“somuncu baba bahçesinin taze Çiçeği” · kurabİye ve hayatlar derleyen: hamidullah halici...

19
Somuncu Baba Dergisi’nin Ücretsiz Eki’dir. KASIM 2018 / Yıl: 25 - Sayı: 217 “Somuncu Baba Bahçesinin T aze Çiçeği”

Upload: others

Post on 12-Sep-2019

25 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Somuncu Baba Dergisi’nin Ücretsiz Eki’dir.KASIM 2018 / Yıl: 25 - Sayı: 217

“Somuncu Baba Bahçesinin Taze Çiçeği”

“Pek âlâ bilirsiniz ki, vaktinde bakılmayan, istediği tımarı ve suyu bulamayan

bir tarlada, hasat zamanı sahibine hasret ve pişmanlıktan başka bir şey vermez. Bu nasıl böyle ise ilim, irfan nurlarıyla

yıkanıp parlatılmayan bir kalpte temizliğe, ibadet ve taata yer verilmez, öyle bir kalpte ahlâkî fazilet meydana gelmez. Gelse de

uzun müddet yaşamaz. Hayatın esası su olduğu gibi, insan ruhunun,hayatının, izzet ve şerefi, insanın erdemi, başkalarından ayrıcalıklı

olması da ancak ilim iledir. Hem insanların hem de toplumların ilerlemesi ve yükselmesi ilim ile, gerileyip

düşmesi de cehalet iledir.”

Es-Seyyid Osman Hulûsi Efendi (k.s.)

Editör’den Merhaba

Musa TEKTAŞcocuk@somuncubaba. net

Cenab-ı Allah insanları farklı farklı özelliklerde yaratmıştır. İnsanlar zekâ, kuvvet, şekil

bakımından farklı oldukları gibi, bilgi, iş, kabiliyet yönünden de birbirlerinden farklıdırlar. Bütün insanlar aynı kabiliyette olsaydı

veya ayın işleri yapabilseydi, o zaman kimsenin kimseye de ihtiyacı olmayacağından yardımlaşma diye bir şey de olmazdı.

Hz. Muhammed (s.a.v.) bir hadisinde şöyle buyurmaktadır: “Kul, Müslüman kardeşinin yardımında olduğu müddetçe, Allah da o kulun yardımında bulunur.” Okul çağı aynı zamanda öğrenme çağıdır. Bu dönemdeki her çocuk yeni bilgiler öğrenir,

duyguları düşünceleri şekillenir. İşte bu çağda sosyal hayatta yardımlaşmanın önemini kavrarlar. Yardımlaşmanın temel ölçütleri çocuklara iyi anlatılmalı, yanlış

davranışlarda, düşmanlıklarda değil; iyilikte, güzellikte yardımlaşmanın gerekli olduğu güzelce öğretilmelidir. Böylece yeni edindiği arkadaş çevresinde iyi arkadaşlarla

birlikte hareket etmesi bir değer olarak ona kazandırılmış olur. Kötü huylu ve yanlış arkadaşlıklardan da koruması sağlanır. Allah Kur’an’da Maide Suresi'nin 2. ayetinde yardımlaşmanın nasıl olması gerektiği konusunda bize şöyle bir ölçüt sunar: “İyilik

ve takva (sorumluluk bilinci) hususunda yardımlaşın, günah ve düşmanlık yolunda yardımlaşmayın. Allah'tan korkun, çünkü Allah’ın cezası çetindir.” Bu ölçüt iman edenlerin iyi, erdemli işlerde ve sorumluluk bilincini geliştirme hususlarında

yardımlaşmalarını, ancak Allah’ın yapılmasını istemediği davranışlarda ve insanları birbirine düşüren düşmanlıklarda yardımlaşmamalarını belirtmektedir.

Sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v.), “İnsanların en hayırlısı, onlara en çok faydalı olanıdır.” sözüyle birbirine yardımcı olan insanların yaptıkları bu

davranışların takdir edildiğini belirtmektedir. Yardımlaşma ihtiyaç içinde olan her canlı için yapılabilir. Ebu Hureyre’den rivayet edildiğine göre Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Vaktiyle bir adam yolda giderken çok susadı. Bir kuyu buldu ve içine indi; su

alıp dışarı çıktı. Bir de ne görsün, bir köpek, dili bir karış dışarıda soluyor ve susuzluktan nemli toprağı yalayıp duruyordu. Adam kendi kendine: 'Bu köpek de tıpkı benim gibi

pek susamış.' deyip hemen kuyuya indi, mestini su ile doldurdu ve mesti ağzına alarak yukarıya çıktı ve köpeği suladı. Onun bu hareketinden Allah hoşnut oldu ve adamı

bağışladı." Sahabeler: "Ey Allah'ın Rasûlü! Bizim için hayvanlardan dolayı da sevap var mı?" dediler. Rasûl-i Ekrem: "Her canlı sebebiyle sevap vardır." buyurdu.

İslâm dini çevreye, hayvanlara, tüm canlılara karşı sevgi ve merhametli olunmasını da istemiştir. Hepimiz yardımsever insanlar olarak

çevremize ve topluma faydalı olmalıyız…

(Bir Hadis)"Bir kimse, Müslümanların arasında bulunan bir yetimi alarak yedirip

içirmek üzere evine götürürse, affedilmeyecek bir suç işlemediği takdirde, Allahu Teâlâ onu mutlaka cennete koyar."

(Tirmizî, Birr 14.)

(Bir Ayet)"Her kim Allah'ı, O'nun peygamberlerini ve inananları dost edinirse,

bilsin ki şüphesiz Allah taraftarları galiplerin ta kendileridir."(5/Maide, 56.)

Somuncu Baba

Ahmet DOĞANTEKİN

Fazlı AKBAŞ

MustafaHaki DONGEL

Asel Sude DONGEL

İremBOYRAZ

NisanurKAHRAMAN

Asım Toprak DONGEL

KeremBOYRAZ

BurçakGOKÇE

Miraç BeratTURGUT

OykuGOKÇE

Osman Hulusi GUVEN

Arkadaşlar sizler de Çocuk Albumumuzde vesikalık fotoğraflarınızın yayınlanmasını istiyorsanız [email protected] adresimize gönderiniz.

Yıl: 12 Sayı: 143Çocuk Eki

Somuncu Baba Çocuk Dergisi KASIM 2018 Yıl: 25 Sayı: 217

Basım Tarihi: KASIM 2018Somuncu Baba Dergisi’nin Ücretsiz Ekidir.

İmtiyaz Sahibi ve

Genel Yayın YönetmeniBekir AYDOĞAN

Sorumlu Yazı İşleri MüdürüM. Hulusi ERDEMİR

Yayın EditörleriM. Nazmi DEĞİRMENCİ

Musa TEKTAŞ

Yayın KuruluProf. Dr. Nihat ÖZTOPRAK / Prof. Dr. Ali YILMAZProf. Dr. Sebahat DENİZ / Prof. Dr. Bilal KEMİKLİ

Prof. Dr. Abdullah KAHRAMANProf. Dr. Ali AKPINAR

Grafik Tasarım ve Uygulamaİrem BAYRAKTAR

Yapım

www.grafiturk.com.tr

Baskı & ÜretimSalmat Basım Yayıncılık Ambalaj San. Ltd. Şti.

Tel: (0312) 341 10 24

Basım-Yayım-Dağıtım-PazarlamaVİSAN İktisadi İşletmesi

Zaviye Mah. Hacı Hulûsi Efendi Cad. No: 71 (44700) Darende / MALATYA

Tel:(422) 615 15 00 Faks:(422) 615 28 79www.somuncubaba.net

[email protected]

grafitürk

İçindekilerYardımsever İnsanlar ........................................................ 4

Sırrı ER

Küçük Bulut ........................................................................... 6

Emine Yılmaz DERECİ

Kurabiye ve Hayatlar ......................................................... 8

Hamidullah HALICI

Yardımlaşmanın Önemi ...................................................10

Naciye BEYZA

Camgöz Şahinbey Savaş Müzesi'nde ........................12

Raziye SAĞLAM

Hz. Elyesa Aleyhisselam ..................................................14

Ali BÜYÜKÇAPAR

Dede Korkut Hikâyeleri ....................................................16

Tuba Karataş AYDAN

Şiirler .................................................................... 18

M. Nihat MALKOÇ

Bunları Biliyor muydunuz? ....................... 20

Nisa ERCİYES

Kargalar .............................................................. 22

Erdal KARASU

Can ve John'un Çiçekleri ............................ 24

Mustafa AKGÜN

Bir Lira .................................................................. 26

Nurçiçek YILMAZ

Akka Zaferi ve Cezzar Ahmet Paşa ......... 28

İsmail ÇOLAK

Tarihte Bu Ay ................................................... 30

Yusuf HALICI

Bulmaca ............................................................. 32

Çizimler:

Hamit YÜKSEK

Feyzanur YILMAZ

Merve ASLANBABA

Somuncu Baba Çocuk Dergisi | KASIM 2018 Somuncu Baba Çocuk Dergisi | KASIM 20182 3

Yardımsever İnsanlar

Sırrı ER

Sevgili çocuklar;

Yüce Allah, insanlarla iyi ilişkiler kuran ve onlara güzel davranan in-sanları sever. Bu insanlar Peygamberimiz (s.a.v.)’in; “İnsanların en hayırlısı, insanlara en hayırlı olanıdır.” sözünü kendilerine rehber edinerek, davra-nışlarını bu söze uygun olarak düzenlerler.

Dinimiz, insanlara iyilik yapmayı, kö-

tülükten kaçınmayı emreder. Allah bir

ayette şöyle buyurmuştur: “Şüphesiz ki

Allah; adaletli davranmayı, iyilikte bulun-

mayı ve akrabaya yardım etmeyi emreder.

Kötülüğü ve zulmü yasaklar.”

İyi ahlâk sahibi insan, her zaman iyili-

ğe koşar. Kendi gücü ve imkânı ölçüsün-

de insanlara yardım eder.

Bir yoksula yardım etmek, sadaka ver-

mek, borçlu kimseye borcunu ödemede

yardımcı olmak, fakir ve yoksulları do-

yurmak, maddî iyiliklerdendir.

Hasta ziyareti, yaşlı ve yalnız insanla-

rın hatırlarını sormak, onlara saygılı dav-

ranmak birer iyiliktir. Güler yüzlü olmak,

selâm vermek, iyi dileklerde bulunmak,

yardımseverliğin belirtileridir.

Sevgili çocuklar;

Bildiğiniz gibi, İslâm’ın beş temel

esasından biri de zekâttır. Zengin Müs-

lümanlar, fakirlere zekât vermekle yü-

kümlüdürler. Kur’an-ı Kerim, yardımsever

Müslüman’ı şöyle tanımlar: “Kendileri

muhtaç oldukları halde onları (başkaları-

nı) daha ziyade düşünürler. Nefsinin cimri-

liğinden korunmuş kimseler, işte kurtuluşa erenler onlardır.”

Atalarımız, yardımlaşma dernekleri, vakıflar, yoksul insanların yemek ihtiyaç-larını karşılayan aşevleri kurmuşlardır. Yaşlı ve bakıma muhtaç insanların korun-duğu darülacezeler vb. kurarak ihtiyaç sahibi insanlara ellerini uzatmışlardır. Dinimiz, iyilik ve yardımın yalnızca insa-na değil, diğer varlıklara da yapılmasını öğütler. Bu yüzden, yardımsever atala-rımız; hasta hayvanlar, kuşlar için bakı-mevleri, hastaneler bile açmışlardır.

Yapılan yardımı başa kakmak, ondan bir karşılık beklemek, böylece insanları minnet altında bırakmak ise çok çirkin bir davranıştır. En büyük iyilik, karşılık bek-lemeden yapılanıdır. Müslüman, yaptığı iyiliğin ödülünün Allah tarafından veri-leceğini bilir. Yaptığı iyilik ve yardımda Allah’ın hoşnutluğunu diler.

Sevgili çocuklar;

Allah cömert kullarını sever, cimrileri değil. İhtiyaç sahiplerine yardım etmek güzel bir davranıştır. Unutmayalım ki bir gün biz de yardıma muhtaç hale gelebili-riz. Ne mutlu yardımsever insanlara...

Somuncu Baba Çocuk Dergisi | KASIM 2018 Somuncu Baba Çocuk Dergisi | KASIM 20184 5

Küçük Bulut

EmineYılmaz

DERECİ

Yeryüzünden buharlaşan sular mas-mavi gökyüzünde küçük bir bulut oluş-turdular. Küçük bulut gözlerini açtığında kendisinin yalnız olduğunu gördü. Hangi yöne doğru yol alacaktı. Hiçbir fikri yoktu. Telaşlandı:

- Ne yapacağım şimdi, etrafımda hiç bulut kardeşim yok. Eyvah!

Küçük bulut kara kara düşünürken aşağısında uçan kartalı fark etti. Tüm gü-cüyle bağırdı:

- Kartal kardeş. Buralarda hiç bulut gör-dün mü?

- Bu gün görmedim. Dün gökyüzünde birçok bulut vardı. Bir araya toplanıp gü-neye doğru gittiler. Giderken de insanla-rın, hayvanların, bitkilerin onları bekledi-ğini söylediler.

- Ben de onlara yetişmek istiyorum, ye-rimden kımıldayamıyorum, bana yardım eder misin?

Kartal bulutu süzdü. Etrafında bir iki tur attı. Ona nasıl yardım edebileceğini düşündü. Kanatlarını hızlı hızlı çırptı. Bu küçük bulutu yerinden biraz oynatsa da sorununa çözüm olmadı. Kartal kan ter içinde kalmıştı:

- Bu benim yapacağım iş değil, ben elimden gelini yaptım. Yine görüşürüz.

Kartal süzülerek gözden kayboldu. Kü-çük bulut boynunu büktü. Gece olunca doğan ayı gördü. Ondan yardım istedi. Ay:

- Ben sana ancak bilgimle yardım ede-bilirim. Seni bulut kardeşlerine ancak rüzgâr ulaştırabilir. O rüzgâr ki yelkenleri doldurur. Yemiş dolu ağaçların meyve-lerini dökerek dallarının kırılmasını ön-ler. Çamaşırları kurutur. Rüzgârgülünü

döndürür. Birçok faydalı iş yapar. Ondan yardım iste. Sana seve seve yardım ede-cektir.

Küçük bulut sabah olunca kara kartalı yine gördü, ona seslendi:

- Kartal kardeş, rüzgârın yerini biliyor musun? Eğer biliyorsan ondan yardım is-tediğimi söyler misin? Bana yardım eder-se çok mutlu olurum.

Aradan beş dakika geçmeden sert esen bir rüzgâr bulutun yanına geldi. Çok güçlüydü. Bir anda toparlanan buluta gü-lümseyip

- Haydi gidiyoruz!

Küçük bulut ne olduğunu dahi anla-madan hızlıca yol aldı. Bir yandan da se-vinç çığlıkları atıyordu:

- Teşekkür ederim yardımsever rüzgâr. Teşekkür ederim bilge ay, teşekkür ede-rim kartal kardeş. Damlalarım ne kadar yardımsever olduğunuzu tüm canlılara anlatacaklar. Anladım ki yardımseverlerin olduğu yerlerde çözülemeyecek sorun yok. Hep birlikte engeller aşılıyor. Hare-ket ediyorum yaşasın!

Bulut sevinçliydi çünkü o da susuz ka-lanların yardımına koşuyordu.

Somuncu Baba Çocuk Dergisi | KASIM 2018 Somuncu Baba Çocuk Dergisi | KASIM 20186 7

KURABİYE VE HAYATLARDerleyen: Hamidullah HALICI / Çizen: Hamit YÜKSEK

Büyük bir hava meydanının bekleme salonunda, genç bir kadın uçağına binmek üzere bekliyordu. Uçağın hareketine saatler olduğu için bir kitap ve bir paket kurabiye satın alarak salonda bir koltuğa yerleşti. Kurabiye paketinin durduğu sehpanın yanındaki koltuğa bir adam oturdu; dergisini açıp okumaya başladı.

Çok öfkelenmişti şimdi! Kadın sinir içinde kitabını ve diğer şeylerini alıp uçağına yöneldi. Uçaktaki koltuğuna oturdu. Gözlüğünü almak için çantasını açtı. Ne görsün? Kurabiye paketi açılmamış olarak orada duruyordu. Çok utandı. Çok

büyük bir yanlış yaptığını anladı. Kurabiyelerinin paketini açmadan çantasına koyduğunu unutmuştu.

Genç kadın ilk kurabiyesini aldı. Adam da bir tane aldı. Bu bayanı rahatsız etti. “Sinir bir şey!” dedi kendi kendine “Havamda olsaydım bu cüretinden dolayı ona haddini bildirirdim.” Bayan bir kurabiye alıyor, adam da bir tane alıyordu.

Çıldıracak gibiydi bayan ama olay çıkarmak istemiyordu. Nihayet son kurabiye kalınca kadın, “Bu küstah adam şimdi ne yapacak?” diye düşündü. Adam son

kurabiyeyi aldı; onu ikiye böldü ve bir parçayı kadına verdi.

Adam kendi kurabiyelerini, hiç sinirlenmeden, yüksünmeden kadınla paylaşmıştı, Kadın kurabiyelerinin paylaşıldığını düşünerek çok sinirlenmişti. Ve şimdi

bu durumu açıklama şansı yoktu. Özür dileme olanağı da kalmamıştı. Telafi edemeyeceğiniz dört durum vardır: Taş atıldıktan sonra, söz ağızdan çıktıktan

sonra, fırsat kaçtıktan sonra, zaman geçtikten sonra…

Somuncu Baba Çocuk Dergisi | KASIM 2018 Somuncu Baba Çocuk Dergisi | KASIM 20188 9

NaciyeBEYZA

İnsanlar arasındaki yardımlaşma ve dayanışma toplum uyumunu, toplu-mun gücünü arttırır. Yardımlaşma duy-gusunun ve yardımlaşmanın yüksek olduğu toplumlarda huzur, mutluluk, birlik beraberlik ve başarı olur. İnsanlar arasında dostluk duyguları gelişir, kin, nefret ve haset yok olur. Yardımlaşma sayesinde devletimiz kuvvet kazanır.

Kur’an-ı Kerim ve hadislerde yardım-laşmanın önemi üzerinde hassasiyet-le durulmuş, insanlar yardımlaşmaya teşvik edilmiştir. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) bir hadis-i şerifinde: “Mü’minler birbirlerini sevmekte, birbirlerine acı-makta ve birbirlerini korumakta bir vü-cut gibidirler.” buyurmaktadır.

Maide Suresi’nde: “Helâlde ve hayır-da yardımlaşın, haramda ve günahta yardımlaşmayın.” buyrulmuştur.

Yardımlaşma toplum halinde yaşa-manın sonucudur. Bir insanın tek ba-şına hastane, okul, cami, çeşme, kü-tüphane gibi hayırlar yapabilmesi zor olabilir. Fakat yardımlaşmayla bütün bu işler ve hatta bunlardan daha fazlası çok kolay yapılabilir. İnsanlar arasında yardımlaşma ve dayanışma düşüncesi ne kadar güçlenirse toplumsal işler de o kadar iyi ve hızlı idare edilir.

“Zenginlik mal çokluğu ile değildir. Asıl zenginlik gönlün zengin olmasıdır.”

İhtiyacı olanlara yardım ve hizmet etmekle, dünya ve ahirette çeşitli ni-metlere kavuşulur. İnsanlara iyilik et-mek, onların işlerini güler yüzle ve tatlı dille yapmak, insanı Allah sevgisine ka-vuşturur.

Yoksulluğun sadece ekonomik yön-den düşünülmesi yanlış olduğu gibi her insanın zenginliği de farklıdır. Maddî zenginlik, manevî zenginlik, bil-gi zenginliği, güç ve kuvvet zenginliği vb. Maddî zenginliği olan parasal yar-dım yapabilir. Genç olanlar yaşlılara iş-lerinde yardımcı olabilirler. Rasûlullah (s.a.v.): “Bir genç, ihtiyar bir kimseye yaşı sebebiyle ikramda bulunursa, Allah yaşlılığında ona ikram edecek kimsele-ri mutlaka takdir eder.” buyurmaktadır. Eğitimli insanlar bilgiden yoksun olan-lara bilgileriyle yardım edebilirler. Boş zamanı çok olanlar da hayır kurumla-rında gönüllü çalışarak yardımda bulu-nabilirler.

Zekât, sadaka ve diğer maddî ve ma-nevi yardımlar, insanların güçlü olmala-rında, birlik ve beraberlik içinde bulun-malarında en büyük etkendir. Birlik, be-raberlik ve dayanışma içinde olmalıyız ki hayat güzellikler içinde geçsin.

Hepinize sağlıklı, mutlu ve başarılı ömürler diliyorum.

YardımlaşmanınÖnemi

Somuncu Baba Çocuk Dergisi | KASIM 2018 Somuncu Baba Çocuk Dergisi | KASIM 201810 11

Sevgili çocuk dostlarım;

Bugün Şahinbey Savaş Müzesi’ne gidi-

yoruz. Müzenin açılış saati 9 olduğu için,

ziyaretçiler gelmeden çekimleri yapmak

amacıyla gün doğmadan yola çıktık. Hafi-

ze Teyze, Gazianteplilerin İngiliz ve Fransız

işgali sırasında topraklarımızı kahramanca

savunarak düşmanı yurdumuzdan nasıl at-

tıklarını anlattı. Anlatırken gözleri dolmuştu.

Ömer:

- Selim Abi, Şahin Bey Antep'in düşman

işgalinden kurtulması için savaşan bir kah-

ramandı değil mi?

Camgöz

Raziye SAĞLAM

Kedi Camgöz’ün Günlüğü

Şahinbey Savaş Müzesi’nde

- Evet Ömerciğim, bütün Antep halkıyla

birlikte eşsiz bir kahramanlık örneği sergi-

leyerek Fransızlara karşı koydular. Antep'i

düşman işgalinden kurtardılar. Şahin Bey,

Antep’ten önce de Yemen, Trablusgarp, Ça-

talca, Galiçya Cephelerinde savaştı. Sonra

Antep'te Kuvayı Milliye komutanı oldu.

İsmini bu büyük kahramandan alan mü-

zeyi, çocuklarla biz de merak ettik. Normal-

de onlar çekim yaparken, biz Uzun Kulak’la

dışarıda koşup oynarız ama Selim'in anlat-

tıklarından sonra bu müzeyi görmeyi çok

istedik.

Müze tarihî bir bina ile altındaki mağa-

radan oluşuyor. Çocuklar belki bilmeyeni-

niz vardır, mağara güneş ışığını almayan

bir dağın ya da kayanın içine doğru uzanan

oluşumlarmış. Selim

mağaraların, insanlar ve

hayvanlar için barınak ol-

duğunu söyledi.

Müzede çekimlere tarihî bi-

nadan başlandı. Bütün kurtuluş mücadelesi,

heykeller, ses efektleri, görsel sunumlarla

anlatılmış. Gezerken o ortamın içindeymiş

gibi hissedip duygulandık. Müzede ayrıca

Kurtuluş Mücadelesi sırasında, Fransızların

kullandığı silahların karşısında, Antep halkı-

nın kullandığı balta, kılıç, av tüfeği, kazma,

kürekle birlikte şehitlere ait eşyalar da ser-

gileniyor.

Çocuklarla birlikte, gerek müzeyi gezer-

ken, gerek Selim'in anlattıklarını dinlerken

çok güzel bilgiler edindik. Hangi amaçlarla

kurulmuş olsun, müzeler tarihte yolculuk

yapıyor gibi hissettiriyor. Çıktığımızda, Zeliş:

- Selim Abi, Şahinbey Savaş Müzesi gezdi-

ğim en güzel müzeler içinde. Özellikle kah-

raman milletimi bir kez daha tanıyıp gurur

duydum, dedi.

Hafize Teyze:

- Çocuklar, ne demişler, ‘Tanımadan seve-

mezsiniz.’ Tanımak için hem okuyup hem de

gezmek lazım.

Hafize Teyze’nin bu sözü üzerine ben

uzun uzun miyavlayınca, hepsi güldüler.

Görüşmek üzere çocuklar, hoşça kalın…

Somuncu Baba Çocuk Dergisi | KASIM 2018 Somuncu Baba Çocuk Dergisi | KASIM 201812 13

AliBÜYÜKÇAPAR

Hz. Elyesa Aleyhisselam

Elyesa Peygamber, kutlu yolun ön-derlerindendir.

Ortadoğu Bölgesi’nde yaşamış, İlyas (a.s.)’dan sonra peygamber olmuştur. Varlık, bilgi ve ahlak insanoğlunun ha-yatı boyunca araştırmak zorunda oldu-ğu gerçeklerdir. Hakikat, değer gibi ileri aşamalara ulaşan bu konular imtihan vesilesidir. İnsan niye imtihan oluyor? Sınavsız bir dünya hayatı olsaydı daha mı iyi olurdu? Bu ve benzeri sorular si-zin de aklınıza geliyorsa bilin ki yolunuz hikmetle buluşmaya başlamıştır.

İnsanın kendi mantık alanı olduğu gibi ilâhî sistemin de kendine ait bir ala-nı olduğu inkâr edilemez. Peki, dinî ala-nın ne gibi temel ilkeleri vardır? İman ve İslâm esasları diyebileceğimiz bu yapı-nın kendine özgü fikir ve hareket sistemi mevcuttur. İşte peygamberlik konusu da onlardan biridir. Kim peygamber olacak, buna kim karar veriyor? Bizim dinimize göre elbette Allah! Akıl ve mucize pey-gamberlik alanında ön plana çıkmakta, peygamber olan kişi değişik mucizeler-le hep desteklenmektedir. İsa (a.s.)’ın ölüleri diriltmesi ve kendisine gökten sofra indirilmesi buna örnektir.

İnsanlar peygamberleri niye yalan-lar?

Saf bilgiyi tekrar yeni formatlarla ak-

taran nebiler anlaşılmamakta, çeşitli im-

tihanlara maruz bırakılmakta ama onlar

her defasında Allah’ın yardım ve inaye-

tiyle bu işlerden başarı ile çıkmaktadır-

lar.

“İsmail, Elyesa, Zülkifli de an! İşte bü-

tün bunlar hayırlı insanlardı.” (38/Sad, 48)

Hayır, Allah’ın emir ve yasaklarında-

dır. Allah’ın çizmiş olduğu sınırlar ha-

yırlara vesile, şerlere de engeldir. Farz,

vacip, sünnet, haram, mekruh, mübah ve

müfsit diye fıkıh ilmiyle belirlenen bu

sınırlar insan onurunu yüceltir ve ona

haysiyet kazandırır. İşte imtihan sırrı bu

noktada tecelli etmektedir. Kendi kafa-

larına göre hayır ve şer tanımı yapanla-

rın sonu hep hüsran olmaktadır. Dinin

sahibi Allah’tır ve O kendi kurallarını gü-

zellik ve hikmet üzerine kurmakta, hayat

neşesi içerisine de imtihanlar yerleşti-

rerek dinamizmi sağlamaktadır.

Elyesa Peygamber, hayrın anahtarı,

şerrin kilidi olmuş, uzun bir ömür yaşa-

dıktan sonra Hakk’ın rahmetine kavuş-

muştur.

Somuncu Baba Çocuk Dergisi | KASIM 2018 Somuncu Baba Çocuk Dergisi | KASIM 201814 15

Tuba Karataş AYDAN Yapılan araştırmalara bakıldığında, 16.

yüzyıla kadar çocuklar için yazılmış hiçbir kitaba rastlanmamıştır. Bu yüzyıla kadar çocuklar, edebiyat gereksinimlerini halk edebiyatı ürünleriyle ya da yetişkinler için yazılmış kitaplarla gideriyorlardı. Çocuklar için bir edebiyat kolunun gerekli olup olma-dığı bile uzun zamanlar tartışılmıştır. Neyse ki, bu devir, çocukların devri, ve teknoloji bakımından olduğu kadar edebi eserler yönünden de gün geçtikçe zenginleşen bir koleksiyona sahibiz. Nitelikli yapıtların her gün, deyimi yerindeyse, ayağımıza kadar geldiği dönemdeyiz.

İşte, ‘Dede Korkut Hikâyeleri’ de, hem destan hem hikâye özellikleri taşıyan ve Türklerin Oğuz Boyu kahramanlıklarını konu edinen edebî zengin-liklerimizden biridir. Eskiden, akşam vakti çadırlarda büyük-kü-çük toplanılan ve tec-rübeli bir büyüğün jest ve mimiklerle, çeşitli ses oyunlarıyla ilgile-ri üzerine çektiği kül-türel mirasımız, Ayşe Sevim’in güzel kaleminden, artık günümü-zün çocukları için de derlenerek modern destanlar olarak kütüphanelerdeki yerini almıştır.

Çocuklar ve yetişkinler için yazılmış olan birçok kıymetli eserin sahibi Ayşe Sevim, yazmak için yazanlardan değil, der-di olan yazarlarımızdan... Özellikle dinî ve millî değerlerimizin evlatlarımıza kazandı-

rılmasında edebiyat dünyasında önemli bir

yere sahip olan Sevim, içerisinde Boğaç-

han, Salur Kazan, Tepegöz, Bamsı Beyrek ve

Deli Dumrul isimli 5 destanı uyarladığı bu

eserinde, adeta kopuzlar eşliğinde bir oba

akşamı atmosferinde, hem biz büyüklere

hem de miniklere geçmişten bir soluk üf-

lüyor. Eser yalnızca çocuklarımızın damak

zevkine hitap etmekle kalmayıp, rengârenk

çizim ve karakterleriyle gözleri de şenlen-

diriyor. 2 satırında kahkahalarla güldürse,

diğer 2 satırında düşündürüyor ve çocuk-

larımızın bilinçaltını da

nakış nakış işliyor.

Eserdeki her bir

destan, çocuklarımı-

zın hayal gücüne farklı

bir değerimizi sunarak

hitap ediyor. Dil ve an-

latım olarak da bir bü-

yüğü dahi kahkahalara

boğacak kadar zekice

ögelerle süslenmiş. Tek

kusuru, 72 sayfalık kita-

bı tek seferde bitirmek

isteyen çocuklara sebep

olmasıdır. Bu da birkaç

bardak sıcak içecek desteğiyle çözümlene-

meyecek bir sorun değildir. Ayşe Sevim’in

ve çağdaşlarının, daha fazla okumamızı

isteyen çocuklara sebep olan kitaplarına

bin bereket diliyor, en içten duygularımızla

yerli çocuk edebiyatı emekçilerinin başarı-

larının devamını diliyoruz.

Keyifle okuyunuz.

Çocuklar için Uyarlayan: Ayşe Sevim

Tasarım ve illüstrasyon: Ayşe Ural

Sayfa Sayısı: 72

Yaş Aralığı: 4-8

Yayınevi/Yılı: Şule Çocuk Yayınları/2016

İşlenen Konular: Atalarımızdan Yadigâr Hikâyeler Eşliğinde Cesaret, İnce Düşünce, Empati ve Toplumumuzca Kabul Gören Birçok Zamansız Değer

Bir Kitap

Dede Korkut Hikâyeleri

Somuncu Baba Çocuk Dergisi | KASIM 2018 Somuncu Baba Çocuk Dergisi | KASIM 201816 17

Bilgi edin, oku her an

Karanlıkları boğsun tan

Öfkelenme(z) bilge insan

Toylarda çatılır kaşlar

Her şey eğitimle başlar

Cahil cesur olur derler

İlimle def olur şerler

Ağaç yaprağıyla gürler

Gözden dökülmesin yaşlar

Her şey eğitimle başlar

Her Şey Eğitimle Başlar

M. NihatMALKOÇ

Bilmezin şerrinden korun

Kimseye kıvırma burun

Bilmediğinizi sorun

Şeytana atılsın taşlar

Her şey eğitimle başlar

Görgüsüzün zihni dardır

İlmî taçlandıran ardır

Bilgi varsa umut vardır

Tek kanatla uçmaz kuşlar

Her şey eğitimle başlar

Bilgisizlik bir zemheri

Bilgi alınların teri

O değiştirir kaderi

Bahara dönüşür kışlar

Her şey eğitimle başlar

Bir bilene sormalıyız

İlme kafa yormalıyız

Önyargıyı kırmalıyız

Doluya ne desin boşlar?

Her şey eğitimle başlar

Üstümüzde güneştir o

Zemheride ateştir o

Bin bir güzele eştir o

İlimsiz hayat yavaşlar

Her şey eğitimle başlar

Aydınlık şafaktır ilim

Alnımızda aktır ilim

Temeldir, ayaktır ilim

Onun eseridir hoşlar

Her şey eğitimle başlar

Somuncu Baba Çocuk Dergisi | KASIM 2018 Somuncu Baba Çocuk Dergisi | KASIM 201818 19

Çam Ağacının Yaprakları Neden Yaz Kış Sürekli Yeşil Kalır?Meşin Topun Zararları

Gözyaşı

Bir meşin top en fazla 450 gram-dır. Peki, hava toplarında hızla aşağı inen topun aldığı yükselen ivme ile kaç kiloya ulaştığını biliyor musu-nuz? Ortala hava toplarında oluşan hız, 2,5 kilo değerindedir. Futbolcu her kafa topunu karşılamasında beyninde 1000'den fazla hücre ölür. Bu yüzden kısmî sarsıntı ve hafıza sorunları futbolcularda boy gösterir. Bir futbolcunun kariyerinden sonra beyin tümörü riski ortalama olarak %60'dır.

Soğan doğrarken düşen göz ile ruhsal bir durumdan dolayı ağlandığında düşen gözyaşının kimyasal yapıları farklıdır. Canlılardan sadece insana özgü olan ağlama eğilimi tamamen ruhsal nedenlere bağlıdır. İnsan gözle-ri dış etkenlerden korunmak için sürekli gözyaşı salgılar hatta salgılanan gözyaşının bir miktarı depolanır. Tarihte gözyaşı ve ağlamanın nedenlerini ilk kez araştıran bilim adamı Charles Darvin'dir. İlerleyen süreçlerde yapılan deneyler ile gözden düşen her gözyaşının aynı olmadığı tespit edilmiştir. Mesela soğan doğrarken düşen göz ile ruhsal bir durumdan dolayı ağlandığında düşen göz-yaşının kimyasal yapıları farklıdır. Yapılan araştırmalar sonucunda ruhsal gözyaşının daha fazla protein içerdiği ortaya konmuştur ve nedeni henüz açıklanamamıştır.

Kozalaklı ağaçların çoğu gibi çam ağaçları da kışın yeşil kalır. Bunun bir nedeni, bu ağaçların yapraklarının küçük yüzeyli olmasıdır. Küçük yüzeyli yaprakların besin üreti-lebilmesi için daha az ışık gerekir. Bu nedenle kozalaklı ağaçlar, sonbaharda ya da kışın güneş ışığının azalmasın-dan diğer ağaçlara göre daha az etkilenirler. Sonuç olarak kozalaklı ağaçlar kışın da yeşil ve yapraklı kalır. Ancak bu ağaçların yaşlanmış ya da hiç güneş alamayan bölümle-rindeki yaprakları dökülebilir. Ağacın üst bölümlerindeyse yeni yapraklar gelişmeye devam eder. Geniş yapraklı ağaçlara gelince!.. Bu ağaçlar, sonbaharda yapraklarını döker. Çünkü geniş yüzeyli yapraklar, daha az ışık aldıkla-rından sonbaharda yeterince besin üretememeye başlar. Sonuç olarak sonbaharda renk değiştirerek dökülürler.

En geniş ülke 17.075.200 Km2 ile Rusya'dır. En küçük ülke 0,44 Km2 ile Vatikan'dır. En zengin 3 ülke Kanada, Norveç, ABD'dir. En fakir 3 ülke Sierra Leone, Nijer, Etiyopya'dır. En çok ülke ile sınır komşusu olan ülke 15 ülke ile Çin'dir. En uzun ve kesintisiz sınır ABD Kanada arasındadır. En kalabalık şehir, Japonya'nın Tokyo şehridir. (26,5 mil-yon) En yüksek yerleşim birimi deniz seviyesinden 5.0902 m. yukarıda olan Çin'in Wenzhuang'dır.

Bunları Biliyor muydunuz

NisaERCİYES

Yeryüzü Hakkında İlginç Bilgiler

Somuncu Baba Çocuk Dergisi | KASIM 2018 Somuncu Baba Çocuk Dergisi | KASIM 201820 21

ErdalKARASU

Kargalar

İlçede geçen çocukluğumun yazlarını

unutamıyorum. İlkokul üçüncü sınıftaydım.

Okullar yaz tatiline girmişti. Ahırdaki gurg

olan ligorin tavuğun nihayet dokuz civcivi

olmuştu. Annesi civcivlerini koruyarak bah-

çeye çıkarıyordu.

Sabah saatleriydi. Dama çıkmıştım kom-

şunun oğluyla. Loğ taşıyla oynarken büyük

bir karga sürüsü ırmak kenarındaki kavak

ağaçlarına doğru kanat çırpıyorlardı. Ne

çok karga vardı. Ligorin tavuk civcivlerine

dokunan, seven biri olursa hemen ona doğ-

ru hışımla sıçrayarak, kanatlarını kabartıp,

karşısındakine gagasıyla vurarak oradan

uzaklaştırıyordu.

Bahçemize birkaç karga dadanmıştı.

Günler geçiyordu. Bir hafta içinde beş tane

civciv kaldı. Havada uçan kargalar yanaşıp

civcivleri kaparak havalanıp oradan uzakla-

şıyordu. Zavallı tavuk bir şey yapamıyordu.

Kargaların yaptığı kötülük sadece civ-

civleri kaparak götürmesi miydi? Çardağın

altındaki çeşmenin sabunluğundan sabunu

kapıp kaçırıyordu. Tavukların yemesi için

yemek artıklarını çimenlere döksen karga-

lar da geliyordu. Yılmıştık kargalardan...

Sonbahara doğruydu. Okullar açılmış-

tı. Kavaklıkların, bahçelerin olduğu yoldan

okula gidiyordum. Bir gün ikindi vakti okul-

dan dönüyordum ki, kargaların gaklıyarak

çok yakınımdan yere paralel uçtuklarını

gördüm. Az ötedeki yavru küçük karga yu-

vasından düşmüştü, yanına yaklaşınca, ha-

vadaki kargalar başımın üzerine üşüşerek,

adeta saçlarıma değerek uçmaya başladılar.

Korktum. Hemen oradan uzaklaştım. Ertesi

gün okuldan gelirken oradan geçtiğimde

yine kargaların hücumuna uğradım. Yolumu

değiştirdim korkudan. Asfalt yoldan gitme-

ye başladım.

Taş duvarlarla çevrili bahçemizde ceviz

ağacı ırmağa yakın yerdedir. Eylül ayının or-

talarına doğru rüzgârda cevizler yere düşer.

Artık çırpılma zamanıdır. Çok cevizimizi ye-

miştir o kargalar...

Çocukluk yıllarımdan, ilçede geçen kar-

galarla ilgili unutamadığım çok şey var...

Somuncu Baba Çocuk Dergisi | KASIM 2018 Somuncu Baba Çocuk Dergisi | KASIM 201822 23

MustafaAKGÜN

Can ve John’un Çiçekleri

Avustralyalı William ve Kastamonulu Şerif Çanakkale Şehitliği’ndeydiler. Bahar günü

şehidlik yemyeşildi ve rengârenk çiçeklerle bezenmişti. Çanakkale Boğazı’nın mavi suları

bakanların içini billurlaştırıyordu. Şehid mezarları, başta selviler olmak üzere ağaçlar duy-

gulandırıcı manzaralar ortaya koyuyordu.

William, “Bay Şerif!” dedi. “Kastamonu’dan buraya zahmet edip geldiniz. Buralara gez-

memde bana yardımcı oluyorsunuz.”

Bu sırada William’ın oğlu John ile Şerif’in oğlu Can babalarından bir ricada bulundular:

“Burası çok güzel. Şu çiçekler arasında, ağaçlar arasında dolaşabilir miyiz?”

“Tamam. Ama buradan fazla uzaklaşmayın.”

bile yardım ettiklerini yazmış. Yaralı An-zaklara, aç Anzaklara kaç kere yardım etmiş Türkler. Senin deden Ali de benim dedem Henry’ye yardım etmiş. Dedem yaralıymış. De-demin yarasının iyileşmesi için çok gayret etmiş senin deden. Türkler esir aldıkla-rı Anzaklara kötü muamele etmemişler. Senin deden Ali, benim dedem Henry’ye bir de çakı bıçağı hediye etmiş. Hatıra olarak kalsın diye. Bütün ailem de-dem Henry’nin yazdıklarıyla alay ediyorlar. ‘Türkler dedemizi büyülemiş.’ diyorlar. Ben ise yazılanların doğru olabileceğini düşün-meye başladım. Dedemin yazdıklarını dik-katle okudum. Sonra Avusturalya’ya çalış-maya gelmiş Türklerden bana yetecek kadar Türkçe öğrendim. Ta ülkemden buraya yani Çanakkale’ye geldim. Henry Dede’min bü-yülenmediğini, gerçekleri yazdığını gördüm. Sizler gerçekten alicenap bir milletmişsiniz. Sizler gerçekten yardım sever bir milletmiş-siniz. Türkiye’ye gelmekle de doğru yaptığı-mı anladım.”

Bu sırada Can ve John onların yanların geldiler. Her ikisinin de elinde çiçek demet-leri vardı.

Can çiçek demetini babası Şerif’e göster-di.

“Bak baba. Bunlar gelincikler ve papatya-lar. Kırmızı gelincikler bayrağımızın al ren-ginde… Beyaz papatyalar da bayrağımızın ay-yıldızının beyaz renginde. Ne güzel değil mi?”

Şerif, “Elbette çocuğum. Çok güzel.” dedi.

John da elindeki çiçek demetlerini baba-sı William’a gösteriyordu.

“Benimkiler de güzel değil mi baba?” dedi o da.

O da, “Elbette çocuğum. Çok güzel.” dedi.

Şerif William’a baktı.

“Seni ta Avustralya’dan buraya getiren duyguyu anlayabiliyorum. Başkası olsa bu senin yaptığını hafife alırdı. Hatta için için alay eder, gülerdi. ‘Bu adam ahmak mı ki ta Avustralya’dan buraya gelmiş.’ derdi.”

Şerif, Can ve John’a baktı. Bir müddet on-ları süzdü. Sonra William’a şunları söyledi:

“Batı hep insan sevgisinden, hümanizm-den bahseder. Çocukların korunmasın-dan bahseder. Ama bu hep kendileri için olmalıdır. Şu Can ve John’a bakın… Nasıl masumlar. Gelincikler ve papatyalar onları nasıl birleştiriverdi. Onları birbirlerine na-sıl yakınlaştırdı ve sevdirdi. Batı o korkunç yüzünü, emperyalizmin vahşetini ortadan kaldırsın bütün insanlar birbirlerini nasıl de seveceklerdir.”

William çok duygulanmıştı.

“Senin büyük deden Ali’nin yardımsever-liğini şimdi daha iyi anlıyorum.”

“Tamam!”

Çocuklar koşarak gittiler.

John devam etti:

“Büyük Dedem Henry Çanakkale Savaşları sırasında buraya savaş-maya gelmiş. İngiliz Ordusu’nda yani. Hatıralarını yazmış. Hatırala-rında Türkleri çok sevdiğini yazmış. Türklerin yardımsever olduklarını, düşman ordusunda bulunan An-zaklara yani Avusturyalı askerlere

Somuncu Baba Çocuk Dergisi | KASIM 2018 Somuncu Baba Çocuk Dergisi | KASIM 201824 25

Bir Lira

Beyzanur’un Günlüğü

Nurçiçek YILMAZ

Neşe içinde akşam yemeğimizi yiyorduk.

Bir ara babamın telefonu çaldı. Arayan uzak

akrabalarımızdan biriydi. Verdiği haber ba-

bamın tüm neşesini kaçırdı. Çünkü köyü-

müzde oluşan sel baskını köydeki evlere ve

köy okuluna büyük zarar vermişti. Evler otu-

rulmayacak durumdaydı. Kış gelmeden ace-

le bir şeyler yapılması gerekiyordu. Babam:

- Arkadaşlarla aramızda karar aldık, herkes

gücü yettiği ölçüde yardım edecek. Elimiz-

den geleni yapacağız. Devletimiz de sağ ol-

sun acilen gerekli olan yardımları ulaştırmış.

Bizler de yardımcı olursak yaraları çabucak

sararız. Hadi bakalım iş başına.

Dedem:

- Kenara üç beş lira koymuştum, onu sana

vereyim deyip masadan kalktı. Getirdiği bir

miktar parayı masanın üstüne koyarken şu

ayeti kerime dudaklarından döküldü: “Onlar

(inananlar) Allah’a ve ahiret gününe inanır,

kötülükten men eder, iyiliklere koşarlar.” (3/Âl-i

İmran, 114) Bizim de çorbada tuzumuz olsun.

Hanım, sen kirli çıkısındır, yok mu sende bir

şeyler.

Babaannem yeleğinin iç cebinden küçük

cüzdanını çıkarıp içini karıştırdı. Bir miktar

parayı babama uzattı. Ablamla biriktirdiği-

miz para aklıma gelince ablamın kulağına

eğilip:

- Abla biz de yardım yapalım. Kumbarada

epey paramız var, dedim.

Ablam gülümsedi. Koşup kumbaradan al-dığımız parayı babama uzattık. Babam çok mutlu görünüyordu. Aldığı paraları zarfa ko-yarken Enes bağırdı:

- Ben de yardım yapacağım! Hem de tüm servetimi bağışlayacağım. Bekleyin beni.

Enes’in nasıl bir serveti olabilirdi ki. Şa-şırmıştık. Uzun bir bekleyişin ardından Enes kapıda göründü. Kapalı avcunu babamın ya-nına gelince açtı. Avcunun içinde topu topu bir lira vardı. Tutamadım kendimi

- Enes, bu bir lira! Servetin bu mu? Bunu mu veriyorsun?

- Ne olmuş. Herkes parasından bir miktar verdi, ben ise paramın hepsini veriyorum. En çok sevap kazanan benim. Tüm servetimi verdiğim için de mutluyum.

Şaşkınlıktan ağzım açık kalmıştı. Gülüm-seyen annem:

- Hz. Peygamberimiz, "Hangi sadaka en faziletlidir?" diye sorulunca; "Malı az olanın gücüne göre verdiği (sadaka.)" (Dârimî, Salât, 135) buyurmuştur. Damlaya damlaya göl olur. Aferin benim yavrularıma. Yardımsever ola-rak yetişiyorlar ne mutlu bana.

İşte böyle... Enes’e ben de şunları demek isterdim. Ah Enes! Bir lirayla günün yardım-severi seçildin ya inanamıyorum. Sana im-renmedim desem yalan olur. Tüm servetini göz kırpmadan bağışlamak ne güzel. Bir lira da olsa…

Somuncu Baba Çocuk Dergisi | KASIM 2018 Somuncu Baba Çocuk Dergisi | KASIM 201826 27

Fransa’nın meşhur lideri, tarihin bü-yük komutanlarından Napolyon Bonapart, Osmanlı’nın elindeki Mısır’ı 1798’de işgal et-mişti.

Sıra Akka Kalesi’ne gelmişti. Napolyon, bu-rayı da kolayca ele geçirmeyi planlıyordu.

1799 yılında Akka önüne geldi. Kaleyi ku-şattı.

Napolyon’a Tokat Gibi Cevap!

Napolyon, kale komutanı Cezzar Ahmed Paşa’ya teslim olması için bir mektup gönder-di. Mektupta şunlar yazıyordu:

- İşte kalenin duvarları önüne geldim. Bir ihtiyarın geri kalmış birkaç günlük ömrünü al-mak bana bir şey kazandırmaz. Seninle savaş-

Akka Zaferi ve Cezzar Ahmed Paşa

İsmailÇOLAK

mak istemiyorum. Benimle dost ol ve kaleyi

güzellikle teslim et!

Cezzar Ahmed Paşa, öyle bir cevap verdi

ki, Napolyon’a tokat gibi indi:

- Allah’a hamdolsun gücümüz yetiyor, eli-

miz silah tutuyor. Geri kalmış birkaç günlük

ömrümüzü de cenklerde geçiririz!

Napolyon, bu müthiş cevabı okuyunca

küplere bindi. Öfkesinden kıpkırmızı kesildi.

Esti kükredi:

- Anlaşıldı, bu ihtiyar bizim birkaç günü-

müzü harcatacak. Ama merak etmeyin, iki

gün sonra şehrin ortasındayız.

Osmanlı’nın Akka’daki Büyük Savaş Dersi

Akka kuşatması 64 gün sürdü. Napolyon

ve ordusunun her şiddetli hücumu durdurul-

du. Ağır kayıplar vererek geri çekildiler.

“Yenilmezlik” unvana sahip Napolyon,

yaşlı diye küçümsediği Cezzar Ahmed Paşa

ve askerlerimizin beklenmedik direnişi ve

kahramanlığı karşısında tek kelimeyle şaşı-

rıp kaldı.

Yüksek rütbeli bir subayını Cezzar Ahmed

Paşa’ya gönderdi. Direnmenin netice verme-

yeceğini, bildirdi. Teslim olursa ordusuyla

beraber istediği yere gidebileceğini söyledi.

Ama Paşa’nın cevabı, tarihe geçmişti:

- Devlet bizi bu kaleyi teslim etmek için

vezir yapmadı. Ben Cezzar Ahmed Paşa, şe-

hitlik mertebesine ulaşmadan bir karış top-

rak vermem!..

“Yenilmez” Napolyon’un Unutamadığı Ye-nilgi!

Bu cevap, Napolyon’u çileden çıkardı. Gece gündüz kaleyi toplarla dövdürdü. Ne var ki, açılan gediklerden kaleye girenler, as-kerlerimizin süngüsüyle yok edildiler.

Sonuçta Napolyon, ordusunun yarısı-nı kaybetti. Ağır bir yenilgiye uğrayarak 21 Mayıs’ta geri çekildi. Kahire’ye döndü.

Akka’dan ayrılırken avazı çıktığınca bağı-rıyordu:

- Kader beni bir ihtiyarın oyuncağı yaptı! Akka’da durdurulmasaydım, bütün Doğu’yu ele geçirecektim!

Yenilmezlik unvanını Akka’da kaybetti. Cezzar Ahmed Paşa ve Akka kahramanların-dan, ömrü boyunca unutamayacağı ağır bir ders aldı.

25 Temmuz 1799’da iki gemiyle gizlice Mısır’dan kaçtı. Akka yenilgisi ve Cezzar Ah-med Paşa ismi, hafızasından hiç silinmedi.

Çiz

im: H

amit

Yük

sek

Somuncu Baba Çocuk Dergisi | KASIM 2018 Somuncu Baba Çocuk Dergisi | KASIM 201828 29

02-08 KasımLösemili Çocuklar

Haftası

17 Kasım Dünya Öğrenciler

Günü

24-30 KasımÖğretmenler Günü ve

Haftası

12-18 Kasım Dünya Çocuk Kitapları

Haftası

19 Kasım Mevlid Kandili

20 Kasım Dünya Çocuk Hakları

Günü

TarihteBu Ay

YusufHALICI

Somuncu Baba Çocuk Dergisi | KASIM 2018 Somuncu Baba Çocuk Dergisi | KASIM 201830 31

Çengel Bulmaca

1- Çocuk dergimizin ‘Bir Ayet’ bölümündeki ayet hangi sureden alınmış? 2- Çizgi masal bölümünde, bayanla erkek aynı paketten ne yiyorlar? 3- Yazarımız Ali Büyükçpar, bu ay hangi peygamberi tanıtmış? 4- Tuğba Karataş Aydan’ın tanıttığı kitabı çocuklar için uyarlayan kim? 5- Şiir sayfamızda yayınlanan ‘Her Şey Eğitimle Başlar’ başlıklı şiirin şairinin soyismi nedir? 6- Yazarımız Erdal Karasu’nun çocukluk yıllarında birçok hatıralar yaşadığı kuş hangisidir? 7- ‘Bir Lira’ başlıklı yazımızdaki dedenin, bir miktar parayı masanın üzerine bıraktıktan sonra dudaklarından dökülen ayeti kerime hangi surededir? 8- İsmail Çolak’ın yazısında belirtilen, Napolyon’un ilk yenilgisini aldığı Osmanlı kalesinin ismi nedir? 9- Nurçiçek Yılmaz’ın yazısında geçen ve bütün servetini bağışlayan kahramanın adı nedir? 10- Mustafa Akgün’ün yazısındaki Türklerle savaşmaya gelen, John’un büyükdedesinin adı nedir?

5

6

9

10

1

32

8

7

4

(Bir Hadis)"Bir kimse, Müslümanların arasında bulunan bir yetimi alarak yedirip

içirmek üzere evine götürürse, affedilmeyecek bir suç işlemediği takdirde, Allahu Teâlâ onu mutlaka cennete koyar."

(Tirmizî, Birr 14.)

(Bir Ayet)"Her kim Allah'ı, O'nun peygamberlerini ve inananları dost edinirse,

bilsin ki şüphesiz Allah taraftarları galiplerin ta kendileridir."(5/Maide, 56.)

Somuncu Baba

Ahmet DOĞANTEKİN

Fazlı AKBAŞ

MustafaHaki DONGEL

Asel Sude DONGEL

İremBOYRAZ

NisanurKAHRAMAN

Asım Toprak DONGEL

KeremBOYRAZ

BurçakGOKÇE

Miraç BeratTURGUT

OykuGOKÇE

Osman Hulusi GUVEN

Arkadaşlar sizler de Çocuk Albumumuzde vesikalık fotoğraflarınızın yayınlanmasını istiyorsanız [email protected] adresimize gönderiniz.

Somuncu Baba Çocuk Dergisi | KASIM 2018 Somuncu Baba Çocuk Dergisi | KASIM 201832 33

Somuncu Baba Dergisi’nin Ücretsiz Eki’dir.KASIM 2018 / Yıl: 25 - Sayı: 217

“Somuncu Baba Bahçesinin Taze Çiçeği”

“Pek âlâ bilirsiniz ki, vaktinde bakılmayan, istediği tımarı ve suyu bulamayan

bir tarlada, hasat zamanı sahibine hasret ve pişmanlıktan başka bir şey vermez. Bu nasıl böyle ise ilim, irfan nurlarıyla

yıkanıp parlatılmayan bir kalpte temizliğe, ibadet ve taata yer verilmez, öyle bir kalpte ahlâkî fazilet meydana gelmez. Gelse de

uzun müddet yaşamaz. Hayatın esası su olduğu gibi, insan ruhunun, hayatının, izzet ve şerefi, insanın erdemi, başkalarından ayrıcalıklı

olması da ancak ilim iledir. Hem insanların hem de toplumların ilerlemesi ve yükselmesi ilim ile, gerileyip

düşmesi de cehalet iledir.”

Es-Seyyid Osman Hulûsi Efendi (k.s.)