yaŞlllik dÖnemİnde ÖlÜm olgusuna tutum...
Post on 17-Feb-2018
244 Views
Preview:
TRANSCRIPT
D01777c6s11y2002.pdf 24.02.2010 11:24:36 Page 52 (1, 2)
EKEV AKADEMi DERCİSİ Yıl: 6 Sayı: 11 (Bahar 2002)------
YAŞLlLIK DÖNEMİNDE ÖLÜM OLGUSUNA KARŞI GELişTİRiLEN TUTUM VE DAVRANIŞLAR
93
Mustafa KOÇ(*)
ÖZET
Bu makalede öncelikle, yaşlı bireylerin ölüm olgusunu anlamiandırma çabası anlatılmıştır. Hemen ardından yakınının ölümünden sonra yaşlı bireyde meydana gelen psikolojik değişimlere değ inilip, yaşlılık ve intihar olgusu üzerinde durulmuştur. Öte yandan, yaşlılarda ölüm düşüncesinin sosyal çevre ile ilişkisi belirtilmiştir. Ölüme yaklaşan bireylerin geliştirdiği tutum ve davranışlar açıklanarak, ölüm olgusunun anlamını belirleyen unsurlar hakkında Duke Üniversitesi'nde yapılan bir araştırma sonuçlarının değerlendirilmesi yapılmıştır. Bununla birlikte yaşlılık döneminde ölüm korkusu ve dini inanç ilişkisiyle, ölüm korkusunun bireyde meydana getirdiği psikolojik tahribat izah edilmiştir. Yaşlılık ile ölüm anksiyetesi ve zaman algısı arasındaki ilişkiden söz edilerek devam edilen makalede; son olarak, hastanelerde çalışan din görevlileri ile hasta ilişkileri ve yaşlılarda demografik ölüm orr:nından söz edilmiştir.
Anahtar Kelime/er: Benlik Duygusu, Ölüm Anksiyetesi, Ailesel Süreklilik Şuuru, Hiçlik Duygusu, Zaman Algısı, Sosyal Kayıp
Attitude and Behaviors lmproved Against The P'henomenon of Death That in Periods of Elder Ages
ABSTRACT
In this article, it 's explained the effort of e/der people on the signi.ficant the death fact, then it 's pointed on the psychological change on an e/der people after the death of his re~ lation and pointed on senility and the fact of suicide. On the other hand, the relation between the social environment and the think of de at h of eldermen. Anather matter, explained · in this article, is the appreciation of the results of research ho/d in the University oj Duke, about elements determining the meaning of the fact of death declaring the behaviors of e Idermen on death 's door. In this sp i te, the psychological destruction on individual during senility, because of fear of death, w ith the relation of religious blief is elucidated. The relation between seniUty and perception of time and death anxiety is also mentioned. At the end in the article, the relation between religious men working in hospitals and patients and demographic rate of death is explained.
Key Words: Feeling of Ego, Death Anxiety, The Comprehension of Regarding The Family, Feeling of Nothingness, Perception of Time, Social Loss
*) Uludağ Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Felsefe ve Din Bilimleri Ana Bilim Dalı, Din Psikolojisi Bilim Dalı, Yüksek Lisans (Master) Öğrencisi. (e-mail: kocmustafa2@mynetcom.)
--~-~-~--.- ----·--.
D01777c6s11y2002.pdf 24.02.2010 11:24:36 Page 53 (1, 1)
94 1 Mustafa Koç·---..,..--------EKEV AKADEMİ DERCİSİ
GİRİŞ
Gelişim dönemleri içerisinde ergenler ve genç yetişkinler, istenmeyen olaylan (ölüm,v.b.), sürekli uzak bir gelecekte olacak olaylar olarak değerlendirirler. Birey, yetişkinliğinin ilk yıllannda yaşlılık dönemini kendine çok uzak bir dönem olarak görür ve yine bu dönemde bireyin gerileme, yitirme ve ölüm problemine makul bir çözüm üretme çabası, temel sorunu oluşturur. Şayet birey, bu dönemde akli ve geçerli bir çözüm üretemezse, bu psikolojik problemi aşamaz ve yaşam, sürecini kaplayan "benlik duygusu"nu geliştirmekte zorlanır. Algılanan süreklilikten vazgeçerek yaşlı, zayıf ve ölümlü olma sürecine girebilir; şartiann zorlanması (emeklilik, hastalık, kaza v.b.) ile yeterli bir psikolojik bağ oluşturamadan geçmiş ile şimdiki zaman arasındaki duvan aşması gerekebilir. Neticede, birey için kendini yaşlanmış hissetmesinden daha önemlisi, "süreklilik duygusu"nun korunup korunmadığı meselesidirl. Yaşlı birey ölüme ilişkin faktöden göz önünde bulundurdukça, gerçek yaşam ile bireyin tasarladığı zihin dünyası arasındaki uygunluk artar. Buna karşın bireyin elde ettiği ölümle ilgili düşüncelerin, kendinde mevcut olan kalıp yargılarla çatışması durumunda uygunsuzluk meydana gelebilir. Bireyin ölüm fenomenini düşünce dünyasında analiz etmesinin çift kutuplu sonucu vardır. Yani bireyin psikolojik dünyasına olumlu katkısı olabileceği gibi, olumsuz sonuçlar da doğurabilir. Bu durum tespitinde çeşitli faktörler rol oynamaktadır.(Zilıinsel olgunluk düzeyi, kişiler arası destek, stres, sağlık, v.b.)2 Bu zikredilen faktörlerin yanı sıra belki de bütün bunlan etkisi aJtına alıp, ölüm olayının düşünce dünyasında mihenk taşını oluşturacak unsur bireyin dini inanç yönüdür. Şimdiye kadar yapılan konu ile ilgili araştırmalann çoğu Batı patentli olduğu için, bireyin sahip olduğu düşüncelerin bütününü etkileyecek olan aşkın varlığa inanç yönü genellikle ihmal edilmiştir. Konu ile ilgili olan gerçek sonuç ise; bireyin ölüm ve ölüm ötesi inancında narsis eğilimlerini kontrol altına alan ve iç benliğindeki psikolojik fonksiyonlan olumlu yönde kanalize eden dini inanç yönünün ağırlık merkezini teşkil etmesidir.
Yaşlı Bireylerin Ölüm Olgusunu Anlamiandırma Çabası Yaşlı bireylerde ölümü, yeni hayatın başlangıcı tarzında algılama eğilimi genellikle
ilerleyen yaşla birlikte artıİıaktadır. İnanç yapılan farklı olan yaşlı bireyler üzerinde yapılan araştırmada, cennete ve ahiretin varlığına inananiann oranı 30-35 yaş arasında %30.4 iken, bu oranın 60-65 yaşlan arasında %40.5'in üzerinde olduğu tespit edilmiştir. Dini inançlan kuvvetli olan bireyler, zayıf olanlara göre ölümü, ahiretin başlangıcı şeklinde algılamaya dalıa yatkındırlar3. Yaşın ilerlemesine paralel olarak, özellikle 70 yaş ve yukansı için ölüm korkusu periyodik olarak yükselebifu4. Buna mukabil her birey
1) Bkz. ÇİLELİ, Meral "Ölüm", Gelişim Psikolojisi (içinde), Bekir Onur, imge Kitabevi, 3. Baskı, Ankara-1995, sh. 247.
2) Bkz. ÇİLELİ, a.g.arşt., sh. 259-260. 3) Krş. ŞENTÜRK, Habil, "Yaşlılık (60 ... )", Diyanet Ilmi Dergi,Ankara-1995, C.31, S.4, sh.80; HUR
LOCK, Elizabeth B. "Yaşlılık Döneminde Dini İlgi ve Faaliyetler", (çev. M.Naci Kula), U.Ü.I.F.D., Bursa-1992, s. 4, c. 4, sh. 344-345.
4) Bkz. HURLOCK, ag.m., sh. 344-345.
\
\ '
~ ı ' ı
1
D01777c6s11y2002.pdf 24.02.2010 11:24:36 Page 53 (1, 2)
YAŞLILIK DÖNEMİNDE ÖLÜM OLGUSUNA KARŞI GELİŞTİRİLEN TUTUM VE DAVRANIŞLAR 95
ölümü psikolojik yapısı gereği zor da olsa kabul etmek zorundadır. Eğer birey ölümü kendi iç benliğindeki psikolojik dirençlere rağmen kabul edebiliyorsa, dnygusal anlam~ da olgunlaşmış demektir. Duke Üniversitesi'nde 60-64 yaşları arasındaki 140 denek üzerinde yapılan araştırmada; yaşlı bireylerin %5'inin ölümü hiç düşünmediği, %25'inin daha az düşündüğü, %20'sinin ise haftada bir kez anımsadığı, %49'unun da -hemen hemen yarısının- ölümü günde bir kez hatırladıkları tespit edilmiştir. Sözü edilen araştırma sonuçlarında, bireylerin ölüme yükledikleri anlamlar hakkında da bilgiler elde edilrn.iştir. Bireylerden bazıları ölümü, bedensel yaşarnın sona ermesi ve öte dünyaya geçiş basamağı olarak görürken, bir kısmı da ölmüş olan sevdiği bireyle yeniden buluşma olarak değerlendirmektedir. Buradan şu sonuca varılabilir: Sözü edilen iki grup için de ölüm, daha iyi bir varoluş konumuna geçiştir. Bu denekler arasında ölümü bir ceza olarak algılayanlar çok azdır. Bunların yanında ölümü salt anlamda bir son olarak algılayanlatin varlığı da tespit edilmiştirS.
Bireyin ölümle ilişkilerinin değişmesi, mecburi olarak kendi üzerinde yeniden düşünmeye neden olur. Bu anlamda yaşlı bireyin gelecek duygusu, çevre üzerindeki denetim algısı ile ilişkilidir. Bununla birlikte bireysel farklılıklar da önemlidir. Bazı bireyler yaşam ve ölüm korkularıyla hayatlarının çok erken dönemlerinden itibaren ilgilenmeye başlarken, bazıları da yaşlılık dönemine, bu dönemi fazlaca düşünmeden girerler. Bu algılama ve düşüncelerin şekillenmesinde, toplumsal eğilim ve beklenti değişkenlerinin önemli bir fonksiyonu vardı.J:6. Öte yandan ölümün sadece yaşlı bireyleri ilgilendiren bir olgu olduğu beklentisi, toplumsal dinamikleri en iyi biçimde örgütlernede fayda sağlamaktadır. Genelde yaşlı birey ölme sıralamasında diğer gelişim dönemlerindeki bireylere nazaran en uygun kişi olarak kabul edilir.
Üzüntü hissedilse de beklentinin bu yönde gerçekleşmiş olması, bireylere psikolojik güven sağlar. Ölüm olgusunu bu bakış açısıyla değerlendirdiğimizde ölüm, oyununu kurallarına göre oynamış olmaktadır7. Bu nedenle yaşWarın gençlere oranla ölüme karşı daha olumlu tutumlara sahip olmaları düşünülebilir. Zira bireylerin yaşlanmış olması; onları ileriye dönük planlar yapmaktan alıkoymakta, ilgi ve dikkatlerini ölüme kanalize etmektedir. Bu açıdan yaşlı bireylerin, ölüme karşı aşırı derecede şüphe ve inkar duyguları yaşamadan onu kabule daha yatkın oldukları belirtilebifu8. Yaşlı bireyler ölmekten daha çok ölüm sürecini düşünmektedirler. Onlarda, bu durum, bir savunma mekfuıizması olan inkar (yadsıma) yoluyla ölüm sürecine kanalize edilmektedir. Kübler-Ross'da, ölüm sürecinin ilk evresinin inkar olduğunu söylemiş ancak bu konuda yaş farkının bir ayrım doğuracağı sonucunu kabul etmemiştir9.
5) Bkz. ÇİLELİ, "Ölüm", sh. 264.
6) Bkz. ÇİLELİ, a.g.arşt, sh. 259. 7) Bkz. ÇİLELİ, a.g.arşt, sh. 246.
8) Bkz. KARA CA, Faruk, Psikolojik Açıdan Ölüm ve Dini Inanç Ilişkisi, (Yayırnlanınamış Doktora Tezi), Atatürk Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Erzuruın-1997, sh.151.
9) Bkz. KARACA, a.g.tez., sh.152.
----
D01777c6s11y2002.pdf 24.02.2010 11:24:36 Page 54 (1, 1)
961 Mustafa Koç·----------EKEV AKADEMİ DERCİSİ
Bireyin faaliyet alam "hayat"tır. Ölüm ise bu faaliyet ve alamn sona ermesidir. Aym zamanda bireyin toplumdaki konumunun belirlenmesi de kendi faaliyetinin ürünüdürlO. Yapılan bir araştırmada; 70 yaş ve yukansımn 60-64 ile 65-69 yaşlanndaki bireylere nazaran daha düşük ölüm kaygısı taşımalaorun sebebi olarak, ölüme ilişkin düşüncelerini kendi içinde uzlaştınnış olmalan gösterilmiştir!. Başka bir araştırmada, bireyde ölüm öncesi sistemli bir takım psikolojik değişimler yaşandığı ortaya çıkanlmıştır. Lieberman ve Coplan, ölüme yaklaşmış olup da ölmeden bir yıl-veya daha az bir süre önce inceledikleri bireylerin, ölümüne üç yıl veya daha fazla süre olan bireylere oranla, daha sönük zihinsel başan ve iç gözlem temayülü gösterdikleri; kişilik testleri sonucunda da daha az saldırgan ve daha fazla oranda uysal benlik taşıdıklan sonucunu elde etmişlerdir. IZ
Yaşlı Bireylerde Yakınının Ölümünden Sonra Meydana Gelen Psikolojik Değişimler
Yaşlılann çevrelerindeki hasta yahut akranlanmn ölümlerine şahit olmalan, ölümle ilgili düşüncelerinin "takıntı (obsession)" haline gelmesine sebebiyet verebilmektedirl3. Halbuki psikologlara göre, birey için yakımmn ölümünü müteakip duygusal yardım aşaması çok önemlidir. Bu dönemde, gerek aileden gerekse arkadaş çevresinden psikolojik destek gören birey, yas tııtma dönemi sonrası oluşabilecek fiziksel ve psikolojik rahatsızlıklan daha ~ sergilemektedir. Bunun yamnda sosyo-kültürel normlar da, ölüm akabinde ki İnatem ve kederin yaşanmasına etkide bulunurlar. Modern tOplumlarda bireyin ölümü genellikle evin dışında olmaktadır: Bu toplurnlara göre ölü arkasından yas ve matem tııtmak, patolojik bir rahatsızlık olarak algılanabilmektedir. Halbuki tanatologlar, bireyin ölen yakını için kederli durumunun ve yas tııtmasımn o anki ·psikolojik üzüntüsünü hafıfletmek gibi bir fonksiyonu olduğu.nu belirtmişlerdiri4. Son yüzyıl toplumlan, moderniteden ve teknolojiden fıziksel eksikliklerin yam sıra, psikolojik olanilc da Dasiplerini almışlardır. Seküleritenin maksimum düzeyde olduğu bir toplumda, elbette ki manevi bağlar zayıflamaktadır. Öte yandan insan psikolojisinde "sevgi duygusu" merkezi bir konuma sahiptir. Bu duygu yitirildiği zaman keder ve matem olmaz. Modern toplum, bu ve benzeri durumlarda, gerek bireysel gerekse kolektif duygularnın aşımına uğradığı için, bireyi birey yapan teme~ hasletlerden mahrum bulunmaktadır, denilebilir.
Ölümün birey üzerindeki psikolojik tesirleri farklı farklı derecelerdedir. Yaşlı bireylerin ölümünün toplum üzerinde yaptığı etkiyi ilk defa savunan Glaser' dir. Bu etkiyi açıklayıcı mahiyetteki bir başka tespiti de Sanders yapmıştır. O, yaşlı anne ve babamn ölümünün, birey üzerinde, eş ve çocuk ölümünden daha az üzüntü ve bunalıma yol açtı-
lO) Bkz. AYDIN, Mehmet, Din Felsefesi, 2. Baskı, D.E.Ü.Yayınlan, İzrnir-1990, sh.201. ll) Bkz. KARACA, a.g.tez., sh.127. 12) Bkz. ÇİLELİ, "Ölüm", sh. 266.
13) Bkz. KARACA, a.g.tez., sh.l51. 14) Bkz. ÇİLELİ, "Ölüm", sh. 268-269.
D01777c6s11y2002.pdf 24.02.2010 11:24:36 Page 54 (1, 2)
YAŞLILIK DÖNEMİNDE ÖLÜM OLGUSUNA KARŞI GELİŞTİRİLEN TUTUM VE DAVRANIŞLAR 97
ğını saptamıştır. Bunun yanı sıra ölüm psikolojisinde bireyin yaşadığı bir takım duygular vardır:
1-Yas: Ölüm nedeniyle bir akrabasından ya da arkadaşından yoksun kalan kişinin içinde bulunduğu durumdur.
2-Keder: Sevilen birinin ölümünün ardından duyulan şiddetli ruhsal acı ve elemi inide eder.
3-Matem: Bir kişinin ölümüne duyulan acının belirtilerini ortaya koyma
biçiminin toplum tarafından düzenlenmesidir.
Moss ve Moss da, yetişkin bireyin ana-babasının ölümüne az tepki göstermesinin sebebini, onları potansiyel olarak ölüme yaklaşmış görmelerine bağlamaktadır lS.
Sevdiği ve değer verdiği birinin ölümü ardından yas ve keder dunünları yaşlı bireyde köklü etkiler yapabilmektedir. Bu durum özellikle aniden ve umulmadık zamanlardaki ölümün ardından yapılan yaslar için geçerlidir. Bir ölüm olayının akabinde genel olarak yaşlı ve yetişkin bireyler, psikolojik bir takım aşamalardan geçmektedirler:
ı~şok, uyuşukluk, yadsıma ve inanmama: Uyuşukluk dönemi yoğun olduğu için birkaç hafta devam edebilir. Yadsıma ve inanınama dönemi ise; günlerce hatta aylarca sürebilmektedir.
2-Özleme, hasretini çekme ve depresyon: Bu dönem genelde, en yoğun olarak 5-14 gün arasında yaşanmakta ve daha uzun süre de devam edebilmektedir. Bu dönemde yoğun olarak yaşanan duygular "ağlama, umut, gerçek olmama duygusu, empati, insanlardan uzak durma, ilgi yokluğu, ölenin anısına bağlanma" vb.dir.
3-Sevilen kişiden kurttılma ve yeni koşullara uyum sağlama: Bu aşamada birey, yıkılan psiko-sosyal dengesini yeniden kurmaya çalışır. Çevresinde oluşan sosyal aktivitelere katılım sağlar. Bu süreç ise bazıları için 6-8 hafta, bazıları için de çok uzun bir süre devam edebilir. ·
4-Kimliğin yeniden kurulması: Birey yeni ilişkiler içine girdiği bu dönemde, ilgi duyduğu biriyle yeni roller Üstlenebilir. Diğer bireylerin hemen hemen yarısına yakını, bu aşamada yas döneminin kendileri için fayda ve deneyim kazandırdığını bildirmektedirlerl6. Görüldüğü gibi yaşlı olsun yetişkin olsun yakınlarından birinin ölümü (eşi, çocuğu vb.) birey üzerinde köklü psikolojik değişiklikler meydana getirmektedir. Bu olumsuz anlamdaki değişikliklerin olumlu yöne kanalize edilmesinde, yani yakını ölen birinin tahammül etmesinin ve yakınının ölümünü kabullenmesinin dini inançla olan ilişkisi göz ardı edilmemelidir. Buradaki problem, -bireyin gerek kendisi için gerekse yakını için- ölüm. fenomeninin iç benlikte içselleŞtirilmesiyle çözülebilir.
Yaş lı bir~yler hastalık, kaza, ölüm gibi durumları diğer insanlara nazaran· daha çok yaşamaktadırlar. Batı'da on üç ay devan'ı eden bir araştırma sonunda yaşlı bireylerin
15) Bkz. ÇİLELİ, a.g.arşt., sh. 268. 16) Bkz. ÇİLELİ, a.g.arşt., sh. 269.
-~---.
D01777c6s11y2002.pdf 24.02.2010 11:24:36 Page 55 (1, 1)
981 Mustafa Koç·----------EKEV AKADEMİ DERCİSİ
%32 'sinin sağlık durumlannın bozulduğu tespit edilmiştir. Buna mukabil kontrol grubundaki oran ise, sadece %2'dir. Aynca dul kadıniann dul olmayanlara göre üç kat daha
. fazla doktora muayene için gittikleri ve ruhsal dengelerini korumak için yedi kat daha fazla sakinleştjpci kullandıklan tespit edilıniştirl7. Bilhassa yaşlılarda, yakınının ölümünü müteakip zaman içinde gösterilen psiko-psişik tepkilerin giderek güçlendiği; bunun yanı sıra eşlerinin ölümünden 18 ay sonra genç yaştaki kadınlarla yapılan görüşmede ise, daha az psikolojik çöküntü içinde olduklan tespit edilmiştirl8. Miller tarafından yapılan bir araştırmaya göre de, "umutsuz" olarak nitelendirilebilecek yaşlı hastalann itinalı ve samimi bir ilgi-alaka ile iyileştirilebilecekleri tespit edilmiştir. iyileşme imldinı olan hastalann psiko-sosyal yönden ilimali ölümle noktalanabilmektedir. Kübler- Ross'un, "ölüm evreleri teorisi"ni tereddütsüz kabulü de hastalara yapılan bakırnın devamına mani olmaktadır. Bu sebeple teori, deneysel açıdan desteklenmedİğİ gibi; yöntem, bilim ve kavramsal açıdan da pek çok eleştirilere tabi tutulmuşturl9.
YaşWık ve İntihar Olgusu
Bireyin yaşlılığa bakış açısı da intihar· etmede rol oynamaktadır. Bu konuda yapılan ampirik Çalışmalarda farklı sonuçlar alınmıştır. Örneğin, yaşianınayı korkunç ve çekilmez bir dönem olarak algılayan bireyler ile yaşlılık dönemindeki rol beklentileri menfi olan bireyler, intiliara daha fazla teşebbüs etmektedirler. Yaşhlarda ölüm için intihar girişimi ile ilgili tespit edilen bir başka sonuç da, yaşlı bireylerin intihara karşı gençlere nazaran daha esnek olduklan ve ölümün kendileri için bir ceza olduğu fıkrinden zamanla vazgeçtikleridlr. Diğer bir araştırma sonucunda ise, kurum ve hastanelerde koruma ve tedavi altındaki yaşlı bireylerin çevrelerinin daralması ile kendilerine zarar verme isteği arasında ters korelasyon saptanmıştır. Bu tür kurum ve kuruluşlardaki yaşWar, yaşamlanna son vermeyi (intihar etmeyi) sık sık düşünmektedirler20.
YaşWarda Ölüm Düşüncesinin Sosyal Çevreyle İlişkisi
Yaşlı bireylerin ölüme olan eğilimlerini etkileyen unsurlardan biri de yaşadıklan çevredir. Örneğin, yaşlı birey ileriye dönük planlar yaptığında, bunlan gerçekleştirmek için zamanının olmadığının farkındadır. Ne var ki, "ailesel süreklilik şuuru"nun hil.kim olduğu köy ortamında yaşayan çiftçi, evlatlannın veya tcirunlanmn ihtiyacı olduğu düşüncesiyle tarla-bahçe işleriyle meşgul olmaya devam etmektedir. Ancak bu durum şehirlerde farklıdır. Bu yerleşim birimlerjnde hakim düşünce daha ziyade bireysellik olduğu için, köy ortamında yaşayan yaşlı bireylerin beklentilerine sahip olunmayabilmektedir2I.
17) Bkz. ÇİLELİ, ag.arşt., sh. 269.
18) Bkz. LEHR, Ursula, Yaşianmanın Psikolojisi (Psychologie des Alterns), (çev. Neylan Eryar), Bi-limsel ve Teknik Yayınlan Çeviri Vakfı, İstanbul-1994, sh. 407.
19) Bkz. ÇİLELt. Ölüm, sh.267.
20) Bkz. ÇİLELİ, ag.arşt., sh.261-262.
21) Bkz. KARACA, a.g.tez., sh.152.
D01777c6s11y2002.pdf 24.02.2010 11:24:36 Page 55 (1, 2)
YA$LILIK DÖNEMİNDE ÖLÜM OLGUSUNA KARŞI GELİŞTİRİLEN TUTUM VE DAVRANIŞLAR
Ölüme Yaklaşan Bireylerin Geliştirdiği Tutnınlar
99
Psikiyatrist Elizabeth Kübler-Ross, ölüme yaklaşan bireyin tutumumi beş farklı dönemlerde ele almıştır: .
I-İnkar: Birey ölümü reddeder. Kendisinin öleceğini kabul edemez.
2-Öfke: Birey ölümü düşündükçe, çevresine karşı hırçınlaşır. Ölüm olayına itiraz ederek "neden ben?" diye serzenişte bulunur.
3-Anlaşma: Birey ölümü düşünür ve öleceğini kabul eder ancak daha yapacak bir yığın işi vardır. Tarırıya dua ederek yaşarnının uzamasım talep eder.
4-Depresyon: Bireyin içini acı ve keder kaplarnıştır. Birey ölüm korkusu ile doludur.
5-Kabullenme: Birey bu tutumunda ölümün gerçekliğini kabul eder. Bir gün kendisinin de öleceğini inkar etmez ve huzur içinde ölür22.
Ölüm Olgnsunun Anlamını Belirleyen Unsurlar
Birey için ölümün anlamı, bizzat ölüm fenomeninin yaşanmasına bağlı değildir, ölümün anlamını belirleyen hem kişisel hem de sosyo-kültürel unsurlar vardır. Duke Üniversitesi'nde konu ile ilgili yapılan bir araştırmada, deneklere yarım cümleler verilmiş ve cümle tamarnlama testleri uygulanmıştır. Tamamlamaları istenen cümleler şunlardır:
"-Bir insan öldüğü zaman ............................................................. .
-Ölüm ...................................................................................... dir.
-Oldüğüm zaman ben ................................................................... "
Verilen cevaplar dört kategoride değerlendirilmiştir.
1-Yaşarnın sürmesi ya da kesilmesi olarak ölüm: Açıklamaların çoğu bireylerin dini inançlarını ifade etmektedir. Örnek cümleler: ·
"-Ölüm bu dünyadan bir başka dünyaya geçiştir.
-Öldüğüm zaman ruhumun sürüp gideceğini düşünüyorum." Bu cümlelere göre ölüm, öteki dünyaya geçiş köprüsüdür. Bu bölümde yapılan bir başka yorum da, ölen bireylerin başka bireylerde yaşaması inancıdır. Örnek cümle:
"-Ölen bir insan, kalanların düşüncesinde ve gönlünde yaşamayı sürdürür." Bu değerlendirmenin yanında bazıları da ölümü, kişiliğin hayat sahnesinden silinmesi olarak düşünmektedir.
2-Düşman olarak ölüm: Bu kategoride elde edilen sonuçta ise ölüm, bireyin hayatını sona erdirdiği için düşman olarak algılanmaktadır. Örnek cümle:
"-Ölüm zalim bir efendidir."
22) Bkz. ÜNLÜ, Sezen, Psikoloji, A.Ü.A.Ö.F.Yayınlan, Eskişehir-1993, sh.lOO.
..-----c
D01777c6s11y2002.pdf 24.02.2010 11:24:36 Page 56 (1, 1)
1001 Mustafa KOÇ----------EKEV AKADEMİ DERCİSİ
· 3-Birleşme ya da ayn düşme anlamında ölüm: Burada denekierin birçoğu ölümü, daha önce çok sevdiği birine kavuşma veya sevdiği birinden aynlma olarak değerlendirmektedir.
4-Ödül ya da ceza tarzında ölüm: Bu gruptaki bireylerin çoğu ölümü, şimdiki hayatlanndan daha iyi bir varoluş konumuna geçme olarak değerlendirmektedir. Örnek cümle:
"-Tannnın mutlulukianna kavuşmaya gideceğim:" Bu cümledeki ifade aslında dini inanca olan bağlılığı yansıtmaktadır. Yine bu bölümdeki değerlendirmede ölümün ceza anlamını ifade ettiğini söyleyen çok az kimse olmuştur23.
Yaşlılık Döneminde Ölüm Korkusu ve Dini İnanç İlişkisi
Jeffers ve Verwoerdt'in 1969'da yaptıklan ve yukanda ifade edilen araştırma sonuçlannda, bireylerin ölüm fenomenine bakışlannda dini inancın önemli ölçüde etkisi olduğu tespit edilmiştir. Özellikle dördüncü maddedeki sonuç, bu etkiyi göstermesi bakımından oldukça miinidardır. Bireyin" öldüğümzaman Tann'nın mutlulukianna kavuşmaya gideceğim" tarzındaki açıklamasının sebeplerinden biri olarak, birey için dinin dünya ile ahiret arasındaki sağladığı denge gösterilebilir. Şöyle ki; din bireye, dünyada bütün istek ve arzulanna kavuşamadığı veya nefsine hoş gelip de sırf inancından ötürü yapmaktan kaçındığı hususlar için 'ahirette mükafat verme prensibi' getirerek bireyin bu dünyada elde edemediği rahat ve huzuru, ölüm ötesinde elde etme motivasyonunu kazandırmıştır, şeklinde bir izah yapılabilir.
Yaşltiara bakan personel tarafından, dindar kişilerin üçte ikisinin, dindar olmayanla-ra nazaran daha rahat öldükleri ifade edilmiştir. Bu alanla ilgili çalışan kişilerin problem- -~ leri ise şunlardır:
"1-Ölmekte olan kişiye nasıl davranılacağı konusunda kararsızlık;
2-Çaresiz ve yetersiz kalmanın neden olduğu yıpranma;
3-Ani ölümlerde ortaya çıkan şok tepkiler;
4-Açık bir iletişimin yokluğu durumunda kendini suçlama ve suçluluk duygusu;
5-Evhamlı hastalann tuzak sorulanndan duyulan korku;
6-Ölen kişiyle aşırı özdeşleşme (bakım evlerinde kalan diğer yaşlllara ilgi göstermeyi güçleştirme "birlikte ölme")"24
Ölüm korkusu ile dini davranış ve tutum arasındaki ilişkiyi etkileyen önemli etkenlerden biri de yaş durumudur. Yaşlılık dönemindeki bireyler, kendi yaşamlarının biyolojik olarak da son dönemlerini yaşadıklannı, artık ölümü düşünce platformunda erteleyebilecek başka bir dönemin bulunmadığını hatırladıklannda, kendilerini korku ve ürkün-
23) Bkz. ÇİLELİ, Ölüm, sh.264-265. 24 Bkz. LEHR, Yaşianmanın Psikolojisi, sh.405.
D01777c6s11y2002.pdf 24.02.2010 11:24:36 Page 56 (1, 2)
...
YAŞLILIK DÖNEMİNDE ÖLÜM OLGUSUNA KARŞI GELİŞTİRİLEN TUTUM VE DAVRANIŞLAR 101
tüyle baş başa bulurlar. Yine yaşlılarda, yaşamın güzellikleri ve zevklerinin son bulduğu bir aşamada, ölüm düşüncesi bir gerilime sebep olabilir. Bu dönemde umumiyetle geleceğin ne olacağı ve n~ getireceği hakkında kaygı ve zihni bir problem yaşanabilmektedir. Artık yaşlı birey, insan denen varlığın gelişim dönemleri halkasımn son zincirindedir ve opa hayatın birden son bulması anlamsız gelebilir. Bu sebeple bireyler yaşlandıkça ekseriyeti daha dindar tutum ve davramş eğilimine yönelmektedirler. Konu ile ilgili yapılan bir takım araştırmalar, bu hususu netleştirmektedir. Yaşİn ilerlemesine paralel olarak "ölümsüzlük güvencesi" daha ağır basmaktadır. Öyle ki, dirie karşı olan bireyler bile belli bir tarzdaki ölümsüzlüğe olan kesin inançlarım anlatmaktadırlar. Yaşlılık döneminin başlangıcı kabul edilen 60 yaşından yukarı doğru gidildikçe, dini ilgide ve ölüm sonrası hayata olaninançtabir artma söz konusudur. Yapılan araştırmaların birinde, 90 yaşın üzerindeki bireylerin %100'ünün ahirete inandıkları saptanmıştır. Bunun yam sıra dua edenlerin oramnda da yaşla birlikte bir artış gözlenmektedir.Yetişkin bireyi en çok düşündüren, varoluşun anlamı ve ölüm olgusudur. Bu konuya dindar olmayanlar cevap vermemekte ve kendilerini hasta hissetmektedirler. Bu sebeple Jungçu tedavi tekniği, bireyin ölüm sıkıntısı karşısında onu belli bir dine kanalize etme hedefi gütmektedir. Dindar yaşlılar, gerçekten ölüm karşısında daha az mı kaygı duymaktadırlar? Lester'inyaptığı araştırma bu savı doğrular niteliktedir. Konu ile ilgili ulaştığı sonuca göre; yaşlı bireylerin dindar olmaları ile ölüm karşısında duydukları korkunun azalması arasında negatif korelasyon söz konusudur. Bireyin sahip olduğu dini tutumlar, ölüme karşı ona daha olumlu bir bakış açısı kazandırmaktadır. Aym zamanda ölüme karşı pozitif tutum geliştiren bireylerin kişilik yapıları dine daha kolay uyum sağlayabilmektedir. Böylelikle kişilik yapısı da bu konuda önemli bir faktördür, denebilir. Yine yaşWarla ilgili olarak; dindar olan yaşlıların daha mutlu ve daha düzenli oldukları tespit edilmiştir. Yaşlı dindarla ölüm karşısında daha az endişe ve korku duymaktadırlar. Bütün bu sonuçlar; bireyin sahip olduğu ölüm korkusuna, dini inanç ve tutumların temel oluşturduğu kuramım doğrulamaktadır, denebilir. ·
Ölüm Korkusunun Bireyde Meydana Getirdiği Psikolojik Tahribat
Ancak konuyu daha geniş perspektiften değerlendirdiğimizde, söz konusu açıklamanın yetersiz olduğu söylenebilir. Ölüm düşüncesi karşısında bireyde meydana gelen sükunet, korku veya endişe varoluşunun içini kaplayan psikolojik bir gerçeği yansıtabifu25. Ölüm korkusunun birey için tehlike sımrı, yaşamdan tat almasım engellediği andır, bundan sonra ölüm korkusu bireyin psikolojik yapısında tahribata başlar26. Bunun yanında, yaşlı bireylerin bilişsel ve fiziksel aktivitelerinin gerilemesi sebebiyle, zorunlu olarak sosyal ilişkilerden tecrit edilmeleri, ölüm karşısındaki korkularının artmasına se-
25) Bkz. HÖKELEK.Li, Hayati, "Ölümle İlgili Tutumlar ve Dini Davranış", Islami Araştırmalar Dergisi, Ankara-1991, C.5, S.2, sh.87-88.
26) Bkz. SKINNER, B.F.; VAUGHAN, M.E., Yaşlılığın Tadını Çıkarın, (çev. FikretAnt), e Yayınlan, İstanbul-1984, sh.113 .
·~ ----------:
D01777c6s11y2002.pdf 24.02.2010 11:24:36 Page 57 (1, 1)
102 1 Mustafa KOÇ----------EKEV AKADEMİ DERGİSt
bep olabilir. Yalnız kalmak, yaşlı bireyde aynı zamanda "hiçlik duygusu"na neden olmakta ve ölümle aynileşmektedir. Bu çerçevede yapılan araştırma sonuçlanna göre; yaşlı bireyin fiziksel olarak yaşlamp yıpranması da ölüm korkusuna neden olmaktadır. Nitekim yaşın ilerlemesiyle birlikte kilo artışı, yağlanma, yüzün eski parlaklığını kaybetmesi, vücut kaslannın gevşemesi, yaşlı bireylerde eksiklik duygusunu ve yaşianma korkusunu da arttırmaktadır. Örnek verecek olursak; yapılan bir araştırmada hızlı yaşianan 60-64 yaş arasındaki bireylerin diğer yaş gruplarına nazaran daha çok ölüm korkusu hissettikleri saptanmıştır27. Yaşlı kadınlarla ilgili yapılan araştırmalann ulaştığı bir başka sonuç ise şudur: Yüksek oranda ölüm anksiyetesi bildiren yaşlı kadınlar, zamanla mülkiyeıçi bir tavır takınmaleta ve zamanın yavaş geçmesini istemektedirler. Bu durum bireyin zaman algısının zor geçtiğine ilişkin algı örüntüsüyle izah edilebiiir28.
Araştırmacılar, gelişim dönemleri içinde yetişkinlik ve yaşlılık dönemlerinde yaşanan kaygılann bir çağuna "ölüm korkusu" nun sebebiyet verdiği hususunda hem fıkirdirler29. Bireyde ölüm korkusunu uyandıran ölümün kendisi değil, ölüm konusu hakkında düşünmek ve konuşmaktır. Birey ölüm konusundan başka konuya geçtiği zaman kaygı oranı da o derecede azalır. Yine bunlar arasında da negatif korelasyon söz konusudur30. Buna karşın bireyin yaşımn artınasıyla ölümün varlığını hissetınesi arasında da doğru orantılı bir ilişki vardır. Birey yaşlandıkça ölümün varlığım daha fazla hissetıneye başlar. Bireydeki mevcut korku ile başa çıkmaya yönelik tııtıım ve davranışlar, onun psikolojik farklılığı ye dini inanç seviyesine göre değişmektedir31. Lester'e göre ise, yaşlılık dönemindeki bireylerde dini bağlanma ile ölüm korkusundaki azalma arasında daha fazla bir ilginin mevcudiyeti var sanılmaktadır. Esasen bireyin hayattaki dini yönelişi, ölümle ilgili sahip olduğu kaygılarda zaruri bir azalma sağlamamakta, fakat bireyin ölüm konusundan daha pozitif bir tarzda bahsetmesine zemin hazırlayan düşüncenin özel biçimi çerçevesinde, mevcut kaygılan yönlendirmektedir32. Bunun yamnda ölüm korkusunu süblime edebilecek (yüceltebilecek) olan dönem, sadece genç kuşak değildir. Yaşlılarda gayet doğaı bir şekilde bunu yapabilirler. 80 yaşında olup da yeni işe girip çalışan yaşlılar vardır. Onlardaki bu yaşama isteği içlerindeki bu korkuyu süblime edebilecek kadar kuvvetlidir33. Ne var ki, yaşlılann toplum içindeki kıymetlerinin azalması, onlar için son derece kötü bir durumdur. Ölümden korkan yaşlılar aynca, işlediği suçlardan dolayı da pişmanlık duyabilmektedirler34.
Yaşlılık psikolojisinde, ölüm korkusu ve buna ilişkin irrasyonel düşünceler yaygındır ve çoğunlukla depresyona sebep olabilmektedir. Bunun yanı sıra bireyin bu zamana
27) Bkz. KARACA, a.g.tez., sh.ll8. 28) Bkz. ÇİLELİ, "Ölüm", sh.260-261. 29) Bkz. KARACA,a.g.tez., sh.151. 30) Bkz. SKINNER; VAUGHAN,.Yaşlılığın Tadını Çıkarın, sh.ll4. 31) Bkz. HÖKELEKLİ, Hayati, "Ölüm ve Ölüm Ötesi Psikolojisi", U.Ü.l.F.D., Bursa-1991, C.3, S.3,
sh.l56. 32) Bkz. HÖKELEKLİ, "Ölümle İlgili Tutumlar", sh.85. 33) Bkz. KARACA, a.g.tez., sh.I27. 34) Bkz. KARACA, a.g.tez., sh.152.
D01777c6s11y2002.pdf 24.02.2010 11:24:36 Page 57 (1, 2)
YAŞLILIK DÖNEMİNDE ÖLÜM OLGUSUNA KARŞI GELİŞTİRİLEN TUTUM VEDA VRANIŞLAR 103
kadar hayatını dolu bir biçimde yaşamış olması, ölüme karşı soğukkanlı davranmasına katkıda bulunabilmektedir35. Landau ve Moaz 69-93 yaşlan arasındaki, iki evde oturan 25 yaşlının yaratıcı tav_ırlan ile ölüme karşı tutumlan arasındaki ilişkiyi tespit etmek için yaptıklan araştırma sonucunda, daha yaratıcı kabiliyete sahip bireylerin, yaşlılık dönemiyle d~a iyi baş edebildiklerini ve ölümü daha az yadsıdıklannı saptamışlardır36. Yaşadığı toplum, psikolojik olarak- yaşlı bireyin kendi otonomi (özerkliği)sinde ve kişisel değerlerinin temeUendirilmesinde yardımcı olursa, geri kalan yaşamını şiddetli korku ve kaygıya kapılmadan devam ettirebilir37. Bazı araştırmacılar, yaşlıların daha fazla ölüm kaygısı taşıdıklan tezinden hareketle, bunu ispata çalışmışlardır. Örneğin Jung'a göre, yaşlılarda diğer insanlardan daha fazla ölüm korkusu vardır. Ölüm düşüncesi yaşla birlikte artar. ~aşlı birey kendini ister istemez ölüme hazırlar. Ulaşılan bu sonuçlann yanında, yaşlılardaki ölüm korkusunun, gençlerden daha at olduğunu tespit eden çalışmalar da vardır38.
Yaşlılık ve Ölüm Anksiyetesi
Yaşlılık psikolojisinin en belirleyici vasıflarından biri de, yaşlıların ölüm gerçeği ile koyun koyuna yaşamalandır. Bu durumda onları şuurlu veya şuursuz ölüme yaklaşınanın kaygısı kaplamaktadır39. Ulusal Ruh Sağlığı Enstitüsü'nün yaptığı araştırma sonuçlanna göre, ruh sağlığı yerinde olan yaşlı bireylerde, ölüm korkusu oranı %30 olarak tespit edilmiştif40. Yaşlılık ile ilgili yapılan diğer araştırmada; bireylerin ölüm endişeleri hakkında cinsiyetlerinin ve eğitim düzeylerinin farklı olmasının önemli olmadığı, ancak yaşlılık döneminin ölüm kaygısıyla yakından ilgili olduğu, yaşlan daha yüksek olan bireylerin zihinlerinde çok daha fazla ölüm düşüncesi olduğu ancak söz konusu durumun, ırk aynmı fark etmeksizin siyahlarda da beyazlarda da aynı olduğu belirlenmiştif41. Duke Üniversitesi'nce ölüm korkusuyla ilgili yapılan diğer bir araştırmada, "ölümden korkuyor musunuz?" sorusuna yaşlı bireylerin %10'u "evet" cevabını verirken; %35'i korktuğunu inkar etmiş; %55 'i de soruyu <:evaplamaktan kaçınmıştır. Ancak hemen ifade edilmelidir ki; ölüm psikolojisinin çeşitli alanlannda yapılan bu araştırmalar, yaşlı bireylerde ölüm korkusu probleminin olmadığı anlamına gelınemelidif42. Özellikle orta ve ileri yaşlardaki bireylerde bağımlılık korkusunun artması ve umutsuz hastalık durumu, intiharların sebepleri arasında sayılabilir. (Birren ve Wamer Schaie, 1985)43
35) Bkz. KARACA, a.g.tez. sh.15l. 36) Bkz. KARACA, a.g.tez. sh.152. 37) Bkz. KARACA, a.g.tez. sh.148. 38) Bkz. KARACA, a.g.tez. sh. 151-152. 39) Bkz. KARACA, a.g.tez. sh. 151. 40) Bkz. ÇİLELİ, Ölüm, sh. 265. 41) Bkz. KARACA, a.g.tez., sh.152. 42) Bkz. ÇİLELİ, "Ölüm", sh.265. 43) Bkz. ÇiLELİ, a.g.arşt., sh.262.
D01777c6s11y2002.pdf 24.02.2010 11:24:36 Page 58 (1, 1)
104 1 Mustafa KOÇ----------EKEV AKADEMİ DERCİSİ
Yaşhlık ve Zaman Algısı
Yaşlı bireylere karşı saygı duyma ve duygusal bağlar oluşturmayla, elde mevcut bulunan sınırlı kaynakları genç kuşakların· istifadesine sunma arzusu, sürekli birlikte var olan arzu ve duygulardır44. Birey orta yaşa ulaştığında, zaman konusundaki düşüncelerinde önemli ölçüde değişimler meydana gelebilınektedir. O, gençken ne kadar ömür geçirdiğini orta yaştan itibaren ise, ne kadar ömrü kaldığını düşünmeye başlamaktadır. Artık birey yaşlı adayıdır. Sahip olduğu organizmasında meydana gelen bir takım sağlık so-runları, çocuklarının bağımsızlığını kazanıp evden aynlınaları, yaşıdanndan bazılarının erken ölümü gibi sebeplerle, alışılınası ve kabullenilınesi zor olan yaşlılık dönemine uyum sürecine girmeye çalışmaktadıı:45. Bu itibarla yaşlılık her bakımdan ölüme gidişin bir ifadesidir. Yaşlıların sık sık kendinden küçüklere "bir ayağım çukurda" ifadesini kullanmaları, bunu en güzel açıklayan bir ömeJ.ctiı46. Toplumda bir kişinin ölınesi, mensubu olduğu grubun birliğini zedelemekte; defın merasimleri için toplum ortak bir davranış sergilemektedir. Söz konusu tutum, ölenin ailesine psikolojik teselli sağladığı gibi, dinin de öngördüğü bir davranıştıı:47. Bu durum, mensubu olduğu grupları oluşturan bireylerin birbirlerine kenetlenmesine sebep olınaktadıı:48. Amerikan toplumunda ise, gençliğe ve geleceğe önem verildiği için yaşlılam saygı ve hürmet anlayışı yok denecek kadar ~dıı:49.
Yaşlı Hastalar ve Sağlık Personeli Arasındaki İlişki
Hasta olan yaşlıların bir çoğu, doktorlardan ölüm ihtimallerini öğrenmek isterler. Hastaların bu davranışları için ileri sürdükleri sebepler ise şunlardır: Yapmak istedikleri şeyleri yapmaları, ölümü düşünmek ve öğrenmek için zamana ihtiyaçlannın olduğu- · dur50. Öte yandan ölüm olayı, yaşlılam bakan hasta bakıcıları, hemşirelerden daba fazla etkilemektedir, nedeni ise; hastayla uzun süre birlikte alınaları ve bu süre zarfında aile bağiarına benzer bir yakınlık kurmuş olınalandır51. Yapılan araştırmalar sonucu ulaşılan gerçek şu ki, ölümü yaklaşınış olan yaşlı hastalarla daba az ilgilenilınekte, buna karşın, ölümleri "sosyal kayıp" olarak algılanan genç hastalara daha fazla zaman aynlınakta-
44) Bkz. ÇİLELİ, a.g.arşt, sh.246.
45) Bkz. GEÇI'AN, Engin, Insan Olmak, Remzi Kitabevi, 17. Baskı, istanbul-1996, sh.162.
46) Bkz. KARACA, a.g.tez., sh.151.
47) Konu ile ilgili hadisler için bkz. Tirmizi, Cenaiz, 974; Nesai, Cenaiz, 1825.
48) Bkz. KEHRER, Günter, Din Sosyolojisi, (çev. Semahat Yüksel), Kubbealtı Neşriyatı, İstanbul-1992, sh.102; KEHRER ve ark., Din Sosyolojisi, (çev. M.E.Köktaş, A.Topçuoğlu), Vadi Yayın! an, Ankara-1996, sh. 84.
49) Bkz. KARACA, a.g.tez., sh.56.
50) Bkz. HURLOCK, Yaşlılıkta Dini Faaliyetler, sh.345.
51) Bkz. LEfiR, Yaşianmanın Psikolojisi, sh.405.
52) Bkz. LEHR, a.g.e., sh.403.
D01777c6s11y2002.pdf 24.02.2010 11:24:36 Page 58 (1, 2)
YAŞLILIK DÖNEMİNDE ÖLÜM OLGUSUNA KARŞI GELİŞTİRİLEN TUTUM VE DAVRANIŞLAR 105
dır52. Doktorlar ölecek olan bireylere eşlik etmek için değil, insanları sağlığına kavuşturmak için yetiştirilir. Bu yüzden daktorun görevi, hastayı iyileştirmek ve hayatta kalmasını sağlamaktır. Konuya ışık tutması açısından bir daktorun sözlerini burada zikretmek faydalı olacaktır: "Ben iyileşecek hastalar için, iyileşemeyecek olanlardan daha önemliyim. Belki şifa bulmayacak olan hastaların bana çok fazla gereksinimleri olduğu için onları teselli ederim. Ancak aslında kendimi i yileşebilecek olanlara karşı daha fazla sorumlu hissediyorum."(Schmıtz-Scherzer ve Becker 1982, s.39)53 Muhtelif yayın organlarında, sağlık personeli olan hemşirelerin özellikle ölmekte olan yaşlı hastaların odalanna girmekten çekindikleri, mümkün mertebe seyrek ziyaret ettikleri ve bu istenmeyen tutumlarını haklı çıkarmak için, "hastanın dinlenıneye gereksinimi var" gibi bahaneler buldukları haber verilmektedir5{
Hastanelerde Çalışan Din Görevlileri ve Hasta İlişkileri
Alman Enstitüsü tarafından yapılan bir araştınnada, hastanede çalışan din görevlile~ rinin (Federal Almanya'da %75'in üzerinde) bir tarikata (manastıra) intisap ettikleri ve 60 yaşın üzerindeki yaşlı bireyler oldukları tespit edilmiştir. Mayer-Schell (1977), "özellikle hastanelerde görevli din adarnlarının arasında yaşlı ve hasta olanların çok sayıda olmasının bazı hastanelere ancak göstermelik olarak din görevlisi gönderildiğini düşündürmektedir," tarzındaki fıkriyle, ölecek olan bireylere zaman darlığı nedeniyle sınırlı bir hizmet verildiğini ifade etmiştir. Bu sebeple, hastanede görevli olan bir din adamına, 800-1200 yatak düşmektedir. Din görevlilerinin ölmekte olan yaşWarla ilgili problemleri ise şöyle sıralanabilir:
"I-Bir din görevlisinin ziyareti, hastalar tarafından çoğu kez "sonun yaklaşmakta olduğu" şeklinde yorumlanır; dahası hastalara manevi güç vermek amacıyla yapılan bazı kutsal işlemler bile, birçoğu tarafından bu şekilde yorumlanmaz (henüz o kadar kötü de-ğilim). .
2-Hasta ölene kadar kendisine eşlik etmek çok zaman aldığından, çoğu kez mümkün değildir.
3-Din görevlileri, ölüm olayına çok seyrek olarak tanık olurlar; ancak 113 kadarı öl~ mekte olan kişinin ve yakınlarının isteği üzerine son dakikalarında yanında bulunurlar.
4-Yapılan konuşmaların konusunu daha çok o andaki koşullar oluştıırur:
Hastalık, çekilen acılar, bazen de aile sorunları. "Konular çoğunlukla -en azından yüzeysel bir değerlendirmeye göre- din kapsamında değildir." Kişi daha çok halen yaşamını "düzenlemeye"çalışır.
53) Bkz. LEHR, a.g.e., sh.401. 54) Bkz. LEHR, a.g.e., sh.403. 55) Bkz. LEHR, a.g.e., sh.405-406.
-·-----~·----·-- ·-------.
D01777c6s11y2002.pdf 24.02.2010 11:24:36 Page 59 (1, 1)
1061 Mustafa KOÇ--_._-------EKEV AKADEMİ DERCİSİ
5-Ölenin yaslı yakınlanyla diyaloğa girmenin güçlükleri."55
Yaşlılarda Demografik Ölüm Olgusu
Yaşlılarda demografik ölüm olgusuna gelince; dul erkekler ile ilgili yeterli bilgiye ulaşılamamıştır. 45 yaşın üzerindeki dul erkeklerin ölüm oranı, evli erkeklerin oranının iki katıdır. Tespit edilen bir başka gerçek de, dullann intihar etme olasılığının yüksek olduğudur. 46-65 yaş arasındaki dul erkeklerin %50' den fazlası tekrar evlenmektedir. Buna karşın H.Z. Lopata'nın tespitine göre, dul kadıniann %50'sine yakını yalnız yaşamayı tercih etmektedir. Yapılan araştınnalar, dulluğun menfi sonuçlannın dul olmanın kendinden ziyade, sosyo-ekonomik yetersizlikten kaynaklandığı gerçeğini ortaya çıkarmıştır. CVander Zanden, 1981)56 Watson ve Maxwell, yaşlılık döneminde "gerileyici müdahale"nin, daha açık bir ifadeyle toplumsal katkı sıklığının azlığı ile bu alana aynlan uzman ve diğer kaynaklann azaltıldığını saptamışlardır. Gerileyici müdahalenin sonucu olarak, yaşlılar arasında ölüm oranı yükselmektedir. Sebepsiz ve ani ölüm olaylan, bu sonucu doğrular mahiyettedif57.
SONUÇ
Yaşlılık dönemi, diğer gelişim dönemlerinden daha fazla ölüm korkusunun hissedildiği bir dönemdir. Diğer gelişim dönemlerini yaşayan birey, ölüm korkusuna karşı daha rahat savunma mekanizmalan geliştirirken (ölümü daha sonraki bir gelişim dönemine erteleme vb.), yaşlılar bu tür savunma mekanizmalan geliştirmekte zorlanmaktadırlar. Çünkü ölümü erteleyebilecekleri bir başka gelişim döneminin olmadığının bilincindedirler. Bu sebeple ölümü ya tümden kabul yada tümden reddetme yolunu seçebilmektedirler. Ancak bunlan belirleyen en önemli unsur; bütün gelişim dönemlerindeki bireylerin ölümü anlamiandırma çabasını etkilediği gibi, yaşlılannda ölüme bakış açısını etkileyen ve ölümü anlamiandırma çabasına kolaylık sağlayan, genel anlamda dini inanç düzeyinin, özel anlamda ise ölüm ötesine olan inanç düzeyinin yoğunluk derecesidir. İnandığı inanç sistemi içinde ölüm ötesine olan inanç; yaşlı bireyde, şimdiye kadar geçen hayatında istekleri(nefs)ne hoş geldiğinden dolayı yapmak isteyip de dinin yasaklan kapsamına girdiğinden, yapmadığı işler için "ölüm ötesi hayatta mükafat verme" prensibiyle psikolojik rahatlık sağlayabilmektedir.
56) Bkz. ÇİLELİ, "Ölüm", sh.269-270.
57) Bkz. ÇİLELİ, a.g.arşt., sh.246-247.
top related