asavvufÎ Şİİr Şerhlerİnİn bİlİnmeyen bİr ÖrneĞİ: sÜnbÜl...

14
The Journal of Academic Social Science Studies International Journal of Social Science Doi number:http://dx.doi.org/10.9761/JASSS7700 Number: 69 , p. 225-238, Summer II 2018 Araştırma Makalesi / Research Article Yayın Süreci / Publication Process Yayın Geliş Tarihi / Article Arrival Date - Yayın Kabul Tarihi / The Published Date 13.06.2018 01.08.2018 Yayınlanma Tarihi / Publication of Acceptance Date 30.08.2018 TASAVVUFÎ ŞİİR ŞERHLERİNİN BİLİNMEYEN BİR ÖRNEĞİ: SÜNBÜL SİNÂN’IN “GELDİM” REDİFLİ ŞİİRİNE 18. YÜZYILDA YAZILAN BİR ŞERH AN UNKNOWN SAMPLE OF MYSTICAL POETRY COMMENTARIES: A COMMENTARY WRITTEN ABOUT THE POETRY OF ‚GELDIM‛ REPEATED WORD OF SUNBUL SINAN IN THE 18 TH CENTURY Dr. Öğr. Üyesi Ferdi Kiremitçi ORCID ID: https://orcid.org/0000-0002-4514-8418 Gümüşhane Üniversitesi, İlahiyat Fakültesi, Türk İslam Edebiyatı Anabilim Dalı, [email protected] Öz İslamî Türk edebiyatının önemli geleneklerinden birisi de şerh faaliyetleridir. Başlangıçta Arapça ve Farsça metinler üzerine yapılmaya başlanan bu faaliyetler, daha sonraları Osmanlı’nın hâkim kültür olmasıyla birlikte Türkçe metinler üzerinde de ger- çekleştirilmiştir. Türk şerh geleneğinin genellikle dinî-tasavvufî metinler üzerinde yo- ğunlaştığı görülür. Ancak, zamanla din dışı metinler üzerinde de şerhler yapılmış, bu şerhlerde divanlar, mesneviler ve müstakil şiirler gibi pek çok metin klasik ve modern yöntemlerden yararlanılarak şerh edilmiştir. Şerh edilen metinlerin en eskileri 13. yüz- yılda yaşamış mutasavvıflara aittir. Bu çalışmada 18. yüzyılda kaleme alınmış bir şerh üzerinde durulmuştur. 17. yüzyıl sufilerinden olan ve Sünbüliyye tarikatının kurucusu kabul edilen Sünbül Sinân’ın ‚geldim‛ redifli bir şiiri üzerine yazılan bu şerh, Sünbüliy- ye tarikatının silsilesinden ve bu tarikatın önemli şeyhlerinden biri olan Seyyid Nûreddîn’in hayatından ve kerametlerinden bahseden Silsiletü’n-Nûr adlı manzum menâkıbnâmenin iki nüshasının sonunda yer almaktadır. Bu çalışma, giriş ve onu izle- yen üç bölümden oluşturulmuştur. Giriş kısmında kısaca şerh kavramı üzerinde durul- muş, birinci bölümde Sünbül Sinân’ın hayatı ve şiirleri hakkında bilgi verilerek şerh edi- len şiirle ilgili tespitlerden bahsedilmiş, ikinci bölümde şerh metniyle ilgili bazı bilgiler verilmiş, üçüncü bölümde ise şerh metninin nüshaları tanıtılarak şerhin tenkitli metni dikkatlere sunulmuştur. Bu çalışmayla, bestelenerek tekkelerde okunan bir şiirle ilgili

Upload: others

Post on 27-Oct-2019

15 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: ASAVVUFÎ ŞİİR ŞERHLERİNİN BİLİNMEYEN BİR ÖRNEĞİ: SÜNBÜL ...isamveri.org/pdfdrg/D03989/2018_69/2018_69_KIREMITCIF.pdf · beyit, manzume ve hatta kitap şerhleri, bu

The Journal of Academic Social Science Studies

International Journal of Social Science

Doi number:http://dx.doi.org/10.9761/JASSS7700

Number: 69 , p. 225-238, Summer II 2018

Araştırma Makalesi / Research Article

Yayın Süreci / Publication Process

Yayın Geliş Tarihi / Article Arrival Date - Yayın Kabul Tarihi / The Published Date

13.06.2018 01.08.2018

Yayınlanma Tarihi / Publication of Acceptance Date

30.08.2018

TASAVVUFÎ ŞİİR ŞERHLERİNİN BİLİNMEYEN BİR ÖRNEĞİ:

SÜNBÜL SİNÂN’IN “GELDİM” REDİFLİ ŞİİRİNE

18. YÜZYILDA YAZILAN BİR ŞERH AN UNKNOWN SAMPLE OF MYSTICAL POETRY COMMENTARIES: A

COMMENTARY WRITTEN ABOUT THE POETRY OF ‚GELDIM‛ REPEATED

WORD OF SUNBUL SINAN IN THE 18TH CENTURY Dr. Öğr. Üyesi Ferdi Kiremitçi

ORCID ID: https://orcid.org/0000-0002-4514-8418

Gümüşhane Üniversitesi, İlahiyat Fakültesi, Türk İslam Edebiyatı Anabilim Dalı,

[email protected]

Öz

İslamî Türk edebiyatının önemli geleneklerinden birisi de şerh faaliyetleridir.

Başlangıçta Arapça ve Farsça metinler üzerine yapılmaya başlanan bu faaliyetler, daha

sonraları Osmanlı’nın hâkim kültür olmasıyla birlikte Türkçe metinler üzerinde de ger-

çekleştirilmiştir. Türk şerh geleneğinin genellikle dinî-tasavvufî metinler üzerinde yo-

ğunlaştığı görülür. Ancak, zamanla din dışı metinler üzerinde de şerhler yapılmış, bu

şerhlerde divanlar, mesneviler ve müstakil şiirler gibi pek çok metin klasik ve modern

yöntemlerden yararlanılarak şerh edilmiştir. Şerh edilen metinlerin en eskileri 13. yüz-

yılda yaşamış mutasavvıflara aittir. Bu çalışmada 18. yüzyılda kaleme alınmış bir şerh

üzerinde durulmuştur. 17. yüzyıl sufilerinden olan ve Sünbüliyye tarikatının kurucusu

kabul edilen Sünbül Sinân’ın ‚geldim‛ redifli bir şiiri üzerine yazılan bu şerh, Sünbüliy-

ye tarikatının silsilesinden ve bu tarikatın önemli şeyhlerinden biri olan Seyyid

Nûreddîn’in hayatından ve kerametlerinden bahseden Silsiletü’n-Nûr adlı manzum

menâkıbnâmenin iki nüshasının sonunda yer almaktadır. Bu çalışma, giriş ve onu izle-

yen üç bölümden oluşturulmuştur. Giriş kısmında kısaca şerh kavramı üzerinde durul-

muş, birinci bölümde Sünbül Sinân’ın hayatı ve şiirleri hakkında bilgi verilerek şerh edi-

len şiirle ilgili tespitlerden bahsedilmiş, ikinci bölümde şerh metniyle ilgili bazı bilgiler

verilmiş, üçüncü bölümde ise şerh metninin nüshaları tanıtılarak şerhin tenkitli metni

dikkatlere sunulmuştur. Bu çalışmayla, bestelenerek tekkelerde okunan bir şiirle ilgili

Page 2: ASAVVUFÎ ŞİİR ŞERHLERİNİN BİLİNMEYEN BİR ÖRNEĞİ: SÜNBÜL ...isamveri.org/pdfdrg/D03989/2018_69/2018_69_KIREMITCIF.pdf · beyit, manzume ve hatta kitap şerhleri, bu

226

Ferdi Kiremitçi

yazılan bilinmeyen bir şerhi ilim dünyasına tanıtmak, böylece tasavvufî şiir şerhleriyle

ilgilenen araştırmacılara katkı sağlamak amaçlanmıştır.

Anahtar Kelimeler: Tasavvufî Şiir, Şiir Şerhi, Sünbül Sinân, Silsiletü’n-Nûr,

Şerh Geleneği

Abstract

One of the important traditions of Islamic Turkish literature is commentary ac-

tivities. These activities which started to be done on Arabic and Persian texts in the be-

ginning were carried out on Turkish texts as well, with the dominant culture of the Ot-

toman Empire. Turkish tradition of commentary is generally seen as focused on religi-

ous-mystical texts. However, over time, commentaries were also made on non-religious

texts, in which many texts such as divans, masnavis, and independent poems were

commented on using the classical and modern methods. The oldest of the commentary

texts belong to the sufis who lived in the 13th century. This study also focuses on a

commentary taken in the 18th century. This commentary which was written on the po-

etry of ‚geldim‛ repeated word of Sünbül Sinan who is one of the sufis of the 17th cen-

tury and founder of the Sünbüliye sect, is at the end of two copies of the in verse me-

naqıbname named Silsiletü’n-Nur that explains the ranges of the Sünbüliye sect and the

life and works of Seyyid Nureddin who is one of the important sheiks of this cult. This

study consists of an introduction and three chapters. The concept of comment was emp-

hasized in the introduction part, the information about the life and poems of Sünbül Si-

nan was given and the findings about commentary poem were explaned in the first part,

the findings about commentary text were mentioned in the second part and the copies of

the commentary were introduced and the critical text of commentary was presented in

the third part. With this work, it is aimed to introduce to the world of knowledge an

unknown comment made on a poem, thus contribute to the researcher who is interested

in sufi poetry commentaries.

Key Words: Sufi Poetry, Poetry Commentary, Sünbül Sinan, Silsiletü’n-Nur,

Commentary Traditi

GİRİŞ

İslamî Türk edebiyatının klasik dö-

neminde kaleme alınmış şerh çalışmalarının

büyük bir kısmının tasavvufî metinler, özel-

likle de şûfî şairlerin kaleminden çıkan şiirler

üzerine yapıldığı görülmektedir. Bu çalışma-

da, bu nitelikteki şerhlerden birisi olan ve

Sünbül Sinân’ın ‚geldim‛ redifli meşhur

nutk-ı şerifini açıklamak için 18. yüzyılda

yazılan bir şerh üzerinde durulacaktır. Bu asıl

konuya geçmeden önce, edebiyatımızda pek

çok müellifin ve araştırmacının kalem oynat-

tığı bir alan olan ‚şerh‛ konusunun konu-

muzla ilgili birkaç özelliğine kısaca değinmek

yerinde olacaktır.1

1 Türk edebiyatındaki şerh geleneğiyle ilgili olarak daha

detaylı bilgiye ulaşmak için şu çalışmalara bakılabilir:

Dilçin, 2003. s. 1-21; Yeniterzi, 1999, s. 59-68; Akkuş, 1992,

s. 67-78; Mengi, 2000, s. 72-80; Mengi, 2007, s. 407-417;

Sözlükte ‚bir şeyi genişletip yaymak,

sözün kapalı kısımlarını açıklayıp anlaşılır

hâle getirmek‛ anlamlarına gelen şerh, za-

manla ilimler tarihinde bir telif türü olarak

ortaya çıkmış; bu yönüyle şerhler, bir ilim

dalında meşhur olmuş ve genellikle muhtasar

olarak yazılmış metinler üzerine kaleme alı-

nan, bunlardaki kapalı ifadelerin açıklandığı,

eksik bırakılan hususların tamamlandığı, ha-

talara işaret edildiği ve örneklerin çoğaltıldığı

eserler olarak tanımlanmıştır (Şensoy, 2010, s.

555).

İslamî Türk edebiyatının kültür coğ-

rafyasında vücut bulan şerh çalışmalarına

bütünleyici bir nazarla bakıldığında, bu ça-

lışmalara öncelikle Arapça ve Farsça gibi ya-

bancı dillerdeki eserlerin çözümlenmesinde

Doğan, 2002, s. 11-25; Okay, 1990, s. 82-87; Canım,1996, s.

129-140; Kortantamer, 1994, s. 1-10; Saraç, 1999, s. 209-219.

Page 3: ASAVVUFÎ ŞİİR ŞERHLERİNİN BİLİNMEYEN BİR ÖRNEĞİ: SÜNBÜL ...isamveri.org/pdfdrg/D03989/2018_69/2018_69_KIREMITCIF.pdf · beyit, manzume ve hatta kitap şerhleri, bu

Tasavvufî Şiir Şerhlerinin Bilinmeyen Bir Örneği: Sünbül Sinân’ın ‘Geldim’ Redifli Şiirine 18. Yüzyılda Yaz… 227

başvurulduğu görülmektedir. Özellikle Arap-

ça eserler üzerine yapılan şerhlerde dinî içe-

rikli eserler ağırlıktadır. Şarihler, Arapça

edebî metinlerle beraber fıkıh, kelam gibi dinî

bilimlere dair meseleleri ele alıp açıklayan

manzum eser ya da şiirleri de şerh etmeye

özen göstermişlerdir. Türk şerh geleneği daha

sonraları, Türkçe eserler üzerine de şerhler

yapılmaya başlanarak üçüzlü bir dil yapısına

dönüştürülmüş; bu şerhler, Osmanlı’nın

hâkim kültür olmasıyla birlikte daha çok dinî,

tasavvufî ve edebî metinlerin yorumlanma-

sında kullanılır olmuştur (Baş, 2012, s. 313-

314; Gök, 2014, s. 411). Hatta, dinî-tasavvufî

muhtevalı şerhlere göre sayıları daha az olsa

da, doğrudan dinin ya da tasavvufun sahası-

na girmeyen lügat, fal, pend ve felsefe vb.

kitaplardaki yaklaşımın da çoğunlukla dinî-

tasavvufî ağırlıklı olduğu dikkati çekmiştir

(Özkan, 2011, s. 66).

Klasik döneme ait Türkçe edebî me-

tinlerle ilgili şerhler, eski eserlerde çokça gö-

rülen ve derkenar olarak tabir edilen sayfa

kenarlarında yazıldığı gibi, bir başka eser

arasında bazı mısra, beyit ya da cümlelerin

münasebeti gelmişken şerh edilmesiyle de

vücut bulabilmiş; fakat ulaşılması ve tanın-

ması daha kolay olması hasebiyle müstakil

beyit, manzume ve hatta kitap şerhleri, bu

geleneğin asıl ağırlığını teşkil etmiştir (Cey-

lan, 2007, s. 2). Edebî şerh geleneğinin müsta-

kil örneklerini genel olarak ‚divan şerhleri

(Hâfız Divânı şerhleri gibi), kaside şerhleri

(Kasîde-i Bürde şerhleri gibi) ve mesnevi şerh-

leri (Mantıku’t-Tayr ve Mesnevî-i Mevlânâ şerh-

leri gibi)‛ şeklinde gruplandırmak mümkün-

dür.

Türkçe edebî metinlere yapılmış şerh-

lerle ilgili olarak ilk tespitlerin Âmil Çelebioğ-

lu’na ait olduğu görülmektedir. Yûnus Em-

re’nin şiirleri üzerine yapılan şerhler hakkın-

daki bu ilk tespitlerden (Çelebioğlu, 1989, s.

28-30) sonra Niyâzî-i Mısrî, Murâdî, Nakşî-i

Akkirmânî, Hacı Bayrâm-ı Velî, Hasan Sezâî,

Âşık Ömer <gibi pek çok şaire ait şiirlerin

bazen şairin bizzat kendisi tarafından, bazen

bir başka sufi şair tarafından, bazen de divan

sahibi bir şair tarafından şerh edildiği dikkati

çekmektedir. Bu şerhlere toplu olarak bakıldı-

ğında, Tâhirü’l-Mevlevî’ye kadar yapılmış

olan bütün şerhlerin tasavvufî malzemelerden

seçildiği, hem şair hem de şarihlerin muta-

savvıf olduğu; dolayısıyla Türkçe şiirleri şerh

etme geleneğinin tasavvuf erbabı arasında

tesis edildiği görülmektedir (Ceylan, 2007, s.

18-19).

Tasavvuf erbabı arasında, şiirleri üze-

rine şerh yazılan sufi şairlerden birisi de Sün-

bül Sinân’dır. Kaynaklarda Sünbül Sinân’ın

şerh edilen bir şiirinden bahsedilmektedir.

Ancak, bu çalışmayla onun meşhur ‚geldim‛

redifli şiirine de şerh yazıldığı anlaşılmakta-

dır.

1. Sünbül Sinân ve “Geldim” Redifli

Şiiri

Kayabeyoğlu Ali’nin oğlu olan Sün-

bül Sinân’ın asıl adı Yûsuf Sinân’dır. 856/1451

yılında Merzifon’da doğan Sünbül Sinân la-

kabını şeyhi Cemâl-i Halvetî’den almıştır. İlk

öğrenimini memleketinde yaptıktan sonra

İstanbul’a giderek medrese tahsiline başlamış-

tır. Devrin tanınmış âlimlerinden Efdalzâde

Hamîdüddîn’in talebesi ve ardından mülâzı-

mı olmuş, medrese tahsili sırasında tasavvuf

aleyhinde iken bir arkadaşı vasıtasıyla tanıştı-

ğı Halvetiyye/Cemâliyye tarikatının piri

Cemâl-i Halvetî’ye intisap ederek tasavvuf

yoluna girmiştir. Üç yıllık seyr ü sülûkündan

sonra hilafet alarak irşat göreviyle Mısır’a

gönderilmiştir. Cemâl-i Halvetî hacca gitmek

amacıyla İstanbul’dan ayrılırken Sünbül

Sinân’a haber gönderip kendisinin de hacca

gelmesini istediğini bildirmiş fakat Cemâl-i

Halvetî yolda vefat edince bu buluşma ger-

çekleşmemiştir. Sünbül Sinân, hac dönüşü

şeyhinin vasiyeti gereği İstanbul’a dönerek

kızı Safiye Hatun’la evlenmiş ve Koca Musta-

fa Paşa Dergâhı’nda postnişîn olmuştur.

899/1494 yılından vefatına kadar 33 yıl bo-

yunca, kendi adıyla anılacak olan Koca Mus-

Page 4: ASAVVUFÎ ŞİİR ŞERHLERİNİN BİLİNMEYEN BİR ÖRNEĞİ: SÜNBÜL ...isamveri.org/pdfdrg/D03989/2018_69/2018_69_KIREMITCIF.pdf · beyit, manzume ve hatta kitap şerhleri, bu

228

Ferdi Kiremitçi

tafa Paşa Dergâhı’nda irşat faaliyetini sürdü-

ren Sünbül Sinân, cuma günleri Ayasofya ve

Fâtih camilerinde vaaz vermiştir. Sünbül

Sinân, Yavuz Sultân Selîm’in yaptırdığı cami-

nin açılış merasimi sırasında sultandan vaaz

etme görevini alarak kendisinin sultan katın-

daki değerini göstermiştir. 929/1529 yılında 80

yaşındayken vefat eden ve naaşı Koca Musta-

fa Paşa Camii avlusuna defnedilen Sünbül

Sinân, tarikat usul ve adabı ile ‚devrân‛ kav-

ramını anlattığı Risâletü’t-Tahkîkiyye, Risâle der

Hakk-ı Zikr ü Devrân, Risâletü Etvâri’s-Sebʿa,

Tarîkatnâme, Risâle fî Deverâni’s-Sûfiyye isimle-

rinde beş eser kaleme almıştır (Ceylan, 2007, s.

41; Bursalı Mehmed Tâhir, 1333, s. 78-79; Eren,

Tarihsiz, s. 17-64; Yücer, 2010, s. 135-136).

Sünbül Sinân’ın yukarıda bahsedilen

tasavvufî risaleleri dışında, kusurlar taşıyan

bir aruz vezniyle fakat süslü bir dille öğretici

tarafı ön planda tutulmuş ilahilerine de mec-

mualarda rastlanmaktadır (Ceylan, 2010, s.

69). Nitekim, Bursalı Mehmed Tâhir, Sünbül

Sinân’a ait bazı arifane ilahiler bulunduğun-

dan bahsetmiş (Bursalı Mehmed Tâhir, 1333:

79); Hüseyin Vassâf ise bunlardan ‚Gel ey sâlik

diyem bir söz ki hakdur‛ mısraıyla başlayan

nutk-ı şerifinin kısmen bestelendiğini nakle-

derek2 gayet yüksek hakikatları ve incelikleri

içinde barındıran bir nutuk olarak değerlen-

dirdiği bu şiirin ‚Miftâh-ı Hısn-ı Hasîn-i

Rahmâniyye fî-Arz-ı Vücûd-ı İnsâniyye‛ başlığı

altında Cebbârzâde Ârif Bey tarafından şerh

edildiğini belirtmiştir (Osmanzâde Hüseyin

Vassâf, 2015, s. 377).3

Sünbül Sinân’ın meşhur şiirlerinden

birisi de ‚Ezelden aşk oduna yana geldim‛ mıs-

raıyla başlayan nutk-ı şerifidir. Bu nutuk Sün-

2 İsmâil Dede Efendi bu nutuk üzerine çenber usulünde

ve dügâh makamında bir ilahi bestelemiştir

(https://defter-i-ussak.blogspot.com, 2018). 3 10 beyitlik bu ilahinin şerhi Cebbârzâde Ârif Bey

tarafından Bursalı Mehmed Tâhir’in vasıtasıyla Hüdâî

Dergâhı Kütüphanesi’ne vakfedilmiş, oradan da Hacı

Selim Ağa Kütüphanesi’ne naklolunmuştur. Günümüzde

ulaşılabilen tek nüsha ise Taksim Atatürk Kütüphanesi

(Arşiv no. Osman Ergin 1146)’nde kayıtlıdır (Ceylan,

2007, s. 41).

bül Sinân’ın en çok bestelenen şiiri olup4 farklı

mecmualarda yer almakta ancak şiirin şerhi-

nin yapılıp yapılmadığıyla ilgili olarak biyog-

rafik kaynaklarda herhangi bir bilgiye rastla-

nılmamaktadır.

Şiirin şekil ve muhtevasıyla ilgili bazı

tespitleri ana hatlarıyla şöylece sıralamak

mümkündür:

1. Aruzun ‚mefâ’îlün mefâ’ilün

fe’ûlün‛ kalıbıyla ve gazel nazım şekline uy-

gun olarak ‚aa, ba, ca..‛ kafiye örgüsüyle

yazılan şiirde 7 beyit yer almaktadır. Bu şiir,

farklı mecmualarda 8 beyit hâlindedir. Şerh

metnindeki bu eksik beyit, İstanbul Büyükşe-

hir Belediyesi Atatürk Kitaplığı (Arşiv No.

538/1)’ndaki Silsiletü’n-Nûr nüshasının birinci

sayfasının sol derkenarına şerhsiz olarak son-

radan ilave edilmiştir.

2. Şiirin en önemli ahenk unsurunu

beyitlerin sonlarında tekrar edilen ‚geldim‛

redifi oluşturmaktadır. Bu redif, birinci mıs-

rada ‚geldim‛, diğer mısralarda ise ‚-a gel-

dim‛ şeklinde kullanılmıştır.

3. Şiirde rediften önceki ses benzerlik-

lerine de yer verilmiştir. Önemli bir ahenk

ögesi olan bu benzerliklerden ikinci mısradan

itibaren ‚kafiye-i mürdefe‛ yöntemiyle yarar-

lanılmıştır.

4. Şiirde sufiyane bir söylem tercih

edilmiş, bu tercihin göstergesi olarak da sıra-

sıyla ‚ezel, aşk, ebed, mestâne, mey, zâhid,

îmân, cür’a, küfr, meyhâne, vahdet, irfân, akl,

kesret, irfân, da’vâ‛ gibi tasavvufî ıstılahlar

kullanılmıştır.

5. Şiirde ‚vahdet-kesret, îmân-küfür‛

zıtlığı ‚âşık-zâhid, müslim-râhib‛ gibi para-

doksal imajlarla anlatılmış, böylece ifadenin

çağrışım değerine kuvvet verilmeye çalışıl-

mıştır.

6. Şiirde, başından sonuna kadar ‚ya-

ratılış gayesi‛ konusu üzerinde durulmuş;

varlıkların dünyaya geliş amacı, şairin kendi

4 Bu şiirle ilgili olarak Nizâm Yûsuf Çelebi'nin rast ilahisi,

Kazzâz Hasan'ın bûselik ilahisi, bestekârı meçhul bir

hüseynî ilahisi ve ses kaydı mevcut olan fakat bugüne

kadar bilinmeyen bir beste bulunmaktadır (https://defter-

i-ussak.blogspot.com, 2018).

Page 5: ASAVVUFÎ ŞİİR ŞERHLERİNİN BİLİNMEYEN BİR ÖRNEĞİ: SÜNBÜL ...isamveri.org/pdfdrg/D03989/2018_69/2018_69_KIREMITCIF.pdf · beyit, manzume ve hatta kitap şerhleri, bu

Tasavvufî Şiir Şerhlerinin Bilinmeyen Bir Örneği: Sünbül Sinân’ın ‘Geldim’ Redifli Şiirine 18. Yüzyılda Yaz… 229

şahsından hareketle tasavvufî bir yorumla

anlatılmıştır.

7. Şiirin son beytinde, tasavvuf ve di-

van şiirinin en belirgin özelliklerinden biri

olan mahlas kullanma geleneğine tabi oluna-

rak ‚Sünbülî‛ mahlasına yer verilmiştir.

2. Şerh Metniyle İlgili Bazı Tespitler

Şiirin şerh metni, Kürkçübaşızâde

Ali’nin Seyyid Nûreddîn’in kerametlerinden

ve Sünbüliyye tarikatının silsilesinden bah-

setmek için kaleme aldığı manzum Silsiletü’n-

Nûr adlı mesnevisinin sonunda yer almakta-

dır. Dört nüshası bulunan mesnevinin sadece

iki nüshasına ilave edilen bu şerhin kime ait

olduğuna dair ise metinde herhangi bir bilgi

kaydedilmemiştir. Ancak, ilgili mesnevinin

şerh metninin de yer aldığı Fransa Milli Kü-

tüphane (Arşiv No. Schefer) nüshasındaki

ketebe kaydında müstensih ismi Kayyımzâde

Muhammed olarak belirtilmiştir. Bu bilgiden

hareketle şiirin şarihinin de Kâyyımzâde Mu-

hammed olduğu ve şerh metnini mesneviye

sonradan ilave ettiği düşünülebilir.

Şerh metni her bir beyit için ayrı ayrı

tertip edilmiştir. Şarih, beyitlerden anladığını

teferruata girmeden açıklamış, ifadelerinde

sade bir üslup tercih ederek klasik nesir gele-

neğinde sıkça karşılaşılan secîlerden ve sanat-

sal anlatımlardan yararlanmamıştır.

Şerhte dikkati çeken bir diğer özellik

de, şarihin yorumunu destelemek için birinci

beyitte bir hadisi; ikinci, üçüncü ve yedinci

beyitlerde ise birer ayeti referans olarak gös-

termesidir: Ayetler: 1. Bu dünyada kör olan

kimse ahirette de kördür, üstelik iyice yolunu

şaşrmıştır (İsrâ, 17/72). 2. Allah onların kötü-

lüklerini iyiliklere çevirir (Furkân, 25/70). 3.

O’nun zâtından başka her şey yok olacaktır

(Kasas, 28/88). Hadis: Allah vardı ve O’nunla

birlikte hiçbir şey yoktu (Sahîh-i Buhârî,

Bed’ü’l-Halk 3191).

Şerh metninde anlatılanlar şu şekil-

dedir:

1. Beyit ve Şerhi:

Ezelden ‘aşk odına yana geldim

Anın-çün tâ ebed mestâne geldim

Aşk, âşık ve maşûk (kavramlarıyla

yaratılan insan) bir olan Allah ile beraber iken

ve ‚Allah vardı ve O’nunla birlikte hiçbirşey yok-

tu.‛ hadisinde (belirtildiği gibi) muhabbet

denizinin bir parçasıyken o denizden bir katre

olarak (yeryüzüne) damlamış ve Allah’ın

güzel isimlerinin tecellisiyle ehadiyyet deni-

zinden vâhidiyyet mertebesine inerek gerçek

sevgiliden ayrılmış, vücut mertebelerinin

sonuncusu olan insan âlemine gelerek bir

mumun etrafında dönüp ateşe atılmak için

can atan kelebek gibi Allah’a kavuşmak için

yanıp tutuşmuştur. Şair, vahdet meyhanesin-

de muhabbet şarabını içerek mutluluk içinde

coştuğunu; kalp aynasındaki bu sevinçten

gerçek bir arınma ortaya çıkarak manevi sar-

hoşlukla kendinden geçtiğini, (böylece) ulvi

âlemlerden bu görünen âleme sarhoş ve hay-

ran olarak geldiğini belirtmek istemiştir.

2. Beytin Şerhi:

Eger nûş itmedinse sen bu meyden

Dime zâhid ki ben îmâna geldim

Ey (sadece) kendini düşünen ve gö-

rüntüye önem veren zahit! Eğer sen saadete

kavuşturan ezel sakisinin elinden nur saçan

hakikat içkisini ve marifet şarabını yudumla-

yıp Allah muhabbetini elde etmeyerek (ve)

hayali varlığının/benliğinin perdesi olan ri-

yakâr amellerine güvenip Allah’la bütünleş-

me mertebesindeki imana sahip olmayarak

sadece göz önündeki şekillere bakıp bu şekil-

lerin iç yüzlerini anlamak için bir adım bile

atmazsan, ihlas mertebesine kavuşturan ‚Bu

dünyada kör olan kimse ahirette de kördür, üstelik

iyice yolunu şaşırmıştır.‛ ayetindeki tehdide

dâhil olursun. (Şair, zahit kişinin) ayette belir-

tilen kötü yoldaki insanlarla beraber olacağını

ve onlarla birlikte diriltileceğini işaret etmiş-

tir. En doğrusunu Allah bilir.

3. Beytin Şerhi:

İçe bir cür’a ger râhib bu meyden

Koyup küfri diye îmâna geldim

Eğer Müslüman olmayan kötü huy-

lu/dinli bir rahip Allah’ın feyzinin aynası olan

Page 6: ASAVVUFÎ ŞİİR ŞERHLERİNİN BİLİNMEYEN BİR ÖRNEĞİ: SÜNBÜL ...isamveri.org/pdfdrg/D03989/2018_69/2018_69_KIREMITCIF.pdf · beyit, manzume ve hatta kitap şerhleri, bu

230

Ferdi Kiremitçi

olgun ve güvenilir bir şeyhin irfan elinden tevhit

şarabının bir damlasını içerse, o rahibin inanç

aynasında küfrünün neticesi olarak yer eden

(kötü) huylar/özellikler ‚Allah onların kötülükle-

rini iyiliklere çevirir.‛ ayetinin gereğince İslami-

yet’in güzel özelliklerine dönüşür; (böylece o

rahip) Allah sevgisinin güzelliği ve doğru yola

girmenin mükemmelliği ortaya çıkarak inkârı

bırakıp imana gelir. 4. Beytin Şerhi:

Ola mey-hâne-i vahdetde mey nûş

Çağırır küfr-ile îmâna geldim

Sonra (onlar) vahdet meyhanesinde

tevhit şarabını ruhun eline alarak içince, Allah

dostlarının hakiki küfür dedikleri (kesretin vah-

dette gizlenmesi ve kulun fani olması) sırlarına

ulaşıp, ‚Hakiki şarabı içmenin sevincini tattım.‛

ve ‚Hakiki imanın güneşi içimde doğdu.‛ diye

(insanlara) seslenerek davet ve irşat makamında

olduklarını gösterirler.

5. Beytin Şerhi:

Var idi ‘akla ‘ilm-i kâbiliyyet

Görüben kendimi ‘irfâna geldim

(Şair,) ‚Hak Teâlâ nurani küçük bir

cevheri gizli hazinesinden çıkarıp bütün ruhlara

parlak bir ayna yaptığı zaman ben de ezelî ve

ebedî olan Allah’ın inayet ve istidadından his-

seme düşene razı olup, Allah’ın ledün ilmine ve

(güzel) isimlerinin hakikatlarına dair özümde

yerleştirdiği kabiliyetim dolayısıyla en aşağı yer

olan dünyaya gönderildiğimde kulluk vazifesini

yerine getirmeye başlayıp velilik mertebesine

ulaştım.‛ demek istemiştir.

6. Beytin Şerhi:

Sarây-ı vahdet olmuşken makâmım

Bu kesret ‘âlemin seyrâna geldim

(Şair,) ‚Allah’ın bütün isimleri Hakk’ın

görülmeyen zatında saklı, Hazret-i İmâd’a giz-

lenmiş ve çokluktan arınmış en yüce birlik

hâlindeyken, dünyaya insan şeklinde inerek

çokluk âlemini seyretmeye geldim.‛ (demek

istemiştir).

7. Beytin Şerhi:

Çü birdir Sünbülî ma‘rûf u ‘ârif

İdüp da‘vâ dime ‘irfâna geldim

(Şair,) ‚Ey Sünbül! Bir olan Allah’ın te-

cellisinde kulluk yapan ile yapılanın, secde eden

ile edilenin, bilen ile bilinenin aynı olduğunun

anlaşıldığı (ve) ‚O’nun zatından başka her şey yok

olacaktır.‛ ayetinin sırrı açıklığa kavuştuğu za-

man, ‚Cihan haksız hemân bir ad u sandur/Bunun

varlığı var dimek yalandur‛ beytini okuyup, (ken-

di) önemsizliğini farkederek bilme iddiasında

bulunma.‛ demek istemiştir.

3. Şerhin Nüshaları ve Tenkitli Metni

Şiirin şerhi, Kürkçübaşızâde Ali’nin ka-

leme aldığı Silsiletü’n-Nûr adlı manzum

menâkıbnâmenin iki ayrı nüshasında yer almak-

tadır.

Birinci nüsha, İstanbul Büyükşehir Be-

lediyesi Atatürk Kitaplığı (Arşiv No. 538/1)’nda

kayıtlıdır. Metin neşrinde ‚İ.‛ ile gösterilen bu

nüshanın boyutu dış-iç ‚230x165-160x80

mm‛dir. 11 varaktan oluşan nüshanın her sayfa-

sında 2 sütun ve 21 satır bulunmaktadır. Nüsha

‚nesih‛ yazı çeşidiyle kaleme alınmıştır. Nüsha-

nın başlıkları ve derkenarlarındaki yazıları kır-

mızıdır (www.yazmalar.gov.tr, 2018). Şerh met-

ni bu nüshanın 10a-11a varaklarında bulunmak-

tadır.

İkinci nüsha, Fransa Milli Kütüphane

(Arşiv No. Schefer)’de kayıtlıdır. Metin neşrinde

‚F.‛ ile gösterilen nüshanın boyutu dış ‚245x145

mm.‛dir. 11 varaktan oluşan nüshada çift sütun

hâlinde ortalama 17 satır bulunmaktadır. Nüs-

hada ‚nesih‛ yazı çeşidi ve ‚sarı renkli kâğıt‛

kullanılmıştır. Nüshanın başlık üstü ebrulu,

cetvelleri ve derkenar bilgileri kırmızı, kenarları

meşin, cildi yaldızlıdır (www.yazmalar.gov.tr,

2018b). Şerh metni bu nüshanın 10b-12a varakla-

rında bulunmaktadır.

Şiir şerhinin tenkitli metni hazırlanırken

şu hususlara dikkat edilmiştir: 1. Şerh edilen

metnin her bir birimi ayrı ayrı numaralandırıl-

mış; şerh metinlerinin başına ‚şerh‛ açıklaması

konulmuştur. 2. Şerh metnindeki nüsha farklı-

lıkları dipnotlarda gösterilmiştir. 3. Şerh met-

ninde yapılan ilaveler ‚ ‛ işaretinin içinde

belirtilmiştir. 4. Şerh metniyle ilgili kelime tas-

hihleri dipnotlarda gösterilmiştir. 5. Şerh met-

ninden sonra orijinal metin örneğine yer veril-

miştir.

Page 7: ASAVVUFÎ ŞİİR ŞERHLERİNİN BİLİNMEYEN BİR ÖRNEĞİ: SÜNBÜL ...isamveri.org/pdfdrg/D03989/2018_69/2018_69_KIREMITCIF.pdf · beyit, manzume ve hatta kitap şerhleri, bu

Tasavvufî Şiir Şerhlerinin Bilinmeyen Bir Örneği: Sünbül Sinân’ın ‘Geldim’ Redifli Şiirine 18. Yüzyılda Yaz… 231

İl│h○-i ├a╖ret-i Sünbül Sin│n ┐Aleyhi Ra┤metü Rabbihi’l-Ker○mi’d-Deyy│n

1. Ezelden ┐aş╞ odına yana geldim Anı╠-çün t│ ebed mest│ne geldim5

Şer┤: Ol f│┌i╖-i rev│yi┤-i tev┤○d-i Ra┤m│n ve ol müsteşmim-i b╢y-ı ┐abher-i cin│n ve ol ╘│┌ir-i fe╖│-yı

╞uds-i l│-mek│n ve ol ╘│vus-ı fes○┤a-i ┐ilm ü ┐irf│n ve ol ╞u╘b-ı d│┌ire-i ╒ıd╞ u ○╞│n ve ol ╜av┘-ı

a┐╚am ve mürşid-i ┘e╞al│n ├a╖ret-i Şey┴ Y╢suf Sünbül Sin│n ┐Aleyhi Ra┤metu’ll│hi’l-Ker○mi’d-

Deyy│n bu na╚m-ı r╢┤-ba┴ş│larında ┐uşş│╞-ı gül-çehre-i ┤a╞○╞at olan ciger-s╢zlara ┐aş╞-ı

┬ud│’dan ba┴ş idüp buyururlar, ya┐n○ ┐aş╞ ve ┐│şı╞ ve ma┐ş╢╞ yek-reng○-i va┤det iken ve da┴ı

“K│ne’ll│hu ve lem yekün me┐ah╢”6da ┐umm│n-ı mu┤abbet iken ol ┐umm│ndan ╞│treveş çek○de

ve ol dery│-yı e┤adiyyetden tenezzül│t-ı esm│ ile v│┤iddiyete nüz╢l eyleyüp, m│hb╢b-ı

┤a╞○╞○den cüd│ olup, │┴ir-i mer│tib-i vüc╢d olan ┐│lem-i ins│na gelüp, ol ┐│lem-i vu╒latda şem┐-i

═│ta7 s╢z│n ve mey-┴│ne-i va┤detde mu┤abbet şer│bın n╢ş idüp, ol neş┌e-i neş│╘la ╘arabn│k ve

mir┌│t-ı ╞albimde ol neş┌eden ╒afvet-i ╒af│ nüm│y│n olma╜la ol ┴amr-ı ┤a╞○╞○ni╠ keyfiyyet-i (10b) ma┐nev○si ile sekr│n olup ol ┐│lemlerden bu ┐│lem-i şeh│dete mest ü v│le-i ┤ayr│n olup

geldim dimegi mur│d buyururlar.

2. Eger n╢ş itmedi╠se sen bu meyden Dime z│hid ki ben ○m│na geldim8

Şer┤: Ey z│hid-i ┴od-b○n ü ╚│hir-b○n, eger sen s│╞○-i ezel○-i dest-i sa┐│det-peyvestden, bu ┴amr-ı

┤a╞○╞○-i n╢r│n○den ve ra┤○╞-i ra╞r│╞ ve şer│b-ı ╘uh╢r-ı ma┐│rifden cür┐a-keş-i ╒a┤b│-yı mu┤abbet olmayup, hest○-i mevh╢mu╠ ┤ic│b ve zer╞ ü riy│ ile olan a┐m│li╠e istin│d ve i┐tim│d idüp ○m│n-ı

┤a╞╞a’l-ya╞○n ╒a┤ibi olmayup, yal╠ız na╚arını ╒uver-i kenviyyeye ┤a╒r idüp ma┤╒╢╒│tdan bir

┤a╘ve ilerüye ╞adem-keş○de ╞ılmayup9, ma╞│m-ı i┴l│╒a v│╒ıl “Men k│ne f○ ┤│═ih○ a┐m│ fe hüve

fi’l-│┴irati a┐m│ ve e╔allü seb○len”10 na╚m-ı ker○mi ta┴tında olan va┐○de d│┴il ve ol11 zümre-i

kem-seb○le v│╒ıl olup, anları╠la ┤aşr olursuz dimegi iş│ret buyurur. All│hu a┐lem.

3. İçe bir cür┐a ger r│hib bu meyden ╝oyup küfri diye12 ○m│na geldim13

Şer┤: Ya┐n○ r│hib-i bed-k○ş-i küfr-end○ş eger ma╚har-ı fey╖-i a╞des olan şey┴-i k│mili╠ ve merd-i

v│╒ılı╠ dest-i ┐irf│nından bir cür┐a şar│b-ı tev┤○d n╢ş eylese ol r│hibi╠ mir┌│t-ı i┐ti╞│dında mü-

te╘abbı┐ olan ╒╢ret-i küfr-i ber-m╢cib “Yubeddilu’ll│hü seyyi┌│tihim hasen│tin”14 │yet-i şer○fi

mı╒d│╞ınca ╒╢ret-i ┤asene-i İsl│miyeye mübeddel olup cem│l-i mu┤abbet ve kem│l-i hid│yet yüz

gösterüp küfrini ╞oyup ○m│na gele.

4. Ola mey-┴│ne-i va┤detde mey n╢ş Ça╜ırır küfr-ile ○m│na geldim15

Şer┤: Ve ba┐deh╢ mey-┴│ne-i va┤detde ╒a┤b│-yı tev┤○di dest-i r╢┤ına alup n╢ş-ı c│n eyledikde tekr│r

evliy│ull│hı╠ küfr-i ┤a╞○╞○ didikleri esr│ra v│╒ıl olup el┤amdülill│h şimdi neş┌e-y│b-ı ┴│mr-ı

┤a╞○╞○ oldum ve şems-i ○m│n-ı (11a) ┤a╞○╞at bende ╘ul╢┐ eyledi diyü çağırup ma╞│m-ı da┐veti ve

ma╞│m-ı irş│dı remz ü ○m│ iderler.

5 F.10a, İ. 10a. // İ. nüshasının sol derkenarında, farklı eserlerde şiirin altıncı beyti olarak yer alan beyit “Veleh╢” başlığının

altında kaydedilmiştir: Bu dehr içre görüp itme ta┐accüb / Ki gizli genc idim v○r│ne geldim 6 Allah vardı ve O’nunla birlikte hiçbirşey yoktu (Buhârî, 2001: IV/105; Ali el-Muttakî el-Hindî, 1981: X/370).

7 şem┐-i ═│ta: şem┐-i ═│t İ.

8 F. 10b, İ 10b.

9 ╞ılmayup: ╞almayup İ.

10 Bu dünyada kör olan kimse âhirette de kördür, üstelik iyice yolunu şaşırmıştır (İsrâ, 17/72).

11 ol: olur İ.

12 küfri diye: küfriyle İ.

13 F. 10b, İ 10b.

14 Allah onların kötülüklerini iyiliklere çevirir (Furkân, 25/70).

15 F. 10b, İ. 11a.

Page 8: ASAVVUFÎ ŞİİR ŞERHLERİNİN BİLİNMEYEN BİR ÖRNEĞİ: SÜNBÜL ...isamveri.org/pdfdrg/D03989/2018_69/2018_69_KIREMITCIF.pdf · beyit, manzume ve hatta kitap şerhleri, bu

232

Ferdi Kiremitçi

5. Var idi ┐a╞la ┐ilm-i ╞│biliyyet Görüben kendimi ┐irf│na geldim16

Şer┤: Ya┐n○ ├a╞ Te┐│l│ kenz-i ma┴f○sinden bir cevher-i ferd-i n╢r│n○ çı╞arup, ol cevher-i ferd cem○┐

erv│┤a bir │yine-i mücell│ oldu╜ı ┤○nde ben da┴ı isti┐d│d-ı ezel○ ve ┐in│yet-i lem-yezel○den ┤i╒╒e-i

mu╞adderime r│╖○ olup, ═│tımda isrişte17 olan ┐ilm-i ledünn○-i il│h○ye ve ┤a╞│yı╞-ı esm│ya

╞│biliyyetim ┤asebiyle merkez-i esfele nüz╢lumda ma╞│m-ı ┐ub╢diyyetde ╞ıy│m olup ┐│rif-i

bill│h oldum dimegi iş│ret buyururlar.

6. Sar│y-ı va┤det olmuşken ma╞│mım Bu ke┘ret ┐│lemin seyr│na geldim18

Şer┤: Ya┐n○ ╞amu esm│-i il│hiyye ├a╞╞’ın ╜ayb-ı hüviyyetinde müstecinne ve ├a╖ret-i ┐İm│d’a mest╢r

ve ta┐addüdden müberr│ bir va┤det-i ╞übr│da iken berza┴-ı c│mi┐ olan ╒╢ret-i ins│na nüz╢l idüp

┐│lem-i ke┘reti seyr│na geldim.

7. Çü birdir Sünbül○ ma┐r╢f u ┐│rif İdüp da┐v│ dime ┐irf│na geldim19

Şer┤: ┐─rif-i cüz┌ ü küll ve müşkil-güş│-yı ┐ilm-i esm│ ve h│d○-i seyl ├a╖ret-i Sünbül kendi ═│t-ı ┐irf│n-

╒ıf│tlarına ┴i╘│b-ı müste╘│b idüp ┴│time-i nu╘╞-ı şer○flerinde bu beytle ┴atm-ı kel│m idüp buyu-

rurlar.20

Çünki ey Sünbül tecell○-i ═│t-ı e┤adiyyetde ┐│bid ve ma┐b╢d, s│cid ve mesc╢d, ┐│rif ve ma┐r╢f bir olup “╝üllü şey┌in h│likün ill│ vecheh╢”21 sırrı │şik│r oldu╜ı ┤○nde bu beyti g╢y│ olup “Cih│n

┤a╞sız hem│n bir ad u ╒andur (11b) / Bunun varlı╜ı var dimek yalandur” diyü bu beyti g╢y│ olup

═üll ü müsekkinde olup da┐v│-yı ┐irf│n eyleme dimekligi mur│d iderler. All│hu a┐lem bi’╒-╒av│b.

Ketebehü e╔┐afu’l-┐ib│d Derv○ş Mu┤ammed eş-şeh○r bi-╝ayyım-z│de.

Sene: 1190. ┼i’l-╞a┐de 11.22

16

F. 11a, İ. 11a. 17

Kelimenin yaygın kullanımı “sirişte (huy, yaratılış)”dir. 18

F. 11a, İ. 11a. 19

F. 11a, İ. 11a. 20

Bu açıklama her iki nüshada da 7. beyitten önce yer almaktadır. Metin neşrindeki düzene uygun olarak beytin altında

yazılmıştır. 21

O’nun zatından başka her şey yok olacaktır (Kasas, 28/88). 22

Ketebe kaydı İ. nüshasında bulunmamaktadır.

SONUÇ

Bu çalışma, Türk edebiyatındaki ta-

savvufî şiir şerhlerinin bilinmeyen bir örneği-

ni tanıtmakta, Sünbül Sinân’ın ‚geldim‛ redif-

li şiiri için 18. yüzyılda yazılan bu şerhle ilgili

bazı tespitleri ve şerhin metin neşrini içermek-

tedir. Çalışmanın sonuçlarını şöylece özetle-

mek mümkündür:

1. Şerh metni, 16. yüzyıl sufilerinden

olup Halvetiyye/Cemâliyye tarikatının Sün-

büliyye kolunun kurucusu olan Sünbül

Sinân’ın ‚Ezelden ‘aşk odına yana geldim/Anın-

çün tâ ebed mestâne geldim‛ matlalı şiirini açık-

lamak için kaleme alınmıştır.

2. Şerhin kime ait olduğuna dair kesin

bir bilgi bulunmamaktadır. Ancak metnin,

şerh metninin yer aldığı Silsiletü’n-Nûr adlı

manzum menâkıbnâmenin müellifi ve Sünbü-

liyye tarikatının şeyhlerinden Seyyid

Nûreddîn’in müridi olan Kürkçübaşızâde Ali

tarafından yazıldığı tahmin edilmektedir.

3. Şerh edilen şiir yedi beyitlik ve ga-

zel nazım şekline uygun olarak kaleme alın-

mış bir ilahidir. Beyitlerde göze çarpan en

önemli edebî sanat, aşkın ateşe ve şaraba ben-

zetilmesidir. Bunun dışında ifadelerin bir

kısmında ‚vahdet-kesret, îmân-küfür‛ zıtlığı-

nın ‚âşık-zâhid, müslim-râhib‛ gibi paradok-

sal imajlarla anlatıldığı dikkati çekmektedir.

4. Şerh metninde, şiirin her beyti teker

teker fakat kısaca açıklanmıştır. Metinde,

Sünbül Sinân’ın insanın ilahi aşkın sarhoşlu-

ğuyla dünyaya geldiğine, ilahi aşk şarabından

içen bir kişinin rahip de olsa kesret içinde

Page 9: ASAVVUFÎ ŞİİR ŞERHLERİNİN BİLİNMEYEN BİR ÖRNEĞİ: SÜNBÜL ...isamveri.org/pdfdrg/D03989/2018_69/2018_69_KIREMITCIF.pdf · beyit, manzume ve hatta kitap şerhleri, bu

Tasavvufî Şiir Şerhlerinin Bilinmeyen Bir Örneği: Sünbül Sinân’ın ‘Geldim’ Redifli Şiirine 18. Yüzyılda Yaz… 233

vahdeti bularak iman edeceğine, böylece in-

sanın fıtratında kabiliyet olarak yerleştirilen

ledün ilmini elde edeceğine vurgu yaptığın-

dan bahsedilmekte; bu konular bazı tasavvufî

kavramlar öne çıkarılarak ve birkaç beyitte de

ayet-hadis iktibaslarından yararlanılarak izah

edilmektedir.

5. Şerh metninin yer aldığı iki ayrı el

yazması nüsha tespit edilmiştir. Bu nüshalar,

Fransa Milli Kütüphanesi (Arşiv No. Schefer)

ile İstanbul Büyükşehir Belediyesi Atatürk

Kitaplığı (Arşiv No. 538/1)’nda kayıtlıdır.

KAYNAKÇA

Akkuş, M. (1992). ‚Metin Şerhi Geleneği Tar-

lan Mektebinden Haluk İpekten’e‛.

Yedi İklim, S. 32: 67-78.

Ali El-Muttakî El-Hindî. (1401/1981). Kenzü’l-

Ummâl. 10 (370). Müessesetü’r-Risâle.

Baş, M. Ş. (2012). Türk-İslâm Edebiyatı El

Kitabı. A. Yılmaz (Ed.), Türk-İslâm

Edebiyatında Şerh Geleneği (s. 313-

318). Ankara: Grafiker.

Buhârî. (2011). Sahîh-i Buhârî (Bed’ü’l-Halk

3191) (Thk.: Muhammed Züheyr b.

Nâsır en-Nâsır). 4 (105). Dâru Tav-

gu’n-Necât.

Bursalı Mehmed Tâhir. (1333). Osmanlı Müel-

lifleri. İstanbul: Matbaa-i Âmire.

Canım, R. (1996). Fuzuli Kitabı: 500. Yılında

Fuzuli Sempozyumu Bildiriler. B. Ay-

vazoğlu (Haz.), Metin Şerhi Gelene-

ğimiz Çerçevesinde Tarlan ve İpek-

ten’in Kaleminden Fuzuli’nin ‘Sana’

Redifli Gazeli‛ (s. 129-140). İstanbul:

Büyük Şehir Belediyesi Kültür İşleri

Dairesi Başkanlığı.

Ceylan, Ö. (2007). Tasavvufi Şiir Şerhleri. İs-

tanbul: Kapı.

Ceylan, Ö. (2010). Böyle Buyurdu Sûfî. İstan-

bul: Kapı.

Çelebioğlu, Â. (1989). ‚Yûnus’un Şiirleriyle

İlgili Şerhler‛. Türk Edebiyatı, S. 193:

28-30.

Dilçin, C. (2003). ‚Cumhuriyet’in 80. Yılında

Divan Şiiri Üzerine Düşünceler‛. Tür-

koloji Dergisi, C/S. 16(2): 1-21.

Doğan, M. N. (2002). Eski Şiirin Bahçesinde.

İstanbul: Ötüken.

Eren, A. (Tarihsiz). İstanbul Evliyalarından

Sünbül Efendi ve Merkez Efendi Haz-

retleri. İstanbul: Merkez Efendi Kurs

ve Okul Talebelerine Yardım Derneği.

Gök, T. (2014). ‚Şem’î Şem’ullâh ve Şerh-i

Subhatü’l-Ebrâr’ı‛. JASSS (The Jour-

nal of Academic Social Science Stu-

dies), C/S. 25 (1): 41-426.

Karaman, H. Özek, A., Dönmez, İ. K., Çağrıcı,

M., Gümüş, S. ve Turgut, A. (2007).

Kur’ân-ı Kerîm ve Açıklamalı Meâli.

Ankara: Türkiye Diyanet Vakfı.

Kortantamer, T. (1994). ‚Teori Zemininde

Metin Şerhi Meselesi‛. EÜEF Türk Di-

li ve Edebiyatı Araştırmaları Dergisi,

S. 8: 1-10.

Kürkçübaşızâde Ali. Silsiletü’n-Nûr. İstanbul

Büyükşehir Belediyesi Atatürk Kitap-

lığı, Arşiv No. 538/1. vr. 10.

Kürkçübaşızâde Ali. Silsiletü’n-Nûr. Fransa

Milli Kütüphane, Arşiv No. Schefer.

vr. 11.

Mengi, M. (2000). Divan Şiiri Yazıları. Ankara:

Akçağ.

Mengi, M. (2007). ‚Metin İncelemesi Aşamala-

rı, Terimleri ve Bunlardan Biri: Metin

Tahlili‛. Turkish Studies, C/S. 2 (3):

407-417.

Okay, O. (1990). Sanat ve Edebiyat Yazıları.

İstanbul: Ötüken.

Osmanzâde Hüseyin Vassâf. (2015). Sefîne-i

Evliyâ (C. 3) (Haz. M. Akkuş, A. Yıl-

maz). İstanbul: Kitabevi.

Özkan, Ö. (2011). ‚Hermeneutik ve Klâsik

Metin Şerhi‛. JASSS (The Journal of

Academic Social Science Studies), C/S.

4 (1): 65-73.

Saraç, Y. (1999). ‚Divan Tahlilleri Üzerine‛.

İlmi Araştırmalar Dil, Edebiyat, Tarih

İncelemeleri, S. 8: 209-219.

Şensoy, S. (2010). Şerh. Diyanet Vakfı İslâm

Page 10: ASAVVUFÎ ŞİİR ŞERHLERİNİN BİLİNMEYEN BİR ÖRNEĞİ: SÜNBÜL ...isamveri.org/pdfdrg/D03989/2018_69/2018_69_KIREMITCIF.pdf · beyit, manzume ve hatta kitap şerhleri, bu

234

Ferdi Kiremitçi

Ansiklopedisi (C. 38, s. 555-558). İs-

tanbul: Türkiye Diyanet Vakfı.

Yeniterzi, E. (1999). ‚Metin Şerhi ile İlgili Gö-

rüşler‛. SÜ Türkiyat Araştırmaları

Enstitüsü Türkiyat Araştırmaları Der-

gisi, S. 5: 59-68.

Yücer, H. M. (2010). Sünbül Sinan. Diyanet

Vakfı İslâm Ansiklopedisi (C. 38, s.

135-136). İstanbul: Türkiye Diyanet

Vakfı.

https://defter-i-ussak.blogspot.com. (2018, 4

Temmuz). Sünbül Sinân Hazretlerinin

Nutk-i Şerîfleri ve İlahiler. Erişim ta-

rihi: 4 Temmuz 2018, https://defter-i-

ussak.blogspot.com/2015/05/sunbul-

sinan-hazretlerinin-nutk-i.html

www.yazmalar.gov.tr. (2018, 4 Temmuz).

Silsiletü'n-Nûr. Erişim tarihi: 4 Tem-

muz 2018,

http://www.yazmalar.gov.tr/eser/silsil

etun-nûr/110616

www.yazmalar.gov.tr. (2018b, 4 Temmuz).

Silsiletü'n-Nûr. Erişim tarihi: 4 Tem-

muz 2018,

http://www.yazmalar.gov.tr/eser/silsil

etun-nûr/122194

Citation Information/Kaynakça Bilgisi

Kiremitçi, F. (2018). Tasavvufî Şiir Şerhlerinin Bilinmeyen Bir Örneği: Sünbül Sinân’ın ‘Geldim’

Redifli Şiirine 18. Yüzyılda Yazılan Bir Şerh, Jass Studies-The Journal of Academic Social

Science Studies, Doi number:http://dx.doi.org/10.9761/JASSS7700, Number: 69 Summer II

2018, p. 225-238.

Page 11: ASAVVUFÎ ŞİİR ŞERHLERİNİN BİLİNMEYEN BİR ÖRNEĞİ: SÜNBÜL ...isamveri.org/pdfdrg/D03989/2018_69/2018_69_KIREMITCIF.pdf · beyit, manzume ve hatta kitap şerhleri, bu

Tasavvufî Şiir Şerhlerinin Bilinmeyen Bir Örneği: Sünbül Sinân’ın ‘Geldim’ Redifli Şiirine 18. Yüzyılda Yaz…235

EKLER

ORİJİNAL METİN

Fransa Milli Kütüphane, Arşiv No. Schefer, vr. 10b.

Page 12: ASAVVUFÎ ŞİİR ŞERHLERİNİN BİLİNMEYEN BİR ÖRNEĞİ: SÜNBÜL ...isamveri.org/pdfdrg/D03989/2018_69/2018_69_KIREMITCIF.pdf · beyit, manzume ve hatta kitap şerhleri, bu

236

Ferdi Kiremitçi

Fransa Milli Kütüphane, Arşiv No. Schefer, vr. 11a.

Page 13: ASAVVUFÎ ŞİİR ŞERHLERİNİN BİLİNMEYEN BİR ÖRNEĞİ: SÜNBÜL ...isamveri.org/pdfdrg/D03989/2018_69/2018_69_KIREMITCIF.pdf · beyit, manzume ve hatta kitap şerhleri, bu

Tasavvufî Şiir Şerhlerinin Bilinmeyen Bir Örneği: Sünbül Sinân’ın ‘Geldim’ Redifli Şiirine 18. Yüzyılda Yaz…237

Fransa Milli Kütüphane, Arşiv No. Schefer, vr. 11b.

Page 14: ASAVVUFÎ ŞİİR ŞERHLERİNİN BİLİNMEYEN BİR ÖRNEĞİ: SÜNBÜL ...isamveri.org/pdfdrg/D03989/2018_69/2018_69_KIREMITCIF.pdf · beyit, manzume ve hatta kitap şerhleri, bu

238

Ferdi Kiremitçi

Fransa Milli Kütüphane, Arşiv No. Schefer, vr. 12a.