ali sırrı efendiye mektup

8
Allah için onun kuvvet ve kudretiyle bu mektubu yazmaya niyet ettim. Eşi benzeri olmayan, hayret verici alemler yaratan, yarattıklarına yardımda bulunan ancak Cenab-ı Haktır. Amelsiz sözden ve Cenab-ı Bari'nin sevmediği her şeyden istiğfar eder ve Hakk'ın yardım ve kuvvetiyle yarattıklarının şerrinden ona sığınırım. Allah'ın izni, Bismillah esrarının sırrı ile başlayıp inayet-i Bari, elhamdülillah nurunun anahtarı ile sözü açtık. İlim, hilm, silm madeni, Hak aynası, nübüvvet güneşi, velayet bedri, Rahmet-i İlahi'nin anahtarı, celalet kutbu, risalet güneşi, kulları Allah'a yönelten, nebilerin ve rasüllerin imamı, velilerin ve ariflerin ruhu, feyzullah deryası, ümmetlerin güneşi, karanlıkların bedri, lisan-ül- kıdemin tercümanı, esrar-ı ilahiyenin madeni, imanın alemi, deliller sahibi, Allah nurlarının hazinesi olan Habib-i Ekrem Muhammed Mustafa (S.A.V.) Hazretleri'ne, hidayet yıldızları, iktida güneşleri olup hidayet yolunda sebat eden al ve ashabına kendilerine tabi olanların Allah yoluna yöneldikleri Kamil varisleri üzerine tehiyyat ve selamın ekmeli ile kelam kapısına girdik. Bundan sonra tehiyyat, selam ve Allah'ın rahmeti devam ile sizin üzerinize olsun. Ve ba'du; bu miskin ve zelil kul Es-Seyyid İsmet Garibullah'tan, sevgili, soylu, yalnızca akıllılara nazar kılan, Allah için kardeşimiz, muhlisimiz, hak yolunda yoldaşımız, irfan nuru, ehlullah indinin makbulü, halim, selim, rahim, Allah'a suluk edenlerin çerağı. Ali Sırrı Efendi'ye. Cenab-ı Hak kendisini, kendisinden başka şeylerden temizleyip taatiyle rızıklandırsın. Sevgisini, sevdiklerinin sevgisini, sevgisine kavuşturacak amellerin sevgisini hepimize müyesser eylesin. Allahım sen affedicisin, affetmeyi seversin bizi affet. Sana yönelmek, senden gayrıdan yüz çevirmek sebebiyle üzerimize emniyet inzal buyur. Bu hal üzere ömrümüzü tamamlamayı nasib et. Kalbimi Allah'a müteveccih iken size müştak ve afiyet haberlerinizi özlemle beklerken bulduğumda, o anda Allah sevgisi ile dolu olan gönlüm cemalinizin ayrılığının verdiği elem ile taşmaya başladı. Bugün Cenab-ı Hakkın rahmet eseri olarak ve onun inayetiyle mektubunuz ortaya çıkıp içindekileri ilmullah ile anladığımızda son derece memnun ve mesrur olduk. Sıhhat ve afiyette olduğunuzdan Cenab-ı Hakkın izzet ve azemetine şükrederek kemal-i huşu ve hudu ile zat-ı kibriyasına teveccüh etmekle sizin istikamet, etemm-i fena ve beka-billahda bulunmanız, ömrünüzün uzunluğu, bütün

Upload: erdogan-arslan

Post on 16-Apr-2017

116 views

Category:

Spiritual


1 download

TRANSCRIPT

Page 1: Ali Sırrı Efendiye mektup

Allah için onun kuvvet ve kudretiyle bu mektubu yazmaya niyet ettim. Eşi benzeri olmayan, hayret verici alemler yaratan, yarattıklarına yardımda bulunan ancak Cenab-ı Haktır. Amelsiz

sözden ve Cenab-ı Bari'nin sevmediği her şeyden istiğfar eder ve Hakk'ın yardım ve kuvvetiyle yarattıklarının şerrinden ona sığınırım. Allah'ın izni, Bismillah esrarının sırrı ile

başlayıp inayet-i Bari, elhamdülillah nurunun anahtarı ile sözü açtık. İlim, hilm, silm madeni, Hak aynası, nübüvvet güneşi, velayet bedri, Rahmet-i İlahi'nin anahtarı, celalet kutbu, risalet

güneşi, kulları Allah'a yönelten, nebilerin ve rasüllerin imamı, velilerin ve ariflerin ruhu, feyzullah deryası, ümmetlerin güneşi, karanlıkların bedri, lisan-ül-kıdemin tercümanı, esrar-ı ilahiyenin madeni, imanın alemi, deliller sahibi, Allah nurlarının hazinesi olan Habib-i Ekrem Muhammed Mustafa (S.A.V.) Hazretleri'ne, hidayet yıldızları, iktida güneşleri olup hidayet

yolunda sebat eden al ve ashabına kendilerine tabi olanların Allah yoluna yöneldikleri Kamil varisleri üzerine tehiyyat ve selamın ekmeli ile kelam kapısına girdik. Bundan sonra tehiyyat,

selam ve Allah'ın rahmeti devam ile sizin üzerinize olsun.

Ve ba'du; bu miskin ve zelil kul Es-Seyyid İsmet Garibullah'tan, sevgili, soylu, yalnızca akıllılara nazar kılan, Allah için kardeşimiz, muhlisimiz, hak yolunda yoldaşımız, irfan nuru,

ehlullah indinin makbulü, halim, selim, rahim, Allah'a suluk edenlerin çerağı. Ali Sırrı Efendi'ye. Cenab-ı Hak kendisini, kendisinden başka şeylerden temizleyip taatiyle

rızıklandırsın. Sevgisini, sevdiklerinin sevgisini, sevgisine kavuşturacak amellerin sevgisini hepimize müyesser eylesin. Allahım sen affedicisin, affetmeyi seversin bizi affet. Sana

yönelmek, senden gayrıdan yüz çevirmek sebebiyle üzerimize emniyet inzal buyur. Bu hal üzere ömrümüzü tamamlamayı nasib et. Kalbimi Allah'a müteveccih iken size müştak ve

afiyet haberlerinizi özlemle beklerken bulduğumda, o anda Allah sevgisi ile dolu olan gönlüm cemalinizin ayrılığının verdiği elem ile taşmaya başladı. Bugün Cenab-ı Hakkın rahmet eseri olarak ve onun inayetiyle mektubunuz ortaya çıkıp içindekileri ilmullah ile anladığımızda son

derece memnun ve mesrur olduk. Sıhhat ve afiyette olduğunuzdan Cenab-ı Hakkın izzet ve azemetine şükrederek kemal-i huşu ve hudu ile zat-ı kibriyasına teveccüh etmekle sizin

istikamet, etemm-i fena ve beka-billahda bulunmanız, ömrünüzün uzunluğu, bütün muratlarınızın kudret-i ilahi ile husulü için duada bulundum. Dua etmek bizim için müşkildir.

Her hal ve işimizde "Hasbiyallah (Allah bana kafidir.)" her nimet ve şiddet karşısında "Elhamdülillah (Hamd Allah'a mahsusdur), Lahavle vela kuvvete illa billah (Havl-ü kuvvet ancak Allahındır), Tevekkeltü alallah (Allah'a tevekkül ettim), İ'tesamtü bihablillah (Allahın

ipine sarıldım), Fevvadtü emri ilallah (İşimi Allah'a ısmarladım), Vema tevfiki illa billah (Muvaffakıyetim ancak Allah iledir), Ve ma nasrun illa min ındillah (Yardım ancak Allah katındandır)" dememiz lazımdır. Hepimiz Cenab-ı Hakkın lutfu sayesinde sıhhat ve afiyet

üzereyiz. Hatm-i hacegan-ı ehlullaha devam etmenizden dolayı son derece mesruruz ve bütün ihvanımızla Allah'a vasıl olmanız için duada bulunuyoruz.

Bu risaleyi özel olarak sizin için, ammeten de bütün ihvanımız için yazmış bulunuyorum. Sebebi şu ki ben miskin ilallah kalbimde size karşı müthiş bir iştiyakın ortaya çıktığını

anladım. Kalbim ise kerem-i ilahi sayesinde zat-ı Malik-i Müluk-a ve sulukün nihayetine tenbih olunmuştur.

Evvela güzelce şunu biliniz ki ben ihtar ve sevgi yolu ile Hz. Ebubekirin ve ihvanın hizmetçisiyim. Hayırlı ihvanımıza hizmetim, şeyhimiz, Cenab-ı Hakkın dininde mürşid, sırlar

ve nurlar hazinesinin kapısı, şeyhlerin şeyhi, hayırlıların hayırlısı, evliyaullahın gavsı, Beledullah'ta medfun Es-Seyyid Eş-Şeyh Abdullah (Allahın rahmeti üzerine olsun ve Cenab-ı

Rabbü'l Alemin yüksek sırrıyla bizi takdis etsin) Hz.lerinin emri gereğidir. Allahın zikrine devam edip onun taatinde bulununuz. Resulullah Efendimiz'in nehyettiği fena bidatlardan

sakınınız. Tarikate mensub olsalar dahi bidat ehlinden uzak kalınız. Allah-ü Teala'nın

Page 2: Ali Sırrı Efendiye mektup

emrettiği şekilde halis niyet ile dosdoğru olunuz. Zatı ilahiyesine misliyeti yok etmek, Allah'tan gayriyi, Allah'ın sıfatlarını mülahazayı ve varlığı terketmek, bu yolda gayret

sarfetmek suretiyle zatullaha rucu ediniz. Allah'ın emanında müflis olunuz. Bütün günahlardan sakınınız. Allah'ın ipine sarılınız. Her an ve her vakitte Ehlullahın büyüklerinden olan sadatımızdan medet talep ediniz. Kitap, sünnet ve Rasulullah'ın ümmeti icma'ıyla amel

ediniz. Allah'a i'tisam ederek dünyada kendinizi garib addediniz. Kalblerinizi, sırlarınızı Allah'ın zatından gayrısından temizleyiniz. Kendinizi beşikte iken kabir ehlinden sayınız. Nitekim Efendimiz Neciyyullah (En şerefli salat ve selam onun ve mükemmelen ona varis

olanların üzerine olsun)

" Ölmeden evvel ölünüz." buyurmuştur.

Bu sözün sırrını iyice anlamaya çalışınız. Yine Efendimiz aleyhissalatü ve's selam

" Kim Allah'a kavuşmayı severse, Allah da ona kavuşmayı sever." buyurmuşlar.

Cenab-ı Hak da Kur'an-ı Kerim'de "Sen öleceksin, onlar da ölecekler." buyurmaktadır.Ehlullahın ekmelinden olmak itibarıyla sözü huccet sayılan İbrahim Hakkı

Erzurumi Hz.leri de

" Kimin kalbinde Allah varsa iki cihanda yardımcısı Allah'tır. Kimin kalbinde de Allah'tan gayrısı var ise iki cihanda hasmı Allah'tır." demiştir.

Nitekim Kur'an-ı Kerim'de Ce nab-ı Hakk'ın:

" Allah-ü Teala bir kişinin içinde iki kalp kılmamıştır", " Allah'a (Allahın zatına) koşunuz" ve " Topluca salamete girin" ayet-i kerimeleri Allah'a kavuşmak isteyenlere kesin birer delildir.

Allah'a kulluk ve ibadet vecibelerimizi yerine getirebilmek için gayret sarf etmemiz gerekir. Çünkü bütün evliyaullah indinde tevfik çalışmayla birlikte mümkündür. Çalışma tevekküle mani değildir. Bilakis hükmü ilahiye koşup onu yerine getirmektir. Dar (Elem ve mazarrat

verici şeyler yaratan), Nafi' (Hidayet yaratan, istediği kulunu hayırlı ve karlı yollara muvaffak kılan, muradına erdiren) ancak Cenab-ı Haktır. Kim Hakka tevekkül edip teslim olursa o

Hakk'ın yardımını talep etmekle muvaffakiyete erişmeye çalışır.

" Allah kişiye ancak gücünün yeteceği kadar yükler. Kazandığı iyilik lehine, ettiği kötülük aleyhinedir."

ayet-i celilesinin mealini anlayıp Cebriye ve Kaderiye'den ictinab ediniz. Çünkü sapık fırkalardan olan bu iki fırka Cenab-ı Hakkı bilmekten uzaktır. Eğer siz Allah'ın yolunda salik

iseniz Allah'tan gayrısından yüz çevirmeniz gerekir. Allah'tan gayrısından yüz çevirmek demek kalbinizi kevni alakalardan ve cismani teşebbühten uzak bulundurmak demektir.

Bunun manası daha açık bir tabirle bedenlerinizle dünyada bulunmanız, kalblerinizle ahirette bulunmanızdır. Böyle bir hal kalbi Allah'tan başkasından temizlemekle hasıl olur. Cenab-ı

Peygamber (s.a.v.)

" Allah'ın zikri hariç dünya ve içindekilerin hepsi melundur." buyurmuştur.

Bütün ehlullah indinde zikirden maksat Allah'a teveccüh edip zat-ı ilahiyi benzersiz olarak ve aslına varılamayacak şekilde mülahaza ederek kalbi bütün masivallahtan temizlemektir.

Page 3: Ali Sırrı Efendiye mektup

" Öyle kimseler vardır ki ne bir ticaret ne de alış veriş onları Allah'ın zikrinden alıkoymaz." ayet-i kerimesinin işaret ettiği kimselerden oluncaya dek çalışınız.

Allah-ü Teala yolunuzu açıncaya kadar suluke devam ediniz. Eğer siz bu sonsuz saltanatı isterseniz Allah'ın emrini dinleyiniz. Ehl-i zikri sorup onlara danışınız. "Emrolunduğun gibi

dosdoğru ol" emr-i ilahisinin remzini anlayanız. "Lillah","Meallah", "İlallah" seyirlerini gerçekleştiriniz. Şunu da bilmeniz lazımdır ki Allah'a vusl ancak edeble mümkündür.

Ehlullahın usulü son derece gayret ve ciddiyetle çalışma ve bunu tamamlayan tevfikdir. Bu sayede onlar fazl-ı ilahiye mazhar olurlar. Allah'a vusul ancak Hz. Peygamber'e uymakla

mümkündür. Cenab-ı Hak "Vesile arayınız" buyurmuştur. Yine Cenab-ı Hak "Gir kullarım arasına, gir cennetime" buyurmaktadır. Bunun için Allah'ın iradesi doğrultusunda istikamette

bulununuz.

Hz. Peygamberden kendisine intikal eden yed-i sahihle bilinen bir mürşid lazımdır. Böyle bir mürşid mürşid-i kamildir ki onun eli yedullah menzilindedir. Saliklerin kalblerini

masivallahtan temizler. Ahlak-ı ilahi ile ahlaklanmışdır. Seyr-i ilallaha vasıl, seyr-i fillaha naildir. Eğer seyr-i anillah'ta, özellikle seyr-i billah'ta ise böyle bir mürşidi kamil Allah'ın

dinine irşad eden mürşidlerin en yükseğidir. Bunun alameti, Allah tarafından bazı saliklerin kalbinde salat-ı zikir ve fikir ve ilahi cezbelerden bir çezbe ile bilinir. Veliyyullah olana şahid ve meşhudda gaybet ve şuhud alemleri zahir olur. Nakıs mürşid ise ehlullah indinde telvin ve

ahlakıyla bilinir. İnsan-ı kamil Allah'tan haberdar olan alimler indinde temkin ile bilinir. İnsan-ı ekmel de seyr-i anillah makamında olup kendisinden sonra telvinde olur. Bu ise taraf-ı

ilahiden mürşittir. Nitekim hadis-i kudside

" Benim kubbelerim altında öyle velilerim vardır ki onları benden başka kimse bilmez." buyrulmuştur.

Salik-i ilahi bunları irfan nuru ve yakin sırrı ile bilir. Kamillerin ekmelinden olanın makamı ise "seyr-i billahtır." Başkalarına numune-i imtisal olmak için edeble yer içer. Allah'ın kullarına faydalı olmak gayesiyle edep üzere çarşılarda yürür. Bunun hali "O her an bir

tasarrufta bulunmaktadır" olup, kemali ancak nur-ı ilahi, halvet ve celvette şühud ve meşhud ile bilinir. Bu makamda olanlar tevfik-ı ilahi sayesinde ilm-i irfan ile bilip, nur-u vicdan ile anlarlar. Onlar güçlü hükümdarın katında, razı olunan yerde, Hakkın mükemmel nimetleri

içerisindedirler.

Güneşin bulut ve perde arkasında bulunması bilinmesine engel teşkil etmez. İnsaf sahibi bir kalp Allah'ın birliğine şehadet eder, Münkirler ise devamlı Allah'ın gazabındadırlar. İnsaf

ehlinin alameti sevgilerinin gafiller hariç iki cihanda ortaya çıkmasıdır. "Onları Allah'ı sever gibi severler. Müminlerin Allah'ı sevmeleri ise daha şiddetlidir." Huzurundaki bütün ziyaretçilere nurları sebebiyle Cenab-ı Hakkın mülahazası zahir olur. Allah'tan gafil

olmadıkça meclisindekiler sözlerini dikkatle dinlerler. Ziyaretçileri iradeleri elinde olmadan bütün hal ve tavırlarını kayıt altına alırlar ve feyz-i ilahi sayesinde ızdırapları defolunur.

Bu zatlar Allah'ın iradesi ile şeriatte, tarikatte ve sünnet-i seniyyede berdevamdırlar. Kendilerine bahşedilen nur-u ilahi firaseti sayesinde insanların kalplerine nüfuz ederek içinde

bulunanları anlarlar.

Mürşid-i nakıs da mürşid-i kamil gibidir. Çünkü onun eli mürşid-i kamilin eli mesabesindedir. Şu kadar ki rabıta-i şerife şeyhi olan kamil-i billah ile gerçekleşir. Mürşid-i kamilin rabıtası

feyz-i ilahi sayesinde mübtedilerde gaybubet meydana getirir. Eğer gaybet ve fena hali

Page 4: Ali Sırrı Efendiye mektup

birdenbire veya bir tesir dolayısıyla ortaya çıkacak olursa bir veliyy-i kamil için bundan başka bir delil ve şahit olamaz. Böyle bir veliyy-i kamilin büyüklüğü şudur ki yerler, gökler, alemler

ind-i ilahideki hürmetleri sebebiyle ayakta durur.

Nakıs taliptir. Kamil velidir. Ekmel ise ehlullahın en yücesidir. Ekmel-i kamilin yani seyr-i billah makamında bulunanın vücudu iki cihan için rahmettir. Bunun azametini Allah'tan başka

kimse bilmez. Ehl-i sülük arasındaki kemalatın farkı damlanın okyanusa nisbetle olan farkı gibidir.

Şunu biliniz ki bu devlete ancak evliyanın talimi sebebiyle ve ehlullahın gönlü tarafından kabul olunmakla erişilebilir. Çünkü feyz-i akdes-i mukaddes ehlullahın kalplerinden teveccüh

ve aksetme yoluyla taliplerin kalplerine bilanüzül nüzül eder. Bu aksetme Cenab-ı Hakkın keremi sebebiyle müridin kalbinde tesirde bulunma ve onu manevi rengi ile boyama şeklinde

meydana gelir. Nitekim Efendimiz (s.a.v) " Gönlüme akıtılan her şeyi Ebubekir'in (r.a) gönlüne akıttım." buyurmuştur.

Salikte gaybet ve bahr-i ilahinin enginliklerinde garkolma meydana geldiği gibi fena ve fenaü'l fena fillah dahi zuhur eder. Bu hal ise kabul ve Allah'a vusul demektir. Hal ve ahval

demekle kasdolunan ise ancak Allah-ü Tealanın zatıdır.

Evliyalığın başlangıcı fena fi'ş şeyh olmaktan ibarettir. Böyle bir fena ise fena fi'r rasul ve fena fillahın mukaddimesidir. Her kim istiğrak ve istihlaktan sonra fena fillah makamına

ulaşırsa Allah'a ulaşmıştır. Böyle bir kimseye ehlullah denir. Çünkü gerçekten fena bulan bir kişi Cenab-ı Hakkın koruması ile ebedi olarak beşeri vasıflara döndürülmez. Böyle bir makam

sahibi "Allah-ü Teala'nın zatından başka her şey helak olucudur" esrarını yalnız ilimle değil belki şühud ve meşhud meallah haliyle bilir. Kemal-i fenanın sonunda ise "beka billah"

makamı ile şereflenip Allah'a ulaşan ve onu bilenlerden olur ve nur-ı ilahinin zuhuru şiddetinden ortağı ve benzeri olmayan zat-ı ecel tecelli eder. Bu makamda kişi baki billah olmakla kutb-ı evliyaullahtır. Bu makamdan sonras salik kulları irşad için seyr-i anillah

makamında nüzul eder. Bu da Rasulullah'a (S.A.V) uymakla "Kemalat-ı Nübüvvet" ten hasıl olan esrardan alınan paydır. Ancak böyle bir makam rütbe yönüyle değil seyir yönüyledir. Ey

Allah için olan kardeşlerimiz iyice biliniz ki böyle bir zat kutb-ı aktaptır ve ehlullahın ekmelindendir.

Bundan sonra "seyr-i billah" makamı ile şereflenirler. Ki bu seyr-i billah cihetinden "Kemalat-ı Risalet"'te hasıl olan esrardan olup sahibine rabbi, tecellilerin nuru üzerinde bir nur ve esrar-ı

zatullahın sırrı ile tecelli eder. Bu mertebeye ulaşanlar "gavsü'l-halaik", "şemsü'l hakaik" ve "kutbü'l-irşad" dır. Bu manevi devletin edeplerini tahsil ancak Cenab-ı Hakk'ın fazlı ve

keremi sayesinde mümkündür. "Bu, Allah'ın kullarından dilediğine verdiği lutfudur." Ki o kullar ehlullahtır. Şunu da bil ki Cenab-ı Bari "Bu gün size dininizi ikmal ettim, üzerinize

olan nimetimi tamamladım" buyurmuştur. Cenab-ı Hakk'a yaklaşmak ancak tevfikat-ı sübhaniye sayesinde mümkün olur. Her gayret sonrası tevfike mazhariyet ancak fazl-ı ilahi ile müyesser olur. Bu malum olunca kemal ile Allah'a ulaşabilmemiz için durmadan çalışmamız,

gayret sarfetmemiz ve edepleri gözetmemiz gerekir. Bildiğiniz gibi mürşid billaha kemali inkıyad ile teslim olmak lazımdır. Çünkü kemal-i ihlas ile mürşidin kalbine giren Allah'ın

deryasına dalmış gibi olup emniyete kavuşmuştur. Bunun için ehlullah'ın kalplerine rabıta-i muhabbette bulununuz. Topluca bir marifet hasıl olduğu zaman kalbi zikre teşvik etmek ve kemal sıfatıyla muttasıf olan Allah-ı Azimuşşani "İsm-i Celal"i ile zikretmek lazımdır. Ta ki

kalpte fena illallah ve fena fillah olsun. Mihrab-ı ruhaniden zikr-i sultanı zuhur edince huzur-ı ilahide dur. Böyle bir hal bazı saliklerde letaifleri ikmalden sonra ortaya çıkar. Bundan sonra

Page 5: Ali Sırrı Efendiye mektup

"La ilahe illallah" kelime-i tayyibesini tek sayıda durarak haps-i nefes yoluyla, Efendimiz Aleyhisselamdan varid olduğu şekilde, bilinen sekiz şart ile zikretmelisiniz ki bu zikir nefy-i

siva ve isbat-ı zatullah yoluyla "La maksude illallah" (Allah'tan başka maksut yoktur) mülahazasıyla olmalıdır. Seyr-i fillah mertebesinde ise "La mevcude illallah" (Allah'tan başka mevcut yoktur) kelimesini mülahaza etmeniz gerekir. Fena fillah nuruyla huzur bulduğunuzda bu kelimenin mulahazasına hacet yoktur. Şu halde siz bulunduğunuz hal ve mertebede durup

zat-ı İlahinin tasarrufunu belirleyiniz. Bu sebepten Efendimiz aleyhissalatü vesselam "Tefekkür gibi ibadet yoktur" buyurmuştur. Ma'budu zikretmekten murad kalbin Allah'a

yönelmesidir. Seyr-i masivallah ve evliyaullah'a bir lutuf olan istihlak fillah mertebesinde gaybet zuhur edince rabıta ile meşgul olma. Allah ile meşgul ol. Bu mertebede aded ile

zikretmeye de gerek yoktur.

Allah'a vasıl olana dek bulunduğun halde durmalısın. Fena meydana geldiğinde Allah-ü Tealayı murakebe ve lisanen günde beşbin kere kelime-i tevhid zikriyle meşgul olmak gerekir

ki fena tam olarak gerçekleşsin. Seyr-i billah makamının tamamında bu şekilde meşgul olunur. Adab-ı ehlullahı anlayınız! Maiyyet sırları ve akrabiyyet nurları zahir olunca lutf-u ilahi sayesinde Hakikat-i Muhammediyye'ye ulaşıncaya değin takatiniz miktarınca zikredip

beş bin defa zikretmek sizin üzerinize farz değildir. Nafileler ve Kur'an-ı Kerim tilavetiyle de meşgul olmak lazımdır. İhlas ve Hz. Zatullah'a teveccüh üzerinize borçtur. Kim bu şekilde

hareket ederse fazl-ı ilahi ile Allah yoluna ihda olunmuştur.

Size, yeryüzünde Allah'ın gölgesi, alemlerin sultanı, Müslümanların imamı, Allah'ın kullarının nuru olan Sultanımıza; evladıyla beraber tevfike mazhar olması, salahı, felahı,

ömrünün uzunluğu; keza Allah'ın gölgesinin gölgeleri olan emirleri ve vezirleri için de daima duada bulunmanızı tavsiye ederim. Allahü Tealadan, Allah'ın düşmanları olan kafirler üzerine bunlara nusret nasib etmesini isteyiniz. Kudret-i Vehhab ve Lutfu İlahi sayesinde mürasele ve kitabet burada son buldu. Bunu kısa tuttuk. Allah rızası için benim kusuruma bakmayınız. Siz

Allah yolunda refikimizsiniz. Allah için olan sevginizden dolayı bu mektubu acele olarak yazdım. Sizin için Cenab-ı Hak'tan tevfik-i tam ile muvaffak olmanızı taleb ederim. Sizden de bu miskin için sünnet-i seniyyeye uygunluğum, Allah'a mülaki olduğum halde hayatımı sona

erdirme hususunda dualarınızı rica ederim.

Cenab-ı Hak'kın selamı rahmeti Allah'a vasıl oluncaya kadar devam üzere siz ve yanınızda bulunanlara olsun.