi.

Standartların ve belgelerin rekabet gücünün önemli bir parametresi olarak görülmesi gerektiğini kaydeden Ergün, Türkiye’nin pazarlarında dolaşan tüm ülkelerin bu standartlara ve belgelere sahip olması gerektiğine vurgu yaptı.

TSE’nin standardizasyon, uygunluk değerlendirme ve kalibrasyon faaliyetlerini tarafsız, bağımsız ve güvenilir bir şekilde yerine getirdiğini belirten Ergün şunları söy-ledi: “Standartlar konusunda küresel perspektif ile ha-reket edilmesi gerekiyor. Standartlar savaşı, dünyada ekonomik rekabetin temel bileşimlerinden biridir. Tür-kiye olarak standartlara uyum sağlamakla yetinemeyiz. Standartları belirleyen ülkeler arasında yer almalıyız. Standartları belirleyen merkezlerde yer almaya başla-dık. TSE, daha önce Avrupa’da gözlemci olarak ka-tılabildiği standart hazırlama süreçlerine artık en fazla oy oranına sahip 5 standart kuruluşundan biri olarak katılabilmektedir. Ancak katılım açısından bakıldığında ABD 600 komiteye, Almanya 500 komiteye katılırken, biz daha yolun başındayız. Bizde bu komitelere katılım için üniversiteler, ticaret ve sanayi odaları adam görev-lendirmiyor; çünkü konunun önemi kavranılamıyor. Bu komitelere göndereceği adamın masrafını gözünde bü-

TSE Başkanı Hulusi Şentürk:

“Standartlar uluslararasıticaretin pasaportudur;ama aynı zamanda daticaretin kurallarınıkoyma sanatıdır”

Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat ERGÜN:

“Standartlar konusunda küresel perspektif ile hareket etmeliyiz.

Türkiye olarak standartlara uyum sağlamakla yetinemeyiz.

Standartları belirleyen ülkelerarasında yer almalıyız’’

Page 7: Basyazı, - TSE...Kalite Yönetimi Standardizasyonun Makroekonomik Etkileri 79 104 88 109 53 3 KASIM 2013 66 99 Sağlık Hizmetlerinde Kalibrasyon Uygulamaları Karbon Ayak İzi 75

7 KASIM 2013

yütüyor ama bir sürü lüzumsuz harcamayı da yapıyor. Odalar, borsalar, üniversiteler, kurumlar oraya gönde-receği adamların 3 kuruş masrafının hesabını yapıyorsa farkındalığı artırmak için daha çok alacağımız yol var. Ülkemizin standart belirleyen ülke haline gelmesinde reel sektöre, STK’lara, üniversitelere ve kamuya ciddi sorumluluk düşmektedir.”

TSE’nin uluslararası işbirlikleri yoluyla küresel etkinliğini artırdığını belirten Bakan Ergün, Enstitü’nün hem İslam Ülkeleri Standardizasyon ve Metroloji Enstitüsü’nün hem de Orta Asya Türk ve Özerk Cumhuriyetlerinin üyesi olduğu Bölgelerarası Standardizasyon Birliği Teş-kilatı’nın kurucusu olduğunu hatırlattı. Enstitü’nün sa-dece son bir yıl içerisinde 11 ülkede 14 çözüm ortağı ofisi açtığını belirten Ergün, 2014 yılı sonuna kadar bu sayının 70’e yükseltilmesinin hedeflendiğini vurguladı. TSE’nin işbirliği anlaşması imzaladığı ülke sayısının 78, kuruluş sayısının ise 99’a ulaştığını söyleyen Ergün tüm bu verilerin TSE’nin alanında küresel bir aktör haline geldiğinin göstergesi olduğunu kaydetti.

TSE’nin önümüzdeki dönemde gerçekleştireceği yeni yatırımlarla, sanayicinin ihtiyaç duyduğu tüm alanlarda muayene ve deney hizmetlerini verebilecek bir yapıya sahip olacağını belirten Bakan Ergün, 400 milyon lira maliyetli yeni laboratuvar yatırımları arasında yangın ve ses yalıtım laboratuvarı, enerji sistemleri laboratuvarı,

yüksek gerilim ve güç laboratuvarı, rulman laboratuvarı ve otomotiv test merkezi gibi önemli projeler olduğunu söyledi.

Bu yıl TSE’nin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Ba-kanlığı ile tehlikeli maddelerin taşınmasının belgelendir-mesine yönelik bir protokol imzaladığını anımsatan Er-gün, sadece bu belgelendirme faaliyetleri neticesinde 100 milyon liralık rakamın Türkiye’de kalacağını tahmin ettiklerini söyledi.

Bakan Ergün, test ve belgelendirme faaliyetlerini ülke sınırları içinde gerçekleştirmenin ekonomik büyümeye katkı sağlamanın yanı sıra teknolojik bilgi transferine de zemin hazırladığına işaret ederek, “Zira ölçümünü ve analizini yapamadığınız bir şeyin mahiyetini bilemez-siniz. Türkiye’nin yerli otomobil markası oluşturabilme sürecinde en önemli konulardan birinin otomotiv test merkezinin olmasının farkındayız. Bu test merkezi TSE tarafından yerine getiriliyor. Bu merkez sadece Türki-ye’ye değil çok geniş bir çevreye hizmet verecek ni-teliktedir. TSE’nin test ve laboratuvar altyapısını ve buralarda sunulan hizmetlerin kalitesini her geçen gün geliştiriyoruz. İnşallah birkaç yıl içerisinde çok spesifik bazı alanlar dışında Türkiye’de yapılmayan hiçbir test faaliyeti kalmayacak” diye konuştu.

Toplantının açılışında konuşan TSE Başkanı Hulu-si Şentürk, OECD raporlarına göre dünya ticaretinin

Page 8: Basyazı, - TSE...Kalite Yönetimi Standardizasyonun Makroekonomik Etkileri 79 104 88 109 53 3 KASIM 2013 66 99 Sağlık Hizmetlerinde Kalibrasyon Uygulamaları Karbon Ayak İzi 75

88

yüzde 80’den fazlasının doğrudan standart ve teknik düzenlemelerden etkilendiğine dikkati çekti. Standart ve teknik düzenlemeler olmadan uluslararası ticaretin yapılamayacağını belirten Şentürk, ürün ve hizmetlerin standartlara uygunluğunu tescil işlemlerinin ekonomik hayatın vazgeçilmezleri arasında olduğunu söyledi.

Şentürk, standartlar ve uygunluk değerlendirme iş-lemlerinin bir yandan ticaretin serbestleştirilmesine katkı sağlarken diğer yandan insanların, hayvanların ve bitkilerin sağlığının korunması, çevrenin korunarak üretimlerin gerçekleştirilmesi konularında da önemli bir misyon yüklendiğini dile getirdi. Şentürk, şunları kay-detti: “Standartları ve uygunluk değerlendirmeleri ticari engel olarak kullanan ülkelerin başında gelişmiş ülkeler yer almaktadır. Gelişmiş ülkeler bir yandan standartla-rın belirlenmesinde etkin rol alıp kendi ekonomik üretim teknolojilerine göre bunları belirlerken, bir yandan da belirledikleri bu standartlara ve buna paralel olarak uy-gunluk değerlendirme hizmetlerine atıf yaparak, dünya ticaretini kendi lehlerine değiştirmekte ve kendi belirle-dikleri şartlarla gelişmekte olan ülkeleri rekabete zorla-maktadır. Bu nedenle gelişmekte olan ülkeler özellikle

küresel ticarette ciddi bir haksız rekabetle karşı karşı-yadır.”

Şentürk, Türkiye gibi ekonomik büyümesini dünya ti-caretinden daha fazla pay almaya dayandıran ülkele-rin, bu amaçlarına ulaşabilmesi için standardizasyon ve uygunluk değerlendirme alanlarında etkin bir güce kavuşmak zorunda olduğunu vurguladı. Türkiye’nin 2023 yılında dünyanın 10 büyük ekonomisinden biri olma hedefinin gerçekleştirilebilmesi için, uluslararası ticaretten daha fazla pay almanın şart olduğunu söy-leyen Şentürk, bunun için de inovasyon faaliyetlerine önem verilmesi gerektiğini dile getirdi. Şentürk, hedef pazarlara ulaşabilmek ve o pazarlarda haksız rekabe-te maruz kalmamak için, standardizasyon ve uygun-luk değerlendirme hizmetlerinde etkinliğin artırılması gerektiğini belirtti. Şentürk, TSE olarak kendilerinin bir dizi önlemi almaya devam ettiklerini ifade ederek, bu önlemlerin etkili olabilmesinin iş ve akademik dünyanın bu çalışmalara sahip çıkmasıyla mümkün olabileceğini sözlerine ekledi.

Page 9: Basyazı, - TSE...Kalite Yönetimi Standardizasyonun Makroekonomik Etkileri 79 104 88 109 53 3 KASIM 2013 66 99 Sağlık Hizmetlerinde Kalibrasyon Uygulamaları Karbon Ayak İzi 75

9 KASIM 2013

Sempozyumun kapanış konuşmasını da gerçekleş-tiren TSE Başkanı Hulusi Şentürk, iki gün boyunca standartların önemi konusunda yurt içinden ve yurt dışından çok sayıda uzmanın konularıyla ilgili bilgi pay-laşımlarının ve yapılan toplantının gerek Türkiye, gerek dünyada insanlığın gelişimine katkı sağlayacağını ümit ettiğini söyledi.

Şentürk, standartlarla kurulu bir dünyada yaşadığımızı ve artık günümüzde standartların olmadığı bir dünyanın hayalini bile kurmanın mümkün olduğunu ifade ederek, dünyada aynı zamanda adına küreselleşme denilen bir sürecin yaşandığını kaydetti. Küreselleşmenin tanımı-nın ulusal pazarların hızla tek bir pazar haline gelmesi olarak yapıldığına işaret eden Şentürk, ancak hiç kim-senin tek pazar haline gelen dünyada kimin kazanıp kimin kaybettiğini tartışmadığını vurguladı.

Konuşmasında, “Ürün standardından, hizmet standar-dından daha önemli olan insanlığın yaşam standardı-dır” diyen TSE Başkanı Şentürk, standardizasyon fa-aliyetlerinin insanlığın yaşam standardını yükseltmediği yerde, bunun kime ne faydası olduğunun sorgulanması gerektiğini belirtti.

Şentürk, bugün 850 milyon insanın açlık sınırının altın-da yaşadığına ve her gün binlerce çocuğun açlıktan öldüğüne dikkat çekerek, “İlaç sanayi trilyon dolarlar kazanırken insanlar hastalıktan para bulup ilaç alama-dığı için ölmekte. Böyle bir ekonominin üretim ve hiz-met standartlarını kendilerine kalkan olarak kullanması bizim için kabul edilemez. Bu ve buna benzer organi-zasyonlar, dünya ticaretinin geleceği için standartların önemini sorgularken ve desteklerken aynı zamanda güç idaresi ve adalet ilkesi üzerine standartlar belirle-meyi gündemine almalıdır. Standartların temel amacı insanların yaşam kalitesini yükseltmekse standartların tersi bir amaç uğruna kullanılmasına müsaade etme-memiz gerekiyor ve bu konuda da standardizasyon kuruluşları olarak bizlerin öncü rol oynaması, dikkatli hareket etmesi gerekiyor” dedi.

Dünya ticaretinde bölgelerarası ve ülkelerarası işbir-liklerinin sürekli arttığının altını çizen Şentürk, özellikle Avrupa Birliği ile Amerika arasındaki işbirliklerinin dün-ya ticaretini büyük ölçüde artırdığına işaret etti. TSE Başkanı, bu artışın zenginler arasındaki servet aktarı-mından başka bir fayda getirmediğini, gelişmekte olan ülkelerin dünya ticaretinden aldığı payı giderek küçült-tüğünü vurguladı.

Gelişmekte olan ülkelerin standardizasyon kuruluşları olarak bu konuda adil bir dünya ticaretinin tesis edilme-si için işbirliği yapılması gerektiğini söyleyen Şentürk, sadece standartların belirlenmesi değil, standartların uygunluğunun tescili olan test, belgelendirme, göze-tim, muayene hizmetlerinde de işbirliğinin geliştirilmesi gereğine işaret etti. TSE Başkanı bu yapıldığında, ge-lişmekte olan ülkelerin önüne gelişmiş ülkelerce farklı gerekçelerle konulan teknik bariyerlerin aşılmasının mümkün olacağını söyledi.

Temel amacı insanların yaşam standardının yükseltil-mesi olan standartların, dünyanın dörtte üçünün yaşam standardını düşürücü, dörtte birinin yaşam standardını aşırı artırıcı olarak kullanılmasına değinen Şentürk, “Bir standart kuruluşunun başkanı olarak bu durumu kabul edemediğim için bu sözlerim bir isyan sözleridir. Stan-dardizasyon dünyasının esiri olan büyük kuruluşlara hepinizin huzurunda burada adil olmaları çağrısında bulunuyorum ve standartların gelişmemiş ülkeler için pozitif ayrımcılık, gelişmekte olan ülkeler için de hiç ol-mazsa adil rekabet şartlarına dönüştürülmesi için insaflı davranmaya davet ediyorum” dedi.

Şentürk, günümüz küresel dünyasında az sayıda zen-gin ve çok sayıda sömürülen toplum oluştuğunu vurgu-layarak, şöyle konuştu: “Eğer bu tabloyu düzeltemez-sek dünyaya barış ve saadet getiremeyiz. Dolayısıyla

Page 10: Basyazı, - TSE...Kalite Yönetimi Standardizasyonun Makroekonomik Etkileri 79 104 88 109 53 3 KASIM 2013 66 99 Sağlık Hizmetlerinde Kalibrasyon Uygulamaları Karbon Ayak İzi 75

1010

standart kuruluşları olarak asli görevlerimize odaklan-mak, ülkelerimizin bu alandaki açık kapılarını kapatmak ve ciddi anlamda bu konuda politikalar geliştirmek mecburiyetindeyiz. Bir yandan işletme bazında en kü-çük odakta verimlilik ve kalite odaklı standardizasyon çalışmalarını desteklerken, yani mikro ölçeğe inerken bir yandan da küresel ölçekte, toplumlarımızın haklarını koruyabilmek için gerekli aktiviteyi göstermeliyiz. Ama bu da ancak yetişmiş insan kaynağıyla mümkündür. Standardın özüne inmeyen çalışmalarla toplumumuzu ileriye taşımak mümkün değildir. Bu yüzden başta aka-demik camia olmak üzere, iş dünyası, bürokrasi dün-yası el ele vermek ve ülkelerimizde standardizasyon ve uygunluk değerlendirme alanındaki düşük farkındalık düzeyi problemini ortadan kaldırmak zorundayız. Yine ülkeler arası işbirliğinin tüm kapılarını sonuna kadar aç-mak mecburiyetindeyiz. Peygamber Efendimizin söy-lediği gibi ‘Komşusu açken tok yatan bizden değildir’; bu aslında dünyanın saadetinin de anahtarıdır.”

TSE olarak gerek Türkiye’de gerekse bulunduğu coğ-rafyada bu konuda farkındalık düzeyinin artırılması için çalışmalar yaptıklarını kaydeden Şentürk, önem-li adımlar attıklarını söyledi. TSE’nin güçlü bir ulusla-rarası iletişim ağına sahip olduğunu anlatan Şentürk,

Enstitünün toplam 21 akredite laboratuvarında 500’ün üzerinde mühendisin görev yaptığını, belgelendirme ve standardizasyon alanında çalışanlarla beraber 1700 daimi kadrolu, 2000’e yaklaşan dış uzmanı olduğunu vurguladı. TSE’nin şu anda devam eden yatırım tuta-rının 300 milyon doları aştığını söyleyen Şentürk; “An-cak bunların hiçbiri yeterli değildir. Küresel pazarlarda etkin olabilmek için öncelikle mikro bazda, yani işletme bazında standart kültürünün yerleştirilmesi gerekmek-tedir” dedi.

Türkiye’deki işletmelerin standardizasyon kültürüne sa-hip olmadıkları sürece taklitçi üretim ve fason üretim yapmaya mahkum kalacaklarına işaret eden Şentürk şöyle konuştu: “Uluslararası standartlar, ulusal pazar-lara girebilmek için sadece bir pasaporttur. Ürettiğiniz ürünün bu pazarlara girebilmesi için kaliteyi artırmak gerekiyor, verimliliği artırıp maliyeti düşürmek gereki-yor. Bunun yolu da işletme standartlarını geliştirmekten geçiyor. İşletmelerimiz bünyelerinde standardizasyon çalışmalarını geliştirmediği sürece bizim uluslararası standartları adapte ederek Türkiye’nin önünü açmamız mümkün değildir, tek kanatlı kuşun uçamayacağı gibi sadece ve sadece uluslararası standartlarla geliştirilen bir ekonominin de başarılı olması mümkün değildir. Herkes evinin önünü süpürürse sokaklar tertemiz olur. Herkes ve her kurum sorumluluğunu kuşanırsa dünya herkesin mutlu ve huzurlu yaşadığı bir yer haline gelir; o zaman ortak pazar ya da ortak atölye yerine ortak yaşadığımız evden ve ortak bir aileden bahsedebiliriz” diye konuştu.

Değerli okuyucularımız, dergimizin bu sayısını sempoz-yumda sunulan sunumlardan bazılarına ayırdık. İlgiyle takip edeceğinizi umuyoruz.

Page 11: Basyazı, - TSE...Kalite Yönetimi Standardizasyonun Makroekonomik Etkileri 79 104 88 109 53 3 KASIM 2013 66 99 Sağlık Hizmetlerinde Kalibrasyon Uygulamaları Karbon Ayak İzi 75

11 KASIM 2013

TSE BAŞKANI HULUSİ ŞENTÜRK’ÜN DÜNYA KALİTE GÜNÜ VE AVRUPA KALİTE HAFTASI

Mesajı

“Küresel ekonomik düzende rekabetin temel şartı, tüm sektörlerde müşteri ihtiyaç ve beklentilerine uygun, yük-sek kalitede ve uluslararası standartlarda mal ve hizmet üretimi gerçekleştirmektir.

Bu da ancak kuruluşlarda tasarımdan başlayarak üre-tim, pazarlama ve satış sonrası hizmetlere kadar tüm aşamaları kapsayan ve sürekli gelişmeyi hedefleyen Ka-lite Yönetim Sistemlerinin uygulanmasıyla mümkün ola-bilmektedir. 1987 yılında Uluslararası Standardizasyon Teşkilatı (ISO) tarafından yayınlanan Kalite Yönetim Sis-tem Standardları, yayınlandığı tarihten itibaren en fazla ilgiyi ve uygulama alanını bulan uluslararası standartlar haline gelmiştir.

Kuruluşlarda kalite anlayışının gelişimini, kârın, verimlili-ğin ve pazar payının artmasını, maliyetlerin azalmasını, etkin bir yönetimi, tüm faaliyetlerde izleme ve kontrolü sağlayan Kalite Yönetim Sistemi, müşteri memnuniye-tinin artmasını, şikayetlerin ise azalmasını sağlayan bir yönetim sistemi modeli olarak kabul edilmektedir.

Birey, kurum veya ülke olarak büyümek, gelişmek ve ilerlemek istiyorsak kalitenin özünü oluşturan verimlilik, sürdürülebilirlik ve yenilikçilik ilkelerini özümsemek asli görevlerimizden biri olmalıdır.

Türk Standardları Enstitüsü, kurulduğu günden bu yana yaptığı yenilikçi çalışmalar ve verdiği öncü hizmetlerle kalite meşalesindeki ateşi hep yüksek tutmuş; bu kalite meşalesinin ülkemizdeki üretici ve tüketicileri aydınlat-masını düstur edinmiştir.

Bu doğrultuda gerek üreticilerimizin küresel alandaki rekabet arenasında avantajlı bir konuma gelebilmesi, gerekse de tüketicilerimizin almış olduğu ürün veya hiz-metlerden azami fayda elde edebilmesi için ülkemizdeki kalite altyapısının her alanda yaygınlaştırılması ve ge-liştirilmesi için yapılan çalışmalar kesintisiz bir biçimde sürdürülmektedir.

TSE, ülkemizdeki kamu ve özel sektör kuruluşlarında kalite yönetim sistemleri kurulması ve insan gücünün yetişmesi amacıyla yürüttüğü eğitim çalışmaları ile kalite altyapısının yaygınlaşmasına hizmet etmektedir. Çünkü üretim ve tüketim safhalarında kalite altyapısının oluş-turulması ve kalite bilincinin yaygınlaşması, ülkemizin

Birleşmiş Milletler 1990 yılında, kalitenin, ulusal refah ve kurumsal gelişmeye katkısı konusunda dünya çapında farkındalığı artırmak amacıyla her Kasım ayının ikinci perşembesinin “Dünya Kalite Günü” olarak kutlanması kararı aldı.

Bu karara paralel olarak Avrupa Kalite Teşkilatı (EOQ) bünyesindeki ülkelerde de her Kasım ayının ikinci haftası “Avrupa Kalite Haftası” olarak kutlanmaktadır. Bu yıl 11 – 15 Kasım tarihleri arasında kutlanan Avrupa Kalite Haf-tası’nın teması “Kalite Başarıya Ulaştırır” olarak belirlenmiştir.

TSE Başkanı Hulusi Şentürk’ün “Dünya Kalite Günü” ve “Avrupa Kalite Haftası” vesilesiyle yaptığı açıklama şöyle:

2023 hedefine ulaşabilmesinde en önemli itici güçler-den biri olacaktır.

TSE olarak Avrupa Kalite Haftası ve Dünya Kalite Günü vesilesiyle mal ve hizmet üretiminde ve bu üretimlerin müşteriye sunulmasında kalitenin hem ülke kaynakları-nın kullanımı, hem de toplumun yaşam düzeyinin yük-seltilmesi açısından taşıdığı öneme bir kez daha dikkat çekmek istiyoruz.Kalkınmanın anahtarının kalite, kalitenin anahtarının da TSE olduğuna inanan Enstitümüz, 59 yıldır yürüttüğü tüm faaliyet ve hizmetlerde, ülkemizde kalite bilincinin yerleşmesi; kaliteli üreten, kaliteli tüketen, kaliteli yaşa-yan bir toplum vizyonunun oluşması amacını temel ilke edinmiştir. 1956 yılında kurulan Avrupa Kalite Teşkilatı’na üyeliği-miz de bu temel ilke çerçevesinde gerçekleştirilmiştir. Kalite alanında uluslararası alanda faaliyet gösteren bir kuruluş olan Avrupa Kalite Teşkilatı, Avrupa ve Akdeniz kıyısında yerleşik yaklaşık 30 ülkenin, kalite alanında fa-aliyet gösteren çeşitli kurum ve kuruluşlarının temsilci-lerinden oluşmaktadır. TSE, 1976 yılından beri tam üye ve Türkiye milli temsilcisi olarak Teşkilatın çalışmalarına aktif olarak katılmaktadır. Avrupa Kalite Teşkilatı’nın mevcut Başkanı da 2011 yı-lında 3 yıl süre ile seçilen TSE Eski Yönetim Kurulu Üyesi Mehmet Niyazi Akdaş’tır. Ülkemiz ve TSE’nin uluslararası alanda sahip olduğu itibarın bir yansıması olarak verilen bu görev, Enstitü’ye ülkemiz adına kalite alanında yeni projeleri küresel düzeyde ve Avrupa Birliği düzeyinde hayata geçirme imkanı vermektedir. TSE tarafından ge-liştirilerek belgelendirme hizmetlerine başlanan “Müşteri Dostu Kuruluş ve Müşteri Dostu Marka Belgelendirme-si” bu projelerden biridir. “Müşteri memnuniyeti alanında kapsamlı bir değerlendirme” olarak özetlenebilecek söz konusu proje, Avrupa Kalite Teşkilatı’na üye ülkelerde de uygulanacak, patenti Türkiye’ye ait ilk belgelendirme modeli olma özelliği taşımaktadır.TSE olarak, Dünya Kalite Günü’nde kalitenin başarıya ulaşmanın en önemli araçlarından biri olduğunu hatır-latıyor, tüm kurum ve kuruluşlarımızı kalite bilincinin yay-gınlaşması amacıyla yaptığımız çalışmalara katkı sağla-maya davet ediyoruz.”

Page 12: Basyazı, - TSE...Kalite Yönetimi Standardizasyonun Makroekonomik Etkileri 79 104 88 109 53 3 KASIM 2013 66 99 Sağlık Hizmetlerinde Kalibrasyon Uygulamaları Karbon Ayak İzi 75

12

HA

BER

LER

TSE BAŞKANI HULUSİ ŞENTÜRK: ‘’STANDARTLAR; MECBURİ KURALLAR DEĞİL,

REKABETİN ANAHTARIDIR’’5. İzmir İktisat Kongresi kapsamında düzenlenen “Uluslararası Ticarette Küresel Eğilimler ve Türkiye’nin İhracat Hedefleri” paneline konuşmacı olarak katılan Türk Standardları Enstitüsü Başkanı Hulusi Şentürk, standartların, ticari rekabette kurallar koyabilme sanatı olduğunu vurgulayarak; “kuralları rakibiniz koyduğu sü-rece bu maçı kazanabilmeniz mümkün değildir” dedi.

5. İzmir İktisat Kongresi kapsamında düzenlenen “Uluslararası Ticarette Küresel Eğilimler ve Türkiye’nin İhracat Hedefleri” konulu panelde Türkiye’nin 2023 yı-lında 500 milyar dolarlık ihracat hedefine ulaşmasında izlenmesi gereken temel politikalar tartışıldı. Ekonomi Bakanlığı Müsteşarı İbrahim Şenel’in başkanlığındaki panele; İzmir Ekonomi Üniversitesi’nden Prof. Dr. Ayla Oğuş Binatlı, Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) İcra Kurulu Başkanı Rona Yırcalı, Türk Standardları Ensti-tüsü (TSE) Başkanı Hulusi Şentürk, TUSKON Yönetim Kurulu Başkanı Rızanur Meral, Türkiye İhracatçılar Mec-lis Başkanvekili Ali Nedim Güreli, Koç Üniversitesi’nden Prof. Dr. Kamil Yılmaz, Dokuz Eylül Üniversitesi’nden Doç. Dr. Hakan Kahyaoğlu panelist olarak katıldı.

“TARİFE DIŞI ENGELLER” TİCARETİ OLUMSUZ ETKİLİYOR

Konuşmasında, bütün dünya ülkelerinin artan ticaret alanından daha fazla pay alabilmek için yoğun ve kap-samlı çalışmalar içinde olduğuna dikkat çeken Şen-türk; “Dünya ticareti 44 trilyon dolarlık işlem hacmine

ulaşmış bulunmaktadır. Bu kadar büyük işlem hacmi içerisinde ülkeler pay alabilmek için kıyasıya bir reka-bet içerisinde. Bu rekabet özellikle gümrük duvarları ile kendi korumalarını sağlayan ülkelerde, dünya ticaret örgütü anlaşmalarının getirmiş olduğu dayatmalar so-nucu yeni bir alana kaydı. Bugün adına tarife dışı en-geller dediğimiz standardizasyon teknik düzenlemeler ve uygunluk değerlendirme hizmetleri üzerinden, müt-hiş bir defans ve engel politikaları gizlenmektedir. AB pazarına girebilmek için bazı ürünlerde CE işareti zo-runluluğu var. Sadece CE işaretinin iş dünyasının bir yıl-da ödediği bedelin 5 milyar Euro’yu aştığını göz önüne alırsak, aslında adına uygunluk değerlendirme hizmeti dediğimiz bu pazarın dünya ticaretinde ne kadar büyük bir engel olduğunu açıkça görebiliyoruz” dedi.

Sağlık açısından, çevre açısından, vergilendirme ve standardizasyonun önemli ve gerekli bir masum mis-yonu olduğunu anlatan Şentürk, “Ancak ne yazık ki ül-keler bu masum misyonun arkasına sığınarak ticarette kendi üreticilerini koruma yönünde ciddi politika izler-ken yine kendi güçlerini kullanarak dayattıkları stan-dartlar ve uygunluk değerlendirme prosedürleriyle de hedef ülkelerin pazarlarını kendi üreticilerine daha rahat açılması için mücadele etmektedirler” diye konuştu.

STANDARTLAR; MECBURİ KURALLAR DEĞİL, REKABETİN ANAHTARIDIR

Türkiye’nin 2023 yılında 500 milyar dolarlık hedefine

Page 13: Basyazı, - TSE...Kalite Yönetimi Standardizasyonun Makroekonomik Etkileri 79 104 88 109 53 3 KASIM 2013 66 99 Sağlık Hizmetlerinde Kalibrasyon Uygulamaları Karbon Ayak İzi 75

13 KASIM 2013

ulaşabilmesi için standardizasyon ve uygunluk değer-lendirme alanında gerekli altı yapıyı sağlaması gerek-tiğini belirten Şentürk, “Standardizasyon ve uygunluk değerlendirme alanında sağlam bir alt yapı kuramadı-ğımız takdirde, iş dünyamızı haksız rekabet ortamında ihracat yapmaya mahkum ediyoruz. Bu çok doğru bir politika değil. Standardizasyon ve uygunluk değerlen-dirme alanlarında etkin güç olana kadar, iş dünyamız istediği kadar ucuz üretsin, istediği kadar kaliteli üretsin her pazara ne yazık ki giremez. Şimdi Türkiye olarak 500 milyar dolar hedefini koymuş bir ülke olarak, ihra-catçımızın yeni pazarlara girmesi için uğraşan bir ülke olarak, bu ülkelerdeki standardizasyon ve uygunluk değerlendirme alt yapısı konusunda hangi politikaları geliştirdik. İş dünyamız hangi ülkeye hangi standartlara uygun ürünlerle, hangi uygunluk değerlendirme aşa-malarından geçerek ulaşacaklar. Standart deyince alın-ması ve uyulması mecburi bir kural anlayışından, stan-dart deyince rekabette üstünlüğü ele geçirme sanatı olduğu anlayışına geçmek zorundayız. Artık iş dünya-mız, kamu kurumları ve akademik dünyamız bir araya gelmek ve birlikte üretmek mecburiyetinde. Türkiye’nin

hedeflerini tutturabilmesi için, standardizasyonda ve uygunluk değerlendirme alanında ülkemizin politikaları-nın belirlenmesi gerek” diye konuştu.

Çin’de inanılmaz bir gelişme yaşandığına ve bu geliş-menin diğer ülkeler tarafından ilgi ve endişe ile izlen-diğine dikkat çeken TSE Başkanı Şentürk; “Çin uzun yıllar taklit ürünlerle dünya pazarlarında yer aldı. Son yıllarda ar-ge faaliyetlerini geliştirerek kendi teknolojik ürünleriyle dünya pazarını etkilemeye başladı. Ciddi anlamda bu konuda başarı elde etmeye başlayınca, diğer gelişmiş ülkelerin de ilgisini çekti bu durum. Bunu yaparken üniversitelerinde de sessiz sedasız stan-dardizasyon mühendisliği bölümlerini kurdular. Şimdi Çin’de binlerce standardizasyon mühendisi yetişiyor. Çin ne yapmak istiyor? Bir yandan teknolojisini geliş-tirirken, ürünlerin patentini alırken, bir yandan da stan-dardizasyon alanında güçlü bir alt yapı kuruyorlar. Çin önümüzdeki dönemde, kendi teknolojisini uluslararası standartlara dönüşmesini sağlayarak dünya ticaretini tekel altına almayı hedefliyor” dedi.

Dış Ekonomik İlişkiler Kurumu (DEİK) İcra Kurulu Baş-kanı Rona Yırcalı, jeopolitik risklere hazırlıklı olmak ge-rektiğini belirterek, “Uzun zamandır siyasi risk sigorta-sının yaygınlık kazanması için çalışıyoruz. Son iki yılda önemli gelişmeler var ancak istediğimiz başarıyı sağla-yamadık” dedi. Sürdürülebilir ihracat için hızlı adaptas-yon yeteneğimizi ve rekabet gücümüzü artırmanın bir gereklilik olduğunu vurgulayan Yırcalı, ihracatta lojistik maliyetlerine de dikkat çekerek, bölgesel ve küresel lo-jistik ağ kurmanın kaçınılmaz olduğunu anlattı.

Panelde sunum yapan İzmir Ekonomi Üniversitesi’n-den Prof. Dr. Ayla Oğuş Binatlı en büyük on ekonominin dünya ihracat payının düştüğüne, tarife dışı engellerin gelişmekte olan ülkeleri fazla etkilediğine dikkat çekti ve Türkiye’nin 2018-2023 yıllarında yüzde 15’e yakın büyüme performansına ihtiyacı olduğunu vurguladı.

TUSKON Yönetim Kurulu Başkanı Rızanur Meral de Türkiye için AB pazarının önemine işaret ederek, “Dı-şarıda hiçbir ülke AB’nin alternatifi olamaz. Bu kadar büyük pazardan aldığımız pay çok düşük, öncelikle AB pazarından aldığımız payı büyütmeliyiz. AB’nin 150 milyar dolarlık bir serveti var. Bu serveti beraber işle-tebilmenin yollarını aramalıyız. Bunun dışında elbette pazarı çeşitlemeliyiz” dedi.

TİM Başkanvekili Ali Nedim Güreli de İzmir İktisat Kongresi’nin önemine dikkat çekti. 90 yılda Türkiye’de çok şeyin değiştiğini vurgulayan Güreli, dünyadaki de-ğişime ayak uydurmak gerektiğini belirterek, “Dünya değişiyorsa bu değişime karşı değişmezsek bizi sömü-rürler” dedi.

Page 14: Basyazı, - TSE...Kalite Yönetimi Standardizasyonun Makroekonomik Etkileri 79 104 88 109 53 3 KASIM 2013 66 99 Sağlık Hizmetlerinde Kalibrasyon Uygulamaları Karbon Ayak İzi 75

1414

HA

BER

LER

MAİS Motorlu Araçlar A.Ş’yeTS ISO 10002 Müşteri Memnuniyeti Belgesi

MAİS Motorlu Araçlar İmal ve Satış A.Ş., Türk Stan-dardları Enstitüsü’nden (TSE) TS ISO 10002 Müşteri Memnuniyeti Yönetim Sistemi Belgesi almaya hak ka-zandı.

Belgelendirme töreni TSE Başkanı Hulusi Şentürk ve Renault MAİS Genel Müdürü İbrahim Aybar’ın katılı-mıyla MAİS Genel Müdürlüğü’nde gerçekleştirildi.

Törende konuşan TSE Başkanı Hulusi Şentürk, “TSE olarak biz TS ISO 10002’nin de üzerinde bir milli stan-dart çıkarttık. Şuan Avrupa Kalite Teşkilatı da bir ilk üzerinde çalışıyor. Büyük bir ihtimal 2014’te Avrupa’da TSE patentli olarak hizmete girecek. Müşteri dostu

kuruluş belgelendirmesi başladı. Ülkemiz için ilk defa dünya çapında geçerli bir kalite standardını biz devreye sokmuş oluyoruz” dedi.

Törende daha sonra TSE Başkanı Hulusi Şentürk, TS ISO 10002 Müşteri Memnuniyeti Yönetim Sistemi Bel-gesi’ni Renault MAİS Genel Müdürü İbrahim Aybar’a takdim etti.

TS ISO 10002 Müşteri Memnuniyeti Yönetim Sistemi, kuruluşun müşteri beklentilerinin ötesinde hizmet ver-meyi amaç edinerek, müşteri memnuniyetini yarata-cak süreçleri tasarlaması, planlaması ve uygulamasını amaçlamaktadır.

Page 15: Basyazı, - TSE...Kalite Yönetimi Standardizasyonun Makroekonomik Etkileri 79 104 88 109 53 3 KASIM 2013 66 99 Sağlık Hizmetlerinde Kalibrasyon Uygulamaları Karbon Ayak İzi 75

arcelik.com.trcevremizicin.com Geleceği aşkla tasarlar

Dünyamza sayg doğamzda var.Çevreyle dost üretimin öncüsü olmaktan mutluyuz, gururluyuz.

Siz de enerji verimli ürünler kullanın, gelecek nesillere güzel bir dünya bırakın.

Enerji verimli ürünlerinpiyasa dönüşümü projesi destekçisi.

SEKTÖRÜNDE İLK KEZÜretimde Enerji Verimliliği

4 işletmeye “Platinum Certificate”4 işletmeye “Gold Certificate”.

İSO Büyük Ölçekli Kuruluş Sürdürülebilir Çevre Dostu Ürün

2010 Birincilik Ödülü.

Avrupa Birliği Çevre Ödülleri.

İklim değişikliğiyle mücadele destek platformu.

İSO Büyük Ölçekli Kuruluş İnovatif Çevre Dostu Ürün 2011 Birincilik Ödülü.

Arcelik Sugunleri 215x270.indd 1 9/19/13 2:10 PM

Page 16: Basyazı, - TSE...Kalite Yönetimi Standardizasyonun Makroekonomik Etkileri 79 104 88 109 53 3 KASIM 2013 66 99 Sağlık Hizmetlerinde Kalibrasyon Uygulamaları Karbon Ayak İzi 75

16

onlarla rekabet edebilmenin ne denli çetin olduğunu göstermektedir. Buna rağmen küresel pazarda reka-bet etmenin başkaca bir metodu da henüz bulunama-mıştır. Her ne kadar ülkeler, kendi üreticisini korumak ve gelişmesine destek olmak için bazı tedbirleri almaya çalışsalar da, tüketicilerin daha ucuz ve konforlu alter-natif varken düşük teknoloji ve pahalı ürünlere rağbet etmeyeceği tabii bir davranıştır. Diğer bir çıkmazda, Dünya Ticaret Örgütünün (WTO), tüketiciyi korumak ve “daha az maliyetle daha kaliteli ürün ve hizmete erişme” ilkesinden hareketle ticaretin serbestleşmesini temine yönelik kurallar oluşturmasıdır. “Tek Standart, Tek Test ve Tek Belge” eksenine oturtulmuş bu ilkeler, gelişmekte olan ülkelerin rekabetteki en önemli deza-vantajını oluşturmaktadır.

Özetle, küresel pazarda ticaretin serbestleşmesine ta-raf olmaktan başka şansımız yokken, kendi ürünlerimi-zin küresel pazarda rekabet edebilmesi için, yüzlerce yıllık teknolojik birikime sahip gelişmiş ülkelerle rekabet etme zorunluluğu çağın gerçeğidir. Küresel pazarda bu seviyeye ulaşmanın veya en azından rekabete katıla-bilmenin temel şartı “en az onlar kadar iyi” olma ger-çeğidir. Rekabet, fiyat ve teknoloji üstünlüğü eksenin-

Bilgi oluşumu ve yaygınlaşması insanlığın gelişimi ve hayatın kolaylaştırılması için yapılan faaliyetler nedeniy-le, yaşadığımız çağa, “Bilgi Çağı”, bu çağı yaşayanlar da “Bilgi Toplumu” olarak tanımlanmaktadır.

Bilginin teorik oluşumu, kullanılması ve insanlığın hiz-metine sunulması ekonomik ve sosyal hayatın temel gereği olmuş durumdadır. Bilgi Çağı ve Bilgi Toplumu ihtiyaçları her geçen gün artmakta ve farklılaşmaktadır. Bu artış ve farklılaşmaya cevap vermek üzere ferdi ve kurumsal çalışmalar sürdürülmektedir.

Uluslararası toplum, bu çabaları her geçen gün ge-liştirmektedir. İnovasyon ve Arge faaliyetleri firmaların kurumların ve ülkelerin aynı zamanda kıyasıya rekabet ettiği ortamda kaçınılmaz hale gelmiştir.

Küreselleşmenin hemen her alanda var olduğu ger-çeği, sadece firma için sadece bölge için sadece ülke için üretim yapabilme lüksünü tanımamaktadır. AB’de üretilen bir ürün artık dünyanın her köşesinde rahatlıkla ulaşmakta ve kullanılmaktadır. Bu durum, gelişmek-te olan veya az gelişmiş ülkelerin aleyhine işleyen bir mekanizma olduğu gerçeği de ihmal edilemeyecektir. Gelişmekte olan ülkelerdeki üretilen veya üretilmeye çalışılan ürünlerin pazardan pay alabilme şanslarının, üretilen ürünün teknolojik seviyesinin en az gelişmiş ülkelerdeki kadar olmasına bağlıdır. Bu durum aslın-da yüzlerce yıla dayalı teknolojik birikimle yarışmanın,

16

İnovasyon ve AR-GE’nin STANDARDİZASYONU

Üzeyir KARAGÖZ

TSE Genel Sekreteri

İNO

VA

SYO

N V

E A

R-G

E

Page 17: Basyazı, - TSE...Kalite Yönetimi Standardizasyonun Makroekonomik Etkileri 79 104 88 109 53 3 KASIM 2013 66 99 Sağlık Hizmetlerinde Kalibrasyon Uygulamaları Karbon Ayak İzi 75

İnovasyon ve Ar-ge faaliyetlerinin ulusal ve küresel bo-yutları olup orijinal dokümanlarda konuyla ilgili başlıklar aşağıda verilmiştir.

Ulusal Ar-Ge Çabaları

Ar-Ge faaliyetleri ekonominin genelinde gerçekleştiril-mesine rağmen, çoğunlukla, bilim politikası amaçları doğrultusunda bir bütün olarak algılanır, örneğin “ulu-sal Ar-Ge çalışması” gibi. Dolayısıyla, Kılavuzun amaç-larından biri de hem birçok gerçekleştiriciden toplana-bilen hem de anlamlı ulusal toplam değerlerle bütün-leşebilen Ar-Ge girdi verileri için bazı temel nitelikleri oluşturmaktır. Uluslararası düzeyde karşılaştırma için kullanılan ana harcama toplamı, belli bir yıl içerisinde, ulusal anlamda gerçekleştirilen tüm Gayri Safi Yurtiçi Ar-Ge Harcamaları’dır (GSYARGEH). Dolayısıyla bu da yurtdışından finanse edilen ancak yurtiçinde gerçekleş-tirilen Ar-Ge çalışmalarını kapsar ve yurtdışına ödenen, özellikle uluslararası kurumlara verilen Ar-Ge fonlarını içermez. Buna karşılık gelen personel ölçütünün belirli bir ismi yoktur. Belli bir yıl içerisinde Ar-Ge (TZE içeri-sindeki) bünyesinde çalışan toplam personeli kapsar. Uluslararası karşılaştırmalar kimi zaman araştırmacılar-la (veya üniversite mezunlarıyla) sınırlandırılmıştır çünkü bunların Ar-Ge sisteminin gerçek çekirdeği olduğu ka-bul edilmektedir. (OECD Frascati Kılavuzu 1.7.4)

Ar-Ge’nin Küreselleşmesi ve Ar-Ge İşbirliği

Birçok farklı çalışmada, Ar-Ge faaliyetlerinin her geçen gün dünya geneline daha çok yayıldığı görülmektedir.

de yapılabildiğine göre, gelişmekte olan ülkelerin (DC) veya Az gelişmiş ülkelerin (LDC) tedrici değil, keskin çıkışlarla pazarda şans yakalayabilmeleri ancak müm-kün olacaktır. Bunun mümkün kılacak belki tek alterna-tif İnnovasyon ve Ar-ge faaliyetleridir.

Ancak hemen ifade etmek gerekir ki İnovasyon ve Ar-ge faaliyetleri önemli alanda risk sermayesine ihtiyaç duyacaktır. Hangi alanda, ne maksatla yapılacağını çok iyi analiz edilerek belirlenmelidir. Yanlış hatalı alınan ka-rarlar ve sürdürülen çabalar, zaten tabiatında mevcut alan Risk unsurunu daha da artıracak, gayretleri so-nuçsuz bırakabilecekler. Bir çok finansman ve, emeğe rağmen, istenen sonucu elde edemeyen çalışmalarda, bir sonraki deneme için demotivasyona neden olacak-tır. Hele yeterli sermaye birikimine sahip olmayan ülke-ler için bu türden başarısızlıklar, cesaret kırıcı sonuçlara neden olacaktır.

Esası bir RİSK çalışması olan Ar-ge ve İnovasyon faa-liyetlerini risk faktörünü minimize etmek, İnovasyonun temel ihtiyacını belirlemek veri toplamak ve sonuçlan-dırmak üzere “deneme-yanılma” metodunun oluştura-cağı ilave risklerden olabildiğince az etkilenmek ama-cıyla İnovasyon için “KARAR-FAALİYET-VERİ TOP-LAMA-RAPORLAMA” zincirini mümkün olabildiğince STANDARDİZE edilmesiyle mümkün olabilecektir.

“Olabildiğince Standardize” etmek veya “İnovasyon” ve “Standardizasyon” ilk bakışta bir çelişki gibi de algı-lanabilir. “İnnovasyon” gibi mevcudun dışında arayışları ve yenilikleri ifade eden DİNAMİK bir kavramla “stan-dart” gibi mevcudu tarif eden STATİK yapılı kavramın ne ilişkisi olabilir? diye sorgulanabilir. Bu çalışma, Di-namik yapıdaki İnovasyon için karar verme, faaliyet- veriler, raporlama zincirinde, İnovasyon Performansını ölçmeye ve maksimum fayda sağlama, riski minimi-ze etmek amacıyla oluşturulan ve sürekli geliştirilen İnovasyon Performans Kriterlerini belirlemek, Ölçüm Metodolojisi oluşturmak, Verilerin toplama metotlarını ve güvenirliğinin temini ile raporlama ve sonuçlandır-ma sistematiğine yönelik çalışmaları irdeleyecektir. Bu maksatla, yıllardır üzerinde çalışılan İnovasyon Perfor-mansını değerlendirmek için geliştirilmeye çalışılan adı-na standart denilmemiş olsa da, kendi alanında Primitif Standart ya da Standart Taslağı diye tanımlanabilecek “Kılavuzlar” incelenecek ve öneriler sunulacaktır.

Bu çerçevede İnovasyonun anayasası olarak bilinen temel dokümanlar ve kılavuzlar incelenerek, bu dokü-manların Standardizasyon ilişkisi hakkında öneriler su-nulacaktır. Bu çerçevedeki dokümanların toplu listesi aşağıda verilmiştir. (Tablo 1.1 OECD)

17 KASIM 2013

Page 18: Basyazı, - TSE...Kalite Yönetimi Standardizasyonun Makroekonomik Etkileri 79 104 88 109 53 3 KASIM 2013 66 99 Sağlık Hizmetlerinde Kalibrasyon Uygulamaları Karbon Ayak İzi 75

18

Yenilik sürecinde Ar-Ge’nin yanı sıra, yenilik faaliyetle-rinin diğer biçimleri de yer alır. Oslo Kılavuzu’na göre (OECD, 1997a), bunlar “üretim bilgisi ve parçalarına ayrılmış teknolojinin edinimi; içerilmiş teknolojinin edini-mi; üretim tasarımcılığı ve endüstri mühendisliği; başka yerde sınıflandırılmamış endüstriyel tasarım, diğer ser-maye edinimleri; üretimi başlatma ve yeni veya gelişmiş ürünler için pazarlama faaliyetleridir.

Dahası, devlete ait Ar-Ge programları temelinde ger-çekleşen yeniliklerin olduğu durumlarda, bu süreç kay-da değer bir demonstrasyon aşaması içerebilir. “Bir de-monstrasyon, yeniliğin tam veya tamama yakın ölçekte, gerçek şartlarda hayata geçirilmesi anlamına gelmek-tedir ve şu amaçlar doğrultusunda gerçekleştirilebilir: i) ulusal politikanın formüle edilmesi veya ii) yeniliğin kul-lanımının teşvik edilmesi” (Glennan ve diğerleri, 1978). OECD bünyesinde,

Uluslararası Enerji Kurumu tarafından toplanan ve ya-yımlanan verilerin araştırma, geliştirme ve demonstras-yon çalışmalarını içerdiği unutulmamalıdır (“A, G ve D”). (OECD Frascati Kılavuzu - 2002 - 1.5.3)

İnovasyon (YENİLİK-YENİLEŞİM) : Sosyal ve eko-nomik katma değer üretimi

İnovasyon Endeksi: İnovasyon faaliyetlerinin etki alanları ve dikkate alınan parametreler, bunlar Makro ekonomide; ulusal ve uluslararası ticaret, yatırım istih-dam ve fiyat seviyesi, Kamu Yönetiminde; finansman, mali politika, mevzuat düzenlemeleri, iş dünyası/tica-rette verimlilik, etkinlik, Pazar konusu finansman yöne-tim uygulamaları, davranış kalıpları ve değerler sistemi, altyapı ve kaynaklarda; temel ve teknolojik altyapı, bi-limsel alt yapı, sağlık, çevre ve eğitim.

Yenilikçi Firma: Yeni bir ürün veya süreci ortaya koy-muş olan veya en azından bunu denemiş olan veya bu girişime başlamış olan kurum, kuruluş.

İnovasyon Karnesi: İnovasyon Performasını ve Elek-nomik büyümeye katılan oranlarını gösteren, araştırma sonucu ülkelerin uluslararası karşılaştırma kriterlerinin esası.

İnovasyon Türleri: Ürün, Süreç, Organizasyonel ve Pazarlama.

İnovasyon Parametreleri:

a) Ortam Sağlayıcılar (İnsan Kaynakları, Açık-cazip araştırma sistemleri, Finansman ve destekler)

b) Firma Faaliyetleri (Arge harcamaları oranı, İnovas-yon harcamalarının satıştaki oranı, Bağlantılar, Fikri Varlıklar)

Ar-Ge’nin daha büyük bir bölümü, çeşitli araştırmacı-lar, araştırma ekipleri ve araştırma birimleri arasındaki işbirliği ile gerçekleştirilmektedir. Çokuluslu işetmeler, hem resmi olarak, Avrupa Birliği (AB) veya Avrupa Nükleer Araştırma Kurumu (CERN) gibi girişimler ara-cılığı ile, hem de gayri resmi olarak, çok veya iki taraflı anlaşmalarla, üniversite ve diğer araştırma birimleri ve işetmeler arasında Ar-Ge işbirliğinin yapma gibi, gitgide artan bir rol üstlenmektedir. Bu eğilimler üzerinde daha fazla bilgiye ihtiyaç duyulduğu açıkça görülmektedir. (OECD Frascati Kılavuzu 1.8)

Bu çalışmanın ikinci bölümünde, tanımlar ve ilgili açık-lamalar, üçüncü bölümde inovasyonun önemi ve tür-leri,dördüncü bölümde; inovasyonun ölçümü ve de-tayları, beşinci bölümde; inovasyonun finasmanı ve inovasyon destekleri incelenmiş, altıncı bölümde ise; inovasyon-standardizasyon ve Kalite yönetimi ile ilgili görüş ve önerilere yer verilmiştir.

Tanımlar

Bu bölümde, çalışmanın ilerleyen bölümlerinde geçen bazı tanımlar verilecektir. Tanımlar, OECD kılavuzların-daki orijinal haliyle sunulacaktır.

ARGE: Araştırma ve deneysel geliştirme

Araştırma ve deneysel geliştirme (Ar-Ge), insan, kültür ve toplumun bilgisinden oluşan bilgi dağarcığının artı-rılması ve bu dağarcığın yeni uygulamalar tasarlamak üzere kullanılması için sistematik bir temelde yürütülen yaratıcı çalışmalardır.

Firma, yeni bilgi edinmek için temel ve uygulamalı araş-tırmaya, özel icatlara veya mevcut tekniklerin değiştiril-mesine yönelik olarak doğrudan araştırmaya girişebilir.

Firma, yapılabilir ve uygulanabilir olup olmadığını de-ğerlendirmek amacıyla yeni üretim veya süreç kavram-ları ya da başka yeni yöntemler geliştirebilir. Bu aşama a) geliştirme ve test etme b) Tasarımları veya teknik fonksiyonları değiştirmek üzere ilave araştırma. (OECD Frascati Kılavuzu 2002-2.1)

Ar-Ge ve Teknolojik YENİLİK

Teknolojik yenilik çalışmaları, yeni bilgilere yapılan ya-tırımlar dahil, esas olarak teknolojik açıdan yeni veya iyileştirilmiş ürünlerin veya süreçlerin ortaya çıkmasına yol açan ya da bunun amaçlandığı bilimsel, teknolo-jik, örgütsel, finansal ve ticari adımlardır. Ar-Ge, bu çalışmalardan sadece biridir ve yenilik sürecinin şarklı aşamalarında gerçekleştirilebilir. Ar-Ge, sadece yaratıcı fikirlerin orijinal kaynağı olarak değil, aynı zamanda uy-gulama aşamasına kadar herhangi bir noktada başvu-rulabilecek bir sorun çözme yolu olarak da etkili olabilir.

Page 19: Basyazı, - TSE...Kalite Yönetimi Standardizasyonun Makroekonomik Etkileri 79 104 88 109 53 3 KASIM 2013 66 99 Sağlık Hizmetlerinde Kalibrasyon Uygulamaları Karbon Ayak İzi 75

19 KASIM 2013

1997 yılında düzenlenen ikinci baskı ise, kavramlar, ta-nımlar ve metodoloji çerçevesini, tarama tecrübelerini ve daha ileri düzeyde bir yenilik süreci anlayışını içere-cek ve daha geniş bir endüstri yelpazesini kapsaya-cak şekilde güncellemiştir. Bu baskı, OECD ülkeleri için uluslararası alanda karşılaştırılabilir yenilik göstergeleri geliştirilmesine yönelik ilkeleri güçlendirmiş ve göster-gelerin ilişkili olduğu analitik ve politik problemleri ele almıştır. (OECD- Oslo Kılavuzu) ”

Yenilik Türleri

Ürün yeniliği: mevcut özellikleri veya öngörülen kulla-nımlarına göre yeni ya da önemli derecede iyileştirilmiş bir mal veya hizmetin ortaya konulmasıdır. Bu; teknik özelliklerde, bileşenler ve malzemelerde, birleştirilmiş yazılımda, kullanıcıya kolaylığında ve diğer işlevsel özel-liklerinde önemli derecede iyileştirmeleri içermektedir.

Süreç yeniliği: yeni veya önemli derecede iyileştirilmiş bir üretim veya teslimat yönteminin gerçekleştirilmesi-dir. Bu yenilik, teknikler, teçhizat ve/veya yazılımlarda önemli değişiklikleri içermektedir.

Pazarlama yeniliği: ürün tasarımı veya ambalajlama-sı, ürün konumlandırması, ürün tanıtımı (promosyonu) veya fiyatlandırmasında önemli değişiklikleri kapsayan yeni bir pazarlama yöntemidir.

Organizasyonel yenilik: firmanın ticari uygulama-larında, işyeri organizasyonunda veya dış ilişkilerinde yeni bir organizasyonel yöntem uygulanmasıdır.

Yenilik (İnovasyon) Örnekleri

Orijinal dökümanlardaki yenilik örnekleri (Blm; 3.3.1….. 3.3.4) yazı ekinde(Ek-1) verilmiştir.

YENİLİK FAALİYETLERİNİN ÖLÇÜLMESİ

Sosyal ve Teknik sistemlerde kabul gören temel anla-yış;

Ölçemezsen kontrol edemezsin, ölçemezsen yönete-mezsin, yaklaşımıdır. İnovasyonun amacı mevcutların üstüne çıkmadı, rekabet edebilir hedeflere ulaşmak için çaba sarf etmektir. Hedeflere ilişkin performans kriter-lerini belirlemek ve bunları sürekli izlemek çalışmaların rasyonelliği açısından mutlak gereklidir. Bu maksatla yayınlanmış ve sürekli geliştirilen belli başlı dokümanlar;

Frascati Kılavuzu: Araştırma ve Deneysel Geliştirme Taramaları için Önerilen Standart Uygulama. Yüksek Öğretim Sektöründe Çıktı Ölçümleri ve Ar-Ge İstatis-tikleri

Oslo Kılavuzu: Teknolojik Yenilik Verilerinin Toplanma-sı ve Yorumlanması için Önerilen İlkeler

c) Çıktılar: (İnovatif KOBİLER’in toplam KOBİ’ye oranı, hızlı büyüyen Kobi yenilikçi firma sayısı)

- Ekonomik etkileri; İmalat, hizmet ve teknoloji ve bilgi yoğun faaliyetlerdeki yenilik ürünlerin toplam faaliyet içindeki yeri. (OECD- Oslo Kılavuzu)

Bu çalışmanın amacı Arge veya inovasyon faaliyetle-rinin arasındaki detaydaki farklılıklarından ziyade, iki tür faaliyetinde standardize edilebilmesini ve faydaları-na yönelik olması nedeniyle ilerleyen bölümlerde Arge veya inovasyon ifadelerinin her ikisi de kullanılabilecek-tir.

İnovasyon ve ARGE

İnovasyonun Önemi

Çalışmanı giriş bölümünde kısmen değinilmiş olan inovasyon önemi hakkında uluslararası dökümanlarda vurgu yapılan kısımlar orijinal haliyle verilmiştir.

“Yeniliğin, üretkenliğin ve üretimin büyümesinde mer-kezi rol oynadığı geniş kabul görmektedir. Ancak, ye-nilik faaliyetleri ve bunların ekonomik etkisi hakkındaki anlayış düzeyimiz, Kılavuz’un ilk baskısından bu yana büyük oranda artış göstermiş olmakla birlikte, hala ek-siklikler içermektedir.

Örneğin, dünya ekonomisi geliştikçe, yenilik süreci de gelişme göstermektedir. Küreselleşme, firmaların bilgi-ye ve yeni pazarlara erişiminde dramatik artışlar sağ-lamıştır. Küreselleşme aynı zamanda daha fazla ulus-lararası rekabet ile global arz zincirlerini yönetmek için yeni organizasyon biçimlerinin oluşturulması sonucunu da doğurmuştur. Daha hızlı bilgi akışı ve teknolojik iler-lemeler sayesinde, bilgi, ekonomik büyüme ve yeniliğin ana itici gücü olarak gittikçe artan bir kabul görmekte-dir. Diğer yandan, bu faktörlerin yeniliği nasıl etkilediği konusunu tam olarak anlamış değiliz.

Yeniliği uygun şekilde destekleyen politikalar geliştir-mek için, yenilik sürecinin, Ar-Ge dışındaki yenilik faali-yetleri, aktörler arasındaki etkileşimler ve ilgili bilgi akış-ları gibi çeşitli kritik boyutlarını daha iyi şekilde anlamak gerekmektedir. Politika geliştirme aynı zamanda yenilik analizinde daha ileri düzeyde ilerlemeler ve buna bağlı olarak, daha iyi bilgi elde edilmesini gerektirmektedir.

Kılavuz’un 1992 yılında düzenlenen ilk baskısı ve AB tarafından organize edilen Birlik Yenilik Taraması (BYT) ile Avustralya ve Kanada’da gerçekleştirilen karşılaştı-rılabilir taramalar dâhil, onu kullanarak gerçekleştirilen taramalar, karmaşık ve farklılaşan yenilik süreci hak-kında veri toplama ve geliştirmenin mümkün olduğunu göstermiştir.

Page 20: Basyazı, - TSE...Kalite Yönetimi Standardizasyonun Makroekonomik Etkileri 79 104 88 109 53 3 KASIM 2013 66 99 Sağlık Hizmetlerinde Kalibrasyon Uygulamaları Karbon Ayak İzi 75

20

Sermaye satın alımları, Ar-Ge ve yeniliklere ilişkin di-ğer cari harcamalar dâhil, yenilik, gelecekte getiri sağ-layabilecek olmalarından ötürü yatırım olarak nitelen-dirilebilir. Bu getiriler sıklıkla, faaliyetin yönlendirildiği özel yeniliğin ötesine geçmektedir. Örneğin, Ar-Ge’ye ve yenilikle-ilişkili eğitime yapılan yatırımlar sıklıkla açık uçlu yapıdadır ve diğer görevlere de uygulanmaları mümkündür.

Her bir yenilik faaliyetine yapılan harcamaların nicel öl-çümleri, teşebbüs, endüstri ve ulusal düzeylerde ye-nilik faaliyetlerinin seviyesinin önemli bir ölçütüdür. Bu ölçütler aynı zamanda, çıktı ölçümleri ile birlikte, yenilik faaliyetlerinin getirilerini hesaplamak için de kullanılabilir.

Frascati Kılavuzu’nun belirttiği üzere, Ar-Ge, yenilik sü-recinde sadece bir adımdır. Yenilik; ön-üretimin sonraki safhaları, üretim ve dağıtım, düşük yenilik derecesine sahip geliştirme faaliyetleri, eğitim ve ürün yenilikleri için pazar hazırlığı gibi destek faaliyetleri ve yeni pazarlama yöntemleri ve yeni organizasyonel yöntemler için geliş-tirme ve uygulama faaliyetleri gibi Ar-Ge’ye dâhil olma-yan bir dizi faaliyeti de kapsar. Ek olarak, birçok firma, herhangi bir Ar-Ge içermeyen yenilik faaliyetlerine de sahip olabilir.

Yenilik faaliyetlerine ek olarak, yenilik yapma ve yeni bilgi ve teknolojiyi benimseme yeteneğini diğer çeşitli faktörler de etkileyebilir. Bu faktörler arasında, firmala-rın bilgi tabanları, işçilerin yetenekleri ve akademik geç-mişleri, BiT’lerin gerçekleştirilmesi ve yüksek yoğun-lukta yenilikçi firmaların bulunduğu bölgelere ve kamu araştırma kurumlarına yakınlık yer almaktadır. Firmala-rın yenilik yapmalarını mümkün kılan ana faktörlerin ve onların yenilik yapma yeteneklerini geliştiren faktörlerin teşhis edilmesi, politika için büyük önem taşımaktadır. (OECD, OSLO. Klvz. Sf 94)”

Ölçüm Parametreleri

Orijinal dokümanlardaki ayrıntılı bilgiler (Blm; 4.1.1… 4.5.3) yazı ekinde (Ek-2) verilmiştir.

İNOVASYON VE ARGE DESTEKLERİ

İnnovasyon ve ARGE faaliyetlerinin ülkenin gelişmesine ve ekonomisinin gelişmesine olan katkılarının farkında olan ülkeler, konunun ehemmiyetine uygun şekilde kendilerine bir yol haritası çizmek ve stratejiler geliştir-meye çalışmaktadırlar.

Ekonomik anlamda ciddi bir risk unsuru olmasına rağmen, ülkeler inovasyon için önemli fonlar oluştur-maktadır. Ülkeler inovasyon karnelerinde önemli bir yer tutan bu fonlarla rekabetçi bir gelişmişlik beklentisi içindedirler. Konunun önemi anlaşıldıkça ve farkında-

Canbera Kılavuzu: Bilim ve Teknolojiye Ayrılmış İnsan Kaynaklarının Ölüçümü

Diğer OECD Kılavuzları:

- TÖD Kılavuzu: Teknoloji Ödemeleri Dengesi Veri-lerinin Ölçümü ve Yorumlanması için Kılavuz

- Patent Kılavuzu: Patent Verilerinin Bilimsel ve Teknolojik Göstergeler Olarak Kullanılması

- Ekonomik Küreselleşme Göstergeleri Kılavuzu

- Karşılaştırmalı Eğitim İstatistikleri içim OECD Kıla-vuzu

- Eğitim Programlarının Sınıflandırılması, OECD Ülke-lerinde EUSS-97’nin Uygulanmasına İlişkin Kılavuz

- Daha İyi Eğitim İstatistikleri Kılavuzu

Kılavuzların incelenmesinde, hedef belirleme, ölçülebi-lir performans kriterlerinin tanımlanması, verilerin izlen-mesi, izleme sıklığı ve hedef - sonuç karşılaştırılması için sistematik bir yaklaşım oluşturulmaya çalışıldığı görülebilecektir.

Diğer taraftan, uzun tartışma ve görüşmelerden sonra, uluslararası mutabakatla oluşturulmuş Yönetim Sistem Standartları, bu arayışlara cevap verebilecek içeriklere sahiptir.

Günümüzde Yönetim Sistem Standartlarında bu du-rum özel başlıklar altında detaylı şekilde tarif edilmiş-tir. Yönetim sistem standartlarında (ISO 9001,14000, 27000, 17025,17020,…) “SÜREKLİ İYİLEŞTİRME” te-mel esastır. Planla-Uygula-Kontrol et-Önlem al (PUKÖ döngüsü) sistematiği başarılı bir inovasyon için çok fay-dalı ve gerekli bir araç olacaktır. Yönetim Sistem Stan-dartlarında proses (süreç) yaklaşımı, sürecin hedefleri, süreç performansı, performans kriterlerini belirleme, iz-leme- karşılaştırma ve tekrar planlama, inovasyon faa-liyetlerindeki riski minimize etmekte çok önemli katkılar sağlayacaktır.

OECD dokümanlarında ölçüm konusundaki orijinal ifa-deler aşağıda verilmiştir.

“Yenilik faaliyetleri hakkında bilgiler, çeşitli sebeplerden ötürü faydalıdır. Bu bilgiler, teşebbüslerin gerçekleş-tirdikleri yenilik faaliyetlerinin türleri hakkında örneğin, yenilikçi teşebbüslerin Ar-Ge faaliyetleri mi gerçekleş-tirdikleri yoksa harici Ar-Ge şeklinde bilgi ve teknoloji, makine ve teçhizat veya diğer dış bilgiler mi satın al-dıkları, ya da yeniliklerin geliştirilmesi ve gerçekleştiril-mesinin çalışanların eğitimini de kapsayıp kapsamadığı ve teşebbüslerin kendi organizasyonlarının kısımlarını değiştirmek üzere faaliyetlere girişip girişmedikleri gibi malumat sağlayabilmektedir.

Page 21: Basyazı, - TSE...Kalite Yönetimi Standardizasyonun Makroekonomik Etkileri 79 104 88 109 53 3 KASIM 2013 66 99 Sağlık Hizmetlerinde Kalibrasyon Uygulamaları Karbon Ayak İzi 75

Gayri safi yurtiçi araştırma ve geliştirme (Ar-Ge) harcamasına göre değerlendirme

2010 yılı Ar-Ge Faaliyetleri Araştırması sonuçlarına göre kamu kuruluşları, vakıf üniversiteleri ve ticari sek-tördeki anket sonuçları ile devlet üniversitelerinin bütçe ve personel dökümlerine dayalı olarak Türkiye’de Gayri Safi Yurtiçi Ar-Ge Harcaması 2010 yılında bir önceki yıla göre % 14,6 artarak 9 268 Milyon TL olarak he-saplanmıştır. Türkiye’de Gayri Safi Yurtiçi Ar-Ge harca-masının Gayri Safi Yurtiçi Hasıla (GSYİH) içindeki payı % 8,4’tür [2].

Grafik 1. 2000-2010 Arası Ar-Ge Harcamalarının Gayri Safi Yurtiçi Hasıla İçindeki Payları [3]

TÜİK 2008-2010 Yenilikçilik Araştırması:

Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) 25 Kasım 2011 tarihinde yayınladığı “2008 - 2010 Yenilikçilik Araştır-ması”[4] Türkiye’de yürütülen inovasyon faaliyetlerinin son durumu ile ilgili önemli bilgiler vermektedir. 2008-2010 yıllarını kapsayan üç yıllık dönemde 10 ve daha fazla çalışanı olan girişimlerin % 51,4’ü yenilik faaliye-tinde bulunmuştur [4].

Yenilik faaliyetleri girişimlerin büyüklük grubu ile orantılı olarak artmaktadır. 10–49 çalışanı olan girişimlerin % 49,4’ü, 50–249 çalışanı olan girişimlerin % 58,9’u ve 250 ve daha fazla çalışanı olan girişimlerin % 69,7’si yenilik faaliyetinde bulunmuştur [4].

Uluslararası Alanda Türkiye’deki Ar-GeFaaliyetlerinin Seviyesi:

20 Eylül 2011 tarihinde yayınlanan OECD Science, Technology and Industry Scoreboard 2011 çalışması ülkemizin uluslar arası seviyede yerini ortaya çıkarmıştır [5]. Ülkemiz Ar-Ge harcamalarında OECD ortalaması olan % 2,3’ün çok altındadır. Ar-Ge harcamasının Gayri Safi Yurtiçi Hasıla (GSYİH) içindeki payı üzerinden ya-pılan değerlendirmede İsrail, % 4’ü aşan bir oran ile Ar-Ge yoğunluğu en fazla olan ülkedir [5].

lıklar oluştukça, bu fonların kullanımı artmakta, artan taleplere karşı ülkelerde bu fonları daha fazla destek-lemektedirler. İnovasyon için ayrılan fonların Gayri Safi Harcamalar içindeki payı, ülkelerin İNOVASYON PER-FORMANSLARINI artırmakta ve ülkeler arası karşılaş-tırmada önemli bir parametre olarak kullanılmaktadır. OECD dokümanlarında, bu konu özel bir başlık altında tanımlanmaktadır. Aşağıda bölümler dökümanlardaki orijinal hali ile sunulmaktadır.

Destekler ve ilgili tanımlamalar (Blm; 5.1… 5.5) yazı ekinde (Ek-3) verilmiştir. Bu kısımda konu hakkında özel bir çalışmanın bazı kısımlarına temas edilmiştir.

Ülkemizdeki Durum

“Ülkelerin araştırma, geliştirme ve yenilikçilik seviyeleri-nin ölçülmesinde kullanılan belli başlı göstergeler – is-tatistikler şöyle sıralanabilir [1]:

• Ar-Ge harcamalarının miktarı ve gayri safi yurtiçi ha-sılaya (GSYİH) oranı

• Finans kaynağına göre ar-ge harcaması oranları

• Sektörler bazında Ar-Ge harcamaları oranı

• Kişi başına Ar-Ge harcaması

• Ar-Ge faaliyetlerinde çalışan araştırmacı ve bilim in-sanı sayıları ve oranları

• 10.000 çalışan başına düşen Tam zamanlı eşdeğer Ar-Ge insan kaynağı

• Bilimsel yayın sayısı

• Patent, faydalı model başvuruları ve tescil sayıları

• …

İşletmelerin Ar-Ge seviyelerinin belirlenmesi için de te-melde aynı veriler incelenmektedir. Örneğin, ülkeler için Ar-Ge harcamalarının gayri safi yurtiçi hasılaya (GSYİH) oranı değerlendirmeye konu olurken, işletmeler açı-sından bu durum Ar-Ge harcamalarının yıllık cirolarına oranı olarak yorumlanmaktadır. Araştırma, gelişme ve yenilikçilik faaliyetleri bir çok farklı çalışma ve kaynağı içerdiğinden, ölçüm ve değerlendirme yapılırken de-ğişik verilerin birlikte yorumlanması gereklidir. Ar-Ge harcamalarının miktarı ve oranları, finansal kaynak ve sektörel değerlendirmeler, Ar-Ge faaliyetlerinde çalışan araştırmacı personel sayısı, patent ve bilimsel yayın sa-yısı vs. değişik verilerin güçlü ve zaaflı tarafları olduğu göz önünden kaçırılmamalıdır.

Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) 04 Kasım 2011 tarihinde yayınladığı “2010 Yılı Araştırma ve Geliştirme Faaliyetleri Araştırması” [2] Türkiye’de yürütülen ar-ge faaliyetlerinin son durumu ile ilgili önemli ve güncel so-nuçlar vermektedir.

21 KASIM 2013

Page 22: Basyazı, - TSE...Kalite Yönetimi Standardizasyonun Makroekonomik Etkileri 79 104 88 109 53 3 KASIM 2013 66 99 Sağlık Hizmetlerinde Kalibrasyon Uygulamaları Karbon Ayak İzi 75

22

algılamasına neden olacak standardizasyon çelişkiy-miş gibi görülebilir. Buna rağmen mümkün olduğun-ca standardize etmeninde sayısız avantajları olacaktır. İnovasyonda standardizasyon; hedef belirlemeden, yol haritası oluşturmaya verimlilikten sonuçlandırmaya kadar tüm süreçlerdeki ara faaliyetleri belli bir norma oturtmaya imkan verecektir. Diğer taraftan, kurumların ve ülkelerin inovasyon konusundaki mukayesesinin en temel argümanı elde edilmiş olacaktır.

Yukarıda izah edilmeye çalışılan konular, uluslararası toplum içinde gerekli görülmüştür ki, İnovasyon çalış-malarına belli normlar oluşturmaya çalışılmıştır. Kıyas unsurları tarif edebilmek için adına kılavuz denen pritif standart çalışmaları sürdürülmektedir.

Bunlar Frascati ailesi diye tanımlanan dokümanlar olup giriş bölümünde belirtilmişti. Bu konuyla alakalı kısım-da aşağıdaki açıklamalar yer almaktadır.

“Bilimsel ve teknolojik faaliyetler (BTF)

UNESCO, daha geniş bir BTF kavramı geliştirmiş ve buna “Bilim ve Teknoloji Alanındaki istatistiklerin Ulusla-rarası Anlamda Standartlaştırılmasına Yönelik Önerile-rinde (UNESCO, 1978) yer vermiştir. Burada Ar-Ge’ye ek olarak, bilimsel ve teknolojik faaliyetler, bilimsel ve teknolojik eğitim ve öğretim (BTEÖ) ile bilimsel ve tek-nolojik hizmetler (BTH) yer almaktadır. Bu hizmetlerden ikincisi, örneğin, kütüphane ve müzelerin BT faaliyetle-ri, BT literatürünü tercüme etme ve düzenleme, tetkik ve arama, sosyoekonomik olgularla ilgili veri toplama, test etme, standartlaştırma ve kalite kontrolü, müşteri danışmanlığı ve danışmanlık hizmetleri, devlet kurum-ları tarafından yürütülen patent ve lisanslama çalışma-ları gibi faaliyetleri de içerir.”

Yapısı ve hedefleri açısından bu dokümanlarla İnno-vasyon Standardize edilmeye çalışılmaktadır. Ancak dokümanın Standart hükmünde değerlendirilmesi için Uluslararası toplumun, oluşturduğu uluslararası stan-dart organizasyonları tarafından da değerlendirilerek daha geniş katılımlı. Daha çok önemin süzgecinden geçirilmesi gerekir.

Standartlar üretim, hizmet ve metodun tüm etkileyici unsurları dikkate alarak, tüm paydaşların mutabakatı ile oluşturulan dokümanlardır.

İnnovasyon Faaliyetleri için geliştirilen kılavuzların bir de standart uzmanları bakış açısıyla değerlendirilerek, dinamik yapıya uygun standartlar haline getirilmesi sa-yısız faydalar sağlayacaktır.

Deneysel çalışmalar için 17025 standardına göre çalı-şılması Personel Kolifikasyonun standardize etmek için

Grafik 5. Ülkelere Göre Ar-Ge Harcamalarının Gayri Safi Yurtiçi Hasıla İçindeki Payları [5] “

Derleyen:Hasan Acül

ROADMAP® Academy Consulting Engineering

İnovasyonun Standardize Edilmesi

Bundan önceki bölümlerde inovasyonun önemi gerek-liliği kurumsal ve ulusal uluslararası faydaları tartışılmıştı. Bir İnovasyon faaliyetinin “Başarılı” olarak sonuçlanma-sı, sadece ekonomik borçları olan değil aynı zamanda kuruma ve ülkeye uluslararası topluma motivasyon ve heyecan katan bir etkiye sahiptir. Başarmanın tadını alan insanlar, kurumlar ve ülkelerin, daha da iyisini ba-şarmak için teşvik olacakları aşikardır.

Bu nedenle inovasyondaki başarı belirsiz süreçlerin, daha belirgin hale getirilmesi, ampirik metotlarla elde edilen ve tekrarlanabilirliği denenmiş usul ve kaideleri standartlaştırarak aynı konuda gereksiz emek ve çaba harcanmamasını sağlayacaktır. Standardize edilmiş hususlarda harcanacak çaba ve kaybedilecek zama-nı, daha yeni konulara kanalize edip verimliliği daha yüksek faaliyetlere yönelme imkanı elde edilebilecektir. Ancak, daha önceki bölümlerde de vurgulandığı üze-re dinamik bir faaliyet olan İnovasyon için statik sınırlar

Page 23: Basyazı, - TSE...Kalite Yönetimi Standardizasyonun Makroekonomik Etkileri 79 104 88 109 53 3 KASIM 2013 66 99 Sağlık Hizmetlerinde Kalibrasyon Uygulamaları Karbon Ayak İzi 75

23 KASIM 2013

Toplam Kalite ile İnovasyon arasındaki ilişkiler, Endüstri mühendisliği metodolojisi ile incelenmiş ve ilginç so-nuçlara ulaşılmıştır.

Bahse konu çalışmanın ilgili kısımları buraya taşınmıştır.

Bu çalışmada hipotetik yaklaşımla, Müşteri memnuni-yetinden, çalışan memnuniyetine oradan üst yönetimin destek etkisi vs konularında bazı hipotezler ileri sürül-müş ve yapılan anket çalışmaları ile elde edilen veriler istatistik metodlarla analiz edilerek bazı sonuçlara ula-şılmıştır. Aynı çalışmada hipotetik yaklaşımla TKY-İno-vasyon ilişkisi de incelenmiş ve ekte edilen bulguların konumuyla ilgili özet bilgiler verilmiştir.

Aşağıda verilen çizelgeler her bir hipotez için elde edi-len verilerin analizini göstermektedir.

Bu inovasyon uygulamaları ile TKY ve inovasyon uy-gulamaları için çalışanların cesaretlendirilmesi arasında anlamlı bir ilişki vardır.

Bu ilişkinin gücünü test etmek için hesaplanan Spear-man’ın korelasyon katsayısı 0,385 olarak bulunmuştur.

17024 – Personel nitelikleri ve performanslarının belge-lendirilmesi Süreçlerin tanımları, hedefleri, performans göstergeleri, izleme göstergelerinin oluşturulması (9001) İnovasyon faaliyetlerinde kavramsal tasarımdan (filozofik yaklaşımdan) proje çıktısını elde etmeye kadar zincirleme işlemlerde, her adımın standardize edilmesi yada her adım için varsa mevcut standartlara göre ha-reket edilmesi muhtemel riskleri azaltacaktır.

ISO 9000,14000, 27000, 17000, 50000....... seri-si standartlarda özellikle PROSES (süreç) YÖNETİMİ standardın esasını oluşturmaktadır. Diğer ortak konu ise “SÜREKLİ İYİLEŞTİRME”dir.

Proses yaklaşımı, standartta, “Girdileri çıktılara dönüş-türen faaliyetler bütünüdür” şeklinde tarif edilmektedir. Prosesin başarılı sonuçlanabilmesi için; proses hedefi, proses kriterlerinin ÖLÇÜLEBİLİR nitelikte belirlenme-sine, izleme ve veri toplanması ve hedef ve sonuç kar-şılaştırılmasının sürekli yapılmasına bağlı olacaktır. İno-vasyona da proses yaklaşımı kesinlikle uygulanabilir bir araçtır. Yeter ki inovasyon süreçleri doğru tespit edilsin.

Kümülatif olarak, inovasyon, kısmi Arge faaliyetlerinin konsolide edilmiş sonuçlarıdır. Günümüzde kalite stan-dartlarının kombine edilmiş uygulamaları sonucunda TOPLAM KALİTE kavramı geliştirilmiştir. Toplam Kalite yaklaşımının işletmelere çok önemli faydalar sağladığı herkes tarafından kabul edilmektedir.

Standardizasyonun ve onun kollektif uygulaması olan Toplam Kalite Yönetimi (TKY) yaklaşımının İnovasyon faaliyetlerine etkilerinin bilimsel seviyede yeterince in-celenmesi yapıldığı henüz söylenemez. Bu konudaki denemelerden birisi burada bahse değer bulunmuştur. Yüksek Lisans tezi olarak hazırlanmış bu çalışmada,

Ayrıntılı bilgi için : (Bknz : Sinem DEDE, Çukurova Üniv. Fen Bi-limleri Enstitüsü (FBE)

Yüksek Lisans Tezi – “Toplam Kalite Yönetimi ve İnovasyon arasındaki ilişkinin istatistiksel analizi” Adana-2012)

Page 24: Basyazı, - TSE...Kalite Yönetimi Standardizasyonun Makroekonomik Etkileri 79 104 88 109 53 3 KASIM 2013 66 99 Sağlık Hizmetlerinde Kalibrasyon Uygulamaları Karbon Ayak İzi 75

24

müşteri memnuniyetine de önem verdiği görülmekte-dir. Literatüre bakıldığında da P. Punnakitikashem, T. Laosirihongthong, D. Adebanjo ve M. W. McLean, Da-niel I. Prajogo ve Amrik S. Sohal, Jose Carlos Pinho, Sanjay L. Ahire ve T. Ravichandran, Prakash J. Singh ve Alan J. R. Smith ve Jose Carlos Pinho da yaptıkları çalışmalarda TKY uygulamaları ve müşteri memnuni-yeti arasında pozitif yönde anlamlı bir ilişki bulmuşlardır. Anket sonuçlarına bakıldığında aradaki ilişkinin gücü normal çıkmıştır. Oysa literatür çalışmaları doğrultusun-da bu ilişkinin gücünün daha güçlü çıkması bekleniyor-du. Bunun nedeni olarak, anketi yanıtlayan işletmelerin büyük çoğunluğunun küçük ve orta dereceli işletmeler olması ve bu işletmelerin de TKY uygulamaları tam an-lamıyla işletmelerine uyarlayamaması gösterilebilir.

Anket çalışmalarıyla elde edilmek istenen diğer bir bilgi de TKY uygulayan işletmelerin inovasyon uygulamala-rında da başarılı olup olmadıklarıdır. Diğer bir deyişle TKY uygulamalarının inovasyon uygulamalarını pozitif yönde etkileyip etkilemeyeceğinin araştırılmasıdır. İşlet-melerin bu sorulara verdikleri cevaplar incelendiğinde arada pozitif yönde anlamlı bir ilişki olduğu görülmekte-dir. İlişkinin gücüne ise normal derecededir. Bu sonuç göstermektedir ki TKY uygulayan işletmelerin inovas-yon uygulamalarına geçişleri daha kolay olmaktadır. Literatüre bakıldığı zaman Daniel I. Prajogo ve Amrik S. Sohal, Sanjay L. Ahire ve T. Ravichandran, Prakash J. Singh ve Alan J. R. Smith, Jesus Perdomu-Ortiz, Javier Gonzalez-Benito ve Jesus Galende, Ana Abrun-hosa ve Patrica Moura E Sa, Jose Carlos Pinho, Pa-nagiotis Trivellas ve Illias Santouridis, Richard Yu Yuan Hung, Bella Ya-Hui Lien, Baiyin Yang, Chi-Min Wu ve Yu-Ming Kuo yaptıkları çalışmada TKY ve inovasyon uygulamaları arasında pozitif yönde anlamlı bir ilişki ol-duğunu bulmuşlardır.

Ayrıntılı bilgi için : (Bknz : Sinem DEDE, Çukurova Üniv. Fen Bilim-leri Enstitüsü (FBE)

Yüksek Lisans Tezi – “Toplam Kalite Yönetimi ve İnovasyon arasın-

daki ilişkinin istatistiksel analizi” Adana-2012)

Bu da aradaki ilişkinin pozitif yönde normal bir ilişki ol-duğunu göstermektedir. Ankete katılan işletmelerden inovasyon uygulaması yapanlar, TKY ve inovasyon uy-gulamalarını desteklemekte ve bununla ilgili çalışanları cesaretlendirilmektedir.”

“ TKY uygulamalarının en önemli ilkelerinden biri müşte-ri memnuniyetidir. İşletmeler, müşterilerinin ihtiyaçlarını belirleyip, bu ihtiyaçlara uygun ürün ya da hizmet üret-tiklerinde müşteri memnuniyeti sağlanmış olur. Böyle-likle istediğini alan müşteri de işletmeye kar kazandırır. Ankete katılan işletmelerden de TKY uygulayanların,

Ayrıntılı bilgi için : (Bknz : Sinem DEDE , Çukurova Üniv. Fen Bi-limleri Enstitüsü (FBE)

Yüksek Lisans Tezi – “Toplam Kalite Yönetimi ve İnovasyon ara-sındaki ilişkinin istatistiksel analizi” Adana-2012)

Page 25: Basyazı, - TSE...Kalite Yönetimi Standardizasyonun Makroekonomik Etkileri 79 104 88 109 53 3 KASIM 2013 66 99 Sağlık Hizmetlerinde Kalibrasyon Uygulamaları Karbon Ayak İzi 75

25 KASIM 2013

Süreç yeniliklerine örnekler:

Üretim

• Otomasyon teçhizatı veya süreçleri ayarlayabilen gerçek-zamanlı sensörler gibi yeni veya iyileştirilmiş imalat teknolojisi tesisatı.

• Yeni veya iyileştirilmiş ürünler için gereken yeni teç-hizat.

• Lazer kesim araçları.

• Otomatik ambalajlama.

• Bilgisayar destekli ürün geliştirme.

• Baskı süreçlerinin dijitalleştirilmesi.

• Üretim kalite kontrolü için bilgisayarlı teçhizat.

• Üretim izleme için iyileştirilmiş test etme teçhizatı.

Teslimat ve operasyonlar

• Mal ve envanter kaydı için taşınabilir tarayıcılar/bilgi-sayarlar.

• Malzemeleri arz zinciri boyunca izlemek amacıyla barkodlama veya pasif radyo frekans teşhis (RFID) çiplerinin tanıtımı.

• Ulaştırma teçhizatı için GPS (Küresel Konumlandır-ma Sistemi) izleme sistemleri.

• Optimal teslimat güzergâhlarını teşhis etmek amaçlı yazılım tanıtımı.

• Satın alma, muhasebe veya bakım sistemleri için yeni veya iyileştirilmiş yazılım veya rutinler.

• Elektronik takas sistemlerinin tanıtımı.

• Otomatik sesli-yanıt sisteminin tanıtımı.

Pazarlama yeniliklerine örnekler:

• Pazarlama yenilikleri, firma tarafından ilk defa kulla-nılması kaydıyla her türlü pazarlama yöntemini ifade edebilir (ürün tasarımı/ambalajlama, konumlandır-ma, fiyatlama, promosyon).

Tasarım ve ambalajlama

• Yeni bir görünüm kazandırmak ve cazibesini ar-tırmak amacıyla bir mobilya hattının tasarımında önemli bir değişiklik gerçekleştirilmesi.

• Ürüne ayırt edici özel bir görünüm kazandırmak amacıyla bir vücut losyonu şişesi üzerinde temel-den yeni bir tasarım gerçekleştirilmesi.

Konumlandırma (satış kanalları)

• Ürün-lisanslamanın ilk kez tanıtılması.

• Doğrudan satış veya münhasır pazarlamanın ilk kez tanıtımı.

• Örneğin, müşterilerin ürünleri tamamen dekore edilmiş odalarda görmelerini sağlayan, temalara

E K L E R :

EK: 1- (OECD – Oslo kılavuzundan alınmıştır. )

Ürün yeniliklerine örnekler:

Mallar

• Girdilerin, iyileştirilmiş özellikler taşıyan malzeme-lerle (nefes alabilen tekstil ürünleri, hafif fakat güçlü kompozitler, çevreyle dost plastikler, vb.) değiştiril-mesi.

• Ulaştırma teçhizatında küresel konumlandırma sis-temleri (GPS).

• Cep telefonlarında kameralar.

• Konfeksiyonda bağlama sistemleri.

• Ekmek tost haline geldiğinde otomatik olarak ka-panan tost makinaları gibi, kullanıcıya kolaylık ve rahatlığı iyileştiren yazılımlar içeren ev cihazları

• Bireysel finansal işlemleri tanımlayan ve izleyen hi-le-önleyici yazılımlar.

• Dizüstü bilgisayarlarda içerilmiş kablosuz ağ kurma sistemleri.

• Yeni işlevsel özellikleri olan gıda ürünleri (kandaki kolesterol düzeyini düşüren margarin, yeni kültür türleri kullanılarak üretilen yoğurtlar, vb.).

• Enerji tüketimini önemli derecede azaltan ürünler (enerji verimli buzdolapları, vb.)

• Çevresel standartları sağlamak amacıyla ürünlerde yapılan önemli değişiklikler.

• Programlanabilir radyatörler veya termostatlar.

• IP (internet protokol) telefonlar.

• Önemli derecede iyileştirilmiş etkileri bulunan yeni ilaçlar

Hizmetler

• Kiralık araçlar için eve teslim evden iade sistemi gibi, müşterilerin mal ve hizmetlere erişimini önemli derecede iyileştiren yeni hizmetler.

• Belli bir aylık ücret karşılığında müşterilerin önceden belirlenmiş sayıda DVD’yi Internet üzerinden sipariş edebildikleri, posta yoluyla eve teslim ve önceden adreslenmiş bir zarf ile iade şeklinde işleyen DVD abonelik hizmeti.

• Geniş bant internet yoluyla video siparişi.

• Bankacılık veya fatura ödeme sistemleri gibi inter-net hizmetleri.

• Yeni veya kullanılmış mallar üzerinde genişletilmiş garanti gibi yeni garanti formları ya da garantilerin, kredi kartları, banka hesapları ya da müşteri abone-lik kartları gibi, diğer hizmetlerle birlikte paketlenme-si.

Page 26: Basyazı, - TSE...Kalite Yönetimi Standardizasyonun Makroekonomik Etkileri 79 104 88 109 53 3 KASIM 2013 66 99 Sağlık Hizmetlerinde Kalibrasyon Uygulamaları Karbon Ayak İzi 75

26

bilir. Birden fazla yıl yaklaşımı, düzenli temelde yenilik faaliyetleri gerçekleştirmeyen teşebbüsler için yenilik faaliyetlerin yakalanması avantajını taşımaktadır.

Yenilik faaliyetlerinin her ayrı türü hakkında ek bilgiler de toplanabilir.

Buna örnek olarak, Ar-Ge faaliyetinin sürekli mi yok-sa kesintili mi olduğu, teşebbüsün hangi tür dış bilgiler edinmiş olduğu ya da yazılım harcamaları hakkında ayrı bir soru verilebilir.

Yenilik faaliyetinin diğer nitel göstergeleri

Eğitim düzeyi ve teknik personel sayısı gibi personel özellikleri hakkında bilgiler de yenilik taramalarında top-lanabilir.

Örneğin, yüksek eğitim sertifikalı veya dereceli (ISCED 5-6) çalışanların yüzdesi ve yeniliğe ya da Ar-Ge’ye dâ-hil olan personel yüzdesi, firmanın bilgi birikiminin ve çalışanlarının yenilik kapasitesinin ilave ölçütleri olarak kullanılabilir. Bunun ötesinde, çoğu teşebbüs muh-temelen çalışanlarının eğitim düzeyi hakkında bilgiye sahiptir. Ek bir nitel gösterge ise, teşebbüslerin, çalı-şanların eğitimi/öğretimine ya da araştırma personeli istihdamına mali destek sağlayan ulusal ve uluslararası programlara katılıp katılmadıklarıdır.

Yenilik faaliyeti hakkında nicel veriler

Yenilik harcamaları hakkında nicel veriler toplanması için, faaliyet türüne göre dağılım kullanılması tavsiye edilmektedir (Bu Bölüm‘ün 3. Kısmına bakınız). Tara-malar, tüm yenilik faaliyeti kategorileri hakkında nicel veriler toplamayı isteyebilir ya da, yenilik harcamaları-nın ölçümü zor olmasından ötürü, taramalar, bunların bir alt-kümesi hakkında veri toplamayı tercih edebilir.

Yenilik harcamaları, ayrıca harcama türüne (yenilik için cari yenilik harcamaları – sermaye harcamaları) ve fon kaynağına göre de ayrıştırılabilir.

Birden fazla yılı kapsayan bir dönem için yenilik faali-yetleri hakkında verilerin toplanması, yenilik faaliyetle-ri hakkında nitel sorular için uygulanabilir olabilmekle birlikte, firmalar içerisinde verilerin kısıtlı olması, nicel veriler için birden fazla yılı kapsayan yaklaşımın önünde ciddi bir engel oluşturmaktadır. Bu sebeple, yenilik har-camaları hakkındaki nicel soruların yalnızca referans yıl olan, gözlem yılının en son yılına yönelik olması tavsiye edilmektedir.

Sermaye satın alımlarına ilişkin olarak, kategoriye ilişkin harcamalar, makine, teçhizat ve diğer sermaye malla-rı edinimi, zaten dâhili Ar-Ge’ye dâhil edilmiş bulunan sermaye malı satın alımlarını içermemelidir. Sermaye malı satın alımları, gerçekleştikleri dönem için tümüyle dâhil edilmelidir. Bina, tesis ve teçhizata ilişkin gerçek

göre tasarlanmış mobilya satış odaları gibi yeni ürün sunum konseptlerinin gerçekleştirilmesi.

• Ürünlerin sunumunu her müşterinin kendi özel ihti-yaçlarına göre düzenlenmesini sağlamak üzere, ör-neğin müşteri abone kartlarından, kişiselleştirilmiş bilgi sisteminin gerçekleştirilmesi.

Fiyatlama

• Müşterilerin firmanın web sitesinde arzu ettikleri ürün özelliklerini seçmelerini ve ardından belirttikleri ürünün fiyatını görmelerini sağlayan yeni bir yönte-min tanıtımı.

• Bir mal veya hizmetin fiyatının o mal veya hizmete yönelik talebe göre değiştirilmesine ilişkin bir yönte-min ilk kez kullanılması. Oslo Klv. 152 – 157

Organizasyonel yeniliklere örnekler:

• Organizasyonel yenilikler, firma tarafından ilk defa kullanılması kaydıyla, bir firmanın ticari uygulama-ları, işyeri organizasyonu veya dış ilişkilerindeki her turlu organizasyonel yöntemi ifade edebilir.

Ticari uygulamalar

• Diğerleri tarafından daha kolaylıkla erişilebilir olması amacıyla yeni bir en iyi uygulamalar, dersler ve diğer bilgiler veri tabanının oluşturulması.

• Firma faaliyetleri (üretim, finans, strateji ve pazarla-ma) için entegre bir izleme sisteminin ilk kez tanıtımı.

• Arz zinciri yönetimi, ticari yeniden yapılandırma, üre-tim düzenleme ve kalite yönetim sistemi gibi genel üretim veya arz operasyonları için yönetim sistemle-rinin ilk kez tanıtımı.

• Farklı geçmişlerden veya sorumluluk alanlarından gelen personeli bir araya getiren verimli ve işlevsel ekipleri yaratmak amaçlı eğitim programlarının ilk kez tanıtımı.

İşyeri organizasyonu

• Örneğin üretim, dağıtım ve satış personeline, iş sü-reçleri üzerinde önemli derecede daha fazla kontrol ve sorumluluk vermek gibi, firma işçileri için dağı-tılmış iş sorumluluklarının ilk kez gerçekleştirilmesi. Oslo Klv. 152 – 157

EK:2-

Yenilik faaliyeti hakkında nitel veriler

Yenilik faaliyetleri hakkında nitel veriler toplanması tavsiye edilmektedir. Firmaların yukarıdaki faaliyetleri gerçekleştirip gerçekleştirmedikleri hakkında sorular, tek bir yıla ya da tüm gözlem dönemine yönelik ola-bilir. Taramalar, tüm yenilik kategorileri ya da bunların bir alt-kümesi hakkında nitel veriler toplamayı isteye-

Page 27: Basyazı, - TSE...Kalite Yönetimi Standardizasyonun Makroekonomik Etkileri 79 104 88 109 53 3 KASIM 2013 66 99 Sağlık Hizmetlerinde Kalibrasyon Uygulamaları Karbon Ayak İzi 75

27 KASIM 2013

veriler gerektirmektedir. Bu bakış açısından, yenilik fa-aliyetleri hakkında bilgiler ideal olarak her yıl toplanma-lıdır. Bunun ötesinde, teorik faktörler, yenilik faaliyetleri-nin dalgalar halinde ortaya çıktığını ve dolayısıyla daha düzensiz yapılan taramaların sonuçlarının taramanın yapıldığı zamana çok yüksek derecede bağlantılı oldu-ğunu belirtmektedir. Bununla birlikte, yalnızca birkaç ülke her yıl yenilik taramaları yürütebilecek veya buna istekli durumdadır.

Hem pratik faktörler hem de kullanıcı ihtiyaçları dikkate alınarak, yenilik taramalarının her iki yılda bir yürütülme-si tavsiye edilmektedir. Ancak, bunun ekonomik açıdan makul olmaması halinde, üç veya dört yıllık aralıklar ter-cih edilebilir.

Yanıt verenler arasında karşılaştırılabilirliği sağlamak için, taramalar, yenilik hakkındaki sorular için bir göz-lem dönemi belirlemelidir. (OECD Oslo Kılavuzu prgf 477)

Gelişmekte olan ülkelerde Yenilik Özellikleri

Yayılma mekanizmaları ile adımsal değişikliğin, geliş-mekte olan ülkelerin birçoğundaki yenilik süreçlerini çeşitli yollarla etkileyen sosyal ve ekonomik özellikleri sebebiyle, bu ülkelerde ortaya çıkan yeniliklerin çoğunu teşkil ettiği geniş kabul görmektedir.3

Gelişmekte olan ülkelerin yenilik süreçlerini anlamak amacıyla firmalar ve pazarların büyüklük ve yapısını bil-mek önemlidir. Küçük ve orta büyüklükteki işletmeler (KOBİ) sektörü çok önemli olmakla birlikte (çok sayıda mikro ve küçük firmalar ile bazı ülkelerde sıklıkla ka-yıt dışı orta-büyüklükteki işletmeler dâhil), çoğu geliş-mekte olan ülkede “büyük” olarak değerlendirilen te-şebbüsler dahi genellikle yüksek birim maliyetlerle ve optimal verimliliğin çok uzağında, optimalden düşük üretim ölçeklerinde faaliyet göstermektedir. Rekabetçi-lik çoğunlukla, verimlilik veya farklılaştırılmış ürünlerden çok, ucuz emek veya doğal kaynakların kullanılmasına dayanmaktadır. Bu ise, gayri resmi bir yenilik organi-zasyonu ile daha az sayıda Ar-Ge projesi sonucuna yol açmaktadır. Dışsal etkiler ile ölçek ekonomisine ilişkin önemli pazar başarısızlıkları, yeniliğin önüne yüksek engeller koymaktadır. Örneğin, üretken süreçler ve daha özel olarak, yenilik faaliyetleri, bölünmezlik ve öl-çek ekonomisine uygunsuzluk içermekte olup, bu da Ar-Ge projelerinin uygulanabilirliğini etkilemektedir.

Gelişmekte olan ülkelerde yeniliğin görünümü

Bir dizi dış sistemik faktör, gelişmekte olan ülkelerde yeniliğin görünümünü şekillendirmektedir. Bu faktörlere örnek olarak, makroekonomik belirsizlik, istikrarsızlık, fiziki altyapı (elektrik gibi temel hizmetlerin yetersizliği ya da “eski” iletişim teknolojileri), kurumsal kırılganlık,

veya hesaplanmış olsun tüm amortisman karşılıkları, dâhili harcamaların ölçümünden çıkarılmalıdır.

Teşebbüsler sıklıkla, yenilik faaliyetleri için yapılan ser-maye harcamalarının güvenilir tahminlerini sağlamada ciddi problemlerle karşılaşmaktadır. Onlara bu konuda yardımcı olmak için, toplam sermaye harcamaları (ye-nilik faaliyetleriyle ilişkili olmayan sermaye harcamaları dâhil) hakkındaki veriler de toplanabilir. Bu, yenilik har-camaları verilerinin güvenilirliğinin kontrolünde yardımcı olacaktır.

Bazı yenilikler, birden fazla yenilik türünü kapsamakta-dır. Buna bir örnek, bir ürün yeniliğine bağlantılı bir pa-zarlama yeniliğinin gerçekleştirilmesidir. Çifte sayımdan kaçınmak için, yenilik taramaları, yenilik harcamalarının birden fazla yenilik faaliyeti türüne dâhil edilmemesini sağlamalıdır. (OECD Oslo Kılavuzu) Osl. KLv. Syf prf 357 – 373)

İnovasyon için veri toplama

Yukarıdaki kısım özetlenecek olursa, yenilik faaliyetleri aşağıdaki şekilde ayrıştırılabilir:

Araştırma ve deneysel geliştirme

Dâhili (teşebbüs içi) Ar-Ge: Bilgi birikimini artırmak ve bu birikimi yeni uygulamalar tasarlamak amacıyla kul-lanmak için teşebbüs içerisinde sistematik temelde girişilen yaratıcı çalışmalar. Bu, temel araştırma dâhil, teşebbüs tarafından yürütülen tüm Ar-Ge faaliyetlerini kapsamaktadır.

Harici Ar-Ge edinimi: Dâhili Ar-Ge ile aynı faaliyetler ol-makla birlikte, kamu veya özel araştırma kurumların-dan ya da diğer teşebbüslerden (grup içerisindeki di-ğer teşebbüsler dâhil) satın alınmaktadır. Ürün ve süreç yenilikleri için faaliyetler

Diğer dış bilgi edinimi: Ar-Ge dışında, üniversiteler ve kamu araştırma kurumları gibi kurumlar ve diğer te-şebbüslerden patent kullanım hakları, patentsiz icatlar, ticari markalar, yapabilme bilgisi (know-how) ve diğer bilgi türlerinin edinimi.

Makine, teçhizat ve diğer sermaye malları edinimi: Ürün ve süreç yeniliklerinin gerçekleştirilmesi için ge-rekli gelişmiş makineler, teçhizat, bilgisayar donanım veya yazılımı ve arsa ve bina (önemli iyileştirmeler, dü-zenlemeler ve onarımlar dâhil) edinimi. Dâhili Ar-Ge fa-aliyetlerine dâhil edilen sermaye malları edinimi hariçtir. (Osl. Klv. 101 prgf 351 -355)

Veri Toplama Sıklığı

Uluslararası, ulusal ve bölgesel düzeyde kullanıcı ihti-yaçları ile birlikte, teorik ve pratik faktörler, yenilik tara-malarının sıklığını belirlemektedir. Yeniliğin ekonomilerin büyümesinde artan önemi, daha sık ve daha güncel

Page 28: Basyazı, - TSE...Kalite Yönetimi Standardizasyonun Makroekonomik Etkileri 79 104 88 109 53 3 KASIM 2013 66 99 Sağlık Hizmetlerinde Kalibrasyon Uygulamaları Karbon Ayak İzi 75

2828

Gelişmekte olan ülkelerde yenilik taramalarının, kamu ve özel karar alma mekanizmaları için yararlı araçlar haline gelmesi için, 1. Kısım’da ifade edilen boyutla-rı hesaba katan yöntemler ve usullere dayandırılması gerekmektedir. Gelişmekte olan ülkelerde yenilik ta-ramaları yürütülmesinin ana sebebi; işletmelerde yeni bilgi üretimi, yayılması, tahsisi ve kullanımı ana odak konusu olarak, işletme stratejilerinin tasarımı ve kamu politikası oluşturulmasını bilgilendirmektir. Ülkeler arası karşılaştırmalar ve kıyaslama uygulamalarına daha dü-şük öncelik verilmektedir.

Bu sebeple ölçüm uygulamaları; yenilik sürecinin çıktı-ları yerine yenilik sürecinin kendisi üzerine odaklanmalı ve kapasitelerin, çabaların ve sonuçların nasıl ele alındı-ğını vurgulamalıdır. Bu sebeple, firmalar ve organizas-yonlar tarafından gösterilen çabalar (yenilik faaliyetleri) ve kapasitelerin (birikimler ve akışlar) belirlenmesi ve analizi, en az sonuçlar (yenilikler) kadar, hatta sonuç-lardan daha fazla önem taşımaktadır. Yeniliği engelle-yen veya kolaylaştıran faktörler, bu bağlamda anah-tar göstergeler olarak görülmektedir. Gelişmekte olan ülkelerde özel bir ilgi konusu da, “potansiyel olarak yenilikçi firmalardır. Yenilik-faili firmalar, “süregelen ve terkedilmiş faaliyetler dâhil, inceleme altındaki dönem süresince yenilik faaliyetleri yürütmüş olan” firmalar-dır. Potansiyel olarak yenilikçi firmalar ise bunların bir alt-kümesi olup, yenilik çabaları göstermiş (yani, yenilik faaliyetleri yürütmüş) fakat analiz dönemi süresince so-nuçlarını elde etmemiş olan firmalardır.

Bu grup içerisinde, geçmişte yenilik yapmış olan ya da yakın gelecekte yenilik yapabilecek işletmeler buluna-bilir. Yine de, ürünler ve süreçlerin hızla eskimiş hale geldikleri düşünülerek, çok sayıda potansiyel olarak yenilikçi teşebbüsün varlığı, yeniliğin önünde güçlü en-gellerin bulunduğunu ya da gerekli kaynakların yoklu-ğunda, olgunlaşmamış yenilik girişimleri söz konusu ol-duğunu ortaya koyabilir. Gelişmekte olan ülkelerde ye-nilik politikalarında anahtar bir unsur, potansiyel olarak yenilikçi firmalara, onları yenilikçi olmaktan alıkoyan engelleri yenmelerinde ve gösterdikleri çabaları yeniliğe dönüştürmelerinde destek sağlamaktır.

Ölçüm Öncelikleri

Gelişmekte olan ülkelerde ölçüm öncelikleri, bir yenilik taraması tasarlanırken farklı önceliklere yol açan ortak sorulara (neden yeniliği ölçüyoruz, neleri ölçmeliyiz ve nasıl ölçmeliyiz) verilen farklı yanıtları dikkate almalıdır. ilk soru, bu taramaların amaçları veya ana işlevleri ile ilişkilidir. ikinci ve üçüncü ise, ölçülecek nesneyi ve en uygun yöntem ve usulleri açıklığa kavuşturmada yar-dımcı olmaktadır.

yenilik hakkında sosyal farkındalık yetersizliği, teşeb-büslerin riskten kaçınır yapıları, girişimci eksikliği, iş-letme kurmanın önündeki engeller, yönetim eğitimi ve ticari desteğe yönelik kamu politika araçlarının yeter-sizliği sayılabilir.

İstikrarsızlık

Mikro ve küçük ölçekli işletmelerde istikrarsızlık, bazı işletmelerin ulusal yenilikçi performansı yükseltme ve yenilikçilerin beşiği gibi işlev görme potansiyeline sa-hip oldukları, diğer yandan bazılarının da herhangi bir yenilik için yetersiz destek ve kaynağa sahip oldukları anlamına gelebilir.

Kayıt Dışılık

Gelişmekte olan ülkelerin ekonomileri önemli derece-de kayıt dışı uygulamalara dayanmaktadır. Kayıt dışılık, yenilik için olumlu bir bağlam değildir. Bazen, kayıt dışı ekonomideki problemlerin çözümüne harcanan büyük yaratıcılık, sistematik bir uygulamaya yol açmamakta ve dolayısıyla ne kapasiteleri artıran ne de yenilik-bazlı bir gelişim yolu tesis eden, izole eylemler ortaya çıkar-ma eğilimi göstermektedir. (OECD Oslo Kılavuzu prgf 484)

Gelişmekte Olan Ülkelerde Yenilik Ölçümü

Gelişmekte olan ülkelerde yenilik ölçümü; kıyaslama-nın mümkün kılınması ve yenilik göstergeleri için tutarlı bir uluslararası sistem tesis edilmesi amacıyla, Oslo Kılavuzu’nu kullanan gelişmiş ülkelerde elde edilenler ile karşılaştırılabilir sonuçlar üretmek zorundadır. Aynı zamanda, yenilik taramalarının, Kısım 2’de sunulan ge-lişmekte olan ülkelerde yenilik özelliklerini dikkate al-ması ve bunları bir araya getirebilmesi gerekmektedir. Bundan ötürü, 3. Bölüm’de sunulduğu gibi, yeniliğin, onun alt türlerinin (ürün, süreç, pazarlama yeniliği ve organizasyonel yenilik),yenilik faaliyetlerinin ve yenilikçi firmanın tanımları, gelişmekte olan ülkelerde ki yenilik taramaları için de geçerli olmalıdır.

2. Kısım’da sunulan konuların çoğu aşağıda ele alın-makla birlikte, bu konulardan bazıları, ölçüm açısından problemler oluşturmaya devam etmektedir.

Bu esas olarak, mevcut tanımların uygulanmasında-ki zorluktan kaynaklanmaktadır. 5. Kısım’da da ifade edilmiş olan ana konulardan biri, “yeni veya önemli derecede iyileştirilmiş” ürünler ya da süreçler sonu-cunu doğurmayabilen, adımsal değişikliklerin ölçümü problemidir. Askıda kalan diğer bir konu da, “pazar için yeni” gibi kavramların daha az gelişmiş altyapılara sa-hip ortamlarda farklı yorumlar taşıyabilmesinden ötürü, yeniliklerin kapsamı ile ilintilidir.

Kamu politikası ve özel stratejiler için özel ihtiyaçlar: potansiyel olarak yenilikçi firmalar

Page 29: Basyazı, - TSE...Kalite Yönetimi Standardizasyonun Makroekonomik Etkileri 79 104 88 109 53 3 KASIM 2013 66 99 Sağlık Hizmetlerinde Kalibrasyon Uygulamaları Karbon Ayak İzi 75

29 KASIM 2013

ölçümünde birçok zorluk söz konusudur. Aynı zaman-da, firmalardan, diğer örgütler veya organizasyonlar ile bilgi alışverişi hakkında güvenilir veriler elde etmek de kolay değildir. Gelişmekte olan ülkelerde yenilik kapasi-telerinin ölçümüne verilen öncelik, taramaların belli bazı boyutlarının ayrıca vurgulanmasını teşvik etmektedir:

• insan kaynakları.

• Bağlantılar.

• Bilgi ve iletişim teknolojileri (BiT), bunların dâhil edil-mesi ve kullanımı.

Firmanın bilgi hazmetmeye yönelik gerçek potansiyeli ile birlikte firmanın yönetimi tarafından uygulamaya ko-nulan karar-alma destekleme sistemlerinin türleri gibi daha karmaşık konuları incelemeye yönelik artan bir ihtiyaç da söz konusudur. Osl. Klv. 504

EK:3-

ULUSAL TOPLAMLAR

Gayri Safi Yurtiçi Ar-Ge Harcaması (GSYARGEH)

GSYARGEH, belirli bir dönem içinde ulusal bölgede yapılan dahili toplam Ar-Ge harcamasıdır.

GSYARGEH, bir ülkede yapılan ve dışarıdan fon sağla-nan Ar-Ge çalışmalarını içerirken dışarıda yapılan Ar-Ge çalışmalarına ilişkin ödemeleri içermez. GSYARGEH, Ar-Ge çalışması yapılan dört sektörün dahili harcama-ları toplanarak elde edilir. Çoğu kez Ar-Ge çalışması ya-pan ve fonlayan sektörlerin matrisi olarak görüntülenir (bkz. Tablo 6.1). GSYARGEH ile GSYARGEH matrisi, uluslararası Ar-Ge karşılaştırmalarının temelini oluştu-rur. Bunlar ayrıca kurumsal sınıflandırmaların ve işlevsel dağılımların uygulanabileceği muhasebe sistemini de sağlar.

Bu alanlardaki eğilimlerin toplam GSYARGEH seviyesi-ni ve yapısını nasıl etkilediğini göstermek için, savunma ve sivil GSYARGEH için ayrı tablolar oluşturulması ya-rarlı olur. Bu özellikle önemli savunma Ar-Ge program-ları olan ülkeler için doğrudur. Ayrım, sivil Ar-Ge ile ilgili verilerin karşılaştırılabilirliğini artırmanın bir yolu olarak diğer ülkeler için de önerilir.

Gayri Safi Milli Ar-Ge Harcaması (GSMARGEH)

GSMARGEH toplamı, belirli bir dönem içinde bir ülke-nin kurumları tarafından finanse edilen toplam Ar-Ge harcamalarını içerir. Ülke dışında yapılan, ancak ulusal kurumlar veya o ülkede ikamet edenler tarafından fi-nanse edilen Ar-Ge çalışmalarını içerir; bir ülkede yapı-lan, ancak ülke dışından fonlanan Ar-Ge çalışmalarını içermez. Ar-Ge çalışması yapan her bir sektörün içeri-den fonlanan dahili harcamaları ve yurtdışında yapılan ancak yurtiçinden fonlayan sektörlerce fonlanan Ar-Ge çalışmaları eklenerek oluşturulur (bkz. Tablo 6.2). Farklı

Üçüncü soru, ilk soru ile yakından ilişkili, hatta ilk soru-dan türetilmiş durumdadır.

Gelişmekte olan ülkelerde, yenilik taramalarında ara-nan yanıtlar; kamu ve özel çıkar çevrelerinin, inceleme altındaki yenilik sisteminde mevcut çeşitli yenilik stra-tejilerini analiz etmelerini ve bu modellerin, özel teşeb-büslerin rekabetçiliğinin güçlendirilmesine ve daha ge-nel olarak ekonomik ve sosyal kalkınmaya nasıl katkı yaptığını değerlendirmelerini ve anlamalarını mümkün kılacak bilgilerden ziyade, daha az yenilikçi teşebbüs sayısı ve hatta daha az yenilik sayımıdır.

Bu yaklaşım, mikro, mezo ve makro ekonomik dü-zeylerin analizinin birbirleriyle bağlantılandırılmasını; yenilik verilerinin ihracatın teknolojik içeriği ile ilişkilen-dirilmesini; özel endüstrilerin ya da genel olarak yenilik sistemlerinin güçlü ve zayıf yanlarının araştırılmasını; yenilik sistemlerinin benimseme kapasitesinin ölçül-mesini; ağların teşhis edilmesini; resmi eğitim sistemi ile istihdam arasındaki ilişkinin ortaya çıkarılmasını ve farklı kamu araçlarının yeniliği destekleme ve teşvik et-medeki etkinliği hakkında göstergeler elde edilmesini gerektirmektedir.

Potansiyel olarak yenilikçi firmalar için göstergeler oluşturmak amacıyla, ölçüm araçlarının, özellikle yenilik faaliyetleri, engeller, kapasiteler, bağlantılar ve sonuçlar gibi yenilik stratejileri ile ilişkili ana konular ele alınırken, tüm teşebbüsleri (yani, yenilikçi ve yenilikçi olmayan) hesaba katması gerekmektedir.

Rutinlerinde ve diğer özelliklerinde de mevcut olan, fir-ma tarafından biriktirilen bilgilerdir. Yenilik kapasiteleri, teknolojik kapasitelerde olduğu gibi, bilinçli ve amaçlı, maliyetli ve zaman alıcı, doğrusal olmayan, yola bağımlı ve kümülatif olan öğrenme süreçlerinin bir sonucudur. Takip edilen yolların etkileşimsel, teknoloji-özel ve kül-türel açıdan etkilenmiş yapısından ötürü, özellikle ye-nilikçilik ile girişimciliğin sık olmayabildiği ve kendine özgü özellikler taşıyabildiği gelişmekte olan ülkelerde, bir dizi olası gelişim yolu seçenekleri mevcuttur.

Yenilik kapasiteleri ile firmanın bunları artırmaya yöne-lik çabaları hakkında bilgiler, firmanın güncel ve gele-cekteki performansının anlaşılmasında anahtar önem taşımaktadır. Yenilik kapasiteleri, stratejilerin tasarımını, değişiklikler, iyileştirmeler ve/veya yenilikler tanıtmak üzere şekillendirmektedir (yenilik stratejileri). Yenilik stratejilerinin politika ilgisinin odağında olması halinde, yenilik kapasiteleri, gelişmekte olan ülkelerde bir yenilik taramasının tasarımı için en önemli konu durumunda-dır.

Düzenlenmemiş fakat bireylerin zihinlerinde ya da or-ganizasyonel rutinlerde “depolanmış” bilgilerin ölçül-mesinin gerekmesinden ötürü, yenilik kapasitelerinin

Page 30: Basyazı, - TSE...Kalite Yönetimi Standardizasyonun Makroekonomik Etkileri 79 104 88 109 53 3 KASIM 2013 66 99 Sağlık Hizmetlerinde Kalibrasyon Uygulamaları Karbon Ayak İzi 75

30

türde birimler arasında Ar-Ge konusundaki işbirliğiyle ilgili bazı tamamlayıcı bilgileri sağlar.

Uluslararası kuruluşların Ar-Ge faaliyetlerinin belirlen-mesini sağlamak için, kurumsal alt sınıflandırmada önerildiği şekilde (bkz. 3. Bölüm, Kısım 3.8.3),

“Yurtdışı” sektörünün uluslararası kuruluşlar için alt ka-tegorileri olması gerekir.

AR-GE İÇİN DEVLET BÜTÇE ÖDENEK VE HAR-CAMALARI (ARGEDBÖH):

Hükümetlerin Ar-Ge için ne kadar harcama yaptıklarını ölçmenin iki yolu vardır. Birincisi ve en doğru sonuç ve-reni, bir önceki sene Ar-Ge için efektif olarak harcanan tutarı ve devlet tarafından karşılanan payı belirlemek için Ar-Ge çalışması yapan birimleri (firmalar, enstitüler, üniversiteler vb.) taramaya tabi tutmaktır. Ülkenin bir bölgesindeki Ar-Ge harcamasının toplamı (bkz. 6. Bö-lüm, Tablo 6.1) “devlet tarafından finanse edilen gayri safi yurtiçi Ar-Ge harcaması” (devlet tarafından finanse edilen GSYARGEH) olarak tanımlanır.

Ancak, bu tür araştırmaları yapmak ve sonuçları analiz etmek için gereken zaman nedeniyle, devlet tarafından finanse edilen GSYARGEH verileri, Ar-Ge’nin gerçek-leştirilmesinden sonraki bir veya iki yıldan önce hazır hale gelmez. Ayrıca taramalara cevap veren Ar-Ge birimleri, kendilerine ilişkin çeşitli hibe veya sözleşme yardımlarının devletin genel BT politikasının neresine oturduğunu bazen yansıtamayabilirler.

Sonuç olarak, bütçelerdeki veriler kullanılarak, Ar-Ge için devlet desteğini ölçmenin ikinci bir yolu geliştirilmiş-tir. Bu yol özellikle, Ar-Ge ile ilgili tüm bütçe kalemlerinin belirlenmesini, fonlama bakımından bu kalemlerin Ar-Ge içeriğinin ölçülmesini veya tahmin edilmesini öngö-rür. Bu tahminler Ar-Ge’yi gerçekleştirene dayalı veriler kadar kesin değildir, ancak bütçeden türetildiklerinden, “amaçlara” veya “hedeflere” göre sınıflandırma yoluy-la politikayla ilişkilendirilebilirler. Bu tür bütçeye dayalı verilerin özellikleri bu bölümde açıklanmıştır. Bütçeye dayalı veriler, bundan böyle resmi olarak “Ar-Ge için Devlet Bütçe Ödenek ve Harcamaları” (ARGEDBÖH) olarak adlandırılmaktadır.

Diğer Uluslararası Standartlarla İlişki:

Bu bölümde ele alınan tanımlar, mümkün olduğunca, Eurostat ve Nordforsk/iskandinav Sanayi Fonu (Nor-dforsk, 1983) tarafından geliştirilen yöntembilimlerle uyumludur.

ARGEDBÖH İçin Bütçesel Veri Kaynakları:

Bütçeyle ilgili usulün ayrıntıları ülkeden ülkeye değişse de, yedi ana aşamadan söz etmek mümkündür:

i) Tahminler (bütçe görüşmeleri başlamadan önceki fonlama tahminleri).

ii) Bütçe tahminleri (bakanlıklar tarafından istendiği şe-kilde özellikle bakanlıklar arası görüşmeler için, iti-bari rakamlar).

iii) Bütçe teklifi (bir sonraki yıl için parlamentoya sunu-lan rakamlar).

iv) Bütçe başlangıç ödenekleri (parlamentodaki görüş-mede belirtilen değişiklikler dahil olmak üzere bir sonraki yıl için parlamento tarafından oylanan ra-kamlar).

Devlet Bütçe Ödenek veya HarcamalarınınKapsamı:

Dahili ve Harici Harcamalar:

ARGEDBÖH yalnızca devlet kuruluşlarındaki, devlet tarafından finanse edilen Ar-Ge’yi değil, aynı zamanda diğer üç ulusal sektörde (ticari teşebbüs, özel kâr ama-cı gütmeyen, yükseköğretim) ve yurtdışında (uluslara-rası kuruluşlar dahil) devlet tarafından finanse edilen Ar-Ge’yi de kapsar.

Fonlamaya ve Gerçekleştiriciye DayalıRaporlama:

Ar-Ge harcamaları ya parayı (fonlamayı) sağlayan kuru-luş tarafından veya Ar-Ge’yi gerçekleştiren kuruluş ta-rafından raporlanabilir. Genel olarak bu kılavuz OECD taramalarında standart tablolarda kullanılan ikinci yak-laşımı önerir. Bununla birlikte, ARGEDBÖH serileri için birinci yaklaşım tercih edilir. ARGEDBÖH verileri, ger-çekleştiriciye değil, fonlayıcıya dayandırılmalıdır.

Bütçe Fonları:

ARGEDBÖH, tabii olarak vergi veya bütçe içinde yer alan diğer devlet gelirlerinden yapılan tüm harcamaları içerir.

Devlet kurumları tarafından gerçekleştirilen ancak di-ğer kaynaklardan finanse edilmesi beklenen Ar-Ge ödenekleri ise sorunlu bir alandır. Bazı ülkelerde, ilgili kuruluşun harcama için hükümetten izin alması gerek-tiğinden (brüt yaklaşım), bunlar devlet bütçesine ekle-nebilir. Diğerlerinde, devlet bütçesi dışında tutabilirler (net yaklaşım). Bu devlet fonları ele alınırken, aşağıda-kiler arasında bir ayrım yapılmalıdır:

– Ar-Ge’nin devlet kurumları tarafından gerçekleşti-rilmesi için, diğer sektörlerden sağlanan sözleşme yardımları veya hibeler.

– Devlet laboratuvarlarının dağıtılmamış gelirleri, vergi hasılatları vb. gibi diğer devlet fonları.

Page 31: Basyazı, - TSE...Kalite Yönetimi Standardizasyonun Makroekonomik Etkileri 79 104 88 109 53 3 KASIM 2013 66 99 Sağlık Hizmetlerinde Kalibrasyon Uygulamaları Karbon Ayak İzi 75

31 KASIM 2013

Dış ticaretin temel amacı; iç pazarda bulunmayan veya yüksek maliyetli olan ürün ve hizmetlerin uluslararası pazarlardan sağlanması, aynı zamanda iç pazarda faz-la olan ürün ve hizmetlerin uluslararası pazara trans-feri ile ekonominin gelişmesi böylece refah seviyesinin yükseltilmesidir. Özetle; uluslararası ticaret, ülkelerin ekonomik menfaatine dayalı olarak gerçekleştirilen faa-liyetlerden oluşmaktadır. Uluslararası ticarette engeller-de bu noktada ortaya çıkmaktadır. Bu sunumda tarife ve tarife dışı engellerin azaltılarak uluslararası ticaretin önündeki engellerin kaldırılması amacıyla hayata geçi-rilen GATT ve DTÖ anlaşmalarından bahsedilerek, bu anlaşmalarda aynı zamanda tarife dışı engellerin oluş-masına neden olan teknik engeller kapsamında stan-dartlar, teknik düzenlemeler ve uygunluk değerlendir-me prosedürleri hususlarına değinilecek, bu engellerin kaldırılmasına yönelik önlemler üzerinde görüşler akta-rılacaktır.

ULUSLARARASI TİCARETİ DÜZENLEYENANLAŞMALAR:

İkinci Dünya Savaşı öncesinde dünya ticaretindeki uygulamalar, ülkelerin ticarette yoğun olarak koruma-cı politikalar izledikleri bir dönemdir. Sonuçta, ticaret-te haksız rekabet şartlarının yaşandığı görülmektedir. 1948 yılında 23 ülke tarafından imzalanan “Tarifeler ve Ticaret Genel Anlaşması” (GATT), uluslararası ticaretin düzenlenmesinden sorumlu bir platform halini almıştır. 1995 yılında Uruguay Çok Taraflı Ticaret Müzakereleri sonucunda Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ) kurulmuştur.

Diğer yandan, 1979 yılında 32 ülke tarafından imzala-nan “Ticarette Teknik Engeller Çoklu Anlaşması”nın ye-rini alan ve 149 DTÖ üyesi ülke tarafından kabul edilen “Ticarette Teknik Engeller Anlaşması” (TBT) DTÖ üyesi tüm ülkeleri bağlayıcı niteliktedir.

Standartların veUygunluk Değerlendirmenin

Tarife Dışı Engel OlarakKullanımı

Ayfer ADIGÜZEL

TÜRK LOYDUEndüstri ve Belgelendirme Bölüm Başkanı

TARİ

FE D

IŞI K

ULL

AN

IM

Gerek GATT gerekse Uruguay Çok Taraflı Ticaret Mü-zakereleri sırasında gümrük vergileri ve miktar kısıtla-malarının ortadan kaldırılması ile serbest ticaret hedefi-ne erişilemeyeceği gerçeği ortaya çıkmıştır.

Ticarî alanda çıkarılan engeller karşısında sanayileşmiş ülkeler, dünya pazarlarında rekabetçi bir ortam oluş-turarak dünya ticaretinin geliştirilmesi amacıyla GATT kurallarını uygulamaya koymuşlardır. GATT’ın en büyük başarısı; miktar kısıtlamaları gibi tarife dışı engellerin ta-rifelere dönüştürülmesi, tarifelerin de –tüm ürünler için olmasa dahi- önemli ölçüde azaltılması olmuştur. Bu şekilde şeffaflığın sağlanması hedeflenmiştir. Ticarette klasik ticari engellerin azalması, ülkeler tarafından yeni engellerin/önlemlerin ticaret sahnesine sürülmesine yol açmıştır. GATT’ın amacı; üye devletlerin adil ve tam re-kabet şartlarında ticaret yapabilecekleri serbest ve açık bir ticaret sistemi oluşturmaktır. Bu çerçevede hedef, tarifelerin ve tarife dışı engellerin azaltılmasını sağla-maktır.

DTÖ bünyesinde yürütülen çalışmaların önemli oranı insan sağlığı ve güvenliği, bitki ve hayvan sağlığı, tü-keticileri yanıltıcı uygulamaların önlenmesi, çevre ve ürün güvenliği ile bu kapsamda alınan önlemlerin ticari korumacılığa dönüşmemesi için dengeli bir uygulama sağlanmasına yöneliktir.

TANIMLAR

Sunum içerisinde yer alan teknik terimleri kısaca açık-lamak gerekirse;

Standartlar: Ortak ve tekrarlanan kullanımlar hedefle-

Page 32: Basyazı, - TSE...Kalite Yönetimi Standardizasyonun Makroekonomik Etkileri 79 104 88 109 53 3 KASIM 2013 66 99 Sağlık Hizmetlerinde Kalibrasyon Uygulamaları Karbon Ayak İzi 75

32

nerek, ürünlerin kalite ve uyumluk kriterlerini karşılayan ürün özellikleri veya üretim yöntemleri belirlenmiş olan üretici/kullanıcı vb. taraflarca talep edilen pazar odaklı dokümanlardır. Teknik düzenlemelerin aksine uygula-ması zorunlu dokümanlar değildir.

Teknik Düzenlemeler: Ticarette teknik engel oluştur-mayacak şekilde düşük kaliteli ve güvensiz ürünlerin piyasaya sürülmesini engellemek, haksız rekabeti ön-lemek ve tüketicinin nitelikli ve güvenli ürünlere erişimi-nin sağlanması amacıyla ülkeler tarafından oluşturulan mevzuatla düzenlenmiş uygulaması zorunlu düzenle-melerdir. Teknik düzenlemelerde uygulanacak hüküm-lerin yanı sıra ürüne ilişkin üretim yöntemleri ve ürün özellikleri tanımlanmaktadır. (Örn; klasik yaklaşım, yeni yaklaşım yönetmelikleri )

Teknik düzenleme özetle; bir ürün ya da ürün grubu-na ait olmalıdır, ürünün özelliklerini ortaya koymalıdır ve ürün özelliklerine uyum zorunluluğu getirmelidir.

Uygunluk Değerlendirmesi: Ürünün teknik dü-zenleme veya standartların gereklerine uygunluğun doğrulanması amacıyla doğrudan veya dolaylı olarak gerçekleştirilen her türlü prosedür olarak tanımlanmak-tadır. Bu çerçevede ürünlere uygulanan test/analizler, denetlemeler, uygunluk teyit uygulamaları, muayeneler, değerlendirmeler vb. uygunluk değerlendirme prose-dürü olarak değerlendirilir.

Uygunluk Değerlendirme Sistemi: akreditasyon, kalibrasyon, metroloji, standardizasyon ve belgelendir-

me süreçlerini içermektedir. (uygunluk değerlendirmesi tarafları görseli)

Teknik düzenlemelere uygun olmayan ürünlerin paza-ra sunulması mümkün olmamakla birlikte, standartlara uygunluğu teyit edilmeden üretilen ürünler pazarda ka-bul gördüğü ölçüde piyasaya sunulması mümkündür.

Tarife Dışı Engel: Gümrük tarifesi dışında (vergi uy-gulaması) uluslararası ticaretin serbest koşulları çer-çevesinde gerçekleşmesine engel olan her tür araç ve politika tarife dışı engel adını almaktadır. (Örneğin; farklı ürün/üretim/çevre standartları, farklı uygunluk de-ğerlendirmesi prosedürleri, ayırıma yönelik kamu alım politikaları, kısıtlayıcı fiyatlar, fikri ve sınai haklar, dağıtım anlaşmaları, vergilendirme farklılıkları)

TİCARETTE TEKNİK ENGELLER

GATT anlaşmasının istisnalara ilişkin XX. maddesi, TBT anlaşmasında da aynı temeller üzerinde kurulmuş olup, bu anlaşma gereklerine dayandırılarak ülkelerin insan, hayvan, bitki sağlığı, ürün güvenliği ve nesli tükenmek-te olan doğal kaynakların korunması amacıyla gerek gördükleri önlemleri almalarının engellenemeyeceğine hükmetmektedir. Diğer yandan; alınacak önlemlerin aynı koşulların geçerli olduğu ülkeler arasında keyfi ya da kabul edilmeyen bir engele dönüştürülmemesi ön-koşul olarak anlaşmanın ilgili maddesinde yer almakta-dır. Ancak, GATT’a bağlı olarak gümrük vergileri azaltı-lırken, özellikle gelişmiş ülkelerce, rekabet gücü yüksek olan ürünlerin ithalâtını kısıtlamak amacıyla GATT’ın is-

Page 33: Basyazı, - TSE...Kalite Yönetimi Standardizasyonun Makroekonomik Etkileri 79 104 88 109 53 3 KASIM 2013 66 99 Sağlık Hizmetlerinde Kalibrasyon Uygulamaları Karbon Ayak İzi 75

33 KASIM 2013

tisna oluşturan hükümlerine dayandırılan tarife dışı en-gel uygulamalarında artış görülmüştür.

TBT anlaşmasının hükümleri tüm sanayi ve tarım ürün-lerine yönelik olmakla birlikte, iki istisnası bulunmakta-dır:

- Kamu alımları

- Sağlık ve bitki sağlığına yönelik önlemler

Artan tüketici bilincinin etkisi ile ülkeler insan, çevre, bitki sağlığı, tüketiciyi yanıltıcı uygulamaların önlenmesi ve güvenli ürünlerin piyasaya sürülmesini teminen daha kapsamlı ve tutucu ürün kriterleri belirleme yoluna git-miştir. Ancak ülkelerin almış oldukları bu önlemler/dü-zenlemeler uluslararası ticarette ülkelerin ulusal sana-yisini koruma politikasına dönüşen bir süreç, diğer bir deyişle yeni bir teknik engel olmuştur.

Uluslararası ticarette karşılaşılan pek çok teknik engel ne yazık ki yine standart, teknik düzenleme ve uygunluk değerlendirmesi prosedürlerinin hazırlanması kabulü ve uygulanmasındaki farklılıklardan kaynaklanmaktadır.

Bu engeller içinde ağırlıklı olarak çevre, coğrafik farklı-lıklar, ürün standartlarındaki farklılıklarla ilgili kriterler bu-lunmaktadır. Artık, ülkeler ticarî alanda bu tür kriterleri -haklı veya haksız nedenlerle- ileri sürerek ticarî politi-kalarını belirlemektedirler.

Teknik Engellere Somut Örnekler:

Ürün standartları: Ürünün kalitesi, dayanıklılığı, bo-yutları, sağlığa etkileri gibi teknik özellikleri belirler. Bunlar arasında çevreyle ilgili olanlar, ürünün kullanımı ve sonrasında çevreye olan etkileri ile ilgilidir. Tarımsal ürünlerdeki kimyasal girdi artıklarına getirilen sınırlama-lar, meşrubatın yeniden kullanılabilen şişelerde satılma mecburiyeti, bu tür standartlara örnek olarak verilebi-lir. Başta gelişmiş ülkeler olmak üzere birçok ülke, bu standartlara uygun olmayan ürünlerin ithalini engelle-mektedir.

Ürün standartları arasında, ambalaj maddeleriyle ilgili olanlar uluslararası ticareti önemli ölçüde etkileyen ön-lemler arasındadır. Bu tür önlemlerin ticareti ne şekilde olumsuz etkilediğine bir örnek olarak şu uygulama veri-lebilir. Almanya’da, 1991 yılında yürürlüğe giren ve am-balaj atıklarının önlenmesini amaçlayan bir karar, üretici ve dağıtıcı şirketleri sattıkları malların ambalajlarını geri almakla sorumlu tutmaktadır. Aslında ithal edilen mal-lar için bu sorumluluk, ithal eden firmaya aittir ancak, uygulamada ihracatçı firmalar, bu arada Türkiye ihra-catçıları bu karardan olumsuz etkilenmişlerdir. Buna benzer bir diğer örnekte Fransa’daki bir uygulamadan verilebilir. Fransa’da 1993 yılında bir düzenlemeyle, ambalaj maddelerinin yeniden kullanımı şartı getirilmiş-

tir. Ancak, gelişmekte olan ülkelerce yaygın olarak kul-lanılan jüt ve pamuk gibi bazı ambalaj maddeleri, çevre açısından avantajlı sayılmalarına rağmen, bu ülkelerin mağduriyetine yol açmıştır. Çünkü bu maddelerin yeni-den kullanımı imkânı ithalâtçı ülkelerde mevcut değildir.

Çevre ve sosyal sorumluluk standartları: Çevre bilincinin artması ve ülkelerin tüketicilerin, çevreyi kirlet-meyen ürünleri tanıyabilmesini teminen bazı kuruluşlar tarafından çeşitli eko-etiketler geliştirilmekte ve buna bağlı olarak çevre ile ilgili sınırlama standartları oluştu-rulmaktadır. Dolayısıyla aynı nitelikte benzer etiketi taşı-mayan ürünlerin tercihinde teknik engel oluşturmakta-dır. Benzer şekilde otomotiv sektöründe emisyon azal-tılmasını hedefleyen önlemlerde üründen ziyade çevre korumacılık önlemlerinin bir sonucudur.

Benzer durum gemi inşaa sanayinde çevreye duyarlı tersanelerin seçiminde belirleyici olmaktadır. Aynı nite-likle gemi üreten iki tersaneden çevreye duyarlı olanın tercih edilmesi.

Diğer yandan tekstil ve ayakkabı vb. çeşitli sektörlerde SA 8000 sosyal sorumluluk standardına (18 yaşından küçük işçi çalıştırmadığını, çalışma koşullarının insa-ni olduğu, çalışma sürelerinin yasal süreyi aşmadığı ve ücretlerin yaşam standartlarına uygun olduğu vb.) göre belge talep edilmesi de bu çerçevede değerlen-dirilebilir.

Üretim standartları: İthalatçı ülkeler bazı durumlarda üretim yöntemleri çevreye zarar veren malların ithala-tına sınırlamalar getirmektedir. Bu sınırlamalar, ürünün niteliği ile ilgili değildir. Çevreyi kirleten yöntemlerle üre-tilmiş bir deri, temiz yöntemlerle üretilmiş bir deri ile aynı niteliklere sahip olsa bile, sadece üretimi çevre dostu olmadığı için ithalât engelleriyle karşılaşabilmektedir. GATT kapsamında sadece ürünlerle ilgili sınırlamalara imkan sağlandığı ve üretim yöntemleri ayrı olsa da ben-zer ürünler için farklı ticaret engelleri getirilemeyeceği için, teknik adı “Processes and Production Methods” (PPM) olan üretim standartlarının dış ticarette engellere temel oluşturması konusu, uluslararası alanda yaygın bir şekilde tartışılmaktadır. Bu tartışma, ihracatçı ülke-lerin, malların niteliğiyle değil de, üretim yöntemleriyle ilgili standartları ithalatçı ülkelere empoze edip edeme-yecekleri ve böyle bir uygulamanın hukuki bir temelinin oluşturulup oluşturulamayacağı şeklindedir.

Standartlarla ilgili olarak ortaya konan bazı sınırlamala-ra göz atıldığında: ABD ve Almanya’nın gazete kağıdı ithalatına getirmiş olduğu şartlar, çevre ile ilgili üretim standartlarının dış ticareti etkilediği uygulamalara örnek olarak gösterilebilir. Almanya ve bazı ABD eyaletlerinde kullanılan gazete kağıdında belli oranda eski kağıt bu-lunması şart koşulmaktadır. Bu, kağıdın niteliğiyle değil,

Page 34: Basyazı, - TSE...Kalite Yönetimi Standardizasyonun Makroekonomik Etkileri 79 104 88 109 53 3 KASIM 2013 66 99 Sağlık Hizmetlerinde Kalibrasyon Uygulamaları Karbon Ayak İzi 75

34

üretim yöntemiyle ilgili bir standart olarak ortaya çık-maktadır. Bu uygulama, ABD’ye ve Almanya’ya önemli miktarda gazete kağıdı ihraç eden fakat bunu genellikle eski kağıt kullanmadan üreten, hatta kağıt yapımında kullanmak üzere büyük fidanlıklar kuran, buna karşı-lık üretim için yeterli miktarda eski kağıt bulmaları zor olan Kanadalı ve İsveçli üreticileri ve ihracatçıları güç durumda bırakmıştır. Üretim standardı uygulamaların-da en fazla üzerinde durulan, asıl maksadın çevre ko-ruması değil fakat ticarî korumacılık olduğu yolundaki kaygılardır.

Uygunluk değerlendirmesi prosedürleri: Standart ve/veya teknik düzenlemelere uygunluğun değerlen-dirmesi amacıyla gerçekleştirilen uygunluk değerlen-dirmesi prosedürlerinin uluslararası ticarette en bü-yük hacmi oluşturan teknik engel olduğunu söylemek mümkündür. Uygunluk değerlendirmesi sonuçlarının ülkelerarası kabul görmesinin temini amacıyla ülkelerin akreditasyon sistemini oluşturarak, uluslararası akredi-tasyon kuruluşları ile bölgesel çatı kuruluşları ile çoklu tanınırlık anlaşmalarının imzalanması gerekmektedir.

Ancak bilinmelidir ki; “kural koyan olmayan” ülke eko-nomilerinin sağlıklı büyümesi ve söz sahibi olması mümkün değildir. Zira hızla büyüyen dünya ticaret hac-minden (2011 yılı toplam ticaret hacmi 70 trilyon USD- Gelişmekte olan ülkeler 25 trilyon USD, Avro bölgesi 45 trilyon USD) tüm ülkeler pay almak istemektedir. Ülkelerarası savaşlar artık ticari olup, standardizasyon, teknik düzenleme ve uygunluk değerlendirmesi aracılı-ğıyla gerçekleştirilmektedir. Uygunluk değerlendirmesi pazarının toplam ticaret içindeki payının % 0.2 olduğu kabul edildiğinde yaklaşık 140 milyar USD’lik bir pazar-dan söz edilmektedir.

Türkiye; ihracatının büyük bölümünü AB ülkelerine yapması dolayısıyla, AB ile arasında Gümrük Birliği kurulmasına yönelik 6 Mart 1995 tarihli ve 1/95 sayılı Ortaklık Konseyi Kararı ile (OKK), ticarette teknik en-gellerin kaldırılmasına ilişkin topluluk araçlarını kendi iç mevzuatına dahil etmeyi taahhüt etmiştir. (Türk ürün-lerinin ihracatının artırılması amacıyla teknik mevzuatın hazırlanmasına yönelik bakanlıkların görevlendirilmesi Bakanlar Kurulu kararı ile 1995 yılında resmi gazete-de yayınlanmıştır.) Bu kapsamda ülkemizde uygunluk değerlendirmesi alanında bir dizi uyumlaştırma gerçek-leştirmiş, başta standardizasyon, metroloji, kalibrasyon ve akreditasyon konuları olmak üzere köklü revizyonlar yapılarak uygunluk değerlendirmenin altyapısı ve ens-trümanları AB’ye uyarlanmıştır.

AB mevzuatının iç mevzuatımıza uyumu bütünü ile ta-mamlanmadan (akreditasyon, standardizasyon, mev-zuat uyumlaştırması, kalibrasyon vb.) gümrük birliği

anlaşmasının ülkemizde uygulanmaya başlanması ne-deni ile, AB teknik mevzuatının uygulandığı ürün grup-larında ulusal uygunluk değerlendirmesi ve onaylanmış kuruluşlarımız maalesef devre dışı kalmıştır. (Basınçlı Ekipmanlar Yönetmeliği, Gezi Tekneleri Yönetmeliği, sistem belgelendirme vb.)

2000 yılında başlaması gereken süreçte, TÜRKAK 2002 yılında hizmet vermeye başlamış, ilk ulusal onay-lanmış kuruluşlarımız AB komisyonunca 2006 yılında atanabilmiştir. Geçen altı yıllık süre zarfında ürünlerimi-zin uygunluk değerlendirmesi AB’den yetki almış yurt-dışı onaylanmış kuruluşların Türkiye ofislerince gerçek-leştirilmiştir. Altı yıllık süre zarfında yurt dışına aktarılan döviz ülkemiz açısından büyük ekonomik kayıp olmuş-tur. Bu süre zarfında özellikle CE işareti uygunluk de-ğerlendirmesi sürecinde belge süresinin 10 yıl olması nedeniyle ulusal kuruluşlarımız dahi müşteri portföyünü kaybetmemek üzere -fahiş komisyonlar ödemek kaydı ile- yurtdışı kuruluşlar aracılığı ile hizmet vermek zorun-da kalmışlardır.

Ulusal onaylanmış kuruluş atamalarının üzerinden 7 yıl geçmiş olmasına rağmen ülkemiz hala AB tarafından üretilen kurallara uyum sağlamak üzere yoğun çaba sarf etmektedir. Oysa 2023 yılı için 500 milyar USD ihracat hedefi koyan ülkemizin; sanayi ve teknolojik altyapısı ile güçlü ve zayıf olduğu alanların analizlerinin yapılarak, özellikle AB mevzuatının hazırlanması süre-cinde karar mekanizmalarının içinde yer alınması ge-rekmektedir. (Mevzuatlar için görüş bildirmek, teknik komitelerde ülke gereksinimlerini ortaya koymak, top-lantılarda aktif rol üstlenmek) Türkiye gümrük birliği an-laşması gereği AB tarafından ikili anlaşma yapılan diğer ülkelere yapmakta olduğu ihracat için de bu avantajı kullanabilecektir.

Uygunluk değerlendirme sisteminin sağlıklı işletilmesi bu süreçte vazgeçilmez bir enstrümandır. Ülkemizde test, muayene, gözetim, ürün/sistem/personel belge-lendirmesi ve kalibrasyon laboratuvarlarından oluşan uygunluk değerlendirme kuruluşlarının bir araya gele-rek oluşturduğu çatı kuruluş olan UDDer; uygunluk de-ğerlendirmesinin ülkemizde gelişimini ve tanıtımını des-teklemek, uygunluk değerlendirme faaliyetlerinin böl-gesel ve uluslararası düzeyde tanınması için çalışmalar yapmak, bu alanda farkındalık yaratmak, uygunluk de-ğerlendirmesi sektörünün sorunlarını ilgili platformlarda dile getirerek çözüm üretilmesine katkı koymak amacı ile TKAG projesi kapsamında 2006 yılında Ekonomi Bakanlığı’nın önderliğinde çeşitli bakanlıklar, odalar, KALDER ile gerçek ve tüzel kuruluşlardan oluşan 77 üyesi bulunan bir sivil toplum kuruluşudur.

Uluslararası ticaret hacminin artırılmasında diğer

Page 35: Basyazı, - TSE...Kalite Yönetimi Standardizasyonun Makroekonomik Etkileri 79 104 88 109 53 3 KASIM 2013 66 99 Sağlık Hizmetlerinde Kalibrasyon Uygulamaları Karbon Ayak İzi 75

35 KASIM 2013

önemli bir kriter, hedef ülkelerinin uygulamakta olduğu uygunluk değerlendirmesi prosedürlerinin ihracatçı ile paylaşılması bu amaçla kurulan bildirim merkezinin ge-rek kamu ayağı gerekse sanayici ayağının etkin olarak işletilmesinin sağlanmasıdır. TÜRKAK’ın uluslararası akreditasyon anlaşmalarının devamlılığının sağlanması uluslararası ticaret için hayati önem taşımaktadır. Zira gerek gönüllü gerekse mevzuatla düzenlenmiş alanda akreditasyon olmazsa olmazdır. Uygunluk değerlen-dirmesi alanında katma değeri olmayan belgeler üre-tilmesi de gerek iç gerekse dış pazarda aynı özelliklere sahip benzer ürünler karşısında haksız rekabet nedeni olmaktadır. (Örneğin; yapı malzemeleri yönetmeliğinde teknik dosya inceleme b f Belgesi vb.) standart adı-nın açık olarak ifade edilmesi (ISO 9001, EN 287 vb.) Yönetmelik vb. türü teknik düzenlemelerde uygunluk değerlendirmesi alanında akreditasyonun ön plana çı-kartılması ve ulusal akreditasyon kurumu TÜRKAK’ın bu alanda tercih nedeni olarak belirtilmesi önem arzet-mektedir. Akreditasyona alternatif belgelendirme mo-delleri aranmaması gerek uluslar arası ticarette gerek-se sektörde eşgüdüm sağlanması açısından önemlidir.

Ticarette teknik engel yaratılmaması için;

1. Standart ve teknik düzenlemelerin anlaşmanın amacına uygun olarak tasarlanması ve uygulanma-sı hedeflenmelidir.

2. Uygulamaya konulacak düzenlemelerin/alınan ön-lemlerin amaca ulaşmak için gerekenden daha katı kurallar içermemesi gerekmektedir.

3. İthalatçı ülkenin ürünleri sınır kapısında yeniden uy-gunluk değerlendirmesi sürecinden geçirerek ilave zaman ve maliyet oluşturmaması gerekmektedir.

4. Standart, teknik düzenleme ve uygunluk değer-lendirmesi süreçlerinin tasarımı ve uygulamasında ulusal yerine uluslararası referansların esas alınarak, ürünlerin şekilsel özelliklerinden ziyade, performans kriterlerinin karşılanması hedeflenmelidir.

5. Ürünlerin üretim yerine göre farklı uygulamalara ma-ruz bırakılmaması, ithal/yerli ayırımı yapılmaksızın aynı uygulamalara tabi tutulması gerekmektedir.

6. Ürünlerin fonksiyonunun esas alınarak amaca uy-gunluğunun performans değerlendirmesi üzerinden eşdeğer kabul edilmesi gerekmektedir. (yeni yakla-şım)

7. Uygunluk değerlendirmesi sonuçlarının ülkelerarası kabul görmesinin temini amacıyla ülkelerin akredi-tasyon sistemini oluşturarak, uluslararası akreditas-yon kuruluşları ve bölgesel çatı kuruluşları ile çoklu tanınırlık anlaşmalarının imzalanması gerekmekte-dir. TBT anlaşmasının 6.3 maddesi uygunluk de-ğerlendirmesi sonuçlarının ülkeler arasında karşılıklı

tanınması için üyeleri karşılıklı müzakerelere teşvik etmektedir. (TL’nin AB’den OK olma deneyim süre-ci 2002-2006 yılları)

8. Ülkelerin hazırlayacakları teknik düzenlemelerin kar-şılıklı bildiriminde şeffaflık ve ayırımcı olmama ilkesi-ne bağlı olması, düzenlenecek teknik düzenlemenin diğer üye ülkelerin ticareti üzerinde önemli bir etki yaratmaması.

9. Ülkelerarası işbirliği imkanlarının değerlendirildiği karma ekonomik konsey toplantılarında uygunluk değerlendirmesi alanında gündemler oluşturulması, ikili, çok taraflı anlaşmalar imzalanması.

10. Bildirim merkezlerinin etkin kullanılması. (gerek ihra-cat yapılacak ülke mevzuatının izlenmesi, gerekse karşılaşılan engellerin geri bildirimi www.tekniken-gel.gov.tr)

SONUÇ:

Yukarıda belirtilen önlemlere ilave olarak; uluslararası ticarete konu ürünlerde teknik engelle karşılaşılma-ması için ülkemizde uygulanmakta olan standart ve mevzuattan farklı standart ve dokümanların üretici ve uygunluk değerlendirmesi kuruluşların bilgisine sunul-ması amacıyla kamu, özel sektör kuruluşları, TSE ve Uygunluk Değerlendirmesi Derneği - UDDer- girişimi ile ortak bir proje gerçekleştirilebilir. Bu projenin çıktısı olarak; kurulacak oluşum ülkemizden farklılık arz eden standart ve teknik düzenlemelerin düzenli taraması-nı yaparak, bilgilerin elektronik bir veri tabanı üzerin-de tutulmasını sağlayabilir. Bu veri tabanı web sayfası olarak yararlanıcı tarafların ücretli olarak erişebileceği bir platform haline getirilerek güncel bilgilerin üyelere kayıt oldukları ülkeler ve sektörler bazında otomatik olarak bildirimi sağlanarak, ürün veya hizmetin hedef ülke gereksinimlerine uygun olarak üretilmesi sağlana-bilir. Gümrük kapılarında kötü sürprizlerle karşılaşılmaz, ilave maliyetlerden kaçınılmış olur.

Kaynakça:

1. 2012 Yılı Ekonomik Göstergeler Raporu, T.C. Kalkın-ma Bakanlığı

2. Ticarette Teknik Engeller Anlaşması ve Türkiye Uygula-ması, Gökhan Örnek, Ekonomi Bakanlığı

3. GATT Anlaşması

4. Dış Ticaretin Önündeki Engeller ve Çevre ile İlgili Kri-terlerin Dış Ticarete Etkisi, Dr. Cem Saatçioğlu, Dr. Mehmet Behzat Ekinci

5. World Trade Report 2012

6. 2013 Report on Technical Barriers to Trade, The Offi-ce of the United States Trade Representative

Page 36: Basyazı, - TSE...Kalite Yönetimi Standardizasyonun Makroekonomik Etkileri 79 104 88 109 53 3 KASIM 2013 66 99 Sağlık Hizmetlerinde Kalibrasyon Uygulamaları Karbon Ayak İzi 75

36

Beril ANILANMERTFatma ÇAVUŞ, Salih CENGİZ

İstanbul Universitesi Adli Tıp Enstitüsü

Akreditasyon, akreditasyon kurumları velaboratuvar akreditasyonu

Akredite olmuş kuruluşların ilgili standartlara göre ha-reket etme zorunluluğu olduğundan dolayı, laboratuv-y,arlar yaptıkları test ve analizlerde, mevcut standart-lara göre hareket etmek zorundadırlar [1]. Standartlar ışığında yapılan faaliyetler; belli sistematik anlayışı ve doğru ölçmeyi ve dünyanın her yerinde ortak dille ko-nuşma avantajı getirir. Bu da rekabet edilebilirliliği artırır. Maliyetleri azaltır, karlılığı artırır. Dünyanın her hangi bir ülkesinde ki bir firmanın tedarikçisi olma veya müşterisi olma avantajı sağlar. Ürünlerin güvenirliliğini artırırken personel gelişimini de sağlamaktadır. Uluslararası ti-carette kolaylık sağlar. Bir onaylanmış kuruluş, belli bir ürün grubu için, bir kalite sisteminin varlığına dayana-rak belge verirken, kendisi veya başka bir onaylanmış kuruluş ya da Türk Akreditasyon Kurumu veya Avrupa Akreditasyon Birliği ve bu birliğin karşılıklı tanıma anlaş-ması yaptığı diğer bölgesel akreditasyon kuruluşlarına üye kuruluşlarca akredite olmuş bir belgelendirme ku-ruluşu tarafından, aynı üreticinin aynı ürün grubu için daha önce verilmiş kalite sistemi onayını dikkate alır [2].

Uluslararası akreditasyon organizasyonlarından ILAC (International Laboratory Accreditation Cooperation), doğru ve güvenilir sonuçlar veren akredite laboratuvar-lar arasında bir iletişim ağı geliştirmeyi amaçlayan, dün-ya çapındaki birçok laboratuvar akreditasyon sistemle-rinin birleştirildiği uluslararası bir kuruluştur ve gönüllü-lük esasına göre hizmet vermektedir. Bu karşılıklı tanı-ma sistemi yabancı pazarlara mal ihraç eden şirketlerin

akredite laboratuvarlarından çıkmış test sonuçlarının kabulüne imkan sağlamaktadır. Bu durum her iki taraf için de yeniden deney yapma ihtiyacının ortadan kalk-ması ile maliyeti düşürücü bir faktördür [3]. IAF (Interna-tional Accreditation Forum), akredite edilmiş sertifikas-yon kurumlarının güvenirlik ve uygunluğunu denetleyen bir organizasyondur [4]. EA (European Co-operation for Accreditation) Avrupa birliği üyesi ülkeler ile aday statü-sündeki ülkelerin akreditasyon kuruluşlarının üye oldu-ğu kar amacı gütmeyen bir kuruluştur [5]. Bu kuruluşlar dünyada uygunluk değerlendirmesi faaliyetlerini akre-dite etmek üzere çeşitli ülkelerde kurulmuş kuruluşları bir araya getirerek iletişimi sağlamaktadır. Ülkemizde akreditasyon faaliyetlerini TÜRKAK yürütmektedir.

Akreditasyon kuruluşlarının yanı sıra, çeşitli alanlar-da standardizasyonun ve uygulama ve terim birliğinin sağlanması için çalışmalar yapan, rehberler yayınla-yan organizasyonlar da vardır. Deney laboratuvarları için standartlarda ISO (International Organization for Standardization) ve ASTM (formerly American Society for Testing and Materials) en çok tercih edilen kuru-luşlardır. ASTM dünyanın en büyük gönüllü standart geliştiren kuruluşlarından biridir. TSE ise Türkiye’de standardizasyon, uygunluk değerlendirme, deney ve kalibrasyon hizmeti vermektedir. Özbekistan, Kazakis-tan, Azerbaycan gibi ülkelere de hizmet götürmektedir.

17025 Laboratuvar Akreditasyonunda Adli Tıp EnstitüsüAdli Bilimler Laboratuvarı Örneği

AD

Lİ T

IP

Page 37: Basyazı, - TSE...Kalite Yönetimi Standardizasyonun Makroekonomik Etkileri 79 104 88 109 53 3 KASIM 2013 66 99 Sağlık Hizmetlerinde Kalibrasyon Uygulamaları Karbon Ayak İzi 75

37 KASIM 2013

Kimya alanında IUPAC (International Union of Pure and Applied Chemistry) özellikle terminolojide uyumluluğu sağlar. Metroloji alanında pek çok farklı organizasyon beraber çalışmaktadır (ISO, IEC , BIPM, OIML, IUPAC, IUPAP, IFCC). Bu organizasyonlar bir araya gelip VIM (International Vocabulary of Metrology) adlı yapıyı oluş-turmuştur. NIST (agency of the US Commerce Depart-ment‘s Technology Administration) ise ölçüm ve me-todlara ilişkin standartları yayınlamaktadır. EURACHEM (Co-operation for Analytical Chemistry in Europe) ana-litik kimya odaklı olup, kimyasal ölçümlerde uluslararası izenebilirlik için sistem geliştirmeyi amaçlayan bir orga-nizasyon ağıdır. Teknik ve ilkesel konulara ilişkin bilim-sel yaklaşımlar geliştirmek ve ortak problemlere çözüm bulmak üzere bir iletişim ortamı geliştirmiştir. Aynı şe-kilde CITAC (Cooperation on International Traceability in Analytical Chemistry) ve EUROLAB’ta (Organization for Testing in Europe), konuya ilişkin rehberler yayınla-yan bir kurumdur. EUROLAB’ın Türkiye’deki temsilciliği TÜRKLAB’tır. Özellikle bu kuruluşlar, deney laboratu-varları için faydalı rehberler üretmektedirler [6].

Dünyada deney ve kalibrasyon laboratuvarlarının ak-reditasyonu için ISO 17025 standardı kullanılmaktadır. 17025’e göre akreditasyon, bir deney laboratuvarının rekabet gücünü artırmakta, yönetim sistemini geliştir-mekte ve hizmetindeki etkinliği ve verimliliği artırmakta-dır [7]. Adli bilimlerde 17025 akreditasyonu, tüm dünya mahkemelerinde test laboratuvarlarının bilirkişilik hiz-metinin kabul edilebilirliğinin bir güvencesidir. 17025 standardına uyum, laboratuvarda işleyişin her ayrıntı-sının değişmez bir prosedüre göre işlemesini, iş akışı süreçlerinin her zaman aynı olmasını sağlar. Bu şekilde, olası hatalar en aza indirilir, laboratuvarın işleyişinde ve hizmetinde verimlilik artar. Akredite olmak, hem stan-dartlar hem de diğer araştırma laboratuvarlarının faa-liyetleri ile ilgili rehberler vasıtasıyla, karşılıklı tanınmayı ve hatta araştırma sonuçlarının uluslararası düzeyde karşılaştırılabilir olmasını mümkün kılar. Akreditasyon ile laboratuvarların yeterliliği müşteriler için açık hale getirilmektedir. Bu da laboratuvarların verdiği kalib-rasyon sertifikaları veya deney raporlarının güvenirliği-nin artırılmasını sağlar. Bu sayede uluslar arası ticaret kolaylaşmaktadır. Akreditasyon bugün, kimi zaman bir zorunluluk, kimi zaman gönüllülük esasına daya-lı bir süreçtir. Serbest piyasa ekonomilerini uygulayan ülkelerde, laboratuvarlar; bağımsızlıklarını ve güvenilir-liklerini kanıtlamak ve rekabet gücünü artırabilmek için akredite olmak zorundadırlar.

TS EN ISO/IEC 17025 “Deney ve Kalibrasyon Labo-ratuvarlarının Yeterliliği İçin Genel Şartlar” başlıklı stan-dardın iki ana bölümü bulunmaktadır. Bu bölümler “yönetim şartları” ve “teknik şartlar” olarak ifade edil-mektedir. Yönetim şartları öncelikli olarak laboratuvar-

daki kalite yönetim sisteminin işleyişi ve etkinliği ile ilgili iken, teknik şartlar personelin yetkinliği, metodoloji ve deney/kalibrasyon ekipmanına hitap etmektedir. Kali-te sisteminde ne olursa olsun, “yazdığını yap”, “yap-tığını yaz” sloganı önemlidir[8]. Doğru bir uygulama için standardın da doğru yorumlanması gerekir. Standardın doğru yorumlanmasında, tecrübeli laboratuvarlardan ve denetçilerden fikir almak önemlidir.

Adli Laboratuvarlarda standardizasyonun gerekli olma-sının en önemli sebepleri:

1 Adli laboratuvarların verdiği raporun dünyanın her yerinde kabul görmesi

2 Kurumlar arası rekabetin artan baskısı ve dünya la-boratuvarları ile uluslararası rekabette yer alabilmek

3 Çalışanların potansiyelini açığa çıkarmak ve kaliteli iş gücünü artırmak

4 Müşterilerin sunulan hizmete karşı artan beklentile-rini karşılamak

5 Dünya çapında küreselleşme

6 Adli laboratuvarlara güveni artırmak

7 Laboratuvar hizmetlerinin kaliteyi koruyarak hızlı üretilmesini sağlamak

İstanbul Üniversitesi Adli Tıp Enstitüsü veAkreditasyon

İstanbul Üniversitesi Rektörlüğü’ne bağlı Adli Tıp Ens-titüsü bünyesinde Müdürlüğe bağlı Tıp, Fen ve Sosyal Bilimler Anabilim Dalları bulunmaktadır. Adli Tıp Ens-titüsü yüksek lisans ve doktora eğitimi, bilimsel araş-tırma faaliyetlerinin yanı sıra bilirkişilik uygulamalarını sürdürmektedir. İ. Ü. Adli Tıp Enstitüsü Adli Bilimler Laboratuvarı Kalite Yönetim Birimi, Numune Kayıt ve Kabul Birimi, Adli Moleküler Genetik Laboratuvarı, Adli Toksikoloji Laboratuvarı, Depo Birimi ve yardımcı hiz-met birimi olarak da İdari ve Mali İşler Biriminden mü-teşekkil olmaktadır. Adli Bilimler Laboratuvarı personeli bağlı bulundukları Fen Bilimleri Anabilim Dalı Başkanlı-ğı aracılığı ile ve tüm idari birimler de Enstitü Sekreteri aracılığı ile Enstitü Müdürü’ne bağlıdır. Ayrıca enstitü kurulu, enstitü müdür yardımcıları ve kalite yönetim sis-temi de direkt olarak Enstitü Müdürü’ne bağlıdır.

İstanbul Üniversitesi bünyesinde ilk akreditasyon Adli Tıp Enstitüsü Adli Bilimler Laboratuvarı tarafından alın-mıştır. Adli Tıp Enstitüsü, Türkiye’de adli bilimler alanın-da akredite olmuş olan, aralarında Polis Kriminal, Jan-darma Kriminal ve Adli Tıp Kurumu’nun da bulunduğu 4 kurumdan biridir[9]. Üniversite laboratuvarları arasın-da 18 akredite laboratuvardan biridir. Türkiye’de akre-dite deney laboratuvarı olan 15 üniversite mevcuttur.

Page 38: Basyazı, - TSE...Kalite Yönetimi Standardizasyonun Makroekonomik Etkileri 79 104 88 109 53 3 KASIM 2013 66 99 Sağlık Hizmetlerinde Kalibrasyon Uygulamaları Karbon Ayak İzi 75

Deneyi Yapılan Malzemeler/ Deney Adı Deney Metodu (Ulusal,Ürünler Uluslar arası standartlar, işletme içi metodlar)

Adli Genetik İnceleme Kan (sıvı), Kan Lekesinden QIAampDNA P-AMGL-006 İşletme İçi yanak epitelyum hücresi, Mini Kit ile DNA İzolasyonu Metotkan lekesi (kuru kan) Kandan QIAampDNA Mini Kit ile DNA İzolasyonu

Kandan Chelex 100 ile DNA İzolasyonu

Yanak Epitelinden (Ağız Swabından) QIAamp Puregene Buccal Cell Core Kit B İle DNA İzolasyonu

DNA miktar tayini (florometrik yöntemle)

PCR (Polymerase Chain Reaction) yöntemi ile DNA çoğaltılması

PCR Ürünlerinin Analizi (ABI 3130 cihazında elektroforez)

38

yılı içinde laboratuvarımızda gerçekleştirilen gözetim denetimi başarıyla gerçekleştirilmiştir. İstanbul Üniver-sitesi Adli Tıp Enstitüsü’nün Adli Bilimler alanında sahip olduğu akreditasyon kapsamı Tablo 1’de verilmiştir.

Laboratuvarın adli bilimler alanında sahip olduğu ak-reditasyon kapsamı Adli Genetik İnceleme Kan (sıvı), yanak epitelyum hücresi, kan lekesi (kuru kan)’dan oluşan malzemeler/ürünlere ait deneylerden oluşmak-ta olup, laboratuvar kapsam genişletme çalışmalarına başlamıştır.

Laboratuvar, bireysel ve kurumsal kalitenin üst düzeye çıkarılması, analiz sonuçlarının ve raporlarının uluslara-rası geçerliliğinin ve yakalanan standardın sürdürülebi-lirliğinin sağlanması adına yürütmekte olduğu çalışma-lara ilave olarak toksikoloji alanında kullanılan işletme içi analiz metotlarıyla kapsam genişletme çalışmalarına da başlamıştır. Kapsam genişletme çalışmaları toksi-kolojide ICP-MS ile idrarda ağır metal analizi ve HS-GC-MS ile kanda alkol analizi metodları için başlamış-tır. Gerekli finansal kaynaklar sağlandığında, sonraki adımlar arasında idrar, kan ve saçta HPTLC ile tarama, GC-MS ve LC-MS-MS ile uyuşturucu analiz yöntem-leri düşünülmektedir. Bu yöntemlerin dışında sürekli bilimsel araştırmalarla yöntem geliştirilmektedir. Valide edilmiş işletme-içi yöntemler arasında patlama sonrası toprak örneklerinde LC-MS/MS ile patlayıcı analizleri, LC-MS-MS ile idrarda uyuşturucu analizi, LC-MS-MS

İstanbul Üniversitesi Birleşik Kalite Yönetimi adı altında bir kalite yapılanmasına başla-mış olup, bu yapının kolları olan Eğitim akreditasyonu ve Hastane birimlerinin ak-reditasyonu için çalışmalar devam etmektedir. Bu süreç daha henüz başlamışken Adli Tıp Enstitüsü, İstanbul Üniversitesi’ne kalite belgesi kazandıran ilk birim olmuştur. Laboratuvar akreditasyonun-da gönüllüğün sağlanması, personele akreditasyonun getirilerinin anlatılması 17025 standardını yakalamada ve sürdürülebilirliğinin sağlan-masında temel noktadır. Başlangıçta Avrupa Adli Bi-limler Ağı’nın (ENFSI) üyeleri-ne akredite olma veya akre-ditasyon çalışmalarına başla-yarak akreditasyon taahhütü verme zorunluluğunu getir-mesi, Enstitümüzün üyeliği-nin devam etmesi ve Avrupa standartlarında hizmet verdiğini kanıtlaması için bu çalışmalara başlamasını zorunlu kılmıştır. Başlangıçta gönüllülükten ziyade bir zorunluluk olan bu süreç, yavaş yavaş personel arasın-da yayılan gönüllü bir sürece dönüşmüştür.

Akreditasyon süreci, Müdürlük, Fen Bilimleri Anabilim Dalı Başkanlığı, sınırlı sayıda gönüllü personelin, öğ-renci asistanlarının ve ilgili birimlerin gönüllü ve özverili katkılarıyla doküman hazırlama ve kayıtların tutulması şeklinde başlamış, daha sonra iç eğitimler, iç ve dış denetimler ve nihayet akreditasyon ile personel farkın-dalığı ve motivasyonu sağlandıktan sonra çok daha et-kin, kalitenin ve gönüllülüğün yükselişe geçtiği bir dö-nem başlamıştır. İstanbul Üniversitesi Adli Tıp Enstitüsü Adli Bilimler Laboratuvarı, TS EN ISO/IEC 1705:2012 akreditasyon standardından 19.07.2012 tarihinde AB-0477-T numarası ile akredite olmuştur. TÜRKAK‘ın verdiği akreditasyon süresi 4 senedir. Dolayısıyla, bu laboratuvarın sahip olduğu akreditasyon, ilgili Yönet-melik ve Tebliğlere uygunluğunu sürdürmesi halinde 18.07.2016 tarihine kadar geçerlidir. Akreditasyonun ardından, Adli Bilimler Laboratuvarının Kalite Sistemi İstanbul Üniversitesi Birleşik Kalite Yönetim Sistemi’ne entegre edilmiştir. Nihayet son yapılanmada, Adli Bi-limler Laboratuvarı Kalite Yönetim Birimi, Enstitü Mü-dürlüğü’ne, üniversite Birleşik Kalite Yönetimi’nin Kalite Temsilcisi üzerinden bağlanmıştır. Bu sistem ile 2013

TS EN ISO/IEC 17025:2012- Deney Laboratuvarı

Tablo 1: İstanbul Üniversitesi Adli Tıp Enstitüsü Adli Bilimler LaboratuvarıAkreditasyon Kapsamı.

Page 39: Basyazı, - TSE...Kalite Yönetimi Standardizasyonun Makroekonomik Etkileri 79 104 88 109 53 3 KASIM 2013 66 99 Sağlık Hizmetlerinde Kalibrasyon Uygulamaları Karbon Ayak İzi 75

39 KASIM 2013

ile idrarda esrar metaboliti analizi, tecavüz suçlarında kullanılan hipnotik maddelerin idrarda LC-MS/MS ile analizi, kanda striknin ve warfarin analizi, HPLC ile ka-ğıttaki yazıdan mürekkep yapı analizi, LC-MS/MS ile idrarda etil glukuronid (alkol metaboliti) analizi, ciğer ve larvada LC-MS/MS ile amitriptilin analizi, idrarda LC-MS/MS ile fentanyl tayini, ICP-MS ile tekstil ürünlerinde kurşun analizi de bulunmaktadır. Müşterinin talep ettiği analizler, kapsamda bulunmuyorsa, işletme içi analiz metodu geliştirilmekte, valide edilip örnek bu metodla çalışılmaktadır.

17025 standardına göre akreditasyon sürecinde Adli Tıp Enstitüsü Adli Bilimler Laboratuvarı ör-neği ve bu sürece girecek olan laboratuvarlara öneriler

17025 standardizasyonuna göre bir kalite sistemi oluşturmak isteyen laboratuvarlar tam bir akreditasyon hazırlığı için sistemi dokümante etmeli, sorumlulukları tanımlamalı, kayıtları tutmalı, test maddelerini tanımla-malı, personeli eğitmeli ve tüm bu faaliyetlerin zaman-lamasına uymalıdır [10]. En güzeli, akreditasyon başvu-rusu sırasında laboratuvarın Kalite Yönetim Sistemini oturttuktan sonra yaklaşık 6 ay bu sistemin kurallara göre işlediğini kanıtlayabilmesidir.

Standardın Yönetim Şartlarına İlişkin Öneriler

ISO 17025 standardına göre akredite olmak isteyen laboratuvarlar öncelikle form, talimat, prosedür, şema, plan, liste vb. dokümanlarını hazırlayıp, bu doküman-ların ve prosedürlerin ışığında oluşturdukları ve kontro-lünü sağladıkları veri ve kayıtlarının izlenebilirliğini sağ-layabildikleri bir sistem oturttuklarına emin olduktan sonra Kalite El Kitaplarını hazırlamalıdırlar. Aksi takdir-de dokümantasyon şekillendikçe Kalite El Kitabının da tekrar tekrar revize edilmesi gerekebilir. Kalite El Kita-bı, sistem içindeki her personelin okuması gereken ve sisteme ilişkin genel bir bakış açısı kazandıran, belirli konularda ilgili dokümanlara yönlendiren bir rehber ni-teliğinde olmalıdır. Çok detaylı olmayıp, ayrıntılı bilgiden ziyade ilgili prosedürlere, gerekirse formlara atıf yapılan kısa bir kitap olarak hazırlanmalıdır.

Laboratuvarımızda kalite faaliyetlerine başlanıldığı dö-nemlerde ENFSI nin belirttiği tarihe kadar akreditasyo-na başvurma gerekliliğinden dolayı, kalite sorumlula-rının önceliği doküman hazırlamak ve sistemi kurmak olmuştur. Bu konuda eğitim eksikliğinin dezavantajla-rını gideren en büyük unsur, laboratuvardan sorumlu Fen Bilimleri Anabilim Dalı Başkanı’nın denetçi olma-sıdır. Personel arasında konuya ilişkin detaylı eğitim, Müdürlüğün desteği ve Anabilim Dalı’nın girişimleriy-le başta sadece Kalite Yöneticileri tarafından alınmış, personelin eğitimi ise bu faaliyetlerin bir kısmı gerçek-

leştirildikten sonra alınmıştır. Dolayısıyla, böyle bir ak-reditasyon sürecine başlayacak olan laboratuvarların kalite yöneticilerinin ve personelinin, kurumlarında bilgi desteği alabilecekleri bir denetçi ya da 17025 eğitimi almış yönlendirici bir personel bulunmuyorsa, çalışma-lara başlamadan önce 17025 eğitimi almaları ve zihin-lerindeki soru işaretlerini eğitim veren denetçilerle fikir alışverişi yaparak gidermeleri ve eğitim sonrası edindik-leri bilgileri kurum personeli ile iç eğitimler yoluyla pay-laşmaları, akreditasyon sürecinde eğitim eksikliğinden kaynaklanan bazı yanlış uygulamaları ve doğru uygula-mayı bulmak için gerekli olan vakit kaybını azaltacaktır. Süreç içinde personelin tereddütte kaldığı noktaların, ortaya çıkan fikir ve taleplerin standarda uygunluğunun değerlendirilmesinde ve uygunsuzlukların giderilmesin-de ise kısa süreli iç eğitimler oldukça faydalı olmuştur. Personel kalite sistemini ve kalite sistemi içindeki kendi yerine ait detayları daha iyi öğrendikçe, kalite sistemini benimsemeye başlamış ve motivasyon artmıştır. Tabii ki bu motivasyonda bezdirmeyen ve kolaylaştırıcı kalite uygulamalarının, personelin ihtiyaçlarına ve taleplerine göre kalite sistemine uygun olmak kaydıyla bazı uy-gulamaların nasıl daha pratik hale getirilebileceğinin araştırılmasının ve bu şekilde sürekli iyileştirmeye gidil-mesinin rolü de büyüktür. Kalite sistem personel için bir külfet değil, aksine belirsizliklerin ortadan kalktığı bir kolaylık olmalıdır. Enstitüde faaliyetler halen yöneticile-rin ve kalite yönetiminin bu bakış açısıyla yürütülmek-tedir. Çalışmanın bu bölümünde standardın yönetim şartlarına ilişkin bazı tavsiyeler yer alacaktır [11].

Yerleşim ve Çevre Şartları

Akredite olmak isteyen bir laboratuvarın, dokümantas-yona başlamadan önce, fiziki şartlarının standarda uy-gun olup olmadığını gözden geçirmesi gerekir. Resim 1 de, Adli Bilimler Laboratuvarı Adli Moleküler Genetik Birimi’ne ait numunenin geri dönüşsüz olarak pence-relerden laboratuvara girişini ve ilerleyişini gösteren bö-lümler, PCR odası ve elektroforez odası görülmektedir. Her bir odayı birbirine bağlayan bir iç koridor mevcut-tur. Bunun dışında, kalite yönetimi için gerekli teknik donanımın (fotokopi makinesi, bilgisayar, vs.) sağlandı-ğı ve kalite toplantılarının gerçekleştirildiği ayrı bir oda oluşturulması, akreditasyon sürecinde dikkat ve hız gerektiren doküman hazırlama, sisteme girme, dağıtım işlerinin ve ekip çalışmasının düzene oturmasını sağ-lamıştır. Cihazlarda herhangi bir teknik arıza meydana geldiğinde (örneğin derin dondurucular için elektrik kesintisi olması) laboratuvar sorumlusunu anında ha-berdar edecek bir alt yapı/sistemin kurulması oldukça faydalı olacaktır. Analizlerin yapıldığı ortamların düzenli olarak sıcaklık, gerekli durumlarda nem ölçümü düzenli olarak yapılmalı ve kayıt altına alınmalıdır [12]. Logbook u olup 24 saat ortam şartlarını otomatik olarak kayıt

Page 40: Basyazı, - TSE...Kalite Yönetimi Standardizasyonun Makroekonomik Etkileri 79 104 88 109 53 3 KASIM 2013 66 99 Sağlık Hizmetlerinde Kalibrasyon Uygulamaları Karbon Ayak İzi 75

40

altına alan cihazlar, konuya ilişkin denetimi artıracak, iş yükünü azaltacaktır. Bazı durumlarda denetçiler stan-dartta doğrudan yer almayan, ancak uygulanmasının kaliteyi artıracağı önlemler alınmasını da isteyebilmek-tedirler. Burada standardın yorumlanmasında insiya-tifler devreye girebilmekte, yangın merdiveni, duman alarm sistemi oluşturulması gibi önemli tedbirler görü-nüşte standartta doğrudan yer almamasına rağmen, standardın ruhuna uygun faaliyetlerdir. Bu tür uygula-malar, sadece işçi güvenliği değil, olası bir kazanın hat-ta afetin önlenmesini, ya da bir kaza sırasında delillerin ve önemli belgelerin kurtarılma şansının doğmasını da sağlayabilir. İşçi güvenliği de kaliteli bir çalışmanın orta-ya çıkarılmasında önemlidir. Ecza dolabı, göz banyosu, duş, havalandırma gibi sistemler personeli ve dolaylı olarak yapılmakta olan işi koruyacaktır. Resim 2 de Adli Tıp Enstitüsü Adli Bilimler Laboratuvarı’nın koridorun-daki duş sistemi görülmektedir.

Dokümantasyon ve İzlenebilirlik

Akredite olmak istediği metotlara ilişkin fiziki şartlarını sağladıktan sonra laboratuvar, dokümanların hazır-lanmasına Doküman Hazırlama ve Kontrolü prosedü-ründen başlamalıdır. Kurum içinde doküman hazırlan-masında karşılaşılan en büyük sıkıntı, dokümanların

izlenebilirliğinin sağlanmasıdır. Her bir dokümana özgü izlenebilirliğin ne şekilde sağlanabileceği eğitimler ve iç denetimler sırasında denetçilerin/17025 eğitimi almış kişilerin tavsiyeleriyle ve o kurum içindeki uygulamalar-dan faydalanılarak bulunmalıdır. İzlenebilirliği sağlamak adına, yürümekte olan bir sistemi kökten değiştirmek yerine, o kurumda var olan uygulamaları kullanarak ve beklentiler doğrultusunda geliştirerek sistemi iyileştir-me yoluna gitmelidir.

Sistem parça parça oluşturulurken, en iyi yöntem, bir kalite ekibinin görevlendirilmesidir. Bu kalite ekibinde standarda ilişkin konu başlıkları ekip elemanlarına pay-laştırılmalı, her bir kalite yönetim birimi elemanı, ken-di konusunda uzmanlaşmalı ve sistemin o parçasını yapılandırmalıdır. Tamamlanmış olan sistem parçaları işlerliklerini kazanmalı (örn. Formların doldurulması, kayıtların tutulması ve bunların izlenebilirliklerinin sağ-lanması), diğer parçalar yapılandırılırken tamamlanmış olan konulardaki aktiviteler bekletilmemelidir. Örneğin sisteme ilişkin tüm dokümantasyon tamamlanmamış olsa bile, dokümantasyonu tamamlanmış olan uygun-suz işin kontrolüne ilişkin süreçler rahatça yürüyebilir. Kurulan sistemin izlenebilirlik korunarak en az 6 aydır işlediğine dair gerekli doküman ve kayıtların birikmiş olması gerekir.

İzlenebilirliğin sağlanması tarih ve doküman kodu, ta-rih ve kayıt no, kayıtlarda ve verilerde veriyi üretenin adı soyadı, tarih ve imzası ya da cihazların logbookları sayesinde gerçekleştirilebilir. Örneğin, enstitüdeki uy-gulamalarda uygunsuzluk tespiti ve düzeltici/önleyici faaliyet formları, tarih ve sıra no ile kaydedilmekte ve izlenmektedir. Hazırlanan her belge bir dokümandır. Doldurulan her form artık bir kayıt haline dönüşmüş-tür. Enstitümüzde dokümanlar, doküman kodu, yayın tarihi, revizyon no, revizyon tarihi, sayfa no, doküman başlığı ve varsa kopya numarası ile izlenmektedir. Do-kümanlarda revizyonlar sırasında yapılan değişiklikler doküman sonunda tarihi ve revizyonu yapanın adı ile birlikte yer alan revizyon tarihçesi ile izlenmektedir. Re-

Resim 1: Adli Bilimler Laboratuvarı Adli Moleküler Ge-netik Birimi’ne ait (a) numunenin geri dönüşsüz olarak pencerelerden laboratuvara girişini ve ilerleyişini göste-ren resim, (b) PCR odası (c) elektroforez odası

Resim 2: Adli Bilimler Laboratuvarı’nın koridorundaki duş sistemi görülmektedir.

Page 41: Basyazı, - TSE...Kalite Yönetimi Standardizasyonun Makroekonomik Etkileri 79 104 88 109 53 3 KASIM 2013 66 99 Sağlık Hizmetlerinde Kalibrasyon Uygulamaları Karbon Ayak İzi 75

41 KASIM 2013

vizyon tarihçesi gibi pratik bir uygulama sayesinde bir dokümanda gerçekleşmiş olan tüm revizyonlar o do-kümanın arkasında görülebilmektedir [13].

Enstitümüzde dokümanlar, kayıtlar ve veriler için ayrı ayrı hazırlama, saklama, dağıtım ve kontrol prosedür-leri vardır. Doküman, veri ve kayıtların ve yedeklerinin hangi ortamda, ne şekilde saklanacağı, sorumluları ve bunlara kimlerin ulaşmaya yetkili olduğu bellidir.

Zorunlu akreditasyon süreçlerinde yaşanan en büyük zorluk, dokümanların hazırlanmasında karşılaşılır. Bu konudaki zorluk, bir kısım dokümanın ilgili birimle-rin ilgili personeli tarafından hazırlanması, bir kısmının ise gerekli bilgileri toplayarak kalite yönetiminin hazır-ladığı yönetim dokümanlarının ilgili birimler tarafından gözden geçirilmesi ile aşılmıştır. Bu şekilde sistemin o parçasına ilişkin tüm işleyiş konuya en hakim personel tarafından eksiksiz olarak kaydedilmiş, hazırlanan do-küman, ihtiyaçlara tam olarak cevap verecek niteliğe bürünmüştür.

Bazı kurumlarda sisteme ait belgelerin saklanması, da-ğıtımı ve kontrolünü yöneten, dijital ortamda doküman yönetim sistemleri mevcuttur [14]. Özellikle son yıllar-da 17025 e yönelik dijital doküman yönetim sistem-leri ortaya çıkmış olup, kurumun isteğine göre gerekli modüller ilave edilerek modifikasyonlar yapılabilmekte ve kurumun sistemine uygun hale getirilebilmektedir. Enstitümüzde kalite yönetim sistemine ilişkin tüm do-kümantasyon hardcopyler üzerinden sağlanmaktadır. Kalite yönetimi kendi hazırladığı dokümanları ve diğer tüm birimlerin dokümanlarını sisteme girmiş, dağıtımı-nı sağlamış ve orjinallerini kalite birimindeki dolaplarda muhafaza etmektedir. Halen ilgili dokümanların reviz-yonu ilgili birimler tarafından gerçekleştirilmekte, kalite yönetimi bu revize dokümanları sisteme girerek, eski dokümanları imza karşılığı toplayıp, geçersiz doküman klasörüne koyup, yenilerini dağıtmaktadır. Burada ya-şanan en büyük zorluk ise 17025 ve yönelik dijital do-küman yönetim sistemlerinin ücretlerinin yüksek olması sebebiyle temin edilememesi ve hardcopy ile sisteme devam edilmesinin kamu ve üniversite personeline ge-tirdiği iş yükü ve fazla sayıda kağıt israfıdır.

Denetimler sırasında denetçiler kurumun işleyişi hangi tarz doküman yönetim sistemine göre gerçekleştirili-yorsa, o sistem üzerinden denetimlerini gerçekleştir-mektedir. Hardcopy üzerinden yürüyen sistemlerde, dokümanların bilgisayarda kayıtlı elektronik kopyaları-nın denetimde bir işlerlikleri bulunmamaktadır.

Laboratuvarımızdaki her bir prosedürde şu genel baş-lıklar mutlaka yer almaktadır: Kapsam, Amaç, Tanımlar, Sorumlular, Uygulama, İlgili Dokümanlar, talimatlar ise sadece basit dilde konuların ayrıntılarına ilişkin uygula-

mayı içermektedir. Laboratuvarın ürettiği her bir dokü-manın orjinalleri kalite yönetim biriminde, kopyaları ise birimlerde saklanmaktadır. Kopya numaralarına göre kopyaların hangi birimde mevcut olduğu doküman da-ğıtım defteri yoluyla izlenmektedir.

Kalite dokümanlarının tamamı, laboratuvarda tüm personelin ulaşabileceği, ortak bir alanda bulundurul-maktadır. Bu şekilde, personelin sisteme hakim olması amaçlanmıştır. Laboratuvarımızda kalite yönetim siste-mine ve birimlere ait prosedürler Tablo 2’de verilmiştir.

Kalite politikası, reklam türünde, kısa, müşteri odaklı, ancak standardın ilgili maddelerinin tamamını kapsaya-cak şekilde olmalıdır [15]. Enstitümüzde denetim sonrası bu doğrultuda revize edilen Kalite Politikası ve buna ilaveten, üniversitenin birleşik kalite yönetim sistemi politikası, laboratuvarın ve Enstitünün çeşitli yerlerinde, personelin ve müşterinin görebileceği şekilde asılı bu-lunmaktadır.

Personel, Gizlilik ve Eğitimler

Adli Tıp Enstitüsü Adli Bilimler Laboratuvarı’nda, stan-darda uygun olarak laboratuvara giriş ve çıkış elektro-nik olarak kontrol alındadır. Ziyaretçilerin ve deneylerini takip etmek isteyen müşterilerin laboratuvara girişle-rinde ziyaretçi formları doldurtulmakta ve ziyaretçilere özel gizlilik sözleşmeleri imzalatılmaktadır. Personel ve yönetim için de daha ayrıntılı gizlilik sözleşmeleri mev-cut olup, personelin yönetime ve müşteriye, yönetimin de personele ve müşteriye karşı taahhütlerini içermek-tedir. Personelin deneyde ve raporlamada tarafsızlığını bozabilecek herhangi bir baskıdan uzak olduğu güven-ce altındadır.

Personele ilişkin personel bilgi formları, imza paraf ör-nekleri, yetkilendirme formları, görev yetki ve sorumlu-luk formları ve vekalet çizelgeleri mevcuttur. Her yetkili personel için vekil atanamayabilir. Ancak görev, yetki ve sorumluluklardaki çelişkiler ortadan kaldırılmıştır. Akreditasyon sonrası gelen personel için oryantasyon planları, formları ve kayıtları kalite yönetim biriminde saklanmaktadır. Personel ve eğitimlere ilişkin kayıtlar kurumun tercihine göre personel biriminde de sakla-nabilir, bu daha iyi bir uygulama olabilir. Etkin ve hızlı bir kalite süreci sağlanması için, personelin oryantasyonu kısa ancak yeterli bir süre içerisinde tamamlanmalıdır. Mümkünse, benzer eğitime sahip ve aynı alanda çalı-şacak olan personel için standardize edilmeli, perso-nelin çalıştırılacağı birimdeki oryantasyonu daha uzun süreli olmalıdır [16]. Tüm yeni personele, oryantasyon öncesi çalışacağı kurum mutlaka tanıtılmalı, gezdiril-meli ve işleyişi anlatılmalıdır. Enstitümüzde de bu şekil-de bir oryantasyon programı oluşturulmuş ve standar-dize edilmiştir.

Page 42: Basyazı, - TSE...Kalite Yönetimi Standardizasyonun Makroekonomik Etkileri 79 104 88 109 53 3 KASIM 2013 66 99 Sağlık Hizmetlerinde Kalibrasyon Uygulamaları Karbon Ayak İzi 75

42

Genellikle tüm devlet kurumlarında satın alma süreçle-ri uzun zamana yayıldığında, personelin motivasyonu düşmekte, bu durum işleyişte bir güvensizliğe neden olmaktadır. 17025 kalite sistemi gereği, laboratuvarın satın alma süreci, işleyişin kalitesini etkilememeli, ya-vaşlatmamalı, raporlarda ve akreditasyon çalışmala-rında gecikmelere sebep olmamalıdır. Standartta ön-görülen tedarikçi değerlendirme kayıtlarının yanı sıra, satın alınan malzemelerin deneyimler sonucu en hızlı ve en güvenilir analizi sağlayan marka ve tipleri kayıt altına alınmalı ve her satın almada bu belirlenen mal-zemelere yönelinmelidir. Devlet laboratuvarları ucuz ve kalitesinden emin olmadığı malzemeyi alacak kadar zengin değildir. Bu malzemelerdeki yenilikler ihtiyaca cevap arayacak şekilde takip edilmelidir. Mümkünse laboratuvara giren malzemelerin uygunluğu malzeme-ler getirildiği anda test edilmeli, süreç geciktirilmeden tamamlanmalıdır.

Uygunsuz işin kontrolü

Laboratuvarda yöneticiler ve analiz personeli tarafından tespit edilen herhangi bir uygunsuzluk, sebep analizi yapılarak ve sorumluları ile düzeltici önleyici faaliyetleri

belirlenerek takibe alınmalıdır. Sebep analizi ve şeffaf-lık uygunsuzlukların tespitinde ve giderilmesinde temel faktörlerdir. Adli Bilimler Laboratuvarı’nda bir uygun-suzluk tespit edildiğinde bu bir iyileşme fırsatı olarak görülmekte, gerekli düzeltmelerle kalite yükseltilmeye çalışılmaktadır. Tespit edilen uygunsuzluk kapatılıncaya kadar takibi yapılmaktadır.

İç Tetkik

Laboratuvarımızda en az yılda iki kez olacak şekilde kalite yönetim sistemi ve diğer birim ve laboratuvarlar-da iç tetkikler ve bu iç tetkikler sonucunda da bilgi-lendirici bir toplantı yapılmaktadır. Denetim esnasında tespit edilen uygunsuzluklar, eksiklikler veya standarda aykırı durumlar kayıt altına alınarak uygunsuzluk form-larına kaydedilmekte ve gerekli düzeltici/önleyici faali-yetler başlatılarak takibi yapılmaktadır. Laboratuvarımız iç tetkiklerinde en çok dikkat edilen unsurlar, iç tetkik soru listesinin standardın iç tetkikle ilgili tüm maddele-rini içermesi, iç tetkikçiler atanırken, iç tetkikçinin kendi çalıştığı birimden farklı bir birimi denetlemesi ve iç tet-kikçilere ve birimlere en az 2 hafta öncesinden tetkik yapılacağının bildirilmesidir.

KALİTE YÖNETİM NUMUNE KABUL ADLİ MOLEKÜLER DEPOSİSTEMİ BİRİMİ GENETİK BİRİMİ BİRİMİ

Dokümanların Hazırlaması ve Numune Kabul Prosedürü Kalibrasyon Takip Prosedürü DepoKontrolü Prosedürü Prosedürü

Rapor Hazırlama Prosedürü Numune Saklama ve Atık Prosedürü Temizlik Prosedürü

Kayıtların Kontrolü Prosedürü Talep ve Tekliflerin Gözden Laboratuvar Malzemelerinin Yıkama Geçirilmesi Prosedürü ve Sterilizasyon Prosedürü

Yönetimin Gözden Geçirmesi Numune Kayıt Kabul Klavuzu Florometrik YöntemleProsedürü DNA Miktar Tayin Prosedürü

Uygun Olmayan Hizmetin ABI 3130 Genetik AnalizörKontrolü Prosedürü Bakım Prosedürü

Düzeltici Faaliyet Prosedürü DNA Analizi-Profilleme Deney Metodunun Geçerli Kılma Rapor Prosedürü

Önleyici Faaliyet Prosedürü DNA Analizi Profilleme Deney Metodunun Validasyonu Prosedürü

İç Tetkik Prosedürü Kalibrasyon Prosedürü

Satın Alma Prosedürü Verilerin Bütünlüğünü Sağlama Prosedürü

Eğitim Prosedürü Kontaminasyon Prosedürü

Personel Prosedürü Cihaz Taşıma Prosedürü

Müşteri Memnuniyet Prosedürü

Kalibrasyon Prosedürü

13 Adet 4 Adet 11 Adet 1 Adet

Toplam 29 Adet Prosedür

Tablo 2. İstanbul Üniversitesi Adli Tıp Enstitüsü Adli Bilimler Laboratuvarı Kalite Yönetim sistemi ve diğerbirimlere ait prosedürler.

Page 43: Basyazı, - TSE...Kalite Yönetimi Standardizasyonun Makroekonomik Etkileri 79 104 88 109 53 3 KASIM 2013 66 99 Sağlık Hizmetlerinde Kalibrasyon Uygulamaları Karbon Ayak İzi 75

43 KASIM 2013

Yönetimin Gözden Geçirmesi

Sistemimizde yönetimin gözden geçirme toplantıları alt ve üst tüm personelin katılımı ile yılda bir kez ve ge-nellikle iç tetkik sonrasında yapılmaktadır. Tespit edi-len uygunsuzluklar, birimlerin yıllık faaliyetleri, talepler, sistemin işlerliği, personelin yönetimden ve yönetimin personelden beklentileri incelenmekte bir önceki yılın hedefleri değerlendirilerek bir sonraki yılın hedefleri be-lirlenmektedir. Hedeflerin sayısal, ulaşılabilir ve objektif olması değerlendirmede kolaylık ve ayakları yere ba-san bir işleyiş sağlamaktadır. 1 yıl boyunca tespit edilen uygunsuzluklar, birimlerin yıllık faaliyetleri, talepler, sis-temin işlerliği, hedefler, anket sonuçları ve standardın ilgili maddelerine ilişkin bilgiler içeren yönetimin gözden geçirmesi dosyası, tüm personele incelemesi ve top-lantıya hazırlanması için toplantıdan 15 gün önce da-ğıtılmaktadır.

Müşteri Memnuniyetleri/Şikayetleri, Reklam vePazarlama

Kurumumuz eğitim ve hizmet odaklı çalışan bir kurum olduğundan müşteri memnuniyeti/şikayeti enstitümü-zün gelişebilmesi açısında önemlidir ve dikkate alın-maktadır. Gönüllülük esas olmak üzere bizden hizmet talep eden müşterilere, hizmetimizin kalitesini artırabil-mek amacı ile anket doldurtulmakta ve bu anket so-nuçları periyodik olarak analiz edilerek gerek kalite top-lantılarında gerekse bir bütün olarak yönetimin gözden geçirmesi toplantısında değerlendirilmektedir. Ve kalite hedefleri de bu memnuniyet/şikayetler doğrultusunda şekillendirilmektedir. Bu konuya ilişkin Adli Bilimler La-boratuvarının yaşadığı en büyük sorun, analiz ve adli vaka sayısı başvurularının artması için reklam ve pazar-lamaya olan ihtiyaç ve akreditasyon kapsamının geniş-letilmesi sürecinde gerekli finansal kaynakları sağlama-da yaşadığı zorluktur. Analiz başvuruları arttıkça süreç içinde laboratuvarda çalışan teknik eleman sayısının artırılmasına olan ihtiyaç ta belirgin hale gelecektir.

Standardın Teknik Şartlarına İlişkin Öneriler

Standardın teknik şartlarına konu olan insan faktö-rü (yetkilendirme, denetçi gözlemi), yerleşim ve çevre koşulları, deney metodları ve doğrulanması/geçerli kılınması (standart metot, işletme içi metot), cihazlar, ölçümlerin izlenebilirliği, numune alma (şartlar, yön-temler), deney numunelerinin taşınması (şartlar, soğuk zincir) deneylerin ve kalibrasyonun doğruluk ve güveni-lirliğini belirleyen faktörlerdir.

Cihazların Bakım, Onarım ve Kalibrasyonu

Öncelikle laboratuvar uygun cihazlarla donanmış olmalı ve bu cihazların arıza durumunda onarımı, yedek par-çanın temini, bakım onarım ve kalibrasyonu zamanında

yapılmalıdır. Laboratuvarımızda mevcut bulunan akre-dite edilmiş metod(lar)da kullanılan cihazların kalibras-yonları standarda göre akredite olmuş kalibrasyon la-boratuvarları tarafından yapılmaktadır. Ancak kalibras-yonda skalası geniş olan akredite olmuş laboratuvarlar az olduğundan, bazen farklı kalibrasyonlar için 2-3 kalibrasyon laboratuvarından ayrı ayrı hizmet almak gerekmektedir. Kamu ve üniversite deney laboratuvar-larının uygun ücretle kalibrasyon hizmeti alabilecekleri devlete ait 17025 akreditasyonu almış kalibrasyon la-boratuvarlarının sayılarının artırılmasına ve tüm yurda yayılmasına ihtiyaç vardır.

Cihazların bakım ve onarımı düzenli olarak yapılmakta ve bununla ilgili olan bakım onarım sözleşmeleri de dü-zenli olarak güncellenmektedir. Bakım onarım sözleş-melerine ilişkin ücretler oldukça yüksek olduğundan, bu konuda en büyük zorluk, üniversiteye bağlı laboratu-varlar için kaynak sorunudur. Özellikleri ve üreticilerinin, demirbaş numaralarının ayrıntılı olarak kaydedildiği bir listesi mevcut olan cihazların kullanım klavuzları, bakım onarım çizelgeleri, kalibrasyon çizelgeleri de prosedür-de belirtilen yerlerde muhafaza edilmekte, çizelgelere düzenli olarak ilgili faaliyetler işlenmektedir. Cihazların ya da ilgili metodların şifrelenmesi, verilerin/metodların güvenliğini ve sadece yetkili personelin bunlara ulaşa-bilmesini sağlar.

Metotların Seçilmesi, Doğrulanması/Validasyonu ve Uygulanması

Standart metot laboratuvarda uygulanmadan önce laboratuvardaki mevcut şartlarda istenilen doğruluk-ta ve hassasiyette sonuç verdiği teyit edilir[17]. Bu tür metodların uygulanmasında donanım, mekan ve çevre şartları, metot bilgisi ve deneyimli personel önemlidir. Uygulanan metotların uygulanışını anlatan bir standart operasyon prosedürü olmalıdır.

Laboratuvarın kendi geliştirdiği metodu uygulayabil-mesi için metodun amaca uygunluğu, valide edilmiş olması, müşterinin ise kullanılacak metottan haberdar olması önemlidir. Yapılan bir inceleme sonucunda, özel amaçlı bir kullanım için gerekli şartların yerine getirildi-ğinin teyit edilmesi ve etkin bir delilin elde edilmesidir. Bu kapsamda geçerli kılma parametreleri olan seçicilik, doğrusallık, LOQ, LOD, doğruluk, kesinlik, sağlamlık, sistem uygunluk, ölçüm belirsizliği, laboratuvarlarara-sı karşılaştırma ve yeterlilik testleri gerçekleştirilmelidir. Standart gereği, laboratuvarlararası karşılaştırma test-lerine önem verilmeli, her yıl laboratuvarlar arası karşı-laştırma testleri, iki yılda bir de yeterlilik testlerine katıl-mak gerekmektedir.

Metot validasyonunda laboratuvarları, özellikle de kamu ve üniversite kurumlarına bağlı laboratuvarla-

Page 44: Basyazı, - TSE...Kalite Yönetimi Standardizasyonun Makroekonomik Etkileri 79 104 88 109 53 3 KASIM 2013 66 99 Sağlık Hizmetlerinde Kalibrasyon Uygulamaları Karbon Ayak İzi 75

4444

rı en zorlayan konular, oldukça pahalı olan ve çoğu metot için yurtdışından temin edilen referans standart maddelerin ve referans standart malzemelerin temini, literatüre nispeten yeni girmiş olan ve dünyada henüz akreditasyon sürecine girmemiş olan laboratuvarların yeni yeni bilgi sahibi olmaya başladığı ölçüm belirsizliği konusu ve yeterlilik deneyleridir [18].

Referans standart malzeme üretimi, ölçüm belirsizliği ve izlenebilirliğe ilişkin ülkemizdeki farkındalık, TÜBİ-TAK UME nin ülkemizde gerçekleştirilmesini sağladığı IRMM (Institute for Reference Materials and Measu-rements; European Commission Joint Research Cent-re) ile ortak düzenlediği ölçüm belirsizliği ve metroloji seminerleri ile artırılmaktadır. Laboratuvarların rutin çalışmalarına konu olan akredite etmek istedikleri me-todlara ilişkin akredite yeterlilik testlerinin çoğu yurtdı-şındaki kuruluşlar tarafından gerçekleştirilmekte oldu-ğundan, ve bir kısmının test programları 2-3 senede bir açıldığından bunların takip edilmesi, ücretlerin oldukça yüksek olması ülkemizde ISO 17043 e göre akredite yeterlilik testi hizmetlerinde çeşitliliğinin artmasına olan ihtiyacın ne düzeyde olduğunu gözler önüne sermek-tedir. Türk Akreditasyon Kurumu tarafından akredite ol-mak isteyen ve verilmiş olan akreditasyonu sürdürmek isteyen laboratuvarlar, düzenli olarak yeterlilik deneyleri ve laboratuarlar arası karşılaştırma programlarına katıl-maktan sorumludur [19]. Bu konuya ilişkin ülkemizde tek ISO 17043 akreditasyonu almış ve EPTIS’e kayıtlı tek kurum TSE olup, sınırlı sayıda da olsa bazı metodlara ilişkin akredite yeterlilik testi hizmetleri vermektedir.

Ülkemizde parmakla sayılacak kadar az sayıda refe-rans standart ve referans standart malzeme üretildiğin-den, % 99’u yurtdışından, gümrük bedelleri de dahil çok yüksek ücretlerle ve aylarla ifade edilen çok uzun sürelerde temin edilmeye çalışılmaktadır. Bu süreç sı-rasında bazen kargo firmaları tarafından gerekli özen gösterilmediğinden soğuk zincirde taşınması gereken referans maddelerin içine yerleştirildiği buz kalıpları erimekte, laboratuvara ulaştığında kısmen bozulmuş olmaktadır. Hele de laboratuvarda bu standardın bo-zulduğunu ispat edebilecek başka bir standart yoksa, ithalatçı firmaya bu ispat edilememekte, ithalatçı fir-malar bunları tekrardan aylar süren bu sürece sokup değiştirmeye gönülsüz olmaktadır. Bütün bunlar eko-nomimize eksi olarak yansımaktadır. TÜBİTAK UME ülkemizde referans standart madde ve referans stan-dart malzeme üretimini başlatmış ancak metodların sayısı ve ihtiyaçlar göz önünde bulundurulduğunda, henüz çok başlardadır. Referans standart ve referans malzeme üretimi ve yeterlilik testleriyle ilgili ülkemizde büyük ölçekli atılımların gerçekleştirilmesi bu konularda tahminlerin ötesinde ekonomiye ve bilime olağanüstü katkılar sağlayacaktır. Bu şekilde kalite ve akreditasyon

zorunluluğu, ülkemizdeki laboratuvarlara külfet olmak-tan çıkacak, giderler azalacağı için üniversite, kamu la-boratuvarları ve özel laboratuvarlar için de her konuda bir artı olacaktır.

Validasyon tamamlandığında, veriler ve validasyon ra-poru, üreticinin adı, imzası ve tarih ile birlikte sisteme kaydedilmelidir. Validasyon raporunda, validasyonun amaca uygun olup olmadığı da ortaya konulmalı bu bilgi kayıtlarda yer almalıdır. Metotların uygulamaya ko-nulması ile birlikte metot ve cihaz performansı, kalite kontrol çizelgeleri ile de düzenli olarak takip edilmelidir. Tüm bu teknik çalışmalar için akreditasyon kuruluşla-rının ya da konuyla ilgili standardizasyon çalışmaları gerçekleştiren çeşitli kuruluşların rehberlerinden fayda-lanılmalıdır.

Özellikle kimyasal deneyler ile üretilen sonuçların SI sistemine göre izlenebilirliği olmalı, gerekli durumlarda ölçüm belirsizliği de göz önüne alınarak amaca uygun-luğu değerlendirilmelidir [20]. Metodların uygulanma sürecinde, analiz için gelen bir ürün için uygunluk be-yanı talep edilmiş ise, kaliteli ve güvenilir bir rapor için, uygunluk beyanı, ILAC ın, “G8 Guidelines on the repor-ting of compliance specifications” rehberi baz alınarak gerçekleştirilmelidir.

Sonuç Değerlendirme ve Raporlama

Enstitüde DNA analizleri şifrelenerek gerçekleştirildik-ten sonra tarih kaydı gerçekleştirilerek yapılan şifre çö-zümünün ardından raporu hazırlayan uzman vaka dos-yasını inceleyerek değerlendirmeyi hangi esasa göre yapacağını belirler. Standart operasyon prosedüründe yer alan kriterlere göre analiz sonucu değerlendirilir ve ilgili yöneticilerin imzasından sonra rapor Numune Ka-bul Birimi vasıtasıyla müşteriye ulaştırılır.

Şifreleme denetçiler tarafından tavsiye edilen bir yön-temdir ancak bazı durumlarda özellikle resmi toksi-kolojik analizlerde örnekleme, analiz için gerekli örnek miktarının artırılması veya azaltılması, örnekte hangi maddelerin aranacağı konularında karar verilmesi için dosyanın analist tarafından okunması gerekir ve bu doğru bir raporlama için toksikoloji alanında görev ya-pan uzman analistler tarafından da gerekli görülmek-tedir.

Tüm laboratuvarlarda raporun doğru, açık, kesin ve ta-rafsız olarak üretildiği güvence altına alınmalı, raporla-rın kaç kopya olarak üretileceği ve bu kayıtların nerede muhafaza edileceği Rapor Hazırlama Prosedürü ya da Talimatı’nda belirtilmelidir. Rapora varsa başka belge-ler de (mahkeme dosyası, fatura v.b) eklenir. Rapor, deneyleri yapan analistler, raporu hazırlayan uzman ve ilgili yöneticiler tarafından imzalanmalıdır. Raporun tes-lim zinciri de kayıt altına alınmalıdır.

Page 45: Basyazı, - TSE...Kalite Yönetimi Standardizasyonun Makroekonomik Etkileri 79 104 88 109 53 3 KASIM 2013 66 99 Sağlık Hizmetlerinde Kalibrasyon Uygulamaları Karbon Ayak İzi 75

45 KASIM 2013

Müşteri istekleri, metodun gerekleri ve standardın as-gari şartları ile ilgili bilgileri, gerektiği durumlarda da gö-rüş ve yorumları içermelidir. Raporda başlık, akreditas-yon kurumunun adı, laboratuvarın adı, adresi ve iletişim bilgileri, laboratuvarın akreditasyon numarası, rapor numarası, varsa müşterinin protokol numarası, müş-terinin adı, adresi ve raporun toplam sayfası, ölçüm-lerin yapıldığı tarih, deney raporunun onaylandığı tarih, kullanılan metodların tanımı, analizi yapılan numunenin tanımı, deneyi yapan ve onaylayan kişliler, ölçüm biri-miyle birlikte ölçüm sonuçları, ölçümlerin yapıldığı or-tam şartları, izlenebilirlik bilgileri mutlaka yer almalıdır. Ölçüm belirsizliği gerekli durumlarda verilir.

Sonuç

TS EN ISO/IEC 17025:2005 standardını uygulayan ve akredite olan laboratuvarlar; müşterilerinin beklentileri-ni en iyi şekilde karşılayan ve en kaliteli hizmeti veren, uygun bakım, kalibrasyon ve çalışma yönergeleri ile geçerli referans materyaller, devam eden kalite kontrol testleri ve eğitimli personel ile desteklenmiş kontrollü dokümante edilmiş kalite sistemi olan laboratuvarlar-dır. Bu laboratuvarlar bağımsız ve tarafsız çalışmak-ta ve bunun sonucunda da ürettikleri deney raporları uluslararası alanda geçerliliği sağlamaktadır. Bir labo-ratuvarda her ülkede geçerli olan, aynı standart, aynı deney metodu ve aynı belgenin kullanılması demek akreditasyonla birlikte dünya çapında kabul edilebilirliği ve uluslararası arenada rekabet gücünü beraberinde getirmektedir.

17025 kalite sisteminde müşteri odaklılık şarttır. Ancak alınan akreditasyon, reklam ve pazarlama kolu eksik kaldığı sürece ekonomik getirisi istenen düzeyde ola-maz. Bunda yetkin personel sayısının da önemi büyük-tür. Akreditasyon gerek eğitim, gerek hizmet alanların-da kaliteyi yakalamanın bir yolu olarak vazgeçilmez bir unsur olmalıdır. Ancak standart doğru yorumlanmadığı takdirde, kalite yönetimi personel için külfeti, getirisin-den daha fazla olan demotive edici bir aktivite haline dönüşebilir. Bu sebeple, standardın doğru yorumlan-ması kalitede kilit noktadır.

Kaynaklar:

[1] Ceylan M., Türkiye’de Kalite Akreditasyonu ve TÜRKAK, Yüksek Lisans Tezi, Nisan, 2009, sfy:46.

[2] 17 Ocak 2002 Tarih ve 24643 Sayılı “Uygunluk Değer-lendirme Kuruluşları ile Onaylanmış Kuruluşlara Dair Yö-netmelik” e ilişkin Resmi Gazete.

[3] www.ilac.org (Erişim Tarihi: 04.11.2013)

[4] http://www.iaf.nu/. (Erişim Tarihi: 03.11.2013)

[5] EA, Multi and Bilateral Agreement Signatories EA-01/08, http://www.european-accreditation.org/n1/doc/ea-1-08.pdf. (Erişim Tarihi. 01.11.13)

[6] Wenclawiak B. W., Koch M., Evsevios Hadjicostas Edi-tors, Quality Assurance in Analytical Chemistry, Training and Teaching, Second Edition Springer-Verlag Berlin Heidelberg 2010.

[7] D. Szewieczek, T. Karkoszka, A. Zając, Incompatibilities analysis in the accredited laboratory, Journal of Achie-vements in Materials, and Manufacturing Engineering, 2008 (28):2

[8] Özgül Ş., Deney veya Kalibrasyon Laboratuvarlarının TS EN ISO/IEC 17025:2012 Standardına Göre Dene-timi Ve Akreditasyonu VII. Ulusal Ölçümbilim Kongresi, 2008:583-587.

[9] http://www.turkak.org.tr/online/search/akredite.asp

[10] Bakır F., Laleli Y., TS EN ISO/IEC 17025 Kapsamında Akreditasyona Teknik Hazırlık, Türk Biyokimya Dergi-si [Turkish Journal of Biochemistry - Turk J Biochem] 2006; 31 (2); 96–101.

11] TS EN ISO/IEC 17025, Deney Ve Kalibrasyon Labora-tuvarlarinin Yeterliliği İçin Genel Şartlar, Türk Standartları Enstitüsü, Ankara, 2012.

[12] Tuncay, E., Kriminal Laboratuvar Akreditasyon Başvu-rularında göz önüne alınması gereken kriterler, Yüksek Lisans Tezi, İstanbul 1994, s.7

[13] King B., Meeting the measurement uncertainty and traceability requirements of ISO/IEC standard 17025 in chemical analysis, Fresenius’ Journal of Analytical Che-mistry November 2001; 371(6); 714-720.

[14] Saraiva J. S., Silva A. R., Design Issues for an Extensib-le CMS-Based Document Management System, Know-ledge Discovery, Knowlege Engineering and Knowled-ge Management, Communications in Computer and Information Science, 2011(128): 323-336.

[15] Rodima A. and etc., ISO 17025 quality system in a uni-versity environment, Accreditation and Quality Assuran-ce, July 2005; 10(7):369-372.

[16] Halis M., Meslek Yüksekokulları İçin Toplam Kalite Yö-netimi ve ISO 9000 Kalite Yönetim Sistemleri, Ankara: Seçkin Yayıncılık, 2010.

[17] ENFSI (European Network of Forensic Science Institu-tes), Guidance on the Conduct of Proficiency Tests and Collaborative Exercises Within ENFSI. Ref. Code: QCC-PT-001, 2005;3.

[18] Krouwer J. S., Critique of the Guide to the Expression of Uncertainty in Measurement Method of Estimating and Reporting Uncertainty in Diagnostic Assays, Clin Chem, 2003; 49: 1818-1821.

[19] TÜRKAK (Türk Akreditasyon Kurumu), Yeterlilik Deney-leri ve Laboratuvarlararası Karşılaştırma Programları Prosedürü, Dok.No: P704. Yürürlük Tarihi: 30.12.2011. Revizyon No:03.

[20] Michael Thompson, Traceability in perspective, Accred Qual Assur, 2012; 17:353–354.

Page 46: Basyazı, - TSE...Kalite Yönetimi Standardizasyonun Makroekonomik Etkileri 79 104 88 109 53 3 KASIM 2013 66 99 Sağlık Hizmetlerinde Kalibrasyon Uygulamaları Karbon Ayak İzi 75

46

Dr. Canan ARIKBAYSaniye Hameşoğlu THOMAS

Sanayi ve Teknoloji Uzmanı,Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı

Verimlilik Genel Müdürlüğü

Yıldız ARTARDanışmanlık ve Eğitim Daire Başkan V.,

Bilim, Sanayi ve Teknoloji BakanlığıVerimlilik Genel Müdürlüğü

İMA

LAT

SAN

AYİ

İnsanoğlunun tarihi, yaşamını sürdürme mücadelesi ve daha kaliteli hayat çabalarının bir kaydıdır. Yeni ve daha verimli teknolojilerin uygulanması, verimliliğin çalışma saatlerinde bir artış gerektirmeden asgari geçim düze-yinin üzerine çıkmasını sağlamıştır. Girişimciler, tekno-lojinin en etkin kullanımının belirli örgütsel yapılar altında gerçekleştiğini ortaya koymuşlar ve böylece işletmeler, mevcut kaynaklardan daha fazla değer yaratmada etkili araçlar haline gelmişlerdir. Yaşam standartlarının iyileştirilmesinde verimliliğin gerekli bir araç olduğu fikri geniş çapta kabul görmüş ve esasta bir verimlilik ha-reketi olarak görülerek sanayileşmiş pazar ülkelerinde kökleşmiştir (Prokopenko, North, 1997, s.52).

Mal ve hizmetlerdeki kalitenin pazar payının belirlen-mesinde önemli bir unsur olduğu gerçeği ile Amerikan, Avrupa ve Asya şirketleri kalitenin iyileşmesine gittikçe daha fazla yoğunlaşmaya başlamışlardır. Farklı şirket-lerce üretilen benzer ürünler arasında kusur oranları bakımından çok büyük fark bulunmamaktadır. Piyasa lideri ile takipçileri arasında kalite düzeyleri ile ilgili fark azalmaktadır (Prokopenko, North, 1997, s.63).

Bir kuruluşun öz felsefesi olan verimlilik kültürü dav-ranışları, değerleri ve çalışma biçimlerini şekillendirir. Mevcut kaynaklardan daha fazla değer yaratma, müş-terilerin ihtiyaçlarına hizmet etme, yönetim ve işgücü arasında uyumlu çalışma işbirliklerini geliştirme ve müşterilerle, işçilerle, yöneticilerle ve yatırımcılarla ve-rimlilik artışının meyvelerini paylaşmaya yönelik olarak bir şirketin hedeflerini belirler. Asli amacı çalışma ha-yatının kalitesini ve yaşam kalitesini artırmaktır (Proko-penko, North, 1997, s.69).

46

İmalat Sanayi İşletmelerindeKalite Altyapısının ve

Kalite Yönetim Sistemi Uygulamalarının Verimliliğe Etkisi

Page 47: Basyazı, - TSE...Kalite Yönetimi Standardizasyonun Makroekonomik Etkileri 79 104 88 109 53 3 KASIM 2013 66 99 Sağlık Hizmetlerinde Kalibrasyon Uygulamaları Karbon Ayak İzi 75

47 KASIM 2013

Bütün bu açıklamalar göstermektedir ki “verimlilik” ve “kalite” gerek makro gerekse mikro ölçekte birbirinin tamamlayıcısı niteliktedir. Bu belirlemeden hareket-le çalışmada öncelikle, geçmiş dönem araştırma so-nuçlarından ve literatürden edinilen bilgiler ışığında iki kavramın yön verdiği yönetim sistemlerinin özellikle işletme performansına olan etkileşimini açıklayabilmek açısından öncelikle kalite yönetim sistemi daha sonra da verimlilik artırma teknikleri ve bu tekniklerin etkili bir bileşimini amaçlayan verimlilik yönetim sistemi üzerin-de durulmuştur. Çalışmanın asıl amacı, imalat sanayi işletmelerinde uygulanan bir soru formu amacıyla iş-letmelerin kalite altyapılarının verimlilik artırma teknik-lerinin kullanımına ve verimliliğe olan etkilerinin ortaya konulmasıdır. Bu amaçla hazırlanmış olan soru formu imalat sanayi işletmelerine iletilmiş olup, bildiri metninin yazımı sırasında geri dönen soru formu sayısı doyu-rucu bir değerlendirme yapmaya yeterli olmadığı için metin, literatür taranarak ve deneyimlere dayalı olarak hazırlanmıştır. İşletmelerden gelen yanıtların sonuçları ve bu sonuçlara dayalı öneriler bildiri sunumu sırasında aktarılacaktır.

KALİTE YÖNETİM SİSTEMİ

Kalite farklı alanlarda farklı anlamlara ve farklı perfor-mans boyutlarına sahip olan bir kavramdır. Sağlık ve ikram sektöründe “hijyen”, elektrik ve elektronik sektö-ründe “güvenlik”, hizmet sektöründe “hız” ve “güvenir-lik” gibi farklı performans unsurları tanımlanır. Bugünkü bakışla “fiyat” da önemli bir kalite ölçütüdür. Uygula-mada kalite, mevcut standartlara uyum anlamında kul-lanılır. Kalite kontrol, makul limitler içinde ürünler için spesifik bir kalite düzeyinin tanımlanması, sürdürülmesi ve kontrolü faaliyetlerinin tümünü kapsar. Bir başka de-yişle de nihai ürünün kusursuzluğunu etkileyen tüm de-ğişkenlerin sistematik olarak kurallaştırılmasıdır. Kalite kontrol uygulaması içinde kalite standartlarının belirlen-mesi, ölçümü ve oluşturulmuş standartların uygulandı-ğının ve sürdürüldüğünün kontrolü yer alırken makul ve rekabetçi bir fiyat seviyesine ulaşmak da önemli amaç-lar arasındadır. Bu da imalat sürecindeki değişkenlerin sistematik kontrolünü gerektirir. Ürün kalitesindeki de-ğişimlerinse kabul edilebilir bir değişkenlik seviyesinde olması gerekir.

Günümüzün rekabetçi ortamı, küçük veya büyük ol-masına bağlı olmaksızın tüm ölçeklerdeki işletmelerin tatmin edici bir kalite düzeyine ulaşmasını ve sürdür-mesini gerektirmektedir. Kalite kontrol işletmelere,

• Marka imajı oluşturma

• Standardizasyonu sağlama

• Üretimde israfı ortadan kaldırarak maliyetleri azalt-ma

• Satış cirosunu artırma

• Gerek iç gerekse de yurt dışı pazarlarda rekabetçi-liği artırma

• Üretim üstünlüğü sağlayarak maliyetleri ve fiyatları rekabetçi düzeyde tutma

• İmalatçı kalite standartlarını yasal kalite standartları ile uyumlaştırma

gibi avantajlar sunar.

Günümüz işletmeleri kalite kontrol faaliyetlerinin sağ-ladığı tüm bu avantajların ötesine geçmek durumunda kalmış ve özellikle 1980’li yıllardan itibaren gelişen ka-lite yönetimi ile birlikte kalite kontrol uygulamalarına ek olarak farklı boyutların da yönetilmesi gerektiği ortaya çıkmıştır.

Kalite kavramının çok boyutluluğu ve buna bağlı olarak kalite sağlama görevinin basit bir uygulamanın ötesin-de bir anlam kazanması, uluslararası rekabet koşulları-nın zorlaşması ve tüketim hareketinin evrenselleşmesi ile birlikte kalitenin bütünsel bir anlayışla ele alınması gereğini doğurmuştur. Bu anlayış, pazardaki müşte-rilerin sürekli artan ve gelişen talep ve beklentilerine paralel bir şekilde, kaliteli ürün ve süreçlerin geliştirilip tasarlanmasından başlayarak üretim ve üretim sonrası aşamalarda ekonomikliği, kalite ve müşteri tatminini en üst düzeyde sağlayabilecek bir kalite sağlama uygula-masını da gerekli kılmıştır (Peşkircioğlu, 1999, s. 57).

Kalite yönetim sistemi (KYS), organizasyonun yöne-tim sisteminin, ilgili tarafların ihtiyaç, beklenti ve ko-şullarını karşılamak için kalite amaçlarına ilişkin olarak sonuçlar üzerine odaklanan bölümüdür. Kalite amaç-ları; organizasyonun büyüme, sermaye, kârlılık, çevre ve iş sağlığı-güvenliği konularındaki diğer amaçlarının tamamlayıcısıdır. Organizasyonun yönetim sisteminin farklı bölümleri, KYS ile ortak unsurlar kullanılarak bü-tünleştirilebilir. Bu da, organizasyonlarda genel yönetim fonksiyonları içinde kalite yönetim (KY) fonksiyonunun yerini ve değerini görebilmek açısından son derece an-lamlıdır (Acuner, Arıkbay, vd., 2004, s.339).

Etkili bir kalite yönetim sistemi için bir organizasyonun başarılı bir şekilde yönlendirilmesi ve çalıştırılması, sis-tematik ve şeffaf bir şekilde yönetilmesi ve kontrol edil-mesi gerekmektedir. Kalite yönetim sistemi uygulama-larının etkililiği açısından, müşterilerin istek ve beklenti-leri ile müşteriler dışındaki ilgili tarafların (sermayedarlar, çalışanlar, tedarikçiler, toplum vb.) istek ve beklentileri

Page 48: Basyazı, - TSE...Kalite Yönetimi Standardizasyonun Makroekonomik Etkileri 79 104 88 109 53 3 KASIM 2013 66 99 Sağlık Hizmetlerinde Kalibrasyon Uygulamaları Karbon Ayak İzi 75

48

arasındaki uyumun sağlanıp sağlanmadığı belirli ara-lıklarla gözden geçirilmelidir. Sistemin temel unsurları da “kalite bilinci”, “yönetimin liderliği”, “süreç yaklaşımı ve sürekli iyileştirme”, ”insan kaynakları”, ”tedarikçilerle ilişkiler” ve “fiziki alt yapı” dır.

Kalite yönetimi uygulaması sonucunda şunlar kazanılır: (Kubr, 2010, s. 492)

• Müşteri taleplerini karşılamak ve memnuniyetlerini garanti altına almak için pazar payını, hasılatı ve varlıklara dönüşüm hızını artırmak, iç masrafları kıs-mak, daha yüksek çalışan tatmini sağlamak, reka-beti daha iyi anlamak ve etkin bir rekabet stratejisi geliştirmek,

• Verimli olmayan faaliyetleri ve kayıpları ortadan kal-dırmak için tüm süreçlerin dikkatle ve sürekli ince-lenmesi sonucunda sadece ürün ve hizmet kalite-sinde değil, aynı zamanda tüm işletme alanlarında ve operasyonel alanlarda en üst düzeyde perfor-mans elde etmek,

• Sadece kalite fonksiyonuyla ilgili değil, herkesin sü-rekli ilerlemeye katılımının sağlanması, iş süreç ve gelişimine daha fazla odaklanmak,

• Yanlış veya kötü yapılan bir işin acil telafisi ve yapı-lan işi yeniden yapmak yerine daha çok sorunların köklerindeki sebepleri ortadan kaldırmak için verile-re dayalı çaba göstermek,

• Müşteri ve tedarikçiler arasında daha açık ve sık ile-tişim, bölümler arası işbirliği,

• Arıza ve hatalara karşı toleranslı olmamak.

VERİMLİLİK ve VERİMLİLİK ARTIRMATEKNİKLERİ

Verimliliğin şirket rekabetçiliği ve ulusal refah üzerindeki etkisi çok önemlidir. Genel olarak verimlilik, hem işgücü hem de fiziksel olarak kullanılan kaynaklarla bağlantılı olarak üretilen ürün ya da hizmetin miktar ve kalitesinin ölçüsüdür. Verimlilik, işgücü ve iş ortamının kalitesin-den etkilenir. Bununla birlikte verimliliği büyüten temel alan, işletmenin kendisidir. Çünkü işletme, mal ve hiz-metleri üretmek için eldeki tüm kaynak ve şartların bir araya geldiği yerdir. Verimliliğin boyutları; iş süreçleri-nin yeniden inşa edilmesine, toplam kalite yönetimine, şirketin performans gelişimine, kaizen’e, kıyaslamaya ve kurumsal mükemmelliğe kadar genişlemektedir. Ve-rimliliği tek etkene bağlayarak ölçmeye çalışmanın ya-rattığı bariz aksaklıklar dolayısıyla “toplam faktör verim-liliği” kavramı ortaya çıkmıştır. Toplam faktör verimliliği, bir şirketin işgücünü, sermayesini, teknolojisini, yöneti-mini, organizasyonunu ve diğer etkenleri ne kadar etkili

ve etkin kullandığının bileşik ölçümüdür. Verimlilik so-runları çok etkenlidir ve birçok farklı etkeni en iyi şekilde kullanarak özel şartlar yaratmak konusunda düşünmek daha yapıcıdır. Bundaki temel koşullardan biri bir “ve-rimlilik yönetim sisteminin” kurulmasıdır. Sürdürülebilir verimliliği geliştirmenin önemli bir şartı da girişimciliğin desteğinde inovasyon ve yeni teknolojileri uygulamak-tır. (Kubr, 2010, s. 463)

İşletmelerde verimlilik farklı düzeylerde ölçülmektedir. Bunlar; işletme, bölüm, grup-takım veya süreç bazın-da yapılabilecek ölçümlerdir. Bu ölçümlerde aşağıda örnekleri verilen çeşitli göstergelerden yararlanılabil-mektedir:

• Üretim Miktarı / Çalışılan Süre (adam*saat)

• Üretim Miktarı / Çalışma Süresi (makine*saat)

• Üretim Miktarı / Enerji Miktarı

• Üretim Miktarı / Hammadde ve Malzeme Miktarı

• Üretim Miktarı / Sermaye

• Planlanan Süre / Fiili Çalışma Süresi

• Fire / Üretim Miktarı

• Gerçekleşen Satış Miktarı / Planlanan Satış Miktarı

• Kar / Sermaye

• Kar / Çalışan Sayısı

• Stok Devir Hızı (Satılan Malın Maliyeti/Ortalama Stoklar)

• Cari Oran ( Dönen Varlıklar / Kısa Vadeli Borçlar)

Bu göstergelerin sürekli izlenmesi, takibi ve en iyi uy-gulamalarla kıyaslanması sayesinde mevcut durumun iyileştirilmesi ve geliştirilmesi için önemli ve anlamlı bir veri altyapısına kavuşulabilmektedir. Bu altyapıyı iyi değerlendirerek sürekli verimlilik artışı sağlayabilmenin tek yolu da işletme için bir verimlilik yönetim sisteminin kurulmasıdır. Bununla birlikte günümüz işletmelerinin gerek içinde bulunulan çevrenin gerekse de işletme içi faktörlerin etkisiyle verimlilik sorunları yaşadığı da bili-nen bir gerçektir. Dış çevre koşullarını bir tarafa bıraka-cak olursak işletmelerde yaşanan verimlilik sorunların kaynakları olarak şunları sayabiliriz:

• Organizasyon ve yönetim yapısı

• Finansal yönetim

• Teknolojik yetersizlikler

• Bilgi eksikliği

• İşgücünün niteliği

• Üretim sisteminin yapısı

• Üretim planlama sorunları

• Stok yönetimi sorunları

Page 49: Basyazı, - TSE...Kalite Yönetimi Standardizasyonun Makroekonomik Etkileri 79 104 88 109 53 3 KASIM 2013 66 99 Sağlık Hizmetlerinde Kalibrasyon Uygulamaları Karbon Ayak İzi 75

49 KASIM 2013

• Kalite sorunları (hammadde, malzeme, süreç)

• Tedarik sistemi

• Enerji temininden kaynaklanan yetersizlikler

• Verimliliğin ölçümü ve izlenmesinde yaşanan prob-lemler

• Pazarlama ve satış sistemi

• Müşteri memnuniyetsizliği

Bu kaynaklar arasında kalite sorunlarının da yer aldı-ğı ve aslında kalite yönetiminden verimlilik yönetimine uzanan zincirdeki halkaların birbirini tamamlayıcısı ol-duğu çok açık bir şekilde ortaya çıkmaktadır. Bunun için de işletmelerin kalite ve verimlilik birimlerinin insan kaynaklarını ve bilgi teknolojilerini de devreye alarak yürüteceği faaliyetlerin önemi büyüktür. Bilindiği gibi verimlilik anlayışı artık insanı, çevreyi, kaliteyi ve bilgi teknolojilerini bir bütün olarak değerlendirmekte ve ba-sit bir oranlamanın çok ötesinde anlamlar taşımaktadır.

İşletmelerde verimlilik çalışmalarının aşağıda sayılan adımlar takip edilerek uygulanması başarı şansını artır-makta ve bir sürekli iyileştirme döngüsü mantığı içinde kurgulanması gerekmektedir:

• Verimlilik sorunlarını belirleme ve verimlilik artırma programlarını hazırlama

• Verimlilik artırma programlarını yürütme

• Verimlilik artırma tekniklerini uygulama ve yönetme

• Verimlilik ölçme, değerlendirme, izleme ve sonuçları raporlama

• İşletme, bölüm, grup-takım veya süreç bazında ve-

rimlilik düzeylerini kıyaslama

İşletmelerde uygulanabilecek verimlilik artırma teknik-leri bilgi yönetimi, hammadde ve malzeme esaslı, ürün ve hizmet esaslı, işgücü ve iş esaslı teknik ve yaklaşım-lar olarak sınıflandırılabilmektedir.

i. Bilgi Yönetimi Teknolojileri (Veri tabanı sistemleri, CAD, CAM, ERP, karar destek sistemleri, vb. )

ii. Hammadde ve Malzeme Esaslı Teknik ve Yaklaşım-lar (Stok kontrol, MRP, İKK, vb.)

iii. Ürün ve Hizmet Esaslı Teknik ve Yaklaşımlar (QFD, TRIZ, FMEA, müşteri memnuniyeti analizi, marka analizi, vb.)

iv. İşgücü Esaslı Teknik ve Yaklaşımlar (İş zenginleştir-me, iş genişletme, hedeflerle yönetim, kalite çem-berleri, katılımcılık, vb.)

v. İş Esaslı Teknik ve Yaklaşımlar (İş etüdü, iş düzenle-me, 5S, ergonomi, kanban sistemi, vb.)

Bu tekniklerin tümü birbirinin tamamlayıcısı ve aynı za-manda kalite yönetim sistemlerinin de vazgeçilmezle-ridir.

VERİMLİLİK ve KALİTE YÖNETİM SİSTEMİETKİLEŞİMİ

Verimlilik ve kalite yönetim sistemlerinin etkileşimini ve ortak amaçlarını ortaya koyma araştırma sonuçları da göstermektedir ki artık günümüzde bu iki kavramın bir-birinden ayrı düşünülmesi mümkün değildir.

“Daha yüksek kalite talebi” bir verimlilik iyileştirme programına başlanmasının önemli nedenlerinden birisi

Page 50: Basyazı, - TSE...Kalite Yönetimi Standardizasyonun Makroekonomik Etkileri 79 104 88 109 53 3 KASIM 2013 66 99 Sağlık Hizmetlerinde Kalibrasyon Uygulamaları Karbon Ayak İzi 75

50

(Prokopenko, North, s.5 -251) olduğu gibi, Peşkircioğ-lu’nun araştırmasına göre de, 121 adet ISO 9000 bel-geli kuruluşun belge almadaki öncelikli amaçları ara-sında kalite güvencesini tüm süreçlerde yaygınlaştır-ma, müşteri şikayetlerini azaltma, işgücü verimliliğinde artış, tüm süreçlerde sürekli iyileştirme, pazar payında artış, müşteri talep ve beklentilerini eksiksiz karşılama amaçları ilk sıralarda yer almıştır. Amaçların plan dö-nemlerine bağlı olarak değişimi ile ilgili incelemeye göre de “işgücü verimliliğinde artış” amacı kısa, orta ve uzun vadeli planların tümünde ilk beş arasında yer almıştır.

Kalite iyileştirme uygulamalarının, maliyeti artırıcı bir un-sur olmadığı, tersine verimliliği, satışları, karlılığı artıra-rak maliyetleri azalttığı görüşleri literatürde genel kabul görmektedir.

Bir başka çalışmada da işletmeler, kalite iyileştirmelerin maliyetleri azalttığı görüşüne % 74, verimliliği artırdığına % 91, satışları artırdığına % 89, karlılığı artırdığına % 85, rekabet gücünü artırdığına ise % 93 oranında ka-tılmaktadır. Maliyetler konusunda avantajların varlığına verimlilik artışı kadar yüksek oranda katılmayan işlet-meler içinse konuya ilişkin sorgulama derinleştirildiğin-de kalite-maliyet ilişkisinin genellikle kısa dönemli ola-rak algılandığı ve kısa dönemde kalitedeki iyileşmenin hammadde ve malzeme giderlerini artırarak maliyetleri yükselteceği görüşü dikkati çekmektedir. Ancak bu noktada kalitenin, müşteri beklentileri ile ilişkisi bir kez daha vurgulanarak, pazardaki hedef müşteri potansi-yeline ilişkin beklentilerin iyi belirlenmiş olması gerekti-ğinin de altı çizilmektedir (Acuner, Arıkbay, vd., 2004)

SONUÇ ve ÖNERİLER

Sanayi sektörünün gelişimiyle sektörün ihtiyaçları ge-nişlemiş ve uluslararası rekabetin de hızlandırdığı bir süreç içinde kalite artırma uygulamaları günümüz sa-nayi işletmelerinin tüm süreçlerine ve fonksiyonlarına yayılmıştır. Ürün ve sistem belgelerinin sanayi sektö-ründe amacına uygunluk açısından geniş bir kullanım alanı mevcuttur. Dünyadaki tüm gelişmelerden ülkemiz de doğal olarak etkilenmiş ve özellikle 1980’li yıllardan itibaren “kalite” ülkemiz sanayi işletmeleri için kurumsal kültürün bir parçası haline gelmiştir.

Bakanlığımız çalışmaları, TSE’nin çalışmaları, kalite belgelendirme kuruluşlarının varlığı, Endüstri Mühen-disliği biliminin gelişmesi, Kal-Der’in kurulması ve bu alandaki birçok gelişme, işletmelerde “kalite” kültürüne çok önemli katkılar yapmıştır. Günümüzde kalite termi-nolojisi artık tüm kuruluşlar için çok kolay anlaşılır hale gelmiş, diğer işletme fonksiyonları yanında “kalite bi-rimleri” de hak ettiği yeri almıştır.

Bakanlığımız fonksiyonları itibariyle incelendiğinde or-ganizasyon yapımızda yer alan Metroloji ve Standar-dizasyon Genel Müdürlüğümüz ve ilgili kuruluşlarımız-dan TSE ülkemizde “ölçüm, standardizasyon, kalite ve belgelendirme” dörtlüsünün birbiriyle bağlantısının anlaşılmasında ve bu doğrultudaki çalışmaların hayata geçirilmesinde öncü rol oynamışlardır. Yine Bakanlığı-mızın bir önceki organizasyon yapısının verdiği görevler çerçevesinde yürüttüğü “tüketici hakları” konusundaki çalışmaları, tüketicinin sanayi işletmelerinden beklediği kalite standartlarını ortaya çıkarmada son derece etkili olmuştur. Asıl olan da müşterinin bugünkü ve gelecek-teki ihtiyaçlarını ortaya çıkarmak ve hatta onun beklen-tilerinin üzerine çıkmaktır.

Kalite sistemlerini belgelendirme işlemi, sistematik ça-lışma anlayışını bununla birlikte verimlilik anlayışını da güçlendirmektedir. Ancak tüm işletme sahip ve yöne-ticilerinin gerek verimlilik artırma çabalarının gerekse kalite yönetiminin uzun soluklu, sabır, kararlılık ve emek isteyen yönetim yaklaşımları olduğu ve birbirlerinin ta-mamlayıcısı olduğu konusunda bilinçlendirilmesi ge-rekmektedir.

Kaynaklar:

1. Acuner, Ş., Müşteri Memnuniyeti ve Ölçümü, MPM Yayınları, No. 655, Ankara, 2001.

2. Acuner, Ş., Arıkbay, C., vd. “Türkiye KOBİ’lerinde Kalite Altyapısının Kalite Yönetim Uygulamaları-na Etkisi,” İKÜ, MPM ve KOSGEB, 1.KOBİ’ler ve Verimlilik Kongresi, İstanbul, 11-12 Aralık 2004, s.339- 349.

3. Birbil, D., Yıldırım, Ş., Beyaz Eşya Sektöründe Kali-te Yönetimi Uygulamaları, MPM Yayınları, No: 648, Ankara, 2000.

4. Kubr, M., Yönetim Danışmanlığı Meslek Rehberi, MPM Yayınları No: 711.

5. Lynch, F.R. ve Werner, J.T. Continuous Improve-ment: Teams and Tools, Milwaukee: Wisconsin, USA, ASQC Quality Press, 1992.

6. MPM, Verimliliği Artırıcı Yaklaşım ve Teknikler Dizisi.

7. Peşkircioğlu, R., “Kalite Yönetiminde ISO 9000 Uy-gulamaları”, MPM Yayınları, No: 620, Ankara, 1999.

8. Prokopenko, J., North, K., “Verimlilik ve Kalite Yö-netimi: Modüler Program”, Bilim, Sanayi ve Tekno-loji Bakanlığı Verimlilik Genel Müdürlüğü, Yayın No: 716.

9. TS EN ISO 9001:2008 Kalite Yönetim Standardı.

Page 51: Basyazı, - TSE...Kalite Yönetimi Standardizasyonun Makroekonomik Etkileri 79 104 88 109 53 3 KASIM 2013 66 99 Sağlık Hizmetlerinde Kalibrasyon Uygulamaları Karbon Ayak İzi 75

51 KASIM 2013

AM

BA

LAJ

Ali Enver BAKİOĞLUFASD Yönetim Kurulu Başkanı

Hasan Salih ACARFASD Genel Sekreteri

AmbalajStandardizasyonu

İle Verimlilik

FASD (Fleksibıl Ambalaj Sanayicileri Derneği) 2005 yı-lında kurulmuş olup bugün itibari ile 56 üyesi ile Türkiye fleksibıl ambalaj sanayiinin tek ve en yetkin temsilci-sidir. Ambalaj sanayinin 15 milyar USD’nin üzerinde olduğu tahmin edilen 2012 yılı sektör büyüklüğünün önemli bir kısmı fleksibıl ambalajlardan oluşmaktadır. Fleksibıl ambalaj sektörü, modern hayatın bir gereği olarak sürekli büyüme eğilimindedir. Bu eğilim, eko-nomik verilere de doğrudan yansımaktadır. Fleksibıl ambalaj sektör büyüklüğü 2012 yılında dünya çapında 74 milyar USD’ye, Avrupa’da ise 11,9 milyar Euro’ya yükselmiştir. Fleksibıl ambalaj sektörü, doğrudan ve dolaylı ihracata katkısıyla Türkiye ekonomisinde önemli bir yer tutmaktadır.

Türkiye Fleksibıl ambalaj sektörünün hedefi; 2023 senesine kadar Avrupa’nın fleksibıl ambalaj tedarik üssü haline gelmektir. Sektör bugün itibariyle teknolo-jik altyapısı, insan kaynakları, bilgi birikimi, kapasitesi ve kurulu sistemleri sayesinde yakaladığı üstün kalite ve yüksek müşteri memnuniyeti ile ürünlerini dünya pazarlarına kabul ettirmiş bir konumdadır. Bu durum ancak kaynakların verimli kullanılması ile mümkün ola-bilmektedir.

Ambalaj, TS EN 14182 standardına göre “hammadde-

den işlenmiş ürüne kadar, üreticiden kullanıcı veya tü-keticiye kadar, ürünün bir arada tutulması, korunması, yüklenip-boşaltılması, sevk edilmesi ve tanıtılması için kullanılan herhangi bir yapıdaki herhangi bir malzeme-den yapılmış bütün ürünler” olarak tanımlanmaktadır.

Ambalajın en önemli işlevi korumadır. Ürün dış koşulla-ra duyarlıysa, ambalajlamadan kabul edilemez durum-daysa veya ambalajsız halde çevreye zarar vermektey-se, korumaya ihtiyaç duyulur. Ambalaj, içinde bulunan ürünleri çarpma, ıslanma, zedelenme gibi fiziksel etki-lerden; ekşime, bozulma, çürüme gibi kimyasal etki-lerden korumaktadır. Toz, kir, aşınma, nem, ışık, ısı ve delinmeye neden olabilecek diğer yüzeylerle temas, ürünü etkileyen dış koşulların en önemlileridir.

- Koruma, ürüne göre değişen bir faktördür. Ambala-jın ömrü, ürünün beklenen ömründen fazla olmalıdır. Özellikle gıda maddeleri için geliştirilen ambalajların, gıda maddesi için istenen raf ömrü boyunca ürü-nü koruyabilmesi ve karar kılınan uygun ambalajın standardize edilebilmesi gereklidir. Bu süreç, sürekli gelişim yoluyla verimliliği artırır.

- Ambalaj çevrenin korunmasına katkı sağlar. Am-balaj olmadan üretilen ürünler tüketiciye ulaştırıla-madıklarından bozulacak ve hem doğal kaynakların

Page 52: Basyazı, - TSE...Kalite Yönetimi Standardizasyonun Makroekonomik Etkileri 79 104 88 109 53 3 KASIM 2013 66 99 Sağlık Hizmetlerinde Kalibrasyon Uygulamaları Karbon Ayak İzi 75

52

gereksiz yere tüketimi hem de bozulan ürünlerin et-kisi nedeniyle çevreye olumsuz etkide bulunacaktır.

- Ambalaj ürünü koruyarak, gereksiz atık oluşumunu ve israfı önleyerek, verimli kullanım sağlayarak ve sağlığı koruyarak ekonomik, çevresel ve sosyal sür-dürülebilirliğe önemli bir katkıda bulunur.

Kurumsal ve tüketici farkındalığının artmasıyla ve med-yanın da etkisiyle birlikte yaygınlaşan genel kanının aksine ambalaj çevreyi kirleten değil koruyan bir mal-zemedir. Doğru ambalaj, farklı tasarım seçenekleri ile büyük miktarda ürünün korunması için kullanılan mal-zeme miktarının azaltılmasını sağlar. Avrupa Fleksibıl Ambalaj Örgütü (FPE) “daha çok daha azdır” sloganıy-la; daha fazla koruma, daha fazla bariyer etkisi, daha fazla kullanım kolaylığı, ihtiyaca daha uygun mekanik özellikler ve daha fazla geri dönüşüm ve geri kazanım uygulamasının, kaynakları korumaya çok büyük bir olumlu etki sağlayacağını ifade etmektedir.

“Sürdürülebilir ambalaj” koruduğu ürünle birlikte bir bütün olarak, ürün yaşam döngüsün tamamı içinde değerlendirilmelidir. Bu bağlamda “sürdürülebilir am-balaj”ı yalnızca “geri dönüştürülebilme” bağlamında değil gıda zinciri içinde çevreye yaptığı toplam etki ile değerlendirmek daha doğru olacaktır.

1- Ambalajın etkinliği, bilgilendirme ve sorumlu tüke-timi destekleyerek, tedarik zinciri boyunca hareket eden ürünü etkin bir şekilde içererek ve koruyarak topluma değer katmasıdır.

2- Ambalajın verimliliği, ürünün yaşam döngüsü bo-yunca mümkün olduğu kadar malzeme ve enerjinin verimli bir şekilde kullanılmasının sağlanmasıdır. Bu durum, depolama, taşıma ve elleçleme gibi destek sistemleri ile ilgili etkileşimlerdeki malzeme ve enerji verimliliği ile birlikte değerlendirilmektedir.

Tüketici algısında ambalajın işlevselliği kabul edilmekle birlikte “aşırı ambalajlama” konusunda artan bir duyar-lılık söz konusudur. Öte yandan, kısa raf ömrü olan, sezon dışı ve yaşam tarzındaki değişime bağlı küçük porsiyonda ürünlere talepte de bir artış görülmektedir.

Tüketici gözünde “aşırı ambalaj”, çevreye zararlı etkiye sahip ve fazla düzenli-depolamaya (çöp oluşumuna) yol açan ambalaj atığı olarak algılanmaktadır. Bu ne-denle, tüketici geri dönüşüme uygun ambalajlara yö-nelmektedir. Bu aşamada, ambalajın bozulmayı önle-me, kullanım kolaylığı sağlama, porsiyon düzenleyerek ihtiyaca göre gıda tüketimi sağlama ve atıkları azaltma yoluyla kaynak korumaya yaptığı olumlu etkisi saye-sinde çevrenin ve doğal kaynakların sürdürülebilirliğine yapmakta olduğu katkı göz ardı edilmemelidir.

Gıda atığı büyük bir çevre problemidir. Avrupa CO2 sa-lımının dörtte biri gıda ve içecekten kaynaklanmakta, Avrupa’da her yıl 90 milyon Euro tüketilemeyen gıdalar için harcanmaktadır. CO2 salımının yanı sıra su ve diğer doğal kaynakların kullanımı da göz önünde bulundurul-duğunda, gıda atığının yol açtığı kayıpların çok zaman ambalajdan daha büyük bir çevre problemine yol açtığı görülecektir.

Ambalaj atığı çöp değildir. Kaynağında ayrıştırılarak toplanan ambalaj atığı, sistemli bir şekilde geri dönü-şüm işlemlerine tabi tutularak hammadde haline dö-nüştürülebilmektedir. Hem daha az malzeme ile daha fazla ürünü koruyabilmesi, hem de geri kazanım ve geri dönüştürmeye uygunluğu ve enerji geri kazanımı için uygun kalorifik değere sahip olması nedeniyle fleksibıl ambalajlar verimlilik ve sürdürülebilirlik açısından büyük avantajlara sahiptir.

Aynı miktardaki ürünün daha az miktardaki ambalaj malzemesiyle (daha az kaynak ve enerji kullanımı) daha uzun raf ömrü sağlaması modern ambalaj sanayiinin en önemli hedefidir. Bu sayede verimlilik artışı sağ-lanmakta ve verimliliği genel kabul gören uygulamalar standartlaşmaktadır.

Kaynaklar:

• Arıkan, A., Tüzel, N. (2012). 2011 Türkiye Ambalaj Sanayi Raporu. Ambalaj Bülteni, Eylül/Ekim 2012.

• Gaster, P. (2013, Mart). The European Flexible Pa-ckaging Market 2012. FPE etkinliğinde yapılan PCI Films Consulting Ltd. tarafından yapılan sunum.

• European Aluminium Foil Association. More is Less isimli sunum.

Page 53: Basyazı, - TSE...Kalite Yönetimi Standardizasyonun Makroekonomik Etkileri 79 104 88 109 53 3 KASIM 2013 66 99 Sağlık Hizmetlerinde Kalibrasyon Uygulamaları Karbon Ayak İzi 75

53 KASIM 2013

Abdulkadir AÇAR

75. Yıl Mesleki Eğitim Merkezi Müdürü

Standardizasyon ve Kalite Konularının Eğitim SistemineEntegrasyonu

Standardizasyon, kalitenin kaynağı olarak tanımlanabi-lir. Zira standardizasyon olmadan kalitenin yakalanması mümkün olmayıp, kalite yolculuğunun tren rayları gibi de düşünülebilir.

Kalite, insanı gerçek manada “Eşref-i Mahlukat” olarak görmek ve ona göre değer verip onlara hizmet sunmak olarak tanımlanabilir.

Eğitim ise insanı anlamaktır. Güzellik gibi, bunun da tarifi kişiden kişiye göre değişmektedir. Nasıl ki her insanın güzellik anlayışı ve tarifi farklı ise, eğitimin de tarifi farklıdır. Zira eğitim, insanlarda hayat boyu devam eden bir olgu olduğundan; insanların davranışlarında belli gelişmeler sağlamaya yarayan, formal/informal süreçlerin tamamını kapsayan planlı bir etkileme ve etkilenme süreci olarak tanımlanabilir. Eğitim ilim ve erdemin bir arada verilmesidir. Bunu sağlayabilmek için de sürekli değişen ve dönüşen dünyadaki milletler mücadelesinde hak edilen yeri alabilmek için, eğitime gereken önemi vermek zorundayız.

Ana karnında başlayıp, mesleğe atıldıktan sonradan, ölüme kadar devam eden bir süreçte kalitenin olması insana duyulan saygı gereğidir. Kalitenin olabilmesi için de standardizasyon olmazsa olmazdır.

Selçukluların Nizamiye Medreseleri ile başlayıp, Fatih döneminde kurulan ve üniversite anlamında dünya ta-rihinde bilinen en eski eğitim müesseselerinden olan Sahn-ı Seman Medreseleri ile Türkler eğitim tarihinde ilkleri gerçekleştirmiştir.

1502 tarihinde Sultan II. Bayezid döneminde “Kânun-nâme-i İhtisâb-ı Bursa” ile dünyada ilk standart uygula-ması başlatılmasına rağmen, günümüzde başta eğitim

olmak üzere birçok konuda kalite ve standart henüz yakalanamamıştır. Eğitimde standardizasyon, tek tip insan yetiştirmek için insanları kendimize benzetmek olarak algılanmıştır.

Eğitimde kalite ve standardizasyonun yakalanabilmesi için, kendi tarihimizden ve gelişen dünyadan ilham alı-narak köklü bir reforma gidilmelidir.

Baştan sona hoşgörü olan eğitimin kalitesinde hoşgö-rü ihanettir, düşüncesiyle; öğretmen, eğitim yöneticisi, eğitim kalitesi ve eğitim ortamları asgari bir standarda getirilmeli, eğitim çıktılarının akreditasyonu ile eğitimin kalitesinden taviz verilmemelidir.

Bu bildiride kalite ve standardizasyonun eğitim süre-cinde entegrasyonu incelenmekte ve tartışılmaktadır.

“İnsanları düzeltebilmemiz için, önce kendimizi düzelt-memiz gerekir” der Hz. Ömer ve Hz. Ali’de “Eğri cetvel-le doğru çizgi çizilmez” buyurur.

Doğru elemanlardan oluşan, doğru bir sistem olma-dan, doğru ürün alınması mümkün değildir. Öyleyse “hata yapma lüksümüz olmayan” eğitimin; ön yargı ve ön kabullerden arınmış bir düşünce ile yeniden doğ-ruların üzerine inşa edilerek, geleceğimizin garantiye alınması şarttır.

Eğitim çocuğun toplumla, daha da ötesi devletle ilk yüzleşmesidir. Ve ilk yüzleşmedeki “ilk İntiba”ın kolayca değişmeyeceği de bilimsel olarak ispatlanmıştır.

EĞİT

İM S

İSTE

Page 54: Basyazı, - TSE...Kalite Yönetimi Standardizasyonun Makroekonomik Etkileri 79 104 88 109 53 3 KASIM 2013 66 99 Sağlık Hizmetlerinde Kalibrasyon Uygulamaları Karbon Ayak İzi 75

54

Toplumun yapısına ve eğitimin ürün çıktısına baktı-ğımızda; ilk intibanın hiç de iyi olmadığını görmekte, yaşamakta ve milletçe bedel ödemekteyiz. Görmedik-lerimiz, ya da görmek istemediklerimiz yakıp, yıkarak kendilerini gösterdiler.

Eğitimciler olarak kabul etmeliyiz ki, toplumdaki gü-nahlardan şikâyetçi olma hakkımız yoktur. Toplumdaki sevabın da, vebalin de en az yarısı bizimdir, zira eğitim-ciler olarak ürün bizim ürünümüzdür.

Fildişi kulelerde yaşayıp, çocuklarını çok özel şartlar-da okutanlar kendi çocuklarının gelecekte, ihmal edip, görmedikleri insanlarla birlikte yaşayacaklarını düşüne-miyorlar. Çocuklarının huzurlu bir gelecekte yaşamasını isteyenler, “ötekileri de” görmek zorundadır. Zira ekilen diken tohumlarından, gül biteceğini beklemek boşuna-dır.

Çocukları birer sayı, birer kemiyet, birer yaramaz olarak gördük hep birlikte. Oysa bizim için birer sayı, birer ke-miyet ya da birer yaramaz olanlar; birilerinin çocukları, ümitleri, gelecekleri ve her şeyidir. Her biri ayrı bir dün-ya, ayrı bir âlemdir.

Öğretmenlere emanet edilen her çocuk, birilerinin bü-tün varlığı, bu ülkenin, bu milletin, belki de bu dünyanın geleceğidir.

Öğretmenlik hem çok zor hem de çok kolay bir mes-lektir. Her çocuğu kendi öz evladımız gibi görebilirsek çok kolay, evladımız gibi göremezsek ise belki de dün-yanın en zor mesleğidir.

Bunu başarabilmek ve şaşmamak için de, her öğ-retmenin her derste “Benim çocuklarımın öğretmeni benim gibi olsaydı ne yapardım” sorusunu kendisine sorması gerekir. Aynı şekilde yetkili ve etkili olanlar da “Özel bir okulum olsaydı, yönetici olarak atadıklarımı, kendi okuluma yönetici ya da öğretmen olarak alır mıy-dım?” sorusunu kendilerine sorma yürekliliğini göster-melidirler.

Bunları yapabilir ve kendimizi karşıdakinin yerine koy-mayı becerebilirsek ve insanı gerçek manada “Eşrefi Mahlukât” olarak görebilir ve ona göre davranırsak bir-çok problemi kolayca çözebiliriz.

Niteliğinden çok, niceliğine bakarak okullar açtık ve aynı zihniyetle yetiştirilmiş öğretmenler ve o öğretmenlerin içinden de aynı şekilde “Bir Mühür, Bir Müdür” diyerek yöneticileri yetiştirmeden okullara atadık. Daha sonra-da “Nerede hata yaptık?” sorusunu kendimize sorduk. Kem alet ile kemalât olmayacağını düşünemedik!..

Ülke genelindeki eğitime objektif bir şekilde baktığımız-da; hem fiziki, hem öğretmen ve yönetici yeterlikleri, hem de ürün çıktıları bakımından mukayese edileme-yecek derecede dengesizlikler ve yetersizlikler olduğu-nu görürüz.

Bütün bu eşitsizliklerle birlikte, merkezi sınavlarda ve bakanlığımızın denetimlerinde de bunlar eşit şartlara sahipmiş gibi değerlendirme ve sınavlar yapılmaktadır.

Öyleyse aynı şartlarda değerlendirdiklerimizi, aynı şart-lara taşımakla yükümlüyüz.

Temel problemimizi genel manada özetlersek; çalışan ile çalışmayanı, başarılı ile başarısızı ayırt eden bir stan-dardımız bulunmamaktadır.

Bütün bu olumsuzluklar karşısında acilen yapmamız gerekenler:

Öğretmen Yetiştirme

Öğretmen yetiştiren okulların ya doğrudan MEB’e bağ-lanması ya da MEB ile koordineli çalışıp, arz-talep den-gesi doğrultusunda akredite edilmiş bir sistemle öğret-men yetiştirmesi elzemdir.

Bolca öğretmen adayı yetiştirip, bu gençleri ortada bı-rakmaya hakkımız yoktur.

Eğitim Fakültesinden mezun olan öğretmen adayları, Türkiye genelinde “TÜRKAK” tarafından akredite edil-miş markalaşmış okullarda bir yıl tam donanımlı staj görmelidir. Bu stajı başarı ile tamamlayanlar adaylığı kalkmış memur olarak, doğrudan öğretmen olarak atanmalıdır.

Bu uygulama ile belli bir standartta öğretmen yetiştir-miş oluruz.

Fiziki Alt Yapı

Gerek ilk ve orta öğretimde, gerekse de yüksek öğre-timde amiyane tabirle birçok “Tabela Okulumuz” vardır. Her dönemde arz-talep dengesinden ziyade, birçok farklı mülahaza ile tabela okulları açtık ve açmaktayız.

Özellikle ilçelerde açılan Meslek Yüksek Okulları, birçok konuda birçok meslek lisesinden çok daha geridedir. Eğitimin tamamında standartlardan yoksun çok okul yerine, tam donanımlı kampüsler kurup öğrenci taşı-ması yapılması daha akılcı ve daha verimli olur.

Okulların hem personel, hem de her türlü donanımı ta-mamlanmadıkça açılması yoluna gidilmemelidir. Bunlar tamamlanmadan açılan okullarda, kâğıt üzeri “sözde eğitim” yapılmakta, telafisi olmayacak şekilde çocukla-rımızın geleceği ile oynanmakta ve ağır bedeller öden-mektedir.

Okulların yapımında insan onuruna yakışır bir standart belirlenmeli ve çevre, elektronik güvenlik sistemleri, ağ bağlantıları, emniyet tedbirleri, aşırı soğuk ve aşırı sıcak bölgeler göz önüne alınarak ısıtma-soğutma sistem-leri vb yapım aşamasında tamamlanmalıdır. Mevcut durumda okul yöneticileri bir şeyler yapmak çabasına girmekte ve maddi-manevi birçok hata işlenmektedir.

Bölge şartlarına göre tespit edilmiş bir standartta okul

Page 55: Basyazı, - TSE...Kalite Yönetimi Standardizasyonun Makroekonomik Etkileri 79 104 88 109 53 3 KASIM 2013 66 99 Sağlık Hizmetlerinde Kalibrasyon Uygulamaları Karbon Ayak İzi 75

55 KASIM 2013

projeleri detaylandırılmalıdır. Aksi durumda Erzurum gibi bölgelerde çocuklar soğuktan donmakta ya da gölgede sıcaklığın 50 derecelere yaklaştığı Urfa gibi bölgelerde çocuklar sınıfta sıcaktan kavrulmaktadırlar.

Yönetici Atama

Başarı hikâyeleri olan öğretmenler arasından, tarafsız ve geniş tabanlı bir komisyonca “objektif” kriterlerle seçilecek yöneticiler okulların başına getirilmelidir. Se-çilen bu okul müdürlerinin kendi ekiplerini kurup, eki-biyle gelip, ekipleriyle gitmeleri uygulaması yapılmalıdır. Başarı/başarısızlık sadece müdüre değil tüm ekibe mal edilmelidir.

Mevcut durumda, okullar iç çekişmelerle çalkalanmak-ta ve sistem, dolayısıyla da çocuklarımız zarar görmek-tedir.

Eğitim-Öğretim

Mevcut sistemde verilen örgün ve yaygın eğitimin çık-tıları, eğitimi verenlerce değerlendirilmektedir. Sonuçta ne derece başarılı olduğumuz da ortadadır. Kabul et-meliyiz ki eğitim kurumları yetersizliklerini kabullenme-mekte ve içi boş diploma, belge ve sertifikalar vermeye devam etmektedir.

Acilen akreditasyona gidilip, eğitim kurumlarının “Kali-te Yönetim Standartları” belirlenmeli ve buna göre de okullarda “Kalite Yönetim Sistemi” kurulmalıdır. Kalite Yönetim Sistemini başarı ile kuran okul ve kurumların, sadece yöneticileri değil tüm personeli ödüllendirilme-lidir. Zira sağlanan başarının, ekibin başarısı olduğunu göz ardı etmemeliyiz.

Eğitim kurumlarının tümündeki çıktıların bağımsız ku-ruluşlarca ölçülüp, değerlendirilmesi yoluna gidilmelidir.

Milli Eğitim Müdürlüklerin de, o ildeki kurumların kali-te güvence süreçlerinin uygulanmasını sağlayacak, bu süreci yürütecek ve bu yönde gerekli desteği kurumla-ra sağlayacak bir “Kalite Güvence Birimi”nin oluşturul-ması gerekir.

Kalite Güvence Biriminde çalışanların bu konuda eği-tim görmüş, bir nevi akredite edilmiş öğretmenlerden oluşmasına hassasiyet gösterilmelidir. Bu birimde ça-lışanların ders ücretleriyle ilgili yasal düzenleme yapıl-malıdır.

Bu konuya en çok hazır olan okullar olduğundan dola-yı, öncelikle MTE kurum ve kuruluşlarından başlanarak tüm okulların akreditasyona sahip olması sağlanmalıdır.

Bu süreç başlangıçta seçilecek pilot okullara odaklan-malı, ancak önümüzdeki 3 yıllık süreçte aşamalı olarak diğer okulları da içine alacak şekilde yaygınlaştırılmalı-dır.

Süreç, resmi bir öz değerlendirme sisteminin uygu-lanması suretiyle kolaylaştırılmalı ve MEB tarafından

görevlendirilecek il düzeyindeki bağımsız ekipler tara-fından gerçekleştirilecek değerlendirme ziyaretleri ile takip edilmelidir.

Öz değerlendirme sistemi her kurumun tüm çalışan-ları ve paydaşlarınca; kurum ve yöneticilerle, zümrele-rin değerlendirilmesi şeklinde olmalı, buna göre Eylem Planları hazırlanmalı, uygulanmalı ve takip edilmelidir.

Kalite Yönetim Standartları yeni oluşturulan Öz Değer-lendirme Süreci üzerine yapılandırılacak biçimde tasar-lanmalıdır.

Öz Değerlendirme, aşağıdaki süreçleri desteklemelidir;

• Kişiler

• Çalıştıkları yerler

• Kullandıkları kaynaklar

• Verdikleri kararlar

Öz Değerlendirme sürecinde ‘ne yapılıyor’ ve ‘nasıl yapılıyor’ sorularının cevapları gözden geçirilmelidir. Ayrıca, daha etkili çalışma yolları planlanarak uygulan-malıdır. Bazı noktalarda, öz değerlendirmenin, herkesin beklediği gelişmeleri sağlayıp sağlamadığı konusunda yardımcı olur.

Öz değerlendirme sistemi il müdürlüklerince takip edi-lebilirken, bakanlıkça da takip edilecek şekilde düzen-lenmelidir.

Akreditasyon sürecindeki başarı/başarısızlık başta yö-netim ekibi olmak üzere kurumun tüm çalışanlarına yansımalıdır.

Uygulanacak sistem ile öğretmenler sadece eğitim-öğ-retim ile uğraşırken öğrenci çıktıları bağımsız kuruluş-larca değerlendirilmeli ve buna göre geri dönüşümle eksiklikler tamamlanmalıdır.

Akreditasyondaki başarı görevde yükselmede ciddi bir etken olurken, başarısızlık ekibin yöneticilik görevine son vermeyle karşılığını bulmalıdır.

Başarı ve başarısızlığın yeterince görülmediği mevcut sistemde, çalışanların da şevki gittikçe kırılmakta ve sistem hızla kötüye gitmektedir.

Sonuç olarak; eğitim sistemimizin istenen seviyeye ulaşabilmesi için, objektif kriterlerle ölçülen ve duygu-sallığa yer vermeyen bir sözleşme sistemi ile başarıyı yakalayabiliriz.

Hayatın provası olmadığını ve eğitimcilerin hata yapma şansının bulunmadığını göz ardı etmemek zorundayız.

Başarı için kendini geminin dışında hissedenleri, onla-rı görerek ve öteki olmadıklarını adil uygulamalarımızla geminin içine alarak, gemiyi limana sağ salim ulaştıra-biliriz.

Page 56: Basyazı, - TSE...Kalite Yönetimi Standardizasyonun Makroekonomik Etkileri 79 104 88 109 53 3 KASIM 2013 66 99 Sağlık Hizmetlerinde Kalibrasyon Uygulamaları Karbon Ayak İzi 75

56

İhsan ÖVÜT

TSE Eğitim Dairesi Başkanı

Standardizasyon Bilincinin Gelişmesinde EĞİTİMİN ROLÜ

EĞİT

İMİN

RO

Günlük hayatımızda karşılaştığımız birçok olgu ya da kavramın nasıl oluştuğunu hep merak etmekteyiz. Bunların insanlığın ortak ürünü olan standardizasyo-nun sonucu olduğunu çoğumuz bilmeyiz. Günümüz dünyasında standardizasyon altyapısı (Ulusal, bölgesel ve uluslararası standardizasyon altyapısı ve teşkilatlar) oldukça güçlü ve profesyonel durumdadır. Bu yapılar sebebiyle standardizasyona ulaşım için herkese ciddi ve önemli görevler üstlenme imkanı vermektedir. Bu imkanlara ulaşabilmek için de farkındalık oluşturma ve bilinçlendirme programlarına ihtiyaç vardır. Bu nokta-da, en önemli ve temel araç olarak eğitim ortaya çık-maktadır.

Standardizasyon bilincinin eğitim yoluyla yerleştirilme-sinin önemi ile eğitim yöntemlerini anlatmayı amaçla-nan bu sunum aşağıdaki başlıkları içermektedir:

1- Standard, standardizasyon nedir? Neden önemli-dir?

2- Standardizasyon bilinci neden geliştirilmelidir?

3- Eğitimle standardizasyon bilinci nasıl sağlana bilir? Eğitim türleri, eğitim/öğretim aşamaları.

4- Değerlendirme ve sonuç.

Geçen yüzyılın sonunda, ABD, Avrupa’da ve Güney Kore gibi uzak doğu ülkelerinde standardizasyon ile ilgili bilinçlendirmeyi sağlamak amacıyla bazı ciddi gi-rişimler başlatılmıştır. Örneğin Roterdam Erasmus Üni-versitesi’nde “Management of Innovation” adı altında standardizasyon kariyeri verilmeye çalışılmıştır. Diğer bazı ülkelerde benzer bazı çalışmalar olsa da yeterli ilgi ve alaka gösterilmiş değildir. Buna karşılık konunun önemi gittikçe daha çok anlaşılmakta; son birkaç yıl içerisinde Avrupa kıtasını muhatap alan “Avrupa Stan-dardizasyon Akademisinin (European Academy on

Standardization (EURAS)” çalışmaları; Çin ve Kaza-kistan’da standardizasyon mühendisliğinin kurulmuş olması; Avrupa Standard Kuruluşları olan CEN, CE-NELEC ve ETSI’nın “Standardizasyonun Eğitimi Ortak Çalışma Grubunu (JWG-Eas, Joint Working Group on Education about Satndardization) kurmuş olmaları önemli gelişmelerdir.

Bu çalışmalarda, akademisyenler ve profesyonel yöne-ticiler için standard ve standardizasyon eğitimi; geliş-mede, yenilikçi yaklaşımlar oluşturmada, ürün ve ufuk geliştirilmesinde önemli bir mihenk taşı olarak vurgu-lanmaktadır.

İlgili tüm taraflarda standardizasyon bilincinin oluşma-sı; ulusal, bölgesel ve uluslararası standardizasyon çalışmaları hakkında farkındalığın oluşması, gelecek vadeden bir kariyer meslekten çok yeni standard yapı-cılarının yetişmesi sadece eğitimle sağlanabilir. Ayrıca, var olan standardların kullanılması ve geliştirilmesinde, standard veya standard grubu bazlı eğitimler oldukça önemlidir. Ortaya konulmuş olan norm veya kriterlerin tatbiki ve doğru anlaşılmasının yolu bilgilendirme ve bi-linçlendirmeden geçer.

Çin, Güney Kore, Japonya, Avrupa ve ABD’de stan-dardizasyona yeni aktörler kazandırmak için ciddi ça-lışmalar yürütülmektedir. Durum tespitleri yapılmakta, eğitimin çeşitli aşamalarına yönelik politikalar üretil-mekte, AR-GE çalışmaları önerilmektedir.

Doğası gereği ihtiyari olan standardizasyonun, katılım-cıları da gönüllü olacağından bu alanda ciddi ve sabırlı

Page 57: Basyazı, - TSE...Kalite Yönetimi Standardizasyonun Makroekonomik Etkileri 79 104 88 109 53 3 KASIM 2013 66 99 Sağlık Hizmetlerinde Kalibrasyon Uygulamaları Karbon Ayak İzi 75

57 KASIM 2013

çalışmaya ihtiyaç vardır. Standard yapıcılar ile standard kullanıcılar arasındaki zincirde, standardizasyon bilinci-nin oluşturulması ve herkesin standard oluşturmada bir şekilde katkı sağlaması önemlidir. EURAS’ın Avrupa’da Akademik Standardizasyon Eğitimi Beyaz Kitabının gi-rişinde özetle şöyle denilmektedir: “Bölgeler, ülkeler, sanayi sektörleri ve şirketler için standardizasyon stra-tejik bir mal varlığıdır. Standardizasyonda üstün olmak için düzenli eğitim bir ihtiyaçtır.”

Bu sunumda standard, standardizasyonun tanımı ve önemi ifade edildikten sonra, standardizasyon bilinci-nin neden geliştirilmesi izah edilecek; bunu müteakip standardizasyon bilincinin eğitimle nasıl sağlana biline-ceği, eğitim türleri, eğitim/öğretim aşamaları örneklen-dirmeye çalışılacak ve kısa bir değerlendirme ile sonuç-landırılacaktır.

Standard, standardizasyon nedir?Neden önemlidir?

İnsanların ihtiyaçlarını sürekli ve düzenli olarak karşıla-masını sağlamak amacıyla koymuş olduğu kurallar ve diğer insanlarla birlikte benzer ürünü rahatlıkla kullana-bilme gayreti neticesinde oluşan standard olgusu in-sanlık tarihi kadar eskidir.

Standardın tanımı ile ilgili olarak birbirine benzer tanım-lamalar yapılabilir. Genellikle, “imalatta, anlayışta, ölç-me ve deneyde bir örnekliktir” diye ifade edilmektedir. Resmi ve uluslararası geçerli tanımların yer aldığı TS EN 45020, “Standardizasyon ve ilgili faaliyetler - Genel terimler ve tarifleri” standardında, standardizasyon ve standard aşağıdaki gibi tanımlanmaktadır:

Standardizasyon:

Mevcut ve muhtemel problemler dikkate alınarak, be-lirli bir konuda ortak ve tekrar eden kullanımlar için en uygun seviyede bir düzen gerçekleştirilmesi amacıyla gerekli hükümlerin oluşturulması faaliyeti.

Notlar:

1- Standardizasyon, özellikle, standardların hazırlan-ması, yayımlanması ve uygulanmasından oluşan bir faaliyettir.

2- Standardizasyonun başlıca faydaları, ürün, proses ve hizmetlerin amaçlarına uygunluklarının geliştiril-mesi, ticari engellerin aşılması ve teknolojik işbirliği-nin kolaylaştırılmasıdır.

Standard:

Mutabakatla oluşturulmuş ve kabul edilmiş bir kurum-ca onaylanmış, mevcut şartlar altında en uygun sevi-yede bir düzen kurulmasını amaçlayan, ortak ve tek-rarlanan kullanımlar için, faaliyetler ve sonuçlarıyla ilgili kuralları, kılavuzluk bilgileri veya karakteristikleri içeren doküman.

Not: Standardlar, bilim, teknoloji ve tecrübenin birleş-tirilmiş sonuçlarına dayanmalı ve toplumun optimum faydasını amaç edinmelidir.”

Tanımlardan anlaşılacağı üzere standardizasyon fa-aliyetinin sonucunda oluşan belge ya da dokümana standard denilmektedir. Standardizasyon ise bütün çalışma süreçlerinin genel adıdır. Her faaliyet standard ile neticelenmeyebilir. Yeteri kadar destek almayan ça-lışmalar taslak olarak kala bilir veya başka adlar altında yayınlanabilir. Standardlar, günlük hayatta kullandığımız birçok eşyanın ya da hizmetin etkinliğini ve güvenilirli-ğini artırmak ve hayatı kolaylaştırmak amacıyla hazırla-nır. Üzerinde anlaşılmış en iyi uygulamaları gösterirler. Standardlar, konusunda uzman kişilerin bir araya gel-mesiyle oluşturulur, yani ortak bir çalışmanın sonucu-durlar.

Standardizasyonda öncelikli olarak can ve mal güven-liği hedeflenirken aynı zamanda kalitenin alt sınırı tes-pit edilmek suretiyle belirlenen düzeyin altında mal ve hizmet üretimine müsaade edilmemektedir. Dolayısıyla teknolojik gelişmenin bir anlık çekilmiş resmidir.

Standardın olmadığı bir alanı bulmak oldukça zordur. Ya ortak standardlar vardır ya da birilerinin koyup em-poze ettiği sektörel standardlar vardır. Ortaklaşa oluş-turulmuş standardlara uygun üretim ve tüketim, diğer insanlara karşı sorumluluğumuzdur.

Standardlar, insanlığın ortak malı olup, canlı bir yapı-ya sahiptir. Teknolojik gelişmeler, anlayış farklılaşması, ihtiyaç değişikliği, talep farklılaşması, kolay ve hızlı kul-lanım ihtiyacı gibi hususlar standardların sürekli revize edilmesi, yenilenmesini gerektirir. Standardizasyonda tamamlanma yoktur.

Standardlar, genel olarak tüm ilgili tarafların ortak ça-lışması sonucunda hazırlandığından küresel pazarlarda rekabet edebilmenin yolu standardlara uygun, kaliteli mal ve hizmet üretiminden geçmektedir. Standardın ekonomiye, üreticiye ve tüketiciye sağlayacağı bir çok avantajlar arasında verimlilik, tasarruf, seri imalat imka-nı, maliyet düşüklüğü, kaliteli ürün elde etme, çevresel fayda sağlama, rekabeti geliştirme, can ve mal güven-liği ve benzerini sıralamak mümkündür.

Standardlar temelde gönüllü kullanım için oluşturulur, ancak bazı durumlarda pazarda uygunluğun sağla-nabilmesi için standardlar referans olarak gösterilerek zorunlu kılınmaktadır. Örneğin kredi kartlarının fiziksel özellikleri ve boyutları ile ilgili standard: TS EN ISO/IEC 7810. Kredi kartlarının bütün dünyadaki ATM/Pos makinelerinde kullanılabilmesi, bu standarda uymakla sağlana bilinmektedir 2- Standardizasyon bilinci neden geliştirilmelidir? Günlük hayatımızın her aşamasında muhatap kalacağımız standardları bilmek, nasıl oluş-tuğunun farkında olmak ve buna katkıda bulunmak

Page 58: Basyazı, - TSE...Kalite Yönetimi Standardizasyonun Makroekonomik Etkileri 79 104 88 109 53 3 KASIM 2013 66 99 Sağlık Hizmetlerinde Kalibrasyon Uygulamaları Karbon Ayak İzi 75

58

önemlidir. Kullandığımız her hangi bir eşya veya uymak durumunda olduğumuz her hangi bir kural hakkında bazen “Ben olsam şöyle yapardım” deriz. İşte standar-dizasyon oluşturma güdüsü de o “ben olsaydım” ile başlar. Hayallerimiz, düşüncelerimiz, yenilikçi buluşla-rımız standardize edilerek insanlığa mal olabilir. Teknik işlerle uğraşan herkes, mühendislik işi yapanların çoğu, tasarımcılar, projeciler, üreticiler, alıcılar, satıcılar, tüketi-ciler, vesaire, bir şekilde standardizasyonun bir tarafıdır. Standarda müdahil olmadığımız zaman başkalarının koyduğu standarda uymak veya uygulamak durumun-da kalacağımızı unutmamalıyız. Endüstriyel hiçbir ürün kendiliğinden oluşmamakta, birilerinin hayali, tasarımı, çalışması ve emeği neticesinde ortaya çıkmakta ve ni-hayetinde piyasaya sürülmektedir. Alıcısı olmayan bir ürünün başkaları için ne değeri vardır. Kişi neyi, niçin, kim için, nasıl ve ne kadar üreteceğini, ancak stan-dardlara uymakla daha ekonomik ve verimli olarak ger-çekleştirebilir. Standardizasyon farkındalığı oluşturul-ması ile neyin standard olduğu, gelişime açık olduğu; neyin mevzuat veya kural olduğu rahatlıkla elde edilir. Çoğu zaman standard zannettiğimiz şey, başkalarının koymuş olduğu zorlayıcı kaideler olabilmektedir. Çün-kü standard olabilmesi için kullanıcı dahil tüm tarafla-rın katkıda bulunması ve kabullenmesi gerekmektedir. Bunun için standardizasyon bilinci oluşmadan neyin ne olduğunu bilmek oldukça zordur. Standard kullanıcıla-rının sadece faydalanan değil, aynı zamanda standard

yapıcı olmalarının yolu standardizasyon bilincinin ge-lişmesinden geçer. Standard üretme işi, standardların nasıl, nerede, kimlerce hazırlandığını bilmekten geçer. Standardı koyan olabilmek için standardizasyon ve standardizasyon kültürünün bilinmesini gerektirir. Stan-dardizasyon vaz geçilmez bir ihtiyaçtır. Bu ihtiyacı kar-şılamanın tek yolu, standard hazırlama süreçlerinden geçer. Bu süreçler, günümüz dünyasında, profesyonel bir biçimde ulusal, bölgesel ve uluslararası düzeyde yapılandırılmış durumdadır. Bu yapılar, herkesin katkı ve katılımına açıktır. Ekonomimizi güçlendirmek, sa-nayimizi geliştirmek ve devamlılığını sağlamak, küresel rekabette zayıf kalmamak ve hatta lider olabilmek için herkesin kabul edebileceği ve uyabileceği standardlar, ancak bilinçli ve yetkin standard yapıcılarıyla sağlana-bilir.

Eğitimle standardizasyon bilinci nasılsağlanabilir? Eğitim türleri, eğitim/öğretimaşamaları.

Standardizasyon eğitimi ile ilgili Avrupa Standard Ku-ruluşlarının standardizasyon politikası dokümanında, toplum ve iş dünyası için standardların öneminin son on yıl içerisinde ciddi manada arttığı ifade edilmekte ve standardizasyon eğitimi kapsamında gerekli tedbirlerin alınması ifade edilmektedir. Ticareti kolaylaştıran, yatı-rım güvencesi sağlayan, ekonomik gelişmenin vazge-çilmezi olan inovasyonu teşvik eden ve düzenlemeler-

Page 59: Basyazı, - TSE...Kalite Yönetimi Standardizasyonun Makroekonomik Etkileri 79 104 88 109 53 3 KASIM 2013 66 99 Sağlık Hizmetlerinde Kalibrasyon Uygulamaları Karbon Ayak İzi 75

59 KASIM 2013

de politika belirleme aracı olan standardların sağlaya-cağı faydalar oldukça çoktur. Bu denli öneme haiz bir konuda eğitimle sağlanacak katkının da belli bir disiplin ve planla olması gerekmektedir. Standardlar insan-lığın ortak malı olmaları hasebiyle tüm tarafları mem-nun edecek nitelikte olmaları gerekmektedir. Bunun için de standard hazırlayıcısı ve kullanıcılarının yerine göre “diplomatik yetenekler”, “dil kabiliyeti”, “problem/çatışma çözme kabiliyeti”, “diğer kültürler, ihtiyaçlar ve olaylar için farkındalık/hassasiyet”, “karar alma yetene-ği”, “değerlendirme yeteneği/analitik kabiliyet”, “ittifak sağlama yeteneği”, “teknik liderlik” gibi sorumluluklara sahip olması gerekmektedir. Bu yeteneklerin önemli bir kısmı ancak ve ancak eğitimle sağlanabilir.

Standard ve standardizasyon ile ilgili bilinç oluşturma, ilgili tarafların dahlini geliştirme kapsamında halihazır-da çeşitli yöntemler kullanılmaktadır. Eğitimin hangi alanlarda olacağı konusunda farklı yaklaşımlar olmakla beraber, iki temel husus, genellikle eğitim alanı olarak değerlendirilmektedir:

1- Standard ve standardizasyon eğitimi, standardi-zasyon uzmanlığı (Kimilerine göre Standard Mü-hendisliği),

2- Mevcut standardların kullanımı ve etkinliğinin sağ-lanması amacıyla yapılan uygulama eğitimleri.

Mevcut standardlarla ilgili eğitimler, standardın benim-senmesi ve uygulanmasının sağlanması açısından ciddi bir katkı sağlayabilse de önemli olan kişi ve kurumların fiilen standardın içine dahil etmektir. Yani birer standard uzmanı (standard expert) olmalarını sağlamaktır.

Günümüz dünyasında ülkeler, ulusal standardizasyon strateji belgeleri ve ulusal politikalar kapsamında stan-dardizasyon eğitimini önemli bir madde olarak gün-demlerinde tutmaktadır. Bu resmi kanal da standardi-zasyon bilincine ciddi destek vermektedir.

Uluslararası, bölgesel ve ulusal standard kuruluşları bazında oluşturulan platform ve çalışmalar yavaş ya-vaş belli bir disipline oturtulmakta ve yeni oluşumlar or-taya çıkmaktadır. Uluslararası Standardizasyon Eğitimi Birliği (International Cooperation for Education about Standardization, ICES), Avrupa Standardizasyon Aka-demisi (European Academy for Standardization, EU-RAS), CEN, CENELEC ve ETSI’nin ortak kurmuş ol-duğu Standardizasyon Eğitimi Ortak Çalışma Grubu (Joint Working Group on Education about standardi-zation, JWG-EaS), uluslararası ve bölgesel oluşumlara örneklerdir. Ulusal düzeyde de başta Asya ülkeleri (Gü-ney Kore, Japonya, Çin, Endonezya, Vietnam) olmak üzere bir çok ülkede (ABD dahil) standard kuruluşla-rının öncülüğünde ve genellikle üniversite işbirliğinde eğitim programları uygulanmaktadır.

CEN, CENELEC ve ETSI’nin ortak olarak kabul etmiş olduğu Standardizasyon Eğitimi Mastır Planı (Masterp-lan on Education about Standardization), gelecekte Avrupa kıtasında yapılacak olan çalışma ve planlamalar için önemli bir referans doküman niteliğindedir. Ulusal teşkilatların bundan faydalanarak milli plan ve projeler oluşturulabilir. Şu aşamada önemli bir realiteyi vurgula-makta fayda vardır: Dünyadaki standardizasyon faali-yetlerinin yarıdan fazlalık dilimini yöneten Avrupa, stan-dardizasyon eğitiminde Asya ve Amerika kıtalarının çok gerisinde olmakla kalmayıp, bu kıtada Türkiye dışında hiçbir çalışma da son senelere kadar yapılmamıştır. Bu sebeple eğer Avrupa standardizasyon ve dolayısıyla ekonomik gücünü korumak istiyorsa standardizasyon eğitimine öncellik vermek zorundadır.

Standardizasyon eğitiminde hükümetlerin gerek ulusal eğitim programlarının müktesebatının teşkili ve gerekse üniversiteler dahil toplumun bilgilendirme ve bilinçlen-dirme ile ilgili tüm öğrenim ve eğitim aşamalarında milli standard kuruluşlarına destek vermesi ve bazen de ön-cülük etmesi önem arz etmektedir. Ekonomik gelişme ve ülkenin ekonomik kalkınması başta hükümet olmak üzere tüm paydaşların katkıları ile standardizasyon eği-timi programının oldukça önemlidir. Paydaşların tespiti başlangıçta yapılmalıdır.

Standardizasyon eğitiminin ana paydaşları:

1- Öğrenciler (İlköğretimden akademik öğretime ka-dar her aşamadaki öğrenci kitlesi),

2- Eğitim kurumları (Özellikle meslek liseleri, fen lisele-ri, meslek yüksekokulları, teknik fakülteler, mühen-dislikler, hukuk fakülteleri),

3- Eğitmenler ve öğretmenler,

4- Standard kuruluşları,

5- Meslek oda ve birlikleri,

6- Tüketici dernek ve vakıfları,

7- Üretici dernek ve birlikleri,

8- İşletme ve ticari kuruluşlar,

9- Profesyonel yönetici ve temsilciler, işadamları,

10- Ürün ve hizmet üretiminde katkı sağlayan çalışan-lar.

Bu paydaşlar, çeşitli şekilde gruplandırılabilir ve her grubun yapısına göre eğitim modülü de geliştirilebilir. Günümüzde özellikle bu türden çalışmalar yürütülmek-tedir. Ülkenin standardizasyon stratejisi ve ekonomik önceliklerine uygun yöntem profesyonelce seçilip uy-gulanabilir. Standard uzmanı yetiştirmede yaşa göre gruplandırma yapılması ve buna göre yöntem gelişti-rilmesi önemlidir.

Page 60: Basyazı, - TSE...Kalite Yönetimi Standardizasyonun Makroekonomik Etkileri 79 104 88 109 53 3 KASIM 2013 66 99 Sağlık Hizmetlerinde Kalibrasyon Uygulamaları Karbon Ayak İzi 75

60

Bu veya benzeri yöntemlerle eğitimin her aşamasında standardizasyon ile ilgili farklı çalışmaların yapılması mümkündür. Tablodaki örnek çalışma da CEN, CENE-LEC ve ETSI’nin ortak girişimi olan çalışma grubunun eğitsel kuruluşlar için standardizasyon müfredat mo-dülü esas alınmıştır.

Eğitim kurumları dışında yapılacak olan veya bunla-rın devamında yapılacak olan eğitim biçimi ise kısaca yaşam boyu eğitim şeklinde tasarlana bilinir. Günlük hayatın tüm parçasında karşılaşacağımız standard ve standardizasyon, sadece eğitim kurumları ile sınırlı tu-tulamaz. Özellikle çalışanların standardizasyona katılı-mı için kurum ve kuruluşların üst düzey yöneticilerinin bilinçli olmaları ve destekçi olmaları oldukça önemlidir.

İşletme sahip ve yöneticilerinin standardizasyona önem vermeleri, standardizasyon çalışmalarına kat-kıyı sağlamaları ile çalışanlarına her türlü standard ve standardizasyon eğitimini aldırmaları kendi işletme ve ürünlerinin bekası ile itibarı açısından ölçülemeyecek değerler sağlayacaktır.

Yaşam boyu standardizasyon eğitimi ülkenin standar-dizasyon stratejileri arasında en önlerde yer almalıdır.

Standardizasyonun önemi ve özellikle standardların uygulanmasının temini amacıyla TSE uzun yıllardır eği-tim programları düzenlemektedir. Bunlar yoğun talep yapılan ve yaygın kullanımda olan yönetim sistemleri standardları ağırlıklıdır. Ayrıca, birçok toplantı ve ben-zeri çalışmalar ile standardizasyon ile ilgili farkındalık

EĞİTİM DÜZEYİ HEDEF SORUMLULAR İÇERİK METOD

İlköğretim -Farkındalık -Hükümet -Gündelik hayatta -Kısa sorular(10/11 yaşa kadar) oluşturma -Standard kullanılabilinen -Oyunlar Kuruluşları standardlar -Resimler -Standardizasyon -Küçük Broşürler hakkında -Tanıtım kitapçıkları genel bilgilendirme

Orta Öğretim -Farkındalık -Hükümet -Gündelik hayatta -Kısa sorular(17/18 yaşa kadar) oluşturma -Standard kullanılabilinen -Oyunlar -Kavrama Kuruluşları standardlar -Küçük Broşürler -Spesifik olarak -Standardizasyon -Yarışmalar iyi belirlenmiş hakkında genel -El kitapları alanlarda teknik bilgi bilgilendirme -Videolar -Akademik hazırlık -İnternet sayfaları -Belli başlı standardların kullanımını öğretme

Mesleki Eğitim -Farkındalık oluşturma -Hükümet -Gündelik hayatta -Yarışmalar -Kavrama -Standard kullanılabilinen -El kitapları -Spesifik olarak Kuruluşları standardlar -Videolar iyi belirlenmiş alanlarda -Çeşitli ilgili -Standardizasyon -İnternet sayfaları teknik bilgi kuruluşlar hakkında genel -Ekip kurma -Teori bilgilendirme -Proje çalışması -Vakıa çalışması -Sunumlar -Belli başlı -Vakıa çalışması standardların -Çalıştaylar kullanımını öğretme

Yüksek Öğrenim -Kavrama -Üniversiteler -Standardizasyon -Yarışmalar -Uzmanlık bilgisi -Hükümet hakkında genel -El kitapları -Teori -Standard bilgilendirme -Videolar -Standardizasyon ile Kuruluşları -Akademik çalışmalar -İnternet sayfaları inovasyon arasında -Çeşitli ilgili -Vakıa çalışması -Ekip kurma etkileşim kuruluşlar -Belli başlı standardların -Proje çalışması kullanımını öğretme -Sunumlar -Gündelik hayatta -Vakıa çalışması kullanılabilinen standardlar -Çalıştaylar -Yetenek oluşturma

Yaş grubu ve eğitim düzeyi esaslı bir eğitim modülü örneği:

Page 61: Basyazı, - TSE...Kalite Yönetimi Standardizasyonun Makroekonomik Etkileri 79 104 88 109 53 3 KASIM 2013 66 99 Sağlık Hizmetlerinde Kalibrasyon Uygulamaları Karbon Ayak İzi 75

61 KASIM 2013

oluşturmaya çalışan TSE, halihazırda iki önemli projeyi faaliyete geçirmeyi hedeflemektedir:

1- Hacettepe Üniversitesi ile ortaklaşa oluşturulması planlanan “Kalite ve Uygunluk Değerlendirmesi Mü-hendisliği (KUDEM)” programı. Bu dünyada bir ilk olacaktır. Standardizasyon mühendisliğinden farklı olarak standardların uygulanması, inovasyon oluş-turma ve denetim uzmanlığı gibi hususlar içerilmek-tedir.

2- Üniversitelerin teknik, fen bilimleri ve/veya mühen-dislik dallarının herhangi birinden mezun olan veya bu üniversitelerin son sınıf öğrencilerinin, ülkemizin iş gücüne iştirak etmek üzere mesleklerine uygun alanlarda teknik kabiliyetlerini geliştirmek, kabiliyet-lerini artırmak ve çalışma hayatına daha donanımlı girmelerine katkıda bulunmak, teorik bilgilerinin en-düstriye hazır hale gelmesini sağlamak, yeni mezun-ların iş hayatına daha hızlı ve profesyonel girişleri-ne katkıda bulunmak, standardların uygulanmasını öğreterek ülkemiz sanayicisinin standardizasyon bilincinin artmasına ve sertifikalı uzmanlar yetiştire-rek ülkemiz istihdamına katkıda bulunmak amacıyla Endüstriyel Adaptasyon Eğitimi programı 2014 ba-şında yürürlüğe konulacaktır.

TSE’nin bunlara benzer çalışmaları önümüzdeki birkaç yıl içerisinde ülke insanımızın hizmetine sunulacaktır.

Değerlendirme ve sonuç

Standard ve standardizasyon eğitimcilere, öğrencilere, çalışanlara, genel müdürlere, yöneticilere ve diğer ilgi-lilere öğretme şeklinde standardizasyon eğitiminin he-def kitlesi çok çeşitli olduğu için eğitim metodun da bu kitlelerin ihtiyacına göre belirlenmelidir. Örneğin, genel müdürlere standardizasyonun stratejik önemi üzerine eğitimi verilmesi gerekirken; çalışanlara standardla-ra uyumun nasıl olduğu anlatılmalıdır. Bu çerçevede, standardizasyon eğitimi önemli bir çalışma ve emek istemektedir.

İlk ve orta öğretimde standardizasyon eğitiminin olması yeni neslin standardlar hakkında farkındalığı artırırken; meslek liselerinde bu eğitimin olması geleceğin iş ha-yatı adaylarını standardları kullanmaya hazır hale getir-mektedir. Üniversitelerde standardizasyon eğitimi alan öğrencilerin kendi akademik alanları ile standartların il-gisini kavratırken, hayat boyu öğrenme programlarında bu eğitimin olması standardların kullanımı ve faydalarını yaygınlaştırmaktadır.

Standardizasyon bilincini oluşturabilmek için eğitimin rekabette stratejik bir önemi vardır. Standardizasyon eğitimi, firmaların rekabet edebilirliğini artırabilmek için vazgeçilmez bir stratejik araçtır. Kuruluşlar, rekabet avantajı sağlayan standardları kendi ürün, hizmet ve

uygulamalarına, standardizasyon eğitimiyle yerleştire-bilirler. Dolayısıyla, eğitim kuruluşların kalite kapasitesini artırabilmesi için vazgeçilmez bir araçtır

Standard eğitimi, standardların kurum ve kuruluşlarda uygulanabilmesi için vazgeçilmez bir unsurdur. Eğitim olmadan kurum ve kuruluşların standartları kendi ürün, süreç ve sistemlerine uygulamaları nerdeyse imkan-sızdır. Bir ülkenin fark yaratabilme kabiliyetinin kaynağı olan eğitim, standardlar açısından bakıldığında birey ve kuruluşlara perspektif genişliği, uygulama kabiliyeti, rekabet avantajı, gibi pek çok nitelik kazandırmaktadır.

Neler yapabileceğimizi özetlersek:

- Standardizasyon eğitiminin gerekliliği ve önemi ko-nusunda farkındalık yaratmak; bu konuda proje, araştırma, konferans, seminer, internet sunumu, vb. faaliyetlerde bulunmak,

- Eğitim ve kursları yaygınlaştırmak, örneğin eğitim kurumlarıyla bu alanda işbirliğine gitmek, sosyal medya araçlarını kullanmak, ücretsiz video ve in-ternet sunumu yayınlamak, TV programları düzen-lemek, laboratuvar ve eğitim animasyonları geliştir-mek, vb.

- Temel eğitim, üniversite ve hayat boyu öğrenme müfredatlarına standardizasyon eğitimi seçmeli ders olarak koymak.

- Standard eğitimi için kaynak ve eğitimci havuzu oluşturmak ve bunlarla ilgili konularda eğitim ku-rumlarına destek vermek.

- Eğitim kurumlarına standardizasyon eğitimi için danışmanlık hizmeti vermek, örneğin ilk, orta, lise ve üniversiteler için model ders programları hazırla-mak.

- Uzaktan eğitim teknolojileriyle standardizasyon eği-timlerin ulaşılabilirliğini kolaylaştırmak,

- Standardlara dair yazılacak bilimsel yazılar için ya-rışmalar düzenlemek.

- Standardlar için ders kitabı, e-kitap, makale, tebliğ, dergi, internet sitesi gibi çeşitli yayın araçları kullanı-labilir.

- Standardlar hakkında farkındalığı artırmak için en-düstri bazlı sosyal faaliyet organizasyonları düzen-lenebilir.

- Standardların eğitim kurumlarında yerini alabilmesi için ulusal eğitim planı çalışmalarına katılmak.

Standardizasyon eğitimi, yatırımlar için bir güven or-tamı oluşturmakta, inovasyonu desteklemekte, yeni pazarları oluşturmakta, işgücü niteliğini iyileştirmekte, çalışanlara yeni kabiliyet alanı kazandırmakta, firmala-rın rekabet gücü katmaktadır.

Page 62: Basyazı, - TSE...Kalite Yönetimi Standardizasyonun Makroekonomik Etkileri 79 104 88 109 53 3 KASIM 2013 66 99 Sağlık Hizmetlerinde Kalibrasyon Uygulamaları Karbon Ayak İzi 75
Page 63: Basyazı, - TSE...Kalite Yönetimi Standardizasyonun Makroekonomik Etkileri 79 104 88 109 53 3 KASIM 2013 66 99 Sağlık Hizmetlerinde Kalibrasyon Uygulamaları Karbon Ayak İzi 75

63 KASIM 2013

STA

ND

ARD

İZA

SYO

N M

ÜH

END

İSLİ

Ğİ

Mahmut ÖZDEMİRGazi Üniversitesi Mühendislik Fakültesi

Endüstri Mühendisliği Bölümü

Yeni Bir MeslekSTANDARDİZASYONMÜHENDİSLİĞİ

Karışıklıktan kurtulma ve belirli bir düzen kurma çaba-ları sonucu ortaya çıkmış olan standart ve standardi-zasyon çalışmaları, teknolojinin hızla değişimi ve küre-selleşmenin etkisiyle her geçen gün şekil değiştiren pa-zara uyum ve yeni rekabet şartları nedeniyle önemini, dolayısıyla bu konulara olan ilgiyi artırmıştır.

Talep edilen şeylerin talep edilen özelliklerde olma-sını sağlama, ticaretin önündeki sınır ötesi engelleri aşma ve belirli bir amacı gerçekleştirmek için evren-sel bir yaklaşım oluşturma yönünde yoğun çabaların gözlendiği günümüzde, standart ve standardizasyon çalışmaları, ülkemiz reel sektöründe faaliyette bulunan tüm kuruluşların, kuruluşundan zaman içinde şekillen-mesine kadar her dönemindeki önemli rolleri nedeniyle olmazsa olmaz bir gereklilik haline gelmiştir.

BİLİNENLER

Standart; üzerinde uzlaşma sağlanmış, yetkili bir ku-rumca onaylanmış, tüm ilgili tarafların katılımıyla gelişti-rilmiş, ortak ve tekrarlanan kullanımlar için hazırlanmış uygulaması zorunlu olmayan dokümandır.

Standartlar günlük hayatın bir parçasıdır ve ürün, hiz-met ve kuruluşlar için güvenlik ve kalite şartlarını oluş-turmak, üretim süreçlerini iyileştirmek, teknoloji kullanı-mını yaygınlaştırmak, ticari engelleri kaldırmak ve yeni

pazarların açılmasını sağlamak, çevreyi ve insan sağlı-ğını korumak için hazırlanır.

Standart ve standardizasyon çalışmalarının ve uygula-malarının merkezinde insan bulunur.

Standardizasyon; belgelendirme, akreditasyon ve ka-librasyon ile birlikte kalitenin temel alt yapısını oluşturur.

Standardizasyon işlemi sonucu belirlenen kurallara göre kalite alt sınırının tespit edilmesi, bu düzeyin al-tındaki kalitede üretilen mal ve hizmetin pazarda reka-bet şansını ortadan kaldırmakta, dolayısıyla can ve mal güvenliğini tehdit edebilecek kalitesiz üretimin de bu pazarlardan çekilmesini sağlamaktadır.

Standartlar gönüllü kullanım için tasarlanırlar, herhangi bir yasal düzenleme ile dayatılmazlar. Ancak insan sağ-lığı, can ve mal güvenliği, ulusal sanayinin korunması gibi nedenlerle bazı standartlar zorunlu uygulamaya konulabilir.

Standartlar kollektif bir çalışmanın ürünüdür ve konu-sunda uzman kişilerin bir araya gelmesiyle oluşturulur.

Standardizasyon çalışmalarına üreticilerin, tüketicilerin, sivil toplum örgütlerinin, üniversite ve araştırma kuru-luşlarının aktif katılımı esastır.

63 KASIM 2013

Page 64: Basyazı, - TSE...Kalite Yönetimi Standardizasyonun Makroekonomik Etkileri 79 104 88 109 53 3 KASIM 2013 66 99 Sağlık Hizmetlerinde Kalibrasyon Uygulamaları Karbon Ayak İzi 75

64

Bir standartın hazırlanması aylar, hatta yıllar alabilir.

II. Bayezid Han döneminde hazırlanan ve 1502’de yü-rürlüğe giren “Kanunname-i İhtisab-ı Bursa”, dünyanın ilk yazılı standardı ve ilk Belediye Kanunnamesi olarak bilinmektedir.

Dünya ticaretinin ilerlemesi, endüstriyel gelişimin aldığı mesafe ve ülkelerin birbirleriyle olan ilişkileri, 20. yüzyıl-dan itibaren standardizasyonun dünyaya yayılmasına ve uluslararası bir nitelik kazanmasına neden olmuştur.

Uluslararası standardizasyonun sağlanması gerektiği bilincine varan birçok ülke ulusal düzeydeki standardi-zasyon teşkilatlarını kurmuştur.

İlk ulusal standardizasyon teşkilatı olarak 1901 yılında

kurulan İngiliz Standartlar Enstitüsü (British Standar-ds Instıtue) tarafından hazırlanan ilk standart (BS 0); ‘Standardizasyonun İlkeleri’ adını taşımaktadır.

1960 tarihinde kurulan Türk Standardları Enstitüsü ta-rafından hazırlanan ilk standart; ‘Bayrak’ standardıdır ve TS 1 (1 no.lu Türk Standardı); ‘Türk Bayrağı’ adını taşımaktadır.

Standartların uluslararası ticarette uyumunu sağlamak amacıyla, önce 1906 yılında merkezi Londra’da ol-mak üzere Uluslararası Elektroteknik Komisyonu (IEC), daha sonra 1947 yılında Uluslararası Standardizasyon Örgütü (ISO) kurulmuştur.

Avrupa Standardizasyon Komitesi (CEN) 1975, Avrupa Elektroteknik Standardizasyon Komitesi (CENELEC) 1973 yılında kurulmuştur. Her iki kuruluşun da merkezi Brüksel’dir.

1954 yılında Türkiye Odalar Birliği bünyesinde çalış-malarına başlayan ve 18.11.1960 tarihinde yürürlüğe giren 132 Sayılı Kuruluş Kanunu ile kamu ve özel sek-törün ihtiyaç ve talepleri doğrultusunda Türkiye’de her türlü standardı hazırlamak ve hazırlatmakla yükümlü kılınan Türk Standardları Enstitüsü, bu görevini yürü-türken üyesi olduğu uluslararası ve bölgesel standart kuruluşları ile paralel hareket etmektedir.

Türk Standardları Enstitüsü, ISO’ya 1955, IEC’ye ise 1956 yılından beri üyedir.

Türk Standardları Enstitüsü, 1 Ocak 2012 tarihinde CEN/CENELEC’e tam üye olmuştur.

CEN/CENELEC’e tam üye olan her ülke, Avrupa Stan-dartlarını ulusal standart olarak kabul etmiş olmaktadır. ISO/IEC’ye üyelikte böyle bir şey söz konusu seğildir.

1991 yılında CEN ve ISO arasında yapılan Viyana, CE-NELEC ve IEC arasında yapılan Dresden anlaşmala-rı ile bu kuruluşlar tarafından hazırlanan standartların uyum çalışmaları yürütülmektedir.

ISO, 1987 yılından itibaren ürün standardı yanısıra sis-tem standartlarını da hazırlamaya başlamıştır.

Avrupa Birliği’nin ‘Standardizasyon ve İnovasyon ile ilgili Konsey Sonuç Belgesi (2008)’nde standardizas-yonun inovasyona katkısından söz edilmekte ve Birliğin ‘öğrencilerin standardizasyonun stratejik faydalarını ve fırsatlarını tanımaları ve standardizasyon kuruluşlarında bir uzman olarak çalışabilmeleri için üye ülkelerin stan-dardizasyon konumlarını geliştirmeleri amacıyla eğitim programlarını ve akademik çalışmalarını teşvik ettiği’ belirtilmektedir.

TSE bünyesindeki ayna komiteler; uluslararası ve böl-

Page 65: Basyazı, - TSE...Kalite Yönetimi Standardizasyonun Makroekonomik Etkileri 79 104 88 109 53 3 KASIM 2013 66 99 Sağlık Hizmetlerinde Kalibrasyon Uygulamaları Karbon Ayak İzi 75

65 KASIM 2013

gesel standart kuruluşlarının standart hazırlama çalış-malarını takip etmek, taslak dokümanlar için ülke görü-şünü oluşturmak ve ulusal standart hazırlama faaliyet-lerinde bulunmak amacıyla kamu kurum ve kuruluşları, özel sektör temsilcileri ve bunların dernek veya birlikleri ile üniversiteler ve sivil toplum örgütlerinden en az üç farklı kuruluşun üyelerinin katılımı ile oluşturulmaktadır.

TESPİTLER

• Bugün dünyada rekabet standartlar üzerinden yü-rütülmektedir.

• Standartlar, teknolojinin uygulanmasında bir köprü görevi yapmaktadır.

• Uluslararası standartlar, inovasyon için bir kıyasla-ma aracıdır.

• TSE bünyesindeki standart hazırlama çalışmaları, 19 İhtisas Kurulu, 39 Teknik Komitede görev yapan toplam 107 kişi tarafından yürütülmektedir.

• 14.06.2013 tarihi itibariyle, 83 Ayna Komitede ise 1 238 kişi görevlidir.

• 14.06.2013 tarihi itibariyle, 3 653 milli, 11 248 adapte, 16 977 tercüme olmak üzere toplam 31 878 Türk Standardı bulunmaktadır.

• 14.06.2013 tarihi itibariyle, ISO’da 369 Teknik Ko-miteye katılım sağlanırken 3 Teknik Komitenin sek-reteryası Türkiye tarafından yürütülmektedir.

• 14.06.2013 tarihi itibariyle, CEN’de 307 Teknik Ko-miteye katılım sağlanırken sadece 1 tanesinin sek-reteryası Türkiye tarafından yürütülmektedir.

Ekonomik, sosyal ve teknolojik faaliyetlerde ‘pasif (edil-gen) bir ülke’ değil ‘aktif (etkin) bir ülke’ olabilmek, reel sektörde faaliyette bulunan tüm kuruluşların hem ‘ha-zırlama’ ve hem de ‘uygulama’ aşamalarında standart-lara ve standardizasyona önem ve öncelik vermesiyle mümkün olabilir.

Bunun için hazırlama aşamasında; ulusal, bölgesel ve uluslararası standardizasyon çalışmalarına üreticiler, tüketiciler, sivil toplum örgütleri, üniversite ve araştırma kuruluşlarının aktif olarak katılması gereklidir.

Ayrıca, TSE bünyesinde İhtisas Kurulları, Tenik Komi-teler ve Ayna Komiteler tarafından yürütülen standar-dizasyon çalışmalarının yanısıra, Uluslararası Standar-dizasyon Teşkilatı (ISO), Uluslararası Elektroteknik Ko-misyonu (IEC), Uluslararası Telekomünikasyon Birliği (ITU), Avrupa Telekomünikasyon Standartları Enstitüsü (ETSI), Avrupa Standardizasyon Komitesi (CEN), Av-rupa Elektroteknik Standardizasyon Komitesi (CENE-

LEC) başta olmak üzere tüm uluslararası ve bölgesel standardizasyon kuruluşlarının çalışmaları yakından takip edilmeli ve bu çalışmalara daha etkin biçimde ka-tılım sağlanmalıdır.

Standartların uygulanması; tüketiciler açısından can ve mal güvenliği, ürünleri karşılaştırma ve seçim ko-laylığı, fiyat ve kalite yönünden aldanmama, ucuzluk, tüketicinin bilinçlenmesi gibi yararlar sağlarken, üretici-ler açısından üretimin belirli plân ve programlara göre yapılmasına, uygun kalite ve seri üretimin gerçekleşti-rilmesine, kayıp ve artıkların en aza indirilmesine, ve-rimliliğin artırılmasına, maliyetin düşürülmesine imkân vermektedir.

Bu çerçevede konuyu ele alan kuruluşların faaliyet alanları ile ilgili gereksinim duydukları ürün, hizmet, me-tot veya sistem standartlarını amaçlarına uygun olarak doğru biçimde belirleme ve içeriğini anlayarak doğru kişilerle doğru biçimde uygulamaya geçirme hususun-da ciddi bir çaba içinde olduklarını değerlendirmek ge-rekir.

Standartları hazırlama ve uygulama konusunda sürdü-rülecek bu çabalar sırasında ihtiyaç duyulacak kişilerde bulunması gereken temel özellikler; mesleki birikim, (en az) bir yabancı dile hakimiyet, titizlik, disiplin ve sürek-lilik olacaktır.

Kısacası, ‘standart hazırlamak’ ve ‘standartları uygu-lamak’ bir MESLEKİ DİSİPLİN’dir ve bu mesleğin adı, STANDARDİZASYON MÜHENDİSLİĞİ’dir.

ÖNERİLER

• (öncelikle) Yabancı dille eğitim veren Üniversitelerin Fen Bilimleri Enstitülerinde, sadece mühendislere değil başta yöneticiler, girişimciler olmak üzere farklı meslek gruplarına dönük ‘Standardizasyon Mühen-disliği’ alanında, ‘Yüksek Lisans’ ve ‘Doktora’ prog-ramlarının başlatılması ve daha sonra Mühendislik Fakültelerinde ‘Lisans’ eğitimlerine geçilmesi,

• Bu eğitimlerde Türk Standardları Enstitüsü’nün bilgi birikiminden ve deneyiminden yararlanılması,

• Bu eğitimlerin reel sektör tarafından burs, staj, vb. yollarla desteklenmesi ve mezunlarına iş imkânları sunulması.

Kaynaklar:

- www.tse.org.tr/ - www.iso.org/ - www.cen.eu/ - www.cenelec.eu/

Page 66: Basyazı, - TSE...Kalite Yönetimi Standardizasyonun Makroekonomik Etkileri 79 104 88 109 53 3 KASIM 2013 66 99 Sağlık Hizmetlerinde Kalibrasyon Uygulamaları Karbon Ayak İzi 75

66

Prof. Dr. Gürol EMEKDAŞ

Mersin Üniversitesi Rektör Yardımcısı

YÜKS

EKÖ

ĞRE

TİM

20. yüzyılın sonlarında dünyada yaşanan büyük de-ğişimler tüm sektörleri etkilediği gibi eğitim sektörünü de etkilemiştir. Bu değişmelerden yükseköğretim de etkilenmiştir. Günümüzde yükseköğretimde kalıcı ve büyük değişimler yaşanmaktadır. Bu değişimlerin ya-şanmasında küreselleşme faktörü önemli bir rol oyna-maktadır. Bölgesel işbirlikleri küreselleşmeyle birlikte hız kazanmış, eğitim ve özellikle yükseköğretimde de değişimlerin kaynağını oluşturmuştur. Üniversitelerin ulusal ve uluslararası sosyal, ekonomik ve teknolojik değişimlere uyum sağlayabilmesi bir zorunluluk haline gelmiştir. Yükseköğretim kurumlarının eğitim-öğretim, bilim ve teknoloji alanındaki değişimlere uyum sağla-malarının ötesinde bu değişimleri yönetmeleri beklen-mektedir. Eğitim-öğretim, bilimsel araştırma ve toplum-sal hizmet alanlarında önemli görevler üstlenen üniver-sitelerin buna göre planlama yapmaları ve uygulamaları büyük önem taşımaktadır1.

Yirminci yüzyılın sonlarından itibaren başlayan bilgi top-lumuna geçiş süreci ile birlikte bilgi ekonomisi olarak tanımlanan bir küresel ekonomik yapı karşımıza çık-maktadır. Küresel ekonomik yapıda bireylerin ekono-mik güçlerinin bilgi ve öğrenim düzeyi ile ölçülür hale gelmesi, bilginin üretilmesinden ve yaygınlaştırılmasın-dan önemli derecede sorumlu olan yükseköğretim ku-rumlarından beklentileri artırmıştır. Değişen toplumsal ve ekonomik yapılar ve toplumun yükseköğretim ku-rumlarından beklentileri yükseköğretimde sistemlerin yeniden yapılandırılmaları konusunu gündeme getir-

miştir. Küreselleşme ve hizmetlerin serbest dolaşımın-daki hızlı değişim ve gelişmelerden dolayı yükseköğre-tim, uluslararası kuruluşların da öncelikli gündemlerin-den biri haline gelmiştir2.

Küreselleşmenin de etkisiyle işgücünün uluslararası dolaşımının özellikle son yıllarda önemli bir artış gös-termesi, derece/diploma ve yeterliliklerin dolaşımının artması, ulusal yükseköğretim kurumlarının uluslararası tanınırlığa yönelik çabalarının da artmasına neden ol-muştur. Yükseköğretim kurumlarının içinde bulunduğu bu gelişme süreci ülkelerin ulusal yükseköğretim sis-temlerini gözden geçirmeleri ve uluslararası boyutta yapılandırılmaları gerekliliğini ortaya koymuştur.

Küreselleşmenin üniversitelerin yönetim boyutunda etkisini gösterdiği alanlar; merkeziyetçi yönetim anla-yışından yerel yönetim anlayışına yönelim, uluslararası ölçütlerin yönetimde uygulanması, kalite geliştirme ça-lışmalarındaki artış, stratejik planlama, verimliliği temel alma, hiyerarşik ve dikey yapılardan yatay örgüt yapı-larına geçiş, yönetsel ve mali özerkliği artırma çabaları olarak özetlenebilir. Üniversiteler arası artan rekabet ve kamusal hesap verme zorunluluğu, yönetsel kararların sürekli olarak gözden geçirilmesini gerektirmektedir. Üniversite yönetimleri ayrıca iş dünyası ile işbirliğini ar-tırmakta ve iş dünyasının talep ve beklentilerine daha

YükseköğretimdeYönetim Standartlarının

Uygulanması ve Akreditasyon

1Ali Rıza Erdem, “Dünyadaki Yükseköğretimin Değişimi”, Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, sayı: 15, 2006, s. 299.2YÖK, Türkiye’nin Yükseköğretim Stratejisi Raporu (Yayın No: 2007-1), Yükseköğretim Kurulu, Ankara 2007, s.13.

Page 67: Basyazı, - TSE...Kalite Yönetimi Standardizasyonun Makroekonomik Etkileri 79 104 88 109 53 3 KASIM 2013 66 99 Sağlık Hizmetlerinde Kalibrasyon Uygulamaları Karbon Ayak İzi 75

67 KASIM 2013

fazla önem vermektedir. İnsan kaynakları ve liderlik an-lamında yönetici rolleri yeniden yapılanmaktadır3.

Üniversitelerde son on yılda yaşanan değişimlerde yeni teknolojiler, öğrencilerin yaş gruplarının çeşitliliğinin artması, yaşam boyu öğrenme, küreselleşen dünya-da öğrencilerin beklentileri, rekabet ve farklı üniversite yapıları gibi etkenler etkili olmuştur. Dünyada yirminci yüzyılın sonlarından itibaren hız kazanan değişimlerin üniversitelere etkilerinden biri de üniversitelerin ulus-lararası olmasıdır. Özellikle gelişmiş ülkelerdeki yükse-köğretim kurumları uluslararası akademisyenleri ve öğ-rencileri de yapılarında bulundurmaktadır. Üniversiteler bu anlamda ulusal düzeyde değil uluslararası düzeyde de bir rekabet içerisindedir4.

Yükseköğretim temelde eğitim ve araştırma ile ilgili bir alan olmakla birlikte bir yönetim tarafından yürütülen ve desteklenen süreçlerden oluşur. Kalite güvencesi, eği-tim, araştırma, diğer destek faaliyetlerin ve yönetimin kalitesinin geliştirilmesiyle ilgili bir konu olarak karşımıza çıkmaktadır. Kalite güvence kavramının yükseköğre-timde ortaya çıkmasında ve yükseköğretim kurumla-rında önem kazanmasında yükseköğretim kurumları ve öğrenci sayılarındaki artışlar etkili olmuştur. Kalite kav-ramının gelişiminin temeli merkezi bir denetleme yapısı kurulmasından daha çok sunulan hizmetlerinin niteli-ğinin korunmasına ve geliştirilmesine dayanmaktadır. Yükseköğretim kurumlarının kalite değerlendirmesinin karşılaştırılabilir avantajını kullanarak uluslararası boyut-ta tanınırlığının sağlanması amacı kalite güvencesinin son yıllarda yaygın olarak kullanımının en önemli ne-denlerinden biridir. Eğitim-öğretim, bilimsel araştırma, idari ve destek hizmetleri düzeyinde kalitenin sağlan-ması ve sürekli geliştirilmesi yükseköğretimde ön plana çıkabilmenin şartlarından biri haline gelmiştir5.

Yükseköğretimde uluslararasılaşma tüm dünyadaki ül-keler açısından stratejik olarak önemli bir kavram haline gelmiştir. Yükseköğretimde uluslararasılaşma boyutu kalite güvence kavramının yagınlaşmasındaki temel iti-ci güçlerden biridir. Yükseköğretimde uluslararasılaştı-rılmanın geliştirilmesinin arkasında ekonomik nedenler, nitelikli işgücünün ülkelere yönlendirilmesi gibi birçok farklı neden bulunmaktadır. Ülkeler nitelikli öğrencileri ve bilim insanlarını yükseköğretim kurumlarına kazan-

dırmak için rekabet etmektedir. Bu durum yükseköğ-retim alanında önemli bir büyüme ve hareketlilik yarat-maktadır. Rekabet ve büyüme ile ilişkili sorunlar kalite güvencesi ve ortak standartların oluşturulması gibi yeni düzenlemeleri beraberinde getirmektedir6. Yükseköğ-retim kurumları sayısında ve buna bağlı olarak yük-seköğretim kurumlarında öğrenim gören öğrencilerin sayılarındaki artış, üniversitelerin yapılarında ve buna bağlı mekanizmalarındaki değişmeler ve gelişmeler tüm dünyada yükseköğretimde belirli standartların ve uygulamaların ortaya konulması gerekliliğini de bera-berinde getirmiştir. Küreselleşen dünyadaki gelişmeler ve teknoloji diğer kurumlarda olduğu gibi yükseköğ-retim alanında da kalite güvencesi kavramını gerekli kılmıştır. Küreselleşen ekonomilerde hizmetlerin ser-best biçimde dolaşımı yükseköğrenimin sadece ulusal boyutta değil uluslararası boyutta gerçekleştirilmesini, buna dayalı olarak da uluslararası öğrenci hareketliliğini beraberinde getirmektedir. Yükseköğretimde kalite gü-vencesi ve standartları uluslararası boyutuyla ele alın-dığında hedeflere etkin biçimde ulaşılabilmesi mümkün olacaktır7.

Türkiye’nin Yükseköğretim Stratejisi Raporunda bilgi ekonomisine ve bilgi toplumuna geçiş sürecinde farklı toplum kesimlerinin yükseköğretim kurumlarından ve üniversitelerden beklentilerinin;

1. Daha fazla öğrenciye ve daha geniş bir yaş grubuna eğitim vermek, yığınlaşmak (massification),

2. Hızlı bir biçimde üretilen yeni bilgilerin ve oluşan yeni bilgi alanlarını kapsayacak biçimde akademik prog-ramlarını genişletmek (academic expansion),

3. Mezunların iş bulabilmesi, araştırmada bilginin yanı sıra uygulamalara yönelmek (relevance),

4. Toplumla güçlü ilişkiler kurarak bölgesel ve ulusal kalkınmaya daha fazla katkı sağlamak,

5. Paydaşlarına hesap verebilen saydam yönetişim modelleri geliştirmek (accountability),

6. Tüm bu beklentileri giderek göreli olarak azalan kamu kaynakları ile karşılayabilmek olarak şekillen-diği belirtilmiştir.

Beklentilerin anlaşılması yükseköğretim kurumlarının ve yükseköğretim kurumlarında uygulanan yönetim

3Berrin Burgaz ve İlknur Şentürk, “Küreselleşmenin Eğitim Fakültelerinin Yönetim Boyutundaki Etkileri”, Kırgızistan Türkiye Manas Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, sayı: 19, 2008, s.270.4Ali Rıza Erdem, “Küreselleşme: Türk Yükseköğretimine Etkisi”, Yükseköğretim Dergisi, cilt: 2, sayı: 2, 2012, s.109.5Mahmut Özer, Bekir S. Gür ve Talip Küçükcan, “Kalite Güvencesi: Türkiye Yükseköğretimi için Stratejik Tercihler”, Yükseköğretim ve Bilim Dergisi, cilt: 1, sayı: 2, 2011, s.60.6Özer vd., a.g.e., 2011, s.627YÖK, a.g.e., s. 22

Page 68: Basyazı, - TSE...Kalite Yönetimi Standardizasyonun Makroekonomik Etkileri 79 104 88 109 53 3 KASIM 2013 66 99 Sağlık Hizmetlerinde Kalibrasyon Uygulamaları Karbon Ayak İzi 75

sistemlerinin küresel değişime uyum sağlayabilecek bi-çimde yapılandırılması açısından büyük önem taşımak-tadır. Yükseköğretim kurumları bu beklentilere karşılık verebilmek için daha etkin yönetim modelleri geliştir-mek amacıyla yeni arayışlara girmişlerdir.

Dünyada bilişim ve iletişim teknolojilerinde yaşanan değişimler ve gelişmeler ülkelerin diğer alanlarda ol-duğu gibi yükseköğretim alanlarında da sistemlerini değerlendirmelerini ve bu gelişmeler doğrultusunda yapılandırılmalarını beraberinde getirmiştir. Bu durum aynı zamanda süreçlerini değişimlere ve küresel an-layış çerçevesinde dünyada uygulanan eğitim-öğretim, araştırma-geliştirme ve diğer destek süreçlere uyumlu hale getirme ve sürdürme gerekliliğini ortaya koymak-tadır. Yükseköğretim alanında Avrupa ülkelerinde bu süreç Bologna Süreci ile başlamış ve bu süreci takip eden süreçler ile geliştirilmiştir. Bologna sürecinin temel amacı ortak ve etkin bir Avrupa Yükseköğretim Alanı (AYA) ve Avrupa Araştırma Alanı (AAA) oluşturmaktır. Avrupa’da uygulanan yükseköğretimin güçlendirilmesi, yükseköğretimde kalite düzeylerinin yükseltilmesi ve yükseköğretimde kalite güvence sistemlerinin oluştu-rulması Bologna Süreci ve takip eden süreçlerin içinde yer almaktadır8.

Bologna süreci ile birlikte yükseköğrenimde 3 aşamalı sisteme geçilmesi, Avrupa Kredi Transfer Sistemi’nin (ECTS) geliştirilmesi, ilk iki derece için gerekli kredilerin belirlenmesi, eğitimlerin kapsam ve içeriğini tanımlayan diploma eki (diploma supplement) uygulamasına geçil-mesi gibi önemli adımlar atılmıştır9.

1999 yılında 29 Avrupa ülkesinin yükseköğretimden sorumlu bakanları tarafından imzalanan Bologna Bildi-risi’nde belirtilen Bologna Süreci temel hedefleri arasın-da yükseköğretimde kalite güvencesi sistemleri ağını oluşturmak ve yaygınlaştırmak hedefi de bulunmak-tadır. Ayrıca kalite güvencesi, 2005 Bergen Konferan-sı’ndan önce gerçekleştirilmek üzere belirlenen öncelik alanları arasında yer almıştır10.

Avrupa ve çevresindeki ülkelerde yükseköğretimde kalite güvence sistemleri konusundaki ortak çalışma-lar 24 Ocak 1998 tarihinde Avrupa Birliği Konseyi’nin almış olduğu kararla başlamıştır. Bu karar sonrasında 1990’lı yıllarda Yükseköğretimde Kalite Güvence Birliği (ENQA-European Association for Quality Assurance in Higher Education) kurulmuş ve ortak birikime ve an-

layışa dayalı bir kalite güvence sistemi oluşturma ça-baları Lizbon ve Bologna süreçleri ile desteklenerek geliştirilmiştir. ENQA’nın Bologna sürecinde üye ülke-lerin kalite güvence sistemlerinin karşılıklı tanınması ve sürecin koordinasyonundan sorumlu olması nedeniyle çalışmalardaki rolü önemlidir. ENQA’nın yürütmekte ol-duğu kalite güvence sistemi çalışmaları Avrupa Üniver-siteler Birliği (EUA), Avrupa Yükseköğretim Kurumları Birliği (EURASHE) ve Avrupa Ulusal Öğrenci Birlikleri (ESIB) tarafından da desteklenmektedir. Bologna İzle-me Grubu (BFUG) tarafından süreçteki gelişmeler iz-lenmektedir. Bu çalışmalar ve izleme ve değerlendirme faaliyetleri Avrupa Yükseköğretim Alanı (AYA) oluştur-ma çalışmaları kapsamında yer almaktadır11.

Bologna Süreci içerisinde yükseköğretimde kalite gü-vence sistemleri ve kalite düzeylerinin yükseltilmesi ko-nusunda yapılan çalışmalar Yükseköğretimde Avrupa Kalite Güvence Birliği (ENQA-European Association for Quality Assurance in Higher Education) tarafından 2005 yılında yayınlanan “Avrupa Yükseköğretim Ala-nında Kalite Güvence İlke ve Standartları Raporu”nda yer almaktadır. Avrupa Yükseköğretim Alanında Kalite Güvence İlke ve Standartları Raporunda ortaya konu-lan ilke ve standartların rehberliğinde yürütülen yükse-köğretim alanında kalite güvence çalışmalarında hedef Avrupa Yükseköğretim Alanı’nda yer alan yükseköğre-tim kurumlarının kıyaslanabilir bir kalite düzeyinde hiz-met vermeleri ve uyum göstermeleridir12.

Avrupa Kalite Güvence Birliği (ENQA) tarafından 2005 yılında yayınlanan bu rapor Avrupa Yükseköğretim Ala-nında yer alan ülkelerin bu konudaki uygulamaları ve uygulamaların yürütüldüğü süreçler açısından büyük önem taşımaktadır. Raporda Avrupa Yükseköğretim Alanında kalite güvencesi için standart önerileri ve il-keler yer almaktadır. Standart ve ilkeler Avrupa’daki yüksek öğrenim kurumları ve kalite güvence ajansla-rına uygun biçimde tasarlanmış, bu standart ve ilkeler hazırlanırken yüksek öğrenim kurumlarının işlev, boyut, yapı ve yer aldıkları ulusal sistemlerin tamamına uygu-lanabilmesi konusuna dikkat edilmiştir. Sunulan ilke ve standartların amacı yükseköğretim kurumlarının kendi-lerine ait kalite güvence sistemlerini geliştirmeleri ve dış kalite güvence ajanslarına rehberlik açısından katkıda bulunmaktır13.

Bu ilke ve standartlar Bologna sürecinde yer alan ülke-8Yükseköğretim Kurulu, Erişim:30 Ağustos 2013, http://bologna.yok.gov.tr 9YÖK, a.g.e., s.2410Yükseköğretim Kurulu, Erişim:30 Ağustos 2013, http://bologna.yok.gov.tr11YÖK, a.g.e., s. 2312Yükseköğretim Kurulu, Erişim:30 Ağustos 2013, http://bologna.yok.gov.tr13ENQA, Standards and Guidelines for Quality Assurance in the European Higher Education Area, European Association for Quality Assurance in Higher Education, Helsinki, Finland 2005.

68

Page 69: Basyazı, - TSE...Kalite Yönetimi Standardizasyonun Makroekonomik Etkileri 79 104 88 109 53 3 KASIM 2013 66 99 Sağlık Hizmetlerinde Kalibrasyon Uygulamaları Karbon Ayak İzi 75

lerin eğitim ile ilgili bakanlarınca Bergen toplantısında kabul edilmiştir. Yükseköğrenim alanında kabul edilen ilke ve standartlar;

- Yükseköğretim kurumlarında iç kalite güvencesi (in-ternal quality assurance)

- Yükseköğretim kurumlarının dış kalite güvencesi (external quality assurance)

- Kalite güvence ajanslarının dış kalite güvencesi uy-gulamalarına yönelik ilke ve standartları içermekte-dir14.

ENQA tarafından ortaya konulan standart ve ilkelerin yükseköğretim kurumlarında ve dışında dayandığı te-mel prensipler aşağıdaki biçimde sıralanabilir15;

• Yükseköğretim kurumları kalitenin sağlanması ve kalite güvencesinden birinci derecede sorumludur.

• Toplumun yükseköğretimde kalite ve standartlara yönelik ilgileri korunmalıdır.

• Avrupa Yükseköğretim Alanı kapsamında akademik programların kalitesi öğrenciler ve yükseköğretim-den faydalanan diğer paydaşlar açısından geliştiril-melidir.

• Organizasyon yapıları akademik programların des-teklenmesi ve gerçekleştirilmesine yönelik olarak etkili biçimde oluşturulmalıdır.

• Kalite güvencesi için yürütülen işlemlerde şeffaflık ve dış uzmanlığın kullanılması önem taşımaktadır.

• Yükseköğretim kurumları içinde bir kalite kültürünün oluşması desteklenmelidir.

• İşlemler yüksek öğretim kurumlarının güvenilirlikleri-ni gösterebilecekleri şekilde geliştirilmelidir.

• Güvenilirlik ve geliştirme amaçları kalite güvencesi ile uyumlu olmalıdır.

• Kurumlar kalitelerini hem ulusal hem de uluslararası düzeyde gösterebilmelidir.

• Kullanılan işlemler çeşitlilik ve yeniliğin önüne geç-memelidir.

Standart ve ilkelerin genel hedefleri ise şöyledir;

• Akademik başarıyı destekleyen yüksek öğretim ku-rumlarının gelişmesine katkıda bulunmak,

• Yükseköğretim kurumları ve diğer ilgili ajanslara kendi kalite güvence kültürlerini geliştirmeleri husu-

sunda yardım ve rehberlik etmek,

• Yükseköğretim kurumlarını, öğrencileri, çalışanları ve diğer paydaşları yüksek öğretim hakkında bilgi-lendirmek ve onların beklentilerini yükseltmek,

• Avrupa Yükseköğretim Alanı içinde yüksek öğretim ve kalite güvencesinin sağlanması için genel bir re-ferans sistemi sağlamaya katkıda bulunmak16.

Günümüzde, sürece dahil ülkelerde yükseköğretimde kalite güvencesi oluşturma çalışmalarının belirlenen bu ilke ve standartlar çerçevesinde yürütülmesi beklen-mektedir. Ancak Avrupa Yükseköğretim Alanına dahil ülkelerdeki siyasal sistem farklılıkları, sosyo-kültürel ve dil farklılıkları gibi farklılıklar amaçlanan ortak tek bir modelin oluşturulmasını etkilemektedir. Bu durum ise üye ülkelerde benimsenen kalite güvence sistemlerin-de farklı yöntem ve yaklaşımların oluşmasına neden olmaktadır. Avrupa’da kalite güvence uygulamaları iki eksende farklılık göstermektedir. Birinci farklılaşma kul-lanılan yöntemler; değerlendirme, akreditasyon, denet-leme ve kıyaslama ekseni üzerindendir. Diğer farklılaş-ma ise konu, program, kurum ve işlem temelindedir17.

Ülkelerde 1980’li yıllardan itibaren yükseköğretimde kalite güvencesini sağlamak amacıyla Ulusal Kalite Güvence Ajansları kurulmuştur. Bu ajansların devlet-ten bağımsız kurumlar olarak faaliyetlerini sürdürmekle birlikte büyük bir kısmının finansmanları devlet tarafın-dan sağlanmaktadır. Ulusal kalite ajanslarının kuruluş biçimleri de ülkeler arasında farklılık gösterebilmek-tedir. Ulusal kalite ajansları İsviçre, Norveç, Japonya gibi ülkelerde devlet tarafından kurulmuştur. Hollanda ve Portekiz’de ise bu ajanslar üniversiteler tarafından ortaklaşa olarak kurulmuştur. Federal yapıya sahip ABD’de ise tek bir ulusal ajans yerine her eyaletin kendi kalite güvence ajansı bulunmaktadır18.

Kuruluş ve işleyiş biçimleri farklılık göstermekle bir-likte bu ajansların temel görevleri yükseköğretimde kalite güvencesi bilincini oluşturmak, yükseköğretim kurumlarının iç veya öz değerlendirmelerini incelemek ve değerlendirmek, yükseköğretim kurumlarının güçlü ve zayıf yanlarını belirleyerek sorunların giderilmesi için öneriler sunmak ve buna bağlı gelişmeleri izlemek ve kamuoyu ile ilgili yurt dışı kurumları bilgilendirerek şef-faflığı sağlamak biçiminde özetlenebilir19.

Avrupa Yükseköğretim Kalite Güvence Birliği (ENQA) 14YÖK, a.g.e., s.23 15ENQA, a.g.e., s.1316ENQA, a.g.e., s.1417YÖK, a.g.e., s.2318YÖK, a.g.e., s.2219YÖK, a.g.e., s.23

69 KASIM 2013

Page 70: Basyazı, - TSE...Kalite Yönetimi Standardizasyonun Makroekonomik Etkileri 79 104 88 109 53 3 KASIM 2013 66 99 Sağlık Hizmetlerinde Kalibrasyon Uygulamaları Karbon Ayak İzi 75

70

ve Merkezi ve Doğu Avrupa Yükseköğretim Kalite Gü-vence Ağı (CEEN) tarafından yapılan, ülkelerdeki kalite güvence ajansları ve kuruluşlarına yönelik çalışmaların sonuçları, farklı ülkelerdeki kalite güvence kurumlarının yapısal ve işlevsel olarak önemli farklılıklara sahip ol-duğunu göstermektedir. Bu durum yükseköğretimde kalite güvence mekanizmalarının yükseköğretim sis-temlerinin yapısına ve işleyişine bağlı olarak oluşturul-ması ve yürütülmesi konusunun önemini ortaya koy-maktadır. Yükseköğretim sistemlerinin ülkeler arasında gösterdiği farklar göz önünde bulundurulduğunda aynı kalite güvence ve yönetim sistemlerinin her yapıda aynı etkinliğe sahip olamayacağı tahmin edilebilir bir sonuç olarak karşımıza çıkacaktır20.

Yükseköğretim kurumlarında kalite güvencesini uy-gulamak ve kurumları kalite güvencesi açısından sı-ralamak oldukça zor bir süreçtir. Tarafsız ve bağımsız değerlendirmelerin yapılabilmesi ve değerlendirmele-rin güvenilirliğinin sağlanabilmesi amacıyla Bergen’de Avrupa Yükseköğretim Alanında üye ülkelerin ulusal ajanslarının değerlendirilmeye başlanması ve ajansların akredite edilmesi kararı alınmıştır. Bu kararın alınmasın-daki amaç, Avrupa Yükseköğretim Alanında yer alan ülkelerde aynı kalite ölçütleri ile değerlendirme ve de-netleme süreçlerinin kullanılmasını sağlamak ve yükse-köğretimde uluslararası öğrenci hareketliliği ve eğitim sürelerinin ve diplomaların tanınması konularında karşı-laşılan sorunların önüne geçmektir21.

Kalite güvence mekanizmalarının yükseköğretimde oluşturulması sırasında iki önemli sorun ön plana çık-maktadır. Bunlardan birincisi kalite güvence kavramının yükseköğretim kurumlarında diğer uygulama alanlarına göre oldukça yeni bir kavram olmasıdır. Kalite güvence yöntemlerini ve uygulamalarını kendine özgü yapısı ve dinamikleri nedeniyle dikkatli ve kapsamlı bir biçimde belirlemek gerekmektedir. Yükseköğretim kurumlarının yapısal ve hedefsel boyuttaki farklılıkları kendine özgü ilke ve yöntemleri gerektirmektedir. Kalite sağlamanın gerekçeleri yükseköğretim kurumları için diğer sek-törlerden önemli farklılıklar göstermektedir. Bu açıdan düşünüldüğünde geleneksel kalite yönetim ve kalite güvence hedeflerinin yükseköğretimde diğer alanlara göre kavramsal olarak farklı bir boyut kazandırmakta olduğu görülebilir22.

Yükseköğretim kurumlarında kalite güvence yöntem-lerini uygulamanın bir diğer zorluğu kalite sistemlerinin yerel koşullar ve ihtiyaçlar göz önünde bulundurulma-dan özellikle gelişmekte olan ülkelerdeki yükseköğre-tim sistemlerinde uygulanmasıdır. Mevcut sistemlerin uyumlandırılmadan kullanımı katkısı olmayan bir süre-cin yürütülmesi riskini de beraberinde getirmektedir23.

Küreselleşme, bilgi ekonomisi ve bilgi toplumunda ya-şanan gelişmeler sonucunda Türkiye’de de yükseköğ-retimde yönetim modelleri ve yönetim standartları son yıllarda önemli bir gündem oluşturmuştur. Ancak yük-seköğretim kurumlarında bu yönde yapılan çalışmalar ve yeniden yapılandırmalar ulusal boyutta sistematik bir yapılanma içinde ele alınmamıştır. Yükseköğretim Kurulu tarafından 2007 yılında yayınlanan Türkiye’nin Yükseköğretim Stratejisi Raporu’nda ve Bologna süre-cinde ülkelerin yükseköğretim sistemlerinin değerlen-dirmesinde Türkiye yükseköğretim sisteminin en zayıf olduğu alanın kalite güvencesi konusu olduğu belirtil-miştir. Bologna sürecinde bu alandaki önemli gelişme-ler ve bu konunun uluslararası düzeyde önem kazan-ması ülkemizdeki yükseköğretim kurumlarının kalite güvence konusundaki çalışmalarını artırmıştır24.

Dünyada yaşanan bu gelişmeler doğrultusunda ülke-mizde yükseköğretimde kalite standartlarının oluştu-rulması ve yükseköğretim alanında uyumluluğun sağ-lanması amacıyla Yükseköğretim Kurulu tarafından 2005 yılında “Yükseköğretim Kurumlarında Akademik Değerlendirme ve Kalite Geliştirme Yönetmeliği” yayın-lanmıştır. Akademik Değerlendirme ve Kalite Geliştir-me Yönetmeliği Avrupa Kalite Güvencesi Standart ve İlkeleri’ne uygun biçimde hazırlanmıştır. Bu yönetmelik kapsamında Üniversitelerarası Kurul tarafından seçilen dokuz üye ve Ulusal Öğrenci Konseyi tarafından se-çilen bir öğrenci temsilcisinden oluşan Yükseköğretim Kurumları Akademik Değerlendirme ve Kalite Geliştir-me Komisyonu (YÖDEK) kurulmuştur. Yükseköğretim kurumlarında akademik değerlendirme ve kalite geliş-tirme çalışmaları kapsamında yükseköğretim kurumla-rına yönelik “Yükseköğretim Kurumlarında Akademik Değerlendirme ve Kalite Geliştirme Rehberi YÖDEK tarafından hazırlanmıştır25.

Yükseköğretim kurumlarında akademik değerlendirme ve kalite geliştirme faaliyetlerinin stratejik yaklaşımda

20SETA, Yükseköğretimde Kalite Güvencesi Raporu,Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı, Ağustos 2010, s.15. 21YÖK, a.g.e., s. 2422Özer vd., a.g.e., 2011, s.6323YÖzer vd., a.g.e., 2011, s.6324YÖK, a.g.e., s.10125Yükseköğretim Kurulu, Erişim:30 Ağustos 2013, http://bologna.yok.gov.tr

Page 71: Basyazı, - TSE...Kalite Yönetimi Standardizasyonun Makroekonomik Etkileri 79 104 88 109 53 3 KASIM 2013 66 99 Sağlık Hizmetlerinde Kalibrasyon Uygulamaları Karbon Ayak İzi 75

71 KASIM 2013

değerlendirilmesini ve faaliyetlerin iyileştirilmesini ön-gören Akademik Değerlendirme ve Kalite Geliştirme Süreci stratejik bir yapılanma çerçevesinde, geliş-melerin sürekli izlenerek iyileştirilmesini temel alan bir yaklaşımla geliştirilmiştir. Bu yaklaşım, yükseköğretim kurumunun içinde bulunduğu çevresel faktörlerle bir-likte değerlendirilmesi ve stratejiler geliştirmesini esas almaktadır. Yükseköğretim kurumları akademik ve ida-ri hizmetlerin kalitesini geliştirecek nitelikte strateji ve amaçlar belirleyerek bu strateji ve amaçların gerçek-leştirilmesi için gerekli ölçülebilir birim hedeflerini oluş-turur. Sürecin uygulanması için gerekli olan uygulama planları, performans göstergeleri ve iyileştirme akade-mik değerlendirme ve kalite geliştirme sürecinin diğer aşamalarıdır. Yükseköğretim Kurulu tarafından ortaya konulan ve Yükseköğretim Kurumları Akademik De-ğerlendirme ve Kalite Geliştirme Komisyonu (YÖDEK) tarafından yürütülen bu süreç ile birlikte yükseköğre-tim kurumları eğitim, öğretim ve araştırma faaliyetleri ile idari hizmetlerindeki kalite düzeylerinin iyileştirilmesi amaçlanmaktadır26.

Yükseköğretim Kurumları Akademik Değerlendirme ve Kalite Geliştirme Ko-misyonu tarafından Yükseköğretim Ku-rumları Akademik Değerlendirme ve Ka-lite Geliştirme Yönetmeliği kapsamında belirlenen dört süreç bulunmaktadır. Bu süreçler Yükseköğretim Kurumlarında Akademik Değerlendirme ve Kalite Ge-liştirme Süreci, Stratejik Planlama Süreci, Kurumsal Değerlendirme Süreci ve Peri-yodik İzleme ve İyileştirme Sürecidir27.

Türkiye’de yükseköğretim kurumlarında kalite çalışmaları özellikle Bologna süreci ile hız kazanmıştır. Bu çalışmalar yükse-köğretim kurumlarında yönetim standart-larının uygulanması ve yapılandırılması açısından da fayda sağlamakla birlikte, uluslararası gelişmelere uygun, ulusal çerçevede bir kalite güvence sistemi ve kalite yönetim yapısı oluşturma konu-sundaki en büyük adım 20 Eylül 2005 tarihinde yürürlüğe giren “Yükseköğre-tim Kurumlarında Akademik Değerlen-dirme ve Kalite Geliştirme Yönetmeliği”

ile atılmıştır. Yönetmelikte yükseköğretim kurumlarının eğitim, öğretim ve araştırma faaliyetleri ile idari hizmet-lerinin değerlendirilmesi, kalitelerinin geliştirilmesi, ba-ğımsız dış değerlendirme süreci ile kalite düzeylerinin onaylanması ve tanınması çalışmalarına ilişkin genel esaslar tanımlanmış ve bu kapsamda Yükseköğretim Üst Kurulları ile yükseköğretim kurumlarının yükümlü-lükleri belirtilmiştir. Yükseköğretim Kurulu (YÖK), (YÖ-DEK), yükseköğretim kurumları ile dış değerlendirme kuruluşlarının süreç kapsamındaki faaliyetleri ve so-rumlulukları Şekil 1’de yer alan ana süreç haritasında belirtilmektedir28.

Yükseköğretim Kurumlarında Akademik Değerlendir-me ve Kalite Geliştirme Yönetmeliği ulusal boyutta yük-seköğretim kurumlarının kalite düzeylerinin değerlendi-rilmesi ve geliştirilmesi çalışmaları kapsamında önemli bir adımdır. Bu süreç yükseköğretim kurumlarının her yıl kendi kurumlarını değerlendirmelerini ve kurumsal ve ulusal boyutta bir iç değerlendirme sisteminin uygu-lanmasını sağlamaktadır. Ancak yönetmelikte yer alan

20SETA, Yükseköğretimde Kalite Güvencesi Raporu,Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı, Ağustos 2010, s.15. 21YÖK, a.g.e., s. 2422Özer vd., a.g.e., 2011, s.6323YÖzer vd., a.g.e., 2011, s.6324YÖK, a.g.e., s.10125Yükseköğretim Kurulu, Erişim:30 Ağustos 2013, http://bologna.yok.gov.tr

Şekil 1. Yükseköğretim Kurumlarında Akademik Değerlendirme ve Kalite Geliştirme Ana Süreç Haritası

Page 72: Basyazı, - TSE...Kalite Yönetimi Standardizasyonun Makroekonomik Etkileri 79 104 88 109 53 3 KASIM 2013 66 99 Sağlık Hizmetlerinde Kalibrasyon Uygulamaları Karbon Ayak İzi 75

72

dış değerlendirme süreci ile ilgili olarak, yükseköğretim kurumlarında dış değerlendirme yapabilecek bağımsız kuruluşlar henüz oluşturulamamıştır. Bu kapsamda ül-kemizde Bologna Süreci’nde de yer alan ilke ve stan-dartlar doğrultusunda oluşumlara ve yasal düzenleme-lere ihtiyaç duyulmaktadır29.

Ülkemizde yükseköğretim kurumlarında Bologna sü-reci ve eğitim programlarına yönelik akreditasyon sü-reçleri doğrultusunda kalite güvence mekanizmalarını oluşturmak amacıyla yürütülen çalışmaların sayısında son yıllarda önemli bir artış görülmektedir. Kalite yö-netimi sistemlerinde tüm dünyada kullanılan ISO 9001 Kalite Yönetim Sistemi ve EFQM Mükemmellik Modeli gibi sistemler bazı üniversitelerimizin planlama ve uy-gulama süreçlerinde destek olarak kullanılmaya baş-lanmıştır. Üniversiteler uyguladıkları kalite yönetim sis-temlerini belgelendirerek Bologna Süreçlerine de katkı sağlamaktadır.

Yükseköğretim ve Akreditasyon

Akredite olmak, bir kurumun veya yürütülen program-ların yetkili bir akreditasyon kurulunca ilgili alan için belirlenmiş kalite standartlarını sağlaması olarak tanım-lanabilir. Akreditasyon uzun dönemli bir işlemdir ve pe-riyodik iç ve dış değerlendirmelere dayanır. Standartlar akreditasyonun temelini oluşturmaktadır. Standartlar sistemin gereklerini ortaya koyarak yüksek nitelikli eği-tim programlarının geliştirilmesi için yapılacak faaliyet-leri belirlerler.

Mühendislik Eğitim Programları Değerlendirme ve Akreditasyon Derneği (MÜDEK) ülkemizdeki çeşitli mühendislik eğitim programları için akreditasyon, de-ğerlendirme ve bilgilendirme çalışmaları yaparak, Tür-kiye’de mühendislik eğitimi kalitesinin yükseltilmesine katkıda bulunmak amacıyla faaliyet gösteren bağımsız bir kuruluştur30.

MÜDEK, mühendislik programlarını değerlendirme ve akreditasyon çalışmalarına 2003 yılında başlamış-tır. Mühendislik Eğitim Programları Değerlendirme ve Akreditasyon Derneği Temmuz 2013 tarihine kadar, 17 farklı disiplinde olmak üzere 360 mühendislik li-sans programının değerlendirmesi gerçekleştirmiştir. MÜDEK program değerlendirme çalışmaları Mühen-dislik Eğitim Programları Akreditasyon Kurulu tarafın-

dan oluşturulan değerlendirme ekipleri tarafından ve MÜDEK’in yayımlamış olduğu değerlendirme ölçütleri doğrultusunda yapılmaktadır. Bu ölçütler, bir mühen-dislik programının akreditasyon için sağlaması gereken minimum koşulları içermektedir31.

Mevcut durumda ülkemizde mühendislik program-larının MÜDEK tarafından akreditasyonu gönüllülük esasına dayalı bir süreç niteliği taşımaktadır. Mühen-dislik Eğitim Programları Akreditasyon Kurulu tarafın-dan yalnızca kendisine başvuru yapan yükseköğretim kurumlarındaki programları akredite etmek amacıyla değerlendirmektedir. Bu akreditasyon Türkiye’de mü-hendislik eğitiminin kalitesinin yükseltilmesine katkıda bulunmayı amaçlamaktadır. Akreditasyonun hedef-leri başvuru yapan mühendislik programları arasında değerlendirme ölçütlerini sağlayan programları belir-lemek, akredite edilen programları ilan etmek ve top-lumu, öğrenci adaylarını mesleki kurumları, olası işve-renleri, devlet kurumlarını ve diğer paydaşları bilgilen-dirmek ve mühendislik alanındaki eğitim programlarının sürekli iyileştirilmesi ve yeni programların geliştirilmesi konularında yön göstermektir32.

Ülkemizde yükseköğretimde kalite güvence sistemi aynı zamanda yurtdışı değerlendirmelere de açıktır. Bu kapsamda üniversitelerde yer alan mühendislik programları “Accreditation Board for Engineering and Technology-USA” (ABET) tarafından değerlendirilebil-mektedir33.

Ulusal Tıp Eğitimi Akreditasyon Kurulu (UTEAK) 2008 yılında Tıp Sağlık Bilimleri Eğitim Komisyonundaki ça-lışmalara YÖDEK tarafından getirilen öneriler dikkate alınarak ve mühendislik programlarındaki örnek kulla-nılarak Tıp Dekanları Konseyi insiyatifinde kurulmuştur. Tıp Eğitimi Programları Değerlendirme ve Akreditasyon Derneği ve UTEAK’ın amaç ve hedefleri genel olarak toplumun sağlık düzeyinin yükseltilmesi için tıp fakül-telerinde verilen tıp eğitim ve öğretiminin geliştirilmesi ve niteliğinin iyileştirilmesi, kurumlara yol göstermek ve gelişimlerini desteklemek, eğitim-öğretimin işleyiş ve sürekliliğini izlemektir. Bu amaç ve hedeflerin kar-şılanmasında kullanılan değerlendirme aracı akreditas-yondur. Ulusal standartlar akreditasyon için en önemli araçlardır34. Tıp eğitimi ulusal standartlarının 2009 yılında yayınlanması ile birlikte 2009 yılı Haziran ayın-

29YÖK, a.g.e., s.18230Mühendislik Eğitim Programları Değerlendirme ve Akreditasyon Derneği, Erişim:30 Ağustos 2013, http://www.mudek.org.tr 31Mühendislik Eğitim Programları Değerlendirme ve Akreditasyon Derneği, Erişim:30 Ağustos 2013, http://www.mudek.org.tr 32Mühendislik Eğitim Programları Değerlendirme ve Akreditasyon Derneği, Erişim:30 Ağustos 2013, http://www.mudek.org.tr 33Yükseköğretim Kurulu, Erişim:30 Ağustos 2013, http://bologna.yok.gov.tr34Ulusal Tıp Eğitimi Akreditasyon Kurulu, Erişim:30 Ağustos 2013, http://uteak.org.tr

Page 73: Basyazı, - TSE...Kalite Yönetimi Standardizasyonun Makroekonomik Etkileri 79 104 88 109 53 3 KASIM 2013 66 99 Sağlık Hizmetlerinde Kalibrasyon Uygulamaları Karbon Ayak İzi 75

73 KASIM 2013

da UTEAK akreditasyon sürecinde başvuru kabulüne başlamıştır.

Ülkemizde yükseköğretim sistemi özellikle son yıllarda önemli bir büyüme sürecinin içinde yer almaktadır. Bu süreçte yükseköğretim kurumlarının ve ilgili süreçlerin yapılandırılması sırasında yükseköğretim standartla-rının, kalite güvence sistemlerinin büyümeye katkıda bulunacak biçimde oluşturulması büyük önem taşı-maktadır.

Uluslararası tanınma ve akreditasyon konusunda bazı üniversitelerimizin mühendislik programlarının ABET değerlendirme sürecinden geçerek uluslararası kalite güvencesi sağlamaları ülkemizde bu konuda yaşanan önemli gelişmeler arasındadır. Türkiye’nin Yükseköğre-tim Stratejisi Raporu’na göre ABET ile yapılan işbirliği süreci ülkemizdeki mühendislik programları için benzer bir ulusal kalite güvence sisteminin oluşturulması olu-şumunu da beraberinde getirmiştir. 2002 yılında Mü-hendislik Akreditasyon Kurulu’nun (MÜDEK) kurulması mühendislik alanlarında ulusal bir kalite güvencesi sis-

teminin oluşturulması açısından bir başlangıç olmuş-tur35.

Yükseköğretimde Yönetim StandartlarınınUygulanması

Sanayi ve teknolojideki gelişmeler kalite standartlarının belirlenmesi gerekliliğini ortaya koymuş ve bu doğrul-tuda ABD’de savunma teknolojisinde başlayan kalite standartları oluşturma çalışmaları öncelikle Avrupa ol-mak üzere diğer ülkelerde standartların uygulanmasıy-la devam etmiştir. Üretim, tasarım, muayene ve deney konularını içeren standartlar daha sonra kalite güvence sistem standartları olarak geliştirilmiştir. Ülkeler arasın-daki kalite ve denetim standartları arasındaki uygulama farklılıklarını gidermek amacıyla Uluslararası Standartlar Organizasyonu (ISO) içerisinde bir komite oluşturularak ortak standartların geliştirilmesi çalışmaları başlamıştır. Komitenin çalışmaları sonucunda 1987 yılında dünya çapında geçerli olan ISO 9000 Kalite Güvence Sistem Standardlarını yayımlanmıştır. Standardın ilk versiyonu daha çok doğru üretim ve hata belirleme konularını içermektedir. Standart 1994 yılında hizmet sektörüne

35YÖK, a.g.e., s.102

Page 74: Basyazı, - TSE...Kalite Yönetimi Standardizasyonun Makroekonomik Etkileri 79 104 88 109 53 3 KASIM 2013 66 99 Sağlık Hizmetlerinde Kalibrasyon Uygulamaları Karbon Ayak İzi 75

74

de uyarlanmak üzere revize edilmiştir. Ancak standar-dın önemli revizyonu 2000 yılında Kalite Yönetim Siste-mi Standardı olarak yayımlanmasıyla gerçekleştirilmiş-tir. Kuruluşlar faaliyet alanlarından bağımsız olarak IS0 9001 kalite yönetim sisteminin şartlarını uygulamakta ve ISO 9001 belgesi almaktadır. Standardın 2000 yılın-da yayınlanan versiyonu proses (süreç) tabanlı, sürekli iyileştirmeye ve müşteri memnuniyeti odaklı bir yöne-tim sistemi modeli sunmaktadır. ISO 9001 standardı-nın dayandığı temel prensipler olan müşteri odaklılık, liderlik, çalışanların katılımı, proses (süreç) yaklaşımı, yönetimde sistem yaklaşımı, karar vermede gerçekçi yaklaşım ve karşılıklı yarar sağlayan tedarikçi ilişkileri kalite yönetim standartlarının temelini oluşturmaktadır.

Türkiye’de yükseköğretim kurumlarında yönetim stan-dartlarının mevcut yükseköğretim sistemleri kapsamın-da uygulanması, ülkemizin Bologna sürecine katılımıyla hız kazanmıştır. Üniversitelerimizden bazıları akademik ve idari birimlerinde başta ISO 9001 Kalite Yönetim Sis-temi olmak üzere kalite yönetim sistemi standartlarına uygun süreçlerini ve prosedürlerini oluşturmuştur. ISO 9001 Kalite Yönetim Sisteminin yanısıra çevre yönetim standartları, iş sağlığı ve iş güvenliği ile ilgili yönetim standartları, bilimsel araştırma faaliyetleri kapsamında laboratuvar yönetim standartları da üniversitelerin bu yöndeki çalışmaları arasında yer almaya başlamıştır. Bu yönetim standartları arasında en kapsamlısı olan ISO 9001 Kalite Yönetim Sistemi ve içerdiği şartların, genel bakış açısında üretim sektörünün faaliyet ve amaçları-na daha uygun olduğu düşünülmektedir. Yönetim sis-teminin içerdiği şartlar değerlendirildiğinde yükseköğ-retimde yer alan sistem bileşenlerinin standart içinde kavramsal olarak açık bir biçimde yer almaması yükse-köğretim kurumlarının uygulamada zorluklar yaşaması-na neden olabilmektedir.

Yükseköğretim kurumlarının faaliyetleri ve bu yönde Bologna süreci ile hız kazanan yönetim sistemleri-nin yeniden yapılandırma çalışmaları kapsamında IS0 9001 Kalite Yönetim Sistemi, yükseköğretimde süreç-lerin oluşturulması, uygulanması, izlenmesi ve iyileşti-rilmesi konularında model olarak olarak uygulanmaya başlanmıştır. Türkiye’de bazı üniversiteler de mevcut yapıda bir gereklilik bulunmaması ile birlikte kalite yö-netim sistemlerini oluşturarak belgelendirme çalışma-larını tamamlamışlardır.

Yükseköğretim sisteminde ülkemizde üniversiteler ta-rafından yönetmelik kapsamında yürütülmekte olan akademik değerlendirme ve kalite geliştirme faaliyetleri

sistematik açıdan kalite yönetim sistemlerinin içerdiği planlama, uygulama, izleme, değerlendirme ve iyileş-tirme faaliyetlerini içermektedir. Kalite yönetim sistemi modeli tüm bu çalışmalarda bir çerçeve oluşturması ve sistematik bir yapı sağlaması açısından önemli faydalar sunmakla birlikte yükseköğretim kurumlarında kalite yönetim sistemi uygulamalarının üniversitelerin temel misyon, vizyon ve değerleri doğrultusunda yükseköğ-retim sisteminde uluslararası gelişmeleri de dikkate alacak biçimde tasarlanması ve uygulanması sistemin etkinliği açısından büyük önem taşımaktadır.

Kaynaklar

• BURGAZ Berrin ve ŞENTÜRK İlknur, “Küreselleşmenin Eğitim Fakültelerinin Yönetim Boyutundaki Etkileri”, Kırgı-zistan Türkiye Manas Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, sayı: 19, 2008, s. 270-278.

• ERDEM Ali Rıza, “Dünyadaki Yükseköğretimin Değişimi”, Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, sayı: 15, 2006, s. 299-314.

• ERDEM Ali Rıza, “Küreselleşme: Türk Yükseköğretimine Etkisi”, Yükseköğretim Dergisi, cilt:2 sayı: 2, 2012, s. 109-117.

• ENQA, Standards and Guidelines for Quality Assurance in the European Higher Education Area, European Asso-ciation for Quality Assurance in Higher Education, Helsin-ki, Finland 2005.

• Mühendislik Eğitim Programları Değerlendirme ve Akre-ditasyon Derneği, Erişim:30 Ağustos 2013, http://www.mudek.org.tr

• ÖZER Mahmut, GÜR Bekir S. ve KÜÇÜKCAN Talip, “Kalite Güvencesi: Türkiye Yükseköğretimi için Stratejik Tercihler”, Yükseköğretim ve Bilim Dergisi, cilt: 1, sayı: 2, 2011, s. 59-65.

• ÖZER Mahmut, GÜR Bekir S. ve KÜÇÜKCAN Talip, Yük-seköğretimde Kalite Güvencesi, , Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı, Ağustos 2010.

• Ulusal Tıp Eğitimi Akreditasyon Kurulu, Erişim:30 Ağus-tos 2013, http://uteak.org.tr

• YÖDEK, Yükseköğretim Kurumlarında Akademik Değer-lendirme ve Kalite Geliştirme Rehberi (Sürüm: 2007/1.1), Yükseköğretim Akademik Değerlendirme ve Kalite Geliş-tirme Komisyonu, Nisan 2007.

• YÖK, Türkiye’nin Yükseköğretim Stratejisi Raporu (Yayın No: 2007-1), Yükseköğretim Kurulu, Ankara 2007.

• Yükseköğretim Kurulu, Erişim:30 Ağustos 2013, http://bologna.yok.gov.tr

Page 75: Basyazı, - TSE...Kalite Yönetimi Standardizasyonun Makroekonomik Etkileri 79 104 88 109 53 3 KASIM 2013 66 99 Sağlık Hizmetlerinde Kalibrasyon Uygulamaları Karbon Ayak İzi 75

75 KASIM 2013

Prof. Dr. Seval Akgün

Başkent Üniversitesi Hastaneleri,Sağlık ve Eğitim Kuruluşları Kalite Yönetim Temsilcisi

İş Sağlığı ve Güvenliği, Çevre Yönetim Birimi veKalibrasyon Laboratuvarı Koordinatörü Başkanı,

Sağlık Akademisyenleri Derneği Başkanı

Sağlık HizmetlerindeKalibrasyon Uygulamaları

Teknoloji boyutunda sürekli iyileştirmeden anlaşılması gereken sadece en ileri teknolojiye yatırım yapmaktan çok, maliyetleri düşürme, varolan teknolojileri birbirine dönüştürebilme, daha yalın ve basit uygulamalarla iyi-leştirmeyi gerçekleştirmek olmalıdır. Karmaşık ve uy-gulamada zorluklarla karşılaşılan teknoloji, sağlık sek-töründe çok da anlamlı olmamakta, en iyi teknolojiyi insan sağlığı için en anlamlı şekilde kullanmak sürekli iyileştirme çalışmalarında daha anlamlı olmakta ve hiz-met planlamasında müşteri ihtiyaçları ile ileri teknolo-jinin birleştirilmesi sağlık sektöründe eş düzey önem taşımaktadır.

Bu bağlamda, günümüzde gerek teşhis gerekse tedavi amacıyla kullanılan tıbbi cihazlar genellikle ileri teknoloji ürünü olup, bu cihazların seçimi, doğru kullanımı, testi ve muayenesi, özellikle kalibrasyonu artık hastanelerde göz ardı edilmemesi gereken önemli konulardan biri haline gelmiştir.

Bu sunumda genel bilgilerin yanı sıra, hastanelerde kalibrasyon uygulamalarına örnek olabilecek, Başkent Üniversitesi Hastanesi ve bağlı sağlık kurumları Kalib-rasyon Ünitesi organizasyonu ve faaliyetleri katılımcılar-la paylaşılacaktır. Başkent Üniversitesi Hastanelerinde kullanılan ölçme ve test ekipmanının kalibrasyonu için kriterlerin oluşturulması ve kalibrasyon gerektiren tüm teçhizatın belirlenen şart ve periyotlarla kalibre edilme-sinin sağlanması amacıyla 1997 yılında Başkent Üni-versitesi Toplam Kalite Yönetimi Merkezi bünyesinde bir Kalibrasyon Ünitesi kurulmuştur. O tarihten bugüne

kadar TS-EN ISO/IEC 17025 standardı temel alınarak, uzman kişiler tarafından yerinde hizmet ilkesiyle hizmet veren tam donanımlı bu ünite, Başkent Üniversitesi Hastanesi ve bağlı kuruluşlarındaki kullanılan tüm cihaz ve teçhizatların kalibrasyon hizmetini sürdürmektedir.

Başkent Üniversitesi Hastanesi Kalibrasyon Ünitesi aşağıda belirtilen yerlere ait 8000’den fazla cihazın pe-riyodik olarak yılda en az iki kez kalibrasyonlarını ger-çekleştirerek özverili ve titiz çalışmalarla mevcut siste-min en iyi şekilde yürütülmesini sağlamaktadır.

• Başkent Üniversitesi Ankara Hastanesi

• Başkent Üniversitesi Yapracık Psiko-sosyal Reha-bilitasyon Merkezi

• Başkent Üniversitesi Ayaş Fizik Tedavi ve Rehabili-tasyon Merkezi

• Başkent Üniversitesi Alanya Uygulama ve Araştır-ma Merkezi

• Başkent Üniversitesi Adana Uygulama ve Araştırma Merkezi

SAĞ

LIK

HİZ

MET

MER

İ

Page 76: Basyazı, - TSE...Kalite Yönetimi Standardizasyonun Makroekonomik Etkileri 79 104 88 109 53 3 KASIM 2013 66 99 Sağlık Hizmetlerinde Kalibrasyon Uygulamaları Karbon Ayak İzi 75

76

• Başkent Üniversitesi Konya Uygulama ve Araştırma Merkezi

• Başkent Üniversitesi istanbul Uygulama ve Araştır-ma Merkezi

• Başkent Üniversitesi İzmir Zübeyde Hanım Hasta-nesi

• Başkent Grup Sağlık Ürünleri Ticaret ve Sanayi A.Ş.

• Başkent Üniversitesi Tıp Fakültesi Eğitim Laboratu-varları

• Başkent Üniversitesi Kolej Ayşe Abla ve Özel Gö-nen Okulları uygulama laboratuvarlarında kullanılan cihazlar

Bu belirtilen yerlerdeki cihazlara ait kalibrasyon sonuç-larının;

• Hazırlanması,

• Basımı,

• Dağıtımı,

• Kullanıcıların bilgilendirilmesi,

• Sonuçları kötü olan cihazların tamiri gerçekleşene kadar takibi,

• Bu işlemlerin devamlılığının sağlanması yine Kalib-rasyon Ünitesi tarafından gerçekleştirilmektedir.

Kalibrasyon Ünitesi aynı şekilde; kendi bünyesinde bulunan kalibratör cihazlarının, uluslararası ölçü siste-mine göre izlenebilirliğinin sağlanması ve SI birimlerinin birincil (primer) standartları ile bağlantılı olan kesintisiz bir kalibrasyon ve aynı zamanda karşılaştırma zinciri vasıtasıyla kalibrasyonlarını yurt dışında periyodik ola-rak yaptırmaktadır.

Başkent Üniversitesi Hastaneleri Kalibrasyon ünitesi artan hizmet kapasitesi ve dış kuruluşlara da hizmet-lerini sunmak, deneyimlerini paylaşmak amacıyla Baş-kent Üniversitesi Ölçümbilim ve Kalibrasyon Uygulama ve Araştırma Merkezi olarak yasal statüsünü tamam-lamış ve bilimsel faaliyetlerinide bu merkez aracılığıyla gerçekleştirmektedir.

GENEL BiLGiLER

Kaliteli hizmet anlayışında büyük önem taşıyan kalib-

rasyon konusu, VIM sözlüğünde şu şekilde açıklan-mıştır; belirlenmiş koşullar altında, ölçme cihazı veya ölçme sisteminin gösterdiği değerler veya maddi ölçüt ile gösterilen değer ile ölçülen büyüklüğün bunlara kar-şılık gelen bilinen değerleri arasındaki ilişkiyi belirleyen işlemler dizisidir. Bu işlemler, kullanılan cihazlardan en az on kat daha hassas vasfa sahip ölçüm sistemleri (etalonlarla) gerçekleşir. Ana hedefi ise, riskleri minimi-ze etmek, maliyeti düşürmek, kullanıcı problemlerini asgariye indirmek ve uluslararası standartlara uygun-luğu sağlamaktır. Sonuç olarak tıbbi cihazların düzen-li ve programlı kontrolleri ile, cihazın doğru ölçümleri yapması sağlanır, buna bağlı ortaya çıkacak sorunlar, sıkıntılar, müdahalede gecikmeler önlenir ve aynı za-manda cihazların faydalı ömrü uzatılmış olur.

İşlemler sonucu, ölçüm sonuçlarının, uygun standart-lara, genel olarak uluslararası veya ulusal standartlara, primer standarda kadar uzanan kesintisiz bir mukaye-se zinciri boyunca bağlanması gereklidir. Kısaca;

Kalibrasyon sonucu, maddi ölçütün, ölçme sisteminin veya ölçme cihazının gösterge değeri hastanın veya rastgele bir ölçek üzerindeki işaretlere karşılık gelen değerlerin belirlenmesine olanak verir. Kalibrasyon di-ğer metrolojik özellikleri belirleyebilir.

Kalibrasyon sonucu, kimi zaman kalibrasyon sertifikası kimi zaman da kalibrasyon raporu adı verilen dokü-manlara kaydedilir. Kalibrasyon sonucu, bazen kalib-rasyon faktörü veya kalibrasyon eğrisi formunda kalib-rasyon faktörleri dizileri olarak ifade edilir.

KALiBRASYON ORGANiZASYONU

Bir kuruluşta kalibrasyon ile ilgili organizasyonun ger-çekleştirilebilmesi için aşağıda sıralanan noktalara dik-kat edilmesi gerekmektedir.

1. Tüm cihazların listesinin yapılması

2. Gereksizlerin elenmesi

3. Maliyet analizinin yapılması

KALiBRASYON SiSTEMiNiN KURULMASI

- Öncelikli olarak yukarıda sıralanan işlemlerin ger-çekleştirilebilmesi için kuruluşta bir kalibrasyon sis-

Page 77: Basyazı, - TSE...Kalite Yönetimi Standardizasyonun Makroekonomik Etkileri 79 104 88 109 53 3 KASIM 2013 66 99 Sağlık Hizmetlerinde Kalibrasyon Uygulamaları Karbon Ayak İzi 75

77 KASIM 2013

teminin kurulması gereklidir. Bunun için ise aşağıda sıralanan noktaların göz önünde tutulması yerinde olur.

- Ölçü ve test cihazı eksiklerini gidermek ve üretim teknolojisinde ön görülen tolerans ve ölçüm böl-gelerinde çalışabilecek nitelikte teçhizata sahip ol-mak.

- Yapılan bütün ölçüm çalışmaları için hedeflenen ölçüm belirsizliklerini tespit etmek, Ölçme ve test teçhizatının işletme içinde kalibre edilmesinde takip edilecek kalibrasyon iş talimatlarını oluşturmak, iş-letme içi kalibrasyonlarda kullanılacak çalışma eta-lonu seviyesindeki cihazları belirlemek ve tedarik etmek.

- Çalışma etalanlarını ve işletme içinde kalibre edil-meyen ölçü ve test cihazlarını kalibre etmek üzere yetkilendirilmiş harici kalibrasyon kuruluşlarını tespit etmek ve iş birliği sağlamak.

- Ölçü ve test cihazlarının kalibrasyon zaman aralıkla-rını belirlemek.

- Gerektiğinde kalibrasyon ve hassas ölçüm için uy-gun çevre şartlarına sahip ortam hazırlamak.

- Yapılan kalibrasyon işlemlerine ve periyodik kalib-rasyon işinin takibine yönelik dokümantasyon sis-temi kurmak işletme içi kalibrasyon yapan teknik elemanların yeterli seviyede eğitimini sağlamak.

KALiBRASYON iÇiN GEREKLi ŞARTLAR

Tıbbi tesis ve teçhizatın kalibrasyonlarını gerçekleştire-bilmek için ise;

- Çevre şartları stabil olmalıdır,

- Kullanılan referans cihazın ulusal ve uluslar arası primer seviye etalanlara veya kabul edilmiş fiziksel sabitlere olan izlenebilirliği sağlanmalıdır,

- Kalibrasyon işlemlerinde kullanılan referans cihazla-rın hatası bilinmelidir,

- Kalibrasyon cihazı kalibre edilen cihaza göre daha

yüksek ölçüm doğruluğuna ve hassasiyetine sahip olmalıdır

- Kalibre edilecek alet, kalibre edilebilirlik özelliğine sahip olmalıdır

- Kalibre edilen cihaza ait teknik özellikler ilgili dokü-manlarca belirlenmiş olmalıdır

KALiBRASYON PERiYOTLARININ TESBiTi VEDENETLENMESi

Cihazın kullanımında önemli olabilecek bir ölçme be-lirsizliğinin veya bir ölçüm hatasının meydana gelme-sinden önce rekalibrasyon işlemi yapılacak şekilde ka-librasyon periyodunun belirlenmesi gerekir. ilk kalibras-yonda, kalibrasyon aralığı cihaz imalatçısının verilerine uygun seçilmelidir. Eğer imalatçı bu konuda bir zaman belirtmemiş ise;

- Hata sınırlarına

- Stabilizesine

- Ölçme belirsizliğine

- Deneyimlere

- Standartlara göre kalibrasyon periyodu belirlenme-lidir. Ayrıca;

- İşletme şartları kullanım amacı kullanım sıklığı

göz önünde bulundurulmalıdır.

Kalibrasyon periyotları eğer standartlar tarafından sınıf-landırılmamış ise daha önceki kalibrasyon sonuçlarına göre kısaltılabilir veya uzatılabilir.

KALiBRASYON iŞLEMiNDE DiKKAT EDiLMESiGEREKEN NOKTALAR

Herhangi bir tıbbi cihaz kontrolünü gerçekleştirirken mutlaka göz önünde tutulması gereken noktalar;

- Ölçüm noktalarının doğru tespit edilmesi

- Uygun ölçme cihazlarının seçilmesi

- Ölçme şartlarının tespit edilmesi

Page 78: Basyazı, - TSE...Kalite Yönetimi Standardizasyonun Makroekonomik Etkileri 79 104 88 109 53 3 KASIM 2013 66 99 Sağlık Hizmetlerinde Kalibrasyon Uygulamaları Karbon Ayak İzi 75

78

Personelin kalifiye edilmesi şeklinde özetlenebilir.

ÖLÇÜM RAPORUNDA BULUNMASI GEREKENBiLGiLER

Kalibrasyon işlemi gerçekleştirildikten sonra ölçüm ra-porunda bulunması gereken bilgiler kısaca;

- Referans cihaz tanımı

- Kalibrasyon talimatı

- Referans değerler

- Ölçüm değerleri

- Ölçüm hatası

- Ölçüm belirsizliği

olarak sıralanabilir.

KALiBRASYON SERTiFiKASlNDA BULUNMASIGEREKEN BiLGiLER

Kalibrasyon işlemi sonucu her bir tıbbi cihaz için hazır-lanan kalibrasyon sertifikalarında ise;

- Sertifika no

- Tarih

- Kalibrasyonu yapan

- Kalibrasyonu onaylayan

- Kalibrasyonu yapılan cihazın adı

- Kalibrasyon yapılan cihaza ait bilgiler (imalatçı, mo-del, seri no)

- Cihazın sahibi

- Kalibrasyon tarihi

- İmza

- Mühür

bulunmalıdır.

KALiBRASYON ETiKETiNDE BULUNMASIGEREKEN BiLGiLER

Her tıbbi cihaz üzerinde kalibre edildiğini belgelemek ve eğer kalibrasyon dışı bir alet ise bunu göstermek amacıyla kullanılan kalibrasyon etiketlerinde en az bu-lunması gereken bilgiler;

- Kalibrasyon numarası

- Kalibrasyon tarihi

- Gelecek kalibrasyon tarihi

- Kalibrasyonu yapan kişinin ismidir.

KALİBRASYON İŞLEM MALiYETLERİ

Kalibrasyon işlem maliyetlerini dahili ve harici kalibras-yon maliyetleri olarak iki grup altında inceleyebiliriz.

Dahili Kalibrasyon Maliyetleri

1. Cihazların tespiti ve kayda geçirilmesi

2. Cihaz sayıları

Dahili kalibrasyon mümkün

- Referans teçhizatın temin maliyeti x0

- Referans cihazın kalibrasyon maliyeti x1

- Personel yetiştirme maliyeti x2

- Personel istihdam maliyeti x3

- Kalibrasyon laboratuvarı (veri odası) maliyeti x4

Toplam Kalibrasyon Maliyeti x0+k.x1+x2+x3+x4=x

Harici Kalibrasyon Maliyeti

- Zaman maliyeti y0

- Kalibrasyon maliyeti y1

- Rekalibrasyon maliyeti n.y2

- Taşıma riski maliyeti y3

- Sigorta v.s maliyeti y4

Toplam Harici Kalibrasyon Maliyeti y0+y1+n.y2+y3+y4=y

KARAR X < Y ise Dahili

Y < X ise Harici

olarak özetlenebilir.

SONUÇ

Sonuç olarak tıbbi cihaz kazalarının başlıca nedenleri; hatalı veya kusurlu cihazların kullanımı, tıbbi cihazların hatalı kullanımı, kullanıcı eğitiminin yetersiz olması, tıbbi cihaz bakım ve kalibrasyonunun yetersiz olması, yeni teknolojilerin kullanımında tecrübe ve bilgi eksikliği şek-linde sayılabilir. Yukarıdaki nedenlerden birinin veya bir kaçının hastane tarafından ihmali mesleki kazalara yol açmaktadır.

Tıbbi cihazlarla ilgili olarak sağlık kuruluşlarının, bu ci-hazları kullanan kullanıcıların sorumluluğu vardır. Bir cihaz herhangi bir hastaneye satın alındığından itiba-ren hastanenin malı olmakta ve bu cihazla ilgili ortaya çıkabilecek her türlü aksaklıklardan ve hasta güven-celiğinden hastane sorumlu tutulmaktadır. Öyleyse, tıbbi cihaz kalibrasyonu için yukarıda özet halinde su-nulan işlemlerin gerçekleştirilmesi ile hastanede sağlık hizmetlerinin daha kaliteli sunulması sağlanırken aynı zamanda tıbbi cihaziarın kalitesinde, bu cihazlarla ger-çekleştirilecek her türlü işlemin güvenirliliğinde, tıbbi cihazların yaşam süreci içerisinde sağlayacağı maliyet/etkililik analizlerinin yapılmasında hastanelere önem-li yararlar sağlanacak ayrıca ihmallerden doğabilecek risklerin minimize edilmesine de neden olacaktır.

Page 79: Basyazı, - TSE...Kalite Yönetimi Standardizasyonun Makroekonomik Etkileri 79 104 88 109 53 3 KASIM 2013 66 99 Sağlık Hizmetlerinde Kalibrasyon Uygulamaları Karbon Ayak İzi 75

79 KASIM 2013

Prof. Dr. İsmail Hakkı BİÇER

İstanbul Teknik Üniversitesi, İşletme Fakültesi

Yrd. Doç. Dr. Işık ÇİÇEK

Akdeniz Üniversitesi, Alanya Mühendislik Fakültesi

Örgüt Kültürü veKALİTE YÖNETİMİ

ÖRG

ÜT

KÜLT

ÜRÜ

Günümüzün artan rekabet koşullarında teknolojinin ve beraberinde getireceği yeniliklerin işletme performansı-na olan etkisi gittikçe önem kazanmaktadır. Global ve yerel pazarlarda işletmelerin rekabetçi olabilmeleri için mutlaka kalite konusunda çalışmalar yapmaları gerek-mektedir. Başarı, yeniliğin öneminin kavranılmasından ve kalitenin tanımlanmasından geçmektedir (Erdil ve diğ, 2005). Standart, kalite ve yenilik uygulamalarının işletmelerde başarılı olması örgütsel bazı değişkenle-re bağımlı hale getirmiştir. Teknolojik yeniliklerin anlık izlenmesinin oldukça zor olduğu bu dönemde, işlet-meler ancak farklı yönetim tarzları ve uygulamalarıyla başarıya ulaşmaktadırlar. Başarı, işletmelerin sadece “kusursuz ürün” üretme ve belirlenmiş “satış politika-sı” ile bu mükemmel ürünleri sat ilkesini izlemelerinde değil, daha yüksek rekabet avantajı sağlayıcı yöntem ve yolları izlemeleri ile ilişkilidir. Bu rekabetçi çevre iş-letmeleri faaliyette bulundukları sektörün dışındaki sek-törlerdeki işletmelerle rekabet eder duruma getirmiş-tir. İşte bu yoğun rekabet koşulları altında işletmelere üstünlük sağlayan en önemli gelişmelerden biri kalite yönetimi felsefesi olmuştur. Ancak işletmelerin bu yö-netim yaklaşımını uygulayabilmeleri bu felsefeye uygun bir örgüt kültürüne sahip olabilmeleri ile mümkündür. Kültürel değişimi başarıyla gerçekleştirebilmek, işlet-me yöneticilerinin işletme stratejilerini bu yapıya uyar-layabilmeleri, gerekirse stratejik değişime uygun örgüt içi kültürel değişime gitmeleri, çalışanları bu değişime hazırlayabilmek için onları eğitmeleri gibi uygulamaları

başarıyla gerçekleştirmelerine bağlıdır. Gerekli kültürel değişimi ve uyumu sağlayamayan işletmeler, rekabetçi üstünlüğün aracı olan gördükleri (toplam) kalite yöne-timi uygulamalarından dolayı gelecekte hayal kırıklığı yaşayabilirler. Bu noktada, işletmelere önemli rekabet gücü kazandıran kalite yönetimi uygulamalarını ba-şarıyla sürdürebilmek için, örgüt kültürünü kavramını tanımak ve kalite yönetimi açısından önemini görmek zorunludur (Kaya, 2010). Kalite yönetimi felsefesinin uygulanmasında tek bir yaklaşım olmayıp, benimse-nen yaklaşımların uygulanabilmesi için mutlaka örgüt kültürü geliştirilmelidir (Sohal ve Terziovski, 2000; (Erdil ve diğ, 2005).

Gerçekleştirilen araştırmalarda örgüt kültürünün ka-liteyle ilişkisi ortaya konulmakla birlikte, kalite kültürü kavramı da literatürde sık sık kullanılmaktadır (Erdil ve diğ, 2005; Irani ve diğ, 2004). Birçok işletme toplam kalite tekniklerini ve araçlarını kullanılarak Toplam Kalite programlarını düzenlemeye yönelmişlerdir. Toplam ka-lite programları, kalite uygulamalarını olanaklı hale ge-tiren ya da engelleyici örgüt kültürü boyutlarına da dik-katleri çekmiştir (Maull ve di ğerleri., 2001). Oluşturmak

Page 80: Basyazı, - TSE...Kalite Yönetimi Standardizasyonun Makroekonomik Etkileri 79 104 88 109 53 3 KASIM 2013 66 99 Sağlık Hizmetlerinde Kalibrasyon Uygulamaları Karbon Ayak İzi 75

80

istenilen yeni değişimlerden önce mevcut kültürel norm ve değerlerin, davranış kalıplarının teşhisi gerekir (Erdil ve diğ, 2005). Bu çalışmada kalite yönetimi uygulama-ları için literatürde sıklıkla atıf alan Rekabetçi Değerler örgüt tipolojisi açıklanarak kalite yönetimi uygulamaları ile ilişkili olan boyutları gösterilmiştir.

Örgüt kültürü

Örgüt kültürü olgusuna artan ilginin sebepleri çok çe-şitli olmakla beraber bunun en önemli nedeni yönetim teorisindeki gelişmelerdir (Vural, 2003).

Örgüt kültürüne ilişkin tek bir doğru tanımdan ya da görüşten söz edebilmek oldukça güçtür (Ott, 1989; Scholl, 2003). Örgüt kültürünün yönetim, iletişim, psi-koloji, sosyoloji ve antropoloji gibi farklı disiplinler içinde yer alan araştırmacılar tarafından çalışılması, söz ko-nusu olguya ilişkin farklı tanımların ve görüşlerin ortaya çıkmasına neden olmuştur (Gizir, 2003). Schein (1985) örgüt kültürünü, örgütün dış çevreye adaptasyonu ve iç bütünleşmesi sırasında yarattığı ve geliştirdiği, yeni üyelerine en doğru algılama, düşünme ve hissetme yolu olarak aktardığı temel varsayımlar modeli olarak tanımlarken, Morgan (1998) örgüt kültürünü, insanla-rın yaşadıkları dünyayı birlikte yaratmasını ve yeniden kurmasını sağlayan aktif, yaşayan bir olgu olarak ele almıştır. Örgüt kültürüne ilişkin çok çeşitli tanımlamalar, yönetim ve örgüt kuramlarında kültür kavramının bir-den fazla anlama gelebilen bir özellik göstermesinden etkilenmiştir (Durğun, 2006)

Örgüt kültürü, “örgütsel gelişimin sağlanması ve işlet-me başarısının sürdürülmesi için paylaşılan değerler, inançlar, beklentiler, normlar, artifaktlar (el sanatları, güzel sanatlar, tarihi eserler vb.) ve sayıltıların bir araç olarak kullanılmasıdır” olarak tanımlanmıştır. Örgüt kül-türü üyelerinin kimliklerini de şekillendirir (Parker, 2003). Örgüt kültürü, belli bir grup tarafından kendisinin, ge-rek çevreye uyumu gerekse iç bütünleşmesi sırasında öğrendiği, geçerliliği kabul edilebilecek düzeyde olumlu sonuç vermiş olan ve bu nedenle örgüte yeni katılan-lara işletmedeki davranışları algılamanın, düşünmenin ve hissetmenin doğru yolu olarak gösterilen bir takım varsayımlardan oluşur (Shein, 2010). Örgüt kültürü aynı zamanda örgütlerin kendi amaç ve faaliyet yapı-sından kaynaklanan özellikleri ile toplumsal değerlerin bir birleşimi olup dayanıklı ve genellikle yazılı olmayan kurallar, neyin önemli olduğuna ilişkin standartlar olarak açıklanmakta ve akran, ast ve üstlerle nasıl ilişki kurula-cağına yönelik yerleşik adetleri oluşturabilmektedir (Er-dem ve diğ, 2010 ). Örgüt kültürü, işletme kültürü veya firma kültürü olarak ifade edilen bu değerler toplamı, çeşitli yönetim ve organizasyon kavram ve tekniklerinin

uygulanma ve başarılı olma imkanlarını etkileyecektir (Can, 2008).

Örgüt kültürü, “rasyonel” ve “görüntüsel” araçlarla an-latılabilir: Rasyonel araçları, işletme amaç ve hedefle-ri, kullanılan teknoloji, organizasyon yapısı, politika ve prosedürler, planlama ve kontrol sistemleri, ödül, ceza, terfi sistemleri, iletişim ve raporlama sistemleri olarak ifade edilebilir. Görüntüsel araçlar olarak kullanılan dil, değer verilen davranış kalıpları, sembol ve simgeler, estetik, fiziksel ortam ve düzenlemeler, organizasyon içi merasimler, geçmiş başarılara yönelik hikayeler, slo-ganlar ve ders çıkarılan tecrübeler, giyim-kuşam ifade edilebilir. Her işletmenin kültürü, o işletmenin kullandığı yönetim tekniklerine yansır. Başka bir ifadeyle, işletme-deki örgütsel davranış, işletme kültürünün göstergesi-dir. Rasyonel ve görüntüsel araçların tamamı, işletme kültürü çevresinde gelişecektir. Başarılı işletmelerin sağlam kültürleri olduğu, bunlardan faydalandıkları bir realite olarak, son yıllarda ortaya çıkmıştır. Küreselleş-meyle beraber, işletmelerin dış çevre unsurları değiş-mekte, bu durum işletmeleri kültürlerini de değiştirme-ye zorlamaktadır. Değişim, değişime uyma, hatta köklü değişiklikler anlamında “dönüşüm” olarak isimlendirilen kavramlar, işletme kültüründe değişim şeklinde ortaya çıkacaktır.Örgütsel kültürlerin değiştirilmesi yönetim bilimindeki son uygulama alanlarından biridir (Can, 2008).

Örgüt için kültürel farklılıklar örgütün, çevrede tanın-masını sağlayarak, standartlarını, kalıplaşmış değerleri-ni, diğer örgütlerle ve bireylerle ilişkilerini yansıtır. Örgüt kültürü yönetimsel anlamda süreç ya da sonuç, iş gö-ren ya da iş merkezli, dar görüşlü ya da profesyonel, açık ya da kapalı sistem şeklinde, gevşek ya da sıkı, kuralcı ya da faydacı şeklinde olabilmektedir (Pothuku-chi vd., 2002). Örgüt kültürünün, örgütün uzun vade-de etkin olmasına ve performansı üzerinde olumlu bir etkiye sahip olduğu da bilinmektedir (Ubius ve Alas, 2009). Güçlü bir örgüt kültürüne sahip olmak bireysel, grupsal ve bir bütün olarak örgütsel başarı için temel kabul edilmektedir. Örgüt kültürü sosyal normlar, pay-laşılmış değerler, paylaşılan zihinsel modeller ve sosyal kimlikler aracılığıyla örgüt üyelerinin davranışlarını ör-gütleyip denetlemekte, böylece örgüt üyelerinin ortak amaçlar etrafında toplanarak benzer şekilde davranıp düşünmelerine yol açmaktadır (Durğun, 2006). Bu etki işletme performansına olumlu şekilde yansımaktadır (Erdem ve diğ., 2010)

Kalite yönetimi uygulamalarının beklenen etkinlikte gerçekleşmesini mümkün kılacak elverişli örgüt kül-türünün hangi boyutlardan oluşacağı literatürde sıklıkla

Page 81: Basyazı, - TSE...Kalite Yönetimi Standardizasyonun Makroekonomik Etkileri 79 104 88 109 53 3 KASIM 2013 66 99 Sağlık Hizmetlerinde Kalibrasyon Uygulamaları Karbon Ayak İzi 75

81 KASIM 2013

rekabetçi değerler tipolojisi Camreon ve Quin, 1992) ile incelenmiştir.

Rekabetçi Değerler Tipoloisi

İşletmeler pazar, rekabet koşulları ve müşteri beklenti-lerindeki hızlı değişimlere uyum sağlayabilmek için yeni örgüt tasarımları ve yönetim yaklaşımları arayışı içine girmişlerdir. Bu aşamada kültür, sosyal alanda ortaya çıkan sorunların çözümünde başvurulacak yeni bir kav-ramsal çerçeveyi ortaya koymaktadır. Önceleri, örgütsel etkililik örgütsel çalışmaların merkezinde en baskın ba-ğımlı değişkeni oluşturuyorken, şimdi ise hisse maliyeti, üretim, finansal oranlar ve müşteri sadakati gibi değiş-kenler ön plana çıkmaya başlamıştır. Örgütsel yapının incelenmesine yönelik çalışmalarıyla katkıda bulunan Cameron ve Quinn, dört basamaklı örgütsel hayat dön-güsü modelini geliştirmişler ve ayrı ayrı her basamaktaki örgütleri birkaç belirgin karakteristik özellikleri ile tanım-lamışlardır. Cameron’a göre örgütler, yaratıcılık ya da girişimcilik olarak adlandırılan ve kaynaklarının ve ide-olojisinin belirlendiği ilk basamakla çalışmalarına baş-lamaktadırlar. İkinci basamak ise üyeler arasında yük-sek düzeyde sadakat, yüz yüze iletişim ve uyumluluğu gerektiren bütünlük basamağıdır. İkinci evrede var olan tüm bu gereksinimler örgüt kültürünün varlığı ve devam-

lılığı için gereklidir. Örgütün politikalarının ve amaçlarının belirlendiği, esnekliğin azaltıldığı evre ise “biçimlendirme ve kontrol” dönemi olarak adlandırılan üçüncü evredir. Çok amaçlı alt sistemlerin benimsendiği, sorumluluğun dağıtılmasını sağlayan ve uyuma açık basamak ise “ya-pının ortadan kalktığı” dördüncü aşamadır. Cameron ve Quinn dört farklı kültürel yapı ile kurumlardaki kültürel yapıyı açıklamaktadır. Bu 4 farklı kültür; insan ilişkileri ve gelişimi (klan) kültürü, bürokrasi (hiyerarşi) kültürü, piya-sa (pazar) kültürü ve dış çevreye uyum (adhokrasi) kül-türüdür. Araştırmacılar, her bir örgütün kültürel yapısının bu sınıflamalardan birine yatkın olacağını belirtmekle beraber, örgütlerin yaşam döngüsü içinde farklı kültürel yaklaşımlar içinde de olacağını ifade etmektedirler. Kül-tür modeli Şekil 1’de gösterilmiştir.

Cameron ve Quinn, geliştirdikleri örgüt kültürü mode-linde örgüt içinde geliştirilen kültür ile bunun örgütsel başarı ya da etkinliği üzerindeki rolünü araştırarak stra-tejinin; örgütün finansal başarısı yanında, örgüt üyele-rinin bekledikleri motive edici ücret ve uygun işgören yönetimi için de etkili olduğunu varsaymışlardır. Daha başarılı ya da etkin stratejilerin uygulanmasının işgören-lerin arzu ve isteklerine, içlerindeki değişiklik ve yaratıcı-lık kapasitelerine bağlı olduğunu belirtmişlerdir. Örgüt-sel başarı ile örgüt kültürü arasındaki ilişkileri inceleyen

Quinn ve Cameron “Re-kabetçi Değerler” adını verdikleri bu modelde örgütsel etkinlik ile ilişkili olarak dört kültür türü-nün özelliklerini şu şekil-de açıklamışlardır.

Dış çevreye uyum (adhokrasi) kültürü: Bu kültürel yapı, dina-mik, girişimci ve yaratıcı bir örgütsel iklimi tarif eder. Otorite, karizma temelinde kazanılır ve örgütün değerleri dikka-te alınarak kullanılır (Ca-meron ve Quinn, 1992). Ayrıca dış çevreye uyum (adhokrasi) kültürü yeni şartlar oluştuğunda kendini hızlı bir şekilde yenileyebilen esnek, di-namik ve uzmanlaşmış örgütsel birimler olarak tanımlanabilir. Bu örgüt-lerde kararlar çoğun-Şekil 1: Cameron ve Quinn’in Rekabetçi Değerler Örgüt Kültürü Modeli

Page 82: Basyazı, - TSE...Kalite Yönetimi Standardizasyonun Makroekonomik Etkileri 79 104 88 109 53 3 KASIM 2013 66 99 Sağlık Hizmetlerinde Kalibrasyon Uygulamaları Karbon Ayak İzi 75

82

lukla sezgiler sonucunda alınır, liderler yaratıcı ve risk alıcıdır. Örgütü bir arada tutan unsur deneyselliğe ve yenilikçiliğe bağlılıktır. Önemli olan en önde yer almaktır. Kurum uzun dönemde hizmetlerini büyütmeye ve yeni kaynaklar edinmeye önem verir (Cameron ve Quinn, 1992). Adhokrasi kültüründe en önemli öğeler girişim-cilik ve yeniliktir. Adhokrasiler için girişimcilik; yeni pa-zar fırsatlarının araştırılması ve var olan örgüt işleyişi ve yapısının yenilenmesi, dolayısıyla da değişmesi olarak ele alınabilir. Değişimi sağlayabilmek ve adhokrasi ye-teneğini geliştirebilmek için de girişimcilik, doğal olarak vazgeçilemez bir unsur haline gelmiştir.

İnsan İlişkileri ve gelişimi (klan) kültürü: Bu tip kültürde çalışanlar birbirine çok fazla bağlarla bağlı ol-duğu için kurumu bir tür klan olarak tanımlanmaktadır. Otorite, genellikle örgüt üyeleri tarafından verilir ve bu gücün kullanımı gayri resmi niteliktedir. Kararlar, katılım ve anlaşma ile alınma eğilimi taşır. Örgüt sadakat veya gelenekler ile bir arada tutulur. Bağlılık ve güven son derece önemlidir (Cameron ve Quinn, 1992). Örgüt in-san kaynaklarını geliştirmenin uzun dönemde sağlaya-cağı fayda üzerinde durur ve çalışanlar birbirine destek olmaya ve morale büyük önem verir.

Bürokrasi (hiyerarşi) kültürü: Mantık ve rasyonellik-le çalışan hiyerarşik yapılanması olan bir örgüt kültürü tipidir. Kurum içindeki roller, bu pozisyonları dolduran kişilerden daha önemlidir ve kurumda çalışanlar belir-lenen bu rollerle tanımlanmaktadır. Kurum, tanımlanan rollere uygun kişileri işe almakta ve böylece kişiselliğin ötesinde varlığını korumaktadır. Hiyerarşik kültürün ha-kim olduğu örgütlerde çalışanların gözetim ve kontrolü sağlandıktan sonra onlardan itaat beklenir. Bireyden önceden tanımlanmış görevleri yerine getirmesi, ken-dinde fazla bir şeyler katması pek de beklenmemekte-dir. Bürokratik kültür ya da diğer bir ifadeyle bürokratik modelde yeterlilik örgütsel performansın en önemli öl-çümsel kriteridir. Dolayısıyla bir örgüt ne kadar bürok-ratik özelliğe yaklaşırsa o kadar etkili olmaktadır. Diğer bir ifadeyle, bir örgüt ne kadar uzmanlaşmış, ne kadar merkezi ve ne kadar formal olursa o kadar iyidir denir.

Piyasa (Pazar) kültürü: Bu kültürel yapının başlıca özelliği, işin bitirilmesi, sonuca yönelik olmasıdır. Kişiler sıkı rekabetçi ve amaca ulaşma odaklıdır. Bireyler kendi-lerinin somut olarak ürettiklerine göre değerlendirilerek, başarı odaklı olmaları için teşvik edilirler. Bu kültürlerde-ki liderler, üretici ve rekabetçi rol üstlenir. Liderler işlerin yürütülmesi konusunda katı ve talepkardırlar. Örgütü bir arada tutan unsur kazanmaya verilen önemdir. Örgüt tarzı, sıkı ve sürdürebilir rekabetçiliği içerir. Bu tür örgüt yapıları daha çok dış çevredeki faktörlere odaklanır (Ca-meron ve Quinn, 1992). Endüstrinin yapısı, teknolojik

değişim ve rekabet koşullarının baskısından ve örgüt-lerde, ekonomide ve teknolojide meydana gelen değiş-menin örgütü genel olarak değişime zorladığı düşün-cesinden hareket edildiğinde, örgütsel değişiminin aynı zamanda kültürel değişimi de kapsadığı gerçeğini kabul görür. Cameron ve Quinn’in pazar modeline göre, her bir örgüt kültürü modeli, örgütün içinde bulunduğu ge-lişme ve değişim düzeyini ortaya koyar. Örgütün geliş-me ve değişim düzeyi aynı zamanda, içinde bulunduğu endüstrinin yapısı, teknolojik değişim ve rekabet koşul-larının etkisi altındadır. Bu bağlamda, örgütün değişme ve gelişme sürecinde oluşan örgüt kültürü, iç çevrenin yanı sıra, endüstriyel çevrenin de bir ürünü olarak ortaya çıkmaktadır (Erdem ve diğ, 2010).

Kalite Yönetimi

Pazarlama biliminde, kalite kavramının tanımı “müş-teri istek ve beklentilerinin karşılanması” dır. Yönetim biliminde özellikle kalite yönetimi çalışmalarında kalite, mal ya da hizmet sunulan kişilerin (müşteriler) beklen-tilerini karşılama düzeyidir. Kalite zamanla standartlara, şartnameye uygunluk, giderek kullanıma uygunluk bi-çiminde tanımlanmıştır. Çağdaş yönetim biliminde ka-lite, sadece ürün üzerine yoğunlaşmayan, tüm üretim sürecini güvenilir, verimli ve etkin çalışmasını sağlaya-cak sistem anlayışıdır.

İşletmelerde ürün ve verilen hizmetlerin kalitesinin belir-lenmesinde dikkate alınması gereken faktörler; etken-lik, etkililik, verimlilik, yasallık, kabul edilebilirlik, optimal olma ve eşitliktir.

Kalite denetimi, mal ve hizmet üretiminde kaliteyi ger-çekleştirmek, sürekliliğini sağlamak ve geliştirmek için kullanılan teknikler ve faaliyetleri kapsar. Kalite güven-cesi, standartların belirlenmesi, standartların periyo-dik bir şekilde gözden geçirilmesi ve bu standartlara uygun üretim süreçlerin sürekli geliştirilmesidir. Kalite güvencesinin üç temel öğesi üzerinde görüş birliğine varılmış standartlar, bu standartlarla mevcut durumun karşılaştırılması ve standartları karşılamayan faaliyetle-rin düzeltilmesi olarak ifade edilebilir.

Kalite ve standartların geliştirilmesi için uygulanan yö-netim anlayışı toplam kalite yönetimidir. Toplam Kalite Yönetimi (TKY), kapsamlı, sistemli, müşteri odaklı yö-netim taktik ve stratejiler bütünüdür. Şöyle ki TKY salt bir örgütsel iç etkinlik değil; planlama, üretim sürecini ve sonrasını birlikte ele alan müşteri odaklı, geniş kap-samlı bütüncül bir yaklaşımdır (Pamela & Goodman 1998). Toplam kalite yönetimi (TKY), sunulan hizmetle-rin kalitesinin sürekli yükseltilmesi amaçlayan ve kuru-munca katılıma dayanan bir yönetim anlayışıdır.

Page 83: Basyazı, - TSE...Kalite Yönetimi Standardizasyonun Makroekonomik Etkileri 79 104 88 109 53 3 KASIM 2013 66 99 Sağlık Hizmetlerinde Kalibrasyon Uygulamaları Karbon Ayak İzi 75

83 KASIM 2013

TKY, kalite denetimi ve kalite güvencesi anlayışlarını içinde bulundurmakla birlikte, kalite kavramını ve ka-liteli hizmet sunumuna farklı bir anlayış getirmektedir. TKY, ne kalite denetimi gibi sadece sonuçlar üzerin-de odaklanmakta, ne de kalite güvencesi gibi sadece süreçlere ağırlık vermektedir. TKY, kaliteyi bir kurumsal kültür olarak görmekte ve kaliteyi bütün birim ve per-sonelin katılımını sağlayan süreçlerin bir neticesi olarak görmektedir.

TKY, önemini giderek artırarak, güncelliğini korumuş temelde sentezci bir özellik taşıyan yaklaşımdır. TKY, klasik yönetim bilimcilerinin geliştirdiği ölçme araçla-rını (istatistik vb.), davranışçı kuramın insana yönelik varsayımlarını ve önerilerini ve günümüzün pazarlama kuramlarını bir sistem felsefesi içinde bütünleştirme te-meline dayanır. 1980’li yıllarda güncel hale gelen TKY yaklaşımının uygulanabilmesi için, kurum bütününde çok yönlü değişikliklerin sağlanması gerekir. TKY bir işletme ya da kurumun planlama, üretim, dağıtım satış ve satış sonrası bakım onarım gibi tüm yönetim ve üre-tim süreçlerinde işlevsel ve stratejik eşgüdümle müşte-ri tatminini maksimize etmeye amaçlayan bütüncül bir yönetim biçimidir (Dessler 1998).

TKY, çeşitli yönetim ilkeleri, teknikleri ve araçları içerir. Kurumsal faaliyetlerde bu ilkelerin göz önüne alınması ve araçların doğru biçimde uygulanması sonucunda, kalite, verimlilik, müşteri tatmini ve çalışan tatminin-de, ve ortaya çıkacak kurumsal performansta büyük gelişmeler gerçekleştirilebilecektir. TKY ilke ve araçları şunlardır:

Müşteri odaklı olma: Müşterilerin tatmin edilmesi en önemli başarı ölçütüdür. TKY, sadece dış müşteri olan kişiler üzerinde odaklanmamakta, aynı zamanda iç müşteri olan çalışanların da tatminini ön plana çıkar-maktadır.

Her yerde ve her şeyde öncelikle kalite: TKY, sis-tem yaklaşımına dayanarak örgütü birbirleriyle ilişkili bölümler ve faaliyetler bütünü olarak görmektedir. TKY yaklaşımına göre, kalite başka başarı ölçütlerinden (ve-rimlilik, maliyet, hız vb.) önce gelir.

Süreç yönetimi: TKY felsefesine göre, bir ürün veya hizmetin kalitesini, o ürün veya hizmetin üretimi için sürdürülen faaliyetlerin kalitesi belirlemektedir; faali-yetlerin kalitesi arttıkça, ürün ve hizmetlerin kalitesi de artmaktadır.

Bölümler arası işbirliğine dayalı yaklaşım ve sosyal sorumluluk. TKY, bölüm yöneticilerini içine alan bir yönetim ekibinin kurulmasını ve bu ekibin bölümler arasındaki işbirliğini sağlamasına dayalı bir yaklaşım-

dır. Bunun yanısıra, tedarikçilerle işbirliği de önemlidir. Tedarikçilerle güvene dayalı bir işbirliği içinde, rekabet gücünü artıracak girdileri en kaliteli, en ekonomik ve en hızlı şekilde temin etmek amaç olmalıdır.

Personel katılımı ve ekip yaklaşımı: TKY yaklaşımı, personel yeterliliğinin yüksek olmasını, karar alma ve süreç iyileştirme faaliyetlerinde personelin düşüncesi-nin alınmasını gerekli tutar. TKY, ekip çalışmasına da-yanır.

Sürekli geliştirme: TKY, sürekli gelişmeyi esas alır. Sürekli gelişme, kalite performansının devamlı gözden geçirilerek yükseltilmesidir. Sürekli gelişme için, döngü-sel yaklaşım (planlama, uygulama, denetim ve düzen-leme) benimsenmelidir.

Standardizasyon: Standartlaştırma ve sürekli gelişi-min birlikte başarılması, TKY yaklaşımının uygulamasını zorlaştıran önemli bir ögedir.

Veri ve araçların kullanılması: TKY, sürekli gelişmeyi gerçekleştirmek ve ölçümlemek için sayısal ve nitelik-sel veriler kullanır. TKY için kullanılan başlıca araçlar balık kılçığı, pareto, kontrol listeleri, eğilim analizi, dağı-lım diyagramları ve histogramlardır.

Eğitim: TKY anlayışına göre, personel hem kendi ça-lışmalarının hem de grup etkinliklerinin kalitesinden sorumludur. TKY’nin başarılı bir şekilde uygulanması için gereken şartlardan birisi, çalışanın TKY felsefesi ve TKY araçlarının kullanımı konusunda eğitilmesidir. Ku-rumun bütün çalışanlarından, kalite yönetimi konuların-da eğitim aldıktan sonra öğrendiklerini günlük hayatla-rında kullanmaları beklenir. Böylece toplam kalite “or-tak dil”e, başka bir ifadeyle, kurumsal kültüre dönüşür.

Değişkenlik ve istatistiğin kullanımı. TKY mal ya da hizmet üretiminin kalitesindeki değişkenliği açıklamak ve yönetmek için istatistiksel araçlar kullanmaktadır. Değişkenliğin kaynağına göre uygun düzeltme araçları kullanılarak değişkenlik denetim altına alınır.

Önleme: TKY, problemlerin, meydana gelmeden ön-lenmesini zorunlu kılar. Bu problemin meydana gelme-den önlenmesi, o problemi çözmekten daha az mali-yetlidir.

Ölçme ve izleme: TKY’de, ölçme ve izleme faaliyetleri ağırlıklıdır (Can, 2008)

Örgüt kültürü ve kalite yönetimi ilişkisi

İki kurumsal başarı faktörü olan kalite ve inovasyon arasında sinerjinin ortaya çıkması uygun bir örgüt kül-türü ile mümkün olabilecektir (Irani ve diğ, 2004). Kalite yönetimi için beklenen sonuçların elde edilememesi-

Page 84: Basyazı, - TSE...Kalite Yönetimi Standardizasyonun Makroekonomik Etkileri 79 104 88 109 53 3 KASIM 2013 66 99 Sağlık Hizmetlerinde Kalibrasyon Uygulamaları Karbon Ayak İzi 75

84

nin, kalite yönetiminin göz önüne alınan evrensel yak-laşımı nedeniyle olabileceği yönetim literatüründe ifade edilmiştir. Bu anlayış tüm kalite yönetimi girişimlerinin evrensel olarak tüm örgütlere uygulanabileceğini öner-mektedir. Oysa örgütlerdeki bağlamsal değişkenler farklı kalite yönetimi uygulamalarını anlamada önem-lidir. Bu faktörler arasında en önemli görüleni örgüt kültürüdür. Bu nedenle kalite yönetimi girişimlerini baş-latmadan önce pek çok kurum kültürel karakteristikleri göz önüne alır (Maue et al, 2001).

TKY bütün çalışanların bilgi, beceri ve yaratıcılıklarını en üst seviyede kullanabilmelerini sağlayacak ve bunları sürekli geliştirmelerine imkan verecek bir örgütsel yapı ve örgüt kültürünün oluşturulmasını gerektirir (Can, 2008).

Örgüt kültürü kaliteyi de içeren işin tüm boyutlarına yönelik bireylerin algılarını değiştirebilecektir. Mandal ve diğ (1999) kültürel değişikliklerin kalite politikalarını uygulamada en önemli kriterlerden biri olduğunu vur-gulamışlardır (İrani ve diğ, 2004). Kalite yönetimi de-ğişime açık kültürlerin önemine dikkat çekmektedir. “Eski şeylerin en iyi şey” olduğuna yönelik inanış artık geçerli değildir. Yaratıcı düşünme, yeni fikirlere açıklık ve işbirliğinin hakim olduğu bir çevre örgüt kültürü ile sağlanacaktır. (İrani ve diğ, 2004). Kaliteyi odak olan bir değişim genellikle işletmenin içsel kültürünün radi-kal bir şekilde yeniden düzenlemesini gerektiren bir dö-nüşümdür. Slui ve diğ (1995) tarafından gerçekleştirilen bir araştırmada güçlü kurum kültürünün, kaliteyi ope-rasyonel düzeyde geliştirme ve işletme performansı ile ilişkisi gösterilmiştir (İrani ve diğ, 2004).

Klein (1995) tarafından yapılan araştırmada kültürün hizmet kalitesi üzerindeki doğrudan etkisi kanıtlan-mıştır. Kalitenin algılanan düzeyi ile yapıcı ve savunu-

cu (agresif) kültürler arasında olumlu ilişki saptanmıştır. Detert ve diğ. (2003) okullarda kalite yönetimi kültürü-nü ölçümledikleri çalışmada kalite yönetimi için kültür boyutlarını paylaşılan vizyon, müşteri odaklılık, uzun dönem odaklılık, sürekli iyileştirme, personelin katılımı, işbirliği, veri tabanlı karar verme, süreç odaklılık (sistem odaklılık) ve kalitenin maliyeti olarak belirlemişlerdir. Ör-gütsel kültürü olması gereken ve mevcut kültür olarak iki şekilde değerlendirmişlerdir. Her iki ölçümlemede ana boyutlarda kalite yönetiminin etkin olarak uygula-nabileceği örgüt kültürü boyutlarının paylaşılan vizyon, müşteri odaklılık, uzun dönem odaklılık ve sürekli iyi-leştirme olduğu gösterilmiştir. Summerill ve diğ. (2007) risk yönetimi uygulamalarını geliştirmek için işletmede gerçekleştirilecek su güvenlik projesi için hakim olan örgüt kültürünün etkisini inceledikleri araştırmada iki farklı örgütte kültür boyutlarını birinci örgüt için övünç, şeffaflık, informal ve organik, paydaşlarla iyi ilişkiler, eğitim ve geliştirme, transfer edilebilecek beceriler ve proaktiflik olarak belirlemişledir. Diğer örgüt için ise müşteri memnuniyeti, hırslar, hedef belirleme, eğitim, insiyatif geliştirme, kar ve etkinlik yönelimi, meslektaş-larına saygı olarak teşhis etmişlerdir. Pekçok örgüt kül-türü boyutunun projenin uygulanmasına yönelik tutum ile ilişkili olduğu saptanmıştır. Prajogo ve McDermott (2005) kalite yönetimi uygulamaları (liderlik, stratejik planlama, müşteri odaklılık, bilgi ve analiz, insan ve sü-reç yönetimi) ve örgüt kültürü arasındaki ilişkiyi, çeşitli kültür boyutlarının başarılı kalite yönetimi uygulamala-rını etkileyeceği görüşü ile incelemişlerdir. Farklı örgüt kültürü boyutlarının farklı kalite uygulamaları ile anlamlı ilişkisi ortaya konmuştur. Naor ve diğ (2008) şeffaf bir örgüt kültürünün kalite yönetimi uygulamalarındaki et-kisini göstermişlerdir (Gambi ve diğ, 2013).

Rekabetçi değerler tipolojisi ile kalite yönetimi uygula-maları arasındaki ilişki şu şekilde ifade edilebilir:

Kıyaslama (benchmarking): Daha iyi sonuçlara yol açan en iyi uygulamaları teşhis etmek ve uyarlamak için kullanılan bir kalite tekniğidir. Müşterilerin bekle-yebileceklerini ve bir süreci yönetmek için işletmenin başvuracağı yeni yolların öğrenilmesini mümkün kılar.

Dışsal odak ile ilgili olduğu için adhokrasi kültürü ile iliş-kilidir. Yeni standartların geliştirilmesi ve sürekli iyileştir-me için gereklidir.

Hata modu ve etki analizi: Gerçekleşmeden önce hataları teşhis etme sürecidir. Amaç, nedenleri ve etki-leri en az düzeye indirme ya da yok etmedir. Süreç ve yeni ürün geliştirme, iyileştirme amacıyla kullanılabilir.Dışsal çevreyi vurgular. Adhokrasi kültürü ile ilgili olup, kontrol kararlılık için önemlidir. Bu nedenle teknik üret-kenlik ve performans gelişimi ile de ilgilidir.

Page 85: Basyazı, - TSE...Kalite Yönetimi Standardizasyonun Makroekonomik Etkileri 79 104 88 109 53 3 KASIM 2013 66 99 Sağlık Hizmetlerinde Kalibrasyon Uygulamaları Karbon Ayak İzi 75

85 KASIM 2013

Kalite fonksiyonunu yayma: Dışsal çevreyi vurgula-yan kültürle ilgili olup, ürün ve süreç tasarımını kullanı-lan bir tekniktir. Piyasa ve adhokrasi kültürü ile ilişkidir. Teknik, örgütün müşterilerin ihtiyaç ve isteklerine hızlı yanıt vermesinde önemli bir rol oynar.

Beyin Fırtınası: Problemlerin potansiyel nedenleri, olası çözümler, süreç iyileştirme gibi sorunlara yöne-lik fikir üretmek için gruplar tarafından uygulanılan bir tekniktir. Bu tekniğin kullanımı grup üyeleri arasında iletişim ve katılımı sağlaması, etkileşimi kolaylaştırması nedeniyle liderler ile de ilgilidir. Kai-zen de bu teknikle ilişkili olarak ifade edilebilir. Klan kültürü ve adhokrasi kültürü ile ilişkilidir.

5S: Görsel sıralama, açıklık, standartları uygulama gibi çalışma ortamını iyileştirmek için süreç geliştiren bir tekniktir. Tekniğin büyük bir kısmı örgütün sosyal yönleri ile ilgilidir (kendi kendine disiplin gibi). Üyelerin örgütsel bağlılığı önem kazanır. Bu nedenle klan kül-türü ile ilişkisinin yanı sıra, kararlılık, kontrol ve etkinliği vurguladığından hiyerarşik kültürle de ilgilidir.

Görsel kontrol: Bir iletişim aracıdır. İşin nasıl yapılması gerektiğini gösteren ve standartlarda herhangi bir sap-ma olup olmadığını gösteren bir teknik olup operas-yon ve süreçlerin tam ve hızlı yürütülmesinde önemli bir destek sağlar. Bilginin yayılımına izin vermesi, açık iletişim, çalışan katılımı, bağlılığını ortaya çıkaracak özelliklere sahip olduğundan klan ve hiyerarşi kültürü ile ilişkilidir.

Kalite araçları: Süreç iyileştirmeyi destekleyen çeşitli tekniklerdir (balık kılçığı diyagramı, PDCA, pareto anali-zi…). Bu teknikler çalışanlara bilgilerini etkin kullanma-ları konusunda yardımcıdır. Bu kullanımlar içsel çevre ile ilgili olup, kontrol ve etkinliği arayan örgütler için önemli araçlardır. Klan ve hiyerarşi kültürü ile ilişkilidir.

İstatistiksel teknikler: Üretimin kalitesindeki deği-şimlere neden olan etmenleri teşhis etmek için kulla-nılır. Ürün tasarımı ve yapabilirliği belirlemek için önemli bilgiler sağlar. Kontrol ve kararlığı vurgular. Etkinlik, ka-rarlılık, kontrol yönelimli olduğu için, istatistiksel teknik-lerin kullanımı sonrasında amaçların yerine getirilmesi ve başarı piyasa kültürünün özelliklerini göstermekte-dir. Piyasa ve hiyerarşik kültürle ilişkilendirilebilir.

Önleyici bakım: Periyodik olarak makinelerin kulla-nımı, tahmin edilebilen bozulma zamanını ifade eder. Böylece beklenmeyen arızaların görülme olasılığı azalır.Kararlılık ve kontrollü üretimi vurgular. Piyasa ve hiye-rarşik kültürle ilişkidir.

Hata – ispat araçları, Poke Yoke: Hata olasılığını azaltmak için kullanılan bir tekniktir. Kararlılık ve kont-

rollü üretimi vurgular. Piyasa ve hiyerarşik kültürle ilişki-dir (Gambi ve diğ, 2013).

Nowinski ve diğ. (2007) elektronik hasta kayıt sistemi-ne geçişin örgüt kültürü ve kalite iyileştirme üzerindeki etkisini inceledikleri boylamsal araştırmada rekabetçi değerler tipolojisi ile örgütte hüküm süren değerleri incelemişlerdir. Araştırmada elektronik hasta kayıt sis-temi uygulamaya konuldukça ve kullanımı olgunlaştık-ça kültürde anlamlı bir değişmenin olacağı önerilmiştir. Son kullanıcıların aktif katılımını gerektiren bu değişikli-ğe bağlı olarak uygulama sürecinin artırdığı iletişim ne-deniyle örgütteki klan ve adhokrasi kültür özelliklerinin artması beklenmiştir. Beklentilerin aksine çalışanlar, örgütü zamanla daha hiyerarşik olarak değerlendirmiş-lerdir.

Ulusal kültür ya da bir toplum ya da ülkenin ortak de-ğerleri de TKY uygulamasını etkiler. Hofstede’nin ça-lışması özellikle TKY uygulamasını anlamaya adapte edilebilir çünkü Hofstede tarafından geliştirilen iki kül-türel boyut (güç mesafesi ve belirsizlikten kaçınma), kontrol-esneklik değer yönelimleri ile mekanik-organik yapılarla doğrudan ilişkilidir. Hofstede’ye göre işletme-ler hakkındaki düşüncemizi özellikle güç mesafesi ve belirsizlikten kaçınma etkiler. Güç mesafesi kültürel boyutu, toplumun en az güçlü olan üyelerinin güç ve ödül dağıtımının eşit olmadığını kabul ettikleri derecey-le ilgilidir. Hofstede, farklı ülkelerin örgütsel hiyerarşi-lerinde farklılaştırılmış güç dağılımlarını kabul etmiştir. Hong Kong, Filipinler, Singapur, Meksika, Venezuella ve Brezilya gibi yüksek güç mesafesi olan işletmele-rin karar alma üzerinde merkezileşmiş kontrole sahip olmaları daha muhtemeldir ve bu ülkedeki işletmeler kontrol-yönelimli kültürlere ve mekanistik yapılara sa-hiptirler. Bu işletmelerde TKY, gerçek ve sembolik güç ve statü dağıtımında önemli değişimleri ortaya çıkar-maya neden olur. Böyle işletmelerdeki yöneticiler, te-mel yönetsel otoriteyi sayma eksikliği konusundaki algılamalarıyla rahatsızlık hissedebilirler ve işgörenler yönetsel onay almadan kararları almaktan rahatsızlık duyarlar. Bu durum, TKY uygulamasının başarısızlı-ğıyla sonuçlanabilir. Aksine, güç mesafesi düşük olan Avustralya, Danimarka, İsviçre, Norveç, Finlandiya, İngiltere ve Amerika gibi ülkelerdeki işletmelerin karar almayı merkezkaçlaştırması ve işgörenleri yetkilen-dirmesi daha muhtemeldir. Böyle işletmeler, esnek-lik yönelimli kültürler ve organik yapılara sahiptirler ve TKY uygulamalarında bu açıdan daha başarılı olmaları mümkündür. Ulusal kültürün belirsizlikten kaçınma bo-yutu, insanların belirsiz durumlardan kaçınmaya ihtiyaç duyma derecesiyle ve açık kuralları ve düzenlemeleri şart koşarak ve yeni fikirleri reddederek böyle durum-ları yönetmeye çalışma derecesiyle ilgilidir. Yunanistan,

Page 86: Basyazı, - TSE...Kalite Yönetimi Standardizasyonun Makroekonomik Etkileri 79 104 88 109 53 3 KASIM 2013 66 99 Sağlık Hizmetlerinde Kalibrasyon Uygulamaları Karbon Ayak İzi 75

86

Portekiz, Belçika, Japonya, Şili, Arjantin ve Meksika gibi belirsizlikten kaçınan ülkelerde, insanlar, politika ve prosedürlerin yapısının olmamasından rahatsızlık duyarlar ve işgörenler büyük bir karar verme yetkisine sahip olmayı istemezler. Bu durum, kontrol-yönelimli değer sistemleri olan ve TKY’yi etkili şekilde uygulama olasılığı daha az olan mekanik yapılı örgütlere yol açar. Singapur, Hong Kong, Filipinler, Danimarka, İsviçre, İngiltere ve Amerika gibi düşük belirsizlikten kaçınan ülkelerde, insanlar sert politikaların olduğu bir sistem-den rahatsızlık duyarlar ve işgörenler yetkilendirilmeyi ve kendi kararlarını alma esnekliğini arzularlar. Bu gibi ülkelerdeki işletmelerin, esneklik-yönelimli kültürlere ve organik yapılara sahip olmaları ve TKY’yi etkili şekilde uygulamaları daha olasıdır (Kaya, 2009).

Bu çalışmalar, örgüt kültürünün önemli bir bağlamsal değişken olduğunu gösterse de çoğunlukla kalite, uy-gulama düzeyinde kalmaktadır. Başarılı kalite yönetimi uygulamaları için örgüt kültürünün önemli rolüne dikkat çekilmesine rağmen, teknik düzeyde kalite yönetiminin adaptasyonu ve örgüt kültürü arasındaki ilişkiyi incele-yen alan araştırmalarının sayısı oldukça azdır.

Toplam kaliteyi değiştirmek için kültürü değiştirmek ge-rektiği ya da mevcut kültürden yararlanmak gerektiği konusunda hala tam bir uzlaşma yoktur. Yöneticiler ku-rum kültürünün örgütsel çevre ile ilişkisini periyodik ola-rak analiz etmelidirler. Kalite yönetimi uygulamalarına geçmeden önce kurum kültürünü keşfetmek, kişilerin temel inançları ve çalışma ile ilgili sahip olduğu değer-leri teşhis etmek önemlidir (Ngowi, 2000).

Kaynaklar

• Cameron, Kim S. ve R. S. Quinn, R. S. (1992), Report on “Diagnosing and Changing Organizational Culture”, Massachusetts, Adison-Wesley, 242s.

• Can, A. (2008), Örgüt kültürünün hastanelerde toplam kalite yönetimi uygulamalarına uygunluğunun testine yö-nelik bir araştırma, Süleyman Demirel Üniversitesi, İktisa-di ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi, cilt 13, sayı 3, 293-307.

• Detert, J., Schroeder, R., Cudeck, R. (2003). The measu-rement of quality management culture in schools: Deve-lopment and validation of SQMCS, Journal of Operations Management, 21, 307-328.

• Durğun, S. (2006). Örgüt Kültürü ve Örgütsel İletişim, Yü-züncü Yıl Üniversitesi, Eğitim Fakültesi Dergisi, Cilt III, sayı II, 112-132.

• Erdem, R., Adıgüzel, O., Kaya, A. (2010) “Akademik per-sonelin kurumlarına ilişkin algıladıkları ve tercih ettikleri örgüt kültürü tipleri, Erciyes Üniversitesi; İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi, 36, 73-88.

• Erdil, O., Kitapçı, H., Turan, E. (2005), Örgüt kültürünün

kalite algısına ve işletme performasına etkisi, İktisadi İdari Bilimler Dergisi, 19, sayı 5, 259-273.

• Gambi, L., Gerolamo, M, Carpinetti, L. (2013). A theo-retical model of the relationship between organizational culture and quality management techniques. 1 st world congress of administrative and political sciences, Proce-dia-social and behavioral sciences, 81, 334-339.

• Gizir, S. (2003). Örgüt Kültürü Çalışmalarında Yöntemsel Yaklaşımlar. Kuram ve Uygulamada Eğitim Yönetimi, 35, 374-397.

• Irani, Z., Beskese, A., Love, P.E.D. (2004), Total Quality Management and Corporate Culture: constructs of orga-nizational excellence, Technovation, 24, 643-650.

• Kaya, E. A. (2009). İşletmelerde toplam kalite yönetim uy-gulamalarının başarısında örgüt kültürü ve ikliminin öne-mi, İş-güç endüstri ilişkileri ve insan kaynakları dergisi, cilt 11, sayı 1, 89-112.

• Maull, R., Brown, P., Cliffe, R., 2001. Organisational cul-ture and quality improvement. International Journal of Operations & Production Management 21 (3), 302–326.

• Nowinski, C., Becker, S., Reynolds, K., Beaumont, J., Caprini, C. Ve diğ. (2007). The impact of converting to an electronic health record on organizational culture and quality improvement, International Journal of Medical In-formatics, 76, 174-183.

• Ott, J. S. (1989). The Organizational Culture Perspective. Chicago: Dorsey Press. (Chapter 3. Organizational Cul-ture: Concepts, Definitions, and a Typology).

• Parker, M. (2003), Organizational Culture and Identity, Sage Publications, Britain, 272s.

• Pothukuch Vijay; Damanpour, F., Amanpour, J. C.; Choi, J.; Chein, C. ve Park, S. H.; (2002), National and Or-ganizational Culture Differences and International Joint Venture Performance, Journal of International Business Studies, 33(2), ss. 243–265.

• Prajogo, D. I., & McDermott, C. M. (2005). The relati-onship between total quality management practices and organizational culture. International Journal of Operation and Production Manag , 25, no 11, 1101-1122.

• Schein, Edgard H.; (2010), Organizational Culture and Leadership, Jossey Bass, USA, 436s.

• Scholl, R. W. (2003). Organizational Culture-the Indu-cement System. http://www.Cba.uri.edu/school/Notes/Culture.html.

• Sohal, A.S., Terziovski, M., (2000). TQM in Australian manufacturing: Factors critical to success. International Journal of Quality & Reliability Management 17 (2), 158–167.

• Summerill, C.; Pollard, S. J., Smith, J. A. (2010). The role of Organizational Culture and Leadership, Science of To-tal Environment, 408, 4319-4327.

• Ubius, U. ve Alas, R. (2009), Organizational Culture Ty-pes as Predictors of Corporate Social Responsibility, En-gineering Economics, 1(61), ss. 90-99.

Page 87: Basyazı, - TSE...Kalite Yönetimi Standardizasyonun Makroekonomik Etkileri 79 104 88 109 53 3 KASIM 2013 66 99 Sağlık Hizmetlerinde Kalibrasyon Uygulamaları Karbon Ayak İzi 75

87 KASIM 2013www.sanko.com.tr

GüçlüDinamikÜretken

Page 88: Basyazı, - TSE...Kalite Yönetimi Standardizasyonun Makroekonomik Etkileri 79 104 88 109 53 3 KASIM 2013 66 99 Sağlık Hizmetlerinde Kalibrasyon Uygulamaları Karbon Ayak İzi 75

88

Ramazan USTATSE Standart Hazırlama Merkezi Başkanı

Mert LENGERLİOĞLU TSE Uzman Yardımcısı/İhtisas Kurulları Grup Başkanlığı

Betül Nesibe COŞAR TSE Mühendis/Uluslararası Standardlar Müdürlüğü

KOB

İ’LER

DE

REK

AB

ET G

ÜC

Ü

StandardizasyonunKOBİ’lerin

Rekabet GücüneEtkisi

KOBİ TANIMI

KOBİ’ler küresel ekonominin temel aktörleri olmalarına karşın, literatürde görüş birliğine varılmış bir KOBİ tanı-mı henüz bulunmamaktadır. İşletmelerin faaliyet gös-terdiği alanlar, sanayileşme seviyesi, üretim yöntemleri gibi faktörlere göre KOBİ tanımları değişiklik göstere-bilmektedir.1

ABD’de işletmede çalışan işçi sayısı 250 veya daha az ise bu işletme, küçük işletme sayılmakta ve işçi sayı-sı 1000’e ulaştığında büyük işletme olarak isimlendi-rilmektedir. Avrupa Birliği ise KOBİ’ler hakkında ortak bir tanım geliştirmiştir. 7/2/96 tarihli Konsey kararında belirtilen KOBİ tanımında işçi sayısı, bilanço büyüklüğü ve bağımsızlık ölçüt alınmıştır. Bu tanımlamada 50’den çok 250’den az işçi çalıştıran ve yıllık toplam cirosu 40 milyon Euro’yu veya yıllık bilançosu 27 milyon Euro’yu geçmeyen işletmeler orta ölçekli; 50’den az işçi çalış-tıran ve yıllık cirosu 7 milyon Euro’yu veya yıllık bilanço tutarı 5 milyon Euro’yu geçmeyen işletmeler ise küçük ölçekli olarak kabul görmektedir. Bu tanımların yanı sıra 10’dan az işçi çalıştıran işletmeler ise çok küçük işlet-meler olarak isimlendirilmektedir.2

Ayrıca ISO’nun standard hazırlanmasında KOBİ’lerin ihtiyaçlarına dair rehber dokümanında yer alan Dünya Bankası’nın KOBİ tanımına göre ise üç temel kriter bu-lunmaktadır. Çalışan sayısı, toplam varlık ve yıllık ciro. Çalışan sayısı mikro, küçük ve orta işletmeler için sıra-sıyla 10, 50 ve 300 olarak verilirken toplam varlık veya

yıllık ciro değerleri 100000 dolar, 3 milyon dolar ve 15 milyon dolar olarak belirlenmiştir. Dünya Bankası’nın değerlendirmesine göre bu üç kriterinden ikisini karşı-layan bir işletme KOBİ olarak sınıflandırılmıştır.

“Küçük ve Orta Büyüklükteki İşletmelerin Tanımı, Nite-likleri ve Sınıflandırılması Hakkında Yönetmelikte Deği-şiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik” ile Türkiye’nin KOBİ kriterleri belirlenmiştir.

Yönetmeliğe göre, on kişiden az yıllık çalışan istihdam eden ve yıllık net satış hasılatı veya mali bilançosundan herhangi biri bir milyon Türk Lirasını aşmayan işletmeler mikro işletme, elli kişiden az yıllık çalışan istihdam eden ve yıllık net satış hasılatı veya mali bilançosundan her-hangi biri sekiz milyon Türk Lirasını aşmayan işletmeler küçük işletme, ikiyüzelli kişiden az yıllık çalışan istihdam eden ve yıllık net satış hasılatı veya mali bilançosundan herhangi biri kırk milyon Türk Lirasını aşmayan işletme-ler orta büyüklükteki işletme” olarak tanımlanmaktadır.3

KOBİ’LERİN EKONOMİYE ETKİLERİ

1970’lerde yaşanan ve tüm dünyada etkisini gösteren ekonomik krizin ardından özellikle siyasi, sosyo-kül-türel ve ekonomik alanda köklü bir değişim ve dönü-şüm süreci yaşanmıştır. Ekonomik düzende yeniden yapılanmayı sağlayan bu dönüşüm süreciyle büyük hacimlerdeki standart üretim yerine talebe göre esnek bir üretim sistemine geçilerek KOBİ’lerin ekonomide önemli bir aktör olmasının önü açılmıştır. KOBİ’ler es-nek yapıları nedeniyle ekonomik değişimlere hızlı ayak

Page 89: Basyazı, - TSE...Kalite Yönetimi Standardizasyonun Makroekonomik Etkileri 79 104 88 109 53 3 KASIM 2013 66 99 Sağlık Hizmetlerinde Kalibrasyon Uygulamaları Karbon Ayak İzi 75

89 KASIM 2013

uydurdukları ve tüketici talebine istenilen sürede ve ni-telikte cevap verebildikleri için büyük işletmelere kıyasla piyasada daha etkili hale gelmiştir.4 Bu bağlamda, KO-Bİ’lerin ülke ekonomilerinin gelişmesine katkı sağlayan önemli fonksiyonları şunlardır:

• İstihdam Çeşitliliği Sağlama• Yeniliklere Uyum Hızı• Girişimcilik Kabiliyeti• Ara Ürün Temini• Yüksek Verimlilik• Ekonomide Rekabetin Korunması• Büyümenin Bölgelere Yayılması• Ekonomik Krizlerin Etkisinin Kırılması

Küçük ve orta büyüklükte işletmeler (KOBİ) sadece ülkemizde değil, küresel çapta ekonominin en etkin elemanlarındandır. Avrupa’da istihdamın % 67,4’ü KO-Bİ’ler tarafından karşılanırken gayrı safi milli hasıla üreti-minin % 58,1’i,5 ülkemizde de istihdamın % 77,8’lik bir bölümünün ve cironun % 64,8’inin KOBİ’ler tarafından karşılanması, yukarıda belirtilen gerçeği destekleyen sayısal verilerdir.6

İstihdamı destekleyen, büyük işletmelere ara ürün te-mini sağlayan, bölgeler arasında dengeli büyüme ve rekabetçi ekonominin güvencesini teşkil eden KO-Bİ’ler, kendilerini ekonominin diğer aktörlerinden ayıran esnek yapıları ve hızlı karar verme becerileri sayesinde inovasyona açık ve girişimcilik becerisi yüksek oluşum-lardır. Ekonomide vazgeçilmez ve benzersiz yeri olan KOBİ’ler, büyük işletmelerden farksız olarak standardi-zasyona ihtiyaç duymaktadırlar.

Üreticiler kadar tüketicilerin ve hatta kural koyucuların ihtiyaçlarının ve taleplerinin standardlara yansıması, bütün paydaşların standardizasyon sürecine katılımına bağlıdır. Bu gerçekle beraber standardizasyon ve stan-dard kullanımı noktasında KOBİ’lerin kendilerine has sorunları olduğunu yadsımamak gerekir. Bu sorunların nedenleri için öncelikle KOBİ’lerin güçlü ve zayıf yönle-rinin değerlendirilmesi uygun olacaktır.

KOBİ’LERİN GÜÇLÜ VE ZAYIF YÖNLERİ

KOBİ’lerin Güçlü Yönleri

KOBİ’ler ekonomiye sağladığı önemli katkıları nedeniy-le ekonominin motoru olarak düşünülmektedir. Mün-hasıran standardizasyon faaliyetleri ele alındığında KO-Bİ’lere önemli avantajlar sağladığı görülmektedir. Bu kapsamda KOBİ’lerin güçlü yönleri şunlardır:

• Girişimcilik ve yenilikte önemli bir dinamik güç olma-ları

• Standartlara uygun üretim için gerekli olan teknolo-jik yenilikleri çok çabuk kavramaları

• Standartlara uygun esnek üretim sistemine çok ça-buk uyum sağlamaları

• Esnek yapıları nedeniyle değişime hızlı ayak uydura-bilmeleri

• Yöneticilerin inovasyon ve girişimcilik konusunda is-tekli olması

• ilgili mevzuatlara uygunluk sağlayabilme becerisi

• Girişimcilik kapasitelerinin yüksek olması nedeniyle uluslararası rekabet koşullarına uyumda azimli ve isteklidir,

• KOBİ girişimcilerinin, üretkenlik ve rekabet edebilir-lik konusunda kendilerine olan güvenleri

KOBİ’lerin Zayıf Yönleri

KOBİ’lerin güçlü yönlerine karşılık, iç ve dış etmenler-den kaynaklanan yapısal sorunları nedeniyle zayıf yön-leri de mevcuttur. Buna göre;

• AR&Ge, inovasyon ve teknoloji kullanımı konusun-da yeterli tecrübeye sahip olmamaları

• İleri teknolojiye sahip olmayışları nedeniyle standart üretimden yoksun olmaları ve böylece rekabet ede-bilirliklerinin zayıf olması

• Standardizasyon faaliyetlerine katılımı kolaylaştıra-cak bilişim teknolojilerinden yoksun olmaları

• KOBİ yöneticilerinin yönetsel becerilerinin sınırlı olu-şu

• KOBİ’lerin standardizasyon konusunda bilgiye eri-şim imkanlarının kısıtlı olması

Page 90: Basyazı, - TSE...Kalite Yönetimi Standardizasyonun Makroekonomik Etkileri 79 104 88 109 53 3 KASIM 2013 66 99 Sağlık Hizmetlerinde Kalibrasyon Uygulamaları Karbon Ayak İzi 75

90

• Standartların temini, anlaşılması ve uygulanmasın-da teknik altyapı, mali durumları ve insan kaynakları açısından yetersiz olmaları

• Standartlara uygun, kaliteli üretim anlayışından yok-sun olmaları

• KOBİ’lerde çalışan işçi ve işverenlerin eğitim düzey-lerinin yetersiz olması

• Standardizasyon faaliyetlerine katılım için yeterli mali kaynağa sahip olmamaları,

• Kurumsal kültürün olmayışı7

KOBİ’LERİN STANDARDİZASYONSÜREÇLERİNDE KARŞILAŞTIĞITEMEL GÜÇLÜKLER

KOBİ’ler kısıtlı personel ve bütçe ile faaliyet göster-mektedir. Dolayısıyla büyük işletmelerden farklı olarak standardlar için ayrı bütçe ve özellikle küçük işletmeler için daha da önemlisi nitelikli personel aktarma yönün-de sıkıntıları söz konusudur.8 Bu sıkıntılardan öne çıkan aşağıdaki başlıklar incelemeye değerdir.

Doğru standardı bulma: Bazı KOBİ’ler faaliyet alanla-rını ilgilendiren standartları bulmakta güçlük yaşamakta veya ilgili standartların halen yürürlükte olup olmadığını takip edememektedirler.

İçeriği yorumlama ve anlama: Standardların içerdiği teknik detaylar, nitelikli personel istihdamında güçlük çeken KOBİ’ler için anlaşılması güç ve karmaşık ola-rak görülebilmektedir. Ayrıca kimi standardların içinde başka standardlara atıfların fazla olması, içeriğin anla-şılmasını daha da güçleştirmektedir.

Standardı uygulama: Standardın içeriğini anlamak sıkıntısı aşılsa dahi, standarda uygun hizmet ve ürün

sunmak için var olan sistemlerde değişiklik gerekliliği finansal zorluklardan dolayı aşılması güç bir engel teşkil edebilmektedir.

Standard temin etme ve satın alma: Bazı işletme-ler standard fiyatlarını karşılamakta güçlük çekerken, içerik hakkında bilgilerinin yetersizliği nedeniyle kimi durumlarda yanlış standardlara dahi yönelmekte ve bu durum standardlara harcanan maliyeti daha da artır-maktadır.

Standardizasyonu ve güncel gelişmeleri takip etme: Standardizasyon sürecine katılım için personel ayırmakta güçlük çeken KOBİ’lerin, ihtiyaç duydukları standardlarda güncellemeleri takip edememeleri sonu-cu gelişmelerin arkasında kalabilmektedirler.

Bu güçlükler standardizasyona katılımın avantajdan ziyade külfet olarak algılanmasına yol açabilmektedir. Fakat standardizasyon süreci KOBİ’lere kısa vadede mali açıdan yük getiriyor gibi görünse de, uzun vadede kar getirecek bir yatırımdır.

STANDARDİZASYONUN KOBİ’LERE SAĞLADIĞIAVANTAJLAR

Standardlara uygun olarak hizmet ve ürün sunmanın bütün işletmelerde olduğu gibi KOBİ’ler için de bir-çok faydası bulunmaktadır. KOBİ’lerin faaliyetlerinde standardların kullanılmasının başlıca getirileri aşağıdaki başlıklar altında toplanabilir.

Kalite artışı ve maliyetin düşürülmesi: Öncelikle standardlara uygunluk, hatalı üretimin önüne geçer-ken kalitenin artmasını sağlayarak maliyetin düşmesine olanak sağlamaktadır ki bu kısıtlı finansmanla faaliyet gösteren KOBİ’ler için büyük önem arz etmektedir. Piyasaya arzın yanısıra, KOBİ’lerin hammadde veya hizmet kabulünde standardlara uygunluk araması da maliyetlerin düşmesine yardımcı olacaktır.

Teknik çözümlere erişim: Standardların yetkin tek-nik uzmanlarca hazırlanması ve kontrolü ise teknik bilgi edinmek için personel ve bütçe ayırmakta güçlük çeken işletmelerin faaliyet alanlarında değerli bilgilere ulaşmaları için imkan sağlamaktadır. Standardlar aracı-lığıyla, halihazırda öğrenilmiş olan ve kullanımı mevcut çözümleri öğrenmek mümkündür. Böylelikle KOBİ’ler standardın içerisinde var olan çözümü kullanarak ve-rimliliklerini artırabilme imkanı bulurlar.

Resmi mevzuata uyum sağlama: Bunların yanısıra standardlar, yönetmelik ve tebliğlere uygunluk anlamı-na gelebilmektedir. Resmi düzenlemede atıf yapılan standarda uygunluk ile o alandaki resmi gereklilikleri de yerine getirme imkanı işletmeye sağlanmış olur. Özel-

Page 91: Basyazı, - TSE...Kalite Yönetimi Standardizasyonun Makroekonomik Etkileri 79 104 88 109 53 3 KASIM 2013 66 99 Sağlık Hizmetlerinde Kalibrasyon Uygulamaları Karbon Ayak İzi 75

91 KASIM 2013

likle çevre, sağlık ve güvenlik alanlarında belirli stan-dardlara uygunluk şartı sıklıkla aranmaktadır. KOBİ’le-rin standardizasyona yönelmesinin nedenlerinden biri de resmi mevzuatta standarda uyma zorunluluğudur.

Pazar ulaşımının genişlemesi: Standardlar ticarette tek bir dil oluşmasını sağlayarak ve ürünlerinin birbiri yerine geçmesine olanak sağlayarak kaliteyi korurken ticaretin önündeki engellerin kalkmasına olanak sağ-lamaktadır. Böylelikle standardlara uyan işletmelerin ürün ve hizmetlerini pazarlaması daha kolay olmakta-dır. KOBİ’ler için de standardlara uymak hitap edebi-lecekleri pazarın daha geniş bir alanda yer almasına olanak sağlamaktadır.

Dış pazara ulaşım: TSE’nin de tam üyesi olduğu CEN-CENELEC Avrupa standard kuruluşlarınca hazır-lanan standardlar bütün AB üyelerince kabul edilmek-tedir. Bu standardların önemli bir bölümü AB direktifleri perspektifiyle hazırlanmakta ve direktiflere uygunluk için yegane referans sağlamaktadır. Diğer birçok pa-zarda bulunmayan bu durum, EN standardlarını çekici kılmaktadır. Bu özel durum sayesinde, EN standardla-rına uygun üretim yapan bir KOBİ, 500 milyon nüfuslu AB pazarına ulaşım sağlamış olacaktır. KOBİ’lerin ihra-catının % 91.8’i imalat sanayi ürünleri olduğu, ve KO-Bİ’lerin ülkemiz ihracatının yaklaşık % 60‘ını ve Avrupa ülkelerine yapılan ihracatın % 53,3’ünü gerçekleştirdiği düşünüldüğünde EN standardlarına uyumluluğun öne-mi daha da öne çıkmaktadır.6

STANDARDİZASYONUN KOBİ’LERİN REKABETGÜCÜNE ETKİSİ

Çalışmanın başında da belirtildiği gibi, 1970’lerde ya-şanan ekonomik krizin aşılabilmesi için tüm dünya ül-kelerinde neo-liberal politikalar uygulamaya koyulmuş ve ekonomide köklü değişiklikler yaşanmıştır. Ekono-mideki yeniden yapılanma ve küreselleşme netice-sinde bilgi ve iletişim teknolojilerinde hızlı gelişmeler yaşanmış ve böylece piyasalarda kıyasıya bir rekabet ortamı oluşmuştur. Ekonomilerin bel kemiği konumun-daki KOBİ’ler, büyük işletmelere nazaran bu rekabetçi ortamın yıkıcı gücünden daha fazla etkilenmiştir. Bu durum KOBİ’lerin rekabet gücünü artıracak stratejile-rin günümüzde daha da önemli hale gelmesine neden olmuştur.9

Bu gerçekten yola çıkarak bu son bölümde rekabetçi üstünlük ve rekabet gücü kavramlarına kısaca değinil-miş ve KOBİ’lerin rekabet gücünü etkileyen faktörlerin-den bahsedilmiştir.

Rekabetçi Üstünlük Kavramı

Rekabetçi üstünlük kavramı, işletmelerin müşteri tat-mininden ziyade müşteri değeri yaratarak, uygun fi-yat-kalite parametreleriyle optimal üretim yaparak ve müşterilerin beklentilerine istenilen düzeyde ve zaman-da karşılık vererek rakipleri karşısında avantaj sağla-ması anlamına gelmektedir.10

Rekabet Gücü Kavramı

Özellikle uluslararası rekabet becerisi düşünüldüğünde öncelikle makro ekonomik yönüyle farklı ülke ekono-mileri arasında ele alınması gereken bir kavram akla gelmektedir. Fakat aslında mikro bakış açısıyla rekabet gücü kavramı, doğrudan işletmelerin mal ve hizmetleri uygun fiyatla ve yüksek kalitede üretip, müşterilere za-manında teslim etmesi gibi fiyat dışı faktörlerle rakiple-rinden üstün olması anlamına gelir.11

KOBİ’lerin Rekabet Gücünü Belirleyen StratejikFaktörler

KOBİ’lerin rekabet gücünü belirleyen başlıca faktörler şunlardır:

Üretim Maliyeti: İşletmeler, rekabetçi piyasalarda ma-liyet liderliği stratejisi uygulayarak yüksek kaliteli ve dü-şük fiyatlı mal ve hizmet üretmekte ve üretim maliyetle-rini düşürmektedir. Böylece maliyet avantajı sağlayarak güçlü bir pazar payı elde etmektedir.

Kalite ve Standartlara Uygunluk: İşletmelerin reka-bet avantajı elde edebilmesi için tüketicilerin beklentile-rine cevap verebilecek bir kalite anlayışı benimseyerek standardlara uygun mal ve hizmet üretmesi gerekmek-tedir.

Nitelikli İşgücü: İşletmelerin mesleki ve teknik açıdan nitelikli ve eğitimli işgücünü istihdam etmesiyle üretim-de verimlilik artmaktadır. Bu sayede işletmeler rakipleri karşısında önemli bir rekabet avantajı elde etmektedir. Bu durum düşük ücretle niteliksiz işgücü istihdam edi-lerek rekabetçi bir üstünlük sağlanabileceği düşünce-sini ortadan kaldırmıştır.

Üretim Teknolojisi: Küresel rekabet ortamında işlet-melerin tüketicilerin değişen taleplerine karşılık vere-bilmesi, pazar paylarını koruyabilmesi ve rakipleri kar-şısında ayakta kalabilmesi için ileri üretim teknolojileri kullanması gerekmektedir.

Pazar Payı: İşletmeler ulusal ve uluslar arası pazarlar-da elde ettikleri pazar payları sayesinde rakipleri karşı-sında önemli bir rekabet avantajı sağlamaktadır.12

Page 92: Basyazı, - TSE...Kalite Yönetimi Standardizasyonun Makroekonomik Etkileri 79 104 88 109 53 3 KASIM 2013 66 99 Sağlık Hizmetlerinde Kalibrasyon Uygulamaları Karbon Ayak İzi 75

92

Standardizasyonun KOBİ’lerin Rekabet GücüneEtkileri

KOBİ’lerin rekabet gücüne etkilerinin daha iyi anlaşıl-ması için önceki bölümde belirtilen stratejik faktörler üzerinden irdelemek uygun olacaktır.

Üretimde maliyeti düşürmek standardizasyonun bir iş-letmeye getireceği finansal kazancı doğrudan etkileyen en önemli faktörlerinden sayılır. Standardlara uygun üretim sayesinde hatalı üretim azaltılarak hem işgü-cü hem de hammadde israfının önüne geçilmiş olur. Ayrıca yönetim sistemleri gibi, farklı alanlarda faaliyet gösteren işletmelerin dahi faydalanabildiği standardlar sayesinde işletmelerin verimliliği de artırılabilmektedir. KOBİ’lerde çevre yönetimi standardlarının kullanımı üzerine yapılan bir çalışmada, hammadde ve enerji tasarrufu ile beraber atıkların da azalması ile verimli-lik artırılarak işletmeye ekonomik fayda sağlanabildiği belirtilmiştir.6

Standartlara uygunluk daha önce belirtildiği gibi bazı durumlarda teknik mevzuata uyma zorunluluğundan kaynaklanmaktadır. Bu gibi standartların zorunlu ko-şulduğu durumlar KOBİ’lerin standardizasyona yö-nelmesinin temel sebeplerinden biri olarak görülebilir. Fakat bunun yanı sıra kaliteli üretimin bir bildirisi olan standartlara uyma, işletmenin marka değerinin yukarı-da tutulması ve toplumsal imajının korunmasına olanak sağlamaktadır.20 KOBİ’lerde standarda uygunluğun imaja etkisinin, işletmenin büyüklüğü ile ters orantılı olabilmesi ise ilgi çekicidir.6

İstihdam imkanları yaratmada oldukça etkin olan KO-Bİ’ler aynı zamanda mesleki deneyim okullarıdır. KO-

Bİ’ler, ilk kez çalışma hayatına atılanların daha fazla is-tihdam fırsatı bulduğu işletmeler olduğu gibi, çalışanlar, zamanla tüm üretim süreçlerini görmekte, hatta fiilen çalışmakta, bu sebeple çok yönlü esnek–uzmanlaşma artmaktadır.13 Fakat işletmeden edindiği tecrübelerle gelişen bu nitelikli iş gücünün rakip firmalara transfe-rinin engellenmesi de rekabet açısından ayrıca önem arz etmektedir. Özellikle kalite ve yönetim standard-larına uygunluk, çalışanların motivasyon ve moralinin üst seviyede tutulmasında etkili olmaktadır.14 Böylelikle çalışanlarına aynı finansal getiriyi vadeden başka bir iş-letmeye karşı rekabet gücü artacaktır.

Daha önce belirtildiği üzere standardlar alanında yet-kin teknik uzmanlarca hazırlanan belgelerdir. İşletmeler standardları kullanarak ulaşılması güç teknik çözümle-ri edinebilmektedirler. Bu teknik çözümleri kullanarak üretim becerilerini artırmaları ve güncel tutmaları, diğer işletmelerden bir adım öne geçmelerini sağlayacaktır. Uluslararası Standard Teşkilatı ISO’nun “Standardların Ekonomik Getirileri” raporlarından bir çalışmada Bots-vana menşeili, 175 çalışan ve yaklaşık 9 milyon dolar cirosu olan bir pişmiş kil fabrikasının OHSAS 18001, ISO 9001 ve pişmiş kil ile ilgili SANS 227 Güney Afrika standardını kaynak alan BOS 28 standardlarına uyarak üretim hattında etkinlik ve verimlilikle beraber yıllık ciro-sunu % 5’e yakın artırdığı belirtilmektedir.15

Gelişmekte olan ülkeler ihracatlarını gelişmiş ülkelere oranla daha büyük oranda artırmaktadırlar. 2000 yı-lında gelişmekte olan ülkelerin dünya ihracatında payı % 35 iken 2009 yılında bu pay % 45 seviyesine kadar çıkmıştır.16 Bu durum, gelişen ve gelişmekte olan eko-nomiler arasında rekabetin de arttığının bir göstergesi olarak kabul edilebilir. Gelişmekte olan ekonomilerde-ki KOBİ’lerin bir özelliği de gelişmiş ülkelerde bulunan büyük işletmelere ürün temin etmeleridir. Standardlara uygun üretim yapan işletmeler, ürün tedarik etmede yine standardlara atıf yaparak tedarikçi spektrumlarını genişletebilmektedirler. Böylelikle kısıtlı sayıda tedarik-çi ile çalışmak zorunluluğundan kurtulup, standardlara uygun ürün temin edebilen başka bir tedarikçiyle ça-lışma imkanı bularak daha esnek bir tedarik yapısına ulaşmaktadırlar. Bu durumda gerekli standarda uygun üretim veya servis sağlayan bir KOBİ, esnek tedarik yapısı olan bir işletmeye ürün veya hizmet temin etme şansı bulabilecektir. Bazı müşteriler belirli standartlara uyumlu faaliyet göstermediği takdirde KOBİ ile iş an-laşması yapmadığı gibi,17 tedarik zincirinde KOBİ’lere yer veren işletmeler uzun vadeli ilişki kuracakları KO-Bİ’lerden belirli standardlara sürekli uyumu talep ede-bilmektedir.18 Bu durum KOBİ’ler içine girdikleri tedarik zincirinde devamlılığı sağlamak ve edindikleri pazar pa-

Page 93: Basyazı, - TSE...Kalite Yönetimi Standardizasyonun Makroekonomik Etkileri 79 104 88 109 53 3 KASIM 2013 66 99 Sağlık Hizmetlerinde Kalibrasyon Uygulamaları Karbon Ayak İzi 75

93 KASIM 2013

Rekabette stratejik faktörler Standardizasyonun rekabete etkileri

- Üretim Maliyeti - Verimliliğin artışı ile finansal üstünlük - Kalite ve Standartlara Uygunluk - Marka değeri oluşturma- Nitelikli İşgücü - Toplumsal imajın iyileşmesi- Üretim Teknolojisi - Çalışanların moral ve motivasyonunda iyileşme- Pazar Payı - Üretim hattının geliştirilmesi - Tedarik zincirlerinde yer edinmenin kolaylaşması - Standartların paydaşlara eşit mesafede olması sayesinde rekabetin korunması

yını ellerinde tutmak için devamlı olarak standardizas-yona ihtiyaç duyacağı şeklinde yorumlanabilir.

KOBİ’lerin iştirak edebileceği bir diğer pazar ise kamu sektörüdür. Kamu sektöründe ihaleler teknik şartna-melerle belirlenmekte ve kimi durumlarda standardlara uygunluk talep edilmektedir. Standardizasyonu takip eden işletmeler kamu sektöründen pazar payı elde et-mek konusunda da üstün konumda olacaktır.

Ayrıca daha önce belirtildiği üzere kalite ve standard-lara uygunluk KOBİ’lerin marka değerinin üst seviyede tutulmasını sağlayarak pazar içerisinde tercih edilen ta-raf olmayı sağlayarak işletmenin payının genişlemesini sağlayacaktır.

Standartlar, bütün paydaşların görüşünün alınmasıyla oluşturulan dokümanlardır. Büyük işletmelerin yanısı-ra konuyla ilgili devlet kurumları, sivil toplum kuruluş-ları kadar KOBİ’ler de görüşleriyle standardın içeriğini etkileyebilmektedir. Standartların oluşumunda bütün paydaşlara katılım hakkı tanınması, pazarda rekabetin bozulmasının önüne geçerek rekabetin korunmasını sağlamaktadır. Hal böyleyken KOBİ’lerin standartların oluşumunda katkısı düşük kalmaktadır. Avrupa stan-dard kuruluşlarının da desteğiyle KOBİ’ler ve standar-dizasyon üzerine yapılan geniş kapsamlı “Avrupa stan-dardizasyonuna KOBİ’lerin erişimi” başlıklı çalışmada, KOBİ’lerin % 40’ının standardizasyon sürecine katıl-manın önemli olduğunu düşündüğü belirtilmiştir. Fakat

bununla beraber işletmelerin sadece % 12’sinin standar-dizasyona faal olarak katı-lım sağladığı görülmüştür.19 Standardizasyona katılım için istekli olan KOBİ’lerin dahi katılım oranlarının dü-şük olması, daha önce belir-tilen KOBİ’lere has sıkıntıla-rın ne kadar engelleyici ola-bileceğini vurgulamaktadır.

SONUÇ

Gelişen ekonomiyle beraber gerek ürün ve hizmet pazarları üzerinde, gerekse nitelikli işgücünün kazanıl-masında rekabet artmaktadır. Ekonominin belki de en önemli oyuncuları olan KOBİ’lerin rekabet becerisinin artırılmasında ise standardizasyonun yeri yadsınamaz.

Standardizasyonun getireceği faydalardan üst nokta-da yararlanabilmek için standartların getirileri ve stan-darttan beklentilerin, doğru standardın belirlenmesinin ve standardizasyonun çeşitli süreçlerinin işleyişinin takibinde izlenecek yolların işletmenin güçlü ve zayıf yönlerine göre belirlenmesi gereklidir. Aksi takdirde standardizasyon çalışmalarının pazara etkisi beklenen etkiyi veremeyecek ve işletmenin standardizasyona yaklaşımı negatif yönde etkilenecektir. Çevre ve gü-venlik konusunda standardizasyon üzerine yapılan bir çalışmaya katılan KOBİ’lerin neredeyse yarısının, işlet-menin standardizasyona katılımının pazar tarafından ödüllendirilmediğini düşünmesi bu görüşün önemini vurgulamaktadır.17

Standardizasyonun etkilerinin ve sürece katılımın bü-yük işletmeler ve KOBİ’ler için aynı olmadığı aşikardır. Bununla beraber aynı standardı takip eden küçük ve orta işletmeler süreçlerden farklı getiriler elde edebil-mektedir. Nitelikli elemanlarını daha büyük firmalara geçişini engellemek amacı güden küçük bir işletme, çalışanlarının moral ve motivasyonunu yükselme hede-fiyle standardizasyona katılırken, büyük firmalara mal temini sağlayan orta büyüklükte bir işletme, müşteri-

lerini kaybetmemek için kalitesini artırma amacıyla standardizasyona dahil olabil-mektedir.

Standardizasyonun işletmelerin finansal başarısına doğrudan katkısı olan üretimde rekabete etkisinde iki yönlülük söz konu-sudur. Üretim teknolojisinde standardlara uygunluğu gözeten KOBİ’ler yüksek ve-rimlilik ve kaliteyle çalışarak rekabet be-cerilerini artırabilmektedir. Diğer taraftan üretim hattı için gerekli hammade teminin-

*Standardizasyon’a katılan ve standartların oluşumunda etkisi olan paydaş grupları

*KOBİ’lerde rekabeti etkileyen faktörler ve standardizasyonun rekabete etkileri

Page 94: Basyazı, - TSE...Kalite Yönetimi Standardizasyonun Makroekonomik Etkileri 79 104 88 109 53 3 KASIM 2013 66 99 Sağlık Hizmetlerinde Kalibrasyon Uygulamaları Karbon Ayak İzi 75

94

de standardlara uygunluk arayan işletmeler ise kaliteli girdi sayesinde hatalı üretimlerini azaltarak rakiplerine üstünlük sağlayabilecektir.

Pazarda yer edinme ve bu yeri koruma ise temel olarak rekabet ile bağlantılıdır. Günümüzde kamu sektörünün yanı sıra büyük işletmelerin de tedarik zincirlerine gi-recek işletmelerden belirli standartlara uygunluk talep ettiği görülmektedir. Bu durumda standardizasyonu sürekli takip eden KOBİ’ler, tedarik zincirlerinde ken-dine kalıcı yer edinebilen işletmeler arasında olacaktır. Tedarik zincirlerinin yanı sıra genel olarak pazarda kalıcı yer edinmekte firma imajının yeri de ayrıca mühimdir. Sadece ürün kalitesinin değil, yönetim, çevre ve sos-yal alanda kalitenin göstergesi olan standardizasyonun firma imajına etkisi işletmelere rekabet konusunda des-tek sağlamaktadır.

KOBİ’lerin standardizasyona dahil olma sürecinde mali zorlukların yanı sıra, özellikle küçük işletmelerde öne çıkan personel sorunu büyük işletmeler ile aralarındaki en büyük farklardandır. Fakat bu zorluklara rağmen ge-rek kendi öz kaynaklarıyla, gerek diğer KOBİ’lerle bir-leşerek, gerekse dışarıdan destek alarak standardizas-yon çalışmalarına katılan işletmeler rakiplerinin önüne geçme fırsatı yakalayacaktır.

Kaynaklar:

1- KARAGÖZ Melehat, KOBİ’lerin Temel Sorunları, Bu Alanda Sağlanan Destekler ve Çözüm Önerileri, Yerel Siyaset Dergisi, Eylül 2008, s: 86

2- TENEKECİOĞLU Birol, ÇALIK Nuri, ERSOY N. Figen, Avrupa Birliği İle Entegrasyon Sürecinde Küçük ve Orta Ölçekli İşletmelerin (KOBİ) Rekabet Güçlerinin Artırılma-sı ve Eskişehir’de Makine İmalatı ve Gıda Sektöründe Yer Alan KOBİ’ler Üzerinde Uygulama, Anadolu Üniver-sitesi İİBF, Sosyal Bilimler Dergisi, 2002-2003,s:120

3- Küçük ve Orta Büyüklükteki İşletmelerin Tanımı, Nitelik-leri ve Sınıflandırılması Hakkında Yönetmelikte Değişik-lik Yapılmasına Dair Yönetmelik, Resmi Gazete,4 Kasım 2012-28457

4- İLHAN Süleyman, KOBİ’ler: Sosyo-Ekonomik Bir Pers-pektif, Fırat Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, Cilt: 16, Sayı: 2, s: 269

5- Paul Wymenga , Dr. Viera Spanikova, Anthony Bar-ker, Dr. Joep Konings, Dr. Erik Canton, Annual report on small and medium-sized enterprises in the EU, 2011/12, Ecorys

6- Küçük ve Orta Büyüklükteki Girişim İstatistikleri, 2011, TÜİK

7- Dokuzuncu Kalkınma Planı (2007-2013),KOBİ Özel İh-tisas Komisyonu Raporu,,s:38-39

8- Ruth Hillary, Environmental management systems and

the smaller enterprise, Journal of Cleaner Production 12 (2004) 561–569

9- KOBİ’lerde Rekabet Gücü Artırma Stratejileri, (Erişim Tarihi: 27/10/2013, (http://Anahtar.Sanayi.Gov.Tr/Tr/News/Kobilerde-Rekabet-Gucu-Artirma-Stratejile-ri/163)

10- TİMUÇİN Deniz, Türkiye’de KOBİ’lerin Rekabet Gücü Ve Rekabet Üstünlüğü Sağlamada Kümelenmenin Et-kisi, İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dok-tora Tezi,s:128

11- KISACIK Sadullah,Küçük Ve Orta Ölçekli İşletmelerin İzledikleri Rekabet Stratejileri: Adana’daki KOBİ’ler Üzerinde Bir Çalışma, Çukurova Üniversitesi Sosyal Bi-limler Enstitüsü Yüksek Lisans Tezi,s:41

12- Rekabetçi Üstünlük Stratejileri, (Erişim Tarihi: 27/10/2013,(http://Www.Eylem.Com/Strateji/Wreka-bet.Htm)

13 Öztürk Özkan, İstihdam Konusunda KOBİ’lerin Öne-mi ve KOBİ Alanında Eğitim İstihdam İlişkisi Açısından Kamu İstihdam Kurumunun Rolü, Türkiye İş Kurumu GM Uzmanlık Tezi

14- Ruth Hillary, Matthias Gelber, Vittorio Biondi, Marialu-isa Tamborra, An Assessment of the Implementation Status of Council Regulation (No 1836/93) Eco-ma-nagement and Audit Scheme in the Member States (AIMS-EMAS) (http://ec.europa.eu/environment/emas/pdf/general/aimsemas_en.pdf)

15- Economic benefits of standards report, Case Study, Lobatse Clay Works (PTY) Ltd, Botswana, ISO

16- Serdar S. Durmuşoğlu, Gerhard Apfelthaler, Dilek Za-mantili Nayir , Roberto Alvarez, Terry Mughan, The effect of government-designed export promotion ser-vice use on small and medium-sized enterprise goal achievement: A multidimensional view of export per-formance, Industrial Marketing Management 41 (2012) 680–691

17- L. Vassie, S. Cox,”Small and Medium Size Enterprises (SME) interest in voluntary certification schemes for he-alth and safety management: preliminary results”, Sa-fety Science 29 (1998) 67-73

18- Francesco Ciliberti, Pierpaolo Pontrandolfo, Barbara Scozzi, “Investigating corporate social responsibility in supply chains: a SME perspective”, Journal of Cleaner Production 16 (2008) 1579–1588

19- Henk de Vries, Knut Blind, Axel Mangelsdorf, Hugo Verheul, Jappe van der Zwan, SME access to Europe-an standardization, Rotterdam School of Management, Erasmus University, August 2009

20- Ruth Hillary, Evaluation of Study Reports on the Bar-riers, Opportunities and Drivers for Small and Medium Sized Enterprises in the Adoption of Environmental Ma-nagement Systems, Department of Trade and Industry Environment Directorate, 1999

Page 95: Basyazı, - TSE...Kalite Yönetimi Standardizasyonun Makroekonomik Etkileri 79 104 88 109 53 3 KASIM 2013 66 99 Sağlık Hizmetlerinde Kalibrasyon Uygulamaları Karbon Ayak İzi 75

95 KASIM 2013

Kobi’lerin yaşam öyküleri çoğu kez müteşebbis bir ruh, parlak bir fikir ve bol miktarda ümit ile başlar. Yakın çevreden bulunan güvenilir elemanlar kader ortağı olur bu yolculuğun. Telaşlı bir heyecanla, alelacele kuruluş gerçekleşir. Her şey çok güzel olacaktır.

Çılgın bir tempo ile çalışmalar sürdürülür. Alınan ilk si-parişler, ilk teslimatlar, ilk tahsilâtlar teyididir adeta doğ-ru bir yola çıkılmış olmanın. Günler yetmez olur. Hafta-lara sığmaz işler ve aylar birbirini kovalar. Hele bir de işler yolunda gitti ise hemen yan dükkân ya da atölye kiralanır. Aradaki duvar kırılır ve büyür iş yerleri tıpkı he-defler gibi. Güven ve dayanışma esastır o zamanlarda, çok fazla kontrole gerek olmaz. Zaman da yoktur as-lında sistem organizasyonu gibi konulara ayıracak. Öl-çümlemeler kabaca yapılır, standartlar kafalarda ya da ustaların becerilerindedir. Alelacele alınan kararla gelişir işletme hem fiziksel hem de yönetsel açıdan.

Sonra bir zaman gelir ki durur. Çakılır kalır yerinde işlet-me. İlerleyemez olur. Tam olarak tanımlanamayan, adı konulamayan bir atalet hâkim olur. Sorunun ne oldu-ğu, nerede olduğu aranır durur. Sancılı ve sorunlu bir süreç başlamıştır artık işletme için. Gelenekselleşen, adeta şirket kültürü halini alan metotlar yeterli değildir artık daha uzak hedefler için. Göz kararı yaklaşımlar, ölçülebilen değerler haline dönüşmelidir artık. Ustalık ve kişisel beceriler yerlerini sistematik bir süreç yöneti-mi anlayışına bırakmalıdır. Mutlaka ve derhal standardi-zasyon sağlanmalıdır.

Önce işletme içi defanslar oluşur değişime karşı. Alış-kanlıklar öylesine kronikleşmiştir ki, kalın bir duvar gibi dikilir Kobi’nin gelişme isteğinin karşısına. Daha önce

Tansu KORONCU

Goldsit Büro ve Oturma GruplarıGenel Koordinatör

KOB

İLER

İN R

EKA

BET

fayda üreten, katkı sağlayan unsurlar, şimdi aşılması güç birer engeldir. Öte yandan değişim de kaçınılmaz-dır. Çünkü bu entegrasyonu sağlayamayan şirketleri hazin bir son beklemektedir.

İşte tam bu noktada patronajın, işletmenin geleceği için beklide en önemli kararı vermesinin zamanı gel-miştir. Doğru bir zamanlama ve doğru bir planlama ile sistem entegrasyonu ve standardizasyona geçiş. Kurumsal model gözden geçirilmeli, yeniden plan-lanmalı, süreç analizleri yapılmalı, ölçülebilir verimlilik sağlanmalıdır. Çünkü gelinen bu yeni noktada rekabet çok daha acımasız, koşullar çok daha zorludur. Artık küçülen dünya ve iletişim teknolojisinin erişkinlik dü-zeyi zaman kaybetmeye ya da hataya tolerans gös-termiyor. Ya operasyonlarınızı ve ürün standartlarınızı uyumlaştıracaksınız yenidünyanın yeni gerçeklerine, ya da sahadan çelmek zorunda kalacaksınız. Önceleri ki-lometre ölçeğini kullanırken şimdi santimetreleri, hatta milimetreleri kullanıyoruz. Önceleri ton bazında konu-şurken şimdi kilogram, hatta gramları konuşuyoruz. Artık minicik birim karları ile yüksek cirolar yaratacak maharetli yaklaşımlar geliştirmek zorundayız. Sistem yönetimi ve standardizasyonu sağlayamadan bunları başarabilmek imkânsız. Operasyonlarımızı, ürettiğimiz mal ya da hizmetleri üretim biçimimizi sürekli gözden geçirmek, sürekli iyileştirmek zorundayız. Ürün ya da hizmet standartlarımızı ölçülebilir hale getirmek, kalibre etmek, hiç durmadan gözden geçirmek ve geliştirmek durumundayız. Özellikle uluslar arası rekabet koşulla-rında hem şirketlerimizin hayatlarını sürdürebilmeleri hem de ülkemizi avantajlı bir noktaya taşıyabilmemiz bu düşünce sistematiğini cesaret ve kararlılıkla gerçek-leştirebilmemize bağlıdır.

Standardizasyonun Kobilerin Rekabet

Gücüne Etkileri

Page 96: Basyazı, - TSE...Kalite Yönetimi Standardizasyonun Makroekonomik Etkileri 79 104 88 109 53 3 KASIM 2013 66 99 Sağlık Hizmetlerinde Kalibrasyon Uygulamaları Karbon Ayak İzi 75

96

ORM

AN

LARI

N B

ELG

ELEN

DİR

İLM

ESİ

Dr. Kenan KILIÇ

Orman Genel Müdürlüğü Standardizasyon ve İş Geliştirme Şube Müdürü

OrmanlarınBelgelendirilmesi

SÜRDÜRÜLEBİLİR ORMAN YÖNETİMİ

Sürdürülebilir Orman Yönetimi (SOY); ormanların gele-cek nesillerin de ihtiyaçlarını da karşılayabilecek şekil-de, bugünkü toplumun ormanlardan beklediği mal ve hizmet üretimini, sosyal, ekonomik ve çevresel boyut-lar arasında dengeyle karşılanması, diğer bir ifadeyle “sürdürülebilir kalkınma” ilkelerine uygun olarak yönetil-mesi olarak tanımlanmaktadır. SOY uygulamaları eko-nomik açıdan uygulanabilir, çevresel açıdan güvenilir ve sosyal açıdan adil olmalıdır.

Orman yönetiminin belgelendirilmesinin ortaya çıkı-şında yağmur ormanlarının tahrip edilmesine yönelik STK’ların başlatmış olduğu kampanyaların büyük bir etkisi olmuştur. Orman yönetiminin belgelendirilmesi günümüzde SOY’un en önemli aracı olup, iyi yöneti-len ormanları tanımlamak üzere kullanılan sistemdir. Gönüllülük esasına dayalı bu sistem sayesinde kaçak ağaç kesiminin engellenilmesi ile doğaya ve insana za-rar vermeden üretilmiş orman ürünleri ticaretinin teşviki amaçlanılmaktadır.

“Rio+20 Zirvesi”yle birlikte sürdürülebilir kalkınmada öne çıkan bir kavram olan “Yeşil Ekonomi (Yeşil Binalar, Yeşil Kamu Alımları, Yasallık Belgeleri vb.)” kapsamın-da orman ürünlerinin sertifikasyonunun önemi giderek daha çok önem kazanmaktadır. 3 Mart 2013 tarihin-de uygulamaya giren AB Komisyonu kararı ile orman ürünlerinin AB pazarına girişinde yasallık belgesi isten-mektedir. Sertifikasyon sistemlerinin söz konusu yasal gerekliliği sağladığı göz önüne alınacak olduğunda or-man ürünlerinin uluslar arası ticaretinde önümüzdeki

süreçte sertifika zorunluluğu getirilmesi şaşırtıcı olma-yacaktır.

ORMANCILIKTA BELGELENDİRME

Ormancılıkta; orman yönetimi sertifikasyonu ve göze-tim zinciri sertifikasyonu (Chain of Custody, CoC) ol-mak üzere iki çeşit belgelendirme (sertifikasyon) bulun-maktadır. Orman yönetimi sertifikasyonunda, ormancı-lık faaliyetlerinin ekonomik açıdan uygulanabilir şekilde sosyal açıdan adil/faydalı ve çevresel açıdan güvenilir/uygun yönetildiğini kanıtlamak isteyen orman yönetici ve sahiplerine belge verilmektedir. Gözetim zinciri ser-tifikasyonunda ise sertifikalı orman ürünlerinin üretim zinciri doğrulanmaktadır. Gözetim zinciri sertifikasyonu kapsamında müşterilerine sürdürülebilir yönetilen or-manlardan üretilmiş odun hammaddesi kullanıldıklarını göstermek isteyen orman ürünlerinin imalatı, işlenmesi ve ticareti üzerine faaliyet gösteren şirketlere belge ve-rilmektedir.

2009 yılından bu yana tüm küçük sertifika şemalarının

Resim 1. Uluslararası ormancılık sertifikasyon şemaları

Page 97: Basyazı, - TSE...Kalite Yönetimi Standardizasyonun Makroekonomik Etkileri 79 104 88 109 53 3 KASIM 2013 66 99 Sağlık Hizmetlerinde Kalibrasyon Uygulamaları Karbon Ayak İzi 75

97 KASIM 2013

Resim 2. PEFC sertifikalı orman ürünleri

Resim 3. Ormanlarımızdaki sertifikasyon tetkikleri

PEFC tarafından onaylanarak bünyesine katılmasıyla birlikte küresel düzeyde iki sertifikasyon şeması (PEFC ve FSC) egemen hale gelmiştir. PEFC (Orman Sertifi-kası Onay Programı - Programme for the Endorsement of Forest Certification, 1999) ve FSC (Orman Denetim Konseyi - Forest Stewardship Council, 1993) STK olup kar amacı gütmemektedir. Her iki sertifikasyon progra-mı kıyaslanacak olduğunda;

• FSC’nin daha merkezi ve uluslararası kontrolü daha fazla iken PEFC’nin ulusal otonomisinin daha fazla olduğu,

• FSC standart geliştirme aşamasında sadece ulus-lararası standartların lokal olarak adapte edilmesine müsaade ederken PEFC’de uluslararası kuralların oldukça genel olup, ulusal uygulamaya önemli bir miktarda esneklik sağlandığı,

• FSC’de uluslararası akreditasyon programı mevcut iken PEFC’nin ulusal akreditasyon sitemini baz aldı-ğı görülmektedir.

Orta ve uzun vadede her iki sertifikasyon kuruluşunun da birbirlerini karşılıklı olarak tanımaları beklenmektedir. Halihazırda her iki sertifikasyon programının da ülke-mizde “Ulusal Üye”si bulunmamaktadır.

Ülkelerin ulusal düzeyde kendi standartlarını ve sertifi-kasyon sistemini oluşturmasına izin veren PEFC, şem-siye (çatı) kuruluş olarak “Ulusal Orman Sertifikasyon Sistemleri”ni onaylamaktadır. Halihazırda dünya gene-linde 32 ülkenin onaylanmış ulusal sertifikasyon siste-mi bulunmaktayken, 5 ülkenin (Çin, Arjantin, Litvanya, Endonezya ve Kamerun) hazırlık çalışmaları devam etmektedir. PEFC belgelendirilmiş orman alanı bakı-mından en büyük program olup, dünya ormanlarının 253 milyon hektarı PEFC sertifikalıdır. PEFC sertifikalı ormanların çoğunluğu Kuzey Amerika’da (Kanada ve ABD başta olmak üzere) ve Avrupa’da (Finlandiya ve Norveç başta olmak üzere) yer almaktadır. FSC tara-fından belgelendirilen orman alanı 182 milyon hektar iken, 7,2 milyon hektar alan (yarısı Avrupa’da) ise her iki sertifikaya birden sahiptir. Dünya genelinde toplam 15,965 şirket PEFC gözetim zinciri belgesine sahiptir. Dünya genelindeki belgelendirilen orman alanının mik-tarı her yıl ortalama % 8-10 arasında artmaktadır.

SERTİFİKALI ORMAN ÜRÜNLERİ

SOY’un gereklerini karşılayan ormanlardan üretildiği doğrulanan ve bağımsız üçüncü taraf kuruluşlarca ve-rilen etiketlere sahip ürünler “Sertifikalı Orman Ürünleri” olarak adlandırılmaktadır.

Orman ürünleri sertifikasına sahip olunması sayesinde

firmalar, orman ürünleri piyasasındaki en yüksek sosyal ve çevresel standartlara uyulduğunu göstererek, özel-likle çevresel duyarlılığı yüksek yeni pazarlara girme olanağına sahip olmaktadırlar. Yapılan çeşitli araştırma-larda sertifikalı orman ürünlerinin % 10 ila 30 arasında daha yüksek bir fiyattan pazarlanıldığı belirtilmektedir.

ORMANLARIMIZDAKİ SERTİFİKASYONFAALİYETLERİ

Ülkemizin orman alanı 21,7 milyon hektar olup (% 27,6), tamamının (% 99,9) mülkiyeti devlete ait olmak üzere Orman Genel Müdürlüğü (OGM) tarafından işletilmek-tedir. İç piyasadaki yuvarlak odun ihtiyacımızın % 76’sı OGM’ce karşılanmaktadır.

OGM tarafından ormanlarımızdaki sertifikasyon faali-yetleri 2010 yılında başlatılmış olup, mevcut bir ulusal orman yönetimi standardı bulunmadığından ve zaman kısıtlılığından ötürü başlangıç olarak FSC tercih edil-miştir. Bu kapsamda 2011 yılında ilk “Orman Yönetim Sertifikası” alınmıştır.

Başlatılan çalışmalarda yerli tüketicilerin sertifikalı ürüne yönelik duyarlılığını arttırmak, orman ürünleri sektörü-müzün ihracatta önünü açmak, iş sağlığı ve güvenliği-ne önem vermek ve ülke ormancılığının imajını güçlen-dirmek amaçlanmıştır.

Halihazırda 1,42 milyon hektar orman alanımız sertifi-kalanmış iken 675 bin hektarda çalışmalar devam et-mektedir. Ekim 2013 itibariyle gerçekleştirilen toplam orman ürünü üretiminin 2,1 milyon m3’ü (%13) sertifi-kalı ormanlardan gerçekleşmektedir. Yılsonuna kadar bu rakamın 3,2 milyon m3’e ulaşması beklenilmektedir. OGM, sertifikasyon çalışmaları kapsamında 2015 yılı

Page 98: Basyazı, - TSE...Kalite Yönetimi Standardizasyonun Makroekonomik Etkileri 79 104 88 109 53 3 KASIM 2013 66 99 Sağlık Hizmetlerinde Kalibrasyon Uygulamaları Karbon Ayak İzi 75

98

sonunda 3,25 milyon hektar orman alanında “Orman Yönetim Sertifikasyonu” almayı hedeflemektedir. Bu sa-yede OGM yıllık toplam orman ürünü üretiminin % 27’si sertifikalı orman alanlarından üretilmiş olacaktır. Zaman içerisinde önceden alınmış olan sertifikaların da yeni sisteme entegre edilmesi sağlanacaktır. Uzun vadede tüm ormanlarımızın kademeli olarak sertifikasyon siste-mine dahil olması beklenilmektedir.

“PEFC Türkiye”

2010 yılından bugüne gerçekleştirilen ormanlardaki sertifikasyon çalışmaları neticesinde ülke ormancılığı-mızda belli bir birikim ve tecrübeye sahip olunmuştur. Halihazırda gerçekleştirilmekte olan sertifikasyon ça-lışmalarındaki FSC tetkik maliyetleri, özellikle yabancı tetkikçilerden faydalanılmasından ötürü yüksek olmak-tadır. Ülkemizde orman mühendislerinin istihdamının yetersiz olduğu da göz önünde bulundurulacak oldu-ğunda, PEFC’nin tercih edilmesi sayesinde ulusal bir sertifikasyon sistemi aracılığıyla yerli mühendislere is-tihdam sağlanılması kolaylaşacaktır.

PEFC kapsamında ülkemizin ulusal sürdürülebilir or-man yönetimi standardlarının hazırlanması ve belge-lendirmesi sürecinde orman sahibi kuruluşun talep ve desteği ile alanında uzman standard hazırlama kuru-luşunun birlikte hareket etmesi gerektiğinden, orman-larımızın işletilmesinden sorumlu OGM ile ülkemizin standard hazırlama konusunda uzman ve yetkili kuru-luşu TSE arasında 2013 Haziran ayında bir protokol imzalanmıştır.

İki kurumun yakın bir işbirliği içerisinde yürüttüğü çalış-malarda, ülke genelinde ormancılıkla ilgili tüm paydaş-ların içerisinde yer alacağı bir forum oluşturarak gerekli standardlar ve dokümanların hazırlanılması aşamasına gelinmiştir. Protokol gereği TSE; standardizasyon ku-ruluşu olmasına ek olarak OGM’nin de desteğiyle ülke-mizde PEFC logosunun kullanım hakkına sahip “PEFC Ulusal Yönetim Kuruluşu (Ulusal Üye)”si olacaktır. Tet-kikçilerin eğitimi ve belgelendirme konusunda TSE ta-rafından ayrıca bir çalışma yürütülmektedir.

SONUÇ

OGM; TSE ile işbirliği içerisinde gerek sertifikalı orman ürünlerini teşvik eden yeşil bina standartlarının küresel düzeyde yaygınlaşmasına, gerekse tüketicilerin gi-derek artan çevre bilincine bağlı olarak yakın bir ge-lecekte sertifikalı olmayan orman ürünlerimizin ihraca-tında oluşması muhtemel sıkıntıların önüne geçebilmek maksadıyla ülke gerçekleri ve ihtiyaçlarına uygun ve tüm ilgili paydaşların katılımıyla bir ulusal orman bel-gelendirme sisteminin geliştirilmesine yönelik çalışma-ları başlatmışlardır. Sertifikasyon çalışmalarının da ta-mamlanmasıyla birlikte ülke genelinde “yeşil meslekler” kapsamında değerlendirilen yeni bir istihdam alanı (yerli tetkikçiler) sağlanılmış olacaktır.

Gelişmekte olan pek çok ülkede ulusal sertifikasyon standardlarının geliştirilmesine yönelik yeterli kapasite ve uygulama enstrümanları bulunmamaktadır. Bu se-beple gelişmekte olan ülkeler bir çok durumda sertifi-kasyon maliyeti daha yüksek olan uluslararası jenerik standardlara (FSC) bel bağlamaktadırlar. Zira ulusla-rarası tetkikçilerin maliyeti sertifikasyon maliyetlerinde çok önemli bir kalem oluşturmaktadır. Ülkemiz açısın-dan olaya yaklaşacak olduğumuzda gerek yeterli insan kaynağı, gerekse kurumsal tecrübe ve birikim açısın-dan kendi ulusal sistemimizin kurulmasının önünde hiçbir engel bulunmamaktadır.

“PEFC Türkiye” sayesinde her şeyden önce ülkemi-zin kendisine has özellikleri olan ormanlarının yönetim standardları; tüm paydaşların katılımıyla, konsensüs temelinde kamuoyuna açık ve şeffaf bir şekilde ken-di gerçeklerimize uygun olarak hazırlanmış olacaktır. “PEFC Türkiye”nin hayata geçmesiyle birlikte zaman içerisinde edinilecek tecrübelerin bölge ülkeleriyle pay-laşılmasıyla ikili veya bölgesel işbirlikleri de söz konusu olabilecektir.

Kaynaklar:

• www.ogm.gov.tr• www.pefc.org• www.fsc.org• www.unece.org/forests.html

Page 99: Basyazı, - TSE...Kalite Yönetimi Standardizasyonun Makroekonomik Etkileri 79 104 88 109 53 3 KASIM 2013 66 99 Sağlık Hizmetlerinde Kalibrasyon Uygulamaları Karbon Ayak İzi 75

99 KASIM 2013

Rahmi AKTEPE

TOSYÖV Yönetim Kurulu Başkanı

KOB

İ’LER

StandardizasyonunKOBİ’ler de Verimliliğe ve

Rekabete Etkileri

1989 yılından bu güne 24. yılını dolduran ve ülkemizde KOBİ bilincinin gelişmesine ilk katkı sağlayan kuruluş olarak TOSYÖV’ün amacı hür teşebbüs ilkesine dayalı ekonomik yapının ülkemizde gelişmesine destek ol-mak ve ülkemizde girişimciliğin özendirilmesi, yeni iş alanları yaratılması ve KOBİ’lerimizin rekabet güçlerini artıracak çalışmaların ve projelerin hayata geçirilmesine bir sivil toplum kuruluşu olarak katkı sağlamaktır.

TOSYÖV kuruluşundan bu yana çalışmalarını ilgili ol-duğu alanlarda çalışan gerek kamu gerekse özel ku-ruluşlarla, sivil toplum örgütleri, odalar, organize sanayi bölgeleri, teknoparklar, üniversiteler, yerel yönetimler, finans kurumları, iş adamları, gençlik ve kadın örgütleri ile iş birliğinde bir arada uyumlu projeler ve çalışmalar yaparak gerçekleştirmiştir. Bu anlamda TOSYÖV yılda 70’e yakın faaliyetle alanında benzersiz bir sivil toplum çabası içerisinde olan ender kuruluşlardan biridir.

TOSYÖV genç ve dinamik bir nüfus yapısına sahip ülkemizin kitlesel kalkınmasına, yerel ve ulusal potan-siyellerini katma değer yaratan projelere dönüştürmek için gösterdiğimiz çabalar sonucunda bu güne kadar sürdürülebilir ve kalkınma adına sorumluluk hisseden kurum kuruluşların ilham kaynağı olmuş çalışmalar yü-

rütmüştür. 22 farklı ilde kurulan TOSYÖV destekleme dernekleri yolu ile KOBİ’lerimizin birbirleri ile dayanış-masına iş insanlarımızın sorunlarına çözüm bulmada aktif bir sinerji odağı olmayı başarmıştır. Proje kültürü-nün yaygınlaşmasına katkı sağlamıştır. TOSYÖV önder-liğinde düzenlenen KOBİ Zirveleri ile hükümetlerimize KOBİ politikaları belirleme konusunda yol göstermiştir.

TOSYÖV yürüttüğü projelerinde özellikle sürdürülebi-lirliği önemsemiş KOBİ’ler için verimli ve uygulanabilir projelere değer vermiştir. Giderek artan verimlilik uy-gulamaları özellikle KOBİ’lerin rekabet gücü açısından son derece önemlidir. Yaşamı giderek artan şekilde de-ğiştirip yeniden düzenleyen en önemli araç durumun-daki araştırma, teknoloji üretme, geliştirme ile bunların sonuçlarının ekonomiye kazandırılması olarak adlandı-rabileceğimiz yenilikçilik ya da inovasyon kapsamında-ki gelişmeler aynı zamanda özellikle son çeyrekte ya-şanan bilgi üretiminde yaşanan hızlı değişimi besleyen en önemli unsur konumundadır.

Bu yeni ürün ve hizmet üretim sistemin, ticarette yeni uygulamaların en temel özelliği şudur; uygulamaya ve toplumsal refaha dayalı problemlerin tespit edilmesin-den, çözümü, uygulanması, konuyla ilgili regülasyon-ların oluşumu ve çıktıların kullanımına ve bu sistemleri içeren ulusal politikalara kadar tüm taraflar birarada yer almaktadır. Çıktı olarak teknolojilerin içerdiği gömülü bilginin (tacit knowledge) ulusal ya da bölgesel ölçekte edinilmesi, kritik bir büyüklüğe ulaştırılması ve yayınımı önemlidir. Böylece teknolojide dışarı bağımlılık ve bu-nun sürekli olması engellenmeye çalışılır. Buna bağlı şekilde, üretim yanında Araştırma, Teknoloji Geliştirme ve İnovasyon kültürü de edinmiş bir toplumsal yapı oluşturulması mümkün olacaktır. Lineer yaklaşımla bi-

Page 100: Basyazı, - TSE...Kalite Yönetimi Standardizasyonun Makroekonomik Etkileri 79 104 88 109 53 3 KASIM 2013 66 99 Sağlık Hizmetlerinde Kalibrasyon Uygulamaları Karbon Ayak İzi 75

100

çimlenmiş geçmişteki sistemlerin artık lineer olmayan yeni hallerini anlamak için modeller halinde açıklanma-ya çalışılan değişimleri iyi anlamak gerekmektedir.

TOSYÖV açısından KOBİ’lerin başarısında en önemli başlangıç noktası iş fikridir. Yenilik fikrinin ortaya çıkışı ile birlikte iş fikrinin yaşama geçirilmesi aşamalarında ürün ve hizmet tasarımlarında standardizasyonun çok ayrı bir önemi vardır.

Bu noktadan hareket ile standardizasyonu yenilik fik-rinden ticarileşmeye giden süreçte ürün geliştirme aşamasının en önemli konusu olarak değerlendirebi-liriz. Belirli bir ticaret ya da faaliyetten ekonomik fay-da sağlamak üzere, ilgili tarafların katkı ve işbirliği ile oluşturulan belirli kurallar bütünü olarak tanımlayabiliriz. Bir diğer değişle standardizasyon; belirli bir faaliyetle ilgili olarak ekonomik fayda sağlamak üzere bütün il-gili tarafların yardım ve işbirliği ile belirli kurallar koyma ve bu kuralları uygulama işlemidir. Standart ise “Teknik spesifikasyonlar içeren ya da kesin kriterler ile tasarlan-mış tutarlı kurallar, kılavuzluk bilgileri veya tanımlamalar içeren basılı bir doküman” olarak tanımlanabilir.

Dünya üzerinde bu çalışmalar üzerine hareket eden standardizasyon kuruluşları, iş dünyasının ve toplum-ların karşılaştığı teknik ve ekonomik sıkıntıları aşmak için oluşturdukları bu çözümleri standart olarak yayın-lamaktadır. Standartlar tedarikçi-müşteri arasındaki bağlantıların her yerde tek tip haline gelmesini sağlaya-rak ticaretin daha hızlı, emniyetli ve ekonomik olmasını sağlamaktadır.

Uluslar arası standartlar, dünya genelinde paylaşılan ve benimsenen en iyi uygulamalar konusunda bir uzlaş-madır.

Standartlara neden ihti-yacımız var?

Globalleşen dünyamızda ti-carette dengeler, ürünlerin kalite standardına odak-lanmıştır. Günümüzde artık aranan en önemli faktörler ürünün kalite standardı, ya-yınlanan direktiflere uyumu ve üretiminden tüketiminin son aşamasına kadar çevre ile olan ilişkisidir. Tüketici-nin beklentisinin de “kalite-yi ucuza almak” olduğuna göre, imalatçı, ihracatçı ve de ithalatçı firmaların bu ger-

çekleri gözardı etmesi mümkün değildir. Standartlar, ham maddelerin, ürünlerin, proseslerin veya hizmet-lerin amaca uygun olabilmeleri için gerekli olan teknik özellikleri, kriterleri, tarifleri ve kuralları belirleyen yazılı belgelerdir.

Standartlar, yeknesaklığın en genel anlamda sağlan-masının, bunun sonucu olarak da ürünlerin bir birleri ile değiştirilebilme (interchangeability) ve uygunluk (com-patibility) özelliklerinin şartlarını içerir. Bu standartlara uyumsuzluk “ticari alanda teknik engeller” yaratacaktır. Bu engellerin yok edilmesi ihtiyacı, bugün kısaca iSO diye bilinen “International Organization for Standardi-zation”, “Uluslar arası Standardizasyon Organizasyo-nu”’nun kuruluş amacını oluşturmuştur. Bugün pek çok alanda sağlam temellere oturmuş uluslararası standartlar mevcuttur. Örneğin haberleşme, tekstil, pa-ketleme, dağıtım, enerji üretimi ve kullanımı, bankacılık ve finans hizmetleri gibi. İşte bütün bu sektörlerin geliş-mesinde etkin rol alan standartlara olan ihtiyaç giderek artan bir önem kazanmaktadır. Bu önemini de hiç bir zaman kaybetmeyecektir, zira standartlar:

Uluslararası Serbest Ticaretin Gelişmesine katkısağlar

Küreselleşen dünya içerisinde üretici firmalar, ihtiyaç-ları olan hammadde ve aksamların tedariki için diğer ülkelerdeki üreticilerden faydalanmak istemektedir. Bu, o ülkelerdeki teknolojinin ve de pazarın gelişmesine de katkı sağlamaktadır. Bununla beraberaber, haksız re-kabetin önlenmesi için bu malzemelerin ülkeden ülkeye değişmeyen belli asgari özelliklere sahip olmalarını ge-rektirmektedir. Bir endüstrinin tamamında uygulanan, uluslararası kabul gören ve bütün ticari taraflarca ortak bir anlayış sonucu kabul edilmiş olan bu standartlar, ticaretteki ortak lisanı oluşturur.

Page 101: Basyazı, - TSE...Kalite Yönetimi Standardizasyonun Makroekonomik Etkileri 79 104 88 109 53 3 KASIM 2013 66 99 Sağlık Hizmetlerinde Kalibrasyon Uygulamaları Karbon Ayak İzi 75

101 KASIM 2013

Sektörler arası ilişkileri organize eder

Günümüzde değişik endüstri kollarının birbirinden et-kilenmediğini söylemek imkansızdır. Örneğin, civatalar hem uçaklarda hem de ziraat makinalarında kullanıl-makta, malzeme teknolojisi mühendislik alanlarının hepsinde kullanıldığı gibi tıp alanında da kullanılmakta, çevre dostu ürünler konusundaki hassasiyet hergeçen gün artmakta. İşte standartlar bütün bu ilişkilerin uyum içerisinde olabilmesini sağlar.

Dünyayı saran iletişim ağı

Bugün evlerimize kadar girmiş olan bilgisayar tekno-lojisinin gelişimi hepinizin hafızalarında tazeliğini koru-maktadır. Bu kadar kısa bir zaman içerisinde gösterdiği gelişme yine aynı süre içerisinde sistemin parçalarının bir biri ile uyum sağlaması için geliştirilmiş olanlar stan-dartlar neticesindedir. Uyum için gerekli olan standart-lar aynı zamanda üreticiler arasında rekabete yol açmış böylece de kullanıcının önüne geniş ve ekonomik se-çenek yelpazesinin çıkması sağlanmıştır. Bütün bu ge-lişmelere hız kazandıran, küreselleşmede de katalizör rolü olan bilgi iletişimi teknolojisinin kendisidir.

Yeni alanlarda teknolojik gelişmelerinsağlanması

Pek çok yeni alanda, örneğin malzeme geliştirilmesi, çevre, yerleşim, iletişim gibi standartlar hazırlanmakta-dır. Bugün artık bu alanlarda yeni ürünlerin ortaya çık-masından önce, o ürünlerin yaratabileceği etkiler göz önünde bulundurularak öncelikle kullanılacak ortak bir terminolojinin ve bilgi veri tabanının oluşturulması hu-susunda standardizasyona gidilmektedir.

Bilişim Sektörü Standardizasyonu ve KOBİ’lerdeVerimliliğe Etkisi

Bilişimin KOBİ’lerde verimliliğe etkisi bugün için üzerin-de en çok durulması gerek konulardan biridir. Şüphesiz ki bilgiye erişim ve bilgi yönetim sistemlerinin bugün için KOBİ’lerin rekabet gücüne etkisi yadsınamaz. Özellik-le KOBİ’ler açısından yararlı bilgilerin şirketin rekabet gücü açısından değerlendirilmesi özel bir çabayı ge-rektirmekte. Bu alanda en büyük kolaylaştırıcı elbette ki bilişim teknolojileri ve uygulamalarıdır. Bilişimin etkin kullanımı aynı zamanda Ar-Ge’yi inovasyonu, yenilikçi pazarlama yaklaşımlarını şirket varlığı için kullanımında da en önemli aracıdır.

Bilgi ve iletişim teknolojilerindeki gelişme ile birlikte hız-lı bir küreselleşme sürecinin yaşandığı zamanımızda standartlar uluslararası faaliyetlerin ortak bir dili olarak nitelendirilmekte olup Dünyada bir çok organizasyon bilişim standardizasyonu üzerine çalışmalarını devam

ettirmektedir. Bu çalışmaların verimliliği sağlayıcı yö-nünde değerlendirdiğimizde KOBİ’ler açısından önemli standardizasyon çalışmasından bahsedebiliriz.

ICT Standardisation (Information and Communicati-on Technologies): CEN, CENELEC ve ETSI tarafından oluşturulan bir insiyatif olan ICT Standardisation Avru-pa komisyonu ile ortak çalışmalar yürütüyor. Komisyo-nun özellikle “e-Europe” girişimi Avrupada bilişim sek-törü standardizasyonu üzerine çalışmalarda bulunuyor.

ISO/IEC 20000: IT Hizmet yönetimindeki ilk uluslara-rası standart olarak biliniyor. ITIL ile uyumlu olan stan-dardizasyon, hizmet verimliliğini artırma noktasındaki süreçleri belirliyor.

ITIL (IT Infrastructure Library): IT Hizmet kalitesi-ni artırmak adına 1980 yılında geliştirilmeye başlanmış olan süreç yönetimidir.

EICTA (European Information & Communications Technology Industry Association): iki Avrupa fede-rasyonu olan ECTEL ve EUROBIT konsolidasyonu olan EICTA, Avrupada bilgi ve iletişim teknolojileri alanında standardizasyon çalışmaları yapmaktadır. Avrupa daki en büyük IT derneği olarak bilinmekte olup 2009 yılı itibari ile DIGITALEUROPE ismini almıştır.

Tabiki tüm çalışmalar paralelinde Türkiye’de bu çalış-maları yapıyor olan TÜBİSAD (Türkiye Bilişim Sanayici-leri Derneği) tarafından bu anlamda bir çok çalışma ve faaliyet gerçekleştirilmiştir. İş ortaklarından biride EICTA olan TÜBİSAD, bilgi teknolojileri ve telekomünikasyon alanında bt_POTA isimli sertifikasyon çalışması ile ciddi bir çalışmaya imza atmıştır.

Organizayonların IT süreçlerinin ölçülebilir hale gelme-sini sağlamak ile birlikte maliyetlerin düşürülebilmesi ve kaynakların daha verimli kullanılabilmesi gibi servis kali-tesine etkiyen standardizasyon çalışmaları kapsamında organizasyonların IT süreçlerini düzenlemek için sarfet-tikleri yüksek efora rağmen servis yaşam döngüsünün standardize edilmesi yeterli olgunluğa ulaşmamıştır. Bu noktadan hareket ile standardizasyon çalışmalarında dikkat edilmesi gereken en önemli adımlardan birisinin dokümantasyon olduğu gözden kaçırılmamalıdır.

Standardizasyonun en önemli amacı ürünlerde kalite-nin sağlanmasıdır. Standartlaşma kalite yanında ürün hizmet üretim süreçlerinde verimliliği sağlayıcı yönü ile KOBİ’ler açısından son derece önemlidir. Şüphesiz sı-nırları kalkan ve küreselleşen piyasalarda rekabet ede-cek KOBİ’ler açısından standardizasyon ve verimlilik, yaratıcılıktan üretime giden süreçte üzerinde ciddi ola-rak durulması gereken rekabet paydaşlarıdır.

Page 102: Basyazı, - TSE...Kalite Yönetimi Standardizasyonun Makroekonomik Etkileri 79 104 88 109 53 3 KASIM 2013 66 99 Sağlık Hizmetlerinde Kalibrasyon Uygulamaları Karbon Ayak İzi 75

102

KA

RBO

N A

YAK

İZİ

Özellikle fosil yakıtların yakılması, arazi kullanımı deği-şiklikleri, ormanların tahribi ve atıklardan kaynaklanan sera gazı emisyonlarındaki artışın sebep olduğu Kü-resel Isınma ve İklim Değişikliği meselesi dünya gün-deminde sürekli yer almakta ve önemi her geçen gün artmaktadır.

Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli’nin (IPCC) 2007 yılında yayımlanan Dördüncü Değerlendirme Raporu’na göre, küresel ısınma artık tartışmasız bir gerçektir ve bunun önemli bir bölümünden büyük bir olasılıkla insanoğlu sorumludur.

Küresel ortalama sıcaklığın artmasıyla, iklim değişik-liğinin dünya ölçeğinde sosyo-ekonomik sektörleri, ekolojik sistemleri ve insan yaşamını doğrudan ya da dolaylı olarak etkileyecek önemli sonuçlar doğuracağı öngörülmektedir. Uluslararası kamuoyunun bir arada hareket etmesi halinde sera gazlarını azaltma çabasının ekonomik bedelinin üstesinden gelinebilecek seviyeler-de kalabileceği tahmin edilmektedir. Bu konuda küre-sel ölçekte atılmış en büyük adım, Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi ve Sözleşmenin sera gazı emisyonlarının azaltılmasında hukuki açıdan bağlayıcı belgesi olan Kyoto Protokolüdür.

İklim değişikliği ile mücadelenin temel unsurları iklim değişikliğine neden olan sera gazı emisyonlarının azal-tılması ve iklim değişikliğine uyum sağlamaktır.

Sera gazı emisyonlarının azaltılmasında asıl ve ilk olan sera gazı emisyonlarının kaynaklarının ve miktarının (karbon ayak izi) bilinmesidir. Konunun daha iyi anla-şılması açısından aşağıdaki hususların bilinmesinde fayda vardır:

Karbon Ayak İzi Nedir?

Karbon ayak izi birim karbondioksit cinsinden ölçülen, kurum veya bireylerin ulaşım, ısınma, elektrik tüketi-mi vb. faaliyetlerinden kaynaklanan toplam sera gazı emisyon miktarıdır.

Karbon Ayak İzi Neden Hesaplanır?

• Yasal zorunluluk,

• Kurumsal sosyal sorumluluk,

• Müşteri veya yatırımcı talepleri,

Karbon Ayak İzi

Mehrali ECER

T.C. Çevre ve Şehircilik BakanlığıÇevre Yönetimi Genel Müdürlüğü

Şube Md. V.

Page 103: Basyazı, - TSE...Kalite Yönetimi Standardizasyonun Makroekonomik Etkileri 79 104 88 109 53 3 KASIM 2013 66 99 Sağlık Hizmetlerinde Kalibrasyon Uygulamaları Karbon Ayak İzi 75

103 KASIM 2013

• Pazarlama ve kurum imajı

• Sera Gazı Emisyonu Azaltımı (zorunlu/gönüllü)

• Emisyon ticareti mekanizmalarına katılım

Karbon ayak izi nasıl hesaplanır?

Kurumsal karbon ayak izini hesaplamak isteyen kuru-luş aşağıda yer alan uluslararası standartlardan her-hangi birini kullanabilir.

• GHG Protocol

• PAS 2060

• ISO 14064

• ISO 14064 – 1: Sera gazı emisyonlarının ve uzak-laştırmalarının kuruluş seviyesinde hesaplanmasına ve rapor edilmesine dair kılavuz ve özellikler

• ISO 14064 –2: Sera gazı emisyon azaltmalarının veya uzaklaştırma iyileştirmelerinin hesaplama, izle-me ve rapor edilme faaliyetleri için kılavuz ve özellik-ler

• ISO 14064 – 3: Sera gazı beyanlarının onaylanma-sına ve doğrulanmasına dair kılavuz ve özellikler

Sera Gazı Emisyonu Hesaplama ve RaporlamaPrensipleri Nelerdir?

1. Amacına Uygun: Kuruma ait tüm sera gazlarının yansıtılması ve amaca uygunluk

2. Tamlık: Tanımlanan kapsamda, tüm emisyon kay-naklarının ve faaliyetlerinin dahil edilmesi. Dahil edil-meyen kaynakların belirtilmesi/açıklanması

3. Tutarlılık: Karşılaştırma için benzer yöntemlerin kullanılması. Verilerde, yöntemde veya sınırlardaki değişikliklerin belirtilmesi

4. Şeffaflık: Kullanılan verinin, varsayımların, yöntem-lerin ve referansların açıkça ve gerekçeleriyle belirtil-mesi

5. Doğruluk: Belirsizliklerin azaltılması, gerçek değer-lere yakınlık ve doğru bilgilerin kullanılması

Sera Gazı Emisyonu Hesaplama ve RaporlamaGereklilikleri Nelerdir?

• İlk raporlama için minimum CO2 emisyonlarının dahil edilmesi gereklidir. İlk yıldan itibaren tüm sera gazı emisyonları (CO2,CH4,N2O,SF6, HFCS, PFCS ve NF3) dahil edilebilir.

• Tesis veya Kurum bazında raporlama yapılabilir. Kurum bazında raporlama “tamlık” açısından daha uygundur. Tesis bazında yapılan çalışmaların da ku-rum bazına yükseltilmesi önerilir.

• Organizasyonel sınırlarının tanımlanması ve gerek-çelendirilmesi gereklidir. Sınırlar operasyonel veya finansal sınırlara göre belirlenebilir. Bağlı kuruluşların da dahil edilmesi önerilir.

• Faaliyet Sınırlarına Kapsam 1 ve 2 emisyonları dahil edilmesi gereklidir. Kapsam 3 isteğe bağlıdır.

• Eksiksiz olarak sunulan ilk rapor yılı referans alın-malıdır. Azaltım performansını takip etmek için tüm kurumda aynı yılın kullanılması gerekir.

• Toplamı Sera Gazı emisyonlarının % 2 sinden azını oluşturan kaynaklar, hesaplamalara dahil edilmeye-bilir. Tam ve tutarlı bir envanter için, tüm kaynakların dahil edilmesi önerilir. Küçük kaynakların dahil edil-mesi için, yöntemlerin gerekçelendirilmesi kaydıyla, tahmin yöntemi veya varsayımlar kullanılabilir.

Kaynaklar:

• ISO14064, GHG Protocol, IPCC

Page 104: Basyazı, - TSE...Kalite Yönetimi Standardizasyonun Makroekonomik Etkileri 79 104 88 109 53 3 KASIM 2013 66 99 Sağlık Hizmetlerinde Kalibrasyon Uygulamaları Karbon Ayak İzi 75

104

MA

KRO

EKO

NO

MİK

ETK

İLER

Standardizasyonun Makroekonomik Etkileri

Yrd. Doç. Dr. Bedri Kamil Onur TAŞ

TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesiİktisat Bölümü – Bölüm Başkanı

Dünyadaki Gayrisafi yurtiçi hâsılanın % 21’ini ABD, % 19’unu Euro bölgesi, % 10’unu Çin, % 9’unu Ja-ponya, %1’ini Türkiye ve kalan % 40’lık kesimini dün-yadaki diğer ülkeler üretmektedir. Geçmişte yaşanan ekonomik gelişmelerin aksine günümüzde ABD, Euro Bölgesi ülkelerinin birçoğu, Çin ve Japonya gibi loko-motif ülkeler ekonomik büyümelerinde küçülmeyle kar-şı karşıyadır. Dünya durağanlığa doğru hızla ilerlemek-tedir. Avrupa’nın krizden çıkmasının gecikmesi, Çin’in büyümesindeki küçülme, ABD’nin yaşadığı büyüme sorunları durağan sürecin artarak devam edeceğinin bazı göstergeleridir. Türkiye’de GSYH’daki büyümeyi korumak için politikalarını geliştirmek zorundadır. Bu noktada, Gelişmiş bir sanayi üretimi ve ticaret kapa-site genişleme politikası ortaya koyulmak zorundadır. Sanayi üretimine ve ticarete büyük fayda sağlayan ve pazarları düzenleyen standardizasyonun önemi ortaya çıkmaktadır.

Standardizasyon:

Standardizasyonun birçok farklı alanda önemli fayda-ları vardır. Standardizasyon açık, güçlü ve iyi organize olmuş bir teknolojik altyapı oluşturarak yeniliği getirir. Aynı zamanda standardizasyon kredibiliteyi artırır ve odaklanmayı sağlar. Şirketler standartlar sayesinde ya-pılarını sağlamlaştırıp geliştirirler. Maliyetler düşürülerek ve kalite yükseltilerek şirketler performanslarını üst se-

viyeye taşırlar. Aynı zamanda firmalar teknolojik açıdan ve pazar açısından risklere karşı kendilerini güvence altına almış olurlar. Standartlar, ürünleri ve servisleri geliştirerek piyasanın iyileşmesini sağlar. Aynı zamanda standart çalışmalarında aktif rol alan firmalarda bu sü-reçten kazanarak çıkarlar. Bu sürece katılmak, şirketler için araştırma maliyetlerini düşürerek daha kısa sürede doğru sonuca ulaşılmasını sağlar.

Standartlar rekabeti artırır ve bu da kontrolsüz, sınır-sız kazanca engel olur. Bu durum genel olarak pazarın iyileşmesini sağlarken, müşteri açısından da müthiş bir fayda sağlar. Standartların etkisini net olarak gö-rebilmek için sadece firma açısından bakmak yerine makroekonomik açıdan bakılmalıdır. Standartlar ticaret hacmini büyütür ve makroekonomik açıdan büyümeye pozitif bir etki yaparlar.

Standartlar bilginin ve teknolojinin yayılması için kusur-suz araçlardır. Standartlar mikro ekonomik yapının bir parçasıdır, inovasyonu teşvik ederler ve beklenmeyen sonuçlara karşı koruyucudur.

Teknoloji büyümenin önemli ayaklarından biridir. Stan-

Page 105: Basyazı, - TSE...Kalite Yönetimi Standardizasyonun Makroekonomik Etkileri 79 104 88 109 53 3 KASIM 2013 66 99 Sağlık Hizmetlerinde Kalibrasyon Uygulamaları Karbon Ayak İzi 75

105 KASIM 2013

dartlar teknolojinin gelişmesindeki en önemli araçlar-dan biridir. Standartlar firmaların yeniliği paylaşmasını sağlar ve pazara olumlu bir etki yapar.

Devlet standart altyapısını iyi durumda tutmak zorun-dadır. Bu da standart oluşturulmasına dengeli bir ka-tılımla yapılabilir. Bunun yanında standartların faydaları da göz önünde bulundurulursa, standartlar bir nevi kamu malı gibidir. Standart yazılma ve geliştirilme süre-ci üreticinin yönettiği ve kontrolü altında olan bir süreç olmamalıdır. Üretici kendi çıkarlarını ön planda tutarak yanlış sonuçlara sebebiyet verebilir. Eğer devletin ve firmaların birleştiği bir standardizasyon süreci oluşturu-lursa sonuçlar müthiş olur.

Standardizasyon güçlü bir ekonomik kaldıraçtır. Ulus-lararası alanda ticareti artırırken ürün kalitesini yukarıda tutmaktadır. Aynı zamanda ülkelerin gayrisafi milli hâ-sılasındaki büyümeye ciddi olumlu etki sağlamaktadır. Bunların yanında işgücü üretkenliğine olumlu etki ya-parak ülkenin üretimini artırmaktadır.

Literatür:

DIN (2000) makalesinde standartların ekonomik bü-yüme üzerinde patentler kadar etkiye sahip olduğu söyleniyor. Ayrıca standardizasyonun makroekonomik faydalarının, standardizasyonun firmalara olan olumlu etkisinden daha da fazla olduğunu belirtiyor. Makale-de ekonometri kullanılarak makroekonomik faktörler incelenmiştir. Jungmittag ve Blind (1999) ekonometri kullanarak Almanya’nın büyümesini incelemiş. Bu ma-kalelerde açıklayıcı olarak sermaye, iş gücü, patent, li-sans ve standartlar kullanılmıştır. 1961-1990 dönemini inceleyen analiz, büyümenin % 3.3 olduğu dönemde, sermayenin etkisini % 1.9 ve standartların etkisini % 0.9 olarak bulmuştur. Blind (2004) makalesi de makroeko-nomik etkiler konusunda DIN (2000) ile benzer sonuç-lara ulaşmıştır. DTI (2005) makalesi standardizasyonun ekonomiye makroekonomik etkilerini inceliyor. Özellikle standart, üretkenlik ve büyüme arasındaki ilişki ortaya koyuluyor. Blind ve Jungmittag (1999); Almanya, Fran-sa, İtalya ve İngiltere’de standartların makroekonomik etkilerini inceliyor. Farklı modellerin kullanıldığı bu ça-lışmada standartların büyüme üzerine ciddi etkilerinin olduğu belirtilmiştir. Bunlar dışında Kanada Standart Komisyonun 2007 raporu diğer çalışmalarla benzer ekonometrik ve makroekonomik yöntemleri kullan-mıştır. Matematik analizleri standartların üretkenliğe ve büyümeye olumlu etkisini net olarak ortaya koymuştur. Standartların işgücü üretkenliğini artırdığı net olarak or-taya koyulmuştur. Bu çalışma 1981-2004 arasını ince-lemiştir. Standartların, Gayrisafi Yurtiçi Hâsıla üzerinde

% 9’luk bir etkiye sahip olduğu bulunmuştur. Avustralya Standart Konseyi’nin (2007) raporuna göre standartlar ve üretkenlik arasında anlamlı bir ilişki olduğu ortaya koyulmuştur. 40 yıllık bir süre incelenmiştir. Standart sayısındaki % 1’lik artışın üretkenliğe % 0.17’lik olum-lu bir etki yaptığı ortaya koyulmuştur. AFNOR (2007) raporunda ekonometri kullanılarak bulunan sonuçlarda standardizasyonun büyüme ve üretkenlik üzerine bü-yük olumlu etkisi olduğu ortaya koyulmuştur. Maertens ve Swinnen (2008) makalesi Senegal’de standart ar-tışının, ihracatı keskin bir şekilde artırdığını; gelir sevi-yesini yükselterek fakirliği azalttığını göstermektedir. Avrupa’daki Standart artışının Senegal’in Avrupa’ya ih-racatına olumsuz bir etki yapmadığını göstermektedir.

Veri:

TSE’nin marka belgelendirme sayısı, aylık periyot-ta TSE’den alınmıştır. Diğer veriler IMF/IFS, TUİK ve TCMB/EVDS’den alınmıştır.

Analizler:

Giderek artan küreselleşme ve uluslararası ticaret hac-mi; sanayi üretimini kaliteyi koruyarak artırmak, mali-yetleri düşürmek, bilgi ve teknolojiyi yaymak ve pazar-ları risklerden koruyarak düzenlemek için standardi-zasyon gerekliliğini ortaya koymaktadır. Bu çalışmada Türkiye’de standardizasyon ve ekonomik büyüme ara-sındaki ilişki, ekonomik büyümeye etki eden makroe-konomik faktörler ile standardizasyon arasındaki ilişki, zaman serisi metotları ve istatistiksel yöntemleri kul-lanılarak analiz edilmiştir. Analizlerde Eviews ve Stata kullanılmıştır. Çalışma Türkiye veri setini kullanarak üç araştırma sorusunu cevaplandırmaktadır.

Standardizasyondaki artışın ekonomik büyüme üzerin-deki etkisi nedir?

Standardizasyon ile büyümeye etki eden makroekono-mik faktörler arasındaki ilişki nedir?

Standardizasyonun verimlilik ve kapasite kullanım oranı üzerindeki etkisi nedir?

Standardizasyon artışın ekonomik büyümeüzerindeki etkisi nedir?

Bu soru Granger nedensellik ve araç değişken me-totları kullanılarak analiz edilmiştir. Ekonomik büyüme Endüstriyel Üretim olarak ölçülürken standardizasyon TSE’nin aylık marka belge sayısı kullanılarak ölçülmüş-tür. Değişkenler mevsimsellikten ve trendten arındırıl-dıktan sonra analize dâhil edilecektir.

Yukarıda görünen, TSE’de verilen marka belge sayısı

Page 106: Basyazı, - TSE...Kalite Yönetimi Standardizasyonun Makroekonomik Etkileri 79 104 88 109 53 3 KASIM 2013 66 99 Sağlık Hizmetlerinde Kalibrasyon Uygulamaları Karbon Ayak İzi 75

106

ve Türkiye endüstriyel üretim endeksi, Hodrick-Pres-

cott filtresi kullanılarak trend ve cycle olarak ayrılmıştır.

Öncelikle marka belge sayısının ve endüstriyel üre-tim’in trend’leri ters hareket etmektedir. Ancak asıl de-ğerlendirilecek olan saykıllardır. Verinin uzun vadeli ka-rakteristiğini trend gösterirken, kısa vadedeki etkileşim ve belirleyiciler kapsamında saykılların önemi büyüktür.

Trend’den ayrıştırılmış belge sayısı ve endüstriyel üre-tim serileri arasındaki nedensellik ilişkisi analiz edilmiş-tir. Nedensellik ilişkisinden önce, her iki veride de bi-rim-kök olmadığı gösterilmiştir.

2 lag kullanılarak Granger Nedensellik analiziyapılmıştır.

Serinin Adı ADF Sonucu (p-değeri)Belge verisi (cycle) 0.0001Endüstriyel Üretim verisi (cycle) 0.0000

Page 107: Basyazı, - TSE...Kalite Yönetimi Standardizasyonun Makroekonomik Etkileri 79 104 88 109 53 3 KASIM 2013 66 99 Sağlık Hizmetlerinde Kalibrasyon Uygulamaları Karbon Ayak İzi 75

107 KASIM 2013

Granger Nedensellik Testi Sonuçları

Hipotez Durum F-istatistiği p-değeriBelge Sayısı Endüstriyel Evet 5.6035 0.0064Üretime Sebep Olur

Endüstriyel Üretim Belge EVET 3.7124 0.0315Sayısına Sebep Olur

Granger Nedensellik Testi sonucunda; TSE’nin verdiği marka belgesi sayısı ile Türkiye’nin endüstriyel üretim endeksi arasında iki yönlü nedensellik ilişkisi bulun-muştur.

Standardizasyon ile büyümeye etki edenmakroekonomik faktörler arasındaki ilişki nedir?

En küçük kareler (OLS) yöntemi kullanılarak ticaret hacmini açıklama modeli oluşturulmuştur. Bu modelde açıklanan değişken tarafında Türkiye’nin ticaret hacmi, açıklayıcı değişkenler arasında TSE’nin verdiği marka belge sayısı ve büyümeye etki eden makro-ekonomik parametreler vardır. Bu şekilde TSE’nin verdiği marka belge sayısının diğer makroekonomik parametrelere göre durumu değerlendirilmiştir.

(Türkiye’nin ticaret hacmi)t=-5.917067+0.155777x(TSE’nin cirosu)t-1+0.007223x(TSE’nin verdiği marka belgesi sayısı)t-1+0.003049xA(Sanayi Endeksi)t+0.999937xEt-1+Ut

AÇIKLANAN DEĞİŞKEN: TİCARET HACMİParametre Kat Sayı Hata p-değeriSanayi Üretim Endeksi 0.297196 0.018550 0.0000TSE Cirosu(t-1) 0.155777 0.056747 0.0094MARKA_BELGE(-1) 0.007223 0.001691 0.0001MA(1) 0.999937 0.057967 0.0000C -5.917067 2.587057 0.0282R-Kare 0.9022

107 KASIM 2013

Page 108: Basyazı, - TSE...Kalite Yönetimi Standardizasyonun Makroekonomik Etkileri 79 104 88 109 53 3 KASIM 2013 66 99 Sağlık Hizmetlerinde Kalibrasyon Uygulamaları Karbon Ayak İzi 75

108

Standardizasyonun verimlilik ve kapasite kulla-nım oranı üzerindeki etkisi nedir?

OLS metodu kullanılarak standardizasyonun verimlilik ve kapasite kullanım oranı üzerindeki etkisi incelenmiş-tir. TCMB/EVDS veri tabanında bulunan çalışan kişi başına üretim endeksi verimlilik ölçüsü olarak kullanıl-mıştır. Standardizasyonun bu değişkenler üzerindeki etkilerinin analizi ekonomik büyüme ve standardizas-yon arasındaki ilişkinin hangi kanallar aracılığı ile ger-çekleştiğinin ortaya çıkarılmasına yardımcı olmuştur.

Ek-1’de görülmektedir ki, kapasite kullanım oranı ile belge sayısı arasında anlamlı bir ilişki yoktur. Bunun ya-nında araç değişken metodu kullanılarak yapılan ana-lizlerde de anlamlı bir ilişki bulunamamıştır.

Sonuç:

Bu çalışmada standardizasyonun ekonomik büyüme ve ticaret hacmi etkisi incelenmiştir. Bunun yanında standardizasyon ile verimlilik ve kapasite kullanım oranı arasındaki ilişkide incelenmiştir. Öncelikle belge sayı-sı ile endüstriyel üretimin arasında çift yönlü bir ilişki

olduğu Granger nedensellik testi kullanılarak gösteril-miştir. Hodrick-Prescott filtresi kullanılarak saykılların arasındaki ilişki net olarak gösterilmiştir. Politika yapıcı standardizasyonun endüstriyel üretime olumlu etkisini göz önünde bulundurarak standardizasyona verdiği önemi artırmalıdır. Çalışmada oluşturulan ticaret hacmi modelinde açıklayıcı değişkenler olarak sanayi üretim endeksi, TSE’nin cirosu, TSE’nin verdiği yeni marka belge sayısı kullanılmıştır. Bu modelde net olarak gö-rülmektedir ki; TSE’nin ticaret hacmine anlamlı pozi-tif etkisi vardır.Son olarak, kapasite kullanım oranı ve marka belge sayısı arasında anlamlı bir ilişki olmadığı analizlerle gösterilmiştir. Bunun yanında araç değişken metodu kullanılarak yapılan analizlerde de bu iki de-ğişken arasında anlamlı bir ilişki bulunamamıştır. Bu analizler ile elde edilen sonuçlar standardizasyonun makroekonomik etkilerini bir ölçüde ortaya koymakta-dır. Bu sonuçlar politika yapıcılar tarafından ekonomik büyüme ile ilgili politikaların planlanmasında kullanıla-bilirler. Sonuç olarak TSE’nin Türkiye Cumhuriyeti için çok önemli olduğu gösterilmiş ve TSE’nin teşvik edile-rek doğru yönlendirilerek ekonomik olarak büyütülmesi ülkemiz için stratejik bir öneme sahiptir.

OLS

Açıklanan Değişken: Kullanım Kapasitesi

R-kare: 0.0001

Katsayı p-değeri

Açıklayıcı Değişken: Belge Sayısı 0.01376 0.895

Sabit (constant) 72.9243 0.000

Araç Değişken (Belge Sayısı-LAG) Metodu-GMM

Açıklanan Değişken: Kullanım Kapasitesi

R-kare: 0.0000

Katsayı p-değeri

(Araç Değişken) Açıklayıcı Değişken: 0.05479 0.817Belge Sayısı

Sabit (constant) 73.0261 0.000

Ek-1

Page 109: Basyazı, - TSE...Kalite Yönetimi Standardizasyonun Makroekonomik Etkileri 79 104 88 109 53 3 KASIM 2013 66 99 Sağlık Hizmetlerinde Kalibrasyon Uygulamaları Karbon Ayak İzi 75

109 KASIM 2013

Bayram YALÇIN

Ak GıdaHelal Gıda Başdenetçisi

HEL

AL

GID

A B

ELG

ELEN

DİR

MES

İ

Helal Gıda Belgelendirmesi ve Dünyada Bu Sektördeki

Düzenlemeler

Helal gıda ile ilgili olarak ulusal ve uluslar arası standar-dizasyon ve belgelendirme çalışmalarından bahsetme-den önce, konu ile ilgili başlıca kavramların tanımlarını hatırlamakta fayda bulunmaktadır. Kavramlar üzerinde mutabakat sağlanmadıkça, konu ile ilgili tarafların birbi-rini anlaması güç olacaktır. Temel kavramlarımız, stan-dart, standardizasyon, akreditasyon, belgelendirme, helal belgelendirme ve karşılıklı tanınmadır.

Standart, yetkili kılınan ve bu yetkileri tanınan, milli veya uluslar arası bir standardizasyon teşkilatı tarafından ka-bul edilen, yaygın olarak ve bir kereden fazla kullanılan; madde, mamul, ürün ve hizmetler için kuralları, yön-temleri veya ürünlerin/mamullerin üretim ve imalat me-totlarını, ilgili proseslerin karakteristiklerini tespit eden ve ilgili bütün tarafların işbirliği ile hazırlanan teknik do-kümandır.1

Standardizasyon, belirli bir faaliyetle ilgili olarak ekono-mik fayda sağlamak üzere ilgili tüm tarafların yardımı ve işbirliği ile kurallar koyma ve bu kuralları uygulama işlemidir.

Uygunluk değerlendirmesi, bir mamulün veya hizmetin

konu ile ilgili teknik düzenlemelere veya standartlara uygunluğun yeterli ve yetkili kılınmış bir kurum/kuruluş tarafından değerlendirilmesi ve uygun bulunanlar için bir uygunluk belgesi tanzim edilmesidir.2

Belgelendirme/sertifikasyon, bir ürünü kullananların, kullandıkları bu ürünün belirli standartlara uygunluğu konusunda bilgi sahibi olma talebinden hareketle, bu ürünü üreten kişi veya kurumun ürününün ilgili stan-dartlara uygun olduğuna dair belge talep etmesi üzeri-ne, yetkinliğe sahip kurumlar tarafından belge verilme-sine kısaca belgelendirme/sertifikasyon denilmektedir.

Akreditasyon, ulusal veya uluslar arası kuruluşlar ta-rafından; laboratuvarların, muayene ve belgelendirme kuruluşlarının ulusal ve uluslar arası kabul görmüş tek-nik kriterlere göre değerlendirilmesi, yeterliliğinin onay-lanması ve düzenli aralıklarla denetlenmesidir.

Karşılıklı tanınma, ülkeler arası ticarette karmaşayı or-tadan kaldırabilmek için iki veya daha fazla ülkenin bir-birlerinin belgesini karşılıklı olarak tanıyacaklarına dair yaptıkları anlaşmadır. Ancak bu anlaşma olmamakla beraber, bölgesel veya küresel olarak kurulmuş bir or-

1YILMAZ, Süleyman, Ticarette Teknik Engeller Standardizasyon ve CE İşareti, Hacettepe Ünv. Sosyal Bilimler Ens. Y.Lisans Tezi, Ankara 1998, s: 202YILMAZ, Süleyman, a.g.e., s: 21-TSE başkanı Hulusi ŞENTÜRK.

Page 110: Basyazı, - TSE...Kalite Yönetimi Standardizasyonun Makroekonomik Etkileri 79 104 88 109 53 3 KASIM 2013 66 99 Sağlık Hizmetlerinde Kalibrasyon Uygulamaları Karbon Ayak İzi 75

110

ganizasyonun üyesi olan kuruluşlar, bu organizasyon üyesi kuruluşlar tarafından verilen belgeleri tanımayı ta-ahhüt edebilirler. Standardizasyon genel olarak ihtiyari bir işlemdir. Ancak ülkeler bazı ürün ve hizmetler için bazı standartları zorunlu kılabilirler. Bu durumda karşı-lıklı tanınma önem arz etmektedir.

Helal Belgesi, İslami kurallara uygun olarak hazırlanan ürünlere verilen sertifikadır. HALAL Arapça bir kelime olup, İslam dinince uygun görülen yiyecek ve içecek-lere verilen İslami izin demektir. Yani İslam dinine göre yasak olmayan ürünlere verilen uluslararası belgeye verilen addır.3

Helal Gıda kavramı, uluslararası The Codex Alimenta-rius Komisyonu dokümanlarında “İslami kurallar doğ-rultusunda izin verilen gıda” anlamında yer almakta ve “İslami kurallara göre yasak olan herhangi bir unsuru içermeyen, bu unsurlardan arındırılmış yerlerde veya cihazlarda hazırlanan-işlenen-taşınan ve depolanan, bu durumların dışında üretilen herhangi bir gıda ile ha-zırlama-işleme-taşıma ve depolama aşamasında direkt temasta olmayan ürün olarak” tanımlanmaktadır.

HELAL, bir müslümanın hayat standardının olmazsa olmazını teşkil eder. Doğumundan ölümüne kadar HE-LAL dairesi içerisinde yaşamak en önemli hedefidir. Bu hedefinin en önemli halkası ise HELAL Gıda’dır.

Boğazından geçecek her lokmanın hesabını Allah (cc)’a vermek zorundadır. Bu sebeple, bir müslümanın yediği içtiği her lokmanın mutlaka HELAL olması şart-tır. Maddi ve manevi hayatının sağlıklı ve feyizli devam edebilmesinin en önemli güvencesi HELAL Gıdadır.

Bu sebeple Helal ve Sağlıklı Gıda herşeyden önce bir Müslümanın imani bir meselesidir. En temel ve kutsal hakkıdır.

HİTAP ETTİĞİ PAZAR (NÜFUS)

Son elli yılda yüzde 250 civarında bir artışla 1.8 milyara

ulaşan ve şu anki yıllık % 2.9’luk artış oranı baz alındı-ğında, 24 yıl içerisinde ikiye katlayarak 3.6 milyar kişiye ulaşacağı tahmin edilen müslüman nüfusun dağılımı şu şekildedir:

• Asya (Türkiye 72 milyon dahil) 1.240 milyon

• Afrika 490 milyon

• Avrupa (Rusya 27 milyon dahil) 57 milyon

• Kuzey Amerika 7 milyon

• Güney Amerika 3 milyon

• Okyanusya 1 milyon

TOPLAM 1.798 milyon

HİTAP ETTİĞİ PAZAR (DEĞER)

Dünya üzerinde 112 ülkeye yayılmış 1.8 milyar müslü-man tüketici potansiyeline sahip helal gıda pazarının, yıllık 150 milyar dolarlık işlem hacmine sahip olduğu tahmin edilmektedir. Bu tüketici topluluğunun 1.3 mil-yarı İslam Konferansı Örgütü (İKÖ) üyesi 57 ülkede ya-şamaktadır. Ortadoğu, Kuzey Afrika, Güney ve Güney-doğu Asya ile Çin’deki geniş müslüman kitleler, helal gıda ürünleri için çekici bir pazar oluşturmaktadır.

1.8 milyar müslüman tüketicinin helal gıdayı benimse-mesi sağlandığı takdirde, global helal gıda pazarının yıllık 860 milyar dolara ulaşması rahatlıkla mümkün görünmektedir. Bu da, dünya yıllık ticaretinin % 7’sine karşılık gelmektedir.

POTANSİYEL PAZAR

Eğer helal endüstrisi, koşer endüstrisi gibi, tıbbi ürün-ler, kozmetik, deri eşyaları, tekstil, otel ve katering hiz-metleri gibi gıda dışı ürünleri de içine alacak şekilde ge-nişletilebilirse, toplam helal pazarı yıllık 2.1 trilyon dolar olacaktır.

PAZARDAKİ AKTİF ÜLKELER

ENDONEZYA

İslam aleminin nüfusça en kalabalık ülkesi olan Endo-nezya’nın: Başkenti: Jakarta (Nüfusu: 12 milyon). Yü-zölçümü: 1.919.443 km2 dir. Nüfusu: 240 milyon (2010 tahmini). Halkın % 31’i şehirlerde yasamaktadır. Halkın % 90’ı Müslümandır.

Ülkede Müslümanların haklarını takip etmek için Ulema Meclisi (kısaca MUİ) oluşturulmuştur. Bu kurumun izin verdiği ürünler kurumun logosu ile satışa sunulur. İt-hal ürünlerde de, bu kurumun ya da bu kurumun onay verdiği bir kurumun sertifikası olması halinde giriş izni alabilir.

3http://www.helalder.org.tr/

Page 111: Basyazı, - TSE...Kalite Yönetimi Standardizasyonun Makroekonomik Etkileri 79 104 88 109 53 3 KASIM 2013 66 99 Sağlık Hizmetlerinde Kalibrasyon Uygulamaları Karbon Ayak İzi 75

111 KASIM 2013

MALEZYA

27 milyonluk nüfusunun 16 milyonu müslüman olan Malezya, helal gıdanın lider ülkesi konumundadır. Yıl-lık ihracatı 196.9 milyar ABD doları, ithalatı ise 155.5 milyar ABD doları olan Malezya’nın ana hedeflerinden birisi, ihracata yönelik helal gıda üretimini artırarak, başta İslam ülkeleri olmak üzere tüm dünya ülkelerine sertifikalı helal ürün konsepti bağlamında gıda ürünü ihraç eden bir merkez konumuna gelmektir. Bu amaçla Malezya, ürünlere helal olarak üretildiklerine dair helal sertifikası vermek üzere bir vakıf kuruluşu olan JAKIM’i (Department of Islamic Development Malaysia) kur-muştur.

JAKIM, bugün Birleşmiş Milletlerce de kredibilitesi onaylanmış dünyanın en önde gelen helal gıda sertifika kuruluşudur. Malezya’da JAKIM damgası taşımayan bir markanın pazar payını % 20’lere varan oranda kay-bedebileceği vurgulanmaktadır.

TAYLAND

65 milyonluk nüfusunun sadece % 10’u müslüman olan Tayland’da Bangkok Chulalongkorn Üniversi-te’sinde kurulmuş bulunan Helal Bilim Merkezi (HAS-CI), 10 yılı aşkın bir süredir Helal konusunun hem tek-nik hem politik sorunlarıyla ilgilenmekte olup, müslü-manların yiyeceklerinin kalite, emniyet ve dini kriterlerini iyileştirmenin yanı sıra helal gıda endüstrisinin GMP, HACCP gibi uluslararası gıda emniyeti standartlarına ulaşmasında destek olmaktadır. Tayland, 2005 yılında 324 milyon dolarlık helal gıda ihracatı gerçekleştirmiştir.

SİNGAPUR

Müslüman nüfusun toplam nüfusun sadece % 16’sını meydan getirdiği 4.4 milyon nüfuslu Singapur’da He-lal Gıda Endüstrisi, kozmopolit şehirlerde büyük bir iş hacmine sahiptir. Singapur ve Brunei’deki müslüman nüfusun yüksek alım gücüne sahip olması ve bu ül-kelerdeki tarım endüstrilerinin zayıf olması, bu ülkeleri helal gıda için cazip kılmaktadır.

Singapur, 2005 yılında Orta Doğu’ya 211 milyon dolar-lık helal gıda ihracatı gerçekleştirmiştir. Singapur İslam Dini Konseyi (MUIS) helal sertifikası düzenlemeye yetkili tek kuruluştur. Geçmiş 5 yılda, helal sertifika başvurula-rı 2000 yılında 600’den 2005’te 1.600’e çıkarak nere-deyse üçe katlanmıştır.

AVUSTRALYA

Dünyanın en büyük gıda üreticisi ülkelerinden birisi olan Avustralya, her yıl 70’ten fazla ülkeye sertifikalı çe-şitli helal gıdalar ihraç etmektedir. Avustralya’nın 2002 yılında müslüman ülkelere olan gıda ihracatı, 1997 yılı-

na göre % 51 artış kaydederek 3.7 milyar dolara ulaş-mıştır. En önemli helal pazar ülkeleri Endonezya (1.155 M$), Malezya (1.069 M$), Suudi Arabistan (787 M$), Mısır (241 M$), BAE (236 M$), Bangladeş (188 M$),ve diğer Ortadoğu ülkeleridir. Güneydoğu Asya’daki helal gıda talebinin son beş yılda 51 milyar dolara ulaştığı tahmin edilmektedir.

KUZEY AMERİKA

Yüksek alım gücüne sahip 7 milyona yakın Müslüma-nın yaşadığı ABD ve Kanada’da artan müslüman nü-fusa paralel olarak, sertifikalı helal gıda satışları ve yine sertifikalı bakkal dükkanları ve restoranlarda popülerlik kazanmakta, ordu, okullar, hastaneler, hapishaneler gibi kamu kuruluşlarının yanı sıra otomatik satış maki-neleri, dondurulmuş gıda ve havayolları gibi alanlarda hızla büyümektedir. ABD’deki müslüman topluluğun 2018 yılında 12.2 milyona ulaşacağı tahmin edilmek-tedir. Bunun yanı sıra sadece 1.000 helal sertifikalı ürü-nün bulunduğu ABD’de bir çok müslüman, koşer ürün almak zorunda kalmaktadır. Bugün 100 milyar dolara ulaşan ABD koşer pazarının % 16’sını müslümanlar oluşturmaktadır.

AVRUPA BİRLİĞİ

30 milyona yaklaşan zengin müslüman nüfusuyla AB’de özellikle Fransa, Almanya, İngiltere ve İtalya he-lal gıda konusunda ciddi bir pazar oluşturmaktadır. İn-giltere’de ikamet eden yaklaşık 1.1 milyon müslüman bulunduğu bilinmektedir. İngiltere’de helal gıda konu-sunda yetkili kılınmış bir kurul vardır. Kurulun adı “Bir-leşik Krallık Müslüman Gıda Kurulu”dur. 2003 yılında 70 milyar dolar olarak tahmin edilen Avrupa helal gıda pazarının her yıl % 15 büyümesi beklenmektedir.

AFRİKA

Özellikle Güney Afrika müslüman nüfusuyla helal gıda için çekici bir pazar durumundadır. Bunda Afrika kıta-sının genelinin gıda konusunda dışırıdan ithalata dayalı bir ekonomisinin olması büyük bir etken oluşturmak-tadır. Özellikle Güney Afrika’da gelişen turizm sektörü özellikle işlenmiş ve dondurulmuş gıdaya olan talebi yükseltmiştir. Güney Afrika’da helal gıda konusunda yetkili kuruluş “Güney Afrika Ulusal Helal Otoritesi” (SANHA)’dır. Güney Afrika pazarına girişte en büyük engel ithal tarım ürünlerinde uyguladıkları yüksek kalite standartlarıdır.

TÜRKİYE’NİN DURUMU

Görüldüğü üzere, bugün dünyada müslümanların ço-ğunlukta olduğu ülkelere ilaveten, azınlıkta oldukları bir çok laik ve/veya müslüman olmayan ülkelerde de he-lal gıda belgeli ürünler piyasaya arz edilmekte ve helal gıda belgelendirmesi ile ilgili faaliyetlerde bulunulmak-

Page 112: Basyazı, - TSE...Kalite Yönetimi Standardizasyonun Makroekonomik Etkileri 79 104 88 109 53 3 KASIM 2013 66 99 Sağlık Hizmetlerinde Kalibrasyon Uygulamaları Karbon Ayak İzi 75

112

tadır. Bilhassa, Güneydoğu Asya ve Ortadoğu gibi böl-gelerde ithal edilen gıdalarda “Helal” logosu bir zorun-luluk haline gelmektedir.

Uluslararası gelişmelere ve global eğilimlere karşı dur-manın ülkemize zarardan ve vakit kaybından başka bir şey getirmediği tecrübelerle görülmüştür. Helal gıda sektörü canlandırılarak, Türkiye’nin ekonomik yapısına katkıda bulunabilecek bir başlangıç noktası gayretli ça-lışmalar ile yakalanabilmiştir.

Bundan böyle Helal sertifikalı ürünlerin yurtiçi ve yurt-dışı dağıtımına getirilmiş, hepsi de manasız ve çağdışı kalmış irili ufaklı engelleri ortadan kaldırarak, müslüman tüketicilerin daha seçici davranabilecekleri bir ortama gelinmelidir.

Böylece, dışarıdan döviz ödeyerek getirtilen ve he-lal garantisi olmayan gıda ve katkı maddelerinin pek çoğunun ithali azalacak dış ülkelerdeki müslümanların helal sertifikalı ürün talepleri Türkiye’den daha güçlü bir şekilde sağlanabileceği için de ihracat hacmi artacaktır.

Dünya pazarında 860 milyar dolarlık bir büyüklüğü ol-duğu tahmin edilen helal gıda pazarında ülkemiz, diğer faaliyetlerinde olduğu gibi etkin ve öncü olmalı ve bu konu ülkemiz ve kamu çıkarları doğrultusunda değer-lendirilmelidir.

HELAL GIDA SERTİFİKASI ÇALIŞMASI

İlk kez Malezya tarafından hazırlanarak uygulamaya konulan “HELAL SERTİFİKA”, İslami usullere uygun hazırlanması gereken gıdaların “hangi özelliklere sahip olması gerektiği, kesim usulleri, söz konusu gıdaların hazırlanmasında kullanılacak katkı maddeleri ile bu gı-daların servisinin yapıldığı yerlerin sahip olması gereken özellikleri” belirlemektedir. Ancak uyguladığı fıkıh kaide-leri, Hanefî, Şafii, Hanbelî ve Malikî mezheb görüşleri-ne göre konunun uzmanları tarafından incelenmeli ve belki de “HELAL SERTİFİKA” uygulamasında uzlaşma olmayan noktalarda mezhebi belirten bir işaretleme sistemi ile de bir çözüm getirilmelidir.

Bugün dünyada “HELAL SERTİFİKA” uygulamasını sa-dece Malezya yapmıyor. Endonezya’da, Singapur’da, Tayland’da, Kuzey Amerika’da, Avrupa ülkelerinde, Avustralya’da, Güney Afrika’da ve daha birçok ülke-de faaliyet gösteren legal ve illegal kuruluşlarca da bu uygulama yapılmaktadır. Burada en büyük problem

bütün müslümanların kabul edeceği bir üst kurulun oluşturulmasıdır. Bu konuda gerçekleştirilen en büyük çatı kuruluşu WHC bugün 50 civarında ülkedeki Helal Sertifikalama kuruluşundan oluşmaktadır.

Dünyada, bugün ürün ve sistem belgelendirme faali-yetlerinde konularında uzmanlaşmış mühendis ve tek-nik personel görevlendirilmektedir. Helal Gıda ile ilgili belgelendirmede ise bu teknik personele ilaveten, ger-çekten bu konuda uzman din adamlarından da yarar-lanılmak zorundadır.

Dünyadaki Helal Sertifikalama kurumları, söz konusu standarta ilişkin belgelendirmeyi, hem gıda üreticileri için hem de gıda servisi hizmeti veren işletmeler için yapmaktadır.

Bu belgelendirmeyi yapan kuruluş, her türlü şaibeden uzak, tarafsız, bağımsız ve geçmişleri tertemiz olan ehil kadrolara sahip olmak zorundadır.

Helal Gıda standardı almak ihtiyari (isteğe bağlı) olmak-takdır. Bu nedenle, Helal Gıda belgesi bulunmayan üreticilerin veya kurumların ürettiği gıdaların helal olma-dığı anlamı kesinlikle çıkarılmamalıdır. Helal Gıda bel-gesi, yapılacak denetimin ardından denetimde uygun görülen ürünlerine verilmektedir. Belge alan kişi ya da kuruluşlar, taahhütlerine uygun üretim yapıp yapmadığı konusunda da denetlenmektedir.

Gıdalarda helal olma şartı ile birlikte sağlığa uygunluk ve saffiyet de olması gereken şartlardır. Böylece Helal Gıda standardı, bütün insanlara güvenilir ürün, ulusla-rarası kontrol birimlerine de gıda emniyeti konusunda destek hizmeti sağlamaktatır.

Sonuç

“HELAL SERTİFİKA” talebleri, uygulamaları yanında musevilerin “KOSHER” sertifikasının da talep ve uygu-lamaları hakkında, mukayese yapılabilmesi açısından, Kosher’li ürün pazarı dünyada 250 milyar dolar olma-sına karşılık, Helal gıda pazarı 860 milyar dolardır. Deri, kozmetik ve ilaç ürünleri ile birlikte 2.1 trilyon dolarlık devasa bir Helal ürün pazarına Türkiye’nin bigâne kal-ması düşünülemez. Kaldı ki “HELAL GIDA” nüfusun büyük çoğunluğunu teşkil eden müslümanların olmaz-sa olmazları arasında en ön sırayı teşkil etmektedir.

Burada dikkat edilecek en önemli husus, bu sertifika-yı verecek kuruluşun statüsü, İslami kararları verecek kadronun İslam dininin mezhebi farklılıklarını da dik-kate alarak, tarihi misyonuna yakışır liyakat ve yeter-lilikte olmaları, toplumumuza empoze edilen nevzuhur MODERNİTE uğruna İslamın yaşam tarzından taviz kopartmadan sertifika kararlarının oluşturulması olma-lıdır. Mezhebi zenginliklerimiz, mezhebsizlik uğruna da harcanmamalıdır.