ahmet cevdet paşa - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/d050277/1997/1997_buzpinarst.pdf · cevdet...

13
Ahmet Cevdet 0 R K i Y E D 1 YA N ET VA K F N LA R

Upload: others

Post on 18-Sep-2019

34 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Ahmet Cevdet Paşa

~ ı 0 R K i Y E D 1 YA N ET VA K F ı YAY,~~ N LA R ı

TÜRKiYE DiYANET VAKFI YA YlNLARI 1 232

AHMET CEVDET PAŞA (1823 - 1895)

(Sempozyum : 9-11 Haziran 1995)

ANKARA 1997

Cevdet Paşa ve Araplar Dr. Ş. Tufan BUZPlNAR

Son dönem Osmanlı devlet adamları arasında Arapların ve Arap topraklarının tarihini en iyi bilenlerden biri hiç şüphesiz Cevdet Paşa'dır. 1853-1865 yıllan arasında üstlendiği "vak'anüvislik" görevi Paşa'nın "tarih ilmine" gönül vermesine vesile olurken Osmanlı tarihini anlamada gerekli gördüğü ön bilgileri sağlayacak Arap-İslam tarihine de ilgi duymasını sağlamıştır. 1854'te yazmaya başladığı meşhur tarihinin ilk cildinde "Düvel-i İslamiyye'nin Alıval-i Sabıkası" başlığı altında Arap­İslam tarihi hakkında özet bilgiler veren Cevdet Paşa müteakip ciltlerde Osmanlı döneminde Arap topraklannda meydana gelen olaylan zama­nın bilgi ve belgeleri ışığında kaleme almıştır. Paşa'nın Arap-İslam tari­hine olan ilgisi giderek artmış ve hayatının son yıllarını döneminin belki de en kapsamlı İslam tarihi eseri olan Kısas-ı Enbiya ve Tevarih-i Huleja­'yı yazarak geçirmiştir.

Cevdet Paşa adı geçen eserlerinde Araplarla ilgili bilgiler verirken kendisini nesnel bir konumda hissetmemiştir. Tarihi olaylan İslam birli­ği ve müslümanların genel çıkarları açısından yorumlamış ve döneminin öğretici-yönlendirici ve tenkitçi tarih yazımı alanında seçkin örnekler sunmuştur. Örneğin, Asr-ı Saadet ve Hulefa-i Raşidin dönemlerinde Hz. Osman'ın yönetimi hariç diğerlerinin yönetimini tasvip eden ve İslam'ın kuvvet bulup yayılmasında büyük katkılannın olduğunu vurgulayan Cevdet Paşa Hz. Osman'ı önemli görevlere yakın akrabalarını getir­mesinden ve dolayısıyla müslümanlar arasında yönetime karşı çeşitli

itirazların yükselmesine neden olmasından dolayı eleştirir. Kendi ifade­siyle: "İbni Amir Basra valisi olduğu vakit yirmi dört yaşında idi. Bu kadar kibar-ı aslıab-ı kirarn var iken böyle yeni yetişme adamların mücerred Beni Ümeyye'den bulunduklan cihetle öyle büyük işlerde istihdamı badi-i itiraz olmuş idi. "(1) Genel olarak Emeviler ile ilgili anla­tımlannda da tenkitçi bir yaklaşım sergileyen Cevdet Paşa Hz. Osman'ın yönetirnde tercihini Emevi sülalesinden yana kullanmasının bu sülale mensuplarını oldukça şımarttığını ve daha o dönemde Emevi-

(1) Cevdet Paşa, Kısas-ıEnbiya ve Tevarih-i Hulefa. Cüz. 7. (Dersaadet 1331), s. 656.

167

lerin "gittikçe azıtıp sokaklarda tavırlanndan geçilmez ve rahat gezil­mez" olduğunu ifade etmektedir(2l. Hz. Osman'ın halefi Hz. Ali'den sonra ise Emevi devletinin kurulmasıyla hilafet tamamen mülk ve saltanata dönüşmüştür. Cevdet Paşa eleştirilerinde ve olumlu değer­lendirmele-rinde genellemeci değildir. Örneğin. yönetimdeki İslam'a aykırı ve kabilevi dayanışmayı ön plana çıkaran uygulamaları sonu­cunda İslam birliğini zayıflattıkları düşüncesiyle eleştirdiği Erneviierin İslam topraklarının genişletilmesi meselesinde önemli katkılar sağ;la­

dıklarını belirtmektedir(3l.

Erneviierden sonra Arap-İslam topraklarında hüküm süren devlet­lerden de kısa kısa bahseden Cevdet Paşa bu devletlerin Müslümanlara hizmetini ve gayrimüslim güçlerle mücadelelerini ön plana çıkar­

maktadır. Bu noktadan hareketle İslam'a en büyük hizmeti "Türklüğe mahsus olan sıfat-ı sabite-i memdüha ile şecaat ve diyanet-i Arabiyyeyi cem'etmiş" olan Osmanlıların verdiğini düşünmektedir. Osmanlı Devle­tinin zuhuruyla "millet-i İslamiyyenin kuvvet ve satveti tazelenerek bir müddetten beri ehl-·i islama tari olan zaaf ve fütür mübeddel-i havl ve huzur olmuştur. "(4l Osmanlıların İslam birliğini kuvvetlendirici diğer bir önemli katkılan da birlik ve beraberlik zaafı içerisinde bulunan Şam, Hicaz ve Mısır başta olmak üzere Arap topraklarını siyasi ve idari bir çatı altında toplamalarıdır. Böylece "Hadimü'l-Harameyni'ş-Şerifeyn

unvanını ve Hilafet-i İslamiyye elkabım ilave-i elkab-ı aliye-i Devlet-i Osmaniyye" kılarak ve "şiar-ı Hilafet olan teberrükat-ı Seniyye-i Nebe­viyyeyi Merkez-i Saltanat-ı İslamiyye olan İstanbul'a" getirerek "Saltanat ve Bilafeti cem' etmekle Devlet-i Aliyye müstaidd olduğu derece-i ulyaya vasıl" olmuş ve "Millet-i İslamiyye tazelenerek yine cihet ve vahdetini" bulmuştur(5l.

Cevdet Paşa "millet-i memdüha" şeklinde vasıf1andırdığı Arapların Osmanlı yönetimindeki tarihleri hakkında da zamanına göre detaylı

sayılabilecek bilgiler vermektedir. On iki ciltlik tarihi, dönem olarak 18. yüzyılın son çeyreği ile 19.yüzyılın ilk çeyreğini konu alıyorsa da anla­tacağı olayları okuyucunun daha iyi aniayabilmesi için verdiği ön bilgi­ler dolayısıyla eser adeta muhtasar bir İslam tarihi görünümü arz etmektedir. Mısır ahvali, Cebel-i Lübnan idaresi, Necd ve Hicaz bölge­lerindeki Vehhabi olayları, Nusayrilerin ve Dürzilerin örf, adet ve dini

(2)Aynı eser, s.657. (3) Cevdet Paşa, Tarih-i Cevdet, C. I. (Dersaadet 1309). s. 21-22.

(4)Aynı eser, ss. 29-30.

(5)Aynı eser, ss. 39.

168

inanışları, Suriye ve çevresinde Azmzadelerin ve Cezzar Ahmet Paşa'nın yönetimi Cevdet Paşa tarihinde Araplada ilgili konulardan sadece birka­çını oluşturmaktadırl6l.

Cevdet Paşa hayatta iken basılmamış, dolayısıyla da dönemin okur­yazarının istifadesine sunulmamış olmakla birlikte Osmanlı Devletinin Arap topraklan hakkında Paşa'nın eserlerini kaleme aldığı güne kadarki gelişmeleıi aktaracak bilgi birikimini yansıtması bakımından Tezaleir-i Cevdet ve Ma'ruzaftan da bahsetmek gerekir. Genel olarak Tanzimat dönemi (1839-1876) olayların! konu alan bu iki eserde 1855 Cidde ve 1860 Cebel-i Lübnan olaylan gibi kendi vak'anüvisliği döneminde meydana gelen ve devleti ciddi endişelere sevkederek merkezden müda­heleleri gerektiren önemli olaylar hakkırıda verilen bilgilerin yanısıra bizzat kendisinin içinde bulunduğu Halep vilayetinin yeni usule göre tanzimi ve sonrasında gelişen olaylarla ilgili ilk elden bilgiler de yeral­maktadır(7).

Cevdet Paşa'nın matbu eserlerinde Araplara karşı sergilediği olumlu tavır özel evraklarında da dikkati çekmektedir. Sultan II. Abdülhamid'e sunduğu tarihsiz bir layihada belirttiği gibi Paşa, Osmanlı Devletinin asli unsurunun Türkler olduğunu, devletin bekası için Türklerin canla başla çalışmalarının hem kavmiyetleri, hem de diyanetleri gereği oldu­'ğunu, bu nedenle de "Saltanat-ı Seniyyece Türklerin kadri akvam-ı saireye rıisbetle büyük bilinmek tabiidir" diye düşünmekle birlikte "lisanları dince lisanımız olan Araplara dahi ihtiram olunmak lazime-i halden dir" demektedirl8l. Ancak Paşa'nın kanaatine göre gerçekte Arap vilayetlerinde görevli devlet memurlan Araplara karşı gerekli itinayı

göstermemektedirler. Memurlar arasında Araplan "fellah" diye hakir görenler bile vardır. Bu durum ise Araplar arasında kırgınlığa sebep olmakta ve Türklere karşı soğuk davranmaktadırlar. "Yoksa bunca senelerden beri Al-i Osmanın hükmüne alışmış olan Araplar kendi kendilerine ayrı bir yola gitmek arzusunda bulunmazlar. İçlerinden nadiren bulunanlar olsa bile gıllet-i adedieri cihetle haiz-i ehemmiyet olamazlar. "(9 )

(6) Bir kaç örnek olması bakımından bkz. Tarih-i Cevdet, C.I. ss. 20-42, 302-339, C. II. 32-40, 43, 45, 72-74, C. III. 103-107, 286-323, C. IV. 104-110, C. V. 35-38, 71-72, 277-282, C. VI. 210-217, 319-355, VII. ll-27, 56-82, 208vd., 270-282, VIII. 22-29. 123-,125, C.IX. 201-206, 249-256, C. X. 99-104, 153-156, C. XI. 13-19. 190-191, C. XII. 74-75. 93-94 , 97-98.

(7) Tezakir-i Cevdel, Haz. Cavid Baysun, (Ankara 1986). CL ss. 101-152, C. II. 109-111, C. III. 215-234. Manızat, Haz. YusufHalaçoğlu, (İstanbul1980). ss. 22-24, 189-193.

(8) Başbakanlık Osmanlı Arşivi (BOA) Yıldız Esas Evrakı (YEE), 18/1858/93/39. (9) BOA, YEE. 18/1858/93/39.

169

Cevdet Paşa'nın Arap Vilayetlerindeki Görevleri

Halep Valiliği

Tanzimat döneminde idari olarak devleti yeniden yapılandırma çalış­ınalarının yerel yönetim birimlerini kapsamaması düşünülemezdi. 1859 Niş ve 1860 Lübnan olayları hem devletin geleceği, hem de yabancı devletlerin müdahelelerinin en azından sınırlandırılması için taşra yöne­timlerine el atmanın ne kadar zaruri haJe geldiğini göstermekteydi. Bu nedenle ilk fırsatta taşra yönetiminin yeniden düzenlenmesi gündeme geldi ve 1864 yılında bir Vilayet Nizamnamesi hazırlandı (7 Cema­ziyelahir 1281/ 7 Kasım 1864). Bu yeni nizamna.me ile eyalet sistemine son verilirken tamamen uygulamaya koyulduğunda sancak, kaza, nahi­ye ve köy birimlerinden oluşan vilayet sistemi getiriliyordu. Vilayet nizamnamesinin hazırlanmasında Ali, Fuad ve Midhat Paşa'nın yanısıra Cevdet Paşa'nın da çok önemli katkılan vardı. Örneğin, uygulanacağı vilayate göre nizamnamede bazı değişiklikler yapılması Cevdet Paşa'nın 'devletin her bölgesinin ayrı özelliklere ve farklı yapıya sahip bulun­duğunun göz önünde bulundurulması gerektiği' yolundaki ısran sonu­cuydu. Bu nedenledir ki 1864 Vilayat Nizamna.mesinin ilk uygu­lamalarının gerçekleştirildiği Tuna (1864), Bosna ve Suriye (1865) vila­yetleri için çok az değişikliklerle ayrı nizamnameler hazırlandıl 10l. Yine aynı ilkeden hareketle Cevdet Paşa, adı geçen vilayetlerde uygulamaya koyulan 'meclislerde müslümanların ve gayrimüslimlerin yan yarıya temsil edilmesi' prensibinin müslümanların çoğunlukta olduğu vila­yetlerde uygulanmasına karşı çıktı. 1866'da yeni nizamnameye uygun olarak kurulacak olan Halep Vilayeti valiliğine tayin edildiğinde bu vila­yet nüfusunun çoğunluğunun müslüman olması hasebiyle Halep için hazırlanan nizammimeye "gayrimüslim aza ve mümeyyizin nısfa kadar olması" maddesini ilave ettirdil 1 ı ı.

Cevdet Paşa'nın Halep valiliğine. tayini çok üzüldüğü bir gelişmenin akabinde vuku buldu. Haziran 1864'te gönderildiği Kazan'da 4. Ordu Müşiri Derviş Paşa ile birlikte Fırka-yı Islahiyye'yi oluşturup bölgede nisbi bir sükünet sağladıktan sonra Kasım l865'te tekrar İstanbul'a döndü. Cevdet Paşa ilmiyye sınıfında yükselmeyi beklerken ve sonunda Şeyhülislam olmayı ümit ederken beklenmedik bir anda rütbesi kadı­askerlikten vezirliğe tahvil edildi (Ocak 1866). Kadıaskerlik rütbesine yükseltildiğinde derin bir nefes alan ve artık ilmiyye sınıfında kalmayı

(10) İlber Ortaylı, Tanzimatdan Cumhııriyete Yere! Yönetim Geleneği, (İstanbul 1985), ss.

52-53.

(1 ll Tezalcir, III., s. 200.

170

garantilediııı, çünkü şimdiye kadar kadıaskerlikten vezarete geçen yoktur diye sevinen Cevdet Paşa geç de olsa yanıldığını anladı. İlmiyye sınıfından çıkarıldığını kabullenmek zordu ama Cevdet Paşa gibi devlet­çi bir insanın uğrunda birçok fedakarlıklarda bulunduğu devleti için kavuğunu feda etmekten başka çare de yok gibiydi, Kavugunu çıkardı ve fesini giydL Şimdi sıra ona uygun bir memuriyet verilmesindeydi. Fırka-yı Islahiyye'nin oluşturulmasındaki ve Kozan yöresinin ısla­

hındaki başanlarını dikkate alan Fuad ve Ali Paşalar Adana ve Kazan'ın da dahil edileceği yeni Halep Vilayeti valiligine Cevdet Paşa'yı uygun gördüler. Gerçekten de hem Vilayet Nizamnamesinin hazırlanması esna­sındaki katkıları, hem de Fırka-i Islahiyye'nin teşekkülündeki başanları dolayısıyla Fırka-i Islahiyye'nin görev bölgesinin dahil edildiği ve vilayet nizamnamesinin ilk defa uygulanacağı Halep vilayeti için Cevdet Paşa yerinde bir tercihti. Paşa itirazsız görevi kabul etti (Ocak 1866) ve hazır­lıklar tamamlandıktan sonra Mart 1866 başında kendisine bağlı üst düzey görevlilerle birlikte Halep'e hareket etti(12)_

Cevdet Paşa Mayıs ortalarında Halep'e vasıl oldu ve yeni nizammlmeye göre vilayeti oluşturmak üzere faaliyete geçti. Vilayet, merkez saııcağıyla birlikte yedi sancaktan oluşmaktaydı: Halep (merkez), Payas, Adana, Kazan, Maraş, Urfa ve Zor. Sancakların ve vilayetin teşkilatlanması tamamlanıncaya kadar idari karaları alacak bir geçici meclis oluşturuldu. Adana, Kozan, Maraş ve Urfa'dan birer üye bu mecliste görevlendirHdL Müteakiben, özel şartlanndan dolayı Zor sanca­ğı sonraya bırakılarak diger altı sancakta yeni sisteme göre teşki­

latlanmaya başlandı. İlk önce Halep merkez sancağından başlanması gerekirken o sırada Kozarı'da çıkan eşkiya isyanlan dolayısıyla Maraş üzerinden Kozan'a gitmek durumunda kalan Cevdet Paşa, merkez sancağının teşkilatlandırılması işini yardımcılanna havale etti. 1866-1867'de sırasıyla Maraş, Kazan, Adana ve Payas sarıcaklarını yeni usule göre teşkilatlandırdı ve 1867 İlkbaharmda Halep'e döndü.

Halep'te Cevdet Paşa'yı bekleyen önemli işler vardı. Halep'ten ayrıl­madan önce talimat vermesine rağmen merkez mutasarnflıgı henüz teşkilatlandırılmamıştı. Bir de bizzat gidemedigi Urfa sancağı vardı. Öncelikle merkezin teşkilatlandınlması işini ele alan Cevdet Paşa diger alt birimlerin yanısıra Medi-i İdare-i Vilayet ve Divan-ı Temyiz gibi üst

(12) Ma'rO.zat, ss. 176-177; BOA, İrade Dahiliye, 37906, 25 Şaban 1282 ve İ.D. 37914, 28 Şaban 1282. Cevdet Paşa'nın Halep'e gitmek üzere yola çıkmasından önce valilik maaşma ilave olarak bazı zaruri harcamalarda kullanılmak için yüzellibin krş. tahsis edildiğine dair irade için bkz. i.D. 37908, 26 Şaban 1282.

171

kurumlan da kurarak Vilayetirı teşkilatlarıdırılması işini tamamladı( 131. Urfa'ya gitmeye zamanı olmadığından verdiği talimatlada da bu sanca­ğın teşkilatlandınlmasırıı sağladı. Diğer taraftan haberleşme ve güvenlik alanlannda önemli adımlar atıldı. Halep telgraf hattının tamam­lanmasınınll4l yanısıra sancakların güvenliğini sağlayacak zaptiye birimleri yeniden oluşturuldul 15l. Güvenlik konusunda en önemli işler­den birisi de Halep çevresindeki yerleşim birimlerini bedevilere karşı koruyacak özel taburlann teşkil edilmesiydi. Bu konuda Suriye valiliği ile müşterek hareket etmek ve yardımlaşmak zorunluluğu vardı, çünkü problemli bölgeler iki vilayet arasında bulunmaktaydı. Valilikler arasın­da gerçekleşen yazışmalar sonunda Cevdet Paşa, Suriye valisi Mehmed Raşid Paşa ve Şam'da bulunan 5. Ordu Müşiri Derviş Paşa 1284 Muharreminin ilk günlerinde Hama'da biraraya geldiler. Müzakereler sonunda iki vilayet arasında alınması gereken tedbirleri içeren ortak bir kararname hazırlandıl 16l. Kararnamenin en önemli maddesi iki viia­yetin de birer seyyar müfreze tertib etmesi maddesiydi. Cevdet Paşa Halep'e döner dönmez kendi payına düşeni yaptı. Tezakir'de övgüyle bahsettiğine göre, bedevileri korkutarak bedevileri devlete itaate sevke­den modern silahlarla donatılmış bir seyyar müfreze oluşturmayı başar­dıl17l.

Cevdet Paşa'nın iki yıllık Halep valiliğinin temel hedefleri, sınırlan oldukça geniş olan ve her bir sancağı nerdeyse bir vilayet büyük­lüğünde olan bu vilayetin yeni usule göre teşkilatlanması ve güvenliğin sağlanarak gittikçe artacak olan vilayet masraflannın kendi öz kaynak­lanndan karşılanmasıydı. Cevdet Paşa bu hedeflere ulaşabilmek için oldukça zorlanmıştı. Bunun başlıca nedenlerinden biri, vilayetlerin yeniden yapılanmasına tasarruf gerekçesiyle karşı çıkan Mehmet Rüştü Paşa'nın 1866 yılında sekiz ay sadrazamlık makamında bulunması ve

(13) Vilayet idaresinin düzenli bir şekilde icra edilebilmesi için gerçekleştirilen işler

arasında daha geniş bir hükümet konağına yerleşilmesi. rüsumat dairesinin geniş­letilmesi ve vilayet hizmetinde kullanılmak üzere Londra'dan litografya matbaası getirHimesini zikredebiliriz. Bkz. BOA, İMV. 24612 24 Şaban 1282; 25465 5 Şaban 1283 ve 25647 19 Zilhicce 1283.

(14) BOA. İMV. 24127. 24213 ve İrade Hariciye 12617. (15) BOA, İrade Meclis-i Vala (İ.M.V). 25613. 28 Zilkade 1283. Zabtiye maaşlannırı

sancaklar arsında farklılık arzettiği ve Adana ve Payas sancaklarının zaptiye maaş­larının diğerlerinden daha yüksek olduğu belirtilmektedir.

(16) Kararnamenin Osmanlıca nüshası için bkz. istanbul Büyükşehir Belediyesi, Atatürk Kitaplığı, Cevdet Paşa Evrakı, no. 34. Ayrıca transkribe edilmiş tam metin için bkz. Tezakir-i Cevdet. III., ss. 216-218.

(17) Tezakir, III., ss. 218-219.

172

bu dönernde Halep'e göndeıilen ödemelerde önemli kısıtlamalara gidil­mesi idi0 8l. Diğeri ise. vilayetin ve sancaklarının yeni usule göre teşki­latlanmasında Cevdet Paşa'nın adeta yalnız çalışmasıydı. Çünkü vilayet üst düzey görevlileri ve rnutasarrıflar yeni nizamnEunenin kurallanna ve ruhuna nüfuz edememişlerdi. Örneğin yeniden teşkilatıandırılan altı

sancaktan sadece Kozan sancağı Cevdet Paşa'nın ciddi manada katkısı olmadan gerçekleştirilebilmişti. Bu denli büyük bir vilayette her önemli işin valiyi beklemesi tabii olarak gecikmeye sebep olmakla birlikte vali­nin vilayetin geleceğine yönelik planlar, programlar yapmasını da engel­lemekteydi. Bütü.n bu olumsuzluklara rağmen vilayetin refahını artırıcı tedbirleri düşünmeye, ticaret ve endüstrinin gelişimini sağlayacak yol vb. alt yapı ihtiyacını giderici tedbirler almağa başlamışken Cevdet Paşa yeniden teşkil edilen Divan-ı Alıkanı-ı Adliyye başkanlığına tayin edile­rek İstanbul'a çağrıldı (Zilkade 1284/ Mart 1868).

Suriye Valiliği

Cevdet Paşa'nın ikinci defa olarak bir Aİ'ap vilayetine tayin edilmesi Şubat 1878'de gerçekleşti. Bu tarihte sadrazam olan Ahmet Vefik Paşa iyi anlaşamadığı Cevdet Paşa'yı Suriye valiliğine tayin etti. Evkaf Na.zırlığından alınıp valiliğe atanarak tenzil-i rütbeye maruz kalan Cevdet Paşa bu tayinin kendisi için büyük bir nimet olduğunu, çünkü o günlerde İstanbul'un Rumeli muhacirleri ile dolmuş olmasından,

Osmanlı ordusunun yenilmesinden ve Rusların Edirne'den İstanbul'a doğru ilediyor olmasından büyük üzüntü duyduğunu belirtmekteydi( 19l. İstanbul'dan uzaklaşmayı belki üzüntülerini hafifletir düşüncesiyle sevinçle karşılamış, bir sürgün gibi değerlendirmemişti. Bu nedenle kısa sürede hazırlıklarını tamamlayarak ailesiyle birlikte yola çıktı ve 20 Şubat 1878'de Beyrut'a ulaştı. Orada yaklaşık bir hafta kaldıktan sonra vilayet merkezi olan Şam'a geçti. 1 Mart 1878'de 5. Ordu Müşiri İzzet Paşa'dan görevi devraldı. O sırada Suriye Vilayeti Şam merkez sancağına ilave olarak Trablusşarn, Balka, Akka, Hama, Havran ve Beyrut sancaklarından oluşmakta idi(21l.

(18) Ma'ruzat, ss. 181-184, Tezaleir-i Cevdet, III .. ss. 205-212. BOA. İ.M.V., 25553, 14 Zilkade 1283.

(19) Tezakir, IV, ss. 173-174. (20) BOA, YEE, 18/1867/93/39, 12 Rebiyulevvel 1295. (21) Suriye Salnameleri, 1295-1296. Suriye Vilayetinin idari taksimatının genel bir deger­

Iendirmesi için bkz. Nejib Saliba, Wilayat Suriyya. 1876-1909, basılnıamış doktora tezi, Michigan Üniversitesi. 1971. ss .. 2-67.

173

Göreve başladıktan sonra Cevdet Paşa'nın öncelikle ele aldığı konu­ların başında dokuz aydır vekaletle idare edilmesinin ve 93 Harbinin yolaçtığı idari aksaklıkların giderilmesi gelmekteydL Şam'daki İngiliz Viskonsul'u Jago'ya göre, vilayet idaresinin tekrar işler hale gelmesi ve gözle görülür bir iyiye gidişin sağlanmasında Cevdet Paşa çok büyük bir pay sahibidirl22l. Bu cümleden olmak üzere otorite boşluğu döneminde görevini kötüye kullanan kaymakam vb. üst düzey yetkilileri değiştirmiş ve liyaketle çalışanları da çeşitli nişan ve hediyelerle mükafaatlan­dırmıştıl23l. Devletin saygınlığının ve otoritesinin artırılması babında resmi hizmette kullanılan binalannın tamiri ve yenilenmesi de ihmal edilmemekteyeli (24).

İdareele sağlanan bir takım iyileştirmelerin yanısıra Cevdet Paşa'yı oldukça uğraştıran iki önemli mesele vardı. Birincisi Havran olayları, diğeri ise müslüman göçmenlerin yerleştirilmeleri meselesiydi. Havran ve özellikle de Cebel-i Drüz devletin otoritesini bir türlü sağlam­

laştıramadığı yerlerin başında gelmekteyciL Bu bölge Cevdet Paşa gelme­den önce, Onun valiliği döneminde ve sonrasında problem kaynağı olmaya devam etmiştir. Cevdet Paşa'nın başını ağrıtan olayın özü şu idi: Stratejik açıdan önemli olan Ezra' köyünü ele geçirmeye karar veren Dürziler yeni kaymakam Abdulkadir Efendi'yi ikna ederek köyün buyruldusunu elde ederler ve köyün yönetimini Dürzi Şeyh İbn Ebu Asafa tevdi ederler. Buranın Dürzilerin eline geçmesi durumunda genel olarak Havran üzerinde daha etkin bir konuma geleceklerinden endişe eden Cevdet Paşa köyün mutlaka geri alınması gerektiği karanndaydı. 93 Harbi nedeniyle de elinde yeteri kadar askeri güç de yoktu. Sonunda sertliği ile tanınan Vilayet İdare Meclisi üyesi Osman Bey bir miktar asker ile bölgeye gönderilerek Dürziler kontrol altına alınmaya çalı­

şıldıl25l.

Müslüman göçmenler meselesine gelince; 93 Harbi nedeniyle göçmen durumuna düşen binlerce müslüman Şubat 1878'den itibaren Suriye'ye ulaşınaya başlamıştı. Yılın ilk yarısında Suriye'ye ulaşan göçmen sayısı 20.000'in üzerindeydi. Göçmenlerin yerleştirilmelerinde büyük sıkıntılar yaşanmaktaydı. Merkezi hükümetin maddi destekte bulunamaması, bazı bölgelerde yerli halkın yardımda gönülsüz davran-

(22) Public Record Office(PRO). Foreign Office(FO). 195/1201, Jago'dan Derby'ye, no. 5 Political, Damascus 27 March 1878.

(23) BOA, İD, 62294, 9 Rebiyulevvel 1295; İD. 62592, 19 cemaziyelahir 1295; İD. 62654, Gurre-i Receb 1295; İD, 62749, lO Receb 1295.

(24) BOA. İrade Şura-yı Devlet, 2052, 1989 ve 1998. (25) Bu konuda Cevdet Paşa'nın arizaları. telgrafları ve Meclis-i Mahsus kararı için bkz.

BOA İrade Meclis-i Mahsus, 2805

174

ması ve bazı bölgelerde de göçmenler ile yerliler arasında kavgaların meydana gelmesi Cevdet Paşa'nın işini hayli zorlaştırmaktaydı. Buna rağmen Latakya ve Hama'ya gönderilen bazı göçmenlerin sonradan Adana, İzmir ve İstanbul'a gitmelerinin dışında göçmenlerin Suriye vila­yetinin tarıma elverişli ve stratejik açıdan önemli bölgelerine yerleş­tirilmeleri sağlandı (26).

Bu yoğun çalışma döneminde Cevdet Paşa'yı belki de en çok üzen ve yıpratan Temmuz 1878'de ~mevi camii ve civarındaki bazı sokaklara kendisini ve idaresini hedef alan Türkçe ve Arapça el ilanlannın asıl­masıydı. İlanlar kısa sürede toplatılarak halk üzerinde olumsuz etki yapması önlenmeye çalışıldıysa da yan etkileri bakımından Cevdet Paşa'yı oldukça yıprattı. El ilanlanyla aynı kaynaktan çıktığı tahmin edilen rüşvet dedikodulannın da yayılması bölgedeki yabancı diplo­matların konuya ilgi duyınasını sağladı. Fransa'nın Şam konsolosu Rousseau, vilayette görevli Grek Ortodoks memurların rüşvetsiz iş

yapmadıklarını ve valinin de aynı karakterde bir insan olduğu imajını yayınaya çalıştıklarını düşünürken İngiliz başkonsolosu Eldridge iddi­aların ciddi olduğu karıaatiyle durumu İstanbuldaki İngiliz büyükelçisi Layard'a iletti. Layard 27 Ağustos 1878'de konuyu Sultan'la görüşerek iddiaların doğru olup olmadığının araştırılması gerektiğini belirtti. Sultan da cevaben bu şartlarda Cevdet Paşa'nın Suriye'de daha fazla kalmasının doğru olmayacağım, Paşa'nın gayret ve faaliyetlerinden faydalanılacak bir yere gönderileceğini söyler(27l.

Gerçekten de kısa bir süre sonra Cevdet Paşa, Kozarıoğlu Ahmet Paşa isyanını bastırmak üzere Kozan'a gönderildi. Paşa'nın Beyrut'tan Mersin'e hareketinden bir gün sonra 18 Eylül 1878'de isyarıın sona erdi­ği haberi Babıali'ye ulaştı. Ancak Cevdet Paşa'nın bu durumdan haber-

(26) Nedim İpek, Rumeli'den Anadolu'ya Tür/c Göçler~ Ankara 1994, ss. 212-214; Bilal N. Şimşir, Rumeli'den Türk Göçleri, I. Ankara 1989, ss. 351-352, 357, 368, 403-404, 415, 542-544, 594; FO, 424/68 no. 248 , Eldridge'den Derby'e no. 14 Political, Beyrut 28 Şubat 1878; FO 424 /68 no. 445 Jago'dan Derby'e no. 2 Political, Damas­cus 4 Mart 1878; BOA, BAEO, Suriye Gelen-Giden Serisi, Suriye Giden Defteri, no. 351, no, ll. 25 Mart 1294/ 6 Nisan 1878, no 15. 30 Mart 1294/11 Nisan 1878.

(27) FO 226/194 NasifMeşaka'dan Eldridge'e, özel mektup, Damascus, 29 Temmuz 1878. Meşaka'nın mektubunun ekinde el ilanlannın tercümeleri vardır. FO 226/194 Nasif Meşaka'dan Eldridge'e, özel mektup, Damascus 26 Temmuz 1878. AAE. 1 ı. Damas­cus. Rousseau'dan Waddington'a no. 7. 30 July 1878(El ilanlannın Fransızca tercü­meleri bu belgeye eklidir). Bkz. Max L. Gross. Ottoman Rule in the Province of Damascus, 1860-1909. Basılmamış doktora tezi, Georgetown University, 1979. s. 253 dipnot 116. FO 424/73 Eldridge'den Layard'a no. 74, Aleih 2 August 1878. FO 78/ 4275 Layard'dan Salisbury'ye, no. 1072. 27 August 1878, 21 May 1890'da White'dan Salisbury'ye (no. 216 secret) gönderilen belgeye eklidir.

175

dar edilmesi mümkün değildi. Bu nedenle Adana ve Kazan'da geliş­meleri teftiş eder mahiyette bir ayclan fazla bir süre kaldıktan sonra Şam'a dönmek üzere hareket etti. Bu arada Suriye'nin Mısır'a iltihak edeceği söylentileri çıktı ve Sultan bu durumdan oldukça rahatsız oldu. Söylentilerin sona erdirilmesi ve Suriye'nin ihtiyacı olan ıslahatın

gerçekleştirilmesi için güçlü ve tecrübeli bir valiye ihtiyaç olduğu fikri Babıali'de ağırlık kazandı. Sonuçta sadrazam SafVet Paşa'nın teklifiyle o zaman Girit'te bulunan Mithat Paşa'nın Suriye valiliğine tayin edil­mesi kararlaştırıldıl28l. ı 1 Kasım 1878'de de münasip bir memuriyete getirilmek üzere Suriye valiliği görevine son verildiğine dair Cevdet Paşa'ya telgraf çekildi. Aynı telgrafla kendisinin yerine Midhat Paşa'nın tayin edildiği ve yeni valinin Şam'a vasıl olmasıyla devir teslimi yapıp İstanbul'a dönmesi gerektiği de bildirildil29l. Kasıın sonunda Şam'a geldiğinde görevden alındığını ve yerine Midhat Paşa'nın tayin edildiğini öğrenen Cevdet Paşa görevi Midhat Paşa'ya devredip Beyrut'a geldiğinde 9 Zilhicce 1295/4 Aralık 1878 tarihli irade ile Ticaret Nazırlığına tayin edildiği haberini alarak İstanbul'a döndül30l.

Sonuç

19. yüzyıl Osmanlı devlet adamlan ve alimleri arasında Cevdet Paşa'nın seçkin bir yeri olduğu tartışılacak bir husus değildir. Cevdet Paşa'nın bu seçkin konuma sahip olmasında en büyük etken ise devlet ve ilim adamlığını birini digerine tercih etmeden birarada yürütmesidir. Daha da önemlisi, ilirnde kazandığını devlet hizmetinde, devlet hizme­tinde bulunarak kazandıklarını da ilmi sahaya yarısıtabiimiş olmasıdır. Cevdet Paşa'nın Araplada ilişkisi de bu noktada önem kazanmaktadır. Cevdet Paşa, dilini, tarihini, inançlarını ve kültürünü hakkında eser yazabilecek kadar bildiği insanlan yöneten ender şahsiyetlerin en önde gelenlerinden biridir. Bu özelliği Suriye valiliği döneminde meydana gelen olaylan yorumlamada etkili olmuştur. Valiliğinin ilk aylannda Avrupa basınında Suriye halkının hükümete karşı geldiği ve Mısır vila­yetine veya başka bir devlete iltihak etmek istedikleri yolunda haberler çıkmış ve bu söylentiler Babıali'yi endişeye sevketmişti. Cevdet Paşa ise saclarete gönderdiği arizasında konuyu şöyle değerlendirmekteydi:

"Böyle bir fikr-i fasid Suriye ahalisinin ezhanına girer şey değildir. Zira

(28) BOA, İD, 63122, 15 Zilkade 1295/10. Kasım 1878.

(29) YEE. 18/553-374/93/37 Batıali'den Cevdet Paşa'ya 30 Teşrinievvel 1294/ ı 1 Kasım

1878; 18/553/375/93/37: 18/553-376/93/37.

(30) Tczaldr, IV. s. 175.

176

Suriye ahalisinin ekseri ehl-i İslam olup bunların Hilafet-i celileye irti­bat-ı vicdanileri pek müstahkemdir."(3ll Hem Cevdet Paşa'nın, hem de halefl Midhat Paşa'nın valilikleri dönemlerinde Osmanlı yönetimi aley­hinde bulunmak isteyenlere karşı gösterilen mahalli tepkiler Cevdet Paşa'nın değerlendirmesinin ne denli yerinde olduğunu göstermektedir.

(31) BOA YEE, 18/553-210/93/35 Cevdet Paşa'dan Sadaret Müsteşarlıgına ariza, tarih­

siz.

177