ankara hukuk fakÜltesİ’nİn 100 yila …...88 >kültür & sanat kültür & sanat...

6
87 Kültür & Sanat > H. Argun BOZKURT Avukat Giriş Atatürk'ün önderliğinde kazanılan Kurtuluş Savaşı yeni bir devlet olan Tür- kiye Cumhuriye'ni doğurmuştur. Yeni Cumhuriyet'in savaş baskısı sona erdiğin- de, sıra devrimlere ve başkent sıfayla Ankara'nın inşasına gelmişr. Ankara demek “Genç Cumhuriyet” demekr. Bunun için z ve hızlı bir imarın yanı sıra kültür var- lıklarının yaramı da gereklidir. Ankara'nın inşası 1924 yılında başlamışr. Bu inşa çalış- malarının bir amacı da, Cumhuriyet'in gör- kemini ve başarısını göstermekr. Hukuk, eğim, polika ve kamu sağlığı alanlarında yaralan “yeni toplum” yeni in- san gücü ve düşünen beyin ile fiziksel me- kan gereksinimlerini de doğurdu. Kurtuluş Savaşı ile birlikte yeni insan, yeni düşünen beyinlerin yeşrilmesi uğraşı başlamışr. 1924 ve 1925 yılları pek çok kamusal ala- nın inşasına sahne oldu. Yeni bir Büyük Mil- let Meclisi, Maliye ve Adliye vekale, Posta Telgraf Umum Müdüriye, Gazi ve Lafe Kemal ile İsmet Paşa ve Yeni Hayat adı ve- rilen dört yeni ilkokul, bu iki yıl içinde inşa olmuştur. (Bkz. Ali Cengizkan – Ankara Hu- kuk Mektebi, Vekam Yay, 2004, İstanbul) Bu inşa çalışmaları içinde Ankara Hukuk Mektebi de diğer kamusal yapılar gibi özel bir önem içermekteydi . ANKARA HUKUK FAKÜLTESİ’NİN 100 YILA YAKLAŞAN TARİHİ

Upload: others

Post on 30-Dec-2019

7 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Kültür & Sanat 87Kültür & Sanat

>

H. Argun BOZKURTAvukat

Giriş

Atatürk'ün önderliğinde kazanılan Kurtuluş Savaşı yeni bir devlet olan Tür-kiye Cumhuriyeti'ni doğurmuştur. Yeni Cumhuriyet'in savaş baskısı sona erdiğin-de, sıra devrimlere ve başkent sıfatıyla Ankara'nın inşasına gelmiştir. Ankara demek “Genç Cumhuriyet” demektir. Bunun için titiz ve hızlı bir imarın yanı sıra kültür var-lıklarının yaratımı da gereklidir. Ankara'nın inşası 1924 yılında başlamıştır. Bu inşa çalış-malarının bir amacı da, Cumhuriyet'in gör-kemini ve başarısını göstermektir.

Hukuk, eğitim, politika ve kamu sağlığı alanlarında yaratılan “yeni toplum” yeni in-

san gücü ve düşünen beyin ile fiziksel me-kan gereksinimlerini de doğurdu. Kurtuluş Savaşı ile birlikte yeni insan, yeni düşünen beyinlerin yetiştirilmesi uğraşı başlamıştır.

1924 ve 1925 yılları pek çok kamusal ala-nın inşasına sahne oldu. Yeni bir Büyük Mil-let Meclisi, Maliye ve Adliye vekaleti, Posta Telgraf Umum Müdüriyeti, Gazi ve Latife Kemal ile İsmet Paşa ve Yeni Hayat adı ve-rilen dört yeni ilkokul, bu iki yıl içinde inşa olmuştur. (Bkz. Ali Cengizkan – Ankara Hu-kuk Mektebi, Vekam Yay, 2004, İstanbul) Bu inşa çalışmaları içinde Ankara Hukuk Mektebi de diğer kamusal yapılar gibi özel bir önem içermekteydi .

ANKARA HUKUK FAKÜLTESİ’NİN

100 YILA YAKLAŞAN TARİHİ

> Kültür & Sanat88 Kültür & Sanat

Hukuk Mektebine Doğru

3 Mart 1924 tarihinde halifeliğin kaldırıl-ması ve 430 sayılı Tevhid-i Tedrisat Kanunu ile Türkiye Cumhuriyeti'nde yepyeni bir dö-nem başlıyordu. Bütün öğretim ve öğrenim kurumları Milli Eğitim Bakanlığı'na bağlan-mıştı. Şer'iye ve Evkaf Vekaleti tarafından yönetilmekte olan okul ve medreselerin varlığına özellikle hakim-savcı yetiştiren Mekteb-i Kuzzat'ın varlığına son verilmişti. Her şey çok seri bir şekilde gelişmekteydi. Nitekim 469 sayılı kanunla da Şer-i mahke-melerin varlığına son verilecektir.

Mustafa Kemal Atatürk ve Mahmut Esat Bozkurt'un direktif ve çabalarıyla Ankara'da bir hukuk mektebinin ve adliye meslek mektebinin (icra memuru,zabıt katibi ve müstantik yetiştiren) kurulması kararlaştı-rılmıştır.

Bu leydi (yatılı) mektepte savcı, yargıç ve hukuk memuru yetiştirilecektir. Hocaları müderris değil, profesör olarak adlandırı-lacak, adı da Ankara Adliye Hukuk Mektebi olacaktır. Bu okul Ankara Üniversitesi'nin temeli olacak ve kuruluşundan çok kısa bir süre sonra Hukuk Fakültesi ismini alacaktır.

Ankara Adliye Hukuk Mektebi'nin ilk bi-nası iki katlı ahşap bir bina olan ve “Telg-rafhane” adıyla Kurtuluş Savaşı boyunca önemli görevler üstlenen bir binadır. Ya-tılı öğrencileri de barındıran bu okulun fakülte müdürüne ve diğer fakülte üyele-rine ait iki de eklentisi vardır. Ama hiçbir-şey hazır değildir. Yatılı öğrenciler, oku-lun tadilat hazırlıkları yapılırken bir süre Yahudi Mahallesi’ndeki eski müstantik Mektebi’nde kalırlar. Ve yine bina hazırla-nana kadar dersler bir süre Birinci Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde yapılır.(Ali Cengiz-kan – Ankara Hukuk Mektebi, Vekam Yay, 2004, İstanbul )

Okulun açılışı 5 Kasım 1925 tarihinde gerçekleşir. Okulun açılışına Atatürk ve İnö-nü birlikte gelirler. Hem Ankara için hem de Cumhuriyet devrimleri adına önemli bir

gündür. Büyük bir sadelik fakat yüksek bir coşkuyla açılış gerçekleştirilir. Herkes en temiz kıyafetleri ile törene katılır. Öğren-cilerin ve hocaların tatlı telaşı törene ayrı bir hava vermektedir. Atatürk okulun açılışı nedeniyle güzel bir söylev verir. Ve bu ku-rumu açmaktan dolayı duyduğu memnuni-yeti belirtir. Öğrencilerin ve hocaların Cum-huriyet devrimlerine yapacakları katkıdan, adalet ülküsünden söz eder.

Okula her yıl katılan yeni öğrenciler ders-hane ve yatakhane ihtiyacını giderek artırır. Nitekim ikinci yıl bir dershaneye daha ge-rek duyulur... Maliye vekaletinden Çankırı caddesi'ne doğru inilen küçük sokakta sol kolda bulunan Mescit binası dershane ola-rak kullanılmaya başlanır.

Üçüncü yıl postanedeki yemekhane, ikin-ci sınıf olarak kullanılır. Birinci sınıf ise mes-citte kalır. Yemekhane ise bir ara Anafarta-lar Karakolu olan ve 1925 yılında şimdi yeni yapısına kavuşmuş olan Adliye Vekaleti'nin eski yapısına yerleşir. Bu böyle 1928 yılına kadar devam eder. Ancak okul iyice dağı-nık bir hale gelmiştir. Bu dağınıklık eğitimi olumsuz yönde etkilemektedir. İşte bu sıkın-tılar içinde Dekan Cemil Bilsel ve okul müdü-rü Fevzi Bey 1927 yılında yapımına başlanan yeni bir ilkokula gözlerini dikerler.

Tatlı kovalamacalar başlamıştır. Cemil Bey ve Fevzi Bey dedektif romanlarını an-dıran heyecan içersinde çabalar dururlar. Bu ikilinin gösterdiği çabalar sonucunda aslında ilkokul olarak tasarlanan (Hariciye

TelgrafhaneBinası

Kültür & Sanat 89Kültür & Sanat

>

vekaletinin kuzeyindeki bina) binaya, 1929 yılında hukuk eğitimine devam etmek üze-re sahip olurlar. Bu edinme, kendilerine göre muazzam bir başarıdır. Bina gözlerine çok güzel görünür. Bembeyaz, giriş dahil iki katlı ve bir de zemin altı olan, kaloriferli fa-kat mütevazı görünüşlü bir binadır. Binanın müteahhiti ise Koçzade Vehbi Bey’dir. Yani bugünkü tanınan adıyla Vehbi Koç dur.(Ali Cengizkan – Ankara Hukuk Mektebi, Ve-kam Yay, 2004, İstanbul)

HukukMektebiBinası(ŞimdikiMüftülük)

Bu son atılımdan sonra üç dershaneden ikisi en üst katta, biri orta katta yer alır. De-kan ve müdür odaları ile kitaplık, tek ders-hanenin bulunduğu katta yer alır. En alt katta ise büro ve diğer ihtiyaçları karşılayan yerler vardır. Eski telgrafhane binası ise ya-takhane olarak kalır. Gözlerine devasa ge-len bina aslında son derece mütevazı orta ölçekte bir binadır.

Yatakhane sorunu daha sonra bir başka şekilde çözülecektir. Ankara'nın medar-ı iftiharı evkaf apartmanlarının üst katı ya-takhane olarak kiralanacaktır. Bu bina ve sunduğu rahat ortam yatılı öğrenciler için çok iyi olur. Ankara'nın en modern ve yeni binası onlar için sıcak bir yuva olacaktır. Onlar derslerine daha iyi çalışacaklar ve genç Cumhuriyet için daha iyi hizmet etme inancı yüreklerinde daha fazla pekişecektir.

Türkiye Cumhuriyeti'nin temeline konu-lan yeni hukuk anlayışı, hukuk mektebin-den hukuk fakültesine doğru bir açılımı ve gelişmeyi zorunlu kılıyordu. Nitekim An-kara Adliye Hukuk Mektebi 1941 yılında

Cebeci'deki yeni binasına taşındı. Eski bina ise bir süre Akşam Kız Sanat Mektebi, daha sonra ise Ankara Müftülüğü olacaktır.

Bina bugün hala ayaktadır. Ankara Hu-kuk Mektebi, Cumhuriyet'e kendi bedeni ile de tanıklık etmiştir. Cumhuriyet'e dire-nenler silinirken, Ankara Hukuk Mektebi Cumhuriyet'in ilk yıllarındaki sağlam ve işlevsel mimari anlayışının tipik bir örneği olarak varlığını hala korumaktadır. Bu cum-huriyet mimarlığının da bir zaferidir.

Ankara Hukuk Mektebi'nin kuruluşu bir solukta olmamıştır. Hukuk Fakültesi fikri 1922 yılında Atatürk tarafından ortaya atıl-mışsa da, hukuk devrimi ve hukuk mektebi kurulmasının zorunluluğu, kurtuluş savaşı vermekte olan Anadolu hükümetinin hu-kuk alanındaki kurumsal çabalarını sadece erteletmiştir.

Kaynaklar göstermektedir ki, Ankara Hu-kuk Mektebi, İstanbul Hukuk Fakültelerine nispet bir amaçla kurulmamıştır. Kurulması gerektiği fikrinde de bir oy birliği hiçbir za-man sağlamamıştır. TBMM hukuk mekte-bi kurulması teklifini birinci oylamada red etmiş, ikincisinde ise sadece 3-5 oy farkla kabul etmiştir.

Ankara hükümeti ilk kez 1920 yılında hu-kuk eğitimine eğilmiş ve 388 sayılı (17 Teş-rinisani 1336) kanunla yargıç-savcı-adliye personeli açığını gidermek için, öğrenimi yargıç – savcı olamayacak adliye mensup-larının kaza yargıçlıklarına atanabilmesi için sınav geçme şartı getirmiştir. Ankara hükü-meti bu yolla, adliye hizmetlerini yürütmek istemiştir. Eldeki olanakları sonuna kadar kullanma zorunluluğu, nispet olarak nite-lenecek masrafları akla bile getirmiyordu. Devlet maliyesinin dengeleri hassasiyetle gözetiliyordu.

Eski hukuk personelinin bir sınav geçerek yargıç, savcı yapılması bir çare olamamıştır. Osmanlı devletinin son zamanlarında adliye mesleğindeki açık, özellikle Anadoluda'ki açık, Ankara hükümetinin çıkardığı bu geçi-ci yasa ile çözülememiştir.

> Kültür & Sanat90 Kültür & Sanat

Hukuk eğitimi almamış kişilerin yargıçlık yapabilmeleri, TBMM'ce de eleştirilmiştir. Kastamonu Mebusu Abdulkadir Kemali Bey, 16 Mart 1337'de (1921) Ankara'da bir Hukuk Mektebi açılmasına dair kanun tek-lifinde bulunmuşsa da bu teklif, encümen kararıyla görüşülmeden red edilmiştir.(Bkz. Prof Dr Ahmet Mumcu - Ankara Adliye Hu-kuk Mektebi'nden Ankara Üniversitesi Hu-kuk Fakültesi'ne – 1977, Ankara )

Kanun teklifini red eden maarif encü-meni, Abdulkadir Kemali Bey'in haklı talep ve gerekçelerini dikkate almamış, sadece mali olanaksızlıklar nedeniyle (ilkokullara bile bina, malzeme ve öğretmen buluna-maması) önerinin reddi istenmiş, adliye vekaletinin öneri lehine görüş bildirmesine rağmen, hukuk mektebinin açılmasına dair teklif kanunlaşamamıştır.

1922 yılında Atatürk hukuk devriminin yapılması gerektiğine dair mükemmel bir konuşma yapmıştır. Atatürk konuşmasında özetle;

1)Yasaların değişmesi gerektiğine değin-miştir.

2)Adaletin hızlı ve vatandaşa ulaşacak yeterlilikte olması gerektiğini belirtmiştir.

3)Yeni hukuk adamlarının yetiştirilmesi gerektiğini belirtmiştir.

Yeni hukuk adamlarının yetiştirilmesi ge-reğine değinen açıklamaları, hukuk fakül-tesinin Ankara'da kurulması gerektiğini de muştuluyordu. (Bkz.Ender Tiftikçi -Mehmet Tiftikçi – Atatürk ve Hukuk, Yargıtay Yayın-ları, 1999, Ankara )

Ancak M. Kemal Atatürk'ün bu istek ve direktifi bir süre gerçekleşmedi. 1923 yılı Meclis açış konuşmasında, hukuk fakülte-sininin kurulması gereğine yer vermeme-si, Kurtuluş Savaşı’nda büyük taarruzun arifesinde olmamızla açıklanabilir. Okulun açılışı bir kaç yıl bekleyecektir. (bkz. Prof. Dr. Ahmet Mumcu, Ankara Adliye Hukuk Mektebi'nden Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ne – 1977, Ankara )

Lozan barış antlaşmasının imzası ve Atatürk'ün Cumhurbaşkanı seçilmesiyle ile birlikte, hukuk devrimi ülke gündemine tam anlamıyla oturur.

Atatürk 1924 yılında yaptığı bir konuş-mada adli ıslahatın ivediliğinden söz eder. Yeni kanunlar yanı sıra yeni yargıçlardan ve mahkemelerden söz eder. Ve üç gün sonra Tevhid-i Tedrisat Kanunu kabul edi-lir. Bu kanun ile medreseler kapatılır. Daha sonra yazımızın başında da belirttiğim gibi 469 sayılı Kanunla Şer'i Mahkemeler kaldı-rılır.. Cumhuriyet İslam Hukuku ile bağlarını koparmaktadır. 1925 yılı bütçesine Ankara Hukuk Mektebi’nin tahsisatının konmasıyla birlikte çok kısa bir sürede, Ankara'da bir hukuk okulunun kuruluşu gerçekleşir. Cum-huriyetçi hukukçuların özlemi artık gerçek olmuştur.

Muhamat Kanunu (Avukatlık Kanunu) nun çıkarılması ise bir diğer parlak değişim olmuştur.

Leydi (yatılı) olarak düşünülen hukuk mektebinden beklenen şeyler saymakla bitmez. Ama en fazla beklenen istenen, Anadolu'daki yargıç – savcı açığını kapat-maktır. Çünkü İstanbul Hukuk Fakültesin-den verilen az sayıda mezun kitlesi özel-likle Anadolu'da gerçekleşecek yargıçlık mesleğine rağbet etmemektedir. İstanbul gençliği, Anadolu'nun ücra köşelerinde yargıçlık yapmayı göze alamadığından, açık Ankara'da yatılı okuyacak, Anadolu'nun çeşitli yerlerinden gelen gençlerle doldu-rulacaktır.

AnkaraHukukMektebi(ŞimdiVakıfEserleriMüzesi)

Kültür & Sanat 91Kültür & Sanat

>

Dönemin Adalet Bakanı Mahmut Esat Bozkurt'un işi zordur. Yeni okula öğretim üyesi bulacak, ders programları yapacak, eğitim için kitap, materyal temin edecek, öğrencilerin okuyup, barınabilmelerini te-min için yer bulacaktır.

OkulHocaları

Yeni okulun başına, eski bir İstanbul'lu hoca Cemil Bilsel getirilir. Ahmet Ağaoğlu, Yusuf Akçura, Şevket Memedali Bilgişin, Tevfik Kamil Koperler, Yusuf Kemal Tengir-şenk ve Süheyp Nizami Derbil yeni hukuk okuluna önemli katkılarda bulunurlar. (Bkz. Prof Dr. Ahmet Mumcu-Ankara Adliye Hu-kuk Mektebi'nden Ankara Üniversitesi Hu-kuk Fakültesi'ne – 1977, Ankara )

Hemen hepsi Avrupa'da öğrenim gör-müş genç ve dinamik bu heyet'in hedefi modern Türk hukukunu araştırıp, öğrete-cek bir mektep, bir ekol kurmaktır.

Bu heyetin en büyük başarısı da yeni bir ekol yaratmak arzusundan beslenmiştir. Hukuk derslerinden Mecelle'yi çıkarmak, genel hukuk tarihini ders olarak kabul et-mek, islam hukukuyla genç öğrencilerin ilişkisini kesmek gibi radikal kararlar almış-lardır. Usul-fıkıh dersi kaldırılmış, ihtilaller tarihi -siyasal tarih dersleri konulmuştur. Ayrıca İktisadi Düşünceler Tarihi okutul-ması da, hayata yeni bir bakış demektir. Müderris lafı atılıp, profesör ünvanına ge-çilmesi, Ankara Leyli Hukuk Mektebi ola-rak 1927 yılına kadar (bütçe kanunları bu adı uygun görmüştü) devam eden ismin, “Ankara Adliye Hukuk Mektebi” olarak de-

ğiştirilmesi okulun dinamizmini ve bakış açısını ortaya koymaktaydı. Heyecan dolu atılımlar, İstanbul Hukuk Fakültesi’ni de etkilemiş, İstanbul’da, islam hukuku ders-lerini, ders programından çıkarmıştır. (Bkz. H. Argun Bozkurt – Hukukun Öyküsü, 2006, Ankara Barosu Yay., Ankara )

Anadolunun çeşitli yörelerinden akın akın gelen liseliler hukuk mektebine ka-vuşmak arzusuyla doluydular. Muhteşem bir açılış hukuk devriminin başarısını o za-mandan muştulamıştır. Okul büyük bir rağ-bet görmektedir. Ankara yeni bir kitle ile, öğrenci kitlesi ile tanışmaktadır. Üniversite öğrencisi gençler Ankara sokaklarında, kah-velerinde boy göstermekte bu ise şehrin sakinlerinde değişik bir duygu yaratmakta-dır. Ankara halkı, aydın görünüşlü bu genç-lerden çok hoşlanmıştır. Çeşitli törenlerde, geçit alaylarında, kutlamalarda onlar dik-katle takip edilmektedir. Ankaralı çocuklar ise Hukuk Mektebi'nde okuyan bu ağabey ve ablalarına imrenerek bakmaktadır.

( Bkz.H. Argun Bozkurt – Hukukun Öykü-sü, 2006, Ankara Barosu Yayını, Ankara )

Veli bey, Atatürk, Mahmut Esat Bozkurt ve diğer hocalar tarafından verilen ders ve yapılan konuşmalar, bozkır Ankara'sında daha neler yapılacağına açık işaretlerdi. Ankara'nın sosyal ve siyasal hayatı nicel ve nitel yönden gelişmekteydi.

Çeşitli basın organlarında, okulun açılışı-nın Osmanlı ile Türk ulusunun geleceği ara-sındaki ilişkinin kesilmesine hizmet edeceği vurgulanmıştır. Okulun, yeni hukukun ru-hunu öğretip, yaşatacağı tüm ülke basının-da yer almıştır. Anlaşılan okuldan pek çok şey beklenmektedir.

Okulun kuruluşu ile devletin ilgi ve alaka-sı sona ermemiştir. Cumhurbaşkanı imzalı, kararnameler ile okulun hukuksal yapısı pekiştirilmiştir. Buna göre Ankara Adliye Hukuk Mektebi, Adliye Vekaletine bağlı bir yüksek okuldur. Ve bu okul, Türkiye Cumhu-riyeti 'nin açılan ilk yüksek okulu olmuştur.

> Kültür & Sanat92 Kültür & Sanat

Ankara Adliye Hukuk Mektebi'nde özel-likle yatılı öğrenciler yarı askeri bir disiplin içinde yetiştirilmişlerdir. Giyim kuşamla-rından, yemek – içme – yatmalarına kadar herşeyleriyle ilgilenilmiştir. Hukuk kadar görgü kuralları da öğrencilere öğretilmiştir. Onlar Ankara'nın gözbebeğidirler. Atatürk ve İnönü zaman zaman derslere girmekte, sınavlarda bulunmaktadır. Bu alaka öğret-menleri olduğu kadar öğrencileri de çok memnun etmektedir.

Ankara Hukuk Mektebi'nin adı 1927 yılın-da Bakanlar Kurulu kararı ile, Ankara Hu-kuk Fakültesi olur . Bakanlar Kurulu'nun bu kararı gelecekteki Ankara Üniversitesi'nin kuruluşuna öncülük etmiştir. (Bkz.Meydan Larousse Ansiklopedisi, Cilt 2)

YeniHukukFakültesiBinası-CebeciAtatürk'ün Adalete ve Hukuk

Mektebi’ne İlişkin Görüşleri

Atatürk'e göre, adalet dağıtmak uzmanlık işidir. Bağımsızlığın temel direği olan adalet

dağıtımında yabancı parmağı bulunmamalı-dır. (Bkz. H. Argun Bozkurt – Hukukun Öykü-sü, 2006, Ankara Barosu Yay., Ankara )

Atatürk'e göre istiklal, istikbal, hürriyet, her şey adaletle kaimdir. Adli kapitülas-yonlar kaldırılmalıdır. (Bkz. Ender Tiftikçi - Mehmet Tiftikçi – Atatürk ve Hukuk, Yar-gıtay Yayınları, 1999, Ankara )(Bkz.Milliyet Gazetesi 27 Teşrinisani .1929)

Dini yasaların kaldırılmasını şart gören ve yabancı ülke mahkemelerinin ülke için-de yargılama yapmasına karşı çıkan yeni yönetim anlayışının yeni ve etkin sayıda hukukçularla bu devrimleri gerçekleştire-bileceği açıktır. İşte bu gerçekler ve zorun-luluklar başkente çok yakışan, bir hukuk fakültesi kurulmasıyla sonuçlanmıştır. Ye-niden doğuş kenti olan Ankara bu iş için en uygun kenttir. Nitekim böyle de olmuştur. Atatürk'e ve onun ideallerine karşı ne An-kara, ne de Ankara Hukuk Mektebi başarı-sızlık göstermiştir.

Kaynakça: Prof Dr. Ahmet Mumcu – Ankara Adliye Hu-

kuk Mektebi'nden Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ne – 1977, Ankara

Ali Cengizkan – Ankara Hukuk Mektebi, Ve-kam Yay, 2004, İstanbul

Ender Tiftikçi -Mehmet Tiftikçi – Atatürk ve Hukuk, Yargıtay Yayınları 1999, Ankara

H. Argun Bozkurt – Hukukun Öyküsü, 2006, Ankara Barosu Yay., Ankara

Meydan Larousse Ansiklopedisi, Cilt 2.Milliyet Gazetesi

AtatürkSınavSalonunda