ankara Ünİversİtesİ fen bİlİmlerİ enstİtÜsÜ ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/23870/ilknur...

46
ANKARA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ YÜKSEK LİSANS TEZİ PROTEUS VULGARIS OX19 SUŞUNUN TAVŞAN DALAK HÜCRELERİNE ETKİLERİ İlknur KELEŞOĞLU BİYOLOJİ ANABİLİM DALI ANKARA 2010 Her hakkı saklıdır

Upload: others

Post on 08-Feb-2020

8 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: ANKARA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/23870/ilknur kelesoglu.pdfkesitlerde hücreler arası ortamda materyal kaybı olduğu, hücreler

ANKARA ÜNİVERSİTESİ

FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

YÜKSEK LİSANS TEZİ

PROTEUS VULGARIS OX19 SUŞUNUN TAVŞAN DALAK HÜCRELERİNE

ETKİLERİ

İlknur KELEŞOĞLU

BİYOLOJİ ANABİLİM DALI

ANKARA 2010

Her hakkı saklıdır

Page 2: ANKARA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/23870/ilknur kelesoglu.pdfkesitlerde hücreler arası ortamda materyal kaybı olduğu, hücreler

i

ÖZET

Yüksek Lisans Tezi

PROTEUS VULGARIS OX19 SUŞUNUN TAVŞAN DALAK HÜCRELERİNE

ETKİLERİ

İlknur KELEŞOĞLU

Ankara Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Biyoloji Anabilim Dalı

Danışman: Doç.Dr. Nursel GÜL

Proteus vulgaris OX19 bakterisinin tavşan dalak hücrelerine olan etkisi, sitolojik yönden incelenmiştir. Kontrol grubu (n=5) ve Proteus muameleli grup (n=5) olmak üzere toplam 10 adet New Zealand erkek tavşan kullanılmıştır. Bakteriler, tavşanlara beş günlük aralıklarla ve artan dozlarda 1 ay süre ile enjekte edilmiştir. Tavşanlardan alınan dalak doku örneklerinin yarı ince ve ince kesitleri Işık Mikroskobunda (Nikon-Eclipse) ve Geçirmeli Elektron Mikroskobu (TEM)'nda (Jeol 100CXII) incelenmiştir. Bakterinin, tavşanlarda antijenik uyarmasına bağlı olarak dalak kesitlerinde meydana gelen sitolojik değişiklikler immunolojik yönden tespit edilmiştir. Kontrol grubu dalak hücrelerinin normal yapıda olduğu ve hücrelerin birbiri ile yakın temas halinde olduğu gözlenmiştir. Işık mikroskobunda incelenen Proteus muameleli tavşan dalak dokularından alınan yarı ince kesitlerde hücreler arası ortamda materyal kaybı olduğu, hücreler arasında boşlukların oluştuğu ve apoptotik hücrelerin bulunduğu gözlenmiştir. Elektron mikroskobu gözlemlerinde, kontrol grubuna göre, Proteus uygulanmış denek hücrelerinde yapısal yönden değişiklikler gözlenmiştir. Makrofajların kemotaksi yaptığı, yalancı ayaklar oluşturduğu ve sitoplazmalarında fagositik vakuollerin bulunduğu gözlenmiştir. Dalağın yapısına hakim olan lenfositlerde mitotik aktivite gözlenmiştir. Ayrıca çekirdeklerinde kromatin yoğunlaşması ve perinükleer aralıkta genişlemeler belirgindir. Lenfositlerle makrofajların iletişim halinde olması dikkat çekmiştir.

Mayıs 2010, 38 sayfa

Anahtar Kelimeler: Proteus vulgaris, dalak, tavşan, Geçirmeli Elektron Mikroskobu

(TEM)

Page 3: ANKARA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/23870/ilknur kelesoglu.pdfkesitlerde hücreler arası ortamda materyal kaybı olduğu, hücreler

ii

ABSTRACT

Master Thesis

THE EFFECTS OF PROTEUS VULGARIS OX19 ON THE SPLEEN CELLS OF

RABBIT

İlknur KELEŞOĞLU

Ankara University Graduate School of Natural and Applied Science Department of Biology

Supervisor: Assoc.Prof.Dr. Nursel GÜL

The effects of Proteus vulgaris OX19 on the spleen cells of rabbits were investigated cytologically. Control group (n=5) and Proteus treated group (n=5) New Zealand male rabbits were used in this stduy. Bacteria were injected to the rabbits in five days periods with increasing dosages for one month. Semithin sections were examined by light microscope (Nikon-Eclipse) and thin sections were examined by Transmission Electron Microscope (Jeol 100CXII). Cytological changes were defined immunologically in spleen tissue due to the antigenic stimulation of bacteria to the rabbits. Spleen cells observed in control group were in normal structure and cells were in close contact with each other. Semihtin sections of Proteus treated rabbit spleen tissue examined by light microscobe showed loss of extracellular space material, forming of gaps between cells and presence of apoptotic cells. Cells of Proteus treated group displayed structural changes as regard to the control group in electron microscope examinations. Chemotaxis of macrophages, forming of pseudopodia and presence of phagocytic vacuoles were observed. Lymphocytes which are major cells of spleen showed mitotic activity. In addition, chromatin condensation in nucleus and dilatations in perinuclear space were significant. Interactions with lymphocytes and macrophage cells were noteworthy.

May 2010, 38 pages

Key Words: Proteus vulgaris, spleen, rabbit, Transmission Electron Microscopy

(TEM)

Page 4: ANKARA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/23870/ilknur kelesoglu.pdfkesitlerde hücreler arası ortamda materyal kaybı olduğu, hücreler

iii

TEŞEKKÜR

Bu tez çalışmasının her safhasında önerileri ile bana yol gösteren ve yakın ilgisini hiçbir

zaman esirgemeyen danışman hocam, Sayın Doç. Dr. Nursel GÜL’e (Ankara

Üniversitesi Fen Fakültesi, Biyoloji Bölümü), deney aşamalarında hayvan bakımı ve

bakteri enjeksiyonunda yardımcı olan Sayın Yüksek Biyolog İsmail KUTLU’ ya (Refik

Saydam Hıfzıssıhha Enstitüsü Müdürlüğü) ve Sayın Veteriner Hekim Ayhan ÇANLI’ya

(Refik Saydam Hıfzıssıhha Enstitüsü Müdürlüğü), Elektron Mikroskobunda kesit

inceleme aşamalarında yardımlarını esirgemeyen Uzm. Kadir TUNCEL’e (Ankara

Üniversitesi Fen Fakültesi Biyoloji Bölümü) ve manevi destekleri ile hep yanımda olan

aileme sonsuz teşekkürlerimi sunarım.

İlknur KELEŞOĞLU

Ankara, Mayıs 2010

Page 5: ANKARA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/23870/ilknur kelesoglu.pdfkesitlerde hücreler arası ortamda materyal kaybı olduğu, hücreler

iv

İÇİNDEKİLER

ÖZET……………………………………………………………………….…...………i

ABSTRACT………………………………………………………..……….………….ii

TEŞEKKÜR………………………………………………….…..…..…....…….….…iii

SİMGELER DİZİNİ……………………………………………..……...…....….…….v

ŞEKİLLER DİZİNİ………………………………………………...……................…vi

1. GİRİŞ…………………………………………………………………………….…1

2. KAYNAK ÖZETLERİ…………………………………………...……...……...…2

2.1 Dalağın Yapısal Özellikleri……………………………………………..………….2

2.1.1 Dalağın fonksiyonları…...…………………………………….…………..…...…3

2.1.2 Lenfositler……………………………………………….………….…………..…4

2.1.3 Makrofaj hücreleri...………………………………………….……....…...…..…6

2.1.4 Plazma hücreleri…..………………….……………………….……………….....7

2.2 Proteus Cinsi Bakterilerin Genel Özellikleri ve Enfeksiyonlardaki Rolü……....8

3. MATERYAL VE YÖNTEM…………………………………………………..…12

3.1 Bakteri Kültürü……………………………………………………………...……12

3.2 Deney Hayvanlarının Bakımı…………………………………...………...…...…12

3.3 Hayvanlara Proteus Muamelesi………………………………………………..…12

3.4 Elektron Mikroskobu…………………………………………………………..…12

4. BULGULAR………………………….…………………………………………....14

5. TARTIŞMA…………………………………………………………..……........…30

KAYNAKLAR…………………………………………………………...…………....33

ÖZGEÇMİŞ………………………………………………………………...........……38

Page 6: ANKARA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/23870/ilknur kelesoglu.pdfkesitlerde hücreler arası ortamda materyal kaybı olduğu, hücreler

v

SİMGELER DİZİNİ

GER Granüllü Endoplazmik Retikulum

IL-1 İnterlökin-1

Ig-A İmmünoglobulin-A

LPS Lipopolisakkarit

PGE Poliakrilamit Jel Elektroforezi

RLV Rauscher Leukaemia Virus

TEM Transmission (Geçirmeli) Elektron Mikroskobu

γ-IF Gamma İnterferon

Page 7: ANKARA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/23870/ilknur kelesoglu.pdfkesitlerde hücreler arası ortamda materyal kaybı olduğu, hücreler

vi

ŞEKİLLER DİZİNİ

Şekil 2.1 T lenfositi (Bloom ve Fawcett 1975)………….…………………….……….4

Şekil 2.2 B lenfositi (Bloom ve Fawcett 1975)…………….…………………….…….5

Şekil 4.1 Kontrol grubu tavşan dalağında kırmızı pulpa bölgesi.………………....…..14 Şekil 4.2 Proteus muameleli tavşan dalak kırmızı pulpasından geçen yarı ince kesit...15

Şekil 4.3 Proteus muameleli tavşan dalak dokusundan alınan yarı ince kesit……...…16 Şekil 4.4 Kontrol grubu tavşan dalak dokusundan alınan ince kesit.…………..…...…17

Şekil 4.5 Proteus muameleli tavşan dalak dokusunda makrofaj ve lenfosit etkileşimi…...................................................................................…18 Şekil 4.6 Proteus muameleli tavşan dalak dokusunda etkileşim halinde olan lenfositler ve kemotaksi yapan makrofaj ……………………………..……..19 Şekil 4.7 Proteus muameleli tavşan dalak dokusunda etkileşim halindeki makrofajlar…………………………………………………….…..20 Şekil 4.8 Proteus muameleli tavşan dalak dokusunda makrofaj topluluğu ve kemotaksi yapan makrofaj ………………….…………………………..…21 Şekil 4.9 Proteus muameleli tavşan dalak dokusunda yalancı ayak oluşturmuş makrofajlar……………………………..………………………22 Şekil 4.10 Proteus muameleli tavşan dalak dokusunda dejenere olan ve heterofagozom içeren makrofaj hücresi…………………………...……….23 Şekil 4.11 Proteus muameleli tavşan dalak dokusunda mitokondri sayısı artmış bir makrofaj……………………………...……………….………………..24 Şekil 4.12 Proteus muameleli tavşan dalak dokusunda iletişim halindeki Makrofaj ve lenfositler ……………………..……….……………………25 Şekil 4.13 Proteus muameleli tavşan dalak dokusunda yeni bölünmüş oğul hücreler……………………………………….………………………..…...26 Şekil 4.14 Proteus muameleli tavşan dalak dokusunda, korteksteki lenfosit topluluğu…………………………………………………………...27

Page 8: ANKARA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/23870/ilknur kelesoglu.pdfkesitlerde hücreler arası ortamda materyal kaybı olduğu, hücreler

vii

Şekil 4.15 Proteus muameleli tavşan dalak dokusunda makrofajların etkileşimi ….…28 Şekil 4.16 Proteus muameleli tavşan dalak dokusunda yalancı ayaklar oluşturmuş ve fagositoz yapan bir makrofaj hücresi……………………....29

Page 9: ANKARA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/23870/ilknur kelesoglu.pdfkesitlerde hücreler arası ortamda materyal kaybı olduğu, hücreler

1

1. GİRİŞ

Dalak; diyaframın altında, karın boşluğunda yer alan, yumuşak, bol damarlı ve koyu

mor renkli bir organ olup erişkinlerde yaklaşık olarak 150 gr. ağırlığındadır (Chadburn

2000).

Lenfoid bir organ olan dalak, vücudun savunma mekanizmasında önemli yer

tutmaktadır. Dalak, kan hücrelerinin yıkım yeridir. Ayrıca kan hücrelerinden antikorla

kaplı olanları ya da bozuk yapıda olanları sağlam hücrelerden ayırıp ortadan

kaldırmaktadır (Mebius ve Kraal 2005).

Lenfoid bir organ olan dalak, fonksiyon bakımından dolaşım sistemi ile ilgilidir. Yeni

doğanda kan yapımında görevli olan dalak, erişkinlerde eritrositlerin yıkım yeridir.

Dalağın fonksiyonları arasında lenfosit yapımı da önemli yer tutmaktadır (Aytekin ve

Solakoğlu 2006).

Proteus cinsi bakteriler, insan dışkısında normal flora elemanı olarak bulunmaktadırlar.

Bu nedenle toprak, su ve kanalizasyon atığında sıklıkla görülmektedir. Proteus cinsi

bakteriler, insan ya da hayvan vücudunda çeşitli patojenik etkilere sahiptirler

(Peerbooms vd. 1982). Vücut bağışıklığının azaldığı durumlarda çeşitli idrar yolu

enfeksiyonlarına, böbrek ve mesane taşları oluşumuna ve çeşitli bağırsak yolu

enfeksiyonlarına neden olmaktadır (Sareneva vd. 1990).

Bu çalışmada immün sistemi harekete geçiren P.vulgaris OX19 suşunun tavşan dalak

hücrelerinin ince yapısında ne gibi değişikliklere yol açtığını ve hücrelerin davranışına

nasıl etki ettiğini Işık Mikroskobunda ve Geçirmeli (Transmission) Elektron

Mikroskobunda (TEM) gözlemleyerek bilime katkıda bulunmak amaç edinilmiştir.

Page 10: ANKARA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/23870/ilknur kelesoglu.pdfkesitlerde hücreler arası ortamda materyal kaybı olduğu, hücreler

2

2. KAYNAK ÖZETLERİ 2.1 Dalağın Yapısal Özellikleri Dalak, vücutta lenfatik sistemi oluşturan organların en büyüğüdür. Lenfatik sistem,

enfeksiyonların ve kanserin yayılmasını önlemeye yardım etmesi ve immun sistemde

rol alması sebebi ile önemli bir sistemdir (Witmer ve Steinman 2005).

Dalak, diyaframın sol yarısının hemen altında, karın boşluğunda yer almaktadır

(Chadburn 2000). Dalak, etrafı fibröz kapsül ile sarılı bir organdır. Kapsülden iç kısma

doğru dallanarak uzanan trabekülalar adı verilen yapılar dalak parankimasını

oluşturmaktadır. Dalak parankiması esas itibari ile kapsül ve trabekülaların arasını

dolduran retiküler bağ dokusudur (Junqueria vd. 1998, Parham 2000, Kılıçturgay 2003).

Dalağın çatı yapısı, elastik dokudan meydana gelen trabekülalardır. Trabekülalar

arasında dalak pulpası bulunmaktadır. Köpek ve kedide bol, insanda az olmak üzere düz

kas hücreleri de trabekülada yerleşmiştir. Pulpa, ağ görünümünde fibröz doku ve

aralarında kan hücrelerini, dalağın kendi hücrelerini (pulpa hücrelerini), retikulum

hücrelerini ve iri hücreleri taşıyan bir yapıdır. Pulpa hücreleri fagositik hücrelerdir

(Junqueria vd. 1998, Parham 2000, Kılıçturgay 2003).

Dalak kapsülünde ve trabekülalar içerisinde bulunan düz kaslar ve elastik lifler,

gerektiğinde dalağın büyümesini (kan depo etmesini) ve küçülmesini (içerisindeki kanın

genel dolaşıma verilmesini) sağlamaktadırlar (Burn vd. 2008). Hareket sırasında bu

kılıf sıkışmakta ve dalağın içindeki kanın kaslara gitmesini sağlayarak, kasların yeterli

oranda oksijene kavuşmasına olanak vermektedir. Dolayısıyla dalak, insan veya hayvan

hareket ettiğinde kanın hacmini korumaktadır (Aytekin ve Solakoğlu 2006).

Dalak parankiması yapı ve fonksiyon bakımından kırmızı pulpa ve beyaz pulpa olarak

iki bölüme ayrılmaktadır (Chadburn 2000).

Page 11: ANKARA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/23870/ilknur kelesoglu.pdfkesitlerde hücreler arası ortamda materyal kaybı olduğu, hücreler

3

• Beyaz pulpa: Lenfatik doku ihtiva eder ve lenfositlerin olgunlaşma yeridir.

Beyaz pulpa lenfosit bakımından zengin olan kısımdır (Witmer ve Steinman

2005).

• Kırmızı pulpa: Dalak sinüzoidleri ve retiküler bağ dokusu kırmızı pulpayı

oluşturmaktadır ve bunların arasında eritrositler bulunmaktadır. Makrofajlar,

lenfositler ve plazma hücreleri de kırmızı pulpada yer almaktadır. Kırmızı

pulpanın süngerimsi yapısı dalağın kan depolamasını sağlamaktadır (Witmer ve

Steinman 2005).

Dalağın büyümesine splenomegali, fazla çalışmasına hipersplenizm denir. Bazı

karaciğer sirozlarında, sıtma gibi kronik enfeksiyonlarda, lösemi gibi kan

hastalıklarında ve Hodgkin hastalığında dalak büyür ve genellikle kansızlığa neden

olabilir (Chadburn 2000). Bu gibi durumlarda dalağın çıkarılmasının yani splenektomi

yapılmasının yarar sağladığı görülmüştür (Stringel vd. 1982, Ellis 2010). Bütün önemli

görevlerine karşın, dalağın çıkarılması, yaşamın sürdürülmesine engel teşkil etmez

(Moran vd. 2003).

2.1.1 Dalağın fonksiyonları

Dalak, kan hücrelerinin depolandığı organdır. Dalak, kan dolaşımındaki yaşlanmış

eritrositlerin ortamdan uzaklaştırıldığı yerdir. Bu nedenle dalak, lenfoid sistemde

antibakteriyel ve antifungal immun aktivitelerde en önemli organlardan biridir. Lenfosit

ve makrofaj taşıması nedeniyle bağışıklık ve fagositoz gibi olaylarda vücut

savunmasında önemlidir (Chadburn 2000).

Ömrünü doldurmuş alyuvarlar dalak tarafından tahrip edilmektedirler. Fagositik pulpa

hücreleri içinde alyuvar parçalanmasının çeşitli evrelerine rastlamak mümkündür

(Mebius ve Kraal 2005)

.

Page 12: ANKARA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/23870/ilknur kelesoglu.pdfkesitlerde hücreler arası ortamda materyal kaybı olduğu, hücreler

4

Lenf düğümleri lenf dolaşımındaki yabancı nesneleri süzme görevi yapmaktadır.

Karaciğer ile birlikte dalak da canlı ya da cansız cisimler için süzgeç görevini

üstlenmiştir. Kana karışmış canlı ve cansız partikülleri temizlemektedir (Kuby 1997).

Lenf düğümlerinin lenf dolaşımı için süzgeç görevini üstlenmesi gibi dalak da karaciğer

ile birlikte kana karışmış canlı ya da cansız cisimcikler için süzgeç görevi görmektedir.

Kana karışmış antijenler dalakta tutulmaktadır (Chadburn 2000). Bağışıklık olayında

makrofaj denilen hücrelerden başka dalaktaki lenfositlerin de görevi vardır (Parham

2000).

2.1.2 Lenfositler

Kemik iliğindeki lenfatik sistem hücreleri henüz farklılaşmamış lenfositleri

oluşturmaktadır. Farklılaşmamış lenfositler dolaşıma katılmakta ve olgunlaşacakları

yere iletilmektedirler (Blum ve Pabst 2007). Farklılaşmamış T lenfositleri dolaşım

yoluyla timusa gelerek burada olgun T lenfositleri haline dönüşmektedirler (Kuby 1997)

(Şekil 2.1).

Şekil 2.1 T lenfositi (Bloom ve Fawcett 1975)

Page 13: ANKARA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/23870/ilknur kelesoglu.pdfkesitlerde hücreler arası ortamda materyal kaybı olduğu, hücreler

5

B lenfositleri ise kemik iliğinden köken aldıktan sonra kuşlarda bursa fabricius’a gelip

burada olgunlaşmaktadırlar. Memelilerde ise kemik iliğinde ve bademciklerde

olgunlaştıkları bilinmektedir (Junqueira vd. 1998), (Şekil 2.2).

Şekil 2.2 B lenfositi (Bloom ve Fawcett 1975)

Lenfositler, genel veya lokal olarak vücut savunmasında bağışıklık mekanizmasının

oluşmasında önemli rol oynamaktadırlar (Blum ve Pabst 2007) .

Yabancı protein veya mikroorganizmanın antijenik etkisi ile uyarılmaları halinde,

tanıdıkları özel antijene karşı antikor salan plazma hücrelerine dönüşmektedirler

(Gautreaux vd. 1994).

Lenfositler, ameboid hareket yetenekleri sayesinde kan damarlarından bağ dokusu içine,

özellikle lenfoid organlara geçmektedirler ve bir süre sonra tekrar kana

dönebilmektedirler. Bu şekilde kan ile bağ dokusu ve çeşitli lenfoid organlarda

Page 14: ANKARA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/23870/ilknur kelesoglu.pdfkesitlerde hücreler arası ortamda materyal kaybı olduğu, hücreler

6

dolaşabilen lenfositler T lenfositleridir ve diğerlerine oranla daha uzun ömürlüdürler

(Blum ve Pabst 2007).

• T Lenfositleri: Hücresel bağışıklık olayından sorumludurlar. Timusta

olgunlaşan T lenfositleri çevre kanındaki lenfositlerin yaklaşık %75’ini

oluşturmaktadır. Lenf düğümlerinde, lenfoid foliküller arasında ve parakorteks

alanda bulunmaktadırlar. Makrofajlar ile işbirliği yaparak antijenik oluşumlara

karşı cevap oluşturmaktadırlar (Parham 2000, Blum ve Pabst 2007).

• B lenfositleri: Kemik iliğinden orijin alan B lenfositleri karaciğer, dalak ve lenf

düğümlerinin lenfoid foliküllerinde, subkapsüler ve medullar alanlarda

yerleşmektedirler. Vücuttaki tüm lenfositlerin %25’ini oluşturmaktadırlar.

Yaşam ömürleri kısadır. Tanıdıkları özel antijenlere karşı antikor yapan güçlü

plazma hücrelerine dönüşen lenfositlerdir (Parham 2000, Blum ve Pabst 2007).

2.1.3 Makrofaj hücreleri

Makrofajlar, dokularda bulunan patojenlerin, ölü hücrelerin ve hücresel kalıntıların yok

edilmesinden sorumlu hücrelerdir. Doğuştan gelen bağışıklık sisteminin önemli bir

üyesidirler (Varin ve Gordon 2009).

Makrofajların ana görevi, patojenleri ve ölü dokuları ortadan kaldırılmaktır. Hücre

dışından gelen uyarılara tepki göstermede makrofajların özel bir yeri vardır (James ve

Nacy 1993, Varin ve Gordon 2009).

Makrofajlar, proteinler ve polisakkaritler gibi hücre dışı moleküllerle tepkimeye girerek,

bunları içlerine almaktadırlar ve metabolik değişikliğe uğratmaktadırlar. Bu moleküller,

sıvı içinde serbest olabilecekleri gibi mikroorganizmaların yapısında da

bulunabilmektedir (Gordon vd. 1992, Paulnock 1992).

Page 15: ANKARA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/23870/ilknur kelesoglu.pdfkesitlerde hücreler arası ortamda materyal kaybı olduğu, hücreler

7

Makrofajların sekresyon yetenekleri çok yüksektir. Birçok biyoaktif maddeler üretip

hücre dışına vermektedirler. Sekresyon ürünleri arasında proteazlar, komplement

proteinleri, interlökin-1 (IL-1) gibi büyüme faktörleri bulunmaktadır. Bütün bu

maddelerin yangı olayında rolleri bulunmaktadır (Gordon vd. 1992). Makrofajlar, çeşitli

dokularda kritik bölgelere yerleşmektedirler. Genellikle kılcal damarlara, bağdoku, kan

ve lenf damarları gibi bölgelerin yakınlarına yerleşmişlerdir (Goel vd. 2002).

Makrofajlar; B ve T lenfositleri ile tepkimeye girmekte ve immün bağışıklık

reaksiyonlarında önemli roller üstlenmektedir (Paulnock 1992). Makrofaj-lenfosit

işbirliğinde iki önemli unsur bulunmaktadır:

i. Protein antijenlerden çoğu hücre içine alınarak biyokimyasal değişikliğe

uğramaktadır ve böylece orijinal proteinden farklı bir bileşik bağışıklık sistemi

tarafından tanınır hale gelmektedir (Paulnock 1992, Varin ve Gordon 2009).

ii. Makrofajlar ve lenfositler birbirinin davranışını değiştirmektedirler. Bu

etkilerini gamma interferon (γ-IF) ve interlökin-1 (IL-1) gibi çeşitli biyoaktif moleküller

salgılayarak yapmaktadırlar (Gordon vd. 1992, Paulnock 1992).

2.1.3 Plazma hücreleri Plazma hücreleri, organizmanın sıvısal dirençliliğinde çok önemli rol oynayan,

antikorları salgılayan immün sistem hücreleridir (Chen-Kiang 2005). Antijenik uyarılar

sonucu, B lenfositlerinin çoğalıp farklılaşmasıyla meydana gelmektedirler (Deceunynck

ve Bataille 2004). Lenf düğümleri ve dalakta çok bulunan hücrelerdir. Doğuştan çok

fazla veya çok az sayıda olabilmektedirler (Chen-Kiang 2005).

Çekirdekleri küreseldir, çekirdekteki kromatin dağılımı tipiktir. Merkezden çevreye

doğru yayılan kalın ökromatin bölge, plazma hücresine özgü çekirdek görünümünü

kazandırmaktadır. Çekirdeğin yanında büyük bir golgi kompleksi bulunmaktadır.

Page 16: ANKARA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/23870/ilknur kelesoglu.pdfkesitlerde hücreler arası ortamda materyal kaybı olduğu, hücreler

8

Sitoplazmanın geri kalanı granüllü endoplazmik retikulum ile kaplıdır. Bu durum

sitoplazmaya bazofilik özellik kazandırmaktadır (Manz vd. 2002, Chen-Kiang 2005).

Kişilerin dokularında fazla sayıda plazma hücresi ve kanlarında yoğun antikor

bulunmasına Hiperglobulinemia; kişilerin antijene karşı hiç antikor üretememesi, yani

plazma hücrelerinin vücutta hiç bulunmamasına Agammaglobulinemia adı

verilmektedir (Manz vd. 2002).

2.2 Proteus Cinsi Bakterilerin Genel Özellikleri ve Enfeksiyonlardaki Rolü

Proteus cinsi ilk defa 1885 yılında Hauser tarafından tanımlanmıştır. Araştırıcı,

bakterinin yüksek organizmalarda patolojik durumlardaki olası rollerini dikkate almıştır.

Bu roller daha sonraki yıllarda tamamıyla açıklanmıştır (Rozalski vd. 1997).

Proteus cinsi Enterobacteriaceae familyasına aittir. Bu türü familyanın diğer

gruplarından ayıran tanımlanmış en önemli özellikleri, herhangi bir durum karşısında

yığın, küme oluşturmalarıdır. Proteus türleri toplu halde büyümektedirler (Clegg ve

Gerlach 1987).

Proteus cinsine ait mikroorganizmalar doğal çevrede çok geniş yayılım göstermektedir.

Kirli sularda, toprakta ve gübrede bulunabilmektedir. Proteus cinsi bakteriler, insan ve

hayvan bağırsağında bulunmaktadır. Ekolojik açıdan önemli roller üstlenmektedirler

(Rozalski vd. 1997).

Proteus cinsi 4 tür içermektedir: P.vulgaris, P. mirabilis, P. penneri ve P. myxofaciens.

P. myxofaciens insan enfeksiyonlarında çok önemli değildir. Porthetria dispar olarak

adlandırılan, yaşayan ya da ölü çingene güvesi larvalarından izole edilmiştir. P. penneri,

P.vulgaris biyogrupları arasındaki DNA-DNA bağıntıları incelenirken tür olarak

önerilmiştir (Hickman vd. 1982).

Page 17: ANKARA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/23870/ilknur kelesoglu.pdfkesitlerde hücreler arası ortamda materyal kaybı olduğu, hücreler

9

Proteus’ ların tanımlanması ve tiplendirilmesi hücre proteinlerinin ya da dış membran

proteinleri ve multilokus enzim profillerinin elektroforetik pattern analizleri

görüntülenerek yapılmıştır (Cook vd. 1995).

Proteuslar, aerobik ve fakültatif anaerobik koşullarda proteolitik aktivite

sergilemektedirler. Aminoasitlerin oksidatif deaminasyonu ve üreyi amonyak ve

karbondioksite parçalayabilme yetenekleri bu bakterilerin en tipik biyokimyasal

özellikleridir (Stankowska vd. 2008).

Proteus türleri, uygun koşullar altında; immunolojik enfeksiyonlara ve çeşitli patolojik

durumlara sebep olabilmektedirler. Bu tür enfeksiyonlara P.vulgaris, P.penneri ve

P.mirabilis türleri sebep olmaktadır. Bununla birlikte P.mirabilis en yaygın patojendir.

Bu türün insan bağırsağında enfeksiyon yapma oranı %25 olarak açıklanmaktadır. İnsan

vücudunun bu bölümü bu bakteriler için majör rezervuardır ve bu durum

otoenfeksiyonlara ve bakterilerin insandan insana yayılmasına neden olmaktadır

(Peerbooms vd. 1985).

Proteuslar, insan ya da hayvan vücudunda çeşitli patojenik etkilere sahiptirler. Vücut

bağışıklığının azaldığı durumlarda akut veya kronik pyelonefritis başta olmak üzere

çeşitli idrar yolu enfeksiyonlarına, böbrek ve mesane taşları oluşumuna ve çeşitli

solunum ve bağırsak yolu enfeksiyonlarına neden olmaktadır. Proteus bağımlı idrar

yolu enfeksiyonları tedavisi zor, sürekli ve hatta bazen öldürücü olarak bilinmektedir.

Çoğu hastada daha şiddetli seyretmektedir (Sareneva vd. 1990).

Proteus basilleri böbrekte bulunduğu zaman akut pyelonefritis olarak karakterize edilen

histolojik zararlara neden olmaktadır. İdrar yolu enfeksiyonunun yanı sıra P.mirabilis

ve P.vulgaris, kontamine et ya da diğer yiyeceklerin tüketimi sonucu gastroenteritise

neden olmaktadır. Ayrıca solunum sisteminde, gırtlakta, kulakta, burunda ve deride

etiyolojik faktör olarak tanımlanmıştır. Bu etkiler başta lipopolisakkarit yapısı olmak

üzere; fibril, flagella, membran dışı proteinler, immunoglobulin A (Ig-A) proteazları,

Page 18: ANKARA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/23870/ilknur kelesoglu.pdfkesitlerde hücreler arası ortamda materyal kaybı olduğu, hücreler

10

hemolizinler, amino asit deaminazlar gibi faktörler aracılığıyla gerçekleşmektedir.

Ayrıca bakterilerin koloni oluşturması da virülent faktördür (Peerbooms vd.1982,

Sareneva vd. 1990, Rozalski vd. 1997).

Farklı Proteus türlerinde, Poliakrilamit Jel Elektroforezi (PGE) yöntemi kullanılarak

elde edilen üreaz izoenzim varyasyonları sonucunda üreaz enziminin de idrar yolu

enfeksiyonlarında virülent faktör olarak rol oynadığı tespit edilmiştir (Senior vd. 1980).

İdrar yolu enfeksiyonlarında en yaygın komplikasyonlar, polisakkaritin doğal kimyasal

yapısında bulunan ürin minerallerinin kristalize olması sonucu ortaya çıkmaktadır

(Torzewska vd. 2003).

Proteus cinsi bakterilerin serolojik spesifiklikleri, lipopolisakkarit zincirinde spesifik O

polisakkarit zincirlerinin (O-antijeni) yapısı ile tanımlanmaktadır. Membran

polisakkaritleri Proteus’lar için virülens faktör olarak rol oynamaktadır (Bartodziejska

vd. 1996).

Biyolojik açıdan endotoksin olarak kabul edilen lipopolisakkaritler, gram negatif bakteri

türlerinde; ateş, hipertansiyon, damariçi koagülasyon ve öldürücü şok gibi çok geniş

patofizyolojik etkilere neden olmaktadır (Nielubowicz vd. 2008).

Lipopolisakkaritler (LPS) dış zarın ana bileşenidir ve gram negatif bakterilerin patojenik

faktörlerinden biridir. O antijeni P.mirabilis ve P.vulgaris türlerinde 60 farklı şekilde

sınıflandırılmıştır (Zych vd. 2005).

Proteus lipopolisakkaritlerine ait kimyasal ve immunokimyasal çalışmalar, bakterileri

sınıflandırmadaki moleküler esasları tespit etmek ve Proteus’ların immun sistemdeki

spesifikliklerinin moleküler seviyesini anlayabilmek için çok önemlidir. Özellikle

P.mirabilis cinsi bakterilerde spesifik O polisakkaritleri asidik ya da bazik

komponentler içermektedir. Proteus polisakkaritlerinin asidik karakterleri Mg² ve Ca²

gibi metal katyonlarla bağlanabilmeyi sağlamaktadır. Böylece meydana gelen

elektrostatik interaksiyonlar bakterilerin idrar yoluna tutunmasına olanak vermektedir

Page 19: ANKARA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/23870/ilknur kelesoglu.pdfkesitlerde hücreler arası ortamda materyal kaybı olduğu, hücreler

11

(Perepelov vd. 2002). P.vulgaris OX19 ve OX2 ve P.mirabilis OXK türlerinin O-

spesifik polisakkaritleri daha fazla dikkat çekmiştir. Bu serogrup zincirleri hasta

kişilerdeki antikorlar ile çapraz reaksiyona girerek enfeksiyona neden olmaktadır

(Perepelov vd. 2005).

Epitel yüzeylere bakterilerin tutunması en önemli virülens faktördür. Özellikle Proteus

türlerinin neden olduğu enfeksiyonlarda üroepitelyal hücrelere bakterilerin adezyonu

oldukça önemlidir. Bakteri adezyon kapasitesi, bakteri hücresinde fibrillerin varlığı ile

ilişkilidir. Benzer şekilde, Proteus türlerinde de üroepitelyal hücrelere bakterilerin

tutunmasından fibriller sorumludur (Pellegrino vd. 2003).

Üropatojenik P.mirabilis HU1069 suşundan izole edilen ve üroepitelyal hücre adezyon

proteini olarak adlandırılan bir proteinin, bakterilerin üroepitelyal hücrelere atakta

bulunmasından sorumlu olduğu kabul edilmiştir (Pellegrino vd. 2003).

Fibrillere benzer şekilde flagella da hastalık etkeni olan mikroorganizmalarda koloni

oluşturma ve yayılmayı kolaylaştırma gibi özelliklerinden dolayı virülent faktör olarak

önemli rol oynamaktadır (Rozalski vd. 1997, Pellegrino vd. 2003).

Yapılan araştırmalar doğrultusunda, bu tez çalışmasında deneysel olarak tavşanlara

enjekte edilen Proteus vulgaris OX19 suşunun tavşan dalak hücrelerinin ince yapısında

meydana getirdiği patolojik etkiler Işık Mikroskobu ve Geçirmeli Elektron

Mikroskobu’nda (TEM’de) gözlenmiştir.

Page 20: ANKARA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/23870/ilknur kelesoglu.pdfkesitlerde hücreler arası ortamda materyal kaybı olduğu, hücreler

12

3. MATERYAL VE YÖNTEM

3.1 Bakteri Kültürü

Proteus vulgaris OX19 kültürü (Pasteur Enstitüsü, Ürün no:54160) Refik Saydam

Hıfzısıhha Üretim Merkezi’nde yapılmıştır. Bakteriler %1’lik Glukoz içeren Nutrient

Broth sıvı besiyerinde ve inkübatörde (37 οC) yetiştirilmiştir.

3.2 Deney Hayvanlarının Bakımı

Çalışmada kullanılacak olan New Zealand yetişkin erkek tavşanları Hıfzısıhha Deney

Hayvanları Üretim Merkezi’nden alınmıştır. 2.5 ± 0.4 kg ağırlığındaki toplam 10 adet

tavşanın 5 tanesi kontrol grubu 5 tanesi de Proteus muameleli grup olarak

değerlendirilmiştir. Hayvanların her biri ayrı kafeslerde olmak üzere uygun fotoperiyot

ve oda sıcaklığı şartlarında bulundurulmuştur. Deneylere başlamadan 10 gün önce

hayvanlar karantinaya alınmıştır.

3.3 Hayvanlara Proteus Muamelesi

Logaritmik fazın sonunda bakteriler santrifüj edilerek serum, fizyolojik tuz çözeltisi ile

Mc Ferland yoğunluğunda yani 2.109 bakteri/ml oranında sulandırılmıştır. Bakteriler

tavşanlara beş günlük aralıklarla ve artan dozlarda (0.5 ml, 1 ml, 2ml, 4 ml, 5 ml)

enjekte edilmiştir. İlk doz (0.5 ml) subkutan (deri altı) yoldan diğer dozlar ise

intravenöz (damar içi) yoldan enjekte edilmiştir. Kontrol grubu tavşanlara ise aynı

aralıklarda ve aynı miktarlarda fizyolojik tuz çözeltisi enjekte edilmiştir (Bartodziejska

vd. 1996).

3.4 Elektron Mikroskobu

Proteus vulgaris OX19 enfeksiyonundan bir ay sonra kontrol ve Proteus muameleli

tavşanlardan intravenöz yoldan 120 mg/kg sodyum barbitat anestezisi altında dalak

örnekleri disekte edildi (Zagzag vd. 1988).

Page 21: ANKARA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/23870/ilknur kelesoglu.pdfkesitlerde hücreler arası ortamda materyal kaybı olduğu, hücreler

13

Örnekler aşağıdaki işlemlerden geçirilerek elektron mikroskobunda incelenmeye

hazırlandı:

i. Deney hayvanlarından alınan örnekler, 0.1 M Sodyum fosfat tamponunda, pH 7.4’

de yıkandı.

ii. Yıkanan örneklerin %2.5’ luk Gluteraldehitte (0.1 M Sodyum fosfat tamponunda

hazırlanmış) ilk tespiti yapıldı (2 saat, +4 °C’de).

iii. İlk tespit işleminden sonra örnekler aynı tampon ile yıkandı (1 saatte 3 kez

solüsyon değişimi yapılarak yıkandı).

iv. Örneklerin, % 1’lik Osmium tetroksit çözeltisi ile ikinci tespiti yapıldı (1 saat, +4

°C’de).

v. Osmium tetroksit çözeltisi ile yapılan tespitten sonra örnekler, Sodyum fosfat

tamponu ile 1 saat yıkandı.

vi. Fiksasyon işlemlerinden sonra, örnekler çeşitli derecelerdeki alkol serilerinde (%

70’lik, % 80’lik, % 90’lık % 100’lük) 5’er dakika bekletilerek dehidre edildi.

vii. Dehidrasyondan sonra, gömme ortamına geçiş aşamasında, 3 hacim Propilen

oksit+1 hacim Glauert’in (1958) Araldit CY212 gömme ortamı, 1 hacim Propilen

oksit+1 hacim Glauert’in (1958) Araldit CY212 gömme ortamı ve 1 hacim

Propilen oksit+3 hacim Glauert’in (1958) Araldit CY212 gömme ortamı

karışımında 30’ar dakika bekletildi.

viii. Örnekler Glauert’in (1958) Araldit CY212 gömme ortamına alınıp 12 saat 45

°C’de ve 12 saat 65 °C ’de bekletildi.

ix. Gömme ortamında bloklanmış örneklerden ultramikrotomla yarı ince ve ince

kesitler alındı.

x. Yarı ince kesitler, Toluidin blue ile boyandı ve Nikon-Eclipse marka ışık

mikroskobunda incelendi.

xi. Bakır gritler üzerine alınan ince kesitler Kurşun sitrat ve %2’lik Uranil asetat ile

boyandı. Jeol 100CXII marka elektron mikroskobunda 80 KV’de incelendi.

Fotoğraflar Kodak marka elektron mikroskop filmine çekildi (Hayat 1981).

Page 22: ANKARA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/23870/ilknur kelesoglu.pdfkesitlerde hücreler arası ortamda materyal kaybı olduğu, hücreler

14

4. BULGULAR

Yapılan tez çalışmasında, tavşanlara Proteus vulgaris OX19 suşu enjekte edilmiştir.

Kontrol grubu ve Proteus enjekte edilmiş tavşan dalak örneklerinden yarı ince ve ince

kesitler alınıp Işık Mikroskobunda ve Geçirmeli Elektron Mikroskobunda (TEM'de)

incelenmiştir.

Kontrol grubu tavşanların dalaklarından alınan yarı ince kesitler ışık mikroskobunda

incelendiğinde hücrelerin homojen bir dağılım gösterdikleri tespit edilmiştir. Hücrelerin

birbirleriyle yakın temas ettiği ve normal hücre özellikleri gösterdikleri belirlenmiştir.

Dalağın kırmızı pulpasında çoğunlukla lenfositler ve eritrositlerin bulunduğu

gözlenmiştir (Şekil 4.1)

Şekil 4.1 Kontrol grubu tavşan dalağında kırmızı pulpa bölgesi

L. Lenfosit, M. Makrofaj, E. Eritrosit x1000

Page 23: ANKARA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/23870/ilknur kelesoglu.pdfkesitlerde hücreler arası ortamda materyal kaybı olduğu, hücreler

15

Proteus muameleli tavşanların dalaklarında kırmızı pulpa bölgesinden geçen kesitlerde

kontrol grubuna göre; damarlanma, hücreler arası boşluklarda materyal kaybı,

hücrelerin birbirlerinden ayrılması, makrofaj artışı gözlenmiştir (Şekil 4.2).

Şekil 4.2 Proteus muameleli tavşan dalak kırmızı pulpasından geçen yarı ince kesit

D. Damar, M.Makrofaj, N. Nötrofil, (→). Hücreler arası alanda açılmalar, (==>) Hücreler arası alanda erimeler x1000

Page 24: ANKARA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/23870/ilknur kelesoglu.pdfkesitlerde hücreler arası ortamda materyal kaybı olduğu, hücreler

16

Proteus enjekte edilmiş tavşanların dalak beyaz pulpası ışık mikroskobunda

incelendiğinde hücreler arası boşlukların arttığı, lenfositlerin yoğunlaştığı ve

damarlanmanın olduğu gözlenmiştir (Şekil 4.3)

Şekil 4.3 Proteus muameleli tavşan dalak dokusundan alınan yarı ince kesit

D. Damar, (→). Hücreler arası açılma, L. Lenfosit x1000

Page 25: ANKARA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/23870/ilknur kelesoglu.pdfkesitlerde hücreler arası ortamda materyal kaybı olduğu, hücreler

17

Kontrol grubu tavşan dalak hücrelerinden alınan ince kesitler TEM’de incelendiği

zaman normal hücre özellikleri gösterdikleri tespit edilmiştir (Şekil 4.4).

Şekil 4.4 Kontrol grubu tavşan dalak dokusundan alınan ince kesit

Mf. Makrofaj, L. Lenfosit x6000

Page 26: ANKARA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/23870/ilknur kelesoglu.pdfkesitlerde hücreler arası ortamda materyal kaybı olduğu, hücreler

18

Proteus enjekte edilmiş tavşanlardan alınan doku örneklerinde, hücrelerin birbirleriyle

etkileşim halinde oldukları gözlenmiştir. Örneğin, makrofaj hücresi ile lenfosit hücresi

arasındaki etkileşim dikkati çekmiştir. Lenfositin çekirdeğinde kromatin yoğunlaşması

ve perinükleer aralıkta genişleme gözlenmiştir. Makrofaj hücresinde lenfositte olduğu

gibi, çekirdekte kromatin kaybı, perinükleer aralıkta genişleme, sitoplazmada

mitokondri artışı ve fagositik vakuol gözlenmiştir (Şekil 4.5).

Şekil 4.5 Proteus muameleli tavşan dalak dokusunda makrofaj ve lenfosit etkileşimi

Mf. Makrofaj, L.lenfosit, Fv. Fagositik vakuol, M. Mitokondri, Pa. Perinükleer aralık, K. Kromatin yoğunlaşması x16000

Page 27: ANKARA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/23870/ilknur kelesoglu.pdfkesitlerde hücreler arası ortamda materyal kaybı olduğu, hücreler

19

Proteus muameleli dalak örneklerinde lenfositlerin birbiriyle de etkileşim halinde

oldukları ve sitoplazmik uzantılar oluşturdukları tespit edilmiştir. Hücre zarında

bütünlük olmadığı yer yer kayıplar olduğu gözlemlenmiştir (Şekil 4.6). Bakterilerin

etkisine bağlı olabileceği düşünülerek, makrofajların kemotaksi yaptığı da gözlenmiştir

(Şekil 4.6).

Şekil 4.6 Proteus muameleli tavşan dalak dokusunda etkileşim halinde olan lenfositler ve kemotaksi yapan makrofaj L. Lenfosit, M. Makrofaj, (→) Sitoplazmik uzantılar x7200

Page 28: ANKARA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/23870/ilknur kelesoglu.pdfkesitlerde hücreler arası ortamda materyal kaybı olduğu, hücreler

20

Proteus muameleli dalak örneklerinin bazı kesitlerinde, dalağın medulla kısmında

makrofajların bir arada oldukları gözlenmiştir. Bu hücrelerin sitoplazmalarında

mitokondrilerin bol miktarda bulunduğu tespit edilmiştir (Şekil 4.7). Mitokondrilerin

fazla olması, hücrenin aktif halde olabileceğini düşündürmektedir.

Şekil 4.7 Proteus muameleli tavşan dalak dokusunda etkileşim halindeki makrofajlar

Mf. Makrofaj, M. Mitokondri x6000

Page 29: ANKARA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/23870/ilknur kelesoglu.pdfkesitlerde hücreler arası ortamda materyal kaybı olduğu, hücreler

21

Doku örneklerinde bakteri enfeksiyonuna bağlı olarak uyarılan makrofajların

kemotaksisine sıkça rastlanmıştır (Şekil 4.8).

Şekil 4.8 Proteus muameleli tavşan dalak dokusunda makrofaj topluluğu ve kemotaksi

yapan makrofaj Mf. Makrofaj x10000

Page 30: ANKARA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/23870/ilknur kelesoglu.pdfkesitlerde hücreler arası ortamda materyal kaybı olduğu, hücreler

22

Diğer elektronmikrograflarda gözlendiği gibi, hücrelerin birbirleriyle temas halinde

olmaları dikkati çekmiştir. Makrofajlardan birinin yalancı ayak oluşturduğu diğerinin

ise sitoplazmasında fagositik vakuollerin bulunduğu tespit edilmiştir (Şekil 4.9). Hatta

üç makrofajın bir araya gelerek grup oluşturduğu Şekil 4.9’de gözlenmiştir.

Şekil 4.9 Proteus muameleli tavşan dalak dokusunda yalancı ayak oluşturmuş makrofajlar

Fv. Fagositik vakuol, Mf. Makrofaj, (→) Yalancı ayak x7200

Page 31: ANKARA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/23870/ilknur kelesoglu.pdfkesitlerde hücreler arası ortamda materyal kaybı olduğu, hücreler

23

Proteus enfeksiyonuna bağlı olarak makrofajların heterofagozom adı verilen sekonder

lizozomları içerdiği tespit edilmiştir. Bunun yanı sıra hücrede bol miktarda mitokondri

ve E.R. organellerinin bulunduğu dikkati çekmiştir. Fakat bu hücrenin bir yandan da

dejenere olduğu gözlenmiştir. Çünkü hücre zarında yer yer kopmalar tespit edilmiştir

(Şekil 4.10).

Şekil 4.10 Proteus muameleli tavşan dalak dokusunda dejenere olan ve heterofagozom

içeren makrofaj hücresi Ly. Lizozom, L. Lenfosit, M. Mitokondri, E.R. Endoplazmik retikulum, (→) Hücre zarının parçalandığı bölge x16000

Page 32: ANKARA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/23870/ilknur kelesoglu.pdfkesitlerde hücreler arası ortamda materyal kaybı olduğu, hücreler

24

İncelenen bir diğer elektronmikrografta, sitoplazmasında bol miktarda mitokondrisi

bulunan ve genişlemiş bir çekirdeğe sahip makrofaj hücresi gözlenmiştir. Aynı doku

örneğinde, kromatin yoğunluğu artmış ve perinükleer aralığı genişlemiş lenfosit hücresi

de tespit edilmiştir (Şekil 4.11). Hücrelerin bu yapısı göz önüne alındığında Proteus

vulgaris OX19 suşunun dalak hücrelerinin immünolojik fonksiyonuna neden olabildiği

düşünülmektedir.

Şekil 4.11 Proteus muameleli tavşan dalak dokusunda mitokondri sayısı artmış bir

makrofaj Gn. Genişlemiş nükleus, Mf. Makrofaj, L. Lenfosit x10000

Page 33: ANKARA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/23870/ilknur kelesoglu.pdfkesitlerde hücreler arası ortamda materyal kaybı olduğu, hücreler

25

Proteus muameleli dalak örneklerinde bakterinin etkisine bağlı olarak hücrelerin sürekli

iletişim halinde oldukları ve bir takım yapısal değişikliklere sahip oldukları

gözlenmiştir. Bu hücre topluluklarından makrofaj hücresinin sitoplazmasında

mitokondri sayısında artış olduğu gözlenmiştir. Yine bu hücrelere yakın temas halinde

bulunan bir hücrenin sitoplazmasında yoğun materyal birikimi görülmüştür (Şekil 4.12).

Şekil 4.12 Proteus muameleli tavşan dalak dokusunda iletişim halindeki makrofaj ve

lenfositler Mf. Makrofaj, L. Lenfosit, (→) Yoğun materyal birikimi, M. Mitokondri x7200

Page 34: ANKARA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/23870/ilknur kelesoglu.pdfkesitlerde hücreler arası ortamda materyal kaybı olduğu, hücreler

26

Patolojik ve fizyolojik şartlara bağlı olarak hücrelerde mitotik aktivitelerin olduğu

bilinmektedir. Bakteriyel uyarılara bağlı olarak hücrelerde mitotik aktiviteler

gerçekleşmektedir.

Çalışmada kullanılan Proteus muameleli dalak örneklerinde hücrelerin mitoz aktivitesi

gösterdiği tespit edilmiştir. Şekil 4.13’de yeni bölünmüş iki oğul hücre ile telofaz

safhasında olan iki ayrı hücre gözlenmiştir.

Şekil 4.13 Proteus muameleli tavşan dalak dokusunda yeni bölünmüş oğul hücreler

(→) Oğul hücreler, (==>) Telofaz safhasındaki hücreler x6000

Page 35: ANKARA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/23870/ilknur kelesoglu.pdfkesitlerde hücreler arası ortamda materyal kaybı olduğu, hücreler

27

İncelenen Proteus muameleli doku örneklerinde çekirdek materyali hiyalinleşmiş büyük

bir lenfositin etrafında bol miktarda lenfosit bulunduğu gözlenmiştir (Şekil 4.14).

Antijenle uyarılan doku örneklerinde, antijenik uyarılma sonucu hücrelerin bir araya

gelerek grup oluşturması olayına bir çok doku örneğinde rastlanmıştır.

Şekil 4.14 Proteus muameleli tavşan dalak dokusunda, korteksteki lenfosit topluluğu N. Nukleus, L. Lenfosit, (→) Çekirdekte kromatin kaybı x6000

Page 36: ANKARA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/23870/ilknur kelesoglu.pdfkesitlerde hücreler arası ortamda materyal kaybı olduğu, hücreler

28

Proteus uygulamasından sonra hücreler arası alanda genişlemeler gerçekleşmiştir.

Proteus muameleli dalak örneklerinde, birbiri ile sıkı temas halinde bulunan makrofajlar

dikkat çekmiştir. Bu doku kesitlerinde, fagositoz yapmış ve sitoplazmada birbiri ile

etkileşim halinde olan bol miktarda makrofaj hücresine rastlanmıştır. Bu makrofajlardan

biri fagositik vakuole ve bol mitokondriye sahiptir (Şekil 4.15).

Şekil 4.15 Proteus muameleli tavşan dalak dokusunda makrofajların etkileşimi

Mf. Makrofaj, Fv. Fagositik vakuol, M. Mitokondri x7200

Page 37: ANKARA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/23870/ilknur kelesoglu.pdfkesitlerde hücreler arası ortamda materyal kaybı olduğu, hücreler

29

Proteus enjekte edilmiş tavşanlardan alınan doku örneklerinde makrofajların aktif

olduğu dikkat çekmiştir. Bu hücrelerin fagositoz olayını gerçekleştirdiği ve buna bağlı

olarak yalancı ayaklar oluşturduğu gözlenmiştir. Fagositoz yapan makrofajın

fonksiyonuna bağlı olarak çekirdeğinde kromatin yoğunlaşması ve perinükleer aralıkta

genişlemeler görülmüştür (Şekil 4.16).

Şekil 4.16 Proteus muameleli tavşan dalak dokusunda yalancı ayaklar oluşturmuş ve

fagositoz yapan bir makrofaj hücresi Mf. Makrofaj, (==>) Fagosite edilen yabancı materyal, (→) Genişleyen perinükleer aralık, H. Heterokromatin maddesi x10000

Page 38: ANKARA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/23870/ilknur kelesoglu.pdfkesitlerde hücreler arası ortamda materyal kaybı olduğu, hücreler

30

5. TARTIŞMA

Tavşan dalak hücrelerine Proteus vulgaris OX19 suşunun etkileri TEM’de

incelenmiştir. Antijenik uyarılma sonucu doku veya organda görülen başlıca morfolojik

değişim, aynı hücre gruplarının bir araya gelerek grup oluşturmasıdır. Bunun yanı sıra

lenfosit hücrelerinin çekirdeklerinde meydana gelen değişimler dikkat çekmiştir.

Enfekte olmuş tavşan dalak hücrelerinin incelenmesi sonucunda, antijenik uyarılara

karşı kemotaksi yapan ve yalancı ayak oluşturmuş makrofaj hücrelerine çok sık

rastlanmıştır. Ayrıca makrofajların sitoplazmalarında mitokondri artışı olduğu tespit

edilmiştir. Bunun yanı sıra makrofaj ve nötrofillerin sitoplazmik uzantılar ve fagositik

vakuoller oluşturdukları dikkati çekmiştir. Bu hücrelerin çok sayıda ve birbirleriyle sıkı

temas halinde bulunması da dikkati çekmiştir. Lenfositlerin mitotik aktivite

gösterdikleri, çekirdeklerinin perinükleer aralıklarının genişlediği, kromatin

materyallerinin arttığı gözlenmiştir.

Sareneva ve arkadaşları (1990), Proteus cinsinin fizyolojik problemi olan kişilerde

sıklıkla bulunduğunu ve enfeksiyonlara sebep olduğunu bildirmişlerdir. Proteusların

enfeksiyonel etkilerinin; başta lipopolisakkarit yapısı olmak üzere, fibril, flagella,

membran dışı proteinler, hemolizinler, aminoasit deaminazlar gibi faktörler aracılığıyla

gerçekleştiği rapor edilmiştir (Peerbooms vd. 1982, Sareneva vd. 1990, Rozalski vd.

1997). Bu virülent faktörler ile benzerlik gösteren birkaç çalışma yapılmıştır. Örneğin,

Brooks ve arkadaşları (1988), virülent bir faktör olan hemolizinin, idrar yolu

enfeksiyonuna neden olan E.coli bakterisi tarafından da üretildiğini bildirmişlerdir. Tüm

P.vulgaris suşlarında hemolitik aktivite gözlenmiştir (Peerbooms vd. 1985).

İntraselüler bir parazit olan Toxoplasma gondii, bir çok ökaryotik hücreyi; genellikle

makrofajları, epitel hücreleri, fibroblastları enfekte ederken T ve B lenfositleri ile

granülositleri nadiren enfekte etmektedir (Chai vd. 1997). Chai ve arkadaşları (1997)

tarafından yapılan araştırmada Toxoplasma gondii ile enfekte edilen BALB/c veya CBA

Page 39: ANKARA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/23870/ilknur kelesoglu.pdfkesitlerde hücreler arası ortamda materyal kaybı olduğu, hücreler

31

farelerinin dalak dokularını elektron mikroskobunda incelediklerinde, T lenfositlerinin

çekirdeklerinin periferale doğru yerleştiklerini, sitoplazmalarında parazitin bulunduğu

fagositik vakuol oluştuğunu ve mitokondri sayısında artış olduğunu bildirmişlerdir.

Yapılan bu tez çalışmasında, Proteus enjekte edilen tavşanların dalak hücrelerinin ince

yapısı elektron mikroskobunda incelendiğinde lenfositlerin çekirdek yapısında bazı

değişikliklerin meydana geldiği tespit edilmiştir. Örneğin, lenfositlerin çekirdek

zarlarında parçalanma, kromatin kaybı ve piknotik çekirdek oluşumu gözlenmiştir.

Makrofajlarda ise mitokondri sayısındaki artış dikkati çekmiştir.

Yang ve arkadaşları (2008), tifüs hastalarından izole ettikleri Orientia tsutsugamushi

bakterisini farelere enjekte etmişler ve bu deney hayvanlarından aldıkları dalak

örneklerini geçirmeli elektron mikroskobunda incelemişlerdir. Bu araştırmalar

sonucunda, enfeksiyonel ajanın farklı olmasına rağmen dalak hücrelerinin ince

yapısında Chai ve arkadaşlarının (1997) ortaya çıkardığı sonuçlar ile benzer gözlemler

elde etmişlerdir. Farelerin dalağındaki makrofajlarda fagozomların arttığını, E.R.

sayısının azaldığını, E.R. sisternalarının genişlediğini ve nukleus membranlarının yer

yer parçalandığını tespit etmişlerdir. Proteus ile muamele edilen tavşanların dalak

örneklerinde bazı makrofajların hücre zarlarının yer yer parçalanması diğer

araştırıcıların bulguları ile benzerlik göstermektedir.

Armstrong ve Sword (1966) Listeria monocytogenes bakterisinin fare dalak hücrelerine

etkilerini incelediklerinde Yang ve arkadaşları (2008) ile benzer sonuçlar elde

etmişlerdir. Araştırıcılar geçirmeli elektron mikroskobu ile yaptıkları incelemeler

sonucu enfekte olmuş dalak hücrelerinde, çekirdek zarlarında parçalanmalara,

sitoplazmalarında mitokondri sayısında artışına ve makrofaj hücrelerinde fagositik

vakuollere rastlamışlardır.

Proteus bakterisindeki virülent faktör olan hemolizin sentezinin Listeria monocytogenes

türlerinde de bulunduğunu ve bu virülent faktörün hücrelerde bazı yapısal değişikliklere

neden olduğu öne sürülmüştür (Armstrong ve Sword 1966, Peerbooms vd. 1985).

Proteus muameleli tavşanlardan aldığımız dalak lenfositlerinin ince yapısında da benzer

Page 40: ANKARA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/23870/ilknur kelesoglu.pdfkesitlerde hücreler arası ortamda materyal kaybı olduğu, hücreler

32

değişiklikler gözlenmiştir. Bazı hücrelerde hücre zarında kayıp, kırılma veya

bütünlüğün kaybolduğu görülmüştür. Çekirdek zarı parçalanması, sitoplazmik fagositik

vakuoller, mitokondri sayısında artış gibi değişimler dikkat çekmiştir. Bazı hücre

çekirdeklerinde kromatin kaybı ve sitoplazmada kayıp gözlenmiştir.

Donald ve Griensen (1974) yaptığı bir çalışmada dişi farelerin dalak dokusunda

Rauscher Leukaemia Virus (RLV) enfeksiyonunun etkilerini araştırmıştır. Donald ve

Griensen, RLV enfeksiyonundan 6 gün sonra farelerden aldığı dalak örneklerinin

yapısal değişikliklere uğradığını tespit etmiştir. Hücrelerin apoptozisine bağlı olarak

sitoplazmalarında materyal yoğunlaşmaları, vakuol oluşumları ve hücre zarlarında

tomurcuklanmalar meydana geldiği rapor edilmiştir. RLV enfeksiyonundan 17 gün

sonra ise dalak örneklerinde anormal hücre çoğalması ve apoptotik hücrelerin

bulunduğu tespit edilmiştir. Proteus muameleli tavşan dalak örneklerinde, RLV

enfeksiyonu sonucu fare dalak hücrelerinde görülen yapısal değişiklikler ile benzer

sonuçlar tespit edilmiştir. Örneğin, lenfositlerde piknotik çekirdek, makrofajlarda

sitoplazmalarında fagositik vakuoller ve yine makrofajlarda hücre zarında

parçalanmalar gözlenmiştir.

Yapılan bu tez çalışmasının, enfeksiyonel durumlarda dalağın immunolojik yönden

önemini ortaya koymak amacıyla yapılacak olan mikroskobik çalışmalara ve bilime

katkıda bulunabileceği düşünülmektedir.

Page 41: ANKARA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/23870/ilknur kelesoglu.pdfkesitlerde hücreler arası ortamda materyal kaybı olduğu, hücreler

33

KAYNAKLAR

Armstrong, B. A. and Sword, C. P. 1966. Electron microscopy of Listeria

monocytogenes-infected mouse spleen. Journal of Bacteriology, 91(3),

1346-1355.

Aytekin, Y. ve Solakoğlu, S. 2006. Temel Histoloji, 1. Baskı, Nobel Tıp Kitabevleri,

512 s., İstanbul.

Bartodziejska, B., Radziejewska, J., Lipinska, M., Knirel, A. Y., Kononov, L. O.,

Chernyak, A. Y., Mayer, H. and Rozalski, A. 1996. Structural and

immunochemical studies on the lipopolysaccharide of the ‘T-antijen’-

containing mutant Proteus mirabilis R14/1959. FEMS Immunology and

Medical Microbiology, 13(2), 113-121.

Bloom, W. and Fawcett, D. W. 1975. A Textbook of Histology, 1. Ed., Saunders, 858

p., Philadelphia, USA.

Blum K. S. and Pabst, R. 2007. Lymphocyte numbers and subsets in the human blood:

Do they mirror the situation in all organs? Immunology Letters, 180(1), 45-

51.

Brooks, J. B., Basta, M.T. and Kholy, A.M. 1988. Studies of metabolites in diarrheal

stool specimens positive for Klebsiella, Serratia and Proteus spp. by

frequency-pulsed electron-capture gas chromatography. Journal of

Chromatography B: Biomedical Sciences and Applications, 430(1), 209-

221.

Burn, S. F., Boot, M. J., Angelis, C., Doohan, R., Arques, C. G., Torres, M. and Hill, R.

E. 2008. The Dynamics of spleen morphogenesis. Developmental Biology,

318(2), 303-311.

Chadburn, A. 2000. The spleen: Anatomy and anatomical function. Seminars in

Hematology, 37(1), 13-21.

Page 42: ANKARA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/23870/ilknur kelesoglu.pdfkesitlerde hücreler arası ortamda materyal kaybı olduğu, hücreler

34

Chai, J. Y., Kook, J. and Guk, S. M. 1997. Experimental infection of murine splenic

lymphocytes and granulocytes with Toxoplasma gondii RH tachyzoites. The

Korean Journal of Parasitology, 35(2), 79-85.

Chen–Kiang, S. 2005. Biology of plasma cells. Best Practise & Research Clinical

Haematology, 18(4), 493-507.

Clegg, S. and Gerlach, G. F. 1987. Enterobacterial fimbriae. Journal of Bacteriology.

169(1), 934–938.

Cook, S. W., Mody, N., Valle, J. and Hull, R. 1995. Moleculer cloning of Proteus

mirabilis uroepithelial cell adherence (uca) genes. Infection and Immunity,

63(5), 2082-2086.

Deceunynck, C. P. and Bataille, R. 2004. Normal and malignant human plasma cells:

proliferation, differentiation and expansions in relations to CD45

expression. Blood Cells, Molecules and Diseases, 32(2), 293-301.

Donald, K. J. and Griensen, L. J. L. D. 1974. Models of cell death in Rauscher

Leukaemia virüs infection. Pathology, 6(2), 315-322.

Ellis, H. 2010. Anatomy of splenectomy for ruptured spleen. Surgery (Oxford), 28(5),

226-228.

Gautreaux, M. D., Deitch, E. A. and Berg, R. D. 1994. T lymphocytes in host defense

against bacterial translocation from the gastrointestinal tract. Infection and

Immunity, 62(7), 2874-2884.

Glauert, A. M. and Glauert, R. H. 1958. Araldite as an embedding medium for electron

microscopy. J. Biophys. Biochem. Cytol., 4(1), 191-194.

Goel, V., Chang, C., Slama, J. V., Barton, R., Bauer, R., Gahler, R. and Basu, T. K.

2002. Echinacea stimulates macrophage function in the lung and spleen of

normal rats. The Journal of Nutritional Biochemistry, 13(8), 487-492.

Gordon, S., Fraser, I., Nath, D., Hughes, D. and Clarke, S. 1992. Macrophages in tissues

and in vitro. Current Opinion in Immunology, 4(1), 25-32.

Page 43: ANKARA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/23870/ilknur kelesoglu.pdfkesitlerde hücreler arası ortamda materyal kaybı olduğu, hücreler

35

Hayat, M. A. 1981. Principle and Techniques of Electron Microscopy. Biological

applications. 2nd Ed. Vol.1 Edward Arnold Publish, 313 p., USA.

Hickman, F. W., Steigerwalt, A. G., Farmer, J. J. and Brenner, D. J. 1982. Identification

of Proteus penneri sp. nov., formerly known as Proteus vulgaris indole

negative or as Proteus vulgaris biogroup 1. Journal of Clinical

Microbiology, 15(1), 1097–1102.

James, S. L. and Nacy, C. 1993. Effector functions of activated macrophages against

parasites. Current Opinion in Immunology, 5(4), 518-523.

Junqueria, L. C., Carneiro, J. and Kelley, R. O. 1998. Basic Histology, 9. Ed.,

McGraw-Hill Publishing Co., 495 p., Stamford.

Kılıçturgay, K. 2003. İmmunoloji, 3. baskı, Nobel ve Güneş Yayınevi, 210 s., Bursa.

Kuby, J. 1997. Immunology, 3. Ed., W. H. Freeman and Company, 664 p., New York.

Manz, R. A., Arce, S., Cassese, G., Hauser, A. E., Hiepe, F. and Radbruch, A. 2002.

Humoral immunity and long-lived plasma cells. Current opinion in

Immunology, 14(4), 517-521.

Mebius, R. E. and Kraal, G. 2005. Structure and function of spleen. Nature Reviews

Immunology, 5(8), 606-616.

Moran, J. C., Shah, U. and Singer, J. A. 2003. Spontaneous rupture of a wandering

spleen: case report and literature review. Current Surgery, 60(3), 310-312.

Nielubowicz, G. R., Smith, S. N. and Mobley, H. L. T. 2008. Outer membrane antigens

of the uropathogen Proteus mirabilis recognized by the humoral response

during experimental murine urinary tract infection. Infect. Immun., 76(9),

4222-4231.

Parham, P. 2000. The Immune System, 2. Ed., Garland Publishing/Elsevier Science

Ltd., 371 p., Washington.

Paulnock, D. M. 1992. Macrophage activation by T cells. Current Opinion in

Immunology, 4(3), 344-349.

Page 44: ANKARA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/23870/ilknur kelesoglu.pdfkesitlerde hücreler arası ortamda materyal kaybı olduğu, hücreler

36

Peerbooms, P. M., Marian, A., Verweij, J. J. and Maclaren, D. M. 1982. Urinary

Virulence of Proteus mirabilis in two experimental mouse models. Infection

and Immunity, 36(3), 1246-1248.

Peerbooms, P. M., Verweij, J. J. and Maclaren, D. M. 1985. Uropathogenic properties

of Proteus mirabilis and Proteus vulgaris. J. Med. Microbiol., 19(1), 55-60.

Pellegrino, R., Galvalisi, U., Scavone, P., Sosa, V. and Zunino, P. 2003. Evaluation of

Proteus mirabilis structural fimbrial proteins as antigens against urinary

tract infections. FEMS Immunology and Medical Microbiology, 36(1-2),

103-110.

Perepelov, A. V., Torzewska, A., Shashkov, A. S., Ziolkowski, A., Senchenkova, S. N.,

Rozalski, A. and Knirel, A. Y. 2002. Structure of the O-specific

polysaccharide of Proteus vulgaris O15 containing a novel regioisomer of

N-acetylmuramic acid, 2-acetamido-4-O-[(R)-1-carboxyethyl]-2-deoxy-D-

glucose. Carbohydrate Research, 337(24), 2463-2468.

Perepelov, A. V., Zablotni, A., Shashkov, A. S., Knirel, A. Y. and Sidorczyk, Z. 2005.

Structure of the O-polysaccharide and serological studies of the

lipopolysaccharide of Proteus mirabilis 2002. Carbohydrate Research,

30(14), 2305-2310.

Rozalski, A., Sidorczyk, Z. and Kotelko, K. 1997. Potential virulence factors of

Proteus bacilli. Microbiology and Moleculer Biology Reviews, 61(1), 65-

89.

Sareneva, T., Holthöfer, H. and Korhonen, T. K. 1990. Tissue-binding affinity of

Proteus mirabilis fimbriae in the human urinary tract. Infection and

Immunity, 58(10), 3330-3336.

Senior, B. W., Bradford, N. C. and Simpson, D. S. 1980. The ureases of Proteus strains

in relation to virulence for the urinary tract. J. Med. Microbiol., 13(4), 507-

512.

Page 45: ANKARA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/23870/ilknur kelesoglu.pdfkesitlerde hücreler arası ortamda materyal kaybı olduğu, hücreler

37

Stankowska, D., Kwinkowski, M. and Kaca, W. 2008. Quantification of Proteus

mirabilis virulence factors and modulation by acylated homoserine lactones.

J. Microbiol. Immunol. Infect., 41(1), 243-253.

Stringel, G., Soucy, P. and Mercer, S. 1982. Torsion of the wandering spleen:

Splenectomy or splenopexy. Journal of Pediatric Surgery, 17(4), 373-375.

Torzewska, A., Staczek, P. and Rozalski, A. 2003. Crystallization of urine mineral

components may depend on the chemical nature of polysaccharides. J. Med.

Microbiol., 52(6), 471-477.

Varin, A. and Gordon, S. 2009. Alternative activation of macrophages: Immune

function and cellular biology. Immunobiology, 214(7), 630-641.

Witmer, M. D. and Steinman, R. M. 2005. The anatomy of peripheral lymphoid organs

with emphasis on accessory cells: Light-microscopic immunocytochemical

studies of mouse spleen, lymph node and peyer’s patch. American Journal

of Anatomy, 170(3), 465-481.

Yang, L., Zhao, Z., Li, B., Liu, Y. and Feng, Y. 2008. Electron-microscopic observation

of mouse spleen tissue infected with Orientia tsutsugamushi isolated from

Shandong, China. Journal of Electron Microscopy 57(5), 169-174.

Zagzag, D., Brem, S. and Robert, F. 1988. neovasculation and tumor growth in the

rabbit brain. A model for experimental studies of angiogenesis and the

blood-brain barrier. Am. J. Pathol., 131(2), 361-372.

Zych, K., Perepelov, A. V., Baranowska, A., Zablotni, A. S., Shashkov, A.S., Knirel, Y.

A. and Sidorczyk, Z. 2005. Structure of the O-polysaccharide and

serological studies of the lipopolysaccharide of Proteus penneri 60

classified into a new Proteus serogroup O70. FEMS Immunology and

Medical Microbiology, 43(3), 351-356.

Page 46: ANKARA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/23870/ilknur kelesoglu.pdfkesitlerde hücreler arası ortamda materyal kaybı olduğu, hücreler

38

ÖZGEÇMİŞ

Adı Soyadı : İlknur KELEŞOĞLU

Doğum Yeri : Ankara

Doğum Tarihi : 10.12.1984

Medeni Hali : Bekar

Yabancı Dili : İngilizce

Eğitim Durumu (Kurum ve Yıl)

Lise : Mamak Anadolu Lisesi (2003)

Lisans : Ankara Üniversitesi Fen Fak. Biyoloji Bölümü (2007)

Yüksek Lisans : Ankara Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Biyoloji Anabilim Dalı (Eylül 2007 – Haziran 2010)