acinin aktiĞi yer · dağılan eski bir şölen çözülen kalabalıkta suluboya kartpostallar...

144
1

Upload: others

Post on 07-Jun-2020

4 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: ACININ AKTIĞI YER · dağılan eski bir şölen çözülen kalabalıkta suluboya kartpostallar atmış herkese nejlâ anımsasınlar diye kendisini ara sıra ve kuşlarıyla. 19

1

Page 2: ACININ AKTIĞI YER · dağılan eski bir şölen çözülen kalabalıkta suluboya kartpostallar atmış herkese nejlâ anımsasınlar diye kendisini ara sıra ve kuşlarıyla. 19

2

ACININ AKTIĞI YER

Raif Özben

yazı kültürü

Page 3: ACININ AKTIĞI YER · dağılan eski bir şölen çözülen kalabalıkta suluboya kartpostallar atmış herkese nejlâ anımsasınlar diye kendisini ara sıra ve kuşlarıyla. 19

3

RAİF ÖZBEN

TOPLU ŞİİRLER

Yazı Kültürü

Yerel Süreli Yayın

Sahibi ve Sorumlu Yazı İşleri Müdürü: Sedat Şanver ÖĞE

Yönetim Yeri: Atatürk Mahallesi, 927 sokak No. 4/ 1

Bornova/ İZMİR

0.507.801 22 37

ISSN: 2146-5290-21

BASKI ÖNCESİ HAZIRLIK YAZI KÜLTÜRÜ YAYINCILIK

[email protected]

BASKI

BASSARAY MATBAASI

SANAT CADDESİ NO: 1/5 ÇAMDİBİ İŞ MERKEZİ

ÇAMDİBİ/ İZMİR

0.232.457 71 48

BASKI TARİHİ

ARALIK 2017

Page 4: ACININ AKTIĞI YER · dağılan eski bir şölen çözülen kalabalıkta suluboya kartpostallar atmış herkese nejlâ anımsasınlar diye kendisini ara sıra ve kuşlarıyla. 19

4

Page 5: ACININ AKTIĞI YER · dağılan eski bir şölen çözülen kalabalıkta suluboya kartpostallar atmış herkese nejlâ anımsasınlar diye kendisini ara sıra ve kuşlarıyla. 19

5

TÖREN ŞİİRLERİ

Page 6: ACININ AKTIĞI YER · dağılan eski bir şölen çözülen kalabalıkta suluboya kartpostallar atmış herkese nejlâ anımsasınlar diye kendisini ara sıra ve kuşlarıyla. 19

6

Page 7: ACININ AKTIĞI YER · dağılan eski bir şölen çözülen kalabalıkta suluboya kartpostallar atmış herkese nejlâ anımsasınlar diye kendisini ara sıra ve kuşlarıyla. 19

7

ISSIZ TEGAZZÜL I Mahir Baranseli’nin anısına bir kentin gece aydınlığıdır kararmış gündüzlerimiz bir tutsak pazarındayız kenetlenmiş ellerimiz beynimiz acılı bilinç sağda solda suskun yaşam ateşten narteks içinde gider gelir kaderimiz herkes dizilir evlerde perdelerin diplerine dışarlarda kimseler yok arar durur gözlerimiz gün puslanır akşam yanar karanlıklar gelir gider içimizde paslı umut gelmeyen gündüzlerimiz birer oyuncak yaygıdır sokaklar caddeler yollar kimimiz nefti reoda bodrumda saklı kimimiz sopadır coptur akreptir boğma teli yılan zehri işkence araçlarıyla doğrulur bedenlerimiz gülünç kahramanlıklarla beslenirken içgüdünüz ağır acılar altından parıldar gecelerimiz farz edin ki birimizi en azından gece öldürebilir bu sizin yüreğinizse bizim de ölmediğimiz

Page 8: ACININ AKTIĞI YER · dağılan eski bir şölen çözülen kalabalıkta suluboya kartpostallar atmış herkese nejlâ anımsasınlar diye kendisini ara sıra ve kuşlarıyla. 19

8

ISSIZ TEGAZZÜL Il Özden Çelebi’ye birdenbire ışıklı bir boşlukta sönükleşir gözlerimiz günbatımlarında üşürüz daralır gecelerimiz bir çöl fırtınası gibi uğul uğul akar kentler gecikmiş hiçbir trenden inmez beklediklerimiz ayağımızın dibinden bile kavrasak dünyayı yeraltı karanlığında şaraptır hüzünlerimiz yalnızlığı doldurmayan gülüşlerle avunurken birinde bir şeyler arar uzar gider ellerimiz ne leylâ adı ne yseult gizlediğimiz çiçeğin unutulmuş bir tarlada çimliyor ektiklerimiz koptu gitti koptuk gittik/koptuk koptuk koptuk gittik bin bir köşede ezilip sızlıyor bir yerlerimiz ve bakarsın biri daha yitip gitmiş aramızdan kendi aydınlığımızda tutulmuştur dillerimiz

Page 9: ACININ AKTIĞI YER · dağılan eski bir şölen çözülen kalabalıkta suluboya kartpostallar atmış herkese nejlâ anımsasınlar diye kendisini ara sıra ve kuşlarıyla. 19

9

BİR GECE MONOLOĞU göçen onca candan eş dost şimdi de her yerdeler tanıklığına gelirler sorularla dinlenirler ayrılıkları kızgın bir burgudur döner durur bağrında ve yüreğini kanırtır kanırtıp yakar geçerler kuru gözlerle bangır bangır ağlarsın sessizliğinde sürekli için yıkılır döner sana gülümserler yüzleri hep seninledir sesleri eşsizlikleri düşlerinde gezinirler imgelemine girerler silindiklerinde bile yokluklarını duyarsın sonra bir boşluk içinden birden bire belirirler hepsi geceli gündüzlü anılarında yer tutar bazen sana güç verirler boğuntunu yeğniltirler ömür bir yerde bitse de bir başka yaşıyor giden onlar sana sevgilerle dirilmeyi öğretirler tüm mevsimlere uyumlu malsız mülksüz zenginlikle acı yüklü özleminden şu dünyaya eklenirler

Page 10: ACININ AKTIĞI YER · dağılan eski bir şölen çözülen kalabalıkta suluboya kartpostallar atmış herkese nejlâ anımsasınlar diye kendisini ara sıra ve kuşlarıyla. 19

10

ARKADAŞ Mahir Baranseli için senin yüzün ölüme uymazdı yüzün nerede baksana sığmıyor işte büyüdükçe hüzünlerde nasıl beyaza zorlansın buralarda yaşadığımız bu kara toyların şimdi sensiz döndüğü yerlerde iyi anla gene biziz uzak yakın orda burda sokaklarda otellerde yollarda otobüslerde hani insan ihanet gibi yaşarken bile ağlasa bize yeterdi gizli bir yerde aynı anda okunacak mektuplar gibi gizler nasıl da bekliyor gelişen bahçelerde bilmediğimiz savaşlar vurucu yabansılıklar gecelerde köpüklerde ve kıyısız denizlerde ve kıyısız denizlerde yalnızlık yepyeni bir şey küfredilecek bir yasa gürül gürül imgelerde bozgunlarla yaratılan bir sürgünü gel de anla arkadaşsız kelimesiz gene çok yalnız bir yerde bir genç kızın gözlerini senin için siliyorum sen hep bizimlesin diye şimdi ve geleceklerde bir çocuk doğsa bu sensin açılsa yaşam güzelce bir evde mi sokakta mı belki sonsuz trenlerde ölüm adlı bir imgeden soluğunu duyuyorum kim sorabilir ki raif mahir nerde mahir nerde

Page 11: ACININ AKTIĞI YER · dağılan eski bir şölen çözülen kalabalıkta suluboya kartpostallar atmış herkese nejlâ anımsasınlar diye kendisini ara sıra ve kuşlarıyla. 19

11

BİR TÖREN İLAHİSİ Ruhi Su için denecek ki van ellerinde dağlar öksüz bir çocuğa imrenip büyümüştür bir bebe ki yalnız doğmuş abdal yürümüş yüreğinde yöresinde inceden yollar yürümüş çorak çatlak vadilerden sırtında adana sıcağı işgal yarası sızılarla beslenip uzayan akarsular ine çıka derinleşen baş döndüren toroslar uzamış yatılı okul düşlerine titrerken öksüzler yurdu avlusunda bir yürek daha ırmaktan ırmağa ses kilimden kilime renk buluttan buluta söz akıp gelmiş süt olmuş ezgilerin memesine ve yalnızlık denen o büyük anne uzatmış o memeyi ağzına elleriyle büyümüş ankaralara doğru bir çocuk büyümüş kars’ta hakkâri’de istanbul’da uzarken sıradağlar örneği acılar alınmışlar bir yeniden sazının tellerine yumuşamış kıraçlar duygulanmış tarlalar gülüşler dalgalanmış fabrikalardan ve susuz yerlerde açan bir tür karanfil yürümüş başucunda dünyaya karşı bir destan dile gelince mutlaka denecek ki o senin karanfilindir

Page 12: ACININ AKTIĞI YER · dağılan eski bir şölen çözülen kalabalıkta suluboya kartpostallar atmış herkese nejlâ anımsasınlar diye kendisini ara sıra ve kuşlarıyla. 19

12

bilirim mutlaka söylenecektir alınmış abdesti gibi pir sultan’ın sana halkından geçen bir imanın yunusları karacaoğlanları çoğaldıkça milyonlarca ağızda o semahlar o zeybekler o ilahiler inanılmaz bir sevgiyle usuldan inanılmaz bir coşkuyla gümbür de gümbür sıcaklığınla büyümüş dost korolarda ve dünyadan taşan kalabalıkta bilirim mutlaka söylenecektir bilirim sen de duymuşsun mutlaka gecenin geç saatleri içinde bir opera dönüşünde örneğin söylenmemiş marşlar uğuldamışsa ankara’da soğukta yoksullukta ya da sesin kesilince radyoda o derinden mahpusluk türküsünü bir köroğlu alır bir dadaloğlu biri yol arar sesiyle zifiri karanlıkta

Page 13: ACININ AKTIĞI YER · dağılan eski bir şölen çözülen kalabalıkta suluboya kartpostallar atmış herkese nejlâ anımsasınlar diye kendisini ara sıra ve kuşlarıyla. 19

13

hangi gündüzden çıkmıştın o serez çarşısına çevrede konuşmanın görmenin yediği bozgun ve çiseleyen yağmuru duymadan sallanan ya da ölüm toprağında dinlenir gibi sırtüstü yatan kaç beden sanrılarla karıştırıldı ve kim bilir kaç türlü zulümle yaşadın sen seslerde ezgilerde umut çizgilerinde şimdi diri anılara dönüşen her şey bırakılırken insan denen emin ellere yürekten yüreğe akan acı su izlerinin büyüsüyle kutsanır bir bilinçtir günlerdir o ölüm ilânları taşar gazetelerden gönüllere taşınır tören sessizliğinden evlere ve büyük bir gündüzden yürününce yollara bilirim söylenecek mutlaka söylenecek denecek ki tören boyu susup bunu söyledi –öz yurdum içinde kaçıncı kere söyleyin bu kaçıncı vurdular beni

Page 14: ACININ AKTIĞI YER · dağılan eski bir şölen çözülen kalabalıkta suluboya kartpostallar atmış herkese nejlâ anımsasınlar diye kendisini ara sıra ve kuşlarıyla. 19

14

TUNCAY IŞIK İÇİN AĞIT Yalçın Çapan’a sevgiyle anı şimdi nereye aktığı belli olmayan bir azeri arastır gece yarısı içimizin dağlarında çayların yatağı kurur toprak derin derin çatlar dolaştığın dağlarda gerilerde ilkgençliğin attığı kement pekos bil çetesindeki çocukları çevreler ağızlarında dumanlardan yuva kuran türküler o çocuklar yavaş yavaş kaydılar gözlerinden soğuk bir kurşun kalıp gibi kaplarken seni o çocuklar nerelere gittiler karsçayı boylarınca çimlere çiçeklere uzun uzun bıraktığın selâmlar şimdi bir haberle kapımızı çalarken her güzelden el alıp her insandan ses veren ve usanıp ufak tefek kavgalardan dağlarca bir dil olmak isteyen senin yakınlığındır uzayan içimize mertliklerin para ile alınıp satıldığı bir dünyada kurt avında sürekli aranırken kötülüğü kurşunlardın bilinçsiz çöl içinde yüreğinde dostluğun en verimli bahçesi elindeki kadeh gibi savururdun yaşamı ve bir kadeh gibi kalbin kırılıp bütün zehirlerden arındığında gelip kapımızı çalardın nerede olsak uyusak uykumuzu dağıtırdı gülüşün yorgunsak dinlenir ve dirilirdik alnında ışıyan insan onuru elinde şolohov ciltleri ya da tilki postları sözünde dağlardan diri bir ceylân dolaşırdın kars’ı yönsüz yordamsız azeri bir aras gibi gece yarısı nereye aktığın belli değildi

Page 15: ACININ AKTIĞI YER · dağılan eski bir şölen çözülen kalabalıkta suluboya kartpostallar atmış herkese nejlâ anımsasınlar diye kendisini ara sıra ve kuşlarıyla. 19

15

dudağında karanlıktan yuva kuran türküler yüzünde katışıksız korunmuş sevgi nehrin kalın buzlarında yürürken büyük yalnızlığını görürdük gecelerde ve gündüzleri dağ ufuklarından bir merhaba gibi beklerdin bizi yoksul çiftliğinin mutluluğuna parıl parıl inen kar fırtınası bir rakıyla yeniden sislendiğinde insanlığın yorularak durduğu suskunluk setlerinde oturup dinlenirdik ve başlardı yeniden hırpalayıcı yaşam dağılırdı soframız mektup ucunda kalırdık nereye gitsek bir bağbozumu her yerde çözülüp dağılıyoruz her yerde alel acele yolcuyuz böyle birdenbire gözden mi kaçıyoruz kütüklüğünde patlamamış isyanlar sen dipdiri yaşarken dünyamızda soğuk nasıl sarıp yok eder seni nasıl candır bırakıp gider seni bitti mi uzaklık uzun mektuplar nehirlerin yatakları kuruyor anımızda

Page 16: ACININ AKTIĞI YER · dağılan eski bir şölen çözülen kalabalıkta suluboya kartpostallar atmış herkese nejlâ anımsasınlar diye kendisini ara sıra ve kuşlarıyla. 19

16

ağıt ölüm adındaki çürük ağacın çürümüş yaprağı değildir insan yaşamın en gizil bahçelerinde sensin çiçekler içinde dolaşan şimdi seninle akan ırmaklar birden ürperir acır/acısın/acının aktığı yerler bellidir

Page 17: ACININ AKTIĞI YER · dağılan eski bir şölen çözülen kalabalıkta suluboya kartpostallar atmış herkese nejlâ anımsasınlar diye kendisini ara sıra ve kuşlarıyla. 19

17

RUHİ GÖRÜNEY bir yere gitmiş olamaz dalga geçiyor yaşamla kendini gizleyerek keskin çizgiler telaşlı renkler altından duyuruyor en yeni sözünü bir balığın bilinçaltına saklanmış olmalı zehirli zıpkınlarıyla karanlık okyanuslardan vurup çıkarmak için tarihin vahşi yüzünü

Page 18: ACININ AKTIĞI YER · dağılan eski bir şölen çözülen kalabalıkta suluboya kartpostallar atmış herkese nejlâ anımsasınlar diye kendisini ara sıra ve kuşlarıyla. 19

18

NEJLÂ’NIN BÜTÜN KUŞLARI Kerem’e ve Saldıran’a nejlâ bütün kuşlarını uçurdu birdenbire kuşadası’nın en ağır neftî ağaçlarına göz atsınlar diye sessiz ağıtlarıyla toprağında çiçeklerle gülümseyen mezarına kesik ve kapkara bir ötüş iri bir baykuş aydınlığın içinde yarasa çığlıkları serçeler tiz bir sessizlik yokluk söz almış olmalı güvercinler birer haber hiçliğe çıkan dallarda martılar çığlıklarından dökülüyor denize dağlarda bir çağıltı bir keklik iniltisi dağılan eski bir şölen çözülen kalabalıkta suluboya kartpostallar atmış herkese nejlâ anımsasınlar diye kendisini ara sıra ve kuşlarıyla

Page 19: ACININ AKTIĞI YER · dağılan eski bir şölen çözülen kalabalıkta suluboya kartpostallar atmış herkese nejlâ anımsasınlar diye kendisini ara sıra ve kuşlarıyla. 19

19

söylesinler diye bütün renklerini şarkılarının giysilerinin mor eflatun pembe gülüşlerini resimlesinler diye yaşama sevincini devinen aydınlıkta geçirsinler diye tüm sevgisini annesiz çocuklara ulaşılamamış bir dünyanın ekvatorunda buluşsunlar diye dostluklarla arınılan olası bahçelerde yarattığı tüm kuşlar bir görünüp bir kayboluyor düşlediği yaşamın yakamozları uçuşlarında artık kendini bütünüyle o kuşlara bıraktı nejlâ gözlerimiz zaman zaman takılsın diye kanatlarına

Page 20: ACININ AKTIĞI YER · dağılan eski bir şölen çözülen kalabalıkta suluboya kartpostallar atmış herkese nejlâ anımsasınlar diye kendisini ara sıra ve kuşlarıyla. 19

20

METİN ÖZDEN İÇİN TÜRKÜ simav gediz kütahya istanbul eskişehir izmir köyleri kasabaları kentleri ırmaklarıyla buğday mısır tütün pancar pamuk tarlalarıyla ve fabrikalarıyla gittikçe bacaları tütmez olan çilesinden geçtiğin memleket ne kadar büyük en dişi türkülerin ruhuna bakıp dururdun görebildin mi hangi bakirenin tenindeydi aşkın yangını yürüdün anadolu adlı halkbilim kaynağını okuyarak otobüsler trenler uçaklar birer kağnı sarıköy’de rastladın mı tapduk’un yunus’una kimdi ayını görüyordu yerde ve hangi çırılçıplak kadının takısıydı özgürlüğün aynası hangi çerçeveye sığıyordu bütün evren tutkusu büyütüldükçe bu kadar küçülebilir mi dünya artık toprakla örtülmeye çalışılırken bile her şey sana iman eden felsefede kalan dahi ölüm yarası

Page 21: ACININ AKTIĞI YER · dağılan eski bir şölen çözülen kalabalıkta suluboya kartpostallar atmış herkese nejlâ anımsasınlar diye kendisini ara sıra ve kuşlarıyla. 19

21

RHEINLAND PFALZ’DA TÜRK ÇOCUKLARI koblenz’de bir Türk evidir merhaba duvarsız çatısız rhein boylarında okuldur kara dalgalı soğuklar ve gökyüzü kurşun renkli bir otağ ve gözler önünde nemli bir örtü derin bir ortaçağ gibi uğuldar hava oyun içinde öğrenir çocuklar pek öyle yumuşak değil bu mosel anne hırçın rhein’ın koynunda kaybolsa da bir birliğin taş anıtı önünde cinsel şırıltısıyla bulanık suyun oyundan oyuna geçer çocuklar sevinçten sevince geçişir acı dağılır bir güzün ıssızlığında mor eller çatlak dudaklar titrek gülüşler dökülür gibi frankfurt göğünden gece köhne boşlukta kımıldar gözleri koblenz’de türk çocukları… bacharach vadisinde çoğul bir yoksulluğa uzar anıları

Page 22: ACININ AKTIĞI YER · dağılan eski bir şölen çözülen kalabalıkta suluboya kartpostallar atmış herkese nejlâ anımsasınlar diye kendisini ara sıra ve kuşlarıyla. 19

22

gettoda kronik bronşit bir baba öksürükler arasında düş görür tam gömüldüğü sırada hasankale’de bulup getirmişlerdir sonunda nazlı’sını “baba affet” deyip deyip toprağına yapışır turgutçuğu yasadışı marklarla mermerciye koşar türbesi için baba ağlar karanlık mezarında speyer’de minyon bir fuarda küçücük kız annesi ve ablası dolaşırlar çıkışsız bir akşamı sapsarı burgacında kararan ufukların dolaşırlar bütün gök boşluğunu ölçüsüz bir türkçe ağızlarında anadilini küfürle taşır dudaklarında gymnasiumdan bir cafe girişine nerde heidelberg’deki bakire meryem nerde şu boyuna sırtını dönen kızlar dönüp dönüp bir kapıya bakar aylardır bir ahmet sıkışık durumdaki ilkgençliğiyle kilitler başarısını eskimiş çantasına gider gelir kaç kapıya bakar aylardır

Page 23: ACININ AKTIĞI YER · dağılan eski bir şölen çözülen kalabalıkta suluboya kartpostallar atmış herkese nejlâ anımsasınlar diye kendisini ara sıra ve kuşlarıyla. 19

23

özürlüler okulunda germersheim’de omuzunda boncuk gibi küçülmüş türkçe bir fatma çocuk bakınır çimenliklerden gözleri yıldız yıldız uslamlama bakınır almancanın duvarlarına bir 29 ekim gecesinde panoda çocuk yapısı türkiye nasıl da yakalamışlar toprağının rengini lâcivert yakıştırmışlar denizlerine ayyıldızla sarmışlar ankara’yı ayyıldızla atatürk’ü kendilerini ve art arda özgürlük sözlerini onuru kurtuluşu mutluluğu sarmışlar ayyıldızla dönüp dururlar türk ve alman ezgileri aynı korodan ikidilli çaydaçıra birçok dilli sıksara ve el ele çocuklar und kinder unutulmuş getttolar gestapolar ve “memleket” adlı bir alman şarkısıyla yurtsamaya keserken coşkulu şölenleri oyun içinde birden ayrımsar çocuklar dışarda aysız yıldızsız karanlık sabaha yine çok puslu almanya

Page 24: ACININ AKTIĞI YER · dağılan eski bir şölen çözülen kalabalıkta suluboya kartpostallar atmış herkese nejlâ anımsasınlar diye kendisini ara sıra ve kuşlarıyla. 19

24

12 EYLÜL GÜNLERİNDE ŞİMDİKİ ZAMAN KİPLERİ evimizi çiçeklerle donatıyoruz sokakta çocukların çığlık atıyor pencerenin yanında süngü ve dipçik bir ses bütün oyunları evlere süpürüyor birden karşıdaki verimli bir tarlaya haki elbiselerle su sıkılıyor

Page 25: ACININ AKTIĞI YER · dağılan eski bir şölen çözülen kalabalıkta suluboya kartpostallar atmış herkese nejlâ anımsasınlar diye kendisini ara sıra ve kuşlarıyla. 19

25

aslında yaşam süregidiyor sanılsa da ekmek bile çoğu kez korkuyla çiğneniyor insanlar işlerine güçlerine açık hava koridorlarından geçip gidiyor kulluk var direnme yok çün osmanlıyuz az çok kimileri camlarda bile korkarak gülümsüyor bir meczup gibi başı önde gözlerinde tilki bakışı kaypak bir din tacirine mihraplar açılıyor kiminin başı koparılmış kimi ipte sallanıyor kimileriyse şükrün ve zikrin esrikliğinde eylem donuyor zaman dondu tarih dondu donacak/ çıt yok ama yere damla düşse ülke gümbürdeyecek

Page 26: ACININ AKTIĞI YER · dağılan eski bir şölen çözülen kalabalıkta suluboya kartpostallar atmış herkese nejlâ anımsasınlar diye kendisini ara sıra ve kuşlarıyla. 19

26

Page 27: ACININ AKTIĞI YER · dağılan eski bir şölen çözülen kalabalıkta suluboya kartpostallar atmış herkese nejlâ anımsasınlar diye kendisini ara sıra ve kuşlarıyla. 19

27

SEVGİNİN AKTIĞI YER

Birinci Basım: Yazko, İstanbul: 1985 İkinci Basım: Etki, İzmir: 1996

Page 28: ACININ AKTIĞI YER · dağılan eski bir şölen çözülen kalabalıkta suluboya kartpostallar atmış herkese nejlâ anımsasınlar diye kendisini ara sıra ve kuşlarıyla. 19

28

Page 29: ACININ AKTIĞI YER · dağılan eski bir şölen çözülen kalabalıkta suluboya kartpostallar atmış herkese nejlâ anımsasınlar diye kendisini ara sıra ve kuşlarıyla. 19

29

şüheda’ya

Page 30: ACININ AKTIĞI YER · dağılan eski bir şölen çözülen kalabalıkta suluboya kartpostallar atmış herkese nejlâ anımsasınlar diye kendisini ara sıra ve kuşlarıyla. 19

30

Page 31: ACININ AKTIĞI YER · dağılan eski bir şölen çözülen kalabalıkta suluboya kartpostallar atmış herkese nejlâ anımsasınlar diye kendisini ara sıra ve kuşlarıyla. 19

31

SENİNLEDİR

Page 32: ACININ AKTIĞI YER · dağılan eski bir şölen çözülen kalabalıkta suluboya kartpostallar atmış herkese nejlâ anımsasınlar diye kendisini ara sıra ve kuşlarıyla. 19

32

Page 33: ACININ AKTIĞI YER · dağılan eski bir şölen çözülen kalabalıkta suluboya kartpostallar atmış herkese nejlâ anımsasınlar diye kendisini ara sıra ve kuşlarıyla. 19

33

SENİNLEDİR

haydi kaldır başını bu yollar seninledir

mordikenler.. hayıtlar.. zakkumlar seninledir

binlerce yıl daha sende kök salar bıraksan acı

sevinçler gibi boy atan bu ağaçlar seninledir

hüznü sigara dumanı gibi maviye karıştır

kırlangıç.. güvercin.. martı.. bütün kuşlar seninledir

gölgeler ve karanlıklar birbirine dönüşürken

geceden geceye kalan parıltılar seninledir

bir ormandan daha rahat yakılan ortadoğu’da

ateşler içinden çıkan o çocuklar seninledir

ölüdeniz barışçıldır… katrancı… gökova… turunç…

daha nice serinlikler bütün sular seninledir

seninledir her yüreği düzeltebilen aydınlık

özlemi bir cennet olan ayrılıklar seninledir

Page 34: ACININ AKTIĞI YER · dağılan eski bir şölen çözülen kalabalıkta suluboya kartpostallar atmış herkese nejlâ anımsasınlar diye kendisini ara sıra ve kuşlarıyla. 19

34

YOLCULUK ANISI

belleğimde bir menekşe bahçesi

ve çözülüp toplanan kadınlığın

yolların bitimsiz çoğulluğunda

dağlarla el sallayan yalnızlığın

gittikçe sayrı hüzünlerden ağır ağır

bir iç okşamasıdır yakınlığın

bütün serüvenlerimle uyudum gözlerinde

serdiğin bir yataktır uzaklığın

gece de arkadaşımdı devrildi gitti

akışan sabahtır yumuşaklığın

Page 35: ACININ AKTIĞI YER · dağılan eski bir şölen çözülen kalabalıkta suluboya kartpostallar atmış herkese nejlâ anımsasınlar diye kendisini ara sıra ve kuşlarıyla. 19

35

GECE YİRMİ ÜÇ GAZELİ

bir çılgının yazılamayan uzun gizli günlüğünde

yaşanır gelişir biri korkunç sayfalar içinde

leylak leylak anılsa da suyu çekilmiş sevgiler

kurur cılız insanların iğreti bitkilerinde

bozuk içkiler örneği döküp saçtığım bir şeyler

cam kırığı anılardır belleğin sinirlerinde

sesinden seslerle gece örülü sonsuz bir boşluk

yıldız yıldız kımıldarken yüzünün enginliğinde

kendi toprağında yalnız biri güler karanlıkta

ve insanları diriltir işkence ölümlerinde

ve çok uzak bir izmir’le uzar çoğalır yokluğun

bir ısı buzları kırar soğuk kars gecelerinde

bana yaktığın o ateş senin altın yüreğindir

çoğalıyor dünya denen bir şömine üzerinde

içimizden hiçbir dile sığmayan bir ışık yansır

yaşam adlı giysimizin en alıngan renklerinde

Page 36: ACININ AKTIĞI YER · dağılan eski bir şölen çözülen kalabalıkta suluboya kartpostallar atmış herkese nejlâ anımsasınlar diye kendisini ara sıra ve kuşlarıyla. 19

36

BİR KIRGINLIK ŞİİRİ

hâlâ gidiyor musun o karışık caddelerden uzun yollardan

yanında kimler var gerilerde kalmış uzun yıllardan

içlerinde yabansı otların üreyen ağırlığı

gene insanlar gürül gürül akışıyor aynı bulvardan

içimizde bin bir insan ayırdı su ve toprağı

ne dünyalar çoğalıyor insanlarda kalanlardan

kımıldayışın

gülüşün

ve kopup giden ellerin

bozkır gibi yalnızlığı çiğneyip geçtim ardından

yokluğunun gözesinde söylen söylen çimlenirken

bir şey denizlerle yitti dokunaklı yağmurlardan

sonra sevinçler sevgiler bizleri aşan acılar

iyi yüzlü sevgililer sessiz yordamsız yanılan

yaşanıldı ve geçildi kırgın yanılsamalardan

sanrıları yok ederek yaşamın enginliğinde

büyülü bir giz olarak duyuldun ağır anlardan

duyuyor musun çok ağır bir dünyada yaşarken bile

sevgi acı bir söz gibi halkalanır uzaklardan

belleğin yürekleşen dirimini duyuyor musun

yaşama yeni şeyler katıyor anılardan

yoksa hâlâ gidiyor musun/şöyle bir yerde durdun mu/

tut/sıkı tut yüreğini düşmesin/yüreğin benim

kırılır tuz buz olur geçerken bulvarlardan

Page 37: ACININ AKTIĞI YER · dağılan eski bir şölen çözülen kalabalıkta suluboya kartpostallar atmış herkese nejlâ anımsasınlar diye kendisini ara sıra ve kuşlarıyla. 19

37

YİTİK SEVGİLİ

çocukların kuşların bulutun yağmurlu sesi

boyuna yer değiştirip dururken

serin bir yel günah yıkar gibi yalar yüzleri

kendi kendinden süzülüp doğaya dönüşür tarih

herkes nerdeyse birbirini sevecektir/ ve bu

çoklarının kendinden bilerek gizlediği

öteki adındır senin

senin öteki adındır önümde duran

karanfiller güller leylâklar ve gökyüzü

kaçışan serçeler beklenmedik menekşeler

çıldıran tomurcuklarla el ele yürüyenler

sonra sevecen anne kösnül yosma hünsa öğrenci

gelir renk renk ışıklara karışır

artık her gülümseyişte adın çağrılır

evrenin gizleriyle açılan yüzün

bir özlemdir/ağzımı kurutur gözlerimi buğular

ışık ışık dolarsın gizliliğime

ellerinden sesinden solumandan

bedenimin belleğinde çözülen deniz

yosun dilli bir çağrıdır erteleneni fısıldar

yüreğim kurtulur dikenli tellerinden

seni düşünürüm nerelerde, kimlerde, nelerdesin kaç dikenli telde kanar yüreğin

nasıl bir gökyüzüdür mutluluğun

karanfilin gülün leylâğın nasıldır senin

-insan kanıyla yüreğini serinleten

çerden çöpten kimselere kalmaz bu dünya

belki günlerimiz bir cehennemden geçiyor-

seni düşünürüm yeryüzünün her kuytusunda

kutsanmış bütün yalanlar buharlaşırken

birdenbire açılan hava gibisin

kırık dökük yollar değil yaşadığımız

bilgilerden sızan bir gelecektir

kırar döker kırgınlığın yanılsamalarını

Page 38: ACININ AKTIĞI YER · dağılan eski bir şölen çözülen kalabalıkta suluboya kartpostallar atmış herkese nejlâ anımsasınlar diye kendisini ara sıra ve kuşlarıyla. 19

38

unutulur unutulur unutulur bir şeyler

bir şeyleri unutmak senin adındır

ve unutmamak senin öteki adındır

düşlerin ve insanın düzensizliğinde

mantık mazgalında çürüyen beyinler

adını yokülke diye satar ucuz pazarlarında

oysa herkesin insan yanında sen varsın

dostumun elini sıkarken sana dokunuyorum

sımsıcak sabahladığımızın her şeyinde

biriyle birkaçıyla birçoğuyla

milyarlarla bir şeyler paylaştığım

beyinlerden özgür bir fıskiyede

sonsuz tohumlanışında varlığın

evrenin devingen mutlu dokusu

sevgiyle yakaladığım yeni doğamız

yüreğimde duyduğum ölümsüz ısı

her şey evet sanki her şey

-çiçek çiçek açan serpen üreten-

her şey senin öteki adındır.

Page 39: ACININ AKTIĞI YER · dağılan eski bir şölen çözülen kalabalıkta suluboya kartpostallar atmış herkese nejlâ anımsasınlar diye kendisini ara sıra ve kuşlarıyla. 19

39

ÖZLEM

I

gözlerinin ışığında bir çılgın çocuk

senin de benim de çok ötemdedir

ölümsüz gök mavisi kadar somutlaşıyor

ağlıyor çünkü sancılı yerdedir

Page 40: ACININ AKTIĞI YER · dağılan eski bir şölen çözülen kalabalıkta suluboya kartpostallar atmış herkese nejlâ anımsasınlar diye kendisini ara sıra ve kuşlarıyla. 19

40

II

çiçekler bir sevginin yetersiz sözleridir

bu içkiler bu renkler geri gitse

karşımda düzelmiş bir dünya gibi oturuşuna

gelse bir çocuk sonsuz bir sevinç eklese

Page 41: ACININ AKTIĞI YER · dağılan eski bir şölen çözülen kalabalıkta suluboya kartpostallar atmış herkese nejlâ anımsasınlar diye kendisini ara sıra ve kuşlarıyla. 19

41

ACININ AKTIĞI YER

Page 42: ACININ AKTIĞI YER · dağılan eski bir şölen çözülen kalabalıkta suluboya kartpostallar atmış herkese nejlâ anımsasınlar diye kendisini ara sıra ve kuşlarıyla. 19

42

Page 43: ACININ AKTIĞI YER · dağılan eski bir şölen çözülen kalabalıkta suluboya kartpostallar atmış herkese nejlâ anımsasınlar diye kendisini ara sıra ve kuşlarıyla. 19

43

DOST MAHŞERİ

ölüm ağır ağır duyulan bir soğuksa siz nerdesiniz

ellerim kayalardan koptu kopuyor ah bir bilseniz

boşluklardan tarihi olan bu kentte birdenbire düşülür

ölünür karışık bir trafiği düzeltmese gülüşleriniz

dışarda yapay fırtınaların gülünç ıvır zıvırı

içerde içki durgunluğunda bekleyen bir şeyiniz

sayrı gözlerimde buğu buğu aşk çağrışımı

sevgisiz yüzler üstünden bulut bulut geçersiniz

ağlasam biri de ağlayacak uzaklarda

sonsuz özlemlerle yüklü ve bekleyen gözleriniz

biz o sürgünler miyiz masallarla engellenen

serüvensiz kaygılarda yıprandıkça her yeriniz

anlamı ateş ve gül tadında bir imdir yürekler için

dünyaya ve tarihe usul usul geçmekte iken sevginiz

hep bir akşam toplanıp bana gelseniz sığar mısınız türkiye’me

anlatılsa masal bitti duyumsandı gerçeğiniz

Page 44: ACININ AKTIĞI YER · dağılan eski bir şölen çözülen kalabalıkta suluboya kartpostallar atmış herkese nejlâ anımsasınlar diye kendisini ara sıra ve kuşlarıyla. 19

44

TRABZON EBRU

Gündoğdu Sanımer’e

akşam hamiyet yüceses şerif içli necati tokyay

bir plâkla döndü durdu karardı gökte dolunay

eski mûsikıdir ama çok anlayan bile anlamaz artık

taranır ses taranır sis ebrûda yeni bir olay

“koparan sinemi” tut ki yosun tutan bu karanlık

dost elinden de vurulduk yarelendik dile kolay

yeşil tepeleri göğü birer torba toprak boya

toz toz dökülüp uçuşan elverişsiz bir anı say

gelişigüzel döllendi çoğaldı bu kara amip

sularımız zehirlendi pusularda gerildi yay

kan ve mavi kan ve mavi sarı kara renk çıkmazı

sokaklar kitreli tekne sözlerimiz acı alay

şal ve tarak ebrûlarda karıştır dar caddeleri

insan yerine bir güle fısıldamak daha kolay

tiz bir sesten bağırmıştık yaralı yüreğimizi

çek tarağı incesaza kanasın kara dolunay

Page 45: ACININ AKTIĞI YER · dağılan eski bir şölen çözülen kalabalıkta suluboya kartpostallar atmış herkese nejlâ anımsasınlar diye kendisini ara sıra ve kuşlarıyla. 19

45

BİTMEYEN

günbatımını bekleyen öğle içinde

bilinçsiz enginliğinde belki de senin

dural yargıların parçalandığı

sözcüklerin kesilip dilim dilim

dağılıp ses olduğu saatler

yumuşak bir uykunun içinden geçiyorsun

içini bir serinlik gibi yayarak kıyılara

ve bitkilerin dibine su gibi

baygın bir mutluluğu indirerek

bir yanın akdeniz’e gel-gitli

bir yanın sisli tepelerin arkasında

dağlara denizlere ve göklere

mavilere köpüklere kayalıklara

serin bir uykunun içinden doğruluyorsun

Page 46: ACININ AKTIĞI YER · dağılan eski bir şölen çözülen kalabalıkta suluboya kartpostallar atmış herkese nejlâ anımsasınlar diye kendisini ara sıra ve kuşlarıyla. 19

46

kuytulardan anılar taşıyan parmakların

kumlara ve göklere dokundukça

kendini titremleyen sesleri çiziyorsun

gözlerinde batan güneş doğan ay

bedenin parıl parıl yıldız çevrili

tuhaf bir uykudan doğruluyorsun

değişmiş bir çığlık gibidir kıyı

yaşama sevincini dalgaların

bastırıp susturan bütün denizi

uzayan bir çığlık gibidir kıyı

ve içinde kendini buluyorsun

alıp bütün yolculukları yedeğine

yepyeni bir yolculuk aranıyorsun

içinden dışından tutup elimi

çılgınca koşuyorsun bütün kumsalı

önünde sazları besleyen dalyan boğazı

yılanı kurbağası yengeci balığıyla

bir yaşama dolambacı kamışlar arasında

gizli bir defter gibi sokulur belleğine

gezginlerin renk renk gülüşleriyle

denize ve göle bakan birayla

yaşanan bir bellektir dalyan boğazı

kral mezarlarından doğrulan yaşlı eros

tanrı değil tanık gibi izliyor bizi

pis kokan bencillik gömleklerini

bir çırpıda değiştiren bir büyü

ikimizi yeniden bir şiire sokuyor

Page 47: ACININ AKTIĞI YER · dağılan eski bir şölen çözülen kalabalıkta suluboya kartpostallar atmış herkese nejlâ anımsasınlar diye kendisini ara sıra ve kuşlarıyla. 19

47

sen tuhaf bir uykunun içinde yürüyorsun

yedeğinde çok denenmiş birtakım yolculuklar

oturup biraları döküyorsun

döktükçe bir şeyler büyür diyorsun

döktükçe bir testi bir testi daha

çağlayanlar gibi boşaltıyorsun

ve bakıyorsun akşamdır/bir garipliktir

kalkıyorsun korkunç güzel günbatımında

acı çeken dünyayı dolaşıyorsun

Page 48: ACININ AKTIĞI YER · dağılan eski bir şölen çözülen kalabalıkta suluboya kartpostallar atmış herkese nejlâ anımsasınlar diye kendisini ara sıra ve kuşlarıyla. 19

48

SUÇLU

temiz bir yürek ne demektir her akşam

odalarda

ne demektir bu yalnızlığım

Page 49: ACININ AKTIĞI YER · dağılan eski bir şölen çözülen kalabalıkta suluboya kartpostallar atmış herkese nejlâ anımsasınlar diye kendisini ara sıra ve kuşlarıyla. 19

49

SAİT FAİK SONRASI

ilkin

belli belirsiz bir devinimdir

sesler renkler biçimlerle

kıpırdar bütün varlıklarında yeryüzünün

çeker insanı birdenbire

bir dudak sesinden bir dalga sesine

savrulur gider bir bilinç

dosttur gelene gidene

sonra

paralar makyaj takımları otomobiller söz gelimi

taşınırken doğanın bir yerine

aldırışsız bir göçmen kuştur

ve menekşenin renginde ilkel botanik

ve zorlanan biyolojidir

bir çiçek bahçesi mahkumunun gülüşünde

fakat bir gün

bir gün hiç kimse bir yere kaçamayacaktır

sürekli buralarda olmalıyız biz

yani cehennemin içinde

şeddat’ın irem bağları yanarken

cennet bizimle dolaşmalıdır

Page 50: ACININ AKTIĞI YER · dağılan eski bir şölen çözülen kalabalıkta suluboya kartpostallar atmış herkese nejlâ anımsasınlar diye kendisini ara sıra ve kuşlarıyla. 19

50

biz ki

gökyüzü gökyüzümüzdür

tarlalar tarlalarımız yağmurlar yağmurlarımız

bizimdir adı sevgi olan şey

esrimiş bir şiir gibi darmadağın mutluluk

ve yaralar sızılar sancılar

acılarımız

kan defnesinden

ve gözyaşı sesinden

çağlarla tamamlanacak bir çelenk

oksijendir kesilen havamıza

ve yaşamak her yerde bizimledir

sonra

sonra coşkularda bile bir yanılgıdır

hiç ama hiç

hiç mi hiç

sanki hiç olmamıştır

ve birdenbire bir şarkıdır gökova’da

ardı sıra bütün ormanları çekip götüren

azmak sularını okaliptüslü yolları

gök bitkilere koşut muştulu bulutları

çiğ çiğ içimize düşen incelikleri

ölü kalıntılardaki dirimi bulan

Page 51: ACININ AKTIĞI YER · dağılan eski bir şölen çözülen kalabalıkta suluboya kartpostallar atmış herkese nejlâ anımsasınlar diye kendisini ara sıra ve kuşlarıyla. 19

51

ahtapotları mavide yılanı kavında tutan

doğayı her yeniden yerli yerine koyan

her rengin her sesin her biçimin belgisiyle

kanatları sonsuz bir anka kimliğinde

yüreğimizin soyunu koruyan ve özenle sürdüren

denizlerden dağlardan ovalardan geçerek

herkese kendisinden bir şeyler sunan

kimi gürül gürül çağlayan

kimi derinden derine sızı

sözcükleri ışık ışık renklerden damıtan

bir şarkıdır herkesin sevinci adına

oralarda

sevgili bir ağızda

ve ağzımızda

Page 52: ACININ AKTIĞI YER · dağılan eski bir şölen çözülen kalabalıkta suluboya kartpostallar atmış herkese nejlâ anımsasınlar diye kendisini ara sıra ve kuşlarıyla. 19

52

DÖRTLÜK

işte birdenbire gelmiş gibiyiz dünyaya

gitmiyoruz hemen ama belli ki gideceğiz

acıların toplamını sürekli eksilterek

eldeki mutluluğu herkese böleceğiz

Page 53: ACININ AKTIĞI YER · dağılan eski bir şölen çözülen kalabalıkta suluboya kartpostallar atmış herkese nejlâ anımsasınlar diye kendisini ara sıra ve kuşlarıyla. 19

53

AKŞAMSEFASI

akşam boydan boya kuşadası kumsallarında

bir akşamsefası insan insan açılıp çoğalıyor

tırmanıyor bir pansiyonun yüksek duvarlarına fakat

renk renk gülen bir yürekte pembesini bulamıyor

Page 54: ACININ AKTIĞI YER · dağılan eski bir şölen çözülen kalabalıkta suluboya kartpostallar atmış herkese nejlâ anımsasınlar diye kendisini ara sıra ve kuşlarıyla. 19

54

LEİTMOTİV

bir kadını kandırdılar ne güzel dedi

sözler inceldi karıştı o güzel dedi

bütün gözeneklerini kapladığında yalan

esrimişti son olarak çok güzel dedi

Page 55: ACININ AKTIĞI YER · dağılan eski bir şölen çözülen kalabalıkta suluboya kartpostallar atmış herkese nejlâ anımsasınlar diye kendisini ara sıra ve kuşlarıyla. 19

55

YAŞAYAN BİR KADIN İÇİN TANIKLIK DENEMESİ

kentin terli giysisini üzerinden atarak

soyunarak soyunarak ve soyunarak

bir kadın boğulmaktan kurtuluyor

kendini engin sulara atarak

biri hemen çıkış yolu imliyor

çok uzaktan bir ufuk kullanarak

otel gecelerine çok uyumlu bir kadın

gel diyor kendi ipini atarak

bir başkası çıplaklığına dalmış

birkaç günlük ara konak olarak

bikinisi dua ile açılıp kapanan kız

ürküyor tövbe diyor boşluğa haykırarak

sonunda bütün kumsal balkon gibi

denize dökülüyor sallanarak

ve ölümün kurtarma ekibi gibi dalgalar

çekiliyor olayı “kurtuldu” diye yazarak

o hâlâ gözleri açık dudağında aşk

herkesi esenliyor başı morgdan sarkarak

Page 56: ACININ AKTIĞI YER · dağılan eski bir şölen çözülen kalabalıkta suluboya kartpostallar atmış herkese nejlâ anımsasınlar diye kendisini ara sıra ve kuşlarıyla. 19

56

Page 57: ACININ AKTIĞI YER · dağılan eski bir şölen çözülen kalabalıkta suluboya kartpostallar atmış herkese nejlâ anımsasınlar diye kendisini ara sıra ve kuşlarıyla. 19

57

AKDENİZ DÖRTLÜKLERİ

Page 58: ACININ AKTIĞI YER · dağılan eski bir şölen çözülen kalabalıkta suluboya kartpostallar atmış herkese nejlâ anımsasınlar diye kendisini ara sıra ve kuşlarıyla. 19

58

Page 59: ACININ AKTIĞI YER · dağılan eski bir şölen çözülen kalabalıkta suluboya kartpostallar atmış herkese nejlâ anımsasınlar diye kendisini ara sıra ve kuşlarıyla. 19

59

I

akdeniz’in tuzunda hayıt çiçeği

bir köpüğü renklendirir adı ne

istek yangınlarımızın türkülü tadı

dilimden diline aktı gelsene

Page 60: ACININ AKTIĞI YER · dağılan eski bir şölen çözülen kalabalıkta suluboya kartpostallar atmış herkese nejlâ anımsasınlar diye kendisini ara sıra ve kuşlarıyla. 19

60

II

dalgalar bir içeriğin sancısı

kimi seste kimi mavi kimi de akta

dağ yeşilliğinde binlerce söz var

eşsiz bir dünyayı gözler uzakta

Page 61: ACININ AKTIĞI YER · dağılan eski bir şölen çözülen kalabalıkta suluboya kartpostallar atmış herkese nejlâ anımsasınlar diye kendisini ara sıra ve kuşlarıyla. 19

61

III

o mutlu dalyan gecelerim sokulun bana

gelsin akdeniz’in güzelim serinliği

ben hatalar içinde bile seven insanım

gelin sevenlere duyurun bu inceliği

Page 62: ACININ AKTIĞI YER · dağılan eski bir şölen çözülen kalabalıkta suluboya kartpostallar atmış herkese nejlâ anımsasınlar diye kendisini ara sıra ve kuşlarıyla. 19

62

IV

insan kendisinde görülmek istenmeyen değildir

ne görmüşsek odur tutan dağları ovaları

bütün hatalar kabuktur böyle bir sevgi için

bir yerlerde bir kırgınlık ters çevirse de yolları

Page 63: ACININ AKTIĞI YER · dağılan eski bir şölen çözülen kalabalıkta suluboya kartpostallar atmış herkese nejlâ anımsasınlar diye kendisini ara sıra ve kuşlarıyla. 19

63

V

seni bir yatakta dalgın düşünüyorum

sevgiden ve kırgınlıktan baygın düşünüyorum

uzanmak istiyorum yanına bütün sevgimle

yavaştan ikimiz olan yangın düşünüyorum

Page 64: ACININ AKTIĞI YER · dağılan eski bir şölen çözülen kalabalıkta suluboya kartpostallar atmış herkese nejlâ anımsasınlar diye kendisini ara sıra ve kuşlarıyla. 19

64

VI

seni binerce yıldızla gönderdim

sense binlerce yıldız bıraktın bana

çıldırırsam sevgiden bu karanlıkta

esirge sakın öldürme yüreğimi bıraktım sana

Page 65: ACININ AKTIĞI YER · dağılan eski bir şölen çözülen kalabalıkta suluboya kartpostallar atmış herkese nejlâ anımsasınlar diye kendisini ara sıra ve kuşlarıyla. 19

65

VII

gece içim bir deniz gibi açılıyor

hangi boşluğa sığabilirim

bir el ılık ılık çiziyor kıyılarımı

bu sevgide susup kalabilirim

Page 66: ACININ AKTIĞI YER · dağılan eski bir şölen çözülen kalabalıkta suluboya kartpostallar atmış herkese nejlâ anımsasınlar diye kendisini ara sıra ve kuşlarıyla. 19

66

VIII

elini uzatıp içime bırakıyorsun

ben nereye sığdıracağım bu sevgiyi

bir damla gözyaşı gibi gelip geçemeyiz biz

bütün insanlar alır mı başarabilsem vermeyi

Page 67: ACININ AKTIĞI YER · dağılan eski bir şölen çözülen kalabalıkta suluboya kartpostallar atmış herkese nejlâ anımsasınlar diye kendisini ara sıra ve kuşlarıyla. 19

67

IX

ay yok oldu fakat yıldızın duruyor

batmayacak bütün ışıklarla duruyor

vuruyor yüreğimin karanlık yerlerine

bir delişmen çocuk gibi ağlıyor

Page 68: ACININ AKTIĞI YER · dağılan eski bir şölen çözülen kalabalıkta suluboya kartpostallar atmış herkese nejlâ anımsasınlar diye kendisini ara sıra ve kuşlarıyla. 19

68

X

karanlığa kızmıyorum sen varsın

esriyip de sızmıyorum sen varsın

belki bütün dostlar çıldırırdı bilseler

sevgiyle soluyan dünya kadarsın

Page 69: ACININ AKTIĞI YER · dağılan eski bir şölen çözülen kalabalıkta suluboya kartpostallar atmış herkese nejlâ anımsasınlar diye kendisini ara sıra ve kuşlarıyla. 19

69

XI

yıldızlar sökülmemiş bir ilkçağ yazıtı

anlamında öykü öykü sen varsın

belki okunduğunda ben yok olurum

anılarda öpüş öpüş kanarsın

Page 70: ACININ AKTIĞI YER · dağılan eski bir şölen çözülen kalabalıkta suluboya kartpostallar atmış herkese nejlâ anımsasınlar diye kendisini ara sıra ve kuşlarıyla. 19

70

XII

gecenin çoğulluğundan ürkmüyorum

bir halk gibi direnç veriyor bana

unutuyorum bütün bir umutsuzluğu

bir muştu gibi ulaşmalıyım sana

Page 71: ACININ AKTIĞI YER · dağılan eski bir şölen çözülen kalabalıkta suluboya kartpostallar atmış herkese nejlâ anımsasınlar diye kendisini ara sıra ve kuşlarıyla. 19

71

XIII

karanlıklar içinde çok şey söylendi

sigara ışığına bile ateş edildi

yıldızlardan utanmadı katiller

sanki bunca sevgi boş üretildi

Page 72: ACININ AKTIĞI YER · dağılan eski bir şölen çözülen kalabalıkta suluboya kartpostallar atmış herkese nejlâ anımsasınlar diye kendisini ara sıra ve kuşlarıyla. 19

72

XIV

hiçbir dille harcayamam günbatımını

herkesi ona getirmek isterim

kimselerin olmadığı yalnızlıklarda

senin dalıp gidişini özlerim

Page 73: ACININ AKTIĞI YER · dağılan eski bir şölen çözülen kalabalıkta suluboya kartpostallar atmış herkese nejlâ anımsasınlar diye kendisini ara sıra ve kuşlarıyla. 19

73

XV

iyi ki göğsümdesin ah yüreğim

bıraksam sığmayacaksın evrene

şu deniz gibi dalgalan yetmez mi

durulup kendi kendine yetsene

Page 74: ACININ AKTIĞI YER · dağılan eski bir şölen çözülen kalabalıkta suluboya kartpostallar atmış herkese nejlâ anımsasınlar diye kendisini ara sıra ve kuşlarıyla. 19

74

Page 75: ACININ AKTIĞI YER · dağılan eski bir şölen çözülen kalabalıkta suluboya kartpostallar atmış herkese nejlâ anımsasınlar diye kendisini ara sıra ve kuşlarıyla. 19

75

ASYALI AYYAŞ

Birinci Baskı: Can Yayınları, İstanbul: 2000

Page 76: ACININ AKTIĞI YER · dağılan eski bir şölen çözülen kalabalıkta suluboya kartpostallar atmış herkese nejlâ anımsasınlar diye kendisini ara sıra ve kuşlarıyla. 19

76

Page 77: ACININ AKTIĞI YER · dağılan eski bir şölen çözülen kalabalıkta suluboya kartpostallar atmış herkese nejlâ anımsasınlar diye kendisini ara sıra ve kuşlarıyla. 19

77

Bizleri yangılarla bırakıp giden sevgili kardeşim

Birhan Özben’in anısına

Page 78: ACININ AKTIĞI YER · dağılan eski bir şölen çözülen kalabalıkta suluboya kartpostallar atmış herkese nejlâ anımsasınlar diye kendisini ara sıra ve kuşlarıyla. 19

78

Page 79: ACININ AKTIĞI YER · dağılan eski bir şölen çözülen kalabalıkta suluboya kartpostallar atmış herkese nejlâ anımsasınlar diye kendisini ara sıra ve kuşlarıyla. 19

79

ASYALI AYYAŞ

Page 80: ACININ AKTIĞI YER · dağılan eski bir şölen çözülen kalabalıkta suluboya kartpostallar atmış herkese nejlâ anımsasınlar diye kendisini ara sıra ve kuşlarıyla. 19

80

Page 81: ACININ AKTIĞI YER · dağılan eski bir şölen çözülen kalabalıkta suluboya kartpostallar atmış herkese nejlâ anımsasınlar diye kendisini ara sıra ve kuşlarıyla. 19

81

I. asyalı ayyaş

sesi soluğu sorusuyla

ıssız bir salonda yanan sobanın

dağılan sıcak fısıltısı çatırdıyor

çat diye düşüyor içinden bir şey

-bu adam çürümüş diyor kendi kendine-

ve ateşli bir kül

kül rengi umutsuzluk

ve mavi sancılı bir yangın

işte uzayıp gidiyor sorusu

-hangisi yaşamın tortusu

-hangisi gerçek uğultusu

Page 82: ACININ AKTIĞI YER · dağılan eski bir şölen çözülen kalabalıkta suluboya kartpostallar atmış herkese nejlâ anımsasınlar diye kendisini ara sıra ve kuşlarıyla. 19

82

ve ateşli bir kül gibi içinde rakı

masaları ilkyazla filizlenen bir kıyı kahvesinde

şen şakrak seslerin içinde çıkıp gidiyor

denize uzanıyor/ boş göğe yükseliyor: boş

içinde yattıktan sonraki boşluk

bir kadını anımsıyor umulmadık bir yerde

bütün ışıkları çamurlu pembe

derisinin üstünü kaba sözlerle örtmüş

çekmiş yüreğini içinin en gizli yerine

susuz bir çiçek gibi çekilmiş kendi kendine

konuştu: sözcükleri kapkara/ kömür

sobayı kapadı ve soyundu

soyundu göbeğinde bir titreme

soyundu hâlâ utanan göğüslerini

soyundu hiç verilmeyen bir şeyini

sustu: sessizliği çakılan kibrit

sıkışıp kalmış uğultuların içinde

gitmiş gelmiş ve silinmiş her yerde

ve bir halka daha çoğaldı uzun sorusu

-bu kadın hangi bulutun yağmur sorusu

Page 83: ACININ AKTIĞI YER · dağılan eski bir şölen çözülen kalabalıkta suluboya kartpostallar atmış herkese nejlâ anımsasınlar diye kendisini ara sıra ve kuşlarıyla. 19

83

işte eşler sevgililer metresler ordusu

zamanın bayat ırmağında belli belirsiz akıp geçtiler gölgeli şatolar… güneşli saraylar… gotik kentler…

içinden hortladı hamlet’in hiçlik duygusu

çat diye bir şey düştü: toparlak oktay

yüzünde sonu gelmez bir yaşam tutkusu

çat diye semih’in dikenli yüzü

çat diye bir çıtkırıldımın gür kıllı bacakları patır patır döküldüler toprağa

anıları bir bulutun uçup yitme korkusu

-ne demek yaşamın tortusu

-ne demek gerçek uğultusu

Page 84: ACININ AKTIĞI YER · dağılan eski bir şölen çözülen kalabalıkta suluboya kartpostallar atmış herkese nejlâ anımsasınlar diye kendisini ara sıra ve kuşlarıyla. 19

84

asmalımescit’te bir meyhanede

bir kadın eski bir nefretin gizli dokusu

ak teni ak giysisi kumral saçıyla

son olarak gözleri şimşek gibi

elinde çok büyük bir rakı şişesi

oturup onunla içmese olmaz mıydı

yakışıksız uzanmasa gizliliğine

ve surları kendi içine düşen

bir kale ağırlığında yutmasaydı dişini

kanlı ağız öfkeli yüz bir sürü bakış

tahta çardak gibi dört bir yanından

bir soğuk dalıp durmasa içine

ağzı köpüklü yaşlı bir deve

kamburlaşıp durmasa istiklâl caddesi’nde

ve taksim’de bir meyhane önünden

kaçıp giden o fareyi anımsamasa

Page 85: ACININ AKTIĞI YER · dağılan eski bir şölen çözülen kalabalıkta suluboya kartpostallar atmış herkese nejlâ anımsasınlar diye kendisini ara sıra ve kuşlarıyla. 19

85

gelse yine çıtkırıldım o güzel presyöz

zaman zaman kendini yüksek yerlere çeken

ve patlattığı şampanyaların köpüğünde

serinlenip serinlenip kendini veren

bakıp sarayının penceresinden

taksim kalabalığına geniş geniş küfreden

o kadınla ege kıyılarına akdeniz’e

deniz aşırı ülkelere yönelse

o kadın ölmese ne vardı sanki

bir kansere uyarak çekip gitmese

sabahın bulanık saatinde

çıksa yine öyle mis sokağı’ndan

arkasında kömür tozu karası

eti solucan sarısı saçları saman

usanmış dökülen bir yüz baygın bir bakış

Page 86: ACININ AKTIĞI YER · dağılan eski bir şölen çözülen kalabalıkta suluboya kartpostallar atmış herkese nejlâ anımsasınlar diye kendisini ara sıra ve kuşlarıyla. 19

86

yürüse duvarlara tutunarak

yürüse kir tutmayan şiir gibi

ve izlese arkasından onu yavaşça

sevecen sevecen biraz da cinsel

saçlarından gerdanından sırtından

kırık dökük hallerinden her yanından

yine şiir gereçleri toplarken

kayboluverse öyle birdenbire

kadıköy iskelesi’nde yeşil bir söğüt

yüksekkaldırım’da ak bir solucan

şu fare kaçıp durmasa önünden

unutsa kovukları pansiyonları

bir dev masalı başlatsa örneğin

dağları ovaları hiçe sayan

adımları kentten kente uzayan

bulut yiyen yağmur içen bir dev masalı

Page 87: ACININ AKTIĞI YER · dağılan eski bir şölen çözülen kalabalıkta suluboya kartpostallar atmış herkese nejlâ anımsasınlar diye kendisini ara sıra ve kuşlarıyla. 19

87

şöyle tuttu mu hitler’i mitleri falan

bütün ülkeleriyle avuçlarında sıkan

uzun kollu bol karınlı zeus gibi zampara

ataerkil bir dev ki kadın özgürlüğünü

yattığı kadınların üstlerinde savunur

olympos’ta zaman zaman kahkaha atar

himalayalar’da sonsuz bir karanlığa

konya ovası’nda kendine bakar

asyalıdır onurludur en çok cem’i sevmiştir

demokrattır dionysos mevlâna hayyam

hatta phallus simgeli eğlence alayları

hatta etten yapılmış heykelleri venüs’ün

içinde dolup taşan kırmızı bir kadehte

erden bir ölümsüzlük içinde yaşar

bir de helena’sı vardır ki ne paris

ne de menelaos el sürmüştür üstüne

ne de euripides bilir temizliğini

Page 88: ACININ AKTIĞI YER · dağılan eski bir şölen çözülen kalabalıkta suluboya kartpostallar atmış herkese nejlâ anımsasınlar diye kendisini ara sıra ve kuşlarıyla. 19

88

tadılmadık bir bedende eksizsiz bir yüz

gök gözü sarı saçı ince boynuyla

durulmuş denizlere benzeyen bir içi vardır

elleri güzel elleri sonsuz elleri

aynı kırmızı kadehten birini taşır

pagandır hıristiyandır müslümandır

kimi de bütün yolları budha’ya çıkar

tanrısız bir din kurar güzelliğinden

masallardan kurtulmuştur terliyordur bir yerde

courtois aşklarından makyajı vardır

çağdaştır bütünüyle içgiysileri

kadehiyle yaklaşır ve kaybolur

çoğalır kayboldukça eski susuzluk

kanlı terli bulanık kanıksanmış

sıcak bir bataklıkta duyumsanan

rezil kepaze uyuz bir susuzluk

ve çocuk sesleri bıkkınlık uykusuzluk

ne kalır elde eski bir aşktan

Page 89: ACININ AKTIĞI YER · dağılan eski bir şölen çözülen kalabalıkta suluboya kartpostallar atmış herkese nejlâ anımsasınlar diye kendisini ara sıra ve kuşlarıyla. 19

89

aslı’nın cennetlik eti kerem’in dünyalık ahı

ağır gelir birdenbire değiştirir her şeyi

işte koca dev cılız çöp gibi bir şey oluyor

eskiyip gidiyor yeni helena

oturup bir aşk şiirine başlıyor

hep birinin beklenişinden yola çıkıyor

diyor ki seni bekleyen şiirde ferhat

toprağı taze kalmış bir ölüdür

ve şirin canım şirin güzelim şirin

bir çekimlik yüz fotoğrafıdır artık

ölümsüz pandora’nın kamerasında

Page 90: ACININ AKTIĞI YER · dağılan eski bir şölen çözülen kalabalıkta suluboya kartpostallar atmış herkese nejlâ anımsasınlar diye kendisini ara sıra ve kuşlarıyla. 19

90

ve hüsrev

ölümlü bir hollywood yıldızının eskiyen yatağında

telefona petrollerini soruyor

ne kalır sanki elde hiç yaşanmayan aşktan

gider gelir kendine döner insan

tarlabaşı’ndan bir akıntı edinir

çiçekpasajı’nda birkaç kere yunus emre’dir

birkaç kere de o kadın aksaray’daki kadın

valde camii’nde tabut başından ayrılıp

geçidin kalabalığında kaybolan

boynunda kirli yazması dişi kovboy yüzüyle

loş ışıklı bir evde maslak’ta sözgelimi

çığlık çığlık kızlarına sövüyor

sözcüleri leş kurtları gibi düşüyor

mor kara pis bir boşluğa düşüyor

pis bir koku başlıyor kendisinden

Page 91: ACININ AKTIĞI YER · dağılan eski bir şölen çözülen kalabalıkta suluboya kartpostallar atmış herkese nejlâ anımsasınlar diye kendisini ara sıra ve kuşlarıyla. 19

91

dalıyor: kumburaz’da arı bir deniz

çıkıyor: birdenbire küçükçekmece

giriyor: pembe bir dünya gereksiz mırıltılar

masalar adamlar kadınlar bulanıyor

bakıyor: bir şeyi kalmış bodur bir esmer

son olarak son kısmını açıyor

çıkıyor: zınk diye bir taksi

iniyor: aksaray’da bir meyhane

dalıyor: çerçeveleri calanmış bir salon

nedir bu adamların aslı astarı

nedir masalara dolan çilli aydınlık

kim bu denizkızı dedikleri ses

Page 92: ACININ AKTIĞI YER · dağılan eski bir şölen çözülen kalabalıkta suluboya kartpostallar atmış herkese nejlâ anımsasınlar diye kendisini ara sıra ve kuşlarıyla. 19

92

şu adam ne anlatıyor şu adama

neden kadehini kırdı şu adam

elindeki kan neyi anlatır

neyi anlatır allasen şu dünyaya

nedir bu hâlimizin aslı astarı

bırak kendini diyor galip dede’miz

yani tedbirini terk eyle

yani takdirimiz yoktur

yani ellerimiz yüzümüz ayaklarımız

yani hiçbir şeyimiz yoktur

yani biz yokuz örneğin ben sait’le konuşmadım

yüzünden o gülüş sarkmamıştır hiç

boş yere körükledi yüreğini

boş yere sonra tuh diye tükürdü

adanın ortasına uluorta ve boş yere

gümbür gümbür küfretti dünyaya

Page 93: ACININ AKTIĞI YER · dağılan eski bir şölen çözülen kalabalıkta suluboya kartpostallar atmış herkese nejlâ anımsasınlar diye kendisini ara sıra ve kuşlarıyla. 19

93

boşa düğmelendi bunca ceketler

boş yere fular taktık boynumuza

ölüm bile boş yere el attı bize

yani biz şimdi hiç denen bir yerdeyiz

yanı dışarı çıkmak bile gereksiz

bir türbeymiş de kalbi şuna baksana

gelen ağlar giden ağlarmış

Page 94: ACININ AKTIĞI YER · dağılan eski bir şölen çözülen kalabalıkta suluboya kartpostallar atmış herkese nejlâ anımsasınlar diye kendisini ara sıra ve kuşlarıyla. 19

94

çıkıyor: kentin içinde bir kent arıyor

önünde kum kum kararmış bir ankara göğü

sağ omuzu gökdelen’e değiyor

solunda ulus’tan beri gelen bir kumarhane

uzuyor ziya gökalp caddesi’nde

her aralığı anadolu’dan gelen

bir kent oluveriyor birdenbire

uzuyor genişliyor bol ışıklar içinde

Page 95: ACININ AKTIĞI YER · dağılan eski bir şölen çözülen kalabalıkta suluboya kartpostallar atmış herkese nejlâ anımsasınlar diye kendisini ara sıra ve kuşlarıyla. 19

95

bir adres aranıyor küçük bir kentte

babıali’yi andıran iniş yokuş bir yerde

erdemi bacaklarına inmiş bön bir kadının

çağırdığı bol pörsük terlemiş etli

bir incelikler evine giriyor

çıkıyor ki sabahın utançtan yüzü kızarmış

yapışkan sevimsiz bir kokuyu soluyor

yürüyor yürüyor bir türlü kaybolmuyor

bakıyor bir çocuk elindeki gazetelerde

yadırganan bir ölümü gezdiriyor sessizce

kendini birtakım adreslere bölüyor

herkesi bağışlayarak bölüyor

Page 96: ACININ AKTIĞI YER · dağılan eski bir şölen çözülen kalabalıkta suluboya kartpostallar atmış herkese nejlâ anımsasınlar diye kendisini ara sıra ve kuşlarıyla. 19

96

soruyor: biri çekip itmiş hay ile huy üzere

biriyse hâlâ biyolojiden bir tanrı üretiyor

ve tanrıtanımaz iyi yüzlü bir eyyub

hâlâ kendince bir şeyler yazıp duruyor

biri de marx’tan saint simon’dan vedalar’dan

osmanlı’dan ve tanzimat’tan ötürü

gözlerini bilgisiyle kör etmiş

şaşkın bir deniz olarak dalgalanıyor

biri edebiyat programından birkaç kadın aşırmış

kaç gündür birahaneye koşuyor

bir başkası şifasız otlarıyla yaprak yaprak

ve ağır bir ritimle kendisini açıyor

biri örneksemelere boğduğu şaşkınlarla

yıllardır düşünür olarak dolaşıyor

biri dostluk diye diye tozup gidiyor

biri latin olmak için kuduruyor nerdeyse

biri de şeyhinin manevî ellerinde

düşe dalmış kendini kırbaçlatıyor

Page 97: ACININ AKTIĞI YER · dağılan eski bir şölen çözülen kalabalıkta suluboya kartpostallar atmış herkese nejlâ anımsasınlar diye kendisini ara sıra ve kuşlarıyla. 19

97

biri ilkel toplumlarda takılmış kalmış

diğeri oturmuş cinayetlere şaşıyor

biri bozuk aşılarla bozuyor kendisini

bir başkasının üstünden bütün trenler geçiyor

sıyırıyor kendini bütün bildiklerinden

önünden yine o fare kaçıyor

bir kahraman arıyor eskilerden

şenferâ’yı görüyor arabistan çölünde

tutkuları bütün atlarla yarışan

kemikleri hançer gözleri zehir

gözüpek bir cani kendi kendinin adamı

anıtlaşan bir bedevî

ki bedeni

bütün kadınları işgal edebilir

çünkü kadınlar

uydurma her yağmurda yıkanabilirler

bütün evreni karşılayabilir tenleri

Page 98: ACININ AKTIĞI YER · dağılan eski bir şölen çözülen kalabalıkta suluboya kartpostallar atmış herkese nejlâ anımsasınlar diye kendisini ara sıra ve kuşlarıyla. 19

98

erkeklerse

birer yağmur damlasıdırlar

ya da yayılmak isteyen bir deniz

yağmursuz bir çöl gibi yanmasın diye kadınlar

zaman zaman bir olup çoğalırlar

dönerler yıldızlardan bir yerlerden

ayışığına eğilip ıssız sularda

gece içinde gündüzler bulurlar

kimi de serçe kanatlı sevincin

küçücük çırpınışından bir rüzgâra

tutunup sallanırlar uzun süre

sonra da pat diye düşüverirler

Page 99: ACININ AKTIĞI YER · dağılan eski bir şölen çözülen kalabalıkta suluboya kartpostallar atmış herkese nejlâ anımsasınlar diye kendisini ara sıra ve kuşlarıyla. 19

99

bir şenfera kalır ayakta dimdik

geçer keleopatra’nın dişi anılarından

gelir bir presyözü gömer taş yüreğiyle

bütün servilerde beyaza kesmiş

nefti ile değişen tuhaf bir soğuk

taze toprağa ve yüzlere doluyor

üsküdar sokaklarında uzun süre akıyor

ve bütün istanbul kendisiyle

insanlar soğuk sular gibi akıyor

yüzler gözler saçlar göğüsler falan

derken bütün kadınların ortasına düşüyor

serviler mezar taşları yavaştan silinirken

nasıl da fıkırdıyor içinde ılık sular

yürüyor: genel bir kapıda kanıksanmış bir türkü

yinelenmiş bayatlamış bozuk bir türkü

birden kendi sözlük anlamı olup çıkıyor

Page 100: ACININ AKTIĞI YER · dağılan eski bir şölen çözülen kalabalıkta suluboya kartpostallar atmış herkese nejlâ anımsasınlar diye kendisini ara sıra ve kuşlarıyla. 19

100

yürüyor bir harita çiziyor kendisine

kentleri ve köyleri çöl ortasında

kumsalları hiç uğruna dolup boşalan

boş yere gelgitlenen körfezlenen

karaları kirli deniz denizleri kirli kara

doğasız bir haritayı çizip bozuyor

anılarda bir şeyler çürüyüp dökülüyor

çıtır çıtır kırılıyor bir şeyler

çatur çutur yanan bütün ormanlar

buz gibi bir sessizliğe dönüyor

servi boy keman kaş inci diş mim ağız

ince bel halkalı saç donuk bir biblo

ne sevgili ne bir kadın

donuk bir biblo

çat diye düşüp kırılıyor ortalıkta

ve yavaştan donuyor bütün sular

bütün devinimler her şey donuyor

masa… kalem… kâğıtlar…

kitaplar… resimler… duvarlar…

Page 101: ACININ AKTIĞI YER · dağılan eski bir şölen çözülen kalabalıkta suluboya kartpostallar atmış herkese nejlâ anımsasınlar diye kendisini ara sıra ve kuşlarıyla. 19

101

dışarıda bir kapının üstüne kapanışı

perdelerin panjurların yavaştan çekilişi

huzurevi kapısında güllere bakan anne

bir babanın indirdiği ağır bir tokat

karanlık bir geceye düşen bellek

gözlerine takılan yeni harman kutusu

dumanaltı olmuş ve donup kalmış

örtünmüş bir kadına dönen güzelim dünya

soyunuyor yeniden ağır ağır

kalçalardan ibaret dönüp duruyor

kaplıyor belleğin bütün yetilerini

önündeki küllüğü savuruyor sobaya

dökülüyor içinin bütün pencereleri

ve beklenmedik bir baş dönmesi

pat diye sandalyesine düşüyor

çat diye düşüyor içinden bir şey

kalkıyor kalkıyor kalktıkça dökülüyor

Page 102: ACININ AKTIĞI YER · dağılan eski bir şölen çözülen kalabalıkta suluboya kartpostallar atmış herkese nejlâ anımsasınlar diye kendisini ara sıra ve kuşlarıyla. 19

102

çıkıyor bir gar lokantası genişliği

bir rakı tadıyla çoğalıyor sorusu

-ne küçük şeymiş şu ünlü ölüm korkusu

-ve nerede yaşamın ürperten uğultusu

Page 103: ACININ AKTIĞI YER · dağılan eski bir şölen çözülen kalabalıkta suluboya kartpostallar atmış herkese nejlâ anımsasınlar diye kendisini ara sıra ve kuşlarıyla. 19

103

II. kendini ölememek

bütün yolculukları bir abonman bileti kadar küçülmüş

daralmış yüreğiyle

sıkışıp kalmış avuçlarının içine

şu masada oturan adam kendi kendinin

otopsisini yapan bir başkasıdır

ilkin

kaldırıp göz kapaklarını

günışığını düşürüyor içine

sonra da perde gibi indirerek onları

katledilmiş falan değildir diyor

burda sabahlamıştır

hücre hücre kapıları vardır yaşama

içeri giremezseniz dışardan bakın

işte başı kımıldıyor ayakları oynuyor

kaldırın çenesindeki dirence bakın

Page 104: ACININ AKTIĞI YER · dağılan eski bir şölen çözülen kalabalıkta suluboya kartpostallar atmış herkese nejlâ anımsasınlar diye kendisini ara sıra ve kuşlarıyla. 19

104

çoktandır çökük bir evdir kendine göre

çevresinde içinin bahçesi vardır

her yerde bahçesi vardır gezerken

insanları sürekli dışında dolaşmıştır

bırakın iç odalarını dışından bakın

canlıdır yaşıyordur dokunun bakın

içindeki gölleri boşaltmaya tasları yetmediğinden

iyice yorgundur ama yaşıyordur dikkatle bakın

siz onu üstelik tanırsınızdır

iyice bakın trenlerde otobüslerde

gözleri buğulu olur pencerelerde

ya da bir dilenciden bir şeyler alır

ya da ne bileyim bir bank üstünde

oturup saatlerce birini bekler

Page 105: ACININ AKTIĞI YER · dağılan eski bir şölen çözülen kalabalıkta suluboya kartpostallar atmış herkese nejlâ anımsasınlar diye kendisini ara sıra ve kuşlarıyla. 19

105

siz hiç mi bir sarmaşığa takılmadınız

kuş yuvalarını ören insan sesinde

hiç mi olur olmaz bir şey aramadınız

hiç mi kendi başınıza kaybolduğunuz

bir şiirde bir şarkıda bir filmde falan

hiç mi sustuğunuz yerler olmadı

yaşarken duyduğunuz bütün sevinçler

hiç mi kursağınızda kalmadı acı bir lokma gibi

hiç mi yürek darlığınızı okşar gibi gülerek

dayanılmaz anları yollarla aşmadınız

haramileri usta sözlerle atlatıp

vardığınız olmadı mı tatil kumsallarına

Page 106: ACININ AKTIĞI YER · dağılan eski bir şölen çözülen kalabalıkta suluboya kartpostallar atmış herkese nejlâ anımsasınlar diye kendisini ara sıra ve kuşlarıyla. 19

106

mutlaka az da olsa bilirsiniz

tanırsınız yüzündeki şu hale bakın

bakın dudağında haz anıları

bakın sevmeyi bilen gülüşleri var

yüreğinde eskitmemek için çok çırpınmıştır

biriniz esrar çeker oradan bilir

çoğunuz sigara içmiştir içkilere bayılmıştır

kadınları kim düşlemez yeri geldikçe

sizlerden biri sayılır yaklaşın bakın

içinde eğri büğrü çizgileriyle

ya da ütüsü bozulmuş giysileriyle

sizi de anlatır biraz iyice bakın

yaklaşın hırpalamayın bırakın

Page 107: ACININ AKTIĞI YER · dağılan eski bir şölen çözülen kalabalıkta suluboya kartpostallar atmış herkese nejlâ anımsasınlar diye kendisini ara sıra ve kuşlarıyla. 19

107

III. uyanış

uğultular yavaş yavaş uzaklaşıyor

bir semai çalıyor bir yerlerde

ne yaşama yetmiştir ne yaşam kendisine

kör bir senfoni içinde birisi kayboluyor

geçiyor asyalı ayyaş türkiye arifesinden

teninde uyaksız sözler bitmiş suaresinden

Page 108: ACININ AKTIĞI YER · dağılan eski bir şölen çözülen kalabalıkta suluboya kartpostallar atmış herkese nejlâ anımsasınlar diye kendisini ara sıra ve kuşlarıyla. 19

108

Page 109: ACININ AKTIĞI YER · dağılan eski bir şölen çözülen kalabalıkta suluboya kartpostallar atmış herkese nejlâ anımsasınlar diye kendisini ara sıra ve kuşlarıyla. 19

109

KÖR SENFONİ

Page 110: ACININ AKTIĞI YER · dağılan eski bir şölen çözülen kalabalıkta suluboya kartpostallar atmış herkese nejlâ anımsasınlar diye kendisini ara sıra ve kuşlarıyla. 19

110

Page 111: ACININ AKTIĞI YER · dağılan eski bir şölen çözülen kalabalıkta suluboya kartpostallar atmış herkese nejlâ anımsasınlar diye kendisini ara sıra ve kuşlarıyla. 19

111

KÖR SENFONİ

kim bu abdal

yalın yapayalnız ve

dalbudak bulvarda sokaklarda

yıllanmış karabiber meşe çitlenbik çınar

bir reçine anısı ıhlamur serinliği

çatır çatır gövdelerde kurumuş bir bengisu

ağzında kimyonlu kokoreç tadı bulanık bir öpüşme

bir gökyüzü bir deniz bir çayır çimen

üstünde gizli bir hırka hep bozulan dinginlik

oyunlarla üretilen depreşen kımıldayan kent

açılan mavi atlastan süzülen birkaç martı

yazılmamış günlüğünden havalanan sözcükler

serpilmiş göçmen kafeler mahmur kent gezginleri

uzamından sökülüp sürüklenmiş bir tarih

Page 112: ACININ AKTIĞI YER · dağılan eski bir şölen çözülen kalabalıkta suluboya kartpostallar atmış herkese nejlâ anımsasınlar diye kendisini ara sıra ve kuşlarıyla. 19

112

gündelik panayırlarda uğultu metafiziği

bir yeni sabahla sonsuz kaynaşmak için

özel genelev kapılarından geçip kutsal avlulara

dalbudak bulvarlarda sokaklarda

kim bu taze taptaze sabahı

teniyle alımlayarak dinlenen ermiş

Page 113: ACININ AKTIĞI YER · dağılan eski bir şölen çözülen kalabalıkta suluboya kartpostallar atmış herkese nejlâ anımsasınlar diye kendisini ara sıra ve kuşlarıyla. 19

113

baktı.

yine karanlığı kubbesinden atmış bir cami

yürüdü.

içine kök salmış musalla taşında

eski bir güzün nemli yapraklarında ölüm

çiğnenmiş yüzlerce sümüklü böcek taşlıklarda

bohem nekahetine yapışmış pis bir sülük

yürüdü. yalnız bir ölü. yalın. dingin.

yürüdü. ürküttüğü güvercinler

cenabet hortlaklardan tiksinip

kaçışan cemaati kendi cenazesinin

bir adım daha at/

tı.

arkasında

arabesk duaları taşlaştırıp

takıp takıştıran barok bir cami

ve ahiret. gri. paslı. etkisiz

yürüdü ağır ağır bir kapıdan

hep kendine münafık bir müslüman

Page 114: ACININ AKTIĞI YER · dağılan eski bir şölen çözülen kalabalıkta suluboya kartpostallar atmış herkese nejlâ anımsasınlar diye kendisini ara sıra ve kuşlarıyla. 19

114

ve baktı

ne zamandır beyoğlu’ndan

izmir kordonuna düşmüş bir garib

gezmiş lümpen sirkeci’yi gizemli gar’ı

karşı karaköyleri yüksekkaldırımları

apış arası kokan yeşilçam altlarında

görüşmüş haliç’ten de kirli kadınlarla

cedvel-i sim’inde çamura batmış kâğıthane’nin

tutunmuş mihriban’ın çin-i geysusuna

ve bakmış arasında sadullah ağa ile üçüncü selim’in

boyutlandıkça kirlenen eşsiz suzidilara

zeyd’le zeyneb arasında yalvaç tutkusu

marks’la jenny arasında bir helene demuth

yunus’la tanrı arasında dünya tutkusu

ve bakmış iç açan gökyüzü ile arasında

altından çıkılmayacak bir İstanbul

Page 115: ACININ AKTIĞI YER · dağılan eski bir şölen çözülen kalabalıkta suluboya kartpostallar atmış herkese nejlâ anımsasınlar diye kendisini ara sıra ve kuşlarıyla. 19

115

dolaşmış: bolu dağları. zigana. kop. erzurum

kars’ta sonu gelmemiş dost tekkeleri

alagöz ağrı küçük ağrı yine bir aşk söyleni

beykızı çobanoğlu kanıksanmış çelişki

yıkık dökük hanlarda kırık dökük kadınlar

koparılmış dillerin ahından yağmur bulutu

telgrafın tellerinde ürperen bir erzincan

yozgat’ta tezek damlı çağdaş genelev

sivas ellerinde sazı kırılmış

sözüyle halkı onaran pir sultan

çılgın tatil şeritleri ve alkol körfezleri

ve kanatlı yolculuklar altında sisler içinde yükselen avrupa

kök gövde ülkelerden kan emen okaliptüs

ve dünya güzellemeleri yaya yollarda

Page 116: ACININ AKTIĞI YER · dağılan eski bir şölen çözülen kalabalıkta suluboya kartpostallar atmış herkese nejlâ anımsasınlar diye kendisini ara sıra ve kuşlarıyla. 19

116

ve baktı.

saçılmış bir cıva körlüğünde

dağılıp giden alsancak

karıncalı bir sarmaşık dalgalanan sokaklar

genç kız gülüşlerinden gündüzsefası

eski gün batımlarında aralıklarda

şahnişinlere bulaşmış akşamsefası

durdu

kim bu içinde anlaşılmaz güdüler

palmiyelere göz kırpan yorgun bir sevinç

ve dal budak uçuşan serçelerle

kim bu gizini elden kaçırıp arınan yolcu

Page 117: ACININ AKTIĞI YER · dağılan eski bir şölen çözülen kalabalıkta suluboya kartpostallar atmış herkese nejlâ anımsasınlar diye kendisini ara sıra ve kuşlarıyla. 19

117

yürüdü.

gizil bir belirsizliği geçerek ufuklara

kentin ortasında bir dönel kavşak

döndü beden. döndü beden. döndü ten

döndü karşısında bir sema sultan

döndü beden beden gidip gelen kadınlar

döndü. sakatatçılar çocuklar çiçekçiler

döndü. emlakçı vitrinleri yüklenici gülüşler

dön: yine öğrenciler ve polisler

dön: hay allah işte yine kadınlar

dön: afişte dön ekranda yüzsüz harami

dön: kendinin parodisi gizli mahfiller dön: kendinin parodisi bir kahramanlık

dön: kendinin parodisi yapay aydınlık

dön: cinayet. dön tören dön cinayet dön tören

dön: gittikçe çözülen yok olan kalabalık

dön: kaderlenen yoksulluk ağıtlar yakarışlar

dön grizu. dön deprem. dön başkaldırı

dön düşen çığı eritmiş yürek koruyla

kim yazmışsa yazmış dön çıkmaz sokak

dön birinde öl. dön öbüründe.

dön ve yürü. dön ve yürü. dön ve yürü

döne döne döne döne

döne döne döne döne

yürüdü kentin ortasında bir dönel kavşak

Page 118: ACININ AKTIĞI YER · dağılan eski bir şölen çözülen kalabalıkta suluboya kartpostallar atmış herkese nejlâ anımsasınlar diye kendisini ara sıra ve kuşlarıyla. 19

118

ve sordu.

nerde sonsuz kaynaşılacak o eşsiz sabah

elde kalan sadece alkol sığınakları

tüm sorularının sesleri yıkıntılar altında

kim bu alt üst olmuş deprem toprağı

daldı.

gövdesinde çatır çatır bir güz sancısı

ardında kırları tanımamış bir topoğraf

önünde kent çiziktiren bir yeni mimar

Page 119: ACININ AKTIĞI YER · dağılan eski bir şölen çözülen kalabalıkta suluboya kartpostallar atmış herkese nejlâ anımsasınlar diye kendisini ara sıra ve kuşlarıyla. 19

119

ve nemlenen gözlerinde ağır ağır

şarap pembeliğinde gülen uzak sevgili

bu kaçıncı kadehin ucu böyle

ve dağılan kaçıncı şölen bu eskilerden

ve bahçeler ve bahçeler ve bahçeler içinden

bütün renkleri çekip kanatlarına

yine mi kaf dağlarına uçuyor anka

gülümsedi.

yürek gibi çatlıyorken karşıda bir nar

öylece kaldı

Page 120: ACININ AKTIĞI YER · dağılan eski bir şölen çözülen kalabalıkta suluboya kartpostallar atmış herkese nejlâ anımsasınlar diye kendisini ara sıra ve kuşlarıyla. 19

120

Page 121: ACININ AKTIĞI YER · dağılan eski bir şölen çözülen kalabalıkta suluboya kartpostallar atmış herkese nejlâ anımsasınlar diye kendisini ara sıra ve kuşlarıyla. 19

121

GÜZ NOTLARI

Page 122: ACININ AKTIĞI YER · dağılan eski bir şölen çözülen kalabalıkta suluboya kartpostallar atmış herkese nejlâ anımsasınlar diye kendisini ara sıra ve kuşlarıyla. 19

122

Page 123: ACININ AKTIĞI YER · dağılan eski bir şölen çözülen kalabalıkta suluboya kartpostallar atmış herkese nejlâ anımsasınlar diye kendisini ara sıra ve kuşlarıyla. 19

123

GÜZ NOTLARI

günler…

güz uğultuları

ve ben

artık güz nedir pek bilemiyorum

elimde

hışırdayan sayfaları gecenin

giz dolu bir gezegen ıssızlığı

ses gibi boşluğa düşen kopuk öyküler

silinmiş eylül ezgileri belleğimde

yitiklerde ekim senfonileri

tanıksız boğulan çığlıklardan

kasımları delip geçen acı sirenler

duman duman biçimlenen mahşer figürleri

ve karmaşık gerçekliği her adımda

gerilimli yüzlerle yalınlaşan kent

sur dibi ısırganları dilencileri

borsası bankası gürültüsü

barı genelevi özeleviyle

katılıp sürüklenen yapraklara

toz duman olsa bile ben

artık fırtına nedir bilemiyorum

Page 124: ACININ AKTIĞI YER · dağılan eski bir şölen çözülen kalabalıkta suluboya kartpostallar atmış herkese nejlâ anımsasınlar diye kendisini ara sıra ve kuşlarıyla. 19

124

kulağımda eskilerden bir yağmur sesi

akıp giden bir su sesi karanlıklarda

yaz bitti…güz bitiyor…kış hazırlığı

kim bilir nice ölüm kaç işkence gecede

belki de birkaç gündüz ileride

yaşanacak bir sevincin peşin bedeli

bir yalnızlık önsezisi hücrelerimde

sanki herkes yavaş yavaş çekip gidecek

kıyılar yağmalanacak deniz uzaklaşacak

ortalıkta alıntı çalıntı duyarlıklarla

yalama olmuş entel-bar dulları

dolanımda değeri azaldıkça

koyu arabesklerle şakıyanlar

amonyak kokulu aralıklarda

düşüp kalkan kahraman çırakları

Page 125: ACININ AKTIĞI YER · dağılan eski bir şölen çözülen kalabalıkta suluboya kartpostallar atmış herkese nejlâ anımsasınlar diye kendisini ara sıra ve kuşlarıyla. 19

125

abazan meyhanelere dolan uçarı tanrıçalar

vurguncu duyarlığında yeni sanatçı

sanki her şey yavaştan çözülüyor

varlık renginden ve biçiminden

neden sonucundan kopuyor

körkütük akışan bütün sular

sanki sonsuz bir boşluğa düşüyor

kulağımda eskilerden bir yağmur sesi

akıp giden bir su sesi karanlıklarda

Page 126: ACININ AKTIĞI YER · dağılan eski bir şölen çözülen kalabalıkta suluboya kartpostallar atmış herkese nejlâ anımsasınlar diye kendisini ara sıra ve kuşlarıyla. 19

126

suda nergis…çimenler…kır lalesi

sonra gittikçe bozulan karanfil

boyuna çiçekçiler çoğalırken

çekip gitmiş çiçek sevgisinin büyü çağından

gönlüne titrediğimiz o sevgililer

sesleri gökyüzümüz olacak kadar güzel

ve sözleri her zaman eşsiz bir yolculuktu

gülümseyen yüzleri zaman zaman garlarda

yığılmış bekleyen bir anadolu

artık gözleri kadar canlı heybelerini

boşaltıp vitrinlere asar antikacılar

o kadınlar çekip gitmiş ve buralarda

her savruluşunda kösnül albeni

güze yeni düşen yapraklar kalmış

Page 127: ACININ AKTIĞI YER · dağılan eski bir şölen çözülen kalabalıkta suluboya kartpostallar atmış herkese nejlâ anımsasınlar diye kendisini ara sıra ve kuşlarıyla. 19

127

hışırdayan sayfaları arasında gündüzün

kaç geceyi çevirerek hâlâ burdayım

yaz bitti…güz de bitti…ve kış

kuşkularla kaplanmış kent çıkışları

elimde

içsem hemen dokunacak bir şarap

bekletilmiş küllerinden yakılan kitapların

ölüm bağlıklarının yaban üzümlerinden

çatırdama seslerinden doğunun ve batının

çağdaş bir uyuşturucu gibi kullanıldıkça

yarattığı renklerden güzelim özgürlüğün

içsem kanımı yakacak bir şarap

kulağımda eskilerden bir yağmur sesi

akıp giden bir sel sesi aydınlıklarda

Page 128: ACININ AKTIĞI YER · dağılan eski bir şölen çözülen kalabalıkta suluboya kartpostallar atmış herkese nejlâ anımsasınlar diye kendisini ara sıra ve kuşlarıyla. 19

128

Page 129: ACININ AKTIĞI YER · dağılan eski bir şölen çözülen kalabalıkta suluboya kartpostallar atmış herkese nejlâ anımsasınlar diye kendisini ara sıra ve kuşlarıyla. 19

129

ÖZGÜRLÜK KASİDESİ

Page 130: ACININ AKTIĞI YER · dağılan eski bir şölen çözülen kalabalıkta suluboya kartpostallar atmış herkese nejlâ anımsasınlar diye kendisini ara sıra ve kuşlarıyla. 19

130

Page 131: ACININ AKTIĞI YER · dağılan eski bir şölen çözülen kalabalıkta suluboya kartpostallar atmış herkese nejlâ anımsasınlar diye kendisini ara sıra ve kuşlarıyla. 19

131

I. AŞKSIZLIĞA DAİR BİR BETİMLEME

sonsuz gök boşluğunun ötelerinden

karşı kıyılarında okyanusların

şimşekleri çakar yanardöner beden bir kadının

tattıramadığı bütün hazların

kümelenmiş bulutlardan dağların arasına

kurumuş bir nehrin uğultusu dökülür

uzakta tüm yağmurları kendine çeken bir vadi

eskimez bir sel sesini sürer üstüme

koşarım doyulmaz serinliğinden çıkışsız bir ormanın

mecnun’um dalarım beton çöllere

ve insan sesinden kum fırtınası

silip süpürür gündelik sesimi oralarda

söz ve eylem oyundadır bağımsız gerilimlerde

geceyi tiklere boğmaktadır tarihin bilinçaltı

çekilirim yatağıma kimliksiz bir yıldızla

yapışır nemli kokusu üstüme perdelere

ve açar pencereleri bakarım

aşk gibi bir şey yayılmış sabah serin kentlere

Page 132: ACININ AKTIĞI YER · dağılan eski bir şölen çözülen kalabalıkta suluboya kartpostallar atmış herkese nejlâ anımsasınlar diye kendisini ara sıra ve kuşlarıyla. 19

132

II. KIYILARA ATILMIŞ BİR DANSÖZE TEGAZÜL

mahmur solgun bir nergis kumsalı tutmuş bakışı

buğulanan gözlerinde sevgilerin çatlayışı

kumsalda renkler seslerle devinen mutlu bir doku

ve günbatımı altında hayatın toparlanışı

ağırdan bir içkanama bir yudum zehirli rakı

ve uçarı bir bedenin kendini ilk bırakışı

ardından büyüyen boşluk kararan dağlara doğru

içinden bir kristalin düşüp tuz buz dağılışı

bembeyaz çağlayan tenden çözülen sular mı artık

dudağın gövdenin sesin yüreğin yaralanışı

uzak ana-baba kardeş ocakbaşı masalları

yoksul salıncaklarında kuş gibi havalanışı

Page 133: ACININ AKTIĞI YER · dağılan eski bir şölen çözülen kalabalıkta suluboya kartpostallar atmış herkese nejlâ anımsasınlar diye kendisini ara sıra ve kuşlarıyla. 19

133

elde kadeh. gül. erkek…eldesi bol kadınlarla

yine salaş gazinonun kahkahadan sallanışı

ona bir gönlü kepaze âşık da bırakabilir

ve sevişme hücreleri ve cam kırığı gözyaşı

özetinde kendi bile kalamamış günlerinin

yine bin bir kirlenmeye gelgitli kımıldanışı

gelinlik bir genç kız gibi başı önde doğrularak

yürüdü kulise doğru iz bıraktı salınışı

üstü başı tef darbuka gürültüyle döndü işte

kıvrım kıvrım yandı söndü yandı bastırdı alkışı

döndü bir eli göğsünde öteki belde oynadı

söktü üstünü altını ve savurdu utanışı

çıplaklığı kuşanmıştır dönüp duruyor hayata

başlamıştır ödemesi oryantal yuvarlanışı

Page 134: ACININ AKTIĞI YER · dağılan eski bir şölen çözülen kalabalıkta suluboya kartpostallar atmış herkese nejlâ anımsasınlar diye kendisini ara sıra ve kuşlarıyla. 19

134

III. EŞİK

haydi içini dök dışını dök bedenini dök

rakı beyazlığına kesmiş teninin rengini dök

tuzlu köpüklerle dönen özgürlük adlı şiire

döne döne yanıp sönen yok olan kendini dök

dök bir deniz dolusu daha içebilirim

bütün çırpınışlarımızın acı ahengini dök

Page 135: ACININ AKTIĞI YER · dağılan eski bir şölen çözülen kalabalıkta suluboya kartpostallar atmış herkese nejlâ anımsasınlar diye kendisini ara sıra ve kuşlarıyla. 19

135

IV. AYIN KARANLIK YÜZÜNE ROMANS

soprano bir sessizlik ağarken yıldızlardan

bir gezegen uğulduyor koyu bas suskunluğumdan

ıssız derinliklerime balkıyan o sevgilinin

söylenceleri ışıldar dipsiz karanlıklarımdan

çığlık kıvılcımlarıdır büyülü sesinden kalan

çilelerden ölümlerden işkence ağrılarından

harakirinin ucundan saplanmış uykularıma

uzak şintoist bir dişi opera şarkılarından

intihar hüznü gülüşle budist uygur kadınları

hurma bedenli güzeller sömürge savaşlarından

hâlâ sızıp duran kanı militan bir bakirenin

saldırıldığı hücreden ve kaldırıldığı morgdan

gümüş teni yara bere giysileri parçalanmış

kadınlar çıkıp gidiyor fotoğraf suskunluğundan

önümde yoğun debiyle bulanık akan bir sokak

ve özgürlük şarkıları aralanmış kapılardan

disco-çöplük boşalıyor: gülüş kahkaha gürültü

ayrılan birileri var sessizce aralarından

ve açıkta başkaları…tanıdık yüzler galiba

yakamozlanmış bir ağı kaldırıyorlar sulardan

ışık yanılsamaları ülkeler halklar hayatlar

duvaklı kız sanrıları gerçeğin tutsaklığından

dönüp aya bakıyorum özgürlüğümce yanıyor

içimde ağır bir gölge görünmez karanlığından

Page 136: ACININ AKTIĞI YER · dağılan eski bir şölen çözülen kalabalıkta suluboya kartpostallar atmış herkese nejlâ anımsasınlar diye kendisini ara sıra ve kuşlarıyla. 19

136

V. TELVİNİME ÖNSÖZ

seslerinin altından kendini çekmiş bir deniz

dalgalı anılarıyla kımıldar yalnızlığımda

örenyer ıssızlığıyla çöktüğüm meyhanelerde

bir kadın kıvılcımlarıyla uyandırır bozkırımı

yıpranmış büyük aşkların küllenen tutkularından

yakıcı bir özsu sızar yabanıl karanlığıma

ölüm hiçliğin giziyle uzarken sonsuzluklara

kendi cennetini bulur gönenir dipsiz kadehim

cehennemler tarihiyle açılır önümde dünya

tinimi yangınlar sarar tenimi aşk susuzluğu

acılarla sokaklarda bahçeler parklar içinde

hüzün panayırlarında ve akıl almaz yollarda

savaşlara kıyımlara baskılara doğru koşan

silahsızlanmış orduyum dünyanın her ülkesinde

usta söz oyunlarıyla ip üstünde denge kuran

kendi uçurumlarına ağ germiş cambaz değilim

dirimsel dokularıyla her çerçeveden taşarak

hayat hep kırdırır bana kullandığım aynaları

dönerim yok- denizime temkini kuru bir çöl olan

tekkesiz abasız şeyhsiz dervişlere karışırım

şimşekler titreşimlerle sesim renkten renge girer

yerlere göklere sığmaz bir telvindir sessizliğim

Page 137: ACININ AKTIĞI YER · dağılan eski bir şölen çözülen kalabalıkta suluboya kartpostallar atmış herkese nejlâ anımsasınlar diye kendisini ara sıra ve kuşlarıyla. 19

137

VI. KARGIMA VE UMUT

- içimde tarihi düğümleyen bu acı neyle çözülür?

- şafağı yaşlı coğrafyalara inen bu geceyle çözülür.

- açılan güne doluşan kafkas balkan ortadoğu?

- içi dışı bozgun yüklü bir göçebeyle çözülür.

- yataklarından edilmiş ırmaklarca bunca kadın?

- volga tuna nil amazon missisipiyle çözülür.

- yağma mallar pazarında incik boncuk bu gülüşler?

- egzotik makyaja düşkün bir fahişeyle çözülür.

- belirsiz bir gizilgüçle parçalanmış bunca eş dost?

- kuru yaş içki üflenen esrik bir neyle çözülür.

- uzamış bir kıyamette surunu yitiren melek?

- yıldız dağları ardında bir yokülkeyle çözülür.

Page 138: ACININ AKTIĞI YER · dağılan eski bir şölen çözülen kalabalıkta suluboya kartpostallar atmış herkese nejlâ anımsasınlar diye kendisini ara sıra ve kuşlarıyla. 19

138

RAİF ÖZBEN

Nüfus kayıtlarına göre, 1946’da Of’ta doğdu. İlk ve orta öğreni-

mini burada tamamladı. Trabzon Öğretmen Okulu ve Fatih Eği-

tim Enstitüsü Edebiyat Bölümü’nden mezun oldu. Lisansını Eski-

şehir Anadolu Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi'nde tamamladı.

Kars Alpaslan Lisesi, Trabzon Affan Kitapçıoğlu Lisesi, Of Lisesi,

İzmir Şehit Fethi Bey Lisesi ve İzmir Yunus Emre Anadolu Li-

sesi gibi okullarda Türkçe ve edebiyat öğretmenliği yaptı. Trab-

zon Fatih Eğitim Enstitüsü, Trabzon Yüksek Öğretmen Okulu, İz-

mir Yüksek Öğretmen Okulu, Buca Eğitim Fakültesi gibi kurum-

larda öğretim görevlisi olarak çalıştı. 1994’te emekli oldu. İlk ya-

zıları 1960’lı yıllarda Trabzon’un Hakimiyet, Yeni Gün gibi yerel

gazetelerinde yayımlandı. Trabzon Öğretmen Okulunda öğren-

ciyken Çakıl; Kars’ta öğretmenken Göze adlı dergilerin çıkarılış-

larında ve yazı kadrolarında yer aldı. Trabzon’da yayımlanan

Kıyı’nın ikinci ve üçüncü dönemlerinde yazıları yayımlandı. Var-

lık, Kıyı, Gösteri, Yazko Edebiyat, Yazko Somut, Ortaklaşa, Ay-

rım-şiir, Kızılcık, Bugünden, Hayıt gibi dergilerde; deneme, eleş-

tiri, şiir türünden ürünleri yayımlandı. 1985’te Yazko Yayınların-

dan Sevginin Aktığı Yer (şiir), 2000’de Can Yayınlarından Asyalı

Ayyaş (şiir) ve 2017 yılında Sergi Yayınevi'nden Fazıl Hüsnü

Dağlarca (inceleme) adlı kitapları çıktı. Yunus Nadi Şiir Ödülü

2001’de Asyalı Ayyaş adlı kitabına verildi. Öğretmeni Rasim Şim-

şek’le liseler için hazırladıkları Edebiyat 1, Edebiyat 2, Edebiyat

3 adlı kitaplar Şimşek Yayınlarınca bastırıldı. Aynı yayınevinden

çıkarılan Sözlü ve Yazılı Anlatım adlı bir başka kitaba da imza

attılar. Raif Özben’in İnkılâp Kitabevince 1989’da Türkçe Diksi-

yon ve Etki Yayınlarınca 2000’de Nuran Hariri kitapları da yayım-

lanmıştır.

Page 139: ACININ AKTIĞI YER · dağılan eski bir şölen çözülen kalabalıkta suluboya kartpostallar atmış herkese nejlâ anımsasınlar diye kendisini ara sıra ve kuşlarıyla. 19

139

İÇİNDEKİLER

ISSIZ TEGAZZÜL I

7

ISSIZ TEGAZZÜL II

8

BİR GECE MONOLOĞU

9

ARKADAŞ

10

BİR TÖREN İLAHİSİ

11

TUNCAY IŞIK İÇİN AĞIT

14

RUHİ GÖRÜNEY

17

NEJLA’NIN BÜTÜN KUŞLARI

18

METİN ÖZDEN İÇİN TÜRKÜ

20

RHEINLAND PFALZ’DA TÜRK ÇOCUKLARI

21

Page 140: ACININ AKTIĞI YER · dağılan eski bir şölen çözülen kalabalıkta suluboya kartpostallar atmış herkese nejlâ anımsasınlar diye kendisini ara sıra ve kuşlarıyla. 19

140

12 EYLÜL GÜNLERİNDE ŞİMDİKİ ZAMAN KİPLERİ

24

SENİNLEDİR

33

YOLCULUK ANISI

34

GECE YİRMİ ÜÇ GAZELİ

35

BİR KIRGINLIK ŞİİRİ

36

YİTİK SEVGİLİ

37

ÖZLEM

39

DOST MAHŞERİ

43

TRABZON EBRU

44

BİTMEYEN

45

SUÇLU

48

Page 141: ACININ AKTIĞI YER · dağılan eski bir şölen çözülen kalabalıkta suluboya kartpostallar atmış herkese nejlâ anımsasınlar diye kendisini ara sıra ve kuşlarıyla. 19

141

SAİT FAİK SONRASI

49

DÖRTLÜK

52

AKŞAMSEFASI

53

LEİTMOTİV

54

YAŞAYAN BİR KADIN İÇİN TANIKLIK DENEMESİ

55

AKDENİZ DÖRTLÜKLERİ

59

ASYALI AYYAŞ

81

KENDİNİ ÖLEMEMEK

103

UYANIŞ

107

KÖR SENFONİ

111

GÜZ NOTLARI

123

AŞKSIZLIĞA DAİR BİR BETİMLEME

131

Page 142: ACININ AKTIĞI YER · dağılan eski bir şölen çözülen kalabalıkta suluboya kartpostallar atmış herkese nejlâ anımsasınlar diye kendisini ara sıra ve kuşlarıyla. 19

142

KIYILARA ATILMIŞ BİR DANSÖZE TEGAZZÜL

132

EŞİK

134

AYIN KARANLIK YÜZÜNE ROMANS

135

TELVİNİME ÖNSÖZ

136

KARGIMA VE UMUT

137

Page 143: ACININ AKTIĞI YER · dağılan eski bir şölen çözülen kalabalıkta suluboya kartpostallar atmış herkese nejlâ anımsasınlar diye kendisini ara sıra ve kuşlarıyla. 19

143

Page 144: ACININ AKTIĞI YER · dağılan eski bir şölen çözülen kalabalıkta suluboya kartpostallar atmış herkese nejlâ anımsasınlar diye kendisini ara sıra ve kuşlarıyla. 19

144

İzmir, 2017