arazİ yÖnetİmİ gÜnlerİ - hkmo.org.tr · arazİ yÖnetİmİ gÜnlerİ . $5$=ú
TRANSCRIPT
ARAZİ YÖNETİMİ GÜNLERİ
1
2
Adres:
HKMO İstanbul Şubesi
19 Mayıs Mahallesi Samanyolu Sk.
Onur Apt. No: 106 Kat: 2
34360 Şişli - İstanbul
Tel: +90 212 2328989 / Faks: +90 212 2329428
e-posta:[email protected]
web: www.hkmo.org.tr
1. Baskı
İstanbul, Şubat 2014
Baskı Adedi:
500
ISBN: 978-605-01-0589-6
Matbaa Sertifika No: 12142
Tasarım:
Yayın Kurulu
Baskıya Hazırlık:
Orhan Demirbağ
Baskı:
Ezgi Matbaa
Sanayi Cad. Altay Sk. No: 14 Çobançeşme/İstanbul
Tel: 0212 452 23 02
İÇİNDEKİLER
Sunuş 7
Açılış Oturumu 915 Kasım 2012, Perşembe
Birinci Oturum 25
Tematik Sunuş: Arazi Yönetimi
Prof. Dr. Holger Magel, FIG (Uluslararası Harita Mühendisleri Federasyonu ) Onursal Başkanı 26
İkinci Oturum 35
Tematik Sunuş: Kentsel Dönüşüm; NEDEN, KİMİN İÇİN ve NASIL?
Prof. Dr. Ruşen Keleş, Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Emekli Öğretim Üyesi
Üçüncü Oturum 46
Uluslararası Deneyimler
Prof. Dr. Rob Atkinson, Faculty of Environment and Technology University of the West of England 47
Dördüncü Oturum 54
Oturum Yürütücüsü: Mehmet Yıldırım, HKMO İstanbul Şube Yönetim Kurulu Başkanı
Kentsel Dönüşümün Sosyo-Ekonomik Boyutu
Doç. Dr. Murat Cemal Yalçıntan, M.S. Güzel Sanatlar Üniversitesi Bölge Planlama Anabilim Dalı Bşk. 56
Kentsel Dönüşümün Sosyolojik Boyutu
Doç. Dr. Hatice Kurtuluş, İstanbul Üniversitesi Kamu Yönetimi Bölümü Öğretim Üyesi 66
Kentsel Dönüşümün Planlama Boyutu
Doç. Dr. Asuman Türkün, Yıldız Teknik Üniversitesi Şehir ve Bölge Planlama Bölümü Öğretim Üyesi 70
‘Dönüşüm’ Maskeli Kentsel Yağma...
Mustafa Sönmez, Cumhuriyet Gazetesi Yazarı 74
Kentsel Dönüşümün Hukuksal Boyutu
Av. Can Atalay 76
Kentsel Dönüşüm ve Yeni Mühendislik Projeleri
Nihat Kandaloğlu, Y. Harita ve Kadastro Mühendisi 81
Beşinci Oturum 97
Oturum Yürütücüsü: Tores Dinçöz, Mimarlar Odası Anadolu 1. BKBT Yönetim Kurulu Sekreter Üyesi
Kent Hareketleri Fener-Balat-Ayvansaray Bölge Sorumlusu
Yrd. Doç. Dr. Çiğdem Şahin 99
Gaziosmanpaşa Sarıgöl Romanlar Derneği
Şadi Çatı 104
Sulukule Roman Kültürünü Geliştirme ve Dayanışma Derneği
Şükrü Pündük 105
3
”Kentsel Dönüşüm” Konusuna Mahallelerden Bakış
Velaaddin Kılıç, Sarıyer Mahalle Dernekleri Platformu ve Kooperatifi 108
Yıkımlara Karşı İstanbul Halk KomiteleriDeniz Sevük 111
Forum 116
Altıncı Oturum 119
16 Kasım 2012, Cuma
Oturum Yürütücüsü: Murat Gökdemir, İnşaat Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi
Tarihi Kent Kimliğinin Canlandırılmasında Kentsel Dönüşümün Etkisi: Antakya Kenti Örneği
Aylin Salıcı- M. Faruk Altunkasa- Nur Karcıoğlu, Mustafa Kemal Üniversitesi Peyzaj Mimarlığı Bölümü-
Çukurova Üniversitesi Peyzaj Mimarlığı Bölümü- Antakya Belediyesi 120
Kentsel Dönüşümde “Akıl Tutulması” ve Rant Çıldırısı
Serdar Aydın, Çankaya Belediyesi-Harita Ve Kadastro Mühendisi 125
Türkiye’de Kentsel Dönüşümü Kısıtlayan/Zorlaştıran Etkenler
Dr. Erdal Köktürk, Harita Ve Kadastro Mühendisleri Odası Üyesi,
Beykoz Belediyesi 1999-2004 Dönemi Başkan Yardımcısı 148
Yedinci Oturum 182
Oturum Yürütücüsü: Celal Beşiktepe, Harita ve Kadastro Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi
Harita ve Kadastro Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi
Celal Beşiktepe 185
Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi
Burak Kaan Yılmazsoy 191
İnşaat Mühendisleri Odası İstanbul Şube Yönetim Kurulu Başkanı
Cemal Gökçe 196
KENTLEŞME ve KENTSEL DÖNÜŞÜMİstanbul Barosu Çevre ve Kent Hukuku Komisyonu
Alev Seher Tuna 201
“AFET RİSKİ ALTINDAKİ ALANLARIN DÖNÜŞTÜRÜLMESİ” , YASANIN TAŞIDIĞI RİSKLER
Şehir Plancıları Odası İstanbul Şubesi Afet ve Kentsel Dönüşüm Komisyonu
Ahmet Kıvanç Kutluca, Süleyman Balyemez 215
KENTSEL DÖNÜŞÜM ve SAĞLIK
İstanbul Tabip Odası Yönetim Kurulu Üyesi
Ali Özyurt 218
Sekizinci Oturum 223
Tematik Sunuş: 2B Sorununun Kapsamı ve Boyutları
Ferruh Atbaşoğlu, Yargıtay 20. Hukuk Dairesi Onursal Başkanı 225
Dokuzuncu Oturum 233
Oturum Yürütücüsü: Prof. Dr. Beyza Üstün, Yıldız Teknik Üniversitesi Çevre Mühendisliği Bölümü
2B ve Orman Kadastrosuna Bakış
Prof. Dr. Erol Köktürk- Dr. Erdal Köktürk, Harita ve Kadastro Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi 235
4
2B ve 6292 Sayılı Yasanın Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü Açısından Getirdikleri
Mehmet Yiğit, Tapu ve Kadastro İstanbul Bölge Müdür Yardımcısı 267
HARFLER, RAKAMLAR KARMAŞASINDA
36831”, “2”, “B”, “6292”NİN ANLAMI
Besim Sertok , Orman Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi Eski Başkanı 272
Onuncu Oturum 286
Oturum Yürütücüsü: Prof. Dr. Rahmi Nurhan Çelik, İ.T.Ü Geomatik Mühendisliği Bölümü Öğr. Üyesi
Arazi Yönetimi ve Gereksinimi
Prof. Hüseyin Erkan-S. Gökşin Seylam- Prof. Dr. Ahmet Yaşayan,
Harita ve Kadastro Mühendisleri Odası Kadastro Komisyonu 288
Orman Sınırları Dışına Çıkarılan Araziler (2B) ve Kentsel Dönüşüm:
Orman Kadastrosu ve Mülkiyet Hukuku Bakımından Bir Değerlendirme
Prof. Dr. Yusuf Güneş, Orman Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi 293
2B Öncesi-Sonrası
Rana Arıbaş, Elektrik Mühendisleri Odası Üyesi-Ekoloji Aktivisti 301
Onbirinci Oturum 307
Oturum Yürütücüsü: Yrd. Doç. Dr. M. Tevfik Özlüdemir, İstanbul Teknik Üniversitesi
Geomatik Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi
Yabancıların Taşınmaz Ediniminin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Boyutu
Erdal Dayıoğlu- Av.Tutku Ayan, Tapu ve Kadastro Gen. Md. Eski Başmüfettişi ve İç Denetim Uzmanı 309
Yabancılara Mülk Satışının Hukuki ve Siyasi Boyutları
Prof. Dr. Yücel Sayman, Medipol Üniversitesi Hukuk Fakültesi 323
Türkiye’de Yabancılara Toprak Satışı: Tarihsel Bir Değerlendirme
Emel Karakaya, İzmir Yüksek teknoloji Enstitüsü Şehir ve Bölge Planlama Bölümü 328
Onikinci Oturum 343
17 Kasım 2012, Cumartesi
Tematik Sunuş: Almanya’da İmar Uygulama Ve Eşdeğerlik Sistemi
Prof. Dr. Hans Joachim Lınke- Prof. Dr. Nazmi Yıldız, Fachbereich Bauingenieurwesen und Geodäsie
Technische Universität Darmstadt, Okan Üniversitesi İngilizce Geomatik Mühendisliği Bölümü 345
Onüçüncü Oturum 358
Oturum Yürütücüsü: Celal Beşiktepe, Harita ve Kadastro Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi
18. Madde Uygulamalarında Danıştay Kararlarına Yansıyan Sorunlar
İsmet Can, Danıştay 6. Daire Tetkik Hakimi 360
Kentsel Dönüşüm Uygulamalarında Karşılaşılan Sorunlar
Mehmet Sıtkı Çelik, Danıştay 6. Daire Tetkik Hakimi 374
Türkiye’de Arsa Düzenlemelerinde Yaşanan Sorunlar
Dr. Erdal Köktürk, Harita ve Kadastro Mühendisleri Odası Üyesi,
Beykoz Belediyesi 1999-2004 Dönemi Başkan Yardımcısı 379
5
18. Madde Uygulamalarının Kadastro ve Tapu Müdürlüklerindeki
Kabul ve Tescil Süreçlerinde Karşılaşılan Uygulama Sorunları
Nevzat İhsan Sarı, Y. Harita Mühendisi-Tapu Kadastro Genel Müdürlüğü Müfettişi 407
Arsa Düzenlemesinin Kentsel Mekân Oluşumu Açısından İrdelenmesi
Yrd. Doç. Dr. Mehmet Çağlar Meşhur, Selçuk Üniversitesi Şehir ve Bölge Planlama Bölümü 424
Forum 432
Ondördüncü Oturum 441
Oturum Yürütücüsü: Prof. Dr. Erol Köktürk, Harita ve Kadastro Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi
Almanya’da Eşdeğerlik İlkesine Göre Arsa Düzenlemesi
Prof. Dr. Hans Joachim Lınke - Prof. Dr. Nazmi Yıldız,Technische Universität Darmstadt Geodätisches
Institut Fachgebiet Landmanagement, Okan Üniversitesi İngilizce Geomatik Mühendisliği Bölümü 443
Kentsel Dönüşüm Projelerinde Eşdeğerlik İlkesine Dayanan İmar Uygulama Yönteminin Gerekliliği
Yrd. Doç. Dr. Duygu Çukur Gökçe- Öğr. Gör. Vuslat Salalı, SDÜ Mimarlık Fakültesi Şehir ve Bölge
Planlama Bölümü- SDÜ Teknik Bilimler Meslek Yüksekokulu Harita Kadastro Programı 453
Türkiye’de Eşdeğerlik Modelinin Olabilirliği
Cemal İşleyici, Harita ve Kadastro Mühendisleri Odası Üyesi 467
Türkiye’de Arsa Düzenlemelerinde Yeni Bir Model Arayışı
Dr. Erdal Köktürk, Harita ve Kadastro Mühendisleri Odası Üyesi,
Beykoz Belediyesi 1999-2004 Dönemi Başkan Yardımcısı 469
Türkiye’de Eşdeğerlik Modelinin Olabilirliği
Prof. Dr. Nazmi Yıldız, Okan Üniversitesi İngilizce Geomatik Mühendisliği Bölümü 490
Özel Makale
Almanya Federal İmar Yasası (BBauG, 29.6.1960 ve BauGB, 1.7.1987)’na Göre
Taşınmaz Değeri Amaçlı Değerleme Kurullarının 50 Yılı
Univ.-Prof. Dr.-Ing., Dr. sc. techn. h.c., Dr. agr. h.c. Erich WEIß 506
6
SUNUŞ
Mesleğimizin, mekândaki var olan düzeni tespit edici ve düzenleyici faaliyetleri son yıllarda
“arazi yönetimi” başlığı altında toplanmaktadır. Arazi yönetimi; kadastro, taşınmaz mülkiyeti ve
tüzesi, orman kadastrosu, şehircilik, arsa düzenlemeleri, kırsal düzenlemeler, taşınmaz değerleme-
si, kamulaştırma gibi alt başlıkları kapsamaktadır. Bu konular, başta siyaset kurumu olmak üzere,
hukukun ve önemli kamu kurumlarının ilgi alanında yer alan konulardır ve meslektaşlarımızın yüz-
de 60-70’inin de doğrudan bu alanlarda faaliyet gösterdiği bilinmektedir. Arazi yönetimi olgusu,
haritacılığın kendi model çevresinin fiziksel çevresiyle bütünleşmesini de sağlayan bir olgu olarak
ayrıca önemlidir ve önemsenmesi gerekir.
Tüm önemine karşın, konunun, başta eğitim kurumlarımız olmak üzere, meslek topluluğu-
muzda da yeterli yoğunlukta ve sistematik olarak tartışıldığından ve bu konularda bilgi ve belge
üretiminde güçlü sektörel çabaların harcandığından ne yazık ki söz edilemez.
TMMOB Harita ve Kadastro Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi olarak düzenlediğimiz “Arazi
Yönetimi Günleri” etkinliğimiz, meslektaşlarımızın önemli bir bölümünün uğraştığı, ama en az
tartışmaların yaşandığı arsa düzenlemeleri başta olmak üzere, kentsel dönüşüm, 2B ve yabancıla-
ra mülk satışı konularında bir tartışma ve değerlendirme ortamının yaratılması amacıyla altı aylık
yoğun bir emeğin sonucu olarak 15-16-17 Kasım 2012 tarihlerinde 500’ün üzerinde katılımcının
katkılarıyla 14 oturum ve 3 forum olarak gerçekleştirildi.
Bu etkinlik, sadece bir etkinlik yapılmış olması için düşünülmedi ve tasarlanmadı. Ülkemizin
gelişmekte olan sıcak gündemi karşısında, bir meslek odası olmanın sorumluluğuyla, gelişmeleri
ele almak, tartışmak, yanlışların düzeltilmesi için uyarılar yapmak, eskiyen kurallarımızla ilgili öner-
meler geliştirmek, meslek uygulamalarını güncelleştirmek, disiplinler arası işbirliklerimizi daha da
güçlendirmek için düzenlendi.
Etkinliğin düzenlenme sürecinde ele alacağımız konularla ilgisi olan tüm kamu kurumlarıyla
yazıştık, kendilerinden birikimlerini ve uygulamalarını bizlerle paylaşmalarını istedik. Ne yazık ki
çok az kamu kurumu birimi bu çağrımıza olumlu yanıt verdi. Çoğu ise, kamu görevlisinin amiri izin
vermedikçe konuşamaması gerekçesiyle, birikimlerini bu etkinliğin katılımcılarıyla paylaşmamayı
yeğledi. İzin almak durumunda olmayan sayın yetkililerden de ne yazık ki olumlu geri dönüşler
alamadık. Bunu anlamakta zorlandığımızı, kamu görevi yapmaları nedeniyle sağladıkları bilgilerin
ve birikimlerin kamuya açık bu tür toplantılarda paylaşmamalarını doğru bulmadığımızı özellikle
belirtmek istiyoruz.
Etkinlik fikrini benimsediği ve süreç boyunca organizasyon çabalarını kesintisiz desteklediği
için Harita ve Kadastro Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi Yönetim Kurulu’na, organizasyonun
tüm yükünü üstlenmede gösterdikleri çabaları nedeniyle şubemiz çalışanlarına, şubemiz öğrenci
üyelerine ve özel katkıları ve emekleri nedeniyle Nail Güler, Ahmet İpekçi, Hacı Kuru ve Birsen
Çüm’e ve değerli katılımcılara içtenlikle teşekkür ediyoruz.
7
Omurgasını çağrılı bildiriler üzerine kurduğumuz bu etkinlik için kendilerine çağrı yaptığımız
konuşmacıların çok azı özel koşullarından dolayı aramızda olamadı. Aramızda bulunanlardan,
özellikle yurtdışından gelerek bizleri onurlandıran Sayın Prof. Dr. Holger Magel, Sayın Prof. Dr.
Rob Atkınson ve Sayın Prof. Dr. Hans Joachim Linke’e teşekkür ediyoruz.
Ülkemiz şehirciliğinin duayen hocalarından sayın Prof. Dr. Ruşen Keleş’e , Prof. Dr. Hans Jo-
achim Linke’nin yapacağı sunumların çevirilerini üstlenen, ama aynı zamanda yeni bir model
tartışmasında tartışmacı olmayı kabul eden sayın Prof. Dr. Nazmi Yıldız’a, Yargıtay 20. Dairesinin
Onursal Başkanı Sayın Ferruh Atbaşoğlu’na, Danıştay 6. Dairesi üyeleri Sayın İsmet Can’a ve sayın
Mehmet Sıtkı Çelik’e de teşekkürlerimizi sunuyoruz.
Ayrıca çağrılı bildiri sunan diğer değerli konuşmacılara, meslek örgütlerinin ve demokratik kit-
le örgütlerinin değerli temsilcilerine, öğretim üyelerine, uzmanlara, kendileri bildiriyle katılmak
için başvuran değerli uzmanlara da içten teşekkürlerimizi sunuyoruz.
ARAZİ YÖNETİMİ GÜNLERİ ETKİNLİĞİ YÜRÜTME KURULU
Mehmet YILDIRIM (HKMO İstanbul Şube Yönetim Kurulu Başkanı)
Ali Hasan BAKIR (HKMO İstanbul Şube Yönetim Kurulu Sayman Üyesi)
Prof. Dr. Necla ULUĞTEKİN (HKMO İstanbul Şube Yönetim Kurulu Üyesi)
Prof. Dr. Erol KÖKTÜRK (HKMO İstanbul Şube Arazi Yönetimi Komisyonu Üyesi)
Mehmet HIŞIR (HKMO İstanbul Şube Taşınmaz Değerleme Komisyonu Üyesi)
Sinem YAVUZ (İTÜ Gayrimenkul Geliştirme Yüksek Lisans Öğrencisi)
8
Açılış Oturumu
15 Kasım 2012, Perşembe
9
10
Sunucu (İTÜ Arş. Gör. Esra Tekdal) - Değerli milletvekilimiz, değerli konuklarımız; Arazi Yöne-
timi Günlerine hoş geldiniz.
İlk olarak, Arazi Yönetimi Günleri açılış konuşmasını yapmak üzere, Yürütme Kurulu adına Sa-
yın Prof. Dr. Erol Köktürk’ü davet ediyorum.
Prof. Dr. Erol Köktürk (Yürütme Kurulu Üyesi) - Harita ve Kadastro Mühendisleri Odasının de-
ğerli yöneticileri, çok değerli hocalarımız, çok değerli konuklar, değerli milletvekilimiz, sevgili mes-
lektaşlarım; Arazi Yönetimi Günleri Yürütme Kurulu adına hepinizi saygıyla selamlıyorum.
6 aylık yoğun bir emeğin sonucu olarak bugüne ulaşan Arazi Yönetimi Günleri etkinliğinde
sizlerle birlikte olmanın mutluluğunu yaşıyoruz. Hepiniz hoş geldiniz, onur verdiniz.
Yürütme Kurulu olarak, öncelikle teşekkür görevimizi yerine getirmek isteriz.
Harita ve Kadastro Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi Yönetim Kuruluna, bu etkinlik fikrini
benimsediği ve süreç boyunca organizasyon çabalarını kesintisiz desteklediği için çokça teşekkür
ediyoruz.
Şubemiz çalışanlarına, Şubemizdeki Öğrenci Komisyonuna, organizasyonun tüm yükünü üst-
lenmede gösterdikleri çabalar ve sabırlar için içtenlikle teşekkür ediyoruz.
Bu etkinliğin omurgasını çağrılı bildiriler üzerine kurduk. Kendilerine çağrı yaptığımız konuş-
macıların çok azı özel koşullarından dolayı aramızda olamadı. Aramızda bulunanlardan, özellikle
yurtdışından gelerek bizleri onurlandıran Sayın Prof. Dr. Holger Magel’a, Prof. Dr. Rob Atkinson’a
teşekkür ediyoruz.
11
Ülkemiz şehirciliğinin duayen hocalarından, iki eli kanda olsa bize katkı vermeyi hiçbir zaman
eksik etmeyen, bu nedenle de artık biraz da kendimizden saydığımız Prof. Dr. Ruşen Keleş hoca-
mıza bir kez daha teşekkür etmenin zevkini yaşıyoruz.
Bir konuğumuz, Prof. Dr. Hans Joachim Linke cuma günü İstanbul’a gelecek. Kendisine şim-
diden hoş gelişler dilerken; onun yapacağı sunumların çevirilerini üstlenen, ama aynı zamanda
yeni bir model tartışmasında tartışmacı olmayı kabul eden, mesleğimizin kamu ölçmeleri alanının
özellikle kentsel ve kırsal alanlar boyutunun yenilikçi hocalarından Prof. Dr. Nazmi Yıldız’a da te-
şekkür ediyoruz.
Ayrıca, Yargıtay 20. Dairesinin Onursal Başkanı Sayın Ferruh Atbaşoğlu’na, Danıştay 6. Dairesi
üyeleri Sayın İsmet Can’a ve Mehmet Sıtkı Çelik’e de teşekkürlerimizi sunuyoruz.
Kuşkusuz, çağrılı bildiri sunacak diğer değerli konuşmacılara, meslek örgütlerinin ve demok-
ratik kitle örgütlerinin değerli temsilcilerine, öğretim üyelerine, uzmanlara, kendileri bildiriyle ka-
tılmak için başvuran değerli uzmanlara da içten teşekkürlerimizi sunuyoruz.
Bu vesileyle şunu özellikle belirtmek isteriz: Arazi Yönetimi Günleri’nde ele alacağımız konu-
larla ilgisi olan tüm kamu kurumlarıyla yazıştık, kendilerinden bu etkinliğimize birikimlerini ve
uygulamalarını taşımalarını istedik. Çok az kamu kurumu birimi bu çağrımıza olumlu yanıt verdi.
Çoğu ise, kamu görevlisinin amiri izin vermedikçe konuşamaması gerekçesine sığınarak, birikim-
lerini bu etkinliğin katılımcılarıyla paylaşmamayı yeğledi. İzin almak durumunda olmayan sayın
yetkililerden de ne yazık ki olumlu geri dönüşler alamadık. Bunu anlamakta zorlandığımızı, kamu
görevi yapmaları nedeniyle sağladıkları bilgilerin ve birikimlerin kamuya açık bu tür toplantılarda
12
eksik edilmesini doğru bulmadığımızı özellikle belirtmek istiyoruz.
Bu etkinlik kapsamında, yalnızca sunum yapacaklar değil, kuşkusuz, katılımcılar da bizim için
çok çok önemli ve değerli. Sizlerden katılımcılar olarak bu etkinliğin etkili ve etkin katılımcıları
olmanızı; eksikliklerin tamamlayıcısı, tartışmaların derinleştiricisi olmanızı rica ediyoruz.
Bu etkinlik, bir etkinlik yapılmış olması için düşünülmedi ve tasarlanmadı. Ülkemizin gelişmek-
te olan sıcak gündemi karşısında, bir meslek odası olmanın sorumluluğuyla, gelişmeleri ele almak,
tartışmak, yanlışların düzeltilmesi için uyarılar yapmak, eskiyen kurallarımızla ilgili önermeler ge-
liştirmek, meslek uygulamalarını güncelleştirmek, komşu meslek alanlarıyla işbirliklerimizi daha
da güçlendirmek için düzenlendi.
Mesleğimizin mekândaki var olan düzeni tespit edici ve düzenleyici faaliyetleri son yıllarda
“arazi yönetimi” başlığı altında toplanmaktadır. Arazi yönetimi, kadastro, taşınmaz mülkiyeti ve tü-
zesi, orman kadastrosu, şehircilik, arsa düzenlemeleri, kırsal düzenlemeler, taşınmaz değerlemesi,
kamulaştırma gibi alt başlıkları kapsamaktadır. Bu konular, başta siyaset kurumu olmak üzere, hu-
kukun ve önemli kamu kurumlarının ilgi alanında yer alan konulardır ve meslektaşlarımızın yüzde
60-70’inin de doğrudan bu alanlarda faaliyet gösterdiği bilinmektedir.
Tüm önemine karşın, konunun, başta eğitim kurumlarımız olmak üzere, meslek topluluğu-
muzda da yeterli yoğunlukta ve sistematik olarak tartışıldığından ve bu konularda bilgi ve belge
üretiminde güçlü sektörel çabaların harcandığından ne yazık ki söz edilemez.
Arazi yönetimi olgusu, haritacılığın kendi model çevresinin fiziksel çevresiyle bütünleşmesini
de sağlayan bir olgu olarak ayrıca önemlidir ve önemsenmesi gerekir.
Tüm duyurularımızda belirttiğimiz gibi, Arazi Yönetimi Günleri kapsamında yalnızca dört ko-
nuyu ele alabileceğiz. Bunlar; kentsel dönüşüm, arsa düzenlemeleri, orman kadastrosu ve 2B, ya-
bancılara mülk satışı konularıdır.
Bilindiği gibi, bu konulardan üçü konusunda Nisan ve Mayıs aylarında yasal düzenlemeler ya-
pıldı. Türkiye, şu an itibarıyla bir yerel yönetim seçimleri atmosferine girmiş durumdadır. Bu sürece
yönelik olarak yapılan en son yasal düzenleme, Büyükşehir Belediye Yasasıyla ilgili değişikliğin
önceki gün kavgalar gürültüler arasında Parlamentodan geçmiş olmasıdır. Üzerinde uzlaşılama-
yan bir Büyükşehir Yasa değişikliği Parlamentodan geçmiştir. 13 yeni il büyükşehir olmuştur, 14
büyükşehrin sınırları mülki sınırlarla örtüştürülmüştür, 16 bin köy mahalleye dönüştürülmektedir
ve 29 ilde il özel yönetimleri kaldırılmıştır. Bu değişiklik, bu etkinlik kapsamında yer alan konularda
yapılan, yerel yönetim seçimlerine yönelik düzenlemelerin en son bütünleyeni de olmuştur.
Bu gelişmeler ışığında sözünü ettiğimiz dört başlık daha da önem kazanmaktadır. Bu konula-
rın önemli boyutlarıyla ele alınması, uluslararası alandaki gelişmeler ve ülkemizde sağlanan biri-
kimler doğrultusunda yeni model arayışlarının geliştirilmesi, bu etkinliğin temel hedefidir.
Bu konulardan kentsel dönüşüm, kentlerimizin ve ülkemizin, bunlara bağlı olarak da mesle-
ğimizin ve meslektaşlarımızın geleceğini belirleyecek bir önem ve anlam taşımaktadır. Yapılan
tartışmaları, bir yandan konunun önemi, kentlerimizin geleceği açısından taşıdığı stratejik önem
üzerinde yoğunlaştırırken; öte yanıyla mesleğimize ve meslektaşlarımıza yükleyeceği görevler ve
sunacağı açılımlar açısından da değerlendirmek gerekmektedir.
6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkındaki Kanun, 5 Ekim günü doğ-
rudan Başbakanın faaliyeti ve yıkımıyla uygulamaya başlatılan bir yasadır ve öncelikli olarak 5 ili-
mizde uygulanmaya başlanacaktır. Bu sürecin dikkatle izlenmesi gerekmektedir.
13
Neden bu vurguyu yaptığımız, dikkatli izleme zorunluluğu vurgusu yaptığımız, bu çatı altında
yapacağımız kentsel dönüşüm tartışmalarından sonra çok daha iyi anlaşılacaktır diye düşünüyo-
ruz. Çünkü sözünü ettiğimiz yasa, kentsel dönüşümü kentsel dönüşüm yapan en temel öğeleri
göz ardı ederek, süreci fiziksel boyuta indirgeyen ve insanı göz ardı eden bir öz taşımaktadır.
Öte yandan orman kadastrosu ve 2B konusunda 6296 sayılı Yasayla yeni bir süreç başlamıştır.
Başvurular yapılmaktadır ve başvuru süresi 3 ay uzatılmıştır. Nedenlerini konuşmak gerekmekte-
dir. Gösterilmeyen ilgi, ama bu arada 2B alanlarında tefecilerin kapatmaya çalıştıkları 2B arazileri
gerçeğini konuşmak gerekmektedir. Yasanın Anayasaya aykırı hükümlerini tartışmak gerekmekte-
dir. Bu konuda da değerlendirilmesi gereken çok temel sorunların, ele alınması gereken başlıkların
ve geleceğe dönük yapılması gereken önerilerin olduğunu vurgulamak gerekiyor. Yasa ve uygu-
lamasının gerçek orman köylülerinin sıkıntılarını çözememe olasılığı çok yüksek görünmektedir.
Yarın öğleden sonra tartışacağımız bir diğer önemli başlık, yabancılara mülk satışı konusudur.
Tapu Yasasının 35. Maddesinde yapılan değişiklikle yabancılara mülk satışı konusunda yeni bir
dönem başlatılmıştır. Karşılıklılık ilkesi kaldırılmış, eski düzenlemelerdeki kısıtlamalar kaldırılırken,
satış limiti 2.5 hektardan 30 hektara çıkarılmış, bunun iki katına çıkarılması yetkisi de Bakanlar Ku-
ruluna verilmiştir. Bir anlamda Anayasa Mahkemesinin kerelerce üstüne vurgu yaptığı ülkemizin
egemenlik haklarıyla da doğrudan ilişkili olan bu konuyu sempozyum hede�eri içinde önemle ele
almak ve tartışmak zorunluluğumuz vardır diye düşünüyoruz.
Son gün olan cumartesi günü ele alacağımız başlık, ülkemizde 18. Madde uygulamaları ya da
yaygın biçimde söylenilen adıyla şuyulandırma diye nitelendirilen, benim biraz da garipsediğim
bir başlıkla nitelendirilen arsa düzenlemeleri konusunda da neredeyse bir tıkanma noktasına ge-
linmiştir.
İmar Yasasının 18. Maddesinde ve Uygulama Yönetmeliğinde somutlanan yasal düzenleme-
lerdeki yetersizlik, uygulamaya yön vermesi gereken yönetmeliğin yürürlülüğünden bu yana
geçen 27 yıl içinde çoktan eskimesi ve günün koşullarına uyarlanamaması, çok sayıda sorunun
yargıya taşınmasına neden olmuştur ve olmaktadır. Türkiye, arsa düzenlemesini yeni bir model
içinde yeniden düzenlemek zorundadır.
Bu konu üçüncü gün, cumartesi günü önemle ele alınacaktır. Danıştay 6. Dairesinin iki önemli
üyesi de bu tartışmalarda yer alacaklardır.
Cumartesi günü Sayın Prof. Dr. Linke’nin kuramsal sunuşundan sonra, örnekleme olarak anla-
tacağı eşdeğerlilik modelinin olabilirliği konusu Türkiye koşullarında tartışılacaktır. Bu tartışmayı
da, ilk kez gerçekleşecek böyle bir tartışmayı da çokça önemsediğimizi vurgulamak istiyoruz.
Değerli katılımcılar; bu etkinlik bağlamındaki belki tek sorunumuz, bu önemli konuları ve tar-
tışmaları kısıtlı zamanlara sıkıştırma konusudur. Yürütme Kurulumuz, tüm sunuları ve tartışmaları
dikkatle izleyecektir. Yapacağımız çıkarımlar, Şube Yönetim Kurulumuz tarafından kamuoyuna ve
meslek topluluğumuza, ilgili makamlara ulaştırılacaktır. Bu görevi meslek odası olmanın sorumlu-
luğuyla yerine getireceğiz.
Sözlerime son vermeden önce bir konuyu daha sizlerle paylaşmak isterim.
Bugün itibarıyla 2547 sayılı YÖK Yasasının 50. Maddesinin D Fıkrasına göre çalışan araştırma
görevlilerinin sözleşmelerinin yenilenmemesini isteyen, bu nedenle, aralarında meslektaşlarımı-
zın da yer aldığı onlarca araştırma görevlisinin üniversiteyle bağlarını koparmak üzere olan ve
bugün itibarıyla koparan İTÜ Rektörlüğünün bu uygulamasını Yürütme Kurulu olarak kınıyoruz.
Bugün öğle saatlerinde bu konuda İstanbul Teknik Üniversitesinde yapılacak olan protesto göste-
14
risinde gönlümüzün bu gencecik, pırıl pırıl bilim insanlarıyla birlikte olduğunu özellikle vurgula-
mak ve belirtmek istiyoruz.
Katılımlarınız ve katkılarınız için Yürütme Kurulu olarak bir kez daha içtenlikle teşekkür ediyo-
ruz. Arazi Yönetimi Günlerinin hepimiz için verimli, keyi�i, yararlı geçmesini diliyor, saygılar sunu-
yoruz.
Sunucu (Esra Tekdal) - Sayın Prof. Dr. Erol Köktürk hocama teşekkür ediyorum. İTÜ’lü bir araş-
tırma görevlisi olarak özellikle teşekkür ediyorum. Yanımız da olduğunuzu bilmek çok güzel.
Şimdi, konuşmasını yapmak üzere Harita ve Kadastro Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi Baş-
kanı Sayın Mehmet Yıldırım’ı davet ediyorum.
Mehmet Yıldırım (HKMO İstanbul Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı) - Değerli konuklar, meslektaş-
larım, sevgili öğrenciler; Arazi Yönetimi Günleri etkinliğimize hoş geldiniz.
Uzun bir hazırlık ve geniş kapsamlı duyuru ve katılım için çağrı sürecini geride bırakarak, Arazi
Yönetimi Günleri etkinliğinin birinci gününe gelmiş bulunuyoruz bugün.
Mesleğimizi yakından ilgilendiren kentsel dönüşüm, 2B ve orman kadastrosu, yabancılara
mülk satışı ve arsa düzenlemesi konuları enine boyuna üç gün boyunca burada tartışılacaktır. An-
cak, bu üç günlük zaman zarfında her şeyin söyleneceğini, tartışılacağını ve sonuçlandırılacağını
beklemek de gerçekçi olmayacaktır.
Aslında burada konu başlıkları belli olan sorunları masaya yatırıp tartışmaya açarken, ülkemiz-
de, yakın coğrafyada ve dünyada yaşanan olaylara duyarsız ve gelişmelerden habersiz olunduğu
gibi bir sonuç da çıkarılmamalı.
15
Bu bağlamda, siyasi iktidarın, başta Suriye olmak üzere, hemen bütün komşularıyla sıfır sorun
politikası yerine, komşularıyla savaş noktasına geldiğini görmek gerekiyor.
Suriye konusunda başından itibaren mezhepsel temelde müdahil olunarak, Türkiye yeni bir
krize sürüklenmiş durumdadır. Suriye’de körüklenen mezhep çatışmasının Ortadoğu’da, bölgede
ve Türkiye’de etnik ve dini çatışmalara yol açacağı endişesi yoğun olarak kamuoyunda yaşanmak-
tadır. Ortadoğu coğrafyasında ABD emperyalizminin başını çektiği ve “Arap Baharı” olarak sunulan
bu politika her ülkede iç savaşa ve kaosa neden olmuştur aslında. Bugün aynı oyun Suriye’de oy-
nanmaktadır ve bu oyun devam etmektedir.
Doğu ve Güneydoğu illerimizde çatışmalı ortam 30 yılı aşkın süredir devam ediyor, analar ağ-
lıyor; ancak, çözüme yönelik adımlar her nedense atılmıyor ya da attırılmıyor. Konuşanlar bu bağ-
lamda ya susturuluyor ya da içeri atılıyor. Bugün Doğu ve Güneydoğu’da binlerce köy boşaltılmış
ya da yasak bölge konumundadır. Bu bağlamda, tarım arazileri insansızlaştırılmış, meralarda hay-
vancılık yapılamaz durumda, topraklar atıl ve işlenemez durumdadır. İnsanların aslında mülkiyet
hakkı ve kullanım hakları kısıtlanmış durumda ya da kimi bölgelerde de yasaklanmış durumdadır.
Cezaevlerindeki tutukluların 65 gündür sürdürdükleri açlık grevi, kalıcı sakatlıkların ve ölümle-
rin beklendiği aşamaya çoktan gelmiştir. İnsan hayatını önemseyen ve duyarlı olan yazarların, ay-
dınların, sendikaların, demokratik kitle örgütlerinin, meslek örgütlerinin ve kamuoyunun çözüme
yönelik çağrıları Hükümet tarafından her nedense bir türlü anlaşılamamış, görülememiş durumda.
Tam da bu noktada Hükümet yetkililerinden, hepimizin çok yakından bildiği gibi, birbiriyle çeli-
şen, talihsiz ve duyarsız açıklamalar gelirken, muhalefet cephesinde de bir suskunluğun devam
ettiğini görmekteyiz. Bu noktada beklentimiz, Meclisin bir an önce bu konuya müdahil olup, bunu
çözmesi şeklindedir.
Diğer taraftan, ülke ekonomisi, dar gelirliler, işsizler, ücretli çalışanlar açısından her gün daha
da kötüye giderken; bakıyorsunuz, borsa tavan yapıyor, AVM’ler, rezidans inşaatları birbiriyle yarı-
şır halde devam ediyor, yükseliyor. Bu bağlamda, bankaların ve sermaye gruplarının kârları krize
rağmen katlanarak yükselmeye devam ediyor.
Çalışma yaşamı, performansa dayalı esnek çalışma modeline terk edilirken, kurumsal dene-
timin de işlevsizleştirilmiş olmasıyla birlikte, güvencesizlik, kuralsızlık, insan emeğinin değersiz-
leştirilmesi bir kural haline gelmiş durumdadır. Ardı ardına yaşanan iş cinayetlerindeki ölümler ve
yaralanmalardaki artışlar da bunun bir göstergesidir. Zaten iş kazaları sıralamasında Türkiye’nin
Avrupa’da birinci, dünyada üçüncü sırada yer alması da bunu gösteriyor.
Yaşam alanlarına yönelik talancı-rantçı anlayış, Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi
Hakkındaki Kanunla, hiçbir kayıt ve koşula bağlı kalmaksızın, yerleşim yerlerini, orman alanlarını,
kıyıları, meraları, kültür ve tabiat varlıklarını, tarım arazilerini, zeytinlikler gibi özel koruma altında
olan alanları rezerv yapı alanı yahut riskli alan yahut riskli yapı statüsüne sokup, tasfiye, dönüş-
türme, yeniden yerleştirme ve yıkım işlemlerine tabi tutmaya Çevre ve Şehircilik Bakanlığı yetkili
kılınmış durumdadır. Bu bağlamda, bu işin kaynağının çok büyük bir kısmını da aslında 2B alanla-
rından elde edilecek gelirin yüzde 90’ı oluşturmakta.
Deprem gerekçe gösterilerek uygulamaya geçilen kentsel dönüşüm projelerinde yer seçimin-
de izlenen yol da aslında düşündürücüdür. Romanların kadim yerleşim alanı olan Sulukule’den sü-
rülmeleri; LGBT bireylerinin, yoksul yabancı ülke insanlarının, çatışmalı ortamı terk etmek zorunda
kalmış Kürtlerin yoğunluklu olarak yaşadıkları Tarlabaşı’ndan çıkartılarak ikinci bir sürgüne tabi
tutulma girişimleri bunun bir göstergesi aslında. Bu örnekleri arka arkaya sıralayarak çoğaltmak
da mümkün.
16
Bugün ülke ormanlarının yüzde2.3’üne karşılık gelen yaklaşık olarak 438 bin hektarlık orman
alanı 2B kapsamına sokularak orman dışına çıkarılmış durumdadır arkadaşlar. Bu alanların sadece
yüzde 5’i yapılaşma altındadır. Yani yüzde 95’i aslında tarım ve hayvancılık alanında kullanılıyor
demektir. Yani söylendiği gibi, aslında 2B alanları yapılaşmayla işgal edilmiş, dolayısıyla da işgalci-
lere satılma noktasında değildir. Yine aynı şekilde, 2B alanlarının en fazla yer aldığı 10 ili sıralamaya
soktuğumuz zaman; bunlar, Antalya, Mersin, Balıkesir, Ankara, Adapazarı, Muğla, İstanbul, Bolu,
Samsun ve İzmir olup, aynı zamanda rantın da en yüksek olduğu kıyı illeri olduğunu görürüz.
Ankara hariç.
Öte yandan, işin diğer bir çelişkili yanı ise, Çavuşbaşı örneğinde olduğu gibi, aslında 2B alan-
larının ev senetleriyle satılarak lüks konutlara dönüştüğünü; kıyı kesimlerinde de, rantın yüksek
olduğu kesimlerde de aynı şeyin izlenmeye devam ettiğini gözlemlemekteyiz.
Yabancılara mülk satışının altında yatan gizli durum da tam bu noktada kendini ele vermekte-
dir. Yabancı sermaye şirketleri ve şahısların mülk edinmeleri önündeki karşılıklılık şartının kaldırıl-
ması, mülk edinmedeki alan artışlarının sağlanmış olması; 2B alanlarının, kıyıların, tarihi ve doğal
alanların, zeytinliklerin, tarım arazilerinin, meraların daha hızlı bir şekilde yok edilmesinin önünü
açtığını da görmemiz gerekiyor. Hocamız bunlara ayrıntılarıyla değindi aslında, bugünkü etkinlik-
te de detaylı olarak ele alınacak bunlar.
Sonuç olarak şunu söylemek gerekiyor: Bir ülkede eğer planlı ve dengeli, adil bir kalkınma
isteniyorsa; kentler, kentlilerin insanca yaşayacakları alanlara dönüştürülecekse, öncelikle ülke ge-
nelinde bir fiziki planlamanın, bunu takiben de bölge planlamalarının, kent ve kasaba planlamala-
rının arka arkaya yapılıp sonuçlandırılması ve buna göre de Türkiye’deki kentleşmenin projesinin
çıkarılması gerektiğini vurgulamak gerekiyor.
Erol hocamız da Yürütme Kurulu adına konuşurken değindi, ama ben de bir kez daha değin-
mek istiyorum, üniversitedeki arkadaşlarımızla ilgili olarak.
Biliyorsunuz, üniversitelerimizde görev yapan ve üyelerimizin de aralarında bulunduğu araş-
tırma görevlilerinin özlük haklarına yönelik sorunları uzun süredir devam etmekte. Araştırma gö-
revlileri, bağlı oldukları sendika veya dernekler aracılığıyla bu sorunlarla mücadele etmektedirler.
Ancak, belirsiz iş tanımları, sözleşmeye dayalı, güvenceden yoksun çalışma koşulları asistanlık ku-
rumunu zayı�atmış durumda. Sorunlar da büyüyerek devam ediyor. Son olarak YÖK, doktoralarını
tamamlama aşamasında olanlarla ilgili, hukuki dayanağı tartışmalı olan görüş yazısını üniversite-
lerle paylaşmış durumda. Bu bağlamda, 2547 sayılı Kanunun 50/D Maddesine göre, çalışan araş-
tırma görevlilerinin işlerine son vermeye başlanmıştır. İşine son verilecek araştırma görevlilerinin
sayısı 80 civarında olarak bilinmekte. Bunların içerisinde İstanbul Teknik Üniversitesi Geomatik
Bölümünden 3 meslektaşımızın olduğunu da biliyoruz. İstanbul Teknik Üniversitesi araştırma gö-
revlileri de bu nedenle bir süredir adı geçen üniversitemizde, Rektörlüğün önünde direniş çadırı
kurmuş ve mücadelelerini sürdürmektedirler. Bugün biz burada bu etkinliğimizi gerçekleştirirken,
onlar 12.30’da İstanbul Teknik Üniversitesi Maslak Kampusunda bir yürüyüş ve bir basın açıklaması
yapacaklardır. Etkinliğimiz nedeniyle bir arada olamamakla birlikte, onların bu hak mücadelelerini
sonuna kadar desteklediğimizi ve yanlarında olmaya devam edeceğimizi ayrıca belirtmek istiyo-
rum.
Bu çerçevede, bu etkinliğe katkı koyan, emek veren, bugün burada olan bütün herkese teşek-
kür ederken; bu etkinliğin verimli, bilgi ve belge üreten, toplumun ve ülkenin sorunlarına ışık tu-
tan, yol açıcı sonuçlar üreten bir düzlemde ilerleyeceği inancıyla sözlerime burada söz veriyorum.
Teşekkür ediyorum.
17
Sunucu (Esra Tekdal) - Sayın Mehmet Yıldırım’a da hem konuşması için, hem de yanımızda
olduğu için araştırma görevlileri adına tekrar tekrar teşekkür ediyorum.
Şimdi, konuşmasını yapmak üzere, Harita ve Kadastro Mühendisleri Odası Genel Başkanı Sayın
Ertuğrul Candaş’ı davet ediyorum.
Ertuğrul Candaş (HKMO Yönetim Kurulu Başkanı) - Değerli katılımcılar; hiç isim, sıfat ayrımı
yapmadan hepinizi Harita ve Kadastro Mühendisleri Odası adına, Genel Başkanı sıfatıyla, sevgi,
dostluk ve saygıyla selamlıyorum.
Oda Genel Merkezimizin katkı ve destekleriyle, Odamız İstanbul Şubesi’nce düzenlenen Arazi
Yönetimi Günleri etkinliğine hepiniz hoş geldiniz.
Bu etkinliğin hem ülkemize, hem mesleklerimize katkı sağlamasını diliyoruz.
Birçoğunuzun da bildiği üzere, bilimi, teknolojiyi ve mühendisliği insanlık adına, ülkemizin
kalkınmasında ve gelişmesinde toplum yararı yönünde kullanmayı görev olarak benimsemiş olan
Harita ve Kadastro Mühendisleri Odası, yaklaşık 60 yıldır, ya doğrudan kendisi ya da şubeleri eliyle
bilimsel ve teknik etkinlikler gerçekleştirmektedir. Odamız bünyesinde gerçekleştirilen bilimsel ve
teknik etkinliklerin, değerlendirmelerin, tespitlerin ve yayınladığı her bir raporun her geçen gün
gerekliliği, doğruluğu görülmektedir.
Bugün sizlerin katkı ve destekleriyle gerçekleştirilmekte olan bu etkinlikle birçok sorun alanı-
na dikkat çekilmiş olunacaktır. Bu etkinliğin, niteliği ve içeriği bakımından ülkemizde düzenlenen
önemli bir etkinlik olduğunun altını bir kez daha çizmek istiyorum.
18
Mesleğimizin çok önemli bir alanı olan arazi yönetimi konusunda ülkemizde yapılan uygula-
maları ve deneyimleri paylaşmak, uygulayıcıların karşılaştıkları sorunları ortaya koymak, üniversi-
te ve uygulayıcı kurumların işbirliğini artırmak, yabancı ülkelerde bu konuda neler olduğunu anla-
mak amaçlarıyla düzenlenen bu etkinlik, söylediğim gibi, Odamız tarafından çok önemsenmiştir.
Yabancılara toprak satışı, 2B alanlarının satışı, yağmalanması, Afet Riski Altındaki Alanların
Dönüştürülmesi Hakkındaki Kanun ve ayrıca Büyükşehir Belediye Yasasının art arda çıktığı bu dö-
nemde bu etkinlik daha da anlam kazanmıştır. Dolayısıyla, bu etkinlik için İstanbul Şubemize bir
kez daha teşekkür ediyorum.
Bu etkinliğe alanında uzman birçok akademisyen, kamu kurumu ve özel sektör temsilcileri,
yurtdışından farklı ülkelerden konuk konuşmacılar katılmaktadır. Konunun ilgilisi olan, konuya ilgi
duyan siz katılımcıların etkinlik sürecinde yapacağınız aktif bilgi paylaşımları, etkinliğin amacına
ulaşmasında çok katkı sağlayacaktır.
Ülkemizde arazi yönetimi konusu, sorunlu alanlarımızdan biridir. Daha çok araziler üzerinde
rantsal amaçlı kararlar oluşturulmaktadır. Bu sorunlu alanda, becerikli olan, siyaseten güçlü olan
her kesimden insan, tabir yerindeyse, cirit atmaktadır ve maalesef başarılı da olabilmektedirler.
Belediyelerin yönetimine katılmakta, kamu kurumlarının üst yöneticilerini etkilemekte ve dolayı-
sıyla birçok süreci rant amaçlı yönlendirmektedirler. Bu yaklaşım, bu şekilde sonuç almaya çalış-
malar, sorunu çözmediği gibi, bu alandaki sorunları daha da büyütmüştür.
Özetlemeye çalıştığım durumlar nedeniyle, arazi yönetimi konusunda karar veren kişi ve ku-
rumlara (emlakçılar, belediyeciler, siyasiler, hepsi dahildir buna) toplumda yeterli güven duyulma-
maktadır. Bunu gizlemek, bunu görmezden gelmek, söylememek yanlıştır. Bu nedenle, sorunların
giderilmesi ve ihtiyaçlara cevap veren stratejiler geliştirilmesinde, arazi yönetimi sürecinde rol
alan, alması gereken tüm aktörlere büyük sorumluluklar düşmektedir. Harita ve Kadastro Mühen-
disleri Odası da bu aktörlerden biridir. Harita ve Kadastro Mühendisleri Odası, bu alanın önemli bir
ayağıdır ve sorumluluğunu çok iyi bilmektedir.
Arazi yönetimi konusunu ele alırken, bizden ileride olan ülkelerin deneyimlerinden yola çık-
mak ve sorunu çözecek, ülkemiz gerçeklerine uygun, doğru, gerçekçi perspekti�er geliştirmek,
standartlar oluşturmak, gerekli ve yararlı bir çalışma biçimidir. İşte tam da bu nedenle etkinliği-
mizde yurtdışından farklı ülkelerden konuk konuşmacılar bulunmaktadır. Bu konuşmacıların arazi
yönetimi alanındaki deneyim ve birikimlerinden mutlaka yararlanmamız gereklidir.
Ancak, şunu da belirtmek isterim: Sırf başka ülkelerde arazi yönetimi süreci bu ya da şu şekilde
düzgün yürüyor diye, “Biz de onların modellerini aynen alalım ve ülkemizde aynen uygulayalım”
anlayışını Harita ve Kadastro Mühendisleri Odası reddetmektedir. Çünkü Harita ve Kadastro Mü-
hendisleri Odası, hiçbir bilginin onu var eden kültürden bağımsız hareket etmeyeceğini ve her
toplumun ancak ve ancak bilgiyi kendi kültürel değerleri üzerinden var edebileceğini, kullanabi-
leceğini, yayabileceğini ve gerektiğinde de tüketebileceğini iyi bilmektedir. Bu nedenle, Harita ve
Kadastro Mühendisleri Odası bu süreçte şunu önermektedir: Farklı ülkelerdeki bilgileri, birikimleri,
yasaları, yönetmelikleri, kurdukları modelleri; kısaca, arazi yönetimi süreçlerinin tamamını öğren-
meye çalışmalı ve fakat ülkemize en uygun modeli kendi kültürel değerlerimiz, kurumsal birikim-
lerimiz üzerinden oluşturmaya çalışmalıyız. Ancak ve ancak bu anlayışla önümüzdeki süreç doğru
yapılandırılabilir ve gerekli adımları bu yöntemle atmak mümkündür.
Değerli dostlar; biz mühendisler, bu ülkenin aydın, çağdaş, yetişmiş inan gücü olarak, ülkenin
kalkınmasında, gelişmesinde ve toplumun mutluluğu yönünde mühendislik kimliğimizle yaşama
19
müdahale etmek durumundayız. Sıkıntıları, sorunları yoğun olan bir ülkede yaşıyor olmak, bizlere
daha da ağır bir görev yüklemiştir. Bu nedenle, diğer başka ülkelerin mühendislik örgütlenme-
lerinden farklıdır bizim ülkemizdeki mühendislik örgütlenmesi. Meslekçi değildir. Çevremizde,
bölgemizde, ülkemizde ve dünyada yaşanılan sosyal, ekonomik, siyasal, toplumsal ve kültürel
gelişmelere ülkemizdeki mühendislik örgütlenmesi gözlerini kapatmamıştır. Bizler, meslek alan-
larımızdan hareketle oluşturduğumuz politikalarla yaşama ve gelişmelere müdahale etmek du-
rumunda olduk. Geleceğe dair söyleyecek sözlerimiz ve yapacak işlerimiz mutlaka oldu ve hiç
çekinmeden bunları söyledik ve söylemeye de devam edeceğiz.
İşte tam da bu nedenle, TMMOB, iktidarca etkisizleştirilmek istenmektedir. Yeni bir yasayla,
TMMOB, il odacılığı temelinde etkisizleştirilmek istenmektedir. Yüreğinin insandan yana olduğu-
nu söyleyenlerin bu süreçte takınacakları tavırlar, sözde mi, yoksa özde mi insandan yana olduk-
larını hepimize gösterecektir.
Değerli genç arkadaşlarım; özellikle size seslenmek istiyorum. 1980 sonrası uygulanan neoli-
beral politikalar ülkemizde her şeyi ticarileştirmiştir. Bugün ülkemizde, okullar ve hastaneler dahil,
bütün devlet kurumlarında herkesin görebileceği yerlerde tabelalar asılmaktadır. Bu tabelalarda
ne yazıyor biliyor musunuz; bu tabelalar, “Vizyonumuz ve Misyonumuz” başlığıyla hazırlanmış,
yazılmış, asılmış tabelalardır. Kamu kurumlarında bu asılı tabelalarda, “Verdiğimiz hizmetlerde
müşteri memnuniyeti esastır” yazmaktadır. Dikkat edin; “vatandaş” yerine “müşteri” ifadesi kulla-
nılmaktadır.
Müşteri, parası olandır. Eğer paran yoksa, ihtiyacın olan bir şeyin müşterisi de olamazsın. Yani
her şeyin ticarileşmesi sonucunda, paran varsa, müşteri olabilmişsen, devletten hizmet talep ede-
bilirsin.
Geldiğimiz nokta budur. Mühendisler, mimarlar ve onların örgütü meslek odaları, bilimin ışı-
ğında, aklın yol göstericiliğinde, yaşanan süreci haklı olarak sorgulamaktadırlar. Bunun adı, mü-
hendis ve mimar odaları siyaset yapıyor değildir. Bunun adı, mühendis ve mimar odaları, ülkesine,
insanına sahip çıkıyordur.
Bu ülkenin aydınlık yüzleri olan bizler, siyasi ve politik alanda dayatılan oyunlarla, toplumun
kin, nefret ve çatışma ortamına sürüklenmesinde, şiddet ve baskı politikalarının hayat bulma-
sında, emek-sermaye çelişkisinin üstünün suni gündemlerle örtülmesinde, açlık ve yoksulluğun
hâkim kılınmasında kimler saf tutuyorsa onlara karşı taraf olduğumuzu bir kez de bu kürsüden
söylemek istiyorum.
Biz mühendisler, mimarlar, hayatın her alanındayız. Fabrikalardayız, işyerlerindeyiz, alanlarda-
yız, sokaklardayız. Türkiye’nin her anında ve her yerindeyiz ve gerçekleri bütün çıplaklığıyla göre-
biliyoruz. Size karşılaştırma yapmanız için iki bilgi vermek istiyorum.
Dünyada günde açlıktan ölen insan sayısı ortalama 24 bin kişidir. Yine dünyada günde satılan
cep telefonu sayısı ortalama 4 milyon adettir. Bu iki bilgi gibi, diğer başka bilgileri karşılaştırmadan
ve bu bilgilerden anlamlı sonuçlar çıkarmadan, insanlığın gelişimini hedef almayan hiçbir çalışma,
Arazi Yönetimi Günleri dahil, hangi yöntemle, kimin katılımıyla yapılırsa yapılsın, hangi teknoloji
ve metotla yapılırsa yapılsın, bizi çok ilgilendirmemektedir. Odağına insanı alan bütün etkinliklerin
içinde olduk, içinde olacağız.
Bilimi ve teknolojiyi üretmede ve kullanmada odağına insanı alarak hareket eden ve toplum
için mühendislik şiarını taşıyan TMMOB ve odalar olarak bizler, bilimin, tekniğin ve mühendisliğin
20
toplum ve kamu yararına ve ülkenin gelişmesinde kullanılması yönünde çalışmalarımızı sürdür-
meye devam edeceğiz. Mesleğimize, insanımıza ve ülkemize sahip çıkıyoruz, sahip çıkmaya de-
vam edeceğiz.
Ünlü şairimizin dizelerinde söylediği gibi, “dörtnala gelip Uzak Asya’dan, Akdeniz’e bir kısrak
başı gibi uzanan bu memleket bizimdir.” Bunun için, durmak yok, mücadeleye devam diyoruz.
TMMOB ile hesabı olanlara da, biz hesaplaşmaya dünden razıyız diyoruz.
Bu duygu ve düşüncelerle, etkinliğimizin başarılı geçmesini diliyor, emeği geçen herkese çok
ama çok teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum.
Sunucu (Esra Tekdal) - Sayın Ertuğrul Candaş’a teşekkür ediyorum.
Şimdi, konuşmasını yapmak üzere, İstanbul Milletvekili ve Bayındırlık-İmar-Ulaştırma ve Tu-
rizm Komisyonu Üyesi Sayın Prof. Dr. Haluk Eyidoğan’ı davet ediyorum.
Prof. Dr. Haluk Eyidoğan (İstanbul Milletvekili) - Harita ve Kadastro Mühendisleri Odasının de-
ğerli Başkanı, Harita ve Kadastro Mühendisleri Odasının değerli üyeleri, temsilcileri, değerli mü-
hendisler, değerli misafirler, bayanlar, baylar; hepinize günaydın diyorum, iyi günler.
Bu kadar kapsamlı ve özellikle son zamanlarda gündemi işgal eden üç-dört başlık altında üç
gün sürecek bir toplantıyı düzenleyen Harita ve Kadastro Mühendisleri Odasına ve onlara bu ko-
nuda yardımcı olan herkese teşekkür ediyorum.
Özellikle kentsel dönüşümle ilgili olarak, bundan önceki günlerde, aylarda da birçok sivil top-
lum örgütü çeşitli toplantılar düzenlemişti, onlara da iştirak etmeye çalışmıştım. Özellikle İstanbul
Barosunun kentsel dönüşümle ilgili iki toplantısı vardı, ikisine de katılmıştım.
21
Ben, biraz önce de anons edildiği gibi, Türkiye Büyük Millet Meclisinde Bayındırlık-İmar-Ulaş-
tırma ve Turizm Komisyonunun üyesiyim. Orada, gelen bazı yasalara dönük, kanunlara dönük ça-
lışmalarımıza devam ediyoruz.
Bildiğiniz gibi, şu anda gündemde en çok konuşulan konulardan bir tanesi, bu Afet Riski Al-
tındaki Alanlarda Dönüşüm Kanunu ve uygulamaları. Bu uygulamaların sayısı ve yoğunluğu önü-
müzdeki aylarda daha da artacak. Bunun sosyal, kültürel, ekonomik yansımalarını yoğun olarak
işitmeye başlayacağız. Bu arada, bu toplantının da gündemini oluşturan 2A, 2B ve yabancılara
mülk satışı konuları da bununla bir şekilde ilişkili. O nedenle bence çok isabetli bir toplantı yapı-
yorsunuz. Umarım buradaki tartışmalar ve üç gün sonra ortaya çıkacak sonuç bildirgesi, zaman
zaman gözünü, kulağını ve ağzını kapayan, bu konuda çok maharetli olan basına da, dolayısıyla
topluma da yansıyacaktır. Ümit ediyorum. Çok fazla bir ümidim yok, ama ümit ediyorum.
2010 yılının sonlarına doğru, 2010-2011 göstergeleri inşaat sektöründe inişe doğru işaretler
vermeye başlayınca, tabii, ülkenin önemli bir ekonomi motoru olan inşaat sektörü temsilcileri-
nin raporlarına bu tartışmalar yansıdı. Yine inşaat sektörünün temsilciliğini yapan bir örgütün ra-
porunda, inşaat sektörünün Türk ekonomisindeki katkıları ve gidişatı tartışıldıktan sonra, çeşitli
rakamlar verildikten sonra şöyle bir cümle sarf edildi: İnşaat sektörünün ekonomideki payının,
azalmakta olan, azalma işareti veren payının yükseltilebilmesi için, Kentsel Dönüşüm Yasasının, 2B
Yasasının ve Yabancılara Mülk Satışı Yasasının behemehâl çıkarılması gerektiği vurgulandı.
Yıl 2011, 2011’in başı.
Tabii, bunun arkasından, 23 Ekim 2011’de Van depremi olur olmaz, Hükümet, bunu da fırsat
bilerek ve bunu kullanarak, bu yasalarla ilgili daha önce başlattıkları hazırlıkları da bir şekilde, ale-
lacele tamamlayarak, tepeden inme, bunu doğruca Türkiye Büyük Millet Meclisi komisyonlarına
getirdi. Önce Kentsel Dönüşüm Yasasını, yani 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanlarda Dönüşüm
Hakkındaki Kanunu Komisyona alelacele getirdiler. Alelacele diyorum; çünkü hukuk açısından,
yazım açısından, kapsam ve içerik açısından, bakış açısından, konuya yaklaşım açısından acele
yazılmış, tepeden inme özelliği olan bir yasa niteliği taşıyordu ve hukuk yönü bugün de yoğun
biçimde tartışılıyor. Komisyonda tartışmalardan sonra, iki günde bu yasayı Komisyondan geçir-
diler ve Meclise geldi. O arada 2B ile ilgili çalışmalar başladı. Hemen arkasından Yabancılara Mülk
Satışı Yasası Taslağı geldi. Kentsel Dönüşüm Yasası Mecliste tartışılırken, 12 madde tartışıldıktan
sonra durdular ve başka bir konuya geçtiler, başka yasalar üzerinde tartışmalara geçtiler. Bir haf-
ta gelmedi, iki hafta gelmedi. AKP’nin bu işle ilgili Komisyon Başkanına dedik ki, “Bu yasanın 12
maddesini görüştük. Acele ediyordunuz, Komisyonda acele ettiniz; bu tepeden inme buldozer
yasasının 12 maddesini görüştük. Niye bunu durdurdunuz?” Birçok kimse bilmiyor. Komisyon Baş-
kanı, Bayındırlık-İmar Komisyonu Başkanı da bilmiyor. En sonunda bilen birini bulduk AKP’den,
Başkan Yardımcısı; dedi ki, “2B Yasasındaki bazı maddeler ile Kentsel Dönüşüm Yasasındaki bazı
maddeler çakışıyor, çelişiyor. Dolayısıyla, 12. Maddeden sonra durdurduk. Önce 2B Yasasını bir ge-
çirelim Meclisten, arkasından tekrar Kentsel Dönüşüm Yasasını, yani Afet Riski Altındaki Alanların
Dönüşümü Hakkındaki Kanunu getireceğiz Meclise, 13. Maddeden başlayacağız.” Böyle bir itirafta
bulundu.
Demek ki, daha önce inşaat sektörünün raporlarında dile getirilen ile Meclisteki gidişat aynı.
Bütün derdimiz nedir; ülkenin tek ekonomi motoru olan inşaat sektörünü ayakta tutmak. Ne pa-
hasına; bu arazilerin yağmalanması pahasına.
Arazi yönetimi güzel bir sözcük; ama Türkiye’de, planlama açısından ve diğer açılardan arazi
yönetimi maalesef lafta kalan bir sözcük.
22
Ülkenin şu anda nüfusunun yüzde 70’i, hatta yüzde 75’i kentlerde ve bu göç devam ediyor. AK
Partinin programına bakarsanız, orada, 2023’te kentlerdeki nüfusun yüzde 85’e çıkarılması amaç-
lanıyor. Ne pahasına; çevre, orman, risk, her türlü çevresel risk, afet riski ve birçok sosyal ve ekono-
mik deformasyon ve birçok başka olumsuzluklar pahasına.
Dolayısıyla, biraz önce Başkan da ifade etti, ülke planı, bölge planı ve illerin üst ölçekli, alt
ölçekli planları; bunlar güzel la�ar, ama bu muazzam kırsaldan kente göç ve kentlerdeki aşırı yı-
ğılma, plansız büyüme ve bunun getirdiği rantlar söz konusu olunca, bilimsel tartışmalar, hukuki
tartışmalar bir yerde saf dışı kalıyor.
Bu konuda söyleyecek çok şey var. Kentsel Dönüşüm Yasası komisyondan geçtikten sonra,
bizim Cumhuriyet Halk Partisi olarak verdiğimiz basın bildirisi basına yansımadı. Orada bir sözcük
kullanmıştık, “Buldozer Yasası” diye; bu bazı yerlere yansıdı. 1960’larda Amerika Birleşik Devletle-
rinde ayrıştırmacı bir dönüşüm uygulaması; Buldozer Yasası. Öyle adlandırılmış. Ona benzer bir
yasa çıkardılar.
Baroların yaptığı toplantılarda bu yasayla ilgili çok ağır eleştiriler oldu. Hatta bir hukukçu, ba-
rodan bir avukat dedi ki, “Ben bu 6306 Yasa Taslağını herhangi bir önyargı olmadan, bir hukukçu
gözüyle okuyayım bakayım, ne var bunda. Herkes bunu tartışıyor, ağır eleştiriler de var ya da iyi
olacak diyenler de var; tarafsız bir gözle okuyayım dedim.” Okumuş, okumuş ve sonunda şöyle bir
slogan geliştirmiş: “Bu yasa rantsal bir ferman yasasıdır.” Vardığı sonuç bu hukuken.
Bunu nasıl uygulayacaklar göreceğiz. Yani gidişat şudur: Rantı yüksek olan yerlerde bazı uy-
gulamalar yapacaklar, sözüm ona afet riskini azaltmak için. Rantı yüksek olan yerlerde dönüşüm
yapacaklar, rantı yüksek olmayan yerlerde dönüşüm yapmayacaklar.
Bakın, size bir harita göstereyim. Vaktinizi alıyorum, ama bunu Mecliste de Sayın Orman ve Su
İşleri Bakanına gösterdim. 13 Ağustos 2012’de Bakanlar Kurulu kararıyla yayınlandı. Bu gördüğü-
nüz siyah çizgilerle belirlenmiş alan, afet riski altındaki alanlardaki yapıların tasfiye edilerek; yani
İstanbul’un hem E-5 altındaki yerleşimlerdeki afet riski altındaki (ki çok tartışmalı bir şey; afet riski-
ni nasıl tanımlayacaklar?) yapıların tasfiye edilerek, bu yeni gördüğünüz, yeni şehir olarak, Avrupa
Yakasının Avcılar’dan Terkos Gölü’nün doğusuna kadar olan alanda 40 bin hektara taşınmasını
öngören 1 sayfalık Bakanlar Kurulu kararının haritasıdır. Biz bu haritayı, bu siyah bölgeyi, siyah-
larla sınırlandırılmış bölgeyi (40 bin hektardır) 2009’da İstanbul Büyükşehir Belediye Meclisinden
oybirliğiyle geçmiş 1/100.000’lik çevre düzeni planı üzerine yerleştirdik. Bu çevre düzeni planı, 4
yılda yüzlerce öğretim üyesi ve uzman tarafından, İstanbul ve çevresinin il sınırlarında çiçeğinden
böceğinden, suyundan, ticaretinden, sanayisinden, demografisinden, kültüründen, her şeyinden
oluşturulan sentez haritadır. 1/100.000 ölçekli, eşikleri gösteren arazi kullanıma esas 1/100.000’lik
çevre düzeni planı üzerine yerleştirdik.
Ne görüyorsunuz burada?
Yukarıda 9 bin hektarlık üçüncü havaalanı, Terkos Gölü’nün doğusu. Ortada 25 bin hektarlık,
Sazlıdere Barajını ortalayan, su havzasını ortalayan ve İstanbul’un altı tane ekolojik koridorundan
ikisini barındıran bir proje alanı. Hemen onun güneyinde de Küçükçekmece Gölü’nü içine alan
uygulama alanı. Toplam 40 bin hektar. Burada arazi yönetilecek. Burası yapılaşmaya açılıyor. Dün-
yanın en büyük havaalanlarından biri yapılıyor. Orman Bakanına sordum; “Buradaki ÇED raporu,
arazinin yüzde 85’inin orman olduğunu söylüyor Sayın Bakan; ne diyorsunuz?” dedim. Cevap yok.
Burada su havzası var. Demek ki bu yapılaşmaya açılan alan birkaç milyon insan dolduktan sonra,
Terkos Gölü, Sazlıdere Barajı, Büyükçekmece Gölü ve Küçükçekmece Gölü ve Alibeyköy Barajı ve
23
onunla ilgili su havzaları bundan sonra İstanbul’un suyunu karşılayamaz hale gelecektir. Yapacak-
ları gökdelenlerle ve betonlarla buradaki ekolojik koridorları ve doğayı ve ormanı tahrip edecek-
lerdir.
Durum budur. Biz burada kentsel dönüşümü, 2B’yi ve yabancılara mülk satışını tartışacağız.
Bunu biz Mecliste de tartıştık. Ama zorba ve cebri yaklaşımlar, bilimi, hukuku ve teknolojiyi, doğayı
dışlayan bu rantsal anlayış sürecektir. Bunun için, detaylarda kaybolmayarak, bir araya gelerek,
mücadelemizi sürdürmemiz gerekiyor.
Vaktinizi aldım. Çok teşekkür ediyorum.
Sunucu (Esra Tekdal) - Sayın Prof. Dr. Haluk Eyidoğan’a teşekkür ediyoruz.
Şimdi, programımıza tematik sunuşlarımızla devam edeceğiz. İlk olarak Arazi Yönetimi ile ilgili
sunumunu gerçekleştirecek olan Prof. Dr. Holger Magel ile ilgili kısa bilgiler paylaşmak istiyorum
sizinle. Kendisi Münih Teknik Üniversitesi Jeodezi-Coğrafi Bilgi Sistemi ve Arazi Yönetimi Enstitü-
sünden 2011 yılında emekli oldu. 2002 ve 2006 yıllarında Uluslararası Harita Mühendisleri Fede-
rasyonu başkanlığı yaptı. Kendisi bugünde Uluslararası Harita Mühendisleri Federasyonu Onursal
Başkanı. Şimdi izninizle kendisini davet etmek istiyorum. Buyrun Sayın Magel.
24