ankara Ünİversİtesİ fen bİlİmlerİ enstİtÜsÜ doktora...
TRANSCRIPT
ANKARA ÜNİVERSİTESİ
FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ
DOKTORA TEZİ
AKŞEHİR İLÇESİNDE ORGANİK ÇİLEK YETİŞTİRİCİLİĞİNİN
BENİMSENMESİ VE YAYILMASI ÜZERİNE BİR ARAŞTIRMA
Ayşegül AKIN
TARIM EKONOMİSİ ANABİLİM DALI
ANKARA
2008
Her hakkı saklıdır
Prof.Dr. Cemal TALUĞ danışmanlığında Ayşegül AKIN tarafından hazırlanan bu
çalışma …… / ……/ …… tarihinde aşağıdaki jüri tarafından Tarım Ekonomisi
Anabilim Dalı’nda “Doktora Tezi” olarak kabul edilmiştir.
Başkan : Prof.Dr. İmza :
Üye : Prof.Dr. İmza :
Üye : Prof.Dr. İmza :
Üye : Doç.Dr. İmza :
Üye : Yrd.Doç.Dr İmza :
Yukarıdaki sonucu onaylarım.
Prof.Dr.Ülkü MEHMETOĞLU
Enstitü Müdürü
i
ÖZET
Doktora Tezi
AKŞEHİR İLÇESİNDE ORGANİK ÇİLEK YETİŞTİRİCİLİĞİNİN BENİMSENMESİ VE YAYILMASI ÜZERİNE BİR ARAŞTIRMA
Ayşegül AKIN
Ankara Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü
Tarım Ekonomisi Anabilim Dalı
Danışman: Prof.Dr.Cemal TALUĞ
Bu araştırma; Akşehir ilçesinde organik çilek yetiştiriciliğinin benimsenmesi ve yayılmasında etkili olan faktörleri belirlemek amacıyla yapılmıştır. Araştırmada; Akşehir ilçesine bağlı olan ve organik çilek yetiştiriciliği yapan 3 köyden basit tesadüfi örnekleme yöntemine göre seçilen 54 denek üzerinde çalışılmıştır. Organik çilek yetiştiriciliği yapan 3 köyün 2’sinde aynı zamanda konvansiyonel çilek tarımı da yapılmaktadır. Organik çilek yetiştiriciliği yapan deneklerin sosyo-ekonomik ve işletme özellikleri yanında enformasyon sistemine ilişkin durumlarını konvansiyonel çilek yetiştiriciliği yapan deneklerle karşılaştırmak amacı ile 30 adet konvansiyonel çilek yetiştiriciliği yapan denek araştırma kapsamına alınmıştır. Organik çilek yetiştiren deneklerin %46,3’ü 51-60 yaş grubu arasında yer almakta olup %94,6’sı erkek deneklerden oluşmaktadır. Organik yetiştiricilik yapan deneklerin %27,8’i gelirlerini tarımsal faaliyetten sağlamakta ve %72,2’si bu faaliyeti tam zamanlı olarak yapmaktadırlar. Emeklilik gelirine sahip olan denekler, organik çilek yetiştiriciliği yerine konvansiyonel çilek yetiştiriciliğini tercih etmektedirler. Organik yetiştiricilik yapan deneklerin örgütlenme düzeyleri konvansiyonel yetiştiricilere göre daha düşüktür. Çilek yetiştiriciliği organik ve konvansiyonel yetiştiricilerin tek gelir kaynağı değildir. Organik çilek yetiştiriciliğinin araştırma alanında başarılı bir şeklide devam etmesinin en önemli nedeni deneklerin çilek yetiştiriciliğinde yaklaşık 30 yıllık bir deneyimine sahip olmalarıdır. Organik çilek yetiştiriciliğinin yaygınlaştırılmasında organik ürün ticareti yapan firmaların çok büyük rolü bulunmaktadır. Akşehir’de organik çilek yetiştiriciliğinin benimsenmesi ve yayılması klasik benimsenme ve yayılma eğrisinden farklılık göstermektedir. Organik tarıma geçiş nedenleri arasında; geliri artırmak ve pazar garantisi ilk sırada yer almaktadır. Organik tarımın benimsemesinde etkili olan faktörler önem sırasına göre; ekonomik faktörler, sağlık faktörleri ve çevre koruma faktörleri şeklinde sıralanmaktadır. Yapılan değerlendirmeler sonucunda; sözleşmeli bir üretim modeli olan organik tarımın pazar ve gelir garantisi nedeniyle araştırma alanında devam edeceği görülmüştür. Kazanılan deneyimler neticesinde çilek yanında diğer tarımsal ürünlerde de organik tarıma geçme potansiyeli bulunmaktadır. Organik yetiştiricilik yapan denekler; teknik, pazarlama ve mevzuata ilişkin konularda konvansiyonel yetiştiricilere göre daha fazla bilgi gereksinimi duymaktadırlar. Organik çilek yetiştiriciliği yapan deneklerin enformasyon kaynakları arasında diğer enformasyon kaynaklarına göre aile bireyleri (%88,8) ilk sırada yer almaktadır. Mart 2008, 210 sayfa Anahtar Kelimeler: Tarımsal yayım, yenilik, benimsenme, çilek, organik tarım, Akşehir
ii
ABSTRACT
Ph.D.Thesis
A RESEARCH ON DIFFUSION AND ADOPTION OF ORGANIC STRAWBERRY GROWING
IN AKSEHIR
Ayşegül AKIN
Ankara University
Graduate School of Natural and Applied Sciences
Department of Agricultural Economics
Supervisor: Prof.Dr.Cemal TALUG
This research aims to determine the factors affecting adoption and diffusion of organic farming practices in Aksehir district. This research; was conducted on 54 subjects which were chosen by simple randomized sampling method from three villages of Aksehir district where organic strawberry production is conducted.. Conventional strawberry production is also conducted In two of these three villages where organic strawberry is cultivated. 30 conventional strawberry producing subjects were included in the scope of the research so as to compare the situations of the subjects in respect of data management and information system beside their socio- economic and enterprise situations with those of situations conducting organic strawberry production. %46,3 of the subjects conducting organic strawberry production take place among the age group between 51 and 60 and %94,6 of them consist of men. %27,8 of subjects conducting organic strawberry production earn their income from agricultural activity and %72,2 of them perform this activity for full time. The subjects having retirement pension, prefer conventional strawberry producing instead of organic strawberry producing. The subjects conducting organic production are less organized comparing to the convensional producers. Strawberry production is not the only source of income for organic and conventional producers. The most important reason of maintaining the organic strawberry production in research field successfully is that the subjects have experience of 30 years in the strawberry production. Firms trading organic products have an important role in the improvement of the organic strawberry production. Diffusion and adoption of organic strawberry growing in Aksehir is different from the classical diffusion and adoption curve. Increasing the income and market guarantee takes the first place among the reasons of transition to organic farming. The effective factors concerning the adoption of organic farming are the ones related to economy, health and environmental protection respectively. According to the evaluations; it has been ascertained that organic farming which is a contractual production model would continue in the area of research owing to its market and income guarantee. As a result of experiences gained, there is a potential for transition to organic farming for other agricultural products, beside strawberry. Organic producers need more information than conventional producers on the subject of technical, marketing and legislative rules. Among the information sources the family members (%88,8) is the first one as an information sources for organic producers. March 2008, 210 pages
Key Words:Agricultural extension, innovation, adoptation, strawberry, organic agriculture, Aksehir
iii
TEŞEKKÜR
Tez konusunun seçimi ve tez planının oluşturulması esnasında yardım ve yol
göstericiliğinden her zaman yararlandığım danışman hocam değerli insan A.Ü.Ziraat
Fakültesi Tarım Ekonomisi Bölümü Öğretim Üyesi Sayın Prof.Dr. Cemal TALUĞ’a
teşekkürü bir borç bilirim.
Tezin ortaya çıkmasında hiç şüphesiz pek çok kişi ve kurumun yardım ve desteklerini
gördüm. Araştırma alanından bilgi toplanması ve anket uygulanması sırasında yakın
ilgilerini esirgemeyen, çilek yetiştiriciliği konusundaki deneyimlerini benimle paylaşan
Akşehir İlçe Tarım Müdürlüğü değerli çalışanlarına teşekkürler.
Tez izleme komitesi üyeleri A.Ü.Ziraat Fakültesi, Bahçe Bitkileri Öğretim Üyesi Sayın
Prof.Dr.Menşure ÇELİK ve A.Ü.Ziraat Fakültesi, Tarım Ekonomisi Bölümü Öğretim
Üyesi Sayın Doç. Dr. Coşkun CEYLAN’a tez süresince göstermiş oldukları yardım ve
katkıları için teşekkürlerimi sunarım.
Tezimin her aşamasında beni manevi olarak destekleyen ve yardımlarını esirgemeyen
sevgili eşim Ali ve yeterli zaman ayıramadığım oğlum Pamir’e çalışmam süresince bana
göstermiş oldukları sabır ve anlayış için sonsuz teşekkürler.
Anket hazırlığında ve anketlerin yorumlanmasında bana yardımcı olan A.Ü.Ziraat
Fakültesi, Tarım Ekonomisi Bölümü araştırma görevlisi Sayın Özdal KÖKSAL’a
yardımları için teşekkür ederim. Konuyla doğrudan ilgili kişilerin yardımının yanı sıra
sevgili arkadaşlarımın desteği olmadan bu tezi sonuçlandırmak mümkün değildi.
Desteğini esirgemeyen tüm sevdiğim arkadaşlarıma teşekkür ediyorum. Ayrıca alanda
anket uygulanması esnasında sorularımı içtenlikle yanıtlayan ve çilek yetiştiriciliği
konusundaki deneyimlerini benimle paylaşan Çakıllar, Cankurtaran ve Yaylabelen köyü
çilek yetiştiricilerine teşekkür ederim
Ayşegül AKIN
Ankara, Mart 2008
iv
İÇİNDEKİLER
ÖZET ………………………………………………………………………………….. i ABSTRACT ………………………………………………………………………...… ii TEŞEKKÜR …….……………………………………………………………………. iii SİMGELER DİZİNİ ………………………………………………………………… vi ÇİZELGELER DİZİNİ …………………………………………………………….. vii
1. GİRİŞ …………………………………………………………………………..….... 1
2. KAYNAK ÖZETİ ……………………………..………………………………........ 6
2.1 Tarımda Yeniliklerin Benimsenmesi ve Yayılması ….……………………….… 6
2.2 Organik Tarım Kavramının Ortaya Çıkışı ve Gelişmesi ….............................. 11
2.3 Organik Tarımın Benimsenmesi, Yayılması ve Benimsenmesinde
Etkili Olan Faktörler ………………………………………...….…………….… 16
2.5 Organik Çilek Yetiştiriciliği …………………………………….……………... 22
3. MATERYAL VE YÖNTEM …………………………………………….............. 23
3.1 Araştırmanın Ortaya Çıkışı ve Araştırma Soruları ………………………...… 23
3.2 Materyal ………………………………………………………………………..... 24
3.3 Yöntem …………………………………………….………………………….….. 25
3.3.1 Veri toplama yöntem ve araçları ……………….…………………………..… 25
3.3.2 Verilerin analizinde uygulanan yöntem ……….…………………………….. 28
4. KONU İLE İLGİLİ GENEL BİLGİLER VE ARAŞTIRMA BÖLGESİNİN
TANITIMI ………………………………………………………………………… 30
4.1 Dünyada ve Türkiye’de Organik Tarım ……………………………………..... 30
4.1.1 Dünyada organik tarım ……………………………………………………….. 30
4.1.2 Türkiye’de organik tarım …………………………………………….............. 32
4.1.3Organik çilek üretimi …………………………………………………………. 39
4.2 Araştırma Bölgesinin Genel Olarak Tanıtımı …………………………………. 45
4.3 Akşehir’de Organik Çilek Yetiştiriciliği ……………………………………….. 47
5. ARAŞTIRMA BULGULARI VE TARTIŞMA ……………………………….... 51
5.1 Deneklerin Sosyo-ekonomik Özellikleri ……………………………………….. 51
5.1.1 Deneklerin yaş ve cinsiyet durumları …………………………………...…… 51
5.1.2 Deneklerin aile büyüklüğü ……………………………………………………. 56
5.1.3 Deneklerin eğitim düzeylerine göre dağılımı ................................................... 58
5.1.4 Deneklerin tarımsal deneyim durumlarına göre dağılımı .............................. 61
5.1.5 Deneklerin gelir kaynaklarına göre dağılımı ……………………………...… 68
v
5.1.6 Deneklerin gelir seviyelerine göre dağılımı ………………………………….. 71
5.1.7 Deneklerin tarıma ayırdıkları zaman ve meslek gruplarına göre dağılımı .. 74
5.1.8 Deneklerin kredi kullanma durumu …………………………………………. 76
5.1.9 Deneklerin örgütlenme durumuna göre dağılımı ………………………….... 79
5.3 İşletme Özellikleri ……………………………………………………………...... 82
5.3.1 Arazi mülkiyet durumu ve arazi kullanımı ………………………………….. 82
5.3.2 Alet makine varlığı ……………………………………………………………. 87
5.3.3 Hayvan varlığı …………………………………………………………………. 90
5.3.4 Üretim deseni ………………………………………………………………….. 93
5.3.5 Organik çilek pazarlaması ……...…………………………………………….. 95
5.4. Organik Çilek Yetiştiriciliğinin Benimsenmesi …………………………….... 99
5.4.1 Organik tarımdan haberdar olma, haberdar olmada yararlanılan bilgi
kaynakları, karar verme ve uygulama …….................................................... 99
5.4.2 Organik çilek yetiştiriciliğinde etkili olan kaynaklar..................................... 107
5.4.3 Organik tarımın prensiplerinin öğrenildiği yerler ve kişiler ……………… 110
5.4.4 Organik tarımın benimsenmesinde etkili olan faktörler .............................. 112
5.4.5 Organik tarıma geçiş ile uygulanan yeni teknikler ………………………... 118
5.4.6 Organik çilek yetiştiriciliğine geçiş ile ortaya çıkan değişiklikler ………... 121
5.4.7 Organik tarıma geçiş ile gelir düzeyindeki değişiklik ……………………... 125
5.4.8 Geleceğe yönelik düşünceler ………………………………………………… 128
5.5 Enformasyon Sistemi ……………………..…………………………………… 131
5.5.1 Çilek yetiştiriciliği hakkında gerek duyulan bilginin türü ………………... 132
5.5.1.1 Teknik bilgi ………………………………………………………………... 133
5.5.1.2 Pazarlama ile ilgili bilgi ……………………………………………………. 134
5.5.1.3 Danışmanlık (Uzman kişilerin tavsiyeleri) ile ilgili bilgi ……………….... 136
5.5.1.4 Kendi tecrübesi …………………………………………………………….. 138
5.5.1.5 Mevzuata ilişkin bilgi .……………………………………………………... 139
5.5.2 Yayım faaliyetlerine katılma ………………………………………………... 142
5.5.2.1 Yayım faaliyetlerine katılma (Demonstrasyon) ………………………….. 143
5.5.2.2 Yayım faaliyetlerine katılma (Tarla günü) ………………………………. 145
5.5.2.3 Yayım faaliyetlerine katılma (Bireysel görüşmeler) ….………………..… 147
5.5.2.4 Yayım faaliyetlerine katılma (Konferans) ………………………………... 149
5.5.2.5 Yayım faaliyetlerine katılma (Tarımsal yayınların takibi) ……………… 151
5.5.3 Enformasyon kaynakları ve ilişki sıklığı …………………………………… 154
6. SONUÇ VE ÖNERİLER ……………………………………………………..… 170
KAYNAKLAR ……………………………………………………………………... 179
vi
EKLER
EK 1 Anketler ………………………………………………………………….. 193
EK 2 Harita ……………………………………………………………………… 209
ÖZGEÇMİŞ ………………………………………………………………………. 210
vii
SİMGELER DİZİNİ
AB Avrupa Birliği
ABD Amerika Birleşik Devletleri
ÇKS Çiftçi Kayıt Sistemi
ETKO Ekolojik Tarım Organizasyonu
ha. hektar
IFOAM International Federation of Organic Agriculture Movement
KSK Kontrol ve Sertifikasyon Kuruluşu
OTK Organik Tarım Komitesi
RG Resmi Gazete
TKB Tarım ve Köyişleri Bakanlığı
viii
ŞEKİLLER DİZİNİ
Şekil 4.1 Organik tarımın Türkiye’de işleyişi ……………………………………….. 37
Şekil 5.1 Akşehir’de organik çilek yetiştiriciliğinin benimsenme ve yayılama süreci 67
Şekil 5.2 Araştırma alanında organik ürünlerin pazarlama kanalları …...……………. 97
Şekil 5.3 Araştırma alanında organik ve konvansiyonel çilek yetiştiricilerinin
enformasyon ağı …………………………………………………………… 169
ix
ÇİZELGELER DİZİNİ
Çizelge 3.1 Organik çilek yetiştiren işletmelerin köylere göre dağılımı ...................… 26
Çizelge 3.2 Konvansiyonel çilek yetiştiren işletmelerin köylere göre dağılımı ……... 27
Çizelge 4.1 Türkiye’de çilek üretim alanı, miktarı ve ortalama verimi …………….... 41
Çizelge 4.2 Türkiye’de organik çilek geçiş dönemi alanı, çilek üretim miktarı ve
ortalama çilek verimi …..……………………………………………...… 42
Çizelge 4.3 Türkiye’de organik çilek üretim alanı, miktarı ve ortalama verimi …...… 43
Çizelge 4.4 Türkiye’de organik çilek üretimi yapılan iller (2006 yılı) ………………. 44
Çizelge 5.1 Deneklerin yaş gruplarına göre dağılımı ………………………………… 52
Çizelge 5.2 Deneklerin yaş ortalamaları ve standart sapmaları ……………………… 53
Çizelge 5.3 Deneklerin cinsiyet durumlarına göre dağılımı …………………………. 55
Çizelge 5.4 İşletmelerin hane halkı sayılarına göre dağılımı ………………………… 56
Çizelge 5.5 Deneklerin hane halkı sayısı ve standart sapmaları ……………………… 57
Çizelge 5.6 Deneklerin eğitim düzeylerine göre dağılımı ………………..................... 59
Çizelge 5.7 Deneklerin tarımsal deneyim durumlarına göre dağılımı ……………..… 62
Çizelge 5.8 Deneklerin genel tarımsal deneyim durumları ve standart sapmaları ....... 63
Çizelge 5.9 Deneklerin konvansiyonel çilek yetiştirme deneyim durumlarına göre
dağılımı ………………………………………………………………..… 64
Çizelge 5.10 Deneklerin konvansiyonel deneyim durumları ve standart sapmaları … 65
Çizelge 5.11 Organik çilek yetiştiricilerinin deneyim durumları ……………………. 66
Çizelge 5.12 Deneklerin tarımsal gelir ve tarım dışı gelirlerinin karşılaştırılması …... 69
Çizelge 5.13 Deneklerin köy içindeki gelir seviyelerine göre dağılımı ……………… 72
Çizelge 5.14 Deneklerin tarıma ayırdıkları zamana göre dağılımı …………………… 74
Çizelge 5.15 Deneklerin meslek gruplarına göre dağılımı ………………………….... 75
Çizelge 5.16 Deneklerin kredi kullanma durumuna göre dağılımı ………………...… 77
Çizelge 5.17 Deneklerin tarımsal kooperatiflere üye olma durumuna göre dağılımı …80
Çizelge 5.18 Deneklerin arazi mülkiyet durumu …………………………………....... 83
Çizelge 5.19 Deneklerin sahip oldukları mülk arazilerin büyüklük gruplarına
göre dağılımı …………………………………………………………… 84
Çizelge 5.20 Deneklerin sahip oldukları ortalama mülk arazi genişliği ……………... 86
Çizelge 5.21 Deneklerin kiraya tuttukları ortalama arazi genişliği ……...…………… 87
Çizelge 5.22 Deneklerin tarım alet ve makinelerine sahip olup olmama durumu …… 88
Çizelge 5.23 Deneklerin sahip oldukları tarım alet ve makinelerinin dağılımı ………. 89
Çizelge 5.24 Deneklerin ortalama hayvan varlıkları sayısı ………………………...… 91
x
Çizelge 5.25 Organik çilek yetiştiriciliği yapan deneklerin üretim alanlarının
dağılımı ……………………………………………………………….... 94
Çizelge 5.26 Deneklerin organik tarım kavramını bilip bilmeme durumuna
göre dağılımı ………………………………………………………..… 102
Çizelge 5.27 Deneklerin organik tarıma başlamadan önce organik tarımı daha önce
duyup duymama durumuna göre dağılımı …………………………..... 103
Çizelge 5.28 Deneklerin organik tarım kavramını ilk olarak duydukları kaynaklara
göre dağılımı ……………………………………………………...…… 104
Çizelge 5.29 Deneklerin organik çilek üretimine başlama kararında etkili olan bilgi
kaynaklarının önem derecesine göre dağılımı ........................................ 109
Çizelge 5.30 Organik tarım prensiplerini öğrenme kaynakları ve kaynakların
önem sırası …………………………………………………………..… 111
Çizelge 5.31 Deneklerin organik çilek yetiştiriciliğine geçiş nedenleri ve
nedenlerin önem sırasına göre dağılımı .................................................. 114
Çizelge 5.32 Organik tarımın benimsemesinde etkili olan faktörlerin önem
derecesine göre dağılımı ......................................................................... 117
Çizelge 5.33 Deneklerin yeni teknikleri öğrenme yerlerine göre dağılımı ……...….. 119
Çizelge 5.34 Deneklerin organik tarımda öğrendiklerini diğer faaliyetlerde
uygulama durumu …………………………………………………..…. 120
Çizelge 5.35 Organik yetiştiriciliğe geçişle birlikte ortaya çıkan değişim durumu .... 121
Çizelge 5.36 Organik yetiştiriciliğe geçişle birlikte ortaya çıkan diğer değişim
durumu ................................................................................................... 123
Çizelge 5.37 Deneklerin organik tarıma geçişi ile gelirlerinde bir artış olup
olmadığına göre dağılımı …………………………………………..…. 126
Çizelge 5.38 Deneklerin gelecekte organik çilek yetiştiriciliğine yönelik
düşünceleri …………………………………………………………….. 128
Çizelge 5.39 Gelir gruplarına göre deneklerin organik çilek üretim alanlarındaki
değişikliğe ilişkin düşünceleri ……………………...…………………. 130
Çizelge 5.40 Deneklerin organik çilek yetiştiriciliğinde gereksinim duyduğu
teknik bilginin derecesi ………………………………………………... 133
Çizelge 5.41 Deneklerin pazarlama ile ilgili bilgi gereksiniminin derecesine
göre dağılımı ……………………………………………………...…… 135
Çizelge 5.42 Deneklerin danışmanlıkla ilgili bilgi gereksiniminin derecesine
göre dağılımı ……………………………………………………...…… 137
Çizelge 5.43 Deneklerin kendi tecrübesi ile ilgili bilgi gereksinimine göre
dağılımı ………………………………………………………………....138
xi
Çizelge 5.44 Deneklerin mevzuata ilişkin bilgi gereksinimine göre dağılımı ............ 140
Çizelge 5.45 Organik ve konvansiyonel yetiştiricilerin çilek yetiştiriciliği
hakkında gerek duydukları bilgilerin önem sırasına göre dağılımı ….... 141
Çizelge 5.46 Deneklerin yayım faaliyetlerine katılma durumuna göre dağılımı
(Demonstrasyon) ……………………………………………………,.. 144
Çizelge 5.47 Deneklerin yayım faaliyetlerine katılma durumuna göre dağılımı
(Tarla günü) ………………………………………………………….... 146
Çizelge 5.48 Deneklerin yayım faaliyetlerine katılma durumuna göre dağılımı
(Bireysel görüşmeler) ……………………………………………….… 148
Çizelge 5.49 Deneklerin yayım faaliyetlerine katılma durumuna göre dağılımı
(Konferans) ………………………………………………………….… 150
Çizelge 5.50 Deneklerin yayım faaliyetlerine katılma durumuna göre dağılımı
(Tarımsal yayınların takibi) ……………………………………………. 152
Çizelge 5.51 Organik ve konvansiyonel yetiştiricilerin katıldıkları yayım
faaliyetlerinin önem sırasına göre dağılımı …………………………... 153
Çizelge 5.52 Deneklerin enformasyon kaynaklarına göre dağılımı ……………...… 156
Çizelge 5.53 Deneklerin enformasyon kaynakları ile ilişki sıklığına göre dağılımı
(Organik) ……………………………………………………………… 160
Çizelge: 5.54 Deneklerin enformasyon kaynakları ile ilişki sıklığına göre dağılımı
(Konvansiyonel) ……………………………………………………… 163
Çizelge 5.55 Enformasyon skorlarının hesaplanışı ve gruplandırılışı ……………… 165
1
1. GİRİŞ
Dünya’da artan nüfusun gıda ihtiyacı, insanoğlunu tarımsal üretimde birim alandan daha
fazla ürün almaya zorlamıştır. Birim alandan daha fazla ürün elde etmek için; yeni
teknolojilerin ve kimyasalların kullanımı hızla yaygınlaşmıştır. Bunun sonucunda ise;
21.yüzyılda, çevre kirliliği artmış, ekolojik denge bozulmaya başlamış, insan sağlığı ve
geleceği tehdit edilir hale gelmiştir.
Özellikle gelişmiş ülkelerde doğal dengenin tarımsal üretim nedeniyle bozulmasını
önlemek ve çevre ile dost gıda tüketim bilincinin de artmasının etkisiyle, tarımsal üretimde
kullanılan girdilerin ve tekniklerin çevreye, insan ve diğer canlı varlıklara zarar vermeyecek
olanları tercih edilmeye başlanmıştır.
Çeşitli etkenlerle bozulan çevre koşullarını düzeltmeyi hedefleyen ülkelerde olduğu gibi
Türkiye’de de bu bozulmayı engelleyici politikalar benimsenmiştir. Bu politikaların ana
çerçevesini belirleyen Dokuzuncu Kalkınma Planı (2007-2013)’nda “gelecek kuşakların
ihtiyaçlarını gözeterek, doğal kaynakların koruma ve kullanma koşulları belirlenecek,
Türkiye’nin sahip olduğu biyolojik çeşitliliğin ve genetik kaynakların araştırılması,
korunması, değerlendirilmesi ve ekonomik değer kazandırılması çalışmaları
hızlandırılacaktır” denilmektedir (Anonim 2006a).
Bu çerçevede, organik tarım uygulamalarının hız kazanması, bozulan çevrenin düzeltilmesi
yönünde atılmış olan kararlı adımlardan biri olarak değerlendirilmektedir.
Organik tarım yüzyıllardır sayısız köyde ve çiftçilikle uğraşan topluluklarda geleneksel
tarım uygulaması şeklinde görülmüştür. Yöresel çiftçiler deneme yanılma ile elde ettikleri
sonuçları bir nesilden diğerine aktarmışlardır. Organik tarımın modern dünyada yer almaya
2
başlaması ise 1960’larda çiftçi ve tüketicilerin bitkisel ve hayvansal üretim sırasında
oldukça fazla kimyasal kullanıldığını, bunun dünya ve insanlar için korkunç sonuçlar ortaya
çıkaracağını fark etmelerinden sonra olmuştur.
Bu üretim sistemi artık sadece gelişmiş ülkelerin zengin tüketicilerine sağlıklı ve kaliteli
ürün sunulması kapsamını çoktan aşmış uluslar arası çevre ve tarım örgütlerince 21.
yüzyılın üretim modeli olarak kabul görmeye başlamıştır.
Organik tarım, üretim ve verimlilik artışını esas alan her türlü kimyasal ve sentetik girdinin
kullanıldığı ve temelinde ekonomik düşünce yatan geleneksel (konvansiyonel) tarım ile,
tarımsal üretim sırasında çevrenin korunması düşüncesinin belirli oranda yer bulduğu
sürdürülebilir (entegre) tarım yöntemlerinden farklı olarak tarımsal üretimin her
aşamasında kontrol ve sertifikalandırmayı esas alan bir kurallar ve yöntemler bütününü
içermektedir. Organik tarımda temel amaç; son tüketicinin satın aldığı ürüne tam güveninin
sağlanması olduğundan organik tarım tüm dünyada yasa ve yönetmeliklerde belirlenmiş
olan kurallara göre yapılmaktadır. Bu kurallar doğrultusunda üretim süreci kontrol edilip
elde edilen ürünler sertifikalandırılmaktadır.
Danimarka, İngiltere ve İsviçre, Avrupa’da organik tarımın temellerini atan ülkeler
olmuşlardır. Bugün Amerika Birleşik Devletleri (ABD), Kanada, Avustralya, Japonya ve
Avrupa Birliği (AB) ülkeleri gibi gelişmiş ülkelerde pazar payı sürekli artış gösteren
organik ürünlerin üretimi gelişmekte olan ülkelerde de gittikçe yaygınlaşmaktadır. Ancak,
gelişmekte olan ülkelerde organik üretim öncelikle iç pazarın talebini karşılamak amacıyla
değil, ihraç edilmek amacıyla yapılmaktadır.
Organik tarım yapmanın amacı; toprak ve su kaynakları ve havayı kirletmeden, çevre, bitki,
hayvan ve insan sağlığını azami derecede korumaktır. Çiftçiler için yeni bir üretim tekniği
olan organik tarımın benimsenmesi ve yayılması için gerekli olan öncelikli araç bilgidir.
3
Organik tarım; Türkiye için çok yeni bir konu olmamakla birlikte çiftçilerin bu üretim
metodu konusundaki bilgisi sınırlı ve belli bilgi kaynaklarına bağlıdır.
Türkiye’de 1986 yılında sadece 8 tarımsal ürün organik yöntemle üretilirken, 2000’li yıllara
gelindiğinde organik tarım ürünlerinin üretiminde gelişme kaydedilmiş ve bu sayı 95’e
ulaşmıştır. Kuru incir, kuru üzüm ve kuru kayısı ile başlayan organik tarım ürünlerinin
üretimi, bitkisel ürünler, işlenmiş gıda ürünleri ve diğer tarım ve gıda ürünleri olarak
sınıflandırılabilecek geniş bir çeşitliliğe ulaşmıştır (Anonim 2006b).
Türkiye’de organik bitkisel ve hayvansal ürünlerin üretimi, işlenmesi ve organik tarım
faaliyetleri Avrupa'daki gelişmelerden farklı şekilde, ithalatçı firmaların istekleri
doğrultusunda, ihracata yönelik olarak başlamıştır (Anonim 2007a).
Türkiye’nin genel konumu, kirlenmemiş toprak yapısı ve iklim özellikleri organik ürünlerin
yetiştirilmesi açısından tüm bölgeleri birer potansiyel kaynak haline getirmiş ve 10 yıl
içinde organik tarım faaliyetlerinde çok hızlı bir gelişme sağlanmıştır. Hatta denilebilir ki,
bugün Türkiye’de yetiştirilen birçok ürün sadece kontrollü yetiştirilmediği için organik
ürün olarak değerlendirilememektedir.
Bu çerçevede; organik yetiştiriciliğe benzer şekilde tarımsal faaliyette bulunan ve organik
tarım üreticisi olma potansiyeli taşıyan çiftçilerin organik tarımla ilgili bilgi kaynaklarına
erişimi ve organik tarım üreticisi olma yolunda karar vermelerini etkileyen faktörlerin
bilinmesi organik tarımın gelişimine katkı sağlayacaktır.
Teknoloji her alanda hızlı bir gelişme gösterirken tarım sektöründe de bu gelişmeye paralel
olarak çiftçilerin bilgi ve beceri ihtiyacı giderek artmaktadır. Bilgi; yaşamın her alanında
olduğu gibi tarım sektöründe de değeri ve önemi giderek artan bir üretim faktörü ve üretim
4
girdisidir. Bu nedenle bir yenilik olarak organik tarımın benimsenmesi ve yayılmasında
rolü olan bilgi kaynaklarını araştırmak önem arz etmektedir. Ayrıca, günümüzde organik
tarım faaliyetleri dünyada ve Türkiye’de giderek önem kazanmaktadır. Değişen iklim
koşulları, ozon tabakası, çevre kirliliği, daha sağlıklı gıda arayışları gibi faktörler organik
tarıma geçiş sürecini hızlandırmaktadır. Farklı üretim teknikleri içeren organik tarımın,
benimsenme sürecindeki çiftçi davranış biçimleri ile organik üretim tekniği ve üreticilerin
sosyo-ekonomik özellikleri arasındaki ilişkiyi ortaya koymak önem taşımaktadır.
Konvansiyonel tarımdan organik tarıma geçişte etkili olan unsurlar; toprak erozyonu ve
hayvanların sağlığının kötüye gitmesi gibi konvansiyonel tarımla ilgili geçmiş problemlere
çare bulmak, mali nedenler, mevcut ekonomik problemlerin çözülmesi ve tarım
işletmesinin uzun dönemde varlığını sürdürebilmesini sağlamak, bazı kimyasal maddelerin
uygulanması sonucu oluşabilecek sağlık problemlerinden kaçınma gibi kişisel nedenler,
felsefi, politik, dini veya çevrecilik gibi genel etmenler ile organik girdi satıcıları, aile
üyeleri, arkadaşların teşvikleri ve organik tarım tanıtım toplantılarına katılım gibi sosyal
çevreden gelen teşvikler şeklinde sınıflandırılabilir (Demiryürek 2004).
Avrupa ve ABD’de organik tarımın yapılanması üreticiden başlayarak (arz kaynaklı)
aşağıdan yukarıya doğru iken; Türkiye’de organik tarımla ilgilenen şirketlerden üreticiye
doğru (talep kaynaklı) yukarıdan aşağıya bir yapılanma söz konusudur (Demiryürek 2000).
Türkiye'de organik tarımın benimsenmesinde özellikle prim, fiyat ve pazar garantisi gibi
ekonomik faktörlerin etkili olduğu yapılan araştırmalarla belirlenmiştir (Olhan 1997,
Demiryürek 2001a, Kenanoğlu ve Miran 2002, Akın 2003) .
Bu ürünlerden biri olan organik çilek yetiştiriciliği konusu ile ilgili olarak özellikle İç
Anadolu bölgesinde yapılmış yeterli sayıda araştırmanın bulunmaması ve Türkiye’de
mevcut organik çilek üreticilerinin büyük bir kısmının Akşehir ilçesinde bulunması
nedeniyle araştırma yöresinde, organik çilek yetiştiriciliği uygulamalarının yayılması ve
5
benimsenmesi üzerinde etkili olan faktörler araştırmanın konusunu oluşturmaktadır. Bu
amaca ulaşmak için; araştırma yöresinde organik çilek yetiştiriciliği faaliyeti ile uğraşan
üreticilerin organik tarım uygulamalarını benimseme davranışı ile üreticilerin sosyo-
ekonomik özellikleri, üretim deseni, girdi kullanım düzeyi, işletme büyüklükleri vb.
özellikleri yanında organik tarımın bir yenilik olarak uygulanmasında kullanılan üretim
teknikleri, elde edilen verim, diğer bitkisel ve hayvansal üretim dalları ile ilişkisi,
pazarlama durumu, fiyat vb. özellikleri arasındaki ilişki, üreticilerin organik tarım
hakkındaki bilgi kaynakları ve etki dereceleri, organik tarımın yayılması ve
benimsenmesinde yayımın bir araç olarak daha etkin kullanım olanakları araştırılmıştır.
Araştırma 6 bölümden oluşmaktadır. Tez konusunun önemi, araştırma soruları ve amacın
ortaya konulduğu giriş bölümünü kaynak özeti bölümü izlemektedir. Bu bölümde tez ile
ilişkili olduğu düşünülen araştırma ve yayınlar ile; tarımda yeniliklerin benimsenmesi ve
yayılması, organik tarım kavramının ortaya çıkışı ve gelişmesi, organik tarımın
benimsenmesi, yayılması ve benimsenmesinde etkili olan faktörler araştırılmıştır. Üçüncü
bölüm; materyal ve yöntem bölümünden oluşmaktadır. Dördüncü bölümde konu ile ilgili
genel bilgilere ve araştırma bölgesinin tanıtımına yer verilmiştir. Beşinci bölüm araştırma
sonunda anket, görüşmeler ve ikincil kaynaklar yardımı elde edilen araştırma bulguları ve
tartışma konusunu kapsamaktadır. Altıncı bölüm sonuç ve öneriler bölümüdür.
6
2. KAYNAK ÖZETİ
Son yıllarda çevre koruma bilincinin artması üzerine bilim adamları modern tarım
yöntemleri yerine çevreye dost ve sürdürülebilirliği olan tarım sistemleri üzerinde
çalışmalarını yoğunlaştırmışlardır. Bunun sonucu olarak özellikle 1990’lı yıllardan itibaren
organik tarım bütün dünyada önem kazanmaya başlamıştır. Organik tarım, kendi
geliştirdiği sistemi ve özellikleri ile diğer tarım sistemlerinden önemli ölçüde farklılık
göstermektedir. Bu özellikleri ile organik tarım araştırmalarında her bir araştırma kendine
özgü bulguları ortaya koymakta ve organik tarım sisteminin gelişmesine katkıda
bulunmaktadır. Konvansiyonel tarımsal üretimden farklı olarak, organik tarımın
benimsenmesi ve yayılmasında etkili olan faktörler ve bu faktörler arasındaki ilişkilerin
ortaya konulmasında daha önce yapılmış olan araştırmaların incelenmesi gereği ortaya
çıkmaktadır. Bu nedenle, yurt içinde ve yurt dışında organik tarım konusunda yapılmış ve
araştırma konusu ile ilgili olan araştırmalara bu bölümde yer verilmiştir.
2.1 Tarımda Yeniliklerin Benimsenmesi ve Yayılması
Tarımsal araştırmaların pek çoğunda, üretimle ilgili konulara ağırlık verilirken yeni
teknolojilerin kullanımı ile ilgili olarak çiftçi şartlarındaki araştırmalar ve çiftçilerin sosyo-
ekonomik koşullarını ön plana alan araştırmaların azlığı görülmektedir.
Tarımsal üretim sürecinde kullanılan tarımsal yenilikler verim ve kalite artırıcı metot ve
girdileri kapsamaktadır. Bu yeniliklere örnek olarak; toprak işlemede ve hasatta kullanılan
yeni bir teknik, hastalık ve zararlılarla mücadelede yeni metotlar ve bio-genetik araştırmalar
verilebilir. Tarımda yeniliklerin yayılması araştırmacı ve yayımcıların yanı sıra politika
yapıcıları da yakından ilgilendirmektedir. Ancak araştırıcılar ile politika yapıcılar arasında
bu konuda yeterli bir iletişimin bulunduğunu söylemek mümkün değildir. Bu nedenle,
benimsemeye ilişkin araştırmaların çok sayıda olması politika yapıcıların dikkatini çekmek
7
ve yayım konusunda yeterli bütçe ayrılması açısından önemlidir (Cinemre ve Demiryürek
2005).
Çiftçinin bir yeniliği ilk kez duymasından onu benimsemesine kadar geçen süre Rogers
tarafından benimseme süreci olarak tanımlanmaktadır. Bu süreç içerisinde kararın alınması
bir anlık eylem değil, bir dizi eylemi içeren ve bazı etki ve incelemelerin sonucunda ortaya
çıkan bir durumdur. Bu süreç bir birini takip eden haberdar olma, ilgi duyma,
değerlendirme, deneme ve benimseme safhalarını kapsamaktadır (Rogers 1995).
Üreticilerin yenilikleri benimsemesindeki süreçle ilgili olarak Taluğ ve Tatlıdil (1993),
yapmış oldukları araştırmalarında, karar verme sürecinin deneyimler ve sonuçlardan
oluştuğunu belirtmişlerdir. Deneyimler, önceki duruma bir yeniliğin tanıtılması için olması
gereken değişkenlerdir. Bu değişkenler kişisel özellikler ve değişime karşı genel tutum,
sosyal özellikler yani kozmopolitlik ve kişinin yeniliğe karşı duyduğu gereksinimin
kuvvetliliği gibi öğelerden oluşmaktadır. Tüm bu değişkenler kişiyi etkilemekte ve
benimseme sürecini oluşturmaktadır.
Yeniliklerin benimsenmesi üzerine yapılan çalışmaların sonuçlarına göre; benimseme
süreci modelinde bazı eksikliklerin bulunduğu görülmüştür. Bu düşünceye göre, bir
yeniliğin duyulması o yeniliğin benimseneceği anlamına gelmemektedir. Bu eleştiriler
doğrultusunda “yenilik-karar süreci” adı altında yeni bir model geliştirillmiştir. Bu modele
göre; bilgi, ikna, karar, uygulama ve onay olmak üzere beş aşamadan oluşan yenilik-karar
süreci alandaki gerçek durumu daha iyi yansıtmaktadır (Rogers 1995).
Rogers (1995) yeni teknolojilerin benimsenmesinde etkili olan bir yeniliğin özelliklerini
karmaşıklık, denenebilirlilik, gözlenebilirlilik, uygunluk, ulaşılabilirlilik, ekonomiklik
olarak sıralamış ve bu faktörlerin yayımcılar tarafından bilinmesinin teknoloji transferinin
daha etkili gerçekleştirilmesine katkıda bulunacağını ifade etmiştir.
8
Yeniliklerin yararlı olması, toplumsal değerlere uygun olması, kolay anlaşılır olması, çiftçi
şartlarında denenebilmesi ve sonuçlarının gözle görülebilir olması o yeniliğin daha hızlı
yayılmasına olanak sağlamaktadır.
Yeniliklerin benimsenmesi ve yayılmasında, çiftçilerin sosyo-ekonomik yapıları ile
yenilikler arasında yakın bir ilişki bulunduğu yapılan araştırmalarla ortaya konulmuştur.
Özellikle sosyo-ekonomik yapıdaki gelişme yeniliğin daha çabuk kabul edilmesinde olumlu
bir etki göstermektedir. Ancak alan araştırmalarında yeniliklerin yayılması ve
benimsenmesinde ortak sosyo-ekonomik özellikler çalışmadan çalışmaya farklılık
göstermektedir.
Tarımda teknolojik yeniliklerin yayılması ve benimsenmesini etkileyen etmenler yaş,
eğitim düzeyi, sosyal statü, arazi genişliği gibi sosyo-ekonomik karakterler, tutum,
davranış, başarı güdüsü gibi kişiliksel değişkenler ve yayım elemanları ile ilişkiler, kitle
iletişim araçlarına ilgi, diğer çiftçilerle haberleşme, kozmopolitlik gibi haberleşme
davranışları olarak belirlenmiştir (Taluğ 1974). Aktaş (1973), çiftçilerin kimyasal gübreleri
benimsemelerinde etkili olan faktörleri; münavebe, kredilerden yararlanma, öğrenim
seviyesi, yeni bir kooperatife katılma konusundaki tutum, arazi varlığı, arazi tasarruf
biçimi, pamuk tarımına başlama zamanı, pamukta sulama ve ilaçlama zamanı, traktör
gücünden yararlanma, verim, çiftçinin yaşı ve diğer aile fertlerinin öğrenim durumları
şeklinde ele alarak değerlendirmiştir.
Tatlıdil (1989), yağmurlama sulama teknolojisinin yayılması ve benimsenmesi üzerine
etkili faktörleri yaş, gelir düzeyi, işletme büyüklüğü, makineleşme, üretim deseninde
değişme olarak saptamıştır. Ayrıca, çiftçilerin yenilikleri benimserken birbirlerinden bilgi
kaynağı olarak yararlandıkları ve birbirlerinden büyük ölçüde etkilendikleri ortaya
konmuştur. Hoşgör (1995), domates üretiminde üreticilerin hibrit çeşit, gübreleme, ilaçlı
9
mücadele, sulama, telleme sistemi ve pazarlama konularındaki yenilikleri benimsemede
hane halkı genişliği, gelir seviyesi, işletme büyüklüğü, yayım elemanları ile görüşme sıklığı
ve tarımsal yayınları okumayı önemli faktörler olarak bulmuştur. Ayçiçeği üreticilerinin
teknolojik yeniliklere karşı davranışlarını etkileyen etmenler üzerine yapılmış olan bir
araştırmanın sonuçlarına göre; üreticilerin işletme büyüklüğü, yıllık tarımsal gelirleri,
yaşları ve ailede ilkokul üstü eğitim görenlerin bulunması ile teknolojik yeniliklere karşı
davranışları arasında istatistiksel olarak önemli bir bağlantının olmadığı, üreticilerin riske,
bilimsel denemelere ve kaderciliğe karşı tutumlarıyla, teknolojik yeniliklere karşı
davranışları arasında istatistiksel olarak önemli bir bağlantının bulunduğu saptanmıştır
(Gürel 1998).
Tarımsal kalkınma çalışmalarında yeni tekniklerin yayılması ve çiftçi şartlarında
benimsenmesi üzerine birçok faktör etkide bulunmaktadır. Bunlar arasında hiç şüphesiz
bilgi kaynaklarının etkili kullanımı ile bilgiyi alan tarafın sosyo-ekonomik koşulları
arasında bir bağ bulunduğu yapılan çeşitli araştırmalarda ortaya konulmuştur. Çin’de
yapılan bir araştırmada; çoğunluğu ilkokul mezunu olan üreticilerin projeye katılmaya
karar verme konusunda, ihtiyaç duydukları bilgileri yerel liderlerden veya diğer
üreticilerden elde ettiği ortaya konulmuştur. Projeye katılmayan üreticilerin eğitim düzeyi,
arazi varlığı, haber/bilgi alma kanalları, aile işgücü gibi karakteristikler bakımından destek
alan üreticilerle benzerlik göstermektedir. Araştırma sonuçlarına göre projeye katılmaya
karar vermeye etki eden faktörler; eğitim düzeyi, tarımsal bilgiye ulaşabilme durumu ve
yayım elemanları ile görüşme sıklığıdır. Ayrıca bu araştırma ile projeye katılmayan
üreticilerin daha fazla gelir elde edebileceklerine inanmadıkları ortaya çıkmıştır (Sripakdee
2000).
Aktaş (1973), Antalya’da pamuk tarımında kimyasal gübre kullanımının yayılmasına etkili
olan bilgi kaynaklarından yararlanma oranları üzerinde yaptığı araştırmada bilgi
kaynaklarının oranlarını; diğer çiftçiler %93,2, radyo yayınları %74.2, yayım servisleri
10
%63,5, kooperatifler %22,8, Bölge Zirai Mücadele Örgütü %14,5, firmalar ve tüccarlar
%14,0, kişisel tecrübe ve diğerleri için ise %13,1 olarak tespit etmiştir.
Tarımda yeniliklerin benimsenmesi ve yayılması konusunda tarımsal enformasyon ve bilgi
sistemleri ile ilgili kavram, teori ve metotların bilinmesi araştırmadan elde edilecek
verilerin yorumlanmasında önemlidir. Demiryürek (2001b) tarımsal enformasyon ve bilgi
sistemleri ile ilgili çalışmasında kavramsal çerçevenin üç temel teoriden oluştuğunu
vurgulamıştır. Bu teoriler; sistem teorisi, sosyal sistem teorisi ve tarımsal enformasyon ve
bilgi sistemleri teorisidir. Sistem, belirli bir sistemi analiz etmek ve geliştirmek için bir
nesneye bakış yollarını gösteren ve onunla ilgili problemleri çözmeye yönelik bir metot
olan sistem yaklaşımı gerçeğin anlaşılması, açıklanması ve müdahale edilerek
düzenlenebilmesi için ortaya çıkarılmış pratik bir metotdur. Bu yüzden sistem yaklaşımı,
yayım sistemleri, tarımsal enformasyon ve/veya bilgi sistemleri (TES ve TBS)’nin analizi
için uygun bir yaklaşımdır.
Sistem, belirli bir amaç için bir araya gelen, birlikte hareket eden, karşılıklı etkileşim
halindeki bir grup olarak ifade edilebilir (Spedding 1988) ve çevresinden bir sınır ile ayrılır
(Haverkort and Engel 1986). Sistemin gözlenebilir amacı ise sistemim girdilerini nasıl
çevresindeki çıktılara dönüştürdüğüdür (Fenton and Hill 1993).
Tarımsal enformasyon sistemi (TES), tarımsal enformasyonun ortaya çıkarıldığı, transfer
edildiği, bütünleştirildiği, alındığı ve geri beslemesinin yapıldığı ve bütün bu işlemlerin
tarımsal üreticiler tarafından bilgi olarak yararlanılmasını vurgulayan ve sinerjik olarak
işleyen bir sistemdir (Röling 1988). TES modeli enformasyon süreçlerinin anlaşılmasında
çok önemli yaklaşımdır. Bu yaklaşım, sistemin elemanları arasındaki problemleri
belirlemede ve aralarındaki işbirliğini geliştirmede kullanışlıdır. Elemanlar arasındaki ağ
yolu ile enformasyonun değiş tokuşu başarılı bir teknoloji üretimi ve taransferi için önem
taşımaktadır (Demiryürek 2001b). Network (ağ), birbirleriyle ilişkili her bir grup veya
11
sistem şeklinde tanımlanırken, iletişim karşılıklı bir anlayışa ulaşmak için enformasyonun
ortaya çıkarıldığı ve paylaşıldığı bir süreç olarak değerlendirilmektedir (Demiryürek 2008).
İletişim ağı, karşılıklı enformasyon değişim ağları (enformasyon ağları) şeklinde
tanımlanırken sosyal (iletişim) ağlar, ağlar içerisinde bireyler ve kurumlar tarafından
oluşturulan sosyal yapı ve bunların birbirleriyle olan ilişkileri şeklinde tanımlanmaktadır
(Rogers and Kincaid 1981).
Tarımda enformasyon kaynaklarının önemini belirten araştırmacılar çiftçilerin sadece
yayım sistemlerinden değil diğer kaynaklardan da enformasyon elde ettiklerini
belirtmektedirler (Demiryürek 2000)
Çiftçiler, yayım servisleri ve araştırma kuruluşları birleri ile enformasyın değişimi yaparken
bir etkileşim kurmaktadırlar. Bu etkileşimin nasıl oluştuğu, çiftçilerin yeni bilgileri nasıl
algıladığı, bunu kendi bilgileri ile nasıl bütünleştirdiği sorularının cevabına TES’in
araştırılması ile ulaşılabilir. Bu bakımdan bir yenilik olan organik tarımın benimsenmesinde
çiftçilerin enformasyon kaynaklarının etkisini ortaya koymada araştırma sahasındaki TES’i
incelemek faydalı olacaktır.
2.2 Organik Tarım Kavramının Ortaya Çıkışı ve Gelişmesi
Dünya nüfusundaki hızlı artış eğilimi ile birlikte ortaya çıkan gıda ihtiyacının temininde
tarımda kullanılan yöntemler başlangıçta soruna çözüm getirir gibi görünseler de bu alanda
kullanılan teknolojilerin çevre ve insanlar üzerindeki olumsuz etkileri bu tehdidi ortadan
kaldırmak için çözüm aramayı zorunlu kılmıştır. Ancak zaman içerisinde olumsuz etkileri
nedeniyle tarımı sürdürülebilir olarak adlandırmak oldukça zorlaşmıştır. Organik tarımın
önemi sürdürülebilirlik açısından değerlendirildiğinde ortaya çıkmaktadır.
12
Sürdürülebilirlik kavramı doğal kaynakların sürdürülebilir kullanımına yönelik olarak
yaygın bir şekilde kullanılmaktadır. Sürdürülebilirlik, uzun dönemde insan davranışlarının
çevre ve diğer canlı türleri üzerine etkisini incelemekte, kaynakların kullanımı ve
korunması ile birlikte dengeli bir tarımsal yapının oluşturulmasında yol gösterici
olmaktadır (Tan ve Köksal 2004).
“Sürdürülebilir tarım” kavramı genel olarak yalnızca doğal kaynakların uzun vadede
korunması ve verimliliklerinin garanti altına alınmasını ifade etmemekte olup ekonomik,
sosyal ve ekolojik açıdan dengeli bir tarım sistemini ifade etmektedir (Francis and
Youngberg 1990). Sürdürülebilir tarım; uzun dönemde verimliliği devam ettiren ve çevreyi
koruyan, ekonomik gelişmeyi sağlayan, kırsal yaşam kalitesini yükselten tarımsal faaliyet
şeklinde tanımlanabilir (Tan ve Köksal 2004).
Sürdürülebilir tarım kavramı ile yayım arasındaki ilişkiyi tartışan Kazan ve Agunga (1997),
giderek daha çok çiftçinin sürdürülebilir tarımın ekonomik ve çevresel faydalarının farkına
vardığını, sürdürülebilirlik kavramın popülaritesinin arttığından bahsetmektedir. İletişim
stratejilerinin çiftçilerin sürdürülebilir tarım faaliyetlerinde gerekli olduğu ortaya
konmuştur.
Uygulanmakta olan değişik tarımsal sistemlerde sürdürülebilirliği sağlamak için,
yetiştirilen ürünler tarafından tüketilen, yıkanma veya buharlaşma yoluyla eksilen besin
maddelerinin toprağa çeşitli şekillerde geri verilerek doğal dengenin korunması
gerekmektedir. Bu yönü ile sürdürülebilir tarımı ekonomik yönden uygulanabilir, çevre
açısından uygun, sosyal yönden kabul edilebilir ve politik yönden desteklenebilir tarım
şekli olarak tanımlamak olasıdır. Ekonomik yönden uygulanabilirlik; bugün ve gelecekte
üreticilere gerekli olan geliri sağlamak, çevre açısından uygunluk; toprak, hava ve suyun
bilinçli bir şekilde kullanılarak doğanın korunması ve tarım arazilerinde sürdürülebilir
tarımı mümkün kılmak, sosyal yönden kabul edilebilirlik; üreticilerin ihtiyaçlarının ve yeni
13
teknolojilerin ahlaki değerlere uygun olması, politik yönden desteklenebilirlik ise; tohum,
gübre, kredi ve ürünün değerine satılması gibi konuları kapsamaktadır. Belirtilen
unsurlardan bir tanesinin eksik olması istenilen başarıya ulaşmayı zorlaştırmaktadır (Süzer
2007). Winter (1997) yeniliği kabul etmek veya yeniliğe karşı durmak konusunda kararsız
kalan çiftçi için sürdürülebilir tarımın gerekliliğini tartıştığı çalışmasında, ekonomik
politikaların etkisinin çiftçinin bireysel kararının önüne geçemediğini vurgulamıştır. Ancak,
organik ürünler konusunda düşük olan tüketici talebi ve toptancılar tarafından oluşturulmuş
pazar baskısının azalarak, çevre dostu tarımın er geç gelişeceği ve çiftçilerin yirmi birinci
yüzyılda yeni tarım teknolojilerine, yeni bilgi ve becerilere ihtiyaç duyacağını belirtmiştir
Çiftçilere tarımsal alanda gerçekleşen yeni gelişmeleri ve teknolojileri aktarırken onların
kültürel ve sosyal durumlarının göz önünde bulundurulması gerekmektedir. Çiftçiler
genelde muhafazakâr, riskten uzak ve bulundukları çevrede huzurlu bir hayat sürmek
isteyen gruplar olduklarından onlara yeni teknolojileri aktarırken ihtiyaçlarının, kültürel
değerlerinin ve amaçlarının detaylı bir şekilde araştırılması gerekmektedir (Süzer 2007).
Çevreye duyarlı üretim sistemlerinden biri olarak değişik ülkelerde ekolojik tarım,
biyolojik tarım, organik tarım şeklinde farklı isimlerle uygulanan organik tarım başlangıçta
gelişmiş ülkelerin zengin tüketicilerine sağlıklı ve kaliteli ürün sunma amacıyla
benimsenmiş bir üretim modeli iken uluslararası çevre ve tarım örgütlerince 21.yüzyılın
üretim modeli olarak kabul görmeye başlamıştır.
Lamb et al. (2005) pazarlarda organik ürünlerin fiyatlarının diğer ürünlere göre daha karlı
olarak satılması ve çevre koruma amaçlı sürdürülebilir üretim uygulamalarındaki artış
sebebiyle geleneksel çiftçilerin organik tarıma daha çok ilgi göstermeye başladığını
belirtmektedir.
14
Organik tarımı “bütüncül, uygar, çevresel ve ekonomik olarak sürdürülebilir sistemlere
oluşturmayı amaçlayan bir tarım yaklaşımı” olarak tanımlayan Lampkin (1990) yaptığı
tanım ile sürdürülebilirlik kavramına vurgu yapmaktadır.
Tarım ve Köyişleri Bakanlığı tarafından organik tarım “hayvansal ve bitkisel üretimi bütün
olarak tasarlayan, öncelikle işletme içinden sağlanan girdileri kullanmayı hedefleyen en son
bilgi ve teknolojiden yararlanan bir üretim tekniğidir” şeklinde tanımlanmaktadır. Bu
tanıma göre organik tarım; tohumdan toprağa, girdiden işlemeye kadar belirli kuralları olan
ve üretimin her aşamasında kontrol edilen ve sertifikalandırılan bir üretim biçimi şeklinde
değerlendirilmektedir (Anonim 2004a).
Organik tarımda çiftlik, tüm unsurlarıyla (çiftçi, toprak, organik materyaller, iklim, bitkiler,
hayvanlar vd.) birlikte bir bütünü oluşturmak için etkileşim halinde olan ve yaşayan bir
organizma olarak görülmektedir (Lampkin 1990). Organik tarım alanlarındaki genişleme,
tarımsal alanda biyolojik çeşitliliğin yenilenmesine katkı sağlayabilecektir (Fuller et
al.2005).
Uygulamada organik tarımı diğer sürdürülebilir tarım sistemlerinden ayıran özelliklerden
biri organik olmayan (inorganik) gübreler ve sentetik tarım ilaçlarının kullanımından
kaçınılmasıdır. Pazarlama sistemi açısından ise organik tarımı diğer sistemlerden ayırt eden
en önemli faktörler arasında yasal standartlar, kontrol ve sertifikasyon işlemleri sayılabilir
(Tate 1994, Lampkin 1996). Organik tarımın gelişimi için gerekli olan şartlar mevcut
tarımsal gıda zincirinin tüm üyelerini bilinçlendirmek için yeterli olmamaktadır. Tarımsal
üreticilere yönelik yasal ve finansal desteklerin yanında, eğitim, danışmanlık, örgüt ve
pazarlama yardımına gereksinim duyulmaktadır (Rembialkowska 2005).
Türkiye, sahip olduğu kirlenmemiş arazi varlığı, zengin florası, faunası yanında iklim
koşullarının uygunluğu dolayısı ile organik tarımda ciddi bir rekabet potansiyeline sahip
15
bulunmaktadır. Türkiye; AB ve ABD ile karşılaştırıldığında emeğin bol ve ucuz olduğu
görülmektedir. AB ve ABD’de organik tarım yaygınlaştıkça sanayi sektöründen tarım
sektörüne işgücü aktarmak gerekecektir. Ancak Türkiye’de hem ücretler düşük hem de
kırsal alanda yüksek bir nüfus olduğundan organik tarım uygulamaları yaygınlaştıkça
Türkiye lehine rekabet avantajı gelişecektir (Çetin ve Başarır 2006). Türkiye’de organik
tarımsal üretim alternatif bir tarımsal üretim metodu olarak tarım ürünleri ihracatının
artırılması ve çiftçilere ek gelir sağlanması açısından olumlu sonuçlar yaratacaktır
(Papadopoulou et al. 1997).
Organik üretimin diğer entegre üretim yöntemlerine göre daha az karlı olduğu tespit edilmiş
olsa da, yapılan desteklemelerle net kazanımlar diğer sistemlere oldukça yakındır
(Brumfield et al. 2000). Birçok Avrupa ülkesinde bireysel olarak uygulanan organik tarım
yaygınlaşarak tarımsal politika sisteminin içinde yer almaktadır. Finlandiya’da, organik
üretimin denetim sonuçları, organik tarım sisteminin geliştirilmesinde ve sistemin yeniden
düzenlenmesinde kullanılmaktadır (Seppanen and Helenius 2004).
İtalya’daki organik tarım sektörü 1990–1995 yılları için Avrupa’da ki en yüksek büyüme
ortalamasına (%82) sahiptir. Aynı zamanda ilk bölgesel organik tarım sübvansiyonu yasası
1990 yılında uygulamaya geçmiş ve organik tarım yönetmeliğinin başarılı bir şekilde
uygulanabilmesi için standartlar belirlenmiştir. Bu standartlara göre çalışan denetim ve
sertifikasyon kuruluşları organik tarım yapan çiftliklerin ve organik tarım alanlarının
sayısında artışa yol açmıştır (Zanoli 1996). Santucci ve Antonelli (2004), organik tarımın
gelişiminde toplum, sivil toplum ve özel etmenlerin rolü üzerine yaptıkları çalışmada;
İtalyan organik tarım gıda zincirinin gelişiminde farklı aktörlerin büyüme ve genişleme için
birleştiğini ortaya koymuştur. Çalışmada; kar amaçlı özel firmaların, sivil toplum
örgütlerinin yerel, bölgesel ve AB seviyesinde neler yaptığı anlatılmaktadır. İtalya, en
büyük organik ham madde üreticisi olup en büyük pazarlardan birini temsil etmektedir. Bu
ülkedeki tüm gıda zinciri, AB standartlarına göre düzenlenmektedir. Organik tarım
faaliyetlerinde 1.300 kontrolör ve 10 sertifikasyon kuruluşu görev yapmaktadır. Ülkede
16
uygulamalı araştırma, yayım, çalışma ve eğitim gelişmektedir. Organik tarımdaki resmi ve
özel destekler üreticiler arasında memnuniyetle karşılanmaktadır. Organik tarımda sosyal
ve ekonomik sürdürülebilir gelişimi başarmak için benzer ekolojik ve sosyo-ekonomik
durumda olan diğer ülkelerin uygulamalarının izlenmesi tavsiye edilmektedir.
Yunanistan’da organik üretim, ihracat merkezli olup geleneksel yayım hizmetlerinin
yetersizliği sebebiyle üreticilerin bilgi ve teknoloji eksikliği bulunmaktadır. Organik tarımı
çevreyi korumaya yönelik alternatif bir tarımsal üretim metodu olarak uygulanmaktadır
(Papadopoulou et al. 1997).
2.3 Organik Tarımın Benimsenmesi, Yayılması ve Benimsenmesinde Etkili Olan
Faktörler
Geleneksel tarımsal üretim metotlarına sıkı sıkıya bağlı olan üreticilerin yenilikleri
benimsemesi çeşitli nedenlerden dolayı zaman almaktadır. Bu zamanı kısaltmak için, yayım
elemanlarını ve yayım materyallerini de içeren bilgi sistemleri üreticilere değişik yayım
metotları önererek onların bilgi seviyelerinde gelişme sağlamaktadırlar. Organik tarım
metodunun üreticiler tarafından kabul görmesi her yeniliğin kabulünde olduğu gibi belli bir
süreci kapsamaktadır.
Organik tarım uygulamalarında, ihtiyaç duyulan bilginin çeşidi, üretim süreci içerisinde
bilginin yeri, teknoloji transferi için önemlidir. Organik tarımda; üretim için sadece toprak,
işgücü, ve sermaye yeterli olmayıp bunun yanında bilgi de gerekmektedir. Çiftçiler sadece
bilginin alıcıları değil aynı zamanda bilginin hamilidirler. Bilgi ile ilgili olarak araştırma,
işinin ehli olmayanların ve uzmanların bilgisine ilişkin genel konular ile çiftçilerin dünya
görüşü ve genel bilgi birikimi hakkında özel durumları birbirinden ayrı olarak ele almak
gerekmektedir (Winter 1997). Organik tarım bilinen yararları ile ispatlanmış bir üretim
metodu olup, bu alanda araştırma ve eğitime daha fazla dikkat verilmesi gerekmektedir
17
(Wynen and Krell 1997). Organik tarımın gelişmesinde bilimsel araştırmaların ve eğitimin
rolü ile birlikte organik ürün pazarına ilişkin bilgiler ve organik ürünler için fiyat
desteklerini bilmek organik tarımın geleceğini ortaya koymada önemlidir (Lipson and
Hammer 1998)
Avrupa’nın çeşitli ülkelerinde ilk organik tarım çiftçileri diğer çevresel yenilikleri
gerçekleştirenlerle benzer özellikleri göstermiş olup tarım toplumunun özellikleri ve sosyal
engeller gibi problemlerle karşılaşmışlardır. Organik tarım çiftçileri ile diğer yenilikleri
daha önceden kabul edenler arasında çeşitli benzerlikler bulunmaktadır (Padel 2001).
Avustralya’da yapılan bir araştırmada; organik tarımın hızla arttığı ve organik ürün
talebinin arz miktarını aştığı belirtilmektedir. Geliştirilen yeni tarım tekniklerinin çiftçiler
tarafından kabulü ve uygulanması yavaş gelişmektedir. Çevresel sorunlara ilişkin
farkındalık kırsalda ve şehir hayatında değişiklik göstermektedir. Yenilik yaklaşımları
açısında insanların öğrenme ihtiyaçlarını karşılamak için arazi sahipleri ve araştırmacılar
arasındaki işbirliğini desteklemek gereklidir (Sriskandarajah and Dignam 1992).
İngiltere’de organik tarımın benimsenmesinde; üreticilerin yaşı ve cinsiyeti, çevresel
faktörler ve bilgi ağı önemli unsurlardır (Burton et al. 2003).
İsviçre’de organik meyve üretimine ayrılan alan 1930’lardan 1960’lara kadar hemen hemen
hiç değişmemiştir. 1990 yılından itibaren üretim alanı beş kat artış göstererek 2000 yılında
340 hektar’a (ha) yaklaşmıştır. Bu artışa; zararlı ve hastalık kontrolüne yönelik kimyasal
olmayan yeni ve etkili metotlar, araştırma ve yayım programlarından iyileştirilmiş yönetim
ve üretim teknikleri; tüketici talebi doğrultusunda süpermarketler yoluyla organik ürünlerin
pazarlanmasında görülen artışlar ve çiftlik üretiminden ziyade ekolojik performansı
desteklemek için başlatılan İsveç hükümet politikasındaki değişiklikler neden olmuştur
(Weibel 2001).
18
Sürdürülebilir üretim tekniklerinin benimsenmesinde bireysel karar verme sürecinde,
yapısal ve sosyal belirleyiciler belirlenmelidir. Çevresel üretim sürecine uyum isteyen
tüketici ve toplulukların beklentilerini karşılamak için yenilikçi ve çevresel temalı üretim
tekniklerinin sebze üreticileri tarafından benimsenmesi önemlidir. Ancak, sebzecilik ve
tarımdaki önceki araştırmalar göstermektedir ki, özellikle çevreye uyumlu üretim
sistemlerinin benimsenmesi halen Almanya’da istenilen seviyeye ulaşmamıştır (Konig and
Bokelmann 2004).
Gelişmekte olan ülkelerde organik tarımın uygulanmasına ilişkin örnek çalışmalar
bulunmaktadır. Bu çalışmalarda genellikle; verim artışı, gıda güvenliği, çiftçilerin gelirleri
ve sağlık durumu incelenmiştir. Organik tarımın geliştirilmesi için; mevcut araştırma ve
yayım ağları ile bağlantıların kurulması, mevcut sivil toplum örgütleri ile çalışma,
politikacılar, çiftçiler ve tüketiciler arasında organik tarımın faydalı yönlerini güçlendirmek
yönünde faaliyetlerde bulunmak önem taşımaktadır (Parrot and Marsden 2002).
Hindistan’da organik tarımın gelişiminde; devlet kurumları ve özel kuruluşlar tarafından
uygulanan projeler yoluyla ilerleme sağlanmıştır (Narayan 2005). Organik üretimde
Türkiye’de yabancı kuruluşlar ve tüketiciler sektörü yönlendiren en önemli aktörler olup,
bilgi/teknoloji olarak üreticileri denetleyici rolleri vardır. Yayım servisi faaliyetleri,
üniversite ve araştırma kuruluşları ise yeterli değildir (Boyacı ve Karaturhan 2003).
Küçük çiftçiler arasında organik muz üretiminin yayılmasında katılımcı metotların organik
temelli ihtiyaçların tespiti için tercih edildiği belirtilmektedir (Williamson et al. 1995).
Organik üretici olma potansiyeli taşıyan çiftçilerin organik tarımla ilgili bilgi kaynaklarına
erişimi ve organik tarım üreticisi olma konusunda karar vermelerini etkileyen faktörlerin
bilinmesi organik tarımın gelişimine katkı sağlayacaktır.
19
Organik tarımın benimsenmesinde çeşitli faktörler etkili olmaktadır. Bu faktörler arasında
tarımsal desteklemeler önemli bir yer tutmaktadır. Örneğin, Avustralya’da kamu sektörü
organik tarımın getirisi ve çevresel yararına göre göreceli olarak daha az teknik destek
sağlamaktadır. Organik tarımla uğraşan çiftçilerin problemlerinin çözümü için hükümetler
araştırma kaynaklarını kullanmaktadır. Kamunun ayırdığı kaynaklardan kullanılan ve
organik tarımın yayılmasında önemli olan teknik desteğin getireceği net sosyal faydayı göz
ardı etmemek gerekmektedir (Marshall 1991).
Organik tarımın benimsenmesinde etkili olan faktörleri araştırırken, üreticilerin sosyo
demografik özellikleri ile birlikte işletme bilgilerinin de incelenmesi çalışmaların
sonuçlarının değerlendirilmesinde faydalı olmaktadır.
Kanada’da organik çiftçilerin tarımsal tecrübeleri yıl olarak konvansiyonel üreticilere göre
daha az, arazileri küçük ölçekli ve kiralık iş gücüne daha az gereksinim duyarken
aralarındaki en belirgin fark çiftçilerin organik tarım konusundaki tutumları ve kimyasal
ilaç kullanımı konularında ortaya çıkmaktadır. Ayrıca, devlete bağlı yayım kuruluşları ile
konvansiyonel çiftçiler arasında yakın bir ilişki bulunmaktadır (Egri 1999).
Bangladeş’de yüksek verimli Boro çeltik çeşidi yetiştiriciliğinde organik veya inorganik
(kimyasal gübreler ve pestisitler) girdiler kullanılmasına bağlı olarak karlılık durumları
karşılaştırıldığında organik tarımın konvansiyonel tarıma göre kabul görmesini ahır gübresi
kullanımı ve doğal pestisitlerin hazırlığı için gerekli materyalin kısıtlı olması
sınırlandırmaktadır. Bu nedenle, çiftlik hayvanları ve kanatlı varlığının artırılması organik
tarım yönteminin uygulanması için gereklidir. Organik tarımda başarılı olabilmek için daha
etkili yayım ve eğitim programları uygulanmalıdır (Hasneen and Jaim 2002).
Çin’de, çilek üreticilerinin pestisit kullanmaya karar vermelerinde etkili olan faktörler
arasında, üreticilerin bireysel özellikleri ve sosyo-ekonomik faktörler önemlidir.
20
Üreticilerin eğitim seviyesi, kredi kaynakları, gelir, çilek üretim alanı, yayımcılarla
haberleşebilme, çilek üretiminde kimyasal kullanmayla ilgili bilgi ve tecrübeye sahip olma
ile çilek üretiminde pestisit kullanımına karar verme arasında istatistiki olarak anlamlı bir
ilişki bulunmaktadır (Khampoung 1998).
Üreticilerin bireysel özellikleri ve sosyo-ekonomik faktörler çilek üretiminde yeni
teknolojilerin kullanılması üzerinde etkilidir. Toplam gelir ve yeni teknoloji konusunda
ihtiyaç duyulabilecek bilgiye ulaşabilme koşulları üreticilerin karar vermelerinde etkilidir.
Bunun yanında; yaş, eğitim, aile işgücü ve işletme genişliği ile üreticilerin organik tarıma
başlama kararları arasında anlamlı bir ilişki bulunmamaktadır (Kijsomporn 1998).
İtalya’da organik üreticilerin ortalama İtalyan çiftçilerinden daha iyi eğitim seviyesine
sahip oldukları, eğitim ve iş memnuniyeti arasında güçlü bir bağ bulunduğu görülmüştür.
Organik üreticiler pek çok bilgiyi konvansiyonel birlikler tarafından masrafı karşılanan
danışmanlardan almaktadırlar. Ancak bu üreticiler kendilerinden daha deneyimli organik
tarım çiftçilerinin tavsiyelerine de güvenmektedirler. Organik üreticilerin %55’i özel teknik
dergi ihtiyacını gerekli görmekte ve %77’si de teknik toplantılara ihtiyaç duymaktadır.
Organik üreticilerin %12’si eğitimin yararlı olduğuna inanmaz iken, diğerleri üretim
sezonunun tamamına yayılan toplantılarla bir konunun 1 tam günde verilmesinden daha
uzun süreli entegre kurslar şeklinde eğitim yaklaşımını önermektedir. Organik üreticilerin
%36’si eğitim kurslarına katılımın ücretini ödemeye isteklidir (Santucci 2003).
Organik tarımın benimsenmesinde; işletme büyüklüğü, pazar yapısı gibi yapısal unsurlar
karar verme sürecini etkilemektedir (Konig and Bokelman 2004).
Karadeniz bölgesinde organik fındık üreticilerini geleneksel üreticilerden ayıran
değişkenler; üreticilerin organik fındık üretimini benimsemeleri, reddetmeleri veya
vazgeçmelerini etkileyen faktörler incelendiğinde organik fındık üretiminin anlamının
21
algılanması açısından organik ve geleneksel fındık üreticileri arasında farklılık olduğu
görülmektedir. Pazarlama şirketleri tarafından organik ürünler için verilen prim ve piyasa
garantileri gibi ekonomik unsurlar organik üretime geçiş için en önemli faktördür.
Üreticilerin potansiyel üretim problemleri hakkındaki algılamaları organik üretime geçiş
için temel engeli oluşturmaktadır. Ayrıştırma analizi, iki tip fındık üreticilerinin sadece
klasik göstergelerle (sentetik v.b. organik girdi kullanımı) değil aynı zamanda bilgi sistemi,
üretim sistemi ve kişisel özellikleriyle de farklı olduğunu göstermiştir (Demiryurek 2001a).
Organik üreticiler için yayım etkinliğinin geliştirilmesi konusunda; ABD’de organik tarım
yapan çiftçiler yayım servisinin sunmuş olduğu hizmetten memnun değildirler. Ülkenin
kuzeydoğu ve doğu bölgelerinde diğer bölgelerden daha fazla şekilde yayım hizmeti
kullanılmaktadır. Yayım hizmeti sunanlar faydalılıklarını, özel sektör tarafından sağlanan
tamamlayıcı eğitim, teknik servis ve geleneksel olarak yapılan araştırma sonuçlarının
çiftçilere sunulması suretiyle bilgi değişimi sağlayarak artırmaktadırlar (Lohr and Park
2003).
İngiltere’de organik üretim metodunun kabulünde üreticilerin cinsiyeti, çevre ve bilgi
ağlarına karşı olan tutumları karar verme davranışlarını etkileyen faktörlerdir (Burton et al.
2003).
İspanya’da organik zeytin yetiştiricilerinin; zeytin verimi ve tarıma ayırdıkları zaman
konvansiyonel üreticilere göre farklılık göstermektedir. Organik çiftçiler konvansiyonel
çiftçilere göre daha genç olup işletmenin yönetimi ve idaresinde daha fazla yer
almaktadırlar. Bu çiftçiler; daha fazla eğitim kursuna katılmış, tarımsal birliklerin üyeleri,
organik tarım (kontrol, sertifikasyon ve çalışma organizasyonu) için yeterli bilgi almış,
kimyasal kullanımına olumsuz bakmakta olan kişilerdir. Ayrıca, organik tarımın daha iyi
gelişmesi için daha fazla zaman ve çabaya ihtiyaç olduğunu düşünmektedirler (Parra and
Calatrava 2005).
22
Hindistan’da organik tarım yapan çiftçilerin büyük çoğunluğu genç, okur-yazardır ve
çiftçiliği ilk iş olarak yapmaktadırlar. Yıllık gelirleri düşük olup çekirdek aile yapısına
sahiptirler. Aileler beş kişiden fazla nüfusa sahiptirler. Çiftçilerin büyük çoğunluğu orta
büyüklükte çiftliğe sahiptir. Üreticilerin büyük çoğunluğu çiftçilik deneyimi, aile işgücü,
hayvan varlığı, sosyal katılım, danışmanlık ajansı, alet-makine varlığı ve kaynak kullanım
bilgisi açısından orta kategoride yer almaktadır (Ramesh and Santha 2005).
Kaynak özetleri olarak ele alınan ve incelenen yeniliklerin benimsenmesi ve yayılması,
organik tarım kavramının ortaya çıkışı ve gelişmesi, organik tarımın benimsenmesi,
yayılması ve benimsenmede etkili olan faktörler bu konulara ilişkin bilimsel teoriler
ışığında ele alınarak değerlendirilmiştir. Böylece, araştırma alanında ele alınan inceleme
konularına tarafsız ve bilimsel yaklaşım sağlanmıştır.
23
3. MATERYAL VE YÖNTEM
3.1 Araştırmanın Ortaya Çıkışı ve Araştırma Soruları
Türkiye’de organik tarım konusunda yeterli araştırmanın bulunmaması ve bu konuyla ilgili
sınırlı farkındalığın olması nedeniyle araştırma yapılmıştır. Organik tarım konusunda genel
bilgiler veren belli sayıda araştırma, makale bulunmasına rağmen organik tarımın
benimsenmesi ve yayılmasına ilişkin yayın sayısı yeterli değildir. Türkiye’de organik ve
konvansiyonel tarım sistemini karşılaştırmalı olarak ele alan kaynak sayısı çok azdır. Bu
nedenle, organik tarımın benimsenmesinde ve yayılmasında, bilgi kaynakları da dahil
olmak üzere, etkili olan faktörlerin konvansiyonel tarımla karşılaştırılmalı olarak ele
alındığı bir çalışma yapılması amaçlanmıştır.
Araştırma alanı olarak ele alınan Akşehir ilçesinde organik ve konvansiyonel çilek
yetiştiriciliği birlikte yapılmaktadır. Mevcut araştırma alanında organik ve konvansiyonel
çilek yetiştiriciliğinde rol alan aktörler arasında üreticilerin yanı sıra Tarım İl ve İlçe
Müdürlüğü personeli, organik ve konvansiyonel çilek alıcıları, pazarlama firmaları, organik
ürün firmaları, Ziraat Odası, kooperatif ve diğer üretici organizasyonları yer almaktadır.
Organik tarımın benimsenmesinde mevcut aktörlerin önem dereceleri ve benimsemede
etkili diğer faktörleri belirleyerek konvansiyonel üretim ile karşılaştırmasını yapmak
açısından araştırma önem taşımaktadır.
Bu araştırma ile; organik tarımda genelde sözleşmeli tarım modeliyle götürülen tarımsal
yayımın etkinliğinin araştırılmasına yönelik sorulara ve organik tarımın benimsenmesinde
etkili olan faktörlere yanıt aranmıştır.
Bu çerçevede; araştırma ile aşağıda verilen sorulara yanıt bulunması amaçlanmaktadır:
-Araştırma alanında organik tarım nasıl benimsenmektedir, bunu etkileyen faktörler
24
nelerdir?
-Benimsemede bilgi kaynakları kimlerdir ve etkileri nasıldır?
-Organik tarım üreticileri örgütlü müdür?
-Hangi faktörler organik tarımın yayılması ve benimsenmesini etkilemektedir?
-Organik tarım kavramı ilk olarak nereden ve kimlerden duyulmuştur?
-Organik çilek yetiştiriciliği ile ilgili bilgi kaynakları nelerdir?
Araştırma mevcut organik ve konvansiyonel çilek üretim sistemini araştırarak, organik ve
konvansiyonel çilek üreticilerinin yerel bilgi kaynakları örneğin, Tarım İl Müdürlüğü
personeli, proje yöneticisi, şirket yöneticisi, KSK temsilcilerinin çilek yetiştiricileri ile olan
ilişkilerini de kapsamaktadır.
Araştırma zaman, finansman ve ulaşım gibi genel kısıtlar nedeniyle üç köyde yeterli sayıda
organik ve konvansiyonel çilek yetiştiricisi ile görüşülerek gerçekleştirilmiştir.
3.2 Materyal
Araştırmanın ana materyalini, Akşehir İlçesinde çilek yetiştiriciliği yapan köylerdeki
işletmelerden anket yardımı ile elde edilen veriler oluşturmaktadır.
Tarım ve Köyişleri Bakanlığı (TKB) verilerine göre Akşehir ilçesinde organik tarım yapan
köyler Çakıllar, Cankurtaran ve Yaylabelen köyleri olduğu için bu köyler araştırma alanı
olarak belirlenmiştir (Gayeli örnekleme). Seçilen köylerde organik çilek yetiştiriciliği
yapan işletmeler yanında karşılaştırma yapmak amacı ile bu köylerde konvansiyonel çilek
işletmelerinden (kontrol grubu) de anket formları yardımı ile toplanılan bilgiler
araştırmanın birincil veri kaynaklarını oluşturmaktadır.
25
Bunun yanında; araştırma bölgesinde organik çilek yetiştiriciliği ile uğraşan üreticileri
sertifikalandıran TKB tarafından yetkilendirilmiş Kontrol ve Sertifikasyon Kuruluşu (KSK)
temsilcileri, organik çilek alıcısı firma yetkilileri ve Akşehir Tarım İlçe Müdürlüğü
yetkilileri ile yapılan görüşmeler esnasında tutulan notlar araştırmanın materyali olarak
kullanılmıştır. Tez gerekçesinde TKB yetkilileri ile KSK elemanlarına anket uygulanacağı
ve elde edilen verilerin kullanılacağı belirtilmiştir. Ancak, organik şirket yöneticileri, lider
çiftçiler, sertifikasyon kuruluşu temsilcileri ve TKB personeli ile yüzyüze yapılan
görüşmelerde alınan bilgiler araştırmanın amacına ulaşmada yeterli görüldüğünden tekrar
belirtilen bu kişilere anket uygulanmamıştır.
Birincil veri kaynaklarına ek olarak; TKB’nin organik tarım konusunda hazırlamış olduğu
istatistiki veriler ile organik tarım konusunda dünyada ve Türkiye’de yapılan çeşitli
araştırma sonuçları ve çalışma raporlarından da yararlanılmıştır. Bu kaynaklar araştırmanın
ikincil veri kaynaklarını oluşturmaktadır.
3.3 Yöntem
3.3.1 Veri toplama yöntem ve araçları
Araştırma kapsamına alınan köylerde verilerin elde edilmesinde “yüzyüze görüşme”
tekniğinden faydalanmıştır. Yöntemin uygulanmasında kalitatif ve kantitatif tekniklerin
ortak kullanıldığı bir yaklaşım benimsenmiştir. Araştırma alanında, organik ve
konvansiyonel çilek yetiştiricilerine anket uygulanmasının yanı sıra veri toplamada
tamamlayıcı olarak katılımcı metotlar kullanılmıştır. Bu amaçla, köy toplantıları ve anahtar
kişilerle görüşmeler yapılmıştır. Çoklu veri toplama teknikleri kullanılarak araştırmanın
geçerliliği ve güvenirliliği artırılmıştır.
26
TKB’den alınan 2006 yılı verilerine göre Konya ili Akşehir ilçesindeki Çakıllar,
Yaylabelen ve Cankurtaran köylerinde toplam olarak 258 işletmede organik çilek
yetiştiriciliği yapıldığı saptanmıştır. Bu köylerde organik ve konvansiyonel çilek
yetiştiriciliği yapan işletmelerin tamamı araştırmanın ana populasyonunu oluşturmuştur.
Akşehir ilçesindeki organik çilek üretim alanlarının tümüne ilişkin veriler TKB’nin Çiftçi
Kayıt Sistemi (ÇKS)’nden alınarak bilgisayar ortamına aktarılmış ve çilek yetiştirilen arazi
genişliğine göre örneklem seçilmiştir. İşletmelerin arazi dağılımı basit dağılım olarak tespit
edilmiştir. Köylerdeki işletme sayıları hemen hemen birbirine eşittir. Köylerin
populasyondaki oranı dikkate alınarak her bir köyden örneğe giren işletme sayısı aynı
oranda ağırlıklandırılmıştır. Basit tesadüfi örnekleme yöntemine göre ana kitleyi oluşturan
organik çilek yetiştiren 258 işletmeden 54 işletme örneğe girmiş olup araştırmada bu
işletmeler ile çalışılmıştır (Çizelge 3.1).
Çizelge 3.1 Organik çilek yetiştiren işletmelerin köylere göre dağılımı
Köyler İşletme sayısı
(adet)
Örneğe giren
işletme sayısı (adet)
Oran
(%)
Çakıllar 172 35 66,7
Yaylabelen 25 5 9,7
Cankurtaran 61 14 23,6
TOPLAM 258 54 100,0
Örneğe giren işletmelerin tespitinde aşağıdaki formülden yararlanılmıştır.
n = N. δ2
(N-1) D2 + δ2
27
Formülde;
D2 = Genel Ortalamanın * %10’u (güven aralığımız %90)
δ2 = Populasyonun varyansı
N= Populasyon sayısını göstermektedir (Yamane 1967).
Konvansiyonel çilek yetiştiren işletmelerin populasyonu ÇKS verilerine göre 2 köyde 52
işletmedir. Tam sayım yöntemi kullanılarak konvansiyonel çilek işletmelerinin sahipleri ile
anket formları doldurulmuştur. Cankurtaran köyünde çilek yetiştiren işletmelerin tamamı
organik yetiştiricilik yapmakta olduğundan bu köyde konvansiyonel işletmeye
rastlanmamıştır. Çakıllar ve Yaylabelen köylerinde organik çilek yetiştiren işletmeler
yanında konvansiyonel yetiştiren işletmelere de rastlanmıştır. Ancak 7 işletme sahibinin
yapılan çalışmaya katılmak istememesi, 15 işletme sahibinin de Konya ve diğer illerde
yaşıyor olması nedeniyle 30 işletme sahibi ile anket formları doldurulmuştur (Çizelge 3.2).
Çizelge 3.2 Konvansiyonel çilek yetiştiren işletmelerin köylere göre dağılımı
Köy adı İşletme sayısı
(adet)
Örneğe giren işletme
sayısı (adet)
Oran
(%)
Çakıllar 35 25 67,3
Yaylabelen 17 5 32,7
TOPLAM 52 30 100,0
Organik çilek işletmeleri ile basit tesadüfü yöntem kullanılarak 54 işletme sahibi ile anket
çalışması gerçekleştirilmiştir. Konvansiyonel çilek işletmeleri ile tam sayım yöntemi
28
kullanılarak 30 anket çalışması gerçekleştirilerek toplamda 84 anket çalışmasından elde
edilen veriler ana materyali oluşturmuştur.
Anket yardımı ile alandan bilgi toplanması bizzat araştırmacı tarafından işletme sahipleri
ile yüz yüze yapılan görüşmelerle Temmuz 2006 tarihinde gerçekleştirilmiştir.
Organik çilek yetiştiriciliği yapan deneklere uygulanan anket formunda 31 adet soru yer
almaktadır. Ankette yer alan sorular; işletme ve işletme sahiplerinin sahip olduğu özellikler
(sosyo-ekonomik özellikleri, üretim deseni, girdi kullanım düzeyi, işletme büyüklükleri
vb.) ve organik tarımın bir yenilik olarak özellikleri (kullanılan üretim teknikleri, elde
edilen verim, diğer bitkisel ve hayvansal üretim dalları ile ilişkisi, pazarlama durumu, fiyat
vb.) arasındaki ilişkiyi ortaya koymak üzere hazırlanmıştır. Ankette; işletme sahiplerinin
organik tarım kavramına bakışı ve organik tarımın benimsenmesini etkileyen faktörleri
tespit etmek amacıyla hazırlanan sorular ile işletme sahiplerinin organik tarım hakkındaki
bilgi kaynakları ve etki derecelerini belirlemek ve organik tarımın yayılması ve
benimsenmesinde yayımın bir araç olarak daha etkin kullanım olanaklarını ortaya koymak
amacıyla hazırlanan sorular bulunmaktadır.
3.3.2 Verilerin analizinde uygulanan yöntem
Anket sonrası elde edilen veriler değerlendirilirken öncelikle kod planı hazırlanmış ve
anketler üzerindeki tüm veriler bu plana girilerek bilgisayar ortamına aktarılmıştır.
Araştırmada organik tarım yapan denekler ile yapmayan denekler arasında kimi değişkenler
açısından gözlenen farklılığın istatistiki açıdan ortaya konulması, verilerin analizi ve
yorumlanmasında khi-kare testi kullanılmıştır. Khi-kare testinden elde edilen hesap
29
değerleri, tablo değerleri ile %90 güvenilirlik seviyesinde karşılaştırılarak araştırma
bulguları ortaya konmuştur.
Araştırmada elde edilen verilerin değerlendirilmesinde kullanılan khi-kare testinin formülü
aşağıda verilmiştir.
(f – f –1)
X2 =------------------
f 1
Formülde;
x2= khi-kare hesap değeri
f = gözlenen frekans
f –1=beklenen frekans değerini ifade etmektedir (Yamane 1967).
Ayrıca, ortalamaların karşılaştırılmasında Student t testi, sıralamaların karşılaştırılmasında
ise Mann Whitney U testleri kullanılmıştır.
30
4. KONU İLE İLGİLİ GENEL BİLGİLER VE ARAŞTIRMA BÖLGESİNİN
TANITIMI
4.1 Dünyada ve Türkiye’de Organik Tarım
4.1.1 Dünyada organik tarım
Dünyada organik tarım üretiminin geçmişi 1930’lu yıllara dayanmaktadır. 1972 yılına
kadar organik üretim uluslararası alanda kabul gören ortak kurallar yerine her ülke
tarafından bağımsız olarak oluşturulmuş kurallara göre sürdürülürken, bu tarihten sonra
IFOAM (International Federation of Organic Agriculture Movement) tarafından
belirlenmiş kurallara göre organik üretim yönlendirilmiştir. IFOAM’ın merkezi
Almanya’da bulunmaktadır ve organik tarımla ilgili olan kuralların temel dayanağı AB’nin
organik tarıma yönelik olarak uyguladığı 2092/91 no’lu Konsey Yönetmeliğidir.
Dünyadaki bütün organik tarım organizasyonları IFOAM’ın üyesidir. IFOAM’ın 108
ülkede 750’den fazla üyesi bulunmaktadır. IFOAM’a üye ülkeler genellikle Batı Avrupa,
Asya, Latin Amerika’da yer almaktadır. Üyeler arasında; üretici organizasyonları, sivil
toplum kuruluşları, çevreci örgütler, kırsal kalkınma grupları bulunmaktadır. IFOAM’ın
faaliyetleri daha çok organik tarımla ilgili olarak yayın hazırlamak, danışmanlık yapmak,
eğitim seminerleri düzenlemek üzerine yoğunlaşmıştır (Sayın ve Mencet 2006).
Dünyada mevcut organik tarım üretimi 120 ülkede, 635.000 organik çiftlikte toplam 31
milyon ha. alanda yapılmaktadır. Son araştırmalara göre Avrupa Birliğine üye 27 ülkede
6.563.352 ha. alanda 165.330 organik çiftlik bulunmakta olup bu değer toplam tarım
alanlarının %3,6’sını oluşturmaktadır. Dünya çapında organik gıda ve organik içeceklerin
31
satışından eledilen gelir yaklaşık 33 milyar dolardır. Organik gıda pazarı mevcut gıda
pazarının %1-4’ü arasında olmasına rağmen organik ürünlere olan talebin artışı nedeniyle
pazar hızla gelişmekte, özellikle de Kuzey Amerike ve Avrupa’da talepte artış
görülmektedir (Demiryürek et. al. 2008).
Dünya’da organik tarım üretim alanı büyüklüğü bakımından ilk üç sırayı Avustralya (11,8
milyon ha.), Arjantin (3,1 milyon ha.), Çin (2,3 milyon ha.) ve ABD (1.6 milyon ha.)
almaktadır (Yussefi and Willer 2007). Organik tarım üretiminin kıtalara göre gelişimi şu
şekildedir:
Afrika kıtasında organik tarımsal üretim yapan başlıca ülkeler arasında Kenya, Tanzanya,
Uganda, Malavi ve Zambiya yer almaktadır. Bu ülkeler genellikle; sebze, baklagil, çay ve
pamuk, sert kabuklu meyveler, yağlı tohumlar ve sıvı yağ, kakao, susam, muz, ananas,
zencefil, kahve, bal, şifalı otlar ve değişik baharatlar yetiştirmektedirler. Bu ülkelerde
yetiştirilen organik ürünlerin sertifikasyon işlemleri genellikle Avrupalı sertifikasyon
kuruluşları tarafından yapılmaktadır.
Asya kıtasında organik tarımsal üretimde Hindistan, Çin, İsrail ve Endonezya diğer ülkelere
göre daha fazla organik tarımsal üretimde bulunmaktadır. Bu ülkelerdeki organik tarımsal
ürünlerin çeşitlilik açısından diğer ülkelerle karşılaştırıldığında daha fazla olduğu
görülmektedir. Asya ülkelerinde organik olarak taze ve işlenmiş meyveler, sebzeler,
kabuklular, pirinç, kahve, şeker kamışı, tıbbi otlar ve değişik baharatların üretimli
yapılmaktadır.
ABD’de “organik tarım ve bahçecilik” konusunda özel bir derginin yayınlanması organik
tarımın bu ülkede yayılmasına öncülük etmiştir (Sevengör ve Özcan 2006). Latin Amerika
kıtasında bulunan ülkelerin tarımsal potansiyelleri birbirinden farklılık göstermektedir.
Tarımsal üretim açısından Arjantin, Meksika ve Brezilya diğer ülkelere göre daha fazla
32
organik tarımsal ürün yetiştirme potansiyeline sahip ülkelerdir. Örneğin, Meksika diğer
ülkelerle karşılaştırıldığında en büyük organik kahve üreticisi konumunda olduğu
görülmektedir (Sayın ve Mencet 2006).
Dünyada organik tarım uygulamalarında ve organik ürünler ticaretinde, AB ülkeleri önemli
bir yere sahiptir. 2000 yılı itibarı ile AB’de organik tarım alanları 3.944.953 ha.’a, organik
tarımla uğraşan işletme sayısı ise 138.919 adede ulaşmıştır. Organik tarım alanlarındaki
artış, 1985-1990 yılları arasında yaklaşık 3 kata ulaşmıştır. 1990-2000 yılları arasındaki
artış ise 14 kat olmuştur. AB’deki organik tarımsal işletme büyüklüğü ortalama 28 ha.
dolayındadır. Toplam organik tarım alanı ve organik tarımsal üretim işletmeleri bakımından
AB ülkeleri arasında Almanya, Avusturya, Fransa, İngiltere, İtalya, İspanya ve İsveç ilk
sıralarda yer almaktadır (Sayın ve Mencet 2006).
4.1.2 Türkiye’de organik tarım
Organik tarım, 1980’li yıllardan itibaren Avrupalı ithalatçılarının talebi doğrultusunda
organik üzüm yetiştiriciliği ile başlamış ve sonrasında organik incir ve kayısı ile büyüme
eğilimine girmiş ve günümüze kadar gelişmesini ürün çeşitliliğini artırarak devam
ettirmiştir.
Organik tarım yoğun olarak Ege Bölgesi başta olmak üzere Türkiye’nin her bölgesinde
yapılmaktadır. Türkiye’de üretilen organik ürünler arasında buğday, arpa, çavdar, fasulye,
mercimek, nohut, kuru üzüm, incir kayısı, erik, dut, vişne, Antep fıstığı, ceviz, bal, deniz
tuzu, çay, baharatlar, zeytin ve zeytinyağı yer almaktadır (Atlı 2006).
Organik tarımda üretimin büyük bir kısmı sözleşmeli olarak yapılmaktadır. Bu durum
üreticilere fiyat ve satış garantisi getirmekte, diğer üretim şekillerine göre avantaj
33
sağlamaktadır. Genelde, sözleşmeler taraflara üretim ile ilgili koşullar, fiyat ve varsa prim
miktarı, mahkemeye başvurma hakkı saklı kalmak koşulu ile yasal güvence getirmekte
fakat uygulamada bu duruma her zaman rastlanmamaktadır (Nasır ve Kımıloğlu 2006).
Sözleşmeli tarım, planlı üretimin gerçekleştirilmesi ve yetiştirilen ürünler için pazar
talebinin olması açısından önem kazanmaktadır. Üretici, sözleşmeli olduğu işletmenin
uzmanları veya danışmanları tarafından üretim teknikleri konusunda bilgilendirilmektedir.
Ayrıca, firmalar tarafından firmalara göre farklılık göstermekle birlikte çiftçilere tohum,
ilaç, gübre gibi çeşitli girdiler temin edilmek suretiyle bir çeşit destek sağlanmaktadır.
Kumuk ve Özerin (1994) tarafından yapılan bir araştırmanın bulgularına göre, sözleşmeli
tarımın üretici açısından; teknoloji transferinde, yeniliklerin yayılıp benimsenmesinde,
üretim ve gelir artışında, firma açısından ise istenilen miktar ve kalitede ürün elde
edebilme, üretimde süreklilik ve istikrarın sağlanması açısından önemli olduğu
belirtilmiştir.
İhracat firmaları organik yetiştiricilik yapan üreticiler ile yaptıkları sözleşmelerde organik
tarım koşullarının yerine getirilmesi için organik tarım proje danışmanları ile
çalışmaktadırlar.
Yıllar itibarı ile, Türkiye’de organik üretim yapan üretici sayısı ve buna paralel olarak
üretim alanları ve ürün çeşitliliği artış göstermiştir. Ancak, Türkiye daha az kirlenmiş
topraklara sahip olması nedeniyle, organik tarımsal üretim açısından önemli üstünlüklere
sahip olmasına rağmen dünya pazarlarında düşük paya sahiptir. Organik ürünlerin iç
pazarlardaki satışında süpermarketlerde, hipermarketlerde ve perakende satış
mağazalarında bu ürünler için ayrı bölümler oluşturulmuştur. Son yıllarda iç pazarda
organik ürünlerin payı artmasına rağmen bu oran halen istenilen seviyeye ulaşmamıştır
(Atlı 2006).
34
Organik ürünlerin ticarete konu olması nedeniyle kontrol ve sertifikasyona ilişkin yasal
düzenlemeler gündeme gelmiştir. Organik tarım çalışmaları, ilk olarak 24 Aralık 1994 tarih
ve 22145 sayılı Resmi Gazete (RG)’de yayımlanarak yürürlüğe giren “Bitkisel ve
Hayvansal Ürünlerin Organik Metotlarla Üretilmesine İlişkin Yönetmelik” ile
düzenlenmiştir. Daha sonra bu yönetmelik revize edilerek 11.07.2002 tarih ve 24812 Sayılı
RG’de yayımlanmıştır. Organik tarımla ilgili olarak son yasal düzenleme Organik Tarım
Kanunu olarak 3 Aralık 2004 tarih ve 25659 sayılı RG’de yayımlanarak yürürlüğe
girmiştir. Bu kanunun uygulama usul ve esaslarını belirleyen “Organik Tarımın Esasları ve
Uygulanmasına İlişkin Yönetmelik” ile; Organik Tarım Komitesi (OTK), Organik Tarım
Ulusal Yönlendirme Komitesi ile Kontrol ve Sertifikasyon Kuruluşlarının faaliyetleri
düzenli bir şekilde sürdürülmektedir.
Türkiye’de yasal düzenlemelerin başlatıldığı 1994 yılında 1.705 çiftçi tarafından 5.216
hektar (ha.). alanda 8.843 ton organik üretim yapılırken, 2006 yılı verilerine göre 8.654
çiftçi tarafından 162.131,49 ha.’lık bir alanda organik tarım yapılmaktadır. Bu alandan elde
edilen organik ürün üretim miktarı 309.521,59 tona ulaşmıştır (Anonim 2006b).
Türkiye, dünyada en fazla organik üretim alanına sahip 30. ülke olmasına rağmen; toplam
tarım arazilerinin ancak %0.8’inde organik tarım yapılmaktadır. Organik tarım yapılan
alanların 2013 yılında %3 ve 2020’de %8’e ulaşması hedeflenmektedir. Türkiye’nin
organik tarım ve gıda ürünleri ihracatında dalgalanma görülmekle birlikte yıllar içinde
organik ürünlerin ihracatı artarak 2005 yılında 26.3 milyon dolara çıkmıştır. Bu artışa
rağmen Türkiye’nin dünya organik ürünler pazarındaki payı %1’in altında bulumaktadır.
AB ülkeleri Türkiye’de üretilen organik ürünlerin başlıca pazarı durumundadır. Bu pazarlar
arasında Almanya (%37.3), İngiltere (%9.4), Hollanda (%7.7), İsviçre (%7.4), Fransa
(%6.8) ve İtalya (%5.4) ön sıralarda yer almaktadır (Demiryürek ve Bozoğlu 2007).
35
Organik üretime ait belirli kısıtların bulunması ve yetiştirilecek ürünün cinsine göre değişen
geçiş dönemi sonrasında ürünün organik olarak değerlendirilmesi nedeniyle organik
tarımda uzun dönemli bir üretim planlanması yapılması gerekmektedir. Bu yönü ile taraflar
arasında yapılan sözleşmenin yasal geçerliliğinin bulunması ve taraflar için yaptırım
özelliği taşıması, organik tarımın başarılı bir şekilde gerçekleştirilmesini sağlamaktadır.
Organik tarımın en önemli özelliğinden biri de organik olarak üretilen ürünlerin izlenebilir
olmasıdır. Organik tarımda geçiş dönemi, yetiştirilecek olan bitkilerin tek yıllık ve çok
yıllık olmasına göre değişiklik göstermektedir. Tek yıllık bitkilerde iki yıl, çok yıllık
bitkilerde ise üç yıllık bir geçiş dönemi uygulanmaktadır. Bu dönem içinde üreticinin
organik tarım konusunda eğitilmesi ve yapısı bozulan toprağın geri kazanılması
sağlanmaktadır. Bu aşamada kontrol ve sertifikasyon firmalarının çalışmaları, üretim
yerinin seçiminden ürünün tüketiciye ulaşana kadar geçirdiği bütün dönemleri
kapsamaktadır. Kontrol ve sertifikasyon kuruluşları organik tarımın yapıldığı alanlarda
üreticiye haber yılda 3-4 kere kontrol ve denetim yaparak örnekler almaktadır. Alınan
örnekler akredite olmuş laboratuarlarda incelenmekte, ürünlerin organik ürün koşullarını
sağlayıp sağlamadıkları tespit edilmekte ve uygun görülenler sertifikalandırılmaktadır.
Bunun yanında; organik ürünleri işleyen, paketleyen, depolayan, iç ve dış pazarlara satış ve
dağıtımını yapan firmalar da denetlenmektedir (Atlı 2006).
Organik tarımda denetim ve kontrol organı görevini yürüten Kontrol ve Sertifikasyon
Kuruluşları (KSK) üretimden paketlemeye kadar Organik Tarım Kanunu’nun ilgili
yönetmeliklerine göre faaliyette bulunmaktadırlar (Atlı 2006).
Kontrol ve sertifikasyon, organik tarımın önemli basamaklarından biridir. İç ve dış
piyasalarda bir ürünün organik olarak satılabilmesi için organik ürün sertifikasına sahip
olması gerekmektedir. Sertifika sistemi ürünlerin organik standartlara göre üretildiğinin,
işlendiğinin, paketlendiğinin garantisidir. Bu da tüketiciye güvence vermenin yanında
üreticileri ve firmaları da haksız rekabete karşı korumaktadır.
36
Kontrollü ve sertifikaya bağlı bir üretim şekli olan organik tarım faaliyetlerinin kontrol ve
sertifikasyon işlemleri, TKB’den yetki almış özel kuruluşlar tarafından yapılmaktadır. OTK
tarafından çalışma izni verilen 6 yabancı ve 5 yerli Kontrol ve Sertifikasyon Kuruluşu
bulunmaktadır. Bu kuruluşlardan, IMO, ECOCERT-SA, BCS, CU, CERES ve ICEA
yabancı firmaların Türkiye temsilcilikleri olarak, ANADOLU, EKOTAR, ORSER, TURK-
GAP ve ETKO ise yerli kuruluşlar olarak faaliyet göstermektedir.
Tarım ve Köyişleri Bakanlığı’na bağlı Tarımsal Üretim ve Geliştirme Genel Müdürlüğü
bünyesinde kurulan Alternatif Tarımsal Üretim Teknikleri Daire Başkanlığı tarafından
organik tarımsal üretimle ilgili eğitim, denetim, mevzuat hazırlama ve uygulama
konularında çalışmalar yapılmaktadır. Organik tarım faaliyetlerinin denetiminin daha etkin
yürütülmesini sağlamak için Tarım İl Müdürlükleri bünyesinde, organik tarım birimleri
oluşturulmuştur.
Türkiye’de organik tarımın işleyişi TKB’nin gözetim ve denetiminde olmaktadır. Organik
tarımda TKB kontrolünde değişik yerli ve yabancı KSK’lar ve özel firmalar faaliyette
bulunmaktadırlar. Organik tarım faaliyetinde yer alan kuruluşlar ve birbirleri ile olan
ilişkileri Şekil 4.1’de görülmektedir.
TKB tarafından AB katılım öncesi mali yardımları 2004 yılı programından finanse edilmek
üzere “Organik Tarımın Geliştirilmesi ve Mevzuatın AB Mevzuatı ile Uyumlu Hale
Getirilmesi Projesi” 2006 yılında uygulamaya konulmuştur. Proje faaliyetleri içinde
ağırlıklı olarak iki konu yer almaktadır. Bu konular; mevzuat uyumu ve kurumsal
güçlenmeye yönelik teknik destek ve donanım temini ile ilgili kısımdır.
37
Şekil 4.1. Organik tarımın Türkiye’de işleyişi
TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANLIĞI
KONTROL VE SERTİFİKASYON KURULUŞLARI
ORGANİK TARIMIN TÜRKİYE’DE İŞLEYİŞİ
FİRMALAR
ÇİFTÇİLER
PROJELER
ÇİFTÇİLER-MÜTEŞEBBİS
38
Mevzuat uyumu çerçevesinde yapılan çalışmalar sonucunda, AB mevzuatı ile ülkemizde
halen uygulanmakta olan organik tarım mevzuatının karşılaştırılması yapılmıştır. Bu
çalışmalar sonucunda Türk mevzuatında yapılması gereken değişiklikler tespit edilmiştir.
Kurumsal yapının güçlendirilmesi için, organik tarım ile ilgili kurum ve komitelerin görev
ve sorumluluklarının yeniden gözden geçirilmesi ve organik tarım konusunda daha etkin ve
verimli çalışma olanaklarının ortaya konulması amacıyla organik tarımla ilgili kuruluş
temsilcilerinden oluşan bir çalışma grubu kurulmuştur. KSK’lar tarafından kullanılan
standartların ülkemizde uyuglanmakta olan mevcut mevzuatlar ile AB-2092/91 sayılı
direktifleri çerçevesinde değerlendirilmesi yapılmış, Türkiye organik tarım rehberi
hazırlanmıştır. Bu rehber, organik tarıma başlamak isteyen veya organik tarım uygulayan
herkesin (çiftçi, işleyici, ihracatçı, ithalatçı, kontrolör, sertifiker, öğrenci vb.)
faydalanabileceği genel standartları kapsamaktadır.
Organik tarım projesi kapsamında 5 pilot ilde (Adana Erzurum, Kütahya, Düzce ve İzmir)
üniversiteler, araştırma enstitüsü, çiftçiler, işleyiciler, ihracaatçıların vb. katılımı ile
toplantılar yapılmış, sektor talepleri belirlenmiş ve bu talepler doğrultusunda
demonstrasyon çalışmaları başlatılmıştır. Ayrıca, Adana ilinde “Aladağ Organik Sebze
Üreticileri Birliği” kurulmuştur. Pilot proje uygulanan illerde çiftçilere yönelik eğitim ve
yayım çalışmaları yapılmaktadır. Proje kapsamında TKB merkez ve taşra teşkilatında
çalışan teknik elemanlara organik tarım ile ilgili değişik konularda eğitim olanağı imkanı
sağlanmıştır. Proje kapsamında eğitim ve yayım çalışmaları başta olmak üzere çalışmaların
daha etkin ve verimli bir şekilde sürdürülmesi Türkiye’nin mevcut organik tarım
potansiyelinin daha iyi bir şekilde değerlendirilmesine katkı sağlayacaktır.
Proje kapsamında TKB tarafından güncellenebilen bir organik tarım web sayfası (Türkçe
ve İngilizce) oluşturulmuştur. Oluşturulan web sayfasında organik tarım ile ilgili başta
çiftçi, müteşebbis, ithalatçı, ihracatçı, tüketici olmak üzere herkesin yararlanabileceği
organik tarım ile ilgili tüm bilgilere yer verilecektir.
39
Uygulanan proje ile organik tarım konusunda mevcut bilgi ve iletişim ihtiyaçları detaylı
olarak tespit ve analiz edilmiştir. Yapılan çalışma organik tarım konusunda bilgi ve iletişim
ihtiyaçları konusunda güvenilir bir strateji belirlenmesi ve geliştirilmesine katkı sağlamıştır.
Proje kapsamında satın alınan ekipmanlar TKB’nin merkez ve taşra teşkilatında organik
tarım faaliyetlerinde kullanılmak üzere dağıtılmıştır. Bu sayede TKB’nin bilgi işlem alt
yapısı güçlendirilmiş, organik tarım ürünlerinin izlenebilirliğini sağlayacak veri tabanının
oluşturulmasına ilişkin alt yapı eksiklikleri giderilmiştir. TKB tarafından mevcut veri
tabanının geliştirilmesi ve eksikliklerinin tamamlanmasına yönelik çalışmalara devam
edilmektedir. Organik ürünlerin kodlanması ve izlenmesine yönelik çalışma yapılmıştır.
Türkiye’de organik tarımın geliştirilmesi ve desteklenmesine yönelik olarak 2008 ve 2010
yıllarını kapsayan eylem planı hazırlık çalışmaları devam etmektedir (Anonim 2007a).
4.1.3. Organik çilek üretimi
Üzümsü meyveler arasında yer alan çilek bitkisi yetişme koşullarının uygun olduğu pek çok
yerde üretilmektedir (Anonim 2007b). Çilek; kendine has lezzeti, vitamin ve mineral
açısından zengin bir meyve olması dolayısı ile diyet uygulamalarında sıkça yer alan
meyveler arasında sayılmaktadır. Çilek, C vitamini açısından oldukça zengin olup 100
gramında 100 miligram C vitamini bulunmaktadır (Türemiş vd. 2000). Sayılan bu
özelliklerinden dolayı son yıllarda çilek tüketimine karşı artan talep sonucunda çilek
üretiminde gözle görülür bir artış meydana gelmiştir.
Çilek yetiştiriciliği açısından uygun koşullara sahip olan Türkiye’de yaklaşık 8 ay boyunca
farklı bölgelerde çilek yetiştiriciliği yapılabilmektedir. Yetiştiricilikte alçak tünel, yüksel
tünel ve malçlama gibi uygulamalarla bu süreyi uzatmak olasıdır (Polat 2005).
Yapılan ıslah çalışmaları sonucunda, pek çok bölgeye ve koşullara adapte olan çilek,
alternatif ürün olarak giderek daha fazla önem kazanmaktadır. Ayrıca küçük ölçekli
40
yetiştiriciler için, çoğu üründen daha karlı oluşu yaygınlaşmasını teşvik etmektedir.
Bununla birlikte çileğin organik yetiştiriciliğinde, üretim maliyetlerine eklenen masraflar,
maliyetleri artırmaktadır (Güleryüz vd. 2001). Küçük ölçekli aile işletmeciliğine uygun bir
ürün olan çileğin organik olarak yetiştirilmesi geleneksel yetiştiriciliğe göre daha masraflı
ve zahmetli bir uygulama olarak ifade edilmektedir (Polat 2005).
Organik çilek üretiminde yavaş bitki gelişimi, düşük verim ve yüksek işgücü ihtiyacı
yanında faydalı avcı böceklerin sayısında doğal artış, faydalı nematodlarda artış, ekonomik
yönden düşük seviyede zararlı etkisi ve düşük seviyede bitki besin maddesi eksikliği
gözlemlenmiştir (Gliessman et al. 1996). Topraktaki besin maddelerinin yeterli olmaması
durumunda verim düşüklüğü genel bir sorundur. Bu durumu ortadan kaldırmak için organik
tarım üreticilerine organik gübre uygulaması olarak yeşil gübre-çiftlik gübresi-humik asit-
yaprak gübresi kullanımı tavsiye edilmiştir. Organik çilek yetiştiriciliğinde gerekli olan
mineralleri sağlayabilmek için sentetik gübre yerine organik maddeler kullanılmaktadır
(Polat 2005).
Yabancı ot ve hastalıkla mücadelede biyolojik yöntemler kullanılmakta ve verim geleneksel
çilek yetiştiriciliğine göre daha düşük olmaktadır (Er 1999). Organik çilek yetiştiriciliğinde
kullanılan yöntemler arasında; ekim nöbeti, yabancı ot kontrolü, organik gübreleme,
hastalık ve zararlılarla mücadele gibi uygulamalar yer almaktadır. Organik yetiştiriciliğin
tam olarak gerçekleşebilmesi için bu uygulamaların çok iyi bir şekilde yerine getirilmesi
gerekmektedir (Polat 2005). Organik çilek yetiştiriciliğinde özellikle herbisitlerin
kullanımının azaltılması için toprak işleme, malçlama, toprak solarizasyonu ve buhar
uygulamaları gibi tekniklerle yabancı ot kontrolünün sağlanması ve toprakta yeterli
seviyede organik materyalin bulundurulması organik çilek yetiştiriciliğinin temel
unsurlarındandır (Güleryüz vd 2001).
41
Türkiye’de üretilen organik çileğin büyük bir kısmı dondurularak Avrupa pazarlarına ihraç
edilmektedir. Almanya, Belçika, Fransa ve İngiltere organik çilek alıcısı ülkeler arasında
sayılabilir (Anonim 2007a).
Çilek yetiştirmeye uygun birçok bölgeye sahip olan Türkiye’nin yıllar itibarı ile çilek
üretiminde gelişmeler görülmektedir. Çizelge 4.1 yıllara göre Türkiye’deki çilek üretim
alanları, miktarları ve verimlerindeki değişmeleri göstermektedir.
Çizelge 4.1’den de açıkça görüleceği gibi çilek üretim alanları, incelenen yıllarda büyük
değişim göstermemiş olup yaklaşık 10.000 ha. civarında seyretmektedir. Yıllara göre artış
gösteren Türkiye çilek üretim miktarı 2006 yılında 211.000 ton’a ulaşmıştır. Çilek üretim
alanlarında pek fazla artış görülmemesine rağmen üretim miktarında ve ortalama verim
miktarında görülen artışın nedeni, kullanılmakta olan fidelerin verimine, girdilerin bilinçli
kullanımına ve üreticilerin çilek yetiştiriciliği konusunda uzmanlaşmış olmalarına
bağlanabilir.
Çizelge 4.1 Türkiye’de çilek üretim alanı, miktarı ve ortalama verimi (Anonim 2007b)
Yıllar Üretim alanı (ha) Üretim miktarı (ton) Ortalama verim (kg/ha)
2002 10.000 145.000 14.500
2003 12.000 150.000 12.500
2004 9.750 155.000 15.897
2005 10.000 200.000 20.000
2006 10.410 211.000 20.288
42
2002 yılı ile 2006 yıllarını karşılaştırdığımızda; çilek üretim alanları ve üretim miktarındaki
artıştan çilek yetiştiriciliğine olan ilginin arttığı söylenebilir. Çilek yetiştiriciliğine olan
ilginin artmasındaki en önemli nedenlerden biri de pazarda meyvenin az olduğu
dönemlerde seralarda yoğun bir şekilde üretilebilmesi yanında toplumun vitamin açısından
zengin olan meyvelere karşı talep artışıdır.
Organik tarım üretimine başlamadan önce üretim yapılacak olan yerin organik tarımın
gerek duyduğu alt yapıya sahip olması istenmektedir. Bunun için hemen organik tarımsal
üretime başlamak yerine organik tarıma başlayacak olanların bir geçiş dönemine alınması
istenmektedir. Geçiş dönemi sonunda organik tarımın gereksinimlerini karşılayanlara
organik tarıma başlama izni verilmektedir. Çilek üretiminde de organik üretim öncesinde
geçiş döneminde bulunan pek çok arazi bulunmaktadır. Çizelge 4.2 organik tarıma geçiş
döneminde bulunan üretim alanları ve bu alanlarda üretilen geçiş dönemi çilek üretimi ile
ilgili bilgiler vermektedir.
Çizelge 4.2 Türkiye’de organik çilek geçiş dönemi alanı, çilek üretim miktarı ve
ortalama çilek verimi (Anonim 2007a)
Yıllar Üretim alanı (ha) Üretim miktarı (ton) Ortalama verim (kg/ha)
2003 56,85 172,10 3.027
2004 202,97 1.758,90 8.666
2005 139,80 1.137,80 8.139
2006 243,70 1.691,60 6.941
43
İncelenen yıllarda organik çilek geçiş dönemi üretim alanları, üretim miktarları ve verimde
büyük bir artış olmuştur. 2003 yılında 56,85 ha. olan geçiş dönemi organik çilek alanları
2006 yılında 243,70 ha.’a ulaşmıştır. 2003 yılında 172,10 ton olan üretim miktarı 2006
yılında 1.691,60 ton’a yükselmiştir. Üretim alanı ve üretim miktarındaki artışa paralele
olarak 3.027 kg/ha. olan 2003 yılı geçiş dönemi organik çilek verimi yaklaşık %100’lük bir
artış göstererek 2006 yılında 6.941 kg/ha.’a yükselmiştir (Çizelge 4.2).
Diğer birçok tarımsal üründe olduğu gibi organik ürünlere olan talebin artmasıyla organik
çilek yetiştiriciliğine olan ilgi de artmaktadır. Çizelge 4.3 Türkiye organik çilek üretim
alanlarını, üretim miktarını ve ortalama verimi göstermektedir.
2002 yılında 368,27 ha.’lık organik çilek üretim alanları ilerleyen yıllarda artış göstererek
2006 yılında 523,07 ha. alana ulaşmıştır. Organik çilek üretim alanlarındaki bu artışla
birlikte organik çilek üretim miktarı da yıllara göre artış göstermiş ve 2006 yılında 4.571,04
ton seviyesine ulaşmıştır. 8.943 kg/ha. olan 2002 yılı ortalama organik çilek verimi 2006
yılında 8.739 kg/ha. olarak gerçekleşmiştir (Çizelge 4.3).
Çizelge 4.3 Türkiye’de organik çilek üretim alanı, miktarı ve ortalama verimi
(Anonim 2007a)
Yıllar Üretim alanı (ha) Üretim miktarı (ton) Ortalama verim (kg/ha)
2002 368,27 3.293,38 8.943
2003 403,95 3.496,90 8.657
2004 473,32 4.098,15 8.658
2005 542,07 4.616,02 8.516
2006 523,07 4.571,04 8.739
44
Türkiye’de organik çilek üretimi yapılan belli başlı iller ile bu illerdeki üretim alanları ve
üretim miktarları çizelge 4.4’de görülmektedir.
Çizelge 4.4’den de görüleceği gibi, organik çilek üretiminin büyük bir kısmı Konya ilinde
yapılmakta olup bu ili sırasıyla Bursa, Bilecik, Erzurum ve diğer iller izlemektedir. Konya
ilinde 2006 yılı verilerine göre 322,76 ha.’lık alanda 2.639,64 ton organik çilek üretilmiştir
(Çizelge 4.4).
Çizelge 4.4 Türkiye’de organik çilek üretimi yapılan iller (2006 yılı)
(Anonim 2007a)
İller Üretim
alanı (ha)
Oran
(%)
Üretim
miktarı (ton)
Oran
(%)
Bilecik 5,59 1,07 8,40 0,18
Bolu 0,10 0,02 1,00 0,02
Bursa 188,97 36,13 1.860,05 40,70
Erzurum 4,05 0,77 7,40 0,16
Isparta 0,07 0,02 1,40 0,03
İzmir 0,53 0,1 5,15 0,11
Konya 322,76 61,70 2.639,64 57,75
Mersin 1,00 0,19 48,00 1,05
TOPLAM 523,07 100,0 4.571,04 100,0
45
4.2 Araştırma Bölgesinin Genel Olarak Tanıtımı
Akşehir ilçesi İç Anadolu Bölgesinde 31º, 24¯, 45 doğu boylamı ile 38º, 02¯, 00 kuzey
enlemleri arasında yer almaktadır. İlçenin kuzeydoğusunda Ankara, kuzeyinde Eskişehir,
kuzeybatısında Afyon, doğu ve güneybatısında Konya, batısında Isparta illeri
bulunmaktadır. Akşehir ilçe merkezinin kuzeyinde Akşehir Gölü bulunmaktadır. İlçenin
yüzölçümü 1.442 km² olup denizden yüksekliği 1.050 metredir. Konya iline bağlı olan
Akşehir ilçesi, Konya-Afyon karayolu üzerinde yer almakta olup Konya iline 135 km.
Afyon iline 90 km. mesafede bulunmaktadır.
Akşehir tabiat, iklim, ekonomik ve sosyal bakımdan diğer yerlerden ayrı ve kendine has bir
özelliğe sahiptir. Sart'tan başlayarak Ninova'ya kadar uzanan ve tarihte "Kral Yolu" olarak
bilinen ünlü ticaret yolunun geçtiği kent günümüzde de aynı önemi korumaktadır. Şehir
merkezinin yakın çevresi yerleşim alanı olarak gelişirken dış kısımları tarımsal karakterli
olup sulu ve kuru tarım yapılmaktadır. İlçede sebze ve meyvecilik gelişmiş olup tahıl
ürünleri, pancar, hububat, baklagiller, sanayi bitkileri ve hayvan yemleri üretimi de önemli
bir yer tutmaktadır (Anonim 2007d).
İlçenin 385.952 da. tarla arazisinin 165.156 da.’ı sulu, 220.794 da.’ı ise susuz arazidir.
İlçede 24.290 da. meyve bahçesi, 1.010 da. bağ, 9.284 da. sebze arazisi bulunmaktadır
(Anonim 2007c).
Akşehir ilçesinin iklimi karasal iklimdir. Bunun yanında İç Anadolu ve İç Batı Anadolu
iklimlerinin geçit yeridir. Yazlar sıcak ve kurak, kışlar soğuk ve yağışlıdır. Yıllık yağış
miktarı 690 mm’dir. Yağışlar daha çok kış ve ilkbahar aylarında düşmektedir. Akşehir ve
çevresi İç Anadolu bölgesinin en fazla yağış alan bölgelerinden birisidir. Yıllık sıcaklık
ortalaması 12 °C’dir. En önemli rüzgarı güneybatıdan esmektedir. Halk arasında gedavet
denilen sam yeli ilçede sık sık hissedilmektedir.
46
İlçe merkezinin güneyindeki Sultan Dağları dizisi ve kuzeyindeki Akşehir Gölü su toplama
havzası bölgenin morfolojik yapısını teşkil eder. Kuzeybatı-güneybatı istikametindeki
Sultan Dağları dizisinde Akşehir ilçe merkezi güneyinde Tekkekale tepe 1.664 metre,
Çamlık tepe 1.731 metre ve en yüksek tepesi olan Gelincikana tepesi 2.610 metre.
yüksekliktedir. Akşehir Gölü’nün denizden yüksekliği 958 metredir.
Akşehir ilçesinin önemli morfolojik elemanını alüvyonal yelpazeler oluşturmaktadır.
Sultandağları eteklerinde alüvyon yelpazeleri düzlükler meydana getirmişlerdir. Bu
düzlükler yerleşim yerleri olarak işgal edilmiş olup büyük bir kısmı da tarım alanları olarak
değerlendirilmektedir.
Göl seviyesinin son yıllarda düşmeye başlaması nedeniyle alüvyon yelpazeleri oluşturan
akarsular, yataklarını derinleştirmişlerdir. Alüvyon yelpazelerinin temele yaslandıkları
yerlerde rakım ortalama 1.150 metredir. Eski göl yatağının başlangıcı, bir başka ifade ile
dış yelpazenin uç kısımlarındaki ortalama rakım ise 1.000 metre olup halen alüvyon
yelpazelerinin 150 metrelik bir tortul kaması teşkil ettikleri görülmektedir.
Eski Akşehir gölü düzlükleri doğu taraflara doğru uzanmaktadır. Subatan köyü civarındaki
bugünkü göl tabanı ile aynı kotta oval bir çukurluk gözlemlenmektedir. Burası eski göl
içerisinde yerel bir çanaktır. Akşehir bölgesinde eski göl kıyı kordonlarının varlığından ileri
gelen zayıf seçilen teraslı yapı vardır. Teraslar özellikle 975-1.000 metre arasında
izlenmektedir.
Genellikle sultandağlarında maki denilen çalılık, karaağaç, meşe, çam, fındık gibi bitki
örtüsü yer almaktadır. Dağların eteklerine doğru inildikçe çeşitli meyve ağaçları
görülmektedir. İlçenin çevresi oldukça sık bir şekilde ağaçlarla kaplanmıştır. Geçmişte
ormanlarla kaplı olan Sultandağları, zaman içerisinde bilinçsiz kesim ve keçi beslenmesi
47
nedeniyle azalmıştır. Erozyon önleme çalışmaları yapılarak dağların boş kalan kısımlarında
orman ağaçları yetiştirilmektedir.
İlçe içinde çeşitli yerlerden doğan yüzlerce kaynak suyu vardır. Bu kaynaklar birleşerek
ırmak, dere ve çay halinde Akşehir ve Eber Göllerine dökülmektedir. En önemli akarsuyu
Doğanhisar yönünden gelerek Akşehir’in 5-6 km. Kuzeydoğusundan Akşehir Gölü’ne
dökülen Adıyan Çayı’dır. Akşehir Çayı ise sultan dağlarından doğup kenti ikiye bölerek
akmaktadır. Geçmiş yıllarda birkaç kere taşmış olmasına karşın son yıllarda suyunun git
gide azalmaktadır. Yazın ise tamamen kurumaktadır (Anonim 2007d).
4.3 Akşehir’de Organik Çilek Yetiştiriciliği
Çilek genel olarak derin, verimli, iyi derecede drenaja sahip olan nem tutma kapasitesi
yüksek topraklarda iyi bir gelişme göstermektedir. Ayrıca; allüviyal humuslu tınlı topraklar
da çileğin gelişmesi için uygun olup kireçli topraklardan hoşlanmamaktadır (Anonim
2008a). Araştırma alanındaki topraklar çilek yetiştiriciliğine uygunluk göstermektedir.
Çilek yetiştiriciliğinde kimyasal gübreleme yanında hayvan gübresi ve yeşil gübreme
uygulaması yapılmaktadır. Araştırma alanında konvansiyonel yetiştiricilikte yeşil
gübrelemeye yer verilmemekte, hayvansal gübreleme uygulanmaktadır.
Araştırma yöresinde genellikle seddeler ve plastik örtüler üzerine çilek dikim sistemi
uygulanmaktadır. Plastik örtünün kullanılması ile, yabancı otların ortaya çıkması
engellenmektedir.
Araştırma alanında çilek fidelerinin dikimleri genellikle kış, ilkbahar ve yaz dikimi olmak
üzere üç şekilde yapılmasına rağmen ilkbahar ve yaz dikimi uygulaması yaygındır.
48
Çilekte sulama; meyve iriliği ve kalitesi ile ürün miktarının artmasına etkide
bulunduğundan sulamaya önem verilmektedir (Anonim 2008b). Denekler tarafından
çileklerin sulanmasında salma sulama metodu uygulanmakta, sulama zamanının tespitinde
toprağın nem durumu dikkate alınmaktadır.
Konvansiyonel çilek yetiştiriciliğinde denekler gübre uygulamasını sonbahar ve ilkbaharda
iki seferde yapmaktadırlar. Azotlu gübre dekara ortalama 10 kg, fosforlu gübre ise dekara
ortalama 8 kg civarında verilmektedir.
Akşehir ilçesi coğrafi konumu ve iklim özellikleri nedeniyle çilek yetiştirmeye uygundur.
Organik çileğin pazar garantisinin bulunması, mevcut koşulların her ne kadar maliyet ve
işçilik giderlerinde bir artış meydana getirmiş olduğu düşünülse de yöre çiftçilerinin
organik çilek yetiştiriciliğine yönelmelerinde etken olmuştur. Özellikle, araştırma
kapsamına alınan köyler arasında Cankurtaran köyü, tamamen organik çilek yetiştiriciliği
yapan bir köy olarak diğer köylerden farklılık göstermektedir. Cankurtaran köyü Akşehir
ile Yalvaç ilçeleri arasında bulunmakta, Isparta ile Konya’yı birbirine bağlayan karayolu
üzerinde yer almaktadır. Bu özelliği ile Cankurtaran köyü diğer köylerle karşılaştırıldığında
pazara ulaşım konusunda daha avantajlı bir konumdadır. Akşehir ilçesine Çakıllar ve
Yaylabelen köylerine göre daha yakın bir konumda bulunması nedeniyle Cankurtaran
köyünün ilçede çalışan nüfusu daha fazladır.
Araştırma esnasında çilek üreticileriyle yapılan görüşmelerde, organik çilek yetiştiricileri
yabancı ot mücadelesinde plastik malç kullandıklarını belirtmişlerdir. Ayrıca; renkli plastik
örtüler yetiştirme yastıkları üzerine kapatılarak da yabancı ot kontrolü sağlanmaktadır. Bu
yöntemle meyveler temiz ve diri olmaktadır. Ancak plastiğin çevreye olan zararı nedeniyle
kullanımı sürdürülebilirlik açısından olumsuz bir durum ortaya koymaktadır.
49
Organik yetiştiricilikle ilgili bir araştırmada; organik üretimde bitki gelişiminin yavaş,
verimin düşük ve işgücü ihtiyacının yüksek olduğu gözlemlenmiştir. Öte yandan, organik
üretimde faydalı avcı böceklerin sayısında doğal artış, faydalı nematodlarda artış, ekonomik
yönden düşük seviyede zararlı etkisi ve düşük seviyede bitki besin maddesi eksikliği
gözlemlenmiştir (Gliessman et al. 1996).
Çilek üreticileri genelde organik çilek yetiştiriciliği esnasında Firma ve İlçe Tarım
Müdürlüğünden teknik bilgi yardımı aldıklarını ifade etmişlerdir. Organik çilek üreticileri
gereksinim duydukları çilek fide çeşitlerini İlçe Tarım Müdürlüğünün önerisi
doğrultusunda 3-4 çeşit çilek fidesi kullanarak karşılamaktadırlar. Kullanılan çeşitler;
Camoraza, Fern ve Kabarla ile Osmanlı çileğinden çoğaltmadır.
Ayaş ilçesinde organik çilek yetiştiriciliği olanaklarının araştırıldığı bir çalışmada; iki çilek
çeşidinin verim ve bazı kalite özellikleri ile makro ve mikro besin elementlerinin alım
düzeylerine etkileri incelenmiştir. İncelenen çeşitlerden Fern çeşidinin Camarosa çeşidine
göre verimli olduğu ortaya konulmuştur (Polat 2005).
Konya‘da tarımsal üretimde hem üretim kaynaklarının kalitesini korumak, hem de insanlara
güvenilir tarım ürünleri yedirmek amacıyla organik tarım çalışmaları 2002 yılında Tarım ve
Köyişleri Bakanlığı Tarım İl Müdürlüğü Çiftçi Eğitim ve Yayım Şubesinde konu uzmanı
teknik elemanlar rehberliğinde başlamış ve bir program kapsamında yürütülmüştür. Konu
uzmanı teknik elemanlar üreticilere organik tarımla ilgili bilgileri çiftçi toplantıları ile
aktarmışlardır. Bu konuyla ilgili olarak teknik elemanlar tarafından Konya Merkez
Kızılören Kasabasında 2 dekarlık alanda organik domates demonstrasyon bahçesi ve yine
Konya Merkez Çayırbağı Mahallesinde 2 dekarlık alanda organik salatalık demonstrasyon
bahçesi kurulmuş ve üretilen ürünler iç piyasada pazara arz edilmiştir (Anonim 2007c).
50
Çiftçilerle yapılan görüşmelerde, organik çilek üretiminin Akşehir ilçesinde 1996 yılından
beri yapıldığı öğrenilmiştir. Çiftçiler konvansiyonel olarak yetiştirilen çileğin yaklaşık 30
yıldır köylerde üretildiğini ve bölgeye gelen organik ürün ticareti ile uğraşan firmaların
etkisiyle organik çilek tarımına geçildiğini ifade etmişlerdir.
Organik çilek yetiştiren üreticilerle araştırma alanında faaliyette bulunan SANEKS firması
sözleşme yapmaktadır. Ancak bu sözleşme tek taraflı olup bağlayıcılığı bulunmamaktadır.
Çakıllar köyünde yapılan anket sırasında çiftçiler firmalar hakkındaki şikayetlerini dile
getirmişlerdir. 2006 yılı üretiminde yaşanan sorunlardan birinin de firmaların son anda
alımdan vazgeçmeleri ve bu nedenle çiftçinin zor durumda kalması olarak ifade edilmiştir.
Bölgede alım yapan firmalardan biri kendi sözleşmeli üreticilerinin çileğini 2005 yılında
almamıştır.
Konya Akşehir’de organik olarak yetiştirilen çilek verimi geleneksel yöntemle
karşılaştırıldığında %21,7 daha düşük bulunmuştur (Olhan ve Ataseven 2006).
51
5. ARAŞTIRMA BULGULARI VE TARTIŞMA
5.1 Deneklerin Sosyo-ekonomik Özellikleri
Bu bölümde; çilek yetiştiriciliği yapan deneklerin sosyo-ekonomik yapısını ortaya koymak
amacıyla yaşları, cinsiyetleri, aile büyüklükleri, eğitim düzeyleri, tarımsal deneyim
durumları, gelir kaynakları, tarıma ayırdıkları zaman ve meslek grupları, gelir seviyeleri,
kredi kullanma durumları, örgütlenme durumları, tarımsal araç-gereç durumları, hayvan
varlıkları ele alınarak değerlendirilmiştir. Organik ve konvansiyonel çilek yetiştiriciliği
yapan deneklerin sosyo ekonomik yapısındaki benzerlikleri ve farklılıkları ortaya koymak
amacı ile bu bölümde karşılaştırmalı analize yer verilmiştir. Araştırma alanındaki sosyal ve
ekonomik karakteristikleri ortaya koymak bilgi ve teknolojinin transferine uygun metot
geliştirmek ve denekler tarafından kullanılan enformasyon sistemlerini incelemek için
gereklidir.
5.1.1 Deneklerin yaş ve cinsiyet durumları
Tarımsal faaliyette bulunan üreticilerin yaş durumu üretim sonuçlarını çeşitli şekillerde
etkilemektedir (Karlı ve Çelik 2003). Bu nedenle araştırmalarda ele alınan deneklerin yaş
durumunun belirlenmesi önem arz etmektedir.
Taluğ (1974), tarımda teknolojik yeniliklerin yayılması ve benimsenmesi üzerine yaptığı
bir araştırmasında, deneklerin yaşları ile tarımsal yeniliklerin benimsenmesi arasında
önemli bir bağlantının bulunduğunu bildirmektedir.
Tatlıdil (1989), Polatlı’da yağmurlama sulama teknolojisinin yayılması ve benimsenmesi
üzerine etkili faktörleri araştırdığı çalışmasında, üreticilerin yaşları ile tarımsal teknolojiyi
52
benimseme davranışı arasındaki ilişkinin istatistiksel anlamda önemli olduğunu
belirlemiştir.
Konyar ve Osborn (1990) araştırmalarında; çiftçinin tarım alanlarının korunması projesine
katılmaya karar vermesi ile yaşları arasında anlamlı bir ilişkinin bulunduğunu
belirtmişlerdir.
Çizelge 5.1 Deneklerin yaş gruplarına göre dağılımı
Yaş grupları
Yetiştirme şekli
TOPLAM Organik çilek
yetiştirenler
Konvansiyonel
çilek yetiştirenler
19-30 yaş Sayı (adet) 2 3 5
Oran (%) 3,7 10,0 6,0
31-40 yaş Sayı (adet) 12 2 14
Oran (%) 22,2 6,7 16,7
41-50 yaş Sayı (adet) 15 7 22
Oran (%) 27,8 23,3 26,2
51-60 yaş Sayı (adet) 16 9 25
Oran (%) 29,6 30,0 29,8
60 yaş üstü Sayı (adet) 9 9 18
Oran (%) 16,7 30,0 21,3
TOPLAM Sayı (adet) 54 30 84
Oran (%) 100,0 100,0 100,0
Çizelge 5.1’de organik ve konvansiyonel çilek yetiştiriciliği yapan deneklerin yaşları
gruplara ayrılarak değerlendirilmiştir. Araştırma kapsamına alınan deneklerden 19 yaşın
53
altında deneğe rastlanılmadığından yaş gruplandırması 19 yaş ile başlamıştır. Organik çilek
yetiştiriciliği yapan deneklerin büyük çoğunluğu (%46,3) 51-60 yaş ve üzeri grup içinde
yer alırken, konvansiyonel çilek yetiştiriciliğinde bulunan deneklerin büyük çoğunluğu
(%60,0) ise 51-60 yaş ve üzeri grupta yer almaktadır (Çizelge 5.1).
Çizelge 5.2 Deneklerin yaş ortalamaları ve standart sapmaları
Yetiştiricilik şekli Örnek sayısı
(adet)
Yaş
ortalaması
Standart
sapma
Organik tarım
yapanlar
54 49,28 11,50
Konvansiyonel tarım
yapanlar
30 52,97 13,35
p:0,19>0,05 fark yoktur
Organik çilek yetiştiren denekler ile konvansiyonel çilek yetiştiren denekler arasında yaş
açısından farklılık t-testi sonucuna göre önemli değildir.
Bu sonuç, üreticilerin karar verme davranışı ile yaş arasındaki ilişkiyi inceleyen diğer
araştırma bulgularının bazıları ile benzerlik bazıları ile de farklılık göstermektedir. Örneğin;
Kijsomporn (1998), Chiang Mae Bölgesinde, çilek üreticilerinin bireysel özellikleri ve
sosyo-ekonomik faktörleri ile çilek üretiminde yeni teknolojileri kullanmaya karar
vermeleri arasındaki ilişkiyi ortaya koymayı amaçlayan çalışmada, üreticilerin yaşları ile
karar vermeleri arasında anlamlı bir ilişki bulunmadığını bildirmiştir.
Olhan’ın (1977) yapmış olduğu araştırmanın sonucuna göre; Salihli ilçesinde organik tarım
yapan üreticiler konvansiyonel tarım yapan üreticilere göre daha yaşlıdırlar.
54
Gürel (1998), Malkara ilçesinde ayçiçeği üreticilerinin teknolojik yeniliklere karşı
davranışlarını etkileyen etmenleri araştırmış ve araştırma bulgularına göre, üreticilerin
yaşları ile teknolojik yeniliklere karşı davranışları arasında istatistiksel açıdan önemli bir
ilişkinin bulunmadığını ortaya koymuştur.
Demiryürek (2000)’de araştırmasında üreticilerin organik tarıma geçiş kararı almasında
yaşın bir etkisinin olmadığını tespit etmiştir. Araştırmada ele alınan deneklerin yaşları 24-
69 arasında değişmektedir. Organik yetiştiricilerin yaş ortalaması (46,1) konvansiyonel
yetiştiricilerle hemen hemen aynıdır (45,8). Padel (1994) araştırmasında; organik tarımın
Demiryürek’in bulduğu yaş ortalamasından daha genç denekler tarafından yapıldığını
belirtmektedir. Demiryürek (2000) ve bu araştırma sonuçları organik tarımın genelde orta
yaş ve üstü grup tarafından yapıldığını ortaya koymaktadır.
Yukarıda verilen değişik araştırma sonuçları ile araştırma sonucunda elde ettiğimiz veriler
arasında yaş bakımından büyük bir fark bulunmamaktadır. Araştırma alanında organik
yetiştiricilik yapan deneklerin ortalama yaşı 49,2 iken konvansiyonel yetiştiricilik yapan
deneklerin ortalama yaşı 52,9’dur.
Araştırma alanında çilek yetiştiriciliği ile uğraşan deneklerin arasında kadın denekler de
bulunmaktadır. Organik çilek yetiştiren denekler arasında 3 kadın denek bulunmakta iken
konvansiyonel çilek yetiştiren denekler arasında 1 kadın denek yer almaktadır (Çizelge
5.3).
55
Çizelge 5.3 Deneklerin cinsiyet durumlarına göre dağılımı
Cinsiyet
Yetiştiricilik şekli
TOPLAM Organik çilek
yetiştirenler
Konvansiyonel
çilek yetiştirenler
Erkek Sayı (adet) 51 29 80
Oran (%) 94,4 96,7 95,2
Kadın Sayı (adet) 3 1 4
Oran (%) 5,6 3,3 4,8
TOPLAM Sayı (adet) 54 30 84
Oran (%) 100,0 100,0 100,0
p:0,647 istatistiksel olarak fark yoktur
Araştırma bölgesinde organik çilek yetiştiren deneklerin %94,4’ü erkek %5,6’sı kadındır.
Konvansiyonel çilek yetiştiren deneklerin ise %96,7’si erkek iken %3,3’ü kadındır. Çilek
yetiştiricileri arasında beklenenin aksine kadın üreticilerin sayıca az olmasının nedeni
işletme sahiplerinin daha çok erkeklerden oluşması ile açıklanabilir (Çizelge 5.3). Çilek
üretimi genelde emek yoğun bir tarım şekli olduğundan araştırmada kadınların daha fazla
yer alması beklenirken tersi bir durum ortaya çıkmıştır.
Organik çilek yetiştiren denekler ile konvansiyonel çilek yetiştiren deneklerin cinsiyetleri
arasındaki farklılığın derecesini belirlemek için yapılan khi-kare analizinde, organik çilek
yetiştiren denekler ile konvansiyonel çilek yetiştiren denekler arasında cinsiyet itibarı ile
ortaya çıkan farklılık anlamlı (p>0,10) bulunmamıştır. Organik çilek yetiştiren denekler ile
konvansiyonel çilek yetiştiren denekler arasında cinsiyet açısından farklılık önemli değildir.
56
5.1.2 Deneklerin aile büyüklüğü
İncelenen işletmelerin hanelerinde yaşayan kişi sayılarına göre dağılımı Çizelge 5.4’te yer
almaktadır.
Çizelge 5.4 İşletmelerin hane halkı sayılarına göre dağılımı
Hane halkı sayısı (kişi)
Yetiştiricilik şekli
TOPLAM Organik çilek
yetiştirenler
Konvansiyonel
çilek yetiştirenler
2 Sayı (adet) 10 10 20
Oran (%) 18,5 33,3 23,8
3 Sayı (adet) 22 4 26
Oran (%) 40,7 13,3 31,0
4 Sayı (adet) 15 4 19
Oran (%) 27,8 13,3 22,6
5 Sayı (adet) 5 2 7
Oran (%) 9,3 6,7 8,3
6 Sayı (adet) 2 10 12
Oran (%) 3,7 33,3 14,3
TOPLAM Sayı (adet) 54 30 84
Oran (%) 100,0 100,0 100,0
57
İncelenen organik çilek yetiştiriciliği yapan işletmelerin büyük çoğunluğunda (%40,7)
ortalama hane halkı sayısı 3 kişiden oluşmaktadır. Konvansiyonel çilek yetiştiriciliği yapan
işletmelerde ise %33,3’lük kısım 2 ve 6 kişilik hane halkından oluşmaktadır (Çizelge 5.4).
Türkiye'de kırsal kesim aile genişliğinin 5,4 (Anonim 2002) olduğu dikkate alınırsa
araştırma alanında organik çilek yetiştiriciliği yapan deneklerin küçük aile yapısına sahip
olduğu söylenebilir.
Çizelge 5.5 Deneklerin hane halkı sayısı ve standart sapmaları
Yetiştiricilik şekli Örnek sayısı
(adet)
Hane halkı
ortalaması
Standart
sapma
Organik tarım
yapanlar
54 3,39 1,017
Konvansiyonel tarım
yapanlar
30 3,93 1,721
p:0,121>0,05 fark yoktur
Organik ve konvansiyonel üreticilerin karşılaştırılmasında, organik çilek yetiştiricilerinin
ortalama hane halkı sayısının (3,39) konvansiyonel çilek yetiştiricilerine göre (3,93) daha
az olduğu görülmüştür.
Özcan (2004) araştırmasında; organik tarım yapan ailelerle konvansiyonel tarım yapan
aileler arasında birey sayısı açısından bir benzerlik bulunduğunu belirtmektedir. Elde edilen
bu sonuç organik tarıma geçiş kararını etkileyen bir faktör olarak görülmemiştir.
58
Organik çilek yetiştiren işletmeler ile konvansiyonel çilek yetiştiren işletmelerin hane halkı
sayısı arasındaki farklılığı belirlemek için yapılan t testi analizinde, organik çilek yetiştiren
işletmeler ile konvansiyonel çilek yetiştiren işletmelerin hane halkı sayısı arasında fark
bulunmamaktadır (p>0,05). İşgücü gereksiniminin organik tarımda konvansiyonel tarıma
göre daha fazla olması nedeniyle, araştırmada organik yetiştiricilik yapan deneklerin hane
halkı sayısının fazla olması beklenirken bu araştırmada tersi bir durum görülmüştür.
Organik çilek yetiştirilen işletmelerin arazi büyüklüğü açısından küçük olması hane halkı
sayısının azlığı ile açıklanabilir (Çizelge 5.5).
Olhan (1997) yapmış olduğu araştırmada; organik tarım yapanlar ile konvansiyonel tarım
yapanlar arasında aile birey sayısı açısından ilişkinin önemli olduğunu bulmuştur.
Araştırmamızdaki sonucun aksine Olhan araştırmasında; organik tarım yapanların aile birey
sayısının konvansiyonel yetiştiricilere göre daha fazla olduğunu bulmuştur.
Çilek yetiştiriciliği teknolojisinin benimsenmesinde etkili olan faktörlerin araştırıldığı bir
çalışmanın sonuçlarına göre; işgücü ile üretici kararları arasında anlamlı bir ilişkinin
bulunmadığı ortaya konulmuştur (Kijsomporn 1998).
5.1.3 Deneklerin eğitim düzeylerine göre dağılımı
Eğitim düzeyi, her alanında olduğu gibi kırsal alanda da kişilerin sosyo-ekonomik
durumunu ortaya koymada önemli göstergelerden biridir. Eğitim düzeyi kişilerin
davranışları üzerinde etkili olmaktadır.
Çilek yetiştirenlerin eğitim seviyelerinin üretimi yönlendirme ve karar almada etkili olan
unsurlardan biri olduğu varsayılarak çilek yetiştirenlerin eğitim seviyelerine göre dağılımı
incelenmiştir. Bu amaçla elde edilen veriler Çizelge 5.6’da verilmiştir.
59
Araştırma kapsamında ele alınan organik çilek yetiştiricilerinin eğitim seviyelerine göre
dağılımı incelendiğinde büyük çoğunluğunun ilkokul (%74,1) mezunu olduğu
görülmektedir. Konvansiyonel çilek yetiştiricilerinin de büyük çoğunluğu (%83,3) ilkokul
mezunlarından oluşmaktadır. Her iki grupta da üniversite mezunu olan deneklerin oranı
karşılaştırıldığında; konvansiyonel çilek yetiştiriciliği ile uğraşanların oranı (%10,0)
organik çilek yetiştiricilerinin oranından daha fazladır (%7,4). Araştırma alanında okuma
yazma bilmeyen deneğe rastlanılmamıştır (Çizelge 5.6).
Çizelge 5.6 Deneklerin eğitim düzeylerine göre dağılımı
Eğitim düzeyi
Yetiştiricilik şekli
TOPLAM Organik çilek
yetiştirenler
Konvansiyonel
çilek yetiştirenler
Okur-yazar
Sayı (adet) 1 0 1
Oran (%) 1,9 0 1,2
İlkokul
Sayı (adet) 40 25 65
Oran (%) 74,1 83,4 77,4
Ortaokul
Sayı (adet) 2 1 3
Oran (%) 3,7 3,3 3,6
Lise
Sayı (adet) 7 1 8
Oran (%) 13,0 3,3 9,4
Üniversite Sayı (adet) 4 3 7
Oran (%) 7,3 10,0 8,3
TOPLAM Sayı (adet) 54 30 84
Oran (%) 100,0 100,0 100,0
60
Özcan’ın (2004) yapmış olduğu bir araştırmanın sonuçlarına göre, konvansiyonel tarım
yapanların %3,3’ü üniversite mezunu iken organik tarım yapanlar %1,4’ü üniversite
mezunu olarak bulunmuştur.
Organik çilek yetiştiren denekler ile konvansiyonel çilek yetiştiren deneklerin eğitim düzeyi
arasındaki farklılığın derecesini belirlemek için yapılan mann whitney u testinde, organik
çilek yetiştiren denekler ile konvansiyonel çilek yetiştiren deneklerin eğitim düzeyi
arasındaki farklılık anlamlı bulunmamıştır (p>0,05). Organik çilek yetiştiren denekler ile
konvansiyonel çilek yetiştiren deneklerin eğitim düzeyleri arasındaki farklılık önemli
değildir.
Özcan’ın (2004), Kelkit ilçesinde çiftçilerin organik tarım faaliyetlerine katılımı üzerinde
yapmış olduğu araştırmada; eğitim düzeyi açısından organik tarım ve konvansiyonel tarım
yapan denekler arasındaki farklılığın istatistiki açıdan önemli olmadığı ortaya konmuştur.
Manisa’da yapılan bir araştırmanın sonuçlarına göre; organik üreticilik yapanların eğitim
düzeylerinin konvansiyonel üreticilerin eğitim düzeylerine göre daha düşük olduğu
görülmüştür. Ayrıca, eğitim düzeyi açısından organik üreticiler ve konvansiyonel üreticiler
arasındaki ilişkinin istatistiki açıdan önemli olmadığı ortaya konmuştur (Olhan 1997).
Padel ve Lampkin (1994) araştırmalarında organik yetiştiricilik yapanların eğitim
düzeylerinin oldukça yüksek olduğunu bulmuşlardır.
Kijsomporn (1998) araştırmasında; çilek yetiştiriciliği teknolojisinin benimsenmesinde
etkili olan faktörler arasında eğitim ile üretici kararları arasında anlamlı bir ilişkinin
bulunmadığını ortaya koymuştur.
61
Bazı araştırmalarda organik yetiştiricilik yapanların eğitim düzeylerinin konvansiyonel
yetiştiricilik yapanlara göre daha fazla olduğu görülürken bazı araştırmalarda ise eğitim
düzeyi ile organik tarım arasında bir ilişki olmadığı belirtilmektedir.
Bu araştırmadan elde edilen verilere göre eğitim seviyesinin organik tarıma başlamada
etkili olmadığı söylenebilir.
5.1.4 Deneklerin tarımsal deneyim durumlarına göre dağılımı
Her alanda olduğu gibi, tarımsal alandaki deneyim de üreticilerin işlerini daha kolay,
çabuk, düzenli ve zamanında yapmasında önemli bir faktördür. Tarımsal deneyimi daha
fazla olan üreticilerin daha az deneyime sahip olanlara göre işlerinde başarı şansı daha
fazladır.
Araştırmaya dahil olan deneklerin tarımsal deneyim sürelerini öğrenmek için yöneltilen
soruya verdikleri yanıtlara göre Çizelge 5.7 oluşturulmuştur.
1-5 yıl arasında tarımsal deneyime sahip olan deneklerin tamamı (%100,0) organik çilek
yetiştiriciliği ile uğraşmaktadır. 20 yıldan fazla deneyime sahip olan denekler arasında
organik çilek yetiştiriciliği ile uğraşanların oranının (%57,5) konvansiyonel çilek
yetiştiriciliği ile uğraşanlara göre daha fazla (%42,5) olduğu görülmektedir (Çizelge 5.7).
Organik çilek yetiştiren denekler ile konvansiyonel çilek yetiştiren deneklerin deneyim
durumları arasındaki farklılığın derecesini belirlemek için yapılan t testinde, organik çilek
yetiştiren denekler ile konvansiyonel çilek yetiştiren denekler arasında deneyim açısından
bir farklılık bulunmamıştır (p>0,05) (Çizelge 5.8). Eşdeyişle organik çilek yetiştiren
62
denekler ile konvansiyonel çilek yetiştiren denekler arasında deneyim açısından farklılık
önemli değildir.
Çizelge 5.7 Deneklerin tarımsal deneyim durumlarına göre dağılımı
Tarımsal deneyim (yıl)
Yetiştiricilik şekli
TOPLAM Organik çilek
yetiştirenler
Konvansiyonel
çilek yetiştirenler
1-5 Sayı (adet) 3 0 3
Oran (%) 100,0 0,0 100,0
6-10 Sayı (adet) 9 3 12
Oran (%) 75,0 25,0 100,0
11-15 Sayı (adet) 8 7 15
Oran (%) 53,3 46,7 100,0
16-20
Sayı (adet) 11 3 14
Oran (%) 78,6 21,4 100,0
20 +
Sayı (adet) 23 17 40
Oran (%) 57,5 42,5 100,0
TOPLAM
Sayı (adet) 54 30 84,0
Oran (%) 64,3 35,7 100,0
63
Genel olarak değerlendirildiğinde; organik çilek yetiştirenlerin konvansiyonel çilek
yetiştirenlere göre daha fazla tarımsal deneyime sahip oldukları görülmektedir. Bu durum;
tarımsal deneyimi fazla olan üreticilerin yenilikleri benimsemede tarımsal deneyimi az olan
yetiştiricilere göre daha istekli olması ile açıklanabilir.
Kanada’da yapılan bir araştırmaya göre; organik yetiştiricilik yapanların tarımsal
tecrübelerinin konvansiyonel yetiştiricilik yapanlara göre daha az olduğu görülmüştür (Egri
1999).
Çizelge 5.8 Deneklerin genel tarımsal deneyim durumları ve standart sapmaları
Yetiştiricilik şekli Örnek sayısı
(adet)
Tarımsal deneyim
ortalaması
Standart
sapma
Organik tarım
yapanlar
54 23,19 13,67
Konvansiyonel tarım
yapanlar
30 27,03 14,80
p:0,234>0,05 fark yoktur
Deneklerin tarımsal deneyimi ortaya konulduktan sonra, konvansiyonel çilek yetiştirme
deneyimleri sorgulanmıştır (Çizelge 5.9).
64
Çizelge 5.9 Deneklerin konvansiyonel çilek yetiştirme deneyim durumlarına göre dağılımı
Konvansiyonel çilek
üretim deneyimi (yıl)
Yetiştiricilik şekli
TOPLAM Organik çilek
yetiştirenler
Konvansiyonel
çilek yetiştirenler
1-5 Sayı (adet) 15 4 19
Oran (%) 78,9 21,1 100,0
6-10 Sayı (adet) 13 2 15
Oran (%) 86,7 13,3 100,0
11-15 Sayı (adet) 5 9 14
Oran (%) 35,7 64,3 100,0
16-20
Sayı (adet) 7 3 10
Oran (%) 70,0 30,0 100,0
20 +
Sayı (adet) 14 12 26
Oran (%) 53,8 46,2 100,0
TOPLAM
Sayı (adet) 54 30 84
Oran (%) 64,3 35,7 100,0
Organik çilek yetiştiren denekler ile konvansiyonel çilek yetiştiren deneklerin
konvansiyonel çilek yetiştirme deneyim durumları arasındaki farklılığı ortaya koymak
amacı ile yapılan t testinde organik çilek yetiştiren denekler ile konvansiyonel çilek
65
yetiştiren denekler arasında konvansiyonel çilek yetiştirme deneyimi açısından fark yoktur
(p> 0,05). 16-20 yıl arası konvansiyonel çilek üretim deneyimine sahip olan deneklerden
organik çilek yetiştirenlerin oranı %70,0 iken, konvansiyonel çilek yetiştirenlerin oranı
%30,0’dur (Çizelge 5.9). Organik çilek yetiştirenler konvansiyonel çilek yetiştiriciliğinde
daha deneyimlidirler.
Çizelge 5.10 Deneklerin konvansiyonel deneyim durumları ve standart sapmaları
Yetiştiricilik şekli Örnek sayısı
(adet)
Tarımsal deneyim
ortalaması
Standart
sapma
Organik tarım
yapanlar
54 14,76 12,07
Konvansiyonel tarım
yapanlar
30 19,00 9,94
p:0,105>0,05 fark yoktur
Organik çilek yetiştirenlerin %53,7’si 1-5 yıl arasında bir deneyime sahip iken, %44,4’ü
6-10 arasında bir deneyime sahiptir. Akşehir ilçesinde organik tarımın yaklaşık 15 yıl önce
başladığı dikkate alındığında organik çilek yetiştirenlerin sadece %1,9’unun 11-15 yıldır
organik tarımla uğraşıyor olması normal bir sonuç olarak değerlendirilebilir. Bir başka
deyişle Akşehir ilçesinde organik tarımın ilk uygulamaya konulduğu yıllarda organik tarımı
benimseyenlerin sayısının oldukça düşük olduğu söylenebilir (Çizelge 5.11).
66
Çizelge 5.11 Organik çilek yetiştiricilerinin deneyim durumları
Deneyim durumu (yıl) Sayı (adet) Oran (oran)
1-5 29 53,7
6-10 24 44,4
11-15 1 1,9
TOPLAM 54 100,0
Elde edilen bu sonuçlar; Akşehir ilçesini temsil eden ve araştırma kapsamına alınan
köylerde organik tarımın uzun süredir yapıldığını bir kez daha vurgulamaktadır.
Her ne kadar yapılan istatistiki analizlere göre konvansiyonel üreticiler ile organik üreticiler
arasında deneyim açısından pek fazla bir fark olmadığı görülse de konvansiyonel
üreticilerin tarımsal deneyimleri daha fazladır.
Yeniliklerin yayılmasında, bir toplulukta bir fikrin ilk önce benimsenmesi ve uygulanması
çok önemlidir. Rogers’e göre yeniliklerin yayılması zamana göre normal bir dağılım
göstermektedir. Klasik yeniliklerin benimsenmesi ve yayılması eğrisinde, bireyler bir
yenilikle tanıştığında başlangıçta bazı hatalı uygulamalara girmekte, bu da yeniliğin yanlış
anlamalardan dolayı diğerleri tarafından benimsenmesini yavaşlatmaktadır. Bir süre sonra
bu hatalar giderilmekte ve yayılma sürati artmaktadır (Cinemre ve Demiryürek 2005).
Ancak organik tarımın benimsenmesi ve yayılmasında bundan farklı bir durum
sözkonusudur. Organik tarımın Türkiye’de sözleşmeli tarım modeline göre yapılması
nedeniyle üreticilerin organik tarımla ilk tanışma yıllarında toplu bir benimseme ve
sonrasında ise stabil bir şekilde kalması şeklinde bir gelişim bulunmaktadır. Organik tarım
67
üreticilerinin deneyim durumlarına ilişkin grafik incelendiğinde üreticilerin klasik
yeniliklerin yayılması eğrisinden farklı davrandıkları görülmektedir. Çilek yetiştiricilerinin
ifadelerine göre; Akşehir ilçesinde organik tarımla tanışma 1993 yıllarına rastlamaktadır.
Bu yıllarda organik tarım firmalarının araştırma alanında yapmış oldukları tanıtım
faaliyetleri sonucunda pazar garantisinin de etkisi ve bu yetiştiricilik şeklinin sözleşmeli
model ile yapılıyor olmasından dolayı ile ilk yıllarda toplu ve artan bir benimseme
görülmüş ve daha sonra durum bu durum stabil bir şekilde devam etmiştir (Şekil 5.1).
0 5 10 15 20 25
1
2
3
4
5
6
7
8
9
%
yıl
%
Yıl
Şekil 5.1 Akşehir’de organik çilek yetiştiriciliğinin benimsenme ve yayılama süreci
Aslında organik tarım üretimine projeler altında başlayıp daha sonra bırakan üreticiler
olduğu görülmüştür. Ancak şirketlerin sunduğu olanaklar ve pazar garantisi nedeniyle
üreticilerin büyük bir kısmı organik tarıma devam etmiştir, ayrılan olmamıştır. Organik
tarımda yeniliklerin yayılması eğrisine göre farklı bir durum ortaya çıkmaktadır.
Şiirketlerin talebi ile başlatılan organik çilek üretimi bir anda çok sayıda çiftçi tarafından
benimsenmiştir.
68
Demiryürek (2000) organik fındık yetiştiriciliği konusunda yaptığı araştırmada
konvansiyonel fındık üreticilerinin deneyiminin 2-50 yıl arasında değişmekte olduğunu
belirtmektedir. Araştırma sonuçlarına göre; organik fındık yetiştiriciliği yapanların
ortalama tarımsal deneyimleri 26,6 yıldır. Bu sonuç konvansiyonel yetiştiricilerin ortalama
deneyim yılından daha yüksektir (23,6 yıl). Araştırmada ayrıca, bir çok ülkede organik
yetiştiricilik yapanların konvansiyonel deneyimlerinin bulunmadığı veya çok az deneyime
sahip oldukları vurgulanmaktadır. Organik fındık yetiştiriciliği yapanlarda ise bu durum
farklılık göstermekte olup denekler konvansiyonel fındık yetiştiriciliğinden organik fındık
yetiştiriciliğine geçmişlerdir. Ortaya konulan bu sonuç Akşehir ilçesinde yapılan araştırma
sonucu ile benzerlik göstermektedir.
5.1.5 Deneklerin gelir kaynaklarına göre dağılımı
Kırsal alanda yaşayanlar gelirlerini genelde tarım ve tarımla ilgili mesleklerden sağlamakla
birlikte tarım dışı işlerden de gelir elde edebilmektedirler. Araştırma ekonomik analiz
yapmayı amaçlamadığından deneklere yıllık olarak elde ettikleri gelirin kaynakları (tarım
ve/veya tarım dışı) sorulmuş ve elde edilen yanıtlara göre değerlendirme yapılmıştır.
Deneklerin büyük çoğunluğu tarımsal gelir yanında tarım dışı gelire de sahiptir. Organik
çilek yetiştirenlerin %27,8’i gelirinin tamamını sadece tarımdan sağlarken %72,2’si tarımla
birlikte tarım dışı gelir de elde etmektedir. Bu durum konvansiyonel çilek yetiştiricileri için
de benzerlik göstermekte olup konvansiyonel çilek yetiştiricilerinin %30,0’u gelirinin
tamamını tarımdan sağlarken %70’i de tarımla birlikte tarım dışı gelire sahiptir.
Organik çilek yetiştiriciliği yapan deneklerin tarımdan elde ettikleri yıllık ortalama gelir
miktarı 3,89 bin YTL olarak tespit edilmiştir. Bunun yanı sıra tarım dışı gelirleri ise yıllık
ortalama 3,83 bin YTL’dir. Organik yetiştiricilik yapan deneklerin tarımdan elde ettikleri
yıllık gelir ile tarım dışı yıllık gelir miktarları birbirine çok yakındır (Çizelge 5.12).
69
Çizelge 5.12 Deneklerin tarımsal gelir ve tarım dışı gelirlerinin karşılaştırılması
Yetiştiricilik
Şekli
Örnek sayısı
(adet)
Gelir ortalaması
(1.000YTL/Yıl)
Standart
sapma
Tarımsal
gelir*
Organik tarım
Yapanlar
54 3,89 3,25
Konvansiyonel
tarım yapanlar
30 2,03 1,09
Tarım dışı
gelir**
Organik tarım
Yapanlar
54 3,83 3,36
Konvansiyonel
tarım yapanlar
30 4,27 3,69
*p:0,0<0,05 fark vardır
**p:0,59>0,05 fark yoktur
Konvansiyonel yetiştiricilik yapanların yıllık ortalama tarımsal geliri 2,03 bin YTL iken,
tarım dışı yıllık ortalama gelirleri 4,27 bin YTL’dir. (Çizelge 5.12).
Organik ve konvansiyonel yetiştiricilik yapanlar arasında tarımdan elde ettikleri gelir
seviyeleri arasında yapılan t testi analizine göre farklılık olduğu görülmüştür. Organik çilek
yetiştiren deneklerin tarımdan elde ettikleri gelir konvansiyonel yetiştiricilerin gelirlerine
göre neredeyse iki kat daha fazladır (Çizelge 5.12). Organik yetiştiricilik yapanların
gelirlerinin konvansiyonel yetiştiricilik yapanlara göre daha fazla olmasında organik çilek
satış fiyatının konvansiyonel çilek satış fiyatına göre daha yüksek olması etkilidir denebilir.
Organik yetiştiricilik yapanların çilek üretim alanları konvansiyonel yetiştiricilerin çilek
70
üretim alanına göre daha fazladır (Çizelge 5.20). Organik çilek yetiştiricilerinin üretim
deseninde yer alan diğer organik meyvelerin satışından elde edilen gelir organik gelirin
artışına katkı sağlamaktadır. Bunun sonucunda organik yetiştiricilerin tarımsal geliri
konvansiyonel yetiştiricilere göre daha fazla olmaktadır.
Organik ve konvansiyonel yetiştiricilik yapan deneklerin tarımdışı gelirleri arasında büyük
bir fark bulunmamıştır. Yapılan t testi ile bu durum doğrulanmıştır (p>0,05 ).
Olhan (1997) araştırmasında, gelir düzeyi bakımından organik tarım yapanlar ile geleneksel
tarım yapanlar arasındaki ilişkinin istatistiki açıdan önemli olduğunu tespit etmiştir.
Konu ile ilgili olarak yapılan diğer araştırmalarda; bir yeniliği benimseyenlerin gelir
seviyesinin yeniliği benimsemeyenlere göre daha yüksek olduğu bulunmuştur (Taluğ 1974,
Ceylan 1988, Tatlıdil 1989).
İngiltere’de yapılan bir araştırmanın sonucuna göre; bitkisel ve hayvansal üretimin birlikte
yapıldığı çiftlikler için organik tarımdan elde edilen gelirin konvansiyonel tarımdan edilen
gelirle neredeyse aynı olduğu tespit edilmiştir. Ancak; bu durum sadece bitkisel üretim ya
da sadece hayvansal üretim yapılan çiftlikler için geçerli değildir (Lampkin 1994).
Avusturalya (Wynen 1994) ve ABD’de (Anderson 1994) yapılan bazı araştırmaların
sonucuna göre; organik tarımdan elde edilen net gelir konvansiyonel tarımdan elde edilen
net gelirden düşük bulunmuştur.
Organik tarımdan elde edilen geliri etkileyen birçok faktör bulunmaktadır. Üretim şekli,
üretim maliyeti, verim, kullanılan girdi düzeyi ve işçilik, organik ürün satış fiyatı gelirin az
veya çok olmasında doğrudan etki yapmaktadır (Demiryürek 2000). Akşehir ilçesinde
71
yapılan organik çilek üretiminde çok fazla girdi ve işçiliğin kullanılmaması üretim
maliyetini düşürmektedir. Organik çilek için ödenen fiyat (1,10 YTL/kg) konvansiyonel
çilek için ödenen fiyattan (0,90YTL/kg) daha fazla olduğundan ve konvansiyonel çileğin
maliyetinin organik çileğe göre yüksek olmasından dolayı organik yetiştiricilik yapanların
tarımsal geliri daha yüksektir.
5.1.6 Deneklerin gelir seviyelerine göre dağılımı
Gelir, bir kişinin belirli bir zaman dilimi içinde aynı zenginlikte kalmak koşulu ile o dönem
içinde tüketebileceği mal ve hizmetlerin tamamı olarak tanımlanmaktadır (Özkan 2004).
Tarımsal faaliyetlerle uğraşanlar genelde muhasebe kayıtlarını tutmadıklarından
araştırmalarda işletmelerden bilgi almak için anket yöntemine başvurulmaktadır. Ancak
anket yardımı ile deneklerden bilgi alınması esnasında çeşitli zorluklarla karşılaşılmaktadır.
Genellikle denekler mali konularda bilgi vermeye yanaşmamakta ya da eksik ve doğru
olmayan bilgi verme eğilimindedirler. Bu nedenle mali konularla ilgili bilgi alınması
esnasında direkt bir soru yöneltmek yerine deneklerin mali durumunu belirlemek amacıyla
dolaylı sorular yöneltilmelidir. Bununla ilgili olarak deneklere “Hane halkınız mal varlığı
ve geliri ile köylü aileler içinde yüksek, orta ve düşük gelir gruplarından hangisi içinde yer
almaktadır” şeklinde bir soru yöneltilmiş ve alınan yanıtlara göre Çizelge 5.13
düzenlenmiştir.
Anket yapılan her iki gruba dahil olan yetiştiriciler kendilerini orta ve düşük gelirli olarak
gösterme eğilimindedirler. Konvansiyonel yetiştiricilik yapanların büyük bir kısmı (%56;7)
kendilerini gelir seviyesi açısından düşük gelirli olarak tarif etmişlerdir. Ayrıca, organik
yetiştiricilik yapan deneklerin büyük çoğunluğu (%94,5) kendilerini orta ve düşük gelirli
olarak tanımlarken konvansiyonel yetiştiricilik yapanlardan hiç biri kendini yüksek gelirli
olarak tanımlamamıştır (Çizelge 5.13).
72
Çizelge 5.13 Deneklerin köy içindeki gelir seviyelerine göre dağılımı
Köy içi gelir seviyesi
Yetiştiricilik şekli
TOPLAM Organik çilek
yetiştirenler
Konvansiyonel
çilek yetiştirenler
Yüksek
gelirli
Sayı (adet) 3 0 3
Oran (%) 5,6 0,0 3,6
Orta
gelirli
Sayı (adet) 28 13 41
Oran (%) 51,9 43,3 48,8
Düşük
gelirli
Sayı (adet) 23 17 40
Oran (%) 42,6 56,7 47,6
TOPLAM
Sayı (adet) 54 30 84
Oran (%) 100,0 100,0 100,0
Organik çilek yetiştiren denekler ile konvansiyonel çilek yetiştiren deneklerin köy içindeki
gelir seviyeleri arasındaki farklılığın derecesini belirlemek için yapılan Mann Whitney U
testinde, organik çilek yetiştiren denekler ile konvansiyonel çilek yetiştiren denekler
arasında köy içindeki gelir seviyeleri itibarı ile ortaya çıkan farklılık anlamlı bulunmamıştır
(p>0,05). Eş deyişle; organik çilek yetiştiren denekler ile konvansiyonel çilek yetiştiren
denekler arasında köy içi gelir seviyesi açısından farklılık önemli değildir.
73
Elde edilen bu sonuç, benzer konularda yapılan değişik araştırmaların sonuçlarının bazıları
ile benzerlik bazıları ile de farklılık göstermektedir. Bununla ilgili olarak yapılan bazı
araştırmaların sonuçları aşağıda yer almaktadır.
Tatlıdil ve Aydın (1988), Tokat Merkez İlçede süt sığırcılığı işletmelerinin yenilikleri
benimsenmesini etkileyen faktörleri belirlemeye yönelik bir araştırma yapmışlardır.
Araştırma sonucunda, işletmecilerin yıllık gelir düzeyleri, yıllık sütçülük gelir düzeyleri,
ürün pazarlama hacimleri, arazi varlıkları ve sahip oldukları diğer hayvan varlıkları ile
sütçülükle ilgili tarımsal yenilikleri benimseme davranışları arasında olumlu bir bağlantı
bulunmuştur. Bunun yanında; işletmecilerin yaşları, eğitim düzeyleri, ailelerde eğitim gören
bireylerin bulunması, ürün pazarlama desenleri, süt fabrikasına satış yapabilme oranları, süt
fabrikasının süt satma durumu, işletme büyüklükleri ve traktöre sahip olma durumunun süt
hayvancılığı ile ilgili yeniliklerin benimsenmesinde etkili olmadığı sonucuna varmışlardır.
Olhan (1997) araştırmasında, organik tarım yapanların konvansiyonel tarım yapanlara göre
daha yüksek gelir seviyesine sahip olduklarını ortaya koymuştur.
Özcan (2004), araştırmasında organik tarım yapanlar ile konvansiyonel tarım yapanların
gelir düzeyi arasında pek bir fark olmadığını ortaya koymuş ve yapmış olduğu khi-kare
analizi sonucuna göre denekler arasında gelir durumu açısından ortaya çıkan farklılığın
önemli olmadığını vurgulamıştır.
Elde edilen sonuçlara göre, organik tarımın benimsenmesinde gelir seviyesinin etkin bir
faktör olduğunu söylemek mümkün değildir. Çünkü hem organik çilek yetiştiricileri hem
de konvansiyonel çilek yetiştiricilerinin büyük çoğunluğu orta gelir grubu ve düşük gelir
grubunda kendilerini tanımlamaktadırlar. Bu sonuca göre, farklı gelir düzeyine sahip olan
üreticilerin organik tarımı benimseyebilecekleri ifade edilebilir.
74
5.1.7 Deneklerin tarıma ayırdıkları zaman ve meslek gruplarına göre dağılımı
Kırsal alanda yaşayanların büyük bir çoğunluğu genellikle tarımsal faaliyetlerle
uğraşmaktadır. Çilek yetiştiriciliği diğer bitkisel üretim faaliyetleri ile karşılaştırıldığında
işgücü açısından daha fazla zaman ayrılması gereken bir faaliyettir. Buna rağmen, çilek
yetiştirenlerin bir kısmı tarımı ikinci bir meslek olarak sürdürdükleri için ya da tarımsal
faaliyetlerinin yanı sıra ek gelir elde etmek için tarım dışı faaliyetlerle de uğraşmaktadırlar.
Tarımsal faaliyette bulunan üreticilerin bu faaliyetleri için ne kadar zaman ayırdıklarının
belirlenmesi önem arz etmektedir.
Çizelge 5.14 Deneklerin tarıma ayırdıkları zamana göre dağılımı
Tarıma ayrılan zaman
Yetiştiricilik şekli
TOPLAM Organik çilek
yetiştirenler
Konvansiyonel
çilek yetiştirenler
Tam zamanlı Sayı (adet) 15 21 36
Oran (%) 27,8 70,0 42,9
Kısmi zamanlı Sayı (adet) 39 9 48
Oran (%) 72,2 30,0 57,1
TOPLAM
Sayı (adet) 54 30 84
Oran (%) 100,0 100,0 100,0
p:0,01 İstatistiki açıdan bir fark bulunmaktadır
75
Çilek yetiştiriciliği yapan deneklerin bazıları tarımsal faaliyetler için bütün zamanını
ayırırken, bazıları ise zamanının bir kısmını ayırmaktadır. Organik çilek yetiştiricilerinin
%27,8’i tarıma tam zaman ayırırken %72,2’si kısmi zaman ayırmaktadır (Çizelge 5.14).
Elde edilen bu sonuç; organik çilek yetiştirenlerin tarım dışı gelirlerinin fazla olması
nedeniyle organik çilek üretimine kısmi zaman ayırmaları ile açıklanabilir.
Organik çilek yetiştiren işletmeler ile konvansiyonel çilek yetiştiren işletmelerin tarıma
ayırdıkları zaman arasındaki farklılığın derecesini belirlemek için yapılan khi-kare
analizinde, organik çilek yetiştiren işletmeler ile konvansiyonel çilek yetiştiren işletmelerin
tarıma ayırdıkları zaman arasındaki farklılık anlamlıdır (p<0,10).
Çizelge 5.15 Deneklerin meslek gruplarına göre dağılımı
Meslek grupları Yetiştiricilik şekli
TOPLAM Organik çilek
yetiştirenler
Konvansiyonel
Çilek yetiştirenler
Çiftçi Sayı(adet) 15 9 24
Oran(%) 27,8 30,0 28,6
Diğer meslek
grupları
Sayı(adet) 39 21 60
Oran(%) 72,2 70,0 71,4
TOPLAM Sayı(adet) 54 30 84
Oran(%) 100,0 100,0 100,0
p:0,829 İstatistiki açıdan bir fark bulunmamaktadır
76
Organik tarımla uğraşan deneklerin büyük çoğunluğu çiftçilik yanında tarım dışı işlerle
(%72,2) de uğraşmaktadır (Çizelge 5.15). Çiftçiliğin yanı sıra tarım dışı ilerle uğraşan
organik çilek yetiştiriciliği yapan deneklerin % 41,0’ı işçi, %48,7’si memur, %2,6’sı tüccar-
serbest meslek sahibi ve %7,7’si emeklilerden meydana gelmektedir.
Organik çilek yetiştiren işletmeler ile konvansiyonel çilek yetiştiren işletmelerin meslek
gruplarına göre dağılımı arasındaki farklılığın derecesini belirlemek için yapılan analizde,
organik çilek yetiştiren işletmeler ile konvansiyonel çilek yetiştiren işletmelerin meslek
grupları arasındaki farklılık anlamlı değildir (p>0,10). Eş deyişle; organik çilek yetiştiren
işletmeler ile konvansiyonel çilek yetiştiren işletmelerin meslek grupları açısından
birbirlerinden farklılığı önemli değildir.
Konvansiyonel çilek yetiştiriciliği yapanlar arasında memurlara rastlanılmazken, organik
çilek yetiştiriciliği yapanlar arasında memurlar bulunmaktadır.
5.1.8 Deneklerin kredi kullanma durumu
Tarım işletmelerinde üretilen değişik girdiler yerine işletme dışından satın alınan girdi
kullanımının devamı, tarımsal işletme büyüklüklerinin artması ve tarımda artan
uzmanlaşma çiftçilerin sermaye ve kredi gereksiniminin artmasına neden olmuştur (Doll
and Orazem 2005).
Tarımsal üretimde gerekli olan girdinin temini ve karlılığın artırılması için yeterli
sermayeye sahip olmak bir gerekliliktir. Kredi, yeterli miktarda sermayeye sahip olmayan
işletmelerin finansmanında kullanılmaktadır (İnan 1998).
77
Aksöz (1972) kredi’yi “kararlaştırılan bir vade sonunda, kullanım bedeli ile birlikte, geri
vermek üzere başkasını ait bir mal veya parayı kullanmak” şeklinde tarif etmiştir.
Tarımsal kredi; ülke içinde ve dışında pazarlama kabiliyeti bulunan tarımsal ürünlerin
üretilmesi, işlenmesi, değerlendirilmesi, depolanması, pazarlanması veya bir bölgeye
yönelik özel bir projenin finansmanı amacına yönelik olarak kullanılan kredilerdir (Uyar
2005).
Çizelge 5.16 Deneklerin kredi kullanma durumuna göre dağılımı
Kredi kullanımı
Yetiştiricilik şekli
TOPLAM Organik çilek
yetiştirenler
Konvansiyonel
çilek yetiştirenler
Her yıl
kullanan
Sayı (adet) 1 0 1
Oran (%) 1,9 0,0 1,2
Gerektiğinde
kullanan
Sayı (adet) 3 3 6
Oran (%) 5,6 10,0 7,1
Kredi
kullanmayan
Sayı (adet) 50 27 77
Oran (%) 92,6 90,0 91,7
TOPLAM
Sayı (adet) 54 30 84
Oran (%) 100,0 100,0 100,0
78
Deneklerin üretim süresinde kullandıkları kredi ile ilgili bilgi almak için yöneltilen soruya
vermiş oldukları yanıta göre çizelge 5.16 düzenlenmiştir. Çizelgenin incelenmesinden de
görüleceği üzere her iki gruptaki yetiştiricilerden hemen hemen hiç biri tarımsal kredi
kullanmamıştır. Her yıl kredi kullanan deneklerin oranı organik yetiştiricilik yapanlarda
%1,9 gibi çok küçük bir oranı teşkil ederken konvansiyonel yetiştiricilik yapanlar arasında
her yıl kredi kullanan deneğe rastlanılmamıştır (Çizelge 5.16).
Türkiye’de çiftçilere kredi veren kuruluşlar gelişmiş ülkelerle karşılaştırıldığında hem
sayıca az hem de kırsal alanda yeterli örgütlenmeyi sağlayamamışlardır. Ayrıca, kırsal
alanda örgütlenmiş olan kredi kuruluşlarından kredi alma prosedürünün güçlüğü krediye
gereksinim duyan çiftçiler üzerinde caydırıcı bir rol oynamaktadır. Organik tarım yapan
çiftçilere, TKB’nin uygulamada olan bitkisel üretimi destekleme tebiği kapsamında diğer
bankalara göre Ziraat Bankası tarafından düşük faizli kredi verilmektedir. Ancak, kredi
almak için banka tarafından talep edilen belge ve bilgiler çiftçiler tarafından kolaylıkla
hazırlanabilecek olmadığından kredi almayı cazip olmaktan çıkarmaktadır.
Araştırma alanında elde edilen bilgilere göre, deneklerin organik tarım uygulamaları
esnasında düşük kredilerden faydalanabilecekleri konusunda tarım ilçe müdürlüğü
elemanları tarafından yeterince bilgilendirilmediği görülmüştür.
Organik çilek yetiştiren denekler ile konvansiyonel çilek yetiştiren deneklerin kredi
kullanımları arasındaki fark olup olmadığını belirlemek için yapılan Mann Whitney U
testinde, organik çilek yetiştiren denekler ile konvansiyonel çilek yetiştiren denekler
arasında kredi kullanımı itibarı ile ortaya çıkan farklılık anlamlı bulunmamıştır (p>0,05). Eş
deyişle; organik çilek yetiştiren denekler ile konvansiyonel çilek yetiştiren denekler
arasında kredi kullanımı açısından farklılık önemli değildir.
79
Çin’de yapılan bir araştırmada; çilek üreticilerinin kredi kaynaklarını kullanımı ile ilgili
bilgi ve tecrübeye sahip oldukları görülmüştür (Khampoung 1998).
5.1.9 Deneklerin örgütlenme durumuna göre dağılımı
Küreselleşme süreci ile bir dönüşüm ve değişim içine giren dünya ekonomisine paralel
olarak tarım sektörü de bu değişim ve dönüşümden çeşitli şekillerde etkilenmektedir.
Çoğunlukla küçük aile işletmelerinden oluşan ve çeşitli sorunları bulunan Türkiye tarım
işletmelerinin sorunları arasında örgütlenme sorununun ayrı bir yeri bulunmaktadır.
Üreticilerin tarımsal girdi sağlama, teknik danışmanlık ve pazarlardaki risk ve belirsizlikleri
azaltma konularındaki beklentilerini karşılamak üzere özerk yapıdaki örgütlerin
kurulmasına gerek duyulmaktadır. Örgütlenme, üreticilere ortaya çıkardıkları tarımsal
katma değerden daha fazla pay almaları, tarımsal girdilerin maliyetlerini azaltma, daha iyi
ürün fiyatı sağlama, teknik bilgi edinmede kolaylık ve pazarlık gücü sağlama gibi
konularda değişik avantajlar sağlamaktadır (Sayın ve Sayın 2004).
Bireyler her zaman bütün gereksinimlerini kendi başlarına karşılayamazlar. Bir
organizasyon içinde bir araya gelmek bireylerin sosyal, ekonomik ve politik yönden
güçlenmesini sağlamak için gereklidir. Kırsal alanda örgütlenme ayrı bir önem
taşımaktadır. Tarımsal faaliyetle uğraşanların sermaye birikimi ve ekonomik güçleri
yetersiz olduğundan bir güç oluşturmak için bir araya gelmek mecburiyeti ortaya
çıkmaktadır. Kırsal alandaki birleşmeler genelde kooperatifçilik şeklinde ortaya
çıkmaktadır.
80
Gelişmiş ülkelerin ekonomik ve sosyal yaşamının gelişiminde özel sektör ve kamu sektörü
yanında kooperatifçilik üçüncü sektör olarak ortaya çıkmış olup ortakların belirli bir amaç
için örgütlenmelerini sağlamada kullanılan en yaygın modeldir (Sayın ve Sayın 2004).
Çizelge 5.17 Deneklerin tarımsal kooperatiflere üye olma durumuna göre dağılımı
Kooperatif üyeliği
Yetiştiricilik şekli
TOPLAM Organik çilek
yetiştirenler
Konvansiyonel
çilek yetiştirenler
Üye değil Sayı (adet) 18 6 24
Oran (%) 33,3 20,0 28,6
Üye Sayı (adet) 36 24 60
Oran (%) 66,7 80,0 71,4
TOPLAM
Sayı (adet) 54 30 84
Oran (%) 100,0 100,0 100,0
p:0,219>0,10 İstatistiki açıdan bir fark bulunmamaktadır
Araştırma alanında tarımsal örgütlenme hakkında bilgi edinmek için deneklere her hangi
bir tarımsal kooperatife üye olup olmadığı şeklinde bir soru yöneltilmiştir. Soruya verilen
yanıtlara göre Çizelge 5.17 oluşturulmuştur.
Deneklerin bazıları araştırma alanında bulunan çeşitli tarımsal kooperatiflerin üyesidirler.
Araştırma alanında her hangi bir kooperatife üye olmayan deneklerin oranı organik
yetiştiricilik yapanlarda %33,3, konvansiyonel yetiştiricilik yapanlarda ise %20,0
oranındadır (Çizelge 5.17).
81
Elde edilen bu oran kırsal alanda halen örgütlenmenin öneminin yeterince anlaşılmadığının
bir göstergesi olarak değerlendirilebilir. Araştırma alanında bulunan tarımsal
kooperatiflerin üreticilere yönelik etkin faaliyetlerinin olmadığı araştırmacı tarafından
araştırma alanından bilgi toplanırken gözlemlenmiştir.
Yapılan araştırmada; organik ve konvansiyonel yetiştiricilik yapan deneklerin sulama
kooperatifine, tarım kredi kooperatifine ve köy kalkınma kooperatifine üye oldukları tespit
edilmiştir. Bazı deneklerin birden fazla kooperatife üye oldukları ve bu şekilde çeşitli
girdileri değişik yerlerden temin etme eğilimi taşıdıkları görülmüştür.
Oruç (2001), araştırmasında deneklerin %88,9’unun en az bir tarımsal kooperatife üye
olduğunu, en fazla üye olunan tarımsal kooperatifin Pankobirlik olduğunu tespit etmiştir.
Özcan (2004) araştırmasında, organik tarım yapan deneklerin %62,0’sinin her hangi bir
kooperatife üyeliği bulunduğunu ortaya koymuştur.
Birecik barajı inşaatından etkilenerek yeni yerleşim alanlarına göç etmek durumunda kalan
dört köyde yapılan bir araştırmanın sonucuna göre; deneklerin örgütlenme konusunda proje
veya tarımsal eğitim ve yayım hizmetlerinden sorumlu kurum tarafından
yönlendirilmedikleri gözlemlenmiştir (Özer 2007).
Organik çilek yetiştiren denekler ile konvansiyonel çilek yetiştiren deneklerin her hangi bir
kooperatife üyeliği arasındaki farklılığın derecesini belirlemek için yapılan khi-kare
analizinde, organik çilek yetiştiren denekler ile konvansiyonel çilek yetiştiren denekler
arasında her hangi bir kooperatif üyeliği itibarı ile ortaya çıkan farklılık anlamlı
bulunmamıştır (p>0,10).
82
Domates üretiminde yeniliklerin yayılması ve benimsenmesi konulu bir araştırmada;
üreticilerin, hibrit çeşit, gübreleme, ilaçlı mücadele, sulama, telleme sistemi ve pazarlama
konularındaki toplam altı yeniliği benimsemelerine etki eden faktörler incelenmiştir.
Araştırma bulgularına göre, yeniliğin benimsenmesi ile meslekle ilgili dernek veya
kooperatif üyeliği arasında anlamlı bir ilişki olmadığı anlaşılmıştır (Hoşgör 1995).
Türkiye’de; organik tarım üreticileri henüz etkin bir örgütlü yapıya kavuşmamıştır. Bunun
yanında organik tarımın geliştirilmesi ve yaygınlaşmasında faaliyet gösteren dernekler
örgütlenmesini daha erken başlatmışlardır. Örneğin, Ekolojik Tarım Kontrol
Organizasyonu (ETKO); organik tarımın geliştirilmesinde uzun yıllardır faaliyette
bulunmaktadır. Bu organizasyon yanında aynı alanda faaliyet gösteren çok sayıda Sivil
Toplum Kuruluşu bulunmaktadır. Bu örgütlerin üretici örgütlerine göre daha hızlı
gelişmesinde organik tarımın yurtdışı firmaların istekleri doğrultusunda başlaması etkili
olmuştur.
5.3 İşletme Özellikleri
Bu bölümde, araştırma kapsamındaki organik ve konvansiyonel çilek üreticilerinin arazi
mülkiyet durumu ve arazi kullanımına, alet-makine durumuna, hayvan varlığına ve üretim
desenlerine ilişkin veriler sunulmuştur.
5.3.1 Arazi mülkiyet durumu ve arazi kullanımı
Tarımsal üretimde bulunmak için gerekli olan üretim faktörlerinden biri de arazidir. Arazi
daha çok fiziksel genişliği belirtmekte kullanılmaktadır. Arazi tarımsal faaliyetin
vazgeçilmez bir üretim vasıtasıdır. Tarım arazisi, sadece tarımsal üretimin kuruluş yeri
değil aynı zamanda tarımsal üretimin yapıldığı alanı kapsamaktadır (Açıl ve Demirci 1984).
83
İşletme arazisi; araştırma bölgesinde mülk arazi ile kiraya tutulan arazilerden oluşmaktadır.
Deneklerin sahip oldukları arazilerin mülkiyet durumuna göre dağılımı Çizelge 5.18’de
görülmektedir. Deneklerden organik çilek yetiştirenlerin %88,5’i mülk arazisi üzerinde
yetiştiricilik yaparken konvansiyonel çilek yetiştirenlerin %90,9’u mülk arazisi üzerinde
çilek yetiştirmektedir. Deneklerden hiç biri kiraya ve ortağa arazi vermemiştir (Çizelge
5.18).
Çizelge 5.18 Deneklerin arazi mülkiyet durumu
Mülkiyet durumu
Yetiştiricilik şekli
Organik çilek
yetiştirenler
Konvansiyonel
çilek yetiştirenler
Mülk arazi Sayı (adet) 54* 30*
Oran (%) 100,0 100,0
Kiraya
tutulan arazi
Sayı (adet) 7 3
Oran (%) 13,0 10,0
*: Mülk araziye sahip olan denekler aynı zamanda kiraya arazi tutmaktadır
Organik çilek yetiştiriciliği yapan denekler konvansiyonel çilek yetiştiriciliği yapan
deneklere göre daha çok arazi kiraya tutmaktadırlar. Organik çilek yetiştiriciliği yapan
deneklerden %13’ünün mülk arazileri yanında kiraya tuttukları arazi üzerinde çilek
yetiştiriciliği yaptığı görülürken konvansiyonel çilek yetiştiriciliği yapan deneklerin
%10’unun mülk arazileri yanında kiraya arazi tuttukları görülmektedir (Çizelge 5.18).
84
Araştırma alanında 1 dekardan küçük mülk araziye sahip olan deneğe rastlanmamıştır.
Deneklerin sahip oldukları mülk araziler 1 dekar ile 80 dekardan büyük arazilerden
oluşmaktadır.
Çizelge 5.19 Deneklerin sahip oldukları mülk arazilerin büyüklük gruplarına göre dağılımı
Mülk arazi genişliği (da.)
Yetiştiricilik şekli
TOPLAM Organik çilek
yetiştirenler
Konvansiyonel
çilek yetiştirenler
1-20 Sayı (adet) 25 15 40
Oran (%) 46,3 50,0 47,6
21-40 Sayı (adet) 17 11 28
Oran (%) 31,5 36,7 33,3
41-60 Sayı (adet) 7 4 11
Oran (%) 13,0 13,3 13,1
61-80 Sayı (adet) 4 0 4
Oran (%) 7,4 0,0 4,8
80 + Sayı (adet) 1 0 1
Oran (%) 1,9 0,0 1,2
TOPLAM Sayı (adet) 54 30 84
Oran (%) 100 100% 100
85
Çizelge 5.19’da mülk arazinin arazi büyüklük gruplarına göre dağılımı görülmektedir.
Organik çilek yetiştiriciliği yapan deneklerin sahip oldukları mülk arazilerin büyüklük
gruplarına göre dağılımında en büyük arazi grubunu 1-20 dekar arasındaki arazi grubu
(%46,3) oluşturmaktadır. 1-20 dekar arazi büyüklük grubunu 21-40 dekar arasındaki
araziler (%31,5) izlemektedir. 40 dekardan küçük organik çilek yetiştiriciliği yapılan mülk
araziler toplam mülk arazilerin %77,8’ini oluştururken bu durum konvansiyonel çilek
yetiştiriciliği yapanlarda %86,7’dir. Bu sonuca göre, araştırma alanında organik ve
konvansiyonel çilek yetiştiriciliği yapılan mülk arazilerin çoğunluğunun küçük
işletmelerden oluştuğu söylenebilir. Organik çilek yetiştiriciliği yapılan araziler arasında 80
dekardan büyük mülk araziler toplam mülk arazinin %1,9’unu oluşturmaktadır (Çizelge
5.19).
Konvansiyonel çilek yetiştiriciliği yapılan arazilerin yarısını (%50,0) 1-20 dekar arasındaki
mülk arazileri oluşturmaktadır. Konvansiyonel çilek yetiştiriciliği yapılan mülk arazi
genişliği arasında 60 dekardan büyük mülk arazi genişliğine rastlanılmamıştır.
Organik ve konvansiyonel çilek yetiştiriciliği yapılan arazilerde 1-20 dekar ve 21-40 dekar
mülk arazi genişliğine sahip olanlar arasında oransal olarak pek fark bulunmamaktadır. Bu
sonuca göre, araştırma alanındaki organik ve konvansiyonel çilek yetiştirme alanlarının
mülk arazi genişlikleri itibarı ile bir birlerine benzerlik gösterdiği söylenebilir (Çizelge
5.19).
Deneklerin sahip oldukları ortalama mülk arazilerinin genişliği açısından bir değerlendirme
yapıldığında; organik çilek yetiştiriciliği yapanların ortalama arazi genişliğinin
konvansiyonel çilek yetiştiriciliği yapanlara göre daha büyük olduğu görülmektedir.
Örneğin; konvansiyonel çilek yetiştiriciliği yapanlarda ortalama arazi genişliği 22 dekar
iken organik çilek yetiştiriciliği yapanlarda ortalama arazi genişliği 27,24 dekardır (Çizelge
5.20).
86
Çizelge 5.20 Deneklerin sahip oldukları ortalama mülk arazi genişliği
Yetiştiricilik şekli Örnek sayısı
(adet)
Mülk arazi
genişliği (da)
Standart
sapma
Organik tarım
yapanlar
54 27,24 20,441
Konvansiyonel tarım
yapanlar
30 22 17,163
p:0,215>0,05 istatistiksel olarak fark yoktur
Malkara ilçesinde ayçiçeği üreticilerinin teknolojik yeniliklere karşı davranışlarını etkileyen
etmenlerin araştırıldığı bir çalışmada 216 üretici ile görüşülmüştür. Araştırma bulgularına
göre, deneklerin işletme büyüklüğü, yıllık tarımsal gelirleri, yaşları ile teknolojik
yeniliklere karşı davranışları arasında istatistiki olarak önemli bir bağıntının bulunmadığı,
deneklerin risklere, bilimsel denemelere ve kaderciliğe karşı olan tutumlarıyla teknolojik
yeniliklere karşı davranışlarında istatistiki olarak önemli bir bağıntının olduğu saptanmıştır
(Gürel 1998).
Deneklerin kiraya tuttukları ortalama arazi genişlikleri organik ve konvansiyonel çilek
yetiştiriciliği yapan gruplar arasında farklılık göstermektedir. Organik çilek yetiştiriciliği
yapan deneklerin kiraya tuttukları ortalama arazi genişlikleri konvansiyonel çilek
yetiştiricilerine göre daha fazladır (Çizelge 5.21).
87
Çizelge 5.21 Deneklerin kiraya tuttukları ortalama arazi genişliği
Yetiştiricilik şekli Örnek sayısı
(adet)
Kiralanan
ortalama arazi
genişliği (da)
Standart
sapma
Organik tarım
yapanlar
54 1,96 6,022
Konvansiyonel tarım
yapanlar
30 0,70 2,136
p:0,168>0,05 İstatistiksel olarak fark yoktur
Olhan (1997) ve Özcan (2004) araştırmalarında; organik tarım yapan deneklerin ortalama
işletme büyüklüğünün konvansiyonel tarım yapan işletmelerden daha büyük olduğunu
ortaya koymuşlardır.
İtalya’da (Businelli and Santucci 1990) ve Almanya’da (Heissenhuber and Ring 1992)
yapılan araştırmalarda; organik tarım yapan üreticilerin konvansiyonel tarım yapan
üreticilere göre daha geniş işletmelere sahip oldukları ortaya konulmuştur.
5.3.2 Alet makine varlığı
Tarımsal faaliyette bulunanlar bu faaliyetlerini çeşitli tarımsal araç ve gereçler yardımı ile
sürdürmektedirler. Tarımsal araç ve gereçler yetiştiricilere işlerin kolay yapılması yanında
zamanında ve çabuk bitirilmesi konusunda da yardımcı olmaktadırlar. Yeterli tarımsal alet
ve makine varlığına sahip olma kırsal alanda bir statü göstergesi olarak kabul edilmektedir.
88
Tarımsal üretimde makine kullanmanın birçok avantajı bulunmaktadır. Bu avantajlar;
makinenin insan gücünden tasarruf sağlaması, emeği daha güçlü kılması, işletmeciyi zor
işlerden kurtarması ve toprağın veriminde artış sağlaması gibi sıralanabilir (Dinler 1996).
Çizelge 5.22 Deneklerin tarım alet ve makinelerine sahip olup olmama durumu
Alet makine varlığı
Yetiştiricilik şekli
TOPLAM Organik çilek
yetiştirenler
Konvansiyonel
çilek yetiştirenler
Alet makinesi
olan
Sayı (adet) 25 11 36
Oran (%) 46,3 36,7 42,9
Alet makinesi
olmayan
Sayı (adet) 29 19 48
Oran (%) 53,7 63,3 57,1
p:0,492>0,10 İstatistiki olarak fark bulunmamaktadır.
Tarım alet ve makinesine sahip olmayan deneklerin oranı konvansiyonel çilek yetiştiriciliği
yapanlarda %63;3 iken organik tarım yapanlar arasında %53,7’dir. Her iki grupta da tarım
alet ve makineleri bulunmayan deneklerin fazlalığı göze çarpmaktadır. Konvansiyonel çilek
üretiminde bulunan deneklerin üretimlerini ekstansif olarak yapmaları bu grupta tarım alet
ve makineleri bulunmayan deneklerin oransal olarak fazlalığını açıklamaktadır (Çizelge
5.22 )
Organik çilek yetiştiren denekler ile konvansiyonel çilek yetiştiren deneklerin sahip
oldukları tarım alet ve makineler arasındaki farklılığın derecesini belirlemek için yapılan
khi-kare analizinde, organik çilek yetiştiren denekler ile konvansiyonel çilek yetiştiren
denekler arasında sahip oldukları tarım alet ve makineler arasındaki farklılık anlamlı
89
bulunmamıştır (p>0,10). Eş deyişle; organik çilek yetiştiren denekler ile konvansiyonel
çilek yetiştiren denekler arasında sahip olunan tarım alet ve makinler arasındaki farklılık
önemli değildir.
Deneklerin sahip oldukları tarım alet ve makinelerin dağılımı Çizelge 5.23’de
gösterilmektedir. Traktöre sahip olan deneklerin %69,4’ünü organik yetiştiricilik yapanlar
oluştururken %30,6’sını konvansiyonel yetiştiricilik meydana getirmektedir. Pulluğa sahip
olan deneklerin %70,4’ünü organik yetiştiricilik yapanlar, %29,6’sını konvansiyonel
yetiştiricilik yapanlar oluşturmaktadır. Gübre makinesine sahip olan deneklerin oranı
organik yetiştiricilik yapanlar arasında %92,9, konvansiyonel yetiştiricilik yapanlar
arasında %7,1’dir (Çizelge 5.23).
Çizelge 5.23 Deneklerin sahip oldukları tarım alet ve makinelerinin dağılımı
Tarımsal araç ve gereç varlığı
Yetiştiricilik şekli
TOPLAM Organik çilek
yetiştirenler
Konvansiyonel
çilek yetiştirenler
Traktör* Sayı (adet) 25 11 36
Oran (%) 69,4 30,6 100,0
Pulluk* Sayı (adet) 19 8 27
Oran (%) 70,4 29,6 100,0
Gübre makinesi* Sayı (adet) 13 1 14
Oran (%) 92,9 7,1 100,0
*:Deneklerden bir kısmı birden fazla tarım alet ve makinesine sahiptir.
90
Arısoy ve Oğuz (2005), alet ve makine sermayesi oranının işletme büyüklüğü ile giderek
azaldığını, bu durumun Türk çiftçisinin işletme büyüklüğüne bakmaksızın tarım alet ve
makinelerine sahip olma arzusundan kaynaklandığını bildirmektedir.
Tatlıdil (1989), araştırmasında; üreticilerin sosyo-ekonomik nitelikleri olarak ele alınan
makineleşme düzeyi ile ele alınan tarımsal teknolojiyi benimseme davranışı arasındaki
ilişkinin istatistiksel anlamda önemli olduğunu saptamıştır.
5.3.3 Hayvan varlığı
Tarım işletmelerinde hayvansal üretim bitkisel üretimden arta kalan zamanı
değerlendirmede önemli bir yer tutmaktadır. Rantabl olarak çalışan bir tarım işletmesinde
toplam sermayenin en az %25,0’inin hayvan sermayesinden oluşması istenmektedir. Bunun
nedeni, hayvan sermayesinin varlığı sonucunda yeterli gübre üretimine sahip olan tarım
işletmesinin bu gübreyi bitkisel üretimde girdi olarak kullanması ve verim artışı sağlamaya
yardımcı olmasıdır (Açıl ve Demirci 1984).
Deneklerin sahip oldukları ortalama büyükbaş ve küçükbaş hayvan varlıkları Çizelge
5.24’de toplu olarak verilmiştir. Organik çilek tarımı yapan deneklerin sahip oldukları
ortalama büyükbaş hayvan sayısı konvansiyonel çilek yetiştiriciliği yapan deneklerin
ortalama büyükbaş hayvan sayısından biraz yüksektir. Yine aynı şekilde organik çilek
yetiştiriciliği yapan deneklerin sahip olduğu ortalama küçükbaş hayvan sayısı
konvansiyonel çilek yetiştiriciliği yapanlardan çok az farklılık göstermektedir (Çizelge
5.24).
91
Çizelge 5.24 Deneklerin ortalama hayvan varlıkları sayısı
*:p:0,632>0,05 fark yoktur
**:p:0,930>0.05 fark yoktur
Bu verilere göre her iki yetiştiricilik türündeki deneklerin sahip oldukları ortalama hayvan
sayılarının birbirlerinden pek farklı olduğu söylenemez.
Deneklerden organik çilek yetiştirenlerden %96,3’ünün, konvansiyonel çilek
yetiştirenlerden %96,7’sinin küçükbaş hayvanı bulunmamaktadır. Organik çilek
yetiştirenlerin %3,7’si küçükbaş hayvana sahipken, konvansiyonel çilek üretenlerin % 3,3’ü
küçükbaş hayvan varlığına sahiptir. Deneklerin 10 baştan fazla küçükbaş hayvana sahip
olmadığı görülmüştür.
Denekler, sahip oldukları büyükbaş ve küçükbaş hayvan varlıklarını ticari amaçla değil
hane halkının ihtiyaçlarını karşılamak üzere yetiştirdiklerini ifade etmişlerdir.
Hayvan
varlığı
Yetiştiricilik şekli Örnek sayısı
(adet)
Ortalama
hayvan sayısı
Standart
sapma
Büyükbaş
hayvan
varlığı*
Organik tarım
Yapanlar
54 1,56 0,502
Konvansiyonel
Tarım yapanlar
30 1,50 0,509
Küçükbaş
hayvan
varlığı**
Organik tarım
Yapanlar
54 1,04 0,191
Konvansiyonel
tarım yapanlar
30 1,03 0,183
92
Araştırma alanında 10 baştan fazla sayıda büyükbaş hayvana varlığına sahip olan deneğe
rastlanılmamıştır. Organik çilek yetiştiriciliği yapan deneklerin %44,4’ünün büyükbaş
hayvanı bulunmazken %55,6’sının 1-10 baş arasında büyükbaş hayvan varlığı
bulunmaktadır. Konvansiyonel çilek yetiştiriciliği yapanların ise yarısının (%50,0)
büyükbaş hayvanı bulunmamaktadır. Bu değerler, her iki grup arasında büyükbaş hayvan
varlığı açısından pek fazla bir fark bulunmadığını göstermektedir.
Organik çilek yetiştiren denekler ile konvansiyonel çilek yetiştiren deneklerin sahip
oldukları büyükbaş ve küçükbaş hayvan varlıkları arasındaki farklılığı ortaya koymak için
yapılan t testinde, organik çilek yetiştiren denekler ile konvansiyonel çilek yetiştiren
denekler arasında sahip olunan büyükbaş ve küçükbaş hayvan varlıkları itibarı ile ortaya
çıkan farklılık anlamlı bulunmamıştır (p>0,05). Eş deyişle, organik çilek yetiştiren denekler
ile konvansiyonel çilek yetiştiren denekler arasında sahip olunan büyükbaş ve küçükbaş
hayvan varlıkları açısından farklılık önemli değildir.
Kimyasal gübre kullanımı organik tarımda yasaklandığı için bu gübreler yerine çiftlik
gübresi kullanılmaktadır. Araştırma alanında organik yetiştiricilikte gerek duyulan
hayvansal gübre fazla sayıda hayvana sahip olan ve gübre fazlası bulunan diğer
işletmelerinden temin edilmektedir.
Organik tarım yapan işletmelerde hayvansal gübre elde etmek için hayvan varlığının
yüksek olması beklenmektedir. Ancak araştırmada; organik yetiştiricilik yapan işletmelerin
hayvan varlığı ile konvansiyonel işletmelerin hayvan varlığı arasında pek bir fark
bulunmamaktadır. Araştırmadan elde edilen sonucun tersine Olhan’ın (1997) Manisa’da
yapmış olduğu çalışmada organik tarım yapan işletmelerdeki hayvan varlığının
konvansiyonel işletmelere göre daha fazla olduğu ortaya konmuştur. Demiryürek (2000)
araştırmasında organik yetiştiricilik yapanların daha fazla hayvansal gübreye gerek
93
duymalarına rağmen yeterli sayıda hayvanları bulunmadığını tespit etmiştir. Organik
yetiştiriciler hayvan gübresini diğer çiftliklerden satın almaktadırlar.
Elde edilen bu sonuçlara göre tarımsal politika uygulamalarındaki yanlışlıkların hayvansal
üretim üzerindeki olumsuz etkilerini göstermesi bakımından organik ve konvansiyonel
yetiştiricilerin hayvan yetiştirme konusunda çekimser davrandıkları söylenebilir. Arazilerin
çoğunluğunu meyve ve sebze alanları meydana getirdiğinden hayvancılığa yörede pek fazla
yer verilmemektedir. Tarla bitkileri ve yem bitkileri yetiştiriciliğinin yörede fazla
yapılmaması hayvancılığın yoğun olarak yapılmamasının nedeni olarak görülmektedir.
5.3.4 Üretim deseni
Araştırma kapsamındaki işletmelerde çilek yetiştiriciliği yanında tahıl, sebze ve meyve
üretimi de yapılmaktadır. Deneklerin 2006 yılındaki toplam üretim alanları içindeki üretim
desenlerinin oranı Çizelge 5.25’de gösterilmiştir.
Organik çilek yetiştiriciliği yapan deneklerin çilek yanında alan itibarı ile en fazla buğday
ürettiği görülmektedir (%24,2.). Buğday üretimini arpa (%17,2 da.), nohut (%9,0.) ve yem
bitkisi (%8,8.) üretimi izlemektedir. Toplam işletme arazinin %6,8’i nadasa
bırakılmaktadır. Meyve üretimi dikkate alındığında, vişne üretim alanlarının (%13,9.) diğer
meyveler arasında en fazla yeri aldığı görülmektedir. Vişne üretim alanlarını çilek (%11,4),
elma (%1,7), kiraz (%1,1) ve ceviz (%0,2) üretim alanları takip etmektedir (Çizelge 5.25).
94
Çizelge 5.25 Organik çilek yetiştiriciliği yapan deneklerin üretim alanlarının dağılımı
Yetiştirilen
ürün çeşidi
Organik çilek yetiştirenler Konvansiyonel çilek yetiştirenler
Üretim alanı (da) Oran (%) Üretim alanı (da) Oran (%)
Buğday 382 24,2 112 23,8
Arpa 271 17,2 132 28,1
Nohut 142 9,0 4 0,9
Yem bitkisi 139 8,8 56 11,9
Fasulye 38 2,4 18 3,8
Patates 39 2,5 22 4,7
Soğan 14 0,9 14 3,0
Nadas 108 6,8 8 1,7
Çilek 180 11,4 74 15,7
Vişne 219 13,9 15 3,2
Kiraz 18 1,1 10 2,1
Ceviz 3 0,2 - -
Elma 27 1,7 5 1,1
TOPLAM 1.580 100,0 470 100,0
95
Orta Anadolu Bölgesinde organik tarım çalışmalarının değerlendirildiği bir araştırmaya
göre; iller bazında yetiştiriciliği yapılan organik ürünler sayılmış ve bu ürünlerden armut,
elma, kaysı, vişne, şeftali, üzüm, ayva, ceviz, zerdali, buğday, soğan, nohut, ısırgan otu,
kuşburnu, nane, binbirdelik otu, ceviz yaprağı, civan perçemi ve gövelek’e ait üretim
miktarları belirtilmiştir. Bunun yanında, Konya Akşehir yöresindeki organik çilek
yetiştiriciliği ayrı bir bölümde ele alınarak değerlendirilmiştir (Olhan ve Ataseven 2006).
Demiryürek (2000) araştırmasında; toplam bitkisel üretim alanı içinde organik fındık
üretim alanları ile konvansiyonel fındık üretim alanları arasında pek büyük bir fark
bulunmadığını ortaya koymuştur.
Araştırmamızda; toplam bitkisel üretim alanları içinde organik çilek üretim alanı ile
(%11,4) konvansiyonel çilek üretim alanı (%15,7) arasında çok az bir fark bulunmaktadır.
Organik çilek yetiştiriciliği yapanların aynı zamanda organik vişne ve kiraz yetiştiriciliği
yaptıkları alandan bilgi toplanması esnasında üreticiler tarafından belirtilmiştir.
Konvansiyonel çilek yetiştiriciliği yapan denekler arasında toplam üretim alanı içinde vişne
üretim alanı (%3,2) organik çilek yetiştiricilerine göre daha azdır (%13,9) (Çizelge 5.25).
5.3.5 Organik çilek pazarlaması
Organik tarım modeli, sağlıklı gıdalar üretmek ve doğanın dengesini bozmamak amacıyla
bitkisel ve hayvansal üretimin uygun ekolojilerde kültürel önlemler, biyolojik mücadele
doğal gübreleme yolu ile gerçekleşmesini sağlamaktır. Organik tarım, doğal kaynakları
sürdürülebilir bir şekilde kullanmakta, çevre ile uyumlu teknolojiler kullanımını teşvik
etmektedir. Tüketicilerin organik ürünlere yönelik talep artışlarında, organik üretimin kalite
ve güvenliğe olan katkısı konusundaki yaygın inanış etkili olmaktadır. Süpermarketler,
büyük mağazalar ve doğal ürünleri pazarlayan firmaların organik ürünleri giderek artan bir
96
şekilde işyerlerinde bulundurmaları organik ürün piyasasının gelişimine katkı
sağlamaktadır (Yıldırım 2004).
Çeşitli şekillerde tanımlanan tarımsal pazarlama, tarım ürünlerinin üreticilerden tüketicilere
kadar olan hareketleri kapsamına almaktadır (Güneş 1990).
Diğer tarımsal ürünlerin pazarlanmasında olduğu gibi çileğin pazarlanması hasadı ile
başlamaktadır. Hasadın zamanında ve uygun şekilde yapılması ile çilek pazarlamasının ilk
safhası gerçekleşmiş olmaktadır.
Araştırma alanında organik ürünlerin pazarlama kanalları Şekil 5.2’de görülmektedir.
Organik olarak üretilen çilek ihracatcı ve/veya işleyici firmalar ile organizasyon firmaları
tarafından satın alınmaktadır. Bu şekilde üreticiden satın alınan organik çilek iç pazar ve dış
pazarlara taze veya dondurulmuş olarak satılmaktadır. İç pazara verilen organik çileklerin
doğrudan süpermarketlere veya organik ürünlerin satışında uzmanlaşmış dükkanlara
dağıtımı yapılmaktadır. Bu şekilde son dağıtım noktasına ulaşan organik çilekler
tüketicilere ulaştırılmaktadır.
97
Şekil 5.2 Araştırma alanında organik ürünlerin pazarlama kanalları
Yapısı itibarı ile çabuk bozulan bir meyve karakterine sahip olan çileğin hasat sonrası en
kısa zamanda uygun taşıma koşulları ile pazara iletilmesi gerekmektedir.
Üretici
İhracatçı ve/veya İşleyici Firmalar
Organizasyon Firmaları
İç Pazar İhracatçı
Tüketici
Süpermarket Tüketici
Doğrudan Pazarlama
Organik Ürünlerde Özelleşmiş Dükkanlar
98
Konya Tarım İl Müdürlüğü verilerine göre 2002 yılında Akşehir İlçesinin Cankurtaran
Köyünde 25 ton çilek, 15 ton vişne ve Çakıllar Köyünde 40 ton çilek organik olarak
yetiştirilerek yurtdışına pazarlanmıştır (Anonim 2007c).
Anket yapılan üç köyde de organik çilek alımı yapan firma olarak en çok adı geçen firma
SANEKS firmasıdır. SANEKS firmasının merkezi İzmir’dedir. Alanda araştırma yaparken
firma yetkilisi ile yapılan görüşmede, yörede üretilen çileklerin Eskişehir’de kurulu olan
soğuk hava deposuna gönderildiği ve orada işlemden geçirilerek pazara sunulduğu
öğrenilmiştir.
SANEKS, sözleşme yaptığı çilek yetiştiricilerine zirai mücadele için organik tarımda
kullanımına izin verilen ilaç yardımı yapmakta ayrıca organik tarımı teşvik etmek amacıyla
yazın pazar fiyatından aldıkları çilek için kışın üreticilere kilogram başına 50 Yeni Kuruş
prim vermektedir.
Organik çilek yetiştiren köyler arasında yer alan Cankurtaran’ın en önemli özelliği köyün
tamamında organik üretimin yapılıyor olmasıdır. Organik üretimi farklı ürünlere de
yaygınlaştırmayı düşünen çiftçiler yetiştirdikleri çileğin satışında sorun yaşamadıklarını
belirtirken, üretimin büyük bölümünün yapıldığı Çakıllar köyündeki çilek yetiştiricileri
alıcı firmaların fiyatı düşürmek için geç alım yaptığını belirterek bu durumdan şikayetçi
olmuşlardır. Çakıllar köyünde çiftçilerle yapılan görüşmelerde çilek yetiştiricilerinin büyük
bir kısmının organik çilek üretimi yapmakta olduğu, bunun en önemli nedeninin pazar
garantisi olduğu gözlemlenmiştir.
Akşehir ilçesinin Çakıllar ve Cankurtaran köylerinde çilek yanında vişne ve kiraz organik
olarak yetiştirilmekte ve bu ürünler ihracatçı firmalar aracılığı ile yurtdışına
pazarlanmaktadır.
99
Konya Akşehir’de yapılan bir araştırmaya göre; organik tarım yöntemi ile yetiştirilen
çileğin ortalama satış fiyatının geleneksel olarak yetiştirilen çileğe göre daha fazla olduğu
bulunmuştur. Bunun yanında, her iki yetiştiricilik arasında yapılan birim maliyet
karşılaştırılması sonucunda net karın organik olarak yetiştirilen çilekte daha fazla olduğu
ortaya konulmuştur (Olhan ve Ataseven 2006).
Ülkemizde son yıllarda bilinçli tüketiciler organik ürünleri tercih etmektedirler. Organik
ürünlere yönelenlerin artırılması için organik ürün yetiştiricilerinin desteklenmesi, organik
ürünlerin maliyetlerinin düşürülüp fiyatların aşağıya çekilmesi ve tüketicilerin organik ürün
tüketimi konusunda bilinçlendirilmesi suretiyle iç pazarın canlanacağı ve organik ürün
tüketiminin hızla artacağı beklenmektedir (Atlı 2005).
Organik tarımda üretim ve pazarlama politikalarının doğru bir şekilde oluşturularak
yapılanması gerekmektedir. Organik tarımda üretim planlaması yapılarak belirlenen üretim
stratejisi ile pazarların gereksinim duyduğu çeşitlere göre organik üretim yapılmalıdır.
5.4 Organik Çilek Yetiştiriciliğinin Benimsenmesi
Bu bölümde deneklerin organik tarımla tanışmaları, organik tarıma başlamaları ve organik
tarıma başlama kararını etkileyen faktörler ile organik tarımla ilgili geleceğe yönelik
düşünceleri ortaya konulmuştur.
5.4.1 Organik tarımdan haberdar olma, haberdar olmada yararlan bilgi kaynakları,
karar verme ve uygulama
Günümüzde büyük bir hızla değişen ve gelişen teknoloji tarım sektörünü de etkilemiş,
tarımsal faaliyetin yeniden şekillenmesine yol açmıştır. Bu değişimi fark eden ülkeler
tarımsal potansiyellerini daha etkin kullanmak için ortaya çıkan yeni teknolojileri ve
100
uygulamaları tarım sektöründe kullanmaya başlamışlardır. Buna rağmen, ortaya çıkan
yeniliklerin çiftçiler tarafından uygulamaya konulması ülkeden ülkeye bazen de ülke içinde
bölgeden bölgeye değişiklik göstermektedir (Özçatalbaş ve Gürgen 1998).
Dünya’da konvansiyonel tarım uygulamalarına göre yeni bir kavram olan organik tarımın
Türkiye’de tanıtılmasında ve uygulanmasında tarımsal yayım faaliyetlerinin çok önemli bir
yeri bulunmaktadır. Doğaya dost bir üretim şekli olan organik tarımın sürdürülebilirliği
konusunda da tarımsal yayım faaliyetleri ile ilgili olanlara önemli görevler düşmektedir. Bu
anlamda tarımsal yayım bilgi ve teknoloji aktarımı işlevini taşıma yanında insan
kaynaklarını geliştirme faaliyetlerinde de yararlanılan bir araç olarak hizmet sunmaktadır.
Tarımsal yayım, tarımsal kalkınmada gerek duyulan bilgi ve becerileri kapsamaktadır
(Taluğ vd. 2004).
Araştırma alanında bir yenilik olarak konvansiyonel çilek yetiştiriciliğinden organik çilek
yetiştiriciliğine geçiş görülmüştür. Yenilik, Taluğ ve Tatlıdil tarafından bir nesne, pratik
veya bir fikrin yeni olarak fark edilmesi, diğer bir deyişle yeni olduğunun algılanmasıdır
şeklinde tanımlanmıştır (Taluğ ve Tatlıdil 1993). Yenilikler toplumdan topluma ve zamana
göre değişime uğramaktadır (Özçatalbaş ve Gürgen 1998).
Bilgi ise; öğrenme, araştırma veya gözlem yolu ile elde edilen gerçek şeklinde
tanımlanmaktadır (Anonim 1992). Hiç şüphesiz her sektörde olduğu gibi tarım sektöründe
de bilgiye ulaşma ve bilgiyi kullanmanın önemi bu sektörde faaliyet gösterenler arasında da
fark edilerek kullanılmaya başlanmıştır.
İçinde bulunduğumuz yüzyılda, her alanda hızlı bir şekilde teknolojik gelişme ortaya
çıkmakta, benimsenmekte ve yayılmaktadır. Tarım alanında ortaya çıkan teknolojik
yeniliklerin ve tarımsal gelişmelerin çiftçi şartlarında yayılması çeşitli şekillerde
olmaktadır.
101
Tarımsal alanda geliştirilen yeni teknolojilerin kırsal alanlara ve tarımsal faaliyetlerle
uğraşanlara ulaştırılması tarımsal yayım aracılığı ile olmaktadır. Türkiye’de tarımsal alanda
geliştirilen yeni teknolojiler genellikle tarımsal araştırma enstitüleri ve ziraat fakülteleri
tarafından geliştirilmektedir. Elde edilen yeni teknolojilerin çiftçilere benimsetilmesi ve
yayılması özel kuruluşlar yanında genellikle TKB tarafından gerçekleştirilmektedir (Boz
vd. 2004).
Çoğunluğu en az 5 yıldır projeye dayalı olarak organik çilek yetiştiren deneklerin organik
tarım kavramını doğru olarak bilip bilmediklerini öğrenmek amacıyla yöneltilen soruya
verdikleri yanıta göre Çizelge 5.26 oluşturulmuştur. Organik çilek yetiştiren deneklerin
%98,1’inin, konvansiyonel çilek yetiştiren deneklerin ise %80,0’inin organik tarımı
prensiplerine uygun olarak tanımlayabildiği gözlemlenmiştir. Denekler tarafından organik
tarımın gübresiz, zirai mücadele ilacı kullanmadan doğal ve sağlıklı, çerveyi koruyan bir
üretim şekli olarak tanımlandığı görülmüştür. Organik tarım kavramının denekler arasında
yüksek bir oranda doğru bir şekilde tanımlanması deneklerin eğitim düzeyi ile
ilişkilendirilebilir. Organik yetiştiricilik yapan deneklerin tamamının okuryazar olması ve
%20,4’ünün lise ve üniversite mezunu olması yanında konvansiyonel yetiştiriciler arasında
%50,0 oranında emekli yetiştiricinin bulunması organik tarım kavramına ilgi duymalarında
etkili olmuştur. Bu durum, emeklilerden birçoğunun çalışma hayatı süresince sahip olduğu
tarım arazisi ve köyü ile olan bağını koparmaması ve tarımsal faaliyetlerden uzak
kalmaması ile açıklanabilir.
102
Çizelge 5.26 Deneklerin organik tarım kavramını bilip bilmeme durumuna göre dağılımı
Organik tarım kavramını
bilip bilmeme
Yetiştiricilik şekli
TOPLAM Organik çilek
yetiştirenler
Konvansiyonel
çilek yetiştirenler
Kavramı bilen Sayı (adet) 53 24 77
Oran (%) 98,1 80,0 91,7
Kavramı
bilmeyen
Sayı (adet) 1 6 7
Oran (%) 1,9 20,0 8,3
TOPLAM Sayı (adet) 54 30 84
Oran (%) 100,0 100,0 100,0
p: 0,004 istatistiksel olarak bir fark bulunmaktadır.
Organik çilek yetiştiren işletmeler ile konvansiyonel çilek yetiştiren işletmelerin organik
tarımı bilip bilmemeleri arasındaki farklılığın derecesini belirlemek için yapılan khi-kare
analizinde, organik çilek yetiştiren işletmeler ile konvansiyonel çilek yetiştiren işletmelerin
organik tarımı bilip bilmemeleri arasındaki farklılık anlamlıdır (p<0,10). Eş deyişle;
organik çilek yetiştiren işletmelerin konvansiyonel çilek yetiştiren işletmelere göre organik
tarımı daha iyi bilmekte oldukları söylenebilir. Konvansiyonel çilek yetiştirenlerin %20,0’si
organik tarım kavramını bilmiyorken, organik çilek yetiştirenlerin %1,9’u organik tarımı
tanımlayamamıştır.
Hindistan’ın Punjap eyaletinde organik tarım ve hayvancılığın ana yönleri hakkında
çiftçilerin bilgi birikimlerinin belirlenmesine yönelik olarak yapılan bir araştırmada;
103
çiftçilerin %32,2’sinin organik tarım kavramınının ne olduğu konusunda bilgi sahibi olduğu
ortaya konmuştur (Verma et al. 2005).
Manisa’da yapılan bir araştırmanın sonuçlarına göre; organik tarım yapan çiftçilerle aynı
köyde yaşayan ve konvansiyonel tarım yapan deneklerden %23,7’sinin organik tarım
kavramını bilmedikleri görülmüştür (Olhan 1997).
Demiryürek (2000)’in araştırmasında; konvansiyonel fındık üreticilerinin %76,6’sı organik
tarımı tanımlarken kimyasal kullanımından kaçınmayı ön plana çıkarırken, organik
üreticiler ise organik tarımı tanımlarken insan ve çevre sağlığına olan olumlu etkileri
üzerine yoğunlaşmışlardır.
Çizelge 5.27 Deneklerin organik tarıma başlamadan önce organik tarımı daha önce
duyup duymama durumuna göre dağılımı
Organik tarımı duyup duymama durumu Denek sayısı (adet) Oran (%)
Daha önce organik tarımı duyan 22 40,7
Daha önce organik tarımı duymayan 32 59,3
TOPLAM 54 100,0
Araştırma kapsamındaki organik çilek yetiştiricilerine organik tarıma başlamadan önce
organik tarımı duyup duymadıkları sorulduğunda yetiştiricilerin %59,3'ü bu kavramı daha
önce duymadığını, %40,7'si ise duyduğunu belirtmiştir (Çizelge 5.27).
104
Çizelge 5.28 Deneklerin organik tarım kavramını ilk olarak duydukları kaynaklara
göre dağılımı
Organik tarım kavramının ilk
olarak duyulduğu kaynaklar
Yetiştiricilik şekli
TOPLAM Organik çilek yetiştirenler
Konvansiyonel çilek yetiştirenler
Hiç duymayan Sayı (adet) 0 4 4
Oran (%) 0,0 13,3 4,8
Firma Sayı (adet) 26 10 36
Oran (%) 48,1 33,3 42,9
İl/İlçe Tarım
Müdürlüğü
Sayı (adet) 19 9 28
Oran (%) 35,2 30,0 33,3
Komşu Sayı (adet) 1 7 8
Oran (%) 1,9 23,3 9,5
Basın Sayı (adet) 3 0 3
Oran (%) 5,6 0,0 3,6
Firma/İlçe Tarım Müd.
Sayı (adet) 2 0 2
Oran (%) 3,7 0,0 2,4
Basın/İlçe Tarım Müd.
Sayı (adet) 3 0 3
Oran (%) 5,6 0,0 3,6
TOPLAM Sayı (adet) 54 30 84
Oran (%) 100 100 100
Araştırma alanında uygulanan organik çilek yetiştiriciliği deneklerin konvansiyonel
üretimden vazgeçerek uygulamaya başladıkları yeni bir üretim metodudur. Diğer bir
deyişle, bir yenilik olarak nitelendirilebilecek organik tarım metodunun benimsenmesi
105
sürecinde deneklerin bu metodu ilk kimden duydukları, metotla ilgili bilgiyi aldıkları
kaynaklar önemlidir.
Organik tarımdan haberdar olmada yararlanılan bilgi kaynaklarını öğrenmek için deneklere
“organik tarım kavramını ilk kimden duydunuz” şeklinde yöneltilen soruya verilen yanıtlar
Çizelge 5.28’de verilmiştir. Deneklerin her hangi bir tarımsal yeniliği ilk olarak duyma
safhası yenilikten haberdar olma safhasıdır. Bu safhada yenilikten haberdar olunarak
yenilik hakkında genel bilgiler edinilmektedir. Ancak bu durumda elde edilen bilgiler eksik
olabilmektedir.
Konvansiyonel çilek yetiştirenlerin %13,3’ü organik çilek üretimi konusunu daha önce hiç
duymadıklarını belirtmişlerdir (Çizelge 5.28). Çizelge 5.27’de deneklerin organik tarıma
başlamadan önce organik tarımı duyup duymama durumu sorgulanmış ve deneklerin
%59,3’ünün organik tarımı daha önce duymadığı belirtilmiştir. Çizelge 5.28’de ise; organik
tarıma başlayan deneklere organik tarımı duydukları bilgi kaynakları sorulmuştur. Bu
nedenle organik çilek yetiştirenler arasında hiç duymayan satırında rakam yer
almamaktadır.
Organik çilek yetiştiriciliği yapan deneklerin büyük bir çoğunluğu (%48,1) yetiştiricilik
bilgilerini değişik firmalardan aldığını belirtmişlerdir (Çizelge 5.28). Tarımsal alandaki
yeni teknolojilerin çiftçilere anlatılması, gösterilmesi, ulaştırılması, benimsetilmesi ve
uygulatılması görevi Tarım ve Köyişleri Bakanlığı’nın yayım elemanları ile birlikte
yöredeki firmalar tarafından yerine getirilmektedir. Ancak, organik tarım kanununa göre
organik tarım teknikleri konusunda üreticilerin bilgilendirilmesi için danışmanlık
şirketlerinin kurulması öngörülmüşken bu görev organik ürünlerin alıcısı olan firmalar ve
kontrol ve sertifikasyon firmaları tarafından üstlenilmiştir.
106
Konvansiyonel çilek yetiştiren deneklerin hiç biri (%0,0) basından çilek yetiştiriciliğini
duymadığını belirtirken organik çilek yetiştiriciliği yapanların %5,6’sı organik çilek
yetiştiriciliği hakkında basından bilgi sahibi olduğunu belirtmiştir (Çizelge 5.28).
Tarımda yeniliklerin benimsenmesi ve yayılmasında komşu, arkadaş, akraba ve yakınların
etkisi olduğu bilinen bir gerçektir. Araştırma alanında organik çilek yetiştirenler üzerinde
organik tarıma başlama kararında komşuların etkisi düşük (%1,9) olarak bulunmuştur
(Çizelge 5.28).
Iowa’da iki yeni tarım tekniğinin benimsenmesi üzerine yapılan bir araştırmanın sonucuna
göre; benimseme sürecinde çiftçilerin yeni bir tarımsal teknolojiyi değerlendirirken
başvurduğu en önemli bilgi kaynağının diğer çiftçiler, yeni teknolojiyi denerken ise
başvurduğu en önemli bilgi kaynağının ticari firmalar olduğu belirtilmiştir (Beal and
Rogers 1960).
Demiryürek (2000) yapmış olduğu araştırmada; organik fındık üreticilerinin organik
tarımdan haberdar oldukları kaynaklar arasında ana kaynak olarak firma temsilcileri, lider
çiftçiler ve diğer organik çiftçilerin yer aldığını tespit etmiştir.
Kahramanmaraş’ta yapılan bir araştırmanın sonuçlarına göre; çiftçilerin çeşitli tarımsal
uygulamalar için modern bilgi kaynaklarını kullanma oranı oldukça düşük olarak
bulunmuştur. Modern bilgi kaynakları arasında; Tarım İl Müdürlüğü, Ziraat Fakültesi,
Tarımsal Araştırma Enstitüsü, gübre bayileri, tarımsal ilaç bayileri, sulama birlikleri ve
ürün alıcıları gibi kaynaklar sayılabilir (Boz vd. 2004).
Konvansiyonel çilek yetiştirenlerin %23,3’ü organik tarım kavramını ilk olarak
komşularından duyduklarını belirtirken bu oran organik çilek yetiştirenler için %1,9’dur.
107
Organik çilek yetiştirenler organik tarım kavramını daha öncede belirtildiği gibi firma ve
ilçe tarım müdürlüğünden duymuşlardır.
Tokat’ta yapılan bir araştırmanın sonuçlarına göre, denekler tarımsal mücadeleyi ilk olarak
öğrendikleri bilgi kaynaklarına göre sıralandığında ilk sırayı baba ve aile büyükleri gibi
ailenin diğer bireyleri, akraba, tanıdık veya yakınında bulunan diğer üreticiler (%59,7)
almaktadırlar. Bundan sonraki sıralamada, Tarım teşkilatı elemanları (%37,7) ve tarım ilaç
bayileri (%2,6) yer almaktadır (Oruç 2001). Elde edilen bu sonuç, deneklerin
uygulamalarında yakınlarında bulunan diğer üreticilerden bilgi almalarının önemini
göstermesi bakımından dikkat çekicidir.
Olhan (1997) tarafından yapılan bir araştırmada; deneklerin organik tarımı ilk olarak
duydukları kaynaklar sorgulanmış ve organik tarım yapan deneklerin büyük çoğunluğunun
(%94,9) organik tarımı firma temsilcilerinden öğrenerek uygulamaya karar verdikleri
ortaya konulmuştur.
Gümüşhane’de yapılan bir araştırmanın sonuçlarına göre; deneklerin büyük bir
çoğunluğunun (%90,0) organik tarımı şirket temsilcilerinin yaptıkları toplantılar sırasında
öğrendikleri ve organik tarım metodunu uygulamaya karar verdikleri belirlenmiştir (Özcan
2004).
5.4.2 Organik çilek yetiştiriciliğinde etkili olan kaynaklar
Çiftçiler; köy yaşamı içinde aileleri, arkadaşları, akrabaları ile köy muhtarı, öğretmen,
imam gibi kamu görevlileri yanında köyle ilişkide bulunan diğer kamu görevlileri ve özel
sektörden çeşitli kişiler ile de yüz yüze gelmekte ve bilgi alışverişinde bulunmaktadır.
108
Çiftçilerin çeşitli zamanlarda, her hangi bir nedenle ilişkide bulunduğu kişiler farklı bilgi
düzeylerine, değişik geleneklere ve kültürlere sahiptirler.
Çiftçilerin sahip oldukları davranışları arzulanan yönde değiştirmek tarımsal yayım
faaliyetlerdeki etkinliği artırmaktadır (Özçatalbaş ve Gürgen 1998).
Çiftçinin bir yeniliği benimsemesindeki karar alma süreci, kurumsal, ekonomik, sosyal ve
psikolojik faktörlerden etkilenmektedir (Boyacı ve Özkaya 2004).
Çankırı’da yapılan bir araştırmaya göre; elma yetiştiricilerinin organik tarıma geçme
konusunda yörede faaliyette bulunan organik tarım firmasının etkili olduğu tespit edilmiştir
(Akın 2003).
Organik tarıma başlama kararı alınırken denekler bir çok konuda organik üretim
sistemindeki belirsizlik ve problemleri öğrenmek için araştırma yapmaktadırlar. Çiftçiler
ayrıca organik firmanın güvenirliliğini diğer organik üreticilerden sorarak kontrol ederler.
Firma temsilcilerinin çiftçileri organik tarım için cesaretlendirmesi ve desteklemesi de bu
araştırmada önemli bir etkendir. Bunun yanında lider çitfçiler de organik tarıma başlama
kararında oldukça etkilidirler. Özellikle üreticilerin lider çiftçilerle yüzyüze yaptıkları
görülmelerdeki bilgi değişimleri çiftçilerinm kararlarını yönlendirmede oldukça etkilidir
(Demiryürek 2000).
Araştırma alanında organik çilek yetiştiriciliği yapan deneklerin organik çilek
yetiştiriciliğine başlamalarında etkili olan bilgi kaynakların önem derecesini öğrenmek için
yöneltilen soruya verdikleri yanıtlara göre Çizelge 5.29 düzenlenmiştir.
109
Çizelge 5.29 Deneklerin organik çilek üretimine başlama kararında etkili olan bilgi
kaynaklarının önem derecesine göre dağılımı
Önem derecesi
(Ağırlıklı olarak)
Organik tarım kararını etkileyen kaynaklar
Komşu
arkadaş
Firma Kendisi TKB
yetkilisi
Hiç önemi
yok(0)
Sayı (adet) 1 0 13 2
Oran (%) 1,9 0,0 24,1 3,7
Kısmen
önemli(1)
Sayı (adet) 8 0 29 1
Oran (%) 14,8 0,0 53,7 1,9
Önemli(2) Sayı (adet) 30 11 6 8
Oran (%) 55,6 20,4 11,1 14,8
Oldukça
önemli(3)
Sayı (adet) 11 16 4 23
Oran (%) 20,4 29,6 7,4 42,6
Çok
önemli(4)
Sayı (adet) 4 27 2 20
Oran (%) 7,4 50,0 3,7 37,0
TOPLAM
Toplam skor*
216,8 329,6 112,9 304,3
Önem sırası 3 1 4 2
Sayı (adet) 54 54 54 54
Oran (%) 100,0 100,0 100,0 100,0
*Toplam skor:Ağırlık x Oran şeklinde hesaplanmıştır
Deneklerin organik çilek yetiştiriciliğine başlamasında; komşu-arkadaş, firma, çiftçinin
bizzat kendisi ve TKB yetkilileri gibi kaynakların etkili olduğu görülmektedir. Organik
çilek yetiştiriciliğine başlama kararında etkili olan bu kaynakların denekleri etkileme
dereceleri birbirinden farklıdır.
110
Deneklerin organik çilek yetiştiriciliğine başlamasında önem sırasına göre; birinci sırada
firma, ikinci sırada TKB yetkilileri, üçüncü sırada komşu-arkadaş ve dördüncü sırada kendi
kararı etkili olmuştur (Çizelge 5.29).
Elde edilen sonuca göre; firmaların araştırma alanında organik çilek yetiştiriciliğine
başlama kararında bilgi kaynağı olarak önemli bir yere sahip oldukları görülmektedir.
Böyle bir sonucun ortaya çıkmasına, firmaların tarımsal yayımdaki rolünün etkinliği neden
olmuştur. Tarım sektörü gelişmiş ülkelerde tarımsal yayım etkinliklerinin özel sektör
tarafından yapıldığı düşünüldüğünde bu sonuç Türkiye’de tarımsal yayımın özel sektör
tarafından yürütülmesi gerektiğini ortaya koymaktadır. Bu kapsamda TKB tarafından
uygulamaya konulan “Tarımsal Yayım ve Danışmanlık Hizmetlerinin Düzelenmesine Dair
Yönetmelik“ in başarıya ulaşacağı söylenebilir.
5.4.3 Organik tarımın prensiplerinin öğrenildiği yerler ve kişiler
Çiftçiler uyguladıkları tarımsal faaliyetlerle ilgili olarak değişik kaynaklardan bilgi
almaktadırlar. Bilgi alınan kaynaklar tarımsal girdi satışı yapan tüccarlar, diğer çiftçiler,
tanıdıklar, ziraat mühendisleri ve teknisyenler olabilir (Boz vd. 2004).
Anket yapılan organik çilek yetiştiricilerine organik tarımın prensiplerini nereden
öğrendikleri sorulmuştur. Çizelge 5.30’dan da görüldüğü gibi çilek yetiştiren denekler
organik tarım prensiplerini araştırma yöresinde faaliyette bulunan alıcı firmalardan, Tarım
İl ve İlçe Müdürlüğünden, komşulardan, medya’dan ve KSK’lardan öğrendiklerini ifade
etmişlerdir.
Organik tarımın prensiplerinin öğrenildiği kaynakların önem sırasına göre dağılımı
incelendiğinde; ilk sırada organik tarım alanında faaliyette bulunan firmaların yer aldığı
111
görülmektedir. Firmaları; İl, İlçe Tarım Müdürlüğü, KSK’lar, Medya ve komşular
izlemektedir.
Elde edilen bu verilere göre, araştırma alanında organik çilek yetiştiriciliğinin gelişmesinde
özel sektörün kamu sektöründen daha etkin olduğu sonucu çıkmaktadır.
Çizelge 5.30 Organik tarım prensiplerini öğrenme kaynakları ve kaynakların önem sırası
Organik tarım prensiplerini öğrenme kaynakları Denek sayısı (adet) Önem sırası
Firma 32 1
İl/İlçe tarım müdürlüğü 21 2
Kontrol ve sertifikasyon kuruluşu 4 3
Medya 3 4
Komşu 1 5
TOPLAM 61*
*:Bazı bireyler birden fazla bilgi kaynağını aynı anda belirtmişlerdir.
İzmir Menemen ve Manisa Merkez İlçe’de bulunan tarımsal kuruluşların tarımsal bilgi
akışı ve etkilerinin araştırıldığı çalışmada; tarımsal yayım hizmeti gören kuruluşların sayıca
fazla olduğu, yayım elemanlarının yayım görevi yanında bürokratik görevler de üstlendiği
ve bu nedenle yayım görevinin aksatıldığı, birçok kuruluşta yayım elemanlarının hizmet
öncesi ve hizmet içi eğitimlerinin yetersiz bulunduğu, yayım çalışmalarında izleme ve
değerlendirmeye gereken önemin verilmediği görülmüştür (Fitzherbert 1981).
112
Kahramanmaraş’ta yapılan bir araştırmanın sonuçlarına göre; çiftçilerin bütün tarımsal
uygulamalarında Tarım İl Müdürlüğü, Ziraat Fakültesi veya Tarımsal Araştırma Enstitüsü
gibi kuruluşlardan bilgi edinme oranı çok düşük olarak bulunmuştur (Boz vd. 2004)
Tokat’ta yapılan bir araştırmanın sonuçlarına göre; deneklerin tarımsal mücadele
konusunda en çok başvurdukları bilgi kaynakları arasında Tarım İl/İlçe Müdürlüğü
elemanları (%59,1) gelmektedir. Bu bilgi kaynağını tarım ilaç bayileri ve firma temsilcileri
(%46,7), aynı köydeki diğer üreticiler (%25,9), kendi deneyimleri (%7,1), Radyo-TV
programları (%3,9), yazılı kaynaklar (%1,3) ve araştırma kuruluşları (%0,6) izlemektedir
(Oruç 2001).
Demiryürek(2000) araştırmasında; organik fındık üreticilerinin büyük çoğunluğunun
organik yetiştiricilik prensiplerini firma temsilcisinden öğrendiğini ortaya koymuştur.
Organik firma temsilcilerinin üreticileri düzenli olarak ziyaret etmeleri ve organik tarım
konusunda detaylı bilgilendirmeleri üreticilerin organik tarıma başlamasında ve organik
tarım prensiplerini öğrendikleri kaynaklar arasında ilk sırada yer almalarını sağlamıştır.
İtalya’da organik üreticiler kendileri için gerekli olan bilgilerin çoğunluğunu tarımsal
örgütlerin danışmanlarından almaktadırlar. Organik yetiştiricilik yapanlar, danışmanların
tavsiyeleri yanında kendilerinden daha fazla deneyimi olan organik üreticilerin tavsiye ve
deneyimlerinden de faydalanmaktadırlar (Santucci 2003).
5.4.4 Organik tarımın benimsenmesinde etkili olan faktörler
Yenilikleri benimseme çoğu kez karar verme, deneme ve uygulama kavramları ile
karıştırılmaktadır. Uygulanması önerilen her hangi bir yeniliğin denenmesi çoğu kez o
yeniliğin benimsenmediği şeklinde düşünülmektedir. Bunun yanında bir yeniliğin
113
denenmesi veya uygulanması da o yeniliğin benimsenmesi anlamına gelmemektedir.
Kişilerin bir yeniliği ilk defa duymalarından o yeniliği benimsemelerine kadar geçen süre
yeniliklerin benimsenme süreci olarak adlandırılmaktadır (Rogers 1995).
Tarımda yeniliklerin benimsenmesi ve yayılması konusunda yapılan çalışmaların
sonuçlarına göre; benimsenmenin birbirini izleyen safhalardan oluştuğu vurgulanmıştır.
Genellikle benimsenme süreci; haberdar olma, ilgi duyma, değerlendirme, deneme ve
benimsenme safhaları şeklinde sıralanmaktadır (Rogers 1995).
Gerek özel sektörün, gerekse TKB elemanlarının araştırma alanında organik tarımı
yaygınlaştırmak için gösterdiği faaliyetlerin sonucu olarak üreticilerde organik tarıma geçiş
konusunda bir eğilim bulunduğu deneklerle yapılan görüşmelerde dile getirilmiştir.
Konvansiyonel çilek yetiştiriciliği yapan deneklerin organik tarım hakkında
bilgilenmelerinden organik tarım yapmaya başladıkları ana kadar geçen süre deneklerin
organik tarım konusunda benimsenme süresidir.
Bir yeniliğin ilk kez duyulmasından uygulanmasına kadar geçen süreye benimsenme süreci
denilmektedir (Rogers 1995).
Konvansiyonel çilek yetiştiricilerine göre yeni bir üretim şekli olan organik çilek
yetiştiriciliğinin benimsenmesinde çeşitli faktörler etkili olmaktadır. Bir yeniliğin bir kişi
tarafından benimsenmesi için o yeniliğin mevcut uygulamalara göre kendisine veya ailesine
avantaj sağlayacağı kanısının oluşması gerekmektedir. Bu durum, o kişinin yeniliğe karşı
olan olumlu veya olumsuz tepkisini ortaya koymasını güçleştirmektedir. Bundan dolayı
belirli bir inceleme veya gözlemlemeden sonra uygulamaya karar verebilir.
114
Yeniliklerin benimsenmesi ve yayılması belli bir süreyi gerektirmektedir (Özçatalbaş ve
Gürgen 1998).
Araştırma kapsamındaki deneklerin neden organik tarıma başladıklarını öğrenebilmek için
yöneltilen soruya vermiş oldukları yanıtlara göre deneklerin önem sırasına göre; gelirlerini
artırmak, pazar garantisi, toprağı korumak, sağlık, komşuları izleme ve köyde yerleşmek
gibi nedenlerle organik yetiştiriciliğe geçtiği belirlenmiştir (Çizelge 5.31).
Çizelge 5.31 Deneklerin organik çilek yetiştiriciliğine geçiş nedenleri ve nedenlerin
önem sırasına göre dağılımı
Organik üretime geçiş nedenleri Denek sayısı (adet) Önem sırası
Geliri artırmak 49 1
Pazar garantisi 24 2
Toprağı korumak 15 3
Sağlık 8 4
Komşuları izleme 2 5
Köyde yerleşmek 1 6
TOPLAM 99*
* : Bazı denekler birden fazla nedeni aynı anda belirtmişlerdir.
Deneklerin kendilerine yönetilen soruya verdikleri cevaplara göre, araştırma alanında
organik çilek üretimine geçişte en büyük faktör deneklerin gelirlerinin artırılması olarak
görülmektedir. Son yıllarda uygulanan tarımsal politikaların üreticilerin geliri üzerindeki
olumsuz etkileri yüzünden bu şekilde bir düşüncenin yansıtılması olağandır. Gelirlerinde
geçmiş yıllara göre gözle görülür bir azalma olan üreticilerin gelir artışı sağlayacak her
türlü yeniliği benimsemeye açık olduklarını söylemek mümkündür.
115
Deneklerin ortalama 7 yıldır Saneks firması ile sözleşmeli üretim yaptığı ve diğer firmalarla
da sözleşmeli olarak organik çilek ürettiği dikkate alındığında, verilen yanıtlar organik
tarımın daha çok pazar garantisi sebebiyle yapıldığı sonucunu desteklemektedir. Araştırma
alanındaki denekler organik tarımın prensiplerini bilinçli bir şekilde uygulamaktan daha
çok Çizelge 5.31’de de görüldüğü üzere düzenli bir gelir elde etme beklentisi ile bu
faaliyeti yapmaktadırlar.
Özcan’ın (2004) da yapmış olduğu araştırmanın sonuçlarına göre; araştırma bölgesi için
yeni bir üretim metodu olan organik tarıma başlama nedenleri arasında deneklerin
gelirlerini yükseltmek (%54,9) fikri diğer nedenlerden daha fazla öneme sahiptir.
Olhan (1997) araştırmasında; üreticilerin organik tarımdan beklentilerini ürüne pazar
garantisi sağlamak, ürünü konvansiyonel ürünlere göre daha yüksek fiyatla satmak, girdi
maliyetini azaltmak şeklinde sıralamıştır.
Araştırmada; deneklere organik tarımın benimsemesinde etkili olan faktörlerin önem
derecelerini belirlemeye yönelik bir soru yöneltilmiştir. Deneklere yöneltilen soru ile; çevre
koruma faktörleri, yenilikçilik, ekonomik faktörler, sosyal faktörler, sağlık faktörleri gibi
etkenlerin önem dereceleri incelenmiştir (Çizelge 5.32).
Deneklere yöneltilen soru ile; organik yetiştiriciliğin çevre kirliliğini önleme, yeni ve farklı
şeyleri deneme isteği, fiyat ve pazar garantisi gibi ekonomik faktörler, sosyal faktörler ve
sağlık faktörlerinin denekler açısından önemi belirlenmeye çalışılmıştır.
Deneklerin %70,4’ü ekonomik faktörlerin önemli olduğunu belirtirken %51,9’u için
organik çilek yetiştiriciliğinin çevre kirliliğini önlemesi açısından önemli olduğu
görülmüştür. Organik tarımın benimsenmesinde etkili olan faktörlerin denekler açısından
önemi toplam skor hesaplanarak belirlenmiştir. Yapılan hesaplamalar sonunda; etkili olan
116
faktörler arasında ilk sırayı ekonomik faktörler almakta bu faktörü sırası ile sağlık
faktörleri, çevre faktörleri, yenilikçilik ve sosyal faktörler izlemektedir. Ekonomik
faktörlerin denekler için ik sırada yer almasında organik çileğe ödenen fiyat ve pazar
garantisi etkili olmaktadır.
Demiryürek (2000)’de, çalışmasında organik fındık üreticilerinin organik fındık üretimine
geçiş kararında etkili olan faktörler arasında ekonomik faktörlerin ilk sırada yer aldığını bu
faktörleri çevre faktörleri, sosyal faktörler, sağlık faktörlerinin izlediğini belirtmiştir.
Araştırma sonuçlarıyla benzerlik gösteren bu araştırmada organik tarımın benimsenmesinde
etkili olan faktörlerden çevre faktörleri ikinci sırada yer alırken organik çilek üretiminin
benimsenmesinde ikinci önemli faktör olarak sağlık faktörleri tespit edilmiştir. Bunun
nedeni son yıllarda televizyon, dergi ve gazetelerde sağlıklı ve doğal gıda tüketimine
yapılan yoğun vurgunun etkisi olmuştur diye değelendirme yapılabilir.
Manisa’da yapılan bir araştırmanın sonuçlarına göre; konvansiyonel üretimde bulunan
deneklerin %57,7’si organik tarımı daha karlı buldukları için organik tarım yapmak
istediklerini belirtmişlerdir (Olhan 1997).
İngiltere’de organik tarım konusunda yapılan bir araştırmada; organik tarımın
benimsenmesinde ekonomik ve ekonomik olmayan faktörler incelenmiş ve çevresel
faktörlerin araştırılan diğer faktörlere göre daha önemli olduğu ortaya konmuştur (Burton et
al. 2003). Avustralya’da yapılan bir araştırmaya göre; çevresel sorunlara ilişkin farkındalık
nedeniyle organik ürün talebi sonucunda organik tarımın hızla arttığı belirtilmiştir
(Sriskandarejah and Dignam 1992).
117
Çizelge 5.32 Organik tarımın benimsemesinde etkili olan faktörlerin önem derecesine göre
dağılımı
Önem derecesi
(Ağırlık)
Faktörler
Çevre koruma
faktörleri
Yenilikçilik Ekonomik
faktörler
Sosyal
faktörler
Sağlık
faktörleri
Hiç önemi
yok (0)
Sayı (adet) 1 11 0 40 2
Oran (%) 1,9 20,4 0,0 74,1 3,7
Kısmen
önemli (1)
Sayı (adet) 4 31 0 8 3
Oran (%) 7,4 57,4 0,0 14,8 5,6
Önemli (2) Sayı (adet) 28 6 4 4 9
Oran (%) 51,9 11,1 7,4 7,4 16,7
Oldukça
önemli (3)
Sayı (adet) 17 6 12 1 22
Oran (%) 31,5 11,1 22,2 1,9 40,7
Çok
önemli (4)
Sayı (adet) 4 0 38 1 18
Oran (%) 7,4 0 70,4 1,9 33,3
TOPLAM
Toplam skor 235,3 112,9 303 42,9 294,3
Önem sırası 3 4 1 5 2
Sayı (adet) 54 54 54 54 54
Oran (%) 100,0 100,0 100,0 100,0 100,0
Tokat’ta yapılan bir çalışmada; arazi toplulaştırılmasında benimsemeyi etkileyen faktörler
araştırılmıştır. Arazi toplulaştırılması, bilinç düzeyi, işletme genişliği, tarım ürünleri yıllık
satış tıutarı gibi sosyal ve ekonomik faktörlerin yeniliğin benimsenmesinde etkili olduğu
ortaya konulmuştur (Kızılaslan ve Almus 2002).
118
5.4.5 Organik tarıma geçiş ile uygulanan yeni teknikler
Organik tarıma geçiş ile deneklerin uyguladıkları tekniklerde de farklılıklar görülmeye
başlanmıştır. Uygulanan bu tekniklerden bazıları denekler için yenilik özelliği
göstermektedir. Yeniliklerin toplum içinde yayılması belli bir zaman sürecini
gerektirmektedir. Yenilikleri bazı kişiler çabuk bir şekilde benimserken bazıları da geç
olarak benimsemektedir. Toplumu oluşturan bireylerin tamamının kendisine yöneltilen yeni
tekniklere karşı davranışları farklı olmaktadır. Bu davranış şekli yeniliklerin toplumda
yayılma seyrini değişik şekillerde etkilemektedir (Rogers 1995).
Araştırma kapsamındaki deneklerin organik tarıma geçiş ile uyguladığı yeni tekniklerin
neler olduğunu öğrenmek amacıyla yöneltilen soruya verdikleri yanıtlara göre deneklerden
%11,1’i hiçbir yeni teknik öğrenmediğini belirtmiştir. Yeni teknik öğrenmedim diyenler,
konvansiyonel çilek ile organik çilek yetiştiriciliğinde farklı teknik uygulamamaktadırlar.
Eski deneyimleri organik tarım kuralları ile benzerlik göstermektedir. Yeni teknik
öğrendiğini belirten deneklerin öğrendikleri teknikler; toprak işleme ve bitki besleme,
sulama, mücadele (%27,8), sulama, mücadele (%20,4), mücadele, kontrol ve sertifikasyon
(%9,3), toprak işleme ve bitki besleme, sulama, kontrol ve sertifikasyon (%7,5) şeklinde
sıralanmaktadır. Deneklerin %24,1’i yöneltilen soruyu yeni tekniklerin hepsini öğrendim
şeklinde yanıtlamışlardır.
Yeni teknikler öğrendiklerini belirten denekler bu teknikleri firmadan (%27,8) ve TKB
yetkililerinden (%22,2) öğrendiklerini belirtmişlerdir. Yöneltilen soruyu yeni teknikleri
hepsinden (firma, TKB yetkilileri, KSK ve önder çiftçi) öğrendim şeklinde yanıtlayanların
oranı ise %7,4’dür. Deneklerin %18,5’i ise yeni teknikleri firma, TKB yetkilileri ve
KSK‘lardan öğrendiğini belirtmiştir (Çizelge 5.33).
119
Anket uygulaması sırasında deneklerden bazıları özellikle zirai mücadelede kimyasal ilaç
kullanımı yerine zararlılar için çilek bahçelerinin etrafına yapışkan mücadele levhaları
yerleştirdiklerini ifade etmişlerdir.
Çizelge 5.33 Deneklerin yeni teknikleri öğrenme yerlerine göre dağılımı
Yeni tekniğin öğrenildiği yer Denek sayısı
(adet)
Oran
(%)
Firma 15 27,8
Tarım İlçe Müdürlüğü 12 22,2
Kontrol ve Sertifikasyon Kuruluşu 2 3,7
Önder çiftçi 2 3,7
Firma ve önder çiftçi 3 5,6
Firma, Kontrol ve Sertifikasyon
Kuruluşu ve Tarım İlçe Müdürlüğü
10 18,5
Hepsi 4 7,4
Yeni teknik öğrenmeyen 6 11,1
TOPLAM 54 100,0
Özcan (2004) tarafından yapılan bir araştırmanın sonuçlarına göre; organik tarıma geçiş ile
deneklerin %28,2’si toprak işleme ve bitki besleme, %11,3’ü toprak işleme ile bitki
besleme ve bitki koruma, %4,2’si kontrol ve sertifikasyon, %1,4’ü toprak işleme ve bitki
120
besleme ile kontrol ve sertifikasyon konularında yeni teknikler öğrendiklerini belirtirken
%50,7’si adı geçen bütün teknikleri öğrendiğini, %4,2’si ise yeni bir teknik öğrenmediğini
belirtmiştir.
Özcan (2004) araştırmasında; deneklerin %100’ünün organik tarım tekniklerini organik
tarım alanında faaliyette bulunan firmadan öğrenmiş olduğunu belirtmiştir.
Çizelge 5.34 Deneklerin organik tarımda öğrendiklerini diğer faaliyetlerde
uygulama durumu
Faaliyeti uygulama durumu Denek sayısı (adet) Oran (%)
Evet 37 68,5
Hayır 11 20,4
TOPLAM 48* 88,9
*:6 kişi yeni teknik öğrenmemiştir
Araştırma kapsamındaki deneklere öğrendikleri yeni teknikleri başka üretim faaliyetlerinde
uygulayıp uygulamadıkları sorulmuştur. Elde edilen veriler değerlendirildiğinde organik
üretim yapan deneklerin %68,5’i öğrenilen teknikleri kiraz ve armut üretiminde
kullandıklarını belirtmişlerdir. Bu ürünler organik olarak yetiştirilmekte ve
pazarlanmaktadırlar. Bu durumun nedeni, meyve bahçeleri arasında ara ziraati olarak
organik çilek yetiştiriciliğinin yapılıyor olmasıdır. Öğrenilen yeni tekniklerin çoğunlukla
toprak işleme ve bitki besleme ile zirai mücadele konularında uygulandığı gözlemlenmiştir.
Organik çilek yetiştiren deneklerin %20,4’ü öğrendikleri yeni teknikleri diğer üretim
faaliyetlerinde uygulamadıklarını ifade etmişlerdir (Çizelge 5.34). Bu denekler sadece çilek
yetiştiriciliğinde organik tarım kurallarının uygulamakta diğer üretim faaliyetlerinde ise
121
konvansiyonel olarak faaliyette bulunmaktadırlar. Bunun yanında bazı deneklerin organik
çilek yetiştiriciliği dışında faaliyette bulunacakları tarım arazileri miktarı yetersizdir.
5.4.6 Organik çilek yetiştiriciliğine geçiş ile ortaya çıkan değişiklikler
Tarımsal gelişmeye paralel olarak çiftçilikle uğraşanların gelir düzeylerinin yükseltilmesi,
üretim tüketim ilişkilerinin farklılaşması çiftçilerin sosyal ilişkilerine ve yaşam biçimlerine
yansıyarak sosyal gelişme ve değişim ortaya çıkaracaktır (Eraktan vd. 2002).
Çizelge 5.35 Organik yetiştiriciliğe geçişle birlikte ortaya çıkan değişim durumu
Değişim olup olmadığı
Ortaya çıkan değişimin türü
Üretim desenindeki
değişiklik
Yeni yatırımlarda
değişim
Çeşit
değişimi
Değişim
oldu
Sayı (adet) 3 5 17
Oran (%) 5,6 9,3 24,1
Değişim
olmadı
Sayı (adet) 51 49 37
Oran (%) 94,4 90,7 53,7
TOPLAM
Sayı (adet) 54 54 54
Oran (%) 100,0 100,0 100,0
122
Araştırma alanında yeni bir üretim şekli olan organik çilek yetiştiriciliği ile deneklerin
işletmelerinde ekonomik ve teknik olarak ortaya çıkan değişiklikleri belirleyebilmek için
yöneltilen soruya verilen yanıtlara göre iki farklı Çizelge oluşturulmuştur (Çizelge 5.35 ve
Çizelge 5.36).
Çizelge 5.35’de organik çilek yetiştiriciliğine geçen işletmelerde üretim deseni, çeşit
değişimi ve yeni yatırımlar açısından değişim olup olmadığı sorgulanmıştır. Genel olarak,
sorgulanan konularda büyük bir değişikliğin ortaya çıkmadığı belirlenmiş olup en büyük
değişikliğin çeşit değişiminde (%24,1) olduğu görülmektedir (Çizelge 5.35).
Konvansiyonel çilek yetiştiriciliğinde kullanılan çeşitlerden farklı olarak organik tarıma
uygun çilek çeşitlerinin kullanılmaya başlanması çeşit değişiminin yüksek oranda
gerçekleşme nedenidir.
Manisa’da yapılan bir araştırmanın sonucuna göre; organik tarım yapan deneklerin
%69,5’inin organik tarıma geçtikten sonra üretim deseninde her hangi bir değişiklik
olmadığı ortaya konmuştur (Olhan 1997).
Yağmurlama sulama yönteminin yayılması ve benimsenmesi üzerine yapılan bir
araştırmada, üreticilerin sosyo-ekonomik nitelikleri olarak ele alınan işletme büyüklüğü ve
üretim desenindeki değişme ile ele alınan tarımsal teknolojiyi benimseme davranışı
arasında istatistiki anlamda bir ilişki bulunduğu saptanmıştır (Tatlıdil 1989).
Çizelge 5.36’da organik çilek yetiştiriciliğine geçen işletmelerde biyolojik problemler, çilek
yetiştiriciliğine ayrılan zaman, işgücü ihtiyacı, verim ve masraflardaki değişim
sorgulanmıştır. Ortaya çıkan değişimler denekler tarafından arttı, azaldı, aynı kaldı şeklinde
değerlendirilmiştir.
123
Organik çilek yetiştiriciliğinde ortaya çıkan değişim biyolojik problemler açısından yani
zararlılarla mücadele, hastalık ve yabancı otlarla mücadele açısından ele alındığında
deneklerin büyük bir çoğunluğu biyolojik problemlerin aynı kaldığı (%42,6) yönünde görüş
bildirmişlerdir. Bunun yanında deneklerin %27,8’i ise biyolojik problemlerin arttığını
belirtmişlerdir (Çizelge 5.36).
Çizelge 5.36 Organik yetiştiriciliğe geçişle birlikte ortaya çıkan diğer değişim durumu
Değişim durumu
Ortaya çıkan değişimin türü
Biyolojik
problemler
Çilek
yetiştiriciliğine
ayrılan zaman
İşgücü
ihtiyacı
Verim Masraflar
Arttı Sayı (adet) 15 8 10 15 3
Oran (%) 27,8 14,8 18,5 27,8 5,6
Azaldı Sayı (adet) 16 22 28 26 38
Oran (%) 29,6 40,7 51,9 48,1 70,4
Aynı kaldı Sayı (adet) 23 24 16 13 13
Oran (%) 42,6 44,4 29,6 24,1 24,1
TOPLAM Sayı (adet) 54 54 54 54 54
Oran (%) 100,0 100,0 100,0 100,0 100,0
Organik yetiştiricilikle birlikte ortaya çıkan değişim durumu; biyolojik problemler, çilek
yetiştiriciliğine ayrılan zaman, işgücü ihtiyacı, verim ve masraflar açısından ele alınarak
124
değerlendirilmiştir (Çizelge 5.36). Yapılan değerlendirmede değişim durumu; arttı, azaldı
ve aynı kaldı şeklinde ele alınmıştır. Ortaya çıkan değişimin önem derecesine göre
sıralanmasında; ortaya çıkan değişimi azaldı diyen deneklerin oranından arttı diyen
deneklerin oranı çıkarılmış ve elde edilen değere aynı kaldı şeklinde yanıtlayan deneklerin
oranı eklenerek öncelik sıralaması yapılmıştır. Bu sıralamaya göre ilk önceliği masraflar
almıştır. Masrafları çilek yetiştiriciliğine ayrılan zaman, işgücü ihtiyacı, biyolojik
problemler ve verim izlemektedir.
Geleneksel meyve üreticileri organik tarım metotlarına geçiş için; çeşit seleksiyonu, zararlı
ve hastalık kontrolü, ürün kontrolleri, yabancı ot kontrolü ve ağaç besleme gibi risklerden
dolayı tereddüt etmektedirler (Weibel 2001).
Organik çilek yetiştiriciliğinde ortaya çıkan değişimler organik çilek yetiştiricliğine ayrılan
zaman ve işgücü açısından değerlendirildiğinde; zaman ihtiyacının aynı kaldığı (%44,4) ve
işgücü ihtiyacının ise azaldığı (%51,9) denekler tarafından belirtilmiştir. Zaman ihtiyacının
aynı kaldığı görüşü deneklerin sahip olduğu tarım alet ve makinelerinin çilek
yetiştiriciliğinde de kullanılması ile açıklanabilir. Zaman ihtiyacı (%40,7) ve işgücü
ihtiyacının (%51,9) azaldığı görüşünü taşıyan deneklerin oranının yüksek olması ise,
organik çilek yetiştiriciliğinde kimyasal gübre ve zirai mücadele ilacının kullanılmaması
nedeniyle ilaçlama ve gübrelemeye ayrılan zamandan ve dolayısı ile kullanılan işgücünden
tasarruf edilmesi ile ilişkilidir. Ayrıca deneklerin %70,4’ü zaman ve işgücü gereksinimin
yanında masrafların da azaldığını bildirmişlerdir (Çizelge 5.36).
Olhan (1997) araştırmasında; organik tarıma geçiş ile deneklerin %72,9’unun işgücü
kullanımının değişmediğini, %20,3’unun ise işgücü kullanımın azaldığını belirtmektedir.
İspanya’da organik zeytin yetiştiriciliği yapan işletmelerin zeytin verimi konvansiyonel
işletmelere göre daha az bulunmuştur. Organik zeytin yetiştiricileri organik tarımın
125
gelişmesi için daha fazla zaman ve çabaya ihtiyaçları olduğunu düşünmektedirler (Para and
Calatrava 2005).
Türk (2001); araştırmasında organik tarım uygulamalarında üretimde ortalama %10-20
arasında bir verim düşüklüğü olduğunu belirtmektedir.
Ayrıca araştırma alanında yapılan çalışmada, deneklerin %48,1’i verimin azaldığını
belirtirken %27,8’i verimin arttığını belirtmiştir (Çizelge 5.36). Verim artışının nedeni,
yayım çalışmalarında büyük etkinliği bulunan firmanın organik çilek yetiştiricilerine
organik tarımda sıkça kullanılan ve yüksek verim kapasitesine sahip olan çilek çeşitlerinin
kullanımını tavsiye etmesi ile açıklanmaktadır.
Manisa’da yapılan bir araştırmanın sonucuna göre; deneklerin %47,5’i organik tarıma
geçtikten sonra verimlerinde bir değişiklik olmadığını, %18,6’sı ise münavebe
uyguladıkları ve baklagil yetiştiridikleri için verimliliğin arttığını, %28,8’i ise verimlilikte
düşüş olduğunu belirtmiştir (Olhan 1997).
5.4.7 Organik tarıma geçiş ile gelir düzeyindeki değişiklik
Konvansiyonel çilek yetiştiriciliğinden organik çilek yetiştiriciliğine geçiş ile deneklerin
gelirlerinde belli bir değişiklik olması beklenmektedir. Ortaya çıkan bu değişiklik olumlu
yönde olabileceği gibi olumsuz bir yönde de olabilmektedir. Ortaya çıkan değişikliği
belirlemek için deneklere “organik tarıma geçiş ile birlikte gelir düzeyinizde bir değişiklik
oldu mu” şeklinde bir soru yöneltilmiştir. Ekonomik araştırmalarda sıkça karşılaşılan
deneklerin gelir seviyesini tespit etmedeki zorluk bu soru şekli ile aşılmaya çalışılmıştır.
126
Çizelge 5.37 Deneklerin organik tarıma geçişi ile gelirlerinde bir artış olup
olmadığına göre dağılımı
Deneklerin gelirlerindeki artış Denek sayısı (adet) Oran (%)
Henüz olmadı 17 31,5
Çok az oldu 32 59,3
Olmadı ama olacağını düşünüyorum 3 5,6
Olmadı, olacağını da sanmıyorum 2 3,7
TOPLAM 54 100,0
Araştırma konusu, sosyal nitelikli bir konu olduğundan ekonomik analize yönelik bir yapı
düşünülmemiş, deneklerin gelir konusu araştırılırken ekonomik analiz yapma yerine
deneklerin gelir konusundaki yorumları dikkate alınmıştır.
Çilek yetiştiricilerinin büyük çoğunluğu bir firmanın projesi altında yer almaktadırlar. Bu
nedenle denekler firma tarafından ürün alım garantisi verilmesinden ve peşin ödeme
yapılmasından memnuniyet duymaktadırlar. Ancak organik üretime geçtikten sonra
gelirlerinde bir artış olup olmadığı ile ilgili yöneltilen sorulardan elde edilen verilere göre
deneklerin gelirlerinde çok az bir artış olduğu tespit edilmiştir. Deneklerin %59,3’ü
gelirinde çok az bir artış olduğunu belirtirken %31,5’i henüz bir artış olmadığını
belirtmiştir. Deneklerin %5,6'sı gelirinde bir artış olmadığını ama olacağını düşündüğünü
belirtirken %3,7’si gelirinde bir artış olacağını düşünmediğini ifade etmiştir (Çizelge 5.37).
Gelirlerinde az miktarda artış olduğunu belirten deneklerin (%59,3) bu şekilde görüş
bildirmesi, üretim masraflarının azalmasından ileri gelmektedir. Çizelge 5.36’dan da
127
görüldüğü gibi deneklerin büyük bir kısmı (%70,4) organik çilek yetiştiriciliğine geçiş ile
masrafların azaldığını belirtmişlerdir. Organik tarıma geçiş ile masraflar arasında büyük bir
yer tutan kimyasal gübre ve zirai ilaç kullanım masraflarının ortadan kalkması bu sonucun
ortaya çıkmasında etkindir. Masraflardaki azalma gelir seviyesinin artması üzerinde etkide
bulunmaktadır.
Özcan (2004) araştırmasında, deneklerin %15,5’inin gelirlerinde bir değişiklik olmadığını,
deneklerin %71,8’i ise gelir düzeyimde henüz bir artış olmadığını fakat ileri yıllarda
gelirlerinde bir artış olacağını düşündüklerini belirtmişlerdir. Bunun yanında deneklerin
%12,7’si gelirlerinde bir artış olmadığını ve olacağını da sanmadıklarını dile getirmişlerdir.
Olhan (1997) araştırmasında, organik tarım yapan deneklerin %67;8’inin organik tarıma
geçtikten sonra tarımsal gelirlerinde artış olduğunu, %25,4’ünün tarımsal gelirlerinde bir
artış olmadığını belirlemiştir. Deneklerin %6,8’i ise organik tarıma geçtikten sonra
gelirlerinin düştüğünü belirtmişlerdir. Bu durum denekler tarafından verim düşüklüğü ve
prim yetersizliğine bağlanmakla birlikte Olhan verimin ortalama düzeyde olduğunu, bu
deneklerin organik tarımda ikinci yılları olduğunu belirtilerek bu sonucu ortaya çıkmasını
normal karşılamıştır.
Araştırmada, deneklerin organik çilek yetiştiriciliği konusunda deneyime sahip oldukları
görülmüştür. 1-5 yıl arasında organik çilek yetiştiriciliği deneyimine sahip deneklerin oranı
%53,7 iken 11-15 yıl arasında deneyime sahip deneklerin oranı %1,9’dur (Çizelge 5.11).
Bulunan bu sonuç Olhan’ın (1997) sonucu ile karşılaştırıldığında, deneklerin daha fazla
deneyime sahip olmaları gelir düzeylerindeki artışın nedenini açıklamaktadır.
Filipinlerde organik pirinç yetiştiriciliğinin yararlarının değerlendirildiği bir araştırmanın
sonuçlarına göre; organik pirinç yetiştiriciliği sonunda elde edilen net karın konvansiyonel
yetiştiricilikten elde edilen net kara göre daha fazla olduğu görülmüştür. Araştırma
128
sonucuna göre; organik tarımın konvansiyonel tarıma göre sosyo-ekonomik, enerji
kullanımı ve çevresel yararlılık açısından daha faydalı olduğu görülmüştür (Mendoza
2004).
Yurdışında yapılan değişik araştırma sonuçlarına göre; ekonomik koşulların organik
tarımın benimsenmesine ilişkin birçok çalışmada etkili olduğu görülmüştür (Padel 1994,
Padel and Lampkin 1994, Henning 1994, Gerber and Hoffmann 1998).
5.4.8 Geleceğe yönelik düşünceler
Araştırma kapsamındaki deneklerin geleceğe yönelik olarak organik çilek yetiştiriciliğine
devam edip etmeme durumu, organik çilek üretimini artırma ya da azaltmaya yönelik
düşüncelerini öğrenmek amacıyla toplanan veriler Çizelge 5.38'de toplu olarak
verilmektedir.
Çizelge 5.38 Deneklerin gelecekte organik çilek yetiştiriciliğine yönelik düşünceleri
Üretime yönelik düşünceler Denek sayısı (adet) Oran (%)
Artırmak 32 59,3
Aynı bırakmak 21 38,9
Azaltmak 1 1,9
TOPLAM 54 100
129
Çizelge 5.38’deki verilere göre; deneklerin %59,3’ünün organik çilek üretimini artırmayı
düşündüğü anlaşılırken deneklerin % 38,9’unun organik çilek üretimini aynı şekilde
bırakarak üretime devam edeceği anlaşılmaktadır. Deneklerden yalnızca %1,9’u organik
çilek üretimini azaltmayı düşündüğünü ifade etmiştir.
Elde edilen bu sonuçlara göre denekler organik çilek yetiştiriciliğine devam etmeyi
düşünmektedirler. Organik çilek üretimini azaltmayı düşünen deneklerin organik çilek
yetiştiricileri arasında çok az bir orana sahip olması bu düşüncenin en büyük
destekleyicisidir (Çizelge 5.38).
Akın (2003), Çankırı’da yaptığı araştırmada; organik elma yetiştiricilerinin %47,8’inin
gelecekte organik elma yetiştirme alanlarını artırmayı düşündüğünü, %52,2’sinin de
organik elma yetiştirme alanlarını aynı bırakmayı istediklerini ortaya koymuştur.
Organik çilek yetiştiren deneklerin organik çilek üretimini değiştirme görüşleri ile köy
içinde bulundukları gelir grupları arasında istatistiksel bir ilişki bulunup bulunmadığı
araştırılarak Çizelge 5.39 oluşturulmuştur.
Köy içinde gelir grubu olarak kendini düşük gelir grubunda gösteren deneklerin (%46,9)
organik çilek üretimini artıma eğiliminde oldukları belirlenmiştir (Çizelge 5.39). Yüksek
gelir grubunda bulunan 3 deneğin çilek üretim alanlarındaki değişikliğe ilişkin görüşleri
üretim alanlarını artırmak, aynı bırakmak ve azaltmak şeklinde değişiklik göstermektedir.
130
Çizelge 5.39 Gelir gruplarına göre deneklerin organik çilek üretim alanlarındaki
değişikliğe ilişkin düşünceleri
Gelir grupları
Üretim alanındaki değişiklik
Artırmak Aynı bırakmak Azaltmak TOPLAM
Yüksek
gelir
Sayı (adet) 1 1 1 3
Oran (%) 3,1 4,8 100,0 5,6
Orta gelir Sayı (adet) 16 12 0 28
Oran (%) 50,0 57,1 0,0 51,9
Düşük
gelir
Sayı (adet) 15 8 0 23
Oran (%) 46,9 38,1 0,0 42,6
TOPLAM Sayı (adet) 32 21 1 54
Oran (%) 100,0 100,0 100,0 100,0
p:0,001 istatistiksel olarak fark bulunmaktadır
Gelir gruplarına göre deneklerin organik çilek üretim alanlarındaki değişikliğe ilişkin
düşünceleri arasındaki farklılığın derecesini belirlemek için yapılan khi-kare analizinde,
gelir grupları ile organik çilek üretim alanları arasındaki farklılık anlamlıdır (p<0,10). Yani
gelir grupları ile organik çilek üretim alanları arasındaki farklılık önemlidir.
131
5.5 Enformasyon Sistemi
Enformasyon ve bilgi kavramları sık sık birbirlerine eş anlamlı olarak yanlış bir şekilde
kullanılmaktadır. Gerçekte bu iki kavram birbirinden farklılık göstermektedir (Demiryürek
2001b).
Enformasyon; danışma, tanıtma, haber alma, haber verme, haberleşme anlamına gelirken
bilgi insan aklının erebileceği olgu, gerçek ve ilkelerin bütününe verilen ad veya gözlem
yolu ile elde edilen gerçek şeklinde tanımlanmaktadır (Anonim 1992).
Bilgi, işlenmiş enformasyonun bir sonucudur, enformasyondan daha yüksek bir yapıda olup
daha kalıcıdır Kavramlar, anlamlar ve zekasal beceriler insan bilgisini oluşturmaktadır
(Demiryürek 2001b).
Bilgi yönetimi; kurumsal bilginin ve uzmanlığın elde edilmesi, geliştirilmesi ve
kullanılması yolu ile değer yaratma süreci veya görünmeyen varlıkları kullanarak değer
yaratma sanatı veya bilgiyi kurumsal performansı artırmak amacıyla yaratma, ele geçirme,
paylaşma ve kullanma sürecidir (Aktan 2007).
Bilgi yönetimi, rekabetin olduğu ekonomide organizasyonların sahip oldukları kaynakları
daha etkin bir biçimde kullanma ihtiyacının bir sonucu olarak ortaya çıkmıştır. Bilgi
yönetimi sistemi organizasyonların faaliyetlerini stratejik, taktiksel ve operasyonel
açılardan etkileyebilmekte ve insan kaynakları yönetimi, üretim, kontrol, örgütlenme ve
diğer faaliyetler üzerinde olumlu etkiler oluşturabilmektedir (Aktan 2007).
132
Bilgi yönetimi ile, iş süreçleri kısalmakta, iş akışları hızlanmakta, hatalar en aza inmekte,
şeffaflık sağlanmakta, mekana bağlılık azalarak maliyetler ucuzlamakta ve hemen her
alanda yeni buluşlar ortaya çıkmaktadır (Anonim 2005).
5.5.1 Çilek yetiştiriciliği hakkında gerek duyulan bilginin türü
Organik çilek yetiştiriciliği yapan deneklerin organik yetiştiricilik hakkında gereksinim
duyduğu çeşitli bilgileri değişik kaynaklardan karşılaması olasıdır. Bilgiler ilk elden,
deneyimli kişi ve kurumlardan üreticilere aktarıldığı durumda olumlu etki yapmaktadır.
Konvansiyonel çilek yetiştiriciliği konusunda denekler arasında bilgi alıp verme konusunda
uzun zamandır bilgi değişimi yapıldığı araştırma alanındaki denekler tarafından
belirtilmiştir. Bu durum yerel bilginin paylaşımı olarak karşımıza çıkmaktadır. Organik
çilek yetiştiriciliğinde deneklerin hangi tür bilgilere gereksinim duyduklarını belirlemek
amacıyla deneklere bir dizi soru yöneltilmiştir. Deneklerden alınan yanıtlara göre teknik
bilgi, pazarlama ile ilgili bilgi, danışmanlık ile ilgili bilgi, kendi tecrübesi ve yasal bilgi
olmak üzere beş çeşit bilginin gerekli olduğu görülmüştür. Demiryürek (2000) fındık
üreticileri ile yapmış olduğu araştırmada; teknik bilgi, pazarlama, kendi koşulları-çiftlik
koşulları, danışmanlık, üretimin çeşitlendirilmesi, yasal bilgi ve bilgi yönetimi olmak üzere
deneklerin yetiştiricilik konusunda yedi çeşit bilgiye gerek duyduklarını belirtmiştir.
Pazarlama ve teknik bilgi gereksinimi organik ve konvansiyonel çilek yetiştiricileri için bu
araştırma yanında Demiryürek (2000)’in araştırmasında da ortak bilgi gereksinimi olarak
ortaya konulmuştur.
133
5.5.1.1 Teknik bilgi
Konvansiyonel çilek yetiştiriciliğinden organik çilek yetiştiriciliğine geçen denekler bu
değişim esnasında girdi kullanımı, hastalık ve zararlı kontrolü gibi bazı teknik bilgilere
gereksinim duymuşlardır. Denekler tarafından gereksinim duyulan teknik bilgilere ne
ölçüde gerek duyulduğunu öğrenmek için yöneltilen soruya verilen yanıtlardan Çizelge
5.40 oluşturulmuştur. Ayrıca, oluşturulan çizelgede organik ve konvansiyonel çilek
yetiştiriciler açısından teknik bilginin önem sırasını belirlemek için skor hesaplanmıştır.
Çizelge 5.40 Deneklerin organik çilek yetiştiriciliğinde gereksinim duyduğu teknik bilginin
derecesi
Yetiştiricilik şekli
Teknik bilgiye ihtiyaç duyma derecesi
Skor*
Sıralama Çok
az (1)
Az
(2)
Orta
(3)
Fazla
(4)
Çok fazla
(5)
Organik çilek
yetiştirenler
Sayı (adet) 1 2 8 12 31 429,5 1
Oran (%) 1,9 3,7 14,8 22,2 57,4
Konvansiyonel
çilek yetiştirenler
Sayı (adet) 0 3 14 4 9 363,3 2
Oran (%) 0,0 10,0 46,7 13,3 30,0
*Skor:Ağırlık x Oran olarak hesaplanmıştır.
Organik çilek yetiştiren denekler arasında teknik bilgiye çok fazla gereksinim duyanlar
(%57,4) teknik bilgiye değişik seviyelerde gereksinim duyan diğer deneklere göre en büyük
grubu oluşturmaktadırlar (Çizelge 5.40). Yapılan skor hesabına göre organik çilek
yetiştiricileri konvansiyonel çilek yetiştiricilerine göre daha fazla teknik bilgiye gerek
duymaktadırlar. Bunun nedeni; organik tarımın yeni ve kontrollü bir üretim şekli olması ve
134
çilek üretiminin her aşamasında organik tarımın prensiplerine uygun hareket edilmesi
gerektiğinden deneklerin teknik bilgi ihtiyacı da fazladır.
Konvansiyonel çilek yetiştiren denekler arasında orta derecede teknik bilgiye gereksinim
duyan denekler (%46,7) teknik bilgiye gereksinim duyan diğer denekler arasında en büyük
grubu oluşturmaktadır (Çizelge 5.40). Konvansiyonel çilek yetiştiren denekler arasında orta
derecede teknik bilgiye gereksinim duyma üretim esnasında belli bir yetiştiricilik
deneyimine ulaşma ile açıklanabilir. Konvansiyonel yetiştiricilik yapan denekler yapmakta
oldukları üretim şekli ile daha fazla verim ve daha fazla gelir elde etmek için teknik bilgi
seviyelerini artırmak istemektedirler.
Demiryürek (2000), fındık üreticileri ile yapmış olduğu araştırmada denekler tarafından
gerek duyulan bilgiler arasında teknik bilginin ilk sırada yer aldığını belirtmiştir.
5.5.1.2 Pazarlama ile ilgili bilgi
Tarım sektörünün en büyük sorunları arasında hiç şüphesiz pazarlama konusu gelmektedir.
Yapısı itibarı ile çabuk bozulma özelliğine sahip olan çileğin üretim alanından en kısa
zamanda tüketim alanlarına götürülerek tüketilmesi gerekmektedir. Çileğin çabuk bozulma
özelliğinden dolayı denekler ürünlerini bir an önce pazarlamak istemektedir. Organik çilek
yetiştiren denekler pazarlama konusunda bilgiye ihtiyaç duyduklarını belirtmişlerdir.
Çizelge 5.41’de deneklerin çilek pazarlama konusundaki bilgi ihtiyacının derecesini
göstermektedir. Konvansiyonel ve organik çilek yetiştiren denekler arasında bilgiye
gereksinim duyanlar arasında farklılıklar görülmektedir.
135
Çizelge 5.41 Deneklerin pazarlama ile ilgili bilgi gereksiniminin derecesine göre dağılımı
Yetiştiricilik şekli
Bilgi gereksiniminin derecesi
Skor*
Sıralama Çok az
(1)
Az
(2)
Orta
(3)
Fazla
(4)
Çok fazla
(5)
Organik çilek
yetiştirenler
Sayı (adet) 7 4 10 8 25 373,4 1
Oran (%) 13,0 7,4 18,5 14,8 46,3
Konvansiyonel
çilek yetiştirenler
Sayı (adet) 0 3 13 7 7 359,6 2
Oran (%) 0,0 10,0 43,3 23,3 23,3
*Skor:Ağırlık x Oran olarak hesaplanmıştır.
Konvansiyonel çilek yetiştiren denekler arasında orta derecede bilgiye gereksinim duyanlar
çoğunlukta iken (%43,3), organik çilek yetiştiren denekler arasında büyük bir çoğunluğun
(%46,3) çok fazla bilgiye gereksinim duyduğu görülmektedir. Organik çilek yetiştiren
deneklerin çok fazla bilgiye gereksinim duymaları, büyük çaba göstererek ürettikleri
çilekleri bir an önce pazarlayarak gelir elde etmeleri ile açıklanabilir. Aksi takdirde
pazarlama anındaki gecikme ve düzensizlikler çilekte bozulmalara ve çürümelere yol
açacağından pazarlanma şansı kalmayacaktır. Bu olumsuzluk deneklerin emeklerinin
karşılığını alamamasına neden olacaktır.
Konvansiyonel çilek yetiştiren deneklerden hiçbiri çok az seviyede pazarlama konusunda
bilgiye gereksinim duymadıklarını daha yüksek derecelerde pazarlama bilgisine
gereksinimleri olduğunu bildirmiştir. Bu düşünce tarzının nedeni; araştırma alanında
birbirine rakip olarak üretilen organik ve konvansiyonel çileklerin hasat sonrasında bir an
önce pazarlanarak üreticinin eline para geçmesinin sağlanmasıdır.
136
Yapılan skor hesabına göre organik çilek yetiştiricileri konvansiyonel çilek yetiştiricilerine
göre pazarlama konusunda daha fazla bilgiye gerek duymaktadırlar. Her ne kadar organik
çilek yetiştiricileri sözleşmeli üretim yapmaları nedeniyle pazarlamada bir problemle
karşılaşmasalarda, bir aracıya bağlı olmadan pazarlama faaliyetinde bulunabilmak ve
ürünlerini pazarlık yaparak daha yüksek fiyattan satabilmek için pazarlama konusundaki
bilgilerini artırmak eğilimindedirler.
5.5.1.3 Danışmanlık (Uzman kişilerin tavsiyeleri) ile ilgili bilgi
Gün geçtikçe gelişme gösteren tarım sektörünün her aşamasında ortaya çıkan gelişmeleri
takip etmek ve uygulamak üreticilere değişik yararlar sağlamaktadır. Modern tarım
metotlarını öğrenmek ve uygulamak için tarımsal danışmanlık sistemi gelişmiş ülkelerin
pek çoğunda uygulanmaktadır.
Tarımsal danışmanlık sistemini Türkiye’de uygulamaya koymak amacıyla 08.09.2006 tarih
ve 26283 sayılı Resmi Gazete’de “Tarımsal Yayım ve Danışmanlık Hizmetlerinin
Düzenlenmesine Dair Yönetmelik” yayımlanmıştır.
Araştırma alanında çilek yetiştiriciliği yapan organik ve konvansiyonel yetiştiricilerin
danışmanlıkla ilgili bilgilere ne derecede gerek duyduklarını ortaya koymak üzere
yöneltilen soruya verdikleri yanıtlara göre Çizelge 5.42 oluşturulmuştur. Deneklerin
danışmanlıkla ilgili bilgi gereksinimleri çok az, az, orta, fazla ve çok fazla şeklinde
belirlenmiştir.
Organik çilek yetiştiricileri yanında konvansiyonel çilek yetiştiricileri de danışmanlıkla
ilgili bilgiye gereksinimi olduğunu belirtmişlerdir. Konvansiyonel çilek yetiştiricilerinin
büyük bir çoğunluğu (%63,3) danışmanlıkla ilgili çok fazla bilgiye gereksinim duymaktadır
137
(Çizelge 5.42). Konvansiyonel yetiştiriciler arasında danışmanlıkla ilgili bilgiye çok fazla
gereksinim duyulmasının nedeni, organik çilek yetiştiricileri ile rekabet edebilmek için
bilgi seviyelerini artırmak olarak yorumlanabilir.
Yapılan skor hesabına göre konvansiyonel çilek yetiştiricileri organik çilek yetiştiricilerine
göre daha fazla danışmanlık ihtiyacı duymaktadırlar.
Çizelge 5.42 Deneklerin danışmanlıkla ilgili bilgi gereksiniminin derecesine göre dağılımı
Yetiştiricilik şekli
Danışmanlıkla ilgili bilgi gereksinimi
Skor*
Sıralama Çok
az (1)
Az
(2)
Orta
(3)
Fazla
(4)
Çok fazla
(5)
Organik çilek
yetiştirenler
Sayı (adet) 1 4 11 32 6 370,6 2
Oran (%) 1,9 7,4 20,4 59,3 11,1
Konvansiyonel
çilek yetiştirenler
Sayı (adet) 2 3 3 3 19 412,7 1
Oran (%) 6,7 10,0 10,0 10,0 63,3
*Skor:Ağırlık x Oran olarak hesaplanmıştır.
Organik üretim, her aşaması kontrollü bir üretim şekli olduğundan denekler toprak
hazırlığından hasat anına kadar üretimin her aşamasında danışmanların bilgisine gereksinim
duymaktadırlar. Organik çilek yetiştiriciliğinde bulunan denekler arasında danışmanlıkla
ilgili çok fazla bilgiye gereksinim duyanlar konvansiyonel yetiştiricilerle
karşılaştırıldığında daha az (%11,1) orandadır (Çizelge 5.42).
Organik çilek yetiştiricilerinin konvansiyonel çilek yetiştiricileri gibi danışmanlıkla ilgili
bilgiye çok fazla gerek duymamaları organik yetiştiricilerin organik tarımda faaliyet
138
gösteren KSK ve organik firmalarla sıkı işbirliği içinde tarımsal faaliyetlerine devam
etmeleri ile açıklanabilir. KSK’lar ve organik çilek projesi uygulayan firmalar yetiştiricilere
organik üretimle ilgili bilgileri düzenli bir şekilde üretim sürecinde sağlamaktadırlar.
5.5.1.4 Kendi tecrübesi
Konvansiyonel ve organik çilek yetiştiriciliği yapan deneklerden bazıları tarımsal
faaliyetlerinde danışmanlık hizmetlerinden faydalanma yerine kendi tecrübelerinden
yararlandıklarını belirtmişlerdir. Organik çilek yetiştiren deneklerin %37,0’si kendi
tecrübesine gereksinim duymadığını belirtirken, konvansiyonel çilek yetiştiren deneklerde
bu oran daha düşük bir seviyededir (%10,0). Konvansiyonel çilek yetiştirenlerde kendi
tecrübesi ile ilgili bilgi gereksinimine orta derecede gerek duyanlar ise %16,7 oranındadır.
(Çizelge 5.43). Organik çilek yetiştirenler kendi tecrübelerinden çok organik tarım ürünleri
ticareti ile uğraşan firmalar ve KSK’ların deneyimlerinden yararlanmayı tercih
etmektedirler.
Çizelge 5.43 Deneklerin kendi tecrübesi ile ilgili bilgi gereksinimine göre dağılımı
Yetiştiricilik şekli
Bilgi gereksinimi-Kendi tecrübesi
Skor*
Sıralama Yok
(0)
Çok
az (1)
Az
(2)
Orta
(3)
Var
(4)
Çok
var (5)
Organik çilek
yetiştirenler
Sayı (adet) 20 12 5 10 4 3 153,9 2
Oran (%) 37,0 22,2 9,3 18,5 7,4 5,6
Konvansiyonel
çilek yetiştirenler
Sayı (adet) 3 6 11 5 3 2 217,0 1
Oran (%) 10,0 20,0 36,7 16,7 10,0 6,7
*Skor:Ağırlık x Oran olarak hesaplanmıştır.
139
Yapılan skor hesabına göre konvansiyonel çilek yetiştiricileri organik çilek yetiştiricilerine
göre kendi tecrubelerinden daha fazla faydalanmaktadırlar (Çizelge 5.43).
Organik yetiştiricilik yapan denekler kendi tecrübeleri yanında KSK’lar ve organik proje
yürütücüsü firmalardan güncel bilgiler alarak yetiştiricilik deneyimlerini artırmak
istemektedirler.
5.5.1.5 Mevzuata ilişkin bilgi
Organik çilek yetiştiriciliği hakkında gerek duyulan bilgiler arasında mevzuata ilişkin
bilgiler organik yetiştiriciliğe başlamadan önce, yetiştiricilik esnasında ve sonrasında
başvurulacak en önemli bilgi kaynakları arasında yer almaktadır. Bu kaynakların en
önemlisi Organik Tarım Kanunu ve bu Kanun’a dayanılarak çıkarılan Organik Tarım
Yönetmeliği’dir. Kırsal alanda yaşayanların kanunlar ve ilgili yönetmeliklerden haberdar
olmaları, bu değişikleri izlemeleri ve uygulamaları beklenemez. Ancak, organik tarım,
tarımsal üretimin diğer uygulamalarından farklı olarak kanun ve yönetmelikler
çerçevesinde kontrollü bir şekilde yapılması gereken üretim biçimi olduğundan, çiftçilerin
bilgilendirilme faaliyetleri organik tarımda yer alan diğer kişi ve kurumlar tarafından
mecburen yapılması gereken bir görev şeklinde devam etmektedir. Bu nedenle organik
çilek yetiştiricileri teknik bilgiler yanı sıra mevzuata ilişkin bilgilere de gereksinim
duymaktadırlar.
Çizelge 5.44’de deneklerin mevzuata ilişkin bilgi gereksinimine göre dağılımı yer
almaktadır.
140
Çizelge 5.44 Deneklerin mevzuata ilişkin bilgi gereksinimine göre dağılımı
Yetiştiricilik şekli
Bilgi gereksinimi-
Mevzuata ilişkin bilgi
Skor*
Sıralama
Var (5) Yok (0)
Organik çilek
yetiştirenler
Sayı (adet) 1 53 9,5 1
Oran (%) 1,9 98,1
Konvansiyonel
çilek yetiştirenler
Sayı (adet) 0 30 0,0 2
Oran (%) 0,0 100,0
*Skor:Ağırlık x Oran olarak hesaplanmıştır.
Yapılan skor hesabına göre organik çilek yetiştiren denekler konvansiyonel çilek yetiştiren
deneklere göre daha fazla mevzuata ilişkin bilgiye gereksinim duymaktadırlar (Çizelge
5.44). Bu sonucun ortaya çıkmasındaki neden organik tarımın kurallı ve kontrollü bir
üretim şekli olarak faaliyet göstermesi ve ilgili mevzuatanın uygulamada zorunlu olmasıdır.
Çizelge 5.45’de organik ve konvansiyonel çilek yetiştiren deneklerin çilek yetiştiriciliği
hakkında gerek duydukları bilgi ihtiyacı kendi içinde sıralanarak verilmiştir. Buna göre;
organik yetiştiriciler için sırasıyla teknik bilgi, pazarlama bilgisi, danışmanlık bilgisi, kendi
tecrubesi ve mevzuata ilişkin bilgi önemlidir. Teknik bilginin organik yetiştiriciler için
birinci sırada yer alması yine organik tarımın uygulanmasında uyulması gereken kuralların
bulunmasından kaynaklanmaktadır. Konvansiyonel yetiştiriciler için ihtiyaç duyulan
bilginin sıralaması; danışmanlık, teknik bilgi, pazarlama, kendi tecrubesi ve mevzuata
ilişkin bilgi şeklindedir.
141
Çizelge 5.45 Organik ve konvansiyonel yetiştiricilerin çilek yetiştiriciliği
hakkında gerek duydukları bilgilerin önem sırasına göre dağılımı
Gerek duyulan bilgi Organik
yetiştiricilik
Konvansiyonel
yetiştiricilik
Teknik bilgi Skor* 429,3 363,3
Sıralama 1 2
Pazarlama Skor* 373,4 359,6
Sıralama 2 3
Danışmanlık Skor* 370,6 412,7
Sıralama 3 1
Kendi
tecrubesi
Skor* 153,9 212,0
Sıralama 4 4
Mevzuata
ilişkin bilgi
Skor* 9,5 0
Sıralama 5 5
*Skor:Ağırlık x Oran olarak hesaplanmıştır
Konvansiyonel çilek yetiştiricileri için ihtiyaç duyulan bilgi arasında danışmanlık
konusunun ilk sırada yer alması bu gruptaki yetiştiricilerin organik tarım yapanların
kendilerine sağladıkları avantajlara benzer bir avantaj yakalamak istekleri ile açıklanabilir.
142
5.5.2 Yayım faaliyetlerine katılma
Araştırma alanında bulunan çilek yetiştiricilerinin gerek anketlere verdiği yanıtlar, gerekse
yapılan sohbetler esnasında değişik şekillerde yayım faaliyetlerine katıldıkları
gözlemlenmiştir. Anket sorularına verilen yanıtlara göre deneklerin yayım faaliyetleri ayrı
ayrı incelenmiştir.
Yayım faaliyetleri ile ilgili olarak Taluğ (1982) turunçgil üretiminin geliştirilmesine
yönelik olarak yaptığı çalışmada; deneklerin yayım çalışmalarına yüksek düzeyde
katıldıklarını ve önerilen tarım tekniklerini değişik oranlarda da olsa benimsediklerini
belirtmiştir.
Cramer ve arkadaşları tarafından yapılan bir araştırmada; organik tarım eğitim faaliyetleri
konferanslar, uygulamalı gösteriler, grup sohbetleri, arazi gezileri ve sınıf alıştırmalarından
oluşmuştur. Çalışmada; ekip öğretimi yaklaşımı ve üretim uygulamaları arasındaki
etkileşim hakkında bilgi bütünlüğü sağlanmıştır. Eğitim el kitabı, slayt setleri, yayım
programları ve organik tarım internet sitesi faydalanıcılara organik üretim sistemleri ve
işletmelerinde ihtiyaç duydukları eğitim programlanması için kaynak materyal sağlamıştır.
Zamanı verimli kullanan yoğun oturumlar, düzenli programlar çiftçilerin programlara
düzenli katılımı için güçlü bir teşvik unsurudur (Cramer et al. 2000).
Akşehir ilçesinde organik çilek yetiştiriciliğinin geliştirilmesi için uzun yıllardır İlçe Tarım
Müdürlüğü tarafından çilek yetiştiricilerine yönelik olarak değişik tarımsal yayım
faaliyetleri bir programa bağlı olarak uygulanmaktadır. İlçe Tarım Müdürlüğü tarafından
uygulanmakta olan tarımsal yayım faaliyetleri yanında organik çilek yetiştiriciliği
konusunda faaliyette bulunan firmalar tarafından da organik çilek yetiştiriciliğinin yörede
yayılması amacıyla tarımsal yayım faaliyetlerinde bulunmaktadırlar. Firmalar tarafından
yapılan tarımsal yayım faaliyetleri arasında; organik tarımın tanıtılmasına ilişkin toplantılar,
143
organik tarım yöntemlerine ilişkin demonsrasyonlar ve bireysel görüşmeler yer almaktadır.
Ayrıca; organik tarım ve organik çilek yetiştiriciliği konusunda broşür dağıtımı
yapılmaktadır.
Firmalar tarafından araştırma alanında yapılan tarımsal yayım faaliyetleri yanında İl
Müdürlüğü organik tarım birimi elamanları ile İçe Tarım Müdürlüğü elemanlarınca organik
çilek üretimini geliştirmek için düzenli bir şekilde tarımsal yayım faaliyetlerinde
bulunulmaktadır.
5.5.2.1 Yayım faaliyetlerine katılma (Demonstrasyon)
Demonstrasyonlar tarımsal yayım faaliyetleri içinde grup yayım yöntemleri arasında yer
almaktadır. Grup, aynı anda belirli ortak özellikleri taşıyan bireylerden oluşan toplumsal
birimi ifade etmektedir. Grup yayım yöntemleri gelişmekte olan ülkelerde geniş bir şekilde
kullanılmaktadır.
Çiftçiler, tarımsal alanda ortaya çıkan yeni bir teknik veya bilginin uygulamalarını nasıl
etkileyeceğini görmek isterler. Çiftçilerden bazıları ortaya çıkan yenilikleri bir süre
izledikten sonra benimsemeyi seçerler. Demonstrasyonlar, bu şekilde düşünen çiftçilerin
yenilikleri daha erken benimsemesi için etkide bulunmaktadırlar. Demonstrasyonlar ile eski
ve yeni gelişmeleri bir arada göstererek, birbirleri ile karşılaştırarak çiftçilerin yeniliklerden
daha çabuk etkilenmeleri ve yenilikleri daha çabuk benimsemeleri üzerinde olumlu etki
yapmaktadır. Bireysel yöntemlerle karşılaştırıldığında daha fazla etkinliğe sahip olan
demonstrasyonlar hedef kitlenin görerek öğrenmesini sağlamaktadır (Yavuz 2000).
Çizelge 5.46 deneklerin yayım faaliyetlerine katılma durumuna göre dağılımını yayım
faaliyetlerine hiç katılmayanlar, nadiren katılanlar ve sıklıkla katılanlar şeklinde
144
gruplandırarak toplu halde göstermektedir. Organik çilek yetiştiren deneklerin %74,1’i,
konvansiyonel çilek yetiştiren deneklerin %73,3’ü yayım faaliyetlerine (demonstrasyon)
hiç katılmadıklarını ifade etmişlerdir. Her iki grupta da yayım faaliyetlerine katılmayan
deneklerin, yayım faaliyetlerine nadiren ve sıklıkla katılan deneklere göre fazlalığı dikkati
çekmektedir.
Çizelge 5.46 Deneklerin yayım faaliyetlerine katılma durumuna göre dağılımı
(Demonstrasyon)
Yetiştiricilik şekli
Yayım faaliyetlerine katılma-
Demonstrasyon
Skor*
Sıralama
Hiç
katılmayan(0)
Nadiren
katılan(1)
Sıklıkla
katılan(2)
Organik
çilek
yetiştirenler
Sayı
(adet)
40 11 3 31,6 2
Oran
(%)
74,1 20,4 5,6
Konvansiyonel
çilek
yetiştirenler
Sayı
(adet)
22 5 3 36,7 1
Oran
(%)
73,3 16,7 10,0
p:0,855>0,05 istatistiki açıdan fark bulunmamaktadır
*Skor:Ağırlık x Oran olarak hesaplanmıştır
145
Konvansiyonel çilek yetiştiriciliği yapan deneklerin yapılan skor hesabına göre organik
çilek yetiştiriciliği yapan deneklerden demonstrasyon faaliyetlerine daha fazla katıldıkları
görülmüştür. Her ne kadar böyle bir sonuç ortaya çıkmış olsa da, her iki gruptan
demonstrasyon faaliyetlerine katılım oranı düşüktür. Araştırma yöresinde uzun süredir çilek
yetiştiriciliğinin devam etmesi deneklerin çilek yetiştiriciliğinde geçmişten gelen
tecrubelerinden kaynaklanan teknik bilgiye sahip olmaları ile açıklanabilir. Hatta bazı
denekler anket uygulanması esnasında soru ile ilgili olarak “Bizler zaten otuz yıldır çilek
yetiştiriyoruz, artık bundan sonra çilek yetiştiriciliği konusunda ne öğrenebiliriz” şeklinde
demonstrasyonlara ilgisizliğini ifade etmişlerdir. Organik çilek yetiştiriciliği yapan
denekler ise organik yetiştiricilik konusundaki bilgileri firma ve KSK’lardan aldığı için
demonstrasyonlara karşı ilgisizliğini soruya verdikleri yanıtlarda da belirtmişlerdir.
Organik çilek yetiştiren denekler ile konvansiyonel çilek yetiştiren deneklerin
demonstrasyonlara katılımı arasındaki farklılığın derecesini belirlemek için yapılan Mann-
Whitney U testinde denekler arasında istatistiki açıdan bir fark bulunmadığı tespit
edilmiştir (p>0,05).
5.5.2.2 Yayım faaliyetlerine katılma (Tarla günü)
Tarla günleri; yılın belirli zamanlarında belirli kuruluşlar tarafından düzenlenen ve tarımsal
teknikleri yerinde göstermek için yapılan grup yayım etkinlikleri arasında yer almaktadır.
Bu etkinliğin ana amacı; çiftçiler için yeni bir tekniği, uygulamayı veya ürünü bir arada
görebilecekleri şekilde sergilemek ve konuya onların ilgisini çekmektir. Tarla günleri için
genellikle tarımsal alanda faaliyette bulunan kamusal kuruluşların arazileri seçilmekte ve
kullanılmaktadır. Bunun yanında, istekli çiftçilerin arazilerinde de tarla günleri
düzenlenmektedir. Tarla günlerinde çiftçilerin arazilerinin kullanılması yayımın etkinliği
açısından olumlu sonuçlar vermektedir. Tarla günlerinin konusu tarımsal faaliyetlerle ilgili
146
her hangi bir konuda olabileceği gibi birkaç tarımsal faaliyeti birden kapsayacak şekilde de
olabilir (Yavuz 2000).
Çizelge 5.47 Deneklerin yayım faaliyetlerine katılma durumuna göre dağılımı (Tarla günü)
Yetiştiricilik şekli
Yayım faaliyetlerine katılma-
Tarla günü
Skor* Sıralama
Katılmayan(0) Nadiren
katılan(1)
Sürekli
katılan(2)
Organik çilek
yetiştirenler
Sayı (adet) 45 8 1 18,6 2
Oran (%) 83,3 14,8 1,9
Konvansiyonel
çilek yetiştirenler
Sayı (adet) 22 8 0 26,7 1
Oran (%) 73,3 26,7 0,0
p:0,771>0,05 istatistiki açıdan fark bulunmamaktadır
*Skor:Ağırlık x Oran olarak hesaplanmıştır
Organik çilek yetiştiren denekler arasında yayım faaliyetlerine (tarla günleri) sürekli katılım
gösteren deneklerin oranı (%1,9) çok düşük çıkmıştır (Çizelge 5.47). Yapılan skor hesabı
sonucuna göre; araştrma alanında konvansiyonel çilek yetiştirenler organik çilek
yetiştirenlere göre tarla günlerine daha fazla katılmaktadırlar.
Organik yetiştiricilik konusunda her türlü bilginin deneklere organik tarım konusunda
faaliyet gösteren firma ve KSK’lar tarafından götürülmesi sonucunda deneklerin hazırcılığa
alışmış olması yanında yayım faaliyetlerini organize eden İl/İlçe Tarım Müdürlüğü
elemanlarının tarımsal yayımın önemi ve etkinliği hakkında denekleri yeterince
bilgilendirmemeleri bu sonucun ortaya çıkmasında etkili olmuştur.
147
Organik ve konvansiyonel çilek yetiştiriciliği yapan denekler arasında yayım faaliyetlerine
(tarla günleri) nadiren katılanların oranının düşük çıkması da dikkat çekicidir. Organik çilek
yetiştiriciliği yapan deneklerin %14,8’i, konvansiyonel çilek yetiştiriciliği yapan deneklerin
%26,7’si yayım faaliyetlerine (tarla günleri) nadiren katıldıklarını belirtmişlerdir (Çizelge
5.47).
Organik çilek yetiştiren denekler ile konvansiyonel çilek yetiştiren deneklerin tarla
günlerine katılımı arasındaki farklılığın derecesini belirlemek için yapılan Mann Whitney U
testinde denekler arasında istatistiki açıdan bir fark bulunmadığı tespit edilmiştir (p>0,05).
5.5.2.3 Yayım faaliyetlerine katılma (Bireysel görüşmeler)
Bireysel yayım yöntemleri arasında yer alan yayım görüşmesi, bireyler arasında bilgi,
duygu ve düşünceleri en etkili ve en kısa zamanda karşılıklı olarak aktarma sağlamaya
olanak verdiğinden tercih edilmektedir. Bu yayım yönteminde çiftçi ve yayım elemanı
aracısız, karşılıklı olarak birbirleri ile iletişim kurduklarından bilgi alışverişi daha kolay
olmaktadır. Bireysel görüşmelerden özellikle pilot proje uygulamaları ile önder çiftçilere
eğitim verilmesi sırasında faydalanılmaktadır. Kişisel görüşmeler, ev ve köy ziyaretleri,
işletme ziyareti, işyeri görüşmeleri ve telefon görüşmeleri şeklinde uygulanabilir (Yavuz
2000).
Organik çilek yetiştiren deneklerden %57,4’ü yayım faaliyetlerine (kişisel görüşmeler)
nadiren katıldıklarını belirtirken, %29,6’sı yayım faaliyetlerine hiç katılmadığını
belirtmişlerdir. Yayım faaliyetlerine sürekli katılanların oranı ise %1,9 gibi çok düşük bir
düzeydedir. Konvansiyonel çilek yetiştiriciliği yapan deneklerden yayım faaliyetlerine
sürekli katılan deneğe rastlanılmamıştır. Konvansiyonel çilek yetiştiriciliği yapan
denklerden yayım faaliyetlerine hiç katılmayanların oranı %66,7’dir (Çizelge 5.48).
148
Yapılan skor hesabı sonucuna göre; araştırma alanında organik çilek yetiştirenlerin
konvansiyonel çilek yetiştirenlere göre daha fazla bireysel görüşmelerde bulundukları
anlaşılmaktadır.
Organik üretimde, kontrollü üretim esas olduğundan denekler çeşitli zamanlarda gerek
KSK’lar ve gerekse organik proje yöneticileri ile karşılıklı görüşmeler yapmaktadır.
Yapılan bu görüşmeler deneklerin üretimlerini daha bilinçli olarak yapmalarına katkı
sağlamaktadır.
Çizelge 5.48 Deneklerin yayım faaliyetlerine katılma durumuna göre dağılımı (Bireysel
görüşmeler)
Yetiştiricilik şekli
Yayım faaliyetlerine katılma-
Yayım görüşmesi
Skor*
Sıralama
Hiç
katılmayan
(0)
Nadiren
katılan
(1)
Sık
katılan
(2)
Sürekli
katılan
(3)
Organik çilek
yetiştirenler
Sayı (adet) 16 31 6 1 85,3 1
Oran (%) 29,6 57,4 11,1 1,9
Konvansiyonel
çilek yetiştirenler
Sayı (adet) 20 10 0 0 33,3 2
Oran (%) 66,7 33,3 0,0 0,0
TOPLAM
Sayı (adet) 36 41 6 1 84
Oran (%) 42,9 48,8 7,1 1,2 100,0
p:0,421>0,05 İstatistiki açıdan fark bulunmamaktadır
*Skor:Ağırlık x Oran olarak hesaplanmıştır
149
İtalya’da yapılan bir araştırmanın sonuçlarına göre; deneklerin %77’si yetiştiricilik
konusunda teknik toplantılara gerek duyduklarını bildirmişlerdir. Organik yetiştiricilik
yapanların %12’si eğitimin yararlı olduğuna inanmamakta birlikte geri kalan kısım
yetiştiricilik sezonu boyunca yapılan toplantılarda bir konuya bir tam günün ayrılmasından
memnun olmadıklarını dile getirmişlerdir. Bu yüzden çok uzun süreli entegre kurslar
şeklinde bir eğitim yaklaşımı önerilmektedir. Organik yetiştiricilerin %36’si eğitim
kurslarına katılım için bir ücret ödemeye gönüllü olduklarını belirtmişlerdir (Santucci
2003).
Organik çilek yetiştiren denekler ile konvansiyonel çilek yetiştiren deneklerin bireysel
görüşmelere katılımı arasındaki farklılığın derecesini belirlemek için yapılan Mann-
Whitney U testinde denekler arasında istatistiki açıdan bir fark bulunmadığı tespit
edilmiştir (p>0,05).
5.5.2.4 Yayım faaliyetlerine katılma (Konferans)
Konferans; belirli bir konuda konu uzmanı tarafından bir grubun bilgilendirilmesidir.
Konferans öncesinde konferansa katılacaklar için çeşitli ilan yöntemleri kullanılarak
konferansın ne zaman, nerede ve kim tarafından verileceği duyurulur. Konferans konusu
genelde güncel konular arasından seçilerek çiftçilerin ilgisini çekmeye çalışılır. Konferans
tek yönlü bir iletişim özelliği taşımakla birlikte konferans sonunda izleyicilere soru sorma
fırsatı verilerek katılımcıların daha detaylı bilgi edinmeleri sağlanır (Yavuz 2000).
Konvansiyonel ve organik çilek yetiştiriciliği yapan deneklerin, yayım faaliyetlerine
katılma durumunun (Konferans) sorgulandığı soruya verdiği yanıtlara göre, deneklerden hiç
birinin yayım faaliyetlerine sıklıkla veya sürekli olarak katılmadıkları ortaya çıkmıştır.
Denekler bu soruyu, yayım faaliyetlerine hiç katılmadıkları ve nadiren katıldıkları şeklinde
150
yanıtlamışlardır. Organik ve konvansiyonel çilek yetiştiren deneklerin yayım faaliyetlerine
katılmama oranları birbirine yakın olarak bulunmuştur (Çizelge 5.49).
Çizelge 5.49 Deneklerin yayım faaliyetlerine katılma durumuna göre dağılımı (Konferans)
Yetiştiricilik şekli
Yayım faaliyetlerine katılma-
Konferans
Skor*
Sıralama
Hiç katılmayan
(0)
Nadiren katılan
(1)
Organik çilek
yetiştirenler
Sayı (adet) 27 27 50,0 2
Oran (%) 50,0 50,0
Konvansiyonel
çilek yetiştirenler
Sayı (adet) 14 16 53,3 1
Oran (%) 46,7 53,3
p:0,771>0,05 İstatistiki açıdan fark bulunmamaktadır
*Skor:Ağırlık x Oran olarak hesaplanmıştır
Yapılan skor hesabı sonucuna göre; araştırma alanında konvansiyonel çilek yetiştirenlerin
organik çilek yetiştirenlere göre konferanslara daha fazla katıldıkları anlaşılmaktadır.
Konvansiyonel ve organik çilek yetiştiriciliği ile uğraşan deneklerin eğitim düzeyi köy
koşullarında değerlendirildiğinde, iyi sayılacak bir düzeyde olmasına rağmen yayım
faaliyetlerine (konferans) olan ilgisizliğini eğitim düzeyine bağlamak yanlış olacaktır.
151
Organik çilek yetiştiren denekler ile konvansiyonel çilek yetiştiren deneklerin konferanslara
katılımı arasındaki farklılığın derecesini belirlemek için yapılan Mann Whitney U testinde
denekler arasında istatistiki açıdan bir fark bulunmadığı tespit edilmiştir (p>0,05).
5.5.2.5 Yayım faaliyetlerine katılma (Tarımsal yayınların takibi)
Gelişen baskı teknolojisi yanında bilimsel yayınların fazlalığı çiftçilerin bilgilendirilmesi
konusunda faaliyette bulunan kişi ve kurumları çiftçilerle daha yakın çalışmaya
zorlamaktadır.
Tarımsal faaliyetlerle ilgili olan gelişmeleri izlemek için kitle yayım araç ve yöntemleri
kullanılmaktadır. Kitle yayım araçlarını kullanarak geniş bir topluluğa aynı anda
ulaşabilmek olasıdır. Bu araç ve yöntemler arasında basılı araçlardan sirkülerler, broşürler,
afişler, posterler, gazeteler, dergiler vb. yer almaktadır. Basılı araçlar; profesyonel ve
konusunda uzman kişiler tarafından hazırlanmakta kullanıcıların faydasına sunulmaktadır
(Yavuz 2000).
Organik ve konvansiyonel çilek yetiştiren deneklerin yayım faaliyetlerine katılma
durumuna göre dağılımı (Tarımsal yayınların takibi) incelendiğinde, deneklerden tarımsal
yayınları sürekli takip edenlerin oranının düşüklüğü göze çarpmaktadır. Organik çilek
yetiştiren deneklerden %5,6’sı tarımsal yayınları sürekli takip ederken, konvansiyonel çilek
yetiştiren deneklerden %13,3’ü tarımsal yayınları sürekli takip etmektedir (Çizelge 5.50).
Deneklerin tamamı okuma yazma bilmesine rağmen tarımsal yayınların takibi konusunda
tamamen serbesttirler. Denekleri tarımsal yayınları takip etmeye yönelten nedenler yalnızca
onların eğitim düzeyleri ile açıklanamamaktadır.
152
Çizelge 5.50 Deneklerin yayım faaliyetlerine katılma durumuna göre dağılımı (Tarımsal
yayınların takibi)
Yetiştiricilik şekli
Yayım faaliyetlerine katılma-
Tarımsal yayınların takibi
Skor*
Sıralama
Hiç takip
etmeyen
(0)
Nadiren
takip
eden(1)
Sık
takip
eden(2)
Sürekli
takip
eden(3)
Organik çilek
yetiştirenler
Sayı (adet) 13 33 5 3 96,5 2
Oran (%) 24,1 61,1 9,3 5,6
Konvansiyonel
çilek yetiştirenler
Sayı (adet) 8 13 5 4 116,6 1
Oran (%) 26,7 43,3 16,7 13,3
p:0,421>0,05 İstatistiki açıdan fark bulunmamaktadır
*Skor:Ağırlık x Oran olarak hesaplanmıştır
İtalya’da yapılan bir araştırmaya göre; organik yetiştiricilik yapanların %55’i özel teknik
dergi ihtiyacını gerekli görmektedir (Santucci 2003).
Organik çilek yetiştiren denekler ile konvansiyonel çilek yetiştiren deneklerin tarımsal
yayınların takibi arasındaki farklılığın derecesini belirlemek için yapılan Mann- Whitney U
testinde denekler arasında istatistiki açıdan bir fark bulunmadığı tespit edilmiştir (p>0,05).
153
Çizelge 5.51 Organik ve konvansiyonel yetiştiricilerin katıldıkları yayım
faaliyetlerinin önem sırasına göre dağılımı
Yayım faaliyeti Organik
yetiştiricilik
Konvansiyonel
yetiştiricilik
Demonstrasyon Skor* 31,6 36,7
Sıralama 4 3
Tarla günü Skor* 18,6 26,7
Sıralama 5 5
Yayım görüşmesi Skor* 85,3 33,3
Sıralama 2 4
Konferans Skor* 50,0 53,3
Sıralama 3 2
Tarımsal
yayınların takibi
Skor* 96,5 116,6
Sıralama 1 1
*Skor:Ağırlık x Oran olarak hesaplanmıştır
Çizelge 5.51’de organik ve konvansiyonel çilek yetiştiren deneklerin katılmış oldukları
yayım faaliyetlerinin türlerine göre önem sıraları kendi içinde değerlendirilerek verilmiştir.
Buna göre; organik yetiştiriciler için sırasıyla tarımsal yayınların takibi, yayım görüşmesi,
konferans, demonstrasyon ve tarla günü önemlidir. Konvansiyonel yetiştiriciler için
katılınmış olunan yayım faaliyetlerinin sıralaması; tarımsal yayınların takibi, konferans,
demonstrasyon, yayım görüşmesi ve tarla günü şeklindedir.
154
5.5.3 Enformasyon kaynakları ve ilişki sıklığı
Enformasyon; çiftçilerin sosyo-ekonomik, tarımsal ve ekolojik çevrelerinde değişikliklerle
karşılaştıklarında kendi üretim sistemleri ile ilgili daha iyi karar vermelerine olanak
sağlamaktadır. Tarımsal enformasyon, tarımsal problemler hakkında ilgi ve anlayışı
artırmak için sadece çiftçilere değil politika yapıcılara da ulaşmak zorundadır. Çiftçiler
sadece yayım sistemlerinden değil diğer kaynaklardan da enformasyon elde etmektedir
(Demiryürek 2001b).
Çizelge 5.52’de organik ve konvansiyonel çilek yetiştiriciliği yapan deneklerin bilgi
kaynaklarına göre dağılımı verilmiştir. Deneklerin çilek yetiştiriciliği hakkında bilgi
aldıkları yerler ve kişiler arasında farklılık mevcuttur. Deneklerin tamamının çilek
yetiştiriciliği hakkında birden fazla yerden veya kişiden bilgi aldıkları görülmektedir.
Organik yetiştiricilik yapan deneklerin bilgi kaynakları arasında bulunmamasına rağmen
konvansiyonel yetiştiricilik yapan denekler arasında önder çiftçi ve girdi satanlar yer
almaktadır. Organik tarım, araştırma alanında Türkiye genelinde olduğu gibi organik
ürünlerin ticareti ile uğraşan şirketlerin talebi doğrultusunda başlayıp KSK’ların
gözetiminde devam etmekte olan bir üretim şekli olduğundan organik tarımla ilgili bilgi
kaynakları arasında önder çiftçiler konvansiyonel üretimde olduğu gibi etkin değildir.
Konvansiyonel yetiştiriciliğin tersine organik çilek yetiştiriciliği yapan denekler organik
tarımda gereksinim duydukları girdileri sözleşmeli üretim yaptıran firmalardan temin
etmekte olduklarından bilgi kaynakları arasında girdi satanlar yer almamaktadır.
Demiryürek (2000), araştırmasında organik fındık üreticilerinin bilgi kaynakları arasında
yaptığı derecelendirmede diğer organik fındık yetiştiricilerini birinci sırada, aile bireylerini
ikinci sırada, organik lider çiftçileri üçüncü sırada, konvansiyonel fındık yetiştiricilerini
dördüncü sırada ve organik proje yöneticisini ise beşinci sırada belirlemiştir.
155
Organik çilek yetiştiriciliği yapan deneklerin enformasyon kaynakları araştırıldığında;
enformasyon kaynakları arasında en fazla aile bireylerine (%88,8) yer verildiği
görülmektedir. Aile bireylerini, organik sertifika kontrolörü (%87;0), İlçe Müdürlüğü/
Elemanı (%74,0), kitap, dergi ve TV (%68,5), organik şirket yöneticisi (%64,8), diğer
organik yetiştiriciler (%55,5) izlemektedir (Çizelge 5.52).
Organik yetiştiricilik yapan denekler aile üyeleri ile daha çok yetiştiricilik konusu, bakım
ve pazarlama, diğer organik yetiştiricilerle çilek yetiştiriciliği konusu, organik sertifika
kontrolörleri ile zirai mücadele konusu, ilçe müdürlüğü elemanları ile teknik konular ve
organik şirket yöneticileri ile fiyat ve pazarlama konularında bilgi alışverişinde
bulunmaktadırlar.
Konvansiyonel yetiştiricilik yapan denekler enformasyon kaynakları olarak en fazla diğer
konvansiyonel yetiştiriciler, tüccarlar ve önder çiftçilere (%80.0) yer vermektedirler. Bu
enformasyon kaynaklarını; aile bireyleri (%73,3), İlçe Tarım Müdürlüğü elamanları
(%60.0) ve diğer organik yetiştiriciler (%23,3) izlemektedir (Çizelge 5.52).
Konvansiyonel çilek yetiştiriciliği yapan denekler diğer konvansiyonel çilek yetiştiricileri
ile kullandıkları fide çeşitleri, gübreleme, sulama ve zirai mücadele ve çilek pazarlaması
konuları ağırlıklı olarak enformasyon alışverişinde bulunmaktadırlar.
Bilgi kaynakları organik tarımın benimsenmesi sürecinin her aşamasında önemli derecede
rol oynamaktadır (Demiryürek 2000). Panel ve Lampkin organik tarımın bilgi temelli bir
üretim şekli olduğunu vurgulamışlardır (Padel and Lampkin 1994).
156
Çizelge 5.52 Deneklerin enformasyon kaynaklarına göre dağılımı
Yetiştiricilik şekli
Enformasyon kaynakları
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12
Organik çilek
yetiştirenler
Sayı (adet) 48 40 7 30 39 47 2 37 10 - - -
Oran (%) 88,8 74,0 12,9 55,5 72,2 87,0 3,7 68,5 18,5 - -
Konvansiyonel
çilek
yetiştirenler
Sayı (adet) 22 18 24 7 - - 2 4 - 24 24 3
Oran (%) 73,3 60,0 80,0 23,3 - - 6,6 13,3 - 80,0 80,0 13,3
1:Aile bireyleri, 2:İlçe Müdürlüğü/Elemanı, 3:Tüccar, 4:Diğer organik yetiştiriciler, 5:Organik şirket yöneticisi, 6:Organik
sertifika kontrolörü, 7:Çiftçi örgütleri, 8:Kitap, dergi ve TV, 9:Konferans, seminer, panel, 10:Önder çiftçi,
11:Diğer konvansiyonel yetiştiriciler, 12:Girdi satanlar
157
Demiryürek (2000) araştırmasında; organik tarım yapan deneklerin organik tarımdan
haberdar olmada dikkate aldıkları ana bilgi kaynağı olarak %65,0 gibi yüksek bir oranla
organik tarımla uğraşan şirket temsilcilerinden oluştuğunu ortaya koymuştur. Özcan
(2004)’da yaptığı araştırmada; deneklerin diğer bilgi kaynaklarına göre büyük bir farkla
(%90,2) bilgi kaynağı olarak organik tarımla uğraşan şirket temsilcilerini gösterdiğini
belirtmiştir.
Aktaş (1973); Antalya’da yapmış olduğu bir araştırmada, pamuk tarımında kimyasal gübre
kullanımının yayılma durumuna etkili olan bilgi kaynaklarından yararlanma oranlarını
araştırmıştır. Araştırma bulgularına göre yararlanılan bilgi kaynaklarının oranları; diğer
çiftçiler %93,2, radyo yayınları %74,2, yayım servisleri %63,5, kooperatifler %22,8, zirai
mücadele örgütü %14,5, firmalar ve tüccarlar %14,0 ve kişisel tecrübe ve diğerleri ise
%13,1 şeklinde yer almaktadır.
Çizelge 5.53’de deneklerin bilgi kaynakları ile olan ilişki sıklığına göre dağılımı verilmiştir.
Denekler, belirli sürelerde organik tarım konusunda çalışmalar yürüten İlçe Tarım
Müdürlüğü elemanları, şirket yetkilileri, aile bireyleri ve KSK elemanları gibi değişik
kişilerle bilgi alışverişinde bulunmaktadırlar.
Organik yetiştiricilik yapan deneklerin enformasyon kaynakları ile olan ilişki sıklığına göre
dağılımı çizelgesi incelendiğinde; aile üyelerinin diğer enformasyon kaynaklarına göre ilk
sırada yer aldığı görülmektedir. Aile üyelerini basılı ve görsel yayın, diğer organik
yetiştiriciler, İlçe Tarım Müdürlüğü elemanları, organik sertifika kontrolörü, organik şirket
yöneticisi, konferans seminer, tüccar ve çiftçi örgütleri izlemektedir (Çizelge 5.53).
Organik çilek yetiştiren deneklerin enformasyon kaynaklarının ilk sırasında aile üyelerinin
bulunması beklenilen bir sonuçtur. Ancak ikinci sırada basılı ve görsel yayının yer alması
dikkat çekicidir. Organik tarım popüler bir konu olduğu için medyada sık sık gündeme
158
gelmektedir. Bu durum deneklerin ilgi alanında olan faaliyetlere ilişkin programları ve
gelişmeleri takip etmelerini kolaylaştırmaktadır. Ayrıca deneklerin arasında okuryazar
olmayan kişilerin bulunmamaması bu sonucu desteklemektedir.
İlçe Tarım Müdürlüğü ile ilişkide bulunduğunu belirten denek sayısı 40’tır. Bu deneklerden
İlçe Tarım Müdürlüğü ile ilişkide bulunanların 24’ü ayda bir kere, 2’si yılda bir kere, 8’i
yılda iki kere, 3’ü yılda üç kere organik çilek yetiştiriciliği konusunda ilişkide bulunduğunu
bildirmiştir. 54 organik çilek yetiştiricisinden 40 tanesinin İlçe Tarım Müdürlüğü ile
ilişkide bulunması deneklerin organik tarıma verdikleri önemin göstergesi olarak
düşünülebilir.
Demiryürek (2000), araştırmasında organik fındık yetiştiriciliği yapan deneklerin aile
bireylerini bilgi kaynağı olarak diğer bilgi kaynaklarından daha sık kullandığını ortaya
koymuştur. Araştırmanın sonucuna göre; organik fındık yetiştiriciliği yapan deneklerin
%17,5’i bilgi kaynağı olarak aile bireylerini haftada 2-3 kere gördüklerini ifade ederlerken,
konvansiyonel fındık üreticilerinin %10,0’u haftada 2-3 defa gördüklerini belirtmişlerdir.
Çizelge 5.53’e göre deneklerden 2 kişi bilgi kaynağı olarak çiftçi örgütlerini yılda bir kere
gördüğünü belirtmişlerdir. Bu değer çiftçi örgütlerinin bilgi kaynağı olarak diğer bilgi
kaynaklarına göre en alt sırada yer almasını sağlamıştır. Sonucun bu şekilde çıkmasında
deneklerin büyük bir kısmının (%33,3) çiftçi örgütleri arasında yer alan kooperatiflerden
her hangi bir kooperatiflere üye olmaması ile açıklanabilir (Çizelge 5.17).
Tokat’ta yapılan bir araştırmada; İlçe Tarım Müdürlüğü elemanları ile üreticiler arasında
bilgi alışverişi sağlanması sırasında bazı problemler bulunduğu ve bu problemlerin daha
çok üreticilerin yaptıkları işle ilgili bilgi edinme konusunda sorumsuz ve ilgisiz olmaları
(%69,9) sonucunda ortaya çıktığı belirlenmiştir (Oruç 2001). Araştırma alanında ise bu
durumun tersine deneklerin %77,8’i bilgi almak için Tarım İlçe Müdürlüğü’nü seçmişlerdir
159
(Çizelge 5.53). Ayrıca; İlçe Tarım Müdürlüğü ile yapılan görüşmelerde organik tarım
prensiplerini araştırma alanında öğretmek ve yaymak amacı ile köylere düzenli ziyaretler
yapıldığı, demonstrasyonlar ve toplantılar düzenlendiği öğrenilmiştir.
Araştırma alanında enformasyon kaynağı olarak organik yetiştiriciler aile üyelerine (%88,8)
daha çok pazarlama ve tarımsal mücadele konularında danışmaktadırlar. Bu konularla ilgili
olarak araştırma alanındaki diğer organik yetiştiriciler de (%55,5) deneklerin enformasyon
kaynağı olarak başvurdukları kişiler arasında yer almaktadır. Kırsal alanda enformasyon
alışverişinde bulunulan kaynaklar arasında, akrabalık, komşuluk vb. nedenlerle yakın ilişki
içinde bulunulan diğer üreticiler kolaylıkla başvurulacak enformasyon kaynakları arasında
yer aldığından diğer organik yetiştiriciler de enformasyon kaynağı olarak diğer
enformasyon kaynakları arasında üçüncü sırada yer almaktadır (Çizelge 5.52).
Deneklerin enformasyon kaynağı olarak çiftçi örgütleri en son sırada yer almaktadır. Çiftçi
örgütlerinin enformasyon kaynağı olarak alt sıralarda yer almasının nedeni; deneklerden
yaklaşık 1/3’ünün hiçbir kooperatife üye olmamasının yanı sıra çiftçi örgütlerinin tarımsal
yayım konusunda istenilen seviyeye ulaşamamalarıdır (Çizelge 5.17).
160
Çizelge 5.53 Deneklerin enformasyon kaynakları ile ilişki sıklığına göre dağılımı (Organik)
Enformasyon kaynakları
(Ağırlık)
Enformasyon kaynakları TES Skor
1(365) 2(52) 3(12) 4(24) 5(36) 6(48) 7(60) 8(1) 9(2) 10(3) 11(6)
Aile üyeleri 28/54 20/54 20.851,8 1
İlçe Tarım Müdürlüğü 24/54 2/54 8/54 3/54 3/54 649,9 4
Tüccar 1/54 5/54 1/54 16,7 8
Diğer organik yetiştiriciler 4/54 9/54 8/54 5/54 4/54 1.911 3
Organik sertifika kontrolorü 4/54 41/54 2/54 166,7 5
Çiftçi örgütü 2/54 6,8 9
Basılı ve görsel yayın 12/54 5/54 20/54 1.822,2 2
Konferans, seminer 6/54 2/54 2/54 29,6 7
Organik şirket yöneticisi 8/54 17/54 12/54 145 6
1:Her gün, 2:Haftada bir, 3:Ayda bir, 4:Ayda iki, 5:Ayda üç kere, 6:Ayda dört kere, 7:Ayda beş kere, 8:Yılda bir kere, 9:Yılda iki kere, 10-Yılda üç kere, 11-Yılda altı kere,
161
Çizelge 5.54’de konvansiyonel çilek yetiştiriciliği yapan deneklerin enformasyon
kaynakları ile olan ilişki sıklığına göre dağılımı görülmektedir. Denekler enformasyon
kaynağı olarak yapılan skor hesabına göre en fazla aile üyeleri ile ilişkide bulunmaktadırlar.
Bunun nedeni; araştırma yöresinde konvansiyonel çilek üretiminin yaklaşık 30 yıldır
yapılıyor olmasıdır. Konvansiyonel çilek üretiminin aile üyelerine aile büyükleri tarafından
öğretilmesi ve deneyimlerinin aktarılması bu sonucun ortaya çıkmasında etkili olmuştur.
Denekler aile üyelerine bilgi kaynağı olarak her gün ve haftada bir gün danıştıklarını
belirtmişlerdir.
Aile üyelerini ikinci sırada diğer konvansiyonel yetiştiriciler izlemektedir. Yapılan skor
hesabına göre deneklerin ilişki sıklığı açısından önder çiftçi, basılı ve görsel yayın, tüccar,
diğer organik yetiştiriciler, İlçe Tarım Müdürlüğü elemanları, girdi satanlar ve çiftçi örgütü
sırasını izlediği görülmektedir. .
Önder çiftçiler konvansiyonel çilek yetiştiriciliğinde yararlanılan enformasyon kaynakları
arasında üçüncü sırada en sık görüşülen kaynak olarak yer almaktadır. Denekler önder
çiftçilere ayda bir kere, ayda iki kere ve ayda üç kere danışmaktadırlar.
Önder çiftçi; tarımsal yayım programlarının bazı safhalarında yayım elemanları ile birlikte
çalışmak üzere özel ilgileri veya bu konulara uygun olmaları nedeni ile seçilen çiftçilerdir.
Her hangi bir bölgede yeni tarım teknolojilerinin tanıtılması ve benimsetilmesi
çalışmalarında yayım servislerinin mevcut durumunun üreticilerle istenilen seviyede ilişki
kurulmasına olanak vermemesi halinde önder çiftçilerin kullanılması ve hizmetlerin önder
çiftçiler vasıtası ile götürülmesi yolu seçilmektedir (Cinemre ve Demiryürek 2005).
Enformasyon kaynağı olarak beşinci sırada sıklıkla görüşülen kaynaklar arasında tüccarlar
yer almaktadır. Denekler tüccarlara yılda bir kere, yılda iki kere ve yılda üç kere
başvurmaktadırlar. Konvansiyonel çilek yetiştiricileri ürünlerini genelde tüccarlar aracılığı
162
ile pazarladıklarından tüccarlarla sıkı bir işbirliği içindedirler. Organik çilek yetiştiricilerin
tersine konvansiyonel çilek yetiştiricileri ürünleri için pazar garantisi bulunmaması nedeni
ile zaman zaman tüccarlarla çilek fiyatları, pazarlama durumu gibi konularda bilgi almak
için görüşmektedirler.
Konvansiyonel çilek yetiştiriciliğinde yararlanılan enformasyon kaynakları arasında yedinci
sırada en sık görüşülen kaynak olarak İlçe Tarım Müdürlüğü yer almaktadır. İlçe Tarım
Müdürlüğüne denekler yılda bir kere, yılda iki kere, yılda üç kere ve yılda altı kere bilgi
almak üzere başvurmaktadırlar. Çilek yetiştiriciliğindeki güncel bilgileri ve yetiştiricilik
tekniklerini takip etmek için denekler Tarım İlçe Müdürlüğü’ne başvurmaktadırlar.
Girdi satanlar, enformasyon kaynağı olarak diğer enformasyon kaynakları arasında ilişki
sıklığı açısından en az görüşülen kaynaktır (Çizelge 5.54). Deneklerin girdi satanlara az
sayıda başvurmaları bu kişileri bilgi alınacak yer olarak görmelerinden daha çok girdi temin
edilen yer olarak görmeleridir.
Deneklerden yalnızca iki kişi yılda bir kere çiftçi örgütlerine bilgi almak için uğradığını
belirtmiştir. Organik çilek yetiştiren deneklerde olduğu gibi konvansiyonel çilek yetiştiren
denekler tarafından da çiftçi örgütlerini bilgi kaynağı olarak görülmemektedirler.
Deneklerin çiftçi örgütlerine başvuru sıklığının az olmasının nedeni; Doğrudan Gelir
Desteği (DGD)’nden yararlanmak için çiftçi belgesi almak üzere gitmeleridir.
163
Çizelge: 5.54 Deneklerin enformasyon kaynakları ile ilişki sıklığına göre dağılımı (Konvansiyonel)
Enformasyon kaynakları
Enformasyon kaynakları TES Skor
1(365) 2(52) 3(12) 4(24) 5(36) 6(48) 7(60) 8(1) 9(2) 10(3) 11(6)
Aile üyeleri 20/30 2/30 26.442,9 1
İlçe Tarım Müdürlüğü 3/30 8/30 5/30 2/30 153,3 7
Tüccar 15/30 2/30 7/30 301,7 5
Diğer organik yetiştiriciler 7/30 280 6
Çiftçi örgütü 2/30 6,7 9
Önder çiftçi 11/30 10/30 3/30 1.600 3
Diğer konvansiyonel yetiştiriciler 19/30 5/30 3.326,6 2
Girdi satanlar 1/30 1/30 1/30 20 8
Basılı ve görsel yayın 2/30 2/30 384 4
1:Her gün, 2:Haftada bir, 3:Ayda bir, 4:Ayda iki, 5:Ayda üç kere, 6:Ayda dört kere, 7:Ayda beş kere, 8:Yılda bir kere, 9:Yılda iki kere,
10-Yılda üç kere, 11-Yılda altı kere
164
Çizelge 5.54’te yer alan Tarımsal Enformasyon Skoru (TES), deneklerin tarımsal
enformasyon sağlamak için en sık olarak başvurdukları kaynakların belirlenmesi amacıyla
her bir kaynak için belirtilen başvurma sıklığı ile başvurulan bu kaynakların oranlarının
çarpılması ve elde edilen değerlerin toplanması sonucunda toplam skor hesaplanmıştır..
Hesaplamalarda aşağıdaki formülden yararlanılmıştır.
Toplam Enformasyon Skoru (TES) =Sıklık (Ağırlık) derecesi x Oran (%)
Deneklerin anketlere vermiş oldukları yanıtlara göre enformasyon kaynaklarına başvuru
sıklıkları güne dönüştürülerek 1, 2, 3, 6, 12, 24, 36, 48, 52, 60 ve 365 şeklinde skora dahil
edilmiştir.
Enformasyon kaynakları Çizelge 5.55’de benzerliklerine göre sınıflandırılmışlardır. Bunlar
dört ayrı kategoride ele alınmıştır. Ele alınan kategoriler; kişisel enformasyon kaynakları,
organik enformasyon kaynakları, kurumsal enformasyon kaynakları ve medya ile
organizasyondur. Gruplar arasında enformasyon kaynakları kendi içinde yer alan alt gruplar
kapsamında bir biri ile ilişki içindedirler. Ancak organik yetiştirici grupları ile
konvansiyonel yetiştirici grupları arasında enformasyon değişimi açısından ilişki sınırlıdır.
Demiryürek vd.( 2008) tarafından Samsun’da süt sığırı yetiştiriciliği birliğine üye olan ve
olmayan yetiştiricilerin bilgi sistemleri ve iletişim ağının karşılaştırıldığı çalışmada; alt
gruplardan bireysel enformasyon kaynakları açısından iki grup arasında enformasyon
değişiminin sınırlı olduğu tespit edilmiştir.
165
Çizelge 5.55 Enformasyon skorlarının hesaplanışı ve gruplandırılışı
Enformasyon kaynakları
Organik
yetiştiriciler
Konvansiyonel
yetiştiriciler
Enformasyon
skoru
Sıra Enformasyon
Skoru
Sıra
Bireysel enformasyon kaynakları(1+2+3+4+5+6)
(BEK)
22.779,5 1 31.971,2 1
1-Aile üyeleri 20.851,8 1 26.442,9 1
2-Tüccar 16,7 8 301,7 5
3- Diğer organik yetiştiriciler 1.911 2 280 6
4-Diğer konvansiyonel yetiştiriciler - - 3.326,6 2
5-Önder çiftçi - - 1.600 3
6-Girdi satanlar - - 20 8
Organik enformasyon kaynakları(1+2) (OEK) 311,7 2 - -
1-Organik sertifika kontrolorü 166,7 5 - -
2-Organik şirket yöneticisi 145 6 - -
Kurumsal enformasyon kaynakları(1+2) (KEK) 656,7 4 160 3
1-İlçe Tarım Müdürlüğü 649,9 4 153,3 7
2-Çiftçi örgütü 6,8 9 6,7 9
Medya ve organizasyon(1+2) (MO) 1.851,8 3 384 2
1-Basılı ve görsel yayın 1.822,2 3 384 4
2-Konferans ve seminer 29,6 7 - -
Toplam Enformasyon Skoru (TES) 25.599,7 - 32.515,2 -
Organik çilek yetiştiricilerinin TES’i konvansiyonel çilek yetiştirilerinden daha düşüktür.
Bunun sebebi, her iki gruptaki yetiştiricilerin aynı sayıda enformasyon kaynağından
166
faydalanmalarına rağmen konvansiyonel yetiştiricilerin diğer konvansiyonel yetiştiriciler ve
önder çiftçiler ve tüccarlarla olan görüşme sıklığının fazla olması konvansiyonel
yetiştiricilerin TES’ini artırmaktadır. Ayrıca organik yetiştiricilerin en önemli bilgi kaynağı
olan organik sertifika kontrolü ve organik şirket yöneticisi ile görüşme sıklığının organik
tarımın mevcut uygulamasından kaynaklanan programlı görüşme sınırlılıklarından ileri
gelmektedir.
Tarımsal enformasyon kaynakları arasında yetiştiricilerin hangi kaynaklara daha sık olarak
başvurulduğunun belirlenmesi tarımsal yeniliklerin sürüdürülebilirliği açısından önemlidir.
Bu nedenle; Çizelge 5.55’de verilen hesaplamalar bir yenilik olan organik çilek
yetiştiriciliğinde başvurulan kaynakların belirlenmesi ve bu yeniliğin sürüdürülmesinde
hangi kaynakların daha etkili olacağını gösterecektir.
Organik ve konvansiyonel çilek yetiştiricilerinin enformasyon kaynaklarının gruplarına
bakıldığında, her iki grup için de bireysel enformasyon kaynaklarının en çok görüşülen
kaynaklar olduğu görülmektedir. Organik yetiştiricilerin bireysel enformasyon kaynakları
arasında yer alan aile üyeleri ve diğer organik yetiştiricilerle güçlü bir ilişki varken tüccarla
zayıf bir ilişki bulunmakta, önder çiftçi ve girdi satanlarla hiçbir ilişkileri bulunmamaktadır.
Organik enformasyon kaynakları organik çilek yetiştiricileri için ikinci sırada yer almakta
iken konvansiyonel çilek yetiştiricileri için dördüncü sırada yer almaktadır (Çizelge 5.55).
Elde edilen bu sonuç iki yetiştiricilik yönteminin birbirinden farklı olması nedeniyle
beklenilen bir sonuçtur. Konvansiyonel çilek yetiştiricileri ile organik çilek yetiştiricilerinin
ortak oldukları ve enformasyon alış verişinde bulundukları hususlar ürünlerin pazarlanması,
fiyat ve fiyatın belirlenmesidir.
Organik çilek yetiştiricilerinin organik enformasyon kaynaklarından organik sertifika
kontrolorü ve organik şirket yöneticisi ile olan ilişki sıklığı orta derecededir. Anket yapılan
167
konvansiyonel çilek yetiştiricilerinin organik enformasyon kaynakları ile hiçbir ilişkisi
bulunmamaktadır.
Basılı ve görsel yayın ile konferans ve seminerin yer aldığı diğer grup, organik çilek
yetiştiricileri ve konvansiyonel çilek yetiştiricileri için enformasyon kaynağı olarak
görüşme sıklığı açısından organik yetiştiriciler açısından üçüncü, konvansiyonel
yetiştiriciler açısından ikinci sırada yer almaktadır. Basılı ve görsel yayınlara yetiştiricilerin
en kolay ulaştıkları zaman günlük işlerini tamamladıktan sonra evde veya kahvede
geçirdikleri zamandır. Bu zaman sırasında yetiştiriciler yayınlanan tarım programlarını
takip edebilmektedirler. Organik çilek yetiştiricilerinin basılı ve görsel yayın altında yer
alan gazete, kitap, TV ve radyo ile olan ilişki sıklığı güçlü iken konvansiyonel
yetiştiricilerin ki orta derecede güçlüdür.
Kurumsal enformasyon kaynakları içinde yer alan İlçe Tarım Müdürlüğü ile ilişki sıklığı
organik çilek yetiştiricileri için güçlü, konvansiyonel çilek yetiştiricileri için ise orta
derecede güçlüdür. Bu grupta yer alan çiftçi örgütü her iki yetiştirici grubu için en az
başvurulan enformasyon kaynağı durumundadır. İlçe Tarım Müdürlüğü; özellikle organik
çilek yetiştiricileri için organik tarım prensiplerinin organik firmalardan sonra öğrenildiği
ikinci kaynak olmasına rağmen yapılan enformasyon skoru hesabında organik
yetiştiricilerin enformasyon kaynakları arasında kurumsal enformasyon kaynağı olarak son
sırada yer almaktadır.
Organik enformasyon kaynakları grubu daha çok organik çilek yetiştiricileri için sık
görüşülen enformasyon kaynaklarıdır. Hesaplanan TES sonucuna göre; organik
yetiştiriciler öncelikle birbirleri ile sonra da organik sertifika kontrolorü ve organik şirket
yöneticisi ile belli aralıklarla görüşmektedir. Yapılan bu görüşme sıklığının güçlü olduğu
söylenebilir.
168
Organik ve konvansiyonel çilek yetiştiricilerinin enformasyon kaynakları birbirinden az bir
fark göstermektedir. Ancak tarımsal enformasyon sisteminde bazı eksiklikler
bulunmaktadır. Özellikle çiftçi örgütlerinin yetiştiricilere hiçbir şekilde üretim ve
pazarlama konularında bilgi sağlamadığı görülmektedir. Çiftçi örgütlerinin bu anlamda
güçlendirilerek kırsal alanda sürdürülebilirliğin sağlanmasında etkin rol almalarına
çalışılmalıdır.
Araştırma alanında organik ve konvansiyonel çilek yetiştiricilerinin enformasyon
kaynakları ile olan ilişkileri toplu olarak Şekil 5.3’de görülmektedir.
Organik ve konvansiyonel çilek yetiştiricileri için; Kurumsal Enformasyon Kaynakları
(KEK), Bireysel Enformasyon Kaynakları (BEK), Medya ve Organizasyon Kaynakları
(MO) ve Organik Enformasyon Kaynakları (OEK) arasındaki ilişkiler araştırma alanında
güçlü, orta derece ve zayıf ilişkileri göstermektedir.
İlişkilerin derecesini belirlemede; Toplam Enformasyon Skoru (TES) <30 ise zayıf olarak,
31-650 arasında TES orta derecede ve 651> olanlar için ise güçlü ilişki şeklinde
değerlendirilmiştir. Bu değerlendirmeye göre oluşturulan enformasyon kaynakları
arasındaki iletişim ağı Şekil 5.3’de farklı kalınlıktaki çizgiler kullanılarak gösterilmiştir.
169
Şekil: 5.3 Araştırma alanında organik ve konvansiyonel çilek yetiştiricilerinin
enformasyon ağı
Araştırma alanına ait iletişim ağının incelenmesinden de görüleceği gibi konvansiyonel ve
organik çilek yetiştiricileri aile üyeleri ve diğer yetiştiriciler ile güçlü bir iletişim içinde
bulunmaktadırlar. İletişimin en zayıf olduğu grup çiftçi örgütleridir. Her iki grupta bulunan
yetiştiriciler tarımsal konulardaki konferans ve seminerlerle olan ilişkileri açısından zayıf
bir bağa sahiptirler. Organik çilek yetiştiricileri tarım teşkilatı ile sıkı bir iletişim içinde
iken konvansiyonel yetiştiricilerdeki iletişim orta derecededir.
İlçe Tarım Müdürlüğü
Organik Sertifika Kontrolorü
Organik Şirket Yöneticileri
OEK
Çiftçi Örgütü
Basılı Ve Görsel Yayın
Konferans Ve
Seminer
MO
KEK
Konvansiyonel Çilek
Yetiştiricileri
Organik Çilek Yetiştiricileri
Aile üyeleri
Diğer Organik çiftçiler
Diğer Konv. Çiftçiler
Tüccar
Önder Çiftçi
Girdi Satanlar
BEK
Güçlü Orta zayıf
170
6. SONUÇ VE ÖNERİLER
Araştırma alanında yeni bir tarım tekniği olarak ortaya çıkan organik tarım uygulamaları
Organik Tarım Projesi uygulayan firmalar ve KSK’ların çabası ile yerleşmiş ve gelişme
göstermiştir. Organik tarım uygulamaları hakkında geçmişe yönelik bilgi birikimi ve
deneyimi olmayan yöre çiftçilerinin çabuk bozulan, dayanıksız bir meyve olan organik
çilek yetiştiriciliğinde başarıya ulaştıkları görülmektedir. Organik çilek yetiştiriciliğinin
başarıya ulaşmasında araştırma alanında uzun zamandır devam eden konvansiyonel çilek
yetiştiriciliğindeki deneyimin olumlu etkisi olmuştur.
Deneklerin organik çilek yetiştiriciliğinde karşılaştıkları zorluklar ve sıkıntılar
konvansiyonel çilek yetiştiricilerinin karşılaştığı zorluk ve sıkıntılardan pek fazla değildir.
Bu sonucun ortaya çıkmasında en önemli neden; hiç şüphesiz araştırma yöresinde faaliyette
bulunan organik tarım ticareti yapan firmalar ile KSK’ların deneklerle yakın olarak
ilgilenmeleri ve bilgilendirmelerinin sonucudur.
Ayrıca; organik tarım uygulamalarına yöredeki Tarım ve Köyişleri Bakanlığı İlçe
Teşkilatının verdiği teknik desteğin organik çilek yetiştiriciliğinin yörede yaygınlaşmasına
ve başarıya ulaşmasında etkisi bulunmaktadır. Özellikle organik çilek yetiştiriciliğinde
kullanılan fide çeşitlerini temin ederek üreticilere dağıtması ve organik çilek yetiştiriciliği
konusunda KSK’ları tamamlayıcı nitelikte yayım faaliyetinde bulunması organik çilek
yetiştiriciliğinin araştırma alanında benimsenmesi ve yayılmasına etkili olmuştur.
Akşehir ilçesinde organik çilek üretimine ilk olarak 1996 yılında başlanmıştır. SANEKS
firması tarafından araştırma alanındaki çiftçilere tanıtılan ve başalangıçta sınırlı sayıda çilek
yetiştiricisi tarafından benimsenen organik çilek yetiştiriciliği, organik ürün ticareti yapan
171
başka firmaların da araştırma alanına gelerek organik üretimi teşvik edici yönde faaliyette
bulunmaları sonucu hızla yayılmıştır.
Araştırma alanında yaşayanların ana gelir kaynağı tarımsal faaliyet olmasına rağmen tarım
dışı faaliyetlerden de önemli ölçüde gelir sağlanmaktadır. Bu durum; kırsal alanda yaşamın
devamı için tarımsal gelirin tek başına yetmediği anlamına gelebilmektedir. Bunun yanında
çeşitli nedenlerle kentsel alana göç etmiş ve orada değişik ekonomik faaliyetlerden hayatını
kazanmış olanların emeklilik nedeni ile köylerine dönmesi ile amacı ile tekrar tarımsal
faaliyete başlamaları da olağan bir durumdur.
Organik ve konvansiyonel olarak yetiştirilen çileklerin pazarlanmasında genel olarak bir
problemle karşılaşılmamakta, üretilen çilekler yurt içinde tüketildiği gibi yurt dışı
pazarlarda da satılmaktadır. Bunun en önemli nedeni, organik çileklerin firma alım
garantisine sahip olması, konvansiyonel çileklerin ise lezzet ve çeşit özelliği yönünden ün
yapmış olmalarıdır. Organik yetiştiriciler ürettikleri çileğin pazarlanmasında bir sorun
yaşamasalarda, bilgi ihtiyacı olarak ikinci sırada pazarlama konusunda bilgiye gereksinim
duymaktadırlar. Bunun nedeni; aracısız pazarlama yaparak ürünlerine daha yüksek satış
fiyatı istemeleri olarak açıklanabilir. Çilek yetiştiriciliği yapılan köylerde çileğin yol
kenarlarında üreticiler tarafından ilk elden satılması da pazarlama probleminin ortadan
kalkması yanında yöre çileklerinin tanıtımının yapılmasına da katkı sağlamaktadır.
Araştırma alanında organik tarımdan haberdar olmada çeşitli kişi ve kurumlar etkili
olmuştur. Organik firmalar bu konuda araştırma yöresinde lider konumundadırlar. TKB
elemanları ise organik firmalarını destekler şekilde araştırma alanında faaliyetlerini
sürdürmektedir. Deneklerin organik çilek yetiştiriciliğini en az 5 yıl süre ile yaptıkları
dikkate alındığında organik tarımı prensiplerine uygun olarak tanımlamaları organik tarımı
öğreten kişi ve kurumların organik tarımın benimsenmesi ve yayılması konusundaki
önemini göstermektedir. Gerek organik, gerekse konvansiyonel çilek yetiştiren deneklerin
172
yaklaşık yarısının organik tarım kavramını ilk olarak organik tarımla uğraşan firmalardan
duymaları, organik tarımın Türkiye genelinde olduğu gibi Akşehir ilçesinde de tavandan
tabana yaklaşım çerçevesinde talep odaklı olarak başladığının göstergesidir. Tarım İlçe
Müdürlüğü’nün organik tarımın araştırma alanında yayılmasında önemli bir etkisi
bulunmakla birlikte bu konudaki esas görev ve etkinlik organik tarımla uğraşan firmalar
tarafından yerine getirilmektedir. Organik tarımla uğraşan firmaların araştırma alanında
düzenli bir gelir ve ürünlere alım garantisi sağlaması organik tarıma geçme konusunu
etkilemiştir. Organik tarımın prensiplerinin öğrenme kaynakları arasında öncelikle organik
tarımla uğraşan firmalar ve daha sonra da Tarım İlçe Müdürlüğü diğer kaynaklara göre
daha etkin olarak yer almaktadır.
Araştırmanın temel konusu olan organik tarımın benimsenmesinde etkili olan faktörler
arasında ekonomik faktörler ilk sırada yer almaktadır. Bu faktörü sırasıyla sağlık, çevre
koruma faktörleri ile yenilikçilik ve sosyal faktörler izlemektedir.
Tarımsal faaliyetle uğraşanlar için yeni bir kavram ve bir yenilik olan organik tarımın
benimsenmesinde etkili ekonomik faktörlerin yanında, tüketicilere sağlıklı ürünler sunma
ve üreticilerin kendi sağlığını koruma gibi sağlık faktörleri ile toprağı koruma, doğaya
zarar vermeme gibi çevre koruma faktörleri diğer faktörlerin de yetiştiriciler tarafından
kabul edilmesi organik üretimin esas amacı olan çevreye zarar vermeyen tarım metodu
olmasının yetiştiriciler tarafından benimsendiğini ve organik çilek yetiştiricilerinin aynı
zamanda bilinçli birer tüketici olduğunu da göstermektedir. Bu kapsamda; araştırma
alanında organik çilek yetiştiriciliğinin artarak devam etmesi beklenmektedir.
Denekler gelecekte organik çilek yetiştiriciliğine devam etmeyi istemektedirler. Özellikle
köy gelir grubu içinde düşük gelirliler arasında yer alan denekler organik çilek üretim
alanlarını artırarak gelirlerinde artış hedeflemektedirler. Bu durum gelecekte araştırma
alanında organik çilek yetiştiriciliğine daha fazla talep olacağını göstermektedir.
173
Araştırma alanında ortaya çıkan ilginç sonuçlardan biri de, hem organik hem de
konvansiyonel çilek yetiştiricilerinin neredeyse tamamının mevzuata ilişkin bilgiye
gereksinim duymadıklarını belirtmeleridir. Konvansiyonel yetiştiricilikte zorunlu yasal
prosedür bulunmayışı yanında organik yetiştiricilikte zorunlu yasal prosedürün KSK’lar
tarafından yerine getirilmesi bu sonucun ortaya çıkmasına neden olmuştur.
Araştırma alanında yayım faaliyetleri resmi olarak TKB tarafından yürütülmekle birlikte
organik tarım ürünlerinin ticaretini yapan firmalar ile KSK’lar da yayım faaliyeti içinde yer
almaktadırlar. Yayım faaliyetleri olarak; demostrasyonlar, tarla günleri, çiftçi görüşmeleri
yapılmakta ve konferans ve seminerler düzenlenmektedir. Deneklerin belirtilen bu
faaliyetlere düzenli bir şekilde katıldıklarını söylemek mümkün değildir. Organik tarımın
daha iyi uygulanmasını sağlamak amacı ile deneklere firmalar ve TKB tarafından organik
tarımla ilgili çeşitli broşür, kitap ve poster dağıtımı yapılmaktadır. Ancak elde edilen
sonuçlara göre organik çilek yetiştiriciliğinin yörede benimsenmesi ve yayılmasında
KSK’lar ve organik tarım ürünlerinin ticaretini yapan firmaların etkinliği TKB’nin
etkinliğinden daha fazla olmuştur.
Organik ve konvansiyonel çilek yetiştirenler için katılım sağlanan yayım faaliyetlerinin
önem sırası yayım görüşmesinde farklılık göstermektedir. Organiik çilek yetiştiricileri için
yayım görüşmesi tarımsal yayınların takibinden sonra ikinci sırada önemli iken
konvansiyonel yetiştiricileri için dördüncü sırada önemlidir. Ortaya çıkan bu durum organik
çilek yetiştirilerinin organik tarım prensiplerini doğrudan organik tarım firmaları ve KSK
temsilcilerinden öğrenmelerinden kaynaklanmaktadır.
Organik tarımın benimsenmesi ve yayılmasında firmaların rolü önemlidir. Organik tarım;
diğer ülkelerde yurtiçi talep nedeniyle gelişirken, Türkiye’de yurt dışından gelen talepler
üzerine firmalar aracılığı ile gelişme göstermiştir. Organik üretimin yapıldığı, yurt içi
174
talebin fazla olduğu diğer ülkelerde tüketiciler organik ürünlere konvasiyonel ürünlere göre
daha fazla para ödemektedirler. Türkiye’de organik ürün gelirlerinin düşük olmasının en
büyük nedeni yurt içi talebin hemen hemen sıfır olmasıdır. Bu durumu tersine çevirmek
için organik ürün yetiştiricilerinin düzenli gelir yanında yüksek gelir elde etmelerini
sağlayacak, yurtiçinde organik ürün talebini artıracak organizasyonların yapılması fayda
sağlayacaktır. Bu talebi yaratacak üretici örgütlenmesi mevcut sistemde yoktur. Bu nedenle
organik tarım sadece ihracat amaçlı olarak desteklenmemelidir. Organik tarımın üreticilere
tanıtımı yapılırken sadece garantili gelir sağlamasına ilişkin yönü öne çıkarılmamalıdır.
Tanıtımlarda, toplumu yakından ilgilendiren ve son yıllarda populer hale gelen sağlıklı gıda
kavramı içinde yer alan organik ürünlerin özellikleri bu yönü ile tanıtmalıdır. Bu çalışmayı
yapabilecek ve yurtiçinde organik ürün talebini artırabilecek bir örgütlenme oluşturulmalı,
örneğin organik ürünlerde fındık’ta yapıldığı gibi bir “organik ürün tanıtım grubu”
oluşturulmalıdır. Tanıtımda; halkla en kısa sürede, en etkili şekilde iletişim sağlayan
medyadan faydalanılmalıdır.
Araştırma alanında organik ve konvansiyonel çilek yetiştiricilerinin ilişkide bulunduğu
enformasyon kaynakları grupları arasında benzerlik bulunmaktadır. Sadece organik
yetiştiricilerin iletişimde olduğu organik sertifika kontrolorü ve şirket yöneticileri ile,
konvansiyonel yetiştiricilerinin iletişim halinde olmadığı düzenlenen iletişim ağına ait
Şekilde de ortaya çıkmıştır. Enformasyon kaynakları ile iletişimde denekler arasında güçlü,
orta ve zayıf olmak üzere üç farklı ilişki derecesi ve farklı enformasyon kaynakları
mevcuttur. Araştırma alanında organik çilek yetiştiriciliğinin geliştirilmesi için
konvansiyonel çilek yetiştiricilerinin organik yetiştiriliğine geçmesini sağlamak yolunda
organik firmaların daha fazla tanıtım yapmaları ve tarım teşkilatı ile sıkı işbirliği yapmaları
gereklidir. Tarımsal enformasyon sistemindeki eksikliklerin giderilmesinde kurumsal
enformasyon kaynaklarından olan tarım teşkilatının ve özellikle çiftçi örgütlerinin üreticleri
bilgilendirmede doğru metodolojiyi kullanarak yenilikleri aktarmaları gerekmektedir.
Çifttçi örgütlerinin yetiştiricilere üretim ve pazarlama konularında bilgi sağlaması
deneklerin daha bilinçli üretim yapmalarına katkı sağlayacaktır. Çiftçi örgütlerinin tarımsal
175
enformasyon sistemindeki rolünün güçlendirilmesi kırsal alanda sürdürülebilirliğin
sağlanmasında önemlidir.
Organik tarımın ülke geneline yaygınlaştırılmasının sağlayacağı yararlardan biri de
kimyasal gübre ve zirai ilaç kullanımının kalıntılarının çevre üzerindeki zararlı etkilerinin
ortadan kalkması ile biyoçeşitliliğin muhafazası ve sürdürülebilirliği olacaktır.
Araştırma alanında sulama tesislerinin geliştirilmesi, salma sulamadan damla sulamaya
geçiş için TKB tarafından uygulanmakta olan desteklerden deneklerin haberdar edilmesi
yönünde çalışmalarda bulunulmalıdır.
Konvansiyonel çilek yetiştiricilerinin organik çilek yetiştiricileri ile kalite yönünden
rekabet edebilmesi ve gelecekte organik çilek yetiştiriciliğine geçmeyi düşünen
yetiştiricilerin bilgi seviyesinin artırılması açısından danışmanlıkla ilgili sistemin
geliştirilmesi gerekmektedir.
Türk tarımının genel sorunlarından biri olan üretici örgütlenmesinin yetersizliği organik
tarımda da görülmektedir. Deneklerin eğitimi konusu öncelikli olmak üzere, danışmanlık
hizmetlerinin yerine getirilmesi amacıyla üretici örgütleri şeklinde bir örgütlenme biçimine
gidilmesi yararlı olacaktır. Bu durum; üretici örgütlerine üye olanların tarımsal
desteklerden daha fazla yararlanmasına katkı sağlayacaktır. Ayrıca; Tarım Kredi
Kooperatiflerinin araştırma alanındaki köylerden birinde şube açması organik çilek
yetiştiriciliğinin geleceği açısından yarar sağlayacaktır.
Organik tarım, araştırma alanında çilek yetiştiriciliği ile uygulamaya geçme fırsatı
bulmuştur. İleriki yıllarda organik tarım konusunda yeterli bilgiye ulaşan üreticiler pazar
talepleri doğrultusunda tarımın diğer üretim kollarında da organik üretime geçecekleri
176
düşünülerek araştırma alanındaki köylerden birinde tarımsal ürünlerin toplanması,
ayrılması, paketlenmesi, depolanması ve dağıtımı konularında hizmet sunacak bir
örgütlenme yapısına geçilmesi gerekmektedir.
Araştırma alanında, özellikle Çakıllar köyünde aralıklarla düzenlenen çilek festivaline özel
sektörün ve ihracatçı firmaların daha fazla ilgisini çekmek ve yetiştirilen çilekleri yurtdışına
daha fazla ihraç ederek ülkenin döviz kazanmasına katkı sağlamak için kamu desteği ile
çilek festivalinin uluslararası bir boyut kazanması için girişimlerde bulunulmalıdır.
TKB tarafından hazırlanan, sürdürülebilir bir tarım sektörü oluşturmayı amaçlayan 2006-
2020 yıllarını kapsayan “Organik Tarım Strateji Taslağı”nın biran önce uygulamaya
geçirilmesi gerekmektedir. Bu stratejinin uygulamaya geçmesi ile; tarım arazilerinin
kirlenmeden gelecek kuşaklara aktarılması, topluma doğal ve sağlıklı ürünler tüketme
fırsatı sunulacaktır. Organik tarıma geçişle; organik ürünlerin pazarlanması, kontrol ve
sertifikasyon ücretleri, analiz ücretleri ve hasat sonrası işlemler gibi değişik konularda
destekleme uygulamaları organik tarımın sürdürülebilirliğini sağlayacaktır. Türkiye’de
organik tarımın daha hızlı bir şekilde yayılmasında etkili olacak faktör, yurt içi talebi
artıracak organizasyonların ve bu konuyu hedefleri arasına koyan örgütlenmelerin
oluşturulması olacaktır.
Yukarıda yer verilen sonuçlar çerçevesinde yapılan araştırmanın daha sonra yapılacak olan
diğer araştırmalara sağlayacağı temel teorik katkı şu şekilde ifade edilebilir: Klasik
benimseme ve yayılma eğrisinin aksine, organik tarımın Türkiye’de sözleşmeli tarım
modeline göre yapılması sebebiyle önceki yıllarda toplu benimseme ve sonrasında stabil
şekilde kalması şeklinde bir gelişim bulunmuştur. Bu durum organik tarımın Türkiye’de
başlangıcından beri diğer ülkelerin aksine ihracat amacıyla yapılıyor olması ve bu nedenle
organik firmaların üreticileri yoğun bir şekilde bilgilendirip teşvik etmeleri nedeniyle
ortaya çıkmıştır. Bu sonuç; klasik yeniliklerin benimsenmesi ve yayılması yaklaşımından
farklıdır.
177
Araştırılma alanı başta olmak üzere, Türkiye’de organik tarımda kullanılan girdilerin
maliyetlerinin düşürülmesinde ve girdilerin temininde kolaylıklar getirilmelidir. Organik
bitkisel ürün yetiştirilmesinde ve organik hayvancılık uygulamalarında geçiş dönemi başta
olmak üzere organik ürünlerin yetiştirilmesi sırasında değişik destekleme tedbirleri
uygulanarak organik ürünlerin pazarlama olanakları arttırılmalıdır. Fuarlar, seminerler,
sempozyumlar, kongreler ve eğitici yayınlar ile organik tarım konusunda tüketicilerin
bilgilendirilip, bilinçlendirilmesi sağlanmalıdır. Organik ürünlerde üretim maliyetleri
düşürülerek ve tanıtıma önem verilerek iç tüketim canlandırılmalı ve geliştirilmelidir.
Organik ürünler ihracatında değişik desteklemelerin oluşturulması, danışmanlık ve
pazarlama organizasyonlarının oluşturulması gereklidir. Organik tarım konusunda bilgi
akışının sağlanması için tarladan tüketiciye kadar olan zincirde kullanılan eğitim araçları
geliştirilmeli ve kullanımı yaygınlaştırılmalıdır. Organik ürünlerde gıda güvenliğinin
sağlanması için çıkarılan Organik Tarım Kanunu esaslarına göre, ilgili Bakanlıklar
tarafından, üreticiler, perakendeciler, ihracatçı/ithalatçı müteşebbisler ve
kontrol/sertifikasyon kuruluşlarının düzenli ve yeterli kontrol ve denetimlerine önem
verilmelidir.
Bu araştırmada; kalitatif ve kantitaif araştırma teknikleri kullanılmıştır. Araştırma alanında,
organik ve konvansiyonel çilek yetiştiricilerine anket uygulanmasının yanı sıra köy
toplantıları ve anahtar kişilerle görüşmelere yapılarak veriler toplanmıştır. Verilerin elde
edilmesinde üreticiler ile bilgi sağlayanlar arasındaki mevcut sisteme ilişkin bilgiler
kullanılmıştır. Tarımsal enformasyon sistemi teorisi bu çalışmada kullanılmış ve bu
sistemin zayıf ve güçlü bağlantıları tanımlanmaya çalışılmıştır. Anket yoluyla üreticiler ve
anahtar kişilerle yüzyüze yapılan görüşmelerle bu sistemin aktörlerinin mevcut durumu ve
etkinliği ortaya konulmuştur. Araştırmanın kapsamını ve veri toplama metotlarını
farklılaştırmak mümkün olabilmesine rağmen zaman ve ekonomik kısıtlar nedeniyle
yapılamamıştır. Özellikle bu sistemde organik tarımın benimsenmesinde tüketicilerin
görüşlerinin alınması araştırma bulgularının daha iyi yorumlanmsını sağlayabilirdi.
Araştırma yapılan alan sınırlı bir alan olup araştırma sonuçlarının tüm çiftçilere
178
genellemesini yapmak mümkün değildir. Bununla birlikte araştırma sonuçları organik
tarıma ilişkin politika geliştirmede ve yayım programı oluşturmada faydalı olacaktır. Bu
araştırmada; organik çilek yetiştiriciliğinde kadının rolü araştırılmamıştır. Çünkü kadınlara
ulaşmada kırsal kesimin kendine özgü gelenekleri nedeniyle görüşmelerde yaşanabilecek
güçlükler dikkate alınmıştır.
Araştırma alanında ortaya çıkan bilgiler ışığında; organik tarımın benimsenmesinde ve
yayılmasında etkili olan ekonomik faktörlerin yanı sıra sağlık ve çevre faktörlerinin etkili
olması sonucu, ileride yapılacak olan araştırmalarda daha fazla çalışılması gereken
konulardan biridir. Organik çilek yetiştiriciliği ile ilgili olarak yapılan bu araştırmanın
sonuçları özellikle yayım konusunda çalışan kurumlar ve danışmanlık firmaları tarafından
değerlendirilerek diğer organik projelerde yayım konusunda bu sonuçlar ışığında bir
yaklaşım belirlenmesi mümkündür. Enformasyon kaynakları açısından ise organik tarıma
ilişkin daha net bir model ortaya konarak ülke geneline ait bir sonuç ortaya konabilmesi
için enformasyon sistemleri konusunda daha fazla araştırma yapılmalıdır.
179
KAYNAKLAR
Açıl, A. F. ve Demirci, R. 1984. Tarım ekonomisi dersleri. Ankara Üniversitesi, Ziraat
Fakültesi yayınları:880. Ders kitabı: 245. Ankara.
Akın, A. 2003. Elma üretiminde geleneksel tarımdan organik tarıma geçiş süreci-
Çankırı örneği. A.Ü. Fen Bilimleri Enstitüsü. Tarım Ekonomisi anabilim dalı.
Doktora semineri (basılmamış). Ankara.
Aksöz, İ. 1972. Zirai kredi. Atatürk Üniversitesi Yayınları no:227, Ziraat Fakültesi
yayınları no:114, Ders kitapları serisi no:14. Erzurum.
Aktan, C. C. 2007. Bilgi yönetimi. www.canaktan.org/yeni-trendler/bilgi-yonetimi
Erişim tarihi:27.12.2007.
Aktaş, M. 1973. Antalya ili pamuk tarlasında kimyasal gübrelerin benimsenmesinde
etkili olan bilgi kaynakları ve tarımsal yayım metodları ile diğer faktörler
üzerine bir araştırma. Doktora tezi (basılmamış), A.Ü.Ziraat Fakültesi,
Ankara.
Anderson, M. D. 1994. “Economics of organic and low-input farming in the United States
of America”. In Lampkin, N. and Padel, S. (eds). The economics of organic
farming: An international perspective. pp: 161-1179. CAB International.
Wallingford.
Anonim. 1992. Milliyet Türkçe sözlük. İstanbul.
Anonim. 2002. 2000 Genel nüfus sayımı. Nüfusun sosyal ve ekonomik nitelikleri.
DİE yayınları. Ankara.
Anonim. 2004a. Organik tarım. Tarım ve Köyişleri Bakanlığı. Çiftçi eğitim serisi.1.
Ankara.
180
Anonim. 2005. Kamu bilgi ve iletişim teknolojisi projeleri hazırlama kılavuzu. DPT.
Ankara.
Anonim. 2006a. Dokuzuncu kalkınma planı (2007-2013).1-Temmuz-2006 tarih ve 26215
sayılı Resmi Gazete. Mükerrer. Ankara.
Anonim. 2006b. www.tarim.gov.tr/organiktarim Erişim Tarihi: 18.07. 2006.
Anonim. 2007a. Tarım ve Köyişleri Bakanlığı, Alternatif Tarımsal Üretim Teknikleri Daire
Başkanlığı Dosyaları. Ankara.
Anonim. 2007b. Çilek raporu. Tarım ve Köyişleri Bakanlığı. Tarımsal Üretim ve
Geliştirme Genel Müdürlüğü (basılmamış). Ankara.
Anonim. 2007c. www.konyatarim.gov.tr Erişim tarihi:28.10.2007
Anonim. 2007d. www.aksehir.bel.tr Erişim tarihi: 28.10.2007
Anonim. 2008a. www.msiworldwide.com Erişim tarihi: 10.01.2008 Anonim. 2008b. www.bahce.biz./bitki/meyve/cilek2.htm. Erişim tarihi: 10.01.2008
Atlı, S. 2006. Türkiye’de organik tarım ve uygulamaları. Sürdürülebilir rekabet avantajı
elde etmede organik tarım sektörü, Sektörel stratejiler ve uygulamalar. Uluslararası
rekabet araştırmaları kurumu derneği (URAK). Yayın no:2006/1. sf:715-723.
İstanbul.
Beal, G.M. and Rogers, E.M. 1960. The adoption of two farm practices in a central Iowa
community. Iowa agriculture and home economics experiment station special
report. Ames.
Boyacı, M. and Karaturhan, B. 2003. A research on agricultural extension activities on
ecological farming. Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi Dergisi. Volume :40,
Pages: 113-120. İzmir.
181
Boz, İ., Akbay, E. O. ve Candemir, S. 2004. Çiftçilerin tarımsal faaliyetlerde kullandıkları
bilgi kaynaklarının belirlenmesi ve tarımsal yayım açısından değerlendirilmesi.
Türkiye VI. tarım ekonomisi kongresi. 16-18 Eylül. sf: 596-603. Tokat.
Brumfield, R.G., Rimal, A., and Reiners, S. 2000. Comparative cost analyses
of conventional, integrated crop management, and organic methods. HortTechnology. Volume:10. Issue:4. pp.785-793.
Burton, M., Rigby, D. and Young, T. 2003. Modelling the adoption of organic horticultural
technology in the UK using duration analysis. Australian Journal of Agricultural
and Resource Economics. Volume: 47. pp: 29-54.
Businelli, M. and Santucci, F.M. 1990. Biological agriculture in central Italy. Biological
Farming in Europe. Challenges and opportunities. FAO. Regional Ofiice for
Europe. pp:187-190. Switzerland.
Ceylan. İ.C. 1988. Çubuk ilçesinde televizyonun tarımsal programların izlenmesi ve
etkileri. Yüksek lisans tezi (basılmamış). Ankara Üniversitesi. Ankara.
Cinemre, H.A ve Demiryürek, K. 2005. Tarımsal yayım ve haberleşme. Ondokuzmayıs
Üniversitesi. Ziraat Fakültesi. Ders kitabı no:17.(5.baskı). Samsun.
Cramer, N.G., Baldwin, K.R. and Louws, F.J. 2000. A training series for
cooperative extension agents on organic faming systems. Proceedings of the colloquium”organic horticulture” presented at ASHS-99, Minneapolis. Minnesota. USA: 28-31 July 1999. HortTechnology. Volume:10. Issue:4. pp.681.
Çetin, A. ve Başarır, A. 2006. Organik tarımın sosyo-ekonomik sürdürülebilirliğinin
analizi ve kırsal kalkınmaya katkısı. Sürdürülebilir rekabet avantajı elde etmede
organik tarım sektörü, Sektörel stratejiler ve uygulamalar. Uluslararası rekabet
araştırmaları kurumu derneği (URAK). Yayın no:2006/1. sf:67-87. İstanbul.
182
Demiryürek, K. 2000. The analysis of information systems for organic and conventional
hazelnut producers in three villages of the black sea region, Turkey. Ph.D. Thesis.
The university of Reading, Agricultural Exrension and Rural Development
Department (AERDD). Reading. UK.
Demiryürek, K. 2001a. Conversion to organic hazelnut production in the Black Sea
Region of Turkey. S.A. Mehlenbacher (ed). Proceedings of the Fifth International
Congress on Hazelnut, 27-31 August, Corvallis, Oregon, USA. ACTA Horticulturae
Number 556, pp.453-460.
Demiryürek, K. 2001b. Tarımsal Enformasyon ve Bilgi Sistemleri Üzerine Bir
Araştırma: Kavram, Teori ve Metot Rehberi. TZOB.Yayın no:218, Ankara.
Demiryürek, K. 2004. Dünya ve Türkiye’de organik tarım. Harran Üniversitesi. Ziraat
Fakültesi dergisi. sayı:8, no:3/4. Urfa.
Demiryürek, K. ve Bozoğlu, M. 2007. Türkiye’nin Avrupa Birliği organik tarım politikasına uyumu. OMU.Zir.Fak. Dergisi. Sayı:22. sf:316-321. Samsun.
Demiryurek, K., Erdem, H., Ceyhan, V., Atasever, S. and Uysal, O. 2008. Agricultural
information systems and communication networks: the case of dairy farmers in
Samsun province of Turkey. Information Research, 13(2). (baskıda).
Dinler, Z. 1996. Tarım ekonomisi. Dördüncü basım. Ekin kitabevi yayınları. Bursa.
Doll, J. P. and Orazem, F. 2005. Teorik ve uygulamalı üretim ekonomisi (Çeviri:
Alemdar, T. ve Akdemir, Ş). Ankara.
Egri, C. P. 1999. Attitudes, backgrounds and information preferences of Canadian organic
and conventional farmers: Implications for organic farming advocacy and extension.
Journal of Sustainable Agriculture. Volume:13. Number:3. pp:45-72.
183
Er, C. 1999. Organik tarım ders notları (basılmamış). Ankara Üniversitesi. Ziraat Fakültesi.
Ankara.
Eraktan, G., Aksoy, S., Kuhnen, F., Olhan, E. ve Winkler, W. 2002. Güneydoğu Anadolu
Bölgesinde tarım teknolojilerindeki değişimin üretici davranışlarına ve bunun
çevreye olası etkileri. Çevre Eğitim Sağlık ve Sosyal Yardımlaşma Vakfı- ÇESAV
Yayın no:3. Ankara.
Fenton, N. and Hill, G. 1993. System construction and analysis: A mathematical
and logical framework. London. McGraw Hill.
Fitzherbert, A.R. 1981. Information, organization and agricultural change. Ege
Universitesi Ziraat Fakültesi. Department of Agricultural Economics and Farm
Management and Agricultural Extension and Communication Centre. İzmir.
Francis, C.A. and Youngberg, G. 1990. Sustainable agriculture: An owerview. Sustainable
agriculture in temperate zones. pp.1-23. New York.
Fuller, R.J., Norton, L.R., Feber, R.E, Johnson, P.J., Chamberlain, D.E., Joys, A.C.,
Mathews, F., Stuart, R.C., Townsed, M.C., Manley, W.J., Wolfe, M.S.,
Macdonald, D.W. and Firbank, L.D. 2005. Benefits of organic farming to
biodiversity vary among taxa.. Biology Letter. London.
Gerber, A. and Hoffmann, V. 1998. The diffusion of eco-farming in Germany. In. Rolling,
N. G. And Wagemakers, M. A. E. (eds). Facilitating sustainable agriculture :
Participatory learning and adaptive management in times of environmental
uncertainty. pp:137. Cambridge University Pres. Cambridge.
Gliesman, S.R., Werner, M.R., Swezey, S.L., Casswell, E., Cochran, J. and Rosado-May,
F. 1996. Conversion to organic strawberry management: Changes in ecological
processess. California Agriculture. Number: 50. pp:24-31.
184
Güleryüz, M., Ertürk, Y. ve Pırlak, D. 2001.Çilek yetiştiriciliğinde organik uygulamalar ve
ekolojik çilek yetiştiriciliği. Türkiye 2. Ekolojik tarım Sempozyumu. sf: 30-35.
Antalya
Güneş, T. 1990. Tarımsal pazarlama I (Pazarlama ilkeleri). Ankara Üniversitesi. Ziraat
Fakültesi yayınları:1175. Ders kitabı: 333. Ankara.
Gürel, A. 1998. Malkara ilçesinde ayçiçeği üreticilerinin teknolojik yeniliklere karşı
davranışlarını etkileyen etmenler üzerine bir araştırma. Trakya Üniversitesi,
Tekirdağ Ziraat Fakültesi. Yayın no:262. Tekirdağ.
Hasneen, J. and Jaim, W. M. H. 2002. Dimensions of structural changes in cost and return
of HYV Boro paddy over time in Bangladesh and determinants of the changes.
Bangladesh Journal of Agricultural Economics. Volume:25. No:1. pp:35-62
Haverkort, B. and Engel, P. 1986. The system approach. The University of Reading.
AERRD. Documentation center. No:0435. pp:2-11.
Heissenhuber, A. and Ring, H. 1992. Economical aspects of organic faming. MEDIT 2.
Prospettive e proposte Mediterranee-Rivista di Economia Agriculture e Ambiente.
Anno: 3. Numero:2. Bologno.
Henning, J. 1994. Economics of organic farming in Canada. In Lampkin, N. and Padel, S.
(eds). The economics of organic farming: An international perspective. pp:146-157.
CAB International. Wallingford.
Hoşgör, 1995. Bilecik ili domates üretiminde yeniliklerin yayılması ve benimsenmesi
üzerine bir araştırma. Yüksek lisans tezi (basılmamış). Ankara Üniversitesi. Ankara.
İnan, İ.H. 1998. Tarım ekonomisi ve işletmeciliği (Genişletilmiş 4. baskı). Tekirdağ.
185
Karlı, B. ve Çelik, Y. 2003. GAP alanındaki tarım kooperatifleri ve diğer çiftçi
örgütlerinin bölge kalkınmasındaki etkinliği. Tarım ve Köyişleri Bakanlığı,
Tarımsal Ekonomi Araştırma Enstitüsü yayınları, No:97, Ankara.
Khampoung, S. 1998. Factors affecting pesticide application by strawberry growers in
Pongpha Sub-district. Mae Sai district. Chaing Rai province. Graduate School of
Chaing Mai University. M.Sc. Thesis. Thailand.
Kazan, A. and Agunga, R. 1997. Innovative farmers: a challange for extension systems
worldwide. Journal of extension systems. 13 (1/2) pp:46-58.
Kenanoğlu, Z. ve Miran, B. 2002. Ege Bölgesi’nde organik tarım tercihini belirleyen
çiftçi özellikleri: kuru incir ve çekirdeksiz kuru üzüm örneği. Türkiye V. Tarım
Ekonomisi Kongresi. 18-20 Eylül 2002, sf.188-196. Erzurum.
Kızılaslan, N. ve Almus, S. 2002. Tokat-Zile-Güzelbeyli kasabasında uygulanan arazi
toplulaştırılmasını çiftçilerin benimsemesini etkileyen sosyo-ekonomik faktörlerin
belirlenmesi üzerine bir araştırma. Turk J. Agric. For. 26. sf:101-108.
Kijsomporn, W. 1998. Factors affecting farmers’ adoption of the strawberry production
technology in Mae Rim District. Chiang Mai Province, Graduate School of
Chaing Mai University, M.Sc. Thesis, Thailand.
Konig, B. and Bokelmann, W. 2004. Proceedings of the Fifteenth International Symposium
on Horticultural Economics and Management. Berlin. Germany. 29 August-3
September 2004. Acta Horticulture. Number:655. pp:259-267.
Konyar, K. and Osborn, T. 1990. A national-level economic analysis of conservation
reserve program participation: A discrete choice approach. The Journal of
Economics Research. Volume:42. No:2. Washington, USA.
186
Kumuk, T. ve Özerin, G. 1994. Sözleşmeli tarımın yeniliklerin benimsenip yayılması
üzerine olan etkileri: salça sanayine yönelik domates üretimi örneği.
Kooperatifçilik, Sayı:105. Ankara.
Lampkin, N. 1990. Organic Farming. Farming Pres. 701 p. Ipswich
Lampkin, N. 1994. “Organic farming: Sustainable agriculture in practice”. In Lampkin, N
and Padel S. (eds).The economics of organic farming: An international perspective.
pp:3-278. CAB International. Wallington.
Lampkin, N. 1996. Impact of EC regulation 2078/92 on the development of organic
farming in the European Union. Working Paper No.7. pp.2-3. Aberystwyth: Welsh
Institute of Rural Studies
Lipson, M. and Hammer, T. 1998. Workshop report: “Research on organic farming and
Marketing” USDA Cooperative State Reeseach and Extension Service. Washington
D.C., U.S.A.
Lohr, L. and Park, T.A. 2003. Improving extension effectiveness for organic clients:
current status and future directions. Journal of Agricultural and Resources
Economics. Volume:28. pp.634-650.
Marshall, G. 1991. Organic faming:should government give it more technical support.
Review of Marketing and Agricultural Economics. Number: 59-3. pp:283-296.
Mendoza, T.C. 2004. Evaluating the benefits of organic farming in rice agroecosystems in
the Philippines. Journal of Sustainable Agriculture. Volume:24, pp:93-115.
Narayanan, S. 2005. Organic farming in India: relevance, problems and constraints.
Occasional Paper. National Bank for Agriculture and Rural Development. Issue:38.
83 pages. Mumbai.
187
Nasır, A. ve Kımıloğlu, H. 2006. Organik tarım ürünlerinin ekonomik boyutu ve
pazarlanması. Sürdürülebilir rekabet avantajı elde etmede organik tarım sektörü,
Sektörel stratejiler ve uygulamalar. Uluslararası rekabet araştırmaları kurumu
derneği (URAK). Yayın no:2006/1. sf:405-437. İstanbul.
Olhan, E. 1997. Türkiye’de bitkisel üretimde girdi kullanımının yarattığı çevre sorunları
ve organik tarım uygulaması-Manisa örneği. Doktora Tezi (basılmamış). A.Ü.
Fen Bilimleri Enstitüsü. Ankara.
Olhan E. ve Ataseven, Y. 2006. Orta Anadolu Bölgesi organik tarım çalışmaları:
Uygulama örnekleri, uygun havzalar ve bölgeler, potansiyel sahalar. Sürdürülebilir
rekabet avantajı elde etmede Organik tarım sektörü. Sektörel stratejiler ve
uygulamalar. sf.795-814. İstanbul.
Oruç, E. 2001. Tokat ilinde bitkisel üretimde tarımsal mücadele uygulamaları ve
çiftçilerin ilaç kullanımı konusundaki bilgi düzeyleri ile bilgi kaynakları üzerine
bir araştırma. Doktora tezi (basılmamış). Ankara Üniversitesi. Ankara.
Özcan, N. 2004. Gümüşhane ili Kelkit ilçesinde çiftçilerin organik tarım faaliyetine katılımı
üzerine bir araştırma. Yüksek lisans tezi (basılmamış). Ankara Üniversitesi. 68s.,
Ankara.
Özçatalbaş, O. ve Gürgen, Y. 1998. Tarımsal yayım ve haberleşme. Baki kitapevi. 385 s.
Adana.
Özer, D. 2007. Yeniden yerleşimin hayvancılık yerel bilgi sistemine etkisi üzerine bir
araştırma. Doktora tezi (basılmamış). Ankara Üniversitesi. Ankara.
Özkan, B. 2004. Ekonomiye giriş. Ders kitabı (2. baskı). Akdeniz Üniversitesi. Yayın
no:79. Akdeniz Üniversitesi basımevi. Antalya.
188
Padel, S. 1994. Adoption of organic farming as an example of the diffusion of
innovation: A literature review on the conversion to organic farming. Discussion
Paper Series 94/1. Aberystwyth: Centre for Organic Husbandry and Agroecology,
15 p.
Padel, S. 2001. Conversion to organic farming: a typical example of the diffusion of an
innovation. Sociologia Ruralis. 41(1). pp:40-61.
Padel, S. and Lampkin, N.H. 1994. Conversion to organic farming: An oveview. In
Lampkin N.H and Padel, S. (eds). The economics of organic farming.:An
international perspective. Wallingford. CAB International. pp: 95-113.
Papadopoulou, H., Akgüngör, S. and Kumuk, T. 1997. An overview of organic farming in
Greece and Turkey with special emphasis on extension and marketing.
Mediterranean perspectives and proposals. Journal of Economics, Agriculture and
Environment (MEDIT) (1). pp: 25-28.
Parra, L.C. and Calatrava, R. 2005. Factors related to the adoption of organic farming in
Spanish olive orchards. Spanish journal of agricultural research. Volume:3. Issue:1.
pp. 5-16. Spain.
Parrot, N. and Marsden, T. 2002. The real green revolution: organic and agroecological
farming in the south. 147 p. London. UK.
Polat, M. 2005. Ankara (Ayaş) koşullarında organik çilek yetiştiriciliği olanaklarının
araştırılması. Doktora tezi (basılmamış). A.Ü.Fen Bilimleri Enstitüsü. Ankara.
Ramesh, P. and Santha, G. 2005. Personel and socio-economic characteristics of organic
farmers. Karnataka Journal of Agricultural Science. pp.192-195.
189
Rembialkowska, E. 2005. The programme of organic farming development in Mezovian
region. in Environment and agriculture: organic farming, environmental protection,
sustainable development of rural areas. 14-17 June 2005. Mistelbach. Australi.
pp:191-200.
Rogers, E. M. 1995. Diffusion of innovations. Fourth edition. Free Press. New York
Rogers, E. M. and Kincaid, D. L. 1981. Communication networks: Toward a new paradigm
for research. The Free Pres. New York.
Röling, N. G. 1988. Extension science: Information system in agricultural development.
Cambridge University Press. Cambridge.
Santucci, F.M. 2003. Attitutes of organic farmers about information and continuing
education. New medit. Volume.2, Number:2/2003 (Jun). pp: 49-52. Italy.
Santucci, F.M. and Antonelli, A. 2004. The role of public, non-governmentaland private
actors fort the development of organic farming: the Italian successful example. New
Medit. 3(2). pp. 42-49.
Sayın, B. ve Sayın, C. 2004. Türkiye’de tarımsal üretici örgütlenmesi, Avrupa Birliğine
uyum hazırlıkları ve tarımsal üretici birlikleri kanunu. Türkiye VI.Tarım
ekonomisi kongresi. 16-18 Eylül 2004. s. 466-470. Tokat.
Sayın, C. ve Mencet, N. 2006. Avrupa Birliği ülkelerinde organik tarım ve
uygulamaları. Sürdürülebilir rekabet avantajı elde etmede organik tarım sektörü,
Sektörel stratejiler ve uygulamalar. Uluslararası rekabet araştırmaları kurumu
derneği (URAK). Yayın no:2006/1. s.703-712. İstanbul.
Seppanen, L. and Helenius, J. 2004. Do inspection practices in organic agriculture serve
organic values? A case study from Finland. Agriculture and human values.
Volume:24. pp.1-13.
190
Sevengör, Ş ve Özcan, D. 2006. Bilgi üreten kurumların organik tarımdaki rolü ve
önemi. Sürdürülebilir rekabet avantajı elde etmede organik tarım sektörü,
Sektörel stratejiler ve uygulamalar. Uluslararası rekabet araştırmaları kurumu
derneği (URAK). Yayın no:2006/1. s.911-929. İstanbul.
Spedding, C. R. W. 1988.An introduction to agricultural systems (Second edition). London
and New York. Elsevier Applied Science.
Sripakdee, L.A. 2000. Farmers’ decision making process on the participation in
subsistence agriculture project in San Sai District, Chiang Mai Province,
Graduate School of Chaing Mai University, M.Sc. Thesis, Thailand.
Sriskandarajah, N. and Dignam, D. 1992. The quest for sustainable agriculture: the current
position in Australia. Agriculture, ecosystems and environment. Volume: 39.
Number: 1-2. pp 85-100. Elsevier Science. Amsterdam.
Süzer, S. 2007. Trakya koşullarında sürdürülebilir tarımın toprak verimliliği ve
ekosistemin korunmasına etkileri.
http://www.ttae.gov.tr/makaleler/surdurulebilirtarim.htm, Erişim tarihi:30.10.2007.
Taluğ, C. 1974. Tarımda teknolojik yeniliklerin yayılması ve benimsenmesi üzerine bir
araştırma. Doktora tezi (yayınlanmamış), A.Ü. Ziraat Fakültesi. Ankara.
Taluğ, C. 1982. MEYSEB tarımsal yayım çalışmalarının değerlendirilmesi üzerine bir
araştırma. A.Ü.Ziraat Fakültesi. Doçentlik tezi (yayınlanmamış). Ankara.
Taluğ, C. ve Tatlıdil, H. 1993. Tarımsal yayım ve haberleşme. Ders notları (basılmamış).
Teksir no:143. Ankara Üniversitesi. Ziraat Fakültesi. Ankara.
Taluğ, C., Özer, D., Akın, A. ve Lucius, I. 2004. Sürdürülebilir kalkınma için sürdürülebilir
Tarım. Türkiye VI. Tarım Ekonomisi Kongresi. 15-17 Eylül. Tokat.
191
Tatlıdil, H. 1989. Yağmurlama sulama teknolojisinin yayılması ve benimsenmesi
üzerine bir araştırma. A.Ü. Ziraat Fakültesi yayınları:1157. Ankara.
Tatlıdil, H. ve Aydın, R. 1988. Tokat Merkez ilçede süt sığırcılığı ile ilgili tarımsal
yeniliklerin benimsenme durumu. C.Ü.Tokat Ziraat Fakültesi dergisi. Cilt:4. Sayı:1.
(ayrı basım). Sivas.
Tan, S. ve Köksal, H. 2004. Sürdürülebilir tarım. Tarım ve Köyişleri Bakanlığı. Tarımsal
Ekonomi Araştırma Enstitüsü. T.E.A.E.-Bakış. Sayı:5, Nüsha:2, Nisan 2004.
Ankara.
Tate, W.B. 1994. The development of the organic industry and market: An international
perspective. The economics of organic farming (An international perspective).
Department of agricultural sciences.University of Wales. UK.
Türemiş, N., Özgüven, A.I. ve Paydaş, S. 2000. Güneydoğu Anadolu Bölgesinde çilek
yetiştiriciliği. TUBİTAK, TARP yayınları. Adana.
Türk, R. 2001. Organik tarımın dünya ve ülkemizdeki yeri. Organik tarım ve sağlık
ilişkileri paneli. 25-Mayıs-2001. ÇESAV Çevre, Eğitim, Sağlık ve Sosyal
Yardımlaşma Vakfı. s.7-19. Ankara.
Uyar, M. 2005. Tarımsal krediler ve tarım sigortaları. Panel. 5. Ulusal Tarım Kongresi.
Türkiye Ziraatçılar Derneği. 23-24 Aralık 2005. s.79-104. Ankara.
Verma, H. K, Singh, J. , Singh, N. and Sing, K.B. 2005. Present status of organic
animal husbandry in different agroclimatic regions of Penjab. Livestock
International. Vol:9, Number:5, pp.5-10.
Weibel, F. P. 2001. Organic fruit production in Switzerland: research and development to
resolve cultural, management and marketing problems. American journal of
alternative agriculture. Volume:16. Issue:4. pp.191-195.
192
Williamson, S, Vos, L. and Waage, J. 1995. Methods for disseminating organic
methodologies amongst smallholder farmers and relevance to banana producers. In
organic banana 2000: Towards an organic banana initiative in the Caribbean report
of the international workshop on the production and marketing of organic bananas
by smallholder farmers 31 October-4 November 1999. pp:155-161. Santa Domingo.
Dominican Republic.
Winter, M. 1997. New policies and new skills: Agricultural change and technology transfer.
Sociologue Ruralis. Volume:37, Issue:3. pp:363-381.
Wynen, E. 1994. “Economics of organic farming in Australia”. In Lampkin, N. and Padel,
S. (eds). The economics of organic farming: An international perspective. pp:188-
189. CAB International. Wallingford.
Wynen, E. and Krell, R. 1997. Research on biological farming methods in Europe:
perspectives, status and requirements.
Yamane, T. 1967. Elementary sampling theory. Printice-Hall.Inc. New York.
Yavuz, O. 2000. Tarımsal yayım ve haberleşme. Uludağ Üniversitesi. Ziraat Fakültesi.
Ders notları no:84. 143 s., Bursa.
Yıldırım, İ. 2004. Avrupa Birliği’ndeki gelişmeler bağlamında organik ürünlerin üretimi
ve pazarlanmasında fırsatlar ve sınırlılıklar. Türkiye VI. Tarım ekonomisi kongresi.
16-18 Eylül 2004. s.341-347. Tokat.
Yussefi, M. and Willer, H. 2007. 3.Organic farming worldwide 2007: overview&main
statistics. The world of organic agriculture statistics and energy trends. pp:9-16.
Zanoli, R. 1996. Organic farming policy in Italy: Current situation and new developments.
European News Letter on organic farming. Number: 3, pp: 6-18.
193
EK 1 Konvansiyonel Çilek Yetiştiricilerine Uygulanan Anket Formu
Anket no: Deneğin adı: Tarih:
Köyü: Anketi yapan:
1.Kişisel Özellikler
Yaş ………………..
Cinsiyet ………………..
Hane halkı
sayısı
Kadın: ……….. Erkek: ……..
Eğitim
düzeyi
Okuryazar
değil Okuryazar İlkokul Ortaokul Lise Üniversite
2. Tarımsal deneyim:
Genel tarım: .......yıl
Konvansiyonel çilek: ........yıl,
3. Yıllık gelir kaynakları
Gelir kaynağı Ortalama gelir
(Milyon TL/yıl)
Ayrılan zaman
(Tam veya kısmi)
Tarım:
Tarım dışı(belirtiniz):.............
Tarım dışı meslek: İşçi, memur, tüccar, danışman vd. 4. Hane halkınız, mal varlığı ve geliri ile köylü aileler içinde nerede yer alırlar?
� Yüksek gelirli � Orta gelirli � Düşük gelirli
194
5. Kredi kullanıyor musunuz?
� Her yıl � Gerektiğinde � Kullanmıyor � Bilmiyor, hatırlamadı
6. Bir kooperatife üye misiniz?
� Hayır � Köy Kalkınma Kooperatifi � Tarım Kredi Kooperatifi � Tarım Satış Kooperatifi � Sulama Kooperatifi � Pancar Kooperatifi � Orman Kooperatifi � Diğer : .......................................................... � Bilmiyor
7. Tarımsal ve tarım dışı araç gereç varlığı;
� Traktör � Biçer-Döğer � Pulluk � Gübre Makinası � Silaj Makinası � Bahçe Traktörü � Başka (Belirtiniz)......................
8. Hayvan varlığı( adet): Büyükbaş:………….. Küçükbaş: ……………
195
9. İşletme Özellikleri
9.1. İşletme büyüklüğü ve arazi mülkiyet biçimi
Arazi kullanım şekli Alan (da) Arazi kullanım şekli Alan (da)
1. Mülk arazi (işlenen) 4. Ortağa verilen
2. Ortağa tutulan 5. Kiraya verilen
3. Kiraya tutulan 6. Toplam işletme arazisi
10. Üretim biçimi
10.1.Bitkisel üretim:
Bitki turu Alan (da.) Diğer (Belirtiniz)
Buğday
Arpa
……….
Yem bitkileri
Meyve
Çilek
………….
Sebze
……………
……………..
Diğer
196
11. Çilek üretiminin pazarlanması:
Ürettiğiniz çileğin pazarlanması hakkında bilgi veriniz
Üretim şekli
Alıcı Fiyat Sözleşme şekli
12. Kayıt tutma durumu
1-Kayıt tutmuyorum
2. Tutuyorum (Kayıt türü:............. Kimin tuttuğu:.................)
13. Organik tarım kavramından ne anlıyorsunuz? Tanımlayınız: 14.Organik tarımı ilk nerede ve kimden duydunuz? 15. Çilek üretim tekniklerini nereden öğrendiniz?
� Firma � İl müdürlüğü � Kontrol ve Sertifikasyon Kuruluşu � Önder çiftçi � Komşu akraba � Hepsi
16. Organik çilek üretimine geçmeyi düşünür müsünüz?
� Evet � Hayır
197
17. Organik çilek üretimine geçmeme nedeninizi açıklayınız.
� Haberim olmadı � Verim düşük � Gübresiz ilaçsız üretim olmaz � Fiyat düşük � Pazar Garantisi yok � Şirket sözünde durmuyor güvenmiyorum � Devlet desteği yok
18. Çilek yetiştiriciliği ile ilgili İhtiyaç duyulan bilginin türü Tarımsal konular ile ilgili ne tür bilgiye ihtiyaç duyuyorsunuz? Aşağıda ihtiyaç duyduğunuz bilgi çeşitlerinin her birine 1’den 5’e kadar not veriniz. (0: Hiç ihtiyaç duyulmayan, 1: En az ihtiyaç duyulan/önemsiz, 5: En fazla ihtiyaç duyulan/önemli): (...) Teknik bilgi/yetiştiricilik teknikleri (Girdi kullanımı, uygulamalar, hastalık/zararlı kontrolü vd) (...) Pazarlama ile ilgili bilgiler (Fiyat, talep, pazar durumu ve diğer) (...) Danışmanlık (Uzman kişilerin tavsiyeleri) (...) Kendi tecrübesi (Kafasında sahip olduğu bilgi ve deneyimleri) (...) Yasal/resmi bilgiler (Çilek yetiştiriciliği ile ilgili yasal düzenlemeler, hükümet politikası vs.) (...) Diğer (Belirtiniz): .................................. 19. Yayım faaliyetlerine katılma Katılım durumu Hiç
katılmadım Nadiren Sıklıkla Sürekli
Köyünüzde veya çevrede düzenlenen demostrasyonlara katılıyor musunuz?
Tarla gününe katılıyor musunuz?
Yayım görüşmelerine katıldınız mı?
Konferanslara katıldınız mı? Tarımla ilgili yayınlanmış yazılar okudunuz mu?
198
20. Organik çilek üretimi ile ilgili yayım faaliyetlerine (toplantı, demostrasyon,
konferans tarla günü vs) katıldınız mı?
� Evet � Hayır
21.Çilek yetiştiriciliği ile ilgili bilgi kaynaklarınız, ilişki sıklığınız, hakkında bilgi
veriniz:
Çilek üretimi Konvansiyonel Organik
Bilgi kaynağı İlişki sıklığı *
(Son 1 yılda)
İlişki sıklığı*
(Son 1 yılda)
1. Aile üyeleri
2. Lider çiftçiler
4. Diğer organik yetiştiriciler
5. Diğer konvans. yetiştiriciler
6. Tüccar
9. İlçe Müd./ elemanı
10. Araştırma Enst./elemanı
11. Üniversite/Araştırmacı
12.Girdi satanlar
13. Kooperatifler
14. Çiftçi örgütleri (TZOB)
15. Ziraat Bankası
16. Görsel ve basılı medya
17. Konferans, seminer, panel
18.Diğer (belirtiniz)
*:İlişki sıklığı: 1/yıl, 2/yıl, 3/yıl, 1/ay, 2/ay, 1/hafta, 2/hafta, 3/hafta, 1/gün
199
EK 2 Organik Çilek Yetiştiricilerine Uygulanan Anket Formu
Anket no: Deneğin adı: Tarih: Köyü: Anketi yapan: 1.Kişisel özellikler:
Yaş ………………..
Cinsiyet ………………..
Eğitim
düzeyi
Okuryazar
değil Okuryazar İlkokul Ortaokul Lise Üniversite
2. Tarımsal deneyim: Genel tarım: .......yıl, Organik tarım:.…yıl Konvansiyonel çilek: ......yıl, Organik çilek:..... yıl, Diğer (Belirtiniz):........yıl 3. Yıllık gelir kaynakları
Gelir kaynağı Ortalama gelir
(milyon TL/yıl)
Ayrılan zaman
(tam veya kısmı)
Tarım:
Tarım dışı(belirtiniz):.............
Tarım dışı meslek: İşçi, memur, tüccar, danışman vd.
4. Hane halkınız, mal varlığı ve geliri ile köylü aileler içinde nerede yer alırlar?
� Yüksek gelirli � Orta gelirli � Düşük gelirli
200
5. Kredi kullanıyor musunuz?
� Her yıl � Gerektiğinde � Kullanmıyor � Bilmiyor, hatırlamadı
6. Bir kooperatife üye misiniz?
� Hayır � Köy Kalkınma Kooperatifi � Tarım Kredi Kooperatifi � Tarım Satış Kooperatifi � Sulama Kooperatifi � Pancar Kooperatifi � Orman Kooperatifi � Diğer : ....................................... � Bilmiyor
7. Tarımsal ve tarım dışı araç gereç varlığı;
� Traktör � Biçer-Döğer � Pulluk � Gübre Makinası � Silaj Makinası � Bahçe Traktörü � Başka (Belirtiniz).............................
8. Hayvan varlığı (adet): Büyükbaş: ……….. Küçükbaş: ……….
201
9. İşletme Özellikleri 9.1. İşletme büyüklüğü ve arazi mülkiyet biçimi
Arazi kullanım şekli Alan (da) Arazi kullanım şekli Alan (da)
1. Mülk arazi (işlenen) 4. Ortağa verilen
2. Ortağa tutulan 5. Kiraya verilen
3. Kiraya tutulan 6. Toplam işletme arazisi
10. Üretim biçimi 10.1.Bitkisel üretim:
Bitki türü Alan
(da.)
Organik Geçiş
dönemi
Geleneksel/
Kimyasal
Diğer
(Belirtiniz)
Buğday
Arpa
……….
Yem bitkileri
Meyve
………..
………….
Sebze
……………
……………..
Diğer
202
10.2.Çilek üretimi:
Üretim şekli
Alan (da)
Üretim (ton)
Verim (kg/da)
Parsel sayısı
Bahçenin/ tesisin durumu (Eski/yeni)
Organik
Geçiş dönemi
Yarı organik, yarı kimyasal
Geleneksel/ Kimyasal
Diğer (Belirtiniz)
11. Çilek üretiminin pazarlanması: Ürettiğiniz çileğin pazarlanması hakkında bilgi veriniz:
Üretim şekli
Alcı* Satılan (%)
Depolanan (%)
Fiyat** Sözleşme şekli ***
Organik
Geleneksel/ Kimyasal
Diğer (Belirtiniz)
* Alıcı : 1:Şirket, 2:Diğer tüccarlar, 3:Diğer (Belirtiniz):............. ** Fiyat: 2006 hasat dönemi fiyatı (TL/kg.) *** Sözleşme şekli: Sözlü/yazılı ve tek/çift taraflı bağlayıcı.
203
12. Kayıt tutma durumu 1-Kayıt tutmuyorum
2. Tutuyorum (Kayıt türü:............. Kimin tuttuğu:.................)
Kayıt türü: 1. Fiyat, masraf ve maliyet, 2. Yetiştiricilikle ilgili girdi miktarı, uygulama zamanı vs., 3. Çiftlik gözlemleri; bitki gelişimi, hastalıklar, deneme sonuçları, analiz sonuçları 4. Organik şirket veya diğer kuruluşlara ilişkin notlar (istek, ihtiyaç ve sorunlar) 5. Diğer (Belirtiniz):………. 13. Kimyasal girdi kullanımı Ekolojik/organik çilek bahçenize herhangi bir kimyasal gübre veya ilaç uyguluyor musunuz? -Evet -Hayır Cevap Evet ise, hangi kimyasal girdileri ve neden uyguluyorsunuz? 14. Organik çilek üretmeye başlamadan önce organik tarımı duymuş muydunuz? -Evet duymuştum -Hayır duymamıştım 15.Organik tarımı ilk nerede ve kimden duydunuz? 16. Organik tarım kavramından ne anlıyorsunuz? Tanımlayınız: 17. Organik tarımın prensiplerinin öğrenildiği yer/kişi?.
204
18. Neden organik tarıma geçtiniz? -Gelirimi yükseltmek için -Topraklarımı korumak için -Sadece bir projeye dahil olmak için -Köydeki yakınlarım uyguladığı için 19. Organik tarımın benimsenmesinde etkili olan faktörler (Organik ve geçiş dönemi üreticileri) (Önem derecesine göre 1 ile 5 arasında puan veriniz) (....) Çevre koruma faktörleri (toprağın, hayvanların, bitkilerin ve suyun korunması) (....) Yenilikçilik (yeni ve farklı şeyleri deneme isteği) (....) Ekonomik faktörler (prim fiyat, alım garantisi, masraflardan tasarruf, karlılık vd.) (....) Sosyal faktörler (Şirketten, diğer üreticilerden gelen destek, politik veya dini sebepler) (....) Sağlık faktörleri (kendi, ailesi, işçilerin ve tüketicilerin sağlığını koruma) (....) Diğer (belirtiniz) 20. Organik tarımı baştan reddetme nedenleri (Konvansiyonel üreticiler için) (Önem derecesine göre sıralayınız. 0: Hiç etkili değildi, 1: En az etkili, 5: En fazla etkili olan faktör (....) Bilmiyor (....) Karlı değil (....) Prim fiyat az (....) İlaçsız olmaz (....) Gübresiz olmaz (....) Davet etmediler (....) Verim çok düşer (....) İşgücü yetersiz (....) Devlet desteği yok (....) Şirkete güvensiz (....) Tüccara güvensiz (....) Sermaye eksik (....) Tüccara borçluydu (....) Mülk sahibi engeli (....) Ailenin itirazları (....) Diğer (Belirtiniz)...
205
21. Organik tarımdan sonradan vazgeçme nedenleri (organik üretimden vazgeçen üreticiler için) (önem derecesine göre sıralayınız. 0:Hiç etkili değildi, 1:En az etkili, 5: En fazla etkili olan faktör) (....) Bilmiyor (....) Karlı olmadı (....) Prim fiyat azdı (....) İlaçsız olmadı (....) Gübresiz olmadı (....) Projeden çıkarıldı (....) Verim çok düştü (....) İşgücü yetersizdi (....) Devlet desteği yok (....) Şirketle problem (....) Tüccarla problem (....) Sermaye eksikti (....) Tüccara borçluydu (....) Mülk sahibi engeli (....) Ailem itiraz etti (....) Diğer (Belirtiniz)... 22.Organik çilek üretimine başlama kararınız üzerinde aşağıdaki kaynakların etkisi nedir? (Önem derecesine göre 1 ile 5 arasında puan veriniz) (….) Komşu arkadaş (….) Firma yetkilileri (….) Diğer (Açıklayınız) (….) Kendi tecrübem (….)Tarım Bakanlığı yetkilileri 23. Organik tarıma geçiş ile uyguladığınız yeni teknikler hangileri? -Öğrenmedim (26. soruya geç) -Toprak işleme ve bitki besleme -Sulama -Mücadele -Kontrol ve sertifikasyon -Hepsi 24. Teknikleri nereden öğrendiniz? -Firma -Kontrol ve Sertifikasyon Kuruluşu -Önder çiftçi -Hepsi
206
25. Organik çilek üretiminde uyguladığın teknikleri diğer üretim faaliyetlerinde de uyguluyor musunuz? -Evet (Nelerde, nasıl, açıklayınız): -Hayır (Neden, açıklayınız): 26.Çilek bahçenizi organik yetiştiriciliğe dönüştürürken ve sonrasında ne gibi değişiklikler oldu? Değişikliğin türü*
Geçiş dönemi boyunca
Geçis dönemi sonrası
Üretim deseni/paterni (büyük/küçük baş hayvan yetiştiriciliği, kanatlı üretimi, yeşil gübreleme vs.)
Yeni yatırımlar (Makine, bina veya diğer)
Biyolojik problemler (Hastalık ve zararlılar)
Yetiştiricilik faaliyetleri için zaman ihtiyacı İşgücü ihtiyacı Verim Masraflar (İşgücü, girdi vs. için)
Gelir Çeşit değişimi Diğer (Belirtiniz) Değişikliğin türü: 1.Değişti, 2.Değişmedi, 3.Daha fazla, 4.Ayni, 5.Daha az, 6.Arttı, 7.Azaldı. 27. Organik çilek üretimi ile gelir düzeyinizde bir artış oldu mu? -Henüz olmadı -Çok az oldu -Olmadı ama olacağını düşünüyorum -Olmadı, Olacağını da sanmıyorum
207
28. Organik çilek üretimi ile ilgili geleceğe yönelik düşünceleriniz nelerdir? -Artırmak -Aynı bırakmak -Azaltmak 29. Çilek yetiştiriciliği ile ilgili ihtiyaç duyulan bilginin türü Tarımsal konular ile ilgili ne tür bilgiye ihtiyaç duyuyorsunuz? Aşağıda ihtiyaç duyduğunuz bilgi çeşitlerinin her birine 1’den 5’e kadar not veriniz (0:Hiç ihtiyaç duyulmayan, 1:En az ihtiyaç duyulan/önemsiz, 5:En fazla ihtiyaç duyulan/önemli): (...) Teknik bilgi/yetiştiricilik teknikleri (Girdi kullanımı, uygulamalar, hastalık/zararlı kontrolü vd.) (...) Pazarlama ile ilgili bilgiler (Fiyat, talep, pazar durumu ve diğer) (...) Danışmanlık (Uzman kişilerin tavsiyeleri) (...) Kendi tecrübesi (Kafasında sahip olduğu bilgi ve deneyimleri) (...) Yasal/resmi bilgiler (Çilek yetiştiriciliği ile ilgili yasal düzenlemeler, hükümet politikası vs.) (...) Diğer (Belirtiniz): ................................ 30. Yayım faaliyetlerine katılma
Katılım durumu Hiç
katılmadım
Nadiren Sıklıkla Sürekli
Köyünüzde veya çevrede
düzenlenen demostrasyonlara
katılıyor musunuz?
Tarla gününe katılıyor
musunuz?
Yayım görüşmelerine
katıldınız mı?
Konferanslara katıldınız mı?
Tarımla ilgili yayınlanmış
yazılar okudunuz mu?
208
31. Bilgi kaynakları, ilişki sıklığı ve yararlılık durumu: Çilek yetiştiriciliği (organik ve/ya konvansiyonel) ile ilgili bilgi kaynaklarınız, ilişki sıklığınız, yararlılık durumları hakkında bilgi veriniz: Bilgi kaynağı
İlişki sıklığı* (son 1 yılda)
Konular Yararlılık durumu**
İlişki yoksa nedeni***
1.Aile üyeleri 2.Lider çiftçiler 3.Organik proje yöneticisi 4.Diğer organik yetiştiriciler 5.Diğer konv. yetiştiriciler 6.Tüccar 7.Organik sertifika kontrolörü
8.Organik Şirket Yöneticisi 9.İlçe müd./ elemanı 10.Araştırma enst./elemanı 11.Üniversite/araştırmacı 12.Girdi satanlar 13.Kooperatifler 14.Çiftçi örgütleri (TZOB) 15.Ziraat Bankası 16.Teknik kitap 17.Tarım dergisi 18.Gazete makalesi veya haberi
19.Broşür, mektup, poster vs. 20.Televizyon programı 21.Video gösterimi 22.Radyo programı 23.Kurs 24.Toplantı 25.Demostrasyon veya deneme
26.Konferans, seminer, panel 27.Diğer (belirtiniz) *İlişki sıklığı: 1/yıl, 2/yıl, 3/yıl, 1/ay, 2/ay, 1/hafta, 2/hafta, 3/hafta, 1/gün **Yararlılık durumu: ÇY: Çok Yararlı, YL: Yararlı, K: Kararsız, AY: Az Yararlı, YS: Yararsız ***İlişki yoksa nedeni:Gelmiyor, uzak, ilgilenmiyor, gerek yok, bilgisi yetersiz, işleri yoğun, yararsız, organize edilmiyor, haberim olmuyor, yeri uygun değil vd.
209
EK 3 Araştırma Alanı Haritası
210
ÖZGEÇMİŞ
Adı Soyadı: Ayşegül AKIN
Doğum Yeri: Eskişehir
Doğum Tarihi: 1967
Medeni Hali: Evli
Yabancı Dili: İngilizce
Eğitim Durumu (Kurum ve Yıl)
Lise : Kırıkkale Lisesi 1984
Lisans : Ankara Üniversitesi. Ziraat Fakültesi. Süt Teknolojisi Bölümü,1988
Yüksek Lisans: 1-Cumhuriyet Üniversitesi. Fen Bilimleri Enstitüsü
Gıda Bilimi ve Teknolojisi Anabilim Dalı,1992
2-Cranfield Universitesi. Silsoe Koleji. Pazarlama ve Ürün
Yönetimi Bölümü,1997
Çalıştığı Kurum/Kurumlar ve Yıl
1-Tarım ve Köyişleri Bakanlığı. Sivas İl Kontrol Laboratuar Müdürlüğü (1991-1993)
2-Tarım ve Köyişleri Bakanlığı. Koruma ve Kontrol Genel Müdürlüğü (1993-2000)
3-Tarım ve Köyişleri Bakanlığı. Araştırma Planlama ve Koordinasyon Kurulu Başkanlığı
(2000-2004)
4-Tarım ve Köyişleri Bakanlığı. Teşkilatlanma ve Destekleme Genel Müdürlüğü (2004-2005)
5-Tarım ve Köyişleri Bakanlığı. Dış İlişkiler ve AB Koordinasyon Dairesi Başkanlığı.
(2005-Halen)
Yayınları (SCI ve diğer)
1- Ceylan İ.C., Köksal Ö., Akın A., GAP bölgesindeki tarımsal üretimde çiftçilerin bilgi gereksinimlerinde Tarım danışmanlarının rolü, GAP Konferansı, Şanlıurfa, 2005
2- Giray F.H, Akın A., Gün S., Kırsal kalkınmada yeni perspektif, IV. Tarımsal Ekonomi Konferansı, Tokat, 2004
3- Giray F.H., Akın A., Dölekoğlu C., Gün S., Gıda güvenliği ve Türkiye’nin AB’ye giriş aşamasında yaşadığı tecrübeler, Tarım Ekonomisi Konferansı, Antalya,2006
4- Taluğ C., Özer, D., Akın, A., Lucius, I. 2004. Sürdürülebilir kalkınma İçin sürdürülebilir tarım. Türkiye VI. Tarım Ekonomisi Kongresi. 15-17 Eylül. Tokat.